DÖNEM: 22 CİLT: 113 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
75 inci
Birleşim
15 Mart 2006 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler'in, Bingöl İline bağlı Karlıova
İlçesinin düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümüne, İlçede meydana gelen
depremin birinci yılında, bölgenin fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle
ileride meydana gelebilecek afetlere karşı tedbir alınmasının önemine ilişkin
gündemdışı konuşması
2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, 14 Mart Tıp Bayramı
münasebetiyle, Sağlıkta Dönüşüm Projesinde görülen aksaklıklara ilişkin
gündemdışı konuşması
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, yenilenebilir enerji
kaynaklarından biyodizelin ülke ekonomisine kazandırılmasının yararına,
üretiminin sürekliliğinin sağlanması için yapılması gerekenlere ilişkin
gündemdışı konuşması
B) Tezkereler ve
Önergeler
1.- Kazakistan Meclisi Dış İlişkiler, Savunma ve Güvenlik Komitesi
Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/998)
2.- Belçika Senatosu Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/997)
3.- Hollanda Temsilciler Meclisi Savunma Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/996)
4.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Monako'ya yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/999)
C) Çeşİtlİ İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Suriye-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu
Başkanı Muhammed Hallak ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denilmesi
V.- ÖNERİLER
A) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
VI.- SEÇİMLER
A) Komİsyonlara
Üye Seçİmİ
1.- (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye
seçimi
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk
Tabipleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve
6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60
ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/672, 2/604) (S.
Sayısı: 1069)
4.- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve
Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103)
VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI
Sorular ve CevaplarI
1.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, yasama dokunulmazlığına ve kamu
görevlilerinin yargılanma prosedürüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/12011)
2.- Yozgat Milletvekili Mehmet ERDEMİR'in, çeşitli arşivlerdeki Ermeni
tehciriyle ilgili dokümanların araştırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/12032)
3.- Konya Milletvekili Nezir BÜYÜKCENGİZ'in, Beyşehir-Antalya yolundaki
onarım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
ÖZAK'ın cevabı (7/12083)
4.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Aydıncık-Boyabat karayoluna ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/12084)
5.- Adana Milletvekili N.Gaye ERBATUR'un, karayolları tasarım
elemanlarının niteliklerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/12085)
6.- Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, İzcilik Yönetmeliğindeki
değişikliğe ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
ŞAHİN'in cevabı (7/12099)
7.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Futbol Federasyonuyla ilgili
Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/12104)
8.- Adana Milletvekili N.Gaye ERBATUR'un, hava trafik kontrol
personeline ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı
(7/12194)
9.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Adnan Menderes Havalimanının ILS
cihazı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı
(7/12195)
10.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ankara-Boğaziçi Caddesindeki PTT
şubesinin açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali
YILDIRIM'ın cevabı (7/12196)
11.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, trenlerde internet imkânı
sağlanmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı
(7/12197)
12.- Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, Doğu Karadeniz ile Doğu
Anadolu'ya bağlanacak demiryolu projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/12199)
13.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bölünmüş yol projesi
kapsamındaki kamulaştırma bedellerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/12222)
14.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana-Ceyhan karayolunda
yapılacak düzenlemeye ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
ÖZAK'ın cevabı (7/12223)
15.- Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, Trabzon-Giresun sahil yolunda
özürlülere yönelik yapılması gereken düzenlemelere ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/12224)
16.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, TCDD Erzurum
Garındaki lokomotiflere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın
cevabı (7/12254)
17.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, kamuya personel alımında Millî
İstihbarat Teşkilatına tahkikat yaptırıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/12264)
18.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, uzman
stenograflığa atanma şartlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/12394)
19.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir Başbakan yardımcısının
danışmanıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/12419)
20.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Radyosu Çoksesli
Müzikler Korosu sanatçılarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın
cevabı (7/12486)
21.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Anadolu Ajansının
siyasetçilerin sarfettiği bazı sözleri haber yapmamasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Beşir ATALAY 'ın cevabı (7/12487)
22.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, bir milletvekili heyetinin
İtalya'ya yaptığı ziyarete ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/12695)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair 23.2.2006 tarihli ve 5462 sayılı Kanunun Anayasanın 89 uncu
maddesine göre bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Ankara Milletvekili Reha Denemeç hakkında tanzim edilen soruşturma
dosyasının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Anayasa ve
Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu karma komisyonda bulunan dosyanın Hükümete,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini (2/686),
geri aldığına ilişkin önergesi okundu; İçişleri Komisyonunda bulunan teklifin,
Geri verildiği;
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 28 milletvekilinin, Alevî İslam
inancına sahip vatandaşların inanç ve kültürlerini yaşamalarında
karşılaştıkları sorunların araştırılarak (10/345),
Muğla Milletvekili Ali Arslan ve 30 milletvekilinin, kızamık aşısı
uygulamalarının araştırılarak hastalıkla etkin mücadele için (10/346),
Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı,
Açıklandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Samsun
Milletvekili Haluk Koç, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol'un, çocuklarının ticarî iş ve ilişkilerinde nüfuzunu
kullandığı, lojman giderlerini kamuya ödeterek siyasî ahlak kurallarına aykırı
davrandığı ve kamuyu zarara uğrattığı iddiasıyla Maliye Bakanı Kemal Unakıtan
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/5) gündeme alınmasının,
yapılan görüşmelerden sonra, istem üzerine elektronik cihazla yapılan
açıkoylama sonucunda, kabul edilmediği açıklandı.
İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu, Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan'ın, konuşmasında, şahsına sataştığı iddiasıyla, bir açıklamada
bulundu.
Dilekçe Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyeliğe, Konya Milletvekili Muharrem Candan'ın,
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda açık bulunan ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, 3984 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine göre
Siyasî Parti Grubu tarafından kendilerine düşen üye sayısının 2 katı gösterilen
adaylar arasından, yapılan oylama sonucunda Arif Merdol'un,
Seçildiği açıklandı.
Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin ve 30 milletvekilinin, Kocaeli Dilovası
Beldesindeki kansere bağlı ölümlerle sanayi atık bağlantısının araştırılarak
sorumluların tespiti ve (10/254),
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 30 milletvekilinin, Kocaeli-Gebze
İlçesi Dilovası Beldesindeki sanayi kuruluşlarının atıklarının çevreye ve insan
sağlığına olumsuz etkilerinin araştırılarak (10/258),
Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerinin, birleştirilerek yapılan öngörüşmelerinden
sonra, kabul edildiği açıklandı.
Kurulacak komisyonun:
12 üyeden oluşması,
Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimi
tarihinden başlamak üzere 3 ay olması,
Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,
Kabul edildi.
15 Mart Çarşamba günü, saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.27'de
son verildi.
Sadık Yakut
Başkanvekili
|
Bayram Özçelik |
Türkân Miçooğulları |
|
Burdur |
İzmir |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
II. - GELEN KÂĞITLAR No.: 102
15 Mart 2006
Çarşamba
Rapor
1.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003
Dünya Radyokomünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1163) (S. Sayısı: 1111) (Dağıtma tarihi:
15.3.2006) (GÜNDEME)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati:15.03
15 Mart 2006
Çarşamba
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75 inci
Birleşimini açıyorum.
III. -
YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Bingöl'ün Karlıova İlçesinin
kurtuluşu ve Karlıova depreminin yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Bingöl
Milletvekili Mahfuz Güler'e aittir.
Buyurun Sayın Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler'in,
Bingöl İline bağlı Karlıova İlçesinin düşman işgalinden kurtarılışının
yıldönümüne, İlçede meydana gelen depremin birinci yılında, bölgenin fay hattı
üzerinde bulunması nedeniyle ileride meydana gelebilecek afetlere karşı tedbir
alınmasının önemine ilişkin gündemdışı konuşması
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bingöl İlimize
bağlı Karlıova İlçemizin 11 Mart kurtuluş yıldönümü ve ilçemizde meydana gelen
depremin birinci yıldönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bana bu imkânı
sağlayan Değerli Başkanımıza teşekkür ediyor, siz değerli milletvekili
arkadaşlarımı ve tüm Bingöllü, Karlıovalı hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Karlıova İlçemiz 11 Mart 1918
tarihinde Kargapazar Köyü üzerinden Muş İli Varto İlçesi sınırlarına
püskürtülen düşman kuvvetlerinden kurtarılmıştır. İlçemizin düşman işgalinden
kurtuluşunun Meclis tutanaklarına geçmesini ve devletin resmî kayıtlarınca
onaylanmasını, İçişleri Bakanlığımızdan ve diğer ilgili kuruluşlardan
istemekteyiz. Gerekli çalışmaların yapılması için bu kürsüden, bütün Karlıova
halkı adına, devlet arşivlerinde yerini almasını talep etmekteyim.
Değerli arkadaşlar, Karlıova İlçesi, Hitit ve Hurri
egemenliğinden sonra, MÖ 420 tarihinde Bizanslılara geçer; Hz. Ömer döneminde
ise İslam topraklarına katılır; 1071 Malazgirt zaferinden sonra, Selçuklu
hâkimiyetini takiben Mengücekliler, İlhanlılar, Celayirliler, Akkoyunlular ve
Safarilerin sırasıyla hâkimiyetlerine geçer; 1514'te Yavuz Sultan Selim'in
Çaldıran zaferiyle Osmanlı topraklarına katılır. Cumhuriyetin ilanından sonra,
1936 yılına kadar Muş İline bağlı Bingöl adını taşıyan bir ilçe merkezi iken,
aynı yıl Karlıova adını alarak Bingöl İlimize bağlı bir ilçemiz olmuştur.
Karlıova İlçesi, Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat
bölümünde, Bingöl İlinin kuzeydoğusunda, Bingöl ve Şeytan Dağlarının arasındaki
ovada kurulmuştur. Güneyinde Şerafettin ve Karaboğa Dağları, kuzeyinde Çat,
kuzeydoğusunda Tekman, güneyinde Solhan, güneydoğusunda Varto, batısında Kiğı
ve güneybatısı Bingöl il merkeziyle çevrilmiştir. İlçe, Bingöl'e 75 kilometre
mesafededir ve deniz seviyesinden yüksekliği 1 940 metredir. Bingöl ile Erzurum
illeri arasında köprü görevi gören ilçemizin, Erzurum'a uzaklığı 120
kilometredir. İlçe halkımızın tek geçim kaynağı hayvancılıktır. İlçe
topraklarının yüzde 83'ü dağlarla kaplıdır. Bunların en belirgin olanları
Bingöl Dağı, Şeytan Dağı, Şerafettin Dağı ve Çavreş Dağıdır. Bu dağların
yüksekliği ortalama 3 000 metre civarındadır.
Karlıova İlçesinin 3 250 metre yüksekliğindeki Bingöl
Dağının Kale Tepesinden güneşin doğuşunu normal durumundan çok farklı olarak
seyretmek mümkündür. Her yıl 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında
seyredilebilen güneşin doğuşu, heyecanlı, bir o kadar da korkunç sahneler
yarattığından, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Güneşin
doğuşu, bütün dünyada iki yerde oldukça güzel ve renk cümbüşü içinde doğar.
Birincisi İsviçre Alplerinde, ikincisi ise Bingöl Dağlarının Kale Tepesinden bu
doğa harikasını seyretmek mümkündür. Karlıova Belediyemiz, son iki yılda bu
tarihlerde bir festival düzenleyerek, bu dünyaca ünlü turizm olayını duyurmaya
çalışmaktadır. Turizm ve Kültür Bakanlığımızı, buradan, bu konuda göreve davet
ediyorum ve bu muhteşem dünya harikasına sahip çıkarak, Karlıova Belediyemize
destek olması gerektiğine inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, aynı
zamanda ilki 12 Mart 2005'te, ikincisi ve en büyüğü 14 Mart 2005 tarihinde
meydana gelen Karlıova depreminin birinci yıldönümüdür. 2005 yılı içinde tam 5
kez deprem geçiren ilçemiz, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu çatal fay hattı
üzerine kurulmuştur. Depremler sonucu ilçemizde 429 ev, 564 ahır ve 22 işyeri
ağır hasar görmüştür; 350 ev, 102 ahır ve 43 işyeri orta hasar görmüş, 1 648
evimiz ve 90 işyerimiz de az hasarlıdır. İlçemiz depremlerden ağır hasar gören
hak sahiplerine 2003 yılında 10, 2004 yılında 18, 2005 yılında 266 konut
yapılarak, hak sahiplerine teslim edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Güler.
MAHFUZ GÜLER (Devamla) - 2005 yılında yatırım
programında yer alan 464 konutun yapımı halen devam etmektedir. Ayrıca, ilçe
merkezimizde, TOKİ tarafından 224 adet afet konutu inşaatı ihale edilmiş ve bu
inşaat sezonunda bu konutların yapımına da başlanacaktır.
İlçemizin deprem fay hattının üzerinde olması
nedeniyle, ileride meydana gelebilecek afetlere karşı, buradan, tüm kamu kurum
ve kuruluşlarımızı göreve davet ediyorum. Devletimizin zaman geçirmeden her
türlü tedbiri alması gerektiğini ve bu uyarımızı dikkate almalarını önemli rica
ediyorum.
Sözlerime son verirken, ilçemizin en büyük sağlık
sorunu olan hastane ihtiyacımızı karşıladığından, Sayın Sağlık Bakanımıza
kişisel teşekkürlerimi ve Karlıova halkı adına da şükranlarımı sunuyorum. Bu
yıl, Karlıova İlçemizde, hem çok modern ve çağdaş bir hastanemizin yapımına
başlanacak ve hem de ilçe merkezimizde ayrıca bir sağlık ocağımız faaliyete
geçirilecektir.
Beni dinlediğiniz için, hepinize tekrar teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
Gündemdışı ikinci söz, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle
söz isteyen, İzmir Milletvekili Canan Arıtman'a aittir.
Buyurun Sayın Arıtman. (Alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın,
14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle, Sağlıkta Dönüşüm Projesinde görülen
aksaklıklara ilişkin gündemdışı konuşması
CANAN ARITMAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
14 Mart, 179 yıl önce ülkemizdeki ilk tıp okulunun
açılış tarihidir. O tıp okuludur ki, 1915 Çanakkale Savaşında ve 1920 İstiklal
Harbinde son sınıf öğrencilerinin hepsi cephede şehit olduğu için hiç mezun
verememiştir. Hekimlerimiz, ülkenin özgürlük ve bağımsızlık savaşında önemli
görevler aldılar. 14 Mart 1919'da, İstanbul'un düşman işgaline uğramasına
karşın ilk kitlesel eylemi de hekimlerimiz yaptı. Anadolu'daki bağımsızlık
savaşına, aşı üreterek, cephede günlerce uykusuz, gecelerce uykusuz kalarak,
sağlık hizmeti vererek katıldılar. Bu yurtsever kadro, Atatürk'ün yanı başında,
cumhuriyetimizin kuruluşunda, aydınlanma projesinde önemli görevler
üstlenirken, bir yandan da yokluklar içerisinde, sırtlarında ilaç ve aşı
taşıyarak, sıtma, verem, trahom gibi hastalıklarla mücadele için, ülkenin dört
bir yanında özveriyle görev yaptılar.
1960'lı yıllarda, sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonuyla,
halkımızın eşit, ücretsiz, ulaşılabilir sağlık ihtiyacının karşılanması
amacıyla sağlık ocakları kurularak, hekimiyle, hemşiresiyle, ebesiyle, hizmet
yurdun dört bir köşesine ulaştırıldı. Aydınlanmadan rahatsız olanlar,
hastalıklardan para kazanmak isteyenler, sağlık hizmetinin sosyalizasyonunu
engellemek için her yolu denediler, sağlık ocaklarını geliştirmediler,
hastanelerin yükünü artırdılar, insanımızı ve sağlık çalışanlarımızı
bunalttılar, kamu sağlık hizmetlerini geliştirmeyerek özel sağlık hizmetlerine
zorladılar; şimdi de, özelleştirme hırsıyla, halkın elinden sağlık hakkını ve
sağlık kuruluşlarını almak istiyorlar. Tüm dünyaya örnek olmuş mazlum bir
milletin yöneticileri olduklarını unutarak, dış güçlerin yönlendirmesiyle,
kendi insanına, sağlık çalışanına güvenmeyen, her şeyi ticaret olarak gören,
sağlık ocakları yerine aile hekimliği ticarethanesini getirmek isteyen ve tüm
bunları "dönüşüm, reform, aile" gibi pozitif kelimelerin arkasına
saklayan bir yönetim anlayışı halkımıza layık görülüyor. İşte, bu
nedenlerdendir ki, son yıllarda, 14 Martlar bayram olarak kutlanmıyor,
protestolarla geçiyor. Sağlığa yatırım yapılmaması, bütçeden yeterli payların
ayrılmaması, ülkemizin doğru düzgün bir sağlık politikasının olmaması, yap-boz
tahtası gibi günübirlik uygulamalarla giderek artan sorunlar, yetersizlikler,
sağlık hizmeti vereni de alanı da mutsuz kılıyor. AKP'nin "Sağlıkta
Dönüşüm Programı" ise, tüm bu sorunların üzerine tuz biber ekerek, sağlık
sistemimizi çökertiyor.
Ülkemizde, bugün sağlıkta yaşananlar bir dramdır. Eşit,
kaliteli, ücretsiz sağlık hizmetine erişemeyen milyonlar, hizmete
erişebilenlerin çektiği sıkıntılar, anasının ak sütü gibi helal diplomalarına
el konulmuş, yeşilkarta muhtaç bırakılmış hekimler, fakir fukaraya ücretsiz
baktı diye trilyonlarca lira borç çıkartılıp mahkemelere verilen hekim
hocalarımız, Maliye Bakanlığımızca 3,5 katrilyonluk alacaklarına el konularak
iflasa sürüklenen, icralık olan kamu hastaneleri, sağlık hizmetini sırtında bir
yük, kambur olarak görüp, bir an önce bu yükten kurtulmayı amaçlayan bir
iktidar! Zaten genel anlayışı tüccar siyaset olan AKP'nin sağlığı da ticarete
dönüştürmesi içimizi acıtıyor.
