BIM 2 4 2006-03-15T15:32:00Z 2006-03-15T15:32:00Z 82 53502 304966 TBMM 2541 609 374519 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22       CİLT: 112       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

68 inci Birleşim

28 Şubat 2006 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, Azerbaycan'ın Hocalı Kentinde Ermeni askerlerince halka karşı yapılan katliamın 14 üncü yılı münasebetiyle gündemdışı konuşması

2.- Antalya Milletvekili Atila Emek'in, turizm sektörünün sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, köy kalkınmasının sağlanması, köylünün yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve şehirdeki tüm imkânların köylere götürülmesini hedef alan KÖYDES Projesi çalışmaları konusunda gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün ve 46 milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)

2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün ve 49 milletvekilinin, Muğla İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/341)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 49 milletvekilinin, çocuklar arasında suç oranının artmasının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/340)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- (10/322, 323, 324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/985)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir İlinde Karabağlar Adı ile Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/491) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/369)

3.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/439) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/370)

IV.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

3.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

4.- Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

5.- İzmir Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/700) (S. Sayısı: 1094)

6.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/680) (S. Sayısı: 1098)

7.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Karadeniz Bölgesindeki bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11361)

2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Kızılay Yönetim Kurulunun hukukî durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11802)

3.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, çeşitli ürünlerdeki KDV oranlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11813)

4.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bir kanalda yayınlanan bazı hastanelerle ilgili görüntülere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11834)

5.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bir kanalda yayınlanan Taksim İlkyardım Hastanesiyle ilgili görüntülere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11836)

6.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Cilvegözü Sınır Kapısıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/11880)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, kuş gribi vakalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11887)

8.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, kadastro ve arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11895)

9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, TRT'nin işçi sayılmayan geçici personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/11908)

10.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının gönderdiği bayram tebriklerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11934)

11.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Muğla-Fethiye-Erendağı Kayak Merkezine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11955)

12.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Devlet Tiyatroları Genel Müdürüne ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11958)

13.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, SHÇEK ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı protokole ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11964)

14.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, hastanelerdeki şef atamalarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11976)

15.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, kuş gribiyle ilgili açıklamalara ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11981)

16.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, kuş gribi vakalarındaki teşhis ve hastalığa karşı alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11985)

17.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, televizyon dizilerinin olumsuz etkilerine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/12106)

18.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye 2005 İlerleme Raporundaki "Bilgi Toplumu ve Medya" bölümüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/12107)

19.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, tarihî Aspendos Tiyatrosunun korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/12146)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

Birinci, İkinci ve Üçüncü Oturumlar

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Ankara Milletvekili Haluk İpek, Azerbaycan'ın Hocalı Kentinde Ermeni askerlerince halka karşı yapılan katliamın 14 üncü yılı münasebetiyle,

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü ile ilin kalkınması için alınması gereken tedbirlere ilişkin,

Gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Balıkesir Milletvekili Orhan Sür'ün, çiftçinin, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının yeniden yapılandırılmasının önemine ve bu konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.

Trabzon Milletvekili Şevket Arz ve 45 milletvekilinin, Trabzon'da son zamanlarda meydana gelen huzur bozucu olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/339), Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili Ali Dinçer, Bursa kent merkezinde iki büyük iş merkezinin çökmesi nedeniyle, yerleşim yerlerinde yol ve altyapı çalışmalarının planlı ve programlı yapılmasının önemini vurgulayan ve Bursa halkına geçmiş olsun dileklerini içeren bir konuşma yaptı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci ek),

2 nci sırasında bulunan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),

4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904),

7 nci sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/672, 2/604) (S. Sayısı: 1069),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

5 inci sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 2 Milletvekilinin; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/678) (S.Sayısı:1077), görüşmeleri tamamlanarak, istem üzerine,

6 ncı sırasında bulunan, Avrupa Bölgesinde Yükseköğretimle İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/1081) (S. Sayısı: 1036), görüşmelerini müteakiben,

Elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

8 inci sırasında bulunan, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanun Tasarısı; Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan'ın, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Kanun Teklifinin (1/1147, 2/415) (S. Sayısı: 1082), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 11 inci maddesine kadar kabul edildi.

Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu, Hatay Milletvekili  Sadullah Ergin'in, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.

Genel Kurulun 23.2.2006 tarihli 67 nci Birleşiminde çalışma süresinin 1082 sıra sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.

Saat 22.50'de toplanmak üzere, üçüncü oturuma 22.44'te son verildi.

 

 

Ali Dinçer

 

 

Başkanvekili

 

 

Harun Tüfekci

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

Konya

Kırklareli

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

Dördüncü Oturum

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8 inci sırasında bulunan, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanun Tasarısı, Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan'ın, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Kanun Teklifinin (1/1147, 2/415) (S. Sayısı: 1082), görüşmeleri tamamlanarak, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

28 Şubat 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.56'da son verildi.

 

 

Sadık Yakut

 

 

Başkanvekili

 

 

Harun Tüfekci

Bayram Özçelik

 

Konya

Burdur

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye


                 No.:                             90

II.- GELEN KÂĞITLAR

24 Şubat 2006 Cuma

Teklif

                    1.- Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan'ın; Büyük Mağazalar Kanunu Teklifi (2/705) (İçişleri; Adalet; Avrupa Birliği Uyum ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.2006)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasındaki Temel Anlaşmaya Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1114) (S. Sayısı: 1091) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)

2.- Bursa Milletvekili Niyazi Pakyürek'in; Çanakkale Savaşlarına Katılanlara, Ailelerine Hizmet ve Anı Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/385) (S. Sayısı: 1092) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)

3.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Geçici Bir Madde İlavesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/621) (S. Sayısı: 1093) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)

4.- İzmir Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/700) (S. Sayısı: 1094) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)

5.- 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)

6.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/680) (S. Sayısı: 1098) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)

 

 

                        No.:                             91

27 Şubat 2006 Pazartesi

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden etkilenen hizmet binalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11311)

2. - Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Artvin İlinde üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11329)

3. - Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, Fiskobirlik'in kredi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11331)

4. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Başbakanlık muhabirlerinin basın kartlarının yenileneceği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11333)

5. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Fransa'daki toplumsal olayların incelenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11334)

6. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, teftiş kurulları raporlarının internette yayınlanıp yayınlanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11336)

7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, öğretmen açığına ve okullaşma oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11338)

8. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, içki yasağı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11343)

9. - Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Malatya'daki ishal vakalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11344)

10. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, bir bürokratın basında çıkan bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11345)

11. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Amerikan İstihbarat Merkezine ait olduğu iddia edilen bir uçağa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11347)

12. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye'deki etnik gruplarla ilgili beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11350)

13. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11367)

14. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11368)

15. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11369)

16. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11370)

17. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11371)

18. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11372)

19. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11373)

20. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11374)

21. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11375)

22. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11376)

23. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11377)

24. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11378)

25. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11379)

26. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11380)

27. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11381)

28. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11382)

29. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11383)

30. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11384)

31. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11400)

32. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Safranbolu Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11403)

33. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, İstanbul-Gaziosmanpaşa-Taşoluk Belediye Başkanı ve Hesap İşleri Müdürü hakkındaki davalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11404)

34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11406)

35. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, AŞTİ servis araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11408)

36. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün DAĞCIOĞLU'nun, bir intihal olayıyla ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11426)

37. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün DAĞCIOĞLU'nun, bir intihal iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11427)

38. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün DAĞCIOĞLU'nun, YÖK'ün bir intihal olayıyla ilgili işlem yapıp yapmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11428)

39. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün DAĞCIOĞLU'nun, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü hakkındaki intihal iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11429)

40. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün DAĞCIOĞLU'nun, YÖK'ün bir intihal olayıyla ilgili işlem yapıp yapmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11430)

41. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün DAĞCIOĞLU'nun, YÖK'ün bazı intihal iddialarıyla ilgili işlemlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11431)

42. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, bazı okullara verilen isimlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11440)

43. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, Yortanlı Barajı Projesine ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/11461)

44. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, içkili yer izinleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/11464)

45. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın Gülağaç İlçesindeki iki köprünün onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11475)

46. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir köyünün su sondajına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11480)

47. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanının görevden alınmaya çalışıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11510)

48. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11512)

49. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, içkili yerlerin ruhsatlandırılması düzenlemesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11514)

50. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki bir köyün içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11517)

51. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11520)

52. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa çevre yolu projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11527)

53. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Bartın İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğine yapılan atamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11534)

54. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki bir doğalgaz patlamasından zarar görenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11535)

55. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, sınırları dışına hizmet götüren belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11537)

56. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, belediyelerle ilgili şikayetlere ve belediye başkanları hakkındaki soruşturmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11538)

57. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin spor kompleksi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11539)

58. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bürokratı hakkındaki şirket ortaklığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11540)

59. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, mülki idare amirliği ile ilgili kanun tasarısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11541)

60. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, içkili yerlerin ruhsatlandırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11544)

61. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, bazı işlerin Köylere Hizmet Götürme Birliklerince yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11547)

62. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, mülki idare amirleri arasındaki maaş farkına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11548)

63. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, KÖYDES Projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11550)

64. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, bir öğretmenle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11555)

65. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu İlindeki eğitim yatırımlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11556)

66. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, Ankara'nın ilçelerindeki öğretmenlerin aldıkları sevk ve raporlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11558)

67. - İstanbul  Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, kurumlar vergisi oranı konusundaki açıklamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11572)

68. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki bir okul binasının risk durumuna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11577)

69. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının  ülkemizdeki seçimlere katılımına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11581)

70. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, İstanbul'daki su depolarının denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11582)

71. - İstanbul  Milletvekili Göksal KÜÇÜKALİ'nin, Mavi Akım Projesinin resmi açılışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11584)

72. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Mersin'deki bazı okulların öğretmen ve idarecilerine yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11585)

73. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bazı santrallerdeki enerji üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11587)

74. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11588)

75. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11589)

76. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11590)

77. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11591)

78. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyünün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11592)

79. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın, içkili yerlerle ilgili genelgeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11593)

80. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın Kemer İlçesinde bir kavşak ve yol düzenleme çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11639)

81. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bölünmüş yol ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11640)

82. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir beldesindeki cadde projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11641)

83. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, DİE'nin büyüme istatistiklerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11647)

84. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11655)

85. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, doğalgaz dağıtım sektöründeki bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11656)

86. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, TETAŞ ve TEDAŞ'ın bazı borç ödemelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11657)

87. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin feribot alım ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11659)

88. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Manavgat Belediyesinin otopark hesabına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11660)

89. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11662)

90. - Mersin Milletvekili Vahit ÇEKMEZ'in, Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleriyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11673)

91. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleri hakkındaki iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11674)

92. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, özel öğretim kurumlarının genel deneme sınavlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11675)

93. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11676)

94. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11677)

95. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11678)

96. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tavsiye edilen bazı ders kitaplarıyla ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11679)

97. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11681)

98. - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Mersin'deki bir okulda yapılan soruşturmaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11710)

99. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, eğitim sistemindeki bazı sorunlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11732)

100. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğinde ve bir yönergede yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11734)

101. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir siyasi partinin Konya'daki şölenine öğrencilerin götürüldüğü iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11735)

102. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, ilköğretim müfettiş yardımcılığı sınavına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11736)

103. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ziraat Bankasının üreticilere verdiği kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11744)

104. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyünün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11745)

105. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisi projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11747)

106. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, muhtarların özlük haklarına ve hizmet binalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11750)

107. - İstanbul  Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir lise öğrencisiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11751)

108. - İzmir Milletvekili  Muharrem TOPRAK'ın, asgari ücrete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11753)

109. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir şirketin aldığı arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11755)

110. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir Büyükşehir Belediyesinin Açık Öğretim Lisesi öğrencilerine verdiği seyahat kartına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11760)

111. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Kıbrıs'la ilgili AİHM kararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11761)

112. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, imtiyazları kaldırılan bazı elektrik üretim, iletim ve dağıtım şebekelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11762)

113. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, ihtiyaç sahiplerine dağıtılan kömüre ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11763)

114. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bayındırlıkla ilgili bazı verilere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11766)

115.                - Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Karayolları Genel Müdürlüğünün Afyonkarahisar'daki gayrimenkullerinin satışına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11767)

116. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, sosyal riski azaltma projesine ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/11777)

117. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, elektrik enerjisiyle ilgili bazı verilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11782)

118. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Avustralya ile imzalandığı iddia edilen bir anlaşmaya ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11783)

119. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Türkiye Atom Enerjisi Kurumundaki atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11785)

120. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Türkiye Atom Enerjisi Kurumundaki atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11787)

121. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, bir elektrik şirketi hakkında düzenlenen raporlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11789)

122. - İstanbul  Milletvekili Emin ŞİRİN'in, BOTAŞ'ın Mavi Akım doğalgazı alım bedeline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11790)

123. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bütçe görüşmelerindeki bazı ifadelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11791)

124. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir beyanına ve TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Raporundaki bazı bulgulara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11792)

125.                - Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine, elektrik kayıp ve kaçakları ile doğalgaz fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11793)

126. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, ASKİ'nin atık su bedeli tahsilatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11796)

127. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11797)

128. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Altındağ Belediyesinin dağıttığı bir kitapçığa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11798)

129. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, yurt dışından yardım alan vakıf ve derneklere, itirafçılara, maaş taltifi alan bazı emniyet müdürlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11799)

130. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Altındağ Belediyesinin dağıttığı bir kitapçığa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11800)

131. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara-Yenimahalle Belediyesinin yaptırdığı bir ankete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11804)

132. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa Polis Meslek Yüksekokulunun taşınacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11805)

133. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tüketim vergilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11812)

134. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığındaki müşavir ve uzman atamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11815)

135. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, eğitimle ilgili bazı verilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11819)

136. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Eğitim Hizmetleri Merkezlerinin  kapatılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11820)

137. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki bir okulun yakıt sorununa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11821)

138. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, okul ve dersliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11822)

139. - İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, bir okul aile birliğinin yardım talebine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11823)

140. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, eğitim ve öğretimle ilgili bazı konulara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11824)

141. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, milletvekillerine gönderilen ajandalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11826)

142. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, bir öğretmenle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11828)

143. - İstanbul Milletvekili Lokman AYVA'nın, özürlülerin eğitim ve öğrenim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11829)

144. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, bir laboratuvarın yüksek risk kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11830)

145. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, performansa dayalı döner sermaye uygulamasına ve sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan ödemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11835)

146. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya'ya atanan sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11837)

147. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, özel hastane ve polikliniklere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11838)

148. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, performansa dayalı döner sermaye uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11839)

149.                - Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, 24 Kasım 2005 tarihli IMF niyet mektubunda yer alan bazı ifadelere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11854)

150. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Hatay İlinde kurulacak olan NATO tesisine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11855)

 

 

                        No.:                             92

28 Şubat 2006 Salı

Tezkereler

1.-      Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/982) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/2/2006)

2.-           Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/983) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/2/2006)

3.-       Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/984) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/2/2006)

Raporlar

1.- Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1133, 1/1074) (S. Sayısı: 1099) (Dağıtma tarihi: 28/2/2006) (GÜNDEME)

2.- Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile İçişleri Komisyonları Raporları (1/746) (S. Sayısı: 1100) (Dağıtma tarihi: 28/2/2006) (GÜNDEME)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın; 209 Sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun ile 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/699) (S. Sayısı: 1101) (Dağıtma tarihi: 28/2/2006) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, sağlık çalışanlarına performans uygulaması adı altında yapılan ödemeye ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1654) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

2. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, memur emeklilerinin maaş farklarının ödeme zamanına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1655) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

3. - Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1656) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

4. - Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, işsizlik ödeneği ve sağlık yardımı konularında yeni bir yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1657) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

5. - Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, işsizlik sigortasından yararlanma şartlarının yeniden düzenlenip düzenlenmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1658) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

6. - Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, bor madeninin işletilmesine yönelik iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1659) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, TESK Genel Kurulunun toplantı yerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12260) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

2. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, kamu lojman ve sosyal tesislerinin mülkiyetinin TOKİ'ye devredilip devredilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12261) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

3. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Türkiye Kömür İşletmelerinin Hazine alacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12262) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

4. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, aynı içerikli soru önergesine ve bilgi edinme başvurusuna verilen cevaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12263) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

5. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, kamuya personel alımında Milli İstihbarat Teşkilatına tahkikat yaptırıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12264) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

6. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Çanakkale'de ağır kış şartlarının yol açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12265) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

7. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Muğla-Kayadibi Köyündeki zeytinlik alanın yakınında kurulan taş ocağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12266) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

8. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, zamanaşımına uğrayan bazı davalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12267) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

9. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla'nın Datça İlçesindeki elektrik kesintilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12268) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

10. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Star Gazetesinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12269) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

11. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, işçi emeklilerine verilecek zamma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12270) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

12. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, şeker kaçakçılığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12271) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

13. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, devredilen Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün personel ve taşınırlarının durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12272) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

14. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, danışmanı hakkında basına yaptığı bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12273) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

15. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12274) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

16. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, İstanbul-Çamlıca'da satılan arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12275) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

17. - Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Adana'da Kızılay battaniyeleri ve çadırlarının satıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12276) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

18. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana Büyükşehir Belediyesine yeni bağlanan belde ve köylere götürülen hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12277) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

19. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, Fiskobirlik'in kredi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12278) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

20. - İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'de ABD  ve NATO kaynaklı bazı faaliyetler yürütüldüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12279) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)

21. - Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, bir tutuklunun tahliyesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12280) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

22. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Bakanlığın bir dinlenme tesisinde iş akitleri sona erdirilen işçilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12281) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

23. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın Gemlik İlçesindeki atıl sosyal tesislere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/12282) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

24. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, deprem risk haritasına ve yapıların dayanıklılıklarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/12283) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

25. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana'nın Aladağ İlçesinin yol sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/12284) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

26. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla'daki bazı beldelerin orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12285) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

27. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Zeytinli Adasının orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12286) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

28. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, İşsizlik Sigortası Fonunun değerlendirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12287) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

29. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12288) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

30. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, kamu avukatları ile hukuk müşavirlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12289) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

31. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, 2006 yılında kamuya alınacak personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12290) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

32. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, bazı gençlik ve spor il müdürlüklerine yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12291) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

33. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Gümrük Müsteşarlığındaki bürokrat atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/12292) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, gümrüksüz mağaza uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/12293) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

35. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Irak üzerinden yapılan akaryakıt kaçakçılığına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/12294) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

36. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, Rus doğalgazının kesilmesi ihtimaline yönelik tedbirlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12295) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

37. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, yenilenebilir enerji projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12296) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

38. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, doğalgazın kesilmesi riskine ve enerji santrallerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12297) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

39. - Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki kara mayınlarının temizlenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12298) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

40. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Emniyet Genel Müdürünün yurt dışı seyahatlerine ve hakkındaki Şemdinli olaylarıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12299) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

41. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, özel halk otobüsü taşımacılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12300) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

42. - İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, suç oranındaki artışa ve alınacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12301) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

43. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, İstanbul-Fatih Belediyesinin uyguladığı bir ankete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12302) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

44. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, çeşitli görevlerde kullanılan köpeklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12303) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/2/2006)

45. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya Mevlana ve Etnografya Müzeleriyle ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12304) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

46. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, müze yönetimiyle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12305) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

47. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, yeşil kartlı hastaların ilaç ücretlerinin eczanelere ödenmesindeki gecikmelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12306) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

48. - İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, bazı bütçe uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12307) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)

49. - Ordu Milletvekili Kazım TÜRKMEN'in, Ordu İlindeki okulların sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12308) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

50. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Adana-Kozan İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün internet sitesiyle ilgili bir iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12309) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

51. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, döner sermaye gelirlerinin değerlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12310) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

52. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, doktorların mecburi hizmet görevlerine başlatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12311) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

53. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, bir özel hastaneyle ilgili iddialara ve sağlık alanındaki bazı önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12312) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

54. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, özel hastanelerde sigortalılara verilen hizmete ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12313) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

55. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Hatay'daki sağlık kuruluşlarının iyileştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12314) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)

56. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, Yeşil Kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12315) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)

57. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, TSE standartlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12316) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

58. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, Türk Patent Enstitüsü Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12317) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

59. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa 2. Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12318) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

60. - Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Rize-Kalkandere Organize Sanayi Bölgesinin yer seçimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12319) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

61. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12320) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

62.  -Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, köy tavukçuluğunun desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12321) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

63. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana İlindeki doğrudan gelir ve gübre desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12322) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

64. - Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, cep telefonu kullanımındaki bazı hizmetlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12323) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

65. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, DHMİ'nin kalibrasyon uçağı alım ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12324) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

66.                  - Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, THY'nin bilet değişikliğinde aldığı ek ücrete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12325) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/2/2006)

67. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, yabancı bir dergide yayımlanan bir makaleye ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12326) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)

68. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı bir şirketin KKTC'de tersane kurmak istediği iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12327) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

69. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/12328) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

70. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Radyosunun bazı yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/12329) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)

71. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, AB'nin kadına yönelik şiddet konusundaki bir programına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/12330) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)

72. - Çanakkale Milletvekili İsmail ÖZAY'ın, TBMM kulis girişlerindeki döner kapılara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/12332) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)

73. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12338) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

74. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12339) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

75. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12340) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

76. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12341) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

77. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12342) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

78. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12343) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

79. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12344) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

80. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12345) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

81. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12346) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

82. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12347) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

83. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12348) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

84. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12349) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

85. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12350) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

86. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bayburt'taki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12351) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

87. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bayburt'taki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12352) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

88. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bayburt'taki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12353) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

89. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12354) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

90. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12355) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

91. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12356) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

92. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12357) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

93. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12358) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

94. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12359) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

95. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12360) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

96. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12361) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

97. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12362) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

98. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12363) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

99. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12364) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

100. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12365) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

101. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12366) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

102. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12367) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

103. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12368) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

104. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12369) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

105. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12370) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

106. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12371) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

107. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12372) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

108. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12373) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

109. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12374) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

110. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12375) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

111. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12376) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

112. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12377) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

113. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12378) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

114. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12379) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

115. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12380) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

116. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12381) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

117. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12382) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

118. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12383) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

119. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12384) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

120. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12385) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

121. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12386) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

122. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12387) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

123. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12388) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

124. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12389) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

125. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12390) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

126. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12391) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

127. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12392) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

128. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12393) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)

129. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, uzman stenograflığa atanma şartlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/12394) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/2/2006)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL ve 48 Milletvekilinin, çocuklar arasında suç oranının artmasının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/340) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)

2.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN ve 48 Milletvekilinin, Muğla İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/341) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)

3.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN ve 45 Milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma saati: 15.03

28 Şubat 2006 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Azerbaycan'da yaşanan Hocalı katliamı hakkında, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'a aittir.

Buyurun Sayın Akbulut. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, Azerbaycan'ın Hocalı Kentinde Ermeni askerlerince halka karşı yapılan katliamın 14 üncü yılı münasebetiyle gündemdışı konuşması

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25-26 Şubat 1992'de dost ve kardeş ülke Azerbaycan'ın Hocalı kentinde Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilen Hocalı katliamının 14 üncü yıldönümü münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 1992 yılı Şubat ayının 26 ncı günü Hocalı'da yaşanan vahşet ve soykırım, Azerbaycan'ın ve tüm Türk dünyasının en acı günlerinden biridir. Ermenilerin "Büyük Ermenistan" hayali ve Ermeni diasporasıyla hedefleri olan Dağlık Karabağ Bölgesinin Azerbaycan Türklerinden temizlenmesine yönelik bu katliam, aynı zamanda insanlık tarihinin en utanç verici ve en karanlık günlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Ermenistan, sürdürdüğü yayılmacı politikalarıyla Azerbaycan topraklarında sürekli bir gerginlik ve huzursuzluk sebebi olmuştur. Azerbaycan topraklarında gözü olan Ermeniler, ilk olarak, Dağlık Karabağ Bölgesinde verimli topraklara sahip tarihî bir yerleşim birimi olan Hocalı Kentine saldırmıştır. Tarihte eşine az rastlanır bir barbarlığın ve vahşetin yaşandığı 26 Şubat 1992'de, ağır silahlarla donatılmış Ermeni birlikleri, Rus motorize alayının da desteğiyle, 5 aydan beri kuşatma altında tuttuğu yaklaşık 7 000 nüfusa sahip olan Hocalı Kentini ele geçirmek amacıyla harekete geçmiş ve sivil halka karşı tam bir katliama girişmiştir. Bu insanlık  dışı vahşi saldırıda, tamamı sivil ve silahsız olan yüzlerce Azerbaycan Türkü, kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç ayırımı yapılmadan katledilmiştir. Hayatını kaybeden kardeşlerimizin büyük bölümü, akıl almaz işkencelerle ve hunharca şehit edilmiştir; insanlar parçalanmış, kafa derileri yüzülmüş, gözleri oyulmuş; hamile kadınların karınları yarılmış, körpecik bedenler diri diri ateşte yakılmıştır. Masum halka reva görülen bu katliam, soydaşlarımızın maruz kaldığı insanlık dışı muamelenin vahametini göstermesi ve sözde soykırım iddialarıyla Türkiye'yi suçlayanların gerçek yüzlerini göstermesi bakımından ibret vericidir.

İlk olarak Fransız ve Rus gazeteciler tarafından dünyaya duyurulan Hocalı katliamı, tarihî belgeler, video filmleri ve insan olanın bakmaya bile dayanamayacağı yüzlerce fotoğrafla sabittir. Yapılan saldırıyla Hocalı'yı ele geçiren Ermeniler, haksız eylemlerine devamla, Dağlık Karabağ Bölgesini ve etrafını tümüyle işgal etmiştir.

Değerli milletvekilleri, Hocalı katliamı, 1914-1915 yıllarında Ermeni çetecilerin Anadolu Türklerine karşı yaptıkları haince saldırıların bir benzeri niteliğindedir; ancak, ne yazık ki, insan haklarının en ileri savunuculuğunu yapan ülkeler dahi, Azerbaycan Halkına yönelik bu katliama kayıtsız kalmakta, yaşanan haksızlığın giderilmesi için üzerlerine düşeni yapmamaktadır. Dünya kamuoyu, Ermenilerin yaptığı bu katliamı hâlâ görmezden gelmektedir. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin işgal altında tutulmasına, 1 000 000'dan fazla Azerbaycan Türkünün yerlerinden, yurtlarından edilmiş olmasına ve yıllardan beri çok güç koşullarda yaşıyor olmalarına rağmen olaya seyirci kalınmakta ve işgalin sona erdirilmesi için bir yaptırım uygulanmadığı gibi, göçmenlere yardım edilmesi ve durumlarının iyileştirilmesiyle ilgili olarak da bir tedbir alınmamaktadır.

Yukarı Karabağ ve 6 Azeri bölgesini işgal eden ve bu eylemi sürdürmeye devam eden Ermenistan, uluslararası hukukun "sınırların kuvvet yoluyla değiştirilemezliği" ve "toprak bütünlüğüne saygı" ilkelerini ihlal etmektedir.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT, bunun bir işgal olduğunu, uluslararası hukuk ve AGİT ilkelerinin kabul edilemez şekilde ihlal edildiğini kabul etmiştir.

Yine, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1993 yılında, Ermenistan'ın uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan saldırgan ve yayılmacı tutumunu kınayan bir karar almıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla) - Ancak,  Ermenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu konudaki birden fazla kararına rağmen, Azerbaycan topraklarını işgal altında tutmaya devam etmektedir. Ermenistan, uluslararası hukuku hiçe sayan bu tavrından vazgeçmeli ve Azerbaycan'a ait olan Dağlık Karabağ Bölgesinde sürdürdüğü haksız işgale bir an önce son vermelidir.

Değerli milletvekilleri, Yukarı Karabağ sorununun, Güney Kafkasya'da bölgesel güvenlik ve istikrarı olumsuz olarak etkilediği bir gerçektir. Bu itibarla, barışçı, adil ve kalıcı bir çözümden yana olan Türkiye, barış sürecine destek vermeye hazır olduğunu her fırsatta dile getirmektedir. Unutulmamalıdır ki, Ermeniler, yıllardan beri, kendilerini Türkler tarafından ezilmiş, katledilmiş mazlumlar olarak göstererek, yaptıkları katliamları ve yayılmacı politikaları gizlemeye çalışmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayın Sayın Akbulut.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Her zaman yanlarında olduğumuz, yürekleri yüreklerimizde atan, acılarını içimizde duyup mutluluklarıyla coştuğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizin, 1992 yılında Hocalı Kentinde maruz kaldığı insanlık dışı katliamı, barbarlığı bir kez daha kınıyorum.

Bu katliamda hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor; bu vesileyle, sizlere, dost ve kardeş Azerbaycan Halkına ve tüm Türk dünyasına selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akbulut.

Gündemdışı ikinci söz isteği, turizm ve sorunları hakkında, Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek…

Sayın Emek, Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2.- Antalya Milletvekili Atila Emek'in, turizm sektörünün sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizm ve sorunları hakkında gündemdışı konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde işsizliğin çığ gibi arttığı, tarımda bütün kesimlerin zor günler yaşadığı, tekstil sektöründe bitiş çığlıklarının yükseldiği, toplumun büyük kesiminin yoksullaştığı bir süreçte, ayakta kalma uğraşı veren turizm sektörünün durumunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, turizm, ülke ekonomisine en yüksek döviz girdisini sağlayan ve yüksek istihdam alanı yaratan temel sektörümüzdür. Geçen yıl, turizmden, 18 milyar doların üstünde gelir elde ettik. 2006 yılında, bu rakamın çok daha yukarılara çıkacağını beklediğimiz bir dönemde, sektörden gelen bilgiler, turizmin sıkıntılı bir sürece girdiğini göstermektedir. Bu bağlamda, turizmin başkenti olan Antalyamızda, 1 Ocak ile 19 Şubat tarihleri arasında gelen turist sayısında, geçen yıla göre yüzde 26 oranında azalma görülmektedir. Ayrıca, 2006 Şubat ayı sonu itibariyle mevcut rezervasyonlara bakıldığında, bir öncekine oranla yüzde 40 yavaşlama görülmektedir. Yıl sonuna kadar bu yavaşlamanın devam etmesi halinde, Avrupa ülkelerinden gelen turist girişlerinde yüzde 20 civarında bir kayıp beklenmektedir. Toplamda, Avrupa pazarlarından 10 000 000 yabancı ziyaretçi geldiği düşünüldüğünde, kaybın 2 000 000 kişiye ulaşacağı ve bu büyüklükteki kaybın da alternatif pazarlardan karşılanamayacağı görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, turizm sektörü hassas bir sektördür. Siyasî iktidarın bu hassasiyetlere uygun davranması ve sektörden gelen talepler doğrultusunda çözüm üretmesi gerekirken, hükümetçe alınan bazı kararların turizmi olumsuz etkilediği, alınması gereken kararların da geciktirilmesi sonucu sektörün tam bir darboğaza sürüklendiği görülmektedir. Anlamsız bir şekilde, içkili yer bölgeleri oluşturma girişimi, turizmi olumsuz etkilemiş, uluslararası arenada ülkemizin imaj kaybetmesine sebep olmuştur.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, "IV. Murat dedikodusu turistin ayağını kesti, birbuçuk ayda Antalya'da yüzde 26 azalma oldu" diye, genel basın, manşetlerine konu etmiştir.

Sayın milletvekilleri, turizmin altyapı sorunları acil çözüm beklemektedir. Arıtma ve katı atık sorunları bunların başında gelmekte, çözümü için hükümetin ve Bakanlığın harekete geçmesi gerekmektedir.  Geçen yıl arıtma yetersizliği nedeniyle bazı turizm merkezlerinde yaşanan ve koli basilinin denizde yüksek boyutlara ulaştığının Batı medyalarında yer bulması sektöre darbe vurmuştur. Bu konuda bütçe görüşmelerinde Bakanlık uyarılmış olmasına karşın somut çözümlerin ortaya konulmaması, sezonun başlangıcında sektörü tehdit etmeye devam etmektedir.

Bakanlığın bu sorunları çözmede kaynak sorunu yoktur. Antalya bölgesinde yapılan tahsislerden 200 000 000 Yeni Türk Lirası kaynak elde edilmiştir. Bunun sadece 50 000 000 YTL'si bölgedeki bu altyapı sorunlarını çözmeye yeterlidir. Bunlar yerinde ve zamanında yapılmadığı için, sektör bu sıkıntıları yaşamaktadır.

Sayın milletvekilleri, sektörü olumsuz etkileyen bir diğer sorun, konaklama hizmetlerinden alınan KDV'nin yüzde 18 olmasıdır. Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde ve özellikle rekabet içinde olduğumuz ülkelerde KDV oranı yüzde 10'un üstünde değildir. Örneğin, Yunanistan'da yüzde 8, İspanya'da yüzde 7'dir. KDV'nin düşürülmesi sektör tarafından hep dile getirilmiş; ancak, hükümet tarafından somut bir adım atılmamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLA EMEK (Devamla) - En son, Sayın Turizm Bakanı, yaptığı açıklamada, Maliye Bakanının KDV konusunda ikna edilemediğinden söz etmektedir.

Durum böyle ise, konaklama sektöründeki KDV'nin düşmesi için, Sayın Maliye Bakanının çocuklarının turizm sektörüne el atmasını mı beklemek gerekecektir?! Yumurta üretiminde yüzde 18 olan KDV, yüzde 8'e bu yöntemle düşürülmedi mi?!

Şimdi, Antalya'da sektör temsilcileri arkadaşlarım "biz, Sayın Maliye Bakanının çocuklarını, KDV'nin yüzde 8'lere, 7'lere inmesi için kabul etmeye hazırız" diyorlar. Ben de, bunu buradan Sayın Bakana duyuruyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemiz ekonomisinin döviz geliri ve istihdam alanı açılarından kaybetmeyi göze alamayacağı turizm sektörünün sorunlarına, AKP İktidarının daha sorumlu ve çözüm üreten bir anlayışla bakması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLA EMEK (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen, son cümleleriniz…

ATİLA EMEK (Devamla) - Ekonomimiz açısından, bu, ertelenemez bir zorunluluktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyamızda ekonomik değer ifade eden petrol ile turizm değerlendirildiğinde, petrol, ürettikçe tükenmekte, turizm ise büyümekte ve gelişmektedir.

Siyasal iktidarlara ve sorumlulara düşen görev, turizmin önünü açmak ve bu doğal zenginliğe sahip çıkmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Sayın Başkana teşekkür eder, Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Emek.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, KÖYDES projeleri ile ilgili olmak üzere, Karaman Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün'e aittir.

Buyurun Sayın Akgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, köy kalkınmasının sağlanması, köylünün yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve şehirdeki tüm imkânların köylere götürülmesini hedef alan KÖYDES Projesi çalışmaları konusunda gündemdışı konuşması

 MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetimizin büyük önem verdiği KÖYDES Projesi çalışmalarıyla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Çocukluğumuzdan hatırladığımız "Orada bir köy var uzakta / Gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüz" şarkılarını hepimiz hatırlıyoruz. Halbuki, gitmediğimiz yer, ulaşmadığımız köy ve hizmet götürmediğimiz bir toprak, maalesef, bizim değildir.

Değerli arkadaşlar, yıllardan beri, Anadolumuzun kırsal kesimleri, kasabalarımız, köylerimiz, mezralarımız ve yaylalarımız hep ihmal edilmiştir. Kırsal altyapı için hükümetler, bugüne kadar, yeterli kaynakları ayırmamışlardır. Öyle ki, içme suyunu kilometrelerce uzaktan hayvan sırtlarında getiren köylü manzaraları, köyüne yolu olmadığı için ancak yürüyerek ulaşabilen insan manzaraları, hep, ekranlarda alışık olduğumuz manzaralardır. Halen, birçok köyümüzün yolları kapandığı zaman, hastaların, hamile kadınların kızaklar üzerinde taşındığını hepimiz bilmekteyiz. Bırakın köyleri, AK Parti İktidarına kadar Bahçesaray gibi ilçelerimizin bile yolları yılın altı ayına kadar kapalı idi. Birçok köyümüze elektriğin bile 1990'lı yıllarda geldiğini hatırlarsak, köylerimizi, âdeta, Ortaçağ karanlığına mahkûm ettiğimizi düşünebiliriz. Yine, birçok köyümüzde sulama suyu tesisleri yapılmadığı için, bazen de yolu olmadığı için ekilebilir arazilerin boş kaldığı ve millî ekonomiye katılamadığını hepimiz bilmekteyiz. Geçmiş yıllarda köylere yapılan tek tük hizmetlerin açılışlara ve plaketlere konu olduğunu, bazı siyasetçilerimizin "şu köyün yolunu ben yaptım, şu köyün suyunu ben getirdim" propagandalarını yaptığını da hepimiz gayet iyi bilmekteyiz.

İşte, kırsal altyapının böyle ihmal edilmişliği sebebiyle, köylerimiz hızla boşalmış, köylerimiz ile şehirlerimiz arasındaki gelişmişlik farkı ileri düzeye çıkmış ve köylerimize hiçbir yatırım gidemez hale gelmiştir. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 35'inin köylerde yaşadığı düşünülecek olursa, nüfusumuzun büyük bir kesiminin hizmet açısından nasıl ihmal edilmiş olduğu ve ülke ekonomisine katkısının nasıl engellenmiş olduğu açıkça görülecektir. Milletin efendisi olan köylü, bütün bu altyapı hizmetlerinden yeterince nasibini alamamıştır. Bütün bu durumları göz önüne alan AK Parti İktidarı, nasıl 15 000 kilometre duble yol hedefiyle bütün Türkiye'yi bir şantiye haline çevirmişse, yine toplu konut hamlesiyle nasıl Türkiye'yi bir baştan bir başa yükselen konutlarla örmüşse, işte, 2005 yılında uygulamaya koyduğu KÖYDES Projesiyle de köylerimizi ve kırsal alanı bir hizmet atağıyla buluşturmuştur.

KÖYDES Projesiyle temel hedef, ülkemizin en ücra köşelerine yol, su, sulama suyu ve elektrik götürmektir. Öyle ki, hedefimiz, yolu ve içme suyu olmayan köy bırakmamaktır. Köylerimize, daha çabuk, daha hızlı hizmet götürülmesi açısından, içlerinde muhtarların, il genel meclisi üyelerinin de bulunduğu köylere hizmet götürme birlikleri kurulmuş ve bu birlikler vasıtasıyla hizmet yürütülmektedir.

KÖYDES projelerine hükümetimizin 2005 yılında ayırdığı bütçe 200 trilyondur, 2006 yılında bu amaçla ayrılan ödenek 2 katrilyondur; yani, 10 kat fazla bu ödenek miktarı artırılmıştır. Bu ödenek miktarı, köy altyapıları için cumhuriyet tarihinde ayrılmış en yüksek meblağdır. KÖYDES projelerine büyük önem veren ve bu amaçla büyük ödenekler ayıran, başta Başbakanımız olmak üzere tüm hükümet üyelerine ve emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum.

Bu önemli projeyle medenî ihtiyaçların da mahalline götürülmesi, köy kalkınmasının sağlanması, köylünün yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve şehirlerimizdeki imkânların köylerimize götürülmesi hedeflenmiştir. Zaten, gelişmiş Batı ülkelerine baktığımız zaman, köyler ve şehirler arasında gelişmişlik düzeyinin çok aza indirgendiği, hatta, maddî imkânları yüksek olan insanların şehirler yerine köylerde oturmayı tercih ettiği bilinen bir gerçektir. İnşallah, hükümetimizin uygulamaya koyduğu bu projeyle, altyapı sorunları hızla çözülmüş olan köylerimize tersine göç başlayacak, altyapısı tamamlanmış köylerimizde yatırımlar hızla çoğalacaktır. Kırsal kesime yapılacak yatırımların artması, aynı zamanda köyden kente olan göçü bir nebze de olsa önleyecek ve şehirlerdeki varoşlar dolayısıyla işsizliğin, yoksulluğun ve asayiş probleminin kısmen de olsa önüne geçilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Nitekim, iktidarımız, kırsal alanlarda yatırımı hızlandırmak amacıyla, aynı zamanda, Tarım Bakanlığı öncülüğünde, Dünya Bankası tarafından finanse edilen köy bazlı yatırımların desteklenmesi amacıyla, başka bir projeyi hayata geçirmiş ve kırsala yatırım yapan müteşebbislere önemli destekler sağlamaya başlamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; KÖYDES projelerine örnek olarak kendi seçim bölgem Karaman'ı gösterebilirim. KÖYDES Projesi çerçevesinde, Karaman İline, 2005 yılında, 980 milyar ödenek gelmiş olup, bu ödenekle, toplam 12 içme suyu projesi bitirilmiştir. Yine, 2005 yılında, gerek KÖYDES Projesinden gelen paralar gerekse özel idaremiz tarafından sağlanan ödeneklerle, Karaman genelinde 340 kilometre birinci ve ikinci kat asfalt yol yapılmak suretiyle, ilimizde son onbeş yılın rekoru kırılmıştır. Yine, KÖYDES Projesi kapsamında, ilimize, 2006 yılında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - … yaklaşık 16 trilyon TL ödenek öngörülmüş olup, bu ödeneğin hızlı bir biçimde yatırımlara dönüştüğünü görmekteyiz. 2007 sonu itibariyle, tüm Türkiye'de, yolu, içme suyu olmayan köylerden bahsedilemeyecektir.

Burada, yeri gelmişken, hükümetimizin ayırdığı kaynakları maksimum faydaya dönüştürmek için büyük çaba sarf eden ve fedakârca çalışan Valimize, kaymakamlarımıza, İl Genel Sekreterimize, çalışkan il genel meclisi üyelerimize, köy hizmetleri çalışanları ve emeği geçen tüm görevlilere teşekkürü bir borç biliyorum.

KÖYDES projelerini ve yapılacak yatırımları böylece ele almışken, şu hususa da kısaca değinmek istiyorum: Hükümetimizin köylere hizmet götürme konusundaki heyecanının, tüm kamu görevlileri tarafından paylaşılması ve böylelikle, enerjinin sinerjiye dönüşmesi gerekir. Ayrılan bütün kaynakları etkin ve verimli kullanmak için, tüm vali ve kaymakamlarımızın ve diğer görevlilerimizin seferber olması lazım. Diğer yandan, hizmetin çabuk yürümesi için, ihale mevzuatına tabi olmadan, köylere hizmet götürme birlikleri eliyle yürütülecek harcamalarda, denetim ve kontrolün en iyi şekilde sağlanması, suiistimallere izin verilmemesi, fakir ve fukaranın hakkı olan bu paraların akıllıca kullanılması gerekir. Özellikle mülkî idare amirlerimizin denetim noktasında çok daha titiz davranmaları ve yolsuzluğa meydan vermemeleri gereğine burada işaret etmek istiyorum.

Bu çalışmalar sırasında, ülke tarımında en büyük sıkıntı olan su problemini çözecek, suyun etkin kullanımını sağlayacak sulama suyu projelerine özel bir önem verilmesi ve kapalı şebeke sistemlerine geçilmesi, devlet-millet işbirliğinin en üst düzeyde tutulması gerektiğine inanıyorum.

Milletlerin kalkınma yarışında hızla ilerlediği, bilgi çağının doruklarına ulaştığı, şehirler ile köylerin aynı altyapıda buluştuğu bu yüzyılda, bu anlayışa ülkemizi de ulaştırma sevdasında olan ve bu amaçla KÖYDES projelerini hayata geçiren hükümetimize ve yaz aylarında köyleri tek tek gezerek sorunları yerinde teşhis eden, köylülerimizin dertlerini paylaşan ve çözümü için gayret gösteren siz değerli milletvekili arkadaşlarıma saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akgün.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge var.

