DÖNEM: 22 CİLT:
114 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77 nci Birleşim
21 Mart 2006 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın,
Edirne'deki yoğun yağış ve Bulgaristan'ın barajlardan su bırakması nedeniyle
meydana gelen taşkınların sebep olduğu zarara ve bu konuda alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız Özak'ın cevabı
2.- Edirne Milletvekili Ali Ayağ'ın,
Edirne'deki yoğun yağış ve Bulgaristan'ın barajlardan su bırakması nedeniyle meydana
gelen taşkınların sebep olduğu zarara ve bu konuda alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın
cevabı
3.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
Hükümetin, üniversite özerkliğine müdahalesinin yarattığı sıkıntılara ilişkin
gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Dilekçe
Komisyonunun davetlisi olarak Çek Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunacak olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento
heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1001)
2.- Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Bilim,
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento
heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda
bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1002)
3.- Bursa Milletvekili Mustafa Dündar'ın,
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/641)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/375)
4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun
Mal Rejimleri Başlıklı 10. Maddesinin 1. Fıkrası ile 2. Fıkrasının Son
Cümlesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/615) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/376)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve
19 milletvekilinin, tarihî eser kaçakçılığının araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/347)
2.- İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil ve 25 milletvekilinin, fındık üretimi ve pazarlamasındaki sorunların
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/348)
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S.
Sayısı: 904)
3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4
Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin,
23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı
Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu
(2/672, 2/604) (S. Sayısı: 1069)
4.- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103)
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci Ek)
6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1096)
(S. Sayısı: 1047)
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın,
İzmir-Buca'da inşaatı yarım kalan yurt binasına ilişkin Maliye Bakanından
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı
(7/11963)
2.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinin kamu kurumlarından
alacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/12067)
3.- Ordu Milletvekili İdris Sami
TANDOĞDU'nun, kamu kurumlarının hastanelere yapması gereken ödemelere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12070)
4.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın,
Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ve istişare kurulu oluşturma çalışmalarına ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/12176)
5.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
Kamu İhale Kanununda yapılması düşünülen değişikliğe ilişkin Başbakandan sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12203)
6.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Adana'nın iç göç alan iller listesine alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/12209)
7.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Sarmısaklı Tarım İşletmesinin özelleştirilmesine ilişkin sorusu
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/12249)
8.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, şeker kaçakçılığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/12271)
9.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur
YAKA'nın, Muğla'daki bazı beldelerin orman kadastrosuna ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/12285)
10.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur
YAKA'nın, Zeytinli Adasının orman kadastrosuna ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/12286)
11.- Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in,
Gümrük Müsteşarlığındaki bürokrat atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/12292)
12.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
gümrüksüz mağaza uygulamasına,
- Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Irak
üzerinden yapılan akaryakıt kaçakçılığına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMEN'in cevabı (7/12293, 12294)
13.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
yeşil kartlı hastaların ilaç ücretlerinin eczanelere ödenmesindeki gecikmelere
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12306)
14.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, arazi toplulaştırma çalışmalarına,
- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün,
köy tavukçuluğunun desteklenmesine,
- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Adana İlindeki doğrudan gelir ve gübre desteği ödemelerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/12320, 12321, 12322)
15.- Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın,
TRT'de muharrem ayına yönelik program çalışması olup olmadığına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/12398)
16.- İzmir Milletvekili Muharrem
TOPRAK'ın, kamu lojmanlarının tahsislerine ve değerlendirilmesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12414)
17.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Kamu Sağlık Kurumlarının alacaklarının terkinine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12416)
18.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, geçici personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/12426)
19.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
bir röportajdaki bazı değerlendirmelerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/12453)
20.- Bartın Milletvekili Hacı İbrahim
KABARIK'ın, 2005 yılında Bartın İline ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/12461)
21.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, İstanbul-Tuzla'da bazı sendikacıların saldırıya uğradığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun
cevabı (7/12462)
22.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Konya Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/12470)
23.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
hastanelerin terkin edilen alacaklarının telafisine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12548)
24.- Bartın Milletvekili Hacı İbrahim
KABARIK'ın, 2005 yılında Bartın İline ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/12549)
25.- Yalova Milletvekili Muharrem
İNCE'nin, Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme
Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/12554)
26.- Adana Milletvekili N. Gaye
ERBATUR'un, kadın personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/13040)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Edirne Milletvekili
Necdet Budak'ın,
Edirne Milletvekili Rasim
Çakır'ın,
Bulgaristan'ın baraj
kapaklarını açması sonucu Edirne'de son günlerde meydana gelen sel
taşkınlarının önlenmesi için Meriç, Arda ve Tunca nehirlerinin ıslahı ve
Suakacağı Barajı Projesinin bir an önce tamamlanmasının önemine ilişkin
gündemdışı konuşmalarına, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe cevap verdi.
Elazığ Milletvekili M.
Necati Çetinkaya, Çanakkale Zaferinin 91 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı
bir konuşma yaptı.
(10/81, 234, 286) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 330
uncu sırasında yer alan 1088 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 7 nci
sırasına, 337 nci sırasında yer alan 1104 sıra sayılı kanun teklifinin 8 inci
sırasına alınmasına ilişkin CHP Grup önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra,
kabul edilmediği açıklandı.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
3 üncü sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
4 üncü sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030)
(S. Sayısı: 904),
5 inci sırasında bulunan,
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk
Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin
Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/672, 2/604) (S.
Sayısı: 1069),
Görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
6 ncı sırasında bulunan,
Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli
Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/1171) (S. Sayısı: 1103),
görüşmelerine devam olunarak 8 inci maddesine kadar kabul edildi.
21 Mart 2006 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.08'de son verildi.
|
Sadık Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
Bayram Özçelik |
|
Türkân Miçooğulları |
Burdur |
|
İzmir |
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No: 103
17 Mart 2006 Cuma
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Veterinerlik Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1045) (S.
Sayısı: 1115) (Dağıtma tarihi: 17.3.2006) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1051) (S. Sayısı: 1116)
(Dağıtma tarihi: 17.3.2006) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1063) (S. Sayısı: 1117)
(Dağıtma tarihi: 17.3.2006) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/1076) (S. Sayısı: 1118) (Dağıtma tarihi: 17.3.2006) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Devlet İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti İstatistik Ajansı
Arasında İstatistik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1088) (S. Sayısı: 1119)
(Dağıtma tarihi: 17.3.2006) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1140) (S. Sayısı:
1120) (Dağıtma tarihi: 17.3.2006) (GÜNDEME)
No: 104
20 Mart 2006 Pazartesi
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum Merkezdeki sağlık
personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12909) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
2. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12910) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
3. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12911) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
4. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12912) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
5. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12913) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
6. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12914) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
7. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12915) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
8. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12916) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
9. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesindeki
sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12917) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
10. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12918) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
11. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12919) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
12. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12920) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
13. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12921) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
14. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12922) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
15. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12923) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
16. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12924) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
17. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12925) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
18. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12926) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
19. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12927) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
20. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12928) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
21. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12929) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
22. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12930) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
23. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Erzurum'un bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12931) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
24. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Gümüşhane
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12932) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
25. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Gümüşhane'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12933) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
26. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Gümüşhane'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12934) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
27. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Gümüşhane'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12935) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
28. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Gümüşhane'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12936) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
29. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Gümüşhane'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12937) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
30. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12938) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
31. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12939) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
32. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12940) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
33. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12941) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
34. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12942) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
35. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12943) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
36. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12944) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
37. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kayseri
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12945) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
38. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12946) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
39. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12947) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
40. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12948) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
41. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12949) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
42. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12950) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
43. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12951) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
44. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12952) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
45. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/129453) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
46. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12954) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
47. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12955) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
48. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12956) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
49. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12957) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
50. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12958) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
51. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12959) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
52. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kayseri'nin bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12960) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
53. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kilis
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12961) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
54. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kilis'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12962) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
55. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kilis'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12963) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
56. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kilis'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12964) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
57. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kütahya
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12965) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
58. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12966) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
59. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12967) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
60. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12968) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
61. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12969) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
62. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12970) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
63. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12971) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
64. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12972) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
65. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12973) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
66. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12974) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
67. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12975) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
68. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Kütahya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12976) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
69. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Nevşehir
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12977) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
70. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12978) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
71. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12979) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
72. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12980) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
73. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12981) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
74. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12982) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
75. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12983) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
76. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Nevşehir'in bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12984) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
77. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12985) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
78. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12986) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
79. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12987) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
80. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12988) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
81. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12989) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
82. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12990) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
83. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12991) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
84. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12992) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
85. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12993) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
86. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12994) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
87. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12995) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
88. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize'nin
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12996) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
89. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Sakarya
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12997) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
90. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12998) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
91. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12999) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
92. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13000) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
93. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13001) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
94. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13002) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
95. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13003) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
96. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13004) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
97. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13005) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
98. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13006) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
99. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13007) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
100. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13008) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
101. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13009) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
102. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13010) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
103. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13011) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
104. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13012) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
105. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13013) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
106. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13014) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
107. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13015) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
108. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13016) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
109. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13017) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
110. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13018) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
111. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Sakarya'nın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13019) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
112. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13020) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
113. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13021) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
114. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13022) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
115. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13023) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
116. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13024) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
117. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13025) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
118. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak'ın
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13026) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
119. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13027) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
120. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13028) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
121. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13029) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
122. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13030) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
123. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13031) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
124. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13032) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
125. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt'in
bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13033) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2006)
126. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13034) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/3/2006)
127. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13035) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/3/2006)
128. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13036) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/3/2006)
129. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13037) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/3/2006)
130. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesindeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13038) (Başkanlığa geliş tarihi:
6/3/2006)
131. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan
Merkezdeki sağlık personeline ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13039) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/3/2006)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın tarım gönüllülerinin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11999)
2. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun Yaprak Tütün İşletmesi
Müdürlüğündeki geçici işçilerin göreve başlatılmamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12000)
3. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, İztuzu Plajının
Dalyan Belediyesine devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12002)
4. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Uzan Ailesinin Ürdün'deki
varlığı hakkında basında çıkan habere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12004)
5. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Futbol Federasyonu
seçimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12006)
6. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kaçak yapılarla ilgili yeni
düzenlemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12008)
7. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa Pamuklu Mensucatın
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12012)
8. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, oto galerilerinin şehir
dışına çıkarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12013)
9. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, Futbol
Federasyonu seçimleriyle ilgili bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12014)
10. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, TKİ'nin
kömür bedeli alacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12017)
11. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, iç ve
dış borçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12018)
12. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Ekonomik ve Sosyal Konsey ile Yüksek Planlama Kurulunun çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12020)
13. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, BOTAŞ
Genel Müdür Vekili ile ilgili bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12022)
14. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
değerli taş ithalatında KDV'nin sıfırlandığı ve bir işadamının desteklendiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12023)
15. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
Avustralya ile imzalandığı iddia edilen bir anlaşmaya ve bor madenlerinin
işletilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12024)
16. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12026)
17. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, trafik
kaynaklı gürültü kirliliğini azaltma çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12027)
18. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, Türk
Tabipler Birliği Kanununda değişiklik çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12028)
19. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
TEKEL'in 2006 yılı tütün alımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12029)
20. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, yabancı
bir girişimin yatırım kararından vazgeçmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12030)
21. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, AK
Parti Denizli İl Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12031)
22. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Serbestleşme, Özelleştirme, Sektörel Gelişme ve
Piyasa Düzenlemeleri" bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12033)
23. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Malların ve Kişilerin Serbest Dolaşımı"
bölümlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12034)
24. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Yerleşme Hakkı ve Hizmet Sunma Özgürlüğü"
bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12035)
25. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Sermayenin Serbest Dolaşımı" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12036)
26. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Kamu İhaleleri" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12037)
27. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Fikri Mülkiyet Yasası" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12038)
28. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Rekabet Politikası" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12039)
29. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Mali Hizmetler" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12040)
30. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Ekonomik ve Parasal Politika" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12041)
31. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Sosyal Politika ve İstihdam" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12042)
32. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Sosyal Politika ve İstihdam" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12043)
33. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların
Koordinasyonu" bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12044)
34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Yolsuzlukla Mücadele Politikası" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12045)
35. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Temel Haklar" ve "Vicdan
Özgürlüğü" bölümlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12046)
36. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Bürokrasi" bölümüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12047)
37. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Kamu Yönetimi" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12048)
38. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Yargı" bölümüne ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12049)
39. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Sivil-Asker İlişkileri" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12050)
40. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Yolsuzluklarla Mücadele" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12051)
41. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Milletvekilliği Dokunulmazlığı" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12052)
42. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması"
bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12053)
43. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "İfade Özgürlüğü" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12054)
44. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Din Özgürlüğü" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12055)
45. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Ekonomik ve Sosyal Haklar" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12056)
46. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Azınlık Hakları, Kültürel Haklar ve
Azınlıkların Korunması" bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12057)
47. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Kıbrıs" bölümüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12058)
48. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "İstihdam ve Eğitim" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12059)
49. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "İstihdam ve Eğitim" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12060)
50. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Ekonomik Kriterler" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12061)
51. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Finans Sektörü" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12062)
52. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Adalet, Özgürlük, Güvenlik" bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12063)
53. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Din Özgürlüğü" bölümüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12064)
54. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, bazı
kuruluşların seçimlerine müdahale iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12065)
55. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Kemer-Beldibi Beldesindeki bir park alanına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12066)
56. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bilim
Araştırma Vakfı hesaplarının denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12068)
57. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
akaryakıt kaçakçılığı ile mücadeleye ve bir ihaleye ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12069)
58. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Akseki-Cevizli Beldesindeki yol yapım çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/12086)
59. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
yurt dışında yaşayan vatandaşlardan alınan pasaport harçlarına ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12094)
60. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, AB
Genel Sekreterliğinin hizmet binasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12095)
61. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Bulgaristan ile yeni bir sınır kapısı açılması görüşmelerine
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12096)
62. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
Hollanda'da yürürlüğe girecek olan yabancılara yönelik bir yasaya ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12097)
63. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, eczanelerin yeşil kartlılara verilen ilaç bedeli alacaklarına
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/12108)
64. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Rusya'yla yapılan doğalgaz sözleşmelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12121)
65. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir köyündeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12123)
66. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, doğalgaz
kullanımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12126)
67. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, bir
şirketin Irak'a yaptığı elektrik ihracatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12127)
68. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Enerji" bölümüne ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12128)
69. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Ekonomik Kriterler" bölümüne ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12129)
70. - Ankara Milletvekili Zekeriya AKINCI'nın,
Ankara'nın bir mahallesindeki yüksek gerilim hattına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12130)
71. - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in,
mayınlı alanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12131)
72. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün,
belediyelerin personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12132)
73. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın,
İstanbul'daki bir mahallede yaygın olarak uyuşturucu ticareti yapıldığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12133)
74. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Adana-Seyhan Belediyesinin bazı ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12134)
75. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kent
ulaşım planlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12135)
76. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Medeni ve Siyasi Haklar" bölümüne ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12136)
77. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Azınlık Hakları, Kültürel Haklar ve
Azınlıkların Korunması" bölümüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12137)
78. - Ankara Milletvekili Zekeriya AKINCI'nın,
Ankara'nın bir mahallesindeki yüksek gerilim hattına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12141)
79. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Ankara-Altındağ Belediyesinin kuş gribi vakalarıyla ilgili yaptığı iddia edilen
görevlendirmelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12142)
80. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Emniyet Genel Müdürlüğü ile ODTÜ arasında Görüntü ve İşleme AR-GE çalışması
olup olmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12143)
81. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya Devlet Tiyatrosu ile Devlet Opera ve Balesinin bina
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12147)
82. - Mersin Milletvekili Ali OKSAL'ın, bazı
ürünlerin KDV oranlarındaki değişikliklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12150)
83. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Şırnak'taki bazı madenleri işletenlerin KDV ödeyip ödemediklerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12152)
84. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in,
lojman ve sosyal tesislere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12154)
85. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Vergilendirme" bölümüne ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12158)
86. - Trabzon Milletvekili Cevdet ERDÖL'ün,
Galatasaray Üniversitesinin statüsüne ve öğrenci alımına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12161)
87. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, bir
ilköğretim okulu müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12162)
88. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir İl
Millî Eğitim Müdürlüğünün kömür ihalesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12163)
89. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, yargı
kararlarının uygulanmadığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12165)
90. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "İstihdam ve Eğitim" bölümüne ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12166)
91. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Uşak'ta kapalı bulunan iki yatılı ilk-öğretim bölge okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12167)
92. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın,
gazilerin muayeneleriyle ilgili yeni uygulamaya ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12170)
93. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Devlet
hastanelerinin yapması gereken ödemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12172)
94. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün,
Aliağa'daki kanser vakalarına, kanserle mücadele çalışmalarına ve sanayi
tesislerinin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12173)
95. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in,
sağlık kuruluşlarının terkin edilen alacaklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12174)
96. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, Yalova
Devlet Hastanesi yönetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12175)
97. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Sosyal Politika ve İstihdam" bölümüne
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12177)
98. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, döner
sermaye ödemesi yapılamayan hastanelere ve icra takibine uğrayan hastalara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12178)
99. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, eczanelerin yeşil kartlılara verilen ilaç bedeli alacaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12179)
100. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Elmalı-Akçay Beldesi sağlık ocağının personel ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12180)
101. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, özel
hastane ve tıp merkezlerinden sağlık hizmeti alımlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12181)
102. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye
2005 İlerleme Raporundaki "Ulaştırma Politikası" bölümüne ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12198)
103. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
İstanbul'daki bir imar düzenlemesi ve Maliye Bakanı hakkındaki iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12202)
104. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, kamu
borçları ile protestolu çek ve senetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12204)
105. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, kayıt
dışı ekonomiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12206)
106. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya
Hava Limanı II. Dış Hatlar Terminal Ünitesinin İhalesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12208)
107. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
İstanbul'daki bir imar düzenlemesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12210)
108. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
İstanbul'daki bir imar düzenlemesi ve Maliye Bakanı hakkındaki iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12211)
109. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün yaptığı bir ihaleye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12212)
110. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
özelleştirme nedeniyle işsiz kalıp geçici personel olarak istihdam edilenlerin
özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12213)
111. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
İstanbul'daki bir imar düzenlemesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12214)
112. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın, Göle İlçesindeki bir köyün yol sorununa ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12215)
113. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, ABD'nin İran'a yönelik politikasının değerlendirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12217)
114. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, bazı kuruluşların seçimlerine müdahale iddiaları ve bir mahkeme kararının
uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12218)
115. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, ÇEAŞ ve
Kepez Elektriğin imtiyazlarının kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12219)
116. - Yozgat Milletvekili Mehmet ERDEMİR'in,
Başbakanlık konutu ve binalarının restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12227)
117. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bazı
kurumlardaki AB uyum çalışmalarına ve disiplin soruşturması geçiren personele
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/12228)
118. - Ankara Milletvekili Zekeriya AKINCI'nın,
Ankara'daki özel halk otobüsü taşımacılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12230)
119. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
gazetede yayımlanan Turgut ÖZAL hakkındaki röportaja ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12234)
120. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
bir şans oyununa uygulanan vergi oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12237)
121. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12242)
122. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, yeni kurulacak üniversitelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12243)
123. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un,
kar yağışı nedeniyle okulların tatil edilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12244)
124. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, grip
aşısı alımına ve kuş gribiyle ilgili bir uyarısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12246)
125. - İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Batman
İlinde artış gösteren bir hastalığa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12247)
126. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
şiddete uğrayan kadınlara yönelik hizmetlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12248)
127. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Hazine
Müsteşarlığına borcu olan belediyelere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/12251)
128. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
kitapta yer alan Özel Harp Dairesi ile ilgili ifadelere ilişkin Millî Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12258)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.07
21 Mart 2006 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya ), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 77 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Edirne'de meydana gelen sel felaketiyle ilgili söz isteyen, Edirne Milletvekili
Nejat Gencan'a aittir.
Buyurun Sayın Gencan.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Edirne
Milletvekili Nejat Gencan'ın, Edirne'deki yoğun yağış ve Bulgaristan'ın
barajlardan su bırakması nedeniyle meydana gelen taşkınların sebep olduğu
zarara ve bu konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı
NEJAT GENCAN (Edirne) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne'de yoğun yağışlardan ve
Bulgaristan'daki barajlardan su bırakılması nedeniyle, Edirne'de yaşanmakta
olan ve hâlâ devam eden su taşkınlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum;
öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve Edirneli hemşerilerime de geçmiş
olsun dileklerimi sunuyorum.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz hafta içerisinde, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve
Şehitleri Anma Gününü hep beraber kutladık. Bu önemli günü ve bu önemli günle
ilgili birkaç söz etmeden, sözlerime başlamayacağım.
Öncelikle, emperyalist
güçlerin ülkemizi kuşatmak ve elde etmek için göstermiş oldukları gayretlere
ülkemizin "dur" dediği ve ülkemizden onları kışkırttığı bir zaferi
bize yaşatmış olan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitleri saygıyla
anıyorum ve 18 Mart Deniz Zaferini tekrar kutluyorum.
Bildiğiniz gibi, geçen
yıl da Edirnemizde yaşanan ve bu yıl da tekrar eden ve aynı şekilde sel
felaketini Edirnemizdeki insanlarımızın yaşamasıyla meydana gelen bu olaylar,
bizleri ve Edirne halkımızı derinden yaralamış ve üzmüştür. Ayın 11'inde
başlayan ve 11'inden sonra hızla yükselen su irtifası ve su debisi, ayın
14'ünde ve 15'inde geçtiğimiz yıl yaşanan felaket noktasındaki su debisinin
600-700 metreküp üstüne çıkmıştır ve öncelikle, Tunca Nehri üzerinden
başlayarak, Arda ve Meriç Nehirleriyle beraber, Edirnemizin Yolüstü, Hatipköy,
Suakacağı ve Değirmenyeni Köyleriyle beraber Sarayiçi'ni ve daha sonra da
Edirnemizin mahallesi olan, semti olan Karaağaç Mahallesini ve Bosna Köyünü
sular altında bırakmıştır. Bu bölgede evlerine su giren vatandaşlarımızla
beraber, aynı zamanda meskenleri, konutları ve işyerleri sular altında kalmış
vatandaşlarımız da mağdur olmuştur. Açıkçası, bu her yıl yaşanan vahim olayın
bir an önce çözüme ulaşması için konuşmamın sonunda bazı önerilerde
bulunacağım.
Ayın 11'inde başlayan bu
su taşkını sonrası Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal, Edirne milletvekili
arkadaşlarımız ve Sayın Mehmet Sevigen'le beraber ayın 15'inde Edirne'de olduk
ve bizim bu şekilde orada olmamız hükümetin de, iktidarın da dikkatini çekerek
bir an önce onların da oraya intikal etmesini ve konuyla ilgilenmesini temin
etmiş oldu. O gün, yani, ayın 15'inde yapmış olduğumuz incelemelerde Karaağaç
Semtindeki vatandaşlarımıza askerî araçlarla yardım ulaşıyor ve oradaki okullar
tatil edilmiş ve öğrenciler nakledilmiş ve boş kalan okulların içerisinde de
evlerini su basmış olan vatandaşlarımızın ikamet alanı olarak kullanılmaya
başlanmış ve askeriyenin yardımıyla orada konuşlandırılan vatandaşlarımıza
sıcak yiyecekler verilmeye başlanmış ve kendilerinin ihtiyaçları karşılanmaya
başlanmıştır; ama, daha sonra, ayın 15'inden sonra da bu taşkın devam etmiş ve
Edirne'de var olan bu taşkının benzeri şekilde Meriç İlçemizde, İpsala
İlçemizde, Enez İlçemizde ve Uzunköprü İlçemizin de bazı bölgelerinde su
taşkınlarıyla karşı karşıya kalınmıştır.
Burada tespit ettiğimiz
kadarıyla hasar gören yerleri tek tek saymaya çalışacağım: Öncelikle, merkeze
bağlı Hatip Köyü, Avarız, Yolüstü, Değirmenyeni ve Sarayiçi, Söğütlük ve
Karaağaç Mahallesiyle beraber Edirne merkezde 35 000 dekar çeltik alanı, 9 000
dekar civarı da hububat ekili alanlar zarar görmüştür.
Uzunköprü İlçemizde 50
000 dekar çeltik alanı, 5 000 dekar hububat alanı zarar görmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
NEJAT GENCAN (Devamla) -
Meriç İlçemizde 70 000 dekar çeltik alanı, 2 000 dekar hububat ekili alan zarar
görmüştür ve burada zarar gören köylerimiz de Akçadam, Seren, Rahmanca,
Nasuhbey, Küplü, Adasarhanlı belde ve köyleri, arazileri sular altında
kalmıştır.
İpsala İlçemizde de, ayın
18'inde Çanakkale Zaferini kutlamak için Grup Başkanvekilimiz Kemal Anadol'la
beraber milletvekili arkadaşlarla gittiğimizde, dönüştü, İpsala'daki su taşkınını
da beraber gözledik ve beraber yerinde inceledik ve oradaki insanların yaşamış
olduğu sıkıntıyı yakından ve onlarla birlikte bizler de yaşadık hatta İpsala
kapısında, yani Yunanistan'a Türkiye'yi bağlayan yolun, neredeyse, sularının
İpsala'ya taşkın yapmaması, basmaması için yolun delinmesi noktasında Vali
Beyin kararlı ve kararsızlık içerisinde olduğunu beraber yaşadık; sağ olsun
milletvekili arkadaşlarımız da oradaymışlar Vali Beyle beraber; ama, öncelikle
şunu söylemek gerekiyor: Her yıl olduğu
gibi, bu yıl da tekrar bunun yaşandığını gördükten sonra, öncelikle,
Tunca Nehri üzerinde yapılması gereken Suakacağı Barajının, bir an önce,
Bulgaristan'la yapılacak olan görüşmeler neticesinde hayata geçirilmesi
gerektiğini, burada söylemek istiyorum. İkinci önlem olarak da, Arda ve Meriç
Nehri üzerinde yapılması gereken çalışmaların olduğunu söylemek istiyorum.
Öncelikle, Meriç ve Arda Nehrinin yataklarının elden geçmesi ve yataklarının
temizlenmesi ve bu nehirlerin kenarlarında var olan seddelerin tekrar elden
geçmesi ve hatta, bu seddelerin yetersiz olduğu bölgelere yeni seddelerin
yapılmasıyla ancak bu sel taşkınlarının bir daha yaşanmayacağını umuyorum.
Her şeyden önce, bu sel
taşkınlarını yaşayan, toplam, yaklaşık olarak da 350-400 bin dekar arazide zarar
gören Edirne İlimiz ve ilçelerinde, bir an önce, hükümetin, afet bölgesi
kapsamına buralarını almasını talep ediyoruz. Onun dışında, öncelikle, doğrudan
gelir desteği ve ayçiçeği prim ödemelerinin de bir an önce yapılması konusunda
bizim hükümetten taleplerimiz vardı. Sanırım, bugün, Başbakan, bunlarla ilgili
açıklamalar yaptı; bir an önce, bu söylemiş oldukları sözleri yerine getirirler
ve kendilerini, sözlerini tuttukları zaman da bizler tebrik ederiz.
Ben, bu konuda, Edirneli
hemşerilerime ve tüm, sel baskınından zarar görmüş hemşerilerime, tekrar geçmiş
olsun dileklerimle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Gündemdışı
ikinci söz, aynı konu hakkında, Edirne'deki sel felaketiyle ilgili söz isteyen
Edirne Milletvekili Ali Ayağ'a aittir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Biz de, tabiî, Genel
Kurul olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Edirneli yurttaşlarımıza
geçmiş olsun diyoruz. Devletimizin, milletimizin, onların yaralarını sarmakta
gerekeni yapacağına da inanıyoruz.
Buyurun Sayın Ayağ.
2.- Edirne
Milletvekili Ali Ayağ'ın, Edirne'deki yoğun yağış ve Bulgaristan'ın barajlardan
su bırakması nedeniyle meydana gelen taşkınların sebep olduğu zarara ve bu
konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı
ALİ AYAĞ (Edirne) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne'de yaşanmış olan sel felaketi nedeniyle
söz almış bulunmaktayım; değerli Edirneli hemşerilerime geçmiş olsun diyor;
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
Edirnemizi su bastı, sel götürüyor. Eskiler "üç büyük afetin önüne
geçilemez: Suyun, rüzgârın, ateşin" derler; gerçekten doğruymuş. Biz de bu
taşkının önüne geçmekte çok zorlandık. Yıllardır Edirne böyle su baskınlarına
maruz kalmadı; ama, ne hikmetse, bu sene Edirne'nin bazı bölgeleri, Meriç, Arda
ve Tunca Nehirlerinin taşması, komşumuz Bulgaristan'ın baraj kapaklarını
açması, Edirnemize bugüne kadar yaşamadığı su taşkınlarını yaşattı. Ceddimizden
bize kalan muhteşem mirasını günümüze kadar taşıyan serhat şehri Edirnemizin
yaşadığı bu felaket yüreklerimizi yakmıştır.
Bu baskınlarda, Edirne
Valiliği başta olmak üzere, oluşturulan il kriz merkezinin bölgede yaşayan
vatandaşlarımızı erken uyarması ve tahliyeyi zamanında yapması sonucu can kaybı
olmaması tek tesellimizdir.
Yaşanan taşkınlar,
şiddetli yağışlar, kar erimeleri gibi doğal faktörlerin yanında, Bulgaristan'da
Meriç, Arda ve Tunca Nehirleri üzerinde bulunan enerji amaçlı barajlarda taşkın
hacmi bırakılmadığı, barajların tamamının dolu olduğu, nehirlerdeki yüksek su
seviyelerine ilave olarak, barajların dolu savak ve türbinlerinden su
bırakılması sonucu nehir su seviyeleri artmıştır.
Bulgaristan, Türkiye'nin
konumunu dikkate alarak, barajlarda taşkın hacmi bırakmaları ve baraj
işletmelerini nehirlerdeki su seviyesini dikkate alarak yapmaları
gerekmektedir. Üç nehrin buluştuğu Edirne'de, Meriç Nehrinde, debinin 1 000
metreküp/saniyeyi aşması halinde sıkıntılar yaşanmaktadır.
Mansap ülke konumunda
olan Türkiye'nin bu taşkınlar sonucu zararları çoktur. Meriç, Arda, Tunca
üzerinde 15 adet barajı bulunan komşu ülke Bulgaristan uluslararası hukuka
uymak zorundadır. Dışişleri Bakanlığımız ve yetkililerimiz, Bulgaristan
Hükümeti yetkililerine hemen gerekli uyarıları yapmışlar ve Bulgaristan-Sofya
Büyükelçimiz bu konuda Bulgaristan'a iki nota vermiş bulunmaktadır.
Taşkının yaşanmasının
ertesi gününden bugüne kadar, afet bölgesinde, 2 milletvekili olarak değerli
hemşerilerimizle birlikte olduk. Sayın Başbakanımıza olayın hemen başlangıcında
bilgi vererek, sel taşkınının başlamasıyla, konuyla yakından ilgilenmesini
temin ettik ve ilgilendi; ilgili bakanlarla görüşerek, gerekli talimatları
vererek, önemli tedbirlerin alınması yönünde çalışmalarını başlattı. Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler, Bayındırlık Bakanımız Sayın Faruk
Nafız Özak, bölgeye, olayın yaşandığı ilk anda geldiler. İçişleri Bakanımız
Sayın Abdülkadir Aksu da, pazar günü bölgeyi gezerek tespitlerde bulundular,
yetkililerden bilgiler alarak vatandaşlarımızı dinlediler. Hükümetimizin,
selden zarar görenlere sahip çıktığını, kamu da dahil olmak üzere, her türlü
zararların ivedilikle karşılanacağını açık ve net bir şekilde belirttiler. Bu
akşam da, Tarım Bakanımız Sayın Mehdi Eker'le birlikte Edirne'ye gidiyoruz.
Cuma günü de, Maliye Bakanımız Sayın Kemal Unakıtan Edirne'ye gelecekler.
Değerli arkadaşlar,
olayın başladığı günden bugüne kadar, söz alan muhalefet sözcüleri, zaman
zaman, iktidarımızı suçlama yönüne gittiler. Felaketler üzerine siyaset
yapmanın çok yanlış olduğunu hiç hatırlarına getirmediler.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Yok canım! Öyle şey mi olur ya?! Bir an evvel gelin dedik. Niye siyaset
yapacağız?..
ALİ AYAĞ (Devamla) - Biz
oradaydık Sayın Kemal Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
15 dakika ötedeydi Başbakan…
ALİ AYAĞ (Devamla) -
Oradaydık…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
15 dakika…
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim.
ALİ AYAĞ (Devamla) -
Edirne'de yaşanan sel felaketi dünkü Bakanlar Kurulunun da en önemli gündem
maddesi oldu. Bugün de, çok Değerli Başbakanımız, Grubumuzda, en önemli gündem
maddesi olarak sel felaketini ve Edirne'yi konuştu. Edirne'nin meselelerini
çözmek için, tek tek, önerilerini ve yapacaklarını Yüce Millete anlattı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Afet bölgesi ilan et, başka bir şey
istemiyoruz! Afet bölgesi…
ALİ AYAĞ (Devamla) -
Hükümetimiz sel felaketinden doğan zararın tespitinin ardından, tespit
komisyonlarının tutanaklarına göre, vatandaşların hasar görmüş evleriyle ilgili
zararlarını karşılayacaktır. Çiftçimizin tüm zararları tazmin edilecektir ve
özellikle, çeltik bölgesi olduğundan dolayı, bölgemiz, çeltik ekimine, kısa
zamanda, yine hükümetimiz tarafından hazırlanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
ALİ AYAĞ (Devamla) -
Bağ-Kur, SSK ve diğer borçlar altı ay ertelenecektir. Çiftçimize olan doğrudan
gelir desteği, ayçiçeği ve mısır primleri, pancarla ilgili ödemeler hemen
başlamış durumdadır. Hükümetimiz, hiçbir vatandaşı mağdur durumda
bırakmayacaktır.
Öncelikle, Edirnemizin
Karaağaç Mahallesinde yaşanan sel taşkını sebebiyle mağdur vatandaşlarımıza
ulaştırılmak üzere, Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Afet
İşleri Genel Müdürlüğünden 1 500 000 YTL Valilik emrine aktarılmıştır. Bu
ödeneklerin devamı da, vatandaşlarımızın mağduriyeti giderilinceye kadar devam
edecektir.
Bu taşkınların
yaşanmaması için, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye olarak işbirliği yaparak,
Meriç Nehri yatağının ıslah edilmesi, nehir yataklarındaki her çeşit bodur
bitki ve ağaçların ivedilikle temizlenmesi gerekmektedir. Tunca Nehrindeki
taşkının önlenmesi için Suakacağı Barajının yapılması şart olmuştur. Suakacağı
Barajıyla ilgili olarak, ilk defa, -Türkiye'nin de, Bulgaristan'ın da- otuzbeş
yıldan bu yana, biz getirdik bunu gündeme. 8 Nisan 2005'te, iki bakanımızla
Sofya'ya yapmış olduğumuz ziyarette oluşturulan çalışma grubunun, özellikle
Bulgar tarafının, 6 Haziran 2006'da yapılacak çalışmada iyi niyetini ortaya
koyması gerekmektedir. Bizim, Suakacağı'nı yapma konusunda hiçbir problemimiz
yoktur, yapmaya hazırız.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) -
Yapın o zaman…
ALİ AYAĞ (Devamla) -
Meriç Nehrinin ıslah projesi, yarım asırdan bu yana Bulgaristan ile Türkiye
arasında ikili siyasî ilişkiler noktasına takılmıştı. Bunu ilk defa, AK Parti
olarak biz aşıyoruz; çünkü, bizim siyaset anlayışımızda, Genel Başkanımız ve
Başbakanımız Sayın Recep Erdoğan'ın ifade ettiği gibi, etrafındaki tüm ülkelere
düşman gözüyle bakarak içine çekilen ve âdeta kendi yağında kavrulmaya çalışan
kapalı bir Türkiye yoktur, kendisine komşu ülkelerle ortak noktalarda buluşan,
iyi ilişkiler kuran, akılcı, dışsiyaset güden bir Türkiye vardır. Bu siyasî
tavrımızla, Bulgaristan'la işbirliği yaparak, yarım asırdan bu yana çözüm
bekleyen Meriç Nehri ıslah projesi sorununun da üstesinden geleceğiz ve yarım
asırdır yapılamayanı en kısa zamanda yapacağız.
Bu sel felaketinde her
türlü tedbirin alınmasında büyük bir gayretle çalışan, başta Sayın Valimiz
Nusret Miroğlu'na, kaymakamlarımıza, askerî birliklerimize, belediyelerimize,
kamu kuruluşlarına, Kızılaya, Edirne Arama ve Kurtarma Derneğine,
muhtarlarımıza ve vatandaşlarımıza, mükemmel bir koordinasyon içerisinde,
canını dişine takarak büyük bir özveriyle çalışmalarından dolayı teşekkür
ediyorum.
Ayrıca, bugün, Grup
toplantımızda, mağdur olan Edirneli hemşerilerimin mağduriyetlerinin
giderilmesi konusunda çok önemli açıklamalar yapan çok değerli Başbakanıma da
teşekkür ediyorum.
Sözlerime son verirken,
bu sel felaketinde zarar gören Edirnelilere, onların yardımına koşan Başbakanıma,
hükümet üyelerine teşekkür ediyor, Edirneli hemşerilerime geçmiş olsun diyor;
tekrar Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Edirne
Milletvekilleri Nejat Gencan ve Ali Ayağ'ın gündemdışı ele aldıkları konuyla
ilgili olarak, Edirne'de meydana gelen sel felaketiyle ilgili olarak,
Bayındırlık ve İskân Bakanı söz istedi.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11
Mart 2006 tarihinden itibaren, Tunca, Meriç ve Arda nehir havzalarındaki kar
erimesi, sağanak yağışlar ve Bulgaristan'ın mevcut barajlarından su bırakması
neticesinde başlayarak, etkisini şu anda azaltmakla birlikte halen devam eden
Edirne İlimizdeki üzücü sel baskını nedeniyle gündemdışı söz alan Edirne CHP
Milletvekili Sayın Nejat Gencan ve Edirne AK Parti Milletvekili Ali Ayağ Beyin
konuşmalarına katkıda bulunmak üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evvela, çok değerli
Edirneli hemşerilerimize geçmiş olsun diliyorum; Allah'a çok şükür can kaybı
yok, en büyük tesellimiz bu.
Öncelikle, sel
felaketinin yaşandığı yörede bulunan nehirler hakkında kısaca teknik bilgiler
vermek istiyorum.
Esasen Bulgaristan
topraklarında doğan ve yağış alanları bu ülkede bulunan Meriç, Arda ve Tunca
Nehirleri, Edirne merkezinde birleşmektedirler. Bu nehirlerin yurdumuza girdiği
noktadaki yıllık su potansiyelinin toplamı 5 842 000 000 metreküptür. Meriç
Nehrinin toplam uzunluğu 492 kilometre olup, bunun 305 kilometresi
Bulgaristan'da, 187 kilometrelik bölümü ise Türk-Yunan sınırını teşkil
etmektedir. Arda Nehrinin toplam uzunluğu 203 kilometre olup, bunun sadece 300
metrelik bölümü Türkiye topraklarındadır. Tunca Nehrinin toplam uzunluğu 283
kilometre olup, 40 kilometresi Türkiye topraklarında bulunmaktadır. Bu
nehirlerin Bulgaristan sınırları içerisinde, Meriç Nehri üzerinde 7 tane, Arda
Nehri üzerinde 4 tane, Tunca Nehri üzerinde 4 tane baraj mevcut olup, bunların
kapasiteleri 1 milyar metreküp, 1,2 milyar metreküp, 565 000 000 metreküptür.
Söz konusu bu üç nehrin toplam yağış alanı 35 300 kilometrekaredir. Bunun yüzde
97'si Bulgaristan, yüzde 2'si Türkiye, yüzde 1'i ise Yunanistan topraklarında
bulunmaktadır.
Edirne İlimizde meskûn
mahalleri taşkından korumak için, Tunca ve Meriç Nehirleri kenarında, 1950'li
yıllarda kışlık seddeler yapılmıştır. Kışlık sedde şu: Meskûn alanları korumak
için yapılan kilden seddeler. Yazlık seddelerin kapasitesi 1 000 metreküp/saat,
kışlık seddelerin kapasitesi ise 4 000
metreküp/saattir. Yazlık seddeler de, hububat, ekim alanlarını koruyan
seddelerdir.
Meriç Nehri, takriben 17
kilometrelik bölümde tamamen ülkemiz topraklarından akmaktadır. Geri kalan
kısmı üç ülke arasında sınır teşkil ettiği için, bu nehrin temizlenmesi ve
düzenlenmesi çalışmaları, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde
yapılabilmektedir. Bu sebeple, Meriç Nehri ana yatağında yapılacak yatak
düzenlemeleri için, diplomatik yollarla, ilgili ülkelerle mutabakata varılması
gerekmektedir. Özellikle Lozan Antlaşmasında bu konu konuşuldu, anlaşmaya
bağlandı, Meriç Nehri ortası sınır kabul edildi. Bu nedenle, biz, burada
çalışma yapamıyoruz, Yunanistan da yapamıyor. Nerede yapabiliyoruz; kendi
kenarımızda sedde yapıyoruz ve mahmuz yapıyoruz, onlar da kendi kenarlarında
sedde ve mahmuz yapıyor. Bu defa, Meriç Nehrinde, bırakın iyileştirmeyi, daha
beter boğulma oluyor; bunu nasıl aşacağız, biraz sonra anlatacağım.
Bulgaristan
topraklarından doğan Tunca Nehri üzerinde yapılması planlanan Suakacağı Barajının
gövdesi ülkemizde, göl alanı ise Bulgaristan'da kalmaktadır. Barajın yapılması
sonucu düzenleyeceği akım miktarı toplam akımın yüzde 12'sidir. Bu itibarla,
Meriç taşkınlarına olan etkisi yüzde 12 mertebesindedir.
Suakacağı Barajıyla
ilgili Sayın Ali Ayağ bilgi verdi, ben de bilgi vereyim. 6 Haziran 2006'da,
Edirne'de, Sayın Enerji Bakanımız ile Bulgaristan Çevre ve Su Bakanı bir
toplantı yapacağız; son aşamaya geldi. Orada, barajın gövdesi Türkiye'de
yapılacak, havzası Bulgaristan'da kalacak. Bu, enerji üretecek, taşkından
koruyacak ve bir de sulama yapabileceğiz. Enerjiyi müşterek kullanacağız. Ne
kadarını biz, ne kadarını onlar; katkı ne kadarsa bu oranı paylaşacağız. Burada
bir konsorsiyum olacak, bunun finansmanı ve projesi tartışılacak. Bunun
sulamasını biz kullanabileceğiz, taşkından da bizi koruyacak. Özellikle bunun
kret kotu 50 metre olacak ve bu taşkınları önleyebilecek. 33 000 000
kilovat/saat enerji üretecek. Tabiî, bunun için 6 Haziranı tarih olarak
anlaştık. İnşallah, bunu o gün halletmeye çalışacağız.
Özellikle bu, Meriç
Nehrindeki toprak adacıklarından bahsetmek istiyorum. Gerçekten, bunlar son
derece önemli. Avrupa Birliğiyle Sınır Ötesi Kapsamında Taşkın Uyarı Sistemi ve
Kapasite Artırma Projesi var. Bulgaristan ile biz partneriz. 4 000 000 euroluk
bir proje bu. Bulgaristan bize partner oluyor, Meriç için, 17 kilometrelik
kısmında kum adacıkların temizlenmesi için. Burada 29 tane kum adacığı var ve 1
000 000 metrekare yüzölçümünde bir kum; bunun yüzde 65'i silis olan bir kumdur bu.
Bu taşınabilirse sıvada kullanılabilir; ama, bu, tabiî, çok zor; buna
çalışacağız. Burada ne yapacağız; buraları nehir ıslahı yaparak burayı
kurtarmaya çalışıyoruz. Bununla ilgili ÇED uygunluk raporu alınmaya başlandı,
çalışılıyor. DPT'de uygunluk belgesi verilecek ve proje yürürlüğe girecek.
2006'da danışmanlık projesi çıkacak, 2007'de ihale gerçekleşecek. Gerçekten,
bu, son derece önemli.
Bunun dışında tabiî
-biraz evvel de anlattım- seddelerin yıkılması var. Bu seddelerin yapımı için,
Devlet Su İşleri olarak, biz, bu yıl 10 trilyon lira para ayırdık; bunu yapmaya
çalışacağız; ama, esas önemli olan, birincisi, bu barajın yapılmasıdır.
İkincisi, bu dediğimiz 4 000 000 euroluk, kum adacıklarının iyileştirilmesi
çalışmasıdır. Üçüncüsü seddelerdir. Tabiî, daha başkaları da var; onları da
biraz sonra anlatmaya çalışacağım.
Özellikle 2 630'dan 1
621'lere indi debi. Bu, iyileşmeyi gösteriyor. İki gece evvel İpsala'da büyük
sorun yaşadık. Karayollarımız da oradaydı gece, sabahlara kadar; gerektiğinde
yolu da açacaktık; ama, çok şükür, orada da bir iniş oldu. Vali Beyle devamlı
konuşuyoruz. Özellikle bu yirmiiki yılın en büyük taşkınları olup, yüz yıllık
tekerrürlü taşkın debilerine karşılık gelmekte; yani, yüz yılda bir olabilen
bir taşkın bu. Bunlar, tabiî ki, Edirne-Karaağaç-Pazarkule yolunda ulaşım
ortadan kalkmış, tarihî köprüler, Sarayiçi, bazı meskûn mahaller sudan zarar
görmüşler.
Bunlardan fazla bahsetmek
istemiyorum; arkadaşlarımız, değerli CHP milletvekillerimiz, AK Parti
milletvekilimiz bahsettiler. Bu bahsettiğimiz yukarıdaki sedde yırtıklarına DSİ
Bölge Müdürlüğünün mevcut makine parkıyla hemen müdahale edilmiş, diğer kamu
kurum ve kuruluşları ile özel sektörden temin edilen ilave kamyon ve iş
makineleri ile özel sektörden temin edilen ve yapılan çalışmalar sonucu,
taşkının meskûn mahallere yayılması büyük ölçüde önlenmiştir. Dün tarihi
itibariyle, taşkın mahallinde çalışan toplam 127 tane iş makinemiz var ve
gerektiğinde daha da artırılabilir. Sular çekildikten sonra, hasar tespitine
başlayacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başta Saygıdeğer Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül, İçişleri Bakanımız Sayın
Abdülkadir Aksu -ki, üç gün evvel oradaydı, Varna'da İçişleri Bakanları
toplantısında konuştu, onlarla bu konuları tartıştık, daha sonra İpsala ve
Süloğlu'na gitti, orada incelemeler yaptı- ve hep beraber ilk günden itibaren
yoğun çalışmaya başladık. Biz de çarşamba günü oraya intikal ettik. Ali Bey
zaten oradaydı. Biz, Sayın Hilmi Güler'le beraber gittik, Necdet Beyle beraber
gittik. Değerli CHP milletvekillerimiz, Deniz Baykal Beyefendi oradaydılar.
Gerçekten, halkla bütünleştik, halkın sorunlarını yerinde çözmeye çalıştık.
Biz, Orman Bakanlığına ait bir helikopterle gitmiştik. Bu kariyerlerle köprüyü
geçtik, sele uğramış olan bölgede incelemelerde bulunduk. Gerçekten, Türk
Silahlı Kuvvetlerimiz, Kızılayımız, il özel idaremiz, valiliğimiz, özellikle
sosyal yardımlaşma vakfımız çok güzel çalışmalar yaptılar.
3 tane okulumuz
kapalıydı, bugün 2 tanesi açıldı biliyorsunuz, yarın diğeri de açılacak.
Özellikle, Maliye
Bakanımız da bu hafta sonu gidecek ve belki bugün veya yarın, Tarım Bakanımız
da yöreye intikal edecekler. Özellikle, oradaki suların çekilmesinden sonra
tarımda neler olmuş, ne kadar hasar var, bunları tespit edecekler.