Türkiye, UNICEF raporuna göre, sağlıkta dünyanın en
zayıf 20 ülkesi arasında. Sıralamada bizden sonra, savaştaki Irak var.
Birleşmiş Milletlere üye 189 ülke içerisinde gelirimiz açısından 57 nci sırada
olmamıza rağmen, çocuk ölümleri açısından 108 inci sıradayız. Yani, ülkemizin
dünya ülkeleri arasında sağlık sıralamasındaki yeri, gelir sıralamasındaki
yerinden 51 basamak daha aşağıda. Ana-bebek ölüm oranları açısından Avrupa
ülkeleri arasında ve Irak hariç tüm komşularımız arasında en kötü durumda olan
biziz.
Sağlıktaki kötü yönetimin, ihmalin bedelini, ne yazık
ki, öncelikle bebeklerimiz ve analarımız, hayatlarıyla ödüyor. Bu trajik
tablonun nedeni, sağlığa yeterli kaynağın ayrılmamasıdır. Dünya Sağlık
Örgütünün önerdiği yüzde 10'luk bütçe payı hiçbir zaman yüzde 4'ün üzerine
çıkamamıştır. AB ve OECD ülkeleri arasında sağlığa bütçeden en az parayı ayıran
ülkemiz, kişi başı sağlık harcaması da en az olan ülkedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arıtman, buyurun.
CANAN ARITMAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
ülkemin sağlık sorunlarını bu birkaç dakika içerisinde anlatmam mümkün değil;
ama, özetle şunu söylemek istiyorum: Sağlıkta Dönüşüm Programı, ne yazık ki,
sağlıkta çöküş programı haline geldi. Bu çöküşün altında hem hekimler hem de
yetmiş milyon insanımız eziliyor.
Tarihimizde ilk defa bir başbakan, devletin sağlık yatırımlarından
çekileceğini açıkça söyledi. Büyük
kentlerde milyonlarca metrekarelik araziyi yabancı sermayeye verip, sağlık
kentleri yaptıracağını söyleyip "onlar kazanacak, biz de yatırımdan
kurtulacağız" deme cüretini buldu.
Dubai şeyhlerinin sağlık yatırımı sorunlarını çözmek
amacıyla yabancı doktor getirtmeye kalkan Başbakanı "beni Türk hekimlerine
emanet ediniz" diyen Atatürk'e şikâyet ediyorum.
Başbakan, yabancı doktor peşinde koşacağına, iyi
çalışma koşulları veremediğimiz için Batılı zengin ülkelere kaptırdığımız
dünyaca ünlü Türk doktorlarını ülkemize geri getirmenin çaresine baksın.
Bu arada "doğuya doktor gitmiyor, doğuda hekim
açığı var" deyip de, bir yandan doğudaki 218 hekimi batıya atayan Sağlık
Bakanımıza ne demeli! Liyakatten ve adaletten uzak bir kadrolaşma çabası
içerisinde. Sayın Bakan, Bakanlığınızdan çıkan kötü kokular, kendi
milletvekillerinizin eleştirilerini bile alıyor.
Sayın Bakanım, sağlığı ticarete döken "paran kadar
sağlık" anlayışını getiren, ülkeyi pazar, vatandaşı müşteri, devleti
şirkete dönüştürmeye çalışan Sağlıkta Dönüşüm Programı, IMF'nin, Dünya
Bankasının elinize tutuşturduğu reçetedir ve sağlığa zararlıdır. Siz de tıp
eğitimi aldınız. Hipokrat'tan beri tıp eğitimindeki ilk öğreti "önce zarar
verme"dir. Elinizdeki bu reçeteyle ülke sağlığına zarar veriyorsunuz.
Yıllar önce doktor olmaya ilk kez karar verdiğimde,
kendisi de hekim olan ve kırkbir yıl devletine, milletine özveriyle hizmet eden
rahmetli babam şöyle demişti: "Tıp mesleği insana hizmet sanatıdır. Bu mesleği
asla bir ticaret olarak görmeyeceksin. Hiçbir maddî karşılık beklemeden bu
hizmeti yapacaksın. Hiç merak etme, bu Yüce Millet seni hiç kimseye muhtaç
etmez. Eğer, bu mesleği bir ticaret olarak görürsen hakkımı sana helal
etmem."
Tüm meslek hayatım boyunca, hekim babamın bu ilk meslek
öğretisini ve vasiyetini yerine getirdim ve kendimi dünyanın manen en zengin ve
en mutlu insanı hissettim; ama, bugün, AKP İktidarında tıp hizmetinin ticarete
dönüştürülmesi, bir hekim olarak içimi acıtıyor, beni isyan ettiriyor.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi bitirirken, tüm
olumsuzluklara rağmen, aynen 14 Mart 1919'daki gibi, tüm sorunları bertaraf
edeceğimiz inanç ve umuduyla, insan yaşamını her şeyin üstünde tutan, tüm güç
koşullara karşın özveriyle çalışan, yoksulluk ve yoksunluk içinde dahi vatan ve
millet sevgisiyle ülkemizi aydınlatan, başta rahmetli babam ve tüm hocalarım
olmak üzere, tüm meslektaşlarıma saygı ve şükranlarımı sunar, Yüce Heyeti
saygıyla selamlarım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arıtman.
Gündemdışı üçüncü söz, yenilenebilir enerji
kaynaklarından biyodizelin ülke ekonomisine kazandırılmasıyla ilgili söz
isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'a aittir.
Buyurun Sayın Yılmazcan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, yenilenebilir enerji kaynaklarından biyodizelin ülke ekonomisine
kazandırılmasının yararına, üretiminin sürekliliğinin sağlanması için yapılması
gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET YILMAZCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Fosil enerji kaynakları açısından sınırlı ve dışa
bağımlı olan ülkemizde, tükettiğimiz petrol ve doğalgazın yüzde 90'ından fazlasını
dışarıdan karşıladığımız bir dönemde petrolün yerine, az miktarda da olsa,
yerli kaynaklarımızla karşılayabileceğimiz, ayrıca, enerji ve tarım sektörüne
yeni açılımlar getirecek olması nedeniyle, alternatif yenilenebilir enerji
kaynağı olan biyodizel hakkındaki düşüncelerimi, Yüce Meclisimizin siz değerli
üyeleriyle paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biyodizel,
kanola, aspir, soya, pamuk, ayçiçeği, pal, fındık, zeytin ve mısıryağı gibi
bitkisel yağlardan, bitkisel atık yağlardan ve hayvansal yağlardan kimyasal
yöntemle üretilen dizel araç yakıtına verilen addır. Biyodizel, petrol yerine
ikame edilebilir; ama, petrol değildir. Biyodizel, petrolün zararlarını telafi
eden bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Biyodizel, tarımda yeni bir düşünce
sistemidir. Biyodizel, kentsel altyapının tıkanması ve yeraltı sularının
kirlenmesinin en büyük sebebi olan atık yağların bertarafı ve enerjiye çevrimi
açısından büyük bir nimettir. Biyodizel, dünyanın ve Türkiye'nin gerçeğidir,
geleceğidir.
Türkiye'deki petrol rakamlarına bakacak olursak, 2004
yılında TÜPRAŞ yaklaşık olarak 22,3 milyon ton hampetrol ithal etmiştir. Bunun
bedeli olarak da ithal edilen hampetrole 2004 yılında 5,6 milyar dolar, 2005
yılında 8,2 milyar dolar ödemiş bulunuyoruz. Bu tablo, petrol ve doğalgaz
açısından yüzde 93'ü dışa bağımlı ülkemizin yerli enerji kaynaklarına önem
vermesi bakımından, herhalde, önemli bir sebeptir diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği,
8 Mayıs 2003 tarihinde yayımladığı 2003/30/EC sayılı direktifi ile biyodizeli,
taşıma araçlarında kullanılmak üzere biyoyakıt olarak kabul etmiştir.
Mayıs-2003'te komisyon, üye ülkelerden biyoyakıtların pazar paylarının
artırılması için gereken önlemlerin alınmasını gerekli kılan bir önerge
taslağını kabul ettiğinden, üye devletler, en geç 31 Aralık 2005 yılına kadar
kendi iç pazarlarında satılan biyoyakıtların payını minimum yüzde 2'ye
çıkarmışlardır; Aralık 2010 yılına kadar da bu oranı yüzde 5,75'e çıkarmaları
beklenmektedir. Bu direktif gereğince, daha düşük hedefler tutturan herhangi
bir üye ülkenin bunu bir hedef kriter haline getirmesi gerekecektir. 2003
Biyoyakıt Direktifi uygulamaları ile üye ülkelerin, 2010 yılına dek 19 000 000
ton petrol tasarrufunda bulunacağı tahmin edilmektedir. Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde, biyodizele, vergi muafiyeti dahil
çeşitli kategorilerde teşvik uygulanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
biyodizele ilişkin yasal düzenlemeler hakkında bilgi vermek istiyorum.
Bilindiği üzere, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, 20
Aralık 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunla, petrol piyasasına
ilişkin yönlendirme, gözetleme, denetleme ve düzenleme yetkisi Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumuna verilmiştir. Kurum, 17 Haziran 2004 tarihinde yayımlanan
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğiyle, biyodizeli, akaryakıt olarak kabul
etmiştir. Bu tarihten itibaren akaryakıt olarak sayılan ürünlerin içerisine
biyodizel de dahil edilmiştir; ancak, akaryakıt olarak sayılan diğer ürünlerin
üretimi, dağıtımı, taşınması, depolanması ve satışı lisanslandırılırken,
biyodizelin dağıtımı dışındaki diğer piyasa faaliyetleri, 28 Şubat 2006
tarihine kadar lisanslandırılmaya tabi tutulmamıştır.
Kurum, biyodizel üretimini lisanslamaya tabi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmazcan, buyurun.
MEHMET YILMAZCAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkanım.
…tutmakla yasal mevzuata uygun bir uygulama yapmış;
ancak, kendi mevzuatının gereğini iki yıla yakın bir gecikmeyle hayata
geçirmiştir. Piyasa faaliyeti açısından, biyodizel üretmek için, 28 Şubat 2006
tarihinden itibaren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan işleme lisansı almak
zorunlu hale getirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2005 yılı
itibariyle yaklaşık olarak motorin tüketimimiz 12 000 000 tondur. Bu miktarın
yüzde 5'ini karşılayacak düzeyde biyodizel üretilse, her yıl artan hampetrol
fiyatına bağlı olarak, milyarlarca dolar fazladan ödediğimiz petrol faturasına
en az yıllık 300 000 000 dolar katkı sağlanmış olacaktır. Araç motorlarında
yapılacak bir tadilatla petrolsüz biyodizel kullanılması mümkündür. Bu durumda,
hiç petrol ürünü kullanmadan tamamen biyodizel kullanıldığı durumunda 12 000
000 ton petrole ödediğimiz döviz ülkemizde kalacaktır. Bu durumun ülke
ekonomisine katkısı izahtan varestedir.
Şimdi, yukarıdaki bilgiler neticesinde, AK Parti
İktidarında Türk çiftçisine verilen müjdelere bir yenisini daha eklemek
istiyorum. Yerli tarımı desteklemek ve sektörün gelişmesine yardımcı olmak,
sanıyorum ki, tarihî bir görevdir. Biyoyakıtın ana hammaddesi kanola ve aspir,
yapılan araştırmalara göre, ülkemizde, Karadeniz Bölgesinin sahil şeridi
dışında hemen hemen her bölgemizde yetiştirilebilecek ürünlerdendir. Kısacası,
buğday mahsulünün yetiştiği kuru ve sulu her yerde yetişmektedir.
Bugüne kadar pazarlamada yaşanan sıkıntılar ve
üreticilere tanıtılamaması sebebiyle üretim artırılamamıştır. Öncelikle,
üretici örgütleri, sanayici ve devlet bir araya gelmelidir. Üretici örgütleri,
yağlı tohumlarda üretim artışının sağlanması için üreticiyi yönlendirmeli;
sanayici, ürünü alarak, üreticinin pazar sorununu çözmeli; devlet de, biyodizel
üretiminin yaygınlaşmasını teşvik etmelidir. Üretimin artması ve sürekliliğin
sağlanması için prim desteği devam etmeli, yağlı tohumlar içerisinde önemli
olan aspir de prim desteği kapsamına alınmalıdır.
Biyodizel firmaları, her iki tarafın haklarını gözeten
adil bir sözleşmeli üretimle üreticinin ürettiği ürünü almayı garanti
etmelidirler. Tarımsal üretici birliklerimiz "getir tohumunu götür
mazotunu" sloganıyla Türk çiftçisinin hizmetinde olmalıdır. Böylece,
çiftçiye iş imkânı, ilgili tesislerin yurt içinde yapılmasıyla, imalat
sanayiine iş hacmi, tüketiciye tasarruf ve ayrıca ithalat tasarrufu sağlanacaktır.
Bu da, şehirlere göçün tersine çevriminde bir fırsat olacaktır.
Uluslararası enerji sektörlerinin ve lobilerinin
bulunduğu bu alanda, Türkiye'de biyodizel yenidir, yerlidir, yenilenebilirdir.
Gelişimi ertelenebilir; ancak, asla engellenemez. Çünkü, biyodizel, dünyanın ve
Türkiye'nin gerçeğidir, geleceğidir.
Ulusal biyoyakıt konseyi oluşturularak, konu, tarım,
enerji, çevre, sanayi ve malî boyutlarıyla ele alınmalı, ülkemizin biyoyakıt
hedefi Avrupa Birliği ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak belirlenmelidir.
Tarım Bakanlığımızca "getir tohumunu götür mazotunu" sloganıyla Türk
tarımında yeni bir düşünce tarzı yaratılmalı ve enerji tarımı ve biyodizelle
yağ açığı problemi halledilerek gelecek nesillere miras bırakılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha, yakın
tarihte doğalgaz vanaları biraz kapatıldığında karşılaştığımız problemler ile
yakın geçmişteki mazot kuyrukları unutulmamalıdır. Bu nedenle, AK Parti
İktidarı, önceki iktidarlarda yaşanmış acı gerçekleri milletimize bir daha
yaşatmamak için olağanüstü çaba sarf etmektedir.
Yerli tarım ürünlerinden üretilen biyodizele Katmadeğer
Vergisi dışında Özel Tüketim Vergisinin uygulanmamasını, ithal edilen biyodizel
amaçlı yağlara ve biyodizele Özel Tüketim Vergisi getirilmesinin uygun
olacağını, atıl durumdaki şeker fabrikalarının biyodizel üretim fabrikalarına
dönüştürülmesini Yüce Meclisimizin değerli üyelerinin takdirlerine arz eder,
saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmazcan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 3 adet
tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
B) Tezkereler ve
Önergeler
1.- Kazakistan Meclisi Dış İlişkiler,
Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere
ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/998)
14 Mart 2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının 22 Şubat 2006 tarih ve 106
sayılı kararıyla, Kazakistan Meclisi Dış İlişkiler, Savunma ve Güvenlik
Komitesi Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti
uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgisine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Belçika Senatosu Dış İlişkiler ve
Savunma Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi
ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/997)
14 Mart 2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 6 Ekim
2005 tarih ve 89 sayılı kararıyla, Belçika Senatosu Dış İlişkiler ve Savunma
Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti
uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgisine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Hollanda Temsilciler Meclisi Savunma
Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/996)
14 Mart 2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 22
Şubat 2006 tarih ve 106 sayılı kararıyla, Hollanda Temsilciler Meclisi Savunma
Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti
uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgisine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre
verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
4.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Monako'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/999)
14.3.2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1-2 Mart 2006 tarihlerinde Monte Carlo'da düzenlenen
Avrupa Kredi Konferansına katılmak üzere bir heyetle birlikte Monaco'ya
yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
M. Ziya Yergök (Adana)
Nail Kamacı (Antalya)
İsmail Özgün (Balıkesir)
Abdulmecit Alp (Bursa)
Mustafa Özyurt (Bursa)
İ. Rıza Yazıcıoğlu (Diyarbakır)
Fatma Şahin (Gaziantep)
Egemen Bağış (İstanbul)
Şükrü Ayalan (Tokat)
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Danışma Kurulu önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No.: 189 Tarihi: 15.3.2006
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 311 inci sırasında yer alan 1047 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 318 inci sırasında yer alan 1067 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 11 inci sırasında yer alan
1090 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 343 üncü
sırasında yer alan 1113 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 10 uncu
sırasına, 342 nci sırasında yer alan 1112 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 11 inci sırasına alınmasının ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun
görülmüştür.
İsmail Alptekin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı V.
Eyüp Fatsa |
|
Haluk Koç |
Ömer
Abuşoğlu |
AK Parti
Grubu Başkanvekili |
CHP Grubu
Başkanvekili |
Anavatan
Partisi Grubu |
|
|
|
|
Başkanvekili |
BAŞKAN - Söz talebi?..
Danışma Kurulu lehinde söz isteyen Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan; buyurun.
Süreniz 10 dakikadır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bu haftaki Meclis çalışmalarımızın milletimiz ve
memleketimiz menfaatına olmasını temenni ediyorum.
Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz aldım. Bu hafta, teklif
edilen öneri doğrultusunda, özellikle, kamu görevlilerimizi çok yakından
ilgilendiren bir düzenlemenin, bu haftaki Meclis çalışmaları içerisinde
tamamlanıp, yürürlüğe girmesi en büyük temennimizdir.
