DÖNEM:
22 CİLT: 112 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
68 inci Birleşim
28 Şubat 2006 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri
Akbulut'un, Azerbaycan'ın Hocalı Kentinde Ermeni askerlerince halka karşı
yapılan katliamın 14 üncü yılı münasebetiyle gündemdışı konuşması
2.- Antalya Milletvekili Atila Emek'in,
turizm sektörünün sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması
3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün,
köy kalkınmasının sağlanması, köylünün yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve
şehirdeki tüm imkânların köylere götürülmesini hedef alan KÖYDES Projesi
çalışmaları konusunda gündemdışı konuşması
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün ve
46 milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/342)
2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün ve
49 milletvekilinin, Muğla İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/341)
3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 49
milletvekilinin, çocuklar arasında suç oranının artmasının sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/340)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- (10/322, 323, 324) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi
(3/985)
2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir
İlinde Karabağlar Adı ile Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/491)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/369)
3.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal Güvenlikle
İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/439) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/370)
IV.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci Ek)
4.- Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)
5.- İzmir Milletvekilleri Mehmet S.
Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak
Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/700) (S. Sayısı: 1094)
6.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı
ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve
Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/680) (S. Sayısı: 1098)
7.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz
Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/1164) (S. Sayısı: 1096)
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Artvin Milletvekili Yüksel
ÇORBACIOĞLU'nun, Karadeniz Bölgesindeki bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11361)
2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Kızılay Yönetim Kurulunun hukukî durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11802)
3.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
çeşitli ürünlerdeki KDV oranlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/11813)
4.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
bir kanalda yayınlanan bazı hastanelerle ilgili görüntülere ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11834)
5.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
bir kanalda yayınlanan Taksim İlkyardım Hastanesiyle ilgili görüntülere ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11836)
6.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in,
Cilvegözü Sınır Kapısıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/11880)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
kuş gribi vakalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın
cevabı (7/11887)
8.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
MELİK'in, kadastro ve arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11895)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
TRT'nin işçi sayılmayan geçici personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Beşir ATALAY'ın cevabı (7/11908)
10.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının gönderdiği bayram tebriklerine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11934)
11.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın,
Muğla-Fethiye-Erendağı Kayak Merkezine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11955)
12.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Devlet Tiyatroları Genel Müdürüne ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11958)
13.- İzmir Milletvekili Erdal
KARADEMİR'in, SHÇEK ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı protokole
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11964)
14.- Denizli Milletvekili Mehmet U.
NEŞŞAR'ın, hastanelerdeki şef atamalarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
AKDAĞ'ın cevabı (7/11976)
15.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in,
kuş gribiyle ilgili açıklamalara ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11981)
16.- Ordu Milletvekili İdris Sami
TANDOĞDU'nun, kuş gribi vakalarındaki teşhis ve hastalığa karşı alınan
tedbirlere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11985)
17.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün,
televizyon dizilerinin olumsuz etkilerine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/12106)
18.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Türkiye 2005 İlerleme Raporundaki "Bilgi Toplumu ve Medya" bölümüne
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/12107)
19.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, tarihî Aspendos Tiyatrosunun korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/12146)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
Birinci, İkinci ve Üçüncü Oturumlar
TBMM Genel Kurulu saat
14.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Ankara Milletvekili Haluk
İpek, Azerbaycan'ın Hocalı Kentinde Ermeni askerlerince halka karşı yapılan
katliamın 14 üncü yılı münasebetiyle,
Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü ile ilin
kalkınması için alınması gereken tedbirlere ilişkin,
Gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Balıkesir Milletvekili
Orhan Sür'ün, çiftçinin, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının yeniden
yapılandırılmasının önemine ve bu konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Trabzon Milletvekili
Şevket Arz ve 45 milletvekilinin, Trabzon'da son zamanlarda meydana gelen huzur
bozucu olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/339), Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Oturum Başkanı ve TBMM
Başkanvekili Ali Dinçer, Bursa kent merkezinde iki büyük iş merkezinin çökmesi
nedeniyle, yerleşim yerlerinde yol ve altyapı çalışmalarının planlı ve
programlı yapılmasının önemini vurgulayan ve Bursa halkına geçmiş olsun
dileklerini içeren bir konuşma yaptı.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
3 üncü sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden,
1 inci sırasında bulunan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci ek),
2 nci sırasında bulunan,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),
4 üncü sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030)
(S. Sayısı: 904),
7 nci sırasında bulunan,
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 4 Milletvekilinin, Türk Tabipleri Birliği
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin, 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk
Tabipleri Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin
Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/672, 2/604) (S.
Sayısı: 1069),
Görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
5 inci sırasında bulunan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin
ve 2 Milletvekilinin; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/678) (S.Sayısı:1077),
görüşmeleri tamamlanarak, istem üzerine,
6 ncı sırasında bulunan,
Avrupa Bölgesinde Yükseköğretimle İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/1081)
(S. Sayısı: 1036), görüşmelerini müteakiben,
Elektronik cihazla
yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.
8 inci sırasında bulunan,
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanun Tasarısı; Gümüşhane Milletvekili Sabri
Varan'ın, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Kanun Teklifinin (1/1147,
2/415) (S. Sayısı: 1082), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 11 inci
maddesine kadar kabul edildi.
Çorum Milletvekili
Feridun Ayvazoğlu, Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı
görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.
Genel Kurulun 23.2.2006
tarihli 67 nci Birleşiminde çalışma süresinin 1082 sıra sayılı Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildi.
Saat 22.50'de toplanmak
üzere, üçüncü oturuma 22.44'te son verildi.
|
Ali Dinçer |
|
|
Başkanvekili |
|
|
Harun Tüfekci |
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
Konya |
Kırklareli |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
Dördüncü Oturum
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8 inci
sırasında bulunan, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanun Tasarısı, Gümüşhane
Milletvekili Sabri Varan'ın, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Kanun
Teklifinin (1/1147, 2/415) (S. Sayısı: 1082), görüşmeleri tamamlanarak, kabul
edilip kanunlaştığı açıklandı.
28 Şubat 2006 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.56'da son verildi.
|
Sadık Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
Harun Tüfekci |
Bayram Özçelik |
|
Konya |
Burdur |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No.: 90
II.- GELEN KÂĞITLAR
24 Şubat 2006 Cuma
Teklif
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan'ın;
Büyük Mağazalar Kanunu Teklifi (2/705) (İçişleri; Adalet; Avrupa Birliği Uyum
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.2006)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda
Programı Arasındaki Temel Anlaşmaya Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/1114) (S. Sayısı: 1091) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006)
(GÜNDEME)
2.- Bursa Milletvekili Niyazi Pakyürek'in; Çanakkale Savaşlarına
Katılanlara, Ailelerine Hizmet ve Anı Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi
(2/385) (S. Sayısı: 1092) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)
3.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 6183 Sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Geçici Bir Madde İlavesi Hakkında
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma
Önergesi (2/621) (S. Sayısı: 1093) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)
4.- İzmir Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve
İsmail Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor
Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/700) (S. Sayısı:
1094) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006) (GÜNDEME)
5.- 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu,
Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006)
(GÜNDEME)
6.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin;
İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul
Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu (2/680) (S. Sayısı: 1098) (Dağıtma tarihi: 24.2.2006)
(GÜNDEME)
No.:
91
27 Şubat 2006 Pazartesi
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden etkilenen hizmet
binalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11311)
2. - Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Artvin İlinde
üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11329)
3. - Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, Fiskobirlik'in kredi ihtiyacına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11331)
4. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Başbakanlık muhabirlerinin
basın kartlarının yenileneceği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11333)
5. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Fransa'daki toplumsal olayların
incelenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11334)
6. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, teftiş kurulları raporlarının
internette yayınlanıp yayınlanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11336)
7. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, öğretmen açığına
ve okullaşma oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11338)
8. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, içki yasağı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11343)
9. - Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Malatya'daki ishal
vakalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11344)
10. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, bir
bürokratın basında çıkan bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11345)
11. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Amerikan
İstihbarat Merkezine ait olduğu iddia edilen bir uçağa ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11347)
12. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Türkiye'deki etnik gruplarla ilgili beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11350)
13. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11367)
14. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11368)
15. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11369)
16. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11370)
17. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın
bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11371)
18. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11372)
19. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11373)
20. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11374)
21. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11375)
22. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11376)
23. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11377)
24. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11378)
25. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11379)
26. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11380)
27. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11381)
28. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11382)
29. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11383)
30. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir ilçesinin son beş yıllık taleplerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11384)
31. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11400)
32. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Safranbolu Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11403)
33. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
İstanbul-Gaziosmanpaşa-Taşoluk Belediye Başkanı ve Hesap İşleri Müdürü
hakkındaki davalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11404)
34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul
Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11406)
35. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, AŞTİ
servis araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11408)
36. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
DAĞCIOĞLU'nun, bir intihal olayıyla ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11426)
37. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
DAĞCIOĞLU'nun, bir intihal iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11427)
38. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
DAĞCIOĞLU'nun, YÖK'ün bir intihal olayıyla ilgili işlem yapıp yapmadığına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11428)
39. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
DAĞCIOĞLU'nun, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü hakkındaki intihal iddiasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11429)
40. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
DAĞCIOĞLU'nun, YÖK'ün bir intihal olayıyla ilgili işlem yapıp yapmadığına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11430)
41. - Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
DAĞCIOĞLU'nun, YÖK'ün bazı intihal iddialarıyla ilgili işlemlerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11431)
42. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un,
bazı okullara verilen isimlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11440)
43. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun,
Yortanlı Barajı Projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11461)
44. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, içkili yer izinleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11464)
45. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'ın Gülağaç İlçesindeki iki köprünün onarımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11475)
46. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'ın bir köyünün su sondajına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11480)
47. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanının görevden alınmaya
çalışıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11510)
48. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11512)
49. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, içkili
yerlerin ruhsatlandırılması düzenlemesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11514)
50. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki bir köyün içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11517)
51. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11520)
52. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa
çevre yolu projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11527)
53. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Bartın İl
Özel İdaresi Genel Sekreterliğine yapılan atamaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11534)
54. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'daki bir doğalgaz patlamasından zarar görenlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11535)
55. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
sınırları dışına hizmet götüren belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11537)
56. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin,
belediyelerle ilgili şikayetlere ve belediye başkanları hakkındaki
soruşturmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11538)
57. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesinin spor kompleksi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11539)
58. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi bürokratı hakkındaki şirket ortaklığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11540)
59. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, mülki idare amirliği ile ilgili kanun tasarısına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11541)
60. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, içkili yerlerin ruhsatlandırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11544)
61. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, bazı işlerin Köylere Hizmet Götürme Birliklerince yapılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11547)
62. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, mülki idare amirleri arasındaki maaş farkına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11548)
63. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın,
KÖYDES Projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11550)
64. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, bir öğretmenle
ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11555)
65. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
Ordu İlindeki eğitim yatırımlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11556)
66. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın,
Ankara'nın ilçelerindeki öğretmenlerin aldıkları sevk ve raporlara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11558)
67. - İstanbul
Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, kurumlar vergisi oranı konusundaki
açıklamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11572)
68. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki bir okul binasının risk durumuna ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11577)
69. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının ülkemizdeki seçimlere katılımına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11581)
70. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
İstanbul'daki su depolarının denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11582)
71. - İstanbul
Milletvekili Göksal KÜÇÜKALİ'nin, Mavi Akım Projesinin resmi açılışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11584)
72. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in,
Mersin'deki bazı okulların öğretmen ve idarecilerine yönelik iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11585)
73. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bazı
santrallerdeki enerji üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11587)
74. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11588)
75. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11589)
76. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11590)
77. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11591)
78. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir köyünün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11592)
79. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın, içkili
yerlerle ilgili genelgeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11593)
80. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'nın Kemer İlçesinde bir kavşak ve yol düzenleme çalışmalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11639)
81. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
bölünmüş yol ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11640)
82. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın bir beldesindeki cadde projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11641)
83. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, DİE'nin
büyüme istatistiklerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/11647)
84. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan
Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11655)
85. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın,
doğalgaz dağıtım sektöründeki bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11656)
86. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, TETAŞ
ve TEDAŞ'ın bazı borç ödemelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11657)
87. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin feribot alım ihalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11659)
88. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Manavgat
Belediyesinin otopark hesabına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11660)
89. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11662)
90. - Mersin Milletvekili Vahit ÇEKMEZ'in,
Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleriyle ilgili
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11673)
91. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleri hakkındaki
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11674)
92. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, özel
öğretim kurumlarının genel deneme sınavlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11675)
93. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11676)
94. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11677)
95. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki
bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11678)
96. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tavsiye
edilen bazı ders kitaplarıyla ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11679)
97. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11681)
98. - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün,
Mersin'deki bir okulda yapılan soruşturmaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11710)
99. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, eğitim
sistemindeki bazı sorunlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11732)
100. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğinde ve bir yönergede yapılan değişikliklere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11734)
101. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir siyasi
partinin Konya'daki şölenine öğrencilerin götürüldüğü iddiasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11735)
102. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un,
ilköğretim müfettiş yardımcılığı sınavına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11736)
103. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Ziraat Bankasının üreticilere verdiği kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11744)
104. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir köyünün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11745)
105. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Tuz
Gölü doğalgaz depolama tesisi projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11747)
106. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
muhtarların özlük haklarına ve hizmet binalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11750)
107. - İstanbul
Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir lise öğrencisiyle ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11751)
108. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, asgari ücrete ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11753)
109. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir
şirketin aldığı arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11755)
110. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir
Büyükşehir Belediyesinin Açık Öğretim Lisesi öğrencilerine verdiği seyahat
kartına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11760)
111. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Kıbrıs'la ilgili AİHM kararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11761)
112. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
imtiyazları kaldırılan bazı elektrik üretim, iletim ve dağıtım şebekelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11762)
113. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, ihtiyaç
sahiplerine dağıtılan kömüre ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11763)
114. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
bayındırlıkla ilgili bazı verilere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11766)
115. - Afyonkarahisar Milletvekili
Halil ÜNLÜTEPE'nin, Karayolları Genel Müdürlüğünün Afyonkarahisar'daki
gayrimenkullerinin satışına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11767)
116. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
sosyal riski azaltma projesine ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/11777)
117. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
elektrik enerjisiyle ilgili bazı verilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11782)
118. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın,
Avustralya ile imzalandığı iddia edilen bir anlaşmaya ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11783)
119. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Türkiye
Atom Enerjisi Kurumundaki atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11785)
120. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Türkiye
Atom Enerjisi Kurumundaki atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11787)
121. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
bir elektrik şirketi hakkında düzenlenen raporlara ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11789)
122. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, BOTAŞ'ın Mavi Akım doğalgazı alım bedeline
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11790)
123. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bütçe
görüşmelerindeki bazı ifadelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11791)
124. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
beyanına ve TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Raporundaki bazı bulgulara
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11792)
125. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine, elektrik kayıp ve
kaçakları ile doğalgaz fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11793)
126. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, ASKİ'nin
atık su bedeli tahsilatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11796)
127. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'daki bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11797)
128. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Altındağ
Belediyesinin dağıttığı bir kitapçığa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11798)
129. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, yurt
dışından yardım alan vakıf ve derneklere, itirafçılara, maaş taltifi alan bazı
emniyet müdürlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11799)
130. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
Altındağ Belediyesinin dağıttığı bir kitapçığa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11800)
131. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
Ankara-Yenimahalle Belediyesinin yaptırdığı bir ankete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11804)
132. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa
Polis Meslek Yüksekokulunun taşınacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11805)
133. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tüketim
vergilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11812)
134. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığındaki müşavir ve uzman atamalarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11815)
135. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
eğitimle ilgili bazı verilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11819)
136. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
Eğitim Hizmetleri Merkezlerinin
kapatılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11820)
137. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki
bir okulun yakıt sorununa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11821)
138. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
okul ve dersliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11822)
139. - İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın,
bir okul aile birliğinin yardım talebine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11823)
140. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün,
eğitim ve öğretimle ilgili bazı konulara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11824)
141. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
milletvekillerine gönderilen ajandalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11826)
142. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, bir
öğretmenle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11828)
143. - İstanbul Milletvekili Lokman AYVA'nın,
özürlülerin eğitim ve öğrenim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11829)
144. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, bir
laboratuvarın yüksek risk kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11830)
145. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, performansa
dayalı döner sermaye uygulamasına ve sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan
ödemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11835)
146. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Sakarya'ya atanan sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11837)
147. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, özel
hastane ve polikliniklere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11838)
148. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, performansa
dayalı döner sermaye uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11839)
149. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, 24 Kasım 2005 tarihli IMF niyet mektubunda yer alan bazı ifadelere
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11854)
150. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Hatay
İlinde kurulacak olan NATO tesisine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11855)
No.:
92
28 Şubat 2006 Salı
Tezkereler
1.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/982) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/2/2006)
2.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif
Ertuğrul'un; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/983) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/2/2006)
3.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/984) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/2/2006)
Raporlar
1.- Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1133, 1/1074) (S.
Sayısı: 1099) (Dağıtma tarihi: 28/2/2006) (GÜNDEME)
2.- Pasaport Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile İçişleri
Komisyonları Raporları (1/746) (S. Sayısı: 1100) (Dağıtma tarihi: 28/2/2006)
(GÜNDEME)
3.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın; 209 Sayılı Sağlık
Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon)
Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun ile 2006 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/699)
(S. Sayısı: 1101) (Dağıtma tarihi: 28/2/2006) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, sağlık çalışanlarına
performans uygulaması adı altında yapılan ödemeye ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1654) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
2. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, memur emeklilerinin maaş
farklarının ödeme zamanına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1655) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
3. - Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, İşsizlik
Sigortası Fonundan yapılan ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1656) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
4. - Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, işsizlik ödeneği
ve sağlık yardımı konularında yeni bir yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1657)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
5. - Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, işsizlik
sigortasından yararlanma şartlarının yeniden düzenlenip düzenlenmeyeceğine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
6. - Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, bor madeninin işletilmesine
yönelik iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1659) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/1/2006)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, TESK Genel Kurulunun
toplantı yerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12260) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/1/2006)
2. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, kamu lojman ve sosyal
tesislerinin mülkiyetinin TOKİ'ye devredilip devredilmeyeceğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12261) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
3. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Türkiye Kömür İşletmelerinin
Hazine alacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12262) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/1/2006)
4. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, aynı içerikli soru önergesine
ve bilgi edinme başvurusuna verilen cevaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12263) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
5. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, kamuya personel alımında
Milli İstihbarat Teşkilatına tahkikat yaptırıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12264) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
6. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Çanakkale'de ağır kış
şartlarının yol açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12265) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
7. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Muğla-Kayadibi Köyündeki
zeytinlik alanın yakınında kurulan taş ocağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12266) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
8. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, zamanaşımına uğrayan
bazı davalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12267) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/1/2006)
9. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla'nın Datça
İlçesindeki elektrik kesintilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12268) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
10. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Star
Gazetesinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12269)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
11. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, işçi
emeklilerine verilecek zamma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12270)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
12. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, şeker
kaçakçılığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12271) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/1/2006)
13. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
devredilen Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün personel ve taşınırlarının
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/1/2006)
14. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
danışmanı hakkında basına yaptığı bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12273) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
15. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün,
yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12274) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
16. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
İstanbul-Çamlıca'da satılan arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12275) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
17. - Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Adana'da
Kızılay battaniyeleri ve çadırlarının satıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12276) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)
18. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana
Büyükşehir Belediyesine yeni bağlanan belde ve köylere götürülen hizmetlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12277) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/1/2006)
19. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
KURTULMUŞOĞLU'nun, Fiskobirlik'in kredi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12278) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)
20. - İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın,
İzmir'de ABD ve NATO kaynaklı bazı
faaliyetler yürütüldüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12279) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)
21. - Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın,
bir tutuklunun tahliyesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12280) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
22. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Bakanlığın bir dinlenme tesisinde iş akitleri sona erdirilen işçilere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12281) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/1/2006)
23. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın Gemlik İlçesindeki atıl sosyal tesislere ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12282) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
24. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
deprem risk haritasına ve yapıların dayanıklılıklarına ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/12283) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/1/2006)
25. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Adana'nın Aladağ İlçesinin yol sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12284) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)
26. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın,
Muğla'daki bazı beldelerin orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12285) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
27. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın,
Zeytinli Adasının orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12286) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
28. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün,
İşsizlik Sigortası Fonunun değerlendirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12287) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/1/2006)
29. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12288) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
30. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, kamu
avukatları ile hukuk müşavirlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12289) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/1/2006)
31. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, 2006
yılında kamuya alınacak personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12290) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/1/2006)
32. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, bazı
gençlik ve spor il müdürlüklerine yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/12291)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
33. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Gümrük
Müsteşarlığındaki bürokrat atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/12292) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
gümrüksüz mağaza uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı
soru önergesi (7/12293) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
35. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Irak
üzerinden yapılan akaryakıt kaçakçılığına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/12294) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
36. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, Rus
doğalgazının kesilmesi ihtimaline yönelik tedbirlere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12295) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/1/2006)
37. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın,
yenilenebilir enerji projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12296) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
38. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
doğalgazın kesilmesi riskine ve enerji santrallerine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12297) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/1/2006)
39. - Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki kara mayınlarının temizlenmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12298) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/1/2006)
40. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Emniyet Genel Müdürünün yurt dışı seyahatlerine ve hakkındaki
Şemdinli olaylarıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12299) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
41. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, özel halk
otobüsü taşımacılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12300) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
42. - İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, suç
oranındaki artışa ve alınacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12301) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
43. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
İstanbul-Fatih Belediyesinin uyguladığı bir ankete ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12302) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
44. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün,
çeşitli görevlerde kullanılan köpeklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12303) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/2/2006)
45. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya
Mevlana ve Etnografya Müzeleriyle ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12304) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
46. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün,
müze yönetimiyle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12305) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
47. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, yeşil
kartlı hastaların ilaç ücretlerinin eczanelere ödenmesindeki gecikmelere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12306) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/1/2006)
48. - İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, bazı bütçe
uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12307)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)
49. - Ordu Milletvekili Kazım TÜRKMEN'in, Ordu
İlindeki okulların sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12308) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
50. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın,
Adana-Kozan İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün internet sitesiyle ilgili bir
iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12309)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/1/2006)
51. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, döner
sermaye gelirlerinin değerlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12310) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
52. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, doktorların
mecburi hizmet görevlerine başlatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12311) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
53. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, bir
özel hastaneyle ilgili iddialara ve sağlık alanındaki bazı önlemlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12312) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/1/2006)
54. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın,
özel hastanelerde sigortalılara verilen hizmete ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12313) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)
55. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un,
Hatay'daki sağlık kuruluşlarının iyileştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12314) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)
56. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, Yeşil
Kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12315)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)
57. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, TSE
standartlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12316) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
58. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, Türk
Patent Enstitüsü Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12317) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
59. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in,
Şanlıurfa 2. Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12318) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
60. - Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun,
Rize-Kalkandere Organize Sanayi Bölgesinin yer seçimine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12319) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/1/2006)
61. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, arazi
toplulaştırma çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12320) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
62. -Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, köy
tavukçuluğunun desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12321) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)
63. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana
İlindeki doğrudan gelir ve gübre desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12322) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)
64. - Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, cep
telefonu kullanımındaki bazı hizmetlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12323) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
65. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
DHMİ'nin kalibrasyon uçağı alım ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12324) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/1/2006)
66. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, THY'nin bilet değişikliğinde aldığı ek ücrete ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12325) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/2/2006)
67. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, yabancı
bir dergide yayımlanan bir makaleye ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12326) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2006)
68. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı
bir şirketin KKTC'de tersane kurmak istediği iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/12327) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/1/2006)
69. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, 9.
Beş Yıllık Kalkınma Planı çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/12328) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30/1/2006)
70. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Ankara Radyosunun bazı yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/12329) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/1/2006)
71. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, AB'nin
kadına yönelik şiddet konusundaki bir programına ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/12330) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/1/2006)
72. - Çanakkale Milletvekili İsmail ÖZAY'ın, TBMM
kulis girişlerindeki döner kapılara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/12332) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/2/2006)
73. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12338) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
74. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12339) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
75. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12340) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
76. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12341) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
77. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12342) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
78. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12343) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
79. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bitlis'teki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12344) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
80. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12345) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
81. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12346) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
82. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12347) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
83. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12348) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
84. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12349) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
85. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bingöl'deki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12350) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
86. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bayburt'taki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12351) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
87. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bayburt'taki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12352) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
88. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bayburt'taki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12353) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
89. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12354) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
90. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12355) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
91. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12356) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
92. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12357) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
93. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Batman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12358) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
94. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12359) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
95. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12360) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
96. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12361) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
97. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Bartın'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12362) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
98. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12363) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
99. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12364) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
100. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12365) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
101. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12366) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
102. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12367) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
103. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12368) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
104. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Amasya'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12369) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
105. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12370) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
106. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12371) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
107. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12372) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
108. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12373) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
109. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12374) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
110. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12375) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
111. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12376) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
112. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12377) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
113. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12378) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
114. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12379) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
115. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12380) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
116. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12381) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
117. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12382) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
118. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12383) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
119. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'daki
bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12384) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
120. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12385) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
121. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12386) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
122. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12387) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
123. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12388) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
124. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12389) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
125. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12390) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
126. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12391) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
127. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12392) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
128. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Adıyaman'daki bazı sağlık kuruluşlarının personel sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12393) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2006)
129. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, uzman stenograflığa atanma şartlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/12394) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/2/2006)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL ve 48 Milletvekilinin, çocuklar arasında suç oranının artmasının
sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/340) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
2.- Muğla Milletvekili
Fahrettin ÜSTÜN ve 48 Milletvekilinin, Muğla İlinin sosyal ve ekonomik
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/341) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2006)
3.- Muğla Milletvekili
Fahrettin ÜSTÜN ve 45 Milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/342) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2006)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma saati: 15.03
28 Şubat 2006 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 68 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Azerbaycan'da yaşanan Hocalı katliamı hakkında, Erzurum Milletvekili Mustafa
Nuri Akbulut'a aittir.
Buyurun Sayın Akbulut.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, Azerbaycan'ın Hocalı Kentinde Ermeni
askerlerince halka karşı yapılan katliamın 14 üncü yılı münasebetiyle gündemdışı
konuşması
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25-26 Şubat 1992'de dost ve
kardeş ülke Azerbaycan'ın Hocalı kentinde Ermeni güçleri tarafından
gerçekleştirilen Hocalı katliamının 14 üncü yıldönümü münasebetiyle gündemdışı
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
1992 yılı Şubat ayının 26 ncı günü Hocalı'da yaşanan vahşet ve soykırım,
Azerbaycan'ın ve tüm Türk dünyasının en acı günlerinden biridir. Ermenilerin
"Büyük Ermenistan" hayali ve Ermeni diasporasıyla hedefleri olan
Dağlık Karabağ Bölgesinin Azerbaycan Türklerinden temizlenmesine yönelik bu
katliam, aynı zamanda insanlık tarihinin en utanç verici ve en karanlık
günlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Ermenistan, sürdürdüğü yayılmacı
politikalarıyla Azerbaycan topraklarında sürekli bir gerginlik ve huzursuzluk
sebebi olmuştur. Azerbaycan topraklarında gözü olan Ermeniler, ilk olarak,
Dağlık Karabağ Bölgesinde verimli topraklara sahip tarihî bir yerleşim birimi
olan Hocalı Kentine saldırmıştır. Tarihte eşine az rastlanır bir barbarlığın ve
vahşetin yaşandığı 26 Şubat 1992'de, ağır silahlarla donatılmış Ermeni
birlikleri, Rus motorize alayının da desteğiyle, 5 aydan beri kuşatma altında
tuttuğu yaklaşık 7 000 nüfusa sahip olan Hocalı Kentini ele geçirmek amacıyla
harekete geçmiş ve sivil halka karşı tam bir katliama girişmiştir. Bu
insanlık dışı vahşi saldırıda, tamamı
sivil ve silahsız olan yüzlerce Azerbaycan Türkü, kadın erkek, çoluk çocuk,
yaşlı genç ayırımı yapılmadan katledilmiştir. Hayatını kaybeden kardeşlerimizin
büyük bölümü, akıl almaz işkencelerle ve hunharca şehit edilmiştir; insanlar
parçalanmış, kafa derileri yüzülmüş, gözleri oyulmuş; hamile kadınların
karınları yarılmış, körpecik bedenler diri diri ateşte yakılmıştır. Masum halka
reva görülen bu katliam, soydaşlarımızın maruz kaldığı insanlık dışı muamelenin
vahametini göstermesi ve sözde soykırım iddialarıyla Türkiye'yi suçlayanların
gerçek yüzlerini göstermesi bakımından ibret vericidir.
İlk olarak Fransız ve Rus
gazeteciler tarafından dünyaya duyurulan Hocalı katliamı, tarihî belgeler,
video filmleri ve insan olanın bakmaya bile dayanamayacağı yüzlerce fotoğrafla
sabittir. Yapılan saldırıyla Hocalı'yı ele geçiren Ermeniler, haksız
eylemlerine devamla, Dağlık Karabağ Bölgesini ve etrafını tümüyle işgal
etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Hocalı katliamı, 1914-1915 yıllarında Ermeni çetecilerin Anadolu Türklerine
karşı yaptıkları haince saldırıların bir benzeri niteliğindedir; ancak, ne
yazık ki, insan haklarının en ileri savunuculuğunu yapan ülkeler dahi,
Azerbaycan Halkına yönelik bu katliama kayıtsız kalmakta, yaşanan haksızlığın
giderilmesi için üzerlerine düşeni yapmamaktadır. Dünya kamuoyu, Ermenilerin
yaptığı bu katliamı hâlâ görmezden gelmektedir. Azerbaycan topraklarının yüzde
20'sinin işgal altında tutulmasına, 1 000 000'dan fazla Azerbaycan Türkünün
yerlerinden, yurtlarından edilmiş olmasına ve yıllardan beri çok güç koşullarda
yaşıyor olmalarına rağmen olaya seyirci kalınmakta ve işgalin sona erdirilmesi
için bir yaptırım uygulanmadığı gibi, göçmenlere yardım edilmesi ve
durumlarının iyileştirilmesiyle ilgili olarak da bir tedbir alınmamaktadır.
Yukarı Karabağ ve 6 Azeri
bölgesini işgal eden ve bu eylemi sürdürmeye devam eden Ermenistan,
uluslararası hukukun "sınırların kuvvet yoluyla değiştirilemezliği"
ve "toprak bütünlüğüne saygı" ilkelerini ihlal etmektedir.
Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı AGİT, bunun bir işgal olduğunu, uluslararası hukuk ve AGİT
ilkelerinin kabul edilemez şekilde ihlal edildiğini kabul etmiştir.
Yine, Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu, 1993 yılında, Ermenistan'ın uluslararası hukuk kurallarını hiçe
sayan saldırgan ve yayılmacı tutumunu kınayan bir karar almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Ancak, Ermenistan,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu konudaki birden fazla kararına
rağmen, Azerbaycan topraklarını işgal altında tutmaya devam etmektedir.
Ermenistan, uluslararası hukuku hiçe sayan bu tavrından vazgeçmeli ve
Azerbaycan'a ait olan Dağlık Karabağ Bölgesinde sürdürdüğü haksız işgale bir an
önce son vermelidir.
Değerli milletvekilleri,
Yukarı Karabağ sorununun, Güney Kafkasya'da bölgesel güvenlik ve istikrarı
olumsuz olarak etkilediği bir gerçektir. Bu itibarla, barışçı, adil ve kalıcı
bir çözümden yana olan Türkiye, barış sürecine destek vermeye hazır olduğunu
her fırsatta dile getirmektedir. Unutulmamalıdır ki, Ermeniler, yıllardan beri,
kendilerini Türkler tarafından ezilmiş, katledilmiş mazlumlar olarak
göstererek, yaptıkları katliamları ve yayılmacı politikaları gizlemeye
çalışmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen,
konuşmanızı tamamlayın Sayın Akbulut.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Her zaman yanlarında
olduğumuz, yürekleri yüreklerimizde atan, acılarını içimizde duyup
mutluluklarıyla coştuğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizin, 1992 yılında Hocalı
Kentinde maruz kaldığı insanlık dışı katliamı, barbarlığı bir kez daha
kınıyorum.
Bu katliamda hayatlarını
kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor; bu vesileyle, sizlere, dost ve
kardeş Azerbaycan Halkına ve tüm Türk dünyasına selam, sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Akbulut.
Gündemdışı ikinci söz
isteği, turizm ve sorunları hakkında, Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek…
Sayın Emek, Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2.- Antalya
Milletvekili Atila Emek'in, turizm sektörünün sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
ATİLA EMEK (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizm ve sorunları hakkında gündemdışı
konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, Yüce Meclisi
saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde işsizliğin çığ gibi arttığı, tarımda bütün kesimlerin zor günler
yaşadığı, tekstil sektöründe bitiş çığlıklarının yükseldiği, toplumun büyük
kesiminin yoksullaştığı bir süreçte, ayakta kalma uğraşı veren turizm sektörünün
durumunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
turizm, ülke ekonomisine en yüksek döviz girdisini sağlayan ve yüksek istihdam
alanı yaratan temel sektörümüzdür. Geçen yıl, turizmden, 18 milyar doların
üstünde gelir elde ettik. 2006 yılında, bu rakamın çok daha yukarılara
çıkacağını beklediğimiz bir dönemde, sektörden gelen bilgiler, turizmin
sıkıntılı bir sürece girdiğini göstermektedir. Bu bağlamda, turizmin başkenti
olan Antalyamızda, 1 Ocak ile 19 Şubat tarihleri arasında gelen turist sayısında,
geçen yıla göre yüzde 26 oranında azalma görülmektedir. Ayrıca, 2006 Şubat ayı
sonu itibariyle mevcut rezervasyonlara bakıldığında, bir öncekine oranla yüzde
40 yavaşlama görülmektedir. Yıl sonuna kadar bu yavaşlamanın devam etmesi
halinde, Avrupa ülkelerinden gelen turist girişlerinde yüzde 20 civarında bir
kayıp beklenmektedir. Toplamda, Avrupa pazarlarından 10 000 000 yabancı
ziyaretçi geldiği düşünüldüğünde, kaybın 2 000 000 kişiye ulaşacağı ve bu
büyüklükteki kaybın da alternatif pazarlardan karşılanamayacağı görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
turizm sektörü hassas bir sektördür. Siyasî iktidarın bu hassasiyetlere uygun
davranması ve sektörden gelen talepler doğrultusunda çözüm üretmesi gerekirken,
hükümetçe alınan bazı kararların turizmi olumsuz etkilediği, alınması gereken
kararların da geciktirilmesi sonucu sektörün tam bir darboğaza sürüklendiği
görülmektedir. Anlamsız bir şekilde, içkili yer bölgeleri oluşturma girişimi,
turizmi olumsuz etkilemiş, uluslararası arenada ülkemizin imaj kaybetmesine
sebep olmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, "IV. Murat dedikodusu turistin ayağını kesti, birbuçuk ayda
Antalya'da yüzde 26 azalma oldu" diye, genel basın, manşetlerine konu
etmiştir.
Sayın milletvekilleri,
turizmin altyapı sorunları acil çözüm beklemektedir. Arıtma ve katı atık
sorunları bunların başında gelmekte, çözümü için hükümetin ve Bakanlığın
harekete geçmesi gerekmektedir. Geçen
yıl arıtma yetersizliği nedeniyle bazı turizm merkezlerinde yaşanan ve koli
basilinin denizde yüksek boyutlara ulaştığının Batı medyalarında yer bulması
sektöre darbe vurmuştur. Bu konuda bütçe görüşmelerinde Bakanlık uyarılmış
olmasına karşın somut çözümlerin ortaya konulmaması, sezonun başlangıcında
sektörü tehdit etmeye devam etmektedir.
Bakanlığın bu sorunları
çözmede kaynak sorunu yoktur. Antalya bölgesinde yapılan tahsislerden 200 000
000 Yeni Türk Lirası kaynak elde edilmiştir. Bunun sadece 50 000 000 YTL'si
bölgedeki bu altyapı sorunlarını çözmeye yeterlidir. Bunlar yerinde ve
zamanında yapılmadığı için, sektör bu sıkıntıları yaşamaktadır.
Sayın milletvekilleri,
sektörü olumsuz etkileyen bir diğer sorun, konaklama hizmetlerinden alınan
KDV'nin yüzde 18 olmasıdır. Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde ve özellikle
rekabet içinde olduğumuz ülkelerde KDV oranı yüzde 10'un üstünde değildir.
Örneğin, Yunanistan'da yüzde 8, İspanya'da yüzde 7'dir. KDV'nin düşürülmesi
sektör tarafından hep dile getirilmiş; ancak, hükümet tarafından somut bir adım
atılmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ATİLA EMEK (Devamla) - En
son, Sayın Turizm Bakanı, yaptığı açıklamada, Maliye Bakanının KDV konusunda
ikna edilemediğinden söz etmektedir.
Durum böyle ise,
konaklama sektöründeki KDV'nin düşmesi için, Sayın Maliye Bakanının
çocuklarının turizm sektörüne el atmasını mı beklemek gerekecektir?! Yumurta
üretiminde yüzde 18 olan KDV, yüzde 8'e bu yöntemle düşürülmedi mi?!
Şimdi, Antalya'da sektör
temsilcileri arkadaşlarım "biz, Sayın Maliye Bakanının çocuklarını,
KDV'nin yüzde 8'lere, 7'lere inmesi için kabul etmeye hazırız" diyorlar.
Ben de, bunu buradan Sayın Bakana duyuruyorum.
Sayın milletvekilleri,
ülkemiz ekonomisinin döviz geliri ve istihdam alanı açılarından kaybetmeyi göze
alamayacağı turizm sektörünün sorunlarına, AKP İktidarının daha sorumlu ve
çözüm üreten bir anlayışla bakması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ATİLA EMEK (Devamla) -
Bağlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen, son
cümleleriniz…
ATİLA EMEK (Devamla) -
Ekonomimiz açısından, bu, ertelenemez bir zorunluluktur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyamızda ekonomik değer ifade eden petrol ile turizm
değerlendirildiğinde, petrol, ürettikçe tükenmekte, turizm ise büyümekte ve
gelişmektedir.
Siyasal iktidarlara ve
sorumlulara düşen görev, turizmin önünü açmak ve bu doğal zenginliğe sahip
çıkmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Sayın Başkana teşekkür eder, Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Emek.
Gündemdışı üçüncü söz
isteği, KÖYDES projeleri ile ilgili olmak üzere, Karaman Milletvekili Sayın
Mevlüt Akgün'e aittir.
Buyurun Sayın Akgün. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
3.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, köy kalkınmasının sağlanması, köylünün yaşam
kalitesinin yükseltilmesi ve şehirdeki tüm imkânların köylere götürülmesini
hedef alan KÖYDES Projesi çalışmaları konusunda gündemdışı konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hükümetimizin büyük önem verdiği KÖYDES Projesi
çalışmalarıyla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi
saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Çocukluğumuzdan
hatırladığımız "Orada bir köy var uzakta / Gitmesek de, görmesek de o köy
bizim köyümüz" şarkılarını hepimiz hatırlıyoruz. Halbuki, gitmediğimiz
yer, ulaşmadığımız köy ve hizmet götürmediğimiz bir toprak, maalesef, bizim
değildir.
Değerli arkadaşlar,
yıllardan beri, Anadolumuzun kırsal kesimleri, kasabalarımız, köylerimiz,
mezralarımız ve yaylalarımız hep ihmal edilmiştir. Kırsal altyapı için
hükümetler, bugüne kadar, yeterli kaynakları ayırmamışlardır. Öyle ki, içme
suyunu kilometrelerce uzaktan hayvan sırtlarında getiren köylü manzaraları,
köyüne yolu olmadığı için ancak yürüyerek ulaşabilen insan manzaraları, hep,
ekranlarda alışık olduğumuz manzaralardır. Halen, birçok köyümüzün yolları
kapandığı zaman, hastaların, hamile kadınların kızaklar üzerinde taşındığını
hepimiz bilmekteyiz. Bırakın köyleri, AK Parti İktidarına kadar Bahçesaray gibi
ilçelerimizin bile yolları yılın altı ayına kadar kapalı idi. Birçok köyümüze
elektriğin bile 1990'lı yıllarda geldiğini hatırlarsak, köylerimizi, âdeta,
Ortaçağ karanlığına mahkûm ettiğimizi düşünebiliriz. Yine, birçok köyümüzde
sulama suyu tesisleri yapılmadığı için, bazen de yolu olmadığı için ekilebilir
arazilerin boş kaldığı ve millî ekonomiye katılamadığını hepimiz bilmekteyiz.
Geçmiş yıllarda köylere yapılan tek tük hizmetlerin açılışlara ve plaketlere
konu olduğunu, bazı siyasetçilerimizin "şu köyün yolunu ben yaptım, şu
köyün suyunu ben getirdim" propagandalarını yaptığını da hepimiz gayet iyi
bilmekteyiz.
İşte, kırsal altyapının
böyle ihmal edilmişliği sebebiyle, köylerimiz hızla boşalmış, köylerimiz ile
şehirlerimiz arasındaki gelişmişlik farkı ileri düzeye çıkmış ve köylerimize
hiçbir yatırım gidemez hale gelmiştir. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 35'inin
köylerde yaşadığı düşünülecek olursa, nüfusumuzun büyük bir kesiminin hizmet
açısından nasıl ihmal edilmiş olduğu ve ülke ekonomisine katkısının nasıl
engellenmiş olduğu açıkça görülecektir. Milletin efendisi olan köylü, bütün bu
altyapı hizmetlerinden yeterince nasibini alamamıştır. Bütün bu durumları göz
önüne alan AK Parti İktidarı, nasıl 15 000 kilometre duble yol hedefiyle bütün
Türkiye'yi bir şantiye haline çevirmişse, yine toplu konut hamlesiyle nasıl
Türkiye'yi bir baştan bir başa yükselen konutlarla örmüşse, işte, 2005 yılında
uygulamaya koyduğu KÖYDES Projesiyle de köylerimizi ve kırsal alanı bir hizmet
atağıyla buluşturmuştur.
KÖYDES Projesiyle temel
hedef, ülkemizin en ücra köşelerine yol, su, sulama suyu ve elektrik
götürmektir. Öyle ki, hedefimiz, yolu ve içme suyu olmayan köy bırakmamaktır.
Köylerimize, daha çabuk, daha hızlı hizmet götürülmesi açısından, içlerinde
muhtarların, il genel meclisi üyelerinin de bulunduğu köylere hizmet götürme birlikleri
kurulmuş ve bu birlikler vasıtasıyla hizmet yürütülmektedir.
KÖYDES projelerine
hükümetimizin 2005 yılında ayırdığı bütçe 200 trilyondur, 2006 yılında bu
amaçla ayrılan ödenek 2 katrilyondur; yani, 10 kat fazla bu ödenek miktarı
artırılmıştır. Bu ödenek miktarı, köy altyapıları için cumhuriyet tarihinde
ayrılmış en yüksek meblağdır. KÖYDES projelerine büyük önem veren ve bu amaçla
büyük ödenekler ayıran, başta Başbakanımız olmak üzere tüm hükümet üyelerine ve
emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum.
Bu önemli projeyle medenî
ihtiyaçların da mahalline götürülmesi, köy kalkınmasının sağlanması, köylünün
yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve şehirlerimizdeki imkânların köylerimize
götürülmesi hedeflenmiştir. Zaten, gelişmiş Batı ülkelerine baktığımız zaman,
köyler ve şehirler arasında gelişmişlik düzeyinin çok aza indirgendiği, hatta,
maddî imkânları yüksek olan insanların şehirler yerine köylerde oturmayı tercih
ettiği bilinen bir gerçektir. İnşallah, hükümetimizin uygulamaya koyduğu bu
projeyle, altyapı sorunları hızla çözülmüş olan köylerimize tersine göç
başlayacak, altyapısı tamamlanmış köylerimizde yatırımlar hızla çoğalacaktır.
Kırsal kesime yapılacak yatırımların artması, aynı zamanda köyden kente olan
göçü bir nebze de olsa önleyecek ve şehirlerdeki varoşlar dolayısıyla
işsizliğin, yoksulluğun ve asayiş probleminin kısmen de olsa önüne
geçilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) -
Nitekim, iktidarımız, kırsal alanlarda yatırımı hızlandırmak amacıyla, aynı
zamanda, Tarım Bakanlığı öncülüğünde, Dünya Bankası tarafından finanse edilen
köy bazlı yatırımların desteklenmesi amacıyla, başka bir projeyi hayata
geçirmiş ve kırsala yatırım yapan müteşebbislere önemli destekler sağlamaya
başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; KÖYDES projelerine örnek olarak kendi seçim bölgem Karaman'ı
gösterebilirim. KÖYDES Projesi çerçevesinde, Karaman İline, 2005 yılında, 980
milyar ödenek gelmiş olup, bu ödenekle, toplam 12 içme suyu projesi
bitirilmiştir. Yine, 2005 yılında, gerek KÖYDES Projesinden gelen paralar
gerekse özel idaremiz tarafından sağlanan ödeneklerle, Karaman genelinde 340
kilometre birinci ve ikinci kat asfalt yol yapılmak suretiyle, ilimizde son
onbeş yılın rekoru kırılmıştır. Yine, KÖYDES Projesi kapsamında, ilimize, 2006
yılında…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) -
… yaklaşık 16 trilyon TL ödenek öngörülmüş olup, bu ödeneğin hızlı bir biçimde
yatırımlara dönüştüğünü görmekteyiz. 2007 sonu itibariyle, tüm Türkiye'de,
yolu, içme suyu olmayan köylerden bahsedilemeyecektir.
Burada, yeri gelmişken,
hükümetimizin ayırdığı kaynakları maksimum faydaya dönüştürmek için büyük çaba
sarf eden ve fedakârca çalışan Valimize, kaymakamlarımıza, İl Genel
Sekreterimize, çalışkan il genel meclisi üyelerimize, köy hizmetleri
çalışanları ve emeği geçen tüm görevlilere teşekkürü bir borç biliyorum.
