DÖNEM:
22 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 117
89 uncu Birleşim
18 Nisan 2006 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Mustafa
Gazalcı'nın, kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, köy entsitülerinin, köylerin
ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasında aldığı önemli role ilişkin gündemdışı
konuşması
2.- Bitlis Milletvekili Edip Safder
Gaydalı'nın, vefatının 13 üncü yılında 8 inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın
siyasî kişiliğine ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın,
Edirne gümrük kapılarındaki bazı uygulamalar nedeniyle ilin ekonomisinde
yaşanan sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı
B) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Portekiz
Adalet Bakanı Alberto Bernardes Costa ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denilmesi
2.- Genel Kurulu ziyaret eden Çek
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denilmesi
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi
Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)
4.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S.
Sayısı: 1052)
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci Ek)
6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)
7.- Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/1177) (S. Sayısı: 1123)
8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı
T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi
Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın
ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine
Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in;
1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile
Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem
Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10
uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17
nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri
Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26
Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek
Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi
Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın;
1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve
5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30
Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi;
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Adana Milletvekili Zeynep
Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13
Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine
01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568,
1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322,
2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139)
V.- SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili V. Sinan
YERLİKAYA'nın, bir tutuklunun tahliyesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/12280)
2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
idarî yargı hâkim adaylığı sınavının ertelenmesine ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/12632)
3.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün,
kamuya personel alımlarında uygulanan yaş sınırlamasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13114)
4.- Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in,
Şahkulu Sultan Külliyesinin kira bedeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13170)
5.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün İstanbul
şubesinin mütevelli heyetine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU'nun cevabı (7/13190)
6.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, çocuklarının ortağı olduğu şirketlere ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13212)
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet
SEVİGEN'in, oğluna ait bir şirkete teşvik verilip verilmediğine ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13216)
8.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, bir firmanın vergi kayıtlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/13218)
9.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, bir konferans organizasyonu ihalesine ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13236)
10.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
internet sitesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/13432)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.00'te açılarak altı oturum yaptı.
Trabzon Milletvekili Asım
Aykan, bazı televizyon kanallarında yapılan yayınların çocuklar ve gençler
üzerindeki olumsuz etkileri ile toplumun örf ve âdetlerine uygun programlar
yapılmasının önemine ve bu konularda alınması gereken tedbirlere,
Kütahya Milletvekili
Alaettin Güven, Kutlu Doğum Haftasına,
İlişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar.
Kocaeli Milletvekili
Salih Gün'ün, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan zehirli atık varilleri ile
bölgede çevre kirliliğine karşı alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe cevap verdi.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
3 üncü sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
1 inci sırasında bulunan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci Ek),
2 nci sırasında bulunan,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),
4 üncü sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030)
(S. Sayısı: 904),
5 inci sırasında bulunan,
Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/727) (S. Sayısı: 1138),
Görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
6 ncı sırasına alınan ve
İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak
bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu
Kanunu Tasarısının (1/1153) (S. Sayısı: 1102) görüşmeleri tamamlanarak,
elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
Ordu Milletvekili Eyüp
Fatsa, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Genel Başkanlarına
ve Grubuna,
Gaziantep Milletvekili
Ömer Abuşoğlu, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin konuşmasında,
Partisine,
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Hükümete,
Sataştığı iddiasıyla
birer açıklamada bulundular.
7 nci sırasında bulunan
ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak
bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Tarım Kanunu Tasarısının
(1/977) (S. Sayısı: 1052) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak ikinci bölümüne
kadar kabul edildi, ikinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü; birleşime
verilen aradan sonra Genel Kurulda ilgili komisyon yetkilileri hazır bulunmadığı
anlaşıldığından;
18 Nisan 2006 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.14'te son verildi.
Sadık Yakut |
|
|
|
|
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
|
Yaşar Tüzün |
|
Bayram Özçelik |
|
|
|
Bilecik |
|
Burdur |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
No.: 122
II. - GELEN KÂĞITLAR
17 Nisan 2006 Pazartesi
Rapor
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Kaman
Kalehöyük Arkeoloji Müzesinin Hibe Yoluyla Yapımına İlişkin Nota ve Görüşme
Tutanaklarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1185) (S. Sayısı: 1141) (Dağıtma tarihi:
17.4.2006) (GÜNDEME)
No.: 123
18 Nisan 2006 Salı
Tasarılar
1.- Millî Arşiv Kanunu Tasarısı (1/1191) (Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor; Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7.4.2006)
2.- Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı (1/1192) (Avrupa Birliği Uyum;
Adalet; Dışişleri ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.4.2006)
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek ve 17 Milletvekilinin;
Devlet Memurları Kanununa Ek Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/763)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.4.2006)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik ile Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu'nun; Maden Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/764) (İçişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.4.2006)
Sözlü Soru Önergesi
1. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, Açıköğretim Fakültesi kitap
bedellerinden alınan havale ücretine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) sözlü soru önergesi (6/1698) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30/3/2006)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Antalya Kültür Merkezinde
düzenlenen bir programa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13513)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/3/2006)
2. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Diyarbakır'da yaşanan
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13514) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/3/2006)
3. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, medyaya yönelik bazı
ifadelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13515) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30/3/2006)
4. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Mersin gezisinde eylem yapan
şahsın tehdit edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13516) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)
5. - İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, SEKA Kent Parkı 1. Etap
ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13517) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3/4/2006)
6. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, pirinç ithalatı kotasının
kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13518) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/4/2006)
7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, kamu kurum ve
kuruluşlarının sağlık harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13519) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
8. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, kredi kartı faizlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13520) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/4/2006)
9. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, ABD'nin İskenderun Limanında
incelemelerde bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13521) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
10. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Maliye
Bakanının mayınlı sınır arazilerinde incelemelerde bulunduğu iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13522) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
11. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, kamu
bankalarına borcu olan küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13523) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
12. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Merkez
Bankasının belirlediği kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13524) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
13. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
2003-2005 yılları arasında yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13525) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
14. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
İzmir'de Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait bir arazinin kiralanmasına ve
Konak Piyer İskelesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
15. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, sözleşmeli
personelin, memur kadrolarına atanmasına imkân sağlayan kanun tasarısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13527) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/4/2006)
16. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Gelir
Vergisi Kanununda yapılan değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13528) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
17. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
İstanbul-Sultanbeyli'de yapılmak istenen cemevine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13529) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
18. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın,
kadrolaşma suçu olup olmadığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13530) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)
19. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
İstanbul-Sarıyer'deki bir taşınmazın satışına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13531) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
20. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
Karadeniz Sahil Yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13532) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
21. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, bazı
yol yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13533) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
22. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Celal
Bayar Üniversitesi Yuntdağı kampusunun bağlantı yollarına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13534) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/4/2006)
23. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Ankara-Mamak çöplüğüne ve hayvan itlafı iddialarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13535) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)
24. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkındaki çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13536) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
25. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, çevre
düzeni planı için başvuran belediyelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13537) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
26. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
Ankara'nın Mamak ve Altındağ ilçelerindeki hayvan itlafı haberlerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13538) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/4/2006)
27. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Kıbrıs
Rum Kesimi uçak ve gemilerinin kabulü konusunda taviz verilip verilmeyeceğine
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/13539) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
28. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, KKTC'de
üretilen ürünlerin Güney Kıbrıs'tan ihraç edileceği iddialarına ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13540)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
29. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, AB'nin
KKTC'ye mali yardımı konusundaki tutuma ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13541) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/4/2006)
30. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, ABD'nin
İskenderun Limanında incelemelerde bulunduğu iddialarına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13542) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/4/2006)
31. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, ABD'nin
İskenderun Limanında askeri tesis kurmak istediği iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13543) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4/4/2006)
32. - İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
ELEKDAĞ'ın, Japonya ile imzalanan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesinin hibe
yoluyla yapılmasına yönelik anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13544) (Başkanlığa geliş tarihi:
4/4/2006)
33. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF ile
Merkez ve Medya Grupları arasındaki protokollere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13545)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF
Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13546) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/3/2006)
35. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF
aleyhine Polonya'da dava açılıp açılmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13547) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/4/2006)
36. - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, SPK
ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13548) (Başkanlığa geliş tarihi:
4/4/2006)
37. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı
İmar Bankası mudilerine yapılması gereken ödemelere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13549)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
38. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Star
Gazetesinin satışına ve çalışanlarının durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13550)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
39. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin
Telsim ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif
ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13551) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
40. - Diyarbakır Milletvekili
Muhsin KOÇYİĞİT'in, SPK ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13552)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
41. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
TMSF'nin uygulamalarına ve denetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13553) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5/4/2006)
42. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, mayınlı
arazilerin temizlenmesinde GAP İdaresine düşen göreve ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13554)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
43. - Konya Milletvekili Nezir BÜYÜKCENGİZ'in,
özelleştirmeler sonucu geçici işçi olarak istihdam edilen personele ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/13555) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
44. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın,
özelleştirmeler sonucu geçici işçi olarak istihdam edilen personele ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/13556) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
45. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya'nın yüzme havuzu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13557)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
46. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya'da yapılacak yüzme yarışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13558)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
47. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, örnek
davranışlarda bulunan vatandaşların ödüllendirilmesine ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/13559) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2006)
48. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, TRT2'de
yayınlanan bir programın yayından kaldırılmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/13560) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/4/2006)
49. - Afyonkarahisar Milletvekili
Halil ÜNLÜTEPE'nin, Atatürk'ün doğum yıldönümü etkinliklerinin ilgili kamu
kurum ve kuruluşlarına zamanında bildirilmediği iddiasına ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/13561) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/4/2006)
50. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Devlet bankalarından verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/13562) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
51. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in,
tedavülden kaldırılan banknotlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/13563) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
52. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, SHÇEK
sosyal hizmet danışma hattına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı
soru önergesi (7/13564) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
53. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
SHÇEK'nin rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU)
yazılı soru önergesi (7/13565) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
54. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kadın
sığınma evlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/13566) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
55. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in,
Yap-İşlet-Devret ve Yap-İşlet modelleriyle yapılan enerji yatırımlarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13567) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/4/2006)
56. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
Yortanlı ve Çaltıkoru barajları inşaatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13568) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
57. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Sayıştay'ın Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yapılan elektrik santralleriyle ilgili
raporuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13569) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
58. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Yeşilkavak Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13570) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
59. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Zeytinçay Göletinin yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13571) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
60. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Ankara'daki hayvan itlafı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13572) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)
61. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, bir
şehit çocuğunun iş başvurusuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13573) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
62. - Kırklareli Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Malkoçlar
sınır kapısının açılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13574) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
63. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in,
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresine katılacak üyelere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13575) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3/4/2006)
64. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13576) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
65. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Erzurum Valisi ile görüşmek isteyen köylülere yapılan müdahaleye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/4/2006)
66. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Süleymanlar Köyünün yol ve su ihtiyacına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13578) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/4/2006)
67. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Beyreli Köyünün su sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13579) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
68. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Emniyet Genel Müdürünün yurt dışı seyahatlerine ve Hakkâri
Şemdinli'ye gidip gitmediğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13580) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
69. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, halk
oyunları yarışması Ankara elemelerinin bazı jüri üyelerine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13581) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/4/2006)
70. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin
İlinde yapılan çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13582) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
71. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
terkin edilen vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13583) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)
72. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
yatırım teşviki uygulamalarının sonuçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13584) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
73. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa
Vergi Dairesi Başkanlığı hizmet binasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13585) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
74. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, bir
şehit ailesine verilen tazminat ve bağlanan maaşa ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13586) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
75. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Salihli Hükümet Konağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13587) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
76. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in,
elektrik dağıtım bölgelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13588) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
77. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bazı
konularda ABD ile ilişkilere ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13589) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
78. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, askeri
hastanelere girişte başörtülü ziyaretçilere yönelik uygulamaya ilişkin Millî
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13590) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/4/2006)
79. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Avustralya ve Yeni Zelanda ziyaretine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13591) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
80. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13592) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3/4/2006)
81. - Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın, bir ders
kitabındaki Türkiye haritasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13593) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
82. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
Samsun-Alaçam Öğretmeneviyle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13594) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
83. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in,
Ankara'daki bir sosyal bilimler lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13595) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
84. - İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU'nun,
okullarda yaşanan şiddet olaylarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13596) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
85. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
öğretmen alımlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13597) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
86. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Salihli'deki bazı okulların derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13598) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
87. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Salihli'deki bir ilköğretim okulunun derslik ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13599) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/4/2006)
88. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa'daki bazı okulların ek bina ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13600) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
89. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, şehit öğretmenlere Devlet
Övünç Madalyası verilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13601) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
90. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, bazı
ihalelerle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13602) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/3/2006)
91. - İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın,
Düzce'deki aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13603) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)
92. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin
İlinin sağlık kuruluşu ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13604) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)
93. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın,
aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13605) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
94. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
İstanbul-Beykoz Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesinin taşınmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13606) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/4/2006)
95. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
Ankara'nın Gölbaşı İlçesindeki toprakların kanser riski taşıdığı iddiasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13607) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/4/2006)
96. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın,
Ankara'nın Gölbaşı İlçesi topraklarındaki asbeste ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13608) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
97. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa'daki bazı hastanelerin kapasitesinin artırılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13609) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
98. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Salihli'deki Sağlık Meslek Lisesinin ve sağlık ocaklarının hizmet binası
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13610) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6/4/2006)
99. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
narenciye üretiminde kullanımı ruhsatlandırılmış ilaçlara ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13611) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/4/2006)
100. - Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜK'ün, çeltik ve pirinç ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13612) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
101. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, İznik
Gölünde yapılan balıkçılıktaki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13613) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
102. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğünün devredilen işlerine, makinelerine ve personeline
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13614)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)
103. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Salihli'de bazı tarım faaliyetlerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13615) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/4/2006)
104. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa
İlindeki tarım faaliyetlerinin geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13616) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
105. - İstanbul Milletvekili Lokman AYVA'nın,
bilinmeyen numaralar (118) hattına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13617) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)
106. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
THY'deki personel hareketlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13618) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
107. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, TCDD
santralının bekleme melodisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13619) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
108.- Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa
Merkezinden geçen demiryolu hattının güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13620) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
109. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bazı
okulların mezunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru
önergesi (7/13621) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)
110. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
mısır ithalatı lisansı alan şirketlere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/13622) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)
111. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa'da SSK ve BAĞ-KUR'un hizmet binası ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13623) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/4/2006)
112. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Salihli Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13624) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.04
18 Nisan 2006 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 89 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Değerli milletvekilleri,
Türk ve dünya eğitim tarihlerinde seçkin bir yere sahip, Türk aydınlanma çağına
olağanüstü katkıları olan köy enstitülerinin kuruluş yıldönümünde, enstitülerin
başöğretmeni rahmetli İsmail Hakkı Tonguç'un anısı önünde saygıyla eğiliriz.
Gündemdışı ilk söz, köy
enstitülerinin kuruluşunun altmışaltıncı yıldönümü münasebetiyle söz isteyen
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'ya aittir.
Buyurun Sayın Gazalcı.
(CHP sıralarından alkışlar)
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, köy
enstitülerinin, köylerin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasında aldığı
önemli role ilişkin gündemdışı konuşması
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; köy enstitülerinin kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde,
gündemdışı söz aldım; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Önce, başladığımız Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı Haftasını kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Başkanın da söylediği gibi, toplumu ta derinden
etkileyen, izleri günümüze değin süren, cumhuriyetin en değerli eserlerinden
biri olan köy enstitüleri üzerine bugüne değin birçok etkinlikler yapılmıştır,
200'ün üzerinde eser vardır, doktora tezi olmuştur, UNESCO bütün geri kalmış
ülkelere örnek bir sistem olarak önermiştir, üzerine vakıflar, dernekler
kurulmuştur köy enstitüsü sisteminin. Belki ezberci, eleyici, birliği ve
niteliği bozulmuş bugünkü eğitim sistemine bir tepki olarak, son on yıldır,
ülkemizin çeşitli yerlerinde köy enstitüsü üzerine yapılan toplantılar daha da
arttı. Özellikle üniversitelerin de içinde olduğu birçok kuruluş, yurdun her
yerinde yıldönümlerinde köy enstitülerine duyduğu özlemi çeşitli çalışmalarla
dile getiriyor. Örneğin, geçtiğimiz hafta -Isparta Süleyman Demirel
Üniversitesi Gönen Meslek Yüksekokulu Köy Enstitüleri Araştırma ve Uygulama Merkezi
burada kurulmuştu geçen yıl- 100'e yakın bilim adamının katıldığı bir çalıştay
düzenledi, İzmir'de bulunan yeni kuşak köy enstitüleriyle birlikte adı geçen
üniversite ilköğretimden ortaöğretime değin çok güzel bir toplantı yaptı.
Yine, Gazi
Üniversitesinde bu yıl Hasan Âlî Yücel Araştırma Enstitüsü kuruldu. Yakında,
belki, başka üniversitelerde de Tonguç ile köy enstitüleriyle ilgili bilimsel
araştırma merkezleri kurulacaktır. Aslında, bütün dünyada örnekleri görüldüğü
gibi, bağımsız çalışan bir enstitü kurulması gerekir dışarıda, üniversitelerle
de işbirliği yapan.
Değerli arkadaşlar, köy
enstitüleri, kurulduğu yıllar, ülkemizin zorunlu koşullarından ortaya
çıkmıştır. 1935 yılında Türkiye'nin nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu ve
bu yaşayan yüzde 80 nüfusun ancak yüzde 25'i okula gidebiliyordu. Kentlerde
yaşayanların ise, tam tersine, yüzde 75'i okula gidiyordu; yani, köylerimiz
öğretmensizdi, okulsuzdu. 40 000 köyün, yaklaşık, bir köyde 35 000'inde okul
yoktu. 16 000 köyün nüfusu 150'nin altındaydı; yani, bir köyde 150 kişiden az
insan yaşıyordu. İşte bu kent ve köy ayırımı, kız-erkek arasındaki eğitimsizlik
uçurumu köy enstitülerini doğurmuştur. Alışılmış yöntemlerin dışında, 1936
yılında, önce eğitmen kursları açılmış, ardından köy öğretmen okulları; o
denemeler başarılı olunca da köy enstitüleri kurulmuştur. 17 Nisan 1940'ta,
yani, bugün 66 ncı kuruluş yıldönümünü andığımız günün anısına yasa çıkmış;
yasa çıktığı yıl 14 tane köy enstitüsü kurulmuştur. 1946'ya girildiğinde sayı
20 olmuştur. Van Ernis'te kurulan köy enstitüsüyle beraber 21 köy enstitüsü
kurulmuş oluyordu.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
biraz bekler misiniz.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Tabiî, efendim.
B) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1.- Genel
Kurulu ziyaret eden Portekiz Adalet Bakanı Alberto Bernardes Costa ve
beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in davetlisi olarak ülkemizi ziyaret
etmekte olan Portekiz Adalet Bakanı Alberto Bernardes Costa ve beraberindeki
heyet, şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar. (Alkışlar)
Kendilerine, Yüce
Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum.
Devam edin Sayın Gazalcı.
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)
1.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, köy
enstitülerinin, köylerin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasında aldığı
önemli role ilişkin gündemdışı konuşması
(Devam)
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta, eğitimi bir süs olmaktan
çıkarıp yararlı bir iş olmasını öneren ve yol gösteren Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, "benim en büyük eserim köy enstitüleridir" diyen
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün desteği, Millî Eğitim Bakanlarından Saffet Arıkan
ve Hasan Âli Yücel'in siyasî kararlılığı ve bu işi kuran, uygulayan İlköğretim
Genel Müdürü, büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşları, köy enstitüsü
sistemini kurmuşlardır.
Köy enstitüsü sistemi, üç
yıllık eğitmen kursları, beş yıllık köy okulları, sekiz yıllık bölge okulları,
Türkiye'nin 21 yerine dağılmış birer aydınlanma güneşi gibi olan 21 köy
enstitüsü ve Hasanoğlan'da da yüksek köy enstitüsü uygulama okulları, hatta
Emekli Sandığından önce kurulan, 1943'te, İLKSAN, bütünüyle bir köy enstitüsü
sistemini doğurdu.
Aslında, köy enstitüleri,
Kurtuluş Savaşının bir devamıdır. Karanlıkla, gerilikle, yoksullukla,
bilinçsizlikle bir savaş; Mustafa Kemal'in, 9 Eylül 1922'de söylediği bir
savaş. Nasıl, Mehmetçik, Çanakkale'de Kurtuluş Savaşında yamalı giysilerle
destan yaratıp emperyalizmi yenmişse, onların çocukları da köy enstitülerinde
eğitilip karanlığı yenmişlerdir. O savaş, karanlığın devamı olan savaşla
özdeştir. Köy enstitülüler, dağları delip su akıttılar, kendi okuyacakları
binaları kendi elleriyle yaptılar, dili işleyip şiir ve türkü söylediler. Köy
enstitüleriyle, çocuklarımız, köy çocukları, ilk kez fırsat ve olanak eşitliği
içinde köy enstitülerinde eğitilip ülke yönetimine katıldılar. Bu okullar,
bugünkü okulların tersine, parasız, laik, üretici, bilimsel, demokratik, iş
içinde, iş aracılığıyla iş eğitimi uygulayan, insanı ve toplumu içinden
canlandıran okullardı.
İçine aldığı insanı
eleyip harcamadan, çok amaçlı bir program uygulayan köy enstitülerinde, kısa
sürede, öğretmen, sağlıkçı insanlar yetişmiştir. Ayrıca, 9 000'e yakın da
eğitmen bu kurumlarda yetişmiştir. Bu okulları bitirenlerin içerisinde,
öğretmenlik dışında, yaşamın her alanında başarı kazanmış insanlar vardır.
Dilimiz ve edebiyatımız zenginleşmiştir buradan çıkanlarla.
Üretim içerisinde insanı
ve toplumu canlandıran bu yeni sistem egemen çevreleri ürküttü. Köy çocuğunun
bilinçlenip ülke yönetimine katılması onları rahatsız etti. Akıl almaz karalama
kampanyalarıyla, bu ulusal kuruluşlarımız yıpratıldı. Hasan Âli Yücel, İsmail
Hakkı Tonguç ve arkadaşları görevden alındı. Karma eğitime, özgür okumaya,
üretim ve eleştiri yöntemlerine bu okullarda son verildi. 1948'de yüksek köy
enstitüleri, 1954'te de köy enstitüleri bütünüyle kapatıldı.
"Komadı karanlığın
ağaları,
Halk uyansın, ülke çiçeğe
dursun,
Komadı, aydınlıktan
korkanlar" diyor, yüksek köy enstitüsünü bitirmiş ozan yazar Mehmet
Başaran.
Elbette, köy enstitüleri
sistemini bir bütün olarak günümüz koşullarında yeniden kurmak, bir iktidar
sorunudur. O kurumları övmek, onları sevdiğini söylemek yetmez. Köy enstitüsü
sisteminden, ilkelerinden yararlanmak ve onun gereklerini yerine getirmek
gerekir.
Biz, 98 milletvekili
arkadaşımla birlikte, 15 Nisan 2003'te, 17 Nisanın bir eğitim günü ve bayramı
olmasını önerdik. Şu anda, sizin oylarınızla Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine de alındı bu; ama, bir türlü ele alınmıyor. Biz, dileriz ki, yeni
kuşaklara bu köy enstitülerini daha iyi tanıtabilmek için, okullar tatil
olmadan, resmî tatil olmadan, 17 Nisan bir bayram olarak kutlansın.
Bütün köy enstitülerini
kuranları, orada yöneticilik yapanları, emeği geçenleri kutluyorum, onlara bin
saygı ve selam sunuyorum.
Sözlerimi, Gönen Öğretmen
Okulunda öğretmenim olan Özbek İncebayraktar'ın "Köy Enstitüleri
Türküsü" adlı şiiriyle bitirmek istiyorum Sayın Başkanım, izninizle:
"Aydınlanıyordu
sular,
Sular aydınlanıyordu.
Gökte birer yıldız
gibiydiler,
Hasanoğlan, Çifteler,
Kızılçullu.
Yeşeriyordu tohum,
Toprak gecelere gebe.
Uyanıyordu uykusundan,
Pamukpınar, Gönen,
Kepirtepe.
Bir destan yazılıyordu
bozkırda,
Değişiyordu çağ.
Bir deniz feneriydi
şavkıyan,
Arifiye, Gölköy, Dicle,
Akçadağ.
Yürüyorduk güzel günlere
doğru,
Başlıyordu kutsal imece.
Dağılıyordu karanlıklar,
Bitiyordu gece.
Ekiyor, biçiyor,
üretiyorduk.
Üstümüzde Tonguç Babanın
eli.
Çınlıyordu "Enstitü
Marşı"yla,
Savaştepe, Düziçi,
Yıldızeli.
Açtı benliklerimiz
çağlardır,
Dağılıyordu gözümüzdeki
sis.
Okuyor, okuyor,
öğreniyorduk,
Işıyordu Aksu, Cılavuz,
Ernis
Çalışıyorduk yurt
harmanında,
Nasırlıydı büyüyen
ellerimiz.
Bir arı kovanıydı
uğultusu,
Beşikdüzü, Ladik,
Ortaklar, İvriz.
Halktandık, ortaktık
halkın derdine,
Bizimdi en uzak, en
bakımsız köy.
Yurdu aydınlatan bir
meşaleydi,
Pazarören, Pulur,
Akpınar, Gölköy.
Bir hoyrat yel esti
gerilerden,
Çığlarla kapandı yolumuz.
Çöktü bağnazlığı
ilkçağların,
Öksüz kaldı
Anadolumuz."
Bir hüzün kaplar içimi,
17 Nisanlara doğru.
Işıktı, umuttu,
kurtuluştu,
Hasanoğlan, Çifteler,
Kızılçullu."
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü; Tanrı
rahmetini esirgemesin.
Gündemdışı ikinci söz, 8
inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü münasebetiyle söz isteyen
Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'ya aittir.
Buyurun Sayın Gaydalı.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
2.- Bitlis
Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın, vefatının 13 üncü yılında 8 inci
Cumhurbaşka-nı Turgut Özal'ın siyasî kişiliğine ilişkin gündemdışı konuşması
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Anavatan Partisi kurucusu
merhum Genel Başkanımız, Başbakanımız, 8 inci Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut
Özal'ın vefatının 13 üncü yıldönümü sebebiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum.
Bana bu imkânı sağlayan Sayın Başkana ve siz değerli heyetinize saygılarımı
sunuyorum.
Zamanımın kısıtlı olması
ve konumuzun Sayın Turgut Özal olması, dile getirilmesi gereken birçok şeyin
ifadesini maalesef imkânsız kılıyor.
Sayın Özal'ın milletimize
yaptığı hizmetler ortadadır. Özellikle, telekomünikasyon, ulaştırma ve sanayi
alanlarındaki gibi maddî hizmetleri göz önündedir ve hepimizin malumlarıdır. Bu
sebeple ve müsaadelerinizle Sayın Turgut Özal'ın, düşünce hayatımıza ve
siyasetimize yaptığı etkileri üzerinde konuşmak istiyorum.
Sayın Turgut Özal'dan
sonra toplumun hayatında ve dünyaya bakış açısında köklü değişmeler olmuştur.
Sayın Özal'ın muhalifleri dahi, bu zihinsel değişimin dışında kalamamışlardır.
Sayın Turgut Özal'dan sonra Türk siyasetinin paradigması değişmiştir. Dar
ideolojik bakışlardan sıyrılan siyaset algısı, milletin gündelik hayatının ve
ülkenin geleceğinin daha iyi olabilmesi için fayda-zarar düzlemi üzerine
oturmuştur. Sayın Özal'ın muhalifleri dahi, siyasî jargonlarını, kaçınılmaz
olarak, Sayın Özal'ın jargonuyla uyumlu hale getirmek zorunda kalmışlardır.
Çünkü, Sayın Özal, milletin arzularını, milletin istediği; ama,
ifadelendiremediği arzularını siyaseten formüle etmiş, dillendirmiş, sahip
olduğu gelecek vizyonuyla daha ileriye yönlendirmesini bilmiştir.
Bugün kendisini merkez
olarak tanımlayan siyasî partilerimizin programlarının içeriğinin ekseriyeti,
Sayın Özal'ın ortaya koyduğu ve güçlü bir şekilde temsil ettiği fikirlerinden
oluşmaktadır. Sayın Özal'ın en güçlü savunucusu ve sözcüsü olduğu hür teşebbüs,
hür düşünce, din ve vicdan özgürlüğü kavramları milletin kahir ekseriyetinin
fikri olmuştur.
Bu, bir liderin, toplumun
düşünce hayatında yaratabileceği etkinin açık örneğidir. Milletin kendisinde
oluşan bu zihinsel dönüşüm, kaçınılmaz olarak siyasî yaşamı da belirlemiştir.
Türk siyasetinin manifestosu Sayın Özal'dan sonra yeniden yazılmak zorunda
kalmıştır. İçine kapanık Türkiye yerine dışa açık Türkiye gelmiştir. Siyasetin
belirleyiciliği devletten millete geçmiştir. Az üreterek, az tüketerek yaşamını
sürdüren bir Türkiye yerine, çok üretip çok tüketebilen bir Türkiye gelmiştir.
Hayatın her alanında hedefler yükselmiştir. Milletin tarihlerinde sıçrama
yaptığı dönemlerde bu dönüşümler, yönlendirici ve yöneticisi olan liderlerin
varlığıyla mümkün olabilmektedir. Tarihsel ve toplumsal şartların önemi kadar,
var olanı doğru okuyan ve vizyon sahibi bir liderin varlığı da önemlidir. Sayın
Turgut Özal, şartları doğru okuyan ve vizyon sahibi bir liderdi. Zaten, bu
vasıflara sahip olmayan birisi, lider olmaktan ziyade idareci diye
tanımlanabilir. Liderlik, işgal edilen makamdan alınan bir vasıf değildir,
liderin varlığı, makama anlam kazandırır. Liderin şartlarının sınırlandırılması
içine kapanıp kalmaz, bilakis vizyonu doğrultusunda şartlara etki edebilme yeteneğine
de sahiptir.
Sayın Özal, halktan
biriydi, bu ülkenin evladıydı. Ondaki var olan içtenlik ve samimiyet milletimiz
tarafından çok hızlı algılanmıştır; çünkü, millet, ithal olanı değil, kendinden
olanı sever. Sayın Özal'ın siyasî yaşamı, milletin değerlerini siyasette etkin
kılabilmek çabasıyla geçmiştir. O, uzlaşmaz denilenleri uzlaştırma yeteneğine
sahipti; hem milletimizin değerlerine bağlı hem de ilerici nasıl
olunabileceğini gösterdi. O, hem manevî değerlerine bağlı hem de…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - …Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rejimine nasıl içten bağlı
kalınabileceğini gösterdi. O, bu millete ait olan bu topraklarda bulunan her
unsurun nasıl kucaklanabileceğini gösterdi.
O, hamasî nutuklar yerine
ekonominin ne derece önemli olduğunu gösterdi. O, Türk Milletinin kendisine
olan güvenini tazelemesini sağladı.
Milletimizin, Sayın
Özal'ı hayır dualarıyla yâd etmesinin ötesinde, onu ve icraatlarını arıyor
olması, siyaset kurumunun Sayın Özal sonrası millete arzu ettiğini veremediğini
göstermektedir.
Başta Büyük Önder Mustafa
Kemal olmak üzere, ebediyete intikal etmiş olan, bu ülkeye, bu millete hizmet
etmiş olan bütün büyüklerimizin manevî huzurları önünde saygıyla eğiliyor,
Cenabı Allah'tan rahmet diliyor, Yüce Heyetinize en derin saygılarımı arz
ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, ben, Sayın Gaydalı'ya söz vermeden önce Meclis adına,
Tanrı'nın rahmetini esirgememesini diledim; ama, yerinden kısa bir sözle Sayın
Özal'ı yâd etmek için Sayın Faruk Çelik Söz istedi. Kendisine söz veriyorum;
kısa ve öz…
Buyurun Sayın Çelik.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Hizmetleriyle,
eserleriyle tarihe geçen, milletin gönlünde taht kuran, milletimizle bütünleşen
merhum 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı AK Parti Grubu olarak rahmetle
anıyoruz ve bir kez daha milletimizin başı sağ olsun temennisinde bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Aynı konuda
özellikle hemşerisi olarak Sayın Münir Erkal da söz istemişti.
Siz de Sayın Özal'la
ilgili ölüm yıldönümü nedeniyle kısa bir söz söyleyebilirsiniz.
AHMET MÜNİR ERKAL
(Malatya) - Yerimden mi?
BAŞKAN - Yerinizden, 60
ıncı maddeye göre…
Buyurun.
AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin büyük siyaset ve devlet
adamı, değerli hemşerimiz, 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı, bugün
vesilesiyle anarken, yaptıklarını, katkılarını, ülkemize taşıdığı büyük değişim
ve dönüşümleri hatırlamakta ve ondan ders almakta büyük yararlar görüyorum.
Daha önceki konuşmacı
arkadaşlarımız, birçok yaptığını gündeme getirdi. Ben, kısaca, bir iki noktaya
temas etmek istiyorum. Özal'ın en büyük özelliklerinden biri, tabulara karşı
olmasıydı ve onları yıkmasıydı. Tabuları yıkmak, en büyük zevkiydi. Köprüyü
satarak, 141, 142, 163 üncü maddeleri kaldırarak, cumhurbaşkanı cuma namazına
giderse laiklik elden gider diyenlere gülüp namaza giderek, muz ithal edersek
dövizimiz biter diyenlere tebessüm ederek, birçok tabuyu yıktı. O, statükonun,
idareimaslahatın, günü kurtarmanın karşısındaydı.
BAŞKAN - Toparlayın
lütfen.
AHMET MÜNİR ERKAL
(Malatya) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bu aziz milleti, olması
gereken yere taşıma iradesini hep canlı tuttu. Milletin özündeki potansiyeli
açığa çıkararak, tekrar tarih sahnesine koyma heyecanını hep muhafaza etti. O,
büyük Türkiye türküsünün derleyicisi, hizmet sevdalısı ve değişimin mimarıydı.
Sevgili Cumhurbaşkanımız,
sen, dünyanın dört bir tarafındaki tarihî ve doğal bağlarımızın olduğu
kardeşlerimizi, ülkemizi, insanlarımızı, Malatya'yı, Malatyalıları, Kernek'i ve
kayısıyı hiç unutmadın. Seni rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz. Ruhun şad
olsun.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Allah rahmet
eylesin.
Değerli milletvekilleri,
gündemdışı üçüncü söz, Edirne İlinin ekonomisinde yaşanan sıkıntılar hakkında
söz isteyen Edirne Milletvekili Nejat Gencan'a aittir.
Buyurun Sayın Gencan.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- Edirne
Milletvekili Nejat Gencan'ın, Edirne gümrük kapılarındaki bazı uygulamalar
nedeniyle ilin ekonomisinde yaşanan sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in
cevabı
NEJAT GENCAN (Edirne) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Edirne İlinin ekonomisi, bilhassa, kapılar ve
bazı konularla ilgili uygulamalar konusunda söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Öncelikle, Edirne İlinin
bir profilini çizmek istiyorum. Edirne İlinin yüzde 70'i tarımdan geçinen,
yüzde 30'u ticaret ve turizmle geçinen bir nüfusa sahip olduğunu baştan
söyleyerek söze başlamak istiyorum.
Bildiğiniz gibi, tarımda
yaşanan sıkıntı, aynı şekilde, kentlerde yaşayan esnafımızı, tüccarımızı ve
sanatkârımızı da sıkıntı içerisine sokmuştur. 4 tane kara kapısına, 2 tane gar
gümrük kapısına sahip olan Edirne İli ve iki ülkeye sınır olan Edirne İli,
ender illerden birisi olmasına rağmen, son günlerde, Edirne İlimizi kapsayan ve
sanki ilimize has uygulamalarla sıkıntılar içerisine düşmüş durumdadır.
Bunlardan bir tanesi,
24.7.2001 tarihinde günübirlikçilere uygulanmamaya başlayan yurt dışına çıkış
harcı, yani, 70 Yeni Türk Lirası harcın alınmaması konusuydu. Bugüne kadar
bunun uygulanmamasıyla, Edirne İlimizde, hem sınırötesi işbirliği hem de sınır
ticaretinin kalkmasından sonraki süreçte, Yunanistan ve Bulgaristan ile ticaret
odalarımız, borsalarımız, belediyelerimiz, sivil toplum örgütlerimiz ikili
ilişkiler içerisine girmiş ve Avrupa Birliği fonlarından Edirne İlimize kaynak
aktarmaya başlamışlardı; ama, bu şekildeki bir uygulamayla bunun ne kadar
zorlaşacağını sizler de tahmin ediyorsunuz.
Bu konuyla ilgili 8 Mart
günü hükümetin almış olduğu Bakanlar Kurulu kararı -o günlerde ilimizde yaşanan
sel felaketi nedeniyle, ki, sanırım Bakanımızın da 24'ünde Edirne'ye gelmesi
esnasında ilan edilmedi- 28 Mart 2006 günü yayımlandı ve o günden bu yana da
Edirne İlinde bu tartışılmakta. Bu tartışılan konuya hem esnaf odalarımız, hem
ticaret odalarımız hem de sivil toplum örgütleri olmak kaydıyla, bütün Edirne
halkı, bir an önce çözüm bulunması dilek ve temennilerini bizlere her gün
iletiyorlar. Bu, birinci konu.
İkinci konu: 4 tane kara
kapısına sahip olan Edirne İlimizde TIR çıkışlarında yaşanan kuyruklar ve
sıkıntılardan dolayı, Pazarkule, İpsala, Kapıkule ve Hamzabeyli kara
kapılarında, haftada bir araçla çıkış uygulaması başlatıldı; yani, yaklaşık iki
aydır, üç aydır, Edirne İlindeki vatandaşlarımız Yunanistan'a ve Bulgaristan'a
çıkmaya kalktıkları zaman, ancak haftada bir defa yurt dışına çıkış izni
alabilmekteler.
Sınır olmanın
avantajlarını kullanmaya çalışan Edirne İlimizin bu şekilde cezalandırıldığı
düşüncesine sahip Edirne halkı; çünkü, hem Türk vatandaşlarının yaşadığı
Bulgaristan ve Yunanistan'da hem de ilimizde bu şekildeki gelip gitmelerle ve
karşılıklı ilişkilerle, sınır ili olan Edirnemizin ticaretini ve -buna benzer-
esnafının sıkıntılarını bir nebze de olsa rahatlatan bir gidiş geliş trafiği
vardı. Bu, sadece bizim vatandaşlarımıza uygulanmakla kalmıyor, aynı zamanda
Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelen vatandaşlara da bu uygulama başlatıldı.
Gittiği ülkede veya bizim ülkemize gelen vatandaşlar, üç gün kalmadığı sürece
bu ülkelerden alışveriş yapıp kendi ülkelerine gitme hakkını elde edemiyorlar.
Yasal bir düzenleme
olmamasına rağmen valilik ve benzeri yetkili makamların keyfî uygulamasıyla
yapılan bu uygulamanın da kalkmasını bir an önce talep ediyoruz.
Üçüncü bir konu: Tekrar,
bizim transit geçiş yapılan kara kapılarını, yani, Kapıkule, Pazarkule,
Hamzabeyli ve İpsala Kapılarımızı ilgilendiren kara kapılarında transit geçiş
işlemlerinin devam etmesi…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
NEJAT GENCAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN - 4 sınır
kapısının 4'ünü de saydık, tekrar saymaya gerek yok; özetleyelim.