Özellikle, ben, fazla
zamanınızı almadan kısa kesmek istiyorum; ama, şunları anlatmak istiyorum:
Özellikle, bugün, Sayın Başbakanımız Grupta da açıkladı, dün, Bakanlar
Kurulunda bunu hep konuştuk. Sanayi Bakanımız şu öneriyi yaptı, hemen kabul
edildi: Biliyorsunuz, pancar üreticilerine 8 trilyon ödemiştik, 7 trilyon
haziranda ödenecek paramız vardı. O 7 trilyonu hemen bugün ödüyoruz, bugün
ödüyoruz. Ayrıca, 25 trilyon civarında yalnız Edirne için, ürün primleriyle
ilgili ödemeyi haziran ayında yapacaktık tüm Türkiye'de; fakat, tüm Türkiye'yi
nisana çekiyoruz; ama, yalnızca Edirne'yi bu hafta yapacağız, onu da söylemek
istiyorum.
Özellikle 823 trilyondur
bu, Türkiye'de pamuğa, ayçiçeğine, kanolaya ve diğerlerine... Ama, tekrar
söylüyorum: 7 trilyon lira pancardan, 25 trilyona yakın ürün primi olarak, ki,
bu, çeltiğe ve diğer, ayçiçeğine ödenecektir; ondan sonra, bu, diğer,
Türkiye'deki 823 trilyonu da nisan ayında ödeyeceğiz. Bunu da çiftçilerimize
bir müjde olarak vermek istiyorum.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımız tarafından Edirne İlimizde SSK ve Bağ-Kurlularla ilgili
neler yaptık, paylaşmak istiyorum.
Bunların mevcut birikmiş
borçları, SSK kapsamındakilerin mevcut birikmiş borçları ile sel felaketinin meydana
geldiği tarihten sonra ortaya çıkacak üç aylık prim borçları, Bağ-Kur
kapsamındakilerin ise mevcut borçları ile sel felaketinin meydana geldiği
tarihten sonra ortaya çıkacak altı aylık prim borçlarını kapsayacak bu
erteleme. Prim borcunun ertelendiği sürede zamanaşımı işlemeyecek ve ertelenen
prim borcuna gecikme zammı uygulanmayacak. Bu haktan yararlanmak isteyen SSK
kapsamındakilerin sel felaketinin meydana geldiği tarihten itibaren üç ay
içinde, Bağ-Kur kapsamındaki il sigortalılarının ise altı ay içinde Edirne'deki
SSK ve Bağ-Kur İl Müdürlüklerimize zarar gördüklerini belgeleyerek başvurmaları
gerekmektedir.
Devlet Su İşleri
tarafından 10 trilyon kaynak ayrıldı; bunu söyledim. 6 Haziran 2006'da, barajla
ilgili toplantıyı söyledim. Özellikle Edirne İlimizde, İpsala'da, Uzunköprü'de,
Meriç'te, Enez'deki hasarları söyledik. Özellikle okulları söyledik, onunla
ilgili.
Edirne Valiliğimiz Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Kızılay Aşevi işbirliğinde 2 100 kişilik
kumanya, 1 500 kişilik sıcak yemek, 340 koli şişe suyu, 22 paket çocuk bezi,
200 adet battaniye, ısınma amaçlı
katalitik soba, malzemeler aynî olarak mağdur ailelere ulaştırılmıştır. Ayrıca,
Kızılay Genel Merkezince görevlendirilen ekipler -50 adet kurulması amacıyla-
yeni bir çadırkent kurdular; burada, üç öğün yemek veriyorlar. Bunların bedeli
Valilik Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından karşılanıyor. Biz,
Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, hemen 500 milyar lira gönderdik.
Ayrıca, bizim dışımızda, Başbakanlığımız, acil fondan 750 trilyon gönderdi.
Daha evvel biz, Edirne'nin ilçe ve beldelerine 335 trilyon göndermiştik; toplam
rakam 1 trilyon 570 milyar TL oluyor. Eski fiyatlarla 1 trilyon 570 milyar gönderilmiş olacak.
Ben akşam Sayın Valimizle
konuştum, tabiî bu paralar yetmeyebilir; biz yine destekleyeceğiz. Sayın
Başbakan dün Bakanlar Kurulunda talimat verdi, biz de Afet İşleri Genel
Müdürlüğünce takip ediyoruz. Sayın bakanlarımız da bugün yarın orada olacaklar;
bunu da söylemek istiyorum.
Çözüm önerilerini zaten
söylemiştik: Suakacağı Barajının yapılması. Bu, 4 milyar euroluk, özellikle, bu
17 kilometrelik Meriç Nehrinde adacıkların temizlenmesi projesi, seddelerin
yapılması projesi. Kaçak yapılaşmayı mutlaka önlememiz gerekiyor ve
Bulgaristan'ın kontrollü bırakması, yapması lazım; bunu mutlaka halletmemiz
lazım. Özellikle, Tapu Kadastroyla ilgili şunu söylemek istiyorum: Edirne
Merkez, Uzunköprü, Meriç, Enez, İpsala'da Etkilemiştir burada, 381 000 dekarı,
bunun 365 000'i çeltiktir, 16 000'i ekili alandır. Sel dolayısıyla tarla
sınırları kaybolmuş, suların çekilmesiyle, isteyen vatandaşlarımız için
sınırlar tekrar yerinde tespit edilecektir; bunu da söylemek istiyorum. Zaten,
Edirne İli kadastro durumuna bakarsak, toplam mahalle ve köy 314'tür. Biten
birim mahalle ve köy: Tamamı bitirilmiştir. Yani, burada çalışma
tamamlanmıştır. Bunu da söylemek istiyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Sayın Bakanım, belediyelere hiçbir şey söylemediniz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Belediyeyi söyleyeyim. Hemen söyleyeyim…
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Belediyeleri hiç muhatap almıyorsunuz, niçin almıyorsunuz?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır, söyleyeyim. Hemen söyleyeyim. Hemen
söyleyeyim. Konuşmamın sonunda hemen söylüyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Bekliyoruz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) -Özellikle, belediyeyle ilgili, yanıma aldım,
onları da söyleyeyim. Hemen söyleyeyim.
Şimdi, tabiî, 2000
yılında Edirne Belediyemize 1,550 trilyon, 2001'de 3 trilyon, 2002'de 3,6,
2003'te 4,264 trilyon, 2004'te 6,5 trilyon, 2005'te 8,4 trilyon ödenmiş. Yani,
2 katına çıkmış bizim dönemde.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
İller Bankası payı efendim o.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır...
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
İller Bankası payı o.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Ancak, bakın, Edirne Belediyemizin
kanalizasyon borcu -ki, bizden evvel başlamış, hâlâ devam ediyor- 18,5 trilyon
olmasına rağmen; ayrıca, SSK, vergi, Emekli Sandığına 12,5 trilyon olmasına
rağmen, bu borçlar ödenmiştir; ama, geçmişte ne yapılıyordu; yüzde 40-60
değildi, hangi belediyedeyseniz, ona gönderiliyordu, öbürüne gönderilmiyordu.
Diğer gönderdiklerimi de siz biliyorsunuz. Arkadaşlarımızın talebiyle, onları da
bulup hemen söyleyeyim size. Özellikle, yani, burada belediyelerimize, biz
gerçekten, AK Parti, CHP, ANAP, hiç ayırım yapmıyoruz, adil davranıyoruz, bunu
siz de biliyorsunuz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Sayın Bakanım, bu belediyeler, bu bozulan kanalizasyonları nasıl yapacaklar?!
BAŞKAN - Yerinizden
müdahale etmeyin.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Yapıyoruz, kanalizasyon…
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Vali yapmayacak onu, belediyeler yapacaklar Sayın Bakanım.
BAŞKAN - Rasim Bey,
yerinizden müdahale etmeyin.
Sayın Bakan, siz Genel
Kurulu muhatap alın.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır, altyapıyla ilgili, TEDAŞ'la ilgili,
biz zaten katkıda bulunuyoruz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Bakanım, bozulan yolları belediyeler nasıl yapacaklar, onu söyler misiniz?!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Bozulan yolları mı?
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Evet…
BAŞKAN - Sayın Bakan…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Yani, şehir içindeki yolları… Şehir
içindeki yollar onların sorumluluğunda.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Evet…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) -Ancak, bizden, eğer İller Bankasından bir
para talep edilirse, kredibilite de varsa, bunu biz veririz. Afetten biz gönderiyoruz
Valiliğe.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Valiliğe gönderiyorsunuz. Vali yapmayacak ki bu yolu Sayın Bakanım. Vali
yapmayacak ki.
BAŞKAN - Bir dakika… Bir
dakika…
Sayın milletvekilleri, bu
konuyla ilgili daha sonra Sayın Bakanla görüşürsünüz, açıklık kazanır konu.
Sayın Bakan, siz de
lütfen, Genel Kurulu muhatap alın.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Tamam, ben toparlıyorum.
BAŞKAN - Karşılıklı
tartışma…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır, hayır, tartışmıyoruz.
BAŞKAN - …İçtüzüğe
aykırı, teamüllerimize aykırı.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Tartışma yok. Bakın, şimdi, Sayın
Milletvekilim, size söyleyeyim, bunu siz biliyorsunuz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Dinliyorum Sayın Bakanım.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Sizin şubat ayında talebiniz oldu bizden.
Biz nerelere para gönderdik: Süloğlu, Meriç, İbriktepe, Kurtbey, 135 milyar.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır, daha sonra, 8.3. tarihinde,
Lalapaşa, İpsala, Karpuzlu, Kocahıdır, Keşan, Beğendik, Yeni Muhacir, Paşayiğit
Beldesi ve Meriç İlçesi-Küplü, 185 milyar olmak üzere 320 milyar.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Sayın Bakanım, sadece Edirne Belediyesinin 3 trilyon paraya ihtiyacı var, bu
bozulan yolları yapmak için; yapabilir mi Edirne Belediyesi bu yolları?!
ALİ AYAĞ (Edirne) -
Onları Karayolları yapacak Sayın Çakır.
BAŞKAN - Bir dakika
arkadaşlar, bir dakika; lütfen…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Şöyle söyleyeyim; bakın, biraz evvel,
burada, bizim dönemimizde…
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim arkadaşlar, Sayın Bakanı dinleyelim.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - …özellikle 2000 yılında 1,5 trilyon para
alırken bu belediyemiz, bugün 8,4 trilyon almış, üç ayda da 1,974 trilyon;
yani, ayda 650 milyara çıkmış. Demek oluyor ki, bu para, bu yıl 9,5 trilyona
çıkacak. Demek ki, bu paraları ödüyoruz, inşallah bununla yapabilirler; ama,
Edirne'ye, bakın, biraz evvel anlattıklarımı söylüyorsunuz, 25 trilyon lira
acil gidiyor…
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Teşekkür ederiz efendim.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) -…7 trilyon pancardan gidiyor, biz 1,5
trilyon yolladık, yine yollayacağız. Edirne özellikle bizim için öncelikli bir
yer.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Sayın Bakanım, ona hesap mı veriyorsunuz?! Ona hesap vermeyin, bize anlatın
Sayın Bakanım.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır, siz biliyorsunuz.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Ona hesap vermek zorunda değilsiniz Sayın Bakanım, güzel şeyler
anlatıyorsunuz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Hayır, onu biz…
BAŞKAN - Siz müdahale
etmeyin arkadaşlar. Biz, gereken müdahaleyi yapıyoruz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Bu, hesap verme değil, bu bilgilendirme
oluyor.
BAŞKAN - Divan olarak biz
müdahale ediyoruz, sizin müdahalenize gerek yok.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Yapmıyorsunuz zaten.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Tabiî... Özellikle, tabiî…
BAŞKAN - Cavit Bey, sizin
müdahalenize gerek yok, biz müdahale ediyoruz.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Yapmıyorsunuz efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Tabiî, tabiî…
Karayolları... Uzunköprü
çevre yolu ve restorasyonu bu hafta ilana çıkıyor, kırkbeş gün sonra ihaleyi
gerçekleştireceğiz, Karayolları olarak orada da... Ayrıca, bu, Karaağaç yolunun
yarısı bizim uhdemizde, yarısı değil; bunu da değerlendiriyoruz, ağımıza
alabiliriz ve biz oraya gözümüz gibi bakıyoruz, Edirne bizim için son derece
önemli.
NECDET BUDAK (Edirne) -
Sağ olun Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) - Türkiye'nin her tarafı önemli.
Ben, özellikle, bu
taşkının ilk gününden itibaren afet kriz merkezi oluşturan Sayın Valimize,
Kızılayımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, İl Özel İdaremize, emeği geçen
herkese, Sayın Başbakanımıza, Bakanlar Kurulumuza, AK Parti milletvekillerine,
CHP milletvekillerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Gündemdışı
üçüncü söz, üniversiteye bakış hakkında söz isteyen, Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'e aittir.
Buyurun Sayın Kepenek.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, Hükümetin, üniversite özerkliğine müdahalesinin
yarattığı sıkıntılara ilişkin gündemdışı konuşması
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükümetin üniversite anlayışı ya da anlayışsızlığı konusunda
gündemdışı söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce, bugün Nevruz…
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, orada ne oluyor?!
BAŞKAN - Yakup Bey, bir
dakikanızı rica ediyorum.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın bakanlar
ve sayın bakanlarla işi olan arkadaşlarımız…
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
İş görüşmelerini dışarıda yapsalar, çok daha iyi olacak.
BAŞKAN - Lütfen, İdare
Amirlerimize yardımcı olsunlar; Bakanlar Kurulu üyelerinin bulunduğu cenahtan
çok gürültü geliyor.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Kabine toplantısı yapmıyoruz burada.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yani,
konuşmacıyı, Sayın Milletvekilini dinlememiz gerekiyor, duymamız zorlaşıyor.
Lütfen…
Buyurun Sayın Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün Nevruz. Önce,
hepinizin Nevruzunu, bayramını, ülkemizde ve dünyada, insanlığa barış, dostluk
ve kardeşlik getirmesi dileğiyle kutluyorum.
İkincisi, Çanakkale
Zaferinin 91 inci yılını, yıldönümünü anıyoruz. O bağlamda da şunu söyleyeyim:
Çanakkale, daha sonra Sakarya'da olduğu gibi, lise ve üniversite gençliğinin,
bilerek, vatan sevgisiyle, ülkenin bağımsızlığını, özgürlüğünü, komutanları
Mustafa Kemal'le savunmak üzere yaşamlarını verdikleri bir yerdir. Çanakkale,
onlarla kazanıldı, kimilerinin öne sürdüğü gibi, belirsiz hurafelerle değil.
Değerli milletvekilleri,
hükümetin üniversite anlayışı, gerçekten tam bir anlayışsızlık sergiliyor.
Hükümet, üniversite özerkliği diye bir şey tanımıyor; bu kurumların ve bazı
başka kurumların bağımsız olmasını kendi yönetim anlayışına, hukuk anlayışına
sığdıramıyor ve bağımsız kurullara, kurumlara karışılmaması gerektiğini, ilke,
hukuk, kural, gelenek tanımaz bir anlayışla ve ısrarla sonuna kadar götürüyor.
Bunun en yeni örneği, hep birlikte, büyük bir çalışmayla, özveriyle kurulan,
kurduğumuz 15 yeni üniversitenin rektör atanması sürecidir. Bildiğiniz gibi, bu
üniversitelere rektör atanması konusundaki yasa Cumhurbaşkanınca geri
çevrilmişti; Yüce Meclis, bu yasayı yeniden onayladı olduğu gibi. Şimdi, Sayın
Sezer, Cumhurbaşkanımız, yasayı, yürütmeyi durdurma talebiyle Anayasa
Mahkemesine götürüyor. Bu durumda, 15 üniversitenin geleceği soru işareti içine
itiliyor. Şimdi ne olacaktır? Bu 15 ildeki insanımızın, bilim insanımızın,
diğer insanlarımızın beklentilerini bu derece zedelemeye, onları yerle bir
etmeye hükümetin hakkı olmamak gerekir. Kurucu rektör, vekâleten atanmaz;
vekil, kurucu rektör olarak ortaya çıkarılamaz. Hükümet ve Millî Eğitim Bakanı,
tıpkı TÜBİTAK olayında yaptığı gibi, tıpkı -son günlerde- Merkez Bankası
olayında yaptığı gibi, 15 üniversiteyi de vekâleten, bir şekilde yönetmek üzere
girişimlerde bulunuyor ve bilerek karışıklık çıkarıyor. Bu tür karışıklıkların,
ülkemizin geleceği açısından, beklentileri açısından, ülkemizin bilimsel
gelişmesi açısından hiç de sağlıklı olmadığını vurgulamak istiyorum. Bu
çerçevede, bu kargaşalık ve çözümsüzlüğün ortadan kalkması için, tüm kurumsal
birimlere, yükseköğretimin yönetim birimlerine de büyük bir görev düştüğünün
altını çizmek isterim.
Aslında, genel olarak
-gene üzülerek söyleyeyim, burada daha önce de vurgulamıştım- Millî Eğitim
Bakanlığı, hızla, eğitimi bilimsellikten uzaklaştırıyor. Bu, Bakanlığın temel
özelliği, eğitimi, eğitim programlarında bilimsel verileri bir tarafa
bırakarak, fen ve biyoloji kitaplarını bilimdışı hurafelerle doldurma yönünde
adım atmasıdır.
Değerli arkadaşlar, inanç
başka bir şeydir. İnanç yanlışlanamaz. Bilimsel doğruların doğru sayılabilmesi
için aynı zamanda bunlar yanlışlanabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Sayın Başkan, kısa keseceğim. Söz veriyorum.
BAŞKAN - Buyurun,
toparlayın.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilimsel bir olgunun,
olayın, görüşün bilimsel sayılabilmesi için yanlışlanabilir olması,
eleştirilebilir olması, kendisiyle ilgili kuşku duyulması gerekir. Oysa,
yaradılış teorisini kabul ettiğiniz zaman böyle bir kuşkuya yer yoktur, eleştiriye
yer yoktur, tartışmaya yer yoktur. Bu dogmadır ve ya kabul edersiniz ya
reddedersiniz. Millî Eğitim Bakanlığı, ısrarla, yaradılışın bir teori olduğu
iddiasıyla üniversiteleri ve bilim kurumlarını ve ilköğretimden başlayarak tüm
öğretim kademelerini, bu bağlamda, bilimdışı, gerici hurafelerle dolu bir
anlayışla yönetmeye çaba harcamaktadır. Bu tutum çağdaşlığa, bilimselliğe,
gelişmeye tümüyle karşıdır, engeldir. Sonuçta, Millî Eğitim Bakanlığının
gözetimi ve denetimi altında olan okullarda yargı kaçakçısı olan Adnan Hocanın
izleyicileri müzeler kurmakta, yaradılış teorisiyle ilgili kitaplar
yayımlamakta, yaymakta ve gencecik çocuklarımızın beyinlerini bilimdışı
anlayışlarla zehirlemektedir. Millî Eğitim Bakanlığının yaptığının hiçbir
biçimde benimsenebilir bir tarafı yoktur.
Değerli arkadaşlar, ben
aylar önce burada bir söz verdim ve Millî Eğitim Bakanıyla yapılan bir
tartışmada, Millî Eğitim Bakanının kendisine, bu yaptıklarıyla ilgili olarak
bir gensoru talebim olacağını söyledim. 1 Martta, 21 gün evvel bu dilekçemi,
CHP Grup Yönetimine verdim. Üzülerek şunu söyleyeyim: 1 Marttan bu yana Millî
Eğitim Bakanının gerici, yıkıcı, bilimdışı tutumu çok daha ileri boyutlarda
gitti. Kendisinin, çok daha, yerinden edilmesi gerektiğini, istifa etmesi
gerektiğini, eğer istifa etmemekte ısrar ediyorsa, mutlaka bir gensoruyla
düşürülmesi gerektiğini yeniden su yüzüne çıkardı.
Bunu vurguluyor ve
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
SELAMİ YİĞİT (Kars) -
Sayın Bakan gündemdışı konuşmaya cevap vermiyor mu?
BAŞKAN - Efendim?..
SELAMİ YİĞİT (Kars) -
Bakan kaçtı da…
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakanın konuşmasını bekliyordunuz herhalde; bize bir söz
talebi gelmedi.
Yalnız, bize, İzmir
Milletvekili Sayın Ahmet Ersin'den yerinden açıklama talebi geldi; yerinde mi
acaba Sayın Ahmet Ersin.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun,
yerinizden ve kısa bir süre içinde, önem verdiğiniz açıklamayı sunun.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Manisa
Merkez Sancaklı-Bozköy Beldesi sınırları içinde halen "Ege Kum" ve
"Ege Beton" adıyla faaliyette bulunan kuruluş, şimdi aynı alan içine,
aynı sahaya "Ak Ege" adıyla yeni bir tesis kuruyor.
Sayın Başkan, bu alanda
kurulacak olan tesis her ne kadar çimento öğütme, dolum ve paketleme tesisi
olarak tanıtılmakta ise de, gerek çevrede yaşayanların beyanları ve gerekse
gelişmeler, bu tesisin bir çimento üretim tesisi olduğunu göstermektedir.
Nitekim, tesisin proje tanıtım broşüründe, aynı alanda, aynı kuruluşa ait iki
adet hazır beton santralına bu işletmeden elde edilecek çimentonun
kullanılacağı belirtilmektedir.
Yine, proje tanıtım
broşüründe…
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Sayın Başkan, bu neyle ilgili bir söz hakkıdır?.. Lütfen… Konuşmayla ilgili bir
açıklama değil.
BAŞKAN - Biz uyarırız,
merak etmeyin.
Toparlayın lütfen.
Sadullah Bey, biz
yönetiyoruz bu Genel Kurulu, biz uyarıyı yaparız, merak etmeyin.
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Böyle bir açıklama uygulaması yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Siz oturun
lütfen. İşte, sizin müdahaleniz uzatıyor işi.
Lütfen, toparlayın Sayın
Ersin.
Buyurun.
AHMET ERSİN (İzmir) - Bu
tesisin, günlük 800 ton ve yıllık 240 000 ton üretim kapasitesine sahip olacağı
belirtilmektedir.
Değerli Başkanım, bu
tesis, en fazla İzmir-Kemalpaşa İlçesini etkileyecek. Kemalpaşa'nın beldeleri
ve köylerinde bugün dünyaca tanınan kiraz, şeftali ve üzüm üretilmektedir, aynı
zamanda da organik tarım yapılmaktadır.
Keza, yine, Kemalpaşa'da
organik tarım ürünlerini işleyen ve ihraç eden fabrikalar var, çalışmalarını
sürdürüyorlar ve bu çimento üretim tesisinin yaratacağı kirlilik, Kemalpaşa'nın
Armutlu, Ören, Bağyurdu Beldeleri ve köyleri ile Manisa'nın Sancaklı-Bozköy,
İğdecik ve Karaoğlanlı Beldeleri ve köylerini olumsuz etkileyecektir.
Dolayısıyla, bu bölgedeki 150 000 dekar arazi kullanılmaz hale gelecek bu
tesisin yaratacağı kirlilik nedeniyle ve yine, 34 000 üreteci mağdur olacaktır.
BAŞKAN - Toparlar
mısınız.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Dolayısıyla, Sayın Başkanım, Tarım Bakanlığını ve Çevre Bakanlığını bu konuda
özenli davranmaya davet ediyorum ve bu konuyu ele almalarını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Anlaşıldı.
Değerli milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize
sunacağım.
Bugün uzun bir çalışma
periyodumuz olacak.
Önce, Divan Kâtibi arkadaşlarımızın
okuma işlemlerini yerlerinden yapmaları hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İlk tezkereyi okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Çek
Cumhuriyeti Parlamentosu Dilekçe Komisyonunun davetlisi olarak Çek
Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dilekçe Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere
gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1001)
16.3.2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Çek Cumhuriyeti
Parlamentosu Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin, 26-30
Mart 2006 tarihleri arasında Çek Cumhuriyetine resmî bir ziyarette bulunması
Genel Kurulun 22 Şubat 2006 tarih ve 66 ncı Birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mahmut Göksu (Adıyaman)
Alaettin Güven (Kütahya)
Yahya Akman (Şanlıurfa)
Şevket Arz (Trabzon)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
2.- Çek
Cumhuriyeti Parlamentosu Bilim, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1002)
16.3.2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının 22 Şubat 2006 tarih ve 106 sayılı Kararıyla, Çek
Cumhuriyeti Parlamentosu Bilim, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun
bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanunun 7 nci
maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 2 önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu ve 19 milletvekilinin, tarihî eser kaçakçılığının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/347)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki tarihî eser
kaçakçılığının boyutlarının ve çalışma yöntemlerinin araştırılması; saray,
vakıf, cami ve müzelerimizden çalınan yahut taklitleriyle değiştirilen
eserlerin tespiti; bu hadiselere karşı tedbir alınması amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılması hususunu saygılarımızla arz ederiz.
1- Atilla Başoğlu (Adana)
2- Alim Tunç (Uşak)
3- Ali Küçükaydın (Adana)
4- Niyazi Özcan (Kayseri)
5-Hamza Albayrak (Amasya)
6-Mehmet Asım Kulak (Bartın)
7-Ömer Kulaksız (Sivas)
8-Orhan Taş (Sivas)
9-Hasan Ali Çelik (Sakarya)
10-Kerim Özkul (Konya)
11-Abdullah Çalışkan (Adana)
12-Fahri Çakır (Düzce)
13-Adem Baştürk (Kayseri)
14- Burhan Kılıç (Antalya)
15- Muharrem Candan (Konya)
16- Durdu Mehmet Kastal (Osmaniye)
17- Ali Yüksel Kavuştu (Çorum)
18- Ali Rıza Alaboyun (Aksaray)
19- Mustafa Dündar (Bursa)
20- Mustafa Duru (Kayseri)
Gerekçe:
Medeniyetler beşiği kabul
edilen Anadolumuz, birçok kültürün yeşerdiği ve geliştiği coğrafya olmuş ve
tarih öncesinde günümüze birçok önemli hadisenin şahidi olmuştur. Bu birikim, o
zamanlardan günümüze intikal eden birçok eserle teyit olunmakta ve
meraklılarını yurdumuza yöneltmektedir. Eserler, ilke olarak tüm insanlığa
aittir; ancak, maddî varlıkları bu toprağındır, Anadolu'nun malıdır, Anadolu'ya
aittir.
Özellikle, Osmanlı
İmparatorluğunun son dönemlerinden, siyasal otoritenin zayıflamaya başladığı
zamanlardan günümüze birçok tarihî eserin kaçırıldığı, sahteleriyle
değiştirildiği ve yurt dışında pazarlandığı bilinmektedir. Adana Ulucami, henüz
geçtiğimiz yıllarda çinilerini kaybetmiş, siyasî ve kültür tarihimizde büyük
önem taşıyan Yenikapı Mevlevihanesi bünyesindeki eserlerin çalınmasını örtbas
maksadıyla ateşe verilmiş, padişah türbelerinde ve kütüphanelerindeki çiniler
taklitleriyle değiştirilmiş, işin boyutu koskoca Karaköy Camiinin
bulunamamasına kadar varmıştır. Bu hadiselerin ötesinde birçoğunu basın
organlarımızda görmek acıdır.
Bu Meclis araştırması ile
tarihî eser kaçakçılığının boyutlarının, yöntemlerinin, bu suça muhatap olan
eserlerin tespit edilmesi, bu maksatla tarihî eserlerimizin karbon testi ve
diğer çağdaş yöntemlerle incelenerek gerçekliğinin incelenmesi ve alınması
önerilen tedbirlerin önerilmesi, böylelikle son derece hassas olduğuna
inandığımız konuya kamuoyun ilgisinin yöneltilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
2.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ve 25 milletvekilinin, fındık üretimi ve
pazarlamasındaki sorunların araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/348)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Dünya fındık üretiminin
yüzde 75'ini, ihracatının ise yaklaşık yüzde 80'ini gerçekleştiren ülkemizde,
fındık açısından bugün ve yarını etkileyecek acil çözüm bekleyen sorunlar
bulunmaktadır. Üretim, pazarlama, fiyat oluşum mekanizmaları ve katmadeğer
arttırıcı yönde politikaların belirlenmesi gerekmektedir.
Uluslararası ticarî
rekabet bakımından önemli yere sahip fındık başlığında, ulusal menfaat ve
üreticilerin kazanımlarını arttıracak yönde kısa ve uzun vadede stratejik
planlamalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu amaçla, Anayasamızın
98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
2- Haluk Koç (Samsun)
3- İlyas Sezai Önder (Samsun)
4- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
5- Şevket Arz (Trabzon)
6- Mehmet Işık (Giresun)
7- Kâzım Türkmen (Ordu)
8- Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
9- Yılmaz Kaya (İzmir)
10- Gökhan Durgun (Hatay)
11- Mustafa Erdoğan
Yetenç (Manisa)
12- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
13- Abdurrezzak Erten (İzmir)
14- Enver Öktem (İzmir)
15- Gürol Ergin (Muğla)
16- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
17- Yücel Artantaş (Iğdır)
18- Atila Emek (Antalya)
19- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
20- Vahdet Sinan
Yerlikaya (Tunceli)
21- Rasim Çakır (Edirne)
22- Erdal Karademir (İzmir)
23- Mehmet Boztaş (Aydın)
24- İsmail Özay (Çanakkale)
25- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
26- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
Gerekçe:
Fındık üretimi için uygun
ekolojik koşullara sahip birkaç ülkeden biri olan Türkiye, dünya üretiminin
yüzde 75'ini, ihracatının yüzde 80'ini gerçekleştirmektedir. Türkiye'de
yaklaşık 600 000 ha alanda üretilen fındık doğrudan ya da dolaylı olarak 8 000
000 insanı ilgilendirmektedir. Türkiye'nin, diğer fındık üreten ülkeler
arasında, fındığımızın üstün kalitesi nedeniyle seçkin bir yeri olup, üretim ve
ihracatta liderliğimiz sürmektedir.
Fındığın meyvesinden
odununa kadar tüm aksamından yararlanılmaktadır.
Ülkemizde kabuklu fındık
rekoltesi son beş yılda ortalama 500 000 tondur. 2004 yılındaki don felaketiyle
rekoltede yaşanan hızlı düşüş, Türkiye'nin dünya üretimi içindeki payının
yüksek oluşundan ötürü, fındığın uluslararası fiyatını artırmış; ihracatın
miktar olarak azalmasına rağmen, ülkeye kazandırılan döviz son beş yılda 682
000 000 dolardan 1,5 milyar dolara çıkmıştır. 2005 yılı ürünü ihracatı devam
etmekte olup, 1,3 milyar dolara ulaşmış ve sonuçta 2 milyar doları aşması
beklenmektedir.
80 000 tona yakın olan iç
tüketimi artıracak tanıtım kampanyalarının, ürün çeşitlendirilmesi ve kalite
artırımına ilişkin etkin çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Fındık yaklaşık 90 ülkeye
ihraç edilmektedir. Ayrıca büyük potansiyel pazar olanağı bulunduğu da
görülmektedir. Özellikle ekonomik gelişme gösteren Asya ve Uzakdoğu ülkelerinde
fındığın hammaddesi olduğu ürünlere karşı oluşan talep artışı, fındığa olan
talebin artışında da önemli rol oynayacaktır.
400 000 dolayındaki
fındık üreticisi ailenin geleceği açısından tutarlı bir uygulama görülmemekte;
ülkemiz için petrol değerinde olan fındık, ulusal politika eksikliğinden,
belirli çevrelerin siyasî ve sermaye güçlerinin etkisinde kalmakta, geleceği,
büyük bir belirsizlik yaşamaktadır. Tarım ürünleri ihracat gelirinin üçte
1'ini, toplam ihracat gelirimizin kırkta 1'ini oluşturan fındıkta, üretimden
pazarlamaya her aşamada kontrollü ve katmadeğer sağlayan her birimin gelirini
artırıp, istikrarlı kılacak politikalara ihtiyaç vardır.
Türkiye, dünyanın en
büyük fındık üreticisi ülke olmasına rağmen, fındık borsası, Almanya'da,
Hamburg Kentindedir. Sağlıklı ve uluslararası etkin güçlerden arındırılmış
fiyat oluşumu için, borsa, Türkiye'de kurulmalıdır. Ayrıca, üreticinin depolama
ihtiyacı için lisanslı depolama sistemi başlatılmalıdır.
Tarımda, üretici güç
birliği ve organize fayda yaratımı açısından birliklerin önemi yadsınamaz.
Siyasî otoritelerin, birlikleri yok etme amaçlı eylemlerde bulunmak yerine,
üretim aktörlerini güçlendirecek uygulamalar içinde yer almaları gerekir. Son
dönemde özellikle fındıkta yaşanan gelişmeler, üreticiyi cezalandırma şekline
dönüşmüştür. Yaşanan don felaketinden sonra, üreticiye yasal olarak ödenmesi
gereken 298 trilyon TL'nin ancak 46 trilyonu ödenmiş olup, kalan 252 trilyon,
çiftçinin devletten alacağı olarak bekletilmekte ve ödenmemektedir.
Fiskobirlikçe arz-talep
dengesi dikkate alınarak açıklanan 2005 yılı ürünü fındık fiyatı, üreticinin
yüzünü güldürmüş; ancak, daha sonra devreye giren etkin güçlerin oluşturduğu
baskı, üreticiyi ağır bir çıkmaza sokmuştur. Fındık üreticisi çözüm beklemekte,
sesinin artık duyulmasını istemektedir.
Ortaya çıkan uygulamalar,
fındık üreticilerinin temsilcisi olan Fiskobirlik'e karşı diğer birliklerden
farklı yaklaşımların sergilendiğini göstermektedir. Hibe değil, Destekleme
Fiyat İstikrar Fonundan kredi isteyen Fiskobirlik'e, tüm başvurularına rağmen,
yanıt bile verilmemiş; serbest koşullarda tüzel kimlik kredi kullanım
şartlarını yerine getirmesine rağmen, kredi sağlamasında karşısına türlü
engeller çıkarılmıştır. Böylece, fiyat üzerinde manipülatif ve spekülatif
eylemlere olanak yaratan gelişmelere zemin hazırlanmakta; sonuçta, en büyük
kaybı yaşayan üretici olmaktadır.
Tüm bu gerçekler
"Türkiye'de üretim, pazarlama, fiyat oluşum mekanizmaları ve devlet
sorumluluğunu ortaya koymak" amacıyla gerekli araştırmaların yapılıp,
fındığın bugünü ve geleceği için alınması gereken önlemlerin belirlenmesine
ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler, gündemde
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel
Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
Danışma Kurulu Önergesi
No: 190 Tarih: 21.3.2006
Genel Kurulun; 21.3.2006
Salı ve 22.3.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer
denetim konularının görüşülmemesinin, 21.3.2006 Salı günkü birleşiminde
"Kanun Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesinin ve bu birleşimde gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 7 nci sırasında yer alan 1047 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının, 22.3.2006
Çarşamba günü 15.00-21.00 ve 23.3.2006 Perşembe günü 14.00-21.00 saatleri
arasında çalışmalarını sürdürmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma
Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
|
Sadık
Yakut |
|
|
|
Türkiye
Büyük Millet |
|
|
|
Meclisi
Başkanı V. |
|
|
|
|
|
Sadullah
Ergin |
Kemal
Anadol |
Süleyman
Sarıbaş |
|
AK
Parti Grubu |
CHP
Grubu Başkanvekili |
Anavatan
Partisi Grubu |
|
Başkanvekili |
|
Başkanvekili |
BAŞKAN - Lehinde, Anavatan Partisi Grubu Başkanvekili, Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Sayın Sarıbaş, süreniz 10
dakika.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce okunan
Danışma Kurulu önerisi lehinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, bu
ayın 10'unda Edirne'de meydana gelen sel felaketi nedeniyle zarara uğrayan
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum, Allah yardımcıları olsun diyorum; çünkü,
öyle anlaşılıyor ki "şunu yapacağız, bunu yapacağız" sözleriyle bu iş
yine, Allah'a kaldı.
Değerli arkadaşlar, geçen
haftalarda, burada, bir Sayın Bakan, bugün için tarımda çiftçilerimizden icraya
verilen kimsenin olmadığını, bu hükümet tarafından hiçbir çiftçi vatandaşımızın
icraya verilmediğini bu kürsüden söylemiş ve tutanaklara geçmişti. Önümde
-dosyada birsürü var; ama- iki tane haciz tutanağı var. Bu haciz tutanağı,
Ardahan'da, tarım krediye olan borçlarından dolayı müteselsil kefalet sıfatıyla
üç ayrı köyümüzdeki bütün vatandaşların icraya verildiğinden dolayı. Benim seçim bölgem Malatya'da da
tarım kredi kooperatifi bütün çiftçilerimizi iki aydan beri icra takibiyle
sürüm sürüm süründürmekte.
Aslında, bu icra takibine
uğrayanlar borçlu da değiller. Ben, olayın özünü anlatayım. Tarım kredi
kooperatifinin değişik müdürleri, bir köyde, hiçbir şeyi olmayan birine
diyorlar ki: "Al şuradan 50 ton, 100 ton gübre, git sat; neyini
alacaklar?! "Ama, bir usulleri var, bütün köyü müteselsil kefil yapıyorlar. Seneler geçiyor, işte
yapılandırmalar oluyor falan... Zaten bunların bir şeyi yok. Bunlar
yapılandırmaya falan da gitmiyorlar. Bunlar kayıp, kim oldukları da belli
olmuyor; ama, bir müddet sonra kredi alan bütün köylüler, kendi borçlarını
ödedikleri halde, müteselsil kefil sıfatıyla icralık oluyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'de tarım, çiftçi, hakikaten kan ağlamakta. Sayın Başbakan burada izah
etti açık açık; dedi ki:"Efendim, bu sene, 2005 yılında Türkiye'de 30 000
traktör satıldı." Yani, burada şunu demek istedi: Köylünün durumu iyi,
traktör alabilecek durumda. Değil arkadaşlar, değil, vallahi değil. Köylümüz,
elindeki traktörü geçen sene borçlu kaldığı... Kaldırdığı hasat tarım krediye
olan borcunu, Ziraat Bankasına olan borcunu, mazotçuya olan borcunu, gübreciye
olan borcunu, ödeyemedi, elindeki traktörü götürdü, haraç mezat sattı, bu
açığını, bu pozisyon açığını kapattı, sonra da tuttu, beş yıllığına..
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Traktör…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Sen anlamazsın o işlerden canım, sen anlamazsın.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Sonra da gitti, beş yıllığına borçlandı ve beş yıl geleceğini
bankalara, tüketici kredilerine mahkûm ederek, bir traktör aldı. Siz de
zannettiniz ki köylü zengin, traktör alıyor. Yok böyle bir şey arkadaşlar.
Köylü açık pozisyonunu kapattı; ama, beş yıllığını da borç altına koydu.
Şimdi siz ne
yapıyorsunuz; bakın, işte elimde haciz tutanakları; Türk köylüsünü icraya
veriyorsunuz. Yani, köylünün bu kadar çektiği acı -gerçek üreticisi bu ülkenin-
yediğiniz peyniri, yediğiniz zeytini, yediğiniz balı, yediğiniz kaymağı,
yediğiniz ekmeği üreten köylüyü inim inim inlettiğiniz yetmedi, şimdi de icra
kapılarında süründürerek, avukat parası, icra parası, mahkeme dosya parası
masraflarıyla, bir kez daha boğar duruma geldiniz.
Hani köylümüze yardım
edecektik, hani köylümüzün dertlerine çare olacaktık, hani köylümüzün ürünü
para edecekti?! 3 Kasım öncesinde meydanlarda hep beraber dedik ki: Bu IMF
programı, köylüye üretme, tütün ekme, pancar ekme programıdır, köylüyü
fakirleştirme programıdır; bu IMF programı devam ettiği müddetçe köylü
fakirleşir, yoksullaşır. Dememiş miydik? Aynı programı devam ettiriyoruz;
yoksullaştı köylü, yoksullaşmaya da devam ediyor. Bakın arkadaşlar…
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş,
önergenin lehinde söz istediniz, lehine bağlarsanız sözlerinizi…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Sayın Başkan, önergenin lehinde konuşuyorum. Bunlar, Türkiye'nin
meseleleri, Türkiye'nin Meclisinde tartışılması gereken meseleler; önerge de,
Türkiye'nin gündemini belirleyen bir önerge.
Değerli arkadaşlar,
bakın, 21 tane dolar milyarderi ilan ettiniz. Türkiye'de 21 tane dolar
milyarderi var, 21 000 000 da yoksul vatandaş var. Demek ki, her sömürülen 1
000 000 yoksul vatandaşın karşılığında 1 tane milyar dolarlık zengin
yaratmışız. Bravo; beklenen buydu; adil dağılım bu, adil bölüşüm bu, adil
paylaşım bu!..
Değerli arkadaşlar, son
günlerde dünya istatistiklerine bakarsanız, Türkiye'nin sondan 4 üncü olduğu
tek bir istatistik değer var, gelir dağılımının bölüşümü. Etiyopya, Bolivya,
bir de Angola var bizden altta, ondan sonra biz 4 üncüyüz gelir dağılımı
paylaşımındaki adaletsizlikte.
Hükümet övünüyor:
"13 000 000 yeşilkartlı yarattık." Bravo, 13 000 000 kahraman
yarattınız! Halbuki, 13 000 000 yeşilkartlı yarattım demek, 13 000 000
yeşilkartlıya kart verdim, yoksul yarattım demek utanılacak bir şeyken, övünç
meselesi haline getirdiniz.
Buyurun, basın
çiftçilerimizin omuzuna, son bir varlıkları kaldı, canları kaldı, o canlarını
da alırsanız… Ee, Avrupa da, zaten, "çiftçi sayınız fazla, oranı fazla,
yüzde 30-35, bunu düşürün" diyor. Canlarını da alın, basın gırtlaklarına,
tarlalarını da alın, traktörlerini de alın, mallarını da alın; o zaman ne köylü
kalır bu ülkede... siz de, Avrupa'nın çiftçisinin, Amerika'nın çiftçisinin
ürettiklerini kendi sofralarınızda güzel güzel yersiniz, dolar milyarderleriyle
beraber ithal eder, eder, yersiniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Siz yersiniz, bize yakışmaz onlar!
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Belli olmuyor mu?
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Bize yakışmaz onlar!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Belli olmuyor mu
arkadaşlar; Türkiye, 120 milyar dolar ithalat yapıyor. Türkiye, tarımda, ilk
defa, en büyük ithalatı sizin zamanınızda yaptı. Türkiye tarım ürünleri ihraç
eden bir ülkeyken, baskılı dolar kurunun sayesinde, Türk çiftçisini,
yoksulluğa, sefalete mahkûm ettiniz, şimdi de boynuna binip, icralarla, malına
mülküne el koymaya kastettiniz. Buyurun, o zenginler, milyar dolarlar
sahipleri, basınlarıyla, televizyonlarıyla, her şeyin iyi gittiğini, sizin de
çok iyi gittiğinizi ilan ederler, bir daha iktidar olursunuz!
Eğer bu millet buradan
beni duyuyorsa, eğer bu millet vicdanının
sesine, cebine bakıyorsa, eğer açlığını, sefaletini yaşıyorsa, bunun
hesabını, inşallah, kısa sürede sorar diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergenin
aleyhinde söz isteyenler, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan.
Buyurun Sayın Eraslan.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Edirne'de yaşanan sel
felaketi, millet olarak hepimizi üzmüştür. Edirneli kardeşlerimize,
hemşerilerimize geçmiş olsun temennisinde bulunarak sözlerime başlamak
istiyorum. İnşallah, Edirne İlimizdeki cereyan eden bu tatsız hadise en kısa
zamanda telafi edilir; devletin, Meclisin ve hükümetin yardımı, en kısa
zamanda, inşallah, oraya yetişir diyorum.
Değerli arkadaşlar,
Danışma Kurulunun aleyhinde, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle,
şunu ifade edeyim: Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama faaliyetinin önemli bir
faaliyet olduğunu, milletvekilleri olarak, bilmek durumundayız ve yasama
faaliyetleri yapılırken Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına,
milletvekillerinin, yoğun bir katılım, yoğun bir çalışma ve yoğun bir katkı
sağlama noktasında olması gerekirken, geçen hafta ve ondan önceki hafta,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, zaman zaman karar yetersayısı bulunamamıştır,
Meclis kapanmıştır, zaman zaman toplantı yetersayısı bulunamamıştır ve Meclis
çalışmalarına ara vermiştir, kapanmıştır. Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi 22
nci dönem olarak misyonunu tamamlamışsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna gelme noktasında eğer milletvekillerinin bir zafiyeti söz konusuysa ve
zaman zaman, toplantı yetersayısı, karar yetersayısı bulunamayarak Meclis
kapanıyorsa, o zaman, 23 üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisini oluşturmak
üzere seçime gitmenin yegâne çare olduğunu, yegâne çare olacağını düşünüyorum.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Bravo!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, Danışma Kurulunda, yine, sözlü soruların ve denetim
konularının görüşülmemesi var.
Bakın, her bir
milletvekili, millet adına, kendi bölgesi adına veya Türkiye adına, ülke adına
sorular sorar veya birtakım denetimlerin yapılmasını ister ve bu, milletvekilinin,
İçtüzüğe göre, hakkıdır, İçtüzüğün milletvekiline verdiği bir haktır. Dikkat
edin, sizler de dikkat edin; ama, her hafta, istisnasız her hafta getirilen
Danışma Kurulu önerisinde "sözlü soruların görüşülmemesi",
"denetim konularının görüşülmemesi" yazmaktadır ve maalesef, bu
noktada, milletvekillerinin vermiş olduğu sözlü soruların, zamanında
cevaplandırılmadığı için, geç cevaplandırıldığı için veya hiç
cevaplandırılmadığı için bir kıymeti harbiyesi kalmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, az
önce Sayın Sarıbaş da ifade ettiler, Danışma Kurulu önerisi Türkiye'nin
gündemidir. Bu yüce çatının gündemi, yetmişüç milyon ülke insanının gündemidir.
Evet, burada yasama faaliyeti yapıyoruz, kanun görüşmeleri yapılıyor; ama, biz
istiyoruz, diliyoruz ki, gelen her kanun, gerçek manada, reel manada, toplumun
o kesiminin sorunlarına bir çare olsun.
Değerli arkadaşlar, iki
haftadan beri, memurlara eködemeyle ilgili kanun tasarısını görüşüyoruz.
Bakıyoruz, yüzde 2,5 zam, 40 000 000, 100 000 000, sabit 100 000 000; ama, bu
100 000 000 da 1 Nisandan itibaren geçerli olsun şeklinde bir kanun tasarısı.
Peki, kamuda çalışan 1,5 milyon dolayında personelin ekonomik koşullarını
iyileştirmeye yönelik mi; sorunlarını, gerçekten, reel manada çözmeye yönelik
mi; değil. İşte, biz diyoruz ki, kanun teklif ve tasarıları geldiği zaman,
bizim bu noktadaki önerilerimiz, bu noktadaki tavsiyelerimiz ve telkinlerimiz
dikkate alınsın, kanun olgunlaştırılsın.
Ayrıca, Parlamentonun
gündemine gelmeyen konular da var. Halkın gündemi farklı; ama, Meclisin gündemi
farklı. Milletin içerisinde bulunduğu fakruzaruret ortamı, yokluk ve yoksulluk
ortamı, geçimsizlik ortamı, gelirsizlik ortamı var iken, buraya gelen kanun
teklif ve tasarılarında, toplumun, milletin, halkın, çiftçisiyle, esnafıyla, KOBİ'siyle,
köylüsüyle, emeklisiyle, dul ve yetimiyle, gençliğiyle, kadınıyla hiçbir kesime
ciddî manada katkı sağlayan, onların sorunlarına çözüm bulan kanun tasarı ve
teklifleri olmamaktadır ve ben diyorum ki, halkın gündemi ile Meclisin gündemi,
halkın gündemi ile milletin gündemi örtüşmemektedir. Hükümet, sokaktaki insana,
caddedeki insana, taşradaki insana, köydeki insana, çarşı pazardaki insana ve o
insanların sorunlarına adeta kulaklarını tıkamış ve halktan kopuk bir siyaset
anlayışıyla, halktan kopuk bir yönetim anlayışıyla yoluna devam etme gayreti
içerisindedir.