Ancak, bu Danışma Kurulu önerisinin içerisinde, özellikle,
memur disiplin affıyla ilgili olan kanun tasarı ve tekliflerinin bulunmaması
karşısında da üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. Meclisin gündemine üç hafta
önce gelen ve Danışma Kurulu önerilerinin içerisinde yer alan ve bu Meclisçe
kabul edilmesine rağmen memur disiplin affının her ne hikmetse bu haftaki
Meclis gündeminde de yer almaması karşısında özellikle, iktidar grubunun, bu
disiplin affını bekleyen binlerce memuru aydınlatacak bir açıklama yapmasını da
merakla beklediğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu haftaki Danışma Kurulu
önerimizin içerisinde, Meclisin denetim konuları da yer almamaktadır. Gerçi
dün, bir denetim müessesesi olan gensoru konusunu Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüştük ve İktidar Partisinin kalkan elleri ve oylarıyla, Sayın
Maliye Bakanı hakkında verilen gensoru önergesi maalesef, reddedildi. Demek ki,
bu Mecliste, 22 nci Dönem Mecliste, Meclisin denetim konularından olan
hususlar, maalesef, altını çizerek tekrar söylüyorum, maalesef, sadece bir grup
disiplini içerisinde, meselelerin derinliğine inilmeden, meseleler vicdanlarda
tartışılmadan, en azından, vicdanen bir rahatlama içerisine girilmeden, İktidar
Partisi oylarıyla reddedilmektedir. Dün de bunun bir örneğini maalesef,
üzülerek gördük. Sayın Maliye Bakanımız da buradalar, milletin gözünün içine
baka baka…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, Danışma Kurulu
önerisiyle ilgili konuşur musunuz.
ÜMMET KANDOĞAN(Devamla) - Şimdi, Danışma Kurulu
önerisiyle ilgili…
BAŞKAN - Yeni bir…
ÜMMET KANDOĞAN(Devamla) - Müsaade eder misiniz Sayın
Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, sataşmaya mahal vermeden
Danışma Kurulu önerisiyle ilgili konuşur musunuz.
ÜMMET KANDOĞAN(Devamla) - Danışma Kurulu önerisiyle
ilgili konuşuyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN(Devamla) -Danışma Kurulu önerisinin
içerisinde salı ve çarşamba günleri denetim konuları olmasına rağmen bugün
verilen bu Danışma Kurulu önerisinde denetim konusu yok. Ben, bunu
eleştiriyorum Sayın Başkanım. Bundan daha tabii ne olabilir ki?!.
Şimdi, Sayın Maliye Bakanımı da burada
yakalamışken…(Gülüşmeler)
Yakaladım... Yakaladım... Lütfen... Dün konuşup
gittiniz ama, bizim konuşma imkânımız, fırsatımız olmadı. Şimdi, Global Menkul
Değerlerin bir yazısı var; siz bunu alıyorsunuz, çarpıtıyorsunuz.
Bakın, bunu sizin huzurunuzda, milletin huzurunda bunu…
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Fatsa, niye rahatsız
oluyorsunuz?!
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, Danışma Kurulu
lehinde söz almıştı, konuşacaksa Danışma Kurulunun lehinde konuşsun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, Danışma Kurulu…
BAŞKAN - Bir saniye… Sayın Fatsa, bir saniye…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Fatsa, Danışma Kurulu
önerisinin içerisinde denetim konusu yok, elbette bunu eleştireceğim; niye
rahatsız oluyorsun?!
EYÜP FATSA (Ordu) - Bunların hepsi burada konuşuldu.
BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir saniye…
Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Rahatsız olacak varsa, Sayın
Maliye Bakanı burada rahatsız olsun.
EYÜP FATSA (Ordu) - Basın locası açıktır…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır… Lütfen Sayın Başkan…
(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
EYÜP FATSA (Ordu) - …kamuoyuyla paylaşacağın bir şey
varsa, çıkarsın basın toplantısı yaparsın. Çıkarsın basın toplantısı yaparsın,
hiç kimse senin elinden bu hakkı almadı.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Fatsa… Sayın Fatsa, lütfen…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sayın Fatsa, ben olsam o
belgeyi mikrofonsuz da okurdum oradan.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan… Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Dinliyorum…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, Danışma Kurulu önerisiyle
ilgili konuşacak mısınız?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bakın, ben,
size söylüyorum: Şimdi, bugün verilen Danışma Kurulu önerisinin içerisinde salı
ve çarşamba günleri denetim konularına ayrılması söz konusu. Bugün Danışma
Kurulunun önerisinin içerisinde bir denetim konusu yok, bu, alınmamış. Ben bir
milletvekili olarak, Danışma Kurulunun önerisi hakkında konuşurken, denetim
konusunun olmaması meselesini eleştiriyorum. Bundan daha tabiî ne olabilir
Sayın Başkanım?! Ben ne konuşacağım burada?! Hayır yani, bu, benim en tabiî
hakkım.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Herkes tıpatıp konusuyla
ilgili mi konuşuyor Başkan?! Yapmayın lütfen; biz, sizi adil Başkan biliyorduk.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Milletvekili…
Sayın Kandoğan, bir hakkın suiistimali söz konusu…
Danışma Kurulu önerisiyle ilgili konuşacaksanız mikrofonu açıyorum.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bakınız,
siz, orada bizim oylarımızla oturuyorsunuz. Siz, o görevi adaletli ve tarafsız
bir şekilde yapmakla mükellefsiniz. Şimdi, açın İçtüzüğü okuyun; Danışma Kurulu
önerisinin dışında, salı ve çarşamba günleri Meclisin denetim günleri.
Bugünkü Danışma Kurulu önerisi içerisinde denetim
konusu yer almıyor. Denetim konusu nedir?..
(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bir saniye... Bugünkü Danışma
Kurulu önerisini tekrar okuyorum:
Bugünkü Danışma Kurulu önerisinde denetimle ilgili
hiçbir bölüm bulunmamaktadır, sadece yer değiştirilmektedir.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben onu eleştiriyorum.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Kandoğan…
"Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 311 inci sırasında yer alan 1047 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 318 inci sırasında yer alan
1067 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 11 inci sırasında
yer alan 1090 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 343 üncü
sırasında yer alan 1113 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 10 uncu
sırasına, 342 nci sırasında yer alan 1112 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 11 inci sırasına alınmasının ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun
görülmüştür."
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, demin de
söylediğimi tekrar ediyorum: Meclisin denetim yolları var; bunların içerisinde
yazılı, sözlü soru önergeleri, gensoru, Meclis araştırması, Meclis
soruşturması; Meclis İçtüzüğüne göre, salı ve çarşamba günlerinin belirli
sürelerinin denetim konusuna ayrılması var. Şimdi, bu denetim konusuna bugün
bir yer verilmemiş olmasından dolayı, ben, bu Danışma Kurulu önerisini
görüşürken, burada tartışırken, bu eksikliği burada ifade etmeye çalışıyorum ve
Danışma Kurulu önerisi içerisinde de böyle bir teklif yer almadığı için, ben,
bir milletvekili olarak, 400'ün üzerinde soru önergesi veren bir milletvekili
olarak…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Çalışkan bir milletvekili
olarak…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - … soru önergelerimin
birçoğuna cevap alamamam karşısında bunun bir eksiklik olduğunu, Danışma Kurulu
önerisinin bu açıdan beni tatmin etmediğini eleştirmek istiyorum. Bunu yaparken
de, en tabiî denetim hakkım olan ve bugün bizden esirgenen bu hakkı, Sayın Maliye
Bakanı da buradayken, TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesiyle ilgili bir konuyu gündeme
getirmeye çalışıyorum. Bunun Danışma Kurulu önerisinin dışında olduğuna dair
bir kanıya nereden varıyorsunuz Sayın Başkanım; lütfen!..
Burada, Danışma Kurulu önerileriyle ilgili fıkralar
anlatıldı, şiirler okundu, neler söylendi, müdahale edilmiyor, Ümmet Kandoğan,
Doğru Yol Partisi olarak, buraya çıkınca sesim kesilmeye çalışılıyor. Böyle bir
anlayışı şiddetle reddediyorum Sayın Başkan.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Tam tersine… Tam tersine… Çok
fazla konuşuyorsun…
ÜMMET KADOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
Sayın Maliye Bakanımız…
Gitti işte, evet…
ASIM AYKAN (Trabzon) - Akşama kadar konuşuyorsun.
ÜMMET KADOĞAN (Devamla) - Benim bu konuşmamı
engellerken Sayın Maliye Bakanı da burayı terk etti, gitti. Nerede Sayın Maliye
Bakanı?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Gelecek, gelecek.
ÜMMET KADOĞAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, bakınız,
sizi bu Maliye Bakanı yanıltıyor. Dün oy kullandınız; ama, vicdanen rahat
değilsiniz.
Bakın, elimde belge ve bunu alın, lütfen, okuyun.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Bize akıl öğretme…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76'sının
satışıyla ilgili olarak Global Menkul Değerler 28 Şubatta bir yazı yazıyor, 28
Şubatta. Şimdi…
ASIM AYKAN (Trabzon) - Bize akıl öğretme kardeşim,
kendi görüşünü söyle!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Öğreteceğim, sana da
öğreteceğim. Sen de rahatsızsın…
ASIM AYKAN (Trabzon) - Benim akla ihtiyacım yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Dün oy kullandın mı;
vicdanen rahatsızsın Sayın Milletvekilim.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Kim söyledi sana bunu?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biliyorum bunu.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Kendi görüşünü söyle kardeşim!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi bunu söyledikçe daha
rahatsız olacaksın.
Söylüyorum, bakın söylüyorum, söylüyorum: 28 Şubatta,
Global Menkul Değerler, TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76'sını yabancı bir kuruma satmak
için yazı yazıyor; 28 Şubat; bakınız, çok önemli. Sizi yanıltıyor Maliye
Bakanınız, sizi kandırıyor Sayın Milletvekili.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Nereden çıktı kardeşim ya?!
Haddini bil!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ve siz de kanıp oy
veriyorsunuz; yapmayın; yarın Trabzon'a gidemeyeceksiniz; yarın Trabzon'a
gidemeyeceksiniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Haddini bil!
BAŞKAN - Sayın Kandoğan... Sayın Kandoğan...
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...
Benim hakkımla, Grubum adına konuşma yetkisi yok.
BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir saniye... Bir saniye Sayın
Fatsa...
Sayın Kandoğan, son kez uyarıyorum...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Beni konuşturmuyor ki Sayın
Milletvekili.
BAŞKAN - Lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Susturun Sayın Başkanım.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Biz dinlemek istiyoruz.
BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Dinlemek istiyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Susturun o zaman. Sükûneti
sağlamakla görevli olan sizsiniz Sayın Başkanım, siz susturacaksınız.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, buyurun.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Bizim yaramız yok, dinlemek
istiyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, bakınız, okuyorum.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Haddini bil!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Aykan.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Oku, dinliyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Global Menkul Değerler
Başbakanlık Özelleştirme İdaresine yazı yazıyor; bakın, çok önemli:
"İdareniz portföyünde bulunan TÜPRAŞ'a ait şu kadar hisseyi yurt dışında
yerleşik kurumsal yatırımcılara satmak üzere beher hisse başına 15,40 YTL
fiyattan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Toptan Satışlar Pazarında satın
almak istiyoruz." Tarih kaç; 28 Şubat. Satın almak istiyorlar,
Özelleştirme İdaresine başvuruyorlar.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Dinliyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Özelleştirme İdaresi, 28
Şubatta -onay burada arkadaşlar- aynı gün onay veriyorlar. Sonra, Maliye Bakanı
çıkıyor diyor ki: "Biz bunu ilan ettik." Yok böyle bir şey. İşte,
burada. Aynı gün yazı ulaşıyor -şu sürate bakın, şu hıza bakın arkadaşlar- aynı
gün, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığından, Metin Kilci oluruyla: "Toptan
Satışlar Pazarında satılması hususu olurlarınıza arz..." Aynı gün olur
veriliyor satışla ilgili. Arkasından, aynı gün -bakın, sürate bakın arkadaşlar-
Metin Kilci, İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Genel Müdürlüğüne aynı gün yazıyı
gönderiyor "bunu satın" diye.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Biz dinlemek istiyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, ertesi gün de satış
yapılıyor. Şimdi, Sayın Maliye Bakanı da çıkıyor, diyor ki: "Biz
duyurduk." Allahaşkına, Allahınızı severseniz, bu nasıl duyurmadır?! 28
Şubatta müracaat, aynı gün olur veriliyor, aynı gün satış izni veriliyor. Sonra
da kalkıp "efendim, bu, şeffaf bir ihaledir." Bunun şeffaf bir ihale
olduğunu söyleyecek bir tek milletvekili çıkamaz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - İşte bu sağır sultan
duyurmasıdır.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ne oldu, ne oldu arkadaşlar,
bu satış nasıl oldu; o günkü fiyattan yüzde 10 ıskontoyla yapıldı. Yüzde 10
ıskonto yapıldı arkadaşlar… Kimseye haber verilmeden, kimsenin bilgisi olmadan,
ihaleye çıkarılmadan, yüzde 10 ıskontoyla bu satıldı. 15,40 YTL'den -o günkü
fiyat 17 YTL- bir hafta içerisinde 22 YTL'ye çıktı TÜPRAŞ hisseleri. O alan
kişi, Ofer, bir hafta içerisinde 150 000 000 dolar para kazandı. İşte, biraz
sonra memurlarla ilgili 40+40 yardım yapmaya çalışırken, 150 000 000 doları, Ofer,
bu ülkeden aldı götürdü. Daha sonra yüzde 51'i de satıldığında, bu götürülen
rakam 800 000 000 dolar oldu arkadaşlar. Şimdi, biz, memurlara 40+40 mı
verelim, 40+80 mi verelim diye tartışırken, Ofer'in bu ülkeden götürdüğü miktar
800 000 000 dolar. Eğer o götürülmemiş olsaydı, bugün, memurlarımıza, 100+100,
200+200 verme imkânımız vardı.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Yarısı buradan karşılanırdı.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Maalesef, Sayın Maliye
Bakanı da yok işte burada arkadaşlar, terk etti gitti.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Kaçtı, kaçtı… Senden korktu.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Kaçıyor… Ben söylüyorum
zaten; ben çıkınca kaçıyor Sayın Maliye Bakanı.
Değerli milletvekilleri, bu haftaki Meclis gündeminizin
hayırlara vesile olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Ordu) - Lehinde…
BAŞKAN - Hayır… Ne için söz istiyorsunuz Sayın Fatsa?
EYÜP FATSA (Ordu) - Danışma Kurulu önerisinin lehinde
söz istiyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Lehinde ben söz aldım.
BAŞKAN - Lehinde mi, aleyhinde mi?
EYÜP FATSA (Ordu) - Lehinde.
HALUK KOÇ (Samsun) - Lehinde ben söz aldım.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ama, ben daha öncesinde söz talep
etmiştim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Fatsa, lehinde doldu; Sayın Koç söz
istedi.
AHMET IŞIK (Konya) - Siz de aleyhinde söz alın.
EYÜP FATSA (Ordu) - Aleyhinde söz istiyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, kendi imzası var.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Takıyye yapma! Sayın
Başkanım, takıyye yapma! Bak, demin suçluyordun, aynı işi yapıyorsun ama şimdi.
BAŞKAN - Lütfen, yerinize geçer misiniz Sayın Fatsa…
Lütfen, yerinize geçer misiniz Sayın Fatsa! Lütfen, Sayın Fatsa!..
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Meclisi tiyatroya çevirdiniz
Sayın Fatsa.
BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz
isteyen Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili; buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu haftaki yasama
çalışmamızın ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Bugün, bir Danışma Kurulu önerisi var. Tabiî ki, biz,
her zaman şunu söylüyoruz; Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi sürekli
değiştirilmesin. Milletvekillerimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde hangi
kanun teklif ve tasarılarının olduğunu, hangi tekliflerin, hangi tasarıların
görüşüleceğini önceden bilsinler, ona göre hazırlıklarını yapsınlar, ona göre,
kanunun özünü, kanunun içeriğini, kanun tasarısının içeriğini, maddelerini,
hükümlerini okuyabilsinler, özümseyebilsinler ve hazırlanarak Türkiye Büyük
Millet Meclisine gelip katkılarını burada sağlasınlar istedik, istiyoruz.
Sürekli de bunu söylüyoruz; ama, şimdi, değerli arkadaşlar, Danışma Kurulunun yapıldığı
tarihe bakıyoruz, Danışma Kurulu bugün yapılmış. Peki, geçen hafta yapılmış bir
Danışma Kurulu önerisi vardı, bu haftayı da içine alan, bu haftaki gündemi de
içine alan bir Danışma Kurulu önerisi vardı ve biz, hazırlıklarımızı, neyi
teklif edeceğimizi, neyi önereceğimizi, neyi telkin edeceğimizi, neyi
anlatacağımızı ona göre hazırlarken, ona göre programımızı yaparken, bakıyoruz,
falanca sıradaki kanun tasarısı, falanca sıraya alınmış, falanca kanun tasarısı
falanca sıraya alınmış şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi
değiştirilmek suretiyle, milletvekillerinin âdeta gündemi takip etme imkânı
ortadan kaldırılmıştır. İşte, biz, Danışma Kurulu bir defa yapılsın, salı günü
yapılsın veya pazartesi günü yapılsın, salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmadan önce, bir gün önce, en az bir gün önce, hatta, bunun daha iyisi,
birkaç gün önce milletvekillerine bildirilsin ve o hafta içerisinde görüşülecek
olan kanun tekliflerinin ve tasarılarının ne olduğunu milletvekilleri bilsin.
Bakın, 550 milletvekili… Ben aynı şey… Yani, söylemek
istemiyorum aslında, 550 milletvekiliyiz. Bakıyorum salona, hepimizi saysak 60
kişi etmeyiz.
