BIM 2 5 2005-05-17T15:00:00Z 2005-05-17T15:00:00Z 56 37506 213788 TBMM 1781 427 262546 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22       CİLT: 118       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

94 üncü Birleşim

26 Nisan 2006 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gündemdişi Konuşmalar

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, Kanunî Sultan Süleyman'ın 511 inci doğum yıldönümünde, devlet adamı kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, son günlerde Malatya ve çevre ilçelerinde meydana gelen don olayından dolayı zarar gören kayısı üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, üniversitelerde görev yapan yardımcı doçentlerin kariyer yükselmelerinde yabancı dil şartı aranılmasının getirdiği sıkıntılar ile malî sorunlarına ve bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/382)

2.- Merkezi Finans ve İhale Biriminin Kuruluşuna İlişkin Türkiye Hükümeti ve Avrupa Komisyonu Arasındaki Mutabakat Zaptına 1 Nolu Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1034)

C) Çeşıtlı İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Avustralya Genel Valisi Michael Jeffery ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

IV.- ÖNERİLER

A) Sıyasî Partı Grup Önerılerı

1.-  (10/359) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Partisine sataşması nedeniyle konuşması

VI.- SEÇİMLER

A) Komısyonlarda Açik Bulunan Üyelıklere Seçım

1.- (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

4.- Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu Raporu (1/322) (S. Sayısı: 871)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

7.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1145) (S. Sayısı: 1112)

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazili Sorular ve Cevaplari

1.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, bazı kamu personeline ek ödeme yapılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13047)

2.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, araç kiralama uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13054)

3.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir'in Aliağa İlçesinde imara aykırı yapılaşmaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13081)

4.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı harcamaların bütçeleştirilmediği iddialarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13097)

5.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Manisa'da kurulacak çimento işletmesinin çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/13159)

6.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, itfaiyecilerin özlük haklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13186)

7.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, müsteşarı hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13201)

8.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, bütçe fazlası ile ilgili açıklamalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13219)

9.- Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, cemevlerinden elektrik ve su bedeli talep edilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet AYDIN'ın cevabı (7/13275)

10.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, taşıt trafiği kaynaklı hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/13354)

11.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Demre'deki bazı tarihî mekanların elektriğinin kesilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/13430)

12.- Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Konut Edindirme Yardımı hesaplarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13440)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Ankara Milletvekili Mustafa Said Yazıcıoğlu, İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliğinin 4 üncü konferansıyla ilgili izlenimlerine,

Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, Türkiye Bilişim Derneğinin 35 inci kuruluş yıldönümüne,

Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan, 24 Nisanın sözde Ermeni soykırımı günü olarak ilan edilip dünya kamuoyunun nasıl yanıltıldığına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, zehirli atıkların depolanmasının ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/359) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın İspanya'ya,

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un Almanya'ya,

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un İtalya'ya,

Yaptıkları resmî ziyaretlere katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri,

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 354 üncü sırasında yer alan 1142 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 42 nci sırasında yer alan 908 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 25.4.2006 Salı ve 26.4.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine; 25.4.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 25.4.2006 Salı günü 15.00-22.00, 26.4.2006 Çarşamba günü 15.00-21.00 ve 27.4.2006 Perşembe günü 14.00-21.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra,

Kabul edildikleri;

İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında (2/481),

İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, Avukatlık Kanununun 96 ncı Maddesinin Değişikliğine Dair (2/694),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;

Gündemin "Oylaması Yapılacak İşler" kısmında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısının (1/1177) (S. Sayısı: 1123), elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı;

Açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek),

2 nci sırasında bulunan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),

4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904),

5 inci sırasında bulunan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/727) (S. Sayısı: 1138),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/322) (S. Sayısı: 871), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak ikinci bölüme kadar kabul edildi.

26 Nisan 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.52'de son verildi.

 

                                İsmail Alptekin

                                    Başkanvekili

 

Harun Tüfekci

 

Türkân Miçooğulları

 

Konya

 

İzmir

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                 Mehmet Daniş

                                        Çanakkale

                                       Kâtip Üye


No.: 129

II.- GELEN KÂĞITLAR

26 Nisan 2006 Çarşamba

Tasarılar

1.- Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1195) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2006)

2.- Kültür ve Turizm Bakanlığının Bazı Taşra Kuruluşlarının İl Özel İdareleri ve Belediyelere Devredilmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1196) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2006)

Teklif

1.- Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül'ün; Türk Bayrağı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/772) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.4.2006)

Tezkere

1.- Tasarruf Mevduatı  Sigorta Fonu Başkanlığının 2005 Yılı Faaliyet Raporu ve 2005 Yılı Bütçe Kesin Hesabının Sunulduğuna İlişkin Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı Tezkeresi (5/24) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.4.2006)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, MİT'in personel politikasıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13625) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

2. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un Vezirköprü İlçesindeki bazı köylerin elektrik hatları ve trafolarının yenilenmesi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13626) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

3. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı sermayenin millî güvenlik açısından soruşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13627) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

4. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, statülerine göre kamu görevlilerinin sayılarına ve maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13628) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

5. - İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, bölücü terör örgütüyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13629) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

6. - Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR'ın, bir milletvekilinin ABD pasaportu kullandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13630) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

7. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bölücü terör örgütüyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13631) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

8. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, bürokratların imza yetkisi ile ilgili bir ifadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13632) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

9. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, esnaf ve sanatkarların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13633) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

10. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara-Gölbaşı-Karagedik Beldesinde kurulması planlanan Teknokente ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13634) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

11. - Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, yabancı pasaporta sahip AK Parti milletvekili bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13635) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

12. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, ilk ve orta öğretimde rehberlik çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13636) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

13. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, kamu yararına çalışan statüsü verilen ve vergi muafiyeti tanınan vakıf ve derneklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13637) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

14. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir Emniyet Müdürlüğüne yapılacak atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13638) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

15. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13639) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

16. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, adli yardım kapsamındaki avukatlık ücretlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13640) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

17. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa'nın Gördes İlçesi bağlantılı yolların bakım ve onarımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13641) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

18. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, İzmir-Manisa-Akhisar bölünmüş yoluna ve Manisa-Menemen çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13642) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

19. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa-Turgutlu arasındaki bölünmüş yol yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13643) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

20. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Salihli-Alaşehir-Buldan bölünmüş yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13644) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

21. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Salihli-Demirci karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13645) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

22. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa'nın Akhisar İlçesi bağlantılı yol yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13646) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

23. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kadın istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13647) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

24. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, SSK'nın bazı ilaçlar için yaptığı harcamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13648) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

25. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, işsizlik sigortası uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13649) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

26. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, birinci basamak sağlık kuruluşlarından hizmet alımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13650) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

27. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF Başkanının bir açıklamasına ve TMSF'nin Hazineye maliyetine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13651) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

28. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir Yunan işadamının ülkemizdeki girişimlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13652) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

29. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin personel açığına ve bina inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13653) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

30. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, AB hibe ve kredilerinin kullanımına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13654) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

31. - Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk ÜNSAL'ın, yurda petrol ve LPG girişi yapılan yerlere ve bu yerlerdeki bazı uygulamalara ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/13655) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

32. - Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, kalitesiz musluk ve batarya ithalatına karşı alınacak önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/13656) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

33. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Kelebek Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13657) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

34. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Alaşehir-Kurudere Köyünün su sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13658) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

35. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, radyoloji ünitelerindeki radyasyon güvenliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13659) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

36. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Kavaklıdere Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13660) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

37. - Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk ÜNSAL'ın, akaryakıt bayileri ve dağıtım şirketlerinin denetimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13661) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

38. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, BOTAŞ ihalelerinin ve üst düzey bürokratlarının incelenmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13662) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

39. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Fethullah Gülen hakkında Emniyet Genel Müdürlüğünün hazırladığı iddia edilen rapora ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13663) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

40. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, "Barbi Operasyonu"na ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13664) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

41. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, AK Parti İstanbul İl Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13665) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

42. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Diyarbakır'da meydana gelen şiddet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13666) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

43. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir kasabasının içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13667) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

44. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, mülkiye müfettişleri ve mahalli idareler kontrolörlerince denetlenen belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13668) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

45. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, yerel yönetimlerin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13669) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

46. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, "Barbi Operasyonu"nun uygulanma şekline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13670) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

47. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Emniyet Genel Müdürlüğünün Fethullah Gülen hakkında düzenlediği bir belgeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13671) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

48. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa-Gölmarmara yolunun bakım ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13672) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

49. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, bazı emniyet yetkililerinin basına yansıyan açıklamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13673) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

50. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un Vezirköprü İlçesindeki eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13674) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

51. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bürokratlara yönelik bazı uygulamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13675) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

52. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, okul binalarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13676) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

53. - Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, ders kitaplarında Evrim Kuramıyla ilgili değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13677) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

54. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tarım ürünlerindeki ve girdilerdeki fiyat artışlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13678) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

55. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, çeltik ve pirinçteki tarife kontenjanı uygulamasından vazgeçilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13679) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

56. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Atatürk Orman Çiftliğinin yönetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13680) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

57. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Ağrı'daki bir hayvancılık kooperatifine yapılan yardımlarla ilgili iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13681) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

58. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Iğdır Kazım Karabekir Tarım İşletmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13682) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

59. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un Vezirköprü İlçesindeki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13683) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

60. - Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, Düzce'deki Aile Hekimliği pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13684) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

61. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, hastane binalarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13685) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

62. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, radyoloji ünitelerinde çalışanların radyasyondan korunmalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13686) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

63. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, verem hastalığına, aile hekimliği pilot uygulamasına ve kapatılan bazı hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13687) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

64. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Trozinemi hastalarının mağduriyetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13688) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

65. - Trabzon Milletvekili M. Akif HAMZAÇEBİ'nin, denizcilik sektörüne verilen motorin nedeniyle tahsilinden vazgeçilen ÖTV'ye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13689) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

66. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Türkiye Kupası final maçının oynanacağı yere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13690) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

67. - Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, MKE'nin Ankara-Yenimahalle'deki tesislerinin müzeye dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13691) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

68. - Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, MKE'nin Ankara-Yenimahalle'deki tesislerinin satışa çıkarılmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13692) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)

69. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Kamu İhale Kanununda değişiklik yapılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13693) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/4/2006)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.05

26 Nisan 2006 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Kanunî Sultan Süleyman'ın doğumunun 511 inci yıldönümü münasebetiyle, Trabzon Milletvekili Sayın Cevdet Erdöl'e aittir.

Buyurun Sayın Erdöl. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gündemdişi Konuşmalar

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, Kanunî Sultan Süleyman'ın 511 inci doğum yıldönümünde, devlet adamı kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması

CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "kuvvet kanundadır, kanun kuvvette değil" sözleriyle tarihe damgasını vuran, Trabzon doğumlu, Osmanlı tahtında en uzun süre kalan, kırkaltı yıl padişahlık yapan Kanunî Sultan Süleyman'dan bahsetmek istiyorum; yarın 511 inci doğum yıldönümü.

Kendisi, bazılarına göre muhteşem, bazılarına göreyse cihan padişahı, bazılarına göre şair, Muhibbî takma adıyla divanı olan bir şair, bazılarına göreyse, sadece, Beşiktaş'ın, semtin kurucusu Yahya Efendi'nin süt kardeşi, bazılarına göreyse kendisinin her şeye gücü yeten büyük bir padişah; ama, kendisine göre, karıncayı dahi incitmek istemeyen bir sorumlu insan.

Trabzon doğumlu ve 15 yaşına kadar Trabzon'dan hiç ayrılmayan bu cihan padişahı gibi, Trabzon'a damgasını vuran Fatih Sultan Mehmet, biliyorsunuz, İstanbul'u fethettikten sonra fethettiği en önemli şehir Trabzon ve Trabzon'da yirmiüç yıl valilik yapan Yavuz Sultan Selim'den de bahsetmek gerekiyor.

Yavuz Sultan Selim'in valiliği sırasında -yirmiüç yıl olduğunu ifade ettim- doğan Kanunî Sultan Süleyman, 27 Nisan 1495 tarihinde doğmuş ve 7 Eylül 1566 yılında Zigetvar'da ölmüş. Bu büyük cihan padişahının ölümü birbuçuk ay kadar ordusundan saklanmış ve ondan sonra, Süleymaniye'deki camiin külliyesine defnedilmiş.

Bu büyük cihan padişahının, Mekke'den, Bağdat'tan, Kudüs'ten, Konya'dan, Edirne'den, İstanbul'dan, her taraftan, damgalarını görmemiz mümkün; çok önemli yatırımları, köprüleri, hanları, hamamları, camileri, medreseleri görmek mümkün. Mimar Sinan kendisinin döneminde, Baki, Fuzulî gibi şairler, Ebussuud Efendi gibi, Sokullu gibi büyük devlet adamları kendi döneminde yaşamış; yine, Barbaros Hayrettin Paşa, Piri Reis gibi büyük kumandanlar kendisi döneminde yaşamış ve görev yapmış. Ebussuud Efendiye, bahçesinde elma ağacına yürüyen karıncaları öldürüp öldüremeyeceğine dair bir görüş sorduğunda şöyle diyor: "Dirahtaya zarar verirse karınca, vebali var mıdır onu kırınca?" Ebussuud Efendi’nin verdiği cevap ise "yarın Hakk'ın divanına varınca, Kanunî'den hakkını alır karınca" diyor ve karıncayı incitmekten dahi çekiniyor. Böyle, büyük bir padişah.

Kendisinin, elimde gördüğünüz iki ciltlik divanı var "Muhibbî" olarak anılıyor. Arapçayı, Farsçayı ve Sırpçayı çok iyi derecede biliyor. 13 büyük sefere katılıyor. Ömrünün on yılından fazlası sefer üzerinde geçiyor padişahımızın ve kendisine, tarihte yapmış olduğu, Osmanlı tarihinde yapmış olduğu önemli kanunlar neticesi, Avrupalılar tarafından, Batılılar tarafından çok önemli, takdirle karşılanıyor ve Washington Parlamento Galerisinde Hammurabi'den  bu yana 23 büyük kanun koyucu arasında büstü bulunmaktadır halen ve İspanya Parlamentosunda da kanun koyucu kişiler arasında kendisinin portresi bulunmaktadır.

Trabzon'da ise -babaannesi Gülbahar Hatun, hocası Halil Efendi, valisi İskender Paşa, kız kardeşi Kamer Sultan, Şehzade Salih gibi ve yine- pek çok kendisine ait izleri bulmak mümkün olduğu gibi, Trabzon'daki pek çok okulun adı Kanunî, pek çok yerin adı Kanunî olarak anılmakta; yine, Karadeniz Teknik Üniversitesinin kampusünün adı da Kanunî olarak bilinmektedir.

Kendisinin "halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözünü hepimizi biliriz; ama, onun devamında ise şöyle diyor Kanunî…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Kanunî, bu sözü söyledikten sonra "saltanat dedikleri ancak cihan kavgasıdır, olmaya bahtı saadet dünyada vahdet gibi" diyerek, bu bir nefes sıhhate kırkaltı yıllık saltanatı değiştiren bir padişah, aynı zamanda vahdeti, yani, birliği, beraberliği de vurguluyor ve en önemli şeyin, dünyadaki saadetin, birlik ve beraberlik olduğunu söylüyor. Bugünlerde birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünürsek, Kanunî'nin bugünlerimize de ışık tuttuğunu ifade etmek isterim.

Bir diğer önemli konu, gerçekten, gerek kanun koyuculuğu bakımından gerek sağlığa verdiği önem bakımından Kanunî Sultan Süleyman'ın hatırını sayarak -bizlerin de- Karadeniz Bölgesinde hiç olmayan, Ankara'dan doğuda ise sadece Diyarbakır ve Erzincan'da bulunan bir hukuk fakültesini, doğrusu, ben, Trabzon'a çok yakıştırıyorum. Bunun için, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörümüzün, Sayın Özen'in ve YÖK Başkanımızın, Sayın Teziç'in mutlaka destek olacaklarını biliyor, kendilerine, şimdiden, burada teşekkür ediyorum. Yine, aynı şekilde, hükümetimizin, bu konuda hassasiyet göstereceğine eminim.

Aynı şekilde, bizim, gerek tıp fakültesi gerek diş hekimliği fakültesi ve eczacılık fakültemiz olmakla birlikte, Kanunî'nin sağlığa verdiği önemin bir göstergesi olarak, sağlık bilimleri fakültesinin de Trabzon'a çok yakışacağını buradan ifade etmek istiyorum.

Gerçekten, incelediğimiz zaman, Karadeniz Teknik Üniversitesinde, bugün, 2 profesör, 2 doçent, 6 yardımcı doçent olmak üzere, 12 tane öğretim görevlisi hukuk doktorası yapmış vaziyettedir. Dolayısıyla, burada altyapı hazırdır.

Değerli milletvekilleri, Kanunî Sultan Süleyman'ın 511 inci doğum yıldönümü, her yıl olduğu gibi, Trabzon'da Kanunî haftası şenlikleri olarak bir hafta boyunca kutlanmaktadır. Biz, bugün, Kanunî yürüyüşüne katılamadık; ama, bu hafta boyunca yapılacak olan bütün etkinliklere, tüm Trabzonlular adına, gerek sizleri gerek bizleri izleyen herkesi davet ediyorum. Trabzon'daki bu Kanunî etkinliklerini mutlaka görmenizi, ona katılmanızı arzu ediyoruz.

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim.

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, Kanunî Sultan Süleyman, Trabzon'da doğan, onbeş yıl Trabzon'dan hiç ayrılmayan bir hemşerimiz olarak, Osmanlı tahtında en uzun süre, kırkaltı yıl kalarak çok önemli bir vazife icra etmiş, Osmanlı sınırlarını kırkaltı yıl boyunca üç kıtaya yaymış; fakat, biraz önce de söylediğim gibi, bir karıncayı dahi incitmeye çekinen bir tavırla, gerek insan haklarına gerek zulme uğrayan bütün herkese yardım ederek bir ömür geçirmiştir. Özellikle Endonezya'nın Acehsinden tutunuz İspanya'ya kadar Avrupa'nın tüm bölgelerinde, Fransız Kralı buna dahil olmak üzere, bütün mağduriyete uğrayan, zulme uğrayan herkese elini uzatmıştır.

Ben, bu büyük padişahın hatırası önünde eğiliyor ve kendisini ve ülkemize hayrı geçen tüm herkesi rahmetle anıyorum.

Saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erdöl

Gündemdışı ikinci söz, Malatya İlinin ekonomisi ve kayısı ürününün sorunları hakkında Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu'na aittir.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, son günlerde Malatya ve çevre ilçelerinde meydana gelen don olayından dolayı zarar gören kayısı üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanım, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, teşekkür ederim; bu gündemdışı sözü evvelsi gün sizden istirham etmiştim, kayısının sorununu anlatacaktım; ama, maalesef, dün gece, çok üzgünüm, 2 ilçemizde, yine, kayısılar dondu ve ekmeğimiz gitti. Bu gece, yine, hava soğukluğu - 8 derece bekleniyor. Diliyorum ki, diğer ilçelerimizde de aynı sorun olmaz. Ben, buradan, Kuluncak ve Darende İlçelerimizdeki tüm çiftçilerimize geçmiş olsun diliyorum ve yarın, onların yanında olacağım, onlarla birlikte ne gerekiyorsa yapmaya çalışacağız.

Değerli milletvekilleri, kayısı, Türkiye'nin yüzde yüz millî bir ürünüdür. Dünya kayısı piyasasının yüzde 85'ine hâkimdir Türkiye, dünya kuru kayısı piyasasının yüzde 85'ine hâkim; ancak, bir ülke yüzde 85 ürününe sahip olduğu halde, kendi değerine sahip çıkmayan bir ülkeyiz.

Maalesef, evvelsi yıl don oldu. Burada defalarca konuştuk. Birtakım ürünlere afet fonundan para verilmesine rağmen, kayısıcı, tarım il müdürlüğünün raporlarına göre yüzde 75 kayısı ürününü kaybetmesine rağmen, maalesef, afet fonundan Malatya'ya bir kuruş ödeme yapılmadı.

Tabiî, don olayı evvelsi yıl vurdu. Geçen yıl ürünümüz iyiydi; ancak, sahip çıkan olmadı. Bir ülke eğer kendi ürününe sahip çıkmazsa, bir ülke eğer kendi ürününü malî boyutlarıyla desteklemezse… Yani, biz kimseden hibe para istemiyoruz, biz kimseden çiftçimizin cebine para koyun demiyoruz. Biz diyoruz ki, finansman sağlayın. Köylü Malatya köylüsü, ürünü çıktığı zaman, onuru için, şerefi için, aldığı unun parası için gidip ürününü satmak zorunda kalıyor; ama, pazara birçok ürün girdiği için, dışarıdaki alıcılar buradaki alıcı arkadaşlarımıza talimat vererek "almayın" diyor.

Maalesef, ülke ekonomisi… Size arz ediyorum, bir yıl önce 2 750 dolardan ihraç fiyatıyken ton başı, değerli arkadaşlarım, geçen yıl bu rakam 1 500 dolarlara kadar geriledi; yani, 1 250 dolar, Malatya çiftçisi, Türkiye ekonomisi zarar etti. Bu ne demektir; yaklaşık, 100 000 000 dolar demektir arkadaşlar. 100 000 000 doları da 50 000 aileye böldüğünüz zaman her aileye 2 000 dolar para gitmedi arkadaşlar. Yazıktır!..

Biz hibe istemiyoruz, Malatya çiftçisi, onuruyla, şerefiyle, alınteriyle bunu kazanıyor. İşçilik bedelini, geçen yıl işçilik bedelini dahi karşılayamaz hale geldiler arkadaşlar. Bir ülke, bu kadar, yüzde 100 dünya piyasasına hâkim bir ürününü ayaklar altına alamaz arkadaşlar. Biz, finansman istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz; ama, Malatya Ticaret Odası, Malatya'daki tüm kurumlar, tarım il müdürlüğü, her türlü önerisini yapmasına rağmen, maalesef, tek  bir ses çıkmıyor.

Geçen yıl kayısı sezonunun açılışında Sayın Tarım  Bakanım geldi Malatya'ya. Ne yaptı dedim; bir hiç… Sahip çıkan olmadı arkadaşlar. Malatya köylüsü bu kadar sahipsiz değil. Biz, bizim için istemiyoruz, Türkiye ekonomisi için istiyoruz. Türkiye ekonomisinin biz lokomotifiyiz. Yılda 300 000 000 dolar bir kayısı girdisi var arkadaşlar Malatya'ya. Türkiye'ye giriyor bu para ve yüzde 100 bu para da köylüye gidip, köylüden de tüm ekonominin her tarafına dağılıyor arkadaşlar. Ama, maalesef, geçen yıl bağırdık, evvelsi yıl bağırdık; olmadı.

Değerli arkadaşlarım, bir ülke kendi millî değerini, millî ekonomisine yüzde 100 döviz getiren bir ürününü bu kadar ayaklar altına alamaz. Yüzde 18, gübrede, KDV var arkadaşlar; enerji bedeli belli, işçilik belli. 1 kilogram kayısının 2 lira maliyeti var arkadaşlar. 2 lira maliyeti olan şeyi, bir ülke, eğer, 1,560 dolardan, yani 1,5 dolardan satıyorsa, hakikaten, bu ülkede, durup, bir şeylere bakmak lazım arkadaşlar. Malatya köylüsü, hakikaten emeğini, alınterini veriyor; ama, karşılığını alamıyoruz. Sadece Malatya değil, Türkiye ekonomisi kaybediyor arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, bir Yeniden Yapılandırma Kurulumuz var; oradan bakıyor, Malatya Kayısıbirlik'e, vergi borcu var diye "arkadaş senin vergi borcun…" Tamam, vergi borcu olabilir. Devletin görevi vergiyi tahsil etmek; ama, siz, 50 000 çiftçinin geleceği için, bir yere küsüp tüm çiftçileri mağdur edemezsiniz. Siz devletsiniz, kontrol edin, oraya adam atayın. Birlikte yürütelim.

Finansman vermiyor… Ziraat Bankası ne işe yarar; Ziraat Bankasının bir tek görevi budur arkadaşlar, köylüye zamanında finansman yapmaktır. Eğer, kayısı üreticisine yılda 30 trilyon ön finansman -başka bir şey istemiyoruz biz; ön finansman- onuru için, un parasını ödemek için, ilaç parası ödemek için 30 trilyon bir ön finansman yapılsın, bu kayısı ihraç fiyatları, değerli milletvekilleri, 3 000 dolara çıkar tonu. Bu da, ülke ekonomisine, yaklaşık 400 000 000 dolar demektir.

Onun için, değerli milletvekilleri, ben, buradan, sayın hükümetten rica ediyorum. Dün iki ilçemiz gitti. Ekmeğe muhtaç oldu bu iki ilçemiz. Tek ürünümüz, insanların tek ekmeği; başka bir ekmeğimiz yok arkadaşlar. Ekmeğe saygı duyarak… İnşallah, diliyorum Yüce Tanrı’dan -bu gece -8 derece olacak- diğer ilçelerimizde sorun olmaz. Onun için, gelin, millî ürünümüz, millî ürünümüz, millî değerimiz ve bu ülkeye yüzde 100 döviz getiren bir ürüne sahip çıkmalıyız. Burada oturup bakmayalım. Ama, biz, hibe istemiyoruz, finansman istiyoruz; Türkiye için istiyoruz, Malatya için istemiyoruz, Türkiye için istiyoruz.

Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum ve buradan, tekrar, tüm çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve diyorum ki, bugün, inşallah, başka bir kaza olmaz, başımıza başka bir şey gelmez, don olayı tekrar yaşanmaz.

Tüm çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, yardımcı doçentlerin içinde bulundukları durumla ilgili olmak üzere, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Uzunkaya.

3.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, üniversitelerde görev yapan yardımcı doçentlerin kariyer yükselmelerinde yabancı dil şartı aranılmasının getirdiği sıkıntılar ile malî sorunlarına ve bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, az önce gündemdışı söz alan arkadaşımın ifade ettiği gibi, başta Malatya olmak üzere, ülkenin muhtelif yerlerinde bu son günlerde ısının iyice düşmesi nedeniyle yaşanan don olayları vesilesiyle zarar gören tüm çiftçi kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum. İnanıyorum ki, hükümetimiz, onlarla ilgili gerekli önlemleri, tedbirleri, yapılabilmesi gerekenleri destek açısından yapacaktır. Cenabı Hak, ülkemizi, milletimizi, benzeri afetlerden korusun diyorum.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; gündemdışı olarak, bugün, üniversitelerimizde yardımcı doçentlerin sorunları üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu arada, bugün, Dünya Pilotlar Günü olması nedeniyle, tüm pilotlarımıza, insanlarımızı ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya taşıyan, bu ağır sorumluluğu olan pilot kardeşlerimize, huzurlu, kazasız, belasız, sıkıntısız, meşakkatsiz nice hizmet yılları temenni ediyorum.

Yine, 28 Nisan-4 Mayıs tarihleri arası idrak edilecek olan Dünya Kardeşlik Gününün de, gerçek kardeşliğe, barışa, sevgiye bir çağrı olmasını temenni ediyorum; hem ulusal hem de uluslararası bazda, silahların değil, dillerin konuştuğu, gönüllerin birbirleriyle kaynaştığı, anlaştığı bir huzur ortamını da bu vesileyle temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, üniversitelerimizde görev yapmakta olan yardımcı doçentlerin problemlerini üç ana başlıkta burada ifade etmek mümkün:

Bunlardan birincisi ve bana göre en önemlisi, kariyer yükselmelerinde yabancı dil şartının aranmış olmasıdır. Bu, bildiğimiz kadarıyla, dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan, maalesef ülkemizde uygulanmakta olan bir durumdur. Bu uygulama, bilimsel anlayıştan çok, üzülerek ifade edeyim, muhtemeldir ki, bir kompleksin ürünüdür. Bir öğretim üyesi, alanıyla ilgili gelişmelerin yabancı dilde olduğunun farkına varır ve buna ihtiyaç duyarsa, zaten o dili öğrenecek ve öğrenmek zorundadır. Bu tür ihtiyacı, daha çok fen bilimleri, eğitim bilimleri, tıp bilimleri gibi, bu alanda çalışan akademisyenlerin duyduğu bir gerçektir. Zira, bu alanlarla ilgili çalışmalar, daha ziyade Batı ülkelerinde, Batı dilleri üzerinde yapılmaktadır.

Diğer yandan, özellikle üzerinde durmak istediğim husus, Türk tarihçileri, Türk dilcileri ve edebiyatçıları, sanat tarihçileri ve ilahiyatçılar ise, daha çok, kendi yerli kaynaklarına tam olarak ulaşamamış ve bunları henüz halledememişken, yabancılar bu alanlarla ilgili araştırmalarını bizim arşivlerimizi kullanarak yapıyorken, bizim yardımcı doçentlerimizin yabancı dile mahkûm edilerek önlerinin kesilmesi, doğrusu, anlaşılır gibi değildir.

Öte yandan, bu uygulama, üzülerek ifade etmek lazım ki, bilimsel dayanaktan da yoksundur. Örnek olarak, Türk dili ve edebiyatı alanında ya da Türk tarihi alanında 100'den fazla eser vermiş bir yardımcı doçentimize yabancı dil dayatması yapılırken, ona, senin eserlerinden -ki, bunların örnekleri var- kendi eserlerinden, Batılı birçok yazar, Türk dilinde, Türk edebiyatında, eski edebiyat dediğimiz edebiyat üzerinde Batı'da araştırma yapanlar, bu yardımcı doçentlerin kitaplarını referans gösteriyor; ama, biz, bu yardımcı doçenti, doçentliğe terfi edebilmesi için, o adamın dilini öğrenmeye zorluyoruz; halbuki, kaynakları, Batılılar için referans. Böyle, yazılmış yüzlerce eser sahibi olan bilim adamlarımız var. Sadece YÖK'ün ve bugüne kadar üniversitelerimizin bu uygulaması sonucu, özellikle söylüyorum, Türk dili gibi, Türk edebiyatı gibi -Osmanlı'nın kullandığı, eski edebiyat dediğimiz edebiyat- Türk sanat tarihi, tarih ve bunun ötesinde ilahiyat gibi, esas kaynakları Ortadoğu orijinli olan ve bu ülkenin kültürü olan kaynakları öğrenmek için, insanlara, ya İngilizce ya Fransızca ya da Almanca öğreneceksin diyoruz ve doçentliğe de bir türlü terfi ettirmiyoruz.

Değerli arkadaşlar, durum böyle olunca, üniversitelerimizde öğretim üyesi yapısı, maalesef kum saati görüntüsü vermektedir. Bu kum saatinin üst bölgesinde profesörler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - … alt bölümünde yardımcı doçentler, en dar yeri olan ortasında da doçentler bulunmaktadır. Yani, yukarısı şişman, profesörler yığılmış; ortada doçentler sıkışmış; alt tarafta, 20 000'i aşan yardımcı doçent kadrosu bir dil vizesini alamadığı için yukarıya doğru çıkamamaktadır. Bu şekli, sağlıklı olmayan yapılanmayı, maalesef, gidermek zorundayız. Doğru olanı, yapılanmanın kum saati gibi değil; piramit şeklinde, alttan yukarıya doğru, asistanlar, yardımcı doçentler, doçentler ve profesörlüğe doğru terfii sağlamaktır.