Değerli arkadaşlar,
bakın, burada, resmî birkaç rakam vereceğim. İşte bunlar bu Meclisin gündemi
olmalı, Danışma Kurulunun gündemi olmalı. Bakın, Kürşad Tüzmen Beyin, Sayın
Bakanımızın yazılı soru önergeme verdiği cevaba: Dışticaret açığı, 2000 yılında
26,7 milyar dolar, 2001 yılında 10 milyar dolara düşüyor, 2002 yılında 15,5
milyar dolar oluyor, 2003 yılında 21,1 milyar dolar oluyor, 2004 yılında 34,4
milyar dolar oluyor ve 2005 yılında da 42,9 milyar dolar, yuvarlarsak, 2005
yılı sonunda da, dış ticaret açığımız tam 43 milyar dolar oluyor. İşte, bunun irdelenmesi gerekiyor, Meclisin
bunu irdelemesi gerekiyor. Kısa vadeli dış borçların artış oranlarını da Sayın
Bakanım yazmış. 2003 yılında 23 milyar dolar, 2004 yılında 31,8 milyar dolar,
2005 yılı sonu itibariyle 36,9 milyar dolar kısa vadeli dış borç artış
oranları.
Ülkemizin carî açık
dengesi. Yine, Sayın Bakanımızın yazılı soru önergeme verdiği cevap: 2000
yılında Türkiye'nin, ülkemizin cari dengesi 9,8 milyar dolar. 2001'de 3,4; çok
önemli. Ekonomik krizlerin yaşandığı en kötü dönemde, seçim yılında bile 1,5
milyar dolar idi. 2003 yılında 8 milyar dolar, 2004 yılında 15 milyar dolar ve
2005 yılında 23 milyar dolar düzeyine gelmektedir.
2002 ile 2005'i
kıyaslıyorum tekrar. 2002'de 1,5 milyar dolar ülkemizin cari dengesi. Açık,
2002 yılında 1,5 milyar dolar iken bu açık, 2005 yılında 22,9; ortalama, 23
milyar dolar düzeylerine gelmektedir.
İşte, o yüzden biz
diyoruz ki, ülkede, borsa, faiz, döviz ekonomisinin, artık, Türk ekonomisinden
çıkması için, yatırımların, üretimin, ihracatın ve istihdam ekonomik modelinin
hayat bulması için, KOBİ'lerin, esnaf ve sanatkârımızın desteklenmesi, teşvik
edilmesi, sübvansiyonların uygulanması ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi
gerekmektedir. Hâlâ, Türkiye'de vergiler yüksek. İşverenin işçiye ödediği SSK
primleri yüksek, enerji fiyatları hâlâ yüksek. Bu yüksek girdi maliyetleriyle
biz ekonomik olarak bir yere varamayız ve KOBİ'lerimiz, işadamlarımız,
ihracatçılarımız ve esnaf, sanatkârımız, liberal ekonomilerde, arkadaşlar…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - 10 dakikalık
süreyi aştınız; toparlayalım lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- …dünya piyasasında yarışamazlar, dünya piyasasında kendilerini var edemezler.
Değerli arkadaşlar,
bakın, mesela, esnaf kendi arasında türlü türlü çareler arıyor. Yani, siyasî
iradeden, hükümetten destek görmeyen esnaf… Mesela, size bir örnek vereyim:
Bizim Antakya'da, Antakya Meydan Çarşısında, esnaf, 10'ar kişilik gruplar
haline gelmiş -bu bilgiyi yeni aldım-ve bu 10'ar kişilik gruplar, Antakya
Meydan Çarşısında bir araya geliyor ve her gün 150 000 000 ödeme yapıyor.
Birinde para toplanıyor, on günde 1,5 milyar para hâsılatı olmuş oluyor ve o 10
kişinin her biri her gün 150 000 000 verdiği için her gün toplanan 1,5 milyarı,
o 10 kişilik grubun içinden bir esnafa sırayla veriyorlar. Esnaf, günlük ve
haftalık ödemelerini o 1,5 milyar parayla yürütmenin gayreti içerisinde. İşte,
siyasîler, siyasetçiler, iktidar, esnafa çare bulamayınca, esnaf, kendi
çaresini kendisi üretmek durumunda kalıyor ve içinde bulunduğu durum,
dayanışmanın bir örneği olarak aslında güzel; ama, keşke, bu çareyi kendilerine
arama noktasında biz Meclis olarak, siyasetçiler olarak olmasaydık. O çareyi
kendileri değil… Aslında o, çare falan da değil, bir pansuman sadece.
Ve değerli arkadaşlar,
esnafın içinde bulunduğu hal, çiftçinin içinde bulunduğu hal, KOBİ'lerin içinde
bulunduğu hal, özellikle, kamu çalışanları, gençliğin ve kamu personeliyle
beraber, kamu personeline vermediğimiz ücreti, vermediğimiz parayı esnafa
olumsuz bir şekilde yansıttığımız için oluşan bu kadar sorunun, toplumsal…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sürenizi 3
dakika geçtiniz. Lütfen, toparlayın. Toparlama cümlesi için süre veriyorum.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
Vermediğimiz ücret ve
vermediğimiz para dolayısıyla toplumsal sorunlar, toplumsal yozlaşma, toplumsal
birtakım meseleler karşısında daha fazla polis, daha fazla cezaevi, daha fazla
hâkim ve savcı istihdam ederek, diğer taraftan o parayı oraya ödemiş oluyoruz.
İşte, Türkiye'nin gündeminde var olan bu sorunların Meclis gündeminde
irdelenmesi ve bu noktada çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum ve
hepinizi saygıyla ve hürmetle selamlıyorum.
BAŞKAN - Aleyhte söz
isteyen Sayın Ümmet Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bugün, millet olarak hep
beraber nevruzu kutluyoruz. Nevruz, ülkemizde, birliği, beraberliği, kardeşliği
sağlaması gereken bir bayram, bir gün; ancak, ne yazıktır ki, günlerden beri
nevruz gerginliği yaşanıyor Türkiye'de. İnsanları birbirine kaynaştırması,
birleştirmesi gereken günler, maalesef, yetmiş milyon insanı tedirgin eden gün
haline geliyor ve bugün Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak nevruz
kutlamalarını gördükten sonra yüreğim sızlıyor, vicdanım sızlıyor, gözlerim
dolu dolu oldu. Elbette herkesin nevruzu kutlamak hakkıdır; nevruzu, gönlünün
ve canının istediği şekilde kutlaması vatandaşlarımızın en tabiî hakkıdır;
ancak, bugün Türkiye'nin birçok meydanında bölücü terör örgütü lehine atılan
sloganlarla, bölücü terör örgütünün posterleriyle kutlanılan bir nevruz
vatandaşlarımızı derinden yaralamıştır. (CHP sıralarından "Bravo"
sesleri)
Ne yazıktır ki, buna
müdahale etme durumunda olanlar, bunu engelleme durumunda olanlar bugün bu
acıklı manzarayı seyreder halde ve onlar da hiçbir şey yapamamanın acziyeti
içerisindedirler. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri)
Değerli milletvekilleri,
biz bu vatanı, daha birkaç gün önce Çanakkale şehitlerini anarak, 250 000 şehit
vererek Çanakkale'de, kan ve göz yaşıyla kurduk; ama, bugün, kurduğumuz
cumhuriyetin 83 üncü yılını kutlayacağımız bu yılda, Türkiye'nin meydanlarında
bölücü terör örgütünün posterleri, bölücü terör örgütü lehine atılan
sloganlarla bir bayram kutlanıyor. Nerede hükümet, nerede İçişleri Bakanı;
buradan sormak istiyorum. Benim, sabahtan beri telefonlarım kilitlendi. Bütün
milletimiz feryat ediyor. Hani, yeni Ceza Kanunuyla, bu tür faaliyetler
içerisine girenlerle ilgili cezaî yaptırımları uygulamaya koymuştuk. Hani, bu
teşebbüste bulunanlarla ilgili olarak gerekli kanunî işlemler yapılacaktı.
Nerede, bugün, bu işi yapacak olan merciler, makamlar?!
Değerli milletvekilleri,
bakınız, biz, 2003-2005 yılı arasında, 252 şehit vermişiz, 252 ve her geçen gün
bu sayı artıyor. Geçmişte de, 35 000 bu vatanın evladı hayatını kaybetti terör
nedeniyle; ama, bugün gelinen noktada, terör, bulduğu uygun ortamda yeniden
yeşermeye başlamıştır. Bunun altını çizmek ve ilgililerin dikkatini çekmek
istiyorum. Ben, buradan, kaç defa nevruzla ilgili uyarıcı konuşmalarda
bulundum; bunun sinyallerini verdim; bunun tedbirlerinin alınmasının lazım
geldiğini, bu kürsüden ifade ettim; ancak, ne hazindir ki, ne gariptir ki,
bugün, milyonlarca şehidin ruhu manen azaptadır. PKK terör örgütüyle mücadele
eden ve bu uğurda şehit olanlarımızın, manen, bugün, bir azap içerisinde
olduğunu düşünüyorum. Onlar, bugün, 2006 Türkiyesinde, meydanlarda bölücü terör
örgütünün liderinin posterlerinin asılmasının karşısında, bu vatan uğruna, bu
bayrak uğruna şehit olmaları karşısında, bugün, vicdanen, manen hangi durumda
olduklarını, cidden çok merak ediyorum.
Siz, Van Cumhuriyet
Savcısının hazırlamış olduğu ve dün, Genelkurmay Başkanlığı tarafından da Türk
kamuoyuna sunulan bir açıklamada da belirtildiği gibi, terörle mücadele yapacak
olanların önünü keserseniz, onların elini zayıflatırsanız, onların gücünü
kırarsanız, işte, böyle bundan cesaret alan terör örgütü mensupları, bugün
meydanlarda böyle bir kalkışma içerisine girerler. Ben, tekrar, İçişleri
Bakanımızın ve hükümetimizin bu olaya derhal müdahil olmasını ve ülke çapında
bununla ilgili gerekli tedbirleri almasını kendilerinden özellikle istirham
ediyorum.Hükümet ülkeyi yönetmekte son derece âciz kalmaktadır.
Bakınız, dünkü
Genelkurmay Başkanlığı bildirisinde yer alan ve hükümete karşı da çok ağır bir
uyarı niteliği taşıyan bu bildirinin 2006 Türkiyesinde yayımlanmaması
gerekirdi, verilmemesi gerekirdi; ama, Türkiye öyle bir durumda yönetilmeye
çalışılıyor ki, maalesef, işbaşındaki hükümetin, Türkiye'yi yönetme noktasında,
ciddî manada bir sıkıntı içerisinde olduğu görülüyor ve bu zayıf yönetimden
dolayı da, devletin uzlaşma içerisinde olması gereken kurumları, işte, bugün,
bir çatışma ortamı içerisine giriyorlar. Bunun önlenmesi gerekiyor ve bunu
önleyecek makam ve merci de hükümettir. Ancak, hükümet, üniversitelerle
kavgalı, YÖK'le kavgalı, Silahlı Kuvvetlerle, maalesef, bu şekilde bir sıkıntı
içerisinde, yargıyla ciddî manada huzursuzluk, sıkıntı içerisinde, Sayın
Cumhurbaşkanıyla problem yaşıyorlar. Yani, bütün bu hadiseler, maalesef,
hükümetin bu konularda ciddî bir şekilde memleketi yönetme noktasında acz
içerisine girdiğini gösteriyor.
Şimdi, Sayın Başbakan
Fatih İlçe Kongresinde diyordu ki "Merkez Bankası Başkanının eşi beni
ilgilendirmez, başı da örtülü olabilir..." Ben de sonuna kadar bu
görüşteyim. "Önemli olan, göreve getirilecek olan kişinin kabiliyeti,
liyakatidir. Eşinin durumu, pozisyonu bizi ilgilendirmez; önemli olan, o görevi
en iyi şekilde yapmasıdır." O gün onu söyleyen Başbakan....Bugün,
Cumhurbaşkanlığı bir açıklama yapıyor, Merkez Bankası Başkanıyla ilgili, Sayın
Erdem Başçı'yla ilgili bir kararnamenin önünde olmadığını söyledi. (AK Parti
sıralarından "Olabilir" sesleri)
Hayır, olabilir, ben ona
itiraz etmiyorum; ancak, pazar günü, Sayın Başbakan, Fatih Kongresinden
Türkiye'ye bir mesaj verdi: "Ben, istediğimi Merkez Bankası Başkanı
atarım; başı da örtülü olsa atarım" dedi. Peki, bunu söyleyen Başbakan,
niçin, madem Erdem Başçı'yla ilgili kararnameyi Cumhurbaşkanlığına
göndermiyor?!
YAHYA BAŞ (İstanbul) -
"Atadım" demedi, "atarım" dedi!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Yani, bu, Sayın Milletvekilim…
YAHYA BAŞ (İstanbul) -
"Atadım" demedi, "atarım" dedi!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Milletvekilim, şimdi, iktidar
olmak ayrı, muktedir olmak ayrı…
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Muktedir olacaksınız arkadaş!.. Muktedir olacaksınız!.. Bir meselede bir şey
söylediyseniz, onun arkasında duracaksınız; hiçbir endişe, korku içerisinde
olmayacaksınız.
YAHYA BAŞ (İstanbul) -
Öyle bir korkumuz yok!.. Sen endişe etme!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ne söylediyseniz ona sahip çıkacaksınız…
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Biz ne yapacağımızı biliriz!
YAHYA BAŞ (İstanbul) -
Öyle bir korkumuz yok. Telaş etme!..
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, bakın, Doğru Yol Partisi milletvekili olarak, şunu söylüyorum: Başı
örtülü olabilir, bundan hiçbirimizin rahatsız olması söz konusu olamaz; ancak,
Fatih Kongresinde esecek, gürleyeceksin; ama, kararname olunca,
göndermeyeceksin!
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bu Şemdinli Komisyonunun da, bir an önce çalışmasını tamamlaması lazım.
Meclisteki komisyonumuz… Maalesef, maalesef, artık bu işin suyu çıktı
arkadaşlar. Suyu çıktı komisyon çalışmalarının. İşte, milletvekillerimiz
burada; komisyonda olanlar varsa, Artık, bu komisyonun bir an önce çalışmasını
tamamlaması lazım. Her komisyon açıklamasından sonra veya başkanın her
icraatından sonra, Şemdinli komisyonu, Türkiye'de tartışma konusu oluyor; yani,
bu meselenin bir an önce bitmesi lazım. Bu mesele bir an önce bitecek ki,
Türkiye'deki bütün kurumlar, bunun neticesi karşısında, durumlarını,
pozisyonlarını yeniden gözden geçirecekler. Onun için, mutlaka, bu meselenin
bir an önce çözüme kavuşturulması lazım.
Disiplin affı... Bir ay
önce Meclis gündemine aldık, gündemde yerini aldı, sıra sayısıyla beraber yer
aldı "görüşeceğiz" dediniz. Bir aydan beri, disiplin affı yok;
Türkiye'nin gündeminden buharlaştı, uçtu!.. Nerede bu disiplin affıyla ilgili
kanun tasarısı ve benim de teklifim var orada; nerede?.. Niye gelmiyor?! Bir ay
önce geldi, görüşecektik o hafta; ancak, ne hikmettir ki, disiplin affı, bir
anda kayboldu. Geçen hafta, Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarımız, bu
astsubaylarla ilgili kanun tekliflerinin gündeme alınmasıyla ilgili, öncelikli
görüşülmesiyle ilgili bir öneri verdiler, reddedildi. Biz zannettik ki, hemen
bu konu gelecek; bu konu da yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu konu da gündemde değil. Ne zaman gelecek bunlar? 200 000 astsubayımız
bekliyor, 21 000 memurumuz bekliyor, bunlarla ilgili çalışmayı ne zaman yapacağız?
Şimdi, burada sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakfıyla ilgili bir kanun görüştük. O kanunda, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışacak olanlarla ilgili, görev alacak
hayırsever vatandaşlarla ilgili olarak, bunları seçme görevini il genel
meclislerine verdik. Ben, çıktım burada, olmaz, yanlış yapıyorsunuz, il genel
meclisleri siyasî organlardır, seçilenler hep bir siyasî parti mensuplarıdır,
bu yetkiyi bunlara verirsek yanlış yaparız dedim. Şimdi, İstanbul İl Genel
Meclisi bir karar almış; kendi üyeleri arasından -İl Genel Meclisi üyeleri
arasından- hayırsever vatandaş bunlardır diyerek, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarında görev alacak olanları kendi üyeleri arasından seçmişler
değerli milletvekilleri. Yani, İstanbul'da hayırsever vatandaş kalmadı, sadece
İl Genel Meclisindeki AK Parti milletvekilleri hayırsever vatandaşlar!.. Yani,
böyle bir anlayış olabilir mi! Artık siyasetin, partizanlığın nerelere kadar
uzandığını görünüz! Ne yapacak o vakıfta; fakir fukaraya üç kuruş yardım
çıkacak, sonra diyecek ki; ben verdirdim. Yani, bu kadar basit…
BAŞKAN - Lütfen,
toparlayalım.
Bir de "İl Genel
Meclisinde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri" dediniz, üyeleri
diyeceksiniz herhalde. Lütfen, bu düzeltmeyle birlikte toparlamanızı rica
ediyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Efendim, İstanbul İl Genel Meclisinin çoğunluğu, Adalet ve Kalkınma Partili
üyeler ve bunlar, oylamayla, kendi üyelerini, İl Genel Meclisi üyelerini
hayırsever vatandaş diye seçip, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında
görevlendiriyorlar. Böyle bir çarpık anlayış olabilir mi değerli
milletvekilleri! Ben burada bunu söyledim. Söylediğim zaman itibar etmediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen. Ümmet Bey, 3 dakika geçtiniz, toparlayın lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
Bakınız, buradan 15
üniversiteyle ilgili kanun geçti. Orada dedik ki: Bu rektörlerin atamalarıyla
ilgili yetkiyi Millî Eğitim Bakanına verirseniz, Sayın Cumhurbaşkanı, yürütmeyi
durdurma talebiyle Anayasa Mahkemesine müracaat eder dedim, burada söyledim.
Sayın Cumhurbaşkanı müracaat etti.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi
yürütmeyi durdurma kararı verirse ve bu arada, Sayın Cumhurbaşkanı, TÜBİTAK'ta
olduğu gibi önüne gelen rektör atamalarıyla ilgili kararı imzalamazsa ne olacak
sayın milletvekilleri? Ne olacak? Yani, gelin, burada, deyin ki…
BAŞKAN - Lütfen
toparlayalım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Son cümlemi söylüyorum.
Gelin, burada, deyin ki,
biz, bunun formülünü biliyoruz, buluyoruz. Yok, değerli milletvekilleri.
O nedenle, ben, özellikle
bu haftaki çalışmalarımızın, ülkemize, milletimize, memleketimize hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Danışma Kurulu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş 2 doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Bursa
Milletvekili Mustafa Dündar'ın, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/641) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/375)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/641) esas numaralı
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, kırkbeş
gün içerisinde Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda
görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mustafa Dündar
Bursa
BAŞKAN - Sayın Dündar,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUSTAFA DÜNDAR (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin amacı,
Ahıska Türklerinin diploma denkliklerinde karşılaştıkları sorunlarla ilgilidir.
"Ahıska Türkleri" olarak bilinen kardeşlerimizin kökeni, yaşadığı
yer, Ahıska Şehri ve bölgesi, Kafkaslarda üçyüz yıl beylik merkezi ve
ikiyüzelli yıl da Osmanlı Devletinin Çıldır Eyaletine başkentlik yapmış, tarihî
bir birimdir. İşte, bu bölgenin insanları, insanlık tarihinde eşi görülmemiş
acı ve dramlarla, nesiller boyu, sıkıntı ve eziyetler içerisinde günümüze kadar
varlığını sürdürebilen bir topluluktur.
Ben, bugün, burada, 16
Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşmasıyla Türkiye sınırları dışarısında kalan
Ahıska Türklerinin, 1944 tarihli 6279 sayılı Kremlin Kararı gereği, Orta Asya
cumhuriyetlerine sürgün edilişini ve 1989 yılında Özbekistan Fergana, Kokan,
Taşkent Şehirlerinde yaşanan kanlı olaylar neticesi, tarihte Ahıska Türklerinin
ikinci sürgün hayatının başlangıcı olarak kabul edilen acı gerçekleri
anlatmayacağım. Amacım, bu acı olayları nesiller boyu yaşayan bu insanların,
üniversite bitirmiş kardeşlerimizin yaşadığı sorunların bir parça gündeme getirilmesi
ve bunlara çözüm üretilmesidir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün
1933 yılında işaret ettiği gibi; "Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur,
müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır; fakat, yarın ne olacağını
kimse bugünden kestiremez. Sovyetler Birliği parçalanabilir, ufalanabilir.
İşte, o zaman, Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun
idaresinde, dili bir, dini bir, özü bir kardeşlerimiz vardır; onlara sahip
çıkmaya hazır olmalıyız. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarih
içerisinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşımını beklememeliyiz, bizim
onlara yaklaşmamız gerekir" ifadelerindeki olaylar gerçekleşmiş ve 1991
yılında Sovyetler Birliği parçalanmıştır.
Bugün, yarım milyon
Ahıska Türkü, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Ukrayna başta olmak
üzere, Ermenistan hariç, Bağımsız Devletler Topluluğunun 8 cumhuriyetinde, 4
263 yerleşim biriminde göçmen olarak hayat mücadelesi vermektedirler. Yaşanan
elim olaylar karşısında umutlarını yitirmeyen Ahıskalılara Türkiye her zaman kapılarını
açmış ve destek sağlayarak sahip çıkmıştır. Bunun en güzel örneğini de, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde 2.7.1992 tarihinde kabul edilen 3835 no'lu Ahıska
Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve İskânına Dair Kanunu verebiliriz. Bu kanunla,
eski Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetlerde dağınık halde ve zor durumda
yaşayan Ahıska Türkleri, serbest veya iskânlı göçmen olarak Türkiye
Cumhuriyetine kabul edilmişlerdir. Adı geçen kanunun 3 üncü maddesinin (c)
bendinde belirtildiği üzere, göçmenleri üretici duruma getirmek için gerekli
tedbirleri almak hükmü gereği, Ahıska Türklerinin toplum içinde ekonomik,
sosyal ve kültürel etkinliklerinin artırılması hedeflenmiştir. Buna rağmen,
Türkiye'ye gelen Ahıska Türkleri bazı sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bu sorunlardan
biri de Ahıska Türklerinin diploma denklikleriyle ilgilidir. Eski Sovyetler
Birliği üniversitelerinden mezun olmuş Ahıskalı lisans ve önlisans mezunları,
92-95 yılları arasında Yükseköğretim Kuruluna dilekçeyle müracaat ettiklerinde,
sınava tabi tutulmaksızın, diplomaları, YÖK tarafından denklik belgesi
verilerek kabul edilmiştir; fakat, 95 yılından sonra müracaat edenlerin
diplomalarının denkliği kabul edilmemiş, aynı haktan mahrum bırakılmışlardır.
Aynı okulda, aynı sınıfta okuyan mezun olmuş kişilerden bazıları diploması
tanınıp bugün mesleğini icra ederken, diğer bazıları da çok daha farklı işlerle
geçimini temin etmektedirler. Diploma denkliği kabul edilenler yurdumuzun
çeşitli bölgelerinde mesleğini onurla icra ederken, 96 yılından itibaren müracaat
edenler bu şerefli mesleği ifa edemez, yararsız ve muhtaç hale düşürülmüştür.
Bu durum, aynı konumdaki kişiler arasında eşitsizliğe, haksızlığa ve
mağduriyete neden olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim ve
toparlayalım.
MUSTAFA DÜNDAR (Devamla)
- Yurt dışından ithal doktor getirilmesinin konuşulduğu bugünlerde, halen görev
yapmakta olan Ahıskalı Türk doktorların mesleklerinde göstermiş olduğu başarı
da göz önüne alındığında, aynı eğitimi almış, fakat diploma denklik belgesi
alamamış Ahıskalıların da aynı başarıyı gösterebileceğinin bir kanıtıdır. Türk
Milletinin bir parçası olan, sürgünlerde ve en zor şartlarda okuyup meslek
sahibi olmaya çalışan Ahıskalı soydaşlarımızın karşılaştıkları haksızlıklara
kayıtsız kalmamalıyız.
Bu kanun teklifimle,
Ahıska Türklerinin söz konusu mağduriyetlerinin giderilerek önlisans ve lisans
mezunları hakkında Yükseköğretim Kurulunun farklı uygulamalarının ortadan
kaldırılacağına inanıyor, doğrudan gündeme alınma önergemize vereceğiniz
desteğe şimdiden teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Şahsı adına söz
isteyen Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle çok teşekkür ederim Sayın
Milletvekilime; hakikaten, 14 Kasım 1944'te, Stalin tarafından, hayvan
vagonlarına yüklenerek Sibirya ve diğer bölgelere sürülen Ahıska Türklerinin
sorunlarını dile getirdiği için. Çok sağ olun.
Değerli arkadaşlar,
yeryüzünde en çok zulüm görmüş, değerlerini kaybetmemiş, inancını kaybetmemiş,
vatan sevgisini, bayrak sevgisini kaybetmemiş, ama bütün değerlerinin
kaybedilmesi için uğraşılmış bir toplum Ahıska Türkleri. Hakikaten, Ahıska
Türklerinin kendi öz vatanlarına, Türkiye'ye gelebilmesi için çok büyük
mücadele var. Bu mücadelede gelen hemşerilerimiz, bazıları kimlik alıyor,
bazıları alamıyor, çok perişan durumda.
Ben, buradan
sesleniyorum, hükümete rica ediyorum; özellikle Ahıska Türklerine, gelip geçici
hem görev hem ikamet yapan insanlara kolaylıklar tanınmasını istiyorum; çünkü,
bu insanlar nereye giderse gitsinler, Türklüğünü, bayrağını, inancını hiçbir
şekilde kaybetmediler, her zaman Türkiye'nin dışarıdaki diasporası olarak,
Türkiye'nin lobiciliğini yapıyorlar.
Bu insanların yaklaşık 13
000'i şu anda Rusya'da Grasnadar bölgesinde duruyor. Bunlar, Özbekistan'daki
Fergana bölgesinden, yapılan isyandan sonra geldi. Bu 13 000 insan, maalesef,
Grasnadar bölgesinde, Rusya'nın Grasnadar bölgesinde, kimliksiz, vatansız bir
şekilde boşlukta duruyor, ne bir yere gidebiliyorlar ne bir yerden
gelebiliyorlar. Öyle bir durumdalar ki, kimliksiz ve vatansız, boşlukta bir
insan. Hamallık da yapamıyorlar, çalışamıyorlar; ancak, bu insanların…
Hakikaten bu insanlar, çok çalışkan insanlar. Şunu diyorlar: "Bizi,
Türkiye'ye geçici olarak kabul edin lütfen. Biz, sizden, para pul, hiçbir şey
istemiyoruz. Bize toprak verin, biz o toprakları işleyelim, çalıştıralım,
ekmeğimizi taştan çıkartalım. Sizden başka bir şey istemiyoruz."
Şimdi, ben, buradan rica
ediyorum hükümete: Bu 13 000 mağdur, diğerleri de, tabiî, mağdur; ama, bu 13
000 mağdur insanın mutlak surette, özellikle, ben, benim bölgemdeki Ardahan'a
davet ediyorum, gelsinler. Köylerimiz zaten boşaldı. İstiyorlar...
Şimdi, Gürcistan, Avrupa
Birliğindeki insan hakları komisyonundaki çalışmalardan dolayı, ben Ahıska
Türklerini vatanıma kabul edeceğim, gelsinler diyor; ama, uzatıyor işi. Şimdi,
insanlar orada perişan. Amerika bir yandan "bana gelin" diyor. Amerika'ya
gitmek istemiyorlar, gittikleri zaman asimilasyon olacaklar.
Şimdi, Türkiye'ye gelmiş,
üniversiteyi bitirmiş 70'ten fazla doktor var. Şimdi, bu doktorların
diplomaları geçersiz. Normal vatandaş geliyor, oturum verilmiyor, birsürü
sıkıntı çekiyor vatandaşlar. Şimdi, ben, hakikaten istirham ediyorum… Bu kanun
teklifini de Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz destekliyoruz. Doktorların ve
diğer üniversite mezunu olan Ahıska Türklerinin ve diğer Türk
cumhuriyetlerinden gelenlerin bu diplomalarının geçerli olabilmesi için biz
olumlu oy kullanacağız. Yalnız, hükümet de buna kaygısız kalmasın, bunu
desteklesin ve bu kanunu bir an evvel çıkaralım ve bu insanlar, hiç olmazsa, öz
vatanlarına geldiler, Türkiye'ye geldiler, Türkiye'de mağdur olmasınlar.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Oybirliğiyle kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Mal Rejimleri Başlıklı 10. Maddesinin 1.
Fıkrası ile 2. Fıkrasının Son Cümlesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/615) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/376)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/615) esas numaralı
kanun teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre işleme alınmasını arz ederim.
Ahmet Ersin
İzmir
BAŞKAN - Ahmet Bey,
önerge sahibi olarak 5 dakikalık konuşma süreniz var; buyurun.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, 1
Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasını
konuşuyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bu kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası, Medenî Kanunda yer almış olan,
yeni değişikliklerle yer almış olan mal rejimleri konusunda eşler arasındaki
evlilik sürecini ikiye bölerek, bu Medenî Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki
evlilik sürecini yasada belirtilen mal rejimleri kapsamı dışında bırakıyor.
Değerli milletvekilleri,
hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, evlilik süreci nikâh masasında atılan
imzalarla başlar, boşanmayla ya da ölümle sona erer, bir bütünlük arz eder;
dolayısıyla, bu evlilik sürecini ikiye bölerek bir bölümünü başka bir mal
rejimine, diğer bölümünü başka bir mal rejimine tabi tutmak, hem Anayasal değil
hem de Anayasanın ailenin korunması ilkesine aykırı hem de Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı.
Yasa şöyle bir düzenleme
yapmış: Eğer, bu durumdaki eşler, yani, Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden
önceki tarihte evlenmiş olan eşler, bu kanunun, Medeni Kanunun yürürlüğe
girmesinden itibaren bir yıl içinde noterden düzenleme ya da onaylama biçiminde
bir sözleşme yaparlarsa, bu sözleşme geçmişe de geçerli oluyor.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bir defa şunu kabul etmek lazım, Türk toplumunda aileler erkek
egemen olma özelliğini taşır. Bunun dışında, aileler üzerinde, gelenekler,
töre, dinî alışkanlıklar, dinî kurallar ve çevre etkisi son derecede etkilidir.
Dolayısıyla, bu koşullar içinde bir kadının -üstelik de Türkiye'deki kadınların
eğitimsiz oldukları da düşünülürse- eşini alıp, notere götürüp orada sözleşme
yapması, hayatın gerçeğine aykırıdır. Dolayısıyla, bu hüküm, tamamen kadın eşin
aleyhine olan bir hüküm. Yani, benim yaptığım, bana gelen araştırmaya göre,
bana gelen bilgilere göre, bu yasanın yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2002 tarihinden
bir yıl sonraki tarihe kadar, yani, 1 Ocak 2003 tarihine kadar, Türkiye
genelinde 480 kişi notere gidip ya da 480 aile notere gidip, evlilik tarihinden
önceki, daha doğrusu, Medenî Kanunun…
BAŞKAN - Ahmet Bey, bir
dakika…
Ali Bey, Sayın Bakan,
üçünüzün konuşması yankı yaratıyor. Lütfen, sessizliği sağlayalım.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Sayın Başkan, bugün ne hikmetse, Bakanlar Kurulu sıraları hep böyle gürültülü.
BAŞKAN -Önemli de bir
konu Sayın Ersin'in konusu.
Buyurun Sayın Ersin,
devam edin.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Bana gelen bilgilere göre, Medenî Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren, yani,
1 Ocak 2002 tarihinden bir yıl sonraki tarihe kadar, yani, 1 Ocak 2003 tarihine
kadar Türkiye genelinde notere gidip de bu tür sözleşme yapan aile sayısı 480;
üstelik de bunun 370 tanesi bu üç büyük kentte yapılmış.
Değerli milletvekilleri,
kanunun bu maddesi, bu hükmü, sözlerimin başında da söylediğim gibi, hem kadın
eşin aleyhinedir hem de Anayasanın 10 uncu maddesindeki eşitlik ilkesine ve 41
inci maddesindeki ailenin korunması ilkesine aykırıdır.
Bir diğer sorun, sayın
milletvekilleri; yine bu 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve
Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında ise, son
cümlesi şöyle: "Medenî Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış olan
boşanma davaları retle sonuçlanmış olsa bile, yine Medenî Kanunun sağladığı mal
rejiminden…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ahmet Bey,
sözlerinizi tamamlamanızı rica ediyorum. Yalnız, size, önemli bir konuda,
hanımlarla ilgili, kadınlarımızla ilgili olduğu için, 1 dakika ek konuşma
süresi veriyorum; buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Sayın Başkanım, biraz daha zaman verirseniz; çünkü, önemli bir konu…
BAŞKAN - Neyse, devam
edin siz…
AHMET ERSİN (Devamla) -
Teşekkür ederim.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Zaten zaman verdi; önemli bir kanun var, kanuna geçmek istiyoruz.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Değerli milletvekilleri…
Bu, çok önemli bir konu
Sayın Vekilim; yani, itiraz etmenize gerek yok, birkaç dakika sonra o dediğiniz
konuya geçsek de olur.
Değerli milletvekilleri…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Burada bütün konular önemlidir.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Kuşkusuz öyle…
Şimdi, 4722…
BAŞKAN - Karşılıklı
konuşmayın arkadaşlar. Sayın Ahmet Ersin'e meydanı bırakalım, kürsüyü
bırakalım…
AHMET ERSİN (Devamla) -
Ama, siz böyle konuşursanız, ben sözümü tamamlayamam; boş yere zaman uzar.
BAŞKAN - …kısa süre
içinde de inşallah tamamlar.
Buyurun Ahmet Bey.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, keza, 4722 sayılı Medenî Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, Medenî
Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davalarının
retle sonuçlanması halinde yasal mal rejimi hükümlerinin kanunun yürürlük
tarihinden itibaren uygulanacağını belirtmektedir; yani, az önce, 1 inci
maddeyle ilgili söylediğim itirazlar, söylediklerim, açıklamalar, bu hüküm için
de geçerli. Yine burada da, yine eşler isterlerse, Medenî Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren ya da retle sonuçlanmasından itibaren bir yıl içinde, retle
ya da iptalle açılan boşanma davası ya da iptal davasının retle
sonuçlanmasından itibaren bir yıl içinde, eşler notere gidip bir mal rejimi
sözleşmesi yaparlarsa, bu da geçerli değil. Keza, 1 inci madde için söylediğim
olanaksızlıklar ve hayatın gerçeğiyle aykırı olan bu hükmün, söylediklerimin
burada da geçerli olduğunu söylemek isterim.
Değerli milletvekilleri,
Medenî Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış bir boşanma veya iptal davası
retle sonuçlanmışsa, yasal evlilik devam ediyor demektir, başlangıç tarihinden
itibaren devam ediyor demektir. Hukukçular bunu çok iyi bilirler. Retle
sonuçlanmışsa, ilk imza tarihinden itibaren, nikâh tarihinden itibaren yasal
evlilik sürüyor demektir, kesintisiz sürüyor demektir. Dolayısıyla, retle
sonuçlanan boşanma davalarından sonra da evlilik sürecini ikiye bölerek Medenî
Kanunun yürürlük tarihinden önceki dönemi yasal mal rejimi dışında bırakmak,
yine Anayasanın 10 uncu maddesindeki eşitlik ve 41 inci maddesindeki ailenin
korunması ilkelerine aykırıdır.
Bu nedenlerle, 4722
sayılı bu Yasanın 10 uncu maddesinin hem birinci fıkrası ve hem de ikinci
fıkrasının, Anayasaya aykırılık nedeniyle, insan haklarına aykırı olduğu
nedeniyle değiştirilmesi lazım ve evlilik sürecini bütün olarak ele alması
lazım. Nitekim, burada, Sayın Mehmet Ali Şahin, Sayın Bakanımız, bu yasa
görüşüldüğü tarihte, bu kürsüden, bugün benim söylediklerime benzer sözler
söylemiş...
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
AHMET ERSİN (Devamla) -
…ve yakın bir zamanda, canlı olarak katıldığı bir televizyon programında da bu
değişikliği destekleyeceğini söyledi; ama, bugün, burada göremiyoruz maalesef.
Değerli milletvekilleri,
zaten, konu, bir yerel mahkeme tarafından Anayasa Mahkemesine götürüldü ve
muhtemelen de, hatta çok muhtemeldir ki, Anayasa Mahkemesi, bu hükümleri, kadın
eşin aleyhine olan bu hükümleri Anayasanın 10 uncu maddesine ve 41 inci
maddesine aykırı bularak iptal edecektir; ama, gelin, yiğitlik bizde kalsın,
Anayasa Mahkemesine bırakmadan, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, kadınlara
karşı yapılan, 17 000 000 kadını ilgilendiren bu değişiklik teklifinin gündeme
alınmasını kabul edelim ve kısa süre içinde de bu değişikliklerin yapılmasını
sağlayalım.
Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahsı adına söz
isteyen İzmir Milletvekili Sayın Erdal Karademir.
Buyurun Sayın Karademir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Mal Rejimi Başlıklı 10 uncu
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasıyla ilgili önerge üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, siz değerli milletvekillerimizin çok değerli katkılarını alarak
yasalaşmasını istediğimiz Türk Medenî Yasasında yapacağımız değişiklik, mağdur
edilmiş yaklaşık 17 000 000 kadınımıza reva görülen bir haksızlığı ve
adaletsizliği çözecek, kadınlarımızın mağduriyetini giderecektir.
Değişiklik talebinin daha
iyi anlaşılabilmesi için, bugünkü duruma geliş sürecini sizlerle paylaşmakta
yarar görüyorum.
17 Şubat 1926 tarihli ve
743 sayılı Türk Medenî Kanununda eşler arasında mal ayrılığı rejimi tercih
edilmişken, bunu yürürlükten kaldıran 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk
Medenî Kanununda edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiştir. 3.12.2001
tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanununun 10 uncu maddesinde de, Medenî Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejiminin
devam edeceği; eğer, eşler, Medenî Kanunun yürürlüğe girmesinden başlayarak bir
yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, yasanın yürürlük
tarihinden geçerli olmak üzere, edinilmiş mallara katılma rejimini seçmiş
sayılacakları belirtilmiştir.
Yasanın, Türkiye Büyük
Millet Meclisindeki görüşmelerinde en çok tartışılan konu, eşler arasındaki mal
rejimini düzenleyen kurallar olmuştur. Kanun öncesi evliliklerin edinilmiş
mallara katılma konusunun evlilik tarihinden itibaren değil de, yasanın
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlamasının hükme bağlanması yoğun
tartışmalara yol açmış ve bu konu hakkında pek çok değişiklik önergeleri
verilmiştir. Bu önergelerden biri de, o dönemde AKP Grup Başkanı sıfatıyla
görev yapan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin'indir.
29 Kasım 2001 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci
Birleşiminde AKP Grubu adına Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından verilen önerge
aynen şöyledir: "Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce mal
rejimi sözleşmesi yapmamış olan eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
başlayarak altı ay içinde başka bir mal rejimi seçilmediği takdirde, evlenme
tarihlerinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar."
Bu değişiklik önergesi Meclise sunulmuş, o gün çoğunluğunuz olmadığından dolayı
bir türlü yasalaşmamıştır. Bu önergenin sahipleri de, İstanbul Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Şahin, Bolu Milletvekili Sayın İsmail Alptekin, Kocaeli
Milletvekili Sayın Osman Pepe, Manisa Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya, Van
Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik, Diyarbakır Milletvekili Sayın Osman
Aslan'dır. Sayın Şahin ve arkadaşları 29 Kasım 2001 Perşembe günü Büyük Millet Meclisinin
28 inci Birleşiminde AKP Grubu adına vermiş oldukları değişiklik önergesinde
gerçekten samimî iseler, diğer bir deyimle takıyye yapmamış iseler, bugün
huzurunuza sunulan yasa değişikliğinin görüşülmesine ve gündeme alınmasına
"evet" demelisiniz diyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Medenî Yasanın bütün hükümleri devam eden evliliklere uygulanırken, sadece
yasal mal rejiminin istisna tutulması, kanunun amacına ve ruhuna aykırıdır.
Yürürlükteki düzenleme, Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırma
amacına, adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devleti anlayışına, herkesin kanun önünde eşit olduğu ve
ailenin eşler arasında eşitliğe dayandığını vurgulayan Anayasanın 2 nci, 10
uncu ve 41 inci maddelerine aykırılılık içermektedir. Mevcut düzenleme, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesine de aykırılık içermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
Sayın Karademir.
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Zira, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, insanlara karşı ayırımcılığın
kabul edilemezliğinin prensibi teyit edilmiş ve tüm insanların özgür doğduğunu
ve eşit itibar ve haklara sahip olduklarını ve beyannamede öne sürülen tüm
haklar ve hürriyetlerin, cinsiyete dayalı olanlar dahil, hiçbir ayırıma tabi
kılınmaksızın herkes tarafından kullanılabileceğini ifade etmektedir.
Yine Birleşmiş Milletler,
erkekler ile kadınlar arasında tam bir eşitliğin gerçekleşmesi için, kadınlar
ile erkeklerin toplumdaki geleneksel rollerinde bir değişiklik yaratılması
gerçeğinden hareketle, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan
Kaldırılması Sözleşmesini devletlerin onayına sunmuş, söz konusu sözleşme,
Türkiye tarafından 1985 yılında imzalanmış, 1986 yılında da yürürlüğe
girmiştir. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin 24
üncü maddesiyle, kadınlara karşı ayırımcılığın ortadan kaldırılması yönünde
taraf devletlere, ulusal seviyede gerekli bütün önlemleri alma zorunluluğu
getirilmiştir. Türkiye, 1995 yılında Pekin'de yapılan Dördüncü Dünya Kadın
Konferansında kabul edilen Pekin Deklarasyonu. Eylem Platformunu hiçbir çekince
koymadan kabul etmiş ve taahhütlerde bulunmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
Anayasamızın uluslararası anlaşmalara ilişkin 90 ıncı maddesi "usulüne
göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir"
demektedir. Bu anlamda bugün yürürlükte bulunan 4702 sayılı Türk Medenî
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin, hem
Anayasamıza hem de taraf olduğumuz anlaşmalara aykırılık içerdiği bir
gerçektir.
Sözlerimi bitirirken,
ilkel siyasal anlayışların terk edilip, çağdaş uygarlığın gereklerine göre
düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyetinin esasını teşkil eden Türk Medenî Yasasının
mimarı, dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'un şu sözlerini sizlerle
paylaşmak istiyorum: "Medenî Yasa, istenildiği zaman kolundan tutulup bir
köle gibi yerden yere vurulan; ama, ezelden beri hanım olan Türk anasını layık
olduğu saygın konuma getirecektir." Bu anlayış, her şeyden önce, çağdaş
hukuk devleti olmanın da bir gereğidir.
Tasarının yasalaşması
için vereceğiniz desteğe şimdiden teşekkür eder, Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Bu tasarı, aynı zamanda,
AKP'nin, 17 000 000 kadına yönelik bir sınavı olacaktır.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Kadınlara feda olsun.
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler… Oybirliğiyle kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
alınan karar gereğince sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, sırasıyla, yarım
kalan işlerden başlayacağız.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 3 üncü sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5 inci sırada yer alan,
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk
Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin
Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk
Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin
Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/672, 2/604) (S. Sayısı: 1069)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
6 ncı sırada yer alan,
Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli
Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
4.- Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171)
(S. Sayısı: 1103) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Değerli milletvekilleri,
8 inci maddeyi okutmadan önce, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'ın
yeni bir 8 inci madde ilavesiyle ilgili olarak bir önergesi var; ancak, bu
önerge bu tasarının kapsamında değil, bu tasarıyla ilgili değil. O nedenle, bu
önergeyi İçtüzüğün 87 nci maddesine göre işleme koyamıyoruz.
Bu bilgileri size
verdikten sonra 8 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8.- 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun geçici 139
uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"a) Emekli, adî
malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanlar ile emekli aylığı
almakta iken özelleştirme kapsam ve programına alınan kuruluşlarda görev
almaları nedeniyle 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi
gereğince emekli aylıkları kesilenler,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyenleri bilgilerinize sunuyorum.
Gruplar adına: Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt; Ardahan Milletvekili; Anavatan Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu.
Şahısları adına söz
isteyenler: Muğla Milletvekili Seyfi Terzibaşıoğlu, Konya Milletvekili Mustafa
Ünaldı, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan,
Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, İsmail Bilen, İnci Özdemir ve Samsun
Milletvekili Haluk Koç.
İlk söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'te.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, süreyi birleştirebilirseniz iyi olur…
BAŞKAN - Siz, üçüncü
sıradasınız. Şahsı adına iki söz talebi var. O yüzden, size sıra gelip
gelmeyeceği, şahsınız adına talep ettiğiniz konuşmaya sıra gelip gelmeyeceği,
ilk iki sıradakilerin konuşup konuşmayacağına bağlı, henüz onu bilmiyoruz.
Siz, şimdilik 10
dakikalık sürenizi kullanın; buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
Peki; teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; görüşülmekte olan 1103 sayılı, memurlara ve sözleşmeli personele
eködeme yapılmasıyla ilgili kanun tasarısının 8 inci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, ülkemizde bugün kutlanan ve ülkemizin dışında kutlanan nevruz bayramını
kutluyorum, nevruzun barış ve kardeşlik getirmesini diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
yasa çok uzadı; ben de biliyorum, bütün arkadaşlar da bu fikirdeyiz; memurlar
bekliyor, 1 400 000 memurumuz… Ancak, yasalar burada uzuyor; görüşülüyor, tek
taraflı, uzlaşmadan çıkıyor, ya Cumhurbaşkanlığından dönüyor ya Anayasa
Mahkemesine gidiyor, iptal oluyor. Bir yasayı çıkartırken, mutlak surette
sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden, odalardan görüş almak gerekiyor,
belli bir mutabakata varmak gerekiyor; fakat, ne yazık ki, bu memurlarla ilgili
çıkan yasada tam mutabakat sağlanmadan... Bazı sendikalarımız bu yasaya şerh
koymuştur, buna karşı çıkarak bir uzlaşma sağlanmamıştır. Bu uzlaşma
sağlanmadığı için de değerli arkadaşlar, tabiî ki, o zaman, gruplar adına da
yapılan itirazlar Cumhurbaşkanlığından dönüyor veya demin dediğim gibi, Anayasa
Mahkemesine itiraz ediliyor, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, o zaman da boşuna
çalışmış oluyoruz. Onun için, kanunları çıkartırken mutlak suretle uzlaşmamız
gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
üniformalı polisler var, bunlara verilen zam çok az hakikaten. Çünkü,
polislerimiz gece gündüz devletimizin asayişini koruyor. Verilen 100 YTL'nin
daha fazla olması gerektiğine inanıyorum. Bu, sadece bunlara yetmiyor, infaz
koruma memurları var. Şimdi, infaz koruma memurlarının Yargı-Sen diye bir
sendikası vardı; bu sendika kapatıldı ve niye kapatıldı? Üniformalısınız diye.
Üniformalı diye polislere zam verilirken, infaz koruma memurlarına zam
verilmiyor. Yani, ya sendika verin bunlara sendika haklarını arasın, sendika
alsın, o zaman, sendika verilmiyorsa, polislere verilen zammın mutlak suretle
infaz koruma memurlarına verilmesi gerekiyor arkadaşlar.
Emekliler, bir kere,
burada çok mağdur oluyor arkadaşlar. 40 + 40 da emeklilerin maaşlarına yansımıyor.
Siz, bunu hepiniz biliyorsunuz. Zaten, emekli insanlarımız çok mağdur,
geçinemiyorlar, hakikaten. Yani, insan onuruna yakışacak şekilde geçinmesi
gereken, bu devlete hizmet vermiş, görev yapmış, yıllarını vermiş, gençliğini
vermiş, yaşlanmış, emekli olarak rahat edeyim derken, maalesef, aldığı maaşın
yetmemesi dışında bir de bankalarda ve hastanelerdeki kuyruklar emeklilerimizi
perişan etmektedir.
