DÖNEM:
22 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 108
47 nci Birleşim
3 Ocak 2006 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Gündemdişi Konuşmalar
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin'in düşman
işgalinden kurtarılışının 84 üncü yıldönümüne ve çiftçinin sorunlarına ilişkin
gündemdışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Muharrem Karslı'nın, İstanbul
Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümünde, Borsanın verdiği
hizmetlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener'in cevabı
B)
Tezkereler ve Önergeler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın,
Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Jassim M. Al-Kharafi'nin Kuveyt'e resmî davetine
beraberinde parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/956)
2.- Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, 4207 Sayılı Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/382) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/350)
IV.- ÖNERİLER
A)
Danişma Kurulu Önerılerı
1.- (10/41, 170, 177, 263, 295) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek birlikte görüşülmesine ve çalışma
süresinin bu konunun bitimine kadar uzatılması ile 4.1.2006 - 5.1.2006 günkü
birleşimlerde yalnız sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
V.- GENSORU, GENEL
GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A)
Öngörüşmeler
1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 milletvekilinin,
yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/41)
2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/170)
3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20
milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)
4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 milletvekilinin,
zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin
artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263)
5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19
milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/295)
VI.- AÇIKLAMALAR VE
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A)
Yazili Sorular ve Cevaplari
1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, bazı telefonlar
için dinleme kararı verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/9615)
2.- İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, Devlet Tiyatroları
Genel Müdürü hakkındaki bir iddiaya ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla KOÇ'un cevabı (7/9675)
3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya
çıkarılan araçlara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı
(7/9773)
4.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Van Cumhuriyet
Başsavcısı ile ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/9774)
5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki
yatırımlara,
Aksaray İlindeki yatırımlara,
Amasya İlindeki yatırımlara,
Erzurum İlindeki yatırımlara,
Siirt İlindeki yatırımlara,
Şırnak İlindeki yatırımlara,
Rize İlindeki yatırımlara,
İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi GÜLER'in cevabı (7/10704, 10705, 10706, 10707, 10708, 10709, 10710)
6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10718)
7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10719)
8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10720)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10721)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10722)
11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10723)
12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10724)
13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa İlindeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/10826)
14.- Ankara Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun,
Adana-Tufanbeyli'de yapılacak elektrik üretim tesisine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/10850)
15.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Futbol
Federasyonu Tahkim Kurulu Üyelerinin istifalarına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/10882)
16.- Bursa Milletvekili Ertuğrul YALÇINBAYIR'ın, Bilgi Edinme
Hakkı Kanununun 15 inci maddesi uyarınca yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/10883)
17.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, depremle ilgili
bilinçlendirme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/10889)
18.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir özel finans
kurumu yetkilileri hakkında hazırlanan rapora ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/10899)
19.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİ'nin,
İstanbul-Avcılar'daki heyelan mağdurlarına yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/10913)
20.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, mıcır kaynaklı
trafik kazalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
ÖZAK'ın cevabı (7/10914)
21.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Vatandaşın Bilgi
Edinme Hakkı Projesinde Adana İlinin durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10938)
22.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, Ankara'da su
abonelerine yapıldığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10945)
23.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin yurt dışında alacağı ağaçlara ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/10976)
24.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kredi kartları
borçları nedeniyle icralık olan kişilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali
BABACAN'ın cevabı (7/10978)
25.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Kamu Görevlileri
Etik Kurulu Başkanının bir toplantıya katılıp katılmadığına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/11021)
26.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Rize'de sele karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11041)
27.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa çevre
yolundaki bir köprülü kavşak inşaatına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11044)
28.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Afyonkarahisar'da yapılan deprem konutlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11045)
29.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden zarar
gören bir köy okulunun güçlendirilmesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11046)
30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Hamidiye
Köyü camii minaresinin yeniden inşaasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11048)
31.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Orhangazi-Yeniköy
yolunun genişletilmesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11049)
32.- Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, futbol üçüncü ligi
ve amatör ligdeki kulüplerin malî durumuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/11070)
33.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Rize'de muhtemel sel felâketlerinde kurtarma ve yardım için alınacak önlemlere
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11124)
34.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Diyarbakır'da
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11135)
35.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, THY'nın
kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/11140)
36.- Bitlis Milletvekili Edip Safder GAYDALI'nın, Yarımca
Porselen ve Erdemir özelleştirmelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/11143)
37.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Şükriye Köyündeki trafonun yerinin değiştirilmesine ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11145)
38.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Erzurum İl Millî
Eğitim Müdürü hakkında tesis edilen işlemlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/11147)
39.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, bir şahsın
gönderdiği mektuba ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in
cevabı (7/11155)
40.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, Dinar
Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
AYDIN'ın cevabı (7/11199)
41.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, yapılardaki
beton değerleri ve dayanıklılıklarının ölçümüne ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11215)
42.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan
fonlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın
cevabı (7/11216)
43.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Türkiye-İsviçre
karşılaşmasındaki olayların değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/11221)
44.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Borualan Sınır
Kapısının açılıp açılmayacağına,
- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı
(7/11224, 11225)
45.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun,
THY'nin kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11274)
46.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan
fonlara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
GÜL'ün cevabı (7/11282)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Oturumlar
TBMM Genel Kurulu saat
13.00'te açılarak altı oturum yaptı.
Mersin Milletvekili Ali
Er, Akdeniz Bölgesindeki yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve
alınması gereken tedbirlere,
Adana Milletvekili Mehmet
Ziya Yergök, Tevfik Fikret'in ölümünün 90 ıncı yılında, şairin edebiyatçı
kişiliğine ve eserlerine,
Kayseri Milletvekili
Taner Yıldız, ülkemizde eğitim alanındaki gelişmelere ve üniversitelerimizin
mevcut durumuna,
İlişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar.
Ukrayna-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rıfat Çubarov ve beraberindeki
parlamento heyetinin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin 7 nci sırasında
yer alan Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının, gündemin 5 inci sırasına alınmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2 nci sırasında bulunan,
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında (1/950) (S.
Sayısı: 920),
3 üncü sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
4 üncü sırasında bulunan,
Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına
Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/1050) (S.
Sayısı: 1009),
Kanun Tasarılarının
görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
5 inci sırasına alınan,
Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/1025) (S.
Sayısı: 950), yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
6 ncı sırasına alınan,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3
Milletvekilinin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 Milletvekilinin,
Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun, Ordu
Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 Milletvekilinin,
Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 Milletvekilinin, Mersin Milletvekili
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ,
Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 Milletvekilinin, Adıyaman
Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 Milletvekilinin, Iğdır Milletvekili Dursun
Akdemir'in, Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in, Kırşehir
Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8
Milletvekilinin, Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 Milletvekilinin, Kırşehir
Milletvekili Mikail Arslan'ın, Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza
Albayrak'ın, Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet
Kambur'un, Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın, Yozgat Milletvekili Mehmet
Erdemir ile 14 Milletvekilinin, Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile
Talip Kaban'ın, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa
Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan
ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Düzce Milletvekilleri Metin
Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın, Çorum Milletvekili Ali Yüksel
Kavuştu'nun, Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20,
2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531,
2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568,
2/609) (S. Sayısı: 1039) görüşmelerine başlanarak 1 inci maddeye bağlı ek madde
66'ya kadar kabul edildi.
Saat 00.20'de toplanmak
üzere, beşinci oturuma 23.56'da son verildi.
İsmail Alptekin
Başkanvekili
|
Bayram Özçelik |
|
Türkân Miçooğulları |
|
Burdur |
|
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
|
|
Ahmet Küçük |
|
|
|
Çanakkale |
|
|
|
Kâtip
Üye |
|
Altıncı Oturum
Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün;
Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 Milletvekilinin, Kastamonu Milletvekili
Mehmet Yıldırım ve 65 Milletvekilinin, Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet
Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun, Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris
Sami Tandoğdu ile 94 Milletvekilinin, Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28
Milletvekilinin, Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Yozgat
Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar
Öztürk ile 84 Milletvekilinin, Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15
Milletvekilinin, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Burdur Milletvekilleri
Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın,
Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 Milletvekilinin, Ordu Milletvekili
Hamit Taşçı ile 19 Milletvekilinin, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın,
Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın, Tekirdağ
Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un, Kırşehir
Milletvekili Hacı Turan'ın, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14
Milletvekilinin, Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın,
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 Milletvekilinin, İstanbul
Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu,
Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay
Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri
Çakır ve Yaşar Yakış'ın, Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, Benzer
Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82,
2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541,
2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı:
1039) görüşmelerine devam olunarak, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
3 Ocak 2006 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 04.44'te son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkanvekili
|
Bayram Özçelik |
|
Ahmet Küçük |
|
Burdur |
|
Çanakkale |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
|
|
|
|
No.: 59
II.- GELEN KÂĞITLAR
3 Ocak 2006 Salı
Tasarı
1.- Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1160) (Adalet ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.12.2005)
Teklifler
1.- Aksaray
Milletvekilleri Ali Rıza Alaboyun, Ahmet Yaşar, Ruhi Açıkgöz ve Ramazan
Toprak'ın; Aksaray İline Bağlı Sultanhanı Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında
Kanun Teklifi (2/655) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.12.2005)
2.- Erzurum Milletvekili
Ömer Özyılmaz'ın; 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 506 Sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/656)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
3.- Çankırı Milletvekili
Hikmet Özdemir'in; Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/657) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
4.- Bingöl Milletvekili
Abdurrahman Anık'ın; Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/658) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
5.- Sivas Milletvekili
Selami Uzun ve 8 Milletvekilinin; Suşehri İlinin Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/659) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.12.2005)
6.- Diyarbakır
Milletvekili M. İhsan Arslan'ın; Sur ve Bağlar Adlarıyla İki İlçe Kurulması
Hakkında Kanun Teklifi (2/660) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
7.- Konya Milletvekili
Özkan Öksüz'ün; 3194 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/661) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
8.- Trabzon
Milletvekilleri Asım Aykan, Cevdet Erdöl, Faruk Nafız Özak, Kemalettin Göktaş,
Ali Aydın Dumanoğlu ve Mustafa Cumur'un; Trabzon İl Merkezinde Fatih, Gazipaşa
ve Kanuni Adıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/662) (İçişleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
9.- Kırıkkale
Milletvekili Murat Yılmazer'in; Kırıkkale İline Bağlı Çerikli Adıyla Bir İlçe
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/663) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın; Kahramanmaraş İlinde Büyükşehir Belediyesi
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/664) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
11.- Karaman Milletvekili
Mevlüt Akgün ve 21 Milletvekilinin, Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/665) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
12.- Mersin Milletvekili
Saffet Benli ve 16 Milletvekilinin; Üç İlçe ve Bir İl Kurulması ile 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/666) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.12.2005)
13.- Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/667) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.12.2005)
14.- Sakarya Milletvekili
Ayhan Sefer Üstün'ün; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/668) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
15.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu ve 13 Milletvekilinin; İçişleri Bakanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 3152 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/669) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
16.- Samsun Milletvekili
Mustafa Çakır'ın; Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşu Üyesi Olup İlk Defa
İşyeri Açacak Olanlara Mesleki Kredi ve İhtiyaç Kredisi Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/670) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.12.2005)
17.- Manisa Milletvekili
Ufuk Özkan ve 7 Milletvekilinin; Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/671)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
Tezkere
1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın; Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/955) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.12.2005)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, mahalli idarelere aktarılan
ödeneklere ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1636) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
2. - Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, mahalli idarelere aktarılan
ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1637) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.12.2005)
3. - Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, İzmir-Bandırma tren
seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1638)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
4. - Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, Tokat-Turhal'daki bir baraj
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1639) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
5. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Mersin Devlet Opera ve
Balesi yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1640) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Kars İlindeki
tarihi tabyalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1641) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.12.2005)
7. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, personelin ek ödemeleriyle
ilgili düzenlemeye ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1642)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili Enver
ÖKTEM'in, BOTAŞ'ın Rus doğalgazında ithalat sözleşmesi devri ihalesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11615) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)
2. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Dış Ticaret
Müsteşarlığındaki bir bürokrat atamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11616) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
3. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı uzman ve uzman yardımcılarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11617) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
4. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, BOTAŞ'ın doğalgaz ithalat
sözleşmesi devir ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
5. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Basın Yayın Enformasyon
Genel Müdürlüğünün yurt dışına gönderilecek personeli belirleme sınavına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11619) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.12.2005)
6. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı bir şirketin ÇEAŞ ve
Kepez hisselerine sahip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11620) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
7. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, içme suyu bulunmayan
köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11621) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.12.2005)
8. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde-Bor'daki TOKİ
konutlarının teslimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11622)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
9. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve
köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11623) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
10. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11624) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
11. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11625) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
12. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11626) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
13. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın
bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11627) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
14. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11628) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
15. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, yurt içi ve
yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
16. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11630) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.12.2005)
17. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
yabancılara mülk satışıyla ilgili kanun tasarısına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11631) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
18. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kızılırmak
üzerindeki tarihi bir köprünün korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11632) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
19. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
korsan yayınlarla mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
20. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
yabancı şirketlere taşınmaz satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11634) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
21. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
22. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Nevşehir'de üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11636) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)
23. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı
davalarla ilgili yargılama sürecine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11637) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2005)
24. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bir
yazarın duruşmasında yaşanan olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11638) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)
25. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'nın Kemer İlçesinde bir kavşak ve yol düzenleme çalışmalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11639) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.12.2005)
26. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
bölünmüş yol ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11640) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
27. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın
bir beldesindeki cadde projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11641) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
28. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Yüksek
Sağlık Kuruluna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11642) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
29. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
KURTULMUŞOĞLU'nun, SSK'nın ilaç stokunun değerlendirilmesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11643) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.12.2005)
30. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Göller Bölgesinde kuruyan göllere ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11644) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.2005)
31. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Irak'tan
ithal edilen hurdalardaki radyasyon iddialarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11645) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
32. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün orman köyü sayılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11646) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
33. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, DİE'nin
büyüme istatistiklerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/11647) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
34. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ziraat
Bankasının Kayseri'nin bir kasabasındaki şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11648) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.12.2005)
35. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bazı
KİT'lerin bilanço hesaplarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı
soru önergesi (7/11649) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
36. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Habur
Sınır Kapısında kamyonların oluşturduğu yığılmaya ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11650) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.12.2005)
37. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Dış
Ticaret Müsteşarlığının yurt dışındaki birimlerine yapılan atamalara ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11651) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.12.2005)
38. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın,
ihracatçı birliklerine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru
önergesi (7/11652) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
39. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, tarım
ürünleri ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru
önergesi (7/11653) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
40. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in,
Tokat'ta Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığı kurulmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11654)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
41. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11655) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.12.2005)
42. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın,
doğalgaz dağıtım sektöründeki bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11656) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
43. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, TETAŞ
ve TEDAŞ'ın bazı borç ödemelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11657) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
44. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Habur
Sınır Kapısındaki kamyon kuyruğuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11658) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)
45. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin feribot alım ihalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11659) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
46. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Manavgat
Belediyesinin otopark hesabına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11660) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
47. - Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın,
Kayseri Valiliğine ve bir kaymakamlığa yapılacak atamalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11661) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
48. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11662) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
49. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Kayseri'deki özel öğrenci yurtlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11663) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
50. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Kayseri-Sarıoğlan Kaymakamlığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11664) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
51. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir
müsteşar yardımcısı hakkındaki iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11665) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
52. - Afyonkarahisar Milletvekili
Reyhan BALANDI'nın, geçici görevlendirme yapılan personelin öğretmen eşlerinin
tayinine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11666)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
53. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bazı
ürünlerdeki KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11667) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
54. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Bor
Şeker Fabrikasının özelleştirileceği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11668) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
55. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun,
TEDAŞ'ın Dünya Bankasından aldığı kredilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11669) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
56. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, bir
TEDAŞ bürokratı hakkındaki iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11670) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
57. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun,
TEDAŞ'ta emekli edilen ve işe alınan personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11671) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
58. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Başak
Sigorta Genel Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11672) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
59. - Mersin Milletvekili Vahit ÇEKMEZ'in,
Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleriyle ilgili
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11673)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
60. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleri hakkındaki
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11674)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
61. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, özel
öğretim kurumlarının genel deneme sınavlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11675) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
62. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11676) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
63. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11677) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
64. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11678) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
65. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tavsiye
edilen bazı ders kitaplarıyla ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11679) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
66. - Afyonkarahisar Milletvekili
Reyhan BALANDI'nın, Kültür ve Turizm Bakanlığında çalışan personelin öğretmen
eşlerinin geçici görevlendirmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11680) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
67. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11681) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
68. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
devredilen SSK hastanelerindeki sevk uygulamalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11682) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)
69. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Hepatit
B aşısı uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11683)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
70. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, bir soru
önergesi üzerine başlatılan incelemeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11684) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
71. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün,
ambulans görevlendirmelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11685) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
72. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısındaki emekli aylıklarıyla
ilgili düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11686)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
73. - Kırşehir Milletvekili Mikail ARSLAN'ın, şeker
piyasasına ve pancar üretimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11687) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
74. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Iğdır
Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliğinin yönetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11688) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
75. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in,
Tokat'ta KOSGEB irtibat bürosu açılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11689) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
76. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın,
mısırdaki fiyat politikasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11690) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
77. - Mersin Milletvekili Vahit ÇEKMEZ'in, domates
üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11691) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
78. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, elma
ihracatının teşvikine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11692) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
79. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
Niğde'deki doğrudan gelir ve akaryakıt desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11693) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.12.2005)
80. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, bir
tadilat ihalesiyle ilgili iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11694) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
81. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, doğrudan
gelir desteğine ve İzmir'deki uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11695) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
82. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Kasyeri'deki doğrudan gelir desteği uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11696) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
83. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
Galataport Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11697) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2005)
84. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın,
Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesinin birinci etap ihalesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11698) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
85. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, uçak
teslim töreni için ABD'ye giden heyete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11699) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
86. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, İzmir
Bandırma tren seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11700) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)
87. - Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün,
İstanbul-Ankara Hızlı Tren Projesindeki değişikliklere ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11701) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
88. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Kayseri'deki bir tren istasyonunun
taşımacılığa kapatıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11702) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
89. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
KURTULMUŞOĞLU'nun, THY'nin ABD'den aldığı uçakların teslim törenine giden
heyete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11703) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.12.2005)
90. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Dış
Ticaret Müsteşarlığının yurt dışı teşkilatına ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11704) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.12.2005)
91. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Spor Toto
Teşkilatının reklamlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11705) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.12.2005)
92. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy camisinin bakım ve onarımına ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11706) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.12.2005)
93. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Makine
ve Kimya Endüstrisi Kurumuna ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11707) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
94. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
BOTAŞ'ın doğalgaz kontrat devir ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11708) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)
95. - Antalya Milletvekili Atila EMEK'in,
Çankırı'da üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11709) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
96. - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün,
Mersin'deki bir okulda yapılan soruşturmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11710) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)
97. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, DİE'nin
kullandığı matrislerin revize çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/11711) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
98. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, milli
park kapsamından çıkarılan arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11712) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)
99. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11713)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
100. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
basındaki ABD'nin Medya Değişim Programı haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11714) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
101. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'deki
okulların personel açığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11715)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
102. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir köyünün telefon santraline ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11716) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
103. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, AB-Türkiye Parlamento Komisyonu Eş Başkanının bir konuşmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11717) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.12.2005)
104. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, yeşil
kartlıların ilaç bedellerinin eczanelere ödenmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11718) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
105. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
Burdur'un bir köyünün sulama göleti ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11719) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
106. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Ankara-Yenimahalle Belediyesinin yaptırdığı ankete ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11720) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
107. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
yaptırılan dersliklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11721)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
108. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
okullardaki bilgisayarlaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11722) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
109. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, köylere
yönelik hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11723)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
110. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in,
Bolu'daki bir alanda usulsüz orman kesimi yapıldığı iddiasına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11724) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.12.2005)
111. - Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜK'ün, baltalık orman alanlarından elde edilen ürünlere kısıtlama getirilip
getirilmediğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11725) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
112. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin
İmar Bankası kaynaklı icra takibatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11726) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20.12.2005)
113. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF
yetkililerinin çelişkili bilgiler verdiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11727)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
114. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir köyündeki din görevlilerinin
lojman ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru
önergesi (7/11728) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
115. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy camisinin ihtiyaçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11729) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
116. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Topkapı
Sarayı Kütüphanesinin camiye dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11730) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
117. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Topkapı
Sarayı Kütüphanesinin camiye dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11731) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
118. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, eğitim
sistemindeki bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11732) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)
119. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Rize Fen Lisesi Müdürünün görev değişikliğine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11733) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
120. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğinde ve bir yönergede yapılan
değişikliklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11734)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
121. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir siyasi
partinin Konya'daki şölenine öğrencilerin götürüldüğü iddiasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11735) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.12.2005)
122. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un,
ilköğretim müfettiş yardımcılığı sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11736) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
123. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
eğitim hastanelerine yapılan şef ve şef yardımcısı atamalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11737) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2005)
124. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'daki bir köy sağlık ocağının ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11738) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
125. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara
İl Sağlık Müdürlüğünün bazı alımlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11739) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
126. - İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın,
hastanelerdeki kuvöz yetersizliği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11740) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
127. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, kayıt
dışı cep telefonu sahiplerinden alınan kayıt parasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11741) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2005)
128. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Devlet Demiryollarının bir ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11742) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
129. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Irak'tan
ithal edilen hurdalardaki radyasyon iddialarına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11743) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)
130. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Ziraat Bankasının üreticilere verdiği kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11744) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2005)
131. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan'ın bir köyünün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11745) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
132. - Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, TEKEL Adana
Sigara Fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11746)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
3 Ocak 2006 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır.
Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz,
Ardahan İlinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'e aittir.
Sayın Öğüt, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Gündemdişi Konuşmalar
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; öncelikle, yeni yılın tüm vatandaşlarımıza
hayırlar getirmesini, ülkemize barış ve mutluluk getirmesini diliyorum;
yaklaşan bayramınızı da kutluyorum.
Değerli arkadaşlar,
Ardahan'ın tabiî ki çok sorunları var; ama,
bugün, Ardahan için tarihî gün.
Ondan önce, Ardahan'ın
muhtarları beni bir haftadır arıyor; doğrudan gelir destek parasının bayramdan
önce verileceğini Sayın Başbakan açıkladı; ama, şu ana kadar bir kuruş
verilmedi, kurban alacağız, ne olur, doğrudan gelir destek paramızı bayramdan
önce alalım; bu bir.
İkincisi, yine, yem
bitkileri, fiğ parasının yılbaşından önce ödeneceğini Sayın Başbakan ve Sayın
Bakan açıklamıştı, bu paranın da verilmesini muhtarlarımız istiyor; hakikaten
çok zor durumda, kış şartları, insanlar geçinemiyor, malını satamıyor, yollar
kapalı; onun için, bu, doğrudan gelir desteği ve fiğ paralarının ödenmesini
istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tarım
kredi kooperatifleri ve Ziraat Bankası, Türkiye'de başlattığı icra işlemlerine
devam ediyor. Ardahan'da da, tarım kredi kooperatifleri, vatandaşı Ardahan'dan
icraya vermiyor. Dün, Çıldır'daki vatandaşlarımız aradı, Erzurum'daki Üçüncü
İcra Dairesinden 400 Ardahanlıyı icraya vermişler, düşünebiliyor musunuz. Adam,
Çıldır'ın köyünden, Ardahan'ın köyünden kalkacak, Erzurum'da icraya itiraz
edecek; yani, bu, hakikaten, bu kış şartları altında vatandaşlarımıza olmayacak
bir işkencedir. Bunu, ben, dün, Tarım Kredi Genel Müdürüyle görüştüm, çözeceğiz
hemen; ama, 400 kişiyi halledemiyoruz; çünkü, o işlemler başlamış dedi. Ben
rica ediyorum yetkililerden; bir daha, bir başka ilden yapılmasın; yani, eğer
işlem yapılacaksa kendi ilinden, ilçesinden yapılsın, mantığı da budur.
Değerli arkadaşlar, bu
çerçevede, icra işlemlerinin derhal durması lazım, kış günü, insanların
ekonomik geliri yok. Biliyorsunuz, köylünün geliri sonbaharda olur, sonbahar da
geçti, şu anda kar var, Ardahan'da köylerin yolları kapalı, insanlar şehre
inemiyor, nasıl borcunu ödeyecek? Bu açıdan, rica ediyorum, Türkiye'deki çiftçiler de perişan durumda; en azından,
hükümet, söz verdiği gibi bu çiftçilerin faizlerini silsin, anaparasını da 4
takside bölerek belli bir kolaylık sağlasın.
Değerli arkadaşlar, bugün
3 Ocak. 3 Ocağın bizim için çok önemli iki tarihî yönü var. Birinci tarihî
yönü, 3 Ocağın; 3 Ocak 1917'de, Ermeni çeteleri tarafından, Ardahan'ın Halil
Efendi Mahallesindeki camie 373 Müslüman Türk doldurularak yakıldı ve katliam
yapıldı. Dernek kuruldu. Derneğin ismi, Birinci Dünya Harbinde Ermeni
Çetelerinin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği. Ahmet Hoca başkanlığındaki
derneğimiz ve valilikle birlikte, her yıl o şehitlerimizi anıyoruz. Ben de, o
şehitlere Allah'tan rahmet diliyor, saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Ermeni çetelerinin katliam yaptıklarıyla ilgili bir kitap okuyacağım. Bu çok
önemli bir kitap arkadaşlar, yeni çıktı, aralık ayında çıktı. Bu kitabın
yazarı, Ovanes Kaçaznuni, Ermenistan'ın ilk Başbakanı, 1918'de kurulan Ermeni
Devletinin ilk Başbakanı. Kaçaznuni'nin raporunda, bir Taşnak subayı, Ermeni
subayı şunu diyor: "Basargeçer'deki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim.
Bazen, kurşunlara yazık olmasın dersin ya, bu köpeklere karşı en etkili yol,
çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha
dünyada bulunmamaları için yukarıdan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım;
bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, benim tarafımdan atıldıkları
kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim."
Ardahan'da 15 tane toplu
mezar var. Bu Ermeni, Taşnak subayı 1920'de açıklama yapıyor. Bu açıklamayı,
Mehmet Perinçek isimli arkadaşımız Moskova arşivlerinden buldu, çıkardı, bu
kitabı yazdı ve bu, Ermenistan'ın ilk Başbakanının kitabıdır.
Değerli arkadaşlar; yani…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öğüt,
buyurun, konuşmanızı tamamlayın.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
…bu da gösteriyor ki, Türkler Ermenileri katletmedi, Ermeniler Türkleri
katletti ve 15 tane toplu mezar Ardahan'da bulunmaktadır.
İkinci bir tarihî
günümüz, 3 Ocak 1919'da, Atatürk Samsun'a çıkmadan önce Kuvayı Milliye
hareketine destek verme amacıyla, Halit Paşa Başkanlığında, Ardahan'da, Millî
Şûra Hükümeti kuruldu. Bu Millî Şûra Hükümeti, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla
ilgili çalışmalar yaptı. 23 Temmuz Erzurum Kongresine, Kâzım Karabekir Paşayla
birlikte, Ardahan, Kars halkı gelerek Atatürk'e destek verdi, kongrenin
yapılmasını sağladı, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına Ardahanlılar büyük bir
katkı sundu. O, Ardahan'da yapılan, Millî Şûra Hükümetinin binası, şu anda
Sağlık Müdürlüğünde hizmet görüyor. Ben istirham ediyorum buradan,
yetkililerden, Kültür Bakanlığından; bu bina boşaltılsın ve orası Millî Şûra
Hükümeti müzesi yapılsın. Ardahan'da zaten müze yok, hiç olmazsa bir müzeye
kavuşmuş oluruz. Bu müze olduğu takdirde, o zaman, yani, 1878 yıllarındaki
Osmanlı-Rus Savaşından bütün kalıntılarla beraber, orada, gerçek anlamda,
soykırımından tutun da, Rus-Türk savaşına kadar bütün delil ve belgeler orada
yayınlanmış olur.
Değerli arkadaşlar, ben
çok fazla sözü uzatmak da istemiyorum. Şunu söyleyeyim: Hakikaten zor
durumdayız. Geçen hafta, Sayın Genel Başkanım Deniz Baykal'la birlikte Çubuk
hayvan pazarına gittik, kurban bayramı nedeniy-le. Hakikaten, insanlar perişan,
mallarını satamıyor. Köyden getirmiş, daha sif-tah yapmamış, malım para etmiyor
diyor. Kaçak mal var; kaçak malın ötesinde, besicilere verilen yüksek faizli
krediler halen ödenmemiş. Adamın birisi aynen şunu söylüyor, Ağrılı birisi:
"8 milyar kredi aldım, şu anda 120 milyar olmuş; benim bunu ödemem mümkün
değil, buna çare bulun" diyor. Bu çare, Büyük Millet Meclisinde
bulunacaktır. Bununla ilgili kanun teklifim var; yakında, inşal-lah, o kanun
teklifim geldiği zaman, sizlerden destek bekliyorum. Nüfusumuzun yüzde 40'ını
oluşturan çiftçimize, köylümüze bunu çok görmeyelim, çiftçimizin borcunda
kolaylıklar sağlayalım.
Hepinizin yeni yılını
tekrar kutluyor, gelecek bayramınızı da kutluyorum, saygılar sunuyorum efendim;
sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öğüt.
Gündemdışı ikinci söz,
Mersin'in düşman işgalinden kurtuluşunun 84 üncü yıldönümü münasebetiyle söz
isteyen Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'a aittir.
Sayın Bulut, buyurun.
2.- Mersin
Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin'in düşman işgalinden kurtarılışının 84 üncü
yıldönümüne ve çiftçinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
ERSOY BULUT (Mersin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçen yeni yılınızı
kutluyorum, gelecek olan mübarek bayramınızı da en içten duygularımla
kutluyorum. Mersin İlimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 84 üncü yıldönümü
nedeniyle söz almış bulunuyorum; yüce Heyeti ve televizyonları başında bizleri
izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, Osmanlı
İmparatorluğunun içinde bulunduğu topluluk Birinci Dünya Savaşında yenilmiş ve
sonrasında bizim için ölüm fermanı niteliğinde olan Mondros Mütarekenamesi 30
Ekim 1918'de imzalanmıştı. İşte, bu ölüm fermanı niteliğindeki anlaşmadan güç alan
itilaf devletlerinden İngilizler 17 Aralık 1918 günü, Fransızlar da 16 gün
sonra Mersin'i işgal ettiler. Daha sonra 12 Kasım 1919'da İngilizler çekilmiş,
işgal, Fransızlar ve işbirlikçi Ermenilerle birlikte sürmüştür. İşgaller
sonrası, halk, amansız bir direnişe geçmiş, direniş sırasında Toroslara çıkan
halk teslim olmayarak kanlı bir mücadele vermiştir. Bilindiği üzere, Mersin,
Adana, Antep, Urfa ve Maraş'ı işgal altında tutan Fransızlar bu bölgede
Ermenilerle ortak bir devletin hayali içerisindeydiler. Ancak, ulusal
kuvvetlerin amansız direnişi ve mücadelesi karşısında, Fransızlar, Ankara
Hükümetini tanımak zorunda kalmışlar ve Türk Ordusunun 3 Ocak 1922 günü
Mersin'e girmesiyle Mersin'in kurtuluşu fiilen gerçekleşmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
kurtuluşunun 84 üncü yılını kutladığımız Mersin'e Ulu Önder Atatürk özel ilgi
göstermiş ve 1918 ile 1938 arasında 6 kez gelmiştir. Bir gelişinde
"memleketiniz, bütün dünyayla Türkiye'nin irtibat noktasının en mühim
yerinde" demiştir. Ulu Önderin de vurguladığı gibi, Doğu Akdeniz kıyı
bandında Orta Toroslara sırtını dayamış olan Mersin, Türkiye'nin Akdeniz
üzerinden Kıbrıs, Ortadoğu, Asya ve Afrika'ya açılan kapısı konumundadır.
Değerli arkadaşlarım, ne
yazık ki, geçen 84 yıla karşın, tarihi, doğası, kültürel altyapısı, mutedil
iklimi ve sahip olduğu verimli tarım arazileriyle Mersin, bugün, gerek ekonomik
anlamda ve gerekse kalkınmışlık anlamında olması gereken yerde değildir.
Ülkemizin 8 inci büyük
şehri olan Mersin, iç göçü yoğun olarak yaşamış bir ilimizdir. Fert başına
gayri safî millî hâsıla sıralamasında 1987 yılında 8 inci sıradayken, bugün 17
nci sıraya gerilemiştir. Kurtuluşun 84 üncü yıldönümünde, yolu bozuk olan,
sağlık ocağında doktoru olmayan ve içmesuyu bulunmayan köylerden söz etmek
istemezdim; ancak, ne yazık ki, gelinen günde, Mersin'de de, yolu bozuk olan,
içmesuyu olmayan ve sağlık ocaklarında doktoru bulunmayan köyler mevcuttur.
Öte yandan, bugünlerde
Mersin çiftçisinin yüzü hiç gülmemektedir; 84 üncü Kurtuluş Yıldönümünü buruk
olarak kutlamaktadırlar. Çiftçinin buğdayı, narenciyesi, üzümü, çileği,
domatesi, muzu, kayısısı para etmemektedir. Çiftçi, maliyetin altında satışlara
razı olmaktadır. Bu durum karşısında, Mersin Ziraat Odası Başkanı Sayın Salim
Ongun, narenciye üreticisinin en kötü dönemlerinden birini yaşadığını
belirtmekte ve narenciye üreticisinin 35 Yeni Kuruşa mal ettiği portakalı 15-20
Yeni Kuruşa sattığını ve narenciye üreticisinin pazarlama sorununa acilen çözüm
bulunması gerektiğini açıklamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
narenciyede geçen yıl yaşananlardan ders çıkarılmadığı ve sorunun daha da
ağırlaşacağı anlaşılmaktadır. Bu gidişle, çiftçi pamuğu nasıl terk ettiyse,
narenciyeyi de terk edecektir. Önümüzdeki yıllarda narenciye ithalatı da bu
hükümetin ülkemize hediyesi olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu
kötü gidiş kervanına bu yıl, maalesef, domates üreticisi de eklenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bulut,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
ERSOY BULUT (Devamla) -
Teşekkür ederim.
Üretim maliyetlerinin çok
yüksek, buna karşılık fiyatların düşük oluşu, çiftçiyi zora sokmuştur. Bugün
Erdemli'de domates fiyatı 20 Yeni Kuruşa düşmüştür. Üretici, bu fiyata dahi
alıcı bulamamaktadır. Gidin, Erdemli'de limon üreticisinin, domates
üreticisinin acınacak halini görün. Partili partisiz hiçbir vicdan buna
dayanamaz.
"Komşusu açken tok
yatan bizden değildir" diyor Hazreti Peygamber. Bu ne biçim Müslümanlık?!
Bu insanlara nasıl sahip çıkacağız, bugün çıkmıyorsak biz?! Bu insanların 158
trilyon -şu anda takipte- Ziraat Bankasına borcu var. Bunu ödemek istiyor; ama,
gücü yetmiyor. Mahsulünü satamıyor. Traktörler satış kuyruğunda. İnsanlar,
çiftçiler traktörünü satarak borçlarını ödemek istiyor; ama, yüzlerce, binlerce
traktör satış kuyruğunda, alan yok.
Ne yapmak istiyorsunuz?!
Ülkede istihdamın yüzde 40'ını oluşturan tarım kesimi yok olursa, ne olur bu
ülkenin hali?! Zaten 10 000 000 işsizine iş bulamazken, tarımda çalışanları ne
yapacaksınız?! Kendine yeten 7 ülkeden biriydik. 25 000 000 açlık sınırında, 4
000 000 insan ayda 45 000 000 lirayla geçiniyor. 7 000 000 insan ayda 80-90
milyon lirayla geçinmek durumunda kalıyor. Bu nasıl olacak?! Bir de çiftçiliği
ortadan kaldırırsak, bu insanlara iş bulamadığımıza göre, ne olacak?! Ülke
kaosa mı sürüklensin isteniyor?!
Amerika Birleşik
Devletleri, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve IMF istedi diye Türk çiftçisini
öldürmeye hakkımız yok. Neymiş; Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği
ülkeleri gibi ülkeler, kendi çiftçilerini her yıl artan bir oranda destekle
korurken, Türk çiftçisine destek vermeyecekmişiz. Niye vermeyecekmişiz; çünkü,
kendileri üreten ülkeler olurken, yetmiş milyonluk Türkiye, onların mallarını
alan, tüketen bir Türkiye olsun diye, öyle bir ülke olsun diye; aksi halde,
bizlere, Türkiye'ye borç vermeyeceklermiş… Eksik olsun onların vereceği para.
