BIM 2 2 2006-02-23T16:45:00Z 2006-02-23T16:45:00Z 51 35853 204363 TBMM 1703 408 250972 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 110

 

57 nci Birleşim

1 Şubat 2006 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, Konya'nın iktisadî kalkınmasına ve hayat standardının yükselmesine etki edecek olan mavi tünel sulama ve içmesuyu projesinin sağlayacağı yararlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün, sabit ve mobil telefonlarla yapılan iletişimden alınan yüksek vergiler sonucunda vatandaşların iletişim hizmetlerinden yeterince yararlanamamasının getirdiği olumsuzluklara karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, üreticilerin ve ihracatçıların Türkiye ekonomisine kazandırdıkları işgücü ile katmadeğere ve işadamlarına hükümetçe destek verilmesinin kalkınmaya sağlayacağı katkılara ilişkin gündemdışı konuşması

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın (2/677) esas numaralı kanun teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/357)

2.- Isparta Milletvekili Mehmet Sait Armağan'ın (6/1624) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/358)

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 45 milletvekilinin, İzmir İlinde çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumunun ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/334)

2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, kuş gribi hastalığının yaygınlaşmasının nedenleri ile toplum sağlığına ve ekonomiye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/335)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

3.- İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/614) (S. Sayısı: 1055)

4.- Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/675) (S. Sayısı: 1070)

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir Kültür ve Turizm Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/10999)

2.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü hakkındaki suçlamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11002)

3.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11024)

4.- Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11027)

5.- Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın, Danimarka'da yaptığı basın toplantısındaki bazı sözlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11035)

6.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya Adliye Sarayı inşaatının yer seçimine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11037)

7.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısının intiharına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11039)

8.- Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısının intiharına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11040)

9.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir zanlının serbest bırakılmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11212)

10.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, tutuklu ve hükümlülere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11213)

11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden etkilenen hizmet binalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11284)

12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden etkilenen hizmet binalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/11321)

13.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Emlak Vergisi birim değerlerinin belirlenmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11421)

14.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, kayıtdışı ekonomiye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11424)

15.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bir köy yolunun onarımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11478)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bir köy yolunun onarımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11479)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'daki bir köy yolunun onarımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11481)

18.- Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, teftiş kurulu başkanlığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11501)

19.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Avlan Gölündeki çevre sorunlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/11531)

20.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığının birleşmesi sonrasındaki personel atamalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11551)

21.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki hava kirliliği ölçümlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/11609)

22.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir müsteşar yardımcısı hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11665)

23.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Hepatit B aşısı uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11683)

24.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Makine ve Kimya Endüst-risi Kurumuna ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/11707)

25.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF yetkililerinin çelişkili bilgiler verdiği iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/11727)

26.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Irak'tan ithal edilen hurdalardaki radyasyon iddialarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/11743)

27.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, 1987-2002 yılları arasında OHAL bölgesi dışına çıkarılan kamu personeline ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11754)

28.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'ye devredilen bankalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/11773)

29.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, ihracatla ilgili bazı verilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/11774)

30.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, boşanmalardaki artışa,

-İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Altındağ Belediyesinin dağıttığı bir kitapçığa,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/11780, 11781)

31.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, yurt dışına çıkarılan tarihî eserlere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11806)

32.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, müze ve kütüphanelerin güvenliğine ve envanter çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11807)

33.- İstanbul Milletvekili Göksal KÜÇÜKALİ'nin, bütçe görüşmelerindeki bir ifadesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11818)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Tokat Milletvekili İbrahim Çakmak'ın, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemine ve enerjiyi verimli kullanmak için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Ünal Kacır, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kurun prim alacaklarının yeniden yapılandırılmasının sağlayacağı yararlara,

Kocaeli Milletvekili Salih Gün, Belediye Yasasının yanlış uygulanmasının meydana getirdiği sorunlara; yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin önlenmesi ve belediyelerin hizmetlerini daha verimli bir şekilde yapabilmeleri için alınması gereken tedbirlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 42 milletvekilinin, amatör sporların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/332),

İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 43 milletvekilinin, 19.1.2006 tarihinde yapılan Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerine müdahale edildiği iddialarının araştırılması (10/333),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın Hırvatistan Parlamentosu Başkanı Vladimir Seks'in resmî davetine bir parlamento heyetiyle birlikte icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 11 inci sırasında yer alan (10/35), 12 nci sırasında yer alan (10/40), 37 nci sırasında yer alan (10/73), 73 üncü sırasında yer alan (10/115), 195 inci sırasında yer alan (10/247) ile 268 inci sırasında yer alan (10/327) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 31.1.2006 Salı günkü birleşiminde ve birlikte yapılmasına; görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği,

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 322 nci sırasında yer alan 1070 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 4 üncü sırasına, bastırılıp dağıtılan ve gelen kâğıtlarda yayımlanan 1076 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 5 inci sırasına, 4 üncü sırasında yer alan 848 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 5 inci sırasında yer alan 1066 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 320 nci sırasında yer alan 1068 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 326 ncı sırasında yer alan 1074 sıra sayılı kanun teklifinin 9 uncu sırasına, 209 uncu sırasında yer alan 816 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 211 inci sırasında yer alan 818 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 317 nci sırasında yer alan 1064 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 321 inci sırasında yer alan 1069 sıra sayılı kanun teklifinin 13 üncü sırasına alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 31.1.2006, 1.2.2006, 2.2.2006, 7.2.2006, 8.2.2006 ve 9.2.2006 tarihli birleşimlerinde çalışma sürelerinin 15.00-20.00 saatleri arasında olmasına; 31.1.2006, 1.2.2006, 7.2.2006, 8.2.2006 tarihli birleşimlerde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek, bu birleşimlerde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;

Açıklandı.

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.

Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (2/236),

Kocaeli Milletvekili Salih Gün'ün, Amatör Kümeye Düşen Futbol Kulüplerinin Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Olan Borçlarının Affı Hakkında (2/616),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

2 nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan, İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin, 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/614) (S. Sayısı: 1055), 1 inci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlandı; 1 inci madde için yapılan oylama sonucunda Genel Kurulda karar yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından ve çalışma süresi de dolduğundan,

1 Şubat 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.01'de son verildi.

İsmail Alptekin

Başkanvekili

 

Yaşar Tüzün

Harun Tüfekci

 

Bilecik

Konya

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Bayram Özçelik

Burdur

Kâtip Üye

 

                                                   II. - GELEN KÂĞITLAR           No.: 75

1 Şubat 2006 Çarşamba

Sözlü Soru Önergeleri

1.-Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Mersin'deki bazı personelinin atama yerlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1644) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2005)

2.- Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, veremle mücadele çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1645) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

3.- Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, Hacı Bektaş-ı Veli Müzesinin onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1646) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir ile ilgili bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11860) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2005)

2.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Hac organizasyonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11861) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2005)

3.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, içkili yer izinleriyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11862) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2005)

4.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bazı ekonomik verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11863) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

5.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir televizyon programındaki bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11864) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

6.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara-Yenimahalle Belediyesinin yaptırdığı bir ankete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11865) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

7.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, bölünmüş yol projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11866) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

8.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bakanlıklara iade edilen atama kararnamelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11867) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

9.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya ulaşım planı ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11868) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

10.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Dünya Ticaret Örgütüne bulunulan taahhütlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11869) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

11.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, personel maaşı ödeyemeyen belediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11870) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

12.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, kamu hastanelerinin gelir kaybının önlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11871) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

13.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, yabancılara mülk satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11872) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

14.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, AB'nin Türk üniversitelerinin projelerinin finansmanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11873) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

15.- Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın, Amanos Dağında tesis kurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11874) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

16.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Ziraat Bankasının personel alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11875) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

17.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Türk Dil Kurumunun yazılı basında kullanılan Türkçe üzerindeki denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11876) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

18.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, THY'nin bazı uçakları seferden kaldırıp kaldırmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11877) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

19.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, şehit yakınlarına sağlanan haklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11878) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

20.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, hakkındaki bazı işlemlerle ilgili kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11879) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

21.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Cilvegözü Sınır Kapısı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11880) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

22.- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Çanakkale'deki kamu personelinin görev değişikliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11881) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

23.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, Rus doğalgazında kesinti olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11882) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

24.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, inşaat sektörünün deprem kuşağına göre yönlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11883) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

25.- Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, bütçeden derneklere yapılan yardıma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11884) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

26.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'de çimento ve hazır beton fiyatlarındaki artışa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11885) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

27.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Konya gezisinde bir şahsı ziyaret edip etmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11886) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

28.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, kuş gribi vakalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11887) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

29.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Danıştayın TÜPRAŞ'ın bir grup hissesinin satışıyla ilgili kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11888) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

30.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, zamanaşımına uğrayan ceza davalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11889) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

31.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, adli yardımla görevlendirilen avukatların ücretlerinin ödenmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11890) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

32.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bir karakol amirliğinin bir tahkik talebiyle ilgili beyanına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11891) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

33.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bazı şahısların telefonlarının dinlenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11892) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

34.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa çevre yolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11893) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

35.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, bölünmüş yol projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11894) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

36.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, kadastro ve arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11895) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

37.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, çimento üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11896) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

38.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, çevre sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11897) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

39.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bazı Devlet orman fidanlıklarının kapatılması kararına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11898) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

40.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, özelleştirilen Seydişehir Eti Alüminyum personeline ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11899) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

41.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzcilik Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11900) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

42.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Edirne Pazarkule Gümrük Kapısından kamyon geçişiyle ilgili bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11901) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

43.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, orkinos ihracatı ve ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11902) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

44.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, gümrüksüz satış mağazalarına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11903) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

45.- Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Iğdır'da şeker ürünlerini işleyen ve ihraç eden firmalara ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11904) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

46.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı ilaçların yurt dışındaki satış fiyatlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11905) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

47.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, SHÇEK yurtlarındaki çocukların bakım ve eğitimlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11906) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

48.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzmir'e yeni bir kimsesizler yurdu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11907) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

49.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, TRT'nin işçi sayılmayan geçici personeline ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/11908) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

50.- Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, tarımdaki istihdam azalışına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/11909) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

51.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, bazı akaryakıt bayilerine kesilen cezaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11910) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2005)

52.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, TPAO'nun Irak'taki yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11911) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005

53.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, elektrik enerjisi üretimine, barajlara ve elektrik götürülen köylere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11912) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

54.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Rus doğalgazının teminindeki aksama riskine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11913) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

55.- Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Ankara'daki bazı apartmanların doğalgazının kesilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11914) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

56.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Mavi Akım doğalgazının fiyatlandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11915) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

57.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rus doğalgazının fiyatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11916) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

58.- Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, Rus doğalgazının alım fiyatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11917) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

59.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Rus doğalgazının fiyatlandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11918) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

60.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy yolunun genişletilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11919) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2005)

61.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, terör zararlarının tazminine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11920) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

62.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, terörle mücadele çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11921) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

63.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesince alınacak yangın araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11922) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

64.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın canlı hayvan pazarı ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11923) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

65.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, bir şairin ölüm yıldönümünün güvenlik açısından riskli gün kapsamına alındığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11924) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

66.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin türbe onarımı ile ilgili kararlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11925) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

67.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul'da imara açılan yeşil alanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11926) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

68.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, personelin maaş ödemelerinin yapıldığı bankaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11927) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

69.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, DTP'li belediye başkanlarının Danimarka Başbakanına yaptığı bir başvuruya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11928) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

70.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, emniyet güçlerinin İstanbul'daki bir gösteriye yönelik tutumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11929) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

71.- Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, yurtdışından yardım ve kredi alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11930) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

72.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki hava kirliliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11931) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

73.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul Deniz Otobüsleri Şirketince işletilen iki feribotun fiyatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11932) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

74.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul'a yapılacak bir yabancı yatırıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11933) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

75.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının gönderdiği bayram tebriklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11934) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

76.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adana İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11935) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

77.- Konya Milletvekili Nezir BÜYÜKCENGİZ'in, CHP Genel Başkanının Şeb-i Aruz törenindeki konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11936) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

78.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ankara İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11937) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

79.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Antalya İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11938) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

80.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11939) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

81.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Diyarbakır İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11940) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

82.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11941) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

83.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Eskişehir İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11942) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

84.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gaziantep İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11943) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

85.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, İstanbul İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11944) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

86.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, İzmir İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11945) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

87.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kocaeli İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11946) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

88.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11947) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

89.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Konya İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11948) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

90.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Mersin İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11949) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

91.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11950) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

92.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Samsun İlindeki bazı suç verilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11951) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

93.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, İstanbul'daki İstiklal Caddesinin yenilenmesi çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11952) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

94.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bir cinayete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11953) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

95.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bir karakol amirliğinin bir tahkik talebiyle ilgili beyanına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11954) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

96.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Muğla-Fethiye-Erendağı Kayak Merkezine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11955) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

97.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, Datça'nın yaban hayatı bakımından turistik tanıtımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11956) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

98.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, ulusal müze uygulamasına ve Şanlıurfa Müzesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11957) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

99.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Devlet Tiyatroları Genel Müdürüne ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11958) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

100.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Alevi-Bektaşi kuruluşlarının yardım taleplerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11959) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

101.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, Türk Telekomun imtiyaz sözleşmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11960) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

102.- İstanbul Milletvekili Hasan AYDIN'ın, malvarlığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11961) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

103.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, kamu hastanelerinin gelir kaybının telafisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11962) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

104.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzmir-Buca'da inşaatı yarım kalan yurt binasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11963) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

105.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, SHÇEK ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı protokole ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11964) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

106.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11965) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

107.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, yaptırılan okul ve derslik sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11966) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

108.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, okul müdürü atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11967) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

109.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, İstanbul'daki bazı müdür ve müdür yardımcısı atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11968) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

110.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, şube müdürlüğü kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11969) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

111.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, öğretim elemanlarının, naklen atanma şartlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11970) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

112.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa Kız Meslek Lisesi binasının satışına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11971) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

113.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzmir Fen Lisesinin ödüllendirilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11972) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

114.- Gaziantep Milletvekili Ahmet YILMAZKAYA'nın, Gaziantep'teki bir Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11973) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/1/2006)

115.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, bir doktor hakkındaki soruşturmaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11974) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2006)

116.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, bir televizyon kanalında yayınlanan bazı hastanelerle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11975) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2006)

117.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, hastanelerdeki şef atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11976) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

118.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bazı sağlık verilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11977) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

119.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Haydarpaşa Numune Hastanesindeki bir bölümün taşınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11978) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

120.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, ağız sağlığı ve diş tedavi hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11979) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2006)

121.- Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, kan şekeri ölçüm cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11980) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

122.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, kuş gribiyle ilgili açıklamalara ve alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11981) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

123.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin yeniden yapılandırılmasına ve kuş gribi vakasındaki teşhisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11982) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

124.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Ankara Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine yapılan bir görevlendirmeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11983) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

125.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, kamu sağlık kurumlarının alacaklarının terkinine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11984) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

126.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, kuş gribi vakalarındaki teşhis ve hastalığa karşı alınan tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11985) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

127.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, sulanabilen arazi ve hububat üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11986) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

128.- Kırıkkale Milletvekili Halil TİRYAKİ'nin, Kırıkkale'li çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11987) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/1/2006)

129.- Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, tarımdaki istihdam azalışına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11988) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

130.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet PARLAKYİĞİT'in, şeker pancarı kotalarının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11989) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

131.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, kabotaj hakkına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11990) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/12/2005)

132.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, havayolu şirketlerinin uçuş personelinin çalışma sürelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11991) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2006)

133.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Eskişehir'deki demiryolu hattının yer altına alınması projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11992) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

134.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, diğer kurumlara geçiş yapan Diyanet İşleri Başkanlığı personeline ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11993) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2005)

135.- Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞAN'ın, sözde Ermeni iddialarına karşı yürütülen çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11994) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/12/2005)

136.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, şehit yakınlarına sağlanan haklara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11995) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2006)

137.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, TMSF bünyesindeki bankaların hâkim ortaklarının borçlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11996) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/1/2006)

138. Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Çanakkale'nin Biga İlçesinde imamlara yönelik bir bilgilendirme çalışmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11997) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2005)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN ve 45 Milletvekilinin, İzmir İlinde çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumunun ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/334) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/1/2006)

2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali TOPUZ, İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL ve Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, kuş gribi hastalığının yaygınlaşmasının nedenleri ile toplum sağlığına ve ekonomiye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/335) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/1/2006)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.08

1 Şubat 2006 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekilimize gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Konya İli Mavi Tünel Sulama ve İçmesuyu Projesi hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık'a aittir.

Buyurun Sayın Işık. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, Konya'nın iktisadî kalkınmasına ve hayat standardının yükselmesine etki edecek olan mavi tünel sulama ve içmesuyu projesinin sağlayacağı yararlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya-Çumra Üçüncü Merhale Projesinin en büyük kısmı olan Mavi Tünel Projesinden bahsetmek üzere gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, asırlarca değişik medeniyetlere zemin oluşturmuş Konya, dünyanın en eski yerleşim merkezleri arasında yer almaktadır; coğrafî konumu, yüzölçümü, nüfusu, tarihî-kültürel mirası, çokyönlü turizmi, sanayii ve dinamik ticaretiyle, hububatta yüzde 10,5; pancarda yüzde 21, hayvancılıkta yüzde 9 olmak üzere, 2 750 000 hektar alandaki tarımıyla cazibe merkezi olma özelliğini artırarak devam ettirmektedir.

Değerli milletvekilleri, Konyamızın iktisadî kalkınmasına ve hayat standardının yükseltilmesine tesir edecek en önemli proje, Konya-Çumra üçüncü Merhale Projesinin en büyük ayağı olan Mavi Tünel Projesidir. Konya kapalı havza konumunda bulunan mevcut su kaynaklarının, gelişen teknoloji ve artan nüfusa bağlı olarak tarımsal faaliyetler ile şehrin içme, kullanma ve endüstri su ihtiyacının karşılanmaz hale gelmesi sonucunda, komşu illerden ilave su teminini gündeme getirmiştir. Devlet Su İşleri Teşkilatınca yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda, Yukarı Göksu Havzasının sularının yapılacak 3 adet baraj ve 17 kilometrelik tünel vasıtasıyla Konya kapalı havzasına aktarılması uygun ve ekonomik çözüm olarak tespit edilmiştir.

Konya-Çumra üçüncü Merhale Projesinin en önemli ünitesi, yılda toplam 180 hekto metreküp suyu Konya kapalı havzasına aktaracak olan Mavi Tünel Projesidir. Bu ünitenin de içinde bulunduğu Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel Projesi 2005'te olduğu gibi, 2006 yatırım programında yer almıştır. Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel inşaatının ihale edilebilmesi için gerekli her türlü proje çalışması tamamlanmış, özel ve teknik şartnameler de hazırlanmıştır. Baraj ve tünel projelerin en son teknolojik gelişmelere paralel olarak yeniden revize edilmesiyle öngörülen maliyette de büyük düşüşler sağlanmıştır. ÇED raporu ise, 9 Ağustos 2005 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığınca tasdik edilmiştir. Bu iş, dışkredi kullanımı şeklinde ihale edileceğinden 16 Aralık 2005 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatı ihale yapılmasını uygun bulmuştur. Son aşama olan Hazine Müsteşarlığı süreci de tamamlanma aşamasına gelmiş bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel Projesi, 50 000 000 YTL ödenekle 2006 yatırım programında devam etmektedir. Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünelle Göksu Havzasından akan suların Akdeniz'e boşa akması önlenip, kuraklıkla karşı karşıya kalan Konya Ovasının suya kavuşturulması gerçekleştirilmiş olacaktır.

Konya, Çumra ve Karapınar Ovaları yeraltı suyu bakımından ülkemizin en önemli su kaynağına sahip olmakla birlikte, son yıllarda yaşanan kuraklık ve kuyulardan aşırı su çekimi nedeniyle statik su seviyelerinde büyük düşüşler meydana gelmiş, bu nedenledir ki, yeraltı suyunu besleyen ilave yerüstü kaynaklarına acilen ihtiyaç duyulmaktadır.

Konya-Çumra üçüncü Merhale Projesi, kapsadığı sulama alanı bakımından GAP'tan sonra ülkemizin ikinci büyük sulama projesidir. Mavi Tünel Projesi sonuçlandığında Konyamızın yaklaşık yüzde 30'unda sulu tarım yapılabilecek, 180 000 000 metreküp su Konya Ovamızın topraklarına hayat verecek, iklime olumlu etki sağlayacak, alternatif ürünler yetiştirilebilecek, hayvancılıkta büyük atılım gerçekleşecek, milyarlarca dolar, ülke ekonomisine, katkı sağlayacak ve binlerce insanımıza istihdam imkânı sağlanmış olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET IŞIK (Devamla) - İlaveten, yerleşim merkezlerinde risk noktasına gelmiş olan içmesuyu meselesi de böylece halledilmiş olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konyamızın bir asırlık projesinin hayata geçirilme sürecindeki tarihî katkılarından ve kararlılıklarından dolayı başta Başbakanımız olmak üzere Enerji Bakanımıza, Bakanlar Kurulumuzun tüm üyelerine, Devlet Su İşleri Genel Müdürü ve bürokratlarına, Konya Devlet Su İşleri Bölge Müdürümüze ve ekibine, kısacası emeği geçen herkese Konya insanımız adına teşekkürlerimi sunuyor, tekrar, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Işık'a teşekkür ediyoruz.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler cevap verecekler.

Buyurun efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Konya Milletvekilimiz Ahmet Işık Beyin, Mavi Tünel Sulama ve İçmesuyu Projeleri konulu gündemdışı konuşmasına ilişkin ilave bilgiler sunmak istiyorum; bundan dolayı da, bu fırsatı bana verdiği için de Sayın Ahmet Işık'a teşekkürlerimi sunuyorum.

Konya Ovası, bizim son derece önem verdiğimiz, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da sayılı ovalarından bir tanesi. Özellikle tarım söz konusu olduğu için ve burada da gıda konusu insanlığın vazgeçilmez en önemli ihtiyaçlarından biri olduğu için, hem tarım politikamız açısından hem de enerji politikası açısından son derece önemli bir projedir Mavi Tünel Sulama ve İçmesuyu Projesi. Hükümetimiz, burada, büyük bir kararlılıkla, başta Sayın Başbakanımızın liderliği ve önderliğinde bu projeyi ele aldı ve bununla ilgili olarak da gerekli çalışmaları yaptık. Bu proje programa girdi, parası da ayrıldı ve bu proje şimdi ihale aşamasında. Bu ihaleyi de yaptığımız takdirde, gerek ülkemiz gerek bölgemiz çok önemli bir projeyi realize etmek üzere, gerçekleştirmek üzere en önemli adımları atmış oluyor.

Bu proje, Konya Ovaları Projesi adı altında, KOP adı altında ele alınıyor. 9 adet büyük sulama projesi, 1 adedi içmesuyu olmak üzere, 1 adedi de Göksu Havzası enerji projeleri olmak üzere, çok sayıda, müstakil, küçük, yerüstü ve yeraltı sulamalarından oluşmak üzere, 12 adet projeler demetidir; yani, burada bir düzine proje ele alınacak ve Konya Ovası yeşerecek, yemyeşil bir ova olacak. Aynı zamanda da, hem ülkemiz tarım açısından önemli bir avantaja kavuşmuş olacak hem de bölgenin buğday ambarı olma konusunda ve diğer tarım ürünleri açısından, belki de münavebeli ürünler açısından -buna, enerji tarımı da dahil, biyodizel ürünleri dahil olmak üzere- büyük bir avantaj kazanacak. Zaten, bu sulama olunca, iklimi de olumlu ölçüde değişecek; iklimin değişmesi olumlu olarak diğer gelişmeleri tetikleyecek; dolayısıyla, burası bir cazibe merkezi olacak. Bizim iddialı, önemli projelerimizden bir tanesidir; tıpkı GAP Projesi gibi, KOP Projesi de, Türk Milletinin iftihar edeceği ve mukayeseli üstünlükler sahasında önemli avantajlar kazanacağı projelerinden bir tanesi olacak.

Bu noktada, KOP kapsamında yer alan 12 adet projede bugüne kadar yapılan yatırımlarla 304 675 hektar alan suya kavuşturuldu; ama, Konya Ovasının çok daha fazla suya ihtiyacı var. Bu miktarın 615 509 hektara çıkarılması amacıyla da projelerin diğer kısımlarının gerçekleştirilmesi gerekiyor; yaklaşık iki katına çıkacak bu. İki katına çıkması, ürünler bakımından doğru orantıyla gelişme olarak almamak lazım. Belki bunu üç, dört, beş katı artıracaktır; çünkü, bu, neticede, hayvancılığı da, tarımsal sanayii de etkileyecektir olumlu olarak ve istihdama da, istihdam sorununa da, işsizlik sorununa da önemli çözümler getirecektir.

Karaman Birinci Merhale Projesinde, Gödet Barajı işletmede, Deliçay Barajının inşaatı sürdürülmektedir. Bunu da, Devlet Su İşleri büyük bir başarıyla sürdürüyor bu çalışmayı. 16 000 hektar alan işletmeye açıldı.

Karaman İkinci Merhale Projesi kapsamında da İbrala Barajı inşaatı sürdürülüyor. Bu projede de, ayrıca, 8 000 hektar alan sulanacak hem de Karaman'ın içmesuyu ihtiyacı karşılanmış olacak. İçmesuyu da, bildiğiniz gibi, en önemli ihtiyaçlarımızdan bir tanesi.

Ayrıca, KÖYDES Projesiyle de, bildiğiniz gibi, Hükümetimiz, 3 katrilyon liralık bir parayı buraya ayrılmış bulunuyor. Bu sayede, inşallah, susuz ve yolsuz köyler kalmayacak.

Konya Ovası büyüklüğü ve yeraltı sularının derinlere çekilmekte olduğu da dikkate alınarak, çevredeki yeni kaynaklara yönelinmiştir. Bu bakımdan, Konya-Çumra Projesi kapsamında yapılacak ve Göksu üzerinde yapılacak barajlar önem kazanmaya başlamıştır. Burada, Konya-Çumra Projesi kapsamında 11 adet depolama, 337 560 hektar sulama ve 1'isi de işletme halinde, diğerleri programda bulunan 4 adet hidroelektrik santralı bulunmaktadır. Proje de, bildiğiniz gibi, üç merhaleden oluşmaktadır.

Burada, yeraltı sularının giderek derine inmesi de tehlike arz etmektedir. Bu, hem elektrikle bu suyu çektiğimiz için tarımsal maliyetler artmaktadır hem de çevre açısından önemli bir kayıp olmaktadır.

Burada da, bizim Hükümetimizin ve Bakanlığımızın önemli bir proje yaklaşımı daha vardır. Dün bahsettiğim projeler… Bir başkası da -burada size bunu ifade edeyim- biz, yeraltındaki boşlukları da suyla doldurmak istiyoruz. Şu anda ırmaklar boşa akıyor. Denize akan suları da, biz, bir etütle, yeraltındaki boşlukları tespit ederek, buralara indirmek istiyoruz suyu. Böylece, denizlere akan suyu, aynı zamanda yeraltı depolarını doldurmak üzere, gerek Ege Bölgesinde gerek Trakya'da ve gerekse de Konya Ovasında bu etütleri yaparak, yeraltı boşluklarını, depolarını tespit ederek, oralara suyu enjekte etmek istiyoruz. Bu çalışmalarımız da iyi gidiyor.

Bu üç projeden oluşan, üç merhaleden oluşan… Birinci merhalede, Beyşehir Gölü, Apa, Altınapa ve Sille Barajları ve bu barajlarda düzenlenen yerüstü suyu ve yeraltı suyu kaynaklarından 57 370 hektar tarım alanı sulanmaktadır. İkinci merhalede ise, Gembos Havzası akımlarının Derebucak Barajı ile Gembos Derivasyonu vasıtasıyla Beyşehir Gölünde düzenlenmesi ve güney Suğla akımlarında Suğla depolaması düzenlenmesi sonucu elde edilen yerüstü su kaynağıyla Seydişehir Ovası, yeraltı suyu kaynağı ve sulamadan dönen sulardan istifadeyle de Beyşehir ve Seydişehir Ovalarında da 56 786 hektar tarım alanının cazibe ve pompajla sulanması sağlanacaktır.

Bunlar, son derece büyük, dev projeler. Bu projeler, dediğim gibi, Konya Ovasına ve ülkemize büyük avantajlar kazandıracak projelerdir.

Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim: Ayrıca, Tuz Gölü altında da doğalgaz depolama çalışmalarımız da sürüyor. Bununla ilgili olarak Dünya Bankasından kredi anlaşmasını oluşturduk, 375 000 000 dolarlık da bir yatırım burada söz konusu. Yani, Konya Ovası, hem sulu tarım açısından, içmesuyu açısından bir su deposu, tarım deposu olacak, aynı zamanda, doğalgazı buraya depolamış olacağız. Bu, müthiş bir avantajdır bu bölge için. Zaten, uzunca bir süredir Türkiye'nin yükünü çeken bu bölge, şimdi, bunun nimetlerinden de faydalanacaktır.

Projenin, 5 084 hektarlık Gevrekli cazibe sulaması ile 3 351 hektarlık Suğla birinci kademe pompaj sulaması da işletme halindedir. Diğer taraftan, Derebucak Barajı, Suğla depolaması, Gembos derivasyonu ve BSA kanalı ıslahı, Kıreli birinci kademe pompaj sulaması, Karaören pompaj sulaması ile Gembos ve Yeşildağ cazibe sulamaları da inşaat halindedir. İnşallah, bunları da biz, süratli bir şekilde, dönemimizde, bitireceğiz.

