BIM 2 5 2006-01-31T13:15:00Z 2006-01-31T13:15:00Z 125 79877 455299 TBMM 3794 910 559139 9.2812 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 105

 

37 nci Birleşim

20 Aralık 2005 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/948)

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

l.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030)

A) MİLLΠ SAVUNMA BAKANLIĞI

1.- Millî Savunma Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Millî Savunma Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

C) İÇİŞLERİ  BAKANLIĞI

1.- İçişleri Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- İçişleri Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

D) EMNİYET  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

E) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

F) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

G) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

H) ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR  BAKANLIĞI

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

İ) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

J) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

K) ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

L) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU

1.- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

M) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

N) PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

O) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

Ö) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

P) KARAYOLLARI  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

R) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Cahit Can'ın, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'ın, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere’nin, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, bürokrat atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/9970)

2.- İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, bürokrat atamalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10041)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman'ın bir ilçesi ve köylerinin sağlıkocağı ihtiyacına ilişkin soruları ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/10804, 10805, 10806, 10807, 10808, 10809, 10810, 10811, 10812)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı'nın bir ilçesi ve köylerinin sağlıkocağı ihtiyacına ilişkin soruları ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/10813, 10814, 10815, 10816, 10817, 10818, 10819, 10820)

5.- Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, İstanbul-Kartal Kaymakamlığının bir uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10831)

6.- Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, bir konuda yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/10836)

7.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, mesken altındaki oto galerilerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10853)

8.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, çocuk kaçırma olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10855)

9.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Nemrut İskeleler bölgesinin pasaport polisi ihtiyacına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/10861)

10.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Uşak'taki Kırıkminare Camiinin restorasyonuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/10977)

11.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Kamu Personeli Kanunu Tasarısı Taslağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/11073)

12.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Sakal-ı Şerif'in yurtdışına çakırılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/11255)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 11.00'de açılarak beş oturum yaptı.

 

2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarılarının (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S. Sayıları: 1028, 1029, 1030) görüşmelerine devam olunarak;

 

Sağlık Bakanlığı,

Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü,

Ulaştırma Bakanlığı,

Telekomünikasyon Kurumu,

Denizcilik Müsteşarlığı,

Adalet Bakanlığı,

Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu,

Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı,

Yargıtay Başkanlığı,

2006 yılı bütçeleri ile;

 

Sağlık Bakanlığı,

Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü,

Ulaştırma Bakanlığı,

Denizcilik Müsteşarlığı,

Adalet Bakanlığı,

Yargıtay Başkanlığı,

2004 malî yılı kesinhesapları;

Kabul edildi.

 

20 Aralık 2005 Salı günü, alınan karar gereğince 11.00'de toplanmak üzere, birleşime 22.04'te son verildi.

 

Nevzat Pakdil

Başkanvekili

 

Harun Tüfekci           Ahmet Küçük

             Konya                 Çanakkale

Kâtip Üye                Kâtip Üye

 

            Bayram Özçelik        Türkân Miçooğulları

             Burdur                        İzmir

Kâtip Üye                Kâtip Üye


 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma saati: 11.00

20 Aralık 2005 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

 II. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/948)

19.12.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 6 Kasım 2005 tarihinde Almanya'ya yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

Liste:

Ahmet Yaşar                                (Aksaray)

Akif Gülle                                (Amasya)

Bülent Gedikli                                (Ankara)

Fatma Şahin                                (Gaziantep)

İdris Naim Şahin                                (İstanbul)

Hayati Yazıcı                                (İstanbul)

Nükhet Hotar Göksel                                (İzmir)

Şaban Dişli                                (Sakarya)

Suat Kılıç                                (Samsun)

Şükrü Ayalan                                (Tokat)

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçe Kesinhesap Kanunu Tasarıları üzerindeki görüşmelere devam ediyoruz.

Program uyarınca, bugün iki tur görüşme yapacağız.

Onuncu turda, Millî Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü bütçeleri yer almaktadır.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030) (x)

A) MİLLΠ SAVUNMA BAKANLIĞI

1.- Millî Savunma Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Millî Savunma Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

C) İÇİŞLERİ  BAKANLIĞI

1.- İçişleri Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- İçişleri Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

D) EMNİYET  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

E) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

F) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

G) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Sayın milletvekilleri, 6.12.2005 tarihli 27 nci Birleşimde, bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak yerinden sorulması ve her tur için soru-cevap işleminin 20 dakikayla sınırlandırılması kararlaştırılmıştır.

Buna göre, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen milletvekillerinin, görüşmelerin bitimine kadar sorularını sorabilmeleri için, şifrelerini yazıp parmak izlerini tanıttıktan sonra ekrandaki söz isteme butonuna basmaları gerekmektedir. Mikrofonlarındaki kırmızı ışıkları yanıp sönmeye başlayan milletvekillerinin söz talepleri kabul edilmiş olacaktır.

Tur üzerindeki görüşmeler bittikten sonra, soru sahipleri, ekrandaki sıraya göre, sorularını yerlerinden soracaklardır. Soru sorma işlemi 10 dakika içinde tamamlanacaktır. Cevap işlemi için de 10 dakika süre verilecektir. Cevap işlemi 10 dakikadan önce bitirildiği takdirde, geri kalan süre için, sıradaki soru sahiplerine söz verilecektir.

Bilgilerinize sunulur.

Onuncu turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:

Gruplar:

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu: İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.

AK Parti Grubu: Karabük Milletvekili Hasan Bilir, Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu, Sivas Milletvekili Selami Uzun, Kilis Milletvekili Veli Kaya, Eskişehir Milletvekili Muharrem Tozçöken, Sivas Milletvekili Osman Kılıç, Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe.

Anavatan Partisi Grubu: Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir.

Şahısları adına: Lehinde, Muş Milletvekili Seracattin Karayağız, Edirne Milletvekili Rasim Çakır.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarımıza söz vermeden önce, bir hususu tekrar hatırlatıyorum: Her turda, söz alan milletvekili arkadaşlarımız için, normal süresi bittikten sonra, 2 dakikalık süre vereceğim. Arkadaşlarımız, istirham ediyorum, bu süre içerisinde, lütfen, konuşmalarını tamamlasınlar. Tekrar, ek bir süre talep etmemelerini sizlerden istirham ediyorum.

Soru sorma noktasında da, arkadaşlarımız, eğer, sorularını gerekçesiz ve çok kısa olarak sorarlarsa, diğer arkadaşlara da soru sorma fırsatı tanımış olacaklardır; çünkü, baştan sisteme giren arkadaşlarımız 5-6 soruyu gerekçeli olarak arka arkaya sordukları zaman diğer arkadaşlarımızın soru sorma hakkı ortadan kalkmış oluyor. Bunu da bilgilerinize arz ediyorum.

Görüşmelere Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan başlıyoruz.

İlk söz, İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'a aittir.

Sayın Elekdağ, buyurun. (Alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2006 yılı bütçe kanunu tasarısındaki Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 2005 yılında global terörle mücadelede bir başarı kazanıldığı iddia edilemez. Amerika'nın küresel terörle savaş stratejisi, terörü bastırmak şöyle dursun, azdırmaktadır. Amerikan yönetimi, radikal İslamı komünizme benzeterek ideolojik düşman ilan etmekte; ama, bunu yaparken, beceriksizce, tüm İslamı karşısına almakta ve medeniyetler çatışmasını körükleyerek, terörü daha da yaygınlaştırmaktadır. Öte yandan, Amerika'nın Irak'ı işgali ve burada yürüttüğü savaş, maalesef, hem bu ülkeyi hem de Ortadoğu'nun diğer bölgelerini, Amerika'ya karşı öfke ve düşmanlığın yoğunlaştığı, yeni terör odaklarının türediği ve terör ajanlarının yetiştiği mümbit tarlalar haline getirilmiştir. Böylece, dünya barışının karşılaştığı tehditler tırmanırken, Türkiye'nin bulunduğu coğrafî alandaki istikrar ve güvenlik koşulları da daha kötüleşmiştir. Bu ortamda, ülkemiz de olumsuz yönde etkilenmektedir. Nitekim, ülkemizin karşılaştığı iç tehdit, 2005 yılında, birden, endişe verici bir artış göstermiştir. Bu bağlamda, ilk üzerinde duracağım husus, Türkiye ile Amerika arasında yılan hikâyesine dönen PKK/KONGRAGEL konusudur.

İki yıldan fazla bir süredir, Ankara'yı ziyaret eden her üst düzey Amerikalı yetkilinin ve yüksek rütbeli askerin başta gelen bir görevinin, Türkiye'yi, PKK konusunda oyalamak ve aldatmaktan başka bir şey olmadığına tanık olduk değerli arkadaşlarım. Türkiye'ye yeni tayin olunan Amerikan Büyükelçisi Ross Wilson'un da, bu konuda ümit vermeyen ifadeleri dikkate alındığı takdirde, kısa süre önce Ankara'ya gelen FBI ve CIA Başkanlarının da, PKK'nın kökünü kazımak hususunda ciddî bir planla geldiklerine inanmak için hiçbir neden yoktur.

Amerikalı yetkililerin, şimdiye kadar, Türkiye'ye, PKK'ya karşı pasif tutumlarının gerekçesi olarak, Irak'ta tırmanan savaşın, Amerika'nın, PKK'ya karşı kullanmak amacıyla kuvvet tahsis etmesine imkân vermediğini söyledikleri anlaşılıyor; ancak, bu hikâyeye, artık, ne Türk medyası ne de Türk kamuoyu inanıyor. Amerika, PKK'yı dağdan indirmek için öyle büyük bir askerî kuvvete ihtiyacı olmadığını pekala biliyor. PKK'nın suyunun, yiyeceğinin, yakıtının ve tüm lojistik ihtiyaçlarının ikmal yolu, Amerika'nın kontrolündeki topraklardan geçiyor. Bu ikmal yolu, PKK'nın şahdamarı niteliğindedir, kesildiği takdirde, terör örgütünün ve elebaşılarının yaşaması mümkün değildir; fakat, en şaşırtıcı olan nokta, Amerika'nın, PKK'nın uyuşturucu ticaretiyle 600 000 000 dolar kazanmasına da göz yummasıdır. Amerika, ne bu ticarete mâni oluyor ne de PKK'nın lojistik ikmal yolunu kesiyor ve bu tutumuyla, bilerek, PKK'ya can üflüyor.

Genelkurmay Başkanlığının, 19 Ekimde yabancı büyükelçiliklerin askerî ataşelere vermiş olduğu terör brifingi, bu söylediklerimizi harfiyen teyit ediyor. Brifingde, Genelkurmay yetkilileri şu hususları belirtmişlerdir:

1- Şu anda, Türkiye içinde 1 850, sınır dışında da, çoğunluğu Kuzey Irak'ta olmak üzere 3 500 PKK/KONGRAGEL teröristi bulunmaktadır.

2 - PKK'nın sözde ateşkesi sona erdirerek 1 Haziran 2004'ten bu yana sürdürdüğü silahlı saldırılar 1 007 vatandaşımızın ölümüne ya da yaralanmasına neden olmuştur.

3 - Halen aktif biçimde uyuşturucu ticaretinde yer alan PKK, bu yolla 600 000 000 dolarlık gelir elde etmektedir. Ayrıca, yurt dışındaki Türklerden zorla para toplamaktadır.

4 - PKK'nın Kuzey Irak'tan çıkarılması yönünde Ocak 2003'ten beri ilgili Amerikan sivil ve askerî makamlarıyla yapılan görüşmelere rağmen, hiçbir gelişme kaydedilmemiştir.

Ve sonuncu olarak, Amerika'nın Kuzey Irak'tan Türkiye'ye sızmaları engelleme sorumluluğunu yerine getirerek terörle mücadelede samimiyetini göstermesi gerekir.

Değerli arkadaşlarım, Genelkurmay Başkanlığının açıklaması, Amerika'nın, terörle mücadele konusunda Türkiye'ye karşı izlediği bir müttefike yakışmayan ayırımcı ve iyiniyetle bağdaşmayan siyasetini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

Amerika'nın bu davranışı PKK'ya Türkiye'ye karşı terörist saldırılarda bulunma cesaretini veriyor, ülkemizde fanatik Kürtçülüğü azdırıyor, PKK'nın içbarışı tehlikeye düşüren eylemlerde bulunmasına ve son bir yılda yüzlerce vatandaşımızı ve güvenlik görevlimizi öldürmesine imkân veriyor.

PKK, yollara, demiryollarına mayın döşeyerek ve silahla saldırarak cinayetler işliyor. Turizm bölgelerinde panik yaratacak eylemler yapıyor. Halkı kışkırtıcı, Türk ile Kürdü birbirine çatıştırmayı öngören ve ülkemizin ortak sosyal dokusunu tahribe yönelik bir strateji izliyor ve eylemler planlıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu patlayıcı atmosferde PKK'yla mücadelede verdiğimiz her şehidin cenazesi kaldırılırken Türk insanının çileden çıktığına tanık oluyoruz. Toplumda oluşan öfkenin Kürt vatandaşlarımıza yönelmesi de kaçınılmaz oluyor ve sosyolojik kırılma hatları derinleşiyor. Bu öfke, aynı zamanda, PKK'ya kol kanat gerdiğine inanılan Amerika'ya düşmanlığa dönüşüyor.

Washington'un, bu aşırı tehlikeli tabloyu ve bunun yol açacağı vahim sonuçları açık ve net biçimde algılamadığını düşünmek makul değil. O zaman, Amerika'nın Türkiye'nin yaşamsal çıkarlarına karşı sergilediği bu duyarsızlığın, Ankara'nın nasıl olsa bir tepki göstermeyeceği yolundaki bir değerlendirmeden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz değerli arkadaşlarım.

Olaylar da, esasen, bunu teyit ediyor. Nitekim, Amerika, Türkiye'ye sızarak, polisimizi, askerimizi ve vatandaşlarımızı öldüren PKK teröristlerine Irak'ta kol kanat gererken, Türkiye, Amerika'yla birlikte, global terörle mücadele çerçevesinde, ISAF'ın komutanlığını ikinci defa üstlenerek, Afganistan'a 1 600 kişilik bir muharip kuvvet göndermedi mi? Şimdi de, bu kuvveti artırmak hususunda birtakım duyumlar alıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Afganistan'ın önemini müdrikiz; ancak, evlatlarımızı ateşe atarken, Amerika'nın PKK'yı tasfiye konusundaki sözünü tutmasını şart olarak ileri sürmemiz, meşru, adil ve isabetli bir tutum olmaz mı? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, dış güvenliğimizle ilgili önemli bir konu da, Irak'ın birlik ve bütünlüğünü muhafaza etmesidir. Bir içsavaşa yol açma riski son derece yüksek olduğundan, bunun kadar önemli diğer bir konu da, Kerkük'ün geleceğidir. Bu konuya muhakkak bu kürsüden parmak basmak lâzım ve gerçekleri açıklamak ve görüşlerimizi, muhakkak ki, kayda geçirmek gerekiyor değerli arkadaşlarım. Ben eminim, bu konuda, karşımdaki iki cenah da, iki kanat da aynı şekilde düşünüyor. O bakımdan, bu konunun burada dile getirilmesi son derece önemli.

Değerli arkadaşlarım, geçen yıl, Kerkük'e, yasal olmayan şekilde kitlevî Kürt nüfus kaydırmalarının yaratacağı sorunlara Washington'un dikkatini çeken Ankara, girişimlerine, her zaman olduğu gibi "merak etmeyin, biz icabına bakarız" yolunda yanıtlar almıştı. Ancak, Türk Hükümetini bir sürpriz bekliyordu. 2004 Ocak ayının ortalarında, Barzani ve Talabani, Amerika'ya rest çektiler: "Eğer, Kerkük'e gelen Kürtler seçmen listesine yazılmazsa, Irak'taki tüm Kürtler seçimlere katılmayacaktır; bunun böyle olacağını bilesiniz, kararımız kesindir" dediler ve Amerika'yı, bu şantajlarını kabule zorladılar, Amerika dize geldi, kabul etti. Böylece, bölge dışından gelen yüzbinlerce Kürt, seçimlere katılma hakkını kazandı.

Şimdi, bu konuda, Türk kamuoyu, durumun ciddiyetini, vahametini, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Başbuğ'un şu açıklamasından öğrendi; 26 Ocak 2005 tarihindeki basın toplantısında, Başbuğ, şu hususları Türk kamuoyunun dikkatine getirdi:

1- Kerkük'e göç ettirilen yüzbinlerce Kürt göçmeni seçim listelerine kaydettirilmiştir. Bu durum, Kerkük için adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasını olanaksız hale getirecektir. Daha kötüsü, bu durumun, tüm Irak'ın toprak ve siyasî bütünlüğünü dahi tehdit ederek, bölgede büyük riskler yaratacağından endişe duymaktayız. Böyle bir gelişme, Türkiye için de önemli bir güvenlik sorunu oluşturur.

2- Kerkük'te yapılan nüfus sayımları oran olarak Türkmenleri birinci gösteriyor. Kerkük'ün demografik yapısının değiştirilmesinin ciddî boyutlarda çatışmaya yol açabileceği hususu NATO raporlarında bile yer alıyor. Türkiye için iki önemli konu vardır: Birincisi, Kerkük'ün özel statüsü korunmalıdır; bu, Türkiye için hayatî önemdedir. İkincisi, soydaşlarımız Türkmenlerin siyasî haklarının korunmasında Türkiye'nin sessiz kalması beklenemez.

Üçüncü olarak şu hususu belirtti Orgeneral Başbuğ: Ancak, bu yoldan bir sonuç alınmazsa, mesele, bir güvenlik sorununa dönüşebilir. Seçimlerde Kerkük halkının kabul etmeyeceği bir sonuç çıkarsa, bu, iç çatışmalara yol açabilir, Irak'ta içsavaşı tetikleyen ilk gelişme olabilir. Bunu NATO raporları da söylüyor. Kerkük'te kan bağımız olan gruplar var, bu durumda, olan bitenleri kabul etmek mümkün değildir.

Sonuncu olarak şu hususun altını çizdi Orgeneral Başbuğ: Seçimlerden sonra, Kerkük'ün Kürt grupların yönetimine geçmesi, bağımsız Kürt devletinin kurulması yönünde ilk basamağı oluşturur; bu durum, iç savaşı körükleyebilir ve Kerkük, Türkiye'nin güvenlik sorunu haline gelir. Kerkük'ün özel statüsünü koruması Türkiye için hayatî önemdedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Elekdağ, 2 dakikalık eksürenizi başlatıyorum; lütfen, 2 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, maalesef, bu gidişata karşı, Türkiye, tepkisini gösteremedi.

Şimdi, Uluslararası Kriz Grubu -ki, Uluslararası Kriz Grubu uluslararası alanda tanınmış bir araştırma ve düşünce kurumudur- şöyle bir öneride bulundu: Kerkük ve El Tamim Vilayetlerinde durumun izlenmesi ve istikrarı tehdit eden gelişmelerin rapor edilmesi amacıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, özel bir raportör atamalıdır Kerkük'e. Buna ilaveten, Kerkük'e, çok etkili yerel kamu kuruluşlarına ilişkin düzenlemeler yapma yetkisini haiz bir Birleşmiş Milletler müfettişinin tayin edilmesi yararlı olacaktır; fakat, maalesef, hükümetimiz, anlaşılmaz nedenlerle bu öneriye sahip çıkmadı. Bu da, son derece vahim bir hata oldu değerli arkadaşlarım. Eğer, bu yapılmış olsaydı, Kerkük'te bugüne kadar devam eden oldubittiler devam etmeyecek ve 30 Ocakta yapılan Kerkük Vilayet Meclisi seçimleri demokratik ve adil olabilecekti.

Yeterli uluslararası denetim yokluğunda, Kürt partiler, her türlü hile ve manipülasyona başvurarak, bu seçimlerde, 41 üyeli Vilayet Meclisinde 25 sandalye kazanarak mutlak hâkimiyet kurarken, Türkmenler 8, Araplar da 6 üyelik elde edebildiler.

Şimdi, Kürk partiler, Kerkük'te, 15 Aralık 2005 seçimlerine bu kazanımlarla girdiler; fakat, bununla yetinmediler, daha önce yaptıkları gibi, yine dışarıdan taşıdıkları ve kentin seçmeni olmayan Kürtlere oy kullandırdılar. Bunun üzerine, Türkmenler, Kerkük seçimlerinin iptali için başvuruda bulundu, Arap halk da aynı itiraza katıldı.

Sayın Başkanım, bana bir hoşgörüde bulunmanızı ve birkaç dakika vermenizi istirham edeceğim; çünkü, bu, son derece önemli bir konu ve bunu, muhakkak kayıtlara geçirmemiz lâzım.

BAŞKAN - Sayın Elekdağ, şimdi, bütün konuşmacıların konuşmaları kendi açısından önemlidir. Eğer, bu sistemi başlatırsam diğer arkadaşlarıma da aynı hakkı vermem gerekir; ama, grup içerisinde böyle bir talep varsa, gruptaki diğer arkadaşların sürelerinden kullandırmam gerekiyor.

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - Hayret bir şey; bu, savunmayla ilgili!..

MEHMET ALİ ARIKAN (Eskişehir) - Ulusal bir dava bu Sayın Başkan!..

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Bizden 5 dakika ilave edebilirsin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Çünkü, aynı şey bütün arkadaşlar açısından geçerlidir. Ben, bu konunun hassasiyetini anlıyorum; gündemdışı bir konuşma olsa süre verirdim; ama, başlatıyorum sürenizi.

Buyurun.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum efendim.

Verdiğim bu izahat, 15 Aralık 2005 seçimleriyle, Kürt partilerin, Kerkük'te, esasen, bariz şekilde lehlerine olan siyasî konumlarını daha da güçlendireceklerini gösteriyor. Anılan partilerin bundan sonraki hedefleri bellidir. Kerkük'te yeni anayasaya göre 2007 sonuna kadar bir referandum yapılacak ve bununla, Kerkük, Kürt bölgesi idaresine bağlanacak ve başkent ilan edilecektir.

Orgeneral Başbuğ'un, biraz önce atıfta bulunan şu cümlesini tekrar ediyorum: "Seçimlerden sonra Kerkük'ün Kürt grupların yönetimine geçmesi, bağımsız Kürt devletinin kurulması yönünde ilk basamağı oluşturur. Bu durum içsavaşı körükleyebilir ve Kerkük Türkiye'nin sorunu haline gelir. Kerkük'ün özel statüsünün korunması Türkiye için hayatî önemdedir."

Değerli arkadaşlarım, bu, son derece basiretli ve yerinde bir değerlendirmedir. Geçici idarî yasada öngörüldüğü şekilde Kerkük'ün Irak'ta başka bir bölgeyle birleşmesine set çeken bir hükümle, kendi başına, özel statülü bir vilayet gibi olarak anayasada yer alması, iç ihtilafları ve içsavaşı önleyeceği gibi, bölgedeki hassas stratejik dengelerin de korunmasına imkân verecektir.

Ayrıca, Kerkük bölgesinin petrol kaynakları da tüm Irak Halkına aittir. Bu bakımdan, bu kaynakların işletiminin de merkezî hükümete verilmesi doğru olacaktır.

Bu bakımdan değerli arkadaşlarım, Kerkük seçimlerindeki son usulsüzlükler ve hileler, gecikmeden, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine götürülmeli, seçim listelerinin incelenmesi istenmeli, bunu takiben de, Kerkük ve El Tamim Vilayetlerinde, Birleşmiş Milletler nezaretinde nüfus sayımı yapılması talep edilmelidir. Bu çalışmaların sonuçları alındıktan sonra, Birleşmiş Milletler denetiminde yapılacak seçimler güvenli ve adil olabilecektir.

Konu, Türkiye'nin güvenliği açısından yaşamsal önemdedir. Bu bakımdan, Türk diplomasisi tüm imkânlarını seferber ederek, yukarıda belirttiğimiz hedefleri sağlamak amacıyla gerekli girişimlere başlamalıdır.

Bu görüş ve temennilerle, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum değerli arkadaşlarım.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elekdağ.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı, İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 15 dakika Sayın Güneş.

CHP GRUBU ADINA HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben, İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde söz aldım.

Devlet aygıtımızın çok önemli ve öncelikli yeri olan İçişleri Bakanlığını, böylesi kısa bir süre içinde tümüyle konuşmak, kuşkusuz, olası değildir. Bu nedenle, sunuşum, daha güncel gördüğüm iç güvenlik ve terör konularıyla sınırlı olacaktır.

Konuşmakta olduğumuz 2006 yılı bütçesinin İçişleri Bakanlığına öngördüğü ödeneğin, Bakanlığın görevlerini noksansız yerine getirmesine yetecek düzeyde saptandığını umuyor ve diliyorum; çünkü, sayın milletvekilleri, güvenliğin ucuzu olmaz, güvenlik konusunda para hesabı yapılmaz, yapılmamalıdır; çünkü, sayın milletvekilleri, kamu düzeni, toplumsal yarar, içbarış, toplumsal mutluluk, azına razı olamayacağımız değerlerdir.

Kabul etmek zorundayız ki, son yıllarda, içgüvenliğimizde, giderek artan bir kanama ve ağır bir zafiyet söz konusudur. Büyük şehirlerde daha yoğun olmak üzere, tüm ülkede, giderek artan bir suç işleme çılgınlığı, bir suç işleme salgını, günlük yaşamımızı karartmaktadır. Güpegündüz, sokak ortasında, bir cep telefonu gasp etmek için adam öldürülüyorsa, bir bilezik, bir kolye için kadınların boğazı kesilebiliyorsa, oyun çağında çocuklar hırsızlık yapıyorsa, ekmek çalıyorsa, oyuncak değil ekmek çalıyorsa, ciddî bir sorunumuz var demektir. Gasp, darp, hırsızlık, kapkaç benzeri eylemler suç olmaktan çıkmışçasına bir suç sektörü gelişiyorsa gözümüzün önünde, mafyalaşmış suç örgütleri bu sektörün kanlı hesaplaşmasını uluorta sürdürüyorlarsa göz göre göre ve bütün bu ürkütücü tablo, ekonominin şaha kalktığı iddiasını yalanlarcasına, ekonomide sosyal bir iyileşme sağlanmadığını kanıtlarcasına hızlanıyorsa, büyüyorsa, konuya yeniden, yakından, akılla, soğukkanlılıkla bakmak ve çözüm üretmek zorundayız. İlk bakışta izlenen, maalesef, bir toplumsal çözülme görüntüsüdür, sarsıcı bir otorite kaybı göstergesidir ve hepsinden önemlisi, içgüvenlik yetersizliğidir.

Toplumu suç salgını ortamında ve suç sektörünün tehdidi altında uzun süre tutamayız; toplumun sabrının da bir sınırı vardır.

Bu konuya bazı istatistikler yayınlayarak, yakalananların sayısındaki artıştan söz edilerek de mazeret uydurulamaz. Kaldı ki, daha çok suçlu yakalanması, daha çok suç işleniyor olmasının göstergesi de olabilir. Bu sayılar, sadece içgüvenliğin değil, içgüvensizliğin boyutlarının da göstergesidir.

Sayın milletvekilleri, yine, kaldı ki, güvenlik konusunda geçerli ölçü sayılar değil, güven duygusudur. Toplum kendini güvende hissetmiyorsa, canının ve malının güvende olduğunu saymıyorsa, sayısal tablolarla bu duyguyu onaramazsınız. Toplum, önce güvensizlik korkusundan kurtarılmalı, güven atmosferini teneffüs etmeli, onu solumalı, güven ortamını yüreğinde, vicdanında algılamalı. Bu bir duygudur.

İlke şudur: İçgüvenlik aygıtı kamu düzeninin garantisidir. Kamu düzeninin, toplumsal barışın, özgür yaşamanın, özgürlükleri boyutlandırarak, çeşitlendirerek kullanmanın, kullanabilmenin olmazsa olmaz koşuludur. Yani, içgüvenlik, suçtan önceki zaman için gereklidir, suçun oluşmaması için gereklidir, suçtan sonrası, içgüvenliğin değil, yargının alanıdır. Suç çeteleri oluşmadan, çocuklar suç çetelerinin eline düşmeden, suç çeteleri mafyalaşmadan, varoşlarda patlamalar başlamadan önceki zaman içindir içgüvenlik.

Bütün bu sorunların çözümü vardır ve zor değildir. Benim önerim, bu sorunu bağımsız bir konu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirip tartışmak ve çözümler üreterek, içgüvenliği kalıcılaştırmaktır.

Sayın milletvekilleri, toplumumuzu kaygılandıran, toplumsal ruh sağlığımızı zorlayan diğer konu terör sorunudur. Ülkemizin, ulusumuzun kimi özellikleri, kimi üstünlükleri, konumu, ulusumuzu sürekli terör tehdidine hedef kılmıştır. Öyle olmuştur, öyle olmaktadır, öyle olacaktır. Bu büyük ulusu, bu büyük ülkeyi yönetmek iddiasında olanlar, bu gerçeği tam olarak algılamalı ve hiç unutmamalıdır.

Otuz yılı aşkın süredir, siyasî amaçlı şiddet, ulusal gündemimizi ve dengemizi sarsmaktadır. Son yirmi yıldan bu yana ve bugün, karşı karşıya olduğumuz terör programının nihaî amacı, asıl ereği, ülkeyi bölmektir, ulusu parçalamaktır. Öncelikle, bu beklenti ve kaygı yok edilmelidir; kesinlikle yok edilmelidir. Bu amaca yönelik yönelişlerin tek tanımı, topluma ihanettir. Böyle olduğu, bu tanımı, önce iktidar tarafından kabullenilmeli, içselleştirilmeli, sonra ulusal kurumlarımızla toplumun dokusuna ve bilincine kutsal bir yemin gibi işlenip, sindirilmelidir.

Sayın milletvekilleri, bu konuda zihinlerimizin ve duyarlılıklarımızın sürekli aydınlık kalması gerekir. Bu yüzden de, kimi gerçekleri gözden kaçırmamalıyız. Örneğin, ayrılıkçı, bölücü program, püryerli üretim değildir. Emperyalizmin küreselleşen siyasî programının dünyayı ve bölgemizi yeniden düzenleme projesinin uzantısı niteliğindedir.

Bu nedenle, bölücü terör örgütü, senaryonun yazarı devletlerce, bazen açık bazen örtülü sahiplenilmekte, desteklenmekte, beslenmektedir.

Son günlerdeki eylemler ve veriler, örgütün kendince elde ettiğini var saydığı, iç ve özellikle dış kazanımlarıyla, konumunu bir üst basamağa yükselttiği iddiasının dışa vurumudur.

Bölücü, ayrılıkçı tasarımın yapay ve sınırlı da olsa, toplumsal destek sağladığı görüntüsünü oluşturma gayreti öne çıkmaktadır. Eylemler, çatışma yerine sabotaj, bombalama, tuzak kurma, provoke etme, sokak gösterileri formatına çekilmiştir. Yürüyüş ve sokak gösterisi etkinlikleri, eylem bölgesi dışındaki büyük şehirlere kaydırılmaya öncelik verilmiştir.

Bu doğrultudaki tüm göstergeler, terör Merkezînin komuta ve erkinde farklılaşma olduğunu göstermektedir. Buna bağlı olarak, yakın gelecekte daha ileri taktik, daha ileri tehdit ve daha ileri talepler söz konusu olacaktır.

Bu süreç kesilmelidir. Bunun için gelecekteki kalkışmaları önceden, şimdiden kestirerek, eylem aşamasına gelmeden söndürecek en üst düzey derecede hazırlıklı olunmalıdır. Ödünsüz, kararlı ve olabildiğince açık olunmalıdır. Nelerin kesinlikle olmayacağı ısrarla yinelenmelidir.

Oysa, iktidar, inisiyatifi ve önceliği terör örgütüne terk etmiş, olayların arkasından giden pasif bir tutum tercih etmiş görünmektedir.

Ayrıca, çözüm için yanlış muhataplar seçme hatasına düşülmektedir. Sorun yaratanlardan çözüm üretmesi beklenmektedir. Bu, yanlıştır, hatadır. Dış ilişkilerde de terör duyarlılığının ötelendiği kuşkusu yaygındır. Bu kuşku giderilmelidir. Kalıcı ve önalıcı bir karşı program oluşturulmamış olması büyük bir noksanlıktır. Terörle mücadelede görevlendirilen güçlerin gereksinmelerinin karşılanmasında ve özellikle teknolojik donanımında yeterince enerjik davranılmamaktadır. Bu tutum caydırıcı değildir, ödün vericidir. Gerçekten, sayın milletvekilleri, bu konuda hiçbir nedenle, Avrupa Birliği dahil hiçbir şey için, hiçbir çıkar ve dayatma karşılığı ödün verilemez, ödün verilmemelidir, ödün verilmesine izin vermemeliyiz. Bilmeliyiz ki, ilk küçük ödün, peş peşe gelecek ve sonlanmayacak büyük ödünlere haklılık gerekçesi olacaktır. Başlatılacak ödün süreci bölünmeye kadar, tekil devletten vazgeçmeye kadar gidecek yolu gündeme getirecektir. Siyasî şiddete ve silahlı eyleme hak aracı olma meşruiyet ve haklılığı yükleyecektir. Çünkü, ödün, zaaf ürünüdür. Ciddî devlet kamu yönetiminde zaaf gösteremez. Gösterirse, saygınlığını ve sözünü dinletme üstünlüğünü yitirir. Son olaylarda bu zaaf maalesef gösterilmiştir. Olayların ortasında vali değiştirmek, vali kendi istemiş olsa bile yanlış, çok yanlış olmuştur; devlet geleneğine uymamıştır, yakışmamıştır; kamu yönetimi kavramı yaralanmıştır, kamu yöneticileri incitilmiştir. Bu tutum eylemcileri yüreklendirmiş, hem de eylem bölgesinde, eylemler boyunca, otorite kullanımı yerel odaklara kaymış, egemenlik kavramı tartışılır olmuştur. Bundan böyle, ihanet odaklarını okşayıp umutlandıracak uygulama ve sözlerden uzak durulmalıdır; günlük popülizm kolaycılığına ve gevşekliğine tenezzül edilmemelidir; ne anlama geldiği söylendikten sonra tekrar tekrar açıklanacak sözler söylenmemelidir ya da yanlış anlaşılmayacak biçimde dikkatle söylenmelidir. Maksadını aşacak, kafa karıştıracak kavramlar icat etmek işgüzarlığından, hiç olmazsa bu alanda, hiç olmazsa bu dönemde vazgeçilmelidir.

Sayın milletvekilleri, siyasal şiddet ve bölücü, ayrılıkçı terör ulusal sorunumuzdur ve bu sorunu, mutlaka, sonlandırmak zorundayız. Dost-düşman cümle âlem bilmeli ki, şiddet, hak arama aracı değil, suç ve cinayet aracıdır, öyle kalacaktır ve kesinlikle cezalandırılacaktır.

Yasal sınırlar içerisinde kalarak, hukukdışı yöntemlere ve aşırı şiddet uygulamalarına izin verilmeyerek, ancak, ödün de verilmeyerek, ulus birliği ve ülke bütünlüğü, kesinlikle ve sonsuza dek korunacaktır. Bu amaçla, bölge halkının mutluluğu, korkusuz yaşama istemi ve gönenci, dokunulmaz değerlerin en önünde olacaktır, olmalıdır.

Saldırı, tehdit ve baskı ortamı yok edilmelidir. Bölge halkını ötekileştirmeye yönelik tüm kalkışmalar anında önlenmeli ve cezalandırılmalıdır. Devlet, devlete yaraşır bir sorumlulukla, terörün salt şiddet boyutuna takılıp kalmadan, bölgeyi, teröre elverişli bir ortam olmaktan çıkaracak koşulları gerçekleştirecek iyileşmelere öncelik ve hız vermelidir.

Sayın milletvekilleri, ulusumuz, her türlü terör, şiddet ve baskının sonlandığı bir ortamda mutlu yaşamak istemektedir. Bunu hak etmiştir, bunu sağlayabiliriz; bunu özgücümüzle sağlayabiliriz; öyle de yapmalıyız. Bu konuda ulusulararası işbirliğine takılıp kalamayız, fazla bel bağlayamayız. Hükümet üyeleri ve Sayın Bakan, zaman zaman, terör konusunda uluslararası işbirliği gerektiğini, bu konudaki çağrılarımıza diğer ülkelerin önceleri aldırış etmediğini, ancak, 11 Eylül olaylarından sonra haklılığımızın anlaşıldığını söyleyerek, iyimserlik ifade etmektedirler. Olayı doğru okumalıyız, doğru anlamalıyız. Bu konuda söz sahibi ülkelerin tamamı, uluslararası işbirliğini, kendilerine yönelik terör için çok gerekli görmektedirler; bu, doğru; ama, bizim terör sorunumuza, hâlâ, aldırış etmemektedirler; bu da bir diğer doğru. Yanılmayalım; bizi teröre müstahak görmektedirler, bizdeki olayı terör olarak tanımlamamaktadırlar. Bölücü, ayrılıkçı teröre rütbe ve destek vermektedirler, ona yakın durmaktadırlar. Bu konuda içtenliklerini kanıtlamak durumundadırlar.

Çok çarpıcı gerçek şudur: Terörü küreselleştiren büyük, en büyük terör örgütlerinin kurucuları kendileridir, terör için oluşturmuşlardır o örgütleri. Yani, küresel terör, küresel güçlerin ürünüdür, onların "our boys" dedikleri çocuklarıdır, uşaklarıdır. Yayılmacı çıkarları için terörü icat edenler, terör sorununu yaratanlar, yaygınlaştıranlar, uygulatanlar bizim için çözüm üretemezler, taa ki kendi çıkarları söz konusu olsun. (CHP sıralarından alkışlar) Kendi mutluluk araçlarını bizim ulusumuza hep çok görmüşlerdir. Bu nedenle, açıktır ki, sorunumuzu, biz, biz olarak, biz kalarak, kendimiz olarak, kendimiz kalarak çözeceğiz. İlk ve acil görev budur ve hiçbir gerekçe, bu görevi yerine getirmeme başarısızlığını affettirmez.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Güneş, teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına üçüncü konuşmacı, İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı.

Sayın Baratalı, buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında yer alan İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini aktaracağım; bu nedenle, Grubum ve Cumhuriyet Halk Partisi adına ve şahsım adına saygılarımı Yüce Meclise iletiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuda görüşlerimizi aktarmadan önce, izninizle, başka bir konuya değineceğim, bir İzmir konusuna değinmek istiyorum.

Sayın Başbakan pazar günü İzmir'e gittiler, İzmir'de kapalı bir salonda, bir spor salonunda, Türkiye'deki 27 tesisi açtılar; sonra, Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileriyle bir toplantı yaptılar. Toplantıda aynen şunu söyledi yöneticilere ve ilerideki seçim için bir start verdi Sayın Başbakan; söylediklerini size de aktarmak istiyorum değerli milletvekilleri: "AKP'nin İzmir'de iktidara gelmesiyle kent üzerindeki bazı yakıştırmalar silinip atılacaktır" dedi orada. Bu, hem İzmir basınında da hem de Türkiye'nin genelinde, ulusal basında büyük puntolarla yer aldı; bugün de önemli tirajı olan gazetelerde "İzmir'e ne demek istedi Sayın Başbakan" diye soruyorlar; ben de sormak istiyorum.

Aslında, hem 2002 genel seçimlerinde hem de yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisinin İzmir'den aldığı sonuçlardan hiç de mutlu olmadığını izliyoruz; bu mutsuzluğunu her yerde defalarca ifade ettiler; ama, İzmir'e gelerek bunu halkın yüzüne karşı söyleyeceğini, ben, bir İzmirli olarak, siyasî bir partiye mensup olarak, bir cumhuriyetçi ve laik olarak hiç düşünmemiştim; ama, Sayın Başbakan bunu yaptı. Sayın Başbakanın beyninin arkasında söyleyemediği bazı ifadeler var. Bu ifadeler…

AHMET YENİ (Samsun) - Niyet okumalar başladı şimdi!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Niyet okuma değil, aynen söylüyorum.

Bu ifadeler, taa 1840'lardan beri değişimciliğe, yeniciliğe karşı gelen ifadeler.

Bakın, Sayın Milletvekili, İzmir'den neden rahatsız oluyor Sayın Başbakan, İzmir'in neyinden rahatsız; size sormak istiyorum, siz de lütfen dinleyin. İzmir'in çağdaşlığından mı rahatsız Sayın Başbakan?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in aydınlık yüzünden mi rahatsız? (CHP sıralarından "Evet" sesleri)

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Aynen öyle!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İnsanlarından mı rahatsız?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in demokratlığından mı rahatsız?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet!

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Evet!

AHMET YENİ (Samsun) - Niyet okuyorsunuz!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Niyet okuma değil, bugün gazeteleri okuyun.

İzmir'in yenilikçiliğinden mi rahatsız?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet!

SELAMİ UZUN (Sivas) - Neyi yenilediniz?!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in cumhuriyetçiliğinden mi rahatsız?!

SELAMİ UZUN (Sivas)  -  Her taraf gecekondu!..

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in laikliğinden mi rahatsız?!

TÜRKAN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Avrupa Birliğine yakınlığından mı rahatsız?!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in milliyetçiliğinden mi rahatsız?!

SELAMİ UZUN (Sivas) - Gecekondulara bakmıyor musunuz?!

 BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in Müslümanlığından mı rahatsız?!

SELAMİ UZUN (Sivas) - Gelip, gecekonduları bir görün…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in değişimciliğinden mi rahatsız?! İzmir'in girişimciliğinden mi rahatsız?!

SELAMİ UZUN (Sivas) - Hayır, hiçbiri…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Özgürlükçüğünden mi rahatsız İzmir'in?!

SELAMİ UZUN (Sivas) - Sen rahatsız olmuyorsun ki İzmir'den; tabiî ki, Sayın Başbakan rahatsız olacak!..

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sayın Başbakan veya siz, ağzınızdaki baklayı çıkarın değerli arkadaşlar; İzmir'den neden rahatsızsınız?! İzmir sizi niye rahatsız ediyor?!

SELAMİ UZUN (Sivas) - Gecekondu mahallelerine git!..

TÜRKAN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Sen kendi iline bak!..

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Eğer, bu düşünceyle, siz, rahatsızsanız, çağdaş, laik, demokrat İzmir, sizi, hep rahatsız etmeye devam edecektir değerli arkadaşlar. (AK Parti sıralarından gürültüler) Ben, Sayın Başbakanı, İzmir'in ve Türkiye'nin ulusal kurtuluş tarihini okumaya davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Nutuk okumaya yeni başlamış; ama, o Nutuk'ta -biliyorsunuz, üç cilttir- üçüncü cildinde belgeler vardır.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sizin gittiğiniz yerden geliyoruz biz…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - O belgelerin başında da Sayın Kapusuz, İzmir'de Yunan'a karşı ilk kurşunun, İzmir'de, Hasan Tahsin tarafından atıldığı yazılmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Doğru…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sizi de bunu… İşte, bunlar, sizi rahatsız ediyor…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır, hayır efendim…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'de, hem ilk kurşun hem son kurşun Yunan'a karşı ve emperyalizme karşı atılmıştır.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -  Bu üslup size yakışıyor mu Sayın Baratalı?.. Sizin gibi birine yakışıyor mu?..

TÜRKAN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Başbakana yakıştı mı?! Başbakana yakıştı mı?!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Şimdi, Sayın Başbakana da, İzmir'lilere söylediği laflar, Sayın Başkan, İzmir'deki söylediği laflar, İzmir'e yakışmıyor. Çok özür dilerim. Siz de, eğer, İzmit'e böyle bir laf söyleseydi veya Kahramanmaraş'a veya Gaziantep'e böyle bir laf söyleseydi... Yani, İzmir'e ne demek istiyor biliyor musunuz…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Sayın Baratalı, sadece niyet okuyorsunuz…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - "…üzerinizde gâvur İzmir kimliği var; bunu, AKP kaldıracak" diyor. Biz, bunu, kabul etmiyoruz!

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Öyle bir şey olabilir mi?!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Biz, bunu, kabul etmiyoruz Sayın Başkan…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bunu siz söylüyorsunuz Sayın Baratalı…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Şimdi…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Siz, kendinizi öyle görüyorsunuz…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Siz de böyle görüyorsunuz…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Biz öyle görmüyoruz…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Demek, siz de İzmir'in, Sayın Başbakanın...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım lütfen…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sayın Başbakanın söylediği "gâvur İzmir" kimliğini siz de mi paylaşıyorsunuz?! Sizi şiddetle protesto ediyorum!...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Hayır, hayır… Siz…

BAŞKAN - Sayın Demirbağ… Sayın Demirbağ…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sizi şiddetle protesto ediyorum…

AHMET YENİ (Samsun) - Bir dahaki sefer İzmir'i de alamayacaksınız…

BÜLENT BARATALI (Devamla) - İzmir'in yanından geçemeyeceksiniz… Bir kentin Ulusal Kurtuluş Savaşındaki gaziliğini gözönünde bulundurmayacaksınız…

AHMET YENİ (Samsun) - Bir tek İzmir kaldı…

BÜLENT BARATALI (Devamla) -  …ona "gâvur İzmir" diyeceksiniz; sonra da, İzmir'e yaklaşacaksınız!.. İzmir'in yanından geçemeyeceksiniz…

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)  - Niye geçemeyelim yanından, orası başka bir ülke mi?!.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bana gayet güzel yakışan, bir Kurtuluş Savaşı gazisinin torunu olarak bana yakışan güzel bir konuşmayı yapıyorum. Esas, İzmir'e "gâvur İzmir" diyen Sayın Başbakan'a bu laflar yakışmamıştır değerli arkadaşlar.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - İzmir'i ne kadar tahrik ederseniz edin, bir dahaki seçimi kaybedeceksiniz…

BAŞKAN - Sayın Demirbağ, lütfen…

Sayın Baratalı, 4 dakikalık süreniz var efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, hoşgörünüz nedeniyle size teşekkür ediyorum; ama, bir İzmirli olarak bunları söylemek durumundayım.

Sayın Başbakanın, son olarak, ağzındaki baklayı çıkarmasını istiyorum. Eğer İzmir'e "gâvur…"

AHMET YENİ (Samsun) - Sen baklayı boşver, bütçeye bak!..

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Önce Ulusal Kurtuluş Savaşı… Eğer İzmirliler, eğer Türkiye olmasaydı, eğer Mustafa Kemal olmasaydı, sizin camilerinizde cuma namazı kılınmayacaktı, bizim camilerimizde…

AHMET YENİ (Samsun) - Niyet okuya okuya bittiniz, bittiniz!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Önce ona bakacağız, sonra bütçeyi yapacağız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.

Buyurun Sayın Baratalı, konuşmanızı tamamlayınız.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, İçişleri Bakanlığındaki konuşmama geçiyorum izninizle.

Değerli arkadaşlar, birbuçuk yıl kadar önce 4 önemli kanun çıkardık. Bunlardan bir tanesi Belediye Kanunu, diğeri Büyükşehir Belediyesi Kanunu, İl Özel İdareleri Kanunu ve Mahallî İdare Birlikleri Kanunu. Bu kanunlarla, 1930 yılından beri, yetmiş yıldır kullandığımız, uyguladığımız yerel yönetimler anlayışını değiştirdik, yeni yeni düşünceler getirdik; kamu gücünün tarifini yaptık, kamu personelinin tarifini yaptık, kamu görevini ticarîleştirdik, hemşeri ve yurttaş yerine de müşteriyi getirdik.

Değerli arkadaşlar, bundan sonra, parası olan yerel hizmetlerden yararlanacaktır. Bakın, ben sizi Ankara'nın sanayi sitelerini dolaşmaya davet ediyorum. Biz, cumartesi-pazar günleri Şaşmaz'daki sanayi sitelerindeydik. Genel bütçe vergi tahsilatından değil de hemşerinin parasına dayanarak gelişmeyi sağlamaya yönelik olan bu hedef, oralarda iflas etmiş görünüyor değerli arkadaşlar. İnsanlar ışıklı tabelalarını kaldırmışlar, reklam vergisinden kurtulmak için; tabelalarını küçültmüşler, reklam vergisinden kurtulmak için. Bir dükkânın sabah açma maliyetinin 250 000 000 TL olduğunu söylüyorlar.

Şuraya gelmeye çalışıyorum: Yerel yönetim kanunlarını değiştirdik, eğitim ve sağlıkta yerel yönetimlere yeni yeni görevler verdik. Şimdi, ilköğretim binalarını yapmak, ortaöğretim binalarını yapmak, hastaneler yapmak, ana-çocuk sağlıkları yapmak gibi görevler de -hem görev alanına göre, sorumluluk alanına göre- hem belediyelere verildi hem de il genel meclislerine verildi.

Değerli arkadaşlar, Batılı ülkelerde yerel yönetimler genel vergi tahsilatının en az yüzde 20 ile 30'unu kullanıyorlar. Türkiye'de ise, yerel yönetimlerden, belediyelerde yüzde 6'sını, il özel idaresinde ise 1,12'sini kullanıyor. Bu, genel bütçe gelirlerinden değil de, hemşeri üzerine yüklenerek o yörenin kalkınmasını sağlamaktır ve son derece yanlıştır.

Şimdi, bu kadar büyük görev yelpazesiyle sorumlu tuttuğumuz bu yerel yönetimlerin akçalı kaynaklarını da bu iktidar ve bu hükümet, bu Meclis yeniden yapmak zorundadır. Ben şimdi soruyorum: Belediye Gelirleri Kanunu nerede kaldı? İl Özel İdareleri Kanunu nerede kaldı? Değerli arkadaşlar, bunlar devamlı kan kaybediyorlar. Bir tane örnek vermeye çalışacağım: Geçen sene 80 trilyona, 100 trilyona bağlanan İzmir İl Özel İdaresi bütçesi, bu sene 80 trilyonla bağlanmak durumundadır. O nedenle, hemen şimdi, bütçeden sonra, yerel yönetimlere, yerinden yönetimlere güç ve kaynak aktaran yasaları yapmak durumundayız. Bu bizim görevimiz olarak görünüyor.

Değerli arkadaşlar, diğeri, Türkiye'de 35 138 köy var; Köy Kanununu çıkaramadık, performans kriterleri belli değil, norm kadrolar yapılıp, henüz tamamıyla bitirilemedi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baratalı, 2 dakikalık eksürenizi başlatıyorum, 2 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız efendim.

Buyurun.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

35 138 köyümüz var; ama, Köy Kanununu çıkaramadık, hâlâ daha salma -20 lira civarında- devam ediyor. Kamu Personel Kanununu çıkaramadık, zabıta ve itfaiye erlerinin itibarî hizmet zamlarını yerine getiremedik.

Bir diğeri, değerli arkadaşlar, birbuçuk yıl önce karar vermemize karşın, henüz, yerel yönetimlerin, devletle veya birbirleriyle veya diğer kurumlarla olan uzlaşmalarını yerine getiremedik.