Hiç mi Ulu Önder Atatürk'ten ders almadık?! Atatürk, ülke harpten yeni çıktığı,
her yer yanıp yıkıldığı halde borç tekliflerini elinin tersiyle itmiştir
"siz borç karşılığında benden ödün istersiniz, ben de onu vermem"
demiştir. Türkiye'yi tehdit gafletinde bulunan İtalyan diktatörü faşist
Mussolini'yi Başbakanın ayağına getirten de O'dur. Lozan'da Türk heyetine
saygısız tavırlarda bulunan İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a özür dileten
de Atatürk'tür.
Değerli arkadaşlarım, bu
kurtuluş gününde, kurtuluştan sonra neler yaptık, kurtuluşa omuz verenlerin
çocukları ve torunlarının ne durumda olduklarını bilmeniz anlamında bunları
dile getirdim.
Kurtuluş günü nedeniyle,
bu güzel yurdu düşmandan kurtarıp, laik ve demokratik cumhuriyeti bizlere
armağan eden Ulu Önder Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, bu uğurda canlarını
vermiş ve daha sonraki yıllarda aramızdan ayrılmış olan Kurtuluş Savaşının tüm
kahramanlarını ve şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Yüce Heyeti ve
televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum,
Mersinli hemşerilerimin kurtuluş bayramlarını kutluyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bulut.
Gündemdışı üçüncü söz,
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Muharrem Karslı'ya aittir.
Sayın Karslı, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Muharrem Karslı'nın, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının
20 nci kuruluş yıldönümünde, Borsanın verdiği hizmetlere ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
MUHARREM KARSLI
(İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün, İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümü. Bu önemli yıldönümünün kutlanması için
herhangi bir etkinlik yapıldığına rastlamadığım için, bendeniz, hiç olmazsa
Meclis kürsüsünden bu 20 nci yılı kendi hesabıma kutlamak ve sizlere bu konuda
birkaç kelime söylemek için söz aldım; hepinize, sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Hepinize, yeni yılda,
mutluluk, huzur ve başarılar diliyorum ve yaklaşan kurban bayramınızı şimdiden
tebrik ediyorum.
Biliyorsunuz, küçük
tasarruf sahiplerinin küçük küçük biriktirdikleri paraları bir araya getirip,
bunları yatırılabilir ticarî fonlar halinde yatırım erbabına, ticaret erbabına
kullandıran piyasaya biz malî piyasa diyoruz. Malî piyasanın iki önemli
kuruluşu var; bunlardan bir tanesi, bankalar, bankacılık sektörü; bir tanesi
de, sermaye piyasası. Başka kurumlar da var; ama, konumuz bunlar.
Bankalar, herkesin
bildiği gibi, küçük tasarrufları mevduat hesaplarıyla toplayarak, bunları
biriktirip, ticaret erbabına, sanayie büyük fonlar halinde kullandıran
kuruluşlardır. Peki bankalar bu işi güzel bir şekilde yaparken, bir de ayrıca
neden sermaye piyasası kurulmuş; şimdi, onu arz edeceğim.
Bankalar, küçük
tasarrufları toplayıp büyük fonlar halinde tüccara kullandırırken, küçük
tasarruf sahiplerine az bir mevduat faizi vermişlerdir; -15-16 ncı Yüzyılda bankacılık ortaya
çıktıktan sonra- buna karşılık da tüccara kredi verirken yüzde 10-15 gibi büyük
faizler almışlardır; aradaki kâr marjını çok yüksek tutmuşlardır ve böylece hem
tasarruf sahiplerini hem de ticaret erbabını sömürmüşlerdir o devirlerde; şimdi
için konuşmuyorum. Bu sömürü üzerine bazı organizasyon sahipleri bankaların
dışında bir piyasa kurmuşlar; bu piyasada şirket kurmak isteyen şirketini
kurmuş, hisse senetlerini ayrı ayrı kâğıtlara bastırıp, halka ilan yoluyla
satmış, aynı zamanda borçlanmak istediği zaman da tahvil gibi borçlanma
senetleri ihraç edip, bunları halka doğrudan doğruya satmışlar. Bu doğrudan
doğruya satış sebebiyle aradan bankalar çekilince hem mevduat sahiplerine daha
fazla getiri sağlanmış hem de bunları kullanacak olan tüccarın ödeyeceği faiz
daha aşağılara çekilmiştir. Dolayısıyla, sermaye piyasası vasıtasız bir
bankacılık piyasasına benzer; bunun için ortaya çıkmış.
Sermaye piyasasının
organize kuruluşuna, kapalı bir mekanda, belli kurallar dahilinde,
yönetmelikler dahilinde, belli bir teknoloji dahilinde alım-satımın yapıldığı
ve yalnız üyelerin girip alım-satım yapabildiği kuruluşuna da biz
"borsa" diyoruz.
Türkiye'de ilk borsanın
kuruluşu 1856; ama, ondan sonra imparatorluğun çökmesiyle bu borsa dağılmış,
cumhuriyet yeni bir borsa kurmuş, o borsa da pek çalışmamış ve nihayet 1985
yılında rahmetli Turgut Özal'ın talimatıyla ve benim kurucu başkanlığımda
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kurulmuş bulunuyor. İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası da ilk işlemlerini 2 Ocak 1986 tarihinde yaptığı için, tam bir gün
arayla 20 nci kuruluş yıldönümünü ve işleme başlama tarihinin yıldönümünü bugün
kutluyoruz.
İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası, İstanbul Cağaloğlu'nda Emniyet Sandığından devralınan küçük bir binada
kuruldu. Bu binada 40 tane şirketin hisse senetleri ile 20 kadar aracı kurumun
iştiraki ve komisyoncuların iştirakiyle faaliyete başladı. İlk günü
hatırlıyorum, 8 tane firmanın hisse senetleri alınıp satılmıştı; 40 firmalık
listeden sadece 8'i… Daha sonraki günlerde bu sayı gittikçe arttı ve 40
firmanın tamamının aynı gün işlem yapar hale gelmesi bir sene sürdü ve bir
yıllık işlem hacmi, o zamanın parasıyla 8 milyar Türk Lirasıydı.
Bendenizin borsa
başkanlığı görevini bıraktığım 1990 Martında...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Karslı, konuşmanızı tamamlayınız.
MUHARREM KARSLI (Devamla)
- Peki efendim.
…İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasında, 100-150 kadar şirket alım-satım görüyordu; şu anda, 312
tane şirket İMKB pazarlarında işlem görüyor. Bu arada, ihraç piyasası da
açılmış vaziyette; yani, doğrudan doğruya halka açılmak isteyen şirketler,
İMKB'nin imkânlarından yararlanmak imkânına sahiptir.
İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası, 200 civarında aracı kurumla çalışıyor. Bina ve teknoloji itibariyle
dünyanın en gelişmiş, en ileri borsalarından biridir; ancak, işlem hacmi
itibariyle, Avrupa'da ilk 5 arasına girebiliyor. Tabiî, dünyada, New York
Borsası gibi, Tokyo Borsası gibi çok büyük borsalar var; ama, Avrupa çapında
bir borsadır.
İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası, kurulduğu yıldan bugüne kadar, halka arzlara aracılık etmek suretiyle,
sanayimize büyük çapta sermaye potansiyeli sağlamıştır. Borsa kurulmadan önce,
halka açılan şirketler, bankaların şubeleri aracılığıyla halka hisse
senetlerini ve tahvillerini satıyorlardı. Şimdi, İMKB'deki birincil piyasa
pazarı vasıtasıyla, bu imkân da borsada ve borsanın kuralları dahilinde imkân
dahiline girmiş bulunuyor.
Özelleştirme işlemleri
esnasında borsanın çok büyük yararları görülmüştür ve görülmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl içinde, özellikle Türk Hava Yollarının ve Türkiye Halk
Bankasının hisse senetleri, İMKB vasıtasıyla halka arz edilerek, özelleştirme,
halka arz yoluyla, kısmen de olsa halka arz yoluyla yapılmıştır. Bu
özelleştirme işlemlerinde mümkün olan nispette, mümkün olan porsiyonda halka
arz yolunun seçilmesi, borsamızın, sermaye piyasamızın gelişmesine katkıda
bulunacaktır ve ayrıca da çok önemli millî kuruluşların, yabancılarla birlikte
halka da hisselerinin satışı sağlanmış olacaktır.
Biliyorsunuz, Türkiye'de,
İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana dışında, ikinci derecede sanayi bölgeleri var
-Kayseri, Gaziantep, Denizli, Konya, Malatya gibi- buralarda İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasının faaliyet göstermesi için, özellikle KOBİ'lere hitaben
faaliyet göstermesi için çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların ne durumda
olduğunu, şu anda, ben de bilmiyorum; ama, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının
bilgisayar terminallerinin bu ikincil merkezlere uzatılması ve oralarda bir
lokal meydana getirilmesi şeklinde borsa hizmeti, oradaki yerel kuruluşlara da
uzatılabilir, onların da yararlanması sağlanabilir, başka kombinezonlar da
düşünülebilir; ama, muhakkak ki, borsa hizmetinin ikincil derecedeki sanayi
şehirlerine de uzatılmasında büyük yarar görüyorum.
Zamanım bu kadar olduğu
için, daha fazla konuşma imkânına sahip değilim. Hepinize çok teşekkürler
ediyorum. Tekrar yeni yıllarınızı kutluyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karslı.
Gündemdışı konuşmaya
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener cevap
vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Milletvekili
Sayın Muharrem Karslı'ya, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş
yıldönümü vesilesiyle yapmış olduğu bu nezih konuşmadan dolayı teşekkür
ediyorum.
Bildiğiniz gibi, Sayın
Karslı, İstanbul Kıymetler Borsasının kuruluşundaki en önemli isimlerden
biridir; 1985 Martında İMKB Başkanlığına atanmıştır ve bu kurumun Kurucu
Başkanıdır. 1985 Aralık ayında, İMKB, Muharrem Karslı'nın Başkanlığında ilk
açılışını yapmıştır ve ilk alım-satım işlemleri de, yine, kendi döneminde, 3
Ocak 1986 tarihinde, Cağaloğlu'ndaki binasında başlamıştır. Yani, özet
itibariyle, bizim, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarihimiz, Sayın Karslı'yla
başlayan bir süreçtir diye düşünüyorum; 20 nci kuruluş yıldönümünü atlamaması,
bu vesileyle, gündemdışı bir konuşmayla konuyu Meclis gündemine getirmesi, aynı
zamanda, teşekkür etmemiz gereken bir husustur diye düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi,
Anayasamızın 167 nci maddesi "devlet, sermaye piyasalarının sağlıklı ve
düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır" demektedir.
Dolayısıyla, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesinden dolayı,
devlet, görevli ve sorumlu tutulmuştur; bu görevi yerine getirmek üzere Sermaye
Piyasası Kurulu düzenlenmiştir ve bu kurulun gözetim ve denetimi altında da
sermaye piyasaları oluşturulmuştur.
Şu anda mevcut olan
piyasalar içerisinde en önemlisi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasıdır ve yirmi
yıl içerisinde bu borsada ciddî gelişmeler gözlenmiştir. Faaliyete başladığı
1986 yılı sonunda 1 milyar doları bulmayan İMKB şirketlerinin piyasa değeri,
bugün, 170 milyar doları aşmıştır; yirmi yıl önce 10 000 dolar düzeyindeki
günlük ortalama işlem hacmi ise, bugün, 1 milyar doları aşmış bulunmaktadır.
İMKB'de işlem gören şirket sayısı ise, devamlı artarak 303'e ulaşmıştır;
ayrıca, İMKB dışında işlem gören 12 şirket mevcuttur.
Esasen, İMKB'nin
gelişmişliğini sadece rakamsal göstergelerle ifade etmek yeterli değildir.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının geçirdiği yirmi yıllık süreç, tezgâhlarda
hisse senetlerinin alınıp satıldığı bir piyasadan, önce tahta sistemine, daha
sonra da tamamen elektronik olarak işleyen bir borsaya dönüşmenin öyküsünü de
içermektedir. Bu süreçte, gerek yasal mevzuat gerekse teknik altyapı bakımından
IMKB, dünyada örnek alınan borsalardan biri haline gelmiştir. Oluşturulan
altyapı, yatırımcılarımıza verilen hizmetlerin kalitesini dünya standartlarıyla
eşdeğer hale getirmiş, uzaktan erişim sisteminin sağladığı imkânlar, bir
anlamda ülkemizde borsayı ülkenin her şehrine ulaştırmış, seans salonlarının
varlığı bile sorgulanabilir hale gelmiştir.
Son yıllarda izlediğimiz
ekonomik politikaların özünde istikrar vardır, güven vardır. Bu istikrar ve
güven ortamı, sermaye piyasalarının da gelişimini hızlandırmıştır. Bazı
rakamsal verilere baktığımızda bunu hemen görmekteyiz. İMKB'de işlem gören
şirket sayısı 2002 yılında 288 iken 303'e çıkmıştır ve 2001, 2002 ve daha
önceki yıllarda yeni halka açılmalar sadece 1-2 olarak -yıllık düzeyde-
kalırken, 2004 yılında 12, 2005 yılında 9 yeni halka açılma gerçekleşmiştir.
İMKB'de şirketlerin
piyasa değeri 56 300 000 000 YTL iken, 218 318 000 000 YTL'ye çıkmıştır. Bu
değeri dolar cinsinden ifade edersek beş kat artışı görmekteyiz.
Yatırım fonları açık
hesap sayısı yine aynı şekilde ikiye katlanmıştır. Emeklilik yatırım fonları
katılımcı sayısı 2002'de yokken 668 000'e ulaşmıştır. Yatırım fonları sayısında
yine önemli artışlar vardır. Yerli yatırım fonları sayısı, yabancı yatırım
fonları sayısı önemli artışlar sağlamıştır.
Piyasayla ilgili ele
aldığımız tüm verilerde bu durumu tespit etmemiz mümkündür; hatta, İMKB
tarihinde bazı önemli rekorlar ortaya çıkmıştır, son üç yıl içerisinde.
Bunlardan birkaçını vermek istiyorum: Ulusal 100 endeksi, 30.12.2005 tarihinde,
seans içindeki en yüksek değer olan 40 011 olmuştur; kapanış en yüksek değer
ise, 29.12.2005'te 39 837 olmuştur.
Hisse senedi işlem hacmi,
7 Ekim 2003 tarihinde en yüksek değer olan 3 003 000 000 Yeni TL düzeyine
ulaşmıştır. Bu, dolar cinsinden 2 190 000 000 dolar etmektedir.
Yine, aynı şekilde,
tahvil ve bono piyasasında işlem hacmi, 26.1.2005'te 4 057 000 000 Yeni TL
olmuştur ki, dolar cinsinden ifade edersek, bu, 3 000 000 000 doların
üzerindeki bir rakamı ifade eder. Bu da, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
tarihindeki önemli rekorlardan biridir.
Tahvil ve bono piyasası
sözleşme sayısı 27.4.2005 tarihinde de 4 344 ile, yine, bir rekor kırmıştır.
Tüm bu olumlu gelişmelere
rağmen, aslına bakarsınız, borsada işlem gören menkul kıymet stoku içerisinde
kamu kâğıtlarının ağırlığı, aşmamız gereken temel noktalardan birini işaret
etmektedir. Bu konuda da, aslında, önemli gelişmeler var. Özel sektör menkul
kıymetlerinin toplam menkul kıymet stoku içerisindeki oranı 2002 yılında yüzde
7,6 iken, 2005 yılı ekim ayı itibariyle yüzde 10,7'lik seviyeye ulaşmıştır.
Bununla birlikte, toplam menkul kıymetlerin yüzde 90 civarında önemli bir
ağırlığının kamu kâğıtları olduğunu düşünecek olursak, burada, hemen, ister
istemez, bizim tarihimizdeki ilk borsa deneyleri hatırıma gelmektedir. 1866
yılında Osmanlı Devleti zamanında kurulmuş olan Dersaadet Tahvilat Borsası,
bildiğiniz gibi, meşhur bir borsadır. Başlangıçta da, böyle, kamu kâğıtlarının
ağırlıklı olduğu bir yapı vardı; ama, aradan geçen süre içerisinde, 1 asrı
aşkın bir süre içerisinde, demek ki, bu borçlanma, borç stokunun varlığı
borsaları da etkiler görünmektedir.
Bu arada, önemli yeni
piyasalar ortaya çıkmıştır. Hükümetimiz döneminde yapılan düzenlemelerle ortaya
çıkan yeni gelişmeler arasında, 5.3.2004 tarihinde faaliyet izni verilen İzmir
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasını kaydetmek gerekmektedir.
Diğer taraftan, Gelişen
İşletmeler Piyasası AŞ, SPK'nın 14.7.2005 tarihli kararıyla, esas sözleşmesi
uygun görülerek, kuruluş işlemleriyle ilgili olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
nezdinde işlemlere başlanmıştır. Bu, önemli bir gelişmedir; ama, bunun dışında,
konut finansmanına ilişkin, çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair,
mortgage dediğimiz düzenlemeyle ilgili kanun tasarısı Meclise gönderilmiştir ve
Meclis komisyonunda beklemektedir. Bu, yasalaştığı ve mortgage sistemine
geçtiğimiz takdirde borsamızdaki derinliğin artacağını, işlem hacminin
genişleyeceğini rahatlıkla ifade edebiliriz.
Ben, tekrar, yirminci
kuruluş yıldönümümüz münasebetiyle, tüm İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında
görev almış olan, halen göreve devam etmekte olan herkese teşekkür ediyorum,
kurucu başkanımıza teşekkür ediyorum ve önümüzdeki süreçte, İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasının, sermaye piyasalarımızın derinleşmesinde ve gelişmesinde
sağlayacağı katkıların artmasını diliyor ve hepinize saygılar sunuyorum. Sağ
olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Gündeme geçiyoruz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı
Jassim M. Al-Kharafi'nin Kuveyt'e resmî davetine beraberinde parlamento
heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/956)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Jassim M.
Al-Kharafi'nin davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir parlamento
heyetiyle, Kuveyt'e resmî ziyarette bulunması hususu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Karar yetersayısı…
BAŞKAN - Oyladım...
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Olur mu?! Ayakta bekliyorum Sayın Başkan!..
BAŞKAN - Oyladım...
Kabul edenler…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Oyladım olur mu?!
BAŞKAN - Oyladım dedim.
Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkan, burada, İçtüzüğe rağmen, haklarımızı kullanmaktan men
mi ediyorsunuz?!
BAŞKAN - Süleyman Bey,
böyle bir şey yok.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Karar yetersayısı istedim; oyladım dediniz.
BAŞKAN - Süleyman Bey,
bakın "kabul edenler" ifadesini kullandım. Biraz sonra bu hakkınızı
kullanacaksanız, tekrar oylayacağım hususlar var; o zaman, bu hakkınızı
kullanırsınız efendim. Lütfen, istirham ediyorum yani!..
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkan, karar yetersayısı…
BAŞKAN - Bakın, biraz
sonra bir madde daha gelecek, o zaman kullanırsınız hakkınızı.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Ama, oyladım demek, sizin hakkınızı elinizden alıyorum demekle aynı
manaya geliyor.
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş,
hiçbir art niyet yoktur burada. Biraz sonra gelecek, kullanacaksanız, kullanın.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Böyle bir şey olur mu, hem Meclisi çalıştıracaksınız hem
çoğunluğunuz olmayacak?!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım.
IV.- ÖNERİLER
A)
Danişma Kurulu Önerılerı
1.- (10/41,
170, 177, 263, 295) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
birleştirilerek birlikte görüşülmesine ve çalışma süresinin bu konunun bitimine
kadar uzatılması ile 4.1.2006-5.1.2006 günkü birleşimlerde yalnız sözlü soruların
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No: 179 Tarihi:29.12.2005
Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 13
üncü sırasında yer alan (10/41), 125 inci sırasında yer alan (10/170), 133 üncü
sırasında yer alan (10/177), 212 nci sırasında yer alan (10/263) ve 244 üncü
sırasında yer alan (10/295) esas numaralı zeytin ve zeytinyağı üretiminde
karşılaşılan sorunların araştırılmasını öngören meclis araştırması
önergelerinin görüşmelerinin 3.1.2006 Salı günkü birleşimde ve birlikte
yapılmasının, bu birleşimde sözlü soruların görüşülmeyerek görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının; 4.1.2006 Çarşamba ve
5.1.2006 Perşembe günkü birleşimlerde kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmeyerek sözlü soruların görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması
Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
Bülent ARINÇ |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı |
|
Faruk Çelik |
Ali Topuz |
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
CHP Grubu Başkanvekili |
Ömer
Abuşoğlu |
|
|
Anavatan
Partisi Grubu Başkanvekili |
|
|
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisi üzerinde lehte ve aleyhte birer söz
talebi vardır.
Lehte, Samsun
Milletvekili Haluk Koç; aleyhte, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan.
Sayın Koç, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
belki yadırgatıcı olabilir, hem imza atıyorlar hem lehinde söz alıyorlar diye;
ama, bir çelişkiyi sizlerle paylaşmak istediğim için söz aldım. Müsaade
ederseniz, bu konuya girmeden önce, demokrasinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, bu çatı altında son dönemlerdeki işleyiş tarzıyla ilgili bazı
tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, üç
önemli olayı anımsatmak istiyorum size. Bunları son bir ay içinde yaşadık.
Bunlardan iki tanesi, açılan usul tartışmalarında haklı olduğumuz bazı
noktalarda bu hakkımızın, Grubunuzun çoğunluğu tarafından, gerek bakışlarınızla
gerek kulisteki ifadelerinizle destek bulmasına rağmen, İktidar Partisi sayın
grup başkanvekillerinin aleyhte tutum almalarından dolayı oylarınızla
reddedilmesine ilişkin.
Anımsatmak istiyorum,
bütçe görüşmelerinin son gecesinde, önergenin hukuksal tanımı konusunda bir
usul tartışması açılmıştı. Önergenin, arz edilen makam, içeriği, imzalar ve
kısa gerekçesinin, hepsinin bir bütün olduğu konusunda bir görüş arz etmiştik.
Anayasanın 162 nci maddesinde, bütçe görüşmeleri sırasında verilen önergelerin,
görüşmeksizin okunup oylanacağı şeklindeydi. Önergelerin gerekçesi okunmaması
üzerine bu konuyu dile getirmiştik. Bu, bir engelleme önergesi değildi, yol
gösterici önergelerdi ve kısa gerekçeleri vardı, onları dahi okumamışlardı; o
yüzden bu usul tartışması çıkmıştı. Değerli arkadaşım çıktı, burada, bunun
böyle olması gerektiğini söyledi ve çok makul, çok gerekçeli açıklamalarımıza
rağmen, maalesef, bir kere daha, demokrasinin, sayısal çoğunluğun görüşleri
doğrultusunda yönlendirildiğine üzülerek tanık olduk.
İkincisi, Sayın
Başbakanın ve sayın genel başkanların bütçe üzerindeki son görüşmeleri
yaptıktan sonra açılan bir usul tartışmasıydı. Biliyorsunuz, birleşimin
oturumları arasında bir Danışma Kurulu oluşturulamamıştı ve bir Danışma Kurulu
önerisi olmadan, İktidar Partisi, grup önerisi olarak buraya bir tekriri
müzakere noktası taşımaya çalışmıştı; yani, hukuksal deyimiyle keenlemyekûn
olan, hukuksal olarak ortada olmayan bir konuyu; yani, Danışma Kurulu yok
ortada, bir hukuksal boşluk var, bu Danışma Kurulu olmamasına rağmen, sanki
burada bir anlaşma olmamış gibi, oturumlar arasında böyle bir girişimde
bulunulamayacağı hükmü açık olmasına rağmen, buraya grup önerisi olarak
getirmeye kalkmıştınız. Burada, ben -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu o son
tartışmalı oturumda terk ettiği için- iki arkadaşımla birlikte oturuyordum. Bir
usul tartışmasında buraya çıktım, hiçbirinizi yaralamadan, bunun hukuksal
gerekçesini, Anayasa ve İçtüzükteki gerekçelerini anlattım; fakat, Sayın Faruk
Çelik'ti galiba, buraya çıktı, çok, tabiî, kendi saha ve seyircisi önünde
oynamanın avantajıyla -öyle diyeyim, özür dileyerek söyleyeyim- sizlerin büyük
desteği altında, bunun geçersiz olduğunu kanıtlamaya çalıştı ve oturdu. Daha
sonra, Sayın Adalet Bakanının uyarısı üzerine, bu önergeyi de geri çektiniz.
Değerli arkadaşlarım, bir
üçüncüsü de bugünkü konuyla ilgili. Bakın, tarih -elimde tutanaklar var- 6
Aralık 2005 Salı günü, üç İktidar Partisi milletvekili arkadaşımızın ve bir de
Bursa Milletvekilimiz Sayın Kemal Demirel'in zeytin ve zeytinciliğin
sorunlarının araştırılmasıyla ilgili araştırma önergesi tekliflerini
birleştirerek, biz, grup önerisi olarak buraya getirdik. Efendim, o anda, o gün
için "Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili çok önemli bir kanun görüşüyoruz,
bu kanunun mutlaka çıkması lazım, şimdi zamanı değil" diye bir karşı görüş
getirerek, birtakım rakamlara sığınarak, "şu kadar denetleme yaptık, şu
kadar soru cevaplandırdık, bu kadar komisyon kurduk"lara sığınarak, o gün
için son derece önemli olan ve bugün ortak teklif olarak getirdiğimiz
zeytinciliğin sorunlarını araştırmak için kurulması önerilen araştırma
komisyonunun kurulmasını, o gün, sizin oylarınızla bu Parlamento reddetti.
Değerli arkadaşlarım, tam bir ay önce! Ne değişti bu bir ay içinde
allahaşkına?!
Şimdi, Sayın İrfan
Gündüz'ün o gün konuşması var, reddediş gerekçesini açıklıyor. Bu arada, Sayın
Karapaşaoğlu'na ben teşekkür ediyorum; önerge sahibi olarak, İktidar Partisi
içerisindeki bir arkadaşımız olarak, bunun o tarihte görüşülmesinin önemli
olduğunu; zira, aralık ayında bu konuya el atılmazsa, artık, ocak ayından sonra
yapılacak görüşmelerin, kurulacak komisyonun çalışmalarının ancak bir sonraki
hasat dönemine dönük bazı uygulamaları devreye sokabileceği şansından bahsetti
ve bu burada ısrarla -şu ön sırada oturuyordu- Karapaşaoğlu karşı çıktı. Fakat,
ikna edemedik, ikna edemedik, sizi ikna edemedik; başka bir deyim kullanmak
istemiyorum.
Sayın Gündüz'ün
tutanaklardaki sözü: "Bugün Avrupa Birliğiyle tarımla ilgili müzakere
süreci başlıyor arkadaşlar. Böylesine bir günde, bu müzakere süreci içerisinde,
konuyla ilgili, Avrupa Birliğinden gelecek değerlendirmelerin de dikkate
alınması açısından, bunun bütçeden sonra bir tarihte görüşülmesini arzu
ediyoruz."
Sayın Gündüz, Avrupa
Birliğiyle ilgili, tarımla ilgili görüşmelerden, acaba zeytincilikle ilgili bu
bir ay içerisinde ne oldu, ne geldi
öneri olarak; biraz sonra çıkıp açıklayacaksınız herhalde. Yani, bir şey söylerken,
tutanağa iz bırakırken, bir ay sonra bunların
sizin karşınıza geleceğini hesaplamanız lazım.
Değerli arkadaşlarım, bu
komisyon bugün kurulacak. Biz, bunu bir ay önce istedik. Çünkü, bakın,
komisyona çok yol gösterecek bir rapor da elimde hazır; Cumhuriyet Halk Partisi
zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını araştırma komisyonu raporu. Bu
komisyonda göreve alacak arkadaşlarımıza yol gösterici, yerinde yapılan
incelemelerle çok net bir bilgi sunuşu var burada.
Değerli arkadaşlarım,
burada, üretiminden tutun, pazarlamasına kadar, işlemesine kadar, dünya ve
Türkiye koşulları, üreticilerin bütün sorunları burada irdelenmiş durumda.
Çünkü, biz bu teklifimizi 6 Aralıkta getirmeden önce, 17 tane Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekili, tam 8 gün boyunca, bütün zeytin bölgelerinde sabahtan
akşama kadar -nereler olduğunu söyleyeyim- her ilde, her bölge değil, ama,
belirli bölgeler seçilerek -Gemlikliler kusura bakmasın Bursa'dan Mudanya
seçilmişti- Mudanya-Bursa, Çanakkale- Küçükkuyu, Balıkesir-Zeytinli, Burhaniye,
Ayvalık, Dikili, Bademli, daha sonra Aydın-Germencik, İzmir Torbalı,
Manisa-Akhisar, bütün bu ilçelerde, zeytin üreticileriyle, zeytinyağı üreticileriyle,
ziraat odalarıyla, esnaf odalarıyla,TARİŞ'le, Marmarabirlik'le herkesle açık toplantılar yapıldı ve
siyasetçilerin klasik davranış şeklinin dışında bir çalışma temposu benimsendi.
Milletvekillerimiz, Sayın Anadol başkanlığında, bu kişilerle, bu bölgelerde
toplandılar ve kendileri konuşmadılar; sabahtan akşama kadar bu insanlar
konuştu, sorunlarını anlattılar ve bunu bir kitap haline getirdik. İsteyen
arkadaşımıza ben bunları takdim edebilirim.
Şimdi, çok geç kaldık
Sayın Gündüz, çok geç kaldık; ben bunu
söylemek istiyorum. Tutanaklarda bunlar var. O kadar basit gerekçelere
sığınmışsınız ki, bakın, iki kişi lehinde, 10'ardan 20, iki kişi aleyhinde,
10'ardan 20, 40 dakika. Bir 20 dakika daha ilave ederdik, 60 dakikada -gruplar
adına ve şahıslar adına- bu komisyon kurulur, şimdiye kadar da, aralık ayı
içerisinde son derece önemli çalışmalara imza atardı.
Değerli arkadaşlarım,
bunları ben üzülerek dile getiriyorum. İlle, muhalefet bir şeyi dile getirdi,
bunu, bizim bir kulp bulmamız, bir gerekçe bulmamız lazım, reddetmemiz lazım
mantığından hareket ederek iktidar rolünü oynamaya, inanın, devam edemezsiniz.
Eğer getirilen öneri makulse, eğer getirilen öneri zamanlıysa, eğer getirilen
öneri bir toplumsal soruna neşter vurmayı hedefliyor ise, niye kabul
etmiyorsunuz değerli arkadaşlar?! Niye zamanında kabul etmiyorsunuz?!
Ben, Sayın Altan
Karapaşaoğlu'nun tutanaktaki notlarından bir bölüm okuyacağım, kendisine
teşekkürümü yineleyerek okuyacağım; şöyle söylüyor: "Zeytin konusunun
içpiyasada dönen birtakım yanlış olaylarını da gündeme getirmek gerekiyordu -açılması
için yerinden söz almıştı- onun da zamanı şimdidir. Aralık ayından sonra
konuşulacak bir konunun köylümüze, üreticimize hiçbir faydası yok değerli
arkadaşlarım." Sayın Karapaşaoğlu burada; bunları dile getirdi. Hadi, bize
saygı göstermediniz, bizi kale almadınız; biz, sayısal çoğunluğuz, istediğimizi
istediğimiz gündemde, istediğimiz şekilde çıkarırız mantığıyla hareket
ediyorsunuz; ee, kendi içinizdeki arkadaşlarınızın, önerge verenlerin… Diğer
arkadaşlarımı da söyleyeyim: Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk; ben çok isterdim
Sayın Karapaşaoğlu gibi burada bulunup
savunmasını, çok isterdim, çok isterdim. İmzanıza sahip çıkmanızı gerçekten
isterdim. Yine, Balıkesir Milletvekili
Sayın İsmail Özgün, sizin de bulunmanızı isterdim.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Ben buradaydım Sayın Başkan.
HALUK KOÇ (Devamla) - Oy vermenizi
isterdim, ikna etmenizi isterdim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Biz Grubumuzla görüştük o mevzuu.
BAŞKAN - Sayın Koç,
konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
Buyurun.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sahip çıkmanızı beklerdim
Sayın Özgün.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Biz Sayın Grubumuzla görüştük o mevzuu.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Efendim, Grubunuzu ikna edeceksiniz; sizin önergeleriniz!..
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Ama, gündemimiz yoğun.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Bakın, Bursa Milletvekili Kemal Demirel kendini yırttı burada ve ben size
bunları takdim edeyim...
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Meclis gündemi yoğun.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Şimdi kurulacak komisyon -bizi bütün zeytin üreticileri dinliyor- zamanında
sahip çıkmamız gerekiyordu bu insanlara.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
- Şimdi de zamanı.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Zamanı değil. Sayın Karapaşaoğlu'nun tutanaktaki notlarını görürsünüz.
BAŞKAN - Sayın Koç,
konuşmanızı tamamlayın lütfen.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Efendim, tamamlıyorum; durun, nefes alayım Sayın Başkan.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Konuşsun, ne olur Başkan, konuşsun!
BAŞKAN - Sayın Özgün,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun efendim.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, buraya bir şey daha ilave edilmiş: Sayın Necdet Budak'ın,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiliyken verdiği bir araştırma önergesi.
Sevindim. Altında 44 tane Cumhuriyet Halk Partili milletvekilinin imzası var.
Sayın Budak'ın önergesi de burada görüşülecek;
onun da konusu, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki
sorunların araştırılması.
Şimdi, burada, birtakım
şeyler söylüyor önergesinde; umuyorum arkasındadır, Trakya çiftçisinin
sıkıntılarının arkasındadır. Bugün...
NECDET BUDAK (Edirne) -
Kesinlikle... Kesinlikle...
HALUK KOÇ (Devamla) -
Efendim, çıkacak, konuşacaksın; bekle bir dakika, otur yerine.
Şimdi, burada, Trakya
çiftçisi için, ayçiçeği üreticisi için, iktidar milletvekili oldum diye pembe
tablolar mı çizecek...
NECDET BUDAK (Edirne) -
Yok... Hayır...
HALUK KOÇ (Devamla) -
...yoksa, bu önergesinde imza altına aldığı beyanlarının arkasında mı duracak?
Demokrasi bir ibret belgesidir aynı zamanda, bir ibret sahnesidir; buna da
tanık olacağız.
NECDET BUDAK (Edirne) -
Ben her zaman buradayım.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Gecikerek de olsa, bu önergenin kabul edilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olumlu davranacaktır.
Saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Aleyhte...
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkanım, ben cevap vermek istiyorum...
BAŞKAN - Sayın Gündüz,
önce ifade etmiştim, siz sonradan söz talebinde bulundunuz; önce aleyhte,
arkadaşa söz vereceğim, sonra talebiniz olursa size.
Aleyhte, Mehmet Eraslan,
Hatay Milletvekili; buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. 2006
yılının, aziz milletimize, ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve
önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz kurban bayramınızı, aziz milletimizin de
Kurban bayramını şu an kutluyorum ve yine, ülkemize, milletimize hayırlara
vesile olsun temennisinde bulunuyorum.
Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, şu
sebeplerden dolayı Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz aldım: Bir defa, bu
Danışma Kuruluna -Grup Başkanvekili Sayın Haluk Koç Beyin de ifade ettiği gibi-
zeytin ve zeytin üreticilerinin sorunlarının araştırılmasına ilişkin talep bir
ay önce gelmişti. Biz de buna destek verdik ve olumlu karşıladık. Türkiye'de,
gerçekten, zeytinle iştigal eden, zeytincilikle iştigal eden, üreten, ihraç
eden ve bunun ticaretini yapan zeytin ve zeytinyağı sektöründe sorunlar var
mıydı; vardı. Vardı; ama, bir ay önce, tam zeytin mahsulü döneminde, zamanında
bunun görüşüleceği yerde, mahsul kalktıktan sonra, zeytin dönemi bittikten
sonra, şimdi, biz, bu konuyu görüşüyoruz. Geç kalmış bir görüşmedir, geç kalmış
bir meseledir diye değerlendiriyorum.