Üçüncü merhale olarak da, Göksu üzerinde yapılacak Bağbaşı, Bozkır ve Afşar Barajları ile Afşar-Bağbaşı derivasyon kanalı, Mavi Tünel ve HES'den oluşan Göksu derivasyonu, Apa-Hotamış isale kanalı ve Hotamış depolaması vasıtasıyla alınacak yerüstü suyu, şebeke içinde açılacak işletme kuyularından çekilecek yeraltı suyu ve sulamalarından dönen sulardan istifadeyle de, 223 440 hektarlık alan sulanacaktır. 223 000 hektar; bu, müthiş bir rakam. İnşallah, bunun şerefi de bizlere, hepimize nasip olur.

Bağbaşı Barajı, Bozkır Barajı ve Afşar Barajında depolanacak sular, Bozkır Barajından dere yatağıyla, Afşar Barajından ise, derivasyon kanalı ve tüneller sistemiyle kendi rezervuarı içinde toplanıp, Konya kapalı havzasına, Mavi Tünel diye adlandırdığımız 16 900 metre uzunluğunda ve 4 metre çapında bir tünel vasıtasıyla iletilerek, tarım alanlarının sulanması sağlanacaktır. Tekrar gözünüzün önüne gelmesi için söylüyorum; 16 900 metre bir kanal açılacak ve bunun çapı 4 metre. Neredeyse, bunun içinden bir araba rahatlıkla gidebilecek ve bu, yeraltında oluyor ve bununla, biz, suyu bir yerden bir yere taşıyoruz, yerüstüne çıkarmadan, suyu kaybetmeden ve bir mühendislik harikasıdır bu proje ve bunun ihalesini, dediğim gibi, yapmak üzere çalışmalarımızı sonuçlandırdık.

Bağbaşı Barajında depolanacak 205 000 000 metreküp su Mavi Tünelle Göksu Havzasına, Konya kapalı havzasına suyun derive edilmesi, şehrin atık su ve sulamalardan dönen sulardan istifade ederek 192 000 hektar tarım alanı sulanacak, 25 megavat gücünde santral vasıtasıyla da 83 000 000 kilovatsaatlik enerji üretilmesi de ayrıca bu proje içinde öngördüğümüz temel büyüklüklerdir.

Bağbaşı Barajı, Mavi Tünel ve HES projesinin 2006 yılı, tarım ve enerji olarak, yatırım bedeli yaklaşık 385 000 000 YTL'dir; 2006 yılı ödeneği ise 50 000 000 YTL'dir, ki, bu rakamı biz ihtiyaç olduğunca artırabilecek de durumdayız.

Mavi Tünelin bir önemli faydası da şudur: Bilindiği gibi Konya, Çumra ve Karapınar Ovaları yeraltı suyu bakımından ülkemizin en önemli su kaynağına sahip olmakla birlikte son yıllarda hem aşırı kuraklığın yaşanması hem de kuyularda aşırı çekim yapılması nedeniyle statik su seviyelerinde büyük düşüş yaşanmıştır ve bundan dolayı da elektrik sarfiyatı, biraz önce bahsettiğim gibi, yoğun bir şekilde tüketilmektedir.

Mavi Tünel vasıtasıyla ovaya aktarılacak olan yıllık 414 000 000 metreküp suyun bir kısmının sızma yoluyla yeraltı suyunun beslenmesi de biraz önce söylediğim proje çerçevesinde mümkün olacaktır.

Bağbaşı Barajı ile Mavi Tünelin kredili olarak ihalesi için ilgili kuruluşlardan izin alma işlemleri neticelendi, bu izinlerin sonunda da -ki, aldık bunu biz- ihalesi bugünlerde gündeme gelecek ve yapılacak.

Göksu Havzasının sularını Konya kapalı havzasına aktaracak olan projenin ilk adımını teşkil eden Bağbaşı Barajı, Mavi Tünel ve HES'in inşaatı uzun zaman alacağı için bir an evvel başlanması için de elimizden gelen bütün çabaları gösterdik ve bundan dolayı da Devlet Su İşlerinin tüm mensuplarına, bu projenin gerçekleşmesi için, gerek Hazine gerekse DPT'nin değerli uzmanlarına ve bu çalışmaları yakından takip eden, başta Konya milletvekilleri olmak üzere, çevre illerin milletvekillerine de, ayrıca teşekkür ediyorum, bizlere, aynı zamanda, moral verdikleri için; çünkü, bu projelerin çıkması, imzadan çıkması, zaman zaman tartışmaları, değerlendirmeleri zaman alıyor; ama, dediğim gibi, artık, yüze yüze kuyruğuna geldik; inşallah, bunun da yansımalarını, ürünleri ortaya çıktığında birlikte göreceğiz.

Beni sabırla dinlediğiniz için, hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.

Gündemdışı ikinci söz isteği, telefonlardan alınan vergiler hakkında, Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün'e aittir.

Buyurun Sayın Tüzün.

Süreniz 5 dakika.

2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün, sabit ve mobil telefonlarla yapılan iletişimden alınan yüksek vergiler sonucunda vatandaşların iletişim hizmetlerinden yeterince yararlanamamasının getirdiği olumsuzluklara karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; vatandaşlarımızın belini büken, yurttaşlarımızın, konuşma, haberleşme haklarını kısıtlayan, sabit ve mobil telefonlardan alınan yüksek vergileri dile getirmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, ilk defa dünya birincisi olduk. Bilemiyorum, belki de merak edeceksinizdir, hangi konuda dünya birincisi olduk. 210 ülkeden 670 operatörün bağlı olduğu GSM Birliği, gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, ülkemizde, yüzde 44 vergiyle en yüksek vergi uygulayan ülkedir. Dolayısıyla, dünya şampiyonu olmuş bulunuyoruz değerli arkadaşlar. Yani, bir vatandaşımızın, bir cep telefonu alıp, mobil iletişimden faydalanması için ödediği bedelin yüzde 44'ünü, devlet, vatandaştan vergi olarak alıyor. Aynı rapora göre, bizim kadar olmasa da, yüksek vergi uygulayan diğer ülkelerden, Afrika'dan, Uganda'dan, Zambiya ve Tanzanya'dan da daha fazladır. Bu söz konusu ülkelerde bile, bu oran yüzde 30'u aşmamaktadır; yani, bu ülkelerde bile, cep telefonlarına, sabit ve mobil telefonlara uygulanan ücret, yani vergi, yüzde 17, yüzde 18 arasındadır. Mobil servislerde durum çok daha vahimdir. Yine, araştırmaya göre, ülkemiz, mobil servislerde farkı daha da aşmıştır; yüzde 56'yla, en yüksek vergi uygulayan ülkedir değerli arkadaşlar. Ayrıca, dikkatinizi çekmek isterim, bu oran, yine, devlete ödenen yüzde 5 hazine payını dikkate almadan hesaplanan bir orandır; bunu da ekleyecek olursak, durumun çok daha vahim olduğunu gözler önüne sermektedir.

Değerli arkadaşlar, artık, mobil iletişim bir lüks değildir, bir ihtiyaçtır, bir zorunluluktur. Yüksek vergiler, yurttaşlarımızın söz konusu hizmetten yeterince faydalanamamasına sebep olmaktadır; sektörün gelişmesini yavaşlatmakta, ekonomimizin sinir sistemi olan telekomünikasyon altyapılarının gerçekleştirilmesini zorlaştırmaktadır. Bir örnek vereceğim: Geçen yıl, tek başına Turkcell'in devlete aktardığı miktarın 2,1 milyar dolar olduğu dikkate alınırsa, bu yükün boyutu, daha yeni anlaşılmaktadır.

1999'dan önce cep telefonlarından sadece yüzde 15 Katma Değer Vergisi alınıyordu ve 1999 yılından önce, ortalama, bir vatandaşımız aylık 2 saatten daha fazla görüşme yapıyordu. 1999 yılında yaşanan bu depremden -yani, bu vahim olaydan- sonra konulan, geçici olduğu söylenen, sonra kalıcı olan yüzde 25 İletişim, ilk abonelikte ve yıllık olarak alınan Özel İşlem Vergileri sonucunda, bu depremde konulan yüzde 25'lik vergi, maalesef, sabit hale gelmiştir.

Dolayısıyla, 1999'dan önce, bir vatandaşımız, ortalama bir ayda 2 saatten fazla görüşme yaparken, 1999 yılında, bu tüketim vergisi de konulduktan sonra aylık ortalaması 1 saate düşmüştür. Dolayısıyla, cep telefonuyla vatandaşlarımız konuşurken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Vatandaşlarımız artık cep telefonuyla konuşurken, maalesef, korkar hale gelmiştir; yani, değerli arkadaşlar, bugün 100 000 000 liralık veya 100 Yeni Türk Liralık bir konuşma yapan cep telefonu kullanıcısı 67 Yeni Türk Lirası; yani, 67 000 000 lira vergi ödemek zorunda bırakılmıştır.

Değerli arkadaşlar, bakın, bir örnek vereceğim. Sabit bir telefonun -yani, Türk Telekom'dan gelen bir faturanın- bir aylık görüşme ücreti 11 000 000 lira. Vatandaş, bir ayda 11 000 000 liralık bir telefon görüşmesi yapmış. Buna, aylık ücreti konduğunda, 8 000 000 lira, ayrıntı ücreti 0,38 bin lira; dolayısıyla, 20 720 000 lira toplam ücret tutmaktadır. Aylık ücret…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tüzün, konuşmanızı, lütfen, tamamlayın.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Son cümlem Sayın Başkanım, sağ olun.

20 720 000 lira olan bir telefon ücreti, konulan vergilerle birlikte 27 750 000 liraya çıkmaktadır. Vatandaşımızın evinde kullanmış olduğu bir aylık sabit ücret 11 690 000 lira iken, devlete ödemiş olduğu; yani, Telekoma gittiğinde vezneye yatırmış olduğu para, değerli arkadaşlar, 27 750 000 lira. Yani, bir telefona, hepimizin -kendimizi de bir vatandaş olarak kabul edersek- ne kadar vergi verdiğimizin farkında mısınız değerli arkadaşlar?!

Sürem de bitti; Sayın Başkanım sözlerimi toparlıyorum. O nedenledir ki, hükümetimizin, devletimizin bu konuya acilen bir çözüm bulması gerekiyor. Bizleri Türk Milleti yapan değerlerimizi yitirmemize sebep olmaya başladı bu telefon vergilerinin yüksek olması. Bizi biz yapan geleneklerimize, kültürümüze, aile yapımıza, bağlarımıza uyuşmayan hale geldik. İnsanlar, telefonla ailelerini arayamaz noktaya geldi. Gelin, şu yüksek iletişim vergilerini indirelim ve dünya standartlarına getirelim diyorum, Yüce Meclise saygılar sunuyorum, Sayın Başkanımın müsamahası için de Başkanlık Divanına teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tüzün.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz isteği, Türkiye ekonomisi ve işadamlarımızla ilgili olmak üzere, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir'e aittir.

Buyurun Sayın Akdemir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

3.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, üreticilerin ve ihracatçıların Türkiye ekonomisine kazandırdıkları işgücü ile katmadeğere ve işadamlarına hükümetçe destek verilmesinin kalkınmaya sağlayacağı katkılara ilişkin gündemdışı konuşması

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye ekonomisi ve işadamlarımız konusunda konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım; şahsım ve Anavatan Partisi adına, siz değerli arkadaşlarımı ve Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, üreticiler ve ihracatçıların Türkiye ekonomisinin belkemiği olduğunu ve lokomotifi olduğunu hiç kimse inkâr edemez. Bu gerçekten yola çıkarsak, ekonomiye kazandırdıkları işgücü, katmadeğer, yaratmış oldukları yüzlerce eser, verdikleri onbinlerce burs, ihracatta artan payları ve yaptıklarıyla hükümetten kat kat söz söylemeye hakları vardır.

Değerli arkadaşlarım, TÜSİAD "2006 Yılına Girerken Türkiye Ekonomisi: İstikrardan Sürdürülebilir Büyümeye" adlı bir çalışma raporu hazırladı. Dolayısıyla, bu vesileyle bu konuyu seçtim ve siz değerli arkadaşlarımıza, ülkenin ekonomisi hakkında bazı ipuçları vermeye çalışacağım.

Sanayiin en etkin sivil toplum örgütünün uyarılarını dikkate alması gerekirken, maalesef böyle olmuyor; hükümetimiz, ekonomik kaygılarla ve ekonomiyi düze çıkarmak için rapor hazırlayan TÜSİAD'a karşı savaş ilan ediyor, TÜSİAD'ı suçlu ilan ediyor ve işadamları hakkında soruşturma açılması için savcılara görev çıktığını beyan ediyor.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde, Sayın Başbakan, TÜSİAD'a karşı, sanki TOBB arkasındaymış, yanındaymış gibi bir görüntüyle, memlekette işadamları farklı davranıyorlarmış gibi, ayrılarmış gibi düşünüyor ve bu konuda aralarına bir soğukluk giriyor. Ama, ne güzel ki, bu arada, DİSK Genel Başkanının, TÜSİAD'a gerektiğinde destek vereceklerini ve grev yapabileceklerini beyan etmesi, Türkiye'de toplumsal uzlaşmaya önemli bir yol açıyor. Burada, bu konuyu belirtmeyi bir borç biliyorum.

Değerli arkadaşlarım, eğer, gerçekten ekonomiye bir göz atacak olursak, göreceğiz ki, olumsuzluklar diz boyudur. 2002 ile 2005 yılı arasında 125 milyar dolar borç vardır, bunun 100 milyar doları dış borçtur. Dışticaret açığı patlayarak, 48 milyar dolara çıkmıştır. Protesto edilen çekler, 2004 yılına göre, 2005 yılında yüzde 80 oranında artmıştır. Cari açık patlamış, 23 milyara çıkmıştır. Kamu yatırımları azalmıştır. Sanayileşme hızı düşmüştür. İstihdam üzerindeki vergi yükü %42 olmuştur. İşsizlik artmıştır, üniversiteli gençlerin yüzde 30'u işsizdir. Tarım ve hayvancılık perişan olmuştur. Kayıtdışı ekonomi yüzde 66'ya çıkmıştır. Kaçakçılık hızla artmıştır. Dolaylı vergilerin oranı yüzde 73'e çıkmıştır. Reel gelirlerde son beş yıldaki kayıp yüzde 22'dir. Sıcak para girişi 40 milyar dolardır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik hızla artmaktadır. 2006 bütçesi sağlıklı bir yapıda başlamamıştır. Bu nedenle, 2006 yılına girerken Türkiye ekonomisi adlı çalışmaya hükümet özenle dikkat göstermesi ve işadamlarımızın 2006 yılı hakkında yaptığı uyarılara dikkat etmesi gerekiyor diye buradan hükümeti uyarmak istiyorum.

İşadamlarımız 2006 yılında şöyle yargıya varıyorlar: Türkiye'nin ekonomi politikalarında, sıkı maliye politikasından sonra para politikasının artan etkinliği olacak diye öneride bulunuyor ve uyarıyor. Ayrıca, Türkiye ekonomisinin 2006 yılında potansiyel üretim seviyesinin altında kalması beklenmektedir deniliyor. Büyüme oranlarının 2006 yılında yavaşlayacağı söylenmekte raporda. Tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışların önümüzdeki yıl gerilemesi beklenmektedir. Sanayi sektöründeki ivme kaybının 2006 yılında da devam etmesi beklenmektedir diye uyarıyorlar yine. İstihdam sayısının giderek düşeceği tahmin edilmektedir. Reel kurlardaki değerlenme hızının azalması beklenmektedir. Ayrıca, enflasyonda hedefin bir miktar üzerine çıkılacağı öngörülmektedir diye uyarılarını yapıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, milyonlarca gencimiz işsiz. Gençlere yeni iş alanlarını kim açacak, devlet mi? Şimdiye kadar Başbakanın ağzından da "hayır" denildi. O devirler geçti artık diye söylüyor Başbakan. "Bunu girişimcilerimiz yapacak…" O zaman nasıl yapacak girişimcilerimiz? Bunların desteklenmesi lazım. Bunu, dünyaya açık, teknolojiyi izleyen girişimci işadamlarımız yapacak. Ödemeler dengesi böylece düzelecek, ihracatımız artacak, ekonomi güçlenecek diye düşünüyoruz. Türkiye'yi zirveye çıkarmanın işte tek yolu var, teşebbüs gücümüzü artırmak lazım.

Buradan, son söz olarak şunu söylemek istiyorum ki, önyargısız bir şekilde, komplekse kapılmadan, ideolojik değerlendirmelerden uzak, sınıf ayırımı gözetmeden, toplumun, devletin ve ülkenin kurtarıcıları olarak bundan sonra işadamlarımız görülüyor, ihracat görülüyor. Bu nedenle, işadamlarımızı, bu yüce kürsüden, başarılarından dolayı kutluyor, onlara destek verilmesi için hükümeti tekrar uyarıyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır; okutuyorum:

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın (2/677) esas numaralı kanun teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/357)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet Komisyonu gündeminde bulunan 25.01.2006 tarih ve (2/677) esas numaralı Cezaların İnfazına Dair Kanunun 110 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hakkındaki değişiklik öngören kanun teklifimi geri çekiyorum.

Gereğini arz ederim. Saygılarımla. 1.2.2006

                            Süleyman Sarıbaş

                                          Malatya

BAŞKAN - Adalet Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır; okutuyorum:

2.- Isparta Milletvekili Mehmet Sait Armağan'ın (6/1624) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/358)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 252 nci sırasında yer alan (6/1624) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                        Mehmet Sait Armağan

                                             Isparta

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 2 önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 45 milletvekilinin, İzmir İlinde çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumunun ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/334)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İnşaat sektörünün, ekonominin lokomotifi ve emek yoğun bir sektör olduğu bilinmektedir. İzmir'deki inşaatçıların yıllardan beri çözümlenmeyen sorunu, ana malzeme olan çimento ve hazır beton fiyatlarının, diğer illere ve hatta Türkiye ortalamasına göre aşırı pahalı olmasıdır.

Bu ilimizde faaliyet gösteren çimento ve hazır beton üreticisi firmaların, aralarında fiyat anlaşması yaparak, bölgeleri paylaştıkları ve kartel oluşturduklarına ilişkin iddialar ve şikâyetler yıllardan beri sürmektedir.

Gerçekten, inşaatların tabya ve kolonlarında kullanılan C 20 hazır betonun İzmir'deki fiyatı, değişik bölgelerdeki illere göre, yüzde 32 ile yüzde 54 oranlarında pahalı ve yine aynı amaçla kullanılan C 25 hazır beton fiyatları da, yine değişik bölgelerdeki illere göre, İzmir'de yüzde 27 ile yüzde 49 oranlarında daha pahalıdır. Keza, İzmir'deki çimento üreticisi firmaların iç piyasada sattıkları çimento fiyatları, ihraç ettikleri fiyatın 3 mislidir.

Dolayısıyla, bu durum, maliyetleri aşırı miktarda artırmakta ve ev sahibi olmak isteyen vatandaşlarımızın daha fazla para ödemelerine neden olmaktadır. Kentte yapılan kamu yatırımları için de durum aynıdır. Yani, çimento ve hazır beton üreticisi firmaların kartelleşme, fahiş fiyat ve haksız kazanç anlayışları, vatandaşların ve kamunun sömürülmesine neden olmaktadır.

Yapılan şikâyetler üzerine, Rekabet Kurumunun çimento ve hazır beton üreticisi firmalara verdiği net satışların yüzde 1'i oranındaki cezalar, sonucu değiştirmemiştir. Dahası firmalar, bu cezaları da tüketiciye yansıtmışlardır.

Sonuç olarak, İzmir'deki çimento ve hazır beton üreticisi firmaların kartelleşmeleri ve bu yolla gerek inşaat sektörünü ve dolayısıyla ev sahibi olmak isteyen vatandaşları ve gerekse kamuyu sömürmeleri durdurulamamaktadır.

Konunun TBMM tarafından ele alınarak, İzmir'deki çimento ve hazır beton üreticisi firmaların kartelleşmelerine neden engel olunamadığı, sorunun denetimsizlikten mi, yasalardan mı kaynaklandığı ve alınması gereken önlemlerin tespiti için Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını talep ederim.

  1- Ahmet Ersin (İzmir)

  2- Mehmet Sevigen (İstanbul)

  3- Muharrem Kılıç (Malatya)

  4- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)

  5- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)

  6- Ali Cumhur Yaka (Muğla)

  7- Atilla Kart (Konya)

  8- Uğur Aksöz (Adana)

  9- Yılmaz Kaya (İzmir)

10- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)

11- N. Gaye Erbatur (Adana)

12- Atila Emek (Antalya)

13- Tuncay Ercenk (Antalya)

14- Nail Kamacı (Antalya)

15- Gürol Ergin (Muğla)

16- Osman Kaptan (Antalya)

17- Ali Arslan (Muğla)

18- Abdulaziz Yazar (Hatay)

19- Mehmet Ziya Yergök (Adana)

20- Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)

21- Nurettin Sözen (Sivas)

22- Mehmet Kartal (Van)

23- Nadir Saraç (Zonguldak)

24- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)

25- Mehmet Boztaş (Aydın)

26- Mehmet Küçükaşık (Bursa)

27- Enver Öktem (İzmir)

28- Fuat Çay (Hatay)

29- Ali Rıza Bodur (İzmir)

30- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)

31- Kâzım Türkmen (Ordu)

32- Hasan Ören (Manisa)

33- Bülent Baratalı (İzmir)

34- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)

35- Necati Uzdil (Osmaniye)

36- Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)

37- Erdal Karademir (İzmir)

38- Abdurrezzak Erten (İzmir)

39- Enis Tütüncü (Tekirdağ)

40- Yakup Kepenek (Ankara)

41- Hakkı Ülkü (İzmir)

42- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)

43- Rasim Çakır (Edirne)

44- Mevlüt Çoşkuner (Isparta)

45- Mustafa Yılmaz (Gaziantep)

46- Mustafa Gazalcı (Denizli)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, kuş gribi hastalığının yaygınlaşmasının nedenleri ile toplum sağlığına ve ekonomiye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/335)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde ortaya çıkan ve insan sağlığını büyük ölçüde tehdit eden kuş gribi virüsünün yaygınlaşmasının nedenlerini, toplum sağlığı açısından ulaştığı boyutu, konunun tavukçuluk sektörüne etkilerini ve gerekli önlemleri zamanında almayan sorumluları tespit etmek amacıyla, Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

 

Ali Topuz

Kemal Anadol

Haluk Koç

 

İstanbul

İzmir

Samsun

 

CHP Grup Başkanvekili

CHP Grup Başkanvekili

CHP Grup Başkanvekili

Gerekçe:

Kuş gribi virüsü salgını dünyada ve ülkemizde insan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmıştır.

Ülkemizde kuş gribi virüsünün ortaya çıktığı tarihten sonra konuyla ilgili bakanların gerçekleri halktan saklaması ve gerekli önlemleri zamanında almaması, virüsün ülkede yerleşmesi ve toplum sağlığı noktasında olumsuz gelişmelerin yaşanmasına yol açmıştır.

İlk kuş gribi vakalarının ortaya çıkmasından sonra konuyla doğrudan ilgili Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerinin yaptıkları halkı yanlış yönlendiren bilim dışı açıklamalar, hastalığın yaygınlaşması sonucunu doğurmuştur.

Manyas'ta ortaya çıkan salgından sonra "virüslerin kuluçka süresi doldu; salgın bitti" biçiminde yapılan açıklamalar, bilimi ve sağlığı siyasete alet etmenin bir örneğidir. Manyas'ta ortaya çıkan salgının ardından göçmen kuşların ülkeye geliş tarihleri ve konaklama alanları konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamış, kalıcı önlemler alınmamış ve bu konuda kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir.

Ülkemizde göçmen kuşlarının konakladığı birden çok alan vardır; Beyşehir, Akşehir ve Eğirdir gibi büyük sulak alanlarda konaklayacak kuşların, aynı bölgeden doğuya doğru uzanan bir hizada bütün sulak alanları doldurması beklenmektedir.

Kuşlar, Gölhisar, Karataş, Salda, Yarışlı, Girdev Gölü, Olukköprü kaynakları, Aksu ve Göksu Deltası başta olmak üzere çok sayıda sulak alanı doldurmaktadır.

Ege Bölgesinde de Dalaman sulak alanları, Patara kıyı ekosistemi, Dalyan, Güllük Deltası, Büyük Menderes, Bafa Gölü ve İzmir'in sulak alanlarına; havalar soğuyunca da Adana ve Hatay'da Akyatan, Kesik ve Tuzla Gölü ile Yumurtalık lagününe yerleşmektedir.

Bu bölgelerde de her an enfeksiyon yayılması söz konusu olabilir. Kuluçka süresi virüsün insana ve kuşa bulaşmasıyla başlar. Bu bilimsel kurala göre, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin açıklamaları bilim dışıdır ve özel amaçlar gütmektedir.

Bu konuda CHP milletvekillerinden oluşan bir heyetin Manyas'ta yaptığı incelemelerden sonra hazırladığı raporda yer alan göçmen kuşların konaklama alanlarında derhal önlemlerin alınması konusunda hükümete yaptığı uyarılar da dikkate alınmamıştır.

Doğubayazıt'ta ortaya çıkan kuş gribi vakalarının ardından Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesinde kuş gribine yakalanmış hastalarla ilgili Sağlık Bakanlığı yetkililerinin yaptığı "hastaların kesin olarak kuş gribine yakalanmadıkları ve zatürreeden öldükleri" yönündeki bilimdışı beyanlar, hükümetin konuyu kamuoyundan saklamaya çalışırken suçüstünde yakalandığını göstermektedir.

Kuş gribi, aynı zamanda ülke tarımının ana damarlarından biri olma yolunda önemli bir yer edinen tavukçuluk ve yumurta sektörünü ağır bir krize sokarak durma noktasına getirmiştir. Bu gelişmeler, tavukçuluk ve yumurta sektörüyle yakından ilintili olan mısır, buğday ve diğer katkı maddelerinin üreticileri olan çiftçilerimizi de ekonomik açıdan olumsuz olarak etkilemiştir. Kuş gribinin yol açtığı ekonomik sorunların çözümüne yönelik, açıklanan önlemler, sektörün sorunlarını çözmekten uzak kalmıştır.

Ülkemizin göçmen kuşların konaklama noktaları açısından konumu, kuş gribi virüsü riskinin basite indirgenerek geçiştirilemeyeceğini ortaya koymaktadır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, devletimizi yıpratan, halkın sağlığını tehlikeye atan, sosyal ve ekonomik alanda giderek artan bir tehdit olarak görülen kuş gribi virüsü için alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması açılması yerinde olacaktır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin, 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

3.- İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/614) (S. Sayısı: 1055) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısı isteğimiz vardı.

BAŞKAN - Tekrar isteyebilirsiniz; ama, o, o dönem içindi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranmasını tekrar istiyoruz.

BAŞKAN - İstiyorsunuz…

Maddeyi oylarınıza sunarken, karar yetersayısını da arayacağım.

Maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 5 dakika veriyorum.

Kapanma Saati: 15.54

 

 

 

 

 

                                    

(x) 1055 S. Sayılı Basmayazı 26.1.2006 tarihli 55 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.06

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

1055 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/614) (S. Sayısı: 1055) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 1 inci maddesinin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, 1 inci maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinin mülga (d) bendinden sonra gelmek üzere (e) bendi olarak "Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü", ek (1) sayılı cetvelin "Ana Hizmet Birimleri" bölümünün mülga 4 üncü sırasından sonra gelmek üzere, 5 inci sıra olarak "Gelir Politikaları Gn. Md." ibaresi eklenmiş ve diğer bent ve sıralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, ben konuşacağım.

BAŞKAN - Siz mi konuşacaksınız?

HALUK KOÇ (Samsun) - Evet efendim, müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Konuyla ilgili bakan yerinde mi diye baktım; ama, Sayın Enerji Bakanı herhalde o görevi yerine getiriyorlar. Ben, 1055 sıra sayılı 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin 2 inci maddesi üzerinde kısaca görüşlerimizi özetlemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu maddeyle, Maliye Bakanlığı ana hizmet birimi olan Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü kurulması amaçlanmaktadır. Bunun amacına girecek olursak, devlet gelirlerine ilişkin temel politikaları oluşturmak, gelir bütçesini hazırlamak, uluslararası anlaşmalar yapmak, ekonomik ve malî gelişmeleri izlemek, gelir istatistiklerini değerlendirmek şeklinde özetleyebiliriz.

Sayın milletvekilleri, kamunun yeniden yapılandırılması çalışmaları çerçevesinde, daha önce, vergi politikalarını oluşturmak ve vergi uygulamalarını yürütmekle görevli olan Gelirler Genel Müdürlüğü yeniden yapılandırılmış ve Gelir İdaresi Başkanlığı kurulmuştu. Bu, yeniden yapılanma, kamuoyuna, tarafınızdan, bir "reform" olarak, bir "devrim" olarak sunulmuştu anımsayacaksınız. O zaman da söylemiştik, bugün de söylüyoruz ve gelen bu teklif karşısında da, bunun bir devrim olmadığı, bir reform olmadığı bir kez daha ortaya çıkmış oluyor.

Değerli arkadaşlarım, bakın, 13 Nisan 2005 tarihli Genel Kurul çalışmalarına isterseniz kısa bir geri dönüş yapalım ve o gün, konuyla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerinin neler söylediğini ben kısaca sizlerin huzurunuza getirmek istiyorum. Söz alan Adana Milletvekilimiz Kemal Sağ şunları söylemişti. Tarihi bir kere daha hatırlatıyorum, 13 Nisan 2005. "Bakalım, öngörülen değişiklikler, gerekçelere ve gerçeklere uygun düşmekte midir?"