NEJAT GENCAN (Devamla) -
Özetleyeceğim Başkanım.
Bundan sonra bu kapılarda
transit geçişler devam edecek; ama, ithalat ve ihracat gümrüklerinin
yapılmasına ve içgümrük işlemlerinin yapılmasına bundan sonra izin
verilmeyecek.
Yani, şu demektir:
Beşinci ayın 1'inden itibaren, bizim Edirne İlimizin gümrüklemeyle ilgili
hiçbir alakası kalmayacak; yani, ithalat ve ihracat gümrüklemesini yapamayan
bir il konumunda olacak.
Biz, seçildiğimiz günden
bu yana -ki, Ali Bey de burada- Edirne İlimizde, gar gümrüklemesiyle beraber
Ayşekadın Gar Gümrüğüne, İstanbul'un gümrük yükünü hafifletmek düşüncesiyle,
Halkalı Gar Gümrüğünün bir miktarını Edirne'ye nasıl getiririz şeklinde
düşüncelere sahip iken, şu anda, Edirne İlinin gümrüklerden mahrum bir şekle
getirilmesini, ben, bu iktidarın nasıl bir uygulamayla, nasıl bir düşünceyle bu
şekle getirdiğini anlayamıyorum.
Edirne halkının talepleri
budur ve bir an önce, bu konuda duyarlı davranış içerisine girmelerini ve
iktidarın, Edirne İlini cezalandırmak yerine, sınır kapısında bulunan bir ilin
ve Avrupa Birliğine giriş kapısı olan Edirne İlinin ödüllendirilmesini
bekliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Sayın Başkan, Hükümet adına söz istiyorum.
BAŞKAN - Edirne
Milletvekili Sayın Nejat Gencan'ın konuşması üzerine Tarım ve Köyişleri Bakanı
söz istiyor.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; Edirne Milletvekili Sayın Nejat Gencan tarafından
yapılan gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Hükümet adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Gencan'ın
bahsettiği hususlarla ilgili olarak, dile getirdiği sorularla ilgili olarak…
Birincisi, Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğünden alınan
18.5.2004 tarih ve 18905 sayılı yazıda, Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamında
yolcu taşımacılığı yapan gerçek veya tüzelkişilerin, faaliyet alanlarına göre,
bakanlıklarından yetki belgesi almalarının zorunlu olduğu; ancak, bazı gerçek
ve tüzelkişilerin yetki belgesi almaksızın hususî araç olarak tescil ettirilmiş
otomobil veya minibüslerle aynı sınır kapılarından her gün giriş çıkış
yaptıklarının tespit edildiği, hususî araç olarak tescil ettirilmiş otomobil
veya minibüslerle, haftada bir, ayda toplam dört seferden fazla aynı sınır
kapısından yurt dışına çıkış veya yurda giriş yapmak isteyen taşıtların giriş
çıkışlarına izin verilmeyeceği belirtilmiş ve bu sayıdan fazla giriş çıkış
yapmak isteyenlerin, bakanlıklarından A2 veya B2 yetki belgesi almaları gerektiği
hususları bildirilmiştir. Konu, Gümrük Müsteşarlığımızın 10.6.2004 tarih ve
16331 sayılı yazısıyla tüm gümrük ve muhafaza başmüdürlüklerine intikal
ettirilmiş ve bu tür araçların ülkemize girişi ve ülkemizden çıkışları sınırlandırılmıştır.
İkinci soruyla ilgili
olarak, ikinci hususla ilgili olarak arz edeceğim hususlar şunlardır: Yine
anılan Bakanlıktan alınan 13 Şubat 2006 tarihli ve 6871 sayılı yazıda, yukarıda
arz ettiğim sayılı yazıyla, Türk taşıtlarının giriş çıkışlarına sınırlama
getirildiği halde, yabancı plakalı ve ticarî olmayan bu tür taşıtlarla, yabancı
uyruklu kişilerin, günübirlik olarak ülkemize giriş yapmak suretiyle gayriresmî
olarak ticaret yaptıkları anlaşıldığından bahisle, Türk plakalı taşıtlar için
uygulanan uygulamada olduğu gibi, yurt dışından ülkemize giriş yapacak hususî
araç olarak tescil ettirilmiş yabancı plakalı otomobil, minibüs ve
kamyonetlerin de, haftada bir olmak üzere, ayda toplam dört seferden fazla aynı
ülkeden yurda giriş yapmalarına müsaade edilemeyeceği bildirilmiş ve konu,
yine, Gümrük Müsteşarlığının 16 Şubat 2006 tarihli yazısıyla tüm gümrük ve
muhafaza başmüdürlüklerine intikal ettirilerek, bu tür araçların da ülkemize girişi
ve ülkemizden çıkışları, keza, sınırlandırılmıştır.
Üçüncü bir konu: Bu
sınırlamaların kriterleri, genel olarak, Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği
hükümleridir. Ayrıca, sınır kapılarında kamu yararı, düzeni, güvenliği ve
hizmet kalite ve standardının korunması, karayolu taşımacılığının ülke
ekonomisinin gerektirdiği şekilde düzenlenmesi, taşımada güvenliğin sağlanması,
taşımacı acente ve taşıma işleri komisyoncuları ile nakliyat ambarı ve kargo
işletmeciliği ve benzeri hizmetlerin şartlarının belirlenmesi, taşıma işlerinde
istihdam edilenlerin niteliklerinin, haklarının ve sorumluluklarının
saptanması, karayolu taşımacılığının diğer taşıma sistemleriyle birlikte ve birbirlerini
tamamlayıcı olarak hizmet vermesi ve mevcut imkânların daha yararlı bir şekilde
kullanılması bu sınırlamalarda kriter olarak göz önünde bulundurulmuştur.
Bir başka husus: Yine,
söz konusu sınırlamalarla ilgili, bütün sınır kapılarımızda bu hususun
uygulandığını, ben, bilginize arz etmek istiyorum. Keza, bu konularla ilgili -bilindiği üzere, aksi ispat edilmediği
ve hakkında bir mahkeme kararı olmadığı sürece her Türk vatandaşının suçsuz ve
masum olduğu bilinmekte- tek tek kişiler hakkında geçerli olan bir kanaat yok
sayılarak, toptan bir il ya da yöre halkının kaçakçı olarak görülmesi gibi bir
durumun hiçbir zaman söz konusu olmadığını ifade etmek isteriz.
Her ülkenin, belli
koşullar ve kriterler dahilinde kalmak şartıyla, yolcu beraberinde yapılan
ticaret dahil olmak üzere, uluslararası ticareti kendi lehine düzenleme hakkı,
egemen ülke olmanın bir gereğidir. AB mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanan,
5 Şubat 2000 tarih ve 23955 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
2000/53 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eki Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve
İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karara göre, esasen, mezkûr soru önergesinde
belirtildiği şekliyle, yolcuların ticarî amaçlı eşya getirme hakları
bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, anılan kararda, yolcuların beraberlerinde
gümrük vergilerinden muaf olarak yurda getirebilecekleri ve ticarî miktar ve
mahiyette bulunmayan eşya belirtilmiştir. Bu kararda, söz konusu muafiyetin
ticarî miktar ve mahiyet arz etmeyen, kişinin şahsına ve ailesinin kullanıma
mahsus, hediye edilmek üzere getirilen eşya için uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır.
Bu sınırlama kararları,
Ulaştırma Bakanlığına valilikler ve ulaştırma bölge müdürlüklerinden intikal
eden bazı gerçek ve tüzelkişilerin yetki belgesi almaksızın, hususî otomobil
veya minibüslerle, aynı sınır kapılarından her gün giriş çıkış yaptıkları
bilgisi üzerine, Ulaştırma Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığına, gümrük ve
muhafaza başmüdürlükleri, kara hudut kapılarımızın bulunduğu illerimizin
valilikleri ve Emniyet Genel Müdürlüğünden intikal eden, kara sınır
kapılarımızda günübirlik yolcu giriş ve çıkışlarında yoğunluk yaşandığı,
yolcuların beraberlerinde fazla miktarda eşya girişine engel olunamadığı gibi,
günübirlik giriş çıkış yapan araç sayısında aşırı bir artış meydana geldiği,
sadece gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarından alışveriş yapmak için
yolculuk edenlerin bulunduğu, özellikle, kara hudut kapılarına yakın bölgelerde
oturan kişiler tarafından, bu amaçla, her gün bir veya birkaç kez ülkemize
giriş çıkış yapıldığı, bir meslek olarak görülmeye ve günübirlikçilik olarak
tabir edilmeye başlanan bu yeni ticaret türünün normal görülür hale geldiği,
içki, sigara, şeker ve çay gibi ürünlerdeki yüksek vergiler de dikkate
alındığında, devletimizin uğradığı vergi kaybının önemli boyutlara ulaşması ve
Türkiye'deki çay ve şeker üreticileri gibi çeşitli sektörlerin yoğun
şikâyetleri üzerine Gümrük Müsteşarlığı tarafından alınmıştır.
Herhangi bir ilimiz için
özel bir düzenleme olmayan, bütün sınır kapılarımızda uygulanmakta olan ve
günübirlikçilik olarak tanımlanan bu yeni ticaret türünü kontrol altına almayı
ve düzenlemeyi amaçlayan bu sınırlamaların kaldırılmasının düşünülmediğini Yüce
Heyetin bilgilerine sunuyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
NECDET BUDAK (Edirne) -
Sayın Başkan, yerimden bir söz talebim var.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart, Diyarbakır-Bismil-Sinan
köylülerinin acil sorunları hakkında, yerinden, 60 ncı maddeye göre kısa bir
söz talebinde bulundu; kendisine söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kart; ama,
mümkün olduğu kadar, Sayın Faruk Çelik gibi, kısa olsun.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Diyarbakır-Bismil İlçesi Sinan köylüleri, iki yıldan bu yana, bebekleriyle,
çocuklarıyla, kadınlarıyla, yaşlısı ve genciyle hayatta kalma mücadelesi
veriyorlar. Cumartesi gününden bu yana da, Abdi İpekçi Parkında, bebekleriyle
ve kadınlarıyla seslerini bir yerlere duyurmaya çalışıyorlar. Geceleri parkta
battaniyelere sarılarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Sinan köylülerinin elli,
altmış, yetmiş yıldan bu yana zilyedi oldukları tarlaları, evleri, bahçeleri,
baba ocakları, kadastro ve yargı kararıyla ellerinden alınmış durumda. Yargı
kararlarına ve mülkiyet hakkına elbette saygımız var. Sinan köylüleri, bu
kararlara karşı, yine, yargı zemini içinde mücadelelerini veriyorlar,
sürdürüyorlar; ancak, gelinen aşamada, 180 hane civarında olan bu insanların
iskân edilmeleri gerekiyor. Yasanın şeklî çerçevesi itibariyle tarlaları ve
evleri ellerinden alınan bu insanlara devletin ve siyasî iktidarın, mutlaka
sahip çıkması ve ortada bırakmaması gerekiyor. Bu insanlar devlete ve kanunlara
saygılı olan, teröre prim vermeyen ve gerçek anlamda hak arama mücadelesi
içinde olan insanlar.
BAŞKAN - Toparlayın
lütfen.
ATİLLA KART (Konya) -
Hemen toparlıyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başbakanla Siirt'te
45 dakika görüştü bu insanlar. Sayın Tarım Bakanı, olaylar hakkında doğrudan
bilgi sahibi. Gerek Sayın Başbakan ve gerek Sayın Tarım Bakanı olayın esasını
çok iyi biliyorlar. Devletin ve siyasî iktidarın bu insanların iskânını mutlaka
sağlaması gerekiyor. Devlet olmanın, sosyal devlet olmanın olmazsa olmaz bir
şartından söz ediyorum değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN - Anlaşıldı…
ATİLLA KART (Konya) -
Ancak ve maalesef, bu insanlar karşılarında bir muhatap bulamıyorlar Sayın
Başkanım. İktidara mensup bölge milletvekilleri de, her nedense, olaya sahip
çıkmıyorlar. Ben, bu değerlendirmelerle, olaya insanî ve sosyal boyutu kapsamında
çözüm getirilmesi ve sahip çıkılması dileğiyle, hükümeti uyarıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Anlaşıldı. Hangi
partiden olursa olsun bütün Diyarbakır milletvekillerinin ve ilgili bakanlığın,
Başbakanlığın konuya ilgi duyacağına inanıyoruz.
Teşekkür ediyoruz, sağ
olun.
Değerli arkadaşlarım, bir
başka…
NECDET BUDAK (Edirne) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Arkadaşlar,
burada bizim önümüzde, sırayla, yerinden söz talep eden arkadaşların adları
yazılı; sizin de adınız yazılı Sayın Necdet Budak; ama, önce İbrahim Özdoğan'ın
adı yazılı; o yüzden, önce İbrahim Özdoğan'la bir görüşelim.
Sayın Özdoğan, yerinizden
söz talebinde bulunuyorsunuz; konusu ne, niçin; onu anlatın.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Tarım Yasası görüşülürken Tarım Bakanına bir soru soracağım.
BAŞKAN - Bu, 60 ıncı
maddeye girmez; başka bir zaman, sırası gelince.
Sayın Necdet Budak, biraz
önce geldiniz, sizinle görüştük. Şimdi, Edirne Milletvekilimiz Nejat Gencan
bazı sorunları gündemdışı konuşmasında dile getirdi, Sayın Bakan da Hükümet
adına, İktidar Partisinin Hükümeti adına gerekli açıklamaları yaptı. Şimdi aynı
konularla ilgili, biz, teamüllere aykırı bir şekilde, İçtüzük hükümlerine
aykırı bir şekilde sırayla diğer bütün Edirne milletvekillerine söz verme
durumunda olursak, siz, bütün milletvekili arkadaşlarımız yanlış bir uygulama
içinde olduğumuzu düşünür ve bizi uyarırsınız. O nedenle, size 60 ıncı maddeyle
ilgili bu konularda söz vermem mümkün değil; ama, ileride fırsat bulursak,
Edirne'nin sorunlarıyla ilgili size de gündemdışı söz verebiliriz.
NECDET BUDAK (Edirne) -
Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapacağım.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Bakan cevap verdi.
BAŞKAN - Söz vermemiz
mümkün değil.
NECDET BUDAK (Edirne) -
Bir cümlelik çok kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN - O zaman diğer
Edirne milletvekili arkadaşlarımızı da sıraya dizmemiz gerekecek ki, yanlış bu;
bu, teamüllere aykırı. Buradaki milletvekili arkadaşlarımız da herhalde bu
olayın farkındalar; kusura bakmayın.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, sırasıyla yarım
kalan işlerden başlayacağız.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
3 üncü sırada yer alan
kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
4 üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5 inci sırada yer alan,
Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı
Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelendi.
6 ncı sırada yer alan,
Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S. Sayısı: 1052) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Değerli milletvekilleri,
geçen birleşimde İkinci Bölüm üzerindeki görüşmeler ve maddelerin oylaması
tamamlanmıştı.
Şimdi, tasarının tümünü
oylamadan önce, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre aleyhte söz isteyen Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
kanun tasarısı, bir temel yasa olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirilmiştir. Temel yasa olmasından dolayı da, maalesef, muhalefet olarak,
Türkiye'de üzerinde en çok konuşulması gereken tarım meselesinde, bu
kürsülerden tarımın problemlerini dile getirme imkânına sahip olamadık. Ancak,
İçtüzüğün verdiği bir imkânı kullanarak, tarımla ilgili görüşlerimizi ve
düşüncelerimizi ifade etmek istiyorum.
Ben, hafta sonu Samsun
İlindeydim. Samsun İlinde, yüzlerce vatandaşımızla görüşme imkânına sahip
oldum. Özellikle Samsun'da, tarımda çok ciddî manada bir sıkıntının içerisinde
olduklarını ifade eden vatandaşlarımız oldu. Samsun, ağırlıklı olarak, tütün
üretiminin yoğun olduğu bir ilimiz. Maalesef, 1998'li yıllarda 650 000
civarında olan tütün ekicimizin bugün 250 000 civarına düştüğü ve her geçen gün
tütünde çalışan nüfusun azaldığı ve tütün üretiminden dolayı vatandaşlarımızın
ciddî manada sıkıntı içerisinde olduklarını gördük. Maalesef, tütün yerine
başka alternatif bir ürün üretme imkânına sahip olmayan Samsunlu
vatandaşlarımız, bunun, Meclis kürsüsünden, bizim tarafımızdan dile
getirilmesini arzu ettiler ve yine Karadeniz'in ve Samsunumuzun doğusunda,
Terme ve Çarşamba yörelerinde üretilen fındıkla ilgili olarak da,
vatandaşlarımız çok büyük bir ıstırap içerisinde.
7 000 000 lira başfiyatla
açılan fındık piyasasında, bugün, fındığın kilogramının 4 200 000'ler
seviyesine düşmüş olması karşısında üretici kan ağlamaktadır.
MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) -
Hükümet açıklamadı…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Milletvekilim, Samsun Milletvekilim, Samsun'a gidin de vatandaş ne
söylüyor bir dinleyin bakalım, Samsun'da neler söylüyorlar.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, Genel Kurula hitap edin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, Genel Kurula hitap ediyorum da, oradan Samsun Milletvekilimiz bir
sataşmada bulunuyor.
Şimdi, 7 000 000 lira
fiyat açıklandığında, bütün Karadeniz'deki AK Parti milletvekilleri şapkalarını
havaya atmışlardı. 7 000 000 lira fındık fiyatının bugüne kadar görülmemiş
ölçüde bir fındık fiyatı olduğunu ifade ettiler. Fiskobirlikte… Konuşma
tutanakları var elimde; istiyorsanız, onu da Meclis kürsüsünden dile getiririm.
AK Parti milletvekillerinin, Fiskobirlik Genel Kurulunda nasıl konuşmalar
yaptıklarını, gerekirse bu kürsüden sizlere okurum.
Şimdi 4 200 000 lira;
bunun sebebini siz çok iyi biliyorsunuz Samsun Milletvekilim. Yıllardan beri
Fiskobirlik'in almış olduğu kredilerin önü kesilerek fındık paralarını
ödeyememesinden kaynaklanan bir durum nedeniyle, 7 000 000 liralık fiyat,
bugün, 4 200 000 liraya kadar, maalesef, geriye gelmiştir. Bunun hesabını,
gidin, Samsun'da, Karadeniz'e verin Değerli Milletvekilim.
(x) 1052 S. Sayılı Basmayazı 13.4.2006 tarihli 88 inci
Birleşim tutanağına eklidir.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Fiskobirlik…
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim arkadaşlar, yerinizden müdahale etmeyin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bakınız, 1998… Eğer, tarım çok iyi gidiyorsa… 1998 yılında Türkiye'de tarıma
ayrılan kaynak 6,5 milyar dolar. Bu, devletin resmî rakamları. 1997'de, 1998'de
6,5 milyar dolar bütçeden tarıma pay ayrılmış, kaynak ayrılmış; 2004, 2005
yılında ayrılan kaynaklar 2,5 milyar dolar. Benim vermiş olduğum bir soru
önergesine verilen resmî cevap. Eğer, tarım çok iyi gidiyorsa, 1998, 1997
rakamlarına göre, ayrılan kaynak 4 milyar dolar azalmış değerli milletvekilleri.
Siz, şimdi, geliyorsunuz, diyorsunuz ki: Türkiye'de tarım çok iyi!..
Ben rakamlar vereceğim:
1997 yılında bir tüp alabilmek için, 12 kilogramlık tüp alabilmek için 34
kilogram buğday satılırken, şimdi, bir tüp alabilmek için 120 kilogram buğday
satılması gerekiyor. Buğday üreticisinin durumu iyiye mi gitmiş, kötüye mi
gitmiş, bu rakam kendiliğinden ortaya çıkarıyor. 1998'de bir traktör alabilmek
için 186 ton şekerpancarı satılırken, 2005 yılında 260 ton şekerpancarı
satılması gerekiyor. Geçende, Sayın Fatsa buraya geldi, rakam veriyor: 2002
yılında 6 000 traktör satılmış, 2005 yılında 30 000 traktör satılmış; bu da,
tarımın ne kadar iyiye gittiğini gösteriyormuş. Ben de bir rakam vereyim; 1998
rakamları: Türkiye'de 48 000 adet traktör satılmış değerli milletvekilleri. Sizin,
1998 yılı rakamlarını yakalayabilmeniz için, Türkiye'de, daha, yüzde 60 daha
fazla traktör satılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Niye nefes tüketiyorsun?!. O kadar yanlış bilgiler veriyorsun ki!..
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar. Müdahale etmeyin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Özçelik, Sayın Burdur Milletvekili…
BAŞKAN - Siz de Sayın
Kandoğan, müdahaleleri değil, Genel Kurulu dikkate alın.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu rakamlar yanlışsa, gelirsin buraya, Burdur Milletvekili olarak, hangi
rakam yanlışmış, hangi... Bunlar, hep, devletin resmî rakamları Sayın Özçelik.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Hesapla artışı…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bunlar, hep, resmî rakam. 1998'de satılan traktör sayısı belli, 1998'deki
buğday fiyatı ile mazot fiyatı belli; yani, bu rakamlar, çok açık ve net bir
şekilde, Türkiye'deki tarımın nereye gittiğini gösteriyor.
Sayın Özçelik, size bir
rakam daha vereyim: Kırsal kesimde açlık sınırının altındaki rakam, 2003'te
yüzde 2,15 iken, şimdi, 2,36'ya çıkmış; yani, kırsal kesimde, çiftçi kesiminde,
köylü kesiminde açlık sınırının altında olan vatandaşların sayısı artmış; resmî
rakam. Bir rakam daha vereyim: Yoksulluk sınırının altında olan vatandaş sayısı
yüzde 37 iken, şimdi, yüzde 40'a çıkmış Sayın Özçelik. Bu rakam da gösteriyor
ki, kırsal kesimde ciddî manada sıkıntı var, vatandaşlarımız kırsal kesimde
ciddî manada ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya gelmişler. Şimdi, böyle bir
dönemde, siz, tarımla ilgili bir kanunu da temel yasa olarak getirirseniz,
sizin bundan maksadınızın şu olduğu ortaya
çıkar: Tarımın meselelerini, 2006 yılındaki Türk tarımının içinde
bulunduğu durumu, siz, Mecliste tartışmak istemiyorsunuz.
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
Gidiniz Adana, Mersin'e,
Antalya'ya, narenciye dalında; gidiniz Malatya'ya, kayısı orada dalında;
gidiniz Ege Bölgesine, pamuğun hangi fiyatlar içerisinde olduğunu, gidiniz
orada görünüz. Türkiye'nin her kesimindeki çiftçi, köylü, geçmiş günlerini mumla
arayacak hale gelmiştir; ama, İktidar Partisi milletvekilleri, buraya gelip,
tarımda, altın…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
toparlayalım lütfen, konuya inelim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Son cümlelerimi söylüyorum Sayın Başkan.
…çiftçinin, köylünün
altın devrini yaşadığını söylüyor; ama, İktidar Partisi milletvekili olarak
gidiniz köylere, gidiniz beldelere, tarımın içinde bulunduğu o kötü durumu
kendi gözlerinizle bir kez daha görme fırsatını yakalarsınız diye düşünüyor; bu
kanun tasarısının aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) -
Sayın Başkan, bir iki şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, burada bir konuya açıklık getirmek gerekiyor. Tasarının tümü
üzerinde ve maddeleri üzerinde soru-yanıt hakkı var; ama, tasarının tümünün
oylamasına geçeceğimiz bir sırada, Tüzükte böyle bir hak yok. Şimdi sadece bir
tek hak kalmıştır; o da, tasarının lehinde söz istemek. Şimdiye kadar bize öyle
bir talep de gelmediği için, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır.
Yani, İbrahim Özdoğan
Beye ve Mustafa Çakır Beye yönelikti biraz önce yaptığım açıklamalar.
Soru-yanıt bölümü olmadığı için bu bölümde, size söz veremedim; kusura
bakmayın.
MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) -
Bir iki şey söylemek istiyorum Fiskobirlikle ilgili.
BAŞKAN - Sayın Bakan bir
teşekkür konuşması yapacak.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Kandoğan burada
değil, görüyorum; ama, tabiî, onun bir yanlışını burada düzeltmek farz olduğu
için, izninizle onu düzeltmem gerekiyor.
1998 yılında tarıma
ayrılan para, gayri safî millî hâsılanın binde 7'si. Gayri safî millî hâsıla 53
katrilyon ve tarıma ayrılan para 375 trilyon. 6,5 milyar dolar dedi. Bu,
kesinlikle doğru değil.
Gelelim 2005'e. 2005 için
dedi ki, bu 2,5 milyar dolar. Bu doğru değil. 2005'te 480 katrilyon, yani, 480
milyar YTL gayri safî millî hâsıla; tarıma ayrılan 4,2 katrilyon. Şimdi, ikisi
arasındaki farkı Yüce Heyetinizin bilgisine sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
ben, izninizle, teşekkür babında bu kanunla ilgili çok kısa bir bilgi arz etmek
istiyorum; hem milletimizin bunu bilmesi gerekiyor hem Yüce Meclisin değerli
üyelerinin bu konuda bilgi sahibi olmasında fayda görüyorum.
Efendim, bugüne kadar
Türkiye'de tarım günübirlik politikalarla yönetilmiş ve kaynaklar verimsiz
kullanılmıştır. Kısa dönemli politikalar, o kaç veriyorsa ben 5 fazlasını
veririm politikaları, sektörün yapısal sorunlarının ihmal edilmesine neden
olmuş ve özel sektörün tarıma yatırım yapmasına engel bir durum oluşturmuştur.
Bu kanunla, yani, Tarım
Kanunuyla, artık, Türkiye, ulusal bir tarım politikasına kavuşuyor. Kanunla,
özellikle tarımsal desteklemeler konusunda yasal dayanak sağlanmış olacaktır.
Böylece, 2002 yılına kadar yasal dayanağı olmayan, 2002 yılında ise tütün,
tütün mamulleri ve alkollü içkilerle ilgili 4733 sayılı Yasanın altında yer
alan bir maddeye dayalı bu önemli konuya özel bir kanunla yer vermiş olmaktayız
artık.
Tarım Kanunuyla, tarım
sektörünün geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaları tespit
etmek ve düzenlemeleri yapmak üzere, yasal bir çerçeve oluşmuştur.
Tarım Kanunu neler
getiriyor, onu da çok kısa başlıklar halinde sizlere arz etmek istiyorum. Bu
kanun, Türkiye'de bir ilktir; çünkü, Türkiye, bugüne kadar, destekleme politikalarının
çerçevesini belirleyen bir yasaya sahip olmamıştır. İlk defa, Türkiye, tarım
desteklemeleri konusunda, bunun çerçevesini belirleyen bir yasaya sahip oluyor
ve bu da, 22 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyelerine ve birkısım
muhalefete gerçekte nasip olmuştur; bu da çok önemlidir.
Tarım politikalarında
öncelikler belirlenmiştir. Destekleme politikalarının ilkeleriyle,
desteklemelerin hangi programlara göre yapılacağı belirlenmiştir. Kanunla
birlikte, destekleme bütçesinin gayri safî millî hâsılanın yüzde 1'inden az
olmayacağı şartı getirilmiştir. Artık, destekleme bütçesi, bu kanunla birlikte
keyfîlikten çıkıyor, yasal bir zemine oturuyor.
Kırsal kalkınmaya özel
önem verilmektedir. Kırsal kesimde istihdam ile gelirlerin artırılması, kadın
ve genç nüfusun eğitim ve girişimcilik düzeyinin yükseltilmesi ve kurumlar
arasında koordinasyonun sağlanması görevi Tarım Bakanlığına verilmektedir.
Çiftçi eğitimi, yayım ve danışmanlık hizmetlerinin, üretici örgütleri ve özel
sektöre yaptırılması gündeme gelmektedir. Çiftçi eğitiminde, özel tarım
danışmanlığının devreye girmesi ve özel sektörün bu alandaki birikimlerinden
yararlanması sağlanacaktır. Toprak, iklim ve coğrafya esasına dayalı 24'ten
fazla havza ve bölgeye sahip ülkemizin bu potansiyelini en iyi şekilde
değerlendirmek üzere, havza bazlı projelerin uygulanması ve bunların
desteklenmesi kanunda yer almaktadır. Ürün bazında tüzelkişiliği haiz
konseylerin oluşmasına imkân verilmektedir. Tarımsal amaçlı kooperatif ve
birliklerin faaliyetlerinin tarım politikaları doğrultusunda desteklenmesi ve
yönlendirilmesinde gerekli işbirliği ve koordinasyon imkânı sağlanmaktadır.
Ayrıca, bu kanunla, sözleşmeli üretimin ülkede yaygınlaştırılması ve
geliştirilmesi için düzenleme yapılması ve bunu özendirecek destekleme
politikalarının oluşturulması sağlanacaktır.
Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; sonuç olarak, tarım sektörüyle ilgili politikaların
belirlenmesi, planlanması ve uygulanmasında koordinasyon Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca sağlanacaktır. Bu kanunla birlikte sektör ilk defa bir çerçeve
kanuna kavuşacak ve ilgili tüm kişi ve kuruluşlar önünü ve geleceğini
görebilecektir. Bu sayede uzun vadeli politikaları uygulamak mümkün
olabilecektir.
Ben, bu vesileyle, bu
yasanın oluşmasında katkısı olan, emeği geçen herkesi şükranla yâd ediyorum ve
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanın
konuşması üzerine bir hatırlatma yapmak gereği var. Bu Meclis çatısı altında
yasalaşan tüm tasarılar, tüm Meclisin tasarılarıdır; burada olan olmayan bütün
milletvekillerini bağlar, milleti bağlar.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, yarım kalan işlerle ilgili işler tamamlandığına göre, kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.
1 inci sırada yer alan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma
Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2 nci sırada yer alan,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair 604 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
7 nci sırada yer alan,
Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporu (1/1177) (S. Sayısı: 1123)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
8 inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
Tasarısı ve aynı mahiyetteki kanun tasarı ve teklifleri ile İçişleri; Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994
Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı
T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi
Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın
ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine
Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in;
1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile
Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem
Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10
uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17
nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri
Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26
Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek
Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi
Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın;
1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08.06.1949 Tarihli ve
5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17.07.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ve 02.09.1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30
Milletvekilinin; 24.05.1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi;
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08.06.1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Adana Milletvekili
Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13
Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32. Maddesine 01.06.1967
Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568, 1/571, 1/574,
2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423,
2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 1139 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu tasarı, İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyenler: Gruplar adına; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Anavatan Partisi Grubu adına Muzaffer
Kurtulmuşoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi adına Mehmet Zekai Özcan.
Şahıslar adına söz
isteyenler. Bingöl Milletvekili Mahfuz Gücer Bingöl Milletvekili…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Sayın Başkan, Güler…
BAŞKAN - Güler… Pardon…
Mahfuz Güler Bingöl Milletvekili… Özür dilerim, kusura bakmayın.
… Bingöl Milletvekili
Mahfuz Güler, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, Gaziantep Milletvekili Ömer
Abuşoğlu, Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Mahfuz Güler -ikinci kez
yazılmış- Bingöl Milletvekili.
İlk söz, Sayın
Kılıçdaroğlu'nun.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu; buyurun, söz
sizin. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de yetmişüç milyon insanı, yurttaşımızı bire bir ilgilendiren bir
tasarıyı, ayrıntılı görüşmeden, temel kanun olarak görüşeceğiz. Bu 20 dakikalık
süre içerisinde, Cumhuriyet Halk Partisinin bu tasarıya hangi gerekçelerle
karşı çıktığını size sunmaya, özet olarak sunmaya çalışacağım süremin yettiği
kadar.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Genel Başkan, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Parlamentoda yaptığı
grup toplantısında şöyle bir ifade kullanıyor; diyor ki: "Biz, yaptığımız
bu yasal düzenlemeyle, tasarıyla, tüm çalışanları kapsayan bir sosyal sigorta
sistemi kuruyoruz."
Şimdi, birinci yanlış
buradan başlıyor. Bu tasarı, tüm çalışanları, yani, bu ülkede yaşayan herkesi
kapsayan bir tasarı değil. Önce bunu doğru kabul etmemiz lazım. Neden değil;
çünkü, değerli arkadaşlar, örneğin, ben size okuyorum: "Niteliği
itibariyle bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde yevmiyeli olarak
çalışanlar sigorta kapsamı dışında."
(x) 1139 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Aynı şekilde, düşük
gelirli esnaf ve sanatkârlar, tarımda çalışan işçiler, dargelirli çiftçiler de
bu sistemin dışında. Bunların yaşam boyu emekli olma hakları yok; ancak,
kendileri isteğe bağlı prim öderlerse, ancak, emekli olabilecekler. Onun
dışında, bunlar, sigorta sisteminin dışında.
Bir başka önemli nokta
değerli arkadaşlar; Sayın Başbakanımız diyor ki: "Sendikalarımızın,
işverenlerimizin önerileri bütün detaylarıyla incelenmiş, hiçbir öneri,
eleştiri ve uyarı gözardı edilmeden hazırladığımız sosyal güvenlik reform
paketine yansımıştır."
Peki, ben merak ediyorum
değerli milletvekilleri, mademki bütün sendikalarla, sivil toplum
kuruluşlarıyla, işverenlerle bir araya geldiniz ve bunlar bu tasarıya yansıdı,
bugün, acaba niçin, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünden Meclise kadar,
el ele tutuşarak, bir zincir halinde, bu tasarı protesto ediliyor?! Bu tasarı,
acaba niçin, yasalaşmasın geriye çekin deniyor, bu tasarı üzerinde bir
toplumsal mutabakat sağlayalım diyorlar?! Acaba bu talepler nereden kaynaklanıyor?!
Madem uzlaşma oldu, bu insanlar niçin isyan ediyorlar?! Sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileri bizi dinliyorlar. O zaman sormak gerekiyor, acaba
Sayın Başbakan mı yanılıyor?! Böyle bir uzlaşma sağlandı da, sivil toplum kuruluşlarının
başkanlarının haberi mi olmadı? Yok böyle bir şey.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Sayın Başbakan bir şey daha söylüyor; diyor ki: "Bu
reform…" Aynen okuyorum: "Bu reform…" Bunu da, hemen söyleyeyim,
Adalet ve Kalkınma Partisinin internet sitesinden aldım; yani, başka bir yerden
almış da değilim. "Bu reform, kamuoyunun gündemine getirildiğinden bu
yana, ısrarla, bazı konularda vatandaşlarımız yanlış yönlendiriliyor. Dürüst
olun, doğru olun. Örneğin; emeklilik yaşının 68'e çıkarılacağı gibi bir
önyargıyı gazete haberlerinde görüyoruz, bazı sendikaların açıklamalarında
duyuyoruz. Fısıltıyla üretilen bu spekülasyonlar gerçek değildir. Bütün
açıklığıyla söylüyorum, mevcut reformda emeklilik yaşının 68'e yükseltilmesi
gibi bir şey söz konusu değildir." Güzel.
Peki, şimdi, Sayın
Başbakana soralım. Sayın Başbakan, siz Başbakan olarak, bakanlarınız da
Bakanlar Kurulu üyeleri olarak Meclise sevk ettiğiniz tasarıda emeklilik yaşı
kaçtı; 68 idi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Mevcutta da 68.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Geleceğim ona.
Peki, 68 yaş olarak
Parlamentoya gelen bu tasarı, elbette, medyada ne diye tartışılacak; yaş 68
diye tartışılacak. Sonra ne oldu; sonra, sivil toplum örgütleriyle ekonomik,
sosyal konseyde görüşüldü, CHP'nin muhalefeti oldu ve sonunda denildi ki: Biz
bu emeklilik yaşını aşamalı olarak 65'e çıkaracağız. Ama, Sayın Başbakana ve
bizi dinleyen yurttaşlarımıza bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum, 68 yaşı,
tümüyle bu tasarıdan çıkmış değil. 5 400 gün prim ödeyen emekli olmak isterse
68 yaşını doldurmak zorunda; yani, 68 yaş diye bir şey yoktur diye, Sayın
Başbakan, kusura bakmayın, doğruları halka söylemiyor. Biz doğruları
yurttaşlarımıza söylemek zorundayız; ama, siz doğruların tartışılmasını
istemediğiniz için temel kanun yaptınız bunu. Biz, şimdi, bunları birkaç saniye
içinde anlatacağız. Bereket versin, 20 dakikalık bir tasarının geneli üzerinde
görüşme hakkımız var da bunları dile getiriyoruz.
Bir başka konu. Sayın
Başbakan diyor ki: "Bütün sosyal güvenlik kuruluşlarını tek çatı altında
topluyoruz." Bu da büyük bir aldatmaca arkadaşlar. Sayın Bakanımız burada,
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grubunda çok değerli milletvekili arkadaşlarımız
var; onlar da sosyal güvenlik alanında ciddî çalışmalar yapmışlardır,
yöneticilik yapmışlardır. Şimdi, ben buradan Sayın Başbakana sormak istiyorum:
Sayın Başbakan, Türkiye İş Kurumu bir sosyal güvenlik kurumu mudur değil midir?
Bir sosyal güvenlik kurumu... Peki, tek çatı altında topluyoruz diyorsunuz da,
onu niye bu çatının dışında tuttunuz? Gerekçesi şu değerli arkadaşlar: Eğer, o
bu çatının içine gelseydi, biriken fonlar, belki, bir şekliyle, kurumsal bir
yapı içerisinde daha tutarlı, daha dikkatli, daha dengeli kullanılabilirdi.
Şimdi bunu ayırıyoruz. Soruyoruz: Niye ayırıyorsunuz? "Efendim, onu da bu
kapsama alırsak, burası çok büyür." O zaman şu lafı kullanmayacaksınız,
"Sosyal güvenlik kuruluşlarını tek çatı altında topluyoruz"
demeyeceksiniz. "Biz, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kuru topluyoruz"
diyeceksiniz. O zaman doğrudur.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
En doğrusu, IMF ne kadar istiyor…
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Bir başka şey değerli arkadaşlar, Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü
kuruluyor, Başbakanlıktaki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü bu
sistemin içine alınmıyor. En büyük handikaplardan birisidir. Yoksulluğun
siyasete malzeme edilmesinin temel noktası budur. Bu kaldırılmıyor.
Geliyorum Sayın
Başbakanın söylemlerine. Yine Sayın Başbakan diyor ki: "Primi ödensin ya
da ödenmesin tüm çocuklarımızın 18 yaşına kadar sağlık giderleri devlet
tarafından karşılanacaktır. Biz onun hesabını yaptık. Merak etmeyin, zarar etmeyeceğiz;
tam aksine, kâr edeceğiz." Şimdi, birinci yanlışımız şuradan başlıyor: 18
yaşına kadar herkese, prim ödensin ödenmesin, bedava bakacağız diye bir şey
yok. Bir sefer, çocuğunuz 2 yaşında bile olsa, götürdünüz mü katılım payı
ödeyeceksiniz. Öyle katılım payından kaçınmak yok. Birinci paralı nokta buradan
başlıyor.
İki; Sayın Başbakan diyor
ki: "Özel hastane-devlet hastanesi değil, sigortalı, istediği hastaneye
gidecek." O da yanlış. Neden; bir sefer, istediği hastaneye giderse,
tedavi masrafının yüzde 30'unu cebinden ödeyecek; ister 18 yaşında olsun, ister
yeni doğan çocuk olsun, ister 80 yaşında olsun. Yani, öyle bedavacılık yok
diyor. "Ben, benim gösterdiğim hastane dışında birisine gidersen elini
kolunu sallayıp, senden bu paranın yüzde 30'unu alırım" diyor. Peki, bunu
halka söyledik mi biz; halka söylemedik. İkinci önemli bir hata buradan
başlıyor.