Önergeleri ayrı ayrı okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün ve 46 milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

WTO, 11 Eylül 2001 sonrası raporunda, 2020 yılına kadar dünya turizminin yüzde 4,1 oranında artacağını öngörmektedir. Buna göre 2010 yılında 1 milyar turist, 2020 yılında 1,5 milyar turist seyahat edecektir. Dünya turizm geliri 2010'da 1,5 trilyon dolara, 2020 yılında 2 trilyon dolara yükselecektir. WTO, Ortadoğu'da talebin ortalama yüzde 7,1 oranında artacağını ve bölgenin pazar payının 2020'de yüzde 2,2'den yüzde 4,4'e çıkacağını öngörmektedir.

Bu projeksiyona ayak uydurabilmek için turizm sektörünün sorunları yeniden gözden geçirilmelidir. Bunlardan birincisi KDV'dir. Şu anda dünyada turizmde en yüksek uygulanan KDV ülkemizde yer almaktadır. İkincisi altyapı eksiklikleri, ciro üzerinden yüzde 3 vergi alma girişimi de tamamıyla bu sektörü öldürmek üzere atılan bir adımdır. Ciro üzerinden alınacak yüzde 3'lük vergi toplanan Kurumlar Vergisi üzerine yüzde 25 eşdeğerdir. Ve dünyanın hiçbir yerinde de böyle adil olmayan bir vergi sisteminin getirildiği görülmemiştir. Telif Yasasıyla ilgili uygulamada meydana gelen aksaklıklar turizmin bir başka önemli sorunu haline gelmiştir.

Gerek bu sorunların varlığının ve boyutlarının tespiti gerekse bunların çözümü hususunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1-

Fahrettin Üstün

(Muğla)

2-

Ali Cumhur Yaka

(Muğla)

3-

Gürol Ergin

(Muğla)

4-

Ali Arslan

(Muğla)

5-

Ali Oksal

(Mersin)

6-

Osman Kaptan

(Antalya)

7-

Osman Özcan

(Antalya)

8-

Necati Uzdil

(Osmaniye)

9-

Şefik Zengin

(Mersin)

10-

Mustafa Özyurt

(Bursa)

11-

Atila Emek

(Antalya)

12-

Feridun Ayvazoğlu

(Çorum)

13-

Nail Kamacı

(Antalya)

14-

Feridun Fikret Baloğlu

(Antalya)

15-

Hüseyin Ekmekcioğlu

(Antalya)

16-

Ufuk Özkan

(Manisa)

17-

Uğur Aksöz

(Adana)

18-

Mustafa Gazalcı

(Denizli)

19-

Yılmaz Kaya

(İzmir)

20-

Ramazan Kerim Özkan

(Burdur)

21-

Hasan Güyüldar

(Tunceli)

22-

Kemal Sağ

(Adana)

23-

Muharrem Kılıç

(Malatya)

24-

Mehmet Küçükaşık

(Bursa)

25-

Gökhan Durgun

(Hatay)

26-

Nurettin Sözen

(Sivas)

27-

Yakup Kepenek

(Ankara)

28-

İsmail Özay

(Çanakkale)

29-

Mehmet Işık

(Giresun)

30-

N.Gaye Erbatur

(Adana)

31-

Erdal Karademir

(İzmir)

32-

Hakkı Ülkü

(İzmir)

33-

Muharrem Toprak

(İzmir)

34-

Vezir Akdemir

(İzmir)

35-

Ahmet Ersin

(İzmir)

36-

Vahit Çekmez

(Mersin)

37-

Abdurrezzak Erten

(İzmir)

38-

Canan Arıtman

(İzmir)

39-

Enis Tütüncü

(Tekirdağ)

40-

Nadir Saraç

(Zonguldak)

41-

Sıdıka Sarıbekir

(İstanbul)

42-

Hasan Ören

(Manisa)

43-

Mehmet S. Kesimoğlu

(Kırklareli)

44-

Kâzım Türkmen

(Ordu)

45-

Türkân Miçooğulları

(İzmir)

46-

Mehmet Mesut Özakcan

(Aydın)

47-

Ahmet Küçük

(Çanakkale)

Gerekçe:

İletişim çağının ve teknolojinin nimetlerinden zengin ülkeler kadar yoksul ülkelerin de yararlanması uzun dönemli bir hedef olacaktır. Bu hedefe ulaşılmasında, gelişmiş ülkelerin yanı sıra, henüz ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlayamamış olan ülkelere de büyük rol düşmektedir.

Bizimle aynı turizm kuşağında bulunan İspanya ve Yunanistan ile eşit koşullarda rekabet edebilmemiz için gerekli önemler alınmalıdır. Bu bakımdan, sektör üzerindeki yüksek vergi yükleri, Katma Değer Vergisi yükü yeniden gözden geçirilerek, anılan ülkelerle rekabeti engellemeyecek makul düzeylere çekilmelidir.

Ayrıca, turizm sektörü riski yüksek bir sektör olduğu için, özellikle bankalar buraya kredi verirken ya çok yüksek düzeylerde ipotek istemekte yahut da ipoteği de kabul etmeyerek, banka teminat mektubu almaktadır. Bu bakımdan, turizm sektörünün finans bölümü dikkatle ele alınıp, bunların risk unsurunu asgarîye indirecek şekilde bir kredilendirme yapısına kavuşturulmalıdır.

Bu bağlamda, turizm sektörüne uygulanmakta olan her şey dahil sistemi uygulama sonuçlarının ekonomiye katkısı objektif bir şekilde değerlendirmeye tabi tutularak, turizm politikası yeniden belirlenmelidir.

Turizm tüm kalkınma sorununa toplu çözüm olarak görülmemeli, kalkınma stratejisinin bir bölümünü oluşturduğu kabul edilmelidir. Sektörün gelişmesinde kaynak israfını önlemek için genel amaçlar çerçevesinde devlet-sektör işbirliği gereklidir.

Kendi kendini geliştiren ve başarısını yaratan bir endüstri haline getirmek için turizm, yerel halkın karar vermesine ve yerel kapasitelere dayalı yenilenebilir ve sürdürülebilir bir kaynak endüstrisi olarak planlanmalı ve yönetilmelidir.

Sürdürülebilir  turizm olayında, yerine getirilmesi gerekli asgarî sağlık ve konfor sağlamaya yönelik altyapının oluşturulması gereklidir. Doğa içine yayılmış, az yoğun yapılardan oluşan mekânların (açık mekân ağırlıklı) oluşturulması gerekmektedir.

Türkiye'ye toplam turist girişlerinin yaklaşık 8 000 000'u Antalya ve Muğla'dan sağlanan girişlerdir. Bu bölgelerde hemen çözülmesi gereken altyapı sorunları vardır. Bunların giderilememesi halinde ülkenin çok uzun vadeli kaynaklarının kuruması tehdidiyle  yüz yüze olduğumuzu açıkça görmek zorundayız.

Muğla turizminin altyapı sorunları üç aşamada ele alıp çözüme kavuşturulmalıdır. İlk aşamada Fethiye, Dalaman ve Ortaca, ikinci aşamada Bodrum ve Milas, üçüncü aşamada ise Marmaris, Datça, Köyceğiz ve Ula.

Çözüm aşamaları hızlı ve süratli olarak çağın gereklerine uygun olmalıdır. Turizm sektörünün sorunlarının araştırılarak çözüme kavuşturulması gereklidir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, ikinci önergeyi okutuyorum:

2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün ve 49 milletvekilinin, Muğla İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/341)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Muğla İli çok çeşitli özelliklere sahip destinasyonlarıyla dünya turizm sektöründe bir marka haline gelmiş, yüksek turizm gelirine sahip ülkelerle rekabet edecek düzeye erişmiştir.

Ancak, Muğla İlimizin turizm, eğitim, tarım, orman, ulaştırma, bayındırlık, çevre, maden ve termik santrallarındakı sorunları bir çığ gibi artmıştır. Bu sorunların çözümü, ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.

Gerek bu sorunların varlığının ve boyutlarının tespiti gerekse bunların çözümü hususunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1-

Fahrettin Üstün

(Muğla)

2-

Ali Cumhur Yaka

(Muğla)

3-

Gürol Ergin

(Muğla)

4-

Ali Arslan

(Muğla)

5-

Osman Kaptan

(Antalya)

6-

Atila Emek

(Antalya)

7-

Birgen Keleş

(İstanbul)

8-

N.Gaye Erbatur

(Adana)

9-

Yakup Kepenek

(Ankara)

10- İsmail Özay

(Çanakkale)

 

11- Mehmet Işık

(Giresun)

 

12- Erdal Karademir

(İzmir)

 

13- Hakkı Ülkü

(İzmir)

 

14- Muharrem Toprak

(İzmir)

 

15- Vezir Akdemir

(İzmir)

 

16- Ahmet Ersin

(İzmir)

 

17- Vahit Çekmez

(Mersin)

 

18- Abdurrezzak Erten

(İzmir)

 

19- Canan Arıtman

(İzmir)

 

20- Enis Tütüncü

(Tekirdağ)

 

21- Nadir Saraç

(Zonguldak)

 

22- Mehmet Kartal

(Van)

 

23- Sıdıka Sarıbekir

(İstanbul)

 

24- Hasan Ören

(Manisa)

 

25- Mehmet S. Kesimoğlu

(Kırklareli)

 

26- Kâzım Türkmen

(Ordu)

 

27- Türkân Miçooğulları

(İzmir)

 

28- Mehmet Mesut Özakcan

(Aydın)

 

29- Ali Oksal

(Mersin)

 

30- Necati Uzdil

(Osmaniye)

 

31- Şefik Zengin

(Mersin)

 

32- Mustafa Özyurt

(Bursa)

 

33- Feridun Ayvazoğlu

(Çorum)

 

34- Osman Özcan

(Antalya)

 

35- Nail Kamacı

(Antalya)

 

36- Feridun Fikret Baloğlu

(Antalya)

 

37- Hüseyin Ekmekcioğlu

(Antalya)

 

38- Ufuk Özkan

(Manisa)

 

39- Ali Kemal Kumkumoğlu

(İstanbul)

 

40- M.Akif Hamzaçebi

(Trabzon)

 

41- Yılmaz Kaya

(İzmir)

 

42- Uğur Aksöz

(Adana)

 

43- Ramazan Kerim Özkan

(Burdur)

 

44- Hasan Güyüldar

(Tunceli)

 

45- Kemal Sağ

(Adana)

 

46- Muharrem Kılıç

(Malatya)

 

47- Mehmet Nuri Saygun

(Tekirdağ)

 

48- Gökhan Durgun

(Hatay)

 

49- Nurettin Sözen

(Sivas)

 

50- Ahmet Küçük

(Çanakkale)

 

Gerekçe:

Muğla İli çok çeşitli özelliklere sahip destinasyonları ile dünya turizm sektöründe bir marka haline gelmiş, yüksek turizm gelirine sahip ülkelerle rekabet edecek düzeye erişmiştir.

Datça Yarımadası,

Gökova Körfezinin kuzey ve güneyi,

Göcek Koyu ve çevresi,

Fethiye İlçe Merkezi-Patara Kumsalı arasında

yer alan bölgelerin "Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesi ve Turizm Merkezi" ilan edilmesi, ilimiz turizminin planlı ve sağlıklı gelişimini sağlayacaktır.

Yat turizminin içinde bulunduğu sektörel ve bürokratik sıkıntıların aşılması için gerekli düzenlemeler yapılmalı ve Akdeniz çanağındaki ülkelerle rekabet düzeyini yüksek seviyede tutabilmek için, Bozburun, Dalaman, Datça, Akyaka, Ören ve Karacasöğüt gibi yat turizminin yoğun olduğu yerlerde yat limanı ve çekek yerlerinin sayısı artırılmalıdır.

Yüzde 26'sı özel çevre koruma bölgesi, yüzde 14'ü SİT alanı olan ilimizde 195 adet ören yeri, 306 adet arkeolojik SİT, 68 adet doğal SİT, 14 adet kentsel SİT alanı bulunmaktadır.

Yapılmış olan SİT tescillerinde bazı tescil alanlarının geniş tutulduğu ve bazı tescil kararlarında ise SİT sınırlarının koordinatları belirlenmediği için SİT alanlarının tam olarak tespitinin yapılamaması gibi nedenlerle vatandaşlarla çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır.

Gerek arkeolojik ve doğal SİT alanlarında gerekse ÖÇK bölgelerinde yaşanan sıkıntıların aşılabilmesi için, söz konusu alanların koruma kullanma dengesi çerçevesinde ilgili kurumlar tarafından yeniden  değerlendirilmesi, Muğla İlinin planlı gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir.

İlimiz ve ülkemiz mermerciliğinin gelişimi için dünya pazarlarına yakın, yurtiçi nakliye giderlerini azaltacak liman ve iskelelere ihtiyaç vardır.

İnşaatına 2.6.1995 tarihinde başlanan Milas Akgedik Barajı ile inşaata 14.4.1998 tarihinde başlanan Yatağan Bayır Barajının bir an önce tamamlanması gerekmektedir.

Bodrum merkez ve 9 belediyeden oluşan Bodrum Belediyeler Birliğince yürütülmek üzere Bodrum Yarımadası Acil İçme Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Etüd ve Kati Projesi DSİ tarafından hazırlanmıştır.

Projeye göre 61 366 metre uzunluğundaki ishale hattı ile Bodrum, Bitez, Gündoğan, Konacık, Ortakent-Yahşi, Turgutreis, Gümüşlük, Yalıkavak, Göltürkbükü ve Yalıçiftlik Belediyelerinin su ihtiyacı karşılanacaktır.

Turistik ilçelerimizle yakın olan kasaba ve köylerimizin elektrik şebekelerinin belli kesimleri eski ve yetersiz durumdadır.

Söz konusu bölgelerde maddî imkânsızlıklardan kaynaklanan altyapı, imar planı, ÇED raporu sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.

Datça İlçesinde iklim nedeni ile özellikle gögüs hastalıklarına yönelik ihtisas hastanesi kurulmasında yarar görülmektedir.

İlimizde Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı 1 337'si kız, 1 300'ü erkek olmak üzere toplam 2 637 kişi kapasiteli öğrenci yurdu bulunmaktadır.

Muğla Üniversitesi öğrenci sayısının toplamda 14 000 civarında olduğu değerlendirilerek Kredi Yurtlar Kurumu tarafından çok acil olarak kız öğrenci yurtları öncelikli olmak üzere yeni yurtların yapımına ihtiyaç duyulmaktadır.

Kurulu bazı balık çiftliklerinin turizm sektörüyle çatışmayacak alanlara taşınması gerektiği açıktır.

Anılan nedenlerle, Muğla gibi ülke turizmine katkısı inkâr edilemeyecek ilimizin sorunlarının araştırılarak çözüm üretilmesi gereklidir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, üçüncü önergeyi okutuyorum:

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 49 milletvekilinin, çocuklar arasında suç oranının artmasının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/340)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çocuklarda ve gençlerde suça yönelme ve suç işleme yaşının düşmesi ile 18 yaş altı suç işleme sebeplerinin araştırılarak, çözüm önerilerinin belirlenmesi konularında Yüce Meclisimizin ve halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1- Kemal Demirel

(Bursa)

2- Ali Oksal

(Mersin)

3- Necati Uzdil

(Osmaniye)

4- Şefik Zengin

(Mersin)

5- Mustafa Özyurt

(Bursa)

6- Osman Kaptan

(Antalya)

7- Atila Emek

(Antalya)

8- Feridun Ayvazoğlu

(Çorum)

9- Osman Özcan

(Antalya)

10- Nail Kamacı

(Antalya)

11- Feridun Fikret Baloğlu

(Antalya)

12- Birgen Keleş

(İstanbul)

13- Hüseyin Ekmekcioğlu

(Antalya)

14- Ufuk Özkan

(Manisa)

15- Uğur Aksöz

(Adana)

16- Mustafa Gazalcı

(Denizli)

17- Hasan Güyüldar

(Tunceli)

18- Yılmaz Kaya

(İzmir)

19- Ali Arslan

(Muğla)

20- Ramazan Kerim Özkan

(Burdur)

21- Kemal Sağ

(Adana)

22- Muharrem Kılıç

(Malatya)

23- Mehmet Küçükaşık

(Bursa)

24- Gökhan Durgun

(Hatay)

25- Nurettin Sözen

(Sivas)

26- Nadir Saraç

(Zonguldak)

27- Yakup Kepenek

(Ankara)

28- İsmail Özay

(Çanakkale)

29- Mehmet Işık

(Giresun)

30- N. Gaye Erbatur

(Adana)

31- Erdal Karademir

(İzmir)

32- Hakkı Ülkü

(İzmir)

33- Muharrem Toprak

(İzmir)

34- Vezir Akdemir

(İzmir)

35- Ahmet Ersin

(İzmir)

36- Fahrettin Üstün

(Muğla)

37- Ali Cumhur Yaka

(Muğla)

38- Vahit Çekmez

(Mersin)

39- Abdurrezzak Erten

(İzmir)

40- Canan Arıtman

(İzmir)

41- Enis Tütüncü

(Tekirdağ)

42- Mehmet Kartal

(Van)

43- Sıdıka Sarıbekir

(İstanbul)

44- Hasan Ören

(Manisa)

45- Mehmet S. Kesimoğlu

(Kırklareli)

46- Gürol Ergin

(Muğla)

47- Kâzım Türkmen

(Ordu)

48- Türkân Miçooğulları

(İzmir)

49- Mehmet Mesut Özakcan

(Aydın)

50- Ahmet Küçük

(Çanakkale)

Gerekçe:

Toplumların son yıllarda en çok önem verdiği konulardan bir tanesi de suç işleme yaşının giderek düşmesidir. Geçtiğimiz günlerde basında yer alan haberlerde, ülkemizde bu yaşın ilköğretim çağı çocuklarının da altına indiği yer almıştır. Oyun oynaması gereken çocukların suç işlemesi ve bunun sonucunda, geleceğinin kararması toplumsal bir ayıptır.

Bu konu sadece ülkemizin sorunu değil, tüm ülkelerin sorunudur. Bu yönüyle düşünüldüğünde sorunun dünya üzerindeki sonuçları ve diğer ülkelerin çözüm için yapmış oldukları çalışmalar da ülkemiz açısından yol gösterici olabilmektedir.

Yaşanan suçlarla birlikte; çocuklarda, ailelerinde, suç işledikleri hasım taraflarda, suçun işlendiği yörede ve toplumda kötü etkileri kendini göstermekte ve çok önemli sosyal sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Çocuklar doğduklarında suçlu değildir. Ancak, çeşitli sebeplerle kendilerini suçun içinde bulmaktadırlar. Bu durum, okul sıralarında oturması gereken çocukları sanık sandalyesinde oturtmaktadır. Bazen tesadüfler sonucu çocuklar suç ortamının içine düşebilmektedir. Bunu engellemek ve çocukların kaderini olumlu yönde değiştirmek gerekmektedir.

Çocuk suçluluğunda genellikle suçun gerektirdiği cezalandırma yapılamamaktadır. Bazen çocuklar sırf bu yüzden suça itilmektedir. Ceza almayacakları ya da az cezayla  kurtulma ümidiyle, bireyler suç işlemlerini ya çocuklara yaptırmakta ya da suçu çocukların üstlenmesi için baskı yapmaktadır.

Sosyal yapımızda çocukların korunması ve desteklenmesi gerekmektedir. Ailenin sürekliliğinin sağlanması ve toplumsal yapının desteklenmesi için çocuk olmazsa olmaz olarak görülmektedir. Ancak bazı durumlarda çocuklar âdeta siper olarak kullanılmaktadır. Bu arada çocukların aldıkları zararlar da toplumun zedelenmesine neden olmaktadır.

2005 yılının ilk 6 ayında toplam 204 038 şüphelinin yüzde 15'ini (29 968) çocuk şüpheliler oluşturmaktadır. Önceki yıllara bakıldığında ise; 2001 yılında 43 808 olan çocuk şüpheli sayısı 2004 yılında yüzde 18 oranında artarak 51 900'e ulaşmıştır. Her 100 şüpheli çocuktan yüzde 87'sinin erkek, yüzde 13'ünün ise kız olduğu tespit edilmiştir.

Çocukların suç işlemesinin ve suça yöneltilmesinin önlenmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Ama bunun yanında çocukların yargılanma süreçlerinin de çocuk mahkemelerinde yapılması gerekmektedir. Türkiye'de çocuk mahkemesi sayısı toplam 16'dır. Bu sayı yetersiz kalmaktadır.

Başta aileler olmak üzere devletin ilgili tüm birimlerinin, eğitim kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin çocuklara sahip çıkması gerekmektedir. Bu konu bir devlet politikası olarak ve koordineli bir şekilde yürütülmelidir.

Çocuklar zaman zaman bulundukları yaşam koşulları veya çevre dolayısıyla suça itilirken, tamamen normal standartlarda ve sorunsuz denilebilecek ailelerin çocuklarında da suç işleme görülebilmektedir. Durum böyle olunca çocukların suça yönelmesi ve itilmesinin devlet olarak ele alınması gereği ortaya çıkmaktadır.

- Toplumumuzda suça yönelme ve suç işleme yaşının alt sınırının nereye kadar indiği,

- 18 yaş altı işlenen suçların neler olduğu,

- Çocuklarda ve gençlerde suça yönelme ve suç işlemenin sebepleri,

- Suça eğilimin sebeplerinin giderilmesine yönelik olarak bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar ve eksikliklerin neler olduğu,

- 18 yaş altı işlenen suçlarda çocukların ve gençlerin yaşadıkları aile veya diğer ortamların etkileri,

- Toplumumuzda çocukların suça itilmesine sebep olan etkenler,

- 18 yaş altı işlenen suçlarda illere göre dağılım ve iç göçlerin etkileri,

- Çocuklarda ve gençlerde suça eğilimin azaltılması ve onların suçlardan korunması ile ilgili olarak devlet eli ile yapılan çalışmalar,

- Bu çalışmaların hukuksal boyutları,

- Bu konuyla ilgili olarak belediyeler, özel kuruluşlar, vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarının bireysel yaptığı çalışmalar,

- Koordinasyon çalışmaları yapılmamasının sebeplerinin neler olduğu,

- Suçtan uzak bir nesil için yapılması gerekenlerin neler olduğu araştırılmalıdır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Hakkâri merkez, Yüksekova ve Şemdinli İlçelerinde Meydana Gelen Olayların Araştırılması Amacıyla Kurulan (10/322,323,324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- (10/322, 323, 324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/985)

        22.2.2006

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hakkâri merkez, Yüksekova ve Şemdinli İlçelerinde meydana gelen olayların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca 23.11.2005 tarihinde kurulmuş olan ve söz konusu araştırmayı Meclis adına yapmakla görevlendirilen ve normal süresi 7.3.2006 tarihinde bitecek olan (10/322,323,324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonumuza; çalışmalarını ve raporunu tamamlayabilmesi bakımından 7.3.2006 tarihinden itibaren İçtüzüğün 105 inci maddesi uyarınca; ekli kararda talep edilen bir aylık eksürenin verilmesi hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

               Musa Sıvacıoğlu

      Kastamonu

       Komisyon Başkanı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir" hükmü gereğince komisyona bir aylık süre verilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

IV.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

No.: 186 Tarih: 28.2.2006

Danışma Kurulu Önerisi

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 335 inci sırasında yer alan 1094 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına, 337 nci sırasında yer alan 1098 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 6 ncı sırasına, 336 ncı sırasında yer alan 1096 sıra sayılı kanunun bu kısmın 7 nci sırasına, 261 inci sırasında yer alan 1003 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 331 inci sırasında yer alan 1095 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 289 uncu sırasında yer alan 1026 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 330 uncu sırasında yer alan 1090 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 12 nci sırasına, 322 nci sırasında yer alan 1081 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 14 üncü sırasına, 47 nci sırasında yer alan 952 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 15 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 871 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 16 ncı sırasına, 326 ncı sırasında yer alan 1086 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 17 nci sırasına, 28.2.2006 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 1101 sıra sayılı kanun teklifinin, 48 saat geçmeden, bu kısmın 13 üncü sırasına alınmasının ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin;

Genel Kurulun; 28.2.2006 Salı günkü ve 1.3.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesinin, 28.2.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinin; 28.2.2006 Salı, 1.3.2006 Çarşamba günleri 15.00-21.00 ve 2.3.2006 Perşembe günü 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürülmesinin;

Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

 

Bülent Arınç

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

Sadullah Ergin

Kemal Anadol

Ömer Abuşoğlu

 

AK Parti Grubu

CHP Grubu

Anavatan Partisi Grubu

 

Başkanvekili

Başkanvekili

Başkanvekili

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisi lehinde söz isteği var; Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.

Buyurun Sayın Kandoğan.

Süreniz 10 dakika.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum; bu haftaki Meclis çalışmalarının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz aldım. Bununla ilgili görüş ve düşüncelerimi arz etmeye çalışacağım; ancak, bu konuyla ilgili düşüncelerimi ifade etmeden önce -bugün 28 Şubat 2006- yakın siyasî tarihimizde çok önemli bir yeri olan ve üzerinde çok tartışma ortamı ortaya çıkan 28 Şubat 1997'yle ilgili kısaca görüş ve düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.

Halkta karşılığı olmayan, halk tarafından tasvip edilmeyen, demokrasiye aykırı olan ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan bütün girişimlerin mutlaka halk tarafından bir gün cevabının verileceği hepimiz tarafından çok iyi bilinmelidir.

1997 yılına şöyle bir geri gidecek olursak, o dönemde meşru olan bir hükümetin çeşitli vesilelerle iktidardan uzaklaştırılması ve bunun karşılığında, halkta bir karşılığı olmayan ve halk tarafından tasvip edilmeyen olayların gelişmesiyle, maalesef, demokrasinin büyük ölçüde yara aldığı, hukukun üstünlüğünün tartışıldığı bir hareket olarak 28 Şubat kararları karşımıza çıkmaktadır; ama, bugün geldiğimiz noktada, o gün yapılan o girişimin ne kadar yanlış, ne kadar haksız, ne kadar hukuka ve demokrasiye aykırı olduğu bugün çok daha net bir şekilde karşımıza çıkmaktadır; ancak, gelinen noktada şunu söylemek istiyorum: Artık, yetmiş milyon vatandaşımız demokrasinin etrafında çelik bir kale olmalı, hukukun üstünlüğüne karşı girişilen her hareketin karşısında durmalı, seçimle gelen hükümetlerin, siyasî partilerin seçimle gitmesi gerektiği bütün millet tarafından ortaya konulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bu hafta cumartesi günü, Türkiyemiz için, Ankaramız için son derece önemli olan Modern Çarşı esnaflarını ziyaret ettik Sayın Genel Başkanımızla beraber. Ankara'nın sembolü olan ve küçüklüğümüzden beri herkesin oraya rahatlıkla gidip alışverişini yaptığı bir çarşının bugün içinde bulunduğu durum yürekler acısı ve orada bulunan esnaflarımız şu anda kan ağlıyor. Biliyorsunuz, Modern Çarşı çok büyük bir yangın geçirmişti. O yangının ertesinde, hem Sayın Başbakan, Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ali Babacan da buradalar, kendileri ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızın, Modern Çarşı esnafının yanında olacaklarına dair çok açık ve net ifadeleri var ve bununla ilgili yapılan girişimler neticesinde çarşının tamir ve onarımına başlanmış iken, ne hikmettir ki, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının orada uygulayacağı bir projeden dolayı, o güçlendirme işlemlerinin askıya alınması karşısında, esnafın açlık grevine başvurduğunu yüreğimiz sızlayarak gidip orada görme imkânımız oldu.

Bakınız, orada 232 esnaf 1 000 çalışanıyla beraber son derece mağdur bir vaziyetteler ve ne acıdır ki, o yangından sonra o esnaflardan 24 arkadaşımız hayatını kaybetmiş ve bunlardan 14 adedi de maalesef kalp krizi neticesinde hayatını kaybetmiş. Orada büyük bir yara var. Oradaki esnaflarımız kan ağlıyor. Zaten esnafların çok  sıkıntılı olduğu bir dönemde, Modern Çarşı esnafının yaralarına merhem olacak olan uygulama noktasında,  iktidarın ve özellikle büyükşehir  belediyesinin bu esnaflarımıza yapacağı destekleri büyük bir sabırsızlıkla hem onlar hem bizler bekliyoruz.

Yine özellikle iktidar kanadından bir istirhamım, yıllar öncesi başlayan konut edindirme yardımlarıyla ilgili olarak orada biriken paraların, inşallah, Meclisimizce bir çözüme kavuşturularak, konut edindirme yardımı nedeniyle maaşlarından kesinti yapılan kamu görevlilerimizin biriken paralarının kendilerine ödenme noktasında, inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ciddî bir çalışma içerisine gireriz.

Değerli milletvekilleri, ben, buradan birçok kez ifade etmiştim; ama, her ifade ettiğimde İktidar Partisi milletvekilleri itiraz etmişlerdi. Türkiye'deki işsizlik rakamlarının 10,3'ten aşağı olmayacağını altı ay önce söylemiştim; ancak, hem Sayın Başbakan hem de ilgililer burada gelip, örneğin, Sayın Başbakan haziran ayının özel şartları dolayısıyla 9,1'e düşen, o ayki düşen işsizlik karşısında "artık, işsizlik de Türkiye'de düşmektedir" şeklinde ifadesi karşısında ben demiştim ki, 2005 yılı sonu rakamlarına bakalım Sayın Başbakanım. Türkiye İstatistik Kurumu 2005 yılı rakamlarını açıkladı, rakamlar 10,3. Bu iktidarın hükümeti devraldığı 2002 yılındaki rakamlar 10,3. üçbuçuk yıl sonra gelinen rakam 10,3 ve ne gariptir ki, doğrudan yabancı yatırımın Türkiye'ye girmekte olduğunu söyleyen iktidarımız; Türkiye'den Romanya'ya, Bulgaristan'a, hatta hatta Suriye'ye, Özbekistan'a, Türkmenistan'a, kendi yatırımcılarımızın yatırımlarını oralara götürmeye başladıklarını da büyük bir üzüntüyle öğreniyoruz.

Değerli milletvekilleri, tekstil kan ağlıyor. Çok zor durumdalar. Bugün iktidar ile, Sayın Başbakan ile tekstilcilerin bir görüşmesi, bir randevu talepleri vardı. İnşallah, bugünkü toplantıdan tekstilcilerimizi rahat nefes aldıracak, onları dünya şartlarıyla üretim yapabilecek ve ihracatlarını artırabilecek kararların çıkmasını, özellikle bugün bekliyoruz.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bakın, 2 dakikanız kaldı; ama, gündeme gelemediniz. Lütfen…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geliyorum. Bunlar da hep gündemde olmasını arzu ettiğim hususlar. Yani, bu konut edindirme yardımı gelsin Sayın Başkanım.

Bakınız, siz de Ankara Milletvekilisiniz. Modern Çarşı esnafı kan ağlıyor.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, gündemdışı söz alır, bunları dile getirebilirdiniz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geliyorum…

Ben onların hislerine tercüman olmaya çalışıyorum. Uygun cümlelerle de bunu söylemeye çalıştım.

BAŞKAN - Buyurun; ama, biz de İçtüzüğe göre hareket etmek durumundayız.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ve son olarak şunu da söylemek istiyorum: Bakınız, gelir dağılımıyla ilgili, yine Türkiye İstatistik Kurumu 2004 rakamlarını açıkladı. Yeni açıklandı resmî rakamlar. 2002'de en üst yüzde 20'nin aldığı pay, yüzde 45,4; iki yıl sonra yüzde 46,2. En üst yüzde 20 gelir grubu, gelirden aldığı pay artarken, en alt gelir grubunun payı yüzde 6,5'ten yüzde 6'ya düşmektedir. Bu da, Türkiye'deki gelir dağılımında nasıl adaletsiz bir uygulama olduğunun en açık ve çarpıcı göstergesidir.

Yine bu hafta gündemimizde, disiplin affıyla ilgili benim de vermiş olduğum bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmasından ben de son derece mutluyum. 20 000'in üzerindeki kamu görevlimiz uzun zamandan beri memur disiplin affını büyük bir merak ve büyük bir heyecanla beklemekteydi. İnşallah, herhalde -önümdeki gündeme göre- yarın memur disiplin affı Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelecek ve bu konu da, inşallah, bu haftaki Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarıyla çözüme kavuşturulacak.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta da burada yaptığımız çalışmalarda, biliyorsunuz, kredi kartı mağdurlarıyla ilgili bir kanun tasarısı burada kabul edildi. Ancak, şunu da ifade etmek istiyorum ki, bu kanun tasarısı, asgarî ödeme miktarını ödeyen, ancak, faiz kıskacı içerisine girmesi nedeniyle ödemelerde çok ciddî sıkıntılar çeken milyonlarca kredi kartı mağdurunun dertlerine derman olamamıştır. Maalesef, o gün bu kanun görüşülürken, ısrarla bunlarla ilgili bir düzenleme yapılmasını istemiş olmamıza rağmen, maalesef, böyle bir düzenleme yapılmaması nedeniyle milyonlarca vatandaşımız büyük bir mağduriyet içerisine girmiştir.

Ben, bu haftaki Meclis çalışmalarımızın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Burada görüşeceğimiz ve kabul edeceğimiz kanunlarla, inşallah, vatandaşların dertlerine derman olacağını umut ediyorum ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir İlinde Karabağlar Adı ile Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/491) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/369)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/491) esas numaralı kanun teklifimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunu saygılarımla arz ederim.

    Ahmet Ersin

                İzmir

BAŞKAN - Önergeyi okuttum; söz isteği var mı?

Buyurun Sayın Ersin.

Süreniz 5 dakika.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İzmir'in önemli bir bölgesi Karabağlar'ın yıllardan beri süren ilçe olma özlemini bir kanun teklifi olarak Meclis Başkanlığına sundum; ama, süresi içinde ele alınmadığı için, bu kez, 37 nci madde gereğince, doğrudan görüşme talebim üzerine huzurlarınızdayım; tekrar, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Karabağlar, İzmir'in önemli bir bölgesi, 16 büyük mahalleyi kapsayan, tekstil, sanayi ve mobilya üretimi ve satışının çok yoğun olduğu bir sanayi merkezidir.

Karabağlar, herhangi bir yer değil değerli milletvekilleri; İzmir'in bir sanayi bölgesi olarak, hem vergi verme konusunda hem de ihracat konusunda önemli görevler, Türkiye'ye çok önemli görevler, çok önemli hizmetler veren bir bölgemiz. Halen, çok geniş bir fizikî alana yayılmış olup, 16 büyük mahallesi ve 400 000'e yaklaşan nüfusuyla Anadolu'daki birçok ilimizden daha büyük bir bölgemizdir. Üstelik, üretim ve satış yapan işyerleri ve çalışanlarıyla birlikte, özellikle mesai günlerinde nüfusu 500 000'i geçiyor.

Karabağlar, içinde barındırdığı işyerleri nedeniyle, hem İzmir ve hem de Türkiye için önemli bir vergi kaynağı olduğu halde, hizmetlerden, yani belediye hizmetlerinden, yerel yönetim hizmetlerinden ve gerekse diğer idarî hizmetlerden hak ettiği kadar yararlanamıyor.

Karabağlar'la ilgili, hükümet başkanları, bakanlar, belediye başkanları, hatta milletvekilleri, 1990'lı yıllardan itibaren, hemen hemen her seçim döneminde, bu bölgeye gidip, Karabağlar'ı ilçe yapma konusunda sözler verdiler. Bu sözleri verenlerin arasında başbakanlar da var, bakanlar var, belediye başkanları var. Muhtemelen, Adalet ve Kalkınma Partisinin İzmir milletvekilleri de -bölge itibariyle- seçim çalışmaları sırasında Karabağlar'a gitmişlerdir ve Karabağlar'da yaşayan insanların bu özlemini, yıllardır süren bu özlemini bildikleri için, Karabağlar'ın ilçe olması konusunda katkı vereceklerini, yardımcı olacaklarını, hatta bu konuda kanun teklifi vereceklerini, hükümet düzeyinde girişimde bulunacaklarını söylemişlerdir, bu sözleri vermişlerdir; ama, ne yazık ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin İzmir milletvekilleri bu görevlerini yerine getirmedikleri için, muhalefet partisi milletvekili olarak, Cumhuriyet Halk Partisinin İzmir Milletvekili olarak, bu görevi, 22 nci Dönem itibariyle ikinci defadır gündeme getiriyorum ve daha önce verdiğim kanun teklifinin gündeme alınması sizlerin oylarıyla reddedildi, umarım bu kez kabul edilir ve Karabağlar'da yaşayan insanların 1990'lı yıllardan beri devam eden ilçe olma özlemini, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu kez gerçekleştirmiş oluruz.

Değerli milletvekilleri, verilen sözler tutulmazsa, eğer, siyaset yapanlar, politika yapanlar, seçim dönemlerinde verdikleri sözleri yerine getirmezlerse, o zaman, bütün siyaset kurumuna ve dolayısıyla da siyasetçilere olan güven zafiyete uğruyor. İşte, bunun çok basit ve belirgin örneği, Karabağlar'ın ilçe olma sorunudur değerli milletvekilleri. Yani, yıllardan beri, en az onbeş yıldan beri hep söz verilmiş; ama, sonra bu sözler unutulmuş.

Değerli milletvekilleri, artık, Karabağlar'da yaşayan yurttaşlarımızın ilçe olma özlemine son verelim ve Karabağlar'ın yıllardır beklediği ilçe olma dileklerini artık gerçekleştirelim diye sizlerden rica ediyorum ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.

AHMET ERSİN (İzmir) - Teşekkür etmedim Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET ERSİN (Devamla) - …ve değerli arkadaşlarım, Karabağlar'ın ilçe olması konusundaki olumlu oylarınızı bekliyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.  (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan lehinde söz istemiştir. Fikrini beyan ediyor önceden…

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. İzmir Milletvekilimizin vermiş olduğu kanun teklifini gönülden desteklediğimi ifade etmek istiyorum.

Ben de, yirmiüç yıl süreyle Türkiye'nin değişik yörelerinde kaymakamlık görevinde bulundum. Özellikle son dönemde hızlı gelişen, büyüyen yerlerimizin ilçe olmalarında son derece büyük bir fayda var. Artık İzmir kabuğunu yırtmış, son derece hızlı gelişen… Ve özellikle Karabağlar tarafını da son derece iyi biliyorum. O bölgenin mutlaka bir ilçe haline getirilmesinde fayda mülahaza ediyorum.

Ancak, benim bu noktada söylemek istediğim bir husus var. Türkiye'de yaklaşık 980 civarında ilçe var. Ancak, bu iktidar döneminde -üzülerek ifade etmek istiyorum ki- daha önce ilçe olan ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarının kurulduğu ve hizmet verdiği birçok ilçemizden kamu kurumlarının bir kısmının maalesef alınma durumu ortaya çıktı. Benim kendi ilçemden bahsediyorum, Babadağ İlçesi. Denizli'nin Babadağ İlçesi 1989 yılında ilçe oldu. Davullarla, zurnalarla ilçe olmayı kutladık. Ancak, ne gariptir ki, son dönemde ilçemizdeki adliye teşkilatı alındı, kapatıldı. Şu anda kendi ilçemin insanları basit bir şahitlik meselesi için kilometrelerce uzaktaki bir başka ilçeye gitmek mecburiyetinde kalıyor. Yani, ilçeleri bir taraftan kurarken, diğer taraftan, ilçelerdeki kamu kurumlarının fonksiyonlarını azaltırsak, oradaki vatandaşlarımızın hizmet alımının önüne bazı engeller koyarsak, bu kurulacak olan ilçelerin pratikte çok fazla bir faydası olmayacaktır.

Ve yine kendi ilçemden örnek vermek istiyorum; saat 17.00'den sonra, ilçemizin tek sağlık kuruluşu olan sağlık ocağımızda bir görevli bile olmuyor. Saat 17.00'den sonra bir vatandaşımız, eğer rahatsızlanacak olursa, gidiyor sağlık ocağına, ilgili doktor neredeyse, telefonlarla, değişik yollarla aranıyor bulunuyor, eğer bulunabilirse, sağlık ocağına gelip tedavi olma imkânı elde ediyor.

Ve yine ilçelerimizde uzman doktorlarımız yok; ama, uzman doktorların yazması gereken bazı ilaçlar vardır diyerek vatandaşlarımızın, yine kendi ilçelerinden başka ilçelere, sadece bir veya iki ilacını yazdırmak için, o ilçeye gitmek mecburiyetinde oldukları çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. O bakımdan, değerli milletvekilleri, sayın milletvekilimizin teklifi son derece yerinde.

Karabağlar, çok hızlı gelişen, büyüyen bir yer. Buranın mutlaka ilçe olması lazım; hatta, bunun yanında, ilçe olma hakkını, değişik yönleriyle, nüfus, ulaşım, ekonomik kriter, sosyal hayat gibi çeşitli faktörler bakımından ilçe olmayı hak eden o kadar yerleşim birimimiz var ki, benim arzum, temennim, bunu bugün mutlaka kabul edelim; ama, Türkiye'de bu durumda olan yerleşim yerlerinin üzerinde bir çalışma yapılıp bunların da mutlaka ilçe haline getirilmesinde fayda mülahaza ediyorum.

Ve yine, diğer bir üzüntüm de, maalesef, şu anda 980 ilçemizin bir kısmında asil kaymakam bulunmamaktadır. Asil kaymakam yok.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - "Asil" değil, "asıl."

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Komşu ilçenin kaymakamı, hem kendi ilçesinde kaymakamlık görevini yürütmekte, hem de komşu ilçedeki kaymakamlık görevini birlikte yürütmekte. Bunun pratikte ne kadar faydalı olduğunun takdirini sizlere bırakmak istiyorum.

Ben, Ünye Kaymakamlığım sırasında, Fatsa Kaymakamımız görevde olmadığı dönemlerde, hem Ünye Kaymakamlığı görevini, hem de Fatsa'da Kaymakam Vekilliği görevini birlikte yürütüyordum. Bunun ne kadar zor olduğunu sizler de takdir edersiniz. O bakımdan, İçişleri Bakanımızın, bu konuda bir çalışma yapıp, şu anda kaymakamı bulunmayan ilçelerimize, inşallah, en kısa zamanda kaymakam tayin edilmesi noktasında da gerekli duyarlılıkları göstereceğine inanıyor ve İzmir Milletvekilimizin bu kanun teklifini destekliyor ve inşallah, sizlerin de desteklerini bekliyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Şimdi, önerge üzerindeki konuşmalar tamamlanmış olduğundan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

3.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/439) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/370)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/439) esas numaralı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasını içeren kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması konusunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                Bülent Baratalı

                                                                               İzmir

BAŞKAN - Sayın Baratalı önergesiyle ilgili söz istemiştir.

Buyurun Sayın Baratalı. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasını içeren kanun teklifimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesinde yazılı süre içinde sonuçlandırılamaması üzerine, doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için söz almış bulunmaktayım; bu nedenle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asker, kanunla, harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyeti altına giren ve resmî bir kıyafet taşıyan şahıstır. Bunlar, er ve erbaşlar, astsubaylar, subaylar olarak gruplandırılmışlardır. Subaylar da, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 11 inci maddesinin dördüncü bendinde, subaylar, üstsubaylar, general ve amiraller olarak sıralanmışlardır.

Subaylar, asteğmen, teğmen, üsteğmen ve yüzbaşılar; üstsubaylar, binbaşı, yarbay ve albaylar; general ve amiraller, tuğgeneral-tuğamiral, tümgeneral-tümamiral, korgeneral-koramiral, orgeneral-oramiral olarak rütbelerine göre de sıralanırlar.

Yine, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 11 nci maddesinde "Makam: Her amirin Silahlı Kuvvetlerde temsil ettiği mevkidir. Amir: Makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimsedir" diye tanımlanmaktadır.

Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi, binbaşılar da, üstsubaylar gibi ve general ve amiraller gibi, amir ve makam sahibi subaylardır. Yani, kısaca, binbaşılar da yarbay, albaylar gibi, aynı gruba ve statüye tabidirler. Üstelik, binbaşı ve yarbay rütbesindeki subaylar aynı görevi ifa ederler. Makamları da, tabur komutanlığı veya sınıflarına göre filo komutanlığıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifimize konu olan makam tazminatı ödeneği, maaşlarda bir iyileştirme gayesiyle ilk defa 1984 yılında general ve amirallere verilmeye başlanmıştır. Tepkiler gelince, kanun hükmünde kararnamelerle önce kadrosuzluk nedeniyle emekli olan albaylara, bilahara kıdemli albaylara, sonradan iki yıllık kıdemli albaylara, daha sonra da kıdemsiz albaylara, sonradan da yarbaylara tazminat verilmeye başlanmıştır.

Ayrıca, bütün bu olanlardan sonra, 10 Ocak 2002 tarihinde bir Bakanlar Kurulu kararıyla, makam tazminatı verilmekte olan general, amiral, kıdemli albay, albay ve yarbay rütbesinde olanlara ve bunların emeklilerine de görev tazminatı verilmeye başlanmış, üstsubay sınıfında sayılmasına karşın, iki olanaktan da yararlanamayan binbaşılar aleyhine uçurum farkı çok yükselmiş bulunmaktadır. Oysa, bir kıdemli binbaşı ile bir yarbayın hizmet süresinde bir veya iki yıl süre bulunmaktadır, fark vardır. Birinin baremi 1 inci derecenin 1 inci kademesi olmasına karşın, binbaşının baremi 1 inci derecenin en fazla 4 üncü kademesidir. Emekli olmuş bir kıdemli binbaşının aylık emekli maaşı 904,67 YTL, emekli yarbayın maaşı 1 463, 24 YTL'dir. Haksızlık, maaş farkına bakıldığında, açıkça görülmektedir.

Yukarıda belirttiğimiz haksızlık ve adaletsizliğe, aynı binbaşılar gibi, iki kademeli kıdemli başçavuşlar ile kıdemli başçavuşlar da uğramışlardır. Bunlar da, sayılan personelin eşiti durumundadırlar. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu kahraman evlatlarının görevde ve emeklilikte uğradıkları bu haksızlıklar acilen giderilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer konu da görev tazminatı konusudur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev tazminatının sadece yarbay rütbesine kadar olan subaylara verilip diğer subaylar ile tüm astsubaylara verilmemesi hoşnutsuzluk yaratmaktadır. Bu konuda vermiş olduğum (7/4580) sayılı soru önergeme Sayın Bakan Gönül'ün verdiği yanıtta "memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî ve sosyal haklarında düzenlemeler kapsamında, 10 Ocak 2002 tarihinde, kanun hükmünde kararnameyle, Türk Silahlı Kuvvetlerinde albay ve yarbay rütbesindeki personel ile aynı seviyedeki diğer kamu personeline…"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - "…görev tazminatı adı altında bir tazminat ödenmeye başlanmıştır. Söz konusu tazminatının zamanla diğer personele de verilmesi planlanmış ve ilk aşamada kıdemli binbaşı, binbaşı, iki kademeli başçavuş ve kıdemli başçavuş rütbesine yönelik çalışmalara başlanmıştır. Görev tazminatının bahsi geçen personele verilmesi maksadıyla girişim ve çalışmalar devam etmekte" denilmektedir. Bu, Sayın Gönül'ün verdiği cevaptır.

Sayın Gönül'le beraber çalıştık. Bu cevabına samimiyetle inanmak istiyorum; ama, Sayın Bakan, umuyorum ve diliyorum, çalışmalar son aşamasına gelmiştir; zira, bu kesimde tahammül kalmamış bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğru olan, nimet ve külfetin eşit olarak paylaştırılmasıdır. Bu şekilde davranılması, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli arasındaki hiyerarşik dengeyi koruyacak, karşılıklı güven ve saygı duygularını güçlendirecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; temsil tazminatı 20 000 kişiyi ilgilendiriyor; ancak, buna, 80 000 kişi de astsubay olmak üzere, görev tazminatını da eklersek, kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin emekli ve aktif olarak çalışan 100 000 personeli, İç Hizmet Kanununda haklı oldukları belirtilmiş olmasına karşın, şu anda mağdur durumda bulunmaktadırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anlattığım bu düşüncelerle, kanun teklifimizin doğrudan gündeme alınması konusunda Yüce Meclise güveniyor, saygı ve sevgilerimi iletiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Baratalı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.18

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma saati: 16.33

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konuları görüşülmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 3 üncü sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Yarım kalan işlerin görüşülmesi ertelendiğinden, şimdi kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.

1 inci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5 inci sırada yer alan, İzmir Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

5.- İzmir Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/700) (S. Sayısı: 1094) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 1094 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde söz isteği vardır.

Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5155 sayılı Universiade Yasasına; yani, Üniversiteler Yaz Olimpiyatları Yasasına 1 madde eklenmesiyle ilgili görüşülmekte olan kanun teklifi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kuşkusuz, bu yasa maddesi, 5155 sayılı Yasa görüşülürken, o yasanın kapsamı içinde değerlendirilmesi lazımdı ve o yasa görüşülürken ve hazırlanırken böyle bir maddenin de o yasa içinde olması lazımdı; ama, unutuldu mu ya da başka nedenlerle mi bilemiyorum, bu ayrı bir madde olarak… Tasfiye süreci, Universiade oyunlarının organizasyon komitesinin bütün kurumlarının tasfiyesinden sonra, böyle bir maddeyle, böyle bir kanun teklifiyle karşı karşıya kaldık. Dolayısıyla, zamanında yapılması gereken düzenleme yapılmadığı için, o yasayı tekrar görüşmek zorunda kalıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, uluslararası bir spor organizasyonundaki başarının ölçüsü, kuşkusuz, sadece madalyalar değildir. Dünya spor kamuoyu, bu tür organizasyonlarda ev sahibi ülkenin başarısını, madalya sayısıyla değil, organizasyondaki başarı ve gelen konukların rahat etmesi, sorunlar yaşayıp yaşamamasına göre değerlendirir.

Bu yönüyle baktığımızda, 11-20 Ağustos 2005 tarihleri arasında yapılan İzmir Universiade Organizasyonunun başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, açılış törenlerinde, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Atatürk'ten hiç söz edilmemiş olması o zaman da çok eleştirilmişti, bugün de bunu eleştirmek durumundayım. Herhalde bunun da nedenini Sayın Bakan biraz sonra izah eder diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, İzmir Universiade Oyunlarından söz etmeden önce, fırsat varken, genel olarak Türk sporunun durumundan da bahsetmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk sporunu yöneten kadrolar, maalesef, sporla değil, Türk sporunu kalkındırmakla değil, başka şeylerle meşguller. Teşkilatlanmayla ilgili birtakım ciddî iddialar var ve  bu iddialar artık, ayyuka çıkmış durumda.

Değerli milletvekilleri, örneğin, 2004 Aralık ayında yapılan özerk olmayan federasyon başkanları seçiminde, iktidar, tıpkı Futbol Federasyonu Başkanlığı seçiminde olduğu gibi, kendi yandaşlarını, kendi taraftarlarını federasyon başkanı seçtirebilmek için maalesef, bütün ağırlığıyla o seçimlere abandı ve bunun sonucunda bazı federasyon başkanlarını kendi arkadaşlarından, kendi yandaşlarından, kendi taraftarlarından seçilme fırsatını buldular ve bunu başardılar; delegelere büyük baskılar yaparak bu sonucu aldılar; ama, bugün, gelinen noktada, maalesef, ehil olmayan, işi bilmeyen kişilere emanet edilen Türk sporu, tarihinin, maalesef, en kötü dönemini yaşıyor.

                               

(x) 1094 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

A Millî Futbol Takımımız, herkese ve bütün dünyaya örnek ve ibret olacak şekilde bir ceza aldı; FIFA, maç öncesi ve sonrasında çıkan olaylar nedeniyle, bütün dünya ülkelerine ibret olacak biçimde cezalandırdı Türkiye'yi. Normalde, bu cezalardan sonra, futbolu yöneten kadroların tümden istifa etmesi gerekirdi; ama, maalesef, bu erdemliliği gösteremediler.

Sayın Bakana sormak istiyorum -umarım sorularıma da cevap alırım- bu Conrad toplantısı nedir Sayın Bakanım? O olaylı İsviçre maçından önce Conrad Otelinde yapılan bir toplantıda, konukların, gelen İsviçreli konukların karşılanması, uğurlanması ve maç sırasındaki olabilecek davranışlarla ilgili birtakım kararlar alındığı ve o maçın öncesinde yaşanan sorunlar ile maç sırasında yaşanan ve maçtan sonra yaşanan sorunların da o toplantıda alınan kararların sonucu olduğu iddiaları var. Dolayısıyla, bu konunun çok ciddî bir biçimde araştırılması ve sonuçlandırılması lazım Sayın Bakanım. Eğer böyle bir toplantı yapılmışsa; yani, güvenlik toplantısında bu tür kararlar alınmışsa, Türkiye'yi sıkıntıya sokacak kararlar alınmışsa, o zaman, bunun bedelini de bu kararı alanların ödemesi lazım.

Değerli milletvekilleri, halterde, uluslararası kamuoyu ve spor kurumları, doping nedeniyle Türkiye'yi aforoz etti, Türkiye'yi bütün uluslararası karşılaşmalardan dışladı doping nedeniyle. Halterde uluslararası yarışmalara katılamıyoruz. Peki, Halter Federasyonu Başkanı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü yöneticileri, hatta Sayın Bakan bu sonuçtan, bu dışlanmadan, bu aforoz edilmeden sorumlu değiller mi; kim bunun sorumlusu? Böyle bir sonuç çıkıyor ortaya; ama, o spor branşını yöneten kadroların hepsi olduğu yerde duruyor, kimse yerinden kımıldamıyor. Bütün suç, daha spor yaşamının baharında olan birkaç tane genç çocuğun, genç haltercinin üzerine yıkılıyor. Bunu, insafla bağdaştırmak ve sorumlulukla bağdaştırmak mümkün değil.

Şimdi, sormak lazım, sormak istiyorum Sayın Bakana: Ne yaptınız bu Halil Mutlu'ya? Halil Mutlu ki, bütün dünyayı Türk Bayrağının önünde selam durduran bu cep herkülünü ne yaptınız? Halil Mutlu, televizyonların önünde, ağlayarak "beni yaktılar" diyor. Peki, Sayın Bakan, kim yaktı Halil Mutlu gibi insanı? Türkiye'nin her zaman göğsünü kabartan, dünya şampiyonlukları, olimpiyat şampiyonlukları getiren bir halterciyi kim yaktı, kimler yaktı? Bununla ilgili bir çalışma yaptınız mı, bununla ilgili bir soruşturma yaptınız mı ve yaptıysanız sonuç nedir? Nasıl bir eğitim, nasıl bir disiplin verdiniz ki, genç halterciler doping maddesi kullanıyorlar? Nasıl eğitim bu, nasıl disiplin, anlamak mümkün değil.

Peki, Süreyya Ayhan nerede şimdi, bilen var mı? O millî atletimiz, şampiyonluklar, madalyalar getiren millî atletimiz nerede? Dün gazetelerde okudum "evimde bile millî formayı giymiyorum" diyor. Onu, bu spordan, millî formadan uzaklaştıran gerekçeler neydi? Nasıl kıydınız, böyle, Türkiye'ye madalyalar kazandıran, Türkiye'yi gururlandıran bir atletimize nasıl kıyıp da bu noktalara getirdiniz?

Hamza Yerlikaya… Geçenlerde yaptığım bir konuşmada yine sordum; Hamza Yerlikaya, millî güreşçimiz, olimpiyat ve dünya şampiyonu Hamza Yerlikaya basına demeç veriyor ve manşette: "Ben, kızımı spora vermem" diyor, "bazı şeyler biliyorum, kızımı spora vermem" diyor. Ya, ne demek istiyor Hamza Yerlikaya? O branşta neler oluyor? Neden, kızımı vermem diyor? Hayatı sporda geçen bir insan ne biliyor, ne gördü de ben kızımı spora vermem diyor? Yani, o branşta neler oluyor Sayın Bakanım?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hiçbir şey olduğu yok.

AHMET ERSİN (Devamla) - Ama, niçin böyle konuşuyor? O zaman kendisiyle bir görüşme yapmadıysanız, lütfen şimdi yapın, ya da...

Atina Olimpiyatlarından sonra bazı sorunlarla karşılaştık bayan sporcularla, bayan haltercilerle ilgili. Yoksa, bunda bu genel bir uygulama mıdır?

Bir olimpiyat şampiyonunu, bir dünya şampiyonunu bu şekilde konuşturan nedenler, gerekçeler nedir? Bu konuda bir araştırma yaptınız mı Sayın Bakan, bir çalışma yaptınız mı? Varsa birtakım olumsuzluklar o branşta, birtakım olumsuzluklar varsa, bunların giderilmesi sizin göreviniz değil mi?

Bu badminton meselesinde... Şimdi, bugünlerde gündemde...

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyetinin spor konusunda kırmızı çizgileri var. Bu kırmızı çizgilerden en önemlisi de şer'î kanunlarla yönetilen ülkelerdeki yarışmalara ve şer'î usullerle yapılan yarışmalara Türkiye bayan sporcu göndermiyordu; ama, bugün bakıyoruz, İran'da yapılan turnuvada, bayan sporcularımız, bayan badmintoncularımız o turnuvaya katılmışlar ve haremlik-selamlık uygulaması içinde, kapanarak yarışmalara katılmışlar ve sonuçta altın madalya kazanmışlar. Kuşkusuz kendilerini tebrik ediyorum Türkiye'nin adını duyurdukları için, altın madalya aldıkları için. Sporcularımıza söylediğim bir şey yok; bir şey demiyorum, kutluyorum, tam tersine, onları; ama, o sporcuları yönetenler, nasıl oldu da Türkiye'nin kırmızı çizgilerini çiğneyerek İran'a bayan sporcuları gönderdiler? Yani, devletin yerleşmiş bir kuralı bu. Şer'î usullerle, şer’î kanunlarla yönetilen ülkelerde ve şer'î usullerin, şer'î genelgelerin, şer'î uygulamaların yürürlükte olduğu ülkelere Türkiye bayan sporcularını göndermiyordu; bu bir kırmızı çizgiydi.

Sayın Bakan, Türkiye'nin kırmızı çizgisi mi değişti, Türkiye'nin yerleşik devlet politikası mı değişti? Bu politikayı ben koymadım, siz koymadınız Sayın Bakan? Bu politikayı devlet ortaya koydu, yürürlüğe koydu ve bugüne kadar da, titiz bir şekilde, bu politika uygulanıyordu; ama, ne oldu da birdenbire, İran'daki bu turnuvaya, badmintoncu bayan sporcularımız, sizin onayınızla ve Dışişleri Bakanının onayıyla nasıl gönderildi? Değişti mi, Türkiye'nin yerleşik devlet politikası mı değişti?

EYÜP FATSA (Ordu) - Mustafa Denizli de gitmiş.

AHMET ERSİN (Devamla) - Mustafa Denizli'ye bir şey demiyorum, erkek sporculara da bir şey demiyorum; konu, sadece bayan sporcular.

EYÜP FATSA (Ordu) - Ne alakası var?!

RECEP GARİP (Adana) - Bana biraz karıştırıyorsunuz gibi geliyor.

AHMET ERSİN (Devamla) - Zaten, devletin politikası da, bu tür uygulamaların yürürlükte olduğu ülkelere bayan sporcu göndermemek.

EYÜP FATSA (Ordu) - Olur mu?! Hem de devrim muhafızlarının takımını çalıştırıyor ya!

AHMET ERSİN (Devamla) -  Yani, devletin uygulaması, yerleşik kuralı, yasası budur. Şer'î usullerle yönetilen, şer'î yasalarla yönetilen ve bu usullere göre yarışmaların yapıldığı turnuvalara bayan sporcu göndermemek devletin yerleşik bir geleneğiydi. Şimdi bu gelenek değişti mi?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Erkekleri de göndermeyelim o zaman; erkekler de gitmesin…

MEHMET ALİ BULUT (Kahramanmaraş) - Ticaretimizi keselim!..

AHMET ERSİN (Devamla) - Şimdi, bu gelenek değişti mi? Değiştiyse, bilelim. Onu, o zaman, ona göre değerlendiririz, ona göre konuşuruz. Eğer değişmediyse, bu gelenek devam ediyorsa, devletin bu yerleşik anlayışı, devlet politikası halen devam ediyorsa, o zaman, İran'da yaşanan bu skandal neyin nesidir Sayın Bakan; bunu da izah ederseniz memnun oluruz.

Değerli milletvekilleri, İzmir'de 11 ve 20 Ağustos tarihleri arasında yapılan 23 üncü Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları, yani Universiade açılışında yaşanan, Atatürk'ün gizlenmesinin, anılmamasının yarattığı kriz dışında, başarılı bir organizasyon olmuştur. Gerek madalya itibariyle gerekse organizasyonun süreci itibariyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve merkezî idarenin ortak yürüttüğü bu organizasyon başarılı olmuştur. Bunu hakkaniyete dayalı olarak kabul etmek durumundayız.

İSMAİL KATMERCİ (İzmir) - Bir de teşekkür et bari; bir de teşekkür et.

AHMET ERSİN (Devamla) - Yani, çok önemliyse, başarılı olmuştur. Bu organizasyonu düzenleyenlere de ve bu, düzenli bir şekilde sürdürdükleri -Atatürk'ün açılışta anılmaması dışında- düzenli bir biçimde sürdürüldüğü için, bu organizasyonu yapanlara, hazırlayanlara ve bu süreci götürenlere teşekkür ediyorum. Tamam mı? (CHP sıralarından "Piriştina" sesleri)

Ve Universiade, sonuçları itibariyle de, organizasyonun başarısı itibariyle de, Türk sporunun yaşadığı karanlık günlere bir mum ışığı olmuştur değerli milletvekilleri; ama, bu organizasyonun parıltılı görünümünün arkasında bazı önemli ve ciddî sorunlar var, başarıyı gölgeleyebilecek sorunlar var. Bunlarla ilgili… Ki, bu Universiade kapsamı içinde yapılan ihaleler problemi var ki, bunu ayrıca bir görüşeceğiz yakın zamanda; Gençlik Spor İl Müdürlüğünün ve Genel Müdürlüğün yaptığı ihaleleri ayrıca görüşeceğiz. Bugün o konulara girmek istemiyorum; ama, görüşeceğiz, onu da Meclis gündemine taşıyacağız.

Ancak, genel koordinatör olarak atanan kişi, değerli milletvekilleri, organizasyonun gelir ve giderlerinin muhasebesini, bir bağımsız denetim kuruluna ihale etmek ya da vermek yerine, daha önce genel müdürlüğünü yaptığı şirketin malî müşavirlerine emanet etti.

Şimdi, belki, bu davranışından bir olumsuzluk çıkmamış olabilir; ama, neden, bir bağımsız denetim şirketini değil de, daha önce genel müdürlüğünü yaptığı şirketin, firmanın malî müşavirlerini görevlendirdi? Bu, kafa karıştıran bir sorundur, ben size söyleyeyim.

İSMAİL KATMERCİ (İzmir) - Orada, Büyükşehir Belediye Başkanımız yok mu?

AHMET ERSİN (Devamla) - Bu kafa karıştıran…

Kim olursa olsun, ben bir olumsuzluğu söylüyorum, yani, kimseyi ayırmadan söylüyorum.

Yani, böyle bir davranışı, aslında, hiç gereği yokken, durup dururken, kafaları karıştıran bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Universiade'ın gelir ve giderlerinin ne olduğu bilinmiyor. Sponsor olarak bağış ve diğer kaynaklardan ne kadar gelir elde edildiği, yani, gelir bütçesi ve giderleri kalem kalem mutlaka kamuoyuna açıklanmalıdır ki, tereddütler giderilsin ve kamuoyu da yapılan harcamalarla, alınan malzemelerle ilgili bir piyasa değerlendirmesi ve kıyaslaması yapabilsin. Bu imkânın tanınması şart. Organizasyonun operasyonel kısmının ihalesi Zet Firmasına verildi. Fakat, bir süre sonra ve firmaya da 500 000 dolar ödendikten sonra bu sözleşme iptal edildi. Nedeni bilinmiyor. Gerçekten bu sözleşme niçin iptal edildi ve bu 500 000 doları kim ödeyecek, bu 500 000 doların akıbeti ne olacak?

Değerli milletvekilleri, demirbaş hükmündeki, özellikle,  elektronik eşyalar ne oldu? Tasfiye sürecinde, tasfiye süresince hangi birimlere dağıtıldı ya da dağıtıldı mı? İzmir'de nakliye kamyonlarına, yüklenen kutular Ankara'da boş çıkıyor. Yani, nakliye kamyonlarına, içinde elektronik eşya ya da başka bir malzeme olduğu nedeniyle nakliye kamyonlarına yüklenen kutuların bir bölümü Ankara'da boş çıkıyor. Nasıl oluyor bu? Yolda mı başına bir kaza geliyor, İzmir'de mi başına bir kaza geliyor, burada bir şeyler oluyor; bunu bilemiyorum. Bunun açıklanması lazım.

2 000 civarında cep telefonu alındığı söyleniyor. Bu cep telefonları nerede? Kim kullanıyor bu cep telefonlarını ve tasfiye süreci de tamamlandığına göre, bu telefonlar iade edilecek mi?

Universiade Yasasının 7 nci maddesi "bu kanun kapsamındaki iş, işlem ve harcamalar Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir" diyor. Bu denetim ne zaman yapılacak? Altı ay geçti, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Universiade muhasebesiyle, Universiade organizasyonuyla ilgili bir çalışma yaptığını duymadık, bugüne kadar yapılmadı; ama, en kısa zamanda yapılması lazım ve o Denetim Kurulunun, Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarının da kamuoyuna açıklanması lazım ki -Türkiye'nin ilk defa yaptığı bir büyük organizasyondur- bundan sonrakilere de örnek olacak biçimde, yanlışlar, hatalar düzeltilsin diye bu denetlemenin mutlaka yapılması ve sonucunun da mutlaka kamuoyuna açıklanması lazım.

Yine, aynı yasanın 9 uncu maddesi, ödeneklerden ve gelirlerden artan meblağın tasfiyeyi müteakip İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne irat kaydedileceğini buyuruyor. Bu yapıldı mı Sayın Bakan? Ödenek ve gelirlerden artan meblağ ne kadar ve bu ödenek ve gelirlerden artan meblağın tamamının İzmir İl Müdürlüğüne devrinin yapılmadığı ve yapılmayacağı söyleniyor.

Sayın Bakan, İzmir'in hakkını herhalde siz de yemek istemezsiniz, biz de İzmir'in hakkının yenilmesine izin vermeyiz elimizden geldiği kadar; ama, eğer böyle bir çalışma varsa, eğer böyle bir eğilim varsa, buna şimdiden el koymanızı bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, kuşkusuz, Universiade kapsamında ihaleler konusunu, İzmir İl Müdürlüğünün ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün yaptığı o ihaleleri ayrı bir gündem olarak görüşeceğiz Genel Kurulda.

Bu yasanın da, daha başlangıçta 5155 sayılı Yasanın içinde olması gerekirken o zaman unutulup da konulmamış olan bu yasanın da milletimize hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ersin.

AK Parti Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın İsmail Katmerci; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KATMERCİ (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 5255 sayılı, İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları Kanunu, 10 Kasım 2004 tarihinde, Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş, 13.11.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 3 üncü maddesi uyarınca kurulan ve özel hukuk hükümlerine tabi tüzelkişilik olan İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu, 6 ncı maddeye göre oyunların hazırlığı, düzenlenmesi ve sonuçlandırılmasıyla ilgili her türlü iş ve işlemleri yaptırmakla yetkili ve sorumludur. Aynı kanunun 9 uncu maddesi "İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu, tasfiye işlemlerini, oyunların kapanış töreninden sonra en geç altı ay içinde tamamlar" hükmünü getirmiştir. Oyunların kapanış töreni 21.8.2005 tarihinde yapıldığından, tasfiye işlemlerinin tamamlanması için tanınan süre 21.2.2006 günü akşamı bitmiş bulunmaktadır. 11-21 Ağustos 2005 tarihleri arasında, 131 ülkeden 7 884 sporcu ve yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. İzmir'de yapılan oyunlar, Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı, Genel Sekreteri ve icra kurulu üyeleri tarafından bugüne kadar gerçekleştirilen en başarılı organizasyon olarak nitelendirilmiştir. 

FISU, gönderdiği 17 Şubat 2006 tarihli yazısıyla, taraflar arasında 14.7.2000 tarihinde Pekin'de imzalanan tahsis sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerimizi yerine getirdiğimizi resmen teyit etmiştir. 5255 sayılı Kanunun tasfiyeye ilişkin 9 uncu maddesi, tanınan süre içerisinde tamamlanamayan bazı iş ve işlemler ile Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun tasfiye sonrası muhatap kalabileceği bazı talepler konusunda ne yapılacağına açıklık getirmemektedir. Misal: Hazırlık ve Düzenleme Kurulu aleyhine açılmış veya açılabilecek davaların ve icra takiplerinin, Hazırlık ve Düzenleme Kurulu adına takibi ve yasal sonuçlarının uygulanması; yine, Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun alacaklarının tahsili ve borçlarının ödenmesi; mahkemeler, Sosyal Sigortalar Kurumu, vergi daireleri başta olmak üzere kuruluş ve kişilerin Hazırlık Düzenleme Kurulundan talep edecekleri bilgilerin verilmesi; Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna iş yapan özel ve tüzelkişilerden Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna karşı yükümlülüklerini yerine getirdikleri halde Sosyal Sigortalar Kurumundan 21.2.2006 tarihine kadar ilişiksiz belgesi alamayanların nakit ve banka mektubu teminatlarıyla ilgili iade veya irat kaydetme işlemlerinin yapılması çözüm getirilmesi gereken konuların başlıcalarıdır.

Yukarıda sayılan iş ve işlemlerin tasfiyesi için tanınan süreden sonra yapılabilmesi için, 5255 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine ikinci fıkra olarak aşağıdaki cümlelerin eklenmesi önerilmektedir:

"Tasfiyenin tamamlanmasından sonra her türlü belge, kayıt ve sair evrak ve teminatlar Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devredilir. İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun taraf olduğu ve olacağı her türlü icra takipleri, davalar ve sair hukukî ihtilaflardaki aktif ve pasif husumet ehliyeti, başka işleme gerek kalmaksızın 22.2.2006 tarihinden itibaren kendiliğinden Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devrolmuş sayılır."

Bu şekilde bir maddenin eklenmesini arzu etmekteyiz; biraz önce yukarıda saydığım gerekçelerle bu maddenin, bu yasamıza ilave edilmesini teklif etmekteyiz.

Bu şekilde çıkacak yasanın ülkemize hayırlara vesile olmasını, hayırlı olmasını temenni ederek hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Katmerci.

Şahısları adına söz isteği var.

Adana Milletvekili Sayın Recep Garip; buyurun.

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde konuşma yapmak üzere, şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Özellikle, Universiade 2005 İzmir Spor Organizasyonuna katkıda bulunan, Saygıdeğer Bakanımıza, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüze ve tertip komitesine, mülkî erkâna teşekkürlerimi ileterek başlamak istiyorum.

Ülkemiz, son yıllarda, uluslararası organizasyonlara başarıyla ev sahipliği yapmaktadır. Bunları, geçen yıl bolca gördük ve yüzümüzün akıyla, dünya insanlığına, organizasyonlardaki başarımızı ortaya koymuş olduk. Bu tarz spor faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasının, ülkemizin tanıtımı ve bu alanda başarılı çalışmaların ortaya konması açısından son derece önemli olduğunu bilmekteyiz.

Bilindiği üzere, dünyadaki bütün insanlığın dikkatini çeken, en önemli, spor alanlarıdır, kültür alanlarıdır ve sanat alanlarıdır. Bu alandaki yapılmış olan bütün hizmetler, bütün insanlığın ortak sesleri, ortak dilleri, ortak eylemleri haline gelmektedir. Dolayısıyla, Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları, bu organizasyonlardan sadece birini oluşturmaktadır.

Spor aktiviteleri, gençliğin sağlıklı gelişimi, sosyal ve kültürel alanlara uyum sağlamalarını mutlak surette kolaylaştırmaktadır. Mutlak surette, gençliğin dinamik olmasını, onların, akıllarını, bilimde, teknikte, sporda daha doğru kullanmasını arzu etmek istediğimiz için, arzuladığımız için, bu tür etkinliklerin önemli olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.

Gençliğin kötü alışkanlıklardan korunması noktasında da önemli rol üstlenmektedir dünyadaki spor oyunları. Dolayısıyla, bu anlamda, spora verilen katkıların, spor etkinliklerinin, sokak çocuklarına, caddelerde boş gezen insanlara karşı, yanlış eylemlere girmemeleri adına, spor tesislerinin ve spor komplekslerinin bolca açılması ve bu arada, mutlak surette, uzman insanların, sporcu insanların rehberlik yapması önem arz etmektedir.

İnsanın kendine olan özgüveninin kazanılmasına, başarı yeteneğinin geliştirilmesine, elbette, ülkemizde yürütülen spor faaliyetlerinin katkıları, mutlak surette yadsınamaz; bunu görmezlikten gelemeyiz. Bu çalışmaların, gerek ulusal ve gerekse uluslararası spor organizasyonlarıyla desteklenmesi, farklı branşlarda motivasyonu artırmaktadır.

Dolayısıyla, spor oyunları dediğimiz zaman, spor alanına girmiş olan bütün alanlarda etkin olmak, buralarda başarıya imza koymak, insanımızın uluslararası başarılara imza atması, madalyalar alması, altın madalyalarla ülkemize dönmesi, ulusumuzun Millî Marşının orada söylenmesini sağlaması, gönderlere Türk Bayrağının çekilmesini sağlamak, mutlaka, en büyük arzularımızdandır.

Uluslararası spor organizasyonlarıyla ilgili, Bakanlığımız, Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüz ve sivil toplum örgütlerimizin takdirle karşılanacak çalışmalarının olduğunu bilmekteyiz ve bunu yüreğimizle desteklemeye devam ediyoruz.

Bu çerçevede, 5255 sayılı Kanunla oluşturulan İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun tüzelkişiliği, aynı kanunun 9 uncu maddesi hükmüne göre, 21 Şubat 2006 tarihinde sona ermiştir. Dolayısıyla, tüzelkişiliğinin sona ermesiyle, Kurul aleyhine açılmış ve açılabilecek davalar olabileceğinden, SSK, vergi daireleri başta olmak üzere, kuruluş ve kişilerin Kuruldan talep edebileceği bilgilerin alınmasında sorunlar yaşanacağından, böyle bir düzenlemeye gidilmesine ihtiyaç hissedilmiştir.

Kurula iş yapan özel ve tüzelkişilerden, Kurula karşı yükümlülüklerini yerine getirdikleri halde, Sosyal Sigortalar Kurumundan tasfiye tarihine kadar ilişiksizlik belgesi alamayanların, nakit ve banka mektubu teminatlarıyla ilgili iade veya irat kaydetme işlemlerinin yapılması imkânsız hale gelecektir. Yapılan yasal düzenlemelerle, tüm bu sorunların giderilmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla, uluslararası yapılan her türlü programda, mutlak surette ihtiyaç olan yasaların çıkarılması ivedilik arz etmektedir. Kurulun, altı ay gibi bir zamanda tasfiye işlemlerinin tamamlanmasına karşın, tasfiye için öngörülen süre sona ermiş; fakat, bitmemiş dava ve takiplerin sonucu açısından bir düzenlemenin olmayışı nedeniyle Kurulla ilişiği devam eden ilgili kişi ve kurumların mağduriyetlerinin ortaya çıkması hukuksal düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Bu nedenle, bugün görüşmüş olduğumuz madde gündeme alınmıştır.

Bu değişiklikle, Kurulun taraf olduğu ve olacağı her türlü icra takipleri, davalar ve benzeri hukukî ihtilaflardaki aktif ve pasif husumet ehliyetinin, başka işleme gerek kalmaksızın, 22 Şubat 2006 tarihinden itibaren, kendiliğinden, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devredilmiş sayılacağı hükmünü öngörmektedir. Kurul, belirlenen süre içerisinde tasfiye işlemlerini tamamlamış; ancak, teknik ve hukukî zorunluluklar nedeniyle, ilgili konularda muhatabın olması gerektiği nedeniyle böyle bir düzenlemenin yapılması mutlak surette öngörülmüştür.

Bu kanun teklifiyle, yaşanabilecek tüm sıkıntılar da ortadan kalkmış olacaktır.

Dolayısıyla, ulusal ve uluslararası sporcuların, teknik insanlarımızın ve spor camiasının yeni bir anlayış kazanacağı, bu sıkıntıları yaşamamak adına yapacağımız bu yasal düzenlemenin hayırlar getirmesini diliyorum.

Bu duygularla, kanun teklifini destekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Garip.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Devlet Bakanımız ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Hükümet adına söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Şu anda görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, doğrusu, daha önceden öngöremediğimiz bir ihtiyaçtan doğdu. Bilindiği gibi, geçtiğimiz yılın ağustos ayının 11'i ile 21'i arasında, İzmir'de, Uluslararası Üniversite Yaz Oyunları yapıldı. Bu, olimpiyatlardan sonra, dünyada en çok ilgi gören ve desteklenen bir spor organizasyonudur. 2000'li yıllarda, bu organizasyon, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Sayın Piriştina öncülüğünde İzmir'e kazandırılmıştı.

Biz göreve geldiğimizde -ki, biliyorsunuz, 2002 yılının kasım ayında gelmiştik- bütün bu hazırlıklar, İzmir düzeyinde devam ediyordu. 2003 yılının ortalarına doğru, Sayın Piriştina'nın ani vefatı üzerine, Sayın Kocaoğlu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Daha sonra, kendisi bize geldi, bu organizasyonla ilgili güçlükleri olduğunu ifade etti ve merkezî hükümetin desteği olmadan bu organizasyonun üstesinden gelemeyeceklerini ifade etti. Başka bir siyasî partiye mensup olmasına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu, ulusumuzu ilgilendiren, ülkemizi ilgilendiren önemli bir organizasyondu; biz, kuşkusuz ki, İzmir'e, İzmir Büyükşehir Belediyesine bu konuda yardımcı olmalıydık. O nedenle, nasıl yardımcı olabilirdik; ben, spordan sorumlu Bakan olarak, bizzat olayın içine girdim. İşte, sizlerin de destekleriyle, iktidar, muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızın da destekleriyle bir kanunî düzenleme yaptık; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları Kanunu, 5255, 10 Kasım 2004 tarihinde yürürlüğe giren bir kanun. Hazırlık ve Düzenleme Kurulu oluşturuldu; Başkanlığını ben yaptım. 9 kişiden oluşuyordu; Ege Üniversitesi rektörümüz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız, Millî Olimpiyat Komitesi Başkanımız, Gençlik ve Spor Genel Müdürümüz, Türk Hava Yolları Genel Müdürü, TRT Genel Müdürünün içinde bulunduğu bir organizasyon. Çok şükür, bu organizasyonun üstesinden geldik, yüz akıyla çıktık. Yanımda Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonları Birliğinin teşekkür mektupları var, FISU'nun. 23 üncüsünü yapmıştık biz. Mektupları okumuyorum zamanınızı almamak için. Şunu söylüyorlar: "Daha önce yapılan 22 Universiade'dan çok daha başarılı geçmiştir İzmir; o nedenle, size teşekkür ediyoruz ve -çok ilginçtir- benzeri etkinlikler yapacaksanız İzmir'de veya Türkiye'de, FISU olarak bizim haberimiz olsun; uluslararası arenada, özellikle, işte, Uluslararası Olimpiyat Komitelerinde sizi destekleyelim" diyorlar.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tabiî, şimdi, buradan, milletvekili arkadaşımız söz atıyor; çünkü, kendilerinin de Erzurum olarak üniversite kış oyunlarına talip olduklarını biliyorum. Sanıyorum, bu konuda FISU'dan anlayış göreceğiz 2011 için, üniversite kış oyunlarının Erzurum'da yapılması konusunda Erzurum'un ciddî bir şansı olduğunu düşünüyorum. Nitekim, İzmir'in, Universiade'ın açılışında da güzel bir stand açmıştınız. FISU Başkanını ve Genel Sekreterini o standa da götürmüştük ve nitekim Insbourg'da yapılan takdimde de Çin'le yarışmıştı Erzurum. Çin, tabiî, bizden daha hazırlıklıydı. Çin aldı; ama, ben 2011 için en şanslı ilimizin Türkiye ve Erzurum olduğuna inanıyorum. O konuda da FISU'dan gerekli desteği inşallah görürüz. Bu mektupları da kendilerine bir teminat olarak gösteririz; çünkü, diyorlar ki "bundan sonra yapacağınız organizasyonlarda, Türkiye'nin bu başarısı karşısında sizin en büyük destekçiniz olacağız" diyorlar şu mektuplarda. Tabiî, yüz akıyla çıktık.

Bu organizasyonu İzmir Büyükşehir Belediyesiyle birlikte yaptık. Sayın Kocaoğlu, gerçekten, kendisiyle çok uyumlu çalıştığımız bir arkadaşımız. Kendisiyle çalışmış olmaktan, birlikte bir organizasyonu gerçekleştirmiş olmaktan dolayı son derece mutluyum. Kendisine teşekkür ediyorum. Personeli, Genel Sekreter Gül Hanım, oradaki tüm arkadaşlar bu organizasyondan başarıyla çıkma konusunda ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Yani, iktidar-muhalefet, İzmir'de, bu Üniversiade'dan başarıyla çıkmak için, elbirliği, gönül birliği yaptık. Belki de, Türk demokrasisi için güzel bir örnekti bu. Demek ki, konu Türkiye olunca, iktidar-muhalefet, elbirliği, işbirliği yapabiliyoruz, çok güzel bir uyumu sergileyebiliyoruz. Ben, bu bakımdan da, İzmir Üniversiade'ı bir örnek olarak göstermekle iftihar ettiğimi ifade etmek istiyorum.

Tabiî, Sayın Ersin, ikiye ayırdı değerlendirirken İzmir Üniversiade'ı. "Organizasyonda başarılıyız; ama, ben madalyayı bir ölçü olarak kabul etmiyorum" dedi; ama, madalyayı da ölçü olarak kabul etmeliyiz Sayın Ersin.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sonuçları itibariyle dedim Sayın Bakan; sonuçlarını da kabul ettik.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, bakın, biz 22 Üniversiade'a katılmışız ülke olarak -daha önce yapılmış dünyanın değişik ülkelerinde- sporcularımızla; toplam, sadece 3 madalya almışız. 22 Üniversiade'a katılıyorsunuz, sporcularınızın getirdiği madalya sayısı sadece 3. İzmir'de, sadece 23 üncü Üniversite Oyunlarında sporcularımızın getirdiği madalya sayısı 27'dir.

AHMET ERSİN (İzmir) - Onu kabul ettik Sayın Bakanım; ona bir itirazımız yok.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu, önemli bir başarıdır.

Ben, ayrıca, bir de, İzmirlilere ve Egelilere teşekkür etmek istiyorum; çünkü, oyunların devamı esnasında, birçok müsabakalarda, özellikle takım sporlarının müsabakalarına bizzat katılmaya özen gösterdim. İzmirliler her müsabakaya olağanüstü ilgi gösterdiler; tribünler doldu, taştı. O takımları  desteklemeleri… Hatta, bir şeyi hiç unutmam. Voleybol erkek takımımızın Japonya'yla final maçı var. 2-0 mağlupsunuz -voleybolu bilirsiniz- fakat, seyirci hiçbir zaman desteğini eksik etmedi ve o sporcularımız, voleybolcularımız tribünlerle öyle bir özdeş hale geldiler ki, 2-1 oldu, 2-2 oldu ve 3-2 alarak şampiyon oldular. Yani, seyircinin, bir sporcunun veya takımın başarısında ne denli önemli olduğunu, bizzat İzmir'de yaşadım. O bakımdan, her takımımızı olağanüstü destekleyen, alkışlayan, arkasında olan İzmirliler de, bu organizasyonda çok önemli bir sınav verdiler ve başarılı oldular. O bakımdan, İzmirlilere, sevgili İzmirli vatandaşlarımıza ve Egelilere de, gerçekten, teşekkürü bir vazife biliyorum.

Sayın Ersin, tabiî, böyle bir tek maddelik kanun tasarısı görüşülürken başka şeylere de temas etti. Ancak, bununla ne yapmak istiyoruz... Şimdi, oyunlar bitti. Bu kanunun 9 uncu maddesi diyor ki: "Oyunların kapanış töreninden sonra altı ay bitiminde tasfiye işlemleri tamamlanır." O da 21, yani içinde bulunduğumuz ayın 21'i idi, yani 21 Şubatta bitecekti. Ancak, değerli arkadaşlar, hesabı kitabı kapatıp tasfiye edeceğiz; ama, bazı hukukî ihtilaflar yargıya taşınmış, devam ediyor, onlar bitmiyor. Örneğin, hizmet satın aldığımız bazı firmaların bize vermiş oldukları nakdî ve aynî teminatlar var, teminat mektuplarıda var elimizde. Mesela, Sosyal Sigortalarla işini halledememiş. Oradan bir kâğıt getirecek ki, biz, ilişkimizi keseceğiz bu firmayla ve teminat mektuplarını da iade edeceğiz; ama, ilişiğini kesememiş. Elimizde teminat mektupları, kendimizi de tasfiye ediyoruz; kime vereceğiz bu teminat mektuplarını, bu paralar kimde duracak?!

Mesela, amblemi vardı -yalı çapkını diye tabir edilir İzmir'de- o amblemi çizdiğini iddia eden bir kişi, tasarımının önce kendisine ait olduğunu iddia eden bir kişi yargıda dava açmış, tazminat davası işliyor.  Tabiî, dava hemen bitmiyor. Peki, bu davada muhatap kim olacak; biz, kendimizi tasfiye ediyoruz?!

O nedenle, başlangıçta düşünemediğimiz -çünkü, daha önce böyle bir organizasyonu yapmadık biz, Türkiye'de ilk defa yapıyoruz- bir durum ortaya çıktı. Tasfiyeden sonra da bu davaları takip edecek, eldeki birtakım teminat mektuplarını ve nakitlerini bir süre daha muhafaza edecek bir kurumsal yapıya ihtiyaç vardı. İşte, diyoruz ki, bundan sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bu davaları takip etsin, bundan sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü muhatap olsun diye bir cümle ekliyoruz; yani, bir boşluğu doldurmak için getirdik. Nedir bu tasarı, teklif diye soracak olursanız, özeti bundan ibarettir.

Sayın Ersin, tabiî, yine, geçtiğimiz yıl yapılan, özerk olmayan federasyon seçimlerinde bizim kendi yandaşlarımızı Federasyon Başkanı seçtirmek için çok çalıştığımızı falan ifade etti. Daha önce de söylenmişti bu; buna asla katılmıyorum. Mesela, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in yerine kendi yandaşımızı mı getirdik; yoo. Seçim yapıldı, Turgay Demirel, sanıyorum, 2 oy farkla yeniden kazandı.

AHMET ERSİN (İzmir) - Hepsini siz mi alacaksınız Sayın Bakan?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Voleybolda, Hüsnü Can'dı geçtiğimiz yıl; yeniden aday oldu. Başka rakipleri de vardı. Hüsnü Can, tekrar, dördüncü veya beşinci kez… Ama, son kongrede bir başka aday arkadaşa yenildi, bir başkası geldi.

Ne benim ne Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bu federasyon seçimlerine müdahale etmemiz söz konusu değildir. Mesela, bir tane, çarpıcı bir misal vereyim: Hentbol Federasyonu Başkanı kim -geçtiğimiz yıl seçildi- Tarık Cengiz. Kim Tarık Cengiz; bir önceki dönem burada milletvekiliydi. Hangi partiden; Demokratik Sol Partiden. Yani, bizim böyle bir tercih yapmamız mümkün değil. Tüm federasyon başkanı ve adayları benim yandaşımdır, hiçbir ayırım yapmadan hepsi benim arkadaşımdır, hepsi bana eşit yakınlıktadır. Kim seçilirse oradan, tabiî ki, ben onunla çalışırım; ancak, eğer, hakkında birtakım şaibeler varsa, müfettiş raporları varsa, teftiş kurulu raporları varsa, onlarla ilgili de uyarı görevimi yaparım. Bu benim görevimdir. Bunu da altını çizerek ifade etme ihtiyacımı duyuyorum.

