BIM 2 2 2006-02-16T14:25:00Z 2006-02-16T14:25:00Z 54 40532 231033 TBMM 1925 462 283724 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 108

 

47 nci Birleşim

3 Ocak 2006 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gündemdişi Konuşmalar

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin'in düşman işgalinden kurtarılışının 84 üncü yıldönümüne ve çiftçinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Muharrem Karslı'nın, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümünde, Borsanın verdiği hizmetlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Jassim M. Al-Kharafi'nin Kuveyt'e resmî davetine beraberinde parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/956)

2.- Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, 4207 Sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/382) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/350)

IV.- ÖNERİLER

A) Danişma Kurulu Önerılerı

1.- (10/41, 170, 177, 263, 295) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek birlikte görüşülmesine ve çalışma süresinin bu konunun bitimine kadar uzatılması ile 4.1.2006 - 5.1.2006 günkü birleşimlerde yalnız sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Öngörüşmeler

1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 milletvekilinin, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/41)

2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170)

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)

4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 milletvekilinin, zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263)

5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19 milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/295)

VI.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazili Sorular ve Cevaplari

1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, bazı telefonlar için dinleme kararı verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/9615)

2.- İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü hakkındaki bir iddiaya ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/9675)

3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/9773)

4.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Van Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/9774)

5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki yatırımlara,

Aksaray İlindeki yatırımlara,

Amasya İlindeki yatırımlara,

Erzurum İlindeki yatırımlara,

Siirt İlindeki yatırımlara,

Şırnak İlindeki yatırımlara,

Rize İlindeki yatırımlara,

İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/10704, 10705, 10706, 10707, 10708, 10709, 10710)

6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10718)

7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10719)

8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10720)

9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10721)

10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10722)

11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10723)

12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10724)

13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/10826)

14.- Ankara Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, Adana-Tufanbeyli'de yapılacak elektrik üretim tesisine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/10850)

15.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Üyelerinin istifalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/10882)

16.- Bursa Milletvekili Ertuğrul YALÇINBAYIR'ın, Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 15 inci maddesi uyarınca yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/10883)

17.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, depremle ilgili bilinçlendirme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/10889)

18.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir özel finans kurumu yetkilileri hakkında hazırlanan rapora ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/10899)

19.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİ'nin, İstanbul-Avcılar'daki heyelan mağdurlarına yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/10913)

20.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, mıcır kaynaklı trafik kazalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/10914)

21.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Vatandaşın Bilgi Edinme Hakkı Projesinde Adana İlinin durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10938)

22.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, Ankara'da su abonelerine yapıldığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10945)

23.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yurt dışında alacağı ağaçlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/10976)

24.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kredi kartları borçları nedeniyle icralık olan kişilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali BABACAN'ın cevabı (7/10978)

25.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanının bir toplantıya katılıp katılmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/11021)

26.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de sele karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11041)

27.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa çevre yolundaki bir köprülü kavşak inşaatına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11044)

28.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Afyonkarahisar'da yapılan deprem konutlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11045)

29.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden zarar gören bir köy okulunun güçlendirilmesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11046)

30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Hamidiye Köyü camii minaresinin yeniden inşaasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11048)

31.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Orhangazi-Yeniköy yolunun genişletilmesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11049)

32.- Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, futbol üçüncü ligi ve amatör ligdeki kulüplerin malî durumuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/11070)

33.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de muhtemel sel felâketlerinde kurtarma ve yardım için alınacak önlemlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11124)

34.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Diyarbakır'da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/11135)

35.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, THY'nın kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11140)

36.- Bitlis Milletvekili Edip Safder GAYDALI'nın, Yarımca Porselen ve Erdemir özelleştirmelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11143)

37.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Şükriye Köyündeki trafonun yerinin değiştirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11145)

38.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Erzurum İl Millî Eğitim Müdürü hakkında tesis edilen işlemlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/11147)

39.- Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, bir şahsın gönderdiği mektuba ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/11155)

40.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, Dinar Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet AYDIN'ın cevabı (7/11199)

41.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, yapılardaki beton değerleri ve dayanıklılıklarının ölçümüne ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11215)

42.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/11216)

43.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Türkiye-İsviçre karşılaşmasındaki olayların değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/11221)

44.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Borualan Sınır Kapısının açılıp açılmayacağına,

- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/11224, 11225)

45.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, THY'nin kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/11274)

46.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/11282)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Oturumlar

TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Mersin Milletvekili Ali Er, Akdeniz Bölgesindeki yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

Adana Milletvekili Mehmet Ziya Yergök, Tevfik Fikret'in ölümünün 90 ıncı yılında, şairin edebiyatçı kişiliğine ve eserlerine,

Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, ülkemizde eğitim alanındaki gelişmelere ve üniversitelerimizin mevcut durumuna,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Ukrayna-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rıfat Çubarov ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin 7 nci sırasında yer alan Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına  İlişkin Kanun Tasarısının, gündemin 5 inci sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında (1/950) (S. Sayısı: 920),

3 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),

4 üncü sırasında bulunan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/1050) (S. Sayısı: 1009),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

5 inci sırasına alınan, Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/1025) (S. Sayısı: 950), yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

6 ncı sırasına alınan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 Milletvekilinin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 Milletvekilinin, Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun, Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 Milletvekilinin, Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 Milletvekilinin, Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 Milletvekilinin, Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 Milletvekilinin, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 Milletvekilinin, Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 Milletvekilinin, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın, Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın, Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un, Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 Milletvekilinin, Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın, Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) görüşmelerine başlanarak 1 inci maddeye bağlı ek madde 66'ya kadar kabul edildi.

Saat 00.20'de toplanmak üzere, beşinci oturuma 23.56'da son verildi.

                                İsmail Alptekin

                                    Başkanvekili

 

Bayram Özçelik

 

Türkân Miçooğulları

 

Burdur

 

İzmir

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Ahmet Küçük

 

 

 

Çanakkale

 

 

 

Kâtip Üye

 

Altıncı Oturum

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 Milletvekilinin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 Milletvekilinin, Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun, Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 Milletvekilinin, Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 Milletvekilinin, Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 Milletvekilinin, Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 Milletvekilinin, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 Milletvekilinin, Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 Milletvekilinin, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın, Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın, Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un, Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 Milletvekilinin, Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın, Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) görüşmelerine devam olunarak, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

3 Ocak 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 04.44'te son verildi.

                                  Nevzat Pakdil

                                    Başkanvekili

 

Bayram Özçelik

 

Ahmet Küçük

 

Burdur

 

Çanakkale

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

No.: 59

II.- GELEN KÂĞITLAR

3 Ocak 2006 Salı

Tasarı

1.- Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1160) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.12.2005)

Teklifler

1.- Aksaray Milletvekilleri Ali Rıza Alaboyun, Ahmet Yaşar, Ruhi Açıkgöz ve Ramazan Toprak'ın; Aksaray İline Bağlı Sultanhanı Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/655) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

2.- Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın; 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/656) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

3.- Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in; Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/657) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

4.- Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anık'ın; Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/658) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

5.- Sivas Milletvekili Selami Uzun ve 8 Milletvekilinin; Suşehri İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/659) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

6.- Diyarbakır Milletvekili M. İhsan Arslan'ın; Sur ve Bağlar Adlarıyla İki İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/660) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

7.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün; 3194 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/661) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

8.- Trabzon Milletvekilleri Asım Aykan, Cevdet Erdöl, Faruk Nafız Özak, Kemalettin Göktaş, Ali Aydın Dumanoğlu ve Mustafa Cumur'un; Trabzon İl Merkezinde Fatih, Gazipaşa ve Kanuni Adıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/662) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

9.- Kırıkkale Milletvekili Murat Yılmazer'in; Kırıkkale İline Bağlı Çerikli Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/663) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın; Kahramanmaraş İlinde Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/664) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

11.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün ve 21 Milletvekilinin, Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/665) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

12.- Mersin Milletvekili Saffet Benli ve 16 Milletvekilinin; Üç İlçe ve Bir İl Kurulması ile 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/666) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

13.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/667) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

14.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/668) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

15.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu ve 13 Milletvekilinin; İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 3152 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/669) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

16.- Samsun Milletvekili Mustafa Çakır'ın; Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşu Üyesi Olup İlk Defa İşyeri Açacak Olanlara Mesleki Kredi ve İhtiyaç Kredisi Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/670) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)

17.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan ve 7 Milletvekilinin; Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi  (2/671) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

Tezkere

1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/955) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2005)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, mahalli idarelere aktarılan ödeneklere ilişkin İçişleri Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1636) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

2. - Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, mahalli idarelere aktarılan ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1637) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

3. - Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, İzmir-Bandırma tren seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1638) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

4. - Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, Tokat-Turhal'daki bir baraj projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1639) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

5. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Mersin Devlet Opera ve Balesi yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1640) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Kars İlindeki tarihi tabyalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1641) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

7. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, personelin ek ödemeleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1642) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili  Enver ÖKTEM'in, BOTAŞ'ın Rus doğalgazında ithalat sözleşmesi devri ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11615) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)

2. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Dış Ticaret Müsteşarlığındaki bir bürokrat atamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11616) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

3. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı uzman ve uzman yardımcılarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11617) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

4. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, BOTAŞ'ın doğalgaz ithalat sözleşmesi devir ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11618) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

5. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün yurt dışına gönderilecek personeli belirleme sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11619) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

6. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı bir şirketin ÇEAŞ ve Kepez hisselerine sahip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11620) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

7. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, içme suyu bulunmayan köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11621) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.12.2005)

8. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde-Bor'daki TOKİ konutlarının teslimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11622) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

9. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11623) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

10. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11624) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

11. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11625) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

12. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11626) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

13. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11627) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

14. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir ilçesi ve köylerinin telefon santrallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11628) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

15. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11629) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

16. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11630) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

17. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, yabancılara mülk satışıyla ilgili kanun tasarısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11631) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

18. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kızılırmak üzerindeki tarihi bir köprünün korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11632) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

19. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, korsan yayınlarla mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11633) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

20. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, yabancı şirketlere taşınmaz satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11634) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

21. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11635) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

22. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Nevşehir'de üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11636) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)

23. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı davalarla ilgili yargılama sürecine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11637) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2005)

24. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bir yazarın duruşmasında yaşanan olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11638) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)

25. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın Kemer İlçesinde bir kavşak ve yol düzenleme çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11639) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)

26. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bölünmüş yol ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11640) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

27. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın bir beldesindeki cadde projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11641) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

28. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Yüksek Sağlık Kuruluna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11642) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

29. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, SSK'nın ilaç stokunun değerlendirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11643) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

30. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Göller Bölgesinde kuruyan göllere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11644) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.2005)

31. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Irak'tan ithal edilen hurdalardaki radyasyon iddialarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11645) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

32. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün orman köyü sayılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11646) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

33. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, DİE'nin büyüme istatistiklerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11647) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

34. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ziraat Bankasının Kayseri'nin bir kasabasındaki şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11648) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

35. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, bazı KİT'lerin bilanço hesaplarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11649) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

36. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Habur Sınır Kapısında kamyonların oluşturduğu yığılmaya ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11650) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

37. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Dış Ticaret Müsteşarlığının yurt dışındaki birimlerine yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11651) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

38. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, ihracatçı birliklerine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11652) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

39. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, tarım ürünleri ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11653) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

40. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığı kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11654) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

41. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11655) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

42. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, doğalgaz dağıtım sektöründeki bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11656) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

43. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, TETAŞ ve TEDAŞ'ın bazı borç ödemelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11657) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

44. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Habur Sınır Kapısındaki kamyon kuyruğuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11658) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)

45. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin feribot alım ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11659) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

46. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Manavgat Belediyesinin otopark hesabına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11660) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

47. - Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Kayseri Valiliğine ve bir kaymakamlığa yapılacak atamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11661) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

48. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11662) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

49. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kayseri'deki özel öğrenci yurtlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11663) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

50. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kayseri-Sarıoğlan Kaymakamlığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11664) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

51. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir müsteşar yardımcısı hakkındaki iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11665) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

52.                  - Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, geçici görevlendirme yapılan personelin öğretmen eşlerinin tayinine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11666) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

53. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bazı ürünlerdeki KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11667) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

54. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Bor Şeker Fabrikasının özelleştirileceği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11668) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

55. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, TEDAŞ'ın Dünya Bankasından aldığı kredilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11669) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

56. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, bir TEDAŞ bürokratı hakkındaki iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11670) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

57. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, TEDAŞ'ta emekli edilen ve işe alınan personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11671) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

58. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Başak Sigorta Genel Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11672) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

59. - Mersin Milletvekili Vahit ÇEKMEZ'in, Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleriyle ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11673) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

60. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Mersin'deki bir ilköğretim okulunun müdürü ve bazı öğretmenleri hakkındaki iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11674) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

61. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, özel öğretim kurumlarının genel deneme sınavlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11675) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

62. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11676) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

63. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11677) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

64. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11678) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

65. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tavsiye edilen bazı ders kitaplarıyla ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11679) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

66.                  - Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, Kültür ve Turizm Bakanlığında çalışan personelin öğretmen eşlerinin geçici görevlendirmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11680) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

67. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11681) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

68. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, devredilen SSK hastanelerindeki sevk uygulamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11682) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)

69. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Hepatit B aşısı uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11683) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

70. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, bir soru önergesi üzerine başlatılan incelemeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11684) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

71. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, ambulans görevlendirmelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11685) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

72. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısındaki emekli aylıklarıyla ilgili düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11686) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

73. - Kırşehir Milletvekili Mikail ARSLAN'ın, şeker piyasasına ve pancar üretimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11687) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

74. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Iğdır Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliğinin yönetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11688) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

75. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta KOSGEB irtibat bürosu açılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11689) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

76. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, mısırdaki fiyat politikasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11690) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

77. - Mersin Milletvekili Vahit ÇEKMEZ'in, domates üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11691) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

78. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, elma ihracatının teşvikine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11692) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

79. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki doğrudan gelir ve akaryakıt desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11693) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

80. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, bir tadilat ihalesiyle ilgili iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11694) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

81. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, doğrudan gelir desteğine ve İzmir'deki uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11695) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

82. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kasyeri'deki doğrudan gelir desteği uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11696) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

83. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, Galataport Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11697) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2005)

84. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesinin birinci etap ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11698) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

85. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, uçak teslim töreni için ABD'ye giden heyete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11699) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

86. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, İzmir Bandırma tren seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11700) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.12.2005)

87. - Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, İstanbul-Ankara Hızlı Tren Projesindeki değişikliklere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11701) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

88. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kayseri'deki bir  tren istasyonunun taşımacılığa kapatıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11702) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

89. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, THY'nin ABD'den aldığı uçakların teslim törenine giden heyete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11703) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

90. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, Dış Ticaret Müsteşarlığının yurt dışı teşkilatına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11704) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

91. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Spor Toto Teşkilatının reklamlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11705) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

92. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy camisinin bakım ve onarımına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11706) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

93. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11707) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

94. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, BOTAŞ'ın doğalgaz kontrat devir ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11708) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2005)

95. - Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, Çankırı'da üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11709) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

96. - Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Mersin'deki bir okulda yapılan soruşturmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11710) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2005)

97. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, DİE'nin kullandığı matrislerin revize çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/11711) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

98. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, milli park kapsamından çıkarılan arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11712) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2005)

99. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11713) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

100. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, basındaki ABD'nin Medya Değişim Programı haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11714) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

101. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'deki okulların personel açığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11715) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

102. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyünün telefon santraline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11716) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

103. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, AB-Türkiye Parlamento Komisyonu Eş Başkanının bir konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11717) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

104. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, yeşil kartlıların ilaç bedellerinin eczanelere ödenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11718) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

105. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Burdur'un bir köyünün sulama göleti ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11719) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

106. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara-Yenimahalle Belediyesinin yaptırdığı ankete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11720) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

107. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, yaptırılan dersliklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11721) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

108. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, okullardaki bilgisayarlaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11722) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

109. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, köylere yönelik hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11723) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

110. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Bolu'daki bir alanda usulsüz orman kesimi yapıldığı iddiasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11724) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

111.                - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, baltalık orman alanlarından elde edilen ürünlere kısıtlama getirilip getirilmediğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11725) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

112. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin İmar Bankası kaynaklı icra takibatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11726) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

113. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF yetkililerinin çelişkili bilgiler verdiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11727) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

114. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyündeki din görevlilerinin  lojman ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11728) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

115. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy camisinin ihtiyaçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11729) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

116. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Topkapı Sarayı Kütüphanesinin camiye dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11730) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

117. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Topkapı Sarayı Kütüphanesinin camiye dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11731) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

118. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, eğitim sistemindeki bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11732) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2005)

119. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize Fen Lisesi Müdürünün görev değişikliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11733) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

120. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliğinde ve bir yönergede yapılan değişikliklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11734) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

121. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir siyasi partinin Konya'daki şölenine öğrencilerin götürüldüğü iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11735) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

122. - Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, ilköğretim müfettiş yardımcılığı sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11736) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

123. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, eğitim hastanelerine yapılan şef ve şef yardımcısı atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11737) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2005)

124. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy sağlık ocağının ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11738) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

125. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün bazı alımlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11739) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

126. - İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, hastanelerdeki kuvöz yetersizliği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11740) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

127. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, kayıt dışı cep telefonu sahiplerinden alınan kayıt parasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11741) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2005)

128. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Devlet Demiryollarının bir ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11742) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

129. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Irak'tan ithal edilen hurdalardaki radyasyon iddialarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11743) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2005)

130. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ziraat Bankasının üreticilere verdiği kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11744) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.12.2005)

131. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyünün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11745) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

132. - Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, TEKEL Adana Sigara Fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11746) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2005)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

3 Ocak 2006 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Ardahan İlinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'e aittir.

Sayın Öğüt, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gündemdişi Konuşmalar

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; öncelikle, yeni yılın tüm vatandaşlarımıza hayırlar getirmesini, ülkemize barış ve mutluluk getirmesini diliyorum; yaklaşan bayramınızı da kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, Ardahan'ın tabiî ki çok sorunları var; ama,  bugün, Ardahan için tarihî gün.

Ondan önce, Ardahan'ın muhtarları beni bir haftadır arıyor; doğrudan gelir destek parasının bayramdan önce verileceğini Sayın Başbakan açıkladı; ama, şu ana kadar bir kuruş verilmedi, kurban alacağız, ne olur, doğrudan gelir destek paramızı bayramdan önce alalım; bu bir.

İkincisi, yine, yem bitkileri, fiğ parasının yılbaşından önce ödeneceğini Sayın Başbakan ve Sayın Bakan açıklamıştı, bu paranın da verilmesini muhtarlarımız istiyor; hakikaten çok zor durumda, kış şartları, insanlar geçinemiyor, malını satamıyor, yollar kapalı; onun için, bu, doğrudan gelir desteği ve fiğ paralarının ödenmesini istirham ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tarım kredi kooperatifleri ve Ziraat Bankası, Türkiye'de başlattığı icra işlemlerine devam ediyor. Ardahan'da da, tarım kredi kooperatifleri, vatandaşı Ardahan'dan icraya vermiyor. Dün, Çıldır'daki vatandaşlarımız aradı, Erzurum'daki Üçüncü İcra Dairesinden 400 Ardahanlıyı icraya vermişler, düşünebiliyor musunuz. Adam, Çıldır'ın köyünden, Ardahan'ın köyünden kalkacak, Erzurum'da icraya itiraz edecek; yani, bu, hakikaten, bu kış şartları altında vatandaşlarımıza olmayacak bir işkencedir. Bunu, ben, dün, Tarım Kredi Genel Müdürüyle görüştüm, çözeceğiz hemen; ama, 400 kişiyi halledemiyoruz; çünkü, o işlemler başlamış dedi. Ben rica ediyorum yetkililerden; bir daha, bir başka ilden yapılmasın; yani, eğer işlem yapılacaksa kendi ilinden, ilçesinden yapılsın, mantığı da budur.

Değerli arkadaşlar, bu çerçevede, icra işlemlerinin derhal durması lazım, kış günü, insanların ekonomik geliri yok. Biliyorsunuz, köylünün geliri sonbaharda olur, sonbahar da geçti, şu anda kar var, Ardahan'da köylerin yolları kapalı, insanlar şehre inemiyor, nasıl borcunu ödeyecek? Bu açıdan, rica ediyorum, Türkiye'deki  çiftçiler de perişan durumda; en azından, hükümet, söz verdiği gibi bu çiftçilerin faizlerini silsin, anaparasını da 4 takside bölerek belli bir kolaylık sağlasın.

Değerli arkadaşlar, bugün 3 Ocak. 3 Ocağın bizim için çok önemli iki tarihî yönü var. Birinci tarihî yönü, 3 Ocağın; 3 Ocak 1917'de, Ermeni çeteleri tarafından, Ardahan'ın Halil Efendi Mahallesindeki camie 373 Müslüman Türk doldurularak yakıldı ve katliam yapıldı. Dernek kuruldu. Derneğin ismi, Birinci Dünya Harbinde Ermeni Çetelerinin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği. Ahmet Hoca başkanlığındaki derneğimiz ve valilikle birlikte, her yıl o şehitlerimizi anıyoruz. Ben de, o şehitlere Allah'tan rahmet diliyor, saygıyla anıyorum.

Değerli arkadaşlar, Ermeni çetelerinin katliam yaptıklarıyla ilgili bir kitap okuyacağım. Bu çok önemli bir kitap arkadaşlar, yeni çıktı, aralık ayında çıktı. Bu kitabın yazarı, Ovanes Kaçaznuni, Ermenistan'ın ilk Başbakanı, 1918'de kurulan Ermeni Devletinin ilk Başbakanı. Kaçaznuni'nin raporunda, bir Taşnak subayı, Ermeni subayı şunu diyor: "Basargeçer'deki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim. Bazen, kurşunlara yazık olmasın dersin ya, bu köpeklere karşı en etkili yol, çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha dünyada bulunmamaları için yukarıdan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım; bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, benim tarafımdan atıldıkları kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim."

Ardahan'da 15 tane toplu mezar var. Bu Ermeni, Taşnak subayı 1920'de açıklama yapıyor. Bu açıklamayı, Mehmet Perinçek isimli arkadaşımız Moskova arşivlerinden buldu, çıkardı, bu kitabı yazdı ve bu, Ermenistan'ın ilk Başbakanının kitabıdır.

Değerli arkadaşlar; yani…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öğüt, buyurun, konuşmanızı tamamlayın.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - …bu da gösteriyor ki, Türkler Ermenileri katletmedi, Ermeniler Türkleri katletti ve 15 tane toplu mezar Ardahan'da bulunmaktadır.

İkinci bir tarihî günümüz, 3 Ocak 1919'da, Atatürk Samsun'a çıkmadan önce Kuvayı Milliye hareketine destek verme amacıyla, Halit Paşa Başkanlığında, Ardahan'da, Millî Şûra Hükümeti kuruldu. Bu Millî Şûra Hükümeti, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla ilgili çalışmalar yaptı. 23 Temmuz Erzurum Kongresine, Kâzım Karabekir Paşayla birlikte, Ardahan, Kars halkı gelerek Atatürk'e destek verdi, kongrenin yapılmasını sağladı, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına Ardahanlılar büyük bir katkı sundu. O, Ardahan'da yapılan, Millî Şûra Hükümetinin binası, şu anda Sağlık Müdürlüğünde hizmet görüyor. Ben istirham ediyorum buradan, yetkililerden, Kültür Bakanlığından; bu bina boşaltılsın ve orası Millî Şûra Hükümeti müzesi yapılsın. Ardahan'da zaten müze yok, hiç olmazsa bir müzeye kavuşmuş oluruz. Bu müze olduğu takdirde, o zaman, yani, 1878 yıllarındaki Osmanlı-Rus Savaşından bütün kalıntılarla beraber, orada, gerçek anlamda, soykırımından tutun da, Rus-Türk savaşına kadar bütün delil ve belgeler orada yayınlanmış olur.

Değerli arkadaşlar, ben çok fazla sözü uzatmak da istemiyorum. Şunu söyleyeyim: Hakikaten zor durumdayız. Geçen hafta, Sayın Genel Başkanım Deniz Baykal'la birlikte Çubuk hayvan pazarına gittik, kurban bayramı nedeniy-le. Hakikaten, insanlar perişan, mallarını satamıyor. Köyden getirmiş, daha sif-tah yapmamış, malım para etmiyor diyor. Kaçak mal var; kaçak malın ötesinde, besicilere verilen yüksek faizli krediler halen ödenmemiş. Adamın birisi aynen şunu söylüyor, Ağrılı birisi: "8 milyar kredi aldım, şu anda 120 milyar olmuş; benim bunu ödemem mümkün değil, buna çare bulun" diyor. Bu çare, Büyük Millet Meclisinde bulunacaktır. Bununla ilgili kanun teklifim var; yakında, inşal-lah, o kanun teklifim geldiği zaman, sizlerden destek bekliyorum. Nüfusumuzun yüzde 40'ını oluşturan çiftçimize, köylümüze bunu çok görmeyelim, çiftçimizin borcunda kolaylıklar sağlayalım.

Hepinizin yeni yılını tekrar kutluyor, gelecek bayramınızı da kutluyorum, saygılar sunuyorum efendim; sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

Gündemdışı ikinci söz, Mersin'in düşman işgalinden kurtuluşunun 84 üncü yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'a aittir.

Sayın Bulut, buyurun.

2.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin'in düşman işgalinden kurtarılışının 84 üncü yıldönümüne ve çiftçinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

ERSOY BULUT (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçen yeni yılınızı kutluyorum, gelecek olan mübarek bayramınızı da en içten duygularımla kutluyorum. Mersin İlimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 84 üncü yıldönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum; yüce Heyeti ve televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz üzere, Osmanlı İmparatorluğunun içinde bulunduğu topluluk Birinci Dünya Savaşında yenilmiş ve sonrasında bizim için ölüm fermanı niteliğinde olan Mondros Mütarekenamesi 30 Ekim 1918'de imzalanmıştı. İşte, bu ölüm fermanı niteliğindeki anlaşmadan güç alan itilaf devletlerinden İngilizler 17 Aralık 1918 günü, Fransızlar da 16 gün sonra Mersin'i işgal ettiler. Daha sonra 12 Kasım 1919'da İngilizler çekilmiş, işgal, Fransızlar ve işbirlikçi Ermenilerle birlikte sürmüştür. İşgaller sonrası, halk, amansız bir direnişe geçmiş, direniş sırasında Toroslara çıkan halk teslim olmayarak kanlı bir mücadele vermiştir. Bilindiği üzere, Mersin, Adana, Antep, Urfa ve Maraş'ı işgal altında tutan Fransızlar bu bölgede Ermenilerle ortak bir devletin hayali içerisindeydiler. Ancak, ulusal kuvvetlerin amansız direnişi ve mücadelesi karşısında, Fransızlar, Ankara Hükümetini tanımak zorunda kalmışlar ve Türk Ordusunun 3 Ocak 1922 günü Mersin'e girmesiyle Mersin'in kurtuluşu fiilen gerçekleşmiştir.

Değerli arkadaşlarım, kurtuluşunun 84 üncü yılını kutladığımız Mersin'e Ulu Önder Atatürk özel ilgi göstermiş ve 1918 ile 1938 arasında 6 kez gelmiştir. Bir gelişinde "memleketiniz, bütün dünyayla Türkiye'nin irtibat noktasının en mühim yerinde" demiştir. Ulu Önderin de vurguladığı gibi, Doğu Akdeniz kıyı bandında Orta Toroslara sırtını dayamış olan Mersin, Türkiye'nin Akdeniz üzerinden Kıbrıs, Ortadoğu, Asya ve Afrika'ya açılan kapısı konumundadır.

Değerli arkadaşlarım, ne yazık ki, geçen 84 yıla karşın, tarihi, doğası, kültürel altyapısı, mutedil iklimi ve sahip olduğu verimli tarım arazileriyle Mersin, bugün, gerek ekonomik anlamda ve gerekse kalkınmışlık anlamında olması gereken yerde değildir.

Ülkemizin 8 inci büyük şehri olan Mersin, iç göçü yoğun olarak yaşamış bir ilimizdir. Fert başına gayri safî millî hâsıla sıralamasında 1987 yılında 8 inci sıradayken, bugün 17 nci sıraya gerilemiştir. Kurtuluşun 84 üncü yıldönümünde, yolu bozuk olan, sağlık ocağında doktoru olmayan ve içmesuyu bulunmayan köylerden söz etmek istemezdim; ancak, ne yazık ki, gelinen günde, Mersin'de de, yolu bozuk olan, içmesuyu olmayan ve sağlık ocaklarında doktoru bulunmayan köyler mevcuttur.

Öte yandan, bugünlerde Mersin çiftçisinin yüzü hiç gülmemektedir; 84 üncü Kurtuluş Yıldönümünü buruk olarak kutlamaktadırlar. Çiftçinin buğdayı, narenciyesi, üzümü, çileği, domatesi, muzu, kayısısı para etmemektedir. Çiftçi, maliyetin altında satışlara razı olmaktadır. Bu durum karşısında, Mersin Ziraat Odası Başkanı Sayın Salim Ongun, narenciye üreticisinin en kötü dönemlerinden birini yaşadığını belirtmekte ve narenciye üreticisinin 35 Yeni Kuruşa mal ettiği portakalı 15-20 Yeni Kuruşa sattığını ve narenciye üreticisinin pazarlama sorununa acilen çözüm bulunması gerektiğini açıklamıştır.

Değerli arkadaşlarım, narenciyede geçen yıl yaşananlardan ders çıkarılmadığı ve sorunun daha da ağırlaşacağı anlaşılmaktadır. Bu gidişle, çiftçi pamuğu nasıl terk ettiyse, narenciyeyi de terk edecektir. Önümüzdeki yıllarda narenciye ithalatı da bu hükümetin ülkemize hediyesi olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bu kötü gidiş kervanına bu yıl, maalesef, domates üreticisi de eklenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bulut, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ERSOY BULUT (Devamla) - Teşekkür ederim.

Üretim maliyetlerinin çok yüksek, buna karşılık fiyatların düşük oluşu, çiftçiyi zora sokmuştur. Bugün Erdemli'de domates fiyatı 20 Yeni Kuruşa düşmüştür. Üretici, bu fiyata dahi alıcı bulamamaktadır. Gidin, Erdemli'de limon üreticisinin, domates üreticisinin acınacak halini görün. Partili partisiz hiçbir vicdan buna dayanamaz.

"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyor Hazreti Peygamber. Bu ne biçim Müslümanlık?! Bu insanlara nasıl sahip çıkacağız, bugün çıkmıyorsak biz?! Bu insanların 158 trilyon -şu anda takipte- Ziraat Bankasına borcu var. Bunu ödemek istiyor; ama, gücü yetmiyor. Mahsulünü satamıyor. Traktörler satış kuyruğunda. İnsanlar, çiftçiler traktörünü satarak borçlarını ödemek istiyor; ama, yüzlerce, binlerce traktör satış kuyruğunda, alan yok.

Ne yapmak istiyorsunuz?! Ülkede istihdamın yüzde 40'ını oluşturan tarım kesimi yok olursa, ne olur bu ülkenin hali?! Zaten 10 000 000 işsizine iş bulamazken, tarımda çalışanları ne yapacaksınız?! Kendine yeten 7 ülkeden biriydik. 25 000 000 açlık sınırında, 4 000 000 insan ayda 45 000 000 lirayla geçiniyor. 7 000 000 insan ayda 80-90 milyon lirayla geçinmek durumunda kalıyor. Bu nasıl olacak?! Bir de çiftçiliği ortadan kaldırırsak, bu insanlara iş bulamadığımıza göre, ne olacak?! Ülke kaosa mı sürüklensin isteniyor?!

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve IMF istedi diye Türk çiftçisini öldürmeye hakkımız yok. Neymiş; Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri gibi ülkeler, kendi çiftçilerini her yıl artan bir oranda destekle korurken, Türk çiftçisine destek vermeyecekmişiz. Niye vermeyecekmişiz; çünkü, kendileri üreten ülkeler olurken, yetmiş milyonluk Türkiye, onların mallarını alan, tüketen bir Türkiye olsun diye, öyle bir ülke olsun diye; aksi halde, bizlere, Türkiye'ye borç vermeyeceklermiş… Eksik olsun onların vereceği para. Hiç mi Ulu Önder Atatürk'ten ders almadık?! Atatürk, ülke harpten yeni çıktığı, her yer yanıp yıkıldığı halde borç tekliflerini elinin tersiyle itmiştir "siz borç karşılığında benden ödün istersiniz, ben de onu vermem" demiştir. Türkiye'yi tehdit gafletinde bulunan İtalyan diktatörü faşist Mussolini'yi Başbakanın ayağına getirten de O'dur. Lozan'da Türk heyetine saygısız tavırlarda bulunan İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a özür dileten de Atatürk'tür.

Değerli arkadaşlarım, bu kurtuluş gününde, kurtuluştan sonra neler yaptık, kurtuluşa omuz verenlerin çocukları ve torunlarının ne durumda olduklarını bilmeniz anlamında bunları dile getirdim.

Kurtuluş günü nedeniyle, bu güzel yurdu düşmandan kurtarıp, laik ve demokratik cumhuriyeti bizlere armağan eden Ulu Önder Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, bu uğurda canlarını vermiş ve daha sonraki yıllarda aramızdan ayrılmış olan Kurtuluş Savaşının tüm kahramanlarını ve şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.

Yüce Heyeti ve televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum, Mersinli hemşerilerimin kurtuluş bayramlarını kutluyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bulut.

Gündemdışı üçüncü söz, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Muharrem Karslı'ya aittir.

Sayın Karslı, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Muharrem Karslı'nın, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümünde, Borsanın verdiği hizmetlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

MUHARREM KARSLI (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümü. Bu önemli yıldönümünün kutlanması için herhangi bir etkinlik yapıldığına rastlamadığım için, bendeniz, hiç olmazsa Meclis kürsüsünden bu 20 nci yılı kendi hesabıma kutlamak ve sizlere bu konuda birkaç kelime söylemek için söz aldım; hepinize, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Hepinize, yeni yılda, mutluluk, huzur ve başarılar diliyorum ve yaklaşan kurban bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.

Biliyorsunuz, küçük tasarruf sahiplerinin küçük küçük biriktirdikleri paraları bir araya getirip, bunları yatırılabilir ticarî fonlar halinde yatırım erbabına, ticaret erbabına kullandıran piyasaya biz malî piyasa diyoruz. Malî piyasanın iki önemli kuruluşu var; bunlardan bir tanesi, bankalar, bankacılık sektörü; bir tanesi de, sermaye piyasası. Başka kurumlar da var; ama, konumuz bunlar.