Bir başka şey. Çocuğunuz
hastalandı... Sayın Başbakana güvendiniz, koskoca Başbakan, doğruları söyler
diyorsunuz. Hastalandı, götürdünüz bir özel hastaneye, tedavi ettiniz. Önünüze
bir fatura çıkaracaklar, otelcilik hizmeti bedeli olarak şu kadar lira
ödeyeceksin diyecekler; sizin çocuğunuza profesör doktor, falan doktor
bakmıştı, onun için de şu kadar bedel ödeyeceksiniz diyecekler. Siz
diyeceksiniz ki: Olur mu efendim böyle bir şey?! Başbakan dedi ki, çocuklar
için bedavadır. Onlar da şu kanunu çıkaracaklar, diyecekler ki: Siz Sayın
Başbakanın söylediğine bakmayın. Bakın, bu kanunda, otelcilik hizmeti var; bu
kanunda, öğretim üyesine muayene olursan onun için ayrıca para alınacak var;
bunu sen cepten ödeyeceksin, bunu sigorta kuruluşu ödemeyecek. Peki, bugün var
mı; bugün yok, bugün yok; ama, bu tasarı çıktığında, bunu vatandaştan almış
olacaksınız.
Geliyorum bir başka
konuya değerli arkadaşlar. Sayın Başbakan diyor ki: "Bu reformun hayata
geçirilmesiyle, vatandaşlarımızı yoksulluğa karşı etkin koruma sağlayan, malî
açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi getirilmiş olacaktır."
Şimdi, Sayın Başbakana ve
değerli milletvekillerine bir soru sormak istiyorum: 2005 bütçesinde, emekli
aylıklarından yüzde 1 sağlık kesintisi getirdiniz mi, getirmediniz mi?! Peki,
emekli aylıkları, acaba, kişi başına emekli aylığı 2 000 dolar, 3 000 dolar, 5
000 dolar mı ki, siz, yüzde 1 sağlık kesintisi getiriyorsunuz?! Getirdiniz…
Bereket versin Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine gitti ve bu madde
iptal edildi. Demek ki, öyle, yoksullara yardım edeceğiz, sosyal güvenliği
bunun için getireceğiz… Bu felsefe, AKP açısından doğru değil; bilimsel olarak
doğrudur; ama, AKP açısından, felsefe olarak doğru değil.
Sayın Başbakan, yine şunu
söylüyor, diyor ki: "Erken emeklilik getirdiler; 50 yaşında emekli olan
bir vatandaşım gitti, bu defa da başka bir yerde kayıtdışı çalışmaya başladı.
Niye bir taraftan emekli maaşı alıyor, diğer taraftan da kayıtdışı çalışıyor?!
İşveren de buna bayılıyor. Niye; ödemesi gereken o paraları ödemeyecek, sadece
kendisine bir maaş verecek. Alan memnun veren memnun; beraberce bu işi
götürüyorlar. Ondan sonra da biz diyoruz ki: Neden acaba Türkiye'de kayıtdışı
bu kadar artıyor? Bundan artıyor işte, haksız rekabet var. Haksız rekabet niye
var; bundan dolayı var.
Şimdi, bunun neresini
düzeltelim; yani, kayıtdışı istihdam olmasın diye emeklilik yaşını 50 değil de
70 mi yapalım!" Böyle bir anlayış olabilir mi?! Ama, Sayın Başbakan bunu
söylüyor. 50 yaşında emekli ettiniz, gitti, kayıtdışı çalıştı. Kayıtdışı
çalışmaması için ne yapmamız lazım; emeklilik yaşını yükseltmemiz lazım. Oysa,
bir Sayın Başbakanın bunu söylemesi lazımdı, şunu soruşturması lazımdı: Bu
insanlar emekli olduktan sonra niçin çalışma ihtiyacını hissediyorlar. Bu para
yetmiyor; bu para yetmediği için de, insan çalışıyor ve Sayın Başbakanın
unuttuğu bir şey daha var; bu insanlar, çalıştığı zaman sosyal güvenlik destek
primi ödüyorlar. Bunların hepsini, siz, kayıtdışı nasıl çalışıyor diyebilirsiniz?!
Sayın Başbakanın bu gerçeklerden, bu yasal düzenlemelerden haberi yok mu; ama,
yok.
Bir başka şey. Sayın
Başbakan diyor ki: "Bütün vatandaşlarımızın eşit hak ve yükümlülüklere
sahip olduğu tek bir emeklilik sistemi getiriyoruz. Eşit hak ve yükümlülüklere
sahip olduğu tek bir emeklilik sistemi getiriyoruz." Kocaman bir aldatmaca.
Hiç böyle bir şey yok. Bu tasarıda öyle bir şey yok. SSK'da çalışan, yani İş
Kanununa tabi çalışan, bağımsız işyeri olan, devlet memuru olan aynı standarda
tabi değiller. Neden tabi değiller; çünkü, devlet memuruna deniliyor ki, sende
üst sınır yok, SSK'lıya deniliyor ki, sen de üst sınır var, Bağ-Kurluya da
deniliyor ki, sende bir tablo var, o tabloya göre ödeyeceksin… Devlet memuru
daha fazla prim ödeyecek, daha fazla emekli aylığı alacak; SSK'lı için o kural
söz konusu değil. Hani eşit yükümlülüktü?! Eşit yükümlülük nedir; aldığın ücret
kadar prim ödersin. Peki, bunu niçin Sosyal Sigortalar Kurumunda getirmediniz?!
Yani, İş Kanununa tabi olanlarda getirmediniz; çünkü, işverenleri ürkütmek
istemediniz. Temel nedeni bu. Demek ki, bu da tek başına doğru bir uygulama
değil.
Yine, Sayın Başbakan şunu
söylüyor: "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında imtiyaz değil, sosyal
adalet, sosyal barış getireceğiz." Şimdi, ben, size, değerli arkadaşlar,
imtiyaza çok güzel bir örnek vereceğim bu kanunda, üç tane örnek vereceğim.
Birinci örnek şu: TRT'de bir kameraman düşünün veya bir spiker düşünün. Bu,
özel televizyonlarda çalışanlara göre beş yıl daha erken emekli olacak. Peki
değerli arkadaşlar, kameraysa aynı kamera, spikerse haber sunuyor zaten, kameranın
ağırlığıysa aynı ağırlık, haber peşinde koşmaksa ikisi de haber peşinde
koşuyor. TRT'nin kameramanına niçin acaba beş yıl erken emekli olma hakkını
getiriyorsunuz da, özel televizyonların kameramanlarına beş yıl erken emekli hakkını
getirmiyorsunuz? Bunun adı imtiyaz değil mi arkadaşlar; imtiyaz…
Hadi bundan vazgeçtik
diyelim. Devlet tiyatrosu sanatçıları, özel tiyatrolarda çalışanlara göre beş
yıl daha erken emekli olacaklar. Tiyatro sanatçısıysa tiyatro sanatçısıdır.
Bunun özeli kamusu var mı?! Yani, özel sektörde çalışan işçi ile kamu
sektöründe çalışan işçi arasında bir fark var mı; yok. Peki burada niye böyle
bir farklılık getiriyorsunuz? Birisinde devlet güvencesi var üstelik, devletin
sanatçısı, öbürü özel sektör sanatçısı. Ona, sen beş yıl daha geç emekli
olacaksın arkadaş diyorsun. Bunun adaletle, vicdanla, insan haklarıyla bağdaşır
bir yönü var mı arkadaşlar; yok.
Geliyorum bir başka
konuya, gene imtiyaz üzerine kurulu bir konuya. Diyorsunuz ki burada: "PTT
dağıtıcıları, ayaktan yaptıkları dağıtım işi nedeniyle beş yıl erken emekli
olurlar." Güzel. Peki, aynı işi özel sektörde de yapan var. Örneğin, birsürü
kargo şirketi var ve burada çalışanlar da aynı PTT dağıtıcısı gibi
dağıtıyorlar. Peki, bunların günahı ne? Bunların günahı… Deniliyor ki: Kusura
bakma, sen özel sektörde çalışıyorsun. Sen daha uzun süre çalışacaksın.
Arkadaşlar, bu sosyal güvenlik değil, bu sosyal koruma değil; bu, ayrıcalık
sistemi getiren bir düzenlemedir. Biz, TRT'de çalışanların, devlet
sanatçılarının, PTT dağıtıcılarının elbette ki beş yıl erken emekli olmasını
isteriz, elbette ki zor bir işi yapıyorlar; ama, aynı işi özel sektörde yapan
insanlara da aynı ayrıcalığın sağlanması lazım.
Bakın, yeraltında çalışan
maden işçisi, devlette, özel sektörde aynı koşullara tabi. Niye burada aynı
koşullara tabi tutmuyorsunuz? Nedir bu insanların günahı? Sanatçıdan alıp
veremeyeceğiniz nedir? Anlamak mümkün değil.
Şimdi, Sayın Başbakan
diyor ki: "Sosyal güvenlik reformu ülkemiz gerçekleri göz önüne alınarak
gerçekleştirilmektedir." Yani, pes arkadaşlar! Ülkemiz gerçekleri…
Bizim ülkemizin
gerçeğinde bir işçinin 9 000 gün bir yerde çalışıp emekli olma hakkı var mı
arkadaşlar?! Kim 9 000 gün çalışıyor?! Aranızda işveren arkadaşlarım var; kendi
fabrikasında 25 tam yıl çalışan ve kesintisiz veya aralıklı primi ödenen kaç
işçi var?! Böyle bir güvence nerede var arkadaşlar?! Bunlara devlet memuruna
sağladığınız güvenceyi verin, söz, 9 000 değil, 19 000 gün yapın gelin,
destekleyeceğiz. Devlet memuruyla aynı koşullara nasıl tabi tutabilirsiniz?!
Birisinde güvence var, birisinde güvence yok; birisinde esnek çalışma var,
öbüründe esnek çalışma yok; birisinde mevsimlik çalışma var, öbüründe mevsimlik
çalışma yok. Devlet memuru diyebilir mi; ben yazın çalışacağım, kışın da yatacağım.
Niye; kışın iş yoktur. Ama, tarımdaki işçiye bunu söyleyemezsiniz. Kışın bu
adam bir iş yapamaz. Efendim, diyorsunuz ki, onlar da 5 400 gün üzerinden
emekli olacaklar ve 68 yaşında. Peki, emekli olacaklar, emekli aylıkları ne
olacak; komik bir emekli aylığı düşecek bunlara. Eskiden emekli aylıkları çok
düşmesin diye bir alt sınır vardı. Devlet diyordu ki: "Bu alt sınırın
altına düşerse, ben, söz, üstünü tamamlarım, bunun altına düşmeyecek."
Şimdi onu da kaldırıyorsunuz bununla arkadaşlar.
Yine, bir konuya
geliyorum değerli arkadaşlar. Prim borcu olana bakmıyorsunuz. Bağ-Kurlu, prim
borcu var, kriz çıktı, prim borcunu yatıramadı veya bir önemli senedini ödedi,
o ay prim borcunu yatıramadı. Hastalandı, gidiyor doktora, diyorlar ki: Kusura
bakma, senin borcun var, ben sana bakmam. Hadi diyelim ki esnafa bakmadın, peki
kardeşim, bu esnafın eşinin ne günahı var, karısının ne günahı var?! Ona da
bakmıyoruz diyorsunuz. Efendim, deniyor ki: Bu eskiden de böyleydi; yani, daha
önce çıkan kanunda da böyleydi. Türkiye Cumhuriyetinde ilk çıkan kanunda böyle
değil. Geçen hükümet döneminde yapıldı, bu hükümet de aynen devam ettiriyor.
Bu düzenleme insan
haklarına aykırıdır arkadaşlar. Sen devletsin, gider, borcunu alırsın. Devlet
olarak, onun evindeki buzdolabını, televizyonunu satarsın, borcunu alırsın;
ama, devlet olarak, sen hastalandın, ben sana bakmam diyemezsin, buna hakkın
yoktur, yetkin de yoktur. "Sosyal devlet" diyorsa bizim Anayasamızda,
buna hiç kimse bir şey söyleyemez.
Efendim, yine, Sayın
Başbakan diyor ki: "Eşit yapıyoruz; dolayısıyla, yoksulluğu
koruyoruz." Aylık bağlama oranını kademeli olarak yüzde 50'ye kadar
düşürüyorsunuz; yani, bugün çalışırken 100 lira alan bir kişi emekli olduğunda
75 lira alıyorsa, bu kanundan sonra, belli bir süreç sonunda 50 lira alacak.
Size şöyle bir örnek
vereceğim değerli arkadaşlar: Bir memur düşünün; bu rakamlar gerçek rakamlar,
belli bir zaman dilimi içinde alınmıştır…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen, Kemal Bey.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Sadece üniversite mezunu bir kişiyi örnek vereceğim: Üniversite
mezunu bir kişi bugün emekli olduğunda, otuz yıl çalışıp devlette emekli
olduğunda 777,68 YTL emekli aylığı alacak, bu kanun çıktıktan sonra, otuz yıl
çalışırsa, aynı kişi, aynı koşullar devam ederse 520 YTL emekli aylığı alacak.
777 YTL, 520 YTL!.. Hani adildi bu?! Hani siz, yoksulluğu azaltacaktınız, emekliye
daha iyi imkânlar sağlayacaktınız?! Asla ve asla gerçek değil.
Sayın Başbakan diyor ki:
"Emekliyi koruyacağız." Peki, emekli aylıklarını niye TÜFE oranında
artırıyorsunuz?! Emekli bu ülkenin vatandaşı değil mi?! Diyorsunuz ki çıkıp şu
kürsüye… Sayın Ali Babacan, Sayın Başbakan çıkıp böbürlendi, övündü "biz,
altı dönemdir sürekli kalkınıyoruz" dedi. Güzel, kalkınıyorsunuz. Peki,
emekliye pay veriyor musunuz; hayır, emekli olunca ona pay verilmeyecek.
Getirdiğiniz kanun böyle. Şimdi, biliyorum, daha sonra konuşan arkadaşlar
diyecekler ki, biz emeklilere pay verdik. Peki, bu kanunu niye getiriyorsunuz?
Bu kanunda deyin; deyin ki, emekliye millî gelir artışından da pay verilir. O
zaman biz de sizi alkışlarız, deriz ki, emekli de bu ülkenin insanıdır,
emekliye de pay veriliyor. O da verilmiyor.
Değerli arkadaşlar, bir
şey daha söyleyeyim; burada köy korucularıyla ilgili yasa görüşüldü. Devlet
açıkça angarya yapıyor. Köy korucusuna, para veriyor, silah veriyor, git
PKK'yla mücadele yap diyor, ama emekli primini yatırmıyor. Böyle bir devlet
olabilir mi?! Adam çalışacak, devletten maaş alacak, devlet onun emekli
aylığını yatırmayacak!
Buradan sesleniyorum:
Bütün köy korucusu arkadaşlarımız bu kanun çıkınca doğru İnsan Hakları
Mahkemesine başvursunlar. Hepsi davayı kesintisiz kazanırlar ve Türkiye
Cumhuriyetini de mahkûm ederler. Neden; Anayasanın sosyal hukuk devletine
aykırı bir yasayı Parlamentodan geçirdiği için.
Mahkûmlar… Söyledik
arkadaşlar, çalışan mahkûmlar var. Bu mahkûmlar çalışıyorlar, üretiyorlar ve
belli bir gelir elde ediyorlar. Dedik ki, bu mahkûmlara siz para veriyorsunuz,
mahkûmun emeklilik primini de ödeyin. Bu mahkûm yirmi yıl yatıp çıktıktan sonra
hangi özel sektör buna iş verecek?! Çalışırken ona maaşını ödüyorsunuz, belli
bir aylık ödüyorsunuz, primini de yatırın onun, hiç değilse adam mahkûm
olduğunda çıktığında emekli aylığı alabilsin. Onu da yapmıyorsunuz. O insanı da
tümüyle sosyal güvenlik sisteminin dışına atıyorsunuz.
BAŞKAN - Kemal Bey,
lütfen, tamamlayalım, toparlayalım.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Sayın Başkan, tabiî, madde madde görüşülseydi çok daha ayrıntılı
bilgiler sunacaktık; ama, onu sunamıyoruz. Birkaç saniyelik süre içinde de
bizim maddeleri görüşme şansımız yok.
Sadece, size, Adalet ve
Kalkınma Partisinden değerli bir bakanımızın geçmiş dönem yaptığı konuşmadan
bir bölüm okuyorum değerli milletvekilleri. Şu anda metnini okuduğum kişi,
Adalet ve Kalkınma Partisinde Bakan ve aynı zamanda da Başbakan Yardımcısı.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Partide bakan?!.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Şöyle diyor Sayın Bakan: "Açıkça belirtmek istiyorum, bu
düzenleme -yani 58 -60 yaş ve 7 000 günlük düzenlemeyi kastediyor- Türkiye'nin
koşullarına uygun değildir. -Ama, 65 yaş ve 9 000 gün uygundur demek ki?!-
Doğrudan doğruya, mezarda emekliliği düzenliyorsunuz. Çalışanlar emekli
olmasınlar, devamlı çalışsınlar; ama, emekliliği arzu ederlerse, mezar
sonrasını düşünsünler diyorsunuz. Bu, mevcut hükümetin, çalışanlara bakış
açısını gösteren açık düzenlemelerden biridir" diyor bu sayın bakan.
Bu sayın bakan bize
değil, bu sayın bakan, şu anda, bu lafları, Adalet ve Kalkınma Partisinin
Meclisteki Grubuna söylüyor.
Yine, bir değerli
milletvekilinin konuşmasından bir bölüm okuyorum: "Değerli
milletvekilleri, bu madde, demin de söylediğim gibi, bu tasarının belkemiğidir.
Bu, 58-60 yaş, mezarda emeklilik demektir. 58-60 yaşa evet diyenler, işçimizin,
memurumuzun yüzüne bakamayacaklardır. Bu maddeye evet diyenler, bu akşam, bu
gece evlerine döndüklerinde, eşlerinin, çocuklarının gözlerinin içine
bakamayacaklardır. 58 yaşa evet demek, zorbalığa evet demektir, IMF'ye evet
demektir. Bütün milletvekili arkadaşlarımın vicdanlarına sesleniyorum: Gelin,
bu önemli maddeyi, bu akşam önergelerle düzeltelim, kadınlarda 50, erkeklerde
55 yaş olarak belirleyelim; prim ödeme gün sayısını 5 000 gün olarak düzeltelim
ki, bu akşam hepimiz evimize vicdanı rahat olarak dönelim."
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Mahfuz Güler, bunları sen söylüyorsun!
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Şimdi, bizim bu tasarıyla ilgili olarak sesimizin niçin kısılmak
istendiğini, iki tane değerli Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilinin
sözlerinden size duyurmuş oldum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Kim
söylüyor Kemal Bey?
BAŞKAN - Toparlayın
lütfen.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Sizi… Bu tasarının bu haliyle çıkması, toplumda çok ciddî yaralar,
derin sosyal yaralar açacaktır. Göreceksiniz, bu tasarıyla ilgili olarak, daha
tasarı belki yürürlüğe girmeden, pekçok maddenin değişmesi için bu tasarıyı
tekrar Parlamentoya getireceksiniz.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
İsimleri açıklayalım Sayın Kılıçdaroğlu!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu tasarının
sorumluluğuna katılmak istemiyoruz. Bu tasarının sorumluluğuna, sessiz olarak
gelip bu sıralarda oturarak da katılmak istemiyoruz; çünkü, buralarda oturduğumuz
zaman, bu tasarıya meşruiyet kazandırmış olacağız; biz, böyle düşünüyoruz. Biz,
bu tasarı dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisini kendi vicdanıyla baş başa
bırakıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
(CHP Grubu
milletvekilleri Genel Kurul Salonunu terk ettiler)
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grubu adına, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı
hakkında Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan evvel
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 5 tane yasa getirdiniz temel yasa diye önümüze; Çevre Yasası,
Tarım Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası, Genel Sağlık Sigortası Yasası, Nüfus
Yasası. Bunların hepsi, ayrı ayrı, can alıcı tasarılar. Hele bunlardan bir
tanesi, bugünkü görüştüğümüz yasa, Genel Sağlık Sigortası Yasası, yetmişiki
milyon insanın can damarı, herkesi ilgilendiren bir yasa. Bugünü değil,
geleceği de ilgilendiren bir yasada ne yaptınız; muhalefet konuşmasın, biz bu
yasaları temel yasa olarak getirelim, bir an evvel buradan çıksın dediniz.
Yanlış yaptınız arkadaşlarım.
Muhalefetsiz iktidar olur
mu?! Muhalefetin sesini kısacaksınız da ne kazanacaksınız?! Muhalefeti
konuşturmayacaksınız…
HALUK İPEK (Ankara) -
Konuştu ya Muzaffer Bey.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - İktidar kendi başına her şeyi yapar durumda olursa, yani, bunun
adına ne derler?
BAŞKAN - Sayın İpek,
müdahale etmeyelim, hatibi dinleyelim.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Kendin pişir, kendin ye gibi olur; ama, bu, böyle bir yasa değil; bu
yasa, yetmişiki milyon insanın bugününü ve onun geleceğini, nesilleri
ilgilendiren bir yasa. 20'şer dakikada ne konuşulur bu yasada; 122 madde, nasıl
konuşulacak, nasıl eksiklikleri tamamlayacağız bu yasayla? İktidar bu kadar çok
mu biliyordu? Çok biliyordu da, bu yasayı buraya getirirken hiç mi düşünmedi bu
eksikleri? Bakınız şu eksikliklere: "Muhalefet konuşmasın" dediniz;
peki, Sosyal Sigortalar Kanununda müfettişlik yasasını kaldırdınız; ama,
muhalefetin konuşmasıyla ve sonra aklınızın başınıza gelmesi sonucu,
müfettişlik yasasını tekrar geriye getirdiniz. Demek ki, muhalefetin iktidara
yol göstermesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu muhalefet, illa da her şeye karşı
geliyor diye mi muhalefet; hayır, iktidara yol göstermek için biz buradayız.
Eğer, bugün bu yasada buradaysak, iktidarın eksiklerini söylemek için
buradayız; yoksa, bu yasanın çok güzel bir yasa olduğunu söylemek için burada
değiliz.
"Sosyal güvenlik
yasası" diyoruz, "devrim" diyoruz, "reform" diyoruz.
Daha bugüne kadar böyle bir yasa Meclisten geçmedi; doğru, geçmedi, yeni geldi;
ama, neresi reform söyler misiniz? Avrupa ülkelerinde 5 000 günde emekli olan
insanlar; şimdi, Türkiye'de 9 000 güne çıkardınız; 7 000 günden 9 000 güne
çıkardınız.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Hangi Avrupa ülkesi? Muzaffer Ağabey, hangi Avrupa ülkesi?
BAŞKAN - Yerinizden
müdahale etmeyin. Sayın Kurtulmuşoğlu'nu, lütfen, hepimiz, hep birlikte,
dikkatle dinleyelim.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Şimdi, soruyorum size: 9 000 güne çıkarmakla bu insanlar nasıl emekli
olacak? 9 000 güne, yirmibeş sene bilfiil 360 gün çalışan insanlar emekli
olabilir. Ya altı ay çalışan, üç ay çalışan mevsimlik işçilerin emekli olma
ihtimali var mı burada?! Sizin muhalefetteyken söylediğiniz gibi, bu insanlara
emekli olmak nerede gözüküyor; mezarda gözüküyor, mezarda!.. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Mezarda da emekli olamayacak!
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Prim almamış; nasıl olacak?! Prim almadan, nasıl olacak?!
BAŞKAN - Sayın Badazlı, lütfen, müdahale etmeyin.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, lütfen, yasaları çıkarırken… Hep söylüyorum;
yasalar, çıkarken iktidarın gözükse de, çıktıktan sonra, ülkenin, yetmişiki
milyon insanın yasası olur. Onun için de, yasayı çıkarırken, yetmişiki milyon
insanı düşünmek mecburiyetindeyiz. Emeklisiyle, duluyla, yetimiyle,
engellisiyle, hepsini birden düşünmek mecburiyetindeyiz. Ama, siz ne yaptınız;
bu yasa bir an evvel çıksın, biz de IMF'nin ve Dünya Bankasının dediklerini
yapalım dediniz.
Tabiî ki, Genel Sağlık
Sigortası Yasası gibi bir yasanın çıkması kadar doğal bir şey olamaz; ama, bu
eksikleri niye?.. Mesela, söyleyeyim size; her hastadan katkı payı alacaksınız;
iyi; ortezden, protezden katkı payı alacaksınız, doktor muayenesinden ve diş
hekimi muayenesinden para alacaksınız, ilaçlardan para alacaksınız. Hani, bu
yasayı fakire çıkarıyorduk?! Hani, bütün toplum yararlanacaktı?! Şimdi,
düşünebiliyor musunuz; asgarî ücretin -katkı payı diye bir pay alıyoruz- yüzde
75'ini geçemez diyorsunuz yasada, alacağınız katkı payının. Asgarî ücreti 350
000 000 lira düşünürsek, 265 000 000 liraya yakın katkı payı alacaksınız.
Kimden alacaksınız; asgarî ücretle çalışan vatandaştan ve bunu da belirtmemişsiniz,
brütten mi alacağız yüzde 75'ini, netten mi alacağız; o da belli değil. Eğer
brütten hesaplarsanız, 370 000 000 lira para eder, vatandaşın ödeyeceği katkı
payı.
Sayın Bakan diyor ki:
"Bundan sonra, herkes, her yere gidecek. İstediği hastanede tedavi
olacak."
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) -
Evet, herkes, her yere gidecek.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Her yere gidecek; ama, o belli değil daha; her yerde hendekler var
mı, ne yok, atlayabilecek mi, belli değil. İstediği hastaneye nasıl gidecek
söyler misiniz? Ansızın adam trafik kazası geçirdi, 112'yi çağırdı…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Acil haller dışında.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - 112'yi çağırdı, gitti devlet hastanelerine "burada yer
yok" dediler. Üniversite hastanesine gitti yattı. O ara, bir protez
takılması lazım geliyor hastaya. Hastaya, farz edelim, 5 milyar -yani, eski
parayla- bugün 5 000 lira -Türk Lirası dediğiniz parayla- masraf çıktı. Bunun
yüzde 20'si 1 milyar eder. Eğer, sevk zincirine uymamış ise, yüzde 50 de
artırarak, 1,5 milyar para eder.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Verecek…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Tabiî ki verecek; senin gibi zengin olsa verecek de, benim
vatandaşımın beş kuruşu yok yemeye, aç ve susuz duruyor! (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Muzaffer ağabey, sen de zenginsin; fakirlik edebiyatı yakışmıyor sana ağabey.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Evet, şimdi, bu vatandaşım, 350 000 lira asgarî ücretle çalışan
benim vatandaşım, nasıl 1,5 milyar lira parayı ödeyecek, bana söyler misiniz?!
Benim aklım havsalam almıyor; haddizatında, sevgili arkadaşlarım, sizin de
çoğunuzun aklı havsalası almıyor ama…
Ee, ben hep burada
söylüyorum; yasalar yapılırken bürokrat arkadaşlarımız hazırlıyor, IMF ve Dünya
Bankasının talimatları gereği bu yasa Meclise geliyor. Grup kararı, kaldır
parmağını, indir parmağını, bu yasa çıksın deniyor. (Anavatan Partisi
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sevgili arkadaşlarım,
tabiî ki çıksın yasa; ama, halkın lehine çıksın; halkın aleyhine yasalar
çıkmasın. Biz bunu istiyoruz. Sizler, benden, başka türlü, başka bir şey mi
istiyorsunuz; hayır. İnanın, çoğunuz bunu istiyorsunuz; ama, komisyonlarda
görüyorum, izliyorum; çok konuşmayı sevmiyorum, ama, orada izliyorum; bir
fısıltı başlıyor, "böyle böyle olsun, bir değişiklik yapmaya sakın kalkmayın,
hükümet böyle istiyor!.." Hükümet böyle istiyor da, acaba benim vatandaşım
nasıl istiyor, halkım nasıl istiyor diye niye hiç düşünmüyorsunuz?! Yarın,
hepimiz birlikte bu halkın karşısına çıkmayacak mıyız?! Yarın onlardan oy
istemeyecek miyiz?! "Reform yaptık" diyeceksiniz; ama, o vatandaş,
hastanelere gittiğinde, bu ödemeleri ödeyemediğinde, karşılaştığında, sevgili
arkadaşlarım, gönlüm istemiyor, ama, gerçek acıdır, halk size beddua edecektir,
beddua!.. Bunu unutmayın.
Evet, geçen sene sağlığın,
sosyal güvenliğin açığı 23 katrilyon liraydı, bu sene 26 katrilyon liraya
çıkıyor. Prim ödemekle, vatandaştan prim almakla bunu nasıl kapatacaksınız?!
Sosyal devletin bir özelliği vardır; neder; Anayasanın 56 ncı maddesinde de
bunu yazar: "Bir insanın doğumundan ölümüne kadar sağlığını sosyal devlet
yüklenir" der. Siz, burada ne yapıyorsunuz?!.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) -
Oturuyoruz!
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Siz burada, hem sosyal devletin gereğini yerine getirmiyorsunuz hem
de Anayasanın gereğini yapmıyorsunuz.
Sevgili arkadaşlarım,
burada yapılan ne biliyor musunuz: IMF'nin sekizinci niyet mektubu olarak
önümüze koyulan, önünüze koyulan niyet mektubunda IMF diyor ki: "Öyle,
Emekli Sandığı ayrı olsun, SSK ayrı olsun, Bağ-Kur ayrı olsun; ben bunları ayrı
ayrı takip edemem, siz bunları birleştirin de, ben rahat takip
edebileyim." Bunları diyor Dünya Bankası ve IMF. İşte, sizin de reform
diye getirdiğiniz yasanın temelinde bu yatıyor. IMF'nin hesabına göre, bu bütçe
açığını 2007'de yüzde 1'lere indireceksiniz. Bunu nasıl indireceksiniz söyler
misiniz bana arkadaşlarım?
Tabiî ki, çok güzel yasa,
hele hele iktidarda da olunca ne kadar güzel!.. Ben bildim, oluyor; ben yaptım,
oluyor meselesi var ya, burada kendi kendinizi aldatıyorsunuz. Olay kendi
kendimizi aldatmak değil; benim korkum, sunulan yemeği halka çok iyi
göstermeniz. Bu yanlış. Bu yanlışı burada biz… Eğer bizleri dinleseydiniz,
bunları, böyle temel, güzel yasaları, halk için çok önemli olan yasaları temel
yasa olarak getirmeseydiniz, burada maddeleri teker teker konuşabilseydik, inanın
ki, sizler de insansınız, ben sizlerin de doğru dürüst düşündüğüne inanıyorum;
bu eksiklikleri burada tamamlardık; ama, ne oldu: "Temel yasa yapalım,
20'şer dakika konuşalım, bu işi bitirelim..." Bitirin. Halka, topluma
yaramadıktan sonra, yasayı çıkarın durun. Kime yarar bu yasa, söyleyeyim:
İktidar olarak, IMF'ye biz söz verdiğimiz, Dünya Bankasına söz verdiğimiz
yasaları çıkardık dersiniz; başka bir şeyiniz yok.
Sevgili arkadaşlarım,
bakın, eksik dolu ya, bunlardan bir tanesini tekrar söyleyeyim: Şimdi, Avrupa
ülkelerinde genel bütçeden sosyal güvenlik kurumlarına yüzde 19'la yüzde 30
arasına pay ayrılır devletlerin kendi ödeyişlerine göre. Bizde yüzde 5'lik bir
payla bu yasaları yürütmemiz olası mı, aynı seviyeye getirmemiz olası mı;
hayır; ama "biz, bunu yapacağız" diyorsunuz. Bunların çaresi,
kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almak; bir. Öyle prim ödeme değil. İlkönce,
kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almak. İki: Yoksulluğu önlemenin en büyük
özelliklerinden birisi, temel maddelerinden birisi nedir; yolsuzluğu
önlemektir, yolsuzluğu. Yolsuzluğu önlemediğiniz müddetçe, siz, bu işi
kıvıramazsınız, bu işi düzeltemezsiniz.
Sevgili arkadaşlarım, ne
olurdu, burada, arkadaşlarımız olsa, onlar da konuşsaydı, biz de maddelerde
konuşsaydık, eksileri tamamlasaydık, kötü mü olurdu?!
Bakınız, yasada, yine, 43
üncü maddede diyorsunuz ki: Efendim, Cumhurbaşkanı olan, Meclis Başkanı olan,
Başbakan olan kimselerin emeklilik durumları hazırlanmış… Ama, milletvekilleri
yok. Sanki, bu milletvekilleri aydan geldi. İşte, bunu unuttunuz,
"unutmadım" diyorsunuz; yanlış yaptığınız burada işte, unuttunuz
bunu. Bu, sizin yasanız. Bu, benim yasam değil. Ben emekliyim, benim böyle bir
sorunum yok; ama, sorun sizin; unuttunuz ama. Şu gün bile, unuttuğunuz şeyi yapamıyorsunuz.
Sevgili arkadaşlarım,
siz, ne yaparsanız yapınız, yanlış yaptınız. İktidar, muhalefeti dinlemek
mecburiyetinde; ama, dinlemediniz, bizi konuşturmadınız. Biz konuşacaktık,
toplum duyacaktı, halk duyacaktı, siz eksiğinizi tamamlayacaktınız; bu böyle
olmayacaktı.
Meclisin kapısı günlerdir
sivil toplum örgütleriyle dolup taşmaktadır. Hani anlaşmıştınız bu yasalarda?!
Ne oldu, birdenbire niye değişti bu sivil toplum örgütleri, sendikalar niye
değişti?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Sayın Başkan, bağlayacağım, sözlerimi bitirmek üzereyim.
Demek ki, anlaşmanız da
yanlışmış, anlaşma filan da yokmuş; yani, siz, bildiğinizi okumuşsunuz.
Bildiğinizi okuduğunuzda da, herkes bu yasaya karşı çıkmaya başladı; ama,
sözlerimi bağlarken şunu tekrar söylüyorum: Ben buraya tenkit etmek için
çıkmam; ben, yol göstermek için, aklımın erdiği kadar doğruyu söylemek için
burada bulunurum. Bu yasanın çıkması toplum için iyi olacaktı, keşke
eksiklerini tamamlayabilseydik. Hep birlikte, burada, komisyonlardan gelen eksikleri
burada tamamlayabilseydik -muhalefetiyle, iktidarıyla- çok daha güzel olurdu
diye düşünüyorum.
Bakınız, sevgili
arkadaşlarım, muhalefetsiz iktidar demek ne demektir biliyor musunuz?
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Muzaffer Ağabey, haksızlık yapıyorsun...
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Ben söyleyeyim bilmiyorsanız: Sanki, tuzsuz çorbaya benzer.
Yapmayın bu işi, yapmayın; yanlış yapıyorsunuz!
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Muzaffer Ağabey, haksızlık yapıyorsun…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Bu işin, tez elden… Size söylüyorum, bu yasayı geri çekin,
eksiklerini tamamlayalım derim; ama, ne olursa olsun, biz burada muhalefet
olarak bulunmuyoruz. Biz burada, sadece…
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Siz
yapıyorsunuz muhalefeti; muhalefet var orada.
BAŞKAN - Agâh Bey,
müdahale etmeyelim..
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Biz burada, sadece, size, eksiklerinizi söylemek için bulunuyoruz.
BAŞKAN - Siz de
toparlayın lütfen.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Muhalefet yapmak için bulunmuyoruz. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar) Yanlışları göstermek için burada bulunuyoruz; ama, bu demek değil ki,
bu yasa doğrudur da biz bu yasayı destekliyoruz demek değildir.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Helal olsun!..
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Zaten muhalefet onun için var. Muhalefet başka bir şey olmaz ki!..
BAŞKAN - Toparlayalım…
Bağlayalım…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Evet, sevgili arkadaşlarım, siz ne söylerseniz söyleyiniz,
yaptığınız şey yanlıştır; yanlıştan dönmek de bir erdemliktir. Geliniz, bu
yanlışı hep birlikte düzeltelim diyorum; ama, biliyorum ki, siz, bildiğinizi
okuyacaksınız.
Şunu da söylemeden
geçemiyorum: Artısıyla, eksisiyle de olsa, bu yasanın -eksiklerini biz
tamamlamak üzere- Türk Halkına hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Biz tamamlarız, eksikleri tamamlarız.
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan.
Buyurun Sayın Özcan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sosyal
güvenlik ve genel sağlık sigortası üzerinde görüşlerimi arz etmeden önce,
şahsım ve AK Parti Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sosyal güvenlikte,
çalışma statüsüne bağlı ve primli sistemin dışında, âdeta, makamlara,
derecelere ve basamaklara bağlı olan emeklilik sistemini değiştirerek, sistemde
ne kadar kalınırsa, ne kadar prim ödenirse o nispette emekli maaşı alacak bir
düzenleme getiriyoruz işin temelinde. Diğer taraftan, Türkiye'de yaşayan Türk
vatandaşlarının yanı sıra, Türkiye'de ikamet eden yabancılar, vatansızlar ve
sığınmacıları da kapsayan, eşit, adil bir genel sağlık sigortası getiriyoruz.
Bu yönüyle bu tasarı, Türkiye Cumhuriyetinin tarihindeki önemli reformlarından
bir tanesidir. AK Parti Hükümeti, seçim öncesi verdiği söz gereği, bunları
hayata geçirmektedir.
Tabiî, eleştirileri
dinledik. İşin özüyle ilgili temel meselelere girdikten sonra, muhalefet
partilerinin iddialarını cevaplandırmak istiyorum.
Şimdiki, bugünkü
sistemden hiç kimse memnun değil. SSK'lı, Bağ-Kurlu, Emekli Sandığı mensubu
farklı prim ödüyorlar, farklı prim oranı ödüyorlar; işte birinde yüzde 33,5,
diğerinde yüzde 40, Emekli Sandığında yüzde 36. Bunlar, farklı emekli aylığı
bağlama oranlarına sahip; yani, SSK'da yüzde 54'tür bu, Bağ-Kurda yüzde 65,
Emekli Sandığında yüzde 75'tir. Bunların emekli maaşları ayrıdır. Dolayısıyla,
böyle adaletsiz bir sistem olmaz ve
mesela Emekli Sandığında, aynı memurlar 700 YTL alırken, günün birinde 6 400
göstergeli veya 7 200 göstergeli bir makama şahıs şu veya bu şekilde tayin
ediliyor ve kısa bir süre kalıyorsa, 750 YTL yerine bu sefer 2 500-3 000 YTL
alıyor. Bunu ikramiye olarak da alıyor, vefat ettiğinde çocukları da alıyor,
emeklilik sistemi boyunca alıyor. Peki, bu, adaletsiz değil mi? Yani, aynı işi
yapanlardan biri 700 YTL alırken -prim oranı açısından söylüyorum- diğerinin 3
000 YTL alması doğru mudur? Şimdi, bunu, haksız olarak söyleyebilen var mıdır
acaba? Biz bu haksızlığı gideriyoruz; fakat, yetmişüç milyon insanı
ilgilendiren bu tasarıyı, Anamuhalefet Partisi terk ediyor. Tabiî ki, biz,
siyaseten onların bu tercihlerine
karışamayız, bunu millet değerlendirecektir ve değerlendirmektedir.
Şimdi, burada, genel
sağlık sigortasıyla ilgili de çok iddialarda bulunuldu, emekli sigortasıyla
ilgili olarak.