Şimdi, Sayın Ersin, tabiî, Conrad toplantısı nedir diye soruyorsunuz. Vallahi benim böyle bir toplantıdan haberim yok Ahmet Bey.

AHMET ERSİN (İzmir) - İnsaf!.. İnsaf Sayın Bakanım!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kim yapmış?! Ben böyle bir toplantıya katılmadım; yani, ne benim Bakanlığımın ne Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün ne İstanbul Valiliğinin ne benim bildiğim kadarıyla federasyonun, böyle, Conrad toplantısı diye bir toplantıdan haberi yok, böyle bir toplantı organize etmedik. Ama, birtakım kişiler, federasyonda görevli bazı kişiler, Conrad'da bir araya gelmişler, Türkiye-İsviçre maçıyla ilgili bazı konuları görüşmüşlerse, bunları ben bilemem. Eğer, burada, bir suç işlenmişse veya böyle bir iddiada bulunuyorsanız, kim suç işlemişse bilelim, biz de suç ihbarında bulunalım.

Ayrıca, "Halil Mutlu'ya ne yaptınız" diye soruyorsunuz, "Süreyya Ayhan'a ne yaptınız" diye soruyorsunuz. Biz, bu arkadaşlarımıza sadece destek verdik. Bu arkadaşlarımız madalya aldıklarında, ödül yönetmeliğini üç dört misli artırarak ödül verdik ve Süreyya Ayhan'a, dünyanın neresinde yarışmalara en iyi şekilde hazırlanacaksan, git, orada hazırlan, her türlü masraflar bizden dedik; defalarca Amerika'ya gönderdik, şuraya buraya gönderdik; yani, sadece, bu sporculara yardımcı olduk. Ha, bu sporcularımız doping kullandığı iddiasıyla ceza almışlarsa, doping numunesi vermedikleri için ceza almışlarsa, o zaman soruyu şöyle sormak lazım Sayın Ersin: "Siz ne yaptınız Sayın Mutlu;Sayın Ayhan, siz ne yaptınız" diye sormanız lazım.

AHMET ERSİN (İzmir) - Demek ki, disiplin yok Sayın Bakan; disiplini sağlayamamışsız.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunlar, Türkiye'yi defalarca temsil etmiş, tecrübeli sporcularımızdır ve doping maddesi kullanmak, kişinin, biraz da kişisel tercihi. Yapmaması lazım kuşkusuz. Yani, çocuğunuz sigara içse "oğlum sigara içme" dediğinizde, gizli gizli içerse, ona nasıl mâni olacaksınız? Buna benzer bir şey.

Tabiî bunun eğitim boyutu var. Eğitim açısından, sporcularımızın, özellikle doping kullanma konusunda tam bir eğitime tabi tutulmadığı kanaatindeyim. O nedenle, tüm federasyonlarımız, şimdi, sporcularını, bu tür yanlışlıklardan uzak durmaları konusunda daha ciddî şekilde eğitiyorlar; ben de bunları takip ediyorum. Ancak, şunu hemen söyleyeyim: Doping kullanma işi sadece bize özgü bir şey değil. İşte, Torino'da kış olimpiyatları yapıldı; ilk gün, sadece, 5 tane Amerikalı sporcuda doping çıktı olimpiyatlarda. O bakımdan…

AHMET ERSİN (İzmir) - Kötü, örnek olur mu?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tabiî ki olmaması lazım. Maalesef, dünyada çok yaygın şekilde kullanılıyor; ama, son yıllarda çokça doping çıkmış olması, dopingin yeni kullanılmakta olduğunu göstermez, kontrollerin sıklaştığını gösterir. Peki, siz ne yapacaksınız; biz, -şu anda, Bakanlar Kurulunun imzasındadır- dopingle mücadele kurulu oluşturuyoruz; yani, dünyanın şu anda dopingle yapmış olduğu, kısa adı WADA olan, Dünya Antidoping Ajansına benzer bir ajansı, şimdi, Türkiye'de kuruyoruz. Kontrolleri biz yapacağız; sporcularımıza kamplarda baskını bizzat bizim kurmuş olduğumuz ajans yapacak. Kısa adı TADA olan Türkiye Antidoping Ajansını biz kuruyoruz. Niye; bunu yapmak durumundayız, sporcularımızı kontrol etmek durumundayız ve onları en iyi şekilde eğitmek durumundayız. Evet, bu sporcularımız, bazı sporcularımız, maalesef, bu konuda kendilerine dikkat etmedikleri için, özellikle Halter Millî Takımımız son dünya şampiyonasına katılamadı; ama, bu yıl yapılacak olana katılacak. Keşke böyle bir durumla karşılaşmasaydık, keşke millî takımımız, bir yıllık da olsa, bir yılı aşkın bir sürelik de olsa böyle bir cezaya çarptırılmamış olsaydı.

Hamza Yerlikaya'nın "ben kızımı spora vermem" dediğini ifade ettiniz Sayın Ersin. Ben, Sayın Yerlikaya'yla bu hususu konuşmadım, görüşmedim; yani, ne demek istediğini sormadım.

AHMET ERSİN ( İzmir) - Onu sormanız lazımdı.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ne demek istiyor; acaba, sporda, millî kamplarda birtakım yanlış işler mi oluyor; bunu mu ima etmek istiyor? Eğer, bunu ima etmek istiyorsa, ben, pazar günü -evet, pazar günü- İzmir'deydim. İzmir'de Uluslararası Vehbi Emre Güreş Turnuvası vardı, şampiyonası vardı. 22 ülke katılmıştı. Bayanlar güreşi de vardı. Bizim Bayan Millî Takımımız da, Güreş Millî Takımımız da oradaydı. Dereceye giren sporcularımız oldu, ikinci olan, üçüncü olan sporcularımız oldu, bayan sporcularımız oldu. O nedenle, ben, Hamza Yerlikaya'nın bu beyanını, birazcık da sorumsuzca söylenmiş bir beyan olarak değerlendiriyorum; eğer söylemişse. O, orada, gerçekten millî formayı giymiş olan bayan güreşçilerimize, sporcularımıza da, bir noktada, iyi niyetli de olsa, pek olumlu olmayan bir atıfta bulunmuş olur ki, bunu, ben olimpiyat şampiyonu olmuş iki kez, üçüncüsünü beklediğimiz Sayın Yerlikaya'ya yakıştıramam; ama, bildiği bir şeyler varsa, bize intikal ettirirse, mutlaka üzerine şiddetle gideriz.

Bir de şey söylediniz, işte, şer'î hükümlerin uygulandığı bir ülkede bizim sporcularımız gitmiş, orada başlarını örtmüşler. Herhalde İran'ı kast ettiniz. Bugünkü bir gazetede vardı. İran'da uluslararası bir turnuva var; bedmington turnuvası. Bu, uluslararası bir turnuvadır ve puanlı bir turnuvadır; yani, buraya katılan ülkeler puan alırlar ve dünya sıralamasında puanlarını yükseltirler. Bizim bayan sporcularımız da katıldı. Bizim bayan sporcularımız, orada, Türkiye'de veya diğer ülkelerde müsabakalara nasıl katılıyorlarsa, hangi kılıkla katılıyorlarsa, orada da o kılıkla katılmışlardır. Bir gazete, İranlı bayan sporcunun fotoğrafını basarak, maalesef "işte Türk sporcuları" diye haber yapmıştır. Ahmet Bey, siz de, bunu, gelip, burada değerlendiriyorsunuz…

AHMET ERSİN (İzmir) - Göğsünde ay yıldız var Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Lütfen, lütfen…

Şimdi öğrendim. Şimdi, Gençlik Spor Genel Müdürlüğünü aradım, ilgili federasyonu aradım. Ancak, madalya töreninde, Atina'da olduğu gibi, sporcuların boynuna bir çiçek filan koyarlardı, boyunlarına şal koymuşlar tüm sporcuların, tüm sporcuların… Tabiî, onu da ayrıca tetkik edeceğim; ama, müsabaka esnasında, bayan sporcularımız, uluslararası kurallar hangi kılıkla yarışmaya katılmalarını gerektiriyorsa o kılıkla katılmışlardır. Ama, ben, bu beyanınızı ayrıca bir ihbar kabul ederek derinlemesine bir inceleme de yaptıracağımı ifade etmek istiyorum.

Siz, tekrar üniversite oyunlarına döndünüz; işte, ihaleleri gündeme getirdiniz. Herhangi bir ihaleyle ilgili bildiğiniz bir şey varsa, bunu bana bildirin, üstüne hassasiyetle giderim.

AHMET ERSİN (İzmir) - Onu sonra konuşacağız.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ayrıca, Genel Koordinatörle ilgili, işte, "daha önce çalıştığı şirketin muhasebecisi muhasebe işlerini tuttu" dediniz. Bunların hiçbiri doğru değil; çünkü, muhasebe işlerinde, daha çok İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki arkadaşlarımız yardımcı oldular ve bir muhasebe firmasından da, bu konuda bilgi alındı; ama, onun, Genel Koordinatörün çalıştığı firmayla falan hiçbir ilgisi yoktur. Hemen şunu ifade edeyim: Genel Koordinatör, tek başına hiçbir tasarrufta bulunamaz; hem yasamızda hem bu konuda çıkardığımız yönetmeliklerde, yönergelerde bu vardır. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteriyle birlikte imza atması halinde bir tasarrufta bulunabilir; tek başına böyle bir imkânı yoktu. Her türlü tedbiri, Aziz Beyle, Sayın Kocaoğlu'yla birlikte aldık ve bütün bu kararları da oybirliğiyle aldık. 9 kişilik Hazırlık ve Düzenleme Kurulunda tüm kararlar oybirliğiyle alınmıştır; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız içerisinde olmak üzere, Ege Üniversitesi Rektörümüz, demin saydığım zevat olmak üzere oybirliğiyle alınmıştır.

311 trilyon Türk Liralık bir harcama yapılmıştır bütün bu organizasyon için. Bunun 100 trilyon lirası Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bütçesinden, 100 trilyon lirası -ortalama olarak söylüyorum- İzmir Büyükşehir Belediyesinden, 115 trilyon lirası da Maliye Bakanlığının desteğiyle bir araya getirilerek böyle bir organizasyonu gerçekleştirdik. Peki, işte, kalan para olursa, o, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne kalacaktı; bu kalmayacakmış diye bir duyum aldık dediniz. 595 878 Yeni Türk Lirası, yani, 595 878 000 000 milyon Türk Lirası kalmış; bu da, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün hesabına aktarılmıştır.

MEHMET NEZİR NASIROĞLU (Batman) - Ahmet mahcup oluyor ama Sayın Bakan!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yok, Ahmet mahcup olmaz, arkadaşımızdır. Soru sordu, ben de bilgilendiriyorum. Onu mahcup etmek için konuşmam; o da beni mahcup etmek için konuşmaz.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Parayı yiyen onlar! Ahmet niye mahcup olsun?! İş mi yani?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Olmaz…

Tüm demirbaş eşyaları, başta Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olmak üzere, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir'deki üniversitelerimiz olmak üzere, ihtiyaç durumlarına göre kendilerine zimmetle teslim ettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Hangi demirbaş eşya, en ufağından en büyüğüne kadar, hangi kurumumuza verilmiş, ne zaman verilmiş, bütün bunların dokümanları bizdedir. Eğer, bir soru önergesi verirseniz veya merak edip bana gelirseniz, bunlarla ilgili her türlü ayrıntılı bilgiyi size vermeye hazır olduğumu ifade etmek istiyorum.

"İzmir'den çıkan nakliye kamyonları Ankara'ya gelince, kutuların bir kısmı boştur" dediniz. Hangi kamyonmuş, doğrusu bunu bilmek istiyorum. Bunların hepsi zimmetlidir, teker teker sayılmıştır. Eğer, bildiğiniz bir şey varsa, bana intikal ettirin, üzerine aynı gün gideriz. Biz, bu konularda, en az sizin kadar hassasız ve titiziz.

"2 000 tane cep telefonu" dediniz. Bunlar da, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne zimmetle teslim edilmiştir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, kuşkusuz ki, yasası gereği, bu denetimi yapacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Ben, böylece, arkadaşlarımın gündeme getirdiği bazı hususlarla ilgili de sizlere bilgi verme imkânını buldum, o nedenle de teşekkür ediyorum. Bu, 1 maddelik, ihtiyaçtan doğan yasa teklifine -tasarı olarak gönderemedik; çünkü, işin aciliyeti vardı, arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum, onlar teklif olarak verdiler- desteğinizi istiyorum; çünkü, bir boşluk var, bu boşluğu kısa sürede doldurmalıyız; çünkü, idare boşluk kabul etmiyor.

Hepinize yeniden teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Şahsı adına, ikinci söz isteği, Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik'in.

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1094 sayılı kanun teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi, saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Olimpiyatlardan sonra, tüm dünyada en büyük spor organizasyonu olarak kabul edilen ve iki yılda bir düzenlenen Dünya Üniversite Yaz Spor Oyunlarının 23 üncüsünü 11-21 Ağustos 2005 tarihleri arasında İzmir İlimizde gerçekleştirdik. Üniversite oyunları tarihinin bir kilometre taşı, tüm rekorların kırıldığı, kazananın, İzmir, Ege ve Türkiye'nin olduğu, tarihimizin en güzel organizasyonu olan 23 üncü Dünya Yaz Oyunları, ülkemizi sadece sportif yönden değil, aynı zamanda kültürel, turistik yönünü de bir kez dünya kamuoyunun gözleri önüne sermiş olması imkânını bize tanımıştır. Olimpiyatlara aday bir ülke olarak, ülkemizin adına önemli bir referans oluşturan bu organizasyon, gerek sportif sonuçları ve gerekse katılımcı ve izleyici sayılarıyla önemli ilklere de imza atmıştır. Yüce Parlamentomuzun desteğiyle çıkan Üniversite Oyunları Kanunuyla, tüm bu hizmetlerin zamanında ve eksiksiz bir şekilde yapılması sağlanmıştır.

Bu organizasyonun başından sonuna kadar emeği geçen en alt çalışanından en üst yöneticisine kadar herkese çok teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla, hürmetle tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özçelik.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

İZMİR KENTİNDE YAPILACAK DÜNYA ÜNİVERSİTELERARASI SPOR

OYUNLARI (UNIVERSIADE) KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1.- 10/11/2004 tarihli ve 5255 sayılı İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (UNIVERSIADE) Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Tasfiyenin tamamlanmasından sonra her türlü belge, kayıt ve sair evrak ve teminatlar Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devredilir. İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun taraf olduğu ve olacağı her türlü icra takipleri, davalar ve sair hukukî ihtilaflardaki aktif ve pasif husumet ehliyeti, başka işleme gerek kalmaksızın 21/2/2006 tarihinden itibaren kendiliğinden Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devrolmuş sayılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına, Adana Milletvekili Sayın Recep Garip…

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; madde üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1094 sıra sayılı teklif hakkında şöyle kısa bir bilgi aktarmak istiyorum. Ülke olarak büyük projelerin el ele verilerek nasıl başarıldığını kanıtlamış olduk 2005 yılında. Bundan böyle bu altyapıyla ülkemizin ve İzmir'in daha büyük organizasyonlar yapabileceğini ve bu konuda gelmiş olan teşekkür mektuplarını biraz önce Sayın Bakan da arz ettiler. Gerçekten 2005 yılı Universiade Oyunlarında, spor oyunlarında çok ciddî başarılar elde ettiğimizi de biraz önce öğrenmiş olduk. Dolayısıyla, bu organizasyonla üniversite oyunlarının çıtası yükselirken, tesislerin zamanında tamamlanması ayrı bir başarı olmuştur. Bunu hep birlikte gördük.

Bu organizasyonda seyirci rekoru kırılmıştır. Bunu hep birlikte yaşadık övünçle, mutlulukla. Bölgedeki bütün insanlarımızın, ülkemizin gururu haline gelen oradaki spor hareketliliğine katkıda bulunan tarzlarını, tavırlarını hep birlikte yaşadık, göğsümüz kabardı.

27 tane madalya almış olmamız çok ciddî övünç kaynağımız haline geldi. Bu organizasyonda seyirci rekoru kırılmış olması, bir bakıma dünyanın gözünü Türkiye'ye yöneltmiş oldu. Dolayısıyla, ülkemizin tanıtımına önemli bir katkı sağlanmış ve bu katkının bundan sonraki süreçte de devam edeceği konusundaki sinyalleri de hep birlikte almış olduk. Burada yarışan dünyanın değişik üniversitelerinden genç sporcuların ülkemizin gönüllü kültür elçileri olduklarını, bundan sonraki süreçte de yaşamaya ve övünçle bunları izlemeye devam edeceğiz.

Oyunlar çerçevesinde, oyunlar sürecince toplam 18 536 personelin görev yaptığını görmekteyiz. Oyunlara, 131 ülkeden, 5 348 sporcu, 2 853 yönetici, 1 283 hakem, 450 spor teknik görevlisi katılmıştır. Oyunlarda, 59 spor tesisi ve 9 952 kişi kapasiteli Oyunlar Köyü kullanılmıştır.

16 sponsor tarafından oyunlara destek verilmiştir. Toplam 38 366 kişi 35 ayrı sınıfta akredite edilmiştir.

Oyunlar süresince, günlük 17 500 kumanya olmak üzere, toplam 275 000 personel ve sporcu olmak üzere, toplam 350 000 porsiyon yemek servisi yapılmıştır.

Toplam 140 saat TV yayını yapılmış; oyunları 1 091 yerli, 31 ülkeden 170 yabancı basın mensubu izlemiştir.

Oyunlarda yarışan 143 takımı 357 000, rekor sayıda izleyici takip etmiştir. Bunu hep birlikte gördük.

Türkiye, oyunlarda, 144 kadın, 194 erkek sporcuyla 10 altın, 11 gümüş ve 6 bronz olmak üzere, toplam 27 madalyayla, 131 ülke arasında 8 inci sırada yer almıştır. Unıversıade tarihinde, 1 altın, 3 gümüş olmak üzere, kazandığımız toplam 4 madalya sayısını, 2005 tarihinde 27 olarak belgelemiş olduk.

Oyunlarda 6 471 güvenlik personeli, 350'si hakem olmak üzere, toplam 850 sağlık personeli, 1 690 ulaşım personeli görev yapmıştır.

Oyunlar için basında 1 385 haber yer alırken, o haberlerin yüzde 98'i olumlu nitelikteydi; haber ve yazıların 390 000 000'a yakın kişiye ulaştığı da istatistiklerle ortaya konulmuştur.

Dolayısıyla, madde önemlidir, önemli bir kazanımdır, önemli bir sıkıntıyı oradan kaldıracaktır. Dolayısıyla, olumlu oy vereceğimizi düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Garip.

Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan, buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

1094 sıra sayılı kanun teklifinin 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Öncelikle, bu üniversite oyunlarının İzmir'de yapılmasında emeği geçen ve baştan sona kadar bunun düzenli bir şekilde yapılmasında gayreti olan bütün ilgililere, huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum ve bu arada Ahmet Piriştina'yı da saygıyla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Bakanımız, burada, konuşmalarında giriş cümlesi olarak şunları söyledi: "Bir başka siyasî partiye bağlı olmasına rağmen -İzmir Belediye Başkanını kastederek söylüyor- biz, Hükümet olarak, bu oyunların yapılmasında elimizden gelen destek ve gayreti İzmir'e ve belediyeye verdik." Bir kere, bu cümlenin burada kesinlikle söylenmemesi gerekirdi. Yani, siz bir bakan olarak, bir hükümetin temsilcisi olarak, Türkiye'de yapılacak olan bir üniversite oyunlarıyla ilgili olarak bu cümleyi burada sarf etmiş olmanızdan dolayı, bir milletvekili olarak, büyük bir üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu oyunlar, hakikaten, baştan sona disiplinli, düzenli bir şekilde yapılmış ve İzmir halkı da, bu konuda son derece duyarlı davranmış ve bu oyunların Türkiye'de yapılmasının ne kadar haklı olduğunu çok açık bir şekilde göstermiştir.

Ben, bu vesileyle, özellikle sporumuzda son günlerde gelişen bazı olaylarla ilgili düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Biliyorsunuz, pazar günü Diyarbakır'da Diyarbakırspor-Konyaspor maçında çıkan üzücü olaylar hepimizi derinden yaralamıştır; ancak, burada söylememiz gereken husus, burada, bu maç öncesi, geçen sene yapılan bir maçtan dolayı, bu maç içerisinde bazı şeylerin olabileceği yolunda kamuoyunda bazı söylentiler olmuş olmasına rağmen, Diyarbakır'da bu maç esnasında gerekli ve lazım olan güvenlik tedbirlerinin alınma noktasında zaaf olduğu inancındayım ve o manzaraların -pazar akşamı gördüğümüz o manzaraların- İsviçre millî maçı dolayısıyla Türkiye'ye verilen cezayla ilgili olarak, bundan sonra nasıl aleyhimize kullanılacağı da, yine, çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Özellikle bu noktada hükümetin son derece duyarlı olması ve hassas olan maçlarla ilgili olarak gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması noktasında, ilgililerin önceden mutlaka uyarılması gerektiği ortaya çıkmaktadır ve yine, son İsviçre millî maçıyla ilgili olarak -burada da söyledik- İsviçre millî takımının Türkiye'ye ayak bastığı andan itibaren maçın bitiş anına kadar karşılaşmış olduğu muamelelerden dolayı, yine, güvenlik noktasında ciddî zaafların olduğu ortaya çıktı ve âdeta, bu ceza, bağırarak, geliyorum dedi ve maalesef, Türkiye adına son derce üzüntü verici altı maçlık bir ceza gündeme geldi.

Ben, onun üzerine, burada, çıktım konuşma yaptığımda dedim ki, Sayın Bakanın bu konuyla ilgili açıklaması var "karar siyasîdir" diye bir açıklaması var. Ben bunun siyasî olmadığını söyledim; eğer, FIFA, bu noktalarda siyasî karar alıyorsa, İngiltere'deki kulüp takımlarının Avrupa'daki maçlardan nasıl yasaklandığını, şöyle hafızamızı bir yoklayacak olursak, yine, rahatlıkla öğrenebiliriz. İngiltere gibi futbolun beşiği olan bir ülkeye bu ceza veriliyor ve bu ceza siyasî olmuyorsa, Türkiye'ye verilen cezanın siyasî olduğunu söylemenin haklı ve mantıklı bir açıklaması yok. Ben baktım o komitede görev alanlara, Katar'dan var, Honduras'tan var; yani, şimdi, Katar temsilcisi, Honduras temsilcisi siyasî davranacak; ha, ben bu Türkiye'ye siyasî olarak böyle bir karar alayım, siyasî olarak cezalandırayım. Bunun savunulacak haklı bir tarafı yok. Ben, burada, iktidar olarak, hükümet olarak bu cezanın en aza indirilmesiyle ilgili niçin Avrupa'da çalışmadınız diye bir serzenişte bulunduğumda Sayın Bakan bana şöyle cevap verdi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, tamamlayın konuşmanızı Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, o konuşmamda, futbol federasyonu seçimiyle ilgili, siyasî iradenin futbol federasyonu seçiminin bizzat içinde yer aldığını ve olmaması gerektiğini ifade ettiğimde bana şunu söyledi Sayın Bakan: "Seçimler olunca siyasî irade bu işin içerisine girmesin diyorsunuz; ama, Avrupa'daki verilecek olan bir kararla ilgili, bizim, niçin lobi faaliyetinde bulunmadığımızı iddia ediyorsunuz." Geldiler, Sayın Bakan bunu söylediler. Elbet, siz iktidarsınız, Avrupa'daki farklı, Türkiye'deki farklı. Avrupa'da Türkiye aleyhine verilecek olan bir ceza noktasında, siz, hükümet olarak, hem Avrupa'da hem de dünyada bu cezanın en aza indirilebilmesi için, mutlaka, ciddî manada bir lobi faaliyetinde bulunmanız lazımdı. Ben inanıyorum ki, Futbol Federasyonu seçimlerinde gösterdiğiniz gayretin yüzde 1'ini o cezanın verilme noktasında göstermiş olsaydınız, belki, ceza bu şekilde çıkmayabilecekti. Benim itirazım bunaydı.

Yine, o gün söylemiş olduğum birçok spor dalında hakikaten çok kötü durumdayız değerli milletvekilleri. Sayın Bakanım her ne kadar bunun tersini söylese de, bakınız, ne Avrupa futbol şampiyonasına katılabildik ne dünya şampiyonasına katılabildik. Bu takımımız dünya üçüncüsü olan bir takım ve…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, son cümlenizi alıyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Efendim, daha sonraki maddede konuşmam var; ama, ben, müsaade ederseniz, bir iki cümleyle tamamlayıp sonra konuşmayacağım.

…yine, basketbol millî takımımızın, voleybol millî takımımızın geçmişte hakikaten çok ciddî başarıları olmasına rağmen, maalesef, son dönemlerde bu başarıları göremiyoruz. Halter millî takımı yüreklerimizi parçaladı. En iddialı olduğumuz spor dalında, maalesef, bu seneki dünya şampiyonasına katılamadık.

Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: "İlgililere sorun, Halil Mutlu'ya sorun, Süreyya Ayhan'a sorun niçin doping maddesi kullandın?.."

Sayın Bakanım, bizim muhatabımız sizsiniz, bizim muhatabımız Halil Mutlu, Süreyya Ayhan olamaz ki! Bu konuyla ilgili, siz, her türlü tedbiri almak durumundasınız. Bunun olmaması için gerekli bütün çalışmaları yapacaksınız. Bizim muhatabımız onlardır ve yine, şimdi, Hamza Yerlikaya'yla ilgili "Hamza Yerlikaya'ya sorun" diyor. Sayın Bakanım, eğer, böyle söylenmiş bir söz varsa, bunu, Hamza Yerlikaya'ya soracak olan makam sizsiniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Haberi kaynağından al diye söylüyor.

BAŞKAN - Buyurun, son cümleniz…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …veya Gençlik ve Spor Genel Müdürünüz bu konuyla ilgili bir çalışma yapacak, bunu kaynağından siz öğreneceksiniz ve siz, bu meselelerde kamuoyunu bilgilendireceksiniz.

Ben, bu düşüncelerle, üniversite oyunlarının yapılmasında emeği geçen bütün ilgilileri, seçilmişleri, siyasî iradeyi, Sayın Bakanımızı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızı tekrar kutluyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kandoğan.

1 inci madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde şahısları adına söz isteği var.

Sayın Recep Garip…

RECEP GARİP (Adana) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Akbak…

TEVFİK AKBAK (Çankarı) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Teşekkür ederiz.

BAŞKAN - Sayın Bakan teşekkür etti; biz de teşekkür ediyoruz; hayırlı olsun.

6 ncı sıraya alınan, Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 milletvekilinin; İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/680) (S. Sayısı: 1098) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 1098 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

                                  

(x) 1098 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Teklifin tümü üzerinde söz isteği var.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sivas Milletvekili Sayın Nurettin Sözen; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1098 sıra sayılı İETT'nin İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporu üzerinde konuşacağım; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, değişen yerel yönetim yasaları, özellikle Büyükşehir Belediyesi Yasası, İstanbul'da, belediye sınırlarını mülkî sınırlarla birleştirmiştir; bir başka deyişle, belediye sınırları, mülkî sınır halini almıştır ve böylece de, daha evvel İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları dışında kalan Çatalca, Silivri, Büyükçekmece, Şile gibi ilçelerimiz, büyükşehir belediye sınırları içerisine girmiştir. Doğal olarak, bu ilçelerin büyükşehre katılmasıyla, Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğu altında olan ulaşım konusu ve sorunu, Büyükşehir Belediyesinin konusu ve sorunu haline gelmiştir. İlginçtir ki, bu konuyu, bugüne kadar, yasa çıkalı çok uzun süre olmuş olmasına karşın… Bugün, çok acele, dört gün evvel İçişleri Komisyonunda görüşülüp karara bağlanan, bir maddede iki cümle ve iki kelime değişikliği talebiyle karşı karşıyayız. Oysa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi ülkemizin en büyük kentinin en büyük organizasyonunun ulaşım sorunu, çok daha önemli bir şekilde, çok daha planlı bir şekilde, çok daha köklü çözümlerle ele alınması gerekir ve bu Genel Kurulda, böylece, ciddî bir yasa tasarısını veya teklifini görüşme sorumluluğuyla karşı karşıya kalması gerekirdi. Nitekim böyle bir çalışma yapılmıştır. Yaklaşık altı ay önce, yine, bugünkü yasa teklifini veren arkadaşlar tarafından bir yasa tasarısı, komisyonumuza gelmiştir. Komisyon bunu büyük bir ilgiyle, büyük bir önemle ele almıştır, alt komisyon kurmuştur. Bendeniz de, o komisyonda, büyük bir şerefle ve heyecanla görev yaptım. Bu yasayı beğendiğim için; yani, İstanbul'daki tüm ulaşım sorununu ele alacak, tüm mevcut şirket, yasayla kurulmuş şirketler ve birimleri bir araya toplayan bir yasa olduğu için, yine, bir başka deyişle, trafiğin ve ulaşımın tek elden yönetimini sağlayacağı için, o yasaya destek verdik, katkıda bulunduk ve alt komisyonda son şeklini aldı; ama, anlayamadığımız bir nedenle, bu köklü çözüm getiren, gerçekten, bilimsel diyebileceğim ölçülere uygun yasa tasarısı, komisyonumuza tekrar gelmedi, dolayısıyla, Genel Kurula gelmedi ve bu köklü ve bilimsel ve de gerekli yasa tasarısı tartışılamadı. Oysa, şimdi, dört gün evvel… Çok acele bir şekilde, bir teklifle karşı karşıyayız.

Arkadaşlar, bu teklifin değişen maddesini okuduğum zaman göreceksiniz ki, hiç özen gösterilmeden, çok acele bir şekilde kaleme alınmış ve bir çözüm, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu köklü ve bir numaralı sorununu çözmeye yönelik bir değişiklik ve bir yasa teklifi değildir. Türkiye'nin nasıl bir numaralı sorunu işsizlikse, İstanbul Kentinin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir numaralı sorunu da ulaşım sorunudur. Böylesine bir sorunu bir kelimelik değişiklikle çözmek olanaksızdır. Cümleyi okuyacak olursak, teklif edilen (B) cümlesi: "İstanbul'un Rumeli ve Anadolu Yakaları ile civarında ve Adalar'da elektrik kudreti tevzi etmek üzere elektrik tesisatını ve elektrikli tramvay…" Yani, İstanbul'da, elektrik dağılımı, elektrik tesisatı yıllardan beri İstanbul Belediyesinin sorumluluğu ve ilgi alanı dışında. Şimdi, özel şirketler yönetiyor, daha evvel başka şirketler yönetiyordu. Bu maddeyi, hâlâ, böyle teklif ediyoruz, bu yazıyla teklif ediyoruz ve sonunda da işte, iki kelimeyi değiştireceğiz ve bu çözüm ortaya çıkacak. Bunun tercümesi nedir biliyor musunuz siyasette; hele, AKP iktidarda  ise tercümesi nedir biliyor musunuz; otobüsler hazır, müteahhidi hazır, bu işi bitirmek için komisyona alelacele bir teklif, dört gün içerisinde Genel Kurula iner, dört gün sonra da bu mesele olup, biter!.. Yazıktır, yazıktır; bu, ne partiye ne bu Meclise ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına ne bu teklifi veren arkadaşlara hiçbir şey kazandırmaz.

Değerli arkadaşlarım, kaldı ki, burada İstanbul'un ulaşımını sağlayan, özel otobüsler dediğimiz, her büyük şehirde bulunan özel otobüsler vardır. İstanbul'da bu hizmeti 3 kooperatif yerine getirmektedir. Eğer, böyle bir gereksinim varsa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu kooperatifler aracılığıyla, bu kooperatifleri beğenmiyorsa yeni bir kooperatifin kuruluşunu sağlayarak bu ulaşım hizmetini yerine getirebilir. Kuşkusuz, yeni otobüslere ihtiyaç var. Yüzde 9,5-10'u, araçların, toplutaşım araçları; oysa bu toplutaşım araçları, İstanbul Kenti nüfusunun veya ulaşımının yüzde 60'ını karşılamaktadır. Dolayısıyla, böyle bir sorunla karşı karşıyayız; ama, böyle parçacıl çözümlerle, geçici çözümlerle, bazı kesimlere olanak sağlayabilecek yaklaşımlarla bu köklü ve ciddî sorun çözümlenemez. Bunun için öncelikle -biraz sonra önerilerimi sıralayacağım- bir nazım plan gereklidir, ulaşım planı gereklidir. Hatta, bu planın İstanbul'u taşarak,Trakya'yı kapsayan, Sakarya'ya kadar uzanan bir bölge planı biçiminde olması, artık, çağdaş görüştür. Daha evvelki konuşmalarımda bunu söylemiştim. Gerek yerleşim planı gerekse ulaşım planı, artık, İstanbul'u taşmıştır; çünkü, İstanbul'un uzantıları, bir taraftan Trakya'ya, bir taraftan Sakarya'ya kadar uzanmıştır. Dolayısıyla, İstanbul'la ilgili, ister yerleşimle olsun ister ulaşımla olsun, ne yapılacaksa bir bölge planı içerisinde yapılması gerekir.

Bu bölge planının nasıl olacağı konusunda daha evvelki konuşmalarımda bazı ipuçları vermiştim; kuşkusuz, bir çalışma yapılacak olursa, katkılarımız olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, savunma yapılırken deniliyor ki, özel otobüsler kâr için çalışıyorlar; dolayısıyla, bazı hatları beğenirler bazılarını beğenmezler; çünkü, kârlılık söz konusudur.

Peki, değerli arkadaşlarım, otobüsleri kiralarsanız kârlılık söz konusu olmaz mı; yani, oradan para kazananlar yok mu; birtakım insanların cebine, kesesine, özel şahısların veya şirketlerin kasasına bazı kârlar girmeyecek mi?

Bizim anlayışımızdan, yani, sosyal demokratların anlayışından farklı olarak, illa, bunları, mutlaka özel şahıslar eliyle görmek, mutlaka özel şirketler aracılığıyla görmek istediğinizi anlıyorum. Şimdi daha da ileri gidiyorsunuz, dargelirli ve sadece 1 otobüsü olan insanlar yerine, büyük sermaye sahiplerine, 10 tane, 100 tane, 500 tane otobüs alabilecek ve kiralayabilecek insanlara peşkeş çekiyorsunuz; yani, kamu kaynaklarını onların kasasına aktarıyorsunuz; çünkü, özel halk otobüsü olsa bir kooperatif söz konusudur, o kooperatifte de her şahsın olsa olsa 1 otobüsü vardır.

Şimdi, bu kiralama olayı gelince, yıllar öncesine sizi götürmek istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bizden sonra, maalesef, böyle bir yanlış geleneği oluştu. Bu gelenek, araç kiralama geleneği. Otomobil kiralanıyor, beyaz plakayla, ilgililer, müdürler dolaşıyor; ölçüsüz, kontrolsüz bu arabalar İstanbul Kenti içinde veya dışında dolaşıyor; ne kadar yakıt yaktığı, kimin kullandığı, kaza yapılıyorsa veya başka harcamalar yapılıyorsa nasıl olduğu belli değil; çünkü, bunlar özel sektörden kiralanmış.

Yıl kaç?.. Yani, ondan sonra da hep böyle kiralanıyor da… Elimdeki belge eski yıllara dönük, onu size söylemek istiyorum ve bunu, Sayın Emin Çölaşan'ın makalesinden -çok acele geldi gündeme, benim arşivimi karıştıramadığım için hazır bir kaynaktan yararlanıyorum ve Sayın Emin Çölaşan'ın yazısından- size aktarıyorum; 27.4.1995: İhale yapan şahıs, şirketini, belediyenin seçiminden üç ay, beş ay evvel kuruyor ve şirketin sahibi, o zamanki Refah Partisinin çok önemli bir mensubu, yöneticisi, Sayın Abdulkadir Doğru'nun oğlu. Onun şirketinden araç kiralanıyor ve…

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Abdulkerim Doğru Refah Partisinde hiç olmadı.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Özür dilerim.

Peki. Yani, sizin partinizden…

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Refah Partisinde hiç olmadı…

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Peki, sizin yandaşınızdan… Nasıl söyleyeyim?! Siz, geçmişi herhalde reddediyorsunuz!

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Ama, yanlış söylüyorsunuz.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Peki, şöyle söyleyeyim isterseniz…

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Abdulkerim Doğru Refah Partisinde hiç olmadı.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) -  Peki. Partinizin veya belediyeyi yönetenlerin yakını desem daha mı doğru olur? Peki, nasıl kabul ederseniz öyle alın.

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -  Sen doğrusunu söyle.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, 1 adet Opel Vectranın  yıllık kirası o tarihte 504 000 000 lira. 504 000 000 liraya kiralanıyor; şoförü falan hepsi belediyeye ait. O tarihlerde, iki yıl veya üç yıl kiralarsanız, Vectra Opeli beleşe getirmiş oluyorsunuz; yıl, 1994-1995; Vectra otobüs. Diğer otobüsleri… Zamanınızı almayayım; mesela, Renault, Ford Escort 312 000 000 lira o tarihte. Evet, o tarihte -ve Çölaşan'a göre iki yılda, hadi, üç yılda olsun- o otobüsü, o arabayı kiralıyorsunuz, müdürlerin altına beyaz plakayla veriyorsunuz, istediği gün, istediği saatte, istediği gibi kullanıyor ve sonra da, siz "devlet" diyorsunuz, "devletin parçası" diyorsunuz, "kamu yönetimi" diyorsunuz, "yerel yönetim" diyorsunuz. İşte, sonuçta, kiralama olayının gerçeği bu; iki yılda, üç yılda, bir yandaşınızdan aldığınız arabalarla kiralama işlemini yapmış oluyorsunuz. Yetmiyor, parçacıl yöntemlerle bu iş çözümlenemiyor, köklü çözümler gerekiyor…

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu sırada, bu arada, İstanbul Belediyesinin otobüsüyle ilgili, yetkili, komisyonda bilgi verdi; 2 700 otobüsü olduğunu öğreniyoruz. 1994'te görevi devretmeden evvel 3 000'e yakın otobüs vardı. 2 000'i aşkın sıfır kilometre otobüs benim dönemimde alındı; sadece 2 000 tanesi.

İlk kez, İstanbul'da, doğalgazlı otobüs, dönemimizde alındı.

Kentiçi ulaşım ilk kez, dönemimizde, çift katlı otobüsü hizmete soktu.

Türkiye'de ilk kez özürlüler için özel otobüsler tahsis edildi dönemimizde. 2 000 otobüs aldık, 3 000'e yakındı, şimdi 2 750. Oniki yıl sonra rakam 2 750.

Bu nüfus artışına karşın on yılda araçlar eskimedi, on yılda araçlar devredışı bırakılmadı!

Şimdi, bütün bunlara rağmen, on yıl içinde alınan otobüslerin 2 000'e ulaşmadığı küçük bir hesapla ortaya çıkmaktadır; yani, bir taraftan toplutaşım, şunu yapalım, bunu yapalım, ulaşıma çözüm olalım, otobüs kiralayalım; ama, siz, oniki yıl içerisinde geldiğiniz noktaya bakın: Filonuz 2 700. Otobüs filosu, ne kadar rakam; yani, 1994'teki rakamdasınız, en iyimser bir tahminle 1994'teki rakamdasınız ulaşımda.

MEHMET KILIÇ (Konya) - Metro... Deniz ulaşımını unutmayalım Hocam.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Metro, değil mi; tabiî, metroyu da siz düşündünüz, siz planladınız, siz ihale ettiniz, siz temelini attınız. 14 kilometrelik metronun 10 kilometresi dönemimde tamamlanmıştır, iki yıl içinde. Bakın, hâlâ Taksim-Yenikapı -2004'ten, oniki yıl oldu- arası metro gerçekleşemedi. Onun için, laf atarken çok dikkat edin, sonra geri gelmesin size.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, çözüme gelelim, bundan çözüme gelelim. Biraz evvel konuşmamda söyledim; bu meseleleri ciddî ele almak lazım. Bir yasa tasarısında iki kelimeyi değiştirerek İstanbul'un ulaşım sorununu ve trafik sorununu çözemezsiniz. Bunun için bilimsel düşünmek lazım, geniş düşünmek lazım, uzun vadeli düşünmek lazım. Bunun için zaman vardı; yasa çıkalı bir yılı aştı; eğer, böyle bir yeni gereksinim doğduysa, bunu telafi edecek planlar yapılmalıydı. Bundan sonra da yapılmalı -şimdi önereceğim- daha başka önlemler de almalıyız; çünkü, İstanbul Türkiye'nin kalbi, her şeyi, beyni ve de orada yaşayan insanların rahatlığı, mutluluğu, refahı, kuşkusuz, hepimizi ilgilendiriyor. Onun için, ulaşıma son derece büyük önem vermemiz gerekiyor. Önce, mümkünse bölge; değilse, İstanbul'un ulaşım nazım planının mutlaka gerçekleştirilmesi lazım.

Eski planların da, yeni yasalardan sonra, yeniden ele alınması lazım. Kuşkusuz, bazı planlar mevcuttur; ama, Büyükşehir Belediye Yasası ve diğer belediye yasalarından sonra, bu nazım planın, yeniden ele alınarak revize edilmesi gerekir.

Biraz evvel söylediğim gibi, otobüs temini konusunda, ya mevcut kooperatiflerden; yani, daha çok halk sektörü, daha çok halktan, esnaftan oluşan bu kooperatiflerle bu hizmeti götürmek veya yeni bir kooperatif kurma yoluna gitmek lazım. Böyle, birkaç kişinin, bir şirketin, iki şirketin, üç şirketin hizmetinde olmak belediyeyi ileride çok ciddî sıkıntılarla karşı karşıya bırakabilir.

Bir türlü bitirilemeyen Yenikapı-Taksim metrosu bitirilmelidir. Çok daha önemli bir raylı sistem olayı. Kentin gereksinim ve ihtiyaçlarına göre, nüfusuna göre, raylı sistemler, yıllar önce, bizden de çok önce Topkapı'ya kadar planlanmıştı. Daha sonra ihtiyaçlar arttı, İncirli'ye kadar planlandı, daha sonra havaalanına kadar geldi. Şimdi Beylikdüzü'nü aşması gerekiyor, Çatalca, Silivri yönüne gitmesi gerekiyor, Büyükçekmece'ye ulaşması gerekiyor. Tramvayla, metroyla veya yeni teknolojilerle bunların planlanması ve projelerinin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Eğer böyle giderse, bunları hazırlamaz ve gerçekleştirmezsek, önümüzdeki beş on yıl içerisinde İstanbul çok ciddî sorunlarla karşı karşıya kalır.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel teklif maddesini okudum, elektrik meselesinde de görev veriyor. Biz bunu yineliyoruz burada, bu tasarıda yineliyoruz; bu Parlamento ve bu komisyonlar bu kadar duyarsız olamaz, bu kadar dikkatsiz olamaz, bu kadar üstünkörü çalışamaz ve böyle bir maddeyi onaylayamaz, böyle bir maddeyi kabul edemez. Tarihine ve tutanaklarına böyle bir yanlışın sahibi olarak geçmesini kabul edemiyorum, içinde üyesi olduğum bu Parlamentonun. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, konuşmamı ve önerilerimi söyledim. Şimdi, uzatmamak için, bugün internette karşılaştığım, yine İstanbul Belediyesiyle ilgili bir konu da iki cümle söyleyerek, konuşmalarımı tamamlamak istiyorum.