KÖYDES projelerini ve
yapılacak yatırımları böylece ele almışken, şu hususa da kısaca değinmek
istiyorum: Hükümetimizin köylere hizmet götürme konusundaki heyecanının, tüm
kamu görevlileri tarafından paylaşılması ve böylelikle, enerjinin sinerjiye
dönüşmesi gerekir. Ayrılan bütün kaynakları etkin ve verimli kullanmak için,
tüm vali ve kaymakamlarımızın ve diğer görevlilerimizin seferber olması lazım.
Diğer yandan, hizmetin çabuk yürümesi için, ihale mevzuatına tabi olmadan,
köylere hizmet götürme birlikleri eliyle yürütülecek harcamalarda, denetim ve
kontrolün en iyi şekilde sağlanması, suiistimallere izin verilmemesi, fakir ve
fukaranın hakkı olan bu paraların akıllıca kullanılması gerekir. Özellikle
mülkî idare amirlerimizin denetim noktasında çok daha titiz davranmaları ve
yolsuzluğa meydan vermemeleri gereğine burada işaret etmek istiyorum.
Bu çalışmalar sırasında,
ülke tarımında en büyük sıkıntı olan su problemini çözecek, suyun etkin
kullanımını sağlayacak sulama suyu projelerine özel bir önem verilmesi ve
kapalı şebeke sistemlerine geçilmesi, devlet-millet işbirliğinin en üst düzeyde
tutulması gerektiğine inanıyorum.
Milletlerin kalkınma
yarışında hızla ilerlediği, bilgi çağının doruklarına ulaştığı, şehirler ile
köylerin aynı altyapıda buluştuğu bu yüzyılda, bu anlayışa ülkemizi de
ulaştırma sevdasında olan ve bu amaçla KÖYDES projelerini hayata geçiren
hükümetimize ve yaz aylarında köyleri tek tek gezerek sorunları yerinde teşhis
eden, köylülerimizin dertlerini paylaşan ve çözümü için gayret gösteren siz
değerli milletvekili arkadaşlarıma saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Akgün.
Sayın milletvekilleri,
gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 3 önerge var.
Önergeleri ayrı ayrı
okutuyorum:
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Muğla
Milletvekili Fahrettin Üstün ve 46 milletvekilinin, turizm sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
WTO, 11 Eylül 2001
sonrası raporunda, 2020 yılına kadar dünya turizminin yüzde 4,1 oranında
artacağını öngörmektedir. Buna göre 2010 yılında 1 milyar turist, 2020 yılında
1,5 milyar turist seyahat edecektir. Dünya turizm geliri 2010'da 1,5 trilyon
dolara, 2020 yılında 2 trilyon dolara yükselecektir. WTO, Ortadoğu'da talebin
ortalama yüzde 7,1 oranında artacağını ve bölgenin pazar payının 2020'de yüzde 2,2'den
yüzde 4,4'e çıkacağını öngörmektedir.
Bu projeksiyona ayak
uydurabilmek için turizm sektörünün sorunları yeniden gözden geçirilmelidir.
Bunlardan birincisi KDV'dir. Şu anda dünyada turizmde en yüksek uygulanan KDV
ülkemizde yer almaktadır. İkincisi altyapı eksiklikleri, ciro üzerinden yüzde 3
vergi alma girişimi de tamamıyla bu sektörü öldürmek üzere atılan bir adımdır.
Ciro üzerinden alınacak yüzde 3'lük vergi toplanan Kurumlar Vergisi üzerine
yüzde 25 eşdeğerdir. Ve dünyanın hiçbir yerinde de böyle adil olmayan bir vergi
sisteminin getirildiği görülmemiştir. Telif Yasasıyla ilgili uygulamada meydana
gelen aksaklıklar turizmin bir başka önemli sorunu haline gelmiştir.
Gerek bu sorunların
varlığının ve boyutlarının tespiti gerekse bunların çözümü hususunda alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104
ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1- |
Fahrettin Üstün |
(Muğla) |
2- |
Ali Cumhur Yaka |
(Muğla) |
3- |
Gürol Ergin |
(Muğla) |
4- |
Ali Arslan |
(Muğla) |
5- |
Ali Oksal |
(Mersin) |
6- |
Osman Kaptan |
(Antalya) |
7- |
Osman Özcan |
(Antalya) |
8- |
Necati Uzdil |
(Osmaniye) |
9- |
Şefik Zengin |
(Mersin) |
10- |
Mustafa Özyurt |
(Bursa) |
11- |
Atila Emek |
(Antalya) |
12- |
Feridun Ayvazoğlu |
(Çorum) |
13- |
Nail Kamacı |
(Antalya) |
14- |
Feridun Fikret Baloğlu |
(Antalya) |
15- |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
(Antalya) |
16- |
Ufuk Özkan |
(Manisa) |
17- |
Uğur Aksöz |
(Adana) |
18- |
Mustafa Gazalcı |
(Denizli) |
19- |
Yılmaz Kaya |
(İzmir) |
20- |
Ramazan Kerim Özkan |
(Burdur) |
21- |
Hasan Güyüldar |
(Tunceli) |
22- |
Kemal Sağ |
(Adana) |
23- |
Muharrem Kılıç |
(Malatya) |
24- |
Mehmet Küçükaşık |
(Bursa) |
25- |
Gökhan Durgun |
(Hatay) |
26- |
Nurettin Sözen |
(Sivas) |
27- |
Yakup Kepenek |
(Ankara) |
28- |
İsmail Özay |
(Çanakkale) |
29- |
Mehmet Işık |
(Giresun) |
30- |
N.Gaye Erbatur |
(Adana) |
31- |
Erdal Karademir |
(İzmir) |
32- |
Hakkı Ülkü |
(İzmir) |
33- |
Muharrem Toprak |
(İzmir) |
34- |
Vezir Akdemir |
(İzmir) |
35- |
Ahmet Ersin |
(İzmir) |
36- |
Vahit Çekmez |
(Mersin) |
37- |
Abdurrezzak Erten |
(İzmir) |
38- |
Canan Arıtman |
(İzmir) |
39- |
Enis Tütüncü |
(Tekirdağ) |
40- |
Nadir Saraç |
(Zonguldak) |
41- |
Sıdıka Sarıbekir |
(İstanbul) |
42- |
Hasan Ören |
(Manisa) |
43- |
Mehmet S. Kesimoğlu |
(Kırklareli) |
44- |
Kâzım Türkmen |
(Ordu) |
45- |
Türkân Miçooğulları |
(İzmir) |
46- |
Mehmet Mesut Özakcan |
(Aydın) |
47- |
Ahmet Küçük |
(Çanakkale) |
Gerekçe:
İletişim çağının ve
teknolojinin nimetlerinden zengin ülkeler kadar yoksul ülkelerin de
yararlanması uzun dönemli bir hedef olacaktır. Bu hedefe ulaşılmasında,
gelişmiş ülkelerin yanı sıra, henüz ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlayamamış
olan ülkelere de büyük rol düşmektedir.
Bizimle aynı turizm
kuşağında bulunan İspanya ve Yunanistan ile eşit koşullarda rekabet edebilmemiz
için gerekli önemler alınmalıdır. Bu bakımdan, sektör üzerindeki yüksek vergi
yükleri, Katma Değer Vergisi yükü yeniden gözden geçirilerek, anılan ülkelerle
rekabeti engellemeyecek makul düzeylere çekilmelidir.
Ayrıca, turizm sektörü
riski yüksek bir sektör olduğu için, özellikle bankalar buraya kredi verirken
ya çok yüksek düzeylerde ipotek istemekte yahut da ipoteği de kabul etmeyerek,
banka teminat mektubu almaktadır. Bu bakımdan, turizm sektörünün finans bölümü
dikkatle ele alınıp, bunların risk unsurunu asgarîye indirecek şekilde bir
kredilendirme yapısına kavuşturulmalıdır.
Bu bağlamda, turizm
sektörüne uygulanmakta olan her şey dahil sistemi uygulama sonuçlarının
ekonomiye katkısı objektif bir şekilde değerlendirmeye tabi tutularak, turizm
politikası yeniden belirlenmelidir.
Turizm tüm kalkınma
sorununa toplu çözüm olarak görülmemeli, kalkınma stratejisinin bir bölümünü
oluşturduğu kabul edilmelidir. Sektörün gelişmesinde kaynak israfını önlemek
için genel amaçlar çerçevesinde devlet-sektör işbirliği gereklidir.
Kendi kendini geliştiren
ve başarısını yaratan bir endüstri haline getirmek için turizm, yerel halkın
karar vermesine ve yerel kapasitelere dayalı yenilenebilir ve sürdürülebilir
bir kaynak endüstrisi olarak planlanmalı ve yönetilmelidir.
Sürdürülebilir turizm olayında, yerine getirilmesi gerekli
asgarî sağlık ve konfor sağlamaya yönelik altyapının oluşturulması gereklidir.
Doğa içine yayılmış, az yoğun yapılardan oluşan mekânların (açık mekân
ağırlıklı) oluşturulması gerekmektedir.
Türkiye'ye toplam turist
girişlerinin yaklaşık 8 000 000'u Antalya ve Muğla'dan sağlanan girişlerdir. Bu
bölgelerde hemen çözülmesi gereken altyapı sorunları vardır. Bunların
giderilememesi halinde ülkenin çok uzun vadeli kaynaklarının kuruması
tehdidiyle yüz yüze olduğumuzu açıkça
görmek zorundayız.
Muğla turizminin altyapı
sorunları üç aşamada ele alıp çözüme kavuşturulmalıdır. İlk aşamada Fethiye,
Dalaman ve Ortaca, ikinci aşamada Bodrum ve Milas, üçüncü aşamada ise Marmaris,
Datça, Köyceğiz ve Ula.
Çözüm aşamaları hızlı ve
süratli olarak çağın gereklerine uygun olmalıdır. Turizm sektörünün
sorunlarının araştırılarak çözüme kavuşturulması gereklidir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, ikinci önergeyi
okutuyorum:
2.- Muğla
Milletvekili Fahrettin Üstün ve 49 milletvekilinin, Muğla İlinin sosyal ve
ekonomik sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/341)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Muğla İli çok çeşitli
özelliklere sahip destinasyonlarıyla dünya turizm sektöründe bir marka haline
gelmiş, yüksek turizm gelirine sahip ülkelerle rekabet edecek düzeye
erişmiştir.
Ancak, Muğla İlimizin turizm,
eğitim, tarım, orman, ulaştırma, bayındırlık, çevre, maden ve termik
santrallarındakı sorunları bir çığ gibi artmıştır. Bu sorunların çözümü, ülke
ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.
Gerek bu sorunların
varlığının ve boyutlarının tespiti gerekse bunların çözümü hususunda alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci TBMM İçtüzüğünün 104
ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1- |
Fahrettin Üstün |
(Muğla) |
2- |
Ali Cumhur Yaka |
(Muğla) |
3- |
Gürol Ergin |
(Muğla) |
4- |
Ali Arslan |
(Muğla) |
5- |
Osman Kaptan |
(Antalya) |
6- |
Atila Emek |
(Antalya) |
7- |
Birgen Keleş |
(İstanbul) |
8- |
N.Gaye Erbatur |
(Adana) |
9- |
Yakup Kepenek |
(Ankara) |
10- İsmail Özay |
(Çanakkale) |
|
11- Mehmet Işık |
(Giresun) |
|
12- Erdal Karademir |
(İzmir) |
|
13- Hakkı Ülkü |
(İzmir) |
|
14- Muharrem Toprak |
(İzmir) |
|
15- Vezir Akdemir |
(İzmir) |
|
16- Ahmet Ersin |
(İzmir) |
|
17- Vahit Çekmez |
(Mersin) |
|
18- Abdurrezzak Erten |
(İzmir) |
|
19- Canan Arıtman |
(İzmir) |
|
20- Enis Tütüncü |
(Tekirdağ) |
|
21- Nadir Saraç |
(Zonguldak) |
|
22- Mehmet Kartal |
(Van) |
|
23- Sıdıka Sarıbekir |
(İstanbul) |
|
24- Hasan Ören |
(Manisa) |
|
25- Mehmet S. Kesimoğlu |
(Kırklareli) |
|
26- Kâzım Türkmen |
(Ordu) |
|
27- Türkân Miçooğulları |
(İzmir) |
|
28- Mehmet Mesut Özakcan |
(Aydın) |
|
29- Ali Oksal |
(Mersin) |
|
30- Necati Uzdil |
(Osmaniye) |
|
31- Şefik Zengin |
(Mersin) |
|
32- Mustafa Özyurt |
(Bursa) |
|
33- Feridun Ayvazoğlu |
(Çorum) |
|
34- Osman Özcan |
(Antalya) |
|
35- Nail Kamacı |
(Antalya) |
|
36- Feridun Fikret Baloğlu |
(Antalya) |
|
37- Hüseyin Ekmekcioğlu |
(Antalya) |
|
38- Ufuk Özkan |
(Manisa) |
|
39- Ali Kemal Kumkumoğlu |
(İstanbul) |
|
40- M.Akif Hamzaçebi |
(Trabzon) |
|
41- Yılmaz Kaya |
(İzmir) |
|
42- Uğur Aksöz |
(Adana) |
|
43- Ramazan Kerim Özkan |
(Burdur) |
|
44- Hasan Güyüldar |
(Tunceli) |
|
45- Kemal Sağ |
(Adana) |
|
46- Muharrem Kılıç |
(Malatya) |
|
47- Mehmet Nuri Saygun |
(Tekirdağ) |
|
48- Gökhan Durgun |
(Hatay) |
|
49- Nurettin Sözen |
(Sivas) |
|
50- Ahmet Küçük |
(Çanakkale) |
|
Gerekçe:
Muğla İli çok çeşitli
özelliklere sahip destinasyonları ile dünya turizm sektöründe bir marka haline
gelmiş, yüksek turizm gelirine sahip ülkelerle rekabet edecek düzeye
erişmiştir.
Datça Yarımadası,
Gökova Körfezinin kuzey
ve güneyi,
Göcek Koyu ve çevresi,
Fethiye İlçe
Merkezi-Patara Kumsalı arasında
yer alan bölgelerin
"Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesi ve Turizm Merkezi" ilan edilmesi,
ilimiz turizminin planlı ve sağlıklı gelişimini sağlayacaktır.
Yat turizminin içinde
bulunduğu sektörel ve bürokratik sıkıntıların aşılması için gerekli
düzenlemeler yapılmalı ve Akdeniz çanağındaki ülkelerle rekabet düzeyini yüksek
seviyede tutabilmek için, Bozburun, Dalaman, Datça, Akyaka, Ören ve Karacasöğüt
gibi yat turizminin yoğun olduğu yerlerde yat limanı ve çekek yerlerinin sayısı
artırılmalıdır.
Yüzde 26'sı özel çevre
koruma bölgesi, yüzde 14'ü SİT alanı olan ilimizde 195 adet ören yeri, 306 adet
arkeolojik SİT, 68 adet doğal SİT, 14 adet kentsel SİT alanı bulunmaktadır.
Yapılmış olan SİT
tescillerinde bazı tescil alanlarının geniş tutulduğu ve bazı tescil
kararlarında ise SİT sınırlarının koordinatları belirlenmediği için SİT
alanlarının tam olarak tespitinin yapılamaması gibi nedenlerle vatandaşlarla
çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır.
Gerek arkeolojik ve doğal
SİT alanlarında gerekse ÖÇK bölgelerinde yaşanan sıkıntıların aşılabilmesi
için, söz konusu alanların koruma kullanma dengesi çerçevesinde ilgili kurumlar
tarafından yeniden değerlendirilmesi,
Muğla İlinin planlı gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir.
İlimiz ve ülkemiz
mermerciliğinin gelişimi için dünya pazarlarına yakın, yurtiçi nakliye
giderlerini azaltacak liman ve iskelelere ihtiyaç vardır.
İnşaatına 2.6.1995
tarihinde başlanan Milas Akgedik Barajı ile inşaata 14.4.1998 tarihinde
başlanan Yatağan Bayır Barajının bir an önce tamamlanması gerekmektedir.
Bodrum merkez ve 9 belediyeden
oluşan Bodrum Belediyeler Birliğince yürütülmek üzere Bodrum Yarımadası Acil
İçme Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Etüd ve Kati Projesi DSİ tarafından
hazırlanmıştır.
Projeye göre 61 366 metre
uzunluğundaki ishale hattı ile Bodrum, Bitez, Gündoğan, Konacık,
Ortakent-Yahşi, Turgutreis, Gümüşlük, Yalıkavak, Göltürkbükü ve Yalıçiftlik
Belediyelerinin su ihtiyacı karşılanacaktır.
Turistik ilçelerimizle
yakın olan kasaba ve köylerimizin elektrik şebekelerinin belli kesimleri eski
ve yetersiz durumdadır.
Söz konusu bölgelerde
maddî imkânsızlıklardan kaynaklanan altyapı, imar planı, ÇED raporu
sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.
Datça İlçesinde iklim
nedeni ile özellikle gögüs hastalıklarına yönelik ihtisas hastanesi
kurulmasında yarar görülmektedir.
İlimizde Kredi Yurtlar
Kurumuna bağlı 1 337'si kız, 1 300'ü erkek olmak üzere toplam 2 637 kişi
kapasiteli öğrenci yurdu bulunmaktadır.
Muğla Üniversitesi
öğrenci sayısının toplamda 14 000 civarında olduğu değerlendirilerek Kredi
Yurtlar Kurumu tarafından çok acil olarak kız öğrenci yurtları öncelikli olmak
üzere yeni yurtların yapımına ihtiyaç duyulmaktadır.
Kurulu bazı balık
çiftliklerinin turizm sektörüyle çatışmayacak alanlara taşınması gerektiği
açıktır.
Anılan nedenlerle, Muğla
gibi ülke turizmine katkısı inkâr edilemeyecek ilimizin sorunlarının
araştırılarak çözüm üretilmesi gereklidir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, üçüncü önergeyi
okutuyorum:
3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 49 milletvekilinin, çocuklar arasında suç
oranının artmasının sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/340)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Çocuklarda ve gençlerde
suça yönelme ve suç işleme yaşının düşmesi ile 18 yaş altı suç işleme
sebeplerinin araştırılarak, çözüm önerilerinin belirlenmesi konularında Yüce
Meclisimizin ve halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1- Kemal Demirel |
(Bursa) |
2- Ali Oksal |
(Mersin) |
3- Necati Uzdil |
(Osmaniye) |
4- Şefik Zengin |
(Mersin) |
5- Mustafa Özyurt |
(Bursa) |
6- Osman Kaptan |
(Antalya) |
7- Atila Emek |
(Antalya) |
8- Feridun Ayvazoğlu |
(Çorum) |
9- Osman Özcan |
(Antalya) |
10- Nail Kamacı |
(Antalya) |
11- Feridun Fikret Baloğlu |
(Antalya) |
12- Birgen Keleş |
(İstanbul) |
13- Hüseyin Ekmekcioğlu |
(Antalya) |
14- Ufuk Özkan |
(Manisa) |
15- Uğur Aksöz |
(Adana) |
16- Mustafa Gazalcı |
(Denizli) |
17- Hasan Güyüldar |
(Tunceli) |
18- Yılmaz Kaya |
(İzmir) |
19- Ali Arslan |
(Muğla) |
20- Ramazan Kerim Özkan |
(Burdur) |
21- Kemal Sağ |
(Adana) |
22- Muharrem Kılıç |
(Malatya) |
23- Mehmet Küçükaşık |
(Bursa) |
24- Gökhan Durgun |
(Hatay) |
25- Nurettin Sözen |
(Sivas) |
26- Nadir Saraç |
(Zonguldak) |
27- Yakup Kepenek |
(Ankara) |
28- İsmail Özay |
(Çanakkale) |
29- Mehmet Işık |
(Giresun) |
30- N. Gaye Erbatur |
(Adana) |
31- Erdal Karademir |
(İzmir) |
32- Hakkı Ülkü |
(İzmir) |
33- Muharrem Toprak |
(İzmir) |
34- Vezir Akdemir |
(İzmir) |
35- Ahmet Ersin |
(İzmir) |
36- Fahrettin Üstün |
(Muğla) |
37- Ali Cumhur Yaka |
(Muğla) |
38- Vahit Çekmez |
(Mersin) |
39- Abdurrezzak Erten |
(İzmir) |
40- Canan Arıtman |
(İzmir) |
41- Enis Tütüncü |
(Tekirdağ) |
42-
Mehmet Kartal |
(Van) |
43-
Sıdıka Sarıbekir |
(İstanbul) |
44-
Hasan Ören |
(Manisa) |
45-
Mehmet S. Kesimoğlu |
(Kırklareli) |
46-
Gürol Ergin |
(Muğla) |
47-
Kâzım Türkmen |
(Ordu) |
48-
Türkân Miçooğulları |
(İzmir) |
49-
Mehmet Mesut Özakcan |
(Aydın) |
50-
Ahmet Küçük |
(Çanakkale) |
Gerekçe:
Toplumların son yıllarda
en çok önem verdiği konulardan bir tanesi de suç işleme yaşının giderek
düşmesidir. Geçtiğimiz günlerde basında yer alan haberlerde, ülkemizde bu yaşın
ilköğretim çağı çocuklarının da altına indiği yer almıştır. Oyun oynaması
gereken çocukların suç işlemesi ve bunun sonucunda, geleceğinin kararması
toplumsal bir ayıptır.
Bu konu sadece ülkemizin
sorunu değil, tüm ülkelerin sorunudur. Bu yönüyle düşünüldüğünde sorunun dünya
üzerindeki sonuçları ve diğer ülkelerin çözüm için yapmış oldukları çalışmalar
da ülkemiz açısından yol gösterici olabilmektedir.
Yaşanan suçlarla
birlikte; çocuklarda, ailelerinde, suç işledikleri hasım taraflarda, suçun
işlendiği yörede ve toplumda kötü etkileri kendini göstermekte ve çok önemli
sosyal sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Çocuklar doğduklarında
suçlu değildir. Ancak, çeşitli sebeplerle kendilerini suçun içinde
bulmaktadırlar. Bu durum, okul sıralarında oturması gereken çocukları sanık
sandalyesinde oturtmaktadır. Bazen tesadüfler sonucu çocuklar suç ortamının
içine düşebilmektedir. Bunu engellemek ve çocukların kaderini olumlu yönde
değiştirmek gerekmektedir.
Çocuk suçluluğunda
genellikle suçun gerektirdiği cezalandırma yapılamamaktadır. Bazen çocuklar
sırf bu yüzden suça itilmektedir. Ceza almayacakları ya da az cezayla kurtulma ümidiyle, bireyler suç işlemlerini
ya çocuklara yaptırmakta ya da suçu çocukların üstlenmesi için baskı yapmaktadır.
Sosyal yapımızda
çocukların korunması ve desteklenmesi gerekmektedir. Ailenin sürekliliğinin
sağlanması ve toplumsal yapının desteklenmesi için çocuk olmazsa olmaz olarak
görülmektedir. Ancak bazı durumlarda çocuklar âdeta siper olarak
kullanılmaktadır. Bu arada çocukların aldıkları zararlar da toplumun
zedelenmesine neden olmaktadır.
2005 yılının ilk 6 ayında
toplam 204 038 şüphelinin yüzde 15'ini (29 968) çocuk şüpheliler
oluşturmaktadır. Önceki yıllara bakıldığında ise; 2001 yılında 43 808 olan
çocuk şüpheli sayısı 2004 yılında yüzde 18 oranında artarak 51 900'e
ulaşmıştır. Her 100 şüpheli çocuktan yüzde 87'sinin erkek, yüzde 13'ünün ise
kız olduğu tespit edilmiştir.
Çocukların suç
işlemesinin ve suça yöneltilmesinin önlenmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
Ama bunun yanında çocukların yargılanma süreçlerinin de çocuk mahkemelerinde
yapılması gerekmektedir. Türkiye'de çocuk mahkemesi sayısı toplam 16'dır. Bu
sayı yetersiz kalmaktadır.
Başta aileler olmak üzere
devletin ilgili tüm birimlerinin, eğitim kurumlarının ve sivil toplum
örgütlerinin çocuklara sahip çıkması gerekmektedir. Bu konu bir devlet
politikası olarak ve koordineli bir şekilde yürütülmelidir.
Çocuklar zaman zaman
bulundukları yaşam koşulları veya çevre dolayısıyla suça itilirken, tamamen
normal standartlarda ve sorunsuz denilebilecek ailelerin çocuklarında da suç
işleme görülebilmektedir. Durum böyle olunca çocukların suça yönelmesi ve
itilmesinin devlet olarak ele alınması gereği ortaya çıkmaktadır.
- Toplumumuzda suça
yönelme ve suç işleme yaşının alt sınırının nereye kadar indiği,
- 18 yaş altı işlenen
suçların neler olduğu,
- Çocuklarda ve gençlerde
suça yönelme ve suç işlemenin sebepleri,
- Suça eğilimin
sebeplerinin giderilmesine yönelik olarak bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar
ve eksikliklerin neler olduğu,
- 18 yaş altı işlenen
suçlarda çocukların ve gençlerin yaşadıkları aile veya diğer ortamların
etkileri,
- Toplumumuzda çocukların
suça itilmesine sebep olan etkenler,
- 18 yaş altı işlenen
suçlarda illere göre dağılım ve iç göçlerin etkileri,
- Çocuklarda ve gençlerde
suça eğilimin azaltılması ve onların suçlardan korunması ile ilgili olarak
devlet eli ile yapılan çalışmalar,
- Bu çalışmaların
hukuksal boyutları,
- Bu konuyla ilgili
olarak belediyeler, özel kuruluşlar, vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarının
bireysel yaptığı çalışmalar,
- Koordinasyon
çalışmaları yapılmamasının sebeplerinin neler olduğu,
- Suçtan uzak bir nesil
için yapılması gerekenlerin neler olduğu araştırılmalıdır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
Hakkâri merkez, Yüksekova ve Şemdinli İlçelerinde Meydana Gelen Olayların
Araştırılması Amacıyla Kurulan (10/322,323,324) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin uzatılmasına
dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
(10/322, 323, 324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının
süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/985)
22.2.2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Hakkâri merkez, Yüksekova
ve Şemdinli İlçelerinde meydana gelen olayların araştırılması amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca 23.11.2005
tarihinde kurulmuş olan ve söz konusu araştırmayı Meclis adına yapmakla
görevlendirilen ve normal süresi 7.3.2006 tarihinde bitecek olan
(10/322,323,324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonumuza; çalışmalarını
ve raporunu tamamlayabilmesi bakımından 7.3.2006 tarihinden itibaren İçtüzüğün
105 inci maddesi uyarınca; ekli kararda talep edilen bir aylık eksürenin
verilmesi hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Musa Sıvacıoğlu
Kastamonu
Komisyon Başkanı
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre
verilir" hükmü gereğince komisyona bir aylık süre verilmiştir.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
IV.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
No.: 186 Tarih: 28.2.2006
Danışma Kurulu Önerisi
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 335
inci sırasında yer alan 1094 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci
sırasına, 337 nci sırasında yer alan 1098 sıra sayılı kanun teklifinin bu
kısmın 6 ncı sırasına, 336 ncı sırasında yer alan 1096 sıra sayılı kanunun bu
kısmın 7 nci sırasına, 261 inci sırasında yer alan 1003 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 331 inci sırasında yer alan 1095 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 289 uncu sırasında yer alan
1026 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 330 uncu
sırasında yer alan 1090 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 12 nci
sırasına, 322 nci sırasında yer alan 1081 sıra sayılı kanun teklifinin bu
kısmın 14 üncü sırasına, 47 nci sırasında yer alan 952 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 15 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 871 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 16 ncı sırasına, 326 ncı sırasında yer alan
1086 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 17 nci sırasına, 28.2.2006 tarihli
gelen kâğıtlarda yayımlanan 1101 sıra sayılı kanun teklifinin, 48 saat
geçmeden, bu kısmın 13 üncü sırasına alınmasının ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesinin;
Genel Kurulun; 28.2.2006
Salı günkü ve 1.3.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer
denetim konularının görüşülmemesinin, 28.2.2006 Salı günkü birleşiminde kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinin; 28.2.2006 Salı, 1.3.2006 Çarşamba
günleri 15.00-21.00 ve 2.3.2006 Perşembe günü 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürülmesinin;
Genel Kurulun onayına
sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
|
Bülent
Arınç |
|
|
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
Sadullah
Ergin |
Kemal
Anadol |
Ömer
Abuşoğlu |
|
AK Parti
Grubu |
CHP
Grubu |
Anavatan
Partisi Grubu |
|
Başkanvekili |
Başkanvekili |
Başkanvekili |
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisi lehinde söz isteği var; Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.
Buyurun Sayın Kandoğan.
Süreniz 10 dakika.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum; bu
haftaki Meclis çalışmalarının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Danışma Kurulu önerisinin
lehinde söz aldım. Bununla ilgili görüş ve düşüncelerimi arz etmeye
çalışacağım; ancak, bu konuyla ilgili düşüncelerimi ifade etmeden önce -bugün
28 Şubat 2006- yakın siyasî tarihimizde çok önemli bir yeri olan ve üzerinde
çok tartışma ortamı ortaya çıkan 28 Şubat 1997'yle ilgili kısaca görüş ve
düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.
Halkta karşılığı olmayan,
halk tarafından tasvip edilmeyen, demokrasiye aykırı olan ve hukukun
üstünlüğünü hiçe sayan bütün girişimlerin mutlaka halk tarafından bir gün
cevabının verileceği hepimiz tarafından çok iyi bilinmelidir.
1997 yılına şöyle bir
geri gidecek olursak, o dönemde meşru olan bir hükümetin çeşitli vesilelerle
iktidardan uzaklaştırılması ve bunun karşılığında, halkta bir karşılığı olmayan
ve halk tarafından tasvip edilmeyen olayların gelişmesiyle, maalesef,
demokrasinin büyük ölçüde yara aldığı, hukukun üstünlüğünün tartışıldığı bir
hareket olarak 28 Şubat kararları karşımıza çıkmaktadır; ama, bugün geldiğimiz
noktada, o gün yapılan o girişimin ne kadar yanlış, ne kadar haksız, ne kadar
hukuka ve demokrasiye aykırı olduğu bugün çok daha net bir şekilde karşımıza
çıkmaktadır; ancak, gelinen noktada şunu söylemek istiyorum: Artık, yetmiş
milyon vatandaşımız demokrasinin etrafında çelik bir kale olmalı, hukukun
üstünlüğüne karşı girişilen her hareketin karşısında durmalı, seçimle gelen
hükümetlerin, siyasî partilerin seçimle gitmesi gerektiği bütün millet
tarafından ortaya konulmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
bu hafta cumartesi günü, Türkiyemiz için, Ankaramız için son derece önemli olan
Modern Çarşı esnaflarını ziyaret ettik Sayın Genel Başkanımızla beraber.
Ankara'nın sembolü olan ve küçüklüğümüzden beri herkesin oraya rahatlıkla gidip
alışverişini yaptığı bir çarşının bugün içinde bulunduğu durum yürekler acısı
ve orada bulunan esnaflarımız şu anda kan ağlıyor. Biliyorsunuz, Modern Çarşı
çok büyük bir yangın geçirmişti. O yangının ertesinde, hem Sayın Başbakan,
Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ali Babacan da buradalar, kendileri ve Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanımızın, Modern Çarşı esnafının yanında olacaklarına
dair çok açık ve net ifadeleri var ve bununla ilgili yapılan girişimler
neticesinde çarşının tamir ve onarımına başlanmış iken, ne hikmettir ki, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının orada uygulayacağı bir projeden dolayı, o
güçlendirme işlemlerinin askıya alınması karşısında, esnafın açlık grevine
başvurduğunu yüreğimiz sızlayarak gidip orada görme imkânımız oldu.
Bakınız, orada 232 esnaf
1 000 çalışanıyla beraber son derece mağdur bir vaziyetteler ve ne acıdır ki, o
yangından sonra o esnaflardan 24 arkadaşımız hayatını kaybetmiş ve bunlardan 14
adedi de maalesef kalp krizi neticesinde hayatını kaybetmiş. Orada büyük bir
yara var. Oradaki esnaflarımız kan ağlıyor. Zaten esnafların çok sıkıntılı olduğu bir dönemde, Modern Çarşı
esnafının yaralarına merhem olacak olan uygulama noktasında, iktidarın ve özellikle büyükşehir belediyesinin bu esnaflarımıza yapacağı
destekleri büyük bir sabırsızlıkla hem onlar hem bizler bekliyoruz.
Yine özellikle iktidar
kanadından bir istirhamım, yıllar öncesi başlayan konut edindirme yardımlarıyla
ilgili olarak orada biriken paraların, inşallah, Meclisimizce bir çözüme
kavuşturularak, konut edindirme yardımı nedeniyle maaşlarından kesinti yapılan
kamu görevlilerimizin biriken paralarının kendilerine ödenme noktasında,
inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ciddî bir çalışma içerisine
gireriz.
Değerli milletvekilleri,
ben, buradan birçok kez ifade etmiştim; ama, her ifade ettiğimde İktidar
Partisi milletvekilleri itiraz etmişlerdi. Türkiye'deki işsizlik rakamlarının
10,3'ten aşağı olmayacağını altı ay önce söylemiştim; ancak, hem Sayın Başbakan
hem de ilgililer burada gelip, örneğin, Sayın Başbakan haziran ayının özel
şartları dolayısıyla 9,1'e düşen, o ayki düşen işsizlik karşısında "artık,
işsizlik de Türkiye'de düşmektedir" şeklinde ifadesi karşısında ben demiştim
ki, 2005 yılı sonu rakamlarına bakalım Sayın Başbakanım. Türkiye İstatistik
Kurumu 2005 yılı rakamlarını açıkladı, rakamlar 10,3. Bu iktidarın hükümeti
devraldığı 2002 yılındaki rakamlar 10,3. üçbuçuk yıl sonra gelinen rakam 10,3
ve ne gariptir ki, doğrudan yabancı yatırımın Türkiye'ye girmekte olduğunu
söyleyen iktidarımız; Türkiye'den Romanya'ya, Bulgaristan'a, hatta hatta
Suriye'ye, Özbekistan'a, Türkmenistan'a, kendi yatırımcılarımızın yatırımlarını
oralara götürmeye başladıklarını da büyük bir üzüntüyle öğreniyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tekstil kan ağlıyor. Çok zor durumdalar. Bugün iktidar ile, Sayın Başbakan ile
tekstilcilerin bir görüşmesi, bir randevu talepleri vardı. İnşallah, bugünkü
toplantıdan tekstilcilerimizi rahat nefes aldıracak, onları dünya şartlarıyla
üretim yapabilecek ve ihracatlarını artırabilecek kararların çıkmasını,
özellikle bugün bekliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
bakın, 2 dakikanız kaldı; ama, gündeme gelemediniz. Lütfen…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Geliyorum. Bunlar da hep gündemde olmasını arzu ettiğim hususlar. Yani, bu
konut edindirme yardımı gelsin Sayın Başkanım.
Bakınız, siz de Ankara
Milletvekilisiniz. Modern Çarşı esnafı kan ağlıyor.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
gündemdışı söz alır, bunları dile getirebilirdiniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Geliyorum…
Ben onların hislerine
tercüman olmaya çalışıyorum. Uygun cümlelerle de bunu söylemeye çalıştım.
BAŞKAN - Buyurun; ama,
biz de İçtüzüğe göre hareket etmek durumundayız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ve son olarak şunu da söylemek istiyorum: Bakınız, gelir dağılımıyla ilgili,
yine Türkiye İstatistik Kurumu 2004 rakamlarını açıkladı. Yeni açıklandı resmî
rakamlar. 2002'de en üst yüzde 20'nin aldığı pay, yüzde 45,4; iki yıl sonra
yüzde 46,2. En üst yüzde 20 gelir grubu, gelirden aldığı pay artarken, en alt
gelir grubunun payı yüzde 6,5'ten yüzde 6'ya düşmektedir. Bu da, Türkiye'deki
gelir dağılımında nasıl adaletsiz bir uygulama olduğunun en açık ve çarpıcı
göstergesidir.
Yine bu hafta
gündemimizde, disiplin affıyla ilgili benim de vermiş olduğum bir kanun teklifi
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmasından ben de son derece
mutluyum. 20 000'in üzerindeki kamu görevlimiz uzun zamandan beri memur
disiplin affını büyük bir merak ve büyük bir heyecanla beklemekteydi. İnşallah,
herhalde -önümdeki gündeme göre- yarın memur disiplin affı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine gelecek ve bu konu da, inşallah, bu haftaki Türkiye Büyük
Millet Meclisi çalışmalarıyla çözüme kavuşturulacak.
Değerli milletvekilleri,
geçen hafta da burada yaptığımız çalışmalarda, biliyorsunuz, kredi kartı
mağdurlarıyla ilgili bir kanun tasarısı burada kabul edildi. Ancak, şunu da
ifade etmek istiyorum ki, bu kanun tasarısı, asgarî ödeme miktarını ödeyen,
ancak, faiz kıskacı içerisine girmesi nedeniyle ödemelerde çok ciddî sıkıntılar
çeken milyonlarca kredi kartı mağdurunun dertlerine derman olamamıştır.
Maalesef, o gün bu kanun görüşülürken, ısrarla bunlarla ilgili bir düzenleme
yapılmasını istemiş olmamıza rağmen, maalesef, böyle bir düzenleme yapılmaması
nedeniyle milyonlarca vatandaşımız büyük bir mağduriyet içerisine girmiştir.
Ben, bu haftaki Meclis
çalışmalarımızın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Burada
görüşeceğimiz ve kabul edeceğimiz kanunlarla, inşallah, vatandaşların
dertlerine derman olacağını umut ediyorum ve Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) TEZKERELER VE
ÖNERGELER (Devam)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir İlinde Karabağlar Adı ile Bir İlçe Kurulması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/491) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/369)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/491) esas numaralı
kanun teklifimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesi
gereğince doğrudan gündeme alınması hususunu saygılarımla arz ederim.
Ahmet Ersin
İzmir
BAŞKAN - Önergeyi
okuttum; söz isteği var mı?
Buyurun Sayın Ersin.
Süreniz 5 dakika.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
İzmir'in önemli bir bölgesi Karabağlar'ın yıllardan beri süren ilçe olma
özlemini bir kanun teklifi olarak Meclis Başkanlığına sundum; ama, süresi
içinde ele alınmadığı için, bu kez, 37 nci madde gereğince, doğrudan görüşme
talebim üzerine huzurlarınızdayım; tekrar, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Karabağlar, İzmir'in önemli bir bölgesi, 16 büyük mahalleyi kapsayan, tekstil,
sanayi ve mobilya üretimi ve satışının çok yoğun olduğu bir sanayi merkezidir.
Karabağlar, herhangi bir
yer değil değerli milletvekilleri; İzmir'in bir sanayi bölgesi olarak, hem
vergi verme konusunda hem de ihracat konusunda önemli görevler, Türkiye'ye çok
önemli görevler, çok önemli hizmetler veren bir bölgemiz. Halen, çok geniş bir
fizikî alana yayılmış olup, 16 büyük mahallesi ve 400 000'e yaklaşan nüfusuyla
Anadolu'daki birçok ilimizden daha büyük bir bölgemizdir. Üstelik, üretim ve
satış yapan işyerleri ve çalışanlarıyla birlikte, özellikle mesai günlerinde
nüfusu 500 000'i geçiyor.
Karabağlar, içinde
barındırdığı işyerleri nedeniyle, hem İzmir ve hem de Türkiye için önemli bir
vergi kaynağı olduğu halde, hizmetlerden, yani belediye hizmetlerinden, yerel
yönetim hizmetlerinden ve gerekse diğer idarî hizmetlerden hak ettiği kadar
yararlanamıyor.
Karabağlar'la ilgili,
hükümet başkanları, bakanlar, belediye başkanları, hatta milletvekilleri,
1990'lı yıllardan itibaren, hemen hemen her seçim döneminde, bu bölgeye gidip,
Karabağlar'ı ilçe yapma konusunda sözler verdiler. Bu sözleri verenlerin
arasında başbakanlar da var, bakanlar var, belediye başkanları var. Muhtemelen,
Adalet ve Kalkınma Partisinin İzmir milletvekilleri de -bölge itibariyle- seçim
çalışmaları sırasında Karabağlar'a gitmişlerdir ve Karabağlar'da yaşayan
insanların bu özlemini, yıllardır süren bu özlemini bildikleri için,
Karabağlar'ın ilçe olması konusunda katkı vereceklerini, yardımcı olacaklarını,
hatta bu konuda kanun teklifi vereceklerini, hükümet düzeyinde girişimde
bulunacaklarını söylemişlerdir, bu sözleri vermişlerdir; ama, ne yazık ki,
Adalet ve Kalkınma Partisinin İzmir milletvekilleri bu görevlerini yerine
getirmedikleri için, muhalefet partisi milletvekili olarak, Cumhuriyet Halk
Partisinin İzmir Milletvekili olarak, bu görevi, 22 nci Dönem itibariyle ikinci
defadır gündeme getiriyorum ve daha önce verdiğim kanun teklifinin gündeme
alınması sizlerin oylarıyla reddedildi, umarım bu kez kabul edilir ve
Karabağlar'da yaşayan insanların 1990'lı yıllardan beri devam eden ilçe olma
özlemini, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu kez gerçekleştirmiş oluruz.
Değerli milletvekilleri,
verilen sözler tutulmazsa, eğer, siyaset yapanlar, politika yapanlar, seçim
dönemlerinde verdikleri sözleri yerine getirmezlerse, o zaman, bütün siyaset
kurumuna ve dolayısıyla da siyasetçilere olan güven zafiyete uğruyor. İşte,
bunun çok basit ve belirgin örneği, Karabağlar'ın ilçe olma sorunudur değerli milletvekilleri.
Yani, yıllardan beri, en az onbeş yıldan beri hep söz verilmiş; ama, sonra bu
sözler unutulmuş.
Değerli milletvekilleri,
artık, Karabağlar'da yaşayan yurttaşlarımızın ilçe olma özlemine son verelim ve
Karabağlar'ın yıllardır beklediği ilçe olma dileklerini artık gerçekleştirelim
diye sizlerden rica ediyorum ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ersin.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Teşekkür etmedim Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) -
…ve değerli arkadaşlarım, Karabağlar'ın ilçe olması konusundaki olumlu
oylarınızı bekliyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ersin.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Lehinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan lehinde söz istemiştir. Fikrini beyan ediyor
önceden…
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. İzmir
Milletvekilimizin vermiş olduğu kanun teklifini gönülden desteklediğimi ifade
etmek istiyorum.
Ben de, yirmiüç yıl
süreyle Türkiye'nin değişik yörelerinde kaymakamlık görevinde bulundum.
Özellikle son dönemde hızlı gelişen, büyüyen yerlerimizin ilçe olmalarında son
derece büyük bir fayda var. Artık İzmir kabuğunu yırtmış, son derece hızlı
gelişen… Ve özellikle Karabağlar tarafını da son derece iyi biliyorum. O
bölgenin mutlaka bir ilçe haline getirilmesinde fayda mülahaza ediyorum.
Ancak, benim bu noktada
söylemek istediğim bir husus var. Türkiye'de yaklaşık 980 civarında ilçe var.
Ancak, bu iktidar döneminde -üzülerek ifade etmek istiyorum ki- daha önce ilçe
olan ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarının kurulduğu ve hizmet verdiği birçok
ilçemizden kamu kurumlarının bir kısmının maalesef alınma durumu ortaya çıktı.
Benim kendi ilçemden bahsediyorum, Babadağ İlçesi. Denizli'nin Babadağ İlçesi
1989 yılında ilçe oldu. Davullarla, zurnalarla ilçe olmayı kutladık. Ancak, ne
gariptir ki, son dönemde ilçemizdeki adliye teşkilatı alındı, kapatıldı. Şu
anda kendi ilçemin insanları basit bir şahitlik meselesi için kilometrelerce
uzaktaki bir başka ilçeye gitmek mecburiyetinde kalıyor. Yani, ilçeleri bir
taraftan kurarken, diğer taraftan, ilçelerdeki kamu kurumlarının
fonksiyonlarını azaltırsak, oradaki vatandaşlarımızın hizmet alımının önüne
bazı engeller koyarsak, bu kurulacak olan ilçelerin pratikte çok fazla bir
faydası olmayacaktır.
Ve yine kendi ilçemden
örnek vermek istiyorum; saat 17.00'den sonra, ilçemizin tek sağlık kuruluşu
olan sağlık ocağımızda bir görevli bile olmuyor. Saat 17.00'den sonra bir
vatandaşımız, eğer rahatsızlanacak olursa, gidiyor sağlık ocağına, ilgili
doktor neredeyse, telefonlarla, değişik yollarla aranıyor bulunuyor, eğer
bulunabilirse, sağlık ocağına gelip tedavi olma imkânı elde ediyor.
Ve yine ilçelerimizde
uzman doktorlarımız yok; ama, uzman doktorların yazması gereken bazı ilaçlar
vardır diyerek vatandaşlarımızın, yine kendi ilçelerinden başka ilçelere,
sadece bir veya iki ilacını yazdırmak için, o ilçeye gitmek mecburiyetinde
oldukları çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. O bakımdan,
değerli milletvekilleri, sayın milletvekilimizin teklifi son derece yerinde.
Karabağlar, çok hızlı
gelişen, büyüyen bir yer. Buranın mutlaka ilçe olması lazım; hatta, bunun
yanında, ilçe olma hakkını, değişik yönleriyle, nüfus, ulaşım, ekonomik kriter,
sosyal hayat gibi çeşitli faktörler bakımından ilçe olmayı hak eden o kadar
yerleşim birimimiz var ki, benim arzum, temennim, bunu bugün mutlaka kabul
edelim; ama, Türkiye'de bu durumda olan yerleşim yerlerinin üzerinde bir
çalışma yapılıp bunların da mutlaka ilçe haline getirilmesinde fayda mülahaza
ediyorum.
Ve yine, diğer bir
üzüntüm de, maalesef, şu anda 980 ilçemizin bir kısmında asil kaymakam
bulunmamaktadır. Asil kaymakam yok.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- "Asil" değil, "asıl."