Onun dışında, Türkiye'de,
sorun, sadece, zeytin üreticilerinin, zeytinyağı üreticilerinin sorunu değil;
Türkiye'de, sorun, bütün tarım sektöründe vardır. Haa, biz, bu Danışma
Kurulunda, özellikle bu sektör üzerinde duracağız, komisyonlar kurulacak,
araştırma yapılacak. Bu, geç kalmış olmakla beraber, güzel bir uygulama. Geç
kalmış bir uygulama; ama, bu uygulama da, mutlak surette, Parlamentonun, bu
yüce çatının altında ele alınması gereken bir mesele midir; bir meseledir. Ama,
diğer yandan, Türkiye'de tarım sektörünün de ele alınması gerekmektedir.
Ülkemizde yüzde 40'a varan tarım sektörünü görmezlikten gelerek, hiçe sayarak,
ekonomiye bir şey kazandıramayız, tarım sektörüne de bir şey kazandıramayız. Tarım
sektörünü, bir bütün halinde masaya yatırmak suretiyle buğdayıyla, pamuğuyla,
mısırıyla, tütünüyle, şeker pancarıyla, üzümüyle, kayısısıyla, patatesiyle ve
özellikle yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarını da buna dahil ederek,
narenciyeyi de buna dahil ederek, tarım sektörünü kapsamlı bir şekilde ele
alıp, var olan sorunların çözüme kavuşturulması cihetinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak, Parlamento olarak bu sorunların çözüme kavuşturulması cihetinde
çalışma yapmak gerekmektedir ve bu elzemdir. Geciktirilmeksizin tarım sektörünü
Türkiye Büyük Millet Meclisi ele almak zorundadır.
Bakın, zeytin ve
zeytinyağı üretiminde İspanya, İtalya, Yunanistan dünya üretiminin yüzde
97'sini oluşturmakta, Avrupa Birliği noktasında da yüzde 94'ünü üretmektedir.
Diğer yandan, Portekiz, Fransa ise, Avrupa Birliğinin dördüncü ve beşinci
sırasında zeytinyağı üretimi, zeytin üretimi yapan önemli ülkelerden biridir.
Türkiye'nin dünya
üretimindeki payı ise, sadece yüzde 5'tir. Yüzde 5 oranında zeytin üretiyoruz.
Bu oran düşük bir orandır. Yunanistan'da kişi başına tüketilen zeytinyağı
miktarı 20 kilogram iken, maalesef, Türkiye'de, bu oran 1 kilogramdır.
Avrupa Birliği, her yıl,
kendi bütçesinden, zeytinciye, zeytinyağı üreticisine, zeytin üreticisine tam
2,5 milyar euro kaynak ayırmaktadır; ama, bizim ayırdığımız kaynak ise, bunun
çok çok altındadır. Avrupa Birliği, aynı zamanda, her ton başına 1 332 euro
destek vermektedir. Bizim destek politikamız, zeytin ve zeytin üreticilerine
ilişkin, zeytin destekleme politikamız henüz yoktur.Türkiye olarak böyle bir
politikamız yok. İlk defa 98 yılında 40 sent ödeme yapmışız. 99 ve 2000
yıllarında hiç ödeme yapmamışız; 2004-2005 yılında zeytinyağı üreticisine 250
000 YTL destek vermişiz; ama, şimdi 2006 yılındaki desteklemelerimizi de bir
önceki yıla göre yüzde 60 oranında indirmek suretiyle sadece 100 YTL destek
vermeyi öngörüyoruz.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir)- 100 000 ... 100 000...
MEHMET ERASLAN (Devamla)-
Evet, 100 000…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir)- 10 kuruş...
MEHMET ERASLAN (Devamla)-
100 YTL destek vermeyi öngörüyoruz. Tabiî ki, bu destekle zeytin üreticilerinin
ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını çözmek hiçbir şekilde mümkün değildir.
Bakın, o yüzden diyorum
ki: Zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarıyla beraber tarım sektörünü
kapsamlı bir şekilde bu yüce çatının altında konuşmalıyız, araştırma
komisyonları kurmalıyız ve bu noktada çözümler üretmeliyiz. Çünkü, çözüm
üretilecek yer, bu yüce çatının içerisinde bulunan 550 milletvekilinindir;
özellikle, çoğunluğu elinde bulunduran ve hükümet eden iktidar partisinindir.
Değerli arkadaşlar, 1997
yılında Türkiye olarak tarıma verdiğimiz destek 5 100 000 000 dolardır. 98
yılında 6,6 milyar dolardır. 99 yılında 5,3 milyar dolar, 5 300 000 000 dolar destek vermişiz; ama,
geldiğimiz gün itibariyle, bu destekleri sürekli kısmak, sürekli azaltmak
suretiyle 6 milyar, 5,5 milyar, 5 milyar dolarlardan 2,5 milyar dolarlar
düzeyine düşürmüşüz. Bakın, Haziran 2005 itibariyle 142 000 çiftçimiz toplam
235 trilyon borcunu ödeyemediği için haciz tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ben
şimdi sizlere Sayın Tarım Bakanımızın bir yazılı soru önergesini bizlere vermiş
olduğu cevabını söylüyorum:
Gayri safî millî hâsıla
içindeki tarımsal desteklerin oranı, 2000 yılında 5,3. Gelmişiz 2003 yılında…
2002 yılını da söyleyeyim, 4,2. Yani, en kötü yıl diye ilan ettiğimiz 2002 yılı
4,2; ama, 2004 yılı 4,1. Yani, 2000 yılında verilen desteğe, 2002 yılında
verilen desteğe dahi, 2004 yılında ulaşılamamıştır; destekler bu noktada.
Haa, traktör çok
satılıyor, traktör satışları arttı… Ne kadar arttı; 30 000 traktör satıldı.
Değerli arkadaşlar, 1998
yılında 48 000 traktör satılmış idi. Açın, resmî rakamlara bakın, resmî rakamı
söylüyorum. 1998 yılında 48 000 traktör satışı var idi; ama, bugün 30 000
traktör. Yani, traktör satıldı, alındı, bununla, ne ekonomi ölçebiliriz ne de
tarımsal faaliyetleri ne de tarımı ölçebiliriz.
Diğer bir soru
önergesini, yine Tarım Bakanımızın soru önergesini sizlerle paylaşmak
istiyorum. Amerika Birleşik Devletlerinde tarımda kişi başına destek 317 ABD
Doları, Avrupa Birliği ülkelerinde 304 ABD Doları, Türkiye'de sadece 113 ABD
Dolarıdır. Bu desteklerle bir yere varmak mümkün değildir.
Diğer yandan, bir yazılı
soru önergesini daha söylüyorum Sayın Tarım Bakanımızın. Bu rakamlar benim
rakamım değil, bu rakamlar Sayın Bakanımızın bizlere vermiş olduğu rakamlardır,
resmî ağızdan çıkan rakamlardır.
2005 yılı buğday maliyeti
296,847 TL'dir. Yuvarlarsak, buğdayın maliyetini, Sayın Bakanımız, 300 000 lira
çıkarmış. Tarım ziraat odaları da 400 000 liraya çıkarmış. O 400 000 lirayı baz
almayalım, 300 000 lirayı... Allahaşkına sizlere soruyorum, 300 000 liraya
buğday satan oldu mu bu sene?! Gidin, köyleri gezin, ilçeleri gezin, illeri
gezin, 240 000 liraya, 250 000 liraya, 230 000 liraya Amik Ovasında, Adana
Çukurova'da…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız. Sayın Koç'a verdiğim gibi, 2 dakikalık süre veriyorum
size.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Evet.
Verilen rakamın altında,
çiftçi, maalesef, pamuğunu da, mısırını da, buğdayını da, narenciyesini de
yüksek girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatlarıyla satmak zorunda kalmıştır ve
fakrüzaruret içerisinde yaşamaktadır. Yokluk ve yoksulluk içerisinde geçimini
temin etme noktasında sıkıntı yaşayan Türk çiftçisiyle karşı karşıyayız.
Bakın, değerli arkadaşlar,
amonyumnitratta yüzde 72,5 oranında zam oldu, son üç yılda, -resmî rakamları
veriyorum- amonyumsülfatta yüzde 72, üre gübresinde yüzde 90,2 oranında zam
olur iken, bakıyoruz, motorinde yüzde 70, LPG'de yüzde 99 oranında zam olmuş.
Tarihte çiftçimiz, 1 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilirken, değerli
arkadaşlar, bugün, 9 kilogram, 10 kilogram buğdayla ancak 1 litre mazot
alabilmektedir. Bunların çözümü, iktidar partisindedir. Bunların çözümü,
hükümettedir. Tarım sektörünün hayrına gelecek bütün çalışmalarda, biz,
milletvekili olarak, Doğru Yol Partisi milletvekilleri olarak katkı yapmaya ve
sizlere yardımcı olmaya hazırız. Yeter ki, yokluk ve yoksulluk içerisinde,
fakrüzaruret içerisinde yaşayan çiftçimizi, hep beraber, elbirliğiyle
kurtaralım, onların sorunlarına çözümler getirelim, teşviklerimizi artıralım,
prim ödemelerimizi artıralım, girdi maliyetlerini düşürelim ve yüzde 40
oranındaki bu sektörü ekonomimize ve Türkiye ekonomisine ciddî katkı sağlayan
bir sektör haline getirelim ve Avrupa Birliği sürecinde Avrupa Birliğinin
normlarına çiftçilerimizi ezdirmeyelim. Bu, çok önemli…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
mikrofonunuzu açıyorum, sadece teşekkür için…
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yeni yılın hayırlara vesile
olmasını temenni eder iken, mübarek kurban bayramının da siz değerli
milletvekillerimize ve bütün ülkemize, aziz milletimize hayırlar getirmesini
temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Lehte, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz; buyurun.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlamadan önce,
yeni yılınızı ve şu anda bizi ekranları başında izleyen yüce milletimizin de
yeni yılını tebrik ediyor, 2006 yılının, hem ülkemize hem tüm insanlığa huzur,
barış ve mutluluk getirmesini diliyorum.
Ayrıca, yaklaşmakta olan
kurban bayramının da, yine, milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve bu
kurban bayramının bizi birbirimizle kaynaştırıp yakınlaştırmasını temenni
ediyorum.
Sayın Koç'un ifade ettiği
husus, burada, direkt, bir defa, benimle ilgili bir meseleydi; aynı zamanda,
bizim Grubumuzla da ilgili bir mesele. Bir defa bizim, böylesine önemli bir
meseleyi savsaklamamız mümkün değildir Sayın Başkan, önce bunu arz edeyim.
Ancak, zamanlama çok önemliydi. Biz zamanlamaya niye karşı çıktık, Altan Beyin
muhalefetine rağmen; 17 Ekim'de başlayan ve 31 Aralık'a kadar devam eden bir
defa bütçe maratonu var ve gerçekten, Meclisimiz, iktidarıyla muhalefetiyle
sabahlara kadar süren yorucu bir çalışma sergiledi. Bu temponun bozulmaması
araya başka bir girerek bütçe görüşmelerinin aksamamasına yönelik bir
gerekçemizdi. Biz bu gerekçemizde ne kadar haklı olduğumuzu ta sabahlara kadar
süren Meclis çalışmalarında da gördük.
HALUK KOÇ (Samsun) - 3
gün önceydi o… Yapmayın…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
Hayır Sayın Başkanım, bunu gündeme getirdiğimiz zaman, gelin, şu zeytincilik
meselesini, zeytinyağı ve zeytin problemlerini, çiftçilerin sıkıntılarını
görüşmek üzere Meclisimize verilen teklifleri bir araya getirip değerlendirelim
diye; ama, tam hengâmedeydi.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Bütçeden 3 gün önceydi…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
3 gün önce değil, tam bu hengâmedeydi.
HALUK KOÇ (Samsun) - 6
Aralık, Sayın Başkan…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
Sayın Başkanım, şimdi, bakın, bir defa bütçe maratonu 17 Ekim'de başlıyor; 75
gün süreyle devam eden bir süreç. Sadece Genel Kurula inen bir süreç değil. Bir
defa birincisi buydu gerekçemizin. İkinci bir gerekçemiz de bizim; gerçekten o
tarihlerde Avrupa Birliğinde tarım sahasında müzakere sürecinin başlaması.
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne
müzakeresi Sayın Başkan, tarama.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Bu süreç başladı ve bu sırada da Türk
tarımına yönelik bu taramada, karşılıklı taramada neler çıkacak onu da önümüzde
görelim ona göre yolumuzu belirleyelim anlamında bir şeydi ve söylediğimiz de
şuydu: Bütçe maratonundan sonraki ilk Genel Kurulda bu meseleyi gündeme
taşıyalım dedik ve yine burada, işte, hemen bu yılbaşından sonra, bütçe
maratonundan sonraki ilk Genel Kurulda da bu zeytincilerimizin problemini Genel
Kurula taşımış oluyoruz.
Şimdi burada, bakın,
konuyla ilgili önerge sahipleri: Bir tanesi; 15.1.2003 tarihinde verilen bir
önerge var. Edirne Milletvekilimiz Sayın Necdet Budak ve 44 arkadaşının verdiği
önerge.
HALUK KOÇ (Samsun) - O,
zeytinle ilgili değil efendim.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
Bir dakika.
Hayır efendim, yağ
bitkileri ve bitkisel yağ üreticilerinin sorunlarıyla ilgili bir mesele; yani
Türkiye'de...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Ayçiçeği...
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
Bitkisel yağ dediğiniz zaman ayçiçeği de zeytinyağı da birinci derecede akla
gelir.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, yapmayın Allahaşkına.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
İkincisi; 13.2.2004 tarihinde, Aydın Milletvekili Arkadaşımız Ahmet Ertürk ve
20 arkadaşının verdiği önerge. 4.3.2004 tarihinde, Balıkesir Milletvekilimiz
İsmail Özgün ve 20 arkadaşının verdiği önerge.
Bakın, bunlar 2004
tarihinde. Kemal Demirel ve arkadaşımızın, yine Balıkesir Milletvekili
arkadaşımızın verdiği önerge.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Bursa...
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
Pardon, Bursa.
Bursa Milletvekilimiz
Kemal Demirel ve 31 arkadaşının verdiği önerge. Tarih 17.3.2005.
Öbür taraftan,
17.6.2005'te de Bursa Milletvekilimiz Sayın Atlan Karapaşaoğlu ve
arkadaşlarının verdiği önerge.
Bu önergeler
birleştirilerek gündeme taşınıyor.
Şimdi, burada iktidar mı
bu meseleyi öncelikle gündeme taşıdı; yoksa, muhalefet mi taşıdı gibi bir, yani
kamuoyu önünde böyle bir tartışmayı biz gereksiz görüyoruz; ancak, aslolan Türk
tarımının çok önemli meselelerinden birisi. Gerçekten, zeytin üreticilerinin ve
zeytinyağı üreticilerinin problemleri Meclis tarafından kurulacak bir komisyon
marifetiyle ele alınacak enine boyuna incelenecek, varsa, iktidarın kusurları,
bunlar da gündeme getirilecek ve bunlar ortadan kaldırılacak. O yüzden, böyle
bir gecikmenin olmadığı kanaatimi bir kez daha huzurlarınızda arz ediyor,
kurulacak komisyonun milletimize ve çiftçilerimize, özellikle zeytin
üreticilerimize ve zeytinyağı üreticilerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyor;
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gündüz.
Önerinin aleyhinde,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Yeni
yılın ve kurban bayramının tüm milletvekillerimize ve milletimize hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
bir danışma kurulu önerisini tartışıyoruz. Ancak, biraz önce, AK Parti Grup
Başkanvekili Sayın Gündüz'ü dinlerken, bundan iki yıldan daha fazla bir süre
öncesinde verilen, bu konunun, araştırılması istenen bir konunun aradan
ikibuçuk yıl geçtikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
gelmesini olumlu mu bulalım, olumsuz mu bulalım şeklinde bir tereddüt
içerisindeyim.
Şimdi, zeytin ve
zeytinyağı, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de methedilen ve insanlar için çok
faydalı olduğu zikredilen ve bilimsel olarak da insanlık için, insan vücudu,
bedeni için yüzlerce faydasının olduğu müspet bilimlerce ispat edilen bir
madde. By-pass olmuş birisi olarak, iki damarı değişmiş birisi olarak, bugüne
kadar zeytinyağından istifade etme noktasında hatası ve noksanı olan birisi
olarak, öncelikle, bütün vatandaşlarıma, zeytinyağı kullanma noktasında son
derece duyarlı olmalarını, özellikle kalp ve damar hastalıklarında
zeytinyağının çok şifalı bir besin olduğu noktasının gözlerden uzak
tutulmamasını bütün vatandaşlarıma tavsiye etmek istiyorum. Dünyanın bütün
ülkelerinde, özellikle önümüzdeki yıllarda zeytinin ve zeytinyağının ne kadar
önemli olacağını hep birlikte göreceğiz; artık, önümüzdeki yılların en önemli
besin maddelerinin başında zeytin ve zeytinyağının geldiğini hep beraber
müşahede edeceğiz.
İnsanlık için bu kadar
faydalı olan, insan sağlığı için bu kadar faydalı olan bir besinle ilgili bir
araştırma önergesinin, bugüne kadar, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine taşınamamış olması karşısında da üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.
Sayın Gündüz, bütçe maratonu dolayısıyla bu meselenin geciktiğini söyledi;
bütçe maratonunun Bütçe Plan Komisyonunda başlayan tarihinden itibaren meseleyi
geri götürmeye çalıştı. Ancak, ben, zeytin bölgesinde de görev yapan,
zeytinciliğin sıkıntılarını ve dertlerini bilen birisi olarak söylemek
istiyorum ki, maalesef, bu noktada geri kaldık değerli milletvekilleri. Şimdi
kuracağımız bir komisyonun yapacağı çalışmanın neticesinin ortaya çıkma tarihi,
bugünden sonra en az üç ay ve maalesef, bu seneyi kaybettik değerli milletvekilleri;
bu senenin sıkıntılarının, dertlerinin, problemlerinin ve bunların çözüm
yollarıyla ilgili meselelerin tartışılmasının, ortaya konulmasının çok uzun
zaman alacağını gözönüne alarak, maalesef, 2005 yılını kaybettik.
Zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin beklemeye tahammülü olmadığını ifade etmek istiyorum ve bu
kesimde çalışan, üretimde bulunan vatandaşlarımızın dünyayla rekabet etme
şansının da her geçen gün azaldığının bilinmesini istiyorum. Biraz önce konuşan
Doğru Yol Partisinin çok değerli Hatay Milletvekili, bu konuyla ilgili
rakamları çok açık bir şekilde ortaya koydu. Dünya üzerinde zeytinyağı
noktasında çok önemli bir konuma sahip olmamıza rağmen, bu konuda çok geniş alanlara
sahip olmamıza rağmen, bu noktada dünya üzerindeki payımızın ve elde ettiğimiz
gelirlerin ne kadar az olduğunu ifade ettiler; buna katılmamak mümkün değil.
Öyleyse, geç kalmış olmamıza rağmen, inşallah, kurulacak olan bu komisyon, bu
noktada, çok ciddî çalışmalar yapar ve önümüzdeki yıllarda, en azından, bu
sektördeki sıkıntıların, problemlerin çözümü noktasında, çok güzel öneriler,
tespitler ortaya koyar.
Ancak, bunu söylerken,
sadece zeytin ve zeytinyağının probleminin masaya yatırılmasından ziyade,
bence, Türk tarımının masaya yatırılması lazım. Bütün kesimler ciddî manada
sıkıntı içerisinde. Türk tarımı kan kaybediyor. Bütün veriler, bütün bilgiler,
bütün istatistikler, maalesef, Türk tarımının iyiye gittiğini göstermiyor ve ne
acı ve ne hazindir ki, 2003 ve 2004 yıllarında, Türk tarımı, geçmişte olmadığı
şekilde, maalesef, Türkiye'de küçülme durumunda kaldı ve yıllardır görmediğimiz
bir manzarayla karşılaştık ve Türkiye'de, ilk defa, tarım ürünleri ithalatı,
maalesef, ihracatından fazla hale geldi. Bütün bunların değerlendirilmesinin
yapılması lazım, bütün bu sıkıntıların masaya yatırılması lazım. Niçin,
Türkiye'de, tarıma bütçeden ayrılan kaynaklar, destekleme oranları, her geçen
gün azalmaktadır? Bunun sebebi çok açık; bunun ilk adımı, maalesef, 9 Aralık
1999 yılında atıldı. IMF'ye verilen bir niyet mektubuyla, Türkiye'deki tarımla
ilgili yanlış politikaların ilk adımı atıldı ve maalesef, her gelen hükümet, bu
noktada, IMF'ye verilen taahhütler noktasında, tarımın her geçen gün geriye
gitmesine vesile oldu.
Şimdi, üç yıldan beri
uygulanan politikalara dönüp bakacak olursak, maalesef, tarımda, girdi
fiyatlarının üç yıl öncesine göre ortalama yüzde 60'lar, 70'ler seviyesinde
artmasına rağmen, ürün fiyatlarının da üç yılın öncesine göre çok daha geri
noktalarda olduğu, bütün tarım kesimi, bütün çiftçilerimiz tarafından ifade
edilmektedir. Çok açık rakamlar vermek istiyorum: İşte buğday, bu sene 250 000
liraya buğday satıldı. Mısır, geçen yılın fiyatlarının altında. Narenciye fiyatları…
İşte Adana, Mersin'deki çiftçilerimizle sizler de görüşüyorsunuz, bizler de
görüşüyoruz ve bugün Adana ve Mersin'den aldığımız rakam, portakalın ve limonun
100 000 liraya satıldığı. Değerli milletvekilleri, 100 000 liraya portakal ve
limonun satıldığı bir ülkede tarımın iyiye gittiğini, tarımla uğraşanların
yüzünün güldüğünü ifade edebilecek bir kişi çıkabilir mi…
Ben, Sayın Başbakanın
bütçe konuşmasının metnini aldım. Tam 106 sayfalık bütçe konuşma metninin
içerisinde tarıma ayrılan sayfa sadece 1 sayfa, 1 sayfa, alınız bakınız,
sizlere dağıtıldı o kitapçıklar. O da, sadece genel cümlelerle, tarımla ilgili
genel cümlelerle geçiştirilen bir sayfa.
Şimdi, Türkiye'de,
nüfusun yüzde 35'inin uğraştığı bir kesimle ilgili olarak, Sayın Başbakanın,
bütçe konuşmasında, bu kesime sadece 1 sayfa mı ayırması lazım?! Bu kesimin
problemlerinin çözümüyle ilgili olarak, Sayın Başbakanın, bu kürsüden, o kesime
yeni müjdeler vermesi gerekmez miydi ve yine Tarım Bakanının konuşmasını alın,
inceleyin, bakın, verilen rakamları inceleyin, geçmişle kıyaslayın,
tartışmasını yapın… Keşke, gönül isterdi ki, bu dönemde tarıma ayrılan kaynaklar
artmış olsaydı. Biraz önce Hatay Milletvekilimiz de söyledi, 1998 yılında,
tarıma bütçeden ayrılan pay 6,6 milyar dolar, 2004 yılında ayrılan pay 2,5
milyar dolar arkadaşlar. Tam 4 milyar dolar azalmış tarıma ayrılan pay. Peki, 4
milyar dolar azalmışsa, demek ki, tarımla uğraşan vatandaşlarımıza giden pay,
kaynak 4 milyar dolar daha az gitmiş. Bütün bu rakamlar meydandayken, bütün bu
göstergeler meydandayken, tarımla ilgili somut ve müspet hiçbir adım
atılamamışken, burada, sadece zeytinyağı ve zeytincilerin sorunlarını
tartışmanın da çok fazla bir anlamı yok.
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Rakamları yanlış veriyorsunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben söylüyorum, bu rakamlar resmî rakamlardır Sayın Milletvekilim. Benden sonra
geliniz, bu rakamların yanlış olduğunu söyleyiniz.
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Az sonra söyleyeceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- 1998'de 6,5 milyar dolar, 2004'te 2,5 milyar dolar. Bu sizin resmî rakamınız.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
1998 verilerine göre...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Tarım ve Köyişleri Bakanımızın vermiş olduğu bir cevap. Gayri safî millî
hâsıladan 1998'de 2,7 pay alırken, bugün 0,9; 2005 sonunda 0,7 olacak. Değerli
milletvekilleri, bütün rakamlar, bütün göstergeler…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- … maalesef tarımın adım adım geriye gittiğini ortaya koyuyor.
Yine, Türkiye İstatistik
Kurumunun bir rakamını vereyim: 2002 yılına göre, tarımdaki, kırsal kesimdeki
yoksul nüfus oranı 700 000 civarında artmış değerli milletvekilleri. Eğer benim
söylediğim rakamlar yanlışsa, kırsal kesimdeki yoksulluk oranı 2002 yılına göre
700 000 kişi nasıl artıyor?! O kesime aktardığınız kaynaklar geçmiş dönemlerle
kıyaslandığında daha fazla ise, daha iyi ise, bu rakamlar, bu göstergeler neyi
ifade ediyor?! O nedenle değerli milletvekilleri, geliniz tarımın bütün
meselelerini, bütün problemlerini masaya yatıralım. Bu konuyla ilgili çözüm
önerilerini kurulacak komisyonlarla araştıralım, inceleyelim. Tarım iyiye
gitmiyor. Dünyadaki bütün ülkelerde, bütün gelişmiş ülkelerde tarıma ayrılan
paylar artarken, destekleme rakamları artarken, Türkiye'de tam tersinin
uygulanması, tamamen IMF politikalarına uygun politikalarla hareket edilmesinin
bir ifadesi, bir göstergesidir.
Yine, biraz önce Hatay
Milletvekilimiz verdi rakamları, gelişmiş ülkelerde dekar başına yapılan
desteklerle Türkiye'deki dekar başına yapılan desteklerin kıyaslanması bile
mümkün değil; tam 3 kat fark var, 3 kat fark var. Ama, oralardaki girdi
fiyatları ile Türkiye'deki girdi fiyatlarını da karşılaştıracak olursak,
maalesef, rakamlar çok daha çarpıcı. Bugün, köylü vatandaşımız, çiftçi
vatandaşımız 1 litre mazotu 2 000 000 liraya alıyor değerli milletvekilleri.
Geçen gün de söyledim,
Adalet ve Kalkınma Partisi seçim beyannamesinde bu husus eleştiriliyor; deniyor
ki: "Çiftçi, 6 kilogram buğday satarak 1 litre mazot
alabiliyor." Eleştiriyorsunuz.
Şimdi, 8 kilogram buğday satarak 1 litre mazot alabilir duruma gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
teşekkür cümlenizi alayım lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu duygu ve düşüncelerle sizleri selamlıyor; inşallah, kurulacak olan
komisyonun zeytin ve zeytinyağının problemlerini ve bu konuyla ilgili çözüm
önerilerini sağlıklı bir şekilde ortaya koyacağına inanıyor; bütün
vatandaşlarımı bundan sonra daha fazla zeytin ve zeytinyağı tüketmeye davet
ediyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Öneri üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN - … sunacağım ve
karar yetersayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı yoktur.
Birleşime 20 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.58
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47 nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
IV.- ÖNERİLER (Devam)
A)
Danişma Kurulu Önerılerı (Devam)
1.- (10/41,
170, 177, 263, 295) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
birleştirilerek birlikte görüşülmesine ve çalışma süresinin bu konunun bitimine
kadar uzatılması ile 4.1.2006-5.1.2006 günkü birleşimlerde yalnız sözlü soruların
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Danışma Kurulu
önerisinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler ve Önergeler (Devam)
2.-
Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, 4207 Sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/382) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/350)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4207 sayılı Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, ilgili komisyonlarda 45 gün geçmesine rağmen
görüşülmeyerek TBMM Genel Kurul gündemine alınmamıştır. İçtüzüğün 37 nci
maddesi gereğince (2/382) sayılı 02.09.2005 tarihli kanun teklifimin gündeme
alınmasını arz ederim. 14.11.2005
Sedat
Pekel
Balıkesir
BAŞKAN - Sayın Pekel,
buyurun.
SEDAT PEKEL (Balıkesir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/232) sıra sayılı kanun teklifimin
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan
önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
kanun teklifimin neleri getirdiğine geçmeden önce, sigara ve zararlarına
yönelik kısa bilgiler vermek istiyorum.
Sigara kullanımı, çok
yaygın bir bağımlılık çeşididir. Bu nedenle, sigara ve dumanında bulunan
maddelerin insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz etkiler, dünyanın ve
Türkiye'nin en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. Ülkemizde, 17 000 000
kişinin sigara kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Yine, ülkemizde, erkeklerin
yaklaşık yüzde 60'ı, kadınların yüzde 20'si, tüm toplumumuzun yüzde 40'ı sigara
içiyor. 10 000'i pasif içici olmak üzere, sigara kullanımından, ülkemizde, her
yıl yaklaşık 110 000 kişi ölmekte ve bu ölümlerin 1 500'ünü ise bebek ölümleri
oluşturmaktadır. Tüm kanser türlerinin yüzde 30'u, akciğer kanserlerinin ise
yüzde 90'ı sigaradan kaynaklanıyor. Günde 1 ile 9 arası sigara içen kişilerin
kansere yakalanma riski 4 kat, 10 ile 17 arası içenlerde 10 kat, 20 ile 40
arası içenlerde 16 kat, 40'tan fazla, yani 2 paket sigara içenlerde kanser
görülme riski 24 kat artıyor.
Değerli milletvekilleri,
sigarada bulunan nikotin, bağımlılık yapma özelliği olan bir maddedir. Sigara
dumanının içerdiği katran akciğerlere zarar verirken, karbonmonoksit kan
dolaşımına girerek pıhtılaşmaya yol açmakta, atardamarların iç duvarlarına
zarar vermekte, kalp krizlerine neden olmaktadır. Sigara dumanı, katran,
karbonmonoksit ve nikotine ek olarak, amonyak, arsenik, hidrojen siyanür ve
metan gibi son derece zehirli olan 4 000'den fazla kimyasal madde içermektedir.
Bu zehirli kimyasalları
içeren sigara, ne yazık ki, genç kuşaklarımızı tehdit etmektedir. Son yapılan
araştırmalar göstermektedir ki, 7-13 yaş grubundaki ilkokul öğrencilerinin
yüzde 11,7'si sigara içmektedir ve yüzde 95'i de, maalesef, sigara markalarını
tanımaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu olumsuzlukları gidermek amacıyla, dünyada birçok ülke sigarayla
savaşmaktadır. Gelişmiş ülkeler, yasal düzenlemelerle, ciddî boyutlarda
sigaraya karşı mücadele vermektedirler. Ülkelerin sigarayla mücadelesinde en
ilginç örnek Küba'dır. Puro
ihracatından yaklaşık yılda 200
000 000 dolar gelir elde eden Küba'da her 10 kişiden 4'ü sigara içmektedir;
ancak, Küba'da yürürlüğe konulan yasayla, kamuya açık yerlerde sigara içilmesi
yasaklanmıştır ve 16 yaşından küçüklere sigara satılmamaktadır. Sigarayı
düşmana vermenin en iyisi olduğunu söyleyen Küba Lideri Fidel Castro da
sigarayı yıllar önce bırakmıştır. Belçika, Çin, Hollanda, Fransa, İtalya,
Norveç gibi ülkeler de, sigarayla ilgili mücadelede ciddî adımlar atmışlardır.
Son olarak İspanya'da, sigara içilen alanların daraltılması ve pasif içicilerin
korunmasına yönelik yasa, 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Değerli milletvekilleri,
izninizle, kanun teklifimin neleri getirdiğine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Türkiye'de sigarayla
ilgili mücadelede olumlu bir adım olarak, 7.11.1996 tarihinde, 4207 sayılı
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun kabul edilmiş ve yürürlüğe
girmiştir. Özellikle gençlere sigara satılması, reklam yasağı gibi konularda
birçok gelişmiş ülkeye örnek teşkil eden, bireyleri ve toplumu tütün ve tütün
ürünlerinin zararlarından korumayı amaç edinen bu kanun, amacı ve içeriğiyle
son derece olumlu ve iyi niyetli yasaklar getirmiş olmasına karşın, bugün
yeterince uygulanamamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Pekel,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
SEDAT PEKEL (Devamla) -
Bu nedenle, tütün ve tütün mamullerinin toplum sağlığımızı tehdit etmesini
önlemek, zararlarından korumak ve yürürlükte bulunan kanunlardaki bazı
yetersizlikleri gidermek amacıyla bu kanun teklifini hazırlamaya ihtiyaç
duydum. İlgili komisyondan alt komisyona sevk edilen kanun teklifim, kısaca,
sigara tüketiminin özendirilmesini önleyen ve pasif içici olunmasını engelleyen
hükümler içermektedir. Sigara içilen alanların daraltılmasıyla ilgili olarak
son zamanlarda tartışmalar yaşansa da, teklifimde, "lokanta, otel,
kafeterya, bar, diskotek, gazino ve benzeri eğlence yerlerinin kapalı
mekânlarında tütün ve tütün mamullerinin içilmesi için tütün ve tütün mamulleri
kullanmayanların sağlığını tehlikeye düşürmeyecek, tütün ve tütün mamullerinin
dumanından ve kokusundan zarar görmeyecek ve rahatsız etmeyecek ayrı yerler
tahsis edilir. Tahsis edilen tütün ve tütün mamulleri kullanılmayan yerlere
duman gidişini engelleyecek havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınır. Bu
tedbirler alınmadığı, alınamadığı durumlarda bu tür yerlerde tütün ve tütün
mamulleri içilmesi yasaktır" hükmü getirilmektedir.
Bununla birlikte, yasa
teklifimde, çocuklarımıza yönelik özendirici her türlü faaliyet kısıtlanmakta,
sigara üreten firmaların reklam ve tanıtım yasaklarını delme girişimlerini
önlemeye yönelik hükümler yer almaktadır. Teklifimde, ayrıca, sigaranın
zararlarıyla ilgili uyarıların daha dikkat
çekici olmasına yönelik hükümler bulunmaktadır. Aynı zamanda, teklifim,
TRT ve özel televizyonların sigaranın zararlarıyla ilgili eğitsel yayınlardaki
sürelerin artırılmasıyla ilgili hükümleri de beraberinde getirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Pekel,
teşekkür cümlenizi alabilir miyim; lütfen… Çünkü, bu konuda, tabiî ki, çok
geniş konuşabilirsiniz; ona inanıyorum. Lütfen, Genel Kurula teşekkür eder
misiniz.
SEDAT PEKEL (Devamla)
- Elbette, sizin söylediğiniz gibi
konuşabilirim. Ben de iki cümleyle toparlıyorum Sayın Başkanım ve anlayışınıza
şimdiden teşekkür ediyorum.
Gerçekten, sigarayı uzun
yıllar içen ve içtikten sonra bırakan, bıraktığı andan itibaren de olumlu
sonuçlarını gören, birebir yaşayan bir arkadaşınız olarak sizlerden özellikle
rica ediyorum. Gerçekten, önümüzde çok, ama, çok önemli altın bir fırsat var.
Bu kanun teklifi, hızlı bir şekilde ilgili komisyonun önce altında, inanıyorum
ki, yakında da üst komisyonda görüşülerek Genel Kurulda sizlerin oylarınıza
sunulacaktır. Orada vereceğiniz desteğin olumlu sonuçlarını, inanın, önümüzdeki
nesiller yaşayarak görecek ve bu desteği hiçbir zaman unutmayacaklardır. Bu
Parlamento, Avrupa Birliği sürecinde çıkardığı insan hakları ve
demokratikleşmeyle ilgili yasalarla, yaptığı Anayasa değişiklikleriyle ve
reddedilen 1 Mart tezkeresiyle tarih sayfalarında olumlu anılacak bir dönemi
geride bıraktı ve inanıyorum, yine, böylesi bir katkıyla hazırladığım -daha
doğrusu iki arkadaşım daha var- birleştirilerek getirilecek bu yasa teklifimizin
kabul edilmesiyle birlikte, o tarihin sayfalarında en az onun kadar onur
sayfası oluşacağına ben yürekten inanıyorum ve bu, gelecek nesillerimizi de, ölen bebeklerimizi de, sigara içmeyen insanları
düşünerek sağlıklı bir toplum yaratma konusunda bu desteğinizi
esirgemeyeceğinize inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunarken, geride bıraktığımız, üç gün önce bıraktığımız yeni yıl 2006'nın ve
önümüzde idrak edeceğimiz, kutlayacağımız kurban bayramımızın, siz değerli
milletvekili arkadaşlarımıza ve aziz milletimize hayırlı, uğurlu olmasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Pekel.