Belki, değerli milletvekillerinin ilgisini çekmiyor Sayın Başkan; ama, 13 Nisan 2005 tarihi ile on ay sonrasında geldiğiniz noktayı, iddia ettiğiniz reform konusunda hangi noktada ele aldığımızı özetlemek istiyorum. Hiç olmazsa, dinlemek isteyen arkadaşlarımıza engel olmazlarsa aracılığınızla, sevinirim.

Değerli arkadaşlarım, aynen bu soru sorulmuş: "Bakalım, öngörülen değişiklikler, gerekçelere ve gerçeklere uygun düşmekte midir" diyor Sayın Sağ. Güçlü bir gelir idaresi sloganıyla yola çıkılan sürecin bu ilk aşamasında, Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, bu kararnamedeki adıyla Gelirler Genel Müdürlüğünün görevlerini belirleyen 12 nci maddesindeki "a-) devlet gelirleri politikasını hazırlar ve uygular" hükmü tamamen kaldırılmış "devlet gelirlerine ilişkin kanun ve tüzükleri ve bunlarla ilgili her türlü değişiklikleri hazırlar" hükmü, yine "devlet gelirleri politikasıyla ilgili kanun ve kararname çalışmalarına katılmak" şeklinde düzenlenmiş. "Devletin gelir bütçesini gerekçesiyle birlikte düzenler" hükmü tamamen kaldırılmış "gelirlere tesiri olan her türlü kanun teklif ve tasarılarını inceleyip bunlar hakkındaki düşüncelerini bildirir ve tasarıların devlet gelirleri politikasına ve vergi tekniğine uygunluğunu sağlar" hükmü, "gelirleri etkileyen her türlü kanun tasarı ve tekliflerini vergi tekniği ve uygulamaları açısından inceleyerek görüş bildirmek" şeklinde değiştirilmiş, "milletlerarası vergi ilişkilerini yürütür, ikili veya çok taraflı vergi anlaşmaları yapar" hükmü, yine "görev alanına giren konularda uluslararası gelişmeleri izlemek ve Avrupa Birliği, uluslararası kuruluşlar ve diğer devletlerle işbirliği yapmak" şeklinde düzenlenmiştir. Şimdi, 13 Nisanda, "burada bazı örneklerini verdiğimiz bu değişikliklerle yeni adıyla Gelir İdaresi Başkanlığının gücünü artırdığının ileri sürülmesi akıl ve izan sınırları içerisinde mümkün değildir" diyor Sayın Kemal Sağ, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü. Maliye Bakanlığının diğer birimlerinin mevzuatında ya da mevcut mevzuatla verilmiş görevlerinde bir değişiklik yapılmadığına göre, yeni adıyla Gelir İdaresi Başkanlığının eski Genel Müdürlüğe kıyasla azaltılmış yetkilerini kim ya da kimler kullanacaktır diye soruyor.

Değerli arkadaşlarım, şimdi bugün bu yasa değişikliğiyle yapılmak isteneni biz tam on ay önce bu kürsüde ifade etmişiz. Ama, her zaman olduğu gibi, maalesef dinletememişiz.

Değerli arkadaşlarım, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname maalesef yamalı bir bohçaya dönmüştür. Artık yeni bir yasa kaçınılmazdır. Bugün buradan bir kez daha söylüyoruz: Bu şekilde devam ederseniz, bu konuda yeni bir yasa teklifiyle gelmek zorunda kalacaksınız. on ay önce söylediklerimizden sonra, o zamanki uyarılarımıza tıkadığınız kulak bugün birazcık açılmış oluyor; ama, on ay gecikmeyle. Ama, yeni bir yasa teklifiyle gelmiş olacaksınız kısa zaman içerisinde. Eğer hazırlığınız varsa, bizim önerimiz, bunu bir an önce gündeme getirip koymanızdır.

Değerli arkadaşlarım, madem Maliye politikaları üzerinde görüş ifade ediliyor, eğer Maliye politikalarında ciddîyseniz, kayıtdışı ekonomiye enerjinizi harcamanızı, mücadelelerinizi yoğunlaştırmanızı bir kere daha talep ediyoruz.

Sayın Maliye Bakanımız yok. Bu konu oldukça hassas. Ben daha önceki konuşmalarımda kürsüde ifade etmiştim, sizlere bir dost tavsiyesinde bulunmuştum, o da şu idi; belki anımsamak istersiniz diye söylemek istiyorum: Ne olur değerli arkadaşlarım, Sayın Maliye Bakanı kürsüye çıktığı zaman çok fazla teşyi etmeyin demiştim, çok alkışlamayın demiştim. Sonradan Sayın Maliye Bakanı sizin verdiğiniz bu alkış destekleri arkasında bütün hükümeti bağlayacak, belki bütün grubunuzu bağlayacak birtakım uygulamaların içine giriyor demiştim, lütfen, çok fazla teşyi etmeyin demiştim. Belki hatırlayacaksınız; ama, onun size sempatik gelen tavırları, çok büyük alkışlarla onu birtakım farklı noktalarda davranmaya itti. Bence anımsayanlarınız vardır, böyle hafif acı acı gülümseyenler var.

Şimdi Sayın Maliye Bakanı burada olsaydı konuşurduk.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Yukarıda komisyonda çalışıyor.

HALUK KOÇ (Devamla) - Yukarıda çalışıyor. O zaman iletirsiniz veya tutanaklardan Sayın Maliye Bakanı izler. Sayın Maliye Bakanını biz hep bu koltukta görmek istiyoruz. Sakın, bugün Sayın Genel Başkanımızın söylediği şeyden alınmayın. Sayın Maliye Bakanı, Türkiye siyaseti için bir zenginliktir. Bugün, şimdi yaptığı bir açıklamada da, kaçak olmadığını iddia ettiği villaları yıkma kararı almış. Ben çok basit bir soru sormak istiyorum: Madem kaçak değildi iddiasını basına yansıttı Maliye Bakanı, şimdi niye durup dururken bu villaları yıkma kararı alıyor; bu da ilginç.

RECEP KORAL (İstanbul) - Güçlendirme yapıyor, güçlendirme.

HALUK KOÇ (Devamla) - Allah başınızdan eksik etmesin Sayın Maliye Bakanını diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yüce Heyetinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. 1055 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinde, Anavatan Partisi Grubu adına, söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlarım, maalesef, Maliye Bakanlığıyla alakalı bir yasa görüşülürken Sayın Maliye Bakanının burada bulunmaması ve onun yerine Sayın Enerji Bakanının bulunması, Maliye Bakanının artık enerjisinin bittiğini, tükendiğini göstermektedir. Kendisini, bu yasa görüşülürken burada göstermek isterdik.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANA MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Başka bir yasa var…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Ben, Sayın Maliye Bakanının yerinde olsaydım, istifa eder, giderdim; artık yıprandı. Kendisine acıyoruz burada, kendisine acıyoruz değerli arkadaşlar. Ben, bu vesileyle, AKP'nin uyguladığı vergi politikaları hakkında konuşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir Anavatan Partisi milletvekili olarak her şeyden önce şunu söylemek milletime borcumdur: AKP İktidarı, vergi politikasını, yatırımcının, üretenin, vatandaşın ayakkabısına kaçmış bir çakıl taşına dönüştürme beceriksizliğini göstermiştir. Buradan ilan ediyorum, bugün, ülkemizde üreten kesim yatırımlarını geliştirmemekte, yeni yatırım yapamamakta, yolunda yürüyememektedir; çünkü, Türkiye'de vatandaşın ayağına bir çakıl taşı kaçmıştır. Bu çakıl taşı, herkesin canını yakmakta, sendelenmesine neden olmaktadır (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) taşın adı vergidir. Bugün, tekstilcinin feryatlarına kulak verin, madencilerin, otomotivcilerin, küçük ölçekli işletme sahiplerinin feryatlarına kulak verin ve hepsinden acıklısı, geçim güvencesini sağlamak, namusuyla çalışmaktan başka derdi olmayan sıradan vatandaşımızın feryatlarına kulak verin; kulaklarınızı hep aynı kelime tırmalayacaktır; vergi… Ticaret odalarını, meslek birliklerini dinlediğiniz zaman vergi konusundaki sorunun ne olduğunu, bu sorunun nasıl çözümleneceğini, sorunu yaşayan insanlar olarak açık seçik ortaya koyuyorlar; ama, dinleyen kim?! İktidarın kulağı, yaşamadığına hüküm vermeyi âdet edinmiş kalem efendisi, uluslararası tefeci danışmanı bir iki akademisyendir. İktidarın kulağını verdiği yerden karanlık bir mantığın, karmaşık bir üslubun sesleri gelmektedir. Peki, ne demektedir bu karanlık mantık; sadece bütçeyi denk tutun, bütçe hedeflerine sadık kalın mı demektedir? Buraya kadar zaten tamamdır; hiçbirimizin, bütçe hedeflerine sadık kalınması noktasına bir itirazımız olamaz; ama, kayıtdışılığın en büyük sorun olduğu bir ülkede gelir kalemlerini nasıl sağlıklı bir yapıya oturtacaksınız? Kayıt altındaki vatandaşa despotça yüklenerek mi gelir elde edeceksiniz; yoksa, kayıtdışını kayıt altına alma ve üretim destekler gibi bir vergi politikası mı uygulayacaksınız? İşte, tam burada, AKP'nin resmen borazanlığını yaptığı uluslararası despotik yapılanmalar "biz orasına karışmayız, bütçe hedeflerine sadık kalın da nasıl kalırsanız kalın" demektedirler.

Peki, AKP İktidarı bu sorunu nasıl aşmaya çalışmıştır; maalesef, kanuna, nizama boynunu eğenin boynunu kırarak gelir elde edilmesi yoluna gidilmiştir. Kayıt altındaki çalışana, üretene, uluslararası rekabette geri kalacakları oranlar uygulanırken, kayıtdışı, yine, kayıtdışıdır; hırsız, yine, hırsızdır. Bugün Maliye Bakanlığında boynuna polyester kravat takan, çalışanın, üretenin başına üşüşmekte, canına okumaktayken, kayıt dışında çalışanlar devlete selam bile vermeden yollarına devam etmektedirler.

Vergi politikasının nasıl çarpık sonuçlara yol açtığını sivil toplum örgütleri zaten yeterince dile getirmektedirler. Gerçek, tartışma götürmez bir şekilde ortadadır. Vergi politikası nasıl yanlış uygulanır, bir çuval incir nasıl berbat edilir; sağ olsunlar, AKP Hükümeti bunu göstermiştir!..

Şimdi, Anavatan Partisi olarak bize düşen "vergi politikası nasıl sağlıklı uygulanır" sorusunun cevabını vermektir. Bu kapsamda, vergi uygulamasında, Anavatan Partisinin hassasiyetlerini içeren kısa bir sunum yapmak istiyorum.

Bütçe uygulamalarının en hassas noktası saydamlıktır. Neden bütçe uygulamalarının saydam olması bu kadar önemlidir; çünkü, bütçe hedeflerinin tutturulması konusunda vatandaşın desteğini almazsanız hiçbir şey yapamazsınız. Vatandaş, gelirini, giderini, hedeflerini bilmediği bir konuya nasıl destek verecektir? Vatandaş, mevcut durumu detaylarıyla bilmelidir ki, bütçe hedeflerine ulaşılması konusunda nelerin yapılması gerektiğini de fark etsin, durumdan vazife çıkarıp üzerine düşeni yapsın. Türk halkı, devletinin gücü, kendi refahı için üzerine düşeni yapmaya her zaman açıktır, iş ki, siz, vatandaşı yeter derecede bilgilendirin.

Şimdi, burada önemli bir nokta gözümüze çarpmaktadır; devletin hesabı kitabı demek olan bütçe, vatandaşa, diğer konulara göre çok daha karmaşık, içinden çıkılamaz gelmektedir. Bu nedenle, vatandaşımız, bütçe verilerini öğrenme konusunda, borsa ya da döviz kurlarını öğrenme konusunda gösterdiği isteği ortaya koyamamaktadır. Burada, hükümetlere düşen, bütçenin gerçekleşen ve beklenen rakamlarını, hedefleri ve mevcut durumu, gerçekleri basitleştirecek biçimde, vatandaşın anlayacağı biçimde ortaya koyabilmektir. Bu da yetmezse, tabanlarımız şişene kadar yürürüz, çenemiz kasılana kadar konuşuruz, ne yapar eder vatandaşı bütçe sürecinin içine çekeriz.

Bütçe rakamlarının nizamî sunumunun dışında, vatandaşın rahatlıkla anlayacağı ve ilgileneceği bir formatın bulunması ve bu formatın uygulanması Maliye Bakanlığının ciddî zaman ve enerjisine mal olacaktır. Bunu kabul ediyoruz; fakat, şunu da unutmamak gerekir ki, alacağımız netice göstereceğimiz çabaya değer. İçinde vatandaşın olmadığı bir hükümet bütçesi, ancak despotluk özlemi çeken bir iktidarın icraatı olabilir.

Anavatan Partisi olarak bütçe konusunda bizim birinci önceliğimiz, saydamlıktır, bütçe rakamlarının vatandaşça bilinmesi, tartışılabilmesi, vatandaşın bütçe sürecinin içine dahil edilmesidir.

Vergi uygulamalarının yerindeliğinin bir başka ölçütü de adalettir. Peki, verginin adaleti nedir; hükümetin, diş geçirebildiği mükellefin canına okuması değil, gelir nispetinde vergilendirme yapılmasıdır.

Yine, kayıt içindekine gözünü dikmek değil, daha fazla uygulama birimini kayıt altına alacak bir sistem geliştirmek demektir. Bu sistemi geliştirmeyen hükümetler AKP gibi kaçak dövüşürler. Kaçak dövüşme nereden anlaşılır biliyor musunuz; dolaylı ve dolaysız vergilerin yaygınlığının karşılaştırılmasından anlaşılır. Dolaysız vergi mükellefin gelirini referans alır, dolaylı vergiyse, gelir değil tüketimi referans alır. Devletin saldığı vergi vatandaşın tüketimine yansıtılır. Tüketim, varlıklı kesimin gelirleri içinde küçük bir yüzde orana sahiptir; dargelirli vatandaşın zaten belli olan geliri içindeyse esaslı bir yüzdeyle temsil edilir. Siz, dolaylı vergilere yüklenirseniz, dargelirli vatandaşın gelirinin yüzde 20'sine yakını vergiye giderken, varlıklı kesimin vergi yükü yüzde 6'lar düzeyinde kalır; bu da, apaçık adaletsizliktir. Anavatan Partisi bu adaletsizliğe göz yumamaz. Anavatan Partisi, AKP Hükümetinin yaptığını yapmayacaktır. Anavatan Partisinin vergi konusundaki önceliklerinden biri de, gelire nispetsiz olarak vatandaşın sırtına binen vergilendirmedir. Dolaylı ve dolaysız vergilendirme ayrımına gidilmeli ve bunların ağırlıkları, adalet ilkesi göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmelidir.

Vergi politikasıyla alakalı olarak üzerinde durulması gereken diğer bir husus, istihdam vergileridir. Küreselleşmenin günlük yaşamımızda ağırlığını giderek artırmaya başlamasıyla birlikte, Türk özel sektörünün uluslararası piyasalarda rekabet gücünün tesis edilmesi ve korunması daha da bir önem kazanmıştır.

Diğer taraftan, ülkenin en büyük sorunu haline gelmiş işsizliğin azaltılması da hükümetlerin önceliği olmalıdır. Bu iktidarın direttiği uygulamaya şöyle bir baktığımızda, istihdam oluşturan yatırımcının sanki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı, lütfen, tamamlayın.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - …büyük bir günah işlemiş gibi bedel ödediğini, oluşturduğu istihdamın tüm yükünün yatırımcının üzerine yüklendiğini görmekteyiz. Bu uygulamanın sonucunda özel sektör istihdam oluşturmaya çekinmekte, kayıtdışılık artmakta, işsizliğe çözüm bulunamamakta, verginin yatırımcı üzerinde oluşturduğu baskı ücretli çalışanın ücretlerine yansımakta, ortaya çıkan tablo ne üreteni ne çalışanı ne de sorunların çözümünü dileyen kanaat önderlerini memnun etmektedir. Maliye Bakanını ziyaretlerinde durumu izah eden iş dünyası temsilcileri evrensel ahlaka olduğu kadar, adaba da sığmayan bir cevapla karşılaşmışlardır. Sayın Bakan şerh düşmüştür "kayıtdışı merdivenaltı işletmelerini ihbar edin, 1 000 000 kişiyi daha kayıt altına alalım", öyle demiştir. Sayın Bakan bilmelidir ki, kayıtdışını kayıt altına almak yatırımcının görevi değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, son cümleniz için açıyorum mikrofonu, lütfen, selamlamanızı yapın.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan bilmelidir ki, kayıtdışını kayıt altına almak yatırımcının görevi değildir. Bu hükümet döneminde her zaman yapıldığı gibi sorumluluğu başkalarının üzerine yıkarak sorunlar çözülmez.

İnşallah diğer maddelerde Anavatan Partisinin bu konulardaki görüşlerini açıklamaya devam edeceğiz. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan.

Hükümetin söz isteği var. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler söz istemiştir; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biraz önce hükümet bölümünde otururken her iki muhalefet partisinden Maliye Bakanımıza ilişkin bazı ithamlarda bulunuldu.

Sayın Maliye Bakanımız şu anda gene konusuyla ilgili olarak Plan Bütçe Komisyonunda görevini yapmaktadır. Onun için de, zamanlı olduğu için işi, burası da Hükümete ait olduğu için, bana oturmamı rica etti. Dolayısıyla, kaçma filan gibi bazı sözler söylendi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Kaçma demedim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, bunu, bir parça zorlama veya…

HALUK KOÇ (Samsun) - Kaçma demedim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hayır, sizin için söylemiyorum; arkadaşlarımız da söylediler.

Dolayısıyla, bir başka görevinde bulunuyor. Ben de, Hükümeti temsilen orada oturuyorum. Bundan daha doğal bir şey olmaz. Kaldı ki, bu noktalarda, hem hakkaniyet konusunda hem de görev tanımlarına çok dikkat etmek gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Onun dışında da, gerçekten, siyasetin bugünlerde bu derece değişik bir görüntü taşıması da bizi haliyle üzmektedir. Hele bizden ayrılan arkadaşlarımızın, Sayın Maliye Bakanımızın bulunduğu bir dönemdeki davranışları ile şimdikini mukayese ettiğim zaman, bunu da, gene, ibret alınması gereken, siyaset adına, hakkaniyet adına, dürüstlük adına, tutarlılık adına ibret alınması gereken bir nokta olarak hatırlatmak istiyorum.

Bu vesileyle, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahısları adına söz isteği var.

Adana Milletvekili Sayın Recep Garip, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporu üzerinde görüşmeler yapıyoruz. 2 nci madde üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, vergi sisteminin başarısı, ekonomik politikalarla uyumlu hale gelirse mümkün. Vergi politikalarının oluşturulmasına ve bu politikaların uygulanmasına esas teşkil etmek üzere çıkarılan kanunlar, etkin ve verimli çalışan bir idare vasıtasıyla uygulanmasıyla hayata geçirilir. Dolayısıyla, olaya bakarken, biraz daha geniş bakmak, doğru bakmak yerinde olur diye düşünüyorum. Politika oluşturmak ve buna bağlı mevzuatı hazırlamak, bütün bu mevzuata uygulamaları yapmak, uluslararası ilişkileri yürütmek gibi çok geniş kapsamlı ve önemli görevlerin tek bir idarî çatı altında yürüterek, etkinliğin ve verimliliğin sağlanması mümkün olmadığını geçmiş uygulamalar göstermiştir.

Nitekim, gelişmiş ülkelerin idarî yapılanmalarına baktığımızda, pek çok ülkede devletin gelir ve vergi politikalarının oluşturulması görevi ile vergi idaresi ve uygulamaları görevinin ayrı birimler tarafından yerine getirildiği görülmektedir.

Değerli arkadaşlar, geliniz, doğru şeyler söyleyelim. Politika oluşturmak herkesin harcı değildir. Vergi politikası oluşturmak, maliye politikaları oluşturmak, ekonomik politikalar oluşturmak gerçekten kolay değildir; ama, bir memleketin, bir ülkenin en önemli görevlerinden bir tanesi, uzun vadeli politikalar üretmektir. Kamunun yeniden yapılandırılması çalışmaları çerçevesinde, daha önce, vergi politikalarını oluşturmak ve vergi uygulamalarını yürütmekle görevli olan Gelirler Genel Müdürlüğü yeniden yapılandırılmış, bakanlıkça belirlenen vergi politikalarının etkin, verimli, mükellef odaklı bir anlayışla uygulamak üzere, 5 Mayıs 2005 tarihli 5345 sayılı Kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Bu defa, vergi uygulamalarına temel teşkil eden, yön verecek olan, devletin gelir ve vergi politikalarının oluşturulması, ilgili kanun, kararname, tüzük ve yönetmelikler ile Gelir Bütçesinin hazırlanması, uluslararası vergi ilişkilerinin yürütülmesi gibi görevlerle Maliye Bakanlığımızın merkez teşkilatına bağlı bir ana hizmet birimi olarak Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü kurulması elzem olmuştur ve kurulmuş, kadrolar ihdas edilmiştir.

Bu kanun teklifinin 1 inci maddesi daha önce görüşüldüğü için, 1 inci maddede, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü görevleri sayılmıştır; 2 nci ve 3 üncü maddelerde ise, bu amaçları yerine getirecek olan genel müdürlüğün kadrosu ihdas edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı 178 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle teşkilatlandırılmış; teklifin 2 nci maddesinde, yeni kurulan genel müdürlüğün ilgili kararnamede sayılı kurumların arasına eklenmesi sağlanmıştır. Tabiî, burada şunu zikretmek gerekiyor: Maliye Bakanlığı Teşkilat Kanunu Tasarısı hazırlıklarının olduğunu, en kısa zaman içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sunulacağını bilmekte yarar var. İnşallah, Maliye Bakanlığımız teşkilat kanununa böylece kavuşmuş olacaktır.

Tabiî, maddenin hayırlı olmasını dilerken, biraz önce konuşan arkadaşlarıma, vatan ve bayrak şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bir ifadesiyle, Anadolu insanımızın, halkımızın, ulusumuzun o birlik ve beraberlik ruhu içerisindeki aklıselimine ithaf etmek istiyorum:

"Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem,

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım."

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Garip.

Şahsı adına ikinci söz isteği, İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır'ın.

Buyurun Sayın Kacır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin 2 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kamuyu hep beraber yeniden yapılandırıyoruz. Bu çalışmalar doğrultusunda, daha önce Gelirler Genel Müdürlüğü olarak görev yapan Genel Müdürlüğümüzün bazı görevleri, Gelir İdaresi Başkanlığı olarak yeni bir başkanlık kurulmuş, bu Başkanlığa verilmiştir.

Bu Başkanlık, Bakanlıkça belirlenen vergi politikalarını, etkin ve verimli, mükellef odaklı bir anlayışla uygulamak üzere kurulmuştur. Şimdi de, işte, bu Bakanlıkça belirlenecek politikaları da belirlemek için, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü kurulması doğrultusunda bir kanunu şu anda görüşüyoruz ve bununla ilgili de 20 kişilik bir kadro oluşturulacak, bu doğrultuda çalışma yapıyoruz.

Bunun üzerinde söylenecek çok fazla şey yok; ama, genellikle, buraya gelen arkadaşlarımız, mademki maliye konusuyla ilgili, malî politikalarla ilgili bir şeyler konuşuyoruz, öyleyse genel politikalar üzerinde konuşalım diyerek konuşuyorlar, sağ olsunlar. Arkadaşlarımız, nedense, herhalde çok seviyorlar Sayın Maliye Bakanımızı, kendileri neredeyse Maliye Bakanının da mutlaka orada olmasını arzu ediyorlar. Aslında, şikâyetçi oldukları konulardan bir tanesi, işte, vatandaşın ayakkabısının içerisine çakıl taşı kaçmıştır, bu çakıl taşı da vergidir, bu çakıl taşından vatandaşı kurtarmak gerekir diyorlar; ama, takip etmiyorlar ki, şu anda da Sayın Maliye Bakanımız, komisyonda, işte, o çakıl taşı dediği vergileri düşürmek için, bir tasarıyı, teklifi şu anda komisyonda görüşmekle meşguller. Eğer vergi politikaları doğrultusunda, bu vergilerin yüksekliği doğrultusunda görüşleri olan arkadaşlar varsa, hemen şimdi yukarıya koşsunlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda bunlar konuşuluyor.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Zenginlerin vergilerini düşürüyor.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, elbette ki, burada da, bu kürsüde de, bu doğrultuda arkadaşlarımız görüş beyan etme hakkına sahipler, edecekler; ama, yakinen takip etmek gerekir ki, işte, bu çakıl taşı dediğiniz şeyleri teker teker döküyoruz. Onları geçmişte siz doldurdunuz ayakkabılarımızın içine de, biz, şimdi, onları teker teker dökmekle meşgulüz. Bu görevimizi de en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz.

Bu duygularla, Yüce Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kacır.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunacağım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısı…

BAŞKAN - Karar yetersayısı istenmiş olduğundan, oylama sırasında karar yetersayısını arayacağım.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmış ve ekli (2) ve (3) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir.

Ekli (4) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Gelir İdaresi Başkanlığına ait bölümünden çıkarılmış ve ekli (5) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Gelir İdaresi Başkanlığına ait bölümüne eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Ömer Abuşoğlu; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Abuşoğlu, süreniz 10 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, Maliye Bakanlığı teşkilatında yeni birtakım düzenleme yapmak üzere getirilmiş bir kanun tasarısı. Gelir İdaresi Başkanlığı şeklinde daha önceden düzenlenen; fakat, yeterli olmayıp, bir de gelir politikaları oluşturmak üzere bir birim kurmak üzere bu kanun tasarısı hazırlanmış durumda. Ancak, bu çerçevede, sadece Maliye teşkilatındaki bu düzenleme söz konusu edilmeyip, aynı zamanda, ülkenin genel vergi politikası ve vergi yapısı ile vergi adaleti ve buna benzer, ilgili, bu çerçeve içerisine girecek konularda da kürsüye çıkan hatipler görüş belirttiler.

Elbette, bugün, Türkiye, ödeme gücü esası dikkate alındığında -ilgililer bilir, maliyeciler bilir, konuyla yakından ilgili milletvekilleri de bilir- ödeme gücü ve vergi adaleti söz konusu edildiğinde, pek de iç açıcı bir görünüm sergilemez Türkiye'nin mevcut vergi yapısı. Bunun gerekçesi, gelir vergileri dediğimiz zaman ve ödeme gücüyle en yakından, doğrudan ilgili bir vergi çeşidine baktığımızda, Gelir Vergisi, adaletsiz bir yapı göstermektedir, adaletsiz bir çerçeve çizmektedir. Bu Gelir Vergisi içerisinde, büyük ölçüde, ücretlilerden alınan Gelir Vergileri büyük bir yekûn tutar. Âdeta, Gelir Vergilerinin büyük bölümünü ücretlilerden alınan vergiler oluşturur. Maliyeciler veya Maliye Bakanlığı bunu şu şekilde savunabilmektedirler: Aslında, bu, ücretlilerden alınan bir vergi değildir, istihdam vergisidir.

Bu yönüyle de baktığımızda, yine, Türkiye gibi, işsizliğin yoğun olduğu, işçi çalıştırmanın âdeta işveren açısından büyük bir ıstırap haline geldiği bir ülkede, bu işsizlik probleminin çözülebilmesi açısından da, ücretliler üzerindeki bu Gelir Vergisi yükünün azaltılması ve indirilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan, adam çalıştırmak kolaylaşsın, yeni iş imkânları, yeni istihdam alanları yaratılabilsin. Bu yapılmadığı sürece, ister ücretlilerden alınan Gelir Vergisi deyin isterseniz istihdam vergisi deyin, hangi ad altında olursa olsun, Gelir Vergisinde bir problem, bir ıstırap, bir yara vardır.

Bunun benzeri diğer bir örnek vasıtalı ve vasıtasız vergiler ayırımında ortaya çıkar. Türkiye'de, bugün, toplam vergi gelirlerine bakıldığında, vasıtalı vergilerin oranı yüzde 70'lerin üzerindedir. Vasıtalı vergilerin genel bir özelliği vardır. Ödeme gücüyle, vergi adaletiyle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Verginin en kolay tahsil edilebileceği bir uygulama olduğu için, bir vergi çeşidi olduğu için, genellikle, vergiyi tabana yayamayan, vergi ödemesi gerekenden vergi tahsil edemeyen, maliye teşkilatını etkin bir vergi denetimi ve vergi tahsilatı, vergi tarhiyatı çerçevesinde oluşturamayan ülkelerde genellikle vasıtalı vergilere ağırlık verilir ki, devletin ihtiyaç duyduğu vergiler, bu şekilde, kolaylıkla tahsil edilebilsin.

Bu durumda, vasıtalı vergilerin büyük bir yekûn tuttuğu durumda, siz, halkın içtiği sudan, halkın yediği ekmekten, ısınmak için kullandığı doğalgazdan, kömürden, odundan, her şeyden vergi almak durumundasınız. Bunu zengin de kullanır, fakir de kullanır. Halbuki, vergi adaleti söz konusu edildiğinde, ödeme gücü olandan çok, ödeme gücü az olandan da az vergi alınma yoluna gidilmelidir.

