BIM 2 2 2006-05-04T12:31:00Z 2006-05-04T12:31:00Z 77 49021 279420 TBMM 2328 558 343147 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 117

 

89 uncu Birleşim

18 Nisan 2006 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, köy entsitülerinin, köylerin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasında aldığı önemli role ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın, vefatının 13 üncü yılında 8 inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın siyasî kişiliğine ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın, Edirne gümrük kapılarındaki bazı uygulamalar nedeniyle ilin ekonomisinde yaşanan sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Portekiz Adalet Bakanı Alberto Bernardes Costa ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

2.- Genel Kurulu ziyaret eden Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

4.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S. Sayısı: 1052)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

7.- Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/1177) (S. Sayısı: 1123)

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139)

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, bir tutuklunun tahliyesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/12280)

2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, idarî yargı hâkim adaylığı sınavının ertelenmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/12632)

3.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, kamuya personel alımlarında uygulanan yaş sınırlamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13114)

4.- Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, Şahkulu Sultan Külliyesinin kira bedeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13170)

5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün İstanbul şubesinin mütevelli heyetine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13190)

6.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, çocuklarının ortağı olduğu şirketlere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13212)

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, oğluna ait bir şirkete teşvik verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13216)

8.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir firmanın vergi kayıtlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13218)

9.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir konferans organizasyonu ihalesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13236)

10.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, internet sitesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13432)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Trabzon Milletvekili Asım Aykan, bazı televizyon kanallarında yapılan yayınların çocuklar ve gençler üzerindeki olumsuz etkileri ile toplumun örf ve âdetlerine uygun programlar yapılmasının önemine ve bu konularda alınması gereken tedbirlere,

Kütahya Milletvekili Alaettin Güven, Kutlu Doğum Haftasına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kocaeli Milletvekili Salih Gün'ün, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan zehirli atık varilleri ile bölgede çevre kirliliğine karşı alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe cevap verdi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek),

2 nci sırasında bulunan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),

4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904),

5 inci sırasında bulunan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/727) (S. Sayısı: 1138),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

6 ncı sırasına alınan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1153) (S. Sayısı: 1102) görüşmeleri tamamlanarak, elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Grubuna,

Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin konuşmasında, Partisine,

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Hükümete,

Sataştığı iddiasıyla birer açıklamada bulundular.

7 nci sırasında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Tarım Kanunu Tasarısının (1/977) (S. Sayısı: 1052) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak ikinci bölümüne kadar kabul edildi, ikinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü; birleşime verilen aradan sonra Genel Kurulda ilgili komisyon yetkilileri hazır bulunmadığı anlaşıldığından;

18 Nisan 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.14'te son verildi.

                                                       

Sadık Yakut

 

 

 

 

 

 

 

Başkanvekili

 

 

 

 

Yaşar Tüzün

 

Bayram Özçelik

 

 

 

Bilecik

 

Burdur

 

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

                                                                          No.: 122

II. - GELEN KÂĞITLAR

17 Nisan 2006 Pazartesi

Rapor

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesinin Hibe Yoluyla Yapımına İlişkin Nota ve Görüşme Tutanaklarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1185) (S. Sayısı: 1141) (Dağıtma tarihi: 17.4.2006) (GÜNDEME)

                                                                                       

                                                                          No.: 123

18 Nisan 2006 Salı

Tasarılar

1.- Millî Arşiv Kanunu Tasarısı (1/1191) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2006)

2.- Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı (1/1192) (Avrupa Birliği Uyum; Adalet; Dışişleri ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2006)

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek ve 17 Milletvekilinin; Devlet Memurları Kanununa Ek Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/763) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.4.2006)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik ile Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu'nun; Maden Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/764) (İçişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.4.2006)

Sözlü Soru Önergesi

1. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, Açıköğretim Fakültesi kitap bedellerinden alınan havale ücretine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) sözlü soru önergesi (6/1698) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Antalya Kültür Merkezinde düzenlenen bir programa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13513) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/3/2006)

2. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Diyarbakır'da yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13514) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)

3. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, medyaya yönelik bazı ifadelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13515) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)

4. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Mersin gezisinde eylem yapan şahsın tehdit edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13516) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

5. - İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, SEKA Kent Parkı 1. Etap ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13517) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

6. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, pirinç ithalatı kotasının kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13518) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, kamu kurum ve kuruluşlarının sağlık harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13519) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

8. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, kredi kartı faizlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13520) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

9. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, ABD'nin İskenderun Limanında incelemelerde bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13521) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

10. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Maliye Bakanının mayınlı sınır arazilerinde incelemelerde bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13522) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

11. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, kamu bankalarına borcu olan küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13523) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

12. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Merkez Bankasının belirlediği kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13524) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

13. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 2003-2005 yılları arasında yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13525) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

14. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, İzmir'de Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait bir arazinin kiralanmasına ve Konak Piyer İskelesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13526) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

15. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, sözleşmeli personelin, memur kadrolarına atanmasına imkân sağlayan kanun tasarısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13527) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

16. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13528) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

17. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul-Sultanbeyli'de yapılmak istenen cemevine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13529) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

18. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, kadrolaşma suçu olup olmadığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13530) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

19. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul-Sarıyer'deki bir taşınmazın satışına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13531) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

20. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, Karadeniz Sahil Yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13532) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

21. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, bazı yol yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13533) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

22. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Celal Bayar Üniversitesi Yuntdağı kampusunun bağlantı yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13534) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

23. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Ankara-Mamak çöplüğüne ve hayvan itlafı iddialarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13535) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

24. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkındaki çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13536) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

25. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, çevre düzeni planı için başvuran belediyelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13537) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

26. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara'nın Mamak ve Altındağ ilçelerindeki hayvan itlafı haberlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13538) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

27. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Kıbrıs Rum Kesimi uçak ve gemilerinin kabulü konusunda taviz verilip verilmeyeceğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13539) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

28. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, KKTC'de üretilen ürünlerin Güney Kıbrıs'tan ihraç edileceği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13540) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

29. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, AB'nin KKTC'ye mali yardımı konusundaki tutuma ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13541) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

30. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, ABD'nin İskenderun Limanında incelemelerde bulunduğu iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13542) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

31. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, ABD'nin İskenderun Limanında askeri tesis kurmak istediği iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13543) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

32. - İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa ELEKDAĞ'ın, Japonya ile imzalanan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesinin hibe yoluyla yapılmasına yönelik anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13544) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

33. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF ile Merkez ve Medya Grupları arasındaki protokollere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13545) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13546) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

35. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF aleyhine Polonya'da dava açılıp açılmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13547) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

36. - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, SPK ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13548) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

37. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı İmar Bankası mudilerine yapılması gereken ödemelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13549) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

38. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Star Gazetesinin satışına ve çalışanlarının durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13550) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

39. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin Telsim ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13551) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

40.                  - Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, SPK ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13552) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

41. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, TMSF'nin uygulamalarına ve denetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13553) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

42. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, mayınlı arazilerin temizlenmesinde GAP İdaresine düşen göreve ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13554) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

43. - Konya Milletvekili Nezir BÜYÜKCENGİZ'in, özelleştirmeler sonucu geçici işçi olarak istihdam edilen personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13555) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

44. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, özelleştirmeler sonucu geçici işçi olarak istihdam edilen personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13556) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

45. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'nın yüzme havuzu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13557) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

46. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'da yapılacak yüzme yarışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/13558) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

47. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, örnek davranışlarda bulunan vatandaşların ödüllendirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/13559) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

48. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, TRT2'de yayınlanan bir programın yayından kaldırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/13560) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

49.                  - Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Atatürk'ün doğum yıldönümü etkinliklerinin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına zamanında bildirilmediği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/13561) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

50. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Devlet bankalarından verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13562) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

51. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, tedavülden kaldırılan banknotlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13563) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

52. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, SHÇEK sosyal hizmet danışma hattına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/13564) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

53. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, SHÇEK'nin rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/13565) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

54. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kadın sığınma evlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/13566) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

55. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Yap-İşlet-Devret ve Yap-İşlet modelleriyle yapılan enerji yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13567) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

56. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Yortanlı ve Çaltıkoru barajları inşaatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13568) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

57. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Sayıştay'ın Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yapılan elektrik santralleriyle ilgili raporuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13569) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

58. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Yeşilkavak Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13570) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

59. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Zeytinçay Göletinin yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13571) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

60. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Ankara'daki hayvan itlafı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13572) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

61. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, bir şehit çocuğunun iş başvurusuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13573) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

62. - Kırklareli Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Malkoçlar sınır kapısının açılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13574) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

63. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresine katılacak üyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13575) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

64. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13576) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

65. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Erzurum Valisi ile görüşmek isteyen köylülere yapılan müdahaleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13577) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

66. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Süleymanlar Köyünün yol ve su ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13578) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

67. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Beyreli Köyünün su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13579) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

68. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Emniyet Genel Müdürünün yurt dışı seyahatlerine ve Hakkâri Şemdinli'ye gidip gitmediğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13580) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

69. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, halk oyunları yarışması Ankara elemelerinin bazı jüri üyelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13581) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

70. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin İlinde yapılan çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13582) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

71. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, terkin edilen vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13583) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)

72. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, yatırım teşviki uygulamalarının sonuçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13584) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

73. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı hizmet binasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13585) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

74. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, bir şehit ailesine verilen tazminat ve bağlanan maaşa ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13586) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

75. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli Hükümet Konağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13587) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

76. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, elektrik dağıtım bölgelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13588) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

77. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bazı konularda ABD ile ilişkilere ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13589) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

78. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, askeri hastanelere girişte başörtülü ziyaretçilere yönelik uygulamaya ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13590) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

79. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Avustralya ve Yeni Zelanda ziyaretine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13591) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

80. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13592) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

81. - Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın, bir ders kitabındaki Türkiye haritasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13593) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

82. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun-Alaçam Öğretmeneviyle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13594) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

83. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara'daki bir sosyal bilimler lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13595) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

84. - İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU'nun, okullarda yaşanan şiddet olaylarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13596) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

85. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, öğretmen alımlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13597) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

86. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli'deki bazı okulların derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13598) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

87. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli'deki bir ilköğretim okulunun derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13599) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

88. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa'daki bazı okulların ek bina ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13600) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

89. - Denizli Milletvekili  Ümmet KANDOĞAN'ın, şehit öğretmenlere Devlet Övünç Madalyası verilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13601) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

90. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, bazı ihalelerle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13602) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/3/2006)

91. - İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Düzce'deki aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13603) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/3/2006)

92. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin İlinin sağlık kuruluşu ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13604) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/4/2006)

93. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13605) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

94. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İstanbul-Beykoz Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesinin taşınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13606) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

95. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara'nın Gölbaşı İlçesindeki toprakların kanser riski taşıdığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13607) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

96. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, Ankara'nın Gölbaşı İlçesi topraklarındaki asbeste ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13608) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

97. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa'daki bazı hastanelerin kapasitesinin artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13609) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

98. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli'deki Sağlık Meslek Lisesinin ve sağlık ocaklarının hizmet binası ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13610) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

99. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, narenciye üretiminde kullanımı ruhsatlandırılmış ilaçlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13611) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

100.                - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, çeltik ve pirinç ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13612) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

101. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, İznik Gölünde yapılan balıkçılıktaki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13613) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

102. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün devredilen işlerine, makinelerine ve personeline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13614) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/4/2006)

103. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli'de bazı tarım faaliyetlerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13615) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

104. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa İlindeki tarım faaliyetlerinin geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13616) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

105. - İstanbul Milletvekili Lokman AYVA'nın, bilinmeyen numaralar (118) hattına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13617) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

106. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, THY'deki personel hareketlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13618) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

107. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, TCDD santralının bekleme melodisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13619) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

108.-    Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa Merkezinden geçen demiryolu hattının güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13620) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

109. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bazı okulların mezunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/13621) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2006)

110. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, mısır ithalatı lisansı alan şirketlere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/13622) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2006)

111. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa'da SSK ve BAĞ-KUR'un hizmet binası ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13623) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

112. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/13624) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.04

18 Nisan 2006 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Değerli milletvekilleri, Türk ve dünya eğitim tarihlerinde seçkin bir yere sahip, Türk aydınlanma çağına olağanüstü katkıları olan köy enstitülerinin kuruluş yıldönümünde, enstitülerin başöğretmeni rahmetli İsmail Hakkı Tonguç'un anısı önünde saygıyla eğiliriz.

Gündemdışı ilk söz, köy enstitülerinin kuruluşunun altmışaltıncı yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'ya aittir.

Buyurun Sayın Gazalcı. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, köy enstitülerinin, köylerin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasında aldığı önemli role ilişkin gündemdışı konuşması

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; köy enstitülerinin kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, gündemdışı söz aldım; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.

Önce, başladığımız Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Haftasını kutluyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın da söylediği gibi, toplumu ta derinden etkileyen, izleri günümüze değin süren, cumhuriyetin en değerli eserlerinden biri olan köy enstitüleri üzerine bugüne değin birçok etkinlikler yapılmıştır, 200'ün üzerinde eser vardır, doktora tezi olmuştur, UNESCO bütün geri kalmış ülkelere örnek bir sistem olarak önermiştir, üzerine vakıflar, dernekler kurulmuştur köy enstitüsü sisteminin. Belki ezberci, eleyici, birliği ve niteliği bozulmuş bugünkü eğitim sistemine bir tepki olarak, son on yıldır, ülkemizin çeşitli yerlerinde köy enstitüsü üzerine yapılan toplantılar daha da arttı. Özellikle üniversitelerin de içinde olduğu birçok kuruluş, yurdun her yerinde yıldönümlerinde köy enstitülerine duyduğu özlemi çeşitli çalışmalarla dile getiriyor. Örneğin, geçtiğimiz hafta -Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Gönen Meslek Yüksekokulu Köy Enstitüleri Araştırma ve Uygulama Merkezi burada kurulmuştu geçen yıl- 100'e yakın bilim adamının katıldığı bir çalıştay düzenledi, İzmir'de bulunan yeni kuşak köy enstitüleriyle birlikte adı geçen üniversite ilköğretimden ortaöğretime değin çok güzel bir toplantı yaptı.

Yine, Gazi Üniversitesinde bu yıl Hasan Âlî Yücel Araştırma Enstitüsü kuruldu. Yakında, belki, başka üniversitelerde de Tonguç ile köy enstitüleriyle ilgili bilimsel araştırma merkezleri kurulacaktır. Aslında, bütün dünyada örnekleri görüldüğü gibi, bağımsız çalışan bir enstitü kurulması gerekir dışarıda, üniversitelerle de işbirliği yapan.

Değerli arkadaşlar, köy enstitüleri, kurulduğu yıllar, ülkemizin zorunlu koşullarından ortaya çıkmıştır. 1935 yılında Türkiye'nin nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu ve bu yaşayan yüzde 80 nüfusun ancak yüzde 25'i okula gidebiliyordu. Kentlerde yaşayanların ise, tam tersine, yüzde 75'i okula gidiyordu; yani, köylerimiz öğretmensizdi, okulsuzdu. 40 000 köyün, yaklaşık, bir köyde 35 000'inde okul yoktu. 16 000 köyün nüfusu 150'nin altındaydı; yani, bir köyde 150 kişiden az insan yaşıyordu. İşte bu kent ve köy ayırımı, kız-erkek arasındaki eğitimsizlik uçurumu köy enstitülerini doğurmuştur. Alışılmış yöntemlerin dışında, 1936 yılında, önce eğitmen kursları açılmış, ardından köy öğretmen okulları; o denemeler başarılı olunca da köy enstitüleri kurulmuştur. 17 Nisan 1940'ta, yani, bugün 66 ncı kuruluş yıldönümünü andığımız günün anısına yasa çıkmış; yasa çıktığı yıl 14 tane köy enstitüsü kurulmuştur. 1946'ya girildiğinde sayı 20 olmuştur. Van Ernis'te kurulan köy enstitüsüyle beraber 21 köy enstitüsü kurulmuş oluyordu.

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, biraz bekler misiniz.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Tabiî, efendim.

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Portekiz Adalet Bakanı Alberto Bernardes Costa ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Portekiz Adalet Bakanı Alberto Bernardes Costa ve beraberindeki heyet, şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar. (Alkışlar)

Kendilerine, Yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum.

Devam edin Sayın Gazalcı.

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, kuruluşunun 66 ncı yıldönümünde, köy enstitülerinin, köylerin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasında aldığı önemli role ilişkin gündemdışı konuşması  (Devam)

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta, eğitimi bir süs olmaktan çıkarıp yararlı bir iş olmasını öneren ve yol gösteren Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, "benim en büyük eserim köy enstitüleridir" diyen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün desteği, Millî Eğitim Bakanlarından Saffet Arıkan ve Hasan Âli Yücel'in siyasî kararlılığı ve bu işi kuran, uygulayan İlköğretim Genel Müdürü, büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşları, köy enstitüsü sistemini kurmuşlardır.

Köy enstitüsü sistemi, üç yıllık eğitmen kursları, beş yıllık köy okulları, sekiz yıllık bölge okulları, Türkiye'nin 21 yerine dağılmış birer aydınlanma güneşi gibi olan 21 köy enstitüsü ve Hasanoğlan'da da yüksek köy enstitüsü uygulama okulları, hatta Emekli Sandığından önce kurulan, 1943'te, İLKSAN, bütünüyle bir köy enstitüsü sistemini doğurdu.

Aslında, köy enstitüleri, Kurtuluş Savaşının bir devamıdır. Karanlıkla, gerilikle, yoksullukla, bilinçsizlikle bir savaş; Mustafa Kemal'in, 9 Eylül 1922'de söylediği bir savaş. Nasıl, Mehmetçik, Çanakkale'de Kurtuluş Savaşında yamalı giysilerle destan yaratıp emperyalizmi yenmişse, onların çocukları da köy enstitülerinde eğitilip karanlığı yenmişlerdir. O savaş, karanlığın devamı olan savaşla özdeştir. Köy enstitülüler, dağları delip su akıttılar, kendi okuyacakları binaları kendi elleriyle yaptılar, dili işleyip şiir ve türkü söylediler. Köy enstitüleriyle, çocuklarımız, köy çocukları, ilk kez fırsat ve olanak eşitliği içinde köy enstitülerinde eğitilip ülke yönetimine katıldılar. Bu okullar, bugünkü okulların tersine, parasız, laik, üretici, bilimsel, demokratik, iş içinde, iş aracılığıyla iş eğitimi uygulayan, insanı ve toplumu içinden canlandıran okullardı.

İçine aldığı insanı eleyip harcamadan, çok amaçlı bir program uygulayan köy enstitülerinde, kısa sürede, öğretmen, sağlıkçı insanlar yetişmiştir. Ayrıca, 9 000'e yakın da eğitmen bu kurumlarda yetişmiştir. Bu okulları bitirenlerin içerisinde, öğretmenlik dışında, yaşamın her alanında başarı kazanmış insanlar vardır. Dilimiz ve edebiyatımız zenginleşmiştir buradan çıkanlarla.

Üretim içerisinde insanı ve toplumu canlandıran bu yeni sistem egemen çevreleri ürküttü. Köy çocuğunun bilinçlenip ülke yönetimine katılması onları rahatsız etti. Akıl almaz karalama kampanyalarıyla, bu ulusal kuruluşlarımız yıpratıldı. Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşları görevden alındı. Karma eğitime, özgür okumaya, üretim ve eleştiri yöntemlerine bu okullarda son verildi. 1948'de yüksek köy enstitüleri, 1954'te de köy enstitüleri bütünüyle kapatıldı.

"Komadı karanlığın ağaları,

Halk uyansın, ülke çiçeğe dursun,

Komadı, aydınlıktan korkanlar" diyor, yüksek köy enstitüsünü bitirmiş ozan yazar Mehmet Başaran.

Elbette, köy enstitüleri sistemini bir bütün olarak günümüz koşullarında yeniden kurmak, bir iktidar sorunudur. O kurumları övmek, onları sevdiğini söylemek yetmez. Köy enstitüsü sisteminden, ilkelerinden yararlanmak ve onun gereklerini yerine getirmek gerekir.

Biz, 98 milletvekili arkadaşımla birlikte, 15 Nisan 2003'te, 17 Nisanın bir eğitim günü ve bayramı olmasını önerdik. Şu anda, sizin oylarınızla Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine de alındı bu; ama, bir türlü ele alınmıyor. Biz, dileriz ki, yeni kuşaklara bu köy enstitülerini daha iyi tanıtabilmek için, okullar tatil olmadan, resmî tatil olmadan, 17 Nisan bir bayram olarak kutlansın.

Bütün köy enstitülerini kuranları, orada yöneticilik yapanları, emeği geçenleri kutluyorum, onlara bin saygı ve selam sunuyorum.

Sözlerimi, Gönen Öğretmen Okulunda öğretmenim olan Özbek İncebayraktar'ın "Köy Enstitüleri Türküsü" adlı şiiriyle bitirmek istiyorum Sayın Başkanım, izninizle:

"Aydınlanıyordu sular,

Sular aydınlanıyordu.

Gökte birer yıldız gibiydiler,

Hasanoğlan, Çifteler, Kızılçullu.

 

Yeşeriyordu tohum,

Toprak gecelere gebe.

Uyanıyordu uykusundan,

Pamukpınar, Gönen, Kepirtepe.

 

Bir destan yazılıyordu bozkırda,

Değişiyordu çağ.

Bir deniz feneriydi şavkıyan,

Arifiye, Gölköy, Dicle, Akçadağ.

 

Yürüyorduk güzel günlere doğru,

Başlıyordu kutsal imece.

Dağılıyordu karanlıklar,

Bitiyordu gece.

Ekiyor, biçiyor, üretiyorduk.

Üstümüzde Tonguç Babanın eli.

Çınlıyordu "Enstitü Marşı"yla,

Savaştepe, Düziçi, Yıldızeli.

 

Açtı benliklerimiz çağlardır,

Dağılıyordu gözümüzdeki sis.

Okuyor, okuyor, öğreniyorduk,

Işıyordu Aksu, Cılavuz, Ernis

 

Çalışıyorduk yurt harmanında,

Nasırlıydı büyüyen ellerimiz.

Bir arı kovanıydı uğultusu,

Beşikdüzü, Ladik, Ortaklar, İvriz.

 

Halktandık, ortaktık halkın derdine,

Bizimdi en uzak, en bakımsız köy.

Yurdu aydınlatan bir meşaleydi,

Pazarören, Pulur, Akpınar, Gölköy.

 

Bir hoyrat yel esti gerilerden,

Çığlarla kapandı yolumuz.

Çöktü bağnazlığı ilkçağların,

Öksüz kaldı Anadolumuz."

 

Bir hüzün kaplar içimi,

17 Nisanlara doğru.

Işıktı, umuttu, kurtuluştu,

Hasanoğlan, Çifteler, Kızılçullu."

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü; Tanrı rahmetini esirgemesin.

Gündemdışı ikinci söz, 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'ya aittir.

Buyurun Sayın Gaydalı. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

2.- Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın, vefatının 13 üncü yılında 8 inci Cumhurbaşka-nı Turgut Özal'ın siyasî kişiliğine ilişkin gündemdışı konuşması

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Anavatan Partisi kurucusu merhum Genel Başkanımız, Başbakanımız, 8 inci Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal'ın vefatının 13 üncü yıldönümü sebebiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum. Bana bu imkânı sağlayan Sayın Başkana ve siz değerli heyetinize saygılarımı sunuyorum.

Zamanımın kısıtlı olması ve konumuzun Sayın Turgut Özal olması, dile getirilmesi gereken birçok şeyin ifadesini maalesef imkânsız kılıyor.

Sayın Özal'ın milletimize yaptığı hizmetler ortadadır. Özellikle, telekomünikasyon, ulaştırma ve sanayi alanlarındaki gibi maddî hizmetleri göz önündedir ve hepimizin malumlarıdır. Bu sebeple ve müsaadelerinizle Sayın Turgut Özal'ın, düşünce hayatımıza ve siyasetimize yaptığı etkileri üzerinde konuşmak istiyorum.

Sayın Turgut Özal'dan sonra toplumun hayatında ve dünyaya bakış açısında köklü değişmeler olmuştur. Sayın Özal'ın muhalifleri dahi, bu zihinsel değişimin dışında kalamamışlardır. Sayın Turgut Özal'dan sonra Türk siyasetinin paradigması değişmiştir. Dar ideolojik bakışlardan sıyrılan siyaset algısı, milletin gündelik hayatının ve ülkenin geleceğinin daha iyi olabilmesi için fayda-zarar düzlemi üzerine oturmuştur. Sayın Özal'ın muhalifleri dahi, siyasî jargonlarını, kaçınılmaz olarak, Sayın Özal'ın jargonuyla uyumlu hale getirmek zorunda kalmışlardır. Çünkü, Sayın Özal, milletin arzularını, milletin istediği; ama, ifadelendiremediği arzularını siyaseten formüle etmiş, dillendirmiş, sahip olduğu gelecek vizyonuyla daha ileriye yönlendirmesini bilmiştir.

Bugün kendisini merkez olarak tanımlayan siyasî partilerimizin programlarının içeriğinin ekseriyeti, Sayın Özal'ın ortaya koyduğu ve güçlü bir şekilde temsil ettiği fikirlerinden oluşmaktadır. Sayın Özal'ın en güçlü savunucusu ve sözcüsü olduğu hür teşebbüs, hür düşünce, din ve vicdan özgürlüğü kavramları milletin kahir ekseriyetinin fikri olmuştur.

Bu, bir liderin, toplumun düşünce hayatında yaratabileceği etkinin açık örneğidir. Milletin kendisinde oluşan bu zihinsel dönüşüm, kaçınılmaz olarak siyasî yaşamı da belirlemiştir. Türk siyasetinin manifestosu Sayın Özal'dan sonra yeniden yazılmak zorunda kalmıştır. İçine kapanık Türkiye yerine dışa açık Türkiye gelmiştir. Siyasetin belirleyiciliği devletten millete geçmiştir. Az üreterek, az tüketerek yaşamını sürdüren bir Türkiye yerine, çok üretip çok tüketebilen bir Türkiye gelmiştir. Hayatın her alanında hedefler yükselmiştir. Milletin tarihlerinde sıçrama yaptığı dönemlerde bu dönüşümler, yönlendirici ve yöneticisi olan liderlerin varlığıyla mümkün olabilmektedir. Tarihsel ve toplumsal şartların önemi kadar, var olanı doğru okuyan ve vizyon sahibi bir liderin varlığı da önemlidir. Sayın Turgut Özal, şartları doğru okuyan ve vizyon sahibi bir liderdi. Zaten, bu vasıflara sahip olmayan birisi, lider olmaktan ziyade idareci diye tanımlanabilir. Liderlik, işgal edilen makamdan alınan bir vasıf değildir, liderin varlığı, makama anlam kazandırır. Liderin şartlarının sınırlandırılması içine kapanıp kalmaz, bilakis vizyonu doğrultusunda şartlara etki edebilme yeteneğine de sahiptir.

Sayın Özal, halktan biriydi, bu ülkenin evladıydı. Ondaki var olan içtenlik ve samimiyet milletimiz tarafından çok hızlı algılanmıştır; çünkü, millet, ithal olanı değil, kendinden olanı sever. Sayın Özal'ın siyasî yaşamı, milletin değerlerini siyasette etkin kılabilmek çabasıyla geçmiştir. O, uzlaşmaz denilenleri uzlaştırma yeteneğine sahipti; hem milletimizin değerlerine bağlı hem de ilerici nasıl olunabileceğini gösterdi. O, hem manevî değerlerine bağlı hem de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - …Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rejimine nasıl içten bağlı kalınabileceğini gösterdi. O, bu millete ait olan bu topraklarda bulunan her unsurun nasıl kucaklanabileceğini gösterdi.

O, hamasî nutuklar yerine ekonominin ne derece önemli olduğunu gösterdi. O, Türk Milletinin kendisine olan güvenini tazelemesini sağladı.

Milletimizin, Sayın Özal'ı hayır dualarıyla yâd etmesinin ötesinde, onu ve icraatlarını arıyor olması, siyaset kurumunun Sayın Özal sonrası millete arzu ettiğini veremediğini göstermektedir.

Başta Büyük Önder Mustafa Kemal olmak üzere, ebediyete intikal etmiş olan, bu ülkeye, bu millete hizmet etmiş olan bütün büyüklerimizin manevî huzurları önünde saygıyla eğiliyor, Cenabı Allah'tan rahmet diliyor, Yüce Heyetinize en derin saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, ben, Sayın Gaydalı'ya söz vermeden önce Meclis adına, Tanrı'nın rahmetini esirgememesini diledim; ama, yerinden kısa bir sözle Sayın Özal'ı yâd etmek için Sayın Faruk Çelik Söz istedi. Kendisine söz veriyorum; kısa ve öz…

Buyurun Sayın Çelik.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Hizmetleriyle, eserleriyle tarihe geçen, milletin gönlünde taht kuran, milletimizle bütünleşen merhum 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı AK Parti Grubu olarak rahmetle anıyoruz ve bir kez daha milletimizin başı sağ olsun temennisinde bulunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Aynı konuda özellikle hemşerisi olarak Sayın Münir Erkal da söz istemişti.

Siz de Sayın Özal'la ilgili ölüm yıldönümü nedeniyle kısa bir söz söyleyebilirsiniz.

AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Yerimden mi?

BAŞKAN - Yerinizden, 60 ıncı maddeye göre…

Buyurun.

AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin büyük siyaset ve devlet adamı, değerli hemşerimiz, 8 inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı, bugün vesilesiyle anarken, yaptıklarını, katkılarını, ülkemize taşıdığı büyük değişim ve dönüşümleri hatırlamakta ve ondan ders almakta büyük yararlar görüyorum.

Daha önceki konuşmacı arkadaşlarımız, birçok yaptığını gündeme getirdi. Ben, kısaca, bir iki noktaya temas etmek istiyorum. Özal'ın en büyük özelliklerinden biri, tabulara karşı olmasıydı ve onları yıkmasıydı. Tabuları yıkmak, en büyük zevkiydi. Köprüyü satarak, 141, 142, 163 üncü maddeleri kaldırarak, cumhurbaşkanı cuma namazına giderse laiklik elden gider diyenlere gülüp namaza giderek, muz ithal edersek dövizimiz biter diyenlere tebessüm ederek, birçok tabuyu yıktı. O, statükonun, idareimaslahatın, günü kurtarmanın karşısındaydı.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Bu aziz milleti, olması gereken yere taşıma iradesini hep canlı tuttu. Milletin özündeki potansiyeli açığa çıkararak, tekrar tarih sahnesine koyma heyecanını hep muhafaza etti. O, büyük Türkiye türküsünün derleyicisi, hizmet sevdalısı ve değişimin mimarıydı.

Sevgili Cumhurbaşkanımız, sen, dünyanın dört bir tarafındaki tarihî ve doğal bağlarımızın olduğu kardeşlerimizi, ülkemizi, insanlarımızı, Malatya'yı, Malatyalıları, Kernek'i ve kayısıyı hiç unutmadın. Seni rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz. Ruhun şad olsun.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Allah rahmet eylesin.

Değerli milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, Edirne İlinin ekonomisinde yaşanan sıkıntılar hakkında söz isteyen Edirne Milletvekili Nejat Gencan'a aittir.

Buyurun Sayın Gencan. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın, Edirne gümrük kapılarındaki bazı uygulamalar nedeniyle ilin ekonomisinde yaşanan sıkıntılara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

NEJAT GENCAN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Edirne İlinin ekonomisi, bilhassa, kapılar ve bazı konularla ilgili uygulamalar konusunda söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Öncelikle, Edirne İlinin bir profilini çizmek istiyorum. Edirne İlinin yüzde 70'i tarımdan geçinen, yüzde 30'u ticaret ve turizmle geçinen bir nüfusa sahip olduğunu baştan söyleyerek söze başlamak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, tarımda yaşanan sıkıntı, aynı şekilde, kentlerde yaşayan esnafımızı, tüccarımızı ve sanatkârımızı da sıkıntı içerisine sokmuştur. 4 tane kara kapısına, 2 tane gar gümrük kapısına sahip olan Edirne İli ve iki ülkeye sınır olan Edirne İli, ender illerden birisi olmasına rağmen, son günlerde, Edirne İlimizi kapsayan ve sanki ilimize has uygulamalarla sıkıntılar içerisine düşmüş durumdadır.

Bunlardan bir tanesi, 24.7.2001 tarihinde günübirlikçilere uygulanmamaya başlayan yurt dışına çıkış harcı, yani, 70 Yeni Türk Lirası harcın alınmaması konusuydu. Bugüne kadar bunun uygulanmamasıyla, Edirne İlimizde, hem sınırötesi işbirliği hem de sınır ticaretinin kalkmasından sonraki süreçte, Yunanistan ve Bulgaristan ile ticaret odalarımız, borsalarımız, belediyelerimiz, sivil toplum örgütlerimiz ikili ilişkiler içerisine girmiş ve Avrupa Birliği fonlarından Edirne İlimize kaynak aktarmaya başlamışlardı; ama, bu şekildeki bir uygulamayla bunun ne kadar zorlaşacağını sizler de tahmin ediyorsunuz.

Bu konuyla ilgili 8 Mart günü hükümetin almış olduğu Bakanlar Kurulu kararı -o günlerde ilimizde yaşanan sel felaketi nedeniyle, ki, sanırım Bakanımızın da 24'ünde Edirne'ye gelmesi esnasında ilan edilmedi- 28 Mart 2006 günü yayımlandı ve o günden bu yana da Edirne İlinde bu tartışılmakta. Bu tartışılan konuya hem esnaf odalarımız, hem ticaret odalarımız hem de sivil toplum örgütleri olmak kaydıyla, bütün Edirne halkı, bir an önce çözüm bulunması dilek ve temennilerini bizlere her gün iletiyorlar. Bu, birinci konu.

İkinci konu: 4 tane kara kapısına sahip olan Edirne İlimizde TIR çıkışlarında yaşanan kuyruklar ve sıkıntılardan dolayı, Pazarkule, İpsala, Kapıkule ve Hamzabeyli kara kapılarında, haftada bir araçla çıkış uygulaması başlatıldı; yani, yaklaşık iki aydır, üç aydır, Edirne İlindeki vatandaşlarımız Yunanistan'a ve Bulgaristan'a çıkmaya kalktıkları zaman, ancak haftada bir defa yurt dışına çıkış izni alabilmekteler.

Sınır olmanın avantajlarını kullanmaya çalışan Edirne İlimizin bu şekilde cezalandırıldığı düşüncesine sahip Edirne halkı; çünkü, hem Türk vatandaşlarının yaşadığı Bulgaristan ve Yunanistan'da hem de ilimizde bu şekildeki gelip gitmelerle ve karşılıklı ilişkilerle, sınır ili olan Edirnemizin ticaretini ve -buna benzer- esnafının sıkıntılarını bir nebze de olsa rahatlatan bir gidiş geliş trafiği vardı. Bu, sadece bizim vatandaşlarımıza uygulanmakla kalmıyor, aynı zamanda Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelen vatandaşlara da bu uygulama başlatıldı. Gittiği ülkede veya bizim ülkemize gelen vatandaşlar, üç gün kalmadığı sürece bu ülkelerden alışveriş yapıp kendi ülkelerine gitme hakkını elde edemiyorlar.

Yasal bir düzenleme olmamasına rağmen valilik ve benzeri yetkili makamların keyfî uygulamasıyla yapılan bu uygulamanın da kalkmasını bir an önce talep ediyoruz.

Üçüncü bir konu: Tekrar, bizim transit geçiş yapılan kara kapılarını, yani, Kapıkule, Pazarkule, Hamzabeyli ve İpsala Kapılarımızı ilgilendiren kara kapılarında transit geçiş işlemlerinin devam etmesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

NEJAT GENCAN (Devamla) -  Sayın Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN - 4 sınır kapısının 4'ünü de saydık, tekrar saymaya gerek yok; özetleyelim.

NEJAT GENCAN (Devamla) - Özetleyeceğim Başkanım.

Bundan sonra bu kapılarda transit geçişler devam edecek; ama, ithalat ve ihracat gümrüklerinin yapılmasına ve içgümrük işlemlerinin yapılmasına bundan sonra izin verilmeyecek.

Yani, şu demektir: Beşinci ayın 1'inden itibaren, bizim Edirne İlimizin gümrüklemeyle ilgili hiçbir alakası kalmayacak; yani, ithalat ve ihracat gümrüklemesini yapamayan bir il konumunda olacak.

Biz, seçildiğimiz günden bu yana -ki, Ali Bey de burada- Edirne İlimizde, gar gümrüklemesiyle beraber Ayşekadın Gar Gümrüğüne, İstanbul'un gümrük yükünü hafifletmek düşüncesiyle, Halkalı Gar Gümrüğünün bir miktarını Edirne'ye nasıl getiririz şeklinde düşüncelere sahip iken, şu anda, Edirne İlinin gümrüklerden mahrum bir şekle getirilmesini, ben, bu iktidarın nasıl bir uygulamayla, nasıl bir düşünceyle bu şekle getirdiğini anlayamıyorum.

Edirne halkının talepleri budur ve bir an önce, bu konuda duyarlı davranış içerisine girmelerini ve iktidarın, Edirne İlini cezalandırmak yerine, sınır kapısında bulunan bir ilin ve Avrupa Birliğine giriş kapısı olan Edirne İlinin ödüllendirilmesini bekliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

TARIM VE  KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Hükümet adına söz istiyorum.

