BIM 2 6 2006-05-07T10:55:00Z 2006-05-07T10:55:00Z 67 41244 235096 TBMM 1959 470 288714 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22       CİLT: 116       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

88 inci Birleşim

13 Nisan 2006 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın, bazı televizyon kanallarında yapılan yayınların çocuklar ve gençler üzerindeki olumsuz etkileri ile toplumun örf ve âdetlerine uygun programlar yapılmasının önemine ve bu konularda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Kocaeli Milletvekili Salih Gün'ün, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan zehirli atık varilleri ile bölgede çevre kirliliğine karşı alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı

3.- Kütahya Milletvekili Alaettin Güven'in, Kutlu Doğum Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

4.- Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1153) (S. Sayısı: 1102)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

7.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S. Sayısı: 1052)

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Hükümete sataşması nedeniyle konuşması

3.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, çocuk suçluluğuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/12220)

2.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin bir dosyasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/12395)

3.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/12607)

4.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa'da çocuklarda görülen bir hastalığa ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/12690)

5.- Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIM'ın, pancar üretimine ve şeker kaçakçılığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12696)

6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, engelli personele ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/12746)

7.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, fındık borsası kurulmasına ve Fiskobirlik'in, malî durumuna ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12877)

8.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, kayısı borsası kurulmasına ve Kayısıbirlik'in malî durumuna ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12878)

9.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, şeker ve yapay tatlandırıcı kaçakçılığına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12879)

10.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, bazı şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12880)

11.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, şeker sektörüne ve denetimine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12881)

12.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, ithalatta uygunluk denetimine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12883)

13.- Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/13057)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

 

Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, özelleştirme uygulamalarının vergi ve istihdam üzerindeki etkilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.

 

Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir, Emir Karatekin'in (Karatekin Gazi) Çankırı tarihindeki önemine; İlin, ekonomik yönden kalkınmasını hızlandırmak için kültür ve turizm değerlerinin daha fazla tanıtılması konusunda yapılması gerekenlere,

Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan, Kutlu Doğum Haftasına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

 

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 170 inci sırasında yer alan (10/221), 242 nci sırasında yer alan (10/303), 243 üncü sırasında yer alan (10/304) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmelerinin, Genel Kurulun 12.4.2006 Çarşamba günkü birleşiminde ve birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;

Gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 15 inci sırasında yer alan 1102 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 311 inci sırasında yer alan 1052 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 344 üncü sırasında yer alan 1123 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 356 ncı sırasında yer alan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 17 nci sırasında yer alan 871 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına alınmasına; bu tasarıların;

1102 sıra sayılı kanun tasarısının;

1 ila 25 inci maddelerinin (25 madde) birinci bölüm,

26 ila 37 nci maddelerinin (12 madde) ikinci bölüm,

38 ila 45 inci maddelerinin (8 madde),                                      

Geçici 1 ila 5 inci maddelerinin (5 madde)  }          üçüncü bölüm,

                                                                                                      Toplam 50 madde

 

1052 sıra sayılı kanun tasarısının;

1 ila 13 üncü maddelerinin (13 madde) birinci bölüm,

14 ila 26 ncı maddelerinin (13 madde),

Geçici 1 ila 2 nci maddelerinin (2 madde)  }              ikinci bölüm,

                                                                                                        Toplam 28 madde

 

1123 sıra sayılı kanun tasarısının;

1 ila 14 üncü maddelerinin (14 madde) birinci bölüm,

15 ila 34 üncü maddelerinin (20 madde) ikinci bölüm,

35 ila 53 üncü maddelerinin (19 madde) üçüncü bölüm,

54 ila 75 inci maddelerinin (22 madde),

Geçici 1 ila 4 üncü maddelerinin (4 madde)     }  dördüncü bölüm,

                                                                                Toplam 79 madde

 

1139 sıra sayılı kanun tasarısının;

1 ila 13 üncü maddelerinin (13 madde) birinci bölüm,

14 ila 42 nci maddelerinin (29 madde) ikinci bölüm,

43 ila 59 uncu maddelerinin (17 madde) üçüncü bölüm,

60 ila 78 inci maddelerinin (19 madde) dördüncü bölüm,

79 ila 98 inci maddelerinin (20 madde) beşinci bölüm,

99 ila 109 uncu maddelerinin (11 madde),

Geçici 1 ila 13 üncü maddelerinin (13 madde)} altıncı bölüm,

                                                                                                 Toplam 122 madde

 

871 sıra sayılı kanun tasarısının;

1 ila 22 nci maddelerinin (22 madde) birinci bölüm,

23 ila 26 ncı maddelerinin (4 madde),

1 ila 10 uncu ek maddelerinin (10 madde)

Geçici 1 ila 6 ncı maddelerinin (6 madde)  }   İkinci bölüm,

                                                                                                 Toplam 42 madde

 

Halinde,

İçtüzüğün 91 inci maddesi gereğince temel kanun olarak görüşülmesine; 18.04.2006 Salı ve 19.04.2006 Çarşamba günleri sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; Genel Kurulun 18.04.2006 Salı günü 15.00-23.00, 19.04.2006 Çarşamba günü 15.00-21.00, 20.04.2006 Perşembe günü 14.00-21.00 saatleri arasında çalışmasına ilişkin AK Parti Grup önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;

Açıklandı.

 

CHP Grup önerisiyle ilgili lehte ve aleyhte konuşma taleplerinin, müracaat eden milletvekili sayısının İçtüzükte belirtilen konuşmacı sayısından fazla olması nedeniyle kurayla belirlenmesi üzerine, Başkanın tutumu hakkında usul tartışması yapıldı.

 

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek),

2 nci sırasında bulunan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),

4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904),

5 inci sırasında bulunan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/727) (S. Sayısı:1138),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

6 ncı sırasına alınan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1153) (S. Sayısı: 1102) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi.

 

13 Nisan 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.52'de son verildi.

 

Sadık Yakut

Başkanvekili

 

Yaşar Tüzün

 

Harun Tüfekci

 

Bilecik

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

                                                    II. - GELEN KÂĞITLAR         No: 121

13 Nisan 2006 Perşembe

Teklifler

1.- Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun; Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/759) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.4.2006)

2.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/760) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.4.2006)

3.- Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 17 Milletvekilinin; 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/761) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.4.2006)

4.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/762) (Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.4.2006)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Denizli'deki dokumacıların kullandığı elektriğin fiyatlandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12122)

2.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Vergi Barışı Kanununun uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12605)

3.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'deki kamu kurum ve kuruluşlarının bazı hizmet ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12606)

4.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Telsim ihalesine ve haberleşme güvenliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12609)

5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, çeşitli maddelerdeki KDV oranına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12610)

6.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, enerji kaynakları politikasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12611)

7.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, Antalya'nın Manavgat İlçesine organize yat yapım ve çekek yeri yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12613)

8.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, TEDAŞ yöneticilerine ve personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12617)

9.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, Antalya İlinde deniz turizminin geliştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12618)

10.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, bir ders kitabındaki Ermeni meselesiyle ilgili ifadelere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12623)

11.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, istisnai memuriyet ve danışmanlık kadrolarından diğer kamu görevlerine yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12627)

12.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin Star Gazetesini yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/12629)

13.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Isparta'da Antalya plakalı araçlara yüksek oranda trafik cezası uygulandığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12634)

14.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, aranan bir şahısla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12635)

15.- Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, çeşitli suçlarla ilgili verilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12636)

16.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Sinop-Erfelek Belediyesinin zorunlu tasarruf hesap icmallerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12637)

17.- Ankara Milletvekili Zekeriya AKINCI'nın, Mamak Belediyesi ile bir şirket arasındaki ilişkiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12638)

18.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Türkiye Elektrik Dağıtım Şebekesi İyileştirme Projesinin ihalesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12642)

19.- Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, hurda araçlara yönelik mali af düzenlenmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12643)

20.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, CHP Genel Başkanının avukatlığı sırasında verdiği gelir vergisi beyannamelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12646)

21.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, likit ve pastörize yumurtadaki KDV oranının düşürülmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12647)

22.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ Merkezdeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12649)

23.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12650)

24.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12651)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12652)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12653)

27.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12654)

28.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12655)

29.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12656)

30.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12657)

31.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12658)

32.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12659)

33.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu Merkezdeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12660)

34.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12661)

35.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12662)

36.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12663)

37.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12664)

38.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12665)

39.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12666)

40.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12667)

41.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12668)

42.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12669)

43.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce-Merkezdeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12670)

44.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12671)

45.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12672)

46- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12673)

47.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12674)

48.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12675)

49.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12676)

50.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Düzce'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12677)

51.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı Merkezdeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12678)

52.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12679)

53.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12680)

54.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12681)

55.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12682)

56.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12683)

57.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12684)

58.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12685)

59.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12686)

60.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12687)

61.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12688)

62.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12689)

63.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Ankara hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12691)

64.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'da çöken Zümrüt Apartmanı mağdurları için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12697)

65.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın Manavgat İlçesinin yükseköğretim öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12698)

66.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, HAMAS Liderinin ülkemizi ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12699)

67.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, sağlık ve eğitim hizmetlerine yönelik bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12700)

68.- Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, bir milletvekili hakkında basında çıkan iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12701)

69.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, ülkemizde yaşayan Romanlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12702)

70.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulunun bir kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12703)

71.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, İGDAŞ ve Belbim firmalarına yönelik yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12704)

72.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, yapı denetim şirketi ortağı belediye meclisi üyelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12705)

73.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bürokraside politik kadrolaşma iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12706)

74.- Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Hatay'da kapatılan Meyve Fidancılığı Araştırma Enstitüsünün arazisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12707)

75.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, konut edindirme yardımı hesaplarının tasfiyesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12709)

76.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12710)

77.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Rekabet Kurulunca kesilen cezaların tahsilatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12713)

78.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya Atatürk Devlet Hastanesinin alımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12715)

79.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN hakkındaki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12717)

80.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'da verilen maden ruhsatlarına ve madencilik faaliyetlerinin denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12718)

81.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, AB ülkelerinde işadamlarının serbest dolaşımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12720)

82.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12721)

83.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, konut edindirme yardımı kesintilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12722)

84.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Başbakan ve bakanların uğurlanma ve karşılanmalarına dair genelgenin uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12723)

85.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, Türk Telekomun özelleştirilmesinde imzalanan sözleşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12727)

86.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, İzmit'te Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait bir işhanının kiralanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12728)

87.- İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, yeni uydu için gerekli transponder alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12729)

88.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, konut edindirme yardımı hesaplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12730)

89.- Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı uygunluk belgesi onaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12733)

90.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Birinci Ordu Komutanlığının bir ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12734)

91.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, bölünmüş yol projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/12745)

92.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, engelli personele ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12756)

93.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, ithalatta uygunluk denetimine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12757)

94.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Avusturya Başbakanının Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklamalarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12759)

95.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Türk basını ile ilgili bir beyanına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12760)

96.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, engelli personele ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12761)

97.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Çek Dışişleri Bakanıyla görüşmesinde sarf ettiği iddia edilen bazı sözlerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12762)

98.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF Başkanının basına yaptığı açıklama ile aynı konuda bilgi edinme başvurusuna verilen cevaptaki tenakuza ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/12772)

99.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, hastanelerdeki başhekim yardımcılığı kadrolarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12773)

100.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Merkez Bankasının döviz alımına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/12783)

101.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, SPK'nın DASK Yönetim Kurulu üyeliği hakkındaki yazılarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/12785)

102.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, kurulması düşünülen nükleer santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12792)

103.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, jeotermal ve güneş termal kaynaklara sahip bölgelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12793)

104.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, sıvılaştırılmış doğalgaz dönüşüm tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12794)

105.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, ithalatta uygunluk denetimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12796)

106.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın bir köyünün yol, su ve elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12797)

107.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki bir dershanenin yapı güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12798)

108.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Konya'daki bir gösteride yaşanan olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12799)

109.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Galatasaray Adası projesiyle ilgili bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12800)

110.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya içme suyu şebekesinin durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12802)

111.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın Yeşildere Mahallesi ve Şarampol bölgesinin kamu güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12804)

112.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, İstanbul-Eminönü'nde bir karakolun kapatılmasına ve yapılan kamulaştırmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12806)

113.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Şemdinli olayları soruşturmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12807)

114.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun uygulanmasındaki sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12808)

115.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Başbakanın Mersin gezisinde eylem yapan çiftçiye baskı yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12809)

116.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Diyarbakırspor-Konyaspor maçında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12810)

117.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, İzmit'in Alikahya Beldesindeki imar planına aykırı yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12811)

118.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, İstanbul'da depremle ilgili bir projenin direktörlüğüne yapılan atamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12812)

119.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12813)

120.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin SEKA Kent Parkı Projesi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12814)

121.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın, Tekirdağ'ın Çorlu İlçesinde esnafa yönelik vergi uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12830)

122.- Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, bazı ürünlerdeki KDV oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12831)

123.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Merkez Vergi Uzlaşma Komisyonuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12844)

124.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, oğluna ticari avantaj sağladığı iddialarına ve bir belediyeye yapılan yardıma ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12845)

125.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, yurt dışındaki bir Türk okulunun açılışına katılan bürokratlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12846)

126.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, eğitim istatistiklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12847)

127.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, düzenleyici işlemlere ve atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12848)

128.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, kısmi zamanlı usta öğreticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12849)

129.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, il yapım programlarına ve e-yatırım projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12850)

130.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, yurt dışında sürekli görevlendirmelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12851)

131.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, okullardaki yetiştirme ve sınavlara hazırlama kurslarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12853)

132.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'nın Serik İlçesindeki bir öğrenci yurduna ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12854)

133.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir-Torbalı-Subaşı Beldesindeki öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12855)

134.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Diyarbakır'da bir grup ilköğretim müfettişi hakkında soruşturma açılmasına ve ilköğretim müfettişlerinin statüsüne ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12856)

135.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın sözleşmeli öğretmenlerin özlük haklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12857)

136.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün BİLGEHAN'ın, okul öncesi eğitime ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12858)

137.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, öğrencilerin işledikleri suçlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12859)

138.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın bir beldesindeki okul binası yapımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12860)

139.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, engelli personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12861)

140.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, gençler arasındaki şiddetin azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12862)

141.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ordu Devlet Hastanesi onarım ihalesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12863)

142.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, İstanbul Küçükçekmece'de yeni bir hastane yapımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12864)

143.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, doktorların çalışma koşullarına ve yabancı doktor çalıştırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12865)

144.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, yabancı sağlık personeli çalıştırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12866)

145.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Burdur'un Karamanlı İlçesinin uzman hekim ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12867)

146.- Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, tedavi faturalarının incelenmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12868)

147.- Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, Gün Hastanesi projesine ve zorunlu hizmet yerine, getirilmesi düşünülen uygulamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12869)

148.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, bir hastanenin kanalizasyon sorununa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12870)

149.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesinin ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesine dönüştürülmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12871)

150.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, engelli personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12872)

151.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, ithalatta uygunluk denetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12873)

152.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, başhekim, şef ve şef yardımcısı atamaları ile performans ödemelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12874)

153.- Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, yabancı doktor çalıştırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12875)

154.- Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, Antalya Havaalanı Dış Hatlar Terminalinin işletme ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12897)

155.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, TCDD'nin işletme fazlası taşınmazlarının satışına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12898)

156.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Muş Havaalanı pistinin onarımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12899)

157.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın bir gazetede çıkan TCDD ile ilgili haberdeki iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12900)

158.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, TCDD'nin işletme fazlası gayrimenkullerinin satışına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12903)

159.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, ithalatta uygunluk denetimine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12904)

160.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Avea'nın abone bilgilerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12905)

161.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, TCDD'nin bazı taşınmazlarının satışına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12906)

162.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, engelli personele ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12908)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

13 Nisan 2006 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, televizyon yayınları hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Asım Aykan'a aittir.

Buyurun Sayın Aykan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın, bazı televizyon kanallarında yapılan yayınların çocuklar ve gençler üzerindeki olumsuz etkileri ile toplumun örf ve âdetlerine uygun programlar yapılmasının önemine ve bu konularda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ASIM AYKAN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın hemen başında, bütün İslam dünyasının Kutlu Doğum Haftasını tebrik ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kısa konuşmamda, televizyon yayınlarının aile yapımız üzerindeki olumsuz etkileri konusunda birkaç hususu belirtmek istiyorum.

Aile yapımız, tarihimizin her döneminde en önemli kurumumuz ve güç kaynağımız olmuştur, Selçuklu ve Osmanlı'nın parlak döneminde aksiyon kaynağımız, Osmanlı'nın duraklama ve gerileme döneminde tutunma kaynağımız, Kurtuluş Savaşında mücadele kaynağımız, üst üste yaşadığımız son krizlerde ise direnç kaynağımız olmuştur. Ancak, kabul etmek gerekir ki, son yıllarda küreselleşme olgusunun da etkisiyle aile yapımız ciddî bir sarsıntı geçirmektedir. Bu konuda, tek başına olmasa bile, televizyon yayınlarının çok ciddî bir olumsuzluk oluşturduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Bu konuya ışık tutması anlamında bir tanesi yurt dışından, bir tanesi yurt içinden iki tane hususu, tespiti arz etmek istiyorum. Bir tanesi, New York Times Gazetesine verilmiş olan bir ilan metni. Bu ilan metnini veren kurum Öfkeli Amerikan Aileleri Derneği; yani, televizyon yayınlarına karşı öfke duyan Amerikan Aileleri Derneği bir yayın veriyor New York Times'a -uzun boylu okumayacağım, sadece başlıklarını arz etmek istiyorum- soruyor bu yayınları yapan Amerikan televizyon sahiplerine: "Geceleri nasıl uyuyabiliyorsunuz?" Başlık bu "geceleri nasıl uyuyabiliyorsunuz" ve devam ediyor: "Sizleri korkunç bir kötülüğün suçlusu olarak görüyoruz. Biz, bir grup ebeveyn olarak, şirketleriniz çocuklarımızı cinsellik, şiddet, cinayet ve benzeri kötülüklerle karşı karşıya getirdiği için çok rahatsız oluyoruz."

Başlıklar şunlar: "Çocuklara, şiddeti normal bir şeymiş gibi öğretiyorsunuz", "çocukları uyuşturucu kullanmaya teşvik ediyorsunuz", "çocukları erken yaşta cinsel ilişkiye yöneltiyorsunuz", "gençlerin cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmasına yol açıyorsunuz", "okullardaki silahlı saldırılardaki rolünüz nedir", "gençlerin intiharlarındaki rolünüz nedir" ve devam ediyor, sonunda da dikkatleri başka tarafa çekip "bütün bu olanlara yol açan şirketlerin yetkililerine utanın diyoruz" diyorlar; yani, protesto ediyorlar. Bu, Amerika'daki hassas ailelerin tepkisi.

İkinci arz edecek olduğum husus ise, Sayın Genelkurmay Başkanımızın yaklaşık bir yıl önce Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı konuşmadan bir pasaj. Arkadaşlar, dikkatinizi çekmek istiyorum. Sayın Genelkurmay Başkanımız buyuruyor: "Kültürel yozlaşma alanında tehdit odakları ve organizasyonlar tarafından en çok kullanılan araçlar kitle iletişim vasıtalarıdır. Bu yolla millî kültürümüze, Türk örf ve âdetlerine aykırı birçok yanlış yargı ve anlayışlar topluma sunulmakta, halkın kıyafeti, tutum ve tavırları değiştirilmekte, değer yargıları erozyona uğratılmaktadır. Bu gayretler ise, sonuçta, millî benliğin zaman içinde zayıflamasına, ülkenin karşılaştığı iç ve dış sorunlarda toplumsal duyarsızlığa veya dramatik farklılaşmalara sebebiyet vermektedir. "

Bundan daha çarpıcı, bu olumsuzlukları, herhalde vurgulama imkânı olmaz. Kendisini, bu nefis değerlendirmesinden dolayı tebrik ediyorum. Bütün kurumlarımıza da örnek olmasını temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu anılan konuda, televizyon yayınları konusunda şimdiye kadar şikâyetçi olmayan bir kimseyi görmedim, herkes şikâyetçi; ama, bir şey yapan yok. Şuradan bir mikrofon uzatsak, sokaktaki her kardeşimiz, her vatandaşımız, şuradaki her milletvekilimiz, her aile, her sorumlu insan bunlardan şikâyet ediyor; bedellerini de, okulların önünde ve değişik alanlarda, her yerde ödüyoruz, ödemeye de devam edeceğiz; ama, kimseden tık yok, ses yok. Bu konu çok ciddîdir ve siyasî ve toplumsal bir mutabakatla eğilinmesi gereken bir konudur; sadece bir hükümet konusu değildir, Türkiye'nin konusudur. Herkesin bu konuda hassas olması gerekir.

Bu konuda RTÜK'ü, Radyo Televizyon Üst Kurulunu, Kültür Bakanlığımızı, sivil toplum örgütlerini, siyasî partilerimizi, yayıncı kuruluşlarımızı, özellikle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aykan, buyurun.

ASIM AYKAN (Devamla) - Bitiriyorum.

… televizyon yayıncı kuruluşunu kendi etik değerler; istikametinde göreve çağırıyorum. Hepimizin bildiği, başında saygıdeğer bir insan var; ama, topluma yön veren, akşama kadar yaptığı haberlerle topluma istikamet vermeye çalışan insanların, kendi iç bünyelerine bir istikamet vermelerinin gerektiğini de özellikle burada vurgulamak istiyorum. Meclis Başkanlığımızı da özellikle bu konuda göreve çağırıyorum. Herkes daha hassas olmalı ve bu konuya değinmeli diye düşünüyorum.

Unutmayalım ki, aile hayatımıza vurulan her darbe, tabiri caizse belimize vurulmuş ve toplumumuzun geleceğine vurulmuş bir darbe gibidir.

Son olarak şunu vurgulamak istiyorum. Özellikle olumsuz yayınlarla toplumumuzun tepkisini çeken televizyon kuruluşlarının arka planında bulunan sermaye sahiplerine seslenmek istiyorum: Bu toplumun mukaddes değerlerine, genç yavrularımızın geleceğine, canını bugüne kadar ülkesi ve mukaddes değerlerleri için feda etmiş olan şehitlerimizin hatırasına, gözümüzün nuru gibi koruyup kolladığımız aile kurumumuza karşı sizin hiçbir sorumluluğunuz yok mudur allahaşkına; tamamen layüsel misiniz; yoksa, sizin her şeyiniz para mıdır?!

Bunu da, toplumun huzurunda, milletimizin huzurunda özellikle paylaşmak istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aykan.

Gündemdışı ikinci söz, Tuzla'da ortaya çıkan zehirli atık variller hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Salih Gün'e aittir.

Buyurun Sayın Gün. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Kocaeli Milletvekili Salih Gün'ün, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan zehirli atık varilleri ile bölgede çevre kirliliğine karşı alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı

SALİH GÜN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün ve bugün ulusal basının birinci sayfalarında, televizyon haberlerinin birinci haber olarak verdiği Tuzla'da gömülmüş atık varillerin haberleri, herhalde, hepimizi üzmüştür.

Değerli arkadaşlar, yalnız Tuzla'daki olaydan başlamamak lazım. Türkiye'de bir çevre kirliliği terörü vardır; çevre kirliliği terörü yalnız Tuzla'da değil, Karadeniz'de, Akdeniz'de, İstanbul'un veya sanayi kentlerinin birçok yerinde…

Bu variller ne olmuş; toprağa gömülmüş. İddiaya göre bir ilaç fabrikasının olduğu söyleniyor ve ithal olduğu söyleniyor. Bunlar ithal olsa neyle gelir Türkiye'ye; TIR'la gelir veya gemiyle gelir. Nereden geçer; gümrükten geçer. İthal varillerin, bunların nereden geldiğini bilmemeye hiçbir imkân yok. Bu, gümrükten geçiyor, kimsenin haberi yok, çevre il müdürlüğünün haberi yok, valiliğin haberi yok. Bunlar çıkıyor, belediye başkanının haberi yok. Bir toprağa gömüldükten sonra, duyarlı bir vatandaş tarafından ihbar ediliyor. Arkadaşlar, bu, insanlıkdışı bir vahşettir. Bugün, Bakanlık olarak…

Daha Parlamentonun ilk aylarında AKP Hükümetinin yaptığı ilk icraat, Çevre Bakanlığını Orman Bakanlığıyla birleştirmektir. Bu yanlışlık devam etmekte, her konuşmamda da bunu söylüyorum. Çağdaş ülkelerde hepsinin çevre bakanlığı vardır. Avrupa'nın eşiğindeyiz, Avrupa'ya gireceğiz diyoruz, Çevre Bakanlığı Orman Bakanlığıyla birleştiriliyor. Böyle bir şey olmaz.

Buradaki varillerin, hâlâ, 28'inden beri, ondört gündür failleri meçhul. Sayın Bakanım çıkıyor, diyor ki: "Pek yakında bunları açıklayacağım." Kardeşim, bu, gümrükten girerken belli, hangi firma adına ithal edildiyse belli. Bunu taşıyan firmadan bunun ismini yine bulursun, bunu gömen firmadan yine bulursun, ihbar eden vatandaştan yine bulursun; saklamanın manası nedir?! Bakanımı davet ediyorum; bugünden tezi yok, bu yüzsüzleri burada açıklamalılar. Türkiye'de, bu kadar, insan sağlığına zarar verecek bir olayı hiç kimse ticarî amaçla kullanamaz.

Bir televizyon ekibi bu ülkenin bir bakanlığından daha becerikli midir?! Dün akşam izlemişsinizdir; polis yok yanında, jandarma yok, her tarafa girmiş, birer birer, devlete, yetkililere bilgi veriyor. Bakanlığın yetkilileri nerede, çevre il müdürü nerede, sayın valim nerede, kaymakam nerede?! Bu kadar duyarsızlık olmaz. Bunların 1 000 bidon olduğu söyleniyor, 1 000... Biraz önce mesaj aldım -yeni bir- uzağında, gömülü varillerin uzağında bir tarlada yine bulundu. Biraz önce söyledim, Türkiye'nin her tarafı böyle, Türkiye'nin her tarafı böyle; denetimsizlikten, cezaî müeyyidelerin hafif olmasından dolayı.

Sadece, yalnız bu olay değil. Dilovası'nda aynı kirlilik devam ediyor. Dün akşam yine televizyonda izledim; Şile'nin bir köyünde, Karakiraz Köyünde çevre katledilmiş. İki aydır Çevre Komisyonu toplanmıyor bu Parlamentoda. Çevre Komisyonu niçin kurulmuştur? Çevre Komisyonu Başkanı nerededir? Böyle bir şey olmaz.

İnsan sağlığı... Sayın Başbakanım çıkıyor "18 yaşına kadar bütün gençlerin sağlık sorunu ücretsiz olarak verilecek..." Evet, farkına varmıştır Sayın Başbakan; bundan sonra genci de yaşlısı da çevre kirliliğinden dolayı doktorlardan çıkmayacaktır; bilhassa, sanayi bölgelerinde... Bu müjdeyi vereceğine, çevre kirliliğini durdurduk, biz size eğitimde katkıda bulunacağız demeli; 18 yaşına kadar çocuğun hastalığından önce eğitimiyle uğraşılmalı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gün, lütfen, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

SALİH GÜN (Devamla) - Teşekkür ederim, sağ olun Başkanım.

Sayın Bakanım kuyulara enjekte edilen kimyasal atıklardan bahsediyor. Dilovası'nda bu bir sektör haline gelmiştir. Vidanjör mafyası vardır. Vidanjörler fabrikalardan çekerler, nereye boşalttıkları da belli değildir. Evet. Bunu bir kişi idare eder. Gidin bir tane vidanjör alın, gidip oraya giremezsiniz. Bu nereye boşaltılır; E-5'in kenarına, otobanın kenarına ve belediyenin kanalizasyon giderlerine boşaltılır, kanalizasyon maharetiyle de denize ulaşır.

İşte, Dilovası'ndaki, Çayırova'daki tanıdığım olaydan veriyorum; ama, diğer kentlerde de bundan farklı olmadığını düşünüyorum. Sayın Bakanım burada olmalıydı. (CHP sıralarından "burada, burada" sesleri)

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Burada, arkanda…

SALİH GÜN (Devamla) - Buradaymış… Teşekkür ederim.

Bunların hepsinden, Kocaeli'nde herkesin haberi var. Üç gündür, Dilovası'nda, deniz dolgusuyla ilgili, Sayın Valimle, Çevre İl Müdürüyle telefonla görüşüp, iki gün önce Bakanıma arz ettim. 300 dönüm yeri, deniz doldurarak, kazanmış bir firma -Büyükşehir mi yapmış, Bakanlık mı yapmış, neresi verdiyse, buna müsaade vermiş- 50 dönüm daha yer dolduruyor; ama, bir belediye düşünün, halka park yapmak için, gezi alanları yapmak için, 10 dönüm yer dolgu alanı alıp, üç aydır dolgu müsaadesi aldığı halde, ÇED raporu alamamaktadır. Kamu hizmeti görenlere, yaptırmak için uzun bir zaman, caydırmak için bir zaman -altı ay, üç ay, beş ay- ama, sanayici, ahbap çavuş ilişkileriyle, onbeş günde ruhsat alıyor. Belediye başkanlığından gelen arkadaşlarımız var; hepsi buna şahittir. Bu, bir an önce durdurulmalıdır.

Bakanım, biraz sonra, çıkacak; diyecek ki, cezaî müeyyideler çok küçük. Evet, yeni -biraz sonra, belki, birkaç gün sonra görüşülecek- 871 sıra sayılı yasa tasarısı geldi. Bakın buraya, 50 000 000'luk, 20 000 000'luk, 500 000 liralık cezalar hâlâ. Bunlarla bunu önleyemezsiniz. Burada, yaptırım gücü, bir ay ilâ dört yıl hapis... Dört yıl hapis cezası alıp da hapiste yatan var mı bu Türkiye'de? Var mı?.. Bunlar göstermelik. Bunlar, insan sağlığına, insana verilen değerden dolayı daha ağırlaştırılmalı, Çevre Bakanlığı tekrar tahsis edilmeli; yoksa, Türkiye'nin sonu, kanser ve bulaşıcı hastalıklardır.

"Fenol" denilen olay, kimyada, en ağır, insanı bir an önce kanser yapan maddedir; en ağır… Bidonlarda da kanser yapan fenol olduğu söyleniyor. Tüylerimizin ürpermesi lazım. Buradan hemen heyet gitmesi lazım. Sağ olsun, Bakanım gitmiş. Hemen inceleme yapılması lazım. Böyle bir şey olmaz!

Değerli arkadaşlar, İstanbul çöplüğü, Kocaeli değildir. Oradan gelen, daha bakir olan bölgelere bu kirletme devam ettiği sürece, ben burada görev yapmış kabul etmiyorum hiç kimseyi.

Bu vesileyle, bütün bölge halkına geçmiş olsun diyorum. İhbar edene, televizyon kanalında bu işi takip edenlere teşekkür ediyorum, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gün.

Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına Çevre ve Orman Bakanı Sayın Osman Pepe cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Kocaeli Milletvekili Sayın Gün'ün, İstanbul'un Tuzla İlçesinde bulunan ve içlerinde zehirli atık olduğuna dair, tehlikeli atık olduğuna dair şüphelerin olduğunu ve bununla alakalı da, bizim taşra birimlerimizin savcılığa yapmış olduğu suç duyurusu ve savcılığın başlatmış olduğu bir soruşturmanın söz konusu olduğunu, sözlerime hemen başlamadan ifade etmekte fayda var.

Değerli arkadaşlar, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin talihsizliklerinin başında, çevreyle alakalı gerekli kamuoyu hassasiyetlerinin ve sorumluluklarının yeterince gelişmediğini, milletin şu kürsüsünde de defalarca ifade etmiş bir arkadaşınız olarak bugün huzurlarınızdayım.

Dünyada, evet, çevreyle alakalı çok ileri adımlar atılırken, bu konuda hassasiyetler gelişirken, Türkiye, biraz, dünyadaki gelişmeleri, ne yazık ki faz farkıyla oldukça geriden takip ediyor. Bunun bedelini de havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirleterek ödüyoruz maalesef.

Evet, İstanbul'daki bu menfur, herkesin kanını donduran, herkesi isyan ettiren tablo Tuzla'nın Orhaniye diye bir beldesindeki araziye tam olarak ne zaman gömüldüğünün ve menşeinin, tam olarak kime ait olduğunun ve şu anda içerisindeki atıkların, tam olarak ne olduğunun… Tam olarak diyorum, yoksa, İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğümüzün İZAYDAŞ yetkilileriyle aldığı 10 tane numune var, yapılmış birtakım ön etütler var. Bu ön etütlere göre elimizde birtakım bilgiler var, birtakım dokümanlar var. Şimdi, bu dokümanlarla ben sizin huzurunuza çıkıp, bunlar TÜBİTAK'ta, bunlar üniversite laboratuvarlarında kesinleşmeden, bunun adı şudur, soyadı şudur, bu şuradan ithal edilmiştir, bunun, efendim, kullanıcısı şudur deme imkânım şu anda yok. Elimde birtakım bilgiler var; ama, bunlarla, takdir edersiniz ki, bakan sorumluluğunda olan bir kişinin, benim oturduğum yerde olan bir kişinin elindeki birtakım söylentilerle milletin karşısına çıkıp adı budur, sanı şudur deme imkânı yoktur; ama, Sayın Gün arkadaşımız, sevgili hemşerim "çıksın açıklasın" diyor. Ya, kendisinde bir şey varsa, lütfen bizimle paylaşsın, bizim elimizde birtakım firmaları, birtakım kurum ve kuruluşları işaret eden birtakım bilgiler var; ama, bunlar kesin bilgiler değildir. Olay, yargıya intikal etti. Şimdi, yargı süreci… TCK'nın 181 inci maddesine göre beş yıldan az olmamak üzere hapis cezası da var bu işin içerisinde.

SALİH GÜN (Kocaeli) - Sayın Bakanım "parayı çok seven bir patron" diye söz ediyorsunuz. Parayı sevdiğini tespit ettiyseniz ismi de tespit edersiniz.