Bankalar, herkesin bildiği gibi, küçük tasarrufları mevduat hesaplarıyla toplayarak, bunları biriktirip, ticaret erbabına, sanayie büyük fonlar halinde kullandıran kuruluşlardır. Peki bankalar bu işi güzel bir şekilde yaparken, bir de ayrıca neden sermaye piyasası kurulmuş; şimdi, onu arz edeceğim.

Bankalar, küçük tasarrufları toplayıp büyük fonlar halinde tüccara kullandırırken, küçük tasarruf sahiplerine az bir mevduat faizi vermişlerdir;  -15-16 ncı Yüzyılda bankacılık ortaya çıktıktan sonra- buna karşılık da tüccara kredi verirken yüzde 10-15 gibi büyük faizler almışlardır; aradaki kâr marjını çok yüksek tutmuşlardır ve böylece hem tasarruf sahiplerini hem de ticaret erbabını sömürmüşlerdir o devirlerde; şimdi için konuşmuyorum. Bu sömürü üzerine bazı organizasyon sahipleri bankaların dışında bir piyasa kurmuşlar; bu piyasada şirket kurmak isteyen şirketini kurmuş, hisse senetlerini ayrı ayrı kâğıtlara bastırıp, halka ilan yoluyla satmış, aynı zamanda borçlanmak istediği zaman da tahvil gibi borçlanma senetleri ihraç edip, bunları halka doğrudan doğruya satmışlar. Bu doğrudan doğruya satış sebebiyle aradan bankalar çekilince hem mevduat sahiplerine daha fazla getiri sağlanmış hem de bunları kullanacak olan tüccarın ödeyeceği faiz daha aşağılara çekilmiştir. Dolayısıyla, sermaye piyasası vasıtasız bir bankacılık piyasasına benzer; bunun için ortaya çıkmış.

Sermaye piyasasının organize kuruluşuna, kapalı bir mekanda, belli kurallar dahilinde, yönetmelikler dahilinde, belli bir teknoloji dahilinde alım-satımın yapıldığı ve yalnız üyelerin girip alım-satım yapabildiği kuruluşuna da biz "borsa" diyoruz.

Türkiye'de ilk borsanın kuruluşu 1856; ama, ondan sonra imparatorluğun çökmesiyle bu borsa dağılmış, cumhuriyet yeni bir borsa kurmuş, o borsa da pek çalışmamış ve nihayet 1985 yılında rahmetli Turgut Özal'ın talimatıyla ve benim kurucu başkanlığımda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kurulmuş bulunuyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası da ilk işlemlerini 2 Ocak 1986 tarihinde yaptığı için, tam bir gün arayla 20 nci kuruluş yıldönümünü ve işleme başlama tarihinin yıldönümünü bugün kutluyoruz.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İstanbul Cağaloğlu'nda Emniyet Sandığından devralınan küçük bir binada kuruldu. Bu binada 40 tane şirketin hisse senetleri ile 20 kadar aracı kurumun iştiraki ve komisyoncuların iştirakiyle faaliyete başladı. İlk günü hatırlıyorum, 8 tane firmanın hisse senetleri alınıp satılmıştı; 40 firmalık listeden sadece 8'i… Daha sonraki günlerde bu sayı gittikçe arttı ve 40 firmanın tamamının aynı gün işlem yapar hale gelmesi bir sene sürdü ve bir yıllık işlem hacmi, o zamanın parasıyla 8 milyar Türk Lirasıydı.

Bendenizin borsa başkanlığı görevini bıraktığım 1990 Martında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Karslı, konuşmanızı tamamlayınız.

MUHARREM KARSLI (Devamla) - Peki efendim.

…İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında, 100-150 kadar şirket alım-satım görüyordu; şu anda, 312 tane şirket İMKB pazarlarında işlem görüyor. Bu arada, ihraç piyasası da açılmış vaziyette; yani, doğrudan doğruya halka açılmak isteyen şirketler, İMKB'nin imkânlarından yararlanmak imkânına sahiptir.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, 200 civarında aracı kurumla çalışıyor. Bina ve teknoloji itibariyle dünyanın en gelişmiş, en ileri borsalarından biridir; ancak, işlem hacmi itibariyle, Avrupa'da ilk 5 arasına girebiliyor. Tabiî, dünyada, New York Borsası gibi, Tokyo Borsası gibi çok büyük borsalar var; ama, Avrupa çapında bir borsadır.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, kurulduğu yıldan bugüne kadar, halka arzlara aracılık etmek suretiyle, sanayimize büyük çapta sermaye potansiyeli sağlamıştır. Borsa kurulmadan önce, halka açılan şirketler, bankaların şubeleri aracılığıyla halka hisse senetlerini ve tahvillerini satıyorlardı. Şimdi, İMKB'deki birincil piyasa pazarı vasıtasıyla, bu imkân da borsada ve borsanın kuralları dahilinde imkân dahiline girmiş bulunuyor.

Özelleştirme işlemleri esnasında borsanın çok büyük yararları görülmüştür ve görülmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl içinde, özellikle Türk Hava Yollarının ve Türkiye Halk Bankasının hisse senetleri, İMKB vasıtasıyla halka arz edilerek, özelleştirme, halka arz yoluyla, kısmen de olsa halka arz yoluyla yapılmıştır. Bu özelleştirme işlemlerinde mümkün olan nispette, mümkün olan porsiyonda halka arz yolunun seçilmesi, borsamızın, sermaye piyasamızın gelişmesine katkıda bulunacaktır ve ayrıca da çok önemli millî kuruluşların, yabancılarla birlikte halka da hisselerinin satışı sağlanmış olacaktır.

Biliyorsunuz, Türkiye'de, İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana dışında, ikinci derecede sanayi bölgeleri var -Kayseri, Gaziantep, Denizli, Konya, Malatya gibi- buralarda İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının faaliyet göstermesi için, özellikle KOBİ'lere hitaben faaliyet göstermesi için çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların ne durumda olduğunu, şu anda, ben de bilmiyorum; ama, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının bilgisayar terminallerinin bu ikincil merkezlere uzatılması ve oralarda bir lokal meydana getirilmesi şeklinde borsa hizmeti, oradaki yerel kuruluşlara da uzatılabilir, onların da yararlanması sağlanabilir, başka kombinezonlar da düşünülebilir; ama, muhakkak ki, borsa hizmetinin ikincil derecedeki sanayi şehirlerine de uzatılmasında büyük yarar görüyorum.

Zamanım bu kadar olduğu için, daha fazla konuşma imkânına sahip değilim. Hepinize çok teşekkürler ediyorum. Tekrar yeni yıllarınızı kutluyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karslı.

Gündemdışı konuşmaya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener cevap vereceklerdir.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İstanbul Milletvekili Sayın Muharrem Karslı'ya, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının 20 nci kuruluş yıldönümü vesilesiyle yapmış olduğu bu nezih konuşmadan dolayı teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi, Sayın Karslı, İstanbul Kıymetler Borsasının kuruluşundaki en önemli isimlerden biridir; 1985 Martında İMKB Başkanlığına atanmıştır ve bu kurumun Kurucu Başkanıdır. 1985 Aralık ayında, İMKB, Muharrem Karslı'nın Başkanlığında ilk açılışını yapmıştır ve ilk alım-satım işlemleri de, yine, kendi döneminde, 3 Ocak 1986 tarihinde, Cağaloğlu'ndaki binasında başlamıştır. Yani, özet itibariyle, bizim, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarihimiz, Sayın Karslı'yla başlayan bir süreçtir diye düşünüyorum; 20 nci kuruluş yıldönümünü atlamaması, bu vesileyle, gündemdışı bir konuşmayla konuyu Meclis gündemine getirmesi, aynı zamanda, teşekkür etmemiz gereken bir husustur diye düşünüyorum.

Bildiğiniz gibi, Anayasamızın 167 nci maddesi "devlet, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır" demektedir. Dolayısıyla, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesinden dolayı, devlet, görevli ve sorumlu tutulmuştur; bu görevi yerine getirmek üzere Sermaye Piyasası Kurulu düzenlenmiştir ve bu kurulun gözetim ve denetimi altında da sermaye piyasaları oluşturulmuştur.

Şu anda mevcut olan piyasalar içerisinde en önemlisi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasıdır ve yirmi yıl içerisinde bu borsada ciddî gelişmeler gözlenmiştir. Faaliyete başladığı 1986 yılı sonunda 1 milyar doları bulmayan İMKB şirketlerinin piyasa değeri, bugün, 170 milyar doları aşmıştır; yirmi yıl önce 10 000 dolar düzeyindeki günlük ortalama işlem hacmi ise, bugün, 1 milyar doları aşmış bulunmaktadır. İMKB'de işlem gören şirket sayısı ise, devamlı artarak 303'e ulaşmıştır; ayrıca, İMKB dışında işlem gören 12 şirket mevcuttur.

Esasen, İMKB'nin gelişmişliğini sadece rakamsal göstergelerle ifade etmek yeterli değildir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının geçirdiği yirmi yıllık süreç, tezgâhlarda hisse senetlerinin alınıp satıldığı bir piyasadan, önce tahta sistemine, daha sonra da tamamen elektronik olarak işleyen bir borsaya dönüşmenin öyküsünü de içermektedir. Bu süreçte, gerek yasal mevzuat gerekse teknik altyapı bakımından IMKB, dünyada örnek alınan borsalardan biri haline gelmiştir. Oluşturulan altyapı, yatırımcılarımıza verilen hizmetlerin kalitesini dünya standartlarıyla eşdeğer hale getirmiş, uzaktan erişim sisteminin sağladığı imkânlar, bir anlamda ülkemizde borsayı ülkenin her şehrine ulaştırmış, seans salonlarının varlığı bile sorgulanabilir hale gelmiştir.

Son yıllarda izlediğimiz ekonomik politikaların özünde istikrar vardır, güven vardır. Bu istikrar ve güven ortamı, sermaye piyasalarının da gelişimini hızlandırmıştır. Bazı rakamsal verilere baktığımızda bunu hemen görmekteyiz. İMKB'de işlem gören şirket sayısı 2002 yılında 288 iken 303'e çıkmıştır ve 2001, 2002 ve daha önceki yıllarda yeni halka açılmalar sadece 1-2 olarak -yıllık düzeyde- kalırken, 2004 yılında 12, 2005 yılında 9 yeni halka açılma gerçekleşmiştir.

İMKB'de şirketlerin piyasa değeri 56 300 000 000 YTL iken, 218 318 000 000 YTL'ye çıkmıştır. Bu değeri dolar cinsinden ifade edersek beş kat artışı görmekteyiz.

Yatırım fonları açık hesap sayısı yine aynı şekilde ikiye katlanmıştır. Emeklilik yatırım fonları katılımcı sayısı 2002'de yokken 668 000'e ulaşmıştır. Yatırım fonları sayısında yine önemli artışlar vardır. Yerli yatırım fonları sayısı, yabancı yatırım fonları sayısı önemli artışlar sağlamıştır.

Piyasayla ilgili ele aldığımız tüm verilerde bu durumu tespit etmemiz mümkündür; hatta, İMKB tarihinde bazı önemli rekorlar ortaya çıkmıştır, son üç yıl içerisinde. Bunlardan birkaçını vermek istiyorum: Ulusal 100 endeksi, 30.12.2005 tarihinde, seans içindeki en yüksek değer olan 40 011 olmuştur; kapanış en yüksek değer ise, 29.12.2005'te 39 837 olmuştur.

Hisse senedi işlem hacmi, 7 Ekim 2003 tarihinde en yüksek değer olan 3 003 000 000 Yeni TL düzeyine ulaşmıştır. Bu, dolar cinsinden 2 190 000 000 dolar etmektedir.

Yine, aynı şekilde, tahvil ve bono piyasasında işlem hacmi, 26.1.2005'te 4 057 000 000 Yeni TL olmuştur ki, dolar cinsinden ifade edersek, bu, 3 000 000 000 doların üzerindeki bir rakamı ifade eder. Bu da, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarihindeki önemli rekorlardan biridir.

Tahvil ve bono piyasası sözleşme sayısı 27.4.2005 tarihinde de 4 344 ile, yine, bir rekor kırmıştır.

Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, aslına bakarsınız, borsada işlem gören menkul kıymet stoku içerisinde kamu kâğıtlarının ağırlığı, aşmamız gereken temel noktalardan birini işaret etmektedir. Bu konuda da, aslında, önemli gelişmeler var. Özel sektör menkul kıymetlerinin toplam menkul kıymet stoku içerisindeki oranı 2002 yılında yüzde 7,6 iken, 2005 yılı ekim ayı itibariyle yüzde 10,7'lik seviyeye ulaşmıştır. Bununla birlikte, toplam menkul kıymetlerin yüzde 90 civarında önemli bir ağırlığının kamu kâğıtları olduğunu düşünecek olursak, burada, hemen, ister istemez, bizim tarihimizdeki ilk borsa deneyleri hatırıma gelmektedir. 1866 yılında Osmanlı Devleti zamanında kurulmuş olan Dersaadet Tahvilat Borsası, bildiğiniz gibi, meşhur bir borsadır. Başlangıçta da, böyle, kamu kâğıtlarının ağırlıklı olduğu bir yapı vardı; ama, aradan geçen süre içerisinde, 1 asrı aşkın bir süre içerisinde, demek ki, bu borçlanma, borç stokunun varlığı borsaları da etkiler görünmektedir.

Bu arada, önemli yeni piyasalar ortaya çıkmıştır. Hükümetimiz döneminde yapılan düzenlemelerle ortaya çıkan yeni gelişmeler arasında, 5.3.2004 tarihinde faaliyet izni verilen İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasını kaydetmek gerekmektedir.

Diğer taraftan, Gelişen İşletmeler Piyasası AŞ, SPK'nın 14.7.2005 tarihli kararıyla, esas sözleşmesi uygun görülerek, kuruluş işlemleriyle ilgili olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nezdinde işlemlere başlanmıştır. Bu, önemli bir gelişmedir; ama, bunun dışında, konut finansmanına ilişkin, çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına dair, mortgage dediğimiz düzenlemeyle ilgili kanun tasarısı Meclise gönderilmiştir ve Meclis komisyonunda beklemektedir. Bu, yasalaştığı ve mortgage sistemine geçtiğimiz takdirde borsamızdaki derinliğin artacağını, işlem hacminin genişleyeceğini rahatlıkla ifade edebiliriz.

Ben, tekrar, yirminci kuruluş yıldönümümüz münasebetiyle, tüm İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında görev almış olan, halen göreve devam etmekte olan herkese teşekkür ediyorum, kurucu başkanımıza teşekkür ediyorum ve önümüzdeki süreçte, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının, sermaye piyasalarımızın derinleşmesinde ve gelişmesinde sağlayacağı katkıların artmasını diliyor ve hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Gündeme geçiyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Jassim M. Al-Kharafi'nin Kuveyt'e resmî davetine beraberinde parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/956)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Jassim M. Al-Kharafi'nin davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir parlamento heyetiyle, Kuveyt'e resmî ziyarette bulunması hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Karar yetersayısı…

BAŞKAN - Oyladım...

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Olur mu?! Ayakta bekliyorum Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Oyladım...

Kabul edenler…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Oyladım olur mu?!

BAŞKAN - Oyladım dedim.

Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, burada, İçtüzüğe rağmen, haklarımızı kullanmaktan men mi ediyorsunuz?!

BAŞKAN - Süleyman Bey, böyle bir şey yok.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Karar yetersayısı istedim; oyladım dediniz.

BAŞKAN - Süleyman Bey, bakın "kabul edenler" ifadesini kullandım. Biraz sonra bu hakkınızı kullanacaksanız, tekrar oylayacağım hususlar var; o zaman, bu hakkınızı kullanırsınız efendim. Lütfen, istirham ediyorum yani!..

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, karar yetersayısı…

BAŞKAN - Bakın, biraz sonra bir madde daha gelecek, o zaman kullanırsınız hakkınızı.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Ama, oyladım demek, sizin hakkınızı elinizden alıyorum demekle aynı manaya geliyor.

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, hiçbir art niyet yoktur burada. Biraz sonra gelecek, kullanacaksanız, kullanın.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Böyle bir şey olur mu, hem Meclisi çalıştıracaksınız hem çoğunluğunuz olmayacak?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

IV.- ÖNERİLER

A) Danişma Kurulu Önerılerı

1.- (10/41, 170, 177, 263, 295) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek birlikte görüşülmesine ve çalışma süresinin bu konunun bitimine kadar uzatılması ile 4.1.2006-5.1.2006 günkü birleşimlerde yalnız sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 179                                                                Tarihi:29.12.2005

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 13 üncü sırasında yer alan (10/41), 125 inci sırasında yer alan (10/170), 133 üncü sırasında yer alan (10/177), 212 nci sırasında yer alan (10/263) ve 244 üncü sırasında yer alan (10/295) esas numaralı zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılmasını öngören meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin 3.1.2006 Salı günkü birleşimde ve birlikte yapılmasının, bu birleşimde sözlü soruların görüşülmeyerek görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının; 4.1.2006 Çarşamba ve 5.1.2006 Perşembe günkü birleşimlerde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmeyerek sözlü soruların görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Bülent ARINÇ

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

 

Faruk Çelik

Ali Topuz

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

Ömer Abuşoğlu

 

 

Anavatan Partisi Grubu Başkanvekili

 

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisi üzerinde lehte ve aleyhte birer söz talebi vardır.

Lehte, Samsun Milletvekili Haluk Koç; aleyhte, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan.

Sayın Koç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, belki yadırgatıcı olabilir, hem imza atıyorlar hem lehinde söz alıyorlar diye; ama, bir çelişkiyi sizlerle paylaşmak istediğim için söz aldım. Müsaade ederseniz, bu konuya girmeden önce, demokrasinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu çatı altında son dönemlerdeki işleyiş tarzıyla ilgili bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, üç önemli olayı anımsatmak istiyorum size. Bunları son bir ay içinde yaşadık. Bunlardan iki tanesi, açılan usul tartışmalarında haklı olduğumuz bazı noktalarda bu hakkımızın, Grubunuzun çoğunluğu tarafından, gerek bakışlarınızla gerek kulisteki ifadelerinizle destek bulmasına rağmen, İktidar Partisi sayın grup başkanvekillerinin aleyhte tutum almalarından dolayı oylarınızla reddedilmesine ilişkin.

Anımsatmak istiyorum, bütçe görüşmelerinin son gecesinde, önergenin hukuksal tanımı konusunda bir usul tartışması açılmıştı. Önergenin, arz edilen makam, içeriği, imzalar ve kısa gerekçesinin, hepsinin bir bütün olduğu konusunda bir görüş arz etmiştik. Anayasanın 162 nci maddesinde, bütçe görüşmeleri sırasında verilen önergelerin, görüşmeksizin okunup oylanacağı şeklindeydi. Önergelerin gerekçesi okunmaması üzerine bu konuyu dile getirmiştik. Bu, bir engelleme önergesi değildi, yol gösterici önergelerdi ve kısa gerekçeleri vardı, onları dahi okumamışlardı; o yüzden bu usul tartışması çıkmıştı. Değerli arkadaşım çıktı, burada, bunun böyle olması gerektiğini söyledi ve çok makul, çok gerekçeli açıklamalarımıza rağmen, maalesef, bir kere daha, demokrasinin, sayısal çoğunluğun görüşleri doğrultusunda yönlendirildiğine üzülerek tanık olduk.

İkincisi, Sayın Başbakanın ve sayın genel başkanların bütçe üzerindeki son görüşmeleri yaptıktan sonra açılan bir usul tartışmasıydı. Biliyorsunuz, birleşimin oturumları arasında bir Danışma Kurulu oluşturulamamıştı ve bir Danışma Kurulu önerisi olmadan, İktidar Partisi, grup önerisi olarak buraya bir tekriri müzakere noktası taşımaya çalışmıştı; yani, hukuksal deyimiyle keenlemyekûn olan, hukuksal olarak ortada olmayan bir konuyu; yani, Danışma Kurulu yok ortada, bir hukuksal boşluk var, bu Danışma Kurulu olmamasına rağmen, sanki burada bir anlaşma olmamış gibi, oturumlar arasında böyle bir girişimde bulunulamayacağı hükmü açık olmasına rağmen, buraya grup önerisi olarak getirmeye kalkmıştınız. Burada, ben -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu o son tartışmalı oturumda terk ettiği için- iki arkadaşımla birlikte oturuyordum. Bir usul tartışmasında buraya çıktım, hiçbirinizi yaralamadan, bunun hukuksal gerekçesini, Anayasa ve İçtüzükteki gerekçelerini anlattım; fakat, Sayın Faruk Çelik'ti galiba, buraya çıktı, çok, tabiî, kendi saha ve seyircisi önünde oynamanın avantajıyla -öyle diyeyim, özür dileyerek söyleyeyim- sizlerin büyük desteği altında, bunun geçersiz olduğunu kanıtlamaya çalıştı ve oturdu. Daha sonra, Sayın Adalet Bakanının uyarısı üzerine, bu önergeyi de geri çektiniz.

Değerli arkadaşlarım, bir üçüncüsü de bugünkü konuyla ilgili. Bakın, tarih -elimde tutanaklar var- 6 Aralık 2005 Salı günü, üç İktidar Partisi milletvekili arkadaşımızın ve bir de Bursa Milletvekilimiz Sayın Kemal Demirel'in zeytin ve zeytinciliğin sorunlarının araştırılmasıyla ilgili araştırma önergesi tekliflerini birleştirerek, biz, grup önerisi olarak buraya getirdik. Efendim, o anda, o gün için "Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili çok önemli bir kanun görüşüyoruz, bu kanunun mutlaka çıkması lazım, şimdi zamanı değil" diye bir karşı görüş getirerek, birtakım rakamlara sığınarak, "şu kadar denetleme yaptık, şu kadar soru cevaplandırdık, bu kadar komisyon kurduk"lara sığınarak, o gün için son derece önemli olan ve bugün ortak teklif olarak getirdiğimiz zeytinciliğin sorunlarını araştırmak için kurulması önerilen araştırma komisyonunun kurulmasını, o gün, sizin oylarınızla bu Parlamento reddetti. Değerli arkadaşlarım, tam bir ay önce! Ne değişti bu bir ay içinde allahaşkına?!

Şimdi, Sayın İrfan Gündüz'ün o gün konuşması var, reddediş gerekçesini açıklıyor. Bu arada, Sayın Karapaşaoğlu'na ben teşekkür ediyorum; önerge sahibi olarak, İktidar Partisi içerisindeki bir arkadaşımız olarak, bunun o tarihte görüşülmesinin önemli olduğunu; zira, aralık ayında bu konuya el atılmazsa, artık, ocak ayından sonra yapılacak görüşmelerin, kurulacak komisyonun çalışmalarının ancak bir sonraki hasat dönemine dönük bazı uygulamaları devreye sokabileceği şansından bahsetti ve bu burada ısrarla -şu ön sırada oturuyordu- Karapaşaoğlu karşı çıktı. Fakat, ikna edemedik, ikna edemedik, sizi ikna edemedik; başka bir deyim kullanmak istemiyorum.

Sayın Gündüz'ün tutanaklardaki sözü: "Bugün Avrupa Birliğiyle tarımla ilgili müzakere süreci başlıyor arkadaşlar. Böylesine bir günde, bu müzakere süreci içerisinde, konuyla ilgili, Avrupa Birliğinden gelecek değerlendirmelerin de dikkate alınması açısından, bunun bütçeden sonra bir tarihte görüşülmesini arzu ediyoruz."

Sayın Gündüz, Avrupa Birliğiyle ilgili, tarımla ilgili görüşmelerden, acaba zeytincilikle ilgili bu bir ay  içerisinde ne oldu, ne geldi öneri olarak; biraz sonra çıkıp açıklayacaksınız herhalde. Yani, bir şey söylerken, tutanağa iz bırakırken, bir ay sonra bunların  sizin karşınıza geleceğini hesaplamanız lazım.

Değerli arkadaşlarım, bu komisyon bugün kurulacak. Biz, bunu bir ay önce istedik. Çünkü, bakın, komisyona çok yol gösterecek bir rapor da elimde hazır; Cumhuriyet Halk Partisi zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını araştırma komisyonu raporu. Bu komisyonda göreve alacak arkadaşlarımıza yol gösterici, yerinde yapılan incelemelerle çok net bir bilgi sunuşu var burada.

Değerli arkadaşlarım, burada, üretiminden tutun, pazarlamasına kadar, işlemesine kadar, dünya ve Türkiye koşulları, üreticilerin bütün sorunları burada irdelenmiş durumda. Çünkü, biz bu teklifimizi 6 Aralıkta getirmeden önce, 17 tane Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili, tam 8 gün boyunca, bütün zeytin bölgelerinde sabahtan akşama kadar -nereler olduğunu söyleyeyim- her ilde, her bölge değil, ama, belirli bölgeler seçilerek -Gemlikliler kusura bakmasın Bursa'dan Mudanya seçilmişti- Mudanya-Bursa, Çanakkale- Küçükkuyu, Balıkesir-Zeytinli, Burhaniye, Ayvalık, Dikili, Bademli, daha sonra Aydın-Germencik, İzmir Torbalı, Manisa-Akhisar, bütün bu ilçelerde, zeytin üreticileriyle, zeytinyağı üreticileriyle, ziraat odalarıyla, esnaf odalarıyla,TARİŞ'le, Marmarabirlik'le   herkesle açık toplantılar yapıldı ve siyasetçilerin klasik davranış şeklinin dışında bir çalışma temposu benimsendi. Milletvekillerimiz, Sayın Anadol başkanlığında, bu kişilerle, bu bölgelerde toplandılar ve kendileri konuşmadılar; sabahtan akşama kadar bu insanlar konuştu, sorunlarını anlattılar ve bunu bir kitap haline getirdik. İsteyen arkadaşımıza ben bunları takdim edebilirim.

Şimdi, çok geç kaldık Sayın Gündüz, çok geç  kaldık; ben bunu söylemek istiyorum. Tutanaklarda bunlar var. O kadar basit gerekçelere sığınmışsınız ki, bakın, iki kişi lehinde, 10'ardan 20, iki kişi aleyhinde, 10'ardan 20, 40 dakika. Bir 20 dakika daha ilave ederdik, 60 dakikada -gruplar adına ve şahıslar adına- bu komisyon kurulur, şimdiye kadar da, aralık ayı içerisinde son derece önemli çalışmalara imza atardı.

Değerli arkadaşlarım, bunları ben üzülerek dile getiriyorum. İlle, muhalefet bir şeyi dile getirdi, bunu, bizim bir kulp bulmamız, bir gerekçe bulmamız lazım, reddetmemiz lazım mantığından hareket ederek iktidar rolünü oynamaya, inanın, devam edemezsiniz. Eğer getirilen öneri makulse, eğer getirilen öneri zamanlıysa, eğer getirilen öneri bir toplumsal soruna neşter vurmayı hedefliyor ise, niye kabul etmiyorsunuz değerli arkadaşlar?! Niye zamanında kabul etmiyorsunuz?!

Ben, Sayın Altan Karapaşaoğlu'nun tutanaktaki notlarından bir bölüm okuyacağım, kendisine teşekkürümü yineleyerek okuyacağım; şöyle söylüyor: "Zeytin konusunun içpiyasada dönen birtakım yanlış olaylarını da gündeme getirmek gerekiyordu -açılması için yerinden söz almıştı- onun da zamanı şimdidir. Aralık ayından sonra konuşulacak bir konunun köylümüze, üreticimize hiçbir faydası yok değerli arkadaşlarım." Sayın Karapaşaoğlu burada; bunları dile getirdi. Hadi, bize saygı göstermediniz, bizi kale almadınız; biz, sayısal çoğunluğuz, istediğimizi istediğimiz gündemde, istediğimiz şekilde çıkarırız mantığıyla hareket ediyorsunuz; ee, kendi içinizdeki arkadaşlarınızın, önerge verenlerin… Diğer arkadaşlarımı da söyleyeyim: Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk; ben çok isterdim Sayın  Karapaşaoğlu gibi burada bulunup savunmasını, çok isterdim, çok isterdim. İmzanıza sahip çıkmanızı gerçekten isterdim.  Yine, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün, sizin de bulunmanızı isterdim.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Ben buradaydım Sayın Başkan.

HALUK KOÇ (Devamla) - Oy vermenizi isterdim, ikna etmenizi isterdim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Biz Grubumuzla görüştük o mevzuu.

BAŞKAN - Sayın Koç, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

Buyurun.

HALUK KOÇ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sahip çıkmanızı beklerdim Sayın Özgün.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Biz Sayın Grubumuzla görüştük o mevzuu.

HALUK KOÇ (Devamla) - Efendim, Grubunuzu ikna edeceksiniz; sizin önergeleriniz!..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Ama, gündemimiz yoğun.

HALUK KOÇ (Devamla) - Bakın, Bursa Milletvekili Kemal Demirel kendini yırttı burada ve ben size bunları takdim edeyim...

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Meclis gündemi yoğun.

HALUK KOÇ (Devamla) - Şimdi kurulacak komisyon -bizi bütün zeytin üreticileri dinliyor- zamanında sahip çıkmamız gerekiyordu bu insanlara.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Şimdi de zamanı.

HALUK KOÇ (Devamla) - Zamanı değil. Sayın Karapaşaoğlu'nun tutanaktaki notlarını görürsünüz.

BAŞKAN - Sayın Koç, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

HALUK KOÇ (Devamla) - Efendim, tamamlıyorum; durun, nefes alayım Sayın Başkan.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Konuşsun, ne olur Başkan, konuşsun!

BAŞKAN - Sayın Özgün, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

Buyurun efendim.

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, buraya bir şey daha ilave edilmiş: Sayın Necdet Budak'ın, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiliyken verdiği bir araştırma önergesi. Sevindim. Altında 44 tane Cumhuriyet Halk Partili milletvekilinin imzası var. Sayın Budak'ın önergesi de burada görüşülecek;  onun da konusu, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılması.

Şimdi, burada, birtakım şeyler söylüyor önergesinde; umuyorum arkasındadır, Trakya çiftçisinin sıkıntılarının arkasındadır. Bugün...

NECDET BUDAK (Edirne) - Kesinlikle... Kesinlikle...

HALUK KOÇ (Devamla) - Efendim, çıkacak, konuşacaksın; bekle bir dakika, otur yerine.

Şimdi, burada, Trakya çiftçisi için, ayçiçeği üreticisi için, iktidar milletvekili oldum diye pembe tablolar mı çizecek...

NECDET BUDAK (Edirne) - Yok... Hayır...

HALUK KOÇ (Devamla) - ...yoksa, bu önergesinde imza altına aldığı beyanlarının arkasında mı duracak? Demokrasi bir ibret belgesidir aynı zamanda, bir ibret sahnesidir; buna da tanık olacağız.

NECDET BUDAK (Edirne) - Ben her zaman buradayım.

HALUK KOÇ (Devamla) - Gecikerek de olsa, bu önergenin kabul edilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olumlu davranacaktır.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Aleyhte...

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, ben cevap vermek istiyorum...

BAŞKAN - Sayın Gündüz, önce ifade etmiştim, siz sonradan söz talebinde bulundunuz; önce aleyhte, arkadaşa söz vereceğim, sonra talebiniz olursa size.

Aleyhte, Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili; buyurun.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. 2006 yılının, aziz milletimize, ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz kurban bayramınızı, aziz milletimizin de Kurban bayramını şu an kutluyorum ve yine, ülkemize, milletimize hayırlara vesile olsun temennisinde bulunuyorum.

Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, şu sebeplerden dolayı Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz aldım: Bir defa, bu Danışma Kuruluna -Grup Başkanvekili Sayın Haluk Koç Beyin de ifade ettiği gibi- zeytin ve zeytin üreticilerinin sorunlarının araştırılmasına ilişkin talep bir ay önce gelmişti. Biz de buna destek verdik ve olumlu karşıladık. Türkiye'de, gerçekten, zeytinle iştigal eden, zeytincilikle iştigal eden, üreten, ihraç eden ve bunun ticaretini yapan zeytin ve zeytinyağı sektöründe sorunlar var mıydı; vardı. Vardı; ama, bir ay önce, tam zeytin mahsulü döneminde, zamanında bunun görüşüleceği yerde, mahsul kalktıktan sonra, zeytin dönemi bittikten sonra, şimdi, biz, bu konuyu görüşüyoruz. Geç kalmış bir görüşmedir, geç kalmış bir meseledir diye değerlendiriyorum.

Onun dışında, Türkiye'de, sorun, sadece, zeytin üreticilerinin, zeytinyağı üreticilerinin sorunu değil; Türkiye'de, sorun, bütün tarım sektöründe vardır. Haa, biz, bu Danışma Kurulunda, özellikle bu sektör üzerinde duracağız, komisyonlar kurulacak, araştırma yapılacak. Bu, geç kalmış olmakla beraber, güzel bir uygulama. Geç kalmış bir uygulama; ama, bu uygulama da, mutlak surette, Parlamentonun, bu yüce çatının altında ele alınması gereken bir mesele midir; bir meseledir. Ama, diğer yandan, Türkiye'de tarım sektörünün de ele alınması gerekmektedir. Ülkemizde yüzde 40'a varan tarım sektörünü görmezlikten gelerek, hiçe sayarak, ekonomiye bir şey kazandıramayız, tarım sektörüne de bir şey kazandıramayız. Tarım sektörünü, bir bütün halinde masaya yatırmak suretiyle buğdayıyla, pamuğuyla, mısırıyla, tütünüyle, şeker pancarıyla, üzümüyle, kayısısıyla, patatesiyle ve özellikle yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarını da buna dahil ederek, narenciyeyi de buna dahil ederek, tarım sektörünü kapsamlı bir şekilde ele alıp, var olan sorunların çözüme kavuşturulması cihetinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Parlamento olarak bu sorunların çözüme kavuşturulması cihetinde çalışma yapmak gerekmektedir ve bu elzemdir. Geciktirilmeksizin tarım sektörünü Türkiye Büyük Millet Meclisi ele almak zorundadır.

Bakın, zeytin ve zeytinyağı üretiminde İspanya, İtalya, Yunanistan dünya üretiminin yüzde 97'sini oluşturmakta, Avrupa Birliği noktasında da yüzde 94'ünü üretmektedir. Diğer yandan, Portekiz, Fransa ise, Avrupa Birliğinin dördüncü ve beşinci sırasında zeytinyağı üretimi, zeytin üretimi yapan önemli ülkelerden biridir.

Türkiye'nin dünya üretimindeki payı ise, sadece yüzde 5'tir. Yüzde 5 oranında zeytin üretiyoruz. Bu oran düşük bir orandır. Yunanistan'da kişi başına tüketilen zeytinyağı miktarı 20 kilogram iken, maalesef, Türkiye'de, bu oran 1 kilogramdır.