BAŞKAN - Edirne Milletvekili Sayın Nejat Gencan'ın konuşması üzerine Tarım ve Köyişleri Bakanı söz istiyor.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Edirne Milletvekili Sayın Nejat Gencan tarafından yapılan gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Hükümet adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Gencan'ın bahsettiği hususlarla ilgili olarak, dile getirdiği sorularla ilgili olarak… Birincisi, Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğünden alınan 18.5.2004 tarih ve 18905 sayılı yazıda, Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamında yolcu taşımacılığı yapan gerçek veya tüzelkişilerin, faaliyet alanlarına göre, bakanlıklarından yetki belgesi almalarının zorunlu olduğu; ancak, bazı gerçek ve tüzelkişilerin yetki belgesi almaksızın hususî araç olarak tescil ettirilmiş otomobil veya minibüslerle aynı sınır kapılarından her gün giriş çıkış yaptıklarının tespit edildiği, hususî araç olarak tescil ettirilmiş otomobil veya minibüslerle, haftada bir, ayda toplam dört seferden fazla aynı sınır kapısından yurt dışına çıkış veya yurda giriş yapmak isteyen taşıtların giriş çıkışlarına izin verilmeyeceği belirtilmiş ve bu sayıdan fazla giriş çıkış yapmak isteyenlerin, bakanlıklarından A2 veya B2 yetki belgesi almaları gerektiği hususları bildirilmiştir. Konu, Gümrük Müsteşarlığımızın 10.6.2004 tarih ve 16331 sayılı yazısıyla tüm gümrük ve muhafaza başmüdürlüklerine intikal ettirilmiş ve bu tür araçların ülkemize girişi ve ülkemizden çıkışları sınırlandırılmıştır.

İkinci soruyla ilgili olarak, ikinci hususla ilgili olarak arz edeceğim hususlar şunlardır: Yine anılan Bakanlıktan alınan 13 Şubat 2006 tarihli ve 6871 sayılı yazıda, yukarıda arz ettiğim sayılı yazıyla, Türk taşıtlarının giriş çıkışlarına sınırlama getirildiği halde, yabancı plakalı ve ticarî olmayan bu tür taşıtlarla, yabancı uyruklu kişilerin, günübirlik olarak ülkemize giriş yapmak suretiyle gayriresmî olarak ticaret yaptıkları anlaşıldığından bahisle, Türk plakalı taşıtlar için uygulanan uygulamada olduğu gibi, yurt dışından ülkemize giriş yapacak hususî araç olarak tescil ettirilmiş yabancı plakalı otomobil, minibüs ve kamyonetlerin de, haftada bir olmak üzere, ayda toplam dört seferden fazla aynı ülkeden yurda giriş yapmalarına müsaade edilemeyeceği bildirilmiş ve konu, yine, Gümrük Müsteşarlığının 16 Şubat 2006 tarihli yazısıyla tüm gümrük ve muhafaza başmüdürlüklerine intikal ettirilerek, bu tür araçların da ülkemize girişi ve ülkemizden çıkışları, keza, sınırlandırılmıştır.

Üçüncü bir konu: Bu sınırlamaların kriterleri, genel olarak, Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği hükümleridir. Ayrıca, sınır kapılarında kamu yararı, düzeni, güvenliği ve hizmet kalite ve standardının korunması, karayolu taşımacılığının ülke ekonomisinin gerektirdiği şekilde düzenlenmesi, taşımada güvenliğin sağlanması, taşımacı acente ve taşıma işleri komisyoncuları ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği ve benzeri hizmetlerin şartlarının belirlenmesi, taşıma işlerinde istihdam edilenlerin niteliklerinin, haklarının ve sorumluluklarının saptanması, karayolu taşımacılığının diğer taşıma sistemleriyle birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı olarak hizmet vermesi ve mevcut imkânların daha yararlı bir şekilde kullanılması bu sınırlamalarda kriter olarak göz önünde bulundurulmuştur.

Bir başka husus: Yine, söz konusu sınırlamalarla ilgili, bütün sınır kapılarımızda bu hususun uygulandığını, ben, bilginize arz etmek istiyorum.  Keza, bu konularla ilgili -bilindiği üzere, aksi ispat edilmediği ve hakkında bir mahkeme kararı olmadığı sürece her Türk vatandaşının suçsuz ve masum olduğu bilinmekte- tek tek kişiler hakkında geçerli olan bir kanaat yok sayılarak, toptan bir il ya da yöre halkının kaçakçı olarak görülmesi gibi bir durumun hiçbir zaman söz konusu olmadığını ifade etmek isteriz.

Her ülkenin, belli koşullar ve kriterler dahilinde kalmak şartıyla, yolcu beraberinde yapılan ticaret dahil olmak üzere, uluslararası ticareti kendi lehine düzenleme hakkı, egemen ülke olmanın bir gereğidir. AB mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanan, 5 Şubat 2000 tarih ve 23955 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2000/53 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eki Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karara göre, esasen, mezkûr soru önergesinde belirtildiği şekliyle, yolcuların ticarî amaçlı eşya getirme hakları bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, anılan kararda, yolcuların beraberlerinde gümrük vergilerinden muaf olarak yurda getirebilecekleri ve ticarî miktar ve mahiyette bulunmayan eşya belirtilmiştir. Bu kararda, söz konusu muafiyetin ticarî miktar ve mahiyet arz etmeyen, kişinin şahsına ve ailesinin kullanıma mahsus, hediye edilmek üzere getirilen eşya için uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu sınırlama kararları, Ulaştırma Bakanlığına valilikler ve ulaştırma bölge müdürlüklerinden intikal eden bazı gerçek ve tüzelkişilerin yetki belgesi almaksızın, hususî otomobil veya minibüslerle, aynı sınır kapılarından her gün giriş çıkış yaptıkları bilgisi üzerine, Ulaştırma Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığına, gümrük ve muhafaza başmüdürlükleri, kara hudut kapılarımızın bulunduğu illerimizin valilikleri ve Emniyet Genel Müdürlüğünden intikal eden, kara sınır kapılarımızda günübirlik yolcu giriş ve çıkışlarında yoğunluk yaşandığı, yolcuların beraberlerinde fazla miktarda eşya girişine engel olunamadığı gibi, günübirlik giriş çıkış yapan araç sayısında aşırı bir artış meydana geldiği, sadece gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarından alışveriş yapmak için yolculuk edenlerin bulunduğu, özellikle, kara hudut kapılarına yakın bölgelerde oturan kişiler tarafından, bu amaçla, her gün bir veya birkaç kez ülkemize giriş çıkış yapıldığı, bir meslek olarak görülmeye ve günübirlikçilik olarak tabir edilmeye başlanan bu yeni ticaret türünün normal görülür hale geldiği, içki, sigara, şeker ve çay gibi ürünlerdeki yüksek vergiler de dikkate alındığında, devletimizin uğradığı vergi kaybının önemli boyutlara ulaşması ve Türkiye'deki çay ve şeker üreticileri gibi çeşitli sektörlerin yoğun şikâyetleri üzerine Gümrük Müsteşarlığı tarafından alınmıştır.

Herhangi bir ilimiz için özel bir düzenleme olmayan, bütün sınır kapılarımızda uygulanmakta olan ve günübirlikçilik olarak tanımlanan bu yeni ticaret türünü kontrol altına almayı ve düzenlemeyi amaçlayan bu sınırlamaların kaldırılmasının düşünülmediğini Yüce Heyetin bilgilerine sunuyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NECDET BUDAK (Edirne) - Sayın Başkan, yerimden bir söz talebim var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart, Diyarbakır-Bismil-Sinan köylülerinin acil sorunları hakkında, yerinden, 60 ncı maddeye göre kısa bir söz talebinde bulundu; kendisine söz veriyorum.

Buyurun Sayın Kart; ama, mümkün olduğu kadar, Sayın Faruk Çelik gibi, kısa olsun.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Diyarbakır-Bismil İlçesi Sinan köylüleri, iki yıldan bu yana, bebekleriyle, çocuklarıyla, kadınlarıyla, yaşlısı ve genciyle hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Cumartesi gününden bu yana da, Abdi İpekçi Parkında, bebekleriyle ve kadınlarıyla seslerini bir yerlere duyurmaya çalışıyorlar. Geceleri parkta battaniyelere sarılarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Sinan köylülerinin elli, altmış, yetmiş yıldan bu yana zilyedi oldukları tarlaları, evleri, bahçeleri, baba ocakları, kadastro ve yargı kararıyla ellerinden alınmış durumda. Yargı kararlarına ve mülkiyet hakkına elbette saygımız var. Sinan köylüleri, bu kararlara karşı, yine, yargı zemini içinde mücadelelerini veriyorlar, sürdürüyorlar; ancak, gelinen aşamada, 180 hane civarında olan bu insanların iskân edilmeleri gerekiyor. Yasanın şeklî çerçevesi itibariyle tarlaları ve evleri ellerinden alınan bu insanlara devletin ve siyasî iktidarın, mutlaka sahip çıkması ve ortada bırakmaması gerekiyor. Bu insanlar devlete ve kanunlara saygılı olan, teröre prim vermeyen ve gerçek anlamda hak arama mücadelesi içinde olan insanlar.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

ATİLLA KART (Konya) - Hemen toparlıyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başbakanla Siirt'te 45 dakika görüştü bu insanlar. Sayın Tarım Bakanı, olaylar hakkında doğrudan bilgi sahibi. Gerek Sayın Başbakan ve gerek Sayın Tarım Bakanı olayın esasını çok iyi biliyorlar. Devletin ve siyasî iktidarın bu insanların iskânını mutlaka sağlaması gerekiyor. Devlet olmanın, sosyal devlet olmanın olmazsa olmaz bir şartından söz ediyorum değerli arkadaşlarım.

BAŞKAN - Anlaşıldı…

ATİLLA KART (Konya) - Ancak ve maalesef, bu insanlar karşılarında bir muhatap bulamıyorlar Sayın Başkanım. İktidara mensup bölge milletvekilleri de, her nedense, olaya sahip çıkmıyorlar. Ben, bu değerlendirmelerle, olaya insanî ve sosyal boyutu kapsamında çözüm getirilmesi ve sahip çıkılması dileğiyle, hükümeti uyarıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Anlaşıldı. Hangi partiden olursa olsun bütün Diyarbakır milletvekillerinin ve ilgili bakanlığın, Başbakanlığın konuya ilgi duyacağına inanıyoruz.

Teşekkür ediyoruz, sağ olun.

Değerli arkadaşlarım, bir başka…

NECDET BUDAK (Edirne) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Arkadaşlar, burada bizim önümüzde, sırayla, yerinden söz talep eden arkadaşların adları yazılı; sizin de adınız yazılı Sayın Necdet Budak; ama, önce İbrahim Özdoğan'ın adı yazılı; o yüzden, önce İbrahim Özdoğan'la bir görüşelim.

Sayın Özdoğan, yerinizden söz talebinde bulunuyorsunuz; konusu ne, niçin; onu anlatın.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Tarım Yasası görüşülürken Tarım Bakanına bir soru soracağım.

BAŞKAN - Bu, 60 ıncı maddeye girmez; başka bir zaman, sırası gelince.

Sayın Necdet Budak, biraz önce geldiniz, sizinle görüştük. Şimdi, Edirne Milletvekilimiz Nejat Gencan bazı sorunları gündemdışı konuşmasında dile getirdi, Sayın Bakan da Hükümet adına, İktidar Partisinin Hükümeti adına gerekli açıklamaları yaptı. Şimdi aynı konularla ilgili, biz, teamüllere aykırı bir şekilde, İçtüzük hükümlerine aykırı bir şekilde sırayla diğer bütün Edirne milletvekillerine söz verme durumunda olursak, siz, bütün milletvekili arkadaşlarımız yanlış bir uygulama içinde olduğumuzu düşünür ve bizi uyarırsınız. O nedenle, size 60 ıncı maddeyle ilgili bu konularda söz vermem mümkün değil; ama, ileride fırsat bulursak, Edirne'nin sorunlarıyla ilgili size de gündemdışı söz verebiliriz.

NECDET BUDAK (Edirne) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapacağım.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bakan cevap verdi.

BAŞKAN - Söz vermemiz mümkün değil.

NECDET BUDAK (Edirne) - Bir cümlelik çok kısa bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN - O zaman diğer Edirne milletvekili arkadaşlarımızı da sıraya dizmemiz gerekecek ki, yanlış bu; bu, teamüllere aykırı. Buradaki milletvekili arkadaşlarımız da herhalde bu olayın farkındalar; kusura bakmayın.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla yarım kalan işlerden başlayacağız.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

3 üncü sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

4 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5 inci sırada yer alan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelendi.

6 ncı sırada yer alan, Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S. Sayısı: 1052) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Değerli milletvekilleri, geçen birleşimde İkinci Bölüm üzerindeki görüşmeler ve maddelerin oylaması tamamlanmıştı.

Şimdi, tasarının tümünü oylamadan önce, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre aleyhte söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan konuşacaktır.

Buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, bir temel yasa olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmiştir. Temel yasa olmasından dolayı da, maalesef, muhalefet olarak, Türkiye'de üzerinde en çok konuşulması gereken tarım meselesinde, bu kürsülerden tarımın problemlerini dile getirme imkânına sahip olamadık. Ancak, İçtüzüğün verdiği bir imkânı kullanarak, tarımla ilgili görüşlerimizi ve düşüncelerimizi ifade etmek istiyorum.

Ben, hafta sonu Samsun İlindeydim. Samsun İlinde, yüzlerce vatandaşımızla görüşme imkânına sahip oldum. Özellikle Samsun'da, tarımda çok ciddî manada bir sıkıntının içerisinde olduklarını ifade eden vatandaşlarımız oldu. Samsun, ağırlıklı olarak, tütün üretiminin yoğun olduğu bir ilimiz. Maalesef, 1998'li yıllarda 650 000 civarında olan tütün ekicimizin bugün 250 000 civarına düştüğü ve her geçen gün tütünde çalışan nüfusun azaldığı ve tütün üretiminden dolayı vatandaşlarımızın ciddî manada sıkıntı içerisinde olduklarını gördük. Maalesef, tütün yerine başka alternatif bir ürün üretme imkânına sahip olmayan Samsunlu vatandaşlarımız, bunun, Meclis kürsüsünden, bizim tarafımızdan dile getirilmesini arzu ettiler ve yine Karadeniz'in ve Samsunumuzun doğusunda, Terme ve Çarşamba yörelerinde üretilen fındıkla ilgili olarak da, vatandaşlarımız çok büyük bir ıstırap içerisinde.

7 000 000 lira başfiyatla açılan fındık piyasasında, bugün, fındığın kilogramının 4 200 000'ler seviyesine düşmüş olması karşısında üretici kan ağlamaktadır.

MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) - Hükümet açıklamadı…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Milletvekilim, Samsun Milletvekilim, Samsun'a gidin de vatandaş ne söylüyor bir dinleyin bakalım, Samsun'da neler söylüyorlar.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, Genel Kurula hitap edin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, Genel Kurula hitap ediyorum da, oradan Samsun Milletvekilimiz bir sataşmada bulunuyor.

Şimdi, 7 000 000 lira fiyat açıklandığında, bütün Karadeniz'deki AK Parti milletvekilleri şapkalarını havaya atmışlardı. 7 000 000 lira fındık fiyatının bugüne kadar görülmemiş ölçüde bir fındık fiyatı olduğunu ifade ettiler. Fiskobirlikte… Konuşma tutanakları var elimde; istiyorsanız, onu da Meclis kürsüsünden dile getiririm. AK Parti milletvekillerinin, Fiskobirlik Genel Kurulunda nasıl konuşmalar yaptıklarını, gerekirse bu kürsüden sizlere okurum.

Şimdi 4 200 000 lira; bunun sebebini siz çok iyi biliyorsunuz Samsun Milletvekilim. Yıllardan beri Fiskobirlik'in almış olduğu kredilerin önü kesilerek fındık paralarını ödeyememesinden kaynaklanan bir durum nedeniyle, 7 000 000 liralık fiyat, bugün, 4 200 000 liraya kadar, maalesef, geriye gelmiştir. Bunun hesabını, gidin, Samsun'da, Karadeniz'e verin Değerli Milletvekilim.

                     

(x) 1052 S. Sayılı Basmayazı 13.4.2006 tarihli 88 inci Birleşim tutanağına eklidir.

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Fiskobirlik…

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim arkadaşlar, yerinizden müdahale etmeyin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, 1998… Eğer, tarım çok iyi gidiyorsa… 1998 yılında Türkiye'de tarıma ayrılan kaynak 6,5 milyar dolar. Bu, devletin resmî rakamları. 1997'de, 1998'de 6,5 milyar dolar bütçeden tarıma pay ayrılmış, kaynak ayrılmış; 2004, 2005 yılında ayrılan kaynaklar 2,5 milyar dolar. Benim vermiş olduğum bir soru önergesine verilen resmî cevap. Eğer, tarım çok iyi gidiyorsa, 1998, 1997 rakamlarına göre, ayrılan kaynak 4 milyar dolar azalmış değerli milletvekilleri. Siz, şimdi, geliyorsunuz, diyorsunuz ki: Türkiye'de tarım çok iyi!..

Ben rakamlar vereceğim: 1997 yılında bir tüp alabilmek için, 12 kilogramlık tüp alabilmek için 34 kilogram buğday satılırken, şimdi, bir tüp alabilmek için 120 kilogram buğday satılması gerekiyor. Buğday üreticisinin durumu iyiye mi gitmiş, kötüye mi gitmiş, bu rakam kendiliğinden ortaya çıkarıyor. 1998'de bir traktör alabilmek için 186 ton şekerpancarı satılırken, 2005 yılında 260 ton şekerpancarı satılması gerekiyor. Geçende, Sayın Fatsa buraya geldi, rakam veriyor: 2002 yılında 6 000 traktör satılmış, 2005 yılında 30 000 traktör satılmış; bu da, tarımın ne kadar iyiye gittiğini gösteriyormuş. Ben de bir rakam vereyim; 1998 rakamları: Türkiye'de 48 000 adet traktör satılmış değerli milletvekilleri. Sizin, 1998 yılı rakamlarını yakalayabilmeniz için, Türkiye'de, daha, yüzde 60 daha fazla traktör satılması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Niye nefes tüketiyorsun?!. O kadar yanlış bilgiler veriyorsun ki!..

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar. Müdahale etmeyin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Özçelik, Sayın Burdur Milletvekili…

BAŞKAN - Siz de Sayın Kandoğan, müdahaleleri değil, Genel Kurulu dikkate alın.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu rakamlar yanlışsa, gelirsin buraya, Burdur Milletvekili olarak, hangi rakam yanlışmış, hangi... Bunlar, hep, devletin resmî rakamları Sayın Özçelik.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hesapla artışı…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bunlar, hep, resmî rakam. 1998'de satılan traktör sayısı belli, 1998'deki buğday fiyatı ile mazot fiyatı belli; yani, bu rakamlar, çok açık ve net bir şekilde, Türkiye'deki tarımın nereye gittiğini gösteriyor.

Sayın Özçelik, size bir rakam daha vereyim: Kırsal kesimde açlık sınırının altındaki rakam, 2003'te yüzde 2,15 iken, şimdi, 2,36'ya çıkmış; yani, kırsal kesimde, çiftçi kesiminde, köylü kesiminde açlık sınırının altında olan vatandaşların sayısı artmış; resmî rakam. Bir rakam daha vereyim: Yoksulluk sınırının altında olan vatandaş sayısı yüzde 37 iken, şimdi, yüzde 40'a çıkmış Sayın Özçelik. Bu rakam da gösteriyor ki, kırsal kesimde ciddî manada sıkıntı var, vatandaşlarımız kırsal kesimde ciddî manada ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya gelmişler. Şimdi, böyle bir dönemde, siz, tarımla ilgili bir kanunu da temel yasa olarak getirirseniz, sizin bundan maksadınızın şu olduğu ortaya  çıkar: Tarımın meselelerini, 2006 yılındaki Türk tarımının içinde bulunduğu durumu, siz, Mecliste tartışmak istemiyorsunuz.

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum.

Gidiniz Adana, Mersin'e, Antalya'ya, narenciye dalında; gidiniz Malatya'ya, kayısı orada dalında; gidiniz Ege Bölgesine, pamuğun hangi fiyatlar içerisinde olduğunu, gidiniz orada görünüz. Türkiye'nin her kesimindeki çiftçi, köylü, geçmiş günlerini mumla arayacak hale gelmiştir; ama, İktidar Partisi milletvekilleri, buraya gelip, tarımda, altın…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, toparlayalım lütfen, konuya inelim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlelerimi söylüyorum Sayın Başkan.

…çiftçinin, köylünün altın devrini yaşadığını söylüyor; ama, İktidar Partisi milletvekili olarak gidiniz köylere, gidiniz beldelere, tarımın içinde bulunduğu o kötü durumu kendi gözlerinizle bir kez daha görme fırsatını yakalarsınız diye düşünüyor; bu kanun tasarısının aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) - Sayın Başkan, bir iki şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, burada bir konuya açıklık getirmek gerekiyor. Tasarının tümü üzerinde ve maddeleri üzerinde soru-yanıt hakkı var; ama, tasarının tümünün oylamasına geçeceğimiz bir sırada, Tüzükte böyle bir hak yok. Şimdi sadece bir tek hak kalmıştır; o da, tasarının lehinde söz istemek. Şimdiye kadar bize öyle bir talep de gelmediği için, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır.

Yani, İbrahim Özdoğan Beye ve Mustafa Çakır Beye yönelikti biraz önce yaptığım açıklamalar. Soru-yanıt bölümü olmadığı için bu bölümde, size söz veremedim; kusura bakmayın.

MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) - Bir iki şey söylemek istiyorum Fiskobirlikle ilgili.

BAŞKAN - Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacak.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Kandoğan burada değil, görüyorum; ama, tabiî, onun bir yanlışını burada düzeltmek farz olduğu için, izninizle onu düzeltmem gerekiyor.

1998 yılında tarıma ayrılan para, gayri safî millî hâsılanın binde 7'si. Gayri safî millî hâsıla 53 katrilyon ve tarıma ayrılan para 375 trilyon. 6,5 milyar dolar dedi. Bu, kesinlikle doğru değil.

Gelelim 2005'e. 2005 için dedi ki, bu 2,5 milyar dolar. Bu doğru değil. 2005'te 480 katrilyon, yani, 480 milyar YTL gayri safî millî hâsıla; tarıma ayrılan 4,2 katrilyon. Şimdi, ikisi arasındaki farkı Yüce Heyetinizin bilgisine sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ben, izninizle, teşekkür babında bu kanunla ilgili çok kısa bir bilgi arz etmek istiyorum; hem milletimizin bunu bilmesi gerekiyor hem Yüce Meclisin değerli üyelerinin bu konuda bilgi sahibi olmasında fayda görüyorum.

Efendim, bugüne kadar Türkiye'de tarım günübirlik politikalarla yönetilmiş ve kaynaklar verimsiz kullanılmıştır. Kısa dönemli politikalar, o kaç veriyorsa ben 5 fazlasını veririm politikaları, sektörün yapısal sorunlarının ihmal edilmesine neden olmuş ve özel sektörün tarıma yatırım yapmasına engel bir durum oluşturmuştur.

Bu kanunla, yani, Tarım Kanunuyla, artık, Türkiye, ulusal bir tarım politikasına kavuşuyor. Kanunla, özellikle tarımsal desteklemeler konusunda yasal dayanak sağlanmış olacaktır. Böylece, 2002 yılına kadar yasal dayanağı olmayan, 2002 yılında ise tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkilerle ilgili 4733 sayılı Yasanın altında yer alan bir maddeye dayalı bu önemli konuya özel bir kanunla yer vermiş olmaktayız artık.

Tarım Kanunuyla, tarım sektörünün geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaları tespit etmek ve düzenlemeleri yapmak üzere, yasal bir çerçeve oluşmuştur.

Tarım Kanunu neler getiriyor, onu da çok kısa başlıklar halinde sizlere arz etmek istiyorum. Bu kanun, Türkiye'de bir ilktir; çünkü, Türkiye, bugüne kadar, destekleme politikalarının çerçevesini belirleyen bir yasaya sahip olmamıştır. İlk defa, Türkiye, tarım desteklemeleri konusunda, bunun çerçevesini belirleyen bir yasaya sahip oluyor ve bu da, 22 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyelerine ve birkısım muhalefete gerçekte nasip olmuştur; bu da çok önemlidir.

Tarım politikalarında öncelikler belirlenmiştir. Destekleme politikalarının ilkeleriyle, desteklemelerin hangi programlara göre yapılacağı belirlenmiştir. Kanunla birlikte, destekleme bütçesinin gayri safî millî hâsılanın yüzde 1'inden az olmayacağı şartı getirilmiştir. Artık, destekleme bütçesi, bu kanunla birlikte keyfîlikten çıkıyor, yasal bir zemine oturuyor.

Kırsal kalkınmaya özel önem verilmektedir. Kırsal kesimde istihdam ile gelirlerin artırılması, kadın ve genç nüfusun eğitim ve girişimcilik düzeyinin yükseltilmesi ve kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması görevi Tarım Bakanlığına verilmektedir. Çiftçi eğitimi, yayım ve danışmanlık hizmetlerinin, üretici örgütleri ve özel sektöre yaptırılması gündeme gelmektedir. Çiftçi eğitiminde, özel tarım danışmanlığının devreye girmesi ve özel sektörün bu alandaki birikimlerinden yararlanması sağlanacaktır. Toprak, iklim ve coğrafya esasına dayalı 24'ten fazla havza ve bölgeye sahip ülkemizin bu potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek üzere, havza bazlı projelerin uygulanması ve bunların desteklenmesi kanunda yer almaktadır. Ürün bazında tüzelkişiliği haiz konseylerin oluşmasına imkân verilmektedir. Tarımsal amaçlı kooperatif ve birliklerin faaliyetlerinin tarım politikaları doğrultusunda desteklenmesi ve yönlendirilmesinde gerekli işbirliği ve koordinasyon imkânı sağlanmaktadır. Ayrıca, bu kanunla, sözleşmeli üretimin ülkede yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için düzenleme yapılması ve bunu özendirecek destekleme politikalarının oluşturulması sağlanacaktır.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sonuç olarak, tarım sektörüyle ilgili politikaların belirlenmesi, planlanması ve uygulanmasında koordinasyon Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca sağlanacaktır. Bu kanunla birlikte sektör ilk defa bir çerçeve kanuna kavuşacak ve ilgili tüm kişi ve kuruluşlar önünü ve geleceğini görebilecektir. Bu sayede uzun vadeli politikaları uygulamak mümkün olabilecektir.

Ben, bu vesileyle, bu yasanın oluşmasında katkısı olan, emeği geçen herkesi şükranla yâd ediyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanın konuşması üzerine bir hatırlatma yapmak gereği var. Bu Meclis çatısı altında yasalaşan tüm tasarılar, tüm Meclisin tasarılarıdır; burada olan olmayan bütün milletvekillerini bağlar, milleti bağlar.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, yarım kalan işlerle ilgili işler tamamlandığına göre, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.

1 inci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7 nci sırada yer alan, Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/1177) (S. Sayısı: 1123)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Değerli milletvekilleri, 8 inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı ve aynı mahiyetteki kanun tasarı ve teklifleri ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08.06.1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17.07.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02.09.1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24.05.1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08.06.1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32. Maddesine 01.06.1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 1139 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı, İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyenler: Gruplar adına; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Anavatan Partisi Grubu adına Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi adına Mehmet Zekai Özcan.

Şahıslar adına söz isteyenler. Bingöl Milletvekili Mahfuz Gücer Bingöl Milletvekili…

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, Güler…

BAŞKAN - Güler… Pardon… Mahfuz Güler Bingöl Milletvekili… Özür dilerim, kusura bakmayın.

… Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Mahfuz Güler -ikinci kez yazılmış- Bingöl Milletvekili.

İlk söz, Sayın Kılıçdaroğlu'nun.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu; buyurun, söz sizin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yetmişüç milyon insanı, yurttaşımızı bire bir ilgilendiren bir tasarıyı, ayrıntılı görüşmeden, temel kanun olarak görüşeceğiz. Bu 20 dakikalık süre içerisinde, Cumhuriyet Halk Partisinin bu tasarıya hangi gerekçelerle karşı çıktığını size sunmaya, özet olarak sunmaya çalışacağım süremin yettiği kadar.

Değerli milletvekilleri, Sayın Genel Başkan, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Parlamentoda yaptığı grup toplantısında şöyle bir ifade kullanıyor; diyor ki: "Biz, yaptığımız bu yasal düzenlemeyle, tasarıyla, tüm çalışanları kapsayan bir sosyal sigorta sistemi kuruyoruz."

Şimdi, birinci yanlış buradan başlıyor. Bu tasarı, tüm çalışanları, yani, bu ülkede yaşayan herkesi kapsayan bir tasarı değil. Önce bunu doğru kabul etmemiz lazım. Neden değil; çünkü, değerli arkadaşlar, örneğin, ben size okuyorum: "Niteliği itibariyle bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde yevmiyeli olarak çalışanlar sigorta kapsamı dışında." 

                        

(x) 1139 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Aynı şekilde, düşük gelirli esnaf ve sanatkârlar, tarımda çalışan işçiler, dargelirli çiftçiler de bu sistemin dışında. Bunların yaşam boyu emekli olma hakları yok; ancak, kendileri isteğe bağlı prim öderlerse, ancak, emekli olabilecekler. Onun dışında, bunlar, sigorta sisteminin dışında.

Bir başka önemli nokta değerli arkadaşlar; Sayın Başbakanımız diyor ki: "Sendikalarımızın, işverenlerimizin önerileri bütün detaylarıyla incelenmiş, hiçbir öneri, eleştiri ve uyarı gözardı edilmeden hazırladığımız sosyal güvenlik reform paketine yansımıştır."

Peki, ben merak ediyorum değerli milletvekilleri, mademki bütün sendikalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, işverenlerle bir araya geldiniz ve bunlar bu tasarıya yansıdı, bugün, acaba niçin, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünden Meclise kadar, el ele tutuşarak, bir zincir halinde, bu tasarı protesto ediliyor?! Bu tasarı, acaba niçin, yasalaşmasın geriye çekin deniyor, bu tasarı üzerinde bir toplumsal mutabakat sağlayalım diyorlar?! Acaba bu talepler nereden kaynaklanıyor?! Madem uzlaşma oldu, bu insanlar niçin isyan ediyorlar?! Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri bizi dinliyorlar. O zaman sormak gerekiyor, acaba Sayın Başbakan mı yanılıyor?! Böyle bir uzlaşma sağlandı da, sivil toplum kuruluşlarının başkanlarının haberi mi olmadı? Yok böyle bir şey.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan bir şey daha söylüyor; diyor ki: "Bu reform…" Aynen okuyorum: "Bu reform…" Bunu da, hemen söyleyeyim, Adalet ve Kalkınma Partisinin internet sitesinden aldım; yani, başka bir yerden almış da değilim. "Bu reform, kamuoyunun gündemine getirildiğinden bu yana, ısrarla, bazı konularda vatandaşlarımız yanlış yönlendiriliyor. Dürüst olun, doğru olun. Örneğin; emeklilik yaşının 68'e çıkarılacağı gibi bir önyargıyı gazete haberlerinde görüyoruz, bazı sendikaların açıklamalarında duyuyoruz. Fısıltıyla üretilen bu spekülasyonlar gerçek değildir. Bütün açıklığıyla söylüyorum, mevcut reformda emeklilik yaşının 68'e yükseltilmesi gibi bir şey söz konusu değildir." Güzel.

Peki, şimdi, Sayın Başbakana soralım. Sayın Başbakan, siz Başbakan olarak, bakanlarınız da Bakanlar Kurulu üyeleri olarak Meclise sevk ettiğiniz tasarıda emeklilik yaşı kaçtı; 68 idi.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Mevcutta da 68.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Geleceğim ona.

Peki, 68 yaş olarak Parlamentoya gelen bu tasarı, elbette, medyada ne diye tartışılacak; yaş 68 diye tartışılacak. Sonra ne oldu; sonra, sivil toplum örgütleriyle ekonomik, sosyal konseyde görüşüldü, CHP'nin muhalefeti oldu ve sonunda denildi ki: Biz bu emeklilik yaşını aşamalı olarak 65'e çıkaracağız. Ama, Sayın Başbakana ve bizi dinleyen yurttaşlarımıza bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum, 68 yaşı, tümüyle bu tasarıdan çıkmış değil. 5 400 gün prim ödeyen emekli olmak isterse 68 yaşını doldurmak zorunda; yani, 68 yaş diye bir şey yoktur diye, Sayın Başbakan, kusura bakmayın, doğruları halka söylemiyor. Biz doğruları yurttaşlarımıza söylemek zorundayız; ama, siz doğruların tartışılmasını istemediğiniz için temel kanun yaptınız bunu. Biz, şimdi, bunları birkaç saniye içinde anlatacağız. Bereket versin, 20 dakikalık bir tasarının geneli üzerinde görüşme hakkımız var da bunları dile getiriyoruz.

Bir başka konu. Sayın Başbakan diyor ki: "Bütün sosyal güvenlik kuruluşlarını tek çatı altında topluyoruz." Bu da büyük bir aldatmaca arkadaşlar. Sayın Bakanımız burada, Adalet ve Kalkınma Partisinin Grubunda çok değerli milletvekili arkadaşlarımız var; onlar da sosyal güvenlik alanında ciddî çalışmalar yapmışlardır, yöneticilik yapmışlardır. Şimdi, ben buradan Sayın Başbakana sormak istiyorum: Sayın Başbakan, Türkiye İş Kurumu bir sosyal güvenlik kurumu mudur değil midir? Bir sosyal güvenlik kurumu... Peki, tek çatı altında topluyoruz diyorsunuz da, onu niye bu çatının dışında tuttunuz? Gerekçesi şu değerli arkadaşlar: Eğer, o bu çatının içine gelseydi, biriken fonlar, belki, bir şekliyle, kurumsal bir yapı içerisinde daha tutarlı, daha dikkatli, daha dengeli kullanılabilirdi. Şimdi bunu ayırıyoruz. Soruyoruz: Niye ayırıyorsunuz? "Efendim, onu da bu kapsama alırsak, burası çok büyür." O zaman şu lafı kullanmayacaksınız, "Sosyal güvenlik kuruluşlarını tek çatı altında topluyoruz" demeyeceksiniz. "Biz, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kuru topluyoruz" diyeceksiniz. O zaman doğrudur.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - En doğrusu, IMF ne kadar istiyor…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bir başka şey değerli arkadaşlar, Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü kuruluyor, Başbakanlıktaki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü bu sistemin içine alınmıyor. En büyük handikaplardan birisidir. Yoksulluğun siyasete malzeme edilmesinin temel noktası budur. Bu kaldırılmıyor.

Geliyorum Sayın Başbakanın söylemlerine. Yine Sayın Başbakan diyor ki: "Primi ödensin ya da ödenmesin tüm çocuklarımızın 18 yaşına kadar sağlık giderleri devlet tarafından karşılanacaktır. Biz onun hesabını yaptık. Merak etmeyin, zarar etmeyeceğiz; tam aksine, kâr edeceğiz." Şimdi, birinci yanlışımız şuradan başlıyor: 18 yaşına kadar herkese, prim ödensin ödenmesin, bedava bakacağız diye bir şey yok. Bir sefer, çocuğunuz 2 yaşında bile olsa, götürdünüz mü katılım payı ödeyeceksiniz. Öyle katılım payından kaçınmak yok. Birinci paralı nokta buradan başlıyor.

İki; Sayın Başbakan diyor ki: "Özel hastane-devlet hastanesi değil, sigortalı, istediği hastaneye gidecek." O da yanlış. Neden; bir sefer, istediği hastaneye giderse, tedavi masrafının yüzde 30'unu cebinden ödeyecek; ister 18 yaşında olsun, ister yeni doğan çocuk olsun, ister 80 yaşında olsun. Yani, öyle bedavacılık yok diyor. "Ben, benim gösterdiğim hastane dışında birisine gidersen elini kolunu sallayıp, senden bu paranın yüzde 30'unu alırım" diyor. Peki, bunu halka söyledik mi biz; halka söylemedik. İkinci önemli bir hata buradan başlıyor.

Bir başka şey. Çocuğunuz hastalandı... Sayın Başbakana güvendiniz, koskoca Başbakan, doğruları söyler diyorsunuz. Hastalandı, götürdünüz bir özel hastaneye, tedavi ettiniz. Önünüze bir fatura çıkaracaklar, otelcilik hizmeti bedeli olarak şu kadar lira ödeyeceksin diyecekler; sizin çocuğunuza profesör doktor, falan doktor bakmıştı, onun için de şu kadar bedel ödeyeceksiniz diyecekler. Siz diyeceksiniz ki: Olur mu efendim böyle bir şey?! Başbakan dedi ki, çocuklar için bedavadır. Onlar da şu kanunu çıkaracaklar, diyecekler ki: Siz Sayın Başbakanın söylediğine bakmayın. Bakın, bu kanunda, otelcilik hizmeti var; bu kanunda, öğretim üyesine muayene olursan onun için ayrıca para alınacak var; bunu sen cepten ödeyeceksin, bunu sigorta kuruluşu ödemeyecek. Peki, bugün var mı; bugün yok, bugün yok; ama, bu tasarı çıktığında, bunu vatandaştan almış olacaksınız.

Geliyorum bir başka konuya değerli arkadaşlar. Sayın Başbakan diyor ki: "Bu reformun hayata geçirilmesiyle, vatandaşlarımızı yoksulluğa karşı etkin koruma sağlayan, malî açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi getirilmiş olacaktır."