Bu konuda bir gerçekde şudur: Yabancı dili bir şekilde geçmiş olan öğretim üyelerinin, acaba yüzde kaçı geçtikleri dili konuşmakta veya araştırmalarında kullanmaktadır? Zaten, ihtiyaçları olmadığı halde, bir dayatma sonucu dil öğrenerek geçenler, geçmişi âdeta görmezlikten gelmekte ve o dili unutmaktadırlar. Böyle, bilimsel araştırma yapacakları zamanlarını yabancı dil çalışmakla geçirmiş ve enerjilerini de maalesef boşa tüketmektedirler. Şimdi yirmi yıl, onyedi yıl, geçmiş dönemde belli süre sonra yardımcı doçentler bu kadrolardan atılıyordu. Geçtiğimiz dönemde çıkardığımız bir yasayla bunların atılmalarının önüne geçtik; ama, maalesef, şimdi terfilerini sağlayamaz bir durumdalar. Çünkü, bunların büyük bir kısmı, maalesef, değerli arkadaşlar, kadro problemleriyle karşı karşıya. Özlük hakları olarak ülkemizde üniversite mezunu olan herkes hizmetine göre 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselirken, her ne hikmetse, yardımcı doçentler 3 üncü dereceden ileriye gidememektedirler. Onların yetiştirdiği öğrenciler 1 inci dereceden emekliye ayrılırken, hocaları olan yardımcı doçentler -demin söylediğim- onlarca kitap yazmış olan, sadece yabancı dil barajını aşamadığı için yardımcı doçentlikte kalan arkadaşlarımız maalesef 3 üncü dereceden emekli olmaya mahkûm oluyor.

Değerli milletvekilleri, yardımcı doçentlerimizin problemlerinin üçüncüsü ise, maaşlarının birçok alanda olduğu gibi, maalesef, akademik çalışma yapabilmeye fırsat tanıyacak, işte onlara mecbur ettiğimiz dillerin kaynaklarına ulaşacak malî imkân açısından yaşadıkları zorluktur. Daha önceki yıllarda yapılan düzenlemelerle profesör ve 1 inci derecedeki doçentlerin maaşları iyileştirilirken, yardımcı doçentler maalesef unutulmuştur. Bir profesör, yardımcı doçentin 2 katı maaş alabilmektedir, keşke daha fazla verebilsek; ama, burada yardımcı doçentlerin de malî durumunun düzeltilmesi ve onların kariyer yapabilecek çalışmalarına, en azından kaynak açısından imkân tanınacak bir fırsatın oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz.

Sonuç olarak, ülkemizde canla başla hizmet veren değerli ilim adamlarımızdan olan yardımcı doçentlerimizin şevkle ve azimle çalışabilmeleri için, kariyer yükselmesinde aranan yabancı dil şartının kaldırılması -özellikle, demin söylediğim alanlarda; sosyal, ilahiyat, edebiyat, tarih, sanat tarihi ve benzerlerinde kaldırılması- akademik faaliyet dosyalarına bakılarak, yazdıkları, ortaya koydukları onlarca cilt eserleri mehaz göstererek, vesile kabul ederek gerekli terfi imkânının sağlanmasına yönelik bir düzenlemenin YÖK ile malî sistemimiz arasında sağlanacak bir mutabakatla bir yasal düzenlemeye kavuşturulmasının gereğini düşünüyor, bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunkaya.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Komisyondan istifa tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/382)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası beldesindeki sanayi atıklarının, çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkileri araştırma komisyonu üyeliğimden çekilmek istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                                                  25.04.2006

                                                                   Hasan Özyer

                                                                              Muğla

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2.- Merkezi Finans ve İhale Biriminin Kuruluşuna İlişkin Türkiye Hükümeti ve Avrupa Komisyonu Arasındaki Mutabakat Zaptına 1 Nolu Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1034)

25.4.2006

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 28/2/2006 tarihli ve B.02.0.0.KKG.010/101-472/955 sayılı yazımız.

İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan "Merkezi Finans ve İhale Biriminin Kuruluşuna İlişkin Türkiye Hükümeti ve Avrupa Komisyonu Arasındaki Mutabakat Zaptına 1 Nolu Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı"nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

                                                        Recep Tayyip Erdoğan

                                                                         Başbakan

BAŞKAN - Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarı geri verilmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

IV.- ÖNERİLER

A) Sıyasî Partı Grup Önerılerı

1.- (10/359) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 26.04.2006 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                       Haluk Koç

                                                                            Samsun

                                                          Grup Başkanvekili

Öneri:

Genel Kurulun 25.04.2006 günlü ve 93 üncü Birleşiminde okunan ve aynı tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan, "zehirli atıkların depolanmasının ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla verilen 10/359 esas numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun; 26.04.2006 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneri lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kemal Kumkumoğlu; buyurun efendim.

10 dakika süreniz.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Söz konusu bölge benim yaşadığım bölge sayılır; sanıyorum, bu nedenle arkadaşlarım bana bu sorumluluğu verdiler.

Yaşadığımız bölgede birlikte hayatı paylaşmaya çalıştığımız çok değerli halk ozanımız Ali Ekber Çiçek'i bugün kaybettik. Bu sebeple, Ali Ekber Çiçek'in, buradan, Türk kültürüne, müziğine yapmış olduğu katkılar nedeniyle saygıyla anısı önünde eğiliyorum, kendisine Tanrı'dan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, birçok konuda olduğu gibi çevre konusunda da toplumumuzun duyarlılıkları belli dönemlerde, belli anlarda yükselir saman alevi gibi, sonra aşağı iner.

Bakın, Çernobil olduğunda Türkiye'de müthiş bir çevre yaklaşımı gelişti, güçlendi, bir zaman sonra o çayları içer olduk. Sinop açıklarına yabancılar, gemilerle getirip atıkları döktüklerinde, o bidonlar bulunduğunda, sahile vurduğunda hep birlikte kıyametleri kopardık, bunun kabullenilemez olduğunu düşündük; ama, bir zaman sonra o atıkların o depolarda ne halde beklediği zaman zaman basında küçük haber olarak verildiğinde toplumun bunu gerçekten unuttuğunu hep birlikte gördük. Ulla Gemisi, Akdeniz'de, Hatay sahillerimize gelip yanaştığında, bu gerçek ortaya çıktığında, sadece Hataylılar değil, bütün Türkiye bu konuyu tartıştı; ama, Ulla Gemisi bir zaman sonra orada batırıldı. Ulla Gemisinin batığının ne kadarının o sahilden çıkarılıp, ne kadarının o sahilde bırakıldığı gerçeği bile, bugün basınımızın bile yeterince ilgilenmediği bir konu halinde, maalesef bir gerçeklik halinde duruyor.

En son, Tuzla-Aydınlı'da, Orhanlı'da bidonlar içerisinde katı atıklar toprağa gömülü olarak bulunduğunda, aynı tepkiler toplumumuzun çok değişik çevreleri tarafından ifade edilmeye başlandı, tepkiler gösterilmeye başlandı, en yoğun tepkiyi de Sayın Bakan gösterdi, Çevre Bakanı. Başkalarının bulduğu atıklar üzerinde, bidonlar üzerinde, Sayın Bakan, bunun sorumlularının şiddetle cezalandırılacağını, basına yansıyabildiği kadarıyla, mesela bu atıkları attığı düşünülen bölgedeki belediye başkanının derhal kulağından tutulup partiden atılması gerektiği biçimindeki ifadelerini, buna sebep olanların şiddetle cezalandırılması gerektiği biçimindeki yaklaşımlarını Sayın Bakandan duyar olduk; bu ifadeleri hem milletvekili arkadaşlarımız tarafından hem konuyla ilgili duyarlılık gösteren çevreci çevreler tarafından son derece ilgiyle izlendi. Sayın Bakanın bu çıkışları, bu ifadeleri çevreden sorumlu bir bakan tarafından seslendirilmesi gereken ve seslendirildiği için de takdir edilmesi gereken bir uygulama olarak görüldü, değerlendirildi.

Fakat, sonra, giderek başka gerçekler ortaya çıkmaya başladı. Burada birkaç yüz bidon bulunmuş; toplum bunu şöyle algıladı: Yani, bir kendini bilmez sanayici almış atıklarını götürmüş, Aydınlı'da milletin piknik yaptığı bir yere mafya grupları aracılığıyla gömdürtmüş. Sonra giderek gerçek açılmaya, ortalık aydınlanmaya, sis-duman ortadan kalkmaya başlayınca şu gerçekler ortaya çıkmaya başladı ki, bu, yüzlerce varil değil bir defa. Bu, Sayın Bakanın söylediği gibi, sadece o bölgede bile bir şirketin yaptığı bir iş değil. Giderek iş genişlemeye başladı ve giderek bu yüzlerce varillik gerçek, milyonlarca tonluk katı, sıvı, tehlikeli sanayi atığı gerçeğini ortaya çıkarmaya başladı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, milyonlarca tonluk sıvı ve katı sanayi atığının olmadığını çiftçi Ahmet efendi bilmeyebilir, banka memuru Ayşe hanım da bilmeyebilir, hatta, bu Parlamentoda milletvekilliği yapan milletvekili arkadaşlarımız da yeterince bilmeyebilir; ama, Çevre Bakanının bu gerçeği bilmiyor olması diye bir şey düşünülebilir mi?! Çevre Bakanı, sanki, Türkiye'nin bu konudaki tek probleminin, bu Aydınlı, Orhanlı Beldesinde yakalanan 100 bidondan ibaretmiş gibi, toplumu yönlendirmeye ve yanlış bilgilendirmeye kendisini yetkili sayıp, bu bidonları buralara gömenlerle ilgili kuruluşları cezalandıracağını, bu kuruluşların bulunduğu belediyelerin belediye başkanlarının kulaklarından tutulup en azından partilerinden atılacağını, bu atıkların götürülüp döküldüğü yerlerdeki belediye başkanlarının bu işten sorumlu olduğunu ve bunların şiddetle cezalandırılacağını, dolayısıyla, bu vesileyle, bu sorunun çözülmüş olabileceğini bütün Türkiye kamuoyuna anlatmaya çalışmaya ve Türkiye kamuoyunu, sanki, sadece sorun bundan ibarettir noktasında ikna etmeye, çalışmaya hakkı olabilir mi değerli arkadaşlarım?!

Şimdi, ben, buradan, Sayın Bakana bir soru soruyorum: Sayın Bakan, Türkiye'nin, bu anlamda, 1 000 000 tondan fazla katı atığı olduğu ifade ediliyor. Yıllardır bu katı atıklar ne yapılıyor Sayın Bakan, ne tespit ettiniz? Bu katı atıklar nerededir? Eğer, Türkiye'nin, bir yılda 1 000 000 tonu aşkın katı, sanayi atığı söz konusu ise, bu şu demektir: Her gün değil 100 varil, günde binlerce varil katı atık bu yöntemlerle -bu veya benzeri yöntemlerle- doğaya terk edilmektedir, denize dökülmektedir, nehirlerimize dökülmektedir, toprağa gömülmektedir. Sayın Bakan, nedir Türkiye'nin bu konudaki gerçeği? Siz bunu kamuoyundan saklamaya çalışıyor olabilirsiniz; ama, Cumhuriyet Halk Partisi, bu önergeyle, bu gerçeğin, önce Meclis tarafından, sonra kamuoyu tarafından doğru biçimde algılanıp ve bununla ilgili gerekli önlemlerin nasıl alınabileceğine ilişkin çözüm önerilerini bu Meclisin gündemine taşıması gerektiğiyle ilgili böyle bir önerge vermiştir.

Değerli arkadaşlarım, karşı karşıya olduğumuz gerçek nedir, biliyor musunuz; her yıl milyon tonu aşkın katı atık. Şimdi, burada, gizli gizli gömülmüşler, gömmeye çalışmışlar; biri tespit edildiğinde de, başta Sayın Bakan olmak üzere, bütün kamuoyu kıyameti koparmış. Gerçek şudur: Bütün bu sanayiciler -biz, namuslu, dürüst, çevreye duyarlılığı olan sanayicileri, kardeşim diyerek- oluşturdukları bu katı atıkları birilerine teslim etmeye çalışsalar -bir başka soru daha soruyorum Sayın Bakanım- muhatap kimdir? Kime teslim edecektirler bu katı atıkları? Bu katı atıkları Türkiye'nin ortadan kaldırabilme kapasitesi var mıdır? Bunun muhatabı kimdir? Bugüne kadar, bu konularda, değerli arkadaşlarım, tek muhatap belediyeler olmuştur. Çevre Bakanlığı kendisini bu işlerden hiçbir şekilde sorumlu bile saymamıştır. Üçbuçuk yıllık zaman dilimi içerisinde, Sayın Bakanın, Hükümetin iktidarda olduğu üçbuçuk yıllık dönem içerisinde, Sayın Bakanlık bu konuyla ilgili bir tek yatırım yapmamıştır. Niye; çünkü, Sayın Bakanlık kendisini bu konuda sorumlu saymamaktadır. Bu konunun muhatabı diye kulağından tutulup atılması gereken belde belediye başkanlarını muhatap saymaktadır. Sayın Bakanım, milyon tonu aşkın katı ve tehlikeli atığın muhatabını belediyelerdir diye sayarak, bütün yükü ve sorumluluğu belediyelere yükleyerek bu işin sorumluluğundan kurtulabilir miyiz?

Değerli arkadaşlarım, Meclis bu konuya kesinlikle el koymalıdır; çünkü, Türkiye'nin bu konudaki konumu; milyonlarca tonluk tehlikeli sanayi atığı karşısında sadece 40 000 ton civarında sanayi atığını bertaraf edebilecek İzmit Büyükşehir Belediyesinde kurulmuş, Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanı tarafından kurulmuş İZAYDAŞ'tan ibarettir. Milyonlarca ton atık karşısında 40 000 ton kapasiteli bir İZAYDAŞ. Ne olmuş atıklar; atıklar gömülmüş.

Şimdi, bugün Tuzla'da gömülen atıklarla ilgili bir rapor yayınlanmış; son derece tehlikeli ve zehirli atıklar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Diğerleri, o milyonlarca ton, kaybedilmiş olan o milyonlarca tonun tahlillerinin ne olduğunu biliyor muyuz; büyük bir ihtimalle, değerli arkadaşlarım, onlar da tehlikeli ve zehirli. Büyük bir ihtimalle, onlar da, bırakıldıkları doğal çevreyi on yıllar boyunca sürekli olarak tahrip edecek zehirleyecek, orada otlayan hayvanı, oradan beslenen insanı zehirleyecek ve hasta yapacak atıklar.

Bence, Türkiye'de, Meclisin bu işe şu anlamda yeniden el koyması lazım: Bu atıklar gömülüyor. Nerelere gömülmüş? Bu atıklar oralarda gömülü olarak kalsın, doğayı ve çevreyi zehirlemeye devam mı etsinler, yoksa, biz, bu atıkların nerelere gömülü olduğunu gelip ilgililere bildirenlere, ilgililere şuralarda bu atıklar var diyenlere bir ödül mekanizması mı geliştirelim?!

Değerli arkadaşlarım, hâlâ, Çernobil nedeniyle zehirlenmiş olan, Çernobil nedeniyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, çok sınırlı sayıyorsunuz yani!

BAŞKAN - Başka bir şey yapamayız, son cümlelerinizi rica ediyorum; eksüre verdim…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Vermediniz…

BAŞKAN - Verdim…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika eksüre verdiniz.

BAŞKAN - Eksüre 1 dakika işte.

Buyurun.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Hâlâ, Çernobil'de radyasyona muhatap olmuş ve o sebeple toplanmış olan çaylar depolarda duruyor. Hâlâ, Sinop açıklarında yabancı gemiler tarafından getirilip atılmış olan atıklar, yine, hiçbir şekilde, teknik olarak, olmaması gereken depolarda saklanıyor ve Ulla Gemisiyle Türkiye'ye getirilip batırılan atıklar, Akdeniz'in dibinde önemli ölçüde, büyük oranda duruyor.

Milyonlarca tondan, yıllık milyon tonu aşkın diye ifade ettiğimiz katı, sanayi atıklarının 100, 150, 200, 250 bidonunu bir yerde bulduk diye bunun üzerinden siyaset yapmak ve bunun üzerine giderek bu sorunu çözmüş olduğumuzu düşünmek, ne Bakanlığa ne Meclisimize yakışmaz. Eğer böyle bir gerçeği varsa Türkiye'nin, sadece bu atıkları üretenleri tehdit ederek değil, sadece bu atıklara sebep olanları cezalandırmayla tehdit ederek değil, aynı zamanda, bugüne kadar bu atıkların nerelere götürüldüğünü, bu atıklarla ilgili Türkiye'nin nasıl bir çözüm bulması gerektiğini, bu atıkları üreten sanayiin bu noktadaki sorunlarının nasıl çözülebileceğini ve bu soruların tamamının cevabını bu Meclis bulmalıdır; ama, bu Meclis, bunları yapmadan önce, Türkiye'nin bu konuda karşı karşıya bulunduğu gerçeğin ne olduğunu tam olarak tespit etmek zorundadır.

Değerli arkadaşlarım, dolayısıyla, bu denli konunun ciddî biçimde tartışıldığı bir süreçte, kamuoyunun dikkatlerinde olduğu bir süreçte, Meclisin gündemine getirilmiş böyle bir araştırma önergesinin, İktidar Partisi tarafından, çoğunluk tarafından kabul edilmiyor olmasının mantığını algılayabilmek mümkün değildir. Burada İktidar Partisi tarafından reddedilebilecek nasıl bir mahzur olabilir?!

BAŞKAN - Sayın Kumkuoğlu...

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin bu araştırma önergesinin Meclisimiz tarafından kabul edilmesinin, gerçekten bugünün acil bir ihtiyacı ve hepimiz için, ülkemiz için, geleceğimiz için bir zorunluluk olduğuna inanıyorum. Arkadaşlarımızın bu konuya destek vereceği inancıyla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kumkumoğlu.

Yine lehte, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakın, 19 uncu maddeye göre bir öneri geliyor, önerinin lehinde ve aleyhinde -İçtüzükte böyle deniliyor- neden lehindeyiz, neden aleyhinde, bunu açıklayacağız; ama, değerli arkadaşlarımız buraya çıkıyor, önerinin esasıyla ilgili yorum ve görüşlerini belirtiyor ve zamanları tabiî ki yetmiyor. Ben, arkadaşlarımızın, İçtüzüğe göre, süreye uymalarını rica ediyorum.

Buyurun efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi, bugün, bir Grup önerisi getirdi. Bu önerinin ilk girişinde, Sayın Kumkumoğlu, bazı gerekçeler açıkladı. Ben, Sayın Başkanın sözlerine, değerlendirmelerine, üzüntüyle, katılamadığımı ifade etmek istiyorum; çünkü, özünü belirtmeden, önerinin -kurulması istenen araştırma komisyonuyla ilgili önerinin- neye bağlanıp, bağlantı vereceğini açıklamak mümkün değildir.

Şimdi, Tuzla'da çıkan olay, çok ciddî bir olaydır. Burada Sayın Bakan da var, Sayın Komisyon Başkanı da var; onların burada bulunmasını da, ben, oldukça önemsiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Dilovası ile ilgili bir komisyon kuruldu gerçi; fakat, sadece İçtüzük gereği, kendi görev alanıyla ilgili alanda bu incelemeleri yapmakla yükümlü.

Değerli arkadaşlarım, konuya -Sayın Başkan müsaade ederlerse, yorumu dışında konuşacağım- küreselleşme ve çevreyle girmek istiyorum; çünkü, bir ozanın dediği gibi, bazen silahlarıyla geldiler, toplarıyla geldiler, tüfekleriyle geldiler, bazen de -küreselleşme sürecini söylüyorum- sonsuz para kazanma ve sömürme ihtiraslarıyla, çevreyi kirleterek geldiler diye eklemek istiyorum. Bu önemli; çünkü, küreselleşmeyle, yoksullukla mutlaka bağlantılı bir sorun olarak ele almak gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, yoksulluk, bulaşıcı hastalıklar, su kaynaklarının yetersizliği, kirlenmesi, küresel ısınma, gıda güvenliği ve sayamadığım diğer birçok konu, bugün, insan yaşamını ve çevreyi tehdit eden en önemli unsurlar. Türkiye, bunların en öncelikli görüldüğü ülkelerden bir tanesi.

Bakın, 1983 yılında Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından 1987 yılında bir rapor ortaya konuluyor ve "kalkınma" kavramı, "sürdürülebilir kalkınma" kavramı ortaya atılıyor; ancak, gelişmiş ülkeler ve onların güdümündeki -Dünya Bankası gibi- organizasyonlar, sahip çıktıkları bu kavramın gereklerini yerine getirmekten çok, arkasına gizlenerek, gelişmekte olan ülkelere -ekonomik deyimiyle- bizim gibi ülkelere birtakım dayatmalarda bulunuyorlar; gelir eşitsizliğini bize dayattıkları ekonomik politikalarla derinleştiriyorlar, yoksulluğu derinleştiriyorlar ve kendi getirdikleri bu kavramın içini boşaltıyorlar, işlevsiz kılıyorlar.

Değerli arkadaşlarım, insanlığın önündeki en büyük tehlikelerin başında, bugün, yoksulluk gelmektedir. Türkiye, gelir dağılımındaki tablo gibi, dünya ülkeleri arasında da yoksulluk ve varsıllık arasındaki uçurum gittikçe açılmaktadır. Bu, bugünkü tehdit algılama temeline dayanan savaşlar, kaynakları sömürülecek olan ülkelere dönük baskılar… Bunların hepsi, bugün aynı temelde ortaya çıkmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, İndira Gandhi, 1972'de Stockholm'de "çevreyi yoksulluk koşulları içinde iyileştirmek olanaksızdır" demişti. Bu, çok önemli bir açılım. Yani, çevre ve yoksulluk ilişkisini tanımlayan bu tespiti, sanıyorum, küreselleşme bağlamında, şimdi, çok geniş bir çoğunluk paylaşıyor olsa gerek.

Değerli arkadaşlarım, çevre konusunun, bugün, çokuluslu şirketler için tatlı kârlar elde edebildikleri bir alan olarak getirildiği noktayı, yine, çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor.

Sayın Bakan burada, ben, Sayın Bakanı eleştiriyorum; Sayın Bakanın bu göreve geldiği andan itibaren çevre konusunda, görev kapsamı içerisinde olmasına rağmen, duyarsızlığını dile getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada Çevre Mühendisleri Odasının ilginç bir suç duyurusu var. Buradan bazı alıntılar almak istiyorum. Sayın Bakan "1 000 000 ton atık" diyor, İstanbul Sanayi Odası 2 000 000 ton atık olduğunu söylüyor. Yani, yüzde 100 bir farkla Sayın Bakan yaklaşıyor. Ben soruyorum… Sayın Bakana müsaade ederler, diğer Sayın Bakan rahat dinlemesine imkân verirse, belki kendisiyle ilgili bir süreç. Yüzde 100 yanılma payı, Sayın Bakanla bir sanayi odamızın arasında.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin sanayi kirlilik envanteri nedir? Türkiye İstatistik Kurumunu yeni yapılandırdık; bu envanterin açıklanmasını istiyoruz Sayın Bakan. Türkiye'nin sanayi haritasına göre, Türkiye'nin katı, sanayi atıkları nedir, ne miktardadır, bölgeler arasında nasıl dağılmaktadır? Hangi sanayi kuruluşunun ne tür bir zararsızlaştırma tesisi vardır? İZAYDAŞ'ı söyledi arkadaşım, girmiyorum ve ben…

Sayın Başkan, Bakana hitap ediyorum…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Ayıp ya!.. Ne yapıyorsun!

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Başkan…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Ayıp diye bir şey var ya! Bakanla konuşuyoruz, ne yapıyorsun!..

BAŞKAN - Sayın Göktaş…

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Bakan…

BAŞKAN - Sayın Göktaş, lütfen, oturarak konuşalım; eğer Bakanla konuşacaksak oturun konuşun.

Siz buyurun, konuşmanıza devam edin Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Bakana ben şu soruyu yöneltmek istiyorum, belki cevap vermeyebilir: Sayın Bakan Osman Pepe, İZAYDAŞ kurulurken siz Kocaeli'nden milletvekiliydiniz, bir ara Refahyol döneminde de milletvekiliydiniz; acaba, İZAYDAŞ kurulurken İzmit Büyükşehir Belediyesine İZAYDAŞ'ın kurulması aşamasında katkı mı verdiniz, yoksa karşı mı çıktınız?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Yuvacık Barajı pahalı yapılıyordu…

HALUK KOÇ (Devamla) - Biraz sonra cevap verirsiniz efendim, ben İZAYDAŞ'tan bahsediyorum.

Sayın Bakan, bakın, ben, bu, Çevre Bakanlığı sorumluluğunda olan bir kişinin, Çevre Bakanı olan, o sorumluluğu taşıyan bir kişinin bugün görev alanıyla ilgili karşılaştığı zorluklar konusunda, öncesindeki davranışını sizlerin önüne getirmek istiyorum. Sayın Bakan buna herhalde yanıt verecektir.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Tabiî vereceğim.

HALUK KOÇ (Devamla) - Katkı mı verdiniz, köstek mi oldunuz?

Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 56 ncı maddesi ortada, Türkiye'nin profili ortada. Şimdi Sayın Bakanın görevini yerine getirdiği söylenebilir mi?!

 Bir başka soru Sayın Bakan: Çevre ve Orman Bakanlıkları birleştirildiğinde, şimdi il müdürlüklerinde, il çevre müdürlüklerinde kaç tane il çevre müdürünüz varsa, lütfen, gelin buraya konuyla ilgili olan kaç tane çevre il müdürünüz var; acaba, iki yıllık yüksekokul gören ve ilkokul öğretmeni konumunda olan kaç çevre il müdürünüz var? Konunun önemini kavramış, kendi görev alanını bilen, yanında çalışan çevre mühendisleriyle koordine olarak çalışabilecek; yoksa, bu konuda bir ihbar geldiğinde bir konuda incelemeye gitmeyi bile önemsemeyen çevre il müdürleriniz var mı Sayın Bakan?!

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Çevre Bakanı kavramamış.

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, konunun ciddiyeti burada. Benim hâlâ, şu sırada otururken, Türk Ceza Kanununun 181 inci ve 182 nci maddelerinde, tarafınızdan getirilen iki yıllık erteleme önergesinin konuşmaları aklımda. Trabzon Belediyesini örnek vermiştiniz. İki yıl geçti, birbuçuk yıl, eylül ayında dolacak, şimdi gelin şu kürsüye, bu sizin tanıdığınız süre içerisinde, kaç sanayi kuruluşunun, kaç belediyenin ceza yaptırımı olan bir kanun yürürlüğe girmeden önce, bu zararsızlaştırma yönünde tesis kurduğunu, lütfen, gelin, burada, rakamlarla açıklayın Sayın Bakan.

Sayın Bakan, bir olay ortaya çıktıktan sonra, onun kahramanı olmaya yönelmeniz yanlıştır, yanlıştır. Hiç kimse, hiç kimse sanmasın ki, hiç kimse gözünden kaçırmasın ki, Sayın Bakanın, Çevre Bakanı olduğundan beri, bu konu gündeme gelene kadar önemli bir girişimi olmamıştır değerli arkadaşlar.

Şu anda ben soruyorum, Gaziantepliler adına soruyorum, Çorlulular adına soruyorum, Çerkezköylüler adına soruyorum, İstanbullular adına soruyorum, Sakaryalılar adına soruyorum, Düzceliler adına soruyorum: Nerede bu 2 000 000 ton sanayi atığının zararsızlaştırma profili? Tuzla'da çıkan variller bu işin yüzde kaçı? Yani, variller serbest dolaşıyor Türkiye'de, bir gazeteci arkadaşımızın deyimiyle, serbest dolaşan zehirli atık varilleri! Herkes gömü aramaya çıkıyor, hazine aramaya çıkıyor… Biz de diyoruz ki, bir araştırma komisyonu kuralım da, bu gizli atıkları arayalım hazine arar gibi! Sizin başarı karnenizi çıkartalım ortaya. Siz iddialıysanız Sayın Bakan, iddialıysanız, bu araştırma komisyonunun da kurulmasına destek verirsiniz. Bu 2 000 000 ton atık, hangi sualtı kaynaklarına enjekte edildi, hangisi varillere kondu, Türkiye'nin hangi bereketli tarım arazisinin altına gömüldü ve  hangi bölgede, hangi insanlarımız, çeşitli sağlık riskleriyle karşı karşıya? Bunlar, gülerek, savsaklanarak geçiştirilecek konular değil değerli arkadaşlarım. Bunlar ciddî konular, ciddî konular… Mutlaka, Çevre Bakanının, görev alanının önemini özümsemiş, onun gereklerini yapan bir bakan olarak bu kürsüye gelmesi gerekiyor.

Sayın Bakan, sizi eleştiriyorum biliyorum; ağır da eleştiriyorum, biliyorum; ama, bu, toplumsal bir sorun oldu. Bu toplumsal soruna, günlük ifadelerle, konjonktürel davranışlarla yanıt bulmanız, çare bulmanız olanaklı değildir.

Değerli arkadaşlarım -Sayın Başkan, kısa bir uzatma sürem var- bir başka olay…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALUK KOÇ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Bir kara mizah!.. Dün, efendim, bu son olarak Tuzla'da çıkan varilleri nakleden ve onların gömülmesine aracılık eden kişilere 15 000 YTL ceza verilmiş. Aklıma benim, hemen, hızlı tren faciası geldi. Sayın Bakan burada oturuyor, projeyi çizen, buna olur veren sayın genel müdür göstermelik görevden alındı, tekrar göreve iade edildi daha sonra; onlar orada duruyorlar, zavallı makinist ile makinist yardımcısı, şu anda, tutuklu. Buna benzedi; siz hâlâ görevdesiniz, variller serbest dolaşıyor ve Türkiye'nin neresinde ne var, hâlâ, bir çevre envanteri veremiyorsunuz.

Onun için, bu önergenin kabul edilmesi, Türkiye'nin değişik sanayi bölgelerinde bu sorunla karşı karşıya, sağlık riski taşıyan, çevre riski taşıyan bütün insanlarımızın sorunlarının aydınlatılması için önemlidir. Ben, Sayın Bakanınızı eleştirdim, bu önemlidir; ama, bu önergeye destek vermenizi rica ediyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Koç.

Öneri aleyhinde söz isteği var.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, sataşmadan…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sataşma değil efendim, eleştiri… Sayın Başkan, sataşma değil, eleştiri…

BAŞKAN - Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Dün, burada, Danışma Kurulu önerisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna geldi. Üç partinin anlaşmasıyla, bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde hangi konuların görüşüleceği, konuşulacağı, oybirliğiyle kabul edildi. Şimdi, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisine geldim, tesadüfen öğrendim, Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi… Neyle ilgili; zehirli atıklarla ilgili olarak bir araştırma önergesi dün okundu, bugün gündeme alınıp görüşülmesi isteniyor.