Avrupa Birliği, her yıl, kendi bütçesinden, zeytinciye, zeytinyağı üreticisine, zeytin üreticisine tam 2,5 milyar euro kaynak ayırmaktadır; ama, bizim ayırdığımız kaynak ise, bunun çok çok altındadır. Avrupa Birliği, aynı zamanda, her ton başına 1 332 euro destek vermektedir. Bizim destek politikamız, zeytin ve zeytin üreticilerine ilişkin, zeytin destekleme politikamız henüz yoktur.Türkiye olarak böyle bir politikamız yok. İlk defa 98 yılında 40 sent ödeme yapmışız. 99 ve 2000 yıllarında hiç ödeme yapmamışız; 2004-2005 yılında zeytinyağı üreticisine 250 000 YTL destek vermişiz; ama, şimdi 2006 yılındaki desteklemelerimizi de bir önceki yıla göre yüzde 60 oranında indirmek suretiyle sadece 100 YTL destek vermeyi öngörüyoruz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)- 100 000 ... 100 000...

MEHMET ERASLAN (Devamla)- Evet, 100 000…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)- 10 kuruş...

MEHMET ERASLAN (Devamla)- 100 YTL destek vermeyi öngörüyoruz. Tabiî ki, bu destekle zeytin üreticilerinin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını çözmek hiçbir şekilde mümkün değildir.

Bakın, o yüzden diyorum ki: Zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarıyla beraber tarım sektörünü kapsamlı bir şekilde bu yüce çatının altında konuşmalıyız, araştırma komisyonları kurmalıyız ve bu noktada çözümler üretmeliyiz. Çünkü, çözüm üretilecek yer, bu yüce çatının içerisinde bulunan 550 milletvekilinindir; özellikle, çoğunluğu elinde bulunduran ve hükümet eden iktidar partisinindir.

Değerli arkadaşlar, 1997 yılında Türkiye olarak tarıma verdiğimiz destek 5 100 000 000 dolardır. 98 yılında 6,6 milyar dolardır. 99 yılında 5,3 milyar dolar,  5 300 000 000 dolar destek vermişiz; ama, geldiğimiz gün itibariyle, bu destekleri sürekli kısmak, sürekli azaltmak suretiyle 6 milyar, 5,5 milyar, 5 milyar dolarlardan 2,5 milyar dolarlar düzeyine düşürmüşüz. Bakın, Haziran 2005 itibariyle 142 000 çiftçimiz toplam 235 trilyon borcunu ödeyemediği için haciz tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ben şimdi sizlere Sayın Tarım Bakanımızın bir yazılı soru önergesini bizlere vermiş olduğu cevabını söylüyorum:

Gayri safî millî hâsıla içindeki tarımsal desteklerin oranı, 2000 yılında 5,3. Gelmişiz 2003 yılında… 2002 yılını da söyleyeyim, 4,2. Yani, en kötü yıl diye ilan ettiğimiz 2002 yılı 4,2; ama, 2004 yılı 4,1. Yani, 2000 yılında verilen desteğe, 2002 yılında verilen desteğe dahi, 2004 yılında ulaşılamamıştır; destekler bu noktada.

Haa, traktör çok satılıyor, traktör satışları arttı… Ne kadar arttı; 30 000 traktör satıldı.

Değerli arkadaşlar, 1998 yılında 48 000 traktör satılmış idi. Açın, resmî rakamlara bakın, resmî rakamı söylüyorum. 1998 yılında 48 000 traktör satışı var idi; ama, bugün 30 000 traktör. Yani, traktör satıldı, alındı, bununla, ne ekonomi ölçebiliriz ne de tarımsal faaliyetleri ne de tarımı ölçebiliriz.

Diğer bir soru önergesini, yine Tarım Bakanımızın soru önergesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Amerika Birleşik Devletlerinde tarımda kişi başına destek 317 ABD Doları, Avrupa Birliği ülkelerinde 304 ABD Doları, Türkiye'de sadece 113 ABD Dolarıdır. Bu desteklerle bir yere varmak mümkün değildir.

Diğer yandan, bir yazılı soru önergesini daha söylüyorum Sayın Tarım Bakanımızın. Bu rakamlar benim rakamım değil, bu rakamlar Sayın Bakanımızın bizlere vermiş olduğu rakamlardır, resmî ağızdan çıkan rakamlardır.

2005 yılı buğday maliyeti 296,847 TL'dir. Yuvarlarsak, buğdayın maliyetini, Sayın Bakanımız, 300 000 lira çıkarmış. Tarım ziraat odaları da 400 000 liraya çıkarmış. O 400 000 lirayı baz almayalım, 300 000 lirayı... Allahaşkına sizlere soruyorum, 300 000 liraya buğday satan oldu mu bu sene?! Gidin, köyleri gezin, ilçeleri gezin, illeri gezin, 240 000 liraya, 250 000 liraya, 230 000 liraya Amik Ovasında, Adana Çukurova'da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın  Eraslan,  lütfen,  konuşmanızı tamamlayınız.  Sayın Koç'a  verdiğim gibi, 2 dakikalık süre veriyorum size.

Buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Evet.

Verilen rakamın altında, çiftçi, maalesef, pamuğunu da, mısırını da, buğdayını da, narenciyesini de yüksek girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatlarıyla satmak zorunda kalmıştır ve fakrüzaruret içerisinde yaşamaktadır. Yokluk ve yoksulluk içerisinde geçimini temin etme noktasında sıkıntı yaşayan Türk çiftçisiyle karşı karşıyayız.

Bakın, değerli arkadaşlar, amonyumnitratta yüzde 72,5 oranında zam oldu, son üç yılda, -resmî rakamları veriyorum- amonyumsülfatta yüzde 72, üre gübresinde yüzde 90,2 oranında zam olur iken, bakıyoruz, motorinde yüzde 70, LPG'de yüzde 99 oranında zam olmuş. Tarihte çiftçimiz, 1 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilirken, değerli arkadaşlar, bugün, 9 kilogram, 10 kilogram buğdayla ancak 1 litre mazot alabilmektedir. Bunların çözümü, iktidar partisindedir. Bunların çözümü, hükümettedir. Tarım sektörünün hayrına gelecek bütün çalışmalarda, biz, milletvekili olarak, Doğru Yol Partisi milletvekilleri olarak katkı yapmaya ve sizlere yardımcı olmaya hazırız. Yeter ki, yokluk ve yoksulluk içerisinde, fakrüzaruret içerisinde yaşayan çiftçimizi, hep beraber, elbirliğiyle kurtaralım, onların sorunlarına çözümler getirelim, teşviklerimizi artıralım, prim ödemelerimizi artıralım, girdi maliyetlerini düşürelim ve yüzde 40 oranındaki bu sektörü ekonomimize ve Türkiye ekonomisine ciddî katkı sağlayan bir sektör haline getirelim ve Avrupa Birliği sürecinde Avrupa Birliğinin normlarına çiftçilerimizi ezdirmeyelim. Bu, çok önemli…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, mikrofonunuzu açıyorum, sadece teşekkür için…

Buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yeni yılın hayırlara vesile olmasını temenni eder iken, mübarek kurban bayramının da siz değerli milletvekillerimize ve bütün ülkemize, aziz milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Lehte, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz; buyurun.

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlamadan önce, yeni yılınızı ve şu anda bizi ekranları başında izleyen yüce milletimizin de yeni yılını tebrik ediyor, 2006 yılının, hem ülkemize hem tüm insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirmesini diliyorum.

Ayrıca, yaklaşmakta olan kurban bayramının da, yine, milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve bu kurban bayramının bizi birbirimizle kaynaştırıp yakınlaştırmasını temenni ediyorum.

Sayın Koç'un ifade ettiği husus, burada, direkt, bir defa, benimle ilgili bir meseleydi; aynı zamanda, bizim Grubumuzla da ilgili bir mesele. Bir defa bizim, böylesine önemli bir meseleyi savsaklamamız mümkün değildir Sayın Başkan, önce bunu arz edeyim. Ancak, zamanlama çok önemliydi. Biz zamanlamaya niye karşı çıktık, Altan Beyin muhalefetine rağmen; 17 Ekim'de başlayan ve 31 Aralık'a kadar devam eden bir defa bütçe maratonu var ve gerçekten, Meclisimiz, iktidarıyla muhalefetiyle sabahlara kadar süren yorucu bir çalışma sergiledi. Bu temponun bozulmaması araya başka bir girerek bütçe görüşmelerinin aksamamasına yönelik bir gerekçemizdi. Biz bu gerekçemizde ne kadar haklı olduğumuzu ta sabahlara kadar süren Meclis çalışmalarında da gördük.

HALUK KOÇ (Samsun) - 3 gün önceydi o… Yapmayın…

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hayır Sayın Başkanım, bunu gündeme getirdiğimiz zaman, gelin, şu zeytincilik meselesini, zeytinyağı ve zeytin problemlerini, çiftçilerin sıkıntılarını görüşmek üzere Meclisimize verilen teklifleri bir araya getirip değerlendirelim diye; ama, tam hengâmedeydi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bütçeden 3 gün önceydi…

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - 3 gün önce değil, tam bu hengâmedeydi.

HALUK KOÇ (Samsun) - 6 Aralık, Sayın Başkan…

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Sayın Başkanım, şimdi, bakın, bir defa bütçe maratonu 17 Ekim'de başlıyor; 75 gün süreyle devam eden bir süreç. Sadece Genel Kurula inen bir süreç değil. Bir defa birincisi buydu gerekçemizin. İkinci bir gerekçemiz de bizim; gerçekten o tarihlerde Avrupa Birliğinde tarım sahasında müzakere sürecinin başlaması.

HALUK KOÇ (Samsun) - Ne müzakeresi Sayın Başkan, tarama.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -  Bu süreç başladı ve bu sırada da Türk tarımına yönelik bu taramada, karşılıklı taramada neler çıkacak onu da önümüzde görelim ona göre yolumuzu belirleyelim anlamında bir şeydi ve söylediğimiz de şuydu: Bütçe maratonundan sonraki ilk Genel Kurulda bu meseleyi gündeme taşıyalım dedik ve yine burada, işte, hemen bu yılbaşından sonra, bütçe maratonundan sonraki ilk Genel Kurulda da bu zeytincilerimizin problemini Genel Kurula taşımış oluyoruz.

Şimdi burada, bakın, konuyla ilgili önerge sahipleri: Bir tanesi; 15.1.2003 tarihinde verilen bir önerge var. Edirne Milletvekilimiz Sayın Necdet Budak ve 44 arkadaşının verdiği önerge.

HALUK KOÇ (Samsun) - O, zeytinle ilgili değil efendim.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bir dakika.

Hayır efendim, yağ bitkileri ve bitkisel yağ üreticilerinin sorunlarıyla ilgili bir mesele; yani Türkiye'de...

HALUK KOÇ (Samsun) - Ayçiçeği...

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bitkisel yağ dediğiniz zaman ayçiçeği de zeytinyağı da birinci derecede akla gelir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yapmayın Allahaşkına.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - İkincisi; 13.2.2004 tarihinde, Aydın Milletvekili Arkadaşımız Ahmet Ertürk ve 20 arkadaşının verdiği önerge. 4.3.2004 tarihinde, Balıkesir Milletvekilimiz İsmail Özgün ve 20 arkadaşının verdiği önerge.

Bakın, bunlar 2004 tarihinde. Kemal Demirel ve arkadaşımızın, yine Balıkesir Milletvekili arkadaşımızın verdiği önerge.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bursa...

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Pardon, Bursa.

Bursa Milletvekilimiz Kemal Demirel ve 31 arkadaşının verdiği önerge. Tarih 17.3.2005.

Öbür taraftan, 17.6.2005'te de Bursa Milletvekilimiz Sayın Atlan Karapaşaoğlu ve arkadaşlarının verdiği önerge.

Bu önergeler birleştirilerek gündeme taşınıyor.

Şimdi, burada iktidar mı bu meseleyi öncelikle gündeme taşıdı; yoksa, muhalefet mi taşıdı gibi bir, yani kamuoyu önünde böyle bir tartışmayı biz gereksiz görüyoruz; ancak, aslolan Türk tarımının çok önemli meselelerinden birisi. Gerçekten, zeytin üreticilerinin ve zeytinyağı üreticilerinin problemleri Meclis tarafından kurulacak bir komisyon marifetiyle ele alınacak enine boyuna incelenecek, varsa, iktidarın kusurları, bunlar da gündeme getirilecek ve bunlar ortadan kaldırılacak. O yüzden, böyle bir gecikmenin olmadığı kanaatimi bir kez daha huzurlarınızda arz ediyor, kurulacak komisyonun milletimize ve çiftçilerimize, özellikle zeytin üreticilerimize ve zeytinyağı üreticilerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyor; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gündüz.

Önerinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Yeni yılın ve kurban bayramının tüm milletvekillerimize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bir danışma kurulu önerisini tartışıyoruz. Ancak, biraz önce, AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Gündüz'ü dinlerken, bundan iki yıldan daha fazla bir süre öncesinde verilen, bu konunun, araştırılması istenen bir konunun aradan ikibuçuk yıl geçtikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmesini olumlu mu bulalım, olumsuz mu bulalım şeklinde bir tereddüt içerisindeyim.

Şimdi, zeytin ve zeytinyağı, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de methedilen ve insanlar için çok faydalı olduğu zikredilen ve bilimsel olarak da insanlık için, insan vücudu, bedeni için yüzlerce faydasının olduğu müspet bilimlerce ispat edilen bir madde. By-pass olmuş birisi olarak, iki damarı değişmiş birisi olarak, bugüne kadar zeytinyağından istifade etme noktasında hatası ve noksanı olan birisi olarak, öncelikle, bütün vatandaşlarıma, zeytinyağı kullanma noktasında son derece duyarlı olmalarını, özellikle kalp ve damar hastalıklarında zeytinyağının çok şifalı bir besin olduğu noktasının gözlerden uzak tutulmamasını bütün vatandaşlarıma tavsiye etmek istiyorum. Dünyanın bütün ülkelerinde, özellikle önümüzdeki yıllarda zeytinin ve zeytinyağının ne kadar önemli olacağını hep birlikte göreceğiz; artık, önümüzdeki yılların en önemli besin maddelerinin başında zeytin ve zeytinyağının geldiğini hep beraber müşahede edeceğiz.

İnsanlık için bu kadar faydalı olan, insan sağlığı için bu kadar faydalı olan bir besinle ilgili bir araştırma önergesinin, bugüne kadar, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşınamamış olması karşısında da üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. Sayın Gündüz, bütçe maratonu dolayısıyla bu meselenin geciktiğini söyledi; bütçe maratonunun Bütçe Plan Komisyonunda başlayan tarihinden itibaren meseleyi geri götürmeye çalıştı. Ancak, ben, zeytin bölgesinde de görev yapan, zeytinciliğin sıkıntılarını ve dertlerini bilen birisi olarak söylemek istiyorum ki, maalesef, bu noktada geri kaldık değerli milletvekilleri. Şimdi kuracağımız bir komisyonun yapacağı çalışmanın neticesinin ortaya çıkma tarihi, bugünden sonra en az üç ay ve maalesef, bu seneyi kaybettik değerli milletvekilleri; bu senenin sıkıntılarının, dertlerinin, problemlerinin ve bunların çözüm yollarıyla ilgili meselelerin tartışılmasının, ortaya konulmasının çok uzun zaman alacağını gözönüne alarak, maalesef, 2005 yılını kaybettik.

Zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin beklemeye tahammülü olmadığını ifade etmek istiyorum ve bu kesimde çalışan, üretimde bulunan vatandaşlarımızın dünyayla rekabet etme şansının da her geçen gün azaldığının bilinmesini istiyorum. Biraz önce konuşan Doğru Yol Partisinin çok değerli Hatay Milletvekili, bu konuyla ilgili rakamları çok açık bir şekilde ortaya koydu. Dünya üzerinde zeytinyağı noktasında çok önemli bir konuma sahip olmamıza rağmen, bu konuda çok geniş alanlara sahip olmamıza rağmen, bu noktada dünya üzerindeki payımızın ve elde ettiğimiz gelirlerin ne kadar az olduğunu ifade ettiler; buna katılmamak mümkün değil. Öyleyse, geç kalmış olmamıza rağmen, inşallah, kurulacak olan bu komisyon, bu noktada, çok ciddî çalışmalar yapar ve önümüzdeki yıllarda, en azından, bu sektördeki sıkıntıların, problemlerin çözümü noktasında, çok güzel öneriler, tespitler ortaya koyar.

Ancak, bunu söylerken, sadece zeytin ve zeytinyağının probleminin masaya yatırılmasından ziyade, bence, Türk tarımının masaya yatırılması lazım. Bütün kesimler ciddî manada sıkıntı içerisinde. Türk tarımı kan kaybediyor. Bütün veriler, bütün bilgiler, bütün istatistikler, maalesef, Türk tarımının iyiye gittiğini göstermiyor ve ne acı ve ne hazindir ki, 2003 ve 2004 yıllarında, Türk tarımı, geçmişte olmadığı şekilde, maalesef, Türkiye'de küçülme durumunda kaldı ve yıllardır görmediğimiz bir manzarayla karşılaştık ve Türkiye'de, ilk defa, tarım ürünleri ithalatı, maalesef, ihracatından fazla hale geldi. Bütün bunların değerlendirilmesinin yapılması lazım, bütün bu sıkıntıların masaya yatırılması lazım. Niçin, Türkiye'de, tarıma bütçeden ayrılan kaynaklar, destekleme oranları, her geçen gün azalmaktadır? Bunun sebebi çok açık; bunun ilk adımı, maalesef, 9 Aralık 1999 yılında atıldı. IMF'ye verilen bir niyet mektubuyla, Türkiye'deki tarımla ilgili yanlış politikaların ilk adımı atıldı ve maalesef, her gelen hükümet, bu noktada, IMF'ye verilen taahhütler noktasında, tarımın her geçen gün geriye gitmesine vesile oldu.

Şimdi, üç yıldan beri uygulanan politikalara dönüp bakacak olursak, maalesef, tarımda, girdi fiyatlarının üç yıl öncesine göre ortalama yüzde 60'lar, 70'ler seviyesinde artmasına rağmen, ürün fiyatlarının da üç yılın öncesine göre çok daha geri noktalarda olduğu, bütün tarım kesimi, bütün çiftçilerimiz tarafından ifade edilmektedir. Çok açık rakamlar vermek istiyorum: İşte buğday, bu sene 250 000 liraya buğday satıldı. Mısır, geçen yılın fiyatlarının altında. Narenciye fiyatları… İşte Adana, Mersin'deki çiftçilerimizle sizler de görüşüyorsunuz, bizler de görüşüyoruz ve bugün Adana ve Mersin'den aldığımız rakam, portakalın ve limonun 100 000 liraya satıldığı. Değerli milletvekilleri, 100 000 liraya portakal ve limonun satıldığı bir ülkede tarımın iyiye gittiğini, tarımla uğraşanların yüzünün güldüğünü ifade edebilecek bir kişi çıkabilir mi…

Ben, Sayın Başbakanın bütçe konuşmasının metnini aldım. Tam 106 sayfalık bütçe konuşma metninin içerisinde tarıma ayrılan sayfa sadece 1 sayfa, 1 sayfa, alınız bakınız, sizlere dağıtıldı o kitapçıklar. O da, sadece genel cümlelerle, tarımla ilgili genel cümlelerle geçiştirilen bir sayfa.

Şimdi, Türkiye'de, nüfusun yüzde 35'inin uğraştığı bir kesimle ilgili olarak, Sayın Başbakanın, bütçe konuşmasında, bu kesime sadece 1 sayfa mı ayırması lazım?! Bu kesimin problemlerinin çözümüyle ilgili olarak, Sayın Başbakanın, bu kürsüden, o kesime yeni müjdeler vermesi gerekmez miydi ve yine Tarım Bakanının konuşmasını alın, inceleyin, bakın, verilen rakamları inceleyin, geçmişle kıyaslayın, tartışmasını yapın… Keşke, gönül isterdi ki, bu dönemde tarıma ayrılan kaynaklar artmış olsaydı. Biraz önce Hatay Milletvekilimiz de söyledi, 1998 yılında, tarıma bütçeden ayrılan pay 6,6 milyar dolar, 2004 yılında ayrılan pay 2,5 milyar dolar arkadaşlar. Tam 4 milyar dolar azalmış tarıma ayrılan pay. Peki, 4 milyar dolar azalmışsa, demek ki, tarımla uğraşan vatandaşlarımıza giden pay, kaynak 4 milyar dolar daha az gitmiş. Bütün bu rakamlar meydandayken, bütün bu göstergeler meydandayken, tarımla ilgili somut ve müspet hiçbir adım atılamamışken, burada, sadece zeytinyağı ve zeytincilerin sorunlarını tartışmanın da çok fazla bir anlamı yok.

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Rakamları yanlış veriyorsunuz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben söylüyorum, bu rakamlar resmî rakamlardır Sayın Milletvekilim. Benden sonra geliniz, bu rakamların yanlış olduğunu söyleyiniz.

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Az sonra söyleyeceğim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - 1998'de 6,5 milyar dolar, 2004'te 2,5 milyar dolar. Bu sizin resmî rakamınız.

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - 1998 verilerine göre...

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tarım ve Köyişleri Bakanımızın vermiş olduğu bir cevap. Gayri safî millî hâsıladan 1998'de 2,7 pay alırken, bugün 0,9; 2005 sonunda 0,7 olacak. Değerli milletvekilleri, bütün rakamlar, bütün göstergeler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - … maalesef tarımın adım adım geriye gittiğini ortaya koyuyor.

Yine, Türkiye İstatistik Kurumunun bir rakamını vereyim: 2002 yılına göre, tarımdaki, kırsal kesimdeki yoksul nüfus oranı 700 000 civarında artmış değerli milletvekilleri. Eğer benim söylediğim rakamlar yanlışsa, kırsal kesimdeki yoksulluk oranı 2002 yılına göre 700 000 kişi nasıl artıyor?! O kesime aktardığınız kaynaklar geçmiş dönemlerle kıyaslandığında daha fazla ise, daha iyi ise, bu rakamlar, bu göstergeler neyi ifade ediyor?! O nedenle değerli milletvekilleri, geliniz tarımın bütün meselelerini, bütün problemlerini masaya yatıralım. Bu konuyla ilgili çözüm önerilerini kurulacak komisyonlarla araştıralım, inceleyelim. Tarım iyiye gitmiyor. Dünyadaki bütün ülkelerde, bütün gelişmiş ülkelerde tarıma ayrılan paylar artarken, destekleme rakamları artarken, Türkiye'de tam tersinin uygulanması, tamamen IMF politikalarına uygun politikalarla hareket edilmesinin bir ifadesi, bir göstergesidir.

Yine, biraz önce Hatay Milletvekilimiz verdi rakamları, gelişmiş ülkelerde dekar başına yapılan desteklerle Türkiye'deki dekar başına yapılan desteklerin kıyaslanması bile mümkün değil; tam 3 kat fark var, 3 kat fark var. Ama, oralardaki girdi fiyatları ile Türkiye'deki girdi fiyatlarını da karşılaştıracak olursak, maalesef, rakamlar çok daha çarpıcı. Bugün, köylü vatandaşımız, çiftçi vatandaşımız 1 litre mazotu 2 000 000 liraya alıyor değerli milletvekilleri.

Geçen gün de söyledim, Adalet ve Kalkınma Partisi seçim beyannamesinde bu husus eleştiriliyor; deniyor ki: "Çiftçi, 6 kilogram buğday satarak 1 litre mazot alabiliyor."  Eleştiriyorsunuz. Şimdi, 8 kilogram buğday satarak 1 litre mazot alabilir duruma gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür cümlenizi alayım lütfen.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle sizleri selamlıyor; inşallah, kurulacak olan komisyonun zeytin ve zeytinyağının problemlerini ve bu konuyla ilgili çözüm önerilerini sağlıklı bir şekilde ortaya koyacağına inanıyor; bütün vatandaşlarımı bundan sonra daha fazla zeytin ve zeytinyağı tüketmeye davet ediyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Öneri üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN - … sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 20 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.31

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.58

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

IV.- ÖNERİLER (Devam)

A) Danişma Kurulu Önerılerı (Devam)

1.- (10/41, 170, 177, 263, 295) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek birlikte görüşülmesine ve çalışma süresinin bu konunun bitimine kadar uzatılması ile 4.1.2006-5.1.2006 günkü birleşimlerde yalnız sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, öneriyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Tezkereler ve Önergeler (Devam)

2.- Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, 4207 Sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/382) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/350)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, ilgili komisyonlarda 45 gün geçmesine rağmen görüşülmeyerek TBMM Genel Kurul gündemine alınmamıştır. İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince (2/382) sayılı 02.09.2005 tarihli kanun teklifimin gündeme alınmasını arz ederim. 14.11.2005

                                      Sedat Pekel

                                          Balıkesir

BAŞKAN - Sayın Pekel, buyurun.

SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/232) sıra sayılı kanun teklifimin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, kanun teklifimin neleri getirdiğine geçmeden önce, sigara ve zararlarına yönelik kısa bilgiler vermek istiyorum.

Sigara kullanımı, çok yaygın bir bağımlılık çeşididir. Bu nedenle, sigara ve dumanında bulunan maddelerin insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz etkiler, dünyanın ve Türkiye'nin en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. Ülkemizde, 17 000 000 kişinin sigara kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Yine, ülkemizde, erkeklerin yaklaşık yüzde 60'ı, kadınların yüzde 20'si, tüm toplumumuzun yüzde 40'ı sigara içiyor. 10 000'i pasif içici olmak üzere, sigara kullanımından, ülkemizde, her yıl yaklaşık 110 000 kişi ölmekte ve bu ölümlerin 1 500'ünü ise bebek ölümleri oluşturmaktadır. Tüm kanser türlerinin yüzde 30'u, akciğer kanserlerinin ise yüzde 90'ı sigaradan kaynaklanıyor. Günde 1 ile 9 arası sigara içen kişilerin kansere yakalanma riski 4 kat, 10 ile 17 arası içenlerde 10 kat, 20 ile 40 arası içenlerde 16 kat, 40'tan fazla, yani 2 paket sigara içenlerde kanser görülme riski 24 kat artıyor.

Değerli milletvekilleri, sigarada bulunan nikotin, bağımlılık yapma özelliği olan bir maddedir. Sigara dumanının içerdiği katran akciğerlere zarar verirken, karbonmonoksit kan dolaşımına girerek pıhtılaşmaya yol açmakta, atardamarların iç duvarlarına zarar vermekte, kalp krizlerine neden olmaktadır. Sigara dumanı, katran, karbonmonoksit ve nikotine ek olarak, amonyak, arsenik, hidrojen siyanür ve metan gibi son derece zehirli olan 4 000'den fazla kimyasal madde içermektedir.

Bu zehirli kimyasalları içeren sigara, ne yazık ki, genç kuşaklarımızı tehdit etmektedir. Son yapılan araştırmalar göstermektedir ki, 7-13 yaş grubundaki ilkokul öğrencilerinin yüzde 11,7'si sigara içmektedir ve yüzde 95'i de, maalesef, sigara markalarını tanımaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu olumsuzlukları gidermek amacıyla, dünyada birçok ülke sigarayla savaşmaktadır. Gelişmiş ülkeler, yasal düzenlemelerle, ciddî boyutlarda sigaraya karşı mücadele vermektedirler. Ülkelerin sigarayla mücadelesinde en ilginç örnek Küba'dır. Puro  ihracatından   yaklaşık yılda 200 000 000 dolar gelir elde eden Küba'da her 10 kişiden 4'ü sigara içmektedir; ancak, Küba'da yürürlüğe konulan yasayla, kamuya açık yerlerde sigara içilmesi yasaklanmıştır ve 16 yaşından küçüklere sigara satılmamaktadır. Sigarayı düşmana vermenin en iyisi olduğunu söyleyen Küba Lideri Fidel Castro da sigarayı yıllar önce bırakmıştır. Belçika, Çin, Hollanda, Fransa, İtalya, Norveç gibi ülkeler de, sigarayla ilgili mücadelede ciddî adımlar atmışlardır. Son olarak İspanya'da, sigara içilen alanların daraltılması ve pasif içicilerin korunmasına yönelik yasa, 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Değerli milletvekilleri, izninizle, kanun teklifimin neleri getirdiğine dikkatinizi çekmek istiyorum.

Türkiye'de sigarayla ilgili mücadelede olumlu bir adım olarak, 7.11.1996 tarihinde, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Özellikle gençlere sigara satılması, reklam yasağı gibi konularda birçok gelişmiş ülkeye örnek teşkil eden, bireyleri ve toplumu tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından korumayı amaç edinen bu kanun, amacı ve içeriğiyle son derece olumlu ve iyi niyetli yasaklar getirmiş olmasına karşın, bugün yeterince uygulanamamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Pekel, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

SEDAT PEKEL (Devamla) - Bu nedenle, tütün ve tütün mamullerinin toplum sağlığımızı tehdit etmesini önlemek, zararlarından korumak ve yürürlükte bulunan kanunlardaki bazı yetersizlikleri gidermek amacıyla bu kanun teklifini hazırlamaya ihtiyaç duydum. İlgili komisyondan alt komisyona sevk edilen kanun teklifim, kısaca, sigara tüketiminin özendirilmesini önleyen ve pasif içici olunmasını engelleyen hükümler içermektedir. Sigara içilen alanların daraltılmasıyla ilgili olarak son zamanlarda tartışmalar yaşansa da, teklifimde, "lokanta, otel, kafeterya, bar, diskotek, gazino ve benzeri eğlence yerlerinin kapalı mekânlarında tütün ve tütün mamullerinin içilmesi için tütün ve tütün mamulleri kullanmayanların sağlığını tehlikeye düşürmeyecek, tütün ve tütün mamullerinin dumanından ve kokusundan zarar görmeyecek ve rahatsız etmeyecek ayrı yerler tahsis edilir. Tahsis edilen tütün ve tütün mamulleri kullanılmayan yerlere duman gidişini engelleyecek havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınır. Bu tedbirler alınmadığı, alınamadığı durumlarda bu tür yerlerde tütün ve tütün mamulleri içilmesi yasaktır" hükmü getirilmektedir.

Bununla birlikte, yasa teklifimde, çocuklarımıza yönelik özendirici her türlü faaliyet kısıtlanmakta, sigara üreten firmaların reklam ve tanıtım yasaklarını delme girişimlerini önlemeye yönelik hükümler yer almaktadır. Teklifimde, ayrıca, sigaranın zararlarıyla ilgili uyarıların daha dikkat  çekici olmasına yönelik hükümler bulunmaktadır. Aynı zamanda, teklifim, TRT ve özel televizyonların sigaranın zararlarıyla ilgili eğitsel yayınlardaki sürelerin artırılmasıyla ilgili hükümleri de beraberinde getirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Pekel, teşekkür cümlenizi alabilir miyim; lütfen… Çünkü, bu konuda, tabiî ki, çok geniş konuşabilirsiniz; ona inanıyorum. Lütfen, Genel Kurula teşekkür eder misiniz.

SEDAT PEKEL (Devamla) -  Elbette, sizin söylediğiniz gibi konuşabilirim. Ben de iki cümleyle toparlıyorum Sayın Başkanım ve anlayışınıza şimdiden teşekkür ediyorum.

Gerçekten, sigarayı uzun yıllar içen ve içtikten sonra bırakan, bıraktığı andan itibaren de olumlu sonuçlarını gören, birebir yaşayan bir arkadaşınız olarak sizlerden özellikle rica ediyorum. Gerçekten, önümüzde çok, ama, çok önemli altın bir fırsat var. Bu kanun teklifi, hızlı bir şekilde ilgili komisyonun önce altında, inanıyorum ki, yakında da üst komisyonda görüşülerek Genel Kurulda sizlerin oylarınıza sunulacaktır. Orada vereceğiniz desteğin olumlu sonuçlarını, inanın, önümüzdeki nesiller yaşayarak görecek ve bu desteği hiçbir zaman unutmayacaklardır. Bu Parlamento, Avrupa Birliği sürecinde çıkardığı insan hakları ve demokratikleşmeyle ilgili yasalarla, yaptığı Anayasa değişiklikleriyle ve reddedilen 1 Mart tezkeresiyle tarih sayfalarında olumlu anılacak bir dönemi geride bıraktı ve inanıyorum, yine, böylesi bir katkıyla hazırladığım -daha doğrusu iki arkadaşım daha var- birleştirilerek getirilecek bu yasa teklifimizin kabul edilmesiyle birlikte, o tarihin sayfalarında en az onun kadar onur sayfası oluşacağına ben yürekten inanıyorum ve bu, gelecek nesillerimizi de, ölen  bebeklerimizi de, sigara içmeyen insanları düşünerek sağlıklı bir toplum yaratma konusunda bu desteğinizi esirgemeyeceğinize inanıyorum.

Hepinize saygılar sunarken, geride bıraktığımız, üç gün önce bıraktığımız yeni yıl 2006'nın ve önümüzde idrak edeceğimiz, kutlayacağımız kurban bayramımızın, siz değerli milletvekili arkadaşlarımıza ve aziz milletimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pekel.

Önerge üzerinde, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı

Sayın Gazalcı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Sedat Pekel'in önergesini desteklemek için kişisel söz aldım; tümünüzü saygıyla selamlıyorum efendim.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Tekel ne olacak, Tekel?..  Sayın Gazalcı, Tekel ne olacak?

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gerçekten, sigaranın zararları ortadadır. Özellikle son yıllarda okullarda, ilköğretim okullarına varıncaya kadar yaygınlaştığı ve birçok hastalığa, ölümlere yol açtığı bir gerçektir; ancak, bu sigara konusunda önlem alınırken, tütünün, onun hammaddesi olan tütünün bir ekmek olduğunu söylemek istiyorum. Bu önergenin kabul edilmesini istiyorum. Türkiye'nin yabancı sigara tekellerinin bir pazarı durumuna getirildiğini ve nikotini daha fazla, insan sağlığına daha çok zararlı Virginia ve Burley'den yapılmış sigaraların, giderek, ülkemizde yaygın bir biçimde satıldığını anımsatmak istiyorum.

Bugün Özelleştirme yönetiminin gündeminde olan Tekele, bir zamanlar, sigara kaçakçılığını önleme gerekçesiyle, Anadolu'nun en uç noktalarına kadar, yabancı sigara alışkanlığı kazandırmak için, dağıtım görevi yaptırıldı; yani, Türkiye, dünyanın en güzel tütünlerini üretirken ve o üreten insanlar, insanları zehirlemek için değil, çocuklarını okutmak için, evine ekmek getirmek için kıraç topraklarda tütün yetiştirirken, sulak yerlerde yetişmiş, pancar yaprağı gibi büyük yapraklı, içinde ne olduğu belli olmayan yabancı tütünlerin ülkemizde adım adım pazarımızı ele geçirdiklerini görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugün, yüzde 50'nin altına düşmüştür. Bu, son yirmi yıldır oynanan oyunların sonucudur. Hem sigara içen artmıştır Türkiye'de, bunun zehri bize gelmiştir, hem de tütün üreticileri bundan zarar görmüştür. Biz, tütün alan ülke durumuna geldik, sigara alan ülke durumuna geldik, tütün satarken, sigara satarken. Maalesef, dövizimiz de gidiyor, sağlığımız da gidiyor. Bu bir çelişkidir.