Şimdi, burada, Sayın
Kılıçdaroğlu -biraz üzülecek herhalde, ama- diyor ki: "9 000 gün prim
nerede görülmüştür?"
Değerli arkadaşlarım, bir
defa şunu ifade ediyorum; biz, Bağ-Kurda, Emekli Sandığında herhangi bir
değişiklik yapmıyoruz, yirmibeş yılı koruyoruz ve 2036'ya kadar da yaşta hiçbir
değişiklik yapmıyoruz. Bugünkü sistemde olanlar, bir gün dahi prim ödemiş
olsalar bile, 2007'den önce bir gün dahi prim ödemiş olsalar bile, bu sistemden
yararlanacaklar ve yeni sisteme tabi olmayacaklar, gün açısından; ancak,
2007'den sonra ilk defa işe girenler, sadece SSK kapsamındakiler, her sene 100
gün primi artmak suretiyle, 2026'da 9 000 güne ulaşacaklar.
Tabiî ki, bu 9 000 gün
emeklilik için tek şart değil. 4 500 gün prim ödeyenler de emekli hakkına
sahiptir. Bu unutuluyor, bunun üzerinde durulmuyor. Onlarda sadece 3 yaş
emeklilik yaşına ilave ediliyor, yoksa 4 500 gün de, yine, geçiş dönemiyle
beraber muhafaza ediliyor.
Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu
ve partisinin, 1995'te iktidar olduğu, koalisyon hükümeti olduğu dönemde ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da CHP'de olduğu, yani, SHP'de olduğu
dönemde, Sayın Çiller Hükümetinin hazırladığı bir tasarı var.
O tasarıyı, bakın, Sayın
Kılıçdaroğlu nasıl müdafaa ediyor. O tasarıda şöyle bir nokta var. Diyor ki o
tasarı: "Emekliliğine bir yıl kalan sigortalılara, 400 gün prim ilave
ediliyor. Dört yıl kalanlara ise 2 750 gün prim ilave ediliyor ve o zaman emeklilik
yaşı 43; beş yıl kalanların yaşı 55'e çıkarılıyor, prim gün sayısı 7 250'ye
yükseltiliyor, altı yıl kalanın da 7 800'e çıkıyor prim gün sayısı. Ne demek
bu; altı yıl içerisinde, 2 800 gün prim ekleniyor. Kime ekleniyor? Emekliliğe
hak kazanmış, 1 sene ile 6 sene arasında
kalanlara ekleniyor. Yaşı da 12 sene artırılıyor ve bakın, bunu nasıl
müdafaa ediyor Sayın Kılıçdaroğlu; diyor ki: "Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte emeklilik hakkını kazanamamış olanların da beklenen hakları mümkün
olduğu ölçüde korunmaya çalışılmıştır." Yani, bu tasarının, bu haliyle
bile, mevcut haklarının mümkün olduğu kadar korunduğunu söyleyebilmişlerdir.
Bunun anlamı şudur: Yani, biz yaptığımız zaman doğru; fakat, başka biri yaptığı
zaman yanlıştır.
Şimdi, yine, genel sağlık
sigortasıyla ilgili, 30 gün prim üzerinde durulmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, genel sağlık sigortasında, Bağ-Kurlular 240 gün prim ödemek zorundadırlar,
SSK'da ise 90 gündür. Biz, bunu, 30 güne indirdik ve 30 güne indirmekle de
kalmadık, primini ödeyemeyecek kişilerin, primini yine devlet tarafından ödenme
sistemi getirdik ve bunlara da istisna tuttuk. Dedik ki, 18 yaşın altındakiler
zaten sağlık hizmetinden yararlanacaktır. Acil halde olanlar ise, ister SSK'lı
ister Bağ-Kurlu, bunlar da bakılacaktır. İşte, iş kazaları ve bulaşıcı
hastalıklar gibi durumlarda da, yine, herhangi bir, 30 gün şartı
aranmayacaktır. Halbuki, o zamanki tasarıda Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor; diyor
ki: "Hiçbir katkısı olmayanların yararlandırılmaması amacıyla kanun tasarısında
sigortalılar için 120 günlük staj süresi getirilmekte, aile bireyleri için 120
gün olan staj süresi de 240 güne çıkarılmaktadır." Bunu, o zaman, SSK
Genel Müdürüyken, yine, kendilerinin bulunduğu koalisyon dönemindeki tasarıyı
müdafaa etmek için söylüyor. Şimdi, biz getirdiğimiz sistemde diyoruz ki:
Türkiye'de yaşayan herkes genel sağlık sigortası kapsamındadır ve bunların
primini -ödeyemeyenleri- biz ödeyeceğiz. Burada bakan ile çaycı arasında,
köydeki ağa ile çoban arasında, patronu ile işçisi arasında hiçbir fark yok,
yeşilkartlı arasında hiçbir fark yok. Çünkü, burada sağlık tesisleri, ister
özel, ister kamu olsun, kişiyi, bireyi sigortalı olarak görecektir. Onun için,
o, bir sigortalıdır. Sigortalının faturasını ise genel sağlık sigortası kurumu
ödeyeceği için, sağlık kurumunun vatandaşlar arasında bir ayırım yapması söz
konusu değildir. Hele, verilen örnekler tamamen gerçek dışıdır. Deniliyor ki:
"Siz, acil gittiniz, özel bir hastaneye gittiniz veya başka bir hastaneye
gittiniz; yüzde 30 vereceksiniz." Bu yanlış, değerli arkadaşlarım. Acil
haller bunun dışındadır. Acil halde her hastaneye gidebilirsiniz.
Yine bir iddia var;
deniliyor ki: "Siz, burada hastane tercihi yapamıyorsunuz." Değerli
arkadaşlarım, hastane tercihi yapılıyor. Nasıl yapılıyor; eğer, siz, birinci
basamaktan sevk alırsanız, genel sağlık sigortasının anlaştığı bütün sağlık
kurumlarına, istediğinize gidebilirsiniz. Bu, özel olur, üniversite olur,
devlet hastanesi olur, hiç değişmez. Hiçbir katkı, yani, bu anlamda, yüzde 30
anlamında bir katkı ödemezsiniz. Kaldı ki, birinci basamakta bizim bir katkı payı
alma düşüncemiz yoktur. Burada kuruma yetki verilmiştir. 2 YTL'nin altında
olmak kaydıyla hiç almayabilir; ki, biz, aile hekimlerinde almayacağız.
Değerli arkadaşlarım,
emeklilik sigortasıyla ilgili eleştirileri geçmişten bugüne kadar devamlı
söylendi ve bunun sürdürülme imkânı olmadığı söylendi, adil olmadığı söylendi.
Biz bu sistemi eğer düzenlemezsek gelecek kuşaklarımıza çok kara bir tablo
bırakacağız; çünkü, bu mevcut sistem bu haliyle gittiği takdirde 2035 ile 2045
yılları arasında sadece bu on yıl içerisinde, gayri safî millî hâsıla
içerisindeki artışı yüzde 50 civarında artacaktır. Bunu gelecek kuşakların
kaldırması mümkün değildir. Burada, işte "dünyada benzer gün/prim sayısı
var mıdır" deniyor. İşte, komşumuz Yunanistan; 10 500 prim şartı vardır
emeklilik sisteminde tam emekli aylığı almak için. Aslında, dünyanın her tarafında
emeklilikle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır ve bu da bir gerekliliktir.
Şimdi, biz, sadece
emeklilik sigortasını düzenlerken sistemin içerisinde kişilerin daha uzun
kalmasını sağlıyoruz. Bugün, Sosyal Sigortalar Kurumuna mensup bir işçiyi
düşünün, 380 YTL asgarî ücretle çalışıyor, emeklilik hakkı geldiği zaman, bu,
464 YTL emekli maaşı alıyor. Bunun anlamı şu: Aktif maaşının yüzde 22 daha
fazlasını alıyor. Şimdi, dünyanın hiçbir yerinde çalışırken alınan maaşın
üzerinde emekli maaşı yoktur. İşte, OECD ülkelerinde ortalama, bu, yüzde 69'dur,
Türkiye'de yüzde 105'ler düzeyindedir.
Şimdi, burada şu
tartışılabilir; yani, aktif maaşların artırılması konusu tartışılabilir. Eğer,
bu eleştiri gelmiş olsa, bunu saygıyla karşılarız; yani, siz, işte
"çalışanlara az ücret veriyorsunuz, memurlara az ücret veriyorsunuz…"
Bu, bir siyasî olarak bir söylemdir; bu, tartışılır; fakat, çalışırken alınan
maaşın üzerinde emekli maaşı alma gibi bir düzeni tartışmak sosyal güvenlik
mantığına terstir; çünkü, Türkiye'de şu her zaman karıştırılıyor: Sosyal
güvenlik ayrıdır, sosyal yardım kurumları ayrıdır. Siz kurallarınızı korsunuz;
çünkü, orada, yine Sayın Kılıçdaroğlu "asgarî bir taban ücreti vardı;
burada yoktur" diyor. Doğru. Bundan önce 4447 sayılı Kanun, yani, 1999'da
çıkan kanunda ne diyor, işte "taban ücretinin yüzde 35'inden az ücret
olamaz" deniyor. Ama, değerli arkadaşlarım, bu, kuralsızlıktır. Niçin
kuralsızlıktır biliyor musunuz?.. Bu ülke, son yirmi senedir, 1986'da, 1992'de,
1999'da sosyal güvenlikte ciddî anlamda değişiklikler yaptı ve şimdi de, biz,
yeniden bunu düzenlemeye çalışıyoruz. Burada şu var: Şimdi, sistemi
kuruyorsunuz, kuralsız olduğu için çalışmıyor. 1999'daki o yüzde 35 şartını
kısaca anlatmak istiyorum size. Bu, tabiî ki, taban ücretler, Türkiye'de
enflasyona bağlandı; fakat, o kanun 2000 Ocağında yürürlüğe girdi.
Bakın, o kanunun
yürürlüğünden üç ay sonra, sadece üç ay sonra, taban ücreti 192 000 000 olması
gerekirken 150 000 000'a düştü. Dolayısıyla, ileride 350 YTL alacak kişi, 273
YTL almak durumunda kaldı; çünkü, kuralsızlık başlıyor. Eğer, siz, sosyal
güvenlikte kurallarınızı düzgün koymazsanız, o zaman, sistem çalışmaz. Nitekim,
vatandaşın bundan haberi oldu mu? Yani, benim asgarî ücretimi sen indirdin,
Bakanlar Kurulu kararıyla indirdin, haberi bile olmadı; çünkü, orada yapılan
değişiklik vatandaşın bilgisi dışında oldu. Aslında, böyle bir ilişki olduğunu
da bilmiyordu.
Şimdi, burada,
getirdiğimiz sistemde ise, kişi, çalıştığı sürece, ödediği primi biliyor,
aldığı aylığı biliyor, kaç sene kaldıysa sistemde onu biliyor ve onun
güncelleşmiş değerini ve kaldığı sürece de aylık bağlama oranına vurduğu zaman,
aylığını da bilecek ve diyecek ki, ben, sistemde ne kadar çok kalır, ne kadar
çok prim ödersem o kadar fazla maaş alacağım.
Bakın, bugün, Türkiye'de
yanlışlıklardan bir tanesi şudur: Sosyal güvenlik kurumları, genel bütçeden
transfer almaktadır. Biliyoruz, işte, 23,3 katrilyon geçen sene alınmıştır.
Şimdi, bunun dağılımına baktığımız zaman
-birim olarak söylüyorum- buradan SSK'lı 1 birim alıyor. Bağ-Kurlu 2,5
birim alıyor, Emekli Sandığı 2 birim alıyor. Şimdi, bunun adil olması mümkün
mü?! Yani, genel bütçeden siz bu sosyal güvenlik kurumlarına kaynak aktarırken
-kişi başı diyorum bunu- niçin SSK'lıya 1 birim veriyorsunuz, Emekli Sandığına
2 birim veriyorsunuz, Bağ-Kurluya 2,5 birim veriyorsunuz?! Sonra, kaldı ki, bu
genel bütçedeki bu kaynak sadece sosyal güvenlik kurumlarına mensup kişilere mi
verilmesi gerekir?! Türkiye'de 73 000 000 insan var, fakiri var… İşte,
Türkiye'de karıştırılan bu mefhumdur.
Şimdi, burada da, yine,
bir tenkit yapıldı. Onu da açıklamak istiyorum. Siz, diyorlar ki, TÜFE'ye bağlı
olarak emekli aylıklarını artıyorsunuz, dolayısıyla, Türkiye büyüdüğü zaman
emekliler bundan yararlanamayacak.
Değerli arkadaşlarım,
mevcut sistemde de TÜFE'ye bağlıydı bu; ama, AK Parti Hükümeti olarak bunu
uygulamadık; çünkü, ekonomik göstergeler iyi gittiği için, biz, hatırlarsanız…
2002 ile 2005 yılı arasındaki rakamı vermek istiyorum; çünkü, 2006'nın
rakamları daha kesinleşmedi, içindeyiz. Sadece, biz, bu dönemde, TÜFE'deki
artış yüzde 39,8'ken, biz, SSK'lıya yüzde 75 verdik, Bağ-Kurluya, tarım kesimi
ve esnaf kesimi ortalaması yüzde 200'ün üzerindedir, yine, Emekli Sandığına
yüzde 66'nın üzerinde verdik. Demek ki, aslında, sosyal devlet imkânları olduğu
sürece TÜFE'nin üzerinde emekli maaşı ödeyebiliyor, buna engel bir husus yok.
Eğer, gelişmeler uygun olduğu zaman, zaten devlet bu kaynaklarını, emeklilere o
nispette aktaracaktır; ama, biz, geçmişe baktığımız zaman, geçmişte, değerli arkadaşlarım,
ifade ettim, gerçekten sosyal yardımlar da yanlış verilmekteydi. Bakın, bugün,
bizim getirdiğimiz bu düzenlemeye bir göz atalım.
Şimdi, eskiden evlenme
yardımı alınıyordu, SSK'lı sadece kız çocuklarına veriyordu, Emekli Sandığı kız
ve anneye veriyordu, böyle karmaşık bir yapı vardı. Biz kız çocuğuna da, erkek
çocuğuna da, anneye de evlenme yardımı yapıyoruz. Cenaze yardımı eskiden
komikti; SSK'lı 200 000 000 civarındaydı TL bazında. Bağ-Kurlu 186 idi; biz, bunu asgarî ücretin 3 katına çıkardık.
Eksiden, emzirme yardımı -kadınlarımız için söylüyorum- ne Emekli Sandığında ne
Bağ-Kurda yoktu, sadece SSK'da vardı; o da 50 YTL idi. Biz ilk defa burada altı
ay boyunca asgarî ücretin üçte 1'i, yani, 177 YTL çarpı altı ay emzirme yardımı
yapıyoruz. Dolayısıyla, sosyal güvenlikte geçmişteki bütün bu olumsuzlukları
gideren yeni bir yapı yapıyoruz.
Burada yine ölüm aylığı
düşürüldü, 900 güne indirildi. Burada malul olanların aslında emekliye yansıyan
gün sayısı artırıldı; bunlar 1 800 gün çalışmış olsalar bile, emekliye
ayrıldıklarında 9 000 gün üzerinden emekli maaşları bağlanacaktır; dolayısıyla,
biz bu kesimleri, yani, malullük aylıklarını, ölüm aylıklarını, cenaze,
emzirme, evlenme; bütün bunları sistematik olarak düzelttik ve hepsi için aynı
imkânı getirdik, olmayanlara bunu verdik. Mesela, Bağ-Kurda işte iş kazası
yoktu; bunu düzenledik.
Şimdi, burada çok soru…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen
toparlayalım, bağlayalım.
MEHMET ZEKAİ ÖZCAN
(Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum Başkanım.
Dışarıda da çok
sorulan, bu sistemde emekli aylıkları
azalacak mı sorusu çok soruluyor; ona açıklama getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir
defa 2007 ile 2007 öncesini ayırmak gerekiyor. Biz 2007'ye kadar bu sistemde
kalanların aylığı oranı açısından, oran açısından hiçbir değişiklik yapmıyoruz;
fakat, 2007 ile 2016 yılları arasında emekli aylık bağlama oranını yüzde 2,5;
ondan sonra da yüzde 2 olarak düzenliyoruz. Belki ilk akla gelen ilk yirmibeş
yıl içerisindeki aylık bağlama oranlarına göre bir düşme varmış gibi gözüküyor;
fakat, burada şunun unutulmaması gerekir ki, Emekli Sandığında çalışanlar ilk
yirmibeş sene yüzde 75 aylık bağlama oranı alıyorlardı. Bunun anlamı, ortalama
yüzde 3; fakat, yirmibeş seneden sonra her sene için ancak yüzde 1 emekli
aylığı bağlama oranı vardı. Bu, Bağ-Kur ile SSK'da ise ilk on sene yüzde 3,5;
sonraki onbeş sene yüzde 2, sonra yüzde 1,5'e düşüyordu. Dolayısıyla, sistemde,
kısa vadeli çalışanlar için aylık bağlama oranı yüksek görünüyor; fakat, uzun
vadede çalışanlar için aylık bağlama oranı düşüyordu. O zaman, biz bu sisteme
geldiğimizde, sistemde uzun kalmayı gerektirecek olan, yani yirmibeş senenin
üzerinde çalışanlara da, biz 2016'ya kadar yüzde 2,5 olarak artırdığımız için,
bu bir artı getiriyor. Kaldı ki, 2017'den sonra da yüzde 2 olarak düşünürseniz,
ilk yirmibeş senenin sonundaki her sene fazla çalışma bir azalma değil, bir
artışı göstermektedir.
BAŞKAN - Sayın Özcan,
sürenizi çok aştınız; toparlayın artık.
Toparlama cümlesi için
size tekrar söz veriyorum.
MEHMET ZEKAİ ÖZCAN
(Devamla) - Bu tasarı, dediğim gibi, cumhuriyet tarihimizin en önemli, en adil
ve sürdürülebilme imkânı olan emeklilik ve genel sağlık sigortasını
getirmektedir. Bu bakımdan, hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sağ olun.
10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.51
BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
1139 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89
uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın
89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı
Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1.
Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri
Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili
Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı
Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile
Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek
Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949
Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adana
Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının
32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14,
1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301,
2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Sayın milletvekilleri,
tümü üzerinde, şahıslar adına iki milletvekiline söz vermemiz gerekiyor; fakat,
dört sayın milletvekilimiz aynı anda başvurdukları için aralarında kura çekmemiz
gerekiyor.
Bu dört sayın
milletvekilimiz şunlar: Mahfuz Güler, Bingöl Milletvekili; Agâh Kafkas, Çorum
Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; Mehmet Eraslan, Hatay
Milletvekili.
Şimdi, kurayı çekiyoruz:
Birinci sırada Mahfuz Güler; ikinci sırada Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili;
üçüncü sırada Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; son olarak da Mehmet
Eraslan, Hatay Milletvekili.
Kura sonucunu tekrar
ediyorum: İlk söz Mahfuz Güler'in, sonra Agâh Kafkas'ın.
Sayın milletvekilleri, söz
vermeden önce bir duyuru yapacağım.
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) ÇEŞİTLİ İŞLER (Devam)
2.- Genel
Kurulu ziyaret eden Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus ve beraberindeki
heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetlisi olarak ülkemizi
ziyaret etmekte olan Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Vaclav Klaus ve
beraberindeki heyet, şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar; kendilerine
Yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89
uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın
89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı
Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1.
Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri
Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili
Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı
Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile
Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek
Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949
Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adana
Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının
32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14,
1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301,
2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139)
(Devam)
BAŞKAN - Şimdi, söz,
şahsı adına Sayın Mahfuz Güler'de, Bingöl milletvekilimizde.
Buyurun Sayın Güler. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının
tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün
AK Parti Hükümetimizin hazırladığı sosyal güvenlik reformunun önemli bir ayağı
olan Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısını görüşüyoruz. Genel sağlık
sigortası, bugüne kadar, birçok hükümetin ve iktidar partisinin programına alıp
da bir türlü gerçekleştiremediği çok önemli bir yasadır.
Değerli arkadaşlar,
özellikle 12 Eylül sonrasında hükümet olan hemen hemen tüm partiler, parti
programlarına ve iktidar olduklarında da hükümet programlarına genel sağlık
sigortasını aldıkları halde, bu çok önemli düzenlemeyi gerçekleştirememişlerdir.
Partimizi kurduğumuzda parti programımıza aldığımız, hükümet programı ve acil
eylem programımızda özel önem verdiğimiz genel sağlık sigortası, 3 Kasım
seçimlerinden sonra kurulan AK Parti Hükümetimiz, önemli ve önemli olduğu kadar
da insanî olan bu reformu yapma çalışmalarını başlatmıştır.
Sosyal güvenlik reformu
kapsamında hazırlanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun
Tasarısı 4 Nisan 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildi. O
tarihten Genel Kurula geldiği bugüne kadar, ilgili komisyonlarda alt
komisyonlar kurularak enine boyuna tartışıldı. Sendikalarımızın, işveren
kuruluşlarımızın, ilgili ilgisiz bütün sivil toplum kuruluşlarının görüşleri
alınmış ve bu görüşlerin büyük çoğunluğu tasarıya yansıtılmıştır. Bu tasarı,
zaten, toplumun yalnız bir kesimini değil, tümünü kapsamaktadır ve yapılan
düzenleme de bu yöndedir.
Değerli arkadaşlar, bu
tasarı, cumhuriyet tarihimizin bu alanda yaptığı en büyük sosyal güvenlik
reformudur. Aslında biz sosyal güvenlikçiler, böylesi kapsamlı ve devrim
niteliği taşıyan bu düzenlemelere imza attığımızda son derece heyecanlanırız.
Sadece heyecanlanmakla kalmayız, böylesi bir reform kendi iktidarımıza nasip
olduğu için de büyük bir onur duyarız ve kendi çocuklarımıza, gelecek
kuşaklara, yasama dönemimizde yaptıklarımızı anlatırken, ben, şahsen, bundan
böyle ilk sırada genel sağlık sigortasıyla halkımıza gerçekleştirdiğimiz
kazanımları anlatacağım.
Genel sağlık sigortası
uygulamasıyla birlikte vatandaşlarımız arasında sağlık hizmetine erişim ve
kullanım konusundaki ayırımcılık sona erecek, herkes eşit kapsam ve kalitede
sağlık hizmetini alacaktır.
Başka bir ülkede sağlık
sigortasından yararlanma hakkı olmayan tüm vatandaşlar ile oturma izni almış
olup ülkemizde bir yıldan daha uzun süre yaşayan yabancılar, vatansızlar,
sığınmacılar genel sağlık sigortası kapsamına alınmaktadır.
Tüm ülke nüfusunun kapsam
altına alınmasıyla sağlık güvencesine sahip olmayanlar sürekli sağlık
güvencesine kavuşacaklardır. Ana rahmine düşen bebekten 18 yaşını tamamlayana
kadar bütün çocuklar, başka bir şart aranmaksızın, sağlık sigortası güvencesi
altına alınmaktadırlar.
Hükümet olduğumuzdan beri
hastanelerde rehin kalma olayları zaten tarihe karışmıştı. Ancak, bu tasarıyla,
artık, hiçbir vatandaşımız hastane kapısında, benim tedavim, tetkikim,
tahlilim, ameliyatım nasıl karşılanacak diye bir kaygıyı taşımayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; genel sağlık sigortasına katılım zorunlu olacak ve
toplumun bireyleri arasında çok kazanan ile az kazanan, sağlıklı olan ile hasta
olan, genç ile yaşlı, bekâr ile evli, çalışan ile emekli arasında sosyal bir
dayanışma yaratılacaktır. Sağlık güvencesi anlamında farklı standartlarda
uygulamaları olan mevcut kuruluşlara tabi sigortalılar arasında eşitlik
sağlanacaktır.
Genel sağlık sigortasının
kapsadığı sağlık hizmetleri, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri,
hastalık nedeniyle ayakta veya yatarak tedavi, laboratuvar tetkik ve tahlilleri
ile diğer tanı yöntemleri ve acil sağlık hizmetleri, analık sebebiyle ayakta
veya yatarak tedavi, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı
yöntemleri, tıbbî sterilizasyon ve acil sağlık hizmetleri, ağız ve diş tedavi
hizmetleri gibi hizmetler olarak belirlenmiştir.
Bu sağlık hizmetleriyle
ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, aşı,
ilaç, ortez, protez, tıbbî ilaç ve gereç, iyileştirici nitelikteki tıbbî
malzemelerin sağlanması, takılması, bakımı, onarımı ve yenilenmesi, bu
hizmetlerin tümü bu kapsama alınmıştır.
18 yaşın altındaki
kişilerin tümü, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, acil haller,
bildirimi zorunlu olan bulaşıcı hastalıklar, kişiye yönelik koruyucu sağlık
hizmetleri, iş kazası ve meslek hastalığı hallerinde prim ödeme veya prim borcu
olmama şartı aranmaksızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı tanınmıştır.
Değerli arkadaşlar, en
önemlisi de, yurt dışında tedavi olmak için de tüm sigortalılar için eşit
şartlar getirilmiştir.
İş kazası ve meslek
hastalıkları halinde, kişiye özel koruyucu sağlık hizmetlerinde, sağlık kurulu
raporuyla bilgilendirmek şartıyla, kurumca belirlenen kronik hastalarda
kullanılan ilaçlarda, kontrol muayenelerinde katılım payı kesinlikle
alınmayacaktır.
Genel sağlık sigortasında
sağlık hizmeti kamu ve özel sağlık kuruluşlarından satın alınarak
sağlanacaktır.
Sağlık sigortasından
yararlanacak kişiler, aile hekimi veya bunun yerine belirlenecek birinci
basamak hizmet sunucularından başlayacak hastane ve üniversite hastanesine
doğru yükselen bir sevk zincirine uyarak sağlık hizmetini alacaklardır. Sevk
zincirine uyulması halinde, kişiler istediği kamu veya özel hekimden veya
sağlık tesisinden sağlık hizmetini alabileceklerdir.
Bu sistemde çalışanların
primleri işverenler tarafından, işveren olanların veya zengin olanların
primleri kendileri tarafından, yoksul olanların primleri ise devlet tarafından
yatırılmak suretiyle tüm vatandaşlarımız genel sağlık sigortası güvencesine
kavuşacaktır.
Ülkemizde sağlık alanında
yapılan harcamalar günümüzde millî gelirin yüzde 2'sinin üzerine çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MAHFUZ GÜLER (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı
tarafından yürütülmekte olan Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte
uygulandığında, genel sağlık sigortasının toplam maliyetinin, 2025 yılında
millî gelirin yüzde 6,6'sıyla, genel sağlık finansman açığının ise yüzde
3,7'yle sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Mevcut duruma kıyasla bütün
vatandaşların sağlık sigortası güvencesine kavuşacağı dikkate alındığında,
reformun, millî gelirin yüzde 0,5'i ya da binde 5'i kadar ilave bir kamu
açığıyla gerçekleşmesi mümkün görülmektedir.
Değerli arkadaşlar,
getirdiği malî yük ne olursa olsun, Sayın Başbakanımızın sağlığın faturası
olmaz prensibi ve direktifleriyle hazırlanan bu önemli reformun
gerçekleşmesinde Sayın Başbakanımıza şükranlarımızı arz ediyoruz.
BAŞKAN - Lütfen
toparlayalım.
MAHFUZ GÜLER (Devamla) -
Peki Sayın Başkanım.
Emeği geçen, başta Sayın
Bakanımıza ve tüm milletvekili arkadaşlarıma, değerli bürokrat arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, yasanın, tüm ulusumuza, halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyor, tekrar, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu söz istediler.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında Yüce Heyetinizi hem Bakanlığım hem de
Hükümetimiz adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün, sosyal politika alanında hem bugünü hem de geleceğimizi ilgilendiren çok
önemli bir yasal düzenlemeyi birlikte görüşüyoruz. Benden önce konuşan
arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, gerçekten, cumhuriyet tarihinde
"reform" kelimesinin tam karşılığı olacak, tam içini dolduracak bir
düzenleme yapmanın onurunu, gururunu, inşallah, hep birlikte yaşayacağız.
Gönül arzu ederdi ki,
böyle önemli bir düzenlemeyi, iktidarıyla, anamuhalefetiyle ve diğer muhalefet
partileriyle birlikte yapalım. Gerçi, Genel Kurul aşamasına gelinceye kadar, bu
anlamda, bütün milletvekillerimizin, iktidar-muhalefet demeden, komisyonlarda
ve alt komisyonlarda bu tasarıya çok önemli katkıları olmuştur.
İzin verirseniz, ben, bu
tasarının biraz hazırlık aşamasından sizlere bahsetmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
biz, Bakanlık olarak, sosyal güvenlik reformu hazırlık çalışmalarına 16 Aralık
2002 tarihinde başladık. Bugün, 18 Nisan 2006'dır. 2002 Aralığından bu tarafa
çok yoğun bir şekilde bir çalışma yürüttük. Bu çalışmayı, kamu, hem kendi
arasında hem de sosyal taraflarla paylaşarak yaptı. Sayısız seminer, konferans,
toplantı yapıldı. Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulunda, Çalışma Meclisinde
defalarca bu konuda görüş alışverişinde bulunuldu. Ekonomik Sosyal Konsey,
Sayın Başbakanımızın başkanlığında, sırf sosyal güvenlik gündem maddesiyle
toplandı. Bunun ardından, Emek Platformu ve Emek Platformunun bileşenleriyle
oluşturduğumuz çalışma platformunda bu tasarıları defalarca görüştük. Ardından,
Yasama Meclisimizdeki safahatı geldi. Çalışma Komisyonunda ve Bütçe Plan
Komisyonunda, her iki komisyonda da alt komisyon kurulmak kaydıyla bu tasarılar
enine boyuna incelendi. Dolayısıyla, bu tasarıda, hem sosyal diyaloğu
gerçekleştirmek hem de katılımcı anlayışı bu tasarıya aksettirmek istedik. Biz,
bu işin başında, bu tasarı çalışmalarına başlarken, hiçbir, daha önceden
planlanmış bir görüşü, daha önceden hazırlanmış bir fikri dikte ettirmek
anlamıyla çıkmadık. Bütün anlayışımız, kabul edilebilir, ülkenin gerçeklerine
uygun bütün önerileri bu tasarıda değerlendirmek çerçevesinde olmuştur ve bu
anlayışımız çerçevesi içerisinde, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Tasarısına gelen 174 öneriden 109'unu kabul ettik, bunun kabul oranı yüzde
63'tür; kurum yasasına ilişkin, Emek Platformundan, diğer sosyal taraflardan
gelen 101 önerinin 72'sini kabul ettik, bunun da kabul oranı yüzde 71'dir.
Değerli arkadaşlarım,
bütün bu çalışmalar neticesinde, tabiî, bazı hususlarda görüş ayrılıkları
olması doğaldır; ancak, burada, muhalefet partilerimizin belirttiği veyahut da
sosyal taraflarımızın dışarıda belirttikleri hususlardaki konuları neden kabul
etmediniz diye sorduğunuz zaman, artık, bu anlamda duvara dayandığımızı, bu
ileri sürülen önerileri kabul ettiğimiz zaman bu reformun içinin
boşaltılacağını, artık, bu çizgiden itibaren popülizme kaçacağımızı gördüğümüz
için biz bu önerileri kabul etmedik. Eğer, bunu kabul etseydik, üçbuçuk yıldır
kamuoyunu, sosyal tarafları boşuna oyalamış olurduk ve reform yapma mantığından
da, reform yapma çizgisinden de önemli ölçüde sapmış olurduk.
Bu konuda şöyle bir
öneride bulunmak istiyorum, az konuştuk, çok konuştuk diyenlere: Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu'nun vermiş olduğu bir Meclis araştırması önergesi var
-zannedersem, 9 uncu sırada, araştırma önergeleriyle ilgili bölümün 9 uncu
sırasında- biz, Hükümet olarak, eğer Grubumuz da uygun görürse, bu Meclis
araştırma önergesinin gündeme alınmasını arzu ederiz. Araştırma önergesinin
konusu da, sosyal güvenlik sisteminin sorunlarına ilişkin bir araştırma önergesidir.
Yasamız çıkar, yasa çıktıktan sonra, eşzamanlı olarak bu Meclisteki araştırma
komisyonunun yapacağı çalışmalar bize büyük güç verir; hem bizim, belki,
bilerek veya bilmeyerek gözden kaçırdığımız hususların tekrar üzerinden gitme
imkânını da bu şekilde bulmuş oluruz. Yani "fikirlerimizi söyleyemedik,
konuşamadık" diyenlere, işte, Meclisin en meşru platformunu kendilerine
öneri olarak sunuyorum. Bu, bize, aynı zamanda, dediğim gibi, yasanın yürütme
aşamasında da büyük bir güç verecektir.
Diğer bir husus, değerli
arkadaşlarım, neden temel yasa oldu; yani, bunca gayrete rağmen, bunca
katılımcı anlayışla bu yasayı hazırlamamıza rağmen neden temel yasa yapma
ihtiyacını duydunuz diye arkadaşlarımız soruyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bir
hesaplama yaptırdım; 170 küsur maddeyi normal prosedür içerisinde görüşürsek,
yirmi haftalık bir zamana ihtiyacımız var. Yirmi hafta demek, beş aylık bir
zaman demektir. Bu kadar tartışılmış, bu kadar kamuoyuna mal olmuş bir tasarıyı
beş ay Meclisin gündeminde tutmanın takdirini, sizin takdirlerinize, sizin
anlayışınıza sunuyorum. Yani, beş ay, burada, hiçbir şey görüşülmeyecek, sadece
Sosyal Güvenlik Yasası görüşülecek. Böyle bir görüşme, böyle bir yasama mantığı
yok.
Diğer parlamentoları da
biliyoruz arkadaşlarım; komisyonlarda her şey enine boyuna tartışılıyor, genel
kurulda sadece bir oylama oluyor. Belki, bizim, İçtüzüğümüzün de
değiştirilerek, gelmemiz gereken nokta budur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hükümet olarak, neden bir sosyal güvenlik reformu yapma
arzusuyla ortaya çıktık; Çalışma Bakanlığının işi yoktu, hükümetin bu kadar
yoğun iş arasında kendisine bir meşgalesi yoktu da, bu kadar üzerinde
çalışılacak bir sosyal güvenlik reformu yapmayı mı tercih etti; değerli
arkadaşlarım, bizim, Hükümet olarak ve Bakanlık olarak, sosyal güvenlik reformu
yapma konusundaki anlayışımız, geleceğe duymuş olduğumuz sorumluluktan kaynaklanmaktadır.
Biz de, başımızı kuma gömüp, bu, hiçbirimizin beğenmediği… İnanıyorum ki ben,
bu kürsüde bu tasarıyı acımasızca eleştiren hiç kimse, Türkiye'de bir sosyal
güvenlik reformuna ihtiyaç yoktur diyemez; diyenlerle, zaten, konuşacak bir
şeyimiz yok.
Evet, bugünkü
parametreleriyle, bizim, sosyal güvenlik sistemimizi sürdürmemiz mümkün değil.
Eğer, sorumluluktan kaçarak, bu sosyal güvenlik sisteminin bütün maliyetlerini
geleceğe erteleme konusunda bir sorumsuzluk anlayışı bizden bekleniyorsa, biz,
bu anlayışı paylaşacak insanlar değiliz. Zannediyorum, Parlamentomuzdaki hiçbir
milletvekili arkadaşımız da, geçmişe yönelik bu sorumluluk anlayışından
kaçamaz. Bu reformu, bu nesil yapmazsa, bugünkü kuşak yapmazsa, gelecek
kuşaklara çok ağır, onların omuzlarının taşıyamayacağı kadar bir yükü
devredeceğimizin bilinmesi gerekir.
Değerli arkadaşlarım, bu
sistemin 23 katrilyon lira açığı var. Eğer, biz, sisteme müdahale etmezsek, bu
açık yüzde 100 artarak, önümüzdeki dönemde yüzde 8'leri, yüzde 10'ları bulacak.
Bu demektir ki, yaklaşık, 50 milyar dolarlık, bu sosyal güvenlik sisteminin bir
açığı var demektir.
Şunu da söyleyeyim;
sistem, açıklarını karşılayacak bugünkü finansman ihtiyacını yaratmış olsa
bile, sosyal güvenlik sisteminde bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Yani, bu
tasarıya karşı çıkanlar, bu tasarıya itiraz eden arkadaşlarımız bize
"Sayın Bakan, her sene 20 milyar dolar olmak üzere beş senede sana 100
milyar dolarlık finansman açığını buraya koyduk" deseler dahi, sosyal
güvenlik sisteminde bizim mutlaka ve mutlaka bir düzenleme yapmamız gerekiyor.
Niçin yapmamız gerekiyor;
hepinizin bildiği sebeplerin çok kısa bir şekilde üzerinden geçmek istiyorum
arkadaşlarım. Bir kere, kapsam itibariyle, bütün nüfusu kapsamıyor.
Vatandaşlarımızın büyük bölümü hâlâ sosyal güvenlik güvencesinden yoksun
durumdalar. Sosyal güvenlik kurumlarımız farklı norm ve standartta hizmet
veriyor. Bağ-Kurluysanız, SSK'lıysanız, Emekli Sandığı mensubuysanız ayrı ayrı
standartlarda hizmet alıyorsunuz. Bu da, eşitlik, adalet duygularını rencide
eden, vatandaşlarımız arasında ayırımcılık yaratan bir husus. Demin ifade
ettim, finansman açığı önemli bir konu.
Bunların dışında,
nüfusumuzun, şu an itibariyle, genç bir kompozisyon arz etmesi, bizim, sosyal
güvenlik sistemi yapma konusunda elimizi çabuk tutmamızı gerektirmektedir. Otuz
yıl sonra genç nüfusumuza dayalı, sosyal güvenliğe olumlu yansımaları olacak
bir düzenlemeyi yapma imkânına kavuşamayacağız, sahip olamayacağız.
Bunun gibi sayacağımız ve
şu anda sürdürülemez noktasında olan sosyal güvenlik sistemimizde bir değişiklik
yapılması kaçınılmazdır.
Biraz bu görüşlerimi
rakamlarla da ifade etmem gerekirse, şu andaki sosyal güvenlik tablomuz şu
şekildedir değerli arkadaşlarım: 7,5 milyon emeklimiz var, 13 300 000 sisteme
prim ödeyen vatandaşımız var ve 45,5 milyon da sistemin bağımlısı var.
Bunun özeti şudur: 72-73
milyon insanın sağlık ve yaşlılık konusundaki bütün yükünü 13,3 milyon
vatandaşımız çekmektedir. Nasıl Gelir Vergisinde vergide vergi tabanı darsa,
sosyal güvenlik alanında da, maalesef, prim ödeyen vatandaşımızın sayısı 13,13
milyon kişidir.
2005 yılı itibariyle üç
sosyal güvenlik kuruluşumuzun toplam harcaması, 58,4 milyar YTL'dir. Bu 58,4
milyar YTL'nin 35 milyar YTL'sini prim olarak toplamaktayız. Geri kalan 23,1
milyar YTL'lik miktar, sistemin açığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun da
gayri safî millî hâsılaya oranı 4,8'dir ve tüm sosyal güvenlik harcamalarımız
da 12,1 mesabesindedir ve her yıl sisteme, emekli olarak 300 000 civarında
vatandaşımız girmektedir değerli arkadaşlarım.
Bir sosyal güvenlik
sisteminin en büyük özelliklerinden birisi, ülkedeki yoksulluğu önlemesidir.
Peki, şu andaki sosyal güvenlik sistemimiz ülkedeki yoksulluğu önleme konusunda
ne durumdadır diye sorarsak, karşımıza hiç de bir iç açıcı tablo çıkmamaktadır.