RECEP KORAL (İstanbul) - Sen de konuşup kaçıyorsun.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Efendim?..
RECEP KORAL (İstanbul) - Konuşup kaçıyorsun sen de!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Hayır, hayır… Biz buradayız,
biz sürekli… Sabahladık Sayın Milletvekilim, biz sabahladık; gece geç saatlere
kadar buradayız, çalışıyoruz.
RECEP KORAL (İstanbul) - Hikâye anlatma, biliyoruz!..
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Öyle bir şey yok.
Ve gündem sorunu var; Türkiye Büyük Millet Meclisinde
gündem sorunu var ve milletvekillerinin gündemi takip edememe sorunu var ve bu
da beraberinde birçok sıkıntıyı getirmektedir.
Ben istirham ediyorum bütün gruplardan, lütfen, Danışma
Kurulunu bir defa yapın; iyi düşünelim, bir defa Danışma Kurulu yapalım ve o
Danışma Kuruluna riayet edelim, biz de milletvekili olarak, neyin
görüşüleceğini ve neye hazırlanacağımızı, en azından bilelim ve hazırlanıp
gelelim.
İkincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi ile
halkın gündemine bakıyorum, çok farklı. Mesela bugün, gerçekten, kamuda
çalışanlarımızı ilgilendiren 1103 sıra sayılı kanun tasarısına geçen haftadan
başlamış idik, bugün devam edeceğiz, 3 üncü maddesinden devam edeceğiz. O kanun
tasarısıyla ilgili önerilerimizi zaten söylüyoruz. Önergelerimiz var; o
tasarıyla ilgili önergelerimiz de okunacak, biz de önergelerimizin
gerekçelerini sizlere açıklamaya çalışacağız, anlatmaya çalışacağız.
Konuştuğumuz yani bizim, kanun tasarısı; çünkü, her bir kanun tasarısı, bu
ülkenin belli bir kesimini, bu ülkenin belli bir insanını, belli bir grubunu
ilgilendiriyor. 1113 sıra sayılı kanun tasarısı da önemli bir kanun tasarısı;
fakat, hazırlanmasında bize göre birtakım eksikleri, birtakım zafiyetleri olan
bir kanun tasarısı ve eklenmesi gereken, tedbirler alınması gereken birtakım
hususların olduğu bir kanun tasarısı. Önerilerimizi bu yönde yapıyoruz. Yani,
kuru bir muhalefet, kuru bir siyaset, belden aşağı vurma, çamur at izi kalsın falan
yapmıyoruz. Böyle bir şey zaten olmaz. Böyle bir şey olamaz zaten siyasî
anlayışımızda. Çünkü, biz, Türk siyasî kültürünün, Türk siyasî geleneğinin
artık bir değişim süreci yaşaması gerektiğini ve bir evrim yaşaması gerektiğini
her seferinde vurguluyoruz ve bu konuda da hassasiyetimizi söylemlerimizle
teyit etmeye çalışıyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi ile Danışma
Kurulunun, dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi ve halkın
gündemi gerçekten çok farklı. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde öyle bir
hava var ki, yani, gerçekten her şey çok güzel, gerçekten her şey çok mükemmel,
gerçekten her şey yolunda gidiyor; halkımız mutlu, gençliğimiz mutlu,.
memurumuz mutlu, çiftçimiz mutlu, esnafımız sanki mutlu, KOBİ'lerimiz, yatırımcılarımız,
ihracatçılarımız ve bütün toplumsal sektörler sanki hiçbir sorun yaşamadan
hayatlarını idame ettiriyor, sanki, hiçbir problem olmaksızın bir hayat sürüyor
ve herkes çok mutlu gibi bir görüntü çiziliyor Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
İşte, bu, böyle değil. Yani, keşke böyle olsaydı. Biz bunun böyle olmasını da
ayrıca temenni ediyoruz. Keşke her şey bu şekilde… Ha, yolunda giden işler yok
mu? Mutlaka yolunda giden işler var; ama, hep yolunda giden işlere bakıp
kendimizi avutarak, yani, hiç yolunda gitmeyen işler yok demek de ayrıca bir
haksızlık. Yani, bunu da kabul etmek lazım. Bakın, size, mesela, önemli birkaç
rakam vereceğim; bunlar resmî rakamlar. Yani, işte, bizim kişi başına millî
gelirimiz arttı vesaire, ihracatımız arttı… Seviniyoruz ihracatımızın
artmasına, ama, onun karşısında niye carî açığımız arttı, niye dışticaret
açığımız arttı? İhracatımız arttı; ama, ithalatımız niye 2 katı daha arttı?
Bunu da söyleme erdemliliğini ve söyleme güzelliğini göstermek durumundayız.
Bakın, 1997 ile, Refahyol Hükümeti dönemi ile 2005
yılını kıyaslıyorum, resmî rakamları veriyorum: Doğru Yol Partisi ile RP'nin
koalisyon olduğu, Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu…
BAŞKAN - Sayın Eraslan, öneriyle ilgili konuşunuz
lütfen!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Öneriyle ilgili Sayın
Başkanım. Yani, toplumun meseleleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündeminin birbirinden uzak olduğunu, birbirinden farklı olduğunu vurgulamaya
çalışıyorum.
Bakın, 1997'de iç borç 28 milyar dolardı; 2005 yılının
sonunda 175 milyar dolar. Dış borç 1997'de 81 milyar dolardı; 2005 yılının
sonunda 161 milyar dolar. Carî açık 1997 yılında 2,6 milyar dolardı, 2,5 milyar
dolar ortalama; bugün 21,6 milyar dolar. Kamu borçlarının millî gelire oranı
-bu da çok önemli, iktisadî açıdan, ekonomik açıdan çok önemli- yüzde 43'tü;
bugün kamu borçlarının millî gelire oranı yüzde 73. Carî açığın millî gelire
oranı 1997 yılında 1,4'tü; bugün yüzde 6,5.
Bakın, IMF'ye borcumuz, 1997 yılında Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin IMF'ye borcu sıfırdı, IMF'ye hiç borcu yoktu; 2005 yılı
sonu itibariyle IMF'ye Türkiye'nin borcu 12 milyar dolar. Borsada yabancı payı
yüzde 36 idi; bugün yüzde 66. Bu çok önemli. Borsada yabancı payı, tekrar
söylüyorum, yüzde 36 idi 1997 yılında; 2005 yılının sonunda yüzde 66. Evet, sıcakpara
var, yabancı para var, yabancı sermaye var; ama, bu yabancı sermaye, girdi
maliyetlerinin yüksekliği dolayısıyla yatırım, üretim yapmıyor, istihdam
yapmıyor, katmadeğer sağlamıyor, tamamen spekülatif amaçlı Türkiye'de bulunuyor
ve rakamlar da onu gösteriyor; yüzde 66 borsada yabancı payı. Büyüme oranı
8,3'tü 1997 yılında, Türk ekonomisinin; bugün ise büyüme oranı yüzde 5. Yani,
iyiyi de görelim; ama, iyi gitmeyen şeyleri de görelim ve onları da Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine taşıyalım, Danışma Kurulu önerisinin içine
koyalım, onunla ilgili kanun teklifi ve tasarılarını hazırlayalım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ülkemizin ve milletimizin
sektörel bazda var olan sıkıntılarının, var olan sorunlarının kanun teklifi ve
tasarısı haline getirilip, daha sonra Danışma Kurulunda görüşülüp Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirilmesi daha uygun olacaktır. Meclisin
gündemiyle dışarıdaki insanlarımızın, milletimizin, çiftçimizin, esnafımızın,
KOBİ'mizin, gençliğimizin, kadınımızın, yatırımcımızın, üretimcimizin… Bakın,
tekstil… Tekstilciler, maalesef, gazetelere manşet veriyor; diyorlar ki:
"Başımız sağ olsun." Demesinler bunu; tekstilcimiz bizim
tekstilcimiz, bu insanlar bizim insanımız, bu yatırımcılar bizim yatırımcımız;
bu sermaye Türkiye'nin sermayesi, bizim sermayemiz. Bunları irdelemek lazım,
bunları Meclis gündemine getirmek lazım diyorum ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Sayın milletvekilleri, Sayın Kandoğan, Danışma Kurulu
önerisinin lehinde söz istemesine rağmen, konuşmanın muhtevasından aleyhinde
olduğu anlaşıldığından, Sayın Kandoğan'ın konuşmasını aleyhte konuşulmuş
sayıyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, olur mu?!
BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz isteyen,
Samsun Milletvekili Haluk Koç; buyurun.
Ayrıca, Sayın Fatsa'ya da, lehinde konuşmak üzere, söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Koç.
HALUK Koç (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sadece bugünün gündemini
belirleyen Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, tekrar, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten geçen haftadan kalan,
yarım kalan, İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı hakkındaki görüşmelerimize bugün devam
edeceğiz. Lehinde oluşumuzun nedenlerinden bir tanesi bu; çünkü, bu alandaki
birçok toplumsal kesimin Türkiye Büyük Millet Meclisinden talepleri var. Bu
taleplerin… Sayın Maliye Bakanı da komisyon sıralarında oturacağı için, onun
huzurunda, hem maddeler görüşülürken hem sorular sorulurken, bu konudaki
görüşlerinden de istifade edip, bu kanunu çıkarmaya çalışacağız, Cumhuriyet
Halk Partisinin de desteğiyle.
Değerli arkadaşlarım, gündemin daha sonraki bölümünde,
Tunus Cumhuriyeti ile Türkiye arasında bir sanayi işbirliği anlaşması var.
Sayın Grup Başkanvekili arkadaşımızın ifadesine göre, Sayın Dışişleri Bakanı
Tunus'a gidecekler. Tunus'a gitmeden önce, çantasında, Tunus'la daha önce
imzaladığımız bir uluslararası anlaşmanın da Türkiye Büyük Millet Meclisinden
onaylanmasının bulunmasının artı güç olacağını düşündük, biz de katılıyoruz.
Onun için, bunun da gündemde yer almasını önerdiler, biz de kabul ettik ve
diğerleri geliyor.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, haftanın gündemi ilk belli
olduğunda, çok ilgi çekici bir başka konu daha var, bir başka uluslararası
sözleşme daha var sırada; Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporu; bir uluslararası sözleşme. Hepinizin aklına rutin bir görüşme
süreci geliyor: Okunacak, "Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir." "Bunu Bakanlar Kurulu yürütür." "Kabul
edilmiştir" "Kanunun tümü açıkoylamaya tabidir…" 235-220 arasında
bir oyla kabul edilir, gider.
Değerli arkadaşlarım, bunu, gerçekten getirecek
misiniz? Bunu gerçekten getirecek misiniz? Lütfen, bir bakın… Ben, şöyle kısaca
bir çalıştım. Sayın Bakanın burada olması önemli; Sayın Ahmet Işık'la
sohbetteler; ama, Sayın Bakanın olması önemli. Ne olur, sıra sayısı 1043 olan
bu uluslararası sözleşmeyi alın ve aynanın karşısına, her bir Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyesi olarak birer birer geçelim ve bu uluslararası sözleşmeye
biz nasıl onay vereceğiz bu Parlamento çatısı altında, bir konuşalım.
Bir bölüm okuyayım size... Değişik bölümler var.
Bunlardan bir tanesi: "Yolsuzluğa Karşı Önleyici Politikalar ve
Uygulamalar."
Değerli arkadaşlarım, bu Meclisin bu konuda bir
maluliyeti var. Bunu, siz kabul etmiyorsunuz; biz, ısrarla dile getiriyoruz. Bu
maluliyet, yolsuzluğu önlemenin öncelikli olarak siyaset ayağının yolsuzluk
oluşturan mekanizmalar içerisinden çıkarılmasıyla bağıntılı olduğunu öteden
beri söylüyoruz. Bu konuda, bu Meclis bir irade sergiledi mi, bir adım attı mı
şimdiye kadar; hayır. Bundan sonra atmaya niyeti var mı; bence hayır, bütün
tutum ve davranışlarınızı alt alta sıralayacak olursak, 2002 Kasım
seçimlerinden itibaren.
Değerli arkadaşlarım, burada anlatıyor ve esas, ilginç
bir bölüm okuyacağım. Bakın, 8 inci maddesinde… Merak etmeyin, eğer bunu getirme
ısrarınız olursa, bunun hakkında tüm boyutlarıyla konuşacağız; ama, ben, bu
haftanın gündeminde olduğu için bunu dile getiriyorum. 8 inci maddede beşinci
bölüm: "Her Taraf Devlet, uygun olan hallerde ve iç hukukunun temel
ilkelerine uygun olarak, kamu görevlilerini…" Ki, bizler kamu görevi
yaptığımıza inanıyoruz. Seçilmişleriz; ama, kamu görevi yapıyoruz. Siyaset bir
kamu görevidir. Temel tanımlama olarak, siyasetin bir temel kamu görevi olduğu
noktasından hareket ederek, siyaset yapanların kamu görevlisi olduğunu kabul
ederek söylüyorum. "…kamu görevlerinin ifasına ilişkin olarak bir çıkar
çatışması yaratabilecek nitelikteki meslek dışı faaliyetlerini, işlerini,
yatırımlarını, mal varlıklarını ve aldıkları hediye veya edindikleri faydaları
ilgili makamlara bildirmeye zorunlu kılacak önlemleri almaya ve sistemleri
kurmaya çaba sarf edecektir."
Bu Meclis böyle bir çaba içerisinde mi değerli
arkadaşlarım?! Üzülerek söylüyorum. Gensoru görüşmelerindeki üslubu, gensoru
görüşmelerindeki tutum ve davranışı… Sayın Hacaloğlu'nun, Sayın Yalçınbayır'ın,
kamu siyasî etikle ilgili -ki, Sayın Hacaloğlu'nunki çok daha geniştir- bu
kanun tasarılarını bu Meclis çatısı altında görüşmeyi reddeden bir Meclis, bunu
onaylamaya kendini nasıl yetkili kılacak değerli arkadaşlarım?! Sayın Bakan,
oturuyorlar burada.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ne yapayım,
ayağa mı kalkayım?
HALUK KOÇ (Devamla) - Yok, kalkmayın, kalkmayın. Siz,
her zamanki gibi konuşun; biz, sizi zamanında kaldırmasını biliriz, merak
etmeyin!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Bir görelim
bakalım!..
HALUK KOÇ (Devamla) - Biz sizi kaldıracağız, birazdan
hoplatacağız sizi; siz hiç merak etmeyin!
BAŞKAN - Sayın Koç, lütfen Genel Kurula hitap eder
misiniz.
HALUK KOÇ (Devamla) - Efendim, Sayın Bakan bana hitap
ettiler, ben de ona hitap etme ihtiyacı duydum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, bakın, yine 9 uncu maddede… Bu,
Sayın Bakanı çok yakından ilgilendiriyor çünkü. Şimdi, bakın, "potansiyel
ihale…"
Sayın Kandoğan, buradasınız, değil mi?
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Buradayım.
HALUK KOÇ (Devamla) - Demin TÜPRAŞ’ı anlattı. Dilimizde
tüy bitti; Sayın Genel Başkanımız anlattı, Sayın Kılıçdaroğlu anlattı, bir ara
ben değindim ve "bunlar yalan, bunlar gerçekdışı, bunları dile getirenler
şerefsiz, müfteri!.. "Biz bunlara tanık olduk burada.
BAŞKAN - Sayın Koç, lütfen, önerinin lehinde söz
istediniz…
HALUK KOÇ (Devamla) - Efendim, bunlar benim hitabım
değil, dünkü tutanaklardan alıntı yapıyorum Sayın Başkan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Tutanaklara
bak…Öyle değil.
HALUK KOÇ (Devamla) - Tutanaklara baktım; evet,
tutanaklara baktım.
Şimdi, bakın, "potansiyel ihale katılımcılarının
ihale tekliflerini hazırlamalarına ve sunmalarına yeterince zaman tanıyacak
biçimde, ihale davetlerine ve ilgili sözleşme şartlarına ilişkin olanlar dahil
olmak üzere, alım usulleri ve sözleşmeler hakkındaki bilgilerin kamuya
duyurulması..."
Evet, 28 Şubat, 1 Mart.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - 28 Şubatı hatırlatma.
HALUK KOÇ (Devamla) - Sen hep 28 Şubatı acıtan
tarafından anlıyorsun değerli arkadaşım; ben, kamuyu acıtan tarafından
anlıyorum; çünkü, SPK'nın ve yüzde 14,76'nın 28 Şubatından bahsediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, biz, bu sözleşmeye
"evet" diyeceğiz burada ve ondan sonra, Sayın Bakan bunların dışında
hareket edecek!..
Değerli arkadaşlarım, siz, isterseniz gelin bunu çekin,
bunun biz içini dolduralım, bunun biz içini dolduralım ve ondan sonrasında,
içini doldurduktan sonra, siyaset ahlakını, kamu etiğini, siyasî etiği yasal,
kuramsal çerçeveye oturtalım ve ondan sonra yüzümüz ak çıkalım bu uluslararası
arenaya.
Evet, biz, Türkiye olarak bunun içini dolduruyoruz;
eylemimizle dolduruyoruz, söylemimizle dolduruyoruz; ama, Sayın Bakan bu
eylemlerine devam ettiği sürece, bunun içini siz dolduramazsınız arkadaşlar!
RECEP KORAL (İstanbul) - Nereden biliyorsun?!
HALUK KOÇ (Devamla) - Nereden mi biliyorum?!
RECEP KORAL (İstanbul) - Bizim ne yapacağımızı nereden
biliyorsun?
HALUK KOÇ (Devamla) - Siz bunu getirmeyeceksiniz, öyle
mi?
Ben müneccim değilim, sadece yaşadıklarımı söylüyorum.