Bakın, ben, bir tütün yöresi çocuğuyum. İlçemde hemen her aile tütüncülükle uğraşır, Denizli'nin Güney İlçesinde. Manisa'dan sonra en güzel tütünler yetişir orada. Depolar yokken, eskiden evlerin altına girdiğiniz zaman bir tütün kokusuna rastlardınız; ama, onu üretenler sigara içmezdi, çocukları gibi bakarlardı o tütünlere. Son yıllarda, değerli arkadaşlar, yabancı sigaralar, yabancı tütün işgal etti ülkemizi ve Tekel, kurbanlık bir koyun gibi, Özelleştirmenin yönetiminde duruyor, fabrikalar da ya satılıyor Tekel özelleştirilmeden ya da vardiyaları düşülüyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, Manisa Akhisar'daki sigara fabrikamız, temeli atılıyor, oraya alınan bekçi emekli oluyor, hâlâ üretime açılmıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi?! Hâlâ o binalar boş duruyor. Bir yandan da, yabancılar bir yılın içinde, iki yılın içerisinde sigara fabrikaları kuruyorlar ve ülkemize durmadan pazarlıyorlar, satıyorlar. Bu çifte sömürüye dur diyelim; bir. Sağlığımızdan gidiyor, insanlar yabancı sigaralara alıştırılıyor; hem döviz kaybediyoruz hem sağlığımızı kaybediyoruz. Çünkü, o sigaraların içinde ne olduğu henüz ortaya çıkmış değildir, katık maddesinin ne olduğu belli değildir. Üstüne üstlük, o tekeller yöneticilerimizi de etkilemektedir. Sayın Unakıtan keşke burada olsaydı! Yazın bir yasa çıkarıverdi. Zaten, Tekel destelemekten çıktı. Eskiden Türk tütünü aldığı oranda vergi verirken, o sınır da kalktı. Yani, devlet desteklemekten, Tekel desteklemekten…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Değerli arkadaşlar, tütünümüzü, sigaramızı ve insanımızı koruyalım; bunlar birbiriyle çelişmez. Hem toplum yerlerinde sigara içmeyi önleyelim, alışkanlığını önleyelim hem de dıştan bir salgın gibi gelip insanımızın hem sağlığını hem cebini boşaltan, devleti zarara sokan yabancı sigara tekellerinin oyunlarını Türkiye'de bozalım, arkadaşımızın önerisini kabul edelim diyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Ben de, yeni yılın kutlu olmasını, yaklaşan bayramın herkese mutluluklar getirmesini diliyorum; teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Alınan karar gereğince, gündemin 13 üncü sırasında yer alan, Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 66 milletvekilinin, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; 125 inci sırasında yer alan, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; 133 üncü sırasında yer alan, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla; 212 nci sırasında yer alan, Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 32 milletvekilinin, zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla ve 244 üncü sırasında yer alan, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19 milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte yapılacak öngörüşmesine başlıyoruz.

V.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/41)

2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170)

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)

4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 Milletvekilinin, zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263)

5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19 Milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/295)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde.

Meclis araştırması önergeleri, Genel Kurulun 18.2.2003 tarihli 33 üncü, 19.2.2004 tarihli 55 inci, 7.4.2004 tarihli 70 inci, 24.3.2005 tarihli 75 inci, 25.6.2005 tarihli 118 inci Birleşimlerinde okunduğundan tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahipleri için 10'ar dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Hükümet adına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun.

Gruplar adına; CHP Grubu adına Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler, AK Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu, Anavatan Grubu adına Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.

Önerge sahipleri adına, Edirne Milletvekili Necdet Budak, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk, Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu, Bursa Milletvekili Kemal Demirel, Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan.

İlk söz, Hükümet adına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'a aittir.

Sayın Coşkun, buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi şahsım, Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum. 2006 yılının ülkemiz için, insanlık için hayırlara vesile olması dileğimle, yakında kutlayacağımız mübarek kurban bayramımızın da hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Üreticilerimizin yanı sıra, ülkemiz ekonomisi açısından büyük önem arz eden zeytin ve zeytinyağı sektörü ile yağlı tohum ve bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine yönelik verilen araştırma önergesi çerçevesinde, bazı hususları aydınlatmak üzere, huzurunuzda, söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, zeytin ve zeytinyağı sektörüne ilişkin bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum. Ülkemizde, toplam 644 000 hektar alanda zeytin tarımı yapılmakta ve 107 000 000 zeytin ağacı bulunmaktadır. Zeytinyağı ve sofralık zeytin üreticilerinin toplam sayısı ise, 2001 yılında yapılan sayım sonucuna göre 196 000'dir.

Bilindiği üzere, zeytinyağı ve sofralık zeytin, ülkemizin önemli ihraç ürünlerindendir. 2004-2005 sezonunda, 93 443 ton zeytinyağı, 58 243 ton ise sofralık zeytin ihraç edilerek, ülkemize önemli miktarda döviz girdisi sağlanmıştır.

Bu cümleden olarak, katmadeğeri yüksek mamul ihracatımızı teşvik etmek amacıyla, zeytinyağı ihracat iadesi düzenlemeleri, kutulu zeytinyağı ya da şişeli zeytinyağı ihracatını teşvik edecek bir yapıya kavuşturulmuştur. Şöyle ki: 1 kilogramın üzerindeki paketlerde ihraç edilen zeytinyağına, ton başına 150 dolar ihracat iadesi verilmektedir; 1 kilogramın altındaki paketlerde ihraç edilen zeytinyağı için, Türk markaları ve "Made in Turkey" etiketli ihracatlarda, ton başına, 2 katı, 300 dolar ihracat desteği verilmektedir. İhracat miktarının yüzde 51'iyle sınırlı kalmak kaydıyla, 5 kilogramdan yüksek, 18 kilogramdan düşük ambalajlarda ihraç edilen sofralık zeytin için, ton başına 68 dolar; 1 kilogramdan yüksek 5 kilogramdan düşük ambalajlarda ihraç edilen sofralık zeytin için 88 dolar ton başına; 1 kilogramdan düşük ambalajlarda ve Türk markaları ile "Made in Turkey" etiketli ihracatlar için 108 dolar ton başına ihracat iadesi verilmektedir.

Diğer taraftan, yağlı tohumlar ve ham yağ alanında dışpiyasalar sürekli izlenmekte ve ithalatın içpiyasaya baskısını giderici önlemlere başvurulmaktadır.

Yağ bitkileri üretimine baktığımızda ise, 2005-2006 sezonunda, ülkemizde, 850 000 ton yağlık ayçiçeği, 28 000 ton soya ve 1 200 ton kanola rekoltesi beklenmektedir. Üretimimiz, giderek artan bitkisel yağ talebini karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle, yağlı tohumlarda -küspelerinde ve ham yağlarında- önemli oranda ithalat yapılmaktadır. Bu şekildeki ithalatımız, 2004 yılı içinde 1 milyar doları aşmıştır. Yağlı tohumlarda arz açığının kapatılabilmesi için, destekleme primlerinin yanı sıra ithalat maliyetleri sürekli olarak izlenmektedir. Nitekim, Dünya Ticaret Örgütüne verilen taahhütlerimiz çerçevesinde, ithalatı frenleyebilmek için gümrük vergilerinin koruma oranlarında zaman zaman değişikliklere gidilmektedir.

Mevcut durumda, gümrük vergileri, yağlı ayçiçeğinde ton başına 75 eurodan az olmamak şartıyla yüzde 27, Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkelerden yapılan ithalatta ise ton başına 100 eurodan az almamak şartıyla yüzde 36, kolzada yüzde 10, soya fasulyesinde sıfır -bu oran 1.8.2005-31.12.2005 tarihleri arasında yüzde 4 olarak uygulanmıştır- soya, pamuk, kolza ham yağları ve palm yağlarının gümrük vergileri birbirine eşitlenmiş, yüzde 31,2'ye çıkarılmıştır; ham ayçiçeği yağında ton başına 200 eurodan az olmamak şartıyla yüzde 36, Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkelerden yapılan ithalatta ton başına 300 eurodan az olmamak şartıyla yüzde 54, soya küspesinde yüzde 8, ayçiçeği ve pamuk küspesinde yüzde 13,5 olarak uygulanmaktadır.

Dönemimizde, ayrıca, zeytin ve zeytinyağı ile yağlı tohum alım sahasında faaliyet gösteren birliklerin yeniden yapılandırma sürecini başarıyla sonuçlandırmaları ve üreticiye daha iyi hizmet eden bir yapıya kavuşturulmaları için önemli çalışmalar yürütülmüştür. Birliklerin, özel sektörle rekabet edebilmelerine imkân sağlamak amacıyla, öncelikle, istihdam fazlası sorunu giderilmiş ve buna ilişkin kıdem ve ihbar tazminatları, Yeniden Yapılandırma Kurulunun kararı doğrultusunda ve Dünya Bankasıyla yapılan anlaşmalar çerçevesinde, Hazine tarafından kapatılmış ve üstlenilmiştir. Bu kapsamda, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliğinin 2,7 milyon Yeni Türk Lirası, Marmarabirlik'in 3,2 milyon Yeni Türk Lirası, Güneydoğubirlik'in 1,2 milyon Yeni Türk Lirası, Trakyabirlik'in 20,2 milyon Yeni Türk Lirası, Karadenizbirlik'in 4,5 ve Çukobirlik'in ise 48,6 milyon Yeni Türk Lirası tutarındaki kıdem ve ihbar tazminatı, Hazine tarafından üstlenilmiştir.

Bunları Yeni Türk Lirası olarak okuyorum -tabiî, yeni yılımız da hayırlı olsun- artık, eski paramız tedavülden kalkmıştır; ama, bir hatırlatma bakımından böyle söylüyoruz; çünkü, onu da tenkit edebilirsiniz.

Birliklerimizin bazılarının yeniden yapılandırma sürecindeki faaliyetleri gözetilerek, 1.5.2000 öncesi, Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) borçlarının silinmesi sağlanarak bilançoları düzeltilmiş ve müdebbir bir tüccar olarak, artık, rekabete açık, serbest piyasa ortamında ayakta durmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliğinin 75 000 000, Trakyabirlik'in 179 milyon, Marmarabirlik'in 160 000 000 tutarındaki DFİF borçları silinmiştir. Birliklerin, yeniden yapılandırma faaliyetlerinde gösterdikleri performans dikkate alınarak, 1.5.2000 öncesi borçlarının silinmesine devam edilmiş ve şartları yerine getiren birliklerin 2000 yılı öncesi borçlarının da silinmesi işlemine devam edilecektir.

Ayrıca, birliklerin iş planları çerçevesinde, ürün alımlarında karşılaştıkları finansal sıkıntının giderilmesi amacıyla, DFİF kaynaklarından birliklere, imkânlar nispetinde kredi kullandırılmaya devam edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, eğer, bunlar, geçmiş iktidarlar tarafından zamanında silinmiş olsaydı ve görev zararı olarak hesapta tutulmasaydı, biz, bu katrilyonlarca lirayı, ya çiftçiye destek olarak ya devletin altyapısında kullanma imkânına sahip olacaktık. Maalesef, hükümetimiz, hâlâ eski iktidarların bıraktığı borçları temizlemekle meşguldür. Birliklerin durumu da bu kapsamdadır.

2005-2006 üretim sezonunda zeytinyağı üretimimiz yok yılında olmasına rağmen 101 000 ton -yok yıllarında ortalama 71 000 tondur- ve sofralık zeytin üretimimiz 250 000 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu sezon, dünya zeytinyağı üretimindeki azalmaya paralel olarak, dünya zeytinyağı fiyatları da artmıştır. Bu durum, iç piyasamızda yüzde 43 ile yüzde 50 arasında bir fiyat artışına neden olmuştur. Zeytinyağı fiyatlarındaki ve üretimindeki bu artışlarla, zeytinyağı üreticisinin gelirlerinin de önemli oranda arttığı bir gerçektir.

Değerli arkadaşlar, geçen hafta Ege Bölgesindeydim, özellikle zeytin ve zeytinyağının yoğun olduğu Edremit Körfezini ziyaret ettim. Orada belediye başkanlarıyla, kaymakamlarla, vali beyle ve özellikle zeytinyağı üreticileriyle ve müstahsille konuştum; şu anda hasat mevsimi olduğu için, zeytin toplayan işçilerle konuştum; İki yıldır hassasiyetle üzerinde durduğumuz halde, bu var yıl-yok yıl arasındaki farkı da kapatacak, verimi yükseltecek makineleşmede arzu ettiğimiz noktaya gelemedik. Birkaç bölgede makineyle hasada başlamışlar; ama, eskisi gibi, hâlâ çırpılarla yaptıkları için, zeytin dallarının yüzde 20-30'u kırılıyor, aşağıya düşüyor; bunanla da mücadele ediyoruz, birlikleri harekete geçiriyoruz ve bu kez "eğer makineleşmezseniz, DFİF kredilerinde de kısıntı yapacağız" diye biraz da önlerine engel koyduk. Dolayısıyla, bu konuda hepinizin yardımcı olmasını da rica ediyorum.

Yaşanan bu fiyat artışları da dikkate alınarak, birliklerin ürün alımında karşılaştıkları finansman sorununun çözümü için, DFİF kaynaklarından Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliğine 65 000 000, Marmara Birliğe 50 000 000, Güneydoğu Birliğe 5 000 000 Yeni Türk Lirası kredi kullandırılmıştır. Ayrıca, Güneydoğu Birliğin DFİF'e 7, 9 milyon Yeni Türk Liralık kredi borcu ertelenmiştir.

Marmarabirlik, Gemlik tipi zeytinin alım fiyatını tavan 4,05 Yeni Türk Lirası, taban 1, 80 Yeni Türk Lirası olarak kilo başına belirlemiş ve geçen yıla göre yüzde 24'lük fiyat artışı yapmıştır.

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ise, 5 asit baz zeytinyağının alım fiyatını 5 Yeni Türk Lirası/kilogram olarak belirlemiş ve geçen yıla göre, yüzde 50'lik bir fiyat artışı yapılmıştı. Mevcut durumda birlik, 10 000 ton zeytinyağı alımı yapmış olup, iç ve dış piyasadaki pazar payının artışı da dikkate alınarak 29 500 ton ürün almayı hedeflemektedir.

Bu sezon Güneydoğu Birlik de zeytinyağı alımı yapmayı planlamaktadır.

Marmarabirlik, alımlarını 10.12.2005 tarihinde sona erdirmiş olup, yaklaşık 50 000 ton ürün alımı gerçekleştirmiştir.

Yağlık ayçiçeği alımı yapan Trakya Birlik ve Karadeniz Birlikçe üreticinin desteklenmesi amacıyla, bu sezon iç piyasa fiyatları 45 Yeni Kuruş/kilogram iken, 48,5 Yeni Kuruş/kilogram alım fiyatı açıklanmıştır. Trakya Birlik, açıklamış olduğu avans alım fiyatının üzerine 2 Yeni Kuruş/kilogram ilave ödeme yaparak kesin alım fiyatını 50,5 Yeni Kuruş/kilograma çıkarmıştır.

Ürün alımları için Trakya Birliğe 60 000 000 ve Karadeniz Birliğe 15 000 000 Yeni Türk Lirası DFİF kredisi olarak kullandırılmıştır. Trakya Birlikçe 477 000 ton ve Karadeniz Birlikçe 47 000 ton yağlık ayçiçeği alımı yapılmıştır. Yine, Çukobirlik tarafından da bu sezon ilk defa cüzi miktarda yağlık ayçiçeği alımı gerçekleştirilmiştir. Bu sezon, Karadeniz Birlik tarafından, 40 Yeni Kuruş alım fiyatı açıklanarak, 1 350 ton soya fasulyesi alımı yapılmıştır. Yine, Çukobirlik tarafından, 40 Yeni Kuruş alım fiyatı açıklanarak, 6 835 ton soya fasulyesi alımı yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu arada, bir taraftan lisanslı depoculuk sisteminde zeytin ve zeytinyağı ile yağlı tohumların ve bitkisel yağların yer almasına yönelik çalışmalar hızla yürütülmektedir. Bakanlığımızca, ülkemizde tarım ürünlerinde lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaştırılması, ürün borsalarının geliştirilmesi ve ürünlerin elektronik ortamda satışının yapılması için mevzuat altyapısının tamamlanması amacıyla önemli çalışmalar devam etmektedir. Bu kapsamda 5 300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ve buna ilişkin tüm ürünleri kapsayan yatay düzenlemeler içeren yönetmelikler ile Hububat, Baklagiller ve Yağlı Tohumlar Lisanslı Depo Yönetmeliği ve Pamuk Lisanslı Depo Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu yönetmelikleri takiben, bitkisel yağlar, zeytinyağı ve sofralık zeytine ilişkin lisanslı depo yönetmelikleri de hazırlanmaktadır. Böylece, önümüzdeki yıl, artık bu yıl çektiğimiz sıkıntılar ve geçmişte çektiğimiz finans sıkıntıları büyük ölçüde önlenecektir.

Tarım satış kooperatifleri birliklerinin mevcut depoları ve laboratuarlarında yenileme yatırımı gerçekleştirilerek veya bunlara ilaveten yeni depo ve laboratuar yaparak ve borsalarla iletişimlerini sağlayarak, bilgi işlem donanımları kurarak lisanslı depoculuk sisteminin içinde yer almaları için Bakanlığımızca uygulanan projeye devam edilmektedir. Projenin finansmanının yüzde 50'si Dünya Bankasından birliklerin yeniden yapılandırılması amacıyla kullanılan kredilerden, yüzde 50'si de yatırımcı birliğin özkaynağından karşılanacaktır. Projeye ilişkin yatırım ve iş planları tamamlanma aşamasına gelmiştir. Bu projeye, lisanslı depoculuğu yapmak amacıyla, yağlı tohum ve bitkisel yağlarda Trakya Birlik, zeytinyağında Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ve sofralık zeytinde ise Marmarabirlik başvurmuştur. Projenin sonuçlanmasıyla birlikte bu ürünler standardına uygun olarak yurt içinde borsalarımızda rahatlıkla satılabileceği gibi, yurt dışında alıcılara da tanıtım yapılabilecektir ve satılacaktır.

Buna yönelik olarak destekleme primi çalışmalarına gelince:

Bilindiği üzere, dünya ve ülkemiz fiyatlarındaki düşüşler, yüksek üretim maliyetleri ve satış sorunları karşısında üreticinin gelir düzeyinin yükseltilmesi, zeytinyağı ihracatçısının ve sanayicisinin rekabet edebilir fiyatlarla zeytinyağı alabilmesini sağlamak amacıyla başlanan prim ödemelerine devam edilmektedir.

Yine, yağlı tohumlarda arz açığımız gözetilerek, düşük ithal fiyatlar karşısında yüksek üretici maliyetlerinin karşılanması amacıyla destekleme primi ödemelerine devam edilmektedir. Yüksek Planlama Kurulunun kararı olarak uygulamaya konulan Tarım Stratejisi 2006-2010 belgesine göre 2006 yılından itibaren destekleme primi uygulamaları fark ödemesi uygulamasına dönüştürülecek olup, hedef fiyat ile pazar fiyatı arasındaki fark üreticilere doğrudan prim olarak ödenecektir. Buna göre, üretici maliyetleri ve üzerine ilave edilecek kâr payıyla hedef fiyat belirlenecek ve bu fiyat ile pazar fiyatı arasındaki fark üreticiye prim olarak ödenecektir.

Bilindiği üzere, 2004 yılı ürünü için zeytinyağında kilogram başına 25 Yeni Kuruş ve 23 000 000 Yeni Türk Lirası; yağlık ayçiçeğine kilogram başına 13,5 Yeni Kuruş ve 105,8 milyon Yeni Türk Lirası; soya fasulyesine kilogram başına 14 Yeni Kuruş ve 2 000 000 Yeni Türk Lirası; kanolaya kilogram başına 13 Yeni Kuruş ve 370 000 Yeni Türk Lirası prim ödemesi yapılmıştır.

Yine, pamuk çiğidi ülkemizde bitkisel yağ açığını kapatmakta kullanılan önemli bir yağlı tohum olarak görülmektedir. Hem lif pamuk üretiminin artırılması hem de bitkisel yağ açığımızın kapatılması için kütlü pamukta da destekleme primi ödemeleri yapılmaktadır. 2004 yılında kütlü pamukta kilogram başına 19 Yeni Kuruş ve 436 000 000 Yeni Türk Lirası prim ödemesi yapılmıştır.

Yine 4.4.2005 tarihli 2005/8670 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla da, 2005 yılı ürünü kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, zeytinyağı ve gerektiğinde sofralık zeytine destekleme primi ödemesi yapılacaktır. Nitekim, cumhuriyet tarihinde ilk defa, pancar konusunda da, ekimin hemen önünden, şubat sonu veyahut da mart ayında avans fiyatları açıklanmakta, alternatif destek primleri de açıklanmakta; artık, köylü, hür düşüncesiyle, ekimini kendisi seçmektedir; ancak, maalesef, bazı siyasî çevreler, bazı sivil toplum kuruluşları, halkı, buna rağmen, eski sisteme kışkırtmaktadırlar; "sen pancarını ek, biz aldırırız" şeklinde birsürü sorun çıkmaktadır. Dolayısıyla, bırakalım, halk, kendi hür düşüncesiyle, bu serbest piyasada ekeceğini eksin, parasını da kimseye yalvarmadan alsın. Destekleme primlerini, iç ve dış piyasa fiyatlarındaki gelişmeleri izleyerek, Tarımda Yeniden Yapılandırma ve Destekleme Kurulu belirlemektedir

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer taraftan, bu dönemde, ülkemizin, Uluslararası Zeytinyağı Konseyine yeniden üyeliği tekrar gündeme gelmiştir. Uluslararası alanda, uluslararası zeytinyağı ticaretinin kurallarını belirlemek, teknik çalışmaları yürüterek yüksek kalitede zeytinyağı üretiminin gerçekleşmesini garantiye almak, bilimsel araştırmalar ve kalite kontrolleri için standartları ortaya koymak, dünya yağ piyasalarında zeytinyağının kalitesiyle sahip olduğu üstünlüğü promosyon çalışmalarıyla korumak ve artırmak, zeytinyağı ve sofralık zeytin laboratuvarlarına uluslararası akreditasyon verilmesi gibi konularda dünya zeytin ve zeytinyağı üreticilerine ve tüketicilerine hizmet sunan en önemli kuruluşlar arasında Zeytinyağı Konseyi gelmektedir. Maalesef, Türkiye, 28.6.1963 tarihinde girdiği bu Konsey üyeliğinden, tamamen tasarruf tedbirleri dikkate alınarak, 24.11.1998 tarihinde ayrılmıştır ve o tarihten beri de, Türkiye, zeytinyağında söz sahibi olmaktan uzaklaştırılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Başkanım, biraz müsaade eder misiniz; toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Bu defa, Konseyle yapılan görüşmelerde ve yeni Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasında, ülkemizin tereddütlü olduğu konular giderilerek, yeniden adaylığı gündeme gelmiştir. 1 Aralık 2004 tarihinde yapılan genel kurulda, bu yöndeki görüşümüz, ittifakla olumlu karşılanmıştır. Konseye ülkemizin yeniden üye olmasına yönelik yasal onay işlemlerimiz devam etmektedir, yakında Meclise sunulacaktır ve yüksek tasviplerinizle, yeniden üyeliği kazanmış olacağız. Şimdilik, mevcut durumda, Konseye, gözlemci kuruluş statüsünde Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ve Marmarabirlik katılmakta; ancak, Konseyin karar alma sürecinde oy kullanamamaktadır.

Değerli arkadaşlar, Konseye ülkemizin üyeliğiyle birlikte, ülkemiz zeytincilik sektörü, Konseyin teknik projelerinden de yararlanma imkânına kavuşmuş olacaktır.

Yeniden üyelik, Avrupa Birliğine uyum sürecinde sektör bazlı ilişkileri güçlendirecek bir platformun oluşmasını da sağlayacaktır.

Türkiye'de zeytin yetiştiriciliği, ıslahı, teknolojisi, bitki sağlığı ve ekonomisi üzerine çeşitli araştırma ve çalışmalar yapan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, Uluslararası Zeytinyağı Konseyinin teknik yardımlarından yararlanarak, yeni projelerle, zeytin üretimimizin kalitesini artırabilecektir.

Dünya piyasalarında zeytinyağı ithalatçıları tarafından kabul gören Konseyin kalite kontrol programlarına, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği de kendi çabalarıyla girmiş bulunmaktadır. Ülkemizin diğer zeytin ve zeytinyağı ihracatçılarının da söz konusu programlara dahil edilmesi, ihracatımızda uluslararası standartların geçerlilik kazanması, kutulu ve şişeli ihracatımızın artırılması açısından önem taşımaktadır.

Avrupa Birliği Komisyonuna yapılacak ayrıntılı taramaya yönelik çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki "Tarım ve Kırsal Kalkınma" başlığı altında 3-5 Aralık 2005 tarihinde tanıtıcı tarama çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda, Avrupa Birliği, tarım sektöründe yaptığı düzenlemelerini ve sektörün yapısını ülkemize tanıtmış olup, ülkemizin Avrupa Birliğine yapacağı sektör tanıtımı ayrıntılı tarama olarak 23 Ocak 2006 tarihinde başlayacaktır. Buna ilişkin 35 konu başlığı belirlenmiş ve bu başlıklardan yağlı tohumlar, zeytinyağı, pamuk ve ipekböceğine ilişkin başlıklardaki Avrupa Birliğinin sorunlarının cevaplandırılması ve bu konuda ülkemiz adına yapılacak sunumların koordinasyonu doğrudan bakanlığımıza verilmiştir. Bu kapsamda, 12 Aralık tarihinden itibaren başlanan çalışmalara,  çok yoğun bir şekilde devam edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta da ifade ettiğim üzere, zeytin ve zetinyağı ile yağlı tohum ve bitkisel yağ üretimi, ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Özellikle, Kyoto  Anlaşmaları çerçevesinde Avrupa Birliğinin ve Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar, tavsiyeler doğrultusunda giderek, petrol ürünlerindeki kritik durum dolaylısıyla, biyodizel ve biyobenzin denen etanol üretimi  fevkalade önem taşımaktadır. Bu kapsamda, birçok tarım ürünümüz, özellikle yağlı tohum ve bitkisel ürünler, giderek, biyodizel ve etanol imalatında kullanılacaktır. Bu bakımdan da Türkiye için bu konu fevkalade önem taşımaktadır.

Nitekim, şeker fabrikalarımızdan 3 veya 4 tanesini, hızla, şeker yerine etanol imalatına döndürmek üzereyiz. Bu konuda araştırma komisyonunun kurulup kurulmaması, tabiî ki, Yüce Meclisin takdirindedir. Ancak, şunu belirtmek istiyorum ki, hükümet olarak, üretimin artırılması ve yeterli pazarlama imkânlarının sağlanması konularında, tüm gayretimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, birliklerimizle, kooperatiflerimizle uyum içinde çalışmaktayız. Bilindiği gibi, birlikler ve kooperatifler, eskiden doğrudan Bakanlığa bağlı organlardı. 2000 yılında alınan karar dolayısıyla, özel hale getirilmişlerdir ve Yeniden Yapılandırma Kurulunun kararlarının dışına çıktığı zaman, tamamen özel hale gelmektedir ve biz, sadece denetimden sorumlu bir bakanlık durumundayız.

Bu vesileyle, siz değerli Genel Kurul üyelerini bilgilendirmeye çalıştım. Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkürlerimi sunuyorum, bu yılın bereketli olmasını Cenabı Allah'tan diliyorum.

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika veriyorum.

Kapanma Saati: 17.45


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.52

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/41) (Devam)

2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170) (Devam)

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177) (Devam)

4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 Milletvekilinin, zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263) (Devam)

5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19 Milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/295) (Devam)

BAŞKAN - Hükümet adına gereken konuşma yapılmıştı.

Şimdi, söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'de.

Sayın Deveciler, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılması için verilen araştırma önergeleri hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, tüm zeytin üreticilerini ve sizleri, saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Sayın Bakan az evvel konuştu, sözlerinin içerisinde, yapmış olduğu konuşmalarda, rakamları YTL olarak verdi ve de "biz YTL'ye geçtik, onu da eleştirirsiniz" dedi sözlerinde. Biliyoruz, 1.1.2006'dan itibaren, bir yıllık deneme süresinden sonra, tamamen YTL'ye geçildi.

Peki Sayın Bakan, YTL'ye geçtik de ne oldu; sadece paradan 6 sıfır atıldı; başkaca ne değişti, vatandaşın alım gücü mü değişti, yoksa zeytin üreticisi ile çiftçinin durumunda bir değişiklik mi oldu; daha da kötüye gitti, eskisinden daha da kötüye gitti. İşçi, memur, emekli, esnafın halinde bir iyileştirme mi oldu; hepsi perişan halde, zar zor hayatlarını idame ettiriyorlar, esnaf alabildiğine kepenk kapatmakta. Enflasyonun yüzde 5 olduğu 2006 yılında hâlâ yüzde 18 civarında, enflasyonun 3,5 katı üzerinde, esnaf, kredisinin faizini ödemekte; onu da ödeyemiyor, hepsi de icralara düşmüş vaziyette. TRT'nin...

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Yüzde 18 değildi Kemal Bey. O, bütçeyle ilgili; konuyla ilgisi yok.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Hayır, yüzde 18. Siz payları hesaplamıyorsunuz herhalde. Konuyla ilgisi yok; ama, Sayın Bakan söylediği için ben de ona cevap veriyorum Sayın Ilıcalı.

Sayın milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesi 6 Ocak 2005 Salı günü

Meclis gündemine geldi. O günkü oturumda, Cumhuriyet Halk Partili üyelerin dışında, AKP'li milletvekili arkadaşlarımıza ait 3 adet araştırma önergesinin de bulunduğunu ve tüm bunların, birleştirilerek, birlikte gündeme alınarak, bir an evvel zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılması gerektiğini söyledik; fakat, ne yazık ki, AKP'li saygıdeğer milletvekillerinin oylarıyla, tüm bu araştırma önergelerinin gündeme alınması reddedildi.

İktidar partisinin sayın milletvekilleri, bakınız, daha, üzerinden bir ay bile geçmedi; bugün 28 gün. O gün reddettiğiniz araştırma önergelerini, siz, tekrar, bugün gündeme getirdiniz. Bizim için, bu, memnuniyet verici bir gelişmedir; ama, soruyorum; peki, bir ayda ne değişti de, tekrar, aynı konuyu, bu sefer siz gündeme taşıyorsunuz? Peki, bir ay evvel neden reddettiniz madem taşıyacaktınız?! Bir cevabını söyleyin bakalım da, tüm vatandaşlarımız da bir duyuversinler. Buna, "geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye" derler.

Arkadaşlar, bakınız, bir ay evvel bu konuyu gündeme getirdiğimizde, zeytinde kampanya dönemi devam ediyordu. Şimdi, kampanya döneminin sonuna geldik.

Yine, ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilimiz Kemal Anadol'un başkanlığında, CHP'li 20 civarında milletvekilinden oluşan komisyon, kasım ayının son günlerinde, Bursa İlinden başlayarak, Çanakkale, Balıkesir, Körfez bölgesi, İzmir, Aydın, Muğla ve Manisa İllerinde zeytin ve zeytinyağı bölgelerini gezerek, bire bir, zeytin üreticilerinin, işletmecilerinin ve birliklerinin sorunlarını dinlediler.

İşte, tüm bu sorunların tespiti neticesinde, 6 Aralık 2005 tarihinde, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını, daha evvel verilen araştırma önergeleri doğrultusunda, bir an evvel komisyon kurulması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine taşımıştık; ama, sizler reddettiniz. Neden; sadece ve sadece, bu araştırma önergesi Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri tarafından gündeme getirildiği için. Bugün de siz getiriyorsunuz.

Tabiî ki, hep birlikte, bu araştırma önergelerini gündeme alıp, araştırma komisyonunu geç de olsa kuracağız; ama, ne yazık ki, geç kalındı. Zeytinde kampanya dönemi bitiyor, bayramda sona eriyor. Kuracağımız araştırma komisyonu raporu neticesinde, zeytinciliğin sorunları, ne yazık ki, önümüzdeki kampanya dönemine kalacaktır. Çok yazık arkadaşlar, çok yazık! Zeytin üreticisini de siyaset alet ettiniz; çok yazık!

Bakınız, bu 20'ye yakın Cumhuriyet Halk Partili milletvekili bir haftalık bir çalışma yaptılar ve zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarını araştırarak, bununla ilgili 64 sayfalık bir komisyon raporu haline getirdiler. İsteyen AKP'li milletvekili arkadaşlarımıza yararlanmaları için bu komisyon raporlarından verebiliriz ve tavsiye ederiz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dünyada yaklaşık 10 000 000 hektar alanda 900 000 000 kadar zeytin ağacı bulunmaktadır. Dünyadaki zeytin ağacı varlığının yüzde 98'si Akdeniz çanağında yer alan ülkelerde bulunmaktadır.

Türkiye, Akdeniz iklimi özelliklerini taşıması nedeniyle, dünyanın önemli zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeleri İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Tunus, Fas, Cezayir arasında yer almaktadır. Yaklaşık 500 000 ailenin geçimini zeytincilikten sağladığı Türkiye'de, yaklaşık 645 000 hektarda 107 000 000 zeytin ağacı bulunmaktadır. Bunun 95 000 000'u meyve veren, 12 000 000'u da henüz meyve verme safhasına gelmeyen yaştaki ağaçlardan oluşmaktadır. Bu zeytin ağaçlarının yaklaşık 11 000 000'luk kısmı seçim bölgem olan Balıkesir İlinin Körfez bölgesi ile Güney Marmara, Erdek, Edincik bölgesinde bulunmaktadır.

Ülkemiz zeytinciliği  ve zeytinyağı sektörü, tarımdan sanayie ve pazarlamaya kadar bir zincir içerisinde, ana ve yan ürünleriyle birlikte, doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık 9 000 000 kişinin geçimine katkıda bulunan önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam alanıdır.

Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde yüzde 12-13 payla ikinci sırada, yağlık zeytin ve zeytinyağı üretiminde ise yüzde 6 payla dördüncü sırada bulunmaktadır. Ülkemizin zeytin üretiminde yüzde 80,5'le Ege Bölgesi ilk sırayı alırken, bunu yüzde 11,8'le  Akdeniz, yüzde 6,1'le Marmara Bölgesi izlemektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise Kilis ve Nizip yörelerinde, Kuzeydoğu Anadolu'da ise Artvin Yusufeli İlçesi ve diğer birkaç ilçede zeytin üretimi yapılmaktadır.

Zeytin, ülke ekonomisine katkısı ve halkımızın beslenmesi yönünden önemi büyük olan tarımsal bir ürünümüzdür. Ülkemizde mevcut tarım alanlarının yaklaşık yüzde 2'si zeytinlerden oluşmaktadır. Yaklaşık 200 000 hektarlık alanda sofralık zeytin yetiştirilmekte, 657 000 hektarlık alanda ise yağlık zeytin yetiştirilmektedir. Marmara Bölgesinde üretilen zeytinin yüzde 80'inden fazlası siyah sofralık, Ege Bölgesinde yetiştirilen zeytinin ise yüzde 80'e yakını yağlıktan oluşmaktadır. Ülkemizde genellikle sofralık zeytinlerde Marmarabirlik, zeytinyağında ise Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği piyasayı elinde ve kontrolünde tutmaktadır. Her iki birlik de ülkemiz sofralık zeytin ve zeytinyağı piyasasında düzenleyici, fiyat belirleyici, piyasa oluşumlarını yönlendiricidir, aynı zamanda, yeniliklere öncülük yapmakta ve rol oynamaktadırlar.

Ülkemizde üretimde belirli mesafeler alınmasına rağmen, zeytinyağı tüketiminin hâlâ istenilen düzeyde olmadığı ve kısa vadede ihracatın fazla artırılamayacağı da düşünülürse, yurtiçi talebin artırılmasının gerekliliği ayrı bir önem kazanmaktadır.

Türkiye, dünyanın en büyük dördüncü zeytinyağı üreticisi olmasına rağmen, toprakları bizimkinin beşte 1'i kadar bile olmayan Yunanistan ve Suriye, zeytinyağı üretiminde bizden, ne yazık ki, öndedir şu anda.

Bilim çevreleri tarafından uzun ömrün iksiri olarak sayılan bu muhteşem mayii biz pek kullanamıyoruz. Yunanistan'da kişi başına yıllık tüketim 20 litreyi aşarken, İspanya ve İtalya'da 10-12 litre, ülkemizde ise bu oran 1 litreyi bile bulmamaktadır. Bizim önce Türkiye'de insanlarımıza zeytinyağını tanıtmamız ve yenmesini sağlamamız gerekmektedir. Zeytinyağının önemini anlatmamız, iç piyasayı genişletmemiz gerekiyor. Bunun yanında, bir yandan ambalajlı olarak, bir yandan da dökme olarak yaptığımız ihracata, hangi sistemin daha yararlı olduğu üzerinde düşünüp, o alanda daha geniş piyasalar yaratmamız gerekmektedir.

Türkiye, dünyanın önde gelen zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında yer almasına ve son beş yıllık dönemde zeytinyağı üretiminde önemli artışlar kaydetmesine karşın, zeytinin doğasından ileri gelen periyodisitenin (üretimin bir yıl fazla bir yıl az olması) etkisi halen azalmış değildir. Oysa, zeytinciliği gelişmiş ülkelerin çoğunda, periyodisitenin etkisi gereken bakım işlemlerinin yapılmasıyla çok düşük düzeylere indirilmiş durumdadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde zeytincilikte sorun çok büyük, üreticinin üretim sorunları da çok fazladır. Üretici, mücadelede devlet tarafından yalnız bırakılmış olduğundan mücadeleyi yapmakta zorlanmaktadır. Üretici, üretimde bakımı, budamayı, gübrelemeyi, sulamayı ve ilaçlamayı yerine getirmekte zorluklar yaşıyor. Kooperatifler, özellikle tarım satış kooperatifleri, birlikler, Marmarabirlik, Tariş, 57 nci hükümet zamanında çıkarılan yasadan dolayı çok büyük maddî zorluklarla karşı karşıyadır. O yasalarla, üretici lehine, kooperatifler lehine değişikliklerin, acilen Meclisimize getirilip, yapılması gerekmektedir.

Zeytinlik alanlarının, mutlaka, konut, turizm, sanayi olarak kullanılmasının önüne geçilmesi gerekiyor.

Ülkemizde, zeytin hasadında hangi makinelerin kullanılacağına, hâlâ, net olarak karar verilememiş; bir an evvel buna karar verilmesi gerekiyor. Hâlâ, çuvallarla, oradan oraya zeytin naklediliyor. Bunun önüne geçilmesi lazım.

Zeytinliklere hayvan sokulmasının getirdiği büyük sorunlar var. Bu konuda Çiftçi Mallarını Koruma Kanununun, mutlaka, günün koşullarına göre tekrar değiştirilmesi gerekiyor. Eğer, gerekiyorsa, Zeytin Yasasına da, bu konuda var olan maddeyi güçlendirici eklemeler yapmamız gerekiyor.

Ülkemizde zeytin ve zeytinyağı üreticileri devletimiz tarafından yeteri kadar desteklenmemektedir. Oysa, AB ülkelerinde zeytinyağı üreticileri tamamen devlet desteğiyle desteklenmekte, teşvik edilmektedir. Ülkemizde zeytinyağına verilen destekler ile AB'de de verilen destekleri karşılaştıracak olursak, Avrupa Birliği ülkelerinde zeytinyağı üretimi fiyat garantisi altındadır. Zeytinyağı üreticisi, Ortak Pazar tarım politikasıyla desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine kilo başına 1,32 euroya varan yardımlarda bulunularak, ürünün pazar şansı artırılmakta, tarımsal üretimde süreklilik sağlanmaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerinde ve Tunus'ta, arz fazlası yaşanan dönemlerde, ayrıca üreticiye, stoklama yardımı verilmektedir. Verilen son yardımın tutarı ton başına 1,22 eurodur.

AB ülkelerinde zeytinyağı dışticareti kesinlikle herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmamaktadır. Avrupa Birliği, hem kutulu hem dökme zeytinyağı ihraç ve ithal etmektedir. Dünya fiyatlarına göre zeytinyağı ihracatçılarına da iade verilmektedir. En son verilen tutar, kutulu naturel sızma için ton başına 60, kutulu riviera için ton başına 55 eurodur. Yine, konservelerinde zeytinyağı kullanan imalatçılara, ton başına 440 euro destekleme primi, Avrupa Birliği ülkelerinde verilmektedir.

Avrupa Birliği ve Tunus'tan sonra en büyük zeytinyağı üretici olan ülkemizde ise, ürünün stratejisine uygun bir politika bulunmaması, ürünün iç ve dış satış şansını sınırlamaktadır.

Ülkemiz, kişi başına yıllık zeytinyağı tüketimi açısından tüm üretici ülkelerin gerisinde kalmakta ve katmadeğeri yüksek kutulu ihracat istenilen seviyelere ulaşamamaktadır.

Dünyanın en önemli zeytinyağı üreticisi Avrupa Birliğinde, zeytinyağı, tüm özelliklerine bağlı olarak Ortak Pazar politikası dahilinde kapsamlı olarak desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine, ton başına, yaklaşık 1 300- 1 400 dolara yakın yardımda bulunulmaktadır.

Bunun yanı sıra zeytinyağı üretiminin kalitesini geliştirmek için ziraî ve sınaî önlemler içeren programlar uygulanmaktadır. Her yıl bu tür programlara 30 000 000 euro, Avrupa Birliğinde, ayrılmaktadır. Yine, Avrupa Birliği, zeytinyağı sektöründe faaliyet gösteren üretici birliklerini de unutmamaktadır. Bunların idarî ve teknik masraflarının karşılanması için 30 000 000 euro, yılda, bu birliklere tahsis edilmektedir. Avrupa Birliğinde kayıtlı zeytinyağı üreticilerinin toplam sayısı 2 800 000'dir. Bunların her yıl 2 200 000'i üretim yardımı almaktadırlar. Avrupa Birliğinde zeytinyağı üretimine büyük destek verilmektedir. Her yıl zeytinyağı için Avrupa Birliği bütçesinden toplam 2 500 000 000 euro ayrılmaktadır. Bu tutarın yaklaşık yüzde 90'ı üretim yardımlarında kullanılmaktadır.

Türkiye'nin de AB'deki politikaları benimsemesi, hem AB'ye uyumu hem de Türk zeytinciliğinin refahı açısından büyük öneme sahiptir. Ne yazık ki, Türkiye'de bugüne kadar yapılan uygulamalar, zeytincilik sektörünün ihtiyaçlarına cevap verememiştir. Ülkemiz açısından stratejik bir değere sahip olan zeytinyağı üretimi, sistemli olarak desteklenmemiştir. 1998 ve 1999 yıllarından günümüze kadar çeşitli defalar prim verilmiş, ne yazık ki, verilen primler her defasında gerilemek durumunda kalmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidara gelmeden evvel, 57 nci hükümet döneminde, zeytinyağına 40 sent ve 28 sent prim verilmiş olup, AKP İktidarı döneminde 175 000, 200 000 ve 250 000 Türk Lirası olarak bu primler gerçekleştirilmiştir. 2006 yılı için bütçeye konulan prim miktarı ise, geçen yıl uygulanan primin yüzde 60 eksiğidir. Verilecek prim miktarı 2006 yılı için 100 000 TL, yani, 10 kuruştur. Arkadaşlar, 2006 yılında bütçeye konulan bu 100 000 liralık, 10 kuruşluk prim zeytinciye reva mıdır?!

Bakınız, 2002 seçimleri kampanyalarında, iktidara gelmeden önce, sizler değil miydiniz, AKP'nin iktidara gelmeden evvelki, o günkü hükümetlerin vermiş olduğu 40 sentlik, 28 sentlik zeytinyağı priminin çok az olduğunu, iktidara gelirsek -bizler de söyledik, Cumhuriyet Halk Partililer olarak- AKP iktidarında, CHP iktidarında, zeytinciye, kilo başına 60 sent prim vereceğini söyleyen,oy isteyen bizlerdik, AKP'lilerdi. Değil miydiniz arkadaşlar?!

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Biz söylemedik.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bakınız, Balıkesir'deki temsilcileriniz var! Sayın Başbakanımız bunu mitinglerinde söyledi. Peki ne oldu; biz muhalefet olduk, AKP iktidar oldu. Bize 60 senti vermek nasip olmadı. İnşallah, önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerden sonra bu 60 senti vermek Cumhuriyet Halk Partisi İktidarına nasip olacaktır.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Şu an zeytinciler bayram yapıyor.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Vermiş olduğunuz her vaadinizde olduğu gibi, zeytinciyi de o tatlı vaatlerinizle kandırarak oyları aldınız, iktidar oldunuz. Nerede kaldı?!.. Sayın Balıkesir milletvekilleri, Sayın Bakan, nerede kaldı o 60 sent?!.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Ne 60 senti?!

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Nerede kaldı?!. Bırakın 60 senti vermeyi, eski hükümetler döneminde verilen 40 sentin, 28 sentin yarısını dahi bu zeytinciye reva görmediniz arkadaşlar, vermediniz.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Hayır; bayram yapıyor zeytinci.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bakınız, geçen yıl 250 000 lirayken, 2006 yılı için 100 000 lira (10 kuruş) Sayın Bakan… Lütfen, bu zeytincinin primini, hiç olmazsa, geçen yılın altına düşürmeyiniz. Çok ayıptır! Nereden karşılayacaksanız karşılayınız. 2006 bütçesine koymadınız; ama, Maliye Bakanlığının yedek ödeneğinden bunu pekala karşılayabilirsiniz. Bu zeytinciye, lütfen, sözünüzü tutunuz.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Ayvalık'a gidelim mi beraber?.. Ayvalık'a gidelim mi?..

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bırakın şimdi onu, yüzde 60 eksiğiyle 100 000 lira. Çünkü zeytin üreticimiz bu primi almak için, prim dosyasını tekabül ettirmek için ilçe tarım müdürlüklerine müracaat ediyor. Prim dosyasını tekabül ettirirken, çiftçi mallarına, ziraat odasına, Zeytin Zararlılarıyla Mücadele Birliğine belirli bir para ödüyor. Bir yandan peşin para ödüyor; ama, primini almak için ise iki yıla yakın zaman bekliyor.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Ayvalık'a gidelim beraber..

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Hiçbir şey yapmayacaksanız bile, hiç olmazsa, geçen yılki primi veriniz. Tekrar söylüyorum.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Doğru konuş!

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - 100 kuruş. Doğru konuşuyorum… Hemşerim, doğru konuşuyorum…

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Beraber gidelim Havran'a…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - 100 kuruş artırıyor musunuz, artırmıyorsunuz; onu söyle önce sen. Ne Havran'ı?

BAŞKAN - Sayın Deveciler, lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Köşdere…

Genel Kurula hitap ediniz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Sayın Milletvekili, senin bölgende de zeytin var, Küçükkuyu'da, Ayvacık'ta, Ezine'de. Zeytinci perişan… O primi 100 000 liraya düşürdünüz, siz düşürdünüz, sahip çıkın… Sahip çıkın… Uyuma!.. Çuval ağzı aç…

2004 yılına ait zeytinyağı primlerinin hâlâ bir kısmı ödenmedi. Yine 2004 yılına ait doğrudan gelir desteği primlerinin hâlâ ikinci taksiti ödenmedi.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Sözünü geri al.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Ne zaman ödenecek?

Uyuma; yalan, yanlış söylemiyorum.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Yanlış yapıyorsun.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Yanlış yapmıyorum.

BAŞKAN - Sayın Deveciler, lütfen!

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - 2006 yılına girdik; 2004 yılının doğrudan gelir desteğinin ikinci taksiti ödenmedi, 2004 yılının zeytinyağı primlerinin hâlâ bir kısmı ödenmedi. Ne zaman ödenecek? Çiftçinin 2004 yılına ait mazot desteği ödemelerini hâlâ neden ödemiyorsunuz? O doğrudan gelir desteklerinden kestiniz 6 000 000 lirayı. 10 000 000 lira verdiniz "mazot desteği vereceğiz" diye; hâlâ neden ödemiyorsunuz 2004'ü? Yıl 2006...

Bakınız, ülkemizde 2005 yılında enflasyon yüzde 8, 2006 yılında ise yüzde 5 olacağı öngörülürken çiftçilerimizin, zeytincilerimizin tarım kredi kooperatifi ve Ziraat Bankasından almakta olduğu ziraî krediler hâlâ neden enflasyonun 4 kat civarında, yüzde 20'lerde seyrediyor? Marmarabirlik'in, burada yazısı var; şu anda yüzde 20, krediler, arkadaşlar; enflasyon yüzde 5!..

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Balıkesir körfez bölgemiz, Türkiye'nin ve dünyanın en iyi zeytinyağını üreten bölgesidir.  40 000'e yakın çiftçi ailesi zeytincilikle geçinmekte ve bu bölgede 5 000 kişiye mevsimlik iş imkânı sağlamaktadır, 10 000 000 civarında zeytin ağacı bulunmaktadır. Bu bölgede zeytin sineği mücadelesi için, 4086 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre, 1580 sayılı Yasa doğrultusunda, Körfez Zeytin Hastalıkları ve Zararlıları ile Mücadele Birliği kurulmuştur. Birlik, 1999 yılından beri faaliyette olup körfezdeki tüm zeytinlerin zararlarıyla mücadelesini uçakla yapmaktadır. Zeytin sineğiyle mücadele yapılmadığı yıllarda yemeklik sızma yağ üretimi yüzde 20'lere kadar düşmektedir. 4086 sayılı Yasanın 1 inci maddesine göre "birliklere, hedeflenen temel amaçlar için, malî açıdan işlevini yapabilecek seviyeye gelinceye kadar" bunu kanunda söylüyor "bakanlık bütçesine konulacak ödeneklerle aynî ve nakdî yardımlar yapılabilir" denilmektedir. Yine "zararlılarla mücadelede, devlet, birliklere araç gereç, finans sağlar. Bu konuda Tarım Bakanlığınca yeterli eleman görevlendirilir" denilmektedir. Birlik kurulduğundan beri Tarım Bakanlığı tarafından desteklenmiş, gerekli ilaç yardımları bugüne kadar yapılmıştır; ancak, geçtiğimiz 2005 yılında ise kullanılan 250 milyar liralık cezbedici ziraî ilacının sadece 50 milyar lirası Bakanlıkça karşılanmış, ikinci aplikasyon için 80 milyar lira birlikçe ödenmiş, en son üçüncü aplikasyonda atılan ilaç ise ilacın Bakanlık tarafından verilmemesi neticesi günü bir hafta geçirilmiştir. En son aplikasyon tutarı olan 80 milyar civarında ilaç bedeli için önce birlikten teminat mektubu istenmiş, ondan sonra da Bakanın talimatları doğrultusunda, 15 Aralık 2005 tarihine Birlik Başkanınca çek verilerek, ancak Bakanlıktan ilaç temin edilmiştir. Birlik ve yöneticiler çok mağdur durumdadır. 2006 bütçesine zeytin zararlılarıyla mücadele için herhangi bir ödenek konulmamış olup, Bakanlıkça da ilaç verilemeyeceği açıklanmıştır. İlaçlama sebebiyle, millî ekonomiye 200 trilyonluk bir katmadeğeri kazandırmaktadır bu Birlik. Birlik, üyelerinden de ilaçlama bedellerini tahsil etmekte çok zorlanmakta olduğundan, ilaçlama için gerekli olan ilaç uçaklarına da ödeme yapamamaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Deveciler, konuşmanızı tamamlayınız.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bakanlıkça, Birliğe yardımcı olunması amacıyla, ilaçlama bedellerinin tahsilinde yardımcı olunması için üreticiye ait prim dosyalarının ilçe ziraat müdürlüklerine verilmesi esnasında "borcu yoktur" belgesi istenerek Birliğin tahsilatının sağlanmasını, bu yapılmadığı takdirde, bu yıldan itibaren ödeme güçlüğü dolayısıyla ilaçlama yapılması tehlikeye girecektir.

Yine, ayrıca, Bakanlıkça, Körfez Zeytin Zararlıları ve Hastalıklarıyla Mücadele Birliği ile Güney Marmara Zeytin Zararlılarıyla Mücadele Birliğine 2006 yılı içinde kesinlikle ziraî mücadeleyi cezbedici tahsiste bulunulması, ödenek tahsis edilmesi gerekmektedir. Yoksa, önümüzdeki kampanya sezonunda ilaçlama yapılamazsa zeytinci perişan olacaktır.

Zeytin ve zeytinyağı üretimiyle ilgili tespit ettiğim sorunları sizlere aktarmak istiyorum ve bunlara bir an evvel çözüm bulunmasını istiyorum.

Her türlü işlemi kayıt altında olan, sigortalı ve sendikalı işçi çalıştıran kooperatifler, kayıtdışı faaliyet gösteren tüccarlarla rekabette zorlanmaktadırlar.

Zeytinyağında tağşis sorunu yaşanmakta, bu konu hükümetçe yeterince denetlenmemekte ve etkili yaptırım uygulanmamaktadır.

Zeytinyağına verilen prim miktarı yeterli olmamakta, üreticiyi tatmin etmemektedir. Sofralık zeytine ise, ne yazık ki, bugüne kadar prim desteği uygulanmamıştır.

Üretici ve zeytin zararlılarıyla mücadele birlikleri, ziraî mücadelede devlet desteğinden yoksun bırakılmıştır. Devlet, bu birliklerden desteğini çektiğini açıkça ilan etmiştir.

Organik zeytin ve zeytinyağı üretiminde belirsizlikler vardır.

Zeytin hasadında, elle, tarakla ve makineyle toplama yanında, hâlâ, sırıkla dallara vurulmakta, hasat edilen zeytinler birçok yörede çuvallar içerisinde taşınıp, işletmelerde çuvallar üst üste konarak istif edilmektedir.

Birçok yağhanelerde hijyen ve temizlik kurallarına uyulmamaktadır. İlkel yağhaneler varlıklarını halen sürdürmektedirler.

Türkiye'nin birçok yöresinde, o yörenin ekolojisi de dikkate alınmadan, uygun olmayan cinste zeytin fidanları dikilmektedir.

Sofralık zeytin işleme teknikleri, üretici tarafından yeterince bilinmemektedir. Sofralık zeytin de tüketici tarafından da kalite ve çeşit üstünlükleri tam olarak bilinmemektedir. Bunların anlatılması lazım.

Düşük kalite ve uygun şartlarda işlenmemiş zeytinler ucuz fiyatlarla haksız rekabete neden olacak şekilde pazara sunulmaktadır.

Doğrudan gelir desteğinin arazi bitimine değil, üretilen zeytinin kilogramı başına verilmesi gerekmektedir.

Türkiye'nin son üç yıldaki zeytin ihracatı, sırasıyla 74 000, 44 000 ve 89 000 tondur. Bu ihracat rakamları, Avrupa Birliğinin zeytinyağı ihracatçısı ülkeleriyle karşılaştırıldığında çok düşük kalmaktadır. Türkiye'nin zeytinyağı ihracatını, genellikle dökme zeytinyağı biçiminde, diğer zeytinyağı ihracatçısı ülkelerden İspanya ve İtalya'ya yaptığı görülmektedir. Bu durum, önemli ölçüde katmadeğer ve ihracat geliri kaybına neden olmaktadır. Bu konuda en büyük engel, Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerden ithal ettiği zeytinyağlarına uyguladığı gümrük vergileridir. Türkiye'den zeytinyağı ithalatında ton başına 1 400 euro gümrük vergisi alınmaktadır.

Destekleme alımlarında ürün bedellerinin ödenme şekli, önemli bir sorun olarak görülmektedir. Açıklanan hedef fiyatlar ile oluşacak piyasa fiyatları arasındaki farkın, daha sonra destekleme primi olarak üreticiye ödenmesi uygulaması hükümet tarafından ciddiyetle uygulanmalıdır. Zeytin üretim faaliyetine, son yıllarda diğer tarım ürünlerinin gelir getirmemesi yanında destekleme prim uygulamalarının da etkisiyle giderek daha çok önem verilmesinde bu uygulamanın önemli etkisi gözardı edilmemelidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son yıllarda AKP İktidarı döneminde perişan olan, girdileri yükselen; ama, desteklemeleri tamamen kesilen, ürettiği ürünün karşılığını alamayan, sahipsiz bırakılan, ürününü bir yıl öncesinde sattığı fiyatların altında satmaya mahkûm edilen Türk çiftçilerinin tümünde olduğu gibi zeytin üreticilerimizin de bu perişan durumdan kurtarılmasının yolunu hep birlikte bulacağımızı ümit ediyor; zeytincilerimizin, tüm Türk çiftçisinin ve Türk Halkının hem yeni yıllarını kutluyor, 2006 yılının başarı, mutluluk getirmesini diliyorum hem de önümüzdeki hafta idame edeceğimiz kurban bayramlarını kutluyorum ve sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Deveciler.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Deveciler, konuşmanız sırasında "uyuma; çuval ağzı aç" cümlesini kullandınız mı?

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - İsim olarak kullanmadım…

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Kullandı, bu bir hakarettir...

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - …ama, zeytinde çuval var, zeytinin ağzını açsın diye söyledim. Zeytin çuvalının ağzını açsın; çünkü, kendi zeytin bölgesinde…(AK Parti sıralarından "kullandı" sesleri)

BAŞKAN - Yani, bu bir yöresel bir tabir midir, nedir bu?

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yöresel tabirdir Sayın Başkanım, bir sataşma yoktur; öyle bir şey yok.

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Kötü anlamda değildi…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Ben, yoksa…

BAŞKAN - Yani, bunu, bir sataşma mı kabul ediyorsunuz Sayın Köşdere?..

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Evet…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkanım, Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Buyurun gelin, kısa bir açıklama yapın.

ATİLA EMEK (Antalya) - İsim de söylemedi…

BAŞKAN - Tatlıya bağlayalım; buyurun.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yoksa, ben, hemşerim Köşdere'yi çok severim; ama, kendi, söz verdiği zeytin bölgesinin, Ezine, Küçükkuyu, Ayvacık Bölgesindeki zeytin üreticilerine de, lütfen, sahip çıksın; onun için söyledim, uyansın diye.

BAŞKAN - Çok kısa olarak konuya bir açıklık getirin Sayın Köşdere; buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten, ben de, çok saygı duyduğum milletvekilimi, en az onun kadar seviyor ve sayıyorum; ancak, her hatip, milletin kürsüsüne çıktığında…

BAŞKAN - Sayın Köşdere, sadece bu konuyla ilgili…

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - …istediği gibi konuşma hakkına sahip olmadığını bilmeli.

BAŞKAN -  …sadece bu konuyla ilgili…

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Ben, gerçekten, sadece, bu konuyla ilgili konuşacağım. "Uyuma; çuval ağzı aç" terimini, hiç, kendisine yakıştıramadım. Hiçbir milletvekili, buraya, uyumaya gelmiyor. Halkın sorunlarını anlatmaya… Ancak, unutmasınlar ki, zeytin, çuvalla değil, sepetle toplanıyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Çuvalla koyuyorlar ama…

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Biz, ürünlerimizin ve Allah'ın bize bahşettiği bu zeytin ürününün ne kadar kutsal bir ağaç, ne kadar kutsal bir meyve olduğunu biliyoruz.

Ben, Milletvekilimin, bu sözünü geri almasını talep ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (AKP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

V.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin, yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/41) (Devam)

2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/170) (Devam)

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 20 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177) (Devam)

4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 31 Milletvekilinin, zeytin yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak üretimin ve tüketimin artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263) (Devam)

5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 19 Milletvekilinin, zeytincilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/295) (Devam)

BAŞKAN - AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu; buyurun Sayın Karapaşaoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunarken, Nizipli bir vatandaşımızın, zeytinci bir vatandaşımızın göndermiş olduğu bir bayram tebrik kartındaki sözleriyle sizin yeni yılınızı tebrik etmek istiyorum; onlar da şunlar: "Hayat boyu başarılarınızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve sağlam, mutluluklarınızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi sürekli, yaşamınızın zeytinyağıyla daha sağlıklı ve güzel olması dileğiyle yeni yılınızı kutlarım."

Değerli arkadaşlar, zeytinle ilgili çok detaylı bilgiler verdiler arkadaşlarımız. Dünyanın en sağlıklı, doğal ve tek meyve yağı olan zeytinyağının kaynağı olan zeytin ağacının tarihi, günümüzden sekiz-onbin yıl öncesine dayanıyor. Tarihî gelişimi içinde birçok efsaneye kaynak olan zeytin, eski uygarlıkların yazıtları ve kutsal kitaplarda yer almış bulunuyor. Ayrıca, beyaz bir güvercinin, Nuh'un Gemisine, tufan sonrası canlılık belirtisi olarak ağzında zeytin dalıyla dönmesi nedeniyle, zeytin, yüzyıllardır barışın simgesi kabul edilir haldedir. Zeytinle ilgili Atina Anayasasında yer alan, Aristotales tarafından kaleme alınmış bir söz de şöyle: "Devlet malı veya özel mülkiyet farkı olmaksızın, zeytin ağacını kesen veya deviren herkes mahkemede yargılanacaktır. Eğer suçlu bulunursa idam edilmek suretiyle cezalandırılacaktır."

Anavatanı, Güneydoğu Anadolu Bölgesini de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya olan zeytin ürünüyle ilgili çok büyük sorunlar var.

Değerli arkadaşlar, ben, önce, burada görüşülmekte olan 6 tane önergeyle ilgili, birleştirilmek suretiyle görüşülmekte olan zeytin önergeleriyle ilgili, Meclisimizin böyle bir konuya el atmasından dolayı memnuniyetimi belirtiyorum. 6 tane dedim. Bize gönderilen şeylerde 5 yazıyor; ama, değerli arkadaşımız Gürol Ergin Beyin önergesini de burada konuştuğumuzu belirtmek için 6 tane dedim.

Sayın Bakanımız burada birtakım bilgiler verdiler. Bu bilgiler de doğru bilgiler. Yalnız, Sayın Bakanımıza bir konu hakkında biraz eksik bilgiler verilmiş. Geçtiğimiz günlerde, tartıştığımız önergeyle ilgili olarak benim ısrarla görüşülmesini talep ettiğim konu şuydu: Bakın, hepinizin bilgisi dahilindedir, Marmarabirlik zeytinin en büyük alıcısıdır ve Marmara Bölgesinde kurulmuş bir birliktir. Marmarabirlik, Gemlik'ten de zeytin alıyor, ben Gemlikliyim. 25 Ekimde zeytin alımına başlıyor, 13 Kasımda fiyatını açıklıyor, 30 Kasımda açıkladığı fiyatı düşürüyor, 5 Aralıkta da zeytin alımını durduruyor. Daha sonra, ilan ediyor, diyor ki: "Zeytininizi alırım, ama, 31.12.2006'dan sonra parasını öderim. Emanet olarak alacağım, depolarımda emanet duracak, para elde ettiğim zaman veririm" Tabiî, bu, üretici arasında büyük bir infiale sebep oluyor. Tam da önergenin konuşulduğu günlerdi o günler, bu konuları gündeme getirmek gerekiyordu; Marmarabirlik’in tavrı hakkında bir konuşma yapmamız gerekiyordu burada.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan da burada izah etti, açıkladı, anlattı, dedi ki: "Marmarabirlikin 160 trilyon liralık borcunu sildik" Güzel bir şey, tabiî silindi; ama, niye silindi? Bu kadar büyük açığın gerekçesi ne? Araştırıldı mı? Araştırılması gerekmez mi?.. Çünkü, silinen paralar bu milletin paraları. Bunun arka planının araştırılması lazım.

Ondan sonra Marmarabirlik, Gemlikli üreticiye dedi ki: "Param yok, alamıyorum" Sayın Bakan da ifade ettiler, bu kadar büyük borcu silindikten sonra Marmarabirlikin depolarında zeytin olduğu gibi, 50 trilyon liralık bir DFİF kredisi kullandırıldı, bu bahsettiğim tarihlerde de tekrar -herhalde Sayın Bakana iletmediler bunu- 14.12.2005 tarihli 20/051353 sayılı onayla Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına, 30.11.2006 geri ödemeli, vadeli, 25 trilyon liralık tekrar DFİF kredisi talimatı verildi; yani, birliğe denildi ki, zeytin alımına devam et; ama, birlik, maalesef, özelikle Gemlik, Orhangazi, İznik, Mudanya bölgelerinden zeytin alımını durdurdu. Tabiî, bu hal vuku bulunca, tüccar harekete geçti, köylünün elindeki zeytini çok ucuz fiyatlarla almaya başladı; çünkü, zeytin alınmasaydı, köylü ya depolayacaktı veyahut da çürütecekti; onu da yapmaktansa yağlığa gönderecekti. 4 000 000 lira denen zeytin, 1 000 000 lira-1 200 000 liradan yağlığa gitti. Köylünün de bu feryadı oldu. Biz, bunları dile getirmek istiyorduk.

Değerli arkadaşlar, dünyada zeytin ve zeytinyağı konusunda faaliyet gösteren bir kuruluş var. Bu kuruluştan da Sayın Bakanımız bir nebze bahsettiler; ama, ben, biraz daha detaylı bahsetmek istiyorum. Bu kuruluş da Uluslararası Zeytinyağı Konseyi -UZK diye tabir edilen- ve zeytinyağı panelleri hakkında bir görüşü size okumak istiyorum; o da şu: Türkiye, Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan Uluslararası Zeytinyağı Konseyine 1963 yılında başlıca üretici olarak üye olmuş, 1986 yılında Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasına imza atmış, bu tarihten 1998 yılına kadar ilişkiler karşılıklı menfaatlar doğrultusunda sürmüş; ancak, ülkemiz, 1999 yılının başından geçerli olmak üzere, yukarıda adı geçen anlaşmadan  ve UZK'dan tek taraflı olarak çekilme kararı almış ve Resmî Gazetede ilan edilmiş. Çekilme kararının gerekçesi de tasarruftur. Tabiî, UZK, yukarıda adı geçen anlaşma çerçevesinde çalışarak dünya zeytinyağı ve sofralık zeytin üretim, tüketim ve pazarlama alanlarında bir bütün olarak gelişmeyi ve sektörü desteklemeyi amaçlamış idi. Bunun için de her türlü vasıta ve teşviki kullanmakta.

Gıda endüstrisi, kalitenin iyileştirilmesi, standardizasyonu, pazar araştırmaları, tanıtım, üretim ve işletme alanlarındaki çalışmalar ve teknolojinin geliştirilmesi gibi ana konularda faaliyet gösteriyor.

UZK, her şeyden önce doğrudan bir Avrupa Birliği örgütü değil, Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan bir kuruluştur. Burada, zeytinci ülke olup da Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerin tümü, Türkiye gibi tek oy sahibidir. Halbuki, Türkiye de, orada, Avrupa Birliği kadar bir oya sahip olacaktı.

Türkiye, UZK'dan çekilmekle, yukarıda sözü edilen faaliyetlerden yararlanamadığı gibi, sektördeki dünya gündemi ve gelişmelerini izlemekten de geri kalmıştır. Ayrıca, bu sürenin uzaması, ortaya çıkan mesafenin kapatılmasını giderek zorlaştırmaktadır.

Türkiye'de zeytin yetiştiriciliği, ıslahı, teknolojisi, bitki sağlığı ve ekonomisi üzerine çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yapan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü de, bu gelişmelerden olumsuz olarak etkilenmiştir.

UZK bünyesinde yürütülmekte olan zeytinyağı kimyası konularındaki faaliyet ve çalışmalara, Türkiye'deki  enstitüden konuyla ilgili hiçbir teknik eleman iştirak edemiyor ve edememektedir. Dolayısıyla, yeni analiz metotları, UZK'ca tanınmış panelin devamı, uluslararası ticarette mecburî kullanılan standart çalışmaları ve revizyonları, kodeks çalışmaları konularında doğrudan bilgi alışverişi kesilmiştir. UZK ile UZK tarafından, diğer zeytinci üreticileri ve enstitümüz arasında büyük bir bütçeyle yürütülen Zeytinin Genetik İyileştirme Projesi maddî ve teknik açıdan mevcut desteğini de kaybetmiştir.