BAŞKAN - Sayın Gün, lütfen...

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Değerli arkadaşlar, benim, Sayın Gün'ün, tabiî, bu ifadelerinin üzerine… Türkiye'deki, sanayici, Türkiye'deki belediye başkanları, Türkiye'deki siyasetçiler, iktidar ve muhalefet çevre konusunda ne kadar hassasız, gündemimizde çevre nerede?

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Biz hassasız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Var, var...

Bakanlığın kaldırılmasına önce biz karşı çıktık; Çevre Bakanlığını biz kaldırmadık.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Bakan, kamuoyu hassas; Çevre Bakanı hassas değil.

SALİH GÜN (Kocaeli) - Sayın Bakan, bir ilaç fabrikasını mahkemeye verdim, üç yıl tazminat aldım.

BAŞKAN - Sayın Gün, lütfen, yerinize oturur musunuz.

Sayın Bakan, lütfen, Genel Kurula hitap eder misiniz.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz Bakanlık olarak işin bidayetinden bu tarafa konuyu yakinen takip ediyoruz. Bu konuyla alakalı olarak ilgili kurumların harekete geçirilmesi, bu konuyla alakalı, sadece bu konuyla değil, bu ve benzer konularla alakalı, kamuoyunun elbette ki hassasiyetini takdir ediyorum ve teşekkür ediyorum. Çünkü, kamuoyu bize bu olayda sonuna kadar destek vermiştir, basın bize sonuna kadar destek vermiştir. Basın, buradaki olayın aydınlatılması noktasında bize yardımcı olmuştur. Ben, basınımızın bütün organlarına teşekkür ediyorum. Tam da Çevre Kanununun Parlamento gündeminde görüşülmesinin arifesinde Türkiye genelinde olağanüstü bir çevreci anlayışın bu denli paylaşılmış olması, doğrusunu söylemek gerekirse bir atasözünü hatırıma getiriyor; bir musibet bin nasihatten evladır. Yani, evet, bazı musibetlerden ders çıkartmamız lazım. Aslında musibet olmadan da bunları görmemiz lazım; ama, Türkiye'deki, 2872 sayılı mevcut Çevre Kanununun, ne yazık ki, şu andaki mevcut haliyle gerekli yaptırımları uygulama noktasında çok ciddî zaafları olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdi, buradaki bu suçu işleyen, eğer, bir kurum bilançoya tabi bir kurumsa verilecek rakam 7 850 YTL. Şu andaki mevcut 2872 sayılı Çevre Kanununa göre bu cezayı verebiliyoruz; nereden buraya geldik, cezalar onüçte 1'e indirildi.

Bir de şu var değerli milletvekili arkadaşlarım: Bakın, böyle bir suç dünyanın gelişmiş bir ülkesinde işlenmiş olsa idi, öyle zannediyorum ki, buna -öyle zanla konuşmayayım da; yani, kesin olarak ifade etmek, burada, elbette ki boynumuzun borcudur- bununla alakalı milyon dolarlık cezalar söz konusu olurdu, bununla alakalı kamuoyunda teşhir söz konusu olurdu. Bunu teşhir edeceğiz, hiç kimseyi saklamayacağız. Yani, bu işin müsebbibi kimse, adı, sanı, unvanı ne olursa olsun, bu firma, mutlaka ve mutlaka Türkiye'ye teşhir edilecek, bunu herkesin bilmesi lazım. Yani, kimseyi korumak, kimseyi kollamak gibi bir niyetimiz yok, olması da söz konusu olamaz; ama, 2872 sayılı Çevre Kanununun zafiyetlerini ifade ederken, şimdi, burada, muhalefet partisinden konuşan değerli milletvekili arkadaşıma da sesleniyorum, muhalefet grubundan arkadaşlarıma da sesleniyorum; diyorum ki: Çevre Kanunu geldiği zaman, bu konuyla alakalı, daha ağır müeyyidelerin uygulanmasıyla alakalı önergelerinizi getirin, ben destekleyeceğim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ya, temel yasa yaptınız Sayın Bakan; konuşturmuyorsunuz ki bizi… 20 dakika…

BAŞKAN - Sayın Anadol, lütfen…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 20 dakika, iki bölüme ayırdınız.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Anadol…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Konuşma hakkını yok ediyorsunuz, sonra kalkıp "önerge verin" diyorsunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sonra "önerge ver" diyorsunuz… Alay mı ediyorsunuz bizimle?!

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; temel yasa da olsa, normal olarak da gelse, milletvekillerinin önerge verme hakkı var.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Bakan, sesimizi kısıyorsunuz, katkıda bulunmamızı engelliyorsunuz.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Eğer, muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın önergeleri varsa, gerekirse İktidar Partisinin vermiş olduğu, Grubumuzun vermiş olduğu önergeleri çekeriz, sizin önergelerinizi de gündeme koyarız ve arkasında da dururuz. Ben, bunu, burada, bakın, Türkiye kamuoyuna ilan ediyorum; diyorum ki: Sizin, bu ve benzer konularla alakalı, şu andaki Parlamento gündeminde olan kanunun maddelerinde yetersiz gördüğünüz yaptırımlar varsa, bu yaptırımların, hem cezaî hem de parasal olarak artırılması noktasında teklifleriniz varsa, lütfen, verin ve destekleyeyim. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sağ olun!.. Temel yasadan kaldırın, katılacağız. Her maddede konuşacağız, temel yasadan kaldırın yalnız…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Ne bravosu ya!.. Temel yasa kavramı çıkardınız, bir de bravo diyorsunuz; hem konuşma imkânımızı kaldırıyorsunuz hem de bravo diyorsunuz…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla) - Şimdi, sayın milletvekillerime, sözlerimi toparlarken şunu ifade etmek istiyorum: Konuyla alakalı, Türkiye'deki bütün basın kuruluşlarında, Bakanlık olarak, zaten görüşlerimizi ifade ettik. Bununla alakalı, ülkedeki yargının, gerekli olan işlemi yapacağına bütün kalbimle inanıyorum. Yargının bizden beklediği her türlü teknik dokümanı, bugüne kadar, kendilerine intikal ettirdiğimiz gibi, yargı sürecinde de, kendilerine, zaten, vermek bizim görevimizdir; bunu da yapacağız.

Bunları yaparken, herkesin şunu çok iyi bilmesi lazım: Dünyada, atıklarla alakalı, organize suç örgütlerinin olduğunu biliyoruz. Buradan, çok ciddî gelirlerin elde edildiğini biliyoruz. Türkiye'de vurdumduymazlık içerisinde olan, aymazlık içerisinde olan işadamları varsa, sanayiciler varsa, şunu çok iyi bilmelerini istiyorum ki, Türkiye'deki Çevre ve Orman Bakanlığı olarak ve Türkiye'deki bu konudaki hassas sivil toplum kuruluşlarının ve de bütün siyasîlerin ortak tutumuyla ve tavrıyla, bu meselenin takipçisi olacağımızı ve çözümü gerçekleştireceğimizi herkesin bilmesini arzu ediyor, bu vesileyle, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pepe.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çok kısa… Çok kısa, yerimden açıklama yapmak istiyorum, iki cümle…

BAŞKAN - Hangi konuda Sayın Anadol?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu konuyla ilgili… Sayın Bakan, çok doğru bir çağrıda bulundu, teşekkür ediyorum. Onunla ilgili iki cümle söyleyeceğim.

BAŞKAN - Yerinize oturur musunuz, söz vereceğim.

Sayın Erkal, hangi konuda söz istiyorsunuz?

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Biraz önce Sayın Salih Gün, Çevre Komisyonunun çalışmalarıyla ilgili, çalışma yapılmadığından bahsetti; hem komisyon üyelerini suçlayıcı bir ithamda bulundu hem de şahsımızı… Bu nedenle, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Erkal, yerinizden kısa bir açıklama…

ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Teşekkür ediyorum.

Biraz önce Değerli Milletvekili arkadaşım "Çevre Komisyonu ne iş yapar, iki aydır toplanamıyor" diyor. Sayın Salih Gün'ün ya okuma yazması yok ya da bu kadar dönem Parlamentoda olmasına rağmen, İçtüzüğü açıp 35 inci maddeyi okumamış. Komisyonlar, kendilerine havale edilenler dışında kalan işlerle uğraşamazlar, kendilerine gönderilen tasarı ve teklifleri görüşebilirler.

Hadise böyle olduğu halde, hadiseyi başka bir mecraya çekerek, Çevre Komisyonu üyelerimizi ve şahsımızı suçlamasını reddediyorum. Hadisenin bu olmadığını ve Çevre Kanunundaki gayretimizi Genel Kurula sunduğumuzu belirtmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - "Okuma yazması yok" dedi!

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erkal.

Sayın Anadol, buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim; çok kısa bir açıklama yapacağım.

Sayın Bakanı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak dikkatle dinledik; iyi niyetli olduğuna yürekten inanıyorum. Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu raporu gündemin 5 inci maddesinde, 41 madde. Biz, bu 41 maddenin hepsinde, Sayın Bakanın çağrısına uyarak, bir uzlaşma içinde, aynen Avrupa Birliği uyum yasaları gibi, katkıda bulunmayı yürekten istiyoruz. Çevreye duyarlı Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu çağrıya yanıt veriyorum. Ancak, 41 maddeden oluşan ve bütün Türkiye'yi ilgilendiren, bütün yurttaşlarımızı ilgilendiren bu yasa, maalesef, sadece iki bölüm halinde, temel yasa olarak gündeme gelmiştir. Yani, bu, şu demektir: 10'ardan 20 dakika konuşma hakkı var Cumhuriyet Halk Partisinin. Eğer böyle gelirse, maalesef, Cumhuriyet Halk Partisi katkıda bulunma hakkından mahrum bırakılmış olacaktır. Buna içimiz razı değil; ama, şu andaki gündem böyle.

Sayın Bakana ve Grup Başkanvekillerine İktidar Partisinin, rica ediyorum; Çevre Yasasıyla ilgili bu temel yasa statüsü kalksın; biz, her maddede katkıda bulunmaya hazırız.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Bakanım, sözünde duracaksın tabiî, değil mi?

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle söz isteyen, Kütahya Milletvekili Alaettin Güven'e aittir.

Buyurun Sayın Güven. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Kütahya Milletvekili Alaettin Güven'in, Kutlu Doğum Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması

ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; sevgililer sevgilisi, sevginin bile sevgilisi, yüce insan, örnek hayat Hazreti Muhammed'in doğum yıldönümü münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanan bugünlerin, tüm insanlığa ve ülkemiz insanlarına hayırlara vesile olması dileklerimle, sizleri en derin sevgiyle selamlıyor, saygılar sunuyorum.

Peygamberler, ilahî vahyi insanlığa ulaştıran, onları yaratılış ve varoluşun sırrını anlamaya, bilgi ve inancın aydınlığına çağıran rahmet elçileri. Son elçi Hazreti Muhammed. O, peygamberler halkasını tamamlayan son davetçi. Dini açıklayan, öğreten ve bütün ahlakî güzellikleri yaşayarak öğütleyen örnek bir şahsiyet.

İnsanlar arasında kin ve nefretin, farklılıklar arasında çatışmanın alevlendirildiği, ötekinin kutsalına ve bir diğer inanca saygının aslında insana saygı olduğu anlayışının iyice zayıfladığı çağımızda, âlemlere rahmet olarak gönderilen Yüce Peygamberimizi anlamaya ve anlatmaya, O'nun sevgisi etrafında birleşmeye daha fazla ihtiyaç duyuyoruz ve duymaktayız. O’nun hayatında ve öğütlerinde, bireysel ve toplumsal hayatımızı aydınlatacak güçlü bir ışık var. O, rahmet ve sevgi peygamberi. Kendisinden düşmanlarına karşı beddua isteminde bulunanlara karşı çıkarak, kendisinin rahmet ve merhamet peygamberi olarak gönderildiğini söylemişti. Öz bir ifadeyle O, insanı insan yapan erdemlerin, değerlerin odaklandığı bir şahsiyetti.

O’nun, Ebu Kubeys Dağından yaptığı çağrıyı, cahiliye toplumuyla mücadelesini, muhasara altında kalmasını, hicretlerini, Taif'te taşlanışını ve yaralar içinde "Allah'ım, onlara merhamet et; çünkü, onlar cahil bir kavim" deyişini hatırlatmaya ve iliklerimize kadar hissetmeye ihtiyacımız var. İnsanlık tarihine altın harflerle yazılması gereken veda hutbesinde "İnsanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittir; hepiniz Adem'densiniz, Adem de topraktandır" deyişini, "kadınlara hayırla muamele edin; onların, sizin üzerinizde hakları vardır" diye haykırışını ve nihayet "en yüce dosta gidiyorum" diyerek dünyaya veda edişini hatırlamaya ve anlamaya çok, ama, çok ihtiyacımız var.

Peygamber efendimiz, sadece inanç ve ibadet hayatımıza kılavuzluk eden kutlu bir öğretmen, bireysel ve sosyal ahlakı hayatımıza rehberlik eden mükemmel bir örnek olarak kalmamış, O'na duyulan derin sevgi ve bağlılık, naat ve kasideden, hilye ve ebruya kadar, sanat ve edebiyatımıza da yansımıştır. O, Yunus Emre dilindeki aşk peygamberini, Mevlana'nın dilinde rahmet elçisini, Hacı Bektaş Veli'nin dilinde eşsiz insan ve peygamber olarak terennüm edilir durur hep. O, Sezai Karakoç'un "Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli/Sen, Eskimoların ısınması, sevgililer mahşeri" dizelerinde evrenselleşir. O, kumları seccade yapan sevgililer sevgilisini pervazlara konan güvercinler ve hu hulara karışan âminlerle yâd eden usta şair Arif Nihat Asya'nın naatında güzelleşir.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Hazreti Muhammed örnek bir kişilik. O'nu örnek almak demek, tarihe gitmek değil, O'nu tanımak, bilmek ve sevmek demektir. O yüceler yücesi, insan hayatına ve insan haklarına çok değer verirdi. Temizdi, temizliği ve temiz olanları severdi. Aç olanı doyurur, açığı giydirirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güven, lütfen, toparlar mısınız…

Buyurun.

ALAETTİN GÜVEN (Devamla) - Doğru sözlü, vefalı, yumuşak huylu ve insanlarla iyi geçinirdi. Verdiği sözü tutar, dürüstlükten ayrılmazdı. Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Yanlışları kimseyi kırmadan düzeltirdi. Kimsenin gizli hallerini araştırmaz, kendisini ilgilendirmeyen konularla meşgul olmazdı. Bağışlayıcıydı, öç almayı düşünmezdi. Zengin fakir, yaşlı genç, güzel çirkin ayırımı yapmadan insanları eşit tutardı. Cömertti, ikram etmeyi çok severdi. Muhtaçları gözetir, kimseyi eli boş çevirmezdi. Asık suratları güldürür, kabalıkları hep nezakete çevirirdi. Karşısındakini candan dinlerdi. Çocukları çok sever ve okşardı. Erdem sahiplerine saygı gösterirdi. Akrabasını ve komşusunu hatırından çıkarmaz, onlara ikramda bulunurdu. Sözünde mutlaka durur; dinlemesini, söylemekten fazla severdi.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kutlu Doğum Haftasında Hazreti Muhammed'in dünyayı teşriflerini anarken, onun örnek şahsiyetini ve güzel ahlakını tanımaya, getirdiği evrensel çağrıyı anlamaya ve bütün bunların özünde barındırdığı ruhu çağımıza taşımaya olan ihtiyacımızı bir kez daha fark ediyoruz. Rahmet, bereket, sevgi ve barış elçisi güzeller güzeli Peygamberi anmak ve anlamaya vesile olması temennisiyle Kutlu Doğum Haftasını tebrik eder, Yüce Meclisimizi ve yüce milletimizi sevgiyle selamlar, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güven.

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyurt; hangi konu hakkında söz istiyorsunuz?

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın Başkanım, Bursa'da dün bir yangın oldu biliyorsunuz. O konuda birkaç cümle söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyurt.

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bursa İlinin Mustafakemalpaşa İlçesinde Karaköy diye bir köyümüz dün tamamen yandı. Yaklaşık olarak 150 haneden oluşan evde oturulabilecek bir veya iki bina, ya var ya yok. Bütün hayvanlar, ahırlarda, çözülemeden yanmış durumdadır. Traktörler yerlerinden kaldırılamamıştır. Yangın hâlâ devam etmektedir. Büyük bir felaket geçirmiştir, 150 haneli bir köyümüz tamamen haritadan silinmiştir.

Bu bilgiyi sizlerle paylaşmak için söz almış bulunuyorum. İnşallah, hükümetimiz de bunu duyar, elinden gelen yardımı gösterir.

Bu vesileyle Sayın Başkanım, size teşekkür etmek istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyurt.

Gündeme geçiyoruz.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlayacağız.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 3 üncü sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

4 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5 inci sırada yer alan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.43

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.49

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

6 ncı sırada yer alan, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1153) (S. Sayısı: 1102) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Geçen birleşimde, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.

Şimdi, İçtüğüzün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kararlaştırılan tasarının birinci bölümünün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm, 1 ilâ 25 inci maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Isparta Milletvekili Erkan Mumcu.

Buyurun Sayın Mumcu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ERKAN MUMCU (Isparta) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Meclisimizi, Genel Kurulumuzu televizyonlarından da izleyen vatandaşlarımız genellikle kanun tasarılarının ayrıntıları hakkında grup başkanlarının konuşmasına pek alışkın değildirler; ama, özellikle, Anamuhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisinin, iktidar grubunun tasarıyı temel kanun olarak görüşmek konusundaki ısrarını protesto ederek görüşmelerden çekilmiş olması dikkate alındığında, muhalefetin bu tasarıya ilişkin görüşlerinin seslendirilmesi; ama, bundan daha önemlisi, sosyal hayatımızın her alanını ilgilendiren böyle bir konunun enine boyuna konuşulabilmesi, gerçek çözümlerin bu kürsüden tartışılabilmesi için bu görüşmelerin sınırlandırılmış imkânlarla dahi olsa bir imkân olduğu ve iyi değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur. O bakımdan, sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kalan milyonlarca insanımızın haklarını, ücretler üzerindeki aşırı vergi ve prim yüklerinden bunaldığı için ya kayıtdışılığa kaçmak zorunda kalan ya kayıtdışılıkla rekabet etmek zorunda bırakılan yüzbinlerce, milyonlarca işverenimizin sorunlarını çözebilecek ve Türkiye'nin rekabet gücünü yeniden Türkiye'ye kazandırabilecek imkânları bulabileceğimiz; diğer yandan, kayıtdışılık dolayısıyla gerek vergi tabanını gerek prim tabanını yayamamış olmaktan kaynaklanan finansman açıkları sorununu borçlanarak, yükselen borçlanmanın bedelini yüksek risk primi, yani yüksek faizlerle ödemek zorunda kalan ekonomimizin belki bu tasarı içinde ele

                                     

(x) 1102 S. Sayılı Basmayazı 12.4.2006 tarihli 87 nci Birleşim Tutanağına eklidir.

alınabilecek çözümlerle gerçekten bir kurtuluşa doğru yönelebileceği fırsatını kaçırmamak için, iktidar grubunun dikkatini bir kez daha çekmek üzere huzurlarınızdayım ve bu kanun görüşüldükçe de huzurlarınızda olacağım; çünkü, bu mesele son derece önemlidir, bu meselede birbirimize meramımızı anlatmamız gerekiyor. Ya siz bana, Sayın Bakan ve sizler gelip bana, bize yanıldığımızı kanıtlayacaksınız ve buradan bizi izleyen insanlar da sağduyulu bir müzakerenin neticesinde aklıselimi bulduğumuza ikna olacaklar ya da ben sizi ikna edeceğim ve Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu devrim niteliğinde bir çözümü hep beraber hayata geçirmek fırsatını bulacağız.

Değerli arkadaşlar, dün, ana hatlarıyla, bana sağlanan sınırlı zaman aralığı içinde anlatmaya çalıştım; müsaade ederseniz, bugün tekrar etmek istiyorum. Burada çok dikkat edilmesi gereken ve asla yabana atılmayacak bir çözüm önerisiyle huzurunuzda bulunuyorum.

Sistemimizin temel problemi, aktueryal dengesidir arkadaşlar. Sistemimizde 13,3 milyon prim ödeyen çalışan var, sistemimizde yaklaşık 7,5 milyon -bu rakamlar net rakamlar değil, yaklaşık rakamlardır- emekli var ve sistemimizin, sosyal güvenlik sistemimizin toplam olarak prim tahsilatından elde ettiği gelir 30,6 katrilyon liradır. Sistemin diğer gelirleri, sair gelirleri, yani, işletmelerinden, aldığı kiralardan ve katılma paylarından sair gelirleri, toplam 4,6 katrilyon lira civarındadır. Katılma payı dediğim, sağlık harcamalarına katılma payıdır. Sistemin 35,2 katrilyon lira geliri vardır.

Sistemin emekli aylıkları için 2005 yılı içinde ödediği para 39,2 katrilyon liradır. Sistemin sağlık giderleri için ödediği para 14,2 katrilyon liradır. Sistemin sair giderleri için ödediği para, yani, kurumun işletmesi adına ödediği para 5 katrilyon liradır. Yani, toplam giderleri 58,4 katrilyon liradır. Hastane birleşmeleri dolayısıyla henüz tahakkuk ettirilememiş, tahakkuk işlemleri tamamlanamamış faturaların da eklenmesiyle, bu rakam daha da büyüyecektir. Ancak, bu, bahsi diğerdir. Bunu şimdilik bir tarafa bırakıyorum. Hastane birleştirmeleri kararının hazırlıksız ve plansız yapılmış olmasının maliyetini çok ağır olarak ödeyeceğimizi, o gün Sayın Bakan da söylemişti, aranızdan değerli arkadaşlarım da ifade etmişlerdi, biz de ifade etmiştik; ama, bunu bahsi diğer tutuyoruz.

58,5 katrilyon giderimiz, toplam 35,2 katrilyon gelirimiz var; açığımız 23 katrilyon. Bu açığı, biz, hazineden, açık finansman olarak, doğrudan kurumlararası kaynak aktarımı biçiminde karşılıyoruz; bu para bütçemizde var. Şimdi, sistemin sıhhate kavuşturulması için ne yapmamız gerekiyor? Sisteme prim ödeyicisi yeni üyeler katmamız gerekiyor ki, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi, prim ödeyen sayısının oranını 3'e 1, 4'e 1 düzeylerine çıkarabilelim. Peki, var mı, prim ödeyecek insan var mı? O noktada sorun şurada ortaya çıkıyor. Prim yükleri aşırı yüksek bir hale geldiği için, sistemin bağlıları sayıca azaldığı, sistemin giderleri arttığı için, yükselen prim oranları karşısında insanlar kayıtdışılığa yöneliyorlar. Bu kayıtdışılık çeşitli biçimlerde ortaya çıkıyor. Bunun birinci biçimi, hiç kayıt altına girmemek; ikinci biçimi, gerçek ücreti daha yüksek iken, daha düşük düzeyli, asgarî ücreti baz alan bir düzeyde sisteme kayıtlı gözükmek. En çok rastlanılan örneklerden bir tanesi de, aileden bir kişinin sisteme üye olması, diğerlerinin ücret-prim pazarlığıyla sistemin dışında kalmaları; ama, sistemin eş, yakınlar ve çocuklar için sağladıkları sağlık ve sair gibi güvencelerden de yararlanmaya devam etmeleridir. O yüzden, sistemin sağlık harcamaları prim ödeyenlerin sayısıyla mütenasip olmayacak biçimde yüksektir, sistemin sağlık şemsiyesi altındaki insan sayısı kat be kat fazladır.

Şimdi, biz diyoruz ki değerli arkadaşlar, bu 23 katrilyon finansman elimizde var. Bunu, doğrudan doğruya kurumlararası kaynak aktarımı biçiminde kullanmak yerine, "reel sektörde rekabet edemiyoruz, ücretler üzerindeki prim yükleri çok yüksek" diyen işverene, "bu ücretlerle prim ödersem geçinemem" diyen kayıt dışında kalmış işçiye, aslında, sisteme kayıtlılığı 1 gün ile 10 yıl arasındaki bütün çalışanlara prim desteği olarak versek. Asgarî ücreti baz aldığımızda, asgarî ücret üzerindeki ortalama prim yükü 150 ile 200 milyon Türk Lirası arasındadır işçi ve işveren beraber. Bunun, ortalama, dolar karşılığı 135 dolar diye kabul edelim. Biz desek ki, başlangıçta, 135 doların sisteme yeni katılanlar için 100 dolarını, sistemin birinci yılında olanlar için 90 dolarını, sistemin ikinci yılında olanlar için 80 dolarını, üçüncü yılında, dördüncü yılında giderek azalan oranlarda, yani, devlet için prim desteğinin giderek onuncu yıla doğru azaldığı, sisteme yeni katılanlar için onuncu yıla doğru tamamlandığı bir grafik içerisinde prim desteği olarak verdiğimizi söylesek, teşvik olarak söylesek, sisteme, en azından şu anda istihdam piyasasında var olduğunu bildiğimiz, fakat, kayıt dışında kalan 8 000 000 çalışanı katma imkânımız olur.

Elimizdeki kaynak neye tekabül ediyor, buna dikkatinizi çekmek istiyorum. 2006 yılı için elimizdeki kaynak 26 katrilyon liradır. Sistem dışında kaldığı için, yeşilkart dolayısıyla yükünü sosyal güvenlik sistemine bindiren 13 000 000, yani, başka bir fondan karşıladığımız 13 000 000 insanın harcamalarını dışarıda bıraktığımızda, başka sosyal yardım mekanizmalarıyla yapılan harcamaları da dışarıda bıraktığımızda, sadece sosyal güvenlik kurumlarının açık finansmanı için bütçeden ayrılan finansmanı baz aldığımızda, 26 katrilyon, yani yaklaşık 20 milyar dolar paramız var elimizde. 20 milyar dolar parayı… Tabiî ki, değişik düzeylerde sisteme katılacak insanlar için değişik rakamlar tespit edilecektir; ama, onların daha yüksek düzeylerde prim ve ödemelerle katılması halinde getirecekleri katkı da büyüyeceğinden, işçi ve işveren adına ortalama 100 dolar prim desteği sağlayacağımızı düşünürsek, elimize 16 600 000 kişi için kullanılabilir bir kaynak geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mumcu, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun.

ERKAN MUMCU (Devamla) - Bu kaynak, her halükârda sistemin açığını finanse etmek için sisteme geri dönüyor. Hiç kimsenin kafası karışmasın. Sokaklarda milyonlarca insan var. Gelin, şöyle düşünelim: 10 000 000 yeni istihdam için -bu defa rakamı değiştirelim- 150 dolar işçi ve işveren prim desteği sağladığımızı söylesek, ihtiyaç duyacağımız kaynak yılda 18 milyar dolardır. Elimizdeki kaynaktan daha az bir ihtiyaç. 10 000 000 yeni istihdam için ayıracağımız bu kaynağa vereceğimiz prim desteği, sistemin açığını kapatmak için kullandığımız paranın ta kendisidir ve biz bununla Türkiye'deki işsizlik sorununu, Türkiye'de kayıtdışı sosyal güvenlik sorununu, Türkiye'de kayıtdışılığın yarattığı rekabet sorununu, milyonlarca insanın sosyal güvenlik şemsiyesinden mahrum kalması sorununu çözebilecek bir imkâna sahibiz. Bunun anlaşılmaz bir tarafı yok. Burada 10 dakikalık süreler içinde kısıtlanmak yerine, gelin, şu tasarıyı komisyona çekin. Gelin, Türkiye'yi bu büyük imkândan, bu büyük fırsattan mahrum etmeyelim. Gelin, Türkiye'yi, IMF'nin Türkiye için öngördüğü, belli bir düzeyde, yönetilebilir düzeyde borçlu ülke olarak bırakmak stratejisinden kurtaralım. Gelin, Türkiye'nin kendi aklıyla da kendi sorunlarına çözüm bulabileceğini, IMF'nin direktiflerine mecbur kalmadan da, kendi aklıyla kendi çıkış yolunu bulabileceğini gösterelim. Burada iktidarınız için büyük bir fırsat var, burada Türkiye için çok büyük bir fırsat var. Bu kürsüde zaman kısıtlarıyla birbirimizi bunaltmayalım. Bir gün gecikir, iki gün gecikir. Şu öneriyi adamakıllı bir tartışalım.

Ben burada olacağım. Ben burada, sizin, eğer bu öneri değersizse, bunun neden değersiz olduğunu, neden çalışmaz olduğunu ispatlayan fikirlerinizi dinlemek için olacağım. Eğer böyle bir tez gelmezse… Eğer sorular varsa, tabiî ki cevaplayacağım, kuşku duyulan kısımlarını açığa kavuşturacağım; ama, böyle bir şey gelmezse de, bunun sorumluluğu üzerinizde kalır. Burada son derece iyi niyetli, son derece samimî bir biçimde katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Bu katkı bir akıl katkısıdır, bu katkı çözüm değeri taşıyan bir katkıdır. Bir günlük, iki günlük gecikmenin hiçbir maliyeti olmaz. Gelin, gene temel yasa olarak görüşelim; fark etmez; ama, allahaşkına, şu çözümü millete çok görmeyelim.

BAŞKAN - Sayın Mumcu, lütfen…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Hemen tamamlıyorum Başkanım; özür diliyorum.

Burada, anlaşılmaz bulduğunuz, kuşkulu bulduğunuz ne varsa, lütfen, dile getirin ve bize de, bunları açıklığa kavuşturabilmek için fırsat verin. Gelin, Türkiye'nin önündeki büyük bir fırsatı heba etmeyelim. Gelin, Türkiye'yi kendi kaynaklarıyla yoksulluğa mahkûm bir ülke olmaktan, gerçek bir reformla kurtaralım.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mumcu.

Bölüm üzerinde AK Parti Grubu adına söz isteyen, Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Zekai Özcan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demin Sayın Mumcu'yu dinledik. Tabiî, bizim, şu anda konuştuğumuz, kurum yasası. Bundan sonra konuşacağımız, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası.

Biz bu tasarıyı bir tarafa bırakalım. Önümüzdeki sosyal güvenlik yasası ile genel sağlık sigortasını düşünecek olursak, biz burada emeklilikle ilgili hakları oluşturuyoruz. Yani, burada, bir istihdamla ilgili, bu yasada bir şey olması söz konusu değil. Yani, istihdamı düzeltmek için ayrı bir konuda gündem oluşturulur, tartışılır. Burada, Türkiye'de emeklilik sistemi nasıl düzelecek, biz onun yapısını oluşturduk. Şimdi, Sayın Mumcu 20 milyar dolar civarında bir kaynak var diyor. Şimdi, bu kaynak, aslında, açıklardan dolayı; yani, başta böyle bir kaynak yok. Kaldı ki, ben, size başka bir kaynak daha söyleyeyim: Türkiye'de…

BAŞKAN - Sayın Özcan, bir saniye.

Sayın milletvekili arkadaşlarımız cep telefonlarıyla görüşmelerini kulislerde yaparlarsa, Genel Kuruldaki, Sayın Hatibin konuşması daha iyi anlaşılacaktır.

Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Özcan.

MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Devamla) - Türkiye'deki yanlış sistemden dolayı, bugün 60 ve 58 yaşın altındaki sigortalıların yüzde 62-yüzde 62,5'i Emekli Sandığı ve SSK kapsamındadır ve bunlara Bağ-Kurlularla birlikte devletin fazladan ödediği rakam 20 katrilyondur. Şimdi, siz, eğer kovanın dibini delik tutarsanız, bu tip kaynaklarla buna çözüm bulamazsınız.

Bakın, Türkiye'de sistemi tartışacak olursak, bugün, yaklaşık 50 000 000 insanımız aktif hayattadır; yani, 15 ile 65 yaş arasındadır. Bunun yaklaşık yüzde 50'si de işgücüne katılıyor. Bu da 25 000 000 civarındadır. Şimdi, eğer, bugünkü Türkiye'deki yapıyı düşünecek olursak, SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kurda, ortalamasını söylüyorum, 4 tane çalışan ancak 1 emekliyi karşılayabilir. Eğer, 4 tane çalışan 1 emekliyi karşılayamazsa, bu sistem açık vermeye devam eder. Peki, o zaman, Türkiye'de 7,5 milyon civarında pasif sigortalı var, emekli var. Bunun 4 katı 30 000 000'dur. Peki, Türkiye'deki işgücü ne kadar; demin dedik, 25 000 000'dur. Bunun içerisinde ücretsiz aile işçileri var, kayıtdışı olan var, tarımda var, kendi nam ve hesabında var; yani, sosyal güvenlik sistemine dahil olmayanlar var. Yani, bütün bu sistem devam ettiği sürece, biz, işsizlere de, hepsine de iş bulsak, bu, 25 000 000'un üzerinde, yani, 30 000 000'a ihtiyacımız var, 29-30 000 000'a. Demek ki, biz, Türkiye'de bütün işsizlere ve ücretsiz aile işçilerine, hepsine iş bulsak bile, bu sistem bu şekilde sürdüğü takdirde, açık verecektir. O zaman bu sistemin geleceğe dönük kurgusunu iyi yapmak lazım.

Bugün, OECD ülkelerinde aylık bağlama oranı yaklaşık yüzde 65-yüzde 68. Türkiye'ye baktığımızda, net ücrete göre yüzde 105.

Yaşa bakıyorsunuz Türkiye'de; 27 erkeklerde, 33 kadınlarda, emekliden sonra aylık alıyor. Halbuki, Avrupa ülkelerinde, OECD ülkelerinde bu oran, erkeklerde 10, kadınlarda 15 civarındadır.

Şimdi, sistemin biz burada kurgusunu kurduk. Şimdi, Sosyal Sigortalar Kurumu ayrı, sosyal yardım ayrıdır. Şimdi, Sosyal Sigortalar Kurumunda ne kadar prim ödeyecekseniz, sistemde ne kadar kalacaksanız, adil şekilde onun aylığını almak durumundasınız.