Önerge üzerinde, Denizli
Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı
Sayın Gazalcı, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Balıkesir Milletvekilimiz
Sayın Sedat Pekel'in önergesini desteklemek için kişisel söz aldım; tümünüzü
saygıyla selamlıyorum efendim.
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) -
Tekel ne olacak, Tekel?.. Sayın
Gazalcı, Tekel ne olacak?
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, gerçekten, sigaranın zararları ortadadır. Özellikle son
yıllarda okullarda, ilköğretim okullarına varıncaya kadar yaygınlaştığı ve
birçok hastalığa, ölümlere yol açtığı bir gerçektir; ancak, bu sigara konusunda
önlem alınırken, tütünün, onun hammaddesi olan tütünün bir ekmek olduğunu
söylemek istiyorum. Bu önergenin kabul edilmesini istiyorum. Türkiye'nin
yabancı sigara tekellerinin bir pazarı durumuna getirildiğini ve nikotini daha
fazla, insan sağlığına daha çok zararlı Virginia ve Burley'den yapılmış
sigaraların, giderek, ülkemizde yaygın bir biçimde satıldığını anımsatmak
istiyorum.
Bugün Özelleştirme
yönetiminin gündeminde olan Tekele, bir zamanlar, sigara kaçakçılığını önleme
gerekçesiyle, Anadolu'nun en uç noktalarına kadar, yabancı sigara alışkanlığı
kazandırmak için, dağıtım görevi yaptırıldı; yani, Türkiye, dünyanın en güzel
tütünlerini üretirken ve o üreten insanlar, insanları zehirlemek için değil,
çocuklarını okutmak için, evine ekmek getirmek için kıraç topraklarda tütün
yetiştirirken, sulak yerlerde yetişmiş, pancar yaprağı gibi büyük yapraklı,
içinde ne olduğu belli olmayan yabancı tütünlerin ülkemizde adım adım
pazarımızı ele geçirdiklerini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bugün, yüzde 50'nin altına düşmüştür. Bu, son yirmi yıldır oynanan oyunların
sonucudur. Hem sigara içen artmıştır Türkiye'de, bunun zehri bize gelmiştir,
hem de tütün üreticileri bundan zarar görmüştür. Biz, tütün alan ülke durumuna
geldik, sigara alan ülke durumuna geldik, tütün satarken, sigara satarken.
Maalesef, dövizimiz de gidiyor, sağlığımız da gidiyor. Bu bir çelişkidir.
Bakın, ben, bir tütün
yöresi çocuğuyum. İlçemde hemen her aile tütüncülükle uğraşır, Denizli'nin
Güney İlçesinde. Manisa'dan sonra en güzel tütünler yetişir orada. Depolar
yokken, eskiden evlerin altına girdiğiniz zaman bir tütün kokusuna rastlardınız;
ama, onu üretenler sigara içmezdi, çocukları gibi bakarlardı o tütünlere. Son
yıllarda, değerli arkadaşlar, yabancı sigaralar, yabancı tütün işgal etti
ülkemizi ve Tekel, kurbanlık bir koyun gibi, Özelleştirmenin yönetiminde
duruyor, fabrikalar da ya satılıyor Tekel özelleştirilmeden ya da vardiyaları
düşülüyor.
Değerli arkadaşlar,
bakın, Manisa Akhisar'daki sigara fabrikamız, temeli atılıyor, oraya alınan
bekçi emekli oluyor, hâlâ üretime açılmıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi?!
Hâlâ o binalar boş duruyor. Bir yandan da, yabancılar bir yılın içinde, iki
yılın içerisinde sigara fabrikaları kuruyorlar ve ülkemize durmadan
pazarlıyorlar, satıyorlar. Bu çifte sömürüye dur diyelim; bir. Sağlığımızdan
gidiyor, insanlar yabancı sigaralara alıştırılıyor; hem döviz kaybediyoruz hem
sağlığımızı kaybediyoruz. Çünkü, o sigaraların içinde ne olduğu henüz ortaya
çıkmış değildir, katık maddesinin ne olduğu belli değildir. Üstüne üstlük, o
tekeller yöneticilerimizi de etkilemektedir. Sayın Unakıtan keşke burada
olsaydı! Yazın bir yasa çıkarıverdi. Zaten, Tekel destelemekten çıktı. Eskiden
Türk tütünü aldığı oranda vergi verirken, o sınır da kalktı. Yani, devlet
desteklemekten, Tekel desteklemekten…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Bitiriyorum efendim.
Değerli arkadaşlar,
tütünümüzü, sigaramızı ve insanımızı koruyalım; bunlar birbiriyle çelişmez. Hem
toplum yerlerinde sigara içmeyi önleyelim, alışkanlığını önleyelim hem de
dıştan bir salgın gibi gelip insanımızın hem sağlığını hem cebini boşaltan,
devleti zarara sokan yabancı sigara tekellerinin oyunlarını Türkiye'de bozalım,
arkadaşımızın önerisini kabul edelim diyorum; hepinize saygılar sunuyorum.
Ben de, yeni yılın kutlu
olmasını, yaklaşan bayramın herkese mutluluklar getirmesini diliyorum; teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gazalcı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına
geçiyoruz.
Alınan karar gereğince,
gündemin 13 üncü sırasında yer alan, Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 66
milletvekilinin, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; 125 inci
sırasında yer alan, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; 133 üncü sırasında yer alan,
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla; 212 nci sırasında yer alan, Bursa Milletvekili Kemal
Demirel ve 32 milletvekilinin, zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının
araştırılarak üretimin ve tüketimin artırılması için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla ve 244 üncü sırasında yer alan, Bursa
Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19 milletvekilinin, zeytincilik
sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte yapılacak
öngörüşmesine başlıyoruz.
V.-
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin,
yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/41)
2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 Milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/170)
3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20
Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/177)
4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 Milletvekilinin,
zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin
artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263)
5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19
Milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/295)
BAŞKAN - Hükümet?..
Yerinde.
Meclis araştırması
önergeleri, Genel Kurulun 18.2.2003 tarihli 33 üncü, 19.2.2004 tarihli 55 inci,
7.4.2004 tarihli 70 inci, 24.3.2005 tarihli 75 inci, 25.6.2005 tarihli 118 inci
Birleşimlerinde okunduğundan tekrar okutmuyorum.
İçtüzüğümüze göre, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla hükümete, siyasî parti
gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir
diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri hükümet
ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahipleri için 10'ar dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın
üyelerin isimlerini okuyorum:
Hükümet adına, Sanayi ve
Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun.
Gruplar adına; CHP Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler, AK Parti Grubu adına Bursa
Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu, Anavatan Grubu adına Erzurum
Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Önerge sahipleri adına,
Edirne Milletvekili Necdet Budak, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk, Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlu, Bursa Milletvekili Kemal Demirel, Bursa
Milletvekili Mehmet Emin Tutan.
İlk söz, Hükümet adına,
Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'a aittir.
Sayın Coşkun, buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi şahsım, Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum. 2006 yılının
ülkemiz için, insanlık için hayırlara vesile olması dileğimle, yakında
kutlayacağımız mübarek kurban bayramımızın da hepimiz için hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Üreticilerimizin yanı
sıra, ülkemiz ekonomisi açısından büyük önem arz eden zeytin ve zeytinyağı
sektörü ile yağlı tohum ve bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesine yönelik verilen araştırma önergesi
çerçevesinde, bazı hususları aydınlatmak üzere, huzurunuzda, söz almış
bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, zeytin ve zeytinyağı sektörüne ilişkin bazı
açıklamalarda bulunmak istiyorum. Ülkemizde, toplam 644 000 hektar alanda
zeytin tarımı yapılmakta ve 107 000 000 zeytin ağacı bulunmaktadır. Zeytinyağı
ve sofralık zeytin üreticilerinin toplam sayısı ise, 2001 yılında yapılan sayım
sonucuna göre 196 000'dir.
Bilindiği üzere, zeytinyağı
ve sofralık zeytin, ülkemizin önemli ihraç ürünlerindendir. 2004-2005
sezonunda, 93 443 ton zeytinyağı, 58 243 ton ise sofralık zeytin ihraç
edilerek, ülkemize önemli miktarda döviz girdisi sağlanmıştır.
Bu cümleden olarak,
katmadeğeri yüksek mamul ihracatımızı teşvik etmek amacıyla, zeytinyağı ihracat
iadesi düzenlemeleri, kutulu zeytinyağı ya da şişeli zeytinyağı ihracatını
teşvik edecek bir yapıya kavuşturulmuştur. Şöyle ki: 1 kilogramın üzerindeki
paketlerde ihraç edilen zeytinyağına, ton başına 150 dolar ihracat iadesi
verilmektedir; 1 kilogramın altındaki paketlerde ihraç edilen zeytinyağı için,
Türk markaları ve "Made in Turkey" etiketli ihracatlarda, ton başına,
2 katı, 300 dolar ihracat desteği verilmektedir. İhracat miktarının yüzde
51'iyle sınırlı kalmak kaydıyla, 5 kilogramdan yüksek, 18 kilogramdan düşük
ambalajlarda ihraç edilen sofralık zeytin için, ton başına 68 dolar; 1
kilogramdan yüksek 5 kilogramdan düşük ambalajlarda ihraç edilen sofralık
zeytin için 88 dolar ton başına; 1 kilogramdan düşük ambalajlarda ve Türk
markaları ile "Made in Turkey" etiketli ihracatlar için 108 dolar ton
başına ihracat iadesi verilmektedir.
Diğer taraftan, yağlı
tohumlar ve ham yağ alanında dışpiyasalar sürekli izlenmekte ve ithalatın
içpiyasaya baskısını giderici önlemlere başvurulmaktadır.
Yağ bitkileri üretimine
baktığımızda ise, 2005-2006 sezonunda, ülkemizde, 850 000 ton yağlık ayçiçeği,
28 000 ton soya ve 1 200 ton kanola rekoltesi beklenmektedir. Üretimimiz,
giderek artan bitkisel yağ talebini karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle, yağlı
tohumlarda -küspelerinde ve ham yağlarında- önemli oranda ithalat
yapılmaktadır. Bu şekildeki ithalatımız, 2004 yılı içinde 1 milyar doları
aşmıştır. Yağlı tohumlarda arz açığının kapatılabilmesi için, destekleme
primlerinin yanı sıra ithalat maliyetleri sürekli olarak izlenmektedir.
Nitekim, Dünya Ticaret Örgütüne verilen taahhütlerimiz çerçevesinde, ithalatı
frenleyebilmek için gümrük vergilerinin koruma oranlarında zaman zaman
değişikliklere gidilmektedir.
Mevcut durumda, gümrük
vergileri, yağlı ayçiçeğinde ton başına 75 eurodan az olmamak şartıyla yüzde
27, Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkelerden yapılan ithalatta ise ton
başına 100 eurodan az almamak şartıyla yüzde 36, kolzada yüzde 10, soya
fasulyesinde sıfır -bu oran 1.8.2005-31.12.2005 tarihleri arasında yüzde 4
olarak uygulanmıştır- soya, pamuk, kolza ham yağları ve palm yağlarının gümrük
vergileri birbirine eşitlenmiş, yüzde 31,2'ye çıkarılmıştır; ham ayçiçeği
yağında ton başına 200 eurodan az olmamak şartıyla yüzde 36, Dünya Ticaret
Örgütü üyesi olmayan ülkelerden yapılan ithalatta ton başına 300 eurodan az
olmamak şartıyla yüzde 54, soya küspesinde yüzde 8, ayçiçeği ve pamuk küspesinde
yüzde 13,5 olarak uygulanmaktadır.
Dönemimizde, ayrıca,
zeytin ve zeytinyağı ile yağlı tohum alım sahasında faaliyet gösteren
birliklerin yeniden yapılandırma sürecini başarıyla sonuçlandırmaları ve
üreticiye daha iyi hizmet eden bir yapıya kavuşturulmaları için önemli
çalışmalar yürütülmüştür. Birliklerin, özel sektörle rekabet edebilmelerine
imkân sağlamak amacıyla, öncelikle, istihdam fazlası sorunu giderilmiş ve buna
ilişkin kıdem ve ihbar tazminatları, Yeniden Yapılandırma Kurulunun kararı doğrultusunda
ve Dünya Bankasıyla yapılan anlaşmalar çerçevesinde, Hazine tarafından
kapatılmış ve üstlenilmiştir. Bu kapsamda, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı
Birliğinin 2,7 milyon Yeni Türk Lirası, Marmarabirlik'in 3,2 milyon Yeni Türk
Lirası, Güneydoğubirlik'in 1,2 milyon Yeni Türk Lirası, Trakyabirlik'in 20,2
milyon Yeni Türk Lirası, Karadenizbirlik'in 4,5 ve Çukobirlik'in ise 48,6
milyon Yeni Türk Lirası tutarındaki kıdem ve ihbar tazminatı, Hazine tarafından
üstlenilmiştir.
Bunları Yeni Türk Lirası
olarak okuyorum -tabiî, yeni yılımız da hayırlı olsun- artık, eski paramız
tedavülden kalkmıştır; ama, bir hatırlatma bakımından böyle söylüyoruz; çünkü,
onu da tenkit edebilirsiniz.
Birliklerimizin
bazılarının yeniden yapılandırma sürecindeki faaliyetleri gözetilerek, 1.5.2000
öncesi, Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) borçlarının silinmesi sağlanarak
bilançoları düzeltilmiş ve müdebbir bir tüccar olarak, artık, rekabete açık,
serbest piyasa ortamında ayakta durmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Bu
kapsamda, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliğinin 75 000 000, Trakyabirlik'in 179
milyon, Marmarabirlik'in 160 000 000 tutarındaki DFİF borçları silinmiştir.
Birliklerin, yeniden yapılandırma faaliyetlerinde gösterdikleri performans
dikkate alınarak, 1.5.2000 öncesi borçlarının silinmesine devam edilmiş ve
şartları yerine getiren birliklerin 2000 yılı öncesi borçlarının da silinmesi
işlemine devam edilecektir.
Ayrıca, birliklerin iş
planları çerçevesinde, ürün alımlarında karşılaştıkları finansal sıkıntının
giderilmesi amacıyla, DFİF kaynaklarından birliklere, imkânlar nispetinde kredi
kullandırılmaya devam edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, eğer,
bunlar, geçmiş iktidarlar tarafından zamanında silinmiş olsaydı ve görev zararı
olarak hesapta tutulmasaydı, biz, bu katrilyonlarca lirayı, ya çiftçiye destek
olarak ya devletin altyapısında kullanma imkânına sahip olacaktık. Maalesef,
hükümetimiz, hâlâ eski iktidarların bıraktığı borçları temizlemekle meşguldür.
Birliklerin durumu da bu kapsamdadır.
2005-2006 üretim
sezonunda zeytinyağı üretimimiz yok yılında olmasına rağmen 101 000 ton -yok
yıllarında ortalama 71 000 tondur- ve sofralık zeytin üretimimiz 250 000 olarak
gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu sezon, dünya zeytinyağı üretimindeki
azalmaya paralel olarak, dünya zeytinyağı fiyatları da artmıştır. Bu durum, iç
piyasamızda yüzde 43 ile yüzde 50 arasında bir fiyat artışına neden olmuştur.
Zeytinyağı fiyatlarındaki ve üretimindeki bu artışlarla, zeytinyağı
üreticisinin gelirlerinin de önemli oranda arttığı bir gerçektir.
Değerli arkadaşlar, geçen
hafta Ege Bölgesindeydim, özellikle zeytin ve zeytinyağının yoğun olduğu
Edremit Körfezini ziyaret ettim. Orada belediye başkanlarıyla, kaymakamlarla,
vali beyle ve özellikle zeytinyağı üreticileriyle ve müstahsille konuştum; şu
anda hasat mevsimi olduğu için, zeytin toplayan işçilerle konuştum; İki yıldır
hassasiyetle üzerinde durduğumuz halde, bu var yıl-yok yıl arasındaki farkı da
kapatacak, verimi yükseltecek makineleşmede arzu ettiğimiz noktaya gelemedik.
Birkaç bölgede makineyle hasada başlamışlar; ama, eskisi gibi, hâlâ çırpılarla
yaptıkları için, zeytin dallarının yüzde 20-30'u kırılıyor, aşağıya düşüyor;
bunanla da mücadele ediyoruz, birlikleri harekete geçiriyoruz ve bu kez
"eğer makineleşmezseniz, DFİF kredilerinde de kısıntı yapacağız" diye
biraz da önlerine engel koyduk. Dolayısıyla, bu konuda hepinizin yardımcı
olmasını da rica ediyorum.
Yaşanan bu fiyat
artışları da dikkate alınarak, birliklerin ürün alımında karşılaştıkları
finansman sorununun çözümü için, DFİF kaynaklarından Tariş Zeytin ve Zeytinyağı
Birliğine 65 000 000, Marmara Birliğe 50 000 000, Güneydoğu Birliğe 5 000 000
Yeni Türk Lirası kredi kullandırılmıştır. Ayrıca, Güneydoğu Birliğin DFİF'e 7,
9 milyon Yeni Türk Liralık kredi borcu ertelenmiştir.
Marmarabirlik, Gemlik
tipi zeytinin alım fiyatını tavan 4,05 Yeni Türk Lirası, taban 1, 80 Yeni Türk
Lirası olarak kilo başına belirlemiş ve geçen yıla göre yüzde 24'lük fiyat
artışı yapmıştır.
Tariş Zeytin ve
Zeytinyağı Birliği ise, 5 asit baz zeytinyağının alım fiyatını 5 Yeni Türk
Lirası/kilogram olarak belirlemiş ve geçen yıla göre, yüzde 50'lik bir fiyat
artışı yapılmıştı. Mevcut durumda birlik, 10 000 ton zeytinyağı alımı yapmış
olup, iç ve dış piyasadaki pazar payının artışı da dikkate alınarak 29 500 ton
ürün almayı hedeflemektedir.
Bu sezon Güneydoğu Birlik
de zeytinyağı alımı yapmayı planlamaktadır.
Marmarabirlik, alımlarını
10.12.2005 tarihinde sona erdirmiş olup, yaklaşık 50 000 ton ürün alımı
gerçekleştirmiştir.
Yağlık ayçiçeği alımı
yapan Trakya Birlik ve Karadeniz Birlikçe üreticinin desteklenmesi amacıyla, bu
sezon iç piyasa fiyatları 45 Yeni Kuruş/kilogram iken, 48,5 Yeni Kuruş/kilogram
alım fiyatı açıklanmıştır. Trakya Birlik, açıklamış olduğu avans alım fiyatının
üzerine 2 Yeni Kuruş/kilogram ilave ödeme yaparak kesin alım fiyatını 50,5 Yeni
Kuruş/kilograma çıkarmıştır.
Ürün alımları için Trakya
Birliğe 60 000 000 ve Karadeniz Birliğe 15 000 000 Yeni Türk Lirası DFİF
kredisi olarak kullandırılmıştır. Trakya Birlikçe 477 000 ton ve Karadeniz
Birlikçe 47 000 ton yağlık ayçiçeği alımı yapılmıştır. Yine, Çukobirlik
tarafından da bu sezon ilk defa cüzi miktarda yağlık ayçiçeği alımı
gerçekleştirilmiştir. Bu sezon, Karadeniz Birlik tarafından, 40 Yeni Kuruş alım
fiyatı açıklanarak, 1 350 ton soya fasulyesi alımı yapılmıştır. Yine, Çukobirlik
tarafından, 40 Yeni Kuruş alım fiyatı açıklanarak, 6 835 ton soya fasulyesi
alımı yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
bu arada, bir taraftan lisanslı depoculuk sisteminde zeytin ve zeytinyağı ile
yağlı tohumların ve bitkisel yağların yer almasına yönelik çalışmalar hızla
yürütülmektedir. Bakanlığımızca, ülkemizde tarım ürünlerinde lisanslı depoculuk
sisteminin yaygınlaştırılması, ürün borsalarının geliştirilmesi ve ürünlerin
elektronik ortamda satışının yapılması için mevzuat altyapısının tamamlanması
amacıyla önemli çalışmalar devam etmektedir. Bu kapsamda 5 300 sayılı Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ve buna ilişkin tüm ürünleri kapsayan yatay
düzenlemeler içeren yönetmelikler ile Hububat, Baklagiller ve Yağlı Tohumlar
Lisanslı Depo Yönetmeliği ve Pamuk Lisanslı Depo Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu
yönetmelikleri takiben, bitkisel yağlar, zeytinyağı ve sofralık zeytine ilişkin
lisanslı depo yönetmelikleri de hazırlanmaktadır. Böylece, önümüzdeki yıl,
artık bu yıl çektiğimiz sıkıntılar ve geçmişte çektiğimiz finans sıkıntıları
büyük ölçüde önlenecektir.
Tarım satış
kooperatifleri birliklerinin mevcut depoları ve laboratuarlarında yenileme
yatırımı gerçekleştirilerek veya bunlara ilaveten yeni depo ve laboratuar
yaparak ve borsalarla iletişimlerini sağlayarak, bilgi işlem donanımları kurarak
lisanslı depoculuk sisteminin içinde yer almaları için Bakanlığımızca uygulanan
projeye devam edilmektedir. Projenin finansmanının yüzde 50'si Dünya
Bankasından birliklerin yeniden yapılandırılması amacıyla kullanılan kredilerden,
yüzde 50'si de yatırımcı birliğin özkaynağından karşılanacaktır. Projeye
ilişkin yatırım ve iş planları tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu projeye,
lisanslı depoculuğu yapmak amacıyla, yağlı tohum ve bitkisel yağlarda Trakya
Birlik, zeytinyağında Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ve sofralık zeytinde
ise Marmarabirlik başvurmuştur. Projenin sonuçlanmasıyla birlikte bu ürünler
standardına uygun olarak yurt içinde borsalarımızda rahatlıkla satılabileceği
gibi, yurt dışında alıcılara da tanıtım yapılabilecektir ve satılacaktır.
Buna yönelik olarak
destekleme primi çalışmalarına gelince:
Bilindiği üzere, dünya ve
ülkemiz fiyatlarındaki düşüşler, yüksek üretim maliyetleri ve satış sorunları
karşısında üreticinin gelir düzeyinin yükseltilmesi, zeytinyağı ihracatçısının
ve sanayicisinin rekabet edebilir fiyatlarla zeytinyağı alabilmesini sağlamak
amacıyla başlanan prim ödemelerine devam edilmektedir.
Yine, yağlı tohumlarda
arz açığımız gözetilerek, düşük ithal fiyatlar karşısında yüksek üretici
maliyetlerinin karşılanması amacıyla destekleme primi ödemelerine devam
edilmektedir. Yüksek Planlama Kurulunun kararı olarak uygulamaya konulan Tarım
Stratejisi 2006-2010 belgesine göre 2006 yılından itibaren destekleme primi
uygulamaları fark ödemesi uygulamasına dönüştürülecek olup, hedef fiyat ile
pazar fiyatı arasındaki fark üreticilere doğrudan prim olarak ödenecektir. Buna
göre, üretici maliyetleri ve üzerine ilave edilecek kâr payıyla hedef fiyat
belirlenecek ve bu fiyat ile pazar fiyatı arasındaki fark üreticiye prim olarak
ödenecektir.
Bilindiği üzere, 2004
yılı ürünü için zeytinyağında kilogram başına 25 Yeni Kuruş ve 23 000 000 Yeni
Türk Lirası; yağlık ayçiçeğine kilogram başına 13,5 Yeni Kuruş ve 105,8 milyon
Yeni Türk Lirası; soya fasulyesine kilogram başına 14 Yeni Kuruş ve 2 000 000
Yeni Türk Lirası; kanolaya kilogram başına 13 Yeni Kuruş ve 370 000 Yeni Türk
Lirası prim ödemesi yapılmıştır.
Yine, pamuk çiğidi
ülkemizde bitkisel yağ açığını kapatmakta kullanılan önemli bir yağlı tohum
olarak görülmektedir. Hem lif pamuk üretiminin artırılması hem de bitkisel yağ
açığımızın kapatılması için kütlü pamukta da destekleme primi ödemeleri
yapılmaktadır. 2004 yılında kütlü pamukta kilogram başına 19 Yeni Kuruş ve 436
000 000 Yeni Türk Lirası prim ödemesi yapılmıştır.
Yine 4.4.2005 tarihli
2005/8670 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla da, 2005 yılı ürünü kütlü pamuk,
yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, zeytinyağı ve gerektiğinde
sofralık zeytine destekleme primi ödemesi yapılacaktır. Nitekim, cumhuriyet
tarihinde ilk defa, pancar konusunda da, ekimin hemen önünden, şubat sonu
veyahut da mart ayında avans fiyatları açıklanmakta, alternatif destek primleri
de açıklanmakta; artık, köylü, hür düşüncesiyle, ekimini kendisi seçmektedir;
ancak, maalesef, bazı siyasî çevreler, bazı sivil toplum kuruluşları, halkı,
buna rağmen, eski sisteme kışkırtmaktadırlar; "sen pancarını ek, biz
aldırırız" şeklinde birsürü sorun çıkmaktadır. Dolayısıyla, bırakalım, halk,
kendi hür düşüncesiyle, bu serbest piyasada ekeceğini eksin, parasını da
kimseye yalvarmadan alsın. Destekleme primlerini, iç ve dış piyasa
fiyatlarındaki gelişmeleri izleyerek, Tarımda Yeniden Yapılandırma ve
Destekleme Kurulu belirlemektedir
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; diğer taraftan, bu dönemde, ülkemizin, Uluslararası Zeytinyağı
Konseyine yeniden üyeliği tekrar gündeme gelmiştir. Uluslararası alanda,
uluslararası zeytinyağı ticaretinin kurallarını belirlemek, teknik çalışmaları
yürüterek yüksek kalitede zeytinyağı üretiminin gerçekleşmesini garantiye
almak, bilimsel araştırmalar ve kalite kontrolleri için standartları ortaya
koymak, dünya yağ piyasalarında zeytinyağının kalitesiyle sahip olduğu
üstünlüğü promosyon çalışmalarıyla korumak ve artırmak, zeytinyağı ve sofralık
zeytin laboratuvarlarına uluslararası akreditasyon verilmesi gibi konularda
dünya zeytin ve zeytinyağı üreticilerine ve tüketicilerine hizmet sunan en
önemli kuruluşlar arasında Zeytinyağı Konseyi gelmektedir. Maalesef, Türkiye,
28.6.1963 tarihinde girdiği bu Konsey üyeliğinden, tamamen tasarruf tedbirleri
dikkate alınarak, 24.11.1998 tarihinde ayrılmıştır ve o tarihten beri de,
Türkiye, zeytinyağında söz sahibi olmaktan uzaklaştırılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (Devamla) - Başkanım, biraz müsaade eder misiniz; toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (Devamla) - Bu defa, Konseyle yapılan görüşmelerde ve yeni
Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasında, ülkemizin tereddütlü
olduğu konular giderilerek, yeniden adaylığı gündeme gelmiştir. 1 Aralık 2004
tarihinde yapılan genel kurulda, bu yöndeki görüşümüz, ittifakla olumlu
karşılanmıştır. Konseye ülkemizin yeniden üye olmasına yönelik yasal onay
işlemlerimiz devam etmektedir, yakında Meclise sunulacaktır ve yüksek
tasviplerinizle, yeniden üyeliği kazanmış olacağız. Şimdilik, mevcut durumda,
Konseye, gözlemci kuruluş statüsünde Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ve
Marmarabirlik katılmakta; ancak, Konseyin karar alma sürecinde oy kullanamamaktadır.
Değerli arkadaşlar,
Konseye ülkemizin üyeliğiyle birlikte, ülkemiz zeytincilik sektörü, Konseyin
teknik projelerinden de yararlanma imkânına kavuşmuş olacaktır.
Yeniden üyelik, Avrupa
Birliğine uyum sürecinde sektör bazlı ilişkileri güçlendirecek bir platformun
oluşmasını da sağlayacaktır.
Türkiye'de zeytin
yetiştiriciliği, ıslahı, teknolojisi, bitki sağlığı ve ekonomisi üzerine
çeşitli araştırma ve çalışmalar yapan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı
Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, Uluslararası Zeytinyağı Konseyinin
teknik yardımlarından yararlanarak, yeni projelerle, zeytin üretimimizin
kalitesini artırabilecektir.
Dünya piyasalarında
zeytinyağı ithalatçıları tarafından kabul gören Konseyin kalite kontrol
programlarına, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği de kendi çabalarıyla girmiş
bulunmaktadır. Ülkemizin diğer zeytin ve zeytinyağı ihracatçılarının da söz
konusu programlara dahil edilmesi, ihracatımızda uluslararası standartların
geçerlilik kazanması, kutulu ve şişeli ihracatımızın artırılması açısından önem
taşımaktadır.
Avrupa Birliği
Komisyonuna yapılacak ayrıntılı taramaya yönelik çalışmalarımız da hızla devam
etmektedir. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki "Tarım ve Kırsal
Kalkınma" başlığı altında 3-5 Aralık 2005 tarihinde tanıtıcı tarama çalışmaları
yapılmıştır. Bu çalışmalarda, Avrupa Birliği, tarım sektöründe yaptığı
düzenlemelerini ve sektörün yapısını ülkemize tanıtmış olup, ülkemizin Avrupa
Birliğine yapacağı sektör tanıtımı ayrıntılı tarama olarak 23 Ocak 2006 tarihinde
başlayacaktır. Buna ilişkin 35 konu başlığı belirlenmiş ve bu başlıklardan
yağlı tohumlar, zeytinyağı, pamuk ve ipekböceğine ilişkin başlıklardaki Avrupa
Birliğinin sorunlarının cevaplandırılması ve bu konuda ülkemiz adına yapılacak
sunumların koordinasyonu doğrudan bakanlığımıza verilmiştir. Bu kapsamda, 12
Aralık tarihinden itibaren başlanan çalışmalara, çok yoğun bir şekilde devam edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başta da ifade ettiğim üzere, zeytin ve zetinyağı ile yağlı
tohum ve bitkisel yağ üretimi, ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır.
Özellikle, Kyoto Anlaşmaları
çerçevesinde Avrupa Birliğinin ve Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar,
tavsiyeler doğrultusunda giderek, petrol ürünlerindeki kritik durum
dolaylısıyla, biyodizel ve biyobenzin denen etanol üretimi fevkalade önem taşımaktadır. Bu kapsamda, birçok
tarım ürünümüz, özellikle yağlı tohum ve bitkisel ürünler, giderek, biyodizel
ve etanol imalatında kullanılacaktır. Bu bakımdan da Türkiye için bu konu fevkalade
önem taşımaktadır.
Nitekim, şeker
fabrikalarımızdan 3 veya 4 tanesini, hızla, şeker yerine etanol imalatına
döndürmek üzereyiz. Bu konuda araştırma komisyonunun kurulup kurulmaması, tabiî
ki, Yüce Meclisin takdirindedir. Ancak, şunu belirtmek istiyorum ki, hükümet
olarak, üretimin artırılması ve yeterli pazarlama imkânlarının sağlanması
konularında, tüm gayretimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, birliklerimizle,
kooperatiflerimizle uyum içinde çalışmaktayız. Bilindiği gibi, birlikler ve
kooperatifler, eskiden doğrudan Bakanlığa bağlı organlardı. 2000 yılında alınan
karar dolayısıyla, özel hale getirilmişlerdir ve Yeniden Yapılandırma Kurulunun
kararlarının dışına çıktığı zaman, tamamen özel hale gelmektedir ve biz, sadece
denetimden sorumlu bir bakanlık durumundayız.
Bu vesileyle, siz değerli
Genel Kurul üyelerini bilgilendirmeye çalıştım. Beni sabırla dinlediğiniz için
hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkürlerimi sunuyorum, bu yılın bereketli
olmasını Cenabı Allah'tan diliyorum.
Saygılarımla. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 17.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47 nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Meclis araştırması
önergelerinin öngörüşmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V.-
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI (Devam)
A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin,
yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/41) (Devam)
2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 Milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/170) (Devam)
3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20
Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/177) (Devam)
4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 Milletvekilinin,
zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin
artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263) (Devam)
5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19
Milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/295) (Devam)
BAŞKAN - Hükümet adına
gereken konuşma yapılmıştı.
Şimdi, söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'de.
Sayın Deveciler, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL
DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılması için verilen araştırma
önergeleri hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım, tüm zeytin üreticilerini ve sizleri, saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Sayın Bakan az evvel
konuştu, sözlerinin içerisinde, yapmış olduğu konuşmalarda, rakamları YTL
olarak verdi ve de "biz YTL'ye geçtik, onu da eleştirirsiniz" dedi
sözlerinde. Biliyoruz, 1.1.2006'dan itibaren, bir yıllık deneme süresinden sonra,
tamamen YTL'ye geçildi.
Peki Sayın Bakan, YTL'ye
geçtik de ne oldu; sadece paradan 6 sıfır atıldı; başkaca ne değişti,
vatandaşın alım gücü mü değişti, yoksa zeytin üreticisi ile çiftçinin durumunda
bir değişiklik mi oldu; daha da kötüye gitti, eskisinden daha da kötüye gitti.
İşçi, memur, emekli, esnafın halinde bir iyileştirme mi oldu; hepsi perişan
halde, zar zor hayatlarını idame ettiriyorlar, esnaf alabildiğine kepenk
kapatmakta. Enflasyonun yüzde 5 olduğu 2006 yılında hâlâ yüzde 18 civarında,
enflasyonun 3,5 katı üzerinde, esnaf, kredisinin faizini ödemekte; onu da
ödeyemiyor, hepsi de icralara düşmüş vaziyette. TRT'nin...
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Yüzde 18 değildi Kemal Bey. O, bütçeyle ilgili; konuyla ilgisi yok.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Hayır, yüzde 18. Siz payları hesaplamıyorsunuz herhalde. Konuyla
ilgisi yok; ama, Sayın Bakan söylediği için ben de ona cevap veriyorum Sayın
Ilıcalı.
Sayın milletvekilleri,
zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarıyla ilgili Cumhuriyet Halk
Partisinin araştırma önergesi 6 Ocak 2005 Salı günü
Meclis gündemine geldi. O
günkü oturumda, Cumhuriyet Halk Partili üyelerin dışında, AKP'li milletvekili
arkadaşlarımıza ait 3 adet araştırma önergesinin de bulunduğunu ve tüm
bunların, birleştirilerek, birlikte gündeme alınarak, bir an evvel zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılması gerektiğini söyledik;
fakat, ne yazık ki, AKP'li saygıdeğer milletvekillerinin oylarıyla, tüm bu
araştırma önergelerinin gündeme alınması reddedildi.
İktidar partisinin sayın
milletvekilleri, bakınız, daha, üzerinden bir ay bile geçmedi; bugün 28 gün. O
gün reddettiğiniz araştırma önergelerini, siz, tekrar, bugün gündeme
getirdiniz. Bizim için, bu, memnuniyet verici bir gelişmedir; ama, soruyorum;
peki, bir ayda ne değişti de, tekrar, aynı konuyu, bu sefer siz gündeme
taşıyorsunuz? Peki, bir ay evvel neden reddettiniz madem taşıyacaktınız?! Bir
cevabını söyleyin bakalım da, tüm vatandaşlarımız da bir duyuversinler. Buna,
"geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye" derler.
Arkadaşlar, bakınız, bir
ay evvel bu konuyu gündeme getirdiğimizde, zeytinde kampanya dönemi devam
ediyordu. Şimdi, kampanya döneminin sonuna geldik.
Yine, ayrıca, Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilimiz Kemal Anadol'un başkanlığında, CHP'li 20
civarında milletvekilinden oluşan komisyon, kasım ayının son günlerinde, Bursa
İlinden başlayarak, Çanakkale, Balıkesir, Körfez bölgesi, İzmir, Aydın, Muğla
ve Manisa İllerinde zeytin ve zeytinyağı bölgelerini gezerek, bire bir, zeytin
üreticilerinin, işletmecilerinin ve birliklerinin sorunlarını dinlediler.
İşte, tüm bu sorunların
tespiti neticesinde, 6 Aralık 2005 tarihinde, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarını, daha evvel verilen araştırma önergeleri
doğrultusunda, bir an evvel komisyon kurulması amacıyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisine taşımıştık; ama, sizler reddettiniz. Neden; sadece ve sadece, bu
araştırma önergesi Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri tarafından gündeme
getirildiği için. Bugün de siz getiriyorsunuz.