Şimdi, öncelikle, şunu ifade etmek istiyorum: Çok önemli bir konu Türkiye için; yetmiş milyon insanı ilgilendiren bir araştırma konusu. Bunun, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi, konuşulması, tartışılması lazım; ancak, bunu, bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip burada mı öğrenmemiz lazım?! Bu konuyla ilgili olarak, milletvekilleri olarak daha önceden bunun gündeme geleceğini öğrenip buraya hazırlıklı gelmemiz gerekmiyor mu?! O nedenle, ben, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Grup başkanvekillerinden istirham ediyorum; çok önemli bir yaraya parmak basıyorsunuz. Bu meselenin mutlaka görüşülmesi lazım; hem de ciddî manada bir komisyon kurularak görüşülmesi lazım; ancak -demin de söyledim- dün Danışma Kurulu önerisi ortak mutabakatla geldi, bugün yeni bir öneri şeklinde gelmesine karşıyım. Onu, özellikle belirtmek istiyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, dün, burada, Çevre Kanununu görüşmeye başladık. Çevre Kanunu, geçmişten günümüze Türkiye'nin en önemli meseleleri. Geçmiş Parlamento dönemlerinde bu mesele Türkiye Büyük Millet Meclisine bir şekilde gelmiş; ancak, görüşülemeden, Parlamentoların, o dönemin ömrü sona ermiş; ama, şimdi, geldiğimiz noktada böyle bir kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde. Ancak, ben, hemen şunu belirtmek istiyorum: Bu kanun, geçen sene 13.4.2005 tarihinde -altını çizmek istiyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Çevre Komisyonunda görüşülmüş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sevk edilmiş.

Şimdi, ben, buradan soruyorum, Sayın Bakanıma soruyorum. Dün de sordum; cevap alamadım: Çevre Kanunu bir yıldan beri niçin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna getirilmedi?! Niçin bir yıldan beri biz bu kanunu burada görüşüp kanunlaştırmadık?! Üzerinizde baskı mı var Sayın Bakan?! Bu kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesinin önünü kesmek isteyen belli çevreler mi var?!

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Evet!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, bu çevreler varsa, geliniz, bunları, buradan, bu kürsüden açıklayınız. Ne oldu şimdi; bir yıl önce bu kanun burada görüşülüp kanunlaşmış olsaydı, yürürlüğe girmiş olsaydı, birçok tartışılan konuyu belki bugün burada tartışmıyor olacaktık ve bu Çevre Kanununun getirmiş olduğu ağır cezaî hükümlerden dolayı belki çevre çok daha az kirletilecekti, çevre yönünden belki çok daha rahat nefes alabilecektik; ancak, bir yıldan beri bu kanun niye Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde değil, niçin bunu görüşüp burada kanunlaştırmadık?! Ben, bu sorunun cevaplarını Sayın Çevre ve Orman Bakanımızdan bu kürsüden cevabını istiyorum; dün sordum alamadım, bugün tekrar soruyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın Çevre ve Orman Bakanı, dün, burada, geldi dediler ki… Çok enteresan, çok üzüldüm, bir Çevre Bakanının nasıl bu sözleri bu kürsüden yapabildiğini hayretle karşıladım. Bakınız, Sayın Bakan diyor ki: "181'in birinci ve 182'nin birinci fıkraları, o kanun görüşüldükten iki yıl sonra yürürlüğe girecek; ancak, 181 ve 182'nin öbür fıkraları yürürlükte. O nedenle, bu yapılan eleştiriler haksız."

Şimdi, ben, dün de söyledim, bugün de söylüyorum. Şimdi, öbür fıkrayı, ne olur, müsaade ederseniz, bir sefer daha okuyayım da, Çevre ve Orman Bakanımızın bu meseleye nasıl yaklaştığını yetmiş milyon insan bir kez daha görsün.

Şimdi, o maddede, dördüncü fıkra bakınız ne diyor: "Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına..." Tedavisi zor hastalıklar; fıkra bununla ilgili.

Peki, tedavisi zor hastalık ne demek arkadaşlar; tedavisi imkânı olmayan, artık onu ahret âlemine yolcu edeceğimiz, ahret âlemine göndereceğimiz bir hastalıkla karşı karşıya kalırsa, o fıkra o zaman yürürlüğe giriyor.

Sayın Bakanım, el insaf, el insaf; yani, bunu nasıl bu kürsüden gelip söyleyebiliyorsunuz?!. Tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkması halinde bu fıkra hükmü yürürlüğe giriyor. Peki, birinci fıkra, 182 nci maddenin birinci fıkrası ne diyor… Onlar diyor ki: "Kasten çevreyi kirletenlerle ilgili altı aydan iki yıla kadar hapis cezası…" İki yıl sonra yürürlüğü giriyor değerli milletvekilleri. Tutanak önümde. Ben o zaman çıktım, burada, kürsüden birbuçuk yıl önce söyledim. Sayın Bakan, istifa edin dedim. Eğer, çevreyle ilgili, çevreyi kasten kirletenler ve zarar verenlerle ilgili bir kanun hükmü buradan "iki yıl sonra yürürlüğe girecektir" şeklinde çıkıyorsa, siz, Çevre Bakanı olarak o koltukta oturmayın dedim. O koltukta oturuyorsanız eğer…

Bu kanunun bu şekilde yürürlüğe girmesinde iki şık var. Ya istiyorsunuz, siz de istiyorsunuz veya İktidar Partisi sizin isteğinize rağmen iki yıl süreyle bunu erteliyor. İki halde de oturmanız, o koltukta oturmanız mümkün değil. İstiyorsanız, bir Çevre Bakanına yakışmayacak ölçüde bir tutum ve davranıştır, istiyorsanız; eğer, sizin isteğiniz dışında iktidar ve Parlamento çoğunluğu bunu buradan geçiriyorsa, sizin Bakan olarak, o koltukta, bu nedenle de oturmanız mümkün değil diye burada konuştum; tutanaklar burada.

Şimdi, Sayın Bakan çıktı, dedi ki: "3 200 tane belediye var; biz, 181 ve 182'nin birinci fıkralarını bu şekilde geçirirsek, belediye başkanlarına hapis yolu görünüyor." Ben o zaman itiraz ettim, dedim ki, hiçbir belediye başkanı -burada, çünkü "kasten" tabiri var- Türkiye'de kasten çevrenin kirletilmesiyle ilgili atıklarını çevreye bırakmaz, kasten yapmaz. Neden olur; imkânı yoktur, bütçesi yoktur, projesi hazır değildir, yapamamıştır, ondan dolayı olur, kasten olmaz. Kasten kim yapar; kasten, işte, o zehirli varilleri toprağa gömen insanlar yapar kasten.

Şimdi, Sayın Bakan ve iktidar yetkilileri, Parlamento çoğunluğu, o gün, işte, bu çevreleri korumak ve kurtarmak için iki yıllık süreye, yürürlüğe girme tarihiyle ilgili süreye göz yumdular. Biz bir önerge verdik o zaman. Önergenin altında benim de imzam vardı, Sayın Akdemir de burada, onun da imzası var; birlikte vermişiz, 5 milletvekili. Yürürlük tarihinin, kanunun yayımlandığı günden itibaren olması için önerge vermişiz. Önerge de, burada, İktidar Partisi milletvekilleri tarafından reddedilmiş. Öyle olunca, değerli milletvekilleri, bu iktidarın, bu Sayın Çevre ve Orman Bakanımızın çevreye bakış açısının nasıl olduğunu bundan daha iyi gösteren  bir örnek yok.

Şimdi, Sayın Çevre Bakanı varil sayıyor, 50 tane, 70 tane, 100 tane… Her gün basın toplantıları, televizyon… Varil sayıyor. Sayın Bakan sizin göreviniz varil saymak değil; o variller oraya nasıl gömüldü onun hesabını sormak. Sizin nerede çevre il müdürlükleriniz; nerede yetkilileriniz?! Siz Kocaeli'nde, gelir gelmez çevre il müdürünü değiştirdiniz; çok  başarılı, çok çalışkan bir il müdürüydü. Siz, işe, çevre il müdürlüklerinin değiştirilmesinden başlarsanız işte böyle kontrol ve denetim noktasında ciddî  problemlerle karşı karşıya kalırız.

Demin, bir Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşım, İstanbul Çevre İl Müdürlüğü Tahlil Laboratuvarının  çalışmadığını, biraz önce, kürsüye gelmeden önce  bana söyledi "ne olur Ümmet Bey, bunu kürsüden söyler misiniz, dile getirir misiniz" diye; ben de onu, o arkadaşımızın isteği doğrultusunda dile getiriyorum ve Sayın  Bakanımızın da bu konuyla ilgili acil bir tedbir almasını istiyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, çevreye bakış açımız bu kanunda çok açık bir şekilde yer alıyor. Şimdi, bu kanunun 7 nci maddesinde, petrol arama, maden arama faaliyetlerinde ÇED raporunu kaldırıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın Bakan, zaten istifa dilekçesini yazıyor galiba.

BAŞKAN - Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, hükümetin teklif ettiği metinde, petrol arama ve maden arama faaliyetleriyle ilgili ÇED raporu istenmemesi diye bir şey söz konusu değil; ama, komisyonda görüşülürken, bu fıkra oraya ilave ediliyor. Niçin ilave ediliyor; büyük sektörlerin baskısıyla oraya ilave ediliyor. Siz, petrol arama ve maden arama faaliyetlerinde nasıl ÇED  raporu istemezsiniz; nasıl istemezsiniz?! Dün burada bu konuyla ilgili bir önerge de geldi, bir AK Parti  milletvekili verdi önergeyi; ama, İktidar Partisi milletvekilleri tarafından bu önerge reddedildi burada. Şimdi, böyle bir Çevre Kanununu görüşüyoruz ve Sayın Bakan da burada oturuyor ve bu konuyla ilgili olarak da, o önergeye katılmadıklarını ifade ediyor Sayın Çevre Bakanı. Böyle bir Çevre Bakanı düşünebiliyor musunuz arkadaşlar?! Dünyanın bir başka ülkesinde olsun, petrol arama ve maden arama faaliyetleriyle ilgili ÇED raporu istenmemesiyle ilgili, bir fıkranın kaldırılmasıyla ilgili bir önerge verilsin, o önergeye, burada oturan Çevre Bakanı "katılmıyorum" desin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Toparlama değil… Uzatma süremde biraz önce ifade ettiğiniz ÇED raporu konusunu dünkü konuşmanızda açıkladınız. Yani, verdiğim süreyi, başka şeye kullanıyorsunuz. O bakımdan, ben, selamlama için açıyorum mikrofonu; sizden rica ediyorum…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum; ancak, demin gündemdışı konuşmalar yapıldı. Kanunî Sultan Süleyman dünyanın en büyük padişahıdır; saygı duyuyoruz, çok büyük hizmetler yapmıştır. Onun doğum yıldönümüyle ilgili 4 dakika fazla konuştu arkadaşımız burada.

BAŞKAN - Efendim, o benim takdirim. Lütfen, son cümlenizi rica ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Müsaade ederseniz… Yardımcı doçentler…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Dün 7 dakika fazla konuştun, yeter!

BAŞKAN - Ben, size, dün 7 dakika fazla süre verdim. O konuda bir teşekkürünüzü de almadım; ama, böyle bir şey de beklemiyorum; ama, lütfen, son cümlenizi…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Musa Uzunkaya da yardımcı doçentlerle ilgili bir konuşma yaptı; 4 dakika fazla… Yardımcı doçentlerin elbette problemleri var. Bu konu, yetmiş milyon insanı ilgilendiren bir konudur. Kanunî Sultan Süleyman'la ilgili…

BAŞKAN - Esas, görüşülürken dilediğinizi söyleyebilirsiniz.

Teşekkür ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tekrar şunu ifade etmek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisine, sadece, dün Danışma Kurulu toplantısında dile getirilmeyip, gündeme getirilmeyip, bugün ve hazırlıksız bir şekilde yakalanmış olmamızdan dolayı itiraz ediyorum. Bunun dışında, bu araştırma önergesinin çok sağlıklı olduğunu ve çok büyük faydalar sağlayacağını ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

Sayın Bakan, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre, size, bir kısa açıklama yapmak üzere söz veriyorum; buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, benim söz talebim vardı.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerinden değil mi?

BAŞKAN - Efendim, kürsüden de konuşabilir; inceledim şeyi, aynı şekilde…

Çok kısa efendim… Süre vermiyorum; lütfen, kısa sürede açıklayalım.

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Koç'un, "İZAYDAŞ kurulurken siz Kocaeli Milletvekili idiniz; yani, buna karşı çıktınız mı…" Çünkü, bu minval üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli Milletvekili olan bir sayın milletvekilim, efendim, benim, geçmiş dönemde, İZAYDAŞ'ın kuruluşuna karşı çıktığımı ifade ediyorlar. Evet, karşı çıktım. Neye karşı çıktım; 625 000 000 Deutsche Marka yapılacak olan İZAYDAŞ tesisleri, daha sonra 800 küsur milyon marka mal oldu; ben, bunların son derece pahalı olduğunu, teknolojisinin geri olduğunu, üçüncü jenerasyon teknoloji kullandıklarını söyledim. Nereden bunları biliyorum; ben, o zaman, Almanya'da ve yurt dışında, konuyla alakalı, daha milletvekilliğimin ilk yıllarıydı, araştırma yaptım. Doce Babhok'la, Lurgi'yle, SGT'yle… Yani, dünyanın bu konudaki en iyi firmaları en iyi teknolojileri nasıl kullanıyorlar, fuarlarda ne var, dünyada ne var, bunları yerinde gördüğüm, bildiğim için… Ve bu projeye alternatif teklif olarak Danimarka'nın Gruger Firması 125 000 000 Deutsche Mark teklif etmiş idi o zaman; 625 000 000'a, 125 000 000 teklif etmişti. Danimarka'nın Gruger Firması, yüz küsur yıllık, çevre projeleri üreten bir firmadır, dünyada en saygın firmalardan biridir. O zaman, buna itiraz ettim; dedim ki, memleketin paracıkları dışarıya buharlaştırılıp gitmesin. Ben, bu konuyla alakalı bu söylediklerimin bugün de arkasındayım.

O zaman şunu da söyledim; dedim ki, hâkim rüzgârların olduğu bir tepenin üzerine kuruluyor bu proje. Bu projenin dünyadaki benzerleri, kesinlikle hâkim rüzgârların olduğu tepelerin üzerine kurulmaz. Evet, dünyada yakma tesisleri var, çevre projeleri var; ama, bunlar, daha ziyade hâkim rüzgârların olmadığı, kuytu yerlere kurulur ve buradaki kurulduğu yerde, yeraltı suları, depolamadan dolayı risk altına girebilirler; bunları söyledim, bugün de aynı şeyleri söylüyorum yine. Yapılan İZAYDAŞ Fabrikasının bacasında, dioksin ve freon gazları, ki, bunlar son derece kanserojen gazlardır, bunları tutacak donanımlar yoktu, bunların ölçümleri bile yapılamıyordu ve ruhsatı da yoktu. 2003 yılında, benim Bakanlığım süresinde ve esnasında, o ölçümleri ben yaptırdım, filtrelerin takımını vesairesini ben yaptırdım, gerekli tadilatları ben yaptırdım, işletme ruhsatını da ben verdim. Doğru… Yani, neye karşı çıktığımı, neye de taraf olduğumu kamuoyunun doğru bilmesi lazım.

Evet, o günkü CHP'li Belediye Başkanı, Yuvacık Barajıyla alakalı 150 000 000 dolarlık işi 4,5 milyar dolara mal etti. Memleketin, milletin parasını telef ettiler, buharlaştırdılar. Bununla alakalı, milletvekili olarak görevimi yaptım, araştırma önergesi verdim, yargı da kararını verdi. Ben İZAYDAŞ'ta ne demişsem, ben Yuvacık Barajında aynı şeyi söyledim. Milletvekili olarak, bu ülkenin bir bireyi olarak, bu duyarlılıkları göstermek hepimizin boynunun borcu değil midir arkadaşlar?!

2 000 000 ton tehlikeli atık ne oluyor… Bakın, değerli arkadaşlar, kamuoyunun, işin teknik boyutunu bilen arkadaşlarımızın, burada, çıkıp, Türkiye'de 2 000 000 ton tehlikeli atık var mı... Bunların hepsi global tahminlerdir, yüzde yüz 2 000 000 ton değildir. İstanbul bölgesi, Marmara Bölgesiyle alakalı, bizim elimizdeki rakamlar 750 000 ton ile 1 000 000 ton arasında. Ne oluyor bunlar; bunların yüzde 50'si geri dönüşümlü. Bakın, yüzde 50'si, tekrar, geriye dönüyor. Nasıl geriye dönüyor; bu tehlikeli atıkların bir kısmı kullanılmış yağlardır, bir kısmı akümülatörlerdir. Akümülatörle ne yapılır; tekrar eritiliyor, kurşun elde ediliyor veyahut da onun PVC'si, plastiği vesairesi alınıyor. Peki, yağlar ne oluyor; yağlar özel tesislerde, tekrar, muhtelif işlemlere tabi tutuluyor. Bu yağların bir kısmı sanayie ikinci kalite yağ olarak dönüyor, bir kısmı da enerji elde etmek için muhtelif tesislerde yakılıyor. Nasıl yakılıyor; biz, Bakanlık olarak…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Kaldı 500 000 ton Sayın Bakan... 500 000'i gitti…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, Bakanlık olarak bizim uhdemizde, bu atıkların yakılması, bu atıkları bertaraf eden tesislerin yapılmasıyla alakalı, benim üzerimde, bu tesisleri Bakanlık olarak ben yapacağım değil; ama, ben Bakan olduğumun ilk günü, İstanbul Sanayi Odasına gittim dedim ki: Ey değerli işadamları, bakın, Türkiye'de, dünyadaki gibi bir çevre sektörü var, bu çevre sektörüne lütfen yatırım yapın. Yani, bu sanayiciler "Sayın Bakan, biz atıklarımızı bertaraf edecek tesis bulamıyoruz" diye, benim il müdürlüğümün kapısında kuyruğa mı girdiler; hayır. İZAYDAŞ'ın kapısında kuyruğa mı girdiler; hayır. Benden randevu istediler de, benden randevu mu alamadılar?! "Ya Sayın Bakan, Allah billah aşkına, bize bir yol göster" dediler de, ben onlara yol mu göstermedim?! Sanayicinin böyle bir derdi yok ki; ama, sanayicilerin hepsini aynı kefeye koymak haksızlık olur. Niye; çünkü, bu sanayicilerin içerisinde duyarlı insanlar var, çevreyi sayan, seven insanlar var, insan haklarına riayet eden insanlar var, onlar bunun gereğini yapıyorlar, onlar haksız rekabete muhatap olmalarına rağmen yapıyorlar. Onlardan birisi de Sayın Eskiyapan'dır. Bakın, yani, o dikkat edenlerden birisi de Eskiyapan'dır. Nuh Çimento Hereke'de, herkesin evinin bacasını, balkonunu perişan ediyordu; filtreyi taktılar, şimdi orada bir çimento fabrikası var mı yok mu belli değil.

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlar mısınız; lütfen…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

İl müdürlerim, bakın, değerli milletvekilleri, il müdürleri… Benden daha önce, benim Bakanlığımın Müsteşarlığını bir hemşire yapıyordu. Çevre Bakanlığının Müsteşarlığında bir hemşire vardı, hemşire! Bugün, benim Bakanlığımın Müsteşarlığında, İstanbul Teknik Üniversitesinin Çevre Kürsüsünün en yetişmiş profesörlerinden, hocalarından birisi var, yıllardır uygulamanın içerisinden gelen birisi var. Peki, Müsteşar Yardımcısı kim; o da, yine Yıldız Teknik Üniversitesinin hocalarından birisi, uygulamanın içerisinden gelen birisi. İstanbul İl Müdürlüğünde kim var; İstanbul İl Müdürlüğünde, İstanbul Teknik Üniversitesinden, bu konularda uzman bir arkadaşımız var.

HALUK KOÇ (Samsun) - Gaziantep, Adana, Mersin?!.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Bakın, Kocaeli'nde kim var… Türkiye'deki hassas illerle alakalı, Bakanlığın prensip kararı şudur: Ben, meslekten olmayan, kimyager, biyolog, çevre mühendisi, inşaat mühendisi, mühendislik formasyonu olmayanları kesinlikle il müdürü yapmayacağım dedim. Ormancılıkta, gerektiği yerde çevre orman il müdürü orman mühendisi olacak, diğer yerlerde çevreyle alakalı altlığı olan arkadaşlar olacak dedim ve bunu demekle değil, uygulamasını da yapıyoruz.

Yine, bu ÇED'le alakalı "efendim, arama faaliyetlerinden Bakan olarak siz…"

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, geriye kalan 500 000 ton ne oluyor? Onu niye söylemiyorsun? Mesele orada. Başka yerlere niye gidiyorsun?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Müsaade eder misiniz…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - 500 000 öyle gitti. Öbür 500 000 ton ne oluyor? İstanbul burası, ufacık yer. Buyurun, onun cevabını verin. 100 tane bidon buldun. 500 000 ton kaç bidon eder?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Bakın arkadaşlar, Türkiye'deki sanayiin tarihçesi…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Efendim, sanayiin tarihçesini anladık.

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlayalım konuşmanızı. Bir cevap hakkı doğmasın burada.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Ama, bakın, bu soruları benim cevaplamam lazım Sayın Başkan.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Şu işi bir görüşelim, bir bakalım, şu gerçekleri ortaya çıkaralım. Lafı alıp nereye götürüyorsun!

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, yani, sizin isteğinize göre bir bakan açıklama yapacak değil ya.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Yani, cevap vermese de olur!

BAŞKAN - Eğer komisyon kurulursa bütün bunlar konuşulacak. Lütfen, müdahale etmeyin. Zaman kaybediyoruz bakın.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Efendim, komisyon filan kuracakları yok. Bırakın konuşsun Sayın Bakan.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan bunun için söz aldı. Bu sorunun cevabını verecek.

BAŞKAN - Soruların geneli cevaplandırıldı.

Buyurun Sayın Bakan, toparlayın.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Maden arama işlemlerinde, efendim, niye ÇED istemiyorsunuz?.." Arkadaşlar, bakın, arama ayrı şey, işletme ayrı şey. Eğer arama çalışmasını yaparken 1 gram bile mal çıkartıp satarsa, bu ÇED'e tabidir. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek lazım. Yani, birisi bir yerde acaba krom, demir, mermer veyahut da herhangi bir maden acaba var mı diye sadece karot alacak, sondaj yapacak. Bu adama siz ÇED mecburiyeti getiremezsiniz. Niye; çünkü, ÇED süreci uzun bir süreç. Bu adam orada maden çıkıp çıkmayacağını bilmiyor. Ama, benden yahut da Maden Dairesinden alacak olduğu arama ruhsatıyla -bakın,  açık söylüyorum- 1 gram bile mal üretip satamaz. Bunların hepsi ÇED'e tabidir.

Biraz sonra, zannediyorum, Çevre Kanunu geldiği zaman, arkadaşlarımızın, bazı suallerine dair cevapları orada almaları mümkündür.

Sayın Başkanın ve siz değerli milletvekillerinin müsamahasından dolayı teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

IV.- ÖNERİLER (Devam)

A) Sıyasî Partı Grup Önerılerı (Devam)

1.- (10/359) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Aleyhte, Ankara Milletvekili Sayın Salih Kapusuz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin Grup önerisinin aleyhinde konuşacağım.

Konunun, biraz daha, hem milletvekili arkadaşlarımız tarafından anlaşılabilmesi hem de burayı izleyen vatandaşlarımız açısından da doğru kanaat sahibi olabilmesi bakımından, tartışılan konu nedir, bunu bir açıklığa kavuşturmak lazım.

Bu kürsü öyle kullanılıyor ki, bütün meseleler, başta rejim tartışmaları olmak üzere, ilgisiz, alakasız buraya taşınıyor.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Onu Meclis Başkanı yaptı, Meclis Başkanı…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Siz yaparken…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Konu nedir? Konu şu: Dün okutulan çevreyle ilgili, çevre sorunlarıyla ilgili bir Meclis araştırma talebi var. Bu taleple ilgili olan arkadaşlarımız "derhal bir komisyon kurulsun, gündeme alınsın" diye öneriyorlar.

Şimdi, bu konuyla ilgili olarak, kamuoyunun bilmesi açısından, ifade etmem gerekli olan husus şudur: Biz, hükümet olduktan sonra, özellikle çevre konusunda her türlü çaba ve gayret öncelikli olarak gündemimizdedir ve bu konuyla ilgili her türlü adımı atarak bugünlere kadar geldik.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı olarak ilk defa, bakınız:

12.2.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kırklareli, Edirne, Tekirdağ illerini içine alan, Trakya Bölgemizi sosyoekonomik yönden etkileyen Ergene Nehri ve Havzası kirliliğinin ve çevre kirliliğinin olumsuz etkilerinin araştırılması, çözüm için gereken acil tedbirlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması" diye bir önerge verilmiş.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Peki, ne oldu?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Müsaade edin…

İşte bakın, Meclisin yapacakları ile... Elma ile armudu birbirine karıştırmadan toplamak gibi bir maharetiniz varsa onu gösterin. Meclisin yapacakları belli, hükümetin yapacakları ile... Elma ile armudu birbirine karıştırmadan toplamak gibi bir maharetiniz varsa onu gösterin. Meclisin yapacakları belli, hükümetin yapacakları belli.

Değerli arkadaşlar, biz, bir komisyon kurmuşuz; çevreyle ilgili olarak bu komisyon çalışmış, bir de rapor hazırlamış. Sadece o bölge değil, tamamen çevreyle ilgili Meclisin bir çalışması var. Bu çalışmada hem AK Partili milletvekilleri var hem Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri var. Bu, küçümsenecek bir şey mi?! Önemli bir adım atılmıştır.

Yetmedi, sanayi bölgelerimizden bir tanesi Kocaeli-Gebze İlçesi Dilovası'yla ilgili olarak bir komisyon daha kurduk. Şu anda komisyon işbaşında. Bugün, komisyon üyelerimizin tamamı da Dilovası'nda. Yani, bakın, bir varil ortaya çıktı diye bir adım atmıyoruz. Sanayilerin, bütün dünyada olduğu gibi, çevreye etkileri konusunda ciddî sıkıntılar var. Bu, bizim sanayi bölgelerimizde öne çıkıyor. İşte, bu bölgelerden bir tanesi Trakya bölgemiz, İstanbul dahil olmak üzere, Kocaeli'dir, diğer bölgelerdeki diğer şehirlerimiz…

Elbette, sanayileşmeye karşı çıkacak, hiçbirimiz yok. Sanayiin getirdiği zararlı sonuçları asgarîye indirmek için de herkesin çaba sarf etmesi lazım. Sanayi, AK Parti İktidarıyla başlamadı arkadaşlar. Bu fabrikalar bu dönem kurulmadı.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Çok şükür onu kabul ettiniz!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, bu var olan süreçte herkese birtakım görevler düşüyor. Sonra, bir şeye Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar karar versin. Sayın Baykal, Sayın Bakana teşekkür konuşması yaptı, teşekkür etti. Çıktı arkadaşlarımız aleyhte konuştu. Bir şeye karar verin ya! Bu Bakanın lehinde konuşuyorsunuz, Genel Başkanınız teşekkür ediyor, siz, çıkıp aleyhinde konuşuyorsunuz yahu!

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İyi yapıyorsa ediyoruz, kötü yapıyorsa eleştiriyoruz. Sürekli alkışlama mecburiyetimiz var mı Sayın Bakanı? Bazen alkışlarız, bazen alkışlamayız.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Onun niye öyle olduğunu söyledi bana…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, elbette, eleştirilip eleştirilmeme konusuna, ben, fazla önem verdiğim için söylemiyorum, buradaki bir tezadı kamuoyunun gündemine getiriyorum.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Burada tezat yok.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kim neyi soracağını da bilmiyor açıkçası. Buraya bir konuşmacı çıkıyor, hükümet bunu şu tarihte Meclise göndermiş de, şu tarihte komisyondan çıkmış da, hâlâ yeni yasalaşıyormuş...

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Doğru...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Doğruysa, beyefendi, bunun görevi Bakana ait değildir…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Kime aittir?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …bu, Parlamentoya aittir. (AK Parti sıralarından "muhatap alma" sesleri)

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Size aittir. Siz sevk ediyorsunuz, size aittir. İstediğinizi getiriyorsunuz…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, arkadaşımızın, malum, yapısını biliyorsunuz…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne malum yapısı!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …çok fazla bir şey söylemek istemiyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - İstediğiniz kanun buraya geliyor, istediğiniz gelmiyor; siz getiriyorsunuz.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet...

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu Parlamento gece-gündüz çalışıyor. Hatta, kuliste arkadaşlar bana espri yaparken şöyle diyorlar: Sizi ILO'ya şikâyet edeceğiz. Çalışma şartlarını ağırlaştırıyorsunuz. "Gecenin geç saatlerine kadar çalışıyoruz" diye de serzenişte bulunuyorsunuz, bulunan arkadaşlarımız oluyor.

Dolayısıyla, bu Parlamento… Açık bir şekilde ifade etmek istediğim bir husus var: Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye'nin en çalışkan müessesesi Meclistir, Türkiye'nin en şeffaf müessesesi Meclistir, Türkiye'nin en çok denetlenen müessesesi yine Türkiye Büyük Millet Meclisidir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Niye kendinizi bu kadar aşağılıyorsunuz? Niye kendinize bu kadar sıkıntı verecek konuşmalar yapıyorsunuz? Doğrusu, bunu anlamakta zorlanıyorum.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kendimizi niye aşağılayalım? Nerede aşağıladık kendimizi?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, bu Meclis eğer yattı da bu yasayı çıkartmadı derseniz, başta kendinize haksızlık etmiş olursunuz. Biz, gece gündüz çalışıyoruz, elbette önceliklerimizi mümkün mertebe öne almaya çalışıyoruz, bunu da çıkıp burada tenkit ediyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, konuyu şuraya bağlamak istiyorum: Bakınız, yirmi yılda çevreyle ilgili olarak 10 tane yönetmelik yapılmış; ama, son iki yılda 20 tane yönetmelik çıkartılmış. Bu bir duyarlılıktır, bu bir gayrettir, bu bir çalışmadır.

Şimdi, Ceza Yasasında iki yıl ertelenseydi ertelenmeseydi… Soruyorum size, o iki yıl ertelenmemiş olsaydı, bugün, Türkiye'de yapılması gerekli olan yatırımları başta belediyelerimiz, sanayi kurumlarımız başarabilir miydi?

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Başarabilirdi.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Yapabilir miydi?

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Yapardı.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Daha hızlı yapardı.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, 2014 yılına kadar çevre için yapılması gerekli olan yatırım tutarı makro olarak 35 milyar dolar. Bu dile kolay. Hâlâ Avrupa ülkelerinin birçoğunda bununla ilgili mücadeleler devam ediyor, çabalar devam ediyor. Bu, kolay bir yük değil ki.

Dolayısıyla, sadece yasal bir düzenleme yapmakla biz tehlikeyi ortadan kaldırabilseydik, biz terörü bugüne kadar çoktan kaldırmış olmalıydık. Çevreyle ilgili bir yasa yapacaksınız, çevre problemi son bulacak! Var mı böyle bir kolaylık arkadaşlar?! Yok böyle bir şey, olmayacak da. Olmayacak şeylerle de kendinizi zorlamayınız ve yormayınız.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Biz, çevreyle ilgili çalışmaları, dediğim gibi, iki tane komisyonla bugüne kadar… Birinin raporunu görüştük bu Mecliste, bitirdi, çalışıldı; ikinci, raporda çalışmalarını sürdürüyor. Elbette yapılabilir; ama, arkadaşlarımızla mutabakat sağlarsak -ki, bugün bir miktar konuştuk- şayet ihtiyaç olursa, güncel olarak öne çıkmış son olaylarla ilgili olarak, çevreyle ilgili bazı problemlerin yaşandığı bölgelerde komisyonumuza bir yetki vererek, komisyonumuz o bölgelerde de çalışma yapma imkânını elde edebilirler. Yoksa, zamanı geldiğinde, uygun bir atmosfer oluşursa, gerektiği takdirde, bir kez daha komisyon kurmaktan da çekinmeyiz; ama, değerli arkadaşlarımız şunun farkındalar: Bu varil, Dilovası'nda da bulunsa zehirli atıktır, Ergene'de de bulunsa aynıdır, Gaziantep'te de bulunsa aynıdır. Bunun çözümüyle ilgili sunulacak bilgiler de birbirlerinden çok farklı olmayacaktır. Bu Meclisin çalışma zamanını, saatini, bu devletin imkânlarını da çok çarçur etmek gibi bir lüksümüz yoktur.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Çevre önemli değil o kadar!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, mevcut çalışan komisyona ilave görevler bu Genel Kurulca da, bence, verilebilir; ama, uygun görüldüğü takdirde tartışılır, günü geldiğinde de başka bir şeye ihtiyaç varsa o da yerine getirilir.