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Komşu ilçenin kaymakamı, hem kendi ilçesinde kaymakamlık görevini yürütmekte,
hem de komşu ilçedeki kaymakamlık görevini birlikte yürütmekte. Bunun pratikte
ne kadar faydalı olduğunun takdirini sizlere bırakmak istiyorum.
Ben, Ünye Kaymakamlığım
sırasında, Fatsa Kaymakamımız görevde olmadığı dönemlerde, hem Ünye
Kaymakamlığı görevini, hem de Fatsa'da Kaymakam Vekilliği görevini birlikte
yürütüyordum. Bunun ne kadar zor olduğunu sizler de takdir edersiniz. O
bakımdan, İçişleri Bakanımızın, bu konuda bir çalışma yapıp, şu anda kaymakamı
bulunmayan ilçelerimize, inşallah, en kısa zamanda kaymakam tayin edilmesi
noktasında da gerekli duyarlılıkları göstereceğine inanıyor ve İzmir
Milletvekilimizin bu kanun teklifini destekliyor ve inşallah, sizlerin de
desteklerini bekliyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Şimdi, önerge üzerindeki
konuşmalar tamamlanmış olduğundan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve
Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil
Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/439) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/370)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/439) esas numaralı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunda
değişiklik yapılmasını içeren kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması konusunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Bülent Baratalı
İzmir
BAŞKAN - Sayın Baratalı
önergesiyle ilgili söz istemiştir.
Buyurun Sayın Baratalı.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ve Sosyal
Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı
Ödenmesi Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasını içeren kanun teklifimizin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesinde yazılı süre içinde
sonuçlandırılamaması üzerine, doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için söz
almış bulunmaktayım; bu nedenle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; asker, kanunla, harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyeti
altına giren ve resmî bir kıyafet taşıyan şahıstır. Bunlar, er ve erbaşlar,
astsubaylar, subaylar olarak gruplandırılmışlardır. Subaylar da, 211 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 11 inci maddesinin dördüncü
bendinde, subaylar, üstsubaylar, general ve amiraller olarak sıralanmışlardır.
Subaylar, asteğmen,
teğmen, üsteğmen ve yüzbaşılar; üstsubaylar, binbaşı, yarbay ve albaylar;
general ve amiraller, tuğgeneral-tuğamiral, tümgeneral-tümamiral,
korgeneral-koramiral, orgeneral-oramiral olarak rütbelerine göre de
sıralanırlar.
Yine, 211 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 11 nci maddesinde "Makam: Her
amirin Silahlı Kuvvetlerde temsil ettiği mevkidir. Amir: Makam ve memuriyet
itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimsedir" diye tanımlanmaktadır.
Bu tanımlardan da
anlaşılacağı gibi, binbaşılar da, üstsubaylar gibi ve general ve amiraller
gibi, amir ve makam sahibi subaylardır. Yani, kısaca, binbaşılar da yarbay,
albaylar gibi, aynı gruba ve statüye tabidirler. Üstelik, binbaşı ve yarbay
rütbesindeki subaylar aynı görevi ifa ederler. Makamları da, tabur komutanlığı
veya sınıflarına göre filo komutanlığıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifimize konu olan makam tazminatı ödeneği, maaşlarda
bir iyileştirme gayesiyle ilk defa 1984 yılında general ve amirallere verilmeye
başlanmıştır. Tepkiler gelince, kanun hükmünde kararnamelerle önce kadrosuzluk
nedeniyle emekli olan albaylara, bilahara kıdemli albaylara, sonradan iki
yıllık kıdemli albaylara, daha sonra da kıdemsiz albaylara, sonradan da
yarbaylara tazminat verilmeye başlanmıştır.
Ayrıca, bütün bu
olanlardan sonra, 10 Ocak 2002 tarihinde bir Bakanlar Kurulu kararıyla, makam
tazminatı verilmekte olan general, amiral, kıdemli albay, albay ve yarbay
rütbesinde olanlara ve bunların emeklilerine de görev tazminatı verilmeye
başlanmış, üstsubay sınıfında sayılmasına karşın, iki olanaktan da
yararlanamayan binbaşılar aleyhine uçurum farkı çok yükselmiş bulunmaktadır.
Oysa, bir kıdemli binbaşı ile bir yarbayın hizmet süresinde bir veya iki yıl
süre bulunmaktadır, fark vardır. Birinin baremi 1 inci derecenin 1 inci
kademesi olmasına karşın, binbaşının baremi 1 inci derecenin en fazla 4 üncü
kademesidir. Emekli olmuş bir kıdemli binbaşının aylık emekli maaşı 904,67 YTL,
emekli yarbayın maaşı 1 463, 24 YTL'dir. Haksızlık, maaş farkına bakıldığında,
açıkça görülmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz
haksızlık ve adaletsizliğe, aynı binbaşılar gibi, iki kademeli kıdemli
başçavuşlar ile kıdemli başçavuşlar da uğramışlardır. Bunlar da, sayılan
personelin eşiti durumundadırlar. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu kahraman
evlatlarının görevde ve emeklilikte uğradıkları bu haksızlıklar acilen
giderilmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir diğer konu da görev tazminatı konusudur. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde görev tazminatının sadece yarbay rütbesine kadar olan subaylara
verilip diğer subaylar ile tüm astsubaylara verilmemesi hoşnutsuzluk
yaratmaktadır. Bu konuda vermiş olduğum (7/4580) sayılı soru önergeme Sayın
Bakan Gönül'ün verdiği yanıtta "memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî
ve sosyal haklarında düzenlemeler kapsamında, 10 Ocak 2002 tarihinde, kanun
hükmünde kararnameyle, Türk Silahlı Kuvvetlerinde albay ve yarbay rütbesindeki
personel ile aynı seviyedeki diğer kamu personeline…"
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- "…görev tazminatı adı altında bir tazminat ödenmeye başlanmıştır. Söz
konusu tazminatının zamanla diğer personele de verilmesi planlanmış ve ilk
aşamada kıdemli binbaşı, binbaşı, iki kademeli başçavuş ve kıdemli başçavuş
rütbesine yönelik çalışmalara başlanmıştır. Görev tazminatının bahsi geçen
personele verilmesi maksadıyla girişim ve çalışmalar devam etmekte"
denilmektedir. Bu, Sayın Gönül'ün verdiği cevaptır.
Sayın Gönül'le beraber
çalıştık. Bu cevabına samimiyetle inanmak istiyorum; ama, Sayın Bakan, umuyorum
ve diliyorum, çalışmalar son aşamasına gelmiştir; zira, bu kesimde tahammül
kalmamış bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; doğru olan, nimet ve külfetin eşit olarak paylaştırılmasıdır.
Bu şekilde davranılması, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli arasındaki
hiyerarşik dengeyi koruyacak, karşılıklı güven ve saygı duygularını
güçlendirecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; temsil tazminatı 20 000 kişiyi ilgilendiriyor; ancak, buna, 80
000 kişi de astsubay olmak üzere, görev tazminatını da eklersek, kahraman
Silahlı Kuvvetlerimizin emekli ve aktif olarak çalışan 100 000 personeli, İç
Hizmet Kanununda haklı oldukları belirtilmiş olmasına karşın, şu anda mağdur
durumda bulunmaktadırlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anlattığım bu düşüncelerle, kanun teklifimizin doğrudan gündeme alınması
konusunda Yüce Meclise güveniyor, saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.18
Açılma saati: 16.33
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince,
sözlü sorular ile diğer denetim konuları görüşülmüyor ve gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
Önce, sırasıyla, yarım
kalan işlerden başlayacağız.
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 3 üncü sırada yer
alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Yarım kalan işlerin
görüşülmesi ertelendiğinden, şimdi kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine
1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.
1 inci sırada yer alan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu
(1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2 nci sırada yer alan,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair 604 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Gülhane
Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı:
1079)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5 inci sırada yer alan,
İzmir Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail
Katmerci'nin; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
5.- İzmir
Milletvekilleri Mehmet S. Tekelioğlu, Fazıl Karaman ve İsmail Katmerci'nin;
İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları (Universiade)
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/700) (S. Sayısı: 1094) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 1094 sıra
sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
söz isteği vardır.
Teklifin tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
CHP GRUBU ADINA AHMET
ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5155 sayılı Universiade
Yasasına; yani, Üniversiteler Yaz Olimpiyatları Yasasına 1 madde eklenmesiyle
ilgili görüşülmekte olan kanun teklifi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kuşkusuz, bu yasa maddesi, 5155 sayılı Yasa görüşülürken, o yasanın kapsamı
içinde değerlendirilmesi lazımdı ve o yasa görüşülürken ve hazırlanırken böyle
bir maddenin de o yasa içinde olması lazımdı; ama, unutuldu mu ya da başka
nedenlerle mi bilemiyorum, bu ayrı bir madde olarak… Tasfiye süreci,
Universiade oyunlarının organizasyon komitesinin bütün kurumlarının
tasfiyesinden sonra, böyle bir maddeyle, böyle bir kanun teklifiyle karşı
karşıya kaldık. Dolayısıyla, zamanında yapılması gereken düzenleme yapılmadığı
için, o yasayı tekrar görüşmek zorunda kalıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, uluslararası
bir spor organizasyonundaki başarının ölçüsü, kuşkusuz, sadece madalyalar
değildir. Dünya spor kamuoyu, bu tür organizasyonlarda ev sahibi ülkenin
başarısını, madalya sayısıyla değil, organizasyondaki başarı ve gelen
konukların rahat etmesi, sorunlar yaşayıp yaşamamasına göre değerlendirir.
Bu yönüyle baktığımızda,
11-20 Ağustos 2005 tarihleri arasında yapılan İzmir Universiade
Organizasyonunun başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, açılış törenlerinde,
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Atatürk'ten hiç söz edilmemiş olması o
zaman da çok eleştirilmişti, bugün de bunu eleştirmek durumundayım. Herhalde
bunun da nedenini Sayın Bakan biraz sonra izah eder diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri,
İzmir Universiade Oyunlarından söz etmeden önce, fırsat varken, genel olarak
Türk sporunun durumundan da bahsetmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türk sporunu yöneten kadrolar, maalesef, sporla değil, Türk sporunu
kalkındırmakla değil, başka şeylerle meşguller. Teşkilatlanmayla ilgili
birtakım ciddî iddialar var ve bu
iddialar artık, ayyuka çıkmış durumda.
Değerli milletvekilleri,
örneğin, 2004 Aralık ayında yapılan özerk olmayan federasyon başkanları
seçiminde, iktidar, tıpkı Futbol Federasyonu Başkanlığı seçiminde olduğu gibi,
kendi yandaşlarını, kendi taraftarlarını federasyon başkanı seçtirebilmek için
maalesef, bütün ağırlığıyla o seçimlere abandı ve bunun sonucunda bazı
federasyon başkanlarını kendi arkadaşlarından, kendi yandaşlarından, kendi
taraftarlarından seçilme fırsatını buldular ve bunu başardılar; delegelere
büyük baskılar yaparak bu sonucu aldılar; ama, bugün, gelinen noktada,
maalesef, ehil olmayan, işi bilmeyen kişilere emanet edilen Türk sporu,
tarihinin, maalesef, en kötü dönemini yaşıyor.
(x) 1094 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
A Millî Futbol Takımımız,
herkese ve bütün dünyaya örnek ve ibret olacak şekilde bir ceza aldı; FIFA, maç
öncesi ve sonrasında çıkan olaylar nedeniyle, bütün dünya ülkelerine ibret
olacak biçimde cezalandırdı Türkiye'yi. Normalde, bu cezalardan sonra, futbolu
yöneten kadroların tümden istifa etmesi gerekirdi; ama, maalesef, bu
erdemliliği gösteremediler.
Sayın Bakana sormak
istiyorum -umarım sorularıma da cevap alırım- bu Conrad toplantısı nedir Sayın
Bakanım? O olaylı İsviçre maçından önce Conrad Otelinde yapılan bir toplantıda,
konukların, gelen İsviçreli konukların karşılanması, uğurlanması ve maç
sırasındaki olabilecek davranışlarla ilgili birtakım kararlar alındığı ve o
maçın öncesinde yaşanan sorunlar ile maç sırasında yaşanan ve maçtan sonra
yaşanan sorunların da o toplantıda alınan kararların sonucu olduğu iddiaları
var. Dolayısıyla, bu konunun çok ciddî bir biçimde araştırılması ve
sonuçlandırılması lazım Sayın Bakanım. Eğer böyle bir toplantı yapılmışsa;
yani, güvenlik toplantısında bu tür kararlar alınmışsa, Türkiye'yi sıkıntıya
sokacak kararlar alınmışsa, o zaman, bunun bedelini de bu kararı alanların
ödemesi lazım.
Değerli milletvekilleri,
halterde, uluslararası kamuoyu ve spor kurumları, doping nedeniyle Türkiye'yi
aforoz etti, Türkiye'yi bütün uluslararası karşılaşmalardan dışladı doping
nedeniyle. Halterde uluslararası yarışmalara katılamıyoruz. Peki, Halter
Federasyonu Başkanı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü yöneticileri, hatta Sayın
Bakan bu sonuçtan, bu dışlanmadan, bu aforoz edilmeden sorumlu değiller mi; kim
bunun sorumlusu? Böyle bir sonuç çıkıyor ortaya; ama, o spor branşını yöneten
kadroların hepsi olduğu yerde duruyor, kimse yerinden kımıldamıyor. Bütün suç,
daha spor yaşamının baharında olan birkaç tane genç çocuğun, genç haltercinin
üzerine yıkılıyor. Bunu, insafla bağdaştırmak ve sorumlulukla bağdaştırmak
mümkün değil.
Şimdi, sormak lazım,
sormak istiyorum Sayın Bakana: Ne yaptınız bu Halil Mutlu'ya? Halil Mutlu ki,
bütün dünyayı Türk Bayrağının önünde selam durduran bu cep herkülünü ne
yaptınız? Halil Mutlu, televizyonların önünde, ağlayarak "beni
yaktılar" diyor. Peki, Sayın Bakan, kim yaktı Halil Mutlu gibi insanı?
Türkiye'nin her zaman göğsünü kabartan, dünya şampiyonlukları, olimpiyat
şampiyonlukları getiren bir halterciyi kim yaktı, kimler yaktı? Bununla ilgili
bir çalışma yaptınız mı, bununla ilgili bir soruşturma yaptınız mı ve
yaptıysanız sonuç nedir? Nasıl bir eğitim, nasıl bir disiplin verdiniz ki, genç
halterciler doping maddesi kullanıyorlar? Nasıl eğitim bu, nasıl disiplin,
anlamak mümkün değil.
Peki, Süreyya Ayhan
nerede şimdi, bilen var mı? O millî atletimiz, şampiyonluklar, madalyalar
getiren millî atletimiz nerede? Dün gazetelerde okudum "evimde bile millî
formayı giymiyorum" diyor. Onu, bu spordan, millî formadan uzaklaştıran
gerekçeler neydi? Nasıl kıydınız, böyle, Türkiye'ye madalyalar kazandıran,
Türkiye'yi gururlandıran bir atletimize nasıl kıyıp da bu noktalara getirdiniz?
Hamza Yerlikaya…
Geçenlerde yaptığım bir konuşmada yine sordum; Hamza Yerlikaya, millî
güreşçimiz, olimpiyat ve dünya şampiyonu Hamza Yerlikaya basına demeç veriyor
ve manşette: "Ben, kızımı spora vermem" diyor, "bazı şeyler
biliyorum, kızımı spora vermem" diyor. Ya, ne demek istiyor Hamza Yerlikaya?
O branşta neler oluyor? Neden, kızımı vermem diyor? Hayatı sporda geçen bir
insan ne biliyor, ne gördü de ben kızımı spora vermem diyor? Yani, o branşta
neler oluyor Sayın Bakanım?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hiçbir şey olduğu yok.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Ama, niçin böyle konuşuyor? O zaman kendisiyle bir görüşme yapmadıysanız,
lütfen şimdi yapın, ya da...
Atina Olimpiyatlarından
sonra bazı sorunlarla karşılaştık bayan sporcularla, bayan haltercilerle
ilgili. Yoksa, bunda bu genel bir uygulama mıdır?
Bir olimpiyat
şampiyonunu, bir dünya şampiyonunu bu şekilde konuşturan nedenler, gerekçeler
nedir? Bu konuda bir araştırma yaptınız mı Sayın Bakan, bir çalışma yaptınız
mı? Varsa birtakım olumsuzluklar o branşta, birtakım olumsuzluklar varsa,
bunların giderilmesi sizin göreviniz değil mi?
Bu badminton
meselesinde... Şimdi, bugünlerde gündemde...
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyetinin spor konusunda kırmızı çizgileri var. Bu kırmızı
çizgilerden en önemlisi de şer'î kanunlarla yönetilen ülkelerdeki yarışmalara
ve şer'î usullerle yapılan yarışmalara Türkiye bayan sporcu göndermiyordu; ama,
bugün bakıyoruz, İran'da yapılan turnuvada, bayan sporcularımız, bayan
badmintoncularımız o turnuvaya katılmışlar ve haremlik-selamlık uygulaması
içinde, kapanarak yarışmalara katılmışlar ve sonuçta altın madalya kazanmışlar.
Kuşkusuz kendilerini tebrik ediyorum Türkiye'nin adını duyurdukları için, altın
madalya aldıkları için. Sporcularımıza söylediğim bir şey yok; bir şey
demiyorum, kutluyorum, tam tersine, onları; ama, o sporcuları yönetenler, nasıl
oldu da Türkiye'nin kırmızı çizgilerini çiğneyerek İran'a bayan sporcuları
gönderdiler? Yani, devletin yerleşmiş bir kuralı bu. Şer'î usullerle, şer’î
kanunlarla yönetilen ülkelerde ve şer'î usullerin, şer'î genelgelerin, şer'î
uygulamaların yürürlükte olduğu ülkelere Türkiye bayan sporcularını
göndermiyordu; bu bir kırmızı çizgiydi.
Sayın Bakan, Türkiye'nin
kırmızı çizgisi mi değişti, Türkiye'nin yerleşik devlet politikası mı değişti?
Bu politikayı ben koymadım, siz koymadınız Sayın Bakan? Bu politikayı devlet
ortaya koydu, yürürlüğe koydu ve bugüne kadar da, titiz bir şekilde, bu
politika uygulanıyordu; ama, ne oldu da birdenbire, İran'daki bu turnuvaya,
badmintoncu bayan sporcularımız, sizin onayınızla ve Dışişleri Bakanının
onayıyla nasıl gönderildi? Değişti mi, Türkiye'nin yerleşik devlet politikası
mı değişti?
EYÜP FATSA (Ordu) -
Mustafa Denizli de gitmiş.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Mustafa Denizli'ye bir şey demiyorum, erkek sporculara da bir şey demiyorum;
konu, sadece bayan sporcular.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ne
alakası var?!
RECEP GARİP (Adana) -
Bana biraz karıştırıyorsunuz gibi geliyor.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Zaten, devletin politikası da, bu tür uygulamaların yürürlükte olduğu ülkelere
bayan sporcu göndermemek.
EYÜP FATSA (Ordu) - Olur
mu?! Hem de devrim muhafızlarının takımını çalıştırıyor ya!
AHMET ERSİN (Devamla)
- Yani, devletin uygulaması, yerleşik
kuralı, yasası budur. Şer'î usullerle yönetilen, şer'î yasalarla yönetilen ve
bu usullere göre yarışmaların yapıldığı turnuvalara bayan sporcu göndermemek
devletin yerleşik bir geleneğiydi. Şimdi bu gelenek değişti mi?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Erkekleri de göndermeyelim o zaman; erkekler de gitmesin…
MEHMET ALİ BULUT
(Kahramanmaraş) - Ticaretimizi keselim!..
AHMET ERSİN (Devamla) -
Şimdi, bu gelenek değişti mi? Değiştiyse, bilelim. Onu, o zaman, ona göre
değerlendiririz, ona göre konuşuruz. Eğer değişmediyse, bu gelenek devam
ediyorsa, devletin bu yerleşik anlayışı, devlet politikası halen devam
ediyorsa, o zaman, İran'da yaşanan bu skandal neyin nesidir Sayın Bakan; bunu
da izah ederseniz memnun oluruz.
Değerli milletvekilleri,
İzmir'de 11 ve 20 Ağustos tarihleri arasında yapılan 23 üncü Dünya Üniversitelerarası
Spor Oyunları, yani Universiade açılışında yaşanan, Atatürk'ün gizlenmesinin,
anılmamasının yarattığı kriz dışında, başarılı bir organizasyon olmuştur. Gerek
madalya itibariyle gerekse organizasyonun süreci itibariyle, İzmir Büyükşehir
Belediyesi ve merkezî idarenin ortak yürüttüğü bu organizasyon başarılı
olmuştur. Bunu hakkaniyete dayalı olarak kabul etmek durumundayız.
İSMAİL KATMERCİ (İzmir) -
Bir de teşekkür et bari; bir de teşekkür et.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Yani, çok önemliyse, başarılı olmuştur. Bu organizasyonu düzenleyenlere de ve
bu, düzenli bir şekilde sürdürdükleri -Atatürk'ün açılışta anılmaması dışında-
düzenli bir biçimde sürdürüldüğü için, bu organizasyonu yapanlara,
hazırlayanlara ve bu süreci götürenlere teşekkür ediyorum. Tamam mı? (CHP
sıralarından "Piriştina" sesleri)
Ve Universiade, sonuçları
itibariyle de, organizasyonun başarısı itibariyle de, Türk sporunun yaşadığı
karanlık günlere bir mum ışığı olmuştur değerli milletvekilleri; ama, bu
organizasyonun parıltılı görünümünün arkasında bazı önemli ve ciddî sorunlar
var, başarıyı gölgeleyebilecek sorunlar var. Bunlarla ilgili… Ki, bu
Universiade kapsamı içinde yapılan ihaleler problemi var ki, bunu ayrıca bir
görüşeceğiz yakın zamanda; Gençlik Spor İl Müdürlüğünün ve Genel Müdürlüğün
yaptığı ihaleleri ayrıca görüşeceğiz. Bugün o konulara girmek istemiyorum; ama,
görüşeceğiz, onu da Meclis gündemine taşıyacağız.
Ancak, genel koordinatör
olarak atanan kişi, değerli milletvekilleri, organizasyonun gelir ve
giderlerinin muhasebesini, bir bağımsız denetim kuruluna ihale etmek ya da
vermek yerine, daha önce genel müdürlüğünü yaptığı şirketin malî müşavirlerine
emanet etti.
Şimdi, belki, bu
davranışından bir olumsuzluk çıkmamış olabilir; ama, neden, bir bağımsız
denetim şirketini değil de, daha önce genel müdürlüğünü yaptığı şirketin,
firmanın malî müşavirlerini görevlendirdi? Bu, kafa karıştıran bir sorundur,
ben size söyleyeyim.
İSMAİL KATMERCİ (İzmir) -
Orada, Büyükşehir Belediye Başkanımız yok mu?
AHMET ERSİN (Devamla) -
Bu kafa karıştıran…
Kim olursa olsun, ben bir
olumsuzluğu söylüyorum, yani, kimseyi ayırmadan söylüyorum.
Yani, böyle bir
davranışı, aslında, hiç gereği yokken, durup dururken, kafaları karıştıran bir
sorun olarak karşımızda duruyor.
Universiade'ın gelir ve
giderlerinin ne olduğu bilinmiyor. Sponsor olarak bağış ve diğer kaynaklardan
ne kadar gelir elde edildiği, yani, gelir bütçesi ve giderleri kalem kalem
mutlaka kamuoyuna açıklanmalıdır ki, tereddütler giderilsin ve kamuoyu da
yapılan harcamalarla, alınan malzemelerle ilgili bir piyasa değerlendirmesi ve
kıyaslaması yapabilsin. Bu imkânın tanınması şart. Organizasyonun operasyonel
kısmının ihalesi Zet Firmasına verildi. Fakat, bir süre sonra ve firmaya da 500
000 dolar ödendikten sonra bu sözleşme iptal edildi. Nedeni bilinmiyor.
Gerçekten bu sözleşme niçin iptal edildi ve bu 500 000 doları kim ödeyecek, bu
500 000 doların akıbeti ne olacak?
Değerli milletvekilleri,
demirbaş hükmündeki, özellikle,
elektronik eşyalar ne oldu? Tasfiye sürecinde, tasfiye süresince hangi
birimlere dağıtıldı ya da dağıtıldı mı? İzmir'de nakliye kamyonlarına, yüklenen
kutular Ankara'da boş çıkıyor. Yani, nakliye kamyonlarına, içinde elektronik
eşya ya da başka bir malzeme olduğu nedeniyle nakliye kamyonlarına yüklenen
kutuların bir bölümü Ankara'da boş çıkıyor. Nasıl oluyor bu? Yolda mı başına
bir kaza geliyor, İzmir'de mi başına bir kaza geliyor, burada bir şeyler
oluyor; bunu bilemiyorum. Bunun açıklanması lazım.
2 000 civarında cep
telefonu alındığı söyleniyor. Bu cep telefonları nerede? Kim kullanıyor bu cep
telefonlarını ve tasfiye süreci de tamamlandığına göre, bu telefonlar iade
edilecek mi?
Universiade Yasasının 7
nci maddesi "bu kanun kapsamındaki iş, işlem ve harcamalar Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir" diyor. Bu denetim ne zaman
yapılacak? Altı ay geçti, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Universiade
muhasebesiyle, Universiade organizasyonuyla ilgili bir çalışma yaptığını
duymadık, bugüne kadar yapılmadı; ama, en kısa zamanda yapılması lazım ve o
Denetim Kurulunun, Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarının da kamuoyuna
açıklanması lazım ki -Türkiye'nin ilk defa yaptığı bir büyük organizasyondur-
bundan sonrakilere de örnek olacak biçimde, yanlışlar, hatalar düzeltilsin diye
bu denetlemenin mutlaka yapılması ve sonucunun da mutlaka kamuoyuna açıklanması
lazım.
Yine, aynı yasanın 9 uncu
maddesi, ödeneklerden ve gelirlerden artan meblağın tasfiyeyi müteakip İzmir
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne irat kaydedileceğini buyuruyor. Bu yapıldı mı
Sayın Bakan? Ödenek ve gelirlerden artan meblağ ne kadar ve bu ödenek ve
gelirlerden artan meblağın tamamının İzmir İl Müdürlüğüne devrinin yapılmadığı
ve yapılmayacağı söyleniyor.
Sayın Bakan, İzmir'in
hakkını herhalde siz de yemek istemezsiniz, biz de İzmir'in hakkının
yenilmesine izin vermeyiz elimizden geldiği kadar; ama, eğer böyle bir çalışma
varsa, eğer böyle bir eğilim varsa, buna şimdiden el koymanızı bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
kuşkusuz, Universiade kapsamında ihaleler konusunu, İzmir İl Müdürlüğünün ve
Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün yaptığı o ihaleleri ayrı bir gündem olarak
görüşeceğiz Genel Kurulda.
Bu yasanın da, daha
başlangıçta 5155 sayılı Yasanın içinde olması gerekirken o zaman unutulup da
konulmamış olan bu yasanın da milletimize hayırlı olmasını diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ersin.
AK Parti Grubu adına,
İzmir Milletvekili Sayın İsmail Katmerci; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KATMERCİ (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 5255
sayılı, İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları Kanunu,
10 Kasım 2004 tarihinde, Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş, 13.11.2004
tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 3 üncü
maddesi uyarınca kurulan ve özel hukuk hükümlerine tabi tüzelkişilik olan İzmir
Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu, 6 ncı maddeye göre oyunların
hazırlığı, düzenlenmesi ve sonuçlandırılmasıyla ilgili her türlü iş ve
işlemleri yaptırmakla yetkili ve sorumludur. Aynı kanunun 9 uncu maddesi
"İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu, tasfiye
işlemlerini, oyunların kapanış töreninden sonra en geç altı ay içinde tamamlar"
hükmünü getirmiştir. Oyunların kapanış töreni 21.8.2005 tarihinde
yapıldığından, tasfiye işlemlerinin tamamlanması için tanınan süre 21.2.2006
günü akşamı bitmiş bulunmaktadır. 11-21 Ağustos 2005 tarihleri arasında, 131
ülkeden 7 884 sporcu ve yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. İzmir'de
yapılan oyunlar, Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı, Genel
Sekreteri ve icra kurulu üyeleri tarafından bugüne kadar gerçekleştirilen en
başarılı organizasyon olarak nitelendirilmiştir.
FISU, gönderdiği 17 Şubat
2006 tarihli yazısıyla, taraflar arasında 14.7.2000 tarihinde Pekin'de
imzalanan tahsis sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerimizi yerine
getirdiğimizi resmen teyit etmiştir. 5255 sayılı Kanunun tasfiyeye ilişkin 9
uncu maddesi, tanınan süre içerisinde tamamlanamayan bazı iş ve işlemler ile
Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun tasfiye sonrası muhatap kalabileceği bazı
talepler konusunda ne yapılacağına açıklık getirmemektedir. Misal: Hazırlık ve
Düzenleme Kurulu aleyhine açılmış veya açılabilecek davaların ve icra
takiplerinin, Hazırlık ve Düzenleme Kurulu adına takibi ve yasal sonuçlarının
uygulanması; yine, Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun alacaklarının tahsili ve
borçlarının ödenmesi; mahkemeler, Sosyal Sigortalar Kurumu, vergi daireleri
başta olmak üzere kuruluş ve kişilerin Hazırlık Düzenleme Kurulundan talep
edecekleri bilgilerin verilmesi; Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna iş yapan özel
ve tüzelkişilerden Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna karşı yükümlülüklerini yerine
getirdikleri halde Sosyal Sigortalar Kurumundan 21.2.2006 tarihine kadar
ilişiksiz belgesi alamayanların nakit ve banka mektubu teminatlarıyla ilgili
iade veya irat kaydetme işlemlerinin yapılması çözüm getirilmesi gereken
konuların başlıcalarıdır.
Yukarıda sayılan iş ve
işlemlerin tasfiyesi için tanınan süreden sonra yapılabilmesi için, 5255 sayılı
Kanunun 9 uncu maddesine ikinci fıkra olarak aşağıdaki cümlelerin eklenmesi
önerilmektedir:
"Tasfiyenin
tamamlanmasından sonra her türlü belge, kayıt ve sair evrak ve teminatlar
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devredilir. İzmir Universiade Oyunları
Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun taraf olduğu ve olacağı her türlü icra
takipleri, davalar ve sair hukukî ihtilaflardaki aktif ve pasif husumet
ehliyeti, başka işleme gerek kalmaksızın 22.2.2006 tarihinden itibaren
kendiliğinden Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devrolmuş sayılır."
Bu şekilde bir maddenin
eklenmesini arzu etmekteyiz; biraz önce yukarıda saydığım gerekçelerle bu
maddenin, bu yasamıza ilave edilmesini teklif etmekteyiz.
Bu şekilde çıkacak
yasanın ülkemize hayırlara vesile olmasını, hayırlı olmasını temenni ederek
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Katmerci.
Şahısları adına söz
isteği var.
Adana Milletvekili Sayın
Recep Garip; buyurun.
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Dünya Üniversitelerarası Spor
Oyunları (Universiade) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerinde konuşma yapmak üzere, şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özellikle, Universiade
2005 İzmir Spor Organizasyonuna katkıda bulunan, Saygıdeğer Bakanımıza, Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğümüze ve tertip komitesine, mülkî erkâna teşekkürlerimi
ileterek başlamak istiyorum.
Ülkemiz, son yıllarda,
uluslararası organizasyonlara başarıyla ev sahipliği yapmaktadır. Bunları,
geçen yıl bolca gördük ve yüzümüzün akıyla, dünya insanlığına,
organizasyonlardaki başarımızı ortaya koymuş olduk. Bu tarz spor
faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasının, ülkemizin tanıtımı ve bu alanda başarılı
çalışmaların ortaya konması açısından son derece önemli olduğunu bilmekteyiz.
Bilindiği üzere,
dünyadaki bütün insanlığın dikkatini çeken, en önemli, spor alanlarıdır, kültür
alanlarıdır ve sanat alanlarıdır. Bu alandaki yapılmış olan bütün hizmetler,
bütün insanlığın ortak sesleri, ortak dilleri, ortak eylemleri haline
gelmektedir. Dolayısıyla, Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunları, bu
organizasyonlardan sadece birini oluşturmaktadır.
Spor aktiviteleri, gençliğin
sağlıklı gelişimi, sosyal ve kültürel alanlara uyum sağlamalarını mutlak
surette kolaylaştırmaktadır. Mutlak surette, gençliğin dinamik olmasını,
onların, akıllarını, bilimde, teknikte, sporda daha doğru kullanmasını arzu
etmek istediğimiz için, arzuladığımız için, bu tür etkinliklerin önemli
olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.
Gençliğin kötü
alışkanlıklardan korunması noktasında da önemli rol üstlenmektedir dünyadaki
spor oyunları. Dolayısıyla, bu anlamda, spora verilen katkıların, spor etkinliklerinin,
sokak çocuklarına, caddelerde boş gezen insanlara karşı, yanlış eylemlere
girmemeleri adına, spor tesislerinin ve spor komplekslerinin bolca açılması ve
bu arada, mutlak surette, uzman insanların, sporcu insanların rehberlik yapması
önem arz etmektedir.
İnsanın kendine olan
özgüveninin kazanılmasına, başarı yeteneğinin geliştirilmesine, elbette,
ülkemizde yürütülen spor faaliyetlerinin katkıları, mutlak surette yadsınamaz;
bunu görmezlikten gelemeyiz. Bu çalışmaların, gerek ulusal ve gerekse uluslararası
spor organizasyonlarıyla desteklenmesi, farklı branşlarda motivasyonu
artırmaktadır.
Dolayısıyla, spor
oyunları dediğimiz zaman, spor alanına girmiş olan bütün alanlarda etkin olmak,
buralarda başarıya imza koymak, insanımızın uluslararası başarılara imza
atması, madalyalar alması, altın madalyalarla ülkemize dönmesi, ulusumuzun
Millî Marşının orada söylenmesini sağlaması, gönderlere Türk Bayrağının
çekilmesini sağlamak, mutlaka, en büyük arzularımızdandır.
Uluslararası spor
organizasyonlarıyla ilgili, Bakanlığımız, Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüz ve
sivil toplum örgütlerimizin takdirle karşılanacak çalışmalarının olduğunu
bilmekteyiz ve bunu yüreğimizle desteklemeye devam ediyoruz.
Bu çerçevede, 5255 sayılı
Kanunla oluşturulan İzmir Universiade Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun
tüzelkişiliği, aynı kanunun 9 uncu maddesi hükmüne göre, 21 Şubat 2006
tarihinde sona ermiştir. Dolayısıyla, tüzelkişiliğinin sona ermesiyle, Kurul
aleyhine açılmış ve açılabilecek davalar olabileceğinden, SSK, vergi daireleri
başta olmak üzere, kuruluş ve kişilerin Kuruldan talep edebileceği bilgilerin
alınmasında sorunlar yaşanacağından, böyle bir düzenlemeye gidilmesine ihtiyaç
hissedilmiştir.
Kurula iş yapan özel ve
tüzelkişilerden, Kurula karşı yükümlülüklerini yerine getirdikleri halde,
Sosyal Sigortalar Kurumundan tasfiye tarihine kadar ilişiksizlik belgesi
alamayanların, nakit ve banka mektubu teminatlarıyla ilgili iade veya irat
kaydetme işlemlerinin yapılması imkânsız hale gelecektir. Yapılan yasal düzenlemelerle,
tüm bu sorunların giderilmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla, uluslararası
yapılan her türlü programda, mutlak surette ihtiyaç olan yasaların çıkarılması
ivedilik arz etmektedir. Kurulun, altı ay gibi bir zamanda tasfiye işlemlerinin
tamamlanmasına karşın, tasfiye için öngörülen süre sona ermiş; fakat, bitmemiş
dava ve takiplerin sonucu açısından bir düzenlemenin olmayışı nedeniyle Kurulla
ilişiği devam eden ilgili kişi ve kurumların mağduriyetlerinin ortaya çıkması
hukuksal düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Bu nedenle, bugün görüşmüş olduğumuz
madde gündeme alınmıştır.
Bu değişiklikle, Kurulun
taraf olduğu ve olacağı her türlü icra takipleri, davalar ve benzeri hukukî
ihtilaflardaki aktif ve pasif husumet ehliyetinin, başka işleme gerek
kalmaksızın, 22 Şubat 2006 tarihinden itibaren, kendiliğinden, Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğüne devredilmiş sayılacağı hükmünü öngörmektedir. Kurul,
belirlenen süre içerisinde tasfiye işlemlerini tamamlamış; ancak, teknik ve
hukukî zorunluluklar nedeniyle, ilgili konularda muhatabın olması gerektiği
nedeniyle böyle bir düzenlemenin yapılması mutlak surette öngörülmüştür.
Bu kanun teklifiyle,
yaşanabilecek tüm sıkıntılar da ortadan kalkmış olacaktır.
Dolayısıyla, ulusal ve
uluslararası sporcuların, teknik insanlarımızın ve spor camiasının yeni bir
anlayış kazanacağı, bu sıkıntıları yaşamamak adına yapacağımız bu yasal
düzenlemenin hayırlar getirmesini diliyorum.
Bu duygularla, kanun
teklifini destekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Garip.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Devlet Bakanımız
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Hükümet adına söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Şu anda görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, doğrusu, daha önceden öngöremediğimiz bir ihtiyaçtan
doğdu. Bilindiği gibi, geçtiğimiz yılın ağustos ayının 11'i ile 21'i arasında,
İzmir'de, Uluslararası Üniversite Yaz Oyunları yapıldı. Bu, olimpiyatlardan
sonra, dünyada en çok ilgi gören ve desteklenen bir spor organizasyonudur.
2000'li yıllarda, bu organizasyon, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
rahmetli Sayın Piriştina öncülüğünde İzmir'e kazandırılmıştı.
Biz göreve geldiğimizde
-ki, biliyorsunuz, 2002 yılının kasım ayında gelmiştik- bütün bu hazırlıklar,
İzmir düzeyinde devam ediyordu. 2003 yılının ortalarına doğru, Sayın
Piriştina'nın ani vefatı üzerine, Sayın Kocaoğlu İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı seçildi. Daha sonra, kendisi bize geldi, bu organizasyonla ilgili
güçlükleri olduğunu ifade etti ve merkezî hükümetin desteği olmadan bu
organizasyonun üstesinden gelemeyeceklerini ifade etti. Başka bir siyasî
partiye mensup olmasına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu, ulusumuzu
ilgilendiren, ülkemizi ilgilendiren önemli bir organizasyondu; biz, kuşkusuz
ki, İzmir'e, İzmir Büyükşehir Belediyesine bu konuda yardımcı olmalıydık. O
nedenle, nasıl yardımcı olabilirdik; ben, spordan sorumlu Bakan olarak, bizzat
olayın içine girdim. İşte, sizlerin de destekleriyle, iktidar, muhalefet
partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızın da destekleriyle bir kanunî
düzenleme yaptık; İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor
Oyunları Kanunu, 5255, 10 Kasım 2004 tarihinde yürürlüğe giren bir kanun.
Hazırlık ve Düzenleme Kurulu oluşturuldu; Başkanlığını ben yaptım. 9 kişiden
oluşuyordu; Ege Üniversitesi rektörümüz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız,
Millî Olimpiyat Komitesi Başkanımız, Gençlik ve Spor Genel Müdürümüz, Türk Hava
Yolları Genel Müdürü, TRT Genel Müdürünün içinde bulunduğu bir organizasyon.
Çok şükür, bu organizasyonun üstesinden geldik, yüz akıyla çıktık. Yanımda
Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonları Birliğinin teşekkür mektupları
var, FISU'nun. 23 üncüsünü yapmıştık biz. Mektupları okumuyorum zamanınızı
almamak için. Şunu söylüyorlar: "Daha önce yapılan 22 Universiade'dan çok
daha başarılı geçmiştir İzmir; o nedenle, size teşekkür ediyoruz ve -çok
ilginçtir- benzeri etkinlikler yapacaksanız İzmir'de veya Türkiye'de, FISU
olarak bizim haberimiz olsun; uluslararası arenada, özellikle, işte,
Uluslararası Olimpiyat Komitelerinde sizi destekleyelim" diyorlar.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Sayın Bakan…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tabiî, şimdi, buradan, milletvekili
arkadaşımız söz atıyor; çünkü, kendilerinin de Erzurum olarak üniversite kış
oyunlarına talip olduklarını biliyorum. Sanıyorum, bu konuda FISU'dan anlayış
göreceğiz 2011 için, üniversite kış oyunlarının Erzurum'da yapılması konusunda
Erzurum'un ciddî bir şansı olduğunu düşünüyorum. Nitekim, İzmir'in,
Universiade'ın açılışında da güzel bir stand açmıştınız. FISU Başkanını ve
Genel Sekreterini o standa da götürmüştük ve nitekim Insbourg'da yapılan
takdimde de Çin'le yarışmıştı Erzurum. Çin, tabiî, bizden daha hazırlıklıydı.
Çin aldı; ama, ben 2011 için en şanslı ilimizin Türkiye ve Erzurum olduğuna
inanıyorum. O konuda da FISU'dan gerekli desteği inşallah görürüz. Bu
mektupları da kendilerine bir teminat olarak gösteririz; çünkü, diyorlar ki
"bundan sonra yapacağınız organizasyonlarda, Türkiye'nin bu başarısı
karşısında sizin en büyük destekçiniz olacağız" diyorlar şu mektuplarda.
Tabiî, yüz akıyla çıktık.
Bu organizasyonu İzmir
Büyükşehir Belediyesiyle birlikte yaptık. Sayın Kocaoğlu, gerçekten, kendisiyle
çok uyumlu çalıştığımız bir arkadaşımız. Kendisiyle çalışmış olmaktan, birlikte
bir organizasyonu gerçekleştirmiş olmaktan dolayı son derece mutluyum.
Kendisine teşekkür ediyorum. Personeli, Genel Sekreter Gül Hanım, oradaki tüm
arkadaşlar bu organizasyondan başarıyla çıkma konusunda ellerinden gelen
gayreti gösterdiler. Yani, iktidar-muhalefet, İzmir'de, bu Üniversiade'dan
başarıyla çıkmak için, elbirliği, gönül birliği yaptık. Belki de, Türk
demokrasisi için güzel bir örnekti bu. Demek ki, konu Türkiye olunca,
iktidar-muhalefet, elbirliği, işbirliği yapabiliyoruz, çok güzel bir uyumu
sergileyebiliyoruz. Ben, bu bakımdan da, İzmir Üniversiade'ı bir örnek olarak
göstermekle iftihar ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Tabiî, Sayın Ersin, ikiye
ayırdı değerlendirirken İzmir Üniversiade'ı. "Organizasyonda başarılıyız;
ama, ben madalyayı bir ölçü olarak kabul etmiyorum" dedi; ama, madalyayı
da ölçü olarak kabul etmeliyiz Sayın Ersin.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sonuçları itibariyle dedim Sayın Bakan; sonuçlarını da kabul ettik.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, bakın, biz 22 Üniversiade'a
katılmışız ülke olarak -daha önce yapılmış dünyanın değişik ülkelerinde-
sporcularımızla; toplam, sadece 3 madalya almışız. 22 Üniversiade'a
katılıyorsunuz, sporcularınızın getirdiği madalya sayısı sadece 3. İzmir'de,
sadece 23 üncü Üniversite Oyunlarında sporcularımızın getirdiği madalya sayısı
27'dir.
AHMET ERSİN (İzmir) - Onu
kabul ettik Sayın Bakanım; ona bir itirazımız yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu, önemli bir başarıdır.
Ben, ayrıca, bir de,
İzmirlilere ve Egelilere teşekkür etmek istiyorum; çünkü, oyunların devamı
esnasında, birçok müsabakalarda, özellikle takım sporlarının müsabakalarına
bizzat katılmaya özen gösterdim. İzmirliler her müsabakaya olağanüstü ilgi
gösterdiler; tribünler doldu, taştı. O takımları desteklemeleri… Hatta, bir şeyi hiç unutmam. Voleybol erkek
takımımızın Japonya'yla final maçı var. 2-0 mağlupsunuz -voleybolu bilirsiniz-
fakat, seyirci hiçbir zaman desteğini eksik etmedi ve o sporcularımız,
voleybolcularımız tribünlerle öyle bir özdeş hale geldiler ki, 2-1 oldu, 2-2
oldu ve 3-2 alarak şampiyon oldular. Yani, seyircinin, bir sporcunun veya
takımın başarısında ne denli önemli olduğunu, bizzat İzmir'de yaşadım. O
bakımdan, her takımımızı olağanüstü destekleyen, alkışlayan, arkasında olan
İzmirliler de, bu organizasyonda çok önemli bir sınav verdiler ve başarılı
oldular. O bakımdan, İzmirlilere, sevgili İzmirli vatandaşlarımıza ve Egelilere
de, gerçekten, teşekkürü bir vazife biliyorum.
Sayın Ersin, tabiî, böyle
bir tek maddelik kanun tasarısı görüşülürken başka şeylere de temas etti.
Ancak, bununla ne yapmak istiyoruz... Şimdi, oyunlar bitti. Bu kanunun 9 uncu
maddesi diyor ki: "Oyunların kapanış töreninden sonra altı ay bitiminde
tasfiye işlemleri tamamlanır." O da 21, yani içinde bulunduğumuz ayın 21'i
idi, yani 21 Şubatta bitecekti. Ancak, değerli arkadaşlar, hesabı kitabı
kapatıp tasfiye edeceğiz; ama, bazı hukukî ihtilaflar yargıya taşınmış, devam
ediyor, onlar bitmiyor. Örneğin, hizmet satın aldığımız bazı firmaların bize
vermiş oldukları nakdî ve aynî teminatlar var, teminat mektuplarıda var
elimizde. Mesela, Sosyal Sigortalarla işini halledememiş. Oradan bir kâğıt
getirecek ki, biz, ilişkimizi keseceğiz bu firmayla ve teminat mektuplarını da
iade edeceğiz; ama, ilişiğini kesememiş. Elimizde teminat mektupları, kendimizi
de tasfiye ediyoruz; kime vereceğiz bu teminat mektuplarını, bu paralar kimde
duracak?!