Tabiî ki, hep birlikte,
bu araştırma önergelerini gündeme alıp, araştırma komisyonunu geç de olsa
kuracağız; ama, ne yazık ki, geç kalındı. Zeytinde kampanya dönemi bitiyor,
bayramda sona eriyor. Kuracağımız araştırma komisyonu raporu neticesinde,
zeytinciliğin sorunları, ne yazık ki, önümüzdeki kampanya dönemine kalacaktır.
Çok yazık arkadaşlar, çok yazık! Zeytin üreticisini de siyaset alet ettiniz;
çok yazık!
Bakınız, bu 20'ye yakın
Cumhuriyet Halk Partili milletvekili bir haftalık bir çalışma yaptılar ve
zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını araştırarak, bununla ilgili 64
sayfalık bir komisyon raporu haline getirdiler. İsteyen AKP'li milletvekili
arkadaşlarımıza yararlanmaları için bu komisyon raporlarından verebiliriz ve
tavsiye ederiz.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; dünyada yaklaşık 10 000 000 hektar alanda 900 000 000 kadar
zeytin ağacı bulunmaktadır. Dünyadaki zeytin ağacı varlığının yüzde 98'si
Akdeniz çanağında yer alan ülkelerde bulunmaktadır.
Türkiye, Akdeniz iklimi
özelliklerini taşıması nedeniyle, dünyanın önemli zeytin ve zeytinyağı
üreticisi ülkeleri İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Tunus, Fas, Cezayir
arasında yer almaktadır. Yaklaşık 500 000 ailenin geçimini zeytincilikten
sağladığı Türkiye'de, yaklaşık 645 000 hektarda 107 000 000 zeytin ağacı
bulunmaktadır. Bunun 95 000 000'u meyve veren, 12 000 000'u da henüz meyve
verme safhasına gelmeyen yaştaki ağaçlardan oluşmaktadır. Bu zeytin ağaçlarının
yaklaşık 11 000 000'luk kısmı seçim bölgem olan Balıkesir İlinin Körfez bölgesi
ile Güney Marmara, Erdek, Edincik bölgesinde bulunmaktadır.
Ülkemiz zeytinciliği ve zeytinyağı sektörü, tarımdan sanayie ve
pazarlamaya kadar bir zincir içerisinde, ana ve yan ürünleriyle birlikte,
doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık 9 000 000 kişinin geçimine katkıda bulunan
önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam alanıdır.
Türkiye, dünya sofralık
zeytin üretiminde yüzde 12-13 payla ikinci sırada, yağlık zeytin ve zeytinyağı
üretiminde ise yüzde 6 payla dördüncü sırada bulunmaktadır. Ülkemizin zeytin
üretiminde yüzde 80,5'le Ege Bölgesi ilk sırayı alırken, bunu yüzde
11,8'le Akdeniz, yüzde 6,1'le Marmara
Bölgesi izlemektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise Kilis ve Nizip
yörelerinde, Kuzeydoğu Anadolu'da ise Artvin Yusufeli İlçesi ve diğer birkaç
ilçede zeytin üretimi yapılmaktadır.
Zeytin, ülke ekonomisine
katkısı ve halkımızın beslenmesi yönünden önemi büyük olan tarımsal bir
ürünümüzdür. Ülkemizde mevcut tarım alanlarının yaklaşık yüzde 2'si
zeytinlerden oluşmaktadır. Yaklaşık 200 000 hektarlık alanda sofralık zeytin
yetiştirilmekte, 657 000 hektarlık alanda ise yağlık zeytin yetiştirilmektedir.
Marmara Bölgesinde üretilen zeytinin yüzde 80'inden fazlası siyah sofralık, Ege
Bölgesinde yetiştirilen zeytinin ise yüzde 80'e yakını yağlıktan oluşmaktadır.
Ülkemizde genellikle sofralık zeytinlerde Marmarabirlik, zeytinyağında ise
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği piyasayı elinde ve kontrolünde tutmaktadır.
Her iki birlik de ülkemiz sofralık zeytin ve zeytinyağı piyasasında
düzenleyici, fiyat belirleyici, piyasa oluşumlarını yönlendiricidir, aynı
zamanda, yeniliklere öncülük yapmakta ve rol oynamaktadırlar.
Ülkemizde üretimde
belirli mesafeler alınmasına rağmen, zeytinyağı tüketiminin hâlâ istenilen
düzeyde olmadığı ve kısa vadede ihracatın fazla artırılamayacağı da
düşünülürse, yurtiçi talebin artırılmasının gerekliliği ayrı bir önem kazanmaktadır.
Türkiye, dünyanın en
büyük dördüncü zeytinyağı üreticisi olmasına rağmen, toprakları bizimkinin
beşte 1'i kadar bile olmayan Yunanistan ve Suriye, zeytinyağı üretiminde
bizden, ne yazık ki, öndedir şu anda.
Bilim çevreleri
tarafından uzun ömrün iksiri olarak sayılan bu muhteşem mayii biz pek
kullanamıyoruz. Yunanistan'da kişi başına yıllık tüketim 20 litreyi aşarken,
İspanya ve İtalya'da 10-12 litre, ülkemizde ise bu oran 1 litreyi bile bulmamaktadır.
Bizim önce Türkiye'de insanlarımıza zeytinyağını tanıtmamız ve yenmesini
sağlamamız gerekmektedir. Zeytinyağının önemini anlatmamız, iç piyasayı
genişletmemiz gerekiyor. Bunun yanında, bir yandan ambalajlı olarak, bir yandan
da dökme olarak yaptığımız ihracata, hangi sistemin daha yararlı olduğu
üzerinde düşünüp, o alanda daha geniş piyasalar yaratmamız gerekmektedir.
Türkiye, dünyanın önde
gelen zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında yer almasına ve son beş
yıllık dönemde zeytinyağı üretiminde önemli artışlar kaydetmesine karşın,
zeytinin doğasından ileri gelen periyodisitenin (üretimin bir yıl fazla bir yıl
az olması) etkisi halen azalmış değildir. Oysa, zeytinciliği gelişmiş ülkelerin
çoğunda, periyodisitenin etkisi gereken bakım işlemlerinin yapılmasıyla çok
düşük düzeylere indirilmiş durumdadır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; ülkemizde zeytincilikte sorun çok büyük, üreticinin üretim
sorunları da çok fazladır. Üretici, mücadelede devlet tarafından yalnız
bırakılmış olduğundan mücadeleyi yapmakta zorlanmaktadır. Üretici, üretimde
bakımı, budamayı, gübrelemeyi, sulamayı ve ilaçlamayı yerine getirmekte
zorluklar yaşıyor. Kooperatifler, özellikle tarım satış kooperatifleri,
birlikler, Marmarabirlik, Tariş, 57 nci hükümet zamanında çıkarılan yasadan
dolayı çok büyük maddî zorluklarla karşı karşıyadır. O yasalarla, üretici
lehine, kooperatifler lehine değişikliklerin, acilen Meclisimize getirilip,
yapılması gerekmektedir.
Zeytinlik alanlarının,
mutlaka, konut, turizm, sanayi olarak kullanılmasının önüne geçilmesi
gerekiyor.
Ülkemizde, zeytin
hasadında hangi makinelerin kullanılacağına, hâlâ, net olarak karar
verilememiş; bir an evvel buna karar verilmesi gerekiyor. Hâlâ, çuvallarla,
oradan oraya zeytin naklediliyor. Bunun önüne geçilmesi lazım.
Zeytinliklere hayvan
sokulmasının getirdiği büyük sorunlar var. Bu konuda Çiftçi Mallarını Koruma
Kanununun, mutlaka, günün koşullarına göre tekrar değiştirilmesi gerekiyor.
Eğer, gerekiyorsa, Zeytin Yasasına da, bu konuda var olan maddeyi güçlendirici
eklemeler yapmamız gerekiyor.
Ülkemizde zeytin ve
zeytinyağı üreticileri devletimiz tarafından yeteri kadar desteklenmemektedir.
Oysa, AB ülkelerinde zeytinyağı üreticileri tamamen devlet desteğiyle
desteklenmekte, teşvik edilmektedir. Ülkemizde zeytinyağına verilen destekler
ile AB'de de verilen destekleri karşılaştıracak olursak, Avrupa Birliği
ülkelerinde zeytinyağı üretimi fiyat garantisi altındadır. Zeytinyağı
üreticisi, Ortak Pazar tarım politikasıyla desteklenmekte ve zeytinyağı
üreticisine kilo başına 1,32 euroya varan yardımlarda bulunularak, ürünün pazar
şansı artırılmakta, tarımsal üretimde süreklilik sağlanmaktadır.
Avrupa Birliği
ülkelerinde ve Tunus'ta, arz fazlası yaşanan dönemlerde, ayrıca üreticiye,
stoklama yardımı verilmektedir. Verilen son yardımın tutarı ton başına 1,22
eurodur.
AB ülkelerinde zeytinyağı
dışticareti kesinlikle herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmamaktadır. Avrupa
Birliği, hem kutulu hem dökme zeytinyağı ihraç ve ithal etmektedir. Dünya
fiyatlarına göre zeytinyağı ihracatçılarına da iade verilmektedir. En son
verilen tutar, kutulu naturel sızma için ton başına 60, kutulu riviera için ton
başına 55 eurodur. Yine, konservelerinde zeytinyağı kullanan imalatçılara, ton
başına 440 euro destekleme primi, Avrupa Birliği ülkelerinde verilmektedir.
Avrupa Birliği ve
Tunus'tan sonra en büyük zeytinyağı üretici olan ülkemizde ise, ürünün
stratejisine uygun bir politika bulunmaması, ürünün iç ve dış satış şansını
sınırlamaktadır.
Ülkemiz, kişi başına
yıllık zeytinyağı tüketimi açısından tüm üretici ülkelerin gerisinde kalmakta
ve katmadeğeri yüksek kutulu ihracat istenilen seviyelere ulaşamamaktadır.
Dünyanın en önemli
zeytinyağı üreticisi Avrupa Birliğinde, zeytinyağı, tüm özelliklerine bağlı
olarak Ortak Pazar politikası dahilinde kapsamlı olarak desteklenmekte ve
zeytinyağı üreticisine, ton başına, yaklaşık 1 300- 1 400 dolara yakın yardımda
bulunulmaktadır.
Bunun yanı sıra
zeytinyağı üretiminin kalitesini geliştirmek için ziraî ve sınaî önlemler
içeren programlar uygulanmaktadır. Her yıl bu tür programlara 30 000 000 euro,
Avrupa Birliğinde, ayrılmaktadır. Yine, Avrupa Birliği, zeytinyağı sektöründe
faaliyet gösteren üretici birliklerini de unutmamaktadır. Bunların idarî ve
teknik masraflarının karşılanması için 30 000 000 euro, yılda, bu birliklere
tahsis edilmektedir. Avrupa Birliğinde kayıtlı zeytinyağı üreticilerinin toplam
sayısı 2 800 000'dir. Bunların her yıl 2 200 000'i üretim yardımı
almaktadırlar. Avrupa Birliğinde zeytinyağı üretimine büyük destek
verilmektedir. Her yıl zeytinyağı için Avrupa Birliği bütçesinden toplam 2 500
000 000 euro ayrılmaktadır. Bu tutarın yaklaşık yüzde 90'ı üretim yardımlarında
kullanılmaktadır.
Türkiye'nin de AB'deki
politikaları benimsemesi, hem AB'ye uyumu hem de Türk zeytinciliğinin refahı
açısından büyük öneme sahiptir. Ne yazık ki, Türkiye'de bugüne kadar yapılan
uygulamalar, zeytincilik sektörünün ihtiyaçlarına cevap verememiştir. Ülkemiz
açısından stratejik bir değere sahip olan zeytinyağı üretimi, sistemli olarak
desteklenmemiştir. 1998 ve 1999 yıllarından günümüze kadar çeşitli defalar prim
verilmiş, ne yazık ki, verilen primler her defasında gerilemek durumunda
kalmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidara gelmeden evvel, 57 nci hükümet
döneminde, zeytinyağına 40 sent ve 28 sent prim verilmiş olup, AKP İktidarı
döneminde 175 000, 200 000 ve 250 000 Türk Lirası olarak bu primler gerçekleştirilmiştir.
2006 yılı için bütçeye konulan prim miktarı ise, geçen yıl uygulanan primin
yüzde 60 eksiğidir. Verilecek prim miktarı 2006 yılı için 100 000 TL, yani, 10
kuruştur. Arkadaşlar, 2006 yılında bütçeye konulan bu 100 000 liralık, 10
kuruşluk prim zeytinciye reva mıdır?!
Bakınız, 2002 seçimleri
kampanyalarında, iktidara gelmeden önce, sizler değil miydiniz, AKP'nin
iktidara gelmeden evvelki, o günkü hükümetlerin vermiş olduğu 40 sentlik, 28
sentlik zeytinyağı priminin çok az olduğunu, iktidara gelirsek -bizler de
söyledik, Cumhuriyet Halk Partililer olarak- AKP iktidarında, CHP iktidarında,
zeytinciye, kilo başına 60 sent prim vereceğini söyleyen,oy isteyen bizlerdik,
AKP'lilerdi. Değil miydiniz arkadaşlar?!
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Biz söylemedik.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bakınız, Balıkesir'deki temsilcileriniz var! Sayın Başbakanımız
bunu mitinglerinde söyledi. Peki ne oldu; biz muhalefet olduk, AKP iktidar
oldu. Bize 60 senti vermek nasip olmadı. İnşallah, önümüzdeki yıl yapılacak
olan seçimlerden sonra bu 60 senti vermek Cumhuriyet Halk Partisi İktidarına
nasip olacaktır.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Şu an zeytinciler bayram yapıyor.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Vermiş olduğunuz her vaadinizde olduğu gibi, zeytinciyi de o tatlı
vaatlerinizle kandırarak oyları aldınız, iktidar oldunuz. Nerede kaldı?!..
Sayın Balıkesir milletvekilleri, Sayın Bakan, nerede kaldı o 60 sent?!.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Ne 60 senti?!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Nerede kaldı?!. Bırakın 60 senti vermeyi, eski hükümetler döneminde
verilen 40 sentin, 28 sentin yarısını dahi bu zeytinciye reva görmediniz
arkadaşlar, vermediniz.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Hayır; bayram yapıyor zeytinci.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bakınız, geçen yıl 250 000 lirayken, 2006 yılı için 100 000 lira
(10 kuruş) Sayın Bakan… Lütfen, bu zeytincinin primini, hiç olmazsa, geçen
yılın altına düşürmeyiniz. Çok ayıptır! Nereden karşılayacaksanız karşılayınız.
2006 bütçesine koymadınız; ama, Maliye Bakanlığının yedek ödeneğinden bunu
pekala karşılayabilirsiniz. Bu zeytinciye, lütfen, sözünüzü tutunuz.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Ayvalık'a gidelim mi beraber?.. Ayvalık'a gidelim mi?..
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bırakın şimdi onu, yüzde 60 eksiğiyle 100 000 lira. Çünkü zeytin
üreticimiz bu primi almak için, prim dosyasını tekabül ettirmek için ilçe tarım
müdürlüklerine müracaat ediyor. Prim dosyasını tekabül ettirirken, çiftçi
mallarına, ziraat odasına, Zeytin Zararlılarıyla Mücadele Birliğine belirli bir
para ödüyor. Bir yandan peşin para ödüyor; ama, primini almak için ise iki yıla
yakın zaman bekliyor.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Ayvalık'a gidelim beraber..
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Hiçbir şey yapmayacaksanız bile, hiç olmazsa, geçen yılki primi
veriniz. Tekrar söylüyorum.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Doğru konuş!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - 100 kuruş. Doğru konuşuyorum… Hemşerim, doğru konuşuyorum…
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Beraber gidelim Havran'a…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - 100 kuruş artırıyor musunuz, artırmıyorsunuz; onu söyle önce sen.
Ne Havran'ı?
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Köşdere…
Genel Kurula hitap
ediniz.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Sayın Milletvekili, senin bölgende de zeytin var, Küçükkuyu'da,
Ayvacık'ta, Ezine'de. Zeytinci perişan… O primi 100 000 liraya düşürdünüz, siz
düşürdünüz, sahip çıkın… Sahip çıkın… Uyuma!.. Çuval ağzı aç…
2004 yılına ait
zeytinyağı primlerinin hâlâ bir kısmı ödenmedi. Yine 2004 yılına ait doğrudan
gelir desteği primlerinin hâlâ ikinci taksiti ödenmedi.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Sözünü geri al.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Ne zaman ödenecek?
Uyuma; yalan, yanlış
söylemiyorum.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Yanlış yapıyorsun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Yanlış yapmıyorum.
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
lütfen!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - 2006 yılına girdik; 2004 yılının doğrudan gelir desteğinin ikinci
taksiti ödenmedi, 2004 yılının zeytinyağı primlerinin hâlâ bir kısmı ödenmedi.
Ne zaman ödenecek? Çiftçinin 2004 yılına ait mazot desteği ödemelerini hâlâ
neden ödemiyorsunuz? O doğrudan gelir desteklerinden kestiniz 6 000 000 lirayı.
10 000 000 lira verdiniz "mazot desteği vereceğiz" diye; hâlâ neden
ödemiyorsunuz 2004'ü? Yıl 2006...
Bakınız, ülkemizde 2005
yılında enflasyon yüzde 8, 2006 yılında ise yüzde 5 olacağı öngörülürken
çiftçilerimizin, zeytincilerimizin tarım kredi kooperatifi ve Ziraat
Bankasından almakta olduğu ziraî krediler hâlâ neden enflasyonun 4 kat
civarında, yüzde 20'lerde seyrediyor? Marmarabirlik'in, burada yazısı var; şu
anda yüzde 20, krediler, arkadaşlar; enflasyon yüzde 5!..
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Balıkesir körfez bölgemiz, Türkiye'nin ve dünyanın en iyi
zeytinyağını üreten bölgesidir. 40
000'e yakın çiftçi ailesi zeytincilikle geçinmekte ve bu bölgede 5 000 kişiye
mevsimlik iş imkânı sağlamaktadır, 10 000 000 civarında zeytin ağacı
bulunmaktadır. Bu bölgede zeytin sineği mücadelesi için, 4086 sayılı Kanunun 4
üncü maddesine göre, 1580 sayılı Yasa doğrultusunda, Körfez Zeytin Hastalıkları
ve Zararlıları ile Mücadele Birliği kurulmuştur. Birlik, 1999 yılından beri
faaliyette olup körfezdeki tüm zeytinlerin zararlarıyla mücadelesini uçakla
yapmaktadır. Zeytin sineğiyle mücadele yapılmadığı yıllarda yemeklik sızma yağ
üretimi yüzde 20'lere kadar düşmektedir. 4086 sayılı Yasanın 1 inci maddesine
göre "birliklere, hedeflenen temel amaçlar için, malî açıdan işlevini
yapabilecek seviyeye gelinceye kadar" bunu kanunda söylüyor "bakanlık
bütçesine konulacak ödeneklerle aynî ve nakdî yardımlar yapılabilir"
denilmektedir. Yine "zararlılarla mücadelede, devlet, birliklere araç
gereç, finans sağlar. Bu konuda Tarım Bakanlığınca yeterli eleman
görevlendirilir" denilmektedir. Birlik kurulduğundan beri Tarım Bakanlığı
tarafından desteklenmiş, gerekli ilaç yardımları bugüne kadar yapılmıştır;
ancak, geçtiğimiz 2005 yılında ise kullanılan 250 milyar liralık cezbedici
ziraî ilacının sadece 50 milyar lirası Bakanlıkça karşılanmış, ikinci
aplikasyon için 80 milyar lira birlikçe ödenmiş, en son üçüncü aplikasyonda
atılan ilaç ise ilacın Bakanlık tarafından verilmemesi neticesi günü bir hafta
geçirilmiştir. En son aplikasyon tutarı olan 80 milyar civarında ilaç bedeli
için önce birlikten teminat mektubu istenmiş, ondan sonra da Bakanın
talimatları doğrultusunda, 15 Aralık 2005 tarihine Birlik Başkanınca çek
verilerek, ancak Bakanlıktan ilaç temin edilmiştir. Birlik ve yöneticiler çok
mağdur durumdadır. 2006 bütçesine zeytin zararlılarıyla mücadele için herhangi
bir ödenek konulmamış olup, Bakanlıkça da ilaç verilemeyeceği açıklanmıştır.
İlaçlama sebebiyle, millî ekonomiye 200 trilyonluk bir katmadeğeri
kazandırmaktadır bu Birlik. Birlik, üyelerinden de ilaçlama bedellerini tahsil
etmekte çok zorlanmakta olduğundan, ilaçlama için gerekli olan ilaç uçaklarına
da ödeme yapamamaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
konuşmanızı tamamlayınız.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bakanlıkça, Birliğe yardımcı olunması amacıyla, ilaçlama
bedellerinin tahsilinde yardımcı olunması için üreticiye ait prim dosyalarının
ilçe ziraat müdürlüklerine verilmesi esnasında "borcu yoktur" belgesi
istenerek Birliğin tahsilatının sağlanmasını, bu yapılmadığı takdirde, bu
yıldan itibaren ödeme güçlüğü dolayısıyla ilaçlama yapılması tehlikeye
girecektir.
Yine, ayrıca, Bakanlıkça,
Körfez Zeytin Zararlıları ve Hastalıklarıyla Mücadele Birliği ile Güney Marmara
Zeytin Zararlılarıyla Mücadele Birliğine 2006 yılı içinde kesinlikle ziraî
mücadeleyi cezbedici tahsiste bulunulması, ödenek tahsis edilmesi
gerekmektedir. Yoksa, önümüzdeki kampanya sezonunda ilaçlama yapılamazsa
zeytinci perişan olacaktır.
Zeytin ve zeytinyağı
üretimiyle ilgili tespit ettiğim sorunları sizlere aktarmak istiyorum ve
bunlara bir an evvel çözüm bulunmasını istiyorum.
Her türlü işlemi kayıt
altında olan, sigortalı ve sendikalı işçi çalıştıran kooperatifler, kayıtdışı
faaliyet gösteren tüccarlarla rekabette zorlanmaktadırlar.
Zeytinyağında tağşis
sorunu yaşanmakta, bu konu hükümetçe yeterince denetlenmemekte ve etkili
yaptırım uygulanmamaktadır.
Zeytinyağına verilen prim
miktarı yeterli olmamakta, üreticiyi tatmin etmemektedir. Sofralık zeytine ise,
ne yazık ki, bugüne kadar prim desteği uygulanmamıştır.
Üretici ve zeytin
zararlılarıyla mücadele birlikleri, ziraî mücadelede devlet desteğinden yoksun
bırakılmıştır. Devlet, bu birliklerden desteğini çektiğini açıkça ilan
etmiştir.
Organik zeytin ve
zeytinyağı üretiminde belirsizlikler vardır.
Zeytin hasadında, elle,
tarakla ve makineyle toplama yanında, hâlâ, sırıkla dallara vurulmakta, hasat
edilen zeytinler birçok yörede çuvallar içerisinde taşınıp, işletmelerde
çuvallar üst üste konarak istif edilmektedir.
Birçok yağhanelerde
hijyen ve temizlik kurallarına uyulmamaktadır. İlkel yağhaneler varlıklarını
halen sürdürmektedirler.
Türkiye'nin birçok
yöresinde, o yörenin ekolojisi de dikkate alınmadan, uygun olmayan cinste
zeytin fidanları dikilmektedir.
Sofralık zeytin işleme
teknikleri, üretici tarafından yeterince bilinmemektedir. Sofralık zeytin de
tüketici tarafından da kalite ve çeşit üstünlükleri tam olarak bilinmemektedir.
Bunların anlatılması lazım.
Düşük kalite ve uygun
şartlarda işlenmemiş zeytinler ucuz fiyatlarla haksız rekabete neden olacak
şekilde pazara sunulmaktadır.
Doğrudan gelir desteğinin
arazi bitimine değil, üretilen zeytinin kilogramı başına verilmesi
gerekmektedir.
Türkiye'nin son üç
yıldaki zeytin ihracatı, sırasıyla 74 000, 44 000 ve 89 000 tondur. Bu ihracat
rakamları, Avrupa Birliğinin zeytinyağı ihracatçısı ülkeleriyle
karşılaştırıldığında çok düşük kalmaktadır. Türkiye'nin zeytinyağı ihracatını,
genellikle dökme zeytinyağı biçiminde, diğer zeytinyağı ihracatçısı ülkelerden
İspanya ve İtalya'ya yaptığı görülmektedir. Bu durum, önemli ölçüde katmadeğer
ve ihracat geliri kaybına neden olmaktadır. Bu konuda en büyük engel, Avrupa
Birliğinin üçüncü ülkelerden ithal ettiği zeytinyağlarına uyguladığı gümrük
vergileridir. Türkiye'den zeytinyağı ithalatında ton başına 1 400 euro gümrük
vergisi alınmaktadır.
Destekleme alımlarında
ürün bedellerinin ödenme şekli, önemli bir sorun olarak görülmektedir.
Açıklanan hedef fiyatlar ile oluşacak piyasa fiyatları arasındaki farkın, daha
sonra destekleme primi olarak üreticiye ödenmesi uygulaması hükümet tarafından
ciddiyetle uygulanmalıdır. Zeytin üretim faaliyetine, son yıllarda diğer tarım
ürünlerinin gelir getirmemesi yanında destekleme prim uygulamalarının da
etkisiyle giderek daha çok önem verilmesinde bu uygulamanın önemli etkisi
gözardı edilmemelidir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; son yıllarda AKP İktidarı döneminde perişan olan, girdileri
yükselen; ama, desteklemeleri tamamen kesilen, ürettiği ürünün karşılığını
alamayan, sahipsiz bırakılan, ürününü bir yıl öncesinde sattığı fiyatların
altında satmaya mahkûm edilen Türk çiftçilerinin tümünde olduğu gibi zeytin
üreticilerimizin de bu perişan durumdan kurtarılmasının yolunu hep birlikte
bulacağımızı ümit ediyor; zeytincilerimizin, tüm Türk çiftçisinin ve Türk Halkının
hem yeni yıllarını kutluyor, 2006 yılının başarı, mutluluk getirmesini
diliyorum hem de önümüzdeki hafta idame edeceğimiz kurban bayramlarını
kutluyorum ve sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Deveciler.
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
konuşmanız sırasında "uyuma; çuval ağzı aç" cümlesini kullandınız mı?
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - İsim olarak kullanmadım…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Kullandı, bu bir hakarettir...
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - …ama, zeytinde çuval var, zeytinin ağzını açsın diye söyledim.
Zeytin çuvalının ağzını açsın; çünkü, kendi zeytin bölgesinde…(AK Parti
sıralarından "kullandı" sesleri)
BAŞKAN - Yani, bu bir
yöresel bir tabir midir, nedir bu?
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Yöresel tabirdir Sayın Başkanım, bir sataşma yoktur; öyle bir şey
yok.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Kötü anlamda değildi…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Ben, yoksa…
BAŞKAN - Yani, bunu, bir
sataşma mı kabul ediyorsunuz Sayın Köşdere?..
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Evet…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Sayın Başkanım, Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Buyurun gelin,
kısa bir açıklama yapın.
ATİLA EMEK (Antalya) -
İsim de söylemedi…
BAŞKAN - Tatlıya
bağlayalım; buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Yoksa, ben, hemşerim Köşdere'yi çok severim; ama, kendi, söz
verdiği zeytin bölgesinin, Ezine, Küçükkuyu, Ayvacık Bölgesindeki zeytin
üreticilerine de, lütfen, sahip çıksın; onun için söyledim, uyansın diye.
BAŞKAN - Çok kısa olarak
konuya bir açıklık getirin Sayın Köşdere; buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla)
- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten, ben de, çok
saygı duyduğum milletvekilimi, en az onun kadar seviyor ve sayıyorum; ancak,
her hatip, milletin kürsüsüne çıktığında…
BAŞKAN - Sayın Köşdere,
sadece bu konuyla ilgili…
İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla)
- …istediği gibi konuşma hakkına sahip olmadığını bilmeli.
BAŞKAN - …sadece bu konuyla ilgili…
İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla)
- Ben, gerçekten, sadece, bu konuyla ilgili konuşacağım. "Uyuma; çuval
ağzı aç" terimini, hiç, kendisine yakıştıramadım. Hiçbir milletvekili,
buraya, uyumaya gelmiyor. Halkın sorunlarını anlatmaya… Ancak, unutmasınlar ki,
zeytin, çuvalla değil, sepetle toplanıyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Çuvalla koyuyorlar ama…
İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla)
- Biz, ürünlerimizin ve Allah'ın bize bahşettiği bu zeytin ürününün ne kadar
kutsal bir ağaç, ne kadar kutsal bir meyve olduğunu biliyoruz.
Ben, Milletvekilimin, bu
sözünü geri almasını talep ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
(AKP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
V.-
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI (Devam)
A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin,
yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/41) (Devam)
2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 Milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/170) (Devam)
3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20
Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/177) (Devam)
4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 Milletvekilinin,
zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin
artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263) (Devam)
5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19
Milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/295) (Devam)
BAŞKAN - AK Parti Grubu
adına, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu; buyurun Sayın
Karapaşaoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunarken, Nizipli bir
vatandaşımızın, zeytinci bir vatandaşımızın göndermiş olduğu bir bayram tebrik
kartındaki sözleriyle sizin yeni yılınızı tebrik etmek istiyorum; onlar da
şunlar: "Hayat boyu başarılarınızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve
sağlam, mutluluklarınızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi
sürekli, yaşamınızın zeytinyağıyla daha sağlıklı ve güzel olması dileğiyle yeni
yılınızı kutlarım."
Değerli arkadaşlar,
zeytinle ilgili çok detaylı bilgiler verdiler arkadaşlarımız. Dünyanın en
sağlıklı, doğal ve tek meyve yağı olan zeytinyağının kaynağı olan zeytin
ağacının tarihi, günümüzden sekiz-onbin yıl öncesine dayanıyor. Tarihî gelişimi
içinde birçok efsaneye kaynak olan zeytin, eski uygarlıkların yazıtları ve
kutsal kitaplarda yer almış bulunuyor. Ayrıca, beyaz bir güvercinin, Nuh'un
Gemisine, tufan sonrası canlılık belirtisi olarak ağzında zeytin dalıyla
dönmesi nedeniyle, zeytin, yüzyıllardır barışın simgesi kabul edilir haldedir.
Zeytinle ilgili Atina Anayasasında yer alan, Aristotales tarafından kaleme
alınmış bir söz de şöyle: "Devlet malı veya özel mülkiyet farkı olmaksızın,
zeytin ağacını kesen veya deviren herkes mahkemede yargılanacaktır. Eğer suçlu
bulunursa idam edilmek suretiyle cezalandırılacaktır."
Anavatanı, Güneydoğu
Anadolu Bölgesini de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya olan zeytin
ürünüyle ilgili çok büyük sorunlar var.
Değerli arkadaşlar, ben,
önce, burada görüşülmekte olan 6 tane önergeyle ilgili, birleştirilmek
suretiyle görüşülmekte olan zeytin önergeleriyle ilgili, Meclisimizin böyle bir
konuya el atmasından dolayı memnuniyetimi belirtiyorum. 6 tane dedim. Bize
gönderilen şeylerde 5 yazıyor; ama, değerli arkadaşımız Gürol Ergin Beyin
önergesini de burada konuştuğumuzu belirtmek için 6 tane dedim.
Sayın Bakanımız burada
birtakım bilgiler verdiler. Bu bilgiler de doğru bilgiler. Yalnız, Sayın
Bakanımıza bir konu hakkında biraz eksik bilgiler verilmiş. Geçtiğimiz
günlerde, tartıştığımız önergeyle ilgili olarak benim ısrarla görüşülmesini
talep ettiğim konu şuydu: Bakın, hepinizin bilgisi dahilindedir, Marmarabirlik
zeytinin en büyük alıcısıdır ve Marmara Bölgesinde kurulmuş bir birliktir.
Marmarabirlik, Gemlik'ten de zeytin alıyor, ben Gemlikliyim. 25 Ekimde zeytin
alımına başlıyor, 13 Kasımda fiyatını açıklıyor, 30 Kasımda açıkladığı fiyatı
düşürüyor, 5 Aralıkta da zeytin alımını durduruyor. Daha sonra, ilan ediyor,
diyor ki: "Zeytininizi alırım, ama, 31.12.2006'dan sonra parasını öderim.
Emanet olarak alacağım, depolarımda emanet duracak, para elde ettiğim zaman
veririm" Tabiî, bu, üretici arasında büyük bir infiale sebep oluyor. Tam
da önergenin konuşulduğu günlerdi o günler, bu konuları gündeme getirmek
gerekiyordu; Marmarabirlik’in tavrı hakkında bir konuşma yapmamız gerekiyordu
burada.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Bakan da burada izah etti, açıkladı, anlattı, dedi ki: "Marmarabirlikin
160 trilyon liralık borcunu sildik" Güzel bir şey, tabiî silindi; ama,
niye silindi? Bu kadar büyük açığın gerekçesi ne? Araştırıldı mı? Araştırılması
gerekmez mi?.. Çünkü, silinen paralar bu milletin paraları. Bunun arka planının
araştırılması lazım.
Ondan sonra
Marmarabirlik, Gemlikli üreticiye dedi ki: "Param yok, alamıyorum"
Sayın Bakan da ifade ettiler, bu kadar büyük borcu silindikten sonra
Marmarabirlikin depolarında zeytin olduğu gibi, 50 trilyon liralık bir DFİF
kredisi kullandırıldı, bu bahsettiğim tarihlerde de tekrar -herhalde Sayın
Bakana iletmediler bunu- 14.12.2005 tarihli 20/051353 sayılı onayla Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankasına, 30.11.2006 geri ödemeli, vadeli, 25 trilyon
liralık tekrar DFİF kredisi talimatı verildi; yani, birliğe denildi ki, zeytin
alımına devam et; ama, birlik, maalesef, özelikle Gemlik, Orhangazi, İznik,
Mudanya bölgelerinden zeytin alımını durdurdu. Tabiî, bu hal vuku bulunca,
tüccar harekete geçti, köylünün elindeki zeytini çok ucuz fiyatlarla almaya
başladı; çünkü, zeytin alınmasaydı, köylü ya depolayacaktı veyahut da
çürütecekti; onu da yapmaktansa yağlığa gönderecekti. 4 000 000 lira denen
zeytin, 1 000 000 lira-1 200 000 liradan yağlığa gitti. Köylünün de bu feryadı
oldu. Biz, bunları dile getirmek istiyorduk.
Değerli arkadaşlar,
dünyada zeytin ve zeytinyağı konusunda faaliyet gösteren bir kuruluş var. Bu
kuruluştan da Sayın Bakanımız bir nebze bahsettiler; ama, ben, biraz daha
detaylı bahsetmek istiyorum. Bu kuruluş da Uluslararası Zeytinyağı Konseyi -UZK
diye tabir edilen- ve zeytinyağı panelleri hakkında bir görüşü size okumak
istiyorum; o da şu: Türkiye, Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan
Uluslararası Zeytinyağı Konseyine 1963 yılında başlıca üretici olarak üye
olmuş, 1986 yılında Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasına imza
atmış, bu tarihten 1998 yılına kadar ilişkiler karşılıklı menfaatlar
doğrultusunda sürmüş; ancak, ülkemiz, 1999 yılının başından geçerli olmak üzere,
yukarıda adı geçen anlaşmadan ve
UZK'dan tek taraflı olarak çekilme kararı almış ve Resmî Gazetede ilan edilmiş.
Çekilme kararının gerekçesi de tasarruftur. Tabiî, UZK, yukarıda adı geçen
anlaşma çerçevesinde çalışarak dünya zeytinyağı ve sofralık zeytin üretim,
tüketim ve pazarlama alanlarında bir bütün olarak gelişmeyi ve sektörü
desteklemeyi amaçlamış idi. Bunun için de her türlü vasıta ve teşviki
kullanmakta.
Gıda endüstrisi,
kalitenin iyileştirilmesi, standardizasyonu, pazar araştırmaları, tanıtım,
üretim ve işletme alanlarındaki çalışmalar ve teknolojinin geliştirilmesi gibi
ana konularda faaliyet gösteriyor.
UZK, her şeyden önce
doğrudan bir Avrupa Birliği örgütü değil, Birleşmiş Milletler bünyesinde
çalışan bir kuruluştur. Burada, zeytinci ülke olup da Avrupa Birliği üyesi olan
ülkelerin tümü, Türkiye gibi tek oy sahibidir. Halbuki, Türkiye de, orada,
Avrupa Birliği kadar bir oya sahip olacaktı.