Şimdi, bu iktidar döneminde, ne kadar borçlu olursa olsun, bir yerel yönetimin, gerek özel idare olsun gerek belediye olsun, borcuna bakılmaksızın paylarının yüzde 60 gönderilmesini büyük bir sevinçle karşılıyorum, bunu bir olumlu düşünce olarak ifade ediyorum; ama, artık borçları yüzünden hizmet veremez duruma gelmiş olan, hemşerilerine hizmet veremez duruma gelmiş olan yerel yönetimlerin, bu uzlaşma komisyonlarının bu yıl sonuna kadar bitip, buradaki uzlaşmanın tamamlanmasını ve büyük bir borç yükü altında olan bu idarelerin, artık hizmet verme zamanlarının geldiğini de düşünmeye çalışıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çağdaş, hesap verebilir, sorumlu, etkin yerel yönetimi hep beraber yapmaya çalışacağız; bunun da yolu, bu tür yönetimlere, bu tür yerinden yönetimlere, bu tür yerel yönetimlere kaynağın verilmesi gerekiyor. Sorumluluk ve görevleri verdik; ama, kaynaklarını veremedik. Bunu da vermek, bütün gruplara, hükümete ve Meclise aittir, bunun bir an önce yapılması gerekmektedir, hemşeriye hizmet yönünden.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Baratalı, teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son konuşmacı, İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.

Sayın Ülkü, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başbakanın İzmir'de yapmış olduğu konuşmayı, İzmirlilere bir hakaret olarak sayıyor ve kendisini şiddetle kınıyorum. Sözlerime başlarken bunu söylemeyi de bir görev biliyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; takdir edeceğiniz gibi, İçişleri Bakanlığının görev alanına giren konular,  hükümetin yürüttüğü genel politikalardan en çok ve en çabuk etkilenen konulardır. Mesela, eğer İktidarın yürüttüğü politikalar yasaklar yönündeyse, toplumda bunun karşılığı hemen kendini yasadışılık yönünde gösterir; vergilerin artırılması yönündeyse, yolsuzluk, kaçakçılık ve sahtecilik gibi suç olayları; sosyal politikalarda bir yetersizlik ve gelir dağılımında bir adaletsizlik varsa, kapkaç, hırsızlık, ailevî trajediler gibi toplumsal problemler, İçişleri Bakanlığının karşısına, asayiş ve güvenlik meseleleri olarak çıkar. Bu nedenle, İçişleri Bakanlığının bütçesi üzerinde konuşurken, ister istemez hükümetin genel politikalarının yarattığı sorunlardan da söz etmek zorundayız.

İçişleri Bakanlığının bütçe sunuşunda, insan hak ve hürriyetlerinden, hukukun üstünlüğünden, halkın yönetime katılımından, vatandaş olarak da bir kamu hizmeti anlayışından söz edilmekteydi. Bunlar, AKP'nin yıllardır ağzından düşürmediği, ama nedense günlük hayatımıza bir türlü yansımayan, yansıtılamayan güzel dileklerden öteye gidemiyor. Gitseydi eğer, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde, İstanbul'da basın açıklaması yapan kadınlarımız polis tarafından cop ve biber gazıyla dağıtılıp yerlerde sürüklenmezdi; gitseydi eğer, 29 Kasım günü için toplanan öğretmenler coplanmazdı, şiddete maruz kalmazdı. Aynı polis, yakın zamanda, adına Hizb-üt Tahrir denilen Atatürk ve laik cumhuriyet düşmanı örgüte de seyirci kalmazdı. Adam, bütün basın kuruluşlarını haberdar etmiş, camiin avlusuna ses düzeni kurmuş, kürsüye yaslanmış, tam 1,5 saat cumhuriyete ve Atatürk'e hakaretler, küfürler yağdırıyor; ama, kimsede çıt yok, polis sadece seyirci! Çünkü, onlar, Başbakanın vücut dillerini çok iyi bildiği potansiyel oy depolarınız; fakat, Yargıtayın bir kararına göre de bir terör örgütü.

Geçen yıl, yine bu kürsüden, size bir çağrıda bulunmuştum Sayın Bakan; gelin, polisin çalışma koşullarını düzeltelim, iş tanımlarını yapalım, polise sendika hakkı tanıyalım, fazla mesai sürelerini belirleyelim, angarya yaptırmayalım, çağdaş bir polis örgütlenme yasasıyla, çağdaş bir polis görev ve yetki yasası hazırlayalım demiştim; ama, enerjinizi başka alanlara sarf ettiğinizden, bu gibi konulara eğilmediniz.

Nurettin Veren ismi size bir şeyler hatırlatıyor mu? O, kaynak yayınlarında çıkan ve "Nurettin Veren Anlatıyor" isimli kitabı okudunuz mu, bilmiyorum. Hikmet Çetinkaya'nın da sık sık değindiği ve sonra da yasaklanan bir makalesini de burada gündeme getirmek istiyorum. Burada iki önemli isim yer alıyor, Emniyet Genel Müdürlüğünde; bunlar kardeş üstelik. Bunlardan, Polis Akademisinde öğretmen olan şahıs, Cumhurbaşkanına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hakarete varan suçlamalarda bulunuyor, şikâyet ediliyor, soruşturmaya gerek görmeyerek konuyu kapatıyorsunuz; üstelik, konu, Millî Güvenlik Kurulunda da görüşülmesine rağmen.

Hatırlarsınız…

SELAMİ UZUN (Sivas) - Nereden biliyorsun Millî Güvenlik Kurulunda görüşüldüğünü?

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Biliyorum…

SELAMİ UZUN (Sivas) - Tutanakları gizli değil mi Millî Güvenlik Kurulunun?!

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Ne kadar biliyorsun!.. Aman ya Rabbi!..

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Hani şeffaftınız?!

Hatırlarsınız, Malatya Emniyet Müdürlüğü ekipleri, bir eroin kaçakçılığını soruşturmak için Van'a gitmiş; ancak, kaçakçılar polisi basarak sanıkları kurtarmıştı. Daha sonra, baskın yapanlar ve kaçırdıkları sanıklar yakalanmıştı; fakat, ortada eroin yoktu. Neredeyse bir yıldan beri de dosya kapandı, eroin de buhar oldu. Bu olay, polis içerisinde birtakım gizli çatışma ve çekişmelerin ve hatta gizli oluşumların var olduğuna dair şüpheleri de artırmıştır.

Sayın Bakan, bir Türk başkomiseri, Almanya'da 15 kilogram eroinle yakalandı; olay kapandı. Bu kişi, yasadışı örgütün üyesi miydi? Örgüt, klasik eroin kaçırma yollarını belki de acil ihtiyaçları nedeniyle terk ederek, bazı polis üyeleri de sevkıyat içinde mi kullanıyordu? Hiçbir şey aydınlatılamadı. Hiç değilse, Alman makamlarından bilgi isteseydiniz. Anlattığım olay nedeniyle, Van Emniyet Müdürü ve polis hiçbir soruşturmaya konu edilmedi. Yaşanan ağır ihmal ve bu kadar acemiliğe de "pes doğrusu" dedirtecek uygunsuzluklar kamuoyunun hafızasından silinmemişken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'a yönelik operasyon çıktı ortaya.

Sayın Bakan, polis içindeki yasadışı örgütlenme adaleti yönlendirecek boyuta ulaşmıştır. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü, yasadışı örgütün hedefi olduğu için karalanmıştır. Açıkçası, tüm bu olaylar, emniyetin adlî kolluk uygulamasına niçin şiddetle karşı çıktığını da daha iyi göstermeye başlamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; unutmayın ki, Atatürk devrimi, bir ulusun belli bir düzenden bir başka düzene geçmesi değil, bir toplumsal sınıfın başka bir toplumsal sınıfa haklarını tanıması da değil; yani, ne 1789 ne 1917; bir toplumun tümüyle bir uygarlıktan bir başka uygarlığa geçişidir; yani, ümmetçilikten milletçiliğe geçiştir. Bugün geldiğimiz noktada zihniyetiniz bizlere günümüz uygarlığını korumak ve kollamak zorunda bırakmaktadır. Türbanı öne sürüyorsunuz, içkiyle uğraşıyorsunuz; ama, bunun yanında, bilimin yasakladığı, yılda 100 000 vatandaşımızın hayatına mal olan sigara karşısında zamdan başka hiçbir girişiminiz yok. Sağlık Bakanı açıkladı; bu ülkede sigaradan her yıl 100 000 vatandaşımız ölüyor ve bunların 1 500'ünü pasif içici konumunda bebekler oluşturuyor; milyarlarca dolarlık maddî zarar da cabası. Gençler arasında extasy ve uyuşturucu kullanma oranı hızla artıyor; hiçbir müdahale yok. Kafayı içki mekânlarına takmış durumdasınız. Neden; çünkü, sigarayı tıp bilimi yasaklıyor, içkiyi şeriat. Siz de tercihinizi şeriattan yana koyuyorsunuz. Nedir bu getirdiğiniz kırmızı sokak uygulamaları?! Hollanda'da buna benzer bir şey var. Plan ve Bütçe Komisyonunda anlatmıştım. Amsterdam'ın göbeğindeki Dom  Meydanında devlet ve orada öbeklenmiş olan bazı eroin kaçakçıları, esrar kaçakçıları, rekabet halinde, benim esrarım, eroinim daha iyi diye rekabet etmektedirler. Siz de bunu mu yapmak istiyorsunuz ülkede?!

Kadıköy'de birkaç yüz metre aralıklarla 127 tane cami var. Ülkede sadece ruhsatlı caminin miktarı 80 000, ruhsatsızlarla beraber 125 000'i bulmakta. Okullarımızın sayısı sadece 55 000. Göztepe Parkına cami yapmayı nasıl aklınıza getirebiliyorsunuz?! Cami yapacak başka yer mi yok allahaşkına?!

Aklıma Sayın Başbakanın, Belediye Başkanı olduğu dönemde, "İstanbul'u Medine yapacağız" tümcesi geldi. Niyetiniz bu olsa gerek. Bilimin insanlık adına yeşil alan olarak ayırdığı yere, sen, tutup, şeriat adına mı rant, rant adına mı bilinmez, cami yapmaya kalkıyorsun. Fas'ta buna benzer örnekler çok.

AHMET YENİ (Samsun) - Cami yapımına karşı mısınız Türkiye'de?!

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Fas'ta buna benzer örnekler çok.

AHMET YENİ (Samsun) - Fas'ı örnek vermeyin, burası Türkiye Cumhuriyeti.

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Bir belediye başkanı arkadaşım, Fas'ta nasıl seçim kazandığını anlatırken, önce camii yaptırıp, sonra etrafına da gecekondu yaptırdığını, seçimleri de öyle aldığını söylemişti.

AHMET YENİ (Samsun) - Türkiye Cumhuriyeti burası, Fas'ı bırakın siz!

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Avrupa Birliğinde -ki, çok çaba sarf ediyoruz hep beraber- bir arsanın ya da bir konutun üzerinde herhangi bir değişiklik ya da yapılaşma öngörüldüğü zaman, sadece belediye meclisinin karar alması yeterli değil, o mahalle ya da semtte oturanlara mektupla bilgi verilir.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz, bu kafayla, sittinsene iktidar olamazsınız!

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - O değişiklik ya da düzenleme için görüşler alınır, boş bir arsa ise, üzerine duyuru asılır.

AHMET YENİ (Samsun) - Müslüman Türk Milleti cami yapmaya devam edecek.

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Bütün bu görüşler alındıktan sonra, orada ne yapılacağına ya da ne yapılamayacağına karar verir Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Cami yapımının şeriatla ne alakası var?!

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Şeffaflık, saydamlık ve hesap verilebilirlikten sık sık söz ediyorsunuz. Bu, aslında, Avrupa Birliği İlerleme Raporunun bir gereği olarak devletin olmazsa olmaz niteliklerinden biri haline gelmiştir -ki, biz, buna katılıyoruz- ama, ülkemizde Bilgi Edinme Yasası olmasına rağmen, hâlâ, örneğin, bir genel müdürün ya da bir trafik polisinin herhangi bir bilgi vermesi söz konusu değil. Hani şeffaflık, hani hesap verilebilirlik…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ülkü, 2 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Batı hümanizminin ülkemize yerleşmesi için Avrupa Birliği iddiasını gündemde tutan sizler, o hümanist felsefenin tam tersi uygulamalarla Avrupa Birliğini kullanıyor izlenimini vermektesiniz. "Odak noktası devlet değil, insan olacak" diyen sizler, insana ve insanca olan her şeye çok rahat kıyabiliyorsunuz, Yücel Aşkın olayı gibi. Samimî bir şekilde "benim Kâbem, insandır" diyemiyorsunuz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, belediye yasaları değişti. Arkadaşımız Sayın Baratalı biraz önce söyledi. İçki ruhsatını polisten alıp belediyelere verdik, biz de katkı yaptık; ancak, bazı belediyelerde, polis, kapanma saati dışına taşan esnaf için tutanak tutup belediyeye gönderiyor. Belediye encümeni bunu görüşmezse suçtur; görüşüp, 500 000 000 lira en az ceza yazmak zorundadır. Bunu yazdığı zaman esnafla karşı karşıya gelmektedir. Bu da acaba kasıtlı mı diye, insanın aklına çeşitli şeyleri getirmektedir. Biz yerinden yönetim anlayışını, belediyelerin güçlendirilmesi olarak algılıyorduk; meğer AKP, bunu, belediyeler aracılığıyla yandaşlarının güçlendirilmesi olarak algılıyormuş. Bu konuda, herkes, kendi yaşadığı yörede şöyle etrafına bir baksın, türedi zenginleri görecektir.

Bu arada, belediyelerin yerinden yönetim anlayışı çerçevesinde yetkiler artırılırken, belediye gelirleri yasasının çıkmaması çok büyük bir noksanlıktır. Belediyelerin, borçlanma ve özelleştirme başta olmak üzere yetkileri genişletildi, belediye şirketlerinin denetimi kaldırıldı. Rüşvet ve yolsuzluklar, bu denetimsizlikten dolayı önümüzdeki günlerde artacaktır.

İller Bankası devlet eliyle yok edilmekte. Bu da, şu anda, Hazineye 15 katrilyon yük yüklemiş bulunmakta. Gelecekte daha nice yükler beklemektedir Hazinemizi.

BEPER Projesi adı altında bir proje var İçişleri Bakanlığında, belediyelerde şeffaflık ve verimliliği ölçmek; ancak, uluslararası şirketler için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Sayın Ülkü, teşekkür konuşmanızı alabilir miyim efendim.

Buyurun.

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - …fizibilite çalışması olarak görev yapan bu BEPER Projesi, karar vericilere, objektif verilere dayanarak değerlendirme yapma imkânı tanımak için denilmiş idi; ama, karar vericiler, su ve katı atık gibi temel altyapı hizmetlerine yatırım yapmak isteyen uluslararası şirket ve finans kapitalidir.

Sayın Başbakanın "işsizliği ABD çözememiş, ben mi çözeceğim" sözünü doğrusunu söylemek gerekirse çok yadırgıyoruz. Bunun ismine, yine Kasımpaşalı ağzıyla "çamura yatmak" denilir diyorum ve İçişleri Bakanlığının bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum, saygılar  sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ülkü.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.

AK Parti Grubu adına, Karabük Milletvekili Hasan Bilir.

Sayın Bilir, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 8 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN BİLİR (Karabük) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Millî Savunma  Bakanlığının 2006 malî yılı bütçesiyle ilgili AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına hepinize saygılarımla, sevgilerimle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığının bütçesini kritik etmezden önce, müsaadenizle, bir iki cümleyle ben de bu İzmir meselesine müdahil olmak arzusundayım.

Değerli dostlarım, İzmir'de çok önemli şeyler oluyor fark ediyorsanız. İzmir, on yıllardır, yirmi yıllardır özlediği, beklediği hizmetlere yavaş yavaş kavuşuyor ve büyük bir hızla hizmetlerimizi aktarıyoruz. Bunlardan en önemlileri, tabiî, barajlar yapılıyor, su bentleri yapılıyor, içmesuyu hizmetleri getiriliyor, birçok hizmet getiriliyor ve İzmir'de çok önemli organizasyonlar yapılıyor bildiğiniz gibi üniversite olimpiyatları gibi.

Değerli dostlarım, Sayın Başbakanımızın çok büyük bir iyiniyetle, çok büyük bir samimiyetle ifadelerini, farklı mecralara çekmek ve farklı polemik konuları meydana getirmek noktasında kullanan arkadaşlarımız, bana göre hata yapıyorlar. Kimse bu samimî sözlerden şüphe etmesin. İzmir, bizim İzmirimiz. İzmir'de de hizmetlerimizi artırarak devam ettireceğiz ve İzmir'de de, inşallah, siyaseten de başarılı olacağız ileride.

Elbette, siyaseten başarılı olmanın en önemli yolu, hizmet etmektir millete. Milletin gönlünde yer almaya çalışmaktır. Salonlarda hamasi nutuklarla bu işler olmaz. İzmir'de yükseleceğiz, göreceksiniz ve kimse polemik konusu haline getirmesin. Hizmette yarışalım, yaptığımızı yapmadığımızı tartışalım. Türkiye için taş taş üstüne nasıl koyabiliriz, bunun konuşmasını, bunun mütalaasını yapalım birlikte. Dolayısıyla, halkımız hangi sözcüklerin ne maksatla, ne şekilde, nasıl söylendiğinin çok iyi bilincindedir; dolayısıyla, bunu kamuoyumuzun takdirine bırakmakta fayda var ve bu polemiği burada kesmekte fayda var diye düşünüyorum.

Değerli dostlarım, konuşmamın başında belirtmek isterim ki Millî Savunma Bakanlığı bütçesiyle ilgili, savunma faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerden farklı ve ayrıcalıklı bir özellik taşımaktadır. Aklınıza gelebilecek tüm faaliyetlerde kaynak taleplerinin millî gelirle doğru orantılı olarak planlama imkânı varken, savunma faaliyetlerinde kaynak taleplerinin ülke bütünlüğüne yönelik tehdit ve risklere paralel planlanması zarureti vardır. Ana hedef, Büyük Atatürk'ün gösterdiği "yurtta barış, cihanda barış" hedefidir. Ancak, barışı sağlamak ve sürdürülebilir kılmak güçlü bir silahlı kuvvetlerle mümkün olabilmektedir ve barışın, sulhun, güvenliğin bedeli olmaz.

Türk Silahlı Kuvvetleri geçmişten geleceğe caydırıcı bir güç olmuş ve olmaya devam edecektir. Dost ve müttefiklerimize güven veren, bölgesel barış ve istikrarın idamesini sağlayan bir ülke olmanın aslî unsuru, güçlü ve caydırıcı bir silahlı gücün daim kılınmasıdır. Ayrıca, büyük bir silahlı gücü idame ettirmek zarureti ülkemizin jeopolitik ve jeostratejik konumuyla doğrudan ilgilidir. Türkiye Cumhuriyeti her şeye rağmen bağımsızlık, millî bütünlüğümüzün korunması ve idamesi, ülkemiz ve milletimizin bekası uğruna her an harbe hazır, ileri teknolojiyle donatılmış, eğitim ve morali üstün bir silahlı güce sahip olmak zorundadır. Savunma amaçlı alım ve harcamalar ülkenin bekasıyla ilgili tehdit ve riskleri bertaraf etmeye yönelik olduğundan, Millî Savunma Bakanlığı bütçesi de hazırlanırken, ülkede savunma-refah-kaynak dengesinin sağlanması esas alınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Millî Savunma Bakanlığının bütçesinin hazırlanmasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin en alt biriminden en üst seviyedeki karargâh birimlerine kadar uzanan zincirde aktif bir katılım anlayışıyla üretilerek işletilen planlama, programlama ve bütçeleme sistemi, 1980 yılından beri geliştirilerek kullanılan ana unsurdur. Planlama, programlama ve bütçeleme sisteminin en üst seviyedeki referansı, Türkiye Cumhuriyeti Millî Güvenlik Siyaseti Belgesidir.

Millî Güvenlik Siyaseti Belgesi, aşağıdaki ana unsurlardan oluşmaktadır değerli milletvekilleri:

Dünyadaki yeni güvenlik algılamaları nasıldır; dünyadaki güvenlik ortamı nasıl şekillenecektir; yeni güvenlik ortamında Türkiye'nin yeri nedir ve millî menfaatlarımız nasıl şekillenecektir; millî menfaatlarımızı elde etmek için belirleyeceğimiz millî hedeflerimiz nelerdir; bu hedeflere hangi esaslarla ulaşacağız ve son olarak, millî menfaatlarımızı destekleyecek askerî gücün niteliği nasıl olmalıdır sorularına cevap verecek şekilde hazırlanmaktadır.

Savunma harcamalarının denetim ve kontrolünde, diğer bakanlık bütçelerinde olduğu gibi Millî Savunma Bakanlığı bütçesi de, gerek planlama gerekse harcama aşamasında, Maliye Bakanlığı, Sayıştay ve Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine tâbi bulunmaktadır. Ayrıca, iç denetim kapsamında hesap müfettişleri ile denetleme ve değerlendirme kurulları da periyodik olarak denetimlerini sürdürmektedirler. Açıkladığım bir dizi planlama ve programlama aşamalarından geçen ve şu anda görüşmekte olduğumuz Millî Savunma Bakanlığının 2006 malî yılı bütçe teklifini incelediğimizde, öncelikle 4 milyar 995,2 milyon YTL personel giderlerinin olduğunu görüyoruz.       3 milyar 742,7 milyon YTL büyük ölçüde yatırım karakteri taşıyan ana silah sistemleri, sefer stokları ve işletme bakım idame projeleridir. 2 milyar 829,8 milyon YTL yiyecek, iskân ve giyim gibi yasal istihkaklar, yakacak, elektrik, su, akaryakıt, ilaç, yolluklar, bina onarımları, demirbaş ve diğer cari ihtiyaçlardır. 10,9 milyon YTL lojman büyük onarımları, kök hücre araştırma projesi ve kara taşıt ihtiyacıdır. 298,9 milyon YTL ise, yıl içinde Savunma Sanayii Destekleme Fonuna bütçeden yapılacak kaynak transferleri, dış askerî yardımlar, muhtaç erbaş, er ailelerinin sağlık giderleri, dost ülkelerden ikili eğitim işbirliği anlaşmaları çerçevesinde eğitim amacıyla gelecek askerî personelin masraflarının karşılanması ile NATO başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlara katkı payı ve üyelik aidatı ödemeleri olarak belirlenmiştir ve toplamda 11 milyar 870,5 milyon YTL'lik bir bütçeyi görmekteyiz. Bu bütçe, 2005 yılı bütçesine göre yüzde 8,2 oranında artışla belirlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu bütçenin 2006 yılı hedeflerine göre gayri safî millî hâsıla içindeki payı yüzde 2,5'tir. 2006 yılı merkezî yönetim bütçesi içindeki payı ise yüzde 6,8'dir.

Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu harp silah, araç gereç ve mühimmatın, mümkün olan azamî ölçüde, yurtiçi imkânlarla karşılanması gayreti ve ar-ge faaliyetlerinin ağırlıklı olarak yer alması nedeniyle, millî sanayie önemli katkılar sağlanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bilir, eksüre içinde konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

Buyurun.

HASAN BİLİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bu bağlamda, bütçenin, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da, azamî tasarruf ve azamî verim anlayışıyla kullanılması hususunda gerekli çabanın gösterilmesine devam edileceğinden hiçbir kuşku duymamaktayız.

Bu duygu ve düşüncelerle, Millî Savunma Bakanlığının 2006 yılı bütçesinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve milletimize hayırlı olmasını temenni eder, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bilir.

AK Parti Grubu adına ikinci konuşmacı, Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu.

Sayın Çavuşoğlu, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 6 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçesi üzerinde, AK Parti Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Zamanımı iyi kullanabilmek için, elimdeki notlarımı hızlı bir şekilde okumaya gayret edeceğim.

Bütün dünyanın, insanlık tarihinden beri en önemli güvenlik meselesi, küreselleşen dünyamızda, savunma ve güvenlik, özellikle 11 Eylül 2001'den sonra yeni bir boyut kazanmıştır. Bu süreç, orduların daha esnek, hızlı konuşlanabilir, daha teknolojik imkâna sahip ve daha yetenekli olacak şekilde yeniden yapılandırılmalarını zorunlu hale getirmiştir. Günümüzde, çok sayıda insan gücüne dayanan ordulardan ziyade, teknolojiye dayanan ve bu teknolojiyi kullanabilen iyi eğitilmiş birliklerden müteşekkil ordular özel önem kazanmaktadır.

Dünya tarihini incelediğimizde, savunma ve güvenliğin her daim önemli olduğunu görebilmekteyiz; şimdi de önemli, gelecekte daha da önemli olacaktır. Savunma ve güvenliği önemsemeyen ülke, elbette, tasavvur edilemez; ancak, yarışa zamanında başlamayan ve savunma sanayiini, bilgi, teknoloji ve stratejik altyapıya oturtmayan ülkeler, hep mağlup olan, kendilerini yenileyemeyen ve bağımlı ülkeler olarak kalmışlardır. Bunun için de, bir avuç insan, bölgede, milyonlarca insana acılar ve zulümler yaşatmaktadır.

Günümüzde, gelişmiş ve güçlü ülkelere bakıldığı zaman, savunma sanayiine çok önem verdikleri, üretip ve sattıkları görülmektedir. Bu yüzden, geç de olsa, 1985 yılında, 3238 sayılı Kanunla, tüzelkişiliği haiz, özel bütçeli bir kuruluş olarak Savunma Sanayii Müsteşarlığı kurulmuştur. (Bundan sonra, SSM diye ifade edilecektir) Kuruluş amacına ilaveten SSM'ye tevdi edilen görevler şunlardır: Millî sanayimizi, savunma sanayii ihtiyaçlarına göre yeniden organize ve entegre etmek; ihtiyaç duyulan modern silah, araç ve gereçlerin özel ve kamu kuruluşlarında imalatını planlamak; modern silah sistemlerini araştırmak ve geliştirmek; savunma sanayii ürünleri ihracatı ve offset ticareti konularını koordine etmektir.

Tevdi edilen görevlerin yapılması için finans sağlamak üzere Müsteşarlığın emrinde Savunma Sanayii Destekleme Fonu da kurulmuştur.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı, proje tekliflerinin değerlendirilmesi, idarî, ekonomik, teknolojik kazanımı, yerel katkı, sistem performansı ve offset hususları ana kriter olarak ele almaktadır.

Bu suretle Müsteşarlık tarafından uygulamaya aktarılan projeler, özel sektörün savunma sanayii alanında çok geniş bir şekilde sorumluluk almasını sağlamıştır. 1986-2005 yılları arasında SSDF'de 16 milyar ABD Doları gelir toplanmış olup, aynı dönemde projeler kapsamında 14 milyar ABD Doları harcanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye'nin jeostratejik konumu nedeniyle karşı karşıya bulunduğu tehditler dikkate alındığında, yüksek teknoloji içeren savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında yurtiçi katmadeğerin artırılması hususu önem kazanmıştır.

Bundan dolayı yapılan yatırımlarla ciddî bir altyapıya ulaşmış olan savunma sanayimizin birçok alanda kendi ana savunma sistemlerimizi bağımsız olarak tasarlayıp üretebilmesi için özgün geliştirme projelerine ağırlık verilmeye başlanmıştır. Kendi harp ve savunma sanayiini kurmayan toplulukların savunmada bağımsızlıkları söz konusu olamaz. Düşman, gücü bilmemelidir.

Bu kapsamda, 2000 yılından itibaren kaideye monteli stinger, tank atış kontrol sistemleri, ani müdahale botu, elektronik harp ve benzeri çok sayıda özgün tasarım projesi Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından yürütülmektedir. Önümüzdeki beş veya on yıl içerisinde bu yolla yurtiçi katkı oranının yüzde 50'yi aşması yönünde çalışmalar devam ettirilmektedir. Örnek olarak, 2004 yılında ilk millî savaş gemimizin İstanbul Tersanesinde tasarlanıp üretilmesi için MİLGEM Projesi başlatılmıştır. Projenin alt projelerinden millî sonar deniz birimleri üretim ve entegrasyonu, kızılötesi iz tahmini ve yönetim sistemi, elektromanyetik uyumluluk ve etkileşimin azaltılması analizleri MİLGEM sualtı telefonu üretim entegrasyonu gibi ar-ge projeleri gerçekleştirilmek üzere, Müsteşarlığımızın TÜBİTAK'la yaptığı değişik birtakım müzakereler söz konusudur.

Geleceğin hava platformlarını oluşturacak olan insansız hava araçlarının Türkiye'de geliştirilmesi için, TAI firması öncülüğünde, kapsamlı bir tasarım ve geliştirme projesi de başlatılmıştır.

2004 yılında, dünyadaki kişi başına yıllık savunma sanayii harcaması 162 dolarken, Türkiye'de 142 dolar ve İsrail ve ABD'de de 1 500 dolardır.

Özellikle bütün dünyada olduğu gibi, Avrupa'da, Amerika'da ve ülkemizde de, bundan böyle hava platformlarını oluşturacak insansız araçların önplana çıkacağını ifade etmek isteriz.

TSK'nın ihtiyaç duyduğu muhtelif komuta sistemleri, elektronik sistemler, simülatörler ve yazılım ihtiyaçları için yerli sanayi firmalarımızla özgün geliştirmeye dayalı çeşitli projeler 2004 ve 2005 yılları arasında başlatılmıştır. Bu çalışmalara en güzel örnek olarak ar-ge 2004 Projesi gösterilebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu, eksüre veriyorum.

Buyurun.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ar-ge 2004 Projesinde; aviyonik Merkezî kontrol bilgisayarı, laboratuar prototipinin ATAK Projesi kapsamında seçilecek olan helikopterin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sanayileştirilmesi ve ATAK Projesinde fonksiyonel olarak kullanılabilecek şekilde donanımının ve yazılımının özgün olarak geliştirilmesi hedeflenmiştir. Ar-ge 2004 Projesi sözleşmesi, Müsteşarlığımız ile yerli sanayi firmalarımızdan ASELSAN, TÜBİTAK-MAM, TAI'nin oluşturduğu bir konsorsiyum arasında imzalanmıştır.

Ar-ge politikası olarak, ana sistem projeleri kapsamında, uygulamalı araştırmaya yönelik ürün alt sistemleri geliştirmeyi amaçlayan, teknoloji ağırlıklı ve yerli katkıyı artırıcı ar-ge faaliyetlerini tercih etmekte olan SSM tarafından, bugüne kadar ASELSAN, TAI, Roketsan, Makine  ve Kimya, TÜBİTAK gibi sanayi ve araştırma kuruluşları ile İTÜ, ODTÜ; Boğaziçi, Bilkent ve Atatürk Üniversitelerinde yürütülen toplam 34 adet proje söz konusudur.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; jeopolitik açıdan, dünyanın en kritik bölgesinde bulunan Türkiye, dünyada savunma harcamalarının en fazla yapıldığı bölgenin Merkezînde yer almaktadır.

Bölge, sanki ateş çemberi içerisindedir. Bütün tahribatlar, ölümler, zulümler, savaşlar, savunma ihtiyacını dışarıdan temin eden, etrafımızdaki bağımlı, bağımsız ülkelerde olmaktadır.

Güçlü ve rekabetçi ülke olabilmek için, mutlaka, savunma sanayiine önem verip, ilgili bilgi üretmek ve bilgiye dayalı teknoloji geliştirip, rekabet prensipleri içerisinde satmak zarureti vardır.

Bölge ülkeleri arasında yaşanan siyasî, askerî ve ekonomik çıkar mücadelesi, savunma harcamalarının gerisinde yatan temel nedendir. Günümüzde, ülkelerin, savunma ve güvenlik ihtiyaçlarını kendi içlerinde, kendi özkaynaklarıyla, olabildiğince yerli imkânlarla karşılamaya çalıştığı gözlenmektedir.

Ulusal savunma sanayiinin geleceğini, ülkenin stratejik zarurî ihtiyaçlarının belirleyeceği gerçeğinden hareketle, Türkiye'nin, olabildiğince kendi imkânları ve kabiliyetlerini kullanarak, özgün teknolojisini üretir hale gelmesi ve ihracata yönelmesi, hayatî önem arz etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu, mikrofonunuzu açacağım, lütfen, Genel Kurula teşekkür eder misiniz.

Buyurun.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, izin verirseniz, toparlıyorum.

BAŞKAN - Lütfen, Genel Kurula teşekkürünüzü alayım.

Buyurun.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ülkemizin silahlanma ve savunma harcamalarının ana amacı, ülkemize yönelebilecek her türlü tehdide karşı koymak ve caydırıcı olmaktır, küçülerek etkinleşme temel prensibi çerçevesinde, vurucu gücü ve hareket kabiliyeti yüksek olan kuvvetlere sahip olmak gerekmektedir.

Sonuç olarak, globalleşme süreci içerisinde, bilim ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerin, savunma sanayiindeki yansımalarıyla kıyasıya bir rekabetin yaşandığı savunma sanayiinde, bilgi geliştirmek suretiyle savunma sistemlerinin yurt içinde üretimini sağlayarak, kaynakların yurt içinde kalmasını temin etmeyi hedefleyen ve savunma sistemlerinin ihraç edilmesi faaliyetlerini yürüten Savunma Sanayii Müsteşarlığının, yaklaşık, 23,4 milyon YTL tutarındaki 2006 yılı idarî bütçe teklifinin, aynı işi yapan yabancı ülke kurumlarıyla karşılaştırıldığında, oldukça mütevazı olduğu görülmektedir.

Sözlerime şu cümlelerle son vermek istiyorum: Güvenlik, devletin vazgeçilmez en aslî görevidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu, ikinci defa uzattım.

Şunu istirham ediyorum: Arkadaşlar, bakınız, bütün arkadaşlarımızın konuşma süreleri belirlidir; yani, eldeki metinlere motamo bağlı olup yapıldığı zaman, bütün arkadaşlarımıza aynı şeyi uygulamak zorunda kalırım, çalışmalarımızı yerinde tamamlayamayız.

Sayın Çavuşoğlu, teşekkür konuşmanızı alabilir miyim efendim.

Buyurun.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - İki cümleyle şunu ifade edeyim efendim: Güvenlik konuları akılcı, dinamik, en ucuza, azamî faydayla, ekonomik gerçekler de gözönüne alınarak, uzun vadeli güvenlik bütün olarak ekonomik kalkınmadan geçmektedir. Her güvenlik ihtiyacı demokratik sistemle uyum içinde olmalı, demokratik sistem ekonomik yaklaşımla birleşerek güvenliği meydana getirmeli, dış ve iç güvenlik meselelerinde güvenlik kurumları ile siyasî karar alma mekanizmaları sürekli istişare, diyalog ve uyum içerisinde olmalıdır.

BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu, lütfen, teşekkürünüzü alayım efendim, istirham ediyorum.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

AK Parti Grubu adına üçüncü konuşmacı, Sivas Milletvekili Sayın Selami Uzun.

Buyurun Sayın Uzun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SELAMİ UZUN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizi izleyen vatandaşlarımız; hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.

İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bilindiği gibi, 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde Türkiye tarihinde eşine rastlanmayan değişim ve gelişimler yaşanmaktadır. Bu süreçte İçişleri Bakanlığının görev ve hizmet alanı içerisine giren konularda önemli adımlar atılmıştır. Katılımcı demokrasi anlayışına uygun bir ciddiyetle yürütülen çalışmalar sonucunda Avrupa Birliği üyelik süreci çerçevesinde gerekli değişim ve dönüşümler sağlanmıştır. 3 Ekim 2005 tarihinde müzakere sürecinin başlamasıyla da yeni bir döneme girilmiştir. Mahallî idareler reformu çerçevesinde hazırlanan Büyükşehir Belediyesi Kanunu, Belediyeler Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Mahallî İdare Birlikleri Kanunu çıkarılmıştır. Mahallî idarelerimizi maddî yönden rahatlatacak İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu çalışmaları devam etmektedir. Avrupa Birliği kriterlerine göre yeniden düzenlenen Pasaport Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu Meclis gündemindedir, kısa zamanda Genel Kurula gelecektir. Vatandaşlık Kanunu çalışmaları devam etmektedir. Sivil toplum hizmetlerinin ve faaliyet alanının genişletilmesi, düşünce, ifade, toplanma, gösteri ve yürüyüş yapma özgürlüğünün geliştirilmesi gibi temel hak ve özgürlüklerle ilgili kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır. İşkencenin önlenmesi, gözaltı sürelerinin kısaltılması, nezarethane ve ifade alma odalarının standartlara kavuşturulması çalışmaları ile toplum huzurunun korunması ve bireylerin, demokratik hak ve hürriyetlerinden yeterince yararlanmalarının sağlanması için her türlü tedbir alınmıştır.

Hükümetimizin kararlılıkla arkasında durduğu "işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans" sloganı, yalnızca ülkemiz sivil toplum kuruluşları ve güvenlik birimlerince değil, aynı zamanda, uluslararası insan hakları örgütleri ve Batı kamuoyunca da benimsenmiştir.

Hükümetimizin üzerinde durduğu bir başka konu da, yolsuz, susuz köy kalmayacaktır. Hatta, mümkün olduğu en kısa sürede köy yolları asfalt yapılacaktır. Bu amaçla, Köylerin Altyapısını Destekleme Projesi, kısaca, KÖYDES yürürlüğe konulmuştur. İçmesuyu, yol ve kanal problemleri hallolmayan köylerimize, Köylere Hizmet Götürme Birliği aracılığıyla, özel idare aracılığıyla, vali ve kaymakamlarımızın önderliğinde, bu hizmetlerin götürülmesini sağlamak üzere, 2005 yılı bütçesinde 500 000 000 YTL verilmişti. 2006 yılında, bu amaçla 2 milyar YTL, yani, 2 katrilyon para ayrılmıştır. Öncelik yol ve içmesuyuna verilecektir.

Köy Hizmetlerinin kaldırılmasıyla, bu hizmetlerin, özel idarede il genel meclislerince belirlenmesi ve şekillenmesi yıllardır özlediğimiz bir uygulamaydı. Hizmet kime verilecekse, hizmetten kim yararlanacaksa, ona en yakın birimden verme özlemimizin gerçekleştiğini, hem özel idarede hem köylere hizmet götürme birliklerinde hem belediyelerde görmekten kıvanç duymaktayız.

Türkiye, bugün, âdeta, iyimserler ile kötümserlerin, değişime inananlarla "bu ülke değişmez -âdeta, halk tabiriyle- biz adam olmayız" diyenlerin yarıştığı bir ülke durumuna gelmiştir.

Türkiye, siyasetini ekonominin gerekleri, ülke ve dünya gerçekleri gözardı edilerek yönetmeye kalkanlar yüzünden, ucuz ve popülist siyasetçiler yüzünden, siyasî ve ekonomik krizler yaşamıştır. AK Partiden önce, son onbeş yılda -bazı küçük marjinal partiler hariç- şöyle veya böyle tüm siyasî partiler ülke yönetiminde bulundular. Bu nedenlerdir ki, son onbeş yılın felaketini, ülke yönetiminde bulunan siyasî parti ve liderler ürettiler ve Türkiye hızla geriye gitti, iki büyük kriz yaşandı. Bu krizlerden, geçmişin kötü yönetimlerinden, AK Parti İktidarıyla çıkmaya çalışıyoruz. Uluslararası kuruluşların 1997'de kırdığı notları yeni düzeltmeye başladık, yılların tahribatını üç yılda geri çevirdik. Biliyorsunuz ki, iktidarımız beş yıllıktır. Önümüzdeki iki yıllık sürede yapısal reformlarımız gelecektir. Sosyal güvenlikte, sağlıkta, eğitimde, tarımda, gelir dağılımında, vergi adaletinde, kayıtdışı ekonomide, özelleştirmelerde, serbest rekabette, emniyette, hukukta reformlar gelmeye devam edecektir.

Hükümetimizin ve AK Parti İktidarının en önemli özelliklerinden birisi, güç aldığı halkına ve ülkemize karşı samimî olmasıdır, dürüst olmasıdır. Bu dürüstlük ve samimiyet bütçeye de yansımıştır. Önceki hükümetler döneminde, bütçe tahminlerinde gider düşük, gelir yüksek gösterilirdi; bütçe açığı, politik hesaplarla saklanırdı; gerçekleşme tam tersi olur, büyük bir açık meydana gelir, ekonomik dengeler sarsılırdı. Bizim bütçemizin en büyük özelliği de samimî bir bütçe olmasıdır. Son iki yılda, 2004 ve 2005'te gerçekleşen açık, öngörülenin yarısı kadardır; 2005 yılında 29,1 milyar YTL tahmin edilen açık, 14,6 olarak gerçekleşmiştir. Yeni bütçede 13 milyar YTL tahmin edilen açık, inşallah, sıfıra inecektir, gelecek yıl denk bütçe gelecektir.

İçişleri Bakanlığının 2006 yılı bütçesi 917 872 000 YTL olarak belirlenmiştir; 2005 bütçesine göre yüzde 16,8'lik bir artış öngörülmüştür; bağlı kuruluşlarla beraber genel bütçe içerisindeki payı yüzde 4,87 olarak tahmin edilmiştir.

İçişleri Bakanlığının yükünü çeken dahiliye memurları ve kaymakamların özlük haklarındaki iyileştirmenin yollarını aramaktayız. Ülkemizde, baştan başa, az kişiyle çok işi gayretle yürüten nüfus personelini unutmamaktayız. Emniyet mensuplarımızın özlük haklarını iyileştirme çabasındayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uzun, 2 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

SELAMİ UZUN (Devamla) - Jandarma Teşkilatına, Sahil Güvenliğe başarılar diliyoruz.

Hepimize hayırlı olsun.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzun.

AK Parti Grubu adına dördüncü konuşmacı, Kilis Milletvekili Veli Kaya.

Sayın Kaya, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 6 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA VELİ KAYA (Kilis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğünün 2006 yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk polis teşkilatı, devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek, kamunun huzur ve esenliğini sağlamak, vatanımızın ırz, can ve mal güvenliğini korumak gibi, devletin bekası açısından çok önemli görevler ifa etmektedir.

Gelinen süreçte, globalizme paralel olarak, terör başta olmak üzere, ekonomik, siyasî ve sosyal boyutta yaşanan hızlı değişimlerin henüz yeni görülmeye başlanan sonuçları Emniyet Teşkilatının yükünü daha da artırmaktadır. Emniyet Teşkilatının yürüttüğü asayiş, güvenlik ve trafik hizmetleri, günün 24 saatinde kesintisiz olarak yürütülmesi gereken ve toplumun bireylerinin güvenliğiyle ilgili, kamu düzenini doğrudan sağlama odaklı hizmetlerdir.

Gelişen ekonomik ve siyasî koşullara göre suç türü ve sayısı giderek artan ve her yeni çıkan kanunla faaliyet sahası biraz daha genişleyen polis, tüm bu hizmetleri yerine getirirken de günde 12 saat çalışmakta, bu süre olağanüstü durumlarda, millî ve dinî bayramlarda daha da artmaktadır.

Avrupa Birliğinin eşiğinde bulunduğumuz bu dönemde, tüm konularımızda olduğu gibi polisimizin standartlarının da, Avrupa Birliği standartlarına çıkarılması gerekmektedir. Bu çerçevede, polis teşkilatı 12 tane proje yürütmektedir. Bu projeleri çok başarılı bir şekilde yürüttüğü hepiniz tarafından bilinmektedir.

Diğer taraftan, yatırım programlarında yer alan projeleriyle de bir taraftan hizmet binaları, bir taraftan da eğitim tesisleri ve buna benzer tesislerin projelerini başarılı bir şekilde yürüttüğünü biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, "Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı" diye bir vakfımız var. Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti Bütçesinin elvermediği noktalarda bu vakıflarımız devreye girmek şartıyla, Emniyet Teşkilatımız, araç gereç, sağlık gibi çok önemli ihtiyaçlarını bu vakıf üzerinden yürütmektedir.

Son zamanlarda çıkarılan yasal değişikliklerle bu vakıfların hizmetlerine son verildiği; ancak, bu eksikliğin giderilmesi noktasında yeniden faaliyetlerine  başlamakla birlikte de, bir yasal sürecin açık olduğu, mutlaka tamamlanması gerektiğini huzurlarınızda bir kere daha belirtiyor, Grubumuzun bu konuda, bu yasal hazırlığı bir an önce tamamlamasını da Emniyet Teşkilatı adına arzu ediyor ve destekliyorum.

Değerli milletvekilleri, Emniyet Teşkilatında taşıt rengi ile tepe lambası, telsiz ve sireniyle hizmetin bir parçasıdır. Buna karşılık, son yıllarda güvenlik sektöründen taşıt için ödenek tahsisi maalesef yapılmamakta, şehirleşme oranının artması, buna paralel olarak polis yükünün artması, yeni taşıt alımını da gündeme getirmektedir. Bu konuda da Sayın Bakanımıza ve hükümetimize çok önemli görevler düşüyor. İnşallah bunu da çok kısa sürede yerine getireceğimizi teşkilat mensuplarımıza burada müjdelemek istiyorum. 

Değerli milletvekilleri, Emniyet Teşkilatının en önemli sorunlarından birisi de, polisin özlük haklarına değinmektir diye düşünüyorum. Giderek artırılan sorumluluklar ve gittikçe genişleyen görev alanları nedeniyle bugün polisimiz günlük 8 saat yerine ortalama 12 saat çalışmak zorunda kalmaktadır. Diğer memurlar haftada 5 gün ve 40 saat çalışırken, polis haftada 6 gün ve 72 saat çalışmakta. Bilindiği üzere, polisimiz bu kadar yükün altında, son dönemlerde ülkemizin yüzünü ağartan NATO Zirvesi, Üniversite Oyunları gibi büyük organizasyonlarda çok başarılı görevler icra etmiştir. Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek için, saat mefhumu gözetmeden canı pahasına görev yapan Emniyet personelini ekonomik yönden rahatlatacak düzeyde özlük haklarında ve fazla çalışma ücretlerinde bir düzenleme yapmak, daha verimli bir şekilde çalışmalarını sağlamak açısından kaçınılmaz görünmektedir.

Sosyal patlamaların tetikleyicisi olan can ve mal güvenliği kriterlerinin tüm maddî ve manevî yükü görevini büyük bir samimiyetle yerine getiren Türk Polisi, teşkilatını doğrudan etkisi altına almakta ve zaten sosyal yönü giderek zayıflayan polisin bireysel, ekonomik sıkıntılarını da içine katarak, personel üzerinde yarattığı stresiyle Emniyet Teşkilatını en fazla intihar olayının yaşandığı bir kurum haline getirmektedir.

Vatandaşların bugününden ve yarınından emin bir şekilde hayatını idame ettirmesi Anayasanın sosyal devlet ilkesinin bir gereği olup...

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, eksüre içerisinde, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

VELİ KAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, riayet etmeye çalışacağım; teşekkür ederim.

…Emniyet Teşkilatınca yürütülen ve aksatılmasına tahammül olmayan hizmetlerin önemi ve özelliği bu noktada daha önplana çıkmakta, devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek için, saat mefhumu gözetmeden canı pahasına görev yapan polisin yürüttüğü hizmetin karşılığının maddî ve manevî olarak verilmesinin gerektiği hükümetimizce bilinmekte ve mutlak surette gereği yapılacağından teşkilat mensuplarımızın emin olması gerekmektedir.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; Emniyet Teşkilatının görevleri saymakla bitmiyor. Milletimiz, vatandaşlarımız evinde huzur içerisinde yatarken, polisimizin dışarıda canı pahasına görev yapması ve bu görevin karşılığının alınamamasının da, fevkalade, meslek mensuplarını üzdüğünü biliyorum.

Hükümetimizden çok büyük beklentiler içerisinde olan Emniyet Teşkilatını, asla yüzüstü bırakmayacağımızı, onları kimsesiz, öksüz bırakmayacağımızı, ben burada taahhüt ediyorum. Gerek Sayın Bakanımız gerekse hükümetimiz, bizden beklentisi olan polislerimizin, mahalle bekçilerimizin tüm beklentilerine, hükümet ettiğimiz süre içerisinde, mutlak surette, olumlu sonuçlar alacağımızı ve onları müjdeleyeceğimizi, bir kere daha yinelemek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi nihayetlendirirken son iki konuya değinmek istiyorum. Bir tanesi, emniyet mensupları arasında bir gelir dağılımı eşitsizliğinin olduğunu hepimiz biliyoruz. APK'ya atanan emniyet müdürü arkadaşlarımız ile teftişte görev yapan emniyet müdürü arkadaşlarımız arasında önemli oranda bir ücret farklılığının olması, meslek mensupları arasında bir eşitsizliğe neden olmakta, bu da mesleğe olan saygıyı azaltmaktadır diye düşünüyorum. Bunun da bir an önce…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen, teşekkürünüzü alabilir miyim.

VELİ KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, hemen bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

VELİ KAYA (Devamla) - Bunu da söyledikten sonra, benden şu anda müjde bekleyen 20 000'in üzerinde mahalle bekçileri, benim teklif ettiğim mahalle bekçileriyle ilgili bir kanun taslağının sonucunu beklemektedirler. Bir mahalle bekçisi, halen, dün, bana yalvararak şunu söyledi: "Ben, zatî silahı aldım, devlete 1,5 milyar lira gibi bir harç ödüyorum. Polis arkadaşlarım bunu ödemezken, bana bunu niye ödetiyorsunuz." Böyle çok acıklı feryatlar geliyor. Bunu da hükümetimizin ve Sayın Bakanımızın takdirine sunuyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarken, bütçenin milletimize ve devletimize hayırlara vesile getirmesini diliyorum; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

AK Parti Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Muharrem Tozçöken; buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUHARREM TOZÇÖKEN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Jandarma Genel Komutanlığının bütçesi hakkında, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü olarak, bu üç güzide kuruluşumuzla beraber, ülkemizin huzurunu, asayişini sağlamaktan sorumludur.

Jandarma Genel Komutanlığımız, Türkiye yüzölçümünün yüzde 92'sinden huzuru ve asayişi sağlamakla sorumlu olup, yaklaşık 24 000 000 insanımıza hizmet etmektedir. Bu, yaz sezonunda daha fazla nüfus oranına hizmet etmek anlamına gelmektedir.

Yine, Jandarma Genel Komutanlığı, emniyet ve asayiş hizmetlerini, il ve ilçe jandarma komutanlıklarının yanı sıra, 2000'in üzerinde jandarma karakolu ve tüm ülke sathında, yaygın olarak, teşkilatlanmış olarak başarıyla yürütmektedir.

Yine, jandarmamız, devletin bölünmez bütünlüğüne, milletin bölünmez bütünlüğüne karşı olanlarla amansızca bir mücadele içindedir. Bu uğurda, son iki yılda, 138 Mehmetçiğimizi ve toplam olarak 2 788 personelini şehit vermiştir. Yine, son iki yılda, 936 personel olmak üzere, 6 108 personel yaralanmıştır.

Jandarmamız, asayiş hizmetlerini daha etkili olarak yürütmek amacıyla, gelişen teknolojiye ayak uydurarak yeniden yapılanmış, araç ve malzemelerini yenileyerek, yeni imkân ve kabiliyetlere kavuşmuştur.

Bu imkân ve kabiliyetleri çok kısaca özetlemek gerekirse; ülkemizin ikinci büyük problemi olan trafik terörünün önlenmesi amacıyla, yaklaşık 1 042 adet jandarma trafik timi teşkil edilmiştir ve ülkemizin karayollarının büyük bir bölümünde trafik terörünün önlenmesi amacıyla hizmetlerini yürütmektedir.

Yine, adaletin tecellisinin bilimsel delillerle sağlanması amacıyla Ankara'da kriminal merkez laboratuvarı ile 2 ilde kriminal bölge laboratuvarları, 81 ilin jandarma komutanlıklarında jandarma kriminal timleri ve 362 olay yeri inceleme birimi teşkil edilmiştir.