Bunun dışında, eğer, devletimiz, açığı yoksa, büyüyorsa, imkânı varsa, o zaman, bu dar kesimlere sosyal yardım yapar. Şimdi, bugüne kadar, Sosyal Sigortalar Kurumu, sosyal yardımla genelde karıştırıldı.

Şimdi, burada da, eğer, biz istihdamla ilgili bir görüşme açacak olursak, tabiî ki, Sayın Mumcu'nun katkılarını alacağız ve bunu tartışmaya değer bulacağız; ama, buradaki emekli sigortası yönünden, Sayın Mumcu'nun bugünkü ortaya koyduğu fikirle pek bağdaşmıyor. Çünkü, bu, tamamen ayrı bir konu. Emeklilik sistemi Türkiye'de nasıl olmalıdır; biz bunun üzerinde bir kurgu kurduk ve burada, biz, emeklik sistemini kurarken, kesinlikle, geçmişte olduğu gibi, belli makamlara ve mevkilere bağlı olarak kısa dönemde alınmış aylıkların bir hak olduğunu kabul etmiyoruz. Biz, sistemde, kişi ne kadar kalacak, ne kadar prim ödeyecekse o kadar aylık almasının adil olduğunu düşünüyoruz ve bunun için de emeklilik sigortasını, yani, sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortasını bu kurgu üzerine kurduk.

Şimdi, tabiî, bu konu geldiğinde daha detaylı açıklamalar yapacağım; ama, dediğim gibi, Sayın Mumcu'nun buradaki ifadelerinin emeklilik sigortası yönüyle, yani, bizim buradaki kanunla bir ilgisini ben bağdaştıramıyorum; çünkü, bu, tamamen ayrı bir konu; ki, bu istihdamla ilgili belki ileride tekrar gündemler oluşacaktır. Ben, bu bakımdan buna açıklık getirmek istedim.

Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Mumcu.

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Özcan adımdan da söz ederek bazı atıflarda bulundu; müsaade eder misiniz bir tavzihte bulunmam için…

BAŞKAN - Sayın Mumcu, ben konuşmayı dinledim. İsminize atıfta bulunarak, sadece görüşlerinize katılmadığını söyledi. Yani, sataşma niteliğinde görmedim.

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, ben de sataşma niteliğinde olduğunu söylemeyeceğim; ama, bana atfettiği düşünceler benim ifade ettiğim düşüncelerden farklı olduğu için, sadece bir tavzihte bulunmak maksadıyla, yerimden ya da kürsüden söz talep ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Mumcu; yerinizden…

ERKAN MUMCU (Isparta) - Değerli arkadaşlarım, Sevgili Özcan; konu birbirinden ayrı değil. Konu, sistemin aktüerya dengesini tutturabilecek yeni üyelerin sisteme katılması meselesi, sizin de ifade ettiğiniz gibi.

Peki, nasıl katacağız? Katmanın bir teşvik mekanizmasını bulmamız gerekiyor. Reel sektör açısından, istihdamı daha mümkün, rekabeti daha mümkün, kayıtdışı rekabeti engellemiş bir sistem kurmamız gerekiyor. Üstelik, fon yönetiminin -bunun kurumsal yapıyla da ilgisi var- nasıl yapılacağı meselesi, bizim sosyal güvenlik sistemimizin geçmişten bu yana en ciddî, en vahim problemi olageldi, bundan sonra da en vahim problemi olmaya devam edecek gibi gözüküyor; çünkü, kurumsal özerklik sağlanmadan ve bunların, aslında fon yöneten kurumlar olarak yapılanmaları sağlanmadan bu sonuca varmak mümkün değil.

Burada "kovanın dibi delik" diyorsunuz. Delik; ben de bunu söylüyorum zaten. Yani, her yıl, açık finansmanı biçiminde sürekli ödediğiniz parayı, sisteme yeni katılmasını teşvik ettiğiniz insanlara teşvik olarak yine sisteme katarken, sisteme yeni katılan insanların yıldan yıla artan oranlarda katkılarıyla, bir taraftan, sistemin açık gereksinimini daraltan, diğer taraftan, aktüerya dengesini sıhhatli hale getiren bir model öneriyoruz. Yani, bu, bu kadar açık, sade ve net bir şey. Bunu burada konuşmayacaksak, bu mesele bununla ilgili değilse neyle ilgili?! Yani, Türkiye'de işgücü ne kadar; Türkiye'de işgücü 25 000 000; böyle mi kalacak?! Kaldı ki, işgücüne katılma oranının bu kadar düşük olmasının arkasında yatan neden, nitelikli, güçlü bir istihdam piyasasının yaratılmamış olması. Eğer, biz bu tedbiri ortaya koyarsak, özellikle bu uygulamayı, sektörel ve bölgesel farklılıklar; yani, farklı endeksler getirerek bir teşvik ve vergi politikasıyla ilişkilendirilmiş olarak getirirsek, Türkiye için bir çıkış yolu bulmuş oluruz. Ben, bu çıkış yolunu göstermeye çalışıyorum.

Sonuç itibariyle, burada, birbirimize, karşılıklı, "sen öyle dedin, ben böyle dedim" münazarası yapmak yerine, bunu, gelin, böyle bir müzakerenin konusu edelim komisyonda. Bu, bize bir gün kaybettirir, iki gün kaybettirir.

Biz, burada, iktidarı ya da bir başka unsuru yermek için bulunmuyoruz veya yapılan işin tamamını yermek gibi bir niyetimiz de yok; ama, ortada, bütüncül bakıldığında, çok büyük bir fırsat var, bu fırsatı kaçırmayalım diyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mumcu.

Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen, Kütahya Milletvekili Alaettin Güven?..

Kütahya Milletvekili Sayın Abdullah Erdem Cantimur; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; tabiî, Sayın Bakanımızın da dün konuşmasında ifade ettiği gibi, bugün, çok önemli bir reformu görüşüyoruz. Çok önemli bir reform; zira, yıllardan beri üç kurum halinde milletimize hizmet vermeye çalışan sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplamanın gayreti içerisindeyiz.

Hastaneleri tek çatı altında birleştirmek için, bu, Genel Kurulda görüşülürken, yine muhalefet partisinin bu sıraları terk ettiğini, burada bulunmadığını ve birçok sosyal kesimin de buna muhalefet ettiğini hep beraber müşahede ettik. Yine böyle bir reformu görüşürken, katkılarını beklediğimiz muhalefet partisinin burada bulunmaması, gerçekten bizi üzmüştür. İnanıyorum ki, nasıl hastanelerin birleşmesiyle vatandaşımız daha iyi hizmet almanın yolunu bulduysa, bu sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında birleştirdikten sonra, vatandaşımıza daha verimli, daha etkin hizmet verilecektir.

Sosyal güvenlik kurumlarının en önemli özelliklerinden bir tanesi, vatandaşımızı mutlu etmektir; fakat, görülmüştür ki, bu parçalı yapı içerisinde sosyal güvenlik kurumlarımızın insanlarımızı çok fazla mutlu ettiği görülemez.

Yine, parçalı haldeki bu sosyal güvenlik sistemimizin en büyük eksiği, nüfusumuzun tamamını kapsamamasıdır. Anavatan Partisi Genel Başkanının ifade ettiği gibi, toplumun tamamını kapsamayan bir sosyal güvenlik kanunuyla karşı karşıyayız. Ancak, bu tasarıyla, ülkemizde yaşayan 73 000 000 insanımızı kapsayacak bir reformu huzurunuza getirmiş bulunmaktayız.

Yeni sosyal güvenlik sistemi, sadece, kurumları tek çatı altında birleştirmeyecek, sosyal güvenlik kurumlarına tabi sigortalılar arasındaki hak ve yükümlülük noktasındaki ayrıcalıkları giderecektir. Tek çatı, sadece idarî anlamda değil, norm birliği anlamında olacaktır ve bu sayede, bütün vatandaşlarımıza eşit hizmet vermenin sevincini hep beraber yaşayacağız ve bu tek çatı sayesinde, bürokrasi azalacak, vatandaşlarımızın hizmet ayağına gidecek, hatta, ilçelere kadar, sosyal güvenlik merkezleri kurulacaktır.

Değerli arkadaşlar, sosyal güvenlik sistemlerinin en büyük amacı, esas amacı, insanlarımızın karşılaşabilecekleri risklere karşı onları korumaktır. Bu riskler, hepinizin bildiği gibi, yaşlanma, sakatlanma, gelir kaybına uğrama ve yoksulluktur.

İnsanlarımızın bu risklerle tek başlarına baş edemeyecekleri bir gerçektir. Diğer bir ifadeyle, sosyal güvenlik sistemleri, toplumun zor durumda olan bireylerine yardım etmeyi daha iyi durumda olanların vicdanlarına bırakmadan, yardımlaşmayı kurumsal hale getiren sistemlerdir. Sistem tarafından toplanan kaynaklar zenginden yoksula, çalışandan çalışmayana, gençlerden yaşlılara aktarılmak suretiyle, toplum içerisinde azamî ölçüde mutluluğun sağlanması amaçlanmaktadır ve bu sistem, nesiller boyu, bu şekilde devam edecektir.

Sosyal güvenlik alanında faaliyet gösteren birçok kurumun bulunması, birçok dağınıklığa sebep vermektedir. Bu, eşgüdümün sağlanmasını önlemekte, mevzuatın daha da karışık olmasını sağlamakta, bilgiişlem sistemlerinin ayrı ayrı olmasından dolayı işlemlerin uzamasına sebep olmakta, kurumlarımızın daha etkin çalışmalarına mâni olmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Cantimur, buyurun.

ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Devamla) - Şimdi, bu Sosyal Güvenlik Kanun Tasarısını bölümler halinde görüşüyoruz. Yaklaşık, iki tasarı, 180 madde civarında. Eğer, biz bu tasarıyı madde madde görüşmüş olsak, iki ay içerisinde bu tasarıyı burada görüşmemiz lazım. Kaldı ki, muhalefet partisi adına konuşan arkadaşlarımız, içerik noktasında bir eleştiri getirmediler, genel eleştiri getirdiler. Biz de burada, maddelerinden çok, tasarının ne getirmeye çalıştığını sizlere ifade etmeye çalışıyoruz.

Bu tasarının hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Cantimur.

Bölüm üzerinde, Hükümet adına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Halihazır görüşmekte olduğumuz tasarı, kurumsal yapı dediğimiz, Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığını kurumsal anlamda birleştiren ve tamamen bilgi teknoloji üzerine çalışacak, vatandaşa hizmet sunumunda büyük rahatlıklar sağlayacak çağdaş bir kurum tasarlanmaktadır.

Bu, tabiî, çıkacak kanun, bunun için yasal bir zemin oluşturacaktır; ama, esas işin ağır tarafı, yoğun tarafı, yasa yürürlükten sonra, gerek insan kaynakları açısından gerekse bilgiişlem teknolojilerinin oluşturulması, fizikî yapıların oluşturulması, işin önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. Bu sebeple, kurumsal yasanın çıkması konusunda bir öncelik verilmesi, Parlamentodan öncelikle bu yasanın çıkması, atacağımız adımların sağlıklı olması açısından önem arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada biraz evvel konuşan Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Erkan Mumcu bir öneri ortaya koydular. Değerlendirilmesi gereken ciddî bir öneri olarak gördüğümüzü ifade ediyorum; yalnız, bu önerinin, şu anda görüşmekte olduğumuz tasarının komisyona çekilmesi, komisyonda görülmesi ve görüşmelerin durdurulmasıyla pek bir ilintisi olmadığı kanaatindeyim. Çünkü, Sayın Genel Başkanın ifade ettiği konu, tamamen bir istihdam ve bir teşvik politikasına yöneliktir. Eğer mutabık kalırsak, parametreler üzerinde uzlaşırsak bunu her daim yapmak mümkündür. Bu, şu anda görüştüğümüz, gerek kurumsal yasa gerekse sosyal sigortalar ve emekli sigortalarına ilişkin tasarının komisyona çekilmesi ve durdurulmasını gerektirmemektedir; her zaman, istihdam ve teşvik politikaları kapsamında, bunu görüşebiliriz. Bağlantısı yok mudur; vardır; SSK primleri açısından, diğer, istihdam artırma açısından mutlaka bir bağlantısı vardır; ama, dediğim gibi, bunun durmasını engelleyecek, komisyona çekecek bir tarafının olmadığı kanaatindeyim. Bu öneri değerlendirilebilir; ancak, şunu belki şu aşamada değerli Genel Kurulumuza arz etmekte fayda var: Bu üç sosyal güvenlik kuruluşunun, 2005 yılında, gelir ve giderlerini karşılamadığı için hazineden transfer ettikleri miktar 23,3 milyar YTL'dir. Şimdi, Sayın Genel Başkan, 23,3 milyar YTL'lik bir imkânın olduğunu ve bunu, yanlış anlamadıysam, istihdama ve teşvik tedbirlerine yöneltmek suretiyle kayıt dışının kayıt içine alınmasını, pastanın, tabanın büyütülmesini ve dolayısıyla, bir nevî, daha çok katılımcı olan bir sistemde, bu sistemi besleyecek yeni bir kaynağı, hem de istihdam yaratmak suretiyle artırabileceğini ifade ettiler.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu 23,3 milyar YTL'nin kompozisyonuna baktığımız zaman karşımıza şöyle bir durum çıkıyor: Emekli Sandığının açığı, bu 3 kuruluş içerisinde en fazla olan kuruluştur. Hep bu konuda SSK hedef gösterilmiştir. Sosyal güvenlik açığı denildiği zaman, ismindeki "sosyal" kelimesinden dolayı, hep Sosyal Sigortalar Kurumu bu açık konusunda günah keçisi yapılmıştır. Oysa, SSK, bu konuda en masum olanıdır; yani, bu kadar büyük hacmine rağmen, gelir-giderini toplama konusunda, prim tahsilat ve tahakkuku konusunda en masum olanıdır.

Şimdi, yanlış hatırlamıyorsam, Emekli Sandığının açığı 7,8 milyar YTL civarında bir açıktır. Ancak, bu açık, yani, karşılığı olmayan, prim karşılığı olmayan bir açıktır. Yani, devlet, sosyal devlet ilkesi gereği, bunu, vatandaşlarına bu parayı vermektedir ve karşılığında bir sigorta mantığı gütmemektedir.

Örneğin, 1 000 000 kişiye bu ülkede yaşlılık aylığı vermek istiyoruz, veriyoruz, özürlü maaşı veriyoruz; ama, bunu, günün sonunda "sosyal güvenlik açığı" olarak bilançoya yazıyoruz. Şimdi, böyle olduğu zaman, bunu istihdama, Emekli Sandığına vermiş olduğumuz 7,8 katrilyonu istihdama yöneltsek, yine, Emekli Sandığının 7,8 milyar YTL'lik açığı duracak.

ERKAN MUMCU (Isparta) - Durmayacak… Anlatacağım Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) -Yani, hazine 7,8 milyar YTL'lik açığı, yine, bu sisteme koymak zorunda kalacak; bu bir.

İkincisi, bu 23,3 milyar YTL'lik açığın tamamı emekliliğe ait değil. Sağlık giderleri açısından da sistemin açığı olduğu için, yine, bunu, bu şekilde hazineden karşılamak durumundayız.

Yani, özetle, bu 23,3 milyar YTL'lik hazinenin transfer ettiği açığı bu şekilde teşvike yönelttiğimiz takdirde, yine, sisteme, hazinenin, açığı kapatmak adına, Emekli Sandığı örneğinde verdiğim gibi bunu kapatması gerekecek.

Kaldı ki, SSK açısından konuşursam, örneğin, bugün 49 ilde teşvik tedbirleri uyguluyoruz. Organize sanayi bölgelerinde işveren hissesinin yüzde 100'ünü, diğer yerlerde yüzde 80'ini almıyoruz. Bu, SSK'nın bir prim kaybıdır. Günün sonunda, Sosyal Sigortalar Kurumuna açık olarak yazmaktadır. Yani, bunu, boşa gitmiş bir para olarak görmemek lazım; ama, netice itibariyle, bir prim kaybı olduğu için bu da bir sosyal güvenlik açığı olarak görülmektedir ve 23,3 milyar YTL'lik açık içerisinde bu miktar da söz konusudur.

Şimdi, tabiî, ilk etapta belki de bir çalışma yaptıktan sonra bunları değerlendirmemiz daha yerinde olur diye düşünüyorum; ama, şundan herkes emin olsun ki, Hükümet olarak, Bakanlık olarak, istihdamı teşvik etmek ve işsizliği önleme konusunda büyük bir gayret içerisindeyiz. Bu alanda yapılabilecek, kimden gelirse gelsin, her türlü öneriyi ciddiyetle değerlendireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu öneri de, önümüzdeki günlerde, çalışmakta olduğumuz, aktif istihdam politikaları, işgücüne yönelik program ve paketler çerçevesi içerisinde değerlendirilecek bir husustur; ama, şu anda, bu, ne olur, kabul edilir, edilmez veyahut da izah etmeye çalıştığım bakış açısı çerçevesi içerisinde bu noktada mı kalır; onun için, biraz daha bu konunun üzerinde çalışılması gerekir diye düşünüyor; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Birinci bölüm üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gönül isterdi ki, bu kanun tasarısı bir temel yasa olarak gelmeseydi ve bizler de Türkiye için son derece önemli olan ve sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayan böyle bir kanun, üzerinde çok daha tartışılarak, görüşülerek ve bizlerin de önerileri dikkate alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülebilseydi.

Değerli milletvekilleri, Sayın Abdüllatif Şener, Başbakan Vekili imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bu kanun tasarısının gerekçesinde "bilgi işlem altyapısı ve nitelikli personel eksikliği" ifadesi var.

Şimdi, yıllardan beri bu kurumlarda çalışan bu personelimizi son derece hafife alan, onları küçülten bir ibarenin Başbakan Vekili sıfatıyla bu genel gerekçenin içerisine yazılmış olmasını tasvip etmenin mümkün olmadığını, huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.

Ve yine, bu tasarı komisyonlarda görüşülürken, hükümet adına açıklama yapan yetkilimiz aynen şunları söylüyor: "Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumunda toplam 35 886 kadronun söz konusu olduğu, tasarının yasalaşmasıyla, mevzuat ve personel sayısı bakımından bu hantal yapının büyük ölçüde azaltılacağı..."

Şimdi, ben, buradan Sayın Bakana sormak istiyorum: Siz, bu kanun tasarısı buradan geçtikten sonra, burada bahsedilmiş olduğu gibi, bu kurumlarda çalışan ve "hantal" olarak tabir ettiğiniz bu yapıyı değiştirmek için, bu personel sayısını büyük ölçüde indirecek misiniz? Dün, burada, geldiniz, dediniz ki: "Biz, personelle ilgili herhangi bir tasarrufta bulunmayacağız." Ama, burada, 26 ncı sayfada çok açık ve net. Hükümet yetkilisinin ifadesi, burada aynen bu şekilde.

Şimdi, siz, bir kanun tasarısını Meclise getirirken, o kurumda çalışan, o kurumlarda çalışan personeli böyle huzursuz ve rahatsız edecek ifadeleri, "niteliksiz" tabirini kullanacak olursanız, siz, müsaade ederseniz Sayın Bakanım, o kurumun başında da, üçbuçuk yıldan beri orada bulunuyorsunuz, o personelle orada hizmet vermeye çalışıyorsunuz. O nedenle, burada, bu ifadelerin yanlış olduğunu, bu kürsüden, bu personelin gönlünü alacak şekilde düzeltmeniz lazım geldiğini ifade etmek istiyorum.

Ve yine, gerekçeden okuyorum: "Diğer taraftan, denetim mekanizmalarının etkin işlememesi, gerek sigortalı gerekse prim kaçaklarının önlememesiyle sonuçlanmaktadır." Hem denetim mekanizmalarının etkili olmadığından bahsedeceksiniz hem de bu kurumlarda yer alan teftiş müessesesini ortadan kaldıracaksınız. Bu ne yaman çelişkidir Sayın Bakanım! Yani, bu ibareyi… Genel gerekçenin altında sizin imzanız yok mu?! Bakan olarak sizin de imzanız var; ancak, burada diyorsunuz ki: "Denetim mekanizmaları etkin işlemiyor, bu nedenle de prim kaçaklarını önleyemiyoruz." Sonra da, geliyorsunuz, 17 nci maddede, denetim ve teftiş başkanlığı diye bir sistem getiriyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, Sayın Bakanım.

Şimdi, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanının da açıklaması var geçenlerde: "Kayıtdışını devlet teşvik ediyor…" Günaydın Sayın Bakanım! Biz, üçbuçuk yıldan beri söylüyoruz bunu, itiraz ediyordunuz; ancak, geçen gün, bir toplantıda, Sayın Bakanın kendi ifadesi: "Kayıtdışını devlet teşvik ediyor." Kayıtdışını devlet teşvik ediyorsa ve bunu söyleyen de, Bakanlar Kurulu sıralarında yanınızda oturan bir bakansa, siz, üç kurumu bir araya getirmekle bu kayıp kaçağı nasıl önleyeceksiniz; geliniz, burada bunun izahını yapın Sayın Bakanım. Öncelikle, bunun tedbirlerinin alınması lazım geldiği inancındayım ve yine, kanunla ilgili, bir hayli eleştirecek notlarım var önümde; ancak, zamanım da bir hayli daraldı.

Özerklikle ilgili şeyler var. Siz, yeni bir yapılanmayı uygulamak istiyorsanız, bunun adına da, sizin ifadenizle "devrim" diyorsanız, geliniz, o zaman, bunun yönetiminde de özerk bir yapı olsun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu kurumun başına getirilecek kişinin, orada, belirli sürelerde görev yapmasının teminatını getirmemiz lazım geldiğini ifade etmek istiyorum.

Dün de söylendi; 9 genel müdür değişikliğinden bahsediliyor. Eğer siz bir devrim yapıyor diyorsanız, geliniz, o devrimi yaparken, o kurumun siyasî etkilerden uzak çalışabilmesi ve Türkiye için kanayan yara olan bu sistemin düzene konulabilmesi için, oraya getirilecek olan kişinin, mutlaka bir görev süresi güvencesinin getirilmesi gerektiğine inanıyorum ve yine, yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak görev yapacak olan kişinin Bakan tarafından atanmış olmasının da yanlış olduğunu düşünüyorum. Siz, bu kurumun sağlıklı çalışmasını istiyorsanız, siyasîlerin bu kurum üzerinde etki yapmamasını istiyorsanız, geliniz, o zaman, burada, yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak görev yapacak olan kişinin atanması noktasında da başkana yetki verelim; başkan bu işi kullansın, bu yetkiyi kullansın ve yine bu sistem İhale Kanununa tabi değil. Niçin tabi değil Sayın Bakanım? Niçin İhale Kanununa tabi olmaktan çıkarıyorsunuz? Önümüzdeki günlerde bu kanun yürürlüğe girdikten sonra, Türkiye'nin, bütçesinin en büyük olduğu kuruluşların başında olacak. Böyle bir kuruluşu İhale Kanununa tabi kılmayacaksınız! Zaten, Türkiye'de son dönemlerde yapılan bütün ihalelerde şaibe sesleri ortaya çıkıyor, bu ihalelerin yanlış olduğu söyleniyor, eş dost kayırmalarının olduğu söyleniyor. Siz "devrim" dediğiniz bir kanunda getirdiğiniz bir hükümle, bunun İhale Kanununa tabi olmaması lazım geldiğini söylüyorsunuz ve yine, niçin genel kurul üç yılda bir toplansın?.. İktidar Partisi Grubu adına konuşan Sayın Milletvekili dediler ki: "Genel kurul çok aktif olarak çalışacak." Ben şimdi soruyorum: Üç yılda toplanan bir genel kurul…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Müsaade ederseniz, teşekkür cümlemi ben söyleyeyim…

BAŞKAN - Sürenizi verdim Sayın Kandoğan, teşekkür etmeniz gerekiyor.

Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU KANUNU TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Tanımlar, Kuruluş ve Görevler

Amaç ve kuruluş

MADDE 1-

BAŞKAN - 1 inci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tanımlar

MADDE 2-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kurumun amacı ve görevleri

MADDE 3-

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Kandoğan.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.38

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.47

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1102 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1153) (S. Sayısı: 1102) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 3 üncü maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, 3 üncü maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

3 üncü maddeyi kabul edenler…

Sayın milletvekilleri, iki Kâtip Üye arasında anlaşmazlık olduğu için, elektronik cihazla oylama yapacağız.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.

İKİNCİ BÖLÜM

Kurumun Organları ve Görevleri

Kurumun organları

MADDE 4 -

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Genel Kurulun oluşumu, görevleri ve toplanması

MADDE 5 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yönetim Kurulunun oluşumu ve üyeleri

MADDE 6 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yönetim Kurulunun görevleri

MADDE 7 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Başkanlık Teşkilâtı

Teşkilât

MADDE 8 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Merkez teşkilâtı

MADDE 9 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başkan

MADDE 10-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başkan yardımcıları

MADDE 11 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Ana Hizmet Birimleri

Ana hizmet birimleri

MADDE 12 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü

MADDE 13 -

BAŞKAN - 13 üncü madde üzerinde Sayın Komisyonun düzeltme talebi vardır.

Buyurun Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkanım, 13 üncü maddenin (b) bendinde geçen "icra takibatı" ibaresinin "icraî takibat" olarak düzeltilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN - Bu şekilde not alınmıştır Sayın Başkan.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü

MADDE 14 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü

MADDE 15 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü

MADDE 16 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı

MADDE 17 -

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının 17 nci maddesinde yer alan "denetçiler" ibaresinin "müfettişler" şeklinde değiştirilmesini ve ikinci fıkrasının çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Özkan Öksüz

Mahfuz Güler

Mehmet Zekai Özcan

 

Konya

Bingöl

Ankara

 

Niyazi Özcan

Mustafa Duru

Alim Tunç

 

Kayseri

Kayseri

Uşak

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdirlerinize sunuyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Denetçi unvanının, uzun yıllardır kullanılagelen ve Kurumda yerleşik müfettiş unvanıyla değiştirilmesini sağlamak, son fıkranın çıkarılmasıyla idarî teftiş ve soruşturma ile sözleşmeli sağlık kurumlarının denetiminde etkinliğin sağlanmasına engel olabileceği düşüncesiyle hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Aktüerya ve Fon Yönetimi Daire Başkanlığı

MADDE 18-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Danışma Birimleri

Danışma birimleri

MADDE 19-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Strateji Geliştirme Başkanlığı

MADDE 20-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Hukuk Müşavirliği

MADDE 21-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

MADDE 22-

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ALTINCI BÖLÜM

Yardımcı Hizmet Birimleri

Yardımcı hizmet birimleri

MADDE 23-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı

MADDE 24-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı

MADDE 25-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Komisyonun bir düzeltme talebi vardır…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, 22 nci maddede bir düzeltme talebimiz var. 22 nci maddenin (b) bendinde geçen "4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkında Kanununa" ibaresinin "4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa" olarak düzeltilmesini teklif ediyoruz.

BAŞKAN - Düzeltme talebi not alınmıştır.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

İkinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm 26 ila 37 nci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Isparta Milletvekili Erkan Mumcu.

Buyurun Sayın Mumcu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ERKAN MUMCU (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, yürütegeldiğimiz müzakereyi biraz derinleştirmeye ihtiyacımız var. Zannediyorum, sizlerin de garipsediğiniz bir durumla karşı karşıyayız. Burada, devrim niteliğinde olduğu iddia edilen bir yasa görüşülüyor, yasanın maddeleri okunmadan oylanıyor. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulu "kabul edenler, kabul etmeyenler" başlığı altında, çağrısı altında oyladığı, ellerini kaldırıp indirdiği kanunun içeriğine ilişkin burada doğrudan bir bilgilendirilmeye muhatap olmuyor. Bu, çok garip bir şey. Bu, demokrasi adına yakışık alır bir durum değil. Bu meseleyi…

BAŞKAN - Sayın Mumcu, bir saniye.

Sayın milletvekilleri, lütfen, yerlerinize oturur musunuz.

Buyurun Sayın Mumcu.

ERKAN MUMCU (Devamla) - Şimdi, kaldığımız yerden devam edelim.

Sayın Bakana teşekkür ediyorum; en azından, burada getirdiğimiz önerinin, istihdam politikaları, istihdamı teşvik politikaları bakımından değerini anlamış görünüyor; fakat, bunun, sosyal güvenlik sistemiyle, sosyal güvenlik kurumuyla ilgisinin olmadığını söyleyerek, hem AK Parti Grubu adına konuşan sözcü arkadaşlarım hem Sayın Bakan, bence, konuyu mecraının dışına bir yere taşıyorlar.

Değerli arkadaşlar, neyi konuşuyoruz; sosyal güvenlik sistemini konuşmuyor muyuz? Konuştuğumuz sistemin temel problemi, sisteme üye olan insan sayısının azlığından kaynaklanan bir finansman açığı değil mi? Burada, primlerin yüksekliğinden kaynaklanan, insanların sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında kalmış olmaları değil mi? Sistem dışında kalanlar ile sistem içinde kalanlar arasında oluşan haksız rekabetin yarattığı verimsizlik değil mi? Bunun, yatırım iklimini bozması, müteşebbisi, girişimciyi yatırımcıdan caydırması değil mi? Ortaya çıkan açığın çok yüksek finansman maliyetleriyle Hazine tarafından karşılanması zarureti değil mi?

Şimdi yeni baştan gerçek çözümün ne olduğunu bir daha söyleyelim. Sayın Bakanım diyor ki: Burada bu harcamalar şuraya yapılıyor buraya yapılıyor; nereye yapılıyor olduğunun hiç önemi yok. Siz getirdiğiniz tasarıyla 3 kurumu zaten birleştirmiyor musunuz? Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK'yı birleştirmiyor musunuz? Tek bir sosyal güvenlik kurumu çatısı altında birleştirmiyor musunuz? Şu halde o kurum bir tek bilanço yapmayacak mı? Açıklar, bir tek kurumun açığı olarak ortaya çıkmayacak mı? Sonuçta, bugünden toparlayıp baktığımızda, sistemin, 2005 yılı verileri itibariyle 35 katrilyon geliri, 58 katrilyon gideri var, 23 katrilyon da açığı var. Bu 23 katrilyon açığı, Hazineden doğrudan kaynak aktarması biçiminde aktarıyorsunuz, kapatıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Bu da, sosyal devlet misyonunun gereği." Sonuç itibariyle, benim de söylediğim, kaynak olarak kullandığımız bu miktarı sisteme katılabilecek yeni insanların prim teşviki olarak koyduğunuzda, birinci yıldan on yıla kadar azalan oranlarda verdiğiniz bu prim teşvikleriyle ortalama beş yıl bu kaynağı kullandığınızda, sisteme, prim teşviki sağladığınız insan kadar yeni üye katıyorsunuz ve aktüerya dengesini sağlıklı bir hale getiriyorsunuz. Görece olarak bugünkünden daha sağlıklı bir hale getiriyorsunuz. Denilebilir ki: İş piyasasında henüz bu kadar insan yok. İş piyasasında bu kadar insan var; istihdam olmadığı için iş piyasasında, daha doğrusu, iş görebilir bu kadar insan var; ama, istihdam yaratıcı tedbirler alınamadığı için bu insanlar iş piyasasının dışında kalıyorlar. Kaldı ki, sadece iş piyasasının içinde var olup da, sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında olan insanların sayısı 8 000 000. Bu 8 000 000 insanın sisteme katılması bile başlı başına sistem açısından bir kazanç değil mi? Kaldı ki, elinizdeki kaynak 100 dolar/ay hesaplandığında, 16 600 000 kişinin sisteme katılmasına yetecek miktarda.

Efendim, bu, istihdam politikalarının konusu. İstihdam politikaları sosyal güvenlik politikalarından bağımsız mı?! Reel sektör daha çok yakın zamana kadar size, Türkiye'nin ve kendi işletmelerinin rekabet gücünü zayıflatan meseleleri üç başlık altında sayarken neyi saydı: Ücretler üzerindeki yükler; prim ve vergi yükleri, enerji maliyetleri ve Katma Değer Vergisini saymadı mı? Katma Değer Vergisinde yaptığınız indirim, yerli üreticiden çok ithalatçının işine yaradı. Çünkü ithalatta da, uluslararası ticaret kuralları gereği indirdiniz fiyatı. Değişik kademelerde, Katma Değer Vergisi oranlarını değişik oranlarda ödeyen yerli üretici, doğrudan yüzde 8 net ödemeyle ithalat yapan ithalatçı karşısında dezavantajlı duruma geldi. Dolayısıyla, Türkiye'nin temel derdi işsizlik. Biz, burada, işsizlik ve sosyal güvenliği birlikte çözebileceğimiz bir çözümü getiriyoruz, bunun çözüm değerini tartışmak yerine "efendim, bu başka bir konudur…" Bu, başka bir konu filan değil. Bu, başka bir konu filan değil. Bu, tam da bu meselenin özüdür. Bu meseleyi görmezden gelerek, gözden kaçırarak varılabilecek bir yer yok.

Sonuç itibariyle, mahkûm olduğumuz şey, IMF direktifleriyle bize yapmamız söylenen şeyi yapmaktır. Gelin, Türkiye'ye, Türkiye'nin kendi aklı olduğunu gösterelim. Gelin, milletimize, bu meseleyi Millet Meclisinin çözebileceğini gösterelim. İşte çözüm, işte kaynak, işte imkân.

Bunun kurumsal yapıyla da doğrudan ilgisi var. Sadece madde başlıklarını onayladığınız maddeler arasında Fon Yönetimi Daire Başkanlığı da vardı. Bu, kurumsal çatı ve bu kurumun özerkliğiyle doğrudan alakalı olan bir şey.