Bu yönüyle de bakıldığında, Sayın Maliye Bakanımızdan, göreve geldiğinden bu yana, bu yönde olumlu adımlar atılması beklenirken, bu yönde herhangi bir çalışma yapmamakta, hatta bunun tersine, özellikle, vergi ödenmesi gereken kesimlerin yükünü hafifletecek tarzda birtakım çalışmalar içerisine girdiğini görüyoruz. Bunun en basit örneği Kurumlar Vergisi. Kurumlar Vergisinde, biz, oranları yüzde 30'dan, yüzde 20'ye indiriyoruz. Yukarıda, şimdi, bunun çalışması yapılıyor. Böylelikle, Kurumlar Vergisinden, zaten ödeme gücü olan kesimden vergi almıyor, bir de, ödenmesi gereken vergileri düşürerek, belli bazı kesimlere, sonuçları hangi kesimlere hitap edeceği net ve açık olmayan, oldukça tartışmalı olan bir şekilde, özelleştirme kapsamına giren kuruluşların özelleştirilmesi ve özelleştirilme sonunda bu kurumları satın alan kesimlere mi acaba bir peşkeş çekiliyor -affedersiniz, kaba tabirle- bir kıyak geçiliyor? Bu konular dahi…

EYÜP AYAR (Kocaeli) - Ne demek istiyorsun?

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Demek istediğim gayet açık. Bu konular dahi insanın hatırına gelmektedir; çünkü, durup dururken, Türkiye'de vergi adaletini sağlamaya yönelik çalışmalar içerisinde bulunması gereken Maliye Bakanı, Kurumlar Vergisini indirerek, insanın aklına çok da açık ve su götürür tarzda birtakım uygulamaların içerisine giriyor.

Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı, biraz önce, kalktı, burada, Sayın Maliye Bakanının, yukarıda, yine, bu konularla ilgili çalışma içerisinde bulunduğunu; dolayısıyla, Maliye Bakanının yerine kendisinin nezaret ettiğini söyledi. Gayet doğal, normaldir, olabilir; ama, Sayın Enerji Bakanı, bir de, AK Partiden ve Cumhuriyet Halk Partisinden istifa eden milletvekillerine siyaset dersi vermek gibi bir tutum içerisine girdi. Sayın Bakanın, böyle bir ders vermeye hiç hakkı yok. Sayın Bakanın, bu konuda, ders alma ihtiyacı var. Açık ve net söylüyorum. Daha hatıralarımızdadır, bundan bir ay kadar önce, Sayın Bakanın bu kürsüden kullandığı ifadeler, ne siyasetçi ağzına ne bir insan ağzına yakışmayacak sözlerdir. Sayın Bakan o konuşmayı yaptıktan sonra ben çıktım, bu kürsüden "siyasetçinin en fazla ihtiyaç duyduğu şey biraz erdemdir, biraz edeptir, biraz da siyasetçinin ağzına sahip olması gereğidir" dedim; fakat, Sayın Bakan bunu unutmuş, kalkıp, buradan, kendi partilerinden niçin istifa ettikleri gayet açık ve net olan milletvekillerine siyaset dersi vermeye yelteniyor.

O bakımdan, Sayın Bakana benim tavsiyem, siyaseti çok aşağı seviyelere düşürecek tarzda siyaset yapmak yerine, biraz daha siyaset içerisine erdem katarak siyaset yapmasını tavsiye ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Abuşoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç.

Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizi, şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla karşılıyorum. İlgili kanun tasarısının bu maddesinde de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım.

Bir iki önerim daha olacak, Enerji Bakanı aracılığıyla Maliye Bakanına. Herhalde iletilir, tutanaktan takip eder Sayın Bakan.

Şöyle söylemiştim: Eğer malî politikalarında ciddîyseniz, kayıtdışı ekonomiye ilişkin girişimlerinizi, artık, bu yasama döneminin son noktalarına yaklaştığımız, son yılına girdiğimiz şu dönemde, mutlaka önemli adımlar atmalısınız noktasına getirmiştim.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, belki de malî politikaların, vergi politikalarının en önemli yoğunlaşacağı alanlardan birisi, kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması için atılacak adımlardır. Bu konuda, henüz, hükümet adına, Maliye Bakanlığı adına önemli bir girişim, maalesef, maalesef olmamıştır. Bu, Türk ekonomisinin kanayan bir yarasıdır. Sistem içerisinde, kayıt içerisinde kalıp da, kayıtsız olan benzer bir kuruluşla, üretim alanında, istihdam alanında, ihracat alanında,her alanda rekabet edebilmek mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, bir defa "serbest piyasa ekonomisi" diyorsunuz; olayın serbest piyasa olmaktan çıkmasına dönük kayıtdışılığı önleyecek adımlar atamıyorsunuz. En önemli eksiklerinizden, en önemli kamburlarınızdan bir tanesi budur; kayıt dışı ekonomi konusunda ciddi adım atılamamasıdır.

Değerli arkadaşlarım, bir iki önerimiz var, bir iki alternatifimiz var. Mesela, vergi numarası uygulamalarını, bütün kamu, özel işlemlerde kullanılabilecek şekilde yaygınlaştırmak mümkündür. Yine, nakit ödemelerin sınırlandırılması, plastik para olarak adlandırdığımız ödemeyle kayıtiçini genişletmek yine olasıdır. Bu önerilerimizi dile getirmek istiyorum ve mükelleflerin bütün giderleri kabul edilecek bir düzenleme de, yine yapılabilecekler arasındadır. Eğitim, sağlık gibi benzeri giderler de bunun içerisindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu tasarıyla yapılmak istenen değişiklikler, bir eksikliğin tamamlanması yönünde bir adım atılması gayreti içerisinde değerlendirildi tarafımızdan da ve bunun, geçen sene nisan ayında eksikliğini belirttiğimiz hususların, o gün dikkate alınmayarak, on ay sonra bu eksiğin giderilmesi yönünde tarafınızdan adım atılması gereğidir. Ne olur biraz da muhalefetin o dönem söylediklerini, o yasa görüşülürken bugünkü eksikleri işaret ettiğimiz dönemde, bugün bu kadar görüşmeye gerek kalmadan o gün o öneriler çerçevesinde yasalaştırmış olsaydınız, ek yapsaydınız, bu görüşleri kabul etseydiniz, değerlendirseydiniz, ezbere "bunu muhalefet söylüyor reddetmek zorundayız" diye bir -demokratik demeyeceğim; ama- bence, yorumlanması çok güç bir partiiçi refleks tavrı göstermeseydiniz bunları söylemek hakkımız değil mi şimdi? Bunları söylemek hakkımız. Bu adam niye bunları söylüyor diye içinizden geçirebilirsiniz. Nisan 2005 tarihli -tarihini söyledim demin- lütfen, tutanakları açın bakın. Yani, muhalefetin her söylediği yanlış değil değerli arkadaşlarım, muhalefetin her söylediği kabul edilemez boyutta şeyler değil; ama, bu konuda, benim hep söylediğim, tek parti iktidarı hastalığı çok ağır bir şekilde sizin bünyenizi sarmış durumda.

KEMALLETİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Sizi de muhalefet hastalığı sarmış.

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Göktaş, ben, burada, yapıcı bir konuşma yapıyorum. Sizin de, İdare Amiri olarak, Meclis çalışmalarına katkılarınızı biliyoruz; ama, kürsüde de sizi dinlemekten mutlu olacağımı ayrıca ifade etmek isterim. Yerinizden, çünkü, mikrofonlar, sizin dediklerinizi kamuoyuna duyurmuyor, bu kürsüden çok daha net duyurur; yapıcı fikirlerinizi, gelir, benimkinin üzerine eklersiniz, daha iyi bir bina çıkar. Ben olsam, bu kadar lafın üzerine, oturur, susar, dinlerim.

Değerli milletvekilleri, Sayın Enerji Bakanı birtakım şeyler söyledi. Ona geçmeden önce, ancak, bu değişikliklerle varılmak istenen noktayı özetlemek istiyorum: Şimdi, gelirler bölge müdürlüğüne gidecek, Gelir İdaresi Başkanlığı, daha sonra Gelir İdaresi Müsteşarlığı -sayın bürokratlar oradalar- ve ondan sonra da, buna gidiş, bir gelirler idaresi ya da gelirler bakanlığına doğru bir yapılanma, bürokratik yapılanma oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Enerji Bakanını dinledim; ama, Sayın Enerji Bakanına bir iki söz söylemeye hakkım var. Bunu da, hiçbir zaman, bana yöneltilen densiz ve edepsiz suçlamalar içerisinde yapmadığımı, yapmayacağımı bilin; hiçbir zaman da, o suçlamalara muhatap olabilecek bir konumda açıklama yapmadım. Onu, bir kere daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Demokrasilerde, iktidar ne kadar kutsalsa muhalefet de o kadar kutsaldır. Muhalefetin görevi de, siyasette hiciv kullanarak zaman zaman, siyasette halkın alabileceği mesajları vererek, tartışılan konu üzerinde vurgu yapmaktır. Eğer, bizler onu yapmazsak, muhalefet görevini yerine getirmemiş oluruz. Ama, iktidarda olmanın bir başka özelliği daha var; sindirme kapasitesi, hazmetme kapasitesi. Yani, hep alkışlanmaya, her yaptığınızın doğru olduğunu büyük korolar halinde size iletilmesine çok hazır tutuyorsunuz kendinizi. Yanlışlar da ifade edilecektir, hatalar da ifade edilecektir. Eğer, o hataların üzerinde durduğumuz ve bugün aldığımız haber doğruysa, Sayın Maliye Bakanı, bu kaçak değerlendirmesi içerisindeki villalarını yıkma kararı aldıysa, bu, kamuoyunun duyarlılığının ve belki sizin içinizdeki duyarlılığın da bir sonucudur. Onun için, ben, her kesimdeki, Sayın Başbakandan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapan bürokratlara kadar herkesin, bulunduğu noktada, öncelikle kendi görevini yapmasını, bir kere daha, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, istifalar konusuna değindi Sayın Enerji Bakanı. Bence, bu konuya, siz hiç girmeyin, siz hiç girmeyin; çünkü, bu konuda, bakın, Cumhuriyet Halk Partisine, hiçbir şekilde, şu ana kadar… Geçen dönem Parlamento dışında olduğumuz dönemde, ben, Cumhuriyet Halk Partisinde merkez yönetim kurulu üyeliği yapıyordum. O dönemde de, Cumhuriyet Halk Partisine katılmak isteyen milletvekilleri vardı -Cumhuriyet Halk Partisi Parlamento dışında olmasına rağmen; ama, bizi, halk o Meclisin dışına koydu, yine, biz, halkın oyuyla geleceğiz demiştik- hiçbirisini, o dönemde kabul etmemiştik; "partiye kayıt olabilirsiniz; ama, Parlamento çalışma dönemi bittikten sonra" demiştik.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Enerji Bakanı öyle bir konuşuyor ki, sanki, bu temel siyasî düsturu savunmuş, bu temel siyasî çizgiden, felsefeden gelen bir anlayışın temsilcisi gibi konuşuyor.

Sayın Bakanım, bakın, çok samimî söylüyorum. Bir siyasî vefadan ve bazı konuşmalardan bir ibret çıkarmaktan bahsettiniz. Lütfen… Cumhuriyet Halk Partisinden istifa ederek kucaklarınıza gelen, saflarınıza katılan arkadaşlarınızın önünde bunu söylediğiniz zaman, onları mahcup ediyorsunuz. Çok acı bir durum bu! Çok acı bir durum!.. Ben, onların mahcup olmasını istemediğim için söylemiyorum; ama, siz söylüyorsunuz. İkide bir bu konuyu kaşıyorsunuz, ikide bir kaşıyorsunuz; efendim, AK Partiden istifa eden milletvekillerinin, şimdi, AK Partinin icraatları hakkında konuşmasını, ben, ibretle izliyorum, siyasî vefaya sığmıyor diye… Ya Cumhuriyet Halk Partisinden sizin partinize geçenler Sayın Bakan?!.

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Onlar konuşmuyorlar.

RECEP KORAL (İstanbul) - Sizin icraatınız yok.

HALUK KOÇ (Devamla) - Onlar konuşmuyorlar; ama, en önde oturuyorlar, en önde oturuyorlar. Onun için, ben, bunu, kamuoyunun ibretine sunuyorum sadece.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Koç.

Şahısları adına söz isteği var. Adana Milletvekili Sayın Recep Garip.

Buyurun Sayın Garip. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; 3 üncü madde üzerinde söz aldım. Maliye Bakanlığımızın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki bu Kanun Hükmündeki Kararnameyle ilgili -biraz önceki konuştuğumuz konulara ilaveten yapabileceğimiz- aslında Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün başlıca görevleriyle ilgili iki konuya değinmek istiyorum.

Bu genel müdürlük, devlet gelirleriyle ilgili istatistikleri toplamak ve değerlendirmek, vergi yükü, gelir dağılımı ve gelir tahminlerine yönelik genel ve sektörel analizler yapmak, Avrupa Birliği, uluslararası kuruluşlar ve diğer devletlerle görev alanına giren konularda işbirliği yapmak, anlaşmalar yapmak, devlet gelirlerine etkisi olan her türlü kanun tasarısı ve tekliflerini, devlet gelirleri politikası açısından inceleyerek görüşler bildirmek gibi bir dizi görevleri üstleniyor. Görüştüğümüz madde, normal şartlarda kadroların iptali, nereye ekleneceği, nereden çıkarılacağını, hangi cetvelden çıkarıldı, hangi cetvele ekleneceğini gösteren bir madde bu maddemiz. Dolayısıyla, bu maddeye bakıldığı zaman, yapılması gereken çalışmalar, Maliye Bakanlığımızın gelir politikasıyla ilgili, bu kurulmuş olan genel müdürlüğün durumuyla ilgili tasnifleri, tanzimleri yapmaktadır.

Geliniz değerli arkadaşlar, yapılan güzel çalışmaları hep birlikte görmeye devam edelim. İnsanoğlunun yapısı öyledir; anlamak istediği zaman anlar, anlamak istemezse anlamaz. Görmek isterseniz görürsünüz, görmek istemezseniz görmezsiniz. Bence, gelin, anlamaya çalışalım ve görmeye çalışalım.

Yapılan güzel çalışmalar var, güzel hizmetler var. Türkiye'nin yeniden yediden yetmişe bütün insanımızın bütünleşmiş olduğu AK Parti İktidarımız hizmetini yapmaya devam ediyor. Gelin, bir yakın dostumun ifadesiyle… "Nereye gittiğini bilen adama bütün dünya yol verir" diyor sevgili dostum, kadim arkadaşım Vedat Gündoğan, nereye gittiğini bilen adama bütün dünya yol verir. AK Parti İktidarı, ne yaptığını, nereye gittiğini, nasıl hizmetler yaptığını çok ciddî noktada bilmektedir.

Dolayısıyla, bu maddenin hayırlar getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Garip.

Şahsı adına ikinci söz isteği, İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılması hakkındaki kanun teklifinin 3 üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce, konuşmacı arkadaşımız, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün görevlerinden bir kısmını sıraladılar; ben, kendilerinin sıralamadığı diğer görevleri de buradan hatırlatmak istiyorum.

Uluslararası vergi ilişkileri ve ikili ve çoktaraflı anlaşmalara ilişkin çalışmaları gerekli koordinasyonu sağlamak suretiyle yürütmek, Avrupa Birliği, uluslararası kuruluşlar ve diğer devletlerle görev alanına giren konularda işbirliği yapmak, mahallî idare vergilerinin genel vergi sistemiyle uyumunu sağlayacak çalışmaları yapmak, gelir bütçesini hazırlamak, vergi yükü, gelir dağılımı ve gelir tahminlerine yönelik genel ve sektörel analizler yapmak, ekonomik ve malî gelişmeleri izlemek, değerlendirmek ve bu konularda araştırmalar yapmak, devlet gelirleriyle ilgili istatistikleri toplamak ve değerlendirmek ve yine Bakanlıkça verilen benzeri görevleri yapmak üzere, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü diye bir genel müdürlük kurulmaktadır. 3 üncü madde, bu genel müdürlükte gerekli olan kadroların ihdasıyla ilgilidir. 20 adet kadro ihdas edilmektedir. Bunlar, 2 sayılı listede sıralanmıştır.

Değerli arkadaşlar, ben bu açıklamalarda bulunmak istedim ve ayrıca, bir şeyi vurgulamak istiyorum. Buraya çıkan arkadaşlarımız, konuşmanın süreci içerisinde ağzından çıkan kelimelerin, kahvehane kültürüyle değişik bazı manalara çekilmesi suretiyle, sanki Sayın Bakanımız da burada daha önce konuşuyormuş gibi, şunu kastetti, bunu kastetti deyip bunların çarpıtılması, bu Meclisin mehabetine yakışmayan hususlardır. Bunu arz etmek istiyorum. Biz, burada söylenen kelimeleri lügattaki manalarında değerlendirmeliyiz diyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kacır.

Madde üzerinde bir önerge var, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü maddesine bağlı listelerden;

- (2) sayılı listede yer alan "Daire Başkanı" unvanlı kadronun "6" olan adedinin "10" olarak değiştirilmesini, buna bağlı olarak anılan listedeki "20" olan toplam sayının "24" olarak değiştirilmesini,

- (4) sayılı listede yer alan, Gelir İdaresi Başkanlığının Merkez Teşkilatından iptal edilen kadrolara, "GİH" sınıfından "Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni" unvanlı "7" nci dereceden "10" adet kadronun ilave edilmesini, buna bağlı olarak anılan listedeki "15" olan toplam sayının "25" olarak değiştirilmesini,

- (5) sayılı listede yer alan, Gelir İdaresi Başkanlığının Merkez Teşkilatı için ihdas edilen kadrolara, "GİH" sınıfından "Başkanlık Müşaviri" unvanlı "1" inci dereceden "10" adet kadronun ilave edilmesini, buna bağlı olarak anılan listedeki "15" olan toplam sayının "25" olarak değiştirilmesini,

arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Recep Yıldırım

Ayhan Sefer Üstün

 

Ankara

Sakarya

Sakarya

 

Ziyaeddin Akbulut

 

Zeynep Karahan Uslu

 

Tekirdağ

 

İstanbul

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5018 sayılı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu ile Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü, Muhasebat Genel Müdürlüğü ve Strateji Geliştirme Başkanlığına yeni görev ve sorumluluklar yüklendiğinden, iş yükü artan bu birimlerin ihtiyacının giderilmesi amacıyla 4 adet daire başkanı kadrosu ile Gelir İdaresi Başkanlığında ihtiyaç duyulan 10 adet başkanlık müşaviri kadrosunun ihdas edilmesi amaçlanmıştır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir ve karar yetersayısı vardır.

Şimdi, 3 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda ve ekli listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1055 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Heyeti Âliyenizi muhabbetle, hürmetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bizler, Anavatan Partisi olarak, istihdamın üzerindeki baskıyı kaldırmaya azmettik ve parti programımızda da detaylarıyla ele alacağımız üzere, istihdamı destekleyen, özel sektörün rekabet gücünü baltalamayan bir sistem geliştireceğiz.

Kayıtdışılık sorunu nasıl aşılacaktır? Kural olarak, vergi oranlarını katlanılabilirlik sınırlarının ötesinde artırırsanız mükellefin vergi sadakati düşer, kayıtdışılık başlar. Fakat, bu hükümetin Maliye Bakanının ortaya koyduğu, temeli kendi halkına güvensizlik olan anlayışa göre, kayıtdışılığın vergi oranlarıyla ilgisi yoktur, vergi oranlarını azaltsanız bile, kayıtdışı, kayıt altına girme eğilimi göstermeyecektir.

Buradan Sayın Bakana sesleniyorum; bir bakanın görevi, kayıtdışının kendiliğinden kayıt altına girmesini beklemek, çözüm olarak da işadamlarına çevrelerindeki merdiven altı işletmeleri ihbar etmelerini istemek değildir. Kayıtdışını kayıt altına alıp vergi yükünü tabana yayacaksınız. Bunun nasıl yapılacağı sizin iktidarınız döneminde sizi ilgilendirir, başkasını değil. Bu keşmekeşi çözemeyecekseniz, o zaman niye Bakan oldunuz, kaçak villanıza ruhsat alabilmek için mi?!

Anavatan Partisinin bu sorunun çözümü konusundaki genel yaklaşımı şudur: Vergi oranlarının yeniden düzenlenmesiyle ve evrensel aklın gerektirdiği diğer bilimsel önlemler alınarak kayıtdışılık kayıt altına alınmaya özendirilir. Diğer yandan, bu uygulamalar yapıldıktan sonra hâlâ kayıtdışı kalan varsa, kamu otoritesi tarafından acımasız ve sistematik olarak cezalandırılır. Vergi affı gibi adaletsizliğin en bariz göstergesi olan popülist uygulamalardan da kaçılır ve en önemlisi, tüm bu uygulamalar yapılırken, kayıt altında vergisini ödemeye razı sorumlu vatandaşların canına okunmaz.

Sonuç olarak, bütçe hedeflerinin tutması, bütçenin açık vermemesi, siyaset üstü bir zorunluluk olarak karşımızdadır; hiçbirimiz bundan taviz veremeyiz; fakat, bunu hangi şartlar altında yapacağınız önemlidir. Siz, hukuka saygılı vatandaşınızın canına okumayı ve bunun dışında hiçbir şey yapmamayı âdet edinmişsiniz. Gücünüzü ölçüsüz kullanıyorsunuz demektir bu durumda. Yumurtayı balyozla kırıyorsunuz demektir; sarısının, beyazının içine kabuklarını da karıştırıyorsunuz demektir. Bu şartlarda hedeflerin tutmuş olması hiçbir şey ifade etmeyecektir. Kaldı ki, hiçbir hedef tutmamıştır. Hükümetin verdiği bütün rakamlar sloganik rakamlardır. Çileyi çeken millet, hükümet üyelerinin ve Sayın Başbakanın attığı nutukları artık masal olarak bile dinlemiyor ve dört gözle seçimi bekliyor.

Değerli arkadaşlar, bir ülkenin, bir devletin maliyesi, parası, ülkesinin vatandaşlarının mutluluğu ve refahı için vardır ve adaletli bir şekilde dağıtılması için vardır. Biz, Erzurumlular olarak, karın ve soğuğun çocuklarıyız değerli arkadaşlar. AK Parti 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Erzurum'da Türkiye ikincisi olmasına rağmen, bugün Erzurum karlar altında, metrelerce karlar altında; kar tazminatı gönderilmemiştir. Üstelik, belediye seçimlerinde de hemen hemen hepsini almıştır. Buradan Sayın Maliye Bakanından Erzurum Belediyelerine kar tazminatı göndermesini istiyorum. Zaten, 3 Kasım seçimlerinde AK Partiyi Türkiye ikincisi yapan Erzurum'da hükümet kar gibi erimiştir. Eğer bu tazminat gönderilmediği takdirde, damlanız bile kalmayacaktır değerli arkadaşlar. Sakın o sahte anketlere, birtakım hükümet yalakası müesseselerin yaptığı anketlere inanmayınız.

Değerli arkadaşlar, geçenlerde Sayın Başbakan il başkanları toplantısında diyor ki: "Bizim yaptırdığımız anketlere göre, biz, 3 Kasım seçimlerinden daha fazla bir trend kaydettik."

Hayır arkadaşlar, buna ne denir biliyor musun; buna "bozacının şahidi şıracı" atasözü akla gelir.

BAŞKAN - Sayın Özdoğan… Sayın Özdoğan…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - O zaman, bizim de yaptırdığımız anketlere göre, AK Parti şu anda yüzde 15'lerdedir.

BAŞKAN - Sayın Özdoğan…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Anavatan Partisinin oy oranını söylemiyorum; çünkü, nazarınız değer, göz verirsiniz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özdoğan…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar…

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, bakın, kürsüdeki bir milletvekilinin bir Meclis Başkanını bu kadar uğraştırması, doğrusu, düşündürücü. Şu ana kadar maddeyle ilgili tek kelime söylemediniz; müsamahayla karşıladım. Ya maddeye dönün ya da konuşmanızı tamamlayın. Lütfen... Yani, seçmene vereceğiniz gerekli her türlü mesajı verdiniz, hoşgörüyle karşıladım; ama, lütfen, maddeye dönün.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, üzdümse, özür diliyorum zatıâlinizden. Size sınırsız saygım ve sevgim var. Bitirmek üzereyim.

BAŞKAN - Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Ama, şunu söylemek istiyorum: Şimdi, konuştuğum her şeyin, benim kanaatime göre, maddeyle alakası var.

Sayın Başkanım, şimdi, şu konuştuğumun bu maddeyle alakası yok mudur?! Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, kişisel kanaatlerle kürsüye çıkarsak, bu işi biz bitiremeyiz.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Başbakan ne diyor mal varlığıyla alakalı konuda "makaram sarı bağlar, kız söyler gelin ağlar." Bunlar keyif sözleridir değerli arkadaşlarım. Millet ne diyor: "Makaram kara bağlar, millet söyler anam ağlar, eşler ağlar" diyor değerli arkadaşlarım. Bunu bir defa belirtmek istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Hadi oradan, sen saygıdan ne anlarsın!

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç.

Buyurun Sayın Koç.

CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi, tekrar, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, geçen maddede kayıtdışı…

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Bakan geldi… (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Devamla) - Hoş geldiniz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hoş bulduk.

HALUK KOÇ (Devamla) - Evet, Sayın Başkan, Sayın Bakan yerlerine oturdularsa, ben başlayayım tezahürat bittiği zaman.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; geçen maddedeki konuşmada, kayıtdışı ekonominin kayıtiçine alınması için mutlaka çok daha ciddî adımlar atılmasının gereğinin altını çizmiştik ve Maliye Bakanlığı içerisinde vergi gelirlerinin toplanacağı, gelirler bakanlığı yok ama, gelirler bakanlığına doğru gidecek bir bürokratik yapılanma oluşturulmaya çalışıldığının altını çizmiştik. Sayın Hamzaçebi tümü hakkında yaptığı konuşmada da bu noktaya değinmişti ve OECD ülkeleri arasında bir değerlendirme yapmıştı. Ben, kısaca anımsatmak istiyorum, belki o gün bulunmayanlar olabilir.

Gerçekten de OECD'nin 30 üyesi içerisinde, 16'sında, Maliye Bakanlığı içerisinde bütün birimler tek çatı altında örgütlü olarak bulunuyorlar; yani, vergi politikası birimi ile vergi uygulaması birimi Maliye Bakanlığı içerisinde bulunuyor; birden fazla müdürlük ya da alt birim olarak örgütlendiği ve hizmetlerin o şekilde sunulduğu 14 ülke var. Şimdi, Türkiye, Nisan 2005'te çıkan yasa... O tarihte -Sayın Bakan geldiği için yineliyorum- Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerinin söylediği gibi, o günkü eksikliklerin bugün getirilen bu teklifle tamamlanmaya çalışıldığının altını çizmiştim. Şimdi, Türkiye, bu 14 ve 16 ülkelik iki grup arasında biraz farklı bir yapı çizmeye çalışıyor, her ne kadar ikinci gruba yakın bir yapıya yönelse de.

Değerli arkadaşlarım, vergi politikası birimi Maliye Bakanlığı içinde oluşturulmakta, vergi uygulaması ise Maliye Bakanlığı dışında daha yarı özerk bir yapıya kavuşturulmakta. Şimdi, buradan yola çıkacak olursak, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün oluşturulmasının bir şekil olduğunun altını çizmek istiyorum ve nihayet, böyle bir yapılanma, böyle bir birim kuruluyor ve var olan bir Maliye örgütü alt birimleştirilerek, oradan başka bir örgüt, başka bir yapı, başka bir birim çıkarılıyor.

Sayın milletvekilleri, sonuçta bu şekle doğru gidiyoruz; ama, önemli olan, inanın, bu şekilden öte, Türkiye'nin gelir politikalarının nasıl olacağıdır, ne olacağıdır. Şimdi, burada, yine dönüp dolaşıp siz kurulmuş plak gibi aynı yere geliyorsunuz diyeceksiniz. Yine, 1999'da başlayan IMF anlaşmaları çerçevesinde önümüzde olan gelir politikalarına geliyoruz. Ben kısaca anımsatmak istiyorum ve bir kere daha sizlerin huzuruna getirmek istiyorum; çünkü, bu konuda ben inanıyorum ki, iktidar partisi içerisinde de şu anda Türkiye'deki vergi fotoğrafından rahatsız olan çok sayıda arkadaşım var. Ben -Partimi  bırakın- rahatsız olan yurttaşlardan bir tanesiyim. Nedir o; dolaylı -dolaysız vergiler oranı değerli arkadaşlarım. Dolaylı vergiler- dolaysız vergiler ayırımı dediğimiz zaman, vergide adaletin ölçüsü olan orana baktığımızda, Türkiye'de dolaylı vergilerin oranının yüzde 70'lere gelip dayandığını görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, dolaylı vergiler nedir; dolaylı vergiler, biliyorsunuz, Katma Değer Vergisi gibi, Özel Tüketim Vergisi gibi, kişinin işine gücüne, maddî gelirine bağlı olmadan, herkesten eşit olarak alınan vergilerdir, kullandığı hizmetler karşılığında. Yani, kişi çok zengin olabilir, ekmek alırken aynı KDV'yi öder, bir başka tüketim malını alırken aynı ÖTV'yi öder; kişi orta gelir grubunda olabilir ya da düşük gelir grubunda olabilir, aynı temel ihtiyaç maddesini kullanırken aynı KDV'yi ve aynı ÖTV'yi öder. Bu vergi dilimine baktığımız zaman Türkiye'de yüzde 70'lere yaklaşıyor.  O zaman bir adaletsizlik var. Herhalde buna katılıyorsunuzdur. Burada bir adaletsizlik var; çünkü, KDV ve ÖTV uygulamasının tanımladığı dolaylı vergilerin yüzde 70 oranına çıkması, bir toplumda herkesin mensup olduğu gelir düzeyine bakılmaksızın, aynı hizmeti alırken aynı oranda vergi verdiğini gösterir. Bu gerçekten adaletsizdir.