Yine, bu cümleden olmak üzere, dağcılık turizminin ve dağcılık faaliyetlerinin icra edildiği bölgelerde, arama ve kurtarma timleri ihdas edilmiştir.

Burada iftiharla belirtmek istiyorum, Jandarma Komutanlığımız, Jandarma İnsan Haklarını İnceleme ve Değerlendirme Merkezî JİHİDEM'i kurarak... 2003, 2004 ve 2005 yılında, Avrupa Birliğinin Türkiye İlerleme Raporunda, Avrupa Irkçılıkla ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komitesinin (ECRI) üçüncü raporunda JİHİDEM'den olumlu olarak bahsedilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemi Projesiyle, Jandarma Genel Komutanlığı, çağın teknolojik seviyesini yakalamayı hedeflemektedir. Bu güzide teşkilatımız, Avrupa Jandarma Birliğine 1998 yılında üye olarak, Avrupa Birliğine tam üyelik yönünde, kendi kategorisinde önemli bir adım atmıştır.

Yine, Jandarma Genel Komutanlığımız, yılda ortalama 240 000 olaya -asayiş, terör, kaçakçılık, trafik ve cezaevi olaylarıyla- müdahale etmekte olup, bunların yüzde 60'ı, 145 000'i asayiş olayıdır ki, 2005 yılında yüzde 96'sını aydınlatmıştır.

Yine, Jandarmamız, yılda, ortalama 1 450 000 adlî olayı, adlî görevi yerine getirmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu güzide teşkilatımız görevini büyük bir özveriyle icra ederken, özellikle büyük şehirlerimizde bu teşkilatımızın lojman ihtiyacı had safhaya ulaşmış olup, faydalanma oranı, halen, yüzde 25 seviyelerindedir. İnşallah, bu konuda da, her konuda, hükümetimiz, yapmış olduğu olumlu çalışmaları, burada  da göstereceğine inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tozçöken, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MUHARREM TOZÇÖKEN (Devamla) - Bu vesileyle, bütçenin, Jandarma Genel Komutanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, vatanımızın bölünmez bütünlüğü uğrunda şehit olanlara Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tozçöken.

AK Parti Grubu adına, Sivas Milletvekili Osman Kılıç; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN KILIÇ (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığı 2006 malî yılı bütçesi içinde yer alan Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesiyle ilgili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz yüzyılda, güvenliğin savunma kavramının önüne geçtiği, kısaca, 21 inci Asrın güvenlik yüzyılı olduğu hepinizin malumudur.

Bir deniz coğrafyası üzerinde yer alan, stratejik önemi her geçen gün daha da artan güzel ülkemiz denizlerinin güvenliği ve temizliği için kurulan Sahil Güvenlik Komutanlığımız, 2692 sayılı Yasayla, 1982 yılında, Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olarak kurulmuştur. Daha sonra, 1985 yılında, bir yasal değişiklikle doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. Müstakil yapısına ise, 2003 yılındaki düzenlemeyle kavuşmuştur.

İçişleri Bakanlığımıza bağlı diğer güvenlik kuvvetlerine kanunla tanınan tüm hak ve yetkilere sahip olan Sahil Güvenlik Komutanlığımız, tam hükümran olduğumuz karasularımızın yanı sıra, uluslararası hukuk gereğince, suç nevine bağlı olarak açık denizlerde yasadışı olayların önlenmesine yönelik denetim ve kolluk faaliyetlerini icra etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin 8 333 kilometrelik sahil şeridi bulunmaktadır. Karadeniz'de ilan ettiğimiz münhasır ekonomik bölge ve Türk arama kurtarma bölgesi dahil olmak üzere, neredeyse Türkiye'nin yüzölçümünün yarısına eşit, yaklaşık 377 000 kilometrekarelik deniz alanı Sahil Güvenlik Komutanlığının sorumluluğuna verilmiştir. Bu sorumluluk sahasında,    63 limanımızda harekât, lojistik, onarım ve eğitim kurumlarıyla teşkilatlanmış, bu teşkilat içerisinde 3 850 personel, 155 su üstü unsuru, 11 hava vasıtası, 5 adet mobil radarla görev yapmaktadır.

Sahil Güvenlik Komutanlığı, İçişleri Bakanlığının yanı sıra, mevcut görevleri itibariyle              9 bakanlık, 13 kurum ve kuruluş, 31 kanun, 19 yönetmelik, 11 adet tüzük çerçevesinde görevini sürdürmekte olup, ana hatlarıyla, yasadışı su ürünleri avcılığını önlemek, denizlerimizin kirlenmesine mâni olmak, ülkemiz için büyük sorun olan akaryakıt kaçakçılığını önlemek, son dönemlerde büyük önem kazanan yasadışı göç olaylarını engellemek, Türkiye'nin Uluslararası Denizcilik Örgütüne deklare etmiş olduğu arama kurtarma bölgesinde meydana gelen kaza ve olaylara en seri şekilde müdahale etmek, deniz güvenliğini sağlamak ve buna benzer birçok görevlerini yerine getirmek için yetkilendirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; silahlı bir güvenlik kuvveti olan Sahil Güvenlik Komutanlığı ve onun değerli mensupları, son bir yıl içinde 19 481 adet gemi ve tekne kontrol etmiş, bunların 2 470 adedini savcılıklara sevk etmiş, 162 adet arama ve kurtarma faaliyetlerinde 454 vatandaşımızın hayatını kurtarmış ve yine, 54 teknenin zayiatını önlemiş; deniz temizliği ve çevre koruma görevi kapsamında, denizlerimizi kirleten kişi veya gemilere yaklaşık 640 000 YTL idarî para cezası uygulamıştır. Uygulanan bu para cezasının tamamı doğrudan Hazinemizin kasasına geçmiştir. Keza, yasadışı su ürünleri avcılığı yapan 1 155 tekne ve kişiye, yaklaşık 1 700 000 YTL idarî para cezası uygulamıştır. 2 000 yasadışı göçmen yakalanmış, muhtelif kaçakçılık olaylarında, 250 ton motorin, 1 000 karton sigara, 7 000 adet cep telefonu yakalanmıştır. Kısaca sizlere arz etmeye çalıştığım gibi, Sahil Güvenlik Komutanlığımız, bu denetim ve kontrolleri, mevcut imkânlarıyla, genç, fedakâr ve gözü pek personeliyle yapmaya çalışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ancak, başta terör olmak üzere her türlü yasadışı faaliyetlerin sahası haline gelmekte olan geniş deniz alanlarında, bahsettiğim bu görevleri eldeki imkânlarla, layıkıyla icra ve ifa edebilmesi beklenemez. Bu nedenle, Komutanlığa tevdi edilen görevleri ifa edebilmeleri için imkânlar zorlanmış ve 2005 yılı bütçesi yüzde 11,3 artırılarak, 2006 bütçesi 194 459 000 YTL olarak belirlenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıç, 2 dakikalık eksüre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

OSMAN KILIÇ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bu olumlu çalışmaların yanında, tabiî olarak, Sahil Güvenlik Komutanlığı yeni bir teşkilat olması sebebiyle, ihtiyaçları da oldukça çoktur. Bu ihtiyaçlar, personel eksikliği, yüzer ve uçar araç sayısındaki yetersizlik, personel için lojman ihtiyacıdır. Bu eksikliklerin giderilmesiyle verilen görevler daha iyi yapılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetimiz döneminde sağlanan gelişmelere paralel olarak, önümüzdeki yıllarda, daha yüksek bütçe imkânlarıyla destekleneceğine inancım tamdır.

AK Parti Hükümetinin üç yıllık icraatı döneminde, her alanda olduğu gibi, Sahil Güvenlik Komutanlığı hizmet alanında da, çok önemli gelişmeler sağlanmıştır. Yasadışı insan ticareti, kaçak göçmen, uyuşturucu ticareti ve   -yüzde 90'ının deniz yoluyla gerçekleştiği Meclis araştırma komisyonumuzda tespit edilen- petrol kaçakçılığı yapan birçok şebeke ortaya çıkarılmıştır.

Yüksek derecede bir mesuliyeti, böyle bir sorumluluğu üstlenen, güzel vatanımıza, yüce milletimize hizmet etmeyi kendisine şiar edinen, denizlerimizi koruyan ve böylece sorumluluğunu layıkıyla yerine getiren tüm görevlilerimizi kutluyor ve tebrik ediyorum.

2006 yılı bütçesinin hayırlı olmasını Cenabı Hak'tan niyaz ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -Teşekkür ederim.

AK Parti Grubu adına son konuşmacı, Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe.

Sayın Yüksektepe, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve 14 Aralık 2005 Çarşamba günü görüşmelerine başladığımız 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının görüşmelerinin altıncı gününde, İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluş olar Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü bütçesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 5018 sayılı Kanunun ekli listelerinde merkezî yönetim bütçesine dahil olan kuruluşlar belirlenmiştir. Bütçesi, daha önce özel olarak görüşülmemiş olan kurumlardan birisi de, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsüdür.

Meclis tutanaklarında bir tarama yapıldığında, daha önceki yıllara ait bütçe görüşmelerinde, TODAİE'nin Başbakanlık bütçesi içerisinde görüşüldüğünü ve isminin dahi geçmediğini veya usulen birkaç defa geçtiğini fark edeceksiniz.

8 Mayıs 1953 tarihinde, Türk Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Örgütü arasında imzalanan Teknik Yardım Anlaşmasıyla kurulan Enstitünün 7163 sayılı Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Teşkilatı Kanunu, 25 Haziran 1958 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, Enstitünün genel amacı, yönetim sanatına eleman yetiştirmek, kamu yönetimi alanında öğretim elemanlarının yetiştirilmesine yardımcı olmak ve memurların yönetim alanında olgunlaşmalarını sağlamaktır. TODAİE, 53 yıllık bir kuruluş olarak, kamu kurumlarında yöneticilerin yöneticilik vasıflarının geliştirilmesine katkıda bulunmuştur. Bu çerçevede, Türkiye Büyük Millet Meclisi, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Teşkilatı, Jandarma, Millî Eğitim Bakanlığı gibi birçok kamu kurumunun personelinin yöneticilerine eğitim vermiştir.

Türkiye'de, maalesef, kamu yönetiminde de yönetici atamalarında referans alınan bir kriter yoktur. Yöneticilik vasfı ve yeterlilik kriterlerinden ziyade, siyasî yakınlık ya da dostluk ilişkileri etkili olmaktadır. Bundan dolayı, kamu kurumlarında istenilen verim alınamamakta veya az sayıda kişinin özverisiyle işler yürütülmektedir.

Türkiye'de, yönetici olacakların taşıması gereken vasıfları belirleyen bir otorite yoktur.

BAŞKAN - Sayın Yüksektepe, beş saniyenizi rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, hatibin konuşmasının bitimine kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun.

MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu konular  daha çok yönetmeliklerle düzenlenmektedir. Objektif ve bilimsel olmayan kriterlerin yerini başka kriterler almaktadır. Yöneticilerin sahip olması gereken niteliklerin belirlenmesi ve bu niteliklere sahip kamu görevlilerinin bir insan kaynakları havuzunda toplanması gerekmektedir. Oluşturulan bu insan kaynakları havuzundan ihtiyaç duyulan nitelikteki insanların seçilmesi, daha isabetli yöneticilerin atanmasına imkân verecektir. Bu anlamda yeni bir sistemin oluşturulması hususunun gerekli olduğuna inanmaktayım.

Yerel yönetimlerin güçlendirildiği, merkezdeki yetkilerin yerele dağıtılmaya çalışıldığı bu dönemde, yerel yöneticilerin de bir eğitime tâbi tutulmasının gereğine inanıyorum. Kamu görevlileri için ne kadar gerekliyse, onlardan performans bekleyen siyasîler için de aynı eğitim gereklidir. Özellikle, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, belediye başkan yardımcıları, il genel meclis üyeleri, il genel meclis başkanları, demokratik sistemle geldikleri bu görevlerinde hakkıyla bilgilenmeleri ve bu görevlerini hakkıyla yerine getirebilmeleri için mutlaka bir eğitime tâbi tutulmalıdır. Bunun için de, TODAİE'nin birikimlerinden maksimum düzeyde faydalanılması için bu noktada yasal altyapının hazırlanması gerekiyor. Böyle bir eğitim verebilecek 53 yıllık birikimi olan tek eğitim kurumu TODAİE'dir. Bu birikimin ve tecrübenin mutlaka yerel yöneticilere de aktarılması gerekmektedir. Hatta, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile TODAİE arasında yapılacak bir protokolle düzenlenecek eğitim programlarıyla milletvekillerinin de kamu yönetimi ve yasama faaliyetleri hakkında bilgilendirilmeleri, hatta, doktora çalışmalarına katılmaları imkânı sağlanmalıdır.

Bu noktada bir örnek vermek gerekirse; Fransa'da "ENA" adında, yani, Ulusal Yönetim Okulu mevcuttur. Fransa'daki tüm kamu yöneticileri bu okuldan mezun olmak zorundadır. Hatta, bugünkü mevcut Fransa Cumhurbaşkanı da bu okuldan mezun olmuştur.

1958 yılında kurulan ve imkânları dahilinde faaliyetlerine devam etmekte olan TODAİE, gerekirse yeni bir yapılanmayla daha etkin ve aktif çalışmalar yapabilmelidir, çağdaş kamu yönetimi ölçütlerine göre yeniden düzenlenmelidir.

Değerli arkadaşlar, bu noktada, geçtiğimiz günlerde Sayın CHP Denizli Milletvekili yaptığı bir konuşmada, Sayın Başbakanımızın Denizli'yi 8 defa ziyaret ettiği ve 8 kuruşluk bir fayda sağlamadığı gibi çok talihsiz bir açıklama yaptı. Bu noktada -sayın milletvekilimiz burada yok ama- birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Denizli'ye, son yirmi yılda yapılamayan yatırımları, üç yıllık AK Parti döneminde yapılmıştır. Bir örnek vermek istiyorum değerli arkadaşlar; şimdi, ihracatçı firma sayısında… Özellikle, sayın milletvekilimiz, tekstilcilerin sorunuyla ilgili de dile getirdi, çok vahim bir tablo ortaya koydu. Biz, her ortamda, Denizlili tekstilcilerimiz, sanayicilerimizle birlikteyiz. Sayın Başbakanımız her Denizli'yi ziyaretinde onların dertlerini dinlemiştir, onların sıkıntılarını dinlemiştir ve çözüm noktasında gereken adımı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.

AHMET ERSİN (İzmir) - Dinlemek yetmiyor, çözüm de bulmak gerekiyor.

BAŞKAN - Sayın Yüksektepe, buyurun; 2 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayanız.

MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Sayın Başbakanımız tekstilcilerimizin sorunlarını sonuna kadar dinlemiştir.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Siz onların yanındasınız; kendisi tekstilci!

MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Değerli arkadaşlar, buradan, haksız bir ifade; onun için, onları söylemek zorundayım, sizlerle paylaşmak durumundayım.

Arkadaşlar, 2001'de Denizli'de ihracatçı firma sayısı 463 iken, 2005'te 649'dur. Yine, ihracat rakamlarına baktığımızda, 2002 yılında 680 000 000 dolar iken, bu rakam 1 441 000 000 dolara yükselmiştir.

Yine, bazı rakamlarla ilgili, Başbakan Yardımcımız Sayın Mehmet Ali Şahin Bey ifade etti; ama, ben, bir kez daha vurgulamak istiyorum. Özellikle SSK'lıların sayısına baktığımızda, rakamlarına baktığımızda, 2002'de 108 000 SSK'lı var iken, 2005'te bu rakam 134 000'e çıkmıştır arkadaşlar,

Yine, son 10 Aralıkta "Denizli Zirvesi" diye bir program gerçekleşti Denizli'de. Tüm Denizlili sanayicilerimiz buradaydı, Sayın Maliye Bakanımız buradaydı; Denizlili sanayicilerimizin sorunlarını dinlediler. Hatta, TİM Başkanı Sayın Oğuz Satıcı oradaydı, TOBB Başkanı Sayın Rifat Hicarcıklıoğlu oradaydı, biz oradaydık ve sanayicilerimizin dertleri dinlendi; ama, maalesef, bu konuları dile getiren, vatandaşlarımızı yanlış bilgilendiren sayın milletvekillerimizden bir tanesi orada değildi. Hatta, ödül listesinde kendilerinin adı, ödül verecek olmasına rağmen, kendileri yoktu.

Ben, buradan, Sayın Denizlili hemşerilerime şunu demek istiyorum: Biz, her zaman Denizli sanayicilerinin yanındayız. Sayın Başbakanımızın ne yaptığı da ortadadır. Maalesef, sayın milletvekillerimiz, CHP'li milletvekillerimiz, Denizli'de yapılanlardan bihaberdir.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. İnşallah, bu bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yüksektepe.

Sayın milletvekilleri, AK Parti Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.07


İKİNCİ OTURUM

Açılma saati: 14.05

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Onuncu turda yer alan bakanlık ve kurumların bütçelerini görüşmeye devam ediyoruz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030) (Devam)

A) MİLLΠ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)

1.- Millî Savunma Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Millî Savunma Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

C) İÇİŞLERİ  BAKANLIĞI (Devam)

1.- İçişleri Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- İçişleri Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

D) EMNİYET  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

E) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

F) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

G) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve AK Parti Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan; buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Özcan, süreyi Sayın Erdemir'le müşterek kullanacaksınız. Sizin süreniz 20 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Millî Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, Partim Anavatan Partisi adına, Yüce Milletimize buradan saygılar sunuyorum.

Türkiye, içinde bulunduğu coğrafya sebebiyle, Silahlı Kuvvetlerini her zaman çağın en modern araçlarıyla donatmak zorundadır. Özellikle 20 nci Yüzyılın sonunda Sovyetler Birliğinin dağılması, soğuksavaş döneminin sona ermesi, 21 inci Yüzyılın hemen başlarında ABD'de yaşanan terör eylemleri, Saddam Hüseyin'in devrilmesi, Saddam sonrası Ortadoğu'da yaratılmak istenen Büyük Ortadoğu Projesi, dünyada meydana gelen güvenlik hareketleri, dünyadaki diğer bütün ülkelerle birlikte Türkiye'nin de güvenlik stratejisini değiştirmiştir.

Türkiye, bu çerçevede bölgesel güvenlik ortamının sağlanması amacıyla savunma harcamalarını artırmak zorundadır. Türkiye'de iktidarda buluna AKP Hükümeti, uyguladığı ekonomik program çerçevesinde faizdışı fazlayı artırmak için, kamu harcamalarında tasarrufa gitmektedir. 2006 bütçesini incelediğimizde reel olarak kamu kurum ve kuruluşlarının bütçesinin olması gerekenden daha az olduğunu görmekteyiz. Bu anlamda Millî Savunma Bakanlığı bütçesini değerlendirdiğimizde, Millî Savunma Bakanlığı bütçesi, Silahlı Kuvvetlerin talep ettiği bütçe rakamlarını yansıtmamaktadır.

Ülkemizin bulunduğu jeopolitik konum itibariyle, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinden hiçbir suretle kesinti yapılmaması gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de Silahlı Kuvvetler profesyonelliğe doğru gitmektedir. Bu anlamda Silahlı Kuvvetlerin profesyonelleşmesi ve modernleşmesi çalışmalarının gerçekleşmesi için Silahlı Kuvvetlerin ödeneğinin artırılması gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Milletinin gözbebeğidir. Türk Silahlı Kuvvetleri, çağın en modern silahlarıyla donatılmalıdır. Her yönüyle, teknolojik olarak, iletim araçlarıyla, savunma araçlarıyla, dünyadaki diğer ülkelerle rekabet edebilmesi için bu konuda duyarlı olmamız gerekir diye düşünüyoruz.

Millî Savunma Bakanlığının bütçe büyüklüğünü değerlendirirken, bu bütçe içerisinde yer alan ödeneklerden kullanılmayarak ertesi yıla devredilenleri de dikkate almak gerekmektedir. Çünkü, Millî Savunma Bakanlığında ertesi yıla devredilen ödenekler, bir yıl önceye kıyasla her yıl giderek artan bir seyir izlemektedir. 2004 yılında bu rakam çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Örneğin, 2005 yılında aktarılan kullanılmayan bu ödenek 4 katrilyon liraya ulaşmaktadır. Bu yüzden, Millî Savunma Bakanlığının bütçesi oldukça fazladır diyenlerin, savunma gerçeğini bilmeyenlerin, bunu da hesaplaması gerekir diye düşünüyorum. Millî Savunma Bakanlığının bütçesinden hiçbir şekilde kısıntı yapılmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu her türlü araç, gereç ve diğer malzemeler Türkiye tarafından üretilmelidir. Yerli savunma sanayiinin kurulması amacıyla teşvikler artırılmalı ve buna özen gösterilmelidir.

Hükümet, yaptığı özelleştirmede hukuka aykırı davranmaktadır. Yapmış olduğu her türlü hukuksuzluğu hukuka uydurmuş gibi göstermektedir.

Silahlı Kuvvetlerde görev yapan personelin ücretleri artırılmalıdır. Bugün Silahlı Kuvvetlerde görev yapan personel, hayat pahalılığı nedeniyle sıkıntılar çekmektedir. Hatta, bugün birçok subay kredi kartı borcu tehlikesiyle karşı karşıyadır; çoğu emekliliklerini istemektedirler. Hatta, teknik eleman olarak, pilotundan teknik elemanına kadar, Deniz, Hava, Kara Kuvvetlerinden, geçim sıkıntısı içerisinde olan insanların özel sektöre gittiklerine de şahit oluyoruz.

Silahlı Kuvvetlerde görev yapan personelin erken emekliliğiyle ilgili yeni bir düzenleme yapılmalıdır. 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa göre görev yapan uzman erbaşların sayısı artırılarak ve bunlara daha iyi bir ücret ödeyerek, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalmaları sağlanmalıdır. Bugün, en az iki yıl çalışan uzman erbaşlar, sözleşmelerini kendi isteğiyle feshetmek suretiyle, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına geçmektedirler. Bu anlamda, yetişmiş personel ihtiyacı hâsıl olmaktadır.

Gazilerimizin ve şehit ailelerimizin maaşları, yaşanabilir bir seviyeye getirilmelidir.

Savunma Sanayii Müsteşarlığının teşkilat kanunu uzmanlaşma esas alınarak yeniden düzenlenmeli ve en kısa sürede yasalaşmalıdır.

Geçelim bedelli askerlik konusuna. Genelkurmayın, hizmet gerekleri çerçevesinde bedelli askerlik konusuna olumlu bakması durumunda, bedelli askerlik süratle çıkarılmalıdır; ancak, bu konuda Genelkurmay Başkanlığının görüşü oldukça önemlidir. Genelkurmay Başkanlığının görüşü çerçevesinde hareket edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımız, yurt dışına çıktığında "bedelli askerlik çıkacak" diye, hatırlarsanız, basında yer aldı ve ülkeye geldiğinde "ben böyle demedim, ben dövizli askerlik…" Zaten, dövizli askerler kısa dönemde yapıyorlardı. Sayın Başbakanımızın gerçekten hangisini doğru söylediğini kamuoyu zaten görüyor; bir gün söylediğini, ertesi gün, bakıyoruz ki, inkâr ediyor.

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Anlamıyorsunuz… Anlamadığınız şeyi sorun da öğrenin yani…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Anlamıyorsunuz da ondan…

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Yapmayın!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinleyin, dinleyin… Kamuoyu görüyor…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinleyin, dinleyin… Lütfen…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - İkisi de aynı…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Anlamıyorsun da onun için…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, işte, görüyoruz…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Kendine göre yorum yapıyorsun…

AHMET YENİ (Samsun) - Bir tane örneğin var mı… Örnek…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Anlamıyorsun, kendine göre yorum yapıyorsun…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Kendimize göre değil… Eğer, basında okuduysanız, görmüşsünüzdür… Neyse…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Magazin anlatmayın…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, arkadaşlar müdahale ediyorlar…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Magazin anlatıyorsun…

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Anlamıyorsunuz…

BAŞKAN - Sayın Albayrak…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kamuoyunun gözünden kaçmıyor. Siz, sokakları kırmızı çizgilere ayırmaya başladınız. (AK Parti sıralarından gürültüler) Yiyecekleri helal ve haram diye ayırdınız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Artık, şehirleri göze aldınız, şehirleri bölüyorsunuz. Böyle olur mu?! Bu, ülkeye zarar vermiyor mu?! Yazık değil mi?!

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Ne demek istiyorsun?!

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - İhraç mallarının üzerinde ne olduğu yazılmalı, adam içinde ne olduğunu bilsin.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Ayırmak, bölmek demek, izah edin!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekiliyim, milletin sesi olacağız.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Hangi milletin?!.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Türk Milletinin.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) -  Halkın, malın içinde ne olduğunu bilmesi lâzım!

BAŞKAN - Sayın Keskin…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hangi millet olduğunu daha bilmiyorsanız, öğrenirsiniz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, dinleyelim…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bırakın magazini, gerçekleri konuşun!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, gerçekleri de konuşacağız.

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - 3 tane milletvekilin vardı, Başbakan konuşurken 3 tane milletvekilin vardı.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz, size soruyoruz, AKP'lilere soruyoruz; Türkiye'nin yüzde kaçı Müslüman?

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Hepsi Müslüman.

MAHMUT KAPLAN (Şanlıurfa) - Yüzde 99'u.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, ben de katılıyorum. Müslümanlıkta ayırım olur mu?

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - O soruyu soramazsın..

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Malın içinde ne olduğunu bilmesi lâzım, ihraç ediyorsun malı. Helal diye yazılması…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinleyin, dinleyin; bakın, cevap veriyor.

BAŞKAN - Sayın Keskin, lütfen,

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ben size bir soru sordum.

AHMET YENİ (Samsun) - Bu soruyu sormaya hakkın yok senin.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ben de aynı sorulara… Ama, Müslümanlıkta ayırım da yok, Müslümanlık…

BAŞKAN - Sayın Özcan, karşılıklı konuşmayalım, Genel Kurula hitap edelim efendim.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, ben Genel Kurula hitap ediyorum.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Dini siyasete alet etmek budur; kayıtlara geçmesi için söylüyorum.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Elimde tutanaklar var.

Gerçekten, biz de o ayırımcılığa karşıyız. İnsanların, dinini, ırkını ayırmadan, herkesin kardeş olduğuna inanıyoruz; ama, pazar günkü Dinayet İşleri Başkanlığının bütçesi…

MAHMUT KAPLAN (Şanlıurfa) - Diyanet, diyanet!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - … Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi görüşülürken…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Diyanetin ne olduğunu bilmiyorsun…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - … AKP milletvekilinin gelip de, Anavatan Partisi, İbrahim Özdoğan'ın, dinayetle ilgili…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Telaffuza bak!..

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Düzelt şunu!...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Diyanet, dinayet değil..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Diyanetle ilgili şey yaptığında, eşitlik olsun dediğinde, geliyor ve buradan okuyorum.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Doğru telaffuz et!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Öncelikle dinleyin de, gelir cevabını verirsiniz.

Üzerine gelerek "İbrahim Bey, yeni bir din mi icat ediyorsunuz?" Aynen, tutanaklara geçen şekliyle okuyorum. "Alevîlerden Müslüman olur mu? Alevîlerde, ne din ne de mezhep vardır" diye... Alevîliği, ki, Müslüman dedik…

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Kim diyor onu?

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - AKP Milletvekili, Cahit Can, Sinop Milletvekili.

MAHMUT KAPLAN (Şanlıurfa) - Sen anlamamışsın, Cahit Can düzeltti onu.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, burada söyledi.

MAHMUT KAPLAN (Şanlıurfa) - Yanlış söyledi, düzeltti onu.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Burada halkın huzurunda söyledi, şahidimiz de burada, Sayın Özdoğan burada. Üç dört tane arkadaşımızın yanında söyledi.

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Düzeltti…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Lütfen dinleyin! Alevîleri ayırımcılığa götürmeyin, insanları bölmeyin!

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sen orada ayırımcılık yapıyorsun!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Bunlar da Müslümandır.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Hepsi bizim kardeşimizdir; siz burada ayırımcılık yapıyorsunuz.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Yıllarca vergi veren, Türkiye Cumhuriyetinin birliğinde, taşında her şeyinde alınteri olan insanları Müslüman veyahut da Müslüman değil diye ayırmaya hiçbir zaman AKP'nin hakkı yok, AKP'li milletvekillerinin.

Hatta, burada tutanaklar gösteriyor. Ben, bütün AKP'li milletvekilleri bunu paylaşıyor demiyorum, yanlış anlamayın; ama, bu tür insanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaysa, düşünün, bölücülük yapmayın.

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Düzeltildi o.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Devam ediyorum... Düzeltildiyse....Devam ediyorum. Değerli arkadaşlar, devam ediyorum, aynı tutanaklardan alıyorum, "Fahrettin Keskin (Eskişehir) Şov yapma!" Dinde şov yapılır mı?! Dinde şov yapılır mı?!

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Fahrettin Keskin diye bir şey yok, Fahri Keskin var. Fahrettin Keskin yok!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Fahri Keskin. Tutanakta, Meclis tutanağında. Kelimelerin üzerinde oynamayın şey olarak.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Sen oraya tutanak okumaya mı çıktın ya, allahaşkına ya?! Yani, gözünü seveyim ya!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Yalnız, insanları bölmeye gitmeyin.

BAŞKAN - Sayın Baştopçu…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinleyin!

Değerli arkadaşlar, diğer bir arkadaşımız, “Şükrü Ünal (Osmaniye) - Fitneye sebep olacaksın!" Fitne kim? Fitne… Kim olduğunu biliyor musunuz? Bu ülkede mezheplere ayrıldığını, insanları birbirinden ayırıyorsan, kardeşleri birbirine düşürüyorsan fitnelik odur. Alevîlerin ne fitneliği oldu bu ülkede?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yapmayın bunu!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hiç ayırımcılık yaptı mı?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yapmayın bunu, yapmayın!

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Ayırımcılık yapıyorsun!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - İşte, burada tutanaklar. İnkâr edemezsiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutanağında.

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Yok öyle bir şey, yok!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutanağına güvenmiyorsanız, ne için o zaman, neye biz Meclisteyiz?

AHMET YENİ (Samsun) - Öyle bir şey tutanakta yok.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, dinleyin...

Eğer, fitne varsa, aydınları öldürtenler fitnedir. Sivas'ta, Malatya'da, Çorum'da olayları yaratanlar fitnedir ve Türkiye'de ayırımcılığı yapanlar fitnedir. Biz, bunun için…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Çıktın, yapıyorsun işte!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Yapanlar burada, bunlar yapılmasın diyoruz, ayıptır diyoruz. Bu ülkenin insanlarının yetmişüç milyonu kardeştir. Kim olursa olsun, inancı ne olursa olsun saygı duymak zorundayız. Biz bunları hatırlatıyoruz.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - İnancı olmasa da kardeştir, inançsız da olsa kardeştir.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - İnanan da bizden, inanmayan da bizden.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hükümetimizin izlediği dışpolitika sayesinde, özellikle Irak olaylarında Türkiye'nin kırmızı çizgilerinin yok olduğunu ve çiğnendiğini görmekteyiz. Hükümet, devletin resmî görüşünün dışında, kamuoyuna çeşitli görüşler ortaya atmaktadır. Uluslararası arenada Türkiye için büyük sıkıntılar doğuracak beyanatlar verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını hiçbir güç ve organ bozamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir bütündür, bölünemez; AKP Hükümetine buradan bir daha hatırlatıyoruz.

Değerli milletvekilleri, hükümet, dışpolitikada, karar alma sürecinde, büyük tecrübe ve dinamizme sahip askerlerden de yeteri kadar yararlanmalıdır.

Bugün, hükümet, Türkiye'yi ve Türk Halkının itibarını sarsmıştır. Irak'ta, şanlı Türk askerinin başına çuval geçirilmesini, aslında, hükümetin başına çuval geçirilmesi olarak görüyoruz. Hükümet, Türkiye'nin, dışa karşı, imajını korumak zorundadır.

Basında aldığımız, dün de okumuşsunuzdur "başlarına çuval geçirilip tutuklanarak Kerkük'e götürülen Türk askerlerinin -bunu basından şey yapıyoruz- başındaki yüzbaşı ve operasyonu yürüten Amerikalı albay, ciddî şekilde tartıştı" gibi konu… Bunu geçiyoruz ve deniliyor ki: "Kelepçeleyip ve turuncu mahkûm üniforması giydirilerek" şeklinde yazılmıştır.

MAHMUT KAPLAN (Şanlıurfa) - Sıra Irak konusu!..

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Elindekini okuyamıyorsun!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hayır…

Sayın Bakan, gerçekten, orada görev yapan…

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Buraya gazete okumaya mı geldin kardeşim!

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Bütçeyle ilgili konuş!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinleyin kardeşim…

AHMET YENİ (Samsun) - Eline verilen notları okuyamıyorsun!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Kimse not vermedi; herkes kendi düşüncesini aktarıyor.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Bütçeyle ilgili konuş!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, karşılıklı konuşmayın.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - …yüzbaşıyı aradınız mı? Türk askerlerinin kelepçelenmesine izin verdiniz mi? Sayın Bakan, hükümetiniz döneminde, onurumuz ayaklar altına alındı. Bunları söylerken bile içimiz kan ağlıyor.

Türk askeri, ülkemizin savunmasının yılmaz bekçisidir; bugün olduğu kadar, gelecekte de onlara güveniyoruz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Aynen de öyle.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hükümeti, bu gibi hassas konularda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Siz de biraz öyle olsanız!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, hükümet, yaptığı icraatıyla, Türkiye'nin ve Türk Halkının itibarını sarstığını görüyoruz. Hükümet, dışpolitikada tutarlı bir politika izlememektedir. Bugün, bizim komşumuz olan Irak'ta cereyan eden her türlü olay, Türkiye tarafından yakından takip edilmelidir.

Türkiye'de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde her gün askerimiz şehit olmaktadır. İçimiz kan ağlamaktadır. Her gün, televizyonlarda, şehit anne ve babaların feryadı ve gözyaşları yürekler parçalamaktadır. Türkiye'nin bu sorunun üstesinden geleceğine inanıyoruz.

Irak'ın kuzeyinde yer alan bölgede, PKK varlığı, Mehmetçiklerimiz tarafından bilinmektedir. ABD, nedense, bu bölgede bulunan Barzani'yi başkan diye kabul etmiş ve ABD'de en büyük seviyede ağırlamıştır.

Türkiye Cumhuriyetini ilgilendiren en önemli nokta da, bu PKK varlığıdır. Hükümet temsilcileri, bakanlar, ilgili temsilciler, PKK varlığıyla ilgili ABD'yle görüşmeler yapıldığı yönünde beyanatlar vermektedir. Sayın Bakan, bu konuda neler söyleyeceksiniz merak ediyoruz.

Sayın Bakanım, Irak'ın kuzeyinden giren teröristler, Mehmetçiklerimizi ve halkımızı şehit etmektedir; hükümetin bu işe seyirci kalmaması gerekir.

Sayın Bakanım, hazır sizi burada bulmuşken, sizden öğrenmek istediğimiz şudur: Daha kaç Mehmetçiğimizin ölmesine müsaade edeceğiz? Bu konuda bizi bilgilendirirseniz seviniriz.

Türk Ordusu her zaman güçlüdür, tarihin her döneminde gücünü ispat etmiştir ve gelecekte de ispat edecektir.

Hükümet Kıbrıs konusunda tutarsız politika izlemektedir. Avrupa Birliğinin izolasyonları kaldırma uğruna Kıbrıs'ı gözden çıkardınız. Oysa, AB, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine dönük izolasyonu kaldırma konusunda isteksiz davranmaktadır. Merak ediyoruz, imzaladığınız ekprotokol Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde, devletini ve milletini seven, Atatürk ilkelerine bağlı birçok milletvekili gerekli tepkisini verecektir. Burada, size bir daha, bir daha hatırlatmak istiyorum; bu yüzden, şehitlerimizin kanıyla sulanan Kıbrıs'ı hiçbir güç ve organ Türkiye'den ayıramaz ve bağını koparamaz.

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Kim ayırmış?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlar; Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğünü ebedî olarak yaşatacağımızı, cumhuriyete sahip çıkacağımızı bildirir, Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçesinin Yüce Meclisimize hayırlı olması dileğiyle, saygılarımı sunarım. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Ayırımcılık yapmayın!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Ayırımcılık yapan işte burada. Burada belge konuşuyor, Türkiye Cumhuriyeti tutanakları konuşuyor; inkâr etmeyin, inkârcı olmayın, bugün dediğinizi yarın şey yapmayın. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Özcan…

CAHİT CAN (Sinop) - Sayın Başkan… Sayın Başkanım, söz istiyorum.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, 3 dakikalık süremiz var, ben tamamlamak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Mehmet Erdemir'in konuşma talebi var, Sayın Mehmet Erdemir'e ilave edeceğim bunu.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Lütfen, ben tamamlamak istiyorum.

CAHİT CAN (Sinop) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Erdemir, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Hatipten kalan süreyi de size ilave ettim.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MEHMET ERDEMİR (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İçişleri Bakanlığına bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün 2006 malî yılı bütçeleri üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şüphesiz, her malî yılsonunda görüşülen ve kanunlaşan bütçe kanunları ve bir haftadan beridir uzun mesailer harcayarak görüştüğümüz 2006 malî yılı bütçesinin rakamlarla ifade edilen kısımları belli bir bütçe tekniği bilgisini, deneyimini ve devletin malî politikalarına vâkıf olmayı gerektirir; ancak, gece gündüz çalışarak çıkardığımız ve bütçenin rakamlarla ifade edilen kısmının, Türkiye'de yaşayan halkımızın büyük bir çoğunluğu için bir anlam ifade etmediğini hepimizin kabul etmesi gerekir.

Halkımızın tamamının ortak beklentisi, bu bütçelerde belirlenen rakamların, onların günlük hayatlarına, sofralarına, çocuklarının eğitimine, sokaklarda güvenle yürüyebilme arzularına, ülkenin millî birlik ve bütünlüğüne, işsizliğin, fakirliğin azalmasına, tarlasından elde ettiği ürünün  alınterinin karşılığı olabilmesine olumlu katkı yapmasıdır.

İşte, ben de, bu kürsüden, bir vekil sıfatıyla, asıl olan milletimizin bu beklentilerine karşılık, işbaşındaki İktidarın son üç yılda neler yaptığını ya da onları nasıl hayal kırıklığına uğrattığını, herkesçe anlaşılabilir, başka bir türden, rakamlarla ifade edeceğim.

Değerli milletvekilleri, halkımız, Parlamentoya vekâlet verirken, bizlerden tek beklentisi, bu topraklar üzerinde, refah içerisinde, huzurlu, güvenli, adil, demokrasi anlayışı içerisinde, düşüncesini serbestçe ifade edebilen, kendisi ve çocukları için gelecek kaygısı taşımadan yaşayabilecekleri, içeride halkına karşı şefkatli ve merhametli, dünya platformunda ise heybetli ve kendinden emin bir devlet idaresi bekliyordu. Ancak, ne yazık ki, bu memleketin millî güvenliği, huzuru, iç barışı üzerinden politika yapmayacak kadar hassas olan herkes görmektedir ki, bu memlekette bazı şeyler yolunda gitmemektedir. Üç yılını doldurmuş İktidar, ülkenin kronik hale gelmiş problemlerini çözecek yerde, çeşitli bahanelere sarılmakta, hâlâ ortak mutabakat aramaktadır. Türkiye'de yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik, yağma, talan, kapkaç, dolandırıcılık, hırsızlık, intihar olayları her gün artmakta; ama, bunlara çare bulma noktasındaysa, maalesef, hiçbir şey yapılamamaktadır.

3 Kasım 2002 öncesi, meydanlarda, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar üzerine siyaset yaparak iktidara gelen hükümet, maalesef, bunlarda sınıfta kalmıştır. Millet sizin mazlumluğunuzu ve mağduriyetinizi sevmişti; ama, bugün, siz, mağrur oldunuz.

Ecdattan bir hatıra anlatmak istiyorum. Osmanlı padişahları, cuma günü saraydan faytonla ayrılıp da Yıldız Camiine giderken, vezirler ve sadrazamlar halkı toplar, ellerine 1'er mecidiye verir, padişaha bağırtırlarmış "mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var" diye. İşte, siz, öyle bir kültürden geldiniz, bizler de öyle bir kültürden geldik ve millet, sizin, mazlum ve mağdur olmanızı sevdi; ama, siz, bugün, maalesef, maalesef, mağrurlaştınız.

İşte, bu rakamlar da, Türkiye'nin huzur ve güven içerisinde yaşanabilir bir ülke olmaktan hızla uzaklaştığının ispatı.

Buraya şu vurguyu yapmak istiyorum: Bunları bu kürsüden ifade ederken, ülkesini seven bir fert olarak, son derece üzülüyorum ve kaygı duyuyorum.

Sizlere sunacağım rakamlar, Emniyet Genel Müdürlüğünden, resmî istatiklerden alınmış bilgilerdir. İşte, polis sorumluluk bölgesinde meydana gelen asayiş olaylarının, mevcut iktidarın işbaşına geldiği 2000 yılı içerisinde ve bulunduğumuz 2005 yılı içerisindeki rakamları:

2002 yılı; şahsa karşı işlenen suçların sayısı: Öldürme, yaralama, rehin alma, rüşvet, zimmet gibi suçlar 140 093. 2005 yılı ekim ayı sonuyla bu rakam 164 000'e çıkmıştır.

2002 yılında mala karşı işlenen suçların sayısı; yani, hırsızlık, yağma, gasp gibi suçlar            155 735'e çıkmıştır. 2005 yılı ekim ayındaysa 234 315'lere kadar çıkmıştır.

İşte, Türkiye ekonomisinin gerçek yüzü. O ballandıra ballandıra anlatılan ekonominin, iyi gidişatın, enflasyonun indiğinin, döviz kurunun sabitlendiğinin, borsanın yükseldiğinin, cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hızına eriştiğimizin...

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Yalan mı?!

MEHMET ERDEMİR (Devamla) - ...ve millî gelirimizin de 2 600 dolarlardan 5 000 dolara çıktığı ekonomi gerçeğimizin karşısındaki suç oranlarındaki artışlarımız.

İLHAN ALBAYRAK (İstanbul) - Yalan mı?!

MEHMET ERDEMİR (Devamla) - Demek ki, bu ülkede, birçok şey, konuşulduğu gibi değil; insanımız aç, insanımız işsiz, insanımız fakir, insanımız kendine ve devletine olan güvenini kaybetmiş, sokağa çıkmaktan korkar olmuş, vergi vermeyi âdeta aptallık, kaçırmayı uyanıklık gibi görmeye başlamış. Kendisine, iyi insanları değil, hırsızları örnek alır hale gelmiş. İşte, yukarıdaki rakamlar, insanımızın içinde bulunduğu ruh halinin bir yansımasıdır, bir sonucudur.

Bir insan niye hırsızlık yapar, bir insan niye bir başkasının canına kıyar, bir insan niye kredi kartı mağduru olup da kendi canına kıyar? Bu insanların hepsi bizim insanlarımız. Bizler, onlara hizmet etmek üzere vekâlet aldık ve yemin ettik; ama, onların umut bağladıkları iktidar, dertlere derman olmayıp, yerini hayal kırıklığı ve umutsuzluğa bıraktığında, ortaya çıkacak tablo da bundan başka bir şey değildir.

Ben, buradan, ülkenin huzurunu bozmak isteyenlere karşı bedenini siper eden Emniyet Teşkilatı mensuplarımıza ve tüm silahlı kuvvetler mensuplarımıza milletimiz adına şükranlarımı arz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanlığımız, mülkî ve idarî kadrosuyla ve kolluk güçleriyle, millî güvenliğimizin teminatı konumundadır. Valilerimiz ve kaymakamlarımız, bulundukları yerde devleti temsil ederler. Devlet geleneğimiz ve anlayışımız bunu gerektirir. Hele hele bu dönemde merkezî idarenin birçok görevi mahallî idarelere devrettiği dikkate alınırsa, bu temsil yetkisinin daha çok arttığı görülür. Halkımız, valisine, kaymakamına gösterdiği hürmeti, bağlılığı, onları o makamlara atayanların da, sonuna kadar sahip çıkarak, birilerine ezdirmeden görev yapmalarını sağlayarak göstermelerini beklemektedir; ama, Sayın Başbakan, Hakkâri ve Şemdinli ziyaretinde, kendisi aleyhine slogan atanlara, Sayın Valiyi istifaya davet edenlere, o meydanlarda "biz, sloganlarla ülke yönetmiyoruz, icraatlarımızla ülkemizi yönetiyoruz" buyurup, döndükten bir hafta sonra da Sayın Valiyi ve Şemdinli, Yüksekova Kaymakamlarımızı başka yerlere atamıştır.

Bu olay, orada görev yapan valimizin, kaymakamımızın değil, devlet idaresini elinde bulunduranların zayıflığının ve acziyetinin bir göstergesidir. Türkiye için hiçbir zaman iyi bir örnek olmayacak bu olay, bu türden her hadisede, aynı taleplerle karşımıza getirilecektir.

Sayın milletvekilleri, işbaşındaki iktidarın söylemleri ve izlediği politikalar ve özellikle Avrupa Birliği sürecinde ülkemizi içine soktuğu girdap, maalesef, terör olaylarının da son dönemde, yeniden artmasına sebep olmuştur.

İşte rakamlar: 2002 yılında gerçekleşen toplam terör olay sayısı 1 510, 2004 yılında bu sayı       2 238. Bunlar içerisinde, PKK terör örgütünün gerçekleştirdiği olay sayısı, 2002 yılında 255, 2004 yılında ise, bu sayı, neredeyse 4 katı artmış, 935 olarak gerçekleşmiştir.

Haftada birkaç terör olayı ve şehit cenazesi duyar olduk. Niyetimiz bunlar üzerinden politika yapmak değildir; ama, yüreği yanan anaların, babaların acısını kim, ne zaman dindirecektir?

Bunları konuşmayıp, dile getirmeyip, kabul mu etmeliyiz? Bu noktada terörle mücadele kapsamında çıkardığımız Topluma Kazandırma Yasasından ve Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yasadan da bahsetmemiz ve şu ana kadar ülkemize ne gibi katkılar sağladığını ya da bizden neler alıp götürdüğünü incelememiz gerekmektedir.

Şu bir gerçek ki, her iki kanun da birtakım çevrelerin dayatması sonucu Avrupa Birliği odaklı olarak önümüze gelmiştir. "Eve Dönüş" ya da "Topluma Kazandırma" olarak adlandırılan kanunla, öyle, sanıldığı gibi dağdaki terörist gelip, teslim olmamış, evine de dönmemiştir. Kamuoyunda af diye adlandırılan bu kanunla, terör örgütünün talimatları doğrultusunda cezaevindeki canilerden bazılarının talebi olmuş ve serbest kalıp, onlar tekrar evlerine değil, dağlarına dönmüştür.

Dağa yeniden çıkanların verdiği bilgiler ülke menfaatına hiçbir katkı sağlamamıştır, bilakis, bu kanunun çıktığı 2003 yılında ve geçtiğimiz yıl meydana gelen terör olayları sayısında, özellikle PKK bağlantılı olanlarda kat kat artış olmuştur. Şayet bizim bilmediğimiz bir faydası olmuşsa, lütfen, makam sahipleri bizleri ve kamuoyunu aydınlatsın.

Öte yandan 2004 yılında çıkarılan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunu da mercek altına almamız gerekir. Adıyla ve basit ifadesiyle son derece masum görünen bu kanun aslında hükümetin bir aczidir. Özellikle belirtmem gerekir ki, bu kanun da Avrupa Birliği dayatmasıyla gündemimize getirilmiş, el çabukluğuyla çıkarılmıştır. Bir şahsa ve kuruma verilen zararın tazmini, ancak zarar vereni bağlar. Sanki terörün sebebi devlet, terör yapan devletmiş gibi, bu kanunla, dağdaki teröristin vatandaşa verdiği zararı Türkiye Cumhuriyeti Devleti tazmin etmektedir. Elbette, devlet, vatanının her köşesindeki ferdine sonuna kadar sahip çıkacaktır, halkının uğradığı her felakette tabiî ki yanında olacaktır, onun yaralarını saracaktır. Lakin bize bu kanunu çıkarmamızı telkin edenler, doğru ifadeyle, dayatanlar, alenen terör örgütüne destek veren ve hâlâ PKK için "terör örgütü" ifadesi kullanmayan, dostlukları fotoğraf karelerinde sahte tebessümlerle sınırlı Avrupalı dostlarımızdır. Sen bölücü terör örgütüne her türlü desteği vereceksin, ülkenden yayın yapan televizyon terör örgütünün alenî propagandasını yapacak, her platformda terör örgütünün Türkiye aleyhine gösterilerine destek olacaksın, 30 000 evladını şehit eden gözü dönmüş caniler topluluğuna hâlâ terör örgütü demeyeceksin, sonra çıkıp, bu örgütün zarar verdiği masum insanlara tazminat ödememiz için bize dayatmayla kanun yaptıracaksın...

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi -Sayın Bakanımıza şu soruyu sormak istiyorum- Bakanlığınızdan karşılanmak üzere İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulundan 30'ar kişilik gruplar halinde, tamamı 150 kişi olan Teftiş Kurulu heyetinizi Danimarka'daki insan hakları seminerlerine nasıl gönderiyorsunuz? Bir taraftan, bölücü örgütün propagandasını yapan Roj Tv'nin kapatılması için televizyonlarda milletin gönlünü su atıyorsunuz; ama, aynı ülkeye, insan hakları eğitimi için Teftiş Kurulunuzda görev yapan 150 memurunuzu 30'ar kişilik gruplar halinde, Danimarka'da insan hakları eğitimine gönderiyorsunuz... Bu mantığı anlamakta zorluk çekiyorum.

Böyle şey olmaz demeyi çok isterdim; ama, ülke olarak biz buna göz yumduk ve dik duruşumuzu gösteremedik maalesef. Bu kanunları çıkardık, şimdi de, bize kanunu yaptıranların beslediği terör örgütünün halkımıza verdiği zararları tazmim ediyoruz. Nasıl mı; kanunun çıktığı günden 2005 yılı kasım ayı sonuna kadar müracaat eden mağdur sayısı 177 000. Bunların içerisinde şu ana kadar incelenip karara bağlanan dosya sayısı ise, 4 514'tür.

Değerli milletvekilleri, iktidarın, işbaşında olduğu dönemde verdiği tavizler, hesap kitap yapmadan söylediği sözler, ortada hiç yokken ortaya atılan "Kürt sorunu" ifadesi, gereksiz yere çıkarılan kimlik tartışmaları, kararlı ve cesur olmak yerine, sergilediği yumuşak duruş, terör örgütlerine ve onları besleyenlere cesaret vermiştir. Bir zamanlar idamı tartışılan bölücübaşının, bu iktidar döneminde, maalesef, affı dahi tartışılır hale gelmiştir; ama, herkes bilmelidir ki, bu iktidarın söylemleri, bu milletin, Yüce Türk Milletinin söylemleri değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, burada terör bağlantılı başka bir probleme de dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Son dönemde ekonomik sebeplere bağlı olarak arttığı düşünülen içgöçün de, terör odaklarınca organize edildiği gözlemlenmektedir. Terör örgütleri, özellikle kırsal kesimden büyük şehirlere gelen insanların bir kısmına, kapkaç, hırsızlık, uyuşturucu kuryeliği ve terör taşeronluğu yaptırmaktadır. Bu durum, millî güvenliğimizi tehdit eder boyutlara gelmiştir. Maalesef, hükümet, şu ana kadar hiçbir çözüm geliştirme şansı gösterememiştir.