Değerli arkadaşlar, son olarak bir şey daha söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlarımız bu konularla ilgili serbest dolaşan varillerden falan bahsedince espri olsun diye, bir espri de benden olsun o zaman. Şimdi, bu serbest dolaşan variller bu dönemde ortaya çıkmaya başladı; ama, bu serbest dolaşan variller belki de belediye başkanlığı yapan arkadaşımız döneminde konuldu, o dönemde yerleşti, bugün çıkıyor.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Ya Refah Partili belediye döneminde konulduysa!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Biraz önce bir konuşmada yine aynen tekrar ediliyor: "Belediye başkanınızı alacaktınız…" Yahu, bir defa, İskenderun Belediye Başkanı AK Partili bile değil. Anavatan Partisinden bir…

ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Doğru Yol Partisinden…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Doğru, Doğru Yol Partisinden bir belediye başkanı.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kimden olursa olsun…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Yani, bakın, değerli arkadaşlar, o halde, şu anda belediye başkanlarına böyle bir süreç başlatacak olursanız, bırakın AK Partili, CHP'li, başka partili ayırımını yapmak üzere, belediye başkanlarının hepsini görevden almanız lazım. Bu, hem aklî değildir hem de yapılabilecek bir şey değildir. O halde, bu konunun bugün için gündeme alınmasına gerek olmadığını ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kapusuz, lütfen, kürsüden ayrılmayın efendim.

Sayın Kapusuz, biraz önceki konuşmanız içerisinde Sayın Kandoğan'dan bahsederken, çok açık ve net…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İsmini kullanmadım; kendisi oradan müdahale etti; ismini kullanmadım.

BAŞKAN - "Malum yapısı" gibi bir kelime kullandınız. Bunu lütfen bir tavzih ederseniz, bir tartışmaya yer kalmasın.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Açıklasın efendim.

BAŞKAN - Bunun maksadı aşan bir söz olduğunu ifade ederseniz…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, bunun maksadı aşan bir tarafı yok. Olay şudur: Arkadaşımız malum tavrını her gün, her zaman burada sergilemektedir.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne demek malum tavrı!..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Dünkü yapmış olduğu konuşmayla, bugünkü yapmış olduğu konuşma malum bir konuşmadır. Daha bunun ilerisini söylemeye gerek var mı Sayın Başkan?!

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kapusuz, bu açıklamanız Sayın Kandoğan'ın 69 uncu maddeye göre söz istemesine mâni değil. Bunu söylerken bir başka kastınızın olmadığını; yani, ne olduğunu ifade etmeniz lazımdı.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, açıkladım kastımı.

BAŞKAN - Açıklama sizi tatmin etti mi?

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz burada bir açıklama yapacağım, sataşma yapmayacağım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bunun sataşmayla falan bir alakası yok.

BAŞKAN - 69'a göre… Yalnız, Sayın Kandoğan, sizi kürsüden almak zor oluyor. Çok kısa, iki cümle, lütfen… Yoksa mikrofonu kapatırım, tatsız bir şey olur. Lütfen…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, daha benim de var.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, Sayın Başkanıma, bu söz hakkını vermesinden dolayı da teşekkür etmek istiyorum.

Sayın Kapusuz çok tecrübeli bir politikacı ve bir partinin de Grup Başkanvekili. O bakımdan, Sayın Kapusuz'un konuşmalarında son derece dikkatli ve duyarlı olması lazım. Kendisinden bizim beklentimiz de budur.

Ben, bir milletvekili olarak, burada, elimden geldiğince Meclis çalışmalarına katkı yapmaya gayret ediyorum. Çok çalışıyorum, okuyorum, inceliyorum ve yapmış olduğum konuşmaların büyük çoğunluğu da o konuyla ilgili teknik konuşmalar oluyor.

Biraz önce de, Sayın Bakanla ilgili, Bakana da çok soru sordum. Sayın Bakan, geldi, burada, o sormuş olduğum soruların hiçbirine cevap vermedi ve Sayın Kapusuz bana sataşırken şu noktadan hareket etti: Türkiye Büyük Millet Meclisine Çevre Komisyonundan sevk edilen bir kanun tasarısının, ben, bir yılı aşkın bir süre Türkiye Büyük Millet Meclisinde niçin görüşülmediğinin sorusunu öğrenmek istedim, cevabını almak istedim; ancak, o cevabı alamadım.

Şunu da özellikle belirtmek istiyorum: Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini Sayın İktidar Partisi belirliyor, İktidar Partisinin Meclis Grubu belirliyor.

Şimdi, ben, her pazartesi günü akşam televizyonları izliyorum, o gün bir grup başkanvekili basın toplantısı yapıyor, o hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde nelerin konuşulacağını, hangi kanunların geleceğini, daha salı gün Danışma Kurulu toplantısı yapılmadan, kendileri bildiriyorlar.

Ben soruyorum Grup Başkanvekiline: Bu kanun -gündemi siz belirliyorsunuz, muhalefete danışmadan pazartesi günleri açıklıyorsunuz- bir yıl süreyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine niçin gelmemiştir? Benim merak ettiğim soru buydu, cevabını alamadım.

O bakımdan, Sayın Kapusuz, lütfen, benim konuşmalarımı daha dikkatli takip edin. Benim konuşmalarım genellikle teknik konuşmalardır, uyarıcı, yol gösterici konuşmalardır. Anayasaya aykırı demişsem, Sayın Cumhurbaşkanından geri dönmüştür, Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür. Yani, ben çok okuyorum, çok inceliyorum, çok araştırıyorum; size de tavsiyem, aynı özelliklere siz de sahip olun.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

Sayın milletvekilleri, Sayın Koç da, Sayın Kapusuz'un, konuşması sırasında, Genel Başkanın isminden bizzat bahsederek, doğru olmayan bir beyanda bulunduğunu ifade etti.

Yine 69'a göre, bir sataşmaya meydan vermeden, iki cümleyle açıklamanızı rica ediyorum Sayın Koç.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, yok ki böyle bir şey! Hiç kimse bir şey söylemeyecek mi yahu!

3.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Partisine sataşması nedeniyle konuşması

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Kapusuz değil Sayın Başkanım.

Teşekkür ediyorum.

Ben, milletin Türkiye Büyük Millet Meclisine ayırdığı ödeneğin çarçur edilmemesi için kısa tutacağım, Sayın Bakan kadar, 10 dakika konuşmayacağım. Sadece şunu söylüyorum: Ben, hiç hakaret yapmadım, eleştiride bulundum, bazı tespitleri dile getirdim; Sayın Bakanın, çok hiddetli, mikrofonlara çarparak konuşmasını yadırgadım.

Bu arada, Sayın Kapusuz söyledi, Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal'ın Sayın Osman Pepe'yle ilgili, bu variller ilk kez Tuzla'da çıktığında, Sayın Pepe'nin basının önüne çıkıp, bir sivil toplum kuruluşu temsilcisiymiş gibi, kararlı, üzerine gidilecek, bütün sorumlularının karşı karşıya olduğu vecibeleri yerine getirecek tutum sergilemesini övdü.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Teşekkür etti.

HALUK KOÇ (Devamla) - Evet, övdü, teşekkür etti; ama -siyasette hiciv önemli bir sanattır- arkasının gelmediğini görünce de, dün, grup toplantısında, demin benim söylediğim eleştiri noktalarından daha sert olarak da Sayın Bakanı eleştirdi.

Gerçekten, Sayın Bakan ülkesinin tehlikeli atık envanterini bilmiyor değerli arkadaşlar. Ben, bunu istiyorum, tehlikeli atık envanterini istiyorum, bölge bölge istiyorum, Türkiye'de her bölgede yaşayan insanlar adına istiyorum.

Bu envanterin ortaya çıkarılması gerekir Sayın Bakan.

İZAYDAŞ konusuna, diğer konulara girmeyeceğim. Onlar tutanaklarda var, ilgili politik dokümanlarda mevcut. O tutumunuzu, siz, Kocaeli halkıyla ayrıca hesaplaşırsınız.

Sayın Genel Başkanın sözlerine açıklık getirmeye çalıştım. Siyasette hiciv, anlaşılması gereken bir yöntemdir. Umarım Sayın Kapusuz anlamıştır.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Koç.

IV.- ÖNERİLER (Devam)

A) Sıyasî Partı Grup Önerılerı (Devam)

1.- (10/359) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Konuşmalar tamamlanmıştır.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar yetersayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısı arayacağım: Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.42

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.50

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

IV.- ÖNERİLER (Devam)

A) Sıyasî Partı Grup Önerılerı (Devam)

1.- (10/359) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre vermiş olduğu önerinin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, öneriyi tekrar oylarınıza sunup karar yetersayısı arayacağım.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kâtipler tamam değil Sayın Başkan, Divan tamamlanmadı.

UĞUR AKSÖZ (Adana) - Kâtip eksik.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Türkân Hanım yok, Türkân Hanım…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Türkân Hanım yok, evet.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Geçersizdir; Divan eksik.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler…

ATİLA EMEK (Antalya) - Divan eksik Sayın Başkan!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Geldi, geldi arkadaşımız.

BAŞKAN - Efendim, şimdi, Kâtip Üyeler sayacaklar; lütfen…

Karar yetersayısı vardır ve öneri kabul edilmemiştir.

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Çeşıtlı İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Avustralya Genel Valisi Michael Jeffery ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet  Sezer'in davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Avustralya Genel Valisi Michael Jeffery ve beraberindeki heyet, şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunmaktadırlar. (Alkışlar)

Kendilerine, Yüce Meclisimiz adına "hoşgeldiniz" diyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI.- SEÇİMLER

A) Komısyonlarda Açik Bulunan Üyelıklere Seçım

1.- (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Kocaeli'nin Gebze İlçesinin Dilovası Beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/254 ve 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda boşalan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 3 üncü sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

4 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5 inci sırada yer alan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6 ncı sırada yer alan, Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu Raporu (1/322) (S. Sayısı: 871) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Geçen birleşimde birinci bölümün görüşmeleri tamamlanmıştı. Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

(CHP Grubu milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler)

BAŞKAN - İkinci bölüm ek ve geçici maddeler dahil 23 ilâ 26 ncı maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen, Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler.

Buyurun Sayın Güler.

                           

(x) 871 S. Sayılı Basmayazı 25.04.2006 tarihli 93 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Kanunu üzerine, ikinci bölüm üzerine, Grubum adına, Anavatan Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İşin ruhuna baktığımız zaman, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir kanun içeriği açısından değerlendirdiğimizde, maalesef, buna "evet" demek mümkün değil. Avrupa Birliğinin çevre gibi bir dayatmasıyla karşı karşıyayız. Evet, bu kanunun içeriğinde olmalı mı, altına imzamızı atarız; ama, ülkemin koşulları içerisinde baktığımız zaman, bu sürecin, pratik hayatta yürümeyeceğini hepimiz göreceğiz ve görmekteyiz.

İşin özü itibariyle sorgulandığında, Çevre Bakanlığı gibi, gerek altyapısı, teknik çalışan personeli konusu da dahil olmak üzere, denetim mekanizmasından yoksun olmak üzere baktığımızda, verilen imkânlar değerlendirildiğinde, bu kanunun pratik hayatta uygulanması mümkün değil; ama, Avrupa Birliğine uyum süreci içerisinde buna uygun mevzuat sadece şeklen olsun; onun haricinde içerik ve şekil, maalesef, eksik kalacak.

Bu toplumun günübirlik yaşadığının en önemli göstergelerinden biri, maalesef, medyanın hassasiyeti doğrultusunda reflekslerimizle yanıt vermeye çalışıyoruz.

Çevre deyince, sadece bir sonuçla algılıyoruz kendimize. Tuzla'daki çıkan variller, günübirlik, iki üç günlük tepkimizle, olağanüstü bir refleksle tepkimizi koyduk, duyarlılığımızı sergilediğimizi zannettik. O, şöyle bir sonuç gösterdi; ne kadar tesadüfen yaşadığımızı gösterdi.

Sayın Bakan anlattıkça tüylerim ürperiyor. Dört yıldır neredesiniz allahaşkına?! Geçmişin hükümetlerine, geçmişin belediyelerine eleştiri veya suçlu ilan etmek sizi aklamaz, sizin sorumluluğunuzdan kaçmanıza vesile olmaz.

Biraz önce Sayın Salih Kapusuz söyledi, bu kanunun bir yıldan önce Genel Kurula gelmemesinin sebebini açıkladı; dediki: "Daha önce 2 tane yönetmelik hayata geçirildi, bizim dönemimizde ise 20 tane." Beyler, bu, başarı değil, beceriksizlik. 20 tane yönetmelikle, eğer, günübirlik, sürekli bunu gündeme getirerek yaşamı çevre konusunda düzenlemeye çalışıyorsanız, bu sizin eksikliğiniz. 20 tane yönetmelikle bu ülke yönetilmez. Hele çevre gibi hassas bir konu, bu kadar duyarlıyken, iktidara bakıyorum, maalesef, duyarsızlığı had safhada.

Dünkü ilk, birinci kanun ve genel konunun üzerinde konuşulduğu zaman, toplam 13 tane genelge verildi; pardon, değişiklik önergesi verildi. 4'ünü biz Anavatan olarak verdik, maalesef, hiçbirine, son derece makul olmasına karşın, 1'ine "evet" demediniz. İşinize geldiği zaman, Avrupa Birliği uyum sürecinde, muhalefetiyle iktidarıyla çıkartıp kamuoyuna öyle bir mesaj verirken, çevre gibi hassas bir konuda, tüm tecrübe ve deneyimleri burada aktardığımızda, maalesef, bu sese kulak vermediniz ve 8 tane değişiklik önergesini siz verdiniz, bir de Sayın Ertuğrul Yalçınbayır verdi. Kendi iktidar arkadaşınızın verdiği önergeye dahi sıcak bakmadınız. Ondan sonra da kamuoyunda demokrasi tartışmalarına giriliyor: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir…

Sayın Salih Kapusuz diyor ki: "Meclis çok çalışıyor." Lütfen, çalışmıyoruz ya!.. Sadece, kabul edenler, etmeyenler… Refleks olmuş; daha, Sayın Başkan bir kanun metnine başlamadan önce, hemen eller yukarı. Ne oluyor arkadaşlar?!. Eğer, milletin adına burada görev yapacaksak, bu tecrübelerimize lütfen kulak verin; ama, sizin böyle bir duyarlılığınızı görememekteyiz. Hep örnek vermeye çalışıyorum; iyi bir emir eri  gibi, görev yapmaya çalışıyorsunuz. En ufak duyarlığınız, en ufak bir birikiminizi, burada, gelip, kamuoyuyla paylaşma gibi reflekse bile sahip değilsiniz; maalesef, Meclis adına da şanssızlık. Hep söyledik, bu ülkenin kaderi, maalesef, AKP İktidarıyla, dört yıl bir kayıp yılı… Kayıp yılı… Geçmiş aranıyor. Geçmişinde, o uzlaşı kültürüyle, koalisyonlar dönemindeki hükümetin icraatlarına baktığımızda, bugünden çok daha aranır halde. 

Sizlerde, toplumun sesine kulak verme gibi, sivil toplum örgütlerine ses verme gibi bir, herhalde bir alışkanlık yok. Bugün, Sayın Bakan, bu kanun metni hazırlanırken, bir yıl gibi bir süreç içerisinde, tüm sivil toplum örgütlerinden faydalanıldığı söylendi. Ben de o zaman size soruyorum Sayın Bakan veya Sayın İktidar; bugün, sizin çıkardığınız kanun teklifinde dahi 8 tane değişiklik önergesi verdiniz ve kabul ettiniz. Allahaşkına, bu kadar acemilik olur mu ya!.. Yeni, kendiniz hazırladınız ve kendiniz, bu, daha Genel Kurula inmeden, 8 tane değişikliği kabul ettiniz. Bunun, demek ki, aksayan yönleri o kadar çok ki… Ama, bu kanunu gördüğümüz andan itibaren, inanıyorum ki, toplumun sorunlarını çözmekten çok, ötelemekten, sadece şekil olarak, işte "biz kanunu çıkardık, ne yapalım" der gibi bir süreç yaşanıyor.

Evet, çevre, kutsal bir yaşam hakkıdır. Sadece yerel değil, bölgesel değil, tüm ulusların bir yaşam hakkıdır; ama, ülkelerin, bugün, o zengin dediğimiz G-7 ülkelerinin kirlettiği bu dünyada günah keçisi ilan edilmenin de bir anlamı yok. Yaklaşık, altyapı için ve çevre atık arıtma tesislerinin yapımı için 25-30 milyar eurodan bahsedildi. Sayın Maliye Bakanı burada olsa, sormak lazım. 25-30 milyar euro dediğin nedir;  baba gibi, bir şey satar, bulur; 25-30 milyar euro dediğin nedir... Ama, maalesef, onun için de, yatırım yapma gibi lüksümüz yok diyorsunuz. Bu çevre bizim, bu ülke bizim, sahip çıkmak da bizim görevimiz.

Biz, Anavatan olarak, amblemimizde olduğu gibi, doğanın, çevrenin ve yeşilin bir sembolü olarak algıladık. Çevre konusundaki hassasiyetimiz ve birikimlerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Bir; bugün teknik altyapısı eksik olan -çevre mühendisi sayısını bilemiyorum, burada Sayın Bakan açıklasın- denetim mekanizmasından yoksun teknik bir kadro ve her geçen gün -kadronun özlük hakları iyileştirilmediğinden dolayı- Çevre Bakanlığından kaçmak üzere olan bir kadrolar ordusu diyemeyeceğim, sayısı çok az çünkü; ama, buna rağmen, özlük haklarıyla ilgili, Sayın Bakanın bizzat verdiği sözler var, gazetelere yansıdı, 28.12.2005 tarihinde, çalışanların özlük haklarının iyileştirileceği sözü verildi. Sayın Bakana  buradan hatırlatıyorum, o söz ne oldu? Dün dündür, bugün bugündür mü diyeceksiniz, yoksa, bugün Çevre Bakanlığında çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesi için bir adım mı atacaksınız? Birazdan önergemizle gündeme gelecek. Kabul ederseniz, çalışan kitleye bir mesaj verirsiniz; ama, vermeyeceğiniz kesin; çünkü, IMF'den öyle bir direktif almadınız, öyle bir sorumluluk verilmedi size, görev de verilmedi! IMF'ye danışacaksınız, ondan sonra o yetki ve sorumluluk verilecek!

Çalışan tüm kitlelere burada bir mesaj vermek istiyorum: AKP sizi unuttu. Unutmadığı diğer kitleler de var daha doğrusu. Bir hatırlamak lazım gerekirse, toplumun yaklaşık yüzde 95'ini zaten unuttu; ama, yüzde 5'iyle, bu ülkede rantla geçinen büyük bir kitleyle haşır neşir, al gülüm ver gülüm içerisinde, alan memnun veren memnun! Ama, görünen o ki, bu süreçten, en yakın sürede, kamuoyu… AKP gibi  kayıp bir dönemin, herhalde, dersini bu halk da  alacaktır.

Danışıklı dövüş şeklinde devam eden, bir ülkenin, maalesef, akıbeti, kötü süreci devam ediyor. Biz diyoruz ki; bu dönemde, erken genel seçimin ayak sesleri var. Halkıma buradan mesaj vermek istiyorum: AKP bugün sizi unuttu, lütfen siz de, bu yapılanları unutmayın, gerekli dersi verin; çünkü, kendileri erken genel seçim hazırlığı içerisinde. Kamuoyunda da, kurumsal bir danışıklı dövüş varmış gibi, laik-antilaik çelişkisi gibi, kamuoyunu sürekli gerginliğe iten açıklamalarla… Maalesef, sadece, bugün, Anayasayı değiştirecek çoğunlukta olan bir siyasî iradenin siyasal duruştaki eksikliğini gördükçe, demokrasi adına eksiklik olarak kabul ediyorum.

Halkımızın, tüm burada yapılanları gözardı etmeden… Çünkü, çiftçisi, köylüsü, memuru; işsizi zaten umutsuz, hayalsiz. Burada verilen, her çıkan kanunda şu söyleniyor: Sosyal Güvenlik Kanunu çıkarılıyor, maaşımdan kesilecek mi? Hep ölüm gösterilip sıtmaya razı ediliyor. Böyle bir anlayış mümkün mü?! Yıllarını vermiş, bu ülkede emeğiyle, alınteriyle ayakta duran, üreten kitlelere, sadece bu durumuna razı ol ha; yoksa bu haklar da gider gibi bir baskıcı ve sadece günübirlik yaşamaya devam eden bir kitle.

Bu toplumun yüzde 20'si aç. Çevre sorunu bir bütünlük arz eder. Bu iş, sadece atık tesisleriyle olmaz. Çöp… Başladığı yerde sorunlar çözümlenir; evde, işyerinde, değişik sanayi bölgelerinde, birsürü alanda, eğer, siz, bu sürece orada müdahale edip, işi toplarken başında müdahale ederseniz, çok daha…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Buyurun.

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Çevre, hassas bir konudur, evrensel bir haktır ve bu hakka hepimizin saygı duyması gerekir. Burada, şekilden öteye gitmeyen bir kanun teklifinin… Temennim, ülkemdeki yaşayan sorunlara, günübirlik değil de uzun vadeli ve başkalarının da tecrübesinden faydalanarak, bilimsel formatlarla süslenmiş, gerçekten bu toplumun sorunlarına çözüm olabilecek bir anlayışın hâkim olmasını istiyoruz.

İktidar olarak hoşgörünüz veya samimiyetinizin göstergesi, verdiğimiz önergelere vereceğiniz cevap; şu ana kadar da hep "hayır" aldık, "hayır" almaya da devam edeceğiz; çünkü, öyle bir niyetiniz yok. Bizim bu ülkenin çevre sorununa karşı hassasiyetimizin birazdan sorularla da… Sayın Bakana sorularımız olacak. Zaten, alabildiğimiz kadar cevabı alıyoruz. Çok net olarak söylüyorum; Akdeniz, bu bölgenin, ülkemizin incisi. Mersin'le ilgili dün cevap verdi Sayın Bakan. Sormak istiyorum: Karaduvar İlçesine gidin, petrol bulundu zannedersiniz. O evin kuyularında, petrol sızıntılarının, o dolum tesislerinin yarattığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güler, son cümlenizi rica edeyim.

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Petrol bulundu diye algılarsınız; ama, hâlâ dört yılda hiçbir adım atılmadı, bugün de atılmayacak.

Çöp sorunu had safhada; Sayın Bakan, koordinasyon içerisindeyiz dedi. Ne zaman müdahale edeceksiniz?

Birazdan, sorularımla bu gündemi tekrar kamuoyuyla paylaşacağız. Yine de, bu kanunun hayırlı olmasını yürekten diliyorum; ama, ülkenin sorunlarını çözmeyeceğinden eminiz; çünkü, tespitlerimiz ve tecrübelerimiz gösteriyor ki "göç, yolunda düzelir" mantığından kurtulun lütfen. Bilimsel veriler, sosyal tarafları da içine alabilecek uzlaşı kültürünün hâkim olduğu bir Anayasa, bir kanun anlayışını lütfen kendinizde özümseyin.

Hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Güler.

Şahısları adına, İstanbul Milletvekili Sayın Gürsoy Erol. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

GÜRSOY EROL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Kanunu üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, çevre sorunları, önümüzdeki yüzyılın, hatta yüzyılların en önemli sorunlarından biri olarak, problemlerinden biri olarak karşımızda durmaktadır.

Tam, zehirli ve atık variller kamuoyunun gündemindeyken, yıllardır ihmal edilmiş Çevre Kanununda bazı değişiklikleri ve düzenlemeleri yapmak üzere, beraber görüşmeler yapıyoruz.

Peki, kanunun kabul edilmesiyle, biz ne gibi değişiklikler getirmiş olacağız veya neleri kabul etmiş oluyoruz; öncelikle, çevreyi kirletenlere veya tedbir almayanlara büyük cezalar gelecek ve hatta, uymayanlar, gerekirse kapatılacak.

Bunun dışında, belediyelerin, nüfuslarına göre, belli bir süre zarfında, belli bir zaman zarfında, bir süre verilecek ve o süre zarfında, atık tesislerini yapmaları kendilerinden istenecek.

Çevre yatırımları, hepimizin bildiği gibi, oldukça büyük maliyetler gerektiren, önemli yatırımlar. Uygulamayı ve sonuçlarını, yaşadığımız tecrübelerle birlikte, beraberce bir düşünmek istiyorum. Çevreyi kirleten işletmeye büyük bir ceza verdiniz veya kapattınız; bunlar çözüm olabilir mi veyahut biraz önce söylediğim gibi, borç batağı içerisinde olan belediyelere, verilen süre içerisinde tesislerini yapmadığı takdirde ne yapılacak? Yapmazlarsa, belediyelere ceza mı keseceğiz veya belediyeleri kapatacak mıyız? Dolayısıyla, burada öyle bir çözüm üretmeliyiz ki, özellikle, zar zor ayakta duran küçük ve orta işletmelerin, büyük işletmelerin ağına düşmeden ve gayrimeşru yollara tevessül etmeden üretmelerini; ama, bu arada da, çevreyi kirletmeden devam etmelerini sağlamak durumundayız. Bunun için de, oluşturacağımız bir kurul veya kurum, üniversiteler başta olmak üzere, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla beraber çalışmalı; yapacağı incelemeler sonunda, her çevreyi kirleten işletme için ayrı ayrı yapılacak projeler üreterek, bu projelerle atıklar bertaraf edilmelidir. Yani, şunu söylemek istiyorum: Atık tesisleri, kirleten işletmeler değil, kurulacak olan, bu, kamu adına bir kurum veya kurul yapmalıdır diyorum. Dolayısıyla, işletmeyi, bu şekilde, çevreyi kirletti, tesis yapmadı veya ceza yazalım gibi birtakım problemleri de ortadan kaldırmış olacağımıza inanıyorum.

Bu arada, yeri gelmişken, ortaya atılan ve sıkça telaffuz edilen "kirleten öder" sloganının da, farkında olmadan, imkânı olmayan küçük ve orta işletmeleri batırırken, büyük işletmeleri daha da büyüttüğünü özellikle de vurgulamak istiyorum. Burada, hedefimiz, üretimi ve istihdamı azaltmamak, artırmak olmalı.

Peki, bunların kaynağı nedir dersek; kaynağına gelince, buradaki önerim şu: Ya merkezî bütçeye ayırdığımız fonun kullanımını bu kurum veya kurula vermeli ya da işletmelere yapılan her proje ve tesis karşılığında bu kurum veya kurul o işletmeden yaptığı harcamalar oranınca, eğer küçükse kira olabilir, büyükse ortak olabilir diyorum. Yani, şunu söylemek istiyorum ben: Biz diyoruz ki, bir taraftan müteşebbis yatırım yapsın, fabrika kursun ve ısrarla da sanayie ihtiyacımız var, ısrarla da istihdama ihtiyacımız var. Bu sanayii kuran insanlara bir taraftan da "bunu kuruyorsun, bunun atık tesisini de yap" demek -oradaki özellikle tekelleri kastetmiyorum- orta ve küçük işletmelere "buraya gel, yatırım yapma" anlamına geliyor. Halbuki, bunun atıklarını, biraz önce bahsettiğim, kurulacak olan kamu kurumu veya kuruluşu o işletmeden yaptığı hizmet karşılığında, kira karşılığı veya bunun karşılığında, oraya ortak olma karşılığında bu işletmeleri yaparsa, bu kurumlar yaparsa, yani, fabrika sadece üretimi ve istihdamı düşünürse, dolayısıyla, üniversitelere de ar-ge'lerinin gelişmesi ve gelirlerinin artması adına bir kapı açmış oluruz. Böylelikle de kamu kurum veya kuruluşu da, bu görevi yapan sanayii canlandırmış oluruz diyorum. Böylelikle, işletmeler sadece üretimi düşünürken, üniversiteler de -biraz önce söylediğim gibi- ar-ge'lerini geliştirmiş hem de kaynaklarını artırmış olurlar diyorum.

Amacım, ceza ve vergiler gibi klasik uygulanan geçmişteki başarılı da olmadığı birçok uygulamaların endişesiyle farklı bir görüşü sizlerle paylaşmak ve beraberce düşünmeye sevk etmek gerek olduğunu bilgilerinize aktarırken, tasarının hayırlı olması dileğiyle, Genel Kurula en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erol.

Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu raporunun İkinci Bölümüyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, burada, iki gündür en çok yapılan eleştirilerden bir tanesi, bu yasanın Meclis gündemine getirilmesinin geciktirilmesi; "bir seneden beri neden getirilmiyor" şeklinde bir eleştiri var. Bir de, Türk Ceza Kanununun 181 ve 182 nci maddelerinin birinci paragrafının yürürlüğünün iki yıl ertelenmesi. Bu eleştirileri değerlendirmek istiyorum müsaadenizle.

Görüşmekte olduğumuz tasarının metnini incelediğimizde, 1995 yılında o zamanın Başbakanı Sayın Tansu Çiller tarafından ilk defa Meclise gönderilmiş. Daha sonra, Sayın Mesut Yılmaz,  Sayın Bülent Ecevit, -başbakanlar- vasıtasıyla tekrar tekrar Meclisimize gönderilmiş; ama, bugün, 22 nci Dönem Parlamentosu olarak ve bu hükümet döneminde bu kanunu biz çıkarıyoruz; bu, bize nasip oluyor.

Efendim, tabiî, burada bunu tenkit eden arkadaşlarımız bağımsız arkadaşlar değil; bakıyoruz, her biri geçmişte ve şu anda da bir siyasî partinin milletvekilleri ve bunlar, bu partilerimiz de bugüne kadar birkaç defa bu memlekette iktidara gelmiş olan partiler. Hatta, 6 defa gidip, 7 defa gelenler, daha sonra diğer bir başbakanla tekrar iktidara gelen partilerimiz. Şimdi, bu arkadaşlarımızın "niye geciktiriyorsunuz" demeye haklarının olmadığını düşünüyorum; çünkü, bu Parlamento en yoğun çalışmasını bu dönemde yapmaktadır ve o kadar yoğun çalışmaktayız ki, az önce Sayın Grup Başkanvekilimizin de bahsettiği gibi "çok yoğun çalışıyoruz, bu çalışma, dünya standartlarına aykırı" diye, yine muhalefet partilerinden de bu kürsüden tenkitler duymuşuzdur.

Ayrıca, şunu söylemek istiyorum: 181 ve 182 nci maddesi Türk Ceza Kanununun ilk defa 22 nci Dönem Parlamentosu olarak bizim dönemimizde, 2004 yılında çıkarılan bir Ceza Yasasında bu maddeler var ve çevreyi kirletenlere hapis cezası verilmesi de ilk defa bu dönemde geliyor ve işte 181 inci maddenin birinci paragrafının ertelenmesi, iki yıl ertelenmesi, yani, 12.10.2006 tarihinde yürürlüğe girmesi eleştiriliyor; ancak, elbette, az önce de yine bahsedildiği gibi, kurumların ve firmaların gerekli tedbiri almak için de süreye ihtiyaçları olduğu aşikârdır. Bu süre mutlaka verilmelidir ve verildi.