Şimdi, Sayın Başbakana ve değerli milletvekillerine bir soru sormak istiyorum: 2005 bütçesinde, emekli aylıklarından yüzde 1 sağlık kesintisi getirdiniz mi, getirmediniz mi?! Peki, emekli aylıkları, acaba, kişi başına emekli aylığı 2 000 dolar, 3 000 dolar, 5 000 dolar mı ki, siz, yüzde 1 sağlık kesintisi getiriyorsunuz?! Getirdiniz… Bereket versin Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine gitti ve bu madde iptal edildi. Demek ki, öyle, yoksullara yardım edeceğiz, sosyal güvenliği bunun için getireceğiz… Bu felsefe, AKP açısından doğru değil; bilimsel olarak doğrudur; ama, AKP açısından, felsefe olarak doğru değil.

Sayın Başbakan, yine şunu söylüyor, diyor ki: "Erken emeklilik getirdiler; 50 yaşında emekli olan bir vatandaşım gitti, bu defa da başka bir yerde kayıtdışı çalışmaya başladı. Niye bir taraftan emekli maaşı alıyor, diğer taraftan da kayıtdışı çalışıyor?! İşveren de buna bayılıyor. Niye; ödemesi gereken o paraları ödemeyecek, sadece kendisine bir maaş verecek. Alan memnun veren memnun; beraberce bu işi götürüyorlar. Ondan sonra da biz diyoruz ki: Neden acaba Türkiye'de kayıtdışı bu kadar artıyor? Bundan artıyor işte, haksız rekabet var. Haksız rekabet niye var; bundan dolayı var.

Şimdi, bunun neresini düzeltelim; yani, kayıtdışı istihdam olmasın diye emeklilik yaşını 50 değil de 70 mi yapalım!" Böyle bir anlayış olabilir mi?! Ama, Sayın Başbakan bunu söylüyor. 50 yaşında emekli ettiniz, gitti, kayıtdışı çalıştı. Kayıtdışı çalışmaması için ne yapmamız lazım; emeklilik yaşını yükseltmemiz lazım. Oysa, bir Sayın Başbakanın bunu söylemesi lazımdı, şunu soruşturması lazımdı: Bu insanlar emekli olduktan sonra niçin çalışma ihtiyacını hissediyorlar. Bu para yetmiyor; bu para yetmediği için de, insan çalışıyor ve Sayın Başbakanın unuttuğu bir şey daha var; bu insanlar, çalıştığı zaman sosyal güvenlik destek primi ödüyorlar. Bunların hepsini, siz, kayıtdışı nasıl çalışıyor diyebilirsiniz?! Sayın Başbakanın bu gerçeklerden, bu yasal düzenlemelerden haberi yok mu; ama, yok.

Bir başka şey. Sayın Başbakan diyor ki: "Bütün vatandaşlarımızın eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu tek bir emeklilik sistemi getiriyoruz. Eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu tek bir emeklilik sistemi getiriyoruz." Kocaman bir aldatmaca. Hiç böyle bir şey yok. Bu tasarıda öyle bir şey yok. SSK'da çalışan, yani İş Kanununa tabi çalışan, bağımsız işyeri olan, devlet memuru olan aynı standarda tabi değiller. Neden tabi değiller; çünkü, devlet memuruna deniliyor ki, sende üst sınır yok, SSK'lıya deniliyor ki, sen de üst sınır var, Bağ-Kurluya da deniliyor ki, sende bir tablo var, o tabloya göre ödeyeceksin… Devlet memuru daha fazla prim ödeyecek, daha fazla emekli aylığı alacak; SSK'lı için o kural söz konusu değil. Hani eşit yükümlülüktü?! Eşit yükümlülük nedir; aldığın ücret kadar prim ödersin. Peki, bunu niçin Sosyal Sigortalar Kurumunda getirmediniz?! Yani, İş Kanununa tabi olanlarda getirmediniz; çünkü, işverenleri ürkütmek istemediniz. Temel nedeni bu. Demek ki, bu da tek başına doğru bir uygulama değil.

Yine, Sayın Başbakan şunu söylüyor: "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında imtiyaz değil, sosyal adalet, sosyal barış getireceğiz." Şimdi, ben, size, değerli arkadaşlar, imtiyaza çok güzel bir örnek vereceğim bu kanunda, üç tane örnek vereceğim. Birinci örnek şu: TRT'de bir kameraman düşünün veya bir spiker düşünün. Bu, özel televizyonlarda çalışanlara göre beş yıl daha erken emekli olacak. Peki değerli arkadaşlar, kameraysa aynı kamera, spikerse haber sunuyor zaten, kameranın ağırlığıysa aynı ağırlık, haber peşinde koşmaksa ikisi de haber peşinde koşuyor. TRT'nin kameramanına niçin acaba beş yıl erken emekli olma hakkını getiriyorsunuz da, özel televizyonların kameramanlarına beş yıl erken emekli hakkını getirmiyorsunuz? Bunun adı imtiyaz değil mi arkadaşlar; imtiyaz…

Hadi bundan vazgeçtik diyelim. Devlet tiyatrosu sanatçıları, özel tiyatrolarda çalışanlara göre beş yıl daha erken emekli olacaklar. Tiyatro sanatçısıysa tiyatro sanatçısıdır. Bunun özeli kamusu var mı?! Yani, özel sektörde çalışan işçi ile kamu sektöründe çalışan işçi arasında bir fark var mı; yok. Peki burada niye böyle bir farklılık getiriyorsunuz? Birisinde devlet güvencesi var üstelik, devletin sanatçısı, öbürü özel sektör sanatçısı. Ona, sen beş yıl daha geç emekli olacaksın arkadaş diyorsun. Bunun adaletle, vicdanla, insan haklarıyla bağdaşır bir yönü var mı arkadaşlar; yok.

Geliyorum bir başka konuya, gene imtiyaz üzerine kurulu bir konuya. Diyorsunuz ki burada: "PTT dağıtıcıları, ayaktan yaptıkları dağıtım işi nedeniyle beş yıl erken emekli olurlar." Güzel. Peki, aynı işi özel sektörde de yapan var. Örneğin, birsürü kargo şirketi var ve burada çalışanlar da aynı PTT dağıtıcısı gibi dağıtıyorlar. Peki, bunların günahı ne? Bunların günahı… Deniliyor ki: Kusura bakma, sen özel sektörde çalışıyorsun. Sen daha uzun süre çalışacaksın. Arkadaşlar, bu sosyal güvenlik değil, bu sosyal koruma değil; bu, ayrıcalık sistemi getiren bir düzenlemedir. Biz, TRT'de çalışanların, devlet sanatçılarının, PTT dağıtıcılarının elbette ki beş yıl erken emekli olmasını isteriz, elbette ki zor bir işi yapıyorlar; ama, aynı işi özel sektörde yapan insanlara da aynı ayrıcalığın sağlanması lazım.

Bakın, yeraltında çalışan maden işçisi, devlette, özel sektörde aynı koşullara tabi. Niye burada aynı koşullara tabi tutmuyorsunuz? Nedir bu insanların günahı? Sanatçıdan alıp veremeyeceğiniz nedir? Anlamak mümkün değil.

Şimdi, Sayın Başbakan diyor ki: "Sosyal güvenlik reformu ülkemiz gerçekleri göz önüne alınarak gerçekleştirilmektedir." Yani, pes arkadaşlar! Ülkemiz gerçekleri…

Bizim ülkemizin gerçeğinde bir işçinin 9 000 gün bir yerde çalışıp emekli olma hakkı var mı arkadaşlar?! Kim 9 000 gün çalışıyor?! Aranızda işveren arkadaşlarım var; kendi fabrikasında 25 tam yıl çalışan ve kesintisiz veya aralıklı primi ödenen kaç işçi var?! Böyle bir güvence nerede var arkadaşlar?! Bunlara devlet memuruna sağladığınız güvenceyi verin, söz, 9 000 değil, 19 000 gün yapın gelin, destekleyeceğiz. Devlet memuruyla aynı koşullara nasıl tabi tutabilirsiniz?! Birisinde güvence var, birisinde güvence yok; birisinde esnek çalışma var, öbüründe esnek çalışma yok; birisinde mevsimlik çalışma var, öbüründe mevsimlik çalışma yok. Devlet memuru diyebilir mi; ben yazın çalışacağım, kışın da yatacağım. Niye; kışın iş yoktur. Ama, tarımdaki işçiye bunu söyleyemezsiniz. Kışın bu adam bir iş yapamaz. Efendim, diyorsunuz ki, onlar da 5 400 gün üzerinden emekli olacaklar ve 68 yaşında. Peki, emekli olacaklar, emekli aylıkları ne olacak; komik bir emekli aylığı düşecek bunlara. Eskiden emekli aylıkları çok düşmesin diye bir alt sınır vardı. Devlet diyordu ki: "Bu alt sınırın altına düşerse, ben, söz, üstünü tamamlarım, bunun altına düşmeyecek." Şimdi onu da kaldırıyorsunuz bununla arkadaşlar.

Yine, bir konuya geliyorum değerli arkadaşlar. Prim borcu olana bakmıyorsunuz. Bağ-Kurlu, prim borcu var, kriz çıktı, prim borcunu yatıramadı veya bir önemli senedini ödedi, o ay prim borcunu yatıramadı. Hastalandı, gidiyor doktora, diyorlar ki: Kusura bakma, senin borcun var, ben sana bakmam. Hadi diyelim ki esnafa bakmadın, peki kardeşim, bu esnafın eşinin ne günahı var, karısının ne günahı var?! Ona da bakmıyoruz diyorsunuz. Efendim, deniyor ki: Bu eskiden de böyleydi; yani, daha önce çıkan kanunda da böyleydi. Türkiye Cumhuriyetinde ilk çıkan kanunda böyle değil. Geçen hükümet döneminde yapıldı, bu hükümet de aynen devam ettiriyor.

Bu düzenleme insan haklarına aykırıdır arkadaşlar. Sen devletsin, gider, borcunu alırsın. Devlet olarak, onun evindeki buzdolabını, televizyonunu satarsın, borcunu alırsın; ama, devlet olarak, sen hastalandın, ben sana bakmam diyemezsin, buna hakkın yoktur, yetkin de yoktur. "Sosyal devlet" diyorsa bizim Anayasamızda, buna hiç kimse bir şey söyleyemez.

Efendim, yine, Sayın Başbakan diyor ki: "Eşit yapıyoruz; dolayısıyla, yoksulluğu koruyoruz." Aylık bağlama oranını kademeli olarak yüzde 50'ye kadar düşürüyorsunuz; yani, bugün çalışırken 100 lira alan bir kişi emekli olduğunda 75 lira alıyorsa, bu kanundan sonra, belli bir süreç sonunda 50 lira alacak.

Size şöyle bir örnek vereceğim değerli arkadaşlar: Bir memur düşünün; bu rakamlar gerçek rakamlar, belli bir zaman dilimi içinde alınmıştır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen, Kemal Bey.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sadece üniversite mezunu bir kişiyi örnek vereceğim: Üniversite mezunu bir kişi bugün emekli olduğunda, otuz yıl çalışıp devlette emekli olduğunda 777,68 YTL emekli aylığı alacak, bu kanun çıktıktan sonra, otuz yıl çalışırsa, aynı kişi, aynı koşullar devam ederse 520 YTL emekli aylığı alacak. 777 YTL, 520 YTL!.. Hani adildi bu?! Hani siz, yoksulluğu azaltacaktınız, emekliye daha iyi imkânlar sağlayacaktınız?! Asla ve asla gerçek değil.

Sayın Başbakan diyor ki: "Emekliyi koruyacağız." Peki, emekli aylıklarını niye TÜFE oranında artırıyorsunuz?! Emekli bu ülkenin vatandaşı değil mi?! Diyorsunuz ki çıkıp şu kürsüye… Sayın Ali Babacan, Sayın Başbakan çıkıp böbürlendi, övündü "biz, altı dönemdir sürekli kalkınıyoruz" dedi. Güzel, kalkınıyorsunuz. Peki, emekliye pay veriyor musunuz; hayır, emekli olunca ona pay verilmeyecek. Getirdiğiniz kanun böyle. Şimdi, biliyorum, daha sonra konuşan arkadaşlar diyecekler ki, biz emeklilere pay verdik. Peki, bu kanunu niye getiriyorsunuz? Bu kanunda deyin; deyin ki, emekliye millî gelir artışından da pay verilir. O zaman biz de sizi alkışlarız, deriz ki, emekli de bu ülkenin insanıdır, emekliye de pay veriliyor. O da verilmiyor.

Değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeyim; burada köy korucularıyla ilgili yasa görüşüldü. Devlet açıkça angarya yapıyor. Köy korucusuna, para veriyor, silah veriyor, git PKK'yla mücadele yap diyor, ama emekli primini yatırmıyor. Böyle bir devlet olabilir mi?! Adam çalışacak, devletten maaş alacak, devlet onun emekli aylığını yatırmayacak!

Buradan sesleniyorum: Bütün köy korucusu arkadaşlarımız bu kanun çıkınca doğru İnsan Hakları Mahkemesine başvursunlar. Hepsi davayı kesintisiz kazanırlar ve Türkiye Cumhuriyetini de mahkûm ederler. Neden; Anayasanın sosyal hukuk devletine aykırı bir yasayı Parlamentodan geçirdiği için.

Mahkûmlar… Söyledik arkadaşlar, çalışan mahkûmlar var. Bu mahkûmlar çalışıyorlar, üretiyorlar ve belli bir gelir elde ediyorlar. Dedik ki, bu mahkûmlara siz para veriyorsunuz, mahkûmun emeklilik primini de ödeyin. Bu mahkûm yirmi yıl yatıp çıktıktan sonra hangi özel sektör buna iş verecek?! Çalışırken ona maaşını ödüyorsunuz, belli bir aylık ödüyorsunuz, primini de yatırın onun, hiç değilse adam mahkûm olduğunda çıktığında emekli aylığı alabilsin. Onu da yapmıyorsunuz. O insanı da tümüyle sosyal güvenlik sisteminin dışına atıyorsunuz.

BAŞKAN - Kemal Bey, lütfen, tamamlayalım, toparlayalım.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, tabiî, madde madde görüşülseydi çok daha ayrıntılı bilgiler sunacaktık; ama, onu sunamıyoruz. Birkaç saniyelik süre içinde de bizim maddeleri görüşme şansımız yok.

Sadece, size, Adalet ve Kalkınma Partisinden değerli bir bakanımızın geçmiş dönem yaptığı konuşmadan bir bölüm okuyorum değerli milletvekilleri. Şu anda metnini okuduğum kişi, Adalet ve Kalkınma Partisinde Bakan ve aynı zamanda da Başbakan Yardımcısı.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Partide bakan?!.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şöyle diyor Sayın Bakan: "Açıkça belirtmek istiyorum, bu düzenleme -yani 58 -60 yaş ve 7 000 günlük düzenlemeyi kastediyor- Türkiye'nin koşullarına uygun değildir. -Ama, 65 yaş ve 9 000 gün uygundur demek ki?!- Doğrudan doğruya, mezarda emekliliği düzenliyorsunuz. Çalışanlar emekli olmasınlar, devamlı çalışsınlar; ama, emekliliği arzu ederlerse, mezar sonrasını düşünsünler diyorsunuz. Bu, mevcut hükümetin, çalışanlara bakış açısını gösteren açık düzenlemelerden biridir" diyor bu sayın bakan.

Bu sayın bakan bize değil, bu sayın bakan, şu anda, bu lafları, Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclisteki Grubuna söylüyor.

Yine, bir değerli milletvekilinin konuşmasından bir bölüm okuyorum: "Değerli milletvekilleri, bu madde, demin de söylediğim gibi, bu tasarının belkemiğidir. Bu, 58-60 yaş, mezarda emeklilik demektir. 58-60 yaşa evet diyenler, işçimizin, memurumuzun yüzüne bakamayacaklardır. Bu maddeye evet diyenler, bu akşam, bu gece evlerine döndüklerinde, eşlerinin, çocuklarının gözlerinin içine bakamayacaklardır. 58 yaşa evet demek, zorbalığa evet demektir, IMF'ye evet demektir. Bütün milletvekili arkadaşlarımın vicdanlarına sesleniyorum: Gelin, bu önemli maddeyi, bu akşam önergelerle düzeltelim, kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaş olarak belirleyelim; prim ödeme gün sayısını 5 000 gün olarak düzeltelim ki, bu akşam hepimiz evimize vicdanı rahat olarak dönelim."

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Mahfuz Güler, bunları sen söylüyorsun!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şimdi, bizim bu tasarıyla ilgili olarak sesimizin niçin kısılmak istendiğini, iki tane değerli Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilinin sözlerinden size duyurmuş oldum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Kim söylüyor Kemal Bey?

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sizi… Bu tasarının bu haliyle çıkması, toplumda çok ciddî yaralar, derin sosyal yaralar açacaktır. Göreceksiniz, bu tasarıyla ilgili olarak, daha tasarı belki yürürlüğe girmeden, pekçok maddenin değişmesi için bu tasarıyı tekrar Parlamentoya getireceksiniz.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - İsimleri açıklayalım Sayın Kılıçdaroğlu!..

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu tasarının sorumluluğuna katılmak istemiyoruz. Bu tasarının sorumluluğuna, sessiz olarak gelip bu sıralarda oturarak da katılmak istemiyoruz; çünkü, buralarda oturduğumuz zaman, bu tasarıya meşruiyet kazandırmış olacağız; biz, böyle düşünüyoruz. Biz, bu tasarı dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisini kendi vicdanıyla baş başa bırakıyoruz.

Teşekkür ediyorum. (CHP  sıralarından alkışlar)

(CHP Grubu milletvekilleri Genel Kurul Salonunu terk ettiler)

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı hakkında Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan evvel Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 5 tane yasa getirdiniz temel yasa diye önümüze; Çevre Yasası, Tarım Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası, Genel Sağlık Sigortası Yasası, Nüfus Yasası. Bunların hepsi, ayrı ayrı, can alıcı tasarılar. Hele bunlardan bir tanesi, bugünkü görüştüğümüz yasa, Genel Sağlık Sigortası Yasası, yetmişiki milyon insanın can damarı, herkesi ilgilendiren bir yasa. Bugünü değil, geleceği de ilgilendiren bir yasada ne yaptınız; muhalefet konuşmasın, biz bu yasaları temel yasa olarak getirelim, bir an evvel buradan çıksın dediniz. Yanlış yaptınız arkadaşlarım.

Muhalefetsiz iktidar olur mu?! Muhalefetin sesini kısacaksınız da ne kazanacaksınız?! Muhalefeti konuşturmayacaksınız…

HALUK İPEK (Ankara) - Konuştu ya Muzaffer Bey.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - İktidar kendi başına her şeyi yapar durumda olursa, yani, bunun adına ne derler?

BAŞKAN - Sayın İpek, müdahale etmeyelim, hatibi dinleyelim.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Kendin pişir, kendin ye gibi olur; ama, bu, böyle bir yasa değil; bu yasa, yetmişiki milyon insanın bugününü ve onun geleceğini, nesilleri ilgilendiren bir yasa. 20'şer dakikada ne konuşulur bu yasada; 122 madde, nasıl konuşulacak, nasıl eksiklikleri tamamlayacağız bu yasayla? İktidar bu kadar çok mu biliyordu? Çok biliyordu da, bu yasayı buraya getirirken hiç mi düşünmedi bu eksikleri? Bakınız şu eksikliklere: "Muhalefet konuşmasın" dediniz; peki, Sosyal Sigortalar Kanununda müfettişlik yasasını kaldırdınız; ama, muhalefetin konuşmasıyla ve sonra aklınızın başınıza gelmesi sonucu, müfettişlik yasasını tekrar geriye getirdiniz. Demek ki, muhalefetin iktidara yol göstermesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu muhalefet, illa da her şeye karşı geliyor diye mi muhalefet; hayır, iktidara yol göstermek için biz buradayız. Eğer, bugün bu yasada buradaysak, iktidarın eksiklerini söylemek için buradayız; yoksa, bu yasanın çok güzel bir yasa olduğunu söylemek için burada değiliz.

"Sosyal güvenlik yasası" diyoruz, "devrim" diyoruz, "reform" diyoruz. Daha bugüne kadar böyle bir yasa Meclisten geçmedi; doğru, geçmedi, yeni geldi; ama, neresi reform söyler misiniz? Avrupa ülkelerinde 5 000 günde emekli olan insanlar; şimdi, Türkiye'de 9 000 güne çıkardınız; 7 000 günden 9 000 güne çıkardınız.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Hangi Avrupa ülkesi? Muzaffer Ağabey, hangi Avrupa ülkesi?

BAŞKAN - Yerinizden müdahale etmeyin. Sayın Kurtulmuşoğlu'nu, lütfen, hepimiz, hep birlikte, dikkatle dinleyelim.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, soruyorum size: 9 000 güne çıkarmakla bu insanlar nasıl emekli olacak? 9 000 güne, yirmibeş sene bilfiil 360 gün çalışan insanlar emekli olabilir. Ya altı ay çalışan, üç ay çalışan mevsimlik işçilerin emekli olma ihtimali var mı burada?! Sizin muhalefetteyken söylediğiniz gibi, bu insanlara emekli olmak nerede gözüküyor; mezarda gözüküyor, mezarda!.. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Mezarda da emekli olamayacak!

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Prim almamış; nasıl olacak?! Prim almadan, nasıl olacak?!

BAŞKAN - Sayın  Badazlı, lütfen, müdahale etmeyin.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, lütfen, yasaları çıkarırken… Hep söylüyorum; yasalar, çıkarken iktidarın gözükse de, çıktıktan sonra, ülkenin, yetmişiki milyon insanın yasası olur. Onun için de, yasayı çıkarırken, yetmişiki milyon insanı düşünmek mecburiyetindeyiz. Emeklisiyle, duluyla, yetimiyle, engellisiyle, hepsini birden düşünmek mecburiyetindeyiz. Ama, siz ne yaptınız; bu yasa bir an evvel çıksın, biz de IMF'nin ve Dünya Bankasının dediklerini yapalım dediniz.

Tabiî ki, Genel Sağlık Sigortası Yasası gibi bir yasanın çıkması kadar doğal bir şey olamaz; ama, bu eksikleri niye?.. Mesela, söyleyeyim size; her hastadan katkı payı alacaksınız; iyi; ortezden, protezden katkı payı alacaksınız, doktor muayenesinden ve diş hekimi muayenesinden para alacaksınız, ilaçlardan para alacaksınız. Hani, bu yasayı fakire çıkarıyorduk?! Hani, bütün toplum yararlanacaktı?! Şimdi, düşünebiliyor musunuz; asgarî ücretin -katkı payı diye bir pay alıyoruz- yüzde 75'ini geçemez diyorsunuz yasada, alacağınız katkı payının. Asgarî ücreti 350 000 000 lira düşünürsek, 265 000 000 liraya yakın katkı payı alacaksınız. Kimden alacaksınız; asgarî ücretle çalışan vatandaştan ve bunu da belirtmemişsiniz, brütten mi alacağız yüzde 75'ini, netten mi alacağız; o da belli değil. Eğer brütten hesaplarsanız, 370 000 000 lira para eder, vatandaşın ödeyeceği katkı payı.

Sayın Bakan diyor ki: "Bundan sonra, herkes, her yere gidecek. İstediği hastanede tedavi olacak."

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Evet, herkes, her yere gidecek.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Her yere gidecek; ama, o belli değil daha; her yerde hendekler var mı, ne yok, atlayabilecek mi, belli değil. İstediği hastaneye nasıl gidecek söyler misiniz? Ansızın adam trafik kazası geçirdi, 112'yi çağırdı…

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Acil haller dışında.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - 112'yi çağırdı, gitti devlet hastanelerine "burada yer yok" dediler. Üniversite hastanesine gitti yattı. O ara, bir protez takılması lazım geliyor hastaya. Hastaya, farz edelim, 5 milyar -yani, eski parayla- bugün 5 000 lira -Türk Lirası dediğiniz parayla- masraf çıktı. Bunun yüzde 20'si 1 milyar eder. Eğer, sevk zincirine uymamış ise, yüzde 50 de artırarak, 1,5 milyar para eder.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Verecek…

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Tabiî ki verecek; senin gibi zengin olsa verecek de, benim vatandaşımın beş kuruşu yok yemeye, aç ve susuz duruyor! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Muzaffer ağabey, sen de zenginsin; fakirlik edebiyatı yakışmıyor sana ağabey.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Evet, şimdi, bu vatandaşım, 350 000 lira asgarî ücretle çalışan benim vatandaşım, nasıl 1,5 milyar lira parayı ödeyecek, bana söyler misiniz?! Benim aklım havsalam almıyor; haddizatında, sevgili arkadaşlarım, sizin de çoğunuzun aklı havsalası almıyor ama…

Ee, ben hep burada söylüyorum; yasalar yapılırken bürokrat arkadaşlarımız hazırlıyor, IMF ve Dünya Bankasının talimatları gereği bu yasa Meclise geliyor. Grup kararı, kaldır parmağını, indir parmağını, bu yasa çıksın deniyor. (Anavatan Partisi sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Sevgili arkadaşlarım, tabiî ki çıksın yasa; ama, halkın lehine çıksın; halkın aleyhine yasalar çıkmasın. Biz bunu istiyoruz. Sizler, benden, başka türlü, başka bir şey mi istiyorsunuz; hayır. İnanın, çoğunuz bunu istiyorsunuz; ama, komisyonlarda görüyorum, izliyorum; çok konuşmayı sevmiyorum, ama, orada izliyorum; bir fısıltı başlıyor, "böyle böyle olsun, bir değişiklik yapmaya sakın kalkmayın, hükümet böyle istiyor!.." Hükümet böyle istiyor da, acaba benim vatandaşım nasıl istiyor, halkım nasıl istiyor diye niye hiç düşünmüyorsunuz?! Yarın, hepimiz birlikte bu halkın karşısına çıkmayacak mıyız?! Yarın onlardan oy istemeyecek miyiz?! "Reform yaptık" diyeceksiniz; ama, o vatandaş, hastanelere gittiğinde, bu ödemeleri ödeyemediğinde, karşılaştığında, sevgili arkadaşlarım, gönlüm istemiyor, ama, gerçek acıdır, halk size beddua edecektir, beddua!.. Bunu unutmayın.

Evet, geçen sene sağlığın, sosyal güvenliğin açığı 23 katrilyon liraydı, bu sene 26 katrilyon liraya çıkıyor. Prim ödemekle, vatandaştan prim almakla bunu nasıl kapatacaksınız?! Sosyal devletin bir özelliği vardır; neder; Anayasanın 56 ncı maddesinde de bunu yazar: "Bir insanın doğumundan ölümüne kadar sağlığını sosyal devlet yüklenir" der. Siz, burada ne yapıyorsunuz?!.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Oturuyoruz!

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Siz burada, hem sosyal devletin gereğini yerine getirmiyorsunuz hem de Anayasanın gereğini yapmıyorsunuz.

Sevgili arkadaşlarım, burada yapılan ne biliyor musunuz: IMF'nin sekizinci niyet mektubu olarak önümüze koyulan, önünüze koyulan niyet mektubunda IMF diyor ki: "Öyle, Emekli Sandığı ayrı olsun, SSK ayrı olsun, Bağ-Kur ayrı olsun; ben bunları ayrı ayrı takip edemem, siz bunları birleştirin de, ben rahat takip edebileyim." Bunları diyor Dünya Bankası ve IMF. İşte, sizin de reform diye getirdiğiniz yasanın temelinde bu yatıyor. IMF'nin hesabına göre, bu bütçe açığını 2007'de yüzde 1'lere indireceksiniz. Bunu nasıl indireceksiniz söyler misiniz bana arkadaşlarım?

Tabiî ki, çok güzel yasa, hele hele iktidarda da olunca ne kadar güzel!.. Ben bildim, oluyor; ben yaptım, oluyor meselesi var ya, burada kendi kendinizi aldatıyorsunuz. Olay kendi kendimizi aldatmak değil; benim korkum, sunulan yemeği halka çok iyi göstermeniz. Bu yanlış. Bu yanlışı burada biz… Eğer bizleri dinleseydiniz, bunları, böyle temel, güzel yasaları, halk için çok önemli olan yasaları temel yasa olarak getirmeseydiniz, burada maddeleri teker teker konuşabilseydik, inanın ki, sizler de insansınız, ben sizlerin de doğru dürüst düşündüğüne inanıyorum; bu eksiklikleri burada tamamlardık; ama, ne oldu: "Temel yasa yapalım, 20'şer dakika konuşalım, bu işi bitirelim..." Bitirin. Halka, topluma yaramadıktan sonra, yasayı çıkarın durun. Kime yarar bu yasa, söyleyeyim: İktidar olarak, IMF'ye biz söz verdiğimiz, Dünya Bankasına söz verdiğimiz yasaları çıkardık dersiniz; başka bir şeyiniz yok.

Sevgili arkadaşlarım, bakın, eksik dolu ya, bunlardan bir tanesini tekrar söyleyeyim: Şimdi, Avrupa ülkelerinde genel bütçeden sosyal güvenlik kurumlarına yüzde 19'la yüzde 30 arasına pay ayrılır devletlerin kendi ödeyişlerine göre. Bizde yüzde 5'lik bir payla bu yasaları yürütmemiz olası mı, aynı seviyeye getirmemiz olası mı; hayır; ama "biz, bunu yapacağız" diyorsunuz. Bunların çaresi, kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almak; bir. Öyle prim ödeme değil. İlkönce, kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almak. İki: Yoksulluğu önlemenin en büyük özelliklerinden birisi, temel maddelerinden birisi nedir; yolsuzluğu önlemektir, yolsuzluğu. Yolsuzluğu önlemediğiniz müddetçe, siz, bu işi kıvıramazsınız, bu işi düzeltemezsiniz.

Sevgili arkadaşlarım, ne olurdu, burada, arkadaşlarımız olsa, onlar da konuşsaydı, biz de maddelerde konuşsaydık, eksileri tamamlasaydık, kötü mü olurdu?!

Bakınız, yasada, yine, 43 üncü maddede diyorsunuz ki: Efendim, Cumhurbaşkanı olan, Meclis Başkanı olan, Başbakan olan kimselerin emeklilik durumları hazırlanmış… Ama, milletvekilleri yok. Sanki, bu milletvekilleri aydan geldi. İşte, bunu unuttunuz, "unutmadım" diyorsunuz; yanlış yaptığınız burada işte, unuttunuz bunu. Bu, sizin yasanız. Bu, benim yasam değil. Ben emekliyim, benim böyle bir sorunum yok; ama, sorun sizin; unuttunuz ama. Şu gün bile, unuttuğunuz şeyi yapamıyorsunuz.

Sevgili arkadaşlarım, siz, ne yaparsanız yapınız, yanlış yaptınız. İktidar, muhalefeti dinlemek mecburiyetinde; ama, dinlemediniz, bizi konuşturmadınız. Biz konuşacaktık, toplum duyacaktı, halk duyacaktı, siz eksiğinizi tamamlayacaktınız; bu böyle olmayacaktı.

Meclisin kapısı günlerdir sivil toplum örgütleriyle dolup taşmaktadır. Hani anlaşmıştınız bu yasalarda?! Ne oldu, birdenbire niye değişti bu sivil toplum örgütleri, sendikalar niye değişti?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bağlayacağım, sözlerimi bitirmek üzereyim.

Demek ki, anlaşmanız da yanlışmış, anlaşma filan da yokmuş; yani, siz, bildiğinizi okumuşsunuz. Bildiğinizi okuduğunuzda da, herkes bu yasaya karşı çıkmaya başladı; ama, sözlerimi bağlarken şunu tekrar söylüyorum: Ben buraya tenkit etmek için çıkmam; ben, yol göstermek için, aklımın erdiği kadar doğruyu söylemek için burada bulunurum. Bu yasanın çıkması toplum için iyi olacaktı, keşke eksiklerini tamamlayabilseydik. Hep birlikte, burada, komisyonlardan gelen eksikleri burada tamamlayabilseydik -muhalefetiyle, iktidarıyla- çok daha güzel olurdu diye düşünüyorum.

Bakınız, sevgili arkadaşlarım, muhalefetsiz iktidar demek ne demektir biliyor musunuz?

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Muzaffer Ağabey, haksızlık yapıyorsun...

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Ben söyleyeyim bilmiyorsanız: Sanki, tuzsuz çorbaya benzer. Yapmayın bu işi, yapmayın; yanlış yapıyorsunuz!

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Muzaffer Ağabey, haksızlık yapıyorsun…

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Bu işin, tez elden… Size söylüyorum, bu yasayı geri çekin, eksiklerini tamamlayalım derim; ama, ne olursa olsun, biz burada muhalefet olarak bulunmuyoruz. Biz burada, sadece…

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Siz yapıyorsunuz muhalefeti; muhalefet var orada.

BAŞKAN - Agâh Bey, müdahale etmeyelim..

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Biz burada, sadece, size, eksiklerinizi söylemek için bulunuyoruz.

BAŞKAN - Siz de toparlayın lütfen.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Muhalefet yapmak için bulunmuyoruz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Yanlışları göstermek için burada bulunuyoruz; ama, bu demek değil ki, bu yasa doğrudur da biz bu yasayı destekliyoruz demek değildir.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Helal olsun!..

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Zaten muhalefet onun için var. Muhalefet başka bir şey olmaz ki!..

BAŞKAN - Toparlayalım… Bağlayalım…

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Evet, sevgili arkadaşlarım, siz ne söylerseniz söyleyiniz, yaptığınız şey yanlıştır; yanlıştan dönmek de bir erdemliktir. Geliniz, bu yanlışı hep birlikte düzeltelim diyorum; ama, biliyorum ki, siz, bildiğinizi okuyacaksınız.

Şunu da söylemeden geçemiyorum: Artısıyla, eksisiyle de olsa, bu yasanın -eksiklerini biz tamamlamak üzere- Türk Halkına hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Biz tamamlarız, eksikleri tamamlarız.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili  Mehmet Zekai Özcan.

Buyurun Sayın Özcan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası üzerinde görüşlerimi arz etmeden önce, şahsım ve AK Parti Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal güvenlikte, çalışma statüsüne bağlı ve primli sistemin dışında, âdeta, makamlara, derecelere ve basamaklara bağlı olan emeklilik sistemini değiştirerek, sistemde ne kadar kalınırsa, ne kadar prim ödenirse o nispette emekli maaşı alacak bir düzenleme getiriyoruz işin temelinde. Diğer taraftan, Türkiye'de yaşayan Türk vatandaşlarının yanı sıra, Türkiye'de ikamet eden yabancılar, vatansızlar ve sığınmacıları da kapsayan, eşit, adil bir genel sağlık sigortası getiriyoruz. Bu yönüyle bu tasarı, Türkiye Cumhuriyetinin tarihindeki önemli reformlarından bir tanesidir. AK Parti Hükümeti, seçim öncesi verdiği söz gereği, bunları hayata geçirmektedir.

Tabiî, eleştirileri dinledik. İşin özüyle ilgili temel meselelere girdikten sonra, muhalefet partilerinin iddialarını cevaplandırmak istiyorum.

Şimdiki, bugünkü sistemden hiç kimse memnun değil. SSK'lı, Bağ-Kurlu, Emekli Sandığı mensubu farklı prim ödüyorlar, farklı prim oranı ödüyorlar; işte birinde yüzde 33,5, diğerinde yüzde 40, Emekli Sandığında yüzde 36. Bunlar, farklı emekli aylığı bağlama oranlarına sahip; yani, SSK'da yüzde 54'tür bu, Bağ-Kurda yüzde 65, Emekli Sandığında yüzde 75'tir. Bunların emekli maaşları ayrıdır. Dolayısıyla, böyle  adaletsiz bir sistem olmaz ve mesela Emekli Sandığında, aynı memurlar 700 YTL alırken, günün birinde 6 400 göstergeli veya 7 200 göstergeli bir makama şahıs şu veya bu şekilde tayin ediliyor ve kısa bir süre kalıyorsa, 750 YTL yerine bu sefer 2 500-3 000 YTL alıyor. Bunu ikramiye olarak da alıyor, vefat ettiğinde çocukları da alıyor, emeklilik sistemi boyunca alıyor. Peki, bu, adaletsiz değil mi? Yani, aynı işi yapanlardan biri 700 YTL alırken -prim oranı açısından söylüyorum- diğerinin 3 000 YTL alması doğru mudur? Şimdi, bunu, haksız olarak söyleyebilen var mıdır acaba? Biz bu haksızlığı gideriyoruz; fakat, yetmişüç milyon insanı ilgilendiren bu tasarıyı, Anamuhalefet Partisi terk ediyor. Tabiî ki, biz, siyaseten onların bu  tercihlerine karışamayız, bunu millet değerlendirecektir ve değerlendirmektedir.

Şimdi, burada, genel sağlık sigortasıyla ilgili de çok iddialarda bulunuldu, emekli sigortasıyla ilgili olarak.

Şimdi, burada, Sayın Kılıçdaroğlu -biraz üzülecek herhalde, ama- diyor ki: "9 000 gün prim nerede görülmüştür?"

Değerli arkadaşlarım, bir defa şunu ifade ediyorum; biz, Bağ-Kurda, Emekli Sandığında herhangi bir değişiklik yapmıyoruz, yirmibeş yılı koruyoruz ve 2036'ya kadar da yaşta hiçbir değişiklik yapmıyoruz. Bugünkü sistemde olanlar, bir gün dahi prim ödemiş olsalar bile, 2007'den önce bir gün dahi prim ödemiş olsalar bile, bu sistemden yararlanacaklar ve yeni sisteme tabi olmayacaklar, gün açısından; ancak, 2007'den sonra ilk defa işe girenler, sadece SSK kapsamındakiler, her sene 100 gün primi artmak suretiyle, 2026'da 9 000 güne ulaşacaklar.