Aynı şekilde, gümrük kapılarında artan suiistimaller, sigara, uyuşturucu, patlayıcı madde ve silah kaçakçılığı ve bunların arkasında malum aşiret reisi ve terör örgütü olduğu iddiaları, hep zihinlerde yer almış; ama, yetkili makamlarca, bu iddiaların aydınlatılması noktasında hiç cevap verilmemiştir. Öyle ki, bu aşiret reisinin, güneydoğulu gençlerimizi "burs" adı altında Kuzey Irak'a götürerek, kendi bölgemizde potansiyel bir alan oluşturduğunu da artık herkes bilmektedir.

Değerli milletvekilleri, son günlerde, halkımızın huzurunu bozan, aklının karışmasına neden olan, Sayın Başbakan tarafından ısrarla gündemde tutulan bir millet tarifi vardır. Dokuzyüz yıldır bu coğrafyada yaşayan milletin tarifi bellidir. Terör elebaşısından kopya çekerek yeniden millet tarifi yapmamızın, bu millete hiçbir fayda getirmeyeceği, olsa olsa, bölücülere fayda sağlayacağı acı bir gerçektir. Bu devletin adı "Türk Devleti"dir, milletinin adı "Türk Milleti"dir, vatanının adı da "Türkiye"dir; yani, Türkiyelidir. Anayasamızın 66 ncı maddesinde, Türk tarifi mevcuttur: Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk denir.

Sayın Başbakan, daha fazla zarar vermeden, bu tartışmaya son vermelidir. Bu ülkede, kimse, kültürel ve siyasal kimliğinden rahatsız değildir. Bu millete yeniden isim vermeye ve tarif etmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Kimse kimseyi aldatmasın; bu memlekette, işler, maalesef, iyi gitmiyor. Çözüm noktasında ise, karşımıza, hiçbir mazerete sığınma şansı ve hakkı bulunmayan siyasal ve sayısal olarak çok güçlü; ama, maalesef, dirayetsiz ve bu ülkenin ve devletin, yüce milletin büyüklüğünü, Parlamentodaki kendi sayısal gücü oranında temsil edemeyen, tek başına; ama, çaresiz bir hükümet var. O iktidar ki, millet ona umut bağlamış; ama, o, umutları yok etmiştir. Fakirlerin, gariplerin, kimsesizlerin değil, zenginlerin ve para baronlarının hükümeti olmuştur. Yolsuzluklara yeni ufuklar açmıştır. Sessiz çoğunluğun değil, çığırtkan azınlıkların, fırsat düşkünlerinin iktidarı olmuştur. Milletin dertlerine derman olmamış, çözüm yerine mazeretler üretmiştir. Ülkede zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmıştır. Emanet aldıkları makamları, baba mirası gibi heva ve hevesleri için kullanmışlardır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzanmasına göz yummuş, çanak açmışlardır.

Bu yüce milleti unutturup, altkimlik-üstkimlik safsatalarıyla parça parça etmeye çalışanlara prim vermişlerdir. O iktidar ki, iş başına geldikte sonra, bu ülkenin millî birliği, bütünlüğü, kırmızı çizgileri tartışılır hale gelmiştir.

Bu ülkede çözümsüzlük hiçbir zaman çözüm olmayacaktır. Çözemeyenler, bir gün, mutlaka, mutlaka, geldikleri gibi gideceklerdir.

Bu duygularla, İçişleri Bakanlığı bütçemizin yüce milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

CAHİT CAN (Sinop) - Sayın Başkan, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan Bey, kürsüden…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkanım, daha 6,5 dakikamız var.

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, burayı siz yönetmiyorsunuz, Başkanlık Divanı yönetiyor. Bekleyin, size cevap vereceğim.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, konuşurken süre geçiyor…

BAŞKAN - Efendim, bekleyin, cevap vereceğim ben size; niye acele ediyorsunuz?!

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, daha dün Haluk Beye de verdiniz.

BAŞKAN - Ben, sizin görevlerinize herhangi bir şekilde müdahale etmiyorum, siz de başkasının görevlerine karışmayın lütfen. Bekleyin efendim…

Evet…

CAHİT CAN (Sinop) - Sayın Başkanım, biraz önce Mersin Milletvekilimiz Hüseyin Özcan Bey, benimle ilgili, kürsüden, Alevî vatandaşlarımızla ilgili birtakım sözler söylemiş. Ben bunun düzeltilmesiyle ilgili, tutanakların getirtilip ondan sonra söz verilmesini istiyorum kürsüden.

BAŞKAN - Tutanakları?..

CAHİT CAN (Sinop) - Sizler tarafından getirtilerek, ben, ona göre cevap hakkımı kullanmak istiyorum kürsüden, sataşmayla ilgili.

BAŞKAN - Tutanakları istemek sizin de hakkınız. Tutanakları istemediniz mi?

CAHİT CAN (Sinop) - "Sizin tarafınızdan istenerek" diyorum. Eğer, gerekiyorsa, sizin tarafınızdan da incelenerek, bana İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, sataşmadan dolayı söz vermenizi istiyorum.

BAŞKAN - Anladım… Anladım… Tamam…

Buyurun Sayın Sarıbaş. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce, Sayın Hüseyin Özcan Beyin bu kürsüden söylediği, Sayın Can'ın da söz istediği konuyu, artık, bu Mecliste kapatmamız lâzım. Bakın, arkadaşlar, bu ülke, Alevîsiyle Sünnîsiyle hepimizin ve bu ülkede, herkes, inançlarını özgürce, serbestçe yaşıyor. Yani, bu tartışmayı bu Meclisin gündeminde uzun süre tutmanın hiçbirimize faydası yok. Bu olayı burada kapatalım; yani, laf atmayla, bu olayı körüklemeyle bir yere varamayız; bunları kapatalım. Alevîmiz, Alevî vatandaşımız kendi inancını yaşıyor, Sünnîmiz kendi inancını yaşıyor…

FAHRİ KESİN (Eskişehir) - Doğru söylüyorsun.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Sayın Fahri Bey, lütfen…

Bu işi kapatalım; bunu tartışma yeri bu Meclis değil.

Bakın, çok ciddî iki bakanlığımızın bütçesini konuşuyoruz; Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesini konuşuyoruz. Millî Savunma Bakanlığımızın bugün içinde bulunduğu ihtiyaçlarını, bugün içinde bulunduğu sıkıntıları tartışmak varken… Dünyada 12 tane komşu devlete sahip başka bir devlet yok; bizim ülkemizin 12 tane komşusu var ve hepsi bu coğrafyadan ayrılmış, bu kültürden ayrılmış. Sevr dayatıldığında Sevr'i kabul etmeyen, yırtıp atan, Lozan'ı imzalayan bir milletiz. Lozan'ı koruyacak Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçları ne; tartışmamız gereken konular bunlar. Hâlâ uçak parçalarımızı başkaları veriyorsa, hâlâ tankları İsrail'e revize ettiriyorsak, hâlâ bu ülkenin piyadesinin tüfeğini başka ülkelerden alıyorsak, burada konuşmamız gereken, tartışmamız gereken bu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Hâlâ askerlerimizin başına çuval geçiriliyor ve o devrin Sayın Bakanı tarihe, askerinin başına çuval geçirttiren bakan olarak yazılıyor, tarih onu öyle yazıyor ve o çocuklarına yarın ne anlatacağını düşünüyorsa, bu ülkede, kimliklerimizi, inançlarımızı tartışmamızın bir anlamı yok.

İçişleri Bakanımız biliyor, bugün her sokakta bir tane hırsız var, her sokakta bir tane gaspçı var; Sayın Bakanla aynı mahallede oturuyoruz 5 kadın, iki haftadır, mahallede 10 tane ev soydular. Bunları tartışalım. Ne olacak?.. Yani, bu ülkede, insanlar, çantalarını kollarına takıp, sokağa çıkamayacaklar mı?!

Köy Hizmetlerini birleştirdik, kapattık. Malatya'dan biliyorum, bir tane köy yoluna, tek bir gram stabilize dökemedik, tek bir gram asfalt koyamadık. Ne zaman olacak bunlar?.. Demin 4 muhtar aradı beni. Hekimhan'ın Kurşunlu-Tahtalı Köyü muhtarı diyor ki: "Çamura battık, çıkamıyoruz."

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Nerdeymiş bugüne kadar?!.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - "Özel idare üç senedir 'yapacağım' dedi; tek bir gram stabilize dökmedi. Kış günü yolda kaldık, çocuklarımız taşımalı eğitim, gidemiyor" diyor. Bunları tartışacağız arkadaşlar! Bütçeler bunun için var. Bu rakamlarla, bu bütçe büyüklükleriyle, bu bütçe rakamlarıyla bunların altından kalkmamız mümkün mü Sayın Bakanım?.. Belediyelere kaç lira, özel idareden, mahallî idarelerden para gönderdiniz geçen sene, bu sene ne kadar göndereceksiniz? Küçük belediyelerimizin tamamı, avucunu açmış size bakıyor; ama, geçen sene de, ondan önceki yıl da, küçük belediyelerimizin hiçbirine mahallî idarelerden para gitmedi.

AHMET YENİ (Samsun) - AK Partiye gitti!

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Gitmedi… Gitmedi arkadaşlar, benim bir ağabeyim belediye reisi, biliyorum. Malatya'nın hiçbir belediyesine gitmedi. Türkiye'nin diğer belediyelerine de gitmedi. Bunu, ne zaman vereceğiz?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Malatya'ya vermiyorlar!..

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu… Lütfen…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bu bütçemizde bunları tartışalım. Bakın, belediyelerimiz çok mağdur durumda; belediye reislerimiz, kamunun beklediği, hemşerilerinin beklediği en temel hizmetleri dahi yapamaz duruma geldiler. Artık, İçişleri Bakanlığımızın bütçesinden şu belediyelere biraz pay ayırsak da, bu pis suları içmeseler, sularını düzeltseler, kanalizasyonlarını düzeltseler, yollarını yapsalar kötü mü olur!.. Yok…

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Sizin partiniz kaç sene iktidar oldu!..

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Yoka alıştınız arkadaşlar. "Yok" demeye alıştınız. Geçmişte CHP yapardı, iktidara geldiğinde "yok" demeye başlardı; şimdi, AK Parti alıştı "yok, yok, yok" demeye…

OSMAN KAPTAN (Antalya) - CHP'yi karıştırma…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Var edin şunu. Bu ülkenin kaynakları var. Eğer, kaynak yaratmaya kafa yoracaksanız, bu ülkenin kaynakları var. Ne oldu 2/B?!. Hani, 25 000 000 dolar getiriyordunuz, niye çektiniz Meclisten?.. Getirin ve 25 000 000 doları verin İçişleri Bakanlığımıza, verin Savunma Bakanlığımıza, bu meseleleri halletsin. Niye geri adım attınız? Yani, 1982'den evvel, ormandan, vasfı değişip ev yapılan, bina yapılan, apartman yapılan yerleri bedava kullananlardan paraları tahsil etseniz de, Savunmamızın ihtiyaçları, İçişlerimiz ihtiyaçları giderilse kötü mü olur… Şu polislerimiz, zavallı polislerimiz, 12 saat nöbet tutuyorlar, ayaküstü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, lütfen son cümlelerinizi alayım.

Buyurun efendim.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Tamam efendim.

Aldıkları 1 milyar lira maaş, yarısını ev kirası veriyorlar, çoluk çocuklarına sabah harçlık veremiyorlar, ortaokula giden, liseye giden çocuklarına ve bu devletin, bu milletin namusunu, ırzını bekliyor bu insanlar. Her türlü şeye layıklar. Ne var yani, bütçe bu kadar dar imkânlarda olmasa, kaynakları artırsanız, çoğaltsanız... "Kılıç kuşananın" diyorsunuz, kuşansanız şu kılıcı da, sayın bakanlar, paramız yok diye el avuç üfelemeden milletin ihtiyaçlarını görseler… Bunları konuşalım arkadaşlar. Yoksa, bu din tartışması, mezhep tartışmasının bu ülkeye sağlayacağı hiçbir şey yok. Bunlar çok tartışıldı ve zarar verdi.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Vekiliniz konuşuyor…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Doğru söylüyorsun. Bunları artık tartışmayalım, bu Meclisin konusu değil bunlar.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Can, Sayın Hüseyin Özcan konuşması sırasında isminizden bahsederek bazı açıklamalarda bulundu. Siz de, bu ifadelerin size ait olmadığını söylüyorsunuz. Size bu konuyla ilgili olarak kısa bir açıklama imkânı vereceğim. Herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeden konuya açıklık getirin.

Sonra, görüşmelere kaldığımız yerden  devam edeceğiz.

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sadece tutanakları okudu…

BAŞKAN - Efendim, ben bir açıklama fırsatı veriyorum arkadaşa.

Buyurun Sayın Can. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Cahit Can'ın, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'ın, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

CAHİT CAN (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlayarak, biraz önce Mersin Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Özcan Beyin şahsımla ilgili, hiç de benimle alakalı olmayan bir konuda, sadece ve sadece pazar günkü kendi sorusunu bakan beye iletirken, kendi kendine yapmış olduğu konuşmanın tutanağından, Alevî kardeşlerimizle ilgili konuyu burada, sanki ben söylemişçesine burada ifade etmesini, ben şahsen yadırgadığımı ifade ediyorum; çünkü, eğer herkes kendi konuşmasını burada delil olarak gösterirse, biz bu Parlamento çalışmasını sağlıklı yürütemeyiz.

Değerli arkadaşlar, bu işin aslını, ben aslında, pazar günkü konuşmalardan sonra değerlendirmiştim; yani, oturduğum yerden buna bir cevap vermiştim. Benim cevabım bellidir; Alevî kardeşlerimizle ilgili "Alevîler dinsiz" diye böyle bir ifadem olmadı; çünkü, Alevîlerin İslam dinine mensup olduğunu Türk Milletinin her ferdi bilmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, benim orada söylediğim söz aynen şudur, zaten tutanakta da var, orada ifade etmişimdir. Şimdi, Erzurum Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özdoğan Bey, Diyanet İşlerinin bütçesiyle ilgili konuşmasında, dinler arası diyalogdan söz ederek, burada, Alevî kardeşlerimizle ilgili, Diyanet İşleri Başkanlığının bünyesinde bir daire başkanlığı tahsisi önermiştir Parlamentonun huzurunda. Ben de, arkadaşlığıma güvenerek, geçmişte de AK Partili bir arkadaşımız olduğu için, kendi üzerime düşen vazifeyi "değerli kardeşim, eğer siz mezhepler üzerinde bir daire başkanlığı tahsisi isterseniz burada, o zaman diğer mezheplere de hak doğar" demişimdir. Benim vermiş olduğum cevap da budur.

Yalnız, Cenabı Hakk’ın bir lütfunu söylüyorum: Benim, üç senedir Ankara'da Birlik Mahallesinde oturduğum komşumuz Alevî vatandaşımızdır, bire bir kapı komşum. Bakın, çok önemli bir şey söylemek istiyorum: Biz, milletvekili olarak her yıl yaz tatiline çıkarız; ben, evimin anahtarını üç ay o kardeşlerime veririm, hiçbir endişem de olmamıştır, bunu da buradan ifade ediyorum. Alevî kardeşlerimiz bizim kardeşimizdir. Kimsenin yanlış bir tarafa çekmesini ben doğru bulmuyorum; ama, bu vesileyle bu konuyu da ilk defa şahsımda da Alevî kardeşlerimizi ne kadar sevdiğimi belirtmek için bunu da ifade etmiş olayım huzurunuzda.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti ve Anavatan Partisi sıralarında alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, ismim geçti, bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Her ismi geçen burada açıklama yapacak olursa, biz Genel Kurulu yönetemeyiz.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Şahidi benim Sayın Başkanım, lütfen…

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Taraf tutmayın Sayın Başkan.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030) (Devam)

A) MİLLΠ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)

1.- Millî Savunma Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Millî Savunma Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

C) İÇİŞLERİ  BAKANLIĞI (Devam)

1.- İçişleri Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- İçişleri Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

D) EMNİYET  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

E) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

F) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

G) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahsı adına, lehinde, Muş Milletvekili Seracettin Karayağız.

Buyurun Sayın Karayağız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığı bütçesiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi ve televizyonları başında bizi izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sağlık, eğitim, adalet gibi içgüvenlik kavramı da, insan hayatında önemli kavramların başında yer almaktadır. Ülkemiz, içgüvenlik açısından genel olarak huzurlu ülkeler arasında ise de, sunî olarak oluşturulan sorunlar nedeniyle zaman zaman bunalımlar yaşamış ve yaşamaktadır. Bu olayların perde arkasını sizlerle birlikte biraz aralamak istiyorum.

Fazla eskilere gitmeden cumhuriyet dönemini gözönüne alacak olursak, kuruluştan çokpartili sisteme geçinceye kadar, sistem değişikliğinden kaynaklanan sorunların haricinde çok önemli bir sorunla karşılaşılmamıştır. Çokpartili sisteme geçiş, demokratikleşme, hak ve hürriyetlerin genişletilmesinin ardından ilk olaylar, üniversitelerde öğrenci olayları adı altında patlak veriyor ve büyüyor. 60 ihtilaliyle noktalanan bu olayların neticesinde, bir başbakan ile iki bakan idam ediliyor. Daha sonra bir müddet sessizlik ve arkasından ideolojik kamplaşmalar...

Birinci Dünya Savaşından çıktıktan sonra, yakın tehlike olan Sovyet yayılmacılığına karşı, uzak tehlike olan Amerika'yla savunma paktı oluşturan Türkiye, akıllıca bir strateji uyguluyor ve bu ortaklık sorunsuz bir şekilde devam ediyordu. Taa ki, 1964 yılında, Kıbrıs'ta, Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve çocuklarının hunharca katledilmesine kadar. Oradaki soydaşlarımızı başka katliamlardan korumak için Kıbrıs'a çıkartma hazırlığı sürerken, dönemin Amerika Başkanı Johnson'dan acil bir mektup geliyor. Johnson, Kıbrıs olayında, NATO silah ve araçlarının kesinlikle kullanılamayacağını, Rusya bu olayda Yunanistan'ın yanında yer alırsa, NATO'nun Türkiye'yi koruyamayacağını ifade ediyor ve hazırlığı yapılan Kıbrıs çıkartmasının derhal durdurulmasını istiyordu. Hiç de dostça olmayan müttefikimizin bu tutumuna karşı, Türkiye'nin yol haritasını yeniden gözden geçirmesi gerekiyordu.

Başbakan İsmet İnönü, Sovyetler Birliğiyle de arayı yumuşatmak için "ben ortanın solundayım" sözünü ortaya atıyordu. Devletin başında olan birinin, strateji gereği gösterdiği bu refleks ve söylediği cümle, bir zaman sonra gençlerimiz arasında sağ sol çatışmasının ateşlenen fitili oluyor, onbinlerce gencimizin ölümüne ve hapislerde çürümesine neden oluyordu. (CHP sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, sataşma konusu olur bunlar. Böyle şey olmaz!

BAŞKAN - Sayın Karayağız, herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeyin.

Buyurun.

FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - İsmet Paşa kadar taş düşsün!..

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - Cümlemi dikkatlice dinlemediniz.

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Dinledik efendim.

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - Artık, ülkenin en büyük sorunu haline gelen bu olaylara 12 Eylül darbesiyle son verilirken, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Apocular diye bir örgütün haberlerini almaya başlıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ortanın solundan Apoculara geldi iş, yani… İstirham ederim!

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - İstanbul'da, gece 12'den sonra sokağa çıkamadığımız bir dönemde, doğudaki dağlarda silahlı kamplar oluşturan ve faaliyetlerine, Eruh'taki karakol baskınlarına kadar doğru dürüst müdahale edilemeyen PKK'dan haberler alıyoruz.

FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Eve Dönüşten bahset!

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - Önce doğudaki etnik sol örgütleri yok ediyor, belki bundan dolayı biraz faaliyetlerine göz yumuluyor; ancak, bu örgütlerin bütün gençlerini kendi saflarına alıyor, eğitiyor, silahlandırıyor ve daha sonra onbinlerce gencimizin ölümüne, hapislerde çürümesine ve dağlarda sefalet içerisinde yaşamasına sebep olacak bir hareket haline geliyordu.

Ondört yıllık bir terör savaşı neticesinde hedefine ulaşamayan kanlı örgüt, Silahlı Kuvvetlerimizin cansiparane çabasıyla kan kaybedip dağılıyor, artık, ciddî bir tehlike olmaktan çıkmaya başlarken, başka bir dinamitin fitili Sivas'ta ateşleniyor. Alevin üzerine Başbağlar ve Gazi Mahallesinde benzin dökülüyordu.

Kendi hallerine bırakıldıklarında yıllarca kardeşçe yaşamış Alevî ve Sünnî topluluklar, komplolar neticesinde karşı karşıya getiriliyor, her iki taraf tahrik edilerek oluk oluk kardeş kanı akıtılmaya çalışılıyor; ancak, tarafların sağduyulu yaklaşımlarıyla, olaylar fazla büyümeden önleniyor.

Şimdi, baştan beri saydığım olayları farklı bir bakış açısıyla incelediğimizde, hedefin gençler olduğu ve hangi gruptan olursa olsun, özellikle de fedakâr, idealist gençlerin olduğunu görürüz. Genç nüfusunu İkinci Dünya Savaşında kaybetmiş ülkelerin hedefi, Türkiye'deki genç ve dinamik nüfustur; çünkü, bütün bu olaylarda, hep gençleri, hep gençleri zayiat verdik.

Üniversitede okuduğumuz o yıllardaki üniversite arkadaşlarımı hiçbir yerde göremiyorum. Ne iş hayatında ne bürokraside ne de siyasette başarılı olamamışlardır; çünkü, o ortamda, insanın, dinlediği dersi anlaması bile mümkün değildi. Yani, o yılları yaşamış neslin büyük bir kısmı, kayıp nesil olarak tarihin kayıtlarına geçtiler diye düşünüyorum.

Türkiye üzerinde hesapları olanlar, büyük bir gençlik kitlesini ve onların oluşturacağı ekonomik katmadeğeri engellemeyi başarmışlardır. O dönemde, anarşiye kurban edilerek ekonomiye katkısı engellenen nesil, daha sonra başka bahanelerle, binlercesi aynı akıbete maruz bırakılmıştır. Benim Anadolum öğretmensizlikten, hemşiresizlikten, doktorsuzluktan kırılırken, son sınıfa gelmiş nice öğrencimiz, başörtüsü takıyorlar diye okullarından uzaklaştırılıp, ortalık yere bırakılmışlardır. Bununla da kalınmamış, üniversite birincileri çıkaran imam-hatip liseleri takdir beklerken, katsayı hesabıyla, üniversiteye giriş hakları da ellerinden alınmıştır.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Allah allah!..

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - Aynı seviyedeki iki öğrenciden biri Orta Doğu, Boğaziçi, Hacettepe gibi okullara girip, doktor, mühendis, mimar olabilirken, bir imam-hatip ve meslek lisesi öğrencisi, açıköğretime dahi girememekte ve sefaleti yaşamaktadır. Daha önce köy enstitülerinin başına gelenler, 28 Şubat sürecinde imam-hatip liselerinin başına getirilmiştir. O günkü şartlarda köylü çocuklarına çağdaş meslekî eğitim veren ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan köy enstitüleri, sanırım, bir partinin arka bahçesi görülüp pasif hale getirilirken, aslında baltalanan, ekonomimiz olmuştur. Bu eğitim kurumlarımıza yazık oldu. Bu mantık bize hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, bizi sonu gelmez bir girdabın içine sokar.

Yukarıda bahsettiğim olayların ve iç çatışmalarının perde arkasına dikkatlice baktığımızda, gene bütün bu iç çatışmaların arkasında dış güçlerin olduğunu görürüz. Üç kıtanın birleşme noktasında, Kafkaslardan Balkanlara, Ortaasya'dan Ortadoğu'ya ve Güney Afrika'ya kadar hâlâ saygınlığı ve potansiyeli olan bir ülkenin kendi haline bırakılmasını düşünmek mümkün değildir. Bunu görmeli ve iç problemlerimizi kendimiz çözmeliyiz. Başkaları bizim hiçbir problemimizi çözmez, çözmek istemez.

Bugün, Avrupa, sözde Ermeni soykırımı iddiasında bulunan Orhan Pamuk'a destek veriyor; ne adına; düşünce özgürlüğü adına. Peki, bu özgürlük aynı konuda farklı düşünen Profesör Yusuf Halaçoğlu'na neden verilmiyor; neden konuşulmasına müsaade edilmiyor?! "Yahudi soykırımı çok abartılmış bir iddiadır" diyerek belgelerini ortaya koyan Fransız düşünür Roger Garaudy'e neden gösterilmiyor?! Neden aforoz edilip fikir dünyasından dışlanıyor?! Kendi üniversitelerinde başörtüsüne hiçbir müdahale etmezken Türkiye'deki yasağı neden destekliyor?! Tek bir şey için; Türkiye, sürekli kendi iç problemleriyle didişip bir türlü kendini toparlayamasın. Bütün çabalar, ayaklarının üzerinde durabilen bir Türk Devletini engellemek içindir.

Türkiye'ye gelir gelmez Diyarbakır'a uçan mösyö ve madamların o bölge insanına en ufak bir iyilik akıllarından geçseydi, dünyanın birçok yerine akıttıkları milyarlarca euro fon ve yardımları buraya da akıtırlardı…

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü…

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - …ama, ayrılık tohumları ekmek için hiçbir harcamadan da kaçınmıyorlar. Bunlar, Osmanlı idaresindeyken kışkırttıkları Filistinliye ne sundularsa, doğu ve güneydoğudaki insanımıza da onları sunarlar; kan, gözyaşı ve sefalet... Tüm emelleri, büyük Ermenistan ve arzı mevut hayali; planlarının hepsi bunun üzerine. Onların planlarını yasaklayacak halimiz yok; ama, onların planlarına karşı, bizler de oturup, siyasî kaygılardan uzak, tüm sorunlarımızı masaya yatırıp çözmeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karayağız, konuşmanızı tamamlar mısınız.

2 dakikalık sürenizi başlatıyorum.

Buyurun.

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Devamla) - İnsanımızın mutluluğunu ve birliğini sağlayacak tüm insanî haklarını vermeliyiz ki, herkes bu ülke benim ülkem diyebilsin, kardeşçe birbirine sarılabilsin, mozaik değil, kaya olsun, granit olsun. Bu zor değildir.

İnsan hak ve özgürlükleri konusunda, iktidar ve muhalefet olarak, beraber attığımız adımlar bana ümit veriyor. Topluma sıkıntı veren tüm yasaklar bir gün mutlaka kaldırılacaktır; buna inanıyorum. Zenciler de beyazlarla, aynı kiliselerde ibadet edebilecek, aynı kompartımanlarda seyahat edebilecek, aynı lokantalarda yemek yiyebilecektir. Bu ayıplı yasakları birileri bir gün mutlaka kaldıracaktır.

Bu onuru yaşayanlar neden bizler olmayalım diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarken, 2006 İçişleri Bakanlığı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karayağız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan…Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Anadol, buyurun efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Efendim, sayın hatip, konuşmasında, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, ikinci Genel Başkanı İsmet İnönü'den ve Cumhuriyet Halk Partisinin ortanın solu politikasından bahsederek, açıkça ve onu teröre ve Apo hareketine bağlayarak, ağır şekilde sataşmada bulunmuştur; grubum adına söz istiyorum.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Öyle demedi Başkan, zabıtları okusun, öyle demedi. 

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Dinledim efendim.

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Hiç alakası yok efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, yok öyle bir şey.

BAŞKAN - Sayın Anadol, konuşuyor musunuz Karayağız'la efendim?..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Dinliyorum sizi Sayın Başkan.

BAŞKAN - Şimdi, Karayağız'ın konuşmasını ben de ciddiyetle takip ettim, dinledim. Türkiye'deki gelişmeleri takip ederken, o günkü Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Johnson'ın birkısım taleplerine karşı veya tavırlarına karşı, Sayın İnönü'nün o günkü dünya konjonktürünü de dikkate alarak, "ortanın solu" ifadesini kullanarak; yani, Türkiye'ye bir destek aradığını belirtti; ama, ben, yine, size, kısa bir açıklama için söz vereceğim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çok kısa…

BAŞKAN - O anlamda bir bağlantı kurmadı; yani, o sağ-sol çatışmalarının o günden daha sonraki dönemlere devam ettiğini ifade etti.

Çok kısa bir açıklama yapacaksanız; buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tabiî, çok kısa…

BAŞKAN - Tamam…

Ölümünün yaklaştığı bugünlerde, İnönü'yü de, böylece, rahmetle anmış oluruz.

Çok kısa bir açıklama rica ediyorum.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Muş Milletvekili Seracettin Karayağız'ın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; hepinizi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkana da, bana bu kısa açıklama fırsatını verdiği için teşekkür ediyorum ve yeni bir sataşmaya yol açacak cümleler sarf etmemeye özen göstererek, düşüncelerimizi çok kısa arz etmek istiyorum.

Sayın Konuşmacının sataşma var iddiasıyla algıladığımız paragrafı şöyle: "Hiç de dostça olmayan müttefikimizin bu tutumuna karşı, Türkiye'nin yol haritasını yeniden gözden geçirmesi gerekiyordu. Başbakan İsmet İnönü, Sovyetlerle arayı yumuşatmak için 'ben ortanın solundayım' sözünü ortaya atıyordu. Devletin başında olan birinin strateji gereği gösterdiği bu refleks ve söylediği cümle, bir zaman sonra gençlerimiz arasında sağ-sol çatışmasının ateşlenen fitili oluyor, onbinlerce gencimizin ölümüne ve hapislerde çürümesine neden oluyordu." Kendi ifadesini okudum.

Şimdi, kusura bakmasın sayın konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuştuğu için, AKP Grubu adına konuşan… (AK Parti sıralarından "şahsı adına" sesleri)

Şahsı adına mı?..

BAŞKAN - Şahsı adına.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Şahsı adına yaptığı konuşmada, tarih bilgisinin noksanlığını ortaya koyuyor; yani, baştan aşağı bu iddialar tarihsel gelişmelerle ters, çelişmekte. Neden; merhum İsmet İnönü, cumhurbaşkanlığı döneminde İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki dengeyle ilgili strateji saptarken, taktikler tespit ederken bu sözcüğü kullanmamıştır. İsmet İnönü, ortanın solu siyasal deyimini 1965'te, 65 seçimlerinden önce…

RESUL TOSUN (Tokat) - 1963…

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - 1963'lerde, biz, solun ortasında değil, ortanın solundayız şeklinde konuşarak bir siyasal platformda ve daha sonra bunu sistematik biçimde geliştirerek Cumhuriyet Halk Partisinin sola açılış hareketini, sosyal demokrasiye ulaşan hareketini başlatmıştır. 63, 64... 65 seçimlerine Cumhuriyet Halk Partisi bu sloganla girmiştir ve bu slogan siyasal tartışmalara yol açmış, Cumhuriyet Halk Partisi içinde gelişmelere yol açmış, Güven Partisi hareketinin, Cumhuriyet Halk Partisinden koparak ayrı bir parti haline gelmesine yol açmıştır.

Bu hep bildiğiniz olayları şundan altını çizerek söylüyorum: Sayın konuşmacı, baştan aşağı, bilimsel ve tarihsel tutarlılığı olmayan yakıştırmalarla Cumhuriyet Halk Partisinin o günkü Genel  Başkanı merhum İsmet İnönü'yü, bu konuşmasını yaparak Türkiye'de ileride doğan sol-sağ çatışmasının ateşleyicisi, tetikleyicisi olarak takdim etme çabası içinde bir konuşma yapmıştır; baştan aşağı yanlıştır, tutarsızdır, tarihî gerçeklerle çelişmektedir.

Şimdi, hatırlarsa, Meclisimizin saygıdeğer üyeleri ve sayın konuşmacı, sağ-sol çatışmasını tetikleyen sosyalist sistemin etrafında yeşil kuşak, yeşil hilal projesi uygulayan ABD'nin, CIA'nın Türkiye'deki emellerine hizmet eden "ben solcuların yatak odasında nefes alışlarını bile takip ediyorum" diyen İçişleri Bakanları gördük! (CHP sıralarından alkışlar)

A. İSMET ÇANAKCI (Ankara) - Faruk Sükan…

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Merhum İsmet Paşanın infialle, teessürle, demokrasiyi tesis eden, kuran İsmet Paşanın… "Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz" diyerek Parlamentoyu basan İçişleri Bakanlarını gördük biz. (CHP sıralarından alkışlar)

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Alakası yok!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Olayla ne alakası var?

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Efendim "sağ-sol çatışması" diyorsunuz, tarihsel perspektife bağlıyorsunuz, dinleyeceksiniz bizi. Dinleyeceksiniz…

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Cehaletine ver!

BAŞKAN - Sayın Anadol, son cümlelerinizi alabilir miyim efendim.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bitiriyorum.

"İti ite kırdıracaksınız" diyerek -burası çok önemli- devletin yürürlükteki kanunları yerine, çok sonra ortaya çıkan Susurluk'taki olayları anımsatırcasına, insanları birbirini vurdurarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Anadol, son cümlelerinizi alayım lütfen efendim.

Buyurun.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bitiriyorum.

…gençleri birbirine vurdurarak bir an evvel askerî darbelere gidilmesine yol açan sağ iktidarları, içişleri bakanlarını, uygulamalarını gördük.

Yoksa, İsmet Paşanın, demokrasinin daha esenlikli olabilmesi için, sosyal demokrasi kanadını oluşturmak için, sağsız solsuz bir demokrasiyi sol kanatlı, sola açılan, demokratik, evrensel ölçülerde bir ülke haline getirebilmek için söylediği bu sözün bu şekilde çarpıtılmasını, Cumhuriyet Halk Partisi adına, İnönü'nün anısı adına saygısızlık kabul ediyorum; şiddetle reddediyorum!

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri bu vesileyle ebediyete intikal etmiş…

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - İhtilallerden sonra gelen sol iktidarlardır.(CHP sıralarından gürültüler)

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Konuşma sen yahu. İsmet Paşadan ne anlarsınız!

RECEP KORAL (İstanbul) - Sakin olun beyler!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… Arkadaşlar karşılıklı konuşmayalım. Sayın milletvekilleri, lütfen efendim…

Saygıdeğer arkadaşlarım, bu vesileyle, ebediyete intikal etmiş Türk siyasî hayatının önemli iki şahsiyetini, rahmetli İsmet İnönü'yü ve rahmetli Faruk Sükan'ı anmış olduk. İkisine de Allah'tan rahmet diliyorum. Bunu tatlı bir konuşma olarak belirtiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

AHMET IŞIK (Konya) - Atatürk'e de, Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - İkisini yan yana getirme!

BAŞKAN - Önümüzdeki günlerde de zaten Rahmetli İnönü'nün ölüm yıldönümü.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030) (Devam)

A) MİLLΠ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)

1.- Millî Savunma Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Millî Savunma Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

C) İÇİŞLERİ  BAKANLIĞI (Devam)

1.- İçişleri Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- İçişleri Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

D) EMNİYET  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

E) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

F) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

G) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

BAŞKAN - Şimdi, hükümet adına konuşmalara geçiyoruz.

Hükümet adına ilk konuşma, Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül'e aittir.

Sayın Bakanım, süreleri beraber kullanacaksınız.

20 dakikalık süreyi Millî Savunma Bakanımız kullanacaklardır.

Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, Meclisin değerli üyeleri; Millî Savunma Bakanlığının 2006 bütçesiyle ilgili açıklamalarıma geçmeden evvel, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Bu müzakereler sırasında, konuşmalarını özellikle Bakanlığımız bütçesine tahsis eden değerli milletvekillerimiz Sayın Şükrü Elekdağ'a, Sayın Hakkı Ülkü'ye, Sayın Yüksel Çavuşoğlu'na, Sayın Dursun Akdemir'e ve Sayın Süleyman Sarıbaş'a özellikle teşekkür ediyorum.

20 nci Yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliğinin dağılması, Berlin Duvarının yıkılması ve sonrasında soğuksavaş döneminin sona ermesi, 21 inci Yüzyılın hemen başında 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan terör eylemleri uluslararası ilişkilerin seyrini değiştirmiş, gerek küresel gerekse bölgesel güvenlik ortamının şekillenmesinde yeni etkiler ortaya çıkarmıştır.

Bu gelişmeler, uluslararası ilişkiler, ittifaklar, stratejik düşünceler, tehdit ve buna bağlı güvenlik algılamalarında büyük oranda değişime yol açmış, küresel ve bölgesel güvenlik ortamı yeniden şekillenmeye başlamıştır. Günümüz güvenlik ortamının en önemli tehdit algılamalarından birini, son derece organize bir yapıya sahip terörist örgütler oluşturmaktadır. Terör örgütleri, gelişen ve ulaşılması daha kolay bir hale gelen teknolojiler sayesinde, herhangi bir zamanda, dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkarak saldırıda bulunabilme imkân ve kabiliyetine ulaşmışlardır. Bu bağlamda gerçekleştirilen terör eylemleri, geçmiş dönemlere kıyasla çok yönlü, belirsiz ve en önemlisi asimetrik tehditleri dünya gündemine taşımıştır.

İki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasından sonra, Balkanlar, Kafkasya, Ortaasya ve Ortadoğu bölgelerinde ortaya çıkan otorite eksikliği, küresel belirsizliği artırmış, bu bölgelerde jeopolitik boşluk alanlarının oluşmasına neden olmuştur ve Türkiye'yi kanat ülkesi konumundan cephe ülkesi konumuna getirmiştir. Bugün, Türkiye, jeopolitik konumunun bütün özellikleriyle, dünya hâkimiyetini esas alan ve güç mücadelesine yön veren jeopolitik kuramların odak noktasındadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, uluslararası barış ve istikrarın korunması ve terörizmle mücadele maksadıyla Afganistan, Bosna-Hersek, Kosova, Makedonya, El-Halil, Sudan ve Gürcistan'ın yanı sıra, Akdeniz ve Karadeniz'de profesyonel ve eğitimli personeliyle görev yapmakta ve buralarda bayrağımızı dalgalandırmaktadır.

Bu kapsamda, Afganistan'da barışın, güvenliğin ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla başlatılan Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti Harekâtının liderliğini Haziran 2002-Şubat 2003 ve Şubat-Ağustos 2005 dönemlerinde başarıyla üstlenmiş ve tamamlamıştır. Ağustos 2005'te, Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti sorumluluğunu İtalya'ya devreden Türkiye, Afganistan'da güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaya devam etmektedir. Halihazırda, Afganistan'da görev yapan toplam Türk personelinin sayısı 257'dir.

Türkiye, Avrupa'nın savunma ve güvenliğiyle doğrudan veya dolaylı olarak ilgili tüm çokuluslu operasyonlarda fiilen ve etkin olarak yer almaktadır. Bu kapsamda, Avrupa Birliğinin 2 Aralık 2004 tarihinde  Bosna-Hersek'te NATO imkân ve yeteneklerini kullanarak  (Berlin +) başlattığı EUFOR-ALTHEA Harekâtına, Türkiye, entegre polis birimi de dahil olmak üzere, yaklaşık 400 personelle iştirak etmektedir.

Türkiye, NATO'nun Kosova'da icra ettiği KFOR Harekâtına yaklaşık 380 personelle katılmaktadır.

Türkiye, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasına verdiği destek kapsamında, Avrupa Birliği tarafından geliştirilmekte olan Muharebe Grupları Konseptini memnuniyetle karşılamıştır. Romanya'nın yanı sıra, ülkemizin de katılımına açılan, İtalya'nın çerçeve ülke olacağı 2010 yılının ikinci yarısı için deklare edilen Kara Muharebe Grubuna yapabileceğimiz katkılar belirtilerek, İtalya'yla müşterek bir harekâta girişilmiştir. Demek oluyor ki sayın milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye, Avrupa Birliğine daha dahil olmadan, müzakere aşamasında, Avrupa Birliği silahlı harekâtlarının, barış harekâtlarının içerisinde önemli roller almaktadır.

Bunun yanında, NATO, Birleşmiş Milletler ve AB bünyesindeki girişimlerin, bölgesel girişim ve işbirliğine de büyük önem atfetmekteyiz. Bunun en iyi göstergesi, ülkemizin de içinde yer aldığı, çoğunluğu Balkan ülkeleri silahlı kuvvetlerinden oluşan, Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücünün teşkili olmuştur. Bu gücün oluşumunda liderlik yapan Türkiye, önemli oranda katkı sağlamıştır. Bu gücün barışı destekleme harekâtında görev alması kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde, Şubat-Ağustos 2006 döneminde, Afganistan'da, Kâbil Çokuluslu Tugay Komutanlığı Karargâhını teslim alacaktır. Afganistan'daki hizmetlerimiz bununla da bitmemektedir; ağustos ayından itibaren, Fransa'yla birlikte, Kâbil'in bölgesel güvenliğini de Türkiye sağlayacaktır.

Türkiye'nin inisiyatifiyle Karadeniz'de başlatılan, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya Federasyonu ve Ukrayna ülkelerinin deniz kuvvetlerinden oluşan, Karadeniz'deki güvenliği artırıcı yöndeki Karadeniz işbirliği görevi ile NATO'nun uluslararası terörizmle mücadeledeki kararlılığının vurgulanması ve Akdeniz'de müttefiklere ait gemilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla Akdeniz'de icra ettiği ACTIVE ENDEAVOUR Harekâtı halen devam etmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisinde bulunduğumuz dönemin savunma ihtiyacına cevap verebilecek bir yapı içerisinde olması, bu stratejik kavramlar gerekçesiyle zorunlu olmaktadır. Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, imkân ve kabiliyetleri nitelik bakımından daha geliştirilmiş, daha az mevcutlu, yüksek teknolojiye sahip, ateş gücü üstün ve manevra kabiliyeti yüksek bir güce kavuşması ve gücünün devamlılığının sağlanması maksadıyla, silahlı kuvvetlerimizin modern sistemlerle ve ekipmanla teçhizi ve ülkemizde savunma sanayiinin geliştirilmesi yönünde Bakanlığımız büyük çaba sarf etmektedir.

Bilim ve teknoloji devriminin sınır tanımaz ilerleyişiyle birlikte, sanayi ötesi dönemin ve bu paralelde büyük ölçekteki ekonomik ve bölgesel krizlerin yaşanmakta olduğu günümüz dünyasında bu dönemin getirdiği dışa bağlılığın asgarî düzeye indirilmesi için yapısal ve millî ekonomiyi daha önplana alan, dönüşümü zorunlu kılan gelişmeler devam etmektedir.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt savunmasındaki etkinliği ve bölgedeki caydırıcılığının artırılması için yürütülen geniş kapsamlı modernizasyon çalışmaları savunma sanayimize yapılan yatırımlarla desteklenecek ve kısa vadede millî ihtiyaçları karşılama oranının bugünkü yüzde 25'ler seviyesinden yüzde 50'ler seviyesine çıkarılması sağlanacaktır. Böylelikle, savunma harcamalarımızın ciddî boyutta millî ekonomiye ve sanayi altyapımıza katkı olarak dönmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda, 2006-2008 yılları arasında Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı şirketleri ve Bakanlık içerisindeki ar-ge teşkilleri vasıtasıyla gerçekleştirilen bazı önemli projelerin geliştirilmesine, yeni projelerin hayata geçirilmesine hız verilecektir.

Bazı önemli projelerin isimlerini saymama müsaade ederseniz, bunlar: Millî İmkânlarla Modern Tank Üretimi, Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri, F-4E/Fantom modernizasyonu, F-5 modernizasyonu, F-35 Taarruz Uçağı Projesi, İnsansız Hava Aracı Projesi, Helikopter Elektronik Harp Sistemi Projesi, Stinger Projesi, Kaideye Monteli Stinger Projesi, M-60 Tank Modernizasyonu Projesi, Leopard-1 Tanklarının İyileştirilmesi Projesi, MİLGEM Projesi, Deniz Karakol/Gözetleme Uçağı (MELTEM) Projesi, F-16 Modernizasyon Projesi, Geleceğin Büyük Uçağı A-400 M Projesi, Temel Eğitim Uçağı Projesi, Simülatör Projesi, Denizaltı İnşa Projesi, Kılıç Sınıfı Hücumbot İnşa Projesi, Aviso Sınıfı Karakol Gemisi Tedariki Projesi olarak özetlenebilir.

Türkiye'nin, bölgede bir barış ve istikrar ülkesi konumunda olmasıyla Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu üçgeninde askerî manada bölgesel güç olduğunu hissettirmesinin, ciddî ekonomik açılımların sağlanmasında da önemli katkıları olacağı değerlendirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2006 yılı bütçe teklifimiz, azamî tasarruf ve kaynakların etkin kullanımı ilkeleri temel alınarak hazırlanmıştır. Tahsis edeceğiniz her kuruşun azamî titizlikle harcanacağından şüphe etmemenizi istirham ediyorum. Nitekim, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bakanlığımıza verdiği, vermeyi uygun gördüğü tahsisatın harcanış şekli, bunun en güzel göstergesidir. Bakanlığımız, üç yılda 24 241 ihale yapmıştır. Bunlardan yalnız 106'sına itiraz edilmiştir ve Kamu İhale Kurumu tarafından incelenen bu 106 ihaleden yalnızca 15'i yeniden ihale yapılmak üzere Bakanlığımıza gönderilmiştir. Demek ki, 24 241 ihalede hata payı ancak 15'tir; bu da, Bakanlığımızdaki üç yıllık ihale toplamının yüzde 99,93 seviyesinde başarılı olduğunu ve dikkatli harcama yapıldığını göstermektedir.

Sözlerimi tamamlamadan evvel, konuşmalarını yapan sayın milletvekillerimizin, biraz evvel teşekkür ettiğim sayın milletvekillerimizin temas ettiği birkaç konuya ben de değinmek istiyorum. Bunlardan Sayın Şükrü Elekdağ'ın değindiği konuların çoğu, kanaatimce, Dışişleri Bakanlığı bütçesi sırasında görüşülmesi gereken konulardır. Bunlardan, Genelkurmay Başkanlığının yaptığı toplantı, bahsettiği toplantı, periyodik askerî politik değerlendirme toplantısıdır; yoksa, askerî ataşelerle toplanılarak, PKK konusu özel bir gündemle görüşülmüş değildir.

Diğer taraftan, Sayın Dursun Akdemir'in "Sayın Başbakan bedelliye söz verdi" şeklindeki -eğer yanlış anlamadıysam- ifadesi, gerçeklerle uyuşmamaktadır. Sayın Başbakanın bedelliyle ilgili sözleri, Avustralya'da sarf edilmiştir. Avustralya'da yaşayan insanlarımızın, vatandaşlarımızın bedelli askerlik problemi yoktur; onların böyle bir konuyu gündeme getirmesi söz konusu değildir ki, Sayın Başbakanımız da, o sırada bedelliye söz vermiş olsun.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ama kendisi öyle dedi Sayın Bakan.

KEMAL SAĞ (Adana) - Normal efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - Avustralya'da yaşayan sayın vatandaşlarımızın derdi, dövizli askerliktir.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Orada söyledi.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - Dövizli askerlikle ilgili talepleri bizim Bakanlığımıza da intikal etmiştir. Dövizli askerlikte, eğitim süresi 1 aydı. Bu 1 ayın düşürülmesini istediler ve sizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yüce Meclisimiz uygun gördü ve bunu 21 güne düşürdük; ki, Avustralya'da gidiş-geliş çok uzun sürdüğü için, izinleri yetsin ve bunu yapabilsinler diye. Ancak, Avustralya'da ve başka ülkelerdeki bazı vatandaşlarımızın, hepsi değil, bu askerlik eğitiminin tamamının kaldırılmasıyla ilgili talepleri var; çünkü, geliş-gidiş çok zor oluyor "bu kadar çok kısa zamanda verilecek eğitimi, bize, gelsinler burada versinler veya başka bir şekil olsun; ama, biz, Türkiye'ye eğitim için gelmeyelim, paramızı yatıralım ve böylece vatandaşlıktan ayrılmamış olalım" diyorlar. Bunların hepsinin, vatandaşlıktan ayrılma imkânları var aslında, o parayı yatırma mükellefiyetinden de kurtulurlar, eğer vatandaşlıktan ayrılırlarsa. Sayın Başbakanın "Millî Savunma Bakanı ile ve Genelkurmay Başkanıyla bu konuyu görüşeceğim" dediği husus, bu eğitim süresinin tamamen kaldırılması keyfiyetidir; bunu, açıklamakta fayda görüyorum.

Diğer taraftan, Sayın Süleyman Sarıbaş "tüfeği bile dışarıdan alıyoruz" dediler; hamdolsun, o günleri geçtik. Bugün, Kara Kuvvetlerimizin ihtiyacının tamamı, hemen hemen tamamı, Türkiye'nin içerisinden karşılanmaktadır, (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Buna, tüfek dahildir, buna namlusu dahil olarak…

AHMET IŞIK (Konya) - Top da dahil.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - …top da ihtiva edilmektedir. Düşünün ki, 105'lik ve 155'lik namluları yapan ülke çok azdır; Türkiye bunu yapabilmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ayrıca, Türkiye'nin yaptığı ve sanayi fuarında sergilediğimiz Fırtına ve Panter obüsleri, kendi sınıfında dünyadaki en iyi obüslerdir.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Bakan, İran 1 500 kilometrelik top yapıyor, füze yapıyor, siz daha tüfekten bahsediyorsunuz!..

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş…

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Tüfeği sordunuz, tüfeğe de cevap veriyor Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - İran füze yapıyor, biz de füzemizi yapıyoruz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen Sayın Bakanımızı dikkatle dinleyelim.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - "Biz de yapıyoruz" dedi, duydun mu?!

BAŞKAN - Sayın Torun… Sayın Torun… Lütfen…

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - Türkiye'de füze de yapılmaktadır; ama, menzilinden bahsetmeyeyim. Şunu söyleyeyim size: Şu anda F-16'ların elektronik sistemleri bile Türkiye'de yapılabilmektedir.

Bir başka belki iftihar edeceğiniz husus: ASELSAN kurulurken dışarıdan, Hollanda'dan teknoloji alarak kuruldu. Bu sene, ASELSAN, stinger füzelerini Hollanda'ya satabildi. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Siz olmasaydınız da satarlardı Sayın Bakan!

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - Bu stinger füzeleri, Afganistan'da Rusya'nın yenilmesine büyük ölçüde hissedar olan füzelerdir. Türk işçisi, mühendisi bunu yapabilmektedir, ASELSAN  yapmaktadır, Makine ve Kimya yapmaktadır, Roketsan yapmaktadır, HAVELSAN yapmaktadır… Düşünün ki, HAVELSAN, bugün, Kore'ye simülatör yapıyor ve satıyor; yani, geldiğimiz nokta, eskiye kıyasla iftihar edilecek bir noktadır; bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; savunma alanındaki ihtiyaçlarımızı büyük fedakârlıklara katlanarak karşılayan ve askerine Mehmetçik ismini vererek, askerliği kendisiyle özdeşleştiren Büyük Türk Milletinin temsilcileri olan sizleri, huzurlarınıza getirilen Bakanlık bütçemizin aynen kabulünü takdirlerinize arz ederek, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, hükümet adına ikinci konuşma İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu'ya aittir.