Şimdi, bankalardaki
kuyruklar çözülecek dendi, üç yıldır Adalet ve Kalkınma Bankası… Adalet ve
Kalkınma Partisi çözmedi. Bakın, bu…
Banka gibi çalışıyorsunuz
zaten, Sayın Maliye Bakanı eksik olmasın, hiç merak etmeyin…
Değerli arkadaşlar,
emeklilerimiz, hakikaten, banka kuyruklarında çok sıkıntı çekiyor. Banka
kuyruklarının ötesinde, çok daha acı olan hastane kuyrukları… Şimdi,
biliyorsunuz, hastaneler de birleştirildi. Bir emekliyle konuştum, şunu
söyledi, dedi ki: "Ben, çok yaşlı bir insanım. Gidiyorum, orası çok
kalabalık; ayakta duramıyorum, oturacak yer de yok. Özele gideyim dedim; özele
gittiğim zaman, belli bir para alıyorlar. Perişan durumdayız; lütfen, bu işi
çözsünler, hastanede, hiç olmazsa, tedavi olalım." Değerli arkadaşlar, bu,
hükümetin görevidir. Sizden rica ediyorum, Sağlık Bakanından da rica ediyorum,
mutlak surette, emeklileri kuyrukta bekletmeden, hem sağlığını çözmek lazım hem
de bankadan para alırken, bu kuyrukların giderilmesi lazım.
Değerli arkadaşlar
-emeklilerin maaşlarının yetmemesi dışında- bir de, biliyorsunuz, bir yasa
çıkardık, vergi iadesini yüzde 1 düşürdük; yüzde 3 verirken, yüzde 2'ye düştü.
Onun için, emeklilerimize 40 + 40 değil, mutlak surette, 100 + 100 verilmesi
gerektiğine inanıyoruz biz.
Değerli arkadaşlar,
burada, ben, 3 dakika da, kendi bölgemle ilgili bir şeyi de izah edeyim. Ben,
bugün Ardahan'dan geldim, direkt buraya geldim. Hakikaten, Doğu Anadolu halen
beyaz, karla kaplı ve dün akşam da, ben oradayken, Ardahan'a kar yağdı; burada
bahar bayramı şenlikleri yapılıyor. İnsanlarımız perişan durumda. Şimdi,
Cumhuriyet Gazetesi de yazdı, ben bunu yıllardır da söylüyorum; bakın, Doğu
Anadolu'ya giden doktor sayısı çok az. Buradan okuyorum. "Bazı illerde
bulunan hekim sayısı: Ardahan 29, Tunceli 20, Bayburt 31, Kilis 34, Hakkâri 35,
Iğdır 41, Şırnak 47, Siirt 52, Bingöl 54, Gümüşhane 54."
Değerli arkadaşlar,
burada, doktor yok, ebe yok, hemşire yok, sağlık ocağı kapalı, inanın,
insanlarımız perişan oluyor. Hakikaten, yani, gidin orada görün, yollar kapalı,
kış şartları… Yani, doktorun en çok orada olması lazım gelirken, doktorun,
İstanbul'da, Ankara'da, batıda olması, hakikaten, oradaki insanları çok üzüyor.
Burada, kalkınmaya doğu ve güneydoğudan başlamamız lazım.
Şimdi, memura veriyoruz,
emekliye de veriyoruz az da olsa; ama, çiftçiye hiçbir şey verilmedi. Şu anda,
inanın, Ardahan ve Doğu Anadolu'nun çiftçisi perişan durumda.
Ben size bir şey
söyleyeceğim, çok önemli bu, lütfen not alın, Sayın Bakanımdan da rica
ediyorum; Ardahanlı çiftçiler Ardahan'dan icraya verilmiyor. Nereden veriliyor;
Erzurum'dan. Yani, kardeşim, Ardahan bu ülkenin sınırları içerisinde bir il
değil mi, vatan toprağı değil mi?! Niye Ardahan'dan değil de Erzurum'dan
veriliyor?! Erzurum'dan icraya veriliyor; şimdi, adam kalkacak, bu kışta
kıyamette, yol parasına masraf edecek, icraya itiraz edecek, bilmem, ona göre
taksitini yapacak, mahkemeye verecek, alacaklıysa, haklıysa, haksızsa… Yani,
bunu, hakikaten, öküzü kesmek için bıçağı indirmemiz gerekirken, maalesef,
öküzü tereğe çıkarıyoruz. Böyle bir zulüm olamaz! İnanın, ben insanlarla
görüştüm, halen, şu anda, Ardahan'da, benim tespit ettiğim 400 çiftçi
-belgeleri de bendedir- Erzurum'dan icraya verilmiş, Ardahan'dan değil. Ardahan
bu ülkenin topraklarında değil mi değerli arkadaşlar?! Yani, niye oraya doktor
göndermiyoruz, niye oraya öğretmen göndermiyoruz?! Yani, hastalarımızın kızakta
ölmesi, çocuklarımızın cahil kalması sizin hoşunuza mı gidiyor, bizim hoşumuza
mı gidiyor?! Böyle bir zulüm olamaz değerli arkadaşlar! Bu, hepimizin sorunu.
Yani, bakın, bir şey daha
söyleyeyim: UNICEF'in araştırması, Hacettepe Üniversitesinin araştırması… Bebek
ölümlerinde, Türkiye'de Ardahan birinci sırada. Çocuk ölümlerinde de Ardahan
birinci sırada. Eğitimde Ardahan son sırada. Yani, böyle bir zulüm olamaz
arkadaşlar! Bakın, inanın, bölge korkunç göç verdi, boşaldı. Köylerimizde,
artık, cenazelerimizi kaldıracak insan kalmadı değerli arkadaşlar. Biz sınır
iliyiz. Türkiye'nin güvenliği açısından çok önemli bir yerdeyiz. Kırküç yıl Rus
işgali altında kaldı, bir defa da, Türkiye'nin topraklarının garantisi için
Rusya'ya tazminat olarak verildi Ardahan. Niye verildi Rusya'ya tazminat olarak
Ardahan; Türkiye'nin topraklarını Rusya işgal etmesin diye. Yani, Cumhuriyetin
kurulmasında Türkiye'nin topraklarının bütünlüğü açısından Ardahan tazminat
olarak veriliyor da, Ardahan'a üç tane doktor, üç tane öğretmen göndermek çok
mu oluyor arkadaşlar?! Ardahan'ın çiftçilerini, köylüyü icraya vermek, yani,
Allah'a reva mıdır?!
Bu anlamda, değerli
arkadaşlar, Büyük Millet Meclisine çok iş düşüyor. Burada çare, Büyük Millet
Meclisindedir; çare, demokrasidedir; çare, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hükümetindedir. Rica ediyorum, hükümet,
derhal tedbir alsın, Ardahan'daki eksik doktorları göndersin hastanelerimize.
Bakın, halen yoğun bakım
yok değerli arkadaşlar. Ardahan'da kolu kırılan bir adam Erzurum'a gitmek
mecburiyetinde. Niye; doktor yok. Yahu, böyle bir zulüm olabilir mi değerli
arkadaşlar?! Yani, hem kar, kış, kıyamet hem sekiz ay karlar altında…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -Toparlayalım
lütfen.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
-Toparlıyorum Sayın Başkan.
... karlar altında kalan
bir bölge; bu bölge boşalıyor, devlet yetkilileri bakıyor!..
Ben, buradan
sesleniyorum, milletvekili olarak da isyan ediyorum: Ayıptır, yazıktır! Eğer
biraz utanıyorlarsa, giderler Ardahan'a bakarlar, köylerde nasıl yaşıyor
insanlar; ne banyosu var, ne tuvaleti var. Böyle bir zulüm olabilir mi ?! Yani,
insanlık dışında, 21 inci Asrın dışında yaşamla mücadele veren bir topluma
hizmet etmek en büyük ibadettir arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.29
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77 nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
1103 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4.- Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171)
(S. Sayısı: 1103) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Anavatan Partisi Grubu
adına söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu.
Buyurun Sayın
Kurtulmuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sözlerime başlamadan evvel, Edirne'de sel felaketinde mallarını kaybeden
insanlarımıza geçmiş olsun diyorum.
Ayrıca, nevruz bayramını
kutluyorum; fakat, nevruz bayramı da, ne yazık ki, meydanlarda istenen bir
tepkiyi vermiyor; nahoş hareketlerin olması da beni üzmüş bulunmaktadır.
Çanakkale Zaferinin 91
inci yılını kutluyorum.
Bundan sonra da, 1103
sıra sayılı kanunun 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinize
saygılar sunuyorum.
Sevgili arkadaşlarım, üç
haftadır memurlara verilecek 40+40'ı konuşuyoruz. Ne kadar zormuş bu kanun!..
Ne kadar zormuş!.. Yani, sanki
ülkeyi bağışladık
memurlara. Bu nereden geliyor biliyor musunuz sevgili arkadaşlarım: Hakikaten,
kanun yapılırken, kanun yapıcı arkadaşlarımızın bu konuda gerekli bilgileri
olmadığını gösteriyor. Öyle ki, kanun buraya geliyor, komisyonlardan geçiyor,
Meclise gelir gelmez herkes bir önerge veriyor. Bu nereden veriliyor, niye
veriliyor burada önerge; temelinde, yasayı hazırlarken eksik hazırlandığı için
veriliyor.
Karayollarında memuruna
maaş veriyorsun, Bayındırlık Bakanlığında, 40 lira vereceksin; ee, tutuyorsun,
Afet İşlerindeki memurunu unutuyorsun! Diyanet İşlerinde veriyorsun, Emniyete
veriyorsun, Millî İstihbaratı unutuyorsun! Yani, bunu saymakla biter mi?! O
zaman, şunu görüyoruz ki, yasalar hazırlanırken, bu bürokrat arkadaşlarımızın,
sayın bakana yasayı getirmeden evvel iyice incelemesi lazım, nerede ne var,
nerede ne yok, bunları bilmesi lazım.
Tabiî ki, iktidara
sesleniyorum: İktidar, bir an evvel şu personel yasasını çıkaralım. Bu personel
yasasını çıkarırsak, bugünkü gördüğümüz olaylar olmayacaktır. Bakınız, aşağı
yukarı, Türkiye'de, 35-36 kısımda memurlar maaş alıyor, ayrı ayrı çeşitte. Böyle
bir yasa olmaz.
Yani, şimdi, hep iktidarı
suçlamak kolay; ama, muhalefette ne iş yapıyoruz, ona bakalım. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Muhalefet olarak da, bir yasa geldiğinde birlikte olmalı
diye düşünüyorum; ama, tabiî, bunu kim yapacak. İktidar yapacak; iktidar
diyecek ki: "Gelin arkadaş buraya, bu yasayı hazırlıyoruz, bu yasayı
hazırlarken sizin de görüşlerinizi alalım, önerilerinizi alalım, bir daha,
komisyonlarda görüşüldükten sonra, Meclis Genel Kuruluna indiğinde yazboz
yapmayalım." Yine de vazife kime düşüyor; iktidara düşüyor.
Şimdi, bu yasada, benim
gördüğüm kadarıyla, bir şey dövüşü var; yani, bu, niye böyle, niye? Şimdi,
bizim için 40 000 000 para, çoğu için, milletvekilleri için bir şey
olmayabilir; ama, benim memurum bu 40 000 000'u bekliyor, "bir an evvel
bitsin" diyor. Her şeye muhalefet yapılmaz, muhalefetin yapılacağı yer
vardır; ama, bunun yanı sıra, iktidarın da "ben yaptım, her şey olur"
dememesi lazım.
Sevgili arkadaşlarım, bu
iktidarda, ülke için çok güzel yasalar yapılabilirdi ve halen vakit geçmiş
değil; ama, benim iktidara tavsiyem, iktidardaki arkadaşlarıma tavsiyem: Ne
olur -bu Meclise, ben, bir daha, böyle bir çoğunlukla gelecek hiçbir iktidar
görmüyorum- gelmişken, ülkeye, topluma yarayışlı olacak kanunlarda muhalefete de
danışarak -muhalefetsiz bir şey olmaz, her şeyi bir kişi bilmez- yasaları
buraya getirirsek, çok daha verimli oluruz diye düşünüyorum. Artık, ne kadar
verimli olduğunu bu Meclisin…
SONER AKSOY (Kütahya) -
Komisyonlarda muhalefet yok mu; komisyonlarda muhalefet de var.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Üç haftadır bir yasayı çıkaramadık. Yani, üç haftada 13 maddelik
yasa çıkmaz mı arkadaşlarım?
AHMET IŞIK (Konya) -
Konuşmazsanız çıkar canım; konuşuldu da onun için…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Ben söyledim, 4 üncü maddeden sonra biz konuşmayacağız dedim; ama,
gelen konuşur giden konuşursa… Bize de soruyorlar. Muhalefet olarak siz ne
yapıyorsunuz diye adama sormazlar mı? Yani, illâ da laf atmak veya bir şey
söylemek için değil; ama, ben söylüyorum. Biraz önce muhalefet partisinden bir
arkadaşım bir önerge verdi "emeklilerden, şu maddede, prim kesilmesin,
başka prim kesilmesin" dedi; iktidara götürdü "hayır" dedi. Ne
var bunda? "Emeklilerden, şu maddede, şu primlerden hariç, bir tek prim
kesilsin" denildi. Çok mu zor? Ama, mühim olan, muhalefet getirdi ya… Bunu
çok yaptılar. Bunu muhalefet getirdi diye, iktidar illâ karşı çıkmak
mecburiyetinde mi?
Arkadaşlarım, ben biraz
-kusura bakmayın; böyle, gözlüğüm- tek böyle bakmam, çok geniş bakıyorum. Bu
işin iktidarı muhalefeti olmaz. Biz, bu Mecliste, yetmişiki milyon insan için
hizmet ediyoruz ve aldığımız maaşı hak etmek mecburiyetindeyiz. Onun için de,
geliniz, iktidarıyla muhalefetiyle, yasaları hazırlarken, görüş birliğine
varmamızda yarar vardır. İktidara da sesleniyorum: Her şeyi ben biliyorum yok,
kurum ve kuruluşlarla kavga etmeye lüzum yok. Bu kurum ve kuruluşlar bizim ve
bizim ülkenin insanları. Kavgayla bir yere varamayız. Kavgayla bir yere
varamayız; kavgayla bir yere varılsaydı, çok şey hallederdik diye düşünüyorum.
Onun için bir an evvel, şu yasanın, bugün olsun, çıkmasını istiyorum. Lütfen,
bu yasayı bir an evvel çıkaralım da, 2 000 000 insan, 40 000 000 da olsa, alsın
istiyorum. Onun için hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Ne olur, ben yaptım
oldu şeklinde görmeyin. İktidara sesleniyorum: İktidar, her şeyi bilen adam
olmayınız. Her şeyi bilemezsiniz. İktidar demek, bir ülkenin her türlü
davasında söz sahibi olmak demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Ama, her şeyi biliyorum demek değildir. Çoğunluk her şeyi
halletmez. Bu Meclis çok çoğunluk gördü; ama, o çoğunluktan, bakınız, burada
kimse yok.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Biz, buradayız.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Ben bunu tavsiye ediyorum. Niye ediyorum? Muhalefet söylediyse
olmaz… Niye?.. Muhalefet söyleyecek ki,
yol gösterecek muhalefet size, iktidar da ona bakacak, eksiklerini
tamamlayacak. Eksik tamamlamak… İktidarın veya bilen adamın… Benim eksiğimi
söylerlerse, ben o adama kafa mı tutacağım?! Benim eksiğimi söyleyen herkese
teşekkür ederim; çünkü, yanlışımı söylüyor. Ama, burada, böyle yapılmıyor. Bu
da, beni çok üzüyor.
Sevgili arkadaşlarım,
ülke bizim, ülkenin insanları bizim, bu ülkede herkesin huzur içinde, mutluluk
içinde yaşama hakkı vardır. Bu yaşama hakkını, huzurunu toplumdan esirgemeyelim
diyorum; hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Hoşça kalınız. (Alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz
istemi olan Seyfi Terzibaşıoğlu, Muğla Milletvekili.
Buyurun Seyfi Bey. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce,
Edirne'de sel felaketine maruz kalan vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum;
Cenabı Allah, böyle bir felaketi, inşallah, bir daha yaşatmaz diyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli
Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinde, şahsım adına
söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum.
Bahsi geçen yasa
tasarısının 8 inci maddesi itibariyle, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun Geçici 139 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
yer alan "emekli, adî malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmış
olanların" yanı sıra, yapılan yeni düzenlemeyle, bu kişilere, kapsam
genişletilerek, ek yapılmaktadır.
Kanunla düzenlenecek
genel sağlık sigortası kapsamına alınacakları tarihe kadar hastalanmaları
halinde, resmî veya özel sağlık kurum veya kuruluşlarında, yönetmeliklerle
belirlenecek usul ve esaslara göre muayene ve tedavi ettirilecek, onların
arasına "emekli aylığı almakta iken özelleştirme kapsam ve programına
alınan kuruluşlarda görev almaları nedeniyle 21.4.2005 tarihli ve 5335 sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
30 uncu maddesi gereğince emekli aylıkları kesilenler" ibaresi eklenerek,
bu durumda olan kişilerin muayene ve tedavi edilmelerini sağlamaktadır. Bu
maddeyle, bu durumda olan vatandaşlarımızın genel sağlık sigortası sistemine
geçilinceye kadar, mağduriyetlerinin önlenmesi sağlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz
gibi, bu kanun "40+40" diye geçmektedir; ama, dikkat edersek, ilk
altı ayda 240 000 000 lira, müteakip altı ayda 480 000 000 lira; yani, 720 000
000 lira. 1 400 000 memurumuz bu kanundan istifade edecektir.
Şimdi değerli
arkadaşlarım, herkes bu kürsüye çıkıp bu kanunla uzaktan yakından alakası
olmayan birçok konuda fikir beyan ediyor. Ben buradan bir hatırlatma yapmak
istiyorum: Biz iktidara geldiğimizde enflasyon yüzde 31,8 idi, bugün yüzde 7,6
seviyelerinde. Faizler yüzde 65 idi, bugün yüzde 13,5 seviyelerinde. İhracat,
hükümet olduğumuzda 36 milyar dolar seviyelerinde idi, bugün 75 milyar dolara
yaklaşmıştır. Büyüme… (CHP sıralarından "İthalat?!" sesleri)
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - İthalat?!
EMİN KOÇ (Yozgat) - Önce
açığı söyle, açığı!..
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Siz, değerli arkadaşlarım, süpürgeyi tersinden sürüyorsunuz ve
yerde iz bırakıyorsunuz, bizim amacımız laf yapmak değil, iş yapmak. Yaptığımız
işleri anlatıyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Hayır olmadı; hem ithalat, hem ihracat, sırayla söyleyeceksin.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Büyüme 2001 yılında eksi yüzde 9,5 vermiş idi, bugün…
EMİN KOÇ (Yozgat) -
Başkan, bunun kanunla alakası yok.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Geçen sene yüzde 9,9 oldu. Toplam millî gelir 180 milyar dolar idi
biz iktidarı aldığımızda, bugün 360 milyar dolar. Kişi başına düşen millî gelir
2 638 dolar idi, bugün 5 000 dolar seviyelerinde.
EMİN KOÇ (Yozgat) -
Zenginleşmişiz!..
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - İşsizlik, yüzde 10,5 idi, bugün yüzde 9,7. Yalnız, bir hususa
dikkatinizi çekmek isterim; 2001 krizinde 1 000 000'a yakın kişi işsiz
kalmıştır, onlar iş edinmiştir; ayrıca, yılda 500 000 kişi yeni iş
istemektedir; onlar da iş edindikten sonra, gene de teslim aldığımız seviyenin
altındayız. (CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hayır, yanlış biliyorsun.
EMİN KOÇ (Yozgat) -
Bunların konuyla ne alakası var?
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim arkadaşlar.
Siz de toparlayın lütfen.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Esnaf kredilerinde faiz oranı yüzde 47,15; bugün yüzde 15
seviyesindedir. Bankaların kullandırdığı krediler 32 milyar dolar civarındaydı,
bugün 112 milyar dolar civarındadır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Cari açık ne kadar?
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Şimdi, cari açığı siz bırakın da… Muhtar maaşları dediniz; bakın,
geçen gün geldiniz burada... 110 000 000 liraydı muhtar maaşları, biz 240 000
000 lira yaptık.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Yapmayın!..
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Asgarî ücret…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Cari açık nasıl?!
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur."
Asgarî ücret 184 000 000
liraydı, bugün 380 000 000 Türk Lirası.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Cari açık?!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Yoksulluk sınırı kaç?..
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Memur maaşı: 12'nin 3'ündeki bir memurun maaşı 358 000 000 liraydı,
bugün 532 000 000 lira.
MEHMET IŞIK (Giresun) -
Açlık sınırı?..
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - SSK emekli maaşı 270 000 000 liraydı bugün 460 000 000 lira.
Bağ-Kur, çiftçi emeklisi -5 inci dereceden- biz iktidara geldiğimizde 98 000
000 liraydı, bugün 220 000 000 lira. Bağ-Kur, esnaf emeklisi, 6 ncı dereceden,
130 000 000 liraydı, bugün 310 000 000 lira.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Bütün Bağ-Kurlular oy verecek size!
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Devamla) - Sözlerimi tamamlıyorum; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Şahsı adına,
Konya Milletvekili Sayın Ünaldı; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının 8 inci maddesi üzerinde,
şahsî görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Edirne'de zarar gören
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, tekrarından Cenabı Hakk'a sığınıyorum;
yaralarının sarılacağına inandığımı ifadeyle "işleri Allah'a kaldı"
şeklindeki istihfafı da kınıyorum.
Bugün, baharın ilk günü.
Bahar, huzuru ifade eder, kışın sıkıntılarından uzaklaşmayı ifade eder. Ben de,
bugünün, bir huzur ve selamet vesilesi olmasını niyaz ediyorum.
Burada, huzurlarınızda,
dört hususu kısaca ifade etmek isterim: Birincisi: Kamu personelinin, özellikle
bir kesiminin malî sıkıntılarını biliyoruz. Ekonomik istikrarı bozmadan, bütçe
imkânlarını aşırı zorlamadan, mutabakat metnine göre bir şeyler verebilmek
düşüncesiyle hazırlanan bu kanun için "büyük bir şey verdik"
demiyoruz; ama, küçük görenleri de anlamıyoruz. Üç yıllık rehabilitasyon
süresinden sonra, adım adım, hesapla, programla, giderek daha büyük adımlar
atmak üzere bunu yapıyoruz. Burada "verseniz ne olur vermesiniz ne
olur" demek kolay; ama, kolay mı zor mu, kanun metnine isimlerinin de
bahsedilmesini isteyenlere sormak lazım, bu teklifte gelenlerin sayısına bakmak
lazım. O zaman, hayret ediyoruz tabiî.
Burada öyle ifadeler
kullanılıyor ki, milleti, çektiği sıkıntılara düşüren sanki AK Partiymiş gibi,
sanki fert başına millî geliri 2 500 dolarlarda alan AK Parti değilmiş gibi,
sanki yüksek enflasyonu devralan, krizden sonrasını devralan AK Parti değilmiş
gibi. Tabiî, acayip olan bu, acayibimize gidiyor ve arkadaşımız, biraz evvel bahsetti
neleri devraldığımızı.
İkincisi, bu madde,
Emekli Sandığı geçici 139 uncu maddesinin (a) fıkrasını genişletiyor. Eski hali
"emekli, adi malullük ve vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanların
hastalanmaları halinde resmî veya özel hastanelerde muayene ve tedavi
ettirilmeleriyle ilgilidir." Yeni hali: Biraz evvel arkadaşımızın okuduğu,
ibare ekleniyor ve böylece genişleme sağlanmış oluyor.
Söylemek istediğim üçüncü
husus ise: Esas fıkranın baş tarafında, -kanun metninden okursak- "kanunda
düzenlenecek genel sağlık sigortası kapsamına alınacakları tarihe kadar"
ifadesidir. Bu ifade ne zaman kullanılmış; 1971'de.
Hükümetimiz, Sağlıkta
Dönüşüm Programı ana hedeflerinden biri olarak genel sağlık sigortasını şimdi
getirmiş, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüyoruz. Ta 1971'lerin hayali, daha
eskisi de var. Ama, geçenlerde bir üniversitede Millî Eğitim Bakanımızın
protesto edildiği toplantıda, protesto yaptığını zannedenlerden, Sayın Bakanın
ifadesiyle "kadrolu protestocular"dan birisi, gençlerden birisi itham
ediyor. İtham ettiği şey ne biliyor musunuz "Siz, genel sigorta
getireceksiniz, genel sağlık sigortası getireceksiniz" diyor, bir suç gibi
ifade ederek bunu söylüyor. Hayret ki ne hayret!.. Genel sağlık sigortası
getirmeyi, sağlık sigortası olmayan vatandaş bırakmamayı bir suçmuş gibi
algılayabilen bir anlayış! Bunu, anlamak da, kabul etmek de zor, mümkün değil;
ama, psikolojik tabloyu da ortaya koyuyor.
Söylemek istediğim
dördüncü husus -belki de en önemli husus, dikkat çekmek istediğim en önemlisi bu-
yasama tekniği hakkında. Metne bakıyoruz, anlaşılmıyor, anlaşılması zor.
Maddede bir iyileştirme, bir imkân sağlıyor, bir genişleme sağlıyor; ama -bu
güzel- neyi sağlıyor, kime ne getiriyor, açık değil. Önce, o 30 uncu maddeye
bakmak gerekiyor, oradan geçip geçici 139 uncu maddeye, sonra da geçici 7 nci
maddeye bakmak gerekiyor. Tabiî, bakmak için de bunları önce bulmak gerekiyor.
Buluyoruz, yine anlaşılmıyor. Anlaşılır hali yakalayabilmek için, Plan ve Bütçe
Komisyonunun raporuna bakıyoruz; ancak, oradan anlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen
toparlayalım.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Anlaşılıyor ki, emekli
pilotların Türk Hava Yollarında görev almalarının teşvik edilmesi için bu hüküm
konulmuş.
1991'den beri, bu
söylemek istediğim hususları, birçok kere tekrarladım. Burada, yasama
faaliyetlerinden, bürokratik bir hâkimiyetten bahsetmek istiyorum. Baştan beri
vurguladığım gibi, yasama metninin, metinlerinin anlaşılması için, epeyce bir
emek çekmek gerekiyor. Bürokratik yasamadan demokratik yasamaya geçmek lazım.
Buradaki arkadaşlarımızın, çok büyük gayretler göstermeden, görüşülen tasarı ve
tekliflerin millete ne getirdiğini ne götürdüğünü anlamış olması, vicdanî
kanaatlerini ortaya koymalarının imkân dahilinde olması gerekiyor. Bu maddede
zikredilen geçici 139 uncu madde, çok çarpıcı bir örnek oluşturuyor -onun için,
biraz da vurguladım- metin, burada aktarılamayacak kadar uzun, bu süreye
sığmayacak kadar -ilgilenen arkadaşlarımız bakabilirler- yeni hükümler koyacak
kadar açıklamalar getiriyor. Onun için, çok uzun zamandan beri vurguladığım,
bu, bürokratik yasamadan, ifadeleri anlaşılır demokratik bir yasama tekniğine
geçmemizi, bir kere daha, burada vurguluyorum. Hazırlayan bürokrat arkadaşlar
spesifik konulara baktıkları için kolay anlayabilirler; ama, biz, burada, her
zaman, değişik konularla karşı karşıyayız, metinleri anlamada sıkıntı
çekiyoruz. Herkes okuduğu zaman anlaşılabilir metinler haline getirmemiz
gerekiyor yasama faaliyetlerini.
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi, tekrar saygıyla selamlıyor, kanunun hayırlı olmasını, bereketli
olmasını niyaz ediyorum; tekrar saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - 8 inci madde
üzerinde, soru-yanıt bölümüne geçiyoruz.
Muharrem Doğan…
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Sayın Başkanım, aracılığınızla Maliye Bakanımıza bir soru yöneltmek istiyorum.
Sayın Bakanım, bu tasarı,
memurlar arasında dengeyi sağlayacağı yerde, var olan dengesizlikleri daha da
artırmaktadır. Aynı kurumda çalışan, aynı unvanlı personel arasında dahi ayırım
yaptığı görülmektedir. Mühendisler ve mimarlar arasındaki dengesizlik
giderildiği gibi, burada da yapmayı talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Mustafa
Gazalcı…
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu tasarıyla, memurlar
iyileştirilecek, tazminat almayan, eködeme almayan memurların durumunun
iyileştirileceği söyleniyor ve bir bakıma eşitlik ve adalet sağlanacak; ama,
arkadaşımın da söylediği gibi, burada eşitlik biraz daha bozuluyor. Örneğin,
emekli memurlara, bu tasarıda, somut olarak nasıl bir iyileştirme getiriliyor
ya da emekli memurların hangi kesimine, hangi emekliye bir şey getiriliyor;
yani, bu, çalışanların mı, emeklilerin mi ya da ikisinin de mi haklarını
düzenliyor? Birtakım maddelerde, kimi ek ödentiler, seyyanen verilen paralar
emekliye yansıdığı halde, kimilerine hiç yansımıyor. Örneğin, öğretmen
emeklilerine bir şey yok. Öğretmenlere de ekders ücretini artırıyoruz
diyorsunuz; ama, burada da, bu ekders ücretinden çok az öğretmen yararlanıyor.
Bunların tümüne, seyyanen bir para vermeyi düşünüyor musunuz? Hangi emeklilere
iyileştirme var, hangilerine yok? Neden ayrı ayrı ele aldınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Osman
Özcan, Antalya Milletvekili…
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana bir sorum var.
657'ye bağlı kadrolu
Meclis personeli var. Bu personele, diğerleri hep zam aldığı halde -müdürler,
bürokratlar, yardımcıları- bunlara hiç iyileştirme yapılmadı, aynı zamanda
servisleri kaldırıldı; ayda 100 000 000 lira da servis parası ödüyorlar. Ayrıca
-bunu utanarak söylüyorum- 12 ile 14 saat de Mecliste çalışıyorlar, 8 saat
çalışması gerekirken. Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Ahmet
Işık…
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Ben de, Sayın Bakanıma şunları sormak
istiyorum:
Sayın Bakanım, en düşük
emekli polis memuru aylığı 650 YTL; 100 YTL ilave zamla maaşlarında yüzde 15
artış gerçekleştiriyoruz.
Yine, 1 400 000
memurumuza, 40+40 YTL lik ilave zamla -en düşük memur maaşı 800 000 000 TL
olarak kabul edecek olursak- maaşlarına yüzde 10'luk bir zam yapıyoruz.
Yine, öğretmenlerimizin
ekders ücretini 3,5 YTL dan 5 YTL ye çıkarmakla, yüzde 43'lük bir zam da burada
gerçekleşmiş oluyor.
Enflasyon hedefini
2006'da yüzde 5 olarak düşündüğümüzde, tasarıyı destekliyoruz; ama, teknik
olarak şunu öğrenmek istiyoruz: 2006 bütçesine getirilecek ilave maliyet nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ümmet Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Teşekkür ediyorum.
Bu tasarıyla, Emniyet
mensuplarımız ve çarşı ve mahalle bekçilerimizin emeklilerine 100 YTL ilave
ödeme getiriliyor; ancak, bu emeklilerimizden, sosyal güvenlik destek primi
ödemek suretiyle emekliliğinde herhangi bir işte çalışanlar ile sosyal güvenlik
kurumuna tabi olarak çalışanlara, bu ilave 100 YTL'yi vermiyoruz. Emekli
emniyet mensuplarının ortalama emekli ücretleri 600 YTL civarında, çarşı ve
mahalle bekçileri de bunun altında. Şimdi, bu maaşla geçinemeyen bu
görevlilerimizin bir başka işte çalışması halinde, 100 YTL'lik emeklilere
verilen zamdan faydalanamayacaklar.
Ben, şimdi, Sayın Maliye
Bakanıma sormak istiyorum: Sayın Maliye Bakanımızın bir danışmanı, üç ayrı
yerde yönetim kurulu üyeliği ve bir yerde de denetim kurulu üyeliği
yapmaktadır. Hem danışmanlık maaşını alacak, üç ayrı yerden yönetim kurulu
üyeliği maaşı, bir de denetim kurulu üyeliğinden ödenek alacak. Şimdi, Sayın
Maliye Bakanımızın Danışmanı bu imkânlara sahipken, buralardan ödeme alırken,
emekli emniyet ve bekçilerimizin emekli olmaları halinde, bir başka işyerinde
çalışmaları halinde 100 YTL'den istifade edemeyecekler. Bunu nasıl
bağdaştırıyorlar? Ben, Sayın Maliye Bakanımdan öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN - Fahrettin Üstün…
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, geçen
haftaki açıklamasında, sağlık sınıfında çalışan veteriner hekimlerin, veteriner
sağlık teknisyenlerinin ve veteriner teknikerlerin bu zamdan yararlanacağını
söylüyordu. Oysa, meslek odalarından ve meslektaşlarımdan gelen maillerde ve
fakslarda, 3 üncü maddede sadece teknik sınıfın olduğu, sağlık hizmetleri
sınıfının olmadığı gözüküyor ve anlaşılıyor. Bu durumda, mühendis arkadaşlarla
aynı ücreti alan veteriner hekimler arasında, bu zamdan sonra, 150 000 000'luk
bir fark oluşacak.
İkinci sorum: Az önce
bankoda komşu arkadaşıma sordum, AKP'li milletvekili, geliri artmamış; çaycıya
sordum, artmamış; polise sordum, artmamış; çiftçiye sordum, artmamış. Bu 5 000
dolarlık gelir kimin cebine gidiyor? Onu sormak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan…
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Muharrem Doğan'ın
sorusuna cevap veriyorum: "Burada, eşitsizlik oluyor ve eşitsizlik
artıyor" diye söyledi. Şimdi, daha önce -bu kanun çok da uzadı, iki haftadır
konuşuyoruz- çeşitli defalar dile getirdim. Biz, o eşitsizliği bir nebze
kaldırabilmek için bu kanunu getirdik ve burada dedik ki, eködeme almayan
memurlara bunu veriyoruz. Daha önce çeşitli defalar eködemelerden istifade
etmiş memurlarımız, onların maaşlarını düşürecek halimiz yok. Ama, almamışları
bir nebze daha iyileştirelim ki, o adaletsizlik, ortadan, mümkün mertebe
kalksın. Nedir bu da: Şimdi, 40+40 veriyoruz, eködeme almayan memurlarımıza
veriyoruz bunu. Bu da, aşağı yukarı 1 400 000 memurumuzu etkiliyor ve hükümet
olarak, elimizde, imkânları sonuna kullanmak suretiyle memurlarımızın durumunu
daha da iyileştirmek bizim politikalarımız, takip ettiğimiz politikalar. Dikkat
ederseniz, daha önce de zamları yaparken, biz, alt kısımda az ücret alanların
ücretlerine daha fazla zam yapıyoruz. Neden; adaletsizliği kaldırmak için ve bu
getirdiğimiz kanun da, adaletsizliği mümkün mertebe önlemeye matuf bir kanundur
ve bu politikalarımıza devam edeceğiz. Bu aradaki farkı azaltmak suretiyle
giderek şey edeceğiz. Emeklilerimizde de var böyle. Bu, yılların getirmiş
olduğu bir problem. Yılların getirmiş olduğu problemi de bir çırpıda, takdir
edersiniz ki, birdenbire halletmek mümkün değil; ama, bu yönde adımlar
atıyoruz, bu yönde hareket ediyoruz. Dolayısıyla, biz, eşitsizliği ortadan
kaldırmaya yönelik hareket ediyoruz.
Şimdi, Sayın Gazalcı
diyor ki: "Bu eşitsizlik ve adalet sağlanacak diyorsunuz ama, emeklilere
mi oluyor bu, çalışanlara mı oluyor, yoksa hepsine mi oluyor?" Bu,
çalışanlara oluyor değerli arkadaşlar; bu, çalışanlara oluyor. Polisler için
ayrı bir istisna var. Polislerimiz de, artık, çok fazla çileli bir durumda.
Onlara da, bir nebze olsun durumlarını iyileştirmek için onların emeklileriyle
ilgili madde var. Ama, bu, çalışanlarla, genelde, çalışanlarla ilgili.
Şimdi, Sayın Gazalcı,
tabiî, öğretmenlikten gelmiş olduğu için, devamlı, öğretmenleri bana soruyor,
ben de devamlı cevaplandırıyorum. O, aynı soruyu soruyor; aynı şekilde ben de
cevaplandırmaya gayret ediyorum. O da şu: "Öğretmenler" diyor
"ek ücretlerden, ekders ücretinden istifade edemez." Ekders ücreti…
Yapan öğretmen istifade edecek. Kim ekderse giriyor, kim ekderse girmiyor; ben
onu bilemem. Onu, Millî Eğitim Bakanlığından zaten yaptık gerekli çalışmaları.
Ekderse giren, veren öğretmenler, bundan istifade edecek. Nedir; 3 küsurdu,
şimdi oluyor 5 YTL. Dolayısıyla, hepsi edecek.
Bir de Meclisle ilgili,
657'ye ait çalışanların bundan istifade etmesi; öyle bir soru soruldu.
Başkanlık Divanı kararıyla mümkün olacak, onlar da istifade edebilir Başkanlık
Divanı kararıyla.
Sayın Işık güzel bir soru
sordu; teşekkür ediyorum. Yani "buna, Sayın Bakanım, bütçede ne kadar yük
geliyor" diyor. Değerli arkadaşlar, bu kanunla, bakınız, şimdi, kanunla,
aşağı yukarı, biz, 2 milyar YTL, eski parayla 2 katrilyon bir yük geliyor;
yani, biz, bunu karşılamayı taahhüt ediyoruz Hükümet olarak ve bu yükü göze
alıyoruz. Neden alıyoruz; memurlarımızın durumunu nispeten daha iyi düzeltmek
için, onun için alıyoruz. Yani, bunu göze alıp getireceğiz; ondan sonra, ya,
niye işte şuna vermedin, niye buna vermedin?!. Elimizden gelen her şeyi
yapıyoruz.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Personel kanunu çıkarın.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi, Sayın Ümmet Kandoğan, geçen sefer de, ikide bir
bana "danışmanın şu kadar yerde çalışıyor, şu paraları alıyor -efendime
söyleyeyim- polis o kadar almıyor, bekçi o kadar almıyor, şu kadar
almıyor…" Kandoğan bunu çok iyi biliyor; ama, yine de soruyor. Bir yerde…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Cevap verin!..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Dinle!.. Bir dinle, dinle!..
BAŞKAN - Karşılıklı
konuşmayalım Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi, bir yerde devlet memuru, isterse on yerde yönetim
kurulu üyesi olsun, bir yerden para alabilir, ötekilerden, sıfır, alamaz,
mümkün değil. Kandoğan da bunu biliyor, ikide birde bunu bana soruyor. Dedim
ki, Sayın Kandoğan, bir de yazılı da ver, ben onu yazılı da size söyleyeyim.
Özelleştirilen… Satıldıkça da, onlar zaten bitiyor gidiyor yani. Çok şükür,
eskiden yüzlerce, binlerce yönetim kurulu üyelikleri vardı bizde, onlar kalmadı
şimdi, onlar bitti ve bizde öyle bir şey var ki, kaide, prensip, bir yerden
alırsa öteki yerden alamaz. Durum bu.
Veteriner hekimler için
bir soru soruldu. Orada da, daha önce de bu soru sorulmuştu. Veteriner
hekimlerimiz de 40+40'tan istifade edebilecekler.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sayılı yasanın 8 inci maddesinin (a) bendinin sonuna aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Orhan
Sür |
Feridun
Baloğlu |
|
Malatya |
Balıkesir |
Antalya |
|
Gökhan
Durgun |
Nuri
Çilingir |
|
|
Hatay |
Manisa |
|
İlave fıkra: Ayrıca, bu
kapsamdaki emeklilerden destekleme primi dışında hiçbir prim kesintisi
yapılamaz.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşmak mı istiyorsunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Söz istiyorum.
BAŞKAN - Önerge sahibi
olarak, Ferit Mevlüt Aslanoğlu söz istedi.
Buyurun.
Süreniz 5 dakika Ferit
Bey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Demin bir konuşmacımız
dedi ki: "Bu, Türk Hava Yolları pilotlarını teşvik etmek için…"
Gerçeği biliyor musunuz?! Yıllarca hizmet etmiş diyelim hava kuvvetlerinde, bir
başka kurumda…
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
- Önerge üzerinde konuşun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Efendim, dinleyin! Ama, dinlemesini bilin o zaman! O zaman, gelin,
siz konuşun!
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
- Ben dinlemesini biliyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - O zaman dinlemesini bilin! Önerge lehinde konuşuyorum.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
- Türk Hava Yollarıyla ne ilgisi var önergenin?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Efendim, o zaman maddeyi de bilmiyorsunuz, önergeyi de
bilmiyorsunuz.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
- Hayır, siz önerge üzerinde konuşmuyor musunuz?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Efendim, ne maddeyi biliyorsunuz ne önergeyi biliyorsunuz. Bu
madde, Türk Hava Yolları pilotlarıyla ilgilidir efendim. Bilmiyorsanız, ben
size öğreteyim.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
- Biz, sizin, önerge üzerinde konuşmak için söz aldığınızı…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Evet, önerge de bununla ilgili efendim.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - 1 dakikası gitti Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, müdahale etmesinler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Başkanım, ilave eder misiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, hatibe müdahale edilmesin.
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, Sayın Aslanoğlu'nun 5 dakikalık konuşma süresi var. Bu kürsüde
konuşma hakkını özellikle koruması gereken biz milletvekilleri. Karşılıklı
konuşmayı bırakın, kürsüde konuşma hakkını kullansın Sayın Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, başka kurumlarda çalışmış pilotlar emekli
oluyor. Bu arkadaşlarım, Türk Hava Yollarına girdiği zaman emekli maaşları
kesiliyor, emekli maaşları kesiliyor -bakın altını çiziyorum- bugüne kadar,
Emekli Sandığının hiçbir tedavi kurumundan hizmet alamıyorlar Emekli
Sandığından emekli olmalarına rağmen. Ayrıca, bu arkadaşlarımız, Türk Hava
Yollarında aldığı ücretten hem emeklilik primi ödüyor -dikkatinizi çekiyorum-
hem hastalık primi ödüyor ve Emekli Sandığının hiçbir hizmetinden yararlanamıyorlar.
Emekli Sandığı Kanununda
şöyle bir şey var: Emekli maaşı almayan emekliler, Emekli Sandığının tedavi
hizmetlerinden yararlanamazlar. Bu maddeyi Sayın Bakanım da iyi biliyor.
Yıllarca kangren olmuş. "Biz otuz yıl hizmet etmişiz" diyorlar bu insanlar.
"Emekli maaşımızı kestiniz, vermiyorsunuz; Emekli Sandığı tedavi
hizmetlerini, eşimize, çoluğumuza çocuğumuza -biz hep yurt dışındayız, yokuz-
bu hizmeti verin" diyorlar. Bu maddenin amacı bu.
Peki, hak mıdır bu? Peki,
bizim içimizde emekli olan yok mu?! Milletvekili olduk mu; milletvekili
maaşımız var diye, emekli maaşımız kesiliyor mu arkadaşlar?!
Canımızı emanet ediyoruz
bu insanlara. Dünyadaki fiyatlar belli. Uyarıyorum ben bugünden, Türk Hava
Yollarını uyarıyorum. Nisan ayında, eğer bu maaşları konusunda çözüm
getirilmezse, birçok pilot istifa edip başka havayollarına geçecek. Havayolları
bir deneyimdir; havayolları, günde binlerce, onbinlerce insanın canını emanet
ettiği bir… Hepimiz canımızı emanet ediyoruz. Gelin, bir teşvik primi dışında,
hiç değilse bu insanlardan bir daha ikinci emeklilik primi kesmeyelim. Önerge
bunun içindir. Tamam mı Sayın Milletvekilim, anladınız mı maddeyle ilgili
olduğunu?
BAŞKAN - Siz Genel Kurula
hitap edin lütfen.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Desteğini almaya çalışıyor efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu insanlar, SSK'ya tabi olarak, sözleşme
olduğu için, tabi olmak zorundadır; ama, emeklilik teşvik primi dışında bir
daha emeklilik primini kestirmek istemiyor bu insanlar. "Biz, ikinci defa
emekli olmak istemiyoruz" diyorlar. "Biz emekliliği hak ettik orada.
Ben bugün ayrılsam işten, emekli maaşımı alacağım" diyorlar.
Ben bunu Sayın Bakanıma
da arz ettim, Sayın Müsteşarıma da. Ama, temel bir ilkeyi değiştiriyoruz. Ama, hepimiz
canımızı emanet ediyoruz bu insanlara. Bu insanlar kopacaklar. Pilotlarımıza
hepimiz canımızı emanet ediyoruz. Bu insanların, moralman, motivasyon…
Deneyimli insanları kaybetmek istemiyorsak, gelin arkadaşlar… Prim kesilmesin
demiyoruz. Şimdi, Emekli Sandığından hizmet alacaklar hastalıkla ilgili; ama,
gene, SSK'ya bu insanlar hastalık primi ödeyecekler. Olur mu böyle şey
arkadaşlar?!
Ben şahsen emekli maaşı
alan bir insanım. Ben milletvekili oldum diye benim emekli maaşımı… O zaman,
benimkini niye kesmiyorsunuz?!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Adaletse, önce çuvaldızı kendimize batıralım; o insanlara iğne
batırmayalım.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
K.KEMAL ANADOL (İzmir) -
Karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Karar
yetersayısı aranacak.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi, 8 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 9.- 5434 sayılı
Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE
81.-Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolar ile çarşı ve mahalle bekçisi
kadro unvanı esas alınarak emekli aylığı ödenenlerden emekli aylıklarıyla
birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara, her ay emekli
aylıklarıyla birlikte 100 YTL tutarında ayrıca ödeme yapılır.
Bu Kanun hükümlerine göre
emekli aylığı bağlanmasından sonra sosyal güvenlik destek primi ödemek
suretiyle çalışanlar dahil herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tâbi olarak
çalışanlara bu ödeme yapılmaz. Bu ödemeden yararlanma şartlarını kaybedenler en
geç bir ay içinde durumu T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bildirmekle
yükümlüdür. Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden aybaşından itibaren
ödemeye son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara yapılan ödemeler
kanunî faizi ile birlikte geri alınır.
Birinci fıkra kapsamına
girenlerden ölenlerin 67 nci maddede belirtilen aylığa müstahak dul ve
yetimlerine 68 inci maddedeki oranlar üzerinden ödeme yapılır.
Bu ödemeler T.C. Emekli
Sandığı tarafından ödenmesini izleyen iki ay içinde faturası karşılığında
Hazineden tahsil edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz istemleri var:
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili; Anavatan Partisi Grubu adına,
Hüseyin Özcan, Mersin Milletvekili.
Kişisel söz istemleri:
Şükrü Önder, Yalova Milletvekili; İsmail Bilen, Manisa Milletvekili; Bülent
Baratalı, İzmir Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili; Mehmet
Eraslan, Hatay Milletvekili; Ülkü Güney, Bayburt Milletvekili; İnci Özdemir,
İstanbul Milletvekili.
İlk söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın.