Şimdi, deniliyor ki, Tuzla'da çıkan variller, şimdi bundan dolayı ceza alamıyor. Ben, buna katılmıyorum değerli arkadaşlar; çünkü, 181'in dördüncü fıkrası aynen şöyle söylüyor ve yürürlüktedir şu anda: "Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi halinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur."

Bu, şu anda yürürlükte olan bir husustur; ama, bunu da şöyle tenkit ediyor arkadaşlar: Yani, insanlar hasta olacak ve ondan sonra bunların hakkında bu işlem yapılacak. Hayır arkadaşlar, hasta olduktan sonra değil, atık, atılan atık böyle bir tip hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilecek nitelikte bir atık ise bu ceza uygulanır; yoksa, atığı atın, sonra birileri hasta olursa ceza uygulayın şeklinde algılanamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Bu yanlış bir değerlendirmedir ve yine, şimdi, bir tenkit de şu var: Temel kanun olarak görüşülmesi tenkit ediliyor ve Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız salonu terk ediyorlar, katkıda bulunacaktık, katkıda bulunamıyoruz diye. Bir yıla yakın, hatta aşkın süredir Meclisimizin ilgili komisyonlarında görüşülen bu yasanın, bu yasa tasarısının her aşamasında katkıda bulunmak elbette mümkün. Yine, arkadaşlarımızın, burada bulunup, önergelerle katkıda bulunmaları ve bölümler üzerinde yine görüşlerini serdetmeleri mümkünken, bunu da yapmıyorlar ve Meclisi terk ediyorlar.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Peki, Anavatan’ın yapıcı muhalefetine niye destek vermiyorsunuz?!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Efendim, sizler katkıda bulunmak için önerge verirsiniz, bu önergelerinizi değerlendirmek Yüce Meclisin kararıyla olur. Yüce Meclisimiz önergelerinize "evet" demek mecburiyetinde değildir, değerlendirmelerini yapar ve "hayır" demek de bir değerlendirmedir. Bu değerlendirmeye de saygı duymak zorundasınız.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - 3 kişinin hareketine bakıyorsunuz.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, evet, iyi bir çevre temizliği yapıyoruz, sumen altında hiçbir şey bırakmadan hepsini ortaya çıkarıyor ve hepsini temizliyoruz. Elbette ki, zamana ihtiyacımız var. Onun için de, temel yasa olarak mutlaka görüşebiliriz bu kanunu da ve görüşüyoruz.

Efendim, temel yasaya karşı çıkılıyor. Değerli arkadaşlar, İçtüzüğü, biz, bu Mecliste yaptık ve İçtüzük, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesi bu İçtüzüğü iptal etmedi ve Anayasaya uygun bir çalışma yapıyoruz, hızlı bir çalışma yapıyoruz, faydalı bir çalışma yapıyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kacır.

Sayın milletvekilleri, konuşmalar tamamlandı.

Şimdi, bölüm üzerinde 15 dakika süreyle soru ve cevap  kısmına geçiyoruz. Bu 15 dakikanın yarısı soru, yarısı cevap bildiğiniz gibi. Bir hayli soru talebi var, arkadaşlarımızın sorularını kısa ve öz sormalarını rica ediyorum.

Sayın Akdemir,  buyurun.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakanıma üç sorum var; kendisine yöneltiyorum sorularımı.

Bilindiği gibi, hidrojen, tüm yakıtlar içinde en temiz olanıdır, atmosferde yandığında oksijenle birleşerek enerji açığa çıkarır; bu süreçte yan ürün olarak karbondioksit gibi kirlilik yapıcı gazlar değil, yalnızca su açığa çıkar. Bu bilgiler ışığında, dünyanın çeşitli yerlerinde laboratuvarlarda araştırmacılar, tarımsal ürün atıklarındaki selülozu sindiren bakteriler ya da fotosentez yapan mikroorganizmalar veya su yosununun birçok türleri yardımıyla temiz hidrojen enerjisi üretimi üzerinde çalışıyorlar. Ülkemizde de Orta Doğu Teknik Üniversitesinde biyohidrojen üretimi konusunda araştırma yapılmaktadır. Süt, zeytin ve şeker fabrikalarının atıkları bu amaçla araştırma konusudur.

Sayın Bakanım, ülkemizde, hükümetinizce bu konuyu gündeme getiren, özendiren bir çalışma, proje var mıdır; yoksa, üniversitemizde bu konuda yapılan araştırmalara teşvik desteği veriyor musunuz; eğer bu da yoksa, böyle bir desteği yasalaştırmayı düşünür müsünüz?

Değerli Bakanım, gazetelerde çıkan haberlere göre,  bugün Çernobil faciasının 20 nci yıldönümü dolayısıyla önemsemek gerekiyor, Çevre Yasasını görüşüyoruz. "Devletin Ölümcül Sırrı" başlığı altında verilen, Türkiye Atom Enerjisi Kurulu tarafından 2000 yılında hazırlanan ve bugüne kadar saklanan bir raporda, başta Karadeniz olmak üzere, çok geniş bir alanda Çernobil nükleer felaketinin etkilerinin sürdüğü ve toprakta radyasyonun bulunduğu belgelendi ve belgelendiği halde şimdiye kadar niçin açıklanmadı? Açıklanmadıysa, hükümet olarak bu konuda ne tedbir alındı; bu konuda açıklama yapar mısınız?

Üçüncü ve son sorum: "Ceza, ihbar eden şoföre verildi" şeklinde bir haber var. Tuzla'da, Tuzla'nın Orhanlı beldesinde tehlikeli atık yüklü varillerin yasadışı yollarla gömülmesini ihbar eden ve atık varilleri bölgeye boşaltan TIR şoförüne ve nakliyeciye 15 700 YTL para cezası kesildi. Siz de şikâyet ediyordunuz elimizde yasal yetkiler kısıtlı diye. Sadece bu TIR şoförü ve nakliyeciye ceza verilerek mi bu iş tamamlanacak; yoksa, yapmak istediğiniz ya da şimdiye kadar yaptığınız işlemler nelerdir, açıklar mısınız?

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Sayın Özdoğan, buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Delaletinizle Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma şu soruları yöneltmek istiyorum:

Bugün, Meclis aritmetiği içerisinde sayısal üstünlüğe sahip, tek başına iktidar olmuş bir partisiniz. Bir tasarı burada gündeme geldiği zaman kürsü baskısına müracaat ediyorsunuz. Pek çok yasal düzenleme var ki, yüce milletimiz daha bu neyin nesidir diye düşünürken, siz oldubittiye getirip, çıkarıyorsunuz; yani, birçok kanun tasarısını temel yasa olarak getirdiğiniz gibi.

Diyelim ki, bu yasayı çıkardınız, bunu uygulama birimlerine nasıl taşıyacaksınız? Bugün çevre teşkilatı, çevre konusunda yapılan hangi düzenlemeleri uygulayabilecek durumdadır? Bu teşkilatın eksiklikleri nelerdir? Bunların hesabını verebilecek misiniz?

İkinci sorum: Bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, kısa ve orta vadede çevre konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz? Çevre uzmanı ve personeli nicelik ve nitelik olarak son derece yetersiz. İlk hamlede, çevre uzmanı ve personel sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?

Üçüncü sorum: Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra, Bakanlık olarak belediyelerle nasıl bir koordinasyon içinde çalışacaksınız? Verilecek çevre kirliliği cezalarının işletilmesini belediyelerle işbirliği çerçevesinde nasıl gerçekleştireceksiniz?

Yukarıdaki sorularım çerçevesinde, anafikir olarak nasıl bir tüzük hazırlayacaksınız?

Son sorum: Sayın Bakanım, çok iyi biliyorsunuz ki, Erzurum'un çetin ve uzun kış şartları nedeniyle, ısınma için yakılacak kömürün kaliteli ve ucuz olması için hükümet olarak ne gibi tedbirler aldınız? Çünkü, Erzurumumuzda, bu hükümet döneminde, bazı uyanıklar tarafından, hem kükürt oranı yüksek hem de kazık fiyatta kömür satılmaktadır. Dadaşlar, çevre kirliliği nedeniyle, hem sağlıklarını hem de paralarını kaybetmektedirler. Bu konuda Erzurumlulara ne diyeceksiniz?

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.

Sayın Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Benim de, vasıtanızla, Sayın Bakana üç sorum var; çok kısa olarak aktarmak istiyorum.

Sayın Bakanım, eskiden yatırımcının önüne engel olarak bilinen ÇED süreci ve bununla ilgili bürokratik işlemler hepimizin müşteki olduğu ve bununla ilgili de sorunların yaşandığı bir tarihî gerçek. Döneminizde, ÇED raporunun alınma sürecinde, gerekse bürokratik işlemler noktasında bariz bir iyileşme söz konusu mudur?

İkinci sorum: Çevre düzenleme planları, 1960'tan beri, yüzde 4 ilâ 5 oranında yapılabilmiştir maalesef, artış kaydedilememiştir bu süreç içerisinde. Sizin döneminizde bu noktadaki artış varsa, artış oranını almak istiyorum.

Son olarak da, şubat ayında Çevre Bakanlığı fonlarının kullanılmasına yönelik bir yönetmelik yayınlandı. Fonların hangi alanlarda kullanılmasını düşünüyorsunuz? Bununla ilgili bilgi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Güler, zamanımız daraldı, kısaca sorularınız…

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sizin aracılığınızla Sayın Bakana sorularım var.

Sayın Bakan, daha önce kendi milletvekillerinizin de katkılarıyla alt komisyonda, sizin de 28 Aralık 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda soru önergesine karşılık cevap olarak söz verdiğiniz Çevre ve Orman Bakanlığı çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda ne gibi çalışmalar var? Birazdan da, bizim, bu konuda önergemiz var; destekleyecek misiniz?

İkinci sorumuz: Yine, Çevre Bakanlığındaki teknik elemanları tutabilmek için, özellikle sözleşmeli çalışan personelle ilgili, özlük haklarının düzeltilmesiyle ilgili ne gibi bir çalışmanız var?

Tabiî, maalesef, şanssız bir ilimiz olan Mersinimizin dolum tesisleri, Soda-Kromsan gibi, altyapı ve kanalizasyon eksikliği olan bir ilimizde… Bugün de Çernobil nükleer santral faciasının 20 nci yıldönümü; ama, orada da, Akkuyu, nükleer santral altyapısı olarak algılanmakta ve bugünkü hükümet de, Sinop olmazsa elimizde var bir Mersin demektedir. Sizin bununla ilgili bir çalışmanız var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güler.

Sayın Bakan, buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Akdemir'in hidrojen enerjisiyle alakalı olarak Türkiye'de yapılan herhangi bir çalışma var mı, bu çalışmanın nerede ve ne şekilde olduğuna dair soruları var. Doğru, bugün, dünyada, hidrojen enerjisiyle alakalı bütün ülkelerin çalışmaları var. Birtakım prototip uygulamalar muhtelif sektörlerde gerçekleştiriliyor. Hidrojen, en çevreci yakıt olarak, önümüzdeki süreçte, öyle zannediyorum ki, dünyanın gündemini çok daha fazla meşgul edecektir. Bu konuda, bizim, Miami Üniversitesinden Sayın Nejat Veziroğlu'lunun İstanbul'daki hidrojen enstitüsüyle alakalı, merkezinin kurulmasıyla alakalı bir çalışmaya destek verdiğimizi, bu çalışmanın gerçekleştiğini… Enerji Bakanlığıyla bu çalışma gerçekleşiyor. Bizden, bu çalışmaların yapılacağı bir kampus yeriyle alakalı talepleri vardı. Kendilerine bu konuyla alakalı da alternatiflerimizi sunduk.

Tabiî, "ceza, varilleri taşıyan şoföre kesildi…" Ben, tabiî, burada, ihbar eden vatandaşa cezanın kesilmesini, duygusal olarak baktığım zaman, doğru bulmuyorum. Aslında, vatandaşlık görevini yaptığı için kendisine teşekkür etmek lazım. Yani, bu işin tek sorumlusu, elbette ki gariban şoför olamaz, iş makinesi operatörü olamaz; bunları birileri piyon olarak kullandı. Tabiî, bunlar, tamamen, zemzemle yıkanmış, pirüpak demiyorum; ama, bunların, işin tek faili, tek müsebbibi, tek sorumlusu olarak gösterilmesi doğru değildir. Yalnız, bu konudaki yasal sürecin henüz neticelenmediğini, hem 2872 sayılı Kanunun 12 nci ve 26 ncı maddelerinden doğan bir cezaî işlemin söz konusu olabileceğini, Türk Ceza Kanununun 181 inci maddesinin dördüncü fıkrasından dolayı yine bir soruşturmanın ve cezaî işlemin olabileceğini dün de ifade ettim, bugün de ifade ediyorum.

Sayın Özdoğan "yasa çıktıktan sonra nasıl uygulayacaksınız" dedi. Değerli arkadaşlar, ehli insaf, ehli vicdan olmak gerek. Türkiye'de, sanayiin yetmiş seksen senelik bir mazisi var. Bugüne kadar bu konularda yapılmış, meselenin üstüne gidilmiş, Çevre Bakanlığı, bakanlık olarak yapmış olduğu kanun, yönetmeliklerle, belediyelerle, sanayiyle kurmuş olduğu koordinasyonla… Bizim Hükümetimiz zamanındaki Türk Ceza Kanununda, ilk olarak, çevre suçları tarif edilmiştir; ilk olarak, Türk hukuk literatürüne bu kavramlar geçiyor. Yine, on yıldan bu tarafa, on yılı aşkın süredir, bu Parlamentonun gündemine gele gide gele gide bitap düşmüş olan Çevre Yasasını -evet, birbuçuk sene alt komisyon ve esas komisyonda müzakereleri yapıldı- bugün de yasalaştırıyoruz.

Avrupa Birliğiyle müzakereler aşamasında çevre sektörünün taraması yapıldı. Ayrıntılı tarama önümüzdeki haziran ayı içerisinde gerçekleşecek.

Bu konuların üzerine açıkyüreklilikle ve şeffaf bir şekilde gidiyoruz. Bunları yaparken, efendim, şuradan mı bir talimat geldi, şuradan mı bir baskı geldi gibi son derece yersiz ve maksadı saptıran sorular, doğrusunu söylemek gerekirse, bugünün gündemi olmasa gerektir. Ancak, şunu söyleyeyim: Türkiye'de gerek yerel yönetimlerin ve gerekse sanayiin bize Bakanlık olarak iş termin programlarını vermeleriyle alakalı bu yasa açık hükümler içeriyor. Yani, hiç kimse kendi başına, kendi keyfine, kendi inisiyatifine bırakılmayacak.

Bizim Bakanlığımız döneminde, bizim hükümetimiz esnasında, bütün illerde, katı atık düzenli depolamalarla alakalı birlikler oluşturulmuştur. Atık suyla alakalı, tehlikeli atıklarla alakalı, tıbbî atıklarla alakalı yönetmelikler çıkartılmıştır. Sadece yönetmelikler çıkartılmakla kalınmamış, bunlarla alakalı uygulama birimleri oluşturulmuştur.

Bu kanunun çıkmasından sonra 500 kadar çevre uzmanını istihdam edeceğiz. Bugün Türkiye'de ne bizim Bakanlığımızın ne de diğer ilgili kurum ve kuruluşların çevreyle alakalı denetim yapacak gerekli donanımları yoktur, kapasiteleri henüz geliştirilmemiştir. Bu kapasiteyi geliştirmekle alakalı 500 uzmanı bu kanun içerisine koyduk. Alanında iyi yetişmiş, lisan bilen uzmanlarla birlikte denetim kapasitemizi geliştireceğiz. Aynı zamanda belediyelere ve ilgili kurumlara da bu sorumluluğu getiriyoruz.

Sayın Işık, ÇED süreciyle alakalı, daha önce ÇED sürecinin yatırımcının önünde âdeta bir karabasan olduğunu, aylarca sürdüğünü ve bunun da büyük engel teşkil ettiğini ifade ettiler. Doğru. Biz bunu gördüğümüz için, yatırımcıyı teşvik etmek, onu daha kolay yatırımını yapacak noktaya getirmesi açısından otuz güne getirdik, otuz güne indirdik ÇED sürecini. Yani, yatırımcı, diğer ilgili kurumlardan uygun görüşlerini aldıktan, dosyasını ikmal ettikten sonra Bakanlığımıza getirmesi halinde, maksimum otuz gün içerisinde ÇED süreci bizim Bakanlığımızda tamamlanıyor. Tabiî, bu süreç işletilirken, işletilme sürecindeki kriterler, Avrupa Birliği standartlarına da yüzde 95 oranında uyumlu hale getirilmiştir.

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlar mısınız.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Çevre düzeni planıyla alakalı olarak, 1960'lardan 2000'li yılların başına geldiğimizde, ancak yüzde 5 kadar şehirlerimizin, bölgelerimizin çevre düzeni planları yapılabilmişti. Biz, şu anda 40 ilde bu planları bitirmeye çalışıyoruz. Yani, 2006'nın sonunda bu rakamın yüzde 40, yüzde 50'leri aşacağını çok rahatlıkla ifade edebilirim.

Cevaplayamadığım diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğim.

Sayın Başkan ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Şimdi, çerçeve 23 üncü maddeye bağlı ek madde 1 üzerinde 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çevre Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının madde 23 altında yer alan "Ek Madde 1" sonuna aşağıda belirtilen ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Dursun Akdemir

Ömer Abuşoğlu

Hüseyin Güler

 

Iğdır

Gaziantep

Mersin

 

Mehmet Erdemir

 

İbrahim Özdoğan

 

Yozgat

 

Erzurum

e) Toprağında eriyonit madeni, volkanik tüf gibi insan sağlığına zararı tespit edilen unsurların bulunduğu bölgelerde, sit alanı kapsamında olsa dahi Bakanlık zararları giderici önlemler alır.

BAŞKAN - Madde üzerindeki önergeye Komisyon katılıyor mu?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, bizim Bakanlığımızın direkt sorumluluk alanında değildir; dolayısıyla da katılamıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Akdemir?..

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Konuşacağım.

BAŞKAN - Konuşacaksınız; buyurun.

Önerge sahibi önergesinin gerekçesini açıklayacaktır.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemizin bazı yörelerinde tabiatın kendisi kanser yaratır durumdadır. Bunlardan birisi de, orta Anadolu Bölgesinde Nevşehir İlimizde bulunan Tuzköy, Karain, Sarıhıdır ve Yozgat'ın Çekerek-Koyunculu Köyüdür. Buralardaki asbest ve eriyonit metalinin yaratmış olduğu olay, akciğerlerde, karın zarında ve kalp zarında mezotelyoma denen bir hastalık yaratmakta ve bu hastalığın gerçek olduğunu da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi yirmibeş yıldır araştırmakta ve bu araştırmanın sonucunu da, Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurumunun nisanda yayımladığı Bilim ve Teknik Dergisinde açıkça ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlarım ve Sayın Bakanım; burada, özellikle, açıkça vurgulanıyor ki, yetkililere göre yöre köyleri boşaltma hareketinin başlatılmış olmasıyla birlikte, en büyük sorunlarından biri, bölgenin SİT alanı ilan edilmiş olması nedeniyle gerekli önlemlerin tümünün alınamaması. Örneğin, volkanik türlerin tümüyle kapatılması ve üzerlerinin yeşillendirilmesi önlemleri şimdilik SİT alanı bariyerine takılmış duruyor.

Şimdi, burada, Çevre Yasası çıkarılırken, böyle bir konunun çözülememesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi için büyük bir eksiklik olarak görülmek gerekir. Kürsüye çıkmadan önce meramımı sözlü olarak Sayın Bakana da aktardım. Değerli Bakanımız bürokratlarıyla yaptığı görüşme sonucunda şu kanaate ulaşıldığını kendisi de beyan ettiler: Bakanlığımızın sorumluluğu dışındadır.

Bakanlığın sorumluluğu dışında olmak demek, hükümetin sorumluluğu dışında anlamına gelmez. Diğer bakanlıklarla ilgili görüşler alınarak, bu konunun, bu yasa çerçevesi içine alınması, bölge insanımızın sağlığı açısından, özellikle turistik yöre olması açısından önemlilik arz ediyor. Türkiye'nin bu bölgede yaşayan insanlarının sağlığını koruduğumuz gibi, büyük döviz kaynağı getirisine önemli hizmetleri ve katkıları olan Nevşehir İlimizin de böylece koruma altına alınması gerçekleştirilmiş olacak.

Ben, bu konunun burada bu şekilde geçiştirilmesini bir hekim olarak, bir milletvekili sorumluluğu içerisinde olarak tasvip etmediğimi belirtiyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akdemir.

Sayın milletvekilleri, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Ek 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ek 2 nci maddede 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çevre Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 2 nci ek maddesinin aşağıda belirtilen şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                Hüseyin Güler

                                                                            Mersin

Ek Madde 2.- "Faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmeler çevre yönetim birimi kurmak, çevre görevlisi görevlendirmek veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlardan bu amaçla hizmet satın almakla yükümlüdürler. Bu konuyla ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutayım mı?

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ek madde 2'de belirtildiği şekliyle, bu hüküm, işverenlere yeni bir istihdam zorunluluğu getirmektedir. Ancak "istihdam etmek" yerine "görevlendirme" ifadesi kullanılması, böyle bir zorunluluk getirmeyeceği gibi, istenilen amaca hizmet edebilecektir.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Ek 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek 3 üncü maddede 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 23 üncü maddesi ile Kanuna eklenen ek 3 üncü maddenin metinden çıkarılmasını ve diğer ek madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Muzaffer Baştopçu

Ayhan Sefer Üstün

 

Ankara

Kocaeli

Sakarya

 

Recep Koral

 

Cengiz Kaptanoğlu

 

İstanbul

 

İstanbul

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor musunuz?..

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutayım mı?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu ek 3 üncü madde kapsamına giren fiiller Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümlerine göre suç oluşturduğu için ve suçun konusunu oluşturan eşyanın da müsadere edileceği Türk Ceza Kanununda öngörüldüğü için, yanlış anlaşılmalara ve yanlış uygulamalara sebebiyet verecek bu hükmün metinden çıkarılmasına gerek görülmüştür.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin uygun görüş bildirdiği, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiş; ek 3 üncü madde çıkarılmıştır.

Yeni ek 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek 5 inci maddede 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çevre Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının madde 23 altında yer alan "Ek Madde 5" sonuna aşağıda belirtilen fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Öber Abuşoğlu

Dursan Akdemir

Mehmet Erdemir

 

Gaziantep

Iğdır

Yozgat

 

Hüseyin Güler

 

İbrahim Özdoğan

Mersin                              Erzurum

"Tedbirli Yaklaşım İlkesi, Temiz Üretim, Çevresel ve Toplumsal Maliyet, Yenilenebilir Enerji, Enerji Verimliliği, Karbon Yoğunluğu, Elektromanyetik Alan Kirliliği, Genleri Değiştirilmiş Organizma Kirliliği tanımları ve standartları çevre örgütlerinin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının da katkılarıyla Bakanlıkça çıkarılacak yönetmenliklerde belirlenir. Bakanlık sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapar, uygulamalarda gerekli tedbirleri alır, aldırır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Taslakta, çevre ve insan sağlığı için yararlı olabilecek pek çok öğe yer alıyor; ancak, Tedbirli Yaklaşım İlkesi, Temiz Üretim, Çevresel ve Toplumsal Maliyet, Yenilenebilir Enerji, Enerji Verimliliği, Karbon Yoğunluğu, Elektromanyetik Alan Kirliliği, Genleri Değiştirilmiş Organizma Kirliliği gibi, 21 inci Yüzyılda çevrenin olmazsa olmaz kavramları bu metne dahil edilmemiştir. Bu nedenle, bu kavramların tanımlanarak yaşamdaki standartlarının, uygulamadaki kurallarının çevre koruma bilincine dahil edilmesi gerekmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir. 

Ek 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek 8 inci maddede 1 önerge var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesine bağlı Ek 8 inci maddesinde yer alan "manyetik" ibaresinin "elektromanyetik" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

İrfan Gündüz

Ali İbiş

Fahri Keskin

 

İstanbul

İstanbul

Eskişehir

 

Halil Özyolcu

 

Nur Doğan Topaloğlu

 

Ağrı

 

Ankara

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sehven yazılan manyetik ibaresi elektromanyetik olarak değiştirilerek amaca uygun düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Ek madde 8'i kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 9'u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Ek madde 9 kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni bir ek madde ihdasına dair 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki ek 10 uncu maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu

Hüseyin Güler

Edip Safder Gaydalı

 

Ankara

Mersin

Bitlis

 

Dursun Akdemir

 

İbrahim Özdoğan

 

Iğdır

 

Erzurum

"Ek Madde 10.- Bakanlık ve bağlı kuruluşların merkez ve taşra teşkilatlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışan personele Çevre ve Orman Bakanının onayı ile ek ödeme yapılabilir. Ek ödemenin oran, usul ve esasları Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenir. Personele yapılacak ek ödemenin miktarı, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 200'ünü geçemez. Ek ödeme miktarı; görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, çalışma süresi, personelin sınıfı, kadro unvanı, derecesi ve atanma biçimi gibi kriterler ile personele aylık ve özlük hakları dışında ilgili mevzuatına göre yapılan diğer ilave ödemeler dikkate alınarak belirlenir. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Ek ödemeler personelin çalıştığı birim dikkate alınarak Bakanlık veya bağlı kuruluşların döner sermaye bütçelerinden ya da Genel Bütçeden aktarılan meblağlar ile yapılır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Çoğunluğunuz yok bir defa.

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Çoğunluğumuz da yok, evet.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - İçeriğine de katılmıyorlar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Şimdi, 23 üncü çerçeve maddeyi oylayacağım; ancak, komisyonun bir düzeltme talebi var.

Buyurun.

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Sayın Başkan, ek madde 3 metinden çıkarıldığından, ek madde numaraları yeniden teselsül ettirileceğinden, çerçeve 14 üncü maddenin (a) bendindeki "ek 5" ibaresinin "ek 4", (c) bendindeki "ek 10" ibaresinin "ek 9", (i) bendindeki "ek 9" ibaresinin "ek 8" olarak düzeltilmesi gerekmektedir.  Maddenin bu şekilde oylanmasını talep ediyorum.

BAŞKAN - Bu talebiniz zabıtlara geçti, dikkate alınacaktır.

Şimdi, 23 üncü çerçeve maddeyi tümüyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

24 üncü maddede 1 önerge var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 24 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Mustafa Çakır

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Samsun

İstanbul

 

Fahrettin Poyraz

 

Ahmet Yeni

 

Bilecik

 

Samsun

"Madde 24- 2872 sayılı Kanunun 16, 21, 22 ve Kanuna 3301 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile eklenen ek maddesi yürürlükten kaldırılmıştır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım efendim?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ek Madde 1, 3301 sayılı Yasa ile 2872 sayılı Yasaya eklendiğinden, ifadenin düzeltilmesi için değişiklik yapılmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 24 üncü madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 1'de 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinde yer alan "altı ay" ibaresinin "bir yıl" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

İrfan Gündüz

Ali İbiş

Fahri Keskin

 

İstanbul

İstanbul

Eskişehir

 

Halil Özyolcu

 

Nur Doğan Topaloğlu

 

Ağrı

 

Ankara

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) -Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu sigortanın ülkemizde ilk defa uygulanacak bir düzenleme olması bakımından ve bu konudaki yurtdışı uygulamaların incelenmesi ve değerlendirilmesinde altı aylık sürenin yeterli olmayacağı düşünüldüğünden, süre uzatımı amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, geçici madde 1'i kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2'de 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Güldal Akşit

Köksal Toptan

 

Ankara

İstanbul

Zonguldak

 

Zeki Karabayır

 

Ali Yüksel Kavuştu

 

Kars

 

Çorum

"2872 sayılı Çevre Kanununun 9 uncu maddesinin (h) bendine aykırı tesisler, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde kapatılır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) -Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının çerçeve 6 ncı maddesiyle değiştirilen 2872 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendine yaptırım olarak bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Geçici madde 2'yi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici madde 2 kabul edilmiştir.

Geçici madde 3'ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 4'te 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde, son fıkrasında yer alan "bir ay" ibaresinin "üç ay" olarak değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki fıkranın son fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Ahmet Yeni

Ramazan Toprak

 

Hatay

Samsun

Aksaray

 

İmdat Sütlüoğlu

 

Asım Aykan

 

Rize

 

Trabzon

 "İşletmeye alma süreleri, iş termin planının Bakanlığa sunulmasın-dan itibaren; Belediyelerde nüfusu, 100.000'den fazla olanlarda 3 yıl, 100.000 ila 50.000 arasında olanlarda 5 yıl, 50.000 ila 10.000 arasında olanlarda 7 yıl, 10.000 ila 2.000 arasında olanlarda 10 yıl, organize sa-nayi bölgeleri ile bunların dışında kalan endüstri tesislerinde ve atıksu üreten her türlü tesiste 2 yıldır."

"Bu Kanunun 11 inci maddesi ile atıksu altyapı sistemlerinin ve ka-tı atık bertaraf tesisleri kurma yükümlülüğü verilen kurum ve kuruluşla-rın, bu yükümlülüklerini, bu maddede belirtilen süre içinde yerine getir-memeleri halinde; belediyelerde nüfusu, 100.000'den fazla olanlara 50.000 Türk lirası, 100.000 ila 50.000 arasında olanlara 30.000 Türk Li-rası, 50.000 ila 10.000 arasında olanlara 20.000 Türk Lirası, 10.000 ila 2.000 arasında olanlara 10.000 Türk Lirası, organize sanayi bölgelerinde 100.000 Türk Lirası, bunların dışında kalan endüstri tesislerine ve atıksu üreten her türlü tesise 60.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Atıksu arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf tesisinin belediyelerce yapılması büyük yatırım ve zaman gerektirdiğinden, işletmeye alma süreleri yeniden düzenlenmiştir. Belediyeler, organize sanayi bölgeleri, diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim yerlerinin Kanunla getirilen bu hükümden yararlanabilmeleri için başvuruda bulunması gereken bir aylık süre çok kısa olduğundan herkesin verilen sürede başvuruda bulunabilmesine imkân tanımak amacıyla süre uzatılmıştır.

Ayrıca, değiştirilen 20 nci maddedeki (z) bendi, geçici 4 üncü maddedeki süreler içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlara ceza öngörmektedir. Dolayısıyla, söz konusu süreler içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlara belirtilen cezalar uygulandıktan sonra (z) bendinin uygulama imkânı kalmayacaktır. Geçici bir duruma ilişkin yaptırım öngören (z) bendi geçici hüküm niteliğindedir. Bu nedenle (z) bendi 20 nci madde metninden çıkarılmış ve cezanın çıkış noktası olan geçici 4 üncü maddeye son fıkra olarak eklenmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Geçici madde 4'ü, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 5'i ekli listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 6'yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Tasarının tümünün görüşmeleri tamamlanmıştır.

Evet, şimdi, tasarının tümünü oylama sırası geldi; ancak, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, lehte bir söz isteği var.