Siz de biraz istihareye yatın, siz de biraz, usulünüz üzere istihareye yatın…
RECEP KORAL (İstanbul) - Bıktık artık!
BAŞKAN - Sayın Koral, lütfen…
HALUK KOÇ (Devamla) - Siz de biraz istihareye yatın, bakın
ne gerçeklerle karşılaşacaksınız; Recep Bey, bakın, ne gerçeklerle
karşılaşacaksınız.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Churchill Avam Kamarasında
bir konuşma yapıyor ve Churchill'e soruyorlar: "Hiç İngiltere'deki
demokrasi uygulamasından bahsetmediniz" diyorlar. "Hiç, olan şeyden
bahsedilir mi" diyor, "işleyen şeyden bahsedilir mi" diyor
Churchill cevapta.
Şimdi, Sayın Bakana, dün tutanaktaki sözlerini,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, misliyle kendisine iade ediyorum!
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.
Danışma Kurulunun lehinde söz isteyen, Eyüp Fatsa, Ordu
Milletvekili…
Buyurun Sayın Fatsa.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Lehinde 3 kişi oldu!..
EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz aldım; bu
vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, üzerinde mutabakatla buraya
getirmiş olduğumuz Danışma Kurulu, aslında, sadece 15 Mart 2006, bugünü,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çalışmasını düzenleyen bir
tutanaktır. Biz, Genel Kurula bunu mutabakatla getirmeden önce, hem Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Grup Başkanvekili arkadaşımızla hem de Anavatan Partisi
Grubu Grup Başkanvekili arkadaşımızla bunları görüşerek, bir mutabakatla,
Danışma Kurulu toplanmadan, elden imzalayarak buraya getirdik. Dolayısıyla,
bazı arkadaşlarımızın, Meclis gündeminde bugün görüşülecek konuları bilmiyor
olması, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunarak Meclis Genel Kurulunda
temsil imkânı olan siyasî partilerin ve parti gruplarının bundan haberdar
olmadığı anlamına gelmez. Bunların hepsi görüşülerek, konuşularak ve üzerinde
mutabakata varılarak buraya getirilmiştir.
Şimdi, daha önce söz alan arkadaşlarımız hem Danışma
Kurulu önerisinin lehinde söz aldıklarını ifade ettiler hem de Danışma Kurulu
önerisinin aleyhinde konuştular. Bu konuşmalarını da, özellikle Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulundaki denetim faaliyetlerinin askıya alındığı
düşüncesinden hareketle yaptılar. Hatırlayacağınız gibi, teamül olarak, salı ve
çarşamba günleri 1 saati geçmeyecek şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda denetim çalışmaları yapılır. Bazen, bu uygulama haftanın tamamını
içine kapsayacak şekilde tamamen denetime ayrıldığı gibi, bazen bir veya iki
günün tamamının denetime ayrıldığı şeklinde de uygulamalar olmuştur; hatta sık
sık olmuştur. Dün, 14 Mart Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir
gensoru, ardından bir seçim ve ardından da bir araştırma konusu görüşülmüş ve
karara bağlanmıştır. Dolayısıyla, biz rutin olarak denetim yapmış olsaydık,
belki 1 saatlik, azamî 2 saatlik bir denetim yapma imkânımız olacaktı; ama,
günün tamamını, hatta gündemin bitimini şart koşmak suretiyle denetime ayırdık.
Bazen, bu, haftanın tamamını da kapsayacak şekilde uygulamalar yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar, tabiî, bunlar doğru ifadeler değildir.
Ayrıca, Meclis gündemi ile Türkiye'nin gündeminin
örtüşmediğini, halkın gündeminin örtüşmediğini, yine, söz alan arkadaşlarımız
ifade etti. Değerli arkadaşlar, 1103 sıra sayılı kanun tasarısı Türkiye'nin ve
halkın gündemi değil midir?! Yaklaşık 1 400 000 memurumuzu ilgilendiren,
onların ücretlerinde ve özlük haklarında yeni düzenleme yapan kanun tasarısı
acaba kimin gündemidir?! Türkiye'nin gündemi değil midir?! "Efendim, bizim
bundan haberimiz yok…" Üç haftadan beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündeminde görüşülen bir konudur; ilk defa Türkiye'nin gündemine, Meclisin
gündemine getirilen bir konu değildir değerli arkadaşlar.
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
milletin kürsüsünden konuşmak ciddiyet ister. Burada, çıkan, doğru beyanda
bulunacak, doğru şeyler söyleyecek.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Bakan da olsa…
EYÜP FATSA (Devamla) - Herkes için geçerlidir. Bak,
doğru beyan herkes için geçerlidir.
Değerli arkadaşlar…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Maliye Bakanına söylersin…
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin… Müsaade edin…
Bakın, onun da izahı vardır; izah edeceğim; müsaade edin.
Herkes için geçerlidir. Herkes dedi mi, bu, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda üye olarak bulunan herkes için geçerlidir.
Bakanlık arızî bir görevdir; esas olan milletvekilliği görevidir, esas olan
milletvekilliği sorumluluğudur.
Değerli arkadaşlar, dün bir gensoru burada görüşüldü.
İddialar oldu, iddialara verilen cevaplar oldu. Aynı gensoru geçmişte iki sefer
daha aynı iddialarla Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kuruluna geldi ve
görüşüldü. İddia sahipleri iddialarını ortaya koydular. İddiaya muhatap olan
Sayın Bakan da çıktı, bu iddiaların doğru olmadığını; sizler de, kendinize
göre…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Doğru olmayan bir şekilde…
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin… Arkadaşlar,
lütfen… Dün görüşüldü bunlar burada. Dün, burada, hepsi görüşüldü bunların.
Sayın Bakan da, gensoruya muhatap olan Sayın Bakan da kendi iddialarını ortaya
koydu. Siz bekliyorsunuz ki, kamuoyu, bizim iddialarımızı doğru olarak
algılasın, kabul etsin, Sayın Bakanın ortaya koyduğu iddialar, savunmalar,
hepsi yanlıştır ve yalan beyandır…
YILMAZ KAYA (İzmir) - Öyle… Öyle…
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın,
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir; dolayısıyla, hiç kimse yargıdan
kaçamaz. De ki, bugün Sayın Bakan kamuoyunu yanılttı, Genel Kuruldaki çoğunluğu
sağlayarak hakkındaki iddiaları bertaraf etti.
Değerli arkadaşlar, bakın, süreç devam ediyor. Türkiye,
bir hukuk devletidir; dolayısıyla, hukuktan kimse kaçamaz. Varsa iddia -bak,
kendinden öncekiler nasıl şimdi gidip Yüce Divanda hesap veriyorsa- varsa
iddialarınız, doğru bilgileriniz, belgeleriniz varsa, siz de koyarsınız, Sayın
Bakan hakkında da hukuk gerekeni yapar; ama, siz istiyorsunuz ki, biz bir şey
söylüyoruz…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Kaldıralım dokunulmazlıkları!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, müsaade
edin… Müsaade edin, lütfen…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Kaldıralım dokunulmazlıkları;
biz varız!
EYÜP FATSA (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, ya,
lütfen…
BAŞKAN - Sayın Bodur, lütfen…
EYÜP FATSA (Devamla) - Bakın, siz konuştunuz, ben sizi
dinledim.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Biz de dinliyoruz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Lütfen… lütfen…
Siz istiyorsunuz ki, biz bir şeyi iddia edelim, bizim
iddiamızı Türkiye Büyük Millet Meclisi de kabul etsin, doğrulasın, Genel Kurul
da doğrulasın, kamuoyu da doğrulasın, hukuk da bizim istediğimiz şekilde karar versin.
Arkadaşlar, yok böyle bir şey, yok böyle bir şey ya; bunu, artık, anlayın
görün.
Türkiye tek partili bir parlamenter sistemle
yönetilmiyor. Öyle, tek partinin istediği hep olmuyor bu ülkede. Sizin
istediğiniz olmadı diye, iddiaların yanlış olduğunu nasıl söylersiniz ya, nasıl
söylersiniz; böyle bir şey olabilir mi?!
CANAN ARITMAN (İzmir) - Belgeler havada uçuşuyor.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin…
Efendim, bir arkadaş burada konuşuyor,
"maalesef" diyor, "maalesef, Genel Kurul reddetti" diyor.
Arkadaşlar, Genel Kurul iradesi millet iradesidir.
Millet iradesine "maalesef" diyen insanın insafından ve vicdanından
şüphe ederim.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Siz milleti yanılttınız,
yanılttınız milleti!
EYÜP FATSA (Devamla) - Millete olan, millî iradeye olan
sadakatinden endişe ederim. Böyle bir şey olabilir mi ya! Genel Kurul bir karar
vermiş, kabul etmiyor musunuz?! Bu Genel Kurul millî iradeyi temsil eder;
dolayısıyla, bunu "maalesef", "ne yazık ki" gibi ifadelerle
anlamaya, anlatmaya çalışmak, millî iradeyi ve millet iradesini anlamamaktır.
Bunu üzüntüyle karşılıyorum, bunu üzüntüyle karşılıyorum.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Bizim derdimiz millet olduğu
için peşindeyiz bu işlerin.
EYÜP FATSA (Devamla) - Efendim, Sayın Bakan kendisiyle
ilgili iddiaları cevaplandırdı; kabul edersiniz, reddedersiniz. Siz iddia
ediyorsunuz ki, bizim söylediğimiz doğru, Sayın Bakanın söylediği yanlış. Ya,
böyle bir şey olabilir mi, böyle bir iddia olabilir mi?!
ASIM AYKAN (Trabzon) - Temeli yanlış.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Dokunulmazlığı kaldırın.
EYÜP FATSA (Devamla) - Efendim, Sayın Koç gündemin 8
inci sırasındaki bir uluslararası sözleşmeyi gerekçe göstererek dedi ki:
"Bunu buraya getirebilecek misiniz?" Ve daha Meclis gündemine
gelmemiş…
HALUK KOÇ (Samsun) - Var, yarınki gündemde var.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et Sayın Bakan…
HALUK KOÇ (Samsun) - Estağfurullah…
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, müsaade et. Bakın,
gündemdedir. Daha üzerindeki görüşmeler yapılmamış. Üzerinde bir görüşme
yapılmamış. Ya, aceleniz nedir?! Hele bir gelsin. Bak, gündemde sırada; gelsin;
bak, sizin de bizim de bu konuda söyleyeceklerimiz vardır.
Bakın, birtakım konuları ısrarla buraya getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, eğer tartışmaları bunun üzerinden yaparsak, tartışmaları
bunlara hasreder, böyle yaparsak, bakın, bundan zararlı çıkarsınız.
Bak, açık yüreklilikle söylüyorum. Herkesin burada
söyleyebileceği, birbiriyle ilgili iddia edebileceği, ortaya koyabileceği çok
şey vardır. Çok şey vardır… Bak, Türkiye bu süreci yaşadı, 1995'i hatırlayın.
Hatırlayın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bundan, sadece siyaset kurumu,
Parlamento ve siyasetçiler zarar etmiştir. Zarar etmiştir... Dolayısıyla,
gelir, burada görüşürüz.
Sizin söyleyecekleriniz varsa, elbette ki, bizim de
söyleyeceklerimiz var. Sizin iddialarınız varsa, bizim de ortaya
koyabileceğimiz iddialar vardır; ama, daha görüşülmemiş bir konuyu, burada öyle
gündeme getirmiş olmanın, onun üzerinden konuşuyor olmanın mantığını da,
doğrusunu istersen anlamakta zorladığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Danışma Kurulu önerisi bir
mutabakatla gelmiştir. Türkiye'nin gündemidir. 1 400 000 memur ve onun ailesi,
şimdi bu kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kanunlaşmasını
bekliyor. Dolayısıyla "milletin gündeminden uzaktır" diyenlerin,
milletin gündemini takip etmediğini, milletin gündeminden haberdar olmadığını
da ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın Kandoğan, dilekçenizi inceledim. Sizin
konuşmanızın muhtevasından, lehinde söz istemenize rağmen aleyhinde
konuştuğunuz anlaşılmıştır; ancak, bu arada tutanakları da istedim,
inceleyeceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım, siz bu
karara…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, böyle bir usul yok; lütfen…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI.- SEÇİMLER
A) Komİsyonlara
Üye Seçİmİ
1.- (10/81, 234, 286) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Böyle bir usul yok!
BAŞKAN - Yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Asıl böyle bir usul yok
Sayın Başkanım!
BAŞKAN - …narenciye üretimindeki ve ihracatındaki
sorunların araştırılarak…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Asıl böyle bir usul yok
Sayın Başkanım. Siz…
BAŞKAN - …alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Genel Kurulun 15.2.2006 tarihli 63 üncü Birleşiminde kurulan
(10/81,234,286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasî
parti gruplarınca gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi, listeyi okutup oylarınıza sunacağım…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, oturur musunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 63
üncü maddesine göre takdir hakkınız bulunmamaktadır. Bu konuyu mutlaka
görüşmemiz gerekiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, tutanakları istedim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Evet, takdir hakkınız yok;
İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre takdir hakkınız yok.
BAŞKAN - Hiçbir sayın milletvekilinin bir hakkı kötüye
kullanmasına müsaade edilmez burada Başkanlık Divanınca.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, siz, hangi
hakla, İçtüzüğün hangi maddesine göre…
BAŞKAN - Lütfen, oturur musunuz Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - …benim lehte olan konuşmamı
aleyhte kabul ediyorsunuz?! Böyle bir usul yok!
BAŞKAN - Listeyi okutuyorum:
Yaş Sebze, Meyve ve Kesme Çiçek İle Narenciye
Üretimindeki ve İhracatındaki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Üyelikleri Aday Listesi (10/81,234,286)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK Parti (11)
Abdullah Torun Adana
Fikret Badazlı Antalya
Ali Aydınlıoğlu Balıkesir
İsmail Soylu Hatay
Adem Baştürk Kayseri
Alaettin Güven Kütahya
Ali Er Mersin
Mustafa Eyiceoğlu Mersin
Ömer İnan Mersin
Mahmut Uğur Çetin Niğde
Mehmet Sarı Osmaniye
CHP (5)
Osman Kaptan Antalya
Mehmet Küçükaşık Bursa
Abdulaziz Yazar Hatay
Ali Oksal Mersin
Necati Uzdil Osmaniye
Anavatan Partisi (1)
Hüseyin Özcan Mersin
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin, 15.3.2006 Çarşamba günü (bugün) saat 17.00'de, Halkla İlişkiler
Binası B Blok 2 nci Kat 4 üncü Banko 2 No'lu Meclis Araştırması Komisyonları
Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda
ilan edilecektir.
Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlayacağız.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 3 üncü sırada yer alan kanun teklifinin geri
alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmeleri
ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.30
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
16.45
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 75 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Sayın Kandoğan, tutanakları getirttim. Konuşmanızdan
bazı bölümleri okuyacağım.
"Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz
aldım…"
Sayın Kandoğan, lehinde mi, aleyhinde mi söz aldınız?
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Lehinde söz aldım.
BAŞKAN - "Ancak, bu Danışma Kurulu Önerisinin
içerisinde, özellikle, memur disiplin affıyla ilgili kanun tasarı ve
tekliflerinin bulunmaması karşısında da üzüntülerimi ifade etmek
istiyorum."
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Doğru.
BAŞKAN - "Meclisin gündemine üç hafta önce gelen
ve Danışma Kurulu…
Bu disiplin affını bekleyen binlerce memuru
aydınlatacak bir açıklama yapmasını da merakla beklediğimi ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu haftaki Danışma Kurulu
önerimizin içerisinde Meclisin denetim konuları da yer almamaktadır.
Ben, Danışma Kurulu önerisinin içerisine salı ve
çarşamba günleri denetim konuları olmasına rağmen bugün verilen bu Danışma
Kurulu Önerisinde denetim konusu yok. Ben, bunu eleştirmek istiyorum Sayın
Başkanım."
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Şimdi, Sayın Başkan…
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Kandoğan, bitmedi. Oturur
musunuz lütfen!.. Lütfen Sayın Kandoğan, müsaade edin…
"Şimdi bugün verilen Danışma Kurulu önerisinin
içerisinde salı ve çarşamba günleri denetim konularına ayrılması söz konusu.
Bugün Danışma Kurulu önerisinin içerisinde bir denetim konusu yok, bu
alınmamış. Ben bir milletvekili olarak, Danışma Kurulu önerisi hakkında
konuşurken, denetim konusunun olmaması meselesini eleştiriyorum."
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Evet...
BAŞKAN - Ben, bu Danışma Kurulu Önerisini görüşürken,
burada tartışırken, bu eksikliği burada ifade etmeye çalışıyorum. Danışma
Kurulu önerisinin bu açıdan beni tatmin etmediğini eleştirmek istiyorum."
Şimdi soruyorum Sayın Kandoğan: Bunlar lehinde mi,
aleyhinde mi?
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım, şimdi,
Danışma Kurulu önerisiyle ilgili olarak çıkan milletvekili, hiç Danışma
Kuruluyla ilgili olumsuz gördüğü bir şey söylemeyecek mi? Yani, çıkıp orada,
tamamen Danışma Kurulunun lehinde sıralayacak cümleleri, bitirecek; öyle bir
şey olabilir mi? Orada milletvekili hür iradesiyle, düşüncesiyle çıkıp Danışma
Kurulunun olumlu olan yönlerini de olmayan yönlerini de söyleyecek. Burası
Milletin hür kürsüsü. Siz çıkıp…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, siz lehinde söz istediniz.