Buyurun Sayın Baratalı.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT
BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1103 sıra sayılı
Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli
Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına görüşlerimi ileteceğim; Grubum ve şahsım adına, Değerli Meclise
saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 9 uncu madde, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun ek madde
81'ini değiştiren bir maddedir. Bu madde, Emniyet mensuplarına emekliliklerinde
de 100 YTL'nin yansıması konusunda olan bir maddedir. Her ay, aylıklarıyla
birlikte 100 YTL'yi, bu değerli Emniyet mensupları, bundan böyle, kanun kabul
edildiği takdirde, emekli maaşı olarak alacaklardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 4 üncü yılı sürdürmekte olan bu Mecliste, Emniyet mensuplarına
çok sözler verilmiştir. Özellikle, yaptıkları görev nedeniyle, fazla
çalışmaları nedeniyle, hafta mezuniyetlerinin düzenlemesi nedeniyle,
kadrolarında bekleme ve terfi nedenleriyle, her iki grup da Emniyet
mensuplarının mağdur olduğunu düşünmekte ve bugüne kadar yapılan konuşmalarda
çeşitli vaatlerde bulunmaktaydılar. Şimdi, gerek Mecliste olsun gerek Plan ve
Bütçe Komisyonunda olsun, Emniyet mensuplarının adı geçtiğinde, bu mensuplara
devamlı vaatler verilmiştir; ancak, bugüne kadar, bunların bir tanesinin
tutulduğu pek görülmemiştir. Gerçi, şimdi bir 100 YTL veriyoruz, bunun da
konuluş nedeni şudur: Aktif Emniyet mensuplarımızın maaşları daha çok
tazminatlardan oluşmaktadır. Bu personel emekli olduğu zaman tazminat alamadığı
için, aktif maaşları ile emekli maaşları arasında büyük uçurumlar
bulunmaktadır, bu nedenle bu madde buraya konulmuştur ve bir ana fikir olarak,
bir genel kabul olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun karşısında değiliz
ve destekliyoruz; ancak, devlet personel rejiminin hazırlandığı tasarıda 200
YTL olarak düşünülmüştü, keşke böyle verebilseydik; ama, bunu yapamadık; belki,
biraz sonra -önergelerimiz var bu konuda- bunu da düzeltiriz. Ancak, ek 81'in
birinci fıkrası ne kadar doğruysa, bunun arkasından gelen… Bu arkadaşlarımız
emekli olduğu zaman, eğer bir dayanışma aidatı ödeyerek başka bir işte
çalışıyorlarsa, bunlar, bundan böyle bu ücreti, yani 100 YTL'yi
alamayacaklardır, alan varsa da, ilgili şekilde bunlardan alınacaktır! Biz,
bunu da uygun bulmuyoruz, bu konuda da bir önergemiz var, onu da biraz sonra
görüşeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 1971'de yürürlüğe giren 657 sayılı Yasa, artık, tamamen yamalı bir
bohça haline gelmiştir; bunu ben de söylüyorum, bunu, 2003 yılında yapılan bir
panelde Sayın Başbakan Yardımcısı da söylüyor; diyor ki: "58 inci
Cumhuriyet Hükümetinin temel amacı, birkaç yıl içinde eklemeler ve değişiklerle
tanınmayacak hale gelebilecek, yeniden eleştiri ve tartışmalara yol açacak,
günü kurtarmaya dönük bir düzenleme yerine, reformist, kalıcı bir temel metin
oluşturmaktır. Atacağımız üçüncü adım, işte bu temel metni oluşturacak taslağın
hazırlanması ve acil eylem planında belirtildiği gibi, en geç bir yıl içinde,
yeni ve çağdaş bir kamu personel rejimini Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geçirmektir."
Sayın Mehmet Ali Şahin'in
bu sözü verme tarihine hep beraber bir bakalım; 22 ve 23 Şubat 2003
tarihlerinde vermiş bu sözü; yani, bu sözü verdikten sonra, üzerinden, tam,
dolu dolu üç yıl geçmiş bulunmaktadır. Daha başka sözler de var, söylenen
şeyler de var. Bunlardan, yine, yamalı bir bohça haline geldiği ve kamu
hizmetinde büyük şikâyetler olduğu, maliyetlerin yüksek, verimin düşük olduğunu
ifade ediyor Sayın Başbakan Yardımcısı. Onun arkasından da Sayın Abdullah Gül
"yaptığımız işleri sadece Meclisteki aritmetik çoğunluğumuza dayanarak
değil, yapacağımız işleri büyük bir konsensüsle oluşturacağız" demektedir.
Değerli arkadaşlar,
hükümetin, bugüne kadar, verdiği sözleri pek tuttuğunu pek görmedik. Ancak,
hükümet, bir tek kere, verdiği sözü sonuna kadar tutmakta ve arkasında
durmaktadır. Bu da, IMF'ye verdiği sözdür değerli arkadaşlar. Büyük bir
fedakârlıkla, büyük bir özveriyle, büyük bir kadirşinaslıkla, hükümet, IMF'ye
verdiği sözü tutmakta ve her sene yüzde 6,5'ten fazla bir faiz fazlasını
vermektedir.
Şimdi, buradaki
arkadaşlarımız gelerek neler yaptıklarını anlattılar; ancak, bir de neler
yapılmadığını burada anlatmak gerekiyor. Değerli arkadaşlar, bundan önceki
hükümetlerin çalıştığı yerlerde Başbakanlığın sokağında, caddesinde, bildiğiniz
gibi, zaman zaman yazarkasalar atıldı, kamyonlar geldi, insanlar ağaca çıktı ve
intihar etmek istedi. Görüyorum ve izliyorum, hükümet şimdi bunları yaşıyor
değerli arkadaşlar.
HASAN ANĞI (Konya) -
Bıyık ne oldu?!
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Ben verdiğim sözleri tutuyorum Sayın Milletvekili.
Neler oluyor; şimdi
hükümetin bu caddesine önce tekstilci arkadaşlar dayandı. Bunun arkasından
turizmciler geliyor. Biliyorsunuz, turizmde yüksek KDV ve kuş gribinin yaptığı
tahribat ve çeşitli nedenlerle bir büyük sıkıntı yaşanıyor. Tahminen 5 milyar
dolarlık bir açığımız olacak. Şimdi turizmciler geldi, hükümetin sokağına
gidiyorlar. Bunun arkasından kamyoncular gelecek. Onun arkasından çiftçiler
gelecek, tarımla uğraşanlar gelecek. Onun arkasından reel sektör erbapları
gelecek. Onun arkasından esnaflar gelecek ve sanatkârlar gelecek. Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Başbakanlığın önüne yazarkasaların atıldığını, hemen hemen
atılacağını görmek üzereyim. Bunu da, İktidar Partisinin ilgililerine burada
duyurmaya çalışıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu madde üzerinde, Grubumuzun üçten fazla önergesi
bulunmaktadır. Bunlardan birisi, 200 YTL'ye çıkarılması konusundadır. Diğeri,
bütün memurlarımıza bu 100 YTL'nin yansıtılması konusudur. Diğeri de, aynen
polislerimiz gibi, aynen içgüvenlik güçlerimizi oluşturan Emniyet mensuplarımız
gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerini oluşturan astsubay sınıfının da, aynen
içgüvenlik görevini yapan polislerimizin durumuna benzer bir durumları var;
bunların durumlarının iyileştirilmesine yönelik olan bir önergemiz
bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
astsubaylar da, artık -yoksulluk sınırının tam altında da- açlık sınırına doğru
gitmektedirler. Geçenlerde, burada, Meclis bir yasa kabul ederek, astsubayların
durumlarının iyileştirilmesini bir karara bağladı ve yapılan görüşmeler
sonunda, kanun, yasa gerekli yerini aldı; ancak, bunun, geçen hafta, sıraya
konması konusunda yaptığımız bir öneriyi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
reddetti.
Değerli arkadaşlar, ben,
buradan bir astsubay arkadaştan gelen bir mektubu okumak isterdim; ancak,
görüyorum ki, zamanım azalıyor. Umarım, önerge üzerinde bu konuşmamı yapmam
gerekiyor. Bu, Sayın Eyüp Fatsa'nın, Grup Başkanvekilimizin elektronik postası
dolu olduğu için, bize gelmiş olan bir mesaj. Bu mesaj, hakikaten -biraz sonra,
ben, kendisine bunu iletmeye çalışacağım- bu kamu görevlilerinin, bu kahraman
Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının Eyüp Fatsa hakkındaki güzel düşüncelerini
burada belirtiyor. Bunu da kendisine ileteceğim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, biraz sonra vereceğimiz, okunan önergeleri desteklemenizi
diliyor, bu arkadaşlarımızın durumunun daha da iyileştirilmesi düşüncesiyle
Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan; buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesi hakkında
söz almış bulunuyorum; Anavatan Grubu adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
günlerdir, Sıhhiye'de nakliyatçı kamyon esnafının sıkıntıları… Çadır kurmuşlar;
sıkıntıları olduğunu dile getiriyorlar ki, gerçekten de büyük bir sıkıntı
içerisindeler. Ben, Mersin Milletvekili olarak bölgemde limanın da olması,
taşımanın da bu bölgeden, özellikle, Irak'a gitmesi konusunda sıkıntılar
olduğunu, ihracatımızı olumsuz yönde etkilediğini görüyoruz.
Biliyorsunuz, nakliyatçı
arkadaşlarımızın, esnafımızın K-1 belgesi almak için milyarlarca para C-2
taşıma belgesi almak için firmalar kurulması gerekiyor. Oysa, bir kamyonu olan
esnafın bu parayı verecek durumu olmadığını, sıkıntı içerisinde olduğunu
görüyoruz.
Mersin Sanayi ve Ticaret
Odasının bize göndermiş olduğu bir yazıyı Yüce Meclisimizle paylaşmak
istiyorum: "Ülkemizde Irak'a karayoluyla yapılan ihracata ilişkin
taşımaların, 2-C yetki belgesine sahip firmalarla yapılmasına başlamasıyla
beraber nakliye sektöründe ve ihracatta ciddî sıkıntılar yaşanmaktadır."
Değerli arkadaşlar, bu
belgeleri alamayınca, tabiî, kamyoncular, ihracatta yük alıp Irak'a
gidemiyorlar. Haliyle, sıkıntıda… Doğu ve güneydoğudaki milyonlarca kamyoncu
esnafı, bir tek kamyonu var, haliyle, belirli bir tonajda yük alamayınca, sıkıntı
içerisinde olduklarını; hatta, borçlarını ödeyemez duruma geldiklerini ve
icralarla karşı karşıya olduklarını beyan ediyorlar. Özellikle, Irak'a sevkıyat
konusunda C-2 belgesinin istenmemesinde, kamyon esnafının, kamyoncularımızın,
burada, serbest bırakılarak, savaş halinde olan Irak'a nakliye yapmalarında
yarar vardır. Eğer, bu olmazsa, bu insanlar açlıkla baş başa kalır
düşüncesindeyiz. Bir an önce hükümetin bu konuda daha toleranslı olmasını
istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, diğer
bir konuysa, biliyorsunuz, memurlarımıza verdiğimiz 40 + 40 ve bazı
memurlarımıza, kurumlara verdiğimiz +100 YTL. Elbette ki, bütün memurlarımızın
almış oldukları bu farklı uygulamanın yanlış olduğunu söylüyoruz. Herkesin
insanca yaşayabileceği, sosyal imkânlardan faydalanabileceği bir maaşının, bir
gelirinin olması gerektiği inancındayız. Verilmiş olan bu ekücretlerin daha az
olduğunu savunuyoruz ve özellikle, orman KOMSAN ve orman çalışanlarıyla ilgili
elimize bir iki tane yazı gönderdiler. Orman Haftası dolayısıyla bütün orman
çalışanlarını kutluyoruz, ülkemiz için bu Orman Haftasının hayırlı olmasını
diliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
buradan alıntı olarak: "Çevre ve Orman Bakanlığı çalışanları tüm ulusun
ortak değerleri olan çevrenin ve ormanların korunması, planlanması, geliştirilmesi
ve gelecek kuşaklara aktarılması konusunda önemli görevler üstlenmişler ve bu
uğurda da yüzlerce meslek şehidi vermişlerdir." Bugün, çıkarılacak bu
yasada bunları eğer ayırıyorsak, bu meslek şehitlerimizin ruhunu da rahatsız
etmiş oluruz.
Değerli arkadaşlar, bir
kurumda veyahut da farklı kurumlarda 40'ın üzerindeki kuruma farklı
davrandığınızda, elbette ki, çalışanlar arasında farklılık doğacaktır; bu da,
çalışanları üzmektedir. Eğer, yapılacaksa, bütün çalışanlara, emeklilere,
işçilere, köylülere, Bağ-Kurlulara, SSK'lılara ve Emekli Sandığında olan, gerek
çalıştıkları süre içerisinde gerekse emekliliklerinde, artı, yaşayabilecekleri,
ihtiyaç duyabilecekleri miktarda eködenekler verilmesinde, tazminat
verilmesinde, para verilmesinde büyük yararlar olduğunu savunuyoruz.
İşte, çıkıyorlar
arkadaşlar, diyorlar ki, Türkiye'de biz şunları yaptık; muhtara 208 000 000
verdik, Bağ-Kurlu olan köylülere 220 000 000, Bağ-Kur esnafına da, emeklisine
310 000 000 verdiklerinden… Soruyorum Allah lillah aşkına, bu paralar, bir
ekmek parası, bir kira parası, bir telefon parası, bir yakacak parası, bir
eğitim giderleri parası mı da, siz, Türkiye'de insanların çok mutlu olduğunu,
gerçekten mutluluk içerisinde yaşayarak, tozpembe gösteriyorsunuz? Bunlar doğru
değildir.
Değerli arkadaşlar, bu
insanlar, bizim ülkemizin insanlarıdır. Yıllarca emek vermiş, yıllarca vergi
vermiş, yıllarca çalışmış, otuz, otuzbeş yılını bir ülkeye harcayan bu
insanlara, emekli olduklarında ikinci bir iş aratmaya hiçbirimizin hakkı var mı?!
Yaşamlarını daha mutlu yaşamaları için biz bunlara destek olmak zorundayız.
Siz, çıkıyorsunuz, öğretmenleri farklı düşünüyorsunuz… Öğretmenler, elbette ki,
meslek icabı bazıları ekders ücreti alır, bazıları almayabilir. Zaten, ekders
ücretine de verdiğiniz… Bizler, biliyorsunuz, önergelerimizle 10 YTL istememize
rağmen 5 YTL'de bıraktınız.
Bütün öğretmenlerimizin,
çalışanlarımızın, astsubaylarımızın, subaylarımızın, memurlarımızın,
polislerimizin daha mutlu yaşamaları, görevlerine daha bağlı kalmaları, ülkede
daha fazla verim alabilmemiz için bu insanlara yardımcı olmak zorundayız.
Zaten, köylüler gözden çıkarıldı, köylüler perişan, tarlalarını satıyor…
Traktör aldı diyorlar; kaç tane traktör satıldı, biliyor musunuz?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- 2 000…
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Daha fazladır, 2 000'lerde değil, daha fazladır, 40 ile 50'nin üzerinde. İcra
kanalıyla tarlasını satıp da borcunu ödeyen köylüleri görüyor musunuz? Hiç
onların yanına gittiniz mi? Durumlarını, ellerindeki mahsullerinin para etmediğini,
alıcı bulamadığını, hatta, pazara götürecek paralarının dahi olmadığını biliyor
musunuz değerli milletvekilleri?
Değerli arkadaşlar, biz,
bu köylülerin sıkıntılarını yakından takip ediyoruz, bu memurların
sıkıntılarını yakından takip ediyoruz; çünkü, onların içerisindeyiz. Esnafın,
bir çekini ödemediği günler gece sabaha kadar yatmadığını biliyor musunuz? İcra
depolarının önünde mallar dolu. İcra deposunun kirasını vermeyip de, icra
depoları kanalıyla o esnafın malının satıldığını biliyor musunuz? Memur,
birikimleriyle almış olduğu televizyonunu, buzdolabını o icra memurunun
arabasına yüklerken o insanların sıkıntılarını hiç gördünüz mü, tattınız mı?
Bizler tattığımız için görüyoruz, yaşıyoruz. O duyguları yaşadığımız için de,
biz, bu insanların, bu ülkenin insanlarının refah seviyesinin daha fazla
yükseltilmesi, daha mutlu olunması, daha güler yüzlü insanlar olmaları
gerektiğini düşünüyoruz.
Bakıyoruz ki, insanlar,
artık, intihar ediyor; yolları kesiyor, gasba uğruyor; yaşamları tehlikede.
Hani bu AKP İktidarının mutlu Türkiyesi? Hani?.. 2 500 dolardan 5 000 dolara
çıktığını övünerek bağırdığınız nerede bu kazançlar? Soruyoruz; o memurlara
sorun; geçen seneki maaşı 3+3'le mi yüzde 100 arttı geliri, millî geliri? O
emekliye soruyoruz; sizin maaşınız geçen seneye göre, geliriniz geçen seneye
göre millî hâsıladan 2 500'den 5 000'e çıktı… "Nerede… Ben, geçen
senekinden daha aşağıda yaşıyorum. Geçen sene 3 kilo ayda zeytin alıyorsam
şimdi 2 kiloya düştü" diyor. Bu mu mutluluk?! Bu mu sizin ülkeye vaat ettiğiniz
çağdaş, gerçekten refah içerisinde olan bir ülke?! İnan edin ki, insanların
gözüne baka baka doğru şeyleri söyleyin. Yazıktır bu insanlara! Umut verdiniz,
umutlarını aldınız; artık, bu umutsuzluk, onları, gelecekte sizlere gerekli
cevabı verecektir, inanıyoruz. Memurlarımıza, emeklilerimize, çalışanlarımıza,
teknik elemanlarımıza, hiç kimseyi ayırmadan, dul ve yetimlerimiz de başta
olmak üzere, herkese, mutlu yaşamaları için, gerekli yardım yapılmalı, onlara
güvence verilmelidir.
Soruyoruz, bu kaynak
nerede? İşte, kaynak nerede dediğinizde… Rüşvet var mı şimdi ülkemizde,
soruyorum, var mı; evet, AKP'lilere soruyorum, var mı yok mu?
MEHMET SARI (Osmaniye) -
Azaldı, azaldı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sen işine bak; konuşmana devam et.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Burada, bakanlarınızın imzasıyla, 280 000 000 Yenlik, Japonya…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) -
Rakamlarla konuş, rakamlarla!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Rakamlar burada; 288 000 000 yenlik uluslararası hibe konusunda nasıl imza
atıyor Türkiye Cumhuriyetinin Bakanlar Kurulu, madem, Türkiye'de, rüşvet yoktu,
iltimas yoktu?! Bakın, görüyorsunuz ki, kendinizi ele veriyorsunuz. Yapmayın,
Türkiye Cumhuriyetinin onuruyla oynanılmasın. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet.
91 inci yılını kutladığımız Çanakkale'deki şehitlerimizin ruhlarını bile
rahatsız ediyorsunuz, eğer bu ülkede bu yabancılara karşı rüşvet vardır diye
imza atıyorsanız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Siz anlayamamışsınız…
BAŞKAN - Sayın Özcan,
toparlayın.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bütün memurlarımıza, çalışanlarımıza, emekçilerimize
saygılar sunuyorum. Sizler bunları hak etmediniz; ama, AKP'den, gelecekte,
hesap soracağınıza inanıyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz
isteminde bulunan Yalova Milletvekili Sayın Şükrü Önder; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı
tasarının 9 uncu maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi belirtmek için söz aldım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerek bugünkü
konuşmalarda gerekse bundan evvelki konuşmalarda, iktidar ve muhalefet
milletvekillerinin tamamı, gerçekten, polis teşkilatının içinde bulunduğu
sıkıntıları tek tek dile getirdiler; ben, herkese, emekli bir emniyet müdürü
olarak müteşekkirim. Ancak, polise yapılacak olan bir iyileştirmeyi gündeme
getirirken, tabiî ki, doğal olarak, bazı kurumlar da ille bunun peşinden olsun
şeklinde gündeme geliyor ve yapılmak istenen iyileştirme de arzu edildiği
şekilde çıkmıyor. Sayın Maliye Bakanımız şahittirler; bundan iki üç ay evvel,
dört ay evvel, yine böyle bir düzenleme yapılmak istendi; ancak, Plan ve Bütçe
Komisyonunda diğer kurumların da talebi gündeme gelince, maalesef, bu teklif
gündemden çıkarıldı.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bizim gözden kaçırdığımız çok önemli bir husus var. Polis
teşkilatı 657 sayılı Devlet Memurları kapsamında mütalaa ediliyor; ancak, bana
göre son derece yanlış ve senelerdir bu yanlışın sıkıntısını çekiyor bu
teşkilat. Neden; çünkü, çalışma şartları, özlük hakları, 3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanunu diye 1937 senesinde çıkarılan bir kanunla düzenlenmiş.
Vazifeleri, 2559 sayılı Polis Vazife Selahiyet Kanunu diye 1934 yılında
neşrolunan bir kanunla belirtilmiş. Disiplin tüzüğü tamamen ayrı,
ödüllendirmesi tamamen ayrı olan bir kuruluş. Devlet memurlarının çalışma
şeklinden çok farklı bir çalışma sistemiyle çalıştığı hepimizin malumlarıdır.
Bir emniyet görevlisi bir insanın yaşamının her alanına müdahale edebilecek
güce sahip, bir yetkiye sahip. Nasıl yetkiye sahip; yaya olarak yoldan
yürüdüğünüzde size müdahale etme şansına sahip, gürültü çıkardığınızda müdahale
etme şansına sahip, yaşamın her alanında insanlara müdahale etme şansına sahip;
hatta ve hatta öylesine bir müdahale yetkisine sahip ki, insanın Anayasayla
teminat altına alınmış en kutsal hakkı olan yaşam hakkını elinden alabilecek
güce ve yetkiye sahip. Şimdi, böylesine geniş yetkilerle donatılmış bir
teşkilatı, getirip, 657 sayılı Kanunun içerisinde mütalaa edersek, sıkıntı
burada devam edecektir.
Ben, özellikle
hükümetimizden ve sayın bakanlarımızdan şunu istirham ediyorum: Hazırlanacak
olan personel kanunu var, bu personel kanununun içerisinde Emniyet Teşkilatının
mutlaka yeri ayrılması lazım. Hatta ve hatta, Emniyet Teşkilatının değil
-artık, devir onu gerektiriyor, çağ onu gerektiriyor- çağa ayak uydurmak
istiyorsak, gündemi yakalamak istiyorsak, İçişleri Bakanlığının yapılanmasında birtakım
değişikliklere gidilmesi artık, bana göre kaçınılmazdır.
Birkaç gün evvel
Dışişleri Bakanımızın -ki, kendisine bu kürsüden geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum- yapmış olduğu bir toplantı vardı. Terörle mücadelede bir kurul
toplantısı. Kimisi, buna "terörle mücadele genel müdürlüğü" dedi bazı
basın, kimisi de "yüksek kurul" dedi. Evet, artık, bundan sonra,
terörle mücadelede bir genel müdürlük kurulması lazım, yani, bir iç güvenlik
müsteşarlığı adı altında, yeniden yapılandırmaya gitmek şart. İçişleri
Bakanlığı, bugünkü bünyesiyle, yerel yönetimlere mi bakacak, savunmaya mı
bakacak, nüfusa mı bakacak, Emniyet Teşkilatına ve jandarma teşkilatına mı
bakacak; artık, terör ve asayiş, ülkenin değil, bütün dünyanın sorunu haline
gelmiştir; bu nedenle, yeniden yapılanması şart.
İç güvenlikten sorumlu
bir müsteşarlık başkanlığında, bir terörü önleme genel müdürlüğü, bir asayiş
hizmetlerini önleme genel müdürlüğü, bir trafik genel müdürlüğü, trafik
hizmetlerini önleme genel müdürlüğü adı altında yeniden yapılanmak şart
olduğunu düşünüyorum.
Çünkü, bugün Millî
Eğitime baktığımızda, asgarî 25 tane genel müdürlük var; Enerji Bakanlığımıza
baktığımızda yine bir o kadar genel müdürlük var ve bu genel müdürlükler,
herkes kendi bünyesi içerisinde işlerini çok rahat bir şekilde
götürebiliyorlar. Ben, sıkıntının buradan kaynaklandığını düşünüyorum.
Milletvekilleri
olarak, gerçekten, Emniyet Teşkilatlına
çok büyük destek verdiniz. Bundan sonra yapılacak bir değişiklikte, bu
değişikliği lütfen, göz önüne almak suretiyle, Emniyet Teşkilatının, daha
doğrusu, İçişlerinin yapılanmasında bir değişikliğe gidelim ve bu konuda
sizlerden destek beklediğimizi ifade ediyorum.
Emniyet Teşkilatına
verilen bu 100 YTL'lik artışların, aslında, yeterince yerinde olmadığını Sayın
Başbakanımız da ifade etti; az veren candan, çok veren maldan misali; ama, bu
katkının da kendilerine büyük ölçüde nefes aldıracağına inanıyorum.
Bu katkıda, başta emeği
geçen….
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -Toparlayalım
lütfen.
ŞÜKRÜ ÖNDER (Devamla) -
…Sayın Başbakanımızı ve Bakanlar Kurulu üyelerimizin hepsini kutluyorum.
Çıkacak bu yasanın, tüm
çalışanlara hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz
isteminde bulunan Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen…
Buyurun Sayın Bilen. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, Değişik Adlar Altında İlave
Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Muhalefete ait
milletvekillerimizin birkaç tane suali ve değerlendirmesi olmuştu, kısaca
onlara değinerek, bu kanunun özellikle polisimize ve bekçilerimize hayırlı,
uğurlu olmasını diliyorum.
Şimdi, millî gelirin,
fert başına düşen payın 2 500 dolardan 5 000 dolara çıktığı ve bunun
çalışanlara yansımadığı yönündeki eleştirilerine katılmıyorum. Pazara, çarşıya,
markete, esnafa gidildiğinde, bunun, bu insanlara, çalışanlara da yansıdığını
bizatihi arkadaşlarımız müşahede edeceklerdir. Temel gıdada, giyimde, beyaz
eşyada fiyatlar neredeyse yarı yarıya düşmüş, üç yıl içerisinde de hiç zam yapılmamıştır.
Tabiî, çalışanlarımıza,
bütçe imkânları dahilinde, bütçe disiplini içerisinde, mümkün olduğunca
iyileştirmeler yapılmaktadır. Burada da, Emniyet mensubu arkadaşlarımızın
özverili çalışmalarının belki karşılığı da olmamakla birlikte, bütçe disiplinini
bozmayacak, bütçeyi sıkıntıya sokmayacak bir ödeme planı içerisinde kendilerine
100 YTL'lik bir fark getirilmiştir. Bu, kendilerinin sıkıntılarını giderecek
bir rakam değildir; ancak, inanıyorum ki, ileriki tarihlerde, bütçe imkânları
da elverdiğinde, hem diğer kamu personeline hem de polislerimize daha fazlası
ödenmek üzere bir çalışma da yapılabilir. Bununla, hiç olmazsa, sıkıntı bir
nebze olsun giderilmeye çalışılmıştır.
Kanunun çalışanlarımıza,
Emniyet mensuplarımıza hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Soru-yanıt
bölümüne geçiyoruz.
Muharrem Doğan…
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım; aracılığınızla Sayın Bakanıma bir soru
soracağım.
1- Eködeme almayan ve bu
tasarı yasalaştığında da eködeme alamayanlara nasıl izah edeceksiniz?
2- Emniyet mensuplarının
görev şehidi güvenlik personelinin dul ve yetimlerine ne kadar ek zam
veriyorsunuz? Verdiğiniz ek zammı yeterli buluyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Fahri Keskin…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayın Bakanım, benim de şöyle bir sorum var: Biraz önce konuşan
arkadaşlarımız memurlarla ilgili hazin bir tablo ortaya koydu. Bu ülkede, özel
sektöre rağmen, her yıl, devlet hizmetinde görev almak için kaç bin kişi
müracaat etmektedir?
Ayrıca "Allah
devlete, millete zeval vermesin" sözünü en çok kullanan tabaka hangi
tabakadır?
Saygılarımla.
BAŞKAN - Sayın Ümmet
Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Bu kanunun 9 uncu maddesiyle -demin de söyledim- emniyet hizmetleri sınıfında
görev yapan polislerimiz, çarşı ve mahalle bekçilerimiz, emekli olduktan sonra,
sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle bir başka işte çalışıyorsa veya
sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak çalışıyorsa, bu 100 YTL'lik eködemeden
emeklilerimiz faydalanamayacak.
Şimdi, emekli Emniyet
mensuplarımızın maaşları ortalama 600 000 000 lira civarında. Şimdi, bu
görevlilerimizin, Emniyet mensuplarımızın, çarşı ve mahalle bekçilerimizin
emekli olduktan sonra bu maaşlarla geçinemeyecekleri çok açık. Şimdi, biz, bu
kanunla diyoruz ki, siz, bu maaşlarla geçinemez iken, bir başka yerde
çalışıyorsanız bu 100 000 000 liralık, 100 YTL'lik eködemeden
faydalanamayacaksınız.
Şimdi, ben, Sayın Maliye
Bakanıma sormak istiyorum: Devletimiz bu kadar âciz, bu kadar güçsüz mü?
Yıllarca, bu memleketin birlik beraberliği, huzuru için çalışan bu güvenlik
görevlilerimiz emekli olduktan sonra bir başka yerde çalışırsa, bu 100 YTL'yi,
100 000 000 lirayı niçin onlardan esirgiyoruz? Sayın Maliye Bakanımdan öğrenmek
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan…
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu, eködeme alamayanlara
-Sayın Doğan'a cevap veriyorum- eködeme alamayan memurlarımıza veriliyor
bunlar, eködeme alanlar bu 40+40'tan istifade edemiyorlar; çünkü, onlar eködeme
aldıkları için aradaki makas açılmış. Dolayısıyla, daha önceki maddede de yine
izah ederken, o aradaki makasın kapatılmasıdır bu; yani, eködeme alamayan
memurlarımıza verilen bir paradır bu 40+40. Dolayısıyla, eködeme alanlar
bunlardan istifade edemeyecekler.
Şimdi...
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Ben de onu soruyorum; nasıl izah edeceksiniz?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Doğan, onun maaşı zaten yüksek olduğu için buraya
ilave etmek suretiyle ona yaklaştırıyoruz. Genelde, bir zam verilmişti; ama,
bunlara ilaveten veriliyor.
Şimdi, Sayın Keskin'in
sorusu vardı: "Devlet hizmetinde çalışmak için ne kadar müracaat
var?" Şu anda o bilgi benim elimde yok; ama, devlet personeliyle ilgili
bakanımız, Sayın Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin Beyden o bilgiyi alır,
size iletiriz, onu yazılı olarak bildiririz; ama, "devlete, millete zeval
vermesin" diyen bizim Türk Milleti, hepsi der bunu, devletini hem sever
hem sahip çıkar hem de dua eder.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Memurlarımız daha fazla der!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - O bakımdan, biz, hepimiz, bizim Türk Milletinin
hasletidir bu, "devletine, milletine zeval vermesin" diye herkes dua
eder.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Çalışan, oradan ekmek yiyen daha fazla söyler!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Şüphesiz, şüphesiz öyledir.
Şimdi, Sayın Kandoğan,
bir sistem vardır, bir prensip vardır, bu prensipler dahilinde, sistem
dahilinde hareket edilir. O sistemin dışında hareket ettiğiniz zaman, o zaman,
bunu sistem reddeder, kabul etmez. Bunu da ifade ederken "devletiniz âciz
mi" diye, lütfen, bana bir daha sormayın; devletimiz âciz değil, bunu iyi
bilin. Devletimiz âciz değil… (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bakın, siz, şimdi, mülkiye
sınıfından gelmiş birisisiniz; devletin âciz olmadığını siz bilirsiniz. Yani,
bunu…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Bakan, ben size emeklileri sordum.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi, emekliler, çalışıyorsa, başka ikinci maaşı alıyorsa
bundan istifade edemez; gayet basit.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Niye edemiyor?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Size mi soracağız niye edemesin diye canım?! Sistem
böyle.
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…
Lütfen…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- O ne biçim cevap Sayın Bakan?!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Öyle cevap.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Bakan, siz Genel Kurula hitap ederek yanıtınızı verin.
Siz de dinleyin lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Böyle cevap olmaz!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Ben konuşurken dinleyin o zaman Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Böyle cevap veremezsiniz Sayın Bakan!
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Verir, verir; bal gibi verir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Veremez!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Verdim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Veremezsiniz!
AHMET YENİ (Samsun) -
Verdi ve aldınız.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi, burada bir sistem vardır, bir usul vardır, bir kaide
vardır. İkinci maaşı alıyorsa bundan istifade edemez; bu kadar şey bu, cevabı
açık. Bunu soruyorsunuz; diyorsunuz ki, niye alamaz; ikinci maaşı aldığı için
alamaz. Bundan dolayı; yoksa…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sizin danışmanınız ikinci maaşı alıyor ya Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Almıyor dedik biraz önce.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Alıyor Sayın Bakanım. Danışmanınız iki yerden maaş alıyor; hem danışmanlık
maaşı alıyor hem de yönetim kurulu üyeliği maaşı alıyor.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
bunları soru soracağınız zaman söyleyebilirdiniz. Şimdi, böyle, İçtüzük
hükümlerine aykırı bir şekilde müdahale etmeniz doğru değil.
Siz de Genel Kurula hitap
edin Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Peki.
Sayın Başkan, ben
cevaplarımı arz etmiş bulunuyorum.
Genel Kurula saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Birleşime saat
20.00'ye kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.10
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.08
BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77 nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1103 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4.- Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171)
(S. Sayısı: 1103) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
9 uncu madde üzerinde
önerge işlemlerini yapacağız.
Madde üzerinde 7 adet
önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1103 sıra sayılı Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Öteme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi ile 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa eklenen ek madde 81'in ikinci
fıkrasında geçen "bir ay" ibaresinin "on beş" olarak
değiştirilmesini arz ederim.
İsmail Bilen
Manisa
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1103 sıra sayılı Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa eklenen ek Madde 81'in birinci fıkrasında
geçen "100 YTL" ibaresinin "150 YTL" olarak
değiştirilmesini arz ederim.
İsmail Bilen
Manisa
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununa eklenmesi öngörülen ek 81 inci maddenin birinci fıkrasının
başına "Millî İstihbarat Hizmetleri ve" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Şükrü
Önder |
İsmail
Bilen |
|
Hatay |
Yalova |
Manisa |
|
A.
Gökhan Sarıçam |
Mehmet
Çiçek |
Mustafa
Cumur |
|
Kırklareli |
Yozgat |
Trabzon |
BAŞKAN - Dördüncü
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun teklifinin 9 uncu maddesindeki ek madde 81'in birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ek Madde 81.- Emekli
Sandığından emekli aylığı ödenenlerden emekli aylıklarıyla birlikte makam
tazminatı ödenmesine hak kazanamamış TSK kadrosundan astsubay kıdemli başçavuş
ve her kademeden kademeli kıdemli başçavuş unvanı esas alınarak, her ay emekli
aylıklarıyla birlikte 100 YTL tutarında ayrıca ödeme yapılır.
|
Bülent
Baratalı |
Haluk
Koç |
Mehmet
Yıldırım |
|
|
İzmir |
Samsun |
Kastamonu |
|
|
Gürol
Ergin |
Erdal
Karademir |
|
|
|
Muğla |
İzmir |
|
|
BAŞKAN - Beşinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun teklifinin 9 uncu maddesindeki ek madde 81'in birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Ek Madde 81: Emekli
Sandığından emekli aylığı ödenenlerden emekli aylıklarıyla birlikte makam
tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara, her ay emekli aylıklarıyla
birlikte 100 YTL tutarında ayrıca ödeme yapılır."
|
Hüseyin
Bayındır |
İzzet
Çetin |
Mehmet
Kartal |
|
Kırşehir |
Kocaeli |
Van |
|
Halil
Akyüz |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Mehmet
Boztaş |
|
İstanbul |
İstanbul |
Aydın |
|
Sezai
Önder |
Mehmet
Yıldırım |
Mustafa
Özyurt |
|
Samsun |
Kastamonu |
Bursa |
BAŞKAN - Altıncı önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesi, ek madde 81'in ikinci
paragrafının madde metninden çıkarılmasını ve ayrıca ek madde 81'de
"emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolar ile çarşı ve mahalle
bekçisi" ifadesinden sonra "teknisyen yardımcıları" ibaresinin konmasına
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan
Eraslan |
Bülent
Baratalı |
İzzet
Çetin |
|
Niğde |
İzmir |
Kocaeli |
|
Ahmet
Ersin |
Tuncay
Ercenk |
Hüseyin
Ekmekcioğlu |
|
İzmir |
Antalya |
Antalya |
|
R.
Kerim Özkan |
Türkân
Miçooğulları |
|
|
Burdur |
İzmir |
|
BAŞKAN - Sonuncu önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif
ederim.
Ülkü Güney
Bayburt
"Madde 9 - 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa aşağıdaki
madde eklenmiştir.
Ek Madde 81- Emniyet
hizmetleri sınıflarına dahil kadrolar ile çarşı ve mahalle bekçisi kadro unvanı
esas alınarak emekli aylığı ödenenlere her ay emekli aylıklarıyla birlikte 100
YTL tutarında ayrıca ödeme yapılır.
Bu kanun hükümlerine göre
emekli aylığı bağlanmasından sonra sosyal güvenlik destek primi ödemek
suretiyle çalışanlar dahil, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak
çalışanlara bu ödeme yapılmaz. Bu ödemeden yararlanma şartlarını kaybedenler,
en geç bir ay içinde durumu TC Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bildirmekle
yükümlüdür. Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden aybaşından itibaren
ödemeye son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara yapılan ödemeler
kanunî faizi ile birlikte geri alınır.
Birinci fıkra kapsamına
girenlerden ölenlerin 67 nci maddede belirtilen aylığa müstahak dul ve
yetimlerine 68 inci maddedeki oranlar üzerinden ödeme yapılır.
Bu ödemeler TC Emekli
Sandığı tarafından ödenmesini izleyen iki ay içinde faturası karşılığında
Hazineden tahsil edilir."
BAŞKAN - Son önerge en
aykırı önerge, işleme ondan başlıyoruz.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahibi
olarak, gerekçeyi mi okuyalım, konuşacak mısınız?
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Konuşacaksınız.
Buyurun o zaman.
Süreniz 5 dakika.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, burada, önergem için
fazla bir şey söylemeyeceğim. Önergemin amacı, sayıları 300-350 civarında olan,
amir sınıfındaki emekli emniyet mensuplarının bu farktan, yani, bu 100 000 000
liradan istifade etmelerine matuftu.
Sayın Bakan ve Komisyon
bunu kabul etmediğine göre, sizlerin de kabul etmeyeceğinizi tahmin ediyorum;
ama, şunu söylemek istiyorum: Emniyet bir bütündür, emniyet sınıfı bir
bütündür. Emeklilikte de olsa, bu sınıf arasında birtakım farklılıkların
olmaması gerekir. Bunların çalışma şartlarını, ne biçimde, ne büyük, zor
şartlarda çalıştıklarını hepiniz biliyorsunuz. İsterdim ki, bu ayırım, bu sınıf
arasında yapılmasın; bu amaçla verdim. Yine de Yüce Meclisin takdirine
bırakıyorum. Olumlu oy verirseniz memnun olurum.
Arkadaşlar, asıl, bu
vesileyle, size birkaç şey söylemek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, üzerinde
çalıştığımız bu kanun, aslında 2001 yılında çıkardığımız bir kanunun, yani
memurlara sendika hakkı verilen bir kanunun, sonradan işveren kurulu ile
sendikalar arasında anlaşma sonucu bir düzenlemedir; yani, şu anda bizim
yaptığımız iş bir prosedürü tamamlamaktır -bunu hepiniz biliyorsunuz- ve 13
maddelik bir kanundur. Bu kanun temel bir yasa değildir. Bu, sadece bir
prosedürü tamamlama yasası. Aynı zamanda da, bundan istifade eden memurlarımız
vardır. Bunların da sayısı belli, alacakları rakam da bellidir; ama, yirmi
günden beri bu kanunu çıkarmak için burada uğraşıyoruz. Yirmi günden beri, 13
maddelik bir kanun... Bunu anlamak mümkün değil. Temel yasa olur, bunda çok
tartışılır; ama, burada, biz, memurlarımıza bir 100 lira para vereceğiz. Bunun
için yirmi günden beri konuştuk, konuştuk, konuştuk, konuştuk, belki 13 üncü
maddeye kadar da daha konuşacağız. Bana göre bu yanlış, zamanımızı boşa
harcıyoruz. Burada, ille ben de bir şey söyleyeyim, ben de burada bir kesime
daha fazla para şey yapayım… Bunlar yanlış. Buradaki temel yanlış da şu: Bu
kanunlar, buradaki konuşmalar komisyonda yapılır, orada konsensüs sağlanır.
Burada, ben isterdim ki, Anamuhalefet Partimiz ile iktidar orada anlaşsın,
getirsin ve burada iki saat içinde biz bunu geçirelim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Anlaştık; Bakan çıkardı…
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) - Ama, yirmi gündür burada ne konuşulduğunu ne anlayabiliyoruz, kimin
ne dediğini de anlayamıyoruz… Olayın hepsi, kamu kesiminde çalışan
memurlarımıza, hem de cüzi bir paranın verilmesidir.
Değerli arkadaşlarım,
benim önergemi kabul edersiniz veya etmezsiniz, hiç önemli değil; ama, sizden
ricam, bu kanunu, bu gece yarısına filan da değil, hemen çıkaralım. Hepinizden
rica ediyorum, bitirelim bunu. Alt tarafı nedir bunun, verdiğimiz para nedir…
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Karar
yetersayısı arayacağız.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesi, Ek Madde 81'in ikinci
paragrafının madde metninden çıkarılmasını ve ayrıca Ek Madde 81'de
"emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolar ile çarşı ve mahalle
bekçisi" ifadesinden sonra "teknisyen yardımcıları" ibaresinin
konmasını arz ve teklif ederiz.
Orhan Eraslan (Niğde) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
102 kişi var Sayın Başkan, saydık!
BAŞKAN - Divan
Kâtiplerinin daha dikkatli saymasını isteriz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Daha dikkatli saysınlar o zaman.
BAŞKAN - Eğer şimdi
saydıysanız, dışarı…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Oradan çıkan olmadı, buradan 3 kişi çıktı dışarı.
BAŞKAN - Siz de katkıda
bulunursunuz sayarken, doğru saymaya çalışırız; ama, oylama sırasında girip,
hemen, oylama yapar yapmaz çıkıyor arkadaşlar. O yüzden, belki siz onları
görmüyorsunuz; ama, biz hepsini görüyoruz buradan.
Değerli arkadaşlarım,
gerekçeyi mi okutalım, önerge sahibi mi konuşmak istiyor?
MEHMET CEYLAN (Karabük) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyoruz:
Gerekçe:
Emniyet hizmetleri
sınıfından olup, emekli olduktan sonra sosyal güvenlik destek primi ödeyerek
çalışmak durumunda olanlar, aldıkları açlık sınırı seviyesindeki emekli
maaşları yetmediği için çalışmaktadırlar.
Bunlar da çalışmaları
sırasında çeşitli risklere maruz kalmışlardır.
100 YTL'lik artış
sıkıntılarını gidermeyecek; ama, hiç olmazsa, kendilerini devletin unutmaması
nedeniyle teselli bulacaklardır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Karar
yetersayısı arayacağız.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…Karar yetersayısı vardır, 140 kişiyle, kıl payı da olsa…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Bilgisayarla yapın, yok 140 kişi; 140 kişi ne arıyor ya!
BAŞKAN - Önerge
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun teklifinin 9 uncu maddesindeki ek madde 81'in birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
" Ek Madde 81: Emekli
Sandığından emekli aylığı ödenenlerden emekli aylıklarıyla birlikte makam
tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara, her ay emekli aylıklarıyla
birlikte 100 YTL tutarında ayrıca ödeme yapılır."
Hüseyin Bayındır (Kırşehir) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
sahiplerine soruyorum: Gerekçeyi mi okutalım, önergeyle ilgili konuşmak mı
isterler?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyoruz:
Gerekçe: Emekli Emniyet
mensubu arkadaşlarımızın zor durumda olduklarını biliyoruz; ancak, tüm
emeklilerimizin aynı durumda oldukları malumunuzdur. O nedenle bu değişiklik
önergesini vermeyi uygun bulduk. Teklifimizin aynen kabul edilmesi durumunda
büyük bir sosyal yaraya biraz olsun merhem olacağını düşünmekteyiz.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun teklifinin 9 uncu maddesindeki ek madde 81'in birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ek Madde 81.- Emekli
Sandığından emekli aylığı ödenenlerden emekli aylıklarıyla birlikte makam
tazminatı ödenmesine hak kazanamamış TSK kadrosundan astsubay kıdemli başçavuş
ve her kademeden kademeli kıdemli başçavuş unvanı esas alınarak, her ay emekli aylıklarıyla
birlikte 100 YTL tutarında ayrıca ödeme yapılır.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşacak mısınız?
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahibi
İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1103 sıra sayılı
yasanın 9 uncu maddesinin astsubaylara da uygulanması konusunda önerge
vermiştik, bu konuda görüşeceğim; Sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum.
9 uncu madde, 5434 sayılı
Emekli Sandığı Yasasının ek 81 inci maddesini değiştirmektedir. Burada Emniyet
mensubu arkadaşlarımıza -polislere- verdiğimiz 100 YTL'nin emekliye sayılması
konusundaki… Sanıyorum kabul edildi o, ona bir diyeceğimizin olmadığını söylemiştik;
ancak, bu olanağın, bu hakkın, bu imkânın astsubaylara da verilmesini
istemekteyiz; ikinci kademeli astsubaylar ve kıdemli başçavuşlara.
Bunlar, hepimizin bildiği
gibi, üst subay sınığından olmasına karşın, herhangi bir makam ve görev
tazminatı almamaktadırlar. Astsubaylar ordumuzun çok önemli bir personeli
konumuna gelmişlerdir. Özellikle bilgisayar kullanımı, teknoloji kullanımı,
araç, füze kullanımında çok önemli görevler yapmışlardır. Bunlar, tarihte de
çok önemli görevler yapmışlardır.
Çanakkale Deniz Zaferini
geçen hafta kutladık. Burada, Çanakkale çok güzel şekilde anlatıldı, buralarda
şiirler, hamasi nutuklar söylendi. Şimdi, bu nutukların yerine getirilmesini
istiyorum.
Sayın Bakanın ve Sayın
Komisyon Başkanının kabul etmediği, katılmadığı bu önergedeki astsubaylar
tarihimizde çok önemli kahramanlıklar yapmışlardır ve yapmaya da devam
ediyorlar.
Bakınız, değerli
milletvekilleri, Çanakkale kara savaşlarının çok önemli bir dönemecinde 57 nci
Alayın kahramanlıklarını size anlatmak istiyorum. Bunların en önemlilerinden
bir tanesi de "Küçük Zabit" ismindeki astsubaylardır. Avustralya'ya
giden varsa, oradaki bir müzede 57 nci Alayın sancağını göreceklerdir. Sancağın
altında şöyle yazmaktadır: "Bu sancak düşmandan esir edilmemiştir. Son
neferi ölünceye kadar çarpışmıştır 57 nci Alay, ondan sonra bu sancak yerde
bulunmuştur. O nedenle, bu sancağın önünden geçerken, lütfen, herkes
selamlasın" diye yazmaktadır.
Sayın Bakanım sanıyorum
dinlemiyor; ama…
BAŞKAN - Lütfen, sükûneti
sağlayalım.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Şimdi, 57 nci Alay, değerli milletvekilleri, erinden komutanına kadar
Çanakkale savaşlarında tamamı şehit olmuş olan bir alaydır. Cepheye gidecekleri
gün herkes…
BAŞKAN - Bülent Bey, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
etkin ve verimli bir çalışma yapmak için sessizliği sağlamamız lazım. Konuşan
arkadaşımızı dinlemek isteyenler vardır, onların dinlemelerine imkân
sağlayalım. Ayrıca, şu anda, kendisi, Çanakkale savaşlarının 91 inci
yıldönümünü yaşıyoruz, o savaşla ilgili bir konuyu anlatıyor bu yasa maddesiyle
ilgilendirerek. Özellikle, bu nedenle de daha sessiz olup konuşmayı dinlemenizi
öneriyorum.
Buyurun Bülent Bey.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sanıyorum 1 dakikamı ilave edeceksiniz; çünkü,
1 dakika şu anda gitmiş vaziyette.
57 nci Alay, ertesi gün
savaşa girecektir; hepsi birbirleriyle helalleşirler; hepsi memleketlerine
mektup yazarlar, helallik dilerler; hepsi ertesi sabah kalkarlar, boy
apteslerini alırlar, en güzel çamaşırlarını giyerler; sabahleyin namazlarını
kılarlar ve savaşa giderler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 57 nci Alayın, komutanı dahil son erine kadar, o gün tümü
şehit olur ve Avustralyalıların "bu bayrağı selamlamadan geçmeyin"
dediği bayrak, son sancaktarın elinden, şehit olmasıyla, uçar ve bir çalının
üzerine takılır ve Avustralya Anzakları oradan bu bayrağı alırlar; ama, sancağa
saygıları yüzünden de sancağın altına "bu sancak düşmandan esir
edilmemiştir, şu nedenle alınmıştır" diye yazarlar.