Türkiye, UZK'dan
çekilmekle, yukarıda sözü edilen faaliyetlerden yararlanamadığı gibi,
sektördeki dünya gündemi ve gelişmelerini izlemekten de geri kalmıştır. Ayrıca,
bu sürenin uzaması, ortaya çıkan mesafenin kapatılmasını giderek zorlaştırmaktadır.
Türkiye'de zeytin
yetiştiriciliği, ıslahı, teknolojisi, bitki sağlığı ve ekonomisi üzerine
çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yapan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü de, bu
gelişmelerden olumsuz olarak etkilenmiştir.
UZK bünyesinde
yürütülmekte olan zeytinyağı kimyası konularındaki faaliyet ve çalışmalara,
Türkiye'deki enstitüden konuyla ilgili
hiçbir teknik eleman iştirak edemiyor ve edememektedir. Dolayısıyla, yeni
analiz metotları, UZK'ca tanınmış panelin devamı, uluslararası ticarette
mecburî kullanılan standart çalışmaları ve revizyonları, kodeks çalışmaları
konularında doğrudan bilgi alışverişi kesilmiştir. UZK ile UZK tarafından,
diğer zeytinci üreticileri ve enstitümüz arasında büyük bir bütçeyle yürütülen
Zeytinin Genetik İyileştirme Projesi maddî ve teknik açıdan mevcut desteğini de
kaybetmiştir.
Yine, Uluslararası Zeytin
Konseyi ve diğer zeytinci ülkeler ve enstitümüzle yürütülecek olan Zeytinde
Genetik Kaynakların Muhafazası, Karakterizasyonu, Toplanması ve Kullanımı
Projesi, geniş bir bütçe olmasına rağmen, tüm hazırlıklarıyla, başlayamadan
ortada kalmıştır. Zeytinyağı kalitesinin iyileştirilmesine yönelik demonstratif
ve eğitim amacıyla muhtemelen enstitümüzde kurulması düşünülen pilot zeytinyağı
tesisi fırsatı da kaçırılmıştır. Eğitim faaliyetlerinde, 1998 yılından
itibaren, günümüze kadar değişik konularda, Türkiye dışında farklı ülke ve
yerlerde, en az 20 uluslararası kurs düzenlenmiştir. Tüm masrafları UZK
tarafından karşılanan ve genelde Türkiye'den en az iki elemanın katıldığı bu
kurslardan da yararlanılamamıştır.
Tüm bu faaliyetlere ilave
olarak, uluslararası pazarlarda satılan zeytinyağını izlemek amacıyla test
metotları geliştirme ve standartlarının oluşturulmasında çalışan uzmanlar ve
laboratuvarlarda yapılan kimyasal ve duyusal analiz çalışmalarına iştirak
edilememiştir. Zeytinyağı laboratuvarlarının ve zeytinyağı tadım panellerinin
UZK'ca tanınmasına dönük çalışmalardan ve zeytin yetiştiriciliğinin her
konusunda oluşan uluslararası teknik gelişmelerden izole edilmiş bulunuyor.
Zeytin ve ürünleri konusunda ülkemiz dışında gerçekleşen teknik ve bilimsel
faaliyetlere katılımda UZK'nın yapabildiği maddî yardımlardan -seminer,
sempozyum ve benzerleri gibi- istifade edilememiştir. Dünya ticareti ve yemeklik
yağ piyasasına yönelik pazar bilgileri ve istatistikî bilgilerin akışı da
durmuştur.
Değerli dostlar, bütün
gıda maddelerinde olduğu gibi, zeytinyağında da kalite kontrolü yapılırken,
temel olarak üç noktaya dikkat ederler. Sağlık ve beslenme açısından kontrol,
hile açısından kontrol, bir de ağız tadı, yani nefaset açısından değerlendirme.
Bir gıda maddesi veya bizim konumuzda olduğu gibi naturel zeytinyağı,
yukarıdaki iki hususun gereklerini yerine getiriyor; fakat, duyusal özellikleri
açısından kabul edilmiyorsa, sağlık, beslenme ve hile açısından tamamen uygun
olsa bile, hiçbir değer ifade etmiyor; çünkü, ağız, damak alışkanlığı ön sıraya
geçiyor. Sağlık şartlarına da uygun olabilir; fakat, aynı zamanda duyusal
özellikleri açısından kabul edilmeyebilir. Bunun tersi de geçerlidir; yani,
gıda maddesi çok nefis olabilir; fakat, aynı zamanda hileli olabilir; hatta,
sağlık ve beslenme açısından istenilen özelliklere tamamıyla uygun olabilir. Bu
nedenle, zeytinyağının fiziksel ve kimyasal analizlerinin öneminin yanı sıra,
duyusal analizler büyük önem taşımaktadır. Bu husus, metodolojik eğitim,
sağlıklı bünyeyle ve uzun bir süreçte kazanılan bir tecrübeyle mümkündür.
UZK'ca üzerinde çok hassasiyetle durulan bir husus olup, zeytinyağının ithalat
ve ihracatında kilit konumundadır. Enstitü, laboratuvar ve zeytinyağı panelleri
açısından, 1988 ve 1990 yıllarında UZK'ca verilen iki ayrı denemede üstün
performans göstermiş ve kabul edilmiştir. Takip edilen süreçte yeni panelist
yetiştirmek üzere bir panel yöneticisinin yönetiminde faaliyetlerini
sürdürürken, 1998 yılında ortaya çıkan UZK'dan ayrılış nedeniyle, tüm çalışmalar kesintiye uğramıştır. Bu
arada, panel yöneticisi uzman ile panelist konusunda mesafe katetmiş personel,
emeklilikleri nedeniyle ayrılmışlardır. Halihazırda, o dönemden tecrübeli 3
personel, enstitüde şu anda görev yapmaktadır. Ülkemizde UZK tarafından
akredite edilmiş 2 özel laboratuvar olmakla birlikte, panel gruplar
bulunmamaktadır. Enstitümüzün zeytinyağı teknolojisi laboratuvarları,
donanımları itibariyle, iyi durumdadır. UZK'ya yeniden üye olmak koşuluyla,
enstitüden uygun görülecek 2 personelin de, tekrar, UZK'ca panel yöneticisi
olarak yetiştirilmelerini takiben yeniden resmî panel grupları oluşturulması ve
laboratuvarlarımızın da UZK'ca akreditesi imkân dahilinde olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
zeytin ve zeytinyağı konusunda, arkadaşlarımız, burada, bölgeler itibariyle,
gruplar itibariyle bazı bilgiler verdiler. Mesela, dediler ki, yağlı
bitkilerden elde edilen sıvıyağın Türkiye'de kişi başına kullanım miktarı 17
kilo; ancak, bunun içinde kullanılan zeytinyağının miktarı 1 kilo, kişi başına
düşen kullanım miktarı 1 kilo. İspanya'da bu 13 kilo, İtalya'da 12 kilo,
Yunanistan'da 19 kilo, Tunus'ta 5 kilo, Fas'ta 2 kilo, Suriye'de 6 kilo. Türkiye,
bu konuda, maalesef, insanının sağlığı açısından zeytinyağı üretimine gerekli
ilgiyi, gerekli desteği, gerekli yaptırımı yerine getirememiş bulunuyor. Hele
1999 yılındaki tavrıyla, UZK'dan ayrılması tavrıyla da çok büyük bir gücü elinden
kaybetmiş bulunuyor. Şimdi, Sayın Bakanımızdan aldığımız bilgilere göre
sevindirici bir haberdir; tekrar bu kurula, tekrar bu uluslararası kurula
Türkiye'nin katılması, zeytinyağını ve zeytinini tanıtması, Türkiye için büyük
bir alternatif olacaktır.
Şimdi, bu yıl İspanya'da
büyük bir sıkıntı vardır, zeytin üretimi tamamen düşmüş vaziyettedir kış
şartlarından dolayı. Türkiye'nin tam zamanıdır; kendi markasıyla, kendi
etiketiyle, kendi kalitesiyle Avrupa pazarlarına açılması gerekiyor; ama, bunu
yaparken, işte, UZK'nın desteği gerekiyor. Bu konuda geç kalınmaması lazım,
hemen faaliyete geçilmesi lazım. Bu fırsatı, bu, İspanya'daki yok yılın
fırsatını Türkiye'nin değerlendirmesi gerekiyor.
Ayrıca, Türkiye'de -ben
Gemlikliyim- Gemlik'te, Orhangazi'de zeytin fidanı yetiştirilir ve Türkiye'nin
her tarafına gönderilir. Bakın, her yıl 9-10 milyon adet zeytin fidanı
gönderiliyor; ama, Türkiye'de zeytin üretiminin artışına bakarsanız, beş yıl
sonra, on yıl sonra önemli miktarda zeytin artışı olması gerekiyorken bu
rakamları elde edemiyoruz. Neden elde edemiyoruz; tabiî, burada, zeytin
genlerinin denetimi lazım. Hatta, fidanları satarken fidan yetiştiricilerinin,
fidan yetiştirme sistemlerinin akredite edilmesi lazım. Mesela, zeytin ağacının
dibinden fışkıran bir fışkını alıp da orada aşılamak suretiyle zeytin elde
ettiğiniz zaman o bölgenin hastalığını diğer bölgeye gönderiyorsunuz. Oradaki
bölgenin klima şartları uygun olmadığı zaman o ürün yetişmiyor, bir müddet
sonra çürüyor veyahut da az mahsul elde ediliyor. Dolayısıyla, bizim, çok acil
bir şekilde bu Zeytincilik Enstitümüzün vazıyet etmesi lazım, olaya el koyması
lazım, fidan üreticilerimize de bir standart getirmesi lazım.
Ayrıca, her bölgenin
zeytini, her bölgenin zeytinyağı ayrı aromalar göstermektedir, ayrı özellikler
göstermektedir. Her bölgenin klima şartları değişiktir. Dolayısıyla, bu
fidanların, bu filizlerin o bölgelere göre yetiştirilmiş olması gerekir. Yoksa,
bölgelerarası, işte, bu şekilde hastalıklar taşınıyor, genler bozuluyor,
zeytinlerde çürükler oluyor veya mahsul olmuyor; bir sene oluyor, bir sene
olmuyor. Halbuki, bazı bölgeler var ki, hiç olmadığı sene yoktur zeytinde, her
sene zeytin verir; ama, ona göre genleri geliştirilmiştir. Hatta, zeytinliğin
bir başından 1 tane zeytin yersiniz, bir başından da bir başka zeytin yersiniz,
tadının da değişik olduğunu, kabuğunun da ince veya kalın olduğunu,
çekirdeğinin de küçük veya büyük olduğunu görürsünüz. İşte, bu gen
teknolojisindeki ihmalimizin getirdiği sonuçlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Karapaşaoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - Dolayısıyla, zeytin konusunda, aslında, daha çok söylenecek şeyler
var; ancak, mademki bir araştırma komisyonu kurulacak, mademki bu konu üzerine
eğilinecek, bu, sevindirici bir olaydır ve bu araştırma, bu çalışma
yapılırken,inşallah, üniversitelerimizde, araştırma enstitülerimizde,
akreditasyon kurumlarımızda… Zeytin yetişen her bölgeden birer
milletvekilimizin katılımıyla oluşturulacak bir komisyonun, ülkeye yararlı olacağı
kanaatini belirtiyor, saygılarımı sunuyorum ve önümüzdeki Kurban Bayramının da
hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti alkışlar)
Hayırlı günler efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karapaşaoğlu.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
zeytincilik sektörünün ve yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilen Meclis araştırması önergesi üzerine Anavatan Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
İktidar Partisinin üzerinden üç yılı aşan bir zaman geçti. Bu süreç içerisinde,
hükümet, kafasındaki paradigmalar nedeniyle, yanlış düşünce modelleri nedeniyle
hiç iyi gözle bakmamıştır, köylüyü âdeta yok saymıştır. İşte, bunların
içerisine bu araştırma önergesine konu olan zeytincilik, mısır üreticileri ve
ayçiçeği üreticileri de girmektedir. Ben, her üç üretici üzerinde konuşmak
istiyorum, konuyu genellemek istiyorum.
Yani, Sayın Başbakan,
çeşitli zamanlarda, işte en son bu yılbaşında çat kapı yapıyor, insanların
gönüllerini alıyor, çocukların yanaklarından öpüyor, başlarını okşuyor.
Değerli arkadaşlar,
bunlar karın doyurmuyor, bunlar karın doyurmuyor ve köylümüz de, insanımız da
bunları hiçbir zaman yutmuyor; çünkü, açtır köylümüz, yoksuldur ve perişandır.
Şimdi, bakın, 2004
senesinin ikinci yarısının doğrudan gelir destekleri ödenmemiştir hâlâ daha, ne
zaman ödeneceği de belli değildir. Geçen gün Sayın Başbakanı izlerken, doğrudan
gelir desteklerinin ödenmesi hususunda müjde veriyor. Arkadaşlar, bu müjde
değildir.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
Bugün saat 16.00'da gönderilmiştir; haberin olsun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Bu müjde değildir. Zaten geciktirmişsin. Sen asıl o doğrudan gelir destek
paralarını nemalarıyla birlikte veriyor musun?! Vatandaşın senden alacağı
olduğu zaman, sana borcu olduğu zaman onu faiziyle, nemasıyla birlikte
alıyorsun; fakat, ona ödemen gereken paraları ödediğin zaman, nemasız
ödüyorsun. Bu zulümdür değerli arkadaşlar. Köylüye iyi gözle bakalım.
Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; zeytin çok önemli bir besin maddesidir, aynı zamanda
sanayide kullanılmaktadır, bilhassa sabun sanayiinde ve ilaç sanayiinde yoğun
bir şekilde kullanılmaktadır.
Bir eczacı olarak,
zeytinin bazı özelliklerinden kısaca bahsetmek istiyorum. Dane olarak zeytinin
besleyici değerini herkes bilmektedir. Ayrıca, eczacılık fakültelerinde
farmasötik botanik derslerinde okutulur, ilmîdir. Bütün dünyada okutulur
üniversitelerde.
Zeytin yaprakları da
değerli arkadaşlarım, iyi bir kan şekeri düşürücüsüdür -bu söylediğim söz
bilimseldir- ve aynı zamanda, tansiyon düşürücüsüdür ve ayrıca, zeytinin gövde
ve dallarının kabukları da tansiyon düşürücüsüdür ve bilimseldir söylediklerim;
yani, kocakarı ilaçları değildir, bütün dünya farmakopelerinde bu
bulunmaktadır. Bu bilgileri verdikten sonra, zeytin hususuna gelmek istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Dünyada zeytin ağaç
varlığı ve dane zeytin üretimine paralel olarak zeytin üreten önemli ülkeler
İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan, ABD, Fas, Suriye ve Mısır'dır. Türkiye
sofralık zeytin üretiminde İspanya'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Dünya sofralık zeytin üretiminde, sofralık siyah zeytin üretiminde ilk sırada
yer alırken, sofralık yeşil zeytin üretiminde İspanya ilk sırada yer
almaktadır. Türkiye'de üretilen sofralık zeytinin yüzde 85'i siyah, yüzde 15'i
ise yeşil ve rengi dönüktür. Dünyada üretilen sofralık zeytinin yüzde 42'si
yeşil, yüzde 30'u siyah, yüzde 26'sının rengi dönük olduğu bilindiğine göre,
dünya yeşil zeytin üretiminde İspanya'nın, siyah sofralık zeytin üretiminde ise Türkiye'nin lider olduğunu ifade
edebiliriz. Son yıllarda, ABD sofralık zeytin üretiminde İspanya ve Türkiye'den
sonra 3 üncü sırada gelmektedir. Uzun yıllar boyunca tüketici ve ithalatçı
konumunda bulunan ABD, artık, iyi bir üretici olma yolundadır.
Önemli bir konu da,
Türkiye'nin dünyanın büyük üreticileri arasında yer almasına rağmen, ihracatta
aynı başarıyı gösterememesidir. İspanya ürettiği sofralık zeytinin yüzde
40'ını, Yunanistan yüzde 35'ini, Fas yüzde 75'ini ihraç edebilirken, Türkiye,
ancak, yüzde 14'ünü ihraç edebilmektedir. Türkiye'de var-yok yılları
ortalamasına göre zeytinde bir yıl var, bir yıl yok yılıdır. Üretilen toplam
dane zeytinin yaklaşık yüzde 30'u sofralık işlenmek üzere ayrılmaktadır;
dolayısıyla, sofralığa ayrılan miktar o yılın dane üretimiyle doğrudan
ilişkilidir; bu miktar var-yok yılları ortalaması olarak 150 000 ton
olmaktadır; 75 000 tona düşebildiği gibi, 225 000 tona da çıkabilmektedir.
Tüketimin de üretimdeki bu dalgalanmaya bağlı olarak değiştiği; fakat,
ihracatın, üretimdeki değişmeden etkilenmediği görülmektedir. Türkiye'de
sofralık ham danede üretici eline geçen fiyatlar yağlık ham daneden daha
fazladır. Türkiye'de devletin sofralık zeytin fiyatlarının belirlenmesinde
belirgin, kesin ve sürekli bir politikası olmamakla beraber, üretici birlikleri
vasıtasıyla fiyat oluşumuna etki etmektedir.
Sayın milletvekilleri,
fiyat konusunda sofralık zeytin üretiminin yoğun olduğu Marmara Bölgesinde
Marmarabirlik'in, Ege Bölgesinde ise Tarişin bölgedeki etkilerini ülkesel
boyuta taşıyarak piyasa fiyatlarının
oluşumuna etkili oldukları ifade edilebilir; diğer yandan özel sektör yaptığı
ürün bağlantısını karşılamaya yönelik arz ve talebe göre fiyat oluşturmaktadır.
Fazla belirgin olmamakla birlikte, iç piyasa fiyat oluşumunda, ihracat
bağlantıları ve stokların etkisinin de olduğunu ifade etmek mümkündür.
Türkiye yılda 25 000-30
000 ton olan ihracatını genellikle Romanya, Bulgaristan, Rusya, Almanya gibi
ülkelere yapmaktadır; çünkü, siyah sofralık zeytinin damak tadı, ancak, bu
ülkelere uymaktadır. Türkiye, bu sınırlayıcı etkinin dezavantajlarını bazı
kampanya dönemlerinde ciddî biçimde yaşamaktadır.
Avrupa Birliği uyum
sürecinde yaşanması muhtemel sorunlardan biri olan Türkiye'nin tuzlu ve uzun
sürede yeme olgunluğuna gelen işleme tekniğinde ısrar etmesi ve sofralık zeytin
işleme tesislerinin küçük aile işletmeleri yapısında, teknolojiden uzak
çalışıyor olmaları ve etnik pazarda yaşanılan bazı sorunlar, Türkiye sofralık
zeytin ihracatını ciddî sıkıntıya düşürecektir.
Sofralık zeytin
sektörünün mevcut sorunları yapısal niteliktedir. Bu sorunlar beraberinde
ekonomik ve teknik sorunları da getirmekte, çözüm bulmak günden güne
güçleşmektedir.
Değerli arkadaşlar,
1980'li yıllarda tarımsal sanayi sektöründe görülen gelişmelere paralel olarak
gerek teknoloji gerekse üretim miktarı açısından bitkisel yağ sanayiinde de
önemli gelişmeler yaşanmıştır; ancak, arz-talep veya iklim koşullarına bağlı
olarak yağlı tohumlar ve özellikle ayçiçeği üretiminde görülen dalgalanmalar
bitkisel yağ üretimi ve ticaretini de etkilemektedir.
Bitkisel yağ açısından,
zeytinyağı hariç, ülkemizde önemli bir yağ açığı bulunmakta olup, bu açık,
yıllık ortalama 350 000-400 000 ton civarındadır. İthalat yoluyla bu açık
giderilmektedir. Ancak, ülkemiz çekirdek ve ham yağ olarak ithal ettiği ürünü
işleyerek dış piyasalara mamul olarak ihraç etmektedir.
Değerli arkadaşlar,
ayçiçeği yağı ihracatımız Ortadoğu ve BDT ülkelerine yönelik olup, 2001
itibariyle ayçiçeği yağı ihracatımız, 2000 yılına oranla, miktar bazında yaklaşık
40 azalarak 41 000 tona gerilemiştir. Söz konusu düşüşte, en önemli
pazarlarımızdan olan BDT ülkelerinde yaşanan kriz önemli rol oynamıştır. Anılan
ürün ihracatımızda önemli pazarlar, İran, Irak, Suriye, Romanya, Cezayir ve
Mısır'dır. Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Ukrayna ve İsrail,
yeni pazarlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Ülkemiz, bulunduğu
coğrafî konum ve sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleri nedeniyle, İspanya,
İtalya, Yunanistan, Fas ve Cezayir'le birlikte dünyanın belli başlı zeytinyağı
üreticilerindendir. Sektörde atıl kapasite mevcuttur. Bunun nedenleri ise,
ayçiçeği yağı üretiminde hammadde temininde güçlükler bulunması ile bitkisel
yağ işletmesi sayısının fazla olmasıdır. Zeytinyağı üretiminde ise, girdi
fiyatlarının yüksek olması ve işgücü kullanımında mekanizasyon uygulanamaması
ürün maliyetini yükseltmekte ve dış pazarlardaki rekabet gücünü azaltmaktadır.
Ayrıca, fiyat istikrarını sağlamak üzere, yağ sektöründe etkin bir stoklama
düzeninin oluşturulması gerekmektedir.
Ayçiçeği, ülkemiz
ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tohumları yüzde 40-50
oranında yağ içermekte olup, bitkisel yağ üretimimizin yüzde 57'si ayçiçeğinden
elde edilmektedir. Yüzde 40-45 oranında elde edilen küspesinin içerdiği yüzde
30-40 oranındaki proteinle de değerli bir yem olarak hayvan beslenmesinde
kullanılmaktadır. Yemeklik yağ dışındaki yağlar sabun ve boya sanayiinde
değerlendirilmekte, sapları da yakacak olarak kullanılmaktadır. Sapların
yakılmasından sonra oluşan külü yüzde 36-40 oranında potasyum içermekte olup,
gübre olarak da değerlendirilebilmektedir.
Ayrıca, ayçiçeği tohumu
çerezlik olarak da tüketilmektedir. Toplam ayçiçeği üretimimizin yüzde 2,6'sı
çerezlik ayçiçeğidir. Oldukça sağlıklı olan ayçiçeği çekirdeği, fındık türü
diğer kabuklu ürünlerle karşılaştırıldığında protein bakımından yüksektir.
Ayçiçeği çekirdeği, demir bakımından, fındıktan düşük, kuruüzüm ve fıstıktan
zengindir. Potasyum ve vitamin (E) bakımından da zengin olan ayçiçeği
çekirdeği, önemli bir linoleik asit kaynağıdır. Linoleik asit bakımından zengin
yiyecekler kandaki kolesterol seviyesinin düşmesine yardımcı olduğuna göre,
ayçiçeğinin beslenmedeki değeri de böylelikle ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizde üretilen yağlı
tohumlu bitkiler içerisinde ayçiçeğinin payı yüzde 33'tür. Ayçiçeğinin ülkemiz
üretiminden aldığı pay, halkın genelde bitkisel yağ olarak ayçiçeğini tercih
etmesi ve özellikle Trakya Bölgesinde ekim nöbetinde temel bitki oluşu
ayçiçeğinin önemini daha da artırmaktadır. Diğer yağlı tohumlu bitkilerin
ülkemiz üretiminden aldıkları pay belirli orandadır.
Ülkemizin bütün
bölgelerinde ayçiçeği tarımı yapılmakla birlikte, toplam ayçiçeği üretiminin
yüzde 71'i Marmara Bölgesinde yapılmaktadır. Bu bölgemizi sırasıyla Ege, orta
kuzey, orta güney, Karadeniz, orta doğu, güney doğu ve kuzey doğu bölgelerimiz
izlemektedir. İç Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde daha çok çerezlik ayçiçeği
üretimi yapılmaktadır.
Ülkemizdeki ayçiçeği yağı
tüketimi, Trakya Birlik verilerine göre, yıllara göre değişmekle birlikte, 500
000 ton civarındadır. Bu durumda, ülkemizde, yıllık kişi başına ayçiçeği yağı
tüketimi 7,5 kilogram civarında olup, ülkemiz dünyada en fazla ayçiçeği yağı
tüketen ülkelerden birisidir.
Ülkemizdeki mevcut
üretimin, ülkemizin bitkisel yağ talebi dikkate alındığında, yeterli olmadığı
görülmektedir. Bitkisel yağ açığımızın kapatılabilmesi bakımından, potansiyel
olarak ekimi mümkün olan bölgelerde yeni ekim alanlarını devreye sokmak, verimi
artırmak ve ikinci ürün tarımına daha fazla önem vermek gerekmektedir.
Ayçiçeği tarımında en
önemli sorunlardan biri orabanştır. Orabanş, özellikle, en fazla üretim yapılan
Trakya Bölgesinde yoğun zarar vererek, üretim miktarında düşüşlere yol
açmaktadır. Orabanşa dayanıklı, kaliteli, yüksek verimli tohumluk kullanılması
halinde, verim ve üretimde önemli artışlar elde edilmesi mümkün olacaktır.
Ülkemizde, ayçiçeği
üretimini etkileyen en önemli faktör, uygulanan fiyat politikalarıdır. Bazı
ülkelerdeki üreticilerin, ülkemizdeki üreticilere göre daha fazla desteklenmesi,
verimlerinin yüksek oluşu ve üretim maliyetlerinin daha az olması nedeniyle,
ülkemiz üreticileri dünya piyasalarında haksız bir rekabetle karşı karşıya
kalmaktadır.
Ayçiçeği-buğday fiyat
paritesinin 2'nin altına düşmesi, ayçiçeğinde ekim alanlarının daralmasına yol
açmaktadır. Bu nedenle, fiyatlar açıklanırken bu orana dikkat edilmeli, zaten
mevcut olan bitkisel yağ açığımız daha da artırılmamalıdır. … çekilmekte ve yağ
ihtiyacı ithalatla karşılanmaktadır. Ülkemizin döviz kaybının önlenmesi ve mevcut
üretim potansiyelinin değerlendirilerek bu üretim dalının ülke ekonomisine olan
katkısının artırılması bakımından yağ tohumu bitkilerinin ve özellikle ayçiçeği
üretiminin geliştirilmesi zorunludur. Bu amaçla, üretici kararını etkileyen en
önemli faktörlerden biri, ayçiçeğine verilecek prim ve buğday-ayçiçeği fiyat
paritesidir. Ekim alanı ve üretim miktarının artırılabilmesi bakımından,
ayçiçeği üretiminin primle desteklenmesine devam edilmelidir. Ayçiçeği-buğday
fiyat paritesinin 2'nin altına düşmesi, ayçiçeği ekim alanlarının daralmasına
yol açmaktadır. Bu nedenle, mevcut olan bitkisel yağ açığımızın daha da
artırılmaması bakımından, parite 2'nin altına düşmemelidir. Açıklanan ayçiçeği
fiyatı maliyetinin altında kalması neticesinde, üretici mağdur olduğu gibi,
girdi fiyatlarındaki artış neticesinde üretici yeterince girdi kullanamamakta
ve verimde düşüşler meydana gelmektedir.
Ayçiçeğinde verimi
etkileyen en önemli faktörlerden biri de sulamadır. Özellikle, ayçiçeğinde su
ihtiyacının en fazla olduğu… Tarım ürün sigortası kanununun halen çıkmamış
olması, 5254 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması ve 2090 sayılı Kanunun da
işlerliğinin olmaması... Ayçiçeğinde, kuraklıktan doğan gelir kayıplarını
telafi edecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Bu nedenle, tarım ürün sigortası
kanunun bir an önce çıkarılması gerekmektedir.
Tarım satış
kooperatiflerinin etkili bir çiftçi örgütü olarak çalışmalarına yardımcı olmak
üzere, 4572 sayılı Yasayla kesilen finansal desteklerin yerine yeni finans
kaynakları oluşturulmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin 1 000 000 ton mısır açığı bulunmaktadır. Gerek karma yem sanayimizin
gerekse diğer sanayi dallarının mısır talebinin karşılanması bakımından
üretimin artırılarak ülkemizin ithalatçı ülke konumundan kurtarılması ülkemiz
menfaatları açısından kaçınılmazdır. Hasattan bir veya iki ay önce Gümrük
Vergisi düşürülmekte ve mısır ihtiyacı olanların ucuz ithalatla stok
yapmalarına imkân tanınmaktadır. Hasat sezonunda yeniden Gümrük Vergisi
artırılsa bile, üretici ürününü daha düşük satmak zorunda kalmaktadır. Bu da,
pek çok üründe olduğu gibi, mısır bitkisinin de üretici maliyetlerinin altında
pazarlanmasına neden olmakta ve üretimi artırmak mümkün olmamaktadır. Öncelikle
Gümrük Vergisindeki son değişim düzeltilerek, ucuz ithalat önlenmelidir.
Şu anda mısır üretimimiz,
sanayimizin gereksinimini karşılayamadığından ithalat kaçınılmaz görünmektedir.
Bunun için sanayiin de ucuz girdi temini için, Gümrük Vergisinde yapılan bu
düzenlemenin daha kısa süreli ve üreticimizi mağdur etmeyecek tarihte yapılması
gerekmektedir.
Mısırın ekim nöbetine
girmesi sağlanarak, ekim alanlarının genişletilmesi, modern yetiştirme
tekniklerini kullanarak birim alandan elde edilen verimin artırılması
gerekmektedir.
Ülkemizde gerek anaürün
gerekse ikinci ürün olarak önemli ölçüde tarımı yapılan mısır üretiminin
gelişmesi, üretimin desteklenmesine, verimi artırıcı tedbirlerin alınmasına
bağlıdır. Üretimle ilgili önlemler yanında, üretim bölgelerinde mısır kurutma
tesisleri ihtiyacının giderilmesi, Toprak Mahsulleri Ofisinin etkili bir
müdahale alımı yapması, ihtiyaç halinde prim desteği vermesi gerekmektedir.
Toprak Mahsulleri Ofisi üreticinin yanında yer alarak emanet kurutma yapmalı ve
bedeli karşılığında depolama görevini üstlenmelidir.
Ülke tarımı ve insan
sağlığının emniyeti yönünden transgenetik bitki hareketinin sıkı bir şekilde
denetim altına alınması gerekmektedir. Üreticilerimizi bilinçlendirmek amacıyla
gerekli eğitim faaliyetleri yürütülmeli, diğer kuruluşlarla işbirliği
yapılmalıdır.
Ülkemizde üretim açığı
bulunan mısır ürününe alternatif ürün gözüyle bakılmamalıdır. Üretim
desteklenerek, mısır ürününün, iç piyasada ve dış piyasada hak ettiği yere
gelmesi sağlanmalıdır. Mısırın kurutulması için istenen dolar bazındaki fiyat,
gücü yetmeyen üreticinin ürününü tüccara satmasına neden olmaktadır. Bu konuyla
ilgili gerekli çalışmalar bir an önce yapılmalıdır.
Tohum konusunda yaşanan
karışıklık giderilmeli, sertifikalı, kaliteli ve bölgelere uygun çeşitlerin
yetiştirilmesi sağlanmalıdır. İthal olarak ülkemize giren mısır ürününün
denetimi yapılmalı, transgenetik ürün olup olmadığı belirlenmelidir. Sulama
imkânı bulunmayan bölgelerde bir an önce sulama problemlerinin çözümü için
gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
zeytincilik çok önemli olduğu için, son olarak birkaç cümle daha söylemek
istiyorum bu konuda.
Zeytin üretiminin
geleceği, hükümet ve özel sektör arasında bağlantılı çalışmalarla zeytin
yetiştiriciliğinin geliştirilmesi ve ulaşabileceği en fazla verimin
sağlanmasına bağlıdır. Bu üretim potansiyelinin tespiti ve bu maksatla alınacak
tedbirlerin açıkça ortaya konması gerekmektedir. Bir zeytinliğin miktarı ve
özellik itibariyle ulaşılabilecek verim gücü, elverişli çevre şartlarında
bulunmasına rağmen, eksik bakım tedbirleri yüzünden ulaşılmayan; fakat, ıslah
programları uygulamak suretiyle ulaşılabilecek verimini ifade eder.
Bilinen ortalama
değerlere göre, geleneksel zeytinliklerin bugünkü verimi oldukça düşük, ağaç
başına sadece 2 kilogram yağdır. Bu değer, çok düşük verimdeki zeytinliklerin
gelişmekte olan ülkelerde yaygın olması bakımından önem arz etmektedir. Çünkü,
bilinmektedir ki, ortalamayı geçen değerlere, teknik ve ekonomik yönden daha
fazla gelişmiş ülkelerde erişilmektedir. Büyük ve düzensiz çevre şartları,
yetersiz sınır, zeytinlikler arasında gelişme ve ıslah imkânları yönünden çok
değişik sınıflamalar yapmak mümkündür.
Halen mümkün olan çareler
arasında malî sebeplerin telkin ettiği bir öncelik sıralamasını gözden
kaçırmaksızın zeytinliklerin geliştirilmesi ve ıslahında uygulanabilecek
teknikler süratle tatbik edilmelidir. Bu, üreticiler arasında ve demostrasyon
bahçelerinde yayım hizmeti yapacak geniş ölçüde bir yayımcı personelin
eğitimini gerektirecektir. Aynı zamanda, ilmî araştırmalardan ve yaygınlaşmamış
teknik bilgilerden pratik sonuçlar elde etmek üzere çiftçi şartlarında
denemeler sıkılaştırılmalıdır. Araştırma yapan ülkelerin, zeytin üretiminde
uzmanlaşmış merkezlerle ilişki kurmaları ve milletlerarası teknik yardımları
kullanmaları önem arz eder. Esas itibariyle, deneme ve demostrasyonlar, klon
seleksiyonu, modern çoğaltma yöntemleri, beslenme ve gübreleme, sulama, budama,
bitki koruma, geleneksel tesislerin geliştirilmesi, hasat, yağ çıkarma ve
sofralık zeytin hazırlama tesislerinin modernleştirilmesi gibi konulara
yönlendirilmelidir.
Zeytinciliğin
geliştirilmesi, ekonomik önem taşıyan bazı sorunların çözümlenmesine bağlıdır.
Bunlar arasında öncelik şu şekilde sıralanabilir: Hasat maliyetinin
azaltılması, verim seviyesine etki eden fizyolojik durumlar, bazı zararlıların
yaşayışı ve mücadelesi, meyvelerin veya yağlık zeytin hamurunun muhafazası.
Bu tür temel
araştırmalar, bugün ancak çok az ülkedeki uzmanlaşmış merkezlerde yapılabilir.
Bu kuruluşlar, aynı zamanda tecrübeleri ve yüksek ürün seviyeleri dolayısıyla
zeytin üreticisi ülkelerin teknisyenlerinin eğitimi için oldukça
ehliyetlidirler.
Sonuç olarak, birkaç söz
daha söylemek istiyorum, Sayın Başkanımın müsaadeleriyle. Zeytin
yetiştiriciliğinin meseleleri ciddî ve derin bir değerlendirmeyi
gerektirmektedir. Zeytin üretiminin kârlılığı üzerinde kesin tesiri bulunan
endüstri ve ticaret kesimindeki reformlarla desteklenmiş ahenkli bir koruma ve
geliştirme programı gereklidir. Zeytin yetiştiriciliğini içinde bulunduğu
durumda bırakmak, onu gittikçe terk edilmeye mahkûm etmek ve neticede köyden
şehre akını artırmak yahut halen zeytinle geçinen nüfus için de göçebeliği
teşvik etmek demektir.
Geliştirme stratejisi,
programlama ve kullanılacak vasıtaların hazırlanması için bir başlangıç
devresini gerekli kılar. Gelişmekte olan ülkelerde gerekli insan unsurunun
eğitiminin ihmal edilmesi, belki de bu gayeye ulaşmada en çok ihmal edilen bir
vasıtadır. Durum, yerinde bir çözümün araştırılmasında elverişli kaynakların
dahi kullanılmasının ikinci planda tutulmasına izin vermez. Zeytin
yetiştiriciliğinde bilinen metotların tatbiki, önemli ve çabuk bir gelişme
temin edebilir ve hükümetler veya özel sektör tarafından harcanan yatırımlara
daha faydalı karşılık verebilir.
Millî ya da uluslararası
düzeyde organizasyon ve uygulama edilmiş bitki koruma sistemleri, meselenin
köküne inecek çözüm yollarıyla birleşmedikçe sadece geçici bir çare olabilir.