Lehindeki konularla ilgili hür iradenizle istediğinizi her türlü
söyleyebilirsiniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım, sizin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Meclis Başkanvekili olarak, Danışma Kurulu lehinde
ve aleyhinde bugüne kadar konuşan milletvekillerinin konuşmalarının aksine,
lehinde olanı aleyhe, aleyhte olanı lehe çeviren bir tek örnek varsa, ben
sözümü geri alıyorum. Bugüne kadar, Meclis kurulduğu günden beri böyle bir
uygulama yapıldıysa, ben yerime oturmasını bilirim; böyle bir uygulama yoktur.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bu uygulamayı ilk defa ben
yapmıyorum. Siz, lehinde söz isteyip aleyhinde konuştuğunuz için…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Eyüp Fatsa çıktı,
burada, tam 8 dakika, dünkü gensoru önergesiyle ilgili konuştu, lehinde
konuştu, niçin müdahale etmediniz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - 8 dakika, dünkü görüşmelerle
ilgili görüş belirtti Sayın Başkanım; bu kadar taraflı bir yönetim olmaz.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.
Konuşmanızın aleyhinde olduğu tutanaklarla da belirlenmiştir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - 63 üncü maddeye göre takdir
yetkiniz yok Sayın Başkanım. Usul tartışması açmak mecburiyetindesiniz, takdir
yetkiniz yok.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, doğru söylüyor. 63'e
göre…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, 63 üncü
maddeye göre takdir yetkiniz yok.
BAŞKAN - 5 inci sırada yer alan, Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35
Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği
Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ncı Maddesinin Birinci Fıkrasının
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve
4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin,
23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı
Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu
(2/672, 2/604) (S. Sayısı: 1069)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Teklifin görüşülmesi ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6 ncı sırada yer alan Değişik
Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek
Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına konuşma yapılmıştı.
Şimdi söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin
Milletvekili Hüseyin Özcan'a aittir.
Buyurun Sayın Özcan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı tasarının
3 üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum; Anavatan Grubu adına Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maddenin fıkralarında, tasarı
kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmakla birlikte ödemelerden
yararlanmayan personele ilişkin düzenlemeler vardır. Yapılacak ödemenin şahsa
bağlı haklardan olmadığı gerekçesiyle, kamu idaresinin yeniden yapılanması
bağlamında memurun eski kadrosuyla yeni kadrosu arasında farklı tazminat olarak
alan personele ilişkin düzenlemeler vardır.
Buraya geçmeden önce, değerli arkadaşlar, bu geçtiğimiz
kurban bayramında, Anavatan Grubu, partiler genel merkezi seviyesinde
bayramlaşma yapmak için dolaştığımızda, Saadet Partisine uğradık ve Saadet
Partisinde geçmişte birlikte politika yaptığınız değerli büyükleriniz, yerine
göre elini öptüğünüz arkadaşlar, kalktı, AKP hakkında düşüncelerini anlattılar
ve bayağı, bunların, beceriksiz olduklarını, bunların bir şeyi
başaramayacaklarını söylediler. Biz de dedik: Sayın Başkan, bunlar sizin
öğrencileriniz, başarılı değillerse sizler yeteri kadar bilgi vermediniz.
"Biz onlara bilgi verdik de" dedi, bir de örnek verdi: "Biz,
onları, Kızılırmak'a suya gönderdik su getirmeleri için; bunlar, gitti,
bardakla su getirmeye başladılar. Kocaman Kızılırmak'tan bardakla su getirilir
mi?!" Ben, iyi öğretmediğiniz için, belki, bunlar, akıllarında kalmıştır
dediğimde, dedi ki: "Kızılırmak'ın suçu ne?" Evet, hak veriyoruz,
Kızılırmak'ın suçu yok; ama, bakıyoruz, gerçekten, AKP, tamamen, yönetimiyle,
anlayışıyla bir acemiler birliğini oynar bir çalışmada…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - 3 senede nereden nereye
getirdiğine bakın acemiler birliği dediğinizin.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, görüyoruz, işte,
bakıyoruz ki, memura ek tazminat getireceklerdi, ek ödenek getireceklerdi,
sözleşmeliye getireceklerdi de "bunun kaynağı nerede" diye
soruyorlardı. Kaynakları basit.
Değerli arkadaşlar, hatırlarsanız, geçenlerde
Cumhurbaşkanından dönen bir yasada 11 trilyon var. İşte, kaynak orada. 11
trilyonu öncelikle tahsil etmenin yollarını… Orada var. TÜPRAŞ ihalesinde var,
14,76'da, kaynak orada var. Telekomu, on yıl içerisinde, vergi düşürmek
şeyiyle, orada yüzlerce trilyon para var. Memura, eğer, para verilecekse, işte,
orada size kaynak gösteriyoruz. Siz, bunlarla değil de, gelmişsiniz, Mersin'de
yumurta atan gençler… Elbette, bir başbakana yumurta atmasını doğru bulmuyoruz;
ama, demokratik bir tepkidir, içleri yanmıştır. Bu insanlar, eğer, yumurta attı
diye komünist devlet mi kuruyorlar, komünist yönetim mi kuruyorlar?! Siz,
hatırlarsanız, kuş gribi konusunda neredeyse tavukları diri diri ateşlerde
yakıldı. Dünyanın hiçbir yerinde bu manzara görüldü mü?! Demek ki, o tavuklara,
doğurduğu yumurta… Bugün, bu öğrencilerin, bu gençlerin, bu tepki duyan
esnafın, bu köylünün tepkisinden dolayı bir sıkıntılarınız var. Ha, sıkıntının
önü nereye açılıyor; likit yumurtanın önünü açmak için. Görülüyor ki, burada
likit yumurtayı haklı kırıp, ondan KDV'yi düşürüp birilerinin cebine fazla
paralar aksın düşüncesindesiniz.
(x) 1103 S. Sayılı Basmayazı 8.3.2006 tarihli 72 nci
Birleşim tutanağına eklidir.
Evet, değerli arkadaşlar, bu arkadaşlarımızın, elbette
ki, özel indirimi yok, teşviki yok, gensorulu dosyası yok, şaibeli, likit
yumurtası konusunda ve naylon fatura gibi sorunları yok. Bunların, sadece
yoksulluğun bir tepkisi, demokratikliğin bir tepkisi olarak şey yaptılar ve
ancak bu fiilde bulundular. Bunları da tutup, bu yargıyla, bu anlayışla
yargılayıp, bunları mahkûm etmek istiyor… Dünyanın hiçbir yerinde,
hatırlarsanız, başbakanlara, cumhurbaşkanlarına yumurta, domates atılmıştır;
ama... Biz bunu tasvip ettiğimiz anlamında demiyoruz; ama, böyle büyük şeylerle
suçlamanın da hiçbir anlamı olmadığını belirtmek istiyorum.
Elbette ki, bu çocukların dokunulmazlığı yok, tabiî,
Maliye Bakanımızın var dokunulmazlığı, dün de sizlerin vermiş oldukları,
vicdanınızın sesi miydi bilemiyoruz; ama, verdiğiniz oylarla aklamaya
çalıştınız; ama, halkın vicdanında aklanmayacaktır, halkın bir kuruşunu kim
yediyse, onun hesabını, hem gelecek sandıkta verecek hem ömrü boyu o vicdanı, o
sorumluğu taşıyacağına inanıyorum.
Evet, değerli arkadaşlar, bu zihniyet belli, anlayış
belli, bugün 20 000 000'a yakın insan açlık sınırına dayanmış, açlık sınırının
altında da 1 000 000 insan var.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - CHP'nin ne kabahati vardı da
ayrıldın?!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ben, CHP'ye saygım var,
CHP'yi ağzınıza almayın. Biz, hiçbir şekilde... Farklı yönetimlerle farklı
anlayış içerisinde olmuş olabiliriz; ama, hiçbir yere ödün vererek değil…
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Saadet Partisini…
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Lütfen… Lütfen… Çünkü, Saadet
Partisi, sizin, sıraya girip de elini öptüğünüz arkadaşlarımızın partisi.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen de onların elini
öpüyordun, ne oldu?!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, evet…
Değerli arkadaşlar, bugün, siz…
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Kendine bak, aynayı alıp
kendine bak!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Hatibin
konuşmasına müdahale etmeyin.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinler misiniz… Dinler
misiniz…
Değerli arkadaşlar, bugün, 1,5 milyon üniversite
öğrencisi, 250 000 sokak çocukları ve birsürü ıslahevine giden insanlar, yoksul
insanlar var; öyle bir anlayışınız var ki, neredeyse, sağlık müdürleriniz, bu
insanları kısırlaştırmanın hesabını yapmak… Basından öğrendiğimiz kadarıyla… Bu
insanlar bizim insanlarımız. Bu anlayış artık tarihe gömülmüştür. Bu insanları,
açlıkla karşı karşıya getirerek terbiye etmeye kalkmayın! Bu ülkenin insanları,
her ne kadar sen milletvekiliysen de, aynı haklara onlar da sahiptir, bu
ülkenin ortak bir üyesidir.
Değerli arkadaşlar, sizin tarafınız kim?.. Heybeden
bahsediyordu… Sizin tarafınız, güzel ihaleler alanlar, devletin olanaklarını
lehlerine kullananlar, Dubai şeyhleri, Oferler!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne alakası var?!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ama bizim tarafımız, heybenin
gözünde olanlar ise, emekçiler, işçiler, köylüler, memurlar, esnaflar, bizim
tarafımız bu…
Sayın Başbakan çıkıyor, bizim… Siz, artık, o heybenin
içerisine yılan koymuşsunuz halkı sokmak için.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hayret ya!..
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet… Siz, gerçekten,
insanın… Bugün, Türkiye'de yaşayan insanların yoksulluk sınırına geldiğini
görüyoruz; siz tozpembe gösteriyorsunuz, millî hâsılanın 5 000 doları bulduğunu
söylüyoruz. Hangi memur 5 000 doları buldu?! Hangi memur ve işçiye 5 000 dolar
geçen seneyle bugünkü arasında fark oldu? Hangi çiftçinin gelirlerini
artırdınız? Limoncu, narenciyeci diyor ki, para versinler de AKP'liler oraya
kamyonlarla limon getirelim, Kızılay'da bedava dağıtalım diyor, para da
istemiyoruz, nakliye parası yok diyorlar. Bunları duyuyor musunuz? Biz bunları
duyuyoruz ve sizlerle paylaşmak istiyoruz
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Siz verin!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Çiftçinin durumu bu.
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen...
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Soru soruyor, ben de cevap
veriyorum.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Ünal…
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, SEKA'yı
hatırlarsınız. SEKA, Taşucu SEKA'yı 110 000 000 dolara verdiydiniz. Ondan
sonra, dediniz ki o alana, aman pahalı aldınız, biz bunu, anlaşırız, uzlaşırız
dediniz, 30 000 000 dolara indirdiniz 110 000 000 doları. Sonra, dikkati çeker
diye oyalıyorsunuz, orada, o SEKA'yı çürümeye terk etmek için ve bugün, Orman
Bakanlığı oraya yonga vermiyor, ağaç vermiyor ki, burası çalışmasın, nasıl olsa
birine 30 olmazsa 40 000 000 dolara satarız diyor. Hep ticarî olarak
bakıyorsunuz. Ama, yazık! Burada çalışan insanlara yazık!
İşte Tekel işçileri, diyorlar ki, Şereflikoçhisar'da,
Tekel Kaldırım ve Kayacık Tuz tesislerinde çalışan insanlar: "Biz
perişanız" diyorlar. "Bize maaş vermiyorlar. Özelleştireceğiz
furyasıyla bizi açlığa mahkûm ediyorlar" Orada 300-400 tane aile. Ki,
Türkiye'nin her yerinde bu özelleştirme furyası adı altında birsürü insanı
perişan ettik ve açlıkla baş başa bıraktık. Çıkıyor Sayın Başbakan, Türkiye'yi
tozpembe göstermeye çalışıyor. Allah lillah aşkına, Türkiye'de, bugün, 21 000
000'a yakın insan açlıkla başbaşa kalmış; neresi tozpembe, neresi çağdaş bir
Türkiye söyler misiniz?! Sizin, ancak yapabileceğiniz şey…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen, toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dışpolitikaya bakıyorsun:
Irak Başbakanı yolda, Cumhurbaşkanı, bununla herhangi bir şeyimiz olmaz, bu
anlaşmayı şey yapalım… Filistin Hamas örgütü lideri geliyor; neredeyse, siz,
kaçacak yer arıyorsunuz, belki de Çubuk'a doğru kaçıyorsunuz.
Diğer taraftan, bakıyorsun, dışpolitika, Kıbrıs ve
Avrupa Birliği konusunda ne yaptığınızı, inan edin, halk da bilmiyor, bizler de
bilmiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Özcan, biraz da maddeyle ilgili konuşur
musunuz.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, biz, şunu
açık ve net söylüyoruz: İşçinin, köylünün ve memurun 40 + 40'la, artık, karnı
doymuyor. Soruyorum milletvekillerine; 40 + 40 veyahut da 500-600 milyon
verdiğinizde, 300-400 milyonu kira parası, elektriği, suyu… Bir ekmek parasını
da hesaplasan, bu işçinin, bu köylünün, bu memurun, artık, açlıkla baş başa
kaldığını görüyoruz. 40 lirayla, 80 lirayla, 100 lirayla bu insanları avutmayın
diyoruz. Bunun için, çağdaş, demokratik ve insana yakışır bir ülke olacaksak,
hep birlikte, memurumuza, işçimize, köylümüze, esnafımıza sahip çıkalım;
esnafımızı mağdur etmeyelim, işçimizi, memurumuzu mağdur etmeyelim diyorum.
Ayrıca da şunu belirtmek istiyorum Sayın Başkan:
Kamuoyu yoklamaları çıkarıyorlar. Allah illah aşkına, yüzde 34 aldınız…
Soruyoruz: Arkadaşlar, tekrar AKP'ye oy verecek misiniz?.. "Elim
kırılsın" diyor. Siz nerede yüzde 43'lere çıktınız Allah illah aşkına,
söyler misiniz?!
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hiç ilgisi yok…
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ondan sonra, çıkıyorsunuz,
Anavatanı aşağıda göstermek için var gücünüzle çalışıyorsunuz; ama, inanıyoruz,
halk, Anavatana sahip çıkacaktır ve Türkiye'de alternatif parti olacağımıza
inanıyoruz.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Battınız, battınız…
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sizler, gelecekte, bu söz
atan arkadaşlar, inan edin, haklı olduğumuzu da göreceksiniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Yaz bir yere; göreceğiz!..
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Bir şeyi unuttum: İşte, rüşvetin belgesi…
SELAMİ UZUN (Sivas) - Geç bunları geç…
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen İstanbul
Milletvekili İnci Özdemir?.. Yok.
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya?.. Yok.
Samsun Milletvekili Haluk Koç?.. Yok.
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık 1 400 000 kamu görevlimizin merakla beklemiş
olduğu kanun tasarısı üzerindeki görüşmelerimiz devam ediyor. İnşallah, bu
hafta içerisinde, bu tasarıyı kanunlaştırıp, en azından, 1 400 000 memurumuzun
-burada verilecek önergeler de göz önüne alınarak- daha iyi imkânlara
kavuşması, en büyük dileğimizdir.
Değerli milletvekilleri, kamuda çalışan
görevlilerimizin yüzde 37'si açlık sınırının altında, yüzde 94'ü de yoksulluk
sınırının altında yaşamaktadır. Böyle bir ortamda, kamu görevlilerimize daha
iyi imkânlar, daha iyi destekler verebilmenin heyecanı içerisindeyiz.
Değerli milletvekilleri, getirilen tasarıyla, birinci
altı ay için 40, ikinci altı ay için 40 YTL'lik uygulamaların memurların
derdine derman olamayacağı, çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Örneğin, bu düzenlemeden büyük ümitler bekleyen Emniyet Teşkilatımızın değerli
mensupları, son derece büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadırlar. Bu kanun
tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine geldiğinde, 4 güvenlik
görevlimiz teröristlerce şehit edilmişlerdir. İşte, onlardan Cem Genç, Hacı
Alkan, Mehmet Emin Keskin ve Süreyya Kınay'ı rahmetle, şükranla anıyorum ve her
an namlunun ucunda olan, nereden geleceği belli olmayan bir serseri kurşuna hedef
olma ihtimalinde olan değerli güvenlik güçlerimizin 40 + 40'la onlara büyük bir
ulufe dağıtılıyormuşcasına, büyük bir artış yapıyormuşcasına bunu gündeme
getirmenin hayal kırıklığını yaşıyor bütün güvenlik güçlerimiz ve bakınız,
2003-2005 yıllara arasında 24 güvenlik görevlimiz şehit olmuş ve 204 askerimiz
şehit olmuş.
Önümüzde bir nevruz geliyor, havaların ısınmasıyla
terör örgütlerinin şehirlere inmesi söz konusu. Böyle bir ortamda görev yapan
güvenlik güçlerimiz, polislerimiz, akşam başını yastığa koyduğunda çocuğunu
nasıl okutacağını düşünüyorsa, ev kirasını nasıl ödeyeceğini düşünüyorsa, giyim
kuşamına nasıl bir kaynak ayıracağını düşünüyorsa, o polis memurumuzun rahat ve
huzurlu bir şekilde görev yapabilmesi mümkün mü arkadaşlar ?!
Siz, onlara milyarlar verseniz de, işte, 4 tane
evladımız terör örgütünün kurşunlarıyla şehit oldu. O manzaralar, hepimizin
yüreğini dağladı. Küçücük yavru, artık, bir daha babasını görememenin üzüntüsü
içerisinde, göz yaşları içerisinde hüngür hüngür ağlıyordu. Ama, o törenlerde,
hükümet adına bir yetkiliyi göremedik, bir bakanı göremedik; en küçük
açılışlara koşa koşa giden hükümet temsilcileri, bakanlar, o şehitlerimizin
cenaze törenlerine katılmadı ve bugün 40 + 40…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - İstismar etme!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -Değerli milletvekilleri, bu,
bu kadar artışla güvenlik güçlerimizin dertlerine derman olabileceğini mi
zannediyorsunuz?