Biliyorsunuz ki, bunlar ülkemizin acı gerçekleri, ama, telaffuz etmekten
çekinmeyeceğiz. Türkiye'de her 4 kişiden 1'isi yoksulluk sınırı altındadır ve
gelir dağılımına göre en alt dilimle en üst dilim arasındaki vatandaşlarımızın
gelir dağılımı arasında, bazı sektörlere göre, 10, 11, 12, 13 kat fark vardır;
yani, en zenginimizle en fakirimiz arasında gelir dağılımında büyük
adaletsizlik vardır. Bu, bugünün sorunu değil, bu, yıllardır gelen, değiştirmeye
çalıştığımız bir kurgudur. Memnuniyetle ifade edeyim ki, Hükümetimiz döneminde
bu orta grup gelirlerdeki standart artışı iyileşmiştir, gün geçtikçe de
iyileştirilmeye çalışılmaktadır; ama, dünyada yaşanan bu küreselleşmenin
getirmiş olduğu krizler karşısında, vatandaşlarımızı yoksulluğa karşı korumak
zorundayız. Vatandaşlarımızı korumak için gerekli olan kurumları, mekanizmaları
kurmak zorundayız.
İşte, bu mekanizmalardan
en önemlisi de sosyal güvenlik sistemidir. Gelirin yeniden adil olarak
dağıtımını sağlayacak tek mekanizma sosyal güvenlik sistemidir. Şimdi, demin
söyledim, sosyal güvenlik sistemimiz, gelirin yeniden dağıtımı konusunda adil
değildir, yoksulluğu önleme konusunda adil değildir dedim. Bunu rakamlarla
ifade etmem gerekirse değerli arkadaşlarım, hazineden bu üç sosyal güvenlik
kuruluşuna 23,1 milyar YTL'lik transfer yapılıyor. Yani, bu, sizlerden
toplanan, diğer vatandaşlardan toplanan Gelir Vergisinin dağıtılması demektir.
Bunu dağıtırken adil olmamız lazım.
Peki, bunu kime
dağıtıyoruz; bunu, ancak ve ancak Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığının sistemi
içerisindeki emeklilere dağıtıyoruz. Oysa, Türkiye'de yoksulluk sıralamasında
birinci sırada ücretsiz aile işçileri gelmektedir. İkinci sırada mevsimlik
işçiler gelmektedir. Üçüncü sırada kendi
nam ve hesabına çalışan insanlar gelmektedir. Maalesef ve maalesef, bu
insanlar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde değildir. Dolayısıyla, hazineden
almış olduğumuz bu 23 katrilyon lira paradan tek kuruş bu fındıktaki,
ormandaki, pamuktaki çalışan, bizim mevsimlik çalışan vatandaşımıza
gitmemektedir. Bu paranın dağılımı nasıldır: Hazineden alınan bu para,
SSK'lılar açısından, yılda 1 742 000 000 YTL,
Emekli Sandığında, kişi başına, 5 576 000 000, Bağ-Kurda da 4 328 000 000 YTL, bu
hazine transferinden bu vatandaşlarımıza gitmektedir. Evet, devlet bunları da
desteklesin; ama, desteklemede öncelikli olarak ele alacağımız bu yoksulluk
sınırı altındaki vatandaşlarımızdır. Dolayısıyla, yeni sosyal güvenlik sistemimiz,
bu yoksulluğu giderme konusundaki çarpık yapıyı düzeltecektir, en azından, bunu
düzeltme konusunda iddialıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sosyal güvenlik sistemimiz dört ana unsurdan oluşmaktadır.
Bunlardan birisi emeklilik sistemidir, ikincisi genel sağlık sigortasıdır,
üçüncüsü sosyal yardımlardır, dördüncüsü de daha önceki oylarınızla
Meclisimizden geçerek kanunlaşan "tek çatı" dediğimiz sosyal güvenlik
kurumu tasarısıdır. Burada sadece emeklilik sistemine ilişkin görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Zaman yeterse diğer bölümlerde de genel sağlık
sigortasına ilişkin konularda sizlere görüşlerimi arz edeceğim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün yaşlılık sigortası dediğimiz, emeklilikle ilgili üç
sosyal güvenlik kuruluşumuz var; Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK. Bu mevcut
sosyal güvenlik kuruluşlarımızın emeklilik kurgusu çalışma statüsüne göredir;
yani, memursanız farklı, hizmet akdiyle çalışıyorsanız farklı standart ve
normlara göre emekli olursunuz. Yeni sosyal güvenlik sistemimiz bu kurgudan
vazgeçiyor, bu kurguyu terk ediyor. Peki ne diyor; diyoruz ki, bu ülkede bütün
vatandaşlar, statüsü ne olursa olsun, çalışma hayatında geçen sürelere göre
emekli olacaklardır. Yani, çalışırken kendi nam ve hesaplarına ne kadar prim
kesintisi yapılmışsa, emekli olmalarında bu kendileri için önemli bir unsur
olacaktır. Yoksa, son gelmiş olduğu görev 6 400 gösterge ve sair görevlere göre
altı ay o görevi işgal edip, bütün çalışma hayatı ve bütün emeklilik hayatı, bu
almış olduğu altı aylık şeye göre devam etmeyecektir; bundan, sistem vazgeçmektedir.
Tek bir emeklilik sistemi, eşit bir emeklilik sistemi getirmeyi, bu yeni sistem
ifade etmektedir.
Mevcut çalışanlarla
ilgili, değerli arkadaşlarım, emekliliği hak etme şartlarında herhangi bir
değişiklik getirmiyoruz; yani, bugün sistemde herhangi bir şekilde yer etmiş,
çalışan vatandaşlarımız, kaç yaşında emekli olacaklarsa aynı yaşta emekli
olacaklar, kaç gün prim ödemeleri gerekiyorsa, bu kanun yürürlüğe girdikten
sonra da, yine, aynı şartlarda emekli olacaklar; bunların, bu emekliliği hak
etme şartlarında herhangi bir değişiklik getirmiyoruz.
Peki, sistem ne
değişiklik getiriyor; onu size kısaca arz etmek isterim. Bir kere, aylık
bağlama oranlarını değiştiriyoruz. Şu anda, Emekli Sandığında yüzde 3 olan,
Bağ-Kur ve SSK'da 2,6 olan, yani, her yılın karşılığında çarpılacak olan katsayıyı
değiştiriyoruz. Bu, bizim, Avrupa'da en yüksek olduğumuz, şampiyon olduğumuz
oranlardır. Lüksemburg dışında, bu aylık bağlama oranının bu kadar yüksek
olduğu hiçbir ülke yok. Biz, 3; 2,6 oranlarıyla, bu anlamda en yüksek oranlara
sahip ülkeyiz. Peki, buna rağmen, Türkiye'de emekli aylıklarının satın alma
gücü niye düşük diye haklı olarak bir soru sorulabilir. Değerli arkadaşlarım,
emekli aylıklarının Türkiye'de düşük olmasının nedeni, çalışırken alınan ücretlerin
düzeyidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
toparlayalım lütfen.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Bitti mi Sayın Başkan? Pardon, 9
dakika gözüküyordu burada da. Hay hay...
Eğer, çalışırken alınan
ücret seviyeleri yüksek olursa, ücretin bir fonksiyonu olan emekli aylıkları da
o derece yüksek olur. Türkiye'de 3 000 000 kişinin sigorta bildirimi asgarî
ücret üzerinden yapılmaktadır değerli arkadaşlarım. Asgarî ücret üzerinden
bildirim yapılırsa, yarın emekli olacağı zaman bu asgarî ücretli arkadaşımızın,
elbette ki, emekli aylığı düşük olacaktır. Bu sistem hayata girdiği zaman
herkes kendi primini kontrol edecek, kendisine yapılacak ödemeleri, kendisine
yapılacak ücretleri de takip etme imkânına sahip olacaktır.
Prim matrahı, memurlar
açısından, şu anda kesilmeyen birçok kalem var. Yeni sistemde bu prim
matrahlarını da geliştiriyoruz; yani, aşağı yukarı, yapılacak her türlü
ödemeden prim kesilecektir.
Ücretlerin
güncelleştirilmesi konusunda yine bir disiplin getiriyoruz.
Bütün bunlar, değerli arkadaşlarım,
biraz evvel Sayın Kemal Kılıçdaroğlu veyahut da tasarıya en çok bu noktada
muhalefet getirenler, işte "emekli aylıkları düşecek" diye
görüşlerini ifade ettiler. Evet, doğrudur; bunu, aylık bağlama oranlarını
3,3'ten 2,6'ya, 2,5'e düşüreceğimizi söylüyoruz; ama, bu düşürme, mutlaka ve
mutlaka, bire bir emekli aylıklarında düşüş anlamına gelmemektedir. Niye
gelmemektedir; bu yapılan hesap, enflasyonun sıfır olduğu, ücretlerde hiçbir
artışın olmayacağı öngörülerek yapılan bir hesaplamadır, emekli aylıkları buna
göre düşülecek denmektedir. Oysa, demin de ifade ettiğim gibi, çalışan,
çalışırken alınan ücretlerin yüksek olması, şu anda prim kesintisi yapılmayan
kalemlerden kesinti yapılması ve yirmialtı, yirmiyedinci yıllarda çalışanları
sistemin ödüllendirmesi neticesinde… Bugün yirmialtıncı yılı çalışırsanız,
yüzde 1 veya 1,5'tir her yıl için size ilave verilen katsayı. Yeni sistemde,
bu, herkes için 2,5 olacaktır. Bu, çalışanlarımız açısından önemli bir
güvencedir.
Dolayısıyla, bu emekli
aylıklarının uzun vadede düşüp düşmeyeceği konusunda bunu tartışırken,
parametrelerin hangi oranda değişeceğine, değişmeyeceğine bakarak bir karar
vermek, bir hüküm kurmak gerekmektedir.
Evet, Sayın Başkanın
sabrını fazla taşırmadan şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım:
Sosyal güvenlik reformu yapmak kolay bir iş değildir; ama, biz, şundan emin
olun ki, sosyal güvenlik reformunun getirmiş olduğu, getirebileceği muhtemel
maliyetleri kuşaklar arasında dengeli bir şekilde dağıtmaya çalıştık,
maliyetleri zamana yaydık. 2020, 2030, 2040, 2050'ye kadar sistemin öngörüsü
var; yani, birdenbire bir keskin geçiş yapmıyoruz ve biz, ilk günden itibaren,
sosyal güvenlik reformu yapma konusundaki kararlılığımızı ortaya koyduk ve bunu
devam ettiriyoruz.
Dört kelimeyle bu sosyal
güvenlik reformunu anlat derseniz, ben, sorumluluk derim, dayanışma derim, eşitlik derim, adalet derim
ve bir laf var herkesin beğendiği, politikacıları tenkit etmek için söylenir,
gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için yasa yapın, çalışın. Evet,
bu tasarı, gelecek seçim için değil, gelecek nesiller içindir.
Hepinize saygılar
sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çorum
Milletvekili Agâh Kafkas; buyurun Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının tümü üzerinde, kişisel görüşlerimi
açıklamak için huzurunuzdayım; Yüce Heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Esas itibariyle, bütünü
üzerindeki müzakerelerin son konuşmacısı olarak şunu söylemeliyim ki, AK Parti Grubu adına konuşan değerli
arkadaşlarım ve Sayın Bakanımız, yasanın bütünü üzerinde, maddeleri üzerinde,
teknik ayrıntılarını verdiler. Değerli muhalefet milletvekillerimiz, muhalefet
partilerimizin değerli sözcüleri de konuya ilişkin görüşlerini söylediler. Özet
olarak bir toparlayacak olursak, şu anda, bu yasa, 22 nci Dönem Parlamentosunun
çıkardığı en önemli yasa. Yetmişiki milyon insanımızın, bugününü, yarınını,
yarından sonrasını tümüyle kuşatacak, tümüyle ilgilendiren bir yasa; hem
emeklilik hem çalışma koşullarını, emekliliği hem sağlığını tümüyle
ilgilendiren bir yasa, çalışanların, bundan sonraki -bakmakla yükümlü
olduklarının da- yaşamını kolaylaştıracak bir yasa tasarısı. O nedenle de çok
önemli ve bu öneminden dolayı, biraz önce Sayın Bakanımızın da ifade ettiği
gibi, ben de, gerçekten, bu Parlamentonun Anamuhalefet Partisinin de
katılımıyla bu müzakerelerin sürdürülmesini çok arzu ederdik. Niye arzu
ederdik; bu yasa, üç yıldır, ortak aklı ortaya çıkarmak için bir çabanın
sonucunda buraya geldi. Sosyal taraflarla enine boyuna konuşuldu; hem Çalışma,
Sağlık, Aile Komisyonunun alt komisyonunda hem Plan ve Bütçe Komisyonunun alt
komisyonunda 2 defa, hem üst komisyonlarda defalarca sosyal tarafların
görüşleri alındı. Bu görüşleri alırken de Anamuhalefet Partimizin değerli
milletvekilleriyle, alt komisyonlarda çok ciddî ve muhalefet partimizin
milletvekilleriyle alt komisyonlarda ve üst komisyonlarda ciddî bir şekilde bu
yasa müzakere edildi.
Anamuhalefet Partisinin
bu yasaya ilişkin komisyonda söylediklerini toplarsanız -konuşturulmadı
denilenlere- herhalde bir 5-10 cilt büyüklüğünde kitap olur; çünkü, geçen
yasama döneminin sonunda, Parlamentoyu tıkamak anlamında, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, bütün Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimiz, bu yasaya
ilişkin görüşlerini bir bir anlattılar.
Sosyal tarafların
olabildiğince görüşlerini aldık ve ilk defa cumhuriyet tarihinde bir yasa, tek
bir maddeyle, Ekonomik ve Sosyal Konseyde, Sayın Başbakanın başkanlığında bütün
sosyal tarafların bileşenleriyle enine boyuna masaya yatırıldı ve müzakere
edildi. Yetmez, peşinden çalışma grupları oluşturuldu, bunlarla müzakere
edildi. Yine yetmez, en son Emek Platformu bileşenleriyle, Sayın Bakanımızın
başkanlığında, 2 alt komisyon başkanı, Zekai Bey ve ben, gittik, toplantılar
yaptık. Örneğin, gene bu Emek Platformunun bileşenlerine baktığınız zaman, emek
dünyasından gelen birisi olarak söylüyorum bunu, o mahalleyi iyi bilen birisi
olarak söylüyorum, oradan gelmiş bir insan olarak söylüyorum, Emek Platformunun
bileşenlerinden çok fazlasıyla yararlanılmıştır ve gerçekten de, o
arkadaşlarımızın her birisi bu yasanın öneminin farkındadırlar ve büyük katkı
vermişlerdir. Yasanın her bir maddesinde, her bir fıkrasında ortak aklın
çıkmasında büyük katkı verilmiştir ve bunun sonucunda da, Türkiye, bu kadar çok
önemli bir yasada, büyük oranda ortak aklı gerçekleştirmiştir.
Bugün, bakıyorsunuz,
işte, vay efendim… Biraz önce Anamuhalefet Partimizin değerli sözcüsünün burada
ifade ettiği gibi, bu yasada ortak akıl varsa, toplumsal mutabakat varsa, niye
SSK'dan Meclise kadar zincir kuruluyor, niye Meclisin önünde eylemler
yapılıyor?
Şimdi, tam da burada şunu
söylemek gerekiyor ki, bu Emek Platformunun içerisinde, şu anda Meclisin
kapısında olan kimi sivil toplum örgütlerimizin başkanları Emek Platformunda
temsil edildiler. Oradaki mutabakatta ve oradaki büyük orandaki mutabakatın
içerisinde de bu insanlar varlar. Orada, tümüyle mutabakata varılmıştır, 7-8
maddede de, zımnen, itirazlarımız olmaz böyle düzenlenirse diye. Emek
Platformunda çoğunluğun görüşü böyle olduğu halde, bugün, tekrar, Emek
Platformunun dışına çıkıp, konuşan arkadaşlarımıza, o zaman bakmak lazım. Yani,
solu birleştirme iddiasında olan bir
konfederasyonumuz, solu yeniden dizayn etme iddiasında olan bir
konfederasyonumuz, solu birleştirmek adına harcadığı emek kadar, artık, bu
ülkedeki bütün insanların yaşamını ilgilendiren sosyal güvenliğe de emek
harcamalıydı diye düşünüyorum.
Siyaset yapacak insanlar,
siyaseti nerede yapmaları gerekiyorsa orada yaparlar. Şu anda, bu ülkede her
gün bir parti kuruluyor. Sayısını bilmiyorum, sanıyorum 50'nin üzerine çıktı.
İsteyen gider, bir siyasî parti daha kurar, orada da -beğenmiyorsa mevcut
siyasî partileri- siyaset yapar. Sivil toplum örgütleri, sendikalar siyasetten
uzak dursun anlamında söylemiyorum; ama, sadece, tek, salt siyaset yapacaksak,
o zaman siyaseti siyaset yapacak yerde yapmalıdırlar diye düşünüyorum.
O nedenle, burada,
kapının önünde, bugün bu yapılan olay… Bugüne kadar, Türkiye'de, devletin temel
niteliklerini, Anayasanın başlangıcındakini hep sayarız ve onu konuşuruz;
demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti. Bu dört temel ilkede, hep demokrasiyi
ve laikliği tartıştık, nereye kadar mesafe aldığımız da ayrıca tartışılır; ama,
sosyal devleti doğru dürüst tartışmadık.
İlk defa, ilk defa AK
Parti İktidarında, kimsesizlerin kimi olma iddiasındaki AK Parti İktidarında,
sosyal devlet, ilk defa sosyal hayata geçiriliyor ve yasalarda sosyal devlet
yerini buluyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu hareketin
birilerine kaşıntı yapıyor olmasını biz anlarız; ama, en azından, hakkın teslim
edilmesi gerektiğine inanıyoruz, hakkın teslim edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Siz, eğer bu düzenlemeleri…
Şu yapılan düzenlemeler,
bir devrim niteliğinde düzenlemelerdir. Eksikleri vardır, hataları olabilir;
ama, bunları, ortak akılla olabildiğince minimize ettik. Bu yasa Meclise ilk
geldiğinde 184 maddeydi; bugün, 104 madde, geçici maddelerle 122 madde. 110
maddede, sosyal tarafların görüşleri yasaya işlenmiştir, tam 110 maddede, ortak
akıl sağlanmıştır; sağlanamayan yerlerde de denmiştir ki, Türkiye'nin gerçeği
bu.
Şimdi, bugün siz
çıkacaksınız, 68 yaşa çıktı diye hâlâ burada söyleyeceksiniz; sanki, yarın
sabah, emeklilik yaşı 68'e çıkıyormuş gibi. Böyle bir şey yok, şu anda
çalışanların böyle bir sorunu yok. Ta 2046'da 65'e çıkacağını, siz, bugünden çıkıyormuş
gibi, 9 000 gün ödemeyi, yarın sabah çıkıyormuş gibi söylerseniz, bunlara
kargalar güler, bunlara kargalar güler. Biz, oturup, bir ortak aklı bulmak
adına, uzlaşma adına, zaman periyoduna yayarak… Bugün 65 yaş, Avrupa'da bütün
ülkelerde, girmeye çalıştığımız Avrupa Birliğinde bütün ülkelerde 65 yaşken,
işte, 2046'da 65'e geçeceğiz ve burada bir uzlaşma için bunlar yapıldığı halde,
bunlar yok sayılıp, sanki, hiçbir şey yapılmamış gibi değerlendiriliyor olmasını
anlamakta güçlük çekiyoruz.
İlk defa, sosyal devlet,
buradaki yapılan düzenlemelerde devlet, ilk defa, sosyal güvenlik sistemine
primli katkı sağlıyor. Kimsesizlerin kimsesi olma iddiası budur. Ana karnından
18 yaşına kadar, kimdir, kimin çocuğudur, annesi babası sosyal güvenlik
sisteminin içinde midir, çalışıyor mudur bakılmaksızın, sadece Türk yurttaşı
olmak kriteriyle genel sağlık sigortasının kapsamına almak, bir devrim değildir
de nedir acaba, nedir acaba?! Siz, eğer bunu, bir muhafazakâr demokrat
iktidarın yapıldığını hazmedemeyenler, gelip bizim önümüze düşüp, bu ülkenin
daha demokratik, daha özgür, daha sosyal boyutta olmasına katkı vermeniz
lazımken, ne zaman bir temel yasa tartışılıyor, Parlamentoyu terk ediyoruz.
Dün tuttuk… Genel sağlık
sistemi tek elde toplandığında da birinci üst derecede Anamuhalefet Partimiz
muhalefet yapmıştı. Bugün gidip hastanelere, sosyal sigortalar mensuplarının
sağlık hizmetlerinden yararlanırken nasıl mutlu olduklarını görürlerse,
herhalde, utanıyor olmaları lazım diye düşünüyorum ya da bir SSK hastanesinin
önünde gidip de "biz buna karşı çıkmıştık" derlerse. Gerekçelerine:
"Efendim, Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinin bedeli ödenmemiş…"
Kim almış, niye ödememiş?! 23 katrilyon lira ödeyen devlet, isteseydi, bunun 10
katrilyon lirasını hastanelerin bedelini ödüyorum ve satın alıyorum deseydi ne
fark edecekti?! Sadece kâğıt üzerinde bir düzenleme yapılmış olmaktan öte bir şeye
geçecek miydi; geçmeyeceğine göre, sunî sebeplerle, hiç esası olmayan
nedenlerle karşı çıkıyor olmayı bu tarih affetmeyecektir. Biraz önce Sayın
Bakanın söylediği gibi, bu, seçim yasası değil. Bu, bundan sonraki nesillerin
yasasıysa, bu nesiller buradaki bağnazlığı, buradaki hak bilmemezliği
affetmeyecektir diye düşünüyorum. Burada tarihe tanıklık ediyoruz. 22 nci Dönem
milletvekilleri olarak ülkemizin bütün insanları…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen,
toparlayalım Sayın Kafkas.
AGÂH KAFKAS (Devamla) -
Ülkemizde yaşayan bütün insanların hayatını kolaylaştıracak, ülkemizin
kaynaklarını daha rasyonel, daha reel, daha doğru yerlerde kullanmayı
sağlayacak düzenlemeler yapmak durumundayız. Bugün sosyal güvenlik kurumlarının
açığı 23 katrilyon. Neredeyse bu ülkenin yatırımlarının tümünün iki yıllık
tutarı kadar sosyal güvenlik sisteminin açığını ödüyoruz. O zaman ne yapmamız
lazım; bu kaynakları daha reel, daha rasyonel, daha işsize, daha kimsesize,
daha yoksulun hayatını kolaylaştırmaya kullanmamız lazım gerektiğini
düşünüyoruz ve bu devrimin gerçekleşmesinde emeği geçen 22 nci Dönem
Parlamentosundaki bütün milletvekili arkadaşlarımı kutluyorum. Tarihe tanıklık
yapan bütün herkesi kutluyorum. Herkesi kutluyorum, ayırt etmiyorum.
Anamuhalefet Partimizin değerli milletvekilleri komisyonlarda büyük katkılar
vermişlerdir; ama, bunun onurunu paylaşma fırsatını bize vermediler ve ben,
bütün muhalefetteki milletvekilleri dahil olmak üzere, Bakanlığımıza, emeği
geçen sivil toplum örgütlerine, ortak aklın çıkmasına katkı sağlayan herkese
minnetlerimi sunuyorum, saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, şimdi soru-yanıt işlemine başlıyoruz.
Süremiz 20 dakika.
Tümünde olduğu için 20 dakika.
Sayın İbrahim Özdoğan?..
Yok.
Başka soru soran da yok.
Soru sorulmadığına göre, herhalde, yanıt ihtiyacı da yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1 ilâ 13
üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde
söz isteyenler: Gruplar adına; Anavatan Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Cemal
Uysal. Şahısları adına söz isteyenler: Adana Milletvekili Recep Garip, Çankırı
Milletvekili Tevfik Akbak, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Ankara
Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan,
Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler.
Söz isteyenlerden Dursun
Akdemir ve Muzaffer Kurtulmuşoğlu aynı anda söz isteminde bulunmuşlardır.
Şimdi, söz sırası,
Anavatan Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir'de.
Buyurun Sayın Akdemir.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1139 sıra
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı hakkında,
Anavatan Partisi adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce
Meclisi ve siz değerli milletvekili arkadaşlarımı saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tüm siyasî
partilerce, sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması gerektiği açıkça dile
getirilmiş ve üzerinde durulmuştur şimdiye kadar. Hükümetinizce hazırlanan bu
tasarı, toplumsal mutabakatı sağlamadan hazırlanan bir yasa tasarısıdır demin
arkadaşımızın iddiasına rağmen.
Biz, Anavatan Partisi
olarak, sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması gerektiğinde, hazırlanan
tasarılarda toplumsal uzlaşmanın mutlaka sağlanması gerektiğine inanıyorduk;
ama, bunu, inşallah, ileride eksiklerini tamamlayarak biz yapacağız.
Türkiye'nin önümüzdeki
yıllarında en çok tartışılacak yasalardan biri Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasa Tasarısında, tüm sosyal tarafların, sivil toplum
kuruluşlarının, üniversite öğretim üyelerinin, uygulamacıların, sosyologların,
hukukçuların ve diğer tüm kesimlerin görüşü, maalesef, alınamamıştır.
Tüm geleceğimizi
ilgilendiren bu yasanın hazırlanması esnasında bürokratlar davet edilmiş;
ancak, birçok görüş ileri sürülmesine rağmen, bu görüşlerin, eleştirilerin
hiçbirisi dikkate alınmamıştır. Arzu edilirdi ki, tasarı, kamuoyuyla tümüyle
paylaşılsa ve bu tarafların tümünün görüşü alınsa ve bu yasanın çıkarılışı
sağlansaydı.
Bugün, anamuhalefet
sıralarının boş olması, demokrasinin gereğini yerine getirmek üzere Anavatan
Partisinin ısrarla burada durması, yine bu yasanın mutabakata varılarak
çıkarılmadığını gösteriyor; ancak, hükümet, her zaman olduğu gibi, bu tasarıyla,
kendi görüşlerini tek geçerli akçe gibi kullanarak yasalaştırmayı
gerçekleştirmeye çalışıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hükümetin, sosyal güvenlikle ilgili bu temel kanunu
temel yasa olarak ortaya getirmesi, bölümler halinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçirmeye çalışması, muhalefetin sesinin kısılmaya çalışmasına
yönelik bir eylemdir. Çocuklarımızın geleceğini teminat altına alacak olan bu
tasarı, Yüce Mecliste maddeler halinde görüşülseydi ve her madde üzerinde
milletvekilleri muhalefet görüşünü ortaya koyabilseydi, herhalde şimdikinden
daha düzgün bir yasa çıkacağını siz de kabul edersiniz; ama, maalesef, bu,
eksiklerin ortaya çıkacağını sağlayacağı için kaçılmıştır bu durumdan.
Hazırlanan tasarı,
altyapı hazırlanmadan kanunlaştırılmaya çalışılıyor. Şöyle ki, örneğini kolayca
verebiliriz: Bu tasarı eksikleriyle ortadadır, dikkatlice incelendiğinde hemen
gözümüze çarpacaktır. Tasarıyla esnek çalışanlar, belirli süreli çalışanlar,
mevsimlik işlerde çalışanlar, sözleşmeli olarak çalışanlar, çalıştıkları sürece
prim ödemelerine karşın emeklilik haklarını elde edemeyeceklerdir. Emekli aylıklarını
hesaplama yöntemi değiştirildiğinden, emekli maaşları dörtte 1 ile üçte 1
oranında azalacaktır. Kamu görevlilerinin prim yükü artırıldığı halde,
ücretleri düşecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversite öğrencisi olup da üniversitelerde kısmî zamanlı
işlerde çalıştırılan üniversite öğrencileri için iş kazası ve meslek hastalığı
primi ödenmektedir; oysaki, üniversite dışındaki özel veya kamu kurumlarında
staj yapanlar için herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Üniversite
öğrencisinin staj yaptığı işyerinde bir iş kazasına uğraması halinde hiçbir
sosyal sigorta yardımından yararlandırılamamaktadır. Bu konuda düzenleme
yapılmalı, önergeyle bu değişikliğe gidilmeli ve üniversite öğrencileri staj
yaptıkları dönemlerde iş kazası ve meslek hastalığı primine tabi tutulmalıdır.
Eğer muhalefetin görüşüne değer vermek istiyorsanız, işte size düzeltilmesi
gereken konular.
Değerli arkadaşlarım,
sigortacılık hallerinin birleşmesi önemli bir sorun olarak görülmektedir. Kendi
nam ve hesabına çalışan sigortalının, aynı zamanda başka bir işyerinde de
hizmet aktiyle çalışması durumunda kendisinden sigorta primi kesilmemektedir
-Tayyar Hocam, burada önemli bir şeyden bahsediyorum, dikkatinizi çekeceğini
umuyorum- bu nedenle, bu durumdaki sigortalıların hizmet aktiyle çalıştığı
işyerinde iş kazasına uğraması halinde hiçbir sosyal sigorta yardımından
yararlandırılmamaktadır. Bu konuda düzenleme yapılmalı ve kendi nam ve hesabına
çalışan sigortalı, aynı zamanda başka bir işyerinde de hizmet aktiyle çalışması
durumunda iş kazası ve meslek hastalığı primine tabi tutulmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
tasarıyla, kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında
bir karara varılabilmesi için, gerektiğinde, kurumun denetim ve kontrolle
yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla
soruşturma yapılabileceği öngörülmektedir. Burada hem kurumun iş yükünün
azaltılması ve hem de gereksiz yere bürokrasi yaratılmaması için, kuruma
maliyetinin 16 yaşından büyükler için belirlenen brüt asgarî ücretin 2 katını
aşmaması halinde soruşturma yapılamayacağına ilişkin bir düzenleme
getirilmelidir. Bu düzenleme getirilmezse, sistemde tıkanıklıklar olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
emeklilik yaşı 65 yaşına yükseltilmektedir. Bunu uygun bulmuyoruz. Çalışma
hayatında sürekli ve kesintisiz çalışanların daha fazla yıprandığı göz önüne
alındığında, prim gün sayısı yüksek olanlar için farklı bir sistem
getirilmelidir. Bazı modern ülkelerde olduğu gibi, yaşının ve kesintisiz
çalışma süresinin 80 olması halinde emeklilik hakkı verilmelidir o ülkelerde
olduğu gibi.
Değerli arkadaşlar,
hükümet, bu tasarıyı IMF'nin isteğiyle ülkemize empoze etmektedir. Türkiye,
kendine özgü yapısıyla, kendi sosyal güvenlik sistemini kendi iradesiyle
kurmalıdır. Biz Anavatan Partisi olarak iktidara geldiğimizde, sosyal güvenlik
sistemindeki tüm aksaklıkları, toplumun iradesiyle ve toplumsal uzlaşmayla
sağlayacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasamızın 60 ıncı maddesinde, herkesin güvenlik hakkına
sahip olduğu, devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı
teminat altına alınmıştır. Hükümet, Anayasada öngörülen sosyal güvenlik
hakkını, getirdiği düzenlemeyle ortadan kaldırarak, yetersiz hale
getirmektedir. Tasarıyı bu halde çürük domatese benzetmek mümkündür.
Avrupa Birliği sürecine
girdiğimiz bu ortamda, sosyal güvenlik sistemini kendi ellerimizle olumsuz hale
getiriyoruz. Kısaca, toplumun yıllardır talep ettiklerinin gerçekleştirileceği
ve arzuların yerine getirileceği söylenerek, önemli kayıplara yol açılmakta ve
halkımız yanıltılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; genel sağlık sigortası, sağlık hizmetlerinin bütünselliğini
ortadan kaldıran bir anlayışta hazırlanmıştır. Tasarıyla, bazı koruyucu sağlık
hizmetleri ile bazı hastalıkların, bazı tahlil ve tetkiklerin, bazı tıbbî
müdahalelerin genel sağlık sigortasınca karşılanacağı bir sistem getirildiği
söyleniyor. Şu anda, hangi sağlık hizmetlerini kapsayacağını bilmediğimiz ve
genel sağlık sigorta kurumunun tamamen kendi yetkisi içinde olan maliyet-fayda,
maliyet-etkinlik ve benzeri ölçütleri temelinde belirlenecek sağlık
hizmetlerinin, toplumun ve kişilerin sağlık ihtiyaçlarına göre değil de kurumun
malî durumuna göre tebliğlerle ilan edileceği belirtilmektedir. Bu anlayış,
zaten sağlıkta var olan eşitsizliği artırıp pekiştirecektir.
Buradan hükümete
sesleniyorum; asil milletimizin gözlerine baka baka bu yanlış yapılmasın. Bu
yanlışın bir an önce düzeltilmesi için, yasa teklifinden vazgeçilmesini ya da
verilecek önergelerle bu eksikliklerin düzeltilmesini teklif ediyor, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Cemal Uysal, Ordu Milletvekili…
Buyurun Sayın Uysal. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
1139 sıra sayılı kanun tasarısının birinci bölümü hakkında Grubum adına söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhalefet partisinin çok
değerli sözcüleri, hükümet hakkında veyahut da bu kanunu hazırlayan Parlamento
hakkında biraz tereddüt yaratmak için, bu kanun iyi; ama, iyi hazırlanmamış,
gerekli teknik detaylar çok iyi yapılmamış diye, burada beyanlarda bulundular.
Bunun, gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Sayın Agâh Kafkas, burada ifade etti; bu
kanunla ilgili olarak, üç üçbuçuk yıldan beri çok ciddî çalışmalar
yapılmaktadır. Ben, daha da geriye gideceğim; ben de, Sosyal Güvenlik
Bakanlığında ve o sektörde olduğum otuz yıl evvelsinden beri, bu kanunla ilgili
bütün çalışmalarda bulundum. Bu kanunun, en az yirmibeş otuz yıllık bir mazisi
vardır, bir fikri vardır, bir çalışma temposu vardır ve de bu kanun, devletin
geçmişte sosyal güvenlikle ilgili çok derin hafızalarının incelenmesi ve ele
alınması suretiyle, tabiî ki, AK Parti Hükümetinin programı çerçevesinde, çok
ciddî çalışmalarla hazırlanmıştır.
Çok değerli
milletvekilleri, bakın, bu kanun, bir reform kanunu olduğu gibi, aynı zamanda,
belki cumhuriyet tarihinin en önemli kodifikasyonudur. Gerçekten de, çok
çeşitli, çok sayıdaki kanunlar iki kanun haline getirilmiş, bir teşkilat yasası,
bir norm ve standartları belirleyen yasa haline getirilmiş, hem de 900 küsur
maddelik, 970 maddelik üç kuruma ait kanunu 170 maddeye indirmiştir.
Çok değerli
milletvekilleri, gerçekten de, Sayın Bakan da ifade etti, bu kanun, sosyal
sigortalar, genel sağlık sigortası, primsiz ödemeler, primsiz rejimler ve tüm
bunların hizmetini görecek olan bir kurumsal çerçeve içerisinde hazırlanmış,
birinci etap yürürlüğe girmiş, öteki de bugün yürürlüğe girecektir.
Gerçekten de, bugün, tüm
dünyada, sosyal güvenlik bir sıkıntı halindedir. Bakın, önümde bir rapor var,
ben bu raporu arşivimden çıkardım, onbeş yıl evvel Dünya Bankası tarafından
hazırlanmış bir rapor "Yaşlılık Krizinden Kaçınmak." Türkiye için
hazırlanmamış, tüm dünya için hazırlanmış. Onbeş yıl önce, sosyal güvenlik
krizinin, emeklilik krizinin yaklaşmakta olduğunu ifade eden bir rapor. Burada,
birtakım çalışmalar var, projeksiyonlar var.
Gerçekten de, bizim
hazırlamış olduğumuz tasarı, çok önemli, çok detaylı ve projeksiyona dayanan
makroekonomik analizlere dayanmaktadır. Bugün, bir milletvekili arkadaşımız bir
gazeteye vermiş olduğu beyanatta, efendim, on yıl şimdiki mevzuata göre
çalışmış, bundan sonra da yeni mevzuata göre çalışacak olan insanların onbeş
veya yirmi yıl sonra 50 000 000, 150 000 000 emeklilik kayıplarına uğrayacağını
ifade ediyor. Bu, gerçekten, hiç doğru bir analiz değildir. Neden; çünkü, biraz
önce de ifade ettiğim gibi, çok derin makroekonomik analizlere göre yapılmış,
projeksiyonlara göre yapılmıştır. Onbeş yirmi yıl sonra Türkiye'de, gayri safî
millî hâsıla bugünkünden çok çok fazla olacaktır, işsizlik bugünkünden daha az
olacaktır, çalışma şartları, özellikle daha uzun çalışma şartları -yani, bugün
kısmî çalışma yapan vatandaşlarımız vardır, mevsimlik- o zaman çok daha uzun
olacaktır, o zaman Türkiye'nin ekonomik yapısı çok daha iyi olacaktır ve
bugünden "onbeş yıl sonra bağlanacak aylıklarda 100 000 000 - 150 000
000'luk azalma olacak" demek, gerçekten de hiçbir esasa dayanmamaktadır.
Bakın, bugün, milletin,
toplumun sosyal güvenliğini sağlamakla mükellef olan sosyal güvenlik sisteminin
bizzat kendisi risk altındadır ve bizim toplumumuzun geleceği için, sosyal
güvenlik rejiminin geleceği için hem sosyal güvenlik sistemini
kuvvetlendirmemiz ve hem de toplumumuzun geleceğini teminat altına almamız
gerekir. İşte, yapılan bu çalışma da budur.
Yine, genel sağlık
sigortasıyla ilgili olarak, özellikle Türkiye'nin bazı yerlerinde birtakım
yürüyüşler tertiplendiğini duydum. Gerçekten de buna hayret etmemek mümkün
değil. Bugün, sosyal güvenlik, sağlık bakımından, yani, sağlık sistemi
bakımından, evvela mevzuat itibariyle insanları ayırmış; sen Bağ-Kurlusun, sana
şöyle sağlık hizmeti verilir; sen sigortalısın, sana şu şekilde verilir, sen
memursun, sen yeşilkartlısın… Gerçekten de ne bir eşitlik vardır ne bir norm
birliği vardır. Bugün, vatandaşlarımız hastaneye gittiği zaman bu kanunlardan
kaynaklanan bir farktan dolayı hastanede de sormaktadırlar vatandaşımıza: Sen
Bağ-Kurlu musun, Emekli Sandığına mı tabisin, memur musun, yoksa, işçi misin?..
Hepsine ayrı normlar, ayrı standartlar uygulanmaktadır. Bu, tek sağlık
sigortası ve tek sağlık sigortalılısı sistemini getirmekte, bir eşitlik
getirmekte, bir adalet getirmektedir.
Bakın, Sosyal Sigortalar
Kurumu hastanelerini Sağlık Bakanlığına bağladığımız zaman gerçekten de
muhalefet buna da itiraz etti; ama, bakın, bu yapıldıktan sonra gerçekten de
sigortalılar da tüm vatandaşlar da çok daha iyi sağlık hizmetleri
almaktadırlar.
Bu bakımdan, bu reform,
cumhuriyet tarihinin en önemli reformlarından biridir. Buna karşı gelmek mümkün
değildir. Gerçekten de bu, rasyonel bir baza ve esasa oturtulmuş bir sosyal
güvenlik sistemi getirmektedir, Türkiye'deki parçalı rejimi tek sisteme
getirmektedir.