Sayın Bakan buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Bakandan arta kalan süreyi de sürenize ilave ettim.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2006 yılı bütçe tasarıları hakkında bilgi sunmak ve bu fırsattan yararlanarak, Bakanlığımda yürütmekte olduğumuz çalışmalardan birazcık olsun sizlere bahsetmek ve burada konuşan çok değerli arkadaşlarımın da temas ettiği meselelere değinmek için huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisimizin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. Burada konuşmalarıyla bize yön veren konuşmacı arkadaşlarıma, siyasî parti gruplarımıza mensup arkadaşlarıma da, huzurlarınızda, ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada, Bakanlığım bütçesiyle ilgili bir konuşma yapmak için çıkan değerli bir arkadaşımız, Sayın Başbakanımızın İzmir'de yapmış olduğu bir konuşmaya temas ettiler; ama, ben öyle zannediyorum ki, Başbakanlıktan bugün yapılan bu konudaki açıklamayı arkadaşımız görmüş olsaydı, belki, o konuşmayı yapmış olmayacaktı.

Müsaade ederseniz, ben, Başbakanlıktan yapılan bu açıklamayı da burada okumak istiyorum; bugün, yani, 20.12.2005: "Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki 'Sayın Başbakan 'Gavur İzmir' ifadesini ne kullanmış ne de ima etmiştir' dedi. Beki, yaptığı yazılı açıklamada, Sayın Erdoğan'ın 18 Aralık Pazar günü, AK Parti İzmir İl teşkilatının yemekli toplantısında yaptığı bazı değerlendirmelerin farklı anlamlara çekildiğini bildirdi. Beki şunları kaydetti: 'Sayın Başbakan, hiç kullanmadığı ifadelerin kendisi tarafından söylenmiş gibi gösterilerek tartışma konusu yapılmasını siyasî bir acziyet olarak değerlendirmektedir. Bu durumu, siyasetin içine çekildiği tartışma düzeyi açısından da üzüntüyle karşılamaktadır.

Sayın Başbakan, toplantıyı izleyen kameraların ve basın mensuplarının kayıt cihazlarının da tespit ettiği gibi 'Gâvur İzmir' ifadesini ne kullanmış ne de ima etmiştir. Sadece siyasî hedeflerini işaret ederken İzmir İliyle ilgili 'o, zaman zaman bazı ifadeler vardır ya, bu ifadelerin olmadığı görülecektir...'"

ORHAN ERASLAN (Niğde) - O ne?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Söyleyeceğim.

"'... Çünkü, İzmir'in aslı bu değildir, o yakıştırmalar değildir; inşallah, bu yakıştırmaları da ilk seçimde silip atacaktır üzerinden' demiştir."

KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) - Neymiş o?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Sayın Başbakanın, bu sözleriyle, İzmir için kullanılan 'solun kalesi' gibi bazı siyasî nitelendirmeleri kastettiği açıktır. (CHP sıralarından gülüşmeler)

Sayın Başbakanın sözleri dinleyiciler tarafından da böyle anlaşılmıştır." (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, gerek 58 inci Hükümet Programında, gerekse 59 uncu Hükümet Programında öngörülen perspektif ile acil eylem planında ortaya konulan öncelikler arasında yer alan ve İçişleri Bakanlığının görev ve hizmet alanı içerisine giren konularda, Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar önemli adımlar atılarak, acil eylem planında öngörülen süreler içerisinde bu çalışmalar tamamlanmıştır.

Çağdaş, katılımcı, demokrasi anlayışına uygun bir ciddiyetle yürütülen bu çalışmalar, bir yandan ülkemizin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde gerekli değişim ve dönüşümleri sağlarken, öte yandan da vatandaşlarımızın günlük hayatına olumlu yansımaları olmaktadır.

Bu süreç içerisinde -burada da konuşmacı arkadaşlar temas ettiler- özellikle demokratikleşme ve insan hakları alanında vatandaşlarımızın mevcut durumunu iyileştirmeye yönelik düzenlemeler ile sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesi, faaliyet alanlarının genişletilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün geliştirilmesi gibi temel hak ve özgürlüklerle ilgili kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Toplanma değil, toplantı…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bu anlayış çerçevesinde kurduğumuz Jandarma İnsan Hakları İhlallerini İnceleme ve Değerlendirme Merkezî ve Emniyet İnsan Hakları Şube Müdürlüğü çalışmalarına devam ederken, diğer yandan da, Bakanlığın Teftiş Kurulu bünyesinde kurduğumuz İnsan Hakları İhlalleri İddialarını İnceleme Bürosu içinde faaliyete geçirilen insan hakları ihlalleri iddialarını inceleme sitesine on-line başvuru yapılabilmesi için altyapı da hazır hale getirilmiş ve kullanılmaktadır.

Ayrıca, kararlılıkla arkasında durduğumuz "işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans" sloganı, yalnızca ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları ve güvenlik birimlerince değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları örgütleri ve Batı kamuoyunca da benimsenmiştir. Eğitim, denetim ve siyasal kararlılık sonucunda, başta Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi ve Avrupa Birliği Komisyonu         olmak üzere, pek çok Batılı kuruluş, Türkiye'de sistematik işkencenin bulunmadığını dünya kamuoyuna açıklamışlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biz, devlet-vatandaş ilişkilerini sadece güvenlik alanıyla sınırlı görmüyoruz. Oluşturmaya çalıştığımız yeni yaklaşımla, kamu hizmetinin odağında vatandaşı görüyoruz. 59 uncu Hükümet Programında öngörülen temel yaklaşımlar ile acil eylem planında yer alan yerel tercihler konusunda da ciddî mesafeler katedilmiştir. Yıllardır sözü edilip de, bir türlü gerçekleştirilemeyen, yerel yönetimler reformu kapsamında, Büyükşehir Belediye Kanunu, Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve Mahallî İdare Birlikleri Kanunları yasalaştırılıp, uygulamaya konulmuştur.

Hemen bunu takiben, belediye ve il özel idare gelirler yasası da hazırlanmış, Bakanlar Kuruluna sunulmuştur. İnşallah, önümüzdeki günlerde buraya getirip, hep birlikte, bu yasayı da ve daha sonra da, en küçük mahallî idaremiz olan köy yasasını da huzurlarınıza getireceğiz.

Bu yeni düzenlemelerle, yerel yönetimlerin daha demokratik, şeffaf, katılımcı ve etkin hizmet sunan kuruluşlar olması ve demokrasinin tabanda yayılması hedeflenmiştir.

Böylece, bir taraftan yetkinin vatandaşa en yakın noktada kullanılması anlamına gelen yerelleşmeyi sağlarken, diğer taraftan da, kamu hizmet alanlarında çağdaş teknolojilerden de azamî yararlanmaya çalışıyoruz.

Bu denli önemli yetki ve kaynak verilen belediyelerin, performanslarının ölçülmesi de, bu sebeple öne çıkmaktadır. Bu ihtiyacı gidermek amacıyla başlatılan, Belediyelerde Performans Ölçümü Projesi, kısaca, biz, BEPER diyoruz, bu çok önemli bir bilişim projesiyle de, belediye hizmetlerinin verimliliği ve belediyelerin performansı ölçülür hale de getirilmiş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, çağdaş bir yönetim altyapısının bir gereği de, teknolojiden azamî derecede yararlanmaktır. Bu bakımdan, ülkemizin en önemli e-dönüşüm projelerini, birer birer gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.

İzninizle Bakanlığımız açısından son derece önemli gördüğümüz, teknolojiyi yakalama adına yürüttüğümüz çalışmaları da burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü, bu projeler, aynı zamanda emniyet, asayiş ve terörle mücadelede de istifade etmekte olduğumuz önemli projelerdir. Bunlardan birisi -ki, bunu hep duyarsınız, duydunuz- Bakanlığım tarafından yıllardan beri başlatılmış; ancak, bizim zamanımızda yürürlüğe konulan MERNİS veri tabanı, MERNİS Projesi. Elbette ki bu MERNİS veri tabanı, ülkemizin e-dönüşüm ve e-devlet dönüşümünün tam Merkezînde bulunan bir projedir. Bu bağlamda, öncelikle Bakanlığımızın MERNİS'e bağlı olarak hayata geçirdiği çok önemli bir proje de Kimlik Paylaşım Sistemi Projesidir. Kamuoyunun çok iyi bildiği Kimlik Paylaşım Sistemi -ki, kısaca KPS diyoruz- MERNİS veri tabanında yer alan bireylere ilişkin kimlik ve nüfus olay bilgilerinin kamu kurum ve kuruluşlarıyla, kamu hizmeti veren kurumlara elektronik ortamda güncel olarak online aktarılmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiş geniş kapsamlı bir bilişim projesidir. Bu projeyi 23.2.2005 tarihinde -burada geçenlerde yapıldı- devlet töreniyle uygulamaya soktuk. Sistem 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet vermektedir.

Kimlik Paylaşım Sistemi Projesinden 7 Aralık 2005 tarihi itibariyle kamu kurum ve kuruluşlarından 27 kurum aktif olarak yararlanmaktadır. Bu projeyle, kurum ve kuruluşlar, işlemlerinin çok kısa sürede ve sağlıklı olarak yürütülmesini sağlamaktadır.

Yine, 1 Aralık 2005 tarihinde, 2005 Türk Sanayici ve İşadamları Derneği ile Türkiye Bilişim Vakfı e-Türkiye ödülleri yarışmasında Kamudan Kamuya e-Hizmet Büyük Ödülü, Kimlik Paylaşım Sistemi Projesiyle, bizim Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Bu tören de, geçtiğimiz hafta Ankara'da yapıldı.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bireysel hakların önplana çıktığı günümüz hukuk sisteminde gözaltı sürelerinin kısalması, sorgulama ve araştırmada insan haklarının azamî derecede korunması, mahkemelere, tanık ifadelerinin yanında, maddî delillerin de sıhhatli bir şekilde sunulması zorunluluğu, güvenlik güçlerimizin de çalışmalarında teknolojiden azamî derecede yararlanmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.

Bilgiye süratli ve zamanında ulaşılmasını sağlayarak, koordinasyonu hızlandıran emniyet ve asayiş hizmetlerinin aksaksız ve süratli bir şekilde yapılmasını sağlayarak, insan haklarına saygılı bir şekilde yapılanmasını sağlayan, devlet yapısını destekleyen Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemiyle -ki, kısaca JEMUS Projesiyle- Jandarma Genel Komutanlığımız, çağın teknolojik seviyesini yakalamayı hedeflemiştir.

Yine, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde, tüm polis teşkilatına bilgi işlem hizmeti verilmesi amacıyla kurulan ve bilgi sistemlerinin tamamını kapsayan, kısa adı POLNET olan Polis Bilgi Ağı Projesi, bünyesinde 38 farklı projeyi barındırmaktadır ve bu proje de, 2003 yılında e-Türkiye Büyük Ödülüne layık görülmüştür. Bu, bir şemsiye projesidir. Bu proje içerisinde, pasaport ve sürücü belgesi işlemleri, motorlu araç trafik tescil işlemleri, çalıntı oto, sürücü ceza puanı ve araç kaza bilgileri sorgulama hizmetleri internet üzerinden yapılmaktadır.

Yine, bu konuda çok önemli bir proje de, güvenlik sektörüne ilişkin olarak yeni hizmete açtığımız, İstanbul'da, yine, 17 Haziran 2005 tarihinde Sayın Başbakanımızın iştirakiyle açtığımız MOBESE Projesidir; buna Mobil Elektronik Sistem Entegrasyon Projesi diyoruz. Bu projeyle, İstanbul'da, İstanbul dışında diğer il ve ilçelerde de bu projeyi yaygınlaştırmak için çalışmalarımızı başlattık. Yine, bu MOBESE İstanbul Projesi, geçtiğimiz gün, Ankara'da düzenlenen, 1 Aralık 2005 tarihinde yapılan 2005 Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği ile Türkiye Bilişim Vakfı e-Türkiye Ödülleri Yarışmasında, e-devlet kategorisinde, birinciliğe layık görülmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Avrupa Birliği uyum çalışmaları çerçevesinde İçişleri Bakanlığı olarak, âdeta, devrim niteliğinde olan önemli projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Yürüttüğümüz bu önemli projelerden biri de, 112 Acil Yardım Çağrı Projesidir. Bu projeyle, polis, jandarma, ambulans, itfaiye ve benzeri kuruluşlara yönelik yardım çağrılarını tek bir numara altında toplamayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda öncelikli olarak pilot il seçilen Antalya İlinde yürütülen ve 2006 yılı sonunda tamamlanması planlanan çalışmaların sonuçlarına göre, 112 Acil Yardım Çağrı Projesi, tüm Türkiye'ye yaygınlaştırılacaktır.

Değerli arkadaşlarım, müsaadenizle, burada, yine, Bakanlığım tarafından yürütülen ve Maliye Bakanlığıyla, aslında, koordine içinde yürüttüğümüz bir önemli proje olan KÖYDES Projesinden bahsetmek istiyorum. Bu proje, gerçekten, hem Sayın Başbakanımızın vizyonu hem Türkiye sevgisinin güzel bir örneğidir. "2007 yılı sonuna kadar, Türkiye'de, ülkemizde, sağlıklı yolu ve içmesuyu olmayan köyümüz kalmayacaktır" diye yola çıktık ve mayıs ayında başlattığımız bu projeyle, bakın, bugüne kadar -ki, 2007 yılı içerisinde, bu proje için çok daha iyi imkânlar, 2 katrilyona yakın ödenek 2006 yılı bütçesi içerisinde yer almaktadır- bu kısa dönemde, bütçede olmamasına rağmen, Maliye Bakanlığımızın gayretiyle bulunan ödeneklerle, köy yollarında 1 172 iş bitirildi, köy yolu yapıldı kısa bir dönem içerisinde; 85 iş, yol bitmek üzere, 546 köy yolu inşaatı da devam ediyor. İçmesuyunda, 869 iş bitirildi, 177 iş bitmek üzere, 354 iş de devam ediyor.

Şimdi, biraz önce konuşan Değerli Milletvekilimiz Süleyman Sarıbaş, "Malatya'ya hiçbir şey verilmedi" denildi, "belediyelere ne yaptınız" denildi. Bakın değerli arkadaşlarım, iktidar olur olmaz, Sayın Başbakanımızın talimatıyla, İller Bankasına borcu olan belediyeler -ki borcu olmayan belediye yok, hepsi gırtlağına kadar borçta- ve bu tarihe kadar, Sayın Başbakanımızın emir verdiği bu tarihe kadar, neredeyse, belediyelerin İller Bankasından alacakları payların yüzde 100'ü borçlarına karşılık kesiliyordu; ama, Sayın Başbakan emir verdi; yüzde 40'tan fazla kesinti yapılmayacak, yüzde 60 kendilerine verilecek. Hiçbir parti ayırımı yapılmadan, bu kesinti, bu uygulama, o günden beri devam etmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Yine, değerli arkadaşlarım, bakın, benim Bakanlığımın da mahallî idarelerle ilgili bir fonu var; arkadaşlarım bilirler, burada, iktidar-muhalefet bütün milletvekili arkadaşlarım bilirler. Mümkün olduğunca, bu küçük belediyelerin ihtiyacını karşılama gayreti içerisinde olduk. 2004 yılında Belediye Fonundan yardım ettiğimiz belediye sayısı 1 019 belediye, 4 trilyon 785 milyar . En fazla 5 milyar veriyorduk -3 veya 4 milyarla- küçük projelere ve küçük belediyelere yardımdır; ama, bazı projeler; örneğin, hizmet binası, duvar, ihata duvarı, bunlara vermedik. Acil, ihtiyacı olan, gerçekten o parayla yapıp bitirebileceği projelere verdik ve 2004 yılı içerisinde, 1 019 belediyeye benim Bakanlığımdan 4 trilyon 785 milyar Türk Lirası ve 81 il özel idaresine de 5 trilyon 220 milyar Türk Lirası verilmişti.

Şimdi, gelelim belediyeye. Yine değerli arkadaşım burada dedi ki: "Hiçbir belediyemize para verilmedi." İnsaf, insaf!.. Bakın, 16 belediyenize -Malatya'nın- 71 milyar Türk Lirası gönderilmiş, Özel İdarenize de 75 milyar gönderilmiş.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Para mı, Sayın Bakan?!

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - İhya etmişsiniz!..

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bu tam… Şimdi, gelelim, KÖYDES…

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Mazot yardımı nereye yapıldı?

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Nasıl mazot?

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Mazot yardımı, bayağı…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Hayır, bu dediğim belediyelere yardım.

Şimdi, bakın, KÖYDES'ten dedi ki arkadaşımız "bir köyümüzün yolu yapılmadı" doğru mu?

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Doğru!..

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Peki, bak… Malatya'ya KÖYDES Projesi kapsamında içmesuyu için 20 proje göndermişler, 834 milyar Türk Lirası göndermişiz.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Mazot parası bile değil…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Yine, Malatya'ya yol için 29 proje gönderilmiş, 1 trilyon 949 milyar; yani, 2 trilyon para göndermişiz ve bu yolların da, içmesuyunun da büyük bir kısmı yapıldı, bitmek üzeredir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RECEP KORAL (İstanbul) - 81 ile gönderiyoruz, yalnız Malatya'ya değil!..

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - 81 ile gönderdik de…

Değerli arkadaşlarım, ben, burada söyledim: Bu, proje büyük bir proje; gerçekten, hükümetimizin ve Sayın Başbakanın vizyonunu ortaya koyan bir proje, Türkiye sevdasını ortaya koyan bir proje. Bütün illere gönderdik; ama, arkadaşım özellikle Malatya'ya bir çivi çakılmadı dediği için, ben Malatya'yla ilgili… Bütün illeri, isteyen arkadaşlarımıza verebiliriz.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bize tanınan bu kısa süre nedeniyle, ancak bir bölümünden söz edebildiğim güvenlik projeleriyle, Bakanlığımız, ülkenin iç güvenliğinin korunması ve toplumsal huzurun sağlanmasıyla alakalı görev ve sorumluluğunu aksaksız yerine getirme gayreti içindedir. Bu amaçla, polisimiz, jandarmamız ve sahil güvenlik birimlerimiz 24 saat esasına göre hizmetlerine devam etmektedirler. Bakanlığımız, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da, bu misyonunu, yeni güvenlik politikaları doğrultusunda, bilim ve teknolojideki gelişmelere uygun olarak devam ettirecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; biraz da terörle ilgili konulara değinmek istiyorum. Ülkemiz neredeyse son otuzbeş yılını terörle mücadeleyle geçirmiştir; bu uğurda, onbinlerce insanını kaybetmiştir, milyarlarca dolar kaynak kullanılmıştır. Ülkemizde içbarışı ve huzuru baltalayan, ekonomimize önemli zararlar veren, uluslararası alanda gün geçtikçe tehdidinin boyutları daha net anlaşılmaya başlayan terör olayları, artık lokal, hatta bölgesel değil küreseldir. Önceleri, bazı devletlerin kendi çıkarları için hoş gördükleri, hatta yönlendirip, destekledikleri terör örgütleri, artık onların da canını yakmaya başlayan, küresel ve kitlesel tehlike oluşturmaktadır. Artık, dünyaya kapılarını kapatarak kendi sınırları içerisinde barış içinde yaşama imkânı da kalmamıştır. Başta terör olmak üzere, diğer suçlarla mücadele edebilmek, uluslararası işbirliği olmaksızın çözülemez hale gelmiştir ve bu durum, dünya ülkelerinin, gerçek anlamda,  teröre karşı mücadelede kararlı ve samimî olmalarını zorunlu kılmaktadır. Burada konuşan bir değerli arkadaşım da belirtti; terörle mücadelede önemli olan, ülkelerin, kararlı ve samimî olmalarıdır. Sadece "terör örgütünü, terör listesine aldım" demekle, bu samimiyeti yerine getirmiş olmuyorlar. Bizim, hep isteğimiz budur. Biz, Türkiye olarak, terörle mücadelenin, bütün ülkelerin ortak uğraşı alanı olması gerektiğini, yıllarca, her uluslararası platformda ve her seviyedeki ikili görüşmelerde anlattık. Uluslararası alanda yürüttüğümüz etkin çalışmalarla birlikte, Hükümetimiz, demokratik yapı içerisinde, güvenlik güçlerimizin özverili çalışmaları ve vatandaşlarımızın büyük desteğiyle, terörle mücadeleye inanç ve kararlılıkla, bundan sonra da devam edecektir. Ülkemizin üniter yapısı, devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ile demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine yönelik faaliyet gösteren, başta bölücü terör örgütü olmak üzere, her türlü terör örgütüne karşı mücadelede kararlılığımız sonuna kadar sürecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; toplumun huzur ve güveni ile ülkemizin uluslararası itibarı açısından, terörizmle mücadeleyle birlikte, yasadışı göç ve insan ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçlarla mücadeleye de büyük önem vermekteyiz. Coğrafî konumu itibariyle, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasındaki ulaşım güzergâhları üzerinde bulunması, komşu ülkelerdeki savaş ve istikrarsızlık durumunun sürekliliği, fizik yapısı gibi etkenler, Türkiye'yi, Batılı ülkelerde yaşanan yasadışı göç deneyimlerinden farklı bir noktaya koymaktadır. Bu alanda, güvenlik kuvvetlerimizin ısrarlı ve gayretli çalışmaları sonucunda, bugüne kadar toplam 571 733 yasadışı göçmen yakalanmıştır. Bunlar, ülkemiz üzerinden Avrupa'ya gitmek isteyen ve yakalanan kişiler. Yine bu olaylarda önemli olan bir nokta, 37 değişik ülke uyruklu toplam 6 060 göçmen kaçakçısı, yani, bu konuda organize suç örgütü kuran çete mensubu, çete elemanı da yakalanarak, jandarmamız, polisimiz ve sahil güvenlik birimlerimizce adlî makamlara teslim edilmişlerdir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, güvenlik birimlerimizin çok başarılı çalışmalarıyla kaçakçıları rota değiştirmeye zorladığı bir başka suç türü de uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele olmuştur. Son dönemde, güvenlik birimlerimizin etkili ve kararlı mücadelesi, uyuşturucu tacirlerini Türkiye dışında yeni yollar kullanmaya zorlamıştır. Bu konuda güvenlik kuvvetlerimizin yaptığı başarılı çalışmalar, uluslararası kuruluşlardan olumlu tepkiler almıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Biraz müsaade eder misiniz Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bu konuda Birleşmiş Milletlerin 2005 Dünya Uyuşturucu Raporundan bir paragrafı sizlere aktarmak istiyorum. 2005 Dünya Uyuşturucu Raporunun analiz bölümünde, Balkan güzergâhındaki uyuşturucu yakalamalarının 2004 yılında arttığı, bunun, öncelikle Türk makamlarının başarısının bir sonucu olduğu, 2003 yılında Türk makamlarınca gerçekleştirilen uyuşturucu yakalamalarının, dünyadaki yakalamaların yüzde 5'ine, Avrupa'dakilerin ise yüzde 30'una tekabül ettiği, 2004'e gelindiğinde ise Türkiye'nin yakalamalarının yaklaşık yüzde 160 oranında arttığı görüldüğü, Türkiye'nin 1987 yılından bu yana Avrupa'daki en yüksek oranlı uyuşturucu yakalamalarını gerçekleştirdiği de belirtilmektedir.

Büyük mücadele verdiğimiz bir başka konu da, organize suç örgütleriyle mücadeledir. Ben fazla detayına girmeyeceğim. Bugün, şu anda, ülkemizde, geçmişte bilinen o organize suç örgütleri liderlerinden bir tane dışarıda adam yok, hepsi içeridedir ve hepsinin hakkında soruşturma açılmıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Elbette ki, bu alanda sağlanan başarıda, güvenlik birimlerimizin, mülkî amirlerimizin ve çok değerli cumhuriyet savcılarımızın, hâkimlerimizin de katkıları büyüktür, başarı onlarındır. Huzurlarınızda, emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum.

Aslında, bilhassa sokak çocukları, kapkaç, gasp gibi konular da, Hükümet olarak öncelik verdiğimiz, önem verdiğimiz ve üzerinde durduğumuz bir konudur. Yine, geçtiğimiz yıl Sayın Başbakanımızın emriyle, 5 bakandan oluşan bir komite oluşturuldu. Bir taraftan sokak çocuklarının suç işlemelerinin önlenmesi, öbür taraftan sokak çocuklarının bakımı, rehabilitasyonu, topluma kazandırılmalarıyla ilgili aile, çocuk ve Çocuk Esirgemeden sorumlu Devlet Bakanımızın koordinesinde, Adalet, Eğitim, Sağlık ve benden oluşan beşli bir komite oluşturuldu. Biz, bir araya geliyoruz, toplantılar yapıyoruz; kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli tedbirler görüşülüyor. Kısa vadeli olarak, hemencecik -ki, daha çok güvenlikle ilgili- benim Bakanlığımla ilgili tedbirleri uygulamaya koyduk. Örneğin, çevik kuvvet birimlerinin, başta İstanbul olmak üzere, birçok ilimizde insanlarımızın yoğun olduğu yerlerde, yoğun olduğu saatlerde yaya veya motorlu devriye olarak dolaşmalarını kararlaştırdık; Emniyet Müdürlüğü polis merkezlerimizde görev yapan birimlerin de, belli saatlerden sonra dışarıda görev yapmalarını kararlaştırdık; yaya ve motorlu devriye ekiplerinin sayısını artırdık. Bilhassa trenlerde -başlangıçta, hatırlarsınız- banliyölerde gasp suçları işlendi. Devlet Demiryollarıyla bir protokol yaptık ve alınan etkin tedbirlerle, bu, çok kısa sürede önlenmiş oldu. Ve yine, bu, çocuklarımızla ilgili, orta vadede İstanbul İli pilot olarak seçildi. Mobil ekip uygulamalarıyla, içinde psikiyatr, psikolog, doktor, polis bulunan, 24 saat çalışan mobil ekipler, sokak çocuklarıyla ilgili, buldukları çocukları alıp ilk adım merkezlerine getiriyor, orada, bunların rehabilitasyonu için ilk görüşmeler yapıldıktan sonra, ilgili birimlere gönderiliyor -bu birimler de bir kısmı Sağlık Bakanlığımız tarafından, bir kısmı da İstanbul belediyelerimiz tarafından temin edilmiş- bu kurumlarda bunların rehabilitasyonuyla uğraşılıyordu.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bizim ana gayemizin ülkenin asayişini korumak olduğundan hiç kuşku yoktur. Bu bağlamda, biz, bu güzel ülkenin her karış toprağında huzur, birlik ve beraberlik ile kardeşlik istiyoruz. İnsan haklarına saygılı olmayı benimseyen, vatandaşı kamu hizmetinin odağı haline getiren bir kamu yönetim mekanizması kurmaya gayret ediyoruz.

Tabiatıyla, ülkede huzur ve güvenin sağlanması, vatan toprağının eşkıyaya karşı korunması fedakârlık ister. Bizim kahraman güvenlik güçlerimiz, jandarmamız, polisimiz, askerimiz, sahil güvenlik personelimiz, bu fedakârlıkları canları pahasına yapmıştır, yapmaya da devam etmektedirler.

Ben, bu vesileyle, vatan ve görev uğruna hayatlarını kaybeden aziz şehitlerimize, bu necip millete hizmet edip ebediyete giden herkese Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Bu arada, vatan müdafaası için yakınlarını şehit olarak toprağa veren anaların, babaların, evlatların, eşlerin de hukukunu korumak için çalıştığımızı, çalışmaya devam edeceğimizi, onların bize emanet olduğunu da ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu arada, birkaç arkadaşımın temas ettiği konuya da bir açıklama getirmek istiyorum. Belediye Yasası çıkardık, borçlanmalarla ilgili hükümler koyduk, bu uzlaşmalar ne oluyor diye sorulmuştu. Bakın, belediyeler ile kamu kurumları arasındaki uzlaşmalar için süre, 30 Haziran 2006 tarihine kadar uzatılmıştır. Çalışmalar devam ediyor. Bu ayın sonunda, büyükşehir belediyeleriyle ilgili uzlaşma çalışması tamamlanacak, büyükşehir belediyeleriyle ilgili çalışmalar başlatılacak; 2006 yılının ilk aylarında da, diğer belediyelerle ilgili uzlaşma konularını da tamamlamış olacağız.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Belediyelerin dış borçlanması ne olacak Sayın Bakan?

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bütçelerimiz, Yüce Meclisimizin, sizlerin tasvibine mazhar olursa, verilen ödeneklerin en tasarruflu ve hizmet gereklerine en uygun bir şekilde kullanılması yönünde her türlü çaba gösterilecektir.

Tekrar ediyorum; Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlar bütçelerinin, hizmet için, ödeneklerle teçhizinde katkılar sağlayan şahısları veya grupları adına söz alarak bize yol gösteren, doğruya ulaşmamıza yardımcı olan bütün milletvekili arkadaşlarımıza ve Yüce Meclisimizin siz değerli üyelerine şükranlarımı arz ediyorum. Şahsım ve Bakanlığım mensupları adına, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum; Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, onuncu turda son söz, aleyhte, Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır'a aittir.

Sayın Çakır, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Çakır, süreniz 10 dakika.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Millî Savunma Bakanlığının ve İçişleri Bakanlığının 2006 yılı bütçeleriyle ilgili aleyhte görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, gerek doğu ve güneydoğuda terörle mücadelede, vatan savunmasında şehit olan gerekse ülkenin asayişini sağlamakla ilgili şehitleri rahmetle anıyorum, gazilere şifa diliyorum, şehit yetimlerine, dullarına sabır ve başsağlığı diliyorum ve ülkenin korunması ve asayişiyle ilgili görev yapan Silahlı Kuvvetlerimize, jandarmamıza, emniyet güçlerimize ve Sahil Güvenlik Komutanlığımıza Türk Milleti adına şükranlarımı sunuyorum. Onlara ne kadar katkı yapabilirsek, yine de görevimizi layıkıyla yapabileceğimizi düşünmüyorum.

Değerli arkadaşlarım, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne üç tane bütçe yaptık. Bu yaptığımız 2006 yılı bütçesi; büyük bir ihtimalle, son yapacağımız bütçe olacak. Bugün, artık, bu ülkede yaşayan herkes, bütün Türk Milleti ve bizler, durup, hükümetin üç yılının değerlendirmesini yaptığı, herkesin birer öğretmen olduğu, herkesin eline bir karne aldığı ve üç yıl önce bu ülke hangi noktadaydı, şimdi hangi noktada diye durup bir durum değerlendirmesi yaptığı günlerdeyiz. Bunu, biz, seçim bölgelerimizde yaptığımız çalışmalarda görüyoruz.

Maalesef, üç yıl önce, gerek terör gerekse içgüvenlikle ilgili asayişte geldiğimiz nokta, bu ülkede yaşayan bütün insanlar adına sıkıntı vericidir. Ben, sizlere, bu bakanlıkların son konuşmacısı olarak tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Ne yaptınız da, bu ülke, bugün, bu noktaya geldi. Öncelikle, ekonomiden başlayalım.

Tarımda, üç yıl önce buğdayını 4 000 liraya satan köylü bu yıl 260 000 liraya sattı, geçen yıl çeltiğini 850 000 liraya satan köylü bu yıl 650 000 liraya sattı ve üç yıl içerisinde, mazotta, gübrede, tohumda, ilaçta yüzde 50'lerin üzerinde girdi artışı oldu. Köylü yoksullaştı, köylü üretim yapamaz hale geldi, köylü köyünü terk edip metropollere, büyük şehirlere göç etti. Sayın Başbakan, her ne kadar bütçe açılış konuşmasında, burada "köylü hayatından memnundur, tarımda üretimimiz artmıştır" dediyse de, Trakya'daki köylü mevsimin iyi gitmesinden dolayı "Allah bol bol verdi; ama, Tayyip Erdoğan vermedi" demektedir.

Rakamlarla oynayarak, rakamları esneterek, yumuşatarak, belki, burada oturan milletvekillerini Sayın Başbakan ikna edebilir; ama, köylüyü ikna edebilmesi mümkün değildir; çünkü, cebine giren ile cebinden çıkanı en iyi bilenler bizler değil, köyünde üretim yapan köylülerdir. Peki,  köylü, tarım buysa, tütünde, pamukta, narenciyede buysa, emek kesimindeki durum nedir? Son üç yılda, asgarî ücret, bu ülkede çalışan bir işçiye verilecek en düşük ücreti ifade ettiyse de, bugün geldiğimiz noktada hepimizin kapılarında üniversite mezunu olup da "bana asgarî ücretle de olsa bana iş bulun vekilim" diyen birsürü gençle karşı karşıyayız. Yani, asgarî ücreti azamî ücret haline getirdiniz ve sokaklarımız, kahvelerimiz, üniversiteleri bitirip iş bulamayan gençlerimizle doldu.

Peki, memurlarımız?.. Uzun bir zamandır memurlarımız…

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - İçişleri Bakanlığı…

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Neden bunları söylediğimi anlayacaksın Sayın Milletvekilim, sonunu bekle.

Uzun bir zamandır, memurlarımız sokaklara inmiyordu. Gerçi, Sayın Başbakan, bu memurları bindirilmiş kıtalar olarak söyledi; ama, o memurlar bindirilmiş kıtalar değildi. O memurlar, yaşam şartlarının kötüleşmesinden, hayat şartlarının zorlaşmasından dolayı ve gelecekle ilgili kaygılarından dolayı sokaklardaydılar. O bakımdan, Sayın Başbakanın, burada, memur gelirleriyle ilgili rakamları çarpıtarak vermiş olduğu sözleri -sizler adına- çok alkışladınız; ama, kaygıyla karşılıyorum.

Ekonomideki durum bu değerli arkadaşlar. Peki iç siyasette ve dış siyasette bu üç yılda neler oldu?

AHMET YENİ (Samsun) - Hangi bakanlık bütçesi?!

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Hükümet, sıkıştıkça, reytingi düştükçe, puanı azaldıkça türban tartışması çıkardı bu üç yılda ve bu ülkede, aslında, ülkede yaşayan insanların hiç doğasında olmayan, bir problem olmayan bir olayı problem haline getirdi, laik-antilaik kamplaşmasını gündeme getirdi ve Irak'ta, 1 Martta, biz, burada, hepimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin önderliğinde, 1 Mart tezkeresine "hayır" diyerek, hükümetin eline, uluslararası politikada ve Ortadoğu politikasında çok önemli bir koz vermiş  olmamıza rağmen, hükümet, bu kozu ulusal menfaatlarımız noktasında kullanamadı, Amerika'nın uydu politikasını Ortadoğu'da götürmeye çalıştı ve Dubai'de 1 milyar dolarlık karşılıksız kredi karşılığında sınırötesi asker göndermeme anlaşmaları imzaladı ve 2002'den önce, Irak'a, terörist takibinde hiç kimseden izin almaksızın, sadece dünyaya bilgi vererek sınırötesi harekât yapabilen bir Türkiye, bugün, artık, sınırötesi harekâtı yapamaz bir noktaya geldi ve Ortadoğu ve Irak'la ilgili bugüne kadar taahhüt ettiğimiz kırmızı çizgilerimizin hepsi birer birer kayboldu.

Eve Dönüş Yasası çıkararak bir beyaz sayfa açalım, bir toplumsal uzlaşma sağlayalım diyerek, cezaevindeki eşkıyanın tekrar dağa dönmesine sebep oldu ve ondan sonra, tabiî ki, bu ülkede terör arttı, terör tırmandı. Bütün bu olayların sonunda, Sayın Başbakan bu kürsüye gelip, göğsünü gere gere "Türk Milleti" diyemez hale geldi! (AK Parti sıralarından gürültüler)

RECEP KORAL (İstanbul) - Hayda!..

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Ve hemen akabinde de değerli arkadaşlarım, İngiliz parlamenter…

RECEP KORAL (İstanbul) - Sen çarşamba yok muydun?!

RASİM ÇAKIR (Devamla) - …İngiliz parlamenter geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı; dedi ki: "Doğu ve güneydoğuda terörün bitmemesini istiyor Silahlı Kuvvetler." Bu açıklamanın karşısında, hemen Genelkurmayımız bir açıklama yaptı; ama, bizler beklerdik ki -o parlamenterin muhatabı siyasî erktir- siyasî erk bu konuda hemen dik durabilmeli, hemen karşılığını, cevabını verebilmeli ve hemen o siyasetçiyi susturabilmeliydi.

RECEP KORAL (İstanbul) - Dün Mecliste yok muydun sen?!

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Ama, maalesef, aradan bir müddet geçtikten sonra, basında bu durum eleştirildikten sonra, hükümet sözcüsü, dün, yarım ağızla, bu İngiliz parlamenteri eleştirmek durumunda kaldı. Biz beklerdik ki, bu açıklama karşısında Dışişleri Bakanlığı aslan kesilsin ve Türkiye'nin ulusal menfaatlarını, hepimizin menfaatlarını, tüm dünya politikasında savunabilsin.

Değerli arkadaşlarım, bütün bu içpolitika, dışpolitika, ekonomik ve sosyal politikaların ürünü olarak, maalesef, bugüne kadar doğu ve güneydoğuda yaşayan yurttaşlarımız için can güvenliği yoktu; can ve mal güvenliğini sağlamakta zorlanıyorduk, aciz kalıyorduk; ama, artık..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Samsun) - Bütçeye gelmeden vakit doldu.

BAŞKAN - Sayın Çakır, 2 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayın.

Buyurun efendim.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Efendim, bütçeyi biz yapmadık, bürokratlar yaptı. Var mı bütçeyi değiştirebilme yetkiniz; niye bütçe konuşacaksınız?!

TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Niye olmasın ya!

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Böyle bir yetkiniz var mı? Hadi değiştirin bakalım bütçeyi!

RECEP KORAL ( İstanbul) - Ya sen kendi kendini inkâr ediyorsun.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Şimdi, alan çalışması yaptık, Ankara'nın Ostimini, Batıkentini, Yemihallesini, Ulusunu gezdik ve orada yaşayan esnaflarımızın…

AHMET YENİ (Samsun) - Bütçeye gel, bütçeye!..

 RASİM ÇAKIR (Devamla) - …hükümete olan güven duygularının kaybolduğunu gördük. Esnaf dükkânında, yazarkasanın yanında büyük büyük sopalar, bıçaklar, hatta ateşli silahlar gördük.

MEHMET ALİ BULUT (Kahramanmaraş) - Nereden biliyorsun Ostim'i; ben, şimdi geldim Ostim'den.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Neden bunları burada bulunduruyorsunuz diye sorduğumuzda da "mal ve can güvenliğimi sağlamak için vekilim" diye cevap aldık ve Ostim'de bir dükkânın üç defa arka arkaya soyulduğunu, son bir yılda 5 000 dükkâna hırsız girdiğini esnaf arkadaşlarımız bize anlattı. Yani, sadece, memleketin doğu ve güneydoğusunda değil, Türkiye'nin metropollerinde, Türkiye'nin illerinde ve ilçelerinde yaşayan insanların can güvenliğini sağlamakta bile bu hükümet acz içerisine düştü ve…

ŞEVKET ORHAN (Bursa) - Polislere mi diyorsunuz bunları?!

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Hükümet diyorum ben, polisler demiyorum.

ŞEVKET ORHAN (Bursa) - Bu işi, görevi yapan polisler.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Siz, değerli arkadaşlarım…

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Yine bir gaf yaptılar, yine bir gaf!

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Ankara'nın Kızılayında saat 10.00'dan sonra Ankaralı için gezmek bir yürek ister hale geldi. Bu, işte, o tarıma vermediğiniz desteklerle, o şehre olan göçlerle, o insanları sağlıklı işlere yerleştiremeyişinizle, yoksullukla, işsizlikle ilgilenmediğiniz için, sadece ve sadece bir avuç kompradorun sorunlarıyla ilgilendiğiniz için, ülke ülke gezip onların sorunlarını çözmeye çalıştığınız, halkın sorunlarıyla ilgilenmediğiniz için bu noktaya geldi. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Şimdi, 2006 yılı değerli arkadaşlarım, bu ülkede yaşayan insanların, Türk Milletinin yeni umutlar yeşerteceği, yeni ufuklara yelken açacağı bir yıl olacak.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak inanıyoruz ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çakır, bu hitaplar güzel de, süremiz doluyor, çalışmaları tamamlayacağız. Son cümlelerinizi alayım, teşekkür ediniz.

Buyurun efendim.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu ülkenin kaynaklarına, insanlarına, potansiyeline güveniyoruz. Çözülemeyecek hiçbir sorununun olmadığını biliyoruz. Bu ülkenin işsizine, aşsızına, yoksuluna nasıl sahip çıkacağımızı çok iyi biliyoruz ve bunları yapmak için de bekliyoruz.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Milletimiz güvenmedi size, AK Partiye güvendi.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Sayın milletvekilleri, gruplar ve şahıslar adına görüşmeler tamamlanmıştır.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.23

 

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma saati: 16.30

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Onuncu turda yer alan bakanlık ve kurumların bütçelerini görüşmeye devam ediyoruz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030) (Devam)

A) MİLLΠ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)

1.- Millî Savunma Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Millî Savunma Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

C) İÇİŞLERİ  BAKANLIĞI (Devam)

1.- İçişleri Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- İçişleri Bakanlığı  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

D) EMNİYET  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

E) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

F) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

G) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, soru-cevap işlemine geçiyoruz.

20 dakikalık süre içerisinde soru ve cevap işlemini gerçekleştireceğiz; 10 dakikası, sayın milletvekillerinin soru sorma süresidir; diğer 10 dakikada ise Sayın Bakanlar soru soran milletvekili arkadaşlarımıza cevap vereceklerdir.

Sisteme giren milletvekili arkadaşlarımın isimlerini sırasıyla okuyorum: Sayın Süleyman Sarıbaş, Sayın Kaptan, Sayın Şirin, Sayın Işık, Sayın Doğan, Sayın Koçyiğit, Sayın Akdemir, Sayın Yeni, Sayın Demirbağ, Sayın Tınastepe, Sayın Uzun, Sayın Hacaloğlu, Sayın Aslanoğlu, Sayın Arz, Sayın Değerli, Sayın Kesimoğlu ve Sayın Ülkü Güney.

Sayın Sarıbaş, buyurun.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Millî Savunma Bakanımıza soruyorum efendim. Hızlı hızlı sormaya çalışacağım.

Sayın Bakanım, günümüzde, terörle mücadelenin bütün dünyanın gündeminde olduğu bilinmekte. Bu amaçla, Amerika Birleşik Devletleri onbinlerce kilometre ilerideki Irak'a müdahale hakkını kendinde görürken, hemen yanı başımızdaki Kandil Dağına müdahale bizim hakkımız değil mi? O safhaya gelmedik mi?

İçişleri Bakanımıza soruyorum: Sayın Bakanım, metropollerde ve şehirlerimizde gasp, kapkaç, hırsızlık olaylarını önlemek için ne gibi tedbirleriniz var?

Polis ve Jandarmamızın, Silahlı Kuvvetlerimizin özlük haklarını iyileştirmek için bir çalışmanız var mı? Net bir bayram müjdesi verebilecek misiniz?

Köy korucularımızın sosyal güvenlik hakları ne olacak? Bu insanların mağduriyetlerini gidermek için bir çalışmanız var mı?

Birinci sınıf mülkî idare amirliği düzenlemesinin Mecliste olduğunu biliyorum. Arkasında duruyor musunuz? Ne zaman çıkaracaksınız efendim?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Kaptan, buyurun.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Millî Savunma Bakanına bir sorum var, ayrıca İçişleri Bakanına da var.

Sayın Bakan, basında, Amerika'nın İran ve Suriye'yi hedef alan saldırgan politikasına Türkiye'nin askerî ve siyasî destek vermesini Tayyip Erdoğan Hükümetine dayatmak için PKK'yı bir baskı unsuru olarak elde tuttuğu yönünde yazılar, yorumlar çıkmaktadır. Bu konudaki görüşünüz nedir?

Sayın Bakan, PKK konusunda, Amerika Türkiye'nin yanında mıdır, karşısında mıdır?

Sayın İçişleri Bakanına sormak istiyorum: Birincisi, Sayın Bakan, kamuoyu vicdanında "eve dönüş yasası" diye "dağa dönüş yasası" çıkarıldı diye bir görüş var. Bu yasa gereği, hapisten kaç PKK'lı, kaç Hizbullahçı, kaç Sivas olayı sanığı salınmıştır? Bu sanıklar, eve mi dönmüşlerdir, yoksa dağa mı dönmüşlerdir? Bu konuda bir açıklama yaparsanız memnun oluruz.

İkincisi: İçki yasağı genelgeniz, özellikle, kamuoyunda ve turizm bölgesinde, iç ve dış basında büyük tepki toplamıştır. Bu genelgeyi iptal etmeyi ve bu genelgeye dayanak oluşturan yasaları değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Üçüncü soru: 16 Temmuz 2002'de, Antalya'da, bir mimar ve öğretmen eşi, birlikte, bir kişi tarafından öldürülüyor. Öldüren kişinin kimliği belli olmasına karşın, 16 temmuz 2002'den beri yakalanmamasının nedeni nedir?

Dördüncü soru…

BAŞKAN - Sayın Kaptan, diğer arkadaşlara da fırsat vermemiz lâzım.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, bizim arkadaşların adına soruyorum efendim.

BAŞKAN - Ben sabırla dinlerim; ama, soru adedi 5-6'yı bulunca…

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Cumhuriyet Halk Partiden tek ben varım, soruyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Dördüncü sorum: Polislerin maaşları, özlük hakları ve fazla çalışma ücretleriyle ilgili iyileştirme düşünüyor musunuz?

CHP Trabzon Milletvekili Sayın Şevket Arz elime bir soru verdi, bu soruyu soruyorum: AKP İktidarı döneminde, neden PKK terörüne karşı sınırötesi, Irak Kandil Dağına askerî harekât yapılmamıştır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Emin Şirin?.. Yok.

Sayın Ahmet Işık.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, Millî Savunma Bakanımıza; geçtiğimiz dönemde askerlik süresi kısaltılmıştır. Sürenin kısaltılmasına rağmen asker mevcudunda azalma olmuş mudur Sayın Bakanım? Mevcut asker sayımız kaçtır? Tekrar bir kısaltma söz konusu mudur? Ayrıca, askerî teknolojinin geliştiği yüzyılımız, asker sayısını hangi yönde etkilemektedir?

İçişleri Bakanımıza; yakın gelecekte personel reformu yasa tasarısı gündemde Sayın Bakanım. Buradaki risk ve performans kriterinin, polis teşkilatımızdaki polislerimizin maaşına yansıması hangi anlamda olacaktır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Doğan.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Teşekkür ediyorum.

İçişleri Bakanımıza bir soru soruyorum. Köy koruculuk sistemiyle ilgili bir şey soracaktım; ama, Sayın Sarıbaş değindiği için onu sormuyorum.

Köye dönüş çerçevesinde zarar görenlerin zararlarının karşılanması yasası çıktıktan sonra ancak yüzde 10 civarında mağdura ödeme yapıldı. 5-10 milyar TL az değil midir? Artırmayı düşünüyor musunuz?

İkinci sorumu da Sayın Millî Savunma Bakanımıza soruyorum: Sayın Bakanım, Suriye sınırında bulunan mayınlı alan temizlenerek organik tarıma kazandırılacak mı? Mayın temizleme işine en geç ne zaman başlayacaksınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Sayın Koçyiğit…

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

İçişleri Bakanına iki tane sorum var.

Birinci sorum: Köye Dönüş Projesi kapsamında bugüne kadar kaç köyümüzün geriye dönüşü sağlanmıştır? Bunların toplam nüfusu ne kadardır? Ayrıca, köylerine geri dönmek istediği halde dönemeyen köylerimiz var mıdır? Varsa sayısı ve nüfusu ne kadardır?

İkinci sorum: Zor koşullarda görev yapan polislerimizin, bekçilerimizin özlük haklarının düzeltilmesi için bir çalışma var mıdır? Varsa en geç ne zamana kadar yapılacaktır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koçyiğit.

Sayın Akdemir…

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aracılığınızla, Sayın İçişleri Bakanına sorularım.

Sayın İçişleri Bakanı, sokak çocuklarıyla ilgili çalışmalar sonucunda 5 bakanın organize çalıştığını söylediler. Ben çok mutlu oldum. Çünkü, ilk Meclis araştırma önergesini vermiştim ve bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Bundan, ülkeme, muhalefet olarak hizmet etmenin hazzını duydum. Teşekkür ediyorum kendisine.

Sorum şu Sayın Bakanım: Okullarda şiddetin ve uyuşturucu sorunlarının önüne geçilebilmesi için okullarda bir masa kurulmasını düşünür müsünüz?

İki: Birinci sınıf mülkî idare amiri kadrolarını ne zaman oluşturacaksınız?

Bu arada, Sayın Millî Savunma Bakanlığımıza bir soru sormak istiyorum.

Bilindiği gibi, askerlikte, askerlik sanatı öğretilirken, eğitilirken, ayrıca aliokulunda, okuma-yazması olmayanlara öğretim ve eğitim yaptırılıyordu. Şimdi, okullarımızda aile içi şiddete ve toplumsal şiddete karşı askerde eğitilen erlerimizin donanımlı olabilmesi için eğitim programlamayı düşünür müsünüz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Sayın Tınastepe, buyurun.

EROL TINASTEPE (Erzincan) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben, Sayın İçişleri Bakanıma sormak istiyorum.

1- Sayın Bakanım, birinci sınıf mülkî idare amiri kadroları ne zaman oluşturulacak?

2- Görevlerini belli bir ciddiyetten uzak ve lakayt bir durumda sürdüren İçişleri görevlileri hakkında ciddî bir inceleme yapılıyor mu?

3- Savcılıktan izin alınarak, kaç kişinin ve kurumun telefonları dinlenmiştir; bunun sonucunda, ne tür bir adlî işlem gerçekleştirilmiştir? Sizin bilginiz olmadan dinlenen telefonlar var mıdır? Bu konuda bilgi verirseniz, memnun olurum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tınastepe.

Sayın Yeni, buyurun.

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, her iki bakanıma soruyorum.

Polis ve askerlerimizin özlük hakları için ne düşünüyorsunuz?

İkinci sorum şu: Bu sene Samsunumuzun 964 köyünün tamamını gezdik. AK Parti Hükümeti olarak, yolsuz, susuz köy kalmayacak, köy yollarının asfaltlarının tamamı yapılacak; bu amaçla, köylerin altyapısını destekleme projesi köylerde yürürlüğe girmişti. İçmesuyu, yol ve kanal problemleri hallolmayan köylerimiz kalmayacak. 2005 yılında 500 000 000 YTL ayrılmıştı. 2006 için 2 milyar YTL rakamdan söz ettik ve biraz sonra, inşallah, oylanacak. İlave olarak ne rakam düşünüyorsunuz bu köylerimizin yol, su problemlerini halletmek için?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yeni.

10 dakikalık süre doldu; Sayın Bakanlara cevap hakkı vereceğim.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, daha 14 saniye var.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Sarıbaş'ın sorusu…

BAŞKAN - Sayın Bakanım, affedersiniz, bir yanılma oldu, özür dilerim; ben erken başladım.

Sayın Hacaloğlu, buyurun.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, izninizle, her iki Bakanıma bir soru yöneltmek istiyorum.