Tabiî ki, bu 9 000 gün emeklilik için tek şart değil. 4 500 gün prim ödeyenler de emekli hakkına sahiptir. Bu unutuluyor, bunun üzerinde durulmuyor. Onlarda sadece 3 yaş emeklilik yaşına ilave ediliyor, yoksa 4 500 gün de, yine, geçiş dönemiyle beraber muhafaza ediliyor.

Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu ve partisinin, 1995'te iktidar olduğu, koalisyon hükümeti olduğu dönemde ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da CHP'de olduğu, yani, SHP'de olduğu dönemde, Sayın Çiller Hükümetinin hazırladığı bir tasarı var.

O tasarıyı, bakın, Sayın Kılıçdaroğlu nasıl müdafaa ediyor. O tasarıda şöyle bir nokta var. Diyor ki o tasarı: "Emekliliğine bir yıl kalan sigortalılara, 400 gün prim ilave ediliyor. Dört yıl kalanlara ise 2 750 gün prim ilave ediliyor ve o zaman emeklilik yaşı 43; beş yıl kalanların yaşı 55'e çıkarılıyor, prim gün sayısı 7 250'ye yükseltiliyor, altı yıl kalanın da 7 800'e çıkıyor prim gün sayısı. Ne demek bu; altı yıl içerisinde, 2 800 gün prim ekleniyor. Kime ekleniyor? Emekliliğe hak kazanmış, 1 sene ile 6 sene arasında  kalanlara ekleniyor. Yaşı da 12 sene artırılıyor ve bakın, bunu nasıl müdafaa ediyor Sayın Kılıçdaroğlu; diyor ki: "Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte emeklilik hakkını kazanamamış olanların da beklenen hakları mümkün olduğu ölçüde korunmaya çalışılmıştır." Yani, bu tasarının, bu haliyle bile, mevcut haklarının mümkün olduğu kadar korunduğunu söyleyebilmişlerdir. Bunun anlamı şudur: Yani, biz yaptığımız zaman doğru; fakat, başka biri yaptığı zaman yanlıştır.

Şimdi, yine, genel sağlık sigortasıyla ilgili, 30 gün prim üzerinde durulmuştur.

Değerli arkadaşlarım, bugün, genel sağlık sigortasında, Bağ-Kurlular 240 gün prim ödemek zorundadırlar, SSK'da ise 90 gündür. Biz, bunu, 30 güne indirdik ve 30 güne indirmekle de kalmadık, primini ödeyemeyecek kişilerin, primini yine devlet tarafından ödenme sistemi getirdik ve bunlara da istisna tuttuk. Dedik ki, 18 yaşın altındakiler zaten sağlık hizmetinden yararlanacaktır. Acil halde olanlar ise, ister SSK'lı ister Bağ-Kurlu, bunlar da bakılacaktır. İşte, iş kazaları ve bulaşıcı hastalıklar gibi durumlarda da, yine, herhangi bir, 30 gün şartı aranmayacaktır. Halbuki, o zamanki tasarıda Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor; diyor ki: "Hiçbir katkısı olmayanların yararlandırılmaması amacıyla kanun tasarısında sigortalılar için 120 günlük staj süresi getirilmekte, aile bireyleri için 120 gün olan staj süresi de 240 güne çıkarılmaktadır." Bunu, o zaman, SSK Genel Müdürüyken, yine, kendilerinin bulunduğu koalisyon dönemindeki tasarıyı müdafaa etmek için söylüyor. Şimdi, biz getirdiğimiz sistemde diyoruz ki: Türkiye'de yaşayan herkes genel sağlık sigortası kapsamındadır ve bunların primini -ödeyemeyenleri- biz ödeyeceğiz. Burada bakan ile çaycı arasında, köydeki ağa ile çoban arasında, patronu ile işçisi arasında hiçbir fark yok, yeşilkartlı arasında hiçbir fark yok. Çünkü, burada sağlık tesisleri, ister özel, ister kamu olsun, kişiyi, bireyi sigortalı olarak görecektir. Onun için, o, bir sigortalıdır. Sigortalının faturasını ise genel sağlık sigortası kurumu ödeyeceği için, sağlık kurumunun vatandaşlar arasında bir ayırım yapması söz konusu değildir. Hele, verilen örnekler tamamen gerçek dışıdır. Deniliyor ki: "Siz, acil gittiniz, özel bir hastaneye gittiniz veya başka bir hastaneye gittiniz; yüzde 30 vereceksiniz." Bu yanlış, değerli arkadaşlarım. Acil haller bunun dışındadır. Acil halde her hastaneye gidebilirsiniz.

Yine bir iddia var; deniliyor ki: "Siz, burada hastane tercihi yapamıyorsunuz." Değerli arkadaşlarım, hastane tercihi yapılıyor. Nasıl yapılıyor; eğer, siz, birinci basamaktan sevk alırsanız, genel sağlık sigortasının anlaştığı bütün sağlık kurumlarına, istediğinize gidebilirsiniz. Bu, özel olur, üniversite olur, devlet hastanesi olur, hiç değişmez. Hiçbir katkı, yani, bu anlamda, yüzde 30 anlamında bir katkı ödemezsiniz. Kaldı ki, birinci basamakta bizim bir katkı payı alma düşüncemiz yoktur. Burada kuruma yetki verilmiştir. 2 YTL'nin altında olmak kaydıyla hiç almayabilir; ki, biz, aile hekimlerinde almayacağız.

Değerli arkadaşlarım, emeklilik sigortasıyla ilgili eleştirileri geçmişten bugüne kadar devamlı söylendi ve bunun sürdürülme imkânı olmadığı söylendi, adil olmadığı söylendi. Biz bu sistemi eğer düzenlemezsek gelecek kuşaklarımıza çok kara bir tablo bırakacağız; çünkü, bu mevcut sistem bu haliyle gittiği takdirde 2035 ile 2045 yılları arasında sadece bu on yıl içerisinde, gayri safî millî hâsıla içerisindeki artışı yüzde 50 civarında artacaktır. Bunu gelecek kuşakların kaldırması mümkün değildir. Burada, işte "dünyada benzer gün/prim sayısı var mıdır" deniyor. İşte, komşumuz Yunanistan; 10 500 prim şartı vardır emeklilik sisteminde tam emekli aylığı almak için. Aslında, dünyanın her tarafında emeklilikle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır ve bu da bir gerekliliktir.

Şimdi, biz, sadece emeklilik sigortasını düzenlerken sistemin içerisinde kişilerin daha uzun kalmasını sağlıyoruz. Bugün, Sosyal Sigortalar Kurumuna mensup bir işçiyi düşünün, 380 YTL asgarî ücretle çalışıyor, emeklilik hakkı geldiği zaman, bu, 464 YTL emekli maaşı alıyor. Bunun anlamı şu: Aktif maaşının yüzde 22 daha fazlasını alıyor. Şimdi, dünyanın hiçbir yerinde çalışırken alınan maaşın üzerinde emekli maaşı yoktur. İşte, OECD ülkelerinde ortalama, bu, yüzde 69'dur, Türkiye'de yüzde 105'ler düzeyindedir.

Şimdi, burada şu tartışılabilir; yani, aktif maaşların artırılması konusu tartışılabilir. Eğer, bu eleştiri gelmiş olsa, bunu saygıyla karşılarız; yani, siz, işte "çalışanlara az ücret veriyorsunuz, memurlara az ücret veriyorsunuz…" Bu, bir siyasî olarak bir söylemdir; bu, tartışılır; fakat, çalışırken alınan maaşın üzerinde emekli maaşı alma gibi bir düzeni tartışmak sosyal güvenlik mantığına terstir; çünkü, Türkiye'de şu her zaman karıştırılıyor: Sosyal güvenlik ayrıdır, sosyal yardım kurumları ayrıdır. Siz kurallarınızı korsunuz; çünkü, orada, yine Sayın Kılıçdaroğlu "asgarî bir taban ücreti vardı; burada yoktur" diyor. Doğru. Bundan önce 4447 sayılı Kanun, yani, 1999'da çıkan kanunda ne diyor, işte "taban ücretinin yüzde 35'inden az ücret olamaz" deniyor. Ama, değerli arkadaşlarım, bu, kuralsızlıktır. Niçin kuralsızlıktır biliyor musunuz?.. Bu ülke, son yirmi senedir, 1986'da, 1992'de, 1999'da sosyal güvenlikte ciddî anlamda değişiklikler yaptı ve şimdi de, biz, yeniden bunu düzenlemeye çalışıyoruz. Burada şu var: Şimdi, sistemi kuruyorsunuz, kuralsız olduğu için çalışmıyor. 1999'daki o yüzde 35 şartını kısaca anlatmak istiyorum size. Bu, tabiî ki, taban ücretler, Türkiye'de enflasyona bağlandı; fakat, o kanun 2000 Ocağında yürürlüğe girdi.

Bakın, o kanunun yürürlüğünden üç ay sonra, sadece üç ay sonra, taban ücreti 192 000 000 olması gerekirken 150 000 000'a düştü. Dolayısıyla, ileride 350 YTL alacak kişi, 273 YTL almak durumunda kaldı; çünkü, kuralsızlık başlıyor. Eğer, siz, sosyal güvenlikte kurallarınızı düzgün koymazsanız, o zaman, sistem çalışmaz. Nitekim, vatandaşın bundan haberi oldu mu? Yani, benim asgarî ücretimi sen indirdin, Bakanlar Kurulu kararıyla indirdin, haberi bile olmadı; çünkü, orada yapılan değişiklik vatandaşın bilgisi dışında oldu. Aslında, böyle bir ilişki olduğunu da bilmiyordu.

Şimdi, burada, getirdiğimiz sistemde ise, kişi, çalıştığı sürece, ödediği primi biliyor, aldığı aylığı biliyor, kaç sene kaldıysa sistemde onu biliyor ve onun güncelleşmiş değerini ve kaldığı sürece de aylık bağlama oranına vurduğu zaman, aylığını da bilecek ve diyecek ki, ben, sistemde ne kadar çok kalır, ne kadar çok prim ödersem o kadar fazla maaş alacağım.

Bakın, bugün, Türkiye'de yanlışlıklardan bir tanesi şudur: Sosyal güvenlik kurumları, genel bütçeden transfer almaktadır. Biliyoruz, işte, 23,3 katrilyon geçen sene alınmıştır. Şimdi, bunun dağılımına baktığımız zaman  -birim olarak söylüyorum- buradan SSK'lı 1 birim alıyor. Bağ-Kurlu 2,5 birim alıyor, Emekli Sandığı 2 birim alıyor. Şimdi, bunun adil olması mümkün mü?! Yani, genel bütçeden siz bu sosyal güvenlik kurumlarına kaynak aktarırken -kişi başı diyorum bunu- niçin SSK'lıya 1 birim veriyorsunuz, Emekli Sandığına 2 birim veriyorsunuz, Bağ-Kurluya 2,5 birim veriyorsunuz?! Sonra, kaldı ki, bu genel bütçedeki bu kaynak sadece sosyal güvenlik kurumlarına mensup kişilere mi verilmesi gerekir?! Türkiye'de 73 000 000 insan var, fakiri var… İşte, Türkiye'de karıştırılan bu mefhumdur.

Şimdi, burada da, yine, bir tenkit yapıldı. Onu da açıklamak istiyorum. Siz, diyorlar ki, TÜFE'ye bağlı olarak emekli aylıklarını artıyorsunuz, dolayısıyla, Türkiye büyüdüğü zaman emekliler bundan yararlanamayacak.

Değerli arkadaşlarım, mevcut sistemde de TÜFE'ye bağlıydı bu; ama, AK Parti Hükümeti olarak bunu uygulamadık; çünkü, ekonomik göstergeler iyi gittiği için, biz, hatırlarsanız… 2002 ile 2005 yılı arasındaki rakamı vermek istiyorum; çünkü, 2006'nın rakamları daha kesinleşmedi, içindeyiz. Sadece, biz, bu dönemde, TÜFE'deki artış yüzde 39,8'ken, biz, SSK'lıya yüzde 75 verdik, Bağ-Kurluya, tarım kesimi ve esnaf kesimi ortalaması yüzde 200'ün üzerindedir, yine, Emekli Sandığına yüzde 66'nın üzerinde verdik. Demek ki, aslında, sosyal devlet imkânları olduğu sürece TÜFE'nin üzerinde emekli maaşı ödeyebiliyor, buna engel bir husus yok. Eğer, gelişmeler uygun olduğu zaman, zaten devlet bu kaynaklarını, emeklilere o nispette aktaracaktır; ama, biz, geçmişe baktığımız zaman, geçmişte, değerli arkadaşlarım, ifade ettim, gerçekten sosyal yardımlar da yanlış verilmekteydi. Bakın, bugün, bizim getirdiğimiz bu düzenlemeye bir göz atalım.

Şimdi, eskiden evlenme yardımı alınıyordu, SSK'lı sadece kız çocuklarına veriyordu, Emekli Sandığı kız ve anneye veriyordu, böyle karmaşık bir yapı vardı. Biz kız çocuğuna da, erkek çocuğuna da, anneye de evlenme yardımı yapıyoruz. Cenaze yardımı eskiden komikti; SSK'lı 200 000 000 civarındaydı TL bazında.  Bağ-Kurlu 186 idi; biz, bunu asgarî ücretin 3 katına çıkardık. Eksiden, emzirme yardımı -kadınlarımız için söylüyorum- ne Emekli Sandığında ne Bağ-Kurda yoktu, sadece SSK'da vardı; o da 50 YTL idi. Biz ilk defa burada altı ay boyunca asgarî ücretin üçte 1'i, yani, 177 YTL çarpı altı ay emzirme yardımı yapıyoruz. Dolayısıyla, sosyal güvenlikte geçmişteki bütün bu olumsuzlukları gideren yeni bir yapı yapıyoruz.

Burada yine ölüm aylığı düşürüldü, 900 güne indirildi. Burada malul olanların aslında emekliye yansıyan gün sayısı artırıldı; bunlar 1 800 gün çalışmış olsalar bile, emekliye ayrıldıklarında 9 000 gün üzerinden emekli maaşları bağlanacaktır; dolayısıyla, biz bu kesimleri, yani, malullük aylıklarını, ölüm aylıklarını, cenaze, emzirme, evlenme; bütün bunları sistematik olarak düzelttik ve hepsi için aynı imkânı getirdik, olmayanlara bunu verdik. Mesela, Bağ-Kurda işte iş kazası yoktu; bunu düzenledik.

Şimdi, burada çok soru…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayalım, bağlayalım.

MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum Başkanım.

Dışarıda da çok sorulan,  bu sistemde emekli aylıkları azalacak mı sorusu çok soruluyor; ona açıklama getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir defa 2007 ile 2007 öncesini ayırmak gerekiyor. Biz 2007'ye kadar bu sistemde kalanların aylığı oranı açısından, oran açısından hiçbir değişiklik yapmıyoruz; fakat, 2007 ile 2016 yılları arasında emekli aylık bağlama oranını yüzde 2,5; ondan sonra da yüzde 2 olarak düzenliyoruz. Belki ilk akla gelen ilk yirmibeş yıl içerisindeki aylık bağlama oranlarına göre bir düşme varmış gibi gözüküyor; fakat, burada şunun unutulmaması gerekir ki, Emekli Sandığında çalışanlar ilk yirmibeş sene yüzde 75 aylık bağlama oranı alıyorlardı. Bunun anlamı, ortalama yüzde 3; fakat, yirmibeş seneden sonra her sene için ancak yüzde 1 emekli aylığı bağlama oranı vardı. Bu, Bağ-Kur ile SSK'da ise ilk on sene yüzde 3,5; sonraki onbeş sene yüzde 2, sonra yüzde 1,5'e düşüyordu. Dolayısıyla, sistemde, kısa vadeli çalışanlar için aylık bağlama oranı yüksek görünüyor; fakat, uzun vadede çalışanlar için aylık bağlama oranı düşüyordu. O zaman, biz bu sisteme geldiğimizde, sistemde uzun kalmayı gerektirecek olan, yani yirmibeş senenin üzerinde çalışanlara da, biz 2016'ya kadar yüzde 2,5 olarak artırdığımız için, bu bir artı getiriyor. Kaldı ki, 2017'den sonra da yüzde 2 olarak düşünürseniz, ilk yirmibeş senenin sonundaki her sene fazla çalışma bir azalma değil, bir artışı göstermektedir.

BAŞKAN - Sayın Özcan, sürenizi çok aştınız; toparlayın artık.

Toparlama cümlesi için size tekrar söz veriyorum.

MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Devamla) - Bu tasarı, dediğim gibi, cumhuriyet tarihimizin en önemli, en adil ve sürdürülebilme imkânı olan emeklilik ve genel sağlık sigortasını getirmektedir. Bu bakımdan, hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sağ olun.

10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.26


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.51

BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

1139 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Sayın milletvekilleri, tümü üzerinde, şahıslar adına iki milletvekiline söz vermemiz gerekiyor; fakat, dört sayın milletvekilimiz aynı anda başvurdukları için aralarında kura çekmemiz gerekiyor.

Bu dört sayın milletvekilimiz şunlar: Mahfuz Güler, Bingöl Milletvekili; Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili.

Şimdi, kurayı çekiyoruz: Birinci sırada Mahfuz Güler; ikinci sırada Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili; üçüncü sırada Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; son olarak da Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili.

Kura sonucunu tekrar ediyorum: İlk söz Mahfuz Güler'in, sonra Agâh Kafkas'ın.

Sayın milletvekilleri, söz vermeden önce bir duyuru yapacağım.

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) ÇEŞİTLİ İŞLER (Devam)

2.- Genel Kurulu ziyaret eden Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Vaclav Klaus ve beraberindeki heyet, şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar; kendilerine Yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, söz, şahsı adına Sayın Mahfuz Güler'de, Bingöl milletvekilimizde.

Buyurun Sayın Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün AK Parti Hükümetimizin hazırladığı sosyal güvenlik reformunun önemli bir ayağı olan Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısını görüşüyoruz. Genel sağlık sigortası, bugüne kadar, birçok hükümetin ve iktidar partisinin programına alıp da bir türlü gerçekleştiremediği çok önemli bir yasadır.

Değerli arkadaşlar, özellikle 12 Eylül sonrasında hükümet olan hemen hemen tüm partiler, parti programlarına ve iktidar olduklarında da hükümet programlarına genel sağlık sigortasını aldıkları halde, bu çok önemli düzenlemeyi gerçekleştirememişlerdir. Partimizi kurduğumuzda parti programımıza aldığımız, hükümet programı ve acil eylem programımızda özel önem verdiğimiz genel sağlık sigortası, 3 Kasım seçimlerinden sonra kurulan AK Parti Hükümetimiz, önemli ve önemli olduğu kadar da insanî olan bu reformu yapma çalışmalarını başlatmıştır.

Sosyal güvenlik reformu kapsamında hazırlanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı 4 Nisan 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildi. O tarihten Genel Kurula geldiği bugüne kadar, ilgili komisyonlarda alt komisyonlar kurularak enine boyuna tartışıldı. Sendikalarımızın, işveren kuruluşlarımızın, ilgili ilgisiz bütün sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmış ve bu görüşlerin büyük çoğunluğu tasarıya yansıtılmıştır. Bu tasarı, zaten, toplumun yalnız bir kesimini değil, tümünü kapsamaktadır ve yapılan düzenleme de bu yöndedir.

Değerli arkadaşlar, bu tasarı, cumhuriyet tarihimizin bu alanda yaptığı en büyük sosyal güvenlik reformudur. Aslında biz sosyal güvenlikçiler, böylesi kapsamlı ve devrim niteliği taşıyan bu düzenlemelere imza attığımızda son derece heyecanlanırız. Sadece heyecanlanmakla kalmayız, böylesi bir reform kendi iktidarımıza nasip olduğu için de büyük bir onur duyarız ve kendi çocuklarımıza, gelecek kuşaklara, yasama dönemimizde yaptıklarımızı anlatırken, ben, şahsen, bundan böyle ilk sırada genel sağlık sigortasıyla halkımıza gerçekleştirdiğimiz kazanımları anlatacağım.

Genel sağlık sigortası uygulamasıyla birlikte vatandaşlarımız arasında sağlık hizmetine erişim ve kullanım konusundaki ayırımcılık sona erecek, herkes eşit kapsam ve kalitede sağlık hizmetini alacaktır.

Başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı olmayan tüm vatandaşlar ile oturma izni almış olup ülkemizde bir yıldan daha uzun süre yaşayan yabancılar, vatansızlar, sığınmacılar genel sağlık sigortası kapsamına alınmaktadır.

Tüm ülke nüfusunun kapsam altına alınmasıyla sağlık güvencesine sahip olmayanlar sürekli sağlık güvencesine kavuşacaklardır. Ana rahmine düşen bebekten 18 yaşını tamamlayana kadar bütün çocuklar, başka bir şart aranmaksızın, sağlık sigortası güvencesi altına alınmaktadırlar.

Hükümet olduğumuzdan beri hastanelerde rehin kalma olayları zaten tarihe karışmıştı. Ancak, bu tasarıyla, artık, hiçbir vatandaşımız hastane kapısında, benim tedavim, tetkikim, tahlilim, ameliyatım nasıl karşılanacak diye bir kaygıyı taşımayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; genel sağlık sigortasına katılım zorunlu olacak ve toplumun bireyleri arasında çok kazanan ile az kazanan, sağlıklı olan ile hasta olan, genç ile yaşlı, bekâr ile evli, çalışan ile emekli arasında sosyal bir dayanışma yaratılacaktır. Sağlık güvencesi anlamında farklı standartlarda uygulamaları olan mevcut kuruluşlara tabi sigortalılar arasında eşitlik sağlanacaktır.

Genel sağlık sigortasının kapsadığı sağlık hizmetleri, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, hastalık nedeniyle ayakta veya yatarak tedavi, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri ve acil sağlık hizmetleri, analık sebebiyle ayakta veya yatarak tedavi, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, tıbbî sterilizasyon ve acil sağlık hizmetleri, ağız ve diş tedavi hizmetleri gibi hizmetler olarak belirlenmiştir.

Bu sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî ilaç ve gereç, iyileştirici nitelikteki tıbbî malzemelerin sağlanması, takılması, bakımı, onarımı ve yenilenmesi, bu hizmetlerin tümü bu kapsama alınmıştır.

18 yaşın altındaki kişilerin tümü, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, acil haller, bildirimi zorunlu olan bulaşıcı hastalıklar, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, iş kazası ve meslek hastalığı hallerinde prim ödeme veya prim borcu olmama şartı aranmaksızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı tanınmıştır.

Değerli arkadaşlar, en önemlisi de, yurt dışında tedavi olmak için de tüm sigortalılar için eşit şartlar getirilmiştir.

İş kazası ve meslek hastalıkları halinde, kişiye özel koruyucu sağlık hizmetlerinde, sağlık kurulu raporuyla bilgilendirmek şartıyla, kurumca belirlenen kronik hastalarda kullanılan ilaçlarda, kontrol muayenelerinde katılım payı kesinlikle alınmayacaktır.

Genel sağlık sigortasında sağlık hizmeti kamu ve özel sağlık kuruluşlarından satın alınarak sağlanacaktır.

Sağlık sigortasından yararlanacak kişiler, aile hekimi veya bunun yerine belirlenecek birinci basamak hizmet sunucularından başlayacak hastane ve üniversite hastanesine doğru yükselen bir sevk zincirine uyarak sağlık hizmetini alacaklardır. Sevk zincirine uyulması halinde, kişiler istediği kamu veya özel hekimden veya sağlık tesisinden sağlık hizmetini alabileceklerdir.

Bu sistemde çalışanların primleri işverenler tarafından, işveren olanların veya zengin olanların primleri kendileri tarafından, yoksul olanların primleri ise devlet tarafından yatırılmak suretiyle tüm vatandaşlarımız genel sağlık sigortası güvencesine kavuşacaktır.

Ülkemizde sağlık alanında yapılan harcamalar günümüzde millî gelirin yüzde 2'sinin üzerine çıkmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MAHFUZ GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte uygulandığında, genel sağlık sigortasının toplam maliyetinin, 2025 yılında millî gelirin yüzde 6,6'sıyla, genel sağlık finansman açığının ise yüzde 3,7'yle sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Mevcut duruma kıyasla bütün vatandaşların sağlık sigortası güvencesine kavuşacağı dikkate alındığında, reformun, millî gelirin yüzde 0,5'i ya da binde 5'i kadar ilave bir kamu açığıyla gerçekleşmesi mümkün görülmektedir.

Değerli arkadaşlar, getirdiği malî yük ne olursa olsun, Sayın Başbakanımızın sağlığın faturası olmaz prensibi ve direktifleriyle hazırlanan bu önemli reformun gerçekleşmesinde Sayın Başbakanımıza şükranlarımızı arz ediyoruz.

BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.

MAHFUZ GÜLER (Devamla) - Peki Sayın Başkanım.

Emeği geçen, başta Sayın Bakanımıza ve tüm milletvekili arkadaşlarıma, değerli bürokrat arkadaşlarıma teşekkür ediyor, yasanın, tüm ulusumuza, halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, tekrar, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu söz istediler.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında Yüce Heyetinizi hem Bakanlığım hem de Hükümetimiz adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, sosyal politika alanında hem bugünü hem de geleceğimizi ilgilendiren çok önemli bir yasal düzenlemeyi birlikte görüşüyoruz. Benden önce konuşan arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, gerçekten, cumhuriyet tarihinde "reform" kelimesinin tam karşılığı olacak, tam içini dolduracak bir düzenleme yapmanın onurunu, gururunu, inşallah, hep birlikte yaşayacağız.

Gönül arzu ederdi ki, böyle önemli bir düzenlemeyi, iktidarıyla, anamuhalefetiyle ve diğer muhalefet partileriyle birlikte yapalım. Gerçi, Genel Kurul aşamasına gelinceye kadar, bu anlamda, bütün milletvekillerimizin, iktidar-muhalefet demeden, komisyonlarda ve alt komisyonlarda bu tasarıya çok önemli katkıları olmuştur.

İzin verirseniz, ben, bu tasarının biraz hazırlık aşamasından sizlere bahsetmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, biz, Bakanlık olarak, sosyal güvenlik reformu hazırlık çalışmalarına 16 Aralık 2002 tarihinde başladık. Bugün, 18 Nisan 2006'dır. 2002 Aralığından bu tarafa çok yoğun bir şekilde bir çalışma yürüttük. Bu çalışmayı, kamu, hem kendi arasında hem de sosyal taraflarla paylaşarak yaptı. Sayısız seminer, konferans, toplantı yapıldı. Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulunda, Çalışma Meclisinde defalarca bu konuda görüş alışverişinde bulunuldu. Ekonomik Sosyal Konsey, Sayın Başbakanımızın başkanlığında, sırf sosyal güvenlik gündem maddesiyle toplandı. Bunun ardından, Emek Platformu ve Emek Platformunun bileşenleriyle oluşturduğumuz çalışma platformunda bu tasarıları defalarca görüştük. Ardından, Yasama Meclisimizdeki safahatı geldi. Çalışma Komisyonunda ve Bütçe Plan Komisyonunda, her iki komisyonda da alt komisyon kurulmak kaydıyla bu tasarılar enine boyuna incelendi. Dolayısıyla, bu tasarıda, hem sosyal diyaloğu gerçekleştirmek hem de katılımcı anlayışı bu tasarıya aksettirmek istedik. Biz, bu işin başında, bu tasarı çalışmalarına başlarken, hiçbir, daha önceden planlanmış bir görüşü, daha önceden hazırlanmış bir fikri dikte ettirmek anlamıyla çıkmadık. Bütün anlayışımız, kabul edilebilir, ülkenin gerçeklerine uygun bütün önerileri bu tasarıda değerlendirmek çerçevesinde olmuştur ve bu anlayışımız çerçevesi içerisinde, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Tasarısına gelen 174 öneriden 109'unu kabul ettik, bunun kabul oranı yüzde 63'tür; kurum yasasına ilişkin, Emek Platformundan, diğer sosyal taraflardan gelen 101 önerinin 72'sini kabul ettik, bunun da kabul oranı yüzde 71'dir.

Değerli arkadaşlarım, bütün bu çalışmalar neticesinde, tabiî, bazı hususlarda görüş ayrılıkları olması doğaldır; ancak, burada, muhalefet partilerimizin belirttiği veyahut da sosyal taraflarımızın dışarıda belirttikleri hususlardaki konuları neden kabul etmediniz diye sorduğunuz zaman, artık, bu anlamda duvara dayandığımızı, bu ileri sürülen önerileri kabul ettiğimiz zaman bu reformun içinin boşaltılacağını, artık, bu çizgiden itibaren popülizme kaçacağımızı gördüğümüz için biz bu önerileri kabul etmedik. Eğer, bunu kabul etseydik, üçbuçuk yıldır kamuoyunu, sosyal tarafları boşuna oyalamış olurduk ve reform yapma mantığından da, reform yapma çizgisinden de önemli ölçüde sapmış olurduk.

Bu konuda şöyle bir öneride bulunmak istiyorum, az konuştuk, çok konuştuk diyenlere: Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun vermiş olduğu bir Meclis araştırması önergesi var -zannedersem, 9 uncu sırada, araştırma önergeleriyle ilgili bölümün 9 uncu sırasında- biz, Hükümet olarak, eğer Grubumuz da uygun görürse, bu Meclis araştırma önergesinin gündeme alınmasını arzu ederiz. Araştırma önergesinin konusu da, sosyal güvenlik sisteminin sorunlarına ilişkin bir araştırma önergesidir. Yasamız çıkar, yasa çıktıktan sonra, eşzamanlı olarak bu Meclisteki araştırma komisyonunun yapacağı çalışmalar bize büyük güç verir; hem bizim, belki, bilerek veya bilmeyerek gözden kaçırdığımız hususların tekrar üzerinden gitme imkânını da bu şekilde bulmuş oluruz. Yani "fikirlerimizi söyleyemedik, konuşamadık" diyenlere, işte, Meclisin en meşru platformunu kendilerine öneri olarak sunuyorum. Bu, bize, aynı zamanda, dediğim gibi, yasanın yürütme aşamasında da büyük bir güç verecektir.

Diğer bir husus, değerli arkadaşlarım, neden temel yasa oldu; yani, bunca gayrete rağmen, bunca katılımcı anlayışla bu yasayı hazırlamamıza rağmen neden temel yasa yapma ihtiyacını duydunuz diye arkadaşlarımız soruyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bir hesaplama yaptırdım; 170 küsur maddeyi normal prosedür içerisinde görüşürsek, yirmi haftalık bir zamana ihtiyacımız var. Yirmi hafta demek, beş aylık bir zaman demektir. Bu kadar tartışılmış, bu kadar kamuoyuna mal olmuş bir tasarıyı beş ay Meclisin gündeminde tutmanın takdirini, sizin takdirlerinize, sizin anlayışınıza sunuyorum. Yani, beş ay, burada, hiçbir şey görüşülmeyecek, sadece Sosyal Güvenlik Yasası görüşülecek. Böyle bir görüşme, böyle bir yasama mantığı yok.

Diğer parlamentoları da biliyoruz arkadaşlarım; komisyonlarda her şey enine boyuna tartışılıyor, genel kurulda sadece bir oylama oluyor. Belki, bizim, İçtüzüğümüzün de değiştirilerek, gelmemiz gereken nokta budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümet olarak, neden bir sosyal güvenlik reformu yapma arzusuyla ortaya çıktık; Çalışma Bakanlığının işi yoktu, hükümetin bu kadar yoğun iş arasında kendisine bir meşgalesi yoktu da, bu kadar üzerinde çalışılacak bir sosyal güvenlik reformu yapmayı mı tercih etti; değerli arkadaşlarım, bizim, Hükümet olarak ve Bakanlık olarak, sosyal güvenlik reformu yapma konusundaki anlayışımız, geleceğe duymuş olduğumuz sorumluluktan kaynaklanmaktadır. Biz de, başımızı kuma gömüp, bu, hiçbirimizin beğenmediği… İnanıyorum ki ben, bu kürsüde bu tasarıyı acımasızca eleştiren hiç kimse, Türkiye'de bir sosyal güvenlik reformuna ihtiyaç yoktur diyemez; diyenlerle, zaten, konuşacak bir şeyimiz yok.

Evet, bugünkü parametreleriyle, bizim, sosyal güvenlik sistemimizi sürdürmemiz mümkün değil. Eğer, sorumluluktan kaçarak, bu sosyal güvenlik sisteminin bütün maliyetlerini geleceğe erteleme konusunda bir sorumsuzluk anlayışı bizden bekleniyorsa, biz, bu anlayışı paylaşacak insanlar değiliz. Zannediyorum, Parlamentomuzdaki hiçbir milletvekili arkadaşımız da, geçmişe yönelik bu sorumluluk anlayışından kaçamaz. Bu reformu, bu nesil yapmazsa, bugünkü kuşak yapmazsa, gelecek kuşaklara çok ağır, onların omuzlarının taşıyamayacağı kadar bir yükü devredeceğimizin bilinmesi gerekir.

Değerli arkadaşlarım, bu sistemin 23 katrilyon lira açığı var. Eğer, biz, sisteme müdahale etmezsek, bu açık yüzde 100 artarak, önümüzdeki dönemde yüzde 8'leri, yüzde 10'ları bulacak. Bu demektir ki, yaklaşık, 50 milyar dolarlık, bu sosyal güvenlik sisteminin bir açığı var demektir.

Şunu da söyleyeyim; sistem, açıklarını karşılayacak bugünkü finansman ihtiyacını yaratmış olsa bile, sosyal güvenlik sisteminde bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Yani, bu tasarıya karşı çıkanlar, bu tasarıya itiraz eden arkadaşlarımız bize "Sayın Bakan, her sene 20 milyar dolar olmak üzere beş senede sana 100 milyar dolarlık finansman açığını buraya koyduk" deseler dahi, sosyal güvenlik sisteminde bizim mutlaka ve mutlaka bir düzenleme yapmamız gerekiyor.

Niçin yapmamız gerekiyor; hepinizin bildiği sebeplerin çok kısa bir şekilde üzerinden geçmek istiyorum arkadaşlarım. Bir kere, kapsam itibariyle, bütün nüfusu kapsamıyor. Vatandaşlarımızın büyük bölümü hâlâ sosyal güvenlik güvencesinden yoksun durumdalar. Sosyal güvenlik kurumlarımız farklı norm ve standartta hizmet veriyor. Bağ-Kurluysanız, SSK'lıysanız, Emekli Sandığı mensubuysanız ayrı ayrı standartlarda hizmet alıyorsunuz. Bu da, eşitlik, adalet duygularını rencide eden, vatandaşlarımız arasında ayırımcılık yaratan bir husus. Demin ifade ettim, finansman açığı önemli bir konu.

Bunların dışında, nüfusumuzun, şu an itibariyle, genç bir kompozisyon arz etmesi, bizim, sosyal güvenlik sistemi yapma konusunda elimizi çabuk tutmamızı gerektirmektedir. Otuz yıl sonra genç nüfusumuza dayalı, sosyal güvenliğe olumlu yansımaları olacak bir düzenlemeyi yapma imkânına kavuşamayacağız, sahip olamayacağız.

Bunun gibi sayacağımız ve şu anda sürdürülemez noktasında olan sosyal güvenlik sistemimizde bir değişiklik yapılması kaçınılmazdır.

Biraz bu görüşlerimi rakamlarla da ifade etmem gerekirse, şu andaki sosyal güvenlik tablomuz şu şekildedir değerli arkadaşlarım: 7,5 milyon emeklimiz var, 13 300 000 sisteme prim ödeyen vatandaşımız var ve 45,5 milyon da sistemin bağımlısı var.

Bunun özeti şudur: 72-73 milyon insanın sağlık ve yaşlılık konusundaki bütün yükünü 13,3 milyon vatandaşımız çekmektedir. Nasıl Gelir Vergisinde vergide vergi tabanı darsa, sosyal güvenlik alanında da, maalesef, prim ödeyen vatandaşımızın sayısı 13,13 milyon kişidir.

2005 yılı itibariyle üç sosyal güvenlik kuruluşumuzun toplam harcaması, 58,4 milyar YTL'dir. Bu 58,4 milyar YTL'nin 35 milyar YTL'sini prim olarak toplamaktayız. Geri kalan 23,1 milyar YTL'lik miktar, sistemin açığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun da gayri safî millî hâsılaya oranı 4,8'dir ve tüm sosyal güvenlik harcamalarımız da 12,1 mesabesindedir ve her yıl sisteme, emekli olarak 300 000 civarında vatandaşımız girmektedir değerli arkadaşlarım.

Bir sosyal güvenlik sisteminin en büyük özelliklerinden birisi, ülkedeki yoksulluğu önlemesidir. Peki, şu andaki sosyal güvenlik sistemimiz ülkedeki yoksulluğu önleme konusunda ne durumdadır diye sorarsak, karşımıza hiç de bir iç açıcı tablo çıkmamaktadır. Biliyorsunuz ki, bunlar ülkemizin acı gerçekleri, ama, telaffuz etmekten çekinmeyeceğiz. Türkiye'de her 4 kişiden 1'isi yoksulluk sınırı altındadır ve gelir dağılımına göre en alt dilimle en üst dilim arasındaki vatandaşlarımızın gelir dağılımı arasında, bazı sektörlere göre, 10, 11, 12, 13 kat fark vardır; yani, en zenginimizle en fakirimiz arasında gelir dağılımında büyük adaletsizlik vardır. Bu, bugünün sorunu değil, bu, yıllardır gelen, değiştirmeye çalıştığımız bir kurgudur. Memnuniyetle ifade edeyim ki, Hükümetimiz döneminde bu orta grup gelirlerdeki standart artışı iyileşmiştir, gün geçtikçe de iyileştirilmeye çalışılmaktadır; ama, dünyada yaşanan bu küreselleşmenin getirmiş olduğu krizler karşısında, vatandaşlarımızı yoksulluğa karşı korumak zorundayız. Vatandaşlarımızı korumak için gerekli olan kurumları, mekanizmaları kurmak zorundayız.