Bugün, tüm dünyada sosyal
güvenlik, özellikle sağlık ve emeklilik rejimleri bakımından bir kriz
içindedir; Türkiye'de de krizdedir. Bakın, bugün Sayın Bakan da ifade etti,
diğer konuşmacılar da ifade ettiler; aşağı yukarı, Türkiye'de bugün sosyal
güvenlik alanına devlet bütçesinden 23 katrilyonun üzerinde para verilmektedir.
Bu, ekonominin temel dengelerini sarsmaktadır. İleride çok daha büyük sorun
haline gelecektir. Bizim, toplumumuzun geleceği ve sağlık sisteminin, sosyal
güvenlik sisteminin geleceği için bu reformu yapmamız zorunludur.
Bunun çok iyi bir sistem
olacağına inanıyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahsı adına söz
isteyenler: Sayın Recep Garip, Adana Milletvekili?.. Yok.
Sayın Tevfik Akbak,
Çankırı Milletvekili?.. Yok.
Şimdi, Sayın Dursun
Akdemir ve Muzaffer Kurtulmuşoğlu'na sıra gelecek. İkisi aynı anda başvurmuş;
fakat, eğer ikisi de konuşursa sorun yok. Kura çekmeye de gerek yok; çünkü, iki
kişilik yer boşaldı zaten.
Dursun Bey, buyurun.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Başkan, sözlerime başlarken tekrar Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
hükümet, bu yasayla, sağlık sigortası kapsamına alınmış kişileri, prim
ödeyenler ve ödemeyenler diye ikiye ayırmıştır.
Sunulan sağlık
hizmetleri, tıp biliminin esasları içinde, herkese eşit ve adalet içerisinde
sunulması gerekirken, aksine, prim temelli ve katkı paylı bir sistem, parası
olanlara daha fazla yaşama anlamına geleceğinden, bu durum, insan hakları,
sosyal adalet ve hukuk ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Ayrıca, hükümet, son
üçbuçuk yılda, her ne kadar, zamanı toplumsal uzlaşma sağlamak için, sivil
toplum örgütleriyle akıl birliği yapmak için geçirdik diyorsa da, maalesef,
uzun bir zaman geçirmiştir ve üç yıl içerisinde Türkiye'ye 100 katrilyon liraya
mal olmuştur hükümetin bu konudaki yavaş davranması. Karma sistemlerdeki
devletin yapması gereken katkıyı ve SSK kaynaklarını sorumsuzca kullanan
hükümet, sonra da, sosyal güvenlik kuruluşlarının açığını bütçenin karadeliği
olarak ifade etmiş; son derece ucuz bir yaklaşım seçmiştir.
IMF'nin, AKP Hükümetiyle
yaptığı üç yıllık anlaşmanın temel şartlarından bir tanesi de, bütçede açığın,
karadelik olarak tanımlanan sosyal güvenlik harcamalarının ortadan
kaldırılmasıdır. Hükümet, dış ve içborç ödemelerine daha fazla kaynak
sağlayabilmek amacıyla, devlet, vatandaşına karşı yapmakta olduğu yükümlülüğü,
böylece, vatandaşın sırtından çıkarmaya çalışmaktadır.
Genel sağlık sigortası
sisteminin temelini prim ve katılım payı oluşturduğu halde, bunların da az
gelirli yoksul toplum kesimlerinden sağlanmasının hedeflenmesi zayıflık ve
kırılganlık yaratacak ve böylece, getirilmek istenen sistem sürdürülebilir
olmayacaktır. Bundan sonraki hükümetler, bu kez, genel sağlık sigortasını
ayakta tutabilmek için ve sistemin mağdurlarına cevap verebilmek için, sağlığa,
şimdikinden daha fazla harcama yapmak için, kaynak bulabilmek için, yine,
yoksulun sırtına yüklenecektir, yani, kemerler daha çok sıkılacaktır.
Genel sağlık sigortasıyla
sağlık bir hak olmaktan çıkarılmış durumdadır. Sonuçta şunu söyleyebilirim: Bu
tasarının benimsenmesi Partimiz tarafından mümkün görülmüyor, toplum tarafından
zaten mümkün görülmemektedir. Bu yasa görüşülürken, Kızılay'da, sendikalar ve
sivil toplum örgütleri yasaya karşı olduklarını gösterilerle ortaya koydular.
Sağlık ortamının bütün
yapısal sorunlarının yeniden değerlendirilmesi, sağlığın temel bir hak olması
temelindeki evrensel yaklaşımla, uluslararası malî kuruluşların çıkarları
yerine, halkın ihtiyaçlarının gözetilmesi sağlanmalıdır. Bu çerçevede,
ihtiyaçları gözetmeden hazırlanan tasarıya içerik olarak katılmadığımı
belirtiyorum. Onun için, bu yasanın çıkmaması konusunda görüşlerimizi
belirttikten sonra, sağlıktan, yaşadığım bir örneği vererek konuşmamı, sözümü
tamamlamak istiyorum.
Hematoloji kan
hastalıklarıyla uğraşan bir tıp bilim dalıdır ve lösemi de hematoloji tıp bilim
dalının tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Bu hastalık tedavi edildiği süre
içerisinde, hastanelerde, dahiliye kliniklerinin belli bir biriminde tedavi
edilmesi gerekir. Bize bir hasta müracaat etti, İstanbul'da tedavi edilmesi
gerekiyor. Hekim olmam dolayısıyla, İstanbul'daki hekim arkadaşımın birisine
rica ettiğimde, o hastanın, İstanbul'daki o hastanede, birimlerinde yer
olmadığı, başka bir dahiliye kliniğine yatırması gerektiğinde enfeksiyon
kapabileceği söylenerek…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN - Burada söz
sırası, grup adına olduğu gibi 10 dakika değil, 5 dakika.
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Zaten 5 dakika sürem yeni bitti Sayın Başkanım; tamamlıyorum.
Dolayısıyla, hastanın bu
hastanede tedavi edilememesi üzerine, hastanın bir tıp fakültesine gönderilmesi
sonucu, tıp fakültesinin de, Sağlık Bakanlığıyla, yeşilkartlı olması
dolayısıyla borcunu ödememesi nedeniyle, bu hastanın tıp fakültesi hastanesinde
tedavi edilmeyecek diyerek geri gönderdiğini ve İstanbul'da bu hastaya başka
bir yer arandığını o kadar hastane içerisinde bulunamadığını, Ankara'da bir
hematoloji merkezinde tedavi edilmek üzere Ankara'ya sevk edildiğini ve
hastanın, hâlâ, hastaneler arasında dolaştığını Sağlık Bakanlığına buradan
duyurmak ve çare bulunmasını temenni ediyorum.
Yüce Heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ankara
Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu, şahsınız adına söz istediniz…
Süreniz 5 dakika.
Buyurun.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel,
hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Şimdi, burada biraz
siyaset yapayım. Şimdi, Sayın Başbakan "18 yaşına kadar olan çocuklar,
bedava, ücretsiz, hastanelerde tedavi olacak" dedi. Doğru…
Şimdi, ben soruyorum,
çare merciine soruyorum: Bu çocuk 18 yaşını geçtikten sonra ne olacak?! İş yok,
aş yok; üniversiteyi bitiren arkadaşlar dolu, sokakta geziyor. 3 000 000'a
yakın insan şu anda işsiz. Ben öneriyorum; 18 yaşına kadar çocuklar tedavi
olacaklarsa, Sosyal Güvenlik Yasasından faydalanacaklarsa, ondan sonra da, iş
bulana kadar bu insanların Sosyal Güvenlik Yasasından faydalanmasını
öneriyorum. Mademki sosyal devletiz, sosyal devletin gereği de, bir insanın
doğumundan ölümüne kadar -Anayasanın 56 ncı maddesine göre- o insanın
sağlığıyla ilgilenir der, mükelleftir der. Ben de onu öneriyorum, başka bir şey
yapmıyorum.
Şimdi, sevgili
arkadaşlarımdan bir tanesi çıktı, burada, Hürriyet Gazetesindeki bir beyanatın
yanlış olduğunu söyledi. Neymiş?.. Bu arkadaş diyor ki, yirmi yıl eski halde
çalışsın, beş yıl da bu yasada çalışırsa, Başbakanlık Müsteşarının maaşı, aşağı
yukarı, 100 000 000'a yakın eksilir. Otuz yıl çalışan bir, bu sisteme girdikten
sonra emekli olacağın maaşı… Otuz yıl çalışacak Mecliste, emekli olursa, maaşı
onbeş yıl sonra 591 000 000'dan 560 000 000'a iniyor, çok da fazla bir para
değil haddi zatında; ama, buraya çıkıp da -o arkadaşım da maliyeci, babamın
oğlu da değil- yanlış söylemek kolay, yanlışsa, ki, yanlış değil. Şimdi
soruyorum: "Onbeş sene sonraki ne olacak, belli mi" diyor; hayır… On
sene sonra kimin ne olacağı belli mi; belli değil. Peki, sen "on veya
onbeş sene sonra bunlar düzelecek" diyorsun, bundan üç sene evvel de
iktidara gelirken zaten öyle demiştin; ama, düzelmedi. Bir başkasına gelince
gaipten görme oluyor; ama, sen söylersen geleceği gaipten hazırlamak doğru
oluyor. Bu şık değil, bu yanlış, bu yanlış.
Tabiî ki, genel sağlık
sigortasının çıkması, herkesin bu şemsiye altında olması kadar doğal bir şey
yok; ama, biz eksikleri var diyoruz, eksiklerini de teker teker söylüyoruz,
bunları tamamlayalım diyoruz; hiç kimse önerge hazırlayıp vermiyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Siz niye vermiyorsunuz?
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Niye; korkuyoruz; grup başkanvekili böyle emretti!..
Ya, arkadaşlar, biz
milletvekili miyiz, neyiz? Yani, doğru bildiğimizi de söylemeyelim mi? Bence,
söyleyeceksiniz doğruları. Doğruyu söylemek kadar güzel bir şey yoktur. Ben de
yanlış yapabilirim. Benim her dediğim doğru mu; olmayabilir de...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Ben derim ki… Doğruyu seç derim.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Kesinlikle doğru o değil.
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Ama, kardeşim, doğruyu göstermiyorsunuz ki. Doğru yol mu
gösterdiniz de biz doğru demedik. Ben şunu çok severim: Dinlemeyi çok severim.
Hiç laf atmam, hiç ömrümde atmadım -burada üçbuçuk senedir de görmüştür
arkadaşlarım- diğer arkadaşlarımın da benim yapmadığımı yapmasını hiç de doğru
karşılamam ve onu da uygun bulmam.
Hepinize sevgi ve
saygılar sunuyorum; hoşça kalınız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi,
soru-yanıt bölümüne geldik.
Süre 15 dakika.
İlk soru Sayın Muhsin
Koçyiğit'ten, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanıma bir soru
soracağım.
Sayın Bakanım, tasarının
"Katılım payı alınması" başlıklı 68 inci maddesinde, zorunlu
iyileştirme vasıtası olarak görülen ortez ve protez bedelleri üzerinden yüzde
20 oranında katılım payı alınacağı hükme bağlanmıştır. Bunu, Anayasamızın 2 nci
maddesindeki sosyal devlet ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bu nedenle,
görüşülen yasanın 68 inci maddesinden ortez ve protez bedellerini çıkararak, 69
uncu maddedeki katılım payı alınmayacak haller arasında gösterebilir miyiz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Muhsin Bey, bu
bölüm 1 ile 13 üncü madde arasında, 68 inci madde çok sonra bir bölümde. Yani,
sorunuz, o bölümü tartıştığımız zaman dikkate alınacak.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Oldu; teşekkür ederim.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Yüreği yanıyor da, ondan soruyor. Yüreği yanıyor, içi yanıyor da ondan
soruyor; bu gerçekten de ciddî bir konu.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Evet, ondan soruyoruz.
BAŞKAN - İçi yanıyorsa,
gidermekle ilgili, arkadaş olarak göreviniz var.
Dursun Akdemir, Iğdır
Milletvekili.
Buyurun Sayın Akdemir.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakanıma sorularım var, kendisine
yöneltiyorum.
Sayın Bakanım, günümüz
sağlık sisteminde, sağlık kuruluşları hizmeti sunan SSK, Bağ-Kur ve Emekli
Sandığı, hizmeti satın alan kurumlar rolündedir. Bugün, özel hastaneler ve
devlet hastaneleri, hizmetin karşılığını, SSK ve Bağ-Kurdan yeterince
alamamaktadırlar. Bakanlığınız, Bağ-Kur ve SSK bürokratları, özel hastanelere
baskı uygular durumdadır.
İstanbul, İzmir, Ankara
illerinde özel hastane faturaları, fatura kontrol komisyonları tarafından
inceleniyor. Özellikle, İstanbul'da, fatura kontrol merkezinde, faturalar
incelenirken, bir standart bulunmamaktadır. Bu arada;
1-
Sigortalı hastalardan özel hastaneler eködeme adı altında ne kadar ücret talep
ediyorlar? Şu anda bile bana telefon geldi; bu konuda, hastalar büyük bir
sıkıntı içerisinde. Bu konuyu ne zaman çözeceksiniz?
2- Sayın Bakanım, fatura
kontrol komisyonlarınca İstanbul İlinde özel hastanelerden kesilen para tutarı
ne kadardır?
3- Fatura kontrol
merkezlerinde özel hastanelerden yapılan kesintilerde standart tespit
edilememesinin nedenleri nelerdir?
4- İstanbul ilinde bu
sıkıntı için soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?
5- Devlet hastaneleri ve
özel hastanelerin Emekli Sandığı alacaklarında kesintiler gerçekleşmezken,
SSK'da bu sistemi nasıl düzelteceksiniz?
Ayrıca, SSK ile anlaşan eczanelerden her ay ortalama
1 000 YTL kesinti yapılmaktadır. Fatura kontrol komisyonları, standardı olmayan
kurallarla eczanelerden kesinti yapmakta, eczaneler mağdur duruma
düşürülmektedir. Bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Genel sağlık sigortası
sisteminde, sigortalının yanlış ve eksik beyanından hekimlerin ve sağlık
hizmeti sunucularının sorumlu tutulması ve cezalandırılması, hekim ve sağlık
çalışanlarına, sağlık hizmeti sunumu dışında, evrak ve para kontrolörlüğü ek
bir görev olarak verilmektedir. Bu yaklaşım, biz doktorların Hipokrat yeminiyle
bağdaşmamaktadır. Hekimlere ve sağlık personeline böyle bir görev vermeyi etik
buluyor musunuz?
Sayın Bakanım, son sorumu
soruyorum: Prim affı çıkardınız. Bugün, SSK ve Bağ-Kurda prim borçlarının
hesaplanmasında program hatası olduğu yönünde, vatandaşlardan şahsıma direkt
olarak şikâyetler gelmekte, talep gelmekte. Bu konuda, program hatası olduğu
yönünde inceleme ve araştırma yapmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
sorular bitti, yanıt verebilirsiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Soru soran arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Önce, Sayın Koçyiğit'in,
bu zorunlu iyileştirme, iyileştirici tıbbî malzemelerle ilgili sorusundan katkı
payı alınması konusuna cevap vermek istiyorum.
Bir sonraki maddede, 69
uncu maddede, hayatî önemi haiz iyileştirici sarf malzemelerinden katkı payı
alınmayacağı düzenlenmiş. Eğer, hayatî önemi haiz iyileştirici malzeme
kastediliyorsa, bundan katkı payı alınmayacak; bunu açıklığa kavuşturmak
istiyorum.
Evet, sayın
milletvekilimizin, değerli hocamızın sormuş olduğu fatura inceleme konuları,
hastadan talep edilen eködemeler ve prim yapılandırılmasına ilişkin sorularına
ise şöyle cevap vermek istiyorum:
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; kurumlarımızın sözleşme yapmış olduğu özel sağlık merkezlerinden,
bir kere, sigortalımızın rızası olmadığı sürece, sağlık kuruluşunun tek kuruş
istemeye ve tahsil etmeye hakkı yoktur. Eğer bunun aksine hareket eden sağlık
merkezi varsa, biz, sözleşme hükümleri gereği, bu sağlık merkezlerinin
sözleşmesini feshederiz ve bir daha da kendileriyle sözleşme yapmayız. Yani,
sigortalımızın, mutlaka ve mutlaka, kendi rızası olması lazım; rızası hilafına
herhangi bir ücret kendilerinden alınması mümkün değil.
Bu konuyu biz de
önemsiyoruz. Zaman zaman bu konuda gelen şikâyetler üzerine de gerekli denetimi
arkadaşlarımız yapıyor.
Fatura inceleme konusu,
tabiî, bu SSK hastanelerinin devrinden sonra birdenbire ortaya çıkan ve
açıkçası, kurumlarımızı büyük bir iş yoğunluğuna boğan bir hadise. Milyonlarca
reçete ve fatura, bu fatura inceleme komisyonlarımıza intikal ediyor.
Arkadaşlarımız da büyük bir özveriyle bu faturaları incelemeye çalışıyorlar.
Tabiî, bu milyonlarca faturayı manuel bir şekilde, elle incelemenin ve neticeye
ulaştırmanın mümkünatı yok. Onun için, zaten, bu sosyal güvenlik reformuyla
birlikte tamamen otomasyon sistemine geçeceğimizi, elektronik imza, provizyon
sistemiyle bu yığılmaları önleyeceğimizi, güncel bir şekilde faturaları
inceleyeceğimizi ve özel olsun kamu olsun sağlık kuruluşlarının tahakkuk eden alacaklarını
zamanında ödemeyi düşünüyoruz.
İstanbul İlinde
bahsettiğiniz konuyu arkadaşlarım da ben de not aldık. O konuda kurumun
işleyişinde herhangi bir sıkıntı varsa, arkadaşlarımız, bu konuda gereken
çalışmayı yapacaklar.
Eczacılarla ilgili
kesinti oranı, Türkiye genelinde yüzde 1,5 civarındadır. Bu, yüksek bir kesinti
oranı değildir. Elbette, istenen formatta reçete düzenlenmemesi, teşhis ve
tedavi yöntemi ve reçete arasında sağlıklı bir bağ olmaması hallerinde birkısım
reçeteyi kurumlarımız, elbette, karşılayamamaktadır; ama, dediğim gibi, hem
reçetede hem faturada, genel sağlık sigortasına geçtiğimiz zaman, kurumsal
yapıyı gerçekleştirdiğimiz zaman bu konudaki şikâyetler azalacaktır. Bu, bizim
de kurumumuzun önemli sıkıntılarından biridir.
Borç yapılandırma
programı çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Bir program aksaklığı veyahut da
program kurgusu konusunda ufak tefek şikâyetler olsa da, Bağ-Kur ve SSK'da hem
müracaatçı sayısı itibariyle, hem de yapılandırılan borç miktarı itibariyle
önemli bir sayıya ve miktara ulaştığımızı, ifade etmek istiyorum. Güncel bir
şekilde arkadaşlarımız programı da takip ediyorlar. Bu yapılandırmada ileri
sürülen şikâyetleri de dikkatle inceliyorlar. Yasanın çizmiş olduğu çerçeve
içerisinde, vatandaşa kolaylık gösterme adına ellerinden gelen kolaylığı da
arkadaşlarımız, gece-gündüz demeden yapma gayreti içerisindeler. Bu çerçevede,
cevap veremediğim soru varsa, bunları da yazılı takdim etmek istiyorum.
Teşekkür ederim Başkan.
BAŞKAN - Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Madde üzerinde önerge yok
Şimdi, 1 inci maddenin
başlığını okutuyorum:
SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kapsam
MADDE 2.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tanımlar
MADDE 3.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İKİNCİ KISIM
Sosyal Sigorta Hükümleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Sigortalılara İlişkin
Hükümler
Sigortalı sayılanlar
MADDE 4.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bazı sigorta kollarının
uygulanacağı sigortalılar
MADDE 5.-
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, bir düzeltme talebimiz var.
BAŞKAN - Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, maddenin (d) bendinin sondan
ikinci cümlesi "ve bu bentte sayılanlar" şeklinde düzeltilecek.
Bir de (c) bendinde
ikinci satırda "Aylık Bağlama Hakkında Kanununa" değil de
"Kanuna göre" diye düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN - İstediğiniz
düzeltme notu alındı.
Bu düzeltmeyle birlikte
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Sigortalı sayılmayanlar
MADDE 6.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sigortalılığın başlangıcı
MADDE 7.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sigortalı bildirimi ve
tescili
MADDE 8.-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde 1 önerge var; bu önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 8
inci maddesinin yedinci fıkrasının "Kamu idareleri ile bankalar, Kurumca
sağlanacak elektronik alt yapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek
işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup
olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma
bildirmekle yükümlüdürler." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Agâh Kafkas Cemal Uysal Şerif Birinç
Çorum Ordu Bursa
M. Atilla Maraş Adem Baştürk
Şanlıurfa kayseri
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN -(Ankara) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım?
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kamu idareleri
ile bankalar tarafından yapılacak kontrol ve bildirim yükümlülüğünün Kurumca
belirlenecek işlemlerle sınırlamak amacıyla hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda, kabul edilen önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devam edin:
Sigortalılığın sona
ermesi
MADDE 9.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
Sigortalıların işleri
nedeniyle geçici olarak yurt dışında bulunmaları
MADDE 10.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
İşyerleri ve İşverenlere
İlişkin Hükümler
İşyeri, işyerinin
bildirilmesi, devri, intikali ve nakli
MADDE 11.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
İşveren, işveren vekili,
geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren
MADDE 12.-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kısa Vadeli Sigorta
Hükümleri
İş kazasının tanımı,
bildirilmesi ve soruşturulması
MADDE 13.-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde de 1 önerge var; önergeyi okutuyorum:
13.04.2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesindeki "arızaya"
ibaresinin çıkarılıp yerine "özre" ibaresinin eklenmesini arz ve
talep ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - "Özre" ibaresinin
"özüre" diye değiştirilmesi halinde uygun görüşle arz ederiz.
BAŞKAN - Önerge sahibi bu
değişikliğe ne diyor?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Uygundur.
BAŞKAN - Uygundur…
O zaman, Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Bu değişiklikle
birlikte…
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Bu değişiklikle birlikte
katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki.
Gerekçeyi mi okutalım,
konuşacak mısınız?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu durumlar için
kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram
kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi
makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır.
Mesela; kamyonun arızalanması.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 14 ilâ 42
nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz
isteyenler: Anavatan Partisi Grubu adına Muhsin Koçyiğit, Diyarbakır
Milletvekili; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Agâh Kafkas, Çorum
Milletvekili.
Kişisel söz istemleri:
Recep Garip, Adana Milletvekili; Tevfik Akbak Çankırı Milletvekili; Züheyir
Amber, Hatay Milletvekili; Hüseyin Güler, Mersin Milletvekili; Lokman Ayva,
İstanbul Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili.
Üçüncü ve dördüncü sırada
yer alan Züheyir Amber ile Hüseyin Güler arkadaşlarımız aynı anda söz isteminde
bulundular. Eğer onlara sıra gelmesi söz konusu olursa kura çekeceğiz.
Şimdi, söz, Anavatan
Partisi Grubu adına Sayın Muhsin Koçyiğit'te, Diyarbakır Milletvekilimizde.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINI MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanun Tasarısı üzerinde Anavatan Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bölümde (ikinci bölümde) 14 ve 42 nci maddeler arasında
olan 28 madde üzerinde, 10 dakikada görüşlerimizi açıklayacağız.
Değerli arkadaşlarım,
bugün ülkemizde, sosyal güvenlik sisteminin açıkları giderek artmakta,
özellikle son onbeş yıl içerisinde sistemin aktüeryal dengesi tamamen
bozularak… Bozulan bu denge, bütçeden yapılan transfer harcamalarıyla, transfer
aktarmalarıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Bütçeden yapılan bu aktarmalar,
bazılarınca karadelik olarak adlandırılsa da, aslında bunların, sosyal
devletin, sosyal devlet hukuku çerçevesinde, sosyal sorumlulukla yerine
getirmesi gereken bir görev olarak, bir sosyal menfaat olarak düşünülmesi
gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten de, bugün sosyal güvenlik sistemi, reform yapma
zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Bugüne kadar yapılmamasının maliyeti
ekonomimizi büyük oranda sekteye uğratmıştır, zarara sokmuştur. Reform
yapılması, ama, reformun da eksiksiz ve tam olarak yapılması gerekiyor.
Sistemde bozulan
aktüeryal dengelerin aktif-pasif yapısının, yani gelir-gider durumunun yeniden
dengeye getirilebilmesi için, öncelikle, sisteme, yeni çalışanlar, yeni prim
ödeyenleri enjekte etmemiz gerekiyor; ama, bu yasa tasarısıyla bunun
yapıldığını söylememiz mümkün değildir; çünkü, sistemde büyük oranda kayıt dışı
istihdam vardır ve bu yapıyla da bu kayıtdışı istihdam giderek artacaktır;
çünkü, sistemde asgarî ücretle çalışan kişilerin zorunlu ihtiyaçlarını
karşılayabilmeleri için, onlar için her liranın çok büyük bir marjinal faydası
vardır. Bu bakımdan, işçi ile işveren anlaşmak suretiyle, kayıt dışında,
ücretle çalışmaya teşvik edilmektedir; yani, bu yasa tasarısı da bunu gerçekleştirmediğinden,
bir yerde kayıt dışılık arttıkça, devlet de kayıt içinde çalışanlardan,
işverenlerden, işçilerden daha fazla vergi ve daha fazla sosyal yük aldığından,
kayıt içindekiler de bir şekilde kayıt dışına kaçarak, sistemden uzaklaşmak
istiyorlar.
Bu bakımdan, bu kısır
döngünün bir yerde kırılması gerekmektedir. Bugün, bu sayıları da verdiğimiz
zaman, Türkiye'de -Sayın Bakanımız da belirttiler- 13 300 000 kişi aktif
çalışan var, buna karşılık 7,5 milyon emeklimiz var; yani, sadece bunları
karşılaştırdığımız zaman, 1,75 çalışan, çalışarak, 1 emeklinin maaşını
ödemektedir. Avrupa Birliğinde 4 çalışan, 1 kişinin maaşını ödüyor; fakat,
Avrupa Birliğinde bile bazen bu ülkelerin bütçeleri açık verebilmektedir bu
bakımdan; fakat, bunlardaki açıklar, genellikle sağlık giderlerinin yüksek
olması, katılım paylarının az olması ve emekli aylıklarının yüksekliğinden
kaynaklanıyor. Bizde ise tam tersine, emekli aylıkları düşük, çalışanların
aylıkları düşük ve sisteme gelir getirecek fonlar düşük düzeyde kalmaktadır.
Aynı şekilde, 2005 yılı
içerisinde sistemin 58 milyarlık gideri varken, 35 milyar YTL'lik geliri
vardır; aradaki fark, 23 katrilyon, 23 milyar Yeni Türk Lirası, bütçeden kaynak
transferi şeklinde karşılanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sosyal güvenlikte refahın sağlanması, sosyal dengenin
sağlanması için, ekonomik istikrar, sosyal hukuk devleti ve çalışanlara sürekli
sağlayacak refah düzeyinin bir arada bulunması gerekmektedir; fakat, bugüne
kadar, bu sosyal güvenlik reformu Meclis gündemine getirilememiştir. Bunun son
üçbuçuk yıldaki maliyeti 100 milyar doları geçmektedir; yani, bunun maliyeti,
aşağı yukarı 150 katrilyon civarında olmuştur; fakat, bugün de, bu yasa
tasarısı Yüce Meclisin gündemine IMF'nin zorlamasıyla, IMF'ye verilen
taahhütler ve IMF niyet mektupları çerçevesinde getirilmiştir. IMF'nin buradaki
amacı, bütçe açıklarının, bütçeden yapılan transferlerin sosyal güvenlik sisteminin
açıklarını kapatmak yerine, bütçedeki paraların, faizdışı fazlayı artırmak
suretiyle, IMF'nin kefil olduğu borçların hızlı ve güvenilir bir şekilde geri
ödenmesini sağlamak amacıyla getirilmiştir. Bu bakımdan, sistemde öncelikle
aktif çalışanların sayısını artırmak gerekiyor. Bunun için de, öncelikle ve
özellikle sektörel ve bölgesel bazda, küresel rekabetle uyumlu, haksız rekabeti
önleyen teşvik ve istihdam politikalarının yürürlüğe sokulması ve daha fazla
işçi çalıştırılması, daha fazla sosyal güvenlik primi, daha fazla verginin
devletin hazinesine kazandırılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarının özünde, çalışanlar, emekliler ve sağlık
hizmetlerinden yararlananlar açısından, bunlar açısından aleyhte düzenlemeler
vardır. Gerçekten de, öncelikle, işçi ve işverenden daha fazla prim ve daha
fazla vergi alınmakta, emeklilere daha az emekli aylığı ödenmekte, emeklilere
büyümeden pay verilmemekte, sağlık hizmetlerinden yararlanmalarda "yüzde
20 katılım payı" adı altında bir pay alınmak suretiyle, hizmetten
faydalanma sınırlandırılmaktadır. Bu bakımdan, Sayın Başbakanımız da, aslında,
bu yasa tasarısıyla hükümetin kâra geçeceğini söylemişti. Doğru söylemişti.
Nasıl kâra geçilir; gelirler azaltılır, vergiler yükseltilir, giderler
düşürülür. Giderler nasıl düşürüldü; katılım payları fazla alındı. Gelirler
nasıl artırıldı; stopaj vergileri ve sigorta primleri yükseltilmek suretiyle
daha fazla vergi alındı ve emekli aylıkları düşürüldü. Tüm bunları aktif ve
pasif yapısıyla bir arada düşünürsek, gerçekten de Başbakanımızın doğru
söylediğini… Bundan çalışanların, emeklilerin, halkın, sağlık hizmetlerinden
faydalananların değil, hükümetin kârlı çıkacağı, bütçede daha fazla gelir
toplanacağı, bu faizdışı fazladan IMF borçlarının ödenmesi için IMF'ye daha
fazla kaynak aktarılacağı doğrudur. Bu bakımdan, Başbakan doğru söylemiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçen hafta Yüce Genel Kurulda kabul edilen Sosyal Güvenlik
Kurumu Kanunundan biraz bahsetmek istiyorum. Öncelikle, özerk ve tarafsız,
bağımsız olması gereken bu kurum bağımsız değildir ve bu, birincisi idarî ve
malî özerkliği yoktur. İkincisi, bu tasarıda, 3046 sayılı Yasa gereğince
Danışma ve Denetim Birimi adı altında direkt Başkana bağlı olması gereken
Teftiş Kurulu Başkanlığı kuşa çevrilmiş, adına Rehberlik ve Teftiş Kurulu
Başkanlığı demek suretiyle ana hizmet birimi olarak bir kademe aşağıda
gösterilmiştir; yani, teftişin bağımsızlığı, objektifliği zedelenmiştir,
teftişteki anayasal eksiklik, idaredeki bütünlük, çifte standartlık ortaya
çıkmıştır.
Yine, Sayın Bakanımız bu
tasarıda tek çatının olduğunu söylemişti. Sayın Kılıçdaroğlu da bahsettiler,
aslında, bu, doğru değildir, eksiktir. Tek çatı şu anda sosyal güvenlik
kurumlarında yoktur. Neden yoktur; öncelikle İŞKUR dediğimiz İş Bulma Kurumu
ayrı, bağımsız bir şekilde primler toplamaya devam etmektedir; oysa, bunun da
bu yasa kapsamında olması gerekiyordu tek çatı için. İkincisi, yine bununla,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Yardım Fonu Genel Müdürlüğü bu yasa
tasarısı kapsamına alınmamıştır. Onun da bunun kapsamında olması gerekiyordu.
Çünkü, ancak o zaman sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında olduğundan
bahsedebilirdik.
Aslında, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Kurumu Fonu Anavatan döneminde kurulmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla)
- Bunun amacı fakirlere, fukaralara devlet yardımının tarafsız, objektif,
sadaka değil bir sosyal hak olarak verilmesiydi. Ancak, AKP, bu Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfını sosyal güvenlik kurumu çatısı altına almayarak
Başbakanlığa bağlı bir şekilde bunu bir siyasî sömürü malzemesi olarak kullanmaya
devam etmektedir. Eskiden il ve ilçelerde bu kurumların yönetim kurullarında o
ilçenin tarafsız ve akil adamları yer alıyordu. Onlar, devletin verdiği
yardımları hiçbir siyasî, politika aracı olmadan tüm yurttaşlara ve ihtiyaç
sahiplerine eşit olarak dağıtıyorlardı; ancak, AKP'yle ilk kez bundan
vazgeçilerek, bu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kurumu yönetim kurullarında,
il ve ilçelerde, AK Partili parti delegeleri, yönetim kurulu üyeleri, yer almak
suretiyle, devletin aktardığı kaynaklar sanki AKP tarafından veriliyormuş gibi
bir siyasî mekanizma, bir siyasî sömürü aracı olarak kullanmaya devam
etmektedirler. Biz isterdik ki… Bu Fonun da Başbakanlıktan alınıp, özerk de
olsa bu sosyal güvenlik kurumu çatısı altında yer alması ve buradaki Primsiz
Ödemeler Genel Müdürlüğü içerisinde, bünyesinde yer alması gerekirdi.
Sayın Başkanım, sürem
doldu. Birazdan herhalde konuşmamı sonlamamı isteyeceksiniz. Bu bakımdan,
bundan sonraki maddeler üzerinde de söz alacağımdan, bugünkü konuşmamı, bu
maddeler üzerindeki konuşmamı burada sonlandırıyor, Yüce Genel Kurula saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - 20.30'a kadar
ara veriyoruz.
Kapanma Saati: 19.47
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.47
BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1139 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89
uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın
89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı
Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent
Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili
Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı
Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile
Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek
Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949
Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adana
Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının
32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri;Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008,1/8, 1/14, 1/408,
1/568,1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313,
2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Sayın Kafkas?..
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Konuşmuyorum.
BAŞKAN - Vazgeçti,
konuşmuyor.
Şahıslar adına, Alim
Tunç, Uşak Milletvekili.
Buyurun Sayın Tunç.
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Konuşmuyorum.
BAŞKAN - Agâh Kafkas,
Çorum Milletvekili.
Süreniz 5 dakika.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının ikinci bölümünde şahsım adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce de
söylenildiği gibi, burada, gerçekten devrim niteliğinde bir yasayı birlikte
hayata geçiriyoruz, yetmişiki milyonun bugünkü yaşamını ve bundan sonraki
nesillerin yaşamını hayata geçiriyoruz ve yasayı hayata geçirirken temel ilkemiz;
bir, bu yapının sürdürülebilir olmadığı ve aksayan yönleri nelerdir, bunların
tespit edilerek, Türkiye gerçekleriyle insanımızın gerçeklerini ve dünya
gerçekleriyle örtüştüren çağdaş ve ülkemizi yarınlara taşıyacak bir düzenlemeyi
hep birlikte gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Artık, sürdürülebilme şansını
tümüyle yitiren bu sistemin yeniden revize edilerek tek çatı altında toplanması
ve bu tek çatının, artık, bürokratik yapıyı ortadan kaldıran, otomasyona,
bilgisayar teknolojisine dayanan, hizmete kolay erişilebilen bir yapıyı
oluşturuyoruz. Bu, insanımızın hayatını kolaylaştıracak, insanımızın yaşamını
ve yaşam kalitesini kolaylaştıracak önemli bir etkendir diye düşünüyorum.
Çünkü, tümüyle bu yapılan düzenleme, ayırımcılığı hedef alan, ayırımcılığı ön
tarafa alan, insanlarımız arasında sosyal devlet, yurttaşlarına eşit mesafede
durması gereken bir devlet olduğu halde, sosyal güvenlik sistemi içerisinde
bunu hiçbir şekliyle gerçekleştiremeyen, norm ve standart birliği olmayan bir
yapıyı, reel, sağlıklı, sürdürülebilir ve ülkeyi yarınlara taşıyabilir ve
kaynakların israf olmasını önleyebilir bir yapıya geçişini sağlamaya
çalışıyoruz.
Böylesine büyük bir
çalışmayı hayata geçiren Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Bu yapılan
düzenlemenin ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Züheyir Amber,
Hatay milletvekili?.. Yok.
Hüseyin Güler, Mersin
milletvekili?.. Yok.
Lokman Ayva, İstanbul
milletvekili.
Buyurun Sayın Ayva. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, milletimizin aziz vekilleri, aziz milletimizin temsilcileri;
hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bir vatandaş, böyle bir
havada dışarı çıkıyor ve şiddetli bir yağmur yağınca da bir dükkâna sığınıyor.
Dükkânda tabut satılıyor. Daha sonra yağmur durunca, dükkân sahibiyle de hoş
sohbet... Ayrılırken diyor ki, tabut satan dükkân sahibine: "İyi
müşteriler efendim." Dükkân sahibi de "inşallah, bekleriz efendim
sizi de bir gün" diyor.
Şimdi, onun hesabı, bizim
bu kanunda, aslında, Özürlüler Kanununda iyilik mi kötülük mü tam belli
olmuyor. Çünkü, insanlara öyle şeyler yapıyoruz ki, neredeyse, iyiliği,
güzelliği çalışmak yerine, böyle sosyal haklar vererek, dinlenmeyi, hatta,
biraz da tembellik yapmayı tavsiye etmiş gibi oluyoruz. Şimdi, ben şahsen,
özürlülerle ilgili incelediğimizde, bu kanunun son derece iyi hükümler
getirdiğini biliyoruz ve vatandaşlarımız açısından son derece önemli hükümler
içeriyor.
Burada şöyle bir durum
var, biraz önceki fıkraya benzetirsek: Malulen emeklilik konusunda son derece
lehte hükümler var; fakat, bunlar, biraz, kaş yaparken göz çıkartalım hükmünde
olabilir. Nedir bu; şimdi, malulen emeklilik dediğimiz hüküm şu değerli
milletvekillerim: Bir özürlünün, bir kişinin yüzde 60 oranında işgücü kaybı
halinde bu kişi emeklilik hakkını elde ediyor. Sağlam girdi, çalışırken
sakatlandı yüzde 60 oranında, bu kişi emekli olabiliyor. Mesela, benim oranım
yüzde 100. Şimdi, kanuna göre bu kişi evinde rahat rahat yatabilir. Diyelim ki,
bir kişi 20 yaşında işe girdi 30 yaşında bu hükmü alıyor, bunun da ömrü yetmiş
yıl olsun, kırk yıl evinde yatacak. Şimdi, o ortamdaki sosyal psikolojik durumu
da düşünürseniz sürekli evinde kalacak.
Çünkü "sakatlandım" işte "işe yaramıyorum" duygusuyla
sosyal hayatı da bitmiş olacak. Bu noktada şöyle bir düzenleme yapılabilseydi
çok da faydalı olabilirdi gibi geldi bize: Biz bu kişilere meslek değiştirme
şansı verelim. Mesela, kamyon şoförü, kaza geçirdi görme yeteneğini kaybetti
veya yürüyemiyor, kolunun birini kaybetti. Bu kişi yeni bir mesleğe geçsin,
mesleğinde iş buluncaya kadar biz buna malullük maaşını ödeyelim; ama, iş
bulursa da bu maaşı kesip o normal çalıştığı ücretini alsın; eğer, iş teklif
edersek de kabul etmezse, makul bir işi teklif eder kabul ezmezse de bunun
maaşını keselim. Neden; çünkü, hakikaten, bu, kul hakkıdır; hepimizin bu memleketin
kalkınmasına, gelişmesine katkıda bulunmamız lazım, özürlüyüz diye kenarda
oturma hakkımız ve şansımız yok. O noktada böyle bir katkımız olabilir diye
düşündük.