Şimdi, ayrı bir birim oluşturuyoruz Maliye Bakanlığı içerisinde vergiler boyutunda, gelirler müdürlüğü şeklinde. Peki, vergi profilimize, vergi fotoğrafımıza, vergi çerçevemize baktığımızda karşımıza bu garip tablo çıkıyor. Bunu bir an önce değiştirmek zorundayız.

Belki -sosyal adalet, sosyal adalet diyoruz. Anayasamızın devleti tanımlayan temel ilkeleri içerisinde de var- birçok siyasetçi "sosyal adalet" sözünü kullanır kendi politikalarına mihenk taşı oluşturması için; ama, sosyal adaletin temeli, herhalde, bu şekildeki dolaylı vergilerin yüzde 70 oranında, toplumun her katmanından, aldığı her temel hizmet karşılığında eşit oranda tahsil edildiği bir dilim içerisinde olursa, sosyal adaletten bahsetmek mümkün değil. Değerli arkadaşlarım, bunu ben bir kere daha -Sayın Bakan da burada- sizlerin huzurunuza getirmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer vergi gelirlerinin çok büyük bir kısmını bu şekilde dolaylı vergilere dayandırırsanız, bu vergi sistemimizin temelde adaletsiz olduğunu baştan kabul etmemiz gerekir. Şu anda Türkiye'deki vergi sistemi adaletsizdir. Demin söylediğim oranı, lütfen, lütfen aklınızdan çıkarmayın.

Değerli arkadaşlarım, peki, Türkiye'deki bu oran, Avrupa Birliğinde ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına üye ülkelerin hiçbirisinde yoktur. Hiç birisinde yoktur. Hani bize o yol haritası döşeyenler, hani bize o çağdaşlaşma yolunda yol haritası sunanlar, araya koydukları gizli mayınlara rağmen -ülkem için söylüyorum- bu konuda, adımınızı şöyle atın, böyle atın şeklinde fazla bir telkinde bulunmuyorlar. Yani, Türkiye'deki sosyal adalet kavramının bir dengeye oturtulması, sosyal barışını sağlamış, iç dirliğini sağlamış bir Türkiye onlar için hiç de önemli değil değerli arkadaşlar. Onlar için hiç de önemli değil; onlar için sadece, Türkiye'ye verdikleri, oluşturdukları büyük uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye'nin kredilendirmesinde verdikleri büyük para dilimlerinin ana faizlerinin kendilerine ödenmesinin garanti edilmesinde; gelir derken ona bakıyor.

Şimdi bakalım, bu söylediğime nerede bağlantı kuracağım; bu söylediğime şurada bağlantı kuruyorum: 1999 yılında IMF programı uygulamaya geçilmeden önceki yıl, yani, 1999 yılında vergi yükü -ki, burada sosyal güvenlik primlerini dahil etmeden bu hesabı yapalım- yüzde 22 düzeyinde. IMF programı uygulanmaya başlanıyor; 2000 yılında bu oran yüzde 24,5'e çıkıyor. Hani o bağıran köylü var ya, hani o şikâyet eden esnaf var ya, hani o yaşamak için hayata tutunmaya ya da çoluk çocuğunun göndereceği üç kuruşa, beş kuruşa muhtaç olan emekli var ya, işte onların Türkiye'nin en zenginleriyle eşit oranda ödediği vergileri söylüyorum değerli arkadaşlarım. 2005 yılında, yüzde 27,2'ye çıkıyor; 2006 yılında da bu oran korunacağa benziyor.

Şimdi, sonuç: IMF programlarıyla birlikte, Türkiye, beş yılda halkından aldığı vergi yükünü yüzde 5 puan artırmıştır. Şimdi, Kurumlar Vergisinde indirime gidiyoruz, şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz… Dolaylı vergiler noktasında adım atamadıktan sonra, sosyal adaleti sağlayamadıktan sonra, kayıtdışı ekonominin kayıt içine alınması için gerekli ciddî adımları atamadıktan sonra, Türkiye'de çiftçi de bağırmaya devam edecek, emekli de bağırmaya devam edecek, dargelirliler de bağırmaya devam edecek. Bunu siyaset için söylemiyorum; bir fotoğraf çizmeye çalıştım, o fotoğrafın içinde vergi penceresi açtım; o vergi penceresinde Türkiye'nin manzarasını sizlere sunmaya çalıştım. Onun için, yasalar çıkaralım, tamam; itirazlarımızı yapalım, tamam; ama, lütfen, bazı şeyleri dikkate alın; lütfen, bazı şeyleri dikkate alın. Bizim hep söylediğimiz bu. Ben, alındığım için söylüyorum; bu söylediklerimiz ne densizlik ne edepsizlik.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Koç.

Şahısları adına söz istekleri var.

Adana Milletvekili Sayın Recep Garip; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun hükmünde kararnameyle ilgili yasa teklifinin 4 üncü maddesiyle ilgili görüşlerimi arz etmek istiyorum.

Burada, başından itibaren tartıştığımız, gündeme almış olduğumuz konularla ilgili, aslında gelir politikaları doğrultusunda ifadelerimizdir. Vergi uygulamalarına esas teşkil eden gelir için vergi politikaları mutlak surette oluşturulması gerekiyor. İlgili kanuna bakıldığı zaman, bu ilgili kanun, bizlere strateji üretiyor, politikalar üretiyor, gerekli olan kararnameleri, tüzükleri, yönetmelikleri hazırlıyor, gelir bütçesinin hazırlanmasını sağlıyor, bu üzerinde durduğumuz, tartışadurduğumuz, maddeler üzerinde uzun uzun tartıştığımız bu gelir bütçesinin hazırlanması konusunda, ki, aynı zamanda, uluslararası ilişkilerin yürütülmesi gibi görevler üstleniyor. Dolayısıyla, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün kurulma sebepleri bunlar. Bu doğrultuda kurulmuş olan Gelirler Müdürlüğüyle ilgili çok önemli maddeleri görüştük ve sona geldik. Avrupa Birliği gibi, uluslararası kuruluşlar gibi, diğer devletlerle ilgili bir sürü anlaşmaların altına imza koyuyor, kendi alanına giren konularda bu ülkelerle, Avrupa Birliği ülkeleriyle, diğer devletlerle, mutlak surette işbirliği yapıyor, anlaşmalar yapıyor. Dolayısıyla, Türk Ulusunun, kendi coğrafyamızın o duruşunu dünya devletleriyle ilgili duruşla özdeşleştirebilecek, belli denklemleri oturtabilecek ekonomik ve malî gelişmeleri ortaya koymak için çalışmalar yapıyoruz. Devlet gelirleriyle ilgili istatistikleri değerlendiriyor ve bu alanda politikalar üretmeye devam ediyor.

Elbette ki, ülkelerin kalkınmasında en önemli planlamalardan birisidir gelir politikaları; sosyal politikaları açısından bu önem arz ediyor, toplumsal kalkınma açısından önem arz ediyor. Yani, başından itibaren konuşmuş olduğumuz bütün bunlar, gerçekten, Gelirler Müdürlüğüyle ilgili yaptığımız bu çalışmalarda, Gelirler Müdürlüğü, aynı zamanda, bize, orta vadeli, uzun vadeli malî stratejiler üretmeye devam ediyor. Dün, nasıl ki, ulusun genel durumuyla ilgili ekonomik yapılanmaları, yatırımları planlıyorsa, bundan sonraki süreçte, Türkiye'nin dünya devletleri içerisindeki gelecekte yer alması gereken konuma katkılarda bulunmak için elinden gelen bütün çalışmaları sürdürüyor ve sürdürmeye devam edecek. Dolayısıyla, toplumsal kalkınmaya ,ihtiyaca yönelik yatırımların yapılmasının stratejilerini de bu şekliyle hazırlamaya devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, başından itibaren konuştuğumuz bir iki konuyla sözümü noktalamak istiyorum. Görüştüğümüz, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün bu yasal çalışması içerisinde öyle şeyler söylemek lazım, doğru şeyler söylemek lazım anlamında söze getirmek istiyorum. Başından itibaren, bütün konularda, muhalefet partilerinin elbette ki doğru şeyler söylediğini söylemek lazım, doğru tespitlerine katılmak lazım; ama, ben inanıyorum ki, onlar sözü söylerken ustaca söylemeliler. Sözü nasıl söylerseniz, karşı taraftaki muhataplarınız sözü öyle alıyorlar. O zaman, siz, nasıl söz söylediğinize, nasıl ifadeler kullandığınıza, mutlak surette geriye dönüp bir bakmalısınız diye düşünüyorum. Usulünü, üslubunu ayarlayarak, ulusumuzun anlayışlarına, ifadelerine, onların aklıselimine sunarak, ifadeyi düzgün kullanmak gerektiğini düşünmekteyim. Dolayısıyla, sözü güzel söylemek lazım; sözü ustaca söylemek lazım. Hangi konuyu konuşursak konuşalım, ülkemizin beraberliğini sağlamış olduğumuz bu noktada, isterseniz, gelin, şöyle bitirelim. "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola zehirli aşı, yağ ile bal ede bir söz."

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Garip.

Şahsı adına ikinci söz isteği, İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır'a ait.

Buyurun Sayın Kacır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında, burada konuşulanları dinleyince, yani, bu ülkede vergilerin yüksek olduğunu, artık, bu vergilerin daha makul seviyelere çekilmesi gerektiğini arkadaşlarımız söyleyince, bir noktada da sevinmek lazım. Doğru söylüyorlar. Tabiî, daha düne kadar topladığımız vergilerin tamamını borcun faizine veriyorduk da yetmiyordu. 103 lira borç varsa, 100 lira vergi toplayabiliyorduk, 3 de borçlanıyorduk. Borcun faizine yetmiyordu topladığımız vergiler. Bugün yüzde 50'ler seviyesine, 50'lerin de altına düşmüş vaziyette. Artık bunları konuşmanın zamanı. Bunları konuşmanın zamanını oluşturan hükümetimize buradan teşekkür etmek lazım. Öyle bir ekonomi yönetimi gerçekleştirdiler ki, artık o sıkıntılı dönem geride kaldı. Şimdi, işte, hükümetimiz de vergileri düşürmeye başladı; düşürmesi doğrultusunda çalışmalar yapmaya, çalışmalarını Meclisimize getirmeye başladı. Kurumlar Vergisinde düşüşleri gördük yüzde 30'lardan yüzde 20'lere. Şimdi Gelir Vergisinde de düşme çalışmaları bugün Komisyonda sürdü ve onlar da yakın gelecekte Meclisimizin gündemine gelecektir.

Tabiî, bütün bunlar ekonomimizde yeni rahatlamalara vesile teşkil edecektir. Ve işte bu kurmuş olduğumuz, kurmakta olduğumuz Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü de, az önce saymaya çalıştığımız görevlerini bihakkın yerine getirdiğinde bu ülkede daha adil bir vergi sistemini hep beraber oluşturacağız. Geçmişin kalıntılarını, geçmişin izlerini, geçmişin tortularını hep beraber temizleyeceğiz diyorum ve kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kacır.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1055 sıra sayılı yasa teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu teklifle getirilen düzenlemenin, mevcut Gelir İdaresi Başkanlığı ile kurulması düşünülen Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü arasında bürokratik bir çatışmaya yol açacağı endişesini taşımaktayız. Bu düzenleme bürokrasiyi hızlandırmayacak, tam aksine, iki kuruluş arasında çatışmayı getirecek ve bu çatışma da vatandaşın mağduriyetine neden olacaktır diye düşünüyoruz.

Tasarının 5 inci maddesi "bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür" diyor. Yürütür diyor da ben biraz şüpheliyim. Bakanlar, kanun yürütmekten çok kendi işlerini yürütmeye çalışıyorlar.

Son dönemlerde bakanların bir bölümü, özellikle Başbakan da dahil olmak üzere, pek sinirli, pek gergin olmaya başladılar. Önceleri haklarını arayan, işçi, memur, çiftçi, gazetecileri azarlar, kızarlardı, şimdi statüyü değiştirdiler; yargı mensuplarını, işadamlarını, milletvekillerini, rektörleri tehdit etmeye, onlara gözdağı vermeye başladılar; rektörler hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal hakkında, milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulunmaya başladılar. Bu suç duyurusu tehditleri, bu gerilim yaratma anlayışı da toplumda yeni kamplaşmalara, yeni tartışmalara yol açmaktadır diye düşünüyoruz. Özellikle, bütçe tasarısını son görüşmelerinde Sayın Başbakan bir sinirlendi, bir köpürdü, bir kızdı, bir bağırdı, bir çağırdı, gerçekten çok merak ettik, çok da duygulandık, çok da rahatsız olduk. Milletvekillerine bağırmaya, oturumu yöneten Meclis Başkanına talimat vermeye, buna benzer davranışlar içine girdiği zaman biz de gerçekten üzüldük. Şimdi, bir başbakana hiç de yakışmayan bir üslupla, milletvekiline "terbiyesiz, seni komisyonlardan beri izliyorum; bu Meclisin çatısı altına yakışmayan fiillerde bulunuyorsun", "üç nokta" gibi hiç anlamı olmayan, bu yüce çatının altına hiç yakışmayan üslupları kullanarak, gerçekten hiç de hoş olmayan davranışlar ve üslup içinde bulundu.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen, maddeye dönün…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Efendim, maddedeyim…

BAŞKAN - Lütfen, rica ediyorum…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın Başkanım, maddedeyim… 5 inci madde diyor ki "Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."

BAŞKAN - Ama, bu kanunun konusu neyse, onunla ilgili tavsiyenizi yapın.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Ben de, Bakanlar Kurulu üzerinde konuşuyorum.

Şimdi, bu konuşma biçimini terk eder diye düşündük; fakat, baktık, dünkü grup toplantısında bu geçmemiş; daha da sinirlendi, daha da celallendi, ondan sonra medya patronlarına, köşe yazarlarına; bunları daha da genişleterek askerlere, fıkra yazarlarına dönük tartışmalar, dönük sataşmalar içinde bulundu, hatta gözdağı noktasına gelecek derecede bu tür üslup ve davranışlar içinde yer aldı. Şimdi "edepsiz, densiz" gibi kelimeler, bir grup başkanvekiline veya bir milletvekiline söylenmesi, bence Başbakana hiç de yakışmayan bir üslup olarak değerlendiriyorum.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Başbakana o sözler söylenirse, cevap olarak da o sözler söylenir.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Onu sonra değerlendiririz.

Tabiî bu konuşma üslubunu, sinirli davranışlarını biz gayet iyi anlıyoruz, onu söyleyeyim. Şimdi, işler iyi gitmeyince, yolun sonu görününce, saltanat bitmeye yaklaşınca insanlar, iktidar sahipleri, gerçekten bu tür sinirli, gergin davranışlar içinde bulunabilirler, bunlar doğaldır. Efendim, makam arabaları gidiyor, geziler gidiyor, aile gezileri, aile boyu geziler gidiyor… Bunlara, tabiî son verildiği anda insan sinirli olacak, gergin olacak; ama, bu ülkeyi yöneten sizsiniz Sayın Başbakan. Sizin hoşgörülü olmanız, sizin toplumu kavramanız, kucaklamanız gerekirken, toplumu ayrıştırmaya dönük gerginleştirmeye dönük bir üsluptan kaçınmanız gerekir diye düşünüyorum.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Önce Deniz Baykal'a söyle onları.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi, bakın, artık, yolun sonu göründü; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Başbakan ve bakanlar onun için son dönemde sinirli olmaya, gergin olmaya başladılar diye düşünüyorum; ama, ne yaparsanız boş, korkunun ecele faydası yok; bu iş bitti. Gideceksiniz… Sandık gelecek, önünüze gelecek ve siz de bu sandıktan düşüp, iktidardan uzaklaşacaksınız. Onun için, bakanları, biraz daha hoşgörülü -Başbakanı özellikle- biraz daha dikkatli üslup kullanmaya davet ediyorum.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Sen de barajın altına…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın Başkanım, tabiî, haklı eleştirilere tahammül etmek zor. Sayın Başbakanın buna tahammül etmesi gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, diyor ki: "Seni komisyonlardan beri izliyorum." Şimdi, Başbakan milletvekilini niye izlesin; eğer, yasama organına bir katkı yapıyorsa takdir etmesi lazım, yanlışları söylüyorsa "bak Sayın Başbakan, bu hükümet burada yanlış yapıyor…" Biz de bunu uyarıyorsak, bizi takdir etmesi lazım. Tam aksine "izliyorum, işte, sen, Meclis çatısı altına yakışmayan fiiler…" böyle bir şey olabilir mi?! Nedir bu…

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, burada, Başbakanlık bütçesi görüşülmüyor. Lütfen, görüşülmekte olan yasanın maddesi üzerinde konuşsun.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor… Bitiyor…Bitiyor…

BAŞKAN - Sayın Ercenk, rica ediyorum…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor Sayın Başkanım.

Beni izlemeye devam edin, o benim sorunum değil…

Ancak, bence yapılması gereken şu…

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan…Sayın Başkan…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın Ergin, bir saniye müsaade eder misiniz.

Yapılması gereken şu: Sayın Başbakan milletvekillerini…

BAŞKAN - Sayın Ercenk, bir dakikanızı rica edebilir miyim.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor efendim…

BAŞKAN - bir dakika…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor efendim…

BAŞKAN - Hayır efendim, sözünüzü kesiyorum; bir dakika.

Buyurun Sayın Ergin.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkanım, hem ilgili madde üzerinde konuşulmuyor hem de İçtüzüğün 67 nci maddesine göre, kürsüdeki hatip, Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı konuşma yapamaz.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Yalnız, süremi kullanın lütfen.

BAŞKAN - Sayın Grup Başkanvekili, anladım… Anladım.

Sayın Ercenk, bir defa daha rica ediyorum…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın Başkanım, ama, bakın, Bakanlar Kurulu üzerinde konuşuyorum.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, siz, bu kürsüde güzel fikirler ortaya koyan, güzel hitap eden bir değerli milletvekilimizsiniz…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Teşekkür ederim… Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Ama, yürürlük maddesindeki bu konuşmanız, bu üslubunuz uymuyor. Rica ediyorum…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Teşekkür ederim; ama, ben, milletvekiline hakareti kaldıramıyorum, tahammül edemiyorum; Sayın Genel Başkanıma hakareti kabul edemiyorum, Sayın Grup Başkanvekiline hakareti kabul edemiyorum. Bu maddede Bakanlar Kurulu var.

BAŞKAN - Bir başka maddeyle ilgili konuda konuşursunuz.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi, milletvekillerini izleyeceğinize, bence, siz, FBI ajanlarını izleyin; biri geliyor biri gidiyor. CIA ajanlarını izleyin; biri geliyor biri gidiyor. İşkence uçaklarını izleyin; biri iniyor biri kalkıyor. Siz bizi ne izliyorsunuz?! Kıbrıs'ı… Askerin kafasına çuval geçirenleri izleyin, siz bunları yapın. "Milletvekilini izliyorum…" Milletvekili doğru iş yapıyor, milletvekili uyarıyor, denetim görevini yerine getiriyor, yasama görevini yerine getiriyor, niye izlemeyi tercih ediyorsunuz?!

Sayın Başkanım, bakın, Galataporttaki ihaleleri izlemek Başbakanın görevi, TÜPRAŞ'taki ihaleleri izlemek Başbakanın görevi, buna benzer "baba baba da satarım" denildikten sonra da tıpış tıpış iptal etmeleri izleyin. Sayın Şener'i buradan kutluyorum, gerçekten, bizim muhalefetimiz, kamuoyunun muhalefeti ve Sayın Şener'in de bu konudaki katkılarını gözden uzak tutmamaktayız.

Şimdi, efendim "1 000 000 kişi aç, 20 000 000 kişi yoksul, 12 000 000 işsiz var; işçisi, memuru, esnafı çok perişan durumda" dediğimiz zaman, ne zamandan beri bunları söylemek Meclis çatısı altına yakışmayan fiillerden oldu? Ne zamandan beri oldu? "Antalya gibi bir dünya kentinin, Türkiye'nin sorunlarını doğru saptayın, doğru teşhis koyun, doğru çözümler getiriniz" demek, ne zamandan beri bu Meclis çatısı altına yakışmayan fiillerden oldu; bunu anlamak istiyorum.

24 milyar cari açık var Sayın Başbakan, Sayın Maliye Bakanı. 73 milyar ihracat diyorsunuz, 115 milyar dolar da ithalat var, bunları söylemek ne zamandan beri bu Meclis çatısı altına yakışmayan fiillerden oldu; bunları anlamak istiyorum. Niye bunları söylediğimiz zaman tepki gösteriyorsunuz; doğru söylüyoruz çünkü. "Önleyin, ülke ekonomisini kurtarın" demek suç mu bu Parlamentonun altında?! Ee, bunları söyledik "yakışmayan fiiller yapıyorsunuz…" Bunu reddediyorum, özellikle bütün milletvekilleri açısından söylüyorum, size de söylüyorum, size de herhangi bir hakaret olursa buna tepki gösterin.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Başbakan yolsuzluk iddialarından arınmadan, bakanlık koltuklarında, Başbakanlık koltuğuna oturmak hiç yakışmıyor. Ben de bunu söylüyorum.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, lütfen, müdahil olun!

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Maddeyle ne alakası var ya!

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Madde; Bakanlar Kurulunu konuşuyoruz, Bakanlar Kurulunu konuşuyoruz.

BAŞKAN - Sayın Ercenk… Sayın Ercenk…

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Bir hak bu kadar istismar olmaz! 10 dakikadan beri maddeyle ilgili bir kelime konuşmadı efendim…

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Efendim "dokunulmazlığı kaldıracağım, mal varlığımı açıklayacağım" dedikten sonra bunlardan caymak çok mu yakışıyor?

BAŞKAN - Sayın Ercenk…

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Çıkar, basın toplantısı yaparsın.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Arkanızda birsürü yolsuzluk dosyaları, iddiaları varken bu koltuklarda oturmak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ercenk, sözünüzü, maalesef, burada tamamlamanızı rica ediyorum, daha fazla bu konuyu… (AK Parti sıralarından gürültüler)

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, lütfen, muhalefet görevine karışmayın!

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın Başkan, burada denetim görevini yerine getiriyorum. (Gürültüler)

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, lütfen, kürsüdeki hatibe müdahale etmesinler.

BAŞKAN - Bir milletvekiline…

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Yürütmeyle ilgili konuşuyor, yürütmenin başı da Başbakan.

BAŞKAN - Siz konuşurken ben konuşamıyorum ki, ne diyeceğimi anlatamıyorum arkadaşlar; müsaade edin.

Sayın Ercenk, bir kürsüdeki milletvekiline, bir Meclis Başkanı, üslubuna ve usulüne uygun ikaz dışında ne yapabilir?! Bu, birden fazla olursa, ben, sizden, Başkanlığa da yardımcı olmanızı rica ediyorum. Burada biz bir gerginlik istemiyoruz, burada yasa yapıyoruz.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Hayır, hayır kesinlikle…

BAŞKAN - Lütfen, son cümlelerinizi söyleyin.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor; sürem zaten azaldı.

Şimdi, bu, malvarlığını açıklayın dedikten sonra, dokunulmazlıkları kaldıracağım dedikten sonra…

BAŞKAN - Sayın Ercenk, siz, aynı konuya devam ediyorsunuz.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Ama, bitiyor Sayın Başkanım; bitti, sürem bitti.

BAŞKAN - Ben, sizden son cümlelerinizi rica ediyorum.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Basın toplantısı yaparsın.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi, bu Bakanlar Kurulunun belirli üyelerinin, ciddî oranda suçluluk dosyalarıyla ilgili, iddialarla ilgili tartışmaya son vermelerini istiyorum. Bu konuda iddialar hakkında muhatap olan, bu iddialara muhatap olan bakanların istifasını talep ediyorum; çünkü, Türkiye Cumhuriyet Devletine yakışması gereken budur, hükümet budur. Siz ülke yönetiyorsunuz, siz şirket yönetmiyorsunuz. Burada, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama görevini getiriyorsunuz ve hükümet ediyorsunuz yürütme olarak. Şimdi, Erbakan hastane hastane dolaşıyor, rapor alırken, aynı suçtan sanık iki kişi burada oturuyor… Vicdanınız elveriyor mu buna?!

ASIM AYKAN (Trabzon) - Parasını ver, parasını!..

TUNCAY ERCENK (Devamla) - İki kişi burada oturuyor; bizim, bunları söylememiz suç mu?! Denetim görevini getiriyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler) Bırakın böyle şeyleri. Yani, müdahale etmeyeceksiniz bunlara, doğruları söylüyoruz. Doğruları söylüyoruz… Yasaymış… Ne ilgisi var bunun şimdi?!

RECEP GARİP (Adana) - Hangi maddeyle ilgili konuşuyorsunuz?!

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi, bakın, bu suçlardan herhangi birisi veya bu iddialardan herhangi birisi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerden herhangi birinde işlense, bir siyasî tarafından işlense, bu siyasetçi ya istifa ediyor, ya intihar ediyor; bizde, burada böyle bir şey olmasını istemiyorum; istifa olsun da, tabiî, intihar olmasın; ama, bizde bu siyasîler, maalesef, iftihar ediyor yaptıklarıyla. Bunlar yanlış şeyler, bunları…

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Süresi geçti Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, konuşmanın süresi çok geçti; son cümleyi rica ediyorum.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - İnşallah, bundan sonra yapacağı işlemlerde Bakanlar Kurulu daha dikkatli olurlar.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ercenk.

Şahısları adına söz isteği var.

Adana Milletvekili Sayın Recep Garip. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 178 sıra sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Yasanın son maddesi üzerine görüşlerimi bildirmek üzere kürsüdeyim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün son maddesi hakkında biraz önceki değerli arkadaşımızın ifadelerine katılmayarak sözlerime başlamak istiyorum. Son maddeyi konuşuyoruz; ama, son madde hakkında söylenen hiçbir şey yoktu.

Değerli arkadaşlar, merak ediyorum, Anadolu'yu hepimiz karış karış geziyoruz, siyaset yapıyoruz; köylerde, kasabalarda, dağlarda, yollarda gece gündüz demeden, cumartesi-pazar demeden, mutlak surette, Anadolu'nun bir vilayetinde, bir köyünde, bir kasabasında biz halkın içindeyiz…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Tekel işçileri seni hiç görmemiş!

RECEP GARİP (Adana) - …ve halkın dili olmak için gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz. Dolayısıyla, söylenen üsluplara bakıldığı zaman, konuşmalara bakıldığı zaman, dağ başındaki Çoban Mustafa'nın neler düşündüğünü, neler konuştuğunu, AK Parti İktidarının neler yaptığını çok iyi izlerken ve görürken, sizin bunları görmediğinizi gördüğümde hayıflanıyorum. Özellikle Büyük Türk Ulusunun Sayın Başbakanının, sayın bakanlarının hakkında bir ifade kullanırken, bir şey söylerken, siyasal partinin ötesinde, bir üslup kullanmanın gerektiğini, bir erdemlilik gerektirdiğini ifadelendirerek sözlerime devam etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bir ulusun başbakanı hakkında, gerçekten, konuşurken kendimizi şöyle bir gözden geçirelim. Anadolu insanı bize ne söylüyor, insanlar bize nasıl değer veriyorlar, ne söylüyorlar bu kullanmış olduğunuz ifadeler karşısında diye kendinize bir sormalısınız. Bunu, gerçekten, kendinize bir kez daha sormalısınız diye tekrar bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Biliniz ki, halkın güvendiği bir iktidar var ve AK Parti İktidarıdır. Halkın birlik ve beraberliğini sağlayan bir iktidar var ve AK Parti İktidarı yoluna devam ediyor. Bu birlik ve beraberliğini sürdürmüş olduğumuz bu günlerde, geliniz, güzel şeyleri hep beraber yapmaya devam edelim. Gelin, muhalefet muhalefetliğini yapsın; ama, halkın dili olmak gerektiği zaman, halkın karşısında birlik ve beraberlik şuurunu ortaya koymamız gerektiği zaman, bunu görmeye devam edelim.

İsterseniz, bir büyüğümün dört nasihatı vardı; onu belirterek, bu madde hakkındaki görüşümü iletmek istiyorum.

Kimseye, asla kimseye yalan söylemeyeceksin. Hiç kimse hiç kimseye yalan söylememeli bu ulusta, bu ülkede.

Asla borçlu kalmayacaksın.

Asla emanete hıyanetlik yapmayacaksın.

Değerli arkadaşlar, bu halktan, bu milletin karşısına çıktık ve milletvekili olarak emanet aldık. Gelin, bu emaneti iyi taşıyalım; çünkü, emanetler geçici olarak verilmiştir. Bir gün, mutlaka, her birimizin omuzundan bu emanetler alınacak; ama, 2007 yılındaki seçimler geldiği zaman, sandıklar ortaya konulduğu zaman, halkın, kime evet dediğini, kime hayır dediğini hep beraber göreceğiz.

Dördüncüsü, izini bilmediğin yoldan geçmeyeceksin. Bu tarihin dokusu içerisinde, yürüdüğümüz bu yolda…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Maddeyle ne ilgisi var Sayın Başkan?!.