Değerli arkadaşlar, işte,
tarih sayfalarımıza kahramanlık destanı yazan insanların içinde bu
arkadaşlarımız da var. Bunlar, dün öyle görev yaptılar, bugün de bizler,
burada…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Sayın Başkan, bitiriyorum.
…sıcak mekânlarda,
karnımız doymuş, sırtımız pek burada konuşurken, onlar, bugün, serhat
boylarında teröre karşı mücadele ediyorlar ve belki bir ağaç kovuğunda veya bir
kaya kovuğunda teröristlere karşı işte bu güzel vatanı kullanıyorlar ve koruyorlar
değerli arkadaşlar.
İşte, Sayın Bakanın ve
Sayın Komisyon Başkanının, bu insanlara bir 100 YTL'lik bir olanak tanımadığı
kahramanlar, bu insanlardır. Bu insanların karşısında saygıyla eğiliyorum ve
rahmet diliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununa eklenmesi öngörülen ek 81 inci maddenin birinci fıkrasının
başına "Millî İstihbarat Hizmetleri ve" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyoruz.
Gerekçe:
Milli İstihbarat
Hizmetleri Sınıfına dahil kadro unvanları esas alınarak emekli aylığı
ödenenlerden emekli aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak
kazanamamış olanların da emniyet hizmetleri sınıflarına dahil kadrolar ile çarşı
ve mahalle bekçisi kadro unvanı esas alınarak emekli aylığı ödenenler için
öngörülen 100 YTL'lik zamdan yararlandırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1103 sıra sayılı Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa eklenen ek madde 81'in birinci fıkrasında
geçen "100 YTL" ibaresinin "150 YTL" olarak
değiştirilmesini arz ederim.
İsmail Bilen
Manisa
BAŞKAN - Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçe mi?..
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçe okunsun.
Gerekçe:
Bu önerge ile çalışırken
almakta oldukları aylıkların yaklaşık olarak yarı yarıya düşmesi nedeniyle
emekli bekçilerin malî sıkıntıya girmesine neden olduğundan dolayı,
mağduriyetin giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1103 sıra sayılı Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi ile 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa eklenen ek madde 81'in ikinci
fıkrasında geçen "bir ay" ibaresinin "on beş" gün olarak
değiştirilmesini arz ederim.
İsmail Bilen
Manisa
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçe…
Gerekçe:
Bu önerge ile amaçlanan
uzun olduğu düşünülen sürenin kısa ve ivedi şekilde sonuçlandırılmasıdır.
BAŞKAN - Önergeyi…
III. - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Peki…
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Memurlara karşı ayıp ediyorsunuz!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Memurlara karşı tam mevcut gelirsiniz, biz hiçbir şey yapamayız. Ayıp mayıp
olmuyor. Siz ayıp ediyorsunuz memurlara.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Memurlara bir şey vermiyorsunuz ki arkadaşlar!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sadaka mı veriyorsunuz memurlara!
BAŞKAN - Sükûneti
sağlayalım arkadaşlar.
Önce, yoklama
isteyenlerin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Mustafa
Özyürek, Fahrettin Üstün, Kemal Anadol, Osman Özcan, Atila Emek, Kemal Sağ,
Şevket Arz, İzzet Çetin, Kâzım Türkmen, İbrahim Özdoğan, Süleyman Sarıbaş,
Hüseyin Özcan, Hüseyin Ekmekcioğlu, Bülent Baratalı, Türkân Miçooğulları,
Mehmet Yıldırım, Mehmet Parlakyiğit, İsmail Değerli, Ramazan Kerim Özkan, Rasim
Çakır, Mesut Özakcan, Mehmet Eraslan.
Şimdi, elektronik cihazla
yoklama yapacağım.
Yoklama için 3 dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4.- Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171)
(S. Sayısı: 1103) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
9 uncu maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 10.- 4/7/2001
tarihli ve 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 14/A maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
"MADDE 14/B.- Özel
kanunlarla kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurum, kurul, üst kurul, enstitü,
teşebbüs, fon ve sair adlarla kurulmuş kamu kurum ve kuruluşlarında,
kanunlarında aksine hükümler olsa dahi, kendi özel mevzuatındaki hükümler
uyarınca yapılacak temsil ve ağırlama giderlerinin yıllık toplamı, başkan ile
temsil yetkisini haiz olan personelin bir aylık ortalama net ücretinin iki
katını geçemez. Temsil yetkisini haiz personelin unvan ve sayıları, karar organlarınca
üyeler dahil toplam personel sayısının yüzde ikisini geçmemek üzere
belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyenler: Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Sayın Kemal Sağ, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili
Sayın İbrahim Özdoğan.
Kişisel söz istemleri:
Mardin Milletvekili Sayın Beşir Hamidi, Erzurum Milletvekili Sayın Ömer
Özyılmaz, Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet
Kandoğan, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan.
Şimdi, ilk söz sırası,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Kemal Sağ…
Buyurun Sayın Sağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA KEMAL SAĞ
(Adana) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 1103 sıra sayılı yasa tasarısının
10 uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; sözlerime başlarken Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
nihayet, haftalardan beri görüşülmekte olan bu yasa çıkıyor; ama, kime yarar
getirir, doğrusu, ben merak ediyorum. Bu yasa, 2005 yılının ağustos ayında Plan
ve Bütçe Komisyonundan çıkmış bir tasarı ve maalesef, 2006'nın şubatında Genel
Kurula sunuluyor. Bu kadar uzun bir süre geçmesine rağmen, bu kadar
tartışılmasına rağmen, ne yazık ki, bu tasarı, bu tasarıdan beklentisi
olanların beklentilerine cevap vermekten çok uzak değerli arkadaşlar ve şunu
söyleyebiliriz kısaca: Bu tasarıyla, AKP, memurlara ümit yerine başka şeyler
dağıtmıştır; yani, dağ fare doğurmuştur.
Sayın Başkan, kurumlar
arasında zaten bozuk olan ücret dengesi, bu tasarıyla biraz daha bozulmaya yüz
tutmuştur. Kurum içi dengeler ise, yine bu tasarıyla biraz daha sarsılmaktadır.
Örneğin, bir dairede, müdüre bağlı olarak çalışan uzmana makam ve görev
tazminatı verilirken müdür bundan mahrum bırakılmıştır. Bu konuda Cumhuriyet
Halk Partisi olarak verilen tüm önergeler AKP Grubunca reddolunmuştur.
Değerli arkadaşlar,
40+40'larla memurların büyük çoğunluğunu oluşturan kesimin ağzına bir parmak
bal sürülürken, tasarının 10 uncu maddesiyle temsil yetkisini haiz personele
temsil giderlerindeki harcamaları için kısıtlama getirilerek, bir yandan bugüne
kadar yasal olmayan harcamalara yasal bir zemin hazırlanmakta, bir yandan da
kamuoyunun gözünü boyamaktasınız. Ancak, bu maddeyle temsil ödeneklerine bir
sınır getirilmesini takdir ediyoruz, temsil ödeneklerinin yasal bir zemine
oturtulmasını takdir ediyoruz. Ancak, peki, bugüne kadar, yasal olmayan tarzda
kullanılmış temsil ödenekleri varsa bunlar için ne yapmayı düşünüyorsunuz;
doğrusu, bunu da merak ediyorum.
Bakın, bir kanayan yaraya
parmak basmak istiyorum değerli arkadaşlar. KİT Komisyonu denetimleri
sırasında, İller Bankasında, üst yönetime, temsil ödeneği altında bir ekücret
dağıtılmaktadır. Bu ücretin alınması için de, maalesef, müdürler ve diğer bu
işi alan arkadaşlarımız ya belge toplamak zorunda kalmakta ya da gider
pusulasıyla bunu almak durumunda olmaktadırlar.
Değerli arkadaşlar, bu
arkadaşlarımıza, eğer, bir zam vermeyi düşünüyorsak, bir temsil ödeneği vermeyi
düşünüyorsak, neden bu arkadaşlarımızı böylesine -amiyane tabirle- belge
dilencisi durumuna düşürüyoruz arkadaşlar? İşte, bu maddenin bu hükmünü bu
yüzden takdir ediyoruz; inşallah, bundan sonra düzgünce kullanılır.
Yalnız, burada bir gerçek
daha kendisini göstermektedir, o da şudur arkadaşlar: 2002 yılından bu yana,
bildiğiniz gibi, bu hükümler bütçe yasalarına konuluyordu; ama, bunun yanlış
olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi kaç kez belirtti ve kaç kez Anayasa
Mahkemesine gitti ve kaç kez de Anayasa Mahkemesinden iptal kararı çıktı. İşte,
bugün, nihayet, bu konu bir yasal zemine oturtuluyor; ama, şunu kabul edin ki,
demek ki Cumhuriyet Halk Partisi de bu iddiasında her zaman haklı çıkmıştır.
Evet arkadaşlar, bütçe
yasalarında yer alan ve iddia edilen bu hükümler bizi haklı çıkarırken, emekli
aylıklarındaki çarpıklığı da dile getirmek zorundayım.
Değerli arkadaşlar, bu
tasarıyla, emniyet hizmetleri, din hizmetleri ve teknik hizmetler sınıfına
ilave tazminatlar veriliyor. Bu güzel, bunu biz de destekliyoruz; ancak, bunu
yaparken de, diğer sınıflara 40+40 verip, başka bir dengesizliğe yol
açıyorsunuz. Biz, hiçbir memura, hiçbir sınıfa zam verilmesine asla karşı
değiliz; ama, bu zammı verirken de tüm memurlar için bir dengenin gözetilmesini
de özellikle arzu ediyoruz.
Bakın, bir başka aksama
var, o da şudur değerli arkadaşlar: Sadece, bu zammın verildiği sadece emniyet
hizmetleri sınıfına bu zamlarının emekli aylıklarına yansıması imkânı
verilmiştir. Bu çok güzel; ama, neden diğer hizmetler sınıfına da böyle bir
imkân verilmediğini de, burada, Yüce Meclis huzurunda sormak istiyorum değerli
arkadaşlar.
Size bir kötü örnekten
bahsetmek istiyorum. Biliyor musunuz ki, şu anda, yüksekokul mezunu bir şoför
ile yüksekokul mezunu bir vergi dairesi müdürünün emekli aylıkları aynıdır. Bir
müdür olmak için, vergi dairesi müdürü olmak için o arkadaşımız en az altı yedi
kez sınava girer; ama, şoför, hiçbir sınava girmeden aynı emekli maaşını alır.
Değerli arkadaşlar, eğer
liyakate, eğer kariyere önem veriyorsanız, lütfen, bu dengelere de dikkat
ediniz.
Değerli arkadaşlar,
geçenlerde burada yapılan gensoru görüşmeleri sırasında, Sayın Maliye
Bakanımız, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından gündeme getirilen iddialar
hakkında, çocuklarına yapılan eleştiriler konusunda "ne yiyecek bu çocuklar"
demiyor muydu? Sayın Bakanım, çocuklarınız için göstermiş olduğunuz bu endişe
ve şefkat duygusunu acaba neden devlet memurları için de göstermekte tereddüt
gösteriyorsunuz? Haksız mıyım değerli arkadaşlar? Onlar da kazansınlar; ama,
devlet memurlarının da açlıktan ağızları kokmasın değerli arkadaşlar.
Bakınız, bir başka çarpık
olay: Bu tasarı Plan Bütçe Komisyonunda görüşülürken bazı hükümler konulmuştu;
ama, şimdi, burada, bu hükümlerin hemen hemen tamamı tekrar tasarıdan
çıkarıldı. Özellikle üniversiteyle ilgili olan unvanlarda, YÖK'le ilgili olan
unvanlarda tüm ek tazminatlar iptal edildi arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, AKP
Hükümeti olarak, YÖK'ten, üniversiteden bu kadar mı uzak duruyorsunuz?
Onlarınki görev değil mi, onlarınki unvan değil mi arkadaşlar? Burada bu
haksızlığı yapmayı, ben, doğrusu, protesto ediyorum ve bu düşünce yapısını da
burada kınıyorum değerli arkadaşlar.
Evet, biz, yine, 1 inci
ve 3 üncü maddelerde vermiş olduğumuz bazı önergeler ile bakanlıklardaki şube
müdürleri ile illerde şube başkanlarının altında görev yapan şube müdürlerinin
ve Maliye Bakanlığında görev yapan denetmenler için önergeyle ek tazminat
talebinde bulunmuştuk; ama, bu önergeleri görüşmeye bile gerek duymadan, anında
reddettiniz. Bunları da bir kez daha hatırlatmak istiyorum değerli arkadaşlar.
Sayın Bakanım, bu önergelerin tamamı mı yanlıştı?
Sözlerimi bitirirken
değerli arkadaşlarım, bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Emeğiyle geçinen
insanlar, tüm bu olup bitenleri dikkatle izliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin ve
toparlayın.
KEMAL SAĞ (Devamla) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu onurlu insanlar, kamu
mallarını babasının malı gibi satanlara, "parayı veren düdüğü çalar"
diyenlere, "bunlar memurdur üç koyunu bile güdemezler" diyenlere
yanıtın ne olacağını çok iyi biliyorlar.
Bu düşüncelerle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grubu adına, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan…
Buyurun Sayın Özdoğan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 1103 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi en derin saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Kamu-Senin şubat ayı itibariyle yaptırdığı araştırmaya göre, açlık sınırı 730
YTL'nin altında, fakirlik sınırı ise, yoksulluk sınırı ise 1 900 YTL olarak
tespit edilmiştir.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
3 Kasımda kaçtı?!
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu vahim tablo ortada dururken, Sayın Başbakan,
Türkiye'de para politikalarını hazırlayan Merkez Bankası üzerinden, oraya
atanacak olan Merkez Bankası Başkanının eşlerinin üzerinden başörtüsünü
sömürmeye devam ediyor değerli arkadaşlar. Bu, son derece vahim bir durumdur
değerli arkadaşlar. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar… Özellikle Bayram Bey, siz müdahale etmeyin Divan Üyesi olarak.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, Türkiye'de Cumhurbaşkanına arz edilecek olan Merkez
Bankası Başkanının eşlerinin üçü de başörtülü olarak gönderileceği söyleniyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'de sadece üç kişinin mi başörtüsü sorunu var?! Milyonlarca insan,
milyonlarca başörtüsü bulunan insan, AK Partiyi iktidara getirdi ki, bu
sorunlarını çözsünler diye.
Değerli arkadaşlar, maalesef,
bu insanlar, problemleri ortada duruyor; milyonlarca kadın başörtülü ve onların
milyonlarca taraftarı, milyonlarca akrabası değerli arkadaşlar. Bir de, Sayın
Başbakan çıkıp diyor ki…
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Madde, madde!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- …nasıl ki, Amerika Birleşik Devletlerinde siyah ve beyaz ayırımı yapanlar
lanetlendiyse, işte, şu, bu, falan filan…
Değerli arkadaşlar,
şimdi, ben de buradan bir şey söylemek istiyorum.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Madde, madde!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Başörtüsü problemi halledilsin diye, milyonlarca insan AK Partiyi iktidara
getirdi.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Eğer siz de çözmezseniz, milyonlarca insan, çözmeyen insanları
lanetleyecektir değerli arkadaşlar. Ben de bunu buradan söylemek istiyorum.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Milyonlarca insan!..
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
maddeyle ilgi kurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Öyle, kongre sahnelerinde gürlemekle bu iş olmuyor. İşte, er meydanı
burasıdır, Genel Kuruldur; buraya getirin. İşte, baba muhalefet Anavatan
Partisi var, birlikte çözüyoruz. Sayı 378 ediyor. Öyle, timsah gözyaşları
dökmeyin, halkı aldatmayın değerli arkadaşlar. Bunu size sunmak istiyorum.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- AK Partiye oy verenler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Baba muhalefet nasıl oluyor?!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- İşte, Anavatan Partisi, baba muhalefettir. Sizlerde devletin müesseselerini 3
kuruşa babalar gibi satan bakanlar var, bizde de özgürlükleri sağlamak için,
işte, baba muhalefet partisi var.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Mesut Yılmazlar var, Mesut Yılmazlar!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Bu, Anavatan Partisidir. Bunu buradan anlatmak istiyorum değerli arkadaşlar.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) - Millet biliyor, millet biliyor!..
BAŞKAN - Laf atmayın
arkadaşlar, karşılıklı konuşmayın.
Siz de Genel Kurula hitap
edin ve konuyla ilgili olun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bugün Türkiye, maalesef, çok sıkışık durumdadır. Ben,
nevruz bayramını, beşbin yıldır Türk Milleti nezdinde kutlanan nevruz bayramını
kutluyorum. 300 000 000'luk Türklük âleminin bayramıdır; ama, maalesef, bunu
vesile ederek, Türkiye'de bölücülük yapan PKK örgütü, bölücübaşı, bebek katili
Apo'nun fotoğraflarını büyük şehirlerde ve Türkiye'nin muhtelif yerlerinde
asarak ve gezdirerek, bölücü sloganlarla, maalesef, iç savaş provaları yapmaya
devam ediyor ve Sayın İçişleri Bakanı da, hâlâ, daha yerinde oturmaktadır.
Otursun bakalım!.. Biz, Türk Milletine ve memlekete acıyoruz. Sayın İçişleri
Bakanı ve Sayın Maliye Bakanı oturduğu müddetçe, elbetteki, bu iş, muhalefet
partilerinin işine yarayacaktır. Her ikisi de sizi yıpratıyor. Siz de, içiniz
sızlayarak seyrediyorsunuz. Benim, sizin yüzde 90'ınıza saygım ve sevgim var.
Bunu buradan açıklamak istiyorum.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Yüzde 10'una yok mu?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Yüzde 10'una yok, evet, yüzde 10'una yok. Bunu açıkça söylemek istiyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Bizim sana hiç yok! Ne olacak!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Senin bana saygı göstermen benim için bir züldür, zül! Zül!.. Hah!
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Senin beni sevmen de benim için bir züldür!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Seni seviyor muyum ki ben!..
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sen AK Partiyi sattın, sattın.
Hadi oradan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Haydi!..
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, siz müdahale etmeyin konuşmacıya, biz kendisini konuyla ilgili
konuşmaya davet ediyoruz.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- O oyların çoğu benim oyum, benim oyum. Türkiye ikincisi yaptım… Senin gibi
torbadan çıkmadım ben. Ben, son sıradan geldim, kendim getirdim kendimi, hiç
kimseye minnet borcum yok benim.
BAŞKAN - İbrahim Bey, siz
Genel Kurula hitap edin, karşılıklı konuşmayın lütfen!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hükümet…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Niye baba muhalefetten aday olmadın da buradan aday oldun?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Benim bu partiye büyük hizmetim var. İl başkanlığı yaptım, maddî ve manevî
ezildim ben. Kimseye hiçbir minnetim yok benim.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Sonra sattın gittin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Hadi canım sende!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Sizler sattınız!.. Sizin bir kuruşluk emeğiniz yok, torbadan çıkıp geldiniz;
siz kim oluyorsunuz be!
BAŞKAN - İbrahim Bey, siz
konuyla ilgili konuşun, Genel Kurula hitap edin.
Siz de müdahale etmeyin
değerli milletvekilleri.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, maalesef, hükümet, ülkeyi modern devlet gibi değil, çadır
devleti anlayışıyla yönetiyor.
BAŞKAN - Lütfen konuya
gelin.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Çünkü, biryığın fakir fukara üretti ve bunlara iaşe ve iane sistemiyle
yiyecek dağıtıyor, kömür dağıtıyor. Devletin köylüsünden, milletin köylüsünden,
memurundan alıyor, bunun ancak yüzde 1'ini iaşe ve iane sistemiyle kömür
olarak, yiyecek olarak veriyor değerli arkadaşlar. Bunları oy deposu olarak
gördüğü için ve fakirleri durmadan çoğaltıyor. (AKP sıralarından "maddeye
gel, maddeye" sesleri)
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Biz diyoruz ki Anavatan Partisi olarak değerli arkadaşlar: İnsanlara,
insanımıza balık vermeyin, balık tutmasını öğretin değerli arkadaşlar. Fakat,
siz, siyasî istikbalinizi oy deposu olarak gördüğünüz fakirlerde, tekrar
iktidara gelmek için, bu iaşe ve iane sistemini devam ettiriyorsunuz. Dünyada
böyle bir sistem var mı değerli arkadaşlar? Yazıktır, günahtır! Kimin malını
kime veriyorsunuz?! Köylüden kesiyorsunuz, köylünün ürününe gerekli fiyatı
vermiyorsunuz, memurun maaşından kesiyorsunuz, ondan sonra köylülere birer,
yarımşar ton kömür, 100 000 000 para... Bunun anlamı nedir; bunun anlamı
rüşvettir. Bizim Türk köylüsü, Türk fakiri haysiyetlidir, şereflidir; elbette
ki buna kanmayacaktır. Onlar, verdiklerinizin kendi malı olduğunu çok iyi biliyor,
anasının, analarının aksütü olduğunu
çok iyi biliyor değerli arkadaşlar. Bunlar yanlıştır; yazıktır, günahtır
değerli arkadaşlar.
Türkiye'de memura
verdiğiniz 40 kuruşluk bir para; leblebi bile alınmaz değerli arkadaşlar
bununla. Hiç kimse memnun değildir. Türkiye'de memurların çoğu ne kadar alıyor;
600-700 milyon lira alıyor değerli arkadaşlar. Açlık sınırı; açlık sınırı ise
730 YTL'nin altındadır değerli arkadaşlar. Sizin insafınıza ve vicdanınıza
seslenmek istiyorum: Yazıktır, günahtır. Kim memnundur?! İmamlar memnun
değildir; 100 YTL verseniz bile memnun değildir. Değerli arkadaşlar, köylerde,
imamlar, hakikaten, bir büyük işlev görüyorlar; oradaki insanımızı eğitiyorlar,
dinî bilgiler veriyorlar, kültürlerini geliştiriyorlar. Hâkim ve savcılarımız
da memnun değildirler. Trilyonluk ve katrilyonluk davalara bakıyorlar. Onlara
verdiğimiz kaç kuruştur?! Doktorlar, zaten hiç memnun değildir; Sağlık
Bakanından da hiç memnun değillerdir ve… (AK Parti sıralarından gürültüler)
Efendim?.. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Yapma! Size yakışmıyor Fatma Hanım, size yakışmıyor.
FATMA ŞAHİN (Gaziantep) -
Size hiç yakışmıyor.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Müdahale etmeniz, hiç yakışmıyor, hiç yakışmıyor. Tavrınız, Türk kadını
tavrına hiç yakışmıyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Ayıptır ya! Ayıptır ya!
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Sus!..
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan… Sayın Başkan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Susun!
BAŞKAN - İbrahim Bey,
siz, Genel Kurula hitap edin.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Şimdi, memurlara, değerli arkadaşlar… Memurlara vereceğiniz…
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
konuşun ve Genel Kurula hitap edin.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Burada ne anlatıyoruz?! Sayın Fatsa, burada ne anlatıyoruz biz?! Memurların
problemlerini gündeme getiriyoruz.
BAŞKAN - İbrahim Bey,
Genel Kurula hitap edin. Tek tek milletvekilleriyle tartışmayın.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Özdoğan, anlattığın hiçbir şeyin memurlarla alakası yok. Varsa bir bildiğin,
çıkıp konuşursun, bilmiyorsan konuşmazsın.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hepsi memurlarla alakalı, Türkiye'nin sorunları.
BAŞKAN - Lütfen, Genel
Kurula hitap edin.
Eyüp Bey, siz de oturun
yerinize lütfen.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Biz, burada bir şeyler anlatıyoruz, ülkenin sorunları için…
EYÜP FATSA (Ordu) -
Lütfen, İçtüzüğe göre, kürsüdeki hatibe müdahale edin Sayın Başkan. Lütfen…
BAŞKAN - Sayın Fatsa,
oturun yerinize. Uyaracağız, uyaracağız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Biz, burada, ne yapıyoruz?!
BAŞKAN - İbrahim Bey,
konuyla ilgili konuşun ve Gene kurula hitap edin.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Düğünlerde havaya ateş sıkarak maganda önderliği yapmıyoruz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Hayret bir şey ya!..
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
görüşlerinizi açıklayın ve Genel Kurula açıklayın; tek tek insanlarla, tek tek
milletvekilleriyle karşılıklı konuşmaya girmeyin; bu, İçtüzüğe aykırı. Konuyla
ilgili ve Genel Kurula hitap edin.
Ve bu arada, süreniz
doldu. Toparlamanız için kısa bir süre veriyorum, toparlayın lütfen.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eğer, hortumculuk olmasa,
rantiyecilik olmasa, memurumuza gerekli parayı veririz. Maalesef, eşe dosta, eş
dost ve yakın akraba kayırmacılığı yapıyoruz. Bir defa bundan kurtulmamız
lazım. Evlatlarımıza maddî gelecek istikbali sağlıyoruz, milleti düşünmeden.
BAŞKAN - Toparlayın;
toparlayın…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Ben, son olarak şunu söylemek istiyorum...
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Tarihini oku da gel…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- ...Maliye Bakanının Maliye Bakanlığında oturması sizin için büyük
şanssızlıktır.
BAŞKAN - Siz, konuya
gelin.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Muhalefet, içinizde, büyük şanstır; çünkü, her gün oy kaybediyorsunuz.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Zil takıp oynarsın…
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ömer Özyılmaz, Erzurum Milletvekili.
Buyurun Sayın Özyılmaz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER
ÖZYILMAZ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan
kanunun 10 uncu maddesiyle ilgili olarak, AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen
hafta başladığımız ve bugün devam eden ve inşallah bitirinceye kadar
çalışacağımız bu kanun, herkes bilir ki, memurlarımızın özellikle pek çok
sıkıntılarının biraz olsun çözümüne yönelik bir kanun tasarısıdır ve
memurlarımız da bu kanunun bir an önce çıkmasını beklemektedir.
Ben demiyorum ki bütün
sorunları bu kanunla çözeceğiz; ama, bütün memurlarımızın… Özellikle bugüne
kadar devletten özel tazminat almamış, makam tazminatı almamış düşük gelirli
memurlarımıza büyük oranda iyileştirmeler yapılmaktadır. Bakınız, hükümetimiz,
üç yıldır, üçbuçuk yıldır, memurlarımızı, hiçbir zaman enflasyonun altında bir
ücretle ezmemiştir. Aksine, üçbuçuk yıldır, memurlarımıza, enflasyonun üzerinde
ücret vermektedir. Bunu hepimiz biliyoruz ki, Türkiye'de bu, üçbuçuk yıl öncesine
gelinceye kadar görülmemiş bir konudur. Memurlarımıza, yüzde 50'lik, yüzde
60'lık enflasyon karşısında, ancak yüzde 10-15 civarında veya en fazla yüzde 20
civarında ücret artışı yapılırdı; ama, enflasyon yüzde 50, yüzde 60'larda
olurdu. Bizim hükümetimiz döneminde, enflasyon yüzde 10'sa, biz en az yüzde 13,
yüzde 14 vermişizdir, enflasyon yüzde 8'se, en az yüzde 12, yüzde 13
vermişizdir memurlarımıza. Bu yıl da, yine, hedef enflasyon yüzde 5; ama, iki
dönem de yüzde 5'in üzerinde -enflasyonun üzerinde- ücret verilmesi, bütçeyle
sağlanmıştır. Ona ek olarak, şu anda memurlarımızın bir kısmına 40+40; yani
birinci dönemde 40 000 000, ikinci dönemde 40 000 000… Bunun bir yıllığının
ortalamasını aldığımızda, memurlarımıza her ay 60 000 000 artış geliyor. Yine,
onun üzerine, bazı memurlarımıza -polis ve Diyanet görevlileri gibi bazı
memurlarımıza- bu yüzde 5'in üzerine, 40+40'ın üzerine 100'er milyon daha her
ay ilave edilmektedir. Bu da yine fevkalade önemlidir. Bazı teknik elemanlara,
bu 40+40'ın üzerine, yaklaşık 150-200
milyon civarında bir artış da sağlanacaktır. Bu da fevkalade önemlidir. Onun
yanında, öğretmenlerimizin aldıkları ders ücretleri de, bu yüzde 5'in yanında,
40+40'ın üzerine, yine ders ücretleri bağlamında yüzde 30-35 civarında
artırılmaktadır. Bu, hiçbir kimsenin, aklıselim sahibi hiçbir kimsenin karşı
çıkacağı bir konu değildir. Herkesin takdir edeceği bir konudur. Gönül ister ki
bu rakamlar çok daha yukarıda olsun; ama, unutmayalım, Türkiye'de memurlarımız
enflasyonun çok altında ücretle ezilmişlerdi, bugün enflasyonun üzerinde
artışları konuşuyoruz. Türkiye nereden nereye geldi, buna çok iyi bakmak lazım
değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu kanun
tasarısını izleyenler, değerli milletimiz, aziz milletimiz, televizyonları
başında izleyen arkadaşlarımız, muhalefet sözcülerini dinlerken, sanki biz bu
artışları yapmıyoruz da, memurların var olan maaşlarından para kesiyormuşuz
gibi hükümetimize yükleniyorlar, hükümetimizi tenkit ediyorlar.
Değerli arkadaşlar,
insafa gelelim biraz; yani, bu memlekette insanlar sıkıntı çekerken, o hükümet
onlara destek vermek için gece gündüz çalışırken, siz, çıkıp, bu güzel işleri
tenkit ederseniz, bilesiniz ki bu size siyaseten de hiçbir şey kazandırmaz,
aksine size olumsuz puan getirir.
Nitekim, işte Anamuhalefet
Partisi, işte yavru muhalefet partisi, yapılan anketlerde görülüyor durumunuz.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - O
anket sizin anketiniz!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sen işine bak! Onu bize bırak sen!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Bakınız, bu konu fevkalade önemlidir. Biz, buraya, halkımızın değişik
kesimlerini rahatlatmak üzere kanun tasarılarını getiriyoruz; aslında, hiçbir
kimsenin karşı çıkmaması gerekirken, gelip burada teşekkür etmeniz, takdir
etmeniz gerekirken, tam aksine, çıkıp tenkit ediyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kaç lira veriyorsunuz!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Astsubaylara para yok, pilotlara para yok!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Vallahi, Sayın Anadol, halkımız burada sizleri dinlerken, "Allah Allah,
bunlar ne yapıyorlar" diye şaşıyorlar.
BAŞKAN - Bir dakika Ömer
Bey.
Siz de, lütfen, konu
üzerinde konuşun; yoksa, yani, muhalefet partisine nasıl muhalefet edileceğini
öğretmek değil sizin konunuz; sizin konunuz bu maddeyle ilgili konuşmak.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Hayır, muhalefete nasıl muhalefet yapacağını öğretmek gibi bir duruma düşmem
ben; hayır, öyle bir şey yapmıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Onu bize bırak!
BAŞKAN - Konuya gelin.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Siz iktidarlığınızı yapın da görelim!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Muhalefetin muhalefetini tenkit ediyorum ben de burada. Muhalefetin
muhalefetini tenkit ediyorum.
Bakınız, bu hükümet, AK
Parti Hükümeti, üç yıl içerisinde bu memlekete çok büyük hizmetler yapmıştır.
Bir defa, faizlerin yüzde 60'lardan, 70'lerden yüzde 14'lere düşmesi ne
demektir biliyor musunuz? Biliyorsunuz da; ama, ben şunu ilave edeyim; bu
memlekette rantiye gitmiş, yerine yatırım gelmiş. Katrilyonlarca, 2004'te,
2005'te 40 katrilyonun üzerinde yatırım yapılmış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Oferler, Haririler geldi!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Bu yıl da, 50-60 katrilyonun üzerinde yatırım planlanıyor. Bu, faizlerin
düşmesiyle olmuştur. Enflasyonun düşmesi yine aynıdır. Dövizin belli bir oranda
tutulması, bunlar, ekonominin yatırım ve üretim için fevkalade önemli
unsurlarıdır. Hükümetimiz bunu yapmıştır.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Mavi Akımdan bahset, Ofer'den bahset.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Ayrıca, bakınız, köylülerimiz bugün…
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
Siz de lütfen konuya
gelin ve Genel Kurula hitap edin.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Ben, Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Yani, karşılıklı
konuşmayın; Genel Kurula hitap edin ve konu üzerinde konuşun.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Tamam Sayın Başkan. Ben hükümetimizin yaptıklarını anlatıyorum, konuyla
ilgilidir bu. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Tekstilci battı!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Hayvancılık alanında, bakınız, bu memlekette, Ziraat Bankasının yanına
gidemezdi köylülerimiz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Turizmci yandı!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Yüzde 60-70 civarında faizle kredi alıp hayvancılık yapmak mümkün değildi. O
yüzden, hayvancılık ölme noktasına gelmişti.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Öldü, öldü…
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Bugün, hayvancılığı, arkadaşlar…
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) -
Ayakta hayvancı mı kaldı, ayakta?!
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Hayvancılığı öyle bir noktaya getirdik ki, yüzde 8,5'le -Türkiye'de bunu, bu
nesil görmemiştir- hayvancılık kredisi veriyor bu hükümet ve köylümüz bunu
almaya başladı ve hayvancılık gelişiyor.
Ayrıca, hayvancılığı
geliştirmek için, yem bitkileri dediğimiz, yonca, korunga, fiğ, silajlık mısır
gibi yem bitkilerini eken ve bunu hayvancılık alanında kullanan, bunu satan,
bunu alan insanlara da hükümetimiz yüzde 40'a yakın teşvik vermektedir. Bu
memlekette, bunlar, düne kadar görülmeyen şeylerdi.
Ayrıca, sağlık alanında
yaptıklarımız, ulaşım alanında yaptıklarımız…
Değerli arkadaşlar,
hükümetimizi konuşurken, yani, halkımızla ters düşmemeye gayret etmesi lazım
diye düşünüyorum muhalefetin; ama, bakıyoruz ki, tam aksine, halkımızın bakışı,
görüşü başka, burada konuşan muhalefet sözcüleri daha başka durumlara
düşüyorlar.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Sanal dünyada yaşıyorsunuz, sanal dünyada!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Bu memlekette, hamdolsun, halkımız şunu görüyor artık: Hükümet halkla
bütünleşmiştir, memleketin sorunlarını bir bir çözmeye başlamıştır ve her gün
bir müjdeyle halkımızın karşısına çıkmaktayız, halkımızı her gün daha da
sevindirmekteyiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Bravo (!)
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Bunu halkımız görüyor, halkımızla yapılan anketlerde de görülüyor bu.
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) -
Anketleri göreceksin!
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Bunun için şunu herkes bilsin arkadaşlar: AK Parti, önüne almış olduğu bu
sorunları çöze çöze memleketin önünü açma işini daha mükemmel bir şekilde
götürecek ve inşallah, bu memlekette hepimiz rahatlayacağız. Bu sorunlar
çözülürken herkes rahatlayacaktır diyorum. Bu vesileyle, bu kanunun
memurlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Kişisel söz istemi, ilk
iki sıradaki arkadaşlarımız…
Mardin Milletvekili Beşir
Hamidi; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ
(Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 10 uncu maddesiyle
ilgili söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
AK Parti Hükümeti olarak
iktidara geldiğimiz günden beri, memurlarımıza, emeklilerimize nereden ne
verebiliriz çalışmalarını yaptık. Şimdi de 40+40'la, kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen personelimizin malî haklarında iyileştirmeler
yapmaktayız. İlk altı ay 40 000 000, ikinci
altı ay 80 000 000 alacak olan memurlarımız toplam 720 000 000 artış
alacaklardır. Bunu yılın 12 ayına böldüğümüzde, memurlarımızı oldukça
rahatlatacaktır. Bu kanun, özellikle hiçbir eködeme alamayan, çıplak maaş alan
1 400 000 memurumuzu sevindirecektir. Bu durum, hükümetimizin ve partimizin
sosyal adalet anlayışını açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca, vatan savunmamızı
yapan, özveri ve fedakârlıkla 24 saat görev yapan polislerimize de, artışın
yanında, eködeme de vermekteyiz. Polislerimizin de, bu kanunla sosyal refah
düzeyleri artmış olacaktır. Sosyal refah düzeyleri oldukça düşük olan Diyanet
görevlilerimizi de unutmayıp, bir nebze olsun rahatlamaları amacıyla, yapılan
zam kapsamına dahil edilmişlerdir.
Tüm bu verilerin yanında,
devlet harcamalarında tasarruf sağlanması amacıyla, tasarıya Plan ve Bütçe
Komisyonlarımızda madde eklenmektedir. Tasarının söz konusu 10 uncu maddesiyle,
631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle madde eklenmektedir. Bu maddeyle, özel
kanunlarla kamu tüzelkişiliğini haiz olarak kurum, kurul, üstkurul, enstitü,
teşebbüs, fon ve sair adlarla kurulmuş kamu kurum ve kuruluşlarının harcamaları
disipline edilmektedir. Bu kurum ve kuruluşların temsil ve ağırlama
giderlerinde standart ve sınırlama getirilmektedir.
Tasarının bir an önce
kanunlaşarak çalışanlarımıza yansıması dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - İkinci sırada,
Ömer Özyılmaz...
Konuşmak istemiyor
musunuz Ömer Bey?..
O zaman, Kemal Sağ Bey,
siz de kişisel söz isteminde bulunmuşsunuz. İsterseniz 5 dakikalık konuşma
hakkınız var; konuşmak istiyor musunuz?.. Yok.
O zaman, Sayın Ümmet
Kandoğan'a bu hak geliyor… O da yok.
Sayın Mehmet Erarslan?..
O da yok.
Konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Sayın Mehmet Yıldırım…
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana iki soru yöneltmek
istiyorum.
20 000'in üzerinde
gardiyanlar, sendikal haklar istediği zaman, güvenlik görevlisi sayılmaktadır.
Kastamonulu ve Türkiye'deki gardiyanlar adına soruyorum:
Sayın Bakanım,
gardiyanlar güvenlik görevlisi midir; yoksa, statüsü nedir? Bu yasanın
içerisinde 100 YTL eködeme yapmıyoruz, bunun gerekçesi nedir?
İkincisi ise, şu anda
Türkiye'de SEKA mağdurları olarak, özelleştirme mağdurları olarak, çıkarmış
olduğumuz yasayla, 657 4/C maddesine göre çalışan 11 000 insan vardır. Şu anda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda da -dışarıdaki kulis odasında da-
bunların kurdukları komisyonun Kastamonulular grubu burada beklemektedir. 657
4/C maddesine göre hangi kurumlarda işçi, eleman çalıştırılmaktadır? Bunlarla
arasında ücret bakımından, süre bakımından bir fark var mıdır? Bendeki
bilgiler, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 657'nin 4/C maddesine göre
çalışanların statüsü, aldığı ücretler ve süreleri farklıdır. Bu farklılık ne
zaman giderilecek, size sormak istiyorum?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ramazan Kerim
Özkan, Burdur Milletvekilimiz; buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanımız yok; ama,
ben, tüm Türkiye genelinde veteriner hekimlerden gelen bir mesajı Sayın Adalet
Bakanımızla paylaşmak istiyorum: "Biz veteriner hekimler, hem hayvan
sağlığı hem de insan sağlığı açısından çok tehlikeli hastalıklarla ve
bugünlerde de kuş gribiyle mücadele için, hem kendi sağlımızı hem de ailemizin
sağlığını tehlikeye atarak, tatil demeden, gece demeden, bayram demeden ve
mesai saati demeden çalışıyoruz. Kuş gribinin yanı sıra, tedavisi
olmayan…"
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkan, soru sorulacak…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Sorum sonunda.
"…ve bulaşıcı olan
kuduz, bruselloz, şarbon, tüberküloz, kırım kongo ateşli hastalığı, deli dana
hastalığı gibi salgın yapan ve insanlara geçen zoonoz hastalıkların yok
edilmesi, halk sağlığının korunması ve sağlıklı gıda tüketilmesi için, dün
olduğu gibi bugün de çalışıyoruz…"
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Konuşma mı yapacak, soru mu soracak?!
BAŞKAN - Soruya gelin.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Soru geliyor Sayın Başkanım.
"…Ancak, geçen zaman
içinde veteriner hekimlerin hangi şartlarda bu görevleri yaptıklarını kimse
sormamaktadır. Kamuda çalışan veteriner hekimlerin maaşları, zaman içinde
eriyerek yoksulluk sınırının altına düşmüştür. Diğer mesleklerle arasındaki
gelir oranları da çok bozulmuş ve veteriner hekimler en düşük maaş alan meslek
haline gelmiştir. Çeşitli kurumlar için özlük haklarını iyileştirici
düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çalışanları
için şimdiye kadar böyle düzenleme yapılmamıştır. Geçmiş yıllarda veteriner
hekimlerden daha az veya aynı maaşı alan çoğu meslek mensupları, günümüzde
bizden iki kat fazla maaş alır hale gelmiştir.
Bu kapsamda, salgın
hayvan hastalıklarıyla mücadele eden veteriner hekim, veteriner sağlık
teknisyeni, veteriner sağlık teknikerleri ve laborantlar, diğer yardımcı
personel, çok mağdur durumda kalmıştır. Yapılan fazla mesailer içinde, tarım
teşkilatında çalışanlara eködeme yapılmamaktadır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yapılan kamu personeli denge tazminatı yasa tasarısının görüşülmesi
sırasında, kamuda çalışan teknik hizmetler sınıfındaki üniversite mezunu tüm
mühendislerin maaşlarında iyileştirme yapan yasa tasarısının ilgili maddesinin
kabul edildiğini Meclis TV'den öğrenmiş bulunuyoruz. Biz veteriner hekimler,
ziraat, gıda ve su ürünleri mühendisi arkadaşlarımızla aynı bina ve şubelerde
ve bazen de aynı odalarda görev yapmakta ve aynı araçlarla göreve gitmekteyiz.
5179 sayılı Gıda Kanunu gereği, gıda maddesi üreten ve satan işyerlerinin
kontrol ve denetimini beraber yapmakta ve tutulan tutanaklara birlikte imza
atmaktayız…"
BAŞKAN - Soruya gelelim,
soruya.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Geliyor Başkanım; tekriri müzekkere için sorular var.
"…Fakat, mühendis
arkadaşlarımızın hatırlanıp, durumlarında iyileştirme yapılıp, biz veteriner
hekimlerin unutulmasına çok üzülüyoruz. Bu durumun, çalışanlar arasındaki
huzuru bozmaması ve çalışan arkadaşlarımızın çalışma azmini olumsuz
etkilememesi için, bu tasarı kanunlaşmadan, bir öneriyle, bizlerin de
mağduriyetinin giderilmesini talep ediyoruz. Sadece salgın hastalık
felaketlerinde hatırlanmak istemiyoruz. Veteriner hekimlere sadece hayvanların
değil, tüm ülkenin sağlığının emanet edildiğinin hatırlatılmasını
istiyoruz…"
EYÜP FATSA (Ordu) - Soru,
Başkan…
BAŞKAN - Soruya gelelim,
soruya.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - "…Sayın Başbakanımız, bakanlarımız…"
BAŞKAN - Ramazan Bey…
Ramazan Bey… Yani, soru sorma süresinin de yarısından fazlasını geçiyoruz;
soruya gelin lütfen.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, bu, bir hakkın suiistimalidir.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Bitiyor Başkanım.
BAŞKAN - Soruya gelin
lütfen.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - "…Salgın hastalık ve zoonoz riski tazminatı eklenerek
artırılması, mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz" diyorlar.
Yasanın bitiminde tekriri müzekkere isteyip, konunun düzeltilmesini düşünüyor
musunuz Sayın Bakanım?
Teşekkür ederim.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Lütfen Sayın Başkan… Konuşmak istiyorsa, çıksın kürsüden konuşsun.
BAŞKAN - Siz oturur
musunuz yerinize. Biz müdahale ediyoruz.
Sorunuz neydi, tekrar
edin.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Veterinerlerle ilgili… (AK Parti sıralarından gürültüler)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Yasanın bitiminde, 3 üncü maddede tekriri müzekkere yapılıp,
veteriner hekimlerin, veteriner sağlık teknisyeni ve veteriner sağlık
teknikerlerinin durumlarının iyileştirilmesini düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Tamam,
anlaşıldı.
Sayın Hüseyin Özcan…
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Sayın Başkan, Sayın Bakanıma… Çevre ve Orman Bakanlığında çalışan mühendis,
tekniker ve teknisyenler ile diğer elemanlar bu yasada şey yapılan olanaklardan
faydalanacak mı? Özlük haklarında yeni bir düzenleme yapmayı düşünüyorlar mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN - Sayın Mahmut
Göksu…
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Sayın Başkan, delaletinizle, Sayın Bakanıma iki soru sormak istiyorum.
Sayın Bakanım,
hükümetimiz, kamu görevlilerine ortalama, temmuzdan itibaren, 180 000 000 zam
yapıyor. Bunun bütçeye getirdiği yük ne kadardır, her kamu görevlisine
getirilen bu zammın?
İleride bütçe imkânları
iyileştiği zaman hükümetimiz yine kamu görevlilerini göz önünde bulunduracak
mı?
Teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- 180 000 000 nereden çıktı?!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Benim hesabım öyle.
BAŞKAN - Bir de,
arkadaşlar, bu süre 10 dakika, daha altıncı dakikanın başındayız.
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Ama, cevap da 10 dakikanın içerisinde. Bunu da biz mi hatırlatalım?!
BAŞKAN - Şimdi, Sayın
Bakana geldik.
Buyurun Sayın Bakan.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; şüphesiz, burada hangi meslek grubuyla ilgili olarak açıklama
yapsak, söylenebilecek çok önemli sözler vardır. Burada dile getirilen
hususlara esas itibariyle katılmamak da mümkün değil. Ancak, personele imkân
verirken, bütçe imkânlarını dengeleyerek vermekte bir zaruret olduğu da
ortadadır. Esas itibariyle, bu getirilen tasarı, Hükümetin kamu görevlilerine
ilave bir imkân sağlama noktasındaki iyi niyetini göstermesi açısından önem arz
etmektedir. Meseleye öyle bakmak lazım. Yoksa "şu grup neden fazla, öbürü
neden almıyor" tarzındaki bir tartışmaya girdiğimizde, bunu bu kanun
çerçevesinde çözme imkânımız esas itibariyle yok. Personel rejimi, aradan geçen
süre içerisinde, dengeleri kendi içinde bozulduğu için, hükümet bugünkü şartlar
altında bu çerçevede bir ilave imkân yapmayı faydalı görmüş ve o çerçevede bu
tasarı hazırlanmıştır.
Şimdi, Türkiye'de 25 000
civarında gardiyan, infaz memuru olduğu bilinmektedir. Esas itibariyle,
onların, ben, cezaevlerini ziyarete gittiğimde de her defasında bize söyledikleri
birinci öncelikli talepleri, aynen polislerimizde olduğu gibi, bazı mesleklerde
olduğu gibi, 20 yıl çalışıp, 25 yıl üzerinden emekli olmayı arzu etmektedirler.
En önemli ve öncelikli talepleri budur, itibarî hizmet. Hükümet olarak, biz, bu
konuya olumlu baktık, şu an Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Sosyal
Güvenlik Tasarısı içerisinde bu konuya çözüm getirmeye çalışıyoruz. Buna
ilaveten de, bunlar, 657 sayılı Kanuna tabi olmakla birlikte, emniyet
hizmetlerinden sayılmıyor; çünkü, bu hizmete girenler de, bunu baştan bilerek
kabul ediyorlar. Onların, ancak, bugünkü şartlar altında, 40+40'tan yararlanma
imkânı var. Geçtiğimiz senelerde de, Bakanlar Kurulu kararıyla, Yan Ödeme
Kararnamesinde bazı iyileştirmeler yaptık. Dolayısıyla, şu üç seneyi aşkın süre
içerisinde, belki geriye dönük hiçbir dönemde olmadığı kadar, gardiyanlarımıza
önemli imkânları sağlamaya çalıştık. Özellikle bu itibarî hizmet, onların en
önemli konusudur. Ümit ediyoruz ki, Genel Kurula geldiğinde -Plan ve Bütçe
Komisyonunda da gerekli desteği göreceğinden eminim- önemli bir problemi çözmüş
oluyoruz.