Mesela, amblemi vardı
-yalı çapkını diye tabir edilir İzmir'de- o amblemi çizdiğini iddia eden bir
kişi, tasarımının önce kendisine ait olduğunu iddia eden bir kişi yargıda dava
açmış, tazminat davası işliyor. Tabiî,
dava hemen bitmiyor. Peki, bu davada muhatap kim olacak; biz, kendimizi tasfiye
ediyoruz?!
O nedenle, başlangıçta
düşünemediğimiz -çünkü, daha önce böyle bir organizasyonu yapmadık biz,
Türkiye'de ilk defa yapıyoruz- bir durum ortaya çıktı. Tasfiyeden sonra da bu
davaları takip edecek, eldeki birtakım teminat mektuplarını ve nakitlerini bir
süre daha muhafaza edecek bir kurumsal yapıya ihtiyaç vardı. İşte, diyoruz ki,
bundan sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bu davaları takip etsin, bundan
sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü muhatap olsun diye bir cümle ekliyoruz;
yani, bir boşluğu doldurmak için getirdik. Nedir bu tasarı, teklif diye soracak
olursanız, özeti bundan ibarettir.
Sayın Ersin, tabiî, yine,
geçtiğimiz yıl yapılan, özerk olmayan federasyon seçimlerinde bizim kendi
yandaşlarımızı Federasyon Başkanı seçtirmek için çok çalıştığımızı falan ifade
etti. Daha önce de söylenmişti bu; buna asla katılmıyorum. Mesela, Basketbol
Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in yerine kendi yandaşımızı mı getirdik;
yoo. Seçim yapıldı, Turgay Demirel, sanıyorum, 2 oy farkla yeniden kazandı.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Hepsini siz mi alacaksınız Sayın Bakan?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Voleybolda, Hüsnü Can'dı geçtiğimiz
yıl; yeniden aday oldu. Başka rakipleri de vardı. Hüsnü Can, tekrar, dördüncü
veya beşinci kez… Ama, son kongrede bir başka aday arkadaşa yenildi, bir
başkası geldi.
Ne benim ne Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün bu federasyon seçimlerine müdahale etmemiz söz konusu
değildir. Mesela, bir tane, çarpıcı bir misal vereyim: Hentbol Federasyonu Başkanı
kim -geçtiğimiz yıl seçildi- Tarık Cengiz. Kim Tarık Cengiz; bir önceki dönem
burada milletvekiliydi. Hangi partiden; Demokratik Sol Partiden. Yani, bizim
böyle bir tercih yapmamız mümkün değil. Tüm federasyon başkanı ve adayları
benim yandaşımdır, hiçbir ayırım yapmadan hepsi benim arkadaşımdır, hepsi bana
eşit yakınlıktadır. Kim seçilirse oradan, tabiî ki, ben onunla çalışırım;
ancak, eğer, hakkında birtakım şaibeler varsa, müfettiş raporları varsa, teftiş
kurulu raporları varsa, onlarla ilgili de uyarı görevimi yaparım. Bu benim
görevimdir. Bunu da altını çizerek ifade etme ihtiyacımı duyuyorum.
Şimdi, Sayın Ersin,
tabiî, Conrad toplantısı nedir diye soruyorsunuz. Vallahi benim böyle bir
toplantıdan haberim yok Ahmet Bey.
AHMET ERSİN (İzmir) - İnsaf!..
İnsaf Sayın Bakanım!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kim yapmış?! Ben böyle bir toplantıya
katılmadım; yani, ne benim Bakanlığımın ne Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün ne
İstanbul Valiliğinin ne benim bildiğim kadarıyla federasyonun, böyle, Conrad
toplantısı diye bir toplantıdan haberi yok, böyle bir toplantı organize
etmedik. Ama, birtakım kişiler, federasyonda görevli bazı kişiler, Conrad'da
bir araya gelmişler, Türkiye-İsviçre maçıyla ilgili bazı konuları görüşmüşlerse,
bunları ben bilemem. Eğer, burada, bir suç işlenmişse veya böyle bir iddiada
bulunuyorsanız, kim suç işlemişse bilelim, biz de suç ihbarında bulunalım.
Ayrıca, "Halil
Mutlu'ya ne yaptınız" diye soruyorsunuz, "Süreyya Ayhan'a ne
yaptınız" diye soruyorsunuz. Biz, bu arkadaşlarımıza sadece destek verdik.
Bu arkadaşlarımız madalya aldıklarında, ödül yönetmeliğini üç dört misli
artırarak ödül verdik ve Süreyya Ayhan'a, dünyanın neresinde yarışmalara en iyi
şekilde hazırlanacaksan, git, orada hazırlan, her türlü masraflar bizden dedik;
defalarca Amerika'ya gönderdik, şuraya buraya gönderdik; yani, sadece, bu
sporculara yardımcı olduk. Ha, bu sporcularımız doping kullandığı iddiasıyla
ceza almışlarsa, doping numunesi vermedikleri için ceza almışlarsa, o zaman
soruyu şöyle sormak lazım Sayın Ersin: "Siz ne yaptınız Sayın Mutlu;Sayın
Ayhan, siz ne yaptınız" diye sormanız lazım.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Demek ki, disiplin yok Sayın Bakan; disiplini sağlayamamışsız.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunlar, Türkiye'yi defalarca temsil
etmiş, tecrübeli sporcularımızdır ve doping maddesi kullanmak, kişinin, biraz
da kişisel tercihi. Yapmaması lazım kuşkusuz. Yani, çocuğunuz sigara içse
"oğlum sigara içme" dediğinizde, gizli gizli içerse, ona nasıl mâni
olacaksınız? Buna benzer bir şey.
Tabiî bunun eğitim boyutu
var. Eğitim açısından, sporcularımızın, özellikle doping kullanma konusunda tam
bir eğitime tabi tutulmadığı kanaatindeyim. O nedenle, tüm federasyonlarımız,
şimdi, sporcularını, bu tür yanlışlıklardan uzak durmaları konusunda daha ciddî
şekilde eğitiyorlar; ben de bunları takip ediyorum. Ancak, şunu hemen
söyleyeyim: Doping kullanma işi sadece bize özgü bir şey değil. İşte, Torino'da
kış olimpiyatları yapıldı; ilk gün, sadece, 5 tane Amerikalı sporcuda doping
çıktı olimpiyatlarda. O bakımdan…
AHMET ERSİN (İzmir) -
Kötü, örnek olur mu?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tabiî ki olmaması lazım. Maalesef,
dünyada çok yaygın şekilde kullanılıyor; ama, son yıllarda çokça doping çıkmış
olması, dopingin yeni kullanılmakta olduğunu göstermez, kontrollerin
sıklaştığını gösterir. Peki, siz ne yapacaksınız; biz, -şu anda, Bakanlar
Kurulunun imzasındadır- dopingle mücadele kurulu oluşturuyoruz; yani, dünyanın
şu anda dopingle yapmış olduğu, kısa adı WADA olan, Dünya Antidoping Ajansına
benzer bir ajansı, şimdi, Türkiye'de kuruyoruz. Kontrolleri biz yapacağız;
sporcularımıza kamplarda baskını bizzat bizim kurmuş olduğumuz ajans yapacak.
Kısa adı TADA olan Türkiye Antidoping Ajansını biz kuruyoruz. Niye; bunu yapmak
durumundayız, sporcularımızı kontrol etmek durumundayız ve onları en iyi
şekilde eğitmek durumundayız. Evet, bu sporcularımız, bazı sporcularımız,
maalesef, bu konuda kendilerine dikkat etmedikleri için, özellikle Halter Millî
Takımımız son dünya şampiyonasına katılamadı; ama, bu yıl yapılacak olana
katılacak. Keşke böyle bir durumla karşılaşmasaydık, keşke millî takımımız, bir
yıllık da olsa, bir yılı aşkın bir sürelik de olsa böyle bir cezaya çarptırılmamış
olsaydı.
Hamza Yerlikaya'nın
"ben kızımı spora vermem" dediğini ifade ettiniz Sayın Ersin. Ben,
Sayın Yerlikaya'yla bu hususu konuşmadım, görüşmedim; yani, ne demek istediğini
sormadım.
AHMET ERSİN ( İzmir) -
Onu sormanız lazımdı.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ne demek istiyor; acaba, sporda, millî
kamplarda birtakım yanlış işler mi oluyor; bunu mu ima etmek istiyor? Eğer,
bunu ima etmek istiyorsa, ben, pazar günü -evet, pazar günü- İzmir'deydim.
İzmir'de Uluslararası Vehbi Emre Güreş Turnuvası vardı, şampiyonası vardı. 22
ülke katılmıştı. Bayanlar güreşi de vardı. Bizim Bayan Millî Takımımız da,
Güreş Millî Takımımız da oradaydı. Dereceye giren sporcularımız oldu, ikinci
olan, üçüncü olan sporcularımız oldu, bayan sporcularımız oldu. O nedenle, ben,
Hamza Yerlikaya'nın bu beyanını, birazcık da sorumsuzca söylenmiş bir beyan
olarak değerlendiriyorum; eğer söylemişse. O, orada, gerçekten millî formayı
giymiş olan bayan güreşçilerimize, sporcularımıza da, bir noktada, iyi niyetli
de olsa, pek olumlu olmayan bir atıfta bulunmuş olur ki, bunu, ben olimpiyat
şampiyonu olmuş iki kez, üçüncüsünü beklediğimiz Sayın Yerlikaya'ya
yakıştıramam; ama, bildiği bir şeyler varsa, bize intikal ettirirse, mutlaka
üzerine şiddetle gideriz.
Bir de şey söylediniz,
işte, şer'î hükümlerin uygulandığı bir ülkede bizim sporcularımız gitmiş, orada
başlarını örtmüşler. Herhalde İran'ı kast ettiniz. Bugünkü bir gazetede vardı.
İran'da uluslararası bir turnuva var; bedmington turnuvası. Bu, uluslararası
bir turnuvadır ve puanlı bir turnuvadır; yani, buraya katılan ülkeler puan
alırlar ve dünya sıralamasında puanlarını yükseltirler. Bizim bayan
sporcularımız da katıldı. Bizim bayan sporcularımız, orada, Türkiye'de veya
diğer ülkelerde müsabakalara nasıl katılıyorlarsa, hangi kılıkla
katılıyorlarsa, orada da o kılıkla katılmışlardır. Bir gazete, İranlı bayan
sporcunun fotoğrafını basarak, maalesef "işte Türk sporcuları" diye
haber yapmıştır. Ahmet Bey, siz de, bunu, gelip, burada değerlendiriyorsunuz…
AHMET ERSİN (İzmir) -
Göğsünde ay yıldız var Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Lütfen, lütfen…
Şimdi öğrendim. Şimdi,
Gençlik Spor Genel Müdürlüğünü aradım, ilgili federasyonu aradım. Ancak,
madalya töreninde, Atina'da olduğu gibi, sporcuların boynuna bir çiçek filan
koyarlardı, boyunlarına şal koymuşlar tüm sporcuların, tüm sporcuların… Tabiî,
onu da ayrıca tetkik edeceğim; ama, müsabaka esnasında, bayan sporcularımız,
uluslararası kurallar hangi kılıkla yarışmaya katılmalarını gerektiriyorsa o
kılıkla katılmışlardır. Ama, ben, bu beyanınızı ayrıca bir ihbar kabul ederek
derinlemesine bir inceleme de yaptıracağımı ifade etmek istiyorum.
Siz, tekrar üniversite
oyunlarına döndünüz; işte, ihaleleri gündeme getirdiniz. Herhangi bir ihaleyle
ilgili bildiğiniz bir şey varsa, bunu bana bildirin, üstüne hassasiyetle
giderim.
AHMET ERSİN (İzmir) - Onu
sonra konuşacağız.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ayrıca, Genel Koordinatörle ilgili,
işte, "daha önce çalıştığı şirketin muhasebecisi muhasebe işlerini
tuttu" dediniz. Bunların hiçbiri doğru değil; çünkü, muhasebe işlerinde,
daha çok İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki arkadaşlarımız yardımcı
oldular ve bir muhasebe firmasından da, bu konuda bilgi alındı; ama, onun,
Genel Koordinatörün çalıştığı firmayla falan hiçbir ilgisi yoktur. Hemen şunu
ifade edeyim: Genel Koordinatör, tek başına hiçbir tasarrufta bulunamaz; hem
yasamızda hem bu konuda çıkardığımız yönetmeliklerde, yönergelerde bu vardır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteriyle birlikte imza atması halinde bir
tasarrufta bulunabilir; tek başına böyle bir imkânı yoktu. Her türlü tedbiri,
Aziz Beyle, Sayın Kocaoğlu'yla birlikte aldık ve bütün bu kararları da oybirliğiyle
aldık. 9 kişilik Hazırlık ve Düzenleme Kurulunda tüm kararlar oybirliğiyle
alınmıştır; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız içerisinde olmak üzere, Ege
Üniversitesi Rektörümüz, demin saydığım zevat olmak üzere oybirliğiyle
alınmıştır.
311 trilyon Türk Liralık
bir harcama yapılmıştır bütün bu organizasyon için. Bunun 100 trilyon lirası
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bütçesinden, 100 trilyon lirası -ortalama
olarak söylüyorum- İzmir Büyükşehir Belediyesinden, 115 trilyon lirası da
Maliye Bakanlığının desteğiyle bir araya getirilerek böyle bir organizasyonu
gerçekleştirdik. Peki, işte, kalan para olursa, o, İzmir Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğüne kalacaktı; bu kalmayacakmış diye bir duyum aldık dediniz. 595 878
Yeni Türk Lirası, yani, 595 878 000 000 milyon Türk Lirası kalmış; bu da, İzmir
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün hesabına aktarılmıştır.
MEHMET NEZİR NASIROĞLU
(Batman) - Ahmet mahcup oluyor ama Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yok, Ahmet mahcup olmaz,
arkadaşımızdır. Soru sordu, ben de bilgilendiriyorum. Onu mahcup etmek için
konuşmam; o da beni mahcup etmek için konuşmaz.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Parayı yiyen onlar! Ahmet niye mahcup olsun?! İş mi yani?!
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Olmaz…
Tüm demirbaş eşyaları,
başta Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olmak üzere, İzmir Valiliği, İzmir
Büyükşehir Belediyesi, İzmir'deki üniversitelerimiz olmak üzere, ihtiyaç
durumlarına göre kendilerine zimmetle teslim ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Hangi demirbaş eşya, en
ufağından en büyüğüne kadar, hangi kurumumuza verilmiş, ne zaman verilmiş,
bütün bunların dokümanları bizdedir. Eğer, bir soru önergesi verirseniz veya
merak edip bana gelirseniz, bunlarla ilgili her türlü ayrıntılı bilgiyi size
vermeye hazır olduğumu ifade etmek istiyorum.
"İzmir'den çıkan
nakliye kamyonları Ankara'ya gelince, kutuların bir kısmı boştur" dediniz.
Hangi kamyonmuş, doğrusu bunu bilmek istiyorum. Bunların hepsi zimmetlidir,
teker teker sayılmıştır. Eğer, bildiğiniz bir şey varsa, bana intikal ettirin,
üzerine aynı gün gideriz. Biz, bu konularda, en az sizin kadar hassasız ve
titiziz.
"2 000 tane cep
telefonu" dediniz. Bunlar da, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne zimmetle
teslim edilmiştir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, kuşkusuz ki, yasası
gereği, bu denetimi yapacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Ben, böylece,
arkadaşlarımın gündeme getirdiği bazı hususlarla ilgili de sizlere bilgi verme
imkânını buldum, o nedenle de teşekkür ediyorum. Bu, 1 maddelik, ihtiyaçtan
doğan yasa teklifine -tasarı olarak gönderemedik; çünkü, işin aciliyeti vardı,
arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum, onlar teklif olarak verdiler- desteğinizi
istiyorum; çünkü, bir boşluk var, bu boşluğu kısa sürede doldurmalıyız; çünkü,
idare boşluk kabul etmiyor.
Hepinize yeniden teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Şahsı adına, ikinci söz
isteği, Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik'in.
Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1094 sayılı kanun teklifi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi, saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Olimpiyatlardan sonra,
tüm dünyada en büyük spor organizasyonu olarak kabul edilen ve iki yılda bir
düzenlenen Dünya Üniversite Yaz Spor Oyunlarının 23 üncüsünü 11-21 Ağustos 2005
tarihleri arasında İzmir İlimizde gerçekleştirdik. Üniversite oyunları
tarihinin bir kilometre taşı, tüm rekorların kırıldığı, kazananın, İzmir, Ege
ve Türkiye'nin olduğu, tarihimizin en güzel organizasyonu olan 23 üncü Dünya
Yaz Oyunları, ülkemizi sadece sportif yönden değil, aynı zamanda kültürel,
turistik yönünü de bir kez dünya kamuoyunun gözleri önüne sermiş olması
imkânını bize tanımıştır. Olimpiyatlara aday bir ülke olarak, ülkemizin adına
önemli bir referans oluşturan bu organizasyon, gerek sportif sonuçları ve
gerekse katılımcı ve izleyici sayılarıyla önemli ilklere de imza atmıştır. Yüce
Parlamentomuzun desteğiyle çıkan Üniversite Oyunları Kanunuyla, tüm bu
hizmetlerin zamanında ve eksiksiz bir şekilde yapılması sağlanmıştır.
Bu organizasyonun
başından sonuna kadar emeği geçen en alt çalışanından en üst yöneticisine kadar
herkese çok teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla, hürmetle tekrar selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Özçelik.
Sayın milletvekilleri,
teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
İZMİR KENTİNDE YAPILACAK DÜNYA ÜNİVERSİTELERARASI SPOR
OYUNLARI (UNIVERSIADE) KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 10/11/2004
tarihli ve 5255 sayılı İzmir Kentinde Yapılacak Dünya Üniversitelerarası Spor
Oyunları (UNIVERSIADE) Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Tasfiyenin
tamamlanmasından sonra her türlü belge, kayıt ve sair evrak ve teminatlar
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne devredilir. İzmir Universiade Oyunları
Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun taraf olduğu ve olacağı her türlü icra takipleri,
davalar ve sair hukukî ihtilaflardaki aktif ve pasif husumet ehliyeti, başka
işleme gerek kalmaksızın 21/2/2006 tarihinden itibaren kendiliğinden Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğüne devrolmuş sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına, Adana Milletvekili Sayın Recep Garip…
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; madde üzerinde söz aldım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1094 sıra sayılı teklif
hakkında şöyle kısa bir bilgi aktarmak istiyorum. Ülke olarak büyük projelerin
el ele verilerek nasıl başarıldığını kanıtlamış olduk 2005 yılında. Bundan
böyle bu altyapıyla ülkemizin ve İzmir'in daha büyük organizasyonlar
yapabileceğini ve bu konuda gelmiş olan teşekkür mektuplarını biraz önce Sayın
Bakan da arz ettiler. Gerçekten 2005 yılı Universiade Oyunlarında, spor
oyunlarında çok ciddî başarılar elde ettiğimizi de biraz önce öğrenmiş olduk.
Dolayısıyla, bu organizasyonla üniversite oyunlarının çıtası yükselirken,
tesislerin zamanında tamamlanması ayrı bir başarı olmuştur. Bunu hep birlikte
gördük.
Bu organizasyonda seyirci
rekoru kırılmıştır. Bunu hep birlikte yaşadık övünçle, mutlulukla. Bölgedeki
bütün insanlarımızın, ülkemizin gururu haline gelen oradaki spor
hareketliliğine katkıda bulunan tarzlarını, tavırlarını hep birlikte yaşadık,
göğsümüz kabardı.
27 tane madalya almış
olmamız çok ciddî övünç kaynağımız haline geldi. Bu organizasyonda seyirci
rekoru kırılmış olması, bir bakıma dünyanın gözünü Türkiye'ye yöneltmiş oldu.
Dolayısıyla, ülkemizin tanıtımına önemli bir katkı sağlanmış ve bu katkının
bundan sonraki süreçte de devam edeceği konusundaki sinyalleri de hep birlikte
almış olduk. Burada yarışan dünyanın değişik üniversitelerinden genç
sporcuların ülkemizin gönüllü kültür elçileri olduklarını, bundan sonraki süreçte
de yaşamaya ve övünçle bunları izlemeye devam edeceğiz.
Oyunlar çerçevesinde,
oyunlar sürecince toplam 18 536 personelin görev yaptığını görmekteyiz.
Oyunlara, 131 ülkeden, 5 348 sporcu, 2 853 yönetici, 1 283 hakem, 450 spor
teknik görevlisi katılmıştır. Oyunlarda, 59 spor tesisi ve 9 952 kişi
kapasiteli Oyunlar Köyü kullanılmıştır.
16 sponsor tarafından
oyunlara destek verilmiştir. Toplam 38 366 kişi 35 ayrı sınıfta akredite
edilmiştir.
Oyunlar süresince, günlük
17 500 kumanya olmak üzere, toplam 275 000 personel ve sporcu olmak üzere,
toplam 350 000 porsiyon yemek servisi yapılmıştır.
Toplam 140 saat TV yayını
yapılmış; oyunları 1 091 yerli, 31 ülkeden 170 yabancı basın mensubu
izlemiştir.
Oyunlarda yarışan 143
takımı 357 000, rekor sayıda izleyici takip etmiştir. Bunu hep birlikte gördük.
Türkiye, oyunlarda, 144
kadın, 194 erkek sporcuyla 10 altın, 11 gümüş ve 6 bronz olmak üzere, toplam 27
madalyayla, 131 ülke arasında 8 inci sırada yer almıştır. Unıversıade
tarihinde, 1 altın, 3 gümüş olmak üzere, kazandığımız toplam 4 madalya
sayısını, 2005 tarihinde 27 olarak belgelemiş olduk.
Oyunlarda 6 471 güvenlik
personeli, 350'si hakem olmak üzere, toplam 850 sağlık personeli, 1 690 ulaşım
personeli görev yapmıştır.
Oyunlar için basında 1
385 haber yer alırken, o haberlerin yüzde 98'i olumlu nitelikteydi; haber ve
yazıların 390 000 000'a yakın kişiye ulaştığı da istatistiklerle ortaya
konulmuştur.
Dolayısıyla, madde
önemlidir, önemli bir kazanımdır, önemli bir sıkıntıyı oradan kaldıracaktır.
Dolayısıyla, olumlu oy vereceğimizi düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Garip.
Denizli Milletvekili
Sayın Ümmet Kandoğan, buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
1094 sıra sayılı kanun
teklifinin 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Öncelikle, bu
üniversite oyunlarının İzmir'de yapılmasında emeği geçen ve baştan sona kadar
bunun düzenli bir şekilde yapılmasında gayreti olan bütün ilgililere,
huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum ve bu arada Ahmet Piriştina'yı da
saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce Sayın Bakanımız, burada, konuşmalarında giriş cümlesi olarak şunları
söyledi: "Bir başka siyasî partiye bağlı olmasına rağmen -İzmir Belediye
Başkanını kastederek söylüyor- biz, Hükümet olarak, bu oyunların yapılmasında
elimizden gelen destek ve gayreti İzmir'e ve belediyeye verdik." Bir kere,
bu cümlenin burada kesinlikle söylenmemesi gerekirdi. Yani, siz bir bakan olarak,
bir hükümetin temsilcisi olarak, Türkiye'de yapılacak olan bir üniversite
oyunlarıyla ilgili olarak bu cümleyi burada sarf etmiş olmanızdan dolayı, bir
milletvekili olarak, büyük bir üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu oyunlar, hakikaten, baştan sona disiplinli, düzenli bir şekilde yapılmış ve
İzmir halkı da, bu konuda son derece duyarlı davranmış ve bu oyunların
Türkiye'de yapılmasının ne kadar haklı olduğunu çok açık bir şekilde
göstermiştir.
Ben, bu vesileyle,
özellikle sporumuzda son günlerde gelişen bazı olaylarla ilgili düşüncelerimi
ifade etmek istiyorum. Biliyorsunuz, pazar günü Diyarbakır'da
Diyarbakırspor-Konyaspor maçında çıkan üzücü olaylar hepimizi derinden
yaralamıştır; ancak, burada söylememiz gereken husus, burada, bu maç öncesi,
geçen sene yapılan bir maçtan dolayı, bu maç içerisinde bazı şeylerin
olabileceği yolunda kamuoyunda bazı söylentiler olmuş olmasına rağmen,
Diyarbakır'da bu maç esnasında gerekli ve lazım olan güvenlik tedbirlerinin
alınma noktasında zaaf olduğu inancındayım ve o manzaraların -pazar akşamı
gördüğümüz o manzaraların- İsviçre millî maçı dolayısıyla Türkiye'ye verilen
cezayla ilgili olarak, bundan sonra nasıl aleyhimize kullanılacağı da, yine,
çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Özellikle bu noktada
hükümetin son derece duyarlı olması ve hassas olan maçlarla ilgili olarak
gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması noktasında, ilgililerin önceden mutlaka
uyarılması gerektiği ortaya çıkmaktadır ve yine, son İsviçre millî maçıyla
ilgili olarak -burada da söyledik- İsviçre millî takımının Türkiye'ye ayak
bastığı andan itibaren maçın bitiş anına kadar karşılaşmış olduğu muamelelerden
dolayı, yine, güvenlik noktasında ciddî zaafların olduğu ortaya çıktı ve âdeta,
bu ceza, bağırarak, geliyorum dedi ve maalesef, Türkiye adına son derce üzüntü
verici altı maçlık bir ceza gündeme geldi.
Ben, onun üzerine,
burada, çıktım konuşma yaptığımda dedim ki, Sayın Bakanın bu konuyla ilgili
açıklaması var "karar siyasîdir" diye bir açıklaması var. Ben bunun
siyasî olmadığını söyledim; eğer, FIFA, bu noktalarda siyasî karar alıyorsa,
İngiltere'deki kulüp takımlarının Avrupa'daki maçlardan nasıl yasaklandığını,
şöyle hafızamızı bir yoklayacak olursak, yine, rahatlıkla öğrenebiliriz.
İngiltere gibi futbolun beşiği olan bir ülkeye bu ceza veriliyor ve bu ceza
siyasî olmuyorsa, Türkiye'ye verilen cezanın siyasî olduğunu söylemenin haklı
ve mantıklı bir açıklaması yok. Ben baktım o komitede görev alanlara, Katar'dan
var, Honduras'tan var; yani, şimdi, Katar temsilcisi, Honduras temsilcisi
siyasî davranacak; ha, ben bu Türkiye'ye siyasî olarak böyle bir karar alayım,
siyasî olarak cezalandırayım. Bunun savunulacak haklı bir tarafı yok. Ben,
burada, iktidar olarak, hükümet olarak bu cezanın en aza indirilmesiyle ilgili
niçin Avrupa'da çalışmadınız diye bir serzenişte bulunduğumda Sayın Bakan bana
şöyle cevap verdi…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen,
tamamlayın konuşmanızı Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, o konuşmamda, futbol federasyonu seçimiyle ilgili, siyasî iradenin
futbol federasyonu seçiminin bizzat içinde yer aldığını ve olmaması gerektiğini
ifade ettiğimde bana şunu söyledi Sayın Bakan: "Seçimler olunca siyasî
irade bu işin içerisine girmesin diyorsunuz; ama, Avrupa'daki verilecek olan
bir kararla ilgili, bizim, niçin lobi faaliyetinde bulunmadığımızı iddia
ediyorsunuz." Geldiler, Sayın Bakan bunu söylediler. Elbet, siz
iktidarsınız, Avrupa'daki farklı, Türkiye'deki farklı. Avrupa'da Türkiye aleyhine
verilecek olan bir ceza noktasında, siz, hükümet olarak, hem Avrupa'da hem de
dünyada bu cezanın en aza indirilebilmesi için, mutlaka, ciddî manada bir lobi
faaliyetinde bulunmanız lazımdı. Ben inanıyorum ki, Futbol Federasyonu
seçimlerinde gösterdiğiniz gayretin yüzde 1'ini o cezanın verilme noktasında
göstermiş olsaydınız, belki, ceza bu şekilde çıkmayabilecekti. Benim itirazım
bunaydı.
Yine, o gün söylemiş
olduğum birçok spor dalında hakikaten çok kötü durumdayız değerli
milletvekilleri. Sayın Bakanım her ne kadar bunun tersini söylese de, bakınız,
ne Avrupa futbol şampiyonasına katılabildik ne dünya şampiyonasına
katılabildik. Bu takımımız dünya üçüncüsü olan bir takım ve…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, son cümlenizi alıyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Efendim, daha sonraki maddede konuşmam var; ama, ben, müsaade ederseniz, bir
iki cümleyle tamamlayıp sonra konuşmayacağım.
…yine, basketbol millî
takımımızın, voleybol millî takımımızın geçmişte hakikaten çok ciddî başarıları
olmasına rağmen, maalesef, son dönemlerde bu başarıları göremiyoruz. Halter
millî takımı yüreklerimizi parçaladı. En iddialı olduğumuz spor dalında,
maalesef, bu seneki dünya şampiyonasına katılamadık.
Şimdi, Sayın Bakan diyor
ki: "İlgililere sorun, Halil Mutlu'ya sorun, Süreyya Ayhan'a sorun niçin
doping maddesi kullandın?.."
Sayın Bakanım, bizim
muhatabımız sizsiniz, bizim muhatabımız Halil Mutlu, Süreyya Ayhan olamaz ki!
Bu konuyla ilgili, siz, her türlü tedbiri almak durumundasınız. Bunun olmaması
için gerekli bütün çalışmaları yapacaksınız. Bizim muhatabımız onlardır ve
yine, şimdi, Hamza Yerlikaya'yla ilgili "Hamza Yerlikaya'ya sorun"
diyor. Sayın Bakanım, eğer, böyle söylenmiş bir söz varsa, bunu, Hamza
Yerlikaya'ya soracak olan makam sizsiniz…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı.)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Haberi kaynağından al diye söylüyor.
BAŞKAN - Buyurun, son
cümleniz…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- …veya Gençlik ve Spor Genel Müdürünüz bu konuyla ilgili bir çalışma yapacak,
bunu kaynağından siz öğreneceksiniz ve siz, bu meselelerde kamuoyunu
bilgilendireceksiniz.
Ben, bu düşüncelerle,
üniversite oyunlarının yapılmasında emeği geçen bütün ilgilileri, seçilmişleri,
siyasî iradeyi, Sayın Bakanımızı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızı tekrar
kutluyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kandoğan.
1 inci madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahısları adına söz isteği var.
Sayın Recep Garip…
RECEP GARİP (Adana) -
Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Sayın Akbak…
TEVFİK AKBAK (Çankarı) -
Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Konuşmayacağım.
BAŞKAN - 2 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Teşekkür ederiz.
BAŞKAN - Sayın Bakan
teşekkür etti; biz de teşekkür ediyoruz; hayırlı olsun.
6 ncı sıraya alınan,
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 milletvekilinin; İstanbul Elektrik,
Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine
Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri
Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve
Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu
(2/680) (S. Sayısı: 1098) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 1098 sıra
sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
(x) 1098 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Teklifin tümü üzerinde
söz isteği var.
İlk söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Sivas Milletvekili Sayın Nurettin Sözen; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NURETTİN
SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1098 sıra sayılı İETT'nin
İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporu üzerinde konuşacağım; konuşmama başlamadan
önce, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, değişen
yerel yönetim yasaları, özellikle Büyükşehir Belediyesi Yasası, İstanbul'da,
belediye sınırlarını mülkî sınırlarla birleştirmiştir; bir başka deyişle,
belediye sınırları, mülkî sınır halini almıştır ve böylece de, daha evvel
İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları dışında kalan Çatalca, Silivri,
Büyükçekmece, Şile gibi ilçelerimiz, büyükşehir belediye sınırları içerisine
girmiştir. Doğal olarak, bu ilçelerin büyükşehre katılmasıyla, Büyükşehir
Belediyesinin sorumluluğu altında olan ulaşım konusu ve sorunu, Büyükşehir
Belediyesinin konusu ve sorunu haline gelmiştir. İlginçtir ki, bu konuyu,
bugüne kadar, yasa çıkalı çok uzun süre olmuş olmasına karşın… Bugün, çok
acele, dört gün evvel İçişleri Komisyonunda görüşülüp karara bağlanan, bir
maddede iki cümle ve iki kelime değişikliği talebiyle karşı karşıyayız. Oysa,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi ülkemizin en büyük kentinin en büyük
organizasyonunun ulaşım sorunu, çok daha önemli bir şekilde, çok daha planlı
bir şekilde, çok daha köklü çözümlerle ele alınması gerekir ve bu Genel
Kurulda, böylece, ciddî bir yasa tasarısını veya teklifini görüşme
sorumluluğuyla karşı karşıya kalması gerekirdi. Nitekim böyle bir çalışma
yapılmıştır. Yaklaşık altı ay önce, yine, bugünkü yasa teklifini veren
arkadaşlar tarafından bir yasa tasarısı, komisyonumuza gelmiştir. Komisyon bunu
büyük bir ilgiyle, büyük bir önemle ele almıştır, alt komisyon kurmuştur.
Bendeniz de, o komisyonda, büyük bir şerefle ve heyecanla görev yaptım. Bu
yasayı beğendiğim için; yani, İstanbul'daki tüm ulaşım sorununu ele alacak, tüm
mevcut şirket, yasayla kurulmuş şirketler ve birimleri bir araya toplayan bir
yasa olduğu için, yine, bir başka deyişle, trafiğin ve ulaşımın tek elden
yönetimini sağlayacağı için, o yasaya destek verdik, katkıda bulunduk ve alt
komisyonda son şeklini aldı; ama, anlayamadığımız bir nedenle, bu köklü çözüm
getiren, gerçekten, bilimsel diyebileceğim ölçülere uygun yasa tasarısı,
komisyonumuza tekrar gelmedi, dolayısıyla, Genel Kurula gelmedi ve bu köklü ve
bilimsel ve de gerekli yasa tasarısı tartışılamadı. Oysa, şimdi, dört gün
evvel… Çok acele bir şekilde, bir teklifle karşı karşıyayız.
Arkadaşlar, bu teklifin
değişen maddesini okuduğum zaman göreceksiniz ki, hiç özen gösterilmeden, çok
acele bir şekilde kaleme alınmış ve bir çözüm, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin bu köklü ve bir numaralı sorununu çözmeye yönelik bir değişiklik
ve bir yasa teklifi değildir. Türkiye'nin nasıl bir numaralı sorunu işsizlikse,
İstanbul Kentinin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir numaralı sorunu da
ulaşım sorunudur. Böylesine bir sorunu bir kelimelik değişiklikle çözmek
olanaksızdır. Cümleyi okuyacak olursak, teklif edilen (B) cümlesi:
"İstanbul'un Rumeli ve Anadolu Yakaları ile civarında ve Adalar'da
elektrik kudreti tevzi etmek üzere elektrik tesisatını ve elektrikli
tramvay…" Yani, İstanbul'da, elektrik dağılımı, elektrik tesisatı
yıllardan beri İstanbul Belediyesinin sorumluluğu ve ilgi alanı dışında. Şimdi,
özel şirketler yönetiyor, daha evvel başka şirketler yönetiyordu. Bu maddeyi,
hâlâ, böyle teklif ediyoruz, bu yazıyla teklif ediyoruz ve sonunda da işte, iki
kelimeyi değiştireceğiz ve bu çözüm ortaya çıkacak. Bunun tercümesi nedir
biliyor musunuz siyasette; hele, AKP iktidarda
ise tercümesi nedir biliyor musunuz; otobüsler hazır, müteahhidi hazır,
bu işi bitirmek için komisyona alelacele bir teklif, dört gün içerisinde Genel
Kurula iner, dört gün sonra da bu mesele olup, biter!.. Yazıktır, yazıktır; bu,
ne partiye ne bu Meclise ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına ne bu
teklifi veren arkadaşlara hiçbir şey kazandırmaz.
Değerli arkadaşlarım,
kaldı ki, burada İstanbul'un ulaşımını sağlayan, özel otobüsler dediğimiz, her
büyük şehirde bulunan özel otobüsler vardır. İstanbul'da bu hizmeti 3
kooperatif yerine getirmektedir. Eğer, böyle bir gereksinim varsa, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, bu kooperatifler aracılığıyla, bu kooperatifleri
beğenmiyorsa yeni bir kooperatifin kuruluşunu sağlayarak bu ulaşım hizmetini
yerine getirebilir. Kuşkusuz, yeni otobüslere ihtiyaç var. Yüzde 9,5-10'u,
araçların, toplutaşım araçları; oysa bu toplutaşım araçları, İstanbul Kenti
nüfusunun veya ulaşımının yüzde 60'ını karşılamaktadır. Dolayısıyla, böyle bir
sorunla karşı karşıyayız; ama, böyle parçacıl çözümlerle, geçici çözümlerle,
bazı kesimlere olanak sağlayabilecek yaklaşımlarla bu köklü ve ciddî sorun
çözümlenemez. Bunun için öncelikle -biraz sonra önerilerimi sıralayacağım- bir
nazım plan gereklidir, ulaşım planı gereklidir. Hatta, bu planın İstanbul'u
taşarak,Trakya'yı kapsayan, Sakarya'ya kadar uzanan bir bölge planı biçiminde
olması, artık, çağdaş görüştür. Daha evvelki konuşmalarımda bunu söylemiştim.
Gerek yerleşim planı gerekse ulaşım planı, artık, İstanbul'u taşmıştır; çünkü,
İstanbul'un uzantıları, bir taraftan Trakya'ya, bir taraftan Sakarya'ya kadar
uzanmıştır. Dolayısıyla, İstanbul'la ilgili, ister yerleşimle olsun ister
ulaşımla olsun, ne yapılacaksa bir bölge planı içerisinde yapılması gerekir.
Bu bölge planının nasıl
olacağı konusunda daha evvelki konuşmalarımda bazı ipuçları vermiştim;
kuşkusuz, bir çalışma yapılacak olursa, katkılarımız olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
savunma yapılırken deniliyor ki, özel otobüsler kâr için çalışıyorlar;
dolayısıyla, bazı hatları beğenirler bazılarını beğenmezler; çünkü, kârlılık
söz konusudur.
Peki, değerli
arkadaşlarım, otobüsleri kiralarsanız kârlılık söz konusu olmaz mı; yani,
oradan para kazananlar yok mu; birtakım insanların cebine, kesesine, özel
şahısların veya şirketlerin kasasına bazı kârlar girmeyecek mi?
Bizim anlayışımızdan,
yani, sosyal demokratların anlayışından farklı olarak, illa, bunları, mutlaka
özel şahıslar eliyle görmek, mutlaka özel şirketler aracılığıyla görmek
istediğinizi anlıyorum. Şimdi daha da ileri gidiyorsunuz, dargelirli ve sadece
1 otobüsü olan insanlar yerine, büyük sermaye sahiplerine, 10 tane, 100 tane,
500 tane otobüs alabilecek ve kiralayabilecek insanlara peşkeş çekiyorsunuz;
yani, kamu kaynaklarını onların kasasına aktarıyorsunuz; çünkü, özel halk
otobüsü olsa bir kooperatif söz konusudur, o kooperatifte de her şahsın olsa
olsa 1 otobüsü vardır.
Şimdi, bu kiralama olayı
gelince, yıllar öncesine sizi götürmek istiyorum. İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin bizden sonra, maalesef, böyle bir yanlış geleneği oluştu. Bu
gelenek, araç kiralama geleneği. Otomobil kiralanıyor, beyaz plakayla,
ilgililer, müdürler dolaşıyor; ölçüsüz, kontrolsüz bu arabalar İstanbul Kenti
içinde veya dışında dolaşıyor; ne kadar yakıt yaktığı, kimin kullandığı, kaza
yapılıyorsa veya başka harcamalar yapılıyorsa nasıl olduğu belli değil; çünkü,
bunlar özel sektörden kiralanmış.
Yıl kaç?.. Yani, ondan
sonra da hep böyle kiralanıyor da… Elimdeki belge eski yıllara dönük, onu size
söylemek istiyorum ve bunu, Sayın Emin Çölaşan'ın makalesinden -çok acele geldi
gündeme, benim arşivimi karıştıramadığım için hazır bir kaynaktan
yararlanıyorum ve Sayın Emin Çölaşan'ın yazısından- size aktarıyorum;
27.4.1995: İhale yapan şahıs, şirketini, belediyenin seçiminden üç ay, beş ay
evvel kuruyor ve şirketin sahibi, o zamanki Refah Partisinin çok önemli bir
mensubu, yöneticisi, Sayın Abdulkadir Doğru'nun oğlu. Onun şirketinden araç
kiralanıyor ve…
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Abdulkerim Doğru Refah Partisinde hiç olmadı.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Özür dilerim.
Peki. Yani, sizin
partinizden…
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Refah Partisinde hiç olmadı…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Peki, sizin yandaşınızdan… Nasıl söyleyeyim?! Siz, geçmişi herhalde
reddediyorsunuz!
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Ama, yanlış söylüyorsunuz.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Peki, şöyle söyleyeyim isterseniz…
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Abdulkerim Doğru Refah Partisinde hiç olmadı.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Peki. Partinizin veya belediyeyi
yönetenlerin yakını desem daha mı doğru olur? Peki, nasıl kabul ederseniz öyle
alın.
MUSTAFA BAŞ (İstanbul)
- Sen doğrusunu söyle.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlarım, 1 adet Opel Vectranın yıllık kirası o tarihte 504 000 000 lira. 504 000 000 liraya
kiralanıyor; şoförü falan hepsi belediyeye ait. O tarihlerde, iki yıl veya üç
yıl kiralarsanız, Vectra Opeli beleşe getirmiş oluyorsunuz; yıl, 1994-1995;
Vectra otobüs. Diğer otobüsleri… Zamanınızı almayayım; mesela, Renault, Ford
Escort 312 000 000 lira o tarihte. Evet, o tarihte -ve Çölaşan'a göre iki
yılda, hadi, üç yılda olsun- o otobüsü, o arabayı kiralıyorsunuz, müdürlerin
altına beyaz plakayla veriyorsunuz, istediği gün, istediği saatte, istediği
gibi kullanıyor ve sonra da, siz "devlet" diyorsunuz, "devletin
parçası" diyorsunuz, "kamu yönetimi" diyorsunuz, "yerel
yönetim" diyorsunuz. İşte, sonuçta, kiralama olayının gerçeği bu; iki
yılda, üç yılda, bir yandaşınızdan aldığınız arabalarla kiralama işlemini
yapmış oluyorsunuz. Yetmiyor, parçacıl yöntemlerle bu iş çözümlenemiyor, köklü
çözümler gerekiyor…
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu sırada, bu arada, İstanbul Belediyesinin otobüsüyle ilgili, yetkili,
komisyonda bilgi verdi; 2 700 otobüsü olduğunu öğreniyoruz. 1994'te görevi
devretmeden evvel 3 000'e yakın otobüs vardı. 2 000'i aşkın sıfır kilometre
otobüs benim dönemimde alındı; sadece 2 000 tanesi.
İlk kez, İstanbul'da,
doğalgazlı otobüs, dönemimizde alındı.
Kentiçi ulaşım ilk kez,
dönemimizde, çift katlı otobüsü hizmete soktu.
Türkiye'de ilk kez
özürlüler için özel otobüsler tahsis edildi dönemimizde. 2 000 otobüs aldık, 3
000'e yakındı, şimdi 2 750. Oniki yıl sonra rakam 2 750.
Bu nüfus artışına karşın
on yılda araçlar eskimedi, on yılda araçlar devredışı bırakılmadı!
Şimdi, bütün bunlara
rağmen, on yıl içinde alınan otobüslerin 2 000'e ulaşmadığı küçük bir hesapla
ortaya çıkmaktadır; yani, bir taraftan toplutaşım, şunu yapalım, bunu yapalım,
ulaşıma çözüm olalım, otobüs kiralayalım; ama, siz, oniki yıl içerisinde
geldiğiniz noktaya bakın: Filonuz 2 700. Otobüs filosu, ne kadar rakam; yani,
1994'teki rakamdasınız, en iyimser bir tahminle 1994'teki rakamdasınız
ulaşımda.
MEHMET KILIÇ (Konya) -
Metro... Deniz ulaşımını unutmayalım Hocam.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Metro, değil mi; tabiî, metroyu da siz düşündünüz, siz planladınız, siz ihale
ettiniz, siz temelini attınız. 14 kilometrelik metronun 10 kilometresi
dönemimde tamamlanmıştır, iki yıl içinde. Bakın, hâlâ Taksim-Yenikapı
-2004'ten, oniki yıl oldu- arası metro gerçekleşemedi. Onun için, laf atarken
çok dikkat edin, sonra geri gelmesin size.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, çözüme gelelim, bundan çözüme gelelim. Biraz evvel konuşmamda söyledim;
bu meseleleri ciddî ele almak lazım. Bir yasa tasarısında iki kelimeyi
değiştirerek İstanbul'un ulaşım sorununu ve trafik sorununu çözemezsiniz. Bunun
için bilimsel düşünmek lazım, geniş düşünmek lazım, uzun vadeli düşünmek lazım.
Bunun için zaman vardı; yasa çıkalı bir yılı aştı; eğer, böyle bir yeni
gereksinim doğduysa, bunu telafi edecek planlar yapılmalıydı. Bundan sonra da
yapılmalı -şimdi önereceğim- daha başka önlemler de almalıyız; çünkü, İstanbul
Türkiye'nin kalbi, her şeyi, beyni ve de orada yaşayan insanların rahatlığı,
mutluluğu, refahı, kuşkusuz, hepimizi ilgilendiriyor. Onun için, ulaşıma son
derece büyük önem vermemiz gerekiyor. Önce, mümkünse bölge; değilse,
İstanbul'un ulaşım nazım planının mutlaka gerçekleştirilmesi lazım.
Eski planların da, yeni
yasalardan sonra, yeniden ele alınması lazım. Kuşkusuz, bazı planlar mevcuttur;
ama, Büyükşehir Belediye Yasası ve diğer belediye yasalarından sonra, bu nazım
planın, yeniden ele alınarak revize edilmesi gerekir.