Sonuç itibariyle, sistemin bugün bu kadar açık verir hale gelmesinin arkasında yatan şey, sistemde biriken fonların, geçmişte, devlet sermayesi olarak görülüp siyaset tarafından keyfî tasarrufların konusu edilmiş olması yatmıyor mu? Buna sistemik olarak son vermenin, yani sistemin buna izin vermeyeceği bir biçimde son vermenin yolu bir kurumsal özerklik getirmek değil mi? Biz bu ülkeye yabancı sermayenin güven duymasını istiyorsak, uluslararası normlar ve standartlar neyse, o norm ve standartlarda bir kurumsal yapılanma getirmek zorunda değil miyiz?

Benim merak ettiğim soru şudur: Bütün dünyada bu uluslararası norm ve standartları arayan IMF, söz konusu olan Türkiye olduğunda niye böyle derme çatma bir kurumsal yapıyı kabul ediyor?! Niye kabul ediyor?! Hiçbir finansal rehabilitasyon getirmeyen, tam tersine, sisteme kayıtlı insanlar üzerindeki yükü artırdığı için kayıtdışılığı teşvik edeceği aşikâr olan bu tasarıyı niye kabul ediyor; çünkü, ben, artık, burada bir iyi niyetten öteye, Türkiye'yi, belirli bir düzeyde, yönetilebilir bir düzeyde borçlu; dolayısıyla, borçları üzerinden yönetilebilir bir ülke kılma stratejisinin var olduğunu düşünüyorum. Aksi halde, iyi niyetli bir kurumun yapması gereken şey, uluslararası norm ve standartlarda bir reformu Türkiye'den de istemiş olmasıydı.

Kendi kaynaklarımızla, kendi paramızla dövülüyoruz sürekli. 58 milyar dolar Merkez Bankasında birikmiş rezervi olmakla övünen başka bir Başbakan, başka bir hükümet herhalde bulamazsınız. Gayri safî millî hâsılasına oranla birikmiş rezervi bu kadar yüksek bir ülke neyin bedelini ödediğini bilmiyor. Bu rezervleri, gidip, Avrupa bankalarında, Batı bankalarında, Batı fonlarında yüzde yarımla tutacaksınız, uluslararası kuruluşlara ve vesair kuruluşlara yüzde 10-11 ortalama faiz ödeyeceksiniz, bunun bedelini millet ödeyecek. Bu da yetmeyecek, içeriye sıcakpara olarak giren bu parayı, içeride enflasyonist etki yaratmaması için; yani, döviz karşılığında ödediğiniz Türk Lirasının içeride enflasyonist etki yaratmaması için yeniden Hazine yoluyla borçlanacaksınız, bu borçlanmayı bir zaruret haline getirdiğiniz için Merkez Bankanız ve Hazineniz borç faizlerini aşağı çekemeyecek, ondan sonra, elinizdeki bütçe, faiz bütçesi, sosyal güvenlik kurumlarının açığı bütçesi olarak gelecek; yani, kendi kaynaklarıyla kendini fukaralaştıran bir akıl.

Değerli arkadaşlar, sevgili arkadaşlarım, siz, milletin vekillerisiniz, yönettiğiniz sermaye, yönettiğiniz kaynak, hakikaten, kelimenin tam anlamıyla, üzerinde tüyü bitmedik yetimin hakkı bulunan bir haktır, sermayedir, beytülmaldır. Eğer, burada getirdiğimiz önerinin çalışmayan bir tarafı varsa, gelin, bunu söyleyin. 357 kişilik bir parlamento grubuna sahipsiniz, arkanızda, devletin, hükümetin bütün bürokratik birikimi var. Ya bunu söyleyin, ya gelin, bu çözümü hayata geçirelim. Eğer, aynı tutumunuzu sürdürürseniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mumcu, lütfen, toparlayınız.

ERKAN MUMCU (Devamla ) - Memnuniyetle Sayın Başkanım.

…bizim yapacağımız şey şudur: Gidip, bunu millete anlatacağız. Ama, bunu millete anlatmanın, bunu bir siyasî iletişimin konusu yapmanın bize bir faydası olsa bile, millete faydası, en azından, yakın vadede olmayacaktır. Onun için, bu çözümü bugünden hayata geçirmek, hem sizin hem bizim hepimiz için bana göre bir namus borcudur. Biz, burada yemin ettik; millete sadakat yemini ettik. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Millete sadakat yemini etmiş olarak, gelip, burada, önümüze dayatılan, çözüm adına dayatılan derme çatma modellerle Türkiye'yi daha derin bir bataklığa sürüklemek yerine, kendi aklımızla bir çözüm bulmalıyız. Ya gelin bu çözümün geçersiz olduğunu söyleyin, ya gelin birlikte bu çözümü hayata geçirelim. Yani, ya bir yol açın, ya da yoldan çekilin; milletin önünde engel gibi durmayın. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (Anavatan Partisi sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mumcu.

Sayın Mumcu, konuşmanız sırasında, maddeler okunmadan oylandığını bahsettiniz. Başkanlığı ilgilendirdiği için açıklama gereği hissettim.

Tasarı, temel yasa olarak kabul edilmiştir. Bu şekilde görüşmemizin sebebi de, İçtüzüğün 91 inci maddesi. İçtüzük, 30.6.2005 tarihinde değişmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine iptal istemiyle açılan davada, 91 inci maddenin sadece önergeler kısmıyla ilgili bölüm iptal edilmiştir ve İçtüzük halen yürürlüktedir. Ayrıca, o tarihte de sizin, AK Parti Hükümeti içerisinde Bakanlar Kurulu Üyesi olduğunuz ve Tüzüğe de olumlu oy verdiğiniz bilinmektedir.

Teşekkür ediyorum Sayın Mumcu.

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, adıma ve sözlerime atfen ifade ettiğiniz sözler dolayısıyla söz istiyorum. (AK Parti sıralarından "haydi canım" sesleri)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Mumcu, söz veremeyeceğim; çünkü, bu bir açıklamaydı; dolayısıyla…

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, açıklamanızla beni töhmet altında bıraktınız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 17.15'e kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.13

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.15

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1102 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1153) (S. Sayısı: 1102) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının İkinci Bölümü üzerinde söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler'e aittir.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, biraz önce, ara vermeden önceki…

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, Sayın Güler konuşmasını yapsın, ondan sonra sizi dinleyeyim.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Peki efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Güvenlik Kurumu Yasa Tasarısının İkinci Bölümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 3 Kasım seçimlerinden sonra iktidara gelen Partimiz, sosyal güvenlik alanında, hiçbir hükümete nasip olmayan hizmetler vermiştir. Bildiğiniz gibi, ülkemizin en büyük sosyal güvenlik kuruluşları olan SSK, Bağ-Kur ve İŞKUR, teşkilat yasaları olmadan idare edilmeye çalışılmaktaydı. Bu kuruluşlar, âdeta kanunsuz bir şekilde, hiçbir yasal dayanağı olmadan ayakta durmaya çalışmışlar ve gerçekten de, bu dönemde çok kan kaybetmişlerdir. Biz, hükümet olur olmaz, ilk etapta, SSK, Bağ-Kur ve İŞKUR'u yasal bir statüye kavuşturduk ve sosyal güvenlik kuruluşlarımızın üçünün de teşkilat yasalarını çıkararak bu kanunsuz durumdan kurtardık ve yasal bir statüyü kazandırmış olduk.

Bundan birkaç gün önce çıkarılan yeni bir yasayla da SSK ve Bağ Kurlu sigortalıların yıllardan beri birikmiş borçları için ödemelerde kolaylık sağlanmış ve prim alacakları yeniden yapılandırılmıştır. Şimdi, süreç devam etmektedir, tüm SSK ve Bağ-Kura borcu olan mükellefler bu yeniden yapılandırmadan yararlanmaktadırlar.

Bugün görüştüğümüz tasarı, sosyal güvenlik reformu çerçevesinde ele alınan ve bizim üçlü sacayağı dediğimiz Sosyal Güvenlik Kurumu Yasa Tasarısıdır. Bu tasarı, ülkemizin, bugüne kadar yaptığı, özellikle sosyal güvenlik alanında yaptığı en büyük reformlardan biridir. Bugüne kadar hiçbir cumhuriyet hükümetine nasip olmamış bir düzenlemedir ve gerçek anlamda bir reformdur.

Öteden beri, biz sosyal güvenlikle ilgilenenler. "Avrupa Birliği standartlarında veya uluslararası norm ve standartlarda bir birlik sağlamak" tabirini kullanırız. Evet, özetle, bu tasarı -işte, tek bir cümleyle ifade edilebilirse- bu norm ve standart birliğini sağlamaktadır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük reform paketini içeren bu tasarıyla, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kaldırılıyor, yerine tek bir çatı oluşturularak Sosyal Güvenlik Kurumu doğuyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, 8.12.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş ve 2.3.2006 tarihinde komisyon çalışmaları bitirilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmiştir. Tasarı, hemen hemen her oturumda, her safhada tartışılmış, Ekonomik ve Sosyal Konseyde tek gündem maddesi olarak enine boyuna tartışılmıştır. Sendikalarımızın, işverenlerimizin önerileri bütün detaylarıyla incelenmiş, hiçbir öneri, eleştiri ve uyarı gözardı edilmeden hazırladığımız sosyal güvenlik reform paketine yansımıştır.

Değerli arkadaşlar, mevcut sistem, ülkemizin ekonomisini tehdit edecek derecede, her yıl katlanarak finansman açığını oluşturan bir sistemdir. Üç sosyal güvenlik kurumu, SKK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, nüfusumuzun yüzde 90'ına sosyal sigorta ve sağlık hizmeti sunmakta, kapsadığı sigortalıları sosyal risklere karşı korumaktadır. Bu üç kuruma 2005 yılı için bütçeden ayrılan pay, demin Sayın Bakanımızın da söylediği gibi, 23,3 milyar YTL'dir. Kişi başına ortalama 328 YTL düşmektedir. Yani, bir başka deyimle, devlet, bir yılda, her bir vatandaşına, 328 YTL'yle bir kişinin sosyal güvenlik hakkını, sağlık yardımıyla birlikte sağlamaktadır.

Kuşkusuz, bu sistemin tek sorunu finansman açığı değildir. Mevcut sosyal güvenlik sistemi, tüm vatandaşlarımızı kucaklayamayan, onlara eşit ve adil davranamayan, hatta, ayırımcılık yapan bir yapı arz etmektedir. Bilindiği gibi, sistemin en büyük özelliği, bürokrasiye göre düzenlenmiş olmasıdır. Şimdi, bu sistemi radikal bir değişime uğratıyoruz. Önceliğimiz, yalnız memur ya da işçi değil, bütün vatandaşlarımızdır. Bu ayırımı kaldırıyoruz.

Sosyal güvenlik reformu yapmak, gerçekten de, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de zordur. Biz, bunun bilincindeyiz ve reform yapabilmek için elinizi taşın altına koymazsanız, risk alamazsanız, bu reformu yapmak mümkün değildir. Risk alabilmek, gerçekten de, yürek ve cesaret ister.

Popülizmden uzak, ülkemiz gerçeklerine uygun bir reform paketi hazırlandı; çünkü, devlet ile toplum arasındaki yaralı alanları kapatmak zorundaydık. Bunu başarmaya mecburuz. Memuru, işçisi, Bağ-Kurlusu, esnafı ve çiftçisiyle toplumun bütün katmanlarına adil ve seviyeli hizmet vermek azmindeyiz. Yıllardır vatandaşlarımız arasında ayırımcılık yapan bu sistemin, artık, yürümediğini hep beraber gördük.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu reform paketinin dört ana ayağı vardır ve bu ayaklar birbirlerini tamamlamaktadırlar. Birincisi, tüm çalışanları kapsayan sosyal sigorta sistemi; ikincisi, genel sağlık sigortası; üçüncüsü, primsiz ödemelerin tek elde toplanması; dördüncüsü ise, bütün bu fonksiyonları yerine getirecek ve kurumları birleştirecek tek bir sosyal güvenlik kurumunun kurulmasıdır.

Otuz yıldan beri tartışılan bu paket, sendikalarımız, işveren örgütlerimiz, hatta, bütün sivil toplum kurumlarımız bu temel sorun üzerinde kafa yordu, öneriler getirdi, eleştirdi. Hemen hemen bütün siyasî partiler iktidarları boyunca sosyal güvenlik reformunu gerçekleştirmeyi planladıkları halde, hiçbiri bunu gerçekleştiremedi. Şimdi, bunu, biz gerçekleştiriyoruz.

Bu yasayla birlikte, bundan böyle, vatandaşlarımız, eşit haklara sahip bir ülkenin vatandaşı olduklarını hissedecekler. Yıllarca ihmal edilen ve herkes tarafından "düzeltilsin" denilmesine rağmen bir türlü yapılamayan sosyal güvenlik reformu, ülkemiz gerçekleri göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. Bu reformun, artık, daha fazla geciktirilmeden, mutlaka, gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Sosyal güvenlik sistemimiz, her yıl, maalesef, katlanarak açık vermektedir. Zira, bugün, üç sosyal güvenlik kurumumuzun finansal açıkları, gayri safî millî hâsılanın yüzde 4,5'i seviyesine ulaşmış durumdadır.

Ülkemizin, dünya üzerindeki en büyük zenginliği olan genç nüfus yapımız, giderek, bu süreç içerisinde yaşlanma eğilimine girmiştir. Popülist davranarak bu reformun geciktirilmesi halinde, ülkemiz ekonomisi, devlet-toplum ilişkileri büyük yaralar alacaktır.

Bu tasarıyla, sosyal tarafların etkin bir şekilde katıldığı bir genel kurul yapısı oluşturulmuştur. Genel Kurul, 19 üyesi kamudan, 25 üyesi ise sosyal taraflardan olmak üzere, toplam 44 üyeden meydana gelmektedir. Tasarıda, Genel Kurul kararlarının öncelikle dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca, Genel Kurulun üç yılda bir toplanacak olması nedeniyle, sosyal taraflarla yürütülecek sosyal diyaloğu sürekli kılmak için, ayrıca Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu oluşturulmuştur. Tasarıda, her üç sosyal güvenlik kurumunda var olan yönetim kurulu yapısı korunarak, ilk defa kamu ve sosyal taraf üye sayısı eşit olarak belirlenmiştir. Bilindiği gibi, halen bu sayılar; SSK'da 5 kamu görevlisi, 3 sosyal taraf, Bağ-Kurda 4 kamudan, 2 sosyal taraflardan, Emekli Sandığında ise 6 üyenin tamamı kamu temsilcisi olarak uygulanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Güler.

MAHFUZ GÜLER (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Yönetim kurulunda sosyal tarafların azamî temsilini sağlamak amacıyla mevcut yapıdaki temsilden herhangi bir kısıtlamaya gidilmemiş, işçi, işveren, kamu çalışanları, bağımsız çalışanlar ve emeklilerin yönetim kurulunda temsil edilmesi sağlanmıştır.

Sosyal güvenlik reformuyla, sosyal güvenlik kurumlarının denetim birimleri de birleştirilerek, denetim birimleri arasındaki yetki karmaşasına son verilmiştir. Koordinasyon eksikliğinin giderilmesi ve denetim maliyetinin düşürülmesi bununla amaçlanmaktadır. Bu birleşme, yapılmakta olan sosyal güvenlik reformunun ruhuna da uygun düşmüştür. Zira, sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplandığı reformda, denetim birimlerinin birleştirilerek tek birim olarak örgütlenmesi çok önemli ve yerinde bir düzenlemedir. Tüm zorlu şartlara rağmen denetim birimlerinin birleştirilmesini gerçekleştiren Sayın Bakana ve ilgili komisyon başkan ve üyelerine, Sosyal Sigortalar Kurumunu yakından tanıyan biri olarak, huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum.

Denetim biriminin tasarıda yer aldığı şekilde yasalaşmasıyla, kurum içinde, kaynak israfının önlenmesinde, kayıtdışı istihdamla mücadelede, yolsuzluk ve usulsüzlüklerin en aza indirilmesinde, haksız çıkarların önlenip caydırıcılığın egemen kılınmasında, sigortalı, işveren ve kurum ilişkilerinin düzenlenmesinde, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılmasında, haksız rekabetin önlenmesinde etkin, verimli ve caydırıcı bir denetim sistemi sağlanmış olacaktır.

Değerli arkadaşlar, sözlerime son verirken, bu büyük sosyal güvenlik reformunun SSK'lılara, Bağ-Kurlularımıza, Emekli Sandığı mensuplarımıza, emeklilerimize ve kısacası tüm ulusumuza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, Yüce Heyetinize tekrar saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güler.

Sayın Abuşoğlu, buyurun.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, biraz önce, ara vermeden önce Grup sözcümüz Sayın Mumcu'nun konuşmasında belirttiği, temel yasanın görüşülmesinden dolayı orada sadece madde başlıklarını sunarak geçilmesi, İktidar Partisinin meseleyi bu şekle dönüştürmesiyle ilgiliydi; ama, siz Başkanlık Divanı olarak bence gereksiz yere bir hassasiyet gösterip sanki o ifadenin size yöneltilmiş bir ifade olduğunu kabul edip Sayın Mumcu'ya ve Anavatan Partisine karşı bir görüş gösterdiniz. Ama, biz bu tutumunuz hakkında müzakere açarak ifade etmek hakkımızı kullanmayacağız; ama, Başkanlık Divanının Grubumuza karşı böyle bir açık haksızlığını da dile getirmek istiyoruz.

Burada, Başkanlık Divanının tutumuna yöneltilen herhangi bir ifade değil Sayın Mumcu'nun kullandığı, İktidar Partisinin, bu önemli bir kanunu temel kanun çerçevesinde getirmesine yönelikti. Başkanlık Divanının bunu yanlış algılaması sonucunda Sayın Mumcu'nun bu düzeltmeyi yapmak üzere söz istemesine rağmen söz vermeyip oturumu kesmeniz de pek alışılagelmiş bir tavır olmadı, pek şık tavır olmadı. Bunu belirtmek için söz almıştım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Abuşoğlu.

Sayın Abuşoğlu, ben, Başkanlık Divanı olarak, Anavatan Partisini hedef alarak hiçbir konuşma yapmadım. Sadece, maddelerin okunmadan oylanmasının temel yasa felsefesinden olduğunu izah ettik, tespitte bulunduk. Eğer, isterseniz, tutumum hakkında söz isterseniz, o konuda oturum da yapabiliriz.

Teşekkür ediyorum.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, biz, meselenin bu ölçüde bir tartışma ortamı içerisine gelmesini istemeyiz; ama, konuyu açıklığa kavuşturma gereğini duyduk.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Abuşoğlu.

İkinci Bölüm üzerinde, şahsı adına söz isteyen Ahmet Işık, Konya Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Işık.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısının İkinci Bölümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin yapısı ve sorunları, 1990'lı yılların başlarından bu yana kamuoyunda yaygın bir şekilde tartışılmaktadır. Özellikle, 1994 yılından itibaren bu sorunlardan biri olarak, sosyal güvenlik kurumlarının giderek artan açıkları önplana çıkmıştır. Kamu tarafından finanse edilen bu açıklar, izleyen birkaç yıl içinde bütçe dengeleri üzerinde önemli bir baskı yaratmaya başlamıştır.

SSK ve Bağ-Kur finansman açıklarının artış hızı, 2000'li yıllardaki geçici azalma dışında, son dört yılda tekrar artış eğilimine girmiş bulunmaktadır. 2001 kriziyle genel ücret seviyesindeki gerilemenin prim gelirlerini düşürmesi ve bu olağanüstü ortamda peş peşe düşük faizli taksitlendirme ve ödeme kolaylığı sağlayan yasaların çıkarılmasının prim ödeme eğilimini düşürmesidir. Bu olumsuz gelişmeler, mevcut sosyal güvenlik sisteminin sadece belli parametrelerinde yapılan değişikliklerin, sistemin sorunlarını orta ve uzun dönemde çözmekte yetersiz kaldığı görülmektedir. Bir başka ifadeyle, sosyal güvenlik sistemimizin, amaç, araçlar ve yöntem tutarlılığını sağlayacak tarzda, bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ve yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik sisteminin temel amacı, insanları mutlak ve göreli yoksulluğa karşı korumaktır. Mevcut sistemde ise, yarattığı açıklar sonucunda, makro ekonomik istikrarsızlığa yol açarak yoksulluğu artırmakta, bir başka deyişle, amacının tam tersi sonuçlar doğurmaktadır. Bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştirilecek bir reformun sağlayacağı tek ve en önemli yarar, sistemin, uzun vadede, malî açıdan sürdürülebilir hale getirilmesini sağlamak olmayacaktır; daha da önemlisi, kurumsal etkinliği artıracak olan böylesi bir reform, ayırım gözetmeksizin, bütün vatandaşlarımıza, eşit koşullarda, hak ettikleri kapsam ve kalitede sosyal güvenlik sağlama olanağı yaratacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal güvenlik sisteminin açıklarının kapatılmasında en etkili yollardan birisi de prim oranlarının düşürülerek kayıtdışı istihdamın kayıt altına alınması olacaktır. Mevcut sosyal güvenlik sistemlerinin malî açıdan uzun dönemde sürdürülebilir olup olmadığını belirleyen en önemli değişkenlerden birisi de nüfusun yaş gruplarına göre dağılımıdır. 65 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfus içindeki payının artması, sosyal güvenlik sisteminin, bir yandan gelirlerinin azalması, bir yandan da giderlerinin artması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle, bir ülkenin nüfusundaki piramit yapısının değişim hızı, aynı zamanda, sosyal güvenlik sisteminin geleceğini ve alınması gereken tedbirlerin zaman çizelgesini de göstermektedir. Türkiye, şu anda genç bir nüfusa sahiptir. Ne var ki, geleceğe ilişkin projeksiyonlar, nüfusun hızla yaşlanacağını da ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla, yarım asrı aşkın bir süredir çalışma statüsüne dayalı olarak kurulan sosyal güvenlik sistemi tek çatı altında birleşip, fonksiyonel bir yapıya kavuşarak, etkin ve vatandaş memnuniyetini sağlayan kamu yönetiminin somut örnekleri arasında yer alacaktır.

İşbu tasarının, muhataplarına ve tüm milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

İkinci Bölüm üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili.

Buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce tasarıyla ilgili görüşlerimi ifade etmeye çalışmıştım. Bu bölümde de, kaldığım yerden devam edeceğim.

Öncelikle, verilen bir önergeyle teftişle ilgili konunun daha da açıklığa kavuşması ve bir önergeyle ikinci fıkranın metinden çıkarılması ve "denetçi" ibarelerinin yerine "müfettiş" ibarelerinin getirilmesinden dolayı da teşekkürlerimi iletmek istiyorum. İşte, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Genel Kurulda, muhalefetin sesine de kulak verildiği takdirde, kanunun daha iyi çıkması açısından böyle düzenlemeler yapılmasının ne kadar doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Değerli milletvekilleri, genel kurulun üç yılda bir yapılması meselesi… Biraz önce AK Parti Grubu adına konuşan milletvekilimiz, bunu iftiharla anlatmaya çalıştı; ama, üç yılda yapılacak bir genel kurul toplantısının, bu sisteme ne kadar katkı sağlayabileceği hususu çok tartışmalıdır. Siz, devrim niteliğindeki bir kanunu yaptığınızı ileri sürerken, bunun en üst karar organı olacak olan genel kurulun üç yılda bir toplanmasının doğru olmadığı, bu sürenin kısaltılması gerektiği inancında olduğumu ifade etmek istiyorum.

Yine, bu kanunda "teşkilat ve kadrolar en geç üç yıl içerisinde kanuna uygun hale getirilir" maddesi var. Sayın Bakanım, çok önemli bir kanun; biz de gönülden destekliyoruz, bunun çıkması lazım, bir an önce hayata geçmesi lazım; ancak, siz, bunun hayata geçmesiyle ilgili üç yıllık bir süre ortaya koyarsanız ve Bakanlar Kuruluna da iki yıl daha uzatma yetkisi verirseniz, bunun hayata geçirilmesiyle ilgili süre yaklaşık beş yıl olacaktır. Bu kadar önemli bir kanunsa, devrim niteliğinde bir kanunsa, bu kanunun bir an önce hayata geçmesi gerekmez mi?! Nedir yani; üç kurumu bir araya getireceğiz. Nihayetinde de 35 000 civarında personeli var, oturmuş olan kurumlardır, yıllardan beri köklü olan kurumlardır; yani, bunları, beş yıl süreyle, teşkilat ve kadroyla ilgili hususların zamana yayılmasının, beş yıl gibi bir sürenin getirilmesinin haklı ve mantıklı bir açıklamasının olmadığı inancındayım. En azından, bu sürenin yeniden gözden geçirilmesinde fayda olduğu inancındayım.

Yine, bir maddede, yönetmeliklerle ilgili "bir yıl içerisinde çıkarılır" hükmü var Sayın Bakanım. Yani, Özürlüler İdaresinde de ben çıktım, burada konuştum. Yaklaşık 15 yönetmelik çıkarılacaktı; orada da bir yıllık süre getirildi; sordum geçenlerde daha, çıkan yönetmelik yok. Şimdi, burada da çok önemli bir kanunu hayata geçireceğiz, çıkarılması gereken yönetmeliklerle ilgili bir yıllık süre koyuldu. Niye bir yıl; yani, çok zor mudur bu yönetmeliği hazırlayıp hayata geçirmek?! O nedenle…

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Kolay değil…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Kolay, kolay… Sayın Badazlı, bu işler kolaydır. Ben, devletin içerisinden gelen birisiyim, çok kolaydır. Yani, niye beş yıl…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan… Sayın Kandoğan…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Buyurun.

BAŞKAN - Lütfen, Genel Kurula hitap eder misiniz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ee, Sayın Başkanım, oradan da müdahale ediyor, siz önce onu susturun.

BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin lütfen.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tamam, ben Genel Kurula hitap ediyorum da, oradan müdahale ediyor bana. Önce oraya söyleyin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, niye müdahale ediyorsunuz Sayın Hatibe?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu yönetmeliklerle ilgili süreyi de ne olur gözden geçirin; yani, çok zor değil; oturacak ilgili kurumun bürokratları, Sayın Bakanım da talimatını verecek, çok kısa süre içerisinde bu hayata geçirilebilir.

Yine "iki ikramiye verilebilir." Şimdi, kanunlarda görüşler açık ve net olur arkadaşlar. "Verilebilir" ibaresini oraya koyarsanız, bunu kim verecekse, bu, verecek olan makamın iki dudağı arasında olur Sayın Bakanım. Kanunlarda açık "verilir", "iki maaş ikramiye verilir." En azından "verilir" ibaresi bunun içerisinde yer alırsa, bunu takdir edecek makamın da eli kolu bağlanmış olur, oradaki personelimize de bunu verme imkânımız olur; ama, siz "verilebilir" derseniz; böyle bir hüküm, böyle bir ibare bunun içerisinde olursa, yarın bunun hayata geçmesi, uygulanması sıkıntı yaratabilir. O nedenle, bu "verilebilir" ibaresinin "verilir" şeklinde düzeltilmesi lazım.

Yine, önümde bir önerge var, biraz sonra görüşülecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, bu iki maaş ikramiye verilmesiyle ilgili; büyük bir ihtimalle de İktidar Partisinden geldiği için kabul edilecek. İki maaş ikramiye verilmesiyle ilgili ibarenin arkasına, ikramiyenin ödenmesinde personelin performansı ve disiplin cezası alıp almadığı… Disiplin cezasını kabul ederim; tamam, öyle bir hükmün, öyle bir ibarenin olması son derece mantıklı, doğal; hem disiplin cezası alacaksınız, kurumun koymuş olduğu kurallara uygun hareket etmeyeceksin, sonra da iki maaş ikramiye alacaksın, ona itirazım yok; ancak, personelin performansı?..

Sayın Bakanım, bunu ölçecek elimizde kriter nedir; yok. Bu kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanun görüşülürken, bu performans meselesi çok kullanıldı, çok konuşuldu; ancak, performansın kriterleri, ölçütleri nelerdir; yarın, uygulamada bu da ciddî sıkıntılar yaratabilir. Amir memuruyla iyi değildir, sıkıntı içerisindedir "ben bunun performansını beğenmiyorum" şeklindeki bir ibarenin yanlış olduğu, yarın, uygulamada ciddî sıkıntılarla karşı karşıya kalınabileceğini, burada, huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Bu önerge geldiğinde, disiplin cezalarıyla ilgili bölüm kalabilir, ona saygı duyuyorum; ancak "performans" ibaresinin, mutlaka bu  önergeden -eğer kabul edilecekse- çıkarılmasının daha uygun olduğu inancındayım.

Yine, bu kurumlara bağlı olan otellerin özelleştirilmesiyle ilgili ihalelerin Özelleştirme İdaresi tarafından yapılması söz konusu. Niye özelleştirme idarelerine veriyoruz? Yani, bunun sebebi nedir; bunun, haklı ve mantıklı bir gerekçesi var mı, değerli milletvekilleri?! Bunu, kurum yapar. Bazı maddelerde vermişsiniz, Maliye Bakanlığına yetki vermişsiniz; ama, münhasıran, niçin, Özelleştirme İdaresi tarafından bunların ihalelerinin yapılacağı hususunun da burada bir açıklığa kavuşturulması lazım. (AK Parti sıralarından "Niye" sesi)

Şimdi, oradan bir milletvekilimiz "niye" diye itiraz ediyor; ama, bakınız, Özelleştirme İdaresiyle ilgili, son dönemlerde ciddî kaygılar, endişeler var sayın milletvekilleri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hiçbir endişe yok.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum.

İmkân olursa, görüşlerimi daha sonra anlatmaya devam edeceğim.

BAŞKAN - İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri; varsa, o madde üzerindeki önergeleri, işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

YEDİNCİ BÖLÜM

Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu

Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulunun oluşumu, görevleri ve toplanması

MADDE 26-

BAŞKAN - 26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Taşra Teşkilâtı

Taşra teşkilâtı

MADDE 27-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

DOKUZUNCU BÖLÜM

Personele İlişkin Hükümler

Personelin statüsü, ücret ve malî haklar

MADDE 28-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının 28 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki "vergi ve kesinti" ibaresi "vergi kesintisi" şeklinde değiştirilmesini; "serbest çalışıp çalışmadığı" ibaresinden sonra gelmek üzere "personelin performansı, kullanılan izin ve istirahat raporları ve disiplin cezaları" ibaresinin eklenmesini; aynı maddenin dördüncü fıkrasının sonuna "İkramiyenin ödenmesinde personelin performansı ve disiplin cezası alıp almadığı kriterleri dikkate alınır" cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Özkan Öksüz

Mahfuz Güler

Mehmet Zekai Özcan

 

Konya

Bingöl

Ankara

 

İnci Özdemir

 

Alim Tunç

 

İstanbul

 

Uşak

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

İzin verirseniz, kısaca, bu performans yönetimine ilişkin Ümmet Beyin bazı eleştirileri oldu; 32 nci maddede performans yönetiminin…

BAŞKAN - Sayın Bakan, bu mümkün değil önerge görüşmesi sırasında.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz, peki, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Personele normal ücretinin dışında ödenen eködeme ve ikramiyelerde, personelin performansının, istirahat raporunun ve disiplin cezası alıp almadığının dikkate alınarak belirlenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 28 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kadrolar ve atama

MADDE 29-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sosyal Güvenlik Uzmanı, Sosyal Güvenlik Denetçisi ve bunların yardımcıları

MADDE 30-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının 30 uncu maddesinin başlığındaki ve madde metnindeki "Sosyal Güvenlik Denetçisi" ibaresinin "Müfettiş" olarak değiştirilmesini, madde metnindeki "sosyal güvenlik denetçi" ibarelerinin "müfettiş" olarak, "sosyal güvenlik denetçiliği" ibarelerinin "müfettişlik" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Özkan Öksüz

Mustafa Elitaş

Mehmet Zekai Özcan

 

Konya

Kayseri

Ankara

 

İnci Özdemir

 

Alim Tunç

 

İstanbul

 

Uşak

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin takdirine bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

17 nci maddede yapılan değişiklik nedeniyle gerekli düzenlemenin yapılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 30 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sosyal güvenlik kontrol memuru

MADDE 31-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Performans yönetimi

MADDE 32-

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ONUNCU BÖLÜM

Malî Hükümler

Kurumun finansal hedeflerinin belirlenmesi ve izlenmesi

MADDE 33-

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kurumun gelirleri ve giderleri

MADDE 34-

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kurumun taşınmaz edinimi ve mal varlıklarının hukukî durumu

MADDE 35-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Vergi ve fon muafiyeti

MADDE 36-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çeşitli malî hükümler

MADDE 37-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Üçüncü bölüm, geçici 1 ilâ 5 inci maddeler dahil, 38 ilâ 45 inci maddeleri kapsamaktadır.

Üçüncü bölüm üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Isparta Milletvekili Erkan Mumcu…

Buyurun Sayın Mumcu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ERKAN MUMCU (Isparta) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, biliyorsunuz, birleşime ara vermenizden önce kürsüde söylediğim sözleri hatırlatarak yaptığınız açıklamaya dair birkaç söz söylemek istemiştim; ama, birleşimi kapatarak bu imkânı vermediniz. İçtüzük gereği, bizim, Başkanın tutumu hakkında müzakere açılmasını isteme hakkımız var; ama, bizim buradaki varlık nedenimiz, görüşmeleri gerginleştirme, imkânsızlaştırma filan değil. Onun için, bu hakkımızı kullanmıyoruz ve şu söz hakkımız içerisinde, zannediyorum, verilmesi artık hak edilmiş olan cevabı vermek, benim için de bir borç haline geldi.

Sayın Başkan, ben, burada, İçtüzüğün dışında bir uygulama yapıldığını söylemedim. Ben, burada, İçtüzüğe uygun olduğu iddia edilmiş olsa bile, madde metni okunmadan dahi bir tasarıyı görüşüp kabul ettiğimizi, toplumun hayatını bu kadar derinden ilgilendiren bir mesele hakkında konuşabiliyor olmamız gerektiğini, kendi mülahazam olarak, arkadaşlarımla paylaştım. Sizin bunu düzeltmenizi icap ettirecek ne vardı?! Yani, Başkanlık Divanında oturan Başkanvekilinin kürsüde konuşan hatiplerle polemiğe girmesi yeni bir usul mü Sayın Başkan?! Bu, bu Meclisin mehabetine ve işgal ettiğiniz makama yakışıyor mu?! Kaldı ki, ne söylüyorsunuz; bana, ben burada ne söylüyor olursam olayım "sen de buradaydın, sen de bizimleydin" diyorsunuz.