4/C kapsamında olanlar
bakımından, konuya, geriye dönük iyi bakmak lazım. Aslında, bunlar, bizden
evvelki dönemlerde özelleştirme sebebiyle işlerinden ayrılmak durumunda kalmış
olan personeldi. Biz, birçok vilayete gittiğimizde, bu insanlar, bugünkü
haliyle dahi olsa, bu hizmetlere tekrar dönmeyi çok arzu ediyorlardı. Biz de,
bununla ilgili bir düzenleme yapmak suretiyle, onların bu konudaki taleplerini
yerine getirmiş olduk. Bunların bir kısmı Millî Eğitim Bakanlığında çalışıyor,
bir kısmı Adalet Bakanlığında çalışıyor ve bu çalışmalarında da, mümkün olduğu
kadar, kendi taleplerini ve görev yapmak istedikleri hususu dikkate almaya
çalıştık. Dolayısıyla, bu açıdan bakıldığında, aslında, Hükümet olarak, biz,
onlara vermiş olduğumuz sözün gereğini yerine getirmiş olduk.
Şimdi, bir başka konu,
veterinerlerimizin durumuyla ilgilidir.
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir
dakika…
Değerli arkadaşlarım,
lütfen, sessiz olun, Sayın Bakanı süresi içinde yanıt verme fırsatına
kavuşturun.
Buyurun Sayın Bakan.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Veterinerlerin durumuyla ilgili dile getirilen hususlar, şüphesiz
önemli hususlardır. Onların da bu kanundan 40+40 olarak yararlanma imkânı var.
Daha fazlasını gönlümüz arzu eder; ama, bütçe meselesidir.
Çevre orman mühendisleri
ve teknisyenleri bu kanundan faydalanacaklardır.
Şimdi, bakınız, burada
telaffuz edilen rakamlar belki küçük gibi gözükse bile, toplam bütçe içerisinde
getirdiği yükü hesaba kattığımızda 2 katrilyon gibi bir önemli imkânı, bir
geliri bu kesimlere Hükümet olarak transfer ediyoruz. Rakamın büyüklüğü de
-Sayın Göksu'nun sorduğu soru olarak- 2 katrilyon demektir; bu da azımsanacak
bir rakam değildir.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Madde üzerinde 3
adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutacağım; sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sayılı yasanın 10 uncu maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki fıkranın ilave
edilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ramazan
Kerim Özkan |
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Mehmet
Yıldırım |
|
Burdur |
Malatya |
Kastamonu |
|
Türkân
Miçooğulları |
Atila
Emek |
Osman
Özcan |
|
İzmir |
Antalya |
Antalya |
Madde 14/B: veya, toplam
personel sayısının yüzde ikisinin bir aylık ortalama net ücretinin iki katını
geçmemek üzere toplamının ilgili kurum yönetimi tarafından belirlenmesine.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın
10 uncu maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin ilave edilmesini arz ederiz.
|
Ramazan
Kerim Özkan |
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Osman
Kaptan |
|
Burdur |
Malatya |
Antalya |
|
Osman
Özcan |
Mustafa
Özyürek |
|
|
Antalya |
Mersin |
|
Madde 14/B: İlgili kurum
yetkili organları % 2'nin % 10'u kadar artırmaya yetkilidir.
BAŞKAN - Son önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 10 uncu maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Fatih
Arıkan |
Zülfü
Demirbağ |
|
Hatay |
Kahramanmaraş |
Elazığ |
|
Ahmet
Gökhan Sarıçam |
Recep
Garip |
Şükrü
Ünal |
|
Kırklareli |
Adana |
Osmaniye |
|
A.
Osman Sali |
|
|
|
Balıkesir |
|
|
"4/7/2001 tarihli ve
631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15 inci maddesinde yer alan "en az
üç yıl" ibaresi "en az iki yıl" olarak değiştirilmiş, anılan
maddenin sonuna "İki yıl süreli yükseköğretim mezunu olanlardan emekli
olanlar ile görevde bulunanlara, 15.4.2006 tarihinden önceki dönemler için
geçmişe yönelik ödeme yapılmaz. Anılan Cetvelin 8 inci sırasının (d) bendinde
sayılan görevlere 31/12/2005 tarihinden önce atanmış olanlar ile bunlardan
emekli olanlara bu bende göre makam tazminatı ödenmesinde söz konusu bentte
öngörülen atama usulüne ilişkin koşullar aranmaz" cümleleri ilave edilmiş
ve anılan Kanun Hükmünde Kararnameye 14/A maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşmak mı istiyorsunuz?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
İki yıl süreli yükseköğretim
mezunu olan denetim elemanlarına da makam tazminatı ödenebilmesini sağlamak ve
belediye müfettişlerine makam tazminatı ödemelerinde 2006 yılından önce atanmış
olanlarda atamaya ilişkin olarak ilgili hükümde aranan atama koşullarının
aranmaması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın
10 uncu maddenin sonuna aşağıdaki ifadenin ilave edilmesini arz ederiz.
Ramazan Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
"Madde 14/B: İlgili
kurum yetkili organları % 2'nin yüzde % 10'u kadar artırmaya yetkilidir."
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım, konuşmak mı istersiniz?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ramazan Kerim Özkan.
Süreniz 5 dakikadır.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Yasa görüşmelerinden beri
veteriner hekimleri konuşuyoruz; fakat, bir arpa boyu yol almış değiliz.
Veteriner hekimler için bir iyileştirme var; fakat, kazanılmış hakları üzerinde
bir iyileştirme var. Bu yasada 720 000 000 liralık bir para tekabül ediyor bir
yıl boyunca. Dönersermayeden pay alan veteriner hekimler bu 720 000 000 lirayı
aldıkları için 40+40'tan yararlanamıyorlar. Çabalarımız bunun düzeltilmesi
yönündedir.
Bunun yanı sıra, emniyet
müdürlüklerinde çalışan teknisyen yardımcıları bu yasadan yararlanamıyorlar,
veteriner sağlık teknikerleri yararlanamıyorlar, veteriner sağlık memurları
yararlanamıyorlar, emekli astsubaylar -telefonlarla bizleri arıyorlar- bu
yasadan yeterince yararlanamıyorlar, kimyagerler yararlanamıyorlar. Bir yasa
yaptık, yarım yasa yaptık.
Değerli arkadaşlarım, bu
yasayı yaparken, düşük maaş alan memurlara yüzde 20, orta dereceli memurlara
yüzde 10, yüksek dereceli memurlara yüzde 5, bizlere de sıfır deseydiniz, bu
yasa yerine varacaktı, bu tartışmalar da onbeş gündür devam etmeyecekti. Biri
yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.
Aranıyorsunuz, sizler de
aranıyorsunuz, bizler de aranıyoruz, devamlı rahatsız ediliyoruz. Rahatsız
edilmekten mutluluk duyuyoruz; fakat, çözüm üretemiyoruz. İmamlarımız arıyor,
öğretmenlerimiz arıyor, sözleşmeli personel arıyor, astsubaylar arıyor, polis
memurları arıyor… Bekçilere, görev olarak teknik elemanlar… Benim Burdurumda,
24 tane, teknik eleman olarak, çalışan, bekçilerin yanında görev yapan
arkadaşlarımız var; Türkiye genelinde 2 600 tane. Bunlar bu yasadan
yararlanamıyorlar. İkircikli bir yasa. Onun için çabalarımız; bu yasa bu kadar
uzadı.
Ekonomik parametreler çok
iyi!.. Pembe bir tablo çiziyoruz. Türkiye'de her şey güzel; borsa yükseldi,
faizler düştü!.. "Yüzde 8,5" diyor arkadaşım, biz, o yüzde 8,5'i
göremiyoruz kırsal alanda. Yüzde 18,5 faizler arkadaşlar. Bugün, Ziraat Bankasına
borçlanmaya giden arkadaşlarımız 2 inek alacak olsa, 10 tane kefil isteniyor; 2
inek de verilmiyor. En az 5 veya 10 deniyor; fakat, vatandaşın buna teminat
olarak göstereceği herhangi bir mal varlığı yok; traktörünü gösteriyor,
olmuyor; evini gösteriyor, olmuyor. Daha önce de anlattım; ahırını
beğenmiyoruz, işletmesini beğenmiyoruz, yaşını beğenmiyoruz. Vatandaş üretmek
istiyor, yapacağı bir dert yok. 65 yaşındaki adam üretmek istiyor. Ben
çaresizim, bana 2 tane inek verin, hanımımla beraber ben onun sütünü sağacağım,
gelirimi elde edeceğim diyor. Benim tavuğuma dokunmayın diyor.
Yumurta deyip geçmeyin.
Bugün, Türkiye köylerinde şu yumurtayla bir bardak çay içiliyor arkadaşlar!
(Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan, cebinden 2 adet yumurta çıkararak Genel Kurula gösterdi)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkan!..
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Bakma, bakma, bu, köy yumurtası, sizin yumurta değil, bu, bizim
yumurta. Sizin yumurtayı göstermiyorum. Bizim köylümüzün yumurtasını
gösteriyorum; sizin yumurtaya benzemiyor bu. Küçük bir dünya bu, küçük bir
dünya. Bu, her şeyiyle.... (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen...
Lütfen...
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar?.. Bu,
tavuktan çıkıyor; bundan civciv çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunu üreten, bunun yetişmesinin her aşamasında çalışan veteriner hekimler,
sağlık teknisyenleri, bunların hastalıklarıyla uğraşıyorlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Kürsüye koydun; ama, düşerse her taraf mahvolur.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Sayın Ünal Kacır, yumurta sağlam, yumurta sağlam; dikkatini
çekerim.
Bununla getiri sağlayan
arkadaşlarım… Köylerimizde, artık, şu anda insanlarımız bir yumurta götürüyor…
İki yumurtaya çıktı şu anda çay; yeterli değil.
BAŞKAN - Ramazan Bey,
Ramazan Bey, kürsünün nezaketine uygun davranın.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Tabiî, tabiî; nezaketli değil... Bu küçük dünyayı üreten, yaratan,
hastalıklarıyla uğraşan, sadece bu değil, etin, sütün… Bunlar bizim doğal besin
kaynaklarımız; bunlarla uğraşan veteriner hekimleri, ne yazık ki, bu yasada
unuttuk. Belleğinize sokmak için ben bu yumurtaları gösteriyorum Sayın
Başkanım; yani, unutulan bir meslek grubunu dile getirmek için.
BAŞKAN - Yani, şimdi,
konuşarak da aynı konuları aktarabilirsiniz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Belleklerden çıkıyor Sayın Başkanım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Acaba, civciv çıkacak mı o yumurtadan?..
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Çıkmaz, bunlar sağlam.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Şu anda, ülkemiz, trafik cezalarıyla yönetilecek konuma geldi.
Dolaylı vergiler veriyoruz. Her hafta sonu Burdur'a gidiyorum; yolda, buradan
çıktığınız zaman, Polatlı'ya girmeden önce bir radar, etrafında 10 araba, her
biri 160, 170, 180 YTL para veriyor.
AHMET ERTÜRK (Aydın) -
Sağlığınız için o.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Sağlığımız için, çok teşekkür ederiz. Yavaş gitsinler, kaza
olmasın; dileğimiz bu.
Geçiyorum, Sivrihisar'da,
etrafında polis arabasının10-15 tane. Yani, toplanan paraları diyorum.
Geçmişte aşır öşür
konuşuldu, şu anda aşır öşür vatandaşın evine gidiyor.
Cami önündeyim, geçen
gün, bizim Burdur Yassıgüme'deyim, camiin önünde Telekomun gönderdiği yüzlerce
fatura. Bunlar ne dedim; "bunlar, bizim telefon faturaları" dediler.
Her birinde 70 000 000, 80 000 000, 90 000 000 para.
Para toplanıyor, bu
parayı dağıtırken...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Derleyin,
toparlayın lütfen.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Dikkat et, cebinde kırılırsa, elbisen mahvolur.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Kırılmaz, kırılmaz; sağlam, tedbirini aldım. (AK Parti sıralarından
gülüşmeler)
Değerli arkadaşlarım, bu
paralar toplanıyor; fakat, bu paraları, Adalet ve Kalkınma Partisinden,
adaletli bir dağıtım istiyoruz; bizim isteğimiz tek bu. Vatandaşımızı mağdur
etmeyelim, şu ekonomik parametrelerin yüksekliğinden, anlattığınız pembe
tablolardan emeklilerimiz, dargelirlilerimiz, işçilerimiz, köylülerimiz,
teknikerlerimiz yararlansın istiyoruz. Dileğimiz bu.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkanım, bir gün de civciv getirecekler!
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sayılı yasanın 10 uncu maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki fıkranın ilave
edilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Madde 14/B: veya, toplam
personel sayısının yüzde ikisinin bir aylık ortalama net ücretinin iki katını
geçmemek üzere toplamının ilgili kurum yönetimi tarafından belirlenmesine
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge sahibi?..
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili, önerge sahibi; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Burada ne istedik,
biliyor musunuz; aynen, bunu, sizin çizdiğiniz koordinatta kalmak üzere,
diyoruz ki, yüzde 2'yi geçmemek üzere, çalışanların yüzde 2'sinin iki maaşını
geçmemek üzere -toplamının- yönetim kuruluna yetki verin diyoruz. Yönetim
Kuruluna yetki verin diyoruz… Başka bir şey istemiyoruz arkadaşlar. Oradaki
insanlara, atadığınız insanlara saygı, o insanlara saygı gereği; yani,
çizdiğiniz koordinatta, çizdiğiniz şeyde kalmak kaydıyla… İstediğimiz buydu,
başka bir şey istemiyoruz; ama, neden katılmıyoruz, onu bilmiyorum. Biz, ilave
bir şey yapın demiyoruz; iki maaşı ve çalışanların yüzde 2'sini geçmemek üzere
toplamını yönetim kuruluna bırakın.
Bir yönetim kurulu
başkanının temsil masrafı ile o kurulu temsile giden bir arkadaşın temsil
masrafı aynı mıdır arkadaşlar?.. Kurumu temsil ediyorsunuz. Yapmayın
arkadaşlar!.. Bazı gerçekleri gözardı ediyorsunuz, ondan sonra, komisyon
katılmıyor, hükümet katılmıyor!.. Size bir soru soruyorum: Üçbuçuk yıldır
Türkiye Kalkınma Bankasını yönetiyorsunuz. Üçbuçuk yıldır arkadaşlar! Türkiye
Kalkınma Bankası, Türkiye'yi kalkındıracak banka! Rakam vereceğim size
arkadaşlar. Yazıklar olsun hepimize!
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) - Niye yazıklar olsun?
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) - Ne oldu ki?..
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ne demek o ya?.. Orada çalışanlar… Orası özel bir kurum değil mi?..
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim arkadaşlar. Hele o kelimelerle müdahale etmek çok yanlış.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Evet efendim; tüm verdiğiniz kredi… Uzun vadeli finansman... Bu
ülke uzun vadeli finansmanla bir yere gider. Tüm verilen kredi 150 000 000
dolar arkadaşlar.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Neredeymiş?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - 150 000 000 dolar!.. Beyefendi, bilmiyorsanız göstereyim size!
Neredeymiş değil!
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Daha önce batıktı orası, biliyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Batık falan değildi kardeşim ve üçbuçuk yıldır idare ediyorsunuz.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Üçbuçuk yıldır!.. Burada çalışan insanlar, üçbuçuk yıldır çok mu
kötüydü arkadaşlar? Bu insanlarla üçbuçuk yıl çalıştınız. Bir günde, yukarıdan
bir şey düştü, 60 kişiyi attınız, yerine 60 kişi getirdiniz. Yani, bunun
mantığı nedir arkadaşlar?.. Bu insanlara üçbuçuk yıldır güvenmişsiniz. O zaman,
bunun hesabını verin. Niye üçbuçuk yıl güvendiniz? Niye güvendiniz üçbuçuk yıl
arkadaşlar? Bunlar kötü insanlarsa… Bu çalışanlar hırsızlık mı yaptı,
namussuzluk mu yaptı? Zamanında niye önlem almadınız? İnsanların şerefiyle
oynamak kadar kötü bir şey yoktur arkadaşlar. Bir günde 60 kişiyi gönderip,
yerine yeni 60 kişi getiriyorsunuz. Peki, nerede üçbuçuk yıl arkadaşlar? Kim
kaybetti; bu ülke kaybetti.
Bu mantıkla bir yere
varamayız arkadaşlar. Türkiye Kalkınma Bankası, bu ülkenin kalkınması için
hizmet edecek bir banka, tüm plasmanı, tüm verdiği kredi 150 000 000 dolar bir
kredi ise, ben sizin yerinizde olsam, bu bankayı da kapatırım, adını da Türkiye
Kalkınma Bankası koymam; eğer mantığınız buysa.
Değerli arkadaşlarım, bu
ülkenin uzun vadeli kalkınmaya ihtiyacı var. Bu ülkenin üretime ihtiyacı var.
Onun için, atadığınız yönetimlere güvenmiyorsanız…
Toparlıyorum Sayın
Başkanım.
Bizim burada istediğimiz,
bir yönetimi atıyorsanız, çizdiğiniz çizgi içerisinde, iki maaşı geçmemek ve
çalışanların yüzde 2'sini geçmemek kaydıyla, toplam ne çıkıyorsa, bunu, lütfen,
siz buradan dikte etmeyin, atadığınız yönetim kurullarına yetki verin diyoruz.
Kurumu temsil edecek insanlar farklı farklı yetkilere sahip arkadaşlar.
Onun için, bu önergeyi…
Sırf o insanlara saygı gereği, yani, atadığınız yönetim kurullarına saygı
gereği, hiç değilse, çizilen çizgi içerisinde onların yetkisine bırakın.
Yönetim kurulu başkanı yüzde 3'tür, yüzde 5'tir veya bilmem, genel müdür yüzde
şudur… Bırakın, onlara bırakın ya!.. Burada bu Yüce Meclis, burada bir kurumun
harcayacağı parayı, işte, yüzde 2, iki maaşı geçemez diye… Hakikaten garip
oluyor arkadaşlar, o insanlara saygısızlık yapıyoruz.
Hepinize saygılar
sunarım, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
10 uncu maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 11.- 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinin (B) fıkrası, (3) numaralı bendi
hariç, yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz istemleri:
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Yakup Kepenek, Ankara Milletvekili.
Kişisel söz istemleri:
Muzaffer Baştopçu, Kocaeli Milletvekili; İsmail Bilen, Manisa Milletvekili;
Yakup Kepenek, Ankara Milletvekili; Ümmet Kandoğan, Denizli; Mehmet Eraslan,
Hatay; İnci Özdemir, İstanbul Milletvekilleri.
İlk söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Yakup Kepenek, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Kepenek.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA YAKUP
KEPENEK (Ankara) - Kişisel söz isteğimi ekleyemiyorsunuz galiba…
BAŞKAN - Kişisel söz
isteminizi eklemek zor; çünkü, daha önce iki kişi söz istemiş.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Yani, ekleyebilirseniz, öbüründen vazgeçebilirdim... Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, ikinci kez karşınızdayım. İkinci kez karşınızda olmak
çok doğru olmasa da, ben, çok kısa ve özlü bir biçimde, görüşülmekte olan 1103
sayılı yasa tasarısının 11 inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde ve bu maddeye
bağlı olarak yapılan yasal düzenlemeyi Grubumuz, hepimiz olumlu buluyoruz.
Bununla birlikte, bu düzenleme doğrudur, yerindedir; ama, yapılanlar
yetersizdir. Parasal tutar olarak da yetersizdir, değişik memur kesimlerine,
sözleşmeli kesimlere bu paranın dağılımında da denge yoktur. Bu biçimiyle,
elimizdeki tasarı, eşitlik anlayışından tümüyle uzaktır. Oysa, geçerli olan,
var olan Anayasamızın 55 inci maddesi, ücretlerin yapılan işe uygun ve adaletli
olması görevini devlete yüklemektedir.
Değerli arkadaşlar, bu
bağlamda, bu çerçevede bakıldığında, kamu personelinin yeteneğe göre, çalışmaya
göre, beceriye göre yükseltildiğini söyleme şansı yoktur. Ülkemizde memurların
yükselmesinin değişik yöntemlerle, değişik etkilerle, değişik ilişkilerle
olması, üzülerek belirtmek gerekir ki, memurların çalışma şevkini, emeğinin
karşılığını alamamanın ötesinde, yükselmedeki yanlış tercihler nedeniyle büyük
ölçüde kırmaktadır. Bu noktanın düzeltilmesi, büyük bir sorun olarak
karşımızdadır. Bunun gibi, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesi
için, ülkemizde ne sayısal olarak memurlar yeterlidir ne de memurların ve
bunlarla birlikte diğer çalışan personelin niteliği yeterlidir. Dolayısıyla,
örneğin, çok kilit noktalarda öğretmen sayısının yetersizliği ülkenin
geleceğini birinci derecede olumsuz etkilemektedir. Polis sayısının
yetersizliği, ülkenin, halkın, toplumun güvenliği açısından büyük sakıncalar
doğurmaktadır. Dolayısıyla, bu noktanın düzeltilmesi gerekir.
Bunun gibi, kamu
personelinin işe alınmasında da, KPSS'ye rağmen keyfîlikten kurtulduğumuz, tam
olarak kurtulduğumuz söylenemez. Görüşme ya da mülakat yöntemiyle işe alınmalarda
kişinin yalnızca bilgisi değil ideolojik tutumu, görüşü, görüntüsü ve başka
sübjektif, öznel nedenler de etkili olmaktadır ve bu çok sakıncalı bir
durumdur. AKP Hükümetimizin memurları atama ve yükseltme ölçülerinde başka
değişkenler de, üzülerek belirteyim ki, rol oynamaktadır. Bu, kadrolaşmayla
ilgili yoğun tartışmalara sabahleyin bir ölçüde değindim gündemdışı konuşmada,
yeniden gelmeyeceğim; ama… Sayın Maliye bakanımız burada yok; çok isterdim
bulunsun, burada bulunmasını; şunun için bulunmasını isterdim: Merkez Bankası
Başkan Yardımcılığı için önerilen bir arkadaşımızın, çok üst düzeyde bir
yöneticimizin bu atamayı yapan bakana yakınlığı nedeniyle atandığı, deneyimsiz
olduğu bilinmektedir, kamuoyuna yansımıştır; ama, bunun ötesinde, ilgili şahsın,
piyasalara inanmıyorum ya da piyasaya inanmıyorum; IMF bu ülkede krize yol
açtı, özelleştirme, faiz dışı fazla ve tasarruf tedbirleri çözüm değil. İslamî
ekonomi sadece faize indirgenemez. ABD (Amerika Birleşik Devletleri)
hegemonyası üzerine görüşleri ile
hükümetimizin görüş ve uygulamaları arasında çok büyük çelişki vardır… Nasıl
olacaktır da, bu Merkez Bankası Başkanıyla, hükümetimiz, Maliyemiz, uyum
içinde, ekonomiye yön verecektir? Bu sorunun çözümü, her şeyden önce, doğru
yanıtlanması, ülkemizin, toplumumuzun geleceği, ekonominin geleceği açısından
çok büyük önem taşımaktadır. Bu durum, ekonomi politikasında bir değişikliğe
yol açacak mıdır? Bu kapalı söylem -yani, Türkiye'yi büyük ölçüde kapatan bir
anlayış- bu IMF'ye karşı duruş, bu piyasa ekonomisine karşı duruş, kimilerine,
kimi zamanlarda sevimli gelse bile, günümüzün gerçekleri ve küreselleşme
ortamında ekonomimizin doğrultusu ve yönü bakımından ne derece sağlıklıdır ve
doğrudur? Eğer, bu sorular gerçekçi ve doğru biçimde yanıtlanırsa, Merkez Bankası
üst yönetiminin bu biçimde oluşmasını, bakanlarımızın imzasıyla oluşmasını
nasıl yorumlayacağız, nasıl karşılayacağız?.. Bürokrasinin en tepe noktasında
bu büyük yanlışlar yapılırken, daha alt kademelerde, orta kademelerde, buna
benzer ve büyük yanlışların yapılmadığını söyleme olanağı, kanımca yoktur.
Dolayısıyla, Türkiye'de kamu bürokrasisi, kendi yapılanması yönünden içinden
rahatsızdır ve bu ayrışma, evet, bu ayrışma, hükümetin, iktidarın, kararlı,
bilinçli, tek yanlı, ayırımcı tutumundan kaynaklanmaktadır. Bunu, üzülerek
vurgulamakta yarar görüyorum.
Değerli arkadaşlar, çok
önemli bulduğum, son günlerin bir gelişmesine daha değineceğim; o da şudur:
Sayın Başbakanımız Erdoğan, geçtiğimiz, bu yasayı görüştüğümüz süre içinde, son
iki üç hafta içinde önemli bir açıklama yaptı. Başbakanın açıklamaları her
zaman önemlidir; ama, bu çok önemliydi. Başbakanımız "memurlar siyasetle
uğraşmalı" dedi.
Şimdi, memurlar siyasetle
uğraşmalı görüşü, kuşkusuz, önemli bir görüştür, Türkiye'de devrim
niteliğindedir. Bu, memurların siyasî partilere üye olma yönündeki anayasa
değişikliğini, Siyasî Parti Yasasındaki değişikliği de beraberinde getirecek
bir düşüncedir.
Şimdi, burada, bu
sözlerin, belli bir hazırlığın, belli bir altyapının, belli bir yapılabilirlik
çalışmasının sonucu mu olduğu, yoksa, Başbakanın, kimi zaman yaptığı gibi,
güncel koşulların, güncel eğilimlerin rüzgârı doğrultusundaki sözleri mi olduğu
kamuoyunda boşlukta kalmıştır. Dolayısıyla, hükümetin, Sayın Bakanın, bu konuda
-ki, hükümet sözcüsü Sayın Bakan burada; bu, çok önemli bir şanstır bizim için-
hükümetin, memurların siyasetle uğraşabilmeleri konusunda ne gibi hazırlıkları
vardır ve bu hazırlıklar hangi verilere, hangi gerekçelere, hangi temellere
dayanmaktadır; bunların, burada açıklanmasının yararlı olduğunu düşünüyorum.
SELAMİ UZUN (Sivas) -
Sizin görüşünüz ne?
BAŞKAN - Müdahale
etmeyin.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Benim görüşümü söyleyeyim.
Kuşkusuz, benim kişisel
görüşüm…
BAŞKAN - Tek tek
milletvekili arkadaşların sorularını yanıtlamak durumunda değilsiniz.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Yanıtlamak zorunda değilim.
Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Genel Kurula
konuyla ilgili sözlerinizi söyleyin.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Ama, kişisel görüşüm bu, Grup adına değil kuşkusuz.
Kişisel görüşüm şudur:
Ben, bütün insanların, memurlar dahil, siyasetle uğraşmalarını doğru buluyorum.
Bir koşulla doğru buluyorum: Bu, işlerini yaparken tarafsızlıklarını
zedelememeli.
Yani, bu kürsüden ikinci
kez söyleyeceğim: Ünlü Fransız bilim adamı Louis Pasteur'ün, laboratuvara
giderken… Dindar bir adam bu, dindar bir kişi bu…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kepenek…
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Sayın Başkan, çok kısa bir süre istiyorum; kişisel konuşma yapmayacağım.
BAŞKAN - Peki; buyurun.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Louis Pasteur, öğrencilerine "laboratuvara giderken İncil'i kapıda
bırakın" demiştir.
Şimdi, öğretmen sınıfa
girerken, polis görev yaparken, siyasî gömleğini tümüyle çıkarıp tarafsız
olmalıdır. Biz, toplum olarak bunu sağlamak zorundayız. Bunları birbirine
karıştırmamak zorundayız. Sabahki konuşmamda da söyledim, şimdi, Millî Eğitim
Bakanı, yaratılış teorisini biyoloji ve fen kitaplarına koyuyor. Hayır, onların
yeri din kitaplarıdır, din ve ahlak bilgisi kitaplarıdır. Dolayısıyla,
sorunlara hazırlıklı, bilimsel ve doğru yaklaşırsak, nesnel yaklaşırsak, ülke
çıkarını önde tutarak, geleceğini önde tutarak yaklaşırsak çok şeyi
çözebileceğimizi düşünüyorum. Memurların siyasetle uğraşmasını da, bu çerçevede
olumlu bulduğumu belirteyim.
Bu düşüncelerle, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum; çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz
istemleri; Sayın Muzaffer Baştopçu, Kocaeli Milletvekili; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) - Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz 1103 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesi hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en içten sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
İlave ödemesi olmayan 1
400 000 çalışanımızı doğrudan ilgilendiren çok önemli bir yasayı tartışıyoruz;
ama, maalesef, yirmi gündür tartışıyoruz. Bu arada, yasayı hazırlayanlara
şükranlarımı sunuyorum. Aynı zamanda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu yasanın
mümkün olduğu kadar olgunlaşıp eksiksiz olmasına özen gösteren arkadaşlarıma
da, bu arada teşekkürlerimi sunuyorum.
İktidarda bulunup da
yönetim erkini elinde bulunduranlar, gayet tabiî ki vatandaşlarının her zaman
mutluluğu, refahı ve huzuru için çalışırlar. Onların sorunlarını çözmek önde
gelen görevlerindendir.
İşte bu bağlamda da,
temel insan hak ve özgürlükleriyle birlikte, anayasal hak ve özgürlüklerle
birlikte ekonomik hak ve özgürlükler eğer bütünleşirse, bir araya gelirse,
herhalde en iyisi yapılmış olur.
Hükümetimiz, yönetime
geldiğinden bugüne çalışanlarımızı hep gözetmiştir, çalışanlarımızla ilgili hep
olumlu yasaları ortaya koymuştur ve onların her zaman destekleyicisi olmuştur.
Bu ülkede, artık, batan
bankalar yoktur. 3 haneli enflasyon yoktur. Zarar eden bankalar da yoktur.
Geceliği 7 000'lere varan faizler de yoktur. Artık açık veren bütçe de
kalmamıştır; ki, denk bütçeye doğru gidiyoruz. Borcunu ödemeyen hükümet yoktur.
Vatandaşına borcu olan devlet yoktur. Her gün açıklanan zamlar yoktur. Eksi
büyüme yoktur. Vergilerle vatandaşının boğazını sıkan bir hükümet de yoktur.
Vurgun, soygun, hortumlama, çalan, çaldıran da yoktur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Aa, hayret!
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Devamla) - Tabiî, bazılarına göre vardır.
Şimdi, meteliğe kurşun
atanlar da yoktur. İdris geldi Temel'e dedi ki: "Temel uşağum, inan
meteliğe kurşun atayrum." Temel anladı borç isteyeceğini: "Ula
uşağum, tabancanın ruhsatı var midur?"
Evet, gerçekten, artık,
ülkede meteliğe kurşun atan da yoktur. Peki, bu ülkede neler vardır? Bu ülkede
siyasal istikrar vardır, ekonomik istikrar vardır, uluslararası saygınlık
vardır ve artık, havuzda toplanan paraların insanımıza dağıtılması vardır,
vatandaşımıza dağıtılması vardır. AK Parti hükümeti bunu yapmaktadır, bunu
sevinçle yapmaktadır, gururla yapmaktadır.
Eğer neler yaptığımıza
şöyle bir bakacak olursak -gerçi, arkadaşlarımızın birçoğu bunları dile
getirdi, ama- biz, hemen hemen her yerde, vatandaşımızın lehine şeyler yaptık.
Özellikle parasal değerlendirmeleri sayacak olursak, ülkemizde ilk defa, 18
yaşın altındaki engellilere maaş bağladık, 126 000 000 eski parayla. 65 yaş
aylığını yüzde 163 artırdık, 65 000 000'a çıkardık. İlk Özürlüler Yasasıyla,
özürlü aylığını 51 000 000'dan, yüzde 282 artırarak 193 000 000'a çıkardık. Tarım sigortalılar
aylığını 66 000 000'dan, yüzde 355 artırarak 234 000 000'a çıkardık. Muhtar
maaşını 98 000 000'dan, yüzde 155 artırarak 250 000 000'a çıkardık. Asgarî
ücret 187 000 000'dan, yüzde 107 artarak 380 000 000'a çıktı. Bu yasa hariç, en
düşük memur maaşımız 328 000 000'dan, yüzde 85 artarak 608 000 000'a çıktı.
Kamudaki işçi maaşlarımız, ortalama 1 012 000 000'dan, yüzde 55 artarak 1 573
000 000'a, en düşük SSK aylığımız 250 000 000'dan, yüzde 75 artarak 450 000
000'a, en düşük Bağ-Kur aylığımız, 150 000 000'dan, yüzde 135 artarak 353 000
000'a çıktı.
Keşke daha çok olsa da,
çok daha verseydik çalışanlarımıza, memurlarımıza, bunu sağlayabilseydik; ama,
esnafın hesabı, dükkân senin; ama, dükkânda ne kadar varsa, havuzda ne kadar
varsa o kadarını toplayabiliyoruz.
Burada, hemen şunu da
belirtmek istiyorum ki, bu verilen, ekstra bir şey. Yani, bu ekstra ödemeyi
alamayanlara, çalışanlarımıza verdiğimiz ekstra bir şey. Bu demektir ki, artık
havuzda para toplanıyor; AK Parti Hükümeti, yaptığı çalışmalarla -tabiî,
muhalefetiyle birlikte- bu ekonomik bereketi görüyor ve bu ekonomik bereketi de
çalışanlarına dağıtıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Devamla) - Elbette, yeterli bulmuyoruz; ama, şuna da inanıyoruz ki, havuzda ne
kadar birikirse, hep vatandaşlarımız için, insanımız için harcanacaktır, en
adil şekilde paylaşılacaktır.
Kamuoyunda 40+80 -ki,
ortalaması 60 biliyorsunuz- + 100 diye kodlanan bu yasanın hepimize hayırlı
olmasını diliyorum, en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Manisa
Milletvekili İsmail Bilen?.. Yok.
Yakup Kepenek, kişisel
söz isteminizi kullanmıyorsunuz.
Ümmet Kandoğan, Mehmet
Eraslan, İnci Özdemir; onlar da yoklar.
Soru yok, önerge yok.
11 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 12. - Bu Kanunun;
a) 1 inci maddesi ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 3 üncü maddesi 1/1/2006 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 1 inci maddesi ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 4 üncü maddesi, 3 üncü maddesinin
(f) bendi, 5 inci maddesinin (a) ve (c) fıkraları 15/1/2006 tarihinden geçerli
olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 3 üncü maddesinin (e)
bendi ile 6 ncı, 7 nci ve 9 uncu maddeleri 1/4/2006 tarihinde,
d) 3 üncü maddesinin (d),
(g), (h) ve (ı) bentleri, 4 üncü maddesi, 5 inci maddesinin (b) fıkrası
yayımını izleyen aybaşından,
e) Diğer hükümleri yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz istemleri, gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin
Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi adına, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
iktidara mensup milletvekillerinde, ne zaman bir yoklama veya karar yetersayısı
istesek "bu kanunu engelliyorsunuz" diye bir tepkiyle karşı karşıya
kalıyoruz. Bu kanun, acaba niçin bu kadar uzun burada görüşüldü, bunu
düşünmeniz lazım.
Değerli arkadaşlarım, bu
kanun, kamu görevlileri arasında var olan dengesizliği daha da artırmıştır.
Evet, bazı gruplara bir ölçüde olanak sağlanmıştır; biz, sağlanan bu olanakları
memnuniyetle karşılıyoruz; ama, bizim buradaki çabamız, adaletli, dengeli bir
ücret sistemi yaratılmasıdır. Ne yazık ki, tasarı getirilirken, hükümet, bu
konuda, adaleti ve dengeyi gözeten bir çalışma yapamadığı için, bu, bir ölçüde
komisyonda sağlanmaya çalışıldı; fakat, ne yazık ki, komisyonda sağlanan bu
denge, burada, Sayın Bakanın komisyonda katıldığı tekliflere, önergelere ve
onlara dayalı olarak bazı gruplara getirilen ek olanakları, burada, kendi
önergesiyle tasarıdan çıkartmasıdır.
Şimdi, siz hükümet olarak
ne yapacağınızı bilmezseniz, komisyonda verilen önergeleri kabul ederseniz,
sonra da gelip Genel Kurulda bunları çıkarırsanız, elbette, burada, iktidara
mensup milletvekilleri de halkın, memurların talepleriyle karşı karşıya,
muhalefet de karşı karşıya. O zaman, kendilerine gelen talepler doğrultusunda,
gözledikleri, yaşadıkları, öğrendikleri haksızlıkları giderme konusunda pek çok
önerge verildi. Bu önergeler nedeniyle de konu uzun boylu burada görüşülmek
zorunda kaldı; işin özünü kaybetmemek lazım.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, öncelikle şunu söyleyeyim: Şimdi, kamu görevlilerine az ücret
verildiği doğrudur. Arkadaşlarım, burada, böyle belli oranları söylemeyi çok
seviyorlar "şu kadar zam yaptık, bu kadar zam yaptık" diyorlar. Sayın
Baştopçu, belli gruplara büyük zamlar yaptıklarını söyledi; fakat, rakamları da
telaffuz edince, işte "bazı gruplara 65 000 000 lira verdik, bazı gruplara
125 000 000 lira verdik" gibi komik rakamlardan bahsetti.
Şimdi, memura ne
veriyorsunuz; işte, ortalama 700 000 000 lira -eski parayla söylüyorum ki, daha
bir tumturaklı olsun diye- para veriyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'de açlık sınırı 550 000 000 lira, yoksulluk sınırı 1 900 000 000 lira.
Şimdi, açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırının 3 kat altında bir ücreti
verdikten sonra, hâlâ buraya gelip, kamu görevlilerine biz şunları verdik,
bunları verdik… Sanki bir refah sağlamışsınız gibi, sanki insanların
sorunlarını çözmüşsünüz gibi alay edercesine burada konuşmak gerçekten halka
karşı büyük saygısızlık oluyor.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Alayı siz ediyorsunuz, kimsenin alay ettiği yok.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Alay ediliyor "şunu verdik, bunu verdik, daha ne istiyorsunuz"
havasında burada konuşmalar yapılıyor.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Kimse demiyor; siz alay ediyorsunuz.
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim arkadaşlar.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, şimdi, eski parayla 40 000 000 lira para veriyorsunuz.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) - 40 daha vereceğiz, 80 olacak.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi, temmuza kadar 40 000 000 lira alacak insanlar. 40 000 000 lirayla ne
satın alınabilir allahaşkına?!
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Üç kilo et!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi, 40 000 000 lirayla 3,5 kilo et alırsınız değerli arkadaşlarım.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Üstat, size göre, vermeyelim mi o zaman?!
BAŞKAN - Lütfen, müdahale
etmeyelim arkadaşlar.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşım, ya dinlemiyorsun ya dinlediğini anlamıyorsun.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Anlıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Dinlediğini anlamıyorsun; çünkü, 40 000 000 lira yetersiz.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Biz de onu söylüyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Yetersizliğini söylüyorum; ama, siz "40 000 000 verdik daha ne
istiyorsunuz" diyorsunuz. Bu, bir.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Öyle demiyoruz. Yetersiz olduğunu herkes söylüyor.
BAŞKAN - Müdahale
etmeyin.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- İki: Şunu söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: "Havuzu biz doldurduk."
Sayın Maliye Bakanı da her ay basın açıklaması yapıyor, diyor ki:
"Bütçemiz fazla veriyor." Peki, bütçeniz fazla veriyorsa, niçin, hâlâ
40 000 000 liraya insanları çırak çıkarıyorsunuz? Niçin, 40 000 000 lirayı, bir
asgarî 100 000 000 liraya çıkarmıyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, bu,
bir sınıfsal tercihtir. Siz, aslında, işçiyi, memuru açlık sınırında tutmak
istiyorsunuz; ama, kaynakları, büyük şirketlere, holdinglere aktarmak
istiyorsunuz; onun için memura bir şey vermiyorsunuz, onun ezikliği içinde pek
çok şey vermiş gibi yapıyorsunuz, bu bir.
İkincisi; bir insana,
gerçekten, çocuğunu okula götüremeyen, çocuğunun okul masrafını karşılayamayan,
çocuğuna harçlık veremeyen milyonlarca memura, Bütçe Komisyonunda bir parmak
bal çalıyorsunuz ağzına, ondan sonra, gelip, burada çıkarıyorsunuz. Yazık değil
mi?! Yani, üç kuruşa, beş kuruşa muhtaç durumda bıraktığınız bu memurları niçin
aldatıyorsunuz, niçin kandırıyorsunuz? Veremeyecekseniz, komisyonda da
vermeyin; ama, komisyonda, uzmanlara vereceksiniz, pek çok kesime vereceksiniz,
buraya gelip geri alacaksınız; bu, doğru değildir, bu, bir doğru yönetim
anlayışı değildir değerli arkadaşlarım. Bunu görmek lazım, bunları iyi
değerlendirmek lazım.
Bir de, bu konular
gündeme gelince, bütün, Başbakanın, bakanların bir söylemi var, artık
ezberledik dört yıldır biz: "Bunlar kalsın, haklısınız, bu kesime de bir
şeyler vermek lazım -işte, arkadaşlarım anlattı- astsubaylara da bir şey vermek
lazım, üniversitede çalışan, bilmem, sekreterlere, sekreter yardımcılarına da
bir şeyler vermek lazım; ama, bunların köklü çözümü, personel reformuyla
mümkündür." Böyle demiyor musunuz; Sayın Mehmet Ali Şahin, bir süre önce
burada bunu söylemedi mi? Peki, dört yıldır nerede bu personel reformu değerli
arkadaşlarım? Yani, niye bu kamu görevlilerini "reform yapacağız, sizin
sorunlarınızı çözeceğiz" diye kandırıyorsunuz? Yazık değil mi bu
insanlara? Peki, dört yıldır nerede bu reform? Nerede?.. Ortada bir şey yok.
Bir kamu personel kanun
tasarısı var ortalıkta, inşallah o çıkmaz; memurlar Dimyat'a pirince giderken
evdeki bulgurdan olurlar, bugünkü haklarını da kaybederler. Bugünden çok daha
kötüye götürmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, bir önemli nokta,
geçen konuşmamda da ifade ettim, niçin işçilerin ne kadar para alacağını burada
konuşmuyoruz? Çünkü, onların, iyi kötü işleyen grevli, toplusözleşmeli bir
sendikal hakkı var; ama, memurlara bu hakkı vermiyorsunuz. Onlara bu hakkı çok
görüyorsunuz. Geliniz, onlara, grevli, toplusözleşmeli sendikal hak verelim,
otursunlar, işveren ile sendika temsilcileri haklarını teker teker müzakere
edip alsınlar. Burada, işte, grup başkanvekillerinin kapısı çalacak, Maliye
Bakanının kapısında yalvar yakar olacak, bürokratların kapısında yalvar yakar
olacak, ondan sonra da büyük bir hüzünle dönüp gidecekler. Yani, bu
anlayışınızla, siz, kamu görevlilerini, ne yazık ki, dilenci konumuna
düşürdünüz değerli arkadaşlar. Konuyu doğru dürüst çözmek varken, konuyu bir
bütünsellik içinde alıp personel reformuyla çözmek varken, konuyu grevli,
toplusözleşmeli bir sendikal hak vererek çözmek varken…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
…bunların hiçbirini
yapmayıp, sonra teker teker, işte, gelsinler, bizim kapımızda dolaşsınlar, o da
istesin, gazetelere ilanlar versinler, haklarını arasınlar ve sonunda da hiçbir
şey alamasınlar ve bu insanlardan da, bu milyonlarca insanlardan da hizmet
bekleyelim, görev bekleyelim, sorumluluk bekleyelim; bir yanlış yaptıkları
zaman da tepelerine binelim…
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, burada, bazı, sınırlı sayıda gruplara olanaklar tanıdınız; polise, din
görevlilerine… Bunları, biz, memnuniyetle karşılıyoruz. Yetersiz olmasına
rağmen, bu bile iyidir; ama, diğer kesimlere niçin vermiyorsunuz?
Bir diğer önemli nokta,
bu 40+40, son derece yetersiz. Bunu emekli maaşlarına niçin yansıtmıyorsunuz?
Bu insanların, bugün aldığından emekli olduğu zaman çok daha kötü duruma
düşmesine niçin razı oluyorsunuz? Emeklilere ne verdik değerli arkadaşlarım;
yüzde 2,5 ilk altı ayda, yüzde 2,5 da ikinci altı ayda veriyoruz. Böylesine
sembolik, böylesine düşük bir şeyi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç gördünüz
mü?! Hep burada rekorlardan bahsediyorsunuz. Sayın Başbakan, her konuşmasında
"rekorlar kırıyoruz" diyor.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) - Doğru, doğru.
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) - Doğru, doğru.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şunu çözdük… Peki, yüzde 2,5 vererek de bir rekor kırdınız; o da size helal
olsun! Memurlara, Türkiye Cumhuriyetinde ilk kez yüzde 2,5 zam yapılmıştır
değerli arkadaşlarım.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Enflasyonun üzerine çıktık…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Enflasyon yüzde kaç?
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar, dinleyin.
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) - Enflasyon yüzde 5…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlar, bu enflasyonu biliyoruz. Ev kirasında enflasyon
yüzde 20. Tüpgazda enflasyon yüzde 18, okul önlüğünde, çantada, kitapta,
kırtasiyede yüzde 20. İnsanların…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Kitaplar bedava.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Kitaplar bedava.
BAŞKAN - Dinleyin lütfen,
dinleyin.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Peki, kitap bedava; defter de bedava mı, çanta da bedava mı, okul önlüğü de
bedava mı değerli arkadaşlarım?!
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Onu da yapacağız.
BAŞKAN - Dinleyin lütfen.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Bırakın, insaf edin, bana laf atarak, kendinizi tatmin etmeniz mümkün; ama,
elinizi vicdanınıza koyarak…
YAHYA BAŞ (İstanbul) -
Sen de elini oraya koy.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- …600-700 milyon lira ücret alarak iki çocuk okutan o memurun durumunu bir
düşünün, bir görün; bir de, gecekonduda kirayla oturduğunu da düşünün; eğer
vicdanınız varsa, hepiniz son derece üzülürsünüz; ama, siz, hep zenginle
beraber olmayı tercih ediyorsunuz; çünkü, onlarla konuşmak kolay. Büyük
şeylerden bahsediyorsunuz, hayaller kuruyorsunuz; ama, milyonlarca insan aç,
sefil, işsiz, onları görmezden geliyorsunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Biz
ayırım yapmıyoruz, hepsiyle kucaklaşıyoruz.
BAŞKAN - Toparlayın
lütfen.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
Türkiye'de, değerli
arkadaşlarım, sizin döneminizde hak aramak müthiş güç hale geldi. Mersin'de
Sayın Başbakanın seyahati sırasında yumurta atan dört genci aylarca içeride
tutuklu tuttunuz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Başbakana atamaz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Yargı bağımsızdır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi, Mersin'de "Sayın Başbakan, köylünün canına okudunuz" diyen,
Sayın Başbakanın o köylüye "lan" diye hitap etmesine rağmen
"bana 'lan' mı diyorsunuz, canınız sağ olsun" diye davranan, hiçbir
saygısızlık yapmayan insanlara, sırf Başbakan olduğu için, şimdi, dava
açıyorsunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, hani Avrupa Birliğine giriyorduk?
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Başkanım 5 dakika oldu.
YAHYA BAŞ (İstanbul) - 5
dakika geçti.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Hani hak aramak serbestti? Hani Türkiye'de özgürlükler gelmişti?
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Sabaha kadar mı konuşacak?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlarım, endişe etmeyin, günlerce burada çalışıyoruz,
konuşuyoruz, iki dakika daha fazla…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Konuyla ne alakası var?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Hoşunuza gitmediği için dinlemek istemiyorsunuz değil mi? Hoşunuza gitmiyor
tabiî bunlar; çünkü, Türkiye'de hak arayan herkesi cezalandırıyorsunuz. O
nedenle, değerli arkadaşlarım…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Bize haktan bahsetme, bak, hakkımızı çiğniyorsun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Türkiye, sizin burada çizdiğiniz pembe tablolar içinde değil. Artık
gidemiyorsunuz; o köylere gitsenize. O köylere bir gitsenize. O köylülere bir
sorsanıza…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Dün geldik daha.
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Gidiyoruz, gidiyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Portakal kaç lira ediyor, limon kaç lira ediyor, bir sorsanıza.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
çok geçtiniz sürenizi, lütfen, toparlayın.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Tabiî, bunların hiçbirini yapamıyorsunuz. Halktan kaçıyorsunuz.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Hangi haktan bahsediyorsun, 6 dakika geçti.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Boyalı basında demeçler vererek günü idare ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
hep, diyorsunuz ki: "Kamuoyu yoklamaları…" Halep oradaysa, arşın
burada değerli arkadaşlarım. Gelin, sonbaharda seçime gidelim, hep beraber
sandıkta hesaplaşalım; biz hazırız, var mısınız?..