Biraz evvel söylediğim
gibi, otobüs temini konusunda, ya mevcut kooperatiflerden; yani, daha çok halk
sektörü, daha çok halktan, esnaftan oluşan bu kooperatiflerle bu hizmeti
götürmek veya yeni bir kooperatif kurma yoluna gitmek lazım. Böyle, birkaç
kişinin, bir şirketin, iki şirketin, üç şirketin hizmetinde olmak belediyeyi
ileride çok ciddî sıkıntılarla karşı karşıya bırakabilir.
Bir türlü bitirilemeyen
Yenikapı-Taksim metrosu bitirilmelidir. Çok daha önemli bir raylı sistem olayı.
Kentin gereksinim ve ihtiyaçlarına göre, nüfusuna göre, raylı sistemler, yıllar
önce, bizden de çok önce Topkapı'ya kadar planlanmıştı. Daha sonra ihtiyaçlar
arttı, İncirli'ye kadar planlandı, daha sonra havaalanına kadar geldi. Şimdi
Beylikdüzü'nü aşması gerekiyor, Çatalca, Silivri yönüne gitmesi gerekiyor,
Büyükçekmece'ye ulaşması gerekiyor. Tramvayla, metroyla veya yeni
teknolojilerle bunların planlanması ve projelerinin gerçekleştirilmesi
gerekiyor. Eğer böyle giderse, bunları hazırlamaz ve gerçekleştirmezsek,
önümüzdeki beş on yıl içerisinde İstanbul çok ciddî sorunlarla karşı karşıya
kalır.
Değerli arkadaşlarım,
biraz evvel teklif maddesini okudum, elektrik meselesinde de görev veriyor. Biz
bunu yineliyoruz burada, bu tasarıda yineliyoruz; bu Parlamento ve bu
komisyonlar bu kadar duyarsız olamaz, bu kadar dikkatsiz olamaz, bu kadar
üstünkörü çalışamaz ve böyle bir maddeyi onaylayamaz, böyle bir maddeyi kabul
edemez. Tarihine ve tutanaklarına böyle bir yanlışın sahibi olarak geçmesini
kabul edemiyorum, içinde üyesi olduğum bu Parlamentonun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
konuşmamı ve önerilerimi söyledim. Şimdi, uzatmamak için, bugün internette
karşılaştığım, yine İstanbul Belediyesiyle ilgili bir konu da iki cümle
söyleyerek, konuşmalarımı tamamlamak istiyorum.
Sayın Başbakanın
başkanlığında, bazı bakanların, Kuruçeşme'de bir gökdelen dikeceği söyleniyor.
Böyle projeler ve hayaller içinde çok başbakanla, ben karşılaştım; bazılarıyla
çalıştım, siyasetçi olarak, bazılarının yaptıklarını izledim. Örneğin, Sayın
Çiller, sahillerdeki Paşabahçe Cam Fabrikasını, Beykoz Kundura Fabrikasını,
Üsküdar Dokuma Fabrikasını, hepsini yıkacaktı, hepsinin yerine gökdelen
yapacaktı; rant kazanmak için.
Tabiî, Türkiye'de bir
Kıyı Kanunu var mı uygar ülkelerde olduğu gibi; var. Ee, bunu nasıl yok
sayıyorsunuz?! Peki, Türkiye'de bir Boğazlar Kanunu var mı; var. O güzel
nimeti, dünya değeri olan Boğaz'ı korumak için bir Boğaziçi Yasası var değil
mi; Onu da yok sayacaksınız. Sonra, imarla ilgili bütün hareketlerin, yasalar
tarafından ve biraz sonra değineceğim Anayasa Mahkemesi kararıyla, büyükşehir
belediyesine verilmiş bir görev olduğu halde, bakanlar ve başbakanlar, bu
yasaları yok sayarak ve Büyükşehir Belediye Meclisinin yerine geçerek, bina
tasavvur edemezler, düşünemezler ve gerçekleştiremezler.
Biz, 12 gökdelenin
yapımını Danıştay kararıyla durdurduk ve bu Danıştay süreci içerisinde
Danıştaydan talepte de bulunduk ki, Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
sınırları içinde plan yapmasın, proje yapmasın diye. Bu isteğimiz, Danıştay
tarafından Anayasa Mahkemesine gönderildi ve Anayasa Mahkemesi, bu görüşümüzü uygun
gördü ve “Ankara'dan İstanbul'da proje plan yapılamaz" yönünde karar
verdi. Yani, bu yetkilerin tamamının, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde
olduğuna karar verdi.
Onun için, kimse, ister
başbakan ister bakan, kim olursa olsun, Ankara'da oturup İstanbul'da bina
dikmesin, binalar yapmasın. Türkiye'nin yasaları var, kuralları var. Çok şükür,
bunlar hâlâ yaşıyor; bunlar yaşadıkça da bunlara sahip çıkacak insanlar var.
Burada, bu kararı da büyük bir üzüntüyle karşılıyorum. Umarım, gerçek olmaz; umarım,
doğru değildir. Eğer, "ben, Kıyı Yasasını değiştiririm, Boğaziçi Yasasını
değiştiririm, Büyükşehir Belediye Meclisinin yetkilerini üzerime alırım…"
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- "…ve orada, birisine verdiğim sözü yerine getirmek için, bir Arap
şirketine peşkeş çekmek için Kuruçeşme'de bir gökdelen dikerim" diyorsa,
hayırlı olsun derim ben de!
Saygılar sunarım efendim.
İyi günler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Sözen.
İkinci söz isteği, AK
Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı…
Buyurun Sayın Ilıcalı.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubu
adına İETT, İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve
Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifimiz üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmamın içeriğini,
Sayın Sözen Beyefendiyi dinledikten sonra değiştirmemin gerekli olduğuna
inandım. Bu manada da değişiklik yaparak sunuşumu yapacağım; ama, bu sunuşu
yapmadan önce, bu teklifin hazırlanmasında bize yardımcı olan, teklifte imzası
olan -benim dışımda- değerli İstanbul Milletvekilleri Gülseren Topuz, Sayın
İbrahim Özal, Mustafa Ataş, Cengiz Kaptanoğlu, Nusret Bayraktar, Mustafa Baş ve
Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım Beye teşekkür ediyorum. Ayrıca, Danışma
Kuruluna da, 337 nci sıradan, oybirliğiyle bugün görüşülmesine imkân verdiği
için, Danışma Kurulunda Başkanımıza ve grup başkanvekillerime de ayrıca
teşekkürlerimi sunuyorum.
Tabiî, bu konuşmayı
yaparken bir İstanbul Milletvekili değilim Erzurum Milletvekiliyim; ama,
1979'da İstanbul Üniversitesine asistan olarak girmiş, milletvekili oluncaya
kadar üniversitede akademi kariyerininin sonuna kadar İstanbul'un ve
Türkiye'nin ulaşımıyla ilgilenmiş bir kişi olarak; ayrıca, İstanbul
Belediyesinde, Sayın Başbakanımızın belediye başkanlığı zamanında, biraz önce
Başkanımızın altını çizdiği ulaşım ana planının koordinatörlüğünden, daha sonra
ulaşımdan sorumlu daire başkanlığı olarak çeşitli görevlerde bulundum. Bugün de
İstanbul'un meseleleri -bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan- tüm illeri
ilgilendiriyor. İstanbul, ülkemiz için çok önemli bir şehir; diğer şehirlerin
ekonomik kalkınması yönünden, diğer şehirlerimize insan kaynaklarının
gönderilmesi yönünden, gelişmesi yönünden oldukça önemli. Yani, burada,
İstanbul milletvekillerimizin dışında tüm 80 ilin milletvekilleri için de
İstanbul çok önemli bir şehir; ama, tabiî, biz burada konuşurken, burada bir
teklif verirken… Ben, Sayın Nurettin Sözen Beyi, belediye başkanlığı döneminden
itibaren tanıyorum kendisini, İçişleri Komisyonunda da değerli görüşlerini
dinledim. Bir kere, hemen, önce şunu belirteyim: Bu teklifimizde Sayın
Başkanım, sizin herhangi bir şerhiniz yok; sadece, çekimser olarak imzanız var,
yani buradaki yanlışlıkları not edip bir imza yok.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Nasıl olsa burada söyleyecektim.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Ama, burada şunu vurgulamamız lazım: Biz burada, bir unvanımızı bir dalda
almışsak, iki kelimeye, yanlış bir şeye alet olmak için bunu alırsak
hocalarımızı çok üzmüş oluruz; bize, bu akademik kariyerimiz boyunca
unvanımızın yükselmesine imza atanları üzmüş oluruz. Bu, iki kelimelik bir
değişiklik gerçekten; ama, ne zaman hazırlanmış bu İETT Yasası; baktığımız
zaman, 1936'lı yıllarda hazırlanmış. İki kelime; ama, o iki kelimede neler
getirdiğini size rakamlarla ifade edeceğim. Yani, hakikaten, bakıyorsunuz, bu
kadar, İstanbul'un önemli meselesi var, bir teklif geliyor "işletir,
işlettirir… Ne olacak, bundan İstanbul'un ulaşımı mı kurtulacak" diye…
Şimdi, bir kere, hemen
şunu belirtmek istiyorum: İstanbul Belediyesi İstanbul'un ulaşımına, genel,
yani bilimsel manada çok geniş bir kadrosuyla bakıyor. Başkanımızın üzerinde
durduğu, metropolitan planlamayı çok vurguladınız -inşallah, bilmiyorum
İstanbul vekillerimiz, diğer vekillerimiz, fırsat oldu mu- İstanbul
Belediyesinin oluşturmuş olduğu İstanbul Metropolitan Planlama Merkezi var. Bu
merkezde, değerli milletvekilleri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik
Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi bir uzay üssü gibi; yani, Türkiye'de,
planlama konusunda, ulaşım konusunda kariyeri olan, bilgisi, birikimi olan
herkes orada ve sürekli buradan projeler üretiliyor. Tabiî, bu projelerin
üzerine de, İstanbul'un ulaşım ana planı…
Tabiî ki, ana plan
yapmadan, İstanbul'un metropolitan planlamasını yapmadan, İstanbul'un ulaşım
sorunlarını çözemezsiniz; ama, bu çalışmalar yapılırken, değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine de önemli görevler düşüyor,
merkezî hükümetimize de önemli görevler düşüyor. İşte, nedir bunlardan biri;
yasal destek vermek mecburiyetindeyiz. Son zamanlarda, İstanbul'un ulaşım
sorunlarını bütün medya konu etti ve bundan bir iki ay önce de, Sayın Ulaştırma
Bakanımız, Bayındırlık Bakanımız, İstanbul Belediye Başkanımız, Valimiz,
milletvekillerimiz, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma Komisyonu üyelerimiz, İstanbul
ulaşımının sorunlarını çözülmesiyle ilgili çok kapsamlı bir toplantı yapıldı ve
bu toplantıda da, gerek kısa vadeli gerek orta vadeli gerekse uzun vadeli çözüm
önerileri oluşturuldu.
Şimdi, size, şunu çok net
olarak belirtmem gerekir ki, İstanbul'da… Burada, bir kere, Sayın Başkanımın
ifade ettiklerini düzeltmemiz gerekiyor, çok özür dileyerek düzeltmemiz
gerekiyor; yani, burada, bu teklif sahibi olan kişiler olarak, biz, böyle çok
anlamsız bir teklif verdiğimiz durumu oluşturduk. Kamuoyunu doğru
bilgilendirmemiz lazım ve bunları da, böyle, rakamlarla bilimsel olarak da izah
etmemiz lazım. Herhangi bir başka tartışma ortamına girmeden, Değerli
Başkanımıza verilen cevap bilimin ışığında olmalı.
Şimdi, peki,
İstanbul'daki bugünkü ulaşımın problemlerini herkes biliyor; bunu, yani, bir
üniversite mezunu olmaya, akademik kariyer yapmaya, milletvekili olmaya gerek
yok; bu var. Niye, peki, İstanbul'da bu kadar zaman ulaşım problemleri oldu?!
Bunu, AK Parti İktidarı mı İstanbul'un ulaşım problemlerini oluşturdu veya
bugünkü belediye yönetimi mi?! Ne yaptı; İstanbul, işte, uzun zamandan, kentin
kimliğinin iyi tarif edilememesinden, işte, sanayi şehri, tarihsel kimliği,
kültürel birikimi ortaya alınmadan şehir sanayileşti, yanlış planlamalarla
beraber, muazzam bir nüfus artışı oldu. Tabiî, bu nüfus artışına karşılık da,
bu gerekli ulaşım altyapısı da oluşturulamadığı için, her geçen gün İstanbul'un
ulaşım sorunları ağır bir hale geldi.
Peki, bu problemleri
çözebilmemiz için ne yapmamız lazım; bir kere, ulaşım taleplerini azaltmamız
lazım; bunun için iyi bir planlama yapmamız lazım ve bu planlamayı yaptıktan
sonra da, birim zamanda en fazla taşıtı değil değerli milletvekilleri, en fazla
insanı geçirecek sistemleri öne çıkarmamız lazım. Hangi sistemler bunlar; toplu
ulaşım sistemleri. İşte, bunlara bütün olarak baktığımız zaman, raylı
sistemler, deniz ulaşımı, mevcut karayolu sisteminin kapasitesinden en iyi
şekilde yararlanılması, tabiî buradaki karayolunda toplu ulaşım sistemlerine yer
verilmesi, entegrasyonun sağlanması, bu sistemler arasında, zaman, bilet
entegrasyonunun, tarife entegrasyonunun sağlanması; bunların yapılması
gerekiyor. Peki, bunlar, 1994 senesinde -ben de bulunmaktan büyük onur ve gurur
duyduğum- Sayın Başbakanımız Belediye Başkanı olmadan önce daha "biz
İstanbul'da acaba ne yaparız" diye bakarken, iki konunun altını çizdik
Sayın Başkanım; iki konu… 1994 senesinde -o günkü arşivler karıştırılırsa-
Sayın Başbakanımız, o günkü Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey iki şeyin
altını çizdi: Bir, İstanbul metropolitan planlama; buna bağlı olarak ulaşım ana
planı. Bu çalışmalar… Biz de geldik, üniversiteden bu çalışmalara katkıda
bulunma şansını bulduk. Şimdi, bizden önceyi ben eleştirmek istemiyorum. Yani,
bu ulaşım ana planı, ilk defa 1994 senesinde başladı; İstanbul Teknik
Üniversitesi ile Belediye arasında beraber çalışmalar yapılmaya başlandı.
Tabiî, bu çalışmalar yapılırken, merkezî hükümete de çok önemli görevler
düşüyordu; belediyenin birtakım projelerinin uygulanması gerekiyordu, birtakım
raylı sistem projeleri, Ulaştırma Bakanlığını ilgilendirdiği için.
Özetle -zamanım da fazla
yok- yani, bizim o zaman yaptığımız bütün bilimsel çalışmalar Ankara'dan,
siyaseten -üzülerek- destek görmedi. Birkaç tane örnek vermek gerekirse;
mesela, Sayın Başkanımızı gerçekten tebrik ediyoruz metroyu başlatmıştınız,
Başbakanımız, Başkanımız Tayyip Bey metroyu tamamladı, 4 üncü Levent'e kadar
getirdi; o metro rahatlıkla Ayazağa'ya kadar devam ederdi, çözemedik. Harem ile
Kartal arasındaki metro bitmiş olacaktı; hatta, o günkü getirdiğimiz merkezî
yöneticiler "bu kadar güzel bir çalışma etüdüyle, planlamasıyla
görmedik" dediler, siyaseten destek görmedi ve bu projeler uygulanamadı.
Bırakın şimdi siz, yani, bir Meclisten, o günkü meclislerden destek almayı,
çizdiğiniz uluslararası, ulusal -en iyi hocalarla çalıştığınız- planlarınıza
destek alamadınız; ama, bütün bunlara rağmen, Sayın Başkanım -yani, isminizi
çok kullanıyorum, saygım, sevgim sonsuz- şimdi, bizim ve o zamanki belediye
yönetimine de eleştiri getirdiniz; işte, kiralama yapıldı, fazla verildi,
noksan verildi… Değerli milletvekilleri, ben, hiç, ona, buna bakmam. Sayın
Başkanımız, yani, bugünkü Başbakanımız Tayyip Bey belediyeyi devraldığı zaman
-hafızam yanıltmıyorsa, o bilgileri almadım; tabiî, Başkanımın ne konuşacağını
bilmediğim için- 2 milyar dolar borç aldı, 1 milyar dolar borç ödedi, 4 milyar
dolar da yatırım yaptı. Bu nasıl oldu da, bu fazla paraları vererek, bu
yatırımları nasıl yaptı, bu borcu nasıl ödedi! (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Bunu iki şeyle yaptı, değerli
milletvekilleri; bir, para yönetimi; bir, insan yönetimi. Önce, bir kere, işi
bilen kişileri getireceksiniz, hangi parti iktidara gelirse gelsin, işi
bilenler işin başında olacak; ondan sonra da, bu paraları hesaplarken,
kullanırken, proje önceliklerini seçecek, iyi hesaplayacak, iyi bakacak,
fizibilitesine… Bugün, üzülerek, ne kadar, ülkemizde sahipsiz projeler var;
temelleri atılmış, duruyor, ondan sonra, ülkede problemler yerinde sayıyor.
Demek ki, o bakışla baktığımız zaman, Başkanımızın belediye yönetme mantığı,
politikası çok yerinde; iki rakamla, bunu, ifade ediyorum.
Peki, şimdi, İETT'ye bu
işletme hakkını vereceksiniz de ne olacak?! Değerli Başkanım, şu anda, İETT'nin
-biraz önce, siz de söylediniz, 2 600, ben, tam rakam söyleyeyim, İETT'den
aldığım yeni rakam- 2 666 tane aracı var, 2 048 tane de özel halk otobüsleri
var; 4 666. Milletvekili dışında, bir ulaşım planlamacısıyım, yardımcı
oluyorum, bu kadar dünya şehri bir şehre. Yapılan hat optimizasyonunda,
İstanbul için gerekli olan otobüs sayısının en az 1 500- 2 000 daha artırılması
gerekiyor. Ben, size, daha geniş bir zamanda bir seminer veririm, niye bu kadar
otobüs gerekiyor, hangi yöntemi, hangi planlamayı kullanıyorsunuz, onu anlatırım;
ama, şurada, bir an için, benim bu 2 000 rakamımı doğru kabul edin. 300 000
dolar verdiğimiz zaman Değerli Başkanım, 300 000'i 2 000'le çarptığınız zaman
ne yapar; 600 000 000 dolar. 600 000 000 dolar vereceksiniz… Haa, bu 600 000
000 doları vermezseniz ne olur; oradaki 10 000 000-15 000 000 insanı toplu
ulaşımla konforlu, rahat bir şekilde götürebilmeniz için, birim metrekareye
düşen yüksek standartta, insanlarımızı sıkıştırmadan -özür dileyerek- tek
ayağının üstünde götürmeden, istenen saatte, istenen orerleri pratiğiyle uygulayarak götürebilmeniz için, bu şeyi
vermesi lazım işletmenin, İETT'nin veya özel halk otobüsünün. Nasıl verecek;
işte, daha konforlu otobüsler verecek, sayıyı ayarlayacak. Bu sayıyı verebilmeniz
için de 600 000 000 dolar lazım. Şimdi, bunu, buraya, değerli milletvekilleri,
bir yere not edelim. Burası 600 000 000 dolar, yatırım maliyeti. Bunun
bürokratik işlemleri, o kaynağın bulunması, onu bulursam benim raylı sistemim
ne olacak, kilometresi 50 000 000 dolar, ağır metronun; yani, saatte 60 000-70
000 yolcu geçirirseniz 50 000 000-60 000 000 dolar. Hafif metro yaparsanız, 15
000-20 000 kişi geçirirseniz, 25 000 000 dolar; en küçüğü 10 000 000 dolar…
Şimdi, deniz sistemi yapacaktınız, entegrasyon… Verdim 600 000 000 doları,
otobüsleri satın aldım; çünkü, o kadar ihtiyacım var, bunu almak
mecburiyetindeyim. Peki, bunları işletmeye geçirdiğimiz zaman, baktığım zaman,
değerli milletvekilleri, bir yolcunun maliyeti yaklaşık olarak 2 dolar; yani,
işletme maliyeti 2 dolar. Bilet ücretlerini 1 dolar sayarsanız, ne yapıyor; her
bir yolculuk için, siz, cebinizden 1 dolar daha işletme gideri veriyorsunuz.
Fazla rakamlara boğmayayım. Yine İETT'nin, ocak ayında aldığım yolculuklarda 30
000 000 yolculuk yapılmış. 30 000 000 yolculuğun işletme giderini 1 dolarla
çarparsanız, 30 000 000 dolar, 12'yle çarparsanız 360 000 000 dolar… Öbür
tarafta, 600'ü de ona koyarsanız, 1 milyar dolar… 1 milyar dolarınız gitti,
ortada yine mevcut sistem, işte aynı sistem... Otobüs sayılarımız arttı, bu
sistem nasıl yürüyecek?!.
Şimdi, tabiî, bunu
rakamlarla izah ettiğimiz zaman -burada bazı yanlışlıklara da meydan vermemek
için- 1 dolar, İETT işletme giderinde zarar ediyor; ama, buna karşılık,
komisyonları var, reklam ücretleri var, belki 0,5 oradan gelebiliyor; yani, bu
rakamlar, hakikaten çok büyük rakamlar ve yaklaşık hesaplar. Bunları test
ederek, sizleri yanlış bilgilendirmemek için, bu bilgilerle çıktım.
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum)
- Biraz bize de anlat…
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Siz itiraz etmediniz ki biraz önce benim anlattıklarıma…
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
siz Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Tamam Başkanım.
Ben, şu anda, tabiî, bu
açıklamalarımla da özellikle Anamuhalefet ve muhalefet partimizin bu teklifime…
İlk defa bir teklifimiz Meclise geliyor; bunun desteğini almak, oybirliğiyle
çıkarmak için bu rakamları veriyorum. Tatmin edilmemiş ne kadar husus varsa,
Başkanımız da müsaade verirse, ben, sizin bütün sorularınıza cevap verebilirim.
Demek ki, yaklaşık 1
milyar dolarlık bir yatırım var. Şimdi, biz, peki bunu ne yapacağız -işte
buradaki o bir kelimeyle beraber- değerli milletvekilleri, özel teşebbüsten
kiralama yoluna gideceğiz. Özel teşebbüsten kiralama yoluna gidince, hemen şu
aklınıza gelir: Kardeşim, şu anki yasalar sizin kiralamanıza izin vermiyor mu;
niye o varken, kalkıp da siz, bir daha yeniden kiralama için bir madde
ekliyorsunuz da Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini işgal ediyorsunuz?!
Ona baktığımız zaman da bugün mevcut Büyükşehir Yasasına baktığımız zaman -5393
Sayılı, 3.7.2005 tarihinde kabul edilmiş- madde 67'yi değerli milletvekilleri,
incelediğimiz zaman, burada, kiralamada -yani, ulaşım hizmetlerinde hizmet
almada- ilk mahallî idareler genel seçimini izleyen altıncı ayın sonuna kadar
bu işi yapabiliyorsunuz; yani, bugün, biz bu işe girebilsek, bundan sonraki
mahallî idareler seçiminden altı ay sonra… Peki, bu durumda, özel teşebbüs
talepte bulunur mu; buna bakmak lazım. Ben, o rakamları İETT'den istedim; hiç
böyle bir talep olmamış şimdiye kadar; bu şekilde kiralama çıkarmışlar,
olmamış. Neden olmamış; çünkü, biraz önce, size otobüsün rakamını verdim, 300
000. Adam oraya 600 000 000 dolar bağlayacak, iki yıl için bu yatırıma girecek.
Böyle bir şey olur mu?! Bunların da, fizibilite çalışmasında en az yedi yıl
olması gerekiyor ki, özel teşebbüs de ona göre, yatırım maliyetlerini, işletme
maliyetlerini, bakım maliyetlerini göze alarak, olay fizibl olsun. Bu manada,
bu yasa da, bu şekilde özel teşebbüsü işin içine çekemiyor, kaynağımız da zaten
sınırlı, İstanbul'un ulaşım sorunları çok büyük, Türkiye büyüyor… Bundan önceki
sene yüzde 9,9'luk büyüme; büyüme ulaşımda görülüyor değerli milletvekilleri.
Ben, tek tek yollarda; yani, trafiğe çıkan araçları trafik müdürlüğünden
almıyorum, yollarda… Mesela, İstanbul Belediyesinden yapılan sayımları
istiyoruz; yüzde 50 artmış, yüzde 60 artmış, dikkatinizi çekeyim, yollar, zaten
dolmuş; bir de 50-60 artıyor. Siz, süratli çözüm üretmek mecburiyetindesiniz.
Süratli çözüm üretmenin
de üç formülü var. Bu ne; bir, kaynak bulacaksınız veya o kaynağı çok verimli
kullanacaksınız. İşte, burada yapılmaya çalışıldığı gibi, otobüsü, eğer özel
teşebbüs alacak şekilde bir düzenleme yapıyorsanız, buyurun, onları özel
teşebbüs alsın, siz şartnamenizi ona göre yapın. Ondan sonra, diğer, dünyadaki
ülkelere bir bakın, diğer ülkelerde nasıl oluyor; bir Seul'e bakalım. Seul'e
gidenleriniz olmuştur, ben gidip görme şansı buldum; muazzam bir, toplu
ulaşımda gelişmiş bir şehir. Değerli milletvekilleri, 12 000 tane otobüsü var
Seul'ün ve bunların hiçbirisi devletin değil, hepsi özel teşebbüs. Peki, ne
yapıyorsunuz, bu 12 000 taneyi de oradaki Seul Belediyesi yakınlarına mı
vermiş, nasıl yapmışlar bunu; şöyle yapıyorlar: Doğrudan doğruya yolcuyu esas
alıyor değerli milletvekilleri, kilometreyi esas alıyor; yolcu çarpı
kilometreden, belli bir ücret ediyor; bu ücret de, yaklaşık olarak 2 dolara
geliyor. İşte, bugün, İETT'nin maliyeti 2,6; yani, o, yaklaşık olarak, işte,
yarım dolarlık işletme gelirlerinden kâr, işletmeyi, özel teşebbüsü bu işin
içine çekiyor. Seul bunu yapmış da, biz niye bunu yapmayalım?..
Şimdi, İstanbul'un ulaşım
sorunu diyoruz milletvekilleri olarak, Ana Muhalefetimiz diyor,
muhalefetlerimiz diyor, herkes diyor. Buna çözüm üreteceğiz, hepimize görev
düşüyor. Nasıl yapacağız; bakın, ben size çözüm önerilerini sayarak zamanınızı
fazla almak istemiyorum, yapılması gereken etkili iş… Ben, bunu ilgililere de
anlatıyorum, bana söyleseler ki, gel, bu çözümleri anlat, ben 24 saat anlatırım
ve anlattıklarımız da ilgi görüyor; hem İstanbul vekillerimiz destek veriyor
hem İstanbul Belediyemiz destek veriyor.
Aynı zamanda da, şu da
olabilir; benim burada konuşmamı Erzurum ve Doğu Anadolu'daki vatandaşlar da
izliyor. Esas, İstanbul'un meselesi sadece İstanbul değil, Erzurum'a, Doğu Anadolu'ya da önemli görev düşüyor. Bir
göçlere bakıyorum, alıyorum, Devlet Planlama Teşkilatının verilerine, en fazla,
İstanbul'a göç Doğu Anadolu'dan geliyor. Niye Doğu Anadolu'dan geliyor; Doğu
Anadolu'da aş, iş olsa gelir mi, İstanbul'un sorunlarını artırır mı değerli
milletvekilleri; gelmez.
Bunun için ne yapmak
lazım; işte, İstanbul Belediyesi, size de görev düşüyor; İstanbul Ticaret
Odası, size de görev düşüyor. Buyurun, sizin ekmeğiniz yok mu; halkekmeğiniz
var, ne güzel projeniz de var, organik; gelin, bizim doğudan alın. Allah razı
olsun; geldi, aldılar 3 500 ton, çiftçinin yüzü güldü. Bu sene 8 000 ton
olacak, teşekkür ediyorum.
İstanbul Ticaret Odası
diyoruz, sizin, bu göçler ile Erzurum-İstanbul-Doğu Anadolu ilişkisi kurmakta
göreviniz yok mu; var. Gelin, sizinle, ne yapalım; kış turizmini beraber
çalışalım. Anamuhalefetimizin, muhalefetimizin milletvekilleri de var, değerli
grup başkanvekillerimiz, bize biraz daha destek verseniz, o projelerimiz var,
tekliflerimiz var, Sayın Başbakanımıza sunduk. Yani, İstanbul-Doğu Anadolu
ilişkisini kuruyoruz. Oradan hizmet gidiyor, talebi azaltıyor buradan. Biraz
önce Başkanım çok güzel bir şey söyledi; en az dedi, bölgesel ölçekte. Esasta,
Başkanım, ülkesel ölçekte olması lazım; ama, bu zamana kadar -yani, burada siyaset
yaptığımı zannetmeyin- AK Parti gelinceye kadar öyle bir şey olmamış ki. Doğu
Anadolu'yla kim ilgilenmiş?! Ne yapmışlar? Ulaşımını mı artırmışlar, bölünmüş
yol mu gitmiş, sivil havacılık mı gitmiş?! Önce ulaşım altyapısını
yapacaksınız, kalkınma olsun. Gelmiş, buradan… Tarıma destek mi verilmiş,
potansiyeline; kış turizmine destek mi verilmiş?! Ama, biz bu destekleri de
nasıl görüyoruz; hükümetimizin başarıyla, uluslararası ilişkilerde muazzam bir
başarı… Uluslararası yatırımcı İstanbul'a geliyor. Belediye başkanı brifing
veriyor, ticaret odası brifing verirken hemen Erzurum'un, Doğu Anadolu'nun,
Van'ın, Kars'ın -Erzurum derken hiçbir zaman noktasal bir şey değil, bölge
olarak çalışıyoruz- bütün bölgenin kalkınmasına yönelik, kış turizmiyle,
tarımıyla ilgili destek veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Tamamlıyorum. Sonuçta ne oluyor değerli milletvekilleri; işte -buradaki belki
iki kelimelik bir şey; ama, rakamlarla ifade ettim- 1 000 000 dolarlık bir
tasarrufu olacak bu sayede. İstanbul'un şu anda 50 kilometrelik bir raylı
sistemi var; bunu artırması lazım. Değerli milletvekilleri, yapılan ana plan
çalışmalarında İstanbul'un en az 200 kilometrelik metroya ihtiyacı var. İşte,
bakın, bunların en önemli parçası da yine bu, hükümetimiz zamanında, Marmaray
Projesi; oldukça önemli. Bu Marmaray'la doğu-batı banliyösü metroya dönüşüyor,
İstanbul metrosuyla entegrasyonu sağlıyor.
Yani, bu projelerle
beraber, biz, bu otobüse yatıracağımız parayı, değerli milletvekilleri, raylı
sisteme harcayalım, ulaşım sistemlerine harcayalım. Kısa vadede de bizim çok
önemli bir projemiz, İstanbul'un zaten sınırlı olan karayolu altyapısını, bir
şeritlerini otobüs yolları olarak ayıralım, otobüsler burada rahat rahat
hareket etsinler. Ama, bu hesapları yaptığımız zaman görüyoruz ki, otobüs
sayısının artırılması ve konforunun artırılması lazım. Başkanım, otobüs
sayısını azalttı dedi, İETT. İETT'nin, şu anda, bir aldım, ortalama yaşı kaç
dedim otobüslerin; 13-14 yaşında; yani, burada, belli bir ömrünü doldurduğu
zaman… Buradaki makine mühendisi arkadaşlar bilirler; bir aracın hizmet ömrü
vardır; belli bir kilometreden hesaplarsanız, ömrü dolar. Ondan sonra, o aracı
çalıştırırsanız 0,5 dolar değil, size 1,5-2 dolar zarar ettirir her bir yolcu
için. Bunu da, iyi, akıllı bir işletme elinden çıkarmak mecburiyetindedir. Bu
manada da, tabiî, bunları bir yandan elinden çıkaracak, bir yandan ihtiyacı
olan yeni otobüsleri alacak. İşte, bunu, özel teşebbüse verir. Hiçbir evhama
filan kapılmaya gerek yok. Güzel bir şartnamesini yaparsınız, dünyanın diğer
ülkelerinde olduğu gibi kontrolünü yaparsınız, yolcu/kilometreyi ölçersiniz.
Altı ayda mı, bir ayda mı, ücretini ödersiniz. Ondan sonra, o elinizdeki parayı
da en akıllı şekilde, önceliği belirlenmiş olan raylı sisteminize, deniz
ulaşımınıza yatırırsınız; siz de, muhalefetiyle iktidarıyla bu yasalara destek
verirsiniz; çünkü, burada destek vermezseniz, yarın öbür gün İstanbul ulaşım
sorunuyla ilgili tartışmalar da belki karşınıza gelebilir. Bu manada da bunları
küçük görmeyelim, destek verelim ve İstanbul'un ulaşım, trafik problemlerinin
çözümüne katkıda bulunalım.
Bu çözüme katkıda
bulunmuşken, Doğu Anadolu'nun kalkınmasına da bir yandan -belki orada gizli bir
özne gibi görünüyor- ona da katkıda bulunmuş oluyoruz.
AHMET IŞIK (Konya) - İç
Anadolu, Konya…
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Tabiî ki, bölgeler arasındaki farktan en sorunlu Doğu Anadolu olduğu için
bunu söyledim.
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
lütfen, tamamlayın.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Değerli Başkanım, fazla sabrınızı zorlamayacağım. Ben, burada konuşmamı
bitirirken, burada bulunan hangi partiden milletvekilim olursa olsun, en küçük
bir şüphesi varsa, bizi başka noktalara çekmesin. Biz kimseye alet değil… Her şeyi bilim ışığında yaparız. Gelsinler,
suallerine cevap verelim; ama, bir ricam var bu kanun teklifinin sahibi olarak
ben ve 7 arkadaşım adına: Hepinizin desteğini bekliyorum ve beni böyle, çok
güzel, sessiz dinlediğiniz için de çok teşekkür ediyorum.
Sizi saygılarımla selamlıyorum, hayırlı akşamlar
diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ilıcalı.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 15 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
Açılma Saati: 19.05
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1098 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve 7 Milletvekilinin; İstanbul Elektrik Tramvay ve
Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu
(2/680) (S. Sayısı: 1098) (Devam)
BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyon yerinde.
Şimdi, teklifin tümü
üzerinde söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın
İbrahim Özdoğan'a aittir.
Buyurun Sayın Özdoğan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1098
sıra sayılı yasa tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
yasa tasarısına baktığımız zaman, bu yasa tasarısını hazırlayan 7
milletvekilinden birisi de, benim değerli hemşerim Sayın Profesör Doktor
Mustafa Ilıcalı. Tabiî ki, böyle bir
çalışmayı yaptığı için, kendisini tebrik ediyorum; ama, burada geneli üzerinde
konuşurken çok masum ifadelerle, diğer milletvekillerinin, İstanbul
milletvekili olduğu halde…
Sayın Başkanım, dikkatim
dağılıyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen, yerimize oturalım. Lütfen…
Buyurun Sayın Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Bu yasa tasarısına baktığımız zaman, burada, teamül açısından bir gariplik
hissediyorum. Yasal açıdan, tabiî, yasama görevi açısından herhangi bir
gariplik yok; ama, İstanbul'un 70 milletvekili var; buna rağmen, bu yasa
tasarısını hazırlayan 8 milletvekilinden birisinin Erzurum Milletvekili
olmasını ben çok garipsiyorum.
Değerli hemşerim, kendileri,
Erzurum Milletvekilidir ve Erzurum gariban bir şehirdir. Teorik anlamda Erzurum
için birçok projelerin hazırlandığını… Aşağı yukarı üçbuçuk yıldır
milletvekiliyiz, gerek Erzurum'a gittiği zaman gerek burada söylediği halde,
tatbikata geldiği zaman, maalesef, ilk projesini İstanbul için hazırlamıştır.
Ben bu durumu tasvip etmiyorum değerli arkadaşlar. Çünkü, İstanbul'un, değerli
arkadaşlar, 70 milletvekili var; yani, bu yasa tasarısını hazırlayacak herhangi
bir milletvekilimiz, bu teknolojiyi bilen bir milletvekilimiz yok muydu da,
Sayın Mustafa Ilıcalı bu 8 milletvekilimizin başını çekmiştir? Ben bu durumu
garipsiyorum ve buradan, bizi, Erzurumlular izlemektedir. Erzurum için hangi,
bu anlamda -yasa tasarısı anlamında- gerçek bir proje hazırlamıştır? Bunu
kamuoyunun gündemine sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bunları belirttikten sonra, şimdi, bu yasaya baktığımız zaman, birazdan genel
gerekçesini okuduğumuz zaman ve komisyon raporunu okuduğumuz zaman, bunun ne
kadar ballı börek bir yasa tasarısı olduğunu anlamış olacağız değerli
arkadaşlar; yani, atasözlerimiz hikmetlerle doludur "minareyi çalan
kılıfını hazırlar."
Değerli arkadaşlar,
şimdi, burada genel gerekçesine bir göz atalım. Bu yasa tasarısının genel
gerekçesinin bir kısmında diyor ki: "Ülkemizin en büyük anakenti olan ve
dünya anakentleri arasında da büyüklük olarak üst sıralarda yer alan
İstanbul'da toplutaşıma hizmeti 16.6.1939 tarih ve 3645 sayılı İstanbul
Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul Belediyesine
Devrine Dair Kanun ile düzenlenen çerçevede İETT tarafından halihazırda
yürütülmeye devam etmektedir."
Değerli arkadaşlar,
şimdi, burada ifade edilen yasaya baktığımız zaman, burada, zaten, İETT'nin
İstanbul Belediyesine bağlı olduğu belirtilmektedir. İlgili yasada da, 1939'da
çıkan yasada da bu belirtilmektedir; ama, burada hazırlanan yasa tasarısının
asıl hikmeti -onu daha sonra okuyacağım- "işletmek veya işlettirmek"
ifadesinde yatmaktadır. Bunun anlamı nedir; bu yasa tasarısı çıktığı zaman bir
başkalarına yeni bir rantiye kapısı açmak üzere işlettirilecektir. Başka hiçbir
anlamı yoktur değerli arkadaşlar. Maalesef, bu, böyledir. Değerli arkadaşlar,
cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
Şimdi, İETT'nin elindeki
araç sayısına bir bakalım, daha doğrusu İstanbul'daki araç sayısına bir
bakalım.
Değerli arkadaşlar,
İETT'nin elinde 2 760 araç bulunmaktadır ve 2 000 özel halk otobüsü, 7 000 de
minibüs bulunmaktadır. Bunlara ilaveten, gerçi, taksiler, toplutaşım aracı
olmamakla birlikte, 9 000 civarında da, İstanbul'da, taksi bulunmaktadır.
Birazdan irdeleyeceğimiz üzere, bu yasanın, yeni rant kapıları açmak,
iktidarın, kendi adamlarına, iktidara çömezlenmiş olan rantiyecilere rant
kapısı açmaktan başka bir işe yaramayacağı meydandadır.
Diğer, gerekçesine devam
ettiğimiz zaman "3645 sayılı Kanunun bazı maddelerinde günümüzün hızlı
değişen şartları nedeniyle değişiklik yapılması gerekmektedir. Kent için son
derece büyük öneme sahip, taşıtların yerine insanların taşınmasını sağlayacak,
ulaşım ve trafik problemlerinin çözümünde büyük katkıda bulunacak toplutaşıma
hizmetinde, özel sektör ve bu gibi diğer bazı imkânlardan 3645 sayılı Yasa
kapsamı nedeniyle yararlanılmamaktadır" deniyor.
Değerli arkadaşlar, böyle
bir şey olur mu?! Burada, sadece menfaat uğruna bir felsefe yapılmış. Zaten,
İETT, size bağlıdır, sizin onu beslemeniz lazım; fakat, öyle olmamıştır,
birazdan bunu daha geniş anlamda araştıracağız; çünkü, İETT'nin borçlu olması
nedeniyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kendisini icraya vermiş ve
önce otobüslerine el koymuş, daha sonra da, bu otobüsleri tekrar İETT'ye
vermiş, borçlarını ödemeyince, İETT'nin elindeki arsayı satıp, Şeyh Makdum'a
hediye etmiştir değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu yasa çıktığı
zaman yeni rantiyeciler meydana çıkacak, yeni şirketler kurulacak ve bu
şirketler, İETT'ye, özel araçlarını kiralayacaklar; bu, tamamen, yeni bir rant
kapısından başka bir şey değildir değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu yasa tasarısı
komisyonda görüşülürken, muhtemelen, muhalefete mensup arkadaşlar endişelerini
dile getirmişler. Bu endişelerini buradan okumak istiyorum: "Teklif,
İstanbul Büyükşehir Belediyesine, ulaşım sorununu çözmede katkı sağlaması için
özel sektörden araç kiralama yetkisi vermektedir" dedikten sonra "yerleşim
ve ulaşım planlarına karar vermeye büyükşehir belediye meclisleri yetkilidir ve
bu uygulama doğru bir uygulamadır."
Değerli arkadaşlar,
buradan anladığımız ifadeye göre, belediye meclisinden, bu, özel sektörle olan
ilişkileri gizlemek, kaçırmak noktasında ve rantiyecilere yeni rantiye sağlama
noktasında olduğu anlaşılmaktadır.
"Mevcut uygulamada,
Büyükşehir Belediyesi, ulaşım hizmetini özel şahıslar eliyle de yerine
getirmeye çalışmaktadır." Çok haklı bir gerekçe değerli arkadaşlar bu
itirazlar. Zaten, özel sektör eliyle de bunu yerine getiriyor. Şimdi, 2 760
araç İETT'nin elinde var; 2 000 özel araç, halk otobüsü var; 7 000 minibüs var,
bunlar belediyenin nizamnamesine göre çalışmaktadırlar. Eğer, bunların üzerinde
disiplini sağlayamıyorsan, yarın, bu İETT yasası çıktığı zaman, özel
şirketlerden araç kiraladığınızda, onlar üzerinde de hiçbir disiplin
sağlayamayacaksınız demektir.
Bak, burada, itiraz eden
arkadaşların bir kısmı da diyor ki: "Büyükşehir belediyelerinin ulaşım
hizmeti sunmada özel sektörden yararlanma olanağı varken, teklifteki
düzenlemenin nedeni açık değildir."
Evet, değerli arkadaşlar,
nedeni açık değildir. Perde arkasında neler dönüyor, bunları bilemiyoruz.
"Özel kişiler, satın
aldıkları aracın maliyetini iki üç yıl gibi kısa bir sürede elde etmekte ve
ardından kâra geçmektedirler. Bu durumda, kamu kaynaklarının gereksiz yere özel
sektöre aktarılması söz konusu olmaktadır."
Başka bir açıklamaya,
değerli arkadaşlar, hacet yoktur, burada itiraz eden arkadaşlar görüşlerini
zaten bildirmişlerdir.
Lehinde olan görüşler de,
bu yasa tasarısının, şöyle diyor değerli arkadaşlar: "Mevcut özel halk
otobüsü sistemiyle bu tür bir bütünleşmeyi sağlamak olanaksızdır. Çünkü, özel
halk otobüsleri kârlılık ilkesi gereğince sadece yoğun olan hatlarda çalışmayı
istemekte ve diğer hatlarda çalışmayı reddetmektedir."
Böyle bir şey olabilir mi
değerli arkadaşlar? Özel halk otobüsleri, herhalde, bir disiplin içerisinde ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin nizamnamesi içerisinde çalışmaktadırlar.
Eğer, siz, bugün bu disiplini sağlayamıyorsanız, yarın özel şirketlerden, bu
yasa çıktığı takdirde, kiraladığınız araçlar üzerinde de ve özel şirketler
üzerinde de hiçbir disiplin sağlayamayacaksınız, üstelik de bunlar, bu özel
şirketler iktidarın yakınları olacaktır değerli arkadaşlar.
Burada, bu yasa tasarısı
çıktığı zaman, olacak iş, benim kanaatimce, İstanbul'daki 2 000 özel halk
otobüsü işletmesine, garip gurebaya olacaktır; 7 000 minibüs sahibine olacaktır
ve 9 000 taksi sahibine olacaktır. Buradan kendilerini uyarmak istiyorum. Bu
yasa tasarısına, yani, İstanbul'daki şoför esnafının ekmeğiyle oynama yasa
tasarısı dersek yeridir değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
toplutaşımacılık bir ticaret ve kâr alanı değil, bir kamu hizmetidir. Devlet,
kamu ve toplum düzeninin ihdas edilmiş olduğu toplumlarda, halkın, ilgili
devlet ve belediye kurumlarınca toplu taşınması, kâr ve ticaret amaçlı
değildir. Toplutaşımacılık, bilhassa da dargelirli vatandaşlar için, bir kamu
hizmeti ve koruyuculuğu olarak telakki ve takdir edilir.
AK Parti ve AK Partili
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise, İstanbul'da, yoksul halkı, iyice, otobüsle
taşınamayacak hale getirecek, ballı bir ticaret için kolları sıvamış
bulunuyorlar. Bu amaçla, İETT hatlarını özel otobüslere devredecek bir proje
için, AK Partili milletvekilleri eliyle, konuyu Meclise taşıdılar. Milletin
Meclisinden, ballı ticaretleri için icazet istiyorlar. Şu ana kadar neler
planladılar, kimlerle, hangi kapalı kapılar ardında, hangi işleri bağladılar;
kimseye duyurmamak için, bu projeyi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinden
dahi sakladılar. Bu konu, belediye meclisinin gündemine dahi konup
tartışılmadı. İşbaşındalar ve gizli gizli iş pişiriyorlar. AK Partiye yakın
hangi iş gruplarıyla temas halindeler; bunu belli etmeden yol almaya
çalışıyorlar. Otobüs taşımacılığını planlayacak, düzeltecek, halk için azabı
azaltacak hale getirecek projeler üretme konusunda niyetsiz, isteksiz ve
beceriksiz olanlar, iş pişirmede çok mahirler.