Ben, şimdi, Sayın Başkan, size de, arkadaşlarıma da soruyorum: Aranızda olmak utanılacak bir şey mi, AKP'de olmak utanılacak bir şey mi; bana neyi hatırlatmaya çalışıyorsunuz?! Ben, topluma karşı verilmiş bir sözün samimiyetine inanarak ve o samimiyetin arkasında durarak, evet, oldum, yasaklarla, yoksullukla ve yolsuzlukla mücadele edeceğiz taahhüdünün arkasında oldum, katkıda bulunmak istedim; katkıda da bulundum. İşte, tutanaklara geçecek şekilde söylüyorum: İsteyen gelsin yalanlasın, katkıda bulunmadım mı?! En çok övündüğünüz işler arasında benim katkılarım yok mu?! Yani, öğrencilere bedava kitap dağıtmaktan kapsamlı bir YÖK reformu hazırlamış olmaya gelinceye kadar, gittiğiniz her yerde övündüğünüz duble yollardan -işte ilgili Bakanı burada- sivil havacılıkta katedilen mesafeye kadar benim hiç mi katkım yok?!

Kaldı ki, ben, arkamdaki 350 kişiyi bırakıp, bakın, burada, kocaman bir iktidar grubuna karşı, hukuksuzlukla bütün hakları elinden alınmış bir partiyi ayağa kaldırarak bir mücadele veriyorum (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) ve muhalefet olarak da yaptığım şey, burada, gelip, kırıp dökmek filan değil, yakıp yıkmak filan da değil.

AHMET YENİ (Samsun) - Beceremezsin…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Burada, sağduyuyla, sizinle bir çözümü paylaşmaya çalışıyorum.

Becerip beceremeyeceğim meselesi başka bir şey Sevgili Milletvekilim.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, niye müdahale ediyorsunuz?!

AHMET YENİ (Samsun) - Yakıp yıkmaktan bahsediyor Sayın Başkan.

ERKAN MUMCU (Devamla) - Becermek istersem…

AHMET YENİ (Samsun) - Yakıp yıkmaktan…

BAŞKAN - Lütfen Sayın Yeni…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Eğer, iş oraya gelirse, ne olacağını hep beraber görürüz.

Ben, Türkiye'nin bir sağduyuya ve aklıselime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Onun için, aklıselimin yanında olmak için, burada bunları söylüyorum. Eğer, işi oraya getirmek istiyorsanız, hodri meydan!..

Bakın, 357 kişisiniz. Çok net bir şekilde söylüyorum: Burada yaptığınız tasarı, IMF direktiflerine uygun bir tasarı olmanın ötesinde bir değer taşımıyor. Gelin, Türkiye için gerçek bir çözümü hayata geçirelim. Getirdiğim çözümün akıldışılığını veya çözüm değerini inkâr edecek bir tek cümle bile bu kürsüden söylenmedi, söylenemez de. İnkâr edemeyeceğiniz kadar açık bir katkıdır, açık bir çözümdür ve çözüm değeri, sadece sosyal güvenlik sistemini sağlıklı bir hale getirici katkılarından ibaret değil, Türkiye'deki işsizliği, Türkiye'de kayıtdışılığın yarattığı haksız rekabeti de ortadan kaldıracak bir çözüm değeri niteliğindedir. Buna arkanızı dönmekten ne kârınız var?! Ha, eğer, diyaloğu bir bereketsizlik gibi görüyorsanız, yanlış düşünüyorsunuz. Siz yapmasanız da, biz, milletten yetkiyi alır gelir yaparız, hiç merak etmeyin… (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Hiç merak etmeyin… Biz, milletin vicdanına güveniyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Geçmişte geldiniz, niye yapmadınız?!

ERKAN MUMCU (Devamla) - Biz, milletin vicdanına güveniyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Geçmişte ANAP geldi, niye yapmadınız?!

ERKAN MUMCU (Devamla) - Ha, şimdi, çok teşekkür ediyorum bu hatırlatma…

Geçmişte biz yaptık da, bizden sonra, aranızda üyesi de bulunan arkadaşlar geldi, bozdular.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu hükümetten önce siz bakandınız. Niye yapmadınız o zaman?!

ERKAN MUMCU (Devamla) - Evet, evet… Geçmişte biz bunları yaptık, geçmişte Anavatan Partisi olarak…

BAŞKAN - Sayın Kacır, lütfen…

ERKAN MUMCU (Devamla) -…biz bunları adam gibi bir noktaya getirdik. Türk sosyal güvenlik sisteminin dengelerini bozucu etkilerin tamamı, 91 sonrası dönemde, aranızda üyesi de bulunan arkadaşların katkılarıyla bu hale gelmiştir. Dolayısıyla, bunun sorumlusu biz değiliz. Kaldı ki, siz, ikidebir geçmişi örnek göstererek nereye varacağınızı zannediyorsunuz?! Bu toplum sizi, geçmişten şikâyet etsin diye mi seçti?! Yasaklara karşı mücadele edecektiniz; hangi yasağı kaldırdınız?! İkidebir beraberliğimi hatırlatıyorsunuz; hadi sizinle beraberim; ölümüne, sonuna kadar beraberim, var mı yüreğiniz, hadi yasakları kaldıralım?..

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Var yüreğimiz, var!

ERKAN MUMCU (Devamla) - Hadi buyurun, hadi buyurun! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kavuştu… Lütfen Sayın Kavuştu…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Yolsuzluklarla mücadele edecektiniz; iktidarınız yolsuzlukların odağı haline geldi arkadaşlar. Delil mi istiyorsunuz; işte bu kürsüden söylüyorum, işte ilgili Sayın Bakan, Türk Telekomu sattı; satmadan önce eğer bu vergi indirimi yapılmış olsaydı, bu 500 trilyon liralık vergi avantajının sağlanabileceği bilgisi bu satışa talip olanlar tarafından biliniyor olsaydı, fiyat böyle mi tahakkuk edecekti?!

İşte, en açık belgesi! Cesaretiniz varsa, gidin, iftiradan beni mahkemeye verin. Gittiniz, Mavi Akımda anlaşma yenileyerek, formül değiştirerek bu ülkenin sırtına 10,2 milyar dolar yük yüklediniz. Niye biliyor musunuz; Sayın Erdoğan'ın içeriğini hiç kimsenin bilmediği Putin görüşmesinin bir sonucu olarak. Siz bunları bilmiyor musunuz; elinizi vicdanınıza koyun, siz bunları bilmiyor musunuz?!

Dün, Sayın Başbakan, kürsüden Galatportun faziletlerini anlatıyordu. Galataportun anlattığı faziletlerini ortadan kaldıran, kendi uygulaması. İşte ilgili Sayın Bakan, kendi uygulamanız. Anlattığı manzarayı tahrip eden, 7 numaralı antrepoyu orada diken; çünkü, ihale edilen Ofer familyasının rantını yükseltici tedbiri getiren kendisi. Projeyi yaratan adamı, projeyi engelleyen adam olarak takdim ediyorsunuz. Eğer buysa vicdan, ben böyle bir vicdanı bu milletin kabul edeceği kanaatinde değilim. Bırakın 1 koyundan 40 post çıkarmaya çalışmayı. Millet sizi nasıl sevdiyse, o duygularla yeniden sevebilmesi için o duygulara sadakat gösterin. Yoksullukla mücadele diyorsunuz, işte önünüze 10 000 000 insana iş, istihdam imkânı getirecek bir çözüm koyuyorum, işte çözüm!.. İşte çözüm!.. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Ya bunun çözüm olmadığını aklıselim bir şekilde gelin bu kürsüden söyleyin -varsa öyle bir yiğitliğiniz, kabiliyetiniz- ya da gelin, bu çözümü bu milletten esirgemeyin.

OSMAN KILIÇ (Sivas) - Kürsü adabına uyun, yiğitlik miğitlik…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Bu kürsüden, gelip böyle -affedersiniz- Başkanlık kürsüsünden, hatibin kastetmediği manaları da içine alacak biçimde hatiple polemik oluşturmak da neyin nesi?!

Bu Meclisin bir görgüsü var. Biz bu Mecliste ilk defa bulunmuyoruz. Bu millet de bu Meclisteki müzakereleri ilk defa izlemiyor. Bu Meclis bizden sonra da var olmaya devam edecek. Bu Meclisin bir kültürü var. Bu Meclisin bir ahlakı, bir geleneği var; buna sadakat göstermek lazım. Kaldı ki, başından beri, bizimim burada -bakın, Cumhuriyet Halk Partisi çekmiş gitmiş- yapıcı katkılarla sağlamaya çalıştığımız şey, hakikaten milletimiz için faydalı bir çözümün hayata geçebilmesi. Biz de çekip gideriz, kendiniz çalar kendiniz oynarsınız! Bu sizi daha mı çok memnun eder?! Yani, provoke edici bir tavır takınmadığımız halde, gelip, bizi burada, hiç de kastedilmemiş manalarla rencide etmeye çalışmanın gerçekten centilmenlikle, diyalog anlayışıyla bir alakası var mı?! Bu yakışıyor mu Başkanlık makamına?! Bu yakışıyor mu bu Meclisin mehabetine?!

Diyoruz ki: Milyonlarca işveren aşırı prim yüküyle eziliyor. Ya işçisini kayıt dışında bırakmak zorunda bırakıyor ya da işyerini kapatmak zorunda kalıyor; ama, en kötüsünden, yeni işletme açacak cesareti yok. İşyükü maliyetleri olağanüstü artmış vaziyette. Elinizde, bir kurumdan bir kuruma finansman olarak aktardığınız para var ve bilanço totalleri itibariyle hiçbir şey eksilmiyor.

Kocaman bir İktidar Grubusunuz, Anayasa değiştirebilecek çoğunluğuna sahip İktidar Grubusunuz. Siz, IMF'nin iradesine mahkûm olmak zorunda mıydınız?! Bu muydu millete söylediğiniz şey?! Gelin, bunu hayata geçirin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Aklı ermiyor; ne çözüm önerisi!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Mumcu.

ERKAN MUMCU (Devamla) - Sevgili Başkan, değerli arkadaşlarım oradan laf atıyorlar, diyorlar ki "aklı ermiyor." Ben, bunu da saygıyla karşılıyorum. Gelin, allahaşkına, neye aklımın ermediğini, şu kürsüden, aklıselimle bir anlatın da, ben de anlamış olayım!

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Kendilerini tarif ediyorlar.

ERKAN MUMCU (Devamla) - Ben de anlamış olayım! Böyle "aklı ermiyor" filan gibi laflarla bir yere varılmaz. Ben diyorum ki, gelin, Türkiye'nin kendi aklıyla kendi sorunlarına çözüm bulabileceğini hep beraber gösterelim. Daha üstün bir aklı koyabilecek arkadaşımın elinden öpmeye razıyım; çünkü, o akıl, milletimize hizmet olacaktır; o akıl, işsizimize, milyonlarca işsiz dolaşan gencimize iş olacaktır, sofrasına aş olacaktır, umut olacaktır; katrilyonlarca liranın çok yüksek faiz bedelini ödemek zorunda bırakılmış, dolaylı vergilerle, mazotun üzerinden, elektriğin üzerinden, telefonun üzerinden, çayın, sigaranın üzerinden ödemeye mahkûm edilmiş onlarca milyon insanın sofrasına aş olacaktır.

Ben, milletim için, ülkem için, elimden geleni, katkıyı ortaya koydum. Çok samimîyim; bunu, burada, milletin önünde yapmaya da hazırım. Gelin, daha değerli olan bir çözümünüz varsa, burada ifade edin, gelip milletin önünde elinizi öpeceğim. Kimsenin elimi öpmesini filan beklemiyorum; ama, şunu, lütfen, anlamaya ve hayata geçirmeye çalışın, istediğim yegâne şey bu: Sizi tahkir edecek herhangi bir söz söyledim mi?! Ha, biz gideriz, biz gideriz… Bizden sonra da, oturur burada yaparsınız; ama, emin olun, bu manzara iyilik getirmez, Meclise itibar getirmez. Emin olun, bu manzaranın sonu, Türkiye'yi iyi bir yere götürmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN MUMCU (Devamla) - Sayın Başkan, hemen tamamlıyorum.

Sesinizi çıkaramadığınız yerde, sesinizi yükseltemediğiniz yerde, sizin adınıza gerektiğinde sesimizi yükseltiyoruz; geçmişte de yaptık, bugün de yapıyoruz. Bugün, Başbakanınız olmakla övündüğünüz Sayın Başbakan Erdoğan, eğer bu Mecliste siyaset yapabiliyorsa, 312 nci madde konusunda bizim gösterdiğimiz dirayetin ürünüdür bu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Bunun için…

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Ne zaman gösterdin?!

ERKAN MUMCU (Devamla) - Ne zaman mı gösterdim; Meclis tutanaklarına bakarsın, hükümetten gelen tasarı ile değişen tasarının ne hale geldiğine bakarsın. Hatta, bu da tarihin tutanaklarına geçsin.

BAŞKAN - Sayın Mumcu, lütfen…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Bugün, aynı sıralarda Sayın Başbakanla oturanların o yasa tasarısı çıkmasın da, sıra kendilerine gelsin, Tayyip Erdoğan diskalifiye edilsin diye, nasıl mücadele edildiğinin de delillerini o komisyon tutanaklarında görürsünüz. (Anavatan Partisi sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, çok ayıp… Çok ayıp Sayın Başkan, çok ayıp…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Boşuna uğraşma… Boşuna uğraşma, beceremezsin…

ERKAN MUMCU (Devamla) - Şimdi, onun için, bence, bırakın bunları. Benim söylemeye çalıştığım şey şu…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen kendini şaşırmışsın!..

ERKAN MUMCU (Devamla) - Tarih karşısında, millet karşısında dimdik durmayı bilmemiz gerekiyor ve millete karşı sorumluluğumuzun da onun derdine derman olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Hepinize saygılar, sevgiler sunarım. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Senin gibi!..

AHMET YENİ (Samsun) - Dimdik AK Partide durun o zaman…

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

AHMET YENİ (Samsun) - Dimdik duramadın…

ERKAN MUMCU (Isparta) - Göreceğiz sizi, göreceğiz sizi…

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Son dönemini yaşıyorsun!..

AHMET YENİ (Samsun) - Hiç duramadın, hiç…

ERKAN MUMCU (Isparta) - Gelecek dönem seni göremeyeceğiz burada.

AHMET YENİ (Samsun) - Hiç duramadın… Çok önemli değil benim olmam…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Fatsa…

Sayın Mumcu, bu tasarının ikinci bölümü üzerindeki konuşmalarınız sırasında, kanun maddelerinin okunmadan oylandığını söylemeniz üzerine, tarafımdan sadece tespitte bulunulmuştur. Hiçbir sayın milletvekiliyle polemiğe girilmemiştir. Sözlerimi tekrarlıyorum: İçtüzük 36, 2005 tarihinde değişmiştir, halen yürürlüktedir. Bu İçtüzüğe karşı, Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine müracaat etmiştir, sadece 91 inci maddenin önerge bölümüyle ilgili kısmı iptal edilmiştir. İçtüzüğün değiştiği sırada da, sizin Bakanlar Kurulu üyesi olduğunuzu söyledim, yine söylüyorum. Bu bir polemik değildir. Sizin de biraz önce bahsettiğiniz gibi, utanılacak bir olay da değildir. Bu, hiçbir sayın milletvekiliyle de polemiğe girmek değildir. Sadece, Başkanlık Divanını ilgilendirdiği ve milletimiz tarafından yanlış anlaşılmaya sebep verilmemesi için bir açıklama getirilmiştir.

Teşekkür ediyorum.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, 63 üncü maddeye göre…

BAŞKAN - Kaldı ki, tutumumla ilgili, 63 üncü maddeyle ilgili, Sayın Abuşoğlu tarafından söz istendiği takdirde, tartışma açacağımı da belirttim, bu konuda hiçbir çekincemiz de yoktur.

Sayın Abuşouğlu, buyurun.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, bizim niyetimiz tartışma açmak değil.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, bizim tartışmaya girmek gibi bir amacımızın olmadığını belirtmiştim; ama, sizin tutumunuz, bu tartışmanın açılması gerektiğini ortaya koydu.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Abuşoğlu, açmıyorum.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, 63 üncü maddeye göre tutumunuz hakkında tartışma istiyorum.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Mumcu, konuşmasında, Grup Başkanımız ve Başbakanımızı, Grubumuzun ve hükümetin üyelerini zan ve töhmet altında bırakabilecek ifadelerde bulunmuştur.

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Yüreğiniz varsa, buyurun!

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Milletvekili…

Buyurun Sayın Fatsa. ( AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Yürek ister, yürek!..

BAŞKAN - Sayın Kavuştu, lütfen…

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Bana dokunuyor da, o yüzden…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa.

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Tasarı üzerinde lehte aleyhte söz söyleyen arkadaşlarımız, siyasîler, sivil toplum örgütleri, kamuoyunda konuya duyarlılık gösteren sosyal kesimler, elbette ki bu tasarıyla ilgili farklı görüşler ortaya koyabilir, bundan daha tabiî bir şey olmaz, bundan daha demokratik bir hak da olmaz. Burada, temel yasa çerçevesinde kanun tasarılarını görüşüyoruz. Dün -şimdi sıraları boş olan- Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın da, biraz önce, Anavatan Partisi Grup Başkanı Sayın Mumcu'nun da, sanki, burada yapılan uygulamaların yasalara, Anayasaya ve İçtüzüğe aykırı, bir kural ihlali, bir cebrî uygulama, bir keyfî uygulama varmış gibi takdim etmiş olmalarını, doğrusunu isterseniz, en azından, yasalara ve İçtüzüğe karşı bir duyarsızlık olarak, bir kabulsüzlük olarak anladığımızı ifade etmek istiyorum. Yasayı seversiniz, sevmezsiniz; memnun olursunuz, olmazsınız; hoşuna gider, gitmez; bunu her zeminde ifade edebilirsiniz; hele hele, milletvekili gibi bir sıfatı üstünde taşıyan arkadaşlarımız eğer düşüncelerini Genel Kurulda ifade etme imkânı bulamamışsa, Meclisin basın locası açıktır, bütün haber kanalları buradadır, görsel ve yazılı medyanın bütün temsilcileri buradadır, Meclisimizdedir. Arkadaşlarımızın, görüşlerini, eleştirilerini her zeminde ifade etme, dile getirme imkânı vardır. Bunu biz saygıyla karşılarız, herkes bunu saygıyla karşılar.

Bakın, bu görüşülen konuları gerekçe göstermek suretiyle ve yapılan şeyin yanlış olduğunu söyleyenlere bir kere daha buradan ifade etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, yapılan şey Anayasaya mı, yasaya mı, İçtüzüğe mi aykırı?! Allahaşkına, bir aklıselim sahibi, itiraz eden insan gelsin burada desin ki, Anayasaya aykırıdır, yasaya aykırıdır, İçtüzüğe aykırıdır! Varsa böyle bir şey, aykırılık, bunu söylesin. Kaldı ki, burada bir keyfiyet olmaz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Burada herkesin yaptığı, konuştuğu, davranışı, bu Meclisin çalışması, bu Meclis Genel Kurulundaki bütün uygulamalar, teamül, ne varsa, İçtüzüğe uygun olarak yapılır. Kimsenin keyfî hareket etme gibi bir lüksü yok ki. Kaldı ki, geçmiş dönemlerde de yine bu arkadaşlarımızla beraber 1 000 küsur maddelik yasaları, 500 maddelik yasaları, yüzlerce madde ihtiva eden yasaları yine bu Genel Kurulda görüşerek temel yasa olarak görüşme imkânımız oldu. Bu, sadece bizim Parlamentomuzda değil, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinin parlamentolarında da uygulanan bir şeydir. Ancak, bir konu burada görüşülürken, çıkıp, konunun dışına taşmak suretiyle bazı insanları, milletvekili arkadaşları, parti başkanlarını, genel başkanları, başbakanları zan altında bırakabilecek, töhmet altında bırakabilecek bir ifade kullanmak, hele hele bunlar gerçeği yansıtmıyorsa, kimsenin hakkı değildir, haddi de değildir.

AHMET YENİ (Samsun) - İspat edemeyeceği şeyler...

EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin.

Her şey söylenebilir değerli arkadaşlar. Bakın, biz AK Parti olarak büyük bir aileyiz. Ailemizin kuruluş felsefesi ortadadır, bir araya geliş felsefesi ortadadır, Genel Başkanı bellidir. 3 Kasım seçimlerine girerken, bugün AK Parti çatısı altında görev yapan arkadaşlarımız ve kamuoyu, herkes bu partinin Genel Başkanının siyasî yasaklı olarak seçimlere giremeyeceğini biliyordu, hepimiz bunu bilerek buraya geldik. Hiçbir arkadaşımız, AK Parti çatısı altında görev yapan, bugün sorumluluk yüklenmiş yüklenmemiş; ama, en azından milletvekili seviyesinde sorumluluk yüklenmiş hiçbir arkadaşımız, Genel Başkanımızın yasaklı durumunu, yarın kendisi için bir fırsat doğurur diye bekleme yanlışlığının, bekleme saygısızlığının içerisine girmemiştir, giremez de.

BAŞKAN - Sayın Fatsa, toparlar mısınız.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - O, o şekilde düşünmüş olabilir.

EYÜP FATSA (Devamla) - Ama, şunu söyleyeyim: Bu hesapları yapanların, bu hesaplarının tutmayacağını gördüklerinde AK Parti ailesini nasıl terk ettiklerini, kimlerin terk ettiklerini bu Parti de kamuoyu da bilmektedir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.

Sayın Yıldırım, sataşmayla ilgili söz talebiniz var.

Hangi konuda sataştılar diyorsunuz Sayın Yıldırım?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Şahsımı işaret ederek, yaptığımız özelleştirmelerle ilgili, Telekom ve Galataportla ilgili bazı yolsuzluk iddiası ortaya kondu. Bu konuda Hükümetimizi zan altında bırakacak açıklamalara yer verildi.

BAŞKAN - Sayın Bakan, yeni bir sataşmaya mahal vermeden, Tüzüğün 63 üncü maddesi gereğince...

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun, konuşmasında, Hükümete sataşması nedeniyle konuşması

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; az önce Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Mumcu, görüşülmekte olan kanunla ilgili Grubu adına konuşurken, Hükümetimizin faaliyetleri konusunda yanlış anlaşılmaya mahal verecek bazı konulara değindi. Bunları kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına cevaplamak istiyorum.

Her şeyden önce, Galataport ihalesinde birtakım yanlış işler yapıldığını, bunu da, kendisinin, hükümette olduğu dönemde engellemeye çalıştığını ifade etti.

Değerli arkadaşlar, bu Galataportun hikâyesi yeni değil; 1985, yıl 1985, dönemin Ulaştırma Bakanı rahmetli Veysel Atasoy, bu projenin yapılmasına ta o zamanda karar veriliyor. Aradan geçmiş kaç yıl; 85, 95, 2005; yirmi yıl. 13 tane hükümet geçmiş, 20'den fazla da bakan değişmiş; ama, projede hiçbir değişme olmamış, adım atılmamış, defalarca fizibilite yapılmış, defalarca proje hazırlatılmış ve hatta, en son, Sayın Bakanın, Anasol İktidarı döneminde, Bakanlığında da yapılan çalışma var. Galataport ismi de o zaman konmuş; ancak, ne yazık ki, laf, laf, laf… Bu projeyi, geldik harekete geçirdik ve proje, gerekli işlemleri tamamlandı, dünyaya ilan edildi, kamuoyuna ilan edildi, 7 tane gazetede ilan edildi, Resmî Gazetede ilan edildi, ihalesi oldu. İlk günde "rekor fiyat" diye bütün gazeteler başlık attı. Ama, bir iki gün sonra film döndü. Ne oldu ne bitti; birdenbire hava değişti. Kamunun önünde, canlı yayınlarla yapılan böyle bir ihalenin bir ısmarlama ihale olduğunu söylemek gülünç bir iddiadır. Buna kimseyi inandıramazsınız.

Diğer yandan, Telekomun özelleştirilmesi... Burada bulunan arkadaşlarımız çok iyi bilir, bazıları o dönemleri hatırlarlar. Telekom için ne mücadeleler, ne kavgalar olduğunu, bu sırada da Telekomun gittikçe kan kaybetmeye devam ettiğini bilirler, iyi hatırlarlar.

Sayın Hatibin konuşmasındaki mantığı anlamak mümkün değildir. Kendisi ekonomi bilir, bu işleri bilir; böyle bir yanlışa nasıl düşer, doğrusu, hayret ediyorum. Niye derseniz; şimdi, vergi indirimi veya yeni vergilerin ihdas edilmesi her zaman ihtiyaçlara göre yapılan bir şeydir. Tekstilde biz KDV'yi düşürdük, gıdada düşürdük, ilaçta düşürdük; ama, başka bir yerde de vergi koyduk.

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen, sataşmayla ilgili kısma cevap verip bitirir misiniz sözünüzü.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Efendim, Türk Telekom özelleştirilmesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin örnek özelleştirmesi olmuştur, kamunun da azamî oranda fayda sağladığı bir özelleştirme olmuştur. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu konuda hiç kimsenin söyleyecek sözü olmamıştır. Yargıya 80 tane dava gitmiştir, hepsi de reddolunmuştur. İşte, bu başarı da bu Hükümete, AK Parti Hükümetine nasip olmuştur. Âdeta, bitmiş bir kuruluşu ayağa kaldırarak, 1994'teki konuşulan bedellere satıp, kamuya kaynak kazandırıp, sektörün önünü açmayı bu Hükümet başarmıştır.

Değerli arkadaşımın başka konularda söyledikleri doğru da, unutmasın, kendisini siyasî hayata döndüren AK Partidir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunu hiçbir zaman unutmaması lazım ve ikibuçuk yıl, bu Hükümetin bütün kararlarında imzası vardır. Konuşacağı bir şeyi varsa, o zaman konuşması icap ederdi.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - O zaman da konuşmuştu.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Sayın Hatibin, Başbakanı Meclise taşımak gibi iddiası çok gülünçtür. Meclise Sayın Hatibi taşıyan Başbakandır, AK Partidir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1153) (S. Sayısı: 1102) (Devam)

BAŞKAN - Üçüncü bölüm üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken, hepinize saygılarımı, sevgilerimi ve selamlarımı sunuyorum.

Biraz önce, gerçekten, Meclisin mehabetine yakışabilecek bir konuşma izlemedik. Hele hele, kendisini bir parti lideri olarak gören bir şahsa, böylesi beyanların hoş olmadığını ifade etmek zorundayım.

Sayın Hatip buraya çıktı, çok değerli milletvekili arkadaşlarımı bir yürek testinden geçirmeye çalıştı. Halkımız ve milletvekili arkadaşlarımız, burada, kimin nereye kadar yüreğinin yeteceğini, soluğunun nereye kadar yetebileceğini görüyor, biliyor ve bu konuda yüreğinin ve soluğunun nerede yarım kaldığını, herkesin nereye kadar koşabildiğini görmektedir.

SELAMİ UZUN (Sivas) - Nasıl döküldüklerini gördük.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Doğrusu, biz, AK Parti olarak, bir sanal partiyi muhatap alarak konuşmak istemiyoruz; ama, bir insan olarak, bu toplumda yaşayan birileri olarak, katkıları varsa, hepsinin katkısını tek tek alıyoruz.

Bugün görüşmekte olduğumuz Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu üzerinde de aynı şey yapılmıştır. Bütün siyasî partilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin, her birinin, hem alt komisyonlarda, hem de üst komisyonlarda görüşleri alınmıştır; yetmemiştir, bizzat, kurumlara, sivil toplum örgütlerine gidilmiş, orada, kurumlar nezdinde, bütün temsilcilerinin hazır bulunduğu ortamda brifing verilmiş ve onların talepleri dinlenmiş, sonunda dikkate alınarak yasa tasarısına derç edilmiştir.

Böylesi önemli çalışmalar yapılmış ve tasarı ortaya çıkmışken, bunun maddeleri görüşülmüyor ve burada Genel Kurulda konuşmalar yapılamıyor şeklinde bahanelerle ve hele hele ön kesmek adına son günlerde bir yafta oluştu, bunu IMF istiyor, öyle çıkarıyorsunuz… Hayır...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - İstemiyor mu IMF?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Biz, halkımız istiyor diye, halkımızın ihtiyacı var diye Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununu çıkarıyoruz ve peşinden, Sigortalar Kanunu ile Genel Sağlık Sigortasını halkımızın ihtiyacı olduğu için çıkarıyoruz.

Bu ülkede herkes sosyal devleti tarif ediyordu, Anayasanın 2 nci maddesini tarif ediyordu, Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir diye tarif ediyordu; ama, maalesef, bugüne kadar, sosyallik kavramının içini kimse dolduramadı ve içi boş kaldı, eksiklikler var; bu boşluğu, eksiklikleri, büyük bir yüreklilik örneği vererek AK Parti İktidarı ortaya koydu. Bugüne kadar herkes bunların edebiyatını yaparken, kürsüden, Genel Kuruldan hamasi nutuklarını atarken, halka gidip kahvelerde, meydanlarda hamisi nutkunu atarken "kimse açta, açıkta kalmayacak" derken, işte, biz bu kanunlarla, kimsenin açta, açıkta kalmayacağını gerçekleştiriyoruz. Böylesi önemli bir kanunu görüşüyoruz. Elbette Genel Kurulda da buna katkı verilmesini arzu ediyoruz; ancak, sudan bahanelerle ve "böylesi yürekli bir adımın önüne nasıl geçeriz, AK Partinin önünü keseriz, böylesi bir çalışmayı bunlar gerçekleştiriyor, yarın biz halka ne deriz" şeklinde bir ifadeyle Meclisi terk etmek, doğrusu demokrasiyle bağdaşmıyor, Meclis içinde bulunanların da demokrasi gereği katkılarını ortaya koyması gerekiyor.

Burada, doğrusu, benim aklım ermiyor. Demokrasiyi, uzlaşma rejimi olarak kabul edeceksiniz; ama, benim dediğim olmadı, benim istediğim şekilde bu iş gerçekleşmiyor diye, bir bahaneyle, Genel Kurulu terk edeceksiniz!.. Doğrusu, bu, demokratik bir anlayış değil, demokrasiyle uyuşan bir yönünü ben hâlâ bulamadım, göremedim, diğer arkadaşlarımın da bu noktada bulamadığını, göremediğini müşahede ediyorum.

Burada "çamur at, izi kalsın" kabilinden konuşma yapmak, kürsüde böyle bir davranış içinde bulunmak da çok yanlış. Konuşacaksınız; ama, arkasından size cevap verileceğini düşündüğünüz için, buradan, hemen salonu terk edip, gideceksiniz; bu, yanlış.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Biz buradayız.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)- Eğer, yüreğiniz yetiyorsa, oturursunuz burada, konuşmaları dinlersiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)- Senin Başbakanın dinleme şeyinde bile bulunmadı.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) -Şimdi, siz yokken, biz ne konuşacağız?!. Yüzünüz varsa, yüz yüze geldiğimiz zaman konuşuruz. Elbette yüreğiniz yetmeyecek, kalbiniz buna dayanmayacak, cevaplar verildiği zaman konuşmalara bu noktada direnciniz olmayacak, atacaksınız çamuru, izi kalsın kabilinden; kaçacaksınız; yok böyle bir şey.

Eğer söyledikleriniz doğruysa, işte, hükümet adına Sayın Bakanımız çıkıyor burada konuşuyor, Partimizin Grup Başkanvekili çıkıyor konuşuyor ve bir milletvekili olarak ben konuşuyorum.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sadece konuşuyorsunuz, icraatlarınızı görelim!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bizim icraatlarımızı halkımız görüyor.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Başbakan niye terk ediyor Genel Başkanımız konuşurken, niye yüzleşmiyor?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bizim icraatlarımızı halkımız görüyor, halkımız biliyor ve yakından takip ediyor.

BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Eğer yüreğiniz yetiyordu ise…

BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi…

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Bizim yüreğimiz var, sizin yüreğiniz yetmiyor; dinlemeden kaçıyor Sayın Başbakan!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - …o zaman renginizle, ambleminizle devam edersiniz. Renk değiştirmekle, kravat rengini değiştirmekle, gömlek rengini değiştirmekle yol alamazsınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi… Sayın Tanrıverdi…

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sana ne kardeşim, seni ne ilgilendiriyor?! Sen kaç defa renk değiştirdin, Tanrıverdi, kaç defa renk değiştirdin?!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Efendim Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Maddeyle ilgili Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, artık, bu anlayışlar terk edilmeli, terk edilmeli ve Türkiye'nin geleceği için herkes ama herkes elini taşın altına koymalı. Yoksa, bu anlayışla devam edilecek olursa, Türkiye yerinde sayar; ama, siz ne yaparsanız yapın, kim ne yaparsa yapsın, artık, Türkiye'de AK Parti var, Türkiye'de, yüreği yeten…

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Seçimlerde göreceğiz!

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Göreceğiz, göreceğiz!..

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - … evet, her zaman övündüğümüz Genel Başkanımız, Başbakanımız var, Kabinemiz var. Siz ne yaparsanız yapın engelleyemeyeceksiniz, Türkiye, artık, birinci ligde oynayacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, biz, AK Parti olarak…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - IMF'den yakanızı kurtaramadınız daha, Türkiye'yi IMF'ye muhtaç olmaktan çıkaramadınız henüz.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bir şöyle geriye döner bakarsanız, IMF'nin Türkiye'ye ne zaman geldiğini görürsünüz ve bu noktaya girersek altından kalkamazsınız.