İşte, bu mekanizmalardan en önemlisi de sosyal güvenlik sistemidir. Gelirin yeniden adil olarak dağıtımını sağlayacak tek mekanizma sosyal güvenlik sistemidir. Şimdi, demin söyledim, sosyal güvenlik sistemimiz, gelirin yeniden dağıtımı konusunda adil değildir, yoksulluğu önleme konusunda adil değildir dedim. Bunu rakamlarla ifade etmem gerekirse değerli arkadaşlarım, hazineden bu üç sosyal güvenlik kuruluşuna 23,1 milyar YTL'lik transfer yapılıyor. Yani, bu, sizlerden toplanan, diğer vatandaşlardan toplanan Gelir Vergisinin dağıtılması demektir. Bunu dağıtırken adil olmamız  lazım.

Peki, bunu kime dağıtıyoruz; bunu, ancak ve ancak Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığının sistemi içerisindeki emeklilere dağıtıyoruz. Oysa, Türkiye'de yoksulluk sıralamasında birinci sırada ücretsiz aile işçileri gelmektedir. İkinci sırada mevsimlik işçiler gelmektedir. Üçüncü sırada kendi  nam ve hesabına çalışan insanlar gelmektedir. Maalesef ve maalesef, bu insanlar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde değildir. Dolayısıyla, hazineden almış olduğumuz bu 23 katrilyon lira paradan tek kuruş bu fındıktaki, ormandaki, pamuktaki çalışan, bizim mevsimlik çalışan vatandaşımıza gitmemektedir. Bu paranın dağılımı nasıldır: Hazineden alınan bu para, SSK'lılar açısından, yılda 1 742 000 000 YTL, Emekli Sandığında, kişi başına, 5 576 000 000, Bağ-Kurda da 4 328 000 000 YTL, bu hazine transferinden bu vatandaşlarımıza gitmektedir. Evet, devlet bunları da desteklesin; ama, desteklemede öncelikli olarak ele alacağımız bu yoksulluk sınırı altındaki vatandaşlarımızdır. Dolayısıyla, yeni sosyal güvenlik sistemimiz, bu yoksulluğu giderme konusundaki çarpık yapıyı düzeltecektir, en azından, bunu düzeltme konusunda iddialıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal güvenlik sistemimiz dört ana unsurdan oluşmaktadır. Bunlardan birisi emeklilik sistemidir, ikincisi genel sağlık sigortasıdır, üçüncüsü sosyal yardımlardır, dördüncüsü de daha önceki oylarınızla Meclisimizden geçerek kanunlaşan "tek çatı" dediğimiz sosyal güvenlik kurumu tasarısıdır. Burada sadece emeklilik sistemine ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Zaman yeterse diğer bölümlerde de genel sağlık sigortasına ilişkin konularda sizlere görüşlerimi arz edeceğim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yaşlılık sigortası dediğimiz, emeklilikle ilgili üç sosyal güvenlik kuruluşumuz var; Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK. Bu mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarımızın emeklilik kurgusu çalışma statüsüne göredir; yani, memursanız farklı, hizmet akdiyle çalışıyorsanız farklı standart ve normlara göre emekli olursunuz. Yeni sosyal güvenlik sistemimiz bu kurgudan vazgeçiyor, bu kurguyu terk ediyor. Peki ne diyor; diyoruz ki, bu ülkede bütün vatandaşlar, statüsü ne olursa olsun, çalışma hayatında geçen sürelere göre emekli olacaklardır. Yani, çalışırken kendi nam ve hesaplarına ne kadar prim kesintisi yapılmışsa, emekli olmalarında bu kendileri için önemli bir unsur olacaktır. Yoksa, son gelmiş olduğu görev 6 400 gösterge ve sair görevlere göre altı ay o görevi işgal edip, bütün çalışma hayatı ve bütün emeklilik hayatı, bu almış olduğu altı aylık şeye göre devam etmeyecektir; bundan, sistem vazgeçmektedir. Tek bir emeklilik sistemi, eşit bir emeklilik sistemi getirmeyi, bu yeni sistem ifade etmektedir.

Mevcut çalışanlarla ilgili, değerli arkadaşlarım, emekliliği hak etme şartlarında herhangi bir değişiklik getirmiyoruz; yani, bugün sistemde herhangi bir şekilde yer etmiş, çalışan vatandaşlarımız, kaç yaşında emekli olacaklarsa aynı yaşta emekli olacaklar, kaç gün prim ödemeleri gerekiyorsa, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra da, yine, aynı şartlarda emekli olacaklar; bunların, bu emekliliği hak etme şartlarında herhangi bir değişiklik getirmiyoruz.

Peki, sistem ne değişiklik getiriyor; onu size kısaca arz etmek isterim. Bir kere, aylık bağlama oranlarını değiştiriyoruz. Şu anda, Emekli Sandığında yüzde 3 olan, Bağ-Kur ve SSK'da 2,6 olan, yani, her yılın karşılığında çarpılacak olan katsayıyı değiştiriyoruz. Bu, bizim, Avrupa'da en yüksek olduğumuz, şampiyon olduğumuz oranlardır. Lüksemburg dışında, bu aylık bağlama oranının bu kadar yüksek olduğu hiçbir ülke yok. Biz, 3; 2,6 oranlarıyla, bu anlamda en yüksek oranlara sahip ülkeyiz. Peki, buna rağmen, Türkiye'de emekli aylıklarının satın alma gücü niye düşük diye haklı olarak bir soru sorulabilir. Değerli arkadaşlarım, emekli aylıklarının Türkiye'de düşük olmasının nedeni, çalışırken alınan ücretlerin düzeyidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlayalım lütfen.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Bitti mi Sayın Başkan? Pardon, 9 dakika gözüküyordu burada da. Hay hay...

Eğer, çalışırken alınan ücret seviyeleri yüksek olursa, ücretin bir fonksiyonu olan emekli aylıkları da o derece yüksek olur. Türkiye'de 3 000 000 kişinin sigorta bildirimi asgarî ücret üzerinden yapılmaktadır değerli arkadaşlarım. Asgarî ücret üzerinden bildirim yapılırsa, yarın emekli olacağı zaman bu asgarî ücretli arkadaşımızın, elbette ki, emekli aylığı düşük olacaktır. Bu sistem hayata girdiği zaman herkes kendi primini kontrol edecek, kendisine yapılacak ödemeleri, kendisine yapılacak ücretleri de takip etme imkânına sahip olacaktır.

Prim matrahı, memurlar açısından, şu anda kesilmeyen birçok kalem var. Yeni sistemde bu prim matrahlarını da geliştiriyoruz; yani, aşağı yukarı, yapılacak her türlü ödemeden prim kesilecektir.

Ücretlerin güncelleştirilmesi konusunda yine bir disiplin getiriyoruz.

Bütün bunlar, değerli arkadaşlarım, biraz evvel Sayın Kemal Kılıçdaroğlu veyahut da tasarıya en çok bu noktada muhalefet getirenler, işte "emekli aylıkları düşecek" diye görüşlerini ifade ettiler. Evet, doğrudur; bunu, aylık bağlama oranlarını 3,3'ten 2,6'ya, 2,5'e düşüreceğimizi söylüyoruz; ama, bu düşürme, mutlaka ve mutlaka, bire bir emekli aylıklarında düşüş anlamına gelmemektedir. Niye gelmemektedir; bu yapılan hesap, enflasyonun sıfır olduğu, ücretlerde hiçbir artışın olmayacağı öngörülerek yapılan bir hesaplamadır, emekli aylıkları buna göre düşülecek denmektedir. Oysa, demin de ifade ettiğim gibi, çalışan, çalışırken alınan ücretlerin yüksek olması, şu anda prim kesintisi yapılmayan kalemlerden kesinti yapılması ve yirmialtı, yirmiyedinci yıllarda çalışanları sistemin ödüllendirmesi neticesinde… Bugün yirmialtıncı yılı çalışırsanız, yüzde 1 veya 1,5'tir her yıl için size ilave verilen katsayı. Yeni sistemde, bu, herkes için 2,5 olacaktır. Bu, çalışanlarımız açısından önemli bir güvencedir.

Dolayısıyla, bu emekli aylıklarının uzun vadede düşüp düşmeyeceği konusunda bunu tartışırken, parametrelerin hangi oranda değişeceğine, değişmeyeceğine bakarak bir karar vermek, bir hüküm kurmak gerekmektedir.

Evet, Sayın Başkanın sabrını fazla taşırmadan şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım: Sosyal güvenlik reformu yapmak kolay bir iş değildir; ama, biz, şundan emin olun ki, sosyal güvenlik reformunun getirmiş olduğu, getirebileceği muhtemel maliyetleri kuşaklar arasında dengeli bir şekilde dağıtmaya çalıştık, maliyetleri zamana yaydık. 2020, 2030, 2040, 2050'ye kadar sistemin öngörüsü var; yani, birdenbire bir keskin geçiş yapmıyoruz ve biz, ilk günden itibaren, sosyal güvenlik reformu yapma konusundaki kararlılığımızı ortaya koyduk ve bunu devam ettiriyoruz.

Dört kelimeyle bu sosyal güvenlik reformunu anlat derseniz, ben, sorumluluk derim,  dayanışma derim, eşitlik derim, adalet derim ve bir laf var herkesin beğendiği, politikacıları tenkit etmek için söylenir, gelecek seçimler için değil, gelecek nesiller için yasa yapın, çalışın. Evet, bu tasarı, gelecek seçim için değil, gelecek nesiller içindir.

Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çorum Milletvekili Agâh Kafkas; buyurun Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının tümü üzerinde, kişisel görüşlerimi açıklamak için huzurunuzdayım; Yüce Heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Esas itibariyle, bütünü üzerindeki müzakerelerin son konuşmacısı olarak şunu  söylemeliyim ki, AK Parti Grubu adına konuşan değerli arkadaşlarım ve Sayın Bakanımız, yasanın bütünü üzerinde, maddeleri üzerinde, teknik ayrıntılarını verdiler. Değerli muhalefet milletvekillerimiz, muhalefet partilerimizin değerli sözcüleri de konuya ilişkin görüşlerini söylediler. Özet olarak bir toparlayacak olursak, şu anda, bu yasa, 22 nci Dönem Parlamentosunun çıkardığı en önemli yasa. Yetmişiki milyon insanımızın, bugününü, yarınını, yarından sonrasını tümüyle kuşatacak, tümüyle ilgilendiren bir yasa; hem emeklilik hem çalışma koşullarını, emekliliği hem sağlığını tümüyle ilgilendiren bir yasa, çalışanların, bundan sonraki -bakmakla yükümlü olduklarının da- yaşamını kolaylaştıracak bir yasa tasarısı. O nedenle de çok önemli ve bu öneminden dolayı, biraz önce Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi, ben de, gerçekten, bu Parlamentonun Anamuhalefet Partisinin de katılımıyla bu müzakerelerin sürdürülmesini çok arzu ederdik. Niye arzu ederdik; bu yasa, üç yıldır, ortak aklı ortaya çıkarmak için bir çabanın sonucunda buraya geldi. Sosyal taraflarla enine boyuna konuşuldu; hem Çalışma, Sağlık, Aile Komisyonunun alt komisyonunda hem Plan ve Bütçe Komisyonunun alt komisyonunda 2 defa, hem üst komisyonlarda defalarca sosyal tarafların görüşleri alındı. Bu görüşleri alırken de Anamuhalefet Partimizin değerli milletvekilleriyle, alt komisyonlarda çok ciddî ve muhalefet partimizin milletvekilleriyle alt komisyonlarda ve üst komisyonlarda ciddî bir şekilde bu yasa müzakere edildi.

Anamuhalefet Partisinin bu yasaya ilişkin komisyonda söylediklerini toplarsanız -konuşturulmadı denilenlere- herhalde bir 5-10 cilt büyüklüğünde kitap olur; çünkü, geçen yasama döneminin sonunda, Parlamentoyu tıkamak anlamında, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütün Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimiz, bu yasaya ilişkin görüşlerini bir bir anlattılar.

Sosyal tarafların olabildiğince görüşlerini aldık ve ilk defa cumhuriyet tarihinde bir yasa, tek bir maddeyle, Ekonomik ve Sosyal Konseyde, Sayın Başbakanın başkanlığında bütün sosyal tarafların bileşenleriyle enine boyuna masaya yatırıldı ve müzakere edildi. Yetmez, peşinden çalışma grupları oluşturuldu, bunlarla müzakere edildi. Yine yetmez, en son Emek Platformu bileşenleriyle, Sayın Bakanımızın başkanlığında, 2 alt komisyon başkanı, Zekai Bey ve ben, gittik, toplantılar yaptık. Örneğin, gene bu Emek Platformunun bileşenlerine baktığınız zaman, emek dünyasından gelen birisi olarak söylüyorum bunu, o mahalleyi iyi bilen birisi olarak söylüyorum, oradan gelmiş bir insan olarak söylüyorum, Emek Platformunun bileşenlerinden çok fazlasıyla yararlanılmıştır ve gerçekten de, o arkadaşlarımızın her birisi bu yasanın öneminin farkındadırlar ve büyük katkı vermişlerdir. Yasanın her bir maddesinde, her bir fıkrasında ortak aklın çıkmasında büyük katkı verilmiştir ve bunun sonucunda da, Türkiye, bu kadar çok önemli bir yasada, büyük oranda ortak aklı gerçekleştirmiştir.

Bugün, bakıyorsunuz, işte, vay efendim… Biraz önce Anamuhalefet Partimizin değerli sözcüsünün burada ifade ettiği gibi, bu yasada ortak akıl varsa, toplumsal mutabakat varsa, niye SSK'dan Meclise kadar zincir kuruluyor, niye Meclisin önünde eylemler yapılıyor?

Şimdi, tam da burada şunu söylemek gerekiyor ki, bu Emek Platformunun içerisinde, şu anda Meclisin kapısında olan kimi sivil toplum örgütlerimizin başkanları Emek Platformunda temsil edildiler. Oradaki mutabakatta ve oradaki büyük orandaki mutabakatın içerisinde de bu insanlar varlar. Orada, tümüyle mutabakata varılmıştır, 7-8 maddede de, zımnen, itirazlarımız olmaz böyle düzenlenirse diye. Emek Platformunda çoğunluğun görüşü böyle olduğu halde, bugün, tekrar, Emek Platformunun dışına çıkıp, konuşan arkadaşlarımıza, o zaman bakmak lazım. Yani, solu birleştirme iddiasında olan  bir konfederasyonumuz, solu yeniden dizayn etme iddiasında olan bir konfederasyonumuz, solu birleştirmek adına harcadığı emek kadar, artık, bu ülkedeki bütün insanların yaşamını ilgilendiren sosyal güvenliğe de emek harcamalıydı diye düşünüyorum.

Siyaset yapacak insanlar, siyaseti nerede yapmaları gerekiyorsa orada yaparlar. Şu anda, bu ülkede her gün bir parti kuruluyor. Sayısını bilmiyorum, sanıyorum 50'nin üzerine çıktı. İsteyen gider, bir siyasî parti daha kurar, orada da -beğenmiyorsa mevcut siyasî partileri- siyaset yapar. Sivil toplum örgütleri, sendikalar siyasetten uzak dursun anlamında söylemiyorum; ama, sadece, tek, salt siyaset yapacaksak, o zaman siyaseti siyaset yapacak yerde yapmalıdırlar diye düşünüyorum.

O nedenle, burada, kapının önünde, bugün bu yapılan olay… Bugüne kadar, Türkiye'de, devletin temel niteliklerini, Anayasanın başlangıcındakini hep sayarız ve onu konuşuruz; demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti. Bu dört temel ilkede, hep demokrasiyi ve laikliği tartıştık, nereye kadar mesafe aldığımız da ayrıca tartışılır; ama, sosyal devleti doğru dürüst tartışmadık.

İlk defa, ilk defa AK Parti İktidarında, kimsesizlerin kimi olma iddiasındaki AK Parti İktidarında, sosyal devlet, ilk defa sosyal hayata geçiriliyor ve yasalarda sosyal devlet yerini buluyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, bu hareketin birilerine kaşıntı yapıyor olmasını biz anlarız; ama, en azından, hakkın teslim edilmesi gerektiğine inanıyoruz, hakkın teslim edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Siz, eğer bu düzenlemeleri…

Şu yapılan düzenlemeler, bir devrim niteliğinde düzenlemelerdir. Eksikleri vardır, hataları olabilir; ama, bunları, ortak akılla olabildiğince minimize ettik. Bu yasa Meclise ilk geldiğinde 184 maddeydi; bugün, 104 madde, geçici maddelerle 122 madde. 110 maddede, sosyal tarafların görüşleri yasaya işlenmiştir, tam 110 maddede, ortak akıl sağlanmıştır; sağlanamayan yerlerde de denmiştir ki, Türkiye'nin gerçeği bu.

Şimdi, bugün siz çıkacaksınız, 68 yaşa çıktı diye hâlâ burada söyleyeceksiniz; sanki, yarın sabah, emeklilik yaşı 68'e çıkıyormuş gibi. Böyle bir şey yok, şu anda çalışanların böyle bir sorunu yok. Ta 2046'da 65'e çıkacağını, siz, bugünden çıkıyormuş gibi, 9 000 gün ödemeyi, yarın sabah çıkıyormuş gibi söylerseniz, bunlara kargalar güler, bunlara kargalar güler. Biz, oturup, bir ortak aklı bulmak adına, uzlaşma adına, zaman periyoduna yayarak… Bugün 65 yaş, Avrupa'da bütün ülkelerde, girmeye çalıştığımız Avrupa Birliğinde bütün ülkelerde 65 yaşken, işte, 2046'da 65'e geçeceğiz ve burada bir uzlaşma için bunlar yapıldığı halde, bunlar yok sayılıp, sanki, hiçbir şey yapılmamış gibi değerlendiriliyor olmasını anlamakta güçlük çekiyoruz.

İlk defa, sosyal devlet, buradaki yapılan düzenlemelerde devlet, ilk defa, sosyal güvenlik sistemine primli katkı sağlıyor. Kimsesizlerin kimsesi olma iddiası budur. Ana karnından 18 yaşına kadar, kimdir, kimin çocuğudur, annesi babası sosyal güvenlik sisteminin içinde midir, çalışıyor mudur bakılmaksızın, sadece Türk yurttaşı olmak kriteriyle genel sağlık sigortasının kapsamına almak, bir devrim değildir de nedir acaba, nedir acaba?! Siz, eğer bunu, bir muhafazakâr demokrat iktidarın yapıldığını hazmedemeyenler, gelip bizim önümüze düşüp, bu ülkenin daha demokratik, daha özgür, daha sosyal boyutta olmasına katkı vermeniz lazımken, ne zaman bir temel yasa tartışılıyor, Parlamentoyu terk ediyoruz.

Dün tuttuk… Genel sağlık sistemi tek elde toplandığında da birinci üst derecede Anamuhalefet Partimiz muhalefet yapmıştı. Bugün gidip hastanelere, sosyal sigortalar mensuplarının sağlık hizmetlerinden yararlanırken nasıl mutlu olduklarını görürlerse, herhalde, utanıyor olmaları lazım diye düşünüyorum ya da bir SSK hastanesinin önünde gidip de "biz buna karşı çıkmıştık" derlerse. Gerekçelerine: "Efendim, Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinin bedeli ödenmemiş…" Kim almış, niye ödememiş?! 23 katrilyon lira ödeyen devlet, isteseydi, bunun 10 katrilyon lirasını hastanelerin bedelini ödüyorum ve satın alıyorum deseydi ne fark edecekti?! Sadece kâğıt üzerinde bir düzenleme yapılmış olmaktan öte bir şeye geçecek miydi; geçmeyeceğine göre, sunî sebeplerle, hiç esası olmayan nedenlerle karşı çıkıyor olmayı bu tarih affetmeyecektir. Biraz önce Sayın Bakanın söylediği gibi, bu, seçim yasası değil. Bu, bundan sonraki nesillerin yasasıysa, bu nesiller buradaki bağnazlığı, buradaki hak bilmemezliği affetmeyecektir diye düşünüyorum. Burada tarihe tanıklık ediyoruz. 22 nci Dönem milletvekilleri olarak ülkemizin bütün insanları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, toparlayalım Sayın Kafkas.

AGÂH KAFKAS (Devamla) - Ülkemizde yaşayan bütün insanların hayatını kolaylaştıracak, ülkemizin kaynaklarını daha rasyonel, daha reel, daha doğru yerlerde kullanmayı sağlayacak düzenlemeler yapmak durumundayız. Bugün sosyal güvenlik kurumlarının açığı 23 katrilyon. Neredeyse bu ülkenin yatırımlarının tümünün iki yıllık tutarı kadar sosyal güvenlik sisteminin açığını ödüyoruz. O zaman ne yapmamız lazım; bu kaynakları daha reel, daha rasyonel, daha işsize, daha kimsesize, daha yoksulun hayatını kolaylaştırmaya kullanmamız lazım gerektiğini düşünüyoruz ve bu devrimin gerçekleşmesinde emeği geçen 22 nci Dönem Parlamentosundaki bütün milletvekili arkadaşlarımı kutluyorum. Tarihe tanıklık yapan bütün herkesi kutluyorum. Herkesi kutluyorum, ayırt etmiyorum. Anamuhalefet Partimizin değerli milletvekilleri komisyonlarda büyük katkılar vermişlerdir; ama, bunun onurunu paylaşma fırsatını bize vermediler ve ben, bütün muhalefetteki milletvekilleri dahil olmak üzere, Bakanlığımıza, emeği geçen sivil toplum örgütlerine, ortak aklın çıkmasına katkı sağlayan herkese minnetlerimi sunuyorum, saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, şimdi soru-yanıt işlemine başlıyoruz.

Süremiz 20 dakika. Tümünde olduğu için 20 dakika.

Sayın İbrahim Özdoğan?.. Yok.

Başka soru soran da yok. Soru sorulmadığına göre, herhalde, yanıt ihtiyacı da yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm, 1 ilâ 13 üncü maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyenler: Gruplar adına; Anavatan Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Cemal Uysal. Şahısları adına söz isteyenler: Adana Milletvekili Recep Garip, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler.

Söz isteyenlerden Dursun Akdemir ve Muzaffer Kurtulmuşoğlu aynı anda söz isteminde bulunmuşlardır.

Şimdi, söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir'de.

Buyurun Sayın Akdemir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı hakkında, Anavatan Partisi adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve siz değerli milletvekili arkadaşlarımı saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tüm siyasî partilerce, sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması gerektiği açıkça dile getirilmiş ve üzerinde durulmuştur şimdiye kadar. Hükümetinizce hazırlanan bu tasarı, toplumsal mutabakatı sağlamadan hazırlanan bir yasa tasarısıdır demin arkadaşımızın iddiasına rağmen.

Biz, Anavatan Partisi olarak, sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması gerektiğinde, hazırlanan tasarılarda toplumsal uzlaşmanın mutlaka sağlanması gerektiğine inanıyorduk; ama, bunu, inşallah, ileride eksiklerini tamamlayarak biz yapacağız.

Türkiye'nin önümüzdeki yıllarında en çok tartışılacak yasalardan biri Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısında, tüm sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının, üniversite öğretim üyelerinin, uygulamacıların, sosyologların, hukukçuların ve diğer tüm kesimlerin görüşü, maalesef, alınamamıştır.

Tüm geleceğimizi ilgilendiren bu yasanın hazırlanması esnasında bürokratlar davet edilmiş; ancak, birçok görüş ileri sürülmesine rağmen, bu görüşlerin, eleştirilerin hiçbirisi dikkate alınmamıştır. Arzu edilirdi ki, tasarı, kamuoyuyla tümüyle paylaşılsa ve bu tarafların tümünün görüşü alınsa ve bu yasanın çıkarılışı sağlansaydı.

Bugün, anamuhalefet sıralarının boş olması, demokrasinin gereğini yerine getirmek üzere Anavatan Partisinin ısrarla burada durması, yine bu yasanın mutabakata varılarak çıkarılmadığını gösteriyor; ancak, hükümet, her zaman olduğu gibi, bu tasarıyla, kendi görüşlerini tek geçerli akçe gibi kullanarak yasalaştırmayı gerçekleştirmeye çalışıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hükümetin, sosyal güvenlikle ilgili bu temel kanunu temel yasa olarak ortaya getirmesi, bölümler halinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirmeye çalışması, muhalefetin sesinin kısılmaya çalışmasına yönelik bir eylemdir. Çocuklarımızın geleceğini teminat altına alacak olan bu tasarı, Yüce Mecliste maddeler halinde görüşülseydi ve her madde üzerinde milletvekilleri muhalefet görüşünü ortaya koyabilseydi, herhalde şimdikinden daha düzgün bir yasa çıkacağını siz de kabul edersiniz; ama, maalesef, bu, eksiklerin ortaya çıkacağını sağlayacağı için kaçılmıştır bu durumdan.

Hazırlanan tasarı, altyapı hazırlanmadan kanunlaştırılmaya çalışılıyor. Şöyle ki, örneğini kolayca verebiliriz: Bu tasarı eksikleriyle ortadadır, dikkatlice incelendiğinde hemen gözümüze çarpacaktır. Tasarıyla esnek çalışanlar, belirli süreli çalışanlar, mevsimlik işlerde çalışanlar, sözleşmeli olarak çalışanlar, çalıştıkları sürece prim ödemelerine karşın emeklilik haklarını elde edemeyeceklerdir. Emekli aylıklarını hesaplama yöntemi değiştirildiğinden, emekli maaşları dörtte 1 ile üçte 1 oranında azalacaktır. Kamu görevlilerinin prim yükü artırıldığı halde, ücretleri düşecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversite öğrencisi olup da üniversitelerde kısmî zamanlı işlerde çalıştırılan üniversite öğrencileri için iş kazası ve meslek hastalığı primi ödenmektedir; oysaki, üniversite dışındaki özel veya kamu kurumlarında staj yapanlar için herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Üniversite öğrencisinin staj yaptığı işyerinde bir iş kazasına uğraması halinde hiçbir sosyal sigorta yardımından yararlandırılamamaktadır. Bu konuda düzenleme yapılmalı, önergeyle bu değişikliğe gidilmeli ve üniversite öğrencileri staj yaptıkları dönemlerde iş kazası ve meslek hastalığı primine tabi tutulmalıdır. Eğer muhalefetin görüşüne değer vermek istiyorsanız, işte size düzeltilmesi gereken konular.

Değerli arkadaşlarım, sigortacılık hallerinin birleşmesi önemli bir sorun olarak görülmektedir. Kendi nam ve hesabına çalışan sigortalının, aynı zamanda başka bir işyerinde de hizmet aktiyle çalışması durumunda kendisinden sigorta primi kesilmemektedir -Tayyar Hocam, burada önemli bir şeyden bahsediyorum, dikkatinizi çekeceğini umuyorum- bu nedenle, bu durumdaki sigortalıların hizmet aktiyle çalıştığı işyerinde iş kazasına uğraması halinde hiçbir sosyal sigorta yardımından yararlandırılmamaktadır. Bu konuda düzenleme yapılmalı ve kendi nam ve hesabına çalışan sigortalı, aynı zamanda başka bir işyerinde de hizmet aktiyle çalışması durumunda iş kazası ve meslek hastalığı primine tabi tutulmalıdır.

Değerli arkadaşlar, tasarıyla, kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için, gerektiğinde, kurumun denetim ve kontrolle yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği öngörülmektedir. Burada hem kurumun iş yükünün azaltılması ve hem de gereksiz yere bürokrasi yaratılmaması için, kuruma maliyetinin 16 yaşından büyükler için belirlenen brüt asgarî ücretin 2 katını aşmaması halinde soruşturma yapılamayacağına ilişkin bir düzenleme getirilmelidir. Bu düzenleme getirilmezse, sistemde tıkanıklıklar olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, emeklilik yaşı 65 yaşına yükseltilmektedir. Bunu uygun bulmuyoruz. Çalışma hayatında sürekli ve kesintisiz çalışanların daha fazla yıprandığı göz önüne alındığında, prim gün sayısı yüksek olanlar için farklı bir sistem getirilmelidir. Bazı modern ülkelerde olduğu gibi, yaşının ve kesintisiz çalışma süresinin 80 olması halinde emeklilik hakkı verilmelidir o ülkelerde olduğu gibi.

Değerli arkadaşlar, hükümet, bu tasarıyı IMF'nin isteğiyle ülkemize empoze etmektedir. Türkiye, kendine özgü yapısıyla, kendi sosyal güvenlik sistemini kendi iradesiyle kurmalıdır. Biz Anavatan Partisi olarak iktidara geldiğimizde, sosyal güvenlik sistemindeki tüm aksaklıkları, toplumun iradesiyle ve toplumsal uzlaşmayla sağlayacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızın 60 ıncı maddesinde, herkesin güvenlik hakkına sahip olduğu, devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı teminat altına alınmıştır. Hükümet, Anayasada öngörülen sosyal güvenlik hakkını, getirdiği düzenlemeyle ortadan kaldırarak, yetersiz hale getirmektedir. Tasarıyı bu halde çürük domatese benzetmek mümkündür.

Avrupa Birliği sürecine girdiğimiz bu ortamda, sosyal güvenlik sistemini kendi ellerimizle olumsuz hale getiriyoruz. Kısaca, toplumun yıllardır talep ettiklerinin gerçekleştirileceği ve arzuların yerine getirileceği söylenerek, önemli kayıplara yol açılmakta ve halkımız yanıltılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; genel sağlık sigortası, sağlık hizmetlerinin bütünselliğini ortadan kaldıran bir anlayışta hazırlanmıştır. Tasarıyla, bazı koruyucu sağlık hizmetleri ile bazı hastalıkların, bazı tahlil ve tetkiklerin, bazı tıbbî müdahalelerin genel sağlık sigortasınca karşılanacağı bir sistem getirildiği söyleniyor. Şu anda, hangi sağlık hizmetlerini kapsayacağını bilmediğimiz ve genel sağlık sigorta kurumunun tamamen kendi yetkisi içinde olan maliyet-fayda, maliyet-etkinlik ve benzeri ölçütleri temelinde belirlenecek sağlık hizmetlerinin, toplumun ve kişilerin sağlık ihtiyaçlarına göre değil de kurumun malî durumuna göre tebliğlerle ilan edileceği belirtilmektedir. Bu anlayış, zaten sağlıkta var olan eşitsizliği artırıp pekiştirecektir.

Buradan hükümete sesleniyorum; asil milletimizin gözlerine baka baka bu yanlış yapılmasın. Bu yanlışın bir an önce düzeltilmesi için, yasa teklifinden vazgeçilmesini ya da verilecek önergelerle bu eksikliklerin düzeltilmesini teklif ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Cemal Uysal, Ordu Milletvekili…

Buyurun Sayın Uysal. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının birinci bölümü hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Muhalefet partisinin çok değerli sözcüleri, hükümet hakkında veyahut da bu kanunu hazırlayan Parlamento hakkında biraz tereddüt yaratmak için, bu kanun iyi; ama, iyi hazırlanmamış, gerekli teknik detaylar çok iyi yapılmamış diye, burada beyanlarda bulundular. Bunun, gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Sayın Agâh Kafkas, burada ifade etti; bu kanunla ilgili olarak, üç üçbuçuk yıldan beri çok ciddî çalışmalar yapılmaktadır. Ben, daha da geriye gideceğim; ben de, Sosyal Güvenlik Bakanlığında ve o sektörde olduğum otuz yıl evvelsinden beri, bu kanunla ilgili bütün çalışmalarda bulundum. Bu kanunun, en az yirmibeş otuz yıllık bir mazisi vardır, bir fikri vardır, bir çalışma temposu vardır ve de bu kanun, devletin geçmişte sosyal güvenlikle ilgili çok derin hafızalarının incelenmesi ve ele alınması suretiyle, tabiî ki, AK Parti Hükümetinin programı çerçevesinde, çok ciddî çalışmalarla hazırlanmıştır.

Çok değerli milletvekilleri, bakın, bu kanun, bir reform kanunu olduğu gibi, aynı zamanda, belki cumhuriyet tarihinin en önemli kodifikasyonudur. Gerçekten de, çok çeşitli, çok sayıdaki kanunlar iki kanun haline getirilmiş, bir teşkilat yasası, bir norm ve standartları belirleyen yasa haline getirilmiş, hem de 900 küsur maddelik, 970 maddelik üç kuruma ait kanunu 170 maddeye indirmiştir.

Çok değerli milletvekilleri, gerçekten de, Sayın Bakan da ifade etti, bu kanun, sosyal sigortalar, genel sağlık sigortası, primsiz ödemeler, primsiz rejimler ve tüm bunların hizmetini görecek olan bir kurumsal çerçeve içerisinde hazırlanmış, birinci etap yürürlüğe girmiş, öteki de bugün yürürlüğe girecektir.

Gerçekten de, bugün, tüm dünyada, sosyal güvenlik bir sıkıntı halindedir. Bakın, önümde bir rapor var, ben bu raporu arşivimden çıkardım, onbeş yıl evvel Dünya Bankası tarafından hazırlanmış bir rapor "Yaşlılık Krizinden Kaçınmak." Türkiye için hazırlanmamış, tüm dünya için hazırlanmış. Onbeş yıl önce, sosyal güvenlik krizinin, emeklilik krizinin yaklaşmakta olduğunu ifade eden bir rapor. Burada, birtakım çalışmalar var, projeksiyonlar var.

Gerçekten de, bizim hazırlamış olduğumuz tasarı, çok önemli, çok detaylı ve projeksiyona dayanan makroekonomik analizlere dayanmaktadır. Bugün, bir milletvekili arkadaşımız bir gazeteye vermiş olduğu beyanatta, efendim, on yıl şimdiki mevzuata göre çalışmış, bundan sonra da yeni mevzuata göre çalışacak olan insanların onbeş veya yirmi yıl sonra 50 000 000, 150 000 000 emeklilik kayıplarına uğrayacağını ifade ediyor. Bu, gerçekten, hiç doğru bir analiz değildir. Neden; çünkü, biraz önce de ifade ettiğim gibi, çok derin makroekonomik analizlere göre yapılmış, projeksiyonlara göre yapılmıştır. Onbeş yirmi yıl sonra Türkiye'de, gayri safî millî hâsıla bugünkünden çok çok fazla olacaktır, işsizlik bugünkünden daha az olacaktır, çalışma şartları, özellikle daha uzun çalışma şartları -yani, bugün kısmî çalışma yapan vatandaşlarımız vardır, mevsimlik- o zaman çok daha uzun olacaktır, o zaman Türkiye'nin ekonomik yapısı çok daha iyi olacaktır ve bugünden "onbeş yıl sonra bağlanacak aylıklarda 100 000 000 - 150 000 000'luk azalma olacak" demek, gerçekten de hiçbir esasa dayanmamaktadır.

Bakın, bugün, milletin, toplumun sosyal güvenliğini sağlamakla mükellef olan sosyal güvenlik sisteminin bizzat kendisi risk altındadır ve bizim toplumumuzun geleceği için, sosyal güvenlik rejiminin geleceği için hem sosyal güvenlik sistemini kuvvetlendirmemiz ve hem de toplumumuzun geleceğini teminat altına almamız gerekir. İşte, yapılan bu çalışma da budur.

Yine, genel sağlık sigortasıyla ilgili olarak, özellikle Türkiye'nin bazı yerlerinde birtakım yürüyüşler tertiplendiğini duydum. Gerçekten de buna hayret etmemek mümkün değil. Bugün, sosyal güvenlik, sağlık bakımından, yani, sağlık sistemi bakımından, evvela mevzuat itibariyle insanları ayırmış; sen Bağ-Kurlusun, sana şöyle sağlık hizmeti verilir; sen sigortalısın, sana şu şekilde verilir, sen memursun, sen yeşilkartlısın… Gerçekten de ne bir eşitlik vardır ne bir norm birliği vardır. Bugün, vatandaşlarımız hastaneye gittiği zaman bu kanunlardan kaynaklanan bir farktan dolayı hastanede de sormaktadırlar vatandaşımıza: Sen Bağ-Kurlu musun, Emekli Sandığına mı tabisin, memur musun, yoksa, işçi misin?.. Hepsine ayrı normlar, ayrı standartlar uygulanmaktadır. Bu, tek sağlık sigortası ve tek sağlık sigortalılısı sistemini getirmekte, bir eşitlik getirmekte, bir adalet getirmektedir.

Bakın, Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerini Sağlık Bakanlığına bağladığımız zaman gerçekten de muhalefet buna da itiraz etti; ama, bakın, bu yapıldıktan sonra gerçekten de sigortalılar da tüm vatandaşlar da çok daha iyi sağlık hizmetleri almaktadırlar.

Bu bakımdan, bu reform, cumhuriyet tarihinin en önemli reformlarından biridir. Buna karşı gelmek mümkün değildir. Gerçekten de bu, rasyonel bir baza ve esasa oturtulmuş bir sosyal güvenlik sistemi getirmektedir, Türkiye'deki parçalı rejimi tek sisteme getirmektedir.