Bugün, dünyanın gelişmiş
ve uygar ülkelerinde, belediyeler, toplutaşımacılığı yüzde 50-60 oranlarında
sübvanse ediyorlar. İstanbul'da bu oran yüzde 11 civarında; üstelik de,
belediye, bu sübvansiyonu borç olarak veriyor. İETT, bu borçları ödemeyince,
belediye, İETT'nin otobüslerine haciz koyuyor ve bu otobüsleri İETT'ye
kiralıyor. İETT, kiraları da ödemeyince, borçlar büyüyor. İETT, İstanbul
Büyükşehir Belediyesine olan borcunu şu ana kadar hiç geri ödeyemedi. Peki,
bundan sonra ne oldu; ne mi oldu; Şeyh Makdum oldu; yani, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, İETT'nin borçlarına mahsuben çok değerli bir arazisine el koyarak,
Şeyh Makdum'un yapacağı sivri kulelere tahsis etti.
Bugün, İstanbul'da,
otobüs taşımacılığını hiçbir şekilde yönetemeyen ve buna hiçbir niyeti de
olmayan bir büyükşehir belediyesi var. Resmî rakamlara göre, İETT'nin 2 800
adet otobüsü var; ama, gerçekte, seferde olan otobüs sayısı 2 000 civarında.
Otobüslerin bir kısmı çok yaşlı.
Bir diğer mesele de şu:
İstanbul'da garajlar hat başlarına çok uzak. Otobüsler garajlara ulaşmak için
çok fazla sayıda ölü kilometre yapmak mecburiyetindeler. Otobüs duraklarının
organizasyonu çok kötü bir şekilde yapıldığı için, birçok otobüs, sefer yaptığı
hattın üzerinde, belli noktalardan sonra boş gidiyor. Örneğin, İstanbul'un uzak
bir mahallesinden merkeze, Taksim'e yolcu taşıyan bir otobüs, merkeze
yaklaşıldığı noktalardan sonra, bir iki yolcuyla devam ediyor yoluna. Aklı
başında bir aktarma sistemi dahi oluşturmaktan aciz bu belediyenin niyeti,
otobüs taşımacılığını iyice mide bulandırıcı bir hale getirerek, özelleştirmelerin
ve ihya etmelerin yolunu açmaktır. Dargelirli vatandaş için halihazırda çok
pahalı olan otobüs taşımacılığı, bu özelleştirmeler neticesinde, daha da pahalı
hale gelecektir.
İETT'nin de üyesi olduğu
Uluslararası Yolcu Taşıma Birliğinin tespitlerine göre, bir ülkede toplu
taşımanın kişiye maliyetinin gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 4 ile yüzde
10 arasını geçemez. Bu tespite göre, İstanbul'da bir yolcunun, otobüs biletine
ödediği bilet parasının 35 Yeni Kuruşu geçmemesi gerekir. Oysa, İstanbul'da,
bir otobüs biletinin fiyatı 130 Yeni Kuruştur. Yine, Avrupa'da, vatandaşların
bir aylık toplutaşıma masrafları, maaşlarının yüzde 10'unu hiçbir şekilde
geçmezken, İstanbul'daki gariban vatandaş, maaşının en az yüzde 20'sini vermek
zorunda. En ucuzlarından sayılan mavi akbilin aylık ücreti 80 YTL ve asgarî
maaşın yüzde 20'sini teşkil ediyor.
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, İstanbul'da deniz taşımacılığını da kenara atmış vaziyette. Mesela,
İstanbul'un uzak bir noktasında ve deniz kenarında bulunan Avcılar İlçesi ile
şehrin deniz kenarındaki merkezi Eminönü arasında deniz taşımacılığı yok.
Belediye, çok basit bir şekilde, deniz taşımacılığını artırmalı ve şehirde
yüzde 4 olan deniz taşımacılığını ilk etapta yüzde 10'a çıkararak, trafik
sorununa çözüm üretmelidir; ama, maalesef, belediye, bu yasa tasarısında da
gördüğümüz gibi, yeni rant kapıları açmakla meşguldür.
Bu özel otobüs
şirketleri, kâra endeksli olacağı için, fakir halkın yaşadığı uzak semtlere
otobüs seferi dahi koymayacaklar. Kamu düzeni, tam da, bu böyle olmasın diye
vardır işte; parası olmayanın ayaklar altında ezildiği bir orman düzeni olmasın
diye vardır; bazen zararına da olsa, vatandaşın taşınma derdi çözülsün diye
vardır.
Değerli arkadaşlar, uygar
bir toplum düzeni olsun diye vardır kamu düzeni; vatandaşım insanca yaşasın,
insanca nefes alsın diye vardır. AK Parti her şeyi çiğniyor; fütursuzca
çiğniyor, arsızca çiğniyor; Meclisten de icazet istiyor. İstanbul bunların
eline düşmüş ki, vah Türkiye'nin güzeller güzeline!
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özdoğan.
Teklifin tümü üzerinde,
şahısları adına söz isteği var.
İlk söz, Erzurum
Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı'nın.
Buyurun Sayın Ilıcalı.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum;
1098 sıra sayılı kanun teklifimiz üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Biraz önce de 20
dakikanın üzerinde ayrıntılı bilgi vermiştim; ama, tekrar, yeniden söz alıp,
sizlerin bir 5-10 dakikanızı daha alacağım için özür diliyorum.
Şimdi, ben, bir kere,
önce bazı düzeltmeler yapmak istiyorum değerli milletvekilleri:
Bu, bir tasarı değil, bir
tekliftir; bir kere onun altını çizeyim.
Ondan sonra, bir de,
buradaki kanunun ismi bu; yani, 1939 yılında çıkan kanunun ismi şu: İstanbul
Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının İstanbul
Belediyesine Devri; kanunun adı bu. Biz, burada bir madde değiştiriyoruz
sadece, adını filan değiştirmiyoruz.
Yani, önce, ben, çok özür
dileyerek şunu belirtmek isterim ki değerli milletvekilleri, iktidarıyla
muhalefetiyle, siyaseti yükselteceğiz; birikimimizle, gelip burada katkıda
bulunacağız.
Ben, şahsen, kendi
uzmanlığım olmadığı bir konuda, kalkıp kürsüde konuşmak istemem. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
SELAMİ UZUN (Sivas) -
Konuşmak değil, okumak, okumak!..
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Ayrıca, başka bir konuda bana Grubum bir görev verirse, ben bunu biraz
çalışırım, ne olduğunu anlar, gelirim.
Ben, bu kanun teklifiyle
ilgili olarak, 1979 yılında asistan, 2002'de profesör; yıllarını vermiş, 100'ün
üzerinde… Bunları buradan söylemekten dolayı da özür dilerim. (AK Parti
sıralarından "söyle, söyle" sesleri) Yani, bilseydim, biraz da,
yaptığım çalışmalarla ilgili, projelerle ilgili bilgi getirirdim. Çok sayıda
bildiri, panel, projede çalışmış bir kardeşinizim. 1994 senesinde ulaştırma ana
planının koordinatörlüğünü yapmışım ve bu Meclisin oylarıyla da, hepinizin oylarıyla
da, Türkiye'nin ulaştırma ana planının koordinatörlük görevini, Meclisin
onayıyla, Bakanlar Kurulu kararıyla yapmış, yıllarını ulaştırma konusuna vermiş, bu dalda çalışan herkesin
de tanıdığı bir kişiyim. Ben, bu birikimimle katkıda bulunmaya çalışıyorum.
Ben, kalkıp, burada, klasik siyaset yapmıyorum. Ben, burada, kalkıp, Erzurum'a
bir şey yapmadım, İstanbul'a yaptım demiyorum. Onu da… Tabiî,
milletvekillerinin bir görevi de, yapılan çalışmaları takip etmesi gerekir.
AHMET IŞIK (Konya) - Tüm
Türkiye'yi temsil ediyor Anayasa gereği.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Bütün, takip etmesi lazım. Mesela, Erzurum'dan örnek verildiği için; acaba,
Erzurum'la ilgili, Erzurum'un AK Partili milletvekilleri, kanun çıkardık mı,
teklifimiz onaylandı mı burada değerli milletvekillerim? Burada 3
milletvekilimi görüyorum. Türkiye'de, bu dönemde -sayın hükümetimize teşekkür,
şükranlarımı sunuyorum; sorunlu bir il- hükümetimizin ve Meclisin desteğiyle,
ilk defa, burada, bir, Erzurum İli için kanun çıkmıştır. (AK Parti sıralarından
alkışlar) O kanunun çıkmasıyla beraber ne olmuştur; ya, bu teorik bir şey
değildir; onunla beraber, Erzurum'a… Gariban, oradaki, evleri bir deprem, afet
olduğunda yıkılacak evler için, yıkılmış olanlar değil... Burada hemen cevap
hakkı doğar; yıkılana zaten çıkarıyor.
Biz yıkılacak olana çıkarmışız; 25 trilyon liralık bir, Erzurum için
bir, kaynak… Hükümetimiz ve Meclisimiz, sizlerin sayesinde, muhalefetimiz.
Anamuhalefetimiz de hem komisyonda hem Genel Kurulda destekledi; teşekkür
ediyorum. Bunları takip etmek lazım.
Şimdi, kalkıp, siz, eğer,
bir konuda, belli bir birikimi olan kişiyle "Erzurum'a ne yaptınız"
derseniz, bunun altında kalırsınız. (AK Parti sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
Erzurum'a... Bana da
fırsat doğdu, ben… Tabiî, böyle, gündemdışı konuşmalarda, 5 dakikada pek bir
şey anlatamıyoruz burada; çok sağ olsun, fırsat verdi bize kardeşimiz.
Doğu Anadolu Projesi
vardır değerli milletvekilleri, hepiniz duymuşsunuzdur, Doğu Anadolu… O proje
raflardaydı. İşte, bu hükümetle beraber, bu Erzurum milletvekillerinin -Erzurum
milletvekilleri derken, tabiî, Erzurum AK Parti milletvekilleri; o anlaşılıyor-
katkısıyla beraber Doğu Anadolu Gelişim Projesi yapılmış, Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı desteklemiş, DPT de bunu desteklemiş.
Şimdi, şu söylenebilir:
Bu proje yapıldı da ne oldu? İşte, bu projeden, tarım, hayvancılık konusunda,
turizm konusunda, kentsel, mekânsal ortama taşınacak projeler doğmuştur. Ne
olmuştur; bunlardan bir tanesi organik tarım projesidir. Bu, İstanbul ile -bakın-
Doğu Anadolu arasında -son derece önemli- biraz önce çok iyi anlatmaya
çalıştım… Bir kere, Doğu Anadolu'dan göçü önlemeniz için bölgeyi kalkındırmanız
lazım. Doğu Anadolu'daki, işte, bu projeler üzerine oturan organik tarımla… Beş
yıllık projedir, 50 000 000 dolardır değeri ve şu anda da, tabiî, biraz, gidip
seçim bölgenizi gezeceksiniz, çiftçiyle konuşacaksınız, ne oluyor… Partiyi
değiştirdikten sonra siz Erzurum'a adım atmazsanız, ki, bunlardan haberiniz
olmaz. (AK Parti sıralarından gülüşmeler, alkışlar)
Mecliste de kalkıp sırf
sataşmak için -ki, ben bu şeylere hiç alışık bir kişi değilim- eline notu
alacaksın, okuyacaksın, İstanbul milletvekiline Erzurum milletvekilini
vurduracaksın!
Değerli milletvekilleri,
1979'da asistan, 2002'de çalışmış, İstanbul Belediyesinde de o şansı yakalamış,
birsürü projesinde bulunmuş bir kişiyim. Bu birikimimi İstanbul
milletvekilleriyle beraber birleştirmiş, bir katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Bu arada -yine fırsat
olmamıştı- Sayın Başkanım, Nurettin Sözen Başkanım, size çok teşekkür ederim.
Bir teklif daha verdik -belki Milletvekilim onu da bilmiş olsaydı, onu da
kullanırdı- ulaşımın tek çatı altında toplanması... Onu da belirteyim, öyle 3
maddelik değil, 25 maddeli, 25 veya daha fazla bir şey… Ve Başkanım, size çok
teşekkür… Tutanaklarda da var, burada da var, büyük destek verdiniz.
Ben buradan tekrar
sesleniyorum değerli milletvekillerime, hükümetime sesleniyorum: Bu, kesin
gerekli bir kanun; yani, esasında, İstanbul'un ulaşımının tek elde toplanması
gerekiyor. İlave kaynak verilmesi lazım, kadro verilmesi lazım ve buna
Anamuhalefet Partimiz, Değerli Başkanımız çok destek verdi. Başkanım, bu kanun,
inşallah, ileride -yani, yine sizin İçişleri Komisyonu katkısını verdi, alt
komisyon raporu yazdı, değerli İstanbul Milletvekilimiz Recep Koral Beyin alt
komisyonda sizlerle beraber çok büyük katkısı oldu-Plan Bütçe Komisyonunda da
görüşülecek, İstanbul milletvekilleriyle beraber bunu da mutlaka çıkaracağız.
Yani, şimdi, ben,
normalde, Erzurum Milletvekiliyim; ama, bir dalda uzmanım. Ben, uzmanlığım
olduğu yerde Türkiye milletvekiliyim; Türkiye'nin kalkınmasına yönelik,
problemlerinin çözümüne yönelik her şeyi verebilirim. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bir başka, mesela, diyelim, sağlık alanında uzman bir kardeşimiz veya
iktisat alanında uzman biri, gelse, Erzurum'un kalkınmasına yönelik kanun
teklifi verse, ben Erzurum milletvekillerime de kefilim -Erzurum'un en meşhur
caddesi Cumhuriyet Caddesi- alır, omuzlarımızda iki tur attırırız; yani, deriz
ki, ne kadar güzel yaptı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu manada,
kalkalım, işte, böyle, yersiz yere eleştirelim, birilerine bir şey yapılıyor…
Şimdi, ben -sizin konuşma tutanakları daha elinize gelmedi- şuradan çiziyorum.
Değerli milletvekilleri, benim sizden istirhamım, benim konuşma tutanaklarımı
alın… Nurettin Sözen Başkanımın tutanaklarını alın. Nurettin Beyin tutanakları
da çok önemli, öneri dolu; başkanlık yapmış, bir birikimi konuşuyor burada.
Biz, normal olarak, eleştirdiği konulara da burada cevap verdik. Başkanım,
mesela, bir şey söyledi; dedi ki: "İstanbul Belediyesi otobüsleri
azalttı."
Değerli Başkanım, hemen
İETT'yle temas ettik, siz 1 600'de devretmişsiniz bilgi yanlış değilse.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Yanlış, yanlış… Hepsi yanlış, hepsi yalan.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Orada da tartışmaya girmeyelim. Ben, hatta, İETT'ye dedim "Başkanımla
olan güzel ilişkime sıkıntı gelmesin bak, 1 600 doğru mu" diye.
NURETTİN
SÖZEN (Sivas) - Sadece 2 000 Macaristan'dan alındı, 2 000 tane Macaristan'dan
alındı.
MUSTAFA YILMAZ
(Gaziantep) - 1 600 Avrupa yakasında; Anadolu yakasını da ilave edeceksiniz.
MUSTAFA
ILICALI (Devamla) - Yani, biz artırmışız. Son gelen bilgi, 239 tane de yeni
otobüs alınmış.
Değerli Başkan, şimdi,
burada, yani, iki tutanağı inceleyin, yeni tutanağa bakın, diğer partimizin
temsilcisinin tutanağına bakın; yeni rant kapıları, işte, Erzurum-İstanbul…
Yahu, kardeşim, burada, geleceksin, oturacaksın, birikimini koyacaksın, teknik
bilgi vereceksin, bu bilgilere de, diğer gruplar, gelecekler, görüşlerini
belirtecekler. Şimdi, neye rant kapısı veriyoruz?! Demin dinlemedin ki… Sen,
elindeki notları okumak için kuliste oturuyorsun ki ne okuyacağım diye değerli
kardeşim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Sen, şimdi, geleceksin… Ben de böyle
bir polemiğe de girmek istemiyordum; ama, düştüm, çok özür diliyorum bütün
milletvekillerinden. Diyorum ki, şu anda İstanbul'da… Hat optimizasyonu
duydunuz mu sayın milletvekilleri? Hepinizin duymasına imkân yok. Ben kendi
dalımda… Mesela, ben, eczacılık konusunda, tıp konusunda hiçbir bilgiye sahip
değilim; ama, bu konuda iddialıyım. Diyorum ki, hat optimizasyonu yapıyoruz,
İstanbul'un mevcut hatlarında nerede ihtiyacı var, işte, kaçar dakikada… Ulaşım
taleplerini buluyoruz, talepleri böyle dalgalıyoruz, modele yüklüyoruz, o
talepleri hesaplıyoruz, bunları ne kadar sıklıkla, hangi otobüsle taşıyacağız,
bu otobüsleri bu hızla götürebilmek için, bu işletme hızlarını artırmak için
yolları nasıl oluşturacağız platform üzerinde; bunları hesaplıyoruz.
Özeti ve önceki
konuşmamda da söyledim; bu konuda ilgi olursa bir seminer de veririz, başka
uzman hocalarımızı da davet ederiz, bilgilenmiş oluruz. Ne yapıyoruz; 2 000
otobüs, tekrar çarpıyoruz, 300 000 dolar çarpı 2 000. Ne yapıyor, 600 000 000
dolar…
MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep)
- Sen bana söyle çarpmayı.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- İşletme giderlerinde yarım dolarlık bir tasarruf sağlıyoruz. Sadece ocak
ayını verdim, 30 000 000 yolcu taşımış İETT'nin bilgilerine göre, yarım
dolardan 15 000 000 dolar yapar. Ne eder; senede 180 000 000 dolar.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bunları üst üste koyduğun zaman, 1 milyar dolarlık bir kaynak oluyor.
İşte, diyoruz ki, basit… İyi anlaşılsa, esasında çok anlamlı. Bununla beraber,
tertemiz, modelleri yüksek, güzel otobüsler getirelim, belediye bütçesine de
yük etmeyelim, o paraları da metroya yatıralım orta vadede. Değerli
Başkanımızın başlatmış olduğu, sonra Başbakanımızın tamamladığı, yenilerinin
ilave edildiği, bugün 50 kilometreye ulaşan İstanbul metrosunu 150-200'e
getirelim. Buna uğraşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
son cümlelerinizi rica edeyim.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Sayın Başkanım, son cümlelerimle tamamlayacağım.
Ondan sonra, bunlar
arasındaki entegre sistemleri nasıl yapalım, akıllı sistemleri nasıl yapalım,
Doğu Anadolu'yu nasıl kalkındıralım? Şunu, açık ve net olarak söylemek
istiyorum ki, biz, burada, herhangi böyle bir polemiğe girip, lüzumsuz
tartışmalar yapmak istemiyoruz. Burada, değerli milletvekillerinin, iktidar
-muhalefet, takdir onlarındır. Biz, burada, bir birikimi paylaşıyoruz. Bunu
yasalaştırmayla getireceğimiz katkıyı ortaya koymaya çalışıyoruz. Bunun
haricinde başka bir şey yapmıyoruz. Ayrıca da, bunu yaparken de, İstanbul
milletvekillerimizle aramızı bozalım, biz Erzurum'a çalışmıyoruz, İstanbul'a
çalışıyoruz. Değerli milletvekilleri, biz, Erzurum'dan da o kadar memnunuz ki,
her hafta sonları değerli vekillerimle kongrelerdeyiz. Biz, o bakımdan,
İstanbul vekillerim, çok şanslıyız; beş on dakika konuşmaya başlayamıyoruz
gösterilen ilgiden.
Onun için, biz bu
görevimizi, İstanbul için de yaparız, Erzurum için de yaparız; biz, Türkiye
milletvekiliyiz…
AHMET IŞIK (Konya) -
Konya… Konya…
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Konya için de yaparız, 81 il için de yaparız. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bunu yapan, zaten, çok güzel bir Başbakanımız, hükümetimiz var,
iktidarıyla, muhalefetiyle bu konulara hassas vekillerimiz var.
Ben, esasında, bu manada,
bu içerikte bir konuşma yapmak mecburiyetinde kaldığım için sizlerden özür
diliyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ilıcalı.
İkinci şahsı adına söz
isteği, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?.. Yok.
Üçüncü sırada, İstanbul
Milletvekili Sayın Recep Koral.
Buyurun Sayın Koral. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
RECEP KORAL (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, konu güme
gitti. Aslında, çok da önemli bir konu değil, bu kadar tartışılacak bir konu
değil, bir teknik çalışmaydı; ama, onu birkaç yere çektik. Öncelikle, Erzurumlu
milletvekili arkadaşlarımıza, gerek diğer Gruptan gerek bizim Grubumuzdan
arkadaşlara teşekkür ediyorum; her ikisi de İstanbulla alakalı görüşlerini
söylediler.
Yine, Anamuhalefetin de
sözcüsü, İstanbul Milletvekili olmamasına rağmen, geçmişte İstanbul'a
hizmetlerinden dolayı -tıpkı Sayın Ilıcalı gibi- İstanbul'la ilgili bir konuda
önerilerde bulundular, tenkitlerde bulundular; ama, her üç konuşmacı da
İstanbul milletvekili değil. Tabiî, arkadaşlar şaka yollu sataşıyorlar
"nerede İstanbul vekilleri?" diye. İstanbul milletvekilleri, biraz
ağırdır herhalde; öyle, ufak tefek meselelerle ilgilenmiyorlar, daha önemli
işleri takip ediyorlar.
MUSTAFA YILMAZ
(Gaziantep) - Olmadı…
EYÜP FATSA (Ordu) - Onu
düzelt.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Hakaret…
RECEP KORAL (Devamla) -
Evet; ama, İstanbul'a o kadar gönderme yaptı ki konuşmacılar, lütfen, bu
şekilde düşünmeye sevk etmeyiniz. İstanbul milletvekilleri, nerede, hangi
çalışmayla meşgul olacaklarını gayet iyi bilirler. Bu konuda da emeğimiz var.
Nitekim, önergede İstanbul milletvekili arkadaşlarımızın imzası var. Yine,
komisyonlarda, biz, İstanbul milletvekilleri olarak katkıda bulunduk. Şu anda
da yine katkı yapmaya devam ediyoruz; ama, Sayın Ilıcalı'yı, şahsen, Erzurumlu
olması dolayısıyla itham etmeye kalktığınız zaman… Erzurumlunun İstanbul'da
ulaşımla ilgili hizmeti olduğunu gayet yakinen biliyoruz. Aynı zamanda ihtisası
da ulaşım; ama, tenkit eden konuşmacı, İstanbul'da hizmette bulundu mu
bilmiyorum; ama, ihtisası ulaşımcı değil, ama, buna rağmen, bir başka ilin
milletvekili olarak, İstanbul'un ulaşımıyla ilgili konuşuyor. Aynı partide
İstanbul milletvekilleri var, niye konuşmuyor; acaba, kendi içindeki bu
dengesizliği niye dile getirmiyor; onu da bir hatırlatmak istiyorum.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sen kendi işine bak! Biz, kendi politikamızı kendimiz tayin ederiz, aklına
ihtiyacımız yok! Aklını kendine sakla!
RECEP KORAL (Devamla) -
Evet, teşekkür ediyorum sayın…
Evet, çelişkiyi dile
getirdim diye rahatsız olmayınız. Lütfen, çelişkisiz konuşun; burada, bütün
Türkiye dinliyor.
BAŞKAN - Sayın Koral, siz
Genel Kurula hitap edin.
RECEP KORAL (Devamla) -
Evet, değerli arkadaşlar, bu, gayet teknik bir çalışmadır. Bakınız, biz, yerel
yönetimlerde reform niteliğinde kanunlar çıkardık. Büyükşehir Kanunu -ki,
fevkalade önemlidir- ulaşımla ilgili, büyükşehirlere önemli yetkiler verdi. Bu
yetkilerin içerisinde… Eskiden -Sayın Sözen, İstanbul'da, kendi döneminde
bilir- ulaşımla ilgili hizmetler bir vilayette, bir de büyükşehirdeydi. Şimdi,
burada, onların da katkılarıyla yaptığımız Büyükşehir Kanununda, bunların
tamamını büyükşehire topladık. Yani, büyükşehirlerden merkeze bir yetki kaydırmak
değil, büyükşehir belediyelerine yetkiyi topladık ve bu yetkiye dayanarak
İstanbul'da bütün ulaşım hatlarının güzergâhlarını, servislerin sayısına ve
ücretlerine varana kadar tespit etmeye büyükşehirleri yetkili kıldık. Yani,
denildiği gibi, merkezin bir yetki alması değil, tam tersine, mahalline,
belediyelere bir yetki verilmesi söz konusudur. Bu yetkiyi de kullanıyorlar,
kullanmaya devam ediyorlar; ama, Büyükşehir Belediye Kanununda "işletir,
işlettirir" ibaresi geçmesine rağmen, İETT Kanununun çok eski olmasından
kaynaklanan bir eksiklik vardı. Buradaki, bu Büyükşehir Kanunundaki ulaşımla
ilgili "işletir, işlettirir" hükmünü İETT Kanununa koyuyoruz. Tamamen
teknik bir düzenleme. Şu anda da yapıyorlar. Yani, sözcü arkadaşımız,
İstanbul'la ilgisinin olmadığını ifade ettiğimiz arkadaşımız, bunu bir çelişki
olarak dile getirdi, öbür taraftan da dedi ki: "Şu anda zaten özel
otobüsler işliyor. Hem "özele vereceksiniz bunu çıkartırsanız" diyor
hem de öbür taraftan "özele vereceksiniz" diyor. Şu anda İstanbul'da
özel halk otobüsleri var. Sayın Sözen'in döneminde 800 küsur taneydi, şu anda 2
000 civarında özel halk otobüsü çalışıyor; ama, bununla alakalı teknik düzeltme
nedir? Bunların ihale süreleri, biliyorsunuz, yeni kanunda seçim döneminden
sonraki altı ayı aşamıyor. Dolayısıyla, bu sınırlamayla alakalı, bu devam eden
bir hizmettir; şahsa bağlı bir hizmet değildir, halkın ulaşımına kolaylık veren
bir hizmettir. Dolayısıyla, bu hizmetin devamlılığını sağlamak için gelen
teknik bir düzenlemedir.
Araç kiralama meselesi.
Ta 1995 döneminden örnek verildi, basında bir köşeyazarının yazısından örnek
alındı. Araç kiralama, 1994 sonrası bütün Türkiye'de hızla yaygın olan ve bugün
en ekonomik, en verimli hizmeti alan bir metottur; İhale Kanunu hükümlerine
göre yapılır ve fiyatları keyfî olarak idare, belediyeler koymaz, kime
vereceğine belediyeler karar vermez, tamamen İhale Kanunu hükümlerine göre ve
tespit edilen bedeller üzerinden yapılan ihalelerledir ve bunun ne kadar
tasarruf sağladığını, ne kadar ucuza mal olduğunu, geçen bu onbir yıllık süre
içerisindeki uygulamalardan görüyoruz. Hâlâ 1995'deki köşe yazarına saplanıp
kalırsanız, bugünlere gelmezseniz bu çelişkiyi düzeltme imkânınız olmaz.
Yirmidört saat bakımı, yakıt gideri, hasarı ve sair ilgilisine ait olmak üzere
bir aracın devamlı olarak elinizin altında olması, hizmetin verimliliğini ve
etkinliğini sağlamaya en önemli katkıdır; bunu da buradan ifade edelim.
İstanbul'un ulaşımıyla
alakalı olarak, İstanbul'da çok yoğun bir çalışma var değerli arkadaşlar. Şu anda,
bu mahallî idare seçimlerine kadar geçen süre içerisinde İstanbul'da ulaşım
hizmetleri, plansız programsız bir şekilde, çok dağınık bir şekilde, kaynaklara
da bakılmadan ihale edilmişti ve maalesef, İstanbullu çok büyük bir sıkıntı
içerisindeydi. Seçimler sonrası AK Partiden seçilen belediye başkanımızın büyük
gayretleriyle, o yıla mahsus olmak üzere, İstanbulluya verdiği sıkıntıyı bir
yılı aşkın bir sürede azaltarak sona erdirmeyle ilgili çalışmalar sonucunda, şu
anda İstanbul'da ulaşım kontrol altına
alınmıştır. Artık, plansız programsız hiçbir hizmet yok. 116 tane proje,
İstanbul'la ilgili, ilan edilmiştir, başlatılmıştır; 20 tanesinin temel
atmasında ne zaman açılacağı ilan edilmiştir. Tıpkı 94 sonrası Tayyip
Erdoğan'ın Belediye Başkanı olduğu dönemde susuzluk çeken İstanbul'a "şu
gün, şu tarih, şu saatte, şu günde baraj açıyoruz" diye verilen sözler ve
açılan barajlar gibi, köprüler, kavşaklar, bulvarlar açılmaktadır. 4 Martta,
daha önce temeli atılan 20 tane kavşağın ve bulvarın açılışı yapılacak; aynı gün, 20 tane, yine, temel atma yapılacak.
Artık, tarih, saat verilerek bu hizmetler yapılıyor; plansızlık, programsızlık
ortadan kalkmıştır.
İstanbul'a
ilk defa, karayoluyla alakalı olarak, İstanbul trafiğine, artık, tünel geçişler
verilecek; çünkü, raylı sistem genişliyor, deniz ulaşımı genişliyor, karayolu
genişliyor, bulvarlar açılıyor; ama, İstanbul'un ulaşımını çözmeye bu yeterli
olmayacaktır. Şu anda, tünel projeleri var, karayolu geçişleri… Mesela,
sahilden Sarıyer'e giriyorsunuz… Artık giriş-çıkışla alakalı büyük bir sıkıntı
var; ne yaparsanız yapın çözmeniz mümkün değil. Yukarıdan, orman içerisinden
açılan yollar var; ama, Sarıyer'in içerisinden gireceğiniz bir tünelle,
Çayırbaşı'na yeni bir ulaşım tüneli açılacak. Bu bir örnek; sayısız örnekleri
var. Yani, artık, ulaşım, İstanbul'da kontrol altındadır ve her geçen ay, her
geçen gün, bu ulaşımın yenilenmesi, fevkalade rahatlatmaya yönelik ve
İstanbulluya verimli hizmet vermeye yönelik gelişmelere yol açmaktadır.
Ayrıca, İstanbul'da,
Taksim'de oluşturulmuş olan planlama bürosu, şu anda, fevkalade geniş bir ekip
çalışması yapmaktadır. Ulaşım mastır planından tutun da Marmara Bölgesindeki
bütün illeri de kapsayacak şekilde planlama çalışmaları yapılıyor ve Marmara
Bölgesindeki sayın valilerimizi ve il belediye başkanlarımızı da bu çalışmaya
katmak suretiyle, bütün bölgenin birlikte planlanması, ulaşım başta olmak
üzere, bütün fonksiyonlarıyla planların yapımı birlikte değerlendiriliyor ve bu
çalışmalar, akılcı, planlı, programlı ve hesaplı bir şekilde yapılıyor. Yani,
geçmişin sıkıntılarını atlatan yerel yönetim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi,
şimdi bu katkıları vermeye devam ediyor.
İstanbul'da, tek biletle
90 dakika istediğiniz ulaşım aracına binme başlatıldı. Bu, Büyükşehir
Belediyesine 50 trilyonluk bir zarar veriyor; ama, halka verdiği rahatlığı
düşündüğünüzde, bu zararı seve seve göze almış bir belediye var ve Belediye
Başkanı var; tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum İstanbul halkı adına.
Değerli arkadaşlar, yani,
konuyu 94 öncesi ve sonrasıyla kıyaslama, bana göre çok yanlış; çünkü, 94
öncesinin ve sonrasının kıyaslamasını İstanbul halkı yapmıştır, ondan sonraki
seçimde de yapmıştır, ondan sonraki seçimde de yapmıştır, son mahallî idareler
seçiminde de yapmıştır. İstanbul'da, bundan sonra da aynı şekilde yapmaya devam
edecektir; çünkü, hizmeti kimin verdiğini, kimden hizmet almaya alışık olduğunu
gayet iyi bilmektedir ve bunun da artık, bir daha geriye dönüşü mümkün
değildir. İstanbul bunda kararlıdır.
İşte, İstanbul'da hizmet
yapanların Anadolu şehirlerine gitmek suretiyle bu şekilde İstanbul'a hizmet
vermelerini de, başta buradaki Anadolu milletvekillerimiz olmak üzere, şükranla
karşılıyoruz, kendilerine İstanbul Milletvekili olarak teşekkür ediyoruz.
İstanbul bütün Türkiye'ye
hizmet veriyor, bütün Türkiye…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Koral,
mikrofonu açmadan önce bir hususu açıklamak istiyorum.
Konuşmanızın başında,
İstanbul milletvekilleriyle ilgili ifadeniz şık olmamıştır. Hiçbir ilin
milletvekilinin, diğer ilin milletvekiline önceliği yoktur, illerin de yoktur.
Zannediyorum ki maksadınızı aştınız.
Bu hususu da,
selamlamadan önce eğer arkadaşlarımıza ifade ederseniz, kimsenin gönlü
kırılmamış olur. Bunu rica ediyorum.
RECEP KORAL (Devamla) -
Evet, Değerli Başkanım, benim, zaten sözlerimden öyle bir mana çıkması
fevkalade yanlış; çünkü, ben, burada "İstanbul milletvekilleri ne yapar,
İstanbul milletvekili nerededir" sorularının, acaba, böyle mi düşünülmesi
lazım diye bir benzetme yaparak söyledim. İstanbul milletvekilleri veya Erzurum
milletvekili veya Sivas milletvekili veya yine Erzurum milletvekili, İstanbul
ile Konya milletvekili, herhangi bir ilimizin milletvekilinin İstanbul'la
ilgili meseleyi buraya getirmesini yanlış karşılamak ne kadar yanlışsa, o
sözlerimi de doğru kabul etmek o kadar yanlıştır. Ben, doğru olması açısından
söylemedim.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Sayın Başkan, arkadaşımız…
Üç dönemdir ben İstanbul Milletvekiliyim.
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Beni kapsayacak şekilde konuşma hakkı yoktur, hiçbir görüşüne
katılmıyorum.
BAŞKAN - Efendim, lütfen
oturun.
Sayın Koral, benim bu
ifademi sizin takdirinize bırakıyorum.
RECEP KORAL (Devamla) -
Sayın Başkanım, ben, bu yanlış anlaşılmanın gerekçesini biraz evvelki
cümlelerimde söyledim…
BAŞKAN - Yani, bir yanlış
anlaşılma olmasın.
RECEP KORAL (Devamla) -
…bir kere daha söylüyorum. Burada bir yanlış anlaşılma yoktur. Hiçbir
milletvekilinin diğerinden farkı yoktur. Buradaki herhangi bir ilin
milletvekili, Türkiye'nin her yeriyle ilgili her türlü teklifi verebilir; ama,
buradan konuşan milletvekili arkadaşlarımızın "İstanbul milletvekilleri
niçin burada yok, İstanbul milletvekilleri niye buna sahip çıkmıyor" diye
İstanbul milletvekillerini dışlamak istercesine veya değişik anlamlara
çekilebilecek bir ifadeyle konuşmalarına, acaba öyle mi düşünmeleri gerekir
diye, öyle bir şey olduğunu söyleme maksadıyla değil, öyle mi düşünmeleri
gerekir, öyle düşünüyorlarsa yanlış düşünüyorlardır demek için o ifadeleri kullandım.
Dolayısıyla…
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Ben, son sözlerinizi alacağım.
RECEP KORAL (Devamla) -
Evet Sayın Başkanım.
Dolayısıyla, burada
yapılan teknik bir düzenlemedir. İstanbul'la ilgili kimin emeği geçerse, biz,
İstanbul milletvekili olarak, İstanbul halkı adına şükranlarımızı sunarız.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Koral.
Konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
İSTANBUL ELEKTRİK, TRAMVAY VE TÜNEL İDARELERİ TEŞKİLAT VE
TESİSATININ İSTANBUL BELEDİYESİNE DEVRİNE DAİR KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 16/6/1939
tarihli ve 3645 sayılı İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilât
ve Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin (B)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"B) İstanbul'un
Rumeli ve Anadolu yakaları ile civarında ve Adalarda elektrik kudreti tevzi
etmek üzere elektrik tesisatını ve elektrikli tramvay şebekesini ve tünel
tesisatını ihtiyaca göre tanzim, ıslah, tadil ve tevsi etmek ve bu işler için
muktezi gayrimenkulleri istimlak etmek ve işletmelerine hadim bütün muameleler
ve teşebbüslerde bulunmak ve lüzum görülürse troleybüs ve otobüs servisleri
ihdas etmek, işletmek ve işlettirmek suretiyle münakalatı temdit ve takviye
etmektir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sivas Milletvekili Sayın Nurettin Sözen.
Buyurun Sayın Sözen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NURETTİN
SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1098 sıra sayılı kanun
teklifi, yasa teklifi üzerindeki konuşmalarıma devam ediyorum; konuşmama
başlamadan evvel, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Önce, birkaç düzeltmeyi
yapmak istiyorum, hatta, bir özür görevimi yerine getirmek istiyorum; çünkü,
birinci konuşmamda sözünü ettiğim Avrupa şirketinin sahibi, Abdülkerim Doğru
değil, Mehmet Emin Aksay'dır; yani, Hasan Aksay'ın oğludur. Bu yanlışlığı yaptığım
için, Sayın Abdülkerim Doğru'dan özür diliyorum; ama, Hasan Aksay'ın, yine,
yandaşınız olduğunu ve sizin partiye mensup olduğunu da buna eklemeliyim.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu yasa -biraz evvel- metnini okuyacağım… Bir güzel rastlantı ki,
hükümet adına da, bir edebiyat fakültesi mensubu -şeyde oturuyor- hükümet
kanadında oturuyor. Şimdi, yasanın dilini ve içeriğini okuduğum zaman, 28 Şubat
2006'da, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, nasıl bir metnin ve nasıl bir yasanın
yasalaştığına tanık olacaksınız. Bakanımız, bu konuda, herhalde, görüşünü
söyleyecek; Meclis Başkanımız da, bunu oylamak durumunda. Böyle bir yasa,
herhalde, tarihimize ve tutanaklarımıza, ilginç bir yasa teklifi olarak
geçecek.
Bir özen gösterilmesi
meselesi bu; yani, işi ciddîye alma meselesi bu. Bu, aynı amaca yönelik, 1
maddelik bir yasa tasarısı hazırlanabilirdi. İETT Yasasının bir maddesini
değiştirmek şeklinde bir yasa tasarısı yerine, 1 maddelik bir yasa tasarısı…
Ee, paranız kalmamış, milyarlarca dolar, katrilyonlar bitmiş, belediyenin de
malî gücü, buna, otobüs almaya yetmiyor; dolayısıyla, bir yandaşımızdan otobüs
kiralayalım anlayışı, sizin hakkınız olabilir; ama, bunun için, böyle, temel
kuralları, örneğin, Anayasa dilinde olması gerekir yasaların diye yıllardan
beri parlamenter hayatımıza egemen olan görüşü reddeden ve 1930'larda çıkmış
bir yasanın dilini bir teklif olarak buraya getiren anlayışı kabul etmek mümkün
değil.
Şimdi, efendim, birkaç
rakamı düzelterek söyleyeyim, en son otobüs meselesini düzelterek söyleyeyim.
Burada, bir kitap, devletin bir kurumunun yayımladığı bir kitap "bugün
İETT filosunu modern bir hale getirdik ve 2 400 araca ulaştık" diyor.
Yayımlanmış bir kitap. Herhalde, bir devlet kurumu yanlış bir kitap yazmaz ve
tarihi 1993'tür, 1994 de değildir. Onun için, Sayın Ilıcalı, İETT Genel
Müdürünü uyarın, hem ayıptır hem günahtır hem yazıktır hem suçtur; yani, yalan
söylemektir. Bir devlet adamı yalan söyler mi?!
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Benim verdiğim rakamlar da İETT'den…
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Evet, söyleyin; yani, size kim söylediyse, ona, yaptığı şeyin ayıp olduğunu bir
söyleyin, bir hatırlatın.
Raylı sistem,
bıraktığımız zaman görevi 1994'te… Bunları, tutanağa geçirtiyoruz. Yarın bunlar
yazılacak çizilecek, konuşulacak tartışılacak, belki başka kaynaklara, başka
yasalara, kitaplara da kaynak teşkil edecek. Biz bıraktığımız zaman, İstiklal
Caddesindeki nostaljik tramvay, 1 600 metrelik nostaljik tramvay dahil, 25 ile
30 kilometre raylı sistem işler hale getirilmiştir. Ulaşımcı profesör arkadaşımız
burada. Yani, şu anda 50 kilometre olduğu söyleniyor, biz bunu iki yılda
yaptık. İki yılda, İstanbul'da, 25 ilâ 30 kilometre raylı sistem, yolcu
taşımaya devam etmiştir. Sadece teknik bilgi olarak düzeltmeleri yapıyorum.
Tüp geçit ve Marmaray
konusunda, yine tutanaklara geçmesi için birkaç cümle söylemek isterim. Yine
arşivleri karıştırırsanız, bugün elinizdeki Büyükşehir Belediyesinin
arşivlerini karıştırırsanız, tüp geçidin bütün projeleri… Bizden evvel
yapılmıştı tüp geçit projesi, bizim projemiz değil, bizden evvel… Aslında,
biliyorsunuz, 14 üncü Asırda Marmara'da tüp geçit projesi var; ama, bunlar, hep
yenilenerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin arşivlerinde yer almıştır. Biz,
son olarak, Ortadoğu Üniversitesine revize ettirerek, ihale projesini yabancı
dile dönüştürerek, ihale edilebilecek bir hale getirdik.
Bildiğiniz gibi, bu
projeye, Tüp Geçit Projesine de çok talip vardı. Normalde, inancımız,
belediyeciler olarak, yerel yönetimciler olarak, ulaşım master planını
büyükşehir belediye meclisi yapar; yetki ona aittir; yasalar ve Anayasa
Mahkemesi kararı gereği, büyükşehir belediye meclisi yapar. Tüp geçit
konusundaki projeyi de o yapar. O halde, kendi yaptığınız projeye niye sahip
çıkmıyorsunuz da, onu hükümete bırakıyorsunuz?! Aynı partide olmanız bir
rastlantı; başka parti de olabilirdi. Tüp Geçit ile Marmaray Projesi, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin projesidir; geçmiş kuşakların, geçmiş başkanların
emeği vardır. Büyükşehir Belediyesinin onu ihale etmesi gerekirdi; ama, hiçbir
şekilde, sizin döneminizde tüp geçide sahip çıkılmadı.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Ulaştırma Bakanlığı yapıyor.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Teşekkür ederiz, Ulaştırma Bakanlığı yapıyor; ama, bunun sahibi, yasal sahibi
İstanbul Büyükşehir Belediyesidir; çünkü, o planı o yapıyor, plan yaptığı
yerlerde uygulamayı da belediye yapar.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Ulaştırma Bakanlığı…
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Peki… Ben, görüşlerimi sunuyorum Sayın Ilıcalı.
Tek bilet konusuna
gelince, tek bilet konusu…
SELAMİ UZUN (Sivas) -
Hocam, sen de İstanbul'u Ankara'dan iyice ayırdın.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Evet, ayırmak gerekiyor. Büyükşehir belediyeciler böyle düşünür, yasalar
böyledir, gelenekler böyledir. O ayrı bir şey. O, yetkisini bilir; onun başka
yetkisi var, belediyenin başka yetkileri var.
Tek bilet konusu da
çağdaş bir yöntemdir; ama, yine, ulaşımcılar, bilimciler, derste
anlatıyorsunuz, bunu araştırın biraz, inceleyin ve göreceksiniz ki, bu, İsmail
Acar adında, otuz yıldan beri ulaşımla uğraşan, İstanbul'da Ulaşım Dairesinin
başında bulunmuş, İzmir'de Ulaşım Dairesinin başında bulunmuş bir
arkadaşımızın, Avrupa Konseyiyle beraber yaptığı bir projedir. Bu konuda bütün
hazırlıklar ve planlar yapılmıştır; ancak, uygulama zamanı size intikal etti.
Devletlerin devamlılığı, hükümetlerin devamlılığı, yönetimlerin devamlılığı
doğal bir şey, gayet tabiî olacak, bizim bitiremediğimizi siz bitireceksiniz;
ama, bunun gerçek sahibinin -ona olan vefa borcumu ödemek için söylüyorum-
İsmail Acar'ın yaptığı yoğun bir çalışmanın ürünüdür ve bir Avrupa Konseyi
projesidir tek bilet meselesi; yani, şu andaki yönetime ait değildir.
Şimdi, söyleyeceklerimi
söyledim. Konuşmamı, metni okuyarak -Sayın Bakanım sonradan geldiği için bu
metni okumamıştır, inanıyorum, Sayın Başkanımın da belki okuma imkânı
olmamıştır- sadece okuyarak konuşmama son vereceğim.
Şimdi, biz, böyle bir
metni oylayacağız. Kuşkusuz, İktidar Partisi sahip çıktığına göre, bu metin de
yasalaşacaktır. Hayırlı olsun demekten başka, bize yapacak şey kalmıyor; ama,
metni okuyarak konuşmama son vermek istiyorum:
"İstanbul Elektrik
Tramvay ve Tünel İdareleri Teşkilat ve Tesisatının
İstanbul Belediyesine
Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi
Madde 1.- 16.6.1939
tarihli ve 3645 sayılı İstanbul Elektrik Tramvay Tünel İdareleri Teşkilat ve
Tesisatının İstanbul Belediyesine Devrine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir."
Şimdi, asıl, değiştirilen
metni okuyorum; yani, oylayacağımız metin bu. Emekle, büyük bir şeyle, İktidar
Partisinin hazırladığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna sunulan metni
okuyorum:
"İstanbul'un Rumeli
ve Anadolu yakaları ile civarında ve Adalarda elektrik kudreti tevzi etmek
üzere elektrik tesisatını ve elektrikli tramvay şebekesini ve tünel tesisatını
ihtiyaca göre tanzim, ıslah, tadil ve tevsi etmek ve bu işler için muktezi
gayrimenkulleri istimlak etmek ve işletmelerine hadim bütün muameleler ve
teşebbüslerde bulunmak ve lüzum görülürse troleybüs ve otobüs servisleri ihdas
etmek, işletmek ve işlettirmek suretiyle münakalatı temdit ve takviye
etmektir."