RECEP GARİP (Devamla) - Bugün konuşamadın, değil mi?

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Konuşamadım.

RECEP GARİP (Devamla) - Bugün konuşamadın; bekle, sabret biraz…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Biraz sonra geleceğim.

RECEP GARİP (Devamla) - Dolayısıyla, gelirler müdürlüğüyle ilgili görüşmüş olduğumuz bu son maddede, sadece ve sadece doğru şeyler söylemenin daha erdemli olduğunu, daha bize ait, yakışır olduğunu, bu ülkenin birlik ve beraberliğini sağlayabilecek anlayışlarla yollara devam etmemiz gerektiği konusunu bir kez daha hatırlatıyor, kanunun hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Garip.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Kendi Grubunda da konuşmanın aynısını yaptın!..

BAŞKAN - Şahsı adına, ikinci söz isteği, İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır; buyurun.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 5 inci madde "Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür" maddesi. Yürütme üzerinde neden söz alınır, bilmem...

Evet, ama, bu kürsü bir şekilde, lüzumlu lüzumsuz konuşmalarla işgal edilirse, işte bakın, iki gündür çalışıyoruz, iki gündür 5 maddelik bir kanunu tamamlayamadık.

Halbuki, bizlere telefonlar geliyor, gazetelerde ilan edilmiş vaziyette; bu hafta, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur, aylık veya gelir almakta olanlara eködeme yapılmasıyla ilgili; Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kurdan aylık veya gelir almakta olanlara ödenen, gelir ve aylıklarla 2006 yılında yapılacak artışlar ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasıyla ilgili kanun tasarısı gündemimizde ve yine, sosyal güvenlik kurumlarına olan borçların yeniden yapılandırılması, yani, SSK ve Bağ-Kur prim borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili büyük beklenti içerisinde olan vatandaşlarımız bizi arıyorlar "bugün görüşülecekti, görüşülüyor mu?.." Bu gidişle, yarın da görüşemeyiz gibi geliyor bana.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sen uzatıyorsun.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Gelin sevgili dostlar, gelin arkadaşlar, şu maddeler üzerinde konuşalım ne olur; ne olur şu maddeler üzerinde konuşalım ve hizmet edelim, yasa çıkaralım; halkın takdiri öyle kazanılır. Hiç sıkıntıya girmeyin, bugün barajın altında görünüyor olabilirsiniz; ama, daha önümüzde iki yıl var, biraz gayret edin, kurtarırsınız diyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kacır.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunacağım…

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısı istiyoruz.

BAŞKAN -…ve karar yetersayısı istendiğinden karar yetersayısı arayacağım.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:17.53

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.05

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya),

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1055 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/614) (S. Sayısı: 1055) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 5 inci maddesinin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, 5 inci maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

5 inci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir ve karar yetersayısı vardır.

Teklifin tümünün oylanmasından önce, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, aleyhte söz isteği var.

Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan...

Buyurun Sayın Eraslan.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.

Kanunun aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Oyumun durumunun da ret olacağını öncelikle ifade etmek istiyorum ve bunun sebepleri ve sonuçlarıyla ilgili birkaç cümle söyleyip konuyu bağlamaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, vergi, esnaf ve sanatkârımızın en büyük girdi maliyetidir. Dün de konuşmamda söyledim, bir ülkede, bir coğrafyada, eğer, vergi hâsılatını, toplam vergi hâsılatındaki artışı sağlamak istiyor isek, yatırımcının, sermayenin, esnaf ve sanatkârın, girişimcinin, müteşebbisin bu girdi maliyetini düşürmemize bağlıdır. Esnaf ve sanatkârın ve az önce saydığım birimlerin, bu ülkede, yatırım, üretim ve ihracata katkı sağlayabilmeleri için, en büyük girdi maliyeti olan bu vergi oranlarının mutlak surette indirilmesi gerekiyor. Kurumlar Vergisi 20'ye indi, güzel; ama, karşılığında, yatırım indirimi kaldırıldı; yani, yatırım indirimini neden kaldırıyoruz? O da çok önemli bir girdi maliyetine, maalesef, mazhar olmuştur.

Değerli arkadaşlar, vergi yükü ve vergi oranları hâlâ yüksek. Bakın, Avrupa Birliğinde kayıtdışı istihdam yüzde 8 ilâ yüzde 10 iken, Türkiye'de kayıtdışı istihdam yüzde 55. Bunu Sayın Bakanımız da biliyor; daha önce Sayın Bakanımız da bunu ifade ettiler. Yani, Avrupa Birliğinde 8-10 iken kayıtdışı istihdam, niçin bizde yüzde 55 dolaylarında; çünkü, girdi maliyetleri; çünkü, en büyük girdi maliyeti olan vergi oranları yüksek. Yüksek olduğu için, maalesef, vatandaşlarımız, kayıtdışına, sanki, zorlanarak itilmektedir ve Türkiye'de, bugün, bu kayıtdışılığın maliyeti yılda en az 30 milyar dolardır. Bunu Sayın Bakanım söyledi, ben de onu destekliyorum. Bu rakam kendisinin rakamıydı; ama, ben, en az 30 milyar dolar bir yük oluşturduğunu, bir kayıp oluşturduğunu, Türk ekonomisine bir kayıp oluşturduğunu düşünüyorum.

Vergi iadesi sisteminde bozukluk var. Bakın, vatandaşımız, çayını, şekerini ve ihtiyacını, gömleğini, ayakkabısını alırken yüzde 18 öderken, vergi iadesi yüzde 4,5. Neden; kayıtdışılıkla farklı bir mücadele etmenin yolu da işte bu; yani, yüzde 18 KDV ödeteceksiniz, yüzde 4,5 vergi iadesi vereceksiniz, ondan sonra kayıtdışılıkla mücadele edeceğiz diye de sevineceksiniz. Bu mümkün değil.

Sayın Bakanım, bir defa, temizlik maddelerinde, mobilyada, beyaz eşyada, yakıtta ve diğer tüketim malzemelerinde, mutlaka, vergi iadesinin uygulanması gerekiyor.

Gerçi, biz burada konuşuyoruz; ama, önerilerde bulunuyoruz; ama, hiç... Sayın Bakanım da kendi halinde.

Sayın Bakanım, Sayın Bakanım, bu önerileri, bu ekonomiyle ilgili, vergi politikalarıyla ilgili, kanunla ilgili bu önerileri, biz, sizlere yapıyoruz; sizlere bu noktada katkı sağlamak istiyoruz, sizlere bu noktada yardımcı olmak istiyoruz.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Duymuyor, duymuyor…

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben, Sayın Başkanın bu tavrını protesto ediyorum ve Yüce Milletimizin de ve siz değerli milletvekillerinin de düşüncelerine ve inisiyatiflerine arz ediyorum.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Eraslan.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Duymadı yalnız… Sayın Bakan duymadı.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, teklif üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

4 üncü sırada yer alan, Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/675) (S. Sayısı: 1070) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet hazır.

Komisyon raporu 1070 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde söz isteği vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü.

Buyurun Sayın Ülkü. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 1070 sıra sayılı Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bilindiği gibi, halk arasında "telekulak" olarak bilinen, MİT, Emniyet ve Jandarmanın dinleme faaliyetinin tek elde toplanması ve bu amaçla, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kurulmasına dair yasa, 23 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir; ancak, AKP'li arkadaşlar, bu yasada, kurulacak olan Başkanlığa ilişkin kadro ihdası yapmayı unuttuğu için, tam beş ay sonra, tutup, 15 yeni üniversite kurulmasına ilişkin 5447 sayılı Yasaya bir ek yaparak, bu hatayı gidermeye çalışmışlardır; fakat, 15 üniversite kurulmasına ilişkin Yasa, Cumhurbaşkanından dönünce, kurulması planlanan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, yine, personelsiz kalmış ve bu

                                  

(x) 1070 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Başkanlığın kurulmasına dair yasada belirtilen süre, 23 Ocak 2006 günü bitmiş olduğu için, Başkanlığın son dokuz gündür yapmakta olduğu, iletişimin dinlenmesi, tespiti ve kayda alınması işlemleri hukuken tartışmalı hale gelmiştir; yani, şu anda bir boşluk vardır.

Şimdi, milletvekili arkadaşımız Hacı Turan'ın vermiş olduğu yasa teklifiyle, altyapısının kurulması ve kadro ihdası, bu hatalar nedeniyle, geciken Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının devreye girmesi için, 23 Temmuz 2006'ya kadar, altı ay daha süre tanınması isteniyor.

Değerli arkadaşlar, elbetteki, devletin güvenliğinin sağlanması için, güvenlik hizmeti yapan kamu görevlilerinin, bu hizmetleri yerine getirirken, ortaya çıkan ihtiyaçlarının giderilmesi, bizim temel görevlerimiz arasındadır. Biz de, bu görevin bilinci içerisindeyiz, muhalefet olarak da, buna, elbette, destek vermek isteriz. Fakat, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, hazırlanış nedenlerinden sunuluş biçimine, gerekçelerinden içeriğine kadar tam bir mizah örneğidir, üstelik de bir kara mizah örneğidir ve AKP'nin yasa yapma anlayışını da açıkça gözler önüne sermektedir. AKP 'yle birlikte, Meclisin çalışma biçiminde düzensizlik, acelecilik, işin kolayına kaçma, karma karışık bir yasa yapma süreci ortaya çıkmış durumdadır. Darmadağınık, her parçası bir yerde, hatalı ve eksik bir şekilde kabul edilmiş yasalardan biri de, şu anda görüşmekte olduğumuz teklifin, eksikliklerini gidermeye çalıştığı 5447 sayılı Yasadır.

Öncelikle şunu söylemeliyim; Avrupa Birliğiyle, pek çok konuda olduğu gibi, mevzuatımızın uyumlu hale getirilmesi için de yoğun bir çalışma dönemine girdik; fakat, hükümetin ortaya koyduğu icraatların hiçbirinde Avrupa Birliği anlayışını, Avrupa Birliği vizyonunu göremediğimiz gibi, Meclis çalışmalarında da göremiyoruz. İşte, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının adından içeriğine, gidermeye çalıştığı hatalara kadar, bu, açıkça ortadadır.

Öncelikle, insan hak ve özgürlükleriyle ilgili böylesine önemli bir konunun, bir milletvekili arkadaşımızın kanun teklifi olarak değil de, isterdik ki, Bakanlar Kurulunun bir tasarısı olarak önümüze gelsin. Konunun önemi bakımından bunun altını özellikle çizmek istiyorum; çünkü, alışılmamış bir durumdur bu. Bu yasa teklifinin gerekçesinde de belirtildiği gibi, oluşturulan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kadro ihdası, üzerinde değişiklik yapılan 5397 sayılı Yasada da değil, 15 yeni üniversite kurulmasıyla ilgili 5447 sayılı Yasaya ek yapılarak bir düzenlemeye gidilmesi istenmiştir. Kurulan başkanlığın, acil bir şekilde personel ihdasına dair bir ihtiyacı oluşunca da, hükümet, komisyonlarda bulunan tasarı ve tekliflere bakıp en hızlı hangisi çıkacaksa, kadro ihdaslarını ona eklemeyi uygun görmüştür.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu olay, amaç birliği taşımayan iki hususun aynı kanun içinde, yasa tasarısı içinde bulunmasıdır ki, son derece yanlıştır. Anayasa Mahkemesinin temel ilkelerinden birisi de budur. Farklı amaçların yasa içerisinde bulunması sakıncalıdır. Daha evvelki verdiği kararlarda bunlar zaten mevcuttur. Birisi üniversite kurulmasıyla, birisi istihbarat ve Telekomünikasyon Kurumuyla ilgili bir konu, aynı yerde düzenleniyor. Cumhurbaşkanının bir kere daha görüşülmek üzere, tasarıyı iade etmesini vesile bilerek, bu yanlışı düzeltmek gerekiyordu; fakat, maalesef, AKP'li arkadaşlarımız, buna gerek duymadılar.

Teklifin biçimi, sunuluşu açısından ikinci değinmek istediğim konu ise, 1070 sıra sayılı komisyon raporuna, komisyonda görevli Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın görüşlerinin ve çekincelerinin yansımamış olmasıdır. Üstelik, biz, komisyon görüşmelerinde "çekimser" diye oy kullanmamıza rağmen, bunlar dikkate alınmamış, bu anlamda da komisyon raporuna, komisyon raporu değil "AKP raporu" demek daha doğru olur diye düşünüyorum.

Kamuoyuna "telekulak kanunu" olarak yansıyan bu düzenlemedeki dinleme olgusu, geçmiş itibariyle elde edilen bilgilerin kamunun temel güvenlik ihtiyaçları dışında, kişi/kurum amaçları doğrultusunda ya da başka amaçlar doğrultusunda kullanılması tehlikesini de birlikte getirmektedir. Geçmişte bunun çok örneklerini gördük. Bu bakımdan bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Önüne geçmenin yolu da, denetim fonksiyonunu doğru düzgün, hukuk devleti ilkesine uygun bir şekilde düzenlemektir. Eğer, denetim fonksiyonu tam anlamıyla açığa kavuşturulabilirse, yasanın istismar edilme tehlikesi biraz daha safdışı edilmiş olabilir.

Bilindiği gibi, şu anda Emniyet Genel Müdürlüğü teftiş edilebiliyor; ama, İstihbarat Daire Başkanlığı teftiş edilmiyor, edilemiyor. Bunun cevabını da doğrusu merak etmekteyiz. Bugün, Sayın Bakana da bu konuyla ilgili bir soru yöneltmek istiyorum. İstihbarat birimlerinin de denetlenmesi gerekiyor; bunun geçmişte çok örneklerini gördük; denetlenmiyor, neden denetlenmiyor, sadece soruşturuluyor Sayın Bakan?

Bir de, skandal söz konusu olduğunda hemen, bakıyorsunuz, bir soruşturma açılıyor; ama, hepimiz biliyoruz ki, soruşturma bir başka şey, denetim başka bir şey. Soruşturmayı denetimle karıştırmamak gerekiyor, buna dikkat etmemiz gerekiyor. Denetimle ilgili konu 5397 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde düzenleniyor. Maddede "bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi, sıralı kurum amirleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları ve Başbakanın özel olarak yetkilendireceği kişi veya komisyon tarafından yapılır" denilmektedir. Burada kullanılan ve denetimin Başbakanın özel olarak yetkilendireceği kişi veya komisyon tarafından da yapılmasını öngören düzenleme tümden yanlıştır; bırakalım yanlışı, Anayasaya tam anlamıyla aykırıdır; çünkü, öncelikle belirtilen, denetimi yapacak kişi veya komisyon üyelerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hak ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödeneklerle ilgili özlük işlerinin Anayasanın 128 inci maddesi doğrultusunda kanunla yapılması gerekmektedir; halbuki, kanunda kullanılan ibarelerde, Başbakan tarafından denetimle görevlendirilecek kişi veya komisyon üyelerinin niteliklerini göstermek üzere kanunda bir düzenleme yapılmadığı görülmüştür.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yasaya ilişkin bir diğer kaygımız da "devlet sırrı" kavramı. Devlet sırrı elbette çok önemli bir şey; bunun açıklığa kavuşturulması gerekiyordu; çünkü, denetimi bile olmayan bir birimin, uygulayıcılarına, tanımı bile olmayan hukuk devleti anlayışıyla örtüşmeyecek geniş bir takdir yetkisi veriliyor. İnsanların güvenliğini asıl olarak kanunlar ve hukuk sağlar, bir hukuk devletinin amacı da tam olarak budur, bu olmalıdır; insanların haklarını ve güvenliğini hukuk üstünlüğü içerisinde korumak. Bu nedenle, yaptığımız kanunlarda, boşlukların ve muğlaklıkların bulunmasına kesinlikle yer veremeyiz, vermemeliyiz. Sayın Başbakanı ve oluşturulacak başkanlığın çalışanlarını tenzih ederim; ama, yarın, bu makamları, kimlerin, hangi niyette olduğu bilinmeyen kişi ya da grupların dolduracağını bilemeyiz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu arada, Meclis Başkanımız, geçtiğimiz hafta, Meclis İçtüzüğünde değişiklik yapılması için, parti liderleriyle çeşitli görüşmeler yaptı. Planlanan değişiklik tasarısı içinde, 12 Ekim 2005 tarihinde Meclis Başkanlığına da sunmuş olduğum, isteyen milletvekillerinin bizzat başvurusu halinde dokunulmazlıklarının kaldırılabilmesini amaçlayan İçtüzük değişiklik teklifime de yer verilmiş olması, ülkemiz adına, Parlamentomuz adına sevindirici bir gelişmedir. Milletvekillerinin, haklarındaki suçlamalardan kurtulabilmesi için, Anayasanın 36 ncı maddesindeki yargılanabilme hakkından yararlanabilmesi gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisini, daha demokratik, daha güvenilir ve daha verimli bir hale getirmek de bizlerin elinde. Her çıktığımda, burada her konuşmamda, aşağı yukarı bunları dile getiriyorum; ama, bir kez daha dile getirmekte yarar buldum.

Bir başka şey daha söylemek istiyorum değerli arkadaşlar; Bilgi Edinme Hakkı Yasası çıktı. Bu Yasa, sonra, bazı aksaklıklar nedeniyle değişikliğe uğradı. Bu değişiklik nedeniyle de, insanlar, Bilgi Edinme Hakkı Yasasından yararlanmak için, hiçbir şeyin gizli kalmaması doğrultusunda, başta resmî dairelerden olmak üzere, birçok bakanlıktan bilgi almak için, başvuru hakkını kullanmak istediler ve kullanıyorlar; ancak, bu başvuru haklarına cevap verilmediğini, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna gelen yazılardan, gerekse bize intikal eden bazı yazılardan, mektuplardan anlıyoruz. Bırakalım bazı yazı ve mektupların bize gelmesini, kendi başımıza gelen bazı olaylardan bir tane somut örnek vermek istiyorum:

Kendi yöremizde, İzmir'de, Bakırçay yöresinde, Aliağa'da tapuda son beş yıl içerisinde el değiştirmiş olanların ada, pafta, parsel numaralarını istiyorum, bunların sahipliğinin kimlerden kimlere geçtiğini araştırıyorum, soruyorum; Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden gelen yanıtta "bu bilgiler gizlidir, verilemez" diye bir durumla karşılaşıyoruz.

Bu, tıpkı, son günlerin en önemli tartışması olan, özellikle başta liderler olmak üzere, Parlamentodaki tüm arkadaşlarımızın mal varlığının, sanki yasakmış gibi, sanki suçmuş gibi, açıklanmaması ya da açıklanamaması… Oysa, ister Başbakan, ister diğer siyasî partilerin genel başkanları ve bu arada bizim Genel Başkanımız, dilediği zaman kendisi hiçbir yüksünmeye gerek duymaksızın, yasaların suç saymadığı bir eylemi, yani mal varlığını dilediği zaman kamuoyuna açıklayabilir ve bu da Parlamentoyu saygın bir konuma oturtabilir diye düşünüyoruz. O nedenle, Sayın Başbakanın içinde bulunduğu psikozu bırakıp, en kısa zamanda mal varlığını açıklamasını bekliyoruz. Bu, en az bugün görüştüğümüz telekulak yasası kadar önemlidir diye düşünüyorum.

Bir daha dokunulmazlıklarla ilgili konuda söz almak istemediğimi; ama, söz almak istersem, bu defa kürsüye baş vurma yerine, belki de kürsüyü de kırabileceğimi belirtmek istiyorum.

Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ülkü.

Anavatan Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kırşehir Milletvekilimiz Hacı Turan Beyin, esasında, Millî İstihbarat Teşkilatımız, Emniyet Teşkilatımız ve Jandarma Teşkilatımızın istihbarat kaynaklarının, ayrı ayrı, dağınıklığını ortadan kaldırmak amacıyla, merkezî bir istihbarat teşkilatını kurmaya yönelik, daha önce, Meclisimizin çıkarmış olduğu 5397 sayılı Yasada bu teşkilatın henüz kadrolarının verilemeyişi ve altı aylık sürenin, o kanunda verilen altı aylık sürenin yetmeyişi sebebiyle, bir altı aylık daha süre istenmesi ve bu süre içerisinde, bu teşkilat kurulmadan önceki Telekomünikasyon Kurumumuzun bu işlevini devam ettirmesi noktasında bir kanun teklifi.

Kanun teklifini veren milletvekili arkadaşımız salonda yok; Hacı Beyi salonda göremiyorum. Zannediyorum, zaten, kendisi de, bu kanun teklifini ne amaçla verdiğini anlamış da değildir; imzalatılmış, buraya gelmiş. Bu, çok önemli mi, çok lazım mı; evet, işin ciddiyeti açısından lazım. Kanun teklifini veren arkadaşımızın bu kürsüye gelip, öncelikle, bunu izah etmesi gerekirdi. Ciddiyeti açısından lazım; eğer bu lazımiyet varsa, Başbakanlıkta kurulması gereken bu teşkilatın altı ay daha süreye ihtiyacı var ise, bunun, bir hükümet tasarısı olarak bu Meclisin önüne gelmesi ve hükümetin yetkili Bakanının da, altı aylık sürede bu teşkilatı neden kuramadıklarını, 357 milletvekiline sahip bir, tek parti iktidarının, altı aylık süreyi önce yeterli gördüğü halde neden bunu başaramadığını, bütün işleri ağır aksak götürmenin millete hangi faturaları ödetmiş olduğunu izah etmesi gerekirdi.

Bir başka konu, hukuk devletinde, kişinin dokunulmazlığına, kişinin özel haberleşmesine, kişinin şahsî dünyasına, her olur olmaz durumda müdahalenin, artık, insan haklarına aykırı bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu amaçla, değişik kurumların, kişinin özel dünyasına, gizli dünyasına, özel haberleşme ve iletişim alanına dokunulmaması temel prensip olarak kabul edilmekte; ancak, devletin güvenliği için, devletin bekası için, terörizmin bu kadar dünyayı kasıp kavurduğu, baş tehlike, baş tehdit olarak algılandığı bir dünyada da güvenlik kuvvetlerimizin terörü önceden önlemeye yönelik istihbarî faaliyetlerde bulunması da en tabiî hakkı, devlet olmanın hakkı. Çünkü, devlet, kişilerin özel hayatına girmeyecek, onların dokunulmaz hayatlarına karışmayacak; ama, diğer taraftan, insanların can ve mal emniyeti için de terör olmadan, terör oluşmadan önleyici tedbirleri almak, yani terör mağdurlarının oluşmasını önlemek, terör mağdurlarının olmasını engellemek için de, önleyici faaliyetleri yapmak da devletin en tabiî hakkı.

Biz, Anavatan Partisi olarak, işin esası itibariyle altı aylak sürenin daha uzatılması taraftarıyız. Mademki böyle bir lazımiyet doğmuştur, mademki siyasî iktidar daha önce aldığı süreyi kullanamamıştır, doğru kullanamamıştır, gereğini yerine getirememiştir, aksaklıklar meydana gelmiştir, o halde, devletin elbette faaliyetleri devam edecek, devletin devamlılığı esastır, bir altı ay daha sürenin verilmesinde bir sakınca olmadığı kanaatindeyiz. Bizi üzen, bu tekliflerin gayri ciddî olarak Meclis gündemine gelmesi, sürelerin zamanında doğru dürüst hesap edilememesi, layık görülen, yeterli görülen sürelerde gerekli icraatın yapılıp teşkilatların kurulamaması, bu hususta Meclisin sanki sürekli bu tür şeyleri "canım, yetişmezse yetişmez, bir kanun daha çıkarırım" anlayışıyla bir daha tartışmaması gereken konuların sürekli gündeme getirilip tartışılmasıdır. Bunu doğru bulmadığımızı beyan ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sarıbaş.

Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, şahıslar adına söz isteği var.

İstanbul Milletvekili Sayın İnci Özdemir?.. Yok.

Adana Milletvekili Sayın Ali Küçükaydın; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Adana) - Değerli Başkan, çok değerli arkadaşlarım; Kırşehir Milletvekili Sayın Hacı Turan tarafından verilen, 1070 sıra sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair teklif üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, daha önce, bu teklife esas olan kanun, 3.7.2005 tarihinde, 5397 sayılı Bazı Kanunların Değiştirilmesine Dair Kanunla değiştirilmişti ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinde değişiklikler yapılmıştı. Bu değişiklik, gerçekten, ülkemiz açısından çok önemli değişiklikti; çünkü, bir ülke için istihbarat kurumlarının önemi çok büyüktür; ama, bu çok önemli kuruluşlara görev verirken de bireylerin temel hak ve özgürlüklerine müdahalenin olmamasının esas alınması gerekerek, bütün ayrıntılarıyla bu yasal düzenleme yapılmış; üç istihbarat birimimize -ki, bunlar, Emniyet İstihbarat Teşkilatı, Jandarma İstihbarat Teşkilatı ve Millî İstihbarat Teşkilatımız olmak üzere- bu üç istihbarat teşkilatına görevler verilmişti. Bu görev verilirken, tabiî, dinlemenin bir sınırı olacaktı; o da Ceza Muhakemeleri Kanununun 250 nci maddesindeki hangi kurumların, hangi örgütlerin, örgütsel faaliyetlerin nasıl denetleneceğine, dinleneceğine dair kriterler getirilmişti. Ayrıca, bu dinlemelerin hangi bölgelerde kurulan ağır ceza mahkemelerinin hâkimleri tarafından, onların emirleri doğrultusunda dinlenmesi de birtakım kurallara bağlandı; yani, dinleme baştan sona birtakım kurallara bağlandı.

Şimdi, burada, benden önce konuşan iki milletvekili arkadaşımız, gruplar adına konuşan arkadaşlarımız, bu teklifin bir milletvekilimiz tarafından verilmesini tenkit ettiler. Oysaki, daha önce çıkardığımız 5397 sayılı Kanun, yine bir milletvekilimizin teklifiyle gelmişti. Bu milletvekilimiz, Yalova Milletvekili Şükrü Önder'di; yani, bu, hükümetten gelmiş bir tasarı değildi, bir teklifti; komisyonlarda, İçişleri Komisyonunda, biz de üzerinde uzun uzun çalıştık ve milletvekilinin teklifi olarak buradan geçti bu kanun; yani, bugün yaptığımız aslında bir ayrıntı, bir teferruat; esas kanun, bir milletvekilimizin teklifiyle, hem Polis Vazife Salahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinde hem Millî İstihbarat Teşkilatı Kanununun 6 ncı maddesine göre bu kanun o zaman çıktı ve bu kanun çıkarken de bütün ayrıntılar ele alındı. Mesela, dinlemeler kaç ay süreyle olacak… İşte, eğer bu bir terör örgütü değilse, üç aylık sürelerle bu yapılacak, üç defa uzatılabilecek sözgelimi; ama, bir terör örgütünü dinliyorsak -ki, bizim ülkemiz her zaman teröre muhatap olmuştur, bizim, çok ciddî, terörden çektiğimiz ıstıraplar vardır- sözgelimi PKK terör örgütü gibi örgütler dinlenilirken de, böyle 3 defa, 2 defa değil, sürekli bu dinlemeler yapılabilecek; ama, bu dinlemeler yapılırken, baştan da belirttiğim gibi, bireyin temel hak ve özgürlükleri de çok ince ayrıntıya kadar düşünülüyor; eğer izinsiz bir dinleme yapılıyorsa da, dinleyen kurumlara; yani, istihbarat birimlerimize bunun müeyyidesi getiriliyor. Türk Ceza Kanunumuzda bu konuyla ilgili müeyyideler de getirildiği için, ilgili savcılık ya da ilgili mahkemeler bu kişiler hakkında da işlemler yapabilecektir.

Değerli arkadaşlarım, teknik izleme ve buna benzer şeyler de tabiî yapılabilecektir, tespitler yapılabilecektir. Bunun yanında, arkadaşlarımız sık sık şundan bahsettiler; işte, bu birimler denetimsiz… Şimdi, ülkemizde hiçbir kurum denetimsiz değildir. Her şeyden evvel, idarenin kendi iç denetimi vardır; yani, hiyerarşik amirler tarafından kurumlar denetlenir, sürekli denetlenir. Ama, bunun dışında, bağlı olduğu bakanlık teftiş kurulları tarafından kurumlar sürekli denetlenir. Ayrıca, burada, bu kanunla ilgili olmak üzere, Başbakanlığın da görevlendirdiği kişiler -ki, bu Başbakanlık teftiş birimidir ve bir komisyondur- bunlar, yine, mutlaka teftiş ehli kişilerden olacaktır; öyle sıradan insanların, kurumları, uzmanlık sahası dışında denetlemesi, teftiş etmesi mümkün değildir. Demek ki, böyle bir denetim de var. Bunlar idarenin birimleridir, kurumlarıdır. İdarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir bir kere; yani, insanlar, haksız bir muameleye tabi tutuldukları takdirde haklarını arayabilecekleri gibi, zaten yargı birimleri de, her zaman harekete geçerek denetim yapacaktır.