Bugün, tüm dünyada sosyal güvenlik, özellikle sağlık ve emeklilik rejimleri bakımından bir kriz içindedir; Türkiye'de de krizdedir. Bakın, bugün Sayın Bakan da ifade etti, diğer konuşmacılar da ifade ettiler; aşağı yukarı, Türkiye'de bugün sosyal güvenlik alanına devlet bütçesinden 23 katrilyonun üzerinde para verilmektedir. Bu, ekonominin temel dengelerini sarsmaktadır. İleride çok daha büyük sorun haline gelecektir. Bizim, toplumumuzun geleceği ve sağlık sisteminin, sosyal güvenlik sisteminin geleceği için bu reformu yapmamız zorunludur.

Bunun çok iyi bir sistem olacağına inanıyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına söz isteyenler: Sayın Recep Garip, Adana Milletvekili?.. Yok.

Sayın Tevfik Akbak, Çankırı Milletvekili?.. Yok.

Şimdi, Sayın Dursun Akdemir ve Muzaffer Kurtulmuşoğlu'na sıra gelecek. İkisi aynı anda başvurmuş; fakat, eğer ikisi de konuşursa sorun yok. Kura çekmeye de gerek yok; çünkü, iki kişilik yer boşaldı zaten.

Dursun Bey, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, sözlerime başlarken tekrar Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, hükümet, bu yasayla, sağlık sigortası kapsamına alınmış kişileri, prim ödeyenler ve ödemeyenler diye ikiye ayırmıştır.

Sunulan sağlık hizmetleri, tıp biliminin esasları içinde, herkese eşit ve adalet içerisinde sunulması gerekirken, aksine, prim temelli ve katkı paylı bir sistem, parası olanlara daha fazla yaşama anlamına geleceğinden, bu durum, insan hakları, sosyal adalet ve hukuk ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Ayrıca, hükümet, son üçbuçuk yılda, her ne kadar, zamanı toplumsal uzlaşma sağlamak için, sivil toplum örgütleriyle akıl birliği yapmak için geçirdik diyorsa da, maalesef, uzun bir zaman geçirmiştir ve üç yıl içerisinde Türkiye'ye 100 katrilyon liraya mal olmuştur hükümetin bu konudaki yavaş davranması. Karma sistemlerdeki devletin yapması gereken katkıyı ve SSK kaynaklarını sorumsuzca kullanan hükümet, sonra da, sosyal güvenlik kuruluşlarının açığını bütçenin karadeliği olarak ifade etmiş; son derece ucuz bir yaklaşım seçmiştir.

IMF'nin, AKP Hükümetiyle yaptığı üç yıllık anlaşmanın temel şartlarından bir tanesi de, bütçede açığın, karadelik olarak tanımlanan sosyal güvenlik harcamalarının ortadan kaldırılmasıdır. Hükümet, dış ve içborç ödemelerine daha fazla kaynak sağlayabilmek amacıyla, devlet, vatandaşına karşı yapmakta olduğu yükümlülüğü, böylece, vatandaşın sırtından çıkarmaya çalışmaktadır.

Genel sağlık sigortası sisteminin temelini prim ve katılım payı oluşturduğu halde, bunların da az gelirli yoksul toplum kesimlerinden sağlanmasının hedeflenmesi zayıflık ve kırılganlık yaratacak ve böylece, getirilmek istenen sistem sürdürülebilir olmayacaktır. Bundan sonraki hükümetler, bu kez, genel sağlık sigortasını ayakta tutabilmek için ve sistemin mağdurlarına cevap verebilmek için, sağlığa, şimdikinden daha fazla harcama yapmak için, kaynak bulabilmek için, yine, yoksulun sırtına yüklenecektir, yani, kemerler daha çok sıkılacaktır.

Genel sağlık sigortasıyla sağlık bir hak olmaktan çıkarılmış durumdadır. Sonuçta şunu söyleyebilirim: Bu tasarının benimsenmesi Partimiz tarafından mümkün görülmüyor, toplum tarafından zaten mümkün görülmemektedir. Bu yasa görüşülürken, Kızılay'da, sendikalar ve sivil toplum örgütleri yasaya karşı olduklarını gösterilerle ortaya koydular.

Sağlık ortamının bütün yapısal sorunlarının yeniden değerlendirilmesi, sağlığın temel bir hak olması temelindeki evrensel yaklaşımla, uluslararası malî kuruluşların çıkarları yerine, halkın ihtiyaçlarının gözetilmesi sağlanmalıdır. Bu çerçevede, ihtiyaçları gözetmeden hazırlanan tasarıya içerik olarak katılmadığımı belirtiyorum. Onun için, bu yasanın çıkmaması konusunda görüşlerimizi belirttikten sonra, sağlıktan, yaşadığım bir örneği vererek konuşmamı, sözümü tamamlamak istiyorum.

Hematoloji kan hastalıklarıyla uğraşan bir tıp bilim dalıdır ve lösemi de hematoloji tıp bilim dalının tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Bu hastalık tedavi edildiği süre içerisinde, hastanelerde, dahiliye kliniklerinin belli bir biriminde tedavi edilmesi gerekir. Bize bir hasta müracaat etti, İstanbul'da tedavi edilmesi gerekiyor. Hekim olmam dolayısıyla, İstanbul'daki hekim arkadaşımın birisine rica ettiğimde, o hastanın, İstanbul'daki o hastanede, birimlerinde yer olmadığı, başka bir dahiliye kliniğine yatırması gerektiğinde enfeksiyon kapabileceği söylenerek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Toparlıyorum efendim.

BAŞKAN - Burada söz sırası, grup adına olduğu gibi 10 dakika değil, 5 dakika.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Zaten 5 dakika sürem yeni bitti Sayın Başkanım; tamamlıyorum.

Dolayısıyla, hastanın bu hastanede tedavi edilememesi üzerine, hastanın bir tıp fakültesine gönderilmesi sonucu, tıp fakültesinin de, Sağlık Bakanlığıyla, yeşilkartlı olması dolayısıyla borcunu ödememesi nedeniyle, bu hastanın tıp fakültesi hastanesinde tedavi edilmeyecek diyerek geri gönderdiğini ve İstanbul'da bu hastaya başka bir yer arandığını o kadar hastane içerisinde bulunamadığını, Ankara'da bir hematoloji merkezinde tedavi edilmek üzere Ankara'ya sevk edildiğini ve hastanın, hâlâ, hastaneler arasında dolaştığını Sağlık Bakanlığına buradan duyurmak ve çare bulunmasını temenni ediyorum.

Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu, şahsınız adına söz istediniz…

Süreniz 5 dakika.

Buyurun.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Şimdi, burada biraz siyaset yapayım. Şimdi, Sayın Başbakan "18 yaşına kadar olan çocuklar, bedava, ücretsiz, hastanelerde tedavi olacak" dedi. Doğru…

Şimdi, ben soruyorum, çare merciine soruyorum: Bu çocuk 18 yaşını geçtikten sonra ne olacak?! İş yok, aş yok; üniversiteyi bitiren arkadaşlar dolu, sokakta geziyor. 3 000 000'a yakın insan şu anda işsiz. Ben öneriyorum; 18 yaşına kadar çocuklar tedavi olacaklarsa, Sosyal Güvenlik Yasasından faydalanacaklarsa, ondan sonra da, iş bulana kadar bu insanların Sosyal Güvenlik Yasasından faydalanmasını öneriyorum. Mademki sosyal devletiz, sosyal devletin gereği de, bir insanın doğumundan ölümüne kadar -Anayasanın 56 ncı maddesine göre- o insanın sağlığıyla ilgilenir der, mükelleftir der. Ben de onu öneriyorum, başka bir şey yapmıyorum.

Şimdi, sevgili arkadaşlarımdan bir tanesi çıktı, burada, Hürriyet Gazetesindeki bir beyanatın yanlış olduğunu söyledi. Neymiş?.. Bu arkadaş diyor ki, yirmi yıl eski halde çalışsın, beş yıl da bu yasada çalışırsa, Başbakanlık Müsteşarının maaşı, aşağı yukarı, 100 000 000'a yakın eksilir. Otuz yıl çalışan bir, bu sisteme girdikten sonra emekli olacağın maaşı… Otuz yıl çalışacak Mecliste, emekli olursa, maaşı onbeş yıl sonra 591 000 000'dan 560 000 000'a iniyor, çok da fazla bir para değil haddi zatında; ama, buraya çıkıp da -o arkadaşım da maliyeci, babamın oğlu da değil- yanlış söylemek kolay, yanlışsa, ki, yanlış değil. Şimdi soruyorum: "Onbeş sene sonraki ne olacak, belli mi" diyor; hayır… On sene sonra kimin ne olacağı belli mi; belli değil. Peki, sen "on veya onbeş sene sonra bunlar düzelecek" diyorsun, bundan üç sene evvel de iktidara gelirken zaten öyle demiştin; ama, düzelmedi. Bir başkasına gelince gaipten görme oluyor; ama, sen söylersen geleceği gaipten hazırlamak doğru oluyor. Bu şık değil, bu yanlış, bu yanlış.

Tabiî ki, genel sağlık sigortasının çıkması, herkesin bu şemsiye altında olması kadar doğal bir şey yok; ama, biz eksikleri var diyoruz, eksiklerini de teker teker söylüyoruz, bunları tamamlayalım diyoruz; hiç kimse önerge hazırlayıp vermiyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Siz niye vermiyorsunuz?

MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Niye; korkuyoruz; grup başkanvekili böyle emretti!..

Ya, arkadaşlar, biz milletvekili miyiz, neyiz? Yani, doğru bildiğimizi de söylemeyelim mi? Bence, söyleyeceksiniz doğruları. Doğruyu söylemek kadar güzel bir şey yoktur. Ben de yanlış yapabilirim. Benim her dediğim doğru mu; olmayabilir de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Ben derim ki… Doğruyu seç derim.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Kesinlikle doğru o değil.

MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Ama, kardeşim, doğruyu göstermiyorsunuz ki. Doğru yol mu gösterdiniz de biz doğru demedik. Ben şunu çok severim: Dinlemeyi çok severim. Hiç laf atmam, hiç ömrümde atmadım -burada üçbuçuk senedir de görmüştür arkadaşlarım- diğer arkadaşlarımın da benim yapmadığımı yapmasını hiç de doğru karşılamam ve onu da uygun bulmam.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum; hoşça kalınız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şimdi, soru-yanıt bölümüne geldik.

Süre 15 dakika.

İlk soru Sayın Muhsin Koçyiğit'ten, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun Sayın Koçyiğit.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanıma bir soru soracağım.

Sayın Bakanım, tasarının "Katılım payı alınması" başlıklı 68 inci maddesinde, zorunlu iyileştirme vasıtası olarak görülen ortez ve protez bedelleri üzerinden yüzde 20 oranında katılım payı alınacağı hükme bağlanmıştır. Bunu, Anayasamızın 2 nci maddesindeki sosyal devlet ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bu nedenle, görüşülen yasanın 68 inci maddesinden ortez ve protez bedellerini çıkararak, 69 uncu maddedeki katılım payı alınmayacak haller arasında gösterebilir miyiz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Muhsin Bey, bu bölüm 1 ile 13 üncü madde arasında, 68 inci madde çok sonra bir bölümde. Yani, sorunuz, o bölümü tartıştığımız zaman dikkate alınacak.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Oldu; teşekkür ederim.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Yüreği yanıyor da, ondan soruyor. Yüreği yanıyor, içi yanıyor da ondan soruyor; bu gerçekten de ciddî bir konu.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Evet, ondan soruyoruz.

BAŞKAN - İçi yanıyorsa, gidermekle ilgili, arkadaş olarak göreviniz var.

Dursun Akdemir, Iğdır Milletvekili.

Buyurun Sayın Akdemir.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakanıma sorularım var, kendisine yöneltiyorum.

Sayın Bakanım, günümüz sağlık sisteminde, sağlık kuruluşları hizmeti sunan SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, hizmeti satın alan kurumlar rolündedir. Bugün, özel hastaneler ve devlet hastaneleri, hizmetin karşılığını, SSK ve Bağ-Kurdan yeterince alamamaktadırlar. Bakanlığınız, Bağ-Kur ve SSK bürokratları, özel hastanelere baskı uygular durumdadır.

İstanbul, İzmir, Ankara illerinde özel hastane faturaları, fatura kontrol komisyonları tarafından inceleniyor. Özellikle, İstanbul'da, fatura kontrol merkezinde, faturalar incelenirken, bir standart bulunmamaktadır. Bu arada;

1- Sigortalı hastalardan özel hastaneler eködeme adı altında ne kadar ücret talep ediyorlar? Şu anda bile bana telefon geldi; bu konuda, hastalar büyük bir sıkıntı içerisinde. Bu konuyu ne zaman çözeceksiniz?

2- Sayın Bakanım, fatura kontrol komisyonlarınca İstanbul İlinde özel hastanelerden kesilen para tutarı ne kadardır?

3- Fatura kontrol merkezlerinde özel hastanelerden yapılan kesintilerde standart tespit edilememesinin nedenleri nelerdir?

4- İstanbul ilinde bu sıkıntı için soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?

5- Devlet hastaneleri ve özel hastanelerin Emekli Sandığı alacaklarında kesintiler gerçekleşmezken, SSK'da bu sistemi nasıl düzelteceksiniz?

Ayrıca,  SSK ile anlaşan eczanelerden her ay ortalama 1 000 YTL kesinti yapılmaktadır. Fatura kontrol komisyonları, standardı olmayan kurallarla eczanelerden kesinti yapmakta, eczaneler mağdur duruma düşürülmektedir. Bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?

Genel sağlık sigortası sisteminde, sigortalının yanlış ve eksik beyanından hekimlerin ve sağlık hizmeti sunucularının sorumlu tutulması ve cezalandırılması, hekim ve sağlık çalışanlarına, sağlık hizmeti sunumu dışında, evrak ve para kontrolörlüğü ek bir görev olarak verilmektedir. Bu yaklaşım, biz doktorların Hipokrat yeminiyle bağdaşmamaktadır. Hekimlere ve sağlık personeline böyle bir görev vermeyi etik buluyor musunuz?

Sayın Bakanım, son sorumu soruyorum: Prim affı çıkardınız. Bugün, SSK ve Bağ-Kurda prim borçlarının hesaplanmasında program hatası olduğu yönünde, vatandaşlardan şahsıma direkt olarak şikâyetler gelmekte, talep gelmekte. Bu konuda, program hatası olduğu yönünde inceleme ve araştırma yapmayı düşünür müsünüz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, sorular bitti, yanıt verebilirsiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Soru soran arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.

Önce, Sayın Koçyiğit'in, bu zorunlu iyileştirme, iyileştirici tıbbî malzemelerle ilgili sorusundan katkı payı alınması konusuna cevap vermek istiyorum.

Bir sonraki maddede, 69 uncu maddede, hayatî önemi haiz iyileştirici sarf malzemelerinden katkı payı alınmayacağı düzenlenmiş. Eğer, hayatî önemi haiz iyileştirici malzeme kastediliyorsa, bundan katkı payı alınmayacak; bunu açıklığa kavuşturmak istiyorum.

Evet, sayın milletvekilimizin, değerli hocamızın sormuş olduğu fatura inceleme konuları, hastadan talep edilen eködemeler ve prim yapılandırılmasına ilişkin sorularına ise şöyle cevap vermek istiyorum:

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kurumlarımızın sözleşme yapmış olduğu özel sağlık merkezlerinden, bir kere, sigortalımızın rızası olmadığı sürece, sağlık kuruluşunun tek kuruş istemeye ve tahsil etmeye hakkı yoktur. Eğer bunun aksine hareket eden sağlık merkezi varsa, biz, sözleşme hükümleri gereği, bu sağlık merkezlerinin sözleşmesini feshederiz ve bir daha da kendileriyle sözleşme yapmayız. Yani, sigortalımızın, mutlaka ve mutlaka, kendi rızası olması lazım; rızası hilafına herhangi bir ücret kendilerinden alınması mümkün değil.

Bu konuyu biz de önemsiyoruz. Zaman zaman bu konuda gelen şikâyetler üzerine de gerekli denetimi arkadaşlarımız yapıyor.

Fatura inceleme konusu, tabiî, bu SSK hastanelerinin devrinden sonra birdenbire ortaya çıkan ve açıkçası, kurumlarımızı büyük bir iş yoğunluğuna boğan bir hadise. Milyonlarca reçete ve fatura, bu fatura inceleme komisyonlarımıza intikal ediyor. Arkadaşlarımız da büyük bir özveriyle bu faturaları incelemeye çalışıyorlar. Tabiî, bu milyonlarca faturayı manuel bir şekilde, elle incelemenin ve neticeye ulaştırmanın mümkünatı yok. Onun için, zaten, bu sosyal güvenlik reformuyla birlikte tamamen otomasyon sistemine geçeceğimizi, elektronik imza, provizyon sistemiyle bu yığılmaları önleyeceğimizi, güncel bir şekilde faturaları inceleyeceğimizi ve özel olsun kamu olsun sağlık kuruluşlarının tahakkuk eden alacaklarını zamanında ödemeyi düşünüyoruz.

İstanbul İlinde bahsettiğiniz konuyu arkadaşlarım da ben de not aldık. O konuda kurumun işleyişinde herhangi bir sıkıntı varsa, arkadaşlarımız, bu konuda gereken çalışmayı yapacaklar.

Eczacılarla ilgili kesinti oranı, Türkiye genelinde yüzde 1,5 civarındadır. Bu, yüksek bir kesinti oranı değildir. Elbette, istenen formatta reçete düzenlenmemesi, teşhis ve tedavi yöntemi ve reçete arasında sağlıklı bir bağ olmaması hallerinde birkısım reçeteyi kurumlarımız, elbette, karşılayamamaktadır; ama, dediğim gibi, hem reçetede hem faturada, genel sağlık sigortasına geçtiğimiz zaman, kurumsal yapıyı gerçekleştirdiğimiz zaman bu konudaki şikâyetler azalacaktır. Bu, bizim de kurumumuzun önemli sıkıntılarından biridir.

Borç yapılandırma programı çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Bir program aksaklığı veyahut da program kurgusu konusunda ufak tefek şikâyetler olsa da, Bağ-Kur ve SSK'da hem müracaatçı sayısı itibariyle, hem de yapılandırılan borç miktarı itibariyle önemli bir sayıya ve miktara ulaştığımızı, ifade etmek istiyorum. Güncel bir şekilde arkadaşlarımız programı da takip ediyorlar. Bu yapılandırmada ileri sürülen şikâyetleri de dikkatle inceliyorlar. Yasanın çizmiş olduğu çerçeve içerisinde, vatandaşa kolaylık gösterme adına ellerinden gelen kolaylığı da arkadaşlarımız, gece-gündüz demeden yapma gayreti içerisindeler. Bu çerçevede, cevap veremediğim soru varsa, bunları da yazılı takdim etmek istiyorum.

Teşekkür ederim Başkan.

BAŞKAN - Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Madde üzerinde önerge yok

Şimdi, 1 inci maddenin başlığını okutuyorum:

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI

 BİRİNCİ KISIM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kapsam

MADDE 2.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tanımlar

MADDE 3.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İKİNCİ KISIM

Sosyal Sigorta Hükümleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Sigortalılara İlişkin Hükümler

Sigortalı sayılanlar

MADDE 4.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar

MADDE 5.-

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, bir düzeltme talebimiz var.

BAŞKAN - Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, maddenin (d) bendinin sondan ikinci cümlesi "ve bu bentte sayılanlar" şeklinde düzeltilecek.

Bir de (c) bendinde ikinci satırda "Aylık Bağlama Hakkında Kanununa" değil de "Kanuna göre" diye düzeltilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN - İstediğiniz düzeltme notu alındı.

Bu düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sigortalı sayılmayanlar

MADDE 6.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sigortalılığın başlangıcı

MADDE 7.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sigortalı bildirimi ve tescili

MADDE 8.-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde 1 önerge var; bu önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin yedinci fıkrasının "Kamu idareleri ile bankalar, Kurumca sağlanacak elektronik alt yapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma bildirmekle yükümlüdürler." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Agâh Kafkas Cemal Uysal               Şerif Birinç

             Çorum                        Ordu                       Bursa

M. Atilla Maraş                              Adem Baştürk

          Şanlıurfa                                                      kayseri

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN -(Ankara) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kamu idareleri ile bankalar tarafından yapılacak kontrol ve bildirim yükümlülüğünün Kurumca belirlenecek işlemlerle sınırlamak amacıyla hazırlanmıştır.

 BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, kabul edilen önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin:

Sigortalılığın sona ermesi

MADDE 9.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

Sigortalıların işleri nedeniyle geçici olarak yurt dışında bulunmaları

MADDE 10.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

İKİNCİ BÖLÜM

İşyerleri ve İşverenlere İlişkin Hükümler

İşyeri, işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli

MADDE 11.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren

MADDE 12.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri

İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE 13.-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde de 1 önerge var; önergeyi okutuyorum:

                                                                      13.04.2006

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesindeki "arızaya" ibaresinin çıkarılıp yerine "özre" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - "Özre" ibaresinin "özüre" diye değiştirilmesi halinde uygun görüşle arz ederiz.

BAŞKAN - Önerge sahibi bu değişikliğe ne diyor?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Uygundur.

BAŞKAN - Uygundur…

O zaman, Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Bu değişiklikle birlikte…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Bu değişiklikle birlikte katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki.

Gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu durumlar için kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır. Mesela; kamyonun arızalanması.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 14 ilâ 42 nci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyenler: Anavatan Partisi Grubu adına Muhsin Koçyiğit, Diyarbakır Milletvekili; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili.

Kişisel söz istemleri: Recep Garip, Adana Milletvekili; Tevfik Akbak Çankırı Milletvekili; Züheyir Amber, Hatay Milletvekili; Hüseyin Güler, Mersin Milletvekili; Lokman Ayva, İstanbul Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili.

Üçüncü ve dördüncü sırada yer alan Züheyir Amber ile Hüseyin Güler arkadaşlarımız aynı anda söz isteminde bulundular. Eğer onlara sıra gelmesi söz konusu olursa kura çekeceğiz.

Şimdi, söz, Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Muhsin Koçyiğit'te, Diyarbakır Milletvekilimizde.

Buyurun Sayın Koçyiğit. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINI MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı üzerinde Anavatan Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bölümde (ikinci bölümde) 14 ve 42 nci maddeler arasında olan 28 madde üzerinde, 10 dakikada görüşlerimizi açıklayacağız.

Değerli arkadaşlarım, bugün ülkemizde, sosyal güvenlik sisteminin açıkları giderek artmakta, özellikle son onbeş yıl içerisinde sistemin aktüeryal dengesi tamamen bozularak… Bozulan bu denge, bütçeden yapılan transfer harcamalarıyla, transfer aktarmalarıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Bütçeden yapılan bu aktarmalar, bazılarınca karadelik olarak adlandırılsa da, aslında bunların, sosyal devletin, sosyal devlet hukuku çerçevesinde, sosyal sorumlulukla yerine getirmesi gereken bir görev olarak, bir sosyal menfaat olarak düşünülmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten de, bugün sosyal güvenlik sistemi, reform yapma zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Bugüne kadar yapılmamasının maliyeti ekonomimizi büyük oranda sekteye uğratmıştır, zarara sokmuştur. Reform yapılması, ama, reformun da eksiksiz ve tam olarak yapılması gerekiyor.

Sistemde bozulan aktüeryal dengelerin aktif-pasif yapısının, yani gelir-gider durumunun yeniden dengeye getirilebilmesi için, öncelikle, sisteme, yeni çalışanlar, yeni prim ödeyenleri enjekte etmemiz gerekiyor; ama, bu yasa tasarısıyla bunun yapıldığını söylememiz mümkün değildir; çünkü, sistemde büyük oranda kayıt dışı istihdam vardır ve bu yapıyla da bu kayıtdışı istihdam giderek artacaktır; çünkü, sistemde asgarî ücretle çalışan kişilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için, onlar için her liranın çok büyük bir marjinal faydası vardır. Bu bakımdan, işçi ile işveren anlaşmak suretiyle, kayıt dışında, ücretle çalışmaya teşvik edilmektedir; yani, bu yasa tasarısı da bunu gerçekleştirmediğinden, bir yerde kayıt dışılık arttıkça, devlet de kayıt içinde çalışanlardan, işverenlerden, işçilerden daha fazla vergi ve daha fazla sosyal yük aldığından, kayıt içindekiler de bir şekilde kayıt dışına kaçarak, sistemden uzaklaşmak istiyorlar.

Bu bakımdan, bu kısır döngünün bir yerde kırılması gerekmektedir. Bugün, bu sayıları da verdiğimiz zaman, Türkiye'de -Sayın Bakanımız da belirttiler- 13 300 000 kişi aktif çalışan var, buna karşılık 7,5 milyon emeklimiz var; yani, sadece bunları karşılaştırdığımız zaman, 1,75 çalışan, çalışarak, 1 emeklinin maaşını ödemektedir. Avrupa Birliğinde 4 çalışan, 1 kişinin maaşını ödüyor; fakat, Avrupa Birliğinde bile bazen bu ülkelerin bütçeleri açık verebilmektedir bu bakımdan; fakat, bunlardaki açıklar, genellikle sağlık giderlerinin yüksek olması, katılım paylarının az olması ve emekli aylıklarının yüksekliğinden kaynaklanıyor. Bizde ise tam tersine, emekli aylıkları düşük, çalışanların aylıkları düşük ve sisteme gelir getirecek fonlar düşük düzeyde kalmaktadır.

Aynı şekilde, 2005 yılı içerisinde sistemin 58 milyarlık gideri varken, 35 milyar YTL'lik geliri vardır; aradaki fark, 23 katrilyon, 23 milyar Yeni Türk Lirası, bütçeden kaynak transferi şeklinde karşılanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal güvenlikte refahın sağlanması, sosyal dengenin sağlanması için, ekonomik istikrar, sosyal hukuk devleti ve çalışanlara sürekli sağlayacak refah düzeyinin bir arada bulunması gerekmektedir; fakat, bugüne kadar, bu sosyal güvenlik reformu Meclis gündemine getirilememiştir. Bunun son üçbuçuk yıldaki maliyeti 100 milyar doları geçmektedir; yani, bunun maliyeti, aşağı yukarı 150 katrilyon civarında olmuştur; fakat, bugün de, bu yasa tasarısı Yüce Meclisin gündemine IMF'nin zorlamasıyla, IMF'ye verilen taahhütler ve IMF niyet mektupları çerçevesinde getirilmiştir. IMF'nin buradaki amacı, bütçe açıklarının, bütçeden yapılan transferlerin sosyal güvenlik sisteminin açıklarını kapatmak yerine, bütçedeki paraların, faizdışı fazlayı artırmak suretiyle, IMF'nin kefil olduğu borçların hızlı ve güvenilir bir şekilde geri ödenmesini sağlamak amacıyla getirilmiştir. Bu bakımdan, sistemde öncelikle aktif çalışanların sayısını artırmak gerekiyor. Bunun için de, öncelikle ve özellikle sektörel ve bölgesel bazda, küresel rekabetle uyumlu, haksız rekabeti önleyen teşvik ve istihdam politikalarının yürürlüğe sokulması ve daha fazla işçi çalıştırılması, daha fazla sosyal güvenlik primi, daha fazla verginin devletin hazinesine kazandırılması gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının özünde, çalışanlar, emekliler ve sağlık hizmetlerinden yararlananlar açısından, bunlar açısından aleyhte düzenlemeler vardır. Gerçekten de, öncelikle, işçi ve işverenden daha fazla prim ve daha fazla vergi alınmakta, emeklilere daha az emekli aylığı ödenmekte, emeklilere büyümeden pay verilmemekte, sağlık hizmetlerinden yararlanmalarda "yüzde 20 katılım payı" adı altında bir pay alınmak suretiyle, hizmetten faydalanma sınırlandırılmaktadır. Bu bakımdan, Sayın Başbakanımız da, aslında, bu yasa tasarısıyla hükümetin kâra geçeceğini söylemişti. Doğru söylemişti. Nasıl kâra geçilir; gelirler azaltılır, vergiler yükseltilir, giderler düşürülür. Giderler nasıl düşürüldü; katılım payları fazla alındı. Gelirler nasıl artırıldı; stopaj vergileri ve sigorta primleri yükseltilmek suretiyle daha fazla vergi alındı ve emekli aylıkları düşürüldü. Tüm bunları aktif ve pasif yapısıyla bir arada düşünürsek, gerçekten de Başbakanımızın doğru söylediğini… Bundan çalışanların, emeklilerin, halkın, sağlık hizmetlerinden faydalananların değil, hükümetin kârlı çıkacağı, bütçede daha fazla gelir toplanacağı, bu faizdışı fazladan IMF borçlarının ödenmesi için IMF'ye daha fazla kaynak aktarılacağı doğrudur. Bu bakımdan, Başbakan doğru söylemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta Yüce Genel Kurulda kabul edilen Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunundan biraz bahsetmek istiyorum. Öncelikle, özerk ve tarafsız, bağımsız olması gereken bu kurum bağımsız değildir ve bu, birincisi idarî ve malî özerkliği yoktur. İkincisi, bu tasarıda, 3046 sayılı Yasa gereğince Danışma ve Denetim Birimi adı altında direkt Başkana bağlı olması gereken Teftiş Kurulu Başkanlığı kuşa çevrilmiş, adına Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı demek suretiyle ana hizmet birimi olarak bir kademe aşağıda gösterilmiştir; yani, teftişin bağımsızlığı, objektifliği zedelenmiştir, teftişteki anayasal eksiklik, idaredeki bütünlük, çifte standartlık ortaya çıkmıştır.

Yine, Sayın Bakanımız bu tasarıda tek çatının olduğunu söylemişti. Sayın Kılıçdaroğlu da bahsettiler, aslında, bu, doğru değildir, eksiktir. Tek çatı şu anda sosyal güvenlik kurumlarında yoktur. Neden yoktur; öncelikle İŞKUR dediğimiz İş Bulma Kurumu ayrı, bağımsız bir şekilde primler toplamaya devam etmektedir; oysa, bunun da bu yasa kapsamında olması gerekiyordu tek çatı için. İkincisi, yine bununla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Yardım Fonu Genel Müdürlüğü bu yasa tasarısı kapsamına alınmamıştır. Onun da bunun kapsamında olması gerekiyordu. Çünkü, ancak o zaman sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında olduğundan bahsedebilirdik.

Aslında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kurumu Fonu Anavatan döneminde kurulmuştu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla) - Bunun amacı fakirlere, fukaralara devlet yardımının tarafsız, objektif, sadaka değil bir sosyal hak olarak verilmesiydi. Ancak, AKP, bu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfını sosyal güvenlik kurumu çatısı altına almayarak Başbakanlığa bağlı bir şekilde bunu bir siyasî sömürü malzemesi olarak kullanmaya devam etmektedir. Eskiden il ve ilçelerde bu kurumların yönetim kurullarında o ilçenin tarafsız ve akil adamları yer alıyordu. Onlar, devletin verdiği yardımları hiçbir siyasî, politika aracı olmadan tüm yurttaşlara ve ihtiyaç sahiplerine eşit olarak dağıtıyorlardı; ancak, AKP'yle ilk kez bundan vazgeçilerek, bu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kurumu yönetim kurullarında, il ve ilçelerde, AK Partili parti delegeleri, yönetim kurulu üyeleri, yer almak suretiyle, devletin aktardığı kaynaklar sanki AKP tarafından veriliyormuş gibi bir siyasî mekanizma, bir siyasî sömürü aracı olarak kullanmaya devam etmektedirler. Biz isterdik ki… Bu Fonun da Başbakanlıktan alınıp, özerk de olsa bu sosyal güvenlik kurumu çatısı altında yer alması ve buradaki Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü içerisinde, bünyesinde yer alması gerekirdi.

Sayın Başkanım, sürem doldu. Birazdan herhalde konuşmamı sonlamamı isteyeceksiniz. Bu bakımdan, bundan sonraki maddeler üzerinde de söz alacağımdan, bugünkü konuşmamı, bu maddeler üzerindeki konuşmamı burada sonlandırıyor, Yüce Genel Kurula saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - 20.30'a kadar ara veriyoruz.

 

Kapanma Saati: 19.47


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.47

BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1139 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri;Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008,1/8, 1/14, 1/408, 1/568,1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Kafkas?..

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Konuşmuyorum.

BAŞKAN - Vazgeçti, konuşmuyor.

Şahıslar adına, Alim Tunç, Uşak Milletvekili.

Buyurun Sayın Tunç.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Konuşmuyorum.

BAŞKAN - Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili.

Süreniz 5 dakika.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının ikinci bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce de söylenildiği gibi, burada, gerçekten devrim niteliğinde bir yasayı birlikte hayata geçiriyoruz, yetmişiki milyonun bugünkü yaşamını ve bundan sonraki nesillerin yaşamını hayata geçiriyoruz ve yasayı hayata geçirirken temel ilkemiz; bir, bu yapının sürdürülebilir olmadığı ve aksayan yönleri nelerdir, bunların tespit edilerek, Türkiye gerçekleriyle insanımızın gerçeklerini ve dünya gerçekleriyle örtüştüren çağdaş ve ülkemizi yarınlara taşıyacak bir düzenlemeyi hep birlikte gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Artık, sürdürülebilme şansını tümüyle yitiren bu sistemin yeniden revize edilerek tek çatı altında toplanması ve bu tek çatının, artık, bürokratik yapıyı ortadan kaldıran, otomasyona, bilgisayar teknolojisine dayanan, hizmete kolay erişilebilen bir yapıyı oluşturuyoruz. Bu, insanımızın hayatını kolaylaştıracak, insanımızın yaşamını ve yaşam kalitesini kolaylaştıracak önemli bir etkendir diye düşünüyorum. Çünkü, tümüyle bu yapılan düzenleme, ayırımcılığı hedef alan, ayırımcılığı ön tarafa alan, insanlarımız arasında sosyal devlet, yurttaşlarına eşit mesafede durması gereken bir devlet olduğu halde, sosyal güvenlik sistemi içerisinde bunu hiçbir şekliyle gerçekleştiremeyen, norm ve standart birliği olmayan bir yapıyı, reel, sağlıklı, sürdürülebilir ve ülkeyi yarınlara taşıyabilir ve kaynakların israf olmasını önleyebilir bir yapıya geçişini sağlamaya çalışıyoruz.

Böylesine büyük bir çalışmayı hayata geçiren Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Bu yapılan düzenlemenin ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Züheyir Amber, Hatay milletvekili?.. Yok.

Hüseyin Güler, Mersin milletvekili?.. Yok.

Lokman Ayva, İstanbul milletvekili.

Buyurun Sayın Ayva. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, milletimizin aziz vekilleri, aziz milletimizin temsilcileri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bir vatandaş, böyle bir havada dışarı çıkıyor ve şiddetli bir yağmur yağınca da bir dükkâna sığınıyor. Dükkânda tabut satılıyor. Daha sonra yağmur durunca, dükkân sahibiyle de hoş sohbet... Ayrılırken diyor ki, tabut satan dükkân sahibine: "İyi müşteriler efendim." Dükkân sahibi de "inşallah, bekleriz efendim sizi de bir gün" diyor.

Şimdi, onun hesabı, bizim bu kanunda, aslında, Özürlüler Kanununda iyilik mi kötülük mü tam belli olmuyor. Çünkü, insanlara öyle şeyler yapıyoruz ki, neredeyse, iyiliği, güzelliği çalışmak yerine, böyle sosyal haklar vererek, dinlenmeyi, hatta, biraz da tembellik yapmayı tavsiye etmiş gibi oluyoruz. Şimdi, ben şahsen, özürlülerle ilgili incelediğimizde, bu kanunun son derece iyi hükümler getirdiğini biliyoruz ve vatandaşlarımız açısından son derece önemli hükümler içeriyor.

Burada şöyle bir durum var, biraz önceki fıkraya benzetirsek: Malulen emeklilik konusunda son derece lehte hükümler var; fakat, bunlar, biraz, kaş yaparken göz çıkartalım hükmünde olabilir. Nedir bu; şimdi, malulen emeklilik dediğimiz hüküm şu değerli milletvekillerim: Bir özürlünün, bir kişinin yüzde 60 oranında işgücü kaybı halinde bu kişi emeklilik hakkını elde ediyor. Sağlam girdi, çalışırken sakatlandı yüzde 60 oranında, bu kişi emekli olabiliyor. Mesela, benim oranım yüzde 100. Şimdi, kanuna göre bu kişi evinde rahat rahat yatabilir. Diyelim ki, bir kişi 20 yaşında işe girdi 30 yaşında bu hükmü alıyor, bunun da ömrü yetmiş yıl olsun, kırk yıl evinde yatacak. Şimdi, o ortamdaki sosyal psikolojik durumu da düşünürseniz  sürekli evinde kalacak. Çünkü "sakatlandım" işte "işe yaramıyorum" duygusuyla sosyal hayatı da bitmiş olacak. Bu noktada şöyle bir düzenleme yapılabilseydi çok da faydalı olabilirdi gibi geldi bize: Biz bu kişilere meslek değiştirme şansı verelim. Mesela, kamyon şoförü, kaza geçirdi görme yeteneğini kaybetti veya yürüyemiyor, kolunun birini kaybetti. Bu kişi yeni bir mesleğe geçsin, mesleğinde iş buluncaya kadar biz buna malullük maaşını ödeyelim; ama, iş bulursa da bu maaşı kesip o normal çalıştığı ücretini alsın; eğer, iş teklif edersek de kabul etmezse, makul bir işi teklif eder kabul ezmezse de bunun maaşını keselim. Neden; çünkü, hakikaten, bu, kul hakkıdır; hepimizin bu memleketin kalkınmasına, gelişmesine katkıda bulunmamız lazım, özürlüyüz diye kenarda oturma hakkımız ve şansımız yok. O noktada böyle bir katkımız olabilir diye düşündük.