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - 39'daki madde.
NURETTİN SÖZEN (Devamla)
- Şu anda oylayacağınız metin budur.
Hayırlı olsun diyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Sözen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, yerimden bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN - Sayın Bakanın
bir açıklama isteği var.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
değerli İstanbul Milletvekili Sayın Nurettin Sözen… (CHP sıralarından
"Sivas Milletvekili" sesleri)
Özür dilerim. Sivas
Milletvekili; çünkü, kendisi eski İstanbul Belediye Başkanı olduğu için oradan
karıştırdım, Büyükşehir Belediye Başkanı.
Şimdi, Sayın Sözen, bu
metnin diline takıldı ve bu dönemde…
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Sadece diline değil Sayın Bakan, içeriği de…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, neyse, ben; esas işin o tarafına bakıyorum.
Şimdi, siz burayı özellikle belirttiniz.
Değerli Erzurum
Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı ve arkadaşlarının hazırlamış oldukları
teklifte, aslında, metinde tırnak içinde iki kelimenin değiştirilmesi gündemde
"işletmek veya işlettirmek."
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- İşte, her şey o iki kelimede gizli.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Fakat, İçişleri Komisyonu, bu kanunu belli bir konteksin
içine yerleştirmek için, bir kapsamın içine yerleştirmek için, bütün, daha
önceki maddeyi tekrarlamak durumunda kalmışlar. Bu, kanun yapma tekniği
açısından da böyledir. Neticede, bu kanunun da öncesi var, sonrası var. Şimdi,
İETT ile ilgili yıllar önce çıkarılmış olan bir kanunun bütün dilini yeniden
ele alır değiştirirseniz veya kanunu yeni baştan eğer yaparsanız veya
değiştirirseniz, Sayın Sözen haklı olabilir; ama, şu anda yürürlükte olan
kanuna iki kelime ilave ediyorsunuz, dolayısıyla bütün bir metni o şekilde
değiştirmeniz mümkün değil. Kaldı ki, Sayın Sözen, bakın, burada geçen
"tanzim, ıslah, tadil, tevsi etmek, istimlak etmek" bunların hepsi,
bugün, vatandaş tarafından da biliniyor, ayrıca bunlar hukukta en fazla
kullanılan kelimelerdir. Kaldı ki, değerli arkadaşlar, bu metinler, ilkokul
öğrencileri için falan hazırlanan metinler değil, bunlar, bakın…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Vatandaş için…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Elbette…
Şimdi, bakın, eğer bu
şekilde bakarsanız, kanunlarımızı bu açıdan bir taramaya tabi tutarsanız, yüzde
90'lık metni bir tarafa atmak zorunda kalırsınız. Burada bir…
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Sayın Bakan, bu tasarı değil, savunmak zorunda değilsiniz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, tasarı… Ben, bakın, doğru olan şeyi savunurum.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Ama, doğru değil.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, her zaman, bakın,
genellikle Mecliste şundan şikâyet ederler: Hükümetin tasarılarının dışında
milletvekillerinin getirmiş oldukları tekliflerin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kanunlaşmadığından, hep, milletvekilleri şikâyet ederler.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Şimdiye kadar…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ama, bakın, bu dönemde bir farklılık var; milletvekili
arkadaşlarımızın getirdikleri makul, meşru, mantıklı, Türkiye'nin ihtiyacı olan
teklifler de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunlaştırılıyor; biz
Hükümet olarak da, doğru bir şey yapıldığı zaman, burada bunu savunuyoruz ve
bunu kabul ediyoruz. Bunda bir anormallik yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Bazen sipariş de oluyor.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Eğer bu yanlış olsa, ben, Hükümet adına, burada bunu
savunmam; ama, doğru olduğu için savunuyorum; yapılan doğrudur.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Sayın Bakan, "elektrik tevzi etmek…" Elektrik tevzii var... Ne ilgisi
var?! Elektrik kudreti tevzi ediyor; ne ilgisi var bunun elektrik tevzi
etmekle; doğrulukla ne ilgisi var?!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - O kanundaki maddede öyle olduğu için.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Çok rica ederim!..
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Münakalatı kaç kişi biliyor, kaç kişi biliyor? Ben biliyorum; çoğu bilmez.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Siz biliyorsunuz, ben de biliyorum.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Ulaştırma Bakanlığının ismini de değiştirelim, Münakalat Bakanlığı olsun!..
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın
İbrahim Özdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun teklifinin 1 inci maddesi üzerinde
Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; tekrar, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
burada geneli üzerinde konuşurken, herhalde fincancı katırcılarını ürküttüğümüz
için, değerli hemşerim Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı tarafından burada
eleştirildim. Burada, çok özlü bir şey söylemek istiyorum; kalbî bir şey
söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Ben bu kanun teklifini eleştirirken,
zerre kadar, sayın değerli hemşerim Prof. Mustafa Ilıcalı'yı hedef almadım;
buradan kesinlikle bildirmek istiyorum; sadece ve sadece, yani, bir Erzurum
Milletvekili olarak, bir değerli hemşerim olarak, hakikaten bu işin uzmanı
olarak, bir sitayişte bulundum, bir serzenişte bulundum, yani, bu yaptığınız
hizmetlerin keşke yüzde 1'ini Erzurum için yapsaydınız diye bir serzenişte
bulundum. Yoksa, ben, bu kanun teklifi üzerine konuştum, kişileri katiyetle
hedef almadım. Çok değerli bir arkadaşımızdır, bütün Erzurum da kendisini
sever; bunu da buradan ifade etmek istiyorum; ama, Erzurum için somut bir şey
yapılmadı.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, Sayın Mustafa Ilıcalı DAP'tan bahsediyor, Doğu Anadolu Projesinden;
yani, başkalarının hazırladığı projeye burada sahip çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, bu
DAP projesi, belki yirmi otuz senedir hazırlanmış bir projedir.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Onun üzerine geleni takip etmemişsin Sayın Vekilim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Komple buna hemen sahip çıkıyor, ondan sonra turizmden bahsediyor. Asıl
burada somut bir şekilde İstanbul için bir şey yapmıştır.
Diğer konularına gelince;
bu yasa teklifinin içeriği hakkında kesinlikle Sayın Ilıcalı'yı asla ve
katiyetle hedef almadım, diğer arkadaşları da hedef almadım, sadece
endişelerimi bildirdim; bunu buradan anlatmak istiyorum; ama, maalesef,
üzüntümü burada bir vesileyle ifade etmek istiyorum. Sayın Ilıcalı, değerli
dostum diyor ki: “Yani, insan -kendi uzmanlık alanı değil- çalışır da gelir,
buradan metinden okumakla olmaz." Tabiî, beni kastederek söylüyor.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Ilıcalı, ben, yeri gelir metinden okurum, yeri gelir irticalen okurum; yani,
böyle bu tür teknik konularda, tabiî ki, sürekli olarak irticalen konuştuğunuz
zaman hata yaparsınız; yani, bir insanın siyasetçi olması için, bakan olması
için, başbakan olması için, ille o konularda teknik bir uzman olması mı
gerekmektedir?! Sayın Başbakanın nedir mesleği; iktisatçıdır, muhasebecidir
Sayın Başbakan. Şimdi, bu konularda karar vermesi için, inşaat mühendisi, yol
mühendisi, yol uzmanı, yol profesörü mü olması lazım sizin gibi değerli dostum;
olmaması gerekir.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Ama, burada konuştuğumuz konu özel bir konu.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Özel bir konu, tamam. Ben de, özel konuda, elbette ki, teknik adamlara
hazırlattığım ve üzerinde de çalıştığım şeyleri gelip burada konuşuyorum,
metine de sadık kalıyorum; yani, çok önemli görevlerde bulunan insanları,
camdan okuduğu zaman bunu tenkit etmiyorsunuz da, bir milletvekili bazen burada
metne sadık kaldığı zaman nasıl tenkit edebiliyorsunuz?! (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Ayrıyeten, bir
hissiyatımı da belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar. "Yani, işte, AK
Partiden ayrıldıktan sonra daha Erzurum'a gidemiyor" efendime söyleyeyim…
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Gidelim, beraber gidelim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bakın, bunu izah edeceğim.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Gidelim beraber…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Sayın Ilıcalı, değerli dostum, Erzurum'a gidiyoruz; ama, ayrı ayrı gidiyoruz.
Sizin gittiğiniz vasat, sizi karşılayan vasat başka, beni karşılayan vasat
başka. Beni fakir fukara, garip gureba karşılıyor, sizi de müteahhitler,
işadamları karşılıyor; aramızdaki fark bu. (Anavatan Partisi ve CHP
sıralarından alkışlar) Ne siz beni görüyorsunuz ne de ben sizi görüyorum.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Biz, beraber gidelim, yaptıklarımızı gösterelim diye...
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Geçenlerde, bütçe konuşmalarımda, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni bana
laf attığı zaman "Erzurum'a gidebiliyor musun" diyor. Demek ki, bunu
sen söylüyormuşsun, ben böyle yorum yapıyorum, "Erzurum'a
gidemiyormuş" diye.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Yok öyle bir şey, yok…
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Ver elini; ver elini…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, ben, yazın, Erzurum'da bir ay kaldım, sonradan defalarca
gittim, halk büyük sevgi gösteriyor.
SELAMİ UZUN (Sivas) -
Diğer iki ayda nereye gittin?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, halk büyük sevgi gösteriyor bana.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Bizim yaptıklarımızı orada görmediğin için…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Şimdi burada sık sık… Bir serzenişte daha bulunmak istiyorum; sık sık kürsüye
çıktığım için herhalde Erzurumlu beni çok konuşuyor, Türkiye'nin meselelerini
İbrahim Özdoğan bu kürsüde dile getiriyor…
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
siz konuya gelir misiniz lütfen.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- …siz getirmiyorsunuz diye herhalde kıskançlık gibi bir durum meydana geliyor;
bunu da buradan belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Münakalata gel, münakalata!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsüyle, maşallah,
burada, çıktınız, Sayın Prof. Dr. Nurettin Sözen'e iltifatlar yağdırdınız; sizi
tebrik ediyorum!..
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Biraz evvel İstanbul milletvekilleriyle beni karşı karşıya getirdiniz, şimdi
de Nurettin Beyle…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Herhalde, geçtiğimiz yasama yılında, RTÜK Yasası görüşülürken,
birbirlerinizle, böyle, can ciğer kuzu sarması oldunuz, herhalde, yeni şeyde de
can ciğer kuzu sarması olacaksınız, onun için birbirinize iltifat ediyorsunuz
diye düşünüyorum.
Ben klasik siyaset
yapmıyorum değerli arkadaşlar, herkesin yaptığı siyaseti yapıyorum burada, bunu
bilmenizi istiyorum.
HACI BİNER (Van) -
İstanbul'daki Erzurumlular seni duyuyor ha.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Duyuyor, duyuyor ve şu anda oturdukları yerden alkışlıyorlar beni; bunu da
söylemek istiyorum. Beni ne kadar sevdiklerini Erzurumlulara siz sorun, burada
rakip olduğumuz siyasetçilere sormayın değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu yasa teklifinin
benim kafama takılan en önemli noktası, şimdi iki kelime konuyor hakikaten.
Nedir; bunlardan birisi "işletmek" ve "işlettirmek."
Buradaki işletmek, bir kılıftır. Asıl bu yasa teklifi kanunlaştıktan sonra
işlettirilecek. Özel şirketlerden araç kiralanacak. Bunlar kimlere aktarılacak;
iktidara yakın olan insanlara aktarılacak. Yani, yeni rantiyeciler
oluşturulacak. Belki yeni özel şirketler oluşturulacak. Bunları yaşayacağız.
Olan da kime olacak değerli arkadaşlar; halk otobüsü sahiplerine olacak,
oradaki minibüsçülere olacak, taksicilere olacak. Yani, orada taksiciler, halk
minibüsleri sizin reklamınızı yapıyordu; bundan sonra sizin reklamınızı
yapmayacaklardır. Bakın, bunu söyleyeyim. Bu garibanları düşünün. Bunlar ekmek
paralarını zorla karşılıyorlar.
Sayın Ilıcalı, ben seni
-özür dilerim "sen" diyorum- çok seviyorum, çok da saygım var; bunu
söyleyeyim. Ama, bu, siyasettir.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Desteğinizi bekliyoruz.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Ben, bu yasa dolayısıyla asla sana çatmadım, sadece serzenişte bulundum. Ben,
yasayı eleştirdim. Bakın, bunu net bir şekilde söylüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Desteğinizi bekliyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özdoğan.
Şahısları adına söz
isteği var 1 inci madde üzerinde.
Ankara Milletvekili Sayın
Faruk Koca?.. Yok.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?..
İstanbul Milletvekili
Sayın Mustafa Baş.
Buyurun Sayın Baş. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanunun
1 inci maddesi üzerinde kişisel söz aldım.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Teklif; kanun değil daha.
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Bu kanun, gerçekten, toplu ulaşımla ilgili teknik bir düzenlemeyi getiriyor ve
şu anda özel halk otobüsleriyle çalışan müteşebbisler, şahıslar özellikle bu
kanunun çıkması için bize geldiler. Çünkü, bunlar zaten toplutaşımayı halk
otobüsleriyle yapıyorlar; onların bu toplutaşımanın kiralama usulüyle de
yapılmasını arzu etmeleri, aslında, kanunun doğru bir kanun olduğu noktasında
önemli bir göstergedir.
Şimdi, bu kanun
görüşmeleri sırasında, Sayın Sözen, burada bir konuşma yaptılar ve dediler ki:
"1995 yılında o zamanki Refah Partili Abdülkerim Doğru'nun oğlu, işte, şu
ihaleleri belediyeden aldı, taşıma işi ihalelerini." Ben de şurada
oturuyordum, kendisine itiraz ettim.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Araba kiraladı…
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
"Araba kiraladı" dediniz; ben de dedim ki, hayır, Abdülkerim Doğru,
hiç Refah Partili olmadı, eski bir Sanayi Bakanıdır.
TEVHİT KARAKAYA
(Erzincan) - Refah Partisinden bize ne ya?!
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Hiç Refah Partili olmadı dedim. Sayın Sözen de, ısrarla, bunu burada söyledi ve
-elinde, dayanak olarak da- Emin Çölaşan'ın bir yazısına, herhalde, istinaden
bunu söyledi. Az önce de tekrar söz aldı, dedi ki: "O, Abdülkerim
Doğru'nun oğlu değil de Hasan Aksay'ın oğluydu." Peki, Sayın Sözen, ben,
orada size itiraz etmeseydim ve bu böyle geçseydi; o anda bütün Türkiye'den
Meclisi izleyenler, Abdülkerim Doğru'nun oğlu böyle bir şey yapmış diye, bu
insan bir zan altında kalmayacak mıydı?!
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Demek ki bir şeyler yapılmış yani; öyle anlıyorsunuz; zan altında kaldığına
göre, bir şeyler yapılmış…
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Bunlar, tutanaklara geçip, yarın tarihin önüne çıktığı zaman, hiç ilişkisi
olmayan bir insanın böyle zan altında bırakılması… Bu kadar deneyimli, bu kadar
tecrübeli, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış, birkaç dönemdir Parlamentoda
olan bir arkadaşımızın söyleyebileceği bir söz müdür?! Sonra, bunu…
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Özür diledik, yanlışlığı gördük ve özür diledik.
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Ben buradan itiraz etmeseydim, yanlışlık düzelmeyecekti; demek ki, iyi
hazırlanmak gerekiyor Sözen.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
İki günde getirirseniz yasayı, böyle olur.
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Bunun yasayla bir ilgisi yok.
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Bunun hazırlıkla bir ilgisi yok.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Sen metin üzerinde konuş…
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Sonra, bak, biz her zaman bir şey söylüyoruz, iyi hazırlık yapın.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Hepiniz öğretmen oldunuz yani; nedir bu?!
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
Evet; iyi hazırlık yapın, gazetelere dayanarak, gazete malumatlarına dayanarak
muhalefet yapmaya kalkmayın.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Elektrik kudretinin tevzii konusuna gelin!
BAŞKAN - Sayın Baş, siz
konuya döner misiniz, lütfen.
MUSTAFA BAŞ (Devamla) -
İyi hazırlık yapın ki muhalefet olarak, burada, biz de yanlış yaparsak
yanlışımızı düzeltelim; siz de, muhalefet olarak iyi hazırlık yaparsanız,
belki, size buralarda da oturma şansı ileride doğabilir; ama, gazete
malumatlarıyla, aslı astarı olmayan şeyleri burada söylerseniz bir faydası
olmaz; kaldı ki, birtakım masum insanlar da iftiraya uğramış olurlar; kaldı ki,
o insanlar da şu anda burada değiller ve kendilerini savunamayacaklar.
Biz, her zaman,
politikada etikten bahsediyoruz, siyasetin kalitesinin yükseltilmesinden,
güvenin siyasete artmasından bahsediyoruz, siyasetin kirlenmemesinden
bahsediyoruz. Özellikle tecrübeli insanların, bu kirlenmemeye yardım etmeleri
gerekir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Baş.
Sayın milletvekilleri,
maddenin oylamasına geçeceğim; ancak, Komisyon Başkanının bir açıklaması var.
Buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, iki hususta bir
düzeltmem olacak.
Bir tanesi, teklifin
adında iki tane "dair" kelimesi var, ikinci "dair",
"ilişkin" olarak düzeltilmesi gerekiyor.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) - Pek iyi hazırlanmamış.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - İkinci husus da, yasa teklifinin
lafzı üzerinde çok eleştiriler yapıldı. Kanun yazmak bir uzmanlık konusudur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu nedenle, Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğü var
ve bunlar, teamüllere göre, yıllardan beri uzmanlaşmış insanlar eliyle bu
kanunlar yazılıyor. Dolayısıyla, eğer, bir kanunun paragrafı, fıkrası üzerinde
bir iki kelime, ortalarında bir yerlerde veya cümlenin içerisinde sonlarına
doğru bir yerlerde yerleştirilmesi gerekiyorsa, diyor ki uzmanlar veya
teamüller veya eldeki genelgeler: Mutlaka, fıkranın tamamını yazacaksınız ve o
iki kelimeyi de, o uygun olan yere monte edeceksiniz. Teknik bakımından bu iş
böyle. Yani, bunun lafzı şöyleydi, münakalattı, bilmem… Bunlar, zaten kanun
metni üzerinde olan konulardır, bunlar değiştirilmiyor; sadece, bu iki kelime
için, mecburen, aynen metin yazılmak zorunluluğu var. Bu uzmanlık konusudur,
uzmanlar incelemişlerdir ve böyle karar vermişlerdir. Bunu bu şekilde
düzeltiyorum ve açıklıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Sayın Başkan, yeni, bir maddelik bir kanun getirseydiniz onu tadil etmek için.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Sayın Koca?..
Sayın Arıkan?..
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
7 nci sıraya alınan,
30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu,
Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile
78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca
bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.19
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
7 nci sıraya alınan,
30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu,
Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile
78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca
bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
7.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı
Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (x) (xx)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 1096 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
30.12.2005 tarihli ve 5447 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun
geçici 1 inci maddesi Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek
üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri
gönderilmiştir.
Anayasanın 89 uncu
maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama
durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir",
İçtüzüğün 81 inci maddesinin son fıkrasında ise, "Cumhurbaşkanınca
yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan
maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca
görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle
ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır"
hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, geri
gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan
maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.
Bu nedenlerle, söz konusu
kanunun sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan geçici 1 inci maddesinin
görüşülmesini Genel Kurulun oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum:
(x) Bu Kanunun ilk görüşmeleri 25.12.2005 tarihli 46 ncı
Birleşimde yapılmıştır.
(xx) 1096 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNU, YÜKSEKÖĞRETİM
KANUNU, KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU, TELSİZ KANUNU
İLE
78 VE 190 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu
Kanunla kurulan üniversitelerin kurucu
rektörleri iki yıl için, Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önereceği
üç isim arasından
Cumhurbaşkanınca atanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Mustafa Özyurt;
buyurun.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
ÖZYURT (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Anayasanın 89
uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere
geri gönderilen tezkere ile Plan ve Bütçe Komisyonunun 1096 sıra sayılı raporu
hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sizlerle paylaşmak için söz
almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi en içten saygılarımla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
hepinizin bildiği gibi, bizim üniversite geleneğimiz çok eskiye dayanmaz.
Gerçi, Türk yükseköğrenim sisteminin tarihsel gelişimini Büyük Selçuklu
İmparatorluğuna kadar uzatanlar vardır, hatta, imparatorluğun veziri
Nizamülmülk'ün 1068'de Bağdat'ta kurduğu Nizamiye Medresesine kadar da
götürürler; ancak, bugünkü yükseköğrenim kurumları medreselerle hiçbir zaman
bağdaşmamaktadır. Bunun en tipik örneği, Osmanlının son zamanlarında hem
medreselerin bulunması hem bir tarafta da darülfünunun bulunmasıyla ortadadır;
yani, bu bakımdan, bizdeki yükseköğrenim, hiçbir zaman, medresenin bir devamı
değildir.
Cumhuriyetin ilanından
sonra, medreseler ve dinî esaslara dayalı okullar, 1924'te çıkarılan bir
yasayla, Tevhidi Tedrisat Yasasıyla kaldırılmıştır. Bu yasanın esas amacı,
ulusal eğitim sistemini laikleştirmektir. O zaman çalışan İstanbul Darülfünunu
bu eğitim birliği çerçevesinde düzenlenmiş yasalara bir oranda uymuş; ama,
cumhuriyetin modernleşme sürecine ayak uyduramamıştır. Bu bakımdan, ülkemizde
modern anlamda üniversitelerin ortaya çıkış tarihi oldukça yenidir.
31 Temmuz 1930'da
çıkarılan 2250 sayılı Yasayla ülkemizde ilk üniversitemiz kurulmuştur. Bu
yasayla, yani, ilk üniversitemizin kuruluş yasasıyla, rektörün atanmasında
Millî Eğitim Bakanının yazılı teklifi ve cumhurbaşkanının onayı getirilmiştir.
İlk kez, tarihimizde olay böyle gelişmiştir. Ancak, 1932-1933 yıllarında yeni
kurulması düşünülen İstanbul Üniversitesi için İsviçre'den gelen Prof. Malche,
üniversite yöneticilerinin seçimine ilişkin görüşlerini sıralarken,
yöneticilerin seçimle öğretim üyeleri arasından seçilmelerini; fakat, oyların
bağlayıcı nitelikte olmaması gerektiğini vurgulamıştır.
Türkiye'nin ilk
üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi, 1944'te, ikinci bir üniversiteyle,
İstanbul Teknik Üniversitesiyle güçlendirilmiş ve 1946'da, 4936 sayılı Yasayla
bütün üniversite sistemimiz değişmiş ve bu arada ülkemizin üçüncü üniversitesi,
Ankara Üniversitesi kurulmuştur.
Söz konusu yasanın
gerekçesinde -bu sözünü ettiğim 4936 sayılı Yasadır- "üniversite öğretim
üyeleri için araştırma ve öğretim nasıl bir görev ise, kendi kurullarını
kendilerinin yönetmesi de bir görevdir. Bütün dünyanın kabul ettiği sistem
budur" demektedir arkadaşlar. 4936 sayılı Yasada, kurullarla yönetilmesi
ve yöneticilerin de üniversite öğretim üyeleri arasından, yine, üniversite
öğretim üyelerince seçilmesi getirilmiştir.
Daha sonra, 1973'te
çıkarılan 1750 sayılı Yasayla bu çok daha kesin hükümlere bağlanmış ve doğrudan
doğruya üniversite öğretim üyeleri arasından üniversite rektörünün seçilmesi
yasalaşmıştır. Benim bu yasayla çalıştığım yıllarda, Cumhurbaşkanının yalnızca
bir telgrafı gelirdi "sizi kutluyorum, falan üniversiteye rektör
oldunuz" diye.
Sayın Başkan, saygıdeğer
arkadaşlarım; 1946'da 4936 sayılı Kanun, ihtilalden sonra, yani 27 Mayıs
İhtilalinden sonra çıkarılan 1115 sayılı Kanun, 1750 sayılı Kanun ve 2547
sayılı Kanunların hepsinde üniversite rektörleri, üniversite öğretim üyeleri
arasından seçimle gelmiştir. Bizim örf, âdet ve ananelerimizde, üniversite
rektörleri her zaman, o üniversite öğretim üyeleri arasından seçimle gelir.
2547 sayılı Kanun, yalnız, bir şey yapmış, bunu, Yükseköğretim Kurulunun
süzgecinden geçtikten sonra Cumhurbaşkanının atamasına sunmuştur.
Şimdi, geliyoruz, bu 15
yeni üniversite kurulma sözüne. Bunu, geçen sefer de söyledim, arkadaşlar, 15
yeni üniversite falan kurduğumuz yok. Lütfen bunu kafanızdan çıkarın. Daha önce
yerleşik olarak kurulmuş olan üniversitelere bağlı fakülte ve yüksekokullar
üniversite haline getiriliyor. Bir binanın üzerindeki tabela indirilecek ve
oraya "A Üniversitesi" diye bir tabela konulacaktır. Kısacası,
sorarsanız, bir rektör ve bir mühür atanacaktır. İşte, iktidarın istediği de,
burada diyor ki, bu rektörü ve bu mührü ben veriyorum, öyleyse, benim istediğim
adam olacaktır.
Millî Eğitim Bakanının ve
Başbakanın önerisiyle, Cumhurbaşkanının 3 kişi arasından seçeceği bir rektör
atanacaktır.
Arkadaşlar, az evvel
söylediğim gibi, bizim örf ve âdetlerimizde, geleneklerimizde, Millî Eğitim
Bakanının ve Başbakanının önereceği, rektör olmamış. Bir kere bu hata yapılmış;
1992'de 21 üniversite kurulurken, demişler ki, Millî Eğitim Bakanının ve
Başbakanın önerisiyle, rektörler Cumhurbaşkanınca atansın.
Hemen, arkadaşlar,
söyleyeyim, bu atanan 21 rektörün 13'ü, iki seneye varmadan görevlerinden
alınmıştır.
Sayın Bakanım bilmiyorlar
mı; bunu tekrar hatırlatayım. İki seneye varmadan, 21 rektörün 13'ü görevden
alınmıştır, değişik nedenlerle. Öylesine iş ayyuka çıkmıştır ki, ülkenin pek
çok yerinde denilmiştir ki: "Üniversiteler medreseye dönmüştür."
İsterseniz, buna, Sayın
Bakanımın çok iyi bileceği bir kişiyle devam etmek istiyorum.
Arkadaşlar, bu, medreseye
dönüştüğü sözü, buna bir örnekle, Camiül Ezher'de kaçak olarak okuyup gelen;
ama, elinde üniversiteyle denklik diploması bulunmayan bir kişi, öğretim
görevlisi olarak atanmıştır. Bu, Türkiye'de yaşanmıştır arkadaşlar, bu 21
üniversite olayında yaşanmıştır ve bu atayan rektörü, dönemin YÖK Başkanı
görevden alabilmesi için, anasından emdiği süt burnundan gelmiştir arkadaşlar.
İşte, bu 21 rektörün; 13'ü görevlerini bitirememişlerdir, sonuna kadar
dayanamamışlardır.
Şimdi, hükümetin istediği
bu. Diyor ki: O zaman, 1992'de yapılmış, yine biz de bunu yaparız. Yaparsınız
Sayın Bakanım; tabiî, çoğunluk sizde; ama, yapamazsınız! İşte, dediğim gibi, 21
rektörün 13'ü görevden alınmışsa, bunların da birçoğu görevden alınacaktır.
Benim üzüntüm şu:
Üniversite öğretim üyesi olarak, rektör olarak atanacak olan bu kişiler,
üniversitenin omurgasını oluşturacaklardır. Yeni bir üniversite kuruyorsunuz ve
diyorsunuz ki, "buyur kardeşim, sen bu üniversitenin rektörüsün."
Gittiği yerde ot, ocak yoktur, bürosu yoktur, öğretim üyesi yoktur ve rektöre
diyorsunuz ki, "seni buraya atıyorum; ama, sen benim adamımsın, haberin
olsun, benim istediklerim olacaktır." Özellikle kasaba politikacıları,
bunlara değişik baskılar yapacaklardır. Son Ondokuz Mayıs Üniversitesindeki
araştırma komisyonunu ben biliyorum; Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörünün
nelerle mücadele ettiğini gördüm, yaşadım. İşte, bu atayacağınız 15 yeni rektör
de, aynı şeyle mücadele edecektir, aynı şeylerle yaşayacaktır arkadaşlar ve
yine, söyleyeyim, ama doğru, ama yanlış, o illere rektör olmak isteyen pek çok
profesör şu anda milletvekillerinin odalarını dolaşmaktadır, "benim, ne
olur falan üniversiteye rektör atanmama yardım edin" diye. Yapmayın
arkadaşlar, üniversitenin içine bu kadar politikayı sokarsanız, bu işin içinden
çıkamayız. Bunu bir daha geri getiremeyiz. Çünkü, üniversite yazboz tahtası
değildir. Bir bozdunuz mu, kolay kolay düzeltemezsiniz.
İlle bunu böyle yapıyoruz
derseniz, söyleyecek bir şeyim yok; ama, şunu da söyleyeyim: Bununla bir
Anayasa suçu işliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı, gerekçesinde bunları gayet açık
söylemiş, diyor ki, şundan şundan şundan dolayı rektörlerin atanması söz konusu
değildir. Siz, bunu yine yaparsınız; ama, bu sefer Cumhurbaşkanı, büyük
olasılıkla bunu Anayasa Mahkemesine götürür.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Biz de götürürüz.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla)
- Biz de götürürüz tabiî..
Gelin, lütfen, bir
Anayasa suçu daha işlemeyin.
Bu duygularla, bu geç
saatte beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özyurt.
İkinci söz isteği, AK
Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Tekelioğlu…
Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, Değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
eğer biz siyaset kurumuna ve Meclis iradesine öncelik vermeyecek olursak bizi
çok büyük problemler bekler. Onun için, siyaset kurumunu aşağılayıcı, siyaset
kurumuna güveni sarsıcı ve akabinde de tabiî ki Meclis iradesini küçültücü
beyanlar, davranışlar ve bu intibaı uyandıracak sözler bizi her zaman yaralar.
Değerli arkadaşlarım, bu
Meclis yaptığı bazı işlerde doğru yapıyor; ama, bu kanunu yaparken yanlış
yapıyor!.. Böyle bir mantığı hiç kimse kabul edemez, böyle bir şey olamaz. Eğer
bu Meclisten bir şey çıkıyorsa, o zaman herkesin buna saygı göstermesi gerekir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Anayasa Mahkemesi niye var Hocam?
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Anayasa Mahkemesi işte bunu denetlemek için var. Yanlışı varsa bu
Meclisin, orada düzeltilir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Anlaştık.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Ama, burada yapılan işlere peşin hükümle yanlış demek; bu, doğru
bir şey değildir.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Kanun mu koyuyor Anayasa Mahkemesi bu memlekette!
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, müsaade ederseniz eğer, bir hususu
dile getirmek istiyorum. Anayasamızda 130 uncu maddenin birinci paragrafında
şöyle bir şey var: İşte, birtakım özellikleri sayıyor ve "çeşitli
birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip
üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur" diyor. Arkasından altıncı
paragrafta da şunu söylüyor: "Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre;
rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yüksek Öğretim Kurulunca seçilir ve
atanır" diyor. Şimdi, bu altıncı
paragrafta söylediği kanundan biz Üniversite Kanununu anlayabiliriz, 2547'yi;
ondan sonra döner 2547'nin rektör seçimini nasıl tanzim ettiğine bakabiliriz.
Bakın, orada da ne diyor: "Devlet üniversitelerinde rektör, profesör
akademik unvanına sahip kişiler arasından, görevdeki rektörün çağrısıyla
toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından
Cumhurbaşkanınca atanır" diyor ve devam ediyor. Şimdi, biz, yeni
üniversite kuruyoruz. Görevde bir rektör yok. O halde, kim çağıracak, nasıl
yapacağız?.. Demek ki, bu Anayasada söylediği kanun 2547 değil. O zaman nedir;
o zaman, bu, yeni üniversiteleri kurduğumuz kanundur. Bu kanunda ne diyor?..
Bir düzenleme getiriyor ve "Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanca tespit
edilecek 3 isim arasından Cumhurbaşkanınca yine seçilir ve atanır" diyor.
Dolayısıyla, bütün şartlar bu şekilde yerine gelmiş oluyor. Eğer bunu
koymayacak olursak… 2547, rektör seçimini yeni üniversiteler için tanzim
etmiyor; bir hukukî boşluk var yani. Bu boşluğu bırakamazsınız, bu boşluğu
bırakamazsınız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
YÖK'e bırakın Hocam.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - YÖK'ün böyle bir görevi yok; YÖK'ün görevleri sayılıyor kanunda.
YÖK'ün böyle bir görevi yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Millî Eğitim Bakanına?..
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Sayın Başkanım, böyle bir görevi yok. Lütfen, kanunu açın, okuyun.
TEVHİT KARAKAYA
(Erzincan) - Kanunun bir de uygulaması var.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Cumhurbaşkanının, bu kanunu geri
gönderirkenki gerekçeleri çok zorlama. O kadar zorlama ki, o kadar zorlama ki.
Sayın Cumhurbaşkanı da ne diyor, bakın: "Nitekim, bu gerekçelerden
hareketle, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 13 üncü maddesiyle rektör adaylarını belirleyip
önerme yetkisi Yükseköğretim Kuruluna verilmiştir." Size kanunu okudum;
neresinde var böyle bir şey? Yok böyle bir şey arkadaşlar. Dolayısıyla, bunu,
biz, ortaya koyduğumuz kanunda belirtmek zorundayız. Bu bir kanunî
zorunluluktur.
Bu kanuna, bu, Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülen kanuna, Cumhuriyet Halk Partisinden ve Anavatan
Partisinden arkadaşlarımız birer muhalefet şerhi yazmışlar. Bu şerhleri de
okudum. Bu şerhler de, aynı şekilde zorlamadır. Özellikle, Anavatan Partisinden
arkadaşların yazdığı gerekçe, eski Cumhuriyet Halk Partili olduklarının tam bir
göstergesidir. Bunu, bütün arkadaşlarımın okumasını istiyorum. Anavatan Partisi
üyelerinin Plan ve Bütçe Komisyonunda yazdıkları muhalefet şerhini herkesin
okumasını istiyorum. Bu, tam bir ibreti âlemlik bir iştir. Burada böyle
yazacaksınız, sonra da, Genel Başkanlarının ağzıyla çıkacaklar "biz, 22
üyemizle her türlü değişikliğe varız" diyecekler!.. Böyle bir şeyi hiç
kimse yapamaz arkadaşlar.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Varız tabiî.
MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, elbette ki
söylenecek çok şey var; ancak, bugün çalışma süremiz 21.00'de bitiyor. Ben, bu
kanunu tamamlayabilmek adına, hazırladığım diğer hususları zikretmiyorum.
Kanunun ülkemize,
kurulacak illerimize ve bütün insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyor;
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Tekelioğlu.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir.
Buyurun Sayın Akdemir.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım;
30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapan kanunun geçici 1 inci maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığınca Türkiye Büyük Millet Meclisine
geri gönderilen tezkere üzerinde, Grubum adına, Anavatan Partisi Grubu adına
görüşlerimizi bildirmek üzere huzurlarınızdayım.
Değerli arkadaşlarım, bu
maddede, kurucu rektör atamasının, Millî Eğitim Bakanlığı ve Başbakan
tarafından Cumhurbaşkanlığına önerilmesiyle atama gerçekleştiriliyor. Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı da Meclise geri gönderiyor.
Şimdi, burada,
üniversitelerin öneminden bir nebze bahsettikten sonra konu üzerine döneceğim.
Avrupa Birliğine girerken
önemli bir konu önümüzde duruyor. Yükseköğretim kurumlarının özerkliği ve
akademik özgürlük hakkındaki Lima Bildirgesi olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin 40 ıncı yıldönümünde Lima'da toplanan
"Dünya Üniversiteler Servisi" tarafından kabul edilen bu temel metne
göre, üniversite ve akademik kuruluşlar insanların ekonomik, sosyal, kültürel,
temel ve politik haklarının yaşama geçirilmesini takip etmekle yükümlüdürler;
yani, üniversitelere, toplumun hemen hemen şekillendirilmesi görevi
verilmiştir.
Bizim de söz konusu
ettiğimiz üniversitelerimizde, YÖK hükümleri ve Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 130 ve 131 inci maddeleriyle kendisine verilen görev ve yetkiler
çerçevesinde özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip bir kuruluş olan
Yükseköğretim Kurulu bu görevi üstlenmiştir ve sürdürmektedir. YÖK'ün genelde
çok tarafı tenkit görmektedir ve dolayısıyla, tenkit edilen olumsuz yanlarının
çokluğu, hemen hemen YÖK kurulduğundan bugüne birçok hükümet tarafından gündeme
getirilmiş; ama, hiçbir çözüm olmamıştır.
Üniversite Kanununa
bakılırken, objektif ve çağdaş ölçüler değerlendirmeye esas alınmalıdır değerli
arkadaşlarım. Bu nedenle, toplumsal taleplerin yansıması olan ve sorumluluk
taşıyan siyaset ile hiçbir sorumluluğu olmayan makamların rektör atamalarında
dengeli konumda olmalarına çalışmak, çağdaş değerleri savunanlar açısından
rasyonel ve gerçekçi bir yaklaşımdır.
58 inci hükümet
programında aynen şöyle diyor: "Yükseköğretim Kurumu, üniversiteler
arasında koordinasyon sağlayan, standartlar belirleyen bir yapıya
kavuşturulacak; üniversiteler idarî ve akademik özerkliği olan öğretim
elemanları ve öğrencilerin serbestçe bilimsel faaliyette bulunduğu, araştırma
ve öğretim kurumları düzeyine çıkarılacaktır." 59 uncu hükümetin Sayın
Başbakanı ve sayın bakanları, hepimizden daha iyi biliyorlar bu söyleneni; ama,
şimdi görüyoruz ki, bu arada bunların hiçbirisinin yapılmadığı… 15 üniversite
kurulurken değişik bir teklifle ortaya geliniyor.
Demin, AKP sözcüsü
arkadaşım, buradan, Anavatana çatarak, bizim anayasa değişikliği olursa destek
vereceğimizi söylemişti. Evet, YÖK Yasasında yapılan değişiklik olsaydı,
şimdiye kadar, destek verecektik; bundan sonra da, eğer, YÖK Yasasında
değişiklik gelecekse, Genel Başkanımızın verdiği söz gibi, biz, 22 kişiyle,
İktidar Partisine destek vereceğiz. Arzu ediyorsanız, getirebilirsiniz...
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(İzmir) - Muhalefet şerhini okuyun!..
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, geçen bu üç yıllık dönemde, üniversitelerin çağdaş
anlamda, eğitim, araştırma, öğretim konusunda, sağlayacak ne yaptınız?! Ne
yaptınız da, Yükseköğretim Kurumunu, üniversiteler arasında koordinasyon
sağlayan, standartlar belirleyen bir üniversiteye getirdiniz, sorarım size?!
Hangi yasal düzelmelerle üniversitelere idarî ve akademik özgürlük
kazandırdınız?! Sizin verdiğiniz sözdü; yapmadınız, yapamadınız!
Üniversitelerarası Kurul üyeleri de "Avrupalı üniversiteleri
yaratacağız" diye AB'ye uyum sağlama gayretlerini açıkladığı halde,
hükümet olarak niçin yanaşmıyorsunuz?! Reformlara ihtiyaç olduğu, kimi YÖK
yetkililerince de açıklandı; ama, hükümetten, hâlâ, bir ses yok. Üniversite
öğretim üyeleri, yardımcıları, öğrencisi, çalışanlarıyla, beyin gücünün, bilek
gücünün üstüne çıkmasını istiyoruz biz. Beyin gücü önde olmalı. İdarî ve siyasî
gücün bilimsel düşünceye etkin olmaması gerekir. Üniversitelerde kararlar,
tamamen, bilimsel veri ve ölçülerle verilmeli, ideolojik, siyasî ölçüler ve
telkin ve baskı söz konusu olmamalıdır. Diyeceksiniz ki, şimdi, baskı, burada,
nerede olacak? Değerli arkadaşlar, baskı, dolaylı olarak gelişir. Üniversitede
yıllarca öğretim üyesi olarak çalışan birisi olarak, siyasetçilerin
üniversitelere bakış açısı ve üniversitedekilerin siyasetçiye bakış açısı,
maalesef, ülkemizde olumlu değildir. Biz, sorumlu bir Meclis olarak, biz de,
bakış açımızı, üniversitelere çok olumlu şekilde yönlendirmeliyiz.
Üniversitedeki öğretim üyeleri ve öğrencisiyle, Türkiye'de yasama erkini yerine
getiren Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve ayrıca, bu Meclisin çıkardığı
hükümetin yaptıklarının da, demokratik kurallar içerisinde işleyeceğini bilmesi
lazım. O nedenledir ki…
BAŞKAN - Sayın Akdemir,
bir dakikanızı rica edeyim.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz dolmak üzere; görüşmekte olduğumuz yasa da 1 madde; konuşmanın
da ortasındayız. Bitimine kadar sürenin uzatılmasını…
K.KEMAL ANADOL (İzmir) -
Karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Yasanın bitimine
kadar…
K.KEMAL ANADOL (İzmir) -
Oylayacaksınız; karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Oylayacağım…
Bitimine kadar sürenin
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Var mı karar yetersayısı?!
BAŞKAN - Evet, devam edin
efendim, lütfen.
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada, gerçekten,
kurulmakta olan bu 15 üniversite… Değerli milletvekili arkadaşlarım,
dikkatinizi çekmek istiyorum, bu Meclis geçirdi, 15 üniversite kurulmasını
istedi ve benim verdiğim 3 yasa teklifinden 2'si de, bu 15 üniversitenin
içindedir. Dolayısıyla, yasalaşmasını isteyen bir milletvekili olarak -ve
Anavatan Partisinin de- kurulan bu 15 üniversitenin de yetmediğini,
halihazırda, Türkiye'nin mevcut potansiyeliyle 100 üniversite kurulması
gerektiğini belirtmek istiyorum.
O nedenle, kurulacak
üniversitelerin ülkeye hizmet vermesi için, şunu belirtmek istiyorum: Ben,
çıkarılan bu kanunda "Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önerisi"
kelimesini aslında fazla buluyorum. Eğer, bir Millî Eğitim Bakanı, önerdiğini
Başbakana kabul ettiremeyecekse, o zaman, bu hükümet içinde birlik yok
demektir. Dolayısıyla "Başbakanın önereceği adaylar arasından
Cumhurbaşkanı seçer" denmesi gerekirdi ya da "Millî Eğitim Bakanının
önereceği" teklifinin getirilmesi gerekirdi; ancak, burada da bir eksiklik
olduğunu söylemek istiyorum gene.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Destek verin, öyle yapalım Hocam…
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Değerli arkadaşım, dinlersen, bir açıklama getireceğim hemen arkasından.
Şimdi, bir kurumu
yönetmek üzere bir yetkili seçiyorsunuz. Buna görev verirken, yetkilerini de
serbest kullanması, özerk kullanması için, YÖK tarafından tespit edilecek
adaylar arasından, Başbakanın Cumhurbaşkanına önermesi gerekiyor. Eğer, siz bir
kurum kuruyorsunuz, o kurumun başına getireceğiniz kişi özerk davranamayacaksa
-ki, özerk davranma sıkıntısı olacaktır; kuruluş aşamasında malî yönden ve
idarî yönden hükümete yakın çalışma mecburiyeti vardır…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Efendim, zaman kaybım olmuştu beni durdurduğunuzda, onu da dikkate almanızı
teklif ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, buradaki asıl öz,
siyasî etkilenme, siyasî baskı riski, siyasetçi ve üniversite ilişkisi
ülkemizde demokratik kurallar içerisinde gitmediği için ve o düzeye de
erişmediği için, o nedenle bunu teklif etmek istiyorum. Yükseköğretim Kurumu,
eğer bir kurum kuruyorsa ve onun başına da birini getirme konusunda yetkisi yoksa,
yetkisiz bir kurum var demektir. Dolayısıyla, çatışma burada çıkacaktır hükümet
ile YÖK arasında tekrar.
O halde, bu konunun şu
şekilde düzenlenmesini önermek istiyorum bir ek önergeyle, eğer kabul ederseniz
benim teklifimi: Üniversitelerin teklif edeceği 6 aday arasından, Başbakan 3
kişiyi Cumhurbaşkanına önerir; Cumhurbaşkanı da, bu 3 kişiden birisini rektör
olarak atar, yeni kurulan üniversitenin rektörü olarak.
Bu görüşümün kabulünü
Yüce Heyetiniz tarafından bekliyorum ve tekrar, Yüce Meclise, siz milletvekili
arkadaşlara saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Akdemir.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sayın Başkan, Sayın Tekelioğlu, biraz önceki konuşmasında, Anavatan
Partisiyle ilgili bağdaşmayan ifadelerde bulundu. Konuyla ilgili bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Tutanaklara
bakayım Sayın Başkan.
Madde üzerinde, şahıslar
adına söz isteği var.
Denizli Milletvekili
Sayın Ümmet Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
30.12.2005 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul ettiğimiz bir kanunu burada tekrar
görüşüyoruz. Üzerinden yaklaşık, tam iki ay geçmiş. İki ay önce, burada,
iktidar ve muhalefet partileri, 15 yeni üniversite kurulmasıyla ilgili olarak
büyük bir mutabakat sağladık ve o kanunun içerisinde, Kamu Malî Yönetimi
Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ve bazı kanunlarda daha değişiklik yapılmasıyla
ilgili maddeler de vardı.
Şimdi, bir kuru inat
uğruna, iki ay önce görüştüğümüz ve 15 ilde davullarla zurnalarla kutlanan, bir
bayram havası içerisinde, bir şölen havası içerisinde bu kanunun çıkmasını
alkışlayanlar, iki aydan beri, illerinde üniversite kurulmasıyla ilgili bu
kanunun hâlâ yürürlüğe girememesi nedeniyle büyük bir üzüntü içerisindeler.