Ben, şimdi, buradan Maliye Bakanımıza soruyorum. Hani
bu milletvekili lojmanlarını satıyordunuz Sayın Maliye Bakanım? Babalar gibi
satıyordunuz, 300 trilyon devir bekliyordunuz, ne oldu Sayın Maliye Bakanım?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Satıyoruz…
ÜMMET KANDOĞAN(Devamla) - 14 tanesini sattınız şimdiye
kadar, elimde rakamlar var, 14 trilyon lira gelir elde etmişsiniz. Eğer,
bunları satabilseydiniz, bunlarla ilgili, gerçekten, ciddî manada
çalışabilseydiniz -bizler fedakârlık yaptık milletvekilleri olarak- o 300
trilyon lirayı, bugün, emniyet güçlerimize 40 + 40 değil, 300 + 300, 400 + 400
verme imkânımız vardı; ama, üçbuçuk yıldan beri o koltukta oturuyorsunuz, işte
rakamlar burada- 10 tane villa satmışsınız, 15 tane de çok katlıdan
satmışsınız, 12 dükkân, 4 arsa- elde ettiğiniz gelir 14 trilyon.
Siz, devletin kaynaklarına sahip çıkmazsanız, elbette,
güvenlik güçlerine verecek paramız yok dersiniz; ama, başka yerlere, başka
kişilere, kurumlara oldu mu, oralara oluk oluk para akıtırsınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
bakınız, günlerden beri, güvenlik güçlerimiz, polislerimiz, bekçilerimiz,
merakla bu kanunu bekliyorlar. Elimizi vicdanımıza koyalım, bu verilen rakam
onları memnun ve mutlu etmiş midir? En zor teşkilat olarak görev yapan, yılda
yüzlerce saat fazla mesai yapan, bayramda, hafta sonu tatillerinde 12 saat, 18
saat, yeri geldiğinde 24 saat çalışan güvenlik güçlerimizi 40 + 40'la,
emeklilerimizle de ilgili olarak 100 000 000 lirayla onların meselelerini
halledebileceğimize inanıyorsak yanılıyoruz.
Güvenlik güçlerimiz, bugüne kadar canlarını, mallarını,
her şeylerini bu ülke için feda eden insanlardır ve bundan sonra da feda etmeye
hazır olduklarını her ortamda söyleyen arkadaşlarımızdır. Geliniz, bunlarla
ilgili düzenlemede onlara biraz daha rahat nefes aldıracak, emekliliklerinde
biraz daha onları rahatlatacak imkânları hep beraber buradan geçirelim ve bu
değerli güvenlik personelimize desteklerimizi esirgemeyelim.
Bu vesileyle bekçilerimiz arıyorlar, emekli olunca, 1,5
milyar lira, ruhsatlı tabancasını taşıyabilmek için bedel ödediklerini
söylüyorlar. Siz, otuz yıl, otuzbeş yıl, bekçilerimizi her türlü zor şart
altında çalıştıracaksınız, emekli olduğunda, bir silahını, demirbaş silahını
taşıyabilmek için 1,5 milyar lira bedel ödeyerek onu taşıma hakkını elde
edecekler, kullanacaklar.
Değerli milletvekilleri, inşallah, diğer maddelerde de
diğer kamu görevlilerimizle ilgili düşüncelerimi açıklamaya çalışacağım.
Emniyet güçlerimizle ilgili düzenlemeyi yaparken,
elimizi vicdanımıza koyarak, vicdanımızın sesini dinleyerek, onlara daha rahat
nefes aldıracak, daha iyi bir hayat şartı sağlayacak olan bir düzenlemeyi hep
beraber yapmayı temenni ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen, Hatay
Milletvekili Mehmet Eraslan; buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, 1103 sıra sayılı kanunun, 1 000 000'un
üzerinde kamu görevlilerimizi yakından ilgilendiren, muhtevası gereği çok
önemli bir kanun olduğu kanısındayım; fakat, hem geçen hafta yapmış olduğumuz
konuşmalardan hem kanunun görüşülme akışı içerisinde yapacağımız konuşmalar,
kanun tasarısının yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlisinin lehine dönüştürülmesi
doğrultusunda olacaktır, konuşmalarımız, tavsiyelerimiz, telkinlerimiz bu
noktada olacaktır.
Bir defa, çok değerli milletvekilleri, şu tespiti
yapmak durumundayız: Bu ülkede yaşayan 73 000 000 insana hizmet eden, tabiî ki,
sadece 1,5 milyon civarında kamu görevlisi değil; ama, Türkiye'ye, bu ülkeye,
73 000 000 insana, ciddî manada, hizmetin en büyüğünü yapmaya çalışan herkes
kendi konumu gereği -polisiyle, askeriyle, öğretmeniyle, memuruyla, işçisiyle
vesair- ama, herkes, kendi bölgesinde, herkes kendi konumu gereği, bu ülkeye ve
Türkiye'ye hizmet etme gayreti ve çabası içerisindeyken, bu insanımız, kamu
görevlimiz, çoluk çocuğuyla, ailesiyle, onuruna, haysiyetine yaraşır ve yakışır
bir hayat standardı yaşamalıdır diyoruz; hiç kimseye muhtaç kalmadan, hiç
kimseye el açmadan, hiç kimseye avuç açmadan, devletin kendisine vermiş olduğu
ücret, ailesini geçindirebilecek, kendisini geçindirebilecek, biyolojik
ihtiyaçlarını, temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmalıdır. Bu insan
bizim insanımızdır, bu insanlar bizim insanımızdır ve Türkiye'ye hizmet eden,
73 000 000 insana hizmet eden, önemli, toplumun bir öz kesimidir. Bakın,
yoksulluk sınırı 1 700 000 000 dolaylarında, açlık sınırı 727 000 000 dolaylarında.
Allahaşkına, kendimizi, o memurun yerine koyalım, polisin yerine koyalım,
öğretmenin yerine koyalım, düz memurun yerine koyalım ve 750 000 000-800 000
000 maaş alalım ve o maaşla geçinmeye çalışalım ve o maaşı alarak etkin bir
hizmet yapabilir miyiz, bunu kendi kendimize düşünelim, önce kendimize bunu bir
soralım. Eğer, devletin işleri, Türkiye'nin işleri iyi yürüsün, etkin bir
hizmet anlayışı olsun, dolayısıyla, başka işler dönmesin, doğru işler olsun ve
toplumumuz da, bu kamu görevlilerinden en iyi şekilde, en rahat şekilde, en
kısa şekilde hizmet alsın istiyorsak, kamu çalışanlarının ekonomik şartlarını
iyileştirmek durumundayız. Sosyal devlet ilkesi bunu gerektirir, sosyal devlet
ilkesini uygulayacak olan da Türkiye Büyük Millet Meclisidir, özellikle,
iktidardır, siyasî iktidardır. Bu uygulanmadığı zaman, değerli arkadaşlar,
kusura bakmayın ama, bu kamu görevlilerinden hiç kimse bir şey beklemesin,
beklememelidir; çünkü, onlar, artık, kredi kartlarını nasıl ödeyeceklerinin
gayreti içerisindeler, borçlarını nasıl ödeyeceklerinin gayreti içerisindeler,
on ayını, oniki ayını, onsekiz ayını borçlanarak, geleceğini borçlanarak,
geleceğini teminat altına alarak yaşamanın gayreti içerisindeler. Böyle bir
kurumsal yapıdan ve böyle bir kurumsal yapı içerisinde hizmet vermeye çalışan
kamu görevlilerinden etkin bir hizmet beklemek, değerli arkadaşlar, saflık
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - O yüzden, biz burada neyi
önereceğiz: Biraz sonra bizim önergelerimiz okunacak ve bu önergelerimizde,
biz, bu 40 YTL artı ikinci altı ay 40 YTL'nin gerçekten çok bir şey
vermediğini, hiçbir şey getirmeyeceğini söyleyeceğiz. Onunla beraber, bu
rakamların artırılması hem kamu çalışanlarının menfaatınadır hem toplumun
menfaatınadır hem Türkiye'nin menfaatınadır ve Türkiye'nin kurumlarının
menfaatınadır ifademizi yineleyeceğiz.
Kanun tasarısının akışı içerisinde düşüncelerimizi,
fikirlerimizi Genel Kurula, siz değerli milletvekillerine ifade etmeye devam
edeceğiz diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Çetin, buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - ... (CHP sıralarından
"zaman geçiyor" sesleri) Hayır, zaman geçiyor; ama, Sayın Bakana
soruyu yönelteceğiz; Sayın Bakan dinlemiyor ki!
BAŞKAN - Sayın Çetin, siz konuşmadınız ki Sayın Bakan
dinlesin!
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, Bakan, orada meşgul…
BAŞKAN - Konuşmadan dinlenilmez Sayın Çetin.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla sorumu sormak istiyorum Sayın Bakana.
Sayın Bakan, geçtiğimiz aylarda, Kenya'da, Murungi
skandalı ardından, adı karıştığı için "şerefli" bir davranış
göstererek Maliye Bakanı istifa etti. Burada, hakkınızda üç gensoru görüşmesi
yapıldı. Bunlar, bir bakıma, adlî yargılama değildi. Bir mahkeme kararı
olmayacak, aramadık burada. Siyasî etik açısından, siyasî ahlâk ve tutarlılık
açısından baktık konuya. Bu çerçevede, olaya baktığımızda; hakkınızda skandal
sayılabilecek onlarca iddia ve nüfuz ticareti yaptığınız ortada. Bu durumda,
siz de "şerefli" bir davranışta bulunacak mısınız?
İkinci sorum: Sayın Bakan, size…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Böyle soru olur mu?
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Soru işareti var sonunda,
soru işareti oldu mu, sorudur o.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Encenk…
ASIM AYKAN (Trabzon) - İstismar ediyor.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Size, şeref, onur, haysiyet
sözleri neyi hatırlatıyor?
BAŞKAN - Sayın Çetin… Sayın Çetin, maddeyle ilgili soru
sorar mısınız lütfen.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Maliye Bakanına soru soruyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ama, maddeyle ilgili soracaksın Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tamam, maddeyle ilgili de
sorarım.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Bakan, aynaya
baktığınızda bu kelimeler sizi rahatsız etmiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Çeşİtlİ İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden
Suriye-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Muhammed Hallak ve
beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Suriye-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Muhammed Hallak ve beraberindeki
heyet, şu anda, Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar.
Kendilerine, Yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz
diyorum. (Alkışlar)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum:
657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 4/A maddesinde,
memurları aslî ve sürekli iş gören kişiler olarak yorumluyor. Oysa, siz, bu
maddede, kamuoyunda "sözleşmeli öğretmenlik" diye bilinen geçici,
kısmî bir personel alımını, yasal düzenleme yapıyorsunuz.
Şimdi, Sayın Bakan, geçen gün bu konuda çıkan bir
genelgeyi, bir sendikanın Danıştaya başvurusu üzerine Danıştay bu genelgeyi
iptal etti. Neden de şu: Memurlar, aslî ve sürekli iş gören insanlar olarak
nitelendiği için; gerekçe bu.
Siz, öğretmenleri memur kabul etmiyor musunuz?
Bir de, Başbakan Yardımcısının dün basına bir
açıklaması vardı; sözleşmeli memurları, Anayasaya aykırı olduğu olasılığından
dolayı rafa kaldırdığını, ertelediğini söylüyordu. Bir yandan, siz, sözleşmeli
memurluğu erteliyorsunuz, sonraya bırakıyorsunuz, bir yandan da, alelacele,
Danıştay orada iptal etti diye buraya bir madde ekliyorsunuz.
Öğretmenlik… Yarın, öğretmenlerin 158 inci meslek yılı.
Sayın Bakan, insanı eğiten bir meslek.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, sorunuzu sorar mısınız lütfen.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Şimdi ben soruyorum: Bu
sözleşmeli öğretmenlik Anayasaya aykırı ise ve kısmî ve sürekli bir iş ise,
nasıl buraya bunu ekliyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.
Sayın Tütüncü, buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de, aracılığınızla, Sayın Bakana bir soru yöneltmek
istiyorum.
Bu kanun tasarısında, sendika üyesi olan memurlara 5
YTL olanak sağlanıyor ve bu, daha sonra artırılacak.
Şimdi, sorum şu: Bu uygulama, devlet adına sendikacılık
yaptırmak anlamına geliyor mu gelmiyor mu?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, İzzet Beyin sormuş olduğu sorular kanun
maddeleriyle ilgili değil.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ama, sizinle ilgili!..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Dün, zaten,
gerekli cevapları verdik.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Onlara cevap diyorsanız,
onların hiçbiri cevap değil!
BAŞKAN - Sayın Ercenk… Lütfen, Sayın Ercenk…
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - İkincisi,
Sayın Gazalcı, memurların sürekli ve aslî…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Allah, seni yalan makinesine
bağlasın!..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - …
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Neyse, devam edin siz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen…
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi,
memurların sürekli ve aslî olması…
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Yasalar gereğince…
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Evet,
gereğince ve Danıştayın da bir iptal kararı var; doğru, haklısınız. Ancak,
tabiî, burada eğitim hizmeti çok önemli. Eğitim hizmetlerinin de aksatılmaması,
bizim hepimizin, sizlerin de, bizlerin de hepimizin hedefi. Şimdi, dikkat
ederseniz, maddede bir şey var: Diyor ki "kadrolu öğretmenlerle
kapatılmaması halinde…" O halde bunu getiriyoruz, yoksa, bunu ötekilerin
önüne, yani, kadrolu öğretmenin önüne getirip bir sözleşmeli öğretmen yerleştirmiyoruz.
Eğitim hizmetleri fevkalade önemli ve aksamaması için, kadrolu öğretmen
bulunamaması halinde, eksik kalması halinde, eğitim hizmetleri gecikmesin,
eğitim hizmetleri aksamasın diye buna bir çare olarak sözleşmeliyi onun için
getiriyoruz.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Anayasaya aykırı…
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Maddeye de o
şekilde yazıyoruz. Ha, biz, böyle getiriyoruz, bizim düşüncemiz bizim fikrimiz,
bu Anayasaya aykırı değil; ama, Anayasa Mahkememiz ne karar verir, ona da saygıyla
uyarız.
Sayın Tütüncü, devlet adına sendikacılık olmuyor mu
dedi, bu 5 YTL. Sayın Tütüncü, bu kanunun memur sendikalarıyla ilgili yapmış
olduğumuz mutabakat gereğince getirdiğimiz hükmüdür ve verdiğimiz parayı da
memura veriyoruz biz, sendikaya vermiyoruz. Memur o sendikaya tabi olur, bu
sendikaya tabi olur; onu biz bilemeyiz. Onun için de, herhangi bir, ne baskımız
söz konusudur ne öyle bir düşüncemiz söz konusudur. Dolayısıyla, şimdi,
memurlarımız sendika üyesi, belki olmayan da var onu da tam bilemiyorum; ama,
biz, sadece, sendika üyesi… O verilen şey bu 5 YTL'nin üstünde de olabilir, biz
ona karışmıyoruz, 5 YTL memura veriyoruz biz o kadar. Onun için, sendikayla
falan da bu konuda bizim bir alakamız olmuyor, sadece, memurumuza verdiğimiz
bir imkândır. Onu da bilgilerinize arz ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ama, sadece sendikalılara
veriyorsunuz, sendikalı memura veriyorsunuz, diğerlerine vermiyorsunuz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Doğru,
tabiî...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Herkese verin; o, istediği
sendikaya üye olsun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Burada, zaten
şu sendikaya üye olduğun için veriyoruz… Yok öyle bir şey.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bir mutabakattan söz
ediyorsunuz; ama, KESK "bir mutabakat yok" diyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Tabiî, memur
sendikalarıyla mutabakat sağlandı, bir sendikayla değil yani.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O zaman kısmî mutabakat.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - KESK katılmadığını söylüyor;
belgesi burada.
BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayı bırakalım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Süre var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Özyürek, buyurun.
Sayın Koç, hatırlatmanıza gerek yok; biz, saati
görüyoruz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Size yardımcı olmak için söyledim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Sayın Bakandan, bu madde kapsamında şunları öğrenmek istiyorum:
Maddede yapılan değişiklikle Devlet Su İşleri,
Karayolları gibi kuruluşlarda çalışan mühendislere, mimarlara ilave ödeme
öngörüldü. Diğer bakanlıklarda çalışan ve diğer kuruluşlarda çalışan teknik
personel için bir haksızlık olmuyor mu, onlar için bir düşünceniz var mı?
Ayrıca, Türkiye'de, mühendislere çok yardımcı olan
teknikerler var, teknik lise mezunları var, bunlar için nasıl bir düzenleme
düşünüyorsunuz?
Ayrıca,
öğretmenlerin ekders ücretlerinde bir artış düşünülüyor; ama, bu hiçbir şekilde
emekli maaşlarına yansımadığı için ve öğretmenlere 40 + 40'ın dışında ek bir
ödeme de yapılmadığına göre yüzbinlerce öğretmenimiz mağdur oluyor. Bu
öğretmenlerin durumunu düzeltmek için ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Özyürek'in mühendislerle ilgili olarak söylediği
sözlere biz de katılıyoruz. Zaten, bir de önerge var ve bu önerge neticesinde
de devletimizdeki bütün teknik hizmetler bundan istifade edecek, yalnız belli
yerlerde değil diğer yerlerde çalışanlar da bundan istifade edecekler.
Öğretmenler için de; şimdi, biz, öğretmenlere 40+40'ı
veriyoruz, artı ekders ücretlerinde de artış sağlıyoruz; elimizdeki
imkânlarımız da bu kadar. Bu imkânların azamîsini kullanarak öğretmenlerimize
mümkün olduğu kadar faydalı olmaya gayret ediyoruz, onların biraz olsun yüzünün
gülmesine de gayret ediyoruz. Hükümetimizin politikası da, zaten, belli
kesimlerin gelir durumunu daha da iyiye götürmek eldeki imkânlar muvacehesinde
tabiî.