Bir de kanunda arızalı hükümleri vardı; onları da, sağ olsun, Sayın Bakanımız ve komisyonumuzun, sizlerin de oylarıyla uygun görüldü, bundan sonra da değiştirilecek tahmin ediyorum. Bu noktada, böyle güzel değişikliklerin, zenginleşmesi adına önermiş olduk; kanunumuzun zenginleşmesi, memleketimizin, milletimizin daha iyi şartlara ulaşması ve gelecekle ilgili daha çok ilgili olduğu için bu kanun da önemli diye düşünüyorum ve Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.  (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Soru yok; o bölümü geçiyoruz.

İkinci bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Görüşmeler tamamlandığına göre, şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Önerge yok.

Birleşime 5 dakika ara veriyoruz.

                                                                                                   Kapanma Saati : 20.56


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.00

BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1139 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri;Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008,1/8, 1/14, 1/408, 1/568,1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

İlk maddede, yani, 14 üncü maddede önerge var.

Önce maddenin başlığını okuyacağız, sonra bu maddeyle ilgili verilmiş olan önergeyi sunacağız:

Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması

MADDE 14-

BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü maddesindeki "bedensel veya ruhsal" ibaresinden sonra gelen "arıza" ibaresinin çıkarılıp yerine "özürlülük" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ayva, gerekçeyi mi okutalım; yoksa, konuşmak mı istiyorsunuz?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyoruz:

Gerekçe:

Bu durumlar için kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır. Mesela; kamyonun arızalanması.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar yetersayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yetersayısı arayacağız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.03

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.14

BAŞKAN : Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

1139 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 17/06/1994 Tarihli ve 4006 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Beş Ek Madde ile Üç Geçici Madde Eklenmesi Hakkında 18/01/1990 Tarihli ve 3602 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları; İzmir Milletvekili Hakkı Akalın ve 39 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in; 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasasının Ek-20. Maddesinin 1. Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Bülent Baratalı ile Türkan Miçooğulları'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesi ile Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesi ile Değişik Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekilleri Türkan Miçooğulları ile Bülent Baratalı'nın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 26 Milletvekilinin; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Sosyal Güvenlik Destek Primi Başlıklı Ek Madde 20'nin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 27 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 8 Milletvekilinin; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 Milletvekilinin; 08/06/1949 Tarihli ve 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 17/07/1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 02/09/1971 Tarihli ve 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile 30 Milletvekilinin; 24/05/1983 Tarihli ve 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Geçici İki Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; 08/06/1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;  Adana Milletvekili Zeynep Tekin Börü'nün; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 13 Milletvekilinin; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Yasasının 32 nci Maddesine 01/06/1967 Tarihli ve 875 Sayılı Yasa ile Eklenen (G) Bendinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri;Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1008, 1/8, 1/14, 1/408, 1/568, 1/571, 1/574, 2/79, 2/151, 2/152, 2/156, 2/196, 2/208, 2/301, 2/313, 2/322, 2/335, 2/423, 2/459, 2/558, 2/593, 2/654) (S. Sayısı: 1139) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

İkinci bölümde yer alan 14 üncü madde üzerindeki önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştır; şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin:

Hastalık ve analık hali

MADDE 15-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde de 1 önerge var.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesindeki "rahatsızlık ve" ibaresinden sonra gelen "arıza" ibaresinin çıkarılıp yerine "özürlülük" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşacak mısınız Lokman Bey?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okuyun:

Gerekçe:

Bu durumlar için kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır. Mesela; kamyonun arızalanması.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin:

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sağlanan haklar

MADDE 16-

BAŞKAN - Maddeyi kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin:

Ödenek ve gelirlere esas tutulacak günlük kazanç

MADDE 17-

BAŞKAN - Maddeyi kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin:

Geçici iş göremezlik ödeneği

MADDE 18-

BAŞKAN - Maddeyi kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin:

Sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma, hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş kazası ve meslek hastalığı hali

MADDE 19-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesindeki "hastalık ve" ibaresinden sonra gelen, "arızalar" ibaresinin çıkarılıp "özürler" ibaresinin eklenmesini, "sigortalının, aynı" ibaresinden sonra gelen "arıza" ibaresinin yerine "özürlülük" ibaresinin eklenmesini ve "meydana gelen" ibaresinden sonra gelen "arızaların" ibaresinin yerine "özürlerin" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                               İstanbul

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okuyalım:

Gerekçe:

Bu durumlar için kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca, toplumsal kullanımda arıza kelimesi makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır. Mesela; kamyonun arızalanması.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Hak sahiplerine gelir bağlanması, evlenme ve cenaze ödenekleri

MADDE 20-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin so-rumluluğu

MADDE 21-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göre-mezliğinin artması

MADDE 22-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk

MADDE 23-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Kısa vadeli sigorta kollarında dikkate alınmayan süreler

MADDE 24-

BAŞKAN- Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Uzun Vadeli Sigorta Hükümleri

Malûl sayılma

MADDE 25-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde birden fazla önerge var. 2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesindeki "hastalık veya" ibaresinden sonra gelen "arızası" ibaresinin çıkarılıp yerine "özürü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Diğer önergeyi de okuyun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının malul sayılma başlıklı 25 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki fıkraların da buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

"Malul sayılan kişiye öncelikle aylık bağlanması yerine başka bir iş yaptırılıp yaptırılmayacağı veya meslekî eğitimden geçmesi halinde iş yapıp yapamayacağının belirlenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde oluşturulacak ve üyeleri arasında, insan kaynakları uzmanı, psikolog, rehabilitasyon uzmanı, rahatsızlığı ile ilgili branş hekimi, sosyal güvenlik müfettişi-denetçisi veya sosyal güvenlik uzmanı, ilgili dernek-vakıf temsilcisinin bulunduğu kurul tarafından karara bağlanır. Kurul malul sayılan kişinin çalışabileceği veya meslekî eğitimden sonra çalışabileceği kararına varırsa kişiye uygun iş bulması ya da uygun iş buluncaya kadar meslekî eğitimden geçirmesi için İŞKUR'a görev verilir. İŞKUR'un uygun iş bulması ya da eğitimi sonrası iş bulması halinde kişi bulunan makul işe gitmez ise malullük aylığı kesilir. Bunun dışında eğitimin devamı ile iş bulununcaya kadar kendisine malullük aylığı verilir. Bu maddeyle oluşturulan kurulun çalışma usul ve esasları hazırlanacak Bakanlık tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Bu son önerge en aykırı olanı. Onunla işleme başlıyoruz.

Komisyon önergeye katıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Sayın Ayva, gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Genç yaşta rahatsızlanarak malul sayılan kişilere aylık bağlayarak kendilerine evlerinde mahkûm haline getirmenin önlenmesi ile bu kişilerin başkalarına bağımlı insan haline getirilmesinin önlenmesi amacıyla bu tür düzenleme yapılmıştır. Ancak, malul sayılan kişi, çalışmayı, üretmeyi, sosyal hayata atılmayı düşünmüyor veya istemiyor ise, kendisine, yine, malullük aylığı bağlanacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesindeki "hastalık veya" ibaresinden sonra gelen "arızası" ibaresinin çıkarılıp yerine "özürü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ayva, gerekçeyi mi okutalım, konuşmak mı istersiniz?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu durumlar için kullanılan kelime, sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi, kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca, toplumsal kullanımda, arıza kelimesi, makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır. Mesela; kamyonun arızalanması.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi biraz önce kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Malûllük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 26.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

MADDE 27.-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 27 nci maddesinin beşinci fıkrasının "Malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların malullük aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Recep Koral

Nusret Bayraktar

Şerif Birinç

 

İstanbul

İstanbul

Bursa

 

Adem Baştürk

 

Mehmet Atilla Maraş

 

Kayseri

 

Şanlıurfa

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?..

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Malul sigortalının yurt içinde çalışması halinde aylığının kesilmesine ilişkin düzenlemenin, hakkaniyete uygun olması açısından, yurt dışında çalışma halini de kapsayacak şekilde değiştirilmesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 28-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci maddesindeki "hastalık veya" ibaresinden sonra gelen "arızası" ibaresinin çıkarılıp yerine "özürü" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                        Lokman Ayva                               

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ayva, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

Süreniz 5 dakika.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, aziz milletimin kıymetli vekilleri; hepinizi, bu akşam vakti sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bizlerin enerjisi alkıştır; o yüzden, rahat konuşmamız için buna ihtiyacımız var.

Şimdi, efendim, tabiî, şu ana kadar verdiğimiz sadece bir kelime değişikliği "arıza" kelimesi kullanılıyordu, biz, onun "özür" kelimesiyle değişmesini arzu ettik; çünkü, bir kavram kargaşasına yol açacak. Bir de "arıza" kelimesi alet edevat için kullanıldığı için, hani biraz da kamyon muamelesi görmemek için bunu arzu ettik. (Gülüşmeler)

Sağ olsun, Sayın Bakanımızın, Komisyonumuzun ve Grubumuzun da uygun görmesiyle bu mesele çözülmüş oldu. Fakat, bundan sonra bir değişiklik önergemiz daha olacak, bu konuda ciddî desteklerinizi bekliyoruz. Sayın Bakanımız da, tahmin ediyorum, uygun görecektir. O da şu: Bu kanun tasarısı çok güzel bir hüküm getiriyor, özürlülerin emekliliklerini bir düzene sokuyor; yani, Emekli Sandığı mensuplarının enteresan problemleri vardı, orada da onu açıklamak isterim. SSK'lıların çözümleri gayet iyiydi; fakat, Bağ-Kurluların çok ciddî sorunları vardı. Bunların hepsini tek kalemde çözüyor; ancak, bir noktada bir problemimiz var: Bunları, daha sonraki zamanlar için çözüyor. Biz istiyoruz ki, şu an için başlasın bu çözümler.

Ortalamada özürlülerin lehine olan bir çalışma; ancak, bazılarının aleyhine gibi görünebiliyor, bazılarının lehine gibi görünebiliyor, ortalamada, optimum noktada bütün özürlülerin menfaatına olan bir çalışmadır ve kurumun da zarar etmeyeceği bir çalışmadır. Bu noktada, bu kanunun yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmesi en büyük arzumuzdur. Bu konuda ciddî katkılarınızı bekliyorum.

Çok teşekkür eder, hürmetler sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Biz de Divan olarak sizi destekliyoruz, çalışmalarınız için kutluyoruz; ama, arkadaşlar gibi alkışlayamıyoruz Sayın Lokman Ayva. (Alkışlar)

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Devam edin, diğer maddeyi okuyun.

Yaşlılık aylığının hesaplanması

MADDE 29-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okuyun.

Yaşlılık aylığının başlangıcı, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi

MADDE 30-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin, diğer maddeyi okuyun.

Yaşlılık toptan ödemesi ve ihya

MADDE 31-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okuyun:

Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

MADDE 32.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okuyun:

Ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması

MADDE 33-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması

MADDE 34-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Hak sahiplerinin aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

MADDE 35-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Ölüme bağlı toptan ödeme ve ihya

MADDE 36-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Evlenme ve cenaze ödeneği

MADDE 37-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi

MADDE 38-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu

MADDE 39-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Fiilî hizmet süresi zammı

MADDE 40-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının oniki numaralı bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Recep Koral

Nusret Bayraktar

Şerif Birinç

 

  

İstanbul

İstanbul

Bursa

 

Adem Baştürk

 

Mehmet Atilla

 

Kayseri

 

Şanlıurfa

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Bir dakika.

Çoğunluğunuz olmadığı için...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZAKCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamam. Bu söylediğiniz daha uygun bir söyleyiş tarzı. İçtüzüğe uygun davrandınız, böyle davranmaya devam edin.

Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım, konuşmak mı istersiniz?

RECEP KORAL (İstanbul) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda haber hizmetlerini yurt içinde ve yurt dışında fiilen çalışanlardan kimlere fiilî hizmet süresi zammı tek tek unvanlar sayılmak suretiyle belirtilmesi nedeniyle uygulamada aynı işi farklı unvanlarla yapan kişiler arasında oluşan sorunları gidermek amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Sigortalıların borçlanabileceği süreler

MADDE 41.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Bildirim ve itiraz

MADDE 42-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, ikinci bölüm üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Üçüncü bölüm 43 ilâ 59 uncu maddeleri kapsamaktadır.

Üçüncü bölüm üzerinde söz isteyenler: Anavatan Partisi Grubu adına İbrahim Özdoğan, Erzurum Milletvekili.

Kişisel söz istemleri: Alim Tunç, Uşak Milletvekili; Agâh Kafkas, Çorum Milletvekili; Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Ankara Milletvekili; Muhsin Koçyiğit, Diyarbakır Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; Ersönmez Yarbay, Ankara Milletvekili.

Üçüncü ve dördüncü sırada yer alan Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu ile Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit söz istemlerini aynı anda yapmışlar. Eğer, kendilerine söz hakkı doğarsa, aralarında kura çekmek durumunda kalacağız. İlk sırada olan Alim Tunç'u söyledim size.

Şimdi, gruplar adına ilk konuşmayı yapmak üzere, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ı kürsüye çağırıyoruz.

Süreniz 10 dakika Sayın Özdoğan.

Buyurun, kürsü sizin.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AB, AB diye yatıp kalkan hükümetin, AB'nin politikalarına ne kadar uzak olduğunu bu kanun tasarısından anlamış bulunmaktayız. Hatırlanırsa, Mart 2005'te sosyal güvenlik yasa tasarılarının imzaya açıldığı gün, Hükümet Sözcüsü Sayın Cemil Çiçek, sosyal güvenlikte "ne kadar ekmek, o kadar köfte" döneminin başlayacağını belirtmişti. Bu sözleri basına da yansımış. Sosyal güvenliğin nasıl finanse edileceği, sosyal güvenlik harcamalarının toplam düzeyi ve bu harcamalara devletin katkısının ne olacağı tartışmasının önemli boyutlarından birisidir. Reformun IMF tarafından stand-by'ın önkoşulu olarak görülmesinin asıl nedeni de budur; çünkü, uluslararası finans çevreleri, sosyal güvenliğe daha az kaynak ayrılmasını istemektedirler. O nedenle, bu reform sosyal değil, finansal bir operasyon olarak şekillenmektedir. Nitekim, ülkemizin bilimsel birikim ve deneyimi görmezden gelinerek, hazırlanan reform raporunun girişinde, kamu tarafından finanse edilen, sosyal güvenlik açıklarının bütçe dengeleri üzerinde önemli bir baskı oluşturduğu ve önlem alınmazsa daha da büyük sorunlara yol açacağı iddia edilmektedir. Rapor, sosyal yardım harcamaları dahil, toplam sosyal güvenlik harcamalarının, millî gelire oranının yüzde 11 gibi yüksek bir düzeyde olduğu ve kamu katkısının azaltılması gerektiği iddiasına dayalıdır.

Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu, Avrupa sosyal modeline uygun bir reform peşinde olduklarını iddia etmiştir. Peki, reform girişimi, Avrupa sosyal modeliyle uyumlu mudur? Konu, özellikle, sosyal güvenliğin finansmanı açısından irdelendiğinde, çarpıcı çelişkiler ve uyumsuzluklar ortaya çıkmaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerinde sosyal güvenlik uygulamaları birbirlerinden önemli farklılıklar göstermelerine karşın, ortak iki temel yön görülmektedir. Birincisi, millî gelirden, sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların yüksekliği; ikincisi ise, sosyal güvenliğin finansmanında devlet katkısının büyüklüğüdür. Sosyal güvenlikle ilgili reform çalışmaları Avrupa Birliği ülkelerinde de  sürmesine karşın, hem toplam sosyal güvenlik harcamalarının düzeyi hem de devlet katkısı artmaya devam etmektedir.

Sosyal güvenliğin finansmanında iki temel sistem bulunmaktadır. Vergiye ve prime dayalı sistemler, Avrupa'da sosyal geleneklere bağlı olarak farklı modeller varlığını sürdürmekle birlikte, son yıllarda iki sistemin birbirine yaklaştığı, karma bir sistem oluştuğu gözlemlenmektedir.

İkinci Dünya Savaşından sonra atılan radikal adımlar sonucunda hızla artan sosyal güvenlik harcamalarının millî gelire oranı, 1980'de, Avrupa'da yüzde 20'ye ulaştı. Sosyal refah devletini ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere rağmen, yine, Avrupa'da, sosyal güvenlik harcamaları 1990'ların başında yüzde 26'ya, 2002'de ise yüzde 28'e ulaştı.

Sosyal güvenlik harcamaları, sadece çekirdek Avrupa Birliği ülkelerinde yüksek değildir. Akdeniz genişlemesinin ardından sosyal güvenlik harcamalarında ciddî artışlar gerçekleşti. 1980-2002 arasında Yunanistan'ın sosyal güvenlik harcaması yüzde 11,5'ten yüzde 26'ya, İspanya'nın yüzde 16'dan yüzde 20'ye ve Portekiz'in yüzde 11,5'ten yüzde 25'e yükseldi.

Görüldüğü gibi, hükümetin reform raporunda ülkemiz için yüksek bulunan yüzde 11'lik yüksek sosyal güvenlik harcaması, üç Akdeniz ülkesinde 1980'lerde çoktan aşılmıştı. Bu ülkeler, günümüzde, Türkiye'nin 2 katından fazla sosyal güvenlik harcamasına sahipler.

Avrupa Birliğinde sosyal güvenlik harcamaları, sadece toplam olarak değil, kişi başına da artmaktadır. 1992'den 2001'e kişi başına reel sosyal güvenlik harcamaları yaklaşık yüzde 19 oranında artmıştır. Öte yandan, tek başına toplam sosyal güvenlik harcamalarının yüksekliği yeterli bir gösterge de değildir.

Avrupa sosyal modelinin bir diğer boyutu ise, sosyal güvenliğe düzenli ve yüksek oranda devlet katkısıdır. Ülkelerin sosyal güvenlik modellerinden kaynaklanan farklılıklar olmakla birlikte, 15 Avrupa ülkesinde devlet katkısı yüzde 37'ye ulaşmaktadır. Üstelik, bu oran zaman içinde artış göstermiştir. Korunan kişilerin sisteme katkısı yüzde 21, işveren katkısı ise yüzde 39 oranındadır. Öte yandan, bu yüksek devlet katkısı, sadece AB'ye üye 15 ülkeyle sınırlı değildir. Sonradan üye olanlarla birlikte AB'ye üye tüm 25 ülkede devletin sosyal güvenliğe katkısı yüzde 36'nın üzerinde seyretmektedir.

Sosyal güvenliğin finansmanında dikkat edilmesi gereken bir diğer gösterge ise, tarafların yaptıkları katkının kişi başına gelişimidir. 1995-2000 yılları arasında Avrupa Birliği ülkelerinde, devlet katkısı kişi başına sabit fiyatlarla yüzde 20 artış gösterirken, işveren katkısı yüzde 10 ve korunanların katkısı ise, yüzde 2,5 artış göstermiştir. Devlet katkısı, göreli olarak çok daha hızlı artmaktadır. Hangi açıdan ele alınırsa alınsın, veriler, tartışmaya yer vermeyecek bir biçimde Avrupa Birliğinde sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların ve devlet katkısının düzenli olarak artmakta olduğunu ve bunun Avrupa sosyal güvenlik modelinin ayırt edici yanı olduğunu göstermektedir.

Sosyal güvenlik reformu sonucunda sosyal güvenliğe halen yapılmakta olan devlet katkısı azalacaktır. SSK bütçesine devlet katkısı, son dört yılda, yani, bu hükümet zamanında ortalama yüzde 20 civarına ulaştı. Bağ-Kur ve Emekli Sandığı için bu oran daha da yüksektir. Avrupa Birliği standartlarının çok altında olmasına rağmen, bu katkılar açık ve karadelik olarak tanımlanmaktadır. Tasarı yasalaştığında sosyal güvenlik kesintilerinin ücret ve maaşlara oranı, yüzde 42,5 ile yüzde 46,5 arasında değişecektir. Bu oranın sadece yüzde 6'sı, yüzde 5'i emeklilik, yüzde 1'i işsizlik olmak üzere, devlet katkısı olarak karşılanacak ve sonuçta devletin sosyal güvenlik finansmanı için payı mevcut duruma göre önemli ölçüde gerileyecektir. Genel sağlık sigortasında sigortalılardan katkı payı alınmasının öngörülmesi nedeniyle, devlet katkısı bu seviyenin de altına inecektir. Bu durum oldukça nettir. Bu tasarı yasalaşırsa sosyal güvenliğe devlet katkısı daha da azalacak, sosyal güvenlik bireyselleşecek, sosyal güvenlik sistemimiz Avrupa sosyal modelinden iyice uzaklaşarak, parası olmayanı ezen, acımasız bir sisteme dönüşecektir. AK Parti Hükümetinin Türk Halkının başına ördüğü çorap işte budur.

Bu kanun tasarısının yasalaşacağını zannediyorum. IMF'ye hayırlı olsun diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Başka grup adına söz istemi?.. Yok.

Kişisel söz istemleri: Uşak Milletvekili Sayın Alim Tunç.

Buyurun Sayın Tunç. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1139 sayılı yasa hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün burada tarihî bir an yaşamaktayız. Yıllarca hep parti programlarına, belki hükümet programlarına alınmış; ancak, bir türlü hayata geçirilemeyen bir kanunu, burada bugün, parti programımıza uygun ve her vatandaşımızı birinci sınıf vatandaş olarak görecek bir sosyal güvenlik reformunu birlikte çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu konuda söylenecek çok söz var; ama, ben bu, reform olması nedeniyle ve bütün parçalı bulutlu olan sosyal güvenliği tek çatı altında toplayan ve herkesi birinci sınıf vatandaş yapan bu kanunun bir örneğini vererek konuşmamı sürdürmek istiyorum.

Daha önce, çalışanlara, emzirme yardımı, evlenme yardımı ve cenaze yardımı olarak verilen, işte, Bağ-Kurda var  SSK'da yok; Emekli Sandığında var Bağ-Kurda yok gibi, bu konudaki son düzenlemeyi sizlere örnek olarak sunmak istiyorum. Şu an için emzirme yardımı, daha önce SSK'da sadece bir defa 50 YTL olarak verilmekteydi, Bağ-Kurda ve Emekli Sandığında yoktu. Yeni düzenlemeyle altı ay süreyle 177 YTL şu an için, yani asgarî ücretin üçte 1'i olarak altı ay boyunca emzirme yardımı yeni düzenlemeyle gelecektir. Bu, gerçekten önemli bir sosyal devlet yardımıdır.

 Yine, evlenme yardımı, SSK'da iki yıllık yetim aylığı tutarı kız çocuklar için sadece veriliyordu, Bağ-Kurda yoktu ve Emekli Sandığında da sadece bir yıllık yetim, dul aylığı tutarı veriliyordu; kız çocuğa, dul eşe, anneye veriliyordu. Yeni düzenlemeyle, bir yıllık yetim, dul aylığı tutarı, kız, erkek çocuk ve dul eşe verilecek. Yani, belirli bir standart getirildi ve herkese verilerek, yine, sosyal devlet anlayışı burada gerçekleşti.

Cenaze yardımı; SSK'da 213 YTL, Bağ-Kurda 186 YTL, Emekli Sandığında da 810 YTL idi. Şu anda, yeni düzenlemeyle, bu, hepsinde, sosyal güvenliği olan herkese 1 593 YTL olarak yapılmıştır ve sosyal devlet olmanın gereği, bu örneklerde de görüleceği gibi, yeni düzenlemeyle, gerçekten, çalışma hayatında, sosyal güvenlik alanında bir reform yapılmıştır.

Bütün vatandaşlarımıza hayırlı olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu kanunu çıkaran, 22 nci Dönem milletvekillerine de yürekten teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çorum Milletvekili Agâh Kafkas. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Kafkas.

Sizin de süreniz 5 dakika.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının üçüncü bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, emeklilik yaşı, kamuoyunda, bazı çevreler tarafından, 68'e çıkarılıyor gibi lanse edilmeye çalışılmaktadır. Oysaki, bu yasada, şu anda mevcut çalışanların mevcut hakları korunmaktadır ve herhangi bir yaş artışından etkilenmeleri söz konusu değildir.

2035 yılına kadar emeklilik yaşı değişmemektedir. 2036'dan itibaren her yıl kadın ve erkeklerde 1'er yaş ilave edilerek, 2048 yılında 65 yaşına çıkarılmaktadır. Yani, 2048'de -kadın ve erkeklerde- 65 yaşına çıkacak insanlarda, bundan sonraki çalışma yaşamına başlayacak insanlarla alakalıdır.

Bugün Batı'daki çalışma yaşına baktığımız zaman, hâlâ, neredeyse, hemen hemen, Batı ülkelerinde, 65 sınırı Batı ülkelerinin tamamında uygulanmaktadır ve 68 yaşına çıkarma gayretleri sürdürülmektedir. Ülkemizdeki gelişmişlik oranına baktığınız zaman da, yaşamda kalma, yaşam süresinin her geçen gün biraz daha uzadığı ve ülkenin refah payının artmasıyla -dikkat edildiği takdirde- bunun makul ve kabul edilebilir olduğu sosyal taraflarca da ifade edilmektedir.

Prim ödeme gün sayıları da, bildiğiniz gibi, 9 000 gün. Emekli Sandığında ve Bağ-Kurda yirmibeş tam hizmet yılı olduğu için 9 000 gündür. SSK'daki 7 000 işgünü, yine, mevcut uygulamada, 2007'ye kadar, hiç kimsede, 2007'ye kadar 7 000 işgününden fazla olmayacaktır. 2007'den itibaren yirmi yıllık süre içerisinde, her yıl 100 gün artarak, kademeli yirmi yılda bu geçiş sağlanacaktır ve bunların da ülke gerçekleriyle örtüştüğünü ifade etmek durumundayız. Yani, birilerinin çıkıp, yarın sabah bu yaş ve prim ödeme gün sayısının artıyor olduğunu söylemesi gerçeklerle örtüşmemektedir. Bunu ifade etmek istiyorum ve saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, soru-yanıt bölümüne geçiyoruz.

Süresi 15 dakikadır.

İlk soru, Sayın Muhsin Koçyiğit, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun Sayın Koçyiğit.

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Bakanıma bir soru sormak istiyorum.

Sayın Bakanım, köy korucularına silah veriyoruz -görev yapmaları için- yeşilkart verildi, bir de bütçeden maaş ödüyoruz; fakat, bunların, sosyal sigorta mevzuatı kapsamında olmadıkları için emekli olma hakları yok. Görüşülmekte olan bu yasa tasarısının kapsamına köy korucularını alarak, onlara emekli olma hakkını vermeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Ersönmez Yarbay, Ankara Milletvekili, soru sorma sırası sizde.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben Sayın Bakanıma şu konuyu sormak istiyorum: Türkiye'de üç önemli erk var; yasama, yürütme, yargı. Şimdi, 43 üncü maddede, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık deniyor. Burada yasama var, yürütme var -Cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır, Başbakan yürütmenin bir parçasıdır- pekala, Anayasa Mahkemesi Başkanı veyahut da Yargıtay Başkanı nerede, bu ayak niçin eksik?  Birinci soru bu; yargı nerede?

ALİM TUNÇ (Uşak) - Milletvekilleri nerede?!

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - İkinci soru: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı var, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri yok; yani, Sayın Başkan sadece kendisinden mi ibarettir?

Üçüncü soru şu: Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık gibi görevlerin bu kanun kapsamı dışında tutulması adalete uygun mudur? Bu makamlar aylıkları farklı olduğu için mi toplumda saygındırlar?

Bir diğer soru da şu: Bu kanun 386 sayfa. 6 Nisanda; yani, bundan onbeş gün önce basılmış, milletvekillerine dağıtılmış, milletvekillerine onbeş gün önce dağıtılmış. Tabiî, biz, onbeş gündür, son onbeş gündür temel yasaları görüşüyoruz. Bu temel yasaları görüşürken, bu kanunu kaç milletvekilimizin okuma imkânı oldu? Daha doğrusu okuyabilmişler midir onbeş gün içerisinde, bu kadar, 386 sayfalık kanunu? Bir de onu sormak istiyorum. Yani, insan olarak, bu Meclisin bu yoğun çalışması, temposu içerisinde, 386 sayfalık bir kanun, onbeş gün içerisinde okunup tartışılabilir mi ve bu kadar bir süre bu kanunun müzakeresi için yeterli midir?

Arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Aynı şeyleri biz söyledik, dinleyen olmadı!

BAŞKAN - Soru sorma sırası, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık'ta.

Buyurun Sayın Işık.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Bakanım, sevk zincirinde ilk müracaattan sonra seçimlik tercih hakkı var mıdır, yoksa mecburî silsile mi takip edilecek? Bununla ilgili bir yanlış anlaşılma var zannedersem.

Son olarak, acil ve ağır hallerde müracaatta sevk zinciri aranacak mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Başka soru sormak isteyen yok.

Sayın Bakan, buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim. Arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Sondan başlayalım, Sayın Işık'tan. Acil ve ağır hallerde sevk zincirine uyma mecburiyeti yok tasarımızda. Sevk zincirinden sonra ikinci basamak tedavi kurumlarına gitmesi gerekiyorsa, orada, hem hastane hem de hekim seçme konusunda sigortalımızın hakkı var. Bunu ifade edeyim.

Sayın Ersönmez Yarbay arkadaşımız, tasarı kapsamlı tartışılma imkânı oldu, olmadı noktasında görüşleri var.

Bunu, konuşmalarımızda izah etmeye çalıştık. Hem Parlamentonun gündemine geldiği tarih itibariyle hem kamuoyunun gündemine gelmesi itibariyle, yeterince tartışma ortamının hazırlandığı kanaatindeyiz. Komisyonlarda, alt komisyon kurulmak suretiyle bu tasarı yeterince incelemeye açılmıştır. Bunun dışında, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, diğer Parlamento veyahut da diğer sosyal güvenlik uygulamalarında da istisna tutulmuş makamlardır. Bu, tabiî, Parlamentonun takdirine tabi bir konudur.

Köy koruculuğuyla ilgili bazı düzenlemeler oldu; ama, İçişleri Bakanlığımızın, yine, köy korucularımızın durumuna ilişkin bir çalışması söz konusu. O bittiği zaman, sosyal güvenlikle ne derece ilgilendiririz ilgilendirmeyiz, o konuda bir karar vereceğiz.

Diğer sorular olursa, onları da veyahut da cevaplayamadıklarımı yazılı arz edeceğim.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN - Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

43 üncü maddeyi başlığıyla birlikte okuyun.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kamu Görevlilerine İlişkin Hükümler

Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bu-lunanların aylıkları

MADDE 43-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Aynı şekilde, başlıklarını okuyun maddelerin; devam edin.

Bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanacak haller

MADDE 44-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Kanunları gereğince görevden uzaklaştırılanlar, tutuklananlar veya görevine son verilenle-rin sigortalılıkları ve primleri

MADDE 45-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Bazı kamu görevlilerinin prime esas kazançları ve prime esas kazanç üst sınırı

MADDE 46-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde 1 önerge var; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 46 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinin "Ancak yurt dışında geçici ya da sürekli göreve gönderilen kamu görevlilerinin prime esas kazancı olarak, Türkiye'deki emsali kadrodaki sigortalının prime esas kazancı ile yurtdışında görevlendirme öncesindeki görevlerinin prime esas kazancından yüksek olanı esas alınır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Recep Koral

Nusret Bayraktar

Mehmet Atilla Maraş

 

İstanbul

İstanbul

Şanlıurfa

 

Adem Baştürk

 

Şerif Birinç

 

Kayseri

 

Bursa

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Takdire arz ediyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım, konuşmak mı istersiniz önergeyle ilgili?

RECEP KORAL (İstanbul) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri gerekçenin okunmasını istiyor.

Gerekçeyi okuyun:

Gerekçe:

Yurt dışında geçici veya sürekli görevle gönderilen kişinin, daha düşük prime esas kazanca konu olacak bir görevle yurt dışına gönderilmesi halinde, kişinin mağduriyetini önlemek amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Vazife malûllüğü, harp malûllüğü ile harp malûllerine verilecek malûllük zammı ve vazife malûllerine verilecek sürekli iş göremezlik geliri karşılığı

MADDE 47-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Kamu görevlilerinin emekliye sevk onayları

MADDE 48-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

İtibarî hizmet süreleri ve itibarî hizmet süresi primi

MADDE 49-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

ALTINCI BÖLÜM

İsteğe Bağlı Sigorta Hükümleri

İsteğe bağlı sigorta ve şartları

MADDE 50-

BAŞKAN - Komisyonun bir düzeltme talebi var. Talebinizi, düzeltme isteminizi formüle ettiniz mi?

Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, burada "isteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de yasal olarak ikamet…" "edenlerden" değil de "edenlerde" diye düzeltilmesi.

Bir de (d) fıkrasının son… "şarttır"ın kaldırılıp "şartları aranır" diye eklenmesini arz ediyoruz.

BAŞKAN - Sizin düzeltme istemleriniz doğrultusunda gerekli notlar alındı; onlar düzeltme, redaksiyon sırasında kullanılacak.

Bu doğrultuda, bu düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

İsteğe bağlı sigorta başlangıcı ve sona ermesi

MADDE 51-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

İsteğe bağlı sigorta primleri ve ödenmesi

MADDE 52-

BAŞKAN - Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

YEDİNCİ BÖLÜM

Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kollarına

İlişkin Ortak Hükümler

Sigortalılık hallerinin birleşmesi

MADDE 53-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 53 üncü maddesine son fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Recep Koral Nusret Bayraktar              Şerif Birinç

           İstanbul                   İstanbul                       Bursa

Adem Baştürk                                Mehmet Atilla Maraş

            Kayseri                                                  Şanlıurfa

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olanların aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşmak ister misiniz; yoksa, gerekçeyi mi okutayım?

RECEP KORAL (İstanbul) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kendi adına ve hesabına çalışan sigortalılar ile hizmet akdine tabi çalışan sigortalılara ilişkin yükümlülükler ile bazı geçiş hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tasarının 4 üncü maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinden hangisine tabi çalıştığının tespitini sağlamak amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Aylık ve gelirlerin birleşmesi

MADDE 54.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Gelir ve aylıkların düzeltilmesi, yükseltilmesi, ödenmesi ve yoklama işlemleri

MADDE 55.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Gelir ve aylık bağlanmayacak haller

MADDE 56.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Yaş

MADDE 57.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu

MADDE 58.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi

MADDE 59.-

BAŞKAN - Komisyonun burada da bir talebi var; o talebi alalım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, beşinci fıkrada "müşavirce" kelimesi yerine "müşavirlerce" kelimesinin konulmasını; ayrıca "ve" kelimesinden önce bir virgül konularak "ve" kelimesinin kaldırılmasını talep ediyoruz.

Arz ederim.

BAŞKAN - Bu düzeltme isteminiz not edildi.

Bu düzeltmeyle birlikte, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeleri de tamamladık.

Şimdi, dördüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Bu bölüm 60 ilâ 78 inci maddeleri kapsamaktadır. Yani, daha önce, başlangıçta Sayın Koçyiğit soru sormuştu 68 inci maddeyle ilgili; şimdi, burada sorabilir o soruyu; yeri geldi.

Dördüncü bölüm üzerinde söz isteyenleri size sunacağım:

Gruplar adına; Anavatan Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl.

Kişisel söz istemleri: Uşak Milletvekili Alim Tunç, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay.

Kişisel söz istemleri arasında Ömer Abuşoğlu ile Süleyman Sarıbaş'ın söz talepleri aynı anda olduğu için, eğer kendilerine söz sırası gelirse, aralarında kura çekeceğiz.

Şimdi, gruplar adına ilk söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amber'de.

Buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ZÜHEYİR AMBER (Hatay) - Değerli milletvekili arkadaşlarım, görüşülmekte olan 1139 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının dördüncü bölümünde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasanın "Sosyal güvenlik hakları" başlıklı onuncu bölümünün 60 ıncı maddesinde "herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar" denilmektedir. Anayasada tarif edilen bu haklar, aynı zamanda bir insan hakkıdır. Sosyal güvenlik, modernleşme sürecinde toplumsal dayanışmanın kurumsallaşmış adıdır. Bu nedenle, ekonomik izahı ne olursa olsun, yapılacak reformun birincil amacı toplumun katmanları arasındaki dayanışmayı sağlayacak şekilde düzenlenmesidir.

Anavatan Partisi olarak bizim için denge, sosyal devlet ile ekonomik istikrar arasındaki dengedir ki, hükümet tasarısı, maalesef, bu dengeyi önemsememiştir. Bir yandan, yanlış da olsa, aile hekimliği kanununu çıkartıp, daha sonra, 12 Eylül rejiminin Mecburî Hizmet Kanununu hortlatmak, diğer yandan, özelleştirmeci gibi davranırken özel şahısların yaptığı hastanelerin devlet tarafından kiralanmasına yönelik devletleştirmeci kanun çıkarmak hükümetin güvenilirliğini kaybetmesine neden olmuştur. Büyük reformlar yapmanın olmazsa olmaz şartı ise kamuoyunun güvenidir.

Kanun tasarısının ilgili maddelerinde görüleceği üzere, esnaf ve muhtarlarımız ve onların bakmakla yükümlü oldukları yakınları, herhangi bir nedenden dolayı primlerini veya borçlarını yatırmadıkları takdirde, herhangi bir sağlık ödeneği veya sağlık hizmeti alamayacaklardır. Oysa, Anayasamızda da belirtildiği gibi, devlet, vatandaşına sağlık, eğitim hizmetini eşit şekilde sağlamak zorundadır.