Zeytin bahçelerinin
tesisi ve modernleştirilmesi ancak yeterince kararlı bir pazar, yağ ve sofra
zeytini için yükselen bir istek, yani, üreticiye cesaret verici unsurlar
mevcutsa mümkün olabilmektedir.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
sürenizi tam 5 dakika geçtiniz. Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Efendim, 2 dakikanızı daha istirham ediyorum mümkünse.
Milletlerarası fiyatların
yükselmesi, şayet stokları ve zeytin ürününün kalitesini ayarlamak ve pazarı
yavaş ve sabit şekilde beslemek suretiyle pekiştirilirse, lüzumlu değiştirme
çabalarının teşvik edilmesinde önemli bir unsur olabilir.
Hükümetlerin ve özel
kesimin gayretleri, zeytin yetiştiriciliğinin topyekûn ve ahenkli bir programla
modernleştirilmesini hedef almalıdır. Hatırda tutmak gerekir ki, gittikçe
yığılan ve şiddetlenen problemlere sebep olan tabiî sebepleri ortadan
kaldırmaksızın, sektörün eksikliklerinin devamlı hükümet desteğiyle üstesinden
gelinemez.
Dünya zeytinciliği, en
ihtiyaçlı bölgelere yakın, benzer isteklere sahip bir grup ülkeye yakın olarak
kurulmuş, böylece, pratik, bağlantılı ve faydalı seviyede bir çalışmaya imkân
verecek deneme ve yayım merkezleri vasıtasıyla milletlerarası kuruluşların
teknik ve malî kaynaklarından yararlanma şansına sahip bulunmaktadır.
Türkiye'nin bitkisel yağ
ihtiyacının karşılanması için en verimli yol, zeytin alanlarının artırılması,
mevcut ağaçların ıslah edilmesi ve hasadın elle veya vibratörle yapılmasıdır.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
istirham ediyorum, lütfen…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen, son cümle efendim.
Özellikle Doğu Akdeniz
Bölgesinde zeytin dikilmesine uygun binlerce hektar arazi mevcuttur. Son
yıllarda zeytin fidanı dikiminde artış kaydedilmişse de, yeterli
bulunmamaktadır.
Ben, bu vesileyle, AK
Parti Hükümetinin, zeytin, mısır ve ayçiçeği üreticilerine gereken hassasiyeti
göstereceğine inanıyorum ve destek vermesini istiyorum; Sayın Başkana da
sabrından dolayı teşekkürlerimi ve saygılarımı arz ederken, yeni yılınızın
kutlu olmasını ve yaklaşmakta olan mübarek kurban bayramınızın da size ve aziz
milletimize hayırlar getirmesini diliyor, tekrar saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, gruplar adına konuşmaların tamamlanmasından sonra, önerge sahipleri
adına ilk konuşmacı Edirne Milletvekili Necdet Budak'tır.
Sayın Budak, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
NECDET BUDAK (Edirne) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yağ bitkileri tarımının ve bitkisel yağ
üretiminin sorunlarına ilişkin önergem hakkında söz almış bulunmaktayım; Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ben, öncelikle, bir
düzeltme yapmak istiyorum. Danışma Kurulunda, iki grup başkanvekili önergelerle
ilgili tartışırken, tam anlamda bir uzlaşmaya varamadılar. Muhalefet Partisi
Grup Başkanvekili, ismimi de zikrederek, benim önergemin sadece ayçiçeği
olduğunu, yağ sektörüyle, bir anlamda, tam, zeytincilik dahil, ilgili
olmadığını söyledi. Aslında, burada, bir mutabakata varmamız lazım; o da şu:
Yağ sektörü deyince, biz, yağlı tohumlu bitkileri anlıyoruz. Örneğin,
Türkiye'de tükettiğimiz yağın yüzde 48'i ayçiçeği. Mısır var, kolza var, susam
var, pamuk var; ama, zeytin de, tabiî ki, önemli; ama, zeytin ve zeytinden de
kullandığımız yağ, yaklaşık olarak, yüzde 12, yüzde 13 civarında. O bakımdan,
benim önergem özellikle Trakya yöresindeki üreticileri ilgilendirdiği için,
ayçiçeği konusunda ağırlıklı olacak; ama, bu, yağ sektöründe önemli bir kısım
olduğu için ben bunu ele aldım. O bakımdan, tüm bu önergelerin, yağ sektörünün
sorunları anlamında değerlendirilirse, daha verimli olacağını düşünüyorum.
Benim bu önergeyi
vermemdeki amaç, bitkisel yağ üretim politikalarını irdelemektir. Niye biz bu
önergeleri verdik, şunun için verdik; çünkü, Türkiye'nin her yıl yurt dışına 1
milyar dolar -petrolden sonra en fazla- döviz ödediği konu olduğu için. Peki,
ülkemizde yağ sanayiinin yerleşik alanı neresi; yüzde 70'i Trakya bölgesi ve
Trakya bölgesi ayçiçeği üretiminin de yüzde 70-80'ini sağlıyor. Yağ
politikasına ilişkin problemler de, ayçiçeği üreticilerini, mısır, zeytin üreticilerini,
bütün yağ bitkileri üreten üreticileri ilgilendirmekte. Özellikle ayçiçeğinde
dünya standartlarında verim ve kalitede çok büyük bir problemimiz yok. Tüm
bitkisel yağları dikkate aldığımızda, biz, tüm bitkilerden, Türkiye'de
ürettiğimiz yağ miktarı 2 000 000 ton. Bundan çıkardığımız yenilebilir yağ ise,
400 -500 bin ton civarında; ama, tükettiğimiz yağ miktarı 1,3 milyon ton olduğu
için, 800 000 tonluk bir yağ açımız var ve bunun için de 1 milyar dolar para ödüyoruz.
Peki, bu sorun neden
oluştu, neden Türkiye bu duruma geldi; bunun nedeni şu: Türkiye, geçmişte, en
büyük ihtiyacı olan tahıllara özel bir önem vermiştir, ekmek daha önemliydi;
ama, ülkemizde kişi başına gelirin artmasıyla birlikte, ülkenin artan enerji ve
protein ihtiyacı tam olarak dikkate alınmamış ve yağlı tohumlar üretimine yeni
bir yön verilememiştir. Uluslararası yaptığımız anlaşmalarda da, özellikle
Dünya Ticaret Örgütünde, yine, ülke olarak tahılları ön plana koymuşuz, yağlı
tohumları ikinci plana koymuşuz. Bu önergeleri vermemize sebep olan bir başka
etken de, Türkiye'de, tahıllar ile yağlı tohumlar ülkenin her yerinde
birbiriyle rekabet etmişlerdir. Tahıllarda, Türkiye'de, Toprak Mahsulleri Ofisi
alım yaparken, yağlı tohumları birlikler almıştır, onun için de, bütün bu
konuşmalarda birlikler üzerinde ağırlıklı olarak duruyoruz. Tabiî, birlikler
Ticaret ve Sanayi Bakanlığının bünyesinde olduğundan, kendileri sanayie
-üretmek yerine, üretimin yanı sıra- yatırım yaptıkları için, bu anlamda,
Türkiye'deki özel teşebbüsün de, serbest rekabet anlamında, tam olarak ortaya
çıkmasına engel olmuştur.
Tabiî, ben, burada, bütün
bunları, aslında, bugün bayram üzeri olduğu için, Parlamentodaki milletvekili sayımız
-iktidar ve muhalefet- az; ancak, biz, Türkiye'den -değerli milletvekilleri,
ben, sizin dikkatinizi çekmek için söylüyorum; belki, önemsiz bulabilirsiniz
ama- dışarıya ödediğimiz 1,5 milyar dolarla ilgili olarak konuşuyoruz ve
üreticiler için de bu çok önemli. O nedenle de, biz, birlikleri çok
önemsiyoruz.
Toprak Mahsulleri Ofisi…
Örneğin, bu yıl, hükümetimiz, 800 trilyon ek maliyeti göz önüne alarak, haklı olan buğday üreticisini mağdur etmemek
için tüccardan daha yüksek fiyat vererek alım yapmıştır; ama, öbür taraftan 1,5
milyar dolar da bu yıl yağlı tohumlara ödeyeceğiz. O bakımdan, ülkemizin burada
büyük bir zararı var.
Peki, ne yapmamız
gerekiyor; işte, bunu, bu önergelerle tartışmamız gerekiyor. Âcizane, kişisel
fikrim de şu: Örneğin, Trakya'da buğday ile
ayçiçeğinin kârı çiftçi için hemen hemen aynı. Eğer, biz, ayçiçeğinde
prim sistemini, telafi edici önlem olarak değil de, buğday ekiminden önce
açıklayabilirsek -bütçe tekniği açısından da bunu irdeleyebiliriz- çiftçimizi
ayçiçeği ekimine yönlendirebiliriz ve çiftçimiz, buğday yerine ayçiçeği ekimine
yönlenir ve bu döviz kaybını asgarî ölçüye indirgeyebiliriz.
Ben inanıyorum ki, Toprak
Kanununda olsun, Tarım Sigortaları Kanununda olsun, Bitki Islahçı Hakları Kanununda olsun, tarımla
ilgili birçok konuda bu Parlamento ilklere imza attı; sağlıkta büyük bir
değişim yaptı bu Parlamento; hükümetimiz de, tarımda bu gerekli dönüşümü
yapacaktır diye düşünüyorum. Bunun için imkân ve ortamın olduğunu düşünüyorum.
Hükümetimiz, yağ politikalarına yönelik olarak….
Sayın milletvekillerim,
eğer dinlerseniz… Ben, burada çok çok rica ediyorum…
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, lütfen hatibi dinleyin.
NECDET BUDAK (Devamla) -
Uşak Milletvekilim… Yani, benim uyarmak hakkım değil ama… Yani, burada,
bölgelerimizde biz ayçiçeği üreticilerine bunu anlatacağız.
Bakın, AK Parti
Hükümetinin milletvekilleri dahi belki şu anlatacaklarımı tam olarak
bilmeyebilirler. Neden; biz o kadar çok şey yapıyoruz ki, bunları anlatmaya
fırsat kalmıyor.
Burada üreticiler için de
önemli şeyler söyleyeceğim. O da şu: Yağ politikalarında birlikler alım
yapıyor. Bakın, 2004 yılı sonunda tarım satış kooperatifleri ve birlikler
yeniden yapılandırıldı. Buradaki amaç şu: Alım yapan birlikleri özerk yapıya
kavuşturmak ve bunların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamak. Yeniden
yapılanmayla birlikte, birlikler içerisinde, çiftçiler, küçük çiftçiler
tabandan tavana örgütlenebiliyorlar artık.
Yine, birlikler, bu
yapılandırma sayesinde malî yönden bağımsız, ekonomik olarak sürdürülebilir,
rekabet edebilir ve üreticiye daha iyi hizmet götürebilir bir yapıya
kavuşmuşlardır. Birlikler, artık, kendi genel müdürlerini kendileri atıyorlar;
daha önce bakanlık onayı vardı. Geçmişte durumlar böyle değildi, gelen
iktidarlar kadrolaşıyorlar ve yandaşlarını işe alabiliyorlardı. Bakanlığımızı,
Türkiye'deki bu birlikleri bu çağdaş yapıya kavuşturmalarından dolayı gerçekten
kutluyorum; bu, çağdaş bir oluşum.
Yeniden yapılandırmayla
birlikte, birliklerin, belli kriterleri yerine getirmesiyle, toplam 694 trilyon
DFİF kredisi borcu silinmiştir. Biraz önce konuşmacı arkadaşlarca "neden
silindi" denildi. Bunun silinmesinin esas nedeni, bu kurumların, üreticiye
sahip çıkmak anlamında, uluslararası piyasada rekabet edebilmeleri içindir.
Bizim birliklere sahip çıkmamızın nedeni, ekranı başında bizi izleyen
üreticilerdir; yani, üreticilere biz sahip çıkmasaydık, uluslararası piyasadaki
firmalarla bu kurumlar rekabet edemeyeceklerdi. Bu da, bu hükümetin
başarısıdır.
Tabiî, biz, burada olumlu
şeyleri söyleyeceğiz; ama -bu yağ önergesini vermemizin nedeni- olumsuz şeyleri
de söyleyeceğiz.
Ben, çiftçi bir ailenin
çocuğu olarak ve ziraat akademisyeni bir milletvekili olarak, tüm çiftçilerimiz
ve birliklerimiz adına, hükümetimize bu anlamda teşekkür ediyorum.
Çiftçilerimiz ve
birlikler bu borçlarının silindiğini bilmektedirler; ancak, siyaseten, birlik
yöneticilerinin çoğu, bunu, köylülerle, üreticilerle tam olarak
paylaşmamaktadır.
Biz, burada, milletin
kürsüsünden olumlu şeyleri söylemenin yanı sıra… Aşırı karamsar tablolar bazen
çiziliyor. Bunların, bence, hiç kimseye bir faydası yok; ama, bizim bu
yapılanların reklamını yapmaktan çok, daha iyi nereye gideriz diye çalışmamız
lazım.
Tabiî, bu yeniden
yapılandırma çerçevesinde, birliklerin zararının yanı sıra personellerinin de
tazminat giderleri ödenmiştir. 16 Haziran 2000 ile 31 Aralık 2004 tarihleri
arasında işten 11 000 personel çıkarılmış ve bunun yaklaşık olarak hükümetimize
maliyeti 150 trilyondur. Bu da, hazineden, Başbakanımızın talimatıyla çıkarılmıştır.
Peki, hükümet birliklere
sahip çıktı, üreticiler anlamında; şimdi ne olacak?.. Şimdi, artık, ayçiçeği
üreticileri ya da yağlı tohum üreten üreticiler kendi özerk birliklerine sahip
çıkmalıdırlar ve birliklere kesinlikle siyaseti sokmadan, kaliteli yöneticileri
seçmelidirler. Bununla birlikte, bazı birliklerin yeniden yapılandırılması
sonrası, aşırı personel alımına tekrar devam ediyorlar. Özellikle,
yöneticilerin bazılarının -halk arasında da konuşuluyor, biz de duyuyoruz-
neredeyse, bir Genelkurmay Başkanının maaşının 3 katı maaş aldığı söyleniyor.
Bunlar doğru değildir, üreticilerimiz için bir fayda getirmez, bunlar
olmamalıdır. Biz, hükümet olarak görevimizi burada yaptık.
Şimdi, hükümet ne yapmaya
çalıştı; bu kurumların devletten…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Süresi bitti Sayın Başkan, yeter!
AHMET IŞIK (Konya) - Çok
önemli şeyler anlatıyor.
HALUK KOÇ (Samsun) - Bu
önergedekileri söylemiyor ama; kapanan fabrikaları söylemiyor Trakya'da,
sorunları söylemiyor!..
AHMET YENİ (Samsun) -
Hocam, sizi dinlediler bugün.
NECDET BUDAK (Devamla) -
Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Budak, konuşmanızı tamamlayınız.
NECDET BUDAK (Devamla) -
Şimdi, Sayın Grup Başkanvekili tıp profesörü…
BAŞKAN - Sayın Budak,
lütfen, siz konuşmanıza devam ediniz.
Buyurun.
NECDET BUDAK (Devamla) -
…ben de ziraat profesörüyüm. Şu ana kadar mütevazı davrandım, kendi alanına hiç
girmedim. O da benim alanıma girmezse iyi olacak. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Ben
önergeden bahsediyorum... Teşyi etmeyin arkadaşlar, yanlış anlaşılıyor!
NECDET BUDAK (Devamla) -
Şimdi, AK Parti Hükümeti, devletten ve siyasetten bu kurumları uzaklaştırmak
için 850 trilyon harcamayı, çiftçiler adına, birliklere yapmıştır. Her bir
parti de bunu yapamaz. Burada AK Parti Hükümetinin hakkını da teslim etmek
gerekir. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Herhalde, milletin uykusu
geldiği için, açmak için yapıyorsunuz...
Bir başka yanlış
anlaşılma da, siyasetçiler arasında; arkadaşlar, birliklerin fiyatını biz
açıklamıyoruz, hükümet açıklamıyor; bunlar özerk kurum. Örneğin, ayçiçeği
tabanfiyatını hükümet açıklamıyor, ayçiçeği tabanfiyatını birlik yöneticileri
açıklıyor; ama, biz, köyleri ziyaret ettiğimizde, milletvekilleri olarak; bazı
çiftçiler, bazen de muhalefet etmek amacıyla, bilerek ya da bilmeyerek, bazı
siyasîler "hükümet, gördünüz mü, bakın, ayçiçeği tabanfiyatını düşük tuttu...."
Bakın, bu doğru değil, hükümet açıklamıyor, birlik yöneticileri açıklıyor; ama,
hükümet olarak biz ne yapıyoruz -bakın, sadece ayçiçeği için söylüyorum- prim
desteklemelerinde bulunuyoruz. Örneğin, diyelim ki, 2005 yılını ele alırsak,
biz varsayalım ki, 175 000 lira prim belirledik -ki, büyük olasılık o civarda
oluşacak; ben buradan bir şey söylemek istemiyorum- dekar başına 16 000 000, dekar başına 3 000 000, buğdayda 1 600
000, ayçiçeğini özendirmek için 3 000 000, gübre desteği 4 500 000, buğday desteği
2,4 trilyon ve toplamı
47 500 000. Ayçiçeğinin 1 dekar maliyeti ise yaklaşık 105 000 000.
Yani, biz, çiftçimizin 1 dekar ayçiçeğine yaptığı masrafın yarısını, destek
olarak veriyoruz. Bunları öğrenmekte fayda var.
Tabiî, biz, tüm bunlara
rağmen, tüm bu yapılanlara rağmen, daha iyisini yapmak için yağ açığına ilişkin
politikalar üretmemiz lazım. Ne yapmamız lazım, problem nerede; birliklerin
üretici-sanayici-tüketici zincirinde piyasaya entegre olamaması, birliklerin
yeterince iyi yönetilememesi, ayçiçeği-buğday paritesinin ayçiçeği aleyhine
olması, tahıllar ile yağlı tohumlar, yağlar, küspe gümrük vergileri, kırma
rafine margarin tesisleri koruma farkı, karşılıklı taviz kapsamında verilen
tarife kontenjanları, nüfusun artışı nedeniyle, yağ açığı problemimiz devam
etmektedir.
Öte yandan, Avrupa
Birliğinde ve gelişmiş ülkelerde biyodizel teşvik görüyor; ülkemizde de bu
anlamda yaygınlaşma var...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, yağ açığı kapandı artık; yeter!
BAŞKAN - Sayın Budak,
konuşmanızı güzel yapıyorsunuz, vukufiyetinizi de biliyorum. Bugün, hiçbir
arkadaşımızın, Sayın Bakandan başlayarak, sözünü kesmek istemedim, rahat bir
şekilde konuştular; ama, size de tekrar bir eksüre vereyim; lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız; çünkü, bütün bilgilerinizi, hünerlerinizi burada ifade etme
imkânı zaman olarak yok; yoksa, sizin yeteneğinizden kuşkum yok. Lütfen, şu 1
dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
NECDET BUDAK (Devamla) -
Şimdi, biyodizel için, dışarıdan yağ getirip biyodizel üretirsek iki kat masrafa
neden olur.
Ben, şunu söylemek
istiyorum: Biz, yağ sektörünün özel ve kamu sektöründe, tüm üniversiteler,
bakanlıklar bir araya gelip, orta ve uzun vadede yağ politikamızı oturtabiliriz
diye düşünüyorum.
Ben, ayrıca, buradan,
Grup Başkanvekilinin Edirne ile ilgili söylediklerine cevaben şunu söylemek
istiyorum: Ben, Edirne'de, ayçiçeği üreticileriyle yağ zirvesi yaptım iki gün,
hiç ayrılmadan. Edirne'de, ortak tarım politikasını, hep beraber,
üreticilerimizle yaptık. Edirne'de üretici birliği kurduk. Edirne'de,
muhtarlarla, köylülerle, Avrupaî, 10 trilyonluk, Maliye Bakanımızın,
Başbakanımızın desteğiyle bir tesis yaptık, kültür sitesi. Her hafta,
gittiğimde, orada, onlarla dertleşiyorum, onların sorunlarını dinliyorum,
projeler üretmeye çalışıyorum. Edirnelilere de buradan sesleniyorum: Onlar bana
sahip çıkıyorlar, Edirne'de her türlü partili sahip çıkıyor. O bakımdan,
onlara, elimden ne geliyorsa yapacağım. Onlar bana sahip çıkıyorlar, ben de
onlara sahip çıkacağım diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
cümlenizi alayım.
NECDET BUDAK (Devamla) -
Bitiriyorum.
O bakımdan, Edirnelilerle
ilişkime siz buradan müdahale etmeyin.
Ben, son olarak şunu
söylüyorum: Araştırma önergesine vereceğiniz destek için, şimdiden,
iktidar-muhalefet, tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum.
Yeni yılınızı kutluyorum.
Kurban bayramının da tüm ülkemize bol bereket getirmesini diliyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerge sahipleri adına
ikinci konuşmacı, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk.
Sayın Ertürk, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET ERTÜRK (Aydın)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ve bizi televizyonları başında izleyen çok değerli zeytin üreticilerimiz;
herkese iyi yıllar diliyorum, iyi bayramlar diliyorum. Bu dileklerimle, vermiş olduğumuz
zeytin ve zeytin üreticilerinin sorunlarıyla ilgili araştırma önergemiz için,
sizlere, 10 dakika da olsa, bu sorunu anlatmak istiyorum.
Şu anda, ülkemizde, 600
000 hektar alanda zeytin üretimi yapılmakta, 107 000 000 adet zeytin
ağacımızdan, 1 000 000 ile 1 500 000 ton arası zeytin üretimi, 90 000 ile 150
000 ton arası -yıllara göre- zeytinyağı üretimi, 200 000 ile 300 000 ton arası
da sofralık zeytin üretimi yapılagelmektedir.
Bitkisel yağ ve yağlı
tohumlarda açığımız vardır. Bu açığımızı kapatmak için gerek yağlı tohum
üretimlerimizde ve gerekse ham yağ üretimiyle beraber yağlı tohum ürünü olan
zeytinyağı ve zeytin üretiminde de bir fırsat ve çareleri bulmak için ülkemizin
yeteri kadar kaynağı ve imkânı da vardır. Bu esnada, zeytin sanayii de, bu
üretimle beraber gelişmekte, gerek kontinü sistem gerek ambalajlama ve
paketleme sistemlerinde de yeni fırsatlar yaratılmaktadır.
Sorunların başında, bu
zeytinin sahibi kim sorusu, bize pek çok yerde, pek çok kurumda, milletvekili
olarak gittiğimiz çeşitli panellerde, bize sorulmaktadır; bu zeytin ürününün
sahibi kimdir? Zeytin ağacının, fidanının yetiştirilmesi, ağacın bitkisel
üretiminin sağlanması için, gübrelenmesi, budanması, sulanması gibi sorunlarla
Tarım Bakanlığı ilgilenmektedir. Ancak; mahsul hasat olduğu zaman, gerek yağ
olarak gerekse sofralık hale geldiğinde Sanayi Bakanlığı ürünü haline
gelmektedir. Hatta, ihracat teşviklerinde de Dış Ticaret Müsteşarlığı söz
sahibi olmaktadır. Öncelikle bu kimlik sorununu bir çözmemiz gerekmektedir. Bu
zeytin ürününün sahibinin Tarım Bakanlığı mı, Sanayi Bakanlığı mı, Dış Ticaret
Müsteşarlığı mı, Hazine Müsteşarlığı mı, kim olduğunu bir ortaya koymamızda
bence büyük yarar vardır diye düşünüyorum.
İkinci bir sorunumuz,
zeytin dikilebilecek alanlarda uygun çeşitlerin belirlenmesi sorunudur. Burada,
yağlık, yemeklik çeşitlerinin dağılımı ve uygun fidanların yetiştirilmesi ve
bunların teşvik edilmesi konusu gündeme gelmektedir. Örnek; bugünlerde,
ülkemizin pek çok yerine, mesela, Aydın İlimizin Karacasu İlçesine Gemlik
zeytini dikilmektedir. Bu Gemlik zeytini orası için uygun mudur değil midir?..
Hatta, yeni dikilen fidanların pek çoğu, neredeyse yüzde 80 nispetine ulaşan
miktarı Gemlik türünden dikilmekte, yani, sofralık zeytin olarak gündeme
gelmekte; ancak, belki öyle yörelerimiz var ki, öyle yerlerimiz, öyle
topraklarımız var ki, buralara yağlık zeytin dikilmesi gerekmekte olduğu halde,
insanlarımız, çiftçilerimiz bilinçsiz bir şekilde, Gemlik'ten daha iyi
kazanırız düşüncesiyle ve daha kısa zamanda meyveye geliyor diye, bir de
var-yok yılları arasında Gemlik'te çok fazla bir farklılık yaşanmadığı için,
daha çok Gemlik zeytini dikmeye heves etmektedirler. Burada bir ar-ge
çalışmasının gerekli olduğu kaçınılmazdır.
Üçüncü bir sorunumuz,
zeytin ağaçlarında gördüğümüz vertisilyum solgunluğu denilen kuruma hastalığı.
Gerçekten, bugün üretici, bu hastalığın çaresi, tedavisi, onarılması güç gibi
görünen bu sorunu için kara kara düşünmektedir. Gerek tarımsal araştırma
enstitülerimiz gerek Tarım Bakanlığımız gerekse üniversitelerimiz bu konuda
yoğun bir çalışma içerisindedir. Ancak, maalesef, hâlâ bugüne kadar gerek
solarizasyon sistemi gerekse çeşitli aktivatörler kullanmak suretiyle bu sorunun
çözümü konusunda insanlarımızın yarınına umutla bakabileceği bir çözüm
noktasına gelinememiştir. Bu konuda da sıkı bir şekilde ar-ge çalışmalarının
yapılması ve insanlarımızın, bu kuruma hastalığından ötürü, bitkinlikleri, bedbinlikleri,
moralsizliklerinin giderilmesi gerekmektedir.
Bir başka sorunumuz,
üreticimiz gereği kadar bilinçlendirilemediği için, ağaçlarının gübrelenmesi,
ilaçlanması, sulanması, hatta, hasat edilmesi konusunda… Hasadı ancak çırpmak
suretiyle yaptığı zaman bir sonraki yıl meyve verebilecek olan sürgünleri de
kırdığı için burada da büyük bir sorun yaşanmakta. Üreticimizin mutlaka
bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Burada ziraat odaları meydanlarda çıkıp
miting yapacağına, zeytin üreticilerini bu konuda eğitmelidir; onlardan dekar
başına aldığı paralardan ziyade, onları bilgilerle donatmalıdır; ağaçların
yetiştirilmesi konusunda, hasat edilmesi konusunda, gübrelenmesi konusunda. Bir
meslek kurumu olarak aslî görevi bence bu olmalıdır. Ama, maalesef, bugün ziraat
odaları meydanlarda "AK Parti sizi mahvetti, AK Parti sizi diri diri
toprağa gömdü" diyerek miting yapma hevesindedir, arzusundadır. Ziraat
odası da kendini burada bir sorgulamalıdır.
Bir başka sorunumuz,
bozuk baltalık orman alanları vardır. Bu bozuk baltalık orman alanlarına, pek
çok kurum zeytin dikmeye heves etmektedir. Halbuki, bu alanlar, ülkemizin
topraklarıdır, ülkemiz insanlarının topraklarıdır; muhakkak, o bölgede yaşayan
köylülerimiz tarafından değerlendirilmelidir. Muhtelif kurumlara bu arazilerin
tahsisinden ziyade, o bölgede yaşayan köylülerimiz, insanlarımız,
üreticilerimiz tarafından bu boş, gerek hazine arazilerine gerekse bozuk
baltalık orman alanlarına… Çünkü, Ege Bölgemizde böyle pek çok yer var. Buralar
çiftçilerimize, köylülerimize verilmek suretiyle, oraların da zeytin
ağaçlarıyla donatılması ve millî ekonomimize katkı sağlayabilecek bu ürün için
fırsat yaratılması gerekmektedir.
Belki, buralara uygun
türün bulunması yönünde zeytin de dikilmeyebilir, bu bozuk baltalık alanlara;
belki kestane ağacı, belki ceviz ağacı daha avantajlar yaratabilecekse, o tür
içinde, belki fıstık çamı da dikilmek suretiyle, üreticilerimizin daha iyi
kazanabilecekleri ürün deseni sağlanabilir.
Bir başka sorunumuz,
prina ve karasu. Geçen sene yoğun çalışmalar yaptık; Çevre Bakanlığımız bu
konuda etkili çalışmalar yaptı, bölge milletvekilleri, zeytin üreten bölge
milletvekilleri olarak bu konuda çok dik duruşlu bir çalışma sergiledik.
Gerçekten, prinanın, yani, zeytin sıkıldıktan sonra zeytinyağı bir kenarda,
prina veya zeytin küspesi dediğimiz atık ürününün de değerlendirilmesi, onun da
çevre koşullarıyla, çeşitli sıkıntılarla üreticilerin karşı karşıya kalmaması,
bir ikincil işlemden geçirildikten sonra da yakacak olarak kullanılması için
yoğun çalışmalar yapıldı. Bu konunun da, mutlaka, neticelendirilmesi
gerekmektedir.
Gündemde olan bir başka
sorun da, karasu. Maalesef, Çevre Bakanlığı, zeytin ağaçlarından elde edilen
zeytin ürününün sıkılmasından sonra zeytin fabrikalarının atık olarak çıkan bu
karasunun, gerek koku olarak çevreye verdiği zararlılıktan ve gerekse aşırı bir
kimyevî bir oluşum herhalde oluşturduğundan, belki bir organik gübre olduğu da
söyleniyor; ama, bu oluşumun da, yapılması gereken neyse, çökelti havuzları mı
veya ikinci bir ayrıştırmadan veya bir seperatörden geçirmek suretiyle içindeki
organik maddelerin ayrılması mı neyse, bunun da -bir teknik konudur- mutlaka
ortaya konulması lazım. Zeytin fabrikalarımıza ceza yazılma yoluna
gidilmektedir. Bu doğru bir şey değildir; çünkü, o insanlar ne yapacaklarını
bilememektedirler. Bu konuda da bir araştırma çalışması yapılarak, bu konuya
bir çekidüzen verilmesi lazımdır. Böylece, zeytin sıkan zeytinyağı
fabrikalarımızın, gerek normal sistemde gerekse kontinü sistemde çalışan
firmalarımızın da yapacak oldukları işleri bilmeleri gerekmektedir.
Bir başka sorunumuz;
Uluslararası Zeytinyağı Konseyinden maalesef çıkmışız. Buradan çıkmamamız
lazım; çünkü, dünyada artık bir bütünlük, bir globallik gündemdedir.
İspanya'daki, Yunanistan'daki, İtalya'daki, Tunus'taki, Suriye'deki zeytin
üreticileri ile Türkiye'deki zeytin üreticileri aynı konularla, aynı sorunlarla
karşı karşıyadır. Onun için, bu bütünlüğün arz edilmesi bakımından, bizim
mutlaka Uluslararası Zeytinyağı Konseyine girmemiz gerekmektedir.
Bir başka sorunumuz;
Tarım Komisyonunda, tarım çerçeve kanununu çalıştık ve şu anda Yüce
Meclisimizin gündemine geldi. En kısa zamanda bunu görüşmemiz lazım; çünkü,
tarım kanunu tasarısı, Necdet Hocanın da dediği gibi, yağlı tohumlardaki açığımızı
karşılayabilecek pamuk, ayçiçeği, zeytinyağı, soya gibi temel ürünlerimizde
bize fırsatlar yaratabilecek olan bir kanun tasarısıdır. Bu kanun tasarısında
biz, ürün konseyleri yazdık. İnşallah Yüce Meclisin de oluruyla bu kanun tasarısı
kanunlaştığında, ulusal zeytinyağı konseyini kurma fırsatımız gündeme
gelecektir. Böylece, ulusal zeytinyağı konseyini kurduğumuzda, çiftçi
birlikleri, üreticiler, sanayiciler, tüccarlar, zeytinyağıyla uğraşan gerek kamunun gerek özel sektörün tüm
kurumları bu sorunların birlikte ve beraberce çözümü için bir çare
bulabileceklerdir diye de öngörüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ertürk, konuşmanızı tamamlayınız.
AHMET ERTÜRK (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben, sonuç olarak şunu
söylemek istiyorum: Gerçekten, sorunlar var. Burada değerli konuşmacılarımız,
değerli milletvekillerimiz sorunları anlatmaya çalıştılar. Benden sonra
konuşacak olan arkadaşlarımız da bu sorunları açıklamaya devam edecekler.
Gerçekten, bir sorun yumağı var. Bu sorun yumağını çözme iradesi Yüce Meclisin
elindedir. Bu araştırma önergesiyle beraber, bu fırsat verildiği takdirde,
komisyona seçilecek olan arkadaşlarımız, bu konuda iyi bir çalışmayla, zeytin
üreticilerimizin bekledikleri ve gözlerinde büyüyen sorunları çözme fırsatı
bulabilirler.
Ben, son olarak
desteklemeler konusunu anlatmak istiyorum. Gerçekten, zeytin ürününde
destekleme çalışmaları hükümetimizin gündemindedir. Bu sene, kilogram başına
250 000 lira destekleme primi gündeme gelmiştir. Balıkesir Milletvekili arkadaşlarımızın
da yoğun çalışmalarıyla, destekleme primlerinin ödemesi sonbahara
bırakılmıştır, doğru bir iş olmuştur. Her ne kadar 31 Martta bunun süresi
öncelikle talep edilmişti; ama, sonradan zeytinyağı fiyatlarının yükselebileceği
düşüncesiyle, 30 Eylüle bu süre uzatıldı. Güzel de oldu; nitekim, insanlarımız,
yazın 5 000 000 liraya yaklaşan fiyatlarla zeytinyağı satma fırsatı buldular.
250 000 liralık primlerimiz de geçen haftalarda ödendi. Şimdi, bunun yanında,
tanelik zeytin de destekleme gündemindedir, tabiî, ihtiyaç duyulduğunda
yapılmalıdır. Markalı ve ambalajlı ürünlere ihracat desteği vardır, tonda 150
dolar. 5 kilogramı aşmamak üzere, tonda 150 dolarlık, hükümetimizin ihracat
desteği devam etmektedir.
Son olarak da, pek çok
arazi zeytin fidanı dikimi için tahsis
edilmekte-dir, fidan dağıtımı yapılmaktadır. Benim ilimde, Aydın İlimizde, 730
milyar lira-lık bir paket çalışmayla, gerek Tarım İl Müdürlüğümüz ve gerekse
Özel İdare-miz, yüzde 20'sini üreticiden almak üzere, yüzde 80'i de hibe olmak
üzere, bu sene 500 000 adet zeytin fidanı dağıtma çalışması içerisindedirler;
kendilerine teşekkür ediyoruz.
Bu duygularımızla, Yüce
Heyeti saygıyla selamlıyorum; zeytin üreticile-rimizin sorunlarının çözümü için
de, bu araştırma önergemizin kabulünü talep ediyorum; herkese, iyi bayramlar,
iyi yıllar diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ertürk.
Önerge sahipleri adına
üçüncü konuşmacı, Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu.
Sayın Aydınlıoğlu,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Yüce
Meclisimizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, çok önemli bir Meclis araştırma komisyonunun kurulmasına karar vereceğiz
hep birlikte; zeytin ve zeytinyağının içinde bulunduğu sorunları araştıracak
olan bir komisyon. Aslında, biz, 2004 yılının mart ayında bu araştırma
önergesini vermiştik Sayın İsmail Özgün'le birlikte ve 20 milletvekili
arkadaşımızla. Burada söz hakkı İsmail Özgün Beyindi. O, zeytin bölgesinde
oturuyorum diye söz hakkını bana devretti; bu yüzden, ben, İsmail Özgün Beye de
teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
Yüce Mecliste bugüne kadar birçok komisyon kuruldu; ama, inşallah, bugün
kurulmasına karar verecek olduğumuz komisyon bunlardan en önemlilerinden bir
tanesi olacak. Yaptığım araştırmaya göre, bugüne kadar, zeytin ve zeytinyağının
sorunlarını araştıracak olan bir komisyon bu Yüce Mecliste kurulmamış.
Değerli arkadaşlarım,
dünyada yaklaşık 10 000 000 hektar üzerinde 900 000 000'dan fazla zeytin ağacı
bulunmakta. Bu ağaçların yüzde 98'i Akdeniz ülkelerinde bulunmakta. Türkiyemiz,
90 000 000 ağaç varlığıyla İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın ardından dördüncü
sırada, zeytinyağı üretiminde ise zaman zaman Tunus'un gerisinde kalmaktadır.