Sayın Başbakanın başkanlığında, bazı bakanların, Kuruçeşme'de bir gökdelen dikeceği söyleniyor. Böyle projeler ve hayaller içinde çok başbakanla, ben karşılaştım; bazılarıyla çalıştım, siyasetçi olarak, bazılarının yaptıklarını izledim. Örneğin, Sayın Çiller, sahillerdeki Paşabahçe Cam Fabrikasını, Beykoz Kundura Fabrikasını, Üsküdar Dokuma Fabrikasını, hepsini yıkacaktı, hepsinin yerine gökdelen yapacaktı; rant kazanmak için.

Tabiî, Türkiye'de bir Kıyı Kanunu var mı uygar ülkelerde olduğu gibi; var. Ee, bunu nasıl yok sayıyorsunuz?! Peki, Türkiye'de bir Boğazlar Kanunu var mı; var. O güzel nimeti, dünya değeri olan Boğaz'ı korumak için bir Boğaziçi Yasası var değil mi; Onu da yok sayacaksınız. Sonra, imarla ilgili bütün hareketlerin, yasalar tarafından ve biraz sonra değineceğim Anayasa Mahkemesi kararıyla, büyükşehir belediyesine verilmiş bir görev olduğu halde, bakanlar ve başbakanlar, bu yasaları yok sayarak ve Büyükşehir Belediye Meclisinin yerine geçerek, bina tasavvur edemezler, düşünemezler ve gerçekleştiremezler.

Biz, 12 gökdelenin yapımını Danıştay kararıyla durdurduk ve bu Danıştay süreci içerisinde Danıştaydan talepte de bulunduk ki, Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin sınırları içinde plan yapmasın, proje yapmasın diye. Bu isteğimiz, Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesine gönderildi ve Anayasa Mahkemesi, bu görüşümüzü uygun gördü ve “Ankara'dan İstanbul'da proje plan yapılamaz" yönünde karar verdi. Yani, bu yetkilerin tamamının, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde olduğuna karar verdi.

Onun için, kimse, ister başbakan ister bakan, kim olursa olsun, Ankara'da oturup İstanbul'da bina dikmesin, binalar yapmasın. Türkiye'nin yasaları var, kuralları var. Çok şükür, bunlar hâlâ yaşıyor; bunlar yaşadıkça da bunlara sahip çıkacak insanlar var. Burada, bu kararı da büyük bir üzüntüyle karşılıyorum. Umarım, gerçek olmaz; umarım, doğru değildir. Eğer, "ben, Kıyı Yasasını değiştiririm, Boğaziçi Yasasını değiştiririm, Büyükşehir Belediye Meclisinin yetkilerini üzerime alırım…"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - "…ve orada, birisine verdiğim sözü yerine getirmek için, bir Arap şirketine peşkeş çekmek için Kuruçeşme'de bir gökdelen dikerim" diyorsa, hayırlı olsun derim ben de!

Saygılar sunarım efendim. İyi günler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sözen.

İkinci söz isteği, AK Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı…

Buyurun Sayın Ilıcalı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubu adına İETT, İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Konuşmamın içeriğini, Sayın Sözen Beyefendiyi dinledikten sonra değiştirmemin gerekli olduğuna inandım. Bu manada da değişiklik yaparak sunuşumu yapacağım; ama, bu sunuşu yapmadan önce, bu teklifin hazırlanmasında bize yardımcı olan, teklifte imzası olan -benim dışımda- değerli İstanbul Milletvekilleri Gülseren Topuz, Sayın İbrahim Özal, Mustafa Ataş, Cengiz Kaptanoğlu, Nusret Bayraktar, Mustafa Baş ve Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım Beye teşekkür ediyorum. Ayrıca, Danışma Kuruluna da, 337 nci sıradan, oybirliğiyle bugün görüşülmesine imkân verdiği için, Danışma Kurulunda Başkanımıza ve grup başkanvekillerime de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

Tabiî, bu konuşmayı yaparken bir İstanbul Milletvekili değilim Erzurum Milletvekiliyim; ama, 1979'da İstanbul Üniversitesine asistan olarak girmiş, milletvekili oluncaya kadar üniversitede akademi kariyerininin sonuna kadar İstanbul'un ve Türkiye'nin ulaşımıyla ilgilenmiş bir kişi olarak; ayrıca, İstanbul Belediyesinde, Sayın Başbakanımızın belediye başkanlığı zamanında, biraz önce Başkanımızın altını çizdiği ulaşım ana planının koordinatörlüğünden, daha sonra ulaşımdan sorumlu daire başkanlığı olarak çeşitli görevlerde bulundum. Bugün de İstanbul'un meseleleri -bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan- tüm illeri ilgilendiriyor. İstanbul, ülkemiz için çok önemli bir şehir; diğer şehirlerin ekonomik kalkınması yönünden, diğer şehirlerimize insan kaynaklarının gönderilmesi yönünden, gelişmesi yönünden oldukça önemli. Yani, burada, İstanbul milletvekillerimizin dışında tüm 80 ilin milletvekilleri için de İstanbul çok önemli bir şehir; ama, tabiî, biz burada konuşurken, burada bir teklif verirken… Ben, Sayın Nurettin Sözen Beyi, belediye başkanlığı döneminden itibaren tanıyorum kendisini, İçişleri Komisyonunda da değerli görüşlerini dinledim. Bir kere, hemen, önce şunu belirteyim: Bu teklifimizde Sayın Başkanım, sizin herhangi bir şerhiniz yok; sadece, çekimser olarak imzanız var, yani buradaki yanlışlıkları not edip bir imza yok.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Nasıl olsa burada söyleyecektim.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Ama, burada şunu vurgulamamız lazım: Biz burada, bir unvanımızı bir dalda almışsak, iki kelimeye, yanlış bir şeye alet olmak için bunu alırsak hocalarımızı çok üzmüş oluruz; bize, bu akademik kariyerimiz boyunca unvanımızın yükselmesine imza atanları üzmüş oluruz. Bu, iki kelimelik bir değişiklik gerçekten; ama, ne zaman hazırlanmış bu İETT Yasası; baktığımız zaman, 1936'lı yıllarda hazırlanmış. İki kelime; ama, o iki kelimede neler getirdiğini size rakamlarla ifade edeceğim. Yani, hakikaten, bakıyorsunuz, bu kadar, İstanbul'un önemli meselesi var, bir teklif geliyor "işletir, işlettirir… Ne olacak, bundan İstanbul'un ulaşımı mı kurtulacak" diye…

Şimdi, bir kere, hemen şunu belirtmek istiyorum: İstanbul Belediyesi İstanbul'un ulaşımına, genel, yani bilimsel manada çok geniş bir kadrosuyla bakıyor. Başkanımızın üzerinde durduğu, metropolitan planlamayı çok vurguladınız -inşallah, bilmiyorum İstanbul vekillerimiz, diğer vekillerimiz, fırsat oldu mu- İstanbul Belediyesinin oluşturmuş olduğu İstanbul Metropolitan Planlama Merkezi var. Bu merkezde, değerli milletvekilleri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi bir uzay üssü gibi; yani, Türkiye'de, planlama konusunda, ulaşım konusunda kariyeri olan, bilgisi, birikimi olan herkes orada ve sürekli buradan projeler üretiliyor. Tabiî, bu projelerin üzerine de, İstanbul'un ulaşım ana planı…

Tabiî ki, ana plan yapmadan, İstanbul'un metropolitan planlamasını yapmadan, İstanbul'un ulaşım sorunlarını çözemezsiniz; ama, bu çalışmalar yapılırken, değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine de önemli görevler düşüyor, merkezî hükümetimize de önemli görevler düşüyor. İşte, nedir bunlardan biri; yasal destek vermek mecburiyetindeyiz. Son zamanlarda, İstanbul'un ulaşım sorunlarını bütün medya konu etti ve bundan bir iki ay önce de, Sayın Ulaştırma Bakanımız, Bayındırlık Bakanımız, İstanbul Belediye Başkanımız, Valimiz, milletvekillerimiz, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma Komisyonu üyelerimiz, İstanbul ulaşımının sorunlarını çözülmesiyle ilgili çok kapsamlı bir toplantı yapıldı ve bu toplantıda da, gerek kısa vadeli gerek orta vadeli gerekse uzun vadeli çözüm önerileri oluşturuldu.

Şimdi, size, şunu çok net olarak belirtmem gerekir ki, İstanbul'da… Burada, bir kere, Sayın Başkanımın ifade ettiklerini düzeltmemiz gerekiyor, çok özür dileyerek düzeltmemiz gerekiyor; yani, burada, bu teklif sahibi olan kişiler olarak, biz, böyle çok anlamsız bir teklif verdiğimiz durumu oluşturduk. Kamuoyunu doğru bilgilendirmemiz lazım ve bunları da, böyle, rakamlarla bilimsel olarak da izah etmemiz lazım. Herhangi bir başka tartışma ortamına girmeden, Değerli Başkanımıza verilen cevap bilimin ışığında olmalı.

Şimdi, peki, İstanbul'daki bugünkü ulaşımın problemlerini herkes biliyor; bunu, yani, bir üniversite mezunu olmaya, akademik kariyer yapmaya, milletvekili olmaya gerek yok; bu var. Niye, peki, İstanbul'da bu kadar zaman ulaşım problemleri oldu?! Bunu, AK Parti İktidarı mı İstanbul'un ulaşım problemlerini oluşturdu veya bugünkü belediye yönetimi mi?! Ne yaptı; İstanbul, işte, uzun zamandan, kentin kimliğinin iyi tarif edilememesinden, işte, sanayi şehri, tarihsel kimliği, kültürel birikimi ortaya alınmadan şehir sanayileşti, yanlış planlamalarla beraber, muazzam bir nüfus artışı oldu. Tabiî, bu nüfus artışına karşılık da, bu gerekli ulaşım altyapısı da oluşturulamadığı için, her geçen gün İstanbul'un ulaşım sorunları ağır bir hale geldi.

Peki, bu problemleri çözebilmemiz için ne yapmamız lazım; bir kere, ulaşım taleplerini azaltmamız lazım; bunun için iyi bir planlama yapmamız lazım ve bu planlamayı yaptıktan sonra da, birim zamanda en fazla taşıtı değil değerli milletvekilleri, en fazla insanı geçirecek sistemleri öne çıkarmamız lazım. Hangi sistemler bunlar; toplu ulaşım sistemleri. İşte, bunlara bütün olarak baktığımız zaman, raylı sistemler, deniz ulaşımı, mevcut karayolu sisteminin kapasitesinden en iyi şekilde yararlanılması, tabiî buradaki karayolunda toplu ulaşım sistemlerine yer verilmesi, entegrasyonun sağlanması, bu sistemler arasında, zaman, bilet entegrasyonunun, tarife entegrasyonunun sağlanması; bunların yapılması gerekiyor. Peki, bunlar, 1994 senesinde -ben de bulunmaktan büyük onur ve gurur duyduğum- Sayın Başbakanımız Belediye Başkanı olmadan önce daha "biz İstanbul'da acaba ne yaparız" diye bakarken, iki konunun altını çizdik Sayın Başkanım; iki konu… 1994 senesinde -o günkü arşivler karıştırılırsa- Sayın Başbakanımız, o günkü Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey iki şeyin altını çizdi: Bir, İstanbul metropolitan planlama; buna bağlı olarak ulaşım ana planı. Bu çalışmalar… Biz de geldik, üniversiteden bu çalışmalara katkıda bulunma şansını bulduk. Şimdi, bizden önceyi ben eleştirmek istemiyorum. Yani, bu ulaşım ana planı, ilk defa 1994 senesinde başladı; İstanbul Teknik Üniversitesi ile Belediye arasında beraber çalışmalar yapılmaya başlandı. Tabiî, bu çalışmalar yapılırken, merkezî hükümete de çok önemli görevler düşüyordu; belediyenin birtakım projelerinin uygulanması gerekiyordu, birtakım raylı sistem projeleri, Ulaştırma Bakanlığını ilgilendirdiği için.

Özetle -zamanım da fazla yok- yani, bizim o zaman yaptığımız bütün bilimsel çalışmalar Ankara'dan, siyaseten -üzülerek- destek görmedi. Birkaç tane örnek vermek gerekirse; mesela, Sayın Başkanımızı gerçekten tebrik ediyoruz metroyu başlatmıştınız, Başbakanımız, Başkanımız Tayyip Bey metroyu tamamladı, 4 üncü Levent'e kadar getirdi; o metro rahatlıkla Ayazağa'ya kadar devam ederdi, çözemedik. Harem ile Kartal arasındaki metro bitmiş olacaktı; hatta, o günkü getirdiğimiz merkezî yöneticiler "bu kadar güzel bir çalışma etüdüyle, planlamasıyla görmedik" dediler, siyaseten destek görmedi ve bu projeler uygulanamadı. Bırakın şimdi siz, yani, bir Meclisten, o günkü meclislerden destek almayı, çizdiğiniz uluslararası, ulusal -en iyi hocalarla çalıştığınız- planlarınıza destek alamadınız; ama, bütün bunlara rağmen, Sayın Başkanım -yani, isminizi çok kullanıyorum, saygım, sevgim sonsuz- şimdi, bizim ve o zamanki belediye yönetimine de eleştiri getirdiniz; işte, kiralama yapıldı, fazla verildi, noksan verildi… Değerli milletvekilleri, ben, hiç, ona, buna bakmam. Sayın Başkanımız, yani, bugünkü Başbakanımız Tayyip Bey belediyeyi devraldığı zaman -hafızam yanıltmıyorsa, o bilgileri almadım; tabiî, Başkanımın ne konuşacağını bilmediğim için- 2 milyar dolar borç aldı, 1 milyar dolar borç ödedi, 4 milyar dolar da yatırım yaptı. Bu nasıl oldu da, bu fazla paraları vererek, bu yatırımları nasıl yaptı, bu borcu nasıl ödedi! (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunu iki şeyle yaptı, değerli milletvekilleri; bir, para yönetimi; bir, insan yönetimi. Önce, bir kere, işi bilen kişileri getireceksiniz, hangi parti iktidara gelirse gelsin, işi bilenler işin başında olacak; ondan sonra da, bu paraları hesaplarken, kullanırken, proje önceliklerini seçecek, iyi hesaplayacak, iyi bakacak, fizibilitesine… Bugün, üzülerek, ne kadar, ülkemizde sahipsiz projeler var; temelleri atılmış, duruyor, ondan sonra, ülkede problemler yerinde sayıyor. Demek ki, o bakışla baktığımız zaman, Başkanımızın belediye yönetme mantığı, politikası çok yerinde; iki rakamla, bunu, ifade ediyorum.

Peki, şimdi, İETT'ye bu işletme hakkını vereceksiniz de ne olacak?! Değerli Başkanım, şu anda, İETT'nin -biraz önce, siz de söylediniz, 2 600, ben, tam rakam söyleyeyim, İETT'den aldığım yeni rakam- 2 666 tane aracı var, 2 048 tane de özel halk otobüsleri var; 4 666. Milletvekili dışında, bir ulaşım planlamacısıyım, yardımcı oluyorum, bu kadar dünya şehri bir şehre. Yapılan hat optimizasyonunda, İstanbul için gerekli olan otobüs sayısının en az 1 500- 2 000 daha artırılması gerekiyor. Ben, size, daha geniş bir zamanda bir seminer veririm, niye bu kadar otobüs gerekiyor, hangi yöntemi, hangi planlamayı kullanıyorsunuz, onu anlatırım; ama, şurada, bir an için, benim bu 2 000 rakamımı doğru kabul edin. 300 000 dolar verdiğimiz zaman Değerli Başkanım, 300 000'i 2 000'le çarptığınız zaman ne yapar; 600 000 000 dolar. 600 000 000 dolar vereceksiniz… Haa, bu 600 000 000 doları vermezseniz ne olur; oradaki 10 000 000-15 000 000 insanı toplu ulaşımla konforlu, rahat bir şekilde götürebilmeniz için, birim metrekareye düşen yüksek standartta, insanlarımızı sıkıştırmadan -özür dileyerek- tek ayağının üstünde götürmeden, istenen saatte, istenen  orerleri pratiğiyle uygulayarak götürebilmeniz için, bu şeyi vermesi lazım işletmenin, İETT'nin veya özel halk otobüsünün. Nasıl verecek; işte, daha konforlu otobüsler verecek, sayıyı ayarlayacak. Bu sayıyı verebilmeniz için de 600 000 000 dolar lazım. Şimdi, bunu, buraya, değerli milletvekilleri, bir yere not edelim. Burası 600 000 000 dolar, yatırım maliyeti. Bunun bürokratik işlemleri, o kaynağın bulunması, onu bulursam benim raylı sistemim ne olacak, kilometresi 50 000 000 dolar, ağır metronun; yani, saatte 60 000-70 000 yolcu geçirirseniz 50 000 000-60 000 000 dolar. Hafif metro yaparsanız, 15 000-20 000 kişi geçirirseniz, 25 000 000 dolar; en küçüğü 10 000 000 dolar… Şimdi, deniz sistemi yapacaktınız, entegrasyon… Verdim 600 000 000 doları, otobüsleri satın aldım; çünkü, o kadar ihtiyacım var, bunu almak mecburiyetindeyim. Peki, bunları işletmeye geçirdiğimiz zaman, baktığım zaman, değerli milletvekilleri, bir yolcunun maliyeti yaklaşık olarak 2 dolar; yani, işletme maliyeti 2 dolar. Bilet ücretlerini 1 dolar sayarsanız, ne yapıyor; her bir yolculuk için, siz, cebinizden 1 dolar daha işletme gideri veriyorsunuz. Fazla rakamlara boğmayayım. Yine İETT'nin, ocak ayında aldığım yolculuklarda 30 000 000 yolculuk yapılmış. 30 000 000 yolculuğun işletme giderini 1 dolarla çarparsanız, 30 000 000 dolar, 12'yle çarparsanız 360 000 000 dolar… Öbür tarafta, 600'ü de ona koyarsanız, 1 milyar dolar… 1 milyar dolarınız gitti, ortada yine mevcut sistem, işte aynı sistem... Otobüs sayılarımız arttı, bu sistem nasıl yürüyecek?!.

Şimdi, tabiî, bunu rakamlarla izah ettiğimiz zaman -burada bazı yanlışlıklara da meydan vermemek için- 1 dolar, İETT işletme giderinde zarar ediyor; ama, buna karşılık, komisyonları var, reklam ücretleri var, belki 0,5 oradan gelebiliyor; yani, bu rakamlar, hakikaten çok büyük rakamlar ve yaklaşık hesaplar. Bunları test ederek, sizleri yanlış bilgilendirmemek için, bu bilgilerle çıktım.

MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum) - Biraz bize de anlat…

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Siz itiraz etmediniz ki biraz önce benim anlattıklarıma…

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, siz Genel Kurula hitap edin.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Tamam Başkanım.

Ben, şu anda, tabiî, bu açıklamalarımla da özellikle Anamuhalefet ve muhalefet partimizin bu teklifime… İlk defa bir teklifimiz Meclise geliyor; bunun desteğini almak, oybirliğiyle çıkarmak için bu rakamları veriyorum. Tatmin edilmemiş ne kadar husus varsa, Başkanımız da müsaade verirse, ben, sizin bütün sorularınıza cevap verebilirim.

Demek ki, yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırım var. Şimdi, biz, peki bunu ne yapacağız -işte buradaki o bir kelimeyle beraber- değerli milletvekilleri, özel teşebbüsten kiralama yoluna gideceğiz. Özel teşebbüsten kiralama yoluna gidince, hemen şu aklınıza gelir: Kardeşim, şu anki yasalar sizin kiralamanıza izin vermiyor mu; niye o varken, kalkıp da siz, bir daha yeniden kiralama için bir madde ekliyorsunuz da Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini işgal ediyorsunuz?! Ona baktığımız zaman da bugün mevcut Büyükşehir Yasasına baktığımız zaman -5393 Sayılı, 3.7.2005 tarihinde kabul edilmiş- madde 67'yi değerli milletvekilleri, incelediğimiz zaman, burada, kiralamada -yani, ulaşım hizmetlerinde hizmet almada- ilk mahallî idareler genel seçimini izleyen altıncı ayın sonuna kadar bu işi yapabiliyorsunuz; yani, bugün, biz bu işe girebilsek, bundan sonraki mahallî idareler seçiminden altı ay sonra… Peki, bu durumda, özel teşebbüs talepte bulunur mu; buna bakmak lazım. Ben, o rakamları İETT'den istedim; hiç böyle bir talep olmamış şimdiye kadar; bu şekilde kiralama çıkarmışlar, olmamış. Neden olmamış; çünkü, biraz önce, size otobüsün rakamını verdim, 300 000. Adam oraya 600 000 000 dolar bağlayacak, iki yıl için bu yatırıma girecek. Böyle bir şey olur mu?! Bunların da, fizibilite çalışmasında en az yedi yıl olması gerekiyor ki, özel teşebbüs de ona göre, yatırım maliyetlerini, işletme maliyetlerini, bakım maliyetlerini göze alarak, olay fizibl olsun. Bu manada, bu yasa da, bu şekilde özel teşebbüsü işin içine çekemiyor, kaynağımız da zaten sınırlı, İstanbul'un ulaşım sorunları çok büyük, Türkiye büyüyor… Bundan önceki sene yüzde 9,9'luk büyüme; büyüme ulaşımda görülüyor değerli milletvekilleri. Ben, tek tek yollarda; yani, trafiğe çıkan araçları trafik müdürlüğünden almıyorum, yollarda… Mesela, İstanbul Belediyesinden yapılan sayımları istiyoruz; yüzde 50 artmış, yüzde 60 artmış, dikkatinizi çekeyim, yollar, zaten dolmuş; bir de 50-60 artıyor. Siz, süratli çözüm üretmek mecburiyetindesiniz.

Süratli çözüm üretmenin de üç formülü var. Bu ne; bir, kaynak bulacaksınız veya o kaynağı çok verimli kullanacaksınız. İşte, burada yapılmaya çalışıldığı gibi, otobüsü, eğer özel teşebbüs alacak şekilde bir düzenleme yapıyorsanız, buyurun, onları özel teşebbüs alsın, siz şartnamenizi ona göre yapın. Ondan sonra, diğer, dünyadaki ülkelere bir bakın, diğer ülkelerde nasıl oluyor; bir Seul'e bakalım. Seul'e gidenleriniz olmuştur, ben gidip görme şansı buldum; muazzam bir, toplu ulaşımda gelişmiş bir şehir. Değerli milletvekilleri, 12 000 tane otobüsü var Seul'ün ve bunların hiçbirisi devletin değil, hepsi özel teşebbüs. Peki, ne yapıyorsunuz, bu 12 000 taneyi de oradaki Seul Belediyesi yakınlarına mı vermiş, nasıl yapmışlar bunu; şöyle yapıyorlar: Doğrudan doğruya yolcuyu esas alıyor değerli milletvekilleri, kilometreyi esas alıyor; yolcu çarpı kilometreden, belli bir ücret ediyor; bu ücret de, yaklaşık olarak 2 dolara geliyor. İşte, bugün, İETT'nin maliyeti 2,6; yani, o, yaklaşık olarak, işte, yarım dolarlık işletme gelirlerinden kâr, işletmeyi, özel teşebbüsü bu işin içine çekiyor. Seul bunu yapmış da, biz niye bunu yapmayalım?..

Şimdi, İstanbul'un ulaşım sorunu diyoruz milletvekilleri olarak, Ana Muhalefetimiz diyor, muhalefetlerimiz diyor, herkes diyor. Buna çözüm üreteceğiz, hepimize görev düşüyor. Nasıl yapacağız; bakın, ben size çözüm önerilerini sayarak zamanınızı fazla almak istemiyorum, yapılması gereken etkili iş… Ben, bunu ilgililere de anlatıyorum, bana söyleseler ki, gel, bu çözümleri anlat, ben 24 saat anlatırım ve anlattıklarımız da ilgi görüyor; hem İstanbul vekillerimiz destek veriyor hem İstanbul Belediyemiz destek veriyor.

Aynı zamanda da, şu da olabilir; benim burada konuşmamı Erzurum ve Doğu Anadolu'daki vatandaşlar da izliyor. Esas, İstanbul'un meselesi sadece İstanbul  değil, Erzurum'a, Doğu Anadolu'ya da önemli görev düşüyor. Bir göçlere bakıyorum, alıyorum, Devlet Planlama Teşkilatının verilerine, en fazla, İstanbul'a göç Doğu Anadolu'dan geliyor. Niye Doğu Anadolu'dan geliyor; Doğu Anadolu'da aş, iş olsa gelir mi, İstanbul'un sorunlarını artırır mı değerli milletvekilleri; gelmez.

Bunun için ne yapmak lazım; işte, İstanbul Belediyesi, size de görev düşüyor; İstanbul Ticaret Odası, size de görev düşüyor. Buyurun, sizin ekmeğiniz yok mu; halkekmeğiniz var, ne güzel projeniz de var, organik; gelin, bizim doğudan alın. Allah razı olsun; geldi, aldılar 3 500 ton, çiftçinin yüzü güldü. Bu sene 8 000 ton olacak, teşekkür ediyorum.

İstanbul Ticaret Odası diyoruz, sizin, bu göçler ile Erzurum-İstanbul-Doğu Anadolu ilişkisi kurmakta göreviniz yok mu; var. Gelin, sizinle, ne yapalım; kış turizmini beraber çalışalım. Anamuhalefetimizin, muhalefetimizin milletvekilleri de var, değerli grup başkanvekillerimiz, bize biraz daha destek verseniz, o projelerimiz var, tekliflerimiz var, Sayın Başbakanımıza sunduk. Yani, İstanbul-Doğu Anadolu ilişkisini kuruyoruz. Oradan hizmet gidiyor, talebi azaltıyor buradan. Biraz önce Başkanım çok güzel bir şey söyledi; en az dedi, bölgesel ölçekte. Esasta, Başkanım, ülkesel ölçekte olması lazım; ama, bu zamana kadar -yani, burada siyaset yaptığımı zannetmeyin- AK Parti gelinceye kadar öyle bir şey olmamış ki. Doğu Anadolu'yla kim ilgilenmiş?! Ne yapmışlar? Ulaşımını mı artırmışlar, bölünmüş yol mu gitmiş, sivil havacılık mı gitmiş?! Önce ulaşım altyapısını yapacaksınız, kalkınma olsun. Gelmiş, buradan… Tarıma destek mi verilmiş, potansiyeline; kış turizmine destek mi verilmiş?! Ama, biz bu destekleri de nasıl görüyoruz; hükümetimizin başarıyla, uluslararası ilişkilerde muazzam bir başarı… Uluslararası yatırımcı İstanbul'a geliyor. Belediye başkanı brifing veriyor, ticaret odası brifing verirken hemen Erzurum'un, Doğu Anadolu'nun, Van'ın, Kars'ın -Erzurum derken hiçbir zaman noktasal bir şey değil, bölge olarak çalışıyoruz- bütün bölgenin kalkınmasına yönelik, kış turizmiyle, tarımıyla ilgili destek veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Tamamlıyorum. Sonuçta ne oluyor değerli milletvekilleri; işte -buradaki belki iki kelimelik bir şey; ama, rakamlarla ifade ettim- 1 000 000 dolarlık bir tasarrufu olacak bu sayede. İstanbul'un şu anda 50 kilometrelik bir raylı sistemi var; bunu artırması lazım. Değerli milletvekilleri, yapılan ana plan çalışmalarında İstanbul'un en az 200 kilometrelik metroya ihtiyacı var. İşte, bakın, bunların en önemli parçası da yine bu, hükümetimiz zamanında, Marmaray Projesi; oldukça önemli. Bu Marmaray'la doğu-batı banliyösü metroya dönüşüyor, İstanbul metrosuyla entegrasyonu sağlıyor.

Yani, bu projelerle beraber, biz, bu otobüse yatıracağımız parayı, değerli milletvekilleri, raylı sisteme harcayalım, ulaşım sistemlerine harcayalım. Kısa vadede de bizim çok önemli bir projemiz, İstanbul'un zaten sınırlı olan karayolu altyapısını, bir şeritlerini otobüs yolları olarak ayıralım, otobüsler burada rahat rahat hareket etsinler. Ama, bu hesapları yaptığımız zaman görüyoruz ki, otobüs sayısının artırılması ve konforunun artırılması lazım. Başkanım, otobüs sayısını azalttı dedi, İETT. İETT'nin, şu anda, bir aldım, ortalama yaşı kaç dedim otobüslerin; 13-14 yaşında; yani, burada, belli bir ömrünü doldurduğu zaman… Buradaki makine mühendisi arkadaşlar bilirler; bir aracın hizmet ömrü vardır; belli bir kilometreden hesaplarsanız, ömrü dolar. Ondan sonra, o aracı çalıştırırsanız 0,5 dolar değil, size 1,5-2 dolar zarar ettirir her bir yolcu için. Bunu da, iyi, akıllı bir işletme elinden çıkarmak mecburiyetindedir. Bu manada da, tabiî, bunları bir yandan elinden çıkaracak, bir yandan ihtiyacı olan yeni otobüsleri alacak. İşte, bunu, özel teşebbüse verir. Hiçbir evhama filan kapılmaya gerek yok. Güzel bir şartnamesini yaparsınız, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi kontrolünü yaparsınız, yolcu/kilometreyi ölçersiniz. Altı ayda mı, bir ayda mı, ücretini ödersiniz. Ondan sonra, o elinizdeki parayı da en akıllı şekilde, önceliği belirlenmiş olan raylı sisteminize, deniz ulaşımınıza yatırırsınız; siz de, muhalefetiyle iktidarıyla bu yasalara destek verirsiniz; çünkü, burada destek vermezseniz, yarın öbür gün İstanbul ulaşım sorunuyla ilgili tartışmalar da belki karşınıza gelebilir. Bu manada da bunları küçük görmeyelim, destek verelim ve İstanbul'un ulaşım, trafik problemlerinin çözümüne katkıda bulunalım.

Bu çözüme katkıda bulunmuşken, Doğu Anadolu'nun kalkınmasına da bir yandan -belki orada gizli bir özne gibi görünüyor- ona da katkıda bulunmuş oluyoruz.

AHMET IŞIK (Konya) - İç Anadolu, Konya…

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Tabiî ki, bölgeler arasındaki farktan en sorunlu Doğu Anadolu olduğu için bunu söyledim.

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, lütfen, tamamlayın.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Değerli Başkanım, fazla sabrınızı zorlamayacağım. Ben, burada konuşmamı bitirirken, burada bulunan hangi partiden milletvekilim olursa olsun, en küçük bir şüphesi varsa, bizi başka noktalara çekmesin. Biz  kimseye alet değil… Her şeyi bilim ışığında yaparız. Gelsinler, suallerine cevap verelim; ama, bir ricam var bu kanun teklifinin sahibi olarak ben ve 7 arkadaşım adına: Hepinizin desteğini bekliyorum ve beni böyle, çok güzel, sessiz dinlediğiniz için de çok teşekkür ediyorum.

Sizi  saygılarımla selamlıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ilıcalı.

Sayın milletvekilleri, birleşime 15 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.34

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.05

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1098 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/680) (S. Sayısı: 1098) (Devam)

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon yerinde.

Şimdi, teklifin tümü üzerinde söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan'a aittir.

Buyurun Sayın Özdoğan. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1098 sıra sayılı yasa tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısına baktığımız zaman, bu yasa tasarısını hazırlayan 7 milletvekilinden birisi de, benim değerli hemşerim Sayın Profesör Doktor Mustafa  Ilıcalı. Tabiî ki, böyle bir çalışmayı yaptığı için, kendisini tebrik ediyorum; ama, burada geneli üzerinde konuşurken çok masum ifadelerle, diğer milletvekillerinin, İstanbul milletvekili olduğu halde…

Sayın Başkanım, dikkatim dağılıyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, yerimize oturalım. Lütfen…

Buyurun Sayın Özdoğan.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Bu yasa tasarısına baktığımız zaman, burada, teamül açısından bir gariplik hissediyorum. Yasal açıdan, tabiî, yasama görevi açısından herhangi bir gariplik yok; ama, İstanbul'un 70 milletvekili var; buna rağmen, bu yasa tasarısını hazırlayan 8 milletvekilinden birisinin Erzurum Milletvekili olmasını ben çok garipsiyorum.

Değerli hemşerim, kendileri, Erzurum Milletvekilidir ve Erzurum gariban bir şehirdir. Teorik anlamda Erzurum için birçok projelerin hazırlandığını… Aşağı yukarı üçbuçuk yıldır milletvekiliyiz, gerek Erzurum'a gittiği zaman gerek burada söylediği halde, tatbikata geldiği zaman, maalesef, ilk projesini İstanbul için hazırlamıştır. Ben bu durumu tasvip etmiyorum değerli arkadaşlar. Çünkü, İstanbul'un, değerli arkadaşlar, 70 milletvekili var; yani, bu yasa tasarısını hazırlayacak herhangi bir milletvekilimiz, bu teknolojiyi bilen bir milletvekilimiz yok muydu da, Sayın Mustafa Ilıcalı bu 8 milletvekilimizin başını çekmiştir? Ben bu durumu garipsiyorum ve buradan, bizi, Erzurumlular izlemektedir. Erzurum için hangi, bu anlamda -yasa tasarısı anlamında- gerçek bir proje hazırlamıştır? Bunu kamuoyunun gündemine sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bunları belirttikten sonra, şimdi, bu yasaya baktığımız zaman, birazdan genel gerekçesini okuduğumuz zaman ve komisyon raporunu okuduğumuz zaman, bunun ne kadar ballı börek bir yasa tasarısı olduğunu anlamış olacağız değerli arkadaşlar; yani, atasözlerimiz hikmetlerle doludur "minareyi çalan kılıfını hazırlar."

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada genel gerekçesine bir göz atalım. Bu yasa tasarısının genel gerekçesinin bir kısmında diyor ki: "Ülkemizin en büyük anakenti olan ve dünya anakentleri arasında da büyüklük olarak üst sıralarda yer alan İstanbul'da toplutaşıma hizmeti 16.6.1939 tarih ve 3645 sayılı İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanun ile düzenlenen çerçevede İETT tarafından halihazırda yürütülmeye devam etmektedir."

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada ifade edilen yasaya baktığımız zaman, burada, zaten, İETT'nin İstanbul Belediyesine bağlı olduğu belirtilmektedir. İlgili yasada da, 1939'da çıkan yasada da bu belirtilmektedir; ama, burada hazırlanan yasa tasarısının asıl hikmeti -onu daha sonra okuyacağım- "işletmek veya işlettirmek" ifadesinde yatmaktadır. Bunun anlamı nedir; bu yasa tasarısı çıktığı zaman bir başkalarına yeni bir rantiye kapısı açmak üzere işlettirilecektir. Başka hiçbir anlamı yoktur değerli arkadaşlar. Maalesef, bu, böyledir. Değerli arkadaşlar, cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşelidir.

Şimdi, İETT'nin elindeki araç sayısına bir bakalım, daha doğrusu İstanbul'daki araç sayısına bir bakalım.

Değerli arkadaşlar, İETT'nin elinde 2 760 araç bulunmaktadır ve 2 000 özel halk otobüsü, 7 000 de minibüs bulunmaktadır. Bunlara ilaveten, gerçi, taksiler, toplutaşım aracı olmamakla birlikte, 9 000 civarında da, İstanbul'da, taksi bulunmaktadır. Birazdan irdeleyeceğimiz üzere, bu yasanın, yeni rant kapıları açmak, iktidarın, kendi adamlarına, iktidara çömezlenmiş olan rantiyecilere rant kapısı açmaktan başka bir işe yaramayacağı meydandadır.

Diğer, gerekçesine devam ettiğimiz zaman "3645 sayılı Kanunun bazı maddelerinde günümüzün hızlı değişen şartları nedeniyle değişiklik yapılması gerekmektedir. Kent için son derece büyük öneme sahip, taşıtların yerine insanların taşınmasını sağlayacak, ulaşım ve trafik problemlerinin çözümünde büyük katkıda bulunacak toplutaşıma hizmetinde, özel sektör ve bu gibi diğer bazı imkânlardan 3645 sayılı Yasa kapsamı nedeniyle yararlanılmamaktadır" deniyor.

Değerli arkadaşlar, böyle bir şey olur mu?! Burada, sadece menfaat uğruna bir felsefe yapılmış. Zaten, İETT, size bağlıdır, sizin onu beslemeniz lazım; fakat, öyle olmamıştır, birazdan bunu daha geniş anlamda araştıracağız; çünkü, İETT'nin borçlu olması nedeniyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kendisini icraya vermiş ve önce otobüslerine el koymuş, daha sonra da, bu otobüsleri tekrar İETT'ye vermiş, borçlarını ödemeyince, İETT'nin elindeki arsayı satıp, Şeyh Makdum'a hediye etmiştir değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu yasa çıktığı zaman yeni rantiyeciler meydana çıkacak, yeni şirketler kurulacak ve bu şirketler, İETT'ye, özel araçlarını kiralayacaklar; bu, tamamen, yeni bir rant kapısından başka bir şey değildir değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu yasa tasarısı komisyonda görüşülürken, muhtemelen, muhalefete mensup arkadaşlar endişelerini dile getirmişler. Bu endişelerini buradan okumak istiyorum: "Teklif, İstanbul Büyükşehir Belediyesine, ulaşım sorununu çözmede katkı sağlaması için özel sektörden araç kiralama yetkisi vermektedir" dedikten sonra "yerleşim ve ulaşım planlarına karar vermeye büyükşehir belediye meclisleri yetkilidir ve bu uygulama doğru bir uygulamadır."

Değerli arkadaşlar, buradan anladığımız ifadeye göre, belediye meclisinden, bu, özel sektörle olan ilişkileri gizlemek, kaçırmak noktasında ve rantiyecilere yeni rantiye sağlama noktasında olduğu anlaşılmaktadır.

"Mevcut uygulamada, Büyükşehir Belediyesi, ulaşım hizmetini özel şahıslar eliyle de yerine getirmeye çalışmaktadır." Çok haklı bir gerekçe değerli arkadaşlar bu itirazlar. Zaten, özel sektör eliyle de bunu yerine getiriyor. Şimdi, 2 760 araç İETT'nin elinde var; 2 000 özel araç, halk otobüsü var; 7 000 minibüs var, bunlar belediyenin nizamnamesine göre çalışmaktadırlar. Eğer, bunların üzerinde disiplini sağlayamıyorsan, yarın, bu İETT yasası çıktığı zaman, özel şirketlerden araç kiraladığınızda, onlar üzerinde de hiçbir disiplin sağlayamayacaksınız demektir.

Bak, burada, itiraz eden arkadaşların bir kısmı da diyor ki: "Büyükşehir belediyelerinin ulaşım hizmeti sunmada özel sektörden yararlanma olanağı varken, teklifteki düzenlemenin nedeni açık değildir."

Evet, değerli arkadaşlar, nedeni açık değildir. Perde arkasında neler dönüyor, bunları bilemiyoruz.

"Özel kişiler, satın aldıkları aracın maliyetini iki üç yıl gibi kısa bir sürede elde etmekte ve ardından kâra geçmektedirler. Bu durumda, kamu kaynaklarının gereksiz yere özel sektöre aktarılması söz konusu olmaktadır."

Başka bir açıklamaya, değerli arkadaşlar, hacet yoktur, burada itiraz eden arkadaşlar görüşlerini zaten bildirmişlerdir.

Lehinde olan görüşler de, bu yasa tasarısının, şöyle diyor değerli arkadaşlar: "Mevcut özel halk otobüsü sistemiyle bu tür bir bütünleşmeyi sağlamak olanaksızdır. Çünkü, özel halk otobüsleri kârlılık ilkesi gereğince sadece yoğun olan hatlarda çalışmayı istemekte ve diğer hatlarda çalışmayı reddetmektedir."

Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar? Özel halk otobüsleri, herhalde, bir disiplin içerisinde ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin nizamnamesi içerisinde çalışmaktadırlar. Eğer, siz, bugün bu disiplini sağlayamıyorsanız, yarın özel şirketlerden, bu yasa çıktığı takdirde, kiraladığınız araçlar üzerinde de ve özel şirketler üzerinde de hiçbir disiplin sağlayamayacaksınız, üstelik de bunlar, bu özel şirketler iktidarın yakınları olacaktır değerli arkadaşlar.

Burada, bu yasa tasarısı çıktığı zaman, olacak iş, benim kanaatimce, İstanbul'daki 2 000 özel halk otobüsü işletmesine, garip gurebaya olacaktır; 7 000 minibüs sahibine olacaktır ve 9 000 taksi sahibine olacaktır. Buradan kendilerini uyarmak istiyorum. Bu yasa tasarısına, yani, İstanbul'daki şoför esnafının ekmeğiyle oynama yasa tasarısı dersek yeridir değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, toplutaşımacılık bir ticaret ve kâr alanı değil, bir kamu hizmetidir. Devlet, kamu ve toplum düzeninin ihdas edilmiş olduğu toplumlarda, halkın, ilgili devlet ve belediye kurumlarınca toplu taşınması, kâr ve ticaret amaçlı değildir. Toplutaşımacılık, bilhassa da dargelirli vatandaşlar için, bir kamu hizmeti ve koruyuculuğu olarak telakki ve takdir edilir.

AK Parti ve AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise, İstanbul'da, yoksul halkı, iyice, otobüsle taşınamayacak hale getirecek, ballı bir ticaret için kolları sıvamış bulunuyorlar. Bu amaçla, İETT hatlarını özel otobüslere devredecek bir proje için, AK Partili milletvekilleri eliyle, konuyu Meclise taşıdılar. Milletin Meclisinden, ballı ticaretleri için icazet istiyorlar. Şu ana kadar neler planladılar, kimlerle, hangi kapalı kapılar ardında, hangi işleri bağladılar; kimseye duyurmamak için, bu projeyi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinden dahi sakladılar. Bu konu, belediye meclisinin gündemine dahi konup tartışılmadı. İşbaşındalar ve gizli gizli iş pişiriyorlar. AK Partiye yakın hangi iş gruplarıyla temas halindeler; bunu belli etmeden yol almaya çalışıyorlar. Otobüs taşımacılığını planlayacak, düzeltecek, halk için azabı azaltacak hale getirecek projeler üretme konusunda niyetsiz, isteksiz ve beceriksiz olanlar, iş pişirmede çok mahirler.

Bugün, dünyanın gelişmiş ve uygar ülkelerinde, belediyeler, toplutaşımacılığı yüzde 50-60 oranlarında sübvanse ediyorlar. İstanbul'da bu oran yüzde 11 civarında; üstelik de, belediye, bu sübvansiyonu borç olarak veriyor. İETT, bu borçları ödemeyince, belediye, İETT'nin otobüslerine haciz koyuyor ve bu otobüsleri İETT'ye kiralıyor. İETT, kiraları da ödemeyince, borçlar büyüyor. İETT, İstanbul Büyükşehir Belediyesine olan borcunu şu ana kadar hiç geri ödeyemedi. Peki, bundan sonra ne oldu; ne mi oldu; Şeyh Makdum oldu; yani, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İETT'nin borçlarına mahsuben çok değerli bir arazisine el koyarak, Şeyh Makdum'un yapacağı sivri kulelere tahsis etti.

Bugün, İstanbul'da, otobüs taşımacılığını hiçbir şekilde yönetemeyen ve buna hiçbir niyeti de olmayan bir büyükşehir belediyesi var. Resmî rakamlara göre, İETT'nin 2 800 adet otobüsü var; ama, gerçekte, seferde olan otobüs sayısı 2 000 civarında. Otobüslerin bir kısmı çok yaşlı.