Türkiye, 90'lı yıllarda özellikle, terör örgütüne karşı güvenlik güçlerimiz tarafından başarılı bir mücadele sürdürdü ve engin bir deneyim kazandı. Bu dönemde, köy koruculuğu sistemi, güvenlik sisteminin bir parçası olarak hizmet gördü; ancak, bunca deneyimden sonra, hâlâ, köy korucuları sistemini ne diye devrede tutmaktayız? Yer yer önemli ölçüde suça bulaşan bu unsurları, geçici kırsal kesim istihdam projesi kapsamı içine alarak kaldırmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.

Ben, demin -buradaki sistem geriye doğru çalıştığı için- hata yaptım, onun için, o eksik sürede, son sözü Ferit Mevlüt Aslanoğlu'na vereceğim, ondan sonra Sayın Bakanlar cevap haklarını kullanacaklar.

Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Efendim, bir soru Sayın İçişleri Bakanıma, bir soru da Sayın Millî Savunma Bakanıma soracağım.

Sayın Bakanım, silah ruhsatı vermeye devam edecek misiniz? İnsanlar maganda kurşunuyla ölüyor. En son örneği, biliyorsunuz, Malatya'daki Begüm Kartal olayı; hâlâ katilleri bulunamadı. Maganda kurşunları insanları öldürüyor, gerek maçlarda gerek diğerlerinde. Silah ruhsatları vermeye devam edecek misiniz veya ruhsatsız silahlara karşı daha etkin önleminiz var mı?

Sayın Millî Savunma Bakanıma bir sorum var. Efendim, artık, bu bedelli askerliği herkes gündeme getiriyor ve bu gençleri ümitlendiriyorsunuz. Türkiye'de bazen Sayın Başbakanım, bazen diğer yetkililer… Tüm gençler, bir şekilde… Bizim telefonumuza her gün "bedelli", "bedelli" diye mesaj geliyor. Bunu, daha net bir şekilde, Bakanlık olarak veya Genelkurmay olarak, açıklar mısınız bu insanlara?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Cevap sırası Sayın Bakanlarda; buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Sarıbaş'ın sorularından başlıyorum: "Metropollerde gasp, kapkaçla ilgili ne tedbirler düşünüyorsunuz?"

Ben, biraz önce konuşmamda temas etmiştim, bir taraftan bilişim teknolojisinden istifade etmek suretiyle polisimizi bu yönde destekliyoruz. Bunun en güzel örneği de, İstanbul'da faaliyete geçirdiğimiz MOBESE Projesidir. Ben, zamanınızı almamak için, o proje uygulamaya geçtikten sonra üç ay içerisinde meydana çıkan olaylar, otomobil hırsızlığı, korsan eserlerle ilgili yapılan mücadele, bunlarla ilgili rakamlar vermeyeceğim; ama, bu teknolojiyi, bu sistemi, şimdi, bütün illerimizde yaymanın gayreti içerisindeyiz. Bu çalışmalara da Emniyet Genel Müdürlüğü olarak başladık.

Tabiî, bunun yanında bir önemli eksikliğimiz, polis sayımızdaki eksikliktir, başta İstanbul olmak üzere. Bugün, İstanbul İlimizdeki mevcut polis sayısı, İstanbul'un 2001 yılındaki polis sayısına halen ulaşamamıştır, o sayıya ulaşmak için bile halen 2 000'e yakın polis açığımız var; ama, gerçekte, şu anda İstanbul'un 10 000 polis açığı var.

Polis sayısı tamamlanınca, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, yaya ve motorlu devriyelerin sayısı artırılacak; böylece, alan hâkimiyeti tesis edilmiş olacak; ama, buna rağmen, biz, bunlar yapılıncaya kadar da -işte, biraz evvel de ifade ettim- çevik kuvvet toplumsal olaylar dışında müdahale etmezken, çevik kuvvet birimlerini de, yaya ve motorlu devriye olarak, artık, bu hizmetlerde kullanıyoruz. Emniyet Müdürlüğümüz bünyesinde görev yapan personelimize, belli saatlerden sonra, insanlarımızın yoğun olduğu büyük merkezlerde, kavşaklarda, meydanlarda, yine, alan hâkimiyeti için devriye görevi yaptırtıyoruz.

Tabiî, bu konularda da hep ifade ediyoruz, organize suç örgütü teşkil edip, çocukları bilhassa, 18 yaş ve küçükleri bu işlere sevk ediyorlar. Bunlarla çok ciddî mücadelemiz vardır. İstanbul başta olmak üzere -ki, daha çok İstanbul'dadır- yakalanan, bu işle ilgili kurulmuş organize suç örgütlerine de büyük darbeler vuruldu. Hem örgüt elebaşıları hem de bu iş için getirip kullandıkları çocuklar yakalanarak yargıya teslim edildi. Mücadelemiz devam edecektir. Gerçekten, güvenlik güçlerimiz, polisimiz, büyük bir özveriyle vatandaşımızın huzur ve güvenliğini temin etmek için gayret göstermektedir.

"Özlük haklarında iyileştirme düşünüyor musunuz?" Tabiî ki, düşünüyorum. Bu göreve başladığım günden beri düşünüyorum; ama, inşallah, kısa bir süre sonra hep birlikte bunu göreceğiz.

"Köy korucularıyla ilgili ne yaptınız? Geçtiğimiz gün, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir tasarımız vardı. Aslında, biz, İçişleri Bakanlığı olarak köy korucularıyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapıp, bir tasarı hazırladık ve bu tasarı, bütün kurumların görüşüne sunulmuştur; ancak, bunun çıkması gecikince, hiç olmazsa korucuların sağlık problemlerini halledelim diye, Köy Kanununda bir maddelik değişiklik yapan bir tasarı getirdik; böylece, köy korucularımız, bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri, eş ve çocukları, sağlık hizmetlerinden -aynen yeşilkartlılarda olduğu gibi- istifade edebilecekler. Plan ve Bütçe Komisyonumuzdan geçti, Genel Kurulumuzun gündemindedir. İnşallah, bütçeden sonraki ilk günlerde hemen bu tasarıyı geçiririz; ama, asıl önemli olan -çünkü, bu soruyu aynı zamanda Sayın Hacaloğlu da sordu- korucularla ilgili geniş kapsamlı ne yapılması gerekir, nasıl bir güvenlik sistemi konularını da, o tasarımızla, inşallah, huzurlarınıza getireceğiz.

Birinci sınıf mülkî idare amirliği kanun tasarısı, bizim tasarımız; getirdik, Yüce Meclisimizin gündeminde duruyor, hem de ön sıralarda. İnşallah, temennimiz, bu dönem, onu da çıkarmak. Biz, bundan vazgeçmiş değiliz, arkasındayız ve inşallah bunu da çıkarırız.

Şimdi, "eve dönüş yasasına, bu yasaya göre kaç kişi salınmıştır?" Sayın Osman Kaptan'ın sorusu. Ama, bu biraz teknik içeriyor. Müsaade ederseniz ben buna yazılı cevap vereceğim. Rakamları sordu.

Ama, şimdi ikinci bir sorusu var: "İçki yasağı genelgesi çok tepki topladı." Yahu insaf diyorum. El insaf! Genelgemin neresinde yasak var?! Bunu defalardır anlatıyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda anlattım, basına açıklama yaptım, basın toplantısıyla anlattım.

V. HAŞİM ORAL (Denizli)- Belediye başkanları nasıl yanlış yorumlar Sayın Bakan?!

OSMAN KAPTAN (Antalya)- Sayın Bakan, siz Türkiye'nin bakanı değil misiniz?! Gazeteleri okumuyor musunuz siz?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Biz içki yasağı getirmedik. Yerel yönetim reformu kapsamında, daha önce mülkî idare amirlerinde olan yetkiyi, belediyelerde belediye meclislerine, belediye hudutları dışında da il genel meclislerine devrettik. Yaptığımız bu.

OSMAN ÖZCAN (Antalya)- Sayın Bakan, gereğini yap.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Taa 1934 yılında çıkan Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunuyla içkili yerler izne bağlanmış. Bu yasaya dayanarak, 1949'da, 1984'te, 1999'da yönetmelikler çıkarılmış. Bu yönetmeliğimiz, işte bu önceden, kırk seneden beri gelen yönetmeliklerin devamıdır. Bu konuları mahallî idarelere bırakmaktan daha tabiî ne olabilir... Bütün dünyada, bütün Avrupa'da yerelleşmeye gidiliyor. Yerel yönetim reform tasarısını çıkarıyoruz. Vali ve kaymakamın verdiği ruhsatı belediye meclisi, il genel meclisi verir dedik.

OSMAN KAPTAN (Antalya)- Bu belediyeler size bağlı değil mi Sayın Bakan?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Bakın, Sayın İsmet Berkan'ın dün gazetede çıkan bu yazısını okumanızı tavsiye ediyorum. Hem dün hem bugün.

OSMAN KAPTAN (Antalya)- Bu konuya siz sebep olmadınız mı Sayın Bakan?! Bu belediyeler size bağlı değil mi?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Bakın, 3 gün evvel -lütfen, bu çok önemli- bir gazete şu manşeti attı: "Bolu da içki yasağı kervanına dahil oldu." Bolu Belediye Başkanımızı aradım. Sayın Başkan, ne yaptın dedim. "Ben hiçbir şey yapmadım" dedi. Yahu bu konuyu görüştün mü?.. İşte basın açıklaması. Ve dün de bütün basına gönderdi. Olmayan bir olay gazetede manşet: "Bolu'da da içki yasağı." Yok bir yasak kardeşim, yok. Yasak diye bir şey getirmedik. Bakın, İsmet Berkan bugünkü yazısında da bunu yazıyor. (CHP sıralarından gürültüler)

KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) - Senin belediye başkanların yalan söylüyor, aldatıyor.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Bakan, belediye başkanlarınız size yanlış söylüyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Efendim, yok; yasada, yönetmelikte yasak diye bir şey yok. 1949, 1989, 1999, 2000 yıllarından beri gelen bir uygulama.

AHMET IŞIK (Konya) - Elli yıldır...

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Elli yıldır...

BAŞKAN - Sayın Bakanım…

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Bakanım, senin belediye başkanların böyle uyguluyor.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Belediye meclisi ve il genel meclisi bu işi yaparken, yine, vali, kaymakam kanalıyla zabıtanın, polis ve jandarmanın görüşünü alıyor. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, diğer sorulara geçelim.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - 16 Temmuzla ilgili bir sorusu vardı Sayın Kaptanoğlu'nun. Ben buna da yazılı cevap vereceğim.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Bakan, Osman Kaptan.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Polislerin özlük haklarıyla ilgili cevabı verdim, çalışıyoruz.

Sınırötesi harekât sorulmuştu Sayın Millî Savunma Bakanımıza da.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Cevap bekliyoruz ona.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Şimdi, yine, Sayın Ahmet Işık arkadaşımız, "risk ve performans kriterleri polise de yansıyacak mı" diye soruyor.

Bu personel reformu çok kapsamlı bir reform, bütün bu konuları ihtiva edecek. Öyle zannediyorum ki, bu konuyla ilgili esaslar da yer alır umut ve temennisindeyim.

Sayın Muharrem Doğan'ın sorusu, bu terörden zarar görenlerin zararının karşılanmasıyla ilgiliydi. Doğru; yılı içerisinde 10 trilyon ayrılmıştı; ama, biz buna 15 trilyon daha ilave ettik. 2006 yılı içerisinde illere gönderilen para 25 trilyon. O 10 trilyonu 25 trilyona çıkardık.

Benim sürem tamam mı?

BAŞKAN - Başka söyleyeceğiniz bir şey yoksa, Sayın Savunma Bakanımıza geçeceğim Sayın Bakanım.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Koçyiğit, yine köye dönüşle ilgili olarak, "bugüne kadar kaç köy döndü, müracaat edip dönmeyen var mı" diye sordu.

Ben bunu bir araştırarak, kendisine yazılı olarak vereceğim.

Özlük haklarıyla ilgili söyledik.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Okullarda şiddeti önlemek için…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - KÖYDES için…

Sayın Akdemir, sokak çocuklarıyla ilgili…

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Efendim, okullarda şiddeti önleme masası kurulsun diyorum, yenilik teklif ediyorum.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)  - Evet, biz okullarda uyuşturucuyla mücadele kapsamında bu yıl, 2006 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğümüz, İstanbul'da Millî Eğitim Müdürlüğüyle işbirliği yapmak suretiyle, okul idarecileri, öğretmenler ve velilerle birlikte bir eğitim programı başlattık; bu eğitim programı kapsamında servis araçlarının şoför ve yardımcıları da bu uyuşturucuyla mücadelede eğitime alınacaktır. Bunun dışında, bütün okulların civarlarında bu önleyici hizmet indinde yakalamak, sivil narkotik ekiplerimiz, timlerimiz de sürekli olarak okullarımızı kontrol etmektedirler.

Birinci sınıf mülkî amirlikle ilgili görüşümüzü söyledik.

Sayın Tınastepe, yine, birinci sınıf mülkî idare amirleriyle ilgili soru… Biz duruyoruz..

"İçişleri personeli hakkında soruşturma..." Bu konuyu da araştırıp cevap vereceğim.

"Savcılıktan izinle kaç kişi dinlenmiş?.." Bu da, tabiî, rakamlar verebilmem için yazılı olarak cevap vereceğiz.

KÖYDES için ilave rakam düşünülüyor mu?" Düşünüyoruz, 2006 yılı içerisinde 2 katrilyon demiştik; ama, Hükümet olarak bunu da artırmayı düşünüyoruz. Hedefimiz inşallah 2007 yılı sonu demiştik; ama, 2006 sonunda, inşallah, bu yolu olmayan bütün köylerimizi ve sağlıklı içmesuyu olmayan…

Sen bana bakıyorsun, sana az göndereceğim.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Bakan, söz veriyorsunuz ama..

EROL TINASTEPE (Erzincan) - Sayın Bakan, izinsiz telefonlar dinleniyor, bunun içinde milletvekilleri telefonları da var, belki sizin telefonunuz da vardır!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)  - Köy koruculuğu…

Hayır efendim; hayır, hayır, hayır…

BAŞKAN - Sayın Bakanım, cevaplarınız tamamlandıysa, Millî Savunma Bakanımıza geçeceğim...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Efendim, bir de şu ateşli silahlar, magandalar...

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)  -  Şimdi, bakın efendim, silah ruhsatı… Ruhsatlı silah ile "maganda" dediğimiz ruhsatsız silah taşımak suretiyle birtakım olaylara sebebiyet verenleri birbirinden ayırmak lâzım. Elbette ki, mücadele ediyoruz ruhsatsız silah taşıyanlarla. Nasıl ki, uyuşturucuyla mücadele, nasıl ki, organize suç örgütleri, nasıl ki, hırsızlık, kapkaçla mücadele ediyorsak, elbette ki ruhsatsız silah taşıyanlarla da mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.

Çok teşekkürler Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Kızımızın katilini bulamadık.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Millî Savunma Bakanımız diğer sorulara cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın üyeler; sırasıyla cevap vermeye çalışacağım.

Sayın Sarıbaş'ın, hudutötesi müdahaleyi yapıp yapamayacağımızla ilgili sorusunun hukukî yönünü Dışişleri Bakanlığı daha iyi izah eder; ama, bilmemiz gereken husus, daha önce yapılan müdahaleler, Saddam rejimiyle yapılmış bir anlaşmaya dayanmaktaydı. 2003'e kadar bu anlaşma geçerliydi, 2003'ten itibaren, anlaşmayı yapan hükmî şahsiyet gitti.

Sayın Kaptan, “İran, Suriye, ABD baskısı” diyor. Buna da, zannediyorum, Dışişleri Bakanlığınca daha uygun cevap verilebilir.

PKK ile mücadelede, hem Sayın Sarıbaş'ın hem Sayın Kaptan'ın sorularına genel olarak şöyle cevap vermemiz daha uygun olur zannediyorum: Bugün Türkiye'de, hamd olsun, bir sıkıyönetim yok, olağanüstü hal de yok. Onun için, bizim Bakanlığımızın PKK ile olan mücadelesi, ancak İçişleri Bakanlığının, yani mahallî mülkî idare amirlerinin talebiyle, Bakanlık bütçesi harcamalarının devreye girmesiyle mümkün olmaktadır. PKK ile mücadelede bugün asayiş güçleri görevlidir sıkıyönetim olmadığı için, olağanüstü hal olmadığı için. Sayın Bakanımız, ne yapılmakta olduğunu açık bir şekilde izah ettiler.

Sayın Işık'ın, "sürenin kısaltılması sonucu nasıl bir miktara inildi veyahut da ne kadar bir azalma oldu" diye sorduğu soru… Asker mevcudumuzun yüzde 17 azalması söz konusu olmuştur Hükümetimiz tarafından askerliğin kısaltılmasıyla ilgili alınan karar sonucu. Bu karar, kanunun verdiği son yetki kullanımıyla alınmıştır; yani, bundan sonra askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili Hükümetimizin karar alması mümkün değildir, bu yetki sonuna kadar kullanılmıştır. ve bu kullanış sonucu, bir yıllık bütçeden elde edilen tasarruf da 270 trilyondur.

Nasıl bir askerî anlayışa doğru gittiğimiz sorulduğunda, sizlerin çıkardığı kanunlarla, bize verilen talimat, hem mecburî askerlik hem de profesyonel askerliğin beraber yürütülmesi istikametindedir. Bu, böylece devam edecektir aksine bir kanun çıkmadığı müddetçe.

Sayın Doğan'ın, Suriye'deki sınır mayınlarının nasıl temizleneceği yahut temizlenip temizlenmediğiyle ilgili sorusu. Mayın temizleme işi, Maliye Bakanlığı tarafından yap-işlet-devret esasına göre ihaleye çıkarılmıştır, ilanlar yapılmıştır; iş ihale kararına kalmıştır. Bundan sonra, soruda ifade edilen tarımı yapmak mümkün olacaktır.

Sayın Akdemir'in, vaktiyle Aliokulları vardı; şimdi, bir şekilde eğitiliyor mu askerler? Neye karşı; toplumsal şiddete karşı, aile içi geçimsizliklere karşı… Askerlerimiz, asker ocağında, askerlik eğitimi yanında, sanat eğitimini almaktadırlar, diğer eğitimleri almaktadırlar. Bunun yanında, yurt sevgisi dersi de almaktadırlar. Yurt sevgisi dersi içerisinde aile sağlığı eğitimi, bu bahsedilen konulardaki gereken eğitimi vermektedir.

Sayın Aslanoğlu'nun, bedelli askerlikle ilgili sorusuna net bir cevap. Bu cevap, çok net, defeatle verildi tarafımızdan. 1111 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi, bedelli askerliği düzenlemiştir. Bedelli askerliğin hangi şartlarda yapılacağı, şu anda meri kanunda açıkça yazılmıştır. Ancak, bedelli askerliğin yürürlüğe girebilmesi için, o yılki celbin, yani, askere alınacakların miktarının, Genelkurmay tarafından "yeterlidir, bundan sonrası bedelliye tâbi olsun" şeklinde irade beyanından sonra yürürlüğe girecektir; kanunun hükmü budur.

Bana devamlı sorulan, bir kanun hazırlığı var mı; böyle bir kanun çalışması Bakanlığımızda yoktur. Genelkurmayın da, bugüne kadar "celp sayısı yeterlidir, bedelli faaliyetine başlayabilirsiniz" diye bir talebi de Bakanlığımıza intikal etmemiştir; etmediği sürece de, Bakanlığımızca, sizlerce çıkarılan kanun gereği yapılacak herhangi bir işlem yoktur. Onun için "Bakanlığımızda bir çalışma yoktur" diye cevap veriyorum; çünkü, bir meri kanun hükmünü yok sayarak cevap vermem mümkün değildir.

Arz ederim.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başbakan farklı cevap veriyor Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi, sırasıyla, onuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Millî Savunma Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

09.-  MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI

1.- Millî Savunma Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               48.942.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               11.821.749.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10                               Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri                               6.842.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               11.877.533.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Millî Savunma Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Millî Savunma Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Millî Savunma Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Millî Savunma Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                                                      Lira

                                                                                            

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                13.492.907.833.550.000

- Toplam Harcama                                :                                 9.440.386.687.450.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                     97.624.032.050.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                 4.127.015.862.950.000

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek                                :                                 4.006.105.083.150.000

BAŞKAN - (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.28.- SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI

1.- Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               2.652.500              

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               20.782.500

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                               Sağlık Hizmetler                               5.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir                                            

                       TOPLAM                               23.440.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

02                               Vergi Dışı Gelirler                               23.440.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                           

                       TOPLAM                               23.440.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

İçişleri Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

10.- İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

1.- İçişleri Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               818.196.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               74.354.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               334.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                               İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri                               24.988.000

BAŞKAN - Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.                                         

                       TOPLAM                               917.872.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçişleri Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

İçişleri Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- İçişleri Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

İçişleri Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                                                  Lira

                                                                                       

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                656.726.010.950.000

- Toplam Harcama                                :                                668.871.675.950.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                 38.486.030.550.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                 26.340.365.550.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçişleri Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Bölümleri okutuyorum:

10.82.- EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               121.101.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               275.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               4.513.036.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                               Sağlık Hizmetleri                               3.117.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

09                               Eğitim Hizmetleri                               167.184.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               4.804.713.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Emniyet Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                       L  i  r  a

                                                                                         

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                3.787.082.602.700.000

- Toplam Harcama                                :                                3.846.807.182.700.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                216.530.487.200.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                156.805.907.200.000

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek                                :                                31.772.084.900.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

10.81- JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI

1.- Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               2.571.561.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               2.571.561.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Jandarma Genel Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                            Lira

                                                                                            

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                2.120.903.229.900.000

- Toplam Harcama                                :                                2.058.991.836.800.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                76.943.039.200.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                138.801.590.800.000

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek                                :                                121.685.027.400.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Jandarma Genel Komutanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

10.83.- SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI

1.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               194.459.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               194.459.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sahil Güvenlik Komutanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                           Lira

                                                                                             

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                113.947.220.650.000

- Toplam Harcama                                :                                103.317.153.900.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                4.957.441.200.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                15.587.507.950.000

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek                                :                                12.652.982.940.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sahil Güvenlik Komutanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.07.- TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ

1.- Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               3.077.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09                               Eğitim Hizmetleri                               1.173.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               4.250.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

02                               Vergi Dışı Gelirler                               600.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Alınan Bağış ve Yardımlar                               3.550.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                             

                       TOPLAM                               4.150.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece Millî Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün 2006 malî yılı bütçeleri ile Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2004 malî yılı kesinhesapları kabul edilmiştir. Kuruluşlar için ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, böylece onuncu tur görüşmeler tamamlanmıştır.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.17

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma saati: 17.30

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Onbirinci turda yer alan bakanlık ve kurumların bütçelerini görüşmeye devam ediyoruz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030)  (Devam)

H) ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR  BAKANLIĞI

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

İ) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

J) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

K) ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

L) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU

1.- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

M) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

N) PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

O) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

Ö) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

P) KARAYOLLARI  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

R) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Onbirinci turda, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçeleri yer almaktadır.

Sayın milletvekilleri, 6.12.2005 tarihli 27 nci Birleşimde, bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak yerinden sorulması ve her tur için soru-cevap işleminin 20 dakikayla sınırlandırılması kararlaştırılmıştır.

Buna göre, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen milletvekillerinin, görüşmelerin bitimine kadar sorularını sorabilmeleri için, şifrelerini yazıp parmak izlerini tanıttıktan sonra ekrandaki söz isteme butonuna basmaları gerekmektedir. Mikrofonlarındaki kırmızı ışıkları yanıp sönmeye başlayan milletvekillerinin söz talepleri kabul edilmiş olacaktır.

Tur üzerindeki görüşmeler bittikten sonra, soru sahipleri, ekrandaki sıraya göre, sorularını yerlerinden soracaklardır. Soru sorma işlemi 10 dakika içinde tamamlanacaktır. Cevap işlemi için de 10 dakika süre verilecektir. Cevap işlemi 10 dakikadan önce bitirildiği takdirde, geri kalan süre için, sıradaki soru sahiplerine söz verilecektir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bazı arkadaşlarımızın parmak okuma durumlarında sıkıntı olduğu için, o arkadaşlarımız konuşma taleplerini, bir an önce, yazılı olarak, buraya, Başkanlık Makamına iletirlerse, onları da ayrıca sıraya alacağım. Bu hususu bilgilerinize arz ediyorum.

Onbirinci turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Gruplar:

AK Parti Grubu: Kayseri Milletvekili Adem Baştürk, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy, Sivas Milletvekili Orhan Taş, Konya Milletvekili Kerim Özkul, İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan.

Anavatan Partisi Grubu: Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu: Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, Aydın Milletvekili Mesut Özakcan, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, Balıkesir Milletvekili Orhan Sür.

Şahısları adına:

Lehinde: Kayseri Milletvekili Niyazi Özcan, Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal.

Bu milletvekillerinden sadece birisine söz verilecektir, birinci sıradan başlamak üzere.

Aleyhinde: Mardin Milletvekili Muharrem Doğan.

Sayın milletvekilleri, konuşmalara AK Parti Grubundan başlıyoruz.

AK Parti Grubu adına, Sayın Adem Baştürk, Kayseri Milletvekili.

Sayın Baştürk, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Baştürk, bir saniyenizi rica edeyim.

Buraya gelmiş olan, Başkanlık Divanına yazılı olarak müracaat edecek olan arkadaşlarıma söylüyorum: Buradaki ekranda göründükten, listelerden sonra sizleri ilave edecek arkadaşlarımız.

Saygıdeğer arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; bakınız, parmağı okunmayan milletvekili arkadaşlarımızın sayısı son derece sınırlıdır. Buraya gelen birkısım arkadaşlarımız, daha önce yerlerinden sisteme girip sorularını sormuşlardır. Dolayısıyla "parmağımızı okumadı" gibi bir mazereti sizin takdirlerinize sunarım. O bakımdan, gerçek anlamda birkaç tane arkadaşımız var... Biraz önce, bir milletvekili arkadaşımız da gönderdi; bunlar doğrudur; ama, bu kadar arkadaşımızın…

Sayın milletvekilleri…

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın milletvekillerimiz, yerlerinize…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, buradaki arkadaşlarımız daha önce sisteme giren ve okunan arkadaşlardır. Dolayısıyla "biz sisteme giremedik" gibi bir şeyi, şu anda, bu anlamda -bizim iyi niyetle sunduğumuz bir hususu- kabul etmek mümkün değildir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bakın, bu, bütçe görüşmelerinin çok yetersiz olduğunu gösteriyor. Süre bakımından, milletvekillerinin düşüncelerini ifade etmek için yeterli süre verilmiyor. Koca bakanlık 45 dakika…

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, sakin bir şekilde olun; bütçe görüşmelerine başlıyoruz.

Sayın Baştürk, buyurun efendim.

Süreniz 8 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM BAŞTÜRK (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2006 bütçe görüşmeleri için, AK Parti Grubunun görüşlerini temsil etmek üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyada nüfusun, sanayileşmenin ve refahın artmasıyla birlikte enerji ihtiyaçları da süratle artmaktadır. Ülkemizde kişi başına elektrik enerjisi ihtiyacı son kırk yılda 25 kat, elektrik enerjisi tüketimi de 38 kat artmıştır. 1963 yılında yaklaşık 4 milyar kilovat/saat enerji üretilirken, bugün 150 kilovat/saat enerji üretilmektedir.

BAŞKAN - Ben özür beyan ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bakınız, benim söylediğim husus, iyi niyetle yapılmış olan bir husustur. O milletvekili arkadaşlarımın isimlerini ben zikretmek istemedim; bunlar, sadece birkaç milletvekili arkadaşımızdı. Şimdi, buraya gelen arkadaşlarımızın "bizim parmağımız okunmadı" sözünün geçerliliği yoktur; çünkü, hepsi burada kayıtlı zaten, belli oluyor.

Arkadaşlar, söylediğim husus bellidir, bu milletvekili arkadaşlarımız da bellidir. Ben, o arkadaşlarımın isimlerini Genel Kurula arz etmedim. Lütfen, parmağımız okunmadı gibi bir şey geçerli değil; çünkü, biraz önce daha soru sormuş olan arkadaşlarımız var. Böyle bir şey olabilir mi?! İstirham ediyorum…

Sayın Baştürk, buyurun efendim; başlatıyorum sürenizi. Lütfen buyurun.

ADEM BAŞTÜRK (Devamla) - Ve son kırk yıl içerisinde, ortalama yıllık enerji talebi artışı yüzde 10'dur. Elektrik tüketimindeki hızlı artış, hem sanayileşmeden hem de günlük hayatta oldukça çok kullanılan elektrikli cihazlardan kaynaklanmaktadır. Ülkemizde tüketim, hem nüfus başına artan elektrik ihtiyacı veya sarfiyatı hem de nüfus artışıyla birlikte katlanarak büyümektedir ve bu büyüme sonucunda, 2030 yılı için tahmin edilen ihtiyaç, bugünkü ihtiyacın 60 katıdır. Ülkemizde kalkınmanın devam etmesi, insanlarımızın refah seviyesinin artması için, gelecekteki enerji ihtiyaçlarının karşılanması bugünden planlanmalı ve arz güvenliği sağlanmalıdır.

Enerji, tüm dünya ülkeleri için stratejiktir; çünkü, dünyadaki hammadde rezervleri sınırlıdır. Bugün enerji ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılayan fosil yakıtlar dünyada sınırlı olarak vardır ve bir müddet sonra bu fosil yakıtlar tükenecektir. O bakımdan, devletler arasındaki savaşların veya mücadelelerin önemli bir kısmı da enerji ihtiyacını ileriye dönük garanti altına almak talebinden karşılanmaktadır.

Peki, Türkiye'de durum nedir; Türkiye'de, 2004 yılı itibariyle, enerji kaynakları üretimi 25,2 milyon petrol eşdeğeridir, tüketimi de 87,7 veya 87,8 milyon petrol eşdeğeri miktardadır. Bunun yüzde 38'i petrol, yüzde 27'si kömür, yüzde 23'ü doğalgaz, yüzde 12'si su ve diğerleridir; yani, şu anda kullandığımız enerjinin yüzde 88'i fosil yakıtlardan elde edilmektedir ve bunun da, bu enerjinin de, tükettiğimiz enerjinin de yüzde 28'i yerli kaynaklardan, yüzde 72'si de ithal kaynaklardan sağlanmaktadır. Elektrik enerjisi üretiminde ise, hükümetimiz iktidara geldiğinde, yüzde 38'i yerli, yüzde 68'i yabancı kaynaklardan sağlanıyordu; bugün, Bakanlığımızın gayretleri sonucunda bu oran yüzde 50'ye çıkarılmıştır.

Tabiî, enerji güvenliği açısından, arz güvenliği açısından tüm ülkeler mümkün mertebe özkaynaklarını kullanmak isterler. Ülkemiz, daha önce de ifade ettiğim gibi, enerji kaynakları yönünden zengin değildir. Belki sadece hidrolik kaynaklar sayılabilir zenginliğimiz olarak; onda bile, dünya standartları içinde mukayese ettiğimizde zengin sayılmayız; çünkü, bir ülkenin zengin sayılabilmesi için su kaynakları açısından kişi başına yılda 10 000 metreküp su tüketmesi veya suyu olması gerekiyor; Türkiye'de ise, bugün, bu değer 1 850 metreküptür kişi başına yılda ve on yıl sonra Türkiye nüfusunun 100 000 000 olacağı tahmin edilirse, bu değer, demek ki 2030'larda 1 000 metreküp/yıla düşecektir ki insan başına, bu, fakirlik sınırıdır ve Türkiye'de, dediğim gibi, nispî olarak bol olduğu düşünülen hidrolik kaynaklar, bugün tam olarak kullanılamamaktadır ve Türkiye'de hidroelektrik rezerv 127 milyar kilovat/saattir potansiyel. Bunun, bugün 46 milyar kilovat/saati işletmede, 11 milyar kilovat/saati de inşa halindedir. Demek ki, hâlâ biz, potansiyel hidroelektrik enerjimizin yüzde 36'sını kullanıyoruz.

Hidroelektrik enerjiyi, hem özkaynaklarımız olması sebebiyle kullanmak gerekiyor, hem de uluslararası gereklilikten kaynaklanarak kullanmak gerekiyor; çünkü, hidroelektrik enerjisi ekonomiktir, ömrü uzundur, geri ödeme süresi kısadır, çevre dostudur, işletme ve bakım giderleri düşüktür ve dışa bağımlı olmayan bir enerji türüdür.

İkinci sebep ise hidrolik enerjiyi kullanmamız açısından, ülkemizin su potansiyeli açısından önemli bir özelliği de, varlığının yüzde 28 veya yüzde 30'unun sınıraşan sulardan oluşmasıdır. Söz konusu sular, son dönemlerde uluslararası platformlarda ısrarla gündeme getirilmektedir. Özellikle Ortadoğu coğrafyasında su giderek önem kazanmaktadır. Sınıraşan sularla ilgili olarak Türkiye'nin AB Katılım Ortaklığı Belgesinin çevre bölümünde sınıraşan sular konusuna ilk defa yer verildiği ve bu hususun çözüm  bekleyen problem olarak sunulduğu, özellikle sınıraşan nehirlerimiz üzerinde inşa etmeyi planladığımız barajların gerçekleşmesinde ciddî problemler oluşması ihtimal dahilindedir.

Gelecek yirmibeş yıl içerisinde Ortadoğu'da ciddî bir su krizi çıkması söz konusudur; o bakımdan, özellikle bölgemizde su planlaması bu yönden önem arz etmektedir; o bakımdan, özellikle sınıraşan sularımız bir an önce değerlendirilmek durumundadır.

Hükümetimiz, hidrolik yatırımları hızlandırmak için hem bu yatırımları özel sektöre açmış hem de sınırı aşan sularımızda düşünülen barajların da inşaatına başlamıştır; bunlardan bir tanesi Yusufeli, diğerleri  Ilısu ve Muratlı sayılabilir. Hükümetimiz, yine geçen dönem içerisinde yerli kaynakların payını artırabilmek için, Yenilenebilir Enerji Kanununu da çıkarmış ve böylece rüzgâr, biyomas, güneş, jeotermal enerjinin kullanılması da gündeme gelmiştir.

Tüm yerli kaynaklar harekete geçirilse bile, 2020 yılı için tahmin edilen enerji ihtiyacı 500 milyar kilovat/saattir ve bunun için kurulu güç ihtiyacı, bir senaryoya göre 80 000, diğer bir senaryoya göre de 96 000 megavattır. Bugün, Türkiye'de kurulu güç 38 500 megavattır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baştürk, konuşmanızı tamamlayın.

ADEM BAŞTÜRK (Devamla) - Yani, önümüzdeki onbeş yıl içerisinde, şimdiye kadar kurduğumuz enerji yatırımlarının yüzde 100 veya yüzde 150'si kadar bir yatırım yapmak durumundayız. O bakımdan, yerli kaynakları da kullansak, bizim bu kadar sürede, bu enerji ihtiyacını değişik kaynak ve değişik alternatif bulmadan karşılamamız mümkün değil.

Onun için, hükümetimiz yeni bir kaynak, yeni bir enerji türünü gündeme getirmiştir. Bu da, nükleer enerjidir. Bunun için ciddî bir aleyhte lobi var biliyorsunuz; ama, şu gerçeği hiç gözden uzak tutmamak gerekiyor; bugün dünyanın 31 değişik ülkesinde, 439 nükleer santral çalışmaktadır, işletmededir ve 24 nükleer santral da inşa halindedir. Fransa'nın elektrik ihtiyacının yüzde 78'i, Amerika Birleşik Devletlerinin ihtiyacının yüzde 20'si, hemen komşumuz Bulgaristan'ın ihtiyacının yüzde 38’i nükleer santrallardan karşılanmaktadır.

Hükümetimizin, dolayısıyla, bu adımı çok önemli ve çok doğru bir adımdır. İnşallah, 1970'lerde başlayıp da akamete uğrayan yatırımlara benzemez. İnşallah, diğer işlerimizde olduğu gibi bu işi de ciddî olarak sonuçlandıracağımıza ben gönülden inanıyorum ve söz verilen süre içinde bu yatırımlar tamamlanacaktır.

Türkiyemiz, jeopolitik durumu itibariyle, biliyorsunuz enerji koridoru olarak kullanılıyor ve bu başarılı çalışmalar sonunda geçen üç yıl içerisinde, enflasyonda veya tüketici fiyat endekslerinde yüzde 45 artış olmasına rağmen, enerji fiyatlarında artış olmadığını veya indirim olduğunu hep birlikte biliyoruz. Bu bakımdan, ben, geçen üç yıl içerisindeki, hükümetimizin, Enerji Bakanlığımızın yaptığı hizmetlerin çok başarılı olduğuna inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baştürk, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız Genel Kurula teşekkür ederek.

Buyurun efendim.

ADEM BAŞTÜRK (Devamla) - Sadece, son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Tabiî, bu hizmetler, mühendisle, ekiple, işçiyle, teknik elemanla sağlanıyor. Şunu hep birlikte biliyoruz; hükümetimizin, aslında mühendislerin, teknik elemanların ücretlerinin düzeltilmesi konusunda ciddî çabaları var, hazırlıkları var; ama, gün geçtikçe devlet daireleri teknik elemanlar açısından ciddî kan kaybediyor. O bakımdan, hükümetimizin bu ücret dengesizliğini düzeltme konusunda da ciddî çaba harcayacağına inanıyor ve bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baştürk.

AK Parti Grubu adına, ikinci konuşmacı, Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SONER AKSOY (Kütahya) - Muhterem Başkan, çok kıymetli arkadaşlarım; 2006 yılı bütçesi dolayısıyla, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına bağlı üç kurum adına, bana verilen süre içerisinde özet bir konuşma yapmaya çalışacağım.

Kıymetli arkadaşım Hasan Anğı'nın mazereti nedeniyle, ben söz aldım; sözlerime başlarken hepinize en derin sevgiler, saygılar sunarım.

Birinci kurum, Elektrik İşleri Etüt İdaresi. Bu kurum, enerji konusunda yeniliklere dönük çalışmalar yapan bir kurum. Hidrolik, rüzgâr, yenilenebilir enerji ve tüm enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, etkin ve verimli bir şekilde, nasıl, kullanılabileceği konusunda çalışmalar yapan, etütler yapan, fizibiliteler yapan, hatta pilot uygulamalar yapan bir kurum, başarılı da çalışmaları var. Yeni yeni hidrolik kaynakları Türkiye'de keşfedip, bunları ortaya koyabilen, rüzgâr potansiyeli üzerinde çalışmalar yapabilen, jeotermal enerji potansiyelleri üzerinde de halkımıza yol gösteren, önemli çalışmaları olan bir kurum.

 Özellikle, rüzgârla alakalı olarak yapmış olduğu çalışmalar gerçekten takdire değer. Türkiye'de, rüzgâr enerjisiyle alakalı bir haritayı bitirmiş durumda. 2006 yılında, inşallah, bunu, uzaydan da yararlanmak suretiyle, elektronik ortamda, web sayfasında ilan ederek, Türkiye'nin Rüzgâr Enerjisi Potansiyeli Haritasını veya atlasını REPA adı altında yayımlayacaktır. Bu, çok calibi dikkat bir husustur; çünkü, burada çıkan rakamlar, şu anda bile bizi hayrete düşürmektedir. Eğer rakamı söylemem gerekiyorsa, doğrusu, hepinizin dikkatini çekecektir; çünkü, bu rakam, 80 000 megavat civarında olan bir rakamdır. Türkiye'nin, bugün için, elektrikle alakalı kurulu gücü 40 000 megavat civarındadır. Sadece bu kurum, rüzgâr enerjisiyle ilgili potansiyelin bu kadar büyük olduğunu ifade etmektedir. Tabiî, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla beraber, ülkemizin çok ciddî kaynaklara sahip olduğunun bir işaretidir. Tabiî, bu potansiyel ne derece teknik imkânlarla gerçeğe çevrilebilir... Bunu zaten, yenilenebilir enerjiden elektrik üretimiyle alakalı bir teşvik yasasını, biliyorsunuz, geçen sene mayıs ayında çıkarmıştık. Bu çıkardığımız yasayla, zaten, özel sektörün önünü açtık, hukukî bir platform ve bir zemin hazırladık ve bu zemin çerçevesi içerisinde, özel sektör, Mayıs 2005'ten bugüne kadar, DSİ'ye ve Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna çok sayıda müracaat yapmıştır. Doğrusu, bu da, işadamlarımızın enerji sektörüne vermiş olduğu değeri ve işadamlarımızın aktivitesini göstermesi bakımından fevkalade önemlidir. Demek ki, insanlarımızın önünü tıkamaz, yolunu açarsak, kendi özkaynaklarımızı ekonomiye kazandırmak için, akıp giden suyu veya rüzgârı ticarîleştirmek, ekonomiye katkı sağlayabilmek ve istihdam sağlamak bakımından çok önemli bir aktivite göstermişlerdir ve kabaca -onu da ifade edecek olursak- o günden bugüne kadar, âdeta, Türkiye'nin, Artvin'den Edirne'ye, Sinop'tan Kaş'a kadar, bütün küçük su kaynaklarına müracaat edilmiştir. Bu, fevkalade sevindirici bir olaydır.

İşte, bizim Meclisimiz, muhalefetle beraber, Yenilenebilir Enerji Yasasını büyük bir zevkle ve olgunlukla burada tartışıp çıkarmasaydı, bu hadise, bu aktivite asla olmayacaktı. O bakımdan, ben, tekrar, müteşekkir olduğumu ve halkımıza gerçekten bir hizmet, iş, istihdam imkânı ve enerji yönünden de çok önemli bir sahayı açtığımızı ifade ediyorum.

Bu noktada, elde edilen potansiyelin de 8 000 megavat civarında olduğunu ifade ediyorum. Bu rakam da, mayıs ayından bugüne kadar alınmış olan ortalama bir rakam. Bu rakam da eğer realize edilirse, bugünkü potansiyelin beşte 1'ini, demek ki, insanlarımız, altı ayda, müracaat ederek, ben yapacağım diye ortaya çıkabilmektedir. Bu, tabiî, sevindirici bir olaydır.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu hakkında, eğer kısaca konuşmamız gerekiyorsa, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu da, bildiğiniz gibi, Türkiye'de, takip edilmekte olan serbest piyasaya geçmiş enerji politikalarını bağımsız bir kurum olarak drije etmek, yönlendirmek, kontrol etmek, denetlemek üzere kurulmuş olan bir kurum ve aynı zamanda, hukukî temel altyapılarla da bu sahada, serbest piyasada işlev görecek enerjiyle alakalı olan özel sektörün çalışmalarını denetleme imkânı bakımından fevkalade önemli bir kurum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aksoy, lütfen konuşmanızı eksüre içerisinde tamamlayınız.

Buyurun.

SONER AKSOY (Devamla) - Bu kurum, biliyorsunuz, 2001 yılından itibaren çıkmaya başlayan Elektrik Piyasası, Doğal Gaz Piyasası ve sonra 2003'ten itibaren AK Parti Hükümetinin çıkarmış olduğu Petrol Piyasası, Doğal Gaz Piyasası ve Yenilenebilir Enerji Yasalarının ortaya koymuş olduğu sorumlulukları üstlenen bir kurum ve başarıyla da bu kurum bu görevini yerine getirmiş. Bugüne kadar, mesela, petrol piyasasıyla alakalı 14 674 adet lisans vermiş. Bu lisansların, tabiî, en büyüğünü 13 428'le akaryakıt bayileri meydana getiriyor. Daha sonra taşıma, dağıtma, depolama, madenî yağ, serbest kullanıcılara verilen lisanslar, iletim, rafinaj, ihrakiye ve işletme gibi hususlara verilen lisanslardır. Bunlar, yani elektrik piyasasını işgal eden, takriben 30 milyar dolarlık bir ciroyu ihtiva eden bir piyasayı oluşturuyorlar ve 1 000 000'un üzerinde çalışan, istihdam sağlayan bir sektörü ihtiva ediyorlar. Bu sektörü belli bir lisansa bağlamak suretiyle, artık, burada meydana gelen ve gelebilecek olan birtakım kaçakları, birtakım sorunları, kalitesizlikleri, güven kırıcı davranışları ortadan kaldıracak bir yapılanma içerisinde, gerekli yönetmelikleri, yönergeleri çıkararak, çalışmalarına devam eden bir kurum.

Zamanım, tabiî, doluyor; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu tamamladıktan sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aksoy, Parti Grubu çok sayıda konuşmacıya fırsat verdiği için, maalesef, süreleriniz çok az. Haklısınız, birikimlerinizi yansıtamıyorsunuz; ama, bu, Başkanlık Divanına ait olan bir husus değil. Mikrofonunuzu açacağım; lütfen, teşekkür edip, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

SONER AKSOY (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan, şimdi tamamlıyorum.

BOREN hakkında, Bor Enstitüsü hakkında da bir iki malumat arz etmek isterdim; ama, gerçekten, zamanımız çok sınırlı. Bor Enstitüsü de, kurulduğu andan itibaren ciddî çalışmalar yapmıştır, borun türevleri üzerinde denemeler yapmıştır. TÜBİTAK'la, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Bölümüyle ve piyasadaki çeşitli kişilerle temas kurmak suretiyle, Bor Enstitüsü olarak, bor üzerinde yapılabilecek uç ürünler üzerine ciddî çalışmalar yapmıştır. Bunlardan da bahsetmek isterdim; ama, maalesef, sürem dolmuş bulunuyor.

Sözlerimi tamamlarken, hepinize sevgiler, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Aksoy, çok teşekkür ediyorum.

Üçüncü konuşmacı, Sivas Milletvekili Sayın Orhan Taş; buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN TAŞ (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına bağlı MTA Genel Müdürlüğü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün 2006 yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de enerji sektörü ve madencilikte kapsamlı bir yeniden yapılanma sürecini hep beraber yaşamaktayız. Maden Kanunu, Yenilenebilir Enerji Kanunu Meclisimiz tarafından çıkarılmıştır. Petrol Kanunu, Enerji Verimliliği Kanunu ve Jeotermal Kanun Tasarıları komisyonlarımızda görüşülmektedir. En kısa zamanda, bu kanun tasarılarının, Meclisimiz tarafından yasalaştırılması, sektöre güven ve yatırım istikrarının gelmesini sağlayacaktır.

Ekonomimizde sağladığımız güven ve istikrar, enerji talebimizde de hızlı bir artışı beraberinde getirmektedir. Dünyada petrol, doğalgaz ve metal maden fiyatlarının artmasının ekonomik gelişmemize olumsuz etkileri olmaktadır. Bu etkilenmeyi en aza indirebilmemiz için, başta yerli enerji kaynaklarımızın aranması olmak üzere, aramacılığa… Sanayimizin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin yerli kaynaklardan karşılanması, hükümet ve Bakanlığımızın politikalarıdır. Örneğin, 2004 yılında 10 milyar dolar civarında olan enerji hammadde ithalatımızın, petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması nedeniyle, 2005 yılında 15 milyar dolar civarında olması beklenmektedir. Dolayısıyla, başta enerji hammaddeleri olmak üzere, ekonomimizin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin aranması, bulunması ve üretilmesine önem vermeliyiz.

Bu bağlamda, hükümetimiz, petrol aramalarını son üç yılda 7 kat artırmıştır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının 50 000 000 dolar olan yatırım miktarı 700 000 000 dolar seviyesine çıkarılarak, petrol ve doğalgaz aramalarına önem verilmiştir. Umarım, yapılan bu arama ve araştırmaların sonucu, ülkemiz için umutlu ve olumlu olur.

Ayrıca, madencilik sektörüne ait altyapı bilgisi üreten MTA Genel Müdürlüğü, sondajlı maden aramalarına önem vermektedir. MTA Genel Müdürlüğü, aynı bütçeyle, 2005 yılında, bir önceki yıla nazaran 3 kat daha fazla sondaj yapmış, yerli kaynaklarımızın artmasına ve bulunması için çalışmalarını, kısıtlı imkânlarına rağmen sürdürmektedir.

2006 yılı bütçesinde de görülebileceği gibi, MTA'nın payının yüzde 36 artırılması yeterli olmamakla beraber, aramacılığa verilen önemi göstermektedir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ülkemizin genel enerji talebinin büyük bir kısmının ithal kaynaklara bağlı olması, yerli kaynakların aranması, işletilmesi ve kullanımının artırılması hükümetimizin politikasıdır. Bu bakımdan, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığında yerli kömür, hidrolik, petrol ve doğalgaz arama ve üretim faaliyetlerimize öncelik verilmektedir, bu alanlarda yatırım ortamının iyileştirilebilmesine ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Ayrıca, petrol arama ve üretim projelerinde yurt dışından ortaklarla çalışılmaktadır.

2003 yılında 840 000 000 dolar olan maden ihracatımızın 2004 yılında 1,2 milyar dolara, 2005 yılında ise 1,5 milyar dolara yükselmesi beklenmektedir.

Hükümetimizin göreve gelmesiyle, her alanda olduğu gibi, maden ihracatında da önemli artışlar sağlanmıştır. 2006 yılında da maden ihracatımızın yükselişinin sürmesini temenni ediyoruz.

2006 yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Taş, çok teşekkür ediyorum.

AK Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Kerim Özkul.

Sayın Özkul, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA KERİM ÖZKUL (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su İşleri Müdürlüğü bütçesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, bilindiği gibi, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün en önemli görev ve faaliyet alanı, ülkemizin su kaynaklarının geliştirilmesini ve bu su kaynaklarının en etkin biçimde kullanılmasını sağlamaktır. Bu görevin sonucu olarak, Devlet Su İşleri tarafından, ülkemizde, sulama, içmesuyu, endüstri suyu temini, hidroelektrik enerji üretimi ve taşkın koruma amaçları doğrultusunda, bugüne kadar 730 adet baraj ve gölet inşa edilmiştir. Ayrıca, 602 adet su depolama tesisi bitirilmiş ve işletmeye alınmıştır. 87 adet baraj ile 125 adet göletin inşaatı ise devam etmektedir.

Bir ülkenin yaşam kanallarından birini, o ülkedeki tarım faaliyetleri teşkil etmektedir. Devlet Su İşleri, uyguladığı politikalarla, Türkiye'de, sulanabilir tarımı yaygınlaştırmak ve bu anlamda, topraktan alınacak verimi artırmak için var gücüyle çalışmaktadır.

Bu bağlamda, ülkemizde toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesinden sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşlarının, 2005 yılı başı itibariyle, geliştirdikleri projeler sonucu, çeşitli maksatlara yönelik su tüketimi 6,2 milyar metreküpü yeraltı suyundan, 33,9 milyar metreküpü ise yüzey suyundan olmak üzere, 40,1 milyar metreküpe ulaşmıştır. Bu suyun 29,6 milyar metreküpü sulama, 6,2 milyar metreküpü içme ve kullanma suyu, 4,3 milyar metreküpü ise endüstri suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de, 2005 yılı başı itibariyle, Devlet Su İşleri, Köy Hizmetleri ve halkın kendi imkânlarıyla inşa edilen ve sulamaya açtıkları araziler toplamı brüt 4,9 milyon hektara ulaşmış olup, bu alan, ekonomik olarak sulanabilir araziler toplamı olan 8,5 milyon hektarın yüzde 58'ine tekabül etmektedir.