Buyurun Sayın Birinç. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Kısa ve öz, inşallah…

ŞERİF BİRİNÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 871 sıra sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında lehte söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, Anayasanın 56 ncı maddesi "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek ve çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, devletin ve vatandaşların ödevidir" demektedir. Yani, çevreyi korumak, hem devlet hem vatandaşların bir görevidir. Burada, devlete de vatandaşlara da belirli görevler düşmektedir. Bunların birincisi, çevreyi kirletmemektir. İkincisi, kirletenlere mâni olmaktır. Üçüncüsü de, herhangi bir kirlilik meydana geldiyse, bunu bertaraf etmektir.

Değerli arkadaşlar, bugüne kadar çevreyle ilgili, Anayasa olmak üzere, değişik kanunlarda, değişik yönetmeliklerde, değişik koruyucu tedbirleri ortaya koyduk; ama, maalesef, zaman içinde bunları sağlayamadık, gerçekleştiremedik. Hatta, uluslararası bazda bazı kanunları da kabul ederek, bazı bölgelerin korunmasını uluslararası bazda taahhüt altına aldık; ama, maalesef, şahsî çıkarlar önplana çıktığı için, bunları da yeteri kadar yerine getiremedik.

Ben, bu ve benzeri kanunların hepsine lehte oy kullanacağımı belirterek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Birinç.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaklar.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22 nci Dönem Parlamentosu, tarihe geçecek bir adım attı ve dört dönemdir Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelip bir türlü yasalaşma imkânı bulamayan ve bugünkü pek çok sorunun kaynağı olarak gösterilen bir kanunu, Türkiye'nin bugünkü şartlarına ve Avrupa Birliği sürecine çok ciddî katkılar sağlayacağına inandığım bu düzenleme, dün ve bugün, siz değerli milletvekili arkadaşlarımızın katkılarıyla gerçekleşti. Sizlere teşekkür ediyorum.

Türkiye'de, elbette ki, her şeyin çözümü, sadece kanunlarla olmuyor, olması da mümkün değildir. Şimdi, Çevre Kanunu çıktı. Çevre Kanununun… Elbette ki, yarın sabahleyin sokağa çıktığınızda, bambaşka bir sokak görmeyeceksiniz. Yarın sabahleyin gün ışıdığında, derelerin daha farklı çağladığını, havanın birden kalitesinin değiştiğini, herkesin bütün alışkanlıklarını değiştirdiğini görmeyeceksiniz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok; ama, şimdi, bizim elimizde çok güçlü bir enstrüman, caydırıcı, hakikaten netice almaya muktedir olacağımız bir fırsat, bir imkân var artık. Burada yerel yönetimlere, burada sanayie, elbette ki, önümüzdeki süreçte belli süreler veriyoruz "iş termin planlarını bize getirin, sunun" diyoruz. Bununla alakalı da birtakım yaptırımlar elbette ki öneriyoruz, öngörüyoruz; ama, bir hususun altını çizmekte fayda var: Türkiye'de meselelerin çözümünde, bizim elimizi rahatlatacak, işimizi kolaylaştıracak en önemli şey kamuoyunun bilinçlenmesi. Burada, sadece, kanun koyucunun ve icra edenin değil, herkesin bu çorbada tuzunun olması gerektiğine inanması lazım. Ülkedeki yaşayan herkesin, ortak fakat farklı sorumlulukları olduğunu bilmesi lazım; ama, bu işin koordinasyonu, bu işin lokomotifi, bu işin takipçisi, öncelikli olarak, elbette ki bizim Bakanlığımızdır.

Bu kanunla birlikte, önümüzdeki süreçte sorumluluğumuzu belli kurumlarla, kuruluşlarla paylaşacağız. Çözümü kolaylaştırmak için onlarla işbirlikleri yapacağız. Bu işbirlikleriyle ve kamuoyunun bugünkü duyarlılıklarıyla, önümüzdeki sürecin daha büyük güzelliklere vesile olacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği üyesi olmuş son 10 ülkenin çevre bakanlıklarıyla, bakanlarıyla ve müzakereleri götüren müsteşarlarıyla, uzmanlarıyla yapmış olduğumuz görüşmelerde bize şunu da ifade ettiler: Çevre, hakikaten dünyada son derece girift ve zor bir başlıktır. Böyle bir konunun, takdir edersiniz ki, çözümü de kolay değildir.

Hani bir söz var: "Matematikteki hiçbir zor problemin kolay çözümü yok." İşte, burada, Avrupa Birliği üyesi olmuş Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Estonya ve diğerleri, pek çok, çevre konusunda Avrupa Birliğinden ilave geçiş süreleri almışlardır; yani, Avrupa Birliğine üye olacak standartları sağladılar; ama, Avrupa Birliğinin gelişmiş çevre standartlarına sahip ülkelerin seviyesine henüz gelememişler. Onun için, bazı bölümlerde, bazı sektörlerde, beş yıl, yedi yıl, on yıllık gibi süreler almışlardır. Türkiye, elbetteki, bu yatırımlarını gerçekleştirirken -rakamın büyüklüğünü, defalarca, milletin Meclisinin kürsüsünden sizlere ifade ettim; pek çok vesileyle de, bunu, kamuoyuyla paylaştık- önümüzdeki süreçte, herkesin biraz daha fedakârlık yapması lazım; belediye başkanının da fedakârlık yapması lazım, işadamının da fedakârlık yapması lazım, siyasetçinin de, ülkeyi her kademede yönetenin de daha fedakâr olması lazım. İşte, o zaman, bu meseleleri daha kolay çözebileceğimize inanıyor ve bugün verdiğiniz desteğin yarın da süreceğine, bugün, burada söylediklerimizi, popülizm yapmadan sizlere söyledim, dün de öyle söyledim, yarın da aynı politikaların takipçisi olacağımızı ifade ediyorum.

Sayın Başkana ve katkılarını gerek komisyonlarda ve gerekse Genel Kurulda bizlerden esirgemeyen değerli milletvekili arkadaşlarıma saygılarımı sunuyor ve teşekkür ediyorum. ( AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.12

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.48

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Yarım kalan işlerle ilgili işlemler tamamlandığından, şimdi kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.

1 inci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

BAŞKAN  - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7 nci sırada yer alan, Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

7.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1145) (S. Sayısı: 1112) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 1112 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz istekleri var.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel Tüketim Vergisi Kanunu ile Katma Değer Vergisi Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısı hakkında görüşlerimi açıklamak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

                          

(x) 1112 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının ana amacı,  halen var olmakla birlikte yasal dayanağı tartışmalı olan bir uygulamayı yasal dayanağa kavuşturmaktır. Yaklaşık on yıldır süregelen uygulamaya göre, yurt dışına yapılan ticarî eşya taşımacılığında taşıma maliyetlerinin azaltılması amacıyla, sınır kapılarında, çıkış kapılarında, bu ticarî eşyayı taşıyan araçlara vergisiz olarak -yani, Özel Tüketim Vergisiz ve Katma Değer Vergisiz olarak- mazot verilmesi vardır. Bu uygulama, on yıldan bu yana vardır; ancak, Gümrük İdaresinin yeni açılan gümrük kapılarında bu uygulamanın olup olamayacağı konusundaki tereddütü üzerine, hükümet tarafından bu tasarı hazırlanmış ve bu tereddütlerin giderilmesi amacıyla, uygulama, bu tasarıyla ciddî bir yasal dayanağa kavuşturulmak istenmiştir.

Tasarının bu bölümü, var olan uygulamadaki tereddütü gidermeye yöneliktir; ama, tasarıda olmadığı halde, Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarıya eklenen bir hüküm daha vardır. Bununla amaçlanan ise, transit taşımacılıkta, aracın iki sınır kapısı arasında katedeceği mesafe dikkate alınarak, yine taşıma maliyetlerinin ucuzlatılması, düşürülmesi amacıyla, bu araçlara da, bu ticarî eşyayı taşıyan TIR veya kamyon gibi araçlara da, yine vergisiz olarak -yani, KDV'siz ve ÖTV'siz olarak- mazot verilmesi uygulaması olanağı getirilmiştir. Bu, tasarının yeni bir hükmüdür, hükümet tasarısında yoktur. Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmaları sırasında, Türkiye'nin transit ticaretteki konumu dikkate alınarak, Trabzon, Mersin gibi limanların transit ticarette taşıdığı önem dikkate alınarak, taşıma maliyetlerinin ucuzlatılarak, ilgili ülkelerin, bu limanları vasıta kılmak suretiyle ithalat yapan ülkelerin, İran gibi, Gürcistan gibi, güneydoğudaki diğer komşularımız gibi ülkelerin ithal maliyetlerinin de düşürülerek, onlara gidecek olan maldaki taşımadan kaynaklanan maliyetin düşürülerek, Türkiye'nin bu alanda bir avantaj sağlaması amaçlanmıştır.

Bu düzenlemeyi, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerdik, yine, İktidar Partisi Grubuna mensup milletvekillerimiz de bu öneride bulundu ve iki önerinin buluşması sonucu, bu güzel düzenleme tasarıya girmiştir.

Değerli arkadaşlar, tasarı, esas olarak bunları düzenlemektedir. Tasarının getirmiş olduğu olanak sınırsız bir olanak değil, transit ticarette iki sınır kapısı arasında katedeceği mesafe dikkate alınarak, o aracın standart deposuyla sınırlı olmak üzere vergisiz mazot verilmesi imkânı vardır. Türkiye'den yurt dışına yapılacak olan nakliyelerde de, yine, aracın standart deposuyla sınırlı olmak üzere mazot verilmesi olanağı söz konusudur. Standart depo da, henüz tanımı yapılmamış olmakla birlikte, yaklaşık 550 litre düzeyinde bir mazotu alan depodur.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin, karayolu taşımacılığında çok önemli bir üstünlüğü vardır. Bugüne kadar, Türkiye, ulaşım politikasında karayoluna ağırlık vermiştir. Karayoluna ağırlık vermesinin doğal sonucu olarak da, Türkiye'de karayolu taşımacılığı son derece gelişmiştir; ancak, Türkiye, karayolu taşımacılığındaki bu avantajını, maalesef, uluslararası ilişkilerde kullanamamaktadır.

Türkiye, bilindiği gibi, 1996 yılında gümrük birliği uygulamasına geçmiştir. Nihaî hedefi Avrupa Birliği olan Türkiye'nin, bu nihaî hedefe ulaşmada atmış olduğu çok önemli adımlardan birisi, gümrük birliği uygulamasına dahil olmasıdır. Bu uygulama, 1996 yılında başlamıştır; ancak, Türkiye, 1996 yılında gümrük birliğine girerken, o sırada, gümrük birliğine girmiş olması nedeniyle, normal olarak kazanmış olması gereken bir hakkını, maalesef, bugüne kadar kullanmamıştır veya kullanamamıştır veya Türkiye'nin bu hakkı kullanması engellenmiştir.

Avrupa Birliğinin hedefi nedir; malların, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşacağı bir ortamın, bir coğrafyanın yaratılmasıdır. Yine, bunun öncesinde, bizim de dahil olduğumuz gümrük birliğinin hedefi nedir; malların serbest dolaşımının sağlanmasıdır. Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşmasıyla malların serbest dolaşımını sağlarken, gerek kendi mallarının gerek Avrupa Birliğine mensup üye ülkelerin mallarının serbest dolaşım olanağını sağlarken, bu malları taşıyacak olan araçların serbest dolaşım olanağı Türkiye'ye sağlanmamıştır.

Değerli arkadaşlar, bu, son derece önemli bir konudur. Bu kadar önemli bir konuda, karayolu taşımacılığındaki maliyetlerin ucuzlatılması gibi bir önemli konuda, Türkiye, avantaj sağlamaya çalışırken, öte tarafta, uluslararası taşımacılıkta, Avrupa Birliğiyle olan taşımacılıkta Türkiye'nin bu engellerle karşılaşması, gerçekte, Türkiye'nin sadece karayolu taşımacılığına bir engel değil, Türkiye'nin ihracatına karşı konulmuş bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, bu engeli, bugün nasıl aşmaya çalışmaktadır; bu ülkelerle ikili görüşmeler yapmak suretiyle sağlamış olduğu kotaları kendi karayolu taşımacılarına, nakliyecilerine kullandırtmaktadır.

Görüşmelerle Türkiye iki tip kota sağlıyor, transit kotalar sağlıyor transit ticarette kullanmak üzere ve yine, eğer transit ticaret söz konusu değilse, transit taşımacılık söz konusu değil de doğrudan iki ülke arasında bir taşımacılık söz konusuysa, bunu da, ikili anlaşmalarla, ikili kotalarla çözmeye çalışmaktadır. Bu kotaların bitmesi halinde, Türkiye, karayoluyla taşımayı yapamamakta; bu kotalara ilave olarak kota alabilmek için ilgili ülkelerin kapısını, tabiri caizse, aşındırmaktadır. Değerli arkadaşlar, bu, hiç hoş bir uygulama değildir, doğru bir uygulama değildir. Esasen, bu uygulama, Avrupa Birliğine üye ülkelerin Türkiye'ye layık gördüğü, müstahak gördüğü bu uygulama uluslararası anlaşmalara da aykırıdır.

Uluslararası anlaşmalardan GATT anlaşması, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Birliği Anlaşmasının 5 inci maddesi, esasen, transit taşımacılığı güvence altına almıştır. Bu anlaşmaya taraf olan bütün ülkeler açısından transit ticaret serbesttir. 5 inci madde aynen şöyle demektedir değerli arkadaşlar: "Transit taşımalar için en elverişli olan güzergâhlar kullanılmak suretiyle her bir âkit tarafın toprakları üzerinden transit serbestisi vardır." Ancak, GATT Anlaşmasının 5 inci maddesinin Türkiye'ye sağladığı olanak, maalesef, Türkiye tarafından kullanılamamakta veya Avrupa Birliğine üye ülkeler, Türkiye'nin bu hakkı kullanmasına engel olmaktadır. Türkiye'nin ihracatının yüzde 60'ı Avrupa Birliği ülkeleriyledir ve bu ihracatın yüzde 60'ı da karayoluyla taşınmaktadır değerli arkadaşlar. Karayolu taşımacılığının ne kadar önemli olduğunu, sanırım, bu rakamlar ortaya koyuyordur.

Şimdi, Türkiye, Avrupa Birliğine üyelik sürecinde müzakerelerini yaparken Türkiye'ye Güney Kıbrıs'la ilgili olarak öne sürülen bir gerekçe vardır; "siz, mademki Avrupa Birliğine üye ülkesiniz, üye olmak istiyorsunuz, gümrük birliğine üye olmuşsunuz, şimdi üyelik tarihi aldınız, müzakereler başladı, tarama süreci başladı; siz, bu çerçevede mademki malların serbest dolaşımını da kabul ettiniz, bu malları taşıyan gemilere limanlarınızı açmak zorundasınız" denilmektedir. Türkiye'ye bu denilirken, aynı ülkeler, Türkiye'ye yıllardır Gümrük Birliği Anlaşmasıyla Türkiye'nin kazanmış olduğu malları taşıyacak araçların serbestçe seyahat edebilmesi, serbestçe gidebilmesi olanağını Türkiye, maalesef, kullanamamaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu tasarıyı görüşürken bu sorunları da, hem sizlerin hem Sayın Bakanın, hükümetin bilgisine sunmak istedim. Bu, esasen, 96 yılında Türkiye'nin kazanmış olduğu bir haktır. 96 - 2006; on yıl geçmiştir. On yıl gecikmeli olarak Türkiye'nin gündemine tekrar bu sorunu taşımak, bu sorunu çözmek zorundayız diye düşünüyorum.

Bizim ihracatta en büyük avantajımız Çin'e karşı, Uzakdoğu ülkelerine karşı en büyük avantajımız maliyet değil değerli arkadaşlar; maliyetler konusunda bizim o ülkelerle herhangi bir şekilde yarışma şansımız, maalesef, yok. Bizim en büyük avantajımız, Avrupa Birliğine olan coğrafî yakınlığımızdır. Bu yakınlığımızı eğer karayolu taşımacılığında kotalarla engellenmek suretiyle kullanamazsak, biz, maalesef, ihracatta arzu ettiğimiz seviyeye gelemeyiz. Konu, sadece karayolu taşımacılarının sorunu değildir, Türkiye'nin ihracatının sorunudur. Tabiî ki, tasarı, doğal olarak bu konularda herhangi bir düzenleme yapmıyor. Tasarının düzenlemesi, biraz önce belirttiğim gibi, karayolu taşımacılığında maliyetleri düşürerek Türkiye'nin biraz daha avantajlı bir konuma gelmesi, transit ticareti patlatacak olan birtakım limanların da -Trabzon, Mersin gibi, bu limanlarda- bu avantajı kullanmak suretiyle, hem bölge ekonomisinin hem Türkiye ekonomisinin canlanmasıdır.

Değerli arkadaşlar, konumuz Özel Tüketim Vergisi olunca, ister istemez, Özel Tüketim Vergisi alanındaki bazı gelişmeleri de sizlerin dikkatine sunma ihtiyacı duyuyorum. Özel Tüketim Vergisi, hükümetin çok ilgi duyduğu bir vergi olmuştur. Rakamlara bakılırsa, hükümetin vergi önlemleri çok büyük ölçüde Özel Tüketim Vergisi üzerine yoğunlaşmıştır. Özel Tüketim Vergisiyle ilgili olarak bu hükümet döneminde yapılmış olan artışları, geçen konuşma vesileleriyle sizlerin dikkatine sunmuştum. Nominal artışları, rakamsal artışları, enflasyonun etkisini dikkate almaksızın, sizlerin dikkatine sunmuştum. Yüzde 70'ler, 80'ler düzeyinde artışlar söz konusu olmuştur değerli arkadaşlar, bu hükümet döneminde Özel Tüketim Vergisi oranlarında ve Özel Tüketim Vergisi gelirlerinde.

Bunu bir an için bir başka türlü değerlendirmeyi de düşünelim değerli arkadaşlar. Enflasyonun da etkisini ihmal ederek, Türkiye'de işte üç dört yıldır sürekli var olan büyümeyi de ihmal ederek, gerçekte artış oranı ne olmuştur ona bakalım. Ben, bugünkü konuşma vesilesiyle o rakamları sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. Bunun için kullanacağım ölçü vergi gelirlerinin millî gelire oranı nedir, Özel Tüketim Vergisi gelirinin millî gelire oranı ne olmuştur onları sizin dikkatinize sunmak istiyorum.

Bakın, hükümetin 2003 yılında işbaşına gelmesinden hemen önce, 2002 sonunda Özel Tüketim Vergisi hâsılatının millî gelire oranı -millî gelir olarak gayri safî millî hâsılayı alıyorum- yüzde 4,9 olmuştur. 2003'te bu oran hemen yüzde 6,2'ye çıkmıştır ve bu oranın altına düşmemiş, 2005'te 6,8'e gelmiş, 2006'da da bu oranın gerçekleşmesini hükümet öngörmüştür.

Bakın, reel olarak Özel Tüketim Vergisindeki artış yüzde 36'dır; enflasyonu falan ihmal ettim, hepsini ihmal ettim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Hamzaçebi, petrol fiyatlarındaki artışı dikkate alıyor musunuz?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Arkadaşımız oradan soruyor, "petrol fiyatlarındaki artışı dikkate alıyor musunuz?.." Ben, akaryakıt ürünlerinin satış fiyatını kastetmiyorum. O satış fiyatı içinde verginin payı nedir, siz vergiyi nereden almış nereye getirmişsiniz?.. Ayrıca, en son IMF raporu yayımlandı; hatırlayacaksınız, IMF'nin raporunda denilen şudur: Türkiye, dünyanın en pahalı benzinini tüketmektedir. Bu en pahalı benzin, hükümetin, benzin fiyatlarına zam yapmadım dediği dönemde olmuştur değerli arkadaşlar. Sorunuza cevaben Sayın Elitaş, size bildiriyorum.

Ayrıca, bakın, bunun alt unsurlarına bakalım, Özel Tüketim Vergisinde petrol ürünlerini bir kenara bırakalım. Bakın, motorlu taşıt araçlarındaki Özel Tüketim Vergisini yüzde 0,16'dan alıp yüzde 0,81'e çıkarmışsınız, yüzde 506 artış reel olarak; yani, enflasyonu ihmal ediyorum. Alkollü içkiler ve sigaradaki artış nedir biliyor musunuz; 2002'de yüzde 0,73'ten 2005'te 1,78'e, 2006'da 2,04'e çıkarıyorsunuz. Buradaki artış da yüzde 143 değerli arkadaşlar, buradaki artış reel olarak yüzde 143.

Bunları neden veriyorum; buradan bir yere geleceğim değerli arkadaşlar. Bunu, sadece, hükümet bu vergiye çok aşırı yüklendi, işte, milletimiz bunu bilsin amacıyla bunu söylemiyorum. Tabiî ki, işin bu yönünü milletimiz, bizi izleyenler ve sayın milletvekillerimiz bilmek durumunda; ama, Özel Tüketim Vergisini, akaryakıt ürünlerindeki Özel Tüketim Vergisine bu kadar olağanüstü ölçüde yüklenilmesinin sonucu, Türkiye'de benzin tüketimi resmî kayıtlara göre düşmüş gözüküyor değerli arkadaşlar. Bunu, bir veya iki kez daha bu kürsüden sizlere anlatmaya çalıştım, bir kez daha vermek istiyorum.

Bakın, Türkiye'de 94 yılında benzin tüketimi 3,6 milyon tonken, bu tüketim 98 yılında 4,5 milyon tona çıkmış. Bugünkü tüketim nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlar; 2005 yılı tüketimi 2,7 milyon ton. Türkiye 94 yılında tükettiği benzinden daha az benzin tüketmiş gözüküyor. Rakamlar, değerli arkadaşlar, resmî kurumların rakamlarıdır. Rakamları yıllar itibariyle vereyim; 94 yılındaki 3,6 milyon, 98'de 4,5 milyon tona çıkmıştı. 99 kriz yılıdır, 4,3 milyon tona düşmüş. 2000 yılında 3,7 milyon ton; 2001, 3,1; 2002, 3,1; 2003, 2,8; 2004, 2,9; 2005, 2,7 milyon değerli arkadaşlar. Akaryakıtta bu kadar ağır verginin olması, sonuçta, milletin bir şekilde vergisiz akaryakıt tüketmesi gibi bir sonucu bu ekonominin önüne getirip koymuştur. Bundan hükümetin kaybı, sadece vergi olarak kaybı, değerli arkadaşlar, 5 milyar dolardır.

Bakın, aynı dönemde araç sayısı ne oldu; 94 yılında Türkiye'de -sadece otomobil sayısını veriyorum ben size- 2 800 000 otomobil varken, 2005 yılında 5,7 milyon otomobil olmuş. Otomobil sayısında yüzde 102 oranında artış var.

Değerli arkadaşlar, diyeceksiniz ki, otogaz tüketmeye başladı; otogaz rakamları da bunu açıklamıyor. Bakın, 2000 yılını veriyorum, 2000 yılında otogaz tüketimi 2,5 milyon metreküp, 2005'te de 2,6 milyon metreküp. Otomobillerin benzin ve otogaz tükettiğini varsayalım, ikisini toplayarak  ben size bir rakam vereyim; 2000 yılında bir otomobil 1 700 litre benzin ve otogaz tüketirken, 2005 yılında 1 074 litre benzin ve otogaz tüketiyor gözüküyor. Değerli arkadaşlar, hükümet, bu rakamın, bu tablonun üzerine gitmek zorundadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetin bir uygulamasından söz etmek istiyorum. Hükümetimiz, 2004 yılı başında denizcilik sektörünü teşvik amacıyla, bu sektöre vergisiz mazot verilmesi uygulamasını başlatmıştır. Kimlere veriliyor; deniz taşımacılığı yapanlara, yük taşımacılığı yapanlara, yolcu taşımacılığı yapanlara ve balıkçılara. Balıkçılarda olay sosyal amaçlıdır, gayet doğru bir uygulamadır.

Yine, yolcu taşımacılığında, yolcu taşıma maliyetlerinin düşürülmesi hedeflenmiştir. Burada, sonuçta kaç yolcu taşınmıştır gibi bir sonuçla ilgilenmek doğru değil; ama, yük taşımacılığındaki amaç, yük taşımacılığının maliyetini indirmek suretiyle yük taşımacılığında artış sağlamaktır; ama, rakamlara bakıyoruz, Türkiye'de 2004 yılından bu yana denizyoluyla yapılan yük taşımacılığında artış değil, azalış var değerli arkadaşlar. 2003 yılında 5 300 000 ton yük taşınırken, 2004 yılında, bu uygulamanın, vergisiz mazot uygulamasının başladığı ilk yılda,  sadece 50 000 tonluk artış olmuş, 5 350 000 ton. 2005'te Devlet Planlama Teşkilatının rakamlarına göre, 5 095 000 ton yük taşınacak gözüküyor; 2005 yıl sonu tahmini DPT'nin. Bir önceki yıla göre, 2004 yılına göre azalış var, artış yok. Peki, bizim hedefimiz yük taşımacılığının maliyetini düşürmek suretiyle bu taşımacılığı artırmak değil miydi; ne oldu, bu hedefe ulaşamadık mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, toparlıyorum.

Uygulamadan yararlanan gemi sayısına baktığımızda, 2004 yılında 4 875 gemi yararlanırken, 2005 yılında 5 706 gemi yararlanmış bu uygulamadan. Uygulamadan yararlanan gemi sayısı 1 000 artıyor; ama, taşınan yük miktarı azalıyor. Bunu da, her vesileyle, akaryakıt üzerindeki vergi yükü ve akaryakıttaki vergiden vazgeçmek suretiyle verilen teşviklerin hedefine ulaşıp ulaşmadığını kontrol edebilmek, izleyebilmek açısından, hükümetimizin ve siz sayın milletvekillerinin dikkatine sunuyorum. Bu vesileyle tekrar dikkate sunmayı bir görev sayıyorum değerli arkadaşlar. Bu tablo, taşınabilir bir tablo değildir.

Şimdi duyuyorum, şu görüştüğümüz tasarıyla ilgili olarak, transit ticaretin kapsam dışına çıkarılması yönünde hükümetin bir düşüncesi olduğunu duyuyorum. Umarım yanılırım; ama, şu tabloya hükümet herhangi bir önlem almazken, transit taşımacılıkta Plan ve Bütçe Komisyonunda getirilen olanağı eğer hükümet bu tasarıdan çıkarırsa, bunu, Yüce Meclise, milletimize izah etmekte çok zorlanacaktır diye düşünüyorum. Umarım, bu düşüncemde, bu duyumlarımda yanılırım, hükümetimiz böyle bir yola gitmez; transit ticaret, tasarıda olduğu gibi yasalaşır ve transit ticaretteki taşıma maliyetlerini Türkiye düşürmek suretiyle bazı liman kentlerimizin kalkınması, gelişmesi olanağı sağlanmış olur.

Sözlerimi burada bitiriyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

AK Parti Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Abdullah Erdem Cantimur; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ihracatçımızı ve ihraç malı taşıyan nakliyecimizi desteklemek amacıyla bu tasarı huzurlarınıza getirilmiştir. Bu tasarıyla, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 7 nci maddesine 7/A maddesi ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 14 üncü maddesine 3 numaralı fıkra eklenmek suretiyle düzenleme yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemeyle, yurt dışına yapılan ticarî mal taşımacılığında oluşan maliyetlerin azaltılması, ülkemizin ihracatının ve ihracatçısının desteklenmesi, ihracatçımızın nakliye maliyetlerini düşürerek rekabet imkânlarının artırılması amaçlanmaktadır.

Bu çerçevede, ihraç malı taşıyan kamyon ve çekicilerin yurt dışına çıkışlarında -Bakanlar Kurulunca belirlenecek yerlerdeki çıkış kapılarından veya gümrük antrepolarından- araçların standart depolarıyla sınırlı olmak üzere, Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi istisnası kapsamında motorin alımlarına imkân sağlanmaktadır. Yani, ihraç malı taşıyan taşıtlara Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi almadan akaryakıt satışı, motorin satışı yapılacaktır. Dolayısıyla, ihracatçı veya ihracat malı taşıyan nakliyeciler yüzde 54,2 oranında daha ucuz motorin alma imkânlarına sahip olacaklardır.

Yine, ayrıca, 3 üncü maddeyle, sınır kapılarındaki yetkili motorin satıcıları da, bu motorini, edinme bedellerinin yüzde 8'inden daha fazla kâr koymamak suretiyle satabileceklerdir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hükümetimiz, yıllardan beri vergi yükü altında ezilen milletimizi ve bazı sektörleri korumak için vergi indirimleri yapmaktadır. Hepinizin de bildiği gibi, bu hem dolaylı vergilerde hem de dolaysız vergilerde yapılmaktadır.

Dolaylı vergilere örnek verecek olursak, bugün, ilaçta Katma Değer Vergisi oranı yüzde 8'e düşürülmüştür yüzde 18'den. Yine, eğitimde Katma Değer Vergisi yüzde 18 iken yüzde 8'e indirilmiştir. Tekstil, konfeksiyon, ayakkabı gibi ürünlerde de Katma Değer Vergisi oranı yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmiştir. Yine, bazı temel gıda maddelerinde Katma Değer Vergisi oranı yüzde 18'den yüzde 8'e, bazılarında yüzde 1'lere kadar indirilmiştir.

Yine, sağlık sektöründe bazı mal teslimlerinin Katma Değer Vergisi oranı ise, yüzde 18'den yüzde 1'e indirilmiştir.

Dolaysız vergilerde de, bu üçbuçuk yıllık süre içerisinde sürekli indirimler yapılmıştır. Örneğin, Kurumlar Vergisi oranı yüzde 33 iken, önce yüzde 30'a, şu anda komisyonlarda görüşülmekte olan yeni tasarıyla da Kurumlar Vergisi oranımız yüzde 20'ye indirilecektir; yani, Kurumlar Vergisinde yüzde 61 oranında bir vergi indirimi yapılmış olacaktır. 10 000 YTL kâr eden bir kurum, eski yasaya göre 3 300 YTL Kurumlar Vergisi ödemesi gerekirken, Kurumlar Vergisi yüzde 20'ye indirildikten sonra 2 000 YTL vergi ödeyecek; yani, 1 300 YTL daha az Kurumlar Vergisi ödeme imkânına sahip olacaktır.

Yine, diğer taraftan, kazançlarını beyan eden gerçek Gelir Vergisi mükelleflerinin vergi tarifesi -geçtiğimiz ay, Gelir Vergisi Kanunun 103 üncü maddesinde değişiklik yapıldı- 5 puan indirilmek suretiyle, yine bir vergi indirimi yapılmıştır. Yani, burada yapılan vergi indiriminin yaklaşık oranı yüzde 25 civarındadır. Yine, burada, 5 000 YTL kâr beyan eden bir gerçek Gelir Vergisi mükellefi, 1 000 YTL yerine 750 YTL vergi ödeme imkânına sahip olmuştur.

Yapılan bu vergi indirimleriyle, esnafımızın vergi yükü azaltılacak ve tüketicimizin alım gücü de o oranda artırılmış olacaktır. Yıllardan beri milletimizin sırtına yüklenen ağır vergi yükünü, üçbuçuk yıldan beri, milletimizin sırtından indirmeye gayret gösteriyoruz ve bundan sonra da, hükümetimizin bu konuda, vergileri indirme konusunda da azamî gayret göstereceğini burada ifade etmek istiyorum.

Bu tasarı da, ihraç malı taşıyan nakliye araçlarına, Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi ödemeden, sınır kapılarından, belli akaryakıt istasyonlarından akaryakıt alma imkânı vermektedir.

Ben, bu tasarının ülkemize, nakliyecilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Cantimur.

Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun efendim.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1112 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, devletler, var oldukları günden beri sağlık, savunma ve adalet gibi temel görevlerini yerine getirebilmek için birtakım gelirlere ihtiyaç duymuşlardır. Bu gelirlerin başında da vergiler gelmektedir. Zora dayalı ve karşılıksız alınan vergilerin ekonomik hayata etkileri her zaman tartışma konusu olmuştur. Bir ülkede uygulanan vergi politikalarında, o ülkenin malî idaresinin gücü ve örgütlenme biçimiyle, devletin gelişmişlik düzeyi belirgin rol oynamaktadır.

Vergiler, genellikle gelir, harcama ve servet üzerinden alınır. Özel Tüketim Vergisi, harcamalar üzerinden alınan vergiler grubunda bulunmaktadır.

Yansıma derecesi ve bireyin geliriyle ilişki kurulabilmesi gibi kriterler açısından vergileri dolaylı vergiler ve dolaysız vergiler olarak ayırmak mümkündür. Gelir ve servet üzerinden alınan vergiler dolaysız vergiler olarak adlandırılırken, konumuzu teşkil eden Özel Tüketim Vergisinin de içinde bulunduğu harcamalar üzerinden alınan vergiler ise, dolaylı vergiler olarak adlandırılır.

Türkiye'de KDV'nin kabulüyle dolaylı vergi sisteminde yapılan düzenlemenin ardından ÖTV geliştirilmiş, bu düzenlemeyle, dağınık olan yapının toparlanması amaçlanmıştır; ÖTV'nin mevzuatımıza dahil edilmesinde önemli bir etki yapmıştır. Devletin gelirle doğrudan ilişkisi olan vergilerin yanında, dolaylı vergi türündeki Özel Tüketim Vergisine neden ihtiyaç duyduklarını açıklamaya çalışan farklı görüşler vardır. Bunlardan birisi, Özel Tüketim Vergisinin sosyal refahı artıracağı görüşündedir; fakat, Özel Tüketim Vergisinin sosyal refahı artırabilmesi için Gelir Vergisinin yapısı, etkinlik ve adalet yönünden optimal olmamalıdır.

Özel Tüketim Vergisinin bir diğer gerekçesi dışsallıklardır. Alkollü içki, tütün ve çevre kirliliği doğuran malların dengelenmesi gerektiği düşüncesine hizmet eder.

Özel Tüketim Vergisinde uygulanan oran ve seçilecek mallar, amaçlara ulaşma konusunda önemlidir.

Gelişmiş ülkelerde tütün, sigara ve alkollü içkilerden alınan ÖTV, azgelişmiş ülkelerde gelir adaletini sağlamak için genellikle gelir seviyesi yüksek bireylerin tercih ettiği lüks mallardan da alınmaktadır; fakat, genelde bu tür vergiler, talep esnekliği düşük mallardan alınmaktadır. İşte, bu nedenle ÖTV, gelir dağılımını ve vergilemede adalet prensibini olumsuz etkilemektedir.

Türkiye'de Özel Tüketim Vergisinden önce uygulanan Gider Vergileri ve 1970 yılında Finansman Kanunu ile uygulamaya konulan İşletme Vergisi de Özel Tüketim Vergisi özelliği taşımaktadır.

Özel Tüketim Vergilerinin tarihi bayağı eskilere dayanmaktadır. Özel Tüketim Vergisi türündeki vergiler az gelişmiş ülkelerde uygulama alanı daha geniş olan vergilerdir; çünkü, dolaysız vergiler ve genel tüketim vergilerinin uygulanması, güçlü ve örgütlenmesi yaygın bir malî idareyi gerektirmektedir. ÖTV uygulaması üzerinde çokça duran bir yönetim, malî idarede esaslı değişiklikler yapmak niyetinde değildir; amaç, günü kurtarmaktır.

Özel Tüketim Vergisi, esas olarak, lüks mallar ile alışkanlık yapan keyif verici maddeleri hedef almakla beraber, bazı durumlarda geniş ölçüde sanayi ürünü ve hizmetlerini de kapsama almak suretiyle âdeta genel bir tüketim vergisi görünümünü kazanmaktadır.

Gümrük birliğinde dolaylı vergiler alanında sadece ayırımcılık yapmama ilkesine uymamız yeterliyken, 1999 yılında Helsinki Zirvesinde ülkemizin Avrupa Birliğine aday adaylığının kabulüyle ilişkilerimiz yeni bir boyut kazanmış, bu alandaki mevzuatımızın Topluluk düzeyinde uygulanan mevzuata uyumlulaştırılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Gümrük birliğine geçişle birlikte, Avrupa Birliği ve Avrupa Serbest Mübadele Birliği ülkelerinden yapılan sanayi ürünü ithalatında Gümrük Vergileri ve ithalden alınan her türlü vergi, fon, eş etkili vergi gibi uygulamalar kaldırılmıştır. Bu kapsamda ithalatta, Gümrük Vergisi ve Toplu Konut Fonu da dahil olmak üzere, tüm malî yükümlülükler kaldırılmıştır. Ayrıca, üçüncü ülkelerden yapılan ithalatta da Birliğin ortak gümrük tarifesi uygulanmaktadır. Böylece, devletin, ithalatta önemli bir gelir kaybı ortaya çıkmıştır.

Türkiye'de yıllardır uygulanan ÖTV mahiyetindeki vergiler Avrupa Birliği mevzuatına uyum sürecinde bir araya getirilerek ÖTV Kanunu adı altında birleştirilmiş, 2002 yılında yürürlüğe girmiştir. Toplam vergi gelirleri arasında yüzde 30'lara ulaşan oranıyla her geçen gün önemini artıran ÖTV, vergiye tabi mal ve mükellef sayısının azlığı nedeniyle, malî idare tarafından yürütülmesi kolay, buna karşılık hâsılatı yüksek bir vergi türü olarak bilinir. ÖTV, dolaylı bir vergi türü olduğundan, vergi artışları gelir dağılımını olumsuz yönde etkilemektedir.

AK Parti Hükümeti, gelir dağılımıyla ilgili gerçekleri hep gözardı etmektedir ve bu yönüyle, sorumsuz, duyarsız bir hükümet olma özelliğini göstermektedir.

Gelir dağılımında eşitliği sağlamak ve Anayasanın 73 üncü maddesinde belirtildiği üzere, bireylerden ödeme gücü oranında vergi alınmasını sağlamak için, toplam vergi gelirleri içinde dolaylı ve dolaysız vergi ağırlıklarına dikkat edilmelidir. Gelişmiş ülkelerde, toplam vergi gelirlerinin büyük bir bölümünü Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi gibi dolaysız vergiler oluştururken, gelişmekte olan ülkelerde ve az gelişmiş ülkelerde, KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin payı, dolaysız vergilere oranla daha fazla olmaktadır. Türkiye'de de, Temmuz 2004 yılı itibariyle, toplam vergi gelirlerinin yüzde 71'i dolaylı vergilerden, geri kalan yüzde 29'u ise dolaysız vergilerden meydana geldiği belirtilmiştir.

ÖTV türü vergilerin gelir dağılımı adaletsizliğine hizmet ettiği gerçeği, artık tartışma götürmez hale gelmiştir. Hükümetin duyarsızlığı devam etmektedir. Bu, ÖTV'nin mantığından kaynaklanan sorunların bir özetidir. Bir de ÖTV uygulamasından kaynaklanan sorunlar vardır ki, bunlar, öyle, internet üzerinden beyanname göndermekle falan aşılacak gibi değildir.

Son olarak şunları söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Bu hükümetin maliye yönetim anlayışının özeti, yüzeysellik, günü kurtarmayla sınırlı bir anlayış ve Türkiye'nin yarınlarına, adalet anlayışına duyarsızlıktır. Adil ve dengeli bir vergi düzeni için, herhalde, Anavatan Partisi İktidarını beklemek gerekecektir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de Anavatan İktidarıyla yeni bir çağ atlayacağız inşallah.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Siz kendinizi avutun; bir daha gelemeyeceksiniz.

BAŞKAN - Şahısları adına, Düzce Milletvekili Sayın Fahri Çakır.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım adıma söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, günümüzde uluslararası rekabetin hızla arttığı bir dönemde, ihracatın ülke ekonomisi yararına düzenlenmesi, desteklenmesi ve gelişmesinin sağlanması, firmalara rekabet gücünün kazandırılması amacıyla yeterli malî desteğin verilmesi ve dışticaretin artırılmasına ilişkin olarak bu çalışmaların yapılması, hiç şüphesiz icap etmekteydi.

Yurt dışına yönelik yapılan ticarî mal taşımacılığındaki taşıma maliyetlerinin azaltılması ve bu nedenle, ihracata ve taşımacılık sektörüne yönelik devlet desteğinin sağlanması amacıyla bu tasarı hazırlanmış durumdadır.

Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, ülkemizde yurtiçi taşımacılığının yüzde 95'i, uluslararası taşımacılığın ise yüzde 35'i karayoluyla gerçekleşmektedir. 2003-2005 yılları arasında, hükümetimiz, üç yıldır kesintisiz büyüyen ülkemiz ekonomisinde enflasyonu kontrol altına almış, millî gelirini toplamda yaklaşık yüzde 100 oranında artırarak,  2005 yılı sonu itibariyle kişi başına 5 000 dolar seviyelerine ulaştırmış durumdadır.

Yurtiçi talebin canlı olmasının yanı sıra, yapılan özverili çalışmalar neticesinde, dünyadaki ekonomilerle bütünleşmeye devam edilmiş, ihracatımız 31 milyar dolardan 72,5 milyar dolar mesabesine yükseltilmiştir.

2005 yılında Türkiye açısından en önemli milat, hiç şüphesiz, 3 Ekimde Avrupa Birliğiyle yaşanmış ve bu tarihten sonra, ulaştırma politikalarının Avrupa Birliği normlarına uygunluğu büyük önem kazanmıştır. Avrupa Birliğinde taşımacılık sektörünün payı gayri safî millî hâsılanın yüzde 7'sini, enerji tüketiminin yüzde 30'unu ve yine, istihdamın yüzde 7'sini oluşturmaktadır. Bu nedenledir ki, taşımacılık alanındaki düzenlemeler, Birliğin, ekonomik, istihdam, rekabet, sosyal ve çevre politikaları açısından önemli bir yerini işgal etmektedir. Avrupa Birliğinin 30 000 sayfadan oluşan müktesebatının yaklaşık yüzde 10'unun taşımacılığa ilişkin olduğu, hiç şüphesiz, hafızalardadır.

Ülkemizde  uluslararası  karayolu  taşımacılığına  uygun  araç  filosunun  toplam  kapasitesi 1 130 000'e ulaşmış durumdadır. Ayrıca, ithalat ve ihracat noktasında, karayoluyla, 2004 yılı itibariyle 20 000 000 ton yük taşınmış bulunmaktadır. Değerli arkadaşlar, ülkemizde, Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü verilerine göre, eşya taşımasında kullanılan kamyon, kamyonet ve diğer araçların sayısı,  Türkiye'nin ihtiyacının yaklaşık  2,5 katıdır. Aynı verilere göre,  eşya taşıyan her 10 araçtan 5'i boş durumda. Halen, Türkiye'de, uluslararası karayolu taşımacılığı yapan TIR sayısı 35 000 dolaylarındadır. Yurtiçi taşımacılık yapan kamyon sayısı 706 000 civarındadır. Ayrıca, Türkiye'de, yaklaşık 1 500 adet nakliyat ambarı, 1 500 civarında eşya taşımacılığı yapan komisyoncu bulunmakta, 6'sı uluslararası olmak üzere, Türkiye'de, toplam 27 tane de kargo işletmesi bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde uluslararası nakliyecilerin toplam yatırım miktarının 3,5 milyar dolar olduğu ve bu yatırımın 3 milyar dolar döviz getirisi sağladığını düşünürsek, uluslararası taşımacılıktaki 60 milyar dolarlık pastadan, sektörümüz, pekâla, 30 milyar dolar pay alabilir; ancak, taşımacılığı sadece yurtiçi ya da Avrupa'yla sınırlı olarak düşünmemek gerekir, her bölgeyle bu taşımacılığı yapabiliriz. Bunların üç ya da beş yıllık planları yapılabilir. Böylece, taşımacılık sektörümüzü önemli ölçüde, pekala geliştirebiliriz. Şu anda 60 milyar dolarlık pazardan aldığımız pay, ne acı ki, sadece yüzde 1'den bile az bir durumdadır. En kısa zamanda bu payın artırılması zorunluluğu vardır.

AK Parti İktidarı, diğer sektörlerde olduğu gibi uluslararası ticaretimizi ve taşımacılık sektörümüzü, kullanılan yakıtların ÖTV'sini ve KDV'sini kaldırarak desteklemek istemektedir.

Katma Değer Vergisi Kanununda ve Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla, yurt dışına yapılan ticarî eşya taşımacılığında oluşan taşıma maliyetlerini azaltarak, gerek taşımacılık sektörünün gerekse ihracatın teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Bu sebepledir ki, ihraç edilen malları taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların Bakanlar Kurulunca belirlenecek sınır kapılarından yurt dışına çıkışlarında, standart deposu miktarını aşmamak kaydıyla, ÖTV'siz ve KDV'siz motorin almalarına imkân sağlamaktadır. Böylece, yurt dışına ihracat rejimi kapsamında, eşya taşımacılığı yapan araçların, yakıtlarını ülkemizden almaları teşvik edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla, coğrafî konumundan dolayı önemli bir transit geçiş güzergâhında yer alan ülkemizin, uluslararası taşımacılığı desteklemesi hiç şüphesiz gerekmektedir. İşte bu tasarıyla yapılmak istenen de budur.  Dolayısıyla, Türk transit taşımacılığı sektörüne yönelik yeterli teşvik tedbirleri uygulanmadığı içindir ki, taşımacılık sektörünün uluslararası rekabet gücünün oldukça zayıf olduğu, bu sebeple, tasarıyla öngörülen ÖTV'siz akaryakıt istisnasının, sektörün rekabet gücünün artırılması açısından oldukça önemli olduğu, halen 550 litreyle ÖTV ve KDV ve Gümrük Vergisi alınmadan istisna uygulaması yapılmasına rağmen, hukukî bir altyapıdan yoksun olması sebebiyle, uygulamaya, hukukî bir altyapı kazandırılmaktadır. Frigorifik treylerlerin soğutma sistemleri için alınan yakıtın da istisna kapsamına alınması yararlı olacağından, tasarıya eklenmiş durumdadır. Böylece, taşımacılık sektörünün desteklenmesi açısından son derece önemli bir adım atılmış olacaktır. Halen, yurt içine girişte nakliye araçlarına 550 litrelik istisnanın uygulandığı, bu araçların denetiminin yapıldığı, çıkışta ise standart depo sınırlamasına ilişkin bir denetim yapılmadığı için standart depo uygulaması getirilmekte olup, böylece, sektöre, hem destek verilmekte hem de kaçakçılığın önlenmesi amaçlanmaktadır.

İşte, bu noktadan hareketle, tasarının, taşımacılık sektörümüze, ülkemize ve milletimize hayırlı olması temennisiyle, Yüce Heyetinizi tekraren saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çakır.

Şahsı adına, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, konu üzerinde, değerli arkadaşlarımız, yasanın hangi çerçevede hazırlanması gerektiğini, 1996 yılından fiilî olarak bugüne kadar uygulanan bir sistemin hukukî altyapısının oluşturulması noktasında yapılan çalışmalar ve tasarının, gelen şeklinden ziyade, Plan ve Bütçe Komisyonunda, hem iktidar tarafı milletvekillerinin hem de muhalefet tarafındaki milletvekillerinin alt komisyonda yaptıkları önemli katkılardan dolayı, ümit ediyorum ki, bu tasarının ihracatımıza önemli bir katkı sağlayacağı, taşımacılık sektörünü, özellikle uluslararası taşımacılık sektörünün rekabet şansını olumlu yönde etkileyeceği kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar,  yaklaşık bundan beş yıl önce,  altı yıl önce,  Türkiye'nin toplam ihracatı 30-32 milyar dolar civarında, ithalatı ise yaklaşık 45-50 milyar dolar civarında; ikisine birlikte baktığımızda, yaklaşık 85-90 milyar dolarlık bir dışticaret hacmine sahibiz. O dönem içerisinde dünyanın toplam ticaret hacminin yaklaşık 20 trilyon dolar olduğunu düşünürsek, Türkiye'nin dışticaret hacmi içerisindeki uluslararası piyasadaki aldığı pay binde 5'ler, binde 4'ler civarında. 2005 yılı sonu itibariyle, Türkiye'nin toplam ticaret hacminin 190 milyar dolara ulaştığı, 200 milyar dolar gibi rakamlara ulaştığı bir dönemde, yine, dünya ticaret hacminin hemen hemen 20 trilyon dolar civarında olduğu bir çerçevede, Türkiye'nin son dört yıl içerisindeki toplam ticaret hacminin uluslararası piyasadaki aldığı payın yüzde 1'lere ulaşması, hakikaten çok önemli bir gelişmedir, katkıdır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bir mamulün bünyesinde en önemli girdi unsurlarından birisi veya malın maliyetine, nihaî tüketiciye giderken yapılan sunum içerisindeki maliyetteki en önemli girdilerden birisi de, muhakkak ki, nakliye giderleridir. Bu nakliye giderlerinin uluslararası piyasada önemli oranda rekabet şansını olumsuz yönde etkilediği hepimizce malum; ki, zaten, değerli arkadaşlarımız da bu konuyla ilgili fikirlerini beyan ettiler.  Ortalama olarak  bir konteyner malın  hemen hemen 20 000-22 000 euro olduğu, 25 000 euro olduğu varsayımıyla ve bunların da en yakın ülkelere yapılan ihracat kalemlerinin taşımasının da 2 000 - 2 500 euro olduğu varsayılırsa, maliyet hemen hemen yüzde 10 civarında. ÖTV üzerinde yapılan bu değişiklikle birlikte, maliyetler içerisinde hakikaten çok önemli bir katkı sağlayacak, hem ihracatımıza hem de uluslararası taşımacılık yapan nakliye şirketlerimize önemli katkılar sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, özelikle son yıllarda, hakikaten, hem büyük, yüksek oranda büyümesiyle birlikte hem de gerçekten, tavizsiz bir şekilde uyguladığı malî disiplin çerçevesinde, global düzeyde baktığımızda, iki yakası bir araya gelmeyen devletin düğmelerini örtmeye, kapatmaya, iki yakasını bir araya getirmeye çalışmak için büyük mücadeleler göstermeye çalışmıştır. Bugüne kadar, bütçeler hep açık vermekle anlatılırdı, bir sonraki yılda ne kadar daha az açık verdik diye veya vermemiz gereken açıktan şu kadar daha az açık verdik diye övünülme noktasındaydı. 2005 yılında, gerçekten, Maliye Bakanlığının veya ekonomiden sorumlu bakanlarımızın yaptığı büyük çalışmalar neticesinde, tavizsiz bir malî disiplin uygulanması sonucunda bütçe açıklarımız minimum noktaya geldi. İnşallah, 2006 yılı bütçesinin açık vermeden kapatılacağı ümidindeyiz, bundan önceki yapılan gelişmeler çerçevesinde baktığımızda.

Biraz önce konuşan değerli milletvekili arkadaşımız Akaryakıt Tüketim Vergisi, toplam tüketim vergisinin gayri safi millî hâsıla içerisindeki payını açıklarken bazı rakamları gözardı ederek sadece Akaryakıt Tüketim Vergisine bağlayıp, nasıl, hükümetin bu vergiyi akaryakıt üzerinden aldığını; sanki, Akaryakıt Tüketim Vergisini bir manada bütçe açıklarını kapatmak için kullandığını ifade ederken bazı rakamları eksik olarak telaffuz ettiğini burada beyan etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bakınız, 1994 yılında Türkiye'deki toplam araç sayısı 5 606 000 iken, 2005 yılı sonu itibariyle 11 052 000 adede çıkmış; hemen hemen yüzde 100 civarında bir artış var. Yine, 1994 yılında Türkiye'de otomobil sayısı 2 861 640 iken, 2005 yılında 5 730 320 sayısına çıkmıştır ki, 1994 yılından 2005 yılına gelişte yüzde 102'lik bir artış ortaya çıkmıştır.

Değerli arkadaşlar, hatırlayınız, 1994 yılında, özellikle 1998 yılı öncesinde, uluslararası piyasalardaki benzin fiyatlarının, akaryakıt fiyatlarının düşüklüğü, araçların kilometrede ne kadar mazot yaktıkları, benzin yaktıkları pek hesaba katılmazdı. 1994 yılı veya 2000 öncesi model araçların 1 litre mazotla yaklaşık 7-8 kilometre, 1 litre benzinle 7-8 kilometre yol aldığını varsayarsanız, teknolojideki gelişme, uluslararası piyasalardaki petrol fiyatlarının olağanüstü artışı münasebetiyle -ki, AK Parti İktidarının olduğu dönemde, 22 dolar olan varil fiyatı şimdi yaklaşık 73 dolara çıkmıştır- hemen hemen 3 misli bir fiyat artışı ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bu çerçevede, tüketiciler araçlarını alırken en az maliyetle en çok kilometreyi nasıl yaparım şeklinde düşünceye sahipler. Biraz önce değerli arkadaşımız bu konuyu konuşurken, bu konuyu bir milletvekili arkadaşımızla tartıştım; dedi ki: "Benim 2 tane aracım var; biri benzinli, biri dizel. Dizel aracımın deposu 150 000 000 liraya doluyor; bu araçla 700 kilometre yol katediyorum. Benzinli aracım ise yaklaşık 300 000 000 liraya doluyor; bu aracımın bir deposuyla 400 kilometre yol katediyorum."

Değerli arkadaşlar, bakınız, özellikle 2000 yılından bu tarafa, hem otomobillerde, diğer araçlarda da dizel araçlara yönelişin çok hızlı olduğunu görüyoruz ve bunun yanında, LPG'yle çalışan araçların da piyasaya çok fazla girdiğini düşünüyoruz. Sayın Hamzaçebi biraz önce söylerken hesabını yaptığında "LPG'li araçları bu hesaba katarsak şu miktar olur" diye söyledi; ama, her ne hikmetse, Plan ve Bütçe Komisyonunda da birkaç kez sordum, dizel araçları bu hesabın içerisine niye katmıyorsunuz diye ifade ettim; ama, herhalde rakamlar da gelmemiştir diye ümit ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Özel Tüketim Vergisindeki artışı sadece akaryakıttan alınan vergiye bağlamanın da yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum, ki, biraz önceki verdiğim rakamlar Sayın Hamzaçebi'den -teşekkür ediyorum- kendisinden aldığım bilgiler çerçevesinde konuşuyorum. Türkiye'de son zamanlarda, özellikle 2002 yılının sonundan itibaren otomobil tüketiminde, otomobil satışlarında çok önemli artışlar ortaya çıktı; biraz önce verdiğim rakamlarda da gördünüz. Bu araçlar üzerindeki Özel Tüketim Vergisi, artı, yine buzdolabındaki, televizyondaki, dayanıklı tüketim mallarındaki çok yüksek miktarlardaki satış artışlarıyla birlikte de Özel Tüketim Vergisinin arttığını hep beraber idrak etmek durumundayız. Bu çerçevede baktığımızda, sadece akaryakıt üzerinde yapılan maktu orandaki Özel Tüketim Vergisinin bizim hükümetimiz zamanında artırıldığını ifade etmenin bir yanılgı unsuru olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bu yasanın ihracatımıza, taşımacılık sektörümüze önemli katkılar sağlayacağına inanıyor, emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA, KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNDA VE PETROL PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA

KANUN TASARISI

MADDE 1.- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinden sonra gelmek üzere 7/A maddesi eklenmiştir.

"MADDE 7/A- Kanuna ekli (I) sayılı listede yer alan 2710.19.41.00.11, 2710.19.45.00.11 ve 2710.19.49.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde;

1. Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, 4458 sayılı Gümrük Kanununun transit rejimi kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesine giriş yapan eşyayı taşıyanlara, çıkış yapacağı sınır kapısına kadar olan karayolu uzaklığına göre tüketeceği ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarında kullanacağı miktarla (bu miktar, taşıma yapan araçlar için Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Gümrük Müsteşarlığından görüş alınarak Maliye Bakanlığınca, giriş ve çıkış yapılan kapılar itibarıyla belirlenir) sınırlı olmak üzere (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) teslimi,

2. Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına, yalnızca yurt dışına çıkışlarında teslimi,

vergiden müstesnadır.

Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş merkezi bulunmayanlarca yapılan taşımacılıkta bu maddede yer alan istisnaların uygulanabilmesi için karşılıklılık şartı aranır.

Maliye Bakanlığı, bu maddede düzenlenen istisnalara ilişkin usûl ve esasları belirlemeye, istisnaları bu maddeye göre işlem yapanlara verginin iadesi yöntemi ile uygulamaya yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, coğrafî konum itibariyle önemli bir transit geçiş güzergâhında olan ülkemizin, uluslararası rekabetin arttığı bir dönemde taşımacılık sektörünün desteklenmesi amacıyla Özel Tüketim Vergisi Kanununda değişiklik yapılarak, kullandıkları akaryakıtın Özel Tüketim Vergisinden muaf tutulmasının geç kalmış bir tasarı olduğunu düşünüyorum. Bu tasarının çok daha önce hazırlanarak, uluslararası platformda da Türk firmalarının rekabet gücünün artırılması sağlanmalıydı.

Uluslararası rekabetin arttığı bir dönemde, ülkemizin, ihracatın, ülke ekonomisi yararına düzenlenmesi, desteklenmesi ve geliştirilmesinin sağlanması, firmalara rekabet gücünün kazandırılması amacıyla yeterli malî desteğin verilmesi ve dışticaretin özendirilmesine yönelik olarak gerekli düzenlemelerin yapılması gerçekten büyük bir ihtiyaçtı. Yurt dışına yapılan ticarî mal taşımacılığında taşıma maliyetlerinin azaltılması, ihracata ve taşımacılık sektörüne hareket kazandıracaktır.

Bu kanun tasarısının komisyonlarda görüşülmesi sırasında çok önemli konulara değinilmiş; ancak, bu önemli konulara bu kanun tasarısı kapsamında yeterince de yer verilmemiştir.

Türk transit taşımacılık sektörüne yönelik yeterli teşvik tedbirinin uygulanmadığı, çok acil teşvik tedbirlerine ihtiyaç olduğu da ortadadır. Halen uygulanmakta olan 550 litre ÖTV ve KDV muafiyeti taşımacılık sektörünü rahatlatmadığı, bunun için ortak bir mutabakatın sağlanması gerektiği ortadadır. Ancak, hazırlanan kanun taslağında hâlâ bir mutabakatın olmadığı… Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve  Ticaret Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı gibi kurumlardan görüş alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenecek denilmektedir.

Biz, isterdik ki, Uluslararası Nakliyeciler Derneğinin, Ro-Ro Gemi İşletmecileri ve Kombine Taşımacılar Derneği gibi muhatap örgütlerin de görüşü alınarak mutabık kalınacak bir standardın belirlenmesi gerekirdi.

4925 sayılı Kanunun dışında taşımacılığı ilgilendiren bütün kanun ve yönetmelikler de yeniden gözden geçirilmelidir; aksi takdirde, Karayolları Kanunu doğmadan ölecektir. Halen yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu var; birçok yönüyle güncel sorunlara çözüm üretemez hale gelmiştir. Uygulaması test edilmiş, menfi sonuçlar alınmıştır. 4925 sayılı Kanunla mutabakat sağlanarak yeniden düzenlenmelidir. Bu kanunla, aşırı yüklemeden menedilmiş, belirli kurallara bağlanmış; fakat, cezaî müeyyide, taşıtandan çok taşıyana uygulandığı için, her türlü aşırı yükleme önlenememiştir. Bu durum zabıtayı, görevi ile vicdanı arasında âdeta hapsetmiştir. Taşımacılığı ilgilendiren tüm mevzuatların tek bir bakanlık çatısı altında birleştirilmesi gerekmektedir.

Görüşmekte olduğumuz 1112 sıra sayılı ÖTV Kanun Tasarısını, özünde, muhalefet olarak ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz. Diyoruz ki… Zararın neresinden dönerse kâr olduğunu biliyoruz. Ancak, bu tasarının eksik olduğunu da, daha da genişletilerek yurtiçi taşımacılığı yapan nakliyecilere de yansıtılması gerektiğini düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, tekstilde, turizmde olduğu gibi, nakliye şirketleri de kırmızı alarm vermeye başladı. Taşıma maliyetleri o kadar yükseldi ki, önüne geçilmez bir hal aldı. Buna karşın navlun ücretlerinde herhangi bir artış olmadı. Dolayısıyla, kamyoncular, nakliyeciler krediyle aldıkları araçlarının taksitlerini ödeyemez hale geldi. Bugünkü hükümet sayesinde nakliyecilerin, kamyoncuların her biri icra daireleriyle tanıştı. Bununla da kalmadı, birçoğu mal beyanında bulunmadığı için cezaevleriyle tanıştı. Bu nedenle, Özel Tüketim Vergisinin yurtiçi nakliye yapan taşımacılara da yansıtılması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, taşımacılık sektörünün sorunlarının çözülmeyeceğini, tam tersi, sorunlarının artacağını düşünüyoruz.

25.2.2004 tarih ve 25284 sayılı Karayolları Taşıma Yönetmeliğiyle, kamyoncu esnafımızın yükünü yeterince artırdık. Evine ekmek götüremeyen, taksitlerini nasıl ödeyeceğini kara kara düşünen kamyoncu esnafına, açık veren bütçemizi kapatmak için, K1 belgesi, R1 ve R2 gibi belgeleri alabilmek için birsürü de yük yükledik. Birçoğu, parasızlıktan hâlâ belgelerini alamadı. Mağduriyetleri halen devam ediyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de 261 kamyoncular kooperatifi R1 belgesi almıştır. Yine, 26 tane kamyoncular kooperatifi L1 belgesi almıştır. Buna karşılık, toplam, totalde 325 490 adet yetki belgesi için başvuru yapılmış olup, buna karşılık, 140 490 tanesine yetki belgesi verilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu belgelerin alımında, hükümete, yeni bir, açıkçası, fon oluşturulmuştur. Trilyonlarca, nakliyeci esnafından, kamyoncu esnafından para toplanmış, ama, maalesef, halen uygulamaya geçilmemiştir. Zaten geçimini zor bir şekilde yapan kamyoncu ve nakliyeci esnafımız, aldığı belgeyi zaten bankalardan kredi talebiyle aldığına göre, bırakın taksitini ödemeyi, uygulamaya da, bu işlem, başlanmadığı için, maalesef, çok zor durumda kalmıştır. Durum tüm bu çıplaklığıyla ortadayken, Özel Tüketim Vergisinin sadece yurtdışı taşımacılığı yapan şirketlerle sınırlandırılmasını doğru bulmuyoruz. Özel Tüketim Vergisi muafiyetinin genişletilerek yurtiçi taşımacılığa da, hatta, akaryakıt tüketen diğer sektörlere de uygulanması gerektiğini savunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel Tüketim Vergisi indirimi kapsamının genişletilmesi halinde, akaryakıt kaçakçılığının da azalacağına inanıyorum. Tarım sektöründe de durum maalesef aynı. Çiftçimiz, üreticimiz, sattığı mahsulü, bir önceki yıla göre aynı fiyatla satarken, hatta, bir önceki yılın dışında satarken, üretim maliyetleri maalesef 2 kat arttı. Çiftçinin, üreticinin iki yıl evvel aldığı 1 litre mazot 1 200 000 iken, bugün 2 000 000'u geçti. Durum ortada; sektör, kamyoncular ve nakliyeciler esnafı gerçekten perişan durumda. Görüşmekte olduğumuz 1112 sıra sayılı, Özel Tüketim Vergisi Kanunundaki değişiklik kapsamının genişletilerek, yurtiçi taşımacılık yapan diğer nakliyeci esnafına da yansıtılması gerektiğini düşünüyoruz. Akaryakıt tüketen diğer sektörlere de yansıtılması yararlı olacaktır diyoruz. Akaryakıt kaçakçılığının da bu yöntemle önleneceğini düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu, geç kalınmış bir kanundur diyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu kanunun yetersiz ve eksik olduğunu düşünüyoruz; ama, ihracat yapan nakliyeci esnafımıza da hayırlı olmasını temenni ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzün.