Yine, Uluslararası Zeytin Konseyi ve diğer zeytinci ülkeler ve enstitümüzle yürütülecek olan Zeytinde Genetik Kaynakların Muhafazası, Karakterizasyonu, Toplanması ve Kullanımı Projesi, geniş bir bütçe olmasına rağmen, tüm hazırlıklarıyla, başlayamadan ortada kalmıştır. Zeytinyağı kalitesinin iyileştirilmesine yönelik demonstratif ve eğitim amacıyla muhtemelen enstitümüzde kurulması düşünülen pilot zeytinyağı tesisi fırsatı da kaçırılmıştır. Eğitim faaliyetlerinde, 1998 yılından itibaren, günümüze kadar değişik konularda, Türkiye dışında farklı ülke ve yerlerde, en az 20 uluslararası kurs düzenlenmiştir. Tüm masrafları UZK tarafından karşılanan ve genelde Türkiye'den en az iki elemanın katıldığı bu kurslardan da yararlanılamamıştır.

Tüm bu faaliyetlere ilave olarak, uluslararası pazarlarda satılan zeytinyağını izlemek amacıyla test metotları geliştirme ve standartlarının oluşturulmasında çalışan uzmanlar ve laboratuvarlarda yapılan kimyasal ve duyusal analiz çalışmalarına iştirak edilememiştir. Zeytinyağı laboratuvarlarının ve zeytinyağı tadım panellerinin UZK'ca tanınmasına dönük çalışmalardan ve zeytin yetiştiriciliğinin her konusunda oluşan uluslararası teknik gelişmelerden izole edilmiş bulunuyor. Zeytin ve ürünleri konusunda ülkemiz dışında gerçekleşen teknik ve bilimsel faaliyetlere katılımda UZK'nın yapabildiği maddî yardımlardan -seminer, sempozyum ve benzerleri gibi- istifade edilememiştir. Dünya ticareti ve yemeklik yağ piyasasına yönelik pazar bilgileri ve istatistikî bilgilerin akışı da durmuştur.

Değerli dostlar, bütün gıda maddelerinde olduğu gibi, zeytinyağında da kalite kontrolü yapılırken, temel olarak üç noktaya dikkat ederler. Sağlık ve beslenme açısından kontrol, hile açısından kontrol, bir de ağız tadı, yani nefaset açısından değerlendirme. Bir gıda maddesi veya bizim konumuzda olduğu gibi naturel zeytinyağı, yukarıdaki iki hususun gereklerini yerine getiriyor; fakat, duyusal özellikleri açısından kabul edilmiyorsa, sağlık, beslenme ve hile açısından tamamen uygun olsa bile, hiçbir değer ifade etmiyor; çünkü, ağız, damak alışkanlığı ön sıraya geçiyor. Sağlık şartlarına da uygun olabilir; fakat, aynı zamanda duyusal özellikleri açısından kabul edilmeyebilir. Bunun tersi de geçerlidir; yani, gıda maddesi çok nefis olabilir; fakat, aynı zamanda hileli olabilir; hatta, sağlık ve beslenme açısından istenilen özelliklere tamamıyla uygun olabilir. Bu nedenle, zeytinyağının fiziksel ve kimyasal analizlerinin öneminin yanı sıra, duyusal analizler büyük önem taşımaktadır. Bu husus, metodolojik eğitim, sağlıklı bünyeyle ve uzun bir süreçte kazanılan bir tecrübeyle mümkündür. UZK'ca üzerinde çok hassasiyetle durulan bir husus olup, zeytinyağının ithalat ve ihracatında kilit konumundadır. Enstitü, laboratuvar ve zeytinyağı panelleri açısından, 1988 ve 1990 yıllarında UZK'ca verilen iki ayrı denemede üstün performans göstermiş ve kabul edilmiştir. Takip edilen süreçte yeni panelist yetiştirmek üzere bir panel yöneticisinin yönetiminde faaliyetlerini sürdürürken, 1998 yılında ortaya çıkan UZK'dan ayrılış nedeniyle,  tüm çalışmalar kesintiye uğramıştır. Bu arada, panel yöneticisi uzman ile panelist konusunda mesafe katetmiş personel, emeklilikleri nedeniyle ayrılmışlardır. Halihazırda, o dönemden tecrübeli 3 personel, enstitüde şu anda görev yapmaktadır. Ülkemizde UZK tarafından akredite edilmiş 2 özel laboratuvar olmakla birlikte, panel gruplar bulunmamaktadır. Enstitümüzün zeytinyağı teknolojisi laboratuvarları, donanımları itibariyle, iyi durumdadır. UZK'ya yeniden üye olmak koşuluyla, enstitüden uygun görülecek 2 personelin de, tekrar, UZK'ca panel yöneticisi olarak yetiştirilmelerini takiben yeniden resmî panel grupları oluşturulması ve laboratuvarlarımızın da UZK'ca akreditesi imkân dahilinde olacaktır.

Değerli arkadaşlar, zeytin ve zeytinyağı konusunda, arkadaşlarımız, burada, bölgeler itibariyle, gruplar itibariyle bazı bilgiler verdiler. Mesela, dediler ki, yağlı bitkilerden elde edilen sıvıyağın Türkiye'de kişi başına kullanım miktarı 17 kilo; ancak, bunun içinde kullanılan zeytinyağının miktarı 1 kilo, kişi başına düşen kullanım miktarı 1 kilo. İspanya'da bu 13 kilo, İtalya'da 12 kilo, Yunanistan'da 19 kilo, Tunus'ta 5 kilo, Fas'ta 2 kilo, Suriye'de 6 kilo. Türkiye, bu konuda, maalesef, insanının sağlığı açısından zeytinyağı üretimine gerekli ilgiyi, gerekli desteği, gerekli yaptırımı yerine getirememiş bulunuyor. Hele 1999 yılındaki tavrıyla, UZK'dan ayrılması tavrıyla da çok büyük bir gücü elinden kaybetmiş bulunuyor. Şimdi, Sayın Bakanımızdan aldığımız bilgilere göre sevindirici bir haberdir; tekrar bu kurula, tekrar bu uluslararası kurula Türkiye'nin katılması, zeytinyağını ve zeytinini tanıtması, Türkiye için büyük bir alternatif olacaktır.

Şimdi, bu yıl İspanya'da büyük bir sıkıntı vardır, zeytin üretimi tamamen düşmüş vaziyettedir kış şartlarından dolayı. Türkiye'nin tam zamanıdır; kendi markasıyla, kendi etiketiyle, kendi kalitesiyle Avrupa pazarlarına açılması gerekiyor; ama, bunu yaparken, işte, UZK'nın desteği gerekiyor. Bu konuda geç kalınmaması lazım, hemen faaliyete geçilmesi lazım. Bu fırsatı, bu, İspanya'daki yok yılın fırsatını Türkiye'nin değerlendirmesi gerekiyor.

Ayrıca, Türkiye'de -ben Gemlikliyim- Gemlik'te, Orhangazi'de zeytin fidanı yetiştirilir ve Türkiye'nin her tarafına gönderilir. Bakın, her yıl 9-10 milyon adet zeytin fidanı gönderiliyor; ama, Türkiye'de zeytin üretiminin artışına bakarsanız, beş yıl sonra, on yıl sonra önemli miktarda zeytin artışı olması gerekiyorken bu rakamları elde edemiyoruz. Neden elde edemiyoruz; tabiî, burada, zeytin genlerinin denetimi lazım. Hatta, fidanları satarken fidan yetiştiricilerinin, fidan yetiştirme sistemlerinin akredite edilmesi lazım. Mesela, zeytin ağacının dibinden fışkıran bir fışkını alıp da orada aşılamak suretiyle zeytin elde ettiğiniz zaman o bölgenin hastalığını diğer bölgeye gönderiyorsunuz. Oradaki bölgenin klima şartları uygun olmadığı zaman o ürün yetişmiyor, bir müddet sonra çürüyor veyahut da az mahsul elde ediliyor. Dolayısıyla, bizim, çok acil bir şekilde bu Zeytincilik Enstitümüzün vazıyet etmesi lazım, olaya el koyması lazım, fidan üreticilerimize de bir standart getirmesi lazım.

Ayrıca, her bölgenin zeytini, her bölgenin zeytinyağı ayrı aromalar göstermektedir, ayrı özellikler göstermektedir. Her bölgenin klima şartları değişiktir. Dolayısıyla, bu fidanların, bu filizlerin o bölgelere göre yetiştirilmiş olması gerekir. Yoksa, bölgelerarası, işte, bu şekilde hastalıklar taşınıyor, genler bozuluyor, zeytinlerde çürükler oluyor veya mahsul olmuyor; bir sene oluyor, bir sene olmuyor. Halbuki, bazı bölgeler var ki, hiç olmadığı sene yoktur zeytinde, her sene zeytin verir; ama, ona göre genleri geliştirilmiştir. Hatta, zeytinliğin bir başından 1 tane zeytin yersiniz, bir başından da bir başka zeytin yersiniz, tadının da değişik olduğunu, kabuğunun da ince veya kalın olduğunu, çekirdeğinin de küçük veya büyük olduğunu görürsünüz. İşte, bu gen teknolojisindeki ihmalimizin getirdiği sonuçlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Karapaşaoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla, zeytin konusunda, aslında, daha çok söylenecek şeyler var; ancak, mademki bir araştırma komisyonu kurulacak, mademki bu konu üzerine eğilinecek, bu, sevindirici bir olaydır ve bu araştırma, bu çalışma yapılırken,inşallah, üniversitelerimizde, araştırma enstitülerimizde, akreditasyon kurumlarımızda… Zeytin yetişen her bölgeden birer milletvekilimizin katılımıyla oluşturulacak bir komisyonun, ülkeye yararlı olacağı kanaatini belirtiyor, saygılarımı sunuyorum ve önümüzdeki Kurban Bayramının da hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti alkışlar)

Hayırlı günler efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytincilik sektörünün ve yağ bitkileri tarımı ile bitkisel yağ üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergesi üzerine Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, İktidar Partisinin üzerinden üç yılı aşan bir zaman geçti. Bu süreç içerisinde, hükümet, kafasındaki paradigmalar nedeniyle, yanlış düşünce modelleri nedeniyle hiç iyi gözle bakmamıştır, köylüyü âdeta yok saymıştır. İşte, bunların içerisine bu araştırma önergesine konu olan zeytincilik, mısır üreticileri ve ayçiçeği üreticileri de girmektedir. Ben, her üç üretici üzerinde konuşmak istiyorum, konuyu genellemek istiyorum.

Yani, Sayın Başbakan, çeşitli zamanlarda, işte en son bu yılbaşında çat kapı yapıyor, insanların gönüllerini alıyor, çocukların yanaklarından öpüyor, başlarını okşuyor.

Değerli arkadaşlar, bunlar karın doyurmuyor, bunlar karın doyurmuyor ve köylümüz de, insanımız da bunları hiçbir zaman yutmuyor; çünkü, açtır köylümüz, yoksuldur ve perişandır.

Şimdi, bakın, 2004 senesinin ikinci yarısının doğrudan gelir destekleri ödenmemiştir hâlâ daha, ne zaman ödeneceği de belli değildir. Geçen gün Sayın Başbakanı izlerken, doğrudan gelir desteklerinin ödenmesi hususunda müjde veriyor. Arkadaşlar, bu müjde değildir.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Bugün saat 16.00'da gönderilmiştir; haberin olsun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Bu müjde değildir. Zaten geciktirmişsin. Sen asıl o doğrudan gelir destek paralarını nemalarıyla birlikte veriyor musun?! Vatandaşın senden alacağı olduğu zaman, sana borcu olduğu zaman onu faiziyle, nemasıyla birlikte alıyorsun; fakat, ona ödemen gereken paraları ödediğin zaman, nemasız ödüyorsun. Bu zulümdür değerli arkadaşlar. Köylüye iyi gözle bakalım.

Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; zeytin çok önemli bir besin maddesidir, aynı zamanda sanayide kullanılmaktadır, bilhassa sabun sanayiinde ve ilaç sanayiinde yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.

Bir eczacı olarak, zeytinin bazı özelliklerinden kısaca bahsetmek istiyorum. Dane olarak zeytinin besleyici değerini herkes bilmektedir. Ayrıca, eczacılık fakültelerinde farmasötik botanik derslerinde okutulur, ilmîdir. Bütün dünyada okutulur üniversitelerde.

Zeytin yaprakları da değerli arkadaşlarım, iyi bir kan şekeri düşürücüsüdür -bu söylediğim söz bilimseldir- ve aynı zamanda, tansiyon düşürücüsüdür ve ayrıca, zeytinin gövde ve dallarının kabukları da tansiyon düşürücüsüdür ve bilimseldir söylediklerim; yani, kocakarı ilaçları değildir, bütün dünya farmakopelerinde bu bulunmaktadır. Bu bilgileri verdikten sonra, zeytin hususuna gelmek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Dünyada zeytin ağaç varlığı ve dane zeytin üretimine paralel olarak zeytin üreten önemli ülkeler İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan, ABD, Fas, Suriye ve Mısır'dır. Türkiye sofralık zeytin üretiminde İspanya'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dünya sofralık zeytin üretiminde, sofralık siyah zeytin üretiminde ilk sırada yer alırken, sofralık yeşil zeytin üretiminde İspanya ilk sırada yer almaktadır. Türkiye'de üretilen sofralık zeytinin yüzde 85'i siyah, yüzde 15'i ise yeşil ve rengi dönüktür. Dünyada üretilen sofralık zeytinin yüzde 42'si yeşil, yüzde 30'u siyah, yüzde 26'sının rengi dönük olduğu bilindiğine göre, dünya yeşil zeytin üretiminde İspanya'nın, siyah  sofralık zeytin üretiminde ise Türkiye'nin lider olduğunu ifade edebiliriz. Son yıllarda, ABD sofralık zeytin üretiminde İspanya ve Türkiye'den sonra 3 üncü sırada gelmektedir. Uzun yıllar boyunca tüketici ve ithalatçı konumunda bulunan ABD, artık, iyi bir üretici olma yolundadır.

Önemli bir konu da, Türkiye'nin dünyanın büyük üreticileri arasında yer almasına rağmen, ihracatta aynı başarıyı gösterememesidir. İspanya ürettiği sofralık zeytinin yüzde 40'ını, Yunanistan yüzde 35'ini, Fas yüzde 75'ini ihraç edebilirken, Türkiye, ancak, yüzde 14'ünü ihraç edebilmektedir. Türkiye'de var-yok yılları ortalamasına göre zeytinde bir yıl var, bir yıl yok yılıdır. Üretilen toplam dane zeytinin yaklaşık yüzde 30'u sofralık işlenmek üzere ayrılmaktadır; dolayısıyla, sofralığa ayrılan miktar o yılın dane üretimiyle doğrudan ilişkilidir; bu miktar var-yok yılları ortalaması olarak 150 000 ton olmaktadır; 75 000 tona düşebildiği gibi, 225 000 tona da çıkabilmektedir. Tüketimin de üretimdeki bu dalgalanmaya bağlı olarak değiştiği; fakat, ihracatın, üretimdeki değişmeden etkilenmediği görülmektedir. Türkiye'de sofralık ham danede üretici eline geçen fiyatlar yağlık ham daneden daha fazladır. Türkiye'de devletin sofralık zeytin fiyatlarının belirlenmesinde belirgin, kesin ve sürekli bir politikası olmamakla beraber, üretici birlikleri vasıtasıyla fiyat oluşumuna etki etmektedir.

Sayın milletvekilleri, fiyat konusunda sofralık zeytin üretiminin yoğun olduğu Marmara Bölgesinde Marmarabirlik'in, Ege Bölgesinde ise Tarişin bölgedeki etkilerini ülkesel boyuta  taşıyarak piyasa fiyatlarının oluşumuna etkili oldukları ifade edilebilir; diğer yandan özel sektör yaptığı ürün bağlantısını karşılamaya yönelik arz ve talebe göre fiyat oluşturmaktadır. Fazla belirgin olmamakla birlikte, iç piyasa fiyat oluşumunda, ihracat bağlantıları ve stokların etkisinin de olduğunu ifade etmek mümkündür.

Türkiye yılda 25 000-30 000 ton olan ihracatını genellikle Romanya, Bulgaristan, Rusya, Almanya gibi ülkelere yapmaktadır; çünkü, siyah sofralık zeytinin damak tadı, ancak, bu ülkelere uymaktadır. Türkiye, bu sınırlayıcı etkinin dezavantajlarını bazı kampanya dönemlerinde ciddî biçimde yaşamaktadır.

Avrupa Birliği uyum sürecinde yaşanması muhtemel sorunlardan biri olan Türkiye'nin tuzlu ve uzun sürede yeme olgunluğuna gelen işleme tekniğinde ısrar etmesi ve sofralık zeytin işleme tesislerinin küçük aile işletmeleri yapısında, teknolojiden uzak çalışıyor olmaları ve etnik pazarda yaşanılan bazı sorunlar, Türkiye sofralık zeytin ihracatını ciddî sıkıntıya düşürecektir.

Sofralık zeytin sektörünün mevcut sorunları yapısal niteliktedir. Bu sorunlar beraberinde ekonomik ve teknik sorunları da getirmekte, çözüm bulmak günden güne güçleşmektedir.

Değerli arkadaşlar, 1980'li yıllarda tarımsal sanayi sektöründe görülen gelişmelere paralel olarak gerek teknoloji gerekse üretim miktarı açısından bitkisel yağ sanayiinde de önemli gelişmeler yaşanmıştır; ancak, arz-talep veya iklim koşullarına bağlı olarak yağlı tohumlar ve özellikle ayçiçeği üretiminde görülen dalgalanmalar bitkisel yağ üretimi ve ticaretini de etkilemektedir.

Bitkisel yağ açısından, zeytinyağı hariç, ülkemizde önemli bir yağ açığı bulunmakta olup, bu açık, yıllık ortalama 350 000-400 000 ton civarındadır. İthalat yoluyla bu açık giderilmektedir. Ancak, ülkemiz çekirdek ve ham yağ olarak ithal ettiği ürünü işleyerek dış piyasalara mamul olarak ihraç etmektedir.

Değerli arkadaşlar, ayçiçeği yağı ihracatımız Ortadoğu ve BDT ülkelerine yönelik olup, 2001 itibariyle ayçiçeği yağı ihracatımız, 2000 yılına oranla, miktar bazında yaklaşık 40 azalarak 41 000 tona gerilemiştir. Söz konusu düşüşte, en önemli pazarlarımızdan olan BDT ülkelerinde yaşanan kriz önemli rol oynamıştır. Anılan ürün ihracatımızda önemli pazarlar, İran, Irak, Suriye, Romanya, Cezayir ve Mısır'dır. Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Ukrayna ve İsrail, yeni pazarlar olarak ortaya çıkmaktadır.

Ülkemiz, bulunduğu coğrafî konum ve sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleri nedeniyle, İspanya, İtalya, Yunanistan, Fas ve Cezayir'le birlikte dünyanın belli başlı zeytinyağı üreticilerindendir. Sektörde atıl kapasite mevcuttur. Bunun nedenleri ise, ayçiçeği yağı üretiminde hammadde temininde güçlükler bulunması ile bitkisel yağ işletmesi sayısının fazla olmasıdır. Zeytinyağı üretiminde ise, girdi fiyatlarının yüksek olması ve işgücü kullanımında mekanizasyon uygulanamaması ürün maliyetini yükseltmekte ve dış pazarlardaki rekabet gücünü azaltmaktadır. Ayrıca, fiyat istikrarını sağlamak üzere, yağ sektöründe etkin bir stoklama düzeninin oluşturulması gerekmektedir.

Ayçiçeği, ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tohumları yüzde 40-50 oranında yağ içermekte olup, bitkisel yağ üretimimizin yüzde 57'si ayçiçeğinden elde edilmektedir. Yüzde 40-45 oranında elde edilen küspesinin içerdiği yüzde 30-40 oranındaki proteinle de değerli bir yem olarak hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır. Yemeklik yağ dışındaki yağlar sabun ve boya sanayiinde değerlendirilmekte, sapları da yakacak olarak kullanılmaktadır. Sapların yakılmasından sonra oluşan külü yüzde 36-40 oranında potasyum içermekte olup, gübre olarak da değerlendirilebilmektedir.

Ayrıca, ayçiçeği tohumu çerezlik olarak da tüketilmektedir. Toplam ayçiçeği üretimimizin yüzde 2,6'sı çerezlik ayçiçeğidir. Oldukça sağlıklı olan ayçiçeği çekirdeği, fındık türü diğer kabuklu ürünlerle karşılaştırıldığında protein bakımından yüksektir. Ayçiçeği çekirdeği, demir bakımından, fındıktan düşük, kuruüzüm ve fıstıktan zengindir. Potasyum ve vitamin (E) bakımından da zengin olan ayçiçeği çekirdeği, önemli bir linoleik asit kaynağıdır. Linoleik asit bakımından zengin yiyecekler kandaki kolesterol seviyesinin düşmesine yardımcı olduğuna göre, ayçiçeğinin beslenmedeki değeri de böylelikle ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde üretilen yağlı tohumlu bitkiler içerisinde ayçiçeğinin payı yüzde 33'tür. Ayçiçeğinin ülkemiz üretiminden aldığı pay, halkın genelde bitkisel yağ olarak ayçiçeğini tercih etmesi ve özellikle Trakya Bölgesinde ekim nöbetinde temel bitki oluşu ayçiçeğinin önemini daha da artırmaktadır. Diğer yağlı tohumlu bitkilerin ülkemiz üretiminden aldıkları pay belirli orandadır.

Ülkemizin bütün bölgelerinde ayçiçeği tarımı yapılmakla birlikte, toplam ayçiçeği üretiminin yüzde 71'i Marmara Bölgesinde yapılmaktadır. Bu bölgemizi sırasıyla Ege, orta kuzey, orta güney, Karadeniz, orta doğu, güney doğu ve kuzey doğu bölgelerimiz izlemektedir. İç Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde daha çok çerezlik ayçiçeği üretimi yapılmaktadır.

Ülkemizdeki ayçiçeği yağı tüketimi, Trakya Birlik verilerine göre, yıllara göre değişmekle birlikte, 500 000 ton civarındadır. Bu durumda, ülkemizde, yıllık kişi başına ayçiçeği yağı tüketimi 7,5 kilogram civarında olup, ülkemiz dünyada en fazla ayçiçeği yağı tüketen ülkelerden birisidir.

Ülkemizdeki mevcut üretimin, ülkemizin bitkisel yağ talebi dikkate alındığında, yeterli olmadığı görülmektedir. Bitkisel yağ açığımızın kapatılabilmesi bakımından, potansiyel olarak ekimi mümkün olan bölgelerde yeni ekim alanlarını devreye sokmak, verimi artırmak ve ikinci ürün tarımına daha fazla önem vermek gerekmektedir.

Ayçiçeği tarımında en önemli sorunlardan biri orabanştır. Orabanş, özellikle, en fazla üretim yapılan Trakya Bölgesinde yoğun zarar vererek, üretim miktarında düşüşlere yol açmaktadır. Orabanşa dayanıklı, kaliteli, yüksek verimli tohumluk kullanılması halinde, verim ve üretimde önemli artışlar elde edilmesi mümkün olacaktır.

Ülkemizde, ayçiçeği üretimini etkileyen en önemli faktör, uygulanan fiyat politikalarıdır. Bazı ülkelerdeki üreticilerin, ülkemizdeki üreticilere göre daha fazla desteklenmesi, verimlerinin yüksek oluşu ve üretim maliyetlerinin daha az olması nedeniyle, ülkemiz üreticileri dünya piyasalarında haksız bir rekabetle karşı karşıya kalmaktadır.

Ayçiçeği-buğday fiyat paritesinin 2'nin altına düşmesi, ayçiçeğinde ekim alanlarının daralmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, fiyatlar açıklanırken bu orana dikkat edilmeli, zaten mevcut olan bitkisel yağ açığımız daha da artırılmamalıdır. … çekilmekte ve yağ ihtiyacı ithalatla karşılanmaktadır. Ülkemizin döviz kaybının önlenmesi ve mevcut üretim potansiyelinin değerlendirilerek bu üretim dalının ülke ekonomisine olan katkısının artırılması bakımından yağ tohumu bitkilerinin ve özellikle ayçiçeği üretiminin geliştirilmesi zorunludur. Bu amaçla, üretici kararını etkileyen en önemli faktörlerden biri, ayçiçeğine verilecek prim ve buğday-ayçiçeği fiyat paritesidir. Ekim alanı ve üretim miktarının artırılabilmesi bakımından, ayçiçeği üretiminin primle desteklenmesine devam edilmelidir. Ayçiçeği-buğday fiyat paritesinin 2'nin altına düşmesi, ayçiçeği ekim alanlarının daralmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, mevcut olan bitkisel yağ açığımızın daha da artırılmaması bakımından, parite 2'nin altına düşmemelidir. Açıklanan ayçiçeği fiyatı maliyetinin altında kalması neticesinde, üretici mağdur olduğu gibi, girdi fiyatlarındaki artış neticesinde üretici yeterince girdi kullanamamakta ve verimde düşüşler meydana gelmektedir.

Ayçiçeğinde verimi etkileyen en önemli faktörlerden biri de sulamadır. Özellikle, ayçiçeğinde su ihtiyacının en fazla olduğu… Tarım ürün sigortası kanununun halen çıkmamış olması, 5254 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması ve 2090 sayılı Kanunun da işlerliğinin olmaması... Ayçiçeğinde, kuraklıktan doğan gelir kayıplarını telafi edecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Bu nedenle, tarım ürün sigortası kanunun bir an önce çıkarılması gerekmektedir.

Tarım satış kooperatiflerinin etkili bir çiftçi örgütü olarak çalışmalarına yardımcı olmak üzere, 4572 sayılı Yasayla kesilen finansal desteklerin yerine yeni finans kaynakları oluşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin 1 000 000 ton mısır açığı bulunmaktadır. Gerek karma yem sanayimizin gerekse diğer sanayi dallarının mısır talebinin karşılanması bakımından üretimin artırılarak ülkemizin ithalatçı ülke konumundan kurtarılması ülkemiz menfaatları açısından kaçınılmazdır. Hasattan bir veya iki ay önce Gümrük Vergisi düşürülmekte ve mısır ihtiyacı olanların ucuz ithalatla stok yapmalarına imkân tanınmaktadır. Hasat sezonunda yeniden Gümrük Vergisi artırılsa bile, üretici ürününü daha düşük satmak zorunda kalmaktadır. Bu da, pek çok üründe olduğu gibi, mısır bitkisinin de üretici maliyetlerinin altında pazarlanmasına neden olmakta ve üretimi artırmak mümkün olmamaktadır. Öncelikle Gümrük Vergisindeki son değişim düzeltilerek, ucuz ithalat önlenmelidir.

Şu anda mısır üretimimiz, sanayimizin gereksinimini karşılayamadığından ithalat kaçınılmaz görünmektedir. Bunun için sanayiin de ucuz girdi temini için, Gümrük Vergisinde yapılan bu düzenlemenin daha kısa süreli ve üreticimizi mağdur etmeyecek tarihte yapılması gerekmektedir.

Mısırın ekim nöbetine girmesi sağlanarak, ekim alanlarının genişletilmesi, modern yetiştirme tekniklerini kullanarak birim alandan elde edilen verimin artırılması gerekmektedir.

Ülkemizde gerek anaürün gerekse ikinci ürün olarak önemli ölçüde tarımı yapılan mısır üretiminin gelişmesi, üretimin desteklenmesine, verimi artırıcı tedbirlerin alınmasına bağlıdır. Üretimle ilgili önlemler yanında, üretim bölgelerinde mısır kurutma tesisleri ihtiyacının giderilmesi, Toprak Mahsulleri Ofisinin etkili bir müdahale alımı yapması, ihtiyaç halinde prim desteği vermesi gerekmektedir. Toprak Mahsulleri Ofisi üreticinin yanında yer alarak emanet kurutma yapmalı ve bedeli karşılığında depolama görevini üstlenmelidir.

Ülke tarımı ve insan sağlığının emniyeti yönünden transgenetik bitki hareketinin sıkı bir şekilde denetim altına alınması gerekmektedir. Üreticilerimizi bilinçlendirmek amacıyla gerekli eğitim faaliyetleri yürütülmeli, diğer kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.

Ülkemizde üretim açığı bulunan mısır ürününe alternatif ürün gözüyle bakılmamalıdır. Üretim desteklenerek, mısır ürününün, iç piyasada ve dış piyasada hak ettiği yere gelmesi sağlanmalıdır. Mısırın kurutulması için istenen dolar bazındaki fiyat, gücü yetmeyen üreticinin ürününü tüccara satmasına neden olmaktadır. Bu konuyla ilgili gerekli çalışmalar bir an önce yapılmalıdır.

Tohum konusunda yaşanan karışıklık giderilmeli, sertifikalı, kaliteli ve bölgelere uygun çeşitlerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır. İthal olarak ülkemize giren mısır ürününün denetimi yapılmalı, transgenetik ürün olup olmadığı belirlenmelidir. Sulama imkânı bulunmayan bölgelerde bir an önce sulama problemlerinin çözümü için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, zeytincilik çok önemli olduğu için, son olarak birkaç cümle daha söylemek istiyorum bu konuda.

Zeytin üretiminin geleceği, hükümet ve özel sektör arasında bağlantılı çalışmalarla zeytin yetiştiriciliğinin geliştirilmesi ve ulaşabileceği en fazla verimin sağlanmasına bağlıdır. Bu üretim potansiyelinin tespiti ve bu maksatla alınacak tedbirlerin açıkça ortaya konması gerekmektedir. Bir zeytinliğin miktarı ve özellik itibariyle ulaşılabilecek verim gücü, elverişli çevre şartlarında bulunmasına rağmen, eksik bakım tedbirleri yüzünden ulaşılmayan; fakat, ıslah programları uygulamak suretiyle ulaşılabilecek verimini ifade eder.

Bilinen ortalama değerlere göre, geleneksel zeytinliklerin bugünkü verimi oldukça düşük, ağaç başına sadece 2 kilogram yağdır. Bu değer, çok düşük verimdeki zeytinliklerin gelişmekte olan ülkelerde yaygın olması bakımından önem arz etmektedir. Çünkü, bilinmektedir ki, ortalamayı geçen değerlere, teknik ve ekonomik yönden daha fazla gelişmiş ülkelerde erişilmektedir. Büyük ve düzensiz çevre şartları, yetersiz sınır, zeytinlikler arasında gelişme ve ıslah imkânları yönünden çok değişik sınıflamalar yapmak mümkündür.

Halen mümkün olan çareler arasında malî sebeplerin telkin ettiği bir öncelik sıralamasını gözden kaçırmaksızın zeytinliklerin geliştirilmesi ve ıslahında uygulanabilecek teknikler süratle tatbik edilmelidir. Bu, üreticiler arasında ve demostrasyon bahçelerinde yayım hizmeti yapacak geniş ölçüde bir yayımcı personelin eğitimini gerektirecektir. Aynı zamanda, ilmî araştırmalardan ve yaygınlaşmamış teknik bilgilerden pratik sonuçlar elde etmek üzere çiftçi şartlarında denemeler sıkılaştırılmalıdır. Araştırma yapan ülkelerin, zeytin üretiminde uzmanlaşmış merkezlerle ilişki kurmaları ve milletlerarası teknik yardımları kullanmaları önem arz eder. Esas itibariyle, deneme ve demostrasyonlar, klon seleksiyonu, modern çoğaltma yöntemleri, beslenme ve gübreleme, sulama, budama, bitki koruma, geleneksel tesislerin geliştirilmesi, hasat, yağ çıkarma ve sofralık zeytin hazırlama tesislerinin modernleştirilmesi gibi konulara yönlendirilmelidir.

Zeytinciliğin geliştirilmesi, ekonomik önem taşıyan bazı sorunların çözümlenmesine bağlıdır. Bunlar arasında öncelik şu şekilde sıralanabilir: Hasat maliyetinin azaltılması, verim seviyesine etki eden fizyolojik durumlar, bazı zararlıların yaşayışı ve mücadelesi, meyvelerin veya yağlık zeytin hamurunun muhafazası.

Bu tür temel araştırmalar, bugün ancak çok az ülkedeki uzmanlaşmış merkezlerde yapılabilir. Bu kuruluşlar, aynı zamanda tecrübeleri ve yüksek ürün seviyeleri dolayısıyla zeytin üreticisi ülkelerin teknisyenlerinin eğitimi için oldukça ehliyetlidirler.

Sonuç olarak, birkaç söz daha söylemek istiyorum, Sayın Başkanımın müsaadeleriyle. Zeytin yetiştiriciliğinin meseleleri ciddî ve derin bir değerlendirmeyi gerektirmektedir. Zeytin üretiminin kârlılığı üzerinde kesin tesiri bulunan endüstri ve ticaret kesimindeki reformlarla desteklenmiş ahenkli bir koruma ve geliştirme programı gereklidir. Zeytin yetiştiriciliğini içinde bulunduğu durumda bırakmak, onu gittikçe terk edilmeye mahkûm etmek ve neticede köyden şehre akını artırmak yahut halen zeytinle geçinen nüfus için de göçebeliği teşvik etmek demektir.

Geliştirme stratejisi, programlama ve kullanılacak vasıtaların hazırlanması için bir başlangıç devresini gerekli kılar. Gelişmekte olan ülkelerde gerekli insan unsurunun eğitiminin ihmal edilmesi, belki de bu gayeye ulaşmada en çok ihmal edilen bir vasıtadır. Durum, yerinde bir çözümün araştırılmasında elverişli kaynakların dahi kullanılmasının ikinci planda tutulmasına izin vermez. Zeytin yetiştiriciliğinde bilinen metotların tatbiki, önemli ve çabuk bir gelişme temin edebilir ve hükümetler veya özel sektör tarafından harcanan yatırımlara daha faydalı karşılık verebilir.

Millî ya da uluslararası düzeyde organizasyon ve uygulama edilmiş bitki koruma sistemleri, meselenin köküne inecek çözüm yollarıyla birleşmedikçe sadece geçici bir çare olabilir.

Zeytin bahçelerinin tesisi ve modernleştirilmesi ancak yeterince kararlı bir pazar, yağ ve sofra zeytini için yükselen bir istek, yani, üreticiye cesaret verici unsurlar mevcutsa mümkün olabilmektedir.

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, sürenizi tam 5 dakika geçtiniz. Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Efendim, 2 dakikanızı daha istirham ediyorum mümkünse.

Milletlerarası fiyatların yükselmesi, şayet stokları ve zeytin ürününün kalitesini ayarlamak ve pazarı yavaş ve sabit şekilde beslemek suretiyle pekiştirilirse, lüzumlu değiştirme çabalarının teşvik edilmesinde önemli bir unsur olabilir.

Hükümetlerin ve özel kesimin gayretleri, zeytin yetiştiriciliğinin topyekûn ve ahenkli bir programla modernleştirilmesini hedef almalıdır. Hatırda tutmak gerekir ki, gittikçe yığılan ve şiddetlenen problemlere sebep olan tabiî sebepleri ortadan kaldırmaksızın, sektörün eksikliklerinin devamlı hükümet desteğiyle üstesinden gelinemez.