Sayın milletvekilleri, Devlet Su İşlerinin tek uğraş alanı sulama ve içmesuyu projelerinden oluşmamakta, bunlar kadar hayatî olan hidroelektrik yatırımları da, yine, Devlet Su İşleri bünyesinde yer almaktadır. Ülkemizde, bilinen hidroelektrik potansiyelin değerlendirilmesi gayesiyle, 716 adet hidroelektrik santralı projesinin geliştirilmesi planlanmış bulunmaktadır. Bu çalışmalar neticesinde, ülkemizin akarsularının toplam kurulu gücü 36 712 megavat, hidroelektrik enerji potansiyeli ise 130 000 gigavat olarak hesaplanmıştır. Bununla birlikte, ülkemizin hidroelektrik potansiyelinin yeniden belirlenmesi çalışmaları da başlatılmıştır.

2005 yılı sonu itibariyle, geliştirilerek işletmeye açılan 137 adet hidroelektrik santralı projesinin toplam kurulu gücü 12 846 megavat olup, elektrik üretim kapasitesi, yılda ortalama 46 191 gigavattır. Bu ise, toplam hidroelektrik potansiyelinin ancak yüzde 36'sıdır. Halen, 3096 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilecek projeler dahil olmak üzere, 39 adet hidroelektrik santralı projesinin inşaatı devam etmektedir.

Devlet Su İşleri tarafından inşaatı sürdürülen hidroelektrik santralı projelerinin toplam kurulu gücü 2 654 megavat, üretecek elektrik miktarı ise 8 578 gigavattır. Yapılacak çalışmalarla, yaklaşık 38 000 gigavat ilave potansiyel geliştirilerek, toplam hidroelektrik üretim kapasitesinin 164 000 gigavata çıkabileceği planlanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, burada değinilmesi gereken, çok önemli gördüğüm bir başka konuysa, içmesuyu çalışmalarıdır. Devlet Su işleri Genel Müdürlüğünce, 18 kentin uzun dönemli içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik projeler inşa edilerek, yılda toplam 2,5 milyar metreküp su sağlanmıştır. Halen 20 şehrin içme, kullanma ve sanayi suyu projesi yatırım programında yer almakta olup, inşaatı devam eden, planlama ve kesin proje aşamasında olan projeler tamamlandığında, yılda toplam 2,8 milyar metreküp ilave su temin edilmiş olacaktır. Böylece, işletmede olanlarla birlikte temin edilen içme, kullanma suyu 5,3 milyar metreküpe ulaşacaktır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce, 2003 yılında 51 tesis, 2004 yılında 71 tesis, 2005 yılında ise 31 tesis işletmeye açılmıştır. 18 Aralık'ta İzmir'de yapılan törende, Sayın Başbakanımız tarafından, 27 adet tesisimiz işletmeye açılmıştır. Bu alanda, Devlet Su İşleri, rekorlarına imza atarak, ciddî adımlar atmaya devam etmektedir.

Değerli arkadaşlar, malumunuz, GAP Projesi gibi bir başka büyük proje, Konya ve Orta Anadolu'nun suyla kavuşmasını sağlayacak ve Türkiye'de sulanabilir tarımla ilgili olarak yeni bir çağ açacak olan proje, Konya Ovası Projesidir. Konya kapalı havzasının sulanmasını sağlayacak olan bu proje, tahıl ambarı olarak anılan Konya'nın bu unvanını pekiştirdiği gibi, yeni ürün yelpazesiyle bölge çiftçisinin kurtuluşunu da sağlayacaktır.

Nitekim, bunun farkında olan Bakanlığımız, 2005 yılı bütçesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında önerge vererek, 2005 yılı yatırım programına alınmasını sağlamıştır. Bu çerçevede, Bağbaşı Barajı Mavi Tüneli ve Hidroelektrik Santralı Projesinin, 9.1.2005 tarih ve 25696 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan yatırım programında yer aldığı hepinizin malumudur; ancak, Bağbaşı Barajı Mavi Tüneli ve Hidroelektrik Santralının ihale edilmesi için Tarım Sektöründe Yatırım Programına önergeyle alınan proje fizibilitesi, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca onaylanmadan ihale edilemez dipnotuyla yer almaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KERİM ÖZKUL (Devamla) - Başkanım, hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Özkul, eksürenizi veriyorum; buyurun, tamamlayın konuşmanızı.

KERİM ÖZKUL (Devamla) - Bağbaşı Barajı Mavi Tüneli ve Hidroelektrik Santralı, Konya İlinin Hadim İlçesi Bağbaşı Köyünün 1 kilometre kuzeybatısında Göksu Nehri üzerinde yapılacak Bağbaşı Mavi Tünel ve Hidroelektrik Santralından oluşan Göksu derivasyonu, Apa-Hotamış isale kanalı ve Hotamış depolamasıyla, Bağbaşı Barajı ve Göksu Nehrinin suları, Mavi Tünel vasıtasıyla, Konya kapalı havzasına aktarılacaktır.

Bağbaşı Barajında depolanacak 204,9 milyon metreküp su, 16 900 metre uzunluğunda ve 4 metre çapındaki Mavi Tünelle, Göksu Havzasından Konya kapalı havzasına derive edilecektir. Konya Şehrinin, arıtılmış atıksuyu ve sulamalardan dönen sulardan istifadeyle, 192 380 hektar tarım alanının sulanması sağlanacaktır. Ayrıca, 25 megavat kurulu güçteki santral vasıtasıyla yılda ortalama 82,5 milyon kilovat/saat enerji üretilmesi planlanmıştır.

Bu sebeple, Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel inşaatının ihale edilmesi için, dipnotun kaldırılması hususunda, 26 Nisan 2005 tarihinde ve 23 Kasım 2005 tarihlerinde ayrı ayrı iki yazı Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına yazılmıştır ve böylece, müracaat edilmiştir.

Ayrıca, 27 Nisan 2005 tarih ve 1740 sayılı yazıyla da, Hazine Müsteşarlığına, kredili ihale izni için gerekli girişimde bulunulmuştur. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce ihaleye esas çalışmalar tamamlanmış olup, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığının uygun görüşlerinin alınmasını takiben ihale yapılacaktır.

Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca yapılan görüşme neticesinde, Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünelin inşaatıyla ilgili olarak uygun görüş yazısının imzalanarak, gereği için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne gönderildiği öğrenilmiştir.

Ben, Konyalılar adına, Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünelin yapılması hususunda talimat veren ve desteğini esirgemeyen Sayın Başbakanımıza şükranlarımı sunar, görüşmekte olduğumuz 2006 yılı bütçesinin hayırlı olması dileğiyle, hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkul.

AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar.

Sayın Bayraktar, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 2006 yılı bütçesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, Bayındırlık Bakanlığı, 1948 yılından beri yapım işlerini planlayan, projelendiren ve birçoğunu uygulayan önemli bakanlıklarımızdan bir tanesidir. Bugüne kadar, ülkemizde, imar, inşaat, bayındırlık, altyapı, ulaşım ve harita-kadastro hizmetleri gibi hizmetleri yerine getirmiş, hatta 200'den fazla sektörü de harekete geçirerek istihdama katkı sağlamıştır.

Tarihî misyonu ve hizmet anlayışıyla önemli bir birikim ve deneyime sahip olan Bayındırlık Bakanlığımızın önümüzdeki dönemde üstleneceği görevleri şöylece özetleyebiliriz:

Değişen ve gelişen dünya ve ülkemiz şartlarına uygun olarak, mevcut pek çok görevin yanı sıra, kamu kurum ve kuruluşlarının gerçekleştireceği proje, imar, inşaat ve yapım hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin ilke ve standartların belirlenmesi, bu işlerle ilgili proje, mühendislik ve müşavirlik hizmetlerinin ulusal düzeyde bir bütünlük içinde yürütülmesine dair genel usul ve esaslarla ilgili mevzuatın hazırlanması, yapı denetimi, imar mevzuatı, Kıyı Kanunu gibi ulusal ölçekli görev ve faaliyetlerin koordine edilmesi, mekânsal strateji planlamasını da kapsayacak olan fizikî planlamaya ilişkin kurallar ile yerleşme, şehirleşme, kentsel dönüşüm ve yapılaşmaya ait norm ve standartların bir bütün olarak ele alınıp belirlenmesi ve ilgili idarece yürütülmesinin sağlanması, arazi kullanım politikalarının ve sektörel hedeflerin mekânsal boyutlar dikkate alınarak gerçekleştirilmesi misyonu ve vizyonunun yürütülmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.

Bakanlığımıza bağlı Yapı İşleri, Afet İşleri, Teknik Uygulama ve Araştırma, Karayolları, Tapu ve Kadastro ve İller Bankası Genel Müdürlükleri görev yapmaktadırlar.

Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, 2005 yılında, resmî binalarla ilgili etüt, plan, proje, keşif, inşaat, onarım ve bakım çalışmaları ile afet konutlarının yapımını yürütürken, yapıların ülke ve bölge şartları ile günün teknolojisine uygun bir şekilde, kaliteli bir şekilde yapılmasını sağlamaya yönelik yol gösterici rolünü üstlenmiştir.

Afet İşleri Genel Müdürlüğümüz ise, özellikle 7269 sayılı Afet Kanunu kapsamında, deprem, yangın, su gibi tabiî afetler konusunda, afet öncesi, afet anı ve afet sonrası olmak üzere üç aşamada tedbirleri almakla görevlidir. Ülke ölçeğinde afet tehlike, risk ve yerel haritaları hazırlayan, yerel ölçekte ise mikro bölgeleme haritalarını hazırlattıran ve zemin etütlerini yaptıran, kontrol eden ve standartları belirleyen bir vizyon ve misyona sahiptir.

Afet İşleri Genel Müdürlüğü, aslında yeni konumuyla, eski hatalarından ders çıkararak, öncü ve örnek bir anlayışla, 2003-2004 yılları arasında yurdumuzda meydana gelen Bingöl, Tunceli Pülümür, Denizli Buldan, İzmir-Seferihisar, Urla ve 2004'te Erzurum Aşkale depremi sonrası 70 000 adet konut ve işyeri hasar tespitlerini çok kısa sürede süratle tamamlayarak, afetzedelerin hak sahipliği, yer seçimi ve konut yapımını ilk defa hükümetimiz döneminde adım adım eşzamanlı planlayarak, geçici iskân konutlarına gerek kalmadan Türkiye'nin ilk prestij çalışmasını sergilemek suretiyle 14 432 daimî konutu inşa ettirerek afetzedelere teslim etmiştir. 2003-2005 döneminde de, 1999 yılı Marmara depremi sonrasında 566 adet işyeri ve kalıcı konut alanlarının eski yerleşim yerlerine bağlantı yolları, yerleşim yerlerindeki altyapı eksiklikleri, hepsi tamamlanmış; ayrıca, bölgede altyapısı tamamen tahrip olan, başta Adapazarı olmak üzere Gölcük ve Körfezi kapsayan 28 belediyenin altyapısının yüzde 90'ı bu dönemde tamamlanmış oldu. 1999 Marmara depremi sonrası 5 ilde çok sayıda yerleşim yerinde çoğu şahıs mülkiyeti üzerinde kurulan 44 107 prefabrik konutun 1 078 adedinin ülke genelinde eğitim ve sağlık hizmetlerine, 3 815 adedinin bölgede yaşayan dargelirli vatandaşlara Bakanlar Kurulu kararıyla tahsisi sağlanmış, geriye kalan 22 780 konutu da satmak suretiyle 30 trilyon gelir elde edilmiş ve kira ödenmek zorunda kalan şahıs mülkiyetli arazilere kira ödenmemek kaydıyla 15 trilyon da buradan tasarrufla, toplam 45 trilyon Türk Lirası, devletin hazinesine gelir kazandırmıştır.

Bölgede kullanılmayarak yıpranan 3 599 konteyniri de, ilk kez, Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu fay hattında deprem öncesi -aslında, sonradan hizmet vermek üzere- 13 il ve ilçede lojistik depolar oluşturulmuş, 880 adedi de İran'ın Bam Şehrindeki depremzedelerin kullanılmasına yönelik Türk köyü oluşturulmuştur.

Ülkemizde son yüzyılda meydana gelen depremlerde oluşan kayıplar göz önüne alınarak, yetersiz kalan bazı tespit çalışmalarına yeni projeler katmak suretiyle, Türkiye Ulusal Telemetrik Gözlem ve Kayıt Ağı TÜRKNET'le entegrasyonu sağlanmak suretiyle, bu istasyon sayılarını 50'ye çıkarmışlardır.

Özellikle deprem riski altında kalan ülkemizde, çeşitli kurum ve kuruluşlarla birlikte Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın öncülüğünde, 29 Eylül-1 Ekim 2004 tarihleri arasında İstanbul'da Deprem Şûrası tertip edilmiş ve bu şûrada elde edilen neticeler sonucu, başta kanun ve yönetmelikler olmak üzere, büyük bir bölümünün, hazırlanıp yürürlüğe giren yasalarla, özellikle 4864 sayılı Kanunun 5 inci maddesi, Afet Kanunu revizyon çalışması, 4123 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası değiştirildi ve buna benzer diğer değişiklikler devam ediyor.

3202 sayılı Kanun gereği kapatılan Köy Hizmetlerinin de devir işlemleri ile Arazi İskân, Köyiçi İnşaat ve İşletmeler Daire Başkanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğüne devredilmiş. 5327 sayılı Kanunla, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında ülke genelinde meydana gelen deprem afeti nedeniyle belediye sınırları ile mücavir alanlarda belirtilen yıkılmış ve ağır hasarlı ve orta hasarlı konut ve işyeri sahiplerine de kredilendirme imkânı sağlanmış.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Teknik Uygulama ve Araştırma Genel Müdürlüğünün faaliyetleri, başta, imar ve planlamaya yönelik ciddî bir projeksiyondur. Zamanımız elvermediği için bunun detayına giremiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bayraktar, diğer arkadaşlarıma olduğu gibi size de 2 dakikalık eksüre veriyorum. Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Ancak, önemine binaen, özellikle, deprem riskiyle karşı karşıya kalan ülkemizde, başta merkezî yönetim tarafından ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın, fonksiyonel rolü üstlenmesi gerektiği hususlarda imar planları, İmar Kanunu, özellikle, kentsel ve kırsal alanlardaki çarpık yapılaşmaları engelleyecek İmar Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu, Yapı Denetim Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu gibi kanunların bir an önce yürürlüğe girmesi için gereken çalışmalar bitirilme aşamasına gelmiştir. İnşallah, 2006 yılı içerisinde bunların yasalaşmasına yönelik, Bayındırlık ve İskân Bakanımızın öncülüğünde bu faaliyetler yürüyecektir. Mevzuatın geliştirilmesi hususunda aslında bunlar son aşamaya gelmiş.

Planlama ve veri altyapı geliştirilmesi, uzaktan algılama ve coğrafî bilgi sistemleri laboratuvarı kurulması, yerel yönetimler destek faaliyetleri, gecekondulaşmanın önlenmesine yönelik faaliyetler, stratejik ve fizikî planlamalar ve 2006-2007 dönemine yönelik de faaliyetleri burada detaylı olarak anlatılmış; ama, bu konunun detayını yine anlatamıyorum. Tekrar altını çiziyorum: İmar Kanunu ve Kentsel Dönüşüm Kanunu çok daha büyük önem arz ediyor.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: 1984 yılına kadar ülkemizdeki planlama faaliyetleri merkezî yönetim tarafından yürütülüyordu. 1984'ten sonra merkezî yerlerde, kentlerde belediyeler bu imar faaliyetlerini yürütüyordu. İşte, Türkiye'nin kentsel ve kırsal alandaki çarpık yapılaşmalar ortada. Şimdi, yeni Yerel Yönetimler Yasası ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığının organize ettiği çalışmalarla, geleceğe yönelik projeksiyonlarda kentsel ve kırsal alanlarda, kıyı kanunlarında, Boğaziçi imar kanunlarında ve diğer özel çevre kurulları ve Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurullarının da aslında yasakçı, dayatmacı bir anlayışla henüz bakımı, onarımı, inşaatı, kullanılması ve faaliyetlerinin yürütülemediği konulardaki yasal düzenlemelerin de organize edilmesi çalışmalarına bundan sonra katkı vereceğine inandığımız şu bütçenin, önce Bayındırlık ve İskân Bakanlığımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Teşekkür edeceğim, bir cümle…

BAŞKAN - Buyurun.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - ...insan, zaman ve nakit sermaye planlamasını iyi organize ederek hayırlı hizmetlere vesile olması temennisiyle teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bayraktar.

Çankırı Milletvekili Sayın Tevfik Akbak?..

Belki arkadaşımız sonra gelebilir. Önce, isterseniz, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan Beye söz vereyim ben, o arada gelirse, olur, gelmezse, mevcut arkadaşlardan birisini konuştururuz.

Mikail Bey, siz buyurun. Eğer o arada gelmezse, Sayın Halil Ürün'e söz verebiliriz.

AK Parti Grubu adına, Kırşehir Milletvekili Sayın Mikail Arslan, buyurun efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2006 yılı bütçesi hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmam, kısaca, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün önemi, sorunları, sorunlara çözüm yoları ve faaliyetleri hakkında olacaktır.

Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğü, yılda, takriben 3 000 000 adet işlem yapmaktadır. Bu da      15 000 000 vatandaşımızı direkt ilgilendirmektedir. Tabiî, potansiyel olarak da Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının tamamını ilgilendirmektedir.

Mülkiyet hakları açısından tapu, kimin, nasıl; kadastro, nerede, ne kadar sorularının cevabını aramakta ve vermektedir. Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğü, hizmet kapsamında, gökyüzü haklarını, üst haklarını, endüstriyel hakları, imar haklarını, tarımsal hakları, kıyı haklarını, madenî hakları ve yeraltı su haklarını incelemektedir.

Hizmet alanları içerisinde ise, Hazine, vatandaş, bankalar, Millî Emlak Genel Müdürlüğü, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi, belediyeler, TEDAŞ, Karayolları, Telekom, BOTAŞ gibi kurumlar ile Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı bulunmaktadır. Ayrıca, halihazır haritalar, imar planları, kadastro ve tapu da ilgi alanı içerisindedir.

Genel Müdürlük, uzay teknolojisi, bilgisayar teknolojisi, hukuk bilgisi, jeodezi bilimi ve mülkiyet haklarının tespitiyle ilgili de direkt çalışmalar içerisinde bulunmaktadır.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı genel bütçe içerisinde müstakil bütçeli bir kamu kuruluşu olana Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, 55 yıllık geçmişi, 22 bölge müdürlüğü, 1 003 tapu sicil müdürlüğü, 325 kadastro müdürlüğü, 13 000 personeliyle ülke çapında yaygın hizmet vermektedir.

Bugün geldiğimiz nokta itibariyle, 47 854 birimden 36 760'ının kadastrosu tamamlanmış durumdadır; ki, bu da, ülke genelinin yüzde 77'sine tekabül etmektedir. Kadastrosu yapılamayan 11 094 birimden -ki, bunlar mahalle ve köy olarak, birim olarak ifade ediyoruz- 3 268'inin ihaleleri 2005 yılı içerisinde yapılmış, kalan 7 839 mahalle ve köyün kadastro çalışmalarının ise 2006 yılında bitirilmesi planlanmıştır. Kadastrosu yeni yapılacak alanların merkeze uzak olmaları, ormanla ilişkili olmaları, engebeli yerler olmaları, ölçme zorluğunun bulunması, rantının düşük yerler olması ve kadastroya olan ilginin azalmasından dolayı, bu gibi yerlerde çalışma yapmak sorunlu ve zor bulunmaktadır. O yüzden, Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğünün, bu sayılarını, aslında ikiyle çarpmak gerektiği kanaatindeyiz.

Yine, Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğümüzün, TAKBİS Projesi ve Tarım Reformu Uygulama Projesi -Tarım Bakanlığıyla beraber yürüttüğü proje- TARBİS Projesi (Tapu Arşivi Otomasyon Bilgi Sistemi) ve de MERNİS Projesi gibi projeleri bulunmaktadır.

2002 yılında kadastroyla ilgili, tapuyla ilgili belirlenen bazı sorunları da kısaca belirtmek istiyorum. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün çalışma alanları içerisinde, orman niteliğinde olan alanlar için 6831 sayılı Kanuna göre Orman Genel Müdürlüğünce, mera niteliğinde olan araziler için 4342 sayılı Kanuna göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, Mera Komisyonunca orman dışına çıkarılan 2/B arazileri için de Çevre ve Orman Bakanlığınca, istenmesi durumunda, 3402 sayılı Kanuna göre kadastro çalışmaları yapılmaktadır. Bu durum ise, kadastro özelliğine uygun çalışma anlayışının ve yönetiminin parçalanmasına neden olmaktadır.

Sorunları şunlardır: Eski kadastro çalışmalarının dayanağı olan nirengiler korunamamıştır. Kadastro sonrası planlar üzerinde değişiklikler izlenememiştir. Paftayla arazi birbirine uymamaktadır. Kullanılan pafta altlıkları eskimiştir. Plan, ölçeklere, ihtiyaçlara yanıt verememektedir. Bazı paftalar foto plan olduğu için yetersizdir. Grafik paftalar günümüzün ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.

Belediyelerle yeterince işbirliği yapılamamaktadır. Mülkiyet uyuşmazlıklarıyla ilgili biriken davaların sayısı hâlâ fazladır.

Kurum, toprağa yönelik faaliyet gösteren diğer kurumlarla koordineli çalışamamaktadır. Arazide ve merkezde çalışan elemanların tümü için yeni çalışma şartları oluşturulamamaktadır.

Pek çok yerde kadastro, ülke koordinat sistemine bağlanamadığından ve tescil harici yerler bırakıldığından, kenarlaştırma sorunları yaşanmaktadır.

Var olan arşiv düzeni belgelerin güncelliğini sağlayamadığından, anlamlı olmayan yığılma noktaları oluşturmaktadır.

Tüzel standartlar, çağdaş, çok amaçlı kadastro için yetersizdir.

Çeşitli kurumlar tarafından mükerrer çalışmalar yapılmaktadır.

Bunlara karşın, önerilerimizse, özel sektörün yeteneklerinden yararlanılması, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün kimi yetkilerinin taşra birimlerine devredilmesi, çağdaş ve çok amaçlı kadastroya geçilmesi, mastır arazi yönetim planının tasarlanması, kadastronun yenilenmesi ve yaşatılması, çağdaş teknolojilerin baz alınması, çalışanların mutluluğunun sağlanması, koordinasyonsuzluğun giderilmesi ve tüm kadastro paftalarının ülkenin koordinat sisteminde sayısal duruma getirilmesi bulunmaktadır.

Tabiî, Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğü, giderlerinin yanında, 10 kat gelir sağlayan bir genel müdürlüktür ve bu gelirleriyle de çok değerli projeler yapılmaktadır. 2005 yılı içerisinde, ilk defa, son yıllarda 10 katı yatırım bütçesi ayrılmıştır. O yüzden, Bakanlığımızı ve hükümetimizi tebrik ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arslan, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MİKAİL ARSLAN (Devamla) - Tabiî, Genel Müdürlüğümüz 3 Kasımdan sonra çok değerli çalışmalar yapmış, personel ihtiyaçlarını gidermek üzere 1 017 adet teknik eleman istihdamını sağlamış, öncelikli 20 ilde çiftçi kayıt sistemini başlatmış, 60 000 000 dolar kaynak temin etmiş, yıllık ortalama 450 olan kadastro adedinin, yılda 1 200 birim kadastro yapılmasına başlamış ve 2005 yılında 3 000 birimde kadastro çalışmaları bitirilmiş, 1 000 birimde de kadastro çalışmalarına başlanmıştır.

TAKBİS'e önemli kaynaklar sağlamış ve yatırım ödeneğini de, biraz önce bahsettiğim gibi 10 kat artırmıştır.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüz çok önemli hizmetler yapmaktadır ve yapmaya devam etmektedir. Başta Sayın Bakanımız olmak üzere, çalışmalarda emeği geçen bütün meslektaşlarımıza, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü çalışanlarının tümüne teşekkür ediyor, 2006 yılı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olması temennilerimle, beni sabırla dinleyen Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.

AK Parti Grubu adına son konuşmacı, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÜRÜN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı Karayolları Genel Müdürlüğünün, Türkiye'nin en önemli yatırımcı kuruluşlarından biri olan Karayolları Genel Müdürlüğünün 2006 yılı bütçesi üzerine, Grubum adına, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bir fotoğraf sunmak istiyorum. Karayolları Genel Müdürlüğü 1950 yılında kuruldu, yani tarihi itibariyle 55 yıllık bir tarihe şu an için sahip. Otoyollarımızın, devlet ve il yollarımızın yapım, bakım ve onarımını, kar mücadelesi dahil, yollar üzerindeki trafik düzenlemelerini ve yol üzerindeki her türlü yatırımları uhdesinde tutan önemli bir kuruluş. Şu an için 1 775 kilometresi otoyol, 59 402 kilometresi asfalt, 2 236 kilometresi stabilize, 1 214 kilometresi toprak, 737 kilometre, devlet ve il yolu olmak üzere 63 989 kilometrelik bir yol ağına sahiptir.

Değerli arkadaşlar, yük ve yolcu taşımacılığı alanında deniz taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı, havayolu taşımacılığı içerisinde en önemli paya karayolu taşımacılığı sahiptir; yani, yüzde 92 ile 95 arasında bir yük ve yolcu taşımacılığını uhdesinde tutmaktadır. Kayıtlı araç sayısı 10 000 000, yıllık araç artışı yüzde 10. Bu yüzde 10'luk araç artışını karşılamak üzere, karayolunda ihtiyaç duyulan yüzde artış da yüzde 20 gibi bir rakam; dolayısıyla, ne kadar önem arz ettiğini, hepimiz, görmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli üyeler; bölünmüş yolları acil eylem planına aldığımızın en önemli sebeplerinden birisi ortaya çıkmış bulunuyor. Acil eylem planında 15 000 kilometre bölünmüş yolu hedefleyen AK Parti Hükümetleri, bunu, hassasiyetle ve dirayetle, bu icraatlarını yürütmekte ve bu yıl sonu itibariyle, hedeflenen 15 000  kilometrelik yolun önemli bir kısmını tamamlamış bulunuyorlar. Bu miktarı, burada, ifade etmek istiyorum: 2003 yılı başı ve 2005 yılı sonu itibariyle, toplam 6 750 kilometrelik bölünmüş yolda çalışma yapıldı; bunun 5 115 kilometresinde -asfalt dahil- bütün işlemleri tamamlandı ve hizmete sokuldu; 805 kilometresi üstyapı, 830 kilometresi toprak tesviye devam ediyor. Beş yıllık icraat döneminin sonunda, 15 000 kilometrelik hedeflenen hedefin üzerine çıkılacağına şimdiden inanıyoruz ve bu hedefin yakalanacağını da, kesin olarak, buradan, ifade etmek istiyorum.

Karayolu taşımacılığında ve yolcu taşımacılığında, yük ve yolcu taşımacılığında hedef, trafik güvenliğini artırmak, kazaları azaltmak, ölüm oranını düşürerek, daha, aileleri yakan bu acılı durumlara son vermek, kapasite yetersizliğini iyileştirmek, taşıt işletme giderleri ile seyahat süresinde ekonomi sağlamak -bu çok önemli- sürücülere daha konforlu bir seyir sağlamak, Avrupa Birliği ülkeleriyle yol ağı açısından entegrasyonu tamamlamak. Bu da hedeflerimiz arasındadır. Karayolları Genel Müdürlüğü, bu hedefi yakalamak üzere ciddî çalışmalar yürütmektedir.

Birinci öncelikli yolların, mevcut kısıtlı bütçe imkânlarıyla tamamlanması sağlanmakta, bunun yanında ikinci ve üçüncü öncelikli yollara da ciddî anlamda hız kazandırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bölünmüş yol çalışmaları için, 2003 yılında 511 545 000 YTL harcanmış, 2004 yılında 1 044 313 000 YTL, 2005 yılında 1 178 872 000 YTL ödenek ayrılmıştır. Bölünmüş ve trafiğe açılan yollarda kafa kafaya çarpışma riski azaltılmış, ölümlü kazalarda yüzde 50-yüzde 70 oranında azalma olduğu tespit edilmiştir. Bu riskin sıfırlanması hedeftir. Bu hedefe ulaşmak için de ciddî çalışmalar yürütülmektedir.

Değerli arkadaşlar, 2002 yılında 7 200 kilometre asfalt yenileme, 2003 yılında 9 390 kilometre asfalt yenileme, 2004 yılında 14 000 kilometre asfalt yenileme, 2005 yılında ise 15 500 kilometre asfalt yenileme çalışması yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ürün, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

HALİL ÜRÜN (Devamla) - 608 adet kaza kara noktası diye tabir edilen, kazaların en çok işlendiği noktalarda  çalışma yapılmış ve Karayolları Genel Müdürlüğünce, bu noktaların sayısı 57'ye düşürülmüştür. İyileştirme sağlanan bu kesimlerde yapılan gözlemler sonucu, kaza sayısında yüzde 66, ölü sayısında yüzde 92, yaralı sayısında ise yüzde 79 azalma tespit edilmiştir.

Çalışmaları, hem ülke ekonomisi hem de can ve mal güvenliği açısından büyük önem taşıyan Karayolları Genel Müdürlüğü bütçe imkânlarının iyileştirilmesi ve çalışanlarına daha iyi şartların sağlanması, Grubumuzun da talebidir.

Ayrıca, ekonomik, ticarî ve kültürel gelişimde önemli etkisi olan karayolu ulaşımının, bölgesel ve ulusal kalkınmada en önemli teşvik ve tetikleyici unsur olduğu göz önüne alınarak, karayolu altyapı yatırımlarına da daha fazla pay ayrılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, üyesi olmaya çalıştığımız AB'nin bazı ülkeleri ile ülkemizin karayolu mukayesesini vermek istiyorum: AB ülkeleri ortalaması olarak 1 000 kişiye 600 taşıt düşerken, bu sayı bizde 135'tir. AB ülkeleri ortalaması olarak 1 000 kilometre alana 1 476 kilometrelik vasıflı yol düşerken, bizde bu rakam 489 kilometredir. Dolayısıyla, bizim bu açığı kapatmak yolunda, hem Karayolları Genel Müdürlüğümüzü daha donanımlı hale getirmek ve bütçe imkânlarını daha da artırmak hem de Karayolları Genel Müdürlüğümüz personelini diğer yatırımcı kuruluşların personeliyle eşdeğer düzeyde bir noktaya getirme ihtiyacımız vardır.

Ben, bu duygular içerisinde, hem Karayolları Genel Müdürlüğümüzün bütçesinin hem de diğer bütün dallardaki 2006 yılı bütçemizin, ülkemize, milletimize, bütün insanlık âlemine hayırlı olmasını temenni ediyor; hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum.

Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ürün.

AK Parti Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Anavatan Partisi Grubu adına ilk söz, Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan'a aittir.

Sayın Akdoğan, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anavatan Partisi Grubu adına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı bütçesi üzerindeki görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınızda  bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, enerji, Türkiye'nin kalkınma davasının en önemli göstergelerinden biridir. Bilindiği gibi, enerji yatırımları, uzun zaman alan ve büyük kaynak gerektiren yatırımlardır. Bunun için, planlamaya, doğru kararlara, büyük kaynaklara ve dirayetli yönetimlere ihtiyaç vardır. Bu çerçevede, yakın zamanda yap - işlet, yap - işlet - devret, işletme hakkı devri, otoprodüktörlük gibi uygulamalar devreye alınmıştır. Bu çalışmalar sırasında, en pahalı enerjinin olmayan enerji olduğu gerçeğinden hareket edilmiştir. Fakat, bugün gelinen noktada, enerji sektörü, bambaşka tartışmaların odağına yerleşmiştir.

Bir süredir, enerji denilince akla, yatırımlar, her biri gurur abidesi barajlar, santrallar gelmiyor. Maalesef, bugün, enerji konusu yolsuzluklarla birlikte anılmaktadır ve bu hükümet enerji konusunda sabıkalıdır.

Değerli milletvekilleri, sabıkalardan biri, kontrat devirlerine ilişkindir. Hükümet, önce, 2003 yılında, ülkemizi, Gasprom'un dayatmasıyla, kontrat devrini, sadece, Ali Şen'in şirketi Bosphorus'a yapma zorunluluğuyla karşı karşıya getirmiştir. İşte belgesi; Gasprom tarafından, Enerji Bakanlığımıza hitaben yazılmış 4 Ağustos 2003 tarihli yazı. Bu yazıda, açıkça, doğalgaz kontrat devri işinin Bosphorus Şirketine verilmesi istenmektedir. Bilindiği gibi, kontrat devrini sağlıklı bir şekilde düzenleyen 4646 sayılı Kanun, 2005 yılı haziran ayında değiştirildi. Buradaki amacın, Bosphorus başta olmak üzere, önceden belirlenmiş birkaç kişinin içinde oldukları şirketlere kontrat devri yapmak olduğu, kısa sürede ortaya çıkmıştır. Bu değişiklikle, kontrat devri için, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan yeterlik almak yeterli sayılmamıştır. Bir de tedarikçiden, yani, Gasprom'dan onay almak şartı getirilmiştir. Böyle olunca, EPDK'dan yeterlik alan 37 firmadan sadece 4 tanesine Gasprom gerekli izni vermiş, diğerleri saf dışı bırakılmıştır. Bu firmalara baktığımız zaman, bir tanesinin, Gasprom'un başından beri kontrat devri yapmak istediği, ünlü Bosphorus Şirketi olduğunu görüyoruz. Bu şirketin büyük ortağı Gasprom, diğer ortaklarından biri Ali Şen'dir.

Bir diğer firma, Enerco'dur. Basındaki iddialara göre, Enerco, Başbakanımızın kuyumcusunun gizli ortağı olduğu iddia edilen bir şirkettir, resmî sahibi de, dayısı kuvvetli olan Fatih Mehmet Baltacı'dır. Yeni kurulmuştur, bu alanda hiçbir tecrübesi yoktur. Buna rağmen, ulusal ve uluslararası birçok firmayı geride bırakıp onay alabilmiştir.

Bir diğeri, Enerco'nun onda 1'i kadar miktar için onay alabilen Shell'dir. Bir de, yine Gasprom'la bağlantılı olduğu iddia edilen Avrasya Gaz Şirketi vardır.

Onay alamayan firmalara bakıyoruz: Habaş, Zorlu, Koç, Petrol Ofisi, BP, Milangaz gibi, hepsi de enerji sektöründe tecrübeli, kendilerini ispat etmiş, herkesin bildiği firmalar.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımız Soçi'de, Rusya Devlet Başkanı Putin'le, Türk devlet geleneğinde yeri olmayan bir şekilde, yanında hiçbir devlet görevlisi olmadan, baş başa görüşme ihtiyacını niçin duymuştur. Daha önce defalarca sorup cevabını alamadığımız bu soruyu, buradan bir kez daha tekrarlama ihtiyacı duyuyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, şu andaki gidişle, elektrik dağıtım ihalelerinin karakolda bitmesinden endişe ettiğimi de ifade etmek istiyorum; çünkü, getirilmeye çalışılan şartlar bir yönüyle fevkalade ağırdır, diğer yönüyle ise, şartnamelerde âdeta firma tarifi yapılmaktadır. Bu durumun, Türkiye'yi yeni bir doğalgaz kontrat devri skandalıyla karşı karşıya bırakmasından endişe ediyoruz.

Yine, bu vesileyle üzerinde durmak istediğim bir diğer husus, petrol kaçakçılığı konusudur. Bilindiği gibi, bu konuda yürütülen soruşturmalar, 2002 yılına kadar getirilmiştir. Peki, son üç yıl niçin soruşturulmamaktadır; petrol kaçakçılığı bitmiş midir?! Halbuki, 2003-2005 yılları arasında 5,7 milyon ton akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı, 8 milyar YTL vergi kaybı olduğu yönünde raporlar vardır.  Sayın Bakan, kendisi, bu kaçağın yol açtığı vergi kaybını 2 milyar dolar olarak ifade etmiştir. Peki, niçin gerekli önlemler hâlâ alınmıyor, yoksa işin içinde başka işler mi vardır?! Önümüzdeki günlerde bu konuyu Meclis gündemine taşıyacağımızı buradan belirtmek istiyorum.

Bir cümleyle üzerinde duracağım diğer husus, doğalgaz şehir içi dağıtım işinin yavaş ilerlemesi konusudur. Örneğin, Malatya'da şehir dağıtım ihalesi ancak geçtiğimiz haziran ayında yapılabilmiştir. Bu gecikmelerin bir bedeli vardır ve bunu ödeyen de bizatihi halkın kendisidir. Bu konu üzerinde hassasiyetle durulması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, hükümet enerji alanında tam bir mirasyedidir. Bugüne kadar 1 gramlık gaz anlaşması yapmamıştır, 1 metre boru döşememiştir, tuğla üzerine tuğla koymamıştır, ciddî hiçbir yeni yatırım yapmamıştır. Bu hükümet döneminde yapılan bütçelerin en önemli özelliği, enerji yatırımlarına yer verilmeyişidir. DPT rakamlarına göre, sadece 2006 yılında, 2005 yılına göre, enerji yatırımlarındaki azalış yüzde 10'un üzerindedir. Bilindiği gibi, enerji yatırımları fevkalade pahalı yatırımlardır. 2020 yılına kadar 130 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyaç olduğu yine Bakanlık tarafından ifade edilmektedir. Bu, yılda aşağı yukarı 10 milyar dolarlık bir yatırım demektir. Bu yatırımın bir bölümünü özel sektör yapacaksa, bir bölümünü de kamu yapacaktır.

Soruyorum buradan: Üç yıllık iktidarınızda ne kadar enerji yatırımı yaptınız? Hangi planlamaları yaptınız? Hangi uygulamaları gerçekleştirdiniz? Önceden devraldıklarınız dışında kendinize ait hangi projeleri gerçekleştirdiniz? Bu soruların hiçbirinin cevabı yoktur.

Tabiî ki, enerji yatırımları yapılamayınca, bütçe dengelerini tutturmak kolaylaşmıştır; ama, bu, Türkiye'nin geleceği karartılmak pahasına yapılmıştır. Enerji yatırımları, öyle akşamdan sabaha biten yeni yatırımlar değildir, çok uzun yıllar sürmektedir. Yeni yatırım yapılmaması, hızla eskiyen mevcut altyapının da yenilenememesi anlamına gelmektedir. Gelecekte bunun bedeli, korkarım, ağır olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu hükümet döneminde enerji adına yapılan en önemli işlerden biri, Mavi Akım Projesinin Rusya ve İtalya Devlet Başkanlarıyla birlikte yapılan resmî açılışıdır. Biraz sonra bu konunun üzerinde daha ayrıntılı duracağım. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim; bu hükümetin Mavi Akıma tek katkısı, gazı daha pahalıya alacak bir anlaşma yapmaktan ibarettir; onun dışında hiçbir dahli yoktur.

Bir diğer icraatı, Sugözü Enerji Santralının Alman Başbakanıyla birlikte açılışının yapılmasıdır. Hükümetin, bu santralin ne projesinde ne inşaında ne de başkaca herhangi bir aşamasında en ufak bir emeği yoktur. Yap-işlet modeliyle inşaına 2000 yılında başlanan bu santralla ilgili tüm emek başkalarına aittir.

Yine, Sayın Başbakan, geçtiğimiz günlerde, aralarında enerji tesislerinin de bulunduğu çeşitli tesislerin açılışını yaptı. Bunların hepsi de geçmiş dönemde planlanmış, projelendirilmiş, inşaına başlanmış işlerdir.

MEHMET KARTAL (Van) - Mirasyedi işler…

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Gönlümüz, Sayın Başbakanı yeni büyük yatırımların temel atma törenlerinde görmek isterdi. Atatürk Barajı gibi, Keban Barajı gibi, Karakaya Barajı gibi, rahmetli Özal gibi, Sayın Demirel gibi. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

RECEP GARİP (Adana) - Hazmedemiyorsun değil mi?! İçinize oturuyor. Hizmetleri göreceksiniz.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Ama, böyle bir icraat yok.

Biraz sonra bakanınız gelir, burada cevap verir. Burada söylediğim her kelimenin de arkasındayım. Şurada gördüğünüz kırmızı klasör sizin için hazırlanmıştır, Enerji Bakanlığı için hazırlanmıştır, bütün konuştuklarımın belgesi de oradadır. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Ama, böyle bir icraatınız yok, sadece bol miktarda skandal, tartışma, itham var. Burada yaptığınız gibi.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, İktidar Partisinin en önemli propaganda malzemelerinden biri de, Türkiye'nin enerji ihtiyacı bir yana, enerji fazlası olduğu iddiasıydı. Hatta Sayın Bakan, hükümetin ilk aylarında, Türkiye'nin enerji ihtiyacıyla ilgili projeksiyonları alaya alarak eleştirmişti, kendilerinden önceki hükümetlerin "enerji krizi var" diye gereksiz projeler yaptıklarını söylemişti. Oysa, şimdi, aynı projeksiyonları Sayın Bakan bizzat ifade ediyor, hatta Sayın Başbakan da aynı şeyleri söylüyor. Sayın Enerji Bakanı, şimdi, EPDK'ya yazı yazarak, 2020'ye kadar 54 000 megavatlık enerji açığı ortaya çıkacağını belirtip, bu konuda görüş istemiştir.

Değerli milletvekilleri, bu çerçevede yaşanan bir başka olay, Danıştayın, İzmir doğalgaz santralına durdurma kararı vermesi sebebiyle ortaya çıkmıştır. Hükümet, o çok şikâyet ettiği doğalgazla çalışan ve pahalı elektrik üreten bir santralın yükünden kurtulma imkânı varken, bunu yapmamıştır. Bu durum karşısında panikleyen hükümet, Danıştaya rağmen Bakanlar Kurulu kararı çıkartıp projeyi sürdürmüştür; çünkü, hükümet gayet iyi biliyor ki, kendisinin çok istismar ettiği 2002-2003 yıllarına ilişkin atıl elektrik kapasitesi, 1999 krizi ve 2001 krizi sebebiyle ortaya çıkmıştır. Enerji talebinin yüzde 7-8 artmasının beklendiği bir ortamda, neredeyse yüzde 10'luk azalış olunca ortaya bir arz fazlası çıkmıştı. İktidar Partisi geçici olduğu ortada olan bu durumu siyasî linç malzemesinin argümanı olarak kullanmak yoluna gitmiştir; ama, dönülüp dolaşılıp sonuçta aynı noktaya gelinmiştir.

Son dönemde yapılan enerji ihtiyacına ilişkin değerlendirmelerde özellikle 2009 sonrasında ciddî bir enerji açığına işaret edilmektedir; işte belgeleri: Enerji Bakanlığına bağlı Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 2005 yılı şubat ve yine, 2005 yılı ağustos ayına ait genelgeleri, resmî yazıları; bu yazıda aynen: "Güvenilir üretim kapasitesine göre 2009 yılında yedeksiz olarak baş başa kalınabilir" denilmektedir. Buna göre, Türkiye, 2010 yılından itibaren enerji açığıyla karşı karşıya kalacaktır. Esasen, bu konuda da bir tutarsızlık içindesiniz. Enerji ihtiyacıyla ilgili rakamlarınız her yıl değişmektedir; önce, 2007'den itibaren enerji krizi olacağını ilan ettiniz, sonra, yanlış hesap etmişiz, kriz 2010'da başlayacak dediniz; ama, değerli arkadaşlar, her şartta ülkenin yakın zamanda ciddî bir enerji darboğazına girme ihtimali olduğunu söylediniz. Şayet, eskiden beri ortaya sürdüğünüz iddialar doğru ise hükümetiniz büyük bir yanlış içerisindedir. Devletin resmî rakamları doğru ise, İktidar Partisi olarak bu konuda emeği olan partilere karşı büyük bir haksızlık yapmışsınız  demektir. 2002 yılı kasım ayında Türkiye'nin enerji açığı iddiasıyla kandırıldığını söyleyenlerden, 2005 Şubatına ulaştıklarında, nasıl olup da birkaç yıl sonra karanlıkta kalabiliriz noktasına geldiklerini açıklamalarını  bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, artık, açıkça ortaya çıkmıştır ki, iktidar partisinin, enerji fazlası iddiası, samimî bir endişenin ürünü değilmiş. Bu, sadece siyasî söylemden ibaretmiş. Böyle olduğunun bir başka delili de, Türkiye'nin fesih hakkı doğan Türkmen, Azerbaycan ve İran doğalgaz anlaşmalarında izlenen yoldur. Bu anlaşmalarda karşı taraf yükümlülüklerini yerine getirmediği veya eksik bıraktığı için ülkemize anlaşmaları fesih hakkı doğmuştur. Bu anlaşmaların iptali ve diğer anlaşmalardaki asgarî alım miktarlarıyla sözü edilen enerji fazlasından kurtulmak pekâlâ mümkündü; ama, hükümet bu yola başvurmak yerine, tam tersine, bir yandan mevcut anlaşmaları tahkim yoluna giderken, diğer yandan da, henüz becerilmiş bir şey bulunmamakla birlikte, yeni enerji kaynağı arayışlarına girmiştir.

Bu çerçevede gerçekleştirilen işlerden biri de, Ova Elektrikle yeni bir anlaşma için mutabakata varılmasıdır. Halbuki, Sayın Bakan, daha geçen yıl bu şirkete 400 000 000 dolar fazla ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin teftiş kurulu raporunu onaylamıştı. Ova Elektrikle varılan mutabakatta elektrik alımı bir yana, yap-işlet-devret ilkesi tersine işletilerek, tesisin 8 yıl sonra söz konusu şirkete devri öngörülmektedir. Mutabakatta bu konuda kanunî değişikliğe gidilmesi taahhüdüne dahi yer verilmiştir. Sayın Bakan hakkında verilen gensoru önergesinin görüşmesinde Ova Elektrikle ilgili iddiaları reddetmişti; ama, bu konudaki iddialar yeni halkalar eklenerek sürüp gidiyor. Yapılan açıklamalar kimseyi tatmin etmediği gibi, ortaya çıkan her yeni gelişme, bilgi, belge kendisini yalanlıyor.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, şu anda Yüce Divanda yargılanan eski enerji bakanları var. Bunlardan birine yöneltilen suçlama neydi biliyor musunuz; Mavi Akım Projesi. Peki, bu hükümet ne yapmış Mavi Akım Projesi için diye baktığımızda, karşımıza iki konu çıkıyor. Birisi, 17 Kasım 2005 tarihinde Samsun'da yapılan Mavi Akım Boru Hattı Projesinin resmî açılış törenidir. Sayın Başbakan, burada yaptığı konuşmada, Mavi Akım Projesinin açılışını tarihî bir olay olarak nitelendirmiştir. Sayın Başbakana göre bu olay, mavi rüyanın gerçekleşmesidir. Oysaki, bu iktidarın Mavi Akıma ne bir tek vana ne 1 metre boru katkısı olmamıştır; tam tersine, bu işi yürüten enerji bakanlarını Yüce Divana gönderen Meclis soruşturma önergesinde, aralarında şu andaki bakanların da bulunduğu çok sayıda mensubunun imzası vardır.

Mavi Akım konusuna bu hükümetin bir diğer katkısı, bu hattan alınan gazın fiyatında yaptığı değişikliktir. Türkiye, batı hattından doğalgazı metreküpü 128 ile 143 dolar arasındaki fiyatlardan alıyordu. Fiyat farklılığı, gazın değişik anlaşmalara dayalı olarak alınmasından kaynaklanmaktaydı. Bakanları Yüce Divana, Genel Müdürleri mahkemelere gönderilerek yargılanan Mavi Akım gazının metreküpü ise 109 dolara alınmakta idi. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Hükümet, bu farklı anlaşmaları feshederek, Rus doğalgazının tamamını 123 dolardan almaya başlamıştır. Rus tarafından gelen anlaşmadaki formül değişikliğiyle ilgili talebi uluslararası tahkime götürme hakkı varken bunu kullanmamıştır. Karşılıklı görüşme yoluyla anlaşma yoluna gidilmiştir. Zaten, konunun, en karanlık noktası da buradadır. Hukukla çözülme imkânı olan bir konunun içeriği hâlâ bilinmeyen kapalı kapılar ardındaki görüşmelerle çözülme yoluna gidilmesi dahi tek başına kafa karıştırıcıdır.

Değerli milletvekilleri, Ruslarla yapılan yeni doğalgaz anlaşmasında ülkemiz lehine gösterilen hususlar, ayrıntıya inildiğinde, Türkiye için milyarlarca dolarlık bir fazla ödemeyi ifade etmektedir. Yeni anlaşmanın temel savunma argümanı, fiyatı yüksek olan batı doğalgazında indirime gidildiğidir. Bu hattan alınan doğalgazın, Türkiye'nin 25 milyar metreküplük tüketimi içinde 6 milyar metreküplük bir yeri vardır. Bu anlaşmanın süresi 7 yıl sonra bitmektedir. Buna karşılık, 109 dolardan 123 dolara çıkardığınız Mavi Akım gazı, 16 milyar metreküplük bir hacme sahiptir. Mavi Akım Anlaşması 22 yıl daha devam edecektir; dolayısıyla, Türkiye'nin, doğalgazdaki yeni fiyat düzenlemesi sebebiyle, en düşük hesapla dahi, 2 milyar doların üzerinde zararı vardır. Ayrıca, zararı 10 milyar doların üzerine çıkaran hesaplar da yapılmaktadır.

Herhangi bir mecburiyetimiz yokken, ihtiyaç doğmamışken, menfaatımıza aykırı olarak yapılan bu işin elle tutulur tarafı bulunmamaktadır. Sayın Bakan, bir gazeteciye verdiği beyanatta, Rusların haklı olduğunu, formülün yanlış hesaplandığını, tahkime gidilmesi halinde, Rusların kazanacaklarını söylemiştir. Bu nasıl mantıktır?! Anlaşmaya onay veren EPDK'nın, hazineye zarar vermemesi şartını koşması, esasen, anlaşmanın ne gibi sonuçlara yol açacağının ilgili kurumlar tarafından da bilindiğini göstermektedir.