Bir diğer mesele de şu: İstanbul'da garajlar hat başlarına çok uzak. Otobüsler garajlara ulaşmak için çok fazla sayıda ölü kilometre yapmak mecburiyetindeler. Otobüs duraklarının organizasyonu çok kötü bir şekilde yapıldığı için, birçok otobüs, sefer yaptığı hattın üzerinde, belli noktalardan sonra boş gidiyor. Örneğin, İstanbul'un uzak bir mahallesinden merkeze, Taksim'e yolcu taşıyan bir otobüs, merkeze yaklaşıldığı noktalardan sonra, bir iki yolcuyla devam ediyor yoluna. Aklı başında bir aktarma sistemi dahi oluşturmaktan aciz bu belediyenin niyeti, otobüs taşımacılığını iyice mide bulandırıcı bir hale getirerek, özelleştirmelerin ve ihya etmelerin yolunu açmaktır. Dargelirli vatandaş için halihazırda çok pahalı olan otobüs taşımacılığı, bu özelleştirmeler neticesinde, daha da pahalı hale gelecektir.

İETT'nin de üyesi olduğu Uluslararası Yolcu Taşıma Birliğinin tespitlerine göre, bir ülkede toplu taşımanın kişiye maliyetinin gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 4 ile yüzde 10 arasını geçemez. Bu tespite göre, İstanbul'da bir yolcunun, otobüs biletine ödediği bilet parasının 35 Yeni Kuruşu geçmemesi gerekir. Oysa, İstanbul'da, bir otobüs biletinin fiyatı 130 Yeni Kuruştur. Yine, Avrupa'da, vatandaşların bir aylık toplutaşıma masrafları, maaşlarının yüzde 10'unu hiçbir şekilde geçmezken, İstanbul'daki gariban vatandaş, maaşının en az yüzde 20'sini vermek zorunda. En ucuzlarından sayılan mavi akbilin aylık ücreti 80 YTL ve asgarî maaşın yüzde 20'sini teşkil ediyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul'da deniz taşımacılığını da kenara atmış vaziyette. Mesela, İstanbul'un uzak bir noktasında ve deniz kenarında bulunan Avcılar İlçesi ile şehrin deniz kenarındaki merkezi Eminönü arasında deniz taşımacılığı yok. Belediye, çok basit bir şekilde, deniz taşımacılığını artırmalı ve şehirde yüzde 4 olan deniz taşımacılığını ilk etapta yüzde 10'a çıkararak, trafik sorununa çözüm üretmelidir; ama, maalesef, belediye, bu yasa tasarısında da gördüğümüz gibi, yeni rant kapıları açmakla meşguldür.

Bu özel otobüs şirketleri, kâra endeksli olacağı için, fakir halkın yaşadığı uzak semtlere otobüs seferi dahi koymayacaklar. Kamu düzeni, tam da, bu böyle olmasın diye vardır işte; parası olmayanın ayaklar altında ezildiği bir orman düzeni olmasın diye vardır; bazen zararına da olsa, vatandaşın taşınma derdi çözülsün diye vardır.

Değerli arkadaşlar, uygar bir toplum düzeni olsun diye vardır kamu düzeni; vatandaşım insanca yaşasın, insanca nefes alsın diye vardır. AK Parti her şeyi çiğniyor; fütursuzca çiğniyor, arsızca çiğniyor; Meclisten de icazet istiyor. İstanbul bunların eline düşmüş ki, vah Türkiye'nin güzeller güzeline!

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan.

Teklifin tümü üzerinde, şahısları adına söz isteği var.

İlk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı'nın.

Buyurun Sayın Ilıcalı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum; 1098 sıra sayılı kanun teklifimiz üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Biraz önce de 20 dakikanın üzerinde ayrıntılı bilgi vermiştim; ama, tekrar, yeniden söz alıp, sizlerin bir 5-10 dakikanızı daha alacağım için özür diliyorum.

Şimdi, ben, bir kere, önce bazı düzeltmeler yapmak istiyorum değerli milletvekilleri:

Bu, bir tasarı değil, bir tekliftir; bir kere onun altını çizeyim.

Ondan sonra, bir de, buradaki kanunun ismi bu; yani, 1939 yılında çıkan kanunun ismi şu: İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devri; kanunun adı bu. Biz, burada bir madde değiştiriyoruz sadece, adını filan değiştirmiyoruz.

Yani, önce, ben, çok özür dileyerek şunu belirtmek isterim ki değerli milletvekilleri, iktidarıyla muhalefetiyle, siyaseti yükselteceğiz; birikimimizle, gelip burada katkıda bulunacağız.

Ben, şahsen, kendi uzmanlığım olmadığı bir konuda, kalkıp kürsüde konuşmak istemem. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SELAMİ UZUN (Sivas) - Konuşmak değil, okumak, okumak!..

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Ayrıca, başka bir konuda bana Grubum bir görev verirse, ben bunu biraz çalışırım, ne olduğunu anlar, gelirim.

Ben, bu kanun teklifiyle ilgili olarak, 1979 yılında asistan, 2002'de profesör; yıllarını vermiş, 100'ün üzerinde… Bunları buradan söylemekten dolayı da özür dilerim. (AK Parti sıralarından "söyle, söyle" sesleri) Yani, bilseydim, biraz da, yaptığım çalışmalarla ilgili, projelerle ilgili bilgi getirirdim. Çok sayıda bildiri, panel, projede çalışmış bir kardeşinizim. 1994 senesinde ulaştırma ana planının koordinatörlüğünü yapmışım ve bu Meclisin oylarıyla da, hepinizin oylarıyla da, Türkiye'nin ulaştırma ana planının koordinatörlük görevini, Meclisin onayıyla, Bakanlar Kurulu kararıyla yapmış, yıllarını ulaştırma  konusuna vermiş, bu dalda çalışan herkesin de tanıdığı bir kişiyim. Ben, bu birikimimle katkıda bulunmaya çalışıyorum. Ben, kalkıp, burada, klasik siyaset yapmıyorum. Ben, burada, kalkıp, Erzurum'a bir şey yapmadım, İstanbul'a yaptım demiyorum. Onu da… Tabiî, milletvekillerinin bir görevi de, yapılan çalışmaları takip etmesi gerekir.

AHMET IŞIK (Konya) - Tüm Türkiye'yi temsil ediyor Anayasa gereği.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Bütün, takip etmesi lazım. Mesela, Erzurum'dan örnek verildiği için; acaba, Erzurum'la ilgili, Erzurum'un AK Partili milletvekilleri, kanun çıkardık mı, teklifimiz onaylandı mı burada değerli milletvekillerim? Burada 3 milletvekilimi görüyorum. Türkiye'de, bu dönemde -sayın hükümetimize teşekkür, şükranlarımı sunuyorum; sorunlu bir il- hükümetimizin ve Meclisin desteğiyle, ilk defa, burada, bir, Erzurum İli için kanun çıkmıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar) O kanunun çıkmasıyla beraber ne olmuştur; ya, bu teorik bir şey değildir; onunla beraber, Erzurum'a… Gariban, oradaki, evleri bir deprem, afet olduğunda yıkılacak evler için, yıkılmış olanlar değil... Burada hemen cevap hakkı doğar; yıkılana zaten çıkarıyor.  Biz yıkılacak olana çıkarmışız; 25 trilyon liralık bir, Erzurum için bir, kaynak… Hükümetimiz ve Meclisimiz, sizlerin sayesinde, muhalefetimiz. Anamuhalefetimiz de hem komisyonda hem Genel Kurulda destekledi; teşekkür ediyorum. Bunları takip etmek lazım.

Şimdi, kalkıp, siz, eğer, bir konuda, belli bir birikimi olan kişiyle "Erzurum'a ne yaptınız" derseniz, bunun altında kalırsınız. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Erzurum'a... Bana da fırsat doğdu, ben… Tabiî, böyle, gündemdışı konuşmalarda, 5 dakikada pek bir şey anlatamıyoruz burada; çok sağ olsun, fırsat verdi bize kardeşimiz.

Doğu Anadolu Projesi vardır değerli milletvekilleri, hepiniz duymuşsunuzdur, Doğu Anadolu… O proje raflardaydı. İşte, bu hükümetle beraber, bu Erzurum milletvekillerinin -Erzurum milletvekilleri derken, tabiî, Erzurum AK Parti milletvekilleri; o anlaşılıyor- katkısıyla beraber Doğu Anadolu Gelişim Projesi yapılmış, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı desteklemiş, DPT de bunu desteklemiş.

Şimdi, şu söylenebilir: Bu proje yapıldı da ne oldu? İşte, bu projeden, tarım, hayvancılık konusunda, turizm konusunda, kentsel, mekânsal ortama taşınacak projeler doğmuştur. Ne olmuştur; bunlardan bir tanesi organik tarım projesidir. Bu, İstanbul ile -bakın- Doğu Anadolu arasında -son derece önemli- biraz önce çok iyi anlatmaya çalıştım… Bir kere, Doğu Anadolu'dan göçü önlemeniz için bölgeyi kalkındırmanız lazım. Doğu Anadolu'daki, işte, bu projeler üzerine oturan organik tarımla… Beş yıllık projedir, 50 000 000 dolardır değeri ve şu anda da, tabiî, biraz, gidip seçim bölgenizi gezeceksiniz, çiftçiyle konuşacaksınız, ne oluyor… Partiyi değiştirdikten sonra siz Erzurum'a adım atmazsanız, ki, bunlardan haberiniz olmaz. (AK Parti sıralarından gülüşmeler, alkışlar)

Mecliste de kalkıp sırf sataşmak için -ki, ben bu şeylere hiç alışık bir kişi değilim- eline notu alacaksın, okuyacaksın, İstanbul milletvekiline Erzurum milletvekilini vurduracaksın!

Değerli milletvekilleri, 1979'da asistan, 2002'de çalışmış, İstanbul Belediyesinde de o şansı yakalamış, birsürü projesinde bulunmuş bir kişiyim. Bu birikimimi İstanbul milletvekilleriyle beraber birleştirmiş, bir katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Bu arada -yine fırsat olmamıştı- Sayın Başkanım, Nurettin Sözen Başkanım, size çok teşekkür ederim. Bir teklif daha verdik -belki Milletvekilim onu da bilmiş olsaydı, onu da kullanırdı- ulaşımın tek çatı altında toplanması... Onu da belirteyim, öyle 3 maddelik değil, 25 maddeli, 25 veya daha fazla bir şey… Ve Başkanım, size çok teşekkür… Tutanaklarda da var, burada da var, büyük destek verdiniz.

Ben buradan tekrar sesleniyorum değerli milletvekillerime, hükümetime sesleniyorum: Bu, kesin gerekli bir kanun; yani, esasında, İstanbul'un ulaşımının tek elde toplanması gerekiyor. İlave kaynak verilmesi lazım, kadro verilmesi lazım ve buna Anamuhalefet Partimiz, Değerli Başkanımız çok destek verdi. Başkanım, bu kanun, inşallah, ileride -yani, yine sizin İçişleri Komisyonu katkısını verdi, alt komisyon raporu yazdı, değerli İstanbul Milletvekilimiz Recep Koral Beyin alt komisyonda sizlerle beraber çok büyük katkısı oldu-Plan Bütçe Komisyonunda da görüşülecek, İstanbul milletvekilleriyle beraber bunu da mutlaka çıkaracağız.

Yani, şimdi, ben, normalde, Erzurum Milletvekiliyim; ama, bir dalda uzmanım. Ben, uzmanlığım olduğu yerde Türkiye milletvekiliyim; Türkiye'nin kalkınmasına yönelik, problemlerinin çözümüne yönelik her şeyi verebilirim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bir başka, mesela, diyelim, sağlık alanında uzman bir kardeşimiz veya iktisat alanında uzman biri, gelse, Erzurum'un kalkınmasına yönelik kanun teklifi verse, ben Erzurum milletvekillerime de kefilim -Erzurum'un en meşhur caddesi Cumhuriyet Caddesi- alır, omuzlarımızda iki tur attırırız; yani, deriz ki, ne kadar güzel yaptı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, bu manada, kalkalım, işte, böyle, yersiz yere eleştirelim, birilerine bir şey yapılıyor… Şimdi, ben -sizin konuşma tutanakları daha elinize gelmedi- şuradan çiziyorum. Değerli milletvekilleri, benim sizden istirhamım, benim konuşma tutanaklarımı alın… Nurettin Sözen Başkanımın tutanaklarını alın. Nurettin Beyin tutanakları da çok önemli, öneri dolu; başkanlık yapmış, bir birikimi konuşuyor burada. Biz, normal olarak, eleştirdiği konulara da burada cevap verdik. Başkanım, mesela, bir şey söyledi; dedi ki: "İstanbul Belediyesi otobüsleri azalttı."

Değerli Başkanım, hemen İETT'yle temas ettik, siz 1 600'de devretmişsiniz bilgi yanlış değilse.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Yanlış, yanlış… Hepsi yanlış, hepsi yalan.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Orada da tartışmaya girmeyelim. Ben, hatta, İETT'ye dedim "Başkanımla olan güzel ilişkime sıkıntı gelmesin bak, 1 600 doğru mu" diye.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sadece 2 000 Macaristan'dan alındı, 2 000 tane Macaristan'dan alındı.

MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - 1 600 Avrupa yakasında; Anadolu yakasını da ilave edeceksiniz.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Yani, biz artırmışız. Son gelen bilgi, 239 tane de yeni otobüs alınmış.

Değerli Başkan, şimdi, burada, yani, iki tutanağı inceleyin, yeni tutanağa bakın, diğer partimizin temsilcisinin tutanağına bakın; yeni rant kapıları, işte, Erzurum-İstanbul… Yahu, kardeşim, burada, geleceksin, oturacaksın, birikimini koyacaksın, teknik bilgi vereceksin, bu bilgilere de, diğer gruplar, gelecekler, görüşlerini belirtecekler. Şimdi, neye rant kapısı veriyoruz?! Demin dinlemedin ki… Sen, elindeki notları okumak için kuliste oturuyorsun ki ne okuyacağım diye değerli kardeşim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Sen, şimdi, geleceksin… Ben de böyle bir polemiğe de girmek istemiyordum; ama, düştüm, çok özür diliyorum bütün milletvekillerinden. Diyorum ki, şu anda İstanbul'da… Hat optimizasyonu duydunuz mu sayın milletvekilleri? Hepinizin duymasına imkân yok. Ben kendi dalımda… Mesela, ben, eczacılık konusunda, tıp konusunda hiçbir bilgiye sahip değilim; ama, bu konuda iddialıyım. Diyorum ki, hat optimizasyonu yapıyoruz, İstanbul'un mevcut hatlarında nerede ihtiyacı var, işte, kaçar dakikada… Ulaşım taleplerini buluyoruz, talepleri böyle dalgalıyoruz, modele yüklüyoruz, o talepleri hesaplıyoruz, bunları ne kadar sıklıkla, hangi otobüsle taşıyacağız, bu otobüsleri bu hızla götürebilmek için, bu işletme hızlarını artırmak için yolları nasıl oluşturacağız platform üzerinde; bunları hesaplıyoruz.

Özeti ve önceki konuşmamda da söyledim; bu konuda ilgi olursa bir seminer de veririz, başka uzman hocalarımızı da davet ederiz, bilgilenmiş oluruz. Ne yapıyoruz; 2 000 otobüs, tekrar çarpıyoruz, 300 000 dolar çarpı 2 000. Ne yapıyor, 600 000 000 dolar…

MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Sen bana söyle çarpmayı.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - İşletme giderlerinde yarım dolarlık bir tasarruf sağlıyoruz. Sadece ocak ayını verdim, 30 000 000 yolcu taşımış İETT'nin bilgilerine göre, yarım dolardan 15 000 000 dolar yapar. Ne eder; senede 180 000 000 dolar.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bunları üst üste koyduğun zaman, 1 milyar dolarlık bir kaynak oluyor. İşte, diyoruz ki, basit… İyi anlaşılsa, esasında çok anlamlı. Bununla beraber, tertemiz, modelleri yüksek, güzel otobüsler getirelim, belediye bütçesine de yük etmeyelim, o paraları da metroya yatıralım orta vadede. Değerli Başkanımızın başlatmış olduğu, sonra Başbakanımızın tamamladığı, yenilerinin ilave edildiği, bugün 50 kilometreye ulaşan İstanbul metrosunu 150-200'e getirelim. Buna uğraşıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, son cümlelerinizi rica edeyim.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Sayın Başkanım, son cümlelerimle tamamlayacağım.

Ondan sonra, bunlar arasındaki entegre sistemleri nasıl yapalım, akıllı sistemleri nasıl yapalım, Doğu Anadolu'yu nasıl kalkındıralım? Şunu, açık ve net olarak söylemek istiyorum ki, biz, burada, herhangi böyle bir polemiğe girip, lüzumsuz tartışmalar yapmak istemiyoruz. Burada, değerli milletvekillerinin, iktidar -muhalefet, takdir onlarındır. Biz, burada, bir birikimi paylaşıyoruz. Bunu yasalaştırmayla getireceğimiz katkıyı ortaya koymaya çalışıyoruz. Bunun haricinde başka bir şey yapmıyoruz. Ayrıca da, bunu yaparken de, İstanbul milletvekillerimizle aramızı bozalım, biz Erzurum'a çalışmıyoruz, İstanbul'a çalışıyoruz. Değerli milletvekilleri, biz, Erzurum'dan da o kadar memnunuz ki, her hafta sonları değerli vekillerimle kongrelerdeyiz. Biz, o bakımdan, İstanbul vekillerim, çok şanslıyız; beş on dakika konuşmaya başlayamıyoruz gösterilen ilgiden.

Onun için, biz bu görevimizi, İstanbul için de yaparız, Erzurum için de yaparız; biz, Türkiye milletvekiliyiz…

AHMET IŞIK (Konya) - Konya… Konya…

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Konya için de yaparız, 81 il için de yaparız. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunu yapan, zaten, çok güzel bir Başbakanımız, hükümetimiz var, iktidarıyla, muhalefetiyle bu konulara hassas vekillerimiz var.

Ben, esasında, bu manada, bu içerikte bir konuşma yapmak mecburiyetinde kaldığım için sizlerden özür diliyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ilıcalı.

İkinci şahsı adına söz isteği, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?.. Yok.

Üçüncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Recep Koral.

Buyurun Sayın Koral. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RECEP KORAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, konu güme gitti. Aslında, çok da önemli bir konu değil, bu kadar tartışılacak bir konu değil, bir teknik çalışmaydı; ama, onu birkaç yere çektik. Öncelikle, Erzurumlu milletvekili arkadaşlarımıza, gerek diğer Gruptan gerek bizim Grubumuzdan arkadaşlara teşekkür ediyorum; her ikisi de İstanbulla alakalı görüşlerini söylediler.

Yine, Anamuhalefetin de sözcüsü, İstanbul Milletvekili olmamasına rağmen, geçmişte İstanbul'a hizmetlerinden dolayı -tıpkı Sayın Ilıcalı gibi- İstanbul'la ilgili bir konuda önerilerde bulundular, tenkitlerde bulundular; ama, her üç konuşmacı da İstanbul milletvekili değil. Tabiî, arkadaşlar şaka yollu sataşıyorlar "nerede İstanbul vekilleri?" diye. İstanbul milletvekilleri, biraz ağırdır herhalde; öyle, ufak tefek meselelerle ilgilenmiyorlar, daha önemli işleri takip ediyorlar.

MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Olmadı…

EYÜP FATSA (Ordu) - Onu düzelt.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Hakaret…

RECEP KORAL (Devamla) - Evet; ama, İstanbul'a o kadar gönderme yaptı ki konuşmacılar, lütfen, bu şekilde düşünmeye sevk etmeyiniz. İstanbul milletvekilleri, nerede, hangi çalışmayla meşgul olacaklarını gayet iyi bilirler. Bu konuda da emeğimiz var. Nitekim, önergede İstanbul milletvekili arkadaşlarımızın imzası var. Yine, komisyonlarda, biz, İstanbul milletvekilleri olarak katkıda bulunduk. Şu anda da yine katkı yapmaya devam ediyoruz; ama, Sayın Ilıcalı'yı, şahsen, Erzurumlu olması dolayısıyla itham etmeye kalktığınız zaman… Erzurumlunun İstanbul'da ulaşımla ilgili hizmeti olduğunu gayet yakinen biliyoruz. Aynı zamanda ihtisası da ulaşım; ama, tenkit eden konuşmacı, İstanbul'da hizmette bulundu mu bilmiyorum; ama, ihtisası ulaşımcı değil, ama, buna rağmen, bir başka ilin milletvekili olarak, İstanbul'un ulaşımıyla ilgili konuşuyor. Aynı partide İstanbul milletvekilleri var, niye konuşmuyor; acaba, kendi içindeki bu dengesizliği niye dile getirmiyor; onu da bir hatırlatmak istiyorum.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sen kendi işine bak! Biz, kendi politikamızı kendimiz tayin ederiz, aklına ihtiyacımız yok! Aklını kendine sakla!

RECEP KORAL (Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum sayın…

Evet, çelişkiyi dile getirdim diye rahatsız olmayınız. Lütfen, çelişkisiz konuşun; burada, bütün Türkiye dinliyor.

BAŞKAN - Sayın Koral, siz Genel Kurula hitap edin.

RECEP KORAL (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, bu, gayet teknik bir çalışmadır. Bakınız, biz, yerel yönetimlerde reform niteliğinde kanunlar çıkardık. Büyükşehir Kanunu -ki, fevkalade önemlidir- ulaşımla ilgili, büyükşehirlere önemli yetkiler verdi. Bu yetkilerin içerisinde… Eskiden -Sayın Sözen, İstanbul'da, kendi döneminde bilir- ulaşımla ilgili hizmetler bir vilayette, bir de büyükşehirdeydi. Şimdi, burada, onların da katkılarıyla yaptığımız Büyükşehir Kanununda, bunların tamamını büyükşehire topladık. Yani, büyükşehirlerden merkeze bir yetki kaydırmak değil, büyükşehir belediyelerine yetkiyi topladık ve bu yetkiye dayanarak İstanbul'da bütün ulaşım hatlarının güzergâhlarını, servislerin sayısına ve ücretlerine varana kadar tespit etmeye büyükşehirleri yetkili kıldık. Yani, denildiği gibi, merkezin bir yetki alması değil, tam tersine, mahalline, belediyelere bir yetki verilmesi söz konusudur. Bu yetkiyi de kullanıyorlar, kullanmaya devam ediyorlar; ama, Büyükşehir Belediye Kanununda "işletir, işlettirir" ibaresi geçmesine rağmen, İETT Kanununun çok eski olmasından kaynaklanan bir eksiklik vardı. Buradaki, bu Büyükşehir Kanunundaki ulaşımla ilgili "işletir, işlettirir" hükmünü İETT Kanununa koyuyoruz. Tamamen teknik bir düzenleme. Şu anda da yapıyorlar. Yani, sözcü arkadaşımız, İstanbul'la ilgisinin olmadığını ifade ettiğimiz arkadaşımız, bunu bir çelişki olarak dile getirdi, öbür taraftan da dedi ki: "Şu anda zaten özel otobüsler işliyor. Hem "özele vereceksiniz bunu çıkartırsanız" diyor hem de öbür taraftan "özele vereceksiniz" diyor. Şu anda İstanbul'da özel halk otobüsleri var. Sayın Sözen'in döneminde 800 küsur taneydi, şu anda 2 000 civarında özel halk otobüsü çalışıyor; ama, bununla alakalı teknik düzeltme nedir? Bunların ihale süreleri, biliyorsunuz, yeni kanunda seçim döneminden sonraki altı ayı aşamıyor. Dolayısıyla, bu sınırlamayla alakalı, bu devam eden bir hizmettir; şahsa bağlı bir hizmet değildir, halkın ulaşımına kolaylık veren bir hizmettir. Dolayısıyla, bu hizmetin devamlılığını sağlamak için gelen teknik bir düzenlemedir.

Araç kiralama meselesi. Ta 1995 döneminden örnek verildi, basında bir köşeyazarının yazısından örnek alındı. Araç kiralama, 1994 sonrası bütün Türkiye'de hızla yaygın olan ve bugün en ekonomik, en verimli hizmeti alan bir metottur; İhale Kanunu hükümlerine göre yapılır ve fiyatları keyfî olarak idare, belediyeler koymaz, kime vereceğine belediyeler karar vermez, tamamen İhale Kanunu hükümlerine göre ve tespit edilen bedeller üzerinden yapılan ihalelerledir ve bunun ne kadar tasarruf sağladığını, ne kadar ucuza mal olduğunu, geçen bu onbir yıllık süre içerisindeki uygulamalardan görüyoruz. Hâlâ 1995'deki köşe yazarına saplanıp kalırsanız, bugünlere gelmezseniz bu çelişkiyi düzeltme imkânınız olmaz. Yirmidört saat bakımı, yakıt gideri, hasarı ve sair ilgilisine ait olmak üzere bir aracın devamlı olarak elinizin altında olması, hizmetin verimliliğini ve etkinliğini sağlamaya en önemli katkıdır; bunu da buradan ifade edelim.

İstanbul'un ulaşımıyla alakalı olarak, İstanbul'da çok yoğun bir çalışma var değerli arkadaşlar. Şu anda, bu mahallî idare seçimlerine kadar geçen süre içerisinde İstanbul'da ulaşım hizmetleri, plansız programsız bir şekilde, çok dağınık bir şekilde, kaynaklara da bakılmadan ihale edilmişti ve maalesef, İstanbullu çok büyük bir sıkıntı içerisindeydi. Seçimler sonrası AK Partiden seçilen belediye başkanımızın büyük gayretleriyle, o yıla mahsus olmak üzere, İstanbulluya verdiği sıkıntıyı bir yılı aşkın bir sürede azaltarak sona erdirmeyle ilgili çalışmalar sonucunda, şu anda İstanbul'da ulaşım kontrol  altına alınmıştır. Artık, plansız programsız hiçbir hizmet yok. 116 tane proje, İstanbul'la ilgili, ilan edilmiştir, başlatılmıştır; 20 tanesinin temel atmasında ne zaman açılacağı ilan edilmiştir. Tıpkı 94 sonrası Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanı olduğu dönemde susuzluk çeken İstanbul'a "şu gün, şu tarih, şu saatte, şu günde baraj açıyoruz" diye verilen sözler ve açılan barajlar gibi, köprüler, kavşaklar, bulvarlar açılmaktadır. 4 Martta, daha önce temeli atılan 20 tane kavşağın ve bulvarın  açılışı yapılacak; aynı gün, 20 tane, yine, temel atma yapılacak. Artık, tarih, saat verilerek bu hizmetler yapılıyor; plansızlık, programsızlık ortadan kalkmıştır.

İstanbul'a ilk defa, karayoluyla alakalı olarak, İstanbul trafiğine, artık, tünel geçişler verilecek; çünkü, raylı sistem genişliyor, deniz ulaşımı genişliyor, karayolu genişliyor, bulvarlar açılıyor; ama, İstanbul'un ulaşımını çözmeye bu yeterli olmayacaktır. Şu anda, tünel projeleri var, karayolu geçişleri… Mesela, sahilden Sarıyer'e giriyorsunuz… Artık giriş-çıkışla alakalı büyük bir sıkıntı var; ne yaparsanız yapın çözmeniz mümkün değil. Yukarıdan, orman içerisinden açılan yollar var; ama, Sarıyer'in içerisinden gireceğiniz bir tünelle, Çayırbaşı'na yeni bir ulaşım tüneli açılacak. Bu bir örnek; sayısız örnekleri var. Yani, artık, ulaşım, İstanbul'da kontrol altındadır ve her geçen ay, her geçen gün, bu ulaşımın yenilenmesi, fevkalade rahatlatmaya yönelik ve İstanbulluya verimli hizmet vermeye yönelik gelişmelere yol açmaktadır.

Ayrıca, İstanbul'da, Taksim'de oluşturulmuş olan planlama bürosu, şu anda, fevkalade geniş bir ekip çalışması yapmaktadır. Ulaşım mastır planından tutun da Marmara Bölgesindeki bütün illeri de kapsayacak şekilde planlama çalışmaları yapılıyor ve Marmara Bölgesindeki sayın valilerimizi ve il belediye başkanlarımızı da bu çalışmaya katmak suretiyle, bütün bölgenin birlikte planlanması, ulaşım başta olmak üzere, bütün fonksiyonlarıyla planların yapımı birlikte değerlendiriliyor ve bu çalışmalar, akılcı, planlı, programlı ve hesaplı bir şekilde yapılıyor. Yani, geçmişin sıkıntılarını atlatan yerel yönetim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şimdi bu katkıları vermeye devam ediyor.

İstanbul'da, tek biletle 90 dakika istediğiniz ulaşım aracına binme başlatıldı. Bu, Büyükşehir Belediyesine 50 trilyonluk bir zarar veriyor; ama, halka verdiği rahatlığı düşündüğünüzde, bu zararı seve seve göze almış bir belediye var ve Belediye Başkanı var; tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum İstanbul halkı adına.

Değerli arkadaşlar, yani, konuyu 94 öncesi ve sonrasıyla kıyaslama, bana göre çok yanlış; çünkü, 94 öncesinin ve sonrasının kıyaslamasını İstanbul halkı yapmıştır, ondan sonraki seçimde de yapmıştır, ondan sonraki seçimde de yapmıştır, son mahallî idareler seçiminde de yapmıştır. İstanbul'da, bundan sonra da aynı şekilde yapmaya devam edecektir; çünkü, hizmeti kimin verdiğini, kimden hizmet almaya alışık olduğunu gayet iyi bilmektedir ve bunun da artık, bir daha geriye dönüşü mümkün değildir. İstanbul bunda kararlıdır.

İşte, İstanbul'da hizmet yapanların Anadolu şehirlerine gitmek suretiyle bu şekilde İstanbul'a hizmet vermelerini de, başta buradaki Anadolu milletvekillerimiz olmak üzere, şükranla karşılıyoruz, kendilerine İstanbul Milletvekili olarak teşekkür ediyoruz.

İstanbul bütün Türkiye'ye hizmet veriyor, bütün Türkiye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Koral, mikrofonu açmadan önce bir hususu açıklamak istiyorum.

Konuşmanızın başında, İstanbul milletvekilleriyle ilgili ifadeniz şık olmamıştır. Hiçbir ilin milletvekilinin, diğer ilin milletvekiline önceliği yoktur, illerin de yoktur. Zannediyorum ki maksadınızı aştınız.

Bu hususu da, selamlamadan önce eğer arkadaşlarımıza ifade ederseniz, kimsenin gönlü kırılmamış olur. Bunu rica ediyorum.

RECEP KORAL (Devamla) - Evet, Değerli Başkanım, benim, zaten sözlerimden öyle bir mana çıkması fevkalade yanlış; çünkü, ben, burada "İstanbul milletvekilleri ne yapar, İstanbul milletvekili nerededir" sorularının, acaba, böyle mi düşünülmesi lazım diye bir benzetme yaparak söyledim. İstanbul milletvekilleri veya Erzurum milletvekili veya Sivas milletvekili veya yine Erzurum milletvekili, İstanbul ile Konya milletvekili, herhangi bir ilimizin milletvekilinin İstanbul'la ilgili meseleyi buraya getirmesini yanlış karşılamak ne kadar yanlışsa, o sözlerimi de doğru kabul etmek o kadar yanlıştır. Ben, doğru olması açısından söylemedim.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, arkadaşımız…  Üç dönemdir ben İstanbul Milletvekiliyim.

BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Beni kapsayacak şekilde konuşma hakkı yoktur, hiçbir görüşüne katılmıyorum.

BAŞKAN - Efendim, lütfen oturun.

Sayın Koral, benim bu ifademi sizin takdirinize bırakıyorum.

RECEP KORAL (Devamla) - Sayın Başkanım, ben, bu yanlış anlaşılmanın gerekçesini biraz evvelki cümlelerimde söyledim…

BAŞKAN - Yani, bir yanlış anlaşılma olmasın.

RECEP KORAL (Devamla) - …bir kere daha söylüyorum. Burada bir yanlış anlaşılma yoktur. Hiçbir milletvekilinin diğerinden farkı yoktur. Buradaki herhangi bir ilin milletvekili, Türkiye'nin her yeriyle ilgili her türlü teklifi verebilir; ama, buradan konuşan milletvekili arkadaşlarımızın "İstanbul milletvekilleri niçin burada yok, İstanbul milletvekilleri niye buna sahip çıkmıyor" diye İstanbul milletvekillerini dışlamak istercesine veya değişik anlamlara çekilebilecek bir ifadeyle konuşmalarına, acaba öyle mi düşünmeleri gerekir diye, öyle bir şey olduğunu söyleme maksadıyla değil, öyle mi düşünmeleri gerekir, öyle düşünüyorlarsa yanlış düşünüyorlardır demek için o ifadeleri kullandım. Dolayısıyla…

BAŞKAN - Teşekkür ederim. Ben, son sözlerinizi alacağım.

RECEP KORAL (Devamla) - Evet Sayın Başkanım.

Dolayısıyla, burada yapılan teknik bir düzenlemedir. İstanbul'la ilgili kimin emeği geçerse, biz, İstanbul milletvekili olarak, İstanbul halkı adına şükranlarımızı sunarız.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Koral.

Konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

İSTANBUL ELEKTRİK, TRAMVAY VE TÜNEL İDARELERİ TEŞKİLAT VE

TESİSATININ İSTANBUL BELEDİYESİNE DEVRİNE DAİR KANUNDA

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1.- 16/6/1939 tarihli ve 3645 sayılı İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilât ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin (B) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"B) İstanbul'un Rumeli ve Anadolu yakaları ile civarında ve Adalarda elektrik kudreti tevzi etmek üzere elektrik tesisatını ve elektrikli tramvay şebekesini ve tünel tesisatını ihtiyaca göre tanzim, ıslah, tadil ve tevsi etmek ve bu işler için muktezi gayrimenkulleri istimlak etmek ve işletmelerine hadim bütün muameleler ve teşebbüslerde bulunmak ve lüzum görülürse troleybüs ve otobüs servisleri ihdas etmek, işletmek ve işlettirmek suretiyle münakalatı temdit ve takviye etmektir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sivas Milletvekili Sayın Nurettin Sözen.

Buyurun Sayın Sözen. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1098 sıra sayılı kanun teklifi, yasa teklifi üzerindeki konuşmalarıma devam ediyorum; konuşmama başlamadan evvel, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Önce, birkaç düzeltmeyi yapmak istiyorum, hatta, bir özür görevimi yerine getirmek istiyorum; çünkü, birinci konuşmamda sözünü ettiğim Avrupa şirketinin sahibi, Abdülkerim Doğru değil, Mehmet Emin Aksay'dır; yani, Hasan Aksay'ın oğludur. Bu yanlışlığı yaptığım için, Sayın Abdülkerim Doğru'dan özür diliyorum; ama, Hasan Aksay'ın, yine, yandaşınız olduğunu ve sizin partiye mensup olduğunu da buna eklemeliyim.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu yasa -biraz evvel- metnini okuyacağım… Bir güzel rastlantı ki, hükümet adına da, bir edebiyat fakültesi mensubu -şeyde oturuyor- hükümet kanadında oturuyor. Şimdi, yasanın dilini ve içeriğini okuduğum zaman, 28 Şubat 2006'da, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, nasıl bir metnin ve nasıl bir yasanın yasalaştığına tanık olacaksınız. Bakanımız, bu konuda, herhalde, görüşünü söyleyecek; Meclis Başkanımız da, bunu oylamak durumunda. Böyle bir yasa, herhalde, tarihimize ve tutanaklarımıza, ilginç bir yasa teklifi olarak geçecek.

Bir özen gösterilmesi meselesi bu; yani, işi ciddîye alma meselesi bu. Bu, aynı amaca yönelik, 1 maddelik bir yasa tasarısı hazırlanabilirdi. İETT Yasasının bir maddesini değiştirmek şeklinde bir yasa tasarısı yerine, 1 maddelik bir yasa tasarısı… Ee, paranız kalmamış, milyarlarca dolar, katrilyonlar bitmiş, belediyenin de malî gücü, buna, otobüs almaya yetmiyor; dolayısıyla, bir yandaşımızdan otobüs kiralayalım anlayışı, sizin hakkınız olabilir; ama, bunun için, böyle, temel kuralları, örneğin, Anayasa dilinde olması gerekir yasaların diye yıllardan beri parlamenter hayatımıza egemen olan görüşü reddeden ve 1930'larda çıkmış bir yasanın dilini bir teklif olarak buraya getiren anlayışı kabul etmek mümkün değil.

Şimdi, efendim, birkaç rakamı düzelterek söyleyeyim, en son otobüs meselesini düzelterek söyleyeyim. Burada, bir kitap, devletin bir kurumunun yayımladığı bir kitap "bugün İETT filosunu modern bir hale getirdik ve 2 400 araca ulaştık" diyor. Yayımlanmış bir kitap. Herhalde, bir devlet kurumu yanlış bir kitap yazmaz ve tarihi 1993'tür, 1994 de değildir. Onun için, Sayın Ilıcalı, İETT Genel Müdürünü uyarın, hem ayıptır hem günahtır hem yazıktır hem suçtur; yani, yalan söylemektir. Bir devlet adamı yalan söyler mi?!

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Benim verdiğim rakamlar da İETT'den…

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Evet, söyleyin; yani, size kim söylediyse, ona, yaptığı şeyin ayıp olduğunu bir söyleyin, bir hatırlatın.

Raylı sistem, bıraktığımız zaman görevi 1994'te… Bunları, tutanağa geçirtiyoruz. Yarın bunlar yazılacak çizilecek, konuşulacak tartışılacak, belki başka kaynaklara, başka yasalara, kitaplara da kaynak teşkil edecek. Biz bıraktığımız zaman, İstiklal Caddesindeki nostaljik tramvay, 1 600 metrelik nostaljik tramvay dahil, 25 ile 30 kilometre raylı sistem işler hale getirilmiştir. Ulaşımcı profesör arkadaşımız burada. Yani, şu anda 50 kilometre olduğu söyleniyor, biz bunu iki yılda yaptık. İki yılda, İstanbul'da, 25 ilâ 30 kilometre raylı sistem, yolcu taşımaya devam etmiştir. Sadece teknik bilgi olarak düzeltmeleri yapıyorum.

Tüp geçit ve Marmaray konusunda, yine tutanaklara geçmesi için birkaç cümle söylemek isterim. Yine arşivleri karıştırırsanız, bugün elinizdeki Büyükşehir Belediyesinin arşivlerini karıştırırsanız, tüp geçidin bütün projeleri… Bizden evvel yapılmıştı tüp geçit projesi, bizim projemiz değil, bizden evvel… Aslında, biliyorsunuz, 14 üncü Asırda Marmara'da tüp geçit projesi var; ama, bunlar, hep yenilenerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin arşivlerinde yer almıştır. Biz, son olarak, Ortadoğu Üniversitesine revize ettirerek, ihale projesini yabancı dile dönüştürerek, ihale edilebilecek bir hale getirdik.

Bildiğiniz gibi, bu projeye, Tüp Geçit Projesine de çok talip vardı. Normalde, inancımız, belediyeciler olarak, yerel yönetimciler olarak, ulaşım master planını büyükşehir belediye meclisi yapar; yetki ona aittir; yasalar ve Anayasa Mahkemesi kararı gereği, büyükşehir belediye meclisi yapar. Tüp geçit konusundaki projeyi de o yapar. O halde, kendi yaptığınız projeye niye sahip çıkmıyorsunuz da, onu hükümete bırakıyorsunuz?! Aynı partide olmanız bir rastlantı; başka parti de olabilirdi. Tüp Geçit ile Marmaray Projesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin projesidir; geçmiş kuşakların, geçmiş başkanların emeği vardır. Büyükşehir Belediyesinin onu ihale etmesi gerekirdi; ama, hiçbir şekilde, sizin döneminizde tüp geçide sahip çıkılmadı.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Ulaştırma Bakanlığı yapıyor.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Teşekkür ederiz, Ulaştırma Bakanlığı yapıyor; ama, bunun sahibi, yasal sahibi İstanbul Büyükşehir Belediyesidir; çünkü, o planı o yapıyor, plan yaptığı yerlerde uygulamayı da belediye yapar.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Ulaştırma Bakanlığı…

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Peki… Ben, görüşlerimi sunuyorum Sayın Ilıcalı.

Tek bilet konusuna gelince, tek bilet konusu…

SELAMİ UZUN (Sivas) - Hocam, sen de İstanbul'u Ankara'dan iyice ayırdın.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Evet, ayırmak gerekiyor. Büyükşehir belediyeciler böyle düşünür, yasalar böyledir, gelenekler böyledir. O ayrı bir şey. O, yetkisini bilir; onun başka yetkisi var, belediyenin başka yetkileri var.

Tek bilet konusu da çağdaş bir yöntemdir; ama, yine, ulaşımcılar, bilimciler, derste anlatıyorsunuz, bunu araştırın biraz, inceleyin ve göreceksiniz ki, bu, İsmail Acar adında, otuz yıldan beri ulaşımla uğraşan, İstanbul'da Ulaşım Dairesinin başında bulunmuş, İzmir'de Ulaşım Dairesinin başında bulunmuş bir arkadaşımızın, Avrupa Konseyiyle beraber yaptığı bir projedir. Bu konuda bütün hazırlıklar ve planlar yapılmıştır; ancak, uygulama zamanı size intikal etti. Devletlerin devamlılığı, hükümetlerin devamlılığı, yönetimlerin devamlılığı doğal bir şey, gayet tabiî olacak, bizim bitiremediğimizi siz bitireceksiniz; ama, bunun gerçek sahibinin -ona olan vefa borcumu ödemek için söylüyorum- İsmail Acar'ın yaptığı yoğun bir çalışmanın ürünüdür ve bir Avrupa Konseyi projesidir tek bilet meselesi; yani, şu andaki yönetime ait değildir.

Şimdi, söyleyeceklerimi söyledim. Konuşmamı, metni okuyarak -Sayın Bakanım sonradan geldiği için bu metni okumamıştır, inanıyorum, Sayın Başkanımın da belki okuma imkânı olmamıştır- sadece okuyarak konuşmama son vereceğim.

Şimdi, biz, böyle bir metni oylayacağız. Kuşkusuz, İktidar Partisi sahip çıktığına göre, bu metin de yasalaşacaktır. Hayırlı olsun demekten başka, bize yapacak şey kalmıyor; ama, metni okuyarak konuşmama son vermek istiyorum:

"İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının

İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair

Kanun Teklifi

Madde 1.- 16.6.1939 tarihli ve 3645 sayılı İstanbul Elektrik Tramvay Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."

Şimdi, asıl, değiştirilen metni okuyorum; yani, oylayacağımız metin bu. Emekle, büyük bir şeyle, İktidar Partisinin hazırladığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna sunulan metni okuyorum:

"İstanbul'un Rumeli ve Anadolu yakaları ile civarında ve Adalarda elektrik kudreti tevzi etmek üzere elektrik tesisatını ve elektrikli tramvay şebekesini ve tünel tesisatını ihtiyaca göre tanzim, ıslah, tadil ve tevsi etmek ve bu işler için muktezi gayrimenkulleri istimlak etmek ve işletmelerine hadim bütün muameleler ve teşebbüslerde bulunmak ve lüzum görülürse troleybüs ve otobüs servisleri ihdas etmek, işletmek ve işlettirmek suretiyle münakalatı temdit ve takviye etmektir."

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - 39'daki madde.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Şu anda oylayacağınız metin budur.

Hayırlı olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sözen.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, yerimden bir şey söyleyebilir miyim?

BAŞKAN - Sayın Bakanın bir açıklama isteği var.

Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; değerli İstanbul Milletvekili Sayın Nurettin Sözen… (CHP sıralarından "Sivas Milletvekili" sesleri)

Özür dilerim. Sivas Milletvekili; çünkü, kendisi eski İstanbul Belediye Başkanı olduğu için oradan karıştırdım, Büyükşehir Belediye Başkanı.

Şimdi, Sayın Sözen, bu metnin diline takıldı ve bu dönemde…

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sadece diline değil Sayın Bakan, içeriği de…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, neyse, ben; esas işin o tarafına bakıyorum. Şimdi, siz burayı özellikle belirttiniz.

Değerli Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı ve arkadaşlarının hazırlamış oldukları teklifte, aslında, metinde tırnak içinde iki kelimenin değiştirilmesi gündemde "işletmek veya işlettirmek."