Hepinize teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Teknikerler için bir şey
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.29
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati:18.00
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75 inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1103 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Şimdi, 3 üncü madde üzerinde 7 adet önerge vardır;
önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesinin
(ı) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Nusret
Bayraktar |
Ömer
Özyılmaz |
|
Ordu |
İstanbul |
Erzurum |
|
Muharrem
Karslı |
Muharrem
Eskiyapan |
Asım Aykan |
|
İstanbul |
Kayseri |
Trabzon |
"ı) Ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8
inci sırasına aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.
"d) En az dört yıl süreli yükseköğrenim veren
fakülte veya yüksekokulları bitirmiş, mesleğe özel yarışma sınavıyla girerek
belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavında başarılı
olmuş, birinci dereceli kadroya atanmış ve doğrudan belediye başkanı veya genel
müdür adına teftiş, denetim ve inceleme yetkisine sahip büyükşehir belediyeleri
ile bunlara bağlı genel müdürlük müfettişleri ve büyükşehir belediye sınırları
içindeki ilçe belediyeleri müfettişleri 1.000"
BAŞKAN - İkinci önergeyi oturuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesinin
(d) bendinin (1) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
İrfan Gündüz |
Alim Tunç |
Salih
Kapusuz |
|
İstanbul |
Uşak |
Ankara |
|
Bayram
Özçelik |
Eyyüp Sanay |
M. Atilla
Maraş |
|
Burdur |
Ankara |
Şanlıurfa |
"1- "A) Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün
(c) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "% 145' ine" ibaresi
"% 168'ine" şeklinde değiştirilmiş ve aynı bendin sonuna aşağıdaki
paragraf eklenmiştir.
"Teknik Hizmetler Sınıfına dahil kadrolarda
bulunan personelden açık çalışma mahallerinde fiilen çalışanlara, bulundukları
kadrolar esas alınmak suretiyle, çalışılan her gün için belirlenecek oranlarda
ve üçer aylık dönemler itibariyle toplamı 60 puanı aşmayacak şekilde, dönem
sonlarında ödenmek üzere ek özel hizmet tazminatı verilebilir."
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tasarının 3 üncü maddesi ile 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun ı) bendinin değiştirilerek ekli IV sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 8 inci sırasına eklenen (d) bendinde "Devlet Gelir
Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gelir Uzmanları" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Muhsin
Koçyiğit |
Züheyir
Amber |
Süleyman
Sarıbaş |
|
Diyarbakır |
Hatay |
Malatya |
|
Muzaffer
R. Kurtulmuşoğlu |
Selami
Yiğit |
Hüseyin
Özcan |
|
Ankara |
Kars |
Mersin |
|
|
İbrahim
Özdoğan |
|
|
|
Erzurum |
|
BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 152 nci maddesinin "Tazminatlar" kısmının 3
numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Mehmet Eraslan
Hatay
"D) Emniyet Hizmetleri Tazminatı" bölümünün
(a) bendinin 2,3,4,5,6,7,8,9 ve 10 numaralı alt bentlerinde yer alan tazminat
oranları 40'ar puan artırılmak suretiyle, (b) bendinde yer alan "%
52'sine" ibaresi ise "% 82'sine" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı Değişik Adlar
Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme
Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (d) bendinin (2) numaralı alt
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.
|
V. Haşim
Oral |
Hasan Ören |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Denizli |
Manisa |
İstanbul |
|
Mustafa
Gazalcı |
Bülent
Baratalı |
Gökhan
Durgun |
|
Denizli |
İzmir |
Hatay |
|
İzzet
Çetin |
Mehmet
Mesut Özakcan |
Atilla
Kart |
|
Kocaeli |
Aydın |
Konya |
2- "C) Din Hizmetleri Tazminatı" bölümünün
(a) ve (b) bentlerinde yer alan "% 140'ına", "% 55'ine",
"% 53'üne" ve "% 49'una" ibareleri sırasıyla, "%
165'ine", "% 80'ine", "% 78'ine" ve "%
74'üne" şeklinde değiştirilmiş ve söz konusu bölüme aşağıdaki (c) bendi
eklenmiştir.
c) Diyanet İşleri Başkanlığı merkez ve taşra
teşkilatının Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil
kadrolarında bulunup, (a) ve (b) bentlerinde sayılanlar dışında kalan personele
ayrıca % 50 sine,"
BAŞKAN - Altıncı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"140" rakamının "170", "150" rakamının
"180", ikinci fıkrasında yer alan "yüzde 25" oranının ise
"yüzde 50" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Mehmet Eraslan
Hatay
BAŞKAN - Yedinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1103 sıra sayılı Değişik Adlar Altında ilave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendi, "ekli (1) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin "I. Genel İdari Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (h)
bendindeki ek gösterge rakamları ve "V- "Avukatlık hizmetleri
sınıfı" ek gösterge rakamları derece sırasıyla 3600, 3000, 2200, 1600,
1300, 1150, 950 ve 850" olarak değiştirilmiş ve (d) fıkrasının sonuna
patent uzmanlarından sonra gelmek üzere "1 inci dereceli hukuk müşaviri ve
1 inci derece avukatlar 1000 olarak değiştirilmiştir" ibaresinin
eklenmesini arz ederim.
|
Mehmet
Tomanbay |
Berhan
Şimşek |
Yüksek
Çorbacıoğlu |
|
Ankara |
İstanbul |
Artvin |
|
Haluk Koç |
|
Atilla
Kart |
|
Samsun |
|
Konya |
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.07
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati:
18.22
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 75 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1103 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde Hükümet
tarafından da bir önerge verilmiştir; bu önergeyi okutuyorum:
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden, Grup
Başkanvekili olarak gündemle ilgili çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç, önergelerle ilgili işlem yapalım,
söz vereceğim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, şu anda konuşmak… Çok
kısa bir açıklama…
BAŞKAN - Lütfen Sayın Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, yani, koskoca bir Grubun
Grup Başkanvekiliyim...
BAŞKAN - Hayır, söz vereceğim; ama, önerge işlemini
bitireyim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, 7 tane önerge var. Şu
anda bir tespitimi yapacağım, bir şey söyleyeceğim; belki, Genel Kurulun
çalışmalarına yardımcı olur.
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, anlayışınızı
bekliyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç, vereceğim sözü; önerge işlemi
bitsin, vereceğim…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, siz, durmadan
ara vererek zaten çalışma düzenini…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok kısa bir
açıklama yapacağım ben; usulle ilgili filan değil; öyle bir talebim yok.
BAŞKAN - Sayın Koç, niye ısrar ediyorsunuz; söz
vereceğim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, İçtüzükte…
BAŞKAN - Ama, önerge işlemi yapılırken, arasında…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, başlanmadı daha…
BAŞKAN - Buyurun…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok kısa bir
açıklama yapacağım. İstirham ediyorum…
"Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına…"
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, istirham ediyorum;
kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN - Sayın Koç, söz vereceğim; ama, önerge işlemi
bitsin. İşlemi yarıda bırakıp da söz verecek değilim herhalde.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, işleme başlamadan
önce arz ettim.
BAŞKAN - Buyurun; siz okuyun:
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesinin
(g) bendinin metinden çıkarılmasını ve diğer bentlerin teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kemal Unakıtan
Maliye Bakanı
BAŞKAN - Şimdi, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
En aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1103 sıra sayılı Değişik Adlar Altında ilave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendi, "ekli (1) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin "I. Genel İdari Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (h)
bendindeki ek gösterge rakamları ve "V- "Avukatlık hizmetleri sınıfı"
ek gösterge rakamları derece sırasıyla 3600, 3000, 2200, 1600, 1300, 1150, 950,
850" olarak değiştirilmiş ve (d) fıkrasının sonuna patent uzmanlarından
sonra gelmek üzere "1 inci dereceli hukuk müşaviri ve 1 inci derece
avukatlar 1000 olarak değiştirilmiştir" ibaresinin eklenmesini arz ederim.
Mehmet Tomanbay (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) - Yüksel Bey konuşacak.
BAŞKAN - Sayın Çorbacıoğlu, buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, soyadları
ezberleyememişsiniz daha.
BAŞKAN - Sayın Koç, seçime çok süre var; ezberleriz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bu tempoyla biraz zor
görünüyor Sayın Başkan!
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi
Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun ünlü 3 üncü maddesiyle ilgili -zaten
bütün önergeler dolmuş durumda- bu konuda, bizim de Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, milletvekili olarak, önergemiz vardı. Bu önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kanunun temel
gerekçelerinden bir cümleyi okumak istiyorum; ki, en önemli, belki de,
gerekçesi: "Kamu kurumlarında çalışan kamu görevlileri arasındaki ücret
eşitsizliğini ortadan kaldırarak eşit işe eşit ücret verilmesinin sağlanması
gerektiği."
Şimdi, tabiî, bu eşitlik, sadece ücret olarak değil,
emekli hakları açısından da bu eşitliğin sağlanması gerektiği, sorumlulukla
eşgüdümlü olarak makam tazminatlarında da bu eşitliğin sağlanması gerektiği
hukukun temel kuralıdır.
Bu bağlamda, yasa tasarısını ve raporu incelediğimizde,
özellikle hukukçuların, kamu avukatlarının, hazine avukatlarının, nedense,
haklarının korunmadığını görmekteyiz. Bizim önergemizin temel amacı, tüm hazine
avukatı veya tüm kamu kurumlarında çalışan, yerel yönetimlerde çalışan bütün
kamu avukatlarının haklarıyla ilgili hem ücret hem emeklilik hem de makam
tazminatlarıyla ilgili iyileştirme yapma amacı gütmektedir bu önerge.
Şimdi, önergemizde, dikkat ederseniz, mevcut, zaten,
kanunda olan; ama, bu tasarının (g) fıkrasıyla eklenmek istenen ekgöstergeler
konusunda, avukatlık hizmetleri sınıfını da bu bağlamda değerlendirerek,
emekliliklerinde, ekgöstergelerinden alacakları destekle, avukatların,
mesleğine yakışır bir şekilde emekliliklerini yaşamalarını düşünüyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, avukatların göstergeleri,
bilindiği üzere, 3 000, burada 600 puanlık bir artışla 3 600 ve oradan devamla
dereceye göre sınıflandırma yapılmıştır. Bunu yaparak, aynı görevi ifa eden
diğer kamu görevlileriyle kamu avukatları arasında da eşitlik sağlanmaktadır.
Ayrıca, biliyorsunuz, kamu avukatlarının, hazine
avukatlarının vekâlet ücretleri hakları vardır. Vekâlet ücretleriyle ilgili
sınırlamalara baktığımızda, aslında, avukatların, sonuçta, kendi meslekî
becerileriyle hazine adına, kamu adına kazandığı davalardan çok cüzi bir
miktarda vekâlet ücretini kendilerinin aldığı, diğerinin devlete, hazineye
kaldığını görmekteyiz. Bu konuda, tasarıda, 6 000'lik katsayının 10 000 olarak
uygulanması önerilmekte. Biz, bunun, işbu önergemizle 20 000 olarak
uygulanmasını öneriyoruz. Bunu yaparak, bir kere, öncelikle şunu söyleyeyim:
Kanun tekniği, hazine tekniği açısından hazineye bir yük getirmiyoruz. Sonuçta,
vekâlet ücretinden alınacak olan hakların biraz daha fazlasını kamu
avukatlarına ödemek durumunda kalıyoruz.
Üçüncü değerlendirmemiz ise, yine, bu ekonomik haklar
açısından; avukatların diğer görevliler gibi (d) fıkrasının sonuna
"birinci dereceli hukuk müşaviri ve birinci derece avukatlar" deyimini
de koyarak, makam tazminatlarındaki 1 000 puanlık göstergeden de yararlanmasını
sağlamış oluyoruz. Diğer taraftan, kamu avukatları, sonuç olarak, hukuk
açısından değerlendirdiğimizde, yargı alanının üçüncü ayağını temsil eden
savunma makamının bir bölümü -serbest veya kamu avukatı olarak- savunma
makamını temsil etmekte. Yargının diğer unsurları, iddia makamı, savcılar ve
mahkemenin aslî unsuru olan yargıçlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çorbacıoğlu, lütfen, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Hâkimler ve Savcılar
Kanununa tabi olan, üyeleri olan hâkim ve savcıların, ekonomik olarak, ne yazık
ki, yargıdaki eşitliğin ötesinde malî açıdan avukatlara göre ayrıcalıklı duruma
geldiğini hepimiz bilmekteyiz.
Bizim bu önergeyle amacımız, kamu avukatlarının bu
mağduriyetlerinin giderilerek, en azından hâkim ve savcıların ekonomik
statüsüne olmasa bile, mesleğinin gereği, görevlerinin gereği biraz daha
iyileştirilmiş olarak, hem çalışma şartlarının hem emeklilik şartlarının biraz
daha düzeltilmesidir. Bu önergenin Maliyeye getireceği yükü açıkça ben hesap
etmedim; ama, sadece şunu söyleyeyim: Bu kanun, 1 400 000 kamu görevlisini
ilgilendiren, onların haklarını düzenleyen bir kanun. Kamu avukatlarının sayısı
bu sayının binde 1'i kadar, yaklaşık 2 000 civarında avukat. O nedenle, binde
1'lik bir etkinin, Sayın Bakanım, umarım avukatları… Gerçi, Sayın Bakanın
önemli işleri var, beni dinlemiyor şu anda; ama, 2 000 sayısını içeren
avukatlarımıza bu düzenlemeyi uygun görürse, avukat olarak -mesleğim de
avukatlıktır- kamu avukatları adına kendisine müteşekkir kalacağımı söylüyorum!
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.
Sayın Koç, zannediyorum önergelerle ilgili söz
istemiştiniz; buyurun; yerinizden.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Kısa bir açıklama yapmak istiyorum, belki, Meclisin
çalışmasını daha bütünlüklü hale getirmek için.
Değerli arkadaşlarım, benim bazı eleştirilerim var, o
da şu: Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin de desteklediği bir kanun tasarısını
görüşüyoruz ve 3 defa ara veriyoruz. Bir bütünlük yok. Yani, komisyonda
oluşturulan, hükümet tarafından gelen metin, komisyonun çalışmaları sonrasında
ortaya çıkan bütün, Genel Kurulda, tekrar İktidar Grubunun ya da Sayın Bakanın
birtakım değişiklikler, olumsuz yönde değişiklikler noktasında, bir türlü
görüşülmenin devamı sağlanamaz hale geliyor.
Değerli arkadaşlarım, saat 18.30 oldu; bakın, tek madde
gitti, tek maddedeki önergeleri görüşüyoruz. Bir kopukluk var. Örnek: Şimdi
görüşülecek, Sayın Bakanın imzasıyla geliyor; 3 üncü maddedeki (g) bendinin
metinden çıkarılması. Önce verildi, şimdi alınıyor. Kimlerden; genel idare
hizmet sınıfından, bakanlık il müdürlerinden, defterdarlardan, üniversite genel
sekreterleri ve yardımcılarından, üniversite daire başkanlarından, bütün,
devletteki personel, bütçe, muhasebe, gelir, hazine, maliye dairesinde çalışan
bütün uzmanlardan. Niye verdiniz yukarıda Sayın Bakan, siz yok muydunuz orada;
vardınız yukarıda, komisyonda ve şimdi geri alıyorsunuz bunu. Nereden geldi bu;
Sayın Ömer Dinçer mi söyledi bunu?!
BAŞKAN - Sayın Koç, toparlar mısınız lütfen.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Ömer Dinçer mi söyledi
bunu?!
Değerli arkadaşlarım, lütfen, ne yapacaksınız, onu
getirin. Ne yapacaksanız, onu getirin. Bu kadar başıbozukluk olmaz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç, sağ olun.
Sayın Koç, Başkanlık Divanının ara vermesi, önce AK
Parti Grup Başkanvekilinin talebi, daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
talebi üzerine verilmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun) - İkincisi de değil.
BAŞKAN - Son ara ise, Hükümetin istemesi üzerine
verilmiştir.
Bunu, bilgi açısından arz ediyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Grup olarak benim bir talebim
olmadı.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin
(g) bendinin metinden çıkarılmasını ve diğer bentlerin teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kemal Unakıtan
Maliye Bakanı
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
(i) bendinde yapılan düzenlemeye paralellik
sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza…
III. -
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
Yani, niye getirdiniz, niye çekiyorsunuz?!
BAŞKAN - Sayın Tütüncü, Sayın Gazalcı, Sayın Karademir,
Sayın Şimşek, Sayın Aslanoğlu, Sayın Koç, Sayın Özyürek, Sayın Durgun, Sayın
Emek, Sayın Özcan, Sayın Çorbacıoğlu, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın Akyüz, Sayın
Parlakyiğit, Sayın Yıldırım, Sayın Hacaloğlu, Sayın Yıldırım, Sayın Sarıbekir,
Sayın Ercenk, Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri, yoklama için 5 dakika süre
veriyorum. Adlarını okuduğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza
girmemelerini rica ediyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, pusulaların da
sonradan okunmasını rica ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç, siz rahat olun; zaten sayı
çıkmayacaktır!
HALUK KOÇ (Samsun) - Yani, bu önergeyi çeksin, bu
kanunu hemen çıkaralım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
yoktur; birleşime, 19.30'a kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.43
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati:19.36
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75 inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III. -
YOKLAMA
BAŞKAN - Daha önce yapılan yoklamada toplantı
yetersayısı bulunamamıştı; bu nedenle, yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
yoktur.
Bu sebeple, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, alınan karar gereğince, 16 Mart 2006 Perşembe günü saat 14.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.46