Dünya zeytinciliği, en ihtiyaçlı bölgelere yakın, benzer isteklere sahip bir grup ülkeye yakın olarak kurulmuş, böylece, pratik, bağlantılı ve faydalı seviyede bir çalışmaya imkân verecek deneme ve yayım merkezleri vasıtasıyla milletlerarası kuruluşların teknik ve malî kaynaklarından yararlanma şansına sahip bulunmaktadır.

Türkiye'nin bitkisel yağ ihtiyacının karşılanması için en verimli yol, zeytin alanlarının artırılması, mevcut ağaçların ıslah edilmesi ve hasadın elle veya vibratörle yapılmasıdır.

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, istirham ediyorum, lütfen…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Hemen, son cümle efendim.

Özellikle Doğu Akdeniz Bölgesinde zeytin dikilmesine uygun binlerce hektar arazi mevcuttur. Son yıllarda zeytin fidanı dikiminde artış kaydedilmişse de, yeterli bulunmamaktadır.

Ben, bu vesileyle, AK Parti Hükümetinin, zeytin, mısır ve ayçiçeği üreticilerine gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum ve destek vermesini istiyorum; Sayın Başkana da sabrından dolayı teşekkürlerimi ve saygılarımı arz ederken, yeni yılınızın kutlu olmasını ve yaklaşmakta olan mübarek kurban bayramınızın da size ve aziz milletimize hayırlar getirmesini diliyor, tekrar saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gruplar adına konuşmaların tamamlanmasından sonra, önerge sahipleri adına ilk konuşmacı Edirne Milletvekili Necdet Budak'tır.

Sayın Budak, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NECDET BUDAK (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yağ bitkileri tarımının ve bitkisel yağ üretiminin sorunlarına ilişkin önergem hakkında söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ben, öncelikle, bir düzeltme yapmak istiyorum. Danışma Kurulunda, iki grup başkanvekili önergelerle ilgili tartışırken, tam anlamda bir uzlaşmaya varamadılar. Muhalefet Partisi Grup Başkanvekili, ismimi de zikrederek, benim önergemin sadece ayçiçeği olduğunu, yağ sektörüyle, bir anlamda, tam, zeytincilik dahil, ilgili olmadığını söyledi. Aslında, burada, bir mutabakata varmamız lazım; o da şu: Yağ sektörü deyince, biz, yağlı tohumlu bitkileri anlıyoruz. Örneğin, Türkiye'de tükettiğimiz yağın yüzde 48'i ayçiçeği. Mısır var, kolza var, susam var, pamuk var; ama, zeytin de, tabiî ki, önemli; ama, zeytin ve zeytinden de kullandığımız yağ, yaklaşık olarak, yüzde 12, yüzde 13 civarında. O bakımdan, benim önergem özellikle Trakya yöresindeki üreticileri ilgilendirdiği için, ayçiçeği konusunda ağırlıklı olacak; ama, bu, yağ sektöründe önemli bir kısım olduğu için ben bunu ele aldım. O bakımdan, tüm bu önergelerin, yağ sektörünün sorunları anlamında değerlendirilirse, daha verimli olacağını düşünüyorum.

Benim bu önergeyi vermemdeki amaç, bitkisel yağ üretim politikalarını irdelemektir. Niye biz bu önergeleri verdik, şunun için verdik; çünkü, Türkiye'nin her yıl yurt dışına 1 milyar dolar -petrolden sonra en fazla- döviz ödediği konu olduğu için. Peki, ülkemizde yağ sanayiinin yerleşik alanı neresi; yüzde 70'i Trakya bölgesi ve Trakya bölgesi ayçiçeği üretiminin de yüzde 70-80'ini sağlıyor. Yağ politikasına ilişkin problemler de, ayçiçeği üreticilerini, mısır, zeytin üreticilerini, bütün yağ bitkileri üreten üreticileri ilgilendirmekte. Özellikle ayçiçeğinde dünya standartlarında verim ve kalitede çok büyük bir problemimiz yok. Tüm bitkisel yağları dikkate aldığımızda, biz, tüm bitkilerden, Türkiye'de ürettiğimiz yağ miktarı 2 000 000 ton. Bundan çıkardığımız yenilebilir yağ ise, 400 -500 bin ton civarında; ama, tükettiğimiz yağ miktarı 1,3 milyon ton olduğu için, 800 000 tonluk bir yağ açımız var ve bunun için de 1 milyar dolar para ödüyoruz.

Peki, bu sorun neden oluştu, neden Türkiye bu duruma geldi; bunun nedeni şu: Türkiye, geçmişte, en büyük ihtiyacı olan tahıllara özel bir önem vermiştir, ekmek daha önemliydi; ama, ülkemizde kişi başına gelirin artmasıyla birlikte, ülkenin artan enerji ve protein ihtiyacı tam olarak dikkate alınmamış ve yağlı tohumlar üretimine yeni bir yön verilememiştir. Uluslararası yaptığımız anlaşmalarda da, özellikle Dünya Ticaret Örgütünde, yine, ülke olarak tahılları ön plana koymuşuz, yağlı tohumları ikinci plana koymuşuz. Bu önergeleri vermemize sebep olan bir başka etken de, Türkiye'de, tahıllar ile yağlı tohumlar ülkenin her yerinde birbiriyle rekabet etmişlerdir. Tahıllarda, Türkiye'de, Toprak Mahsulleri Ofisi alım yaparken, yağlı tohumları birlikler almıştır, onun için de, bütün bu konuşmalarda birlikler üzerinde ağırlıklı olarak duruyoruz. Tabiî, birlikler Ticaret ve Sanayi Bakanlığının bünyesinde olduğundan, kendileri sanayie -üretmek yerine, üretimin yanı sıra- yatırım yaptıkları için, bu anlamda, Türkiye'deki özel teşebbüsün de, serbest rekabet anlamında, tam olarak ortaya çıkmasına engel olmuştur.

Tabiî, ben, burada, bütün bunları, aslında, bugün bayram üzeri olduğu için, Parlamentodaki milletvekili sayımız -iktidar ve muhalefet- az; ancak, biz, Türkiye'den -değerli milletvekilleri, ben, sizin dikkatinizi çekmek için söylüyorum; belki, önemsiz bulabilirsiniz ama- dışarıya ödediğimiz 1,5 milyar dolarla ilgili olarak konuşuyoruz ve üreticiler için de bu çok önemli. O nedenle de, biz, birlikleri çok önemsiyoruz.

Toprak Mahsulleri Ofisi… Örneğin, bu yıl, hükümetimiz, 800 trilyon ek maliyeti göz önüne alarak,  haklı olan buğday üreticisini mağdur etmemek için tüccardan daha yüksek fiyat vererek alım yapmıştır; ama, öbür taraftan 1,5 milyar dolar da bu yıl yağlı tohumlara ödeyeceğiz. O bakımdan, ülkemizin burada büyük bir zararı var.

Peki, ne yapmamız gerekiyor; işte, bunu, bu önergelerle tartışmamız gerekiyor. Âcizane, kişisel fikrim de şu: Örneğin, Trakya'da buğday ile  ayçiçeğinin kârı çiftçi için hemen hemen aynı. Eğer, biz, ayçiçeğinde prim sistemini, telafi edici önlem olarak değil de, buğday ekiminden önce açıklayabilirsek -bütçe tekniği açısından da bunu irdeleyebiliriz- çiftçimizi ayçiçeği ekimine yönlendirebiliriz ve çiftçimiz, buğday yerine ayçiçeği ekimine yönlenir ve bu döviz kaybını asgarî ölçüye indirgeyebiliriz.

Ben inanıyorum ki, Toprak Kanununda olsun, Tarım Sigortaları Kanununda olsun, Bitki  Islahçı Hakları Kanununda olsun, tarımla ilgili birçok konuda bu Parlamento ilklere imza attı; sağlıkta büyük bir değişim yaptı bu Parlamento; hükümetimiz de, tarımda bu gerekli dönüşümü yapacaktır diye düşünüyorum. Bunun için imkân ve ortamın olduğunu düşünüyorum. Hükümetimiz, yağ politikalarına yönelik olarak….

Sayın milletvekillerim, eğer dinlerseniz… Ben, burada çok çok rica ediyorum…

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen hatibi dinleyin.

NECDET BUDAK (Devamla) - Uşak Milletvekilim… Yani, benim uyarmak hakkım değil ama… Yani, burada, bölgelerimizde biz ayçiçeği üreticilerine bunu anlatacağız.

Bakın, AK Parti Hükümetinin milletvekilleri dahi belki şu anlatacaklarımı tam olarak bilmeyebilirler. Neden; biz o kadar çok şey yapıyoruz ki, bunları anlatmaya fırsat kalmıyor.

Burada üreticiler için de önemli şeyler söyleyeceğim. O da şu: Yağ politikalarında birlikler alım yapıyor. Bakın, 2004 yılı sonunda tarım satış kooperatifleri ve birlikler yeniden yapılandırıldı. Buradaki amaç şu: Alım yapan birlikleri özerk yapıya kavuşturmak ve bunların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamak. Yeniden yapılanmayla birlikte, birlikler içerisinde, çiftçiler, küçük çiftçiler tabandan tavana örgütlenebiliyorlar artık.

Yine, birlikler, bu yapılandırma sayesinde malî yönden bağımsız, ekonomik olarak sürdürülebilir, rekabet edebilir ve üreticiye daha iyi hizmet götürebilir bir yapıya kavuşmuşlardır. Birlikler, artık, kendi genel müdürlerini kendileri atıyorlar; daha önce bakanlık onayı vardı. Geçmişte durumlar böyle değildi, gelen iktidarlar kadrolaşıyorlar ve yandaşlarını işe alabiliyorlardı. Bakanlığımızı, Türkiye'deki bu birlikleri bu çağdaş yapıya kavuşturmalarından dolayı gerçekten kutluyorum; bu, çağdaş bir oluşum.

Yeniden yapılandırmayla birlikte, birliklerin, belli kriterleri yerine getirmesiyle, toplam 694 trilyon DFİF kredisi borcu silinmiştir. Biraz önce konuşmacı arkadaşlarca "neden silindi" denildi. Bunun silinmesinin esas nedeni, bu kurumların, üreticiye sahip çıkmak anlamında, uluslararası piyasada rekabet edebilmeleri içindir. Bizim birliklere sahip çıkmamızın nedeni, ekranı başında bizi izleyen üreticilerdir; yani, üreticilere biz sahip çıkmasaydık, uluslararası piyasadaki firmalarla bu kurumlar rekabet edemeyeceklerdi. Bu da, bu hükümetin başarısıdır.

Tabiî, biz, burada olumlu şeyleri söyleyeceğiz; ama -bu yağ önergesini vermemizin nedeni- olumsuz şeyleri de söyleyeceğiz.

Ben, çiftçi bir ailenin çocuğu olarak ve ziraat akademisyeni bir milletvekili olarak, tüm çiftçilerimiz ve birliklerimiz adına, hükümetimize bu anlamda teşekkür ediyorum.

Çiftçilerimiz ve birlikler bu borçlarının silindiğini bilmektedirler; ancak, siyaseten, birlik yöneticilerinin çoğu, bunu, köylülerle, üreticilerle tam olarak paylaşmamaktadır.

Biz, burada, milletin kürsüsünden olumlu şeyleri söylemenin yanı sıra… Aşırı karamsar tablolar bazen çiziliyor. Bunların, bence, hiç kimseye bir faydası yok; ama, bizim bu yapılanların reklamını yapmaktan çok, daha iyi nereye gideriz diye çalışmamız lazım.

Tabiî, bu yeniden yapılandırma çerçevesinde, birliklerin zararının yanı sıra personellerinin de tazminat giderleri ödenmiştir. 16 Haziran 2000 ile 31 Aralık 2004 tarihleri arasında işten 11 000 personel çıkarılmış ve bunun yaklaşık olarak hükümetimize maliyeti 150 trilyondur. Bu da, hazineden, Başbakanımızın talimatıyla çıkarılmıştır.

Peki, hükümet birliklere sahip çıktı, üreticiler anlamında; şimdi ne olacak?.. Şimdi, artık, ayçiçeği üreticileri ya da yağlı tohum üreten üreticiler kendi özerk birliklerine sahip çıkmalıdırlar ve birliklere kesinlikle siyaseti sokmadan, kaliteli yöneticileri seçmelidirler. Bununla birlikte, bazı birliklerin yeniden yapılandırılması sonrası, aşırı personel alımına tekrar devam ediyorlar. Özellikle, yöneticilerin bazılarının -halk arasında da konuşuluyor, biz de duyuyoruz- neredeyse, bir Genelkurmay Başkanının maaşının 3 katı maaş aldığı söyleniyor. Bunlar doğru değildir, üreticilerimiz için bir fayda getirmez, bunlar olmamalıdır. Biz, hükümet olarak görevimizi burada yaptık.

Şimdi, hükümet ne yapmaya çalıştı; bu kurumların devletten…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALUK KOÇ (Samsun) - Süresi bitti Sayın Başkan, yeter!

AHMET IŞIK (Konya) - Çok önemli şeyler anlatıyor.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bu önergedekileri söylemiyor ama; kapanan fabrikaları söylemiyor Trakya'da, sorunları söylemiyor!..

AHMET YENİ (Samsun) - Hocam, sizi dinlediler bugün.

NECDET BUDAK (Devamla) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Budak, konuşmanızı tamamlayınız.

NECDET BUDAK (Devamla) - Şimdi, Sayın Grup Başkanvekili tıp profesörü…

BAŞKAN - Sayın Budak, lütfen,  siz konuşmanıza devam ediniz.

Buyurun.

NECDET BUDAK (Devamla) - …ben de ziraat profesörüyüm. Şu ana kadar mütevazı davrandım, kendi alanına hiç girmedim. O da benim alanıma girmezse iyi olacak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Ben önergeden bahsediyorum... Teşyi etmeyin arkadaşlar, yanlış anlaşılıyor!

NECDET BUDAK (Devamla) - Şimdi, AK Parti Hükümeti, devletten ve siyasetten bu kurumları uzaklaştırmak için 850 trilyon harcamayı, çiftçiler adına, birliklere yapmıştır. Her bir parti de bunu yapamaz. Burada AK Parti Hükümetinin hakkını da teslim etmek gerekir. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Herhalde, milletin uykusu geldiği için, açmak için yapıyorsunuz...

Bir başka yanlış anlaşılma da, siyasetçiler arasında; arkadaşlar, birliklerin fiyatını biz açıklamıyoruz, hükümet açıklamıyor; bunlar özerk kurum. Örneğin, ayçiçeği tabanfiyatını hükümet açıklamıyor, ayçiçeği tabanfiyatını birlik yöneticileri açıklıyor; ama, biz, köyleri ziyaret ettiğimizde, milletvekilleri olarak; bazı çiftçiler, bazen de muhalefet etmek amacıyla, bilerek ya da bilmeyerek, bazı siyasîler "hükümet, gördünüz mü, bakın, ayçiçeği tabanfiyatını düşük tuttu...." Bakın, bu doğru değil, hükümet açıklamıyor, birlik yöneticileri açıklıyor; ama, hükümet olarak biz ne yapıyoruz -bakın, sadece ayçiçeği için söylüyorum- prim desteklemelerinde bulunuyoruz. Örneğin, diyelim ki, 2005 yılını ele alırsak, biz varsayalım ki, 175 000 lira prim belirledik -ki, büyük olasılık o civarda oluşacak; ben buradan bir şey söylemek istemiyorum-  dekar başına 16 000 000, dekar başına 3 000 000, buğdayda 1 600 000, ayçiçeğini özendirmek için 3 000 000, gübre desteği 4 500 000, buğday  desteği  2,4 trilyon  ve  toplamı  47 500 000.  Ayçiçeğinin  1 dekar maliyeti ise yaklaşık 105 000 000. Yani, biz, çiftçimizin 1 dekar ayçiçeğine yaptığı masrafın yarısını, destek olarak veriyoruz. Bunları öğrenmekte fayda var.

Tabiî, biz, tüm bunlara rağmen, tüm bu yapılanlara rağmen, daha iyisini yapmak için yağ açığına ilişkin politikalar üretmemiz lazım. Ne yapmamız lazım, problem nerede; birliklerin üretici-sanayici-tüketici zincirinde piyasaya entegre olamaması, birliklerin yeterince iyi yönetilememesi, ayçiçeği-buğday paritesinin ayçiçeği aleyhine olması, tahıllar ile yağlı tohumlar, yağlar, küspe gümrük vergileri, kırma rafine margarin tesisleri koruma farkı, karşılıklı taviz kapsamında verilen tarife kontenjanları, nüfusun artışı nedeniyle, yağ açığı problemimiz devam etmektedir.

Öte yandan, Avrupa Birliğinde ve gelişmiş ülkelerde biyodizel teşvik görüyor; ülkemizde de bu anlamda yaygınlaşma var...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yağ açığı kapandı artık; yeter!

BAŞKAN - Sayın Budak, konuşmanızı güzel yapıyorsunuz, vukufiyetinizi de biliyorum. Bugün, hiçbir arkadaşımızın, Sayın Bakandan başlayarak, sözünü kesmek istemedim, rahat bir şekilde konuştular; ama, size de tekrar bir eksüre vereyim; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız; çünkü, bütün bilgilerinizi, hünerlerinizi burada ifade etme imkânı zaman olarak yok; yoksa, sizin yeteneğinizden kuşkum yok. Lütfen, şu 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

NECDET BUDAK (Devamla) - Şimdi, biyodizel için, dışarıdan yağ getirip biyodizel üretirsek iki kat masrafa neden olur.

Ben, şunu söylemek istiyorum: Biz, yağ sektörünün özel ve kamu sektöründe, tüm üniversiteler, bakanlıklar bir araya gelip, orta ve uzun vadede yağ politikamızı oturtabiliriz diye düşünüyorum.

Ben, ayrıca, buradan, Grup Başkanvekilinin Edirne ile ilgili söylediklerine cevaben şunu söylemek istiyorum: Ben, Edirne'de, ayçiçeği üreticileriyle yağ zirvesi yaptım iki gün, hiç ayrılmadan. Edirne'de, ortak tarım politikasını, hep beraber, üreticilerimizle yaptık. Edirne'de üretici birliği kurduk. Edirne'de, muhtarlarla, köylülerle, Avrupaî, 10 trilyonluk, Maliye Bakanımızın, Başbakanımızın desteğiyle bir tesis yaptık, kültür sitesi. Her hafta, gittiğimde, orada, onlarla dertleşiyorum, onların sorunlarını dinliyorum, projeler üretmeye çalışıyorum. Edirnelilere de buradan sesleniyorum: Onlar bana sahip çıkıyorlar, Edirne'de her türlü partili sahip çıkıyor. O bakımdan, onlara, elimden ne geliyorsa yapacağım. Onlar bana sahip çıkıyorlar, ben de onlara sahip çıkacağım diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür cümlenizi alayım.

NECDET BUDAK (Devamla) - Bitiriyorum.

O bakımdan, Edirnelilerle ilişkime siz buradan müdahale etmeyin.

Ben, son olarak şunu söylüyorum: Araştırma önergesine vereceğiniz destek için, şimdiden, iktidar-muhalefet, tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum.

Yeni yılınızı kutluyorum. Kurban bayramının da tüm ülkemize bol bereket getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)                  

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önerge sahipleri adına ikinci konuşmacı, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk.

Sayın Ertürk, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ERTÜRK (Aydın) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi televizyonları başında izleyen çok değerli zeytin üreticilerimiz; herkese iyi yıllar diliyorum, iyi bayramlar diliyorum. Bu dileklerimle, vermiş olduğumuz zeytin ve zeytin üreticilerinin sorunlarıyla ilgili araştırma önergemiz için, sizlere, 10 dakika da olsa, bu sorunu anlatmak istiyorum.

Şu anda, ülkemizde, 600 000 hektar alanda zeytin üretimi yapılmakta, 107 000 000 adet zeytin ağacımızdan, 1 000 000 ile 1 500 000 ton arası zeytin üretimi, 90 000 ile 150 000 ton arası -yıllara göre- zeytinyağı üretimi, 200 000 ile 300 000 ton arası da sofralık zeytin üretimi yapılagelmektedir.

Bitkisel yağ ve yağlı tohumlarda açığımız vardır. Bu açığımızı kapatmak için gerek yağlı tohum üretimlerimizde ve gerekse ham yağ üretimiyle beraber yağlı tohum ürünü olan zeytinyağı ve zeytin üretiminde de bir fırsat ve çareleri bulmak için ülkemizin yeteri kadar kaynağı ve imkânı da vardır. Bu esnada, zeytin sanayii de, bu üretimle beraber gelişmekte, gerek kontinü sistem gerek ambalajlama ve paketleme sistemlerinde de yeni fırsatlar yaratılmaktadır.

Sorunların başında, bu zeytinin sahibi kim sorusu, bize pek çok yerde, pek çok kurumda, milletvekili olarak gittiğimiz çeşitli panellerde, bize sorulmaktadır; bu zeytin ürününün sahibi kimdir? Zeytin ağacının, fidanının yetiştirilmesi, ağacın bitkisel üretiminin sağlanması için, gübrelenmesi, budanması, sulanması gibi sorunlarla Tarım Bakanlığı ilgilenmektedir. Ancak; mahsul hasat olduğu zaman, gerek yağ olarak gerekse sofralık hale geldiğinde Sanayi Bakanlığı ürünü haline gelmektedir. Hatta, ihracat teşviklerinde de Dış Ticaret Müsteşarlığı söz sahibi olmaktadır. Öncelikle bu kimlik sorununu bir çözmemiz gerekmektedir. Bu zeytin ürününün sahibinin Tarım Bakanlığı mı, Sanayi Bakanlığı mı, Dış Ticaret Müsteşarlığı mı, Hazine Müsteşarlığı mı, kim olduğunu bir ortaya koymamızda bence büyük yarar vardır diye düşünüyorum.

İkinci bir sorunumuz, zeytin dikilebilecek alanlarda uygun çeşitlerin belirlenmesi sorunudur. Burada, yağlık, yemeklik çeşitlerinin dağılımı ve uygun fidanların yetiştirilmesi ve bunların teşvik edilmesi konusu gündeme gelmektedir. Örnek; bugünlerde, ülkemizin pek çok yerine, mesela, Aydın İlimizin Karacasu İlçesine Gemlik zeytini dikilmektedir. Bu Gemlik zeytini orası için uygun mudur değil midir?.. Hatta, yeni dikilen fidanların pek çoğu, neredeyse yüzde 80 nispetine ulaşan miktarı Gemlik türünden dikilmekte, yani, sofralık zeytin olarak gündeme gelmekte; ancak, belki öyle yörelerimiz var ki, öyle yerlerimiz, öyle topraklarımız var ki, buralara yağlık zeytin dikilmesi gerekmekte olduğu halde, insanlarımız, çiftçilerimiz bilinçsiz bir şekilde, Gemlik'ten daha iyi kazanırız düşüncesiyle ve daha kısa zamanda meyveye geliyor diye, bir de var-yok yılları arasında Gemlik'te çok fazla bir farklılık yaşanmadığı için, daha çok Gemlik zeytini dikmeye heves etmektedirler. Burada bir ar-ge çalışmasının gerekli olduğu kaçınılmazdır.

Üçüncü bir sorunumuz, zeytin ağaçlarında gördüğümüz vertisilyum solgunluğu denilen kuruma hastalığı. Gerçekten, bugün üretici, bu hastalığın çaresi, tedavisi, onarılması güç gibi görünen bu sorunu için kara kara düşünmektedir. Gerek tarımsal araştırma enstitülerimiz gerek Tarım Bakanlığımız gerekse üniversitelerimiz bu konuda yoğun bir çalışma içerisindedir. Ancak, maalesef, hâlâ bugüne kadar gerek solarizasyon sistemi gerekse çeşitli aktivatörler kullanmak suretiyle bu sorunun çözümü konusunda insanlarımızın yarınına umutla bakabileceği bir çözüm noktasına gelinememiştir. Bu konuda da sıkı bir şekilde ar-ge çalışmalarının yapılması ve insanlarımızın, bu kuruma hastalığından ötürü, bitkinlikleri, bedbinlikleri, moralsizliklerinin giderilmesi gerekmektedir.

Bir başka sorunumuz, üreticimiz gereği kadar bilinçlendirilemediği için, ağaçlarının gübrelenmesi, ilaçlanması, sulanması, hatta, hasat edilmesi konusunda… Hasadı ancak çırpmak suretiyle yaptığı zaman bir sonraki yıl meyve verebilecek olan sürgünleri de kırdığı için burada da büyük bir sorun yaşanmakta. Üreticimizin mutlaka bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Burada ziraat odaları meydanlarda çıkıp miting yapacağına, zeytin üreticilerini bu konuda eğitmelidir; onlardan dekar başına aldığı paralardan ziyade, onları bilgilerle donatmalıdır; ağaçların yetiştirilmesi konusunda, hasat edilmesi konusunda, gübrelenmesi konusunda. Bir meslek kurumu olarak aslî görevi bence bu olmalıdır. Ama, maalesef, bugün ziraat odaları meydanlarda "AK Parti sizi mahvetti, AK Parti sizi diri diri toprağa gömdü" diyerek miting yapma hevesindedir, arzusundadır. Ziraat odası da kendini burada bir sorgulamalıdır.

Bir başka sorunumuz, bozuk baltalık orman alanları vardır. Bu bozuk baltalık orman alanlarına, pek çok kurum zeytin dikmeye heves etmektedir. Halbuki, bu alanlar, ülkemizin topraklarıdır, ülkemiz insanlarının topraklarıdır; muhakkak, o bölgede yaşayan köylülerimiz tarafından değerlendirilmelidir. Muhtelif kurumlara bu arazilerin tahsisinden ziyade, o bölgede yaşayan köylülerimiz, insanlarımız, üreticilerimiz tarafından bu boş, gerek hazine arazilerine gerekse bozuk baltalık orman alanlarına… Çünkü, Ege Bölgemizde böyle pek çok yer var. Buralar çiftçilerimize, köylülerimize verilmek suretiyle, oraların da zeytin ağaçlarıyla donatılması ve millî ekonomimize katkı sağlayabilecek bu ürün için fırsat yaratılması gerekmektedir.

Belki, buralara uygun türün bulunması yönünde zeytin de dikilmeyebilir, bu bozuk baltalık alanlara; belki kestane ağacı, belki ceviz ağacı daha avantajlar yaratabilecekse, o tür içinde, belki fıstık çamı da dikilmek suretiyle, üreticilerimizin daha iyi kazanabilecekleri ürün deseni sağlanabilir.

Bir başka sorunumuz, prina ve karasu. Geçen sene yoğun çalışmalar yaptık; Çevre Bakanlığımız bu konuda etkili çalışmalar yaptı, bölge milletvekilleri, zeytin üreten bölge milletvekilleri olarak bu konuda çok dik duruşlu bir çalışma sergiledik. Gerçekten, prinanın, yani, zeytin sıkıldıktan sonra zeytinyağı bir kenarda, prina veya zeytin küspesi dediğimiz atık ürününün de değerlendirilmesi, onun da çevre koşullarıyla, çeşitli sıkıntılarla üreticilerin karşı karşıya kalmaması, bir ikincil işlemden geçirildikten sonra da yakacak olarak kullanılması için yoğun çalışmalar yapıldı. Bu konunun da, mutlaka, neticelendirilmesi gerekmektedir.

Gündemde olan bir başka sorun da, karasu. Maalesef, Çevre Bakanlığı, zeytin ağaçlarından elde edilen zeytin ürününün sıkılmasından sonra zeytin fabrikalarının atık olarak çıkan bu karasunun, gerek koku olarak çevreye verdiği zararlılıktan ve gerekse aşırı bir kimyevî bir oluşum herhalde oluşturduğundan, belki bir organik gübre olduğu da söyleniyor; ama, bu oluşumun da, yapılması gereken neyse, çökelti havuzları mı veya ikinci bir ayrıştırmadan veya bir seperatörden geçirmek suretiyle içindeki organik maddelerin ayrılması mı neyse, bunun da -bir teknik konudur- mutlaka ortaya konulması lazım. Zeytin fabrikalarımıza ceza yazılma yoluna gidilmektedir. Bu doğru bir şey değildir; çünkü, o insanlar ne yapacaklarını bilememektedirler. Bu konuda da bir araştırma çalışması yapılarak, bu konuya bir çekidüzen verilmesi lazımdır. Böylece, zeytin sıkan zeytinyağı fabrikalarımızın, gerek normal sistemde gerekse kontinü sistemde çalışan firmalarımızın da yapacak oldukları işleri bilmeleri gerekmektedir.

Bir başka sorunumuz; Uluslararası Zeytinyağı Konseyinden maalesef çıkmışız. Buradan çıkmamamız lazım; çünkü, dünyada artık bir bütünlük, bir globallik gündemdedir. İspanya'daki, Yunanistan'daki, İtalya'daki, Tunus'taki, Suriye'deki zeytin üreticileri ile Türkiye'deki zeytin üreticileri aynı konularla, aynı sorunlarla karşı karşıyadır. Onun için, bu bütünlüğün arz edilmesi bakımından, bizim mutlaka Uluslararası Zeytinyağı Konseyine girmemiz gerekmektedir.

Bir başka sorunumuz; Tarım Komisyonunda, tarım çerçeve kanununu çalıştık ve şu anda Yüce Meclisimizin gündemine geldi. En kısa zamanda bunu görüşmemiz lazım; çünkü, tarım kanunu tasarısı, Necdet Hocanın da dediği gibi, yağlı tohumlardaki açığımızı karşılayabilecek pamuk, ayçiçeği, zeytinyağı, soya gibi temel ürünlerimizde bize fırsatlar yaratabilecek olan bir kanun tasarısıdır. Bu kanun tasarısında biz, ürün konseyleri yazdık. İnşallah Yüce Meclisin de oluruyla bu kanun tasarısı kanunlaştığında, ulusal zeytinyağı konseyini kurma fırsatımız gündeme gelecektir. Böylece, ulusal zeytinyağı konseyini kurduğumuzda, çiftçi birlikleri, üreticiler, sanayiciler, tüccarlar, zeytinyağıyla uğraşan  gerek kamunun gerek özel sektörün tüm kurumları bu sorunların birlikte ve beraberce çözümü için bir çare bulabileceklerdir diye de öngörüyoruz.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ertürk, konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET ERTÜRK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben, sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Gerçekten, sorunlar var. Burada değerli konuşmacılarımız, değerli milletvekillerimiz sorunları anlatmaya çalıştılar. Benden sonra konuşacak olan arkadaşlarımız da bu sorunları açıklamaya devam edecekler. Gerçekten, bir sorun yumağı var. Bu sorun yumağını çözme iradesi Yüce Meclisin elindedir. Bu araştırma önergesiyle beraber, bu fırsat verildiği takdirde, komisyona seçilecek olan arkadaşlarımız, bu konuda iyi bir çalışmayla, zeytin üreticilerimizin bekledikleri ve gözlerinde büyüyen sorunları çözme fırsatı bulabilirler.

Ben, son olarak desteklemeler konusunu anlatmak istiyorum. Gerçekten, zeytin ürününde destekleme çalışmaları hükümetimizin gündemindedir. Bu sene, kilogram başına 250 000 lira destekleme primi gündeme gelmiştir. Balıkesir Milletvekili arkadaşlarımızın da yoğun çalışmalarıyla, destekleme primlerinin ödemesi sonbahara bırakılmıştır, doğru bir iş olmuştur. Her ne kadar 31 Martta bunun süresi öncelikle talep edilmişti; ama, sonradan zeytinyağı fiyatlarının yükselebileceği düşüncesiyle, 30 Eylüle bu süre uzatıldı. Güzel de oldu; nitekim, insanlarımız, yazın 5 000 000 liraya yaklaşan fiyatlarla zeytinyağı satma fırsatı buldular. 250 000 liralık primlerimiz de geçen haftalarda ödendi. Şimdi, bunun yanında, tanelik zeytin de destekleme gündemindedir, tabiî, ihtiyaç duyulduğunda yapılmalıdır. Markalı ve ambalajlı ürünlere ihracat desteği vardır, tonda 150 dolar. 5 kilogramı aşmamak üzere, tonda 150 dolarlık, hükümetimizin ihracat desteği devam etmektedir.

Son olarak da, pek çok arazi  zeytin fidanı dikimi için tahsis edilmekte-dir, fidan dağıtımı yapılmaktadır. Benim ilimde, Aydın İlimizde, 730 milyar lira-lık bir paket çalışmayla, gerek Tarım İl Müdürlüğümüz ve gerekse Özel İdare-miz, yüzde 20'sini üreticiden almak üzere, yüzde 80'i de hibe olmak üzere, bu sene 500 000 adet zeytin fidanı dağıtma çalışması içerisindedirler; kendilerine teşekkür ediyoruz.

Bu duygularımızla, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum; zeytin üreticile-rimizin sorunlarının çözümü için de, bu araştırma önergemizin kabulünü talep ediyorum; herkese, iyi bayramlar, iyi yıllar diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ertürk.

Önerge sahipleri adına üçüncü konuşmacı, Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu.

Sayın Aydınlıoğlu, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Yüce Meclisimizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün, çok önemli bir Meclis araştırma komisyonunun kurulmasına karar vereceğiz hep birlikte; zeytin ve zeytinyağının içinde bulunduğu sorunları araştıracak olan bir komisyon. Aslında, biz, 2004 yılının mart ayında bu araştırma önergesini vermiştik Sayın İsmail Özgün'le birlikte ve 20 milletvekili arkadaşımızla. Burada söz hakkı İsmail Özgün Beyindi. O, zeytin bölgesinde oturuyorum diye söz hakkını bana devretti; bu yüzden, ben, İsmail Özgün Beye de teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Yüce Mecliste bugüne kadar birçok komisyon kuruldu; ama, inşallah, bugün kurulmasına karar verecek olduğumuz komisyon bunlardan en önemlilerinden bir tanesi olacak. Yaptığım araştırmaya göre, bugüne kadar, zeytin ve zeytinyağının sorunlarını araştıracak olan bir komisyon bu Yüce Mecliste kurulmamış.

Değerli arkadaşlarım, dünyada yaklaşık 10 000 000 hektar üzerinde 900 000 000'dan fazla zeytin ağacı bulunmakta. Bu ağaçların yüzde 98'i Akdeniz ülkelerinde bulunmakta. Türkiyemiz, 90 000 000 ağaç varlığıyla İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın ardından dördüncü sırada, zeytinyağı üretiminde ise zaman zaman Tunus'un gerisinde kalmaktadır. On yıl öncesinde 80 000 ton zeytinyağı üretimimiz varken, son dört yılın zeytinyağı üretimi ortalaması 123 500 ton seviyesine yükselmiştir. 100 000 ton olan sofralık zeytinimiz ise son beş yıllık ortalamaya göre 178 000 tondur. Dünya zeytin üretiminin yüzde 50'sini gerçekleştiren Avrupa Birliğinden sonra ikinci büyük üretici olan ülkemiz, dünya üretiminde yüzde 25'lik payla, siyah sofralık zeytinde birinci, yeşil zeytin üretiminde ise dünyada ikinci sıradadır.