Bir de kanunda arızalı
hükümleri vardı; onları da, sağ olsun, Sayın Bakanımız ve komisyonumuzun,
sizlerin de oylarıyla uygun görüldü, bundan sonra da değiştirilecek tahmin
ediyorum. Bu noktada, böyle güzel değişikliklerin, zenginleşmesi adına önermiş
olduk; kanunumuzun zenginleşmesi, memleketimizin, milletimizin daha iyi
şartlara ulaşması ve gelecekle ilgili daha çok ilgili olduğu için bu kanun da
önemli diye düşünüyorum ve Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Soru yok; o
bölümü geçiyoruz.
İkinci bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Görüşmeler tamamlandığına
göre, şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Önerge yok.
Birleşime 5 dakika ara
veriyoruz.
Kapanma Saati : 20.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.00
BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1139 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89
uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın
89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı
Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1.
Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri
Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili
Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı
Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile
Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek
Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949
Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adana
Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının
32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri;Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008,1/8, 1/14, 1/408,
1/568,1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313,
2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra,
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
İlk maddede, yani, 14
üncü maddede önerge var.
Önce maddenin başlığını
okuyacağız, sonra bu maddeyle ilgili verilmiş olan önergeyi sunacağız:
Meslek hastalığının
tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması
MADDE 14-
BAŞKAN - Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü maddesindeki "bedensel veya
ruhsal" ibaresinden sonra gelen "arıza" ibaresinin çıkarılıp
yerine "özürlülük" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Ayva,
gerekçeyi mi okutalım; yoksa, konuşmak mı istiyorsunuz?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyoruz:
Gerekçe:
Bu durumlar için
kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram
kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi
makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır.
Mesela; kamyonun arızalanması.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Karar yetersayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Karar
yetersayısı arayacağız.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı yoktur.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.03
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.14
BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
1139 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89
uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın
89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı
Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1.
Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri
Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili
Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı
Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile
Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek
Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949
Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adana
Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının
32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri;Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408,
1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313,
2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
İkinci bölümde yer alan
14 üncü madde üzerindeki önergenin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştır; şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devam edin:
Hastalık ve analık hali
MADDE 15-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde de 1 önerge var.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesindeki "rahatsızlık ve"
ibaresinden sonra gelen "arıza" ibaresinin çıkarılıp yerine
"özürlülük" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşacak
mısınız Lokman Bey?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okuyun:
Gerekçe:
Bu durumlar için
kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram
kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi
makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır.
Mesela; kamyonun arızalanması.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Devam edin:
İş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sağlanan haklar
MADDE 16-
BAŞKAN - Maddeyi kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devam edin:
Ödenek ve gelirlere esas
tutulacak günlük kazanç
MADDE 17-
BAŞKAN - Maddeyi kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devam edin:
Geçici iş göremezlik
ödeneği
MADDE 18-
BAŞKAN - Maddeyi kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devam edin:
Sürekli iş göremezlik
gelirine hak kazanma, hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş kazası ve
meslek hastalığı hali
MADDE 19-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesindeki "hastalık ve"
ibaresinden sonra gelen, "arızalar" ibaresinin çıkarılıp
"özürler" ibaresinin eklenmesini, "sigortalının, aynı"
ibaresinden sonra gelen "arıza" ibaresinin yerine
"özürlülük" ibaresinin eklenmesini ve "meydana gelen"
ibaresinden sonra gelen "arızaların" ibaresinin yerine
"özürlerin" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşacak mısınız?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okuyalım:
Gerekçe:
Bu durumlar için
kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram
kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca, toplumsal kullanımda arıza kelimesi
makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır.
Mesela; kamyonun arızalanması.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Hak sahiplerine gelir
bağlanması, evlenme ve cenaze ödenekleri
MADDE 20-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
İş kazası ve meslek
hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin so-rumluluğu
MADDE 21-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Sigortalının kendisinden
kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göre-mezliğinin artması
MADDE 22-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Süresinde bildirilmeyen
sigortalılıktan doğan sorumluluk
MADDE 23-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Kısa vadeli sigorta
kollarında dikkate alınmayan süreler
MADDE 24-
BAŞKAN- Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Uzun Vadeli Sigorta
Hükümleri
Malûl sayılma
MADDE 25-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde birden fazla önerge var. 2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesindeki "hastalık veya"
ibaresinden sonra gelen "arızası" ibaresinin çıkarılıp yerine
"özürü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Diğer önergeyi
de okuyun.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının malul
sayılma başlıklı 25 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki fıkraların da buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
"Malul sayılan
kişiye öncelikle aylık bağlanması yerine başka bir iş yaptırılıp
yaptırılmayacağı veya meslekî eğitimden geçmesi halinde iş yapıp
yapamayacağının belirlenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde
oluşturulacak ve üyeleri arasında, insan kaynakları uzmanı, psikolog,
rehabilitasyon uzmanı, rahatsızlığı ile ilgili branş hekimi, sosyal güvenlik
müfettişi-denetçisi veya sosyal güvenlik uzmanı, ilgili dernek-vakıf
temsilcisinin bulunduğu kurul tarafından karara bağlanır. Kurul malul sayılan
kişinin çalışabileceği veya meslekî eğitimden sonra çalışabileceği kararına
varırsa kişiye uygun iş bulması ya da uygun iş buluncaya kadar meslekî
eğitimden geçirmesi için İŞKUR'a görev verilir. İŞKUR'un uygun iş bulması ya da
eğitimi sonrası iş bulması halinde kişi bulunan makul işe gitmez ise malullük
aylığı kesilir. Bunun dışında eğitimin devamı ile iş bulununcaya kadar
kendisine malullük aylığı verilir. Bu maddeyle oluşturulan kurulun çalışma usul
ve esasları hazırlanacak Bakanlık tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN - Bu son önerge en
aykırı olanı. Onunla işleme başlıyoruz.
Komisyon önergeye katıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor.
Sayın Ayva, gerekçeyi mi
okutalım, konuşacak mısınız?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Genç yaşta
rahatsızlanarak malul sayılan kişilere aylık bağlayarak kendilerine evlerinde
mahkûm haline getirmenin önlenmesi ile bu kişilerin başkalarına bağımlı insan
haline getirilmesinin önlenmesi amacıyla bu tür düzenleme yapılmıştır. Ancak,
malul sayılan kişi, çalışmayı, üretmeyi, sosyal hayata atılmayı düşünmüyor veya
istemiyor ise, kendisine, yine, malullük aylığı bağlanacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesindeki "hastalık veya"
ibaresinden sonra gelen "arızası" ibaresinin çıkarılıp yerine
"özürü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Ayva,
gerekçeyi mi okutalım, konuşmak mı istersiniz?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu durumlar için
kullanılan kelime, sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi,
kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca, toplumsal kullanımda, arıza
kelimesi, makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır.
Mesela; kamyonun arızalanması.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi biraz önce kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Malûllük sigortasından
sağlanan haklar ve yararlanma şartları
MADDE 26.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Malûllük aylığının
hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması
MADDE 27.-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 27
nci maddesinin beşinci fıkrasının "Malullük aylığı almakta iken sigortalı
olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı
kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların
malullük aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım
almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Recep
Koral |
Nusret
Bayraktar |
Şerif
Birinç |
|
İstanbul |
İstanbul |
Bursa |
|
Adem
Baştürk |
|
Mehmet
Atilla Maraş |
|
Kayseri |
|
Şanlıurfa |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım?..
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Malul sigortalının yurt
içinde çalışması halinde aylığının kesilmesine ilişkin düzenlemenin,
hakkaniyete uygun olması açısından, yurt dışında çalışma halini de kapsayacak
şekilde değiştirilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Yaşlılık sigortasından
sağlanan haklar ve yararlanma şartları
MADDE 28-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
adet önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 1139
sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci maddesindeki "hastalık veya"
ibaresinden sonra gelen "arızası" ibaresinin çıkarılıp yerine
"özürü" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Ayva,
konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
Süreniz 5 dakika.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, aziz milletimin kıymetli vekilleri; hepinizi, bu akşam vakti
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bizlerin enerjisi alkıştır; o yüzden, rahat konuşmamız için buna ihtiyacımız
var.
Şimdi, efendim, tabiî, şu
ana kadar verdiğimiz sadece bir kelime değişikliği "arıza" kelimesi
kullanılıyordu, biz, onun "özür" kelimesiyle değişmesini arzu ettik;
çünkü, bir kavram kargaşasına yol açacak. Bir de "arıza" kelimesi
alet edevat için kullanıldığı için, hani biraz da kamyon muamelesi görmemek
için bunu arzu ettik. (Gülüşmeler)
Sağ olsun, Sayın
Bakanımızın, Komisyonumuzun ve Grubumuzun da uygun görmesiyle bu mesele
çözülmüş oldu. Fakat, bundan sonra bir değişiklik önergemiz daha olacak, bu
konuda ciddî desteklerinizi bekliyoruz. Sayın Bakanımız da, tahmin ediyorum,
uygun görecektir. O da şu: Bu kanun tasarısı çok güzel bir hüküm getiriyor,
özürlülerin emekliliklerini bir düzene sokuyor; yani, Emekli Sandığı
mensuplarının enteresan problemleri vardı, orada da onu açıklamak isterim.
SSK'lıların çözümleri gayet iyiydi; fakat, Bağ-Kurluların çok ciddî sorunları
vardı. Bunların hepsini tek kalemde çözüyor; ancak, bir noktada bir problemimiz
var: Bunları, daha sonraki zamanlar için çözüyor. Biz istiyoruz ki, şu an için
başlasın bu çözümler.
Ortalamada özürlülerin
lehine olan bir çalışma; ancak, bazılarının aleyhine gibi görünebiliyor,
bazılarının lehine gibi görünebiliyor, ortalamada, optimum noktada bütün
özürlülerin menfaatına olan bir çalışmadır ve kurumun da zarar etmeyeceği bir
çalışmadır. Bu noktada, bu kanunun yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmesi
en büyük arzumuzdur. Bu konuda ciddî katkılarınızı bekliyorum.
Çok teşekkür eder,
hürmetler sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Biz de Divan
olarak sizi destekliyoruz, çalışmalarınız için kutluyoruz; ama, arkadaşlar gibi
alkışlayamıyoruz Sayın Lokman Ayva. (Alkışlar)
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Devam edin, diğer maddeyi
okuyun.
Yaşlılık aylığının
hesaplanması
MADDE 29-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okuyun.
Yaşlılık aylığının
başlangıcı, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi
MADDE 30-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin, diğer maddeyi
okuyun.
Yaşlılık toptan ödemesi
ve ihya
MADDE 31-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okuyun:
Ölüm sigortasından
sağlanan haklar ve yararlanma şartları
MADDE 32.-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okuyun:
Ölüm sigortasından
bağlanacak aylığın hesaplanması
MADDE 33-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Ölüm aylığının hak
sahiplerine paylaştırılması
MADDE 34-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Hak sahiplerinin
aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması
MADDE 35-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Ölüme bağlı toptan ödeme
ve ihya
MADDE 36-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Evlenme ve cenaze ödeneği
MADDE 37-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Uzun vadeli sigorta
kolları bakımından sigortalılık süresi
MADDE 38-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Uzun vadeli sigorta
kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu
MADDE 39-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Fiilî hizmet süresi zammı
MADDE 40-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 40
ıncı maddesinin ikinci fıkrasının oniki numaralı bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Recep Koral |
Nusret Bayraktar |
Şerif Birinç |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Bursa |
|
Adem Baştürk |
|
Mehmet Atilla |
|
Kayseri |
|
Şanlıurfa |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Bir dakika.
Çoğunluğunuz olmadığı
için...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZAKCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Tamam. Bu
söylediğiniz daha uygun bir söyleyiş tarzı. İçtüzüğe uygun davrandınız, böyle
davranmaya devam edin.
Hükümet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşmak mı istersiniz?
RECEP KORAL (İstanbul) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Türkiye Radyo
Televizyon Kurumunda haber hizmetlerini yurt içinde ve yurt dışında fiilen
çalışanlardan kimlere fiilî hizmet süresi zammı tek tek unvanlar sayılmak
suretiyle belirtilmesi nedeniyle uygulamada aynı işi farklı unvanlarla yapan
kişiler arasında oluşan sorunları gidermek amacıyla hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Sigortalıların
borçlanabileceği süreler
MADDE 41.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Bildirim ve itiraz
MADDE 42-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
ikinci bölüm üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 43 ilâ 59
uncu maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde söz
isteyenler: Anavatan Partisi Grubu adına İbrahim Özdoğan, Erzurum Milletvekili.
Kişisel söz istemleri:
Alim Tunç, Uşak Milletvekili; Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili; Muzaffer
Kurtulmuşoğlu, Ankara Milletvekili; Muhsin Koçyiğit, Diyarbakır Milletvekili;
Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; Ersönmez Yarbay, Ankara Milletvekili.
Üçüncü ve dördüncü sırada
yer alan Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu ile Diyarbakır Milletvekili
Muhsin Koçyiğit söz istemlerini aynı anda yapmışlar. Eğer, kendilerine söz
hakkı doğarsa, aralarında kura çekmek durumunda kalacağız. İlk sırada olan Alim
Tunç'u söyledim size.
Şimdi, gruplar adına ilk
konuşmayı yapmak üzere, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili
İbrahim Özdoğan'ı kürsüye çağırıyoruz.
Süreniz 10 dakika Sayın
Özdoğan.
Buyurun, kürsü sizin.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AB,
AB diye yatıp kalkan hükümetin, AB'nin politikalarına ne kadar uzak olduğunu bu
kanun tasarısından anlamış bulunmaktayız. Hatırlanırsa, Mart 2005'te sosyal
güvenlik yasa tasarılarının imzaya açıldığı gün, Hükümet Sözcüsü Sayın Cemil
Çiçek, sosyal güvenlikte "ne kadar ekmek, o kadar köfte" döneminin
başlayacağını belirtmişti. Bu sözleri basına da yansımış. Sosyal güvenliğin
nasıl finanse edileceği, sosyal güvenlik harcamalarının toplam düzeyi ve bu
harcamalara devletin katkısının ne olacağı tartışmasının önemli boyutlarından
birisidir. Reformun IMF tarafından stand-by'ın önkoşulu olarak görülmesinin
asıl nedeni de budur; çünkü, uluslararası finans çevreleri, sosyal güvenliğe
daha az kaynak ayrılmasını istemektedirler. O nedenle, bu reform sosyal değil,
finansal bir operasyon olarak şekillenmektedir. Nitekim, ülkemizin bilimsel
birikim ve deneyimi görmezden gelinerek, hazırlanan reform raporunun girişinde,
kamu tarafından finanse edilen, sosyal güvenlik açıklarının bütçe dengeleri
üzerinde önemli bir baskı oluşturduğu ve önlem alınmazsa daha da büyük
sorunlara yol açacağı iddia edilmektedir. Rapor, sosyal yardım harcamaları
dahil, toplam sosyal güvenlik harcamalarının, millî gelire oranının yüzde 11
gibi yüksek bir düzeyde olduğu ve kamu katkısının azaltılması gerektiği
iddiasına dayalıdır.
Öte yandan, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu, Avrupa sosyal modeline uygun
bir reform peşinde olduklarını iddia etmiştir. Peki, reform girişimi, Avrupa
sosyal modeliyle uyumlu mudur? Konu, özellikle, sosyal güvenliğin finansmanı
açısından irdelendiğinde, çarpıcı çelişkiler ve uyumsuzluklar ortaya
çıkmaktadır.
Avrupa Birliği
ülkelerinde sosyal güvenlik uygulamaları birbirlerinden önemli farklılıklar
göstermelerine karşın, ortak iki temel yön görülmektedir. Birincisi, millî
gelirden, sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların yüksekliği; ikincisi ise, sosyal
güvenliğin finansmanında devlet katkısının büyüklüğüdür. Sosyal güvenlikle
ilgili reform çalışmaları Avrupa Birliği ülkelerinde de sürmesine karşın, hem toplam sosyal güvenlik
harcamalarının düzeyi hem de devlet katkısı artmaya devam etmektedir.
Sosyal güvenliğin
finansmanında iki temel sistem bulunmaktadır. Vergiye ve prime dayalı
sistemler, Avrupa'da sosyal geleneklere bağlı olarak farklı modeller varlığını
sürdürmekle birlikte, son yıllarda iki sistemin birbirine yaklaştığı, karma bir
sistem oluştuğu gözlemlenmektedir.
İkinci Dünya Savaşından
sonra atılan radikal adımlar sonucunda hızla artan sosyal güvenlik
harcamalarının millî gelire oranı, 1980'de, Avrupa'da yüzde 20'ye ulaştı.
Sosyal refah devletini ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere rağmen, yine,
Avrupa'da, sosyal güvenlik harcamaları 1990'ların başında yüzde 26'ya, 2002'de
ise yüzde 28'e ulaştı.
Sosyal güvenlik
harcamaları, sadece çekirdek Avrupa Birliği ülkelerinde yüksek değildir.
Akdeniz genişlemesinin ardından sosyal güvenlik harcamalarında ciddî artışlar
gerçekleşti. 1980-2002 arasında Yunanistan'ın sosyal güvenlik harcaması yüzde
11,5'ten yüzde 26'ya, İspanya'nın yüzde 16'dan yüzde 20'ye ve Portekiz'in yüzde
11,5'ten yüzde 25'e yükseldi.
Görüldüğü gibi, hükümetin
reform raporunda ülkemiz için yüksek bulunan yüzde 11'lik yüksek sosyal
güvenlik harcaması, üç Akdeniz ülkesinde 1980'lerde çoktan aşılmıştı. Bu
ülkeler, günümüzde, Türkiye'nin 2 katından fazla sosyal güvenlik harcamasına
sahipler.
Avrupa Birliğinde sosyal
güvenlik harcamaları, sadece toplam olarak değil, kişi başına da artmaktadır.
1992'den 2001'e kişi başına reel sosyal güvenlik harcamaları yaklaşık yüzde 19
oranında artmıştır. Öte yandan, tek başına toplam sosyal güvenlik
harcamalarının yüksekliği yeterli bir gösterge de değildir.
Avrupa sosyal modelinin
bir diğer boyutu ise, sosyal güvenliğe düzenli ve yüksek oranda devlet
katkısıdır. Ülkelerin sosyal güvenlik modellerinden kaynaklanan farklılıklar
olmakla birlikte, 15 Avrupa ülkesinde devlet katkısı yüzde 37'ye ulaşmaktadır.
Üstelik, bu oran zaman içinde artış göstermiştir. Korunan kişilerin sisteme
katkısı yüzde 21, işveren katkısı ise yüzde 39 oranındadır. Öte yandan, bu
yüksek devlet katkısı, sadece AB'ye üye 15 ülkeyle sınırlı değildir. Sonradan
üye olanlarla birlikte AB'ye üye tüm 25 ülkede devletin sosyal güvenliğe
katkısı yüzde 36'nın üzerinde seyretmektedir.
Sosyal güvenliğin
finansmanında dikkat edilmesi gereken bir diğer gösterge ise, tarafların
yaptıkları katkının kişi başına gelişimidir. 1995-2000 yılları arasında Avrupa
Birliği ülkelerinde, devlet katkısı kişi başına sabit fiyatlarla yüzde 20 artış
gösterirken, işveren katkısı yüzde 10 ve korunanların katkısı ise, yüzde 2,5
artış göstermiştir. Devlet katkısı, göreli olarak çok daha hızlı artmaktadır.
Hangi açıdan ele alınırsa alınsın, veriler, tartışmaya yer vermeyecek bir biçimde
Avrupa Birliğinde sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların ve devlet katkısının
düzenli olarak artmakta olduğunu ve bunun Avrupa sosyal güvenlik modelinin
ayırt edici yanı olduğunu göstermektedir.
Sosyal güvenlik reformu
sonucunda sosyal güvenliğe halen yapılmakta olan devlet katkısı azalacaktır.
SSK bütçesine devlet katkısı, son dört yılda, yani, bu hükümet zamanında
ortalama yüzde 20 civarına ulaştı. Bağ-Kur ve Emekli Sandığı için bu oran daha
da yüksektir. Avrupa Birliği standartlarının çok altında olmasına rağmen, bu
katkılar açık ve karadelik olarak tanımlanmaktadır. Tasarı yasalaştığında
sosyal güvenlik kesintilerinin ücret ve maaşlara oranı, yüzde 42,5 ile yüzde
46,5 arasında değişecektir. Bu oranın sadece yüzde 6'sı, yüzde 5'i emeklilik,
yüzde 1'i işsizlik olmak üzere, devlet katkısı olarak karşılanacak ve sonuçta
devletin sosyal güvenlik finansmanı için payı mevcut duruma göre önemli ölçüde
gerileyecektir. Genel sağlık sigortasında sigortalılardan katkı payı
alınmasının öngörülmesi nedeniyle, devlet katkısı bu seviyenin de altına
inecektir. Bu durum oldukça nettir. Bu tasarı yasalaşırsa sosyal güvenliğe
devlet katkısı daha da azalacak, sosyal güvenlik bireyselleşecek, sosyal
güvenlik sistemimiz Avrupa sosyal modelinden iyice uzaklaşarak, parası olmayanı
ezen, acımasız bir sisteme dönüşecektir. AK Parti Hükümetinin Türk Halkının
başına ördüğü çorap işte budur.
Bu kanun tasarısının
yasalaşacağını zannediyorum. IMF'ye hayırlı olsun diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Başka grup adına
söz istemi?.. Yok.
Kişisel söz istemleri:
Uşak Milletvekili Sayın Alim Tunç.
Buyurun Sayın Tunç. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1139 sayılı yasa hakkında şahsım adına söz
almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün
burada tarihî bir an yaşamaktayız. Yıllarca hep parti programlarına, belki
hükümet programlarına alınmış; ancak, bir türlü hayata geçirilemeyen bir
kanunu, burada bugün, parti programımıza uygun ve her vatandaşımızı birinci
sınıf vatandaş olarak görecek bir sosyal güvenlik reformunu birlikte çıkarmanın
mutluluğunu yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu
konuda söylenecek çok söz var; ama, ben bu, reform olması nedeniyle ve bütün
parçalı bulutlu olan sosyal güvenliği tek çatı altında toplayan ve herkesi
birinci sınıf vatandaş yapan bu kanunun bir örneğini vererek konuşmamı
sürdürmek istiyorum.
Daha önce, çalışanlara,
emzirme yardımı, evlenme yardımı ve cenaze yardımı olarak verilen, işte,
Bağ-Kurda var SSK'da yok; Emekli
Sandığında var Bağ-Kurda yok gibi, bu konudaki son düzenlemeyi sizlere örnek
olarak sunmak istiyorum. Şu an için emzirme yardımı, daha önce SSK'da sadece
bir defa 50 YTL olarak verilmekteydi, Bağ-Kurda ve Emekli Sandığında yoktu.
Yeni düzenlemeyle altı ay süreyle 177 YTL şu an için, yani asgarî ücretin üçte
1'i olarak altı ay boyunca emzirme yardımı yeni düzenlemeyle gelecektir. Bu,
gerçekten önemli bir sosyal devlet yardımıdır.
Yine, evlenme yardımı, SSK'da iki yıllık
yetim aylığı tutarı kız çocuklar için sadece veriliyordu, Bağ-Kurda yoktu ve
Emekli Sandığında da sadece bir yıllık yetim, dul aylığı tutarı veriliyordu;
kız çocuğa, dul eşe, anneye veriliyordu. Yeni düzenlemeyle, bir yıllık yetim,
dul aylığı tutarı, kız, erkek çocuk ve dul eşe verilecek. Yani, belirli bir
standart getirildi ve herkese verilerek, yine, sosyal devlet anlayışı burada
gerçekleşti.
Cenaze yardımı; SSK'da
213 YTL, Bağ-Kurda 186 YTL, Emekli Sandığında da 810 YTL idi. Şu anda, yeni
düzenlemeyle, bu, hepsinde, sosyal güvenliği olan herkese 1 593 YTL olarak
yapılmıştır ve sosyal devlet olmanın gereği, bu örneklerde de görüleceği gibi,
yeni düzenlemeyle, gerçekten, çalışma hayatında, sosyal güvenlik alanında bir
reform yapılmıştır.
Bütün vatandaşlarımıza
hayırlı olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu kanunu çıkaran, 22 nci
Dönem milletvekillerine de yürekten teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çorum
Milletvekili Agâh Kafkas. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kafkas.
Sizin de süreniz 5
dakika.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının
üçüncü bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
emeklilik yaşı, kamuoyunda, bazı çevreler tarafından, 68'e çıkarılıyor gibi
lanse edilmeye çalışılmaktadır. Oysaki, bu yasada, şu anda mevcut çalışanların
mevcut hakları korunmaktadır ve herhangi bir yaş artışından etkilenmeleri söz
konusu değildir.
2035 yılına kadar
emeklilik yaşı değişmemektedir. 2036'dan itibaren her yıl kadın ve erkeklerde
1'er yaş ilave edilerek, 2048 yılında 65 yaşına çıkarılmaktadır. Yani, 2048'de
-kadın ve erkeklerde- 65 yaşına çıkacak insanlarda, bundan sonraki çalışma
yaşamına başlayacak insanlarla alakalıdır.
Bugün Batı'daki çalışma
yaşına baktığımız zaman, hâlâ, neredeyse, hemen hemen, Batı ülkelerinde, 65
sınırı Batı ülkelerinin tamamında uygulanmaktadır ve 68 yaşına çıkarma
gayretleri sürdürülmektedir. Ülkemizdeki gelişmişlik oranına baktığınız zaman
da, yaşamda kalma, yaşam süresinin her geçen gün biraz daha uzadığı ve ülkenin
refah payının artmasıyla -dikkat edildiği takdirde- bunun makul ve kabul
edilebilir olduğu sosyal taraflarca da ifade edilmektedir.
Prim ödeme gün sayıları
da, bildiğiniz gibi, 9 000 gün. Emekli Sandığında ve Bağ-Kurda yirmibeş tam
hizmet yılı olduğu için 9 000 gündür. SSK'daki 7 000 işgünü, yine, mevcut
uygulamada, 2007'ye kadar, hiç kimsede, 2007'ye kadar 7 000 işgününden fazla
olmayacaktır. 2007'den itibaren yirmi yıllık süre içerisinde, her yıl 100 gün
artarak, kademeli yirmi yılda bu geçiş sağlanacaktır ve bunların da ülke
gerçekleriyle örtüştüğünü ifade etmek durumundayız. Yani, birilerinin çıkıp,
yarın sabah bu yaş ve prim ödeme gün sayısının artıyor olduğunu söylemesi
gerçeklerle örtüşmemektedir. Bunu ifade etmek istiyorum ve saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, soru-yanıt
bölümüne geçiyoruz.
Süresi 15 dakikadır.
İlk soru, Sayın Muhsin
Koçyiğit, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma bir soru
sormak istiyorum.
Sayın Bakanım, köy
korucularına silah veriyoruz -görev yapmaları için- yeşilkart verildi, bir de
bütçeden maaş ödüyoruz; fakat, bunların, sosyal sigorta mevzuatı kapsamında
olmadıkları için emekli olma hakları yok. Görüşülmekte olan bu yasa tasarısının
kapsamına köy korucularını alarak, onlara emekli olma hakkını vermeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Ersönmez
Yarbay, Ankara Milletvekili, soru sorma sırası sizde.
ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben Sayın Bakanıma şu konuyu sormak
istiyorum: Türkiye'de üç önemli erk var; yasama, yürütme, yargı. Şimdi, 43 üncü
maddede, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve
Başbakanlık deniyor. Burada yasama var, yürütme var -Cumhurbaşkanı yürütmenin
başıdır, Başbakan yürütmenin bir parçasıdır- pekala, Anayasa Mahkemesi Başkanı
veyahut da Yargıtay Başkanı nerede, bu ayak niçin eksik? Birinci soru bu; yargı nerede?
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Milletvekilleri nerede?!
ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara)
- İkinci soru: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı var, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri yok; yani, Sayın Başkan sadece kendisinden mi ibarettir?
Üçüncü soru şu:
Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık gibi
görevlerin bu kanun kapsamı dışında tutulması adalete uygun mudur? Bu makamlar
aylıkları farklı olduğu için mi toplumda saygındırlar?
Bir diğer soru da şu: Bu
kanun 386 sayfa. 6 Nisanda; yani, bundan onbeş gün önce basılmış,
milletvekillerine dağıtılmış, milletvekillerine onbeş gün önce dağıtılmış.
Tabiî, biz, onbeş gündür, son onbeş gündür temel yasaları görüşüyoruz. Bu temel
yasaları görüşürken, bu kanunu kaç milletvekilimizin okuma imkânı oldu? Daha
doğrusu okuyabilmişler midir onbeş gün içerisinde, bu kadar, 386 sayfalık
kanunu? Bir de onu sormak istiyorum. Yani, insan olarak, bu Meclisin bu yoğun
çalışması, temposu içerisinde, 386 sayfalık bir kanun, onbeş gün içerisinde
okunup tartışılabilir mi ve bu kadar bir süre bu kanunun müzakeresi için
yeterli midir?
Arz ediyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Aynı şeyleri biz söyledik, dinleyen olmadı!
BAŞKAN - Soru sorma
sırası, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık'ta.
Buyurun Sayın Işık.
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Bakanım, sevk zincirinde ilk müracaattan sonra seçimlik tercih hakkı var
mıdır, yoksa mecburî silsile mi takip edilecek? Bununla ilgili bir yanlış
anlaşılma var zannedersem.
Son olarak, acil ve ağır
hallerde müracaatta sevk zinciri aranacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Başka soru
sormak isteyen yok.
Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim. Arkadaşlarıma
da çok teşekkür ediyorum.
Sondan başlayalım, Sayın
Işık'tan. Acil ve ağır hallerde sevk zincirine uyma mecburiyeti yok
tasarımızda. Sevk zincirinden sonra ikinci basamak tedavi kurumlarına gitmesi
gerekiyorsa, orada, hem hastane hem de hekim seçme konusunda sigortalımızın
hakkı var. Bunu ifade edeyim.
Sayın Ersönmez Yarbay
arkadaşımız, tasarı kapsamlı tartışılma imkânı oldu, olmadı noktasında
görüşleri var.
Bunu, konuşmalarımızda
izah etmeye çalıştık. Hem Parlamentonun gündemine geldiği tarih itibariyle hem
kamuoyunun gündemine gelmesi itibariyle, yeterince tartışma ortamının
hazırlandığı kanaatindeyiz. Komisyonlarda, alt komisyon kurulmak suretiyle bu
tasarı yeterince incelemeye açılmıştır. Bunun dışında, Cumhurbaşkanı, Başbakan,
Meclis Başkanı, diğer Parlamento veyahut da diğer sosyal güvenlik
uygulamalarında da istisna tutulmuş makamlardır. Bu, tabiî, Parlamentonun
takdirine tabi bir konudur.
Köy koruculuğuyla ilgili
bazı düzenlemeler oldu; ama, İçişleri Bakanlığımızın, yine, köy korucularımızın
durumuna ilişkin bir çalışması söz konusu. O bittiği zaman, sosyal güvenlikle
ne derece ilgilendiririz ilgilendirmeyiz, o konuda bir karar vereceğiz.
Diğer sorular olursa,
onları da veyahut da cevaplayamadıklarımı yazılı arz edeceğim.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN - Üçüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra,
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
43 üncü maddeyi
başlığıyla birlikte okuyun.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Kamu Görevlilerine
İlişkin Hükümler
Cumhurbaşkanlığı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bu-lunanların
aylıkları
MADDE 43-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Aynı şekilde,
başlıklarını okuyun maddelerin; devam edin.
Bazı kamu görevlilerine
yaşlılık aylığı bağlanacak haller
MADDE 44-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Kanunları gereğince
görevden uzaklaştırılanlar, tutuklananlar veya görevine son verilenle-rin
sigortalılıkları ve primleri
MADDE 45-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Bazı kamu görevlilerinin
prime esas kazançları ve prime esas kazanç üst sınırı
MADDE 46-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde 1 önerge var; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 46
ncı maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinin "Ancak yurt dışında
geçici ya da sürekli göreve gönderilen kamu görevlilerinin prime esas kazancı
olarak, Türkiye'deki emsali kadrodaki sigortalının prime esas kazancı ile
yurtdışında görevlendirme öncesindeki görevlerinin prime esas kazancından
yüksek olanı esas alınır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Recep
Koral |
Nusret
Bayraktar |
Mehmet
Atilla Maraş |
|
İstanbul |
İstanbul |
Şanlıurfa |
|
Adem
Baştürk |
|
Şerif
Birinç |
|
Kayseri |
|
Bursa |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Takdire arz ediyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşmak mı istersiniz önergeyle ilgili?
RECEP KORAL (İstanbul) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahipleri
gerekçenin okunmasını istiyor.
Gerekçeyi okuyun:
Gerekçe:
Yurt dışında geçici veya
sürekli görevle gönderilen kişinin, daha düşük prime esas kazanca konu olacak
bir görevle yurt dışına gönderilmesi halinde, kişinin mağduriyetini önlemek
amacıyla hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Vazife malûllüğü, harp
malûllüğü ile harp malûllerine verilecek malûllük zammı ve vazife malûllerine
verilecek sürekli iş göremezlik geliri karşılığı
MADDE 47-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Kamu görevlilerinin
emekliye sevk onayları
MADDE 48-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
İtibarî hizmet süreleri
ve itibarî hizmet süresi primi
MADDE 49-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
ALTINCI BÖLÜM
İsteğe Bağlı Sigorta
Hükümleri
İsteğe bağlı sigorta ve
şartları
MADDE 50-
BAŞKAN - Komisyonun bir
düzeltme talebi var. Talebinizi, düzeltme isteminizi formüle ettiniz mi?
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, burada "isteğe bağlı
sigortalı olabilmek için Türkiye'de yasal olarak ikamet…"
"edenlerden" değil de "edenlerde" diye düzeltilmesi.
Bir de (d) fıkrasının
son… "şarttır"ın kaldırılıp "şartları aranır" diye
eklenmesini arz ediyoruz.
BAŞKAN - Sizin düzeltme
istemleriniz doğrultusunda gerekli notlar alındı; onlar düzeltme, redaksiyon
sırasında kullanılacak.
Bu doğrultuda, bu
düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
İsteğe bağlı sigorta
başlangıcı ve sona ermesi
MADDE 51-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Devam edin.
İsteğe bağlı sigorta
primleri ve ödenmesi
MADDE 52-
BAŞKAN - Maddeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
YEDİNCİ BÖLÜM
Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta
Kollarına
İlişkin Ortak Hükümler
Sigortalılık hallerinin
birleşmesi
MADDE 53-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 53
üncü maddesine son fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Recep Koral Nusret Bayraktar Şerif Birinç
İstanbul İstanbul Bursa
Adem Baştürk Mehmet Atilla Maraş
Kayseri Şanlıurfa
"Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi
olarak çalışmış olanların aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı
sayıldığı tarihten geriye doğru en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık
hali esas alınır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergeniz
hakkında konuşmak ister misiniz; yoksa, gerekçeyi mi okutayım?
RECEP KORAL (İstanbul) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kendi adına ve hesabına
çalışan sigortalılar ile hizmet akdine tabi çalışan sigortalılara ilişkin
yükümlülükler ile bazı geçiş hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tasarının 4
üncü maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinden hangisine tabi çalıştığının
tespitini sağlamak amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Aylık ve gelirlerin
birleşmesi
MADDE 54.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Gelir ve aylıkların
düzeltilmesi, yükseltilmesi, ödenmesi ve yoklama işlemleri
MADDE 55.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Gelir ve aylık
bağlanmayacak haller
MADDE 56.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Yaş
MADDE 57.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Sosyal Sigorta Yüksek
Sağlık Kurulu
MADDE 58.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Kurumun denetleme ve
kontrol yetkisi
MADDE 59.-
BAŞKAN - Komisyonun
burada da bir talebi var; o talebi alalım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, beşinci fıkrada
"müşavirce" kelimesi yerine "müşavirlerce" kelimesinin
konulmasını; ayrıca "ve" kelimesinden önce bir virgül konularak
"ve" kelimesinin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Arz ederim.
BAŞKAN - Bu düzeltme
isteminiz not edildi.
Bu düzeltmeyle birlikte,
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Üçüncü bölüm üzerindeki
görüşmeleri de tamamladık.
Şimdi, dördüncü bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Bu bölüm 60 ilâ 78 inci
maddeleri kapsamaktadır. Yani, daha önce, başlangıçta Sayın Koçyiğit soru
sormuştu 68 inci maddeyle ilgili; şimdi, burada sorabilir o soruyu; yeri geldi.
Dördüncü bölüm üzerinde
söz isteyenleri size sunacağım:
Gruplar adına; Anavatan
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl.
Kişisel söz istemleri:
Uşak Milletvekili Alim Tunç, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, Gaziantep
Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay.
Kişisel söz istemleri
arasında Ömer Abuşoğlu ile Süleyman Sarıbaş'ın söz talepleri aynı anda olduğu
için, eğer kendilerine söz sırası gelirse, aralarında kura çekeceğiz.
Şimdi, gruplar adına ilk
söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Züheyir
Amber'de.
Buyurun. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA ZÜHEYİR AMBER (Hatay) - Değerli milletvekili arkadaşlarım, görüşülmekte
olan 1139 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının
dördüncü bölümünde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım;
konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasanın "Sosyal
güvenlik hakları" başlıklı onuncu bölümünün 60 ıncı maddesinde
"herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak
gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar" denilmektedir. Anayasada tarif
edilen bu haklar, aynı zamanda bir insan hakkıdır. Sosyal güvenlik, modernleşme
sürecinde toplumsal dayanışmanın kurumsallaşmış adıdır. Bu nedenle, ekonomik
izahı ne olursa olsun, yapılacak reformun birincil amacı toplumun katmanları
arasındaki dayanışmayı sağlayacak şekilde düzenlenmesidir.
Anavatan Partisi olarak
bizim için denge, sosyal devlet ile ekonomik istikrar arasındaki dengedir ki,
hükümet tasarısı, maalesef, bu dengeyi önemsememiştir. Bir yandan, yanlış da
olsa, aile hekimliği kanununu çıkartıp, daha sonra, 12 Eylül rejiminin Mecburî
Hizmet Kanununu hortlatmak, diğer yandan, özelleştirmeci gibi davranırken özel
şahısların yaptığı hastanelerin devlet tarafından kiralanmasına yönelik
devletleştirmeci kanun çıkarmak hükümetin güvenilirliğini kaybetmesine neden
olmuştur. Büyük reformlar yapmanın olmazsa olmaz şartı ise kamuoyunun
güvenidir.
Kanun tasarısının ilgili
maddelerinde görüleceği üzere, esnaf ve muhtarlarımız ve onların bakmakla
yükümlü oldukları yakınları, herhangi bir nedenden dolayı primlerini veya
borçlarını yatırmadıkları takdirde, herhangi bir sağlık ödeneği veya sağlık
hizmeti alamayacaklardır. Oysa, Anayasamızda da belirtildiği gibi, devlet,
vatandaşına sağlık, eğitim hizmetini eşit şekilde sağlamak zorundadır.
Kanun tasarısının
malullük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartlarına baktığımızda
"malullük, en az on yıldan beri sigortalı olup, toplam olarak 1 800 gün
veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar
için ise beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 günlük malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması gerekmektedir"
deniyor.