Kanun tasarısının malullük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartlarına baktığımızda "malullük, en az on yıldan beri sigortalı olup, toplam olarak 1 800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması gerekmektedir" deniyor.

Değerli arkadaşlar, malullük, isteğe bağlı bir olgu değildir. Malul olan bir kimse yukarıdaki şartları yerine getiremediyse ortada kalacaktır. Oysaki, devletin aslî görevlerinden biri sağlıktır. Üstelik, malul olan kimse bir de bakıma muhtaç olacaktır. İlgili bu madde, günün şartı aranmaksızın,  malul olan ve bunu, sağlık hizmeti sunan devlet kuruluşlarından belgeleyen kimsenin malullük aylığının, öncelik tanınarak bağlanması yönünde tekrar düzenlenmelidir.

Bir de, malul olma oranından bahsetmek istiyorum. Gelişmiş ülkelerde çalışanın, çalışma ortamında parmağına dahi bir şey olsa, tedavisinin ardından psikolojik tedavi hizmeti verilmekteyken, yüzde 60 malullük oranı bizim Türkiye'de çok yüksektir. Bu oranın yüzde 40-50 seviyelerine çekilmesinin gerektiğini burada özellikle vurgulamak istiyorum. Ayrıca, maluliyete sebep verecek koşullar, tüm işkollarındaki yerlerde, iş sağlığı ve çalışan güvenliği olarak yeniden düzenlenmeli, tüm çalışanlarımızın sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalıştırılmaları sağlanmalıdır.

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartlarına baktığımızda, hem Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkelerin çalışma koşullarını sağlayamıyorsunuz hem bu zor şartlar altında çalışanların prim gün sayısını artırıyorsunuz. Bugün, Türkiye koşullarında, bir işçinin -kamu kesimi hariç- 9 000 gün sigortalı çalışması ancak mucizeyle gerçekleştirilebilir.

Devletin, istihdamın azaltılması yönünde ciddî bir rolü vardır. Açık olan bir pozisyona 20 yaşındaki bir kişiyi yerleştirdiğinizde, o pozisyon kırksekiz yıl dolu olacaktır. Yabancı yatırımcıların, ülkemizde, yeni, istihdam yaratıcı yatırım yapmayıp, mevcut olan yatırımları; yani, mevcut istihdamları satın aldıkları bir gerçektir. Yerli yatırımcılarımızın ise, yüksek prim ve maliyetlerden dolayı yatırımlardan çekindikleri ortadadır. Bu şartlar altında, mevcut olan işsizlik rakamı bir çığ gibi büyüyecek, hatta, korkarım ki, bir sosyal patlama yaratacaktır. IMF'nin dayatmasıyla, çıkarılması zorunlu olan bu yasanın, böyle, alelacele, altyapısı hazırlanmadan, ülke gerçekleri gözetilmeden Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesi son derece sakıncalı ve üzücüdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasayı okuyan her vatandaşımız, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra, 2016 yılında, yani, on sene sonra, mevcut emekli aylığı bağlama oranının yüzde 75'ten yüzde 50'ye düştüğünü görecektir. Bu kanunun amacının, çalışanların mevcut sistemdeki haklarını geriye götürerek daraltmak, yükümlülüklerini ağırlaştırmak ve böylece, sistemin açıklarını kapatmak olduğu açıktır. Sistemdeki açığı emekli aylıklarını düşürerek sağlamak yoluna gidilmesi, Türkiye gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Emekli aylıkları zaten büyük ölçüde yoksulluk sınırının altındadır. Hatta, Toplu Konut İdaresinin "alt gelir grubu" diye tanımladığı aylık 600 YTL gelirin dahi altındadır. Bugün için 442 YTL emekli aylığı alan asgarî ücret emeklisi bir işçinin aylığı daha da aşağı düşecektir; yani, alım gücü daha da zayıflayacaktır. Yıllarca çalışıp ülke kalkınmasına katkıda bulunanların, emekli olduktan sonra, emekli olduğu tarihteki düşük bir aylık bağlama oranına mahkûm edilmeleri, hem sosyal devlet hem de adalet ilkesine aykırıdır.

Yine, bu yasayla, emekli olduktan sonra ek bir işte çalışanlara güçlükler getirilmektedir. Zaten yoksulluk sınırının altında olan emekli aylıkları yetmediği için vatandaşlarımız ek bir işte çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. Yaşlılık aylıkları kesildiği takdirde, evine, çocuklarına ek bir maddî imkânı sağlamak için çalışan emeklilerimiz, zaten asgarî ücretin de altında çalışmaktadırlar. Eğer, yasada bu öngörülecekse, emekli maaşlarına asgarî ücret oranında zam yaparak, emekli vatandaşlarımızın ek bir işe ihtiyaç duymamalarını sağlamalıyız. Bunun özellikle dikkate alınmasını istirham ediyorum; hatta, bununla ilgili bir önerge de verirseniz, çok daha iyi olur diye düşünüyorum.

Konuşmamı bu şekilde tamamladıktan sonra, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Züheyir Amber süresini aşmadı. Bu disiplinli, bilinçli davranışından dolayı teşekkür ediyoruz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, ben kullanayım artan süreyi, öyle bir usul varsa.

BAŞKAN - Efendim...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Artan süreyi kullanabiliriz.

BAŞKAN - İçtüzüğe göre, o konuşma süresi Sayın Amber'e ait, başka kimseyle paylaşamaz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Grup adına olduğu için…

BAŞKAN - Ama, o, kendi süresi içinde kaldı, süreyi aşmadı, etkin ve verimli bir Parlamento çalışması yapabilmemizle ilgili örnek bir davranış ortaya koydu; onu vurguladım ben.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, hükümetin acelesi var; yardımcı olmak istiyoruz!

BAŞKAN -  Kişisel söz istemlerini sunuyoruz.

Alim Tunç, Uşak Milletvekili; buyurun.

Süreniz 5 dakika Alim Bey.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 1139 sıra sayılı yasa tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, genel sağlık sigortası bu yasayla yürürlüğe girecek ve bütün vatandaşlarımız -her zaman söylediğim gibi, zenci, beyaz, sarı ırk gibi kavramlar ortadan kalkacak- birinci sınıf vatandaş ve birinci sınıf sağlık hizmeti alan vatandaşlar olacak. Tabiî ki, sağlık hizmetini veren arkadaşlarımız da, sağlık personelimiz de, hepsi, birinci sınıf, işini bilen, bu işten zevk alan ve sıkıntıları ortadan kalkan sağlık çalışanları haline gelecek.

Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısı ne getiriyor veya nasıl bir kolaylık sağlanacak; bir vatandaş, bundan sonra, direkt olarak aile hekimine gidebilecek, direkt olarak hastaneye de gidebilecek, direkt olarak özel sektöre de gidebilecek, ancak, sözleşmeli olanlarla bunu sağlayabilecek. Aile hekimine gidip, bütün ihtiyaçlarını, muayenesini olabilecek. Gerekirse, aile hekimi, ona, uzman hekimden randevu alacak, hastaneye gidecek, ameliyatını olacak ya da tedavisini olacak ve hiçbir ücret ödemeyecek ve yıllardır sağlık çalışanlarında ve vatandaşlarımızda bir yara olan hekim ile hasta arasındaki para ilişkisi bu kanunla son bulacak ve böylelikle sık sık hekimlerimize atılan… Ya da vatandaşlarımızın zorla vermek zorunda olduğu para ilişkisi ortadan kalkmış olacak.

Değerli arkadaşlar, burada, bugün olduğu gibi, sadece, belki, katkı payı olarak ilaçta katkı payı alınacak, yüzde 10 ya da yüzde 20 çalışanlardan ya da emekli olanlardan. Bir de, eğer, sözleşmeli ya da sevk zincirine uyulmadığı takdirde, buna uymayan kişilerden de bir fark alınacak; ama, normal şartlarda genel sağlık sigortası uygulamalarında aile hekimine gittikten sonra, randevulu bir şekilde tedavisini olduktan sonra, hiçbir ücret ödemeden muayenelerini, tedavilerini olabilecekler.

Değerli arkadaşlar, yine, bu genel sağlık sigortasıyla, ilk defa, her doğan vatandaşımız, her doğan çocuğumuz sigortalı doğacak, 18 yaşına kadar, hiçbir şekilde, ne olursa olsun, mutlaka sağlık sigortasını kazanmış olacak. Zaten, bütün vatandaşlarımız kapsam içine alınacak. Ödemelerde, ancak estetik ameliyatlar dışında hiçbir şekilde ücret ödeme durumu söz konusu olmayacak. Vatansızlar, hatta, bir yıl Türkiye, ülke içinde kalan kişiler dahi, genel sağlık sigortası kapsamı içine dahil edilecekler.

Değerli arkadaşlar, bugün için, genel sağlık sigortasıyla birlikte aile hekimliği hizmetleri, bugün için pilot bölge olarak Düzce'de ve 10 ilimizde de, inşallah, ikinci dönem başlayacak ve ülkemizdeki yıllardır biriken sağlık sorunlarını bir bir ortadan kaldıracağız.

Sağlık sigortasında, genel sağlık sigortasında, ücreti, yani zenginliği olan kişiler, primi yatırma gücünde olan kişiler primlerini yatıracak, yatıramayanlarınki de devlet tarafından yatırılacak. Böylelikle, kapsam dışında olacak hiç kimse kalmayacak.

Değerli arkadaşlar, genel sağlık sigortası, özellikle koruyucu sağlık sistemine önem verecek. Koruyucu sağlık, aşılamalar, bebek takibi, gebe takibi ve insanların hastalanmadan önce korunmasını… Ve böylelikle, hasta olduklarında tedavi maliyetleri, işgücü kayıpları çok fazla olacağından dolayı, koruyucu sağlık sistemine önem vererek, bunlar birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak verilecektir.

Biz, bu kanun tasarısı geldiğinde, muhalefet ya da birtakım sivil toplum kuruluşları hep bunu söyledi: "Bu kanunla koruyucu sağlık hizmetleri yapılmayacak, önem verilmeyecek ve sağlık özelleştirilecek, bu, vatandaşın aleyhine olacak…" Yok böyle bir şey. Bu kanunla, koruyucu sağlık sistemi daha güçlü hale gelecek ve böylelikle, bu sistemin finansmanı, tedavi hizmetlerine giden ve yıllarca çok pahalıya, bize, mal olan buradaki tedavi maliyetlerinden artıracağımız ücretlerle, koruyucu sağlık sistemine çok daha fazla imkân sağlanacaktır.

Değerli arkadaşlar, yine, bu genel sağlık sigortasıyla birlikte, yurt dışında tedavi ve tüp bebek gibi, bugüne kadar hiç anılmayan ve bizim hükümetimiz döneminde gündeme getirilen ve şu anda bazı sosyal güvenlikte karşılanan, ama, herkesi içine almayan bu tür uygulamalar da genel sağlık sigortası içinde mutlaka olacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu ve buna benzer, sağlıkta gerçekten bir reform oluşturan genel sağlık sigortası ve aile hekimliğini de kapsayan bu yasa ülkemize, vatandaşlarımıza hayırlı, uğurlu olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Kişisel söz isteminde bulunan Cevdet Erdöl, Trabzon Milletvekili?..

CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Sayın Başkanım, benim söyleyeceklerimi Alim Bey söyledi; ben vazgeçiyorum konuşmaktan.

BAŞKAN - Peki.

Ömer Abuşoğlu…

Buyurun Sayın Abuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bölüm üzerinde kişisel söz hakkımı kullanmak üzere huzurlarınızdayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, gecenin uzun bir saatinde sosyal sigortalar ve sağlık sigortası gibi çok teknik birtakım tarafları olan bir konuyu ne ölçüde yeterince tartışıyoruz… Hele, İktidar Partisinin bu kanunu görüşmek üzere, temel kanun, temel yasa çerçevesi içerisinde bu kanunu görüştürmesi de meselenin ayrıca bir acıklı tarafı.

Bu kanuna, muhalefet, yeteri kadar, belli ölçüde, itiraz noktalarını, bu kanunun eksik taraflarını yeteri kadar dile getiriyor. Muhalefete söz vermiyorsunuz veya muhalefetin sözlerine kulak da asmıyorsunuz. Buna alıştık artık; ama, hiçbir şey değil, kendi milletvekillerinizin, kendi komisyon üyelerinizin söylediklerine kulak verin.

Şu kanun metni hepinizin elinde var. Burada, İktidar Partisine mensup bir komisyon üyesinin bu kanuna yazdığı 7 maddelik bir muhalefet şerhi var. Ne diyor bu muhalefet şerhlerinin başında: "Serbest çalışanlar, kendi nam ve hesabına çalışanların sigortalılığında bu kanunun getirdiği birtakım olumsuz hükümler var; ayrıca, ihaleli ve özel bina inşaatlarıyla kendi evini yapan, inşaatlarda çalışanların durumlarıyla ilgili açıklığa kavuşturulması gereken ve yeniden ele alınması gereken birtakım hükümler var." Tarımsal faaliyetin, tarım işçisi olarak çalışanlar ile kendi tarlasını süren arasında ortaya çıkardığı bir ayırım var, hele toplumumuzun genel yapısına ve geleneksel aile yapımıza uygun olmayan bir hüküm var ki, bunu bu haliyle kabul etmemiz mümkün değil. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

25 yaşını geçmiş ve evli olmayan kız çocuklarının anne babasının bakım yükümlülüğünden çıkarılması... Bu, kabul edilemeyecek bir husustur. Evlenmemiş; fakat, 25 yaşını geçmiş. Anne babasının bakım yükümlülüğü altından çıkarınca bunu, eğer çalışmıyorsa, ev kızıysa ne yapacak bu, kime tedavi olacak, tedavi olmak için kimin kapısını çalacak?! Buna benzer birtakım, tasarının, eksiklikleri var.

Yine aynı şekilde devam ediyor. Bunlar benim kendi uydurduğum şeyler değil, bizzat İktidar Partisi milletvekili, komisyon üyesi milletvekilinin itiraz noktaları, muhalefet şerhleri. Şunu açıklıkla söyleyeyim ki, bu kanun, elbette, bir reform hüviyetini taşıyor, taşıması gerekir en azından. Ben 69-74 yılları arasında yüksek tahsilimi yaparken, bize, derste, hocalarımız, sosyal güvenlik kurumlarının bir şemsiye altında toplanması gerektiğini söylerlerdi ve bunun üzerinden yaklaşık otuzbeş yıl geçti. otuzbeş yıl içerisinde ancak gerçekleştirilen bir reform; ama, böyle bir reform, bu kadar gecikmiş bir reform, bu haliyle Millet Meclisinin karşısına gelmemesi gerekirdi. Daha içi dolu, daha derli toplu, toplumun tamamını, tüm kesimlerini kapsayacak ve yasalaştıktan, uygulamaya konduktan sonra, şurası da eksik kalmış, burası da yanlış olmuş denilebilecek herhangi bir hükmünün veya herhangi bir yetersizliğinin doldurularak çıkarılması gerekirdi. Bu yönüyle, yasalaşması halinde, reform olmaktan uzak, sadece sosyal sigortalar ve sağlık sigortasıyla ilgili yeni bir düzenleme olarak algılanır; ama, hiçbir zaman, bunun, kesinlikle, kesin olarak, reform olarak algılanması mümkün değildir.

Şunu gönlümüz temenni etmiyor, ama, bu kanunu, yarın düzenleyecek, bu kanunun eksikliklerini düzenlemeyi vaat ederek bir siyasî parti iktidara gelebilecektir. Eğer, bu kanunun eksiklikleri yeteri kadar incelenir ve önümüzdeki seçimde -ister erken seçim olsun, ister normal zamanda yapılacak bir seçim olsun- sadece bu kanunun eksikliklerini dile getirse bir siyasî parti, iktidara gelmesine yeteri kadar, burada, elinde malzeme olacaktır. O bakımdan, bu ölçüde…

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - İktidara mı geleceksiniz?!

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Mesele, Anavatan Partisinin iktidara gelmiş olması veya gelmemesi değil…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

…otuzbeş yıllık bir süre içerisinde, bu Meclis, gerçekten bir reform yapmak istiyorsa, tüm şartlarını -eskiler "efradını cami, ağyarını mani" derler- tüm efradını cami, ağyarını mâni bir reform tasarısının burada görüşülmesi gerekirdi. Bu yönüyle tasarının eksik olduğunu ve bir reform niteliği taşımadığını ifade ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Soru-yanıt bölümüne geldik.

Süre 15 dakika.

İlk soru, Mevlüt Akgün…

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Anayasanın 86 ncı maddesi "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir" hükmünü havidir.

Anayasanın amir hükmü ve geçmişte Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda, milletvekillerinin emeklilik hakları konusunda bir yasal boşluk vardır, böyle bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Ancak, yasa tasarısına baktığımız zaman, bizzat Meclisin seçtiği, milletvekillerinin seçtiği Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı kurum olarak düzenlenmiş; ancak, milletvekilleri bu yasa tasarısında yer almamaktadır. Hem Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı hem de Anayasaya aykırı...

Milletvekilleri sahipsiz midir, yoksa, bu yasa tasarısında, mesela, 43 üncü maddeyi geri çekip, bu konuda milletvekillerinin hukukî durumunu Anayasaya uygun olarak düzenlemeye ihtiyaç var mıdır? Birinci sorum bu.

İkinci sorum: 20 nci Döneme kadar emekli olamayan milletvekillerine ödenen "temsil tazminatı" diye bir kurum vardı, bir müessese vardı. Bunu, sadece, 21 nci Dönem milletvekilleri alamamaktadır veya bu perişanlığı yaşayan, geçmişte milletvekilliği yapmış arkadaşlarımız vardır. Bu, Anayasanın eşitlik prensibine aykırı mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Merak etmeyin, milletvekilleri sahipsiz değildir. Bizi seçen millet bize sahip çıkar, Meclis de zaten kendisine sahip çıkar.

Dursun Akdemir, Iğdır Milletvekili; soru sorma sırası sizde; buyurun Sayın Akdemir.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakanıma sorularımı soruyorum.

1- Emekli Sandığı iştirakçilerinin emekli maaşlarında düşüş olacak mı bu kanunla?

2- Bu tasarıyla, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur iştirakçilerinin emekli ikramiyeleri kalkacak mıdır?

3- Toplam nüfusun ne kadarının genel sağlık sigortasından faydalanması planlanmaktadır?

4- İstanbul'da bulunan devlet hastanesi ve üniversite hastanelerine 2006 yılı ocak ayı itibariyle SSK'dan ödenen fatura miktarları ne kadardır?

5- Genel sağlık sigortasının finansmanında, Türkiye İş Kurumunda bulunan işsizlik sigorta ödeneğini -ki, yaklaşık 20 katrilyon liradır- kullanmayı düşünüyor musunuz?

6- Iğdır İlinde bulunan devlet hastanesine, 2006 yılı ocak ayından itibaren ödenen fatura miktarları ne kadardır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, sıra sizde.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Evet, bu fatura miktarlarıyla ilgili soruya, izin verirseniz yazılı cevap vermek istiyorum, gerek Iğdır gerekse İstanbul'la ilgili.

Genel sağlık sigortasının kapsamıyla ilgili konuda, çok geniş bir kapsam olduğu, ülkemiz içinde yaşayan bütün vatandaşların bu kapsam içerisinde bulunduğu, hatta ülkemizde uzun süreli yaşayan yabancıların, ilticacıların da bu genel sağlık sigortası kapsamı içerisinde bulunduğu, yasanın kapsamla ilgili maddelerinde açık bir şekilde ifade edilmektedir.

Emekli aylıklarına ilişkin konuda ise, bunu birkaç bölümde izah etmem gerekiyor. Bir, bugün emekli olmuş, emekli vatandaşlarımızın emekli aylıkları, mevcut yasadaki enstrümanlarla artırılacaktır; yani, enflasyona hedefli bir emekli aylığı artışı söz konusudur.

Gerçi, Hükümetimiz, iki üç yıldır bu oranlara bağlı kalmamış, hep bu oranların üzerinde emekli aylığı artışı yapmıştır. Bu refah payı olarak verdiğimiz miktar, yaklaşık 12 katrilyon lira civarındadır; yani, eski sisteme bağlı kalsaydık, 12 milyar YTL, eski birim ifadesiyle, 12 katrilyon lira daha az Bağ-Kur ve SSK emeklisine emekli aylığında artış vermiş olacaktık; ama, Hükümetimiz bunları az gördüğü için, bunu daha yüksek oranlarda verdi ve ayrıca şunu da söyleyelim: Zaman zaman bize soruluyor, emekliler arasındaki aylıklardaki fark giderilecek mi diye. Emekli Sandığı emeklisi ile Bağ-Kur ve SSK emeklisi arasındaki fark, biz geldiğimizde yüzde 45 mesabesindeydi, makas; bugün geldiğimiz noktada yüzde 34'e ve hatta 30'a kadar inmiştir. Bu aylıklarda düzenleme yaparken, bu aradaki farkın da kapanmasına, Hükümet olarak dikkat ediyoruz.

Evet, diğer hususları yazılı vereceğim. Sadece Sayın Akgün, milletvekilleri sahipsiz midir diye bir serzenişte bulundu. Böyle bir şeyi, bilmiyorum hangi gerekçeyle, hangi şeyle söyledi. Biz, milletin oylarıyla Parlamentoya gelmiş insanlarız. Milletimizi, her halükârda en iyi şekilde temsil etmenin onurunu en iyi şekilde yükseltmek için burada görev yapıyoruz.

Milletvekillerinin özlük hakları konusunda, maalesef, bir yanlış yargı vardır. Yani, milletvekiline hiçbir şey yapmasanız, mevcut durumunu muhafaza etse bile, maalesef, bu "kıyak" tabiri literatüre girmiştir; ama, Türkiye'de -şunu içtenlikle söylüyorum- siyaset pahalıdır. Milletvekillerimizin özlük hakları açısından, özgürce, rahatça görev yapabilecekleri bir imkânın kendilerine tanınması gerektiğini, ben, her platformda söyledim. Bu inancımı, yine, tekrar, burada da sizlerle paylaşmak istiyorum. Anayasa değişmiştir; ama, bunun düzenleme yeri… Milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin yasada, bütün siyasî parti grupları, Meclis Başkanlığı, Parlamenterler Birliği, kamuoyu önünde açıkça bu hususları dile getirerek, öyle kaçak göçek değil, bütün açıklığıyla toplumla paylaşarak, bu, milletimizin gözleri önünde, şeffaf bir şekilde yapılabilir; bunda çekinecek, gocunacak bir şey yoktur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, dördüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Adıyla maddeyi okuyun.

ÜÇÜNCÜ KISIM

Genel Sağlık Sigortası Hükümleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Kapsamdaki Kişiler ve Tescili

Genel sağlık sigortalısı sayılanlar

MADDE 60-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde Kabul edilmiştir.

Devam edin.

Genel sağlık sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili

MADDE 61-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde Kabul edilmiştir.

Devam edin.

Sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile bunlardan yararlanma

MADDE 62-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

İKİNCİ BÖLÜM

Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Diğer Haklar

Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi

MADDE 63-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısının "Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi" başlıklı 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki "kök hücre nakline" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve hücre tedavilerine" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Cevdet Erdöl

Şükrü Önder

Hamza Albayrak

 

 

Trabzon

Yalova

Amasya

 

Ünal Kacır

Ali Rıza Alaboyun

Alim Tunç

 

İstanbul

Aksaray

Uşak

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKÂİ ÖZCAN (Ankara) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahiplerine soruyorum: Konuşmak mı istiyorlar önergeyle ilgili, gerekçeyi mi okutalım?

CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutalım.

Gerekçeyi okuyun:

Gerekçe:

Tıbbî müdahale ve tedavi anlamında "kök hücre nakli" ibaresi tek başına yeterli olmayacaktır. Sağlık hizmeti olarak kök hücre nakli ile hücre tedavisi birlikte düşünülmeli ve bütünlük içerisinde olmalıdır. Önerge bu gerekçeyle verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin, okuyun:

Kurumca sağlanmayacak sağlık hizmetleri

MADDE 64.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin, okuyun:

Yol gideri, gündelik ve refakatçi giderleri

MADDE 65.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin, okuyun:

Yurt dışında tedavi

MADDE 66-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde de 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 66 ncı maddesinin altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Halil Ürün

Mustafa Ünaldı

Zülfü Demirbağ

 

 

Konya

Konya

Elazığ

 

Ergün Dağcıoğlu

Mehmet Soydan

Mehmet Sarı

 

Tokat

Hatay

Osmaniye

"Bu maddenin uygulanmasında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c ) bendi kapsamında sigortalı olması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanların daimi olarak altı aydan fazla süreyle yurt dışında görevlendirilmeleri durumu, sürekli görevle yurt dışına gönderilme sayılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Anka-ra) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahiplerine soruyorum: Konuşacak mısınız, yoksa, gerekçeyi mi okutalım?

MUSTAFA ÜNALDI (Konya)  - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçe okunsun.

Gerekçeyi okuyun:

Gerekçe:

Kamu idareleri tarafından istihdam edilen sigortalıların yurtdışında görevlendirilmeye ilişkin mevzuat hükümlerinin farklılığı nedeniyle, görevlendirme onayında altı aydan fazla süreyle görevlendirilen kişilerin uygulamada yaşayabilecekleri sorunları önlemek amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Şartları ve Katılım Payı

Sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları

MADDE 67.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Katılım payı alınması

MADDE 68.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Katılım payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve kişiler

MADDE 69-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Hizmet basamakları ve sevk zinciri

MADDE 70-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Kimlik tespiti ve acil haller

MADDE 71-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Malî ve Çeşitli Hükümler

Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi

MADDE 72-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi

MADDE 73-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Genel sağlık sigortası gelirlerinin kullanım amacı, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları için yapı-lan sağlık harcamaları

MADDE 74-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Doğal afetler veya savaş hali

MADDE 75-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

İşverenin, genel sağlık sigortalısının ve üçüncü kişilerin sorumluluğu

MADDE 76-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının duyurulması ve sağlık hizmet sunucusunu seçme serbestisi

MADDE 77.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Devam edin.

Sağlık hizmeti sunucularının kayıt ve bildirim zorunluluğu ve kontrol yetkisi

MADDE 78.-

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Komisyon olarak, bu madde üzerinde düzeltme talebimiz var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Son fıkranın son satırında "kamu" kelimesinden sonra "kurumları" ibaresinin eklenmesini arz ediyoruz.

BAŞKAN - "Kamu kurumları ve özel kurumlardan" şeklinde mi olacak diyorsunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Evet "kamu kurumları ve özel kurumlardan" diye düzeltiyoruz.

BAŞKAN - Bu düzeltmeyi kayda geçiyoruz.

Bu düzeltmeyle birlikte, 78 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, beşinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Beşinci bölüm, 79 ilâ 98 inci maddeleri kapsamaktadır.

Beşinci bölüm üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Hüseyin Güler söz istiyor.

Kişisel söz istemleri: Adana Milletvekili Recep Garip, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay.

Değerli milletvekilleri, çalışma süremizin bitmesine 10 dakika var. Anavatan Partisi Grup sözcüsü Hüseyin Güler'in konuşması da 10 dakika; ancak, birkaç dakika da olsa, uzama ihtimali var.

Bu konuşmanın bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Hüseyin Güler. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, böyle bir ciddî konu, ilerleyen bu saatte, şu ana kadar tartışılmadı, tartışılmamaya da özen gösteriliyor ve özellikle iktidar milletvekilleri, bunu anlamak, dinlemek ve sorgulamak niyetinde de değil; ama, kabul edenler, etmeyenler demeden daha, hemen elleri yukarı...

Evet, böyle önemli bir kanun tartışılırken, işin sosyal taraflarının yoksunluğunu bir göz önünde bulundurun. Bugün Emek Platformuyla beraberdik. Emek Platformu deyince altını doldurmak lazım; Türk-İş, Hak-İş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen, BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Türk İşçi Emeklileri Derneği, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği, TÜMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Diş Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Veteriner Hekimler Birliği ve TÜRMOB. Böyle sosyal taraflarının görüşlerinin yoksunluğundan ve bu Emek Platformunun kendi yaptıkları kamu yoklamasına benzer, referandum diyebileceğimiz, yaklaşık 2,5 milyon insanın "hayır" dediği bir süreçte, bugün, maalesef, tartışılıyor ve kabul edilmek üzere.

Temel unsur IMF'ye verilen sözler. O kadar aceleniz var ki, sadece kabul edenler, etmeyenler anlamıyla, bir emir eri gibi, sadece bunu kabul etmek...

Biraz önce, Sayın Alim Tunç…

BAŞKAN - Sayın Güler, bir dakikanızı rica ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, biliyorum, yoruldunuz; ama, yorgunluğunuzu sükûneti muhafaza ederek giderebilirsiniz ve hatibi dinleyebilirsiniz, yoksa, bu gürültü içinde onun ne söylediğini biz bile anlamıyoruz. Lütfen, sessizliği sağlayalım.

Buyurun Sayın Güler.

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Her çıkardığınız kanunu, maalesef, reform olarak sunmaktasınız. Öyle reformlar yapılmaktadır ki, Sayın Ali Babacan da, gazetelere yansıdığı kadar "güzel günler sizi bekliyor…" Şu ana kadar görülmediği gibi, bundan sonra da görülmeyecek anlaşılan.

Reform olarak sunduğunuz her kanun tasarısının altına bir bakın ki, ya IMF ya Avrupa Birliği… Bunun dışında, iç dinamiklerinden yoksun, sosyal tarafların görüşleri alınmadan; yani, kısaca, katılımcı demokrasiden yoksun bir ürün bu. Ha, bu ürünü… Tabiî ki, bunun göstergelerinden biri "göç yolda düzelir" mantığı içerisinde, geçmişten ders almayan ve yarınlarına bilimsel formatlardan yoksun bir anlayışla, ifade ettiğimiz gibi, sadece verilen görevi en iyi şekilde yaptığınız anlaşılıyor. Bu konuda da söylenecek çok da fazla yok; ama, bugün Emek Platformunun sesine kulak tıkadınız; ama, burada, biz, Anavatan olarak, bu sesin bu Meclis gündeminde ve kamuoyunda tartışılması için sözcü olmaya çalışacağız.

Bilindiği gibi, Emek Platformu, hükümet tarafından hazırlanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısına, toplumun sosyal güvenlik ve sağlık haklarını tehdit ettiği, kazanılmış hakları ortadan kaldırdığı, sağlık, sosyal güvenlik kurumlarını ticarî işletmelere dönüştüreceği gerekçesiyle karşıdır. Emek Platformu, bu yasa tasarısının halkın yararına dönüştürülmesiyle ilgili önerileri ve sağlık ve sosyal güvenlik hakkıyla ilgili talepleri hükümete iletilmiş, 1 Kasım 2005 günü bu konuda öneri ve istemleri kapsayan bir gündemle toplanmış, toplantı sonunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, kanun tasarısıyla ilgili olarak Emek Platformunun talepleri üzerinde bir çalışma yapması kararlaştırılmıştır.

Bakanlık, bu amaçla bir dizi çalışma toplantısı düzenlemiştir. O toplantıdan sonra, Emek Platformu Başkanlar Kurulu, Bakanlıktan Emek Platformunun önerileri ve talepleri doğrultusunda yapılan düzenlemelerin iletilmesini istemiş ve bu düzenlemeleri değerlendirmiştir. Bu değerlendirmeler sonunda, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından iletilen düzenlemelerin teknik nitelikteki kimi talepleri ve önerileri dikkate almasına karşın, Emek Platformunun kanun tasarısının özüne dönük eleştiri ve taleplerini karşılamadığı, bu konuda kararlı bir direnişle davrandığı görülmektedir.

İfade etmeye çalıştığımız birçok unsur var. En azından, kazanılmış haklara lütfen dokunmayın. Bugün, kazanılmış statüsüyle vermiş olduğunuz, saydığınız, Sayın Başbakanın da, her yerde "18 yaşına kadar herkese sağlık güvencesi" gibi, sağlığın, son derece hassas bir noktada sömürüye ait olduğunu, maalesef, gördük. Bugün, gerek Emekli Sandığı gerek SSK ve gerekse Bağ-Kurun kapsamı içerisinde, zaten 18 yaşına kadar sosyal güvenceye tabi. Geriye kalan  küçük bir azınlığın, tüm  kitleyi kapsar anlayışı içerisinde kamuoyuna böyle deklare edilmesini, maalesef, anlamakta zorlandık; Sayın Başbakan, ama, bunu, içpolitika malzemesi olarak, maalesef, kullanmıştır.

Bugün, AKP'nin savunduğu bu anlayışın altına imza atmak mümkün değil. 2,5 milyon insanın hayır dediği ve özellikle çalışanların, sosyal tarafların hayır dediği bir süreçte, sizin tek başına olan siyasal çoğunluğunuzu göz önünde bulundurarak, buna ısrar etmenizin altında tek bir sebep yatmakta, IMF'ye verdiğiniz tek olan sözler; ama, sosyal güvenlik ve çalışma hayatına baktığımızda, biraz önce grup başkanvekilim de söyledi, bugün, 25 yaşından sonrası, evlenmemiş tüm kızlarımızın sosyal güvencesi sağlık çatısı altındayken, bugün, maalesef, sizin icraatınızda, kaderiyle baş başa kalmıştır. Bu kazanılmış haklardan yoksun bıraktınız; ama, kamuoyuna, hep, reform diye diretmeye ve kamuoyunu aydınlatmaya ve özellikle de, maalesef, aldatmaya çaba sarf etmektesiniz.

Aslında, bunun bir  temel göstergesi de, 2007 bütçesine bir baktığımızda, sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki bütçenin açık olan bütçeye katkı paylarını görmemekteyiz. Bunun, 2007 yılından itibaren uygulanabilirliğini de göz önünde bulundurduğumuzda, çıkacak sonuçları aslında sizde şimdiden tahmin etmektesiniz ve tüm kamuoyunun sıkıntılarıyla karşı karşıya kalacaksınız.

Düne kadar sağlığın tek çatı altında buluşturulması anlayışında da, maalesef, balayı bitti, şimdi cicim ayları devam ediyor. Bugün büyük bir kitle -eczacılar da dahil olmak üzere- çarşaf çarşaf listeler vererek alacaklarını istemektedir. Buyurun ödeyin. Her şeyin bir bedeli var, ama, bu bedeli halka ödettirmeyin lütfen. Ayağınızı bütçenize göre uzatın diyeceğiz. Anlayacağınız tek bir şey var. Bu ülkeye bedel ödetmeye hakkınız yok. Buradaki aksayan yönlere kulak tıkadınız, tıkatmaya da devam ettiniz. Şunun altını çizmek lazım: Türkiye, uluslararası iş bölümünde yüksek borçlu bir ülke olarak gözükmekte ve öncelikle, borçların çevrilmesi görevi, yükümlülüğüyle IMF ve ulusal ve uluslararası finans sermayesi tarafından denetim altında tutulmaktadır. Öte yandan, 2003 ve 2004 Türkiyesinde, çok yüksek tempolu büyüme ve kamu sektöründe ulaşılan faizdışı fazla bütçe hedeflerine karşın, borç yükünün azaltılamadığını görmekteyiz. Kamu harcamalarındaki kesintilerin ve vergi gelirlerinin de sınırına gelinmiş olduğu izlenmektedir. Dolayısıyla, sağlıkta dönüşüm programı, özünde, gerek IMF'ye gerekse ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine aktarılacak yeni kaynak arayışı içerisinde olan rantiyeciler, AKP'nin kısa dönemde gerçekleştirmeye çabaladığı bir rant transferi ve güven tazeleme operasyonu olarak değerlendirilmelidir. Yavaşlayan momentumun 2006'dan itibaren hızlanmasını bekliyoruz. Bunu… Sürdürülebilirlik açısından bazı reformların uygulanmasını bekliyoruz. Sosyal güvenlik reformunun zamanında hayata geçirilmesi ve takvime uygun götürülmesi yararlı olacak. Bu, en önemli önceliğimiz olacak. IMF Türkiye temsilcisi Hugh Bredenkamp, sosyal güvenlik reformunun yapılmaması nedeniyle birinci gözden geçirmeyi temmuz ayında onaylamayan IMF'in Türkiye temsilcisi ve en önemli sorunun 2006 yılında sosyal güvenlik reformu olduğunu söyledi ve ne oldu; söylenen gerçek tümüyle yerine geldi. IMF 6 milyar doları serbest bıraktı, IMF'in en büyük riskinin, cari açık olduğunu söyledi.

Evet, Sağlık Bakanının "zaman zaman hastalara müşteri gözüyle bakılacak" sözünü hepimiz hatırlıyoruz. Her şeyin bir bedeli olduğunu hep paylaştık. Bugün sunduğunuz sevk zinciri de dahil olmak üzere, katkı payı adı altında ödenecek, topluma verilecek vergiyi göz önünde bulundurduğumuzda, bu, reform değil, tam tersine, halkın sırtına bir yük daha olacak ve sosyal güvenlik reformu olarak sunduğunuz, kamuoyunda da en son algılanacak; çünkü, sosyal tarafların memnuniyetsizliğini her bir tarafta gördük. Sizler kulak tıkamaya devam edin.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Cankulağıyla dinliyoruz.

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Herhalde, bu halk da bunları unutmayacaktır. Bu sizin verdiğiniz değere karşı, sizinle de seçim döneminde herhalde görüşecek, bizler de görüşeceğiz diyoruz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Görüşürüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Devam edin, toparlayın.

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Ben, yine de, bu tasarının hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sataşma var Sayın Başkan.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Süre bitti dostum!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, ne karar aldık; bu konuşma bitinceye kadar devam edelim diye. Bu konuşma bitti, bitti.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 19 Nisan 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 23.01