Demek ki, hiçbir kurumumuzda… Buna katılmak mümkün değil. Zaten, bu kanunun çıkmasında, bu yasa çıkarken, bütün istihbarat birimlerinin üst düzeyindeki arkadaşlarımız, bu kanunun çıkmasından memnunlar ve kendilerinin de denetlenmesini istiyorlar. Mutlaka, bir şekilde denetim yapılmasını istiyorlar; yani, kurumlarımızı, böyle, ülkemizin güvenliği, geleceği, devletimizin varlığı ve bekası için çok ciddî görev yapan ve ülkemizde gerçekten… Daha önce de söylediğim gibi, terör gibi, otuz yılı terörün içinde geçen bir ülkede, güvenlik birimlerinin bu istihbarat birimlerini, böyle, işte, denetimsiz, başıboş gibi algılanacak şekilde tutum ve davranış içinde bulunmamızın, ben onları da inciteceğini, dolayısıyla devletin çok ciddî kurumlarını kıracağını düşünüyorum. Bu tip şeylerden kaçınmamız gerekiyor. Kaldı ki, şimdiye kadar olan dağınıklık da, bu yasayla çok güzel bir şekilde düzenleniyor. Geriye şu kalıyor: İşte, bu altı aylık dönemde, bu dinleme kurumlarının çalışması için, teknik altyapısını hazırlaması ve biraz da belki kadrosu için yeterli olmamıştır. Yapılacak olan şudur: Süreyi uzatmak; yani, altı ay daha süre veriyoruz, başka hiçbir şey yapmıyoruz. Bunu bu kadar da önemseyip, işte, bu teklifi, yok efendim hükümet tasarısı olarak gelmedi, milletvekilleri...

Şimdi, değerli dostlarım, bir milletvekili olarak bizlerin, kendimizi, yani, milletvekilinin yaptığı iş hükümet tasarıları kadar ciddiyete alınacak işler değildir demek, inanın, doğrusunu söylemek gerekirse -yılların idarî tecrübesi de olan birisi olarak- milletvekilini her zaman tenkit ettiğimiz, işte, her zaman yasaları bürokratlar yapıyor ya da işte bakanların bürokratları bunu yapıyor, hep hatalı yapıyorlar diyoruz; diğer taraftan da milletvekillerimizin verdiği bir yasa teklifini hafife alıyoruz; yani, milletvekilinin verdiği yasa teklifinden ne olacak, neden bunu hükümet yapmıyor, hükümet tasarısı olarak gelmiyor şeklinde böyle bir algılama içine giriyoruz. Ben, bunu, doğrusu -kabul etmek mümkün değil- milletvekiline de, bizlere de kırıcı bir davranış olarak görüyorum. Değerli milletvekillerimizin, bu tip, keşke, teklifler daha çok verilebilse, milletvekillerimizin verdiği teklifler daha çok yasallaşabilse. Belki, böylece, milletvekillerinin birtakım talepleri, istekleri, milletvekillerinin birtakım gördükleri sıkıntılar, bürokrasiden, yasaların bürokratlar tarafından hazırlanmasının sıkıntıları da, bu şekilde, değerli milletvekili dostlarım, böylece ortadan kalkar gider diye düşünüyorum ben. Bu, çok önemli; bunu çok önemsiyoruz; yani, mutlaka bu konulara dikkat etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım.

Bir taraftan, dediğim gibi -terör, kaçakçılık, organize suçlar, insan kaçakçılığı, buna benzer şeyler- Ceza Muhakemeleri Kanununa göre bu dinlemeler yapılırken, diğer taraftan da yine Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 135 inci maddesine göre de adlî olayların denetimi yapılıyor. Bunların şimdi tek bir birim altında, tek bir çatı altında toplanarak yapılmasının ben çok büyük yararını görüyorum. Mutlaka, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından; yani, buradan geçmesini de büyük bir gelişim, çağdaş bir gelişim olarak görüyoruz.

Şimdi, sık sık söyleniyor; işte, şu dinleniyor, bu dinleniyor… Şimdi, ortadan, birtakım bu sıkıntılı durumları nasıl kaldıracağız?.. İşte, bu birim; yani, İletişim Başkanlığı ve onun emrinde de her istihbarat teşkilatından, Millî İstihbarat Teşkilatından, Emniyet İstihbarat Teşkilatından, Jandarma İstihbarat Teşkilatından orada kişilerin bulunması suretiyle ve emrinde birtakım daha görevlilerin bulunması suretiyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayın Sayın Küçükaydın.

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Devamla) - Evet, Değerli Başkanım, tamamlıyorum.

…bu işler daha iyi bir şekilde yürütülecektir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Küçükaydın.

Şahsı adına ikinci konuşmacı, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. 1070 sıra sayılı kanun teklifi üzerindeki görüşlerimi açıklamak için huzurlarınızdayım.

Öncelikle şu hususu belirtmek istiyorum: Bu kanun hangi tarihte kabul edilmiş; 3.7.2005. Şöyle hafızalarımızı bir yoklarsak, 3.7.2005 tarihinde ne oldu; 3.7.2005 tarihinde, torba yasa çerçevesi içerisinde, İçtüzük değişikliğinin uygulanmasıyla, alelacele kanunların, burada muhalefet yokken geçirildiği bir tarih. Öncelikle, bunu dikkatlerinize sunmak istiyorum. Siz, 3.7.2005 tarihinde muhalefetin yokluğunda buradan bir kanun geçireceksiniz ve bu kanun, altı ay içerisinde, Başbakanlıkta bir merkez oluşturulmasını emredecek ve bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütecek, altı ay geçecek, ama, Başbakanlıkta bir merkez oluşturamayacaksınız!..

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Muhalefet neredeydi?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Muhalefet niye yoktu burada biliyor musun Sayın Milletvekili; siz "torba yasa" adı altında muhalefetin sesini kısarak, muhalefete söz hakkı vermeyerek, yangından mal kaçırırcasına kanunlar geçirirseniz, işte, o dönemde geçirdiğiniz kanunlar birer birer tekrar Meclisin önüne gelir. Saymadım, ama, herhalde bir hayli oldu. O üç günlük süre içerisinde geçen kanunlardan birçoğu, Meclise, bir kez daha görüşülmek üzere, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderildi. Eh, biz, çok acele ediyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz dediğimizde "bizim acelemiz var; biz, şu kadar çok kanun çıkardık" diye övünüyordunuz. Şimdi ne oldu?!

Şimdi, Bakanlar Kurulunun yürütmesiyle ilgili olarak, arkadaşlarımız zaman zaman konuşuyorlar. "Bu madde üzerinde konuşulur mu" diyordunuz. Şimdi, demek ki, Bakanlar Kurulunun yürütmesiyle ilgili maddelerde de konuşulması gerektiği ortaya çıktı. Bakanlar Kurulu yürütememiş, Bakanlar Kurulu alt ay içerisinde Başbakanlıkta bir merkez oluşturamamış. Ne hazindir ki, Türkiye, böyle yönetiliyor arkadaşlar.

"Bu kanun çok önemli" diyorsunuz "Türkiye'nin teröre varıncaya kadar birçok meselesinin önüne geçecek bir kanun" diyorsunuz, sonra da altı aylık süre içerisinde Başbakanlıkta bir merkez oluşturamıyorsunuz!.. Ne kadar üzüntü verici, ne kadar ayıp! Yani, bunu söylemeye dilim varmıyor; ama, bunu söylemek mecburiyetindeyim.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne ayıp!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Eğer, siz, Başbakanlık olarak, Bakanlar Kurulu olarak, bir merkezi altı ayda oluşturamıyorsanız, Türkiye'nin diğer alanlarında ülkeyi nasıl yönettiğiniz böylelikle çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Şimdi, bakıyorum, bu kanun 23.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer... Niye, niye geçmişe yönelik olarak yürürlüğe giriyor, sebep?! Altı ay dolmuş, o altı ay sürenin içerisinde, Bakanlar Kurulu, ilgili bakan bilmiyor muydu Başbakanlıkta böyle bir merkezi oluşturamadıklarını?! Madem öyle bir durum vardı, niçin 23.1.2006 tarihinden önce bu kanun buraya gelip de, niye Meclis tarafından kabul edilmedi?! Biz, şimdi, mecbur muyuz milletvekilleri olarak Başbakanlığın, Bakanlar Kurulunun yapamadığı bir şeyi… Biz, 23.1.2006 tarihine geri giderek, böyle bir kanunu buradan çıkarıyoruz değerli milletvekilleri. Böyle bir şey olabilir mi?! Böyle bir anlayış olabilir mi?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen mecbur değilsin oy vermeye.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, Sayın Milletvekili dedi ki, bunun bir milletvekili tarafından verilmesini muhalefet adına konuşanlar eleştirdi. Ben de eleştiriyorum. Niçin bir milletvekili getirdi; çünkü, hükümetin böyle bir tasarıyı Meclisin önüne getirecek yüzü yoktu da onun için milletvekili verdi; çünkü, biz soracaktık o zaman, bu, kanun tasarısı halinde gelmiş olsaydı, buradan soracaktık, hükümete soracaktık niçin altı ayda hazırlamadınız, niçin 23.1.2006'da önce bunu getirmediniz diye sorma hakkımız vardı. Sadece hükümet bu sorulardan kurtulabilmek uğruna, bir milletvekilimizin sırtına yüklemiştir bu kanun teklifinin verilmesini.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bir gariplik daha var. O kanun çıkarken kadro ihdası unutulmuş, yapılmamış. Bakınız, ne kadar enteresan. Sonra ne yapmışız; sonra 15 yeni üniversite kurulmasıyla ilgili bir kanunun içine bununla ilgili kadro taleplerini de yerleştirmişiz, hiç ilgisi, alakası olmayan bir kanunun içerisine. (AK Parti sıralarından "normal" sesi)

Normal olmaz. Niye normal değil; biz o zaman dedik ki, bu kanun Cumhurbaşkanlığından geri gelir. Geldi mi Sayın Milletvekilim; geldi. Ne oldu o zaman; o kanunu 15 yeni üniversitenin içerisine yerleştirdiğiniz için, o kanun geri dönünce, onun uygulama imkânı da ortadan kalktığı için, kadro talepleriyle ilgili bir şey yapamadınız; yani, bir şeyi düzeltelim derken, bir diğer taraftan da o işi bozmaya, yıkmaya çalışıyorsunuz. Biz o zaman dedik buradan…

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Şimdi düzeltiyoruz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biz o zaman burada dedik, muhalefet de söyledi, bu kanunun rektör atamalarıyla ilgili bölümünün bu şekilde olması, bunun Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilme gerekçesi olur; o nedenle, geliniz, bu işte inat etmeyiniz, iddia etmeyiniz diye burada kürsülerde söylenildi. Ancak, ne gariptir ki, bu söylenilen hususlar, daha önce 45 kanunda söylenilmiş olduğu gibi, maalesef, iktidar tarafından hiç dinlenilmeden, hiç itibar görmeden geçtiği için, biz hâlâ Sayın Cumhurbaşkanından gelen kanunları burada bir kez daha görüşüyoruz.

Biraz önce, sayın milletvekili burada dedi ki, biz kanunlarla ilgili konuşalım. Bakınız, daha şu kadar saat oldu, 5 maddeyi buradan geçiremedik diyen bir milletvekili, her maddede, grup adına değil, sadece sırada Ümmet Kandoğan olduğu için, onun sesini kısmak için çıktılar, burada bütün maddelerde şahısları adına konuştular ve sonra da gelip buradan itiraz ediyor, şikâyet ediyor, efendim kanunlar geç çıkıyor... Ben de şimdi buradan soruyorum, bakınız, bugün üç kez karar yetersayısı bulunamadı değerli milletvekilleri, üç kez. Dün akşam da bulunamadı, biliyorsunuz. Dün akşam da bulunamadığı için Meclis kapanmak mecburiyetinde kaldı.

Değerli milletvekilleri, siz iktidar olarak 138 milletvekilini burada bulunduramıyorsanız, bunun hesabını muhalefetten değil, bu Meclise gelmeyen, bu sıralarda oturmayan, bu ceylan derisi koltuklarda oturmayan iktidar partisi milletvekillerine soracaksınız ve bunun hesabını da vermek mecburiyetindesiniz; çünkü, yeri geldiğinde bu kadar kanun çıkardık diye sadece payeyi kendinize alıyorsunuz; ancak, muhalefetin konuşmalarından da rahatsız olup "Meclisi çalıştırmıyorsunuz" diyorsunuz.

Ben, İktidar Partisi milletvekillerinin yorulduğu inancındayım; artık, güçlerinin bittiği inancındayım.

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Tam tersine.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tam tersine değil Sayın Milletvekili. Bakınız, Sayın Maliyle Bakanının ilk günlerini hatırlıyorum; oradan bu kürsüye gelirken, bütün grup, 360 kişi, neredeyse ayakta alkışlıyordu Maliye Bakanını. Ne oldu şimdi; 2-3 milletvekili çıkıp alkışlamıyor. Eğer, üç kez karar yetersayısı bulunamıyorsa, bunun altında yatan sebeplerin başında da o kanunun Maliye Bakanını ilgilendiren bir kanun olmasından dolayı, sizin de tepkiniz olduğundan dolayı öyle olmuştur; ben onu da kabul ediyorum. Artık bu yükten, bu kamburdan kurtulun sayın milletvekilleri. Artık, Maliye Bakanını daha fazla sırtınızda taşımayın. Yoksa millet bunun hesabını, burada oturan hem siz milletvekillerinden hem de hükümetten ve hem de Maliye Bakanından en ağır bir şekilde soracaktır değerli milletvekilleri.

Bakınız, son günlerde yaşanan olayları şöyle bir gözünüzün önünde canlandırın. Bir Maliye Bakanı yaptığı bir konuşmadan dolayı, günlerce, Türkiye'nin, bütün meselelerini bir tarafa bırakıp, sadece mal varlıklarıyla ilgili bir meseleye kilitlenmesine vesile oldu. Ancak, o vesile olduğu şeyin altında eziliyor. O manevî yükün altında iki büklüm vaziyette. Belini doğrultacak hali kalmamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biraz önce Hatay Milletvekilimiz Mehmet Eraslan geldi, bu kürsüden Maliye Bakanımıza öneriler sıraladı, "şunları şunları yaparsanız daha sağlıklı bir vergi politikası olur, Türkiye'nin ekonomisi daha düzelir" dedi. Sayın Eraslan kürsüden üç kez ikaz etti Sayın Maliye Bakanını; ancak, o dönüp bakmadı bile; ama, Sayın Maliye Bakanı bunlarla ilgili değil. Sayın Maliye Bakanı Galataport'la ilgili, Kuşadası'yla ilgili, TÜPRAŞ'la ilgili, kaçak villalarla ilgili, mısır ithalatıyla ilgili, 2/B'yle ilgili. Hangi taşın altına bakarsanız, Sayın Maliye Bakanını görüyoruz. Burada, Sayın Milletvekillimin önerilerini dinlemiyor. Onun meselesi onlar. Onları hallederse, onları yaparsa, onları iyi bir şekilde halledebilirse, onları yürütebilirse, Maliye Bakanı görevini en iyi şekilde yapmış olacaktır.

Ben bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Teklifin tümü üzerinde Hükümetin söz isteği var.

Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım Beyefendiyi kürsüye davet ediyorum; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, 23 Temmuz 2005 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5397 sayılı Yasayla, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınması yoluyla denetlenmesine yönelik yeni bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyetinde, bugüne kadar telekulak veya telefon dinlenmesi diye bilinen, sade vatandaştan en üst düzeydeki devlet görevlisine kadar herkesi rahatsız eden, tedirgin eden, boşluk bulanan bu alanın temelden düzenlenmesiyle ilgili çok önemli bir kanundur.

Böylece, dinleme konusunda dağınıklık ortadan kaldırılmıştır. İstihbarat birimlerimizin birbirlerinden müstakil olarak yaptığı bu tür faaliyetleri tek bir merkezde toplamak suretiyle, kontrol edilebilir, denetlenebilir, herkesin içinin rahat olacağı bir yasal düzenleme getirildi. Bu, devrim niteliğinde bir düzenlemedir; çünkü, yıllardan beri, hepimiz, acaba telefonum dinleniyor mu diye endişe ediyoruz. Neden; bu konuda yasal mevzuatta dağınıklık olduğu için, her bir istihbarat kuruluşumuz kendi bünyesi içerisinde bu tür faaliyetleri yerine getirdiği için, zaman zaman istihbarat bilgilerinde rekabet yaşanıyor, zaman zaman da bu bilgilerin çakışmasının önüne geçilemiyor. İşte, bu düzenlemeyle, bu alanda çok önemli bir boşluk giderilmiş oldu. Peki, bu düzenlemeyle ne getirildi; Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığına bağlı bir Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kuruldu. Bu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının altında da üç tane bunun yardımcısı var; bu yardımcılardan bir tanesi teknik, bir tanesi idarî, bir tanesi de hukukî konulardan sorumlu başkan yardımcıları; bunun altında da yeteri sayıda teknik personel olacak.

Yeni bir şey kuruyorsunuz değerli arkadaşlar. Olmayan bir kurum ihdas ediyorsunuz ve bu ülkenin çok önemli ihtiyacı olan bir kurumu ihdas ediyorsunuz. Gayet tabiî ki, böyle bir kurumun A'dan Z'ye tüm hizmetleri eksiksiz verecek şekilde organize olması, gerekli yönetmeliklerin çıkarılması, bina, lojistik, altyapı, yazılım, donanım, bütün bu işlerin görülmesi zaman isteyen bir iştir. Altı ay planlanmış; ama, yetmemiş. Yani, dünyanın sonu değil ki! Şimdi, Yüce Meclisimiz, siz değerli milletvekillerimizin onaylarıyla bir altı ay daha süre vereceğiz, kurum bu şekilde çalışmasına devam edecek. Peki, bu süreyi vermesek ne olur; aslında, bu konuda hazırlanan yönetmelik var; yönetmelikte, bu başkanlığın nasıl çalışacağı, görev alanları, bu istihbarat kuruluşlarının görev ve sorumlulukları, hepsi tanımlanmış; ama, herhangi bir boşluk oluşmasın, istihbarat ve dinlemelerde, yasal dinlemelerde oluşmasın diye, ihtiyaten, böyle bir düzenlemenin daha yararlı olacağı kanaatine varıldı ve bu, bugün, Yüce Meclisin huzuruna, sizin onayınıza getirildi. Benim burada söylemek istediğim şey, bu düzenleme bir şey daha getiriyor, çok önemli bir şey getiriyor. Bu, dinlemelerin, ayrı ayrı, birbirinden dağınık yapılmasının ötesinde, bunların denetlemesi yoktu, en önemli boşluk buradaydı. Yani, bunu halkımızın anlayacağı şekilde söylersek "dinleyeni kim dinleyecek" bu sorunun cevabı olması lazım. Acaba, bu konuda bir suiistimal var mı, dinleyenler, kendilerine tanınan yasal çerçevede dinlemeyi yapıyorlar mı yapmıyorlar mı; burada, yasalara, hukuka, usul ve esaslara uygun olmayan bir işlem var mı, bunun denetlenmesi lazım; aksi halde, keyfîlik zaman içerisinde oluşabilir; işte, yasa bunun da önüne geçiyor.

Başbakanlık, Başbakana, bizzat, görevlendireceği kişi ve kurumlar vasıtasıyla, bu başkanlığın faaliyetlerini her an denetleme yetkisi getiriyor değerli arkadaşlar. Bu da, şu anlama geliyor; burada görev yapanlar keyfî uygulamalardan uzak olacaklar, tamamen yasaların kendilerine tanıdığı çerçeve içerisinde, vatandaşın haberleşme özgürlüğüne halel getirmeden, bir sıkıntı doğurmadan bu dinlemeleri yapacak; işte, temel düzenleme budur.

Ayrıca, burada, tabiî, kimsenin muhalefetin sözünü kısmak gibi bir şeyi yok. Sayın Kandoğan'ın sesi zaten herkesten gür çıkıyor, tek başına yetiyor, Anamuhalefet yerine bile gereğinde konuşuyor. O bakımdan, her şey burada konuşulacak, Anamuhalefet Partimiz, diğer muhalefet partileri, iktidar partileri, burada gündeme getirilen gerek yasa teklifi gerekse başka konularda görüşlerini, katkılarını, tenkitlerini gayet tabiî ki dile getirecek. Bundan daha doğal bir şey yok; çünkü, burası milletin kürsüsü. Millet bu kürsüde söylenenleri dinleyecek, sonra da kararını verecek. Kim millet için bir şey yapıyor kim yapmıyor, bunun kararını da millet verecek değerli arkadaşlarım. Onun için, çok hayırlı olan bu düzenlemenin çalışmaları süratle devam etmektedir. Burada kapsamlı yazılımlar vardır. Düşünün ki, üç tane, dört tane operatörün yaptığı, efendim, cep telefonu şirketleri, sabit görüşme yaptıran şirketler, hâsılı, 43 000 000 cep telefonu, bunun üzerine 19 000 000 da sabit telefon koyun, 62 000 000 abonenin hepsine, icap ettiği takdirde, yani, savcı kararı, yargı kararıyla dinleme gerektiğinde hizmet verecek kapsamlı bir altyapı yapıyorsunuz. Dolayısıyla, bu, bir, zamana yönelik bir konudur. Bu zaman yetmemiştir. Şimdi bu zaman 6 ay daha uzatıldığı zaman bütün hizmetler eksiksiz yerine getirilecektir.

Ben, çıkarılan bu kanunun bu alanda halkımız tarafından beklenen çok önemli bir hizmet boşluğunu dolduracağına inanıyorum ve bu duygularla, bu düzenlemenin ülkemize, insanımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın Eraslan, biliyorsunuz, İçtüzük gereğince, son söz milletvekilinin Sayın Hükümetten sonra. Burada söz talebiniz var. Konuşmak ister misiniz?

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Bakanım, konuşmuyorum; çünkü, ben her kanunla ilgili önerilerde bulunuyorum ve sağduyulu olmaya çalışıyorum, katkı sağlamaya çalışıyorum, yasayla ilgili, millet adına, ülke adına katkı sağlamaya çalışır iken; ama, maalesef, sayın bakanlarımız, az önce sizin de şahit olduğunuz gibi, özellikle Maliye Bakanı beni dinleme zahmetinde bulunmadı. 3 defa anons ettim, Sayın Bakan, ben size önerilerde bulunuyorum, size katkı sağlamaya çalışıyorum dediğim halde, maalesef, yüzünü kaldırıp "acaba bu milletvekili ne diyor" demediği için protesto ediyorum ve bugün hiç konuşmuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Eraslan.

Sayın Ersönmez Yarbay, sizin de söz isteğiniz var. İçtüzük gereğince bu hakkınızı kullanacak mısınız?

Buyurun.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi üzerinde şahsî söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun teklifi görüşülürken, yine söz almıştım ve bazı endişelerimi dile getirmiştim. Şimdi, o endişelerim konusunda tekrar söz alma ihtiyacı duydum.

Bir defa, bu kanun çıkarılırken, bu kanun dahilinde yapılacak işlerin Devlet İhale Kanununa bağlı olmayacağı söylenmişti. Gördüğünüz gibi, Devlet İhale Kanununa bağlı olmadığı halde, ihaleyle ilgili şartlar yine yerine getirilememiştir. Yani, şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Hiç kimseye imtiyaz tanıyarak, ayrıcalık sağlayarak bir yere varamayız. Eğer bir devlet, bir meclis, devlet ihale kanununu çıkarıyorsa, ilkönce o kanunu kendisi uygulamalıdır. Yani, işte, şu kurum Devlet İhale Kanunundan muaftır, bu kurum Devlet İhale Kanunundan muaftır şeklinde ayrıcalıklar, imtiyazlar, farklılıklar tanıyarak bir yere varamayız. Bu kanunun tekrar gündeme gelmesiyle bunu bir kez daha gördük. Bu kanunla ilgili ihale yapılmıştır; ancak, ihaleden netice alınamamıştır daha henüz, o satın alınan bina kullanılabilir hale gelmemiştir. Onun için, bu kanundan ders almamız gerekiyor; hükümet olarak, Meclis olarak, millet olarak ders almamız gerekiyor. Devlet İhale Kanununda aksayan eksiyen yönler varsa, bu aksaklıklar ve eksiklikler giderilmelidir; ama, hiçbir devlet kuruluşu Devlet İhale Kanununun dışında, buna askerî kuruluşlar da dahil, yani hiçbir gerekçeyle Devlet İhale Kanununun dışında bırakılmamalıdır; bu bir.

İkinci olarak kadro konusu… Şimdi, doğrusu, ben, İktidar Partisi mensubu olarak üzülüyorum. Neden; bir kanun çıkarıyorsunuz kadrosu yok. Şimdi, tabii, muhalefet sözlerini söylüyor; ama, ben de söylüyorum burada. Bir kanun çıkarırken, kardeşim, bu kanunun neden kadrosu yok? Sonra, istihbaratla ilgili bir kanunun ekine, üniversite kurulurken onun içerisine sokulur mu, yani bu bizim için doğru bir iş midir? Bak, çok net soruyorum, yani doğru bir iş midir bizim için? Dolayısıyla, biz, yani, ben yine söylüyorum, bu Meclis çok çalışıyor. Bu Meclis çok çalışmasın; bu Meclis çok çalıştıkça milletin başına iş açıyor. Bu Meclis az çalışsın; ama, öz, tartışılarak, bir şey yapılarak çalışsın.

Biraz önce bir kanun çıkardık; ben o kanun üzerinde söz istedim. Vergi Politikaları Genel Müdürlüğü. Allahaşkına, politikayı devlet memurları mı yapacak biz mi yapacağız? Vergi Politikaları Genel Müdürlüğü diye bir genel müdürlük kurulur mu? Biz, yani vergi politikalarını biz belirleriz, bakan belirler, Başbakan belirler, iktidara gelen siyasî parti belirler, sivil toplum kuruluşları bunu tartışır. Yoksa, Vergi Gelirleri Politikası Genel Müdürlüğü, yani, hiç bürokratların politika belirlediği görülmüş müdür, böyle bir genel müdürlük olur mu? Onun için, biz, biraz bu kanunları gözden geçirmemiz lazım. Biraz önce çıkarılan kanun da altı ay önce çıkarılmıştı, bak, buraya dikkatinizi çekiyorum, biraz önce çıkarılan kanun da altı ay önce çıkarılmıştı, şimdi, bu kanun da altı ay önce çıkarıldı; yani, tekrar tekrar tekrarlamamıza gerek yok. Bunu bir gözden geçirmemiz gerekiyor.

Biraz önce, burada teklif verilirken, o kurulan genel müdürlükle ilgili 6 tane kadro gelmiş; bir daire başkanı; bir teklif veriliyor, şey değişikliği "daire başkanının sayısı 10'a çıksın, 10 olsun" diyor. Ya, genel müdürlük kurulmamış, ihtiyaçlar belirlenmemiş; yani, ne oldu da, daire başkanlığı sayısı 6'dan 10'a çıktı?! (CHP sıralarından alkışlar) Daha genel müdürlük yok ortalıkta, bir genel müdürlük kurulsun bakalım; o, bürokrasiyi artırır. Yani, şimdi, siz, gelir politikası genel müdürlüğünü kurduğunuz zaman, 10 tane daire verdiğiniz zaman, 10 tane iş çıkar ve bürokrasiyi artırır ve devleti daha da hantallaştırır.

Bir diğer konu, bu tasarı çok önemli bir tasarıdır… Bu kanun teklifi çok önemli teklif. Meclisin görüştüğü tekliflerden -kanunların- en önemlisi bu teklif; çünkü, telefonları dinleme… Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı telefonları dinliyor. Telefonlar, bu kanun çıkmadan önce de dinleniyordu -şimdi, bu kanun yürürlüğe girmiyor; çünkü, merkezîleşmedi- yine dinlenmeye devam ediliyor. Esas önemli olan, bunun, bir an önce kurulmasıdır. Bu kanun, çok önemli bir kanun, kurulması; ama, çok açık söylüyorum, bu kanun…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla) - Bir milletvekili arkadaşımız bu kanun teklifini verdiği için, kendisine şükran borçluyum, teşekkür ediyorum; önemli bir konu; ama, keşke, bu kanun teklifi tasarıya dönüşseydi; çünkü, bu üç kuruluş o kadar önemli ki, eğer, hükümet, arkasında dimdik durmazsa, çok açık söylüyorum, altı ay sonra bu kanun yine yürürlüğe girmez. Bakın, çok açık, altı ay sonra, bu kanun, tekrar yürürlüğe girmez; çünkü, bu konu arı kovanı gibi; yani "arı kovanına çomak sokma" gibi bir kanun, bu teklif; yoksa, tek milletvekilinin yapacağı, bir teklifiyle olacak bir iş değil. Hükümet, arkasında, kanun tasarısıyla durmadığı takdirde… Ama, temenni ediyorum gerçekleşir; çünkü, gerçekleşmesinde çok büyük bir fayda var; çok önemli bir kanun. Yani, denetlenmesi, bütün telefon dinlemelerinin denetlenmesi çok önemli bir husus; ama, ben, korkarım ki, altı ay sonra bu kanun teklifi yine yürürlüğe girmemiş olur. Onun için, hükümetimizden, benim bu düşüncemi yanlış çıkarmaları konusunda özel gayret beklediğimi özellikle ifade etmek istiyorum; çünkü, altı ay sonra tekrar bir mazeretle buraya gelinmesin diye temenni ediyorum.

Bu kuruluşların dinlenmesi için, bu kuruluşların bir de standarda kavuşturulması lazım; Millî İstihbarat Teşkilatının ayrı kanunu var, Emniyet Genel Müdürlüğünün ayrı kanunu var, Jandarma Komutanlığının ayrı kanunu var. Şimdi, ayrı ayrı kanunlara tabi olan bu kuruluşların bir de standarda kavuşturulması lazım, aynı konuda hizmet üretir şekle getirilmesi gerekir. Aksi takdirde, dinlemelerin bir kısmı bu kanaldan geçerken, bu merkezden geçerken, dinlemelerin bir kısmı da başka merkezlerde toplanır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yarbay.

Sayın Gazalcı'nın bir sorusu var.