Tüm belgeler ortadayken, hazinenin zarar gördüğü belliyken, böyle bir şartın koşulması, sorumluluğu üstünden atma çabasını ifade etmiyor mu?! Bir yanda, formül değişikliği yaptığı için eski Enerji Bakanını Yüce Divanda yargılatıyorsunuz; diğer tarafta, aynı değişikliği kendiniz yapıyorsunuz. Bu nasıl anlayıştır?! Ya Yüce Divanda yargılanan Bakanın suçsuzluğunu ilan edeceksiniz ya da kendi Enerji Bakanınızı da onun yanına göndereceksiniz, birlikte yargılanacaklar. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, şimdi denilecek ki, evet, Mavi Akımda fiyat artışı oldu; ama, alım miktarı düşürüldü, al ya da öde oranları düşürüldü. Değerli milletvekilleri "al ya da öde" denilen sistem, kullanılmadığı halde parası ödenen gazın havaya verilmesi anlamına gelmemektedir. Bu kavram, malla değil, finansla ilgili bir hususu ifade etmektedir. Buradaki konu, karşı tarafın finans dengesini kurabilmesi için, belirli bir ödeme miktarını garanti etmekten ibarettir. Taahhüt ettiğiniz parayı, zamanı gelince ödüyorsunuz, parasını ödediğiniz bu gazı kullanmamış olsanız dahi alacağınız haline dönüşüyor; yani, bilahare kullanıyorsunuz. Oysa, ifade ettiğim gibi, hükümetin enerji projeksiyonları orta ve uzun vadede enerji açığına işaret etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Akdoğan, konuşmanızı tamamlayınız.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Yeni yatırımlar yapılmadığına göre bu açık nasıl kapatılacaktır; tabiî ki, mevcut kaynaklar zorlanarak kapatılacaktır. Yani, bırakın alım miktarının azalmasını, daha da artacaktır. Bu da, Türkiye'nin zararının katlanması anlamına gelmektedir. Bu konuda, Mecliste, gensoru görüşmesi yapılmıştır, Sayın Bakan çıkıp konuşmuştur; ama, iddiaların hiçbirine doğru dürüst cevap verememiştir, çok şey söylemiş, hiçbir şey anlatmadan kürsüden inmiştir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, doğalgaz kontrat devirleri, sadece batı hattından alınan doğalgaz için yapılmıştır. Mavi Akım hattında tek alıcı BOTAŞ'tır. Rus tarafı, Mavi Akımda kontrat devri için hiçbir firmaya onay vermemiştir; çünkü, yeni anlaşmayla, Ruslar, bu hattaki tüm risklerinden kurtulmuşlardır. Artık, bütün risk, BOTAŞ'ın; yani, Türkiye'nin üzerindedir. Batı hattından alınan gazla ilgili anlaşma 7 yıl sonra bitiyor, yeni dönemde gaz alım limiti de kalkıyor. Yeni dönemde yapılacak anlaşmalarda, Mavi Akım hattından alınan gaz, bir pazarlık faktörü olarak kullanılamayacaktır. Akıllara, doğal olarak, hep, yeni dönemde gazın daha yüksek fiyatla alınabileceği ihtimalini getiriyor. Evet, böyle bir ihtimal vardır; çünkü, kontrat devri yapılan firmaların hepsinin de arkasında Gasprom'un gölgesi bulunmaktadır. Aynı firmaların şehir içi dağıtım ihalelerinde de bu konuların ortaya çıkması muhtemeldir. Bu durumda, doğalgazı satan, alan ve perakendeci firmaların hepsinin de Gasprom'un kontrolüne geçmesi söz konusu olacaktır. Yani, bu anlaşmalarla, Türkiye'nin enerji stratejisi, bir Rus şirketinin insafına terk edilmiş olmaktadır. Kimsenin Türkiye'yi böyle bir riskle karşı karşıya bırakmaya da hakkı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, 2 dakika daha rica edeceğim.

BAŞKAN - Buyurun.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, AK Parti temsilcileri, gerek Mecliste gerekse diğer platformlarda, sık sık, Enerji Bakanlığındaki yürütülen yolsuzluk operasyonlarından bahsetmektedirler. Doğru, geçmişte Enerji Bakanlığında yolsuzluk operasyonları olmuştur. Ortada bir suç varsa, elbette, sorumluları konusunda gereği de yapılacaktır.

Sayın Enerji Bakanı, gensoru görüşmelerinde, bu dönemde yaptıkları işin adını "yanlış yapan bir ekibin tasfiyesi" olarak koymuştu; ama, aynı operasyonlar iktidarınız döneminde de yapılmıştır. Bu yılın şubat ayında Enerji Bakanlığında yapılan operasyonu herhalde hatırlıyorsunuz. Hani, bir genel müdür, bir genel müdür yardımcısının da aralarında bulunduğu 7 kişinin tutuklandığı operasyon. Yani, kendi döneminizde de yanlış yapan ekip adalet tarafından tasfiye edilmiştir. Bu tasfiye sadece bir eksikle olmuştur; olayın siyasî sorumluları eksiktir. Bu tür operasyonlar başka hükümetlerin döneminde yapılınca işin siyasî sorumluluğu da onlara ait olacak, sizin döneminizde yapılınca sadece tutuklananlar sorumlu olacak, öyle mi?! Bu kadar çifte standartlık olur mu; sayenizde oluyor.

Değerli milletvekilleri, hükümetin en çok övündüğü hususlardan biri de elektrik üretimindeki yerli girdi oranının yüzde 50'ye yükselmesidir. Geçmiş dönemlerde yapılan yatırımlar sayesinde…

BAŞKAN - Sayın Akdoğan, süreniz dolmak üzere, lütfen teşekkür cümlenizle birlikte konuşmanızı bağlayınız.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, burada 7 arkadaşımız konuştu, her birine 3'er dakika müsaade ettiniz. 3 kere 7, 21 eder. Biz iki arkadaş konuşacağız, bu 21 dakika hakkımızdan biz de istifade etmek istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Akdoğan, Grubunuzdan bir arkadaşınız da, geçmişte bakanlık yapmış bir arkadaş da o notu bana gönderdi. Bu Grupta konuşan arkadaşların bir kısmı süresini tamamlamadan inen arkadaşlar var, tam süresini kullanan arkadaşlar var. Siz, kendinize göre matematik hesabı yapıp, bölüp çarpıyorsunuz; ama, öyle bir olay tahakkuk etmemiştir, öyle bir olay yoktur. Yani, ben sadece…Hini hacetle yapmıştır. Bakınız, şu anda, sizi 23 dakikadan başlattım ben, orada yarım dakika verdim -öbür arkadaşı 23'ten başlatacağım- 4 dakikalık da ilave süreniz oldu, 4,5 dakikayı sadece siz kullandınız; bu şekilde. Yani, efendim, hepsi böyle konuşuyor anlamında bir şey söylemeyiniz, böyle bir konuşma yok.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Peki, selamlıyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, demek ki, Sayın Başkanımızın adaleti böyleymiş. Benim söyleyecek çok sözüm var; burada sözümü bitiriyorum. İnşallah, bu kürsüden, hükümetinizin icraatlarını da değerlendirme imkânı buluruz. Seçim bölgem hakkında da, zatıâlinize, biraz evvel Konya milletvekilimizin teşekkürleri gibi ben de hitap etmek isterdim, ben de teşekkür etmek isterdim; ama, maalesef, Malatya da sizin üvey evladınız gibi görünüyor. Söylenecek çok sözüm olmasına rağmen, sözümü burada bitiriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum; bütçe hayırlı olsun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdoğan.

Anavatan Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı, Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan; buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) -Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 yılı bütçe tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce hepinize saygılar sunuyorum.

2006 yılı bütçesini görüşürken, hükümetin, ülkenin ihtiyacı olan yatırım programını ve en önemli hizmetlerini ortaya koyacağını bekliyor ve ümit ediyorduk. Maliye Bakanı Sayın Unakıtan "2006 yılı bütçesi, ödenen vergilerin her kuruşunun vatandaşlarımıza daha fazla iş, aş ve hizmet olarak dönmesini sağlayacaktır" deyince, hükümet, ülkenin kalkınmasına yönelik yatırım projeleriyle ilgili alternatif modeller üreterek, iş, aş ve hizmet yapacaktır diye sevindik. Ancak, üç yıllık AKP Hükümeti, ülkenin kalkınmasına yönelik yatırım projesi yapabilmiş değildir. Bir de ne görelim; iş yok, aş yok, hizmet yok; yani, Bakanın söyledikleri gerçek değildir.

Aslında, ülkenin ihtiyacı olan yatırım ve hizmetler bellidir. Acil eylem planında millete birçok programlar sundunuz; ama, hiçbirini uygulayamadınız. Aş olması için personele pay ayrılması gerekir, iş ve hizmet için kaynakların kamu hizmetine yönlendirilmesi gerekir. Kamunun ekonomideki payına baktığımızda, Avrupa ülkelerinin çok altında olduğunu görmekteyiz. Avrupa'da kamunun ekonomideki payı yüzde 50 seviyesindeyken, 2006 yılı bütçesinde ülkemizde bu oran yüzde 32'dir. Bu bütçe kaynaklarının önemli bir bölümü faiz ödemelerine gidiyor. Bu nedenle, kamunun ekonomideki payı yüzde 25'ler civarına gerilemektedir. Dolayısıyla, bu bütçe, hizmet bütçesi değil, suya düşen bir bütçedir. Her ne kadar "geçmiş iktidarlardan farklıyız" deseniz bile, AKP İktidarı da ülke kaynaklarını faiz harcamalarına aktarmaya devam etmektedir. Bakanlığın hizmetleri arasında, ülke çıkarlarına uygun şekilde dağıtılmış mıdır? Hükümet şunu bilmelidir ki, iş, sözü söylemek değil, yerine getirebilmektir. 2003 yılından bu yana anapara ve faiz olarak yaklaşık 500 katrilyon TL'nin rantiyeye ödenmiş olmasına rağmen borç stoku azalmamış, üstelik artmıştır. AKP İktidara geldiğinde 180 milyar dolar olan borç stoku, bugün itibariyle 245 milyar dolara yükselmiştir. 2006 yılında da 46 milyar dolar faiz ödemelerine gidecektir. Bu miktar, 2 500 000 kamu çalışanına ödenen miktarın yüzde 143'ü kadardır. Faize ayrılan parayla, ülkemizdeki demiryolu ağını, gidiş-geliş olmak üzere, 2 misline çıkarmak mümkündür. Başka benzeri bir örnek, rahmetli Turgut Özal'ın yaptığı gibi, İstanbul'a üçüncü köprü ve Kapıkule'den Şanlıurfa İline kadar otobanlar tamamlanabilirdi.

Ekonomimizin bir ayağı olan inşaat sektörüne kümülatif olarak bakıldığında, 2003-2005 yıllarında -59 uncu hükümet döneminde- üretici fiyat endeksinde yüzde 30 artış olurken, akaryakıtta yüzde 82, inşaat demirinde yüzde 64, çimentoda yüzde 72 oranlarında maliyet artışı olmuştur. Türkiye'nin en iddialı olduğu ve yurt dışında söz sahibi olduğu tek özel sektör olan inşaat sektörüne büyük bir darbe vurmuş, ayrıca, bu sektör çalışanlarını da darboğaza sürüklemiştir.

Ekonomimizin yüzde 30'unu teşkil eden inşaat sektörünü iflasa götürmenin hiç kimseye yararı olmayacağı kesindir. Türkiye'nin her tarafını inşaat şantiyesine çeviren rahmetli Turgut Özal ve Anavatan İktidarında, sadece toplukonut yapılmamış, aynı zamanda, telekomünikasyon, bilgi çağı, barajlar, kamu konutları, devlet hastaneleri, üniversiteler, ilköğretim, lise binaları kısa zamanda gerçekleştirilmiş ve Türkiye çağ atlamıştır. Birçok ilçe il yapılmıştır. Her köye okul, sağlıkocağı, yol, telefon ve elektrik Anavatan iktidarı döneminde yapılmıştır. Hiçbir müteahhit veya işadamı ayırımı yapılmamıştır; ama, siz, gelir gelmez, devam eden yatırım projelerinin müteahhitlerini "bunlar benim müteahhitlerim değil" diyerek cezalandırma yolunu seçtiniz ve 600 trilyona yakın alacaklarını da ödemiyorsunuz.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Hangi Anavatan?..

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Belediyecilikten gelen hükümet, hâlâ ülkeyi belediye mantığıyla idare etmekle kalmayıp, belediyelere bile yardımcı olamamıştır.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı genel müdürlükler ile köye yönelik hizmet müdürlüklerinde çalışanlar farklı muameleye tâbi tutulmakta, kurumlararası ücret farklılıklarıyla mağdur edilmektedirler. Kısacası, bu iş, konu dışında eködeme yapılmayan kurum kalmamıştır.

Sayın Bakanım, Anavatan olarak, Bakanlığınız çalışanlarına insanca bir yaşam ve ücret adaletinin sağlanmasından yanayız.

Gümüşova-Gerede Otoyolu, Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu, Bursa Çevre Yolu, Ankara-Pozantı Otoyolu, İzmir Çevre Yolu, Aydın Otoyolu, İzmir-Urla-Çeşme Otoyolu, Karadeniz Sahil Yolu Projelerinin tamamı 1987 yılında Anavatan İktidarında ve koalisyon dönemlerinde ihale edilmiş ve inşaatları devam eden projelerdir.

Burada vurgulanması gereken şey, yatırımların kişisel çıkarlar ya da eski hükümetlerce başlatılmış olmasına bakılmaksızın, yarım kalanların bir an önce tamamlanmasıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çalışmaları 1987 yılında Anavatan İktidarı döneminde başlatılan Gümüşova-Gerede Otoyolunun tamamının yaklaşık 20 yıldır bitirilmemesi, tarafımızca kolayca anlaşılır ve kabul edilebilir bir durum değildir. Gümüşova-Gerede Otoyolu projesinin, 2006 yılında, inşallah, bitirilebilmesi, artık, millî bir ödevdir. Anavatan Partisi İktidarı ve koalisyon ortağı olarak yer aldığı iktidarlar döneminde hız verilen uluslararası ve ulusal ağ bütünlüğü nedeniyle, belirlenmiş, bölünmüş yollardaki yapım çalışmalarına devam edildiğini görmek sevindirici; ama, henüz neticesinin alınmamış olması üzüntü vericidir.

Hükümet olarak çok önem verdiğiniz; ama, başarılı olamadığınız duble yol projesi olumlu sonuçlar vermemiştir. Aslında doğru dürüst uygulansa, işin ehli tarafından yapılsa, bu proje fikir olarak gayet iyi ve oldukça yerinde bir projedir. Hiç şüphesiz, ülkenin ve milletin hayrına olsa, biz de Anavatan olarak destek veririz. Ancak, bu güzel proje berbat edilerek yok edilmiştir. Hesap kitaptan yoksun olarak yapılan her işte olduğu gibi, yapılan yollar, kalitesiz imalat yapımından dolayı bir mevsim bile dayanmamaktadır. Ancak, bu durum hiç de şaşırtıcı değildir; çünkü, hesap eğri olunca, yollar düzgün olmaz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Hükümet dün kurulmuş değildir. Hatta, artık iş, öncelik yazmak değil, onları uygulayıp sorunları çözmüş olması gerekir. Bayındırlık eski Bakanı Sayın Ergezen görevden alınırken "ya yiyen gider ya da yedirmeyen" dedi. Ben burada Sayın Başbakana soruyorum: Sayın Ergezen yemediği için mi, yoksa yedirmediği için mi bakanlıktan alındı?! Buna bir açıklama getirmelisiniz.

Değerli milletvekilleri, trafik kazaları araştırma komisyonu raporuna göre ülkemizde trafik kazalarında her 55 dakikada bir can kaybı olduğu, yol ve çevre faktörlerinin yüzde 28 oranında etkili olduğu tespit edilmiştir. Her yıl binlerce insanımızın hayatını kaybettiği bu trafik canavarına karşı gerekli mücadeleyi yapmamak, insan hayatına saygısızlıktır. Trafik güvenliği için artırıcı önlem çalışmalarının yapılmadığını da görüyoruz.

Otoyollarımızda levhaların reflektif özelliği azalmış, yol çizgileri kaybolmuştur. Bunların acil olarak yenilenmesi gerekir.

Keza, yerleşim alanlarında her türlü canlı geçişinin engellenmesi için tel çit uygulaması yapılmamıştır.

Trafik kazalarının olmasında önemli rol oynayan aşırı yüklemenin tespiti için ön ihbarlı sabit kantar yapımına ilişkin bir çalışmanız görünmemektedir.

Önem verilmesi gereken bir çalışma da, 1999 yılı Marmara depremidir. Bu depremden sonra Kocaeli, Düzce, Yalova, Sakarya, İstanbul ve çevre yolları üzerindeki Boğaziçi, Fatih Sultan Mehmet, Haliç köprülerinin de yer aldığı 25 adet köprü ve viyadükün sismik güçlendirme işleri hayatî önem taşıdığı halde, neden yapılmadı?

Boğaz Köprüsünün koruyucu kaplamasını yenileyemiyorsunuz; neden?..

Sayın Bakanım, bütçe sunuş konuşmasında aynen şunları söylüyorsunuz; ben sizin söylediklerinizi okuyacağım, lütfen, izin verirseniz: "Bugüne kadar ülkemizde meydana gelen felaketlerdeki can ve mal kaybının yüzde 61'ini deprem afeti oluşturmaktadır. Bu afete maruz kalan bölgelerde yaşayan nüfus, ülke nüfusunun yüzde 85'idir. Yani, depremle her an karşılaşacak olan ve bu tehlike altında yaşamak zorunda olan nüfus sayısı 63 000 000'dur. Ülkemiz topraklarının yüzde 85'i, birinci ve üçüncü derece deprem bölgesi kuşaklarındadır." Devam ediyorum: "Son yıllarda yurdumuzda 195 adet hasar yapıcı deprem meydana gelmiş olup, 100 000'e yakın vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 650 000'in üzerinde de konut ve işyeri yıkılmıştır." Bu sözler size ait Sayın Bakanım.

Sayın Bakan, bunu bildiğiniz halde -üç yıldır tek başınıza da iktidarsınız- neden bugüne kadar hiçbir önlem almadınız? Bu sorunları sadece deprem şûrası düzenleyerek halletmeniz mümkün değildir. Öncelikle tedbir almalısınız, buna göre imar planlarını düzenlemelisiniz ve uygulamalısınız. Yapmanız gereken şey, deprem olursa ne yapmalı değil, deprem olmadan önce ne yapmalı bilincine varmanızdır. Bu bilincin devlet düzeyindeki karşılığı, yara sarmak değil, yara almamak politikası olmalıdır, Japonya'da olduğu gibi. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Bakanlığınızın deprem riski konusunda nasıl bir planlama yaptığı, ne gibi tedbirler aldığı, 2006 yılı bütçesinde doğal afetlere karşı neden daha fazla ödenek ayrılmadığı hususları karanlıkta kalmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1999 yılı depreminin sonucu olarak sadece Sakarya İlimizde 4 669 adet orta hasarlı yapının onarımı yapılmamış, 402 adet konut, 4133 sayılı Yasaya rağmen yıktırılmamıştır. Tunceli, Pülümür ve Bingöl depremlerinde hasar gören yapılar hâlâ onarılmamıştır. Depremzedeler, hâlâ, konteynırlarda oturmaya devam ediyorlar. Bırakın ülkenin genelini, artık, kapımıza dayanan İstanbul depreminin bile maliyeti, yaraların nasıl sarılacağı meçhuldür…

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Allah muhafaza!.. Allah muhafaza!..

RECEP KORAL (İstanbul) - Allah korusun kardeşim!..

MUHARRREM DOĞAN (Devamla) - Elbette Allah korusun, elbette Allah hepimizi korusun, bütün Türkiye'yi korusun, katılıyorum; ama, bunlara da önlem almak, sizin görevinizdir. Sayın milletvekilleri, hizmetlerde çifte standart ve bölgesel adaletsizlik olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin her bir karış toprağı aynı ve eşit değerdedir. Ülkenin her bir bölgesi, yoklukta değil varlıkta, fakirlikte değil zenginlikte rekabet edebilmelidir. Siirt-Pervari İlçesi Sayın Başbakanımızın seçim bölgesidir. 1997'de ihale edilen Pervari-Küçüksu yolu ödenek yetersizliğinden dolayı bitirilmemiştir. Bu yol yapılsaydı Van-Pervari arası ulaşım 300 kilometre yerine 120 kilometreyle sağlanmış olacaktı. Sayın Erdoğan'ın seçim bölgesine ne kadar önem verdiğini buradan görüyoruz.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Her tarafına önem veriyoruz biz Türkiye'nin.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Mersin ve İskenderun deniz ulaşımının birleştiği Gaziantep-Şanlıurfa otoyolu ile Şanlıurfa-Habur yolu uluslararası yoldur. Trafik çok yoğun olup günde 15 000 aracın geçtiği bu yolda ağır vasıtalardan dolayı fizikî şartlar bozulmuştur. Trafik güvenliğiyle trafik kazalarının önlenebilmesi için, 2006 yılı programına konulması ve ödenek ayrılması önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Karadeniz sahil yolunun Anavatan Koalisyon İktidarı döneminde projesi ihale edilmiş ve inşaatı hızla devam etmiştir; büyük bir bölümü geçmiş dönem hükümetleri tarafından yapılmıştır.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Yalan… Yalan…

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - 2006 yılı bütçesinde, Karadeniz sahil yoluna ayrılan ödenek nispeti kadar Gümüşova-Gerede, İzmir-Urla-Çeşme, İzmir çevre yolu, Aydın otoyolu, Pozantı-Ankara otoyolu, Gaziantep-Şanlıurfa otoyolu ile Şanlıurfa-Habur yoluna da aynı oranda ödenek ayrılmalıdır. Bu bölgelerarası hizmetleri eşit şekilde bölüştürmek, adaletin temel unsurudur. Ülke genelinde, Dargeçit İlçesi dışında, çıkmaz sokak konumunda başka bir ilçe yoktur.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Yalan bilgi vermişler size.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Git de gör de göreyim. Burada konuşacağına, git de Dargeçit'i gör.

Dargeçit'te, henüz, kadastro yapılmamıştır. Dargeçit İlçesi ile İdil İlçesi arasında kalan 19 kilometrelik yol yapılmış olsa, Şırnak, Habur ve Nusaybin'le ulaşım sağlanmış olacaktır. Şanlıurfa'nın şehir Merkezînden geçen ve halk arasında adı "ölüm yolu" olarak anılan yolda, 2003 ve 2005 yılları arasında, 3 yılda 20'den fazla kaza meydana gelmiş olup, bu kazalarda 13 kişi ölmüş, 74 kişi yaralanmış, bir kısmı da sakat kalmıştır.

Çevreyolunu yapalım Sayın Bakanım. Çağın gereği olan otoyollara neden karşısınız anlamış değiliz. Pozantı-Ankara arasında, 55 inci hükümet tarafından başlatılan otoyolu bitirebilseniz, Kapıkule-Şanlıurfa ve sınıra bağlayan bir otoyola kavuşturmuş olursunuz. Bu şekilde, Bulgaristan'dan giren bir araç, Suriye'ye ve Irak'a gidene kadar aynı standartta bir yoldan gitmiş olur; çağın gereği de budur.

AHMET YENİ (Samsun) - Duble yol yapıyoruz, duble yol.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Sayın Bakanım, E-95 yolunu söyledik; Urfa Çevreyolunu.

Bir başka önemli konuysa, ülke genelinde mevcut 3 225 belediyeye hizmet veren  İller Bankası Genel Müdürlüğü, bu belediyelere hizmet etme amaçlı bir kurum değil, kâr amacı güden bir kurum haline gelmiştir. Belediyelere tanınan yüzde 35 faiz oranı fazla; yüzde 5'e indirilmesi ve 5 yıla kadar geri ödemesiz dönem uygulamasına geçilmelidir. Belediyelerimizin araç gereç ve malzeme ihtiyaçlarının karşılanması için verilen yüzde 9 kredi faiz oranı yüksektir. Bu faiz oranının yüzde 2 ilâ yüzde 5 civarına çekilmesi, belediyelere daha sağlıklı hizmet getirecektir. İller Bankası, belediyelerin patronu olmaktan çıkarılmalıdır. İller Bankası, belediyelere patronluk eden değil, hizmet eden, onların sorunlarını çözen bir kurum haline getirilmelidir. Ancak, 2006 yılı bütçesinden yatırım için ayrılan ödeneğin 602 000 000 YTL olarak belirlenmesi, İller Bankasını küçük ve verimsiz bir hale getirecektir.

Değerli milletvekilleri, Bolu Dağı Tünelinin, Allah'ın izniyle, 2006'da açılışını yapacaksınız. Dörtte 3'ten fazlası, geçmiş hükümetler zamanında yapılmıştır. Yani, şimdi, açılışını yapınca, siz mi yapmış olacaksınız?!

AHMET YENİ (Samsun) - Geçmiştekilere teşekkür etmesini biliriz.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Kapıkule'yi Ankara'ya siz mi bağlamış olacaksınız?!

Eminim ki, büyük tantanalarla bu açılışı yapacaksınız. Harcayacağınız parayla da, en az, 20 köyün yolunu asfaltlayabilirsiniz.

Mevcutları satarak çağ atlayacağınızı sanıyorsunuz. Çağ atlama, yüz yılda bir olur, onu da rahmetli Turgut Özal yaptı. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bravo! Bravo Sayın Vekilim!..

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum, size teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, izninizle, İller Bankasında ne oluyor, birlikte bakalım. Belediyelere 2005 yılında verilen krediler, talimatlarla ara ara durduruldu. Bu süre zarfında, durdurulduğu zaman, AKP'li belediyelere kredi verildi, diğer belediyelere "durduruldu" diye verilmedi ve ayırım yapıldı.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Mümkün değil… Mümkün değil…

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Dünya Bankasından… (AK Parti sıralarından gürültüler)

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - O doğru değil!..

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Efendim, Sayın Bakanım, bize, zaten… Cevap vereyim…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… Hatibi dinleyelim efendim.

Buyurun Sayın Doğan, konuşmanıza devam edin.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bilgiyi yanlış almışsın…

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Dünya Bankasından gelen hibe paralar, sadece AKP'li belediyeler için kullanıldı…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - O da doğru değil!..

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - …60 milyar TL kredi talep eden, AKP'li olmayan bir belediyeye bu kredi verilmedi. Aynı kapasitedeki bir başka AKP'li belediyeye 300-500 milyar TL kredi verildi; doğru mu?!

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - 300 mü 500 mü?

RECEP KORAL (İstanbul) - Nerede o belediye?!

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - İller Bankasının İstanbul'daki tesisleri, İSKİ'ye verildi; doğru mu?

Erzurum İller Bankası Bölge Müdürlüğündeki çok büyük bir arsa, çok cüzi bir bedelle Erzurum Büyükşehir Belediyesine verildi; bunlar doğru mu?

AHMET YENİ (Samsun) - Yanlış mı olmuş?!

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Doğru ise, yasalara uygunluğu nedir Sayın Bakanım?.

RECEP KORAL (İstanbul) - Para da mı aldılar, bedava vermesi lâzım.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sana ne?! Belediye Başkanlığı bir kamu kurumu… Ayıp, ayıp!

BAŞKAN - Sayın Doğan, konuşmanızı tamamlayın.

Buyurun efendim.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın  Başkanım.

Değerli arkadaşlar, 2006 yılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum; sizlere de saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmalar yapılacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk konuşmacı, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 15 dakika.

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Enerji Bakanlığının bütçesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, çok fazla kurum var burada değerlendirilecek; ama, önce, Sayın Bakanım buradayken, ben, bir genel değerlendirme yapmak istiyorum. Bir kere, Türkiye'de izlenen  şu andaki politikayı, enerji politikasını Sayın Bakanın onayladığına bile inanmıyorum; çünkü, ortada bir politikasızlık var. Ne istediğini bilmeyen, iletimde, üretimde, dağıtımda ne yapacağını bilmeyen bir tablo, birbiriyle çelişkili bir tablo, doğalgazda farklı bir tablo, petrol ithalatında ayrı bir tablo; Türkiye'de her şey iç içe girmiş durumda.

Değerli arkadaşlar…

AHMET YENİ (Samsun) - Herkes kürsüye bir şey getirebiliyor mu?

BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen müdahale etmeyiniz.

Sayın Seyhan, Genel Kurula hitap ediniz, buyurun 

Buyurun, konuşmanızı sürdürünüz efendim.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Sizi zevkle dinleyeceğiz Sayın Tacidar Seyhan.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Evet… Teşekkür ediyorum.

Bilgi almak amacıyla ve arkadaşlarımı bilgilendirmek amacıyla kürsüye gelen her şey, hem milletvekiline hem bu ülkeye yakışır.

AHMET YENİ (Samsun) - Hayır, biz de getirelim…

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Teknolojiyle yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, lütfederseniz, ben, konuşmamı sürdürmek istiyorum. Bakın, Türkiye'de bir liberal ekonomi ortaya konulmaya çalışılıyor. Şimdi "liberalleşme denince planlama olmaz" deniyor. Bu mantık, bir kere, elektriğin doğasına aykırı; çünkü, elektrik, depo edilir bir şey değildir, depolanabilir bir şey değildir, süreklilik ister. Elektriğin kesintisiz olması lâzım, bir de sürdürülebilir olması lâzım. Bu, planlamanın yapılması gerektiği anlamını taşır. Eğer, siz, elektriğin üretimini tamamen özel sektöre açarsanız, planlamayı kime yaptıracaksınız?.. Elektriğin sürekliliğini, kesintisiz olmasını sağlayabilmek için, üretim yapan şirketlerin üzerine cezaî bir taahhüt mü koyacaksınız?.. Yapamazsınız böyle bir şeyi. Buna geçen ülkeler oldu; İspanya, Almanya oldu; geçmeyenler de oldu, Fransa hâlâ geçmedi, hâlâ, devlet, bir yerinde duruyor. Siz, eğer, elektrikte, piyasada rekabet yaratacaksanız  dahi, devleti, o rekabetçi sistemin içinde tutmak zorundasınız; ama, kamu, kamu kuruluşlarına dahi, rekabeti bozacak bir ayrıcalık tanınmadan; kamu, rekabet eden kuruluşun veya taraf olduğu kuruluşun, kamu kurumu veya özel kurum olduğuna bakmaz; kamu, ortada, serbest rekabeti düzenler. Bu nedenle, kamunun durduğu yer,  burada, çok önemlidir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de mutlak planlama gerektirir dedik; ama, Sayın Bakan göreve geldiğinden beri, Türkiye'de, en küçük bir yatırım dahi yapılmadı, bir tek temel atılmadı. Devlet, enerji yatırımlarını bıraktı. Elindeki barajları… Sayın Bakan diyor ki: "Elimizdeki barajları, bitmeyenleri özel sektöre devrettik; onların, piyasaya hizmet vermesini sağlayacağız." Sayın Bakan, yapamadığınız işi devrettiniz; bunu, nasıl, başarı diye sunarsınız? Sizin göreviniz, onları bitirmek. Sizin göreviniz, piyasada istikrar oluşturmak. Sizin göreviniz, bu ülkeyi, 2012 yılında çıkabilecek muhtemel enerji açığını kapatmak için, var olan büyümeyle özdeşleştirip, bizi rahatlatmak, sanayii rahatlatmak; bitiremediğinizi özel sektöre devredip, bu ülkede planlamanın yapılmamasını sağlamak değil.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Devletçilikten kurtulamadınız yani…

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, 4628 sayılı Kanunda revizyon yapılmalıydı; ama, yapılamadı, hiçbir tedbir alınamadı. Bugün Yenilenebilir Enerji Kanunu çıktı, Sayın Bakan söylesin bana, ruhsatların kaçı EPDK'dan çıktı, kaçı bekliyor? 2007'den sonra Türkiye'nin -2009'da veya 2007'de- enerji açığı ortaya çıkacak mı çıkmayacak mı? Arz-talep projeksiyonları nedir? Bunu nasıl kapatacak? Yoksa, yumurta ağza geldiği zaman, Sayın Bakan "ben nükleer yapacağım, bu ülkenin enerji ihtiyacı var" mı diyecek? Ben bunu çok merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, önemli olan, arz güvenliğini, enerji elde etmekle  sağlayamazsınız. Arz güvenliğini, planlı enerji yatırımları yaparak sağlayabilirsiniz. Durmanız gereken yer burası. Önemli olan budur. Bizim dediğimiz, kamu bu işlerin hepsini yapsın değil, kamu, piyasada stratejik enerji politikasını sürdürebilmek için doğru yerde dursun. Kamuyu çekersiniz, arz güvenilirliğini ortadan kaldırabilirsiniz, bunu kastediyorum. Birsürü ülke bunu yaşıyor. Kamuyu doğru yerde yapılandırmak hepimizin görevi.

Bakın, elektrik açığı çıktı, elektrik alabileceğimiz yer Bulgaristan, bir tek oradan gelen hat var. Onun dışında, bu ülke, yatırımını içeriden yapmak zorundadır. İnşallah gereksinim duymayız. Oradan da gelecek elektrik 6,7 milyar kilovat/saat; hepsi bu; gelebilir oradan.

Değerli arkadaşlarım, enerjide sürdürülebilirlik esastır, temiz olması, ucuz olması önemlidir; ama, bunun kadar da, arz güvenliğinin olması, sürdürülebilirliğinin olması önemlidir. Bu nedenle, kamu, içinde olmalıdır, rekabetin taa göbeğinde olmalıdır; eşit rekabetçi koşullarıyla özel sektörle mücadele etmelidir.

Kontrat devrine geliyoruz… Doğalgazda da bir hata yapıldı. Burada Sayın Kapusuz oturuyordu, dedik ki: "Doğalgazı getiren aynı olacak, dağıtan aynı olacak, buna engel olun. Piyasada rekabeti böyle hızlandıramazsınız, ucuzlatamazsınız. Bu, stratejik açıdan çok önemlidir." Sayın Kapusuz "ben arkadaşlara sordum, bu öyle değilmiş, herkes girebilir" dedi. Sonuca bakar mısınız!.. 20 dakika burada biz bunu haykırdık. Sayın Bakan da inanmıyordu inanıyorum, bunun böyle yürüyeceğini düşünmüyordu; ama, nasıl buna onay verdi, nasıl bu kanunu önümüze getirdi, hâlâ hayret ediyorum!

Değerli arkadaşlar, bakın, bir uyarı daha yapmak istiyorum: Eğer getiren aynı, dağıtan aynı olursa, kamu burada yine stratejik açıdan arz güvenliğini sağlayamaz. Bir tek borudan geliyor, 4 firma onu dağıtıyor. Arkadaşlar, bir boru; biri taahhüdü yerine getiremediğinde kimin gazını keseceksiniz?! Kimin gazını keseceksiniz; o da belli değil. Dağıtan borudan mı keseceksiniz; o da belli değil. Yarın bir gün o gazın debisi düşerse, burada ne hale geliriz biliyor musunuz?! Zaten doğalgaz depolamasında ciddî bir sorunumuz var, gerekli önlemleri alamadık. Sayın Bakan aldıysa bize burada anlatsın, alamadık. Bir tek Silivri'de 2006'da bitecek tesis var, o da yeterli değil. Sayın Bakan, her konuşmasında "stratejik rezerv" diyor, "biz kendi rezervlerimizi Tuz Gölünün altına gömeceğiz" diyor; ama, Sayın Bakan, Tuz Gölünün projelendirilmesini bitirmediniz daha doğru dürüst. "Marmaray'a rezerv yapacağız" dediniz; rezervi yapacak projelendirmeyi orada da tamamlayamadınız. "Kömürde devrim yaptık" dediniz; Elbistan B'yi bitirdiniz, Elbistan B'de daha kömür ihalesi yapılmadı. Elbistan A'dan kömürü ödünç alıp, Elbistan B'yi çalıştırmayı düşünüyorlar. Bu mu çağdaşlık?! Bu mu arz güvenliği?! Bu mu, bu ülkenin enerji teminatı?! Böyle şey olmaz değerli arkadaşlarım!

Elektrik Piyasası Kanununda yine dikkatinizi çekiyorum; eğer bu kanun böyle çıkarsa, hiçbir Türk firması buradan dağıtım işini alamaz. 21 bölge var; Kayseri'yi çıkarırsak 20; strateji belgesine imza atmışız, 2006'ya kadar bunların tamamlanmasını taahhüt etmişiz. Bu kanun çıksın, eğer biz bölgenin bir tanesini dahi ihale edebilirsek başarıdır; ama, mümkün değil değerli arkadaşlarım. Öyle ağır koşullar var ki, bu, özelleştirme değil yabancılaştırma oluyor, Türkiye'nin buraya dikkatini çekmek istiyorum, hiçbir yerli firmanın burada dağıtım ihalesini alması mümkün değildir. Bizzat dağıtımla ilgili konuşmamızda, Sayın Bakan bile endişeliydi, biz, bu işi kime yaptıracağız diye, kim yapacak bu yatırımı diye endişeliydi, ben de aynı endişeyi taşıyorum; lütfen, dikkatli olsun.

Sayın Bakan bunu Plan ve Bütçe Komisyonuna yıktı -Plan Bütçenin Değerli Başkanı burada- kanun daha önce bize sevk edilmişti; bu kanun, dağıtımın özelleştirilmesiyle ilgili; ama, görüşülmedi. Sanayi Komisyonunda görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonuna gitti. Sayın Bakanı, dağıtımın içinde göremiyorum, lütfen görüşlerini Plan ve Bütçe Komisyonuna kendisi gelerek açıklasın, nasıl yapacak bu işi? Kime yaptıracak? Bakanlığından çıkarmamalıdır bu işi değerli arkadaşlar.

Bakın,  bu kanunun içerisinde 3 tane kanunu, Temmuz ayının başında siz çıkarmışsınız, 3 Temmuzda gönderilen kanunun içerisinde; Sayın Başbakan da o ayın ortasında, çıkan kanunları bir daha Meclise göndermiş -Bakanlar Kurulu kararıyla, çıkan kanunu görüşülmek üzere- komisyona da, Meclis Başkanlığı onuncu ayda göndermiş değerli arkadaşlar.

Sayın Atilla Koç'a biz haksızlık ediyormuşuz, uyuyor diye, anlaşılan uykuda olan birçok kişi var; ben iyi uykular diliyorum, sağlıklı uyanırlar inşallah!

Değerli arkadaşlar, bunun dışında EPDK'ya geleceğim. Biliyorsunuz, bu Mavi Akım çok önemli -süreme bakıyorum, çok az kaldı- EPDK görevini yapmıyor.

Arkadaşlar, vatanseverlik, bir de kahramanlık, bir yararlılık duygusudur. EPDK'da yönetimdeki arkadaşlar, bu ülkenin özerk kuruluşunu, bağımsız iradeyle yürütmek ve yönetmek üzere oraya geldiler. Aylardır tartışılıyor Mavi Akım burada, ben tartışmayacağım; ama, EPDK der ki, kamu zararı oluşmuştur; bu, bir görüştür, görüşünü tartışırım, oluşmamıştır; yine görüşünü tartışırım; ama, hiçbir şey demiyorsa bu EPDK sekiz ay içerisinde; ben, o EPDK'nın varlığını tartışırım. Hiç kimse ne yaptığının farkında değil! İçlerinden bazıları, Cumhuriyet Halk Partisinin avukatına ve hatta bana, siyasî baskı altında olduğunu söylüyor. Eğer o kurumda sorumlu vatandaşlık görevini yerine getirmek istiyorsanız, lütfen çıkın açıklayın, Türkiye'yi bu kaosun içerisinde bırakmayın. Yoksa, sadece bakanlık değil, Yüce Divana, oradaki insanlar da girer. Bakanlığın kendi dokunulmazlıklarını kaldırması gerektiğinin zırhına saklanarak orada sorumluluklarından kaçmasınlar değerli arkadaşlarım.

Altmış günde cevap vermiyor. Danıştaya dava açıyoruz, yine cevap vermiyor. Niye duruyorsunuz orada?! Neyi düzenleyeceksiniz?! Bize diyorlar ki, uzmanımız yok. Bir formülün yeniden düzenlenip düzenlenmeyeceğini orada bakıp bize bildirecek bir uzman yoksa, ben o kurulun varlığını tartışırım. Kurullar liyakat ister değerli arkadaşlarım. Bunu da göremedik.

Değerli arkadaşlar, kurumlara, çok az bir sürem kaldı, kısaca değineceğim. Bakın, bir kurumumuz daha var, Atom Enerjisi Kurumu. Bu, atom enerjisinin sağlıklı ve barışçıl yoldan yurt içinde kullanımını sağlamak için vardır. Nükleer araştırmaları yapar, yer tespit eder, Bakanlığa bildirir, Bakanlık da görevini yapar. Burada görevlendirilebilmek için, mutlaka, kendi kurum kanununda var, dört yıllık üniversite mezunu olmak, alanında ihtisas sahibi olmak, mühendislik fakültelerinin birinden mezun olmak şartı var; ama, elimde bir belge var, Sayın Okay Çakıroğlu'nun, fen-edebiyat fakültesi fizik bölümünden mezun olduğunu yazıyor. İhtisasına baktım, istedim, yanlışsa beni düzeltsinler, Fabrication Of Silicon Solar Celis, yani, silikondan yapılan güneş pillerinin fabrikasyonu. Bu ihtisasın atom enerjisiyle ne alakası var?! Herhalde görevlendirecek başka kişi bulunmamış! Aynı kişi, bir de Ulusal Bor Enstitüsünün Yönetim Kurulu Başkanı. Öyle ya, güneş pillerinin fabrikasyonu borla da alakalı, orada da görevlendirilmiş! Cumhurbaşkanlığının onayından da geçiyor bu; ama, nasıl gözden kaçmış? Bu işin gerçeği nedir, bilmiyorum; ben, Sayın Bakana soruyorum.

Yine, aynı kurumda personel alınıyor arkadaşlar. Kurumun kendi yönetmeliğinde, önce, KPSS aranır deniliyor, Kamu Personeli Seçme Sınavı; sonra, KPDS aranır deniliyor, Kamu Personeli Dil Sınavı. Sınava girip, orada görev alanların birçoğunun dil sınavı sonuçları yok, kurumda yok; varsa, açıklasınlar. Bir kısmı da, belgesini sonra almış. Kaldı ki, bunla da kalmamış değerli arkadaşlar; bu personelin görevlendirilmesiyle ilgili elimde bir Danıştay kararı var; keşke, sürem olsa da hepsini açıklasam. Bu Danıştay kararında diyor ki… Yetki Başbakana aitti değerli arkadaşlar, bazı ücretlerin belirlenmesi, komisyonların atanması; ama, bu süre içerisinde, yani, kurum ilişkilendirilince Enerji Bakanlığına, hep Enerji Bakanlığı yaptı. Elimdeki karar, onuncu ayın 4'ünde 2005'te çıkmış "yetki devri yapılamaz" diyor. Bu tarihten sonra yapılan her şey yasal değildir, her şey suçtur. Sayın Bakanın burada şahsî kusuru vardır eğer yaptıysa ve bu karardan sonra yapılan her atama yok hükmündedir. Eğer yapılmışsa bu karardan sonra bir atama, yok hükmündedir, derhal arkadaşlarımızın istifa etmesi lâzım.

Sürem bitiyor; ama, son olarak toparlıyorum Sayın Başkan. Çok kısıtlı bir zamana birçok şeyi sığdırmaya çalıştım ama…

Değerli arkadaşlar, Bor Enstitümüz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Seyhan.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu enstitü kurulurken, ölü doğuyor. Bu koşullarda enstitüyü…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bor mu?..

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Bor Enstitüsü.

…bu enstitüyü kurmayalım diye burada yine konuştuk.

Değerli arkadaşlar, Bor Enstitüsü, bor politikalarıyla ilişkilidir. Tek başına Bor Enstitüsünü düşünemezsiniz. Önce, bu ülkenin, borlara nasıl baktığını tespit etmesi, bor araştırmasını da buna göre yapması lâzım. Bu bütçeyle araştırma yaptırabilir misiniz?! 60 proje geliyor, 30'u kabul görüyor, TÜBİTAK'tan para istiyorlar; nasıl enstitü bu?! Nasıl enstitü bu?!

Bir de, Maden Kanununa biz "borlar devletin hükmü altındadır" dedik, bir şerh koyduk 2840 sayısına, Sayın Başbakan -bunu da Sayın Bakana soruyorum- Avustralya'ya gidip bir sözleşme imzaladı mı? İzmir'de yatırım yapmak isteyen bir firmayla ilgili sözleşme imzaladı mı imzalamadı mı? Bu sözleşme, değerli arkadaşlar, firmayla ilgili değil, Avustralya Hükümetiyle imzalanmıştır. İmzalanma tarihi 16 Haziran 2005 ve Avustralya'da internette yayınlanma tarihi 29 Kasım 2005. 2840 varken, Türkiye'de, İzmir yöresinde boratın çıkarılması ve işlenmesiyle ilgili Billiton'la bir anlaşma yapılmış mıdır, BHP'yle? Bu anlaşma 2840'a uygun mudur? Lütfen, Bakan bize yanıtlasın.

Sayın Bakanım buraya gelecek; ne diyeceğini biliyorum: Kömürde devrim yaptık, sodyum, bor, hidrür… İnanın rüyalarıma giriyor bunlar benim; çünkü, 3 senedir dinliyorum. Biraz da ne yaptığını söylesin.

Maden İşlerine geleceğim… Maden İşlerinde 70 kişilik kadro ihdası verdik biz Maden Kanununda, bunu yaptınız mı? MTA'nın bu bütçeyle arama yapması mümkün mü? Maden Kanununu çıkardık…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyhan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim zamanıma bakarak, bir daha aşmayacağım.

Değerli arkadaşlar "ruhsatlarda devrim yaptık" diyor Sayın Bakan,     "28 000 ruhsata çıktık…" Allahaşkına çıkın, buradan söyleyin, kaç tanesinde üretim yapılıyor; 2 500, 2 800… Değerli arkadaşlar, pratik istiyoruz biz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Yavaş yavaş oluyor.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Bir vizyon yok, bir vizyon yok. Böyle yapamazsınız; çünkü, enerjiye ve piyasaya bakış gittikçe daraldı, her şey birbirine girdi. Sayın Bakanın da ezberi bozuldu, o da karıştırdı. Başbakanlıktan gelen ayrı…

Burada, Yenilenebilir Enerji Kanunu çıkarken Hazineden sorumlu Bakan nöbet tuttu, onun derdi ayrı, Maliye Bakanı elektrik dağıtımını özelleştirmek istiyor, onun anlayışı farklı, onun derdi ayrı; bir olduğunu söylesinler, ben, burada hiçbir şey söylemeyeceğim. Böyle ayrılıkla enerji politikası yapamazsınız.

Hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı, Aydın Milletvekili Sayın Mesut Özakcan.

Sayın Özakcan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Özakcan, süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2005 yılı bütçesi 3,8 trilyon TL, 3,8 milyon Yeni TL olan Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün 2006 yılı bütçesi 3,9 milyon YTL olup, bunun yaklaşık 2,3 milyon YTL'si personel gideri, 1 000 000 YTL'si yaşamsal gerekleri karşılayacak nitelikteki mal ve hizmet alımı ve son olarak da 0,5 milyon YTL'si ise idame yenileme gideri olan yatırımlar olup, önümüzdeki dönemde petrol arama ve üretimi faaliyetlerinin kendisine yönelik bir proje yatırımından ya da yeni Petrol Kanunu ile kendisine verilmiş görevleri ve misyonu yerine getirebilecek maddî bir olanak sağladığını söylemek mümkün değildir.

3,9 milyon YTL ile 2006 yılı bütçesi, bütçe içerisinde yüzbinde 1 bile paya sahip olmayan, geçmişte bugünkü değerle 40 milyar ABD Dolarlık bir büyüklüğe eriştiği bilinen rafineri, iletim ve akaryakıt piyasasını başlangıcından beri uzun yıllar sevk ve idare etmiş olan ve bugün de yine önemli görevler yüklediğimiz Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün, ne yazık ki, henüz bir teşkilat yasası bile yoktur.

Bu Genel Müdürlük, 1980'li yıllarda 145 personeli varken, bütün kurumların gereksiz kadrolarla şişirilerek devasa büyüdüğü dönemlerde bile personel almamıştır. Genel Müdürlükteki en yeni personelin hizmet yaşı 15 yılın üstündedir. Bunun yegâne sebebi ise, burada özveriyle çalışan personele, 657 sayılı Kanunun tanıdığı haklar dışında herhangi bir eködeme verilmemesidir.

Bugün geldiğimiz noktada, kurumun kadrolu personel sayısı 109'dur. Genel Müdürlükte, az önce belirttiğim önemli görevleri yürüten ve yürütecek olan teknik personelin sayısı ise sadece 22'dir. Genel Müdürlüğün görevlerini layıkıyla ifa edebilmesi için, çok az sayıdaki personelin malî haklarının iyileştirilmesine de imkân veren bir teşkilat yasasının çıkarılmasına ihtiyaç vardır.

1954 yılında, 6326 sayılı Petrol Yasasıyla, Türkiye'de petrol ve doğalgaz kaynaklarının aranması, üretilmesi, rafinajı, taşınması ve pazarlanması yoluyla ülke ekonomisine katkı sağlama görevi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına verilmiştir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, dünyadaki tüm petrol şirketlerinde olduğu gibi, TÜPRAŞ, BOTAŞ, POAŞ, DİTAŞ, İSAŞ ve İPRAGAZ'la entegre bir yapıda oluşturulmuştur. Ancak, 1983 yılından sonra, özelleştirmelere hazırlık amacıyla, bu zincirleme yapı parçalanarak, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, yalnızca hidrokarbon arama ve üretiminden sorumlu petrol şirketine dönüştürülmüştür.

Türkiye'de, yabancı petrol şirketleri, cazip teşvik unsurları bulunan bir petrol yasası olmasına karşın, 1954 yılından beri, riski ve maliyeti yüksek olan arama yatırımlarına yönelmemişler; zengin rezervleri olan, aynı zamanda rezervuar özellikleri nedeniyle, maliyetlerin düşük, kâr oranlarının yüksek olduğu ülkeler ve bölgelerde yatırıma öncelik vermişler, Türkiye'de ise, arama yerine son derece kârlı olan pazarlamayı tercih etmişlerdir.

Avrupa Birliğinin enerji politikalarının ana ekseni, enerji piyasalarının serbestleştirilmesi, rekabete açılması için özelleştirme anlayışına oturtulmaktadır. Avrupa Birliği, yeni üye olmak isteyen ülkelere, enerji alanlarını hızla özelleştirerek piyasaya açmaları için yapısal düzenlemeleri yaparak ulusal parlamentolarından hızla geçirmelerini  âdeta dayatmaktadır.

Ancak, mevcut Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin yarısı, enerji sektörlerinin tamamını serbestleştirmeyi istememekte, tersine, devlet kurumlarını güçlendirerek direnmektedirler. Bu anlamda, Yunanistan, Portekiz, İtalya, özellikle Fransa gibi ülkeler en dikkat çekici örnek ülkelerdir.

Sonuçta, IMF ve Dünya Bankasının Türkiye'ye dayattığı ve Avrupa Birliğinin uyum yasaları adı altında elektrik, doğalgaz, petrol piyasası yasaları, Türkiye'de enerji sektörünün özelleştirilmesi, dışa açılması, daha doğrusu yabancılaştırılması anlamını taşımaktadır.

Türkiye enerji politikası, ABD ve Avrupa Birliğinin yetki alanındaki çokuluslu enerji holdinglerinin çıkarları doğrultusunda oluşmakta, Anayasaya yerleştirilen uluslararası tahkim mekanizmasıyla da yargısal güvence sağlanmış bulunmaktadır.

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, yapılan yasal düzenlemelerle, âdeta işlevsiz hale getirilmiş olup, ülkemizde enerji politikaları, ulusal çıkarlarımızın yok edildiği bir anlayışla, AKP İktidarınca sürdürülmektedir.

Akaryakıt üzerindeki yüzde 75'lere varan vergi yükü, yaşamımızın her alanına hayat pahalılığı olarak geri dönmekte, başta köylümüz, çiftçilerimiz olmak üzere, milletimizin hayatını karartmaktadır.

Kaçakçılık cenneti olan ülkemizde, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye büyük darbe vurduğu bilinmekte olup, Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün tahminlerine göre, Türkiye'deki akaryakıt kaçakçılığının yıllık en az 2 000 000 ton olduğu ifade edilerek, bu kaçakçılığın önlenmesi halinde bütçeye en