Artı, diğer kanunlar da yürürlüğe giremedi.
Değerli milletvekilleri,
bu husus, bu kürsüden söylendi; geçici 1 inci madde Anayasaya aykırıdır. Bu,
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilir
dendi. Bunu hepimiz söyledik burada; ama, o gün, muhalefetin bu söylemlerine
karşı, İktidar Partisi milletvekilleri bunu hiç kale almadan, bu kanun buradan
geçti. Ne oldu arkadaşlar; tam iki ay geçti. Şimdi ne olacak; bu, Sayın
Cumhurbaşkanına bir kez daha gidecek, büyük bir ihtimalle -yanılıyor da
olabilirim ama- Sayın Cumhurbaşkanı, bunu Anayasa Mahkemesine götürecek ve
Anayasa Mahkemesinden ne tür bir karar çıkacağı hepimizin meçhulü. Ancak, bu
söylenen hususa burada riayet edilmiş olsa idi, iki aydan beri bu
üniversitelerle ilgili illerimizde çok büyük gelişmeler olacak, bunun altyapısı
hazırlanacak ve büyük ölçüde de şu anda mesele halledilmiş olacaktı. Ancak,
maalesef…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Kimin hatası, onu söyle.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sizin hatanız Sayın Milletvekili, yani, sizin hatanız.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Sen YÖK'çü müsün, onu söyle?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Şimdi, burada söylendi, geçmişte böyle bir uygulama olmuş. Şimdi, geçmişte
böyle bir uygulama olmuşsa, her Sayın Cumhurbaşkanının hukuk anlayışının aynı
olacağını söyleyebilir miyiz, bu mümkün mü? Biz, buradan dedik ki, bu,
Anayasaya aykırıdır, aykırı olduğu da ortaya çıktı. Şimdi, 130 uncu maddeyi
okuyun arkadaşlar. Rektörlerin seçimiyle ilgili olan hususa bakın ve rektörlerin
seçimiyle ilgili olarak…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
130'u bir oku...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Manisa Milletvekili, bir susar mısınız. Allahaşkına, sen okudun mu 130
uncu maddeyi?
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Okudum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın İzmir Milletvekilimiz gelmiş, burada diyor ki: "Yasama organı en
yüce organ." Tamam. Sayın Cumhurbaşkanının bu konuyla ilgili düşünce… O
zaman, 104 üncü maddenin, kanunları yayımlamak, kanunları tekrar görüşmek üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermekle ilgili bölümünü, çoğunluğunuz
da var, destek de bulabilirsiniz, 367'yi bulabilirsiniz, geçirin buradan,
Cumhurbaşkanının kanunları yayımlama işini kaldırın, Meclisten hangi kanun
nasıl geçirilirse öyle yayımlansın, gitsin.
OSMAN KILIÇ (Sivas) - Sen
de destekle.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben de destekleyeyim, eğer öyle bir şey hukukî ise, kanunî ise, mantıklı ise…
Bakınız, arkadaşlar, bu
22 nci Dönemde yaklaşık -şu anda tam rakamı şey yapamıyorum- 47 kanun, Sayın
Cumhurbaşkanından, bir kez daha görüşülmek üzere Meclise gönderilmiş. Bu, bir
rekor.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Şimdiye kadar çıkan kanunların sayısını da söyleyin. Toplam kanun ne kadar?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Verdim, geçen konuşmamda verdim. Geçmiş dönemlerde…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Kaç kanun çıkmış, onu da söyle.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ha, onu da vereyim. Bu dönemde, 22 nci Dönemde, aşağı yukarı 650 kanun
geçmiş, bunun 250 tanesi uluslararası anlaşmalar, geriye kalıyor 400 tane; her
10 kanundan -hatta şimdi rakam da yükseldi- 1'i Sayın Cumhurbaşkanından geri
gönderiliyor. Geçmişte hiç böyle olmamış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Anayasa Mahkemesinden gelenler var.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Anayasa Mahkemesinden gelenler ayrı.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Rekor sayıda kanun çıkmış.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben rakam söylüyorum Sayın Manisa Milletvekili…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Böyle bir şey hiç olmamış bu zamana kadar; rekor...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Evet, rekor… Cumhurbaşkanından geri dönme rekoru bu döneme ait.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
700 tane kanun çıkardık.
SELAMİ UZUN (Sivas) -
Cumhurbaşkanı da rekor kırdı.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Hayır, o rekor; ama, şunu söylüyorum ben: Her 10 kanundan 1'i geri dönmüş,
geçmişte bu böyle olmamış. Her 10 kanundan 1'i geri gelmiş, eğer, bu, sizi
memnun edecek bir şeyse bunu 20'ye çıkaralım; 20 olsun, 30 olsun…
Değerli milletvekilleri,
yanlış yapıyorsunuz, acele ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Bu, Cumhurbaşkanının rekoru!.. Cumhurbaşkanının rekoru… Cumhurbaşkanının
rekoru… Ümmet Bey.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Yanlış yapıyorsunuz, acele ediyorsunuz… Yani, "buradan şu kadar kanun
geçirdik" demek önemli değil; önemli olan, bu kanunların buradan sağlıklı
bir şekilde çıkması, Anayasaya uygun olması, hem Cumhurbaşkanı tarafından hem
de Anayasa Mahkemesi tarafından geri gönderme, iptal kararları olmaması, önemli
olan budur.
Burası bir fabrika değil
ki arkadaşlar, şu kadar dönem bu kadar üretim yaptık, şu kadar cıvata ürettik.
Böyle bir şey olabilir mi?! Burası yasama Meclisi, burada kanun yapılır,
yapılacak olan kanunlar 70 milyon insanı ilgilendiren kanunlar. Onun için
sağlıklı olması lazım. Onun için üzerinde çok düşünülüp, tartışılması lazım.
Bakınız, o gün de söyledim,
bu 15 üniversite kurulmasıyla ilgili kanunun içerisinde şu kanunların ne işi
var dedim; o gün de söyledim. Yok, bir işi yok. O kanunun içerisinde Telsiz
Kanununun ne işi var arkadaşlar? Bakınız, bu rektör meselesinden dolayı o kanun
da yürürlüğe giremedi; Telsiz Kanunuyla ilgili hüküm yürürlükte değil.
TEVHİT KARAKAYA
(Erzincan) - Başka kanun yok burada. Yok öyle bir şey, sen karıştırıyorsun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Var, var… Çorba kanun!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, onun için lütfen, sizlerden istirham ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi
rica ediyorum…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu nedenle, Bütçe Plan Komisyonunda bunun aynen geçirilmesiyle ilgili ısrarı
anlamakta zorluk çekiyorum. Görünen o ki, şimdi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden aynen geçecek; ancak, bu kanunun akıbeti, ne olacağı belli değil
değerli milletvekilleri. Eğer, Anayasa Mahkemesinden de geri dönecek olursa,
iptal edilecek olursa, yürürlüğü durdurulacak olursa, bunun hesabını millete
nasıl vereceksiniz?! Sayın milletvekilleri, bunun hesabını nasıl vereceksiniz?!
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum. Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Millet bilmek istiyor, YÖK mü seçsin, kim seçsin… Kim seçsin?... Kimin
seçeceğini söylemedin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, bu duygu ve düşüncelerle, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Hükümet adına Sayın Millî
Eğitim Bakanı söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
yasa tasarısı üzerinde, hükümet adına, hem bazı görüşlerimi sizlerle paylaşmak
hem değerli sözcü arkadaşlarımın belirttiği bazı hususlara açıklık getirmek
istiyorum.
Biraz önce değerli
arkadaşımız, İzmir Milletvekilimiz Sayın Mehmet Tekelioğlu -ki, kendisi de bir
akademisyendir, profesördür ve yükseköğretim uygulamalarını yakından bilen bir
insandır- çok önemli noktalara işaret etti. Bildiğiniz gibi, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesinde, rektör atamasının nasıl yapılacağı
ifade edilmektedir; ancak, burada, kurulmuş olan, halihazırda rektörü bulunan
üniversitelerin rektörlerinin yeniden atanması düzenlenmiştir, yeni kurulan
üniversitelere nasıl rektör ataması yapılacağıyla ilgili kalıcı bir hüküm
mevcut değildir.
Evet, Anayasa gereğidir,
130 uncu maddede rektörlerin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi ve
atanması Anayasa hükmü gereğidir. Bizim getirdiğimiz geçici 1 inci madde de
bunun ruhuna uygundur; Sayın Cumhurbaşkanına seçme ve atama yetkisi veren
Anayasanın 130 uncu maddesine göre düzenlenmiş bir kanundur.
Nitekim, değerli
milletvekilleri, 3 Temmuz 1992 yılında kurulan 22 üniversitenin rektörleri bu
şekilde atanmıştır. 3826 sayılı Kanundur bu. Bu geçici madde aynen burada da
mevcuttur ve bu rektörler buna göre atanmıştır. Ben, daha ilginç olanını
söyleyeyim size. 1993'te Osman Gazi Üniversitesi kurulmuştur; Anadolu
Üniversitesinin bölünmesiyle Osman Gazi Üniversitesi Eskişehir'de kurulmuştur.
Osman Gazi Üniversitesinin rektörü -bakın, dikkatinizi çekerim- 3826 sayılı
Kanuna atıfta bulunularak atanmıştır. Kaldı ki, geçici maddeler o kanun için
geçerli olmasına rağmen, 1993'de, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinin rektörü
de bu şekilde atanmıştır. 1994 yılında Galatasaray Üniversitesi kurulmuştur
-ki, halihazırda YÖK Başkanı olan Sayın Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in
üniversitesidir- 1994 yılında Galatasaray Üniversitesine rektör ataması da,
yine, bu hükme göre yapılmıştır; Millî Eğitim Bakanı ve Başbakan tarafından
teklif edilmiş ve dönemin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, benim anlamakta güçlük çektiğim şey şudur: Bakın, fakülteleri kanunla
kurmuyoruz -kanunla da kurabilirsiniz- fakülteler Bakanlar Kurulu kararıyla
kurulur. Biz, siyasî irade olarak, Hükümet olarak fakülte kuruyoruz, yüksekokul
kuruyoruz; ancak, siz fakülte kurabilirsiniz, yüksekokul kurabilirsiniz; fakat,
rektör ataması yapamazsınız, teklif bile edemezsiniz…
OSMAN KILIÇ (Sivas) -
Niye?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Böyle bir hükmü anlamak mümkün değil. Dediğim gibi,
92'de bu yapılmış, 93'te yapılmış, 94'te yapılmış. O gün de bu ülkede anayasa
profesörleri vardı, o gün de bu ülkede hukukçular vardı, Allah'ın bir tek kulu
çıkıp da, bu Anayasaya aykırıdır demedi. Burada çifte standart var.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, başkası için âdet olan şey bizim için niçin kabahat olsun,
bunu anlamak mümkün müdür?!
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Mesele orada zaten.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
AK Parti yaptığı için!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, biz, bugüne kadar,
iktidara geldiğimizden beri, 80 adet Bakanlar Kurulu kararıyla fakülte ve yüksekokul
kurduk. Bakın, 81 hatta. Şu anda 48 adedinin de kuruluş çalışmaları devam
ediyor, toplam 129. Sayın Özyurt'un bunu özellikle duymasını istirham ediyorum;
çünkü, Sayın Özyurt, biraz önce dedi ki: "Hangi 15 yeni üniversite; bunlar
zaten hepsi vardı, siz buraya tabela asıyorsunuz." Bakın, 129 yüksekokul
ve fakülteyi… 129'u üçe bölün -çünkü, 3 fakültesi olan yerlerde biz üniversite
kuruyoruz- 42 üniversite eder arkadaşlar.
Tabiî, bu fakültelerin ve
yüksekokulların hepsi bu yeni 15 üniversite için kurulmamış, bu 15 ilde
kurulmamış; bunlar, daha önce kurulmuş olan üniversitelere bağlı olarak da
gündeme gelen fakülteler ve yüksekokullardır.
Bir başka çelişki: Sayın
Özyurt dedi ki: "Bunlar zaten kurulmuştu, fakülteler geçmişte vardı, her
şey hazırdı, siz buraya kanun getirdiniz." Sonra, konuşmasının devamında
diyor ki: "Rektör atayacaksınız, ortada hiçbir şey yok, bir mühür, bir
rektör; gidip oturacağı yer yok."
Bu ne çelişki
allahaşkına! Sayın Özyurt, ne dediğinizin farkında mısınız?!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) -
Sayın Bakanım, 1 profesörü olmayan yerlere üniversite açıyorsunuz!.. 1 profesör
yok!..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir başka şey…
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) -
1 profesör yok.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir başka şey, değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri, biz, bakın, bu yeni 15 üniversiteyle birlikte neler kuruyoruz,
onu da değerli arkadaşlarımın bilmesi lazım, yeni kurulan fakültelerle
birlikte.
Bu üniversiteler
bünyesinde, bu illerde, diyelim ki Yozgat'ı, Adıyaman'ı, Erzincan'ı, Aksaray'ı,
işte, Giresun'u, Ordu'yu alın, hangisini alırsanız alın, eğer bünyesinde tıp
fakültesi varsa, sağlık bilimleri enstitüsü, fen bilimleri enstitüsü, sosyal
bilimler enstitüsü, yani, mastır ve doktora payesi verecek, mastır ve doktora
çalışması yaptıracak 3 yeni enstitü kuruyoruz ve bunun da özellikle altını
çiziyorum, bu üniversitelere dönersermaye dahil, dönersermayede çalıştırılacak
elemanlar dahil 30 081 yeni kadro ihdas ediyoruz. 30 081 yeni kadro ihdas
ediyoruz.
Şimdi, bütün bunlarla
beraber, efendim, hiçbir şey yapılmıyor, sadece, mevcut zaten üniversite vardı,
tabela asıyorsunuz!.. Bu tabelayı asmak bu kadar kolaydı da, bugüne kadar niçin
siz asmadınız allahaşkına?!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) -
Yanlış yere tabela asılmaz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Yani, Hükümetin bu teşebbüsünü küçümsemenin…
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) -
Her yere tabela asılmaz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - …bunu hafife almanın hiçbir anlamı yok. Meclis olarak
birlikte güzel bir şey yapıyoruz. Bence bunu sahiplenirseniz, bu, çok daha şık
olur.
Değerli arkadaşlar,
YÖK'ün 13 rektörü görevden alması, 22 rektörden 13'ünün YÖK tarafından görevden
alınması… Bakın, bunların görevden alınmasını YÖK temin etmiştir ve kurulduğu
günden beri Yükseköğretim Kuruluyla ilgili, bu ülkede, aydınların, sağcıların,
solcuların, Meclisin ve herkesin ortaya koyduğu eleştirileri hepimiz biliyoruz.
Şimdi, YÖK Yasası, YÖK değişikliği gündeme gelince, siz, niçin her yaptığı
icraattan dolayı YÖK'ü savunma gereği duyuyorsunuz?! Bu size yakışıyor mu?! Bu,
gerçekten, aydınlanmadan, özgürlükten, üniversitenin özerkliğinden söz eden
insanlara, bence, yakışmayan bir tavırdır. Biz diyoruz ki, bırakın bu
merkeziyetçi yapıyı; üniversitelerin iradesini, âdeta, kendi elinde mahkûm eden
bu yapıyı savunmayı bir tarafa bırakalım arkadaşlar.
Şimdi, Hükümet, Millî
Eğitim Bakanı ve Başbakan teklif edecek, Cumhurbaşkanı atayacak. Nihaî atama
mercii Sayın Cumhurbaşkanıdır ve Sayın Cumhurbaşkanına tek isim gönderilirse,
Anayasaya aykırı olur; ama, birden fazla isim gönderdiğiniz zaman, Sayın
Cumhurbaşkanına, hem seçme hem atama hakkı veriyorsunuz; bu, Anayasanın ruhuna
uygundur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Öyle mi?!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir başka şey; şimdi, ben, milletvekili arkadaşlarıma
soruyorum: Biz Sayın Cumhurbaşkanına kimi teklif edeceğiz allahaşkına?!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Asıl merkeziyetçi bu işte! Merkeziyetçi bu; Başbakan, Millî Eğitim Bakanı…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Biz, sebze halindeki komisyoncuları, kabzımalcıları,
sokaktaki insanları toplayıp, rektör diye teklif etmeyeceğiz ki! Şimdi, bakın,
bizim teklif edeceğimiz rektör adayları, bu YÖK sisteminde profesörlük payesi
almış insanlardır. 2547 sayılı Yasaya göre, Üniversitelerarası Kurulun
belirlediği kriterlere göre unvanını almış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
vatandaşı olan ve profesör unvanına sahip olan insanları biz teklif edeceğiz.
Biz, tutup da, ithal insan getirmeyeceğiz, rektör yapmayacağız. Dolayısıyla,
burada yadırganacak, burada garipsenecek, aslında, Anayasaya aykırı bulunacak
bir durum da söz konusu değildir.
Bakın, biraz önce Değerli
Tekelioğlu söyledi, siyaset kurumunun, siyasetçileri reşit değilmiş, siyaset…
Bakın, aslında, muhalefet, bu tür şeyleri bize yöneltince, değerli
arkadaşlarım, siz sadece bizi değil, kendinizi de itham etmiş oluyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Hayır, hayır…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, siyaset kurumunu bu şekilde küçümsemenin, bu
şekilde reşit değilmiş gibi muamele yapmanın kesinlikle, özellikle
siyasetçilere yakışmadığını ifade etmek istiyorum.
Şu anda Avrupa Birliğine
girmeye çalışıyoruz. Avrupa Birliğindeki ülkelerde rektörler nasıl atanıyor
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bakın, rektör atamalarıyla ilgili her
ülkede, standart, sabit bir kural yoktur. Birçok ülkede farklı uygulamalar var.
Bakın, ben, size, Avrupa Birliği ülkesi olan veya olmayan bazı Avrupa
ülkelerinden örnekler vermek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, üniversite rektörü, İtalya, Belçika,
Danimarka, İsviçre ve Yunanistan'da -bakın, devlet başkanı değil, başbakan
tarafından değil- Millî Eğitim Bakanı tarafından atanıyor; Avusturya'da Federal
Bilim ve Araştırma Bakanınca; Hollanda ve Finlandiya'da Eğitim ve Bilim
Bakanınca, bakın, başbakan, devlet başkanı tarafından değil…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Oralarda demokrasi yok Sayın Bakan (!)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Oralarda böyle Maliye Bakanı var mı; böyle yumurta satan oğlu?!
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Oralarda demokrasi yok (!)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Böyle Millî Eğitim Bakanı var mı, onu söyle.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - İsveç'te Bakanlar Kurulunca rektör atanıyor. Değerli
arkadaşlar, bakın, Federal Almanya'da Federal Eğitim Bakanı tarafından değil,
Almanya'da Federal Eğitim Bakanı tarafından değil, Eyalet Millî Eğitim Bakanı
tarafından atama yapılıyor; Fransa'da Millî Eğitim ve Maliye Bakanının ortak
kararıyla, Portekiz'de ise, Eğitim ve Kültür Bakanınca atanmaktadır.
Şimdi, Avrupa Birliği
ülkelerinde uygulama bu. Bazılarında Millî Eğitim Bakanı tarafından, Eğitim ve
Bilim Bakanı tarafından… Bakın, Federal Almanya'da Federal Bakan tarafından
değil, Eyalet Bakanı tarafından rektör ataması yapılmaktadır.
ABDULKADİR ATEŞ
(Gaziantep) - İşinize gelen ülkeleri söylüyorsunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bütün bu uygulamalardan sonra, bu örneklerden
sonra, efendim, bu bilimsel özerkliğe, bu yönetsel özerkliğe aykırıdır şeklinde
bir argüman geliştirmenin, ben, gerçekle bağdaşmadığını ifade ediyorum ve bu
uygulamanın Türkiye'de ilk defa bizim tarafımızdan gündeme getirilen, icat
edilen bir uygulama olmadığını, Anayasanın ruhuna aykırı olmadığını, Anayasaya
uygun olduğunu ifade etmek istiyorum.
15 üniversitemizin, yine,
bu illerimize, bütün ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Şahsı adına ikinci söz
isteği Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan'ın.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
30.12.2005 tarihinde
görüştüğümüz Kanunun, Cumhurbaşkanı tarafından, ek 1 inci maddesi veto edilmiş
ve maalesef, 15 ilimizde 15 ayrı üniversitenin kurucu rektörlerinin
atamalarıyla ilgili bir sorunla karşı karşıya bulunmaktayız.
Değerli arkadaşlar,
siyasî erk, sadece seçilmiş siyasî iktidarlardan ibaret değildir. Tabiî ki,
üniversitelerimizin hem bilimsel özerklikleri hem de yönetsel özerklikleri
olsun; bu, herkesin temennisi; ama, YÖK'ün üniversiteler üzerindeki siyasal
etkisini de görmemezlikten gelmek çok büyük bir haksızlık olur. Evet, bizler,
hem siyasal erkimizi kullanarak bu özerkliği bozmamak adına belki de hassas
oluyoruz; ama, bu hassasiyeti, aynı zamanda, Yükseköğretim Kurumunun da
göstermesi gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar,
acaba, bu kurucu rektörler nasıl atanmalı? Anayasanın 104 üncü maddesine
aykırı, Anayasanın 130 uncu maddesi örnek gösteriliyor; ama, buraya bir kurucu
rektör atama gerekliliği hâsıl olmuş. Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı
da, kabul etsek de etmesek de, Sayın Cumhurbaşkanı hukukî görüşünü ifade etmiş
ve maalesef, bunu veto etmiştir.
Şimdi, bizim yapmamız
gereken şu: 15 tane il, 15 tane üniversite işlevsellik kazanmak üzere bir
beklemede, bekliyor şu anda ve şimdi, biz bunu aynen geçirirsek -olacakları
söylüyorum- Sayın Cumhurbaşkanı, çok büyük bir ihtimaldir ki, bunu Anayasa
Mahkemesine götürecektir ve Anayasa Mahkemesi…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
O götürmezse biz götüreceğiz zaten.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bakın, Anayasa Mahkemesi de, eğer, yürütmeyi durdurma kararı alır ise, ondan
sonra, tekrar başa döneceğiz, tekrar başa geleceğiz ve maalesef, 15 tane
üniversitenin akıbeti ne olacak; bu noktada hiç kimsenin söyleyebileceği tek
bir şey yok.
Şimdi, burada amaç,
üniversitelerimizin açılması, rektörlerimizin atanması ve çocuklarımıza, Türk
eğitim sisteminde ciddî bir eğitim örneğinin orada yaşatılmasıdır.
Ama, bakın, biz, şu
atasın, bu atasın, bu şöyle olsun, bu böyle olsun tartışmalarını yapar iken,
aslında, üniversitelerin kendi sorunlarını da unutuyoruz. Yani, güzel, biz
üniversite kuruyoruz, üniversite kuruluyor -hayırlı olsun Yüce Milletimize-
ama, bununla beraber, üniversite kurmakla meseleleri halledemiyoruz. Üniversite
öncesi sorunlar var, üniversitenin kendi sorunları var ve üniversiteden sonra
üniversiteyi bitiren gençlerimizin, maalesef, istihdam edilememe sorunu var, iş
bulamama sorunu var. Üniversite mezunları, maalesef, işportacılık yapıyor, geleceğine
baktığı zaman, bir karamsarlık ve bir umutsuzlukla hayatını devam ettirmekle
karşı karşıya kalıyor.
Bu arada Yükseköğretim
Kurumunun, YÖK'ün hem bilim noktasında hem buluşlar noktasında hem de teknoloji
üretme noktasında daha ciddî gayretler sarf etmesi gerektiğine inanıyorum.
YÖK'ün daha çağdaş, daha demokratik ve daha özgür bir yapıya kavuşturulması
gerektiğini de burada konuşalım. Yani, hep rektörler... 15 rektör atanacak;
yani, kim atanırsa atansın...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- ...neticede atanacak bu hocalarımız, neticede atanacak olan bu rektörlerimiz,
yine bu milletin bağrından çıkan insanlar olacaktır; ama, YÖK'ün ve
üniversitelerin sorunlarını gözardı etmemiz, daha doğrusu YÖK'ün yaklaşımını
gözardı etmemiz mümkün değildir. Bakın, her şeyden önce, şu an, YÖK,
üniversitede sorunlar çözen bir konumda olması gerekirken, sorunlar üreten bir
konuma gelmiştir ve maalesef...
İSMAİL BİLEN (Manisa) -
Atamayı kim yapsın?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- ...dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında hiçbir üniversitemiz
bulunmamaktadır.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Bunu geçmiş iktidarlara söyleyeceksin.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Üniversite mezunları fakrüzaruret içerisinde işsizlikle boğuşmanın
mücadelesini vermektedir.
Değerli arkadaşlar, bakın
-daha önce de söyledim- üniversite sınavlarına giren öğrencilerimiz 1 730 000,
kazanan 400 000. Bu 400 000 içerisinde Açıköğretim Fakültesine kayıtlı olanlar,
devlet okullarına ve vakıf üniversitelerine...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
son cümlenizi rica edeyim.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- ...kayıtlı olan öğrenciler. Peki, kazanamayan?.. Kazanan bütün topyekûn 400
000 iken, maalesef, 1 330 000 öğrencimiz üniversite sınavını kazanamamıştır ve
geleceğine bir umutla bakamamaktadır. İşte, Türk eğitim sisteminin sorunları bu
iken, şimdi, biz hem bir şeyde ısrar edeceğiz hem de aslında, sonunun da nereye
gideceğini bilmediğimiz bir noktada ısrarcı olacağız; ama, Türk eğitim
sisteminin de sorunları bu iken, buna karşı duyarsız kalacağız. Yani, bu doğru
bir yaklaşım değildir diyorum ve...
İSMAİL BİLEN (Manisa) -
YÖK mü atasın?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- ...bu kanunun akıbetinin meçhul mecralara gitmemesi adına diyorum, gitmemesi
adına, bence, bu üniversiteleri, toplumumuza, gençliğimize, en yakın zamanda
kazandırmak adına, bu şekilde seri olmakta fayda mülahaza ediyorum ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
OSMAN KILIÇ (Sivas) -
Samimî misin bu söylediklerinde?
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Vekilim, bakın, samimî olmadığım hiçbir şeyi konuşmam. Cumhurbaşkanı bunu
tekrar Anayasa Mahkemesine gönderecek.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru ve cevap
kısmına geçiyoruz. 10 dakika...
Sayın Göksu, buyurun.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Sayın Başkanım, delaletinizle Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum.
Sayın Bakanım, bu yasayla
beraber, özellikle bazı ilçelerimizden fakülte talepleri var; altyapısı
tamamlanmış ilçeler de var. Bu ilçelerimize fakülte açılıp açılamayacağı
konusunda tereddütler var. YÖK'ün, hiçbir ilçeye, fakülte açılması konusunda
geçit vermediği söylenmektedir. İlçelere fakülte açılması söz konusu mu? Böyle bir
örnek var mı? Örneğin, bizde Besni İlçesinin altyapısı aşağı yukarı tamam.
Diğer bir sorum: Yasa
yürürlüğe girdikten ne kadar süre sonra bu üniversitelerin levhaları asılıp
hayata geçebilecek? Süre verebilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Göksu.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, biz,
Cumhurbaşkanımızın gönderdiği bir geri gönderme maddesini görüşüyoruz. İkinci
kez onaylamak zorunda kalsa bile, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ya da
Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine götürdüğünde bu konuyu, hükümet atasa bile bu
rektörleri, Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesinden karar çıkıncaya kadar -TÜBİTAK
örneğinde olduğu gibi- atamazsa, hükümet, bu inadıyla, bu üniversite işlerini engellemiş
olmuyor mu; bir.
İki: "81 fakülte
kurduk" diyor -Bakanlar Kurulu kararıyla- Sayın Bakan. YÖK'ün önerisi
olmadan, ona sormadan, oradan öneri gelmeden, her oturumda bir fakülte mi
kuruyorsunuz siz?
30 000 kadronun atanacağı
söyleniyor. Yoksa, bu rektör atamasının altında, bu 30 000 kadroyu atamak
anlayışı mı var?
Son sorum: Acaba, rektör
atamak mı merkezî bir karardır yoksa rektörün seçimle gelmesi mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Sayın Coşkunoğlu,
buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Aracılığınızla Sayın Bakana üç soru sormak
istiyorum.
Birinci sorum: Şimdi,
görüştüğümüz, bu 15 üniversitenin, hiç değilse bir kısmı, örneğin, Afyon
Kocatepe Üniversitesinin Uşak kampusu, üç yıl önce üniversite olma kriterlerinin
hepsini tamamlamıştı. Üç yıl neden bekletildi?
İkinci sorum: Bu
bekletmenin ötesinde, Sayın Cumhurbaşkanının, bu rektör atamaya ilişkin geçici
maddeyi veto edeceği bile bile, bu kadar geç getirilmesi, ondan sonra da, veto
edildikten sonra iki ay daha bekletilmesi, bu kadar gecikmenin, bu sene ÖSYM
kitapçığına bu 15 üniversitenin girmeme ihtimalini ortaya çıkardığını
görüyoruz. Bu gecikmeler kasıtlıdır; böylece, bu 15 ilin, üniversitesini
bekleyen bu 15 ilin karşısına geçip Sayın Cumhurbaşkanını suçlamak, onu sorumlu
tutmak gibi bir kasıt mı var? Böyle bir düşünceye, böyle bir iddiaya ne
dersiniz?
Üçüncü sorum: Neden
üniversitelere rektör atarken, üniversitelere ilişkin -şu anda, YÖK var- YÖK'e,
en azından, bir danışma ihtiyacı duymuyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Coşkunoğlu.
Buyurun Sayın Sıvacıoğlu.
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Millî Eğitim Bakanıma çok
kısa bir soru yöneltmek istiyorum.
Sayın Bakanım, bizim,
Gazi Üniversitesine bağlı, Kadıdağı mevkiinde bir eğitim fakültesi inşaatı var;
1990 yılında temeli atılmış. 2005 yılında, oraya 1,5 trilyon lira bir para
ayrılmıştı. Burada, inşaat, 2005 yılında hiç devam etmedi. Paranın başka bir
yere aktarıldığını haricen duyduk. Bu para nereye harcanmıştır?
Ayrıca, bu eğitim
fakültesindeki inşaat da, birtakım yanlış yapılmadan dolayı, şu anda inşaatı
tamamen durmuş vaziyette. Müteahhitle de, herhalde, üniversitenin bir ihtilafı
söz konusu. Bu ihtilaf ne şekilde çözümlenecek? İnşaata tekrar devam edecek
misiniz? Para nereye harcanmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Işık, süremiz
doldu; çok kısa…
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkanım, çok kısa.
Sayın Bakanım, Selçuk
Üniversitesi 80 000 öğrencisi olan büyük bir üniversite. İstanbul
Üniversitesinden sonra ikinci büyük öğrencisi olan bir üniversite ve Selçuk
Üniversitesinde fiziksel mekân ihtiyacının olmadığı da sizin tespitiniz
kanaatindeyim. Bu büyük bir üniversitenin bölünerek ikinci bir üniversite
oluşturulması noktasındaki kanaatinizi öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Adıyaman
Milletvekilimiz Göksu'nun sorusuna cevap veriyorum.
Değerli arkadaşlar,
ilçelerde fakülte kurulmaz diye bir kural yok. Nitekim, bunun çok fazla örneği
var; ancak, illerde kurulan, bu 15 ilde kurulan üniversitelerimiz resmen
kurulduktan sonra, rektörlükler, senatolar, yönetim kurulları oluştuktan sonra,
onların alacakları kararlarla, eğer altyapıları müsaitse ve gerçekten
gerekliyse, ülke menfaatları açısından uygunsa, teklifi yapılabilir,
kurulabilir. Yani, bu yönde bir engel, yasal bir engel en azından, söz konusu
değildir.
Tabelaların asılmasına
gelince; malumunuz, biz şimdi, tekrar, bu yasayı görüşüp, Sayın
Cumhurbaşkanımıza onay için gönderiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
onaylanıp Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra, bu üniversiteler resmen kurulmuş
olacak; dolayısıyla, tabelaları da asılmış olacak. Rektör atama prosedürü ile
üniversitelerin resmen kurulmuş olma prosedürünün birbirinden farklı olarak
değerlendirilmesi gerekiyor.
Sayın Gazalcı'nın,
efendim, inat meselesi… "İnat" kelimesini doğru bulmuyorum. Biz,
inatla iş yapmıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet adına irade
kullanıyor. Ortaya irade koymak ve bir hukuk metni üzerinde kendi görüşümüzde
ısrarcı olmamız, bunun doğru olduğu… Doğru olduğuna inandığımız bir görüşte
ısrarcı olmamızın "inat" kelimesiyle vasıflandırılmasını doğru
bulmuyorum.
30 000 kadroyu… Biz,
acaba, rektörleri onun için mi atıyoruz? Değerli milletvekilimizin bilmesi
gereken bir şey var; biz, üniversite kuruyoruz, bostan kulübesi kurmuyoruz.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Bakanın üslubunu görüyorsunuz!..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Üniversite kurduğunuz zaman, oraya kadro vereceksiniz.
Kadro vermeseniz, niçin, kadro vermediniz?..
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Vay vay benim güzel yurdum!..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, kadro vermeseniz, niçin kadro vermediniz?.. Kadro
verdiğiniz zaman "ha, buraya, demek ki, bu kadroları veriyorsunuz, rektörü
siz atamak istiyorsunuz…"
Bir sefer şunun
bilinmesinde fayda var: Akademik kadroların nasıl doldurulacağı, akademik
kadrolara nasıl atama yapılacağı yasalarda bellidir. Sınavlar açılır, jürilere
gider, gereken yapılır. İdarî kadrolara atama da merkezî sınavla olur. Diyelim
ki, oraya bir memur tayin edecekseniz, siyasî bir kararla oraya memur tayin
edemezsiniz. Önce, bildiğiniz gibi, KPSS, yani kamu personeli seçme sınavına
girecek, Devlet Personel Başkanlığı tarafından, puanı yeterliyse, merkezî atama
yapılacak. Kimse kendi kendisini bu konuda yanıltmasın.
Sayın Coşkunoğlu'nun
sorusuna gelince; bu, daha önceki müzakerede de, Sayın Coşkunoğlu, gündeme
gelmişti. "Efendim, üç yıl önce Uşak kampusu buna müsaitti, işte niçin
geciktirildi?" Türkiye'de, bu 15 üniversite içerisinde, o gün müsait
olanlar vardı, olmayanlar vardı, hazır olanlar vardı, olmayanlar vardı. Biz, 2003'te
bu ülkeyi devraldığımız zaman, bırakın yeni üniversite kurmayı, mevcut
üniversitelerdeki öğretim üyesine, öğretmene, işçiye maaş veremeyecek
durumdaydık. Ekonomik gelişmeyle birlikte, siz, yeni üniversite kurarsınız.
Bunlar için bütçe lazım, kadro lazım; bu, bir hesap kitap işidir Sayın
Coşkunoğlu.
Sonra, 15 üniversitenin
kurulmasıyla birlikte, buradaki fakültelerin, yüksekokulların ÖSYM kılavuzuna
girmemesi diye bir şey söz konusu değil. Zaten şu anda… Diyelim ki, Uşak'ı ele
alalım; Uşak'ta, Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı olarak şu anda faaliyetini
sürdüren fakülteler, yüksekokullar varsa -ki, var- bunlar zaten kılavuza girmiş
durumdadır. Yeni kurulan fakülteler ve yüksekokullar ise, ÖSYM'nin hazırladığı
ÖSS kılavuzuna girmese bile, bildiğiniz gibi, daha sonra kurulan fakülteler
oldukları için, ek kontenjanla yerleştirme yapılır. Burada bir mağduriyet,
faaliyete geçmeme gibi bir durum söz konusu değil, bundan dolayı millete bir
mazeret de anlatma, Sayın Cumhurbaşkanı geciktirdi veya şöyle oldu, böyle oldu
şeklinde bir mazeretle halkın karşısına çıkmamız da gerekmez. Bu tamamen
dediğim gibidir ve bunlar kılavuza girecektir.
Bir başka şey: YÖK'ün,
efendim, görüşünü niçin almıyoruz meselesine gelince; değerli milletvekilleri,
tekrar bir şeyin altını çizmek istiyorum; zaten, bakın, YÖK sistemi içerisinde
profesör olmuş, Üniversitelerarası Kurulun ortaya koyduğu kriterlere göre
profesörlük unvanını alan, akademik unvanını alan insanlar arasından bu atama
yapılıyor. Dolayısıyla, biz, sadece profesör unvanına sahip olan insanlardan üç
kişiyi Sayın Cumhurbaşkanına teklif ediyoruz. Şimdi, YÖK yapınca, bunu doğru
yapıyor diye iddia eden var mı içinizde? Bir üniversitede seçim yapılıyor,
birisi 4 oy alıyor, birisi 400 oy alıyor; YÖK, 4 oy alanı Sayın Cumhurbaşkanına
üç isim arasında gönderiyor, 400 oy alanı da, icabında, kesinlikle diskalifiye
ediyor, kenara atıyor. YÖK yapınca bunu doğru yapar, siyasetçi yapınca bunu
yanlış yapar şeklinde bir duygu içerisinde, bir düşünce içerisinde olmanızı
doğru bulmuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) -
Hiç olmazsa danışılabilir Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Sıvacıoğlu, sizin sorunuz biraz teknik
araştırma gerektirir. Sizin ve Sayın Işık'ın sorusuna yazılı cevap vereyim;
süremi aşmak istemiyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
soru-cevap bölümünü de tamamladık.
Madde üzerinde 1 önerge
var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5447
sayılı Yasanın geçici 1 inci maddesi aşağıdaki gibi düzenlenmesini dileriz.
Saygılarımızla.
|
Mustafa Gazalcı |
Atila Emek |
Nurettin Sözen |
|
Denizli |
Antalya |
Sivas |
|
Ali Oksal |
Tacidar Seyhan |
Mustafa Özyurt |
|
Mersin |
Adana |
Bursa |
Geçici Madde 1- Bu
kanunla kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri Yükseköğretim Kurumunca (YÖK)
önerilen 3 isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Atanan kurucu rektör 6 ay
içerisinde rektör seçimini yaptırır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahibi,
buyurun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Niye bir yıl değil de altı ay?
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çok önemli bir konuyu, üniversite konusunu,
bir uzatma süresinde konuşuyoruz. 2005'in son gününde, böyle, gece sabaha
karşı, işin içeriğini tartışmadan, o ilden çıkan arkadaşlar, aman hayırlı
olsun, düğün bayram havasıyla geçiştirildi.
AKP sözcüsü arkadaş, bir
profesör öğretim üyesi, geldi, burada "atama, kurucu rektörlerin atama
olması gerekir, işte siyaseti küçültmeyelim" falan dedi "Türkiye
Büyük Millet Meclisini küçültmeyelim" dedi. Sayın Bakan da doçent; o da,
öğretim görevlisi olarak, üyesi olarak geldi.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, üniversiteyi konuşuyoruz. Bu yasanın, bu geçici maddesi can damarı.
AKP bir kez daha, bir sınavla karşı karşıya. Bakın, bu, Millî Eğitim
Komisyonuna gelmedi. Ben Millî Eğitim Komisyonu üyesiyim. Bu, Millî Eğitim
Komisyonuna gelmedi bu geri dönen şey,
Plan ve Bütçeden getirildi buraya.
EYÜP FATSA (Ordu) - Millî
Eğitim Komisyonunda görüşüldü Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, AKP kendine göre bir ölçü koydu; YÖK'ü dışladı,
muhalefeti dışladı, bütün uzmanları dışladı, kamuoyuna bilgi vermedi, kendine
göre ölçütleri koydu, burada geçti. Biz de dedik ki "üniversite kurmak
hayırlı bir iştir" buna destek olduk. Ama, şimdi, rektör atama konusu...
Bakın, bizim önergemiz niçin "altı ay" diyor; altı ay seçime hazırlık
yapsın diye arkadaş.
Şimdi, ben, Sayın Bakanın
üslubuna çok üzüldüm. Bir soru soruyorum, diyorum ki, Sayın Bakan bunu böyle
geçiriyorsunuz. Ben, tutuma inat dedim. Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesine…
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz Anayasa Mahkemesine gideceğiz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Gidin…
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Cumhurbaşkanı diyecek ki o zaman büyük bir olasılıkla: "Bu konu Anayasa
Mahkemesindedir -TÜBİTAK'ta böyle yaşadık- ben, bu rektörlerin atamasını
yapmıyorum." Peki, o zaman işi geciktirmiş olmuyor musunuz diyorum, bu
diyorum bir inat değil mi?
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Suç kimin?..
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Ben, bir tutumdan bahsediyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Siz geciktirmiş oluyorsunuz.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Sayın Bakan, o "inat" sözcüğünü cımbızla alıyor, benim sorduğum
soruya yanıt vermiyor. Diyorum ki, devamla… "81 tane, biz, Bakanlar
Kurulu, fakülte kurduk" diyor "açtık" diyor "Bir rektörü
atamayı mı bize çok görüyorsunuz" diyor. Ben de soruyorum:"YÖK'ün
önerisi yok mu bunda, siz onunla işbirliği yapmıyor musunuz" diyorum,
orasına değinmiyor bostan korkuluğu kulübesinden bahsediyor. Diyorum ki, atama
merkeziyetçiliktir, burada kimseyi kandırmayalım. "Bırakın bu merkeziyetçi
tutumu" diyor. Biz de tam onu söylüyoruz; bırakalım bu merkeziyetçi
anlayışı. Yani, bir kuralı koyalım; şu atanmış, bu atanmış; kişi değil, bir
kural…
Bakın, önergemizde
diyoruz ki… Yükseköğretim Kurulu, arkadaşlar, YÖK'te 21 kişi, üçte 1'ini
üniversiteler kendi aralarında seçiyorlar, gönderiyorlar, üçte 1'ini
Cumhurbaşkanı gönderiyor, üçte 1'i de hükümet tarafından oluşuyor. Şimdi,
Anayasanın 130 ve 131 inci maddeleri YÖK'e bu görevi vermiş değerli arkadaşlar.
Bakın, biz yasama yapabiliriz, bizim içimizden çıkan hükümet yürütme yapar. Siz
de biliyorsunuz ki, Cumhurbaşkanı da, yargı gücü de, bunlar da egemenliği
kullanan bir haktır, yasaldır, doğrudur, Anayasa Mahkemesi de öyledir. Özerklik
diye dünyada bir kurum var. Hele üniversite konusunda özerk olmadan üniversite
olmaz. Cumhurbaşkanının zorlama bir gerekçeyle gönderdiğini söylüyor
arkadaşımız. Tam tersine -burada bir kez daha okumadık- 104 üncü maddede
Cumhurbaşkanının yetkisi içinde olduğunu söylüyor, 130 uncu maddede bu yetkinin
olduğunu söylüyor.
Değerli arkadaşlar,
hukuka mı uyacağız, akla, bilime, özerkliğe mi uyacağız...
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Demokrasiye uyacağız, demokrasiye!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- … yoksa tutumda bir inat mı yapacağız?!
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Demokrasiye uyacağız!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Ben şimdi öneriyorum, diyorum ki, bakın, bizim önergemiz şu…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Demokrasiye uyacağız, demokrasiye!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Beni dinler misin; bağır yine ama beni dinle, vur fakat dinle! 200 yıl
önceydi bu…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Sizin yaptığınız yasal oluyor, bizim yaptığımız olmuyor mu?!
BAŞKAN - Sayın Çerçi,
lütfen… Yani, uzun süredir müdahale ediyorsunuz, zaman kaybediyoruz. Lütfen…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Sayın
Başkan, burası milletin Meclisi!
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
son cümleleriniz için rica ediyorum.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
önergemiz şu: Lütfen, bakın, işin böyle ucunu kapatmak istemiyorsanız -ben,
tutumda bir inattan söz ediyorum- gelin Anayasamızın 131 inci maddesine ve
Cumhurbaşkanının geri gönderme yazısına kulak verelim. YÖK, yani Yükseköğretim
Kurumu, 3 adayı Cumhurbaşkanına önersin; ama, bu geçici olsun. Bakın, seçim
altyapısını hazırlamak için altı ay... Sizin öneriniz nedir ya da yapmak
istediğiniz; şimdi "iki yıllığına ben atıyorum" diyorsunuz.
HÜSNÜ SIVACIOĞLU
(Kastamonu) - Önceden de öyleydi.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki, hangisi demokratik bu işin?! Değerli arkadaşlar, Anayasaya uygun davranmak
istiyorsak, özerkliğe uygun davranmak istiyorsak, hukuka, demokrasiye uygun
davranmak istiyorsak, lütfen, duygusal olmayın; kaldır parmak, indir parmak
yapmayın.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Meclisi bu kadar küçültemezsiniz!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Yarın bir engelle daha karşılaşacaksınız…
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen, son cümlenizi rica ediyorum.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki efendim.
Değerli arkadaşlar, ben
biliyorum, Plan Bütçede de böyle oldu; ne yapsak, çok zaman yarar getirmiyor.
Ama, yönetimin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimindedir. Meclisten çıkan,
Anayasa Mahkemesine ve Cumhurbaşkanının denetiminden geçer. Anayasa Mahkemesi
kabul etmezse bu geçersiz olur. Bunlar, çok yalın hukuk kurallarıdır,
Anayasamızın gereğidir.
Önergemizin kabulünü
diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, Sayın Gazalcı'nın önergesini oylarınıza sunacağım…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısı isteyeceğim;
saydım, burayı saydım ben…
BAŞKAN - Karar
yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yetersayısı arıyoruz; arkadaşlar; sayalım.
Karar yetersayısı
bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.51
Açılma Saati: 21.58
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
1096 sıra sayılı kanunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
7.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı
Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Kanunun geçici 1 inci
maddesi üzerindeki verilmiş önergenin oylanmasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 2 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.00
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.03
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68 inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
1096 sıra sayılı kanunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
7.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 30.12.2005 Tarih ve 5447 Sayılı
Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1164) (S. Sayısı: 1096) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Kanunun geçici 1 inci
maddesi üzerinde verilmiş önergenin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı yoktur.
Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Mart 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler.
Kapanma Saati: 22.04