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Buyurun!.. Buyurun!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Gidemezsiniz, gidemezsiniz, korkarsınız, kaçarsınız… (AK Parti sıralarından
gürültüler)
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Yemezler!..
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen
müdahale etmeyelim arkadaşlar…
Siz de toparlayın
efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Ben, bu yasanın, yetersiz de olsa, bazı kesimlere artış yapmasından memnun
olduğumuzu ifade ediyorum; ama, ihmal edilen, unutulan, hakkı yenen milyonların
da düşünülmesi gerektiğini sizlere bir kez daha hatırlatıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - 6 dakika hakkımızı çiğnediniz, haktan bahsetme!
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - 6
dakika fazla süre verdiniz, buna hakkınız yok. İstismar ediyorsunuz; böyle bir
şey olur mu?!
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Tam 6 dakika hakkımızı çiğnediniz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Peki, öbür maddede de konuşacağım.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma
Partisi adına Hatay Milletvekili Sayın Sadullah Ergin.
Buyurun Sayın Ergin. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde 1,5
milyona yakın kamu çalışanının beklediği, aileleriyle beraber çok sayıda
yurttaşımızın beklediği önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Tabiî, bu
tasarı görüşülürken burada hakkı teslim edenler olduğu gibi, maalesef,
yıllardan beri yapılamayanları yapan AK Parti Hükümetinin ve bu Hükümetin
icraatlarının arkasında kale gibi duran AK Parti Grubunun emeğini görmezden
gelip, hakkı ketm eden, hakkı teslim etmeyen anlayışları da yadırgadığımı ifade
ederek başlamak istiyorum.
Hiçbir arkadaşımız, görüşülmekte
olan 1103 sıra sayılı tasarının kamu çalışanlarının sorununu çözdüğünü ifade
etmedi bu kürsüden; hiçbir arkadaşımız, görüştüğümüz bu tasarıyla
memurlarımızın, kamu çalışanlarımızın rahata, refaha kavuştuğu iddiasını burada
dile getirmedi; ama, şunu söyledik ve söylemeye de hakkımız var: AK Parti
İktidara geldiği günden bu yana, üçbuçuk yıldır, Türkiye'de kamu çalışanlarının
hakları hep ileriye gitmiştir, bir adım geriye gelmemiştir. Lütfen, bu hakkı da
teslim edin. Bu kürsüden, gelip eleştirilerinizi yaparsınız, saygı duyarız;
ama, ne olur, bizi dinleyen milyonlar var, hakkı da teslim edelim.
"Perişan ettiniz,
mahvettiniz, ülkeyi yaktınız, yıktınız" edasında sunumlar, gerçekten,
söyleyenini de …
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Palavra… Palavra…
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- …bu milletin nezdinde belli bir konuma itiyor, bu kürsüden hitap eden
arkadaşlarımızın inandırıcılıklarını da şüpheli noktaya düşürüyor değerli
arkadaşlar. Lütfen…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Onu millet takdir eder.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Biz, bugüne kadar, yaptıklarımız için "yaptık" dedik…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Bizim adımıza düşünme!
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Kendin konuş, bize akıl verme, kendin konuş…
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- …yapamadıklarımızı da "şunları da yapamadık" diye, biz kendimiz
zaten ikrar ediyoruz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Bize akla gerek yok, bizde yeteri kadar var!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Yapamadıklarımızı "yaptık" gibi bir iddia sahibi değiliz; ama,
değerli arkadaşlar…
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Şimdi, bakınız, üçbuçuk yılda bu ülkede yapılanları şöyle bir gözden
geçirelim, iyi mi olmuş, kötü mü olmuş.
Arkadaşlar, en düşük
memur maaşı 328 000 000 imiş, bu zamlardan önce 608 000 000'a gelmiş. Peki, bu
üçbuçuk yıllık dönem içerisinde enflasyonun toplamı ne kadar; yüzde 30'u ya
buldu ya bulmadı, 25-30 arasında. Yapılan zamların oranına bir bakınız,
çalışanların durumu iyiye mi gitti, kötüye mi gitti. Yeterli demek farklı bir
şeydir; ama, biz, aldığımız noktadan çok daha iyi noktaya götürüyoruz demek
farklı bir şeydir. Biz bunu yapıyoruz.
Bakınız, kamu işçisinin
maaşı 1 012 000 000'dan, 1 537 000 000'a çıkmış. Tarım sigortalısının aylığı 66
000 000'dan 234 000 000'a gelmiş arkadaşlar. Muhtar maaşı; 98 000 000 alıyormuş
muhtarlarımız yakın bir tarihe kadar, bugün 250 000 000'a gelmiş. Yeter mi;
yetmez.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Sayende payidar olmuşlar!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Ama, muhtarların maaşını yıllardır 98 000 000 lirada tutan zihniyetler
utansın. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Biz,
aldığımız noktadan 2'ye katlamışız,
2,5'e katlamışız. Enflasyon yüzde 30 iken, üçbuçuk yılda biz ücretleri 2-2,5
kat artırıyoruz, ondan sonra da bu kürsüye gelinip deniyor ki: "Yaktınız,
yıktınız, mahvettiniz." Etmeyin allahaşkına, bu millet bizi seyrediyor.
Arkadaşlar, yeterli
olduğunu söylemiyorum, yetmez; ama, bizden öncekiler geriye götürüyordu, kötüye
götürüyordu, biz iyiye götürüyoruz. (CHP sıralarından "Siz mi iyiye
götürüyorsunuz" sesleri)
Değerli dostlar, bakınız,
emekli aylıklarına bakınız, asgarî ücrete bakınız, 184 000 000 liradan, 380'e
çıkmış asgarî ücret. İnsaf yahu! En düşük Bağ-Kur emeklisinin aylığı 150 000
000 imiş, şimdi ne kadar; 353 000 000.
Değerli arkadaşlar, niye
bunları göz önüne almıyoruz?
Özürlü aylığı: Bu ülkede
52 000 000 lira aylık alırmış özürlülerimiz, şu anda, 193 000 000 lira aylık
alıyorlar. Yeterli mi; yetmez; ama, 53'ten 193'e çıkarmışız; insaf!
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, çalışanlardan, daha önce, yıllardan beri, Zorunlu Tasarruf Teşvik
Fonuna para kesiliyordu; 14 katrilyon para birikmiş bu fonda. Kâğıt üzerinde
var bu paralar, kasada yok, nereye harcandığı bilinmiyor. Bunun 10,7
katrilyonunu bu hükümet ödedi. Şu anda sondan bir önceki taksitler de ödeniyor
ve en son, haziranda da, bu, tasfiye ediliyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Çalışanın parası, çalışanın hakkı; ödenmek zorunda.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Bu mu kötülük bu millete; çalışanların sıkıntıya düşürülmesi bu mu
allahaşkına?! (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Niye ödenmedi?!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Yıllardır bu ülkede iktidar olanlar, sadece çalışanlardan almışlar, bu
aldıklarını nereye harcadıklarını da bilmiyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Biz iktidarda mıydık?! Refah-Yol… Refah-Yol… Tansu'yla beraber...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Erbakan ödemedi, Erbakan!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Bu hükümet gelmiş, bu hükümet bunları tasfiye etmeye başlamış, buradan, bu
kürsüden çıkıp, bu hakları ketm etmek yakışmıyor. (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Refah-Yol…
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Evet, şunu söylerseniz anlayışla karşılarım...
BAŞKAN - Bir dakika.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Çalışanın parasını ödeyip, ondan sonra da övünmek nerede görülmüştür ya?!
BAŞKAN - Hep bir ağızdan
konuşursanız, hatibi nasıl dinleyeceğiz?! Lütfen, dinleyin.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Şunu derseniz, anlayışla karşılarız: "Değerli arkadaşlar, ey Hükümet, ey
AK Parti Grubu, teşekkür ediyoruz, bunları getirmişsiniz..."
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Yapma ya! Yapma ya!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- "...iyi gelişmeler var; ama, yetersiz, memurumuz, çalışanımız
sıkıntıda."
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Teşekkür ederiz!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Ha, buna hiçbir arkadaşımız itiraz etmiyor zaten, biz de itiraz etmiyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kabul ettiniz mi? Allah! Lütfettiniz, kabul ettiniz, çok güzel.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Onu söylüyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Deminden beri onu söylüyoruz, anlamamışsınız.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım...
BAŞKAN - Lütfen
arkadaşlar.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Hatay'da yaptıklarının hesabını ver; sana ne ondan?!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Burada yapılan icraatları biz saatlerce anlatsak… Üçbuçuk yıllık AK Parti
Hükümetinin tüm kesimlere yaptığı icraatları anlatmakla bitiremeyiz 10
dakikada.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Oo, tabiî!.. Ayrı bir seans yapalım!..
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, ben, bu konularla ilgili ayrı ayrı zamanınızı almayacağım;
ama, insaf sahibi olanlar için şunu söylüyorum: AK Parti Hükümeti, üçbuçuk
yıldır, hiçbir alanda, bu milletin konumunu geriye götürecek bir adım
atmamıştır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Emekliye yüzde 2,5 zam yaparak mı?!
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Her alanda, bu toplumun hayrına olan, iyiliğine olan, gelişmesine yönelik
adımlar atmışız. Yeterli olan var, yetersiz olan var; ama, bu millet
yapılanları takdir ediyor, bu millet yapılan iyileşmeleri teslim ediyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yüzde 2,5'i takdir mi ediyor millet?
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Şimdi, buraya çıktınız; dediniz ki: "Bu, sadaka zammı." Dediniz ki:
"Nedir bu verilen?" "Bu milleti dilenci yaptınız, çalışanları
dilenci yaptınız."
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Doğru… Doğru…
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- İnsaf yahu!.. İnsaf!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kapı kapı dolaştırıyorsunuz.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Bakın, değerli arkadaşlar, bilerek konuşalım, siyasî endişelerle, muhalefet
yapma aşkına doğruları gizlemeyelim.
Değerli arkadaşlar,
bakınız, şu elimdeki tabloda kamu çalışanlarının konumlarının ne kadar fark
ettiğine dair bir liste var.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kaç lira alıyorlar, ondan bahsedin.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Burada yüzde 24'ten yüzde 29'a, yüzde 33,8'e varıncaya kadar, yüzde 19,5;
yüzde 13,2; yüzde 10,6.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kaça çıkmış? Kaç lira veriyorsunuz, onu söyle.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Yıllık enflasyonun yüzde 8'in altında olduğu bir ülkede, kamu çalışanlarının
konumuna göre, kimine yüzde 10, kimine yüzde 15, kimine yüzde 25, kimine yüzde
38'e varan bu artışları sadaka zammı olarak değerlendirmek hiçbir vicdana,
hiçbir insafa ve bu milletin vicdanına sığmaz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kaç lira veriyorsunuz, kaç lira?..
BAŞKAN - Müdahale etmeyin
arkadaşlar.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Onun için, ben şunu ifade edeyim: Değerli dostlar, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; bu tasarıyla…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ortalama maaş kaça çıkıyor, onu söyle.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- …kamu çalışanlarından eködeme almayanların 1 400 000'i, artı, bunun üzerine,
din görevlilerimiz, polislerimiz, polis emeklilerimiz, Millî İstihbarat
Teşkilatı emeklileri -önergeyle onlar da girdiler- teknik personel
çalışanlarımız, mühendislerimiz ve sendika aidatlarıyla ilgili bu çalışanların
ek imkânları, öğretmenlerin ekders ücretlerine yapılan zamlar ve burada…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- 1 500 000 lira verdiniz, onu da zavallı öğretmenlerin başına kakmayın.
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Yüzde 40'a varan bir zam o. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Bravo?!..
BAŞKAN - Lütfen
arkadaşlar…
SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Siz beğenmeseniz de, bu zam yüzde 43'e varan bir zam. Dolayısıyla, biz, yakın
siyasî geçmişimize, tarihimize baktığımız zaman, bu milleti, zamlar, yokluklar
ve kuyruklarda inleten zihniyetleri de gördük; ama, bu milletin sırtından
yükleri tek tek indiren AK Parti zihniyetini de gördük.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz
istemleri:
İstanbul Milletvekili
İnci Özdemir?.. Yok.
Kütahya Milletvekili
Hasan Fehmi Kinay?.. Yok.
Kocaeli Milletvekili
İzzet Çetin?.. Yok.
Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan?.. Yok.
Hatay Milletvekili Mehmet
Eraslan, buyurun.
Süreniz 5 dakika.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanun tasarısının
görüşülmeye başlandığı ilk günden beri, tamamen kanun maddesiyle ilgili,
kanunla ilgili ve kanunun içeriğiyle ilgili bir dizi konuşmalar yaptık ve
mümkün mertebe konunun dışına taşmadık. Fakat, muhalefetin belki bu noktada
daha çok hakkı var; ama, iktidarın, özellikle kanun maddesiyle ilgili değil de,
kanun maddesinin dışında her şeyle ilgili konuşma yapmasını da, ben burada
yadırgamadan geçemeyeceğim.
Biz, ekonomiyle ilgili
verileri daha önceki konuşmalarımızda yaptığımız için, özellikle sayın
bakanlarımızın vermiş olduğu yazılı soru önergelerimize hiç girmeyeceğim.
Bunları daha önce konuştuk, bundan sonra da konuşmanın gayreti içerisinde olacağız.
Bunu yaparken, belden aşağı vurmak adına, bunu yaparken karalamak adına, çamur
atmak adına hiçbir zaman yapmadık, yapmayacağız; böyle bir siyasî kültürümüz,
böyle bir siyasî anlayışımız olmadı. Ne konuşuyor isek Türkiye adına
konuşuyoruz, ne söylüyor isek bu ülkenin ve bu ülke insanının menfaatı adına
konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu
kanun tasarısında ayrıca gördüğümüz ve Sayın Bakanımıza ve Komisyona hatırlatma
gereği duyduğumuz birkaç hususu, sizlere ve kendilerine arz edeceğim.
Bakın, teknik hizmetler
sınıfı, 4 yıllık mezunlar 100 000 000'u alır iken, 2 yıllık mezunlar bu 100 000
000 lirayı alamıyor. 100 000 000'u verir iken birilerine veriyoruz; ama, bu 100
000 000 çok fazla bir ekonomik iyileştirme, yani, o ailede, o yapıda çok önemli
bir iyileştirme yapmadığı halde, şuna verelim, şuna vermeyelim ayırımı
yapıyoruz; bunu kabul etmek mümkün değil. 2 yıllık mezuna, teknik hizmetler
sınıfındaki mezuna da bunu verelim; 4 yıllık mezun zaten alıyor.
Diğer taraftan,
Karayolları… Bakın, Türkiye'de 2005 yılında karayollarından, otoyollardan 385
trilyon para toplanmıştır. Az bir para değil, güzel bir para. Bu 385
trilyondan, Karayolları çalışanlarına niye vermeyelim, Tapu Kadastro
çalışanlarına niye vermeyelim veya Devlet Su İşleri çalışanlarına niye
vermeyelim?! Orada çalışan kamu personeli de kamu hizmeti görmektedir; onlara
da bu noktada yardımcı olunması doğru olur, uygun olur diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
muhtarlar 250 000 000 zam alıyor. Daha önce, işte, 100 000 000 alıyordu; 250
000 000 şu an maaş alıyor; ama, muhtar, aldığı parayı kendine harcamıyor.
Bakın, muhtarlar, Türkiye'de kamu görevi yapıyor. Alıyor, damgasını vuruyor,
imzasını atıyor, bir sorumluluk alıyor, bir sorumluluk yükleniyor ve bir kamu
hizmeti görüyor. Aldığı 250 000 000 lirayla gidip Bağ-Kur primini ödüyor,
harcamıyor kendine onu.
TEVHİT KARAKAYA
(Erzincan) - Şimdiye kadar o bile yoktu!
ALİM TUNÇ (Uşak) -
Önceden cebinden ödüyordu!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Dolayısıyla, aslında muhtarlar da devlet memurudur. 657'ye tabi devlet
memurları nasıl emekli oluyor ise, muhtarlar da, yani reel bir maaş alsınlar,
doyurucu bir… Asgarî bir ücret alsınlar; ama, neticede muhtarlar da, kamu
görevi yaptıkları için emekli olsunlar. Diğer taraftan, emekli bekçiler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Doğru Yol Partisi, kaç sene iktidar oldu; niye yapmadı?!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Sen bak, yanlış konuşuyorsun, kitabı ortasından okutturma, kitabı ortasından
okur isem ağır gelir sana!
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Kaç sene iktidarda kaldı Doğru Yol Partisi, yapsaydı ya!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Diğer taraftan, emekli bekçiler, polislerimiz gibi güvenlik noktasında hizmet
veren, sabahlara kadar çalışan ve güvenliğin temin edilmesi noktasında gayret
sarf eden kamu görevlileridir. Bekçinin, polisten bir farkı yoktur; ama,
maalesef, bekçimiz, emekli olduktan sonra silah ruhsatını yenilemek için
müracaat ettiği zaman, 1 600 000 000 silah ruhsatı gideri ondan talep
edilmektedir. Bu da, ayrıca, bu kanun tasarısında olması gereken ve
düzenlenmesi gereken diğer konulardan biri.
Emekli aylıklarına
40+40'ı yansıtmıyoruz. Neden yansıtmıyoruz?! Yani, emekliler çok mu iyi maaş
alıyor? Emeklilerin aldıkları maaş… Efendim, çalışanlar yoksulluk sınırının
altında…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru
Yol Partisi zamanında ne kadar maaş alıyordu?
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- O üslup yanlış; bak Sayın Milletvekili, o üslup yanlış, o üslup çok yanlış
bir üslup. Bak, burada biz ne yapıyoruz: Burada bazı sorunlar var, toplumsal
sorunlardır, belli bir kesimin sorunlarıdır ve bu sorunların kürsüden dile
getirilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ben başta dedim ki, Sayın Bakanımın ve
komisyonumun, ayrıca sizlerin görüşlerine arz ediyorum; ama, bunu yaparken buna
bir hal çaresi bulunsun diye yapıyorum diyorum. Biz, farklı şeyler söyler iken,
siz oradan farklı şeyler söylüyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
İktidara geldiğiniz zaman yapmıyorsunuz, muhalefette konuşuyorsunuz!
BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim arkadaşlar, dinleyelim.
Siz de toparlayın lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, 40+40 YTL'yi öderken dönersermayelere bunu yüklemeyelim;
çünkü, bazı dönersermayeler gerçekten bu parayı ödemeyecek. Bu 40 000 000 lirayı
vereceksek devlet olarak biz verelim, yani Meclis olarak biz verelim, iktidar
olarak verelim bunu; ama, dönersermayeye, bu 40 000 000'u siz vereceksiniz
dediğimiz zaman, emin olun, oradaki çalışanlar, dönersermayeden bu 40 000 000
lira parayı, cüzi parayı alma noktasında sıkıntı çekecektir.
Diğer taraftan, biraz
sonra, önergem var, önergeyle ilgili de konuşacağım; ama, özellikle 12 nci
maddenin bir kısmının 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe konması
fevkalade iyi olacaktır. Zaten verilen 100 000 000 ve 40 000 000, yoksulluk
sınırının altında ücret alan, açlık sınırının altında ücret alan birçok kamu
çalışanının işine yaramadığı gibi, onların ekonomik koşullarını ve hayat
standardını belirli bir düzeye getirmediği halde, bunun 1 nisandan sonra yürürlüğe
girmiş olması, ayrıca üzerinde tekrar düşünülmesi, konuşulması ve irdelenmesi
gereken bir konudur diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - İsmail Bilen?..
Yok.
Şahsı adına, Ersönmez
Yarbay; buyurun.
Süreniz 5 dakika Sayın
Yarbay.
ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı,
elbette ki bazı kamu çalışanlarımıza birtakım avantajlar sağlıyor; ancak, bu
Meclis, bütün ömrünü, hangi kesim daha fazla ses çıkarırsa, hangi devlet
memuru, hangi bakanlık daha fazla ses çıkarırsa ona vakit harcıyor. Geçen hafta
Sağlık Bakanlığı personeline birtakım avantajlar sağlamıştık; bu hafta da,
başka memurlara birtakım avantajlar sağlıyoruz.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Paramız oldukça veriyoruz Ersönmez Bey.
ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla)
- Şu kanun tasarısının içerisine baktığımız zaman, bu kanun tasarısının
içerisinde, performansa dayalı bir şey yok. Seyyanen, 40'ar milyon, 40'ar
milyon lira yardım, zam yapılır diyor. Bu iş, bu şekilde olmaz. Bizim acil eylem
planımız var. Acil eylem planında
"bir sene içerisinde, Kamu Personeli Reform Tasarısını Meclise
getireceğiz. Performansa dayalı, ücrette adalete dayalı bir sistem
getireceğiz" dedik. Bugün, bir odada 5 tane memur var, 5 tane devlet
görevlisi var; 1 tanesi 657, 1 tanesi sözleşmeli, 1 tanesi işçi, 1 tanesi
geçici, 1 tanesi de şirket personeli.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Yakışıyor size bunlar!
ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla)
- Şimdi, biz… Bu 5 memur aynı işi yapıyorlar akşama kadar; fakat, akşam maaş
almaya gittikleri zaman, farklı maaşlar alıyorlar. Onun için, biz, sağından
solundan işi toparlayarak, işte, oraya, kimin sesi çıktıysa, oraya, işte şunu
verelim, bunu verelim şeklinde bir adalet sağlayamayız ve Meclisin bu vaktine
de çok yazık; saatlerce de çalışıyoruz
ve en çok tartışılan, en çok önerge verilen konu da bu konu. Neden; çünkü,
herkes huzursuz.
Onun için, Sayın
Bakanımızdan, sayın hükümetimizden, özellikle istirham ediyorum; acil eylem
planındaki bu Kamu Personeli Reform Tasarısı, bir an önce gelmelidir. Aksi
takdirde, 300 tane ücret var, 300 tane!.. Burada, Plan ve Bütçe Komisyonuna
kanun tasarısı sevk edilirken yazmışlar -onları, burada, vaktinizi almamak için
okumuyorum- giyecek yardımı, yiyecek yardımı, lojman tazminatı, bilmem şu, bu;
300 çeşit yardım var. Biz, bu 300 çeşit yardım içerisinde, hiçbir zaman adalet
sağlayamayız. Neresini tuttuk, orasından, bir başka yerden adaletsizlik ortaya
çıkar.
Biraz önce, buraya
gelirken, bir hastaneden bir din görevlisi aradı "bu, din görevlilerine
bir yardım yapıyorsunuz" dedi; evet... "Biz, hastanedeki din
görevlileri olarak bu yardımdan istifade ediyor muyuz" dedi; bilmiyorum
dedim.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Hayır…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) - Dönersermayeden alıyorlar.
ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla)
- Evet, bilmiyorum…
Şimdi, müsaade eder
misiniz… Bir başkası…
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, müdahale etmeyin, lütfen dinleyin hatibi.
ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla)
- Bakın, ben, şunun için… Çok açık. Burada, ben, tabiî, muhalefeti de
eleştireceğim. Danışma Kurulu önerileri… Bir kesime bir şey geliyor diye
-Danışma Kurulu önerilerinde- bu Meclis, uzun zamandır denetim yapmıyor; sözlü
sorular cevaplandırılmıyor, araştırma konuları gündeme getirilmiyor.
Dolayısıyla, biz, işte bir imkân sağlayalım… Ama, her getirdiğimiz kanun
tasarısı, her getirilen kanun teklifi, bu şekilde, sağından solundan tutma
olduğu için yeni bir adaletsizliğe yol açıyor.
Onun için, acil eylem
planımızda da var. Bu işi bir bütün olarak ele almamız gerekiyor. Yoksa, yarın
sabah, bu kanun çıktığı zaman, dediğim gibi, aynı odada oturan 5 kişiden 3'ü
memnun, 2'si memnun değil. Sonra, memnun olmayanlar tekrar hükümete baskı
yapacaklar, bu sefer 1'i için buraya tekrar bir kanun gelecek, 1'i memnun, 4'ü
memnun değil. Bu sistemi yeni baştan ele almamız ve adaleti tesis etmemiz
gerekiyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde 3
adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
İsmail
Soylu |
Fatih
Arıkan |
|
Hatay |
Hatay |
Kahramanmaraş |
|
Fahrettin
Poyraz |
Alim
Tunç |
Ali
Aydınlıoğlu |
|
Bilecik |
Uşak |
Balıkesir |
"Madde 12.- Bu
Kanunun;
a) 1 inci maddesi ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 3 üncü maddesi 1/1/2006 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 1 inci maddesi ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 4 üncü madde, 3 üncü maddesinin
(f) bendi, 5 inci maddesinin (a) ve (c) fıkraları 15/1/2006 tarihinden geçerli
olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 3 üncü maddesinin (e)
bendi ile 7 nci ve 9 uncu maddeleri 1/4/2006 tarihinde,
d) 6 ncı maddesi 1/7/2006
tarihinde,
e) 3 üncü maddesinin (d),
(g) ve (h) bentleri, 4 üncü maddesi, 5 inci maddesinin (b) fıkrası yayımını
izleyen aybaşında,
f) Diğer hükümleri yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın
12 nci maddesinin c bendinin sonundaki
1/4/2006 tarihinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Osman
Özcan |
Muharrem
Toprak |
|
Malatya |
Antalya |
İzmir |
|
Mustafa
Özyürek |
Ensar
Öğüt |
|
|
Mersin |
Ardahan |
|
c) 3 üncü maddenin c
bendi ile 6 ncı, 7 nci ve 9 uncu maddeleri 1/1/2006 tarihinde
BAŞKAN - Son önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103
sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinin (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
Mehmet
Eraslan |
Ümmet
Kandoğan |
Süleyman
Sarıbaş |
|
Hatay |
Denizli |
Malatya |
|
Mehmet
Erdemir |
İbrahim
Özdoğan |
|
|
Yozgat |
Erzurum |
|
Madde 12.- (c) 3 üncü
maddesinin (e) bendi ile 6 ncı, 7 nci
ve 9 uncu maddeleri 01.01.2006 tarihinde,
BAŞKAN - Bu önerge en
aykırı önerge, önce onu işleme alıyoruz:
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
sahiplerine soruyorum: Konuşmak mı istersiniz, gerekçeyi mi?..
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Efendim, konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Eraslan.
Süreniz 5 dakika.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ersönmez Yarbay'a
katılıyorum; gerçekten, bu işin halli, eşit işe eşit ücret vermenin tek yolu,
kamu personeli reformu yasasının bir an önce hazırlanıp Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirilmesi ve seri bir şekilde yasalaştırılmasıdır. Onun dışında,
burada bir adalet sağlamak mümkün değil; kimisine veriyoruz, kimisine
veremiyoruz, kimisine az veriyoruz, kimisine hiç veremiyoruz. Dolayısıyla, 1,5
milyon insanımızı, kamu çalışanımızı, kamu personelimizi bu noktada tatmin
edemiyoruz, bu noktada ekonomik koşullarını ve hayat standardını
iyileştiremiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bakın, sıkı bir para politikası var; yani, 57 nci hükümet döneminden, üçlü
koalisyon döneminden başlayan, IMF programı endeksli bir ekonomik politika var.
Bu ekonomik politikanın temeli, sıkı para politikası, sıkı malî politikadır;
ücretlerin kısılması, sübvansiyonların azaltılması ve desteklerin kısılması, kamu
harcamaları ve kamu yatırımlarının kısılmasına yönelik sıkı para politikası
neticesinde, düşük ücrete, düşük ürün fiyatına ve yüksek girdi maliyetlerine,
yüksek vergiye, artık, halkımızın, toplumumuzun katlanacak halinin, takatinin
kalmadığı bir zemine doğru gidiyoruz. Aslında, bütün meselenin altında yatan
bu.
Bakın, öğretmenlere
ekders ücretinde artış yapıyoruz. 3 500 000 alıyordu öğretmen, şimdi onu 5 000
000 yapıyoruz; fakat, bunu 1 Ocaktan itibaren yapalım diyoruz bu önergemizle.
Diyoruz ki, bu 1 Ocaktan itibaren yürürlüğe girsin; yani, çok zor bir hadise
değil. 1 500 000'lik bir artışı yaparken, bunu 1 Nisandan itibaren değil, 1
Ocaktan itibaren yürürlüğe koyalım ki, öğretmenlerimiz, üç beş kuruş, biraz
daha fazla para alsınlar; kredi kartlarını ve borçlarını daha rahat
ödeyebilsinler düşüncesiyle, böyle bir önerge hazırlığı içerisine girdik.
Değerli arkadaşlar,
bakın, polislerimiz, görevde olan polisimiz 376 000 000 lira emniyet hizmetleri
tazminatı alıyor. Bu çok önemli. Sayın Bakanım, bu çok önemli. 376 000 000 lira
emniyet hizmetleri tazminatı alıyor; ama, emekli olduktan sonra, polisimizin,
bu 376 000 000 lirası ve yan ödemeleri, yan yardımları da düşüyor. 1 000 000
000 dolayında maaş alan polisimiz, emekli olduktan sonra, maalesef 610 000 000
lira civarında bir maaşla karşı karşıya kalıyor. Şimdi, 610 000 000 ne; 610 000
000, açlık sınırının altı değil mi?! Bunu, çarpın, bölün, toplayın, ne
yaparsanız yapın, bu, açlık sınırının altında. Emekli olacak, rahat edecek,
biraz kendine bakacak, istirahat edecek, emekliliğin keyfini çıkaracak derken,
açlık sınırının altında bir maaşla karşı karşıya polisimizi bırakıyoruz.
Peki, diğer emeklilere
bakıyoruz; bir SSK emeklisi, ortalama 458 000 000 maaş alıyor. Bu da açlık
sınırının altında. Emekli Sandığına bağlı vatandaşımız, emekli olduğu zaman 590
000 000 maaş alıyor, Bağ-Kur emeklisi de 350, 355, 360 000 000 dolaylarında
emekli maaşı alıyor.
Şimdi, emeklilerin önemli
bir kesimi açlık sınırının altında ücret alırken, aylık alırken, kamu
çalışanları yoksulluk sınırının altında. Bugün, Türkiye'de yoksulluk sınırı, 4
kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 1 835 000 000 ve kamuda çalışan personelin
yüzde 90'ı, hatta yüzde 90'ından fazlası bu rakamın altında maaş alıyor,
yoksulluk sınırının altında maaş alıyor ve o yüzden, harcamalarını yaparken
-bakın, kredi kartları kanununu görüştük- önündeki altı ayı, oniki ayı, onsekiz
ayı, yani, yaşamadığı ayları, yaşamadığı günleri, geleceğini borç altına
alarak, borçlanarak ve uzun vadeli tüketim harcamalarıyla idame ettirmeye
çalışıyor hayatını.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
hepimiz izledik, gördük; Fransa Hükümeti istihdam yasası çıkardı. İstihdam
yasasında, 26 yaşından küçük olanların işten çıkarılmasının biraz
kolaylaştırıldığı bir yasaydı Fransa'da çıkarılan istihdam yasası ve Fransa'da
1 000 000 insan toplandı ve hükümeti o noktada sıkıştırdı, tatsız olaylar
yaşandı. Yani, ben, aziz milletimizin sağduyusuna, dayanışmasına, birlik ve
beraberliğine, devletine olan saygısına inanıyorum ve güveniyorum, Meclise
duyduğu saygıya inanıyorum ve güveniyorum. Ama, dünyada olup bitenler
Türkiye'yi de etkiler; çünkü, toplumumuz, milletimiz, dünyada, Fransa'da ve diğer
Avrupa ülkelerinde yaşananları da görüyor. Eğer, milletimiz buna ses
çıkarmıyorsa, bakın, bir dayanışmanın oluşundandır, bir birlik ve beraberliğin
oluşundandır, bir millet duygusunun var oluşundandır; gelin, bu duyguları
bozmayalım. Daha fazla, böyle, yaşama umutlarını ve yaşama sevinçlerini
yitirmeyelim ve iktisadî açıdan, ekonomik açıdan biraz onlara katkıda
bulunalım. Sosyal devlet anlayışının da gereği budur. Aksi takdirde, artık,
milletimizin ve toplumumuzun, bu gelirsizlik ve bu yoksulluk, açlık ve sefalet,
fakrüzaruret içerisinde yaşamanın, yaşama çabasının bir sonu mutlaka olur; ama,
o sonun gelmemesi için, milletvekilleri olarak, yüce çatı olarak, Parlamento
olarak bir an önce elimizden geleni yapalım diyorum ve özellikle…
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen…
Son cümlelerinizi rica ediyorum.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Son cümlelerim…
…bu ilgili önergede
vermiş olduğumuz bentlerin 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesini
sizlerin görüşlerine arz ediyorum ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın
12 nci maddesinin C bendinin sonundaki 1/4/2006 tarihinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
c) 3 üncü maddenin C
bendi ile 6 ncı, 7 nci ve 9 uncu maddeleri 1.1.2006 tarihinde
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahibi
arkadaşlar?..
Konuşmak istiyorsunuz…
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
Süreniz 5 dakika
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Efendim, vaktinizi almayacağım.
Değerli Başkan, Sayın
Sadullah Ergin'in diliyle konuşuyorum. Burada öğretmenlerin ihtiyacı vardır,
veriyor musunuz, vermiyor musunuz?
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
"Madde 12.- Bu
Kanunun;
a) 1 inci maddesi ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 3 üncü maddesi 1/1/2006 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 1 inci maddesi ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 4 üncü madde, 3 üncü maddesinin
(f) bendi, 5 inci maddesinin (a) ve (c) fıkraları 15/1/2006 tarihinden geçerli
olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 3 üncü maddesinin (e)
bendi ile 7 nci ve 9 uncu maddeleri 1/4/2006 tarihinde,
d) 6 ncı maddesi 1/7/2006
tarihinde,
e) 3 üncü maddesinin (d),
(g) ve (h) bentleri, 4 üncü maddesi, 5 inci maddesinin (b) fıkrası yayımını
izleyen aybaşında,
f) Diğer hükümleri yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yürürlük maddesinin kabul
edilen önergeler çerçevesinde yeniden düzenlenmesi ile örgün ve yaygın eğitim
kurumlarındaki ekderslere ilişkin mevcut esas ve usullerin uygulanmasına, yeni
esas ve usullerin yürürlüğü konulabilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan süre
nedeniyle, ders yılı sonuna kadar devam edilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, 12 nci maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 13.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyenler:
Gruplar adına, yok.
Kişisel söz istemi, İnci
Özdemir… (AK Parti sıralarından "yok, yok" sesleri)
Değerli arkadaşlarım,
ben, söz isteyenleri sunmak durumundayım. Eğer, yoksalar, yok olduğunu tespit
ederiz, konuşmak istemiyorlarsa, onu da tespit ederiz, ondan sonra işlemi
tamamlarız. Lütfen, dinleyin.
İsmail Bilen, Manisa
Milletvekili, konuşmak istiyor mu?..
Mustafa Özyürek, kişisel
söz isteminiz var...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Konuşmuyorum.
BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz.
Ümmet Kandoğan?.. Yok.
Mehmet Eraslan?.. Yok.
Haluk Koç?.. Yok.
Ersönmez Yarbay?.. Yok.
Şimdi, soru-yanıt
bölümüne geçiyoruz.
Sayın Ensar Öğüt,
buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana bir soru soruyorum.
Sayın Bakanım, memurlara
verilen bu 40 + 40'ın çok düşük bir rakam olduğunu kabul ediyor musunuz?
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Maddeyle ilgili değil Sayın Başkan.
Maddeyle ilgili sorun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
İkincisi…
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
olsun lütfen.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Maddeyle ilgili sormak zorundasınız.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Lütfen… Aynı konuyla ilgili.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Hayır efendim, İçtüzüğe aykırı.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Bugün, neyi görüşüyoruz; memurlara verilen parayı değil mi Mahfuz Bey?
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Maddeyle ilgili sormak zorundasınız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Maddeyle ilgili efendim.
BAŞKAN - Bir dakika
arkadaşlar müdahale etmeyin.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Mahfuz Bey, madde nedir; yani, bugünkü görüştüğümüz konu ne; memurlara verilen
para. Şimdi, bu para…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Geçti…
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Bakın, müsaade eder misiniz.
… bazı memurlara
veriliyor, bazılarına verilmiyor. Demin, sizin milletvekiliniz Ersönmez Yarbay
Bey de söyledi, çok büyük adaletsizlik ve haksızlık var. Anayasada da bunun
yeri yok. Bana mesaj geliyor, öğretmen diyor ki; yani, buradaki eşitsizlik ve
adaletsizlik nasıl düzelecek, Büyük Millet Meclisi düzeltmeyip de kim
düzeltecek bu işi?
Bu anlamda, öğretmenler
olsun, subaylar, astsubaylar, uzman çavuşlar olsun, polislerimiz olsun,
özellikle imamlarımız olsun… Şimdi, bakın, Doğu Anadolu'da, güneydoğuda, yani
kırsal kesimde imamlık yapan köylerdeki imamlar çok perişan bir durumda
arkadaşlar. Bu insanlar, bizim insanlarımıza ibadeti öğretiyorlar,
cenazelerimizi kaldırıyorlar. Karda, kışta, inanın, onların ne kaloriferi var
ne doğalgazı var; sobayla, tezekle ısınıyor, camilerini tezekle ısıtıyorlar.
Yani, bu insanlara bir şey vermek zor bir şey değil ki!
Onun için, bir de, en
önemlisi, muhtarlarımız… Demin arkadaşımız da söyledi, muhtarlarımız sorumluluk
taşıyorlar ve bu muhtarlar, parayı, alıp kendi ceplerine koymuyorlar, merkeze
giderken dolmuş parası olarak harcıyorlar. Yani, 240 000 lira verilen para
muhtarlara bir para değil. O anlamda, bunların düzeltilmesiyle ilgili bir
çalışmanız var mı Sayın Bakanım?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Yani,
yayımlandığı anda yürürlüğe girecek olan yasa için böyle bir hazırlığınız var mı
diyorsunuz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Evet, bunlar düzelecek mi Sayın Başkanım, bunu diyorum ben.
BAŞKAN - Şimdi maddeyle
ilgili oldu.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Sayın Bakan, bununla ilgili bir adaletsizliği, hatta, acil eylemdeki,
planlarındaki eşitsizliği ve adaletsizliği kaldıracak bir doğru düzgün personel
reformu getirecek mi?
BAŞKAN - Tamam,
anlaşıldı.
Hüseyin Özcan.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma soruyorum; gerçekten vicdanen rahat mısınız,
1.1.2006'dan itibaren başlatmadığınızdan dolayı memurlarımıza bu eködemeleri?
Vicdanen rahat mısınız AKP Grubu olarak ve Sayın Bakan olarak?
BAŞKAN - Yani, maddenin,
yayımlandığı an yürürlüğe girmesinden mi?
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Girmesinden değil de, 1.1.2006'dan başlamasını istiyoruz. Bu konuda da önerge
verdik, neden önergemize karşı çıktılar? Sabahtan beri de memurlara
verdikleriyle övünen AKP yöneticileri ve Sayın Bakandan soruyorum; vicdanen
rahat mısınız?!
BAŞKAN - Anlaşıldı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkan, maddeyle ilgili mi bu soru?!
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, konuşulan
maddemiz 13 üncü madde. 13 üncü maddede "bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür" diyor. Şimdi, Sayın Öğüt'ün sorduğu soruyla alakası yok bu
maddenin. Şimdi, ne yapayım ben Sayın Öğüt. Bak, üç haftadır konuşuyoruz
burada, başka bir zaman sorsaydınız ya bunu; niye şimdi bunu soruyorsunuz
yani?! Bak, güzel güzel anlatırdık. Peki…
Sayın Özcan, burada
"bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür" diyor. Vicdan falan,
burada öyle bir şeyler… Yani… Ama, ilgili değil, kanun maddesiyle ilgili değil.
Bak, ben şimdi bir teşekkür konuşması yapacağım, orada ne olduğunu size
anlatırım; ama, sorduğunuz sualle bu kanun maddesinin ilgisi yok.
Peki, teşekkür ederim.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Sayın Bakan, işinize geldiği gibi konuşuyorsunuz!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Saygılar sunuyorum Sayın Genel Kurula.
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, 13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tümüyle ilgili oylamayı yapmadan önce lehte söz isteyen, kişisel söz isteyen
arkadaşlarımız var.
Ümmet Kandoğan, Denizli
Milletvekili?.. Yok.
Resul Tosun, Tokat
Milletvekili, lehte söz istiyor.
Ümmet Kandoğan burada
olsaydı, lehte söz istemişti.
Buyurun Sayın Tosun.
Süreniz 5 dakika.
RESUL TOSUN (Tokat) -
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 1103 sıra sayılı kanun tasarısının sonuna gelmiş bulunuyoruz. İki
haftadır yaptığımız çalışmalarda, elbette ki, iktidar tarafı bardağın dolu
tarafını; muhalefet tarafı da bardağın boş tarafını göstermeye çalıştı; gayet
tabiîdir; birtakım eleştiriler yapıldı. Bu eleştirilerin makul, mantıklı ve
isabetli olanlarından da, elbette ki, hükümetimiz, Partimiz, Grubumuz istifade
edecektir. Bazı eleştiriler, yine, bu zamların yeterli olmadığı
istikametindeydi; zaten, hiçbir AK Partili arkadaşımız da, bunların yeterli
olduğunu iddia etmedi; bunların, hükümetin şu andaki ekonomik durumu itibariyle
verebileceği rakamlar olduğunu ifade ettiler.
Yalnız, burada, tabiî,
bazı, muhalefetteki, arkadaşlarımız, bizleri, hayal dünyasında gezmekle,
gerçeklerden uzaklarda yaşamakla itham da ettiler ve hatta, verilen bazı
rakamlar, bizleri, burada, neredeyse kahkahayla güldürecek orandaydı.
Hükümetimiz, iktidara
geldiği günden bu yana, aslında, üçbuçuk yıldır ve son üç yıldır, memurumuza,
çalışanımıza, kamu çalışanlarına gereken özeni, itinayı göstermiş ve yapılması
gereken zamları da beklentinin çok çok üzerinde gerçekleştirmiştir. Üç yıllık
enflasyonun toplamı yüzde 35,42 iken, hükümetimizin, çalışanlara yaptığı
zamların tamamı yüzde 100'lerin üzerinde tahakkuk etmiştir; öğrencilere yüzde
290, asgarî ücrete yüzde 206, memur maaşına yüzde 148, SSK emeklisine yüzde
172, Bağ-Kur emeklisi çiftçiye yüzde 224, esnafa yüzde 238, muhtarlara yüzde
218. Toplam enflasyon oranı yüzde 35 iken, bizim, çalışanlara yaptığımız zam
budur. Yani, AK Parti Hükümetinin ekonomik başarısındaki payı, çalışanların
tamamı iliklerine kadar hissetmiştir; ama, bununla birlikte, bunlar yeterli
olmamıştır. Bazı kamu çalışanlarının… Ki, bu yasada getirmek istediğimiz de,
eködeme almayan -kimi çalışanlarımız ihmal edilmiş- kimi kamu çalışanlarımıza,
bu yasayla bir rahatlatma, bir nefes aldırma, onlara, aradaki farkı giderecek
bir ilave zam getiriyoruz. Bu kanunun, kısaca, özetini 6 maddeyle sizlere ve
televizyonları başında seyredenlere… Günlerdir tartışıyoruz da, bu kanun neler
getirdi, onu, ben, müsaade ederseniz, kısaca özetleyip, izninizi alacağım.
Bir defa, bu kanun 1 400
000 civarında kamu çalışanını doğrudan doğruya ilgilendiriyor. 1 400 000,
küçümsenecek bir rakam değil ve yıllık maliyetinin de 2 katrilyon liranın
üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Birincisi, değerli
arkadaşlar, eködeme almayan kamu çalışanlarına 40+40+40 diye formüle ettiğimiz,
ocak ve temmuz aylarında 40'ar liralık ek bir zam veriyoruz; bu kanunun
getirdiği birinci artı, denge tazminatı adı altında, yıllık ortalama 60; ama,
40, ocaktan itibaren, 40 da temmuzdan itibaren 80 lira denge tazminatı adı
altında bir zam.
İkincisi, bu, aslında,
buraya çıkan sosyaldemokrat arkadaşlarımızın alkışlaması gerekirken
eleştirdikleri bir şey. Biz, memurlarımızın sendikal haklarını koruyabilmek ve
onların sendikalara üyeliklerini rahatlatabilmek için… Ayda verdikleri 5 lira
memura çok gelebilir, doğru, bu hükümet, cumhuriyet tarihinde ilk defa kamu
çalışanına sendika aidatını ödeyebilmek için 5 lira eködeme, ilave ödeme
getiriyor; bu kanunun getirdiği ikinci artı.
Üçüncüsü, değerli
arkadaşlar, öğretmenlerimizin 3,5 milyonluk ders ücretleri 5 liraya çıkıyor.
Bunu küçümsemeyelim. Bu 5 liraları 10 ders, 20 ders, 50 ders diye hesap
ettiğiniz zaman, aylık maaşlarına yansıyacak artış küçümsenecek oranda
değildir.
Öte yandan, bu diğer
zamlar yapılırken eskiden beri ihmal edilmiş iki kesimimiz vardı,
çalışanlarımız vardı; birisi emniyet mensubu polis arkadaşlarımızdı, diğerleri
de Diyanet mensuplarıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım
lütfen.
RESUL TOSUN (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bunlara, 40+40'a
ilaveten, bu kanunla getirdiğimiz üçüncü zam 100 Yeni Türk Lirası. 100 000 000
eski parayla da yeni bir zam getiriyoruz polise ve din görevlilerine.
Beşincisi, emekli polis
ve bekçilere ayrıca 100 YTL ilave yapıyoruz.
Altıncısı, teknik
hizmetlere dahil mühendislere 100 lira ile 160 lira arasında bir ilave zam
yapmış oluyoruz.
Bütün bu üç yıl boyunca
yapılmış zamlara ilaveten bu dengeyi sağlayacak, az da olsa, böylesi yararlı
bir yasayı hazırlayanlara, biraz sonra tümünü oylayıp çıkaracak olan bütün
Meclisimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor ve istifade edecek 1 400 000
civarındaki memurumuza da hayırlı olsun diyorum.
Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açıkoylamanın elektronik
olarak yapılması için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Değişik Adlar
Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme
Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 265
Kabul : 265 (x)
Tasarı, kabul edilmiş ve
yasalaşmıştır; hayırlı olsun.
Sayın Bakan teşekkür
etmek için konuşmak istiyor.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; uzun günlerden beri,
burada, çok mühim bir yasa tasarısını müzakere ettik. Bu kadar uzun müzakere
ettikten sonra da ittifakla kabul edildi kanun.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Oybirliğiyle… Oybirliğiyle…
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Oybirliğiyle mi?.. Oybirliğiyle kabul edildi.
"İttifakla" da ne manaya gelir, ona da bir bakın bakalım.
O bakımdan, ben, bütün
Genel Kurula teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum; sağ olun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Mehmet
Ünaldı yasaların anlaşılır dille yazılmasını istiyordu. "Oybirliğiyle
kabul edildi" demek daha anlaşılır bir ifade tarzı.
Hayırlı olsun.
Değerli milletvekilleri,
yarım kalan işlerin görüşülmesi tamamlandığından, şimdi, kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.
1 inci sırada yer alan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu
(1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2 nci sırada yer alan,
Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Gülhane
Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı:
1079)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir; ama, bu
arada, GATA'yla ilgili olduğu için, GATA'da ciddî bir ameliyat geçiren
Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'e hepiniz adına geçmiş olsun
diyorum, sağlık diliyorum. (Alkışlar)
7 nci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sanayi
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
7.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sanayi İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1096) (S. Sayısı: 1047) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 1047 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Kanun tasarısının tümü
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TUNUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA SANAYİ İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
MADDE 1.- 29 Mart 2005
tarihinde Tunus'ta imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sanayi İşbirliği Anlaşması"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2 nci madde
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 3 üncü madde
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmende sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, bu kadar az kalan çok değerli milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sanayi İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Oy sayısı : 251
Kabul : 251 (x)
Ret, çekimser, boş,
geçersiz oy yok.
Tasarı kabul edilmiş ve
yasalaşmıştır.
Alınan karar gereğince,
yasa tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Mart 2006 Çarşamba günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23 27