Ülkemizde zeytin ve zeytinyağı üretimi daha çok Balıkesir, Aydın, İzmir, Bursa, Manisa ve Çanakkale'de yoğunlaşmıştır. Bu ağacın yaklaşık 10 000 000'u Balıkesir İlimizin Havran, Edremit, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık İlçelerinde bulunmakta ve özellikle, ülkemiz yemeklik zeytinyağının yüzde 95'i Balıkesir'in körfez ilçelerinde üretilmektedir. Dolayısıyla, bu bölgedeki halkımızın yüzde 80'i geçimini sadece ve sadece zeytin ve zeytinyağından sağlamaktadır.

Ülke olarak ele aldığımızda ise, 320 000  zeytinci aile işletmesi mevcut olup, bunun yüzde 14'ü 33 kooperatifi olan Tariş, Güneydoğubirlik ve Marmarabirlik'ten oluşmaktadır. Tariş 27 000, Güneydoğubirlik 5 000, Marmarabirlik ise 40 000 ortağa sahiptir.

Ülkemizde mahsul alınan zeytin ağacı sayısında her yıl artış olmasına rağmen, zeytin üretim miktarında yıldan yıla farklılıklar olmaktadır. Ayrıca, zeytin ağacı, bir sene çok, bir sene az mahsul vermektedir. Bu farklılıkların zeytinyağı üretimini etkilemesiyle bu sektörün tabanfiyatı ve pazarlama sorunları birlikte gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, zeytinyağının insan sağlığı ve beslenmesinde çok önemli bir yeri vardır. Vücut için gerekli, ancak sentez edilemeyen temel yağ asitleri, sadece yağda eriyebilen (E) vitamininin kaynağı oluşturması ve yüksek kalori değerinin yanı sıra meyve suyu gibi naturel olarak tüketilebilen yağ olma özelliği ve kendine has renk, koku, tat ve aromasıyla insan beslenmesinde gerçekten çok önemli bir konuma sahiptir. Ayrıca, diğer yağlar gibi bitkilerden elde edilmeyip zeytinyağı ağaçtan elde edilen tek meyve aromasıdır. Bu nedenle, zeytinyağı, başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Dokuların yaşlanmasını önler, bebek bekleyen ve emziren annelerin beslenmesinde en uygun yağdır. Zeytinyağının yüksek miktarda tüketildiği Akdeniz ülkelerinde kalp damar hastalıkları ve kanser vakalarının daha düşük oranlarda olması gerçekten dikkat çekicidir.

Değerli milletvekilleri, bölgemizde her yıl çeşitli defalar yapılan zeytin ve zeytinyağıyla ilgili panel ve toplantıların aşağı yukarı birçoğuna katılmaya çalışıyoruz, problemleri ve sorunları biliyoruz. Bunları, her fırsatta, hükümetimize, Sayın Bakanımıza, Sanayi Bakanımıza, dışticaretten sorumlu Devlet Bakanımıza ve Başbakanımıza iletiyoruz; ancak, bu konuda ilk kez kurulacak bir komisyon, sorunları yerinde tespit edip, yol gösterici olması bakımından önemlidir.

Ülkemizde var yılında ortalama 150 000 ton zeytinyağı üretimi yapılmaktadır. Bunun 50-55 bin tonu iç tüketimde harcanmakta, 100 ila 105 bin ton civarında zeytinyağımız ise ihtiyaç fazlası olarak bulunmaktadır.

Diğer zeytinyağı üreten ülkelere bir göz atacak olursak, İspanya yılda 750 000 ton civarında, Yunanistan 350 000 ton civarında, İtalya 250 000 ton, Suriye 150 000 ton, Türkiye 125 000 ton, Portekiz 40 000 ton, Tunus 40 000 tondur; ancak, İspanya'da bu yıl aşağı yukarı 4 000 000 ağaç soğuktan kurumuştur, ortalama 600 ile 700 bin ton rekolte kaybına uğramıştır. Yine, İtalya'da kuraklık ve rekolte kaybı olmuştur. İspanya dünya zeytinyağı ihtiyacının ortalama yüzde 40'ını temin ederken, bu yıl Türkiyemizde ihracat patlaması yaşanmıştır.

Şimdi, bütün ülkeler, İspanya ve İtalya'nın bıraktığı bu boşluğu doldurmak için, gerçekten, büyük uğraşlar vermektedir. Bizler, Türkiye olarak, bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Bu boşluğu, mutlaka, daha fazla ihracatla doldurmaya çalışmalıyız. Çoğu Avrupa Birliği ülkesi olan ülkelerle ihracatta yarışmak, maalesef, hiç de kolay olmamaktadır.

Bu bakımdan, zeytinciliğimizin uzun yıllar yaşaması için, zeytinyağı primleri mutlak surette ödenmeye devam edilmeli  ve  erken açıklanmalıdır.  Zeytinyağı primine esas olacak  fatura tarihi 30 Eylül olarak belirlenmelidir ve bu, her yıl 30 Eylül olmalıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde 1,5 dolar civarında olan destekleme primleri, ülkemizde de mutlaka artırılmalıdır. Ulusal Zeytinyağı Konseyi kanunu mutlaka çıkarılmalıdır. Uluslararası Zeytinyağı Konseyine tekrar üye olunmalıdır. Dürüst esnafın korunması için hileli zeytinyağı üretenlere yüksek cezalar uygulanmalıdır. Dökme hamyağ, zeytinyağı ihracatı serbest bırakılmalı, bu ihracat zaman içinde dengelenmelidir.

Zeytinyağı kullanımı insan sağlığı için, kitle iletişim kanalları kullanılarak daha fazla teşvik edilmelidir. Dünya son yıllarda zeytinyağının kıymetini anlamıştır, her yıl dünyada zeytinyağı tüketimi artmaktadır.

Zeytin fidanı dikimi teşvik edilmeli ve devletimiz tarafından desteklenmelidir.

Avrupa Birliği müzakere sürecinde, tıpkı İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın yaptığı gibi, zeytinyağımız, Avrupa Birliği masasına pazarlık için konulmalıdır.

Zeytinyağı ve zeytinin pazarlanmasında çok büyük gayretin içinde olan Tarişe her zaman destek verilmeye devam edilmelidir.

Üreticiler, kooperatif ve birlikler altında örgütlenmelidir.

Üretici Birlikleri Yasası ve Tarım Sigortası Kanunu bizim dönemimizde çıkarılan önemli yasalardandır. 4081 sayılı Çiftçi Malları Koruma Kanunu günün şartlarına göre mutlaka yeniden düzenlenmelidir.

Yine, zeytinyağıyla uğraşan üreticilere, yağını sattığında devletimize geri ödemek üzere işletme kredisi verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, zeytin üreticisi olan ülkemizde bu konuyla ilgili çeşitli önemli sorunlar mevcuttur. Bunların kurumsal bir yapı içinde ele alınması ve çözümler üretilmesi gereklidir. Konunun üretici, sanayici, tüketici, kooperatif, birlik, tüccar ve devlet yönünden önemi çok büyüktür.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce burada konuşma yapan Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Kemal Deveciler Bey şöyle dedi: "Primleri 100 000 liraya indirdiniz." Ancak, bizim yaptığımız araştırmaya göre bu yıl ödenecek olan prim miktarı henüz belli değildir ve açıklanmamıştır.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - 2006 bütçesinde 100 000 lira kondu.

ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) - O kesin değil.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Bütçede olan benim, sen değilsin.

ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) - Yine, Sayın Sanayi Bakanımızı dinledik "Aralık 2004 ayında, İspanya'nın Başkenti Madrid'de, Türkiyemizin tekrar Uluslararası Zeytinyağı Konseyine üye olması için bizim bir talebiz vardı, o kabul edildi; şimdi, bu kanun Yüce Meclise gelecek" dedi. Bu da üreticilerimiz için çok sevindirici bir karardır.

Yine, Tariş ve Marmarabirlik'e devletin verdiği DFİF kredileri için Sayın Bakanımıza çok çok teşekkür ediyorum.

Biraz önce biz burada otururken, bizim bölgeden zeytin üreticilerinden bana telefon geldi: "Bu sene zeytinler yerlere döküldü, ilaçlama zamanında yapılmadı" diye. Bizim bölgemizde, "Zeytin ve Zeytin Zararlıları Mücadele Birliği" diye bir birlik var; iki yıldan beri, Tarım Bakanlığımızdan az da olsa bu birliğe biz destek alıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydınlıoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum efendim.

Ancak, ilacın mutlaka zamanında yapılması gerekiyor. Uçak havaalanında hazır beklediği halde, maalesef, bu sene ilaç geç yapıldı; bunun sorumluluğu  tamamen bu birliğe aittir. Az da olsa yine bu birliğe destekler bizce devam etmelidir.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - İlacı vermedi devlet, birliğe ait değil.

ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) - Geçen sene bu birliğe biz ilaç aldık. Bu sene de 50 milyar para aldık; inşallah, önümüzdeki yıl yine almak için biz gayret edeceğiz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Hayır... 84 milyarı kim verdi?! Çekle verildi, çekle... Ona bakacaksın sen!

ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bana göre, biraz sonra bu Mecliste oylayarak kuracak olduğumuz komisyon bundan sonra bu sektörün sorunlarını araştırmak, önünü açmak için inşallah bir fırsat olacaktır.

Ben zeytin üreticisi bir ailenin çocuğu olarak seve seve bu kurulacak olan araştırma komisyonunda görev almak isteğimi belirterek, Yüce Meclisimize ve bizi televizyonları başında dinleyen zeytin üreticilerimize selam ve saygılar sunuyorum; kurban bayramınız mübarek olsun diyorum, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önerge sahipleri adına dördüncü konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirel; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL DEMİREL (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, zeytinle ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergesini tekrar gündeme alınıp, bununla ilgili araştırma önergesinin sonuçlanması için tekrar bir aradayız.

Biliyorsunuz bu konu bundan bir ay evvel tekrar burada gündeme gelmiş, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu konunun gündeme alınması için görüşmelerimizi ve görüşlerimizi ortaya koymuştuk. Ne yazık ki, o gün AKP'li arkadaşlarımız milyonlarca zeytin üreticisinin, köylümüzün, çiftçimizin umutla beklediği, kendisine sahip çıkılması noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerine düşen görevi yapacağına olan inancıyla televizyonları başında bunu beklerken, bunu görememenin, AKP İktidarının ve milletvekillerinin o gün bu araştırma önergesini reddederek, âdeta köylüye, çiftçiye ve zeytin üreticine olan bakışını ortaya koyması açısından da ibret verici bir tabloydu bu.

Yani, ne değişti; aradan bir ay geçti, bir ay içerisinde tekrar bu konu gündeme geliyor ve gündeme gelen konuyu da, Cumhuriyet Halk Partisi olarak olsun, diğer partiler olarak olsun, hepimiz bu konuyu elbirliğiyle ve oybirliğiyle buradan çıkaracağız.

Değerli milletvekillerim, yani, doğru tektir. Doğrunun etrafında başka bir şey aramanın mantığı yoktur. O gün Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz zeytinle ilgili bu araştırma önergesini getirdiğimiz zaman çok değerli AKP'li vekil arkadaşlarımızın da bu konuda araştırma önergeleri vardı. O gün, eğer, burada oybirliğiyle karar alınabilseydi ne kaybetmiş olacaktık; hiçbir şey kaybetmiş olmayacaktık; tam tersine, o bir ayı en iyi şekilde değerlendirme şansını belki yakalayacaktık. Bu konuda, Bursa Milletvekilimiz Sayın Altan Karapaşaoğlu'da aslında, o gün ben konuşmamda bu konunun gündeme alınması için gayret sarf ederken, kendisi de bunun eğer bugün gündeme alınırsa bir şey ifade edebileceğini, eğer bugün gündeme alınamazsa hiçbir şey ifade edemeyeceğini; çünkü, zeytin üreticisinin en zor döneminin aralık ayı içerisinde olduğunu vurgulamıştı; ama, ne yazık ki, kendisi de kendi grubunda yalnız kaldı ve o gün bu konu reddedildi.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, zeytin gerçekten önemli. Yani, nasıl Zonguldak'ın karaelması varsa, Marmara'nın, Ege'nin, Akdeniz'in karaelması da zeytindir. Bu zeytin, ülkemizin ekonomik anlamda, dışarıya yapacağı ihracat anlamında ülke ekonomisine önemli katkı sağlayacak bir ürün. Tabiî, bu ürün kolay yetişmiyor. Yani, bugün, ben, Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili olarak, Bursa'nın köylerini dolaşırken, en çok uğradığım köylerin başında zeytin üreticisi, zeytin çiftçisinin köyleri… Yağmurda, karda, kışta, en zor koşullarda zeytinleri ağacından toplayarak, yerlerden toplayarak bu ürünlerinin para etmesi için ellerinden gelen gayreti gösteren bu insanlarımız, ne yazık ki, bugünlerde, üretmiş oldukları bu ürünün karşılığını alamamanın derin üzüntüsünü yaşıyorlar. Bugün, zeytin üreticisi olan yurttaşlarımız, ülkede 500 000'i aşkın aileyi kapsıyor; yani, bizler, geniş aile yapısına sahip insanlarız; yani, bizleri birkaç kişi falan olarak değerlendirmezsek eğer, bu 500 000 kişi bu ülkede milyonları ifade ediyor. Sadece yetiştirenler değil, yetiştirilmesinden sonra geçirmiş olduğu merhalelerde çalışan işçilerin, emekçilerin de bu zeytinle ilgili çabalarını göz önüne aldığımız zaman, tüccarını, sanayicisini, demek ki, ülkemiz için gerçekten önemli bir ürün.

Bu noktada, bizler, öyle bir noktaya geliyoruz ki, köylerde, ilçelerde, beldelerde, bu konuyla ilgili, zeytinin toplanmasından sofraya kadar gelmesi noktasında görev yapan bütün insanlarımızın beklentisi, gerçekten, alınteriyle yetiştirmiş oldukları bu ürünün karşılığını alması; çünkü, bizim o zeytin üreticimiz, o kışın en zor koşullarında çoluğuyla çocuğuyla mücadele ederek, onları o çamurların içerisinden toplayarak, eğer şansları yaver gitmezse, o kış şartlarında da kar veya yağmur yağdığı zaman, inanın o tarlalara girmek mümkün olmuyor; yani, toplamak istedikleri o zeytini layıkıyla toplayamaz noktasına geliyorlar. O insanlar bunları toplayacaklar. Topladıktan sonra, hak ettiği paraya satmak isteyecekler. Hak ettiği paraya sattıktan sonra da, o parayı almanın mücadelesini verecekler. Aldıktan sonra da, yazın çoluğunun çocuğunun düğününü veya en güzel gününü yaşamak için o paraları kullanacaklar, evlerini belki dayayıp döşeyecekler; ama, eğer, bunlar bunun karşılığını alamazsa, inanın, o çiftçi, perişan demektir, çaresiz demektir. Ee, peki, devlet nerede diye sorduğumuz zaman, işte, devlet o zaman ortaya çıkmalıdır. Yani, bu konuda özellikle vurgulamak istiyorum; zeytin üreticisi olsun zeytin sanayicisi olsun zeytin tüccarı olsun zeytin kooperatifleri olsun, hiç kimsenin, ama hiç kimsenin, sadece kendi başına bu sorunun çözülmesiyle ilgili mücadele etmesiyle bu sorunun çözüleceğine inanmıyorum. Yani, bu konuda çok ciddî, tutarlı, kalıcı, hükümet politikalarının ötesinde, artık, Türkiye'nin bir devlet politikası olması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yani, zeytin, hiç kimsenin tekeline bırakılmayacak kadar önemli bir üründür. Böyle bir ürünü hiç kimsenin tekeline bırakmak doğru değildir. Bugün, kooperatiflerimiz var. Bu kooperatiflerimiz, bu ürünleri en iyi şekilde değerlendirmek için mücadele ediyorlar; ama, bu kooperatiflerimize, yeri gelecek, devlet olarak, ekonomik anlamda sahip çıkacağız, destek olacağız. Bunlardan bir tanesi Marmarabirlik, bir  tanesi Tariş. Tabiî, bunların, ekonomik şartlar altında, o yıl içerisinde alabilecekleri ürünlerle ilgili mevcut paraları vardır; ama, bu paralar yetmediği zaman devletten kaynak istemektedirler. Ben, yine araştırdım, bu konularda, Marmarabirlik'e 75 trilyon destek olunduğuyla ilgili görüşler ortaya atılıyor; ama, onların da bize aktardıkları, tam tersine, 25 artı 25'i alabildiklerini, onun üzerine bir 25 trilyon alamadığını vurguladılar.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, yani, bizler, siyasetçiler olarak, böyle, önemli bir ürün karşısında, üretici ile tüketiciyi, kooperatifi ile tüccarı veya sanayiciyi, çiftçimizi karşı karşıya getirerek bu sorunu çözemeyiz; tam tersine, devlet ve hükümet, bu konuda koordinasyon görevini üstlenmeli.

Bugün, ülkemizde, gerçekten, şartların iyi gitmesinden dolayı önemli bir noktada zeytinimiz var. Bu zeytinimizin en iyi şekilde değerlendirilmesi için devletin yol gösterici olması lazım. Bugün, tarlada alınteriyle çalışan o emekçi, üretici kardeşlerimiz, çiftçilerimiz, köylülerimiz dünya pazarlarına çıkma şansını nasıl bulacaklar; bu mümkün değil; ama, onların ürettiklerinin dünya piyasalarına çıkması noktasında devletin yol gösterici olması lazım, kooperatiflere yol gösterici olması lazım, tüccarlara yol gösterici olması lazım; çünkü, bu işin sonunda kazanan çiftçi olacaktır, köylü olacaktır, tüccar olacaktır, kooperatif olacaktır; ama, onun ötesinde, Türkiye kazanacaktır. Bu noktada, çiftçimize ve üreticimize sahip çıkılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Yine, önemli konulardan bir tanesi, Uluslararası Zeytinyağı ve Zeytinle ilgili Konseyden çıkmamız. Gerçekten, o da çok ilginç. Yani, biz, bu kadar önemli zeytin üreticisi bir ülke olmamıza rağmen, böyle önemli bir konseyden ayrılmamızın hiçbir haklı gerekçesi olamaz; yani, tasarruf tedbirleri, ne olursa olsun; siz, 500 000'i aşkın aileyi, yani milyonları ilgilendiren bir konudaki ürünle ilgili, Uluslararası Zeytinyağı Konseyinden ayrılacaksınız. Şimdi, Sayın Bakana da soru önergesi vermiştim; o soru önergesinde aldığım yanıt, 2004'teki toplantıdan sonra, tekrar, bizim o konseye alınmamızla ilgili olumlu görüşlerin olduğu. Tabiî, arada geçen zaman içerisinde, bu konudaki eksikliklerimiz, inşallah en kısa zaman içerisinde gidererek, tekrar, Türkiye'yi, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinde önemli yerlere getirerek, dünya piyasalarında, Türkiye'nin, zeytinini en iyi şekilde temsil etme noktasında üzerine düşeni yapması gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda, gerçekten, geçtiğimiz aylarda, Grup Başkanvekilimizin başkanlığında ve zeytin üreticilerinin vilayetlerinden oluşan değerli milletvekili arkadaşlarımızla beraber, uzun, yorucu; ama, çiftçinin alınteriyle ürettiği bu ürünü kamuoyuna duyurma noktasında üzerine düşen görevi layıkıyla yapmış. Bu noktada da, bugün, şu anda, İstanbul'da yaptıkları bir basın toplantısıyla, zeytinin hangi durumda olduğunu, yapılmasını gerekenlerin neler olduğunu, bu sorunların nasıl aşılacağıyla, çalışmaların neler olacağıyla ilgili basın açıklaması yapıyorlar. Zaten, şu anda, elimde de gösteriyorum, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun yapmış olduğu çalışmayla, zeytinyağı ve zeytinle ilgili karşılaştırdığımız sorunların çözümlenmesiyle ilgili yapmış olduğumuz çalışmaları kamuoyuna duyuruyorum.

Bu araştırma önergesi buradan geçecek ve bu konuda komisyon oluşacak. Bu komisyonun, gerçekten, zeytinin geldiği noktada hak ettiğini alabilmesi için ne gerekiyorsa en iyi şekilde yapılması noktasında üzerine düşeni layıkıyla yapması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bunu niçin istiyorum; çünkü, Türk çiftçisi bunu istiyor. Ben bu kürsüye çıkarken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Demirel, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

KEMAL DEMİREL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben bu kürsüde konuşurken Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Kemal Demirel olarak konuşuyorum demiyorum. Ben burada konuşurken, Türkiye'de milyonlarca çiftçiyi ilgilendiren köylü gibi konuşuyorum. Yani, o tarlalarda, alınteriyle mücadele veren, karda, yağmurda, çamurda, çoluk çocuğuyla çalışan, üreten çiftçiler adına konuşuyorum, onların sözcüsü gibi konuşuyorum. Ben Ahmet ağayım; Mehmet ağayım; gerekirse Hatice anayız. Yani, biz, onların çocukları gibiyiz ve onların, bu Parlamentodan sesinin duyurulmasını ve sahip çıkılmasını istiyoruz; Türkiye bunu istiyor, çiftçi bunu istiyor, halk bunu istiyor.

Bu noktada, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, görüşlerimi burada noktalarken, Meclisin üzerine düşen görevi layıkıyla, geç de olsa, yapmasını bekliyor; çiftçilerin umutla bekledikleri hak ettiği ürünün en yakın zaman içerisinde gerçekleşmesini diliyorum.

Sözlerimi bağlarken, sizler de görüyorsunuzdur gittiğimiz ilçelerde veya köylerde -sevgili Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk köylüsüyle ilgili söylediği çok güzel bir söz var "Türk köylüsü milletin efendisidir." Bunu söylerken o efendiliği, Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu şehitlerin, gazilerin, Türk köylüsünün Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu haklı mücadeleyi gördüğü ve onu yaşadığı için söylemiştir; ama- ne yazık ki, Türk köylüsü, Atatürk'ün söylemiş olduğu efendilikten hızla uzaklaşmış, âdeta kölesi haline gelmiştir. Önemli olan, o köylüyü, tekrar, Atatürk'ün deyimiyle, efendi haline getirmek diyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Biz getireceğiz. 

KEMAL DEMİREL (Devamla) - Hepinizi, bu inançla, en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Demirel.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu anda son konuşmacıya sıra gelmiş bulunuyor. Son konuşmacı, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Emin Tutan. Buyurun Sayın Tutan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytincilik sektörünün sorunlarıyla ilgili olarak, önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün zeytini konuşuyoruz. Bu topraklarda yüzyıllardır yetişiyor bu zarif, soylu ve güçlü nebat. Kutsal kitapların, efsanelerin, masalların ağacı, barışın ve bereketin sembolü zeytini konuşuyoruz. Peki, biz ne yapıyoruz bu zeytine karşı; bu, yüzyıllık eski ağaçları villalara, yazlıklara kurban ediyoruz maalesef ve hoyratça söküyoruz. Hâlâ birkısım yerlerde sopalarla döverek inletiyoruz meyvelerini; hırpalıyor, yaralıyor, kesiyoruz; ama, yine de o ağaç bizi seviyor. Biz de, bu vesileyle, zeytini, umuyorum ki, halkımıza ve sizlerin aracılığıyla tüm bizi ekran başında izleyenlere sevdireceğiz.

Değerli arkadaşlarım, bizden önce konuşan değerli muhalefet sözcüsü arkadaşlarımız, özellikle bir konuya çok takıldılar "biz, bir ay önce bu önergeyi verdik, o zaman karşı çıktınız, şimdi tekrar niye gündeme getiriyorsunuz" dediler.

Şimdi, değerli arkadaşlar, doğru, benim de imzam bulunan bir önerge vardı. Siz, o dönemde bunu getirdiniz; ancak -grup başkanvekillerimiz de izah ettiler- bütçe başlamıştı. Şimdi, biliyorsunuz, komisyonların belli bir çalışma süresi var. Eğer biz o dönemde bu önergeyi kabul etseydik, çalışma takvimimiz gerçekten aksayacaktı. Gördüğünüz gibi, bütçeyi daha yeni bitirdik. Şu anda da, izliyorsunuz, birçok arkadaşımız seçim bölgelerine gittiler. Dolayısıyla -yani, kafadan söyleyeyim; ama- bir ay, neredeyse, komisyonun süresi boşa gidecekti. Eğer biz o dönemde karşı çıktıysak, eğer zeytin üreticileriyle sorunumuz olsaydı, yani, bu işin araştırılmasını istemiyor olsaydık, şimdi de karşı çıkardık. Oysa, iktidarıyla muhalefetiyle, hep beraber, bu sorunun araştırılması için evet oyu vereceğiz inşallah. Bir de, gerçekten, geçtiğimiz aralık ayı, özellikle Bursa'daki zeytin üreticileri için sıkıntılı geçmiştir. Bu konunun bir sürü noktaları var; ancak, ben şunu söyleyeyim. Arkadaşlarımız eleştirirken bir konuyu, bence, atladılar. Özellikle Ali Kemal Deveciler arkadaşımız dedi ki: "Efendim, zeytin üreticisi perişan." Şimdi, ben fiyatları aldım. Özellikle Balıkesir, bildiğim kadarıyla, zeytinyağı üretiminde çok önde.

Değerli arkadaşlarım, geçen yıl Balıkesir'de zeytinyağının toptan fiyatı 3,5-4  milyon, bu yıl ise 6 -6,5 milyon.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Perakende o.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Ben toptanı söylüyorum.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sen yanlış söylüyorsun, perakende fiyatı o.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Yanlışsa, gelir söylersiniz. Bu söylediğim rakam yanlış mı? Balıkesirlilerden aldığım rakamı söylüyorum.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Perakende fiyatı söylüyorsunuz; 5,5 milyon lira.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Ali Kemal Bey, geçen yılki fiyat 3,5-4 milyon, bu yılki fiyat 6-6,5 milyon.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Desteklemeleri vermediniz…

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Kimseyi kandıramazsınız. Bizi oradaki arkadaşlarımız da dinliyorlar.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sen desteklemelere geleceksin!

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Hepsine geleceğim, hepsine geleceğim.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - 2004 primini verdiniz mi vermediniz mi?

BAŞKAN - Sayın Deveciler, Sayın Tutan, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Devlet üreticinin neresinde diyorsunuz; devlet üreticinin hep yanında.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Tabiî!.. Tabiî!..

BAŞKAN - Sayın Tutan, lütfen, Genel Kurula hitap edin.

Buyurun.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Kim sildi Marmarabirlik'in borçlarını? Kim sildi Tarişin borçlarını? Kim yapılandırdı onları?

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Devam et!.. Devam et!..

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Deminden beri rakamları Sayın Bakanımız anlattı, arkadaşlarımız anlattı. Bizi üretici dinliyor.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Dinliyor vallahi!

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Elbette ki, inanıyorum ki, kimin ne söylediğini arkadaşlarımız değerlendireceklerdir.

Değerli arkadaşlarım, zeytini konuşurken, bana göre, önce ikiye ayırmalıyız. Bir sofralık zeytin var, bir de zeytinyağı var. Genellikle konuşmacı arkadaşlarımız zeytinyağı üzerinde çok durdular, ben de kısaca durayım.

Zeytinyağı üretimiyle ilgili rakamlara falan girmiyorum; ancak, şunu söyleyeyim: Zeytinyağını devletimiz nasıl teşvik ediyor; devletimiz 5 litrenin altındaki markalı ihracat için ton başına üreticiye 180 dolar teşvik veriyor değerli arkadaşlarım. Eğer marka yerliyse, bu destek ton başına 300 dolara kadar çıkıyor. Maalesef, biz, ürettiğimiz zeytinyağının, ihraç ettiğimiz zeytinyağının sadece yüzde 12, yüzde 13'ünü "Made in Turkey" damgasıyla ihraç edebiliyoruz. Kalan malı ise, elimizden, İtalya, İspanya gibi uluslararası firmalar, dökme olarak alıyorlar varillerle ya da tankerlerle ve kendi etiketleriyle pazarlıyorlar. Yağ ihracatından 200 000 000 dolar elde etmişiz. Eğer, ihracatın tümünü markalı olarak, kutulu olarak "Made in Turkey" ambalajıyla yapsaydık, bu rakam en az 1 milyar dolar olacaktı.

Değerli arkadaşlarım, sofralık zeytin dedim; benim seçim bölgem olması itibariyle, o konuya daha çok değinmek istiyorum.

Gemlik zeytini, hep duyarsınız. Gemlik zeytini neden önemli? Gemlik zeytini derken değerli arkadaşlarım, Bursa olarak söylemek lazım bunu; aynı havzada bulunan Orhangazi, İznik, Mudanya ve Gemlik. Burası, dünyanın en büyük ve en güzel sofralık zeytinini üretir. Neden Gemlik zeytini önemli? Bir örnek vereyim diye söylüyorum. Mesela, hepimiz bal alırız, bal yeriz. Sahtesini bir kenara bırakırsanız, bal nedir; mutlaka, bir arının ürünüdür, çok da tüketilir; ama, çok çeşitli de fiyatları vardır. Mesela, bir Anzer balı vardır, bilirsiniz; belli yörede yetişir, fiyatı normal bal fiyatının 70-80 katına kadar çıkar. İşte, biz, Bursa yöresinin zeytinini, Gemlik zeytinini o yüzden ayırıyoruz. Yani, şöyle diyor bir arkadaşımız, Bursalı bir üreticimiz: "Bursa zeytini, Gemlik zeytini, zeytinin Anzeridir." Neden böyle?

Değerli arkadaşlarım, Gemlik zeytini diye adlandırdığımız zeytinin, çekirdeği küçük, et oranı da yüksektir, yağ oranı da yüksektir. Ayrıca, Gemlik zeytininin eti kabuğundan çok rahat ayrılır. Diğer zeytinlerde bulunmayan bu özellik, Gemlik zeytinini dünyanın en kaliteli sofralık zeytini haline getirmiştir. Bu yüzden, her bölge, maalesef, zeytini, Gemlik zeytini diye piyasa sürüyor arkadaşlar ve böyle sürdüğü için de, tüketici aldatılıyor.

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Vekilim, esasını getir de bir görelim.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Tüketici aldatıldığı gibi, gerçek Gemlik zeytini üreticisi de, maalesef, mağdur ediliyor.

Şimdi, neler yapılması gerektiği üzerinde de birkaç şey söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım. Az önce, zeytinin ne kadar önemli bir ihracat ürünü olduğunu arkadaşlarımız anlattılar; ama, gelin görün ki, maalesef, özellikle Marmara Bölgemizde -Ege Bölgemiz de buna dahil- zeytin alanları sökülmeye başlanmıştır; villalara, apartmanlara, maalesef, bunlar kurban ediliyor. Ancak, bir taraftan da, devletimizin elinde, orman vasfı bozulmuş birsürü arazi var. Bunlar, zeytin üretmeye, zeytin ağacı dikmeye çok müsait araziler; makilik olmuş, bozuk orman arazileri şeklinde. Bundan yaklaşık beş yıl önce, Orman Bakanlığı, bozuk olan bu orman arazilerinin zeytin üretimine açılmasıyla ilgili bir çalışma yapmış; ama, maalesef, TEMA Vakfı, beş yıl önce -benim aklımda yanlış kalmadıysa- mahkemeye müracaat ediyor ve bu çalışma, ne yazık ki, iptal ediliyor. Bakın, beş yılı geçirdik.

Değerli arkadaşlarım, bir zeytin ağacı, ancak beş yılda ürün verir hale geliyor. Eğer, o gün bu teşebbüs akim kalmasaydı, bugün, zannediyorum ki, oralarda yüzbinlerce zeytin ağacı dikilmiş olacak ve bunlardan ürün almaya başlayacaktık. Ben -Sayın Orman Bakanımız da burada- bu konunun, çok acil olarak, mutlaka, tekrar gözden geçirilmesini diliyorum. Bu arazilerin hiçbir şekilde yapılaşmaya açılmaması önemlidir. Yine, arazilerin mülkiyeti mutlaka devlette kalmalıdır, ancak, köylümüzün kullanımına bunlar tahsis edilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, TEMA'nın buna karşı çıkış nedeni, sadece, bildiğiniz gibi, erozyondur; ancak, değerli arkadaşlarım, zeytin ağacı, dikkat ederseniz, Yunanistan'ın dağlık kesimlerinde, Midilli'de, her taraf, bu TEMA'nın karşı çıktığı şekilde, taraçalar şeklinde yapılandırılmıştır. Siz zeytin ağacını zaten taraça yapmazsanız, topladığınız zeytin dökülür ve zayi olur. Dolayısıyla, zeytin yetiştirecekse orada köylü vatandaş, mutlaka taraça yapacaktır ve dolayısıyla da, hiçbir şekilde, TEMA'nın korktuğu gibi, erozyona sebep olmayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bitirmek üzereyim.

BAŞKAN - Sayın Tutan, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, diğer önemli bir konu, zeytin türlerinin gen haritasının çıkarılması. Bu çok önemli bir konu. Dediğim gibi, Gemlik zeytini ve sair zeytin gibi birsürü tartışmalar var. Sayın Hocam bilir. Yanılmıyorsam, 38 zeytin türü var. Bu zeytin türleriyle ilgili, üniversitelerimiz, mutlaka, Tarım Bakanlığımızla bir araya gelmesi gerekiyor.

Yine, çok kısa... Organik zeytin ve zeytinyağı üretiminin, ayrıca ve özellikle teşvik edilmesi gerekiyor ve son olarak da, zeytincilikle ilgili, üniversitelerimizin, artık, elini, taşın  altına sokması gerekiyor. Özellikle, Uludağ Üniversitesi, Ege Üniversitesi... Yöremizdeki üniversitelere, devletimiz tarafından, zeytincilikle ilgili çalışma yapması açısından çok önemli fonların aktarılması gerektiğini düşünüyorum.

Biraz sonra oylarınızla kurulacak olan  komisyonun çok önemli görevler ifa edeceğine inanıyorum. Bu vesileyle, bizi izleyen çok değerli zeytin üreticilerimize, çiftçilerimize, tüm vatandaşlarımıza bereketli bir yıl diliyorum. Sizlerin şahsında da vatandaşlarımızın kurban bayramını tebrik ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tutan.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis  araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım:

Meclis araştırması açılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ülkemiz ve zeytin üreticilerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 12 üyeden kurulmasını oylarlınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini sırasıyla görüşmek için, 4 Ocak 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.14