Şahısları adına söz isteği var.

Bursa Milletvekili Sayın Niyazi Pakyürek?..

Kütahya Milletvekili Sayın Abdullah Erdem Cantimur, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

1 inci maddeyle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 7 nci maddesine 7/A maddesi ilave edilmek suretiyle ÖTV istisnası getirilmektedir. Yapılan bu düzenlemeyle, ihraç malı taşıyan ihracatçımızın ve nakliyecimizin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

İhraç malı taşıyan kamyon ve çekicilerin yurt dışına çıkışlarında -Bakanlar Kurulunun belirleyeceği yerlerdeki çıkış kapılarından veya gümrük antrepolarından- standart depolarıyla sınırlı olmak üzere, ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) istisnası kapsamında motorin alınabilmesine imkân sağlanmaktadır.

Motorin üzerinde yüzde 39,1 oranında Özel Tüketim Vergisi vardır. Dolayısıyla, bu yüzde  39,1 olan Özel Tüketim Vergisinin alınmaması amaçlanmaktadır. Yine, motorin üzerinde yüzde 15,2 oranında KDV vardır ve yine bunun da alınmaması amaçlanmaktadır.

Bu tasarının hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Cantimur.

Şahsı adına, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç?.. Yok

Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan?.. Yok.

Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan?.. Yok.

Şırnak Milletvekili Sayın İbrahim Hakkı Birlik?.. Yok.

İstanbul Milletvekili Sayın İnci Özdemir?.. Yok.

Eskişehir Milletvekili Sayın Vedat Yücesan?.. Yok.

Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde görüşlerimizi ifade ederken birtakım rakamlar da verdim. Rakamlarım, Türkiye'de benzin tüketiminin resmî olarak yıllar itibariyle düştüğünü gösteriyor. Araç, otomobil sayısı, 1994 yılından 2005 yılı sonuna kadar olan dönemde yüzde 102 oranında artarken, 2 800 000'den 5 700 000'e çıkarken, benzin tüketimindeki azalmanın, gerçekte, gerçek bir azalmaya işaret etmediğini, kayıtdışı bir akaryakıt tüketimi, benzin tüketimi olduğunu gösterdiğini ifade ettim. Burada söz alan bir arkadaşım, İktidar Partisi Grubuna mensup olan bir arkadaşım, benim rakamlarımın eksik olduğunu ifade etti; ama, hangi noktada eksik olduğunu söylemedi. Benim rakamlarım, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının resmî sitesinde olan rakamlardır.Yine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun resmî web sayfasında olan rakamlardır. Eğer, bu rakamlarım hangi noktada eksikse, o arkadaşımız bunları belirtirse mutlu olurum.

Değerli arkadaşlar, tümü üzerindeki görüşlerimi ifade ederken, transit ticaretin de bu uygulama kapsamına, vergisiz mazot uygulaması kapsamına alınması yönünde Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan bir değişiklik olduğunu ifade ederek, bu değişikliğin hükümet tarafından Genel Kurul görüşmeleri sırasında kapsamdan çıkarılması yönünde bir duyum aldığımı ifade etmiştim. Bunda yanılmayı ümit ediyordum; ancak, gelen önergelerden anlaşıldığı kadarıyla, hükümetin görüşü Genel Kuruldaki İktidar Partisi Grubunca da benimsenmiş ki, verilen önerge, transit ticarete konu olan bir ticarî malı taşıyacak olan taşımacıya vergisiz mazot verilmesi olanağını ortadan kaldırmaktadır. İşte, önerge burada; birazdan görüşülecek, oylanacak, eğer kabul edilirse, Trabzon gibi, Mersin gibi, İskenderun gibi transit ticaretin merkezi olan limanlar, kentler bu uygulamanın dışına çıkarılacaktır.

Değerli arkadaşlar, akaryakıttaki kaçak miktarını rakamlarla sizlerin bilgisine sunarken ve burada 5 milyar dolarlık bir vergi kaybı olduğunu işaret ederken söylemek istediğim bir husus da, transit ticareti burada tasarı kapsamı dışına çıkarmakla uğraşacağına Sayın Bakanımız, hükümetimiz, şu 5 milyar dolarlık vergi kaybına neden olan kaçak akaryakıtla uğraşsın. Bunu demek istedim.

Bakın, denizcilik sektöründeki vergisiz mazot uygulamasından söz ettim, buna rağmen yük taşımacılığının 2005 yılında, 2004 yılına kıyasla düştüğünü ifade ettim Devlet Planlama Teşkilatının rakamlarıyla ve bugün İstanbul'daki marinalarda kayıtlı olan, özel şirketler adına kayıtlı olan yatlara hükümetin vergisiz olarak mazot verme uygulamasının olduğunu yine daha önceki konuşmalarımda ifade ettim. Hükümet bunları bir kenara bırakarak, Sayın Maliye Bakanımız bunları bir kenara bırakarak, şimdi, birkaç liman kentinin yararlanacağı, transit ticaret nedeniyle yararlanacağı vergisiz mazot uygulamasını bu kentlerden, bu kentlerdeki taşıyıcılardan, taşımacılardan esirgemektedir.

Değerli arkadaşlar, bu durumu, anlattığım çerçevede sizlerin dikkatine, takdirine sunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak desteklediğimiz bir tasarı vardır burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda katkı verdiğimiz, transit ticareti koymak suretiyle Türkiye gerçeklerine daha uygun bir hale getirdiğimiz bir tasarı söz konusudur; ama, şimdi bu tasarı, transit ticaretin kapsam dışına çıkarılması suretiyle halen var olan bir uygulamanın yasal dayanağa kavuşması ötesinde başka hiçbir amacı olmayan bir tasarıya dönüşmektedir. O şekliyle de bu tasarıya destek vereceğiz, yanlış anlaşılmasın; ama, transit ticaretin kapsam dışına çıkarılması, gerçekten, kabul edilebilir, anlaşılabilir bir nedene dayanmamaktadır.

Sizlerin dikkatine ve takdirine sunuyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

1 önerge var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Şükrü Önder

Ali İhsan Merdanoğlu

 

Ankara

Yalova

Diyarbakır

 

Fahri Çakır

 

Halil Ürün

 

Düzce

 

Konya

"Madde 1- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 7/A maddesi eklenmiştir.

Madde 7/A- Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan 2710.19.41.00.11, 2710.19.41.00.19, 2710.19.45.00.11 ve 2710.19.49.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde; Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, 4458 sayılı Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerinin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt dışına çıkışlarında teslimi vergiden müstesnadır.

Maliye Bakanlığı, bu maddede düzenlenen istisnaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye, istisnayı, bu maddeye göre işlem yapanlara verginin iadesi yöntemiyle uygulamaya yetkilidir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yapılan değişiklikle yalnızca yurt dışına ihracat rejimi kapsamında mal taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların gerek aracı hareket ettiren gerekse soğutucu üniteleri çalıştıran standart depolarıyla sınırlı olmak üzere Bakanlar Kurulunca belirlenecek gümrük kapılarından istisna kapsamında motorin teslimi imkânı getirilmiştir.

Ayrıca, Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan 2710.19.41.00.19 G.T.İ.P. numaralı mal Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 29.12.2005 tarih ve 623/1 sayılı Kurul Kararıyla "motorin 500" adıyla akaryakıt olarak kabul edildiğinden bu malın da söz konusu maddeyle getirilen istisnadan yararlandırılması öngörülmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini biraz önce dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.12

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.28

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1112 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

7.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1145) (S. Sayısı: 1112) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir ve karar yetersayısı vardır.

Şimdi, 1 inci maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine aşağıdaki (3) numaralı fıkra eklenmiştir.

"3. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde;

a) Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, 4458 sayılı Gümrük Kanununun transit rejimi kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesine giriş yapan eşyayı taşıyanlara çıkış yapacağı sınır kapısına kadar olan karayolu uzaklığına göre tüketeceği ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depoları için kullanacağı miktarla (bu miktar, taşıma yapan araçlar için Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Gümrük Müsteşarlığından görüş alınarak Maliye Bakanlığınca, giriş ve çıkış yapılan kapılar itibarıyla belirlenir) sınırlı olmak üzere (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) motorin teslimi,

b) Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında 4458 sayılı Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına yalnızca yurt dışına çıkışlarında yapılacak motorin teslimi,

vergiden istisnadır.

Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş merkezi bulunmayan taşımacılara bu fıkrada yer alan istisnanın uygulanabilmesi için  karşılıklılık şartı aranır.

Maliye Bakanlığı, bu istisna uygulamasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Özel Tüketim Vergisi Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun  tasarısının 2 nci maddesi üzerine, CHP Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarı, sınır kapılarında taşımacılık yapanların kullandıkları yakıttan alınan Özel Tüketim Vergisini kaldırıyor. Ülkemizin ürünlerinin dış pazarlarda rekabet edebilmesi açısından böyle bir düzenleme, böyle bir girişim gerekliydi, yapılan işlem doğrudur. Ancak, birkaç noktada ek düzenlemelere ya da makro büyüklüklere bakmaya gereksinim vardır, ihtiyaç vardır.

Öncelikle şunu söyleyeyim: 1 inci maddede, biraz önce yapılan bir değişiklikle, komisyondan gelen metin değiştirilmiş ve transit taşımacılığı kapsam dışına çıkarılmıştır. Bu tutum, bu yeni düzenleme hiç de doğru olmamıştır ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak, komisyondan gelen metnin, burada, alelacele, yeterince tartışılmadan ve bir önergeyle bu hale getirilmesini doğru bulmadığımızı vurgulamak isterim.

Değerli arkadaşlar, bu yasanın iki boyutu var. Bir, vergi boyutu var; bir de, ulaştırma boyutu var. Hiç kuşkusuz, vergi boyutu çok önemlidir ve burada, vergiler konusunda, çoğu kez, söz aldığımda, vergilerin, ne kadar, hakça olmadığını, gelire göre, kazanca göre, varlığa göre alınmadığını, daha çok, çalışanları ezen, memurları ve işçileri ezen, üreticileri ezen bir nitelik taşıdığını sürekli vurguladım. Bu çerçevede, sizin hükümetiniz döneminde dolaylı vergilerin oransal olarak yüzde 66'lardan yüzde 70'lere çıkması da, bunun, ayrı bir kanıtıdır.

ÖTV konusunda yapılan bu düzenleme tam anlamıyla paçaldır, yüzeyseldir ve bir uç düzenlemedir; o bakımdan, hiç de yeterli değildir. Daha geçtiğimiz günlerde, petrolde 2 milyar dolayında yıllık kaçakçılık olduğu açıklandı hükümet tarafından. 7 milyarlık petrol faturasının 2 milyarının kaçakçılık konusu olduğunun ortaya çıkması, başlıbaşına, ülkemizde kayıtdışılığın, kaçakçılığın boyutlarının da ayrı bir göstergesidir. Dilerim, bu konular, yeni düzenlemelerle, daha saydam, daha açık, daha etkin bir yapıya, bir niteliğe kavuşur.

Değerli arkadaşlar, burada üzerinde durulması gereken asıl konu, bu tür sınırlı indirimlerin Türkiye'nin ihracat gücünü, Türkiye'nin ekonomisini güçlendirmede hiç de yeterli olmayacağıdır. Bakınız nasıl: Hükümetiniz işbaşına geldiği zaman bir acil eylem planı çıkardı ve bu acil eylem planında, -yani 3 Ocak 2004'te- halkımıza, bize şu söz verildi: Bir yıl içinde, ulaştırma makro planı, ana planı hazırlanacaktı.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Hazırlandı…

YAKUP KEPENEK (Devamla) -Biliyorum efendim… Biliyorum efendim… Sabredin…

Bu plan bir yıl içinde hazırlanmadı, Temmuz 2005'te tamamlandı; yani, verilen sözden birbuçuk yıl sonra, verilen sürenin birbuçuk yıl sonrasında tamamlandı. Bu kapsamlı çalışmayı yapanlara emekleri için teşekkür ediyorum; ama, başka bir şey var: Hükümetimizin hazırlattığı bu ulaştırma ana planının uygulanması için büyük yatırımlar yapılması, büyük girişimlerde bulunulması ve ulaştırma sisteminin bir bütün olarak yeniden düzenlenmesi yönünde herhangi bir adım atılabilmiş değildir ve burada saptandığı gibi…

Bakın, aynen, sizin hükümetiniz zamanında hazırlanan plandan iki cümle okumama izin verin. Cumhuriyetin 1950'ye kadar olan döneminde, doğru bir ulusal politikayla, demiryolu ve denizyoluna gereken ağırlık verilmiştir. Bunu, bu plan, doğru olarak, haklı olarak saptıyor. Bakınız, devamında ne diyor: "Aradan geçen -50'den sonra geçen- dönemde yapılan, uygulanan yanlış politikalarla, ulaştırma sistemimizde türler arası -yani, demiryolu, karayolu, denizyolu arasındaki; havayolu ayrı bir iş- denge tamamen bozulmuştur."

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Doğru…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bu da doğru. O zaman, hükümetiniz  -uygulama döneminin sonuna geliyor- bu bozukluğu düzeltmek için, bir an önce bu dengeyi sağlayacak, ulaştırma türleri arasında, yani karayolu, denizyolu ve demiryolu arasında dengeyi sağlayacak bir politikanın, derhal, hemen uygulanması gerekmektedir. Ulaştırma konusunda yapılması gereken temel iş budur.

Bakınız, değerli arkadaşlar, Türkiye, Avrupa Birliğine üye olmak istiyor. Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırdığımızda, ulaştırma alanındaki durumumuz da hiç iç açıcı değildir. Türkiye, yollarını çok pahalıya mal ediyor, ulaştırma türleri arasında dengeyi sağlayamıyor, bizde kaza oranı, Avrupa ülkeleriyle ölçüldüğünde 3-4 katına yükseliyor ve bütün bunların sonucu olarak da, Türkiye, bu pahalı yapısıyla, ulaştırma yapısıyla, pahalı üretimde bulunuyor, rekabet edemez duruma geliyor.

İzin verirseniz, burada, birkaç somut, net örnek daha söyleyeyim. Bizde karayollarının kilometrekareye yoğunluğu, kilometrekare başına karayolu yoğunluğu, kilometre olarak 0,196'dır. Bu, Avrupa ülkeleri ortalaması olarak 0,454'tür; yani, aşağı yukarı 2 kattan daha fazladır. Bu durum, otoyollarda çok daha belirgindir. Avrupa'da, kilometrekareye kilometre olarak otoyol 0,14 iken, bizde 0,02'dir; yani, yedide 1 düzeyindedir.

Demiryolunda ise,  durumumuz,  o bakımdan da hiç iç açıcı değildir. Aynı ölçüye göre; yani, 1 000 kilometrekareye, kilometre olarak, demiryolu uzunluğu olarak bizdeki durum, Avrupa'nın 51 kilometresine karşı 11'dir; yani, yaklaşık beşte 1 dolayındadır.

Biraz önce değindiğim türler arası dengesizliği de dikkate aldığınız zaman, Türkiye ulaşım sisteminin, yapısı itibariyle, esasen çok pahalı, çok dengesiz, çok dağınık bir sistem oluşturduğu ortaya çıkmaktadır.

Şimdi, bu durumda…

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sistemin düzeltilmesi gerekiyor.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bu sistemin düzeltilmesi gerekiyor.

Her hükümet, işbaşına gelmeden önce, propaganda döneminde, partiler, Türkiye'nin demiryolu akslarını, eksenlerini nasıl düzelteceklerini, bu işi nasıl halledeceklerini, haritalarla, büyük projelerle kamuoyuna söz verirler; ama, işbaşına geldikten sonra, üzülerek belirtmek gerekir ki, bu işi yerine getirmiyorlar. Sizin iktidarınız da, bu planı geç tamamladığı için, bu işlerde çok geç kaldığı için, Türkiye'nin ulaştırma sisteminde düzgün, büyük, açık projelere imza atma şansını büyük ölçüde yitirmiştir. O nedenle, burada yapılan yüzeysel bir düzenlemenin çok olumlu sonuçlar vereceğini hiç sanmıyorum. Dilerim iyi olur, dilerim her şey çok iyi olur; ancak, şunu belirteyim: Türkiye'nin sorunları, ulaştırma sorunları, bu pahalı yapısıyla, bu yüksek kaza oranıyla, bu, çizgileri olmayan yollarıyla, yapısıyla ve "s" gibi yollarıyla, maliyeti yüksek Karadeniz kıyı yolu gibi yollarıyla, büyük ölçüde masrafa yol açan, büyük ölçüde ekonomiye destek olmayan niteliğiyle durmaktadır ve yapılması gereken, bu durumun düzeltilmesidir. Bunlar yapılmadıkça, bu yapılan işler, korkarım çok yüzeysel kalacaktır.

Bu anlayışla, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kepenek.

Şahısları adına söz isteği var.

Düzce Milletvekili Sayın Fahri Çakır… (AK Parti sıralarından alkışlar)

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan, 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde taşımacılığın yüzde 95'inin karayoluyla yapıldığı bilinmektedir. Avrupa'da ise bu oran yüzde 48 dolaylarındadır. Doğu ve batı ülkeleri arasında 600 milyar dolarlık bir mal ticaretinin varlığı düşünüldüğünde bu ticaretin taşımacılık sektörüne  kazandırdığı  miktar 60 milyar dolar mesabesindedir. Taşımacılığın neredeyse tamamını karayollarından yapan Türkiye'nin bu ticaretten aldığı pay oldukça azdır. Önümüzdeki on yıl içinde Avrupa'da ulaşım sektörüne harcanmak için ayrılan 80 milyar euronun önemli bir bölümünün karayolları için ayrıldığı düşünülecek olursa ülkemizin bu süreçte uluslararası taşımacılıkta ciddî manada atılımlara ve desteklere ihtiyacı olduğu ortaya çıkmış olacaktır. Hükümetimiz de bu düşünceden hareketle böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duymuş; ayrıca, Avrupa Birliği süreciyle birlikte demiryolu ve deniz taşımacılığının önemi kat be kat artmış olacak. Dolayısıyla, bu, karayolu taşımacılığının öneminin azalması anlamına gelmeyecektir. Buna paralel olarak, karayolu taşımacılığı da daha sistemli, daha modern bir yapıya kavuşturulmuş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz tasarının 2 nci maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine 3 numaralı fıkra eklenerek, 1 inci maddede ÖTV Kanununda tanınan istisna uygulamasına paralel istisna hükmü Katma Değer Vergisi açısından da düzenlenmiş olacaktır. Bu düzenlemeyle, yurt dışına ihracat rejimi kapsamında mal taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların gerek aracı hareket ettiren gerekse soğutucu üniteleri çalıştıran standart depolarıyla sınırlı olmak üzere, Bakanlar Kurulunca belirlenecek gümrük kapılarından KDV'den istisna kapsamında motorin teslimi imkânı getirilmiş olacaktır.

Tasarının 2 nci maddesinin taşımacılık sektörüne, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çakır.

Şahsı adına ikinci konuşmacı, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, Asya ile Avrupa Kıtalarını birleştiren bir köprü işlevini gördüğünden, geçmişte olduğu gibi, günümüzde de stratejik önemini korumaktadır. Orta Asya'dan başlayan önemli kara ve deniz ticaret yollarının Anadolu ve Akdeniz üzerinden geçerek Avrupa'ya ulaşması, her açıdan ülkemizi önemli bir konuma getirmektedir. Bu özelliğinden dolayı, geçmişten günümüze, ülkemizde kara taşımacılığı sektörü önemli gelişme göstermiş ve sadece ülke içinde değil, Avrupa'da da söz sahibi konumuna gelmiştir.

Biz, iktidara geldiğimizden beri 6 000 kilometre duble yol yaptık. Türkiye'yi âdeta yollarla dantel gibi örüyoruz. Taşımacılığın Türkiye için öneminin farkındayız.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Taşımacılık battı, battı!..

FATİH ARIKAN (Devamla) - Bu potansiyel göz önünde bulundurularak, Türk taşımacılığının teşviki amacıyla, Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde, Türkiye ile yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık faaliyetlerine belli koşullarla vergiden istisna getiriyoruz. Bu istisnanın amacı, yerli taşımacılık firmalarının uluslararası taşımacılık faaliyetlerine katılarak gelişmelerini teşvik etmektir. Şu anda görüştüğümüz tasarıdaki 2 nci maddeyle, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine bir fıkra ekleniyor. Bu fıkra, hem Rekabeti Koruma Kanunu hem de Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında Gümrük Kanunu kapsamında yeni uygulamalar getiriyor. Yine, aynı şartlarda yurt dışına ihraç malı taşıyan kamyon, çekici ve soğutuculara verilen motorinden de vergi alınmaz oluyor. Bu kamyon, çekici, römork ve soğutucuların depoları, gidecekleri mesafede kullanacakları yakıt miktarı, ilgili bakanlıklarca da belirleniyor.

Değerli arkadaşlar, bu kanunla, hem taşımacılık sektörü hem de ihracat sektörü teşvik edilmektedir. Bu işi yapan nakliyecilerin de Türkiye'den yakıt almaları teşvik edilmiş oluyor.

Değerli arkadaşlar, biz, denk bütçe hedefine doğru gidiyoruz, gelir-gider dengesini kuruyoruz. Bunu yaparken de vergileri hiç artırmıyoruz, bilakis azaltıyoruz. Kurumlar Vergisinde, Gelir Vergisinde, Katma Değer Vergisinde indirimler yaptık. Bu yasayla da, belli istisnalar dahilinde, Özel Tüketim Vergisi ile Katma Değer Vergisi indirimi yapıyoruz. Farkımız burada. Bizden önceki hükümetler, devamlı, vatandaşın üzerine vergilerle, zamlarla, hortumlarla, faizlerle devamlı yük bindiriyorlardı. Biz, bu yükleri kaldırıyoruz; farkımız burada. Milletimizin lehine olan iyileştirmeleri yapmaya her alanda devam ediyoruz, edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi bitirirken, hepinize teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Arıkan.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

1 önergemiz var; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Şükrü Önder

Ali İhsan Merdanoğlu

 

Ankara

Yalova

Diyarbakır

 

Fahri Çakır

 

Halil Ürün

 

Düzce

 

Konya

"Madde 2- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine aşağıdaki (3) numaralı fıkra eklenmiştir.

3- 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde, Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında 4458 sayılı Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt dışına çıkışlarında yapılacak motorin teslimi vergiden istisnadır.

Maliye Bakanlığı, bu istisna uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Katılıyoruz Değerli Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yapılan değişiklik ile yalnızca, yurtdışına ihracat rejimi kapsamında mal taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların gerek aracı hareket ettiren gerekse soğutucu üniteleri çalıştıran standart depolarıyla sınırlı olmak üzere Bakanlar Kurulunca belirlenecek gümrük kapılarından istisna kapsamında motorin teslimi imkânı getirilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1.- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından akaryakıt alt başlığı ve istasyonlu bayilik kategorisi altında verilen bayilik lisansı sahiplerince, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7/A maddesi ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında satışı yapılan akaryakıtların satış fiyatı, ilgili akaryakıt türünün edinme bedelinin yüzde sekizini aşamaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya.

CHP GRUBU ADINA YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz yasa, hem içerik olarak hem gerekçe olarak bizim de katıldığımız ve desteklediğimiz, ama, yetersiz bulduğumuz bir kanun tasarısı. Tasarının gerekçesini okuduğumuzda, uluslararası ticareti geliştirmeyi, uluslararası ticarette rekabeti artırmayı, bu amaçla maliyetleri düşürmeyi amaçladığından, o amaçla getirilen bir düzenleme olduğundan, bu tasarıyı desteklememek mümkün değil. Ancak, ben hemen şunu sormak istiyorum: Uluslararası taşımacılık yapan taşımacılara ÖTV'nin ve KDV'nin tahsili konusunda istisna getirilirken, bu kolaylık, bu ayrıcalık, neden, yurt içinde taşımacılık yapan şahıs ve şirketlere getirilmiyor, bunu anlamış değilim.

Değerli arkadaşlar, ben, yurt içinde taşımacılık yapan şirketlerle, taşımacılarla, nakliyecilerle ilgili daha önce çalışmalar yapmış, kanun teklifi vermiş, soru önergesi vermiş bir arkadaşınızım. Geçen sene 5 Nisanda Karayolu Taşıma Yönetmeliğiyle ilgili bir değişiklik teklifi vermiştim, bu konuda Genel Kurulda konuşma yaptım, bununla ilgili soru önergesi verdim; ancak, gündeme bile alınmadı, soru önergesi de her zaman olduğu gibi geçiştirilerek cevaplandırıldı. Hal böyleyken, sadece yurtdışı taşımacılık yapan şirketlere bu kolaylığın tanınması bence yeterli değildir.

Değerli arkadaşlarım, Karayolu Taşıma Yönetmeliği çıkarılmıştı daha önce; bunun uygulanması önce 25.8.2005'e ertelendi, daha sonra 25 Şubat 2006'ya ertelendi ve en sonunda 25 Şubat 2006'da bu yönetmelik yürürlüğe girdi. Bu yönetmelik nedeniyle, yurt içinde taşımacılık yapan bu sektöre mensup arkadaşlarımız çok büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. En son, bu yönetmelik yürürlüğe girmeden, 13 Şubat 2006 tarihinde, nakliyeciler iş bırakma eylemi yaptılar; ama, maalesef, seslerini hükümete duyuramadılar.

Değerli arkadaşlarım, nakliyeciler Sıhhiye parkında eylem yaptılar; maalesef, yine seslerini duyuramadılar.

Şu anda, geçen hafta Karadeniz'de inceleme gezileri yapan milletvekili arkadaşlarımızdan Sayın Şevket Arz, bana biraz önce bir bilgi verdi. Sarp Kapısında şu an 400 tane kamyon Gürcistan'a girmek için beklemekteymiş. Bunun nedeni de, hem Gürcistan'ın girişte kullanmaya başladığı yeni tartı sistemlerinin yavaş çalışması hem de yine kamyonculardan, nakliyecilerden 70 dolar bir tahsilat yapılmaya başlanmasıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu sorun, hükümetin, Gürcistan Hükümetiyle yapacağı görüşmeyle halledilebilir; ama, bir yasa yapılırken, kamyoncuların, nakliyecilerin bu kadar mağdur durumda bırakılmaları, sadece, yasa yapalım, işte ÖTV'yi kaldıralım, KDV'yi kaldıralım anlayışıyla bu olaya dar açıdan bakılması, inanın ki doğru değil. Orada kamyoncular günlerce bekleyecekler, yurt içinde eylem yapacaklar, iş bırakacaklar, Sıhhiye Meydanında grev yapacaklar, çadır kuracaklar, bunlara hiç kulak vermeyeceksiniz, ondan sonra, sadece, yurt dışına taşımacılık yapan nakliyecilere ÖTV, KDV indirimi yapacaksınız... Bu yerinde bir değişikliktir, ona katılıyoruz; ama, dediğim gibi, çok yetersiz ve dar kapsamlı bir değişikliktir. Bunun genişletilmesi daha doğru olur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir de, yasanın sanki bir an önce çıkarılmaya çalışıldığı gibi bir izlenim var tasarı incelendiğinde. Çünkü, komisyona sevk tarihi bu tasarının 18 Kasım 2005, komisyonda görüşme 28 Aralık 2005, tamamlanmış, rapor tarihi 9 Mart 2006 ve bir an önce çıksın diye de, bugün görüştüğümüz halde, yürürlük tarihi 1 Nisan 2006 olarak belirlenmiş; ama, buna rağmen, bu kadar önemli, bu kadar gerekli olan bir yasa henüz yeni görüşülmekte ve öğrendiğime göre de, yürürlük tarihi biraz daha ileriki bir tarih olarak belirlenecekmiş. Madem bu kadar önemli, bu kadar acele görüşüldü komisyonlarda, niye bugüne kadar beklediniz diye sormak bizim hakkımızdır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir de, bu yasada, Maliye Bakanlığına bazı yetkiler veriliyor, yasanın uygulamasıyla ilgili. Örneğin, giriş çıkış yapılan kapıların Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilmesi ve standart depoları aşmamak üzere ÖTV ve KDV'den muaf tutulacak akaryakıtın miktarının yine Maliye Bakanlığı tarafından tespiti konusunda Bakanlığa yetki veriliyor.

Değerli arkadaşlarım, bir yasa yapılıyorsa, bunların, uygulamada kafalarda tereddüt yaratacak, uygulamada sıkıntı yaratacak şekilde yapılmaması gerekmektedir diye düşünüyorum. Bütün miktarlar belirlenir, giriş çıkış yapılan kapılar belirlenir ve bu, uygulamada sıkıntıya neden olmaz.

Bir de, standart depo tanımından dolayı, benim şahsî kanaatim, uygulamada çok büyük sıkıntılar yaşanacağını düşünüyorum; çünkü, hangi depo standart; mesela, bir nakliyeci bu yasadan yararlanmak maksadıyla akaryakıt almaya gittiğinde, yani, gözümde canlandırabiliyorum, depo standart mı değil mi, büyük mü küçük mü, bu konuda sıkıntılar çıkacak. Bunların da net bir şekilde belirlenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, 3 üncü maddede, bence, ifade hatası diye düşünüyorum; tamamını okumayacağım: "…Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında satışı yapılan akaryakıtların satış fiyatı, ilgili akaryakıt türünün edinme bedelinin yüzde 8'ini aşamaz" diye bir ifade var. Tahmin ediyorum, burada kastedilmek istenen "yüzde 8 ilavesiyle belirlenen fiyatı aşamaz" şeklinde olması gerekiyor diye düşünüyorum. Yoksa, bu maddeyi burada yazıldığı şekilde yorumladığımızda, edinme fiyatının yüzde 8'i gibi bir rakam çıkacak ki, bu da uygulamada tereddüte ve karmaşıklığa yol açacak diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, geçen hafta içinde, bir komisyon çalışmasıyla İzmir ve Muğla'da yaptığımız çalışmalarda, bize şu yakınmalar da geldi, onları da…

BAŞKAN - Sayın Kaya, bir dakikanızı rica edebilir miyim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz bitmek üzere.

Sayın konuşmacının konuşmasını bitirinceye kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun.

YILMAZ KAYA (Devamla) - Bireysel olarak balıkçılık yapan vatandaşlarımız, tekneleri için kullanacakları akaryakıtları miktarı az olduğu için alamadıklarını ve ayrıca, çok büyük bürokratik işlemler gerektiğini, örneğin ticaret odasına kayıt yaptırmaları gerektiğini ve ticaret odasına kayıt yaptırabilmeleri için de ortalama 1 milyar TL civarında bir masraf yapmaları gerektiğini söylüyorlar.

Bu hususu da bilgilerinize sunduktan sonra, aynı ÖTV'siz akaryakıtın, mazotun bu arkadaşlarımıza da yararlandırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, yetersiz de, eksik de olsa, bu yasayı desteklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kaya.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmıştır.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Nisan 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

İyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 21.01