On yıl öncesinde 80 000 ton zeytinyağı üretimimiz varken, son dört yılın
zeytinyağı üretimi ortalaması 123 500 ton seviyesine yükselmiştir. 100 000 ton
olan sofralık zeytinimiz ise son beş yıllık ortalamaya göre 178 000 tondur.
Dünya zeytin üretiminin yüzde 50'sini gerçekleştiren Avrupa Birliğinden sonra
ikinci büyük üretici olan ülkemiz, dünya üretiminde yüzde 25'lik payla, siyah
sofralık zeytinde birinci, yeşil zeytin üretiminde ise dünyada ikinci
sıradadır.
Ülkemizde zeytin ve
zeytinyağı üretimi daha çok Balıkesir, Aydın, İzmir, Bursa, Manisa ve
Çanakkale'de yoğunlaşmıştır. Bu ağacın yaklaşık 10 000 000'u Balıkesir İlimizin
Havran, Edremit, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık İlçelerinde bulunmakta ve
özellikle, ülkemiz yemeklik zeytinyağının yüzde 95'i Balıkesir'in körfez
ilçelerinde üretilmektedir. Dolayısıyla, bu bölgedeki halkımızın yüzde 80'i
geçimini sadece ve sadece zeytin ve zeytinyağından sağlamaktadır.
Ülke olarak ele
aldığımızda ise, 320 000 zeytinci aile
işletmesi mevcut olup, bunun yüzde 14'ü 33 kooperatifi olan Tariş,
Güneydoğubirlik ve Marmarabirlik'ten oluşmaktadır. Tariş 27 000,
Güneydoğubirlik 5 000, Marmarabirlik ise 40 000 ortağa sahiptir.
Ülkemizde mahsul alınan
zeytin ağacı sayısında her yıl artış olmasına rağmen, zeytin üretim miktarında
yıldan yıla farklılıklar olmaktadır. Ayrıca, zeytin ağacı, bir sene çok, bir
sene az mahsul vermektedir. Bu farklılıkların zeytinyağı üretimini
etkilemesiyle bu sektörün tabanfiyatı ve pazarlama sorunları birlikte
gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
zeytinyağının insan sağlığı ve beslenmesinde çok önemli bir yeri vardır. Vücut
için gerekli, ancak sentez edilemeyen temel yağ asitleri, sadece yağda
eriyebilen (E) vitamininin kaynağı oluşturması ve yüksek kalori değerinin yanı
sıra meyve suyu gibi naturel olarak tüketilebilen yağ olma özelliği ve kendine
has renk, koku, tat ve aromasıyla insan beslenmesinde gerçekten çok önemli bir
konuma sahiptir. Ayrıca, diğer yağlar gibi bitkilerden elde edilmeyip
zeytinyağı ağaçtan elde edilen tek meyve aromasıdır. Bu nedenle, zeytinyağı,
başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, sindirim sistemi, kemik yapısı,
beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Dokuların
yaşlanmasını önler, bebek bekleyen ve emziren annelerin beslenmesinde en uygun
yağdır. Zeytinyağının yüksek miktarda tüketildiği Akdeniz ülkelerinde kalp
damar hastalıkları ve kanser vakalarının daha düşük oranlarda olması gerçekten
dikkat çekicidir.
Değerli milletvekilleri,
bölgemizde her yıl çeşitli defalar yapılan zeytin ve zeytinyağıyla ilgili panel
ve toplantıların aşağı yukarı birçoğuna katılmaya çalışıyoruz, problemleri ve
sorunları biliyoruz. Bunları, her fırsatta, hükümetimize, Sayın Bakanımıza,
Sanayi Bakanımıza, dışticaretten sorumlu Devlet Bakanımıza ve Başbakanımıza
iletiyoruz; ancak, bu konuda ilk kez kurulacak bir komisyon, sorunları yerinde
tespit edip, yol gösterici olması bakımından önemlidir.
Ülkemizde var yılında
ortalama 150 000 ton zeytinyağı üretimi yapılmaktadır. Bunun 50-55 bin tonu iç
tüketimde harcanmakta, 100 ila 105 bin ton civarında zeytinyağımız ise ihtiyaç
fazlası olarak bulunmaktadır.
Diğer zeytinyağı üreten
ülkelere bir göz atacak olursak, İspanya yılda 750 000 ton civarında,
Yunanistan 350 000 ton civarında, İtalya 250 000 ton, Suriye 150 000 ton,
Türkiye 125 000 ton, Portekiz 40 000 ton, Tunus 40 000 tondur; ancak, İspanya'da
bu yıl aşağı yukarı 4 000 000 ağaç soğuktan kurumuştur, ortalama 600 ile 700
bin ton rekolte kaybına uğramıştır. Yine, İtalya'da kuraklık ve rekolte kaybı
olmuştur. İspanya dünya zeytinyağı ihtiyacının ortalama yüzde 40'ını temin
ederken, bu yıl Türkiyemizde ihracat patlaması yaşanmıştır.
Şimdi, bütün ülkeler,
İspanya ve İtalya'nın bıraktığı bu boşluğu doldurmak için, gerçekten, büyük
uğraşlar vermektedir. Bizler, Türkiye olarak, bu fırsatı iyi
değerlendirmeliyiz. Bu boşluğu, mutlaka, daha fazla ihracatla doldurmaya
çalışmalıyız. Çoğu Avrupa Birliği ülkesi olan ülkelerle ihracatta yarışmak,
maalesef, hiç de kolay olmamaktadır.
Bu bakımdan,
zeytinciliğimizin uzun yıllar yaşaması için, zeytinyağı primleri mutlak surette
ödenmeye devam edilmeli ve erken açıklanmalıdır. Zeytinyağı primine esas olacak fatura tarihi 30 Eylül olarak
belirlenmelidir ve bu, her yıl 30 Eylül olmalıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde
1,5 dolar civarında olan destekleme primleri, ülkemizde de mutlaka
artırılmalıdır. Ulusal Zeytinyağı Konseyi kanunu mutlaka çıkarılmalıdır.
Uluslararası Zeytinyağı Konseyine tekrar üye olunmalıdır. Dürüst esnafın
korunması için hileli zeytinyağı üretenlere yüksek cezalar uygulanmalıdır.
Dökme hamyağ, zeytinyağı ihracatı serbest bırakılmalı, bu ihracat zaman içinde
dengelenmelidir.
Zeytinyağı kullanımı
insan sağlığı için, kitle iletişim kanalları kullanılarak daha fazla teşvik
edilmelidir. Dünya son yıllarda zeytinyağının kıymetini anlamıştır, her yıl
dünyada zeytinyağı tüketimi artmaktadır.
Zeytin fidanı dikimi
teşvik edilmeli ve devletimiz tarafından desteklenmelidir.
Avrupa Birliği müzakere
sürecinde, tıpkı İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın yaptığı gibi, zeytinyağımız,
Avrupa Birliği masasına pazarlık için konulmalıdır.
Zeytinyağı ve zeytinin
pazarlanmasında çok büyük gayretin içinde olan Tarişe her zaman destek
verilmeye devam edilmelidir.
Üreticiler, kooperatif ve
birlikler altında örgütlenmelidir.
Üretici Birlikleri Yasası
ve Tarım Sigortası Kanunu bizim dönemimizde çıkarılan önemli yasalardandır.
4081 sayılı Çiftçi Malları Koruma Kanunu günün şartlarına göre mutlaka yeniden
düzenlenmelidir.
Yine, zeytinyağıyla
uğraşan üreticilere, yağını sattığında devletimize geri ödemek üzere işletme
kredisi verilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
görüldüğü gibi, zeytin üreticisi olan ülkemizde bu konuyla ilgili çeşitli
önemli sorunlar mevcuttur. Bunların kurumsal bir yapı içinde ele alınması ve
çözümler üretilmesi gereklidir. Konunun üretici, sanayici, tüketici,
kooperatif, birlik, tüccar ve devlet yönünden önemi çok büyüktür.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önce burada konuşma yapan Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Kemal
Deveciler Bey şöyle dedi: "Primleri 100 000 liraya indirdiniz."
Ancak, bizim yaptığımız araştırmaya göre bu yıl ödenecek olan prim miktarı
henüz belli değildir ve açıklanmamıştır.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - 2006 bütçesinde 100 000 lira kondu.
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
- O kesin değil.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Bütçede olan benim, sen değilsin.
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
- Yine, Sayın Sanayi Bakanımızı dinledik "Aralık 2004 ayında, İspanya'nın
Başkenti Madrid'de, Türkiyemizin tekrar Uluslararası Zeytinyağı Konseyine üye
olması için bizim bir talebiz vardı, o kabul edildi; şimdi, bu kanun Yüce
Meclise gelecek" dedi. Bu da üreticilerimiz için çok sevindirici bir
karardır.
Yine, Tariş ve
Marmarabirlik'e devletin verdiği DFİF kredileri için Sayın Bakanımıza çok çok
teşekkür ediyorum.
Biraz önce biz burada
otururken, bizim bölgeden zeytin üreticilerinden bana telefon geldi: "Bu
sene zeytinler yerlere döküldü, ilaçlama zamanında yapılmadı" diye. Bizim
bölgemizde, "Zeytin ve Zeytin Zararlıları Mücadele Birliği" diye bir
birlik var; iki yıldan beri, Tarım Bakanlığımızdan az da olsa bu birliğe biz
destek alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Aydınlıoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
- Toparlıyorum efendim.
Ancak, ilacın mutlaka
zamanında yapılması gerekiyor. Uçak havaalanında hazır beklediği halde,
maalesef, bu sene ilaç geç yapıldı; bunun sorumluluğu tamamen bu birliğe aittir. Az da olsa yine bu birliğe destekler
bizce devam etmelidir.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - İlacı vermedi devlet, birliğe ait değil.
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
- Geçen sene bu birliğe biz ilaç aldık. Bu sene de 50 milyar para aldık;
inşallah, önümüzdeki yıl yine almak için biz gayret edeceğiz.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Hayır... 84 milyarı kim verdi?! Çekle verildi, çekle... Ona bakacaksın sen!
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bana göre, biraz sonra bu Mecliste oylayarak kuracak
olduğumuz komisyon bundan sonra bu sektörün sorunlarını araştırmak, önünü açmak
için inşallah bir fırsat olacaktır.
Ben zeytin üreticisi bir
ailenin çocuğu olarak seve seve bu kurulacak olan araştırma komisyonunda görev
almak isteğimi belirterek, Yüce Meclisimize ve bizi televizyonları başında
dinleyen zeytin üreticilerimize selam ve saygılar sunuyorum; kurban bayramınız
mübarek olsun diyorum, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerge sahipleri adına
dördüncü konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirel; buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL DEMİREL (Bursa) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, zeytinle ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergesini
tekrar gündeme alınıp, bununla ilgili araştırma önergesinin sonuçlanması için
tekrar bir aradayız.
Biliyorsunuz bu konu
bundan bir ay evvel tekrar burada gündeme gelmiş, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz bu konunun gündeme alınması için görüşmelerimizi ve görüşlerimizi
ortaya koymuştuk. Ne yazık ki, o gün AKP'li arkadaşlarımız milyonlarca zeytin
üreticisinin, köylümüzün, çiftçimizin umutla beklediği, kendisine sahip
çıkılması noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerine düşen görevi
yapacağına olan inancıyla televizyonları başında bunu beklerken, bunu görememenin,
AKP İktidarının ve milletvekillerinin o gün bu araştırma önergesini reddederek,
âdeta köylüye, çiftçiye ve zeytin üreticine olan bakışını ortaya koyması
açısından da ibret verici bir tabloydu bu.
Yani, ne değişti; aradan
bir ay geçti, bir ay içerisinde tekrar bu konu gündeme geliyor ve gündeme gelen
konuyu da, Cumhuriyet Halk Partisi olarak olsun, diğer partiler olarak olsun,
hepimiz bu konuyu elbirliğiyle ve oybirliğiyle buradan çıkaracağız.
Değerli milletvekillerim,
yani, doğru tektir. Doğrunun etrafında başka bir şey aramanın mantığı yoktur. O
gün Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz zeytinle ilgili bu araştırma önergesini
getirdiğimiz zaman çok değerli AKP'li vekil arkadaşlarımızın da bu konuda
araştırma önergeleri vardı. O gün, eğer, burada oybirliğiyle karar
alınabilseydi ne kaybetmiş olacaktık; hiçbir şey kaybetmiş olmayacaktık; tam
tersine, o bir ayı en iyi şekilde değerlendirme şansını belki yakalayacaktık.
Bu konuda, Bursa Milletvekilimiz Sayın Altan Karapaşaoğlu'da aslında, o gün ben
konuşmamda bu konunun gündeme alınması için gayret sarf ederken, kendisi de
bunun eğer bugün gündeme alınırsa bir şey ifade edebileceğini, eğer bugün
gündeme alınamazsa hiçbir şey ifade edemeyeceğini; çünkü, zeytin üreticisinin
en zor döneminin aralık ayı içerisinde olduğunu vurgulamıştı; ama, ne yazık ki,
kendisi de kendi grubunda yalnız kaldı ve o gün bu konu reddedildi.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, zeytin gerçekten önemli. Yani, nasıl Zonguldak'ın karaelması
varsa, Marmara'nın, Ege'nin, Akdeniz'in karaelması da zeytindir. Bu zeytin,
ülkemizin ekonomik anlamda, dışarıya yapacağı ihracat anlamında ülke
ekonomisine önemli katkı sağlayacak bir ürün. Tabiî, bu ürün kolay yetişmiyor.
Yani, bugün, ben, Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili olarak, Bursa'nın
köylerini dolaşırken, en çok uğradığım köylerin başında zeytin üreticisi,
zeytin çiftçisinin köyleri… Yağmurda, karda, kışta, en zor koşullarda
zeytinleri ağacından toplayarak, yerlerden toplayarak bu ürünlerinin para
etmesi için ellerinden gelen gayreti gösteren bu insanlarımız, ne yazık ki, bugünlerde,
üretmiş oldukları bu ürünün karşılığını alamamanın derin üzüntüsünü yaşıyorlar.
Bugün, zeytin üreticisi olan yurttaşlarımız, ülkede 500 000'i aşkın aileyi
kapsıyor; yani, bizler, geniş aile yapısına sahip insanlarız; yani, bizleri
birkaç kişi falan olarak değerlendirmezsek eğer, bu 500 000 kişi bu ülkede
milyonları ifade ediyor. Sadece yetiştirenler değil, yetiştirilmesinden sonra
geçirmiş olduğu merhalelerde çalışan işçilerin, emekçilerin de bu zeytinle ilgili
çabalarını göz önüne aldığımız zaman, tüccarını, sanayicisini, demek ki,
ülkemiz için gerçekten önemli bir ürün.
Bu noktada, bizler, öyle
bir noktaya geliyoruz ki, köylerde, ilçelerde, beldelerde, bu konuyla ilgili,
zeytinin toplanmasından sofraya kadar gelmesi noktasında görev yapan bütün
insanlarımızın beklentisi, gerçekten, alınteriyle yetiştirmiş oldukları bu
ürünün karşılığını alması; çünkü, bizim o zeytin üreticimiz, o kışın en zor
koşullarında çoluğuyla çocuğuyla mücadele ederek, onları o çamurların
içerisinden toplayarak, eğer şansları yaver gitmezse, o kış şartlarında da kar
veya yağmur yağdığı zaman, inanın o tarlalara girmek mümkün olmuyor; yani,
toplamak istedikleri o zeytini layıkıyla toplayamaz noktasına geliyorlar. O
insanlar bunları toplayacaklar. Topladıktan sonra, hak ettiği paraya satmak
isteyecekler. Hak ettiği paraya sattıktan sonra da, o parayı almanın
mücadelesini verecekler. Aldıktan sonra da, yazın çoluğunun çocuğunun düğününü
veya en güzel gününü yaşamak için o paraları kullanacaklar, evlerini belki dayayıp
döşeyecekler; ama, eğer, bunlar bunun karşılığını alamazsa, inanın, o çiftçi,
perişan demektir, çaresiz demektir. Ee, peki, devlet nerede diye sorduğumuz
zaman, işte, devlet o zaman ortaya çıkmalıdır. Yani, bu konuda özellikle vurgulamak
istiyorum; zeytin üreticisi olsun zeytin sanayicisi olsun zeytin tüccarı olsun
zeytin kooperatifleri olsun, hiç kimsenin, ama hiç kimsenin, sadece kendi
başına bu sorunun çözülmesiyle ilgili mücadele etmesiyle bu sorunun çözüleceğine
inanmıyorum. Yani, bu konuda çok ciddî, tutarlı, kalıcı, hükümet
politikalarının ötesinde, artık, Türkiye'nin bir devlet politikası olması
gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yani, zeytin, hiç kimsenin tekeline
bırakılmayacak kadar önemli bir üründür. Böyle bir ürünü hiç kimsenin tekeline
bırakmak doğru değildir. Bugün, kooperatiflerimiz var. Bu kooperatiflerimiz, bu
ürünleri en iyi şekilde değerlendirmek için mücadele ediyorlar; ama, bu
kooperatiflerimize, yeri gelecek, devlet olarak, ekonomik anlamda sahip
çıkacağız, destek olacağız. Bunlardan bir tanesi Marmarabirlik, bir tanesi Tariş. Tabiî, bunların, ekonomik
şartlar altında, o yıl içerisinde alabilecekleri ürünlerle ilgili mevcut
paraları vardır; ama, bu paralar yetmediği zaman devletten kaynak
istemektedirler. Ben, yine araştırdım, bu konularda, Marmarabirlik'e 75 trilyon
destek olunduğuyla ilgili görüşler ortaya atılıyor; ama, onların da bize
aktardıkları, tam tersine, 25 artı 25'i alabildiklerini, onun üzerine bir 25
trilyon alamadığını vurguladılar.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, yani, bizler, siyasetçiler olarak, böyle, önemli bir ürün
karşısında, üretici ile tüketiciyi, kooperatifi ile tüccarı veya sanayiciyi,
çiftçimizi karşı karşıya getirerek bu sorunu çözemeyiz; tam tersine, devlet ve
hükümet, bu konuda koordinasyon görevini üstlenmeli.
Bugün, ülkemizde,
gerçekten, şartların iyi gitmesinden dolayı önemli bir noktada zeytinimiz var.
Bu zeytinimizin en iyi şekilde değerlendirilmesi için devletin yol gösterici
olması lazım. Bugün, tarlada alınteriyle çalışan o emekçi, üretici
kardeşlerimiz, çiftçilerimiz, köylülerimiz dünya pazarlarına çıkma şansını
nasıl bulacaklar; bu mümkün değil; ama, onların ürettiklerinin dünya
piyasalarına çıkması noktasında devletin yol gösterici olması lazım,
kooperatiflere yol gösterici olması lazım, tüccarlara yol gösterici olması
lazım; çünkü, bu işin sonunda kazanan çiftçi olacaktır, köylü olacaktır, tüccar
olacaktır, kooperatif olacaktır; ama, onun ötesinde, Türkiye kazanacaktır. Bu
noktada, çiftçimize ve üreticimize sahip çıkılması gerektiğini bir kez daha
vurgulamak istiyorum.
Yine, önemli konulardan
bir tanesi, Uluslararası Zeytinyağı ve Zeytinle ilgili Konseyden çıkmamız.
Gerçekten, o da çok ilginç. Yani, biz, bu kadar önemli zeytin üreticisi bir
ülke olmamıza rağmen, böyle önemli bir konseyden ayrılmamızın hiçbir haklı
gerekçesi olamaz; yani, tasarruf tedbirleri, ne olursa olsun; siz, 500 000'i
aşkın aileyi, yani milyonları ilgilendiren bir konudaki ürünle ilgili,
Uluslararası Zeytinyağı Konseyinden ayrılacaksınız. Şimdi, Sayın Bakana da soru
önergesi vermiştim; o soru önergesinde aldığım yanıt, 2004'teki toplantıdan
sonra, tekrar, bizim o konseye alınmamızla ilgili olumlu görüşlerin olduğu.
Tabiî, arada geçen zaman içerisinde, bu konudaki eksikliklerimiz, inşallah en
kısa zaman içerisinde gidererek, tekrar, Türkiye'yi, Uluslararası Zeytin ve
Zeytinyağı Konseyinde önemli yerlere getirerek, dünya piyasalarında,
Türkiye'nin, zeytinini en iyi şekilde temsil etme noktasında üzerine düşeni
yapması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda, gerçekten, geçtiğimiz aylarda, Grup
Başkanvekilimizin başkanlığında ve zeytin üreticilerinin vilayetlerinden oluşan
değerli milletvekili arkadaşlarımızla beraber, uzun, yorucu; ama, çiftçinin
alınteriyle ürettiği bu ürünü kamuoyuna duyurma noktasında üzerine düşen görevi
layıkıyla yapmış. Bu noktada da, bugün, şu anda, İstanbul'da yaptıkları bir
basın toplantısıyla, zeytinin hangi durumda olduğunu, yapılmasını gerekenlerin
neler olduğunu, bu sorunların nasıl aşılacağıyla, çalışmaların neler olacağıyla
ilgili basın açıklaması yapıyorlar. Zaten, şu anda, elimde de gösteriyorum,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun yapmış olduğu çalışmayla, zeytinyağı ve
zeytinle ilgili karşılaştırdığımız sorunların çözümlenmesiyle ilgili yapmış
olduğumuz çalışmaları kamuoyuna duyuruyorum.
Bu araştırma önergesi
buradan geçecek ve bu konuda komisyon oluşacak. Bu komisyonun, gerçekten,
zeytinin geldiği noktada hak ettiğini alabilmesi için ne gerekiyorsa en iyi
şekilde yapılması noktasında üzerine düşeni layıkıyla yapması gerektiğini
vurgulamak istiyorum. Bunu niçin istiyorum; çünkü, Türk çiftçisi bunu istiyor.
Ben bu kürsüye çıkarken…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Demirel,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KEMAL DEMİREL (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben bu kürsüde konuşurken
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Kemal Demirel olarak konuşuyorum
demiyorum. Ben burada konuşurken, Türkiye'de milyonlarca çiftçiyi ilgilendiren
köylü gibi konuşuyorum. Yani, o tarlalarda, alınteriyle mücadele veren, karda,
yağmurda, çamurda, çoluk çocuğuyla çalışan, üreten çiftçiler adına konuşuyorum,
onların sözcüsü gibi konuşuyorum. Ben Ahmet ağayım; Mehmet ağayım; gerekirse
Hatice anayız. Yani, biz, onların çocukları gibiyiz ve onların, bu
Parlamentodan sesinin duyurulmasını ve sahip çıkılmasını istiyoruz; Türkiye
bunu istiyor, çiftçi bunu istiyor, halk bunu istiyor.
Bu noktada, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, görüşlerimi burada noktalarken, Meclisin üzerine düşen
görevi layıkıyla, geç de olsa, yapmasını bekliyor; çiftçilerin umutla
bekledikleri hak ettiği ürünün en yakın zaman içerisinde gerçekleşmesini
diliyorum.
Sözlerimi bağlarken,
sizler de görüyorsunuzdur gittiğimiz ilçelerde veya köylerde -sevgili Mustafa
Kemal Atatürk'ün Türk köylüsüyle ilgili söylediği çok güzel bir söz var
"Türk köylüsü milletin efendisidir." Bunu söylerken o efendiliği,
Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu şehitlerin, gazilerin, Türk köylüsünün
Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu haklı mücadeleyi gördüğü ve onu yaşadığı için
söylemiştir; ama- ne yazık ki, Türk köylüsü, Atatürk'ün söylemiş olduğu efendilikten
hızla uzaklaşmış, âdeta kölesi haline gelmiştir. Önemli olan, o köylüyü,
tekrar, Atatürk'ün deyimiyle, efendi haline getirmek diyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Biz
getireceğiz.
KEMAL DEMİREL (Devamla) -
Hepinizi, bu inançla, en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Demirel.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, şu anda son konuşmacıya sıra gelmiş bulunuyor. Son konuşmacı,
Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Emin Tutan. Buyurun Sayın Tutan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytincilik sektörünün sorunlarıyla
ilgili olarak, önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün zeytini
konuşuyoruz. Bu topraklarda yüzyıllardır yetişiyor bu zarif, soylu ve güçlü
nebat. Kutsal kitapların, efsanelerin, masalların ağacı, barışın ve bereketin
sembolü zeytini konuşuyoruz. Peki, biz ne yapıyoruz bu zeytine karşı; bu,
yüzyıllık eski ağaçları villalara, yazlıklara kurban ediyoruz maalesef ve
hoyratça söküyoruz. Hâlâ birkısım yerlerde sopalarla döverek inletiyoruz
meyvelerini; hırpalıyor, yaralıyor, kesiyoruz; ama, yine de o ağaç bizi
seviyor. Biz de, bu vesileyle, zeytini, umuyorum ki, halkımıza ve sizlerin
aracılığıyla tüm bizi ekran başında izleyenlere sevdireceğiz.
Değerli arkadaşlarım,
bizden önce konuşan değerli muhalefet sözcüsü arkadaşlarımız, özellikle bir
konuya çok takıldılar "biz, bir ay önce bu önergeyi verdik, o zaman karşı
çıktınız, şimdi tekrar niye gündeme getiriyorsunuz" dediler.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, doğru, benim de imzam bulunan bir önerge vardı. Siz, o dönemde bunu
getirdiniz; ancak -grup başkanvekillerimiz de izah ettiler- bütçe başlamıştı.
Şimdi, biliyorsunuz, komisyonların belli bir çalışma süresi var. Eğer biz o
dönemde bu önergeyi kabul etseydik, çalışma takvimimiz gerçekten aksayacaktı.
Gördüğünüz gibi, bütçeyi daha yeni bitirdik. Şu anda da, izliyorsunuz, birçok
arkadaşımız seçim bölgelerine gittiler. Dolayısıyla -yani, kafadan söyleyeyim;
ama- bir ay, neredeyse, komisyonun süresi boşa gidecekti. Eğer biz o dönemde
karşı çıktıysak, eğer zeytin üreticileriyle sorunumuz olsaydı, yani, bu işin
araştırılmasını istemiyor olsaydık, şimdi de karşı çıkardık. Oysa, iktidarıyla
muhalefetiyle, hep beraber, bu sorunun araştırılması için evet oyu vereceğiz
inşallah. Bir de, gerçekten, geçtiğimiz aralık ayı, özellikle Bursa'daki zeytin
üreticileri için sıkıntılı geçmiştir. Bu konunun bir sürü noktaları var; ancak,
ben şunu söyleyeyim. Arkadaşlarımız eleştirirken bir konuyu, bence, atladılar.
Özellikle Ali Kemal Deveciler arkadaşımız dedi ki: "Efendim, zeytin
üreticisi perişan." Şimdi, ben fiyatları aldım. Özellikle Balıkesir,
bildiğim kadarıyla, zeytinyağı üretiminde çok önde.
Değerli arkadaşlarım,
geçen yıl Balıkesir'de zeytinyağının toptan fiyatı 3,5-4 milyon, bu yıl ise 6 -6,5 milyon.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Perakende o.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Ben toptanı söylüyorum.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Sen yanlış söylüyorsun, perakende fiyatı o.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Yanlışsa, gelir söylersiniz. Bu söylediğim rakam yanlış mı?
Balıkesirlilerden aldığım rakamı söylüyorum.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Perakende fiyatı söylüyorsunuz; 5,5 milyon lira.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Ali Kemal Bey, geçen yılki fiyat 3,5-4 milyon, bu yılki fiyat 6-6,5
milyon.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Desteklemeleri vermediniz…
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Kimseyi kandıramazsınız. Bizi oradaki arkadaşlarımız da
dinliyorlar.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Sen desteklemelere geleceksin!
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Hepsine geleceğim, hepsine geleceğim.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - 2004 primini verdiniz mi vermediniz mi?
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
Sayın Tutan, lütfen karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Devlet üreticinin neresinde diyorsunuz; devlet üreticinin hep
yanında.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Tabiî!.. Tabiî!..
BAŞKAN - Sayın Tutan,
lütfen, Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Kim sildi Marmarabirlik'in borçlarını? Kim sildi Tarişin
borçlarını? Kim yapılandırdı onları?
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Devam et!.. Devam et!..
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Deminden beri rakamları Sayın Bakanımız anlattı, arkadaşlarımız
anlattı. Bizi üretici dinliyor.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Dinliyor vallahi!
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Elbette ki, inanıyorum ki, kimin ne söylediğini arkadaşlarımız
değerlendireceklerdir.
Değerli arkadaşlarım,
zeytini konuşurken, bana göre, önce ikiye ayırmalıyız. Bir sofralık zeytin var,
bir de zeytinyağı var. Genellikle konuşmacı arkadaşlarımız zeytinyağı üzerinde
çok durdular, ben de kısaca durayım.
Zeytinyağı üretimiyle
ilgili rakamlara falan girmiyorum; ancak, şunu söyleyeyim: Zeytinyağını
devletimiz nasıl teşvik ediyor; devletimiz 5 litrenin altındaki markalı ihracat
için ton başına üreticiye 180 dolar teşvik veriyor değerli arkadaşlarım. Eğer
marka yerliyse, bu destek ton başına 300 dolara kadar çıkıyor. Maalesef, biz,
ürettiğimiz zeytinyağının, ihraç ettiğimiz zeytinyağının sadece yüzde 12, yüzde
13'ünü "Made in Turkey" damgasıyla ihraç edebiliyoruz. Kalan malı
ise, elimizden, İtalya, İspanya gibi uluslararası firmalar, dökme olarak
alıyorlar varillerle ya da tankerlerle ve kendi etiketleriyle pazarlıyorlar.
Yağ ihracatından 200 000 000 dolar elde etmişiz. Eğer, ihracatın tümünü markalı
olarak, kutulu olarak "Made in Turkey" ambalajıyla yapsaydık, bu
rakam en az 1 milyar dolar olacaktı.
Değerli arkadaşlarım,
sofralık zeytin dedim; benim seçim bölgem olması itibariyle, o konuya daha çok
değinmek istiyorum.
Gemlik zeytini, hep
duyarsınız. Gemlik zeytini neden önemli? Gemlik zeytini derken değerli
arkadaşlarım, Bursa olarak söylemek lazım bunu; aynı havzada bulunan Orhangazi,
İznik, Mudanya ve Gemlik. Burası, dünyanın en büyük ve en güzel sofralık
zeytinini üretir. Neden Gemlik zeytini önemli? Bir örnek vereyim diye
söylüyorum. Mesela, hepimiz bal alırız, bal yeriz. Sahtesini bir kenara
bırakırsanız, bal nedir; mutlaka, bir arının ürünüdür, çok da tüketilir; ama,
çok çeşitli de fiyatları vardır. Mesela, bir Anzer balı vardır, bilirsiniz;
belli yörede yetişir, fiyatı normal bal fiyatının 70-80 katına kadar çıkar.
İşte, biz, Bursa yöresinin zeytinini, Gemlik zeytinini o yüzden ayırıyoruz.
Yani, şöyle diyor bir arkadaşımız, Bursalı bir üreticimiz: "Bursa zeytini,
Gemlik zeytini, zeytinin Anzeridir." Neden böyle?
Değerli arkadaşlarım,
Gemlik zeytini diye adlandırdığımız zeytinin, çekirdeği küçük, et oranı da
yüksektir, yağ oranı da yüksektir. Ayrıca, Gemlik zeytininin eti kabuğundan çok
rahat ayrılır. Diğer zeytinlerde bulunmayan bu özellik, Gemlik zeytinini
dünyanın en kaliteli sofralık zeytini haline getirmiştir. Bu yüzden, her bölge,
maalesef, zeytini, Gemlik zeytini diye piyasa sürüyor arkadaşlar ve böyle
sürdüğü için de, tüketici aldatılıyor.
AHMET YENİ (Samsun) -
Sayın Vekilim, esasını getir de bir görelim.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Tüketici aldatıldığı gibi, gerçek Gemlik zeytini üreticisi de,
maalesef, mağdur ediliyor.
Şimdi, neler yapılması
gerektiği üzerinde de birkaç şey söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım. Az
önce, zeytinin ne kadar önemli bir ihracat ürünü olduğunu arkadaşlarımız
anlattılar; ama, gelin görün ki, maalesef, özellikle Marmara Bölgemizde -Ege
Bölgemiz de buna dahil- zeytin alanları sökülmeye başlanmıştır; villalara, apartmanlara,
maalesef, bunlar kurban ediliyor. Ancak, bir taraftan da, devletimizin elinde,
orman vasfı bozulmuş birsürü arazi var. Bunlar, zeytin üretmeye, zeytin ağacı
dikmeye çok müsait araziler; makilik olmuş, bozuk orman arazileri şeklinde.
Bundan yaklaşık beş yıl önce, Orman Bakanlığı, bozuk olan bu orman arazilerinin
zeytin üretimine açılmasıyla ilgili bir çalışma yapmış; ama, maalesef, TEMA
Vakfı, beş yıl önce -benim aklımda yanlış kalmadıysa- mahkemeye müracaat ediyor
ve bu çalışma, ne yazık ki, iptal ediliyor. Bakın, beş yılı geçirdik.
Değerli arkadaşlarım, bir
zeytin ağacı, ancak beş yılda ürün verir hale geliyor. Eğer, o gün bu teşebbüs
akim kalmasaydı, bugün, zannediyorum ki, oralarda yüzbinlerce zeytin ağacı
dikilmiş olacak ve bunlardan ürün almaya başlayacaktık. Ben -Sayın Orman
Bakanımız da burada- bu konunun, çok acil olarak, mutlaka, tekrar gözden
geçirilmesini diliyorum. Bu arazilerin hiçbir şekilde yapılaşmaya açılmaması
önemlidir. Yine, arazilerin mülkiyeti mutlaka devlette kalmalıdır, ancak,
köylümüzün kullanımına bunlar tahsis edilmelidir.
Değerli arkadaşlarım,
TEMA'nın buna karşı çıkış nedeni, sadece, bildiğiniz gibi, erozyondur; ancak,
değerli arkadaşlarım, zeytin ağacı, dikkat ederseniz, Yunanistan'ın dağlık
kesimlerinde, Midilli'de, her taraf, bu TEMA'nın karşı çıktığı şekilde,
taraçalar şeklinde yapılandırılmıştır. Siz zeytin ağacını zaten taraça
yapmazsanız, topladığınız zeytin dökülür ve zayi olur. Dolayısıyla, zeytin
yetiştirecekse orada köylü vatandaş, mutlaka taraça yapacaktır ve dolayısıyla
da, hiçbir şekilde, TEMA'nın korktuğu gibi, erozyona sebep olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Sayın Başkanım, bitirmek üzereyim.
BAŞKAN - Sayın Tutan,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET EMİN TUTAN
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, diğer önemli bir konu, zeytin türlerinin gen
haritasının çıkarılması. Bu çok önemli bir konu. Dediğim gibi, Gemlik zeytini
ve sair zeytin gibi birsürü tartışmalar var. Sayın Hocam bilir. Yanılmıyorsam,
38 zeytin türü var. Bu zeytin türleriyle ilgili, üniversitelerimiz, mutlaka,
Tarım Bakanlığımızla bir araya gelmesi gerekiyor.
Yine, çok kısa... Organik
zeytin ve zeytinyağı üretiminin, ayrıca ve özellikle teşvik edilmesi gerekiyor
ve son olarak da, zeytincilikle ilgili, üniversitelerimizin, artık, elini,
taşın altına sokması gerekiyor. Özellikle,
Uludağ Üniversitesi, Ege Üniversitesi... Yöremizdeki üniversitelere, devletimiz
tarafından, zeytincilikle ilgili çalışma yapması açısından çok önemli fonların
aktarılması gerektiğini düşünüyorum.
Biraz sonra oylarınızla
kurulacak olan komisyonun çok önemli
görevler ifa edeceğine inanıyorum. Bu vesileyle, bizi izleyen çok değerli
zeytin üreticilerimize, çiftçilerimize, tüm vatandaşlarımıza bereketli bir yıl diliyorum.
Sizlerin şahsında da vatandaşlarımızın kurban bayramını tebrik ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tutan.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu
oylarınıza sunacağım:
Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Ülkemiz ve zeytin
üreticilerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 12 üyeden kurulmasını oylarlınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma
süresinin başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden
başlamak üzere 3 ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmenler… Kabul edilmiştir.
Komisyonun, gerektiğinde
Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini sırasıyla
görüşmek için, 4 Ocak 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.14