Değerli arkadaşlarım, elbette, bugün, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununu görüşüyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, kurumları, sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayan bir kanun ve bugüne kadar bu bir ihtiyaçtı. Bugüne kadar, herkes, bunun eksikliği noktasında konuşuyordu, birleşme noktasında herkesin ama herkesin fikir birliği vardı; ama, gerçekleşemiyordu. Şimdi, AK Parti, sosyal politikaları gereği "insanı yücelt ki, devlet yücelsin" anlayışı gereği bunu ele almıştır ve şimdi, bu kurumların birleşmesiyle norm ve standart birliği ortaya çıkacaktır.

Daha önce, bu konuda -halkımız sıkıntıları yaşadığı için biliyor- herhangi bir kurum mensubu, SSK'lı örneğin, Bağ-Kurlunun veya Bağ-Kurlu Emekli Sandığı mensubunun haklarından aynen faydalanamıyordu, yararlanamıyordu. Şimdi, kurum birleştiği zaman norm ve standart birliği sağlanmış olacak, bütün herkes ama herkes aynı haklara sahip olmuş olacak.

Bu kanunun getirdiği önemli bir konu da, şimdi, herkesin sosyal güvenlik kurumu olarak bir numarası olmayacak, üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti kimliği numarası yeterli olacak; yani, artık, aradan birsürü ama birsürü prosedür kalkmış olacak, halkımız, acil bir şekilde, ivedi bir şekilde bütün ihtiyaçlarını gidermiş olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Toparlayayım Sayın Başkanım.

Bu konuda, değerli arkadaşlarım, çağdaş, hızlı, otomasyona dayalı ve vatandaşa yönelik hizmetlerin yürütümü için, ilk defa, Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü oluşturulmaktadır. Bu bir eksiklikti. Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü de bu kanunla, beraberinde getirilmektedir.

Ben, tekrar, bu kanunun hayırlı olmasını diliyorum.

Bu kanunla getirilen düzenlemede, şunu kurum içinde çalışan arkadaşlarımız bilmeli ki, personel bilmeli ki, bu konuda bir sıkıntıları yok -telefonlar geliyor, onun için buradan cevap vermek durumunda kaldım- personeliyle ilgili bir sıkıntı yok, kurum mensupları için bir sıkıntı yok, haklar noktasında herhangi bir problem yok... Dolayısıyla, bu konuda, herhangi bir yerde birileri kafaları karıştırmak için söz söylerse, bunların doğru olmadığını bu kurumlarda çalışan personel arkadaşlarımız iyi bilmeliler.

Tekrar saygılar sunuyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Abuşoğlu.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Hatip, konuşmasında, Anavatan Partisine yönelik  olarak, "sanal parti" gibi bir ifade kullandı. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri... Lütfen Sayın Öksüz... Niye tahammül edemiyorsunuz? Bir partinin grup başkanvekili, çıkacak, tabiî, söz isteyecektir.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Bu sataşma dolayısıyla, cevap hakkımızı kullanmak istiyoruz.

BAŞKAN - Yani, hiç kimseyi konuşturmayalım, susturalım mı Sayın Öksüz?

Buyurun Sayın Abuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün ve bugün, burada, ciddî bir işle uğraşıyoruz. Bizim bu yapılan işe ne kadar önem verdiğimizi, işin ne kadar ciddî olduğunu göstermek üzere, Sayın Genel Başkanımız geldi, grup adına konuşma gereği hissetti. Sebebi: Görüşülen, özellikle sosyal güvenlik kurumlarının bir çatı altında toplanmasına yönelik olan bu tasarının, toplumun hem bugünü hem de geleceği açısından önemini toplum adına vurgulamak ve topluma da buradan bir mesaj vermek. Meclisin bugün üzerinde çalıştığı tasarı oldukça ciddî bir tasarıdır, hem bugününüzü hem yarınınızı ilgilendiren bir tasarıdır mesajını vermek üzere, iki gün, hem geneli hem maddeler üzerinde burada konuşma gereği duydu; ama, görüyoruz ki, AK Parti, bizim vermek istediğimiz bu mesajı algılayamayarak, burada, sayın sözcülerin yapmış olduğu yalan yanlış birtakım ifadelerle, bizim Anavatan Partimizi suçlamaya yönlendirdi.

Bu tasarının görüşmelerinin son anına geldiğimiz bu noktada, AK Parti sözcülerinin böyle bir tutum ve tavır içerisine girmelerini istemezdik. Biz, sizin bu tutumunuz dolayısıyla gerçekten üzüntü duyuyoruz; çünkü, bu tutum, Meclisin yüceliğine, Meclisin saygınlığına leke düşürüyor. O kadar varıyorsunuz ki, bazen, İktidar Partisinin bazı sayın milletvekilleri, buraya çıkan muhalefet sözcülerine laf atmaktan öte, hızlarını alamıyorlar, kendi sözcülerine bile laf atıyorlar. Allahaşkına, vazgeçin bu âdetinizden! Nereye varmak istiyoruz? Ne kazanç sağlıyorsunuz partiniz adına?

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Görevleri o, görevleri…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Alışmışsınız bir kere, diliniz durmuyor, kendinizi kontrol edemiyorsunuz. Ondan sonra da, çıkıp, herhangi bir muhalefet partisi sizin yanlışınızı söylediği anda da basıyorsunuz feryadı. Tahammül edeceksiniz. Yaptığınız yanlışlıkları, yaptığınız usulsüzlükleri, yaptığınız yolsuzlukları, buraya çıkıp, biz, dile getireceğiz. Bundan kaçınmayacağız, bundan vazgeçmeyeceğiz de.

KEMALLETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - AK Partiden niye istifa ettin, onu söylemiyorsun hiç.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim?..

KEMALLETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - AK Partiden neden istifa ettin, onu söyle.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, lütfen, Genel Kurula hitap eder misiniz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, benim AK Partiden istifa etmem hususunu dile getiriyor zaman zaman bazı kişiler. Açıklayayım size; ama…

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu… Sayın Abuşoğlu… Lütfen, sataşmayla ilgili konuşur musunuz Sayın Abuşoğlu.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Evet, sataşmayla ilgili konuşuyorum; çünkü, sataşmanın içerisinde, demin, bu konu da vardı.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Kendileri sataşıyorlar.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Milletvekili…

Sayın Abuşoğlu, sataşmayla ilgili…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, istifa etmem hususunda size bir beyit okuyacağım:

"İdraki meali bu küçük akla gerekmez,

Zira, bu terazi bu sıkleti çekmez." (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Siz anlayamazsınız niçin istifa edildiğini! Sizin istifa edildiğini, niçinini anlayabilmeniz için kendi kendinizi sorgulamanız lazım öncelikle. Sizde o cesaret, sizde o yürek yoktur!

RECEP KORAL (İstanbul) - Haydi canım sen de!

BAŞKAN - Sayın Koral, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Evet… "Haydi canım sen de" diye geçiştiremezsin o işi.

RECEP KORAL (İstanbul) - Korkup kaçan sensin! Korkup kaçıyorsun, sonra da arkana bakıyorsun!

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, biz korkup kaçmıyoruz, biz buradayız; hâlâ buradayız.

RECEP KORAL (İstanbul) - Belli oluyor.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Korkup kaçacak olsak, hâlâ oralarda oturuyor olurduk.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - İzzeti ikbali bıraktık biz; mihnete geldik, meşakkate geldik. Niçin?..

RECEP KORAL (İstanbul) - Yük taşıyamıyorsun, onun için kaçtın. Yük taşıyamıyorsun yük!..

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Namık Kemal ne demiş: "Vazgeçersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten" İşte, bundan dolayı ordayız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Kaçtınız, kaçtınız.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Mama var değil mi orada, onun için oradasınız.

SELAMİ UZUN (Sivas) - Sana mama vermedikleri için mi…

AHMET YENİ (Samsun) - Kardeşini belediye başkanı yapamayınca…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Bakan, Galataport konusuna değindi, Sayın Bakan Telekom konusuna değindi. Galataport konusu bugün ne durumda? Benim söz söylememe gerek yok. Yapılan usulsüzlükten dolayı iptal verilmiş durumda, yargı marifetiyle.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - İşte bu!

 ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - İşte bu kadar, yaptığınız iş bu kadar. Usulüne dahi uyduramıyorsunuz…

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Kılıfına uyduramıyorlar.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - …ama, kılıfına uydurmaya gelince, orada oldukça başarılılar.

Gelelim Telekom meselesine. Şimdi, Telekomun özelleştirileceği çok açık ve net, yıllardan beri biliniyor; ama, ayrıca, bilinen bir husus daha var. Sayın Maliye Bakanlığında vergi reformu çalışmaları yapılıyor. Kurumlar Vergisinin indirileceği bir yıl önceden konuşuluyor, bir yıl önceden belli. Kurumlar Vergisi oranı yüzde 10 oranında; yani, üçte 1 oranında indirilecek. Yüzde 10 oranında Kurumlar Vergisi indirimi, kurumlara çok büyük avantajlar sağlıyor, Telekoma da 450 küsur milyon dolar her yıl avantaj sağlıyor. Madem, siz, bu Kurumlar Vergisi indirimini yapacağınızı biliyorsunuz, koyun şartnameye, ihaleden sonra, şu tarihte "Kurumlar Vergisini yüzde 30 oranında indireceğiz" maddesini koyun, ben sizin alnınızı karışlayayım. İşte, bunu koymadığınız için, bu tartışmalar sürüp gidecektir. Elin yabancı şirketine, her yıl 450 000 000 dolar bu Kurumlar Vergisi avantajını sağladığınız zaman, on yıl süresi içerisinde 4,5 milyar dolar yapar ve bu da, Telekomun ihale bedelinin bedavaya getirilmesi demektir. İşte, sizin yaptığınız işlerin ölçüsü budur, sizin yaptığınız işlerin ahlaka ve hukuka uygunluğunun esası ve ölçüsü budur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi Grubu sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Abuşoğlu.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1153) (S. Sayısı: 1102) (Devam)

BAŞKAN - Üçüncü Bölüm üzerinde, şahsı adına söz isteyen Alaettin Güven, Kütahya Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım… (AK Parti ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Güven, bir saniye… Sayın Güven, bir saniye…

Sayın milletvekilleri, karşılıklı sohbet etmek isteyen sayın milletvekillerimiz, Genel Kurulun sağında ve solunda kulisler vardır, oralara çıkabilirler. (Alkışlar)

Buyurun Sayın Güven.

ALAETTİN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1102 sıra sayılı kanun tasarısının üçüncü bölümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 1102 sıra sayılı tasarıyla, SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur teşkilatları "Sosyal Güvenlik Kurumu" adı altında birleştirilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Tasarısının kanunlaşmasından maksat, istenilen amaç, gaye ve hedef, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısıyla sağlanan ilkelerin hayata geçirilmesi ve beklenen sonucun alınabilmesidir.

Bu tasarıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu, yeni ve etkin, etkili bir yapı kazanmaktadır. Mevcut yapıyla şu anda uygulamalarla ortaya çıkan aksaklıklar, mesela, emekli aylığı bağlanma süresinin uzun bir süreç alması, hizmetlerin birleştirilmesi konusu gündeme geldiğinde yine zorluklarla karşılaşılması ve uzun bir süreç alması ve zorluğu, sağlık hizmetine erişim işlemlerinin uzun sürmesi gibi aksaklıklar, yanlışlıklar birkaç örnekle ortadan kalkacak, sona erecektir. Neredeyse, bir emekli aylığının bağlanması üç aya tekabül ederken, bugün bu süre bu kanun tasarıları kanunlaştıktan sonra, bu geçiş süreci içinde bugün elliyedi güne inmişken, AK Parti İktidarının olumlu çalışmaları sonucunda, bu geçiş süreci içinde beş güne inecek, nihaî hedef bir saate kadar gerileyecektir, kısalacaktır.

Sonuç itibariyle, değerli arkadaşlarım, bu tasarıdan beklenen hedefleri şöyle sıralayabiliriz: Kanun tasarısı kanunlaştıktan sonra, hizmet sunumunun kaliteli hale gelmesi ve standart olması sağlanmış olacaktır. Biraz önce ifade ettiğim gibi, işlem sürelerinin kısaltılması sağlanmış olacak, bilgi talebinin, isteğinin anında ve istenen içerikte hemen karşılanabilme imkânı doğacaktır. Hizmet sunumunun kalitesi artırıldığı gibi, hizmet kalitesi de artırılacaktır bu sayede. Ayrıca, AK Partinin, özellikle, temel ilke ve hedeflerinden birisi, her alanda teknolojinin kullanılması. Burada da internet, iletişim konusunda etkin bir şekilde kullanılacak, hem hizmet sunumuna hem de hizmet alımına, bilgi edinmeye etkin ve kısa sürede ulaşılacaktır. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla onur ve gurur duyarken, bu kanundan sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık numarasıyla da en etkin ve etkili bir şekilde hizmet alımına erişilebilinecektir.

Bu kanunun ülkemize, insanlarımıza ve hepimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni eder, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güven.

Bölüm üzerinde, şahsı adına söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Cevdet Erdöl; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yani, her şey konuşuldu; ama, bu tasarıyla halkımızın ne kazanacağı çok açık bir dille ifade edilmedi. Onun için, ben, bunun hakkında bir iki cümleyle açıklama yapmak istiyorum.

Yani, ben, muhalefetin yapıcı eleştirilerini, gerek komisyon çalışmalarında gerek sonrasında takdirle ve teşekkürle karşılıyorum; ancak, bizim, hani temel kanun diyoruz da, bir Temel fıkrası aklıma geldi. Temel ile Dursun'u idama mahkûm etmişler. Temel'e "son isteğin nedir" demişler "annemi göreyim" demiş "peki" demişler; Dursun'a "senin son isteğin nedir" diye sormuşlar "Temel anasını görmesin" demiş. Yani, şimdi, burada, bazı kimseler bazı şeyleri yapamadığı zaman, biz yaptığımız zaman "siz yaptığınız zaman yanlış oluyor" mantığına gidiliyor. Lütfen… Yapıcı eleştirileri biz, aslında, zaten komisyonlarda uzun uzadıya aldık. Hiçbir milletvekili arkadaşımız, komisyonlarda ben kendimi ifade edemedim, ben katkı sağlamaktan menedildim, ben hiçbir şey anlatamadım, anlatmak istediklerimi söyleyemedim diyemez. Kaldı ki, sivil toplum kuruluşlarına da aynı fırsatı verdik ve komisyon çalışmalarımızda gerek İktidar Partisi mensubu arkadaşlarım gerek muhalefet partilerindeki katkı veren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Şimdi ne yapılıyor burada; sağlık güvence sistemimizde gerçekten çok büyük… Nasıl ki hastaneleri biz tek çatı altına topladık, birçok hastanesi olan değişik kurumlar vardı, burada da bakıyorsunuz, Emekli Sandığı kendine göre bir sağlık sistemi oluşturmuş, sigorta sistemi, Bağ-Kur başka bir sistem, Sigorta Kurumu başka bir sistem, yeşilkartlılar var, hiçbir güvencesi olmayan kırmızı kartlılar var, bunların hepsini bu tasarı bir araya getiriyor ve burada, mesela, bir kişi hastaneye gidiyor "efendim, sen yeşilkartlısın, bu hizmetten yararlanamazsın" veya "sigortalısın, sen bu ilacı alamazsın" veya ne bileyim, üniversite hastanelerimiz var, özel hastanelerimiz var, vakıf üniversitesine ait hastanelerimiz var, eczaneler var, değişik sağlık kuruluşları var. Bunların her birine vatandaş gittiği zaman, karşısına çıkan ilk soru: "Senin sosyal güvencen nedir; Bağ-Kurlu musun, sigortalı mısın, yeşilkartlı mısın?" Dolayısıyla, vatandaş bundan bıkmıştı. Vatandaş, sanki, bazı kesimler, bazı insanlar birinci sınıf vatandaş, kendisi ikinci, üçüncü sınıf vatandaş gibi görüyordu. Bu tasarı, herkesi birinci sınıf vatandaş yapan bir tasarıdır. Bunun böyle bilinmesi lazım. Her Türk vatandaşı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık numarasıyla birlikte, aynı haklara sahip olacak. Bu çok önemli bir şeydir. Bunu, yapamayanların, arzu eden kişilerin önüne seriyoruz, buyurun katkı verin diyoruz ve dedik, aldığımız katkıları da bu tasarıya zaten derç ettik.

Şimdi, ne olacak; zaten, bunu bir bütün olarak düşündüğümüz zaman, genel sağlık sigortasıyla birlikte, zaten annesinden doğan herkes sigortalı doğacak. Hiçbir kimse "senin yeşilkartın, kırmızı kartın, Bağ-Kurun, sigortan var" diyerek veya "yok" diyerek geri çevrilmeyecek. Hastanelerden, bütün hastanelerden, istediği doktoru seçebilecek, istediği hastaneye gidebilecek -kurumla anlaşmalı olan hastaneleri bahsediyorum- ve dolayısıyla, herkese eşit ve herkese adil bir sağlık hizmeti sunulmuş olacak.

Bu tasarıyı getiren hükümetimize, bu tasarının hazırlanmasında katkı veren Saygıdeğer Bakanımıza ve Bakanlık mensuplarına, gerek Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu gerek Plan ve Bütçe Komisyonundaki, alt komisyonda çalışan arkadaşlarıma ve komisyonda katkı veren herkese, ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.

Burada, saygıdeğer bakanlarımıza hitap ederek, Başbakanımızı, âdeta, değişik mecralarda cevap vermeye zorlayacak ithamlar oluyor. Bunlara burada gerek yok. Bu AK Parti olmasaydı, biraz önce burada duran Saygıdeğer Bakanımız ve diğer bakanlarımız, bu hükümetimiz olmasaydı, YTL'nin ne olduğunu bu insanlar anlamayacaktı.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sizden önce…

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Bırakınız YTL'yi, 9 YTL'ye uçağa değil, dolmuşa bile binemeyeceklerdi.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdöl.

Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa, o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

ONBİRİNCİ BÖLÜM

Sorumluluk ve Yetkiler

Yöneticilerin sorumlulukları ve yetki devri

MADDE 38 -

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tebligat

MADDE 39 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ONİKİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Yazışma, evrak, bilgi arşivleme esasları

MADDE 40 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yönetmelik ve tebliğler

MADDE 41 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Eklenen ve değiştirilen hükümler

MADDE 42 -

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, karar yetersayının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Abuşoğlu.

Yalnız, madde üzerinde Sayın Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.

Buyurun Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, 42 nci maddenin (b) fıkrasının 7 numaralı alt bendinde geçen "29 uncu maddenin ikinci fıkrasında" ibaresinin "29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında" olarak düzeltilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN - Not alınmıştır Sayın Başkan.

Madde üzerinde, ayrıca 1 adet önerge vardır; okutup işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısının 42 nci maddesinin (d), (e), (f) ve (h) fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mahfuz Güler

Özkan Öksüz

Alim Tunç

 

Bingöl

Konya

Uşak

 

İnci Özdemir

 

M. Zekai Özcan

 

İstanbul

 

Ankara

"d) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (A/11) numaralı bendinde yer alan "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Müfettiş Yardımcıları ve Sigorta Müfettiş Yardımcıları" ibaresi, "Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettiş Yardımcıları" şeklinde  değiştirilmiş; aynı bentteki "Bağ-Kur Denetmen Yardımcıları", "Sosyal Sigorta Uzman Yardımcıları", "Bağ-Kur Denetmenliğine" ve "Sosyal Sigorta Uzmanlığına" ibareleri çıkarılmıştır."

"e) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Zam ve Tazminatlar" başlıklı 152 nci maddesinin, "II- Tazminatlar" bölümünün "A-Özel Hizmet Tazminatı" bendinin (g) alt bendinde yer alan, "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlık Başmüfettişi, Müfettişi ve Müfettiş Yardımcıları, Sigorta Müfettişi ve Sigorta Müfettiş Yardımcıları," ibaresi "Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" şeklinde değiştirilmiş, (i) alt bendinde yer alan "Sosyal Sigorta Uzmanları" ile "Bağ-Kur Denetmenleri" ibaresi çıkarılmıştır."

"f) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin; "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün ( c ) bendinde yer alan "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanı" ibaresi çıkarılmış, (d) bendine "Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanı" ibaresi eklenmiş, (g) bendinde yer alan "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlık Müfettişleri, Sigorta Müfettişleri," ibaresi, "Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri, Sosyal Güvenlik Uzmanları," şeklinde değiştirilmiş, (h) bendinde yer alan "Bağ-Kur Denetmenleri", "Sosyal Sigorta Uzmanları" ve "Sosyal Güvenlik Uzmanları" ibareleri çıkarılmıştır."

"h) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin (5/c) numaralı bendinde yer alan "Sosyal Güvenlik Kurumu Daire Başkanları (Ana ve Yardımcı Hizmet Birimi)" ibareleri çıkarılarak, "Sosyal Güvenlik Kurumu Daire Başkanları," ibaresi eklenmiş; (8/a) bendinde yer alan "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Müfettişleri ile Sigorta Müfettişleri" ibaresi "Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri" şeklinde değiştirilmiş; (9/a) bendine "İl Emniyet Müdürleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik İl Müdürleri (Ankara, İstanbul, İzmir)", (9/b) bendine "İl Emniyet Müdürleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik İl Müdürleri" ibareleri eklenmiştir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

17 nci maddede yapılan değişiklik nedeniyle (d), (e), (f) ve (h) fıkralarında gerekli düzenlemenin yapılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum; karar yetersayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 42 nci maddeyi oyluyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kaldırılan hükümler

MADDE 43.-

BAŞKAN - 43 üncü madde üzerinde Sayın Komisyonun düzeltme talebi vardır.

Buyurun Sayın Komisyon.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, 43 üncü maddenin madde başlığının "Yürürlükten Kaldırılan Hükümler" (f) bendinde geçen "ikinci fıkrasının" ibaresinin "2 nci numaralı fıkrasının" şeklinde düzeltilmesini teklif ediyoruz.

BAŞKAN - Sayın Komisyonun düzeltme talebi not edilmiştir.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısının 43 üncü maddesinin (b) ve (c) fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Eyüp Fatsa

Halil Özyolcu

Ahmet Kambur

 

Ordu

Ağrı

Tekirdağ

 

M. Zekai Özcan

 

Mustafa Tuna

 

Ankara

 

Ankara

" b) 16/7/2003 tarihli ve 4947 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatı Kanununun 1 inci ilâ 9 uncu maddeleri ile geçici 1 inci maddesi,

c) 29/7/2003 tarihli ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 1 inci ilâ 24 üncü maddeleri ile geçici 1 inci maddesi"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fıkralarda adı geçen kanunların tümüyle iptal edilmesi durumunda, bazı kanunlarda yapılan değişikliklerin dayanaksız kalabileceği hususunda ileri sürülen hukukî görüşler nedeniyle hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 43 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Geçici ve Son Hükümler

Devredilen kurumlar ve devre ilişkin hükümler

GEÇİCİ MADDE 1 -

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Teşkilata ve kadrolara ilişkin hükümler

GEÇİCİ MADDE 2 -

BAŞKAN - Madde üzerinde Sayın Komisyonun düzeltme talebi vardır.

Buyurun Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, geçici 2 nci maddesi sekizinci fıkrasındaki "4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında, 9.1.1985 tarihli ve 3146 sayılı Kanunun geçici 9 uncu maddesinin (D) bendinde" ibaresinin "4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunun geçici 1 inci maddesinin (a) fıkrasının ikinci paragrafında, 9.1.1985 tarihli ve 3146 sayılı Kanunun geçici 9 uncu maddesinin (D) fıkrasında" şeklinde değiştirilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN - Not alınmıştır Sayın Başkan.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önce, geliş sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının geçici 2 nci maddesinin 7 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Devredilen kurumların merkez ve taşra teşkilatına ait kadrolarda bulanan personel 1 inci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar bu kanunla ihdas edilen (1 veya) 2 sayılı kurum kadrolarına atanırlar. 1. fıkrada belirtilen süre içinde söz konusu listelerde yer alan kurum kadrolarına atanamayanlar (4 sayılı) listeye aynı kadro unvanları ile ilgisine merkez veya taşra teşkilatı olarak eklenmiş sayılır. Ancak, bu şekilde eklenecek kadro sayısı 4 500 adedi geçemez. Bu kadrolar herhangi bir nedenle boşaldığında hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. 1. fıkrada belirtilen sürenin sonunda devredilen kadrolar ile bu kanunla ihdas edilen (3), (4), (5) sayılı listede yer alan kadrolara atananların devredilen kurumlardaki eski kadroları iptal edilerek 190 sayılı Genel Kadro Usulü Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerinden çıkartılmış sayılır.

 

Dursun Akdemir

Turan Tüysüz

Ömer Abuşoğlu

 

Iğdır

Şanlıurfa

Gaziantep

 

Mehmet Sait Armağan

Hüseyin Özcan

Muharrem Doğan

 

Isparta

Mersin

Mardin

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin; üçüncü fıkrası ile ekli (1) sayılı listede yer alan "Sosyal Güvenlik Başdenetçisi" ibarelerinin "Başmüfettiş" olarak değiştirilmesini, "Sosyal Güvenlik Denetçisi" ibarelerinin "Müfettiş" olarak değiştirilmesini, "Sosyal Güvenlik Denetçi Yardımcısı" ibarelerinin "Müfettiş Yardımcısı" olarak değiştirilmesini,

Beşinci fıkrasının "Devredilen kurumlarda Başmüfettiş, Sigorta Başmüfettişi, Müfettiş, Müfettiş (özelleştirme), Sigorta Müfettişi, Müfettiş Yardımcısı ve Sigorta Müfettiş Yardımcısı kadrolarında çalışanlar, birinci fıkrada belirtilen süre sonunda bu Kanunla ihdas edilen Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı kadrolarına; Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı, Sosyal Sigorta Uzman Yardımcısı ve Sosyal Sigorta Uzmanı unvanına haiz olanlar ilgisine göre Kurum bünyesindeki Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı ve Sosyal Güvenlik Uzmanı kadrolarına mevcut kadro dereceleri ile birlikte başka bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Devredilen kurumlarda sigorta yoklama memuru kadrosunda bulunanlar ise Kurum bünyesindeki sosyal güvenlik kontrol memuru kadrolarına mevcut kadro dereceleri ile birlikte başka bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır" şeklinde değiştirilmesini,

Dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Daire Başkanı" ibaresinin "Daire Başkanı (22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunla kadrosu kaldırılan daire başkanı dahil)" şeklinde değiştirilmesini,

Onüçüncü fıkrasının "Birinci fıkrada belirtilen süre içinde devredilen kurumların personelinden ekli (3) ve (5) sayılı listedeki bakanlık müşaviri kadrolarına atanmış sayılanlar için Bakan tarafından bu Kanuna göre yapılan görevlendirme sona erdirilebilir, bu personel Bakanlıkta, Kurumda veya devredilen kurumlarda durumlarına uygun ihtiyaç duyulan başka görevde görevlendirilebilir, aynı usul ile yeni görevlendirme yapılabilir. Devredilen kurumların diğer personeli için ise Başkan tarafından, bu Kanuna göre yapılan görevlendirmeye ihtiyaç kalmaması halinde görevlendirme işlemi sona erdirilebilir, bu personel Kurumda veya devredilen kurumlarda durumlarına uygun ihtiyaç duyulan başka görevde görevlendirilebilir, aynı usul ile yeni görevlendirme yapılabilir." şeklinde değiştirilmesini,

Son fıkrasından sonra gelmek üzere "6 ncı maddenin 2 nci fıkrası gereği aranan Yönetim Kurulunun toplanma yeter sayısı, bu maddenin birinci fıkrası gereği belirlenen sürede 5 olarak uygulanır." fıkrasının eklenmesini,

arz ve teklif ederiz.

 

Eyüp Fatsa

Halil Özyolcu

Ahmet Kambur

 

Ordu

Ağrı

Tekirdağ

 

Mehmet Zekai Özcan

 

Mustafa Tuna

 

Ankara

 

Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

17 nci maddede yapılan değişiklik nedeniyle beşinci fıkrada gerekli düzenlemenin yapılması amaçlanmıştır.

Dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, 22.12.2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunda yapılan değişiklik nedeniyle kadrosu kaldırılan daire başkanlarının da dahil edilmesi amaçlanmıştır.

Onüçüncü fıkrada yapılan düzenlemeyle görevlendirme yapmaya ilişkin Bakanın yetkileri ile Başkanın yetkileri ayrıştırılarak yazılması ve görevlendirmenin devredilen kurumlarda da yapılabileceğine açıklık kazandırılması amaçlanmıştır.

Maddeye eklenen son fıkrayla geçiş döneminin getireceği iş yoğunluğu nedeniyle Yönetim Kurulunun toplanmasında sorun yaşanmaması amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının geçici 2 nci maddesinin yedinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Devredilen kurumların merkez ve taşra teşkilatına ait kadrolarda bulunan personel 1. fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar bu kanunla ihdas edilen (1 veya) 2 sayılı kurum kadrolarına atanırlar. 1. fıkrada belirtilen süre içinde söz konusu listelerde yer alan kurum kadrolarına atanamayanlar (4 sayılı) listeye aynı kadro ünvanları ile ilgisine merkez veya taşra teşkilatı olarak eklenmiş sayılır. Ancak bu şekilde eklenecek kadro sayısı 4 500 adedi geçemez. Bu kadrolar herhangi bir nedenle boşaldığında hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. 1. fıkrada belirtilen sürenin sonunda devredilen kadrolar ile bu kanunla ihdas edilen (3), (4), (5) sayılı listede yer alan kadrolara atananların devredilen kurumlardaki eski kadroları iptal edilerek 190 sayılı Genel Kadro Usulü Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerinden çıkartılmış sayılır.

                                                             Ömer Abuşoğlu (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi?..

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sosyal güvenlik kurumlarında çalışan personelin havuza atılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi düzeltilmiş haliyle, kabul edilen önerge doğrultusunda ve ekli cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Taşınmazlara ilişkin hükümler

GEÇİCİ MADDE 3-

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer mevzuattaki atıflar

GEÇİCİ MADDE 4-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saklı tutulan haklar ve hizmet içi eğitim

GEÇİCİ MADDE 5-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 esas sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının Geçici 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

İnci Özdemir

Mahfuz Güler

Mustafa Duru

 

İstanbul

Bingöl

Kayseri

 

Niyazi Özcan

M. Zekai Özcan

Özkan Öksüz

 

Kayseri

Ankara

Konya

"Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının görev alanıyla ilgili olarak başmüfettişler, müfettişler ve müfettiş yardımcıları, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde, meslekî eğitime tâbi tutulurlar."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Denetçi unvanının müfettiş olarak değiştirilmesi nedeniyle maddenin de bu paralelde değiştirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 5'i kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarıya yeni geçici madde eklenmesine dair 2 adet önerge vardır; sırasıyla okutup işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının geçici 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Dursun Akdemir

Hüseyin Özcan

M. Sait Armağan

 

Iğdır

Mersin

Isparta

 

Turan Tüysüz

Ömer Abuşoğlu

Muharrem Doğan

 

Şanlıurfa

Gaziantep

Mardin

Geçici Madde 6.- Bu kanunun 30 uncu maddesinin a bendinde belirtilen okulları bitirerek mesleğe özel yarışma sınavı ile giren ve özel bir yeterlilik sınavı soncunda kariyer uzmanlığa atananlardan fiilen en az 7 yıl bu kadrolarda bulunanlar son üç yılda olumlu sicil almış olmak ve kurumların muvafakatını almak kaydı ile bakan onayı ile bu kanunla öngörülen sosyal güvenlik uzmanı kadrolarına 1 yıl içinde atanabilirler.

Ancak bu şekilde sosyal güvenlik uzmanı olarak atanacakların sayısı sosyal güvenlik uzmanı kadro sayısının % 5'ini geçemez.

1. fıkra uyarınca sosyal güvenlik uzmanı kadrolarına atananlar hakkında bu kanunun 30. maddesinde öngörülen diğer şartlar aranmaz.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Başka kamu kuruluşlarından uzmanların tecrübelerinden yararlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1102 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Zekai Özcan

Sadullah Ergin

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Hatay

İstanbul

 

M. Nuri Akbulut

 

Hamza Albayrak

 

Erzurum

 

Amasya

"Geçici Madde 6.- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun Geçici 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği oluşturulacak komisyona her Sandık için ayrı ayrı olmak üzere hesabı yapılan Sandığı temsilen bir kişi, Sandık iştirakçilerini temsilen bir kişi katılır. Aynı maddenin altıncı fıkrası gereği uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde komisyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Plânlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Sosyal Sigortalar Kurumu, Sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar ve sandıkların birer temsilcisinden oluşur ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenecek tarihe kadar önerilerini yazılı olarak verirler. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun Geçici 23 üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin iş ve işlemlerde Türkiye Odalar, Borsalar ve Birlik Personeli Sigorta ve Emekli Sandığı Vakfı iştirakçilerini istihdam eden kuruluşları 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu ile kurulan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsil eder."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, önergeyi takdire bırakacağız, yalnız, önergeyle geçici 6 ncı madde olarak ilave ettiğimiz maddenin bir başlığını ilave etmesini teklif ediyoruz.

"506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıkların devri" başlık olarak teklif ediyoruz.

BAŞKAN - Not alınmıştır Sayın Başkan.

Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Eklenen Geçici Madde ile 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun geçici 23 üncü maddesi gereği, 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıkların Sosyal Sigortalar Kurumu'na devrine ilişkin üç yıllık dönemde yapılacak işlemlerle ilgili ortaya çıkabilecek aksaklıkların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 6 ncı madde olarak kabul edilmiştir.

Yürürlük

MADDE 44 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yürütme

MADDE 45 -

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

İçtüzüğün 86 ncı maddesi uyarınca tasarının lehinde söz isteyen, Sayın Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, oyumun rengini olumlu olarak belirtmek üzere söz aldım; huzurlarınızdayım.