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - İşte, her şey o iki kelimede gizli.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Fakat, İçişleri Komisyonu, bu kanunu belli bir konteksin içine yerleştirmek için, bir kapsamın içine yerleştirmek için, bütün, daha önceki maddeyi tekrarlamak durumunda kalmışlar. Bu, kanun yapma tekniği açısından da böyledir. Neticede, bu kanunun da öncesi var, sonrası var. Şimdi, İETT ile ilgili yıllar önce çıkarılmış olan bir kanunun bütün dilini yeniden ele alır değiştirirseniz veya kanunu yeni baştan eğer yaparsanız veya değiştirirseniz, Sayın Sözen haklı olabilir; ama, şu anda yürürlükte olan kanuna iki kelime ilave ediyorsunuz, dolayısıyla bütün bir metni o şekilde değiştirmeniz mümkün değil. Kaldı ki, Sayın Sözen, bakın, burada geçen "tanzim, ıslah, tadil, tevsi etmek, istimlak etmek" bunların hepsi, bugün, vatandaş tarafından da biliniyor, ayrıca bunlar hukukta en fazla kullanılan kelimelerdir. Kaldı ki, değerli arkadaşlar, bu metinler, ilkokul öğrencileri için falan hazırlanan metinler değil, bunlar, bakın…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Vatandaş için…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Elbette…

Şimdi, bakın, eğer bu şekilde bakarsanız, kanunlarımızı bu açıdan bir taramaya tabi tutarsanız, yüzde 90'lık metni bir tarafa atmak zorunda kalırsınız. Burada bir…

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, bu tasarı değil, savunmak zorunda değilsiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, tasarı… Ben, bakın, doğru olan şeyi savunurum.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Ama, doğru değil.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, her zaman, bakın, genellikle Mecliste şundan şikâyet ederler: Hükümetin tasarılarının dışında milletvekillerinin getirmiş oldukları tekliflerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaşmadığından, hep, milletvekilleri şikâyet ederler.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Şimdiye kadar…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ama, bakın, bu dönemde bir farklılık var; milletvekili arkadaşlarımızın getirdikleri makul, meşru, mantıklı, Türkiye'nin ihtiyacı olan teklifler de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunlaştırılıyor; biz Hükümet olarak da, doğru bir şey yapıldığı zaman, burada bunu savunuyoruz ve bunu kabul ediyoruz. Bunda bir anormallik yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bazen sipariş de oluyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Eğer bu yanlış olsa, ben, Hükümet adına, burada bunu savunmam; ama, doğru olduğu için savunuyorum; yapılan doğrudur.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Bakan, "elektrik tevzi etmek…" Elektrik tevzii var... Ne ilgisi var?! Elektrik kudreti tevzi ediyor; ne ilgisi var bunun elektrik tevzi etmekle; doğrulukla ne ilgisi var?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - O kanundaki maddede öyle olduğu için.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Çok rica ederim!..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Münakalatı kaç kişi biliyor, kaç kişi biliyor? Ben biliyorum; çoğu bilmez.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Siz biliyorsunuz, ben de biliyorum.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ulaştırma Bakanlığının ismini de değiştirelim, Münakalat Bakanlığı olsun!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun teklifinin 1 inci maddesi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada geneli üzerinde konuşurken, herhalde fincancı katırcılarını ürküttüğümüz için, değerli hemşerim Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı tarafından burada eleştirildim. Burada, çok özlü bir şey söylemek istiyorum; kalbî bir şey söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Ben bu kanun teklifini eleştirirken, zerre kadar, sayın değerli hemşerim Prof. Mustafa Ilıcalı'yı hedef almadım; buradan kesinlikle bildirmek istiyorum; sadece ve sadece, yani, bir Erzurum Milletvekili olarak, bir değerli hemşerim olarak, hakikaten bu işin uzmanı olarak, bir sitayişte bulundum, bir serzenişte bulundum, yani, bu yaptığınız hizmetlerin keşke yüzde 1'ini Erzurum için yapsaydınız diye bir serzenişte bulundum. Yoksa, ben, bu kanun teklifi üzerine konuştum, kişileri katiyetle hedef almadım. Çok değerli bir arkadaşımızdır, bütün Erzurum da kendisini sever; bunu da buradan ifade etmek istiyorum; ama, Erzurum için somut bir şey yapılmadı.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Sayın Mustafa Ilıcalı DAP'tan bahsediyor, Doğu Anadolu Projesinden; yani, başkalarının hazırladığı projeye burada sahip çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bu DAP projesi, belki yirmi otuz senedir hazırlanmış bir projedir.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Onun üzerine geleni takip etmemişsin Sayın Vekilim.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Komple buna hemen sahip çıkıyor, ondan sonra turizmden bahsediyor. Asıl burada somut bir şekilde İstanbul için bir şey yapmıştır.

Diğer konularına gelince; bu yasa teklifinin içeriği hakkında kesinlikle Sayın Ilıcalı'yı asla ve katiyetle hedef almadım, diğer arkadaşları da hedef almadım, sadece endişelerimi bildirdim; bunu buradan anlatmak istiyorum; ama, maalesef, üzüntümü burada bir vesileyle ifade etmek istiyorum. Sayın Ilıcalı, değerli dostum diyor ki: “Yani, insan -kendi uzmanlık alanı değil- çalışır da gelir, buradan metinden okumakla olmaz." Tabiî, beni kastederek söylüyor.

Değerli arkadaşlar, Sayın Ilıcalı, ben, yeri gelir metinden okurum, yeri gelir irticalen okurum; yani, böyle bu tür teknik konularda, tabiî ki, sürekli olarak irticalen konuştuğunuz zaman hata yaparsınız; yani, bir insanın siyasetçi olması için, bakan olması için, başbakan olması için, ille o konularda teknik bir uzman olması mı gerekmektedir?! Sayın Başbakanın nedir mesleği; iktisatçıdır, muhasebecidir Sayın Başbakan. Şimdi, bu konularda karar vermesi için, inşaat mühendisi, yol mühendisi, yol uzmanı, yol profesörü mü olması lazım sizin gibi değerli dostum; olmaması gerekir.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Ama, burada konuştuğumuz konu özel bir konu.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Özel bir konu, tamam. Ben de, özel konuda, elbette ki, teknik adamlara hazırlattığım ve üzerinde de çalıştığım şeyleri gelip burada konuşuyorum, metine de sadık kalıyorum; yani, çok önemli görevlerde bulunan insanları, camdan okuduğu zaman bunu tenkit etmiyorsunuz da, bir milletvekili bazen burada metne sadık kaldığı zaman nasıl tenkit edebiliyorsunuz?! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Ayrıyeten, bir hissiyatımı da belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar. "Yani, işte, AK Partiden ayrıldıktan sonra daha Erzurum'a gidemiyor" efendime söyleyeyim…

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Gidelim, beraber gidelim.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bunu izah edeceğim.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Gidelim beraber…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Sayın Ilıcalı, değerli dostum, Erzurum'a gidiyoruz; ama, ayrı ayrı gidiyoruz. Sizin gittiğiniz vasat, sizi karşılayan vasat başka, beni karşılayan vasat başka. Beni fakir fukara, garip gureba karşılıyor, sizi de müteahhitler, işadamları karşılıyor; aramızdaki fark bu. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Ne siz beni görüyorsunuz ne de ben sizi görüyorum.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Biz, beraber gidelim, yaptıklarımızı gösterelim diye...

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Geçenlerde, bütçe konuşmalarımda, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni bana laf attığı zaman "Erzurum'a gidebiliyor musun" diyor. Demek ki, bunu sen söylüyormuşsun, ben böyle yorum yapıyorum, "Erzurum'a gidemiyormuş" diye.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Yok öyle bir şey, yok…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ver elini; ver elini…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben, yazın, Erzurum'da bir ay kaldım, sonradan defalarca gittim, halk büyük sevgi gösteriyor.

SELAMİ UZUN (Sivas) - Diğer iki ayda nereye gittin?

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, halk büyük sevgi gösteriyor bana.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Bizim yaptıklarımızı orada görmediğin için…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Şimdi burada sık sık… Bir serzenişte daha bulunmak istiyorum; sık sık kürsüye çıktığım için herhalde Erzurumlu beni çok konuşuyor, Türkiye'nin meselelerini İbrahim Özdoğan bu kürsüde dile getiriyor…

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, siz konuya gelir misiniz lütfen.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - …siz getirmiyorsunuz diye herhalde kıskançlık gibi bir durum meydana geliyor; bunu da buradan belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Münakalata gel, münakalata!..

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsüyle, maşallah, burada, çıktınız, Sayın Prof. Dr. Nurettin Sözen'e iltifatlar yağdırdınız; sizi tebrik ediyorum!..

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Biraz evvel İstanbul milletvekilleriyle beni karşı karşıya getirdiniz, şimdi de Nurettin Beyle…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Herhalde, geçtiğimiz yasama yılında, RTÜK Yasası görüşülürken, birbirlerinizle, böyle, can ciğer kuzu sarması oldunuz, herhalde, yeni şeyde de can ciğer kuzu sarması olacaksınız, onun için birbirinize iltifat ediyorsunuz diye düşünüyorum.

Ben klasik siyaset yapmıyorum değerli arkadaşlar, herkesin yaptığı siyaseti yapıyorum burada, bunu bilmenizi istiyorum.

HACI BİNER (Van) - İstanbul'daki Erzurumlular seni duyuyor ha.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Duyuyor, duyuyor ve şu anda oturdukları yerden alkışlıyorlar beni; bunu da söylemek istiyorum. Beni ne kadar sevdiklerini Erzurumlulara siz sorun, burada rakip olduğumuz siyasetçilere sormayın değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu yasa teklifinin benim kafama takılan en önemli noktası, şimdi iki kelime konuyor hakikaten. Nedir; bunlardan birisi "işletmek" ve "işlettirmek." Buradaki işletmek, bir kılıftır. Asıl bu yasa teklifi kanunlaştıktan sonra işlettirilecek. Özel şirketlerden araç kiralanacak. Bunlar kimlere aktarılacak; iktidara yakın olan insanlara aktarılacak. Yani, yeni rantiyeciler oluşturulacak. Belki yeni özel şirketler oluşturulacak. Bunları yaşayacağız. Olan da kime olacak değerli arkadaşlar; halk otobüsü sahiplerine olacak, oradaki minibüsçülere olacak, taksicilere olacak. Yani, orada taksiciler, halk minibüsleri sizin reklamınızı yapıyordu; bundan sonra sizin reklamınızı yapmayacaklardır. Bakın, bunu söyleyeyim. Bu garibanları düşünün. Bunlar ekmek paralarını zorla karşılıyorlar.

Sayın Ilıcalı, ben seni -özür dilerim "sen" diyorum- çok seviyorum, çok da saygım var; bunu söyleyeyim. Ama, bu, siyasettir.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Desteğinizi bekliyoruz.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Ben, bu yasa dolayısıyla asla sana çatmadım, sadece serzenişte bulundum. Ben, yasayı eleştirdim. Bakın, bunu net bir şekilde söylüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Desteğinizi bekliyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.

Şahısları adına söz isteği var 1 inci madde üzerinde.

Ankara Milletvekili Sayın Faruk Koca?.. Yok.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?..

İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş.

Buyurun Sayın Baş. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanunun 1 inci maddesi üzerinde kişisel söz aldım.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Teklif; kanun değil daha.

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Bu kanun, gerçekten, toplu ulaşımla ilgili teknik bir düzenlemeyi getiriyor ve şu anda özel halk otobüsleriyle çalışan müteşebbisler, şahıslar özellikle bu kanunun çıkması için bize geldiler. Çünkü, bunlar zaten toplutaşımayı halk otobüsleriyle yapıyorlar; onların bu toplutaşımanın kiralama usulüyle de yapılmasını arzu etmeleri, aslında, kanunun doğru bir kanun olduğu noktasında önemli bir göstergedir.

Şimdi, bu kanun görüşmeleri sırasında, Sayın Sözen, burada bir konuşma yaptılar ve dediler ki: "1995 yılında o zamanki Refah Partili Abdülkerim Doğru'nun oğlu, işte, şu ihaleleri belediyeden aldı, taşıma işi ihalelerini." Ben de şurada oturuyordum, kendisine itiraz ettim.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Araba kiraladı…

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - "Araba kiraladı" dediniz; ben de dedim ki, hayır, Abdülkerim Doğru, hiç Refah Partili olmadı, eski bir Sanayi Bakanıdır.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Refah Partisinden bize ne ya?!

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Hiç Refah Partili olmadı dedim. Sayın Sözen de, ısrarla, bunu burada söyledi ve -elinde, dayanak olarak da- Emin Çölaşan'ın bir yazısına, herhalde, istinaden bunu söyledi. Az önce de tekrar söz aldı, dedi ki: "O, Abdülkerim Doğru'nun oğlu değil de Hasan Aksay'ın oğluydu." Peki, Sayın Sözen, ben, orada size itiraz etmeseydim ve bu böyle geçseydi; o anda bütün Türkiye'den Meclisi izleyenler, Abdülkerim Doğru'nun oğlu böyle bir şey yapmış diye, bu insan bir zan altında kalmayacak mıydı?!

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Demek ki bir şeyler yapılmış yani; öyle anlıyorsunuz; zan altında kaldığına göre, bir şeyler yapılmış…

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Bunlar, tutanaklara geçip, yarın tarihin önüne çıktığı zaman, hiç ilişkisi olmayan bir insanın böyle zan altında bırakılması… Bu kadar deneyimli, bu kadar tecrübeli, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış, birkaç dönemdir Parlamentoda olan bir arkadaşımızın söyleyebileceği bir söz müdür?! Sonra, bunu…

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Özür diledik, yanlışlığı gördük ve özür diledik.

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Ben buradan itiraz etmeseydim, yanlışlık düzelmeyecekti; demek ki, iyi hazırlanmak gerekiyor Sözen.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - İki günde getirirseniz yasayı, böyle olur.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Bunun yasayla bir ilgisi yok.

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Bunun hazırlıkla bir ilgisi yok.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sen metin üzerinde konuş…

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Sonra, bak, biz her zaman bir şey söylüyoruz, iyi hazırlık yapın.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Hepiniz öğretmen oldunuz yani; nedir bu?!

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - Evet; iyi hazırlık yapın, gazetelere dayanarak, gazete malumatlarına dayanarak muhalefet yapmaya kalkmayın.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Elektrik kudretinin tevzii konusuna gelin!

BAŞKAN - Sayın Baş, siz konuya döner misiniz, lütfen.

MUSTAFA BAŞ (Devamla) - İyi hazırlık yapın ki muhalefet olarak, burada, biz de yanlış yaparsak yanlışımızı düzeltelim; siz de, muhalefet olarak iyi hazırlık yaparsanız, belki, size buralarda da oturma şansı ileride doğabilir; ama, gazete malumatlarıyla, aslı astarı olmayan şeyleri burada söylerseniz bir faydası olmaz; kaldı ki, birtakım masum insanlar da iftiraya uğramış olurlar; kaldı ki, o insanlar da şu anda burada değiller ve kendilerini savunamayacaklar.

Biz, her zaman, politikada etikten bahsediyoruz, siyasetin kalitesinin yükseltilmesinden, güvenin siyasete artmasından bahsediyoruz, siyasetin kirlenmemesinden bahsediyoruz. Özellikle tecrübeli insanların, bu kirlenmemeye yardım etmeleri gerekir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baş.

Sayın milletvekilleri, maddenin oylamasına geçeceğim; ancak, Komisyon Başkanının bir açıklaması var.

Buyurun.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, iki hususta bir düzeltmem olacak.

Bir tanesi, teklifin adında iki tane "dair" kelimesi var, ikinci "dair", "ilişkin" olarak düzeltilmesi gerekiyor.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Pek iyi hazırlanmamış.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - İkinci husus da, yasa teklifinin lafzı üzerinde çok eleştiriler yapıldı. Kanun yazmak bir uzmanlık konusudur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu nedenle, Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğü var ve bunlar, teamüllere göre, yıllardan beri uzmanlaşmış insanlar eliyle bu kanunlar yazılıyor. Dolayısıyla, eğer, bir kanunun paragrafı, fıkrası üzerinde bir iki kelime, ortalarında bir yerlerde veya cümlenin içerisinde sonlarına doğru bir yerlerde yerleştirilmesi gerekiyorsa, diyor ki uzmanlar veya teamüller veya eldeki genelgeler: Mutlaka, fıkranın tamamını yazacaksınız ve o iki kelimeyi de, o uygun olan yere monte edeceksiniz. Teknik bakımından bu iş böyle. Yani, bunun lafzı şöyleydi, münakalattı, bilmem… Bunlar, zaten kanun metni üzerinde olan konulardır, bunlar değiştirilmiyor; sadece, bu iki kelime için, mecburen, aynen metin yazılmak zorunluluğu var. Bu uzmanlık konusudur, uzmanlar incelemişlerdir ve böyle karar vermişlerdir. Bunu bu şekilde düzeltiyorum ve açıklıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, yeni, bir maddelik bir kanun getirseydiniz onu tadil etmek için.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Sayın Koca?..

Sayın Arıkan?..

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

7 nci sıraya alınan, 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.19

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.31

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

7 nci sıraya alınan, 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

7.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (x) (xx)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 1096 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, 30.12.2005 tarihli ve 5447 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun geçici 1 inci maddesi Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.

Anayasanın 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir", İçtüzüğün 81 inci maddesinin son fıkrasında ise, "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır" hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.

Bu nedenlerle, söz konusu kanunun sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan geçici 1 inci maddesinin görüşülmesini Genel Kurulun oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

                        

(x) Bu Kanunun ilk görüşmeleri 25.12.2005 tarihli 46 ncı Birleşimde yapılmıştır.

(xx) 1096 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNU, YÜKSEKÖĞRETİM

KANUNU, KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU, TELSİZ KANUNU İLE

78 VE 190 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASI HAKKINDA KANUN

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunla  kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri iki yıl için, Millî Eğitim Bakanı ve  Başbakanın önereceği  üç  isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Mustafa Özyurt; buyurun.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen tezkere ile Plan ve Bütçe Komisyonunun 1096 sıra sayılı raporu hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sizlerle paylaşmak için söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi en içten saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, hepinizin bildiği gibi, bizim üniversite geleneğimiz çok eskiye dayanmaz. Gerçi, Türk yükseköğrenim sisteminin tarihsel gelişimini Büyük Selçuklu İmparatorluğuna kadar uzatanlar vardır, hatta, imparatorluğun veziri Nizamülmülk'ün 1068'de Bağdat'ta kurduğu Nizamiye Medresesine kadar da götürürler; ancak, bugünkü yükseköğrenim kurumları medreselerle hiçbir zaman bağdaşmamaktadır. Bunun en tipik örneği, Osmanlının son zamanlarında hem medreselerin bulunması hem bir tarafta da darülfünunun bulunmasıyla ortadadır; yani, bu bakımdan, bizdeki yükseköğrenim, hiçbir zaman, medresenin bir devamı değildir.

Cumhuriyetin ilanından sonra, medreseler ve dinî esaslara dayalı okullar, 1924'te çıkarılan bir yasayla, Tevhidi Tedrisat Yasasıyla kaldırılmıştır. Bu yasanın esas amacı, ulusal eğitim sistemini laikleştirmektir. O zaman çalışan İstanbul Darülfünunu bu eğitim birliği çerçevesinde düzenlenmiş yasalara bir oranda uymuş; ama, cumhuriyetin modernleşme sürecine ayak uyduramamıştır. Bu bakımdan, ülkemizde modern anlamda üniversitelerin ortaya çıkış tarihi oldukça yenidir.

31 Temmuz 1930'da çıkarılan 2250 sayılı Yasayla ülkemizde ilk üniversitemiz kurulmuştur. Bu yasayla, yani, ilk üniversitemizin kuruluş yasasıyla, rektörün atanmasında Millî Eğitim Bakanının yazılı teklifi ve cumhurbaşkanının onayı getirilmiştir. İlk kez, tarihimizde olay böyle gelişmiştir. Ancak, 1932-1933 yıllarında yeni kurulması düşünülen İstanbul Üniversitesi için İsviçre'den gelen Prof. Malche, üniversite yöneticilerinin seçimine ilişkin görüşlerini sıralarken, yöneticilerin seçimle öğretim üyeleri arasından seçilmelerini; fakat, oyların bağlayıcı nitelikte olmaması gerektiğini vurgulamıştır.

Türkiye'nin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi, 1944'te, ikinci bir üniversiteyle, İstanbul Teknik Üniversitesiyle güçlendirilmiş ve 1946'da, 4936 sayılı Yasayla bütün üniversite sistemimiz değişmiş ve bu arada ülkemizin üçüncü üniversitesi, Ankara Üniversitesi kurulmuştur.

Söz konusu yasanın gerekçesinde -bu sözünü ettiğim 4936 sayılı Yasadır- "üniversite öğretim üyeleri için araştırma ve öğretim nasıl bir görev ise, kendi kurullarını kendilerinin yönetmesi de bir görevdir. Bütün dünyanın kabul ettiği sistem budur" demektedir arkadaşlar. 4936 sayılı Yasada, kurullarla yönetilmesi ve yöneticilerin de üniversite öğretim üyeleri arasından, yine, üniversite öğretim üyelerince seçilmesi getirilmiştir.

Daha sonra, 1973'te çıkarılan 1750 sayılı Yasayla bu çok daha kesin hükümlere bağlanmış ve doğrudan doğruya üniversite öğretim üyeleri arasından üniversite rektörünün seçilmesi yasalaşmıştır. Benim bu yasayla çalıştığım yıllarda, Cumhurbaşkanının yalnızca bir telgrafı gelirdi "sizi kutluyorum, falan üniversiteye rektör oldunuz" diye.

Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; 1946'da 4936 sayılı Kanun, ihtilalden sonra, yani 27 Mayıs İhtilalinden sonra çıkarılan 1115 sayılı Kanun, 1750 sayılı Kanun ve 2547 sayılı Kanunların hepsinde üniversite rektörleri, üniversite öğretim üyeleri arasından seçimle gelmiştir. Bizim örf, âdet ve ananelerimizde, üniversite rektörleri her zaman, o üniversite öğretim üyeleri arasından seçimle gelir. 2547 sayılı Kanun, yalnız, bir şey yapmış, bunu, Yükseköğretim Kurulunun süzgecinden geçtikten sonra Cumhurbaşkanının atamasına sunmuştur.

Şimdi, geliyoruz, bu 15 yeni üniversite kurulma sözüne. Bunu, geçen sefer de söyledim, arkadaşlar, 15 yeni üniversite falan kurduğumuz yok. Lütfen bunu kafanızdan çıkarın. Daha önce yerleşik olarak kurulmuş olan üniversitelere bağlı fakülte ve yüksekokullar üniversite haline getiriliyor. Bir binanın üzerindeki tabela indirilecek ve oraya "A Üniversitesi" diye bir tabela konulacaktır. Kısacası, sorarsanız, bir rektör ve bir mühür atanacaktır. İşte, iktidarın istediği de, burada diyor ki, bu rektörü ve bu mührü ben veriyorum, öyleyse, benim istediğim adam olacaktır.

Millî Eğitim Bakanının ve Başbakanın önerisiyle, Cumhurbaşkanının 3 kişi arasından seçeceği bir rektör atanacaktır.

Arkadaşlar, az evvel söylediğim gibi, bizim örf ve âdetlerimizde, geleneklerimizde, Millî Eğitim Bakanının ve Başbakanının önereceği, rektör olmamış. Bir kere bu hata yapılmış; 1992'de 21 üniversite kurulurken, demişler ki, Millî Eğitim Bakanının ve Başbakanın önerisiyle, rektörler Cumhurbaşkanınca atansın.

Hemen, arkadaşlar, söyleyeyim, bu atanan 21 rektörün 13'ü, iki seneye varmadan görevlerinden alınmıştır.

Sayın Bakanım bilmiyorlar mı; bunu tekrar hatırlatayım. İki seneye varmadan, 21 rektörün 13'ü görevden alınmıştır, değişik nedenlerle. Öylesine iş ayyuka çıkmıştır ki, ülkenin pek çok yerinde denilmiştir ki: "Üniversiteler medreseye dönmüştür."

İsterseniz, buna, Sayın Bakanımın çok iyi bileceği bir kişiyle devam etmek istiyorum.

Arkadaşlar, bu, medreseye dönüştüğü sözü, buna bir örnekle, Camiül Ezher'de kaçak olarak okuyup gelen; ama, elinde üniversiteyle denklik diploması bulunmayan bir kişi, öğretim görevlisi olarak atanmıştır. Bu, Türkiye'de yaşanmıştır arkadaşlar, bu 21 üniversite olayında yaşanmıştır ve bu atayan rektörü, dönemin YÖK Başkanı görevden alabilmesi için, anasından emdiği süt burnundan gelmiştir arkadaşlar. İşte, bu 21 rektörün; 13'ü görevlerini bitirememişlerdir, sonuna kadar dayanamamışlardır.

Şimdi, hükümetin istediği bu. Diyor ki: O zaman, 1992'de yapılmış, yine biz de bunu yaparız. Yaparsınız Sayın Bakanım; tabiî, çoğunluk sizde; ama, yapamazsınız! İşte, dediğim gibi, 21 rektörün 13'ü görevden alınmışsa, bunların da birçoğu görevden alınacaktır.

Benim üzüntüm şu: Üniversite öğretim üyesi olarak, rektör olarak atanacak olan bu kişiler, üniversitenin omurgasını oluşturacaklardır. Yeni bir üniversite kuruyorsunuz ve diyorsunuz ki, "buyur kardeşim, sen bu üniversitenin rektörüsün." Gittiği yerde ot, ocak yoktur, bürosu yoktur, öğretim üyesi yoktur ve rektöre diyorsunuz ki, "seni buraya atıyorum; ama, sen benim adamımsın, haberin olsun, benim istediklerim olacaktır." Özellikle kasaba politikacıları, bunlara değişik baskılar yapacaklardır. Son Ondokuz Mayıs Üniversitesindeki araştırma komisyonunu ben biliyorum; Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörünün nelerle mücadele ettiğini gördüm, yaşadım. İşte, bu atayacağınız 15 yeni rektör de, aynı şeyle mücadele edecektir, aynı şeylerle yaşayacaktır arkadaşlar ve yine, söyleyeyim, ama doğru, ama yanlış, o illere rektör olmak isteyen pek çok profesör şu anda milletvekillerinin odalarını dolaşmaktadır, "benim, ne olur falan üniversiteye rektör atanmama yardım edin" diye. Yapmayın arkadaşlar, üniversitenin içine bu kadar politikayı sokarsanız, bu işin içinden çıkamayız. Bunu bir daha geri getiremeyiz. Çünkü, üniversite yazboz tahtası değildir. Bir bozdunuz mu, kolay kolay düzeltemezsiniz.

İlle bunu böyle yapıyoruz derseniz, söyleyecek bir şeyim yok; ama, şunu da söyleyeyim: Bununla bir Anayasa suçu işliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı, gerekçesinde bunları gayet açık söylemiş, diyor ki, şundan şundan şundan dolayı rektörlerin atanması söz konusu değildir. Siz, bunu yine yaparsınız; ama, bu sefer Cumhurbaşkanı, büyük olasılıkla bunu Anayasa Mahkemesine götürür.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Biz de götürürüz.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Biz de götürürüz tabiî..

Gelin, lütfen, bir Anayasa suçu daha işlemeyin.

Bu duygularla, bu geç saatte beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özyurt.

İkinci söz isteği, AK Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Tekelioğlu…

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, Değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, eğer biz siyaset kurumuna ve Meclis iradesine öncelik vermeyecek olursak bizi çok büyük problemler bekler. Onun için, siyaset kurumunu aşağılayıcı, siyaset kurumuna güveni sarsıcı ve akabinde de tabiî ki Meclis iradesini küçültücü beyanlar, davranışlar ve bu intibaı uyandıracak sözler bizi her zaman yaralar.

Değerli arkadaşlarım, bu Meclis yaptığı bazı işlerde doğru yapıyor; ama, bu kanunu yaparken yanlış yapıyor!.. Böyle bir mantığı hiç kimse kabul edemez, böyle bir şey olamaz. Eğer bu Meclisten bir şey çıkıyorsa, o zaman herkesin buna saygı göstermesi gerekir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Anayasa Mahkemesi niye var Hocam?

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Anayasa Mahkemesi işte bunu denetlemek için var. Yanlışı varsa bu Meclisin, orada düzeltilir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Anlaştık.

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Ama, burada yapılan işlere peşin hükümle yanlış demek; bu, doğru bir şey değildir.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Kanun mu koyuyor Anayasa Mahkemesi bu memlekette!

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, müsaade ederseniz eğer, bir hususu dile getirmek istiyorum. Anayasamızda 130 uncu maddenin birinci paragrafında şöyle bir şey var: İşte, birtakım özellikleri sayıyor ve "çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur" diyor. Arkasından altıncı paragrafta da şunu söylüyor: "Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yüksek Öğretim Kurulunca seçilir ve atanır" diyor.  Şimdi, bu altıncı paragrafta söylediği kanundan biz Üniversite Kanununu anlayabiliriz, 2547'yi; ondan sonra döner 2547'nin rektör seçimini nasıl tanzim ettiğine bakabiliriz. Bakın, orada da ne diyor: "Devlet üniversitelerinde rektör, profesör akademik unvanına sahip kişiler arasından, görevdeki rektörün çağrısıyla toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından Cumhurbaşkanınca atanır" diyor ve devam ediyor. Şimdi, biz, yeni üniversite kuruyoruz. Görevde bir rektör yok. O halde, kim çağıracak, nasıl yapacağız?.. Demek ki, bu Anayasada söylediği kanun 2547 değil. O zaman nedir; o zaman, bu, yeni üniversiteleri kurduğumuz kanundur. Bu kanunda ne diyor?.. Bir düzenleme getiriyor ve "Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanca tespit edilecek 3 isim arasından Cumhurbaşkanınca yine seçilir ve atanır" diyor. Dolayısıyla, bütün şartlar bu şekilde yerine gelmiş oluyor. Eğer bunu koymayacak olursak… 2547, rektör seçimini yeni üniversiteler için tanzim etmiyor; bir hukukî boşluk var yani. Bu boşluğu bırakamazsınız, bu boşluğu bırakamazsınız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - YÖK'e bırakın Hocam.

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - YÖK'ün böyle bir görevi yok; YÖK'ün görevleri sayılıyor kanunda. YÖK'ün böyle bir görevi yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Millî Eğitim Bakanına?..

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, böyle bir görevi yok. Lütfen, kanunu açın, okuyun. 

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Kanunun bir de uygulaması var.

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Cumhurbaşkanının, bu kanunu geri gönderirkenki gerekçeleri çok zorlama. O kadar zorlama ki, o kadar zorlama ki. Sayın Cumhurbaşkanı da ne diyor, bakın: "Nitekim, bu gerekçelerden hareketle, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 13 üncü  maddesiyle rektör adaylarını belirleyip önerme yetkisi Yükseköğretim Kuruluna verilmiştir." Size kanunu okudum; neresinde var böyle bir şey? Yok böyle bir şey arkadaşlar. Dolayısıyla, bunu, biz, ortaya koyduğumuz kanunda belirtmek zorundayız. Bu bir kanunî zorunluluktur.

Bu kanuna, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen kanuna, Cumhuriyet Halk Partisinden ve Anavatan Partisinden arkadaşlarımız birer muhalefet şerhi yazmışlar. Bu şerhleri de okudum. Bu şerhler de, aynı şekilde zorlamadır. Özellikle, Anavatan Partisinden arkadaşların yazdığı gerekçe, eski Cumhuriyet Halk Partili olduklarının tam bir göstergesidir. Bunu, bütün arkadaşlarımın okumasını istiyorum. Anavatan Partisi üyelerinin Plan ve Bütçe Komisyonunda yazdıkları muhalefet şerhini herkesin okumasını istiyorum. Bu, tam bir ibreti âlemlik bir iştir. Burada böyle yazacaksınız, sonra da, Genel Başkanlarının ağzıyla çıkacaklar "biz, 22 üyemizle her türlü değişikliğe varız" diyecekler!.. Böyle bir şeyi hiç kimse yapamaz arkadaşlar.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Varız tabiî.

MEHMET S. TEKELİOĞLU  (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, elbette ki söylenecek çok şey var; ancak, bugün çalışma süremiz 21.00'de bitiyor. Ben, bu kanunu tamamlayabilmek adına, hazırladığım diğer hususları zikretmiyorum.

Kanunun ülkemize, kurulacak illerimize ve bütün insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyor; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tekelioğlu.

Anavatan Partisi Grubu adına, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir.

Buyurun Sayın Akdemir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapan kanunun geçici 1 inci maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığınca Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen tezkere üzerinde, Grubum adına, Anavatan Partisi Grubu adına görüşlerimizi bildirmek üzere huzurlarınızdayım.

Değerli arkadaşlarım, bu maddede, kurucu rektör atamasının, Millî Eğitim Bakanlığı ve Başbakan tarafından Cumhurbaşkanlığına önerilmesiyle atama gerçekleştiriliyor. Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı da Meclise geri gönderiyor.

Şimdi, burada, üniversitelerin öneminden bir nebze bahsettikten sonra konu üzerine döneceğim.

Avrupa Birliğine girerken önemli bir konu önümüzde duruyor. Yükseköğretim kurumlarının özerkliği ve akademik özgürlük hakkındaki Lima Bildirgesi olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 40 ıncı yıldönümünde Lima'da toplanan "Dünya Üniversiteler Servisi" tarafından kabul edilen bu temel metne göre, üniversite ve akademik kuruluşlar insanların ekonomik, sosyal, kültürel, temel ve politik haklarının yaşama geçirilmesini takip etmekle yükümlüdürler; yani, üniversitelere, toplumun hemen hemen şekillendirilmesi görevi verilmiştir.

Bizim de söz konusu ettiğimiz üniversitelerimizde, YÖK hükümleri ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 130 ve 131 inci maddeleriyle kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip bir kuruluş olan Yükseköğretim Kurulu bu görevi üstlenmiştir ve sürdürmektedir. YÖK'ün genelde çok tarafı tenkit görmektedir ve dolayısıyla, tenkit edilen olumsuz yanlarının çokluğu, hemen hemen YÖK kurulduğundan bugüne birçok hükümet tarafından gündeme getirilmiş; ama, hiçbir çözüm olmamıştır.

Üniversite Kanununa bakılırken, objektif ve çağdaş ölçüler değerlendirmeye esas alınmalıdır değerli arkadaşlarım. Bu nedenle, toplumsal taleplerin yansıması olan ve sorumluluk taşıyan siyaset ile hiçbir sorumluluğu olmayan makamların rektör atamalarında dengeli konumda olmalarına çalışmak, çağdaş değerleri savunanlar açısından rasyonel ve gerçekçi bir yaklaşımdır.

58 inci hükümet programında aynen şöyle diyor: "Yükseköğretim Kurumu, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standartlar belirleyen bir yapıya kavuşturulacak; üniversiteler idarî ve akademik özerkliği olan öğretim elemanları ve öğrencilerin serbestçe bilimsel faaliyette bulunduğu, araştırma ve öğretim kurumları düzeyine çıkarılacaktır." 59 uncu hükümetin Sayın Başbakanı ve sayın bakanları, hepimizden daha iyi biliyorlar bu söyleneni; ama, şimdi görüyoruz ki, bu arada bunların hiçbirisinin yapılmadığı… 15 üniversite kurulurken değişik bir teklifle ortaya geliniyor.

Demin, AKP sözcüsü arkadaşım, buradan, Anavatana çatarak, bizim anayasa değişikliği olursa destek vereceğimizi söylemişti. Evet, YÖK Yasasında yapılan değişiklik olsaydı, şimdiye kadar, destek verecektik; bundan sonra da, eğer, YÖK Yasasında değişiklik gelecekse, Genel Başkanımızın verdiği söz gibi, biz, 22 kişiyle, İktidar Partisine destek vereceğiz. Arzu ediyorsanız, getirebilirsiniz...

MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Muhalefet şerhini okuyun!..

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, geçen bu üç yıllık dönemde, üniversitelerin çağdaş anlamda, eğitim, araştırma, öğretim konusunda, sağlayacak ne yaptınız?! Ne yaptınız da, Yükseköğretim Kurumunu, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standartlar belirleyen bir üniversiteye getirdiniz, sorarım size?! Hangi yasal düzelmelerle üniversitelere idarî ve akademik özgürlük kazandırdınız?! Sizin verdiğiniz sözdü; yapmadınız, yapamadınız! Üniversitelerarası Kurul üyeleri de "Avrupalı üniversiteleri yaratacağız" diye AB'ye uyum sağlama gayretlerini açıkladığı halde, hükümet olarak niçin yanaşmıyorsunuz?! Reformlara ihtiyaç olduğu, kimi YÖK yetkililerince de açıklandı; ama, hükümetten, hâlâ, bir ses yok. Üniversite öğretim üyeleri, yardımcıları, öğrencisi, çalışanlarıyla, beyin gücünün, bilek gücünün üstüne çıkmasını istiyoruz biz. Beyin gücü önde olmalı. İdarî ve siyasî gücün bilimsel düşünceye etkin olmaması gerekir. Üniversitelerde kararlar, tamamen, bilimsel veri ve ölçülerle verilmeli, ideolojik, siyasî ölçüler ve telkin ve baskı söz konusu olmamalıdır. Diyeceksiniz ki, şimdi, baskı, burada, nerede olacak? Değerli arkadaşlar, baskı, dolaylı olarak gelişir. Üniversitede yıllarca öğretim üyesi olarak çalışan birisi olarak, siyasetçilerin üniversitelere bakış açısı ve üniversitedekilerin siyasetçiye bakış açısı, maalesef, ülkemizde olumlu değildir. Biz, sorumlu bir Meclis olarak, biz de, bakış açımızı, üniversitelere çok olumlu şekilde yönlendirmeliyiz. Üniversitedeki öğretim üyeleri ve öğrencisiyle, Türkiye'de yasama erkini yerine getiren Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve ayrıca, bu Meclisin çıkardığı hükümetin yaptıklarının da, demokratik kurallar içerisinde işleyeceğini bilmesi lazım. O nedenledir ki…

BAŞKAN - Sayın Akdemir, bir dakikanızı rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz dolmak üzere; görüşmekte olduğumuz yasa da 1 madde; konuşmanın da ortasındayız. Bitimine kadar sürenin uzatılmasını…

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Yasanın bitimine kadar…

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Oylayacaksınız; karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Oylayacağım…

Bitimine kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Var mı karar yetersayısı?!

BAŞKAN - Evet, devam edin efendim, lütfen.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada, gerçekten, kurulmakta olan bu 15 üniversite… Değerli milletvekili arkadaşlarım, dikkatinizi çekmek istiyorum, bu Meclis geçirdi, 15 üniversite kurulmasını istedi ve benim verdiğim 3 yasa teklifinden 2'si de, bu 15 üniversitenin içindedir. Dolayısıyla, yasalaşmasını isteyen bir milletvekili olarak -ve Anavatan Partisinin de- kurulan bu 15 üniversitenin de yetmediğini, halihazırda, Türkiye'nin mevcut potansiyeliyle 100 üniversite kurulması gerektiğini belirtmek istiyorum.

O nedenle, kurulacak üniversitelerin ülkeye hizmet vermesi için, şunu belirtmek istiyorum: Ben, çıkarılan bu kanunda "Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önerisi" kelimesini aslında fazla buluyorum. Eğer, bir Millî Eğitim Bakanı, önerdiğini Başbakana kabul ettiremeyecekse, o zaman, bu hükümet içinde birlik yok demektir. Dolayısıyla "Başbakanın önereceği adaylar arasından Cumhurbaşkanı seçer" denmesi gerekirdi ya da "Millî Eğitim Bakanının önereceği" teklifinin getirilmesi gerekirdi; ancak, burada da bir eksiklik olduğunu söylemek istiyorum gene.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Destek verin, öyle yapalım Hocam…

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Değerli arkadaşım, dinlersen, bir açıklama getireceğim hemen arkasından.

Şimdi, bir kurumu yönetmek üzere bir yetkili seçiyorsunuz. Buna görev verirken, yetkilerini de serbest kullanması, özerk kullanması için, YÖK tarafından tespit edilecek adaylar arasından, Başbakanın Cumhurbaşkanına önermesi gerekiyor. Eğer, siz bir kurum kuruyorsunuz, o kurumun başına getireceğiniz kişi özerk davranamayacaksa -ki, özerk davranma sıkıntısı olacaktır; kuruluş aşamasında malî yönden ve idarî yönden hükümete yakın çalışma mecburiyeti vardır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı tamamlayın efendim.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Efendim, zaman kaybım olmuştu beni durdurduğunuzda, onu da dikkate almanızı teklif ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, buradaki asıl öz, siyasî etkilenme, siyasî baskı riski, siyasetçi ve üniversite ilişkisi ülkemizde demokratik kurallar içerisinde gitmediği için ve o düzeye de erişmediği için, o nedenle bunu teklif etmek istiyorum. Yükseköğretim Kurumu, eğer bir kurum kuruyorsa ve onun başına da birini getirme konusunda yetkisi yoksa, yetkisiz bir kurum var demektir. Dolayısıyla, çatışma burada çıkacaktır hükümet ile YÖK arasında tekrar.

O halde, bu konunun şu şekilde düzenlenmesini önermek istiyorum bir ek önergeyle, eğer kabul ederseniz benim teklifimi: Üniversitelerin teklif edeceği 6 aday arasından, Başbakan 3 kişiyi Cumhurbaşkanına önerir; Cumhurbaşkanı da, bu 3 kişiden birisini rektör olarak atar, yeni kurulan üniversitenin rektörü olarak.

Bu görüşümün kabulünü Yüce Heyetiniz tarafından bekliyorum ve tekrar, Yüce Meclise, siz milletvekili arkadaşlara saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akdemir.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Tekelioğlu, biraz önceki konuşmasında, Anavatan Partisiyle ilgili bağdaşmayan ifadelerde bulundu. Konuyla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Tutanaklara bakayım Sayın Başkan.

Madde üzerinde, şahıslar adına söz isteği var.

Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

30.12.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul ettiğimiz bir kanunu burada tekrar görüşüyoruz. Üzerinden yaklaşık, tam iki ay geçmiş. İki ay önce, burada, iktidar ve muhalefet partileri, 15 yeni üniversite kurulmasıyla ilgili olarak büyük bir mutabakat sağladık ve o kanunun içerisinde, Kamu Malî Yönetimi Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ve bazı kanunlarda daha değişiklik yapılmasıyla ilgili maddeler de vardı.

Şimdi, bir kuru inat uğruna, iki ay önce görüştüğümüz ve 15 ilde davullarla zurnalarla kutlanan, bir bayram havası içerisinde, bir şölen havası içerisinde bu kanunun çıkmasını alkışlayanlar, iki aydan beri, illerinde üniversite kurulmasıyla ilgili bu kanunun hâlâ yürürlüğe girememesi nedeniyle büyük bir üzüntü içerisindeler. Artı, diğer kanunlar da yürürlüğe giremedi.

Değerli milletvekilleri, bu husus, bu kürsüden söylendi; geçici 1 inci madde Anayasaya aykırıdır. Bu, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilir dendi. Bunu hepimiz söyledik burada; ama, o gün, muhalefetin bu söylemlerine karşı, İktidar Partisi milletvekilleri bunu hiç kale almadan, bu kanun buradan geçti. Ne oldu arkadaşlar; tam iki ay geçti. Şimdi ne olacak; bu, Sayın Cumhurbaşkanına bir kez daha gidecek, büyük bir ihtimalle -yanılıyor da olabilirim ama- Sayın Cumhurbaşkanı, bunu Anayasa Mahkemesine götürecek ve Anayasa Mahkemesinden ne tür bir karar çıkacağı hepimizin meçhulü. Ancak, bu söylenen hususa burada riayet edilmiş olsa idi, iki aydan beri bu üniversitelerle ilgili illerimizde çok büyük gelişmeler olacak, bunun altyapısı hazırlanacak ve büyük ölçüde de şu anda mesele halledilmiş olacaktı. Ancak, maalesef…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Kimin hatası, onu söyle.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sizin hatanız Sayın Milletvekili, yani, sizin hatanız.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Sen YÖK'çü müsün, onu söyle?