Değerli arkadaşlar,
malullük, isteğe bağlı bir olgu değildir. Malul olan bir kimse yukarıdaki
şartları yerine getiremediyse ortada kalacaktır. Oysaki, devletin aslî
görevlerinden biri sağlıktır. Üstelik, malul olan kimse bir de bakıma muhtaç
olacaktır. İlgili bu madde, günün şartı aranmaksızın, malul olan ve bunu, sağlık hizmeti sunan devlet kuruluşlarından
belgeleyen kimsenin malullük aylığının, öncelik tanınarak bağlanması yönünde
tekrar düzenlenmelidir.
Bir de, malul olma
oranından bahsetmek istiyorum. Gelişmiş ülkelerde çalışanın, çalışma ortamında
parmağına dahi bir şey olsa, tedavisinin ardından psikolojik tedavi hizmeti
verilmekteyken, yüzde 60 malullük oranı bizim Türkiye'de çok yüksektir. Bu
oranın yüzde 40-50 seviyelerine çekilmesinin gerektiğini burada özellikle
vurgulamak istiyorum. Ayrıca, maluliyete sebep verecek koşullar, tüm
işkollarındaki yerlerde, iş sağlığı ve çalışan güvenliği olarak yeniden düzenlenmeli,
tüm çalışanlarımızın sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalıştırılmaları
sağlanmalıdır.
Yaşlılık sigortasından
sağlanan haklar ve yararlanma şartlarına baktığımızda, hem Avrupa Birliği ve
gelişmiş ülkelerin çalışma koşullarını sağlayamıyorsunuz hem bu zor şartlar
altında çalışanların prim gün sayısını artırıyorsunuz. Bugün, Türkiye
koşullarında, bir işçinin -kamu kesimi hariç- 9 000 gün sigortalı çalışması
ancak mucizeyle gerçekleştirilebilir.
Devletin, istihdamın
azaltılması yönünde ciddî bir rolü vardır. Açık olan bir pozisyona 20 yaşındaki
bir kişiyi yerleştirdiğinizde, o pozisyon kırksekiz yıl dolu olacaktır. Yabancı
yatırımcıların, ülkemizde, yeni, istihdam yaratıcı yatırım yapmayıp, mevcut
olan yatırımları; yani, mevcut istihdamları satın aldıkları bir gerçektir.
Yerli yatırımcılarımızın ise, yüksek prim ve maliyetlerden dolayı yatırımlardan
çekindikleri ortadadır. Bu şartlar altında, mevcut olan işsizlik rakamı bir çığ
gibi büyüyecek, hatta, korkarım ki, bir sosyal patlama yaratacaktır. IMF'nin
dayatmasıyla, çıkarılması zorunlu olan bu yasanın, böyle, alelacele, altyapısı
hazırlanmadan, ülke gerçekleri gözetilmeden Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirilmesi son derece sakıncalı ve üzücüdür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasayı okuyan her vatandaşımız, bu yasa yürürlüğe girdikten
sonra, 2016 yılında, yani, on sene sonra, mevcut emekli aylığı bağlama oranının
yüzde 75'ten yüzde 50'ye düştüğünü görecektir. Bu kanunun amacının,
çalışanların mevcut sistemdeki haklarını geriye götürerek daraltmak,
yükümlülüklerini ağırlaştırmak ve böylece, sistemin açıklarını kapatmak olduğu
açıktır. Sistemdeki açığı emekli aylıklarını düşürerek sağlamak yoluna
gidilmesi, Türkiye gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Emekli aylıkları zaten büyük
ölçüde yoksulluk sınırının altındadır. Hatta, Toplu Konut İdaresinin "alt
gelir grubu" diye tanımladığı aylık 600 YTL gelirin dahi altındadır. Bugün
için 442 YTL emekli aylığı alan asgarî ücret emeklisi bir işçinin aylığı daha
da aşağı düşecektir; yani, alım gücü daha da zayıflayacaktır. Yıllarca çalışıp
ülke kalkınmasına katkıda bulunanların, emekli olduktan sonra, emekli olduğu
tarihteki düşük bir aylık bağlama oranına mahkûm edilmeleri, hem sosyal devlet
hem de adalet ilkesine aykırıdır.
Yine, bu yasayla, emekli
olduktan sonra ek bir işte çalışanlara güçlükler getirilmektedir. Zaten
yoksulluk sınırının altında olan emekli aylıkları yetmediği için
vatandaşlarımız ek bir işte çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. Yaşlılık
aylıkları kesildiği takdirde, evine, çocuklarına ek bir maddî imkânı sağlamak
için çalışan emeklilerimiz, zaten asgarî ücretin de altında çalışmaktadırlar.
Eğer, yasada bu öngörülecekse, emekli maaşlarına asgarî ücret oranında zam
yaparak, emekli vatandaşlarımızın ek bir işe ihtiyaç duymamalarını
sağlamalıyız. Bunun özellikle dikkate alınmasını istirham ediyorum; hatta,
bununla ilgili bir önerge de verirseniz, çok daha iyi olur diye düşünüyorum.
Konuşmamı bu şekilde
tamamladıktan sonra, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Züheyir
Amber süresini aşmadı. Bu disiplinli, bilinçli davranışından dolayı teşekkür
ediyoruz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sayın Başkan, ben kullanayım artan süreyi, öyle bir usul varsa.
BAŞKAN - Efendim...
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Artan süreyi kullanabiliriz.
BAŞKAN - İçtüzüğe göre, o
konuşma süresi Sayın Amber'e ait, başka kimseyle paylaşamaz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Grup adına olduğu için…
BAŞKAN - Ama, o, kendi
süresi içinde kaldı, süreyi aşmadı, etkin ve verimli bir Parlamento çalışması
yapabilmemizle ilgili örnek bir davranış ortaya koydu; onu vurguladım ben.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) -
Sayın Başkan, hükümetin acelesi var; yardımcı olmak istiyoruz!
BAŞKAN - Kişisel söz istemlerini sunuyoruz.
Alim Tunç, Uşak
Milletvekili; buyurun.
Süreniz 5 dakika Alim
Bey.
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, 1139 sıra sayılı yasa tasarısı hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, genel
sağlık sigortası bu yasayla yürürlüğe girecek ve bütün vatandaşlarımız -her
zaman söylediğim gibi, zenci, beyaz, sarı ırk gibi kavramlar ortadan kalkacak-
birinci sınıf vatandaş ve birinci sınıf sağlık hizmeti alan vatandaşlar olacak.
Tabiî ki, sağlık hizmetini veren arkadaşlarımız da, sağlık personelimiz de,
hepsi, birinci sınıf, işini bilen, bu işten zevk alan ve sıkıntıları ortadan
kalkan sağlık çalışanları haline gelecek.
Değerli arkadaşlar, bu
yasa tasarısı ne getiriyor veya nasıl bir kolaylık sağlanacak; bir vatandaş,
bundan sonra, direkt olarak aile hekimine gidebilecek, direkt olarak hastaneye
de gidebilecek, direkt olarak özel sektöre de gidebilecek, ancak, sözleşmeli
olanlarla bunu sağlayabilecek. Aile hekimine gidip, bütün ihtiyaçlarını,
muayenesini olabilecek. Gerekirse, aile hekimi, ona, uzman hekimden randevu
alacak, hastaneye gidecek, ameliyatını olacak ya da tedavisini olacak ve hiçbir
ücret ödemeyecek ve yıllardır sağlık çalışanlarında ve vatandaşlarımızda bir
yara olan hekim ile hasta arasındaki para ilişkisi bu kanunla son bulacak ve
böylelikle sık sık hekimlerimize atılan… Ya da vatandaşlarımızın zorla vermek zorunda
olduğu para ilişkisi ortadan kalkmış olacak.
Değerli arkadaşlar, burada,
bugün olduğu gibi, sadece, belki, katkı payı olarak ilaçta katkı payı alınacak,
yüzde 10 ya da yüzde 20 çalışanlardan ya da emekli olanlardan. Bir de, eğer,
sözleşmeli ya da sevk zincirine uyulmadığı takdirde, buna uymayan kişilerden de
bir fark alınacak; ama, normal şartlarda genel sağlık sigortası uygulamalarında
aile hekimine gittikten sonra, randevulu bir şekilde tedavisini olduktan sonra,
hiçbir ücret ödemeden muayenelerini, tedavilerini olabilecekler.
Değerli arkadaşlar, yine,
bu genel sağlık sigortasıyla, ilk defa, her doğan vatandaşımız, her doğan
çocuğumuz sigortalı doğacak, 18 yaşına kadar, hiçbir şekilde, ne olursa olsun,
mutlaka sağlık sigortasını kazanmış olacak. Zaten, bütün vatandaşlarımız kapsam
içine alınacak. Ödemelerde, ancak estetik ameliyatlar dışında hiçbir şekilde
ücret ödeme durumu söz konusu olmayacak. Vatansızlar, hatta, bir yıl Türkiye,
ülke içinde kalan kişiler dahi, genel sağlık sigortası kapsamı içine dahil
edilecekler.
Değerli arkadaşlar, bugün
için, genel sağlık sigortasıyla birlikte aile hekimliği hizmetleri, bugün için
pilot bölge olarak Düzce'de ve 10 ilimizde de, inşallah, ikinci dönem
başlayacak ve ülkemizdeki yıllardır biriken sağlık sorunlarını bir bir ortadan
kaldıracağız.
Sağlık sigortasında,
genel sağlık sigortasında, ücreti, yani zenginliği olan kişiler, primi yatırma
gücünde olan kişiler primlerini yatıracak, yatıramayanlarınki de devlet
tarafından yatırılacak. Böylelikle, kapsam dışında olacak hiç kimse kalmayacak.
Değerli arkadaşlar, genel
sağlık sigortası, özellikle koruyucu sağlık sistemine önem verecek. Koruyucu
sağlık, aşılamalar, bebek takibi, gebe takibi ve insanların hastalanmadan önce
korunmasını… Ve böylelikle, hasta olduklarında tedavi maliyetleri, işgücü
kayıpları çok fazla olacağından dolayı, koruyucu sağlık sistemine önem vererek,
bunlar birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak verilecektir.
Biz, bu kanun tasarısı
geldiğinde, muhalefet ya da birtakım sivil toplum kuruluşları hep bunu söyledi:
"Bu kanunla koruyucu sağlık hizmetleri yapılmayacak, önem verilmeyecek ve
sağlık özelleştirilecek, bu, vatandaşın aleyhine olacak…" Yok böyle bir
şey. Bu kanunla, koruyucu sağlık sistemi daha güçlü hale gelecek ve böylelikle,
bu sistemin finansmanı, tedavi hizmetlerine giden ve yıllarca çok pahalıya,
bize, mal olan buradaki tedavi maliyetlerinden artıracağımız ücretlerle,
koruyucu sağlık sistemine çok daha fazla imkân sağlanacaktır.
Değerli arkadaşlar, yine,
bu genel sağlık sigortasıyla birlikte, yurt dışında tedavi ve tüp bebek gibi,
bugüne kadar hiç anılmayan ve bizim hükümetimiz döneminde gündeme getirilen ve
şu anda bazı sosyal güvenlikte karşılanan, ama, herkesi içine almayan bu tür
uygulamalar da genel sağlık sigortası içinde mutlaka olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu ve
buna benzer, sağlıkta gerçekten bir reform oluşturan genel sağlık sigortası ve
aile hekimliğini de kapsayan bu yasa ülkemize, vatandaşlarımıza hayırlı, uğurlu
olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz
isteminde bulunan Cevdet Erdöl, Trabzon Milletvekili?..
CEVDET ERDÖL (Trabzon) -
Sayın Başkanım, benim söyleyeceklerimi Alim Bey söyledi; ben vazgeçiyorum
konuşmaktan.
BAŞKAN - Peki.
Ömer Abuşoğlu…
Buyurun Sayın Abuşoğlu.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bölüm üzerinde kişisel söz hakkımı
kullanmak üzere huzurlarınızdayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, gecenin uzun bir
saatinde sosyal sigortalar ve sağlık sigortası gibi çok teknik birtakım
tarafları olan bir konuyu ne ölçüde yeterince tartışıyoruz… Hele, İktidar
Partisinin bu kanunu görüşmek üzere, temel kanun, temel yasa çerçevesi
içerisinde bu kanunu görüştürmesi de meselenin ayrıca bir acıklı tarafı.
Bu kanuna, muhalefet,
yeteri kadar, belli ölçüde, itiraz noktalarını, bu kanunun eksik taraflarını
yeteri kadar dile getiriyor. Muhalefete söz vermiyorsunuz veya muhalefetin
sözlerine kulak da asmıyorsunuz. Buna alıştık artık; ama, hiçbir şey değil,
kendi milletvekillerinizin, kendi komisyon üyelerinizin söylediklerine kulak
verin.
Şu kanun metni hepinizin
elinde var. Burada, İktidar Partisine mensup bir komisyon üyesinin bu kanuna
yazdığı 7 maddelik bir muhalefet şerhi var. Ne diyor bu muhalefet şerhlerinin
başında: "Serbest çalışanlar, kendi nam ve hesabına çalışanların
sigortalılığında bu kanunun getirdiği birtakım olumsuz hükümler var; ayrıca,
ihaleli ve özel bina inşaatlarıyla kendi evini yapan, inşaatlarda çalışanların
durumlarıyla ilgili açıklığa kavuşturulması gereken ve yeniden ele alınması
gereken birtakım hükümler var." Tarımsal faaliyetin, tarım işçisi olarak
çalışanlar ile kendi tarlasını süren arasında ortaya çıkardığı bir ayırım var,
hele toplumumuzun genel yapısına ve geleneksel aile yapımıza uygun olmayan bir
hüküm var ki, bunu bu haliyle kabul etmemiz mümkün değil. Bunu özellikle
belirtmek istiyorum.
25 yaşını geçmiş ve evli
olmayan kız çocuklarının anne babasının bakım yükümlülüğünden çıkarılması...
Bu, kabul edilemeyecek bir husustur. Evlenmemiş; fakat, 25 yaşını geçmiş. Anne
babasının bakım yükümlülüğü altından çıkarınca bunu, eğer çalışmıyorsa, ev
kızıysa ne yapacak bu, kime tedavi olacak, tedavi olmak için kimin kapısını
çalacak?! Buna benzer birtakım, tasarının, eksiklikleri var.
Yine aynı şekilde devam
ediyor. Bunlar benim kendi uydurduğum şeyler değil, bizzat İktidar Partisi
milletvekili, komisyon üyesi milletvekilinin itiraz noktaları, muhalefet
şerhleri. Şunu açıklıkla söyleyeyim ki, bu kanun, elbette, bir reform
hüviyetini taşıyor, taşıması gerekir en azından. Ben 69-74 yılları arasında
yüksek tahsilimi yaparken, bize, derste, hocalarımız, sosyal güvenlik
kurumlarının bir şemsiye altında toplanması gerektiğini söylerlerdi ve bunun üzerinden
yaklaşık otuzbeş yıl geçti. otuzbeş yıl içerisinde ancak gerçekleştirilen bir
reform; ama, böyle bir reform, bu kadar gecikmiş bir reform, bu haliyle Millet
Meclisinin karşısına gelmemesi gerekirdi. Daha içi dolu, daha derli toplu,
toplumun tamamını, tüm kesimlerini kapsayacak ve yasalaştıktan, uygulamaya
konduktan sonra, şurası da eksik kalmış, burası da yanlış olmuş denilebilecek
herhangi bir hükmünün veya herhangi bir yetersizliğinin doldurularak çıkarılması
gerekirdi. Bu yönüyle, yasalaşması halinde, reform olmaktan uzak, sadece sosyal
sigortalar ve sağlık sigortasıyla ilgili yeni bir düzenleme olarak algılanır;
ama, hiçbir zaman, bunun, kesinlikle, kesin olarak, reform olarak algılanması
mümkün değildir.
Şunu gönlümüz temenni
etmiyor, ama, bu kanunu, yarın düzenleyecek, bu kanunun eksikliklerini
düzenlemeyi vaat ederek bir siyasî parti iktidara gelebilecektir. Eğer, bu
kanunun eksiklikleri yeteri kadar incelenir ve önümüzdeki seçimde -ister erken
seçim olsun, ister normal zamanda yapılacak bir seçim olsun- sadece bu kanunun
eksikliklerini dile getirse bir siyasî parti, iktidara gelmesine yeteri kadar,
burada, elinde malzeme olacaktır. O bakımdan, bu ölçüde…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
İktidara mı geleceksiniz?!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Mesele, Anavatan Partisinin iktidara gelmiş olması veya gelmemesi değil…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkan.
…otuzbeş yıllık bir süre
içerisinde, bu Meclis, gerçekten bir reform yapmak istiyorsa, tüm şartlarını
-eskiler "efradını cami, ağyarını mani" derler- tüm efradını cami,
ağyarını mâni bir reform tasarısının burada görüşülmesi gerekirdi. Bu yönüyle
tasarının eksik olduğunu ve bir reform niteliği taşımadığını ifade ediyor;
hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Soru-yanıt
bölümüne geldik.
Süre 15 dakika.
İlk soru, Mevlüt Akgün…
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) -
Anayasanın 86 ncı maddesi "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek,
yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir" hükmünü havidir.
Anayasanın amir hükmü ve
geçmişte Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda, milletvekillerinin
emeklilik hakları konusunda bir yasal boşluk vardır, böyle bir düzenlemeye
ihtiyaç vardır. Ancak, yasa tasarısına baktığımız zaman, bizzat Meclisin
seçtiği, milletvekillerinin seçtiği Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı
kurum olarak düzenlenmiş; ancak, milletvekilleri bu yasa tasarısında yer
almamaktadır. Hem Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı hem de Anayasaya
aykırı...
Milletvekilleri sahipsiz
midir, yoksa, bu yasa tasarısında, mesela, 43 üncü maddeyi geri çekip, bu
konuda milletvekillerinin hukukî durumunu Anayasaya uygun olarak düzenlemeye ihtiyaç
var mıdır? Birinci sorum bu.
İkinci sorum: 20 nci
Döneme kadar emekli olamayan milletvekillerine ödenen "temsil
tazminatı" diye bir kurum vardı, bir müessese vardı. Bunu, sadece, 21 nci
Dönem milletvekilleri alamamaktadır veya bu perişanlığı yaşayan, geçmişte milletvekilliği
yapmış arkadaşlarımız vardır. Bu, Anayasanın eşitlik prensibine aykırı mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Merak etmeyin,
milletvekilleri sahipsiz değildir. Bizi seçen millet bize sahip çıkar, Meclis
de zaten kendisine sahip çıkar.
Dursun Akdemir, Iğdır
Milletvekili; soru sorma sırası sizde; buyurun Sayın Akdemir.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakanıma sorularımı soruyorum.
1- Emekli Sandığı
iştirakçilerinin emekli maaşlarında düşüş olacak mı bu kanunla?
2- Bu tasarıyla, Emekli
Sandığı ve Bağ-Kur iştirakçilerinin emekli ikramiyeleri kalkacak mıdır?
3- Toplam nüfusun ne
kadarının genel sağlık sigortasından faydalanması planlanmaktadır?
4- İstanbul'da bulunan
devlet hastanesi ve üniversite hastanelerine 2006 yılı ocak ayı itibariyle
SSK'dan ödenen fatura miktarları ne kadardır?
5- Genel sağlık
sigortasının finansmanında, Türkiye İş Kurumunda bulunan işsizlik sigorta
ödeneğini -ki, yaklaşık 20 katrilyon liradır- kullanmayı düşünüyor musunuz?
6- Iğdır İlinde bulunan
devlet hastanesine, 2006 yılı ocak ayından itibaren ödenen fatura miktarları ne
kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
sıra sizde.
Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet, bu fatura
miktarlarıyla ilgili soruya, izin verirseniz yazılı cevap vermek istiyorum,
gerek Iğdır gerekse İstanbul'la ilgili.
Genel sağlık sigortasının
kapsamıyla ilgili konuda, çok geniş bir kapsam olduğu, ülkemiz içinde yaşayan
bütün vatandaşların bu kapsam içerisinde bulunduğu, hatta ülkemizde uzun süreli
yaşayan yabancıların, ilticacıların da bu genel sağlık sigortası kapsamı
içerisinde bulunduğu, yasanın kapsamla ilgili maddelerinde açık bir şekilde
ifade edilmektedir.
Emekli aylıklarına
ilişkin konuda ise, bunu birkaç bölümde izah etmem gerekiyor. Bir, bugün emekli
olmuş, emekli vatandaşlarımızın emekli aylıkları, mevcut yasadaki
enstrümanlarla artırılacaktır; yani, enflasyona hedefli bir emekli aylığı
artışı söz konusudur.
Gerçi, Hükümetimiz, iki
üç yıldır bu oranlara bağlı kalmamış, hep bu oranların üzerinde emekli aylığı
artışı yapmıştır. Bu refah payı olarak verdiğimiz miktar, yaklaşık 12 katrilyon
lira civarındadır; yani, eski sisteme bağlı kalsaydık, 12 milyar YTL, eski
birim ifadesiyle, 12 katrilyon lira daha az Bağ-Kur ve SSK emeklisine emekli
aylığında artış vermiş olacaktık; ama, Hükümetimiz bunları az gördüğü için,
bunu daha yüksek oranlarda verdi ve ayrıca şunu da söyleyelim: Zaman zaman bize
soruluyor, emekliler arasındaki aylıklardaki fark giderilecek mi diye. Emekli
Sandığı emeklisi ile Bağ-Kur ve SSK emeklisi arasındaki fark, biz geldiğimizde
yüzde 45 mesabesindeydi, makas; bugün geldiğimiz noktada yüzde 34'e ve hatta
30'a kadar inmiştir. Bu aylıklarda düzenleme yaparken, bu aradaki farkın da
kapanmasına, Hükümet olarak dikkat ediyoruz.
Evet, diğer hususları
yazılı vereceğim. Sadece Sayın Akgün, milletvekilleri sahipsiz midir diye bir
serzenişte bulundu. Böyle bir şeyi, bilmiyorum hangi gerekçeyle, hangi şeyle
söyledi. Biz, milletin oylarıyla Parlamentoya gelmiş insanlarız. Milletimizi,
her halükârda en iyi şekilde temsil etmenin onurunu en iyi şekilde yükseltmek
için burada görev yapıyoruz.
Milletvekillerinin özlük
hakları konusunda, maalesef, bir yanlış yargı vardır. Yani, milletvekiline
hiçbir şey yapmasanız, mevcut durumunu muhafaza etse bile, maalesef, bu
"kıyak" tabiri literatüre girmiştir; ama, Türkiye'de -şunu içtenlikle
söylüyorum- siyaset pahalıdır. Milletvekillerimizin özlük hakları açısından,
özgürce, rahatça görev yapabilecekleri bir imkânın kendilerine tanınması
gerektiğini, ben, her platformda söyledim. Bu inancımı, yine, tekrar, burada da
sizlerle paylaşmak istiyorum. Anayasa değişmiştir; ama, bunun düzenleme yeri…
Milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin yasada, bütün siyasî parti grupları,
Meclis Başkanlığı, Parlamenterler Birliği, kamuoyu önünde açıkça bu hususları
dile getirerek, öyle kaçak göçek değil, bütün açıklığıyla toplumla paylaşarak,
bu, milletimizin gözleri önünde, şeffaf bir şekilde yapılabilir; bunda
çekinecek, gocunacak bir şey yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, dördüncü bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Adıyla maddeyi okuyun.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Genel Sağlık Sigortası
Hükümleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Kapsamdaki Kişiler ve
Tescili
Genel sağlık sigortalısı
sayılanlar
MADDE 60-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde Kabul edilmiştir.
Devam edin.
Genel sağlık
sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili
MADDE 61-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde Kabul edilmiştir.
Devam edin.
Sağlık hizmetleri ve
diğer haklar ile bunlardan yararlanma
MADDE 62-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
İKİNCİ BÖLÜM
Sağlanan Sağlık
Hizmetleri ve Diğer Haklar
Finansmanı sağlanan
sağlık hizmetleri ve süresi
MADDE 63-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının "Finansmanı
sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi" başlıklı 63 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendindeki "kök hücre nakline" ibaresinden sonra gelmek
üzere "ve hücre tedavilerine" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Cevdet Erdöl |
Şükrü Önder |
Hamza Albayrak |
|
|
Trabzon |
Yalova |
Amasya |
|
Ünal Kacır |
Ali Rıza Alaboyun |
Alim Tunç |
|
İstanbul |
Aksaray |
Uşak |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKÂİ ÖZCAN (Ankara) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
sahiplerine soruyorum: Konuşmak mı istiyorlar önergeyle ilgili, gerekçeyi mi
okutalım?
CEVDET ERDÖL (Trabzon) -
Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutalım.
Gerekçeyi okuyun:
Gerekçe:
Tıbbî müdahale ve tedavi
anlamında "kök hücre nakli" ibaresi tek başına yeterli olmayacaktır.
Sağlık hizmeti olarak kök hücre nakli ile hücre tedavisi birlikte düşünülmeli
ve bütünlük içerisinde olmalıdır. Önerge bu gerekçeyle verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Devam edin, okuyun:
Kurumca sağlanmayacak
sağlık hizmetleri
MADDE 64.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin, okuyun:
Yol gideri, gündelik ve
refakatçi giderleri
MADDE 65.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin, okuyun:
Yurt dışında tedavi
MADDE 66-
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde de 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1139
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 66
ncı maddesinin altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Halil Ürün |
Mustafa Ünaldı |
Zülfü Demirbağ |
|
|
Konya |
Konya |
Elazığ |
|
Ergün Dağcıoğlu |
Mehmet Soydan |
Mehmet Sarı |
|
Tokat |
Hatay |
Osmaniye |
"Bu maddenin
uygulanmasında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c ) bendi kapsamında
sigortalı olması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanların daimi olarak
altı aydan fazla süreyle yurt dışında görevlendirilmeleri durumu, sürekli
görevle yurt dışına gönderilme sayılır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Anka-ra) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
sahiplerine soruyorum: Konuşacak mısınız, yoksa, gerekçeyi mi okutalım?
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) - Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçe okunsun.
Gerekçeyi okuyun:
Gerekçe:
Kamu idareleri tarafından
istihdam edilen sigortalıların yurtdışında görevlendirilmeye ilişkin mevzuat
hükümlerinin farklılığı nedeniyle, görevlendirme onayında altı aydan fazla süreyle
görevlendirilen kişilerin uygulamada yaşayabilecekleri sorunları önlemek
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sağlık Hizmetlerinden
Yararlanma Şartları ve Katılım Payı
Sağlık hizmetlerinden
yararlanma şartları
MADDE 67.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Katılım payı alınması
MADDE 68.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Katılım payı alınmayacak
haller, sağlık hizmetleri ve kişiler
MADDE 69-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Hizmet basamakları ve
sevk zinciri
MADDE 70-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Kimlik tespiti ve acil
haller
MADDE 71-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Malî ve Çeşitli Hükümler
Sağlık hizmetlerinin
ödenecek bedellerinin belirlenmesi
MADDE 72-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Sağlık hizmetlerinin
sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi
MADDE 73-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Genel sağlık sigortası
gelirlerinin kullanım amacı, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları için yapı-lan
sağlık harcamaları
MADDE 74-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Doğal afetler veya savaş
hali
MADDE 75-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
İşverenin, genel sağlık
sigortalısının ve üçüncü kişilerin sorumluluğu
MADDE 76-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Sözleşmeli sağlık hizmeti
sunucularının duyurulması ve sağlık hizmet sunucusunu seçme serbestisi
MADDE 77.-
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Devam edin.
Sağlık hizmeti
sunucularının kayıt ve bildirim zorunluluğu ve kontrol yetkisi
MADDE 78.-
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Komisyon olarak, bu madde üzerinde düzeltme
talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Son fıkranın son satırında "kamu"
kelimesinden sonra "kurumları" ibaresinin eklenmesini arz ediyoruz.
BAŞKAN - "Kamu
kurumları ve özel kurumlardan" şeklinde mi olacak diyorsunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Evet "kamu kurumları ve özel
kurumlardan" diye düzeltiyoruz.
BAŞKAN - Bu düzeltmeyi
kayda geçiyoruz.
Bu düzeltmeyle birlikte,
78 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde
kabul edilmiştir.
Dördüncü bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, beşinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Beşinci bölüm, 79 ilâ 98
inci maddeleri kapsamaktadır.
Beşinci bölüm üzerinde,
Anavatan Partisi Grubu adına Hüseyin Güler söz istiyor.
Kişisel söz istemleri:
Adana Milletvekili Recep Garip, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak, Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay.
Değerli milletvekilleri,
çalışma süremizin bitmesine 10 dakika var. Anavatan Partisi Grup sözcüsü
Hüseyin Güler'in konuşması da 10 dakika; ancak, birkaç dakika da olsa, uzama
ihtimali var.
Bu konuşmanın bitimine
kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Hüseyin
Güler. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu üzerinde
Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, böyle bir ciddî
konu, ilerleyen bu saatte, şu ana kadar tartışılmadı, tartışılmamaya da özen
gösteriliyor ve özellikle iktidar milletvekilleri, bunu anlamak, dinlemek ve
sorgulamak niyetinde de değil; ama, kabul edenler, etmeyenler demeden daha,
hemen elleri yukarı...
Evet, böyle önemli bir
kanun tartışılırken, işin sosyal taraflarının yoksunluğunu bir göz önünde
bulundurun. Bugün Emek Platformuyla beraberdik. Emek Platformu deyince altını
doldurmak lazım; Türk-İş, Hak-İş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen,
BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Türk İşçi Emeklileri Derneği, Tüm
Bağ-Kur Emeklileri Derneği, TÜMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipleri
Birliği, Türk Diş Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Veteriner
Hekimler Birliği ve TÜRMOB. Böyle sosyal taraflarının görüşlerinin
yoksunluğundan ve bu Emek Platformunun kendi yaptıkları kamu yoklamasına
benzer, referandum diyebileceğimiz, yaklaşık 2,5 milyon insanın
"hayır" dediği bir süreçte, bugün, maalesef, tartışılıyor ve kabul
edilmek üzere.
Temel unsur IMF'ye
verilen sözler. O kadar aceleniz var ki, sadece kabul edenler, etmeyenler
anlamıyla, bir emir eri gibi, sadece bunu kabul etmek...
Biraz önce, Sayın Alim
Tunç…
BAŞKAN - Sayın Güler, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
biliyorum, yoruldunuz; ama, yorgunluğunuzu sükûneti muhafaza ederek
giderebilirsiniz ve hatibi dinleyebilirsiniz, yoksa, bu gürültü içinde onun ne
söylediğini biz bile anlamıyoruz. Lütfen, sessizliği sağlayalım.
Buyurun Sayın Güler.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Her çıkardığınız kanunu,
maalesef, reform olarak sunmaktasınız. Öyle reformlar yapılmaktadır ki, Sayın
Ali Babacan da, gazetelere yansıdığı kadar "güzel günler sizi bekliyor…"
Şu ana kadar görülmediği gibi, bundan sonra da görülmeyecek anlaşılan.
Reform olarak sunduğunuz
her kanun tasarısının altına bir bakın ki, ya IMF ya Avrupa Birliği… Bunun
dışında, iç dinamiklerinden yoksun, sosyal tarafların görüşleri alınmadan;
yani, kısaca, katılımcı demokrasiden yoksun bir ürün bu. Ha, bu ürünü… Tabiî
ki, bunun göstergelerinden biri "göç yolda düzelir" mantığı
içerisinde, geçmişten ders almayan ve yarınlarına bilimsel formatlardan yoksun
bir anlayışla, ifade ettiğimiz gibi, sadece verilen görevi en iyi şekilde
yaptığınız anlaşılıyor. Bu konuda da söylenecek çok da fazla yok; ama, bugün
Emek Platformunun sesine kulak tıkadınız; ama, burada, biz, Anavatan olarak, bu
sesin bu Meclis gündeminde ve kamuoyunda tartışılması için sözcü olmaya
çalışacağız.
Bilindiği gibi, Emek
Platformu, hükümet tarafından hazırlanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Tasarısına, toplumun sosyal güvenlik ve sağlık haklarını
tehdit ettiği, kazanılmış hakları ortadan kaldırdığı, sağlık, sosyal güvenlik
kurumlarını ticarî işletmelere dönüştüreceği gerekçesiyle karşıdır. Emek
Platformu, bu yasa tasarısının halkın yararına dönüştürülmesiyle ilgili
önerileri ve sağlık ve sosyal güvenlik hakkıyla ilgili talepleri hükümete
iletilmiş, 1 Kasım 2005 günü bu konuda öneri ve istemleri kapsayan bir gündemle
toplanmış, toplantı sonunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, kanun
tasarısıyla ilgili olarak Emek Platformunun talepleri üzerinde bir çalışma
yapması kararlaştırılmıştır.
Bakanlık, bu amaçla bir
dizi çalışma toplantısı düzenlemiştir. O toplantıdan sonra, Emek Platformu
Başkanlar Kurulu, Bakanlıktan Emek Platformunun önerileri ve talepleri
doğrultusunda yapılan düzenlemelerin iletilmesini istemiş ve bu düzenlemeleri
değerlendirmiştir. Bu değerlendirmeler sonunda, Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
tarafından iletilen düzenlemelerin teknik nitelikteki kimi talepleri ve
önerileri dikkate almasına karşın, Emek Platformunun kanun tasarısının özüne
dönük eleştiri ve taleplerini karşılamadığı, bu konuda kararlı bir direnişle
davrandığı görülmektedir.
İfade etmeye çalıştığımız
birçok unsur var. En azından, kazanılmış haklara lütfen dokunmayın. Bugün,
kazanılmış statüsüyle vermiş olduğunuz, saydığınız, Sayın Başbakanın da, her
yerde "18 yaşına kadar herkese sağlık güvencesi" gibi, sağlığın, son
derece hassas bir noktada sömürüye ait olduğunu, maalesef, gördük. Bugün, gerek
Emekli Sandığı gerek SSK ve gerekse Bağ-Kurun kapsamı içerisinde, zaten 18
yaşına kadar sosyal güvenceye tabi. Geriye kalan küçük bir azınlığın, tüm
kitleyi kapsar anlayışı içerisinde kamuoyuna böyle deklare edilmesini,
maalesef, anlamakta zorlandık; Sayın Başbakan, ama, bunu, içpolitika malzemesi
olarak, maalesef, kullanmıştır.
Bugün, AKP'nin savunduğu
bu anlayışın altına imza atmak mümkün değil. 2,5 milyon insanın hayır dediği ve
özellikle çalışanların, sosyal tarafların hayır dediği bir süreçte, sizin tek
başına olan siyasal çoğunluğunuzu göz önünde bulundurarak, buna ısrar etmenizin
altında tek bir sebep yatmakta, IMF'ye verdiğiniz tek olan sözler; ama, sosyal
güvenlik ve çalışma hayatına baktığımızda, biraz önce grup başkanvekilim de
söyledi, bugün, 25 yaşından sonrası, evlenmemiş tüm kızlarımızın sosyal
güvencesi sağlık çatısı altındayken, bugün, maalesef, sizin icraatınızda,
kaderiyle baş başa kalmıştır. Bu kazanılmış haklardan yoksun bıraktınız; ama,
kamuoyuna, hep, reform diye diretmeye ve kamuoyunu aydınlatmaya ve özellikle
de, maalesef, aldatmaya çaba sarf etmektesiniz.
Aslında, bunun bir temel göstergesi de, 2007 bütçesine bir
baktığımızda, sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki bütçenin açık olan bütçeye
katkı paylarını görmemekteyiz. Bunun, 2007 yılından itibaren uygulanabilirliğini
de göz önünde bulundurduğumuzda, çıkacak sonuçları aslında sizde şimdiden
tahmin etmektesiniz ve tüm kamuoyunun sıkıntılarıyla karşı karşıya
kalacaksınız.
Düne kadar sağlığın tek
çatı altında buluşturulması anlayışında da, maalesef, balayı bitti, şimdi cicim
ayları devam ediyor. Bugün büyük bir kitle -eczacılar da dahil olmak üzere-
çarşaf çarşaf listeler vererek alacaklarını istemektedir. Buyurun ödeyin. Her
şeyin bir bedeli var, ama, bu bedeli halka ödettirmeyin lütfen. Ayağınızı
bütçenize göre uzatın diyeceğiz. Anlayacağınız tek bir şey var. Bu ülkeye bedel
ödetmeye hakkınız yok. Buradaki aksayan yönlere kulak tıkadınız, tıkatmaya da
devam ettiniz. Şunun altını çizmek lazım: Türkiye, uluslararası iş bölümünde
yüksek borçlu bir ülke olarak gözükmekte ve öncelikle, borçların çevrilmesi
görevi, yükümlülüğüyle IMF ve ulusal ve uluslararası finans sermayesi
tarafından denetim altında tutulmaktadır. Öte yandan, 2003 ve 2004
Türkiyesinde, çok yüksek tempolu büyüme ve kamu sektöründe ulaşılan faizdışı
fazla bütçe hedeflerine karşın, borç yükünün azaltılamadığını görmekteyiz. Kamu
harcamalarındaki kesintilerin ve vergi gelirlerinin de sınırına gelinmiş olduğu
izlenmektedir. Dolayısıyla, sağlıkta dönüşüm programı, özünde, gerek IMF'ye
gerekse ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine aktarılacak yeni kaynak
arayışı içerisinde olan rantiyeciler, AKP'nin kısa dönemde gerçekleştirmeye
çabaladığı bir rant transferi ve güven tazeleme operasyonu olarak
değerlendirilmelidir. Yavaşlayan momentumun 2006'dan itibaren hızlanmasını
bekliyoruz. Bunu… Sürdürülebilirlik açısından bazı reformların uygulanmasını
bekliyoruz. Sosyal güvenlik reformunun zamanında hayata geçirilmesi ve takvime
uygun götürülmesi yararlı olacak. Bu, en önemli önceliğimiz olacak. IMF Türkiye
temsilcisi Hugh Bredenkamp, sosyal güvenlik reformunun yapılmaması nedeniyle
birinci gözden geçirmeyi temmuz ayında onaylamayan IMF'in Türkiye temsilcisi ve
en önemli sorunun 2006 yılında sosyal güvenlik reformu olduğunu söyledi ve ne
oldu; söylenen gerçek tümüyle yerine geldi. IMF 6 milyar doları serbest
bıraktı, IMF'in en büyük riskinin, cari açık olduğunu söyledi.
Evet, Sağlık Bakanının
"zaman zaman hastalara müşteri gözüyle bakılacak" sözünü hepimiz
hatırlıyoruz. Her şeyin bir bedeli olduğunu hep paylaştık. Bugün sunduğunuz
sevk zinciri de dahil olmak üzere, katkı payı adı altında ödenecek, topluma
verilecek vergiyi göz önünde bulundurduğumuzda, bu, reform değil, tam tersine,
halkın sırtına bir yük daha olacak ve sosyal güvenlik reformu olarak
sunduğunuz, kamuoyunda da en son algılanacak; çünkü, sosyal tarafların
memnuniyetsizliğini her bir tarafta gördük. Sizler kulak tıkamaya devam edin.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) -
Cankulağıyla dinliyoruz.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
Herhalde, bu halk da bunları unutmayacaktır. Bu sizin verdiğiniz değere karşı,
sizinle de seçim döneminde herhalde görüşecek, bizler de görüşeceğiz diyoruz.
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Görüşürüz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Devam edin,
toparlayın.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
Ben, yine de, bu tasarının hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Sataşma var Sayın Başkan.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) -
Süre bitti dostum!
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, ne karar aldık; bu konuşma bitinceye kadar devam edelim diye. Bu
konuşma bitti, bitti.
Alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 19 Nisan 2006 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 23.01