Bu kanun tasarısı görüşülürken temel kanun olmasını haydi kabul ettik, muhalefeti konuşturmak istemediniz; ancak, bu tasarı görüşülürken bir hakkın suiistimaliyle, benim konuşmamı engellemek maksadıyla, sadece burada gerekçe okuyan arkadaşlarımız, ben konuşmak istemiyorum dediği halde arkasından zorla itilerek kürsüye gönderilenler, burada fıkra anlatanlar, Allahaşkına, Türkiye için bu kadar önemli olan bir kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu şekilde mi konuşulmalıydı?

Ben iki kez kürsüye geldim, -Sayın Bakanım da huzurlarınızda- konuşmalarım tamamen teknik konulardı, teknik açıdan bu meseleye yaklaştım. Daha söyleyecek çok şeyim vardı; ancak, konuşmamın önüne engel konulduğu için onları bile dile getirme imkânına sahip olamadım; allahaşkına ne yapmak istiyoruz değerli milletvekilleri?!

YAHYA BAŞ (İstanbul) - En çok konuşan sensin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, bunun içerisinde başka kurumların olmasını istediğimi ifade etmek istiyordum. Türkiye'de illerde kurulacak olan il müdürlüklerinin dışında ilçelerde de sosyal güvenlik merkezlerinin her ilçede kurulması lazım geldiği hususunda görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyordum; ancak, bu imkâna bile sahip olamadım; ama, burada şunu ifade etmek istiyorum: Telekomun özelleştirilmesinden bahsedildi. Açınız, bakınız, 1994 yılında Anayasa Mahkemesine yapılan itirazın altında kimlerin imzası var: Abdullah Gül, Salih Kapusuz, Abdüllatif Şener. Telekomun özelleştirilmesi Türkiye'nin bağımsızlığını tehlikeye düşürecek bir uygulama diye Anayasa Mahkemesine itiraz edilmiştir. Bugün kalkıp geliyorsunuz, 2006 yılında, Telekomun özelleştirilmesinden bahsediyorsunuz. Ancak, 1994 yılında, Türkiye'nin bağımsızlığını tehlikeye düşürecek bir uygulama olarak, Anayasa Mahkemesine giden arkadaşlarımız, bugün, Bakanlar Kurulu sıralarında oturuyor değerli milletvekilleri.

VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Yok…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet… Evet, Bakanlar Kurulu sıralarında oturuyorlar; evet…

Ama, siz, şimdi bu kanuna "devrim" diyeceksiniz, birleşmeye "devrim" diyeceksiniz. Bağ-Kuru Türkiye'de ilk defa gündeme getiren ve hayata geçiren hükümetlerin yaptığı konusunda hiçbir şey söylemeyeceksiniz. Sizinki birleştirme, devrim; ama, bunu Türkiye'de ilk defa hayata geçiren hükümetlerin yapmış olduğu icraatları hiç nazarı dikkate almayacaksınız, ne yapılmışsa 2002 Kasımından sonra Türkiye'de yapılmıştır…

Siz özelleştirmelerle övünüyorsunuz, o özelleştirmelerle, övündüğünüz özelleştirmeleri yapan iktidarlarla ilgili bir şey söylemiyorsunuz. TÜPRAŞ'ı özelleştiriyorsunuz; geliniz, bir de TÜPRAŞ'ı yapan hükümetlere, iktidarlara teşekkür ediniz. Bakınız, TÜPRAŞ'ın bu seneki kârı, bütün vergiler, kesintiler düşüldükten sonra, 658 trilyon lira değerli milletvekilleri. Yani, geçmiş hükümetlerin yapmış olduğu o eserlerden Türkiye hâlâ para kazanıyor. Telekomun 1,2 katrilyon lira 2005 yılındaki kârı.

Siz, bunları yapanlara teşekkür edeceğinize, doğru dürüst yapamadığınız özelleştirmeleri, yüzünüze gözünüze bulaştırdığınız özelleştirmeleri, mahkemelerden dönen özelleştirmeleri, şaibe altında olan özelleştirmeleri nasıl yaptığınızı burada anlatmaya çalışıyorsunuz. Yiğidi öldüreceksiniz; ama, hakkını vereceksiniz.

Ben, bu kanunun çıkması gerektiğine inanıyorum ve Türkiye için hayırlı bir kanundur. Ancak, demin iki konuşmamda da bahsetmiş olduğum gibi, bu kanunla ilgili ciddî eleştirilerim vardı; ancak, hiçbiri nazarı itibara alınmadı.

Sayın Tanrıverdi, konuşmasında, hamasi nutuklardan, kafaları karıştırmaktan bahsetti. Ben, buradan okudum; 36 000 personelin hantal olduğunu ve bu personelin mutlaka azaltılması lazım geldiği bunun içerisinde yazıyor Sayın Tanrıverdi ve hükümet yetkilisinin ifadesi; ben, buradan okudum.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Okuduğunu anlamıyorsun!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Siz, geliyorsunuz, burada diyorsunuz ki, kafaları karışıyor… Hayır, kafaları karışıyorsa, burada yazan metinden dolayı kafalar karışıyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın Erdöl de çıktı, şu anda göremiyorum, 9 YTL uçak… Yarın sizin seçmenleriniz sizi ararlar Sayın Erdöl, o 9 YTL'lik biletlerden sizlerden isterler. Nerede sayın milletvekilleri; Allahaşkına nerede?! Üç beş tane promosyon 9 YTL; bunları gelip bu kürsülerden söyleyerek kendinize güldürmeyiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür eder misiniz Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet…

BAŞKAN - Teşekkür için Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tamam.

Bu kanun tasarısının, hepimize, ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, emeği geçenlere de teşekkür ediyorum; ancak, bu kanun tasarısıyla ilgili söylemiş olduğum eleştirilerim saklı kalmak şartıyla olumlu oy kullanacağımı ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısının oylama sonucu:

Kullanılan oy sayısı: 206

Kabul: 199

Ret: 7 (x)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı uğurlu olsun.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu teşekkür konuşması yapacaklardır.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; sosyal güvenlik reformu içerisinde yer alan, kurumsal yapı olarak adlandırdığımız Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığını kurumsal olarak birleştiren tasarı, değerli oylarınızla kanunlaşmış bulunmaktadır. Bu sürece daha ilk başından itibaren katkı veren, konuşmalarıyla, oylarıyla bu tasarının kanunlaşmasına imkân veren siz değerli arkadaşlarıma şahsım ve Hükümetimiz adına çok teşekkür ediyorum ve bu tasarının Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminden yararlanan bütün vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, birleşime 15 dakika ara veriyorum.

Kapanma saati: 19.24

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                             

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.56

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Yarım kalan işlerle ilgili işlem tamamlandığından, şimdi, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.

1 inci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personeli Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

 

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7 nci sırada yer alan, Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

7.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S. Sayısı: 1052 (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 1052 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı, İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

                                        

(x) 1052 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Muğla Milletvekili Gürol Ergin.

Sayın Ergin, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) -Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Tarım Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım; sözlerime başlarken Yüce Meclisi ve Büyük Türk Ulusunu saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iki günden bu yana, alışılmışın dışında görüşmelere sahne oluyor. İktidar, kendi çalıp kendi oynama havasında bir Meclis yaratma gayreti içerisinde, muhalefeti dışlayan bir anlayışla yasa yapabileceği inancıyla hareket ediyor. İktidar yanılıyor; burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burası Türkiye'de iktidar olan partinin Meclisi değil! Bunu böyle bilinmesi gerekir! (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bakınız, elimizdeki yasa tasarısına bakınız, kaç maddelik bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız?.. Bunun neresi temel yasa?! Siz bunu hangi hak ve gerekçeyle.. Muhalefetin sesini kısabilirim düşüncesi içerisinde, temel yasa anlayışıyla getirip, muhalefeti konuşturmadan, 20 küsur maddeyi 20 dakikada burada müzakere ettirerek bu Meclisten geçirmek istiyorsunuz. Siz, burada görüşme yapılıyor gibi yapıyorsunuz. Burada görüşmeler yapılmıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin şu üç yıllık dönemi içerisindeki benim izlenimim, maalesef, Meclis görüşmelerinin mutlak surette çok ciddî olarak incelenip, irdelenmesini gerektirdiği şeklindedir. Yapılan görüşmeler, komisyonlarda iktidarın empozesi, ama Genel Kurulda da muhalefetin susturularak yalnızca iktidarın konuşması biçimine dönüştürülmüştür. Bu, yazıktır! Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Ulusu buna layık değildir. Bu Meclis böyle hareket ettiği sürece Türkiye'nin Meclisi olmaktan çıkıp, iktidarın Meclisi olacaktır. Buna da asla hiçbir zaman biz izin vermeyeceğiz. Bunu bilmeniz gerekir.

Şimdi, bakınız, getirdiğiniz yasa görüşmelerine dikkat edin, siz ve biz, siz ve biz bundan önceki dönemdeki iktidarı neyle suçlamıştık; onbeş günde 15 yasayla suçlamıştık. Siz, bir günde 5 yasa çıkarabilme iddiası ve isteğiyle karşımıza geliyorsunuz. Niçin?

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Türkiye'nin ihtiyacı var.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Çünkü, sizin de sizden öncekilerden zerrece farkınız yok. Çünkü, sizin de talimat aldığınız yer belli. Hiçbirinizin, hiçbir şekilde, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Avrupa Birliği yönergesinden çıktığınız veya çıkma isteği, arzusu içerisinde olduğunuzu söyleme şansınız yok.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Doğru Hocam; bravo (!)

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ister doğru deyin ister eğri deyin, milletin gözü kör değil, bu millet görüyor. Bu millet anlaksız, anlayışsız değil, bu millet anlıyor, burada, siz, istediğiniz kadar, istediğiniz şekilde davranın.

Değerli arkadaşlarım, öyle bir hale getirdiniz ki, tarım konusunda, kalkacağız, burada, tarımı konuşamayacağız!.. Bizi bu duruma getirdiniz ve çiftçi inim inim inlerken, tarlalar boş kalırken bunu yapıyorsunuz; yazık değil mi?!

Sonra, bir usul çıkardınız, tombala usulü. Nedir bu tombala usulü?.. Böyle bir usul var mıydı bu Mecliste?! Üçbuçuk yıldır ben buradayım, ilk defa görüyorum. Ama, ne garip bir rastlantıdır ki, benim burada tombala usulünü gördüğüm günlerde, gazetelerin Ankara ekleri, Ankara kahvehanelerinde tombala çekildiğini, çekilmeye başlandığını yazıyor. Bütün kahvelerde, şimdi, Ankara'da, tombalalar çekiliyor şu saatte; ama, benim Meclisimde de tombala çekiliyor!.. Değerli arkadaşlarım, yazık değil mi?!

BAŞKAN - Sayın Ergin, lütfen…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen… Yaptığınız tombala usulü, hiçbir vicdanı rahat bırakmayan, rahatsız eden bir usul olmuştur.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Meclis tombala çekmez! Lütfen, Sayın Başkan…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Burada, geliyor muhalefet, günün en anlamlı konusu olan terör konusunu gündeme getiriyor, hepiniz birden, oradan bağrışmaya başlıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, terör konusu gündeme geldiği zaman bağırmayacaksınız. Terör konusu gündeme geldiği zaman başınızı önünüze eğip düşüneceksiniz; biz ne hata yaptık da iki yılda terörü yeniden kudurttuk diye düşünmeniz gerekir. Bunu düşünmüyorsunuz, söyleyenleri susturma gayreti içinde oluyorsunuz; yazıktır, yapmayın!

Sayın Eyüp Fatsa, geldi, bu kürsüden, aynen biraz önce bir arkadaşımın söylediği gibi "millet ve ülke yararı için bu konuyu gündeme getirdik, böyle hızlı çalışmayı gündeme getirdik; aslında, bu konular CHP'nin de gündeminde vardı, niçin karşı çıkıyorsunuz" diyor. Bizim karşı çıkışımız, sizin çalışma yönteminiz üzerine; asla konuları saptırmayın. Biz, burada, hiçbir yasaya karşı çıktığımız için bu tavır içerisinde olmuyoruz. Bu yasaların elbette eksiğini, aksağını biliyoruz; ama, bu yasaların gerekli olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz de, yayınlarımızda ortaya koyuyoruz, söylüyoruz, geçmişten beri söylüyoruz. Sizin yaptığınız, aslında, bizim yazdıklarımızın kötü kopyasını ortaya koymaktır. Biz, bunu söylemek istiyoruz. Bunu söylememize fırsat vermemenin tutumu içerisindesiniz.

MEHMET ALİ BULUT (Kahramanmaraş) - Hocam, söylüyorsunuz ya…

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Dediğinizi yapıyoruz; daha ne istiyorsunuz?

GÜROL ERGİN (Devamla) - "Komisyonlarda görüşüldü" diyorsunuz… Komisyonlardaki görüşmelerin ne anlam ifade ettiğini sizler bilmiyor musunuz?! Hangi konuda hükümetin tasvip etmediği değişikliği yapabildik biz, herhangi bir değişikliği yapabildik o komisyonlarda; hangisine izin verdiniz?!

Sayın Fatsa burada tarım konusundan söz ediyor… Ne kadar bildiğini bilmiyorum ama… "35 000 traktör satıldı" diyor. Sayın Fatsa, 35 000 traktörün satıldığı doğru bu yıl; ama, 1998'de, 1999'da 48 000-49 000 traktörün satıldığını da biliyor musunuz?.. Siz, halkı aldatmak için 2001-2002 yıllarını, o, Türkiye'nin çok büyük kriz yıllarını örnek olarak alıyorsunuz. Yapmayın!

EYÜP FATSA (Ordu) - Hocam, halkı aldatmıyoruz; halk her şeyi görüyor.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Türkiye'de bugün 35 000 traktör satılıyor…

Bakınız, değerli arkadaşlarım, bize aynı gün gelen bir telefon mesajı… Telefon mesajında, çiftçi -Milas'ın Yaşyer Köyü- Hikmet Atçı diyor ki: "Evet, ben de traktör aldım; ama, niçin aldım? Traktörümü 5 600 000 000 liraya peşin sattım, beş yıl kredili traktör aldım; çünkü, paraya ihtiyacım var; çünkü, ben açım." Bunu söyleyen insanın adını veriyorum. Bu, bu kadar kolay işler değil.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Beş yıl krediyle traktör alabiliyor ama…

BAŞKAN - Sayın Kafkas, lütfen…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Dinle!.. Dinle kardeşim!.. Lütfen dinle!..

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Kızma Hocam, kızma.

BAŞKAN - Sayın Ergin, lütfen, Genel Kurula hitap eder misiniz.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Evet, Sayın Genel Kurul, bakın şimdi, siz bunları söylerken, Sayın Bakanım buradadır, Sayın Bakanıma bir mektupla gönderilen şiirden bir iki kıta okuyacağım. Bu mektubun aslı Sayın Bakandadır. Kim yazmış, adı soyadı belli: Cuma Pişkin.

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) -Sen yazmışsın…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Efendim, Sayın Bakanda, aslı bunun Bakanda. Cuma Pişkin; Gaziantep'in Dibecik Köyü, Oğuzeli'nden…

Şimdi, bakın ne diyor… (AK Parti sıralarından "geç, geç" sesleri)

Geçmeyin, dinleyin, dinleyin, vatandaşın ne dediğini dinleyin. Şöyle diyor; dinleyin, dinleyin…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Hocam, sizinkiler bile dinlemiyor! Bodur dinlemiyor...

BAŞKAN -Sayın Baştopçu, lütfen…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Sizi ben ciddiyete bile davet etmeyeceğim; çünkü, olamayacağınızı biliyorum!..

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Senin gibi olmaktansa, olmayalım daha iyi!

GÜROL ERGİN (Devamla) - Kim onu söyleyen?! Kim onu söyleyen?!

BAŞKAN - Sayın Ergin, karşılıklı konuşmayın lütfen…

GÜROL ERGİN(Devamla) - Kim onu söyleyen; elini kaldırsın, ben ona güzel bir şey söyleyeyim! Yürek ister, yürek! Kaldır elini de al cevabını!..

Kardeşim, bakın ne diyor Cuma: "Arpa, buğday, mercimek para etmiyor,

Sütü, peynir, yoğurt çaldım tutmuyor,

Petrol pahalı, mazot almaya gücüm yetmiyor,

Traktörü sattım…"

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Yenisini aldım…

GÜROL ERGİN (Devamla) - "…gözün aydın Bakan Bey…

Tekeli kapattın, üzümleri almıyor,

Sulanmayınca meyve, sebze olmuyor,

Girdiler pahalı, para elde kalmıyor,

Bağı, fıstığı da bıraktık Bakan Bey,

Şehrim Antep, Kazam Oğuzeli,

Hepsi kefen giymiş, yazan dibecikli,

İsmimi sorarsan, mübarek gün ismi,

Adımı söylemeye korkuyorum Bakan Bey."

AHMET YAŞAR (Aksaray) - Şiir yazmış; şair adam!

GÜROL ERGİN (Devamla) - Niye korkuyor, anladınız mı; çünkü, ola ki, ona da birisi "Ananı al git" der korkusu içinde; onun için korkuyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bugün Sayın Fatsa gene bu kürsüden söylüyor, diyor ki: "Meclisin basın bürosu açık, burada konuşamıyorsanız, gidin orada konuşun." Sanki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulu, onun babasının bakkal dükkânı; o isterse biz burada olacağız, o istemezse biz filan yerde olacağız! Yok böyle bir şey, yok!

AGAH KAFKAS (Çorum) - Meclisten söz ederken tanımlamaları daha özenli seçseniz, şık olur.

BAŞKAN - Sayın Kafkas, lütfen…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Kardeşim, özenli insan göreceğim ki karşımda, özenli seçeyim!..

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, lütfen!..

FARUK ÇELİK (Bursa) - Milletvekillerine böyle şey söylenir mi ya! Hata üstüne hata yapıyorsun! Bugün batıyorsunuz ya!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Buradaki herkes özeldir.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Toplumun acelesi yok diyorsunuz, madde madde görüşelim diyorsunuz. Ee kardeşim, terör yasası nerede, toplumun o konuda acelesi yok mu?!

AGAH KAFKAS (Çorum) - Geliyor, geliyor…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Geliyor… Nasıl geliyor?!

AGAH KAFKAS (Çorum) - Bayağı geliyor.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Neyde; kağnı sırtında mı geliyor?

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Gümbür gümbür geliyor!

GÜROL ERGİN (Devamla) - Evet, toplumun asıl acelesi o terör konusundadır.

İçiniz yanıyorsa benim gibi konuşun, içiniz yanmıyorsa böyle davranmaya devam edin.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu yasayı getirdiniz, tarım yasası… Bırakmadınız ki biz bunu eleştirelim. Son derece eksikli bir yasadır. Okuduğunuz…

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - CHP'den aldık kopyayı!

GÜROL ERGİN (Devamla) - Kötü kopyası diyorum ya! Baştan söyledim, kötü kopya, kötü…

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Kötü değil; yok efendim, değil.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Kopya çekme hüneriniz bile eksik.

Değerli arkadaşlarım, ya doğrusunu yapma niyetiniz eksik ya da kopya çekerken bile yetenek eksikliğiniz var!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Konuya gel; vakit geçiyor...

GÜROL ERGİN (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, tarımı geliştireceksiniz… Bakın, Türkiye'nin her yerinden telefonlar geliyor…

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Ne diyor?..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Ne diyor… Şap var diyor, şap… Daha diyor, üç gün evvel verdiğiniz koyunlar şap, danalar şap… Şap hastalığı Türkiye'nin her tarafını sardı, haberiniz olsun.

AHMET YAŞAR (Aksaray) - Kuş gribine döndü!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Eskişehir'in pancar üreticisi inim inim inliyor, ağlıyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şapla şekeri karıştırmayın!

GÜROL ERGİN (Devamla) - Dinleyin…

2005'te pancar fiyatı 112 000 lira, 2006 için verilmesi düşünülen 89 000 lira fiyat, siz ne yapmak istiyorsunuz Allahaşkına?!

Pamuk üreticisini pamuk tarlasından kaçırdınız, tütün üreticisini mahvettiniz, bitirdiniz.

İşte, elimde Milas'tan gelen telgraflar; işte, elimde Mersin'den gelen telgraf yazısı. Mutlaka, bunlar, Bakanlığa da gitmiştir.

AHMET YAŞAR (Aksaray) - Şiir yazmış!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Siz, tütünde yaprak işleme müdürlüklerini kapatarak o kadar insanı sefalete terk ediyorsunuz değerli arkadaşlarım. Tütün ektirmeyeceksiniz, şeker pancarı ektirmeyeceksiniz...

Hiç, yalandan el kol işareti yapmayın. Söylediğim yanlışsa, biraz sonra Sayın Bakan gelir, buradan "şurası yanlıştı" der. Hiçbirini...

Hayvan vereceksiniz, çok övünerek vereceksiniz, hepsi şaplı çıkacak, hiçbirinde sertifika aramayacaksınız hayvanların, perişan edeceksiniz, ondan sonra da biz şu yasaları getirdik diye övüneceksiniz!

Tarımı düzelteceğiz diye tarım yasası getireceksiniz, tam 31 tane üretme istasyonunu kapatacaksınız! Bu yetmeyecek, tam 4 tane araştırma enstitüsünü kapatacaksınız, 2 araştırma enstitüsünü de kapatıp diğerleriyle birleştireceksiniz! Su Ürünleri Araştırma Enstitüsünü kapatacaksınız, İpekböceği Araştırma Enstitüsünü kapatacaksınız, Tavukçuluk Araştırma Enstitüsünü kapatacaksınız, Islahiye'nin Bağcılık Araştırma Enstitüsünü kapatacaksınız, Antalya Sebzecilik Araştırma Enstitüsünü kapatacaksınız, Kepez Su Ürünleri Araştırma Enstitüsünü Beymelek'le birleştireceksiniz, sonra da "yasa getirdik, biz bunları düzelteceğiz" diyeceksiniz!.. Neyle yapacaksınız? Araştırma enstitülerini kapattınız, yetiştirme istasyonlarını kapattınız ve ondan sonra da yasa getirerek, güya Türkiye'de bu konuları düzelteceksiniz!..

Değerli arkadaşlarım, 5 Nisan tarihli Muğla'daki Devrim Gazetesi: "Tütüncü Kan Ağlıyor" Burada, kürsüde bırakacağım, benden sonra Sayın Bakan gelirse, tütüncünün neden kan ağladığını okusun, görsün diye; çünkü, görmüyorsunuz, duymuyorsunuz. Buraya özellikle bırakacağım bu gazeteyi.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Kaç tirajı var o gazetenin?

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım...

NECDET BUDAK (Edirne) - O gazete kimin gazetesi?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne gazetesi o?

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Çorum'un gazetesidir ya...

GÜROL ERGİN (Devamla) - Çorum gazetesi diyerek -Çorumlu yok galiba içinizde- niye küçültüyorsun?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Var, Agâh Bey var.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Bu, Muğlamın gazetesi. Varsayın Çorum'un gazetesi. Ne demek Çorum gazetesi?! Yani, bu kadar anlayış sıkıntısı içerisinde olabilir mi o arkadaşım?! Çorum gazetesiymiş de, küçümsüyormuş!..

AGAH KAFKAS (Çorum)- Lütfen, Çorum'a hakaret etmeyin.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Ben etmiyorum, arkadaşın ediyor! Ben, size idrak diliyorum, idrak!.. Arkadaşın küçümsüyor, "Çorum'un gazetesi" diyor; sen de, kalkıp, bana "Çorum'u küçümseme" diyorsun. Dön de, oraya söyle. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

AGAH KAFKAS (Çorum) - Çorum'un gazetesi olduğunu söylerseniz…

BAŞKAN - Sayın Kafkas… Sayın Kafkas… Lütfen…

GÜROL ERGİN (Devamla) - Başbakanın azarlar korkusuyla oraya bir şey diyemiyorsun, değil mi?!

AGAH KAFKAS (Çorum) - Ama, Çorum'a hakaret ediyor Sayın Başkan.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, söylenecek sözler çok; ama, siz, bizi konuşturmama gayreti içindesiniz. Ben, yalnızca, size, anlayacağınız umduğum, hepinize de geldiğini bildiğim Mehmet Âkif'in "Vatan Sevgisi" şiirinden…

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - En iyisi bu.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Evet.

…birkaç beyit, aynen sizin okuduğunuz gibi, okuyacağım; anlayacağınız umudu içerisinde olarak okuyacağım:

"Bulunca kendine bir yer, doyunca kör boğazı,

Kapandı gitti bakarsın ki nekbetin ağzı.

Fakat sen öyle değilsin, senin yanar ciğerin,

Vatan deyip öleceksin, semada olsa yerin.

Nasıl tahammül eder hür olan esaretine,

Kör olsun ağlamayan ey vatan felaketine!"

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

AHMET IŞIK (Konya) - Bravo(!) Bravo(!)

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, "bravo" diyen bütün arkadaşlarımı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, kaderleriyle ve idrakleriyle baş başa bırakarak ayrılıyoruz. Bu yasanın da halkımıza hayırlı olmasını diliyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.

(CHP Grubu milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sorumluluktan kaçmayın...

BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri…

Tasarının tümü üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Mardin Milletvekili Muharrem Doğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1052 sıra sayılı yasa tasarısı üzerinde görüş belirtmek üzere, Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; öncelikle, sizleri, Grubum ve şahsım adına saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tarım, ülkemiz açısından, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de, önemini koruyacak olan bir sektördür. Kalkınmasının temeli üretimdir. Üretim hangi nitelikte olursa olsun, sermaye birikimi gerektirir. Sermaye ise, insanın doğal yeteneklerini, doğanın bahşetmiş olduğu değerlerle birleşmesiyle oluşur.

Bunun en uygulanabilir yolu ise, tarımsal faaliyetlerdir; çünkü, tabiatın kendisi bir organik dönüşüm sürecini içerir ki, bu bile, tek başına, bir tarımsal faaliyettir. İnsanın müdahalesi, yani üretim yapması veya sürece katkısı, verimlilik ve sermaye birikimi içindir.

Ayrıca, tarımsal faaliyetler, sonuç itibariyle, gıda temini gayesine yöneliktir. Gıda ise, yadsınamayacak ölçüde stratejik niteliktedir. Tarımsal faaliyetler bir bütünlük arz eder, yapılacak iş ve eylemlerin ölçeği ne olursa olsun, bütünsellik mantığı olmadıkça tarımda başarı, verimlilik ve sermaye birikimi sağlanamaz.

Tarımsal faaliyetlerin yönetimi, gerek işletmelerde ve gerekse kamusal yönetimde bu esasa uygun olarak düzenlenmelidir. Bu nedenledir ki, ülke tarımı neredeyse dış güçlerin eline geçmiştir. Bu nedenledir ki, ülke tarımının kamusal yönetimi sahipsizdir. Ülkemiz kamusal tarım yönetimi çaresiz, bölük pörçük, kimin nerede, nasıl yetkili olduğu belli olmayacak kadar karmaşıktır. Tarım politikaları uzun vadeli stratejilere dayandırılmadığı takdirde, kısa dönem tercihlerinden çok fazla etkilenmekte ve böylece sektörün yapısal sorunlarının çözümü mümkün olamamaktadır.

Ülkemizde toprak, su gibi doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı esas alınarak, uzun vadeli ve sürdürülebilir tarım politikalarının uygulanması gerekir. Böylece, tarım sektörünü ve kırsal kesimi geliştirerek, rekabetçi bir yapıya kavuşturulmasını sağlayacak esasları belirlemelisiniz. Bu tasarıyı "reform" olarak niteliyorsunuz; ama, bu, reform kanunu değildir. Tarım sektörünün uzun vadeli politikalarla geliştirilerek sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için bu tasarı yeterli değildir.

Tarım sektörünü daha çok katma değer üretir hale getirmek için, teknoloji kullanımını artıran, talebe göre üreten, stratejik, kim için, nasıl, nerede, hangi kaynakla, ne kadar, ne zaman üretecek sorularına dayanan, verimliliği gözeten bir tarımsal üretim ve pazarlama anlayışının hâkim olması lazım.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizin ulaştığı noktada, Türk tarımının, bir an önce yeterli rekabet gücüne kavuşturulması gerekmektedir. Tarımsal desteklemeler için ayrılan kaynak, bu sektörün geliştirilmesi ve yönlendirilmesi için yeterli değildir. Acilen getirilen bu tasarıyla, gayri safi millî hasılaya yüzde 14 oranında katkı sağlayan tarım sektörünün tarım politikaları doğrultusunda geliştirilmesi ve rekabet gücünün yükseltilmesi amaçlanmamıştır. Kıt olan kaynakların kullanımında verimlilik ve sürdürülebilirliğin sağlanması mümkün değildir.

Tarım politikalarının amaç ve konuları, tarımsal destekleme politikalarının ilke ve öncelikleri, desteklemelerin hangi programlara yapılacağı ve bunu sağlarken, gerekli idarî, hukukî ve finansman yapılanmasının nasıl olacağı hususları düzenlenmemiştir.

Değerli milletvekilleri, burada yapılması gereken en önemli yapılandırma, köylümüzün gelirini artırmaktır. Köylümüz Avrupa Topluluğu kalitesinde mahsul üretmeli ve ürünler arasındaki fiyat farkı ortadan kaldırılmalıdır.

Köylümüzü eğiteceğimiz diğer bir konu da, ekolojik tarımdır. Organik ziraat teşvik edilerek, bugün, modern dünyanın tercihi olan, hormonsuz, zararlı ilaç ve gübresiz ürünler üretilerek Avrupa normları yakalanmalı ve bu ürünlerin ihtiyacı teşvik edilmelidir. Bunları yapmak için hükümetin bir çalışması var mı? Köylümüzün güncel sorunları, malın para etmemesi, pazarlama sorunları gibi sorunlar çözümlenmiş midir; çözümlenmemiştir. Amerika nüfusunun yüzde 3'ü tarımla uğraşır, kendini besler, ihracat yapar; bizim köylümüz öncelikle kendini besleyemez.

Ülkemizin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ülkemizde hayvancılık sektörünün ne durumda olduğundan haberiniz var mı? Değerli arkadaşlar, ben, size, bir örnekle bilginize sunmak istiyorum. 1970'li yıllarda iken, ülke nüfusu 41 000 000 iken, büyük ve küçükbaş hayvan -varlık olarak- sayısı 80 000 00'un üzerindeydi. Bugün ülkenin nüfusu 70 000 000'un üzerinde; ama, mevcut büyük ve küçükbaş hayvan, varlık sayısı olarak 40 000 000'un altındadır. Şimdi, ben buradan soruyorum: AKP Hükümeti olarak -dört yıla yakın da iktidarsınız- bunun için bir çalışmanız var mı, bir programınız var mı, önlem aldınız mı? Canlı damızlık veya kasaplık hayvan ithalatı ülke kaynaklarının heder olmasına yol açmıştır. Hayvancılığın toplam tarım ekonomisindeki yeri hızla negatife kaymaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 65 ve 75 civarlarında iken, bizde oran, son on yılda yüzde 35'ten yüzde 20'lere düşmüştür.

Başka bir örnek: Türkiye'nin en büyük yatırım projesi, dünyanın sekiz büyük projesi arasında olan GAP'ı neden kapattınız? GAP'ta yapılan yatırımların gerçekleşme oranı yüzde 54 iken, tarımda gerçekleşme oranı yüzde 12'de kalmıştır. Bunun nedeni nedir? Tarımda oran yüzde 80'e ulaşılması durumunda 4 000 000 işsize iş sağlanacağı da aşikârdır ve tespit edilmiştir; ama, bunun için hiçbir çalışmanız olmamıştır. Özellikle, Anavatan iktidarlarında veya geçmiş hükümetler döneminde yapılan barajların sulama kanallarına başlamadınız. Sulama kanalları bir metre ileriye gidemedi. Tarla sulamasını sondaj kuyusuna mahkûm ettiniz. İktidara geldiğinizde GAP'ta tarım gerçekleşme oranı yüzde 12'ydi; bugün de aynıdır. Mesafe alınmış mıdır; değildir. Bu bölgede üretim yapan çiftçi, üretici, kendi imkânlarıyla, çok pahalı elektrikle, 300-350 metre derinlikte sondaj kuyuları açmak suretiyle üretim yaparak ayakta kalmaya ve geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Örneğin, sadece Kızıltepe İlçesinde açılan sondaj kuyusu sayısı 3 500'dür. Çiftçilerimiz ve üreticilerimiz elde ettikleri ürünleri elektrik fiyatına mal edemiyorlar ve maliyetin altında ürünlerini satmak zorunda kalıyorlar. Bu durum sadece GAP Bölgesinde değildir, ülkemizin birçok bölgesinde de aynıdır.

Bölgelerarası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracak, kırsal alanlardaki verimliliği artıracak, istihdam yaratacak projeler, maalesef, bugüne kadar üretilmiş değildir. Sadece toplukonut yapıyorsunuz ve bununla da övünüyorsunuz. Aslında, TOKİ'yi de amacından uzaklaştırdınız. TOKİ'yi, ihale yapan, rant sağlayan bir kurum haline getirdiniz. Buna karşılık, tarla sulamalarına yönelik yatırımları ve projeleri kestiniz.

Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, Türkiye ve AB tarım politikaları arasında en büyük fark ürün destekleme mekanizmalarıdır. AB, tütün üreticisine yılda 1 milyar euro veriyor; peki, siz ne veriyorsunuz? Allahaşkına, Sayın Bakanım da burada; buradan bir şey duymak istiyoruz. Tütün mamullerinin içerdiği şark tipi tütün oranının yüzde 0 ile 33-34, yüzde 66-67 ilâ 100 arasında olması hallerine göre, nispî vergi sistemini kaldırdınız, maktu vergi sistemini getirdiniz. Yani, Marlboro'dan da 1 200 000 TL alıyorsunuz, Samsun'dan ve Maltepe'den de aynı parayı alıyorsunuz. Dolayısıyla, bu yaptığınız dengesiz bir ÖTV vergi sistemi. Bununla da yerli sigaranın yabancı sigarayla rekabet yapma yolunu kapattınız. Bu yolla yabancı sigara üreticilerinin 2005 yılında kaçırdıkları vergi tutarı 300 trilyondur. Bu parayla kilometrelerce sulama kanalları yapılabilirdi; ama, hükümetin yanlış politikası yüzünden bu imkânlar yok edilmiştir. 200 000 ton tütün stoku yok edilecek veya yakılacaktır. Böylece millî servet yok olacaktır; çünkü, başka türlü eritmek mümkün değildir.