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, burada söylendi, geçmişte böyle bir uygulama olmuş. Şimdi, geçmişte böyle bir uygulama olmuşsa, her Sayın Cumhurbaşkanının hukuk anlayışının aynı olacağını söyleyebilir miyiz, bu mümkün mü? Biz, buradan dedik ki, bu, Anayasaya aykırıdır, aykırı olduğu da ortaya çıktı. Şimdi, 130 uncu maddeyi okuyun arkadaşlar. Rektörlerin seçimiyle ilgili olan hususa bakın ve rektörlerin seçimiyle ilgili olarak…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - 130'u bir oku...

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Manisa Milletvekili, bir susar mısınız. Allahaşkına, sen okudun mu 130 uncu maddeyi?

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Okudum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın İzmir Milletvekilimiz gelmiş, burada diyor ki: "Yasama organı en yüce organ." Tamam. Sayın Cumhurbaşkanının bu konuyla ilgili düşünce… O zaman, 104 üncü maddenin, kanunları yayımlamak, kanunları tekrar görüşmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermekle ilgili bölümünü, çoğunluğunuz da var, destek de bulabilirsiniz, 367'yi bulabilirsiniz, geçirin buradan, Cumhurbaşkanının kanunları yayımlama işini kaldırın, Meclisten hangi kanun nasıl geçirilirse öyle yayımlansın, gitsin.

OSMAN KILIÇ (Sivas) - Sen de destekle.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben de destekleyeyim, eğer öyle bir şey hukukî ise, kanunî ise, mantıklı ise…

Bakınız, arkadaşlar, bu 22 nci Dönemde yaklaşık -şu anda tam rakamı şey yapamıyorum- 47 kanun, Sayın Cumhurbaşkanından, bir kez daha görüşülmek üzere Meclise gönderilmiş. Bu, bir rekor.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Şimdiye kadar çıkan kanunların sayısını da söyleyin. Toplam kanun ne kadar?

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Verdim, geçen konuşmamda verdim. Geçmiş dönemlerde…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Kaç kanun çıkmış, onu da söyle.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ha, onu da vereyim. Bu dönemde, 22 nci Dönemde, aşağı yukarı 650 kanun geçmiş, bunun 250 tanesi uluslararası anlaşmalar, geriye kalıyor 400 tane; her 10 kanundan -hatta şimdi rakam da yükseldi- 1'i Sayın Cumhurbaşkanından geri gönderiliyor. Geçmişte hiç böyle olmamış.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Anayasa Mahkemesinden gelenler var.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Anayasa Mahkemesinden gelenler ayrı.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Rekor sayıda kanun çıkmış.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben rakam söylüyorum Sayın Manisa Milletvekili…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Böyle bir şey hiç olmamış bu zamana kadar; rekor...

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, rekor… Cumhurbaşkanından geri dönme rekoru bu döneme ait.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - 700 tane kanun çıkardık.

SELAMİ UZUN (Sivas) - Cumhurbaşkanı da rekor kırdı.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır, o rekor; ama, şunu söylüyorum ben: Her 10 kanundan 1'i geri dönmüş, geçmişte bu böyle olmamış. Her 10 kanundan 1'i geri gelmiş, eğer, bu, sizi memnun edecek bir şeyse bunu 20'ye çıkaralım; 20 olsun, 30 olsun…

Değerli milletvekilleri, yanlış yapıyorsunuz, acele ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Bu, Cumhurbaşkanının rekoru!.. Cumhurbaşkanının rekoru… Cumhurbaşkanının rekoru… Ümmet Bey.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yanlış yapıyorsunuz, acele ediyorsunuz… Yani, "buradan şu kadar kanun geçirdik" demek önemli değil; önemli olan, bu kanunların buradan sağlıklı bir şekilde çıkması, Anayasaya uygun olması, hem Cumhurbaşkanı tarafından hem de Anayasa Mahkemesi tarafından geri gönderme, iptal kararları olmaması, önemli olan budur.

Burası bir fabrika değil ki arkadaşlar, şu kadar dönem bu kadar üretim yaptık, şu kadar cıvata ürettik. Böyle bir şey olabilir mi?! Burası yasama Meclisi, burada kanun yapılır, yapılacak olan kanunlar 70 milyon insanı ilgilendiren kanunlar. Onun için sağlıklı olması lazım. Onun için üzerinde çok düşünülüp, tartışılması lazım.

Bakınız, o gün de söyledim, bu 15 üniversite kurulmasıyla ilgili kanunun içerisinde şu kanunların ne işi var dedim; o gün de söyledim. Yok, bir işi yok. O kanunun içerisinde Telsiz Kanununun ne işi var arkadaşlar? Bakınız, bu rektör meselesinden dolayı o kanun da yürürlüğe giremedi; Telsiz Kanunuyla ilgili hüküm yürürlükte değil.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Başka kanun yok burada. Yok öyle bir şey, sen karıştırıyorsun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Var, var… Çorba kanun!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, onun için lütfen, sizlerden istirham ediyoruz. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi rica ediyorum…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu nedenle, Bütçe Plan Komisyonunda bunun aynen geçirilmesiyle ilgili ısrarı anlamakta zorluk çekiyorum. Görünen o ki, şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinden aynen geçecek; ancak, bu kanunun akıbeti, ne olacağı belli değil değerli milletvekilleri. Eğer, Anayasa Mahkemesinden de geri dönecek olursa, iptal edilecek olursa, yürürlüğü durdurulacak olursa, bunun hesabını millete nasıl vereceksiniz?! Sayın milletvekilleri, bunun hesabını nasıl vereceksiniz?!

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Millet bilmek istiyor, YÖK mü seçsin, kim seçsin… Kim seçsin?... Kimin seçeceğini söylemedin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, bu duygu ve düşüncelerle, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Hükümet adına Sayın Millî Eğitim Bakanı söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısı üzerinde, hükümet adına, hem bazı görüşlerimi sizlerle paylaşmak hem değerli sözcü arkadaşlarımın belirttiği bazı hususlara açıklık getirmek istiyorum.

Biraz önce değerli arkadaşımız, İzmir Milletvekilimiz Sayın Mehmet Tekelioğlu -ki, kendisi de bir akademisyendir, profesördür ve yükseköğretim uygulamalarını yakından bilen bir insandır- çok önemli noktalara işaret etti. Bildiğiniz gibi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesinde, rektör atamasının nasıl yapılacağı ifade edilmektedir; ancak, burada, kurulmuş olan, halihazırda rektörü bulunan üniversitelerin rektörlerinin yeniden atanması düzenlenmiştir, yeni kurulan üniversitelere nasıl rektör ataması yapılacağıyla ilgili kalıcı bir hüküm mevcut değildir.

Evet, Anayasa gereğidir, 130 uncu maddede rektörlerin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi ve atanması Anayasa hükmü gereğidir. Bizim getirdiğimiz geçici 1 inci madde de bunun ruhuna uygundur; Sayın Cumhurbaşkanına seçme ve atama yetkisi veren Anayasanın 130 uncu maddesine göre düzenlenmiş bir kanundur.

Nitekim, değerli milletvekilleri, 3 Temmuz 1992 yılında kurulan 22 üniversitenin rektörleri bu şekilde atanmıştır. 3826 sayılı Kanundur bu. Bu geçici madde aynen burada da mevcuttur ve bu rektörler buna göre atanmıştır. Ben, daha ilginç olanını söyleyeyim size. 1993'te Osman Gazi Üniversitesi kurulmuştur; Anadolu Üniversitesinin bölünmesiyle Osman Gazi Üniversitesi Eskişehir'de kurulmuştur. Osman Gazi Üniversitesinin rektörü -bakın, dikkatinizi çekerim- 3826 sayılı Kanuna atıfta bulunularak atanmıştır. Kaldı ki, geçici maddeler o kanun için geçerli olmasına rağmen, 1993'de, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinin rektörü de bu şekilde atanmıştır. 1994 yılında Galatasaray Üniversitesi kurulmuştur -ki, halihazırda YÖK Başkanı olan Sayın Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in üniversitesidir- 1994 yılında Galatasaray Üniversitesine rektör ataması da, yine, bu hükme göre yapılmıştır; Millî Eğitim Bakanı ve Başbakan tarafından teklif edilmiş ve dönemin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, benim anlamakta güçlük çektiğim şey şudur: Bakın, fakülteleri kanunla kurmuyoruz -kanunla da kurabilirsiniz- fakülteler Bakanlar Kurulu kararıyla kurulur. Biz, siyasî irade olarak, Hükümet olarak fakülte kuruyoruz, yüksekokul kuruyoruz; ancak, siz fakülte kurabilirsiniz, yüksekokul kurabilirsiniz; fakat, rektör ataması yapamazsınız, teklif bile edemezsiniz…

OSMAN KILIÇ (Sivas) - Niye?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Böyle bir hükmü anlamak mümkün değil. Dediğim gibi, 92'de bu yapılmış, 93'te yapılmış, 94'te yapılmış. O gün de bu ülkede anayasa profesörleri vardı, o gün de bu ülkede hukukçular vardı, Allah'ın bir tek kulu çıkıp da, bu Anayasaya aykırıdır demedi. Burada çifte standart var.

Şimdi, değerli milletvekilleri, başkası için âdet olan şey bizim için niçin kabahat olsun, bunu anlamak mümkün müdür?!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Mesele orada zaten.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - AK Parti yaptığı için!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, biz, bugüne kadar, iktidara geldiğimizden beri, 80 adet Bakanlar Kurulu kararıyla fakülte ve yüksekokul kurduk. Bakın, 81 hatta. Şu anda 48 adedinin de kuruluş çalışmaları devam ediyor, toplam 129. Sayın Özyurt'un bunu özellikle duymasını istirham ediyorum; çünkü, Sayın Özyurt, biraz önce dedi ki: "Hangi 15 yeni üniversite; bunlar zaten hepsi vardı, siz buraya tabela asıyorsunuz." Bakın, 129 yüksekokul ve fakülteyi… 129'u üçe bölün -çünkü, 3 fakültesi olan yerlerde biz üniversite kuruyoruz- 42 üniversite eder arkadaşlar.

Tabiî, bu fakültelerin ve yüksekokulların hepsi bu yeni 15 üniversite için kurulmamış, bu 15 ilde kurulmamış; bunlar, daha önce kurulmuş olan üniversitelere bağlı olarak da gündeme gelen fakülteler ve yüksekokullardır.

Bir başka çelişki: Sayın Özyurt dedi ki: "Bunlar zaten kurulmuştu, fakülteler geçmişte vardı, her şey hazırdı, siz buraya kanun getirdiniz." Sonra, konuşmasının devamında diyor ki: "Rektör atayacaksınız, ortada hiçbir şey yok, bir mühür, bir rektör; gidip oturacağı yer yok."

Bu ne çelişki allahaşkına! Sayın Özyurt, ne dediğinizin farkında mısınız?!

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın Bakanım, 1 profesörü olmayan yerlere üniversite açıyorsunuz!.. 1 profesör yok!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir başka şey…

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - 1 profesör yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir başka şey, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, biz, bakın, bu yeni 15 üniversiteyle birlikte neler kuruyoruz, onu da değerli arkadaşlarımın bilmesi lazım, yeni kurulan fakültelerle birlikte.

Bu üniversiteler bünyesinde, bu illerde, diyelim ki Yozgat'ı, Adıyaman'ı, Erzincan'ı, Aksaray'ı, işte, Giresun'u, Ordu'yu alın, hangisini alırsanız alın, eğer bünyesinde tıp fakültesi varsa, sağlık bilimleri enstitüsü, fen bilimleri enstitüsü, sosyal bilimler enstitüsü, yani, mastır ve doktora payesi verecek, mastır ve doktora çalışması yaptıracak 3 yeni enstitü kuruyoruz ve bunun da özellikle altını çiziyorum, bu üniversitelere dönersermaye dahil, dönersermayede çalıştırılacak elemanlar dahil 30 081 yeni kadro ihdas ediyoruz. 30 081 yeni kadro ihdas ediyoruz.

Şimdi, bütün bunlarla beraber, efendim, hiçbir şey yapılmıyor, sadece, mevcut zaten üniversite vardı, tabela asıyorsunuz!.. Bu tabelayı asmak bu kadar kolaydı da, bugüne kadar niçin siz asmadınız allahaşkına?!

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Yanlış yere tabela asılmaz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Yani, Hükümetin bu teşebbüsünü küçümsemenin…

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Her yere tabela asılmaz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - …bunu hafife almanın hiçbir anlamı yok. Meclis olarak birlikte güzel bir şey yapıyoruz. Bence bunu sahiplenirseniz, bu, çok daha şık olur.

Değerli arkadaşlar, YÖK'ün 13 rektörü görevden alması, 22 rektörden 13'ünün YÖK tarafından görevden alınması… Bakın, bunların görevden alınmasını YÖK temin etmiştir ve kurulduğu günden beri Yükseköğretim Kuruluyla ilgili, bu ülkede, aydınların, sağcıların, solcuların, Meclisin ve herkesin ortaya koyduğu eleştirileri hepimiz biliyoruz. Şimdi, YÖK Yasası, YÖK değişikliği gündeme gelince, siz, niçin her yaptığı icraattan dolayı YÖK'ü savunma gereği duyuyorsunuz?! Bu size yakışıyor mu?! Bu, gerçekten, aydınlanmadan, özgürlükten, üniversitenin özerkliğinden söz eden insanlara, bence, yakışmayan bir tavırdır. Biz diyoruz ki, bırakın bu merkeziyetçi yapıyı; üniversitelerin iradesini, âdeta, kendi elinde mahkûm eden bu yapıyı savunmayı bir tarafa bırakalım arkadaşlar.

Şimdi, Hükümet, Millî Eğitim Bakanı ve Başbakan teklif edecek, Cumhurbaşkanı atayacak. Nihaî atama mercii Sayın Cumhurbaşkanıdır ve Sayın Cumhurbaşkanına tek isim gönderilirse, Anayasaya aykırı olur; ama, birden fazla isim gönderdiğiniz zaman, Sayın Cumhurbaşkanına, hem seçme hem atama hakkı veriyorsunuz; bu, Anayasanın ruhuna uygundur.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Öyle mi?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir başka şey; şimdi, ben, milletvekili arkadaşlarıma soruyorum: Biz Sayın Cumhurbaşkanına kimi teklif edeceğiz allahaşkına?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Asıl merkeziyetçi bu işte! Merkeziyetçi bu; Başbakan, Millî Eğitim Bakanı…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Biz, sebze halindeki komisyoncuları, kabzımalcıları, sokaktaki insanları toplayıp, rektör diye teklif etmeyeceğiz ki! Şimdi, bakın, bizim teklif edeceğimiz rektör adayları, bu YÖK sisteminde profesörlük payesi almış insanlardır. 2547 sayılı Yasaya göre, Üniversitelerarası Kurulun belirlediği kriterlere göre unvanını almış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olan ve profesör unvanına sahip olan insanları biz teklif edeceğiz. Biz, tutup da, ithal insan getirmeyeceğiz, rektör yapmayacağız. Dolayısıyla, burada yadırganacak, burada garipsenecek, aslında, Anayasaya aykırı bulunacak bir durum da söz konusu değildir.

Bakın, biraz önce Değerli Tekelioğlu söyledi, siyaset kurumunun, siyasetçileri reşit değilmiş, siyaset… Bakın, aslında, muhalefet, bu tür şeyleri bize yöneltince, değerli arkadaşlarım, siz sadece bizi değil, kendinizi de itham etmiş oluyorsunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır, hayır…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, siyaset kurumunu bu şekilde küçümsemenin, bu şekilde reşit değilmiş gibi muamele yapmanın kesinlikle, özellikle siyasetçilere yakışmadığını ifade etmek istiyorum.

Şu anda Avrupa Birliğine girmeye çalışıyoruz. Avrupa Birliğindeki ülkelerde rektörler nasıl atanıyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bakın, rektör atamalarıyla ilgili her ülkede, standart, sabit bir kural yoktur. Birçok ülkede farklı uygulamalar var. Bakın, ben, size, Avrupa Birliği ülkesi olan veya olmayan bazı Avrupa ülkelerinden örnekler vermek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, üniversite rektörü, İtalya, Belçika, Danimarka, İsviçre ve Yunanistan'da -bakın, devlet başkanı değil, başbakan tarafından değil- Millî Eğitim Bakanı tarafından atanıyor; Avusturya'da Federal Bilim ve Araştırma Bakanınca; Hollanda ve Finlandiya'da Eğitim ve Bilim Bakanınca, bakın, başbakan, devlet başkanı tarafından değil…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Oralarda demokrasi yok Sayın Bakan (!)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oralarda böyle Maliye Bakanı var mı; böyle yumurta satan oğlu?!

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Oralarda demokrasi yok (!)

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Böyle Millî Eğitim Bakanı var mı, onu söyle.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - İsveç'te Bakanlar Kurulunca rektör atanıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, Federal Almanya'da Federal Eğitim Bakanı tarafından değil, Almanya'da Federal Eğitim Bakanı tarafından değil, Eyalet Millî Eğitim Bakanı tarafından atama yapılıyor; Fransa'da Millî Eğitim ve Maliye Bakanının ortak kararıyla, Portekiz'de ise, Eğitim ve Kültür Bakanınca atanmaktadır.

Şimdi, Avrupa Birliği ülkelerinde uygulama bu. Bazılarında Millî Eğitim Bakanı tarafından, Eğitim ve Bilim Bakanı tarafından… Bakın, Federal Almanya'da Federal Bakan tarafından değil, Eyalet Bakanı tarafından rektör ataması yapılmaktadır.

ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep) - İşinize gelen ülkeleri söylüyorsunuz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bütün bu uygulamalardan sonra, bu örneklerden sonra, efendim, bu bilimsel özerkliğe, bu yönetsel özerkliğe aykırıdır şeklinde bir argüman geliştirmenin, ben, gerçekle bağdaşmadığını ifade ediyorum ve bu uygulamanın Türkiye'de ilk defa bizim tarafımızdan gündeme getirilen, icat edilen bir uygulama olmadığını, Anayasanın ruhuna aykırı olmadığını, Anayasaya uygun olduğunu ifade etmek istiyorum.

15 üniversitemizin, yine, bu illerimize, bütün ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Şahsı adına ikinci söz isteği Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan'ın.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

30.12.2005 tarihinde görüştüğümüz Kanunun, Cumhurbaşkanı tarafından, ek 1 inci maddesi veto edilmiş ve maalesef, 15 ilimizde 15 ayrı üniversitenin kurucu rektörlerinin atamalarıyla ilgili bir sorunla karşı karşıya bulunmaktayız.

Değerli arkadaşlar, siyasî erk, sadece seçilmiş siyasî iktidarlardan ibaret değildir. Tabiî ki, üniversitelerimizin hem bilimsel özerklikleri hem de yönetsel özerklikleri olsun; bu, herkesin temennisi; ama, YÖK'ün üniversiteler üzerindeki siyasal etkisini de görmemezlikten gelmek çok büyük bir haksızlık olur. Evet, bizler, hem siyasal erkimizi kullanarak bu özerkliği bozmamak adına belki de hassas oluyoruz; ama, bu hassasiyeti, aynı zamanda, Yükseköğretim Kurumunun da göstermesi gerektiğine inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, acaba, bu kurucu rektörler nasıl atanmalı? Anayasanın 104 üncü maddesine aykırı, Anayasanın 130 uncu maddesi örnek gösteriliyor; ama, buraya bir kurucu rektör atama gerekliliği hâsıl olmuş. Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı da, kabul etsek de etmesek de, Sayın Cumhurbaşkanı hukukî görüşünü ifade etmiş ve maalesef, bunu veto etmiştir.

Şimdi, bizim yapmamız gereken şu: 15 tane il, 15 tane üniversite işlevsellik kazanmak üzere bir beklemede, bekliyor şu anda ve şimdi, biz bunu aynen geçirirsek -olacakları söylüyorum- Sayın Cumhurbaşkanı, çok büyük bir ihtimaldir ki, bunu Anayasa Mahkemesine götürecektir ve Anayasa Mahkemesi…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - O götürmezse biz götüreceğiz zaten.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bakın, Anayasa Mahkemesi de, eğer, yürütmeyi durdurma kararı alır ise, ondan sonra, tekrar başa döneceğiz, tekrar başa geleceğiz ve maalesef, 15 tane üniversitenin akıbeti ne olacak; bu noktada hiç kimsenin söyleyebileceği tek bir şey yok.

Şimdi, burada amaç, üniversitelerimizin açılması, rektörlerimizin atanması ve çocuklarımıza, Türk eğitim sisteminde ciddî bir eğitim örneğinin orada yaşatılmasıdır.

Ama, bakın, biz, şu atasın, bu atasın, bu şöyle olsun, bu böyle olsun tartışmalarını yapar iken, aslında, üniversitelerin kendi sorunlarını da unutuyoruz. Yani, güzel, biz üniversite kuruyoruz, üniversite kuruluyor -hayırlı olsun Yüce Milletimize- ama, bununla beraber, üniversite kurmakla meseleleri halledemiyoruz. Üniversite öncesi sorunlar var, üniversitenin kendi sorunları var ve üniversiteden sonra üniversiteyi bitiren gençlerimizin, maalesef, istihdam edilememe sorunu var, iş bulamama sorunu var. Üniversite mezunları, maalesef, işportacılık yapıyor, geleceğine baktığı zaman, bir karamsarlık ve bir umutsuzlukla hayatını devam ettirmekle karşı karşıya kalıyor.

Bu arada Yükseköğretim Kurumunun, YÖK'ün hem bilim noktasında hem buluşlar noktasında hem de teknoloji üretme noktasında daha ciddî gayretler sarf etmesi gerektiğine inanıyorum. YÖK'ün daha çağdaş, daha demokratik ve daha özgür bir yapıya kavuşturulması gerektiğini de burada konuşalım. Yani, hep rektörler... 15 rektör atanacak; yani, kim atanırsa atansın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - ...neticede atanacak bu hocalarımız, neticede atanacak olan bu rektörlerimiz, yine bu milletin bağrından çıkan insanlar olacaktır; ama, YÖK'ün ve üniversitelerin sorunlarını gözardı etmemiz, daha doğrusu YÖK'ün yaklaşımını gözardı etmemiz mümkün değildir. Bakın, her şeyden önce, şu an, YÖK, üniversitede sorunlar çözen bir konumda olması gerekirken, sorunlar üreten bir konuma gelmiştir ve maalesef...

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Atamayı kim yapsın?

MEHMET ERASLAN (Devamla) - ...dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında hiçbir üniversitemiz bulunmamaktadır.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Bunu geçmiş iktidarlara söyleyeceksin.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Üniversite mezunları fakrüzaruret içerisinde işsizlikle boğuşmanın mücadelesini vermektedir.

Değerli arkadaşlar, bakın -daha önce de söyledim- üniversite sınavlarına giren öğrencilerimiz 1 730 000, kazanan 400 000. Bu 400 000 içerisinde Açıköğretim Fakültesine kayıtlı olanlar, devlet okullarına ve vakıf üniversitelerine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, son cümlenizi rica edeyim.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - ...kayıtlı olan öğrenciler. Peki, kazanamayan?.. Kazanan bütün topyekûn 400 000 iken, maalesef, 1 330 000 öğrencimiz üniversite sınavını kazanamamıştır ve geleceğine bir umutla bakamamaktadır. İşte, Türk eğitim sisteminin sorunları bu iken, şimdi, biz hem bir şeyde ısrar edeceğiz hem de aslında, sonunun da nereye gideceğini bilmediğimiz bir noktada ısrarcı olacağız; ama, Türk eğitim sisteminin de sorunları bu iken, buna karşı duyarsız kalacağız. Yani, bu doğru bir yaklaşım değildir diyorum ve...

İSMAİL BİLEN (Manisa) - YÖK mü atasın?

MEHMET ERASLAN (Devamla) - ...bu kanunun akıbetinin meçhul mecralara gitmemesi adına diyorum, gitmemesi adına, bence, bu üniversiteleri, toplumumuza, gençliğimize, en yakın zamanda kazandırmak adına, bu şekilde seri olmakta fayda mülahaza ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

OSMAN KILIÇ (Sivas) - Samimî misin bu söylediklerinde?

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Vekilim, bakın, samimî olmadığım hiçbir şeyi konuşmam. Cumhurbaşkanı bunu tekrar Anayasa Mahkemesine gönderecek.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, soru ve cevap kısmına geçiyoruz. 10 dakika...

Sayın Göksu, buyurun.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, delaletinizle Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum.

Sayın Bakanım, bu yasayla beraber, özellikle bazı ilçelerimizden fakülte talepleri var; altyapısı tamamlanmış ilçeler de var. Bu ilçelerimize fakülte açılıp açılamayacağı konusunda tereddütler var. YÖK'ün, hiçbir ilçeye, fakülte açılması konusunda geçit vermediği söylenmektedir. İlçelere fakülte açılması söz konusu mu? Böyle bir örnek var mı? Örneğin, bizde Besni İlçesinin altyapısı aşağı yukarı tamam.

Diğer bir sorum: Yasa yürürlüğe girdikten ne kadar süre sonra bu üniversitelerin levhaları asılıp hayata geçebilecek? Süre verebilir misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Göksu.

Sayın Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, biz, Cumhurbaşkanımızın gönderdiği bir geri gönderme maddesini görüşüyoruz. İkinci kez onaylamak zorunda kalsa bile, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ya da Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine götürdüğünde bu konuyu, hükümet atasa bile bu rektörleri, Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesinden karar çıkıncaya kadar -TÜBİTAK örneğinde olduğu gibi- atamazsa, hükümet, bu inadıyla, bu üniversite işlerini engellemiş olmuyor mu; bir.

İki: "81 fakülte kurduk" diyor -Bakanlar Kurulu kararıyla- Sayın Bakan. YÖK'ün önerisi olmadan, ona sormadan, oradan öneri gelmeden, her oturumda bir fakülte mi kuruyorsunuz siz?

30 000 kadronun atanacağı söyleniyor. Yoksa, bu rektör atamasının altında, bu 30 000 kadroyu atamak anlayışı mı var?

Son sorum: Acaba, rektör atamak mı merkezî bir karardır yoksa rektörün seçimle gelmesi mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Sayın Coşkunoğlu, buyurun.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Aracılığınızla Sayın Bakana üç soru sormak istiyorum.

Birinci sorum: Şimdi, görüştüğümüz, bu 15 üniversitenin, hiç değilse bir kısmı, örneğin, Afyon Kocatepe Üniversitesinin Uşak kampusu, üç yıl önce üniversite olma kriterlerinin hepsini tamamlamıştı. Üç yıl neden bekletildi?

İkinci sorum: Bu bekletmenin ötesinde, Sayın Cumhurbaşkanının, bu rektör atamaya ilişkin geçici maddeyi veto edeceği bile bile, bu kadar geç getirilmesi, ondan sonra da, veto edildikten sonra iki ay daha bekletilmesi, bu kadar gecikmenin, bu sene ÖSYM kitapçığına bu 15 üniversitenin girmeme ihtimalini ortaya çıkardığını görüyoruz. Bu gecikmeler kasıtlıdır; böylece, bu 15 ilin, üniversitesini bekleyen bu 15 ilin karşısına geçip Sayın Cumhurbaşkanını suçlamak, onu sorumlu tutmak gibi bir kasıt mı var? Böyle bir düşünceye, böyle bir iddiaya ne dersiniz?

Üçüncü sorum: Neden üniversitelere rektör atarken, üniversitelere ilişkin -şu anda, YÖK var- YÖK'e, en azından, bir danışma ihtiyacı duymuyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Coşkunoğlu.

Buyurun Sayın Sıvacıoğlu.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Millî Eğitim Bakanıma çok kısa bir soru yöneltmek istiyorum.

Sayın Bakanım, bizim, Gazi Üniversitesine bağlı, Kadıdağı mevkiinde bir eğitim fakültesi inşaatı var; 1990 yılında temeli atılmış. 2005 yılında, oraya 1,5 trilyon lira bir para ayrılmıştı. Burada, inşaat, 2005 yılında hiç devam etmedi. Paranın başka bir yere aktarıldığını haricen duyduk. Bu para nereye harcanmıştır?

Ayrıca, bu eğitim fakültesindeki inşaat da, birtakım yanlış yapılmadan dolayı, şu anda inşaatı tamamen durmuş vaziyette. Müteahhitle de, herhalde, üniversitenin bir ihtilafı söz konusu. Bu ihtilaf ne şekilde çözümlenecek? İnşaata tekrar devam edecek misiniz? Para nereye harcanmıştır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Işık, süremiz doldu; çok kısa…

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkanım, çok kısa.

Sayın Bakanım, Selçuk Üniversitesi 80 000 öğrencisi olan büyük bir üniversite. İstanbul Üniversitesinden sonra ikinci büyük öğrencisi olan bir üniversite ve Selçuk Üniversitesinde fiziksel mekân ihtiyacının olmadığı da sizin tespitiniz kanaatindeyim. Bu büyük bir üniversitenin bölünerek ikinci bir üniversite oluşturulması noktasındaki kanaatinizi öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Adıyaman Milletvekilimiz Göksu'nun sorusuna cevap veriyorum.

Değerli arkadaşlar, ilçelerde fakülte kurulmaz diye bir kural yok. Nitekim, bunun çok fazla örneği var; ancak, illerde kurulan, bu 15 ilde kurulan üniversitelerimiz resmen kurulduktan sonra, rektörlükler, senatolar, yönetim kurulları oluştuktan sonra, onların alacakları kararlarla, eğer altyapıları müsaitse ve gerçekten gerekliyse, ülke menfaatları açısından uygunsa, teklifi yapılabilir, kurulabilir. Yani, bu yönde bir engel, yasal bir engel en azından, söz konusu değildir.

Tabelaların asılmasına gelince; malumunuz, biz şimdi, tekrar, bu yasayı görüşüp, Sayın Cumhurbaşkanımıza onay için gönderiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanıp Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra, bu üniversiteler resmen kurulmuş olacak; dolayısıyla, tabelaları da asılmış olacak. Rektör atama prosedürü ile üniversitelerin resmen kurulmuş olma prosedürünün birbirinden farklı olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

Sayın Gazalcı'nın, efendim, inat meselesi… "İnat" kelimesini doğru bulmuyorum. Biz, inatla iş yapmıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet adına irade kullanıyor. Ortaya irade koymak ve bir hukuk metni üzerinde kendi görüşümüzde ısrarcı olmamız, bunun doğru olduğu… Doğru olduğuna inandığımız bir görüşte ısrarcı olmamızın "inat" kelimesiyle vasıflandırılmasını doğru bulmuyorum.

30 000 kadroyu… Biz, acaba, rektörleri onun için mi atıyoruz? Değerli milletvekilimizin bilmesi gereken bir şey var; biz, üniversite kuruyoruz, bostan kulübesi kurmuyoruz.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Bakanın üslubunu görüyorsunuz!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Üniversite kurduğunuz zaman, oraya kadro vereceksiniz. Kadro vermeseniz, niçin, kadro vermediniz?..

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Vay vay benim güzel yurdum!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, kadro vermeseniz, niçin kadro vermediniz?.. Kadro verdiğiniz zaman "ha, buraya, demek ki, bu kadroları veriyorsunuz, rektörü siz atamak istiyorsunuz…"

Bir sefer şunun bilinmesinde fayda var: Akademik kadroların nasıl doldurulacağı, akademik kadrolara nasıl atama yapılacağı yasalarda bellidir. Sınavlar açılır, jürilere gider, gereken yapılır. İdarî kadrolara atama da merkezî sınavla olur. Diyelim ki, oraya bir memur tayin edecekseniz, siyasî bir kararla oraya memur tayin edemezsiniz. Önce, bildiğiniz gibi, KPSS, yani kamu personeli seçme sınavına girecek, Devlet Personel Başkanlığı tarafından, puanı yeterliyse, merkezî atama yapılacak. Kimse kendi kendisini bu konuda yanıltmasın.

Sayın Coşkunoğlu'nun sorusuna gelince; bu, daha önceki müzakerede de, Sayın Coşkunoğlu, gündeme gelmişti. "Efendim, üç yıl önce Uşak kampusu buna müsaitti, işte niçin geciktirildi?" Türkiye'de, bu 15 üniversite içerisinde, o gün müsait olanlar vardı, olmayanlar vardı, hazır olanlar vardı, olmayanlar vardı. Biz, 2003'te bu ülkeyi devraldığımız zaman, bırakın yeni üniversite kurmayı, mevcut üniversitelerdeki öğretim üyesine, öğretmene, işçiye maaş veremeyecek durumdaydık. Ekonomik gelişmeyle birlikte, siz, yeni üniversite kurarsınız. Bunlar için bütçe lazım, kadro lazım; bu, bir hesap kitap işidir Sayın Coşkunoğlu.

Sonra, 15 üniversitenin kurulmasıyla birlikte, buradaki fakültelerin, yüksekokulların ÖSYM kılavuzuna girmemesi diye bir şey söz konusu değil. Zaten şu anda… Diyelim ki, Uşak'ı ele alalım; Uşak'ta, Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı olarak şu anda faaliyetini sürdüren fakülteler, yüksekokullar varsa -ki, var- bunlar zaten kılavuza girmiş durumdadır. Yeni kurulan fakülteler ve yüksekokullar ise, ÖSYM'nin hazırladığı ÖSS kılavuzuna girmese bile, bildiğiniz gibi, daha sonra kurulan fakülteler oldukları için, ek kontenjanla yerleştirme yapılır. Burada bir mağduriyet, faaliyete geçmeme gibi bir durum söz konusu değil, bundan dolayı millete bir mazeret de anlatma, Sayın Cumhurbaşkanı geciktirdi veya şöyle oldu, böyle oldu şeklinde bir mazeretle halkın karşısına çıkmamız da gerekmez. Bu tamamen dediğim gibidir ve bunlar kılavuza girecektir.

Bir başka şey: YÖK'ün, efendim, görüşünü niçin almıyoruz meselesine gelince; değerli milletvekilleri, tekrar bir şeyin altını çizmek istiyorum; zaten, bakın, YÖK sistemi içerisinde profesör olmuş, Üniversitelerarası Kurulun ortaya koyduğu kriterlere göre profesörlük unvanını alan, akademik unvanını alan insanlar arasından bu atama yapılıyor. Dolayısıyla, biz, sadece profesör unvanına sahip olan insanlardan üç kişiyi Sayın Cumhurbaşkanına teklif ediyoruz. Şimdi, YÖK yapınca, bunu doğru yapıyor diye iddia eden var mı içinizde? Bir üniversitede seçim yapılıyor, birisi 4 oy alıyor, birisi 400 oy alıyor; YÖK, 4 oy alanı Sayın Cumhurbaşkanına üç isim arasında gönderiyor, 400 oy alanı da, icabında, kesinlikle diskalifiye ediyor, kenara atıyor. YÖK yapınca bunu doğru yapar, siyasetçi yapınca bunu yanlış yapar şeklinde bir duygu içerisinde, bir düşünce içerisinde olmanızı doğru bulmuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Hiç olmazsa danışılabilir Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Sıvacıoğlu, sizin sorunuz biraz teknik araştırma gerektirir. Sizin ve Sayın Işık'ın sorusuna yazılı cevap vereyim; süremi aşmak istemiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, soru-cevap bölümünü de tamamladık.

Madde üzerinde 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 5447 sayılı Yasanın geçici 1 inci maddesi aşağıdaki gibi düzenlenmesini dileriz.

Saygılarımızla.

 

Mustafa Gazalcı

Atila Emek

Nurettin Sözen

 

Denizli

Antalya

Sivas

 

Ali Oksal

Tacidar Seyhan

Mustafa Özyurt

 

 Mersin

Adana

Bursa

Geçici Madde 1- Bu kanunla kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri Yükseköğretim Kurumunca (YÖK) önerilen 3 isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Atanan kurucu rektör 6 ay içerisinde rektör seçimini yaptırır.

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahibi, buyurun.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Niye bir yıl değil de altı ay?

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çok önemli bir konuyu, üniversite konusunu, bir uzatma süresinde konuşuyoruz. 2005'in son gününde, böyle, gece sabaha karşı, işin içeriğini tartışmadan, o ilden çıkan arkadaşlar, aman hayırlı olsun, düğün bayram havasıyla geçiştirildi.

AKP sözcüsü arkadaş, bir profesör öğretim üyesi, geldi, burada "atama, kurucu rektörlerin atama olması gerekir, işte siyaseti küçültmeyelim" falan dedi "Türkiye Büyük Millet Meclisini küçültmeyelim" dedi. Sayın Bakan da doçent; o da, öğretim görevlisi olarak, üyesi olarak geldi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, üniversiteyi konuşuyoruz. Bu yasanın, bu geçici maddesi can damarı. AKP bir kez daha, bir sınavla karşı karşıya. Bakın, bu, Millî Eğitim Komisyonuna gelmedi. Ben Millî Eğitim Komisyonu üyesiyim. Bu, Millî Eğitim Komisyonuna gelmedi bu geri dönen  şey, Plan ve Bütçeden getirildi buraya.

EYÜP FATSA (Ordu) - Millî Eğitim Komisyonunda görüşüldü Sayın Gazalcı.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, AKP kendine göre bir ölçü koydu; YÖK'ü dışladı, muhalefeti dışladı, bütün uzmanları dışladı, kamuoyuna bilgi vermedi, kendine göre ölçütleri koydu, burada geçti. Biz de dedik ki "üniversite kurmak hayırlı bir iştir" buna destek olduk. Ama, şimdi, rektör atama konusu... Bakın, bizim önergemiz niçin "altı ay" diyor; altı ay seçime hazırlık yapsın diye arkadaş.

Şimdi, ben, Sayın Bakanın üslubuna çok üzüldüm. Bir soru soruyorum, diyorum ki, Sayın Bakan bunu böyle geçiriyorsunuz. Ben, tutuma inat dedim. Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesine… Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz Anayasa Mahkemesine gideceğiz.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Gidin…

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Cumhurbaşkanı diyecek ki o zaman büyük bir olasılıkla: "Bu konu Anayasa Mahkemesindedir -TÜBİTAK'ta böyle yaşadık- ben, bu rektörlerin atamasını yapmıyorum." Peki, o zaman işi geciktirmiş olmuyor musunuz diyorum, bu diyorum bir inat değil mi?

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Suç kimin?..

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Ben, bir tutumdan bahsediyorum.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Siz geciktirmiş oluyorsunuz.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Sayın Bakan, o "inat" sözcüğünü cımbızla alıyor, benim sorduğum soruya yanıt vermiyor. Diyorum ki, devamla… "81 tane, biz, Bakanlar Kurulu, fakülte kurduk" diyor "açtık" diyor "Bir rektörü atamayı mı bize çok görüyorsunuz" diyor. Ben de soruyorum:"YÖK'ün önerisi yok mu bunda, siz onunla işbirliği yapmıyor musunuz" diyorum, orasına değinmiyor bostan korkuluğu kulübesinden bahsediyor. Diyorum ki, atama merkeziyetçiliktir, burada kimseyi kandırmayalım. "Bırakın bu merkeziyetçi tutumu" diyor. Biz de tam onu söylüyoruz; bırakalım bu merkeziyetçi anlayışı. Yani, bir kuralı koyalım; şu atanmış, bu atanmış; kişi değil, bir kural…

Bakın, önergemizde diyoruz ki… Yükseköğretim Kurulu, arkadaşlar, YÖK'te 21 kişi, üçte 1'ini üniversiteler kendi aralarında seçiyorlar, gönderiyorlar, üçte 1'ini Cumhurbaşkanı gönderiyor, üçte 1'i de hükümet tarafından oluşuyor. Şimdi, Anayasanın 130 ve 131 inci maddeleri YÖK'e bu görevi vermiş değerli arkadaşlar. Bakın, biz yasama yapabiliriz, bizim içimizden çıkan hükümet yürütme yapar. Siz de biliyorsunuz ki, Cumhurbaşkanı da, yargı gücü de, bunlar da egemenliği kullanan bir haktır, yasaldır, doğrudur, Anayasa Mahkemesi de öyledir. Özerklik diye dünyada bir kurum var. Hele üniversite konusunda özerk olmadan üniversite olmaz. Cumhurbaşkanının zorlama bir gerekçeyle gönderdiğini söylüyor arkadaşımız. Tam tersine -burada bir kez daha okumadık- 104 üncü maddede Cumhurbaşkanının yetkisi içinde olduğunu söylüyor, 130 uncu maddede bu yetkinin olduğunu söylüyor.

Değerli arkadaşlar, hukuka mı uyacağız, akla, bilime, özerkliğe mi uyacağız...

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Demokrasiye uyacağız, demokrasiye!

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - … yoksa tutumda bir inat mı yapacağız?!

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Demokrasiye uyacağız!

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Ben şimdi öneriyorum, diyorum ki, bakın, bizim önergemiz şu…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Demokrasiye uyacağız, demokrasiye!

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Beni dinler misin; bağır yine ama beni dinle, vur fakat dinle! 200 yıl önceydi bu…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Sizin yaptığınız yasal oluyor, bizim yaptığımız olmuyor mu?!

BAŞKAN - Sayın Çerçi, lütfen… Yani, uzun süredir müdahale ediyorsunuz, zaman kaybediyoruz. Lütfen…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Sayın Başkan, burası milletin Meclisi!

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, son cümleleriniz için rica ediyorum.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, önergemiz şu: Lütfen, bakın, işin böyle ucunu kapatmak istemiyorsanız -ben, tutumda bir inattan söz ediyorum- gelin Anayasamızın 131 inci maddesine ve Cumhurbaşkanının geri gönderme yazısına kulak verelim. YÖK, yani Yükseköğretim Kurumu, 3 adayı Cumhurbaşkanına önersin; ama, bu geçici olsun. Bakın, seçim altyapısını hazırlamak için altı ay... Sizin öneriniz nedir ya da yapmak istediğiniz; şimdi "iki yıllığına ben atıyorum" diyorsunuz.

HÜSNÜ SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Önceden de öyleydi.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki, hangisi demokratik bu işin?! Değerli arkadaşlar, Anayasaya uygun davranmak istiyorsak, özerkliğe uygun davranmak istiyorsak, hukuka, demokrasiye uygun davranmak istiyorsak, lütfen, duygusal olmayın; kaldır parmak, indir parmak yapmayın.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Meclisi bu kadar küçültemezsiniz!

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Yarın bir engelle daha karşılaşacaksınız…

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, lütfen, son cümlenizi rica ediyorum.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki efendim.

Değerli arkadaşlar, ben biliyorum, Plan Bütçede de böyle oldu; ne yapsak, çok zaman yarar getirmiyor. Ama, yönetimin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimindedir. Meclisten çıkan, Anayasa Mahkemesine ve Cumhurbaşkanının denetiminden geçer. Anayasa Mahkemesi kabul etmezse bu geçersiz olur. Bunlar, çok yalın hukuk kurallarıdır, Anayasamızın gereğidir.

Önergemizin kabulünü diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, Sayın Gazalcı'nın önergesini oylarınıza sunacağım…

K. KEMAL ANADOL  (İzmir) - Karar yetersayısı isteyeceğim; saydım, burayı saydım ben…

BAŞKAN - Karar yetersayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı arıyoruz; arkadaşlar; sayalım.

Karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 21.51

 


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.58

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

1096 sıra sayılı kanunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

7.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Kanunun geçici 1 inci maddesi üzerindeki verilmiş önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 2 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.00

 


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.03

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

1096 sıra sayılı kanunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

7.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Kanunun geçici 1 inci maddesi üzerinde verilmiş önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı yoktur.

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Mart 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

İyi geceler.

 

Kapanma Saati: 22.04