Buyurun efendim.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben, bu güvenlik soruşturmasıyla ilgili… Polis ve askerler için 12 Eylül 1980'den önce yürürlükte olan güvenlik soruşturmasının ne zaman değiştirileceğini sormak istiyorum; çünkü, bu yüzden, kendisinin dışında ikinci derece akrabalarından dolayı zarara uğrayan kişiler var. Bu düzeltilecek denildi; ama, henüz, ne zaman düzeltileceği söylenmedi.

Bir de, İçişleri Bakanlığı internet sitesine girildiğinde, teftiş rehberleri var; ama, istihbarat birimiyle ilgili il ve daire başkanlığı teftiş rehberi bu sitede yok; yani, şu anda, Emniyet Genel Müdürlüğü mülkiye müfettişlerince denetlendiği halde, İstihbarat Daire Başkanlığı denetim dışında mı tutuldu? Bu nasıl açıklanır; yani, niçin bu sitede o birim yok?!

Bir de Sayın Başkanım, hoşgörünüze sığınarak, dün, 56 ncı Birleşimde konuşurken bir arkadaşım söz attı, benim de ağzımdan istemeyerek bir "acıtma" sözü çıktı; hem o arkadaştan özür diliyorum hem de o sözün tutanaklardan çıkarılmasını diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Efendim, yazılı olarak cevap vereceğiz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yazılı cevap vereceksiniz; teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

MADDE 1.- 3/7/2005 tarihli ve 5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE - 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesinde düzenlenen merkez, en geç altı ay içinde kurulur. Merkez kuruluncaya kadar 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesi, 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi ve 2937 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca verilen iletişimin dinlenmesi, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair karar veya yazılı emirler, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşlar tarafından derhal yerine getirilir; ilgili istihbarat kurumlarının mevcut sistemlerinin kullanılmasına devam olunur."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kırşehir Milletvekilimiz Sayın Hacı Turan'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde, 1 inci maddesi üzerinde, Grup adına görüşlerimi sizlere arz edeceğim. Öncelikle, bu konunun bugüne kadarki kronolojik sürecini, diğer konuşmacı arkadaşlar dile getirdiler. Ben, bir kez daha, hatırlatmada bulunuyorum. Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde, 3 Temmuz 2005 günü Mecliste yapılan görüşmelerde, 5397 sayıyla, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kuruldu. Bu Başkanlığın kuruluşunun amacı, Türkiye'deki vatandaşın bildiği şekliyle "telekulak" veya işte teknik dinleme diyebileceğimiz telekomünikasyon sistemindeki dinlemelerin bir merkezde toplanması, denetlenmesi bu kanunla amaçlanmıştır; ancak, bunu yaparken çok büyük bir hata yapılmış, bu kurumu kurduk kadrosunu vermemişiz. Bunun üzerine, 2005 yılı sonunda görüştüğümüz ve yasalaştırdığımız; ancak, Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen 15 üniversitenin kuruluşuyla ilgili yasanın 9 uncu maddesine bu konu tekrar eklenmiş ve 9 uncu maddede "ek madde 3" olarak, ekli (V) sayılı listedeki kadrolar ihdas edilerek İletişim Başkanlığı hizmetlerinde kullanılmak üzere, bu kanunun ekli (II) sayılı listesine eklenmiştir. Kanunun da en arkasında yazıyor, 82 kişilik bir kadro oluşturulmuş. Tabiî, bunun veto edilmesi sonucu yine amaca ulaşılamamış ve bugün Sayın Kırşehir Milletvekilimizin teklifiyle yasalaştırmaya çalışıyoruz.

Şimdi, bir yasa yapıyoruz, 3 üncü kez, amacımıza ulaşmak için, Genel Kurulu çalıştırıyoruz. Ben size şunu hatırlatmak istiyorum: 3 Temmuz 2005 tarihinde muhalefet partisi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi bu Mecliste yoktu. Biz Mecliste olmayınca hata yapma şansınız biraz daha artıyor. Üç yılı aşkın bir süredir bu İktidar Partisi, bu Meclis çalışıyor ve üç yıldır kanun yapmayı İktidar Partisi olarak öğrenemediniz. Bizim olduğumuz dönemlerde, muhalefet olarak bizler iyi niyetle katkımızı sağlayarak bu eksiklikleri gidermeye çalışıyoruz; ama, 3 Temmuzda burada olmadığımız için haklı olarak, bu katkımızı size sağlayamadık ve ne yazık ki bu kanun yüzümüze gözümüze bulaştı; şimdi bunu düzeltmeye çalışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, konu çok ciddî bir konu, Sayın Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay da bu konunun ciddiyetini dile getirdi. Gerçekten, bir yanda devlet güvenliği, suç ve suçlularla mücadele konusunda etkin olma, ama bir yanda da hukuk devletinin, kişi hak ve özgürlüklerin, özel hayatın korunması gibi çok ince dengelerin kurulması gereken bir konu. Bu konuda sağlıklı bir yol almanın yolu, sağlıklı sonuç almanın yolu, bu sistemin çok sağlıklı denetlenmesinden geçiyor.

Şimdi, bakıyoruz, bu kanunun kuruluşunda acaba denetim ne şekilde olacak? Biliyorsunuz, 5397 sayılı Yasanın 1 inci maddesinde, bu faaliyetlerin denetimi, sıralı kurum amirleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları ve Başbakanın özel olarak yetkilendireceği kişi veya komisyon tarafından yapılır.

Şimdi, biz, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına -kurumlarına da ayrıca- mutlaka güveniyoruz, Başbakanına güvenmiyoruz diye bir şey söylemek durumunda değiliz; ancak, bu kadar önemli bir konunun kişiyle bağlı olmasını, kurumsallaşmamasını doğru bulmuyoruz. Yasayı neden yapıyoruz; devlet açık olacak, devlet saydam olacak, görev bilinecek, yetki bilinecek, sorumluluk bilinecek, denetim bilinecek, mekanizmalar, organlar bilinecek; yani, Başbakan çıkıp, istediği herhangi birini veya bir komisyonu kişisel olarak oluşturup bunu denetleyecekse, bunun ne kadar sağlıklı olduğunu, bunun ne kadar tartışılır olduğunu bir düşünün. Bu, hiç de sağlıklı bir şey değil. Çok hassas bir konu dedik. Bir devletin hukuk devleti olup olmamasını belirleyen önemli bir düzenleme yapıyoruz ve bu konuda sorunlar çıkmış. Mahkeme kararı olmadan dinleme yapılamaz demişiz; doğal olarak, suçla mücadele ederken, o suça ilişkin mahkeme kararı almanız gerekirken, bir bakıyoruz genel olarak dinleme kararı alıyoruz. Böyle bir şey olmaz. Bu kadar önemli bir konu. Yani, hem yasal denetimi hem yargısal denetimi hem de idarî denetimi çok ciddî, sıkı olması gereken bir konu; ama, nedense bu denetim konusunda doğru bir tercihte bulunmamış oluyoruz.

Tabiî, bu kanun çoğunluğa göre çıkacaktır. Umarım, hükümetin altı ayda yapamadığını… Ki, bundan sonraki altı ay içerisinde hükümet yapabilir. Neden yapamadığını da anlamış değilim. Sayın Bakanımız, Sayın Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı, ama ben anlayamadım; altı ayda bu kurumu neden kuramadığımızı doğrusu algılayamadım. Umarım, bu süre içerisinde, bu kurum kurulur, demokratik bir sistemle, sağlıklı bir denetimle çalışmaya başlar.

Ancak, ben bazı konuları, günün siyasî konularıyla ilgili olan bazı şeyleri de, bu meyanda açıklamak istiyorum. Öncelikle, Meclisin, Genel Kurulun çalışma üslubu, yöntemi açısından, İktidar Partisinin Grup Başkanvekilinin, biraz önce, Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk'in konuşmasına yaptığı müdahaleyi hiç de doğru bulmuyorum. Yani, İçtüzük, bu yetkiyi, grup başkanvekillerine vermemiş. İçtüzük, bir milletvekilinin konuyla ilgili konuşup konuşmaması konusundaki yetkiyi Başkana vermiş, Başkanlık Divanına. Olabilir, ikaz edersiniz; ama, ikazın ötesinde, o konuşmayı taciz edecek şekilde, konuşma yapmasını engelleyecek şekilde konuşmayı ve sonuçta, sanki, muhalefete de, nasıl muhalefet yapılmasını anlatan, öğreten bir şekilde davranılmasını, Grup Başkanvekilimizin bu şekildeki davranışını çok da doğru bulmadığımı… İkaz; mutlaka bu hakkımız vardır, doğaldır; ama, onun ötesinde, bu kürsünün masuniyetinin de herkes tarafından korunmasını, bu vesileyle söylemek isterim.

Ayrıca, o konuşmada, Sayın Milletvekili, Sayın Başbakanın o gün bütçe konuşmasında benim gerçekten çok üzüntüyle karşıladığım sözlerine cevaben konuşma yaptı; yani, bir Başbakana, tabiî ki hitap ederken dikkat edeceksiniz, bunu çok net olarak söylüyorum. Edepli, adaplı ve uygun lisanla hitap edeceksiniz, çok doğal, doğrudur; ama, bir Başbakan da, aynı şekilde konuşacak. Ben, o bütçe konuşmasında, bir milletvekiline, Sayın Başbakanın "ben seni takip ediyorum, komisyonda da neler yapıyorsun biliyorum" gibi, "ayağını denk al" gibi konuşmasını veya Anamuhalefet Liderine "elini kolunu sallayarak konuşma" şeklindeki konuşmasını ben de Başbakana yakıştırmadığımı buradan söylemek istiyorum. Sanıyorum, kendisi de böyle düşünüyordur. Belki olayın heyecanıyla, psikolojisiyle böyle söylemiştir; ama, nasıl, bir milletvekiline konuşma yakışmıyor deniliyorsa, ben de bunu söylemek durumundayım.

Ayrıca, Maliye Bakanımız hakkında herkes bir şey söylüyor…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Anamuhalet Partisi de dikkat edecek, Baykal da dikkat edecek...

YÜKSEL ÇORBACIOĞU (Devamla) - Mutlaka… Mutlaka, Mehmet Bey… Mutlaka… Yani, burada herkes -iktidarı muhalefeti- bu kürsünün haklarını koruyacak, konuşmasına dikkat edecek, kişilerin ve partilerin hak ve hukuklarını da koruyacak.

Maliye Bakanı hakkında da bir şey söylemek istiyorum. Ben, Sayın Maliye Bakanımızın, yapılan özelleştirmelerle ilgili "geçmişte yapılmayanları biz yaptık; geçmişteki o özelleştirmeyi engelleyenler devlete zarar veriyor; ülkeye, millete zarar veriyor, onlar yüzüne gözüne bulaştırıyor; biz, Allah'a şükür, her şeyi kanuna uygun olarak yapıyoruz" dedi ve Galataport ihalesinde de devletin çıkarının korunduğunu söyledi. Bunların hepsini duyduk, buradan da konuştu. Şimdi, ben, Sayın Maliye Bakanına şunu söylemek istiyorum: Başbakan Yardımcımız Sayın Abdüllatif Şener bu ihalenin geçerli olmayacağı şekliyle iadesine karar verdi, iade etti. Şimdi, Sayın Maliye Bakanımız, Sayın Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Bizim hakkımızda, yani, bu özelleştirmelere karşı çıkanlar hakkında söylediği olumsuz değerlendirmelerini Abdüllatif Şener'e de yapacak mı yapmayacak mı; onu bekliyorum, o konuda bir görüşünü açıklamasını istiyorum. Ben, Sayın Şener'in -son olarak bir vesileyle bunu da söyleyeyim- özelleştirme konusunda, bu Galataport'u da ilgilendiren özelleştirme konusunda -biliyorsunuz, 2003 tarihinde borç ertelemesi gündeme gelmişti- Sayın Şener "ben, borcu ertelemiyorum" demişti. Bunun üzerine, Sayın Maliye Bakanına Özelleştirme İdaresi bağlanmıştı. O zaman Sayın Şener bana şöyle bir şey söyledi -çok ilgimi çekti, çok da üzüldüm- dedi ki: "Yüksel Bey, bir şirket özelleştiriliyor, bir kişiye satılıyor. Bu şirketin -o kişinin başka şirketleri bir yana- o yılki geliri 5 000 000 dolar. O yılki ödeyeceği taksit 2 000 000 dolar… " Ben, Sayın Bakanın sözlerini söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Ve o kişi diyor ki "benim param yok, ödeyemem" ve borç erteleniyor. Bu, vicdanlara sığar mı?! Hani, parası yok, yatırım yaptı, istihdam yarattı diyeceğiz. Özelleştirmelerin üçte 2'si kapandı; onu da bir tarafa bırakıyorum. 5 000 000 dolar kazanılan yerde 2 000 000 dolar taksitin ödenmemesini bir bakan eğer bunu ülke çıkarına sayıyorsa, ben, bunu, sizin takdirlerinize bırakıyorum; ben, bunu, ülke çıkarı olarak görmüyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahıslar adına söz isteği var.

İstanbul Milletvekili Sayın Recep Koral.

Buyurun Sayın Koral. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RECEP KORAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Üzerinde konuştuğumuz kanun zaten yürürlükte olan bir kanun. Çıkış tarihi itibariyle, işte arkadaşlarımız "temmuz ayında muhalefetin olmadığı zamanda oldu" şeklinde bir değerlendirme yaptılar. Tabiî, muhalefet burada olmasa da, buradan geçen kanunlarla ilgili daha sonra nerelere itiraz edeceğini ve bu itirazlarından nasıl netice alınacağını gayet yakinen biliyor ve yeri geldiğinde de bunları uyguluyor. Bu kanun halen yürürlükte olan bir kanundur. Sadece, merkezin kurulmasıyla ilgili olarak sürenin yetip yetmediği konusunda bir ihtiyaç ortaya çıkmıştır ve bu ihtiyacı bugün karşılamayla alakalı olarak bir teklif gelmiştir. Bu konuyu burada dile getiren arkadaşlarımız -ki, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız doğru bir tespit yapmışlar kendilerine göre; fakat, diğer konuşan arkadaşlarımızın konuşmalarında, not aldım- merkezin Başbakanlıkta kurulacağı şeklinde bir söylem oldu; kesinlikle doğru değil. Burada tenkit yapan arkadaşımız şu anda Mecliste değil, onun için fazla üzerinde durmak istemiyorum; ama, üzerine basa basa Başbakanlıkta bu merkezin kurulmasının yanlış olduğunu ifade etti; ki, bu merkezin Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde kurulduğunu zaten kanun açıkça beyan ediyor ve bugün de, burada, bu merkezin kurulmayla alakalı süre uzatımı söz konusu. Geçici maddeyle, bir aksamaya yer vermeme ifade ediliyor.

Denetim konusunda, geçmişte de yine Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız komisyonda ifade etmişti eksiklik olduğunu. Yine, burada, denetim üzerinde konuşmacılar durdular. Denetimin yetersizliği konusuna katılmamız mümkün değil; çünkü, burada, mevcut denetim mekanizmalarına ilave bir mekanizma olarak Başbakanlık yetkisi getirilmiştir. İç denetim vardır, bakanlık denetimleri vardır, yargı denetimi vardır; ama, bunun dışında, Başbakanlığa kişi veya kurum olarak denetleme yetkisine sahip insanlar tarafından bu denetimin yapılması diye ekstra bir yetki verilmektedir. Zaten, kanunun içeriğini iyi okuyan hatipler burada ifade ettiler; ama, kanunu okumadan, sadece tenkit maksadıyla çıkanlar, burada bir boşluğa düştüler.

Bu merkez, tümüyle kendi içinde düzgün çalışan ve denetimini yapan bir merkez; çünkü, alınan kararlar, ağırlıklı olarak, aciliyet yoksa, hâkim kararına dayalı ve her hâkim alamıyor. Bu hâkimlerin hangi hâkimler olacağı ve hangi suçlar olacağı TCK'nın 250 nci maddesinde belirlenmiş. Burada belirlenmiş olan suçlar ve yetkili hâkimler tanımlanmıştır. Bu hâkimlerin kararı olmadan, acil hallerde -ki, 24 saatlik bir süredir- kurum üst amirlerine yetki verilmektedir; 24 saat içerisinde hâkime gitmekte ve karar çıkarmak mecburiyetindedirler. Aksi halde, aciliyet ortadan kalkmaktadır ve kurum işlem yapamamaktadır. Zaten, uygulamaya geçildiğinde -ki, birkaç aylık bir süre içerisinde uygulamaya da geçilecektir- bunun da çok düzenli işlediğini görmek mümkün olacaktır. Yani, hâkim kararı veya 24 saatlik bir gecikmeyle yine acil hallerde hâkim kararı söz konusudur ve alınan bilgiler yine denetime tabidir. On günlük bir süre sonunda, bu bilgiler yine, hâkim nezaretinde ortadan kaldırılmaktadır. Yani, bunun bir başka şekilde kullanımı da, yine, kurum tarafından denetlenmektedir; yani, bu denetim, fevkalade düzgün bir şekilde yapılmıştır. Hukuk kısmı vardır kurumun, işleyişin, idarî kısmı vardır; ama, bir de teknik kısmı vardır. İşte, teknik altyapının oluşturulması fevkalade zamana kalmıştır. Yani, denetimle ilgili, arkadaşlarımızın söylediklerine katılmak mümkün değildir. Hele hele, Anayasaya aykırılığını ifade etmek -çünkü, halen yürürlükte olan bir yasadır- söz konusu olmaması lazım; ama, arkadaşlarımız konuyu oraya kadar götürdüler.

Genel bir dinleme kararından söz etti arkadaşımız. Asla öyle bir şey yok. Burada açık olarak ifade edildi. Bu kanun çıktıktan, yürürlüğe girdikten sonra da değerli arkadaşlar, üç ay içerisinde yönetmeliğinin çıkarılması gerekiyordu ve üç ay içerisinde bu yönetmelik çıktı, şu anda yönetmelik de yürürlükte; yani, yönetmelik de bu kanunun tamamlayıcısı ve aynı zamanda merkezin oluşmasına da ışık tutucu. Dolayısıyla, merkezin oluşmasındaki gecikmeyi böylece kabullenmek mümkün. Zaten, İçişleri Komisyonunda konuşurken de, bu altı aylık sürenin azlığı çokluğu konusunda, hep birlikte, oradaki iktidar-muhalefet arkadaşlar arasında epey tartışma oldu. İkinci bir altı ay uzatma yetkisini Bakanlar Kuruluna verelim dedik veya Başbakana verelim dedik veya kanuna yazalım dedik; ama, bu sürenin bir zorlama olarak, yani…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, konuşmanızı tamamlar mısınız.

RECEP KORAL (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

...bu işle görevli olan yetkililerin, bir zorlama olarak, altı ay da sabit tutulması fevkalade faydalı oldu kanaatindeyim; çünkü, yönetmelik çıktı ve merkez tutuldu. Merkezle ilgili, gerekli, orada kullanılacak birçok teknik doküman var, bunların belki gizliliği de var; dolayısıyla, bunlar da alındı. Ama, bunların tümüyle montajı ve işler hale getirilmesi, tabiî ki, birkaç aylık daha bir zamana sığacak diye düşünüyoruz. Onun için, arkadaşımızın böyle bir teklifle gelmiş olması fevkalade önemlidir.

Ben, sözlerimi burada tamamlıyorum, diğer maddede devam edeceğim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Koral.

Şahsı adına ikinci söz isteği, Adana Milletvekili Sayın Ali Küçükaydın...

Buyurun Sayın Küçükaydın.

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Telekomünikasyon Kurulu, telekomünikasyon iletişim merkezi kuruluncaya kadar… Zaten, şu anda, yıllardan beri uygulanan bir sistem vardı; yani, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu, daha doğrusu hem jandarma hem polis teşkilatımız, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 7 nci maddesine göre, yıllardan beri istihbaratını o şekilde yapıyordu. Millî İstihbarat Teşkilatımız da, Millî İstihbarat Teşkilatı Kanununa göre bu istihbarat görevini yıllardan beri yapıyor. Yani, bu kurumlarımız, yıllardan beri, ülkemizle ilgili, ülkemizin millî istihbaratıyla ilgili ve istihbaratıyla ilgili istihbarat çalışmalarını yapıyordu. Bu son çıkardığımız 5397 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra çıkan yasayla, elbette, bütün bu çalışmalar bir çatı altında, yani, bir başkanlığın eşgüdümü altında yürütülecek. Tabiî, burada süre… Daha önce arkadaşımızın da bahsettiği gibi, başlangıçta bu tartışıldı, İçişleri Komisyonunda tartışıldı doğrusu. Bir yıllık bir sürenin verilmesi de… O zaman, hem CHP'li komisyon üyesi arkadaşlarımız hem bizim tarafımızdan bu tartışmalar yapıldı. Ancak, o zaman teknik arkadaşlarımız, altı ay süre içerisinde bu altyapı çalışmalarını, teknik altyapı çalışmalarını bitirebileceklerini söylediler ve altı aylık süre verilmişti. Şimdi bu sürenin altı ay uzatılıyor olması neticeyi pek değiştirmeyecek. Zaten, şu anda, mevcut sistemimiz içerisinde, bu iletişimin dinlenmesi, tespiti, sinyal bilgilerinin alınması konusunda Telekomünikasyon Kurumundan istihbarat birimleri taleplerine cevap alıyorlar, almak durumundalar, o kurumlar da bunu veriyor; yani, mevcut sistem içerisinde bu çalışmalar şu anda aksamadan yürütülüyor. Ülkemizin birçok yerinde önleyici bir faaliyet olarak, istihbarat faaliyetlerinin önemini sık sık basından da izliyoruz. Yani, büyük bir felaketin önüne iyi bir istihbaratla geçebiliyoruz, geçilebiliyor. Demek ki, bu kuruluşlarımız bizim, bir günlük, beş günlük ya da bugünlük kuruluşlar değil. Çok geçmişi olan, köklü bir geçmişi olan, belki de cumhuriyetimizden de önce köklü bir geçmişi olan istihbarat birimlerimizin böyle bir geçmişi var.

Özellikle, Türk Devleti, sıradan bir devlet değil. Böyle, sıradan devlet olmayan ve bölgesinde de gerçekten ciddî anlamda, tarihinin her döneminde teröre ve terör benzeri olaylara muhatap olduğu için ülkemiz, elbette, istihbarat örgütleri de çok ciddî örgütlenmeler gerçekleştirmiş ve faaliyetlerini de o şekilde, bugüne kadar en güzel şekilde, en nitelikli şekilde yapmıştır. İstenmeyen olaylar olmamış mıdır; olmuştur; ama, kamuoyunun genel kanaati gibi, böyle, her önüne gelenin telefonunu dinleyecek durumda da değil istihbarat birimleri. Burada şöyle yanlış bir algılama oluyor: Mesela, bizim istihbarat teşkilatımız -sözgelimi, emniyet istihbarat birimi- bir ilde, bir ilçede ya da bir bölgede, bir kişinin mahkeme kararıyla telefonunu dinlemeye alıyor; sözgelimi. Bu telefonla konuşan diğer insanlar da bu konuşmalara takılıyor. Yani, dinlenen kişi başka, peşinde olunan olay başka; ama, o kişilerle konuşan kişiler de, onun telefonu dinlendiği için, telefon dinlemelerine takılıyor ve bu bir yerde ortaya çıktığı zaman da "bizim telefonlar da dinleniyormuş" gibi yanlış bir algılamaya, yanlış bir düşünceye bu sebep olabiliyor. Oysaki, herkesin telefonu dinlenecek değil.

Zaten, eğer, bir mahkeme kararıyla, adlî bir olay olduktan sonra bir dinleme yapılıyorsa Ceza Muhakemeleri Kanununa göre, o, hâkimin, tamamen, yıllardan beri verdiği kararlarla yapılıyor ve o olaylarla sınırlı olarak yapılıyor; ama, bir örgüt çalışması dinleniyorsa da, onun, yine, dinlemesi, başka metotlarla yapılıyor. Ama, ben baştan söyledim, bir kez daha söylüyorum; bu birimlerimiz hiçbir zaman için denetimsiz değil. Yani, hem İstihbarat Daire Başkanlığı merkezlerde hem de illerdeki, ilçelerdeki istihbarat birimleri sıralı amirleri tarafından her zaman denetleniyor. Yani, dinleyeni nasıl denetleyeceksin ya da bunları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.

Buyurun.

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, tekrar, saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Küçükaydın.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde konuşmalar tamamlandı.

2 adet önerge var.

Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım; aykırılık derecelerine göre de işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1070 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 1- 3/7/2005 tarihli ve 5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun mevcut geçici maddesine "1" numarası verilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 2- 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesinde düzenlenen merkez, en geç altı ay içinde kurulur. Merkez kuruluncaya kadar 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesi, 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi ve 2937 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca verilen iletişimin dinlenmesi, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair karar veya yazılı emirler, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşlar tarafından derhal yerine getirilir; ilgili istihbarat kurumlarının mevcut sistemlerinin kullanılmasına devam olunur."

 

Sadullah Ergin

Mustafa Tuna

Mahfuz Güler

 

Hatay

Ankara

Bingöl

 

Halil Ürün

 

Recep Koral

 

Konya

 

İstanbul

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1070 sıra sayılı kanunun 1 inci maddesine eklenen geçici maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.

Saygılarımla.

                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                          Malatya

Geçici Madde: Ayrıca, GSM hizmeti veren kurum ve kuruluşlar arayan telefonların karşı tarafın bilmesi ve görmesini temin etmek ve özel numara uygulamasına son vereceklerdir.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, bu son okunan önergeyi soruyorum; katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi, önerge sahibi Sayın Aslanoğlu açıklayacak.

Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; verdiğim önerge şu; Komisyon ve Hükümet katılmadı: Hepimizin cep telefonu var. Burada, devlet güvenliğini sağlıyoruz; ama, kişi güvenliğini de sağlamak bizim görevimiz. Cep telefonunu özel numara arıyor. Ben, bu özel numarayı bilmek zorundayım. Bu, benim en tabiî hakkım. Söylüyorum GSM operatörüne "efendim, savcılığa gidin…" Beni arayan insanı benim bilmem kadar tabiî bir şey var mı?! Beni arayan insanı ben bilmek zorundayım. Ben, senden yazılı istiyorum; yine "savcılığa gidin…" Savcılığa gidiyorsun, aradan bir hafta on gün geçiyor; beyefendiler cevap verecekler, bir cevap veriyorlar; bu sefer, polis marifetiyle seni bir daha çağırıyorlar "savcılığa kâğıdın geldi, gel al…" Böyle şey mi olur?! Yani, kişi güvenliği, devlet… Beni arayan insanı benim bilmem kadar tabiî bir hak, tabiî bir olay var mı arkadaşlar?! Hiç değilse yazılı istesem… Yani, ben bunu yazılı talep edeyim; beni arayan kişiyi ben bilmek zorundayım. Türkiye'de, bunu yapmakla, birtakım telefon sapıklarının, telefonla birtakım olayları… Yani, kişi güvenliğini zedeleyecek her şeyi yapıyoruz; gizli numara… Ama, herkes bilirse ki arayanın numarası çıkıyor, bunlar olmayacak arkadaşlar! Benim söylediğim basit; çünkü, burada, bu yasada, bunlara bir görev veriyoruz, GSM operatörlerine bir görev veriyoruz. Türkiye'de, normal, Türk Telekomun dijital santrallarının hepsi artık çıkıyor, onların numarası da çıkıyor, dijital santralların. Bir tek çıkmayan eski santrallar; çıkmıyor. Burada, tüm GSM operatörlerine bir görev veriyoruz. Bu madde yeridir. Diyoruz ki: "Bu kuruluşlar tarafından derhal yerine getirilir". Bir iki satır bir yazı!

Ayrıca, tüm GSM operatörleri özel numara uygulamasına son verecek. Yani, bu çok zor bir olay mı?! Benim hakkımı, benim hukukumu savunmayacaksınız, ondan sonra beni savcılıklara göndereceksiniz arkadaşlar. Beni arayan insanı bilmek, benim en tabiî hakkımdır. Bu, kişi özgürlüğüdür, benim özgürlüğüm arkadaşlar. Benim özgürlüğümü kısıtlayamazsınız!

Onun için, Komisyon katılmadı, hükümet katılmadı; ama, sayın milletvekilleri, eğer kişi özgürlüğüne, kişi hak ve hukukuna saygı gösteriyorsak, beni arayan insanı bilmem kadar doğal bir olay olmayacağını hepiniz kabul ediyorsanız, lütfen, bu önergeye destek verin, en azından telefon sapıklarını, en azından gizli telefon diye başkalarının hak ve hukukuna saldıran insanları bundan caydıralım.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Sayın milletvekilleri, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1070 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları

Madde 1- 3/7/2005 tarihli ve 5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun mevcut geçici maddesine "1" numarası verilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 2- 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesinde düzenlenen merkez, en geç altı ay içinde kurulur. Merkez kuruluncaya kadar 2559 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesi, 2803 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi ve 2937 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca verilen iletişimin dinlenmesi, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair karar veya yazılı emirler, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşlar tarafından derhal yerine getirilir; ilgili istihbarat kurumlarının mevcut sistemlerinin kullanılmasına devam olunur."

BAŞKAN- Sayın Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)- Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN- Sayın Hükümet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul)- Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Söz konusu kanunda numarasız bir geçici madde bulunmaktadır. Meydana gelebilecek karışıklığın önlenmesi için geçici maddelere numara verilmiştir.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun 23/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN- Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN- Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Şimdi, teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklifin tümü kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin bitmesine çok az bir zaman kalmış olduğundan, yeni bir yasaya geçmemizin bir pratik faydasını görmüyorum. Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek üzere, 2 Şubat 2006 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 19.50