IMF Avrupa İcra Direktörlüğünün yapmış olduğu bir çalışma sonucu olarak, Türkiye'de bölgeler arasındaki farklılığa dikkat çekmiş ve Türkiye nüfusunun yüzde 45'inin halen tarımda çalıştığını ve bu rakamın, AB ile uyumun sağlanması için yüzde 25'in altına çekilmesi gerektiğini ifade etmiştir. IMF ve AKP Hükümeti arasında tarımla uğraşan vatandaşlarımızın sayısının düşürülmesi gerektiği konusunda gizli bir ittifaka varılmış olabileceği kanaati hâsıl olmuştur.

Sayın Abdüllatif Şener Beyin, mayınlı alanlarla ilgili, mayınlı alanların temizleneceği ve bu alanların organik tarıma kazandırılacağı, bu arada da 6 000-30 000 arası vatandaşa iş imkânı sağlayacağı, defalarca medyaya ve basına yansımıştır. Bununla ilgili olarak da bugüne kadar hiçbir çalışmanız yok maalesef.

Değerli arkadaşlar, köylü neydi, ne oldu?.. 1920'lerde nüfusun yüzde 87'sini köylü nüfusu oluşturmaktaydı. Onlar, Kurtuluş Savaşının Ayşesi, Fatması, Alisi, Velisi, arpası, unu, eri, çavuşu, subayı, can verip bayrak vermeyen yiğitleriydi. Cumhuriyet sonrası canhıraş üretmeye çalışan, toprağa, tohuma, suya yön veren de onlardı, ülkesel kalkınmanın büyük yükü de onların omuzlarındaydı. Peki, ne oldu; "bu millet sizi mi besleyecek" oldu. Kim diyor; seksenbeş yıl sonra, aynı ülkenin Sayın Başbakanı. Nedeni, uluslararası tarım sömürgecilerinin telkinleri ve bilgisizlik.

Anavatan Partisi olarak biz, köylümüzün dertlerini biliyor ve onların çözümü için projeler üretiyoruz. Elektrik, gübre, mazot fiyatlarının çok yüksek olması, bu fiyatların mutlaka düşürülmesi gerektiğini buradan vurguluyorum.

Gıda güvenliği ve güvencesi arzu edilen düzeye ulaşmamıştır. Bunlardan daha da önemlisi, asırlardır çözülmesi gereken; ama, bir türlü çözülemeyen sorunların başında eğitim gelmektedir. Köylümüz, bugün, babadan kalma metotlarla ziraat yapmakta olup, ikinci mahsulü bilmemektedir. İsrail dönüm başına 1 250 kilogram, Amerika 1 500 kilogram ürün alırken, ülkemizde buğday ortalamamız hâlâ dönüm başına 200 kilogramdır. Edirne köylüsü 250-300 kilogram alırken, Meriç Nehrinin hemen öbür tarafında Yunan köylüsü dönüm başına 750-800 kilogram ürün almaktadır. İktidar bunu görmemezlikten geliyor. Buna da hakkınız yok. İktidarı halktan kaçırıyorsunuz, bari milletvekillerinden kaçırmayınız, bizlerle de bölüştürünüz; yani, bu yasayı alelacele getirmeniz ve bunu hemen temel yasa hale getirmeniz bence şık olmamıştır.

Çözülmesi gereken diğer önemli bir konu, miras yoluyla parçalanmış arazilerin birleştirilmesidir. Arazi parçalanmasını önlemek için, öncelikle miras hukukunda değişiklik yapmamız gerekmektedir; -sanıyorum, Sayın Bakanımız da buna katılacaktır- böylelikle, çiftçimiz daha fazla kazanacak ve kazandığını yine bu alana yatıracaktır. Devlet, hiçbir ziraî ürünün fiyatını tespit etmemelidir. Bu işi borsalara bırakmalıdır; yani, taban fiyatı ilan etme uygulamasına son verilmelidir. Tarım alanında yapılacak olan yeni düzenlemelerle çiftçilerimize güven aşılanmalı ve teşvik edilmelidir.

Görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı, çiftçilerimize, üreticilerimize bir fayda getiremeyecektir. Acil ve ne olduğu belirsiz bir tasarı olarak önümüze getirilen bu yasa tasarısının geri çekilmesini öneriyorum. Bu yasa tasarısının daha geniş, daha kapsamlı ve komisyonlarda görüşülmesi gerektiğine inanıyorum. Reform niteliğinde bir yasa olarak yeniden Meclis Genel Kuruluna getirilebilir. Bizim Anavatan Partisi olarak düşüncemiz budur. Getirirseniz, daha olumlu olacağına inancımız tamdır.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, sizleri saygılarımla tekrar selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Doğan, teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Necdet Budak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NECDET BUDAK (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bugünkü kanun tasarısının temel yasa kapsamında görüşülmesi konusundaki eleştirilere girmek istemiyorum; çünkü, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre iktidar-muhalefet bunu kabul ettiği için buna uymak zorundayız.

Bu Tarım Kanunu Tasarısının ülkemiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum, çiftçilerimiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum; çünkü, ülkemizde devamlı olarak tek yıllık tarım politikaları yapılmış; ancak, cumhuriyet tarihinde ilk kez bizler üç yıllık malî bütçe yaptık, bundan da yararlanarak, biz artık, AK Parti İktidarının da tek başına siyasî istikrarın ve ekonomik istikrarın getirisi olarak da, tarımda tarım strateji belgesiyle beş yıllık ve Tarım Kanunuyla, tarımın çerçevesinin belirlenmesi amacıyla uzun vadeli tarım politikaları yapmak amacıyla bu Tarım Kanun Tasarısı bizim için çok önemli.

Değerli arkadaşlar, özellikle tarım konusunun bir siyasî malzeme yapılmasının acılarını Türkiye ve çiftçiler geçmişte çok çektiler, bugün de çekmesini çiftçilerimizin istemiyoruz. Ben, buradan, bu kürsüden, Türkiye'deki bütün çiftçilerimize, tarımla uğraşan sanayiciye, üreticiye seslenmek istiyorum: Kesinlikle ve kesinlikle tarım konusunun politikaya alet edilmemesine özen göstermeleri gerekir.

Bakın, burada, eğer, biz genel ekonomide iyi olmamış olsaydık, çiftçilerin Bağ-Kur maaşına biz yüzde 85 zam yapamazdık. Eğer, biz genel ekonomide iyi olmasaydık, KÖYDES Projesinde, çiftçilerimizin insanca yaşamaları için, altyapısı için kaynak ayıramazdık. Ancak, tarım-siyaset ilişkisi, geçmişte "kim ne verirse ben 5 veririm" felsefesiyle devamlı olarak yıpratılmış, emektar çiftçiler devamlı aldatılmaya çalışılmıştır.

Bizim, Türkiye tarımına bir yön vermemiz gerekiyor. Biz, cumhuriyet tarihinde ilk kez tahıllarda primi koyduk, cumhuriyet tarihinde biz ilk kez… Türkiye Cumhuriyetinde Toprak Kanunu yoktu. Cumhuriyetimizin Toprak Kanunu yok; ama, hepimiz milliyetçiyiz. Öbür taraftan, Türkiye Cumhuriyetinde çiftçilerimize yönelik bir Tarım Sigortaları Kanunu yoktu. Yine, Organik Tarım Kanunumuz yoktu. Gıda Kanunuyla ilgili değişiklikler yaptık. Üretici birliklerini çıkardık. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, yağ açığına yönelik olarak araştırma komisyonu kurduk. Çiftçilerimizin sorunlarına yönelik, yine, narenciyeyle ilgili komisyon kurduk.

Şimdi, ben, buradan, çiftçilerimize özellikle ve milletvekili arkadaşlarımıza da, iktidar-muhalefet, şunu söylüyorum: Eğer tarımsal desteklerle ilgili çiftçilere yönelik, eleştirileri varsa, basit olarak şunu yapsınlar, muhalefet ya da iktidar milletvekillerimiz; kendi bulundukları il tarım müdürlüklerinde 2002 yılında farklı kalemlerde verilen toplam destek ile 2003, 2004 ve 2005'e ait destekleri bir tabloya çıkarsınlar. Ben çıkardım Edirne için. Örneğin, Edirne'de, 2003'te 50 trilyon toplam destek verilirken, 2005'te 101 trilyon; hayvancılıkta yaklaşık 6-7 kat destek veriyoruz. Örneğin, yine çiftçilerimizin bunu bilmeleri açısından söylüyorum; primi…

Tabiî, tarımla ilgili söylenecek çok şey var; ama, süre de kısıtlı. Örneğin, çiftçilerimizin yine politik malzeme yapılmaması açısından, 2003'te ayçiçeği primi 75 000 liraydı, şu anda 175 000 lira, enflasyonun düşmesine rağmen. Yine, çeltikte, tarife kontenjanıyla, çeltik üreticisi 2004'te altın yılını yaşamıştır.

Tarım Kanunu Tasarısı ne getiriyor arkadaşlar: Tarım Kanunu Tasarısı, artık, bizim günübirlik politikalar yerine, tarım politikalarının amaçlarını, ilkelerini, önceliklerini, ülkemiz hangi bölgede ne üretmesi gerekiyor, hangi prim sistemiyle bunu desteklememiz gerekiyor, bunların ilkeleri ne olmalı; bütçeden her yıl bizim tarıma ne kadar en az para ayırmamız gerekiyor; Tarım Bakanlığını biraz daha Sanayi Bakanlığından, Maliye Bakanlığından, o çeşitli hantal bürokratik yapıdan biraz daha etkin hale getirmek; tarım danışmanlığı sistemini yaygınlaştırmak; yine, üretici örgütlerimizin daha etkin çalışmasını sağlayacak yapılandırmalar yapmak; sözleşmeli üretim modeli, tarım havzaları, kırsal kalkınma ve özellikle Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği sürecinde küreselleşen bu dünyada Türk tarımını da dünya ölçeğinde daha da güçlü kılmak için kırsal kalkınmayla ilgili çalışmaları hızlandırmak; bütün bunları belli bir ilkeye bağlamak açısından Tarım Kanununu çok önemli buluyorum ve çiftçilerimiz için, Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum. Bu komisyonda katkısı bulunan bütün iktidar-muhalefet, Komisyon Başkanımıza, komisyon üyelerimize, Tarım Bakanımıza ve Tarım Bakanlığı bürokratlarına teşekkür ediyorum. Kanunun ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Budak.

Tümü üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Buyurun Sayın Yiğit.

SELAMİ YİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, 2005 yılı doğrudan gelir desteğinin ödemeleriyle ilgili olarak, bizi ekranları başında izleyen çiftçilerimize dönük bir açıklamanız olacak mı? Bu konuda bir aydınlatma yaparsanız sevineceğim.

Ayrıca, doğrudan gelir desteği uygulamasında Bakanlık olarak bir değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.

Sayın Akdemir, buyurun.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakanıma sorularımı yöneltiyorum.

Sayın Bakanım, Iğdır Kâzım Karabekir Tarım İşletmesinin iyileştirilmesi yönünde Tarım Bakanlığına iki defa, Başbakana bir defa yazılı soru sordum; fakat, şimdiye kadar geçen üçbuçuk yıllık süre içerisinde olumlu hiçbir cevap almadım; çünkü, yaklaşık olarak yılda 3 trilyon zarar ediyor.

Bu bilgiler ışığında, 2006 yılı itibariyle, Kâzım Karabekir Tarım İşletmesinin verimli hale dönüştürülmesi konusunda uygulayacağınız projeniz nedir? Ne kadar yatırım yapmayı planlıyorsunuz?

Bir diğer sorum: Kırsal kalkınmayı sağlamak adına, 4 üncü maddede özellikle bahsediliyor, kırsal kalkınmanın geliştirilerek, özellikle bu bölgelerin fakirliğinin önlenmesi. Bu bağlamda, yıllardır istendiği halde, kırkaltı yıl aradan geçti, temelini atamadığımız Iğdır İli Tuzluca İlçesi Ünlendi Barajının temelini hükümet olarak ne zaman atmayı düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Sayın Özcan, buyurun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakanıma üç tane sorum var.

Birincisi, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, kurulduğu tarihten bu yana, bölge üreticilerine hizmet vermekte olup, buradaki köylülerimize yardımcı olmak ve onları bilgilendirmek amacıyla, meyvelerimizi, sebzelerimizi, iç ve dış süs bitkilerimizi, tıbbî ve aromatik bitkileri yetiştiren bu bölgeyi, 4 000 dönüm kadar olan bu araziyi, bu bölgedeki çiftçiye hizmet eden araziyi, acaba, Kültür Bakanlığı sizden istediler mi istemediler mi? Ki, bu, biliyorsunuz, 9.10.2000 tarihinde birinci derecede SİT alanı olarak ilan edilmişti. Sorumuzun biri bu.

Diğeri ise, 26 Mayıs 2005'te Mut İlçesinde, 9 tane köyümüz -Kadıköy, Hacı İlyas, Hamam, Yıldız, Topluca, Esençay ve Narlı Köyleri- dolu hasarına uğradıkları halde, bugüne kadar zarar, ziyanları karşılanmamıştır. Diğer taraftan, Mersin'de, zaten, narenciyeyi söylemeye gerek yok, vatandaşlar perişan oldu; zeytin, elma ve şeftali üreticilerinin durumu da çok kötüdür. Bu konuda, fabrikalara vermiş oldukları ürünlerin paralarını hâlâ tahsil etmemişlerdir. Bu çiftçiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.

Sayın Bakan, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, Sayın Yiğit'in, 2005 yılı DGD ile ilgili sorusuna cevap vereyim. 2005 yılı DGD'siyle ilgili olarak çalışmalar yapılıyor, son noktaya geldi, yakında açıklanır. "Değişiklik var mı" dedi; evet, değişiklik olacak; biz, doğrudan gelir desteğinin toplam tarım destekleri içerisindeki payının tedrici olarak azaltılmasını öngörüyoruz.

Sayın Akdemir'in, Iğdır Kâzım Karabekir Tarım İşletmesiyle ilgili sorusuna da şunu söylüyorum: Şu anda, orasıyla ilgili, oranın rehabilitasyonuyla ilgili hazırladığımız proje Yüksek Planlama Kuruluna sunulmuş durumda ve yakında, o da, oradan geçer.

Kırsal kalkınma desteklerine çok önem veriyoruz. Bu kanunun amaçlarından bir tanesi olarak -içinde de zaten derç edilmiştir- biz bu sene tarımsal destekleme bütçemizde kırsal kalkınma yatırımları için 250 trilyon lira para ayırdık. Bu sene -2006 yılında- biz bunu başlattık. Bundan sonra da bu alana daha çok ağırlık vereceğiz.

Barajla ilgili olarak da şu anda vereceğim bir bilgi yok; ancak, daha sonra yazılı olarak vereceğim.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Efendim, aracı olursanız çok memnun olacağız.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Özcan'ın sorduğu sorulara da Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsüyle ilgili olarak da… Tabiî, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın zaman zaman planlarla ilgili birtakım teklifleri oluyor; ama, biz kendi sektörümüz açısından bunların önemini değerlendirip ona göre kanaat belirtiyoruz. Bizim de kanaatimiz, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünün, mevcut fonksiyonlarını geliştirerek devam etmesidir.

Dolu hasarıyla ilgili olarak da, bu sene bütçeye önemli bir miktar para koyduk. 2090 sayılı Kanun çerçevesinde, yeten miktarıyla, değerlendirilen şekliyle biz bunların ödemesini yapacağız.

Narenciye, zeytin ve elma üreticileriyle ilgili olarak da, elbette ki, biz imkânlar dahilinde bunlara yapılan destekleri artırarak sürdüreceğiz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ilâ 13 üncü maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.

Buyurun Sayın Özdoğan. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1052 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AK Parti Grubu içerisindeki bazı milletvekili arkadaşlar bizim Anavatan Partisinin rengini maalesef kıskanıyorlar. Evet, bizim rengimiz yeşildir; çünkü, biz çiftçi dostuyuz, aynı zamanda, bu büyük milletimizin, medeniyetin rengidir, kıskanmayın. Biz, soluk renk sahibi değiliz, belirgin renklerin sahibiyiz. Bunu kıskanmayın; bir. İkincisi, iki gün içerisinde, iki gündür maalesef milletin iradesine burada ipotek koydunuz, uzunca görüşülmesi gereken yasaları temel yasa halinde getirdiniz, birtakım gerçekleri milletin huzurundan, görüşünden kaçırmak istiyorsunuz; ama, aziz milletimiz maalesef bunları yutmuyor.

Değerli arkadaşlar, sizden önceki iktidarlar onbeş günde onbeş yasa çıkardılar, siz de beş günde beş yasa çıkarmak istiyorsunuz. Hızlı yasa çıkaran iktidarların gidişi de hızlı olmuştur, sizin gidişiniz de bu nedenle hızlı olacaktır diyor, konuya geçiyorum değerli arkadaşlar. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, çiftçi bugün perperişan durumdadır. Bu perişanlığın en önemli nedenlerinden birisi tarımsal girdi maliyetlerinin çok yüksek olmasıdır, buna karşılık tarımsal ürün fiyatları çok düşüktür; tarımsal ürünün üretiminde mazot gibi kalemlerden alınan aşırı vergi de büyük bir problemdir.

Ben, burada, tamamen çiftçi temsilcilerinin görüşlerini yüce huzurunuzda aktarmak istiyorum değerli arkadaşlar. Şöyle ya da böyle tarım, zaten, dünyanın her yanında desteklenen, korunan, devletlerin sürekli gözettiği bir sektör. Bunun nedeni de gayet açıktır. Tarım, insanlığın olmazsa olmazlarındandır ve tarımda henüz serbest piyasa şartları olgunlaşmamıştır. Avrupa Birliğinde tarımın gayri safî yurtiçi hâsılaya katkısı yüzde 2, buna karşılık aldığı destek gayri safî yurtiçi hâsılanın yüzde 1'i kadardır. Ülkemize bakıyoruz, 2004 yılı verilerine göre, tarımın gayri safî yurtiçi hâsılaya katkısı yüzde 11,7; buna karşılık aldığımız destek gayri safî yurtiçi hâsılanın binde 7'sidir. Uluslararası piyasalarda ileri ülkelerin ulusal tarım organizasyonlarına sağladıkları destek ve sübvansiyonlar sonucu ürün fiyatları düşüktür. AK Parti Hükümeti, dışticaret ile destekleme politikalarını dengelemeye çalışacağına, bir yandan tarıma yönelik destek ve sübvansiyonları azaltırken, öbür taraftan kapılarını ardına kadar açarak dünyada tarımı destekleyen tüm ülkelerin ucuz ürünlerine kendi pazarlarında pay vererek Türk tarımını haksız rekabetle karşı karşıya bırakmıştır.

Serbest piyasa oluşurken fırsat eşitliği sağlanamamışsa, o piyasa koşulları bir daha asla sağlıklı bir çizgiye oturmaz. AK Parti Hükümeti bunu görememektedir ya da Hükümet bunun farkındadır ama IMF'nin ve Avrupa Birliğinin telkinleri altında kalıp, olması gereken politikaları uygulamamaktadır. AK Parti Hükümeti "rekabette eşitlik" ilkesini tesis edememesi yetmiyormuş gibi, bir de sanki Türk çiftçisi rekabetten kaçıyormuş, çiftçinin niyeti devletin sırtına binmekmiş gibi bir hava vermeye çalışmaktadır. AK Parti Hükümeti olarak hem suçlu hem de güçlüsünüz. Oysa, gerçek bu değildir. Türk çiftçisi rekabetten kaçmamaktadır. Çiftçinin, devletin sırtından geçinmek gibi bir niyeti de yoktur. Çiftçinin itiraz ettiği yer, rekabetin haksız bir zemin üzerine inşa edilmeye çalışılmasıdır. Avrupa kendi tarımını destekleyecek, sübvanse edecek, tarım ürünleri buna bağlı olarak ucuzlayacak; buna karşılık, Türkiye'de, her şeyden önce zaten mazot fiyatları ortada, her türlü destek ve yatırım indirimi kaldırılacak. Türkiye'de çiftçilik yapmanın tüm avantajlarını ortadan kaldıracaksınız, ondan sonra da Türk tarımı rekabet edemiyorsa, bu, hükümetin sorunu değildir diyeceksiniz. Çiftçi nasıl rekabet etsin? Şartları eşit değil ki! Dünyanın ileri ülkeleri bu hükümet gibi çiftçinin sırtına binmiyor ki! Bu, akla mantığa sığmayan bir politik yaklaşımdır.

Değerli arkadaşlar, bir de son zamanlarda popülist politika diye tabir edilen bir kürsü faşizmi başgöstermiştir. Kim çıkıp işçinin, emeklinin, çiftçinin hakkını savunmaya kalkarsa, hükümet, ezberden nutuk atmakta, zulmüne karşı koyanları popülist politika yapmakla suçlamaktadır. Çiftçinin hakkını korumanın neresi popülizmdir?! Siz, hükümet olarak, piyasa oluşurken, şartları eşitleyin, ondan sonra, çiftçiyi yargılayın. Hem çiftçinin canına okuyacaksınız, ondan sonra da, kalkıp, "destek yok, başınızın çaresine bakın, rekabet edin" diyeceksiniz. Rekabetten kaçan yok ki zaten. Bütün mesele, adalet ve bu adaleti sağlamak AK Parti Hükümetinin görevidir.

Değerli arkadaşlar, bakın, rekabet dediğiniz şey nedir; rekabet, verimlilik, kalite ve maliyete dayanmaz mı. Verimlilik ve kalite alanında, diğer ülkelerin üreticilerine göre üstün olduğumuz ürün çeşitleri yok mudur; elbette, vardır. Mesela, pamuk vardır. Bizim üreticimiz, dekara 550-600 kilo pamuk almaktadır. Şimdi, eğer, siz, başarılı bir hükümetseniz, pamuk üreticisi bu çiftçimizin, dekara 400 kilo pamuk alan bir Yunanlı çiftçiyle ya da verimi yüzde 40 daha az olan bir Amerikalı çiftçiyle rekabet edebilmesi gerekir. Gidin de sorun pamuk üreticisine; rekabet edebiliyor mu edemiyor mu; eğer yüzünüz varsa, gidin de sorun çiftçiye; ne hale düşürdünüz bu milleti, bu köylüyü.

Tarım alanında yaptıklarınız sadece tarımı mı tahrip ediyor, sadece çiftçiye mi zarar veriyorsunuz. Bakın, pamuktan örnek verdik, pamuktan devam edelim. Pamukta, yerli üreticinin nasıl zor durumlara itildiğini anlattık. Türkiye, 2004-2005 sezonunda 750 000 ton pamuk ithal eder duruma düşürülmüştür. Pamuk ithalatına 9 000 000 dolar da para harcanmıştır. Bu arada, olay, tarımı aşar; ekonominin makro dengelerini sarsacak, dışticaret dengesini net biçimde etkileyecek noktalara gelir. Biz, hükümetin yaptığı gibi, abartmayız, gerçekleri, rakamlarıyla birlikte sunarız.

Bakınız, Türkiye'nin 2004 yılı tarım ürünleri ihracatı 1980 yılına göre sadece yüzde 58 oranında artarken, aynı zaman aralığında ithalattaki büyüme oranı yüzde 5 322 olarak gerçekleşmiştir. Rakamlar, zaten, söylenmesi gereken her şeyi söylemektedir. Hükümetin tarım başarısızlığının inkâr edilecek tarafı kalmamıştır. Zaten, hükümet de, kendi başarısızlığını inkâr edemeyeceğini bilmektedir. Bunun için, çiftçi azarlamakta, halkı susturmaya çalışmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki, Türk Halkı, sandığa kadar susar, sonra sandıkta bir konuşur, tasfiye olmak nedir, o zaman görürsünüz.

Şimdi, hükümet, güya tarımın anayasasını yapmak hazırlığındadır. "Tarıma uzun vadeli bir plan koymak lazım" diyorlar. Tamam, uzun vadeli bir plan lazım; ama, öyle her plan da tarımı düze çıkarmaz. Sırf zevahiri kurtarmak için yapılan planların hiçbiri amacına ulaşmamıştır. Bundan sonra da, zoraki açılımların tutmayacağı meydandadır, bellidir.

Şimdi, siz, tarımı düze çıkarmak niyetindeyseniz, "bunun için esaslı bir planımız var" diyorsanız, bu planı hazırlamak için masanın başına geçtiğinizde, o masada çiftçi mutlaka olmalıdır. IMF memuru, hazineci, bankacı, hepsi tamam; ama, tarım üreticinin tarımıdır, tarım ülkenin tarımıdır. Üreticinin etken olmadığı bir süreçte, siz, kalkıp da "tarımdaki sorunları halledeceğiz" diyemezsiniz. Bu, sorun çözmemenin de ötesinde, son derece ayıp bir şey olur.

Şimdi bu sözlerim üzerine hükümet diyecek ki: "Biz hesabını kitabını yaptık, biz çiftçinin halini de biliriz. Ürettiğimiz politikalar halk içindir." Açık ve net olarak söylüyorum: Bunlar düpedüz yalan. Nereden biliyorsunuz diyeceksiniz; şuradan biliyorum: Bu hükümetin temsilcileri, tarım konusundaki sempozyumlara, panellere, konferanslara katılıyorlar, milletvekilinden…

(Mikrofon otomatik tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, lütfen, teşekkür için.

Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - …bakanına kadar parti temsilcilerinin hiçbiri etkinliğin sonuna kadar sabredemiyor, nezaket icabı şöyle bir görünüp kaçıyorlar. AK Parti Hükümetinin hiçbir temsilcisi, çiftçinin, üreticinin sorunlarını sonuna kadar dinleme cesareti gösterememektedir; çünkü, onlar da bilmektedirler ki, çiftçiye ve tarımsal üretime karşı niyetleri halis değildir, amaç zevahiri kurtarmak, sandık başında çiftçiye söyleyecek bir bahane bulmaktır. AK Partinin tarım kesimine karşı gösterdiği samimiyetsizliği, çiftçiden oda temsilcisine kadar herkes bilmektedir. Ortaya konulan planın teferruatına girmeden önce, bu planın motivasyonuna bakmak lazımdır. Çiftçisine bakışının özeti bu olan bir hükümet, çıkış noktası referansı bu olan bir hükümet, nasıl bir planlama yapmıştır, daha da önemlisi, bu planlamanın uygulaması ne kadar sağlıklı olacaktır buna dikkat etmek gerekir. Ortaya konulmaya çalışılan yasal düzenlemeyi, tasarıyı bu yönüyle ele almak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kaypatıldı)

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Hemen teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - …bu yönüyle ele almak, gerektiğinde çiftçimizin haklarını müdafaa etmek gerekmektedir. Bir defa çıkış noktası, çiftçinin, Hazinenin sırtına bir yük olduğuna inanmak olan bu hükümetin yaptığı düzenleme her bakımdan kuşkuyla karşılanmalıdır.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.

Bölüm üzerinde başka söz talebi yok.

Soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Buyurun Sayın Akdemir.

DURSUN AKDEMİR( Iğdır)- Sayın Başkan, iki sorum var Bakanımıza.

Sorularımdan birisi, şöyle: Tarım ürünlerinin iç ve dış talebe uygun bir şekilde geliştirilmesi tarım politikalarının esası olarak sayılmaktadır yasa tasarısında. Hepinizin de bildiği gibi, Iğdır kayısısı dünyada kendisine has görünüş, koku ve tadıyla bir tanedir, eşi yok. Bu enfes meyvemizi sezonunda dış dünyaya pazarlamak için hükümet olarak bir çalışma yaptınız mı ? Yapmadıysanız ben bir hatırlatma yapmak istiyorum: Yarım kalmış Iğdır Havaalanını tamamlayarak bu enfes meyveyi Japonya'ya, Amerika'ya kadar pazarlayabiliriz.

İkinci sorum: Ziraî üretimde verimliliği artırma amaçlı olarak -çünkü, son birkaç yılda tarım ve hayvancılık ülkemizde ölmüş vaziyettedir- tarım ve hayvancılığı diriltmek adına, kooperatifçilik konusunda hangi yeni destekleri getireceksiniz? Şimdiye kadar neler yaptınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Sayın Bakan buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER(Diyarbakır)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben, yazılı olarak cevaplayacağım Sayın Akdemir'in sorularını.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, yalnız, çalışma süremiz tamamlandığı için, çalışma süresinin 21.15'e kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Danışma Kurulu kararı lazım Sayın Başkan! Olur mu?!

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Şimdi, Birinci Bölümde yar alan maddeleri -varsa, o madde üzerindeki önerge işlemini yaptıktan sonra- ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

TARIM KANUNU TASARISI

Amaç

MADDE 1.-

BAŞKAN - 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kapsam

MADDE 2.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tanımlar

MADDE 3.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarım politikalarının amaçları

MADDE 4.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarım politikalarının ilkeleri

MADDE 5.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarım politikalarının öncelikleri

MADDE 6.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yetki

MADDE 7.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarımsal araştırma

MADDE 8.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çiftçi eğitimi, yayım ve danışmanlık hizmetleri

MADDE 9.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Biyolojik çeşitlilik, genetik kaynakların korunması ve biyogüvenliğin sağlanması

MADDE 10.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ürün konseyleri

MADDE 11.-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tarım Kanunu Tasarısının 11 inci maddesine aşağıdaki fıkranın ikinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Cavit Torun

Selahattin Dağ

Ahmet Ertürk

 

Diyarbakır

Mardin

Aydın

 

İbrahim Köşdere

 

Yüksel Çavuşoğlu

 

Çanakkale

 

Karaman

Ürün bazında tek bir ürün konseyi kurulabilir. Bu konseyler ürünle ilgili kararlarını Kurulun istediği her defada, Kurul istemese bile yılda bir kez Kurula rapor halinde sunarlar.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞÇİ (Adana) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Üretici örgütleri

MADDE 12.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sözleşmeli üretim

MADDE 13.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm, geçici 1 ile geçici 2 nci maddeler dahil, 14 ilâ 26 ncı maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri -ve varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra- ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Tarım havzaları

MADDE 14.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kırsal kalkınma

MADDE 15.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu

MADDE 16.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kurulun görevleri

MADDE 17.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarımsal desteklemelerin amacı ve ilkeleri

MADDE 18.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarımsal destekleme araçları

MADDE 19.-

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarımsal desteklemelerin uygulama esasları

MADDE 20.-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1052 sıra sayılı Tarım Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilerek ıslah kelimesinin ilavesini arz ederiz.

 

Selahattin Dağ

Cavit Torun

Ahmet Ertürk

 

Mardin

Diyarbakır

Aydın

 

Yüksel Çavuşoğlu

 

İbrahim Köşdere

 

Karaman

 

Çanakkale

M.20.a. Destekleme ödemeleri; bölge, işletme, arazi, ürün, tarım sistemi, sözleşmeli üretim, ıslah ve çevre gibi konulardaki öncelikler ve tercihler ışığında farklı miktarlarda yapılabilir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞÇİ (Adana) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Her türlü tarımın ve hayvancılığın yapılabildiği ülkemizde gelişen tarım teknolojilerine göre gelişmelere uyumlu gerek bitkisel ve gerekse hayvansal üretim ve ıslah çalışması yapan gerçek ve tüzelkişilere, kurumlara bu iyi tarım uygulamaları karşılığı destekleme uygulamalarında farklılık ödenmesi fırsatı ve imkânı getirilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarımsal desteklemelerin finansmanı

MADDE 21.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Salgın ve bulaşıcı hastalıklarından korunma

MADDE 22.-

BAŞKAN - Madde üzerinde Sayın Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.

Buyurun Sayın Komisyon.

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞÇİ (Adana) - Sayın  Başkanım, teşekkür ediyorum.

22 nci maddenin başlığında geçen "hastalıklarından" ifadesinin "hastalıklardan" olarak doğrultulmasını talep ediyoruz.

Arz ederim.

BAŞKAN - Not alınmıştır; teşekkür ediyorum.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Düzeltmeyle birlikte kabul edilmiştir.

Haksız ödemelerin geri alınması ve hak mahrumiyeti

MADDE 23.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yönetmelikler

MADDE 24.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saklı hükümler

GEÇİCİ MADDE 1.-

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1052 sıra sayılı Tarım Kanunu Tasarısının geçici 1 inci maddesinin "2004 yılı doğrudan gelir desteği uygulamasının 2006 yılında yapılacak ödemelerinde, 2004 yılında yürürlükte olan mevzuat hükümleri uygulanır" içerikli birinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Selahattin Dağ

Cavit Torun

Ahmet Ertürk

 

Mardin

Diyarbakır

Aydın

 

Yüksel Çavuşoğlu

 

İbrahim Köşdere

 

Karaman

 

Çanakkale

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞÇİ (Adana) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2004 yılı doğrudan gelir desteği uygulamasıyla ilgili ödemeler 2006 yılı ocak ayında tamamlandığından bu ifadeye gerek kalmamıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum…

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Sayın Başkan, bir düzeltme talebimiz var.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Geçici 1 inci maddenin (b) bendinde bulunan cümle düşüklüğünün giderilerek, bendin son kısmının "tarım ilçe müdürlüklerine, merkez ilçe ise tarım il müdürlüklerine başvurur" olarak değiştirilmesini arz ederiz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Düzeltmeyle birlikte ve kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çiftçi kayıt sisteminin esas alınması

GEÇİCİ MADDE 2.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yürürlük

MADDE 25.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yürütme

MADDE 26.-

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.09

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 21.13

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88 inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

1052 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

7.- Tarım Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/977) (S. Sayısı: 1052) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 18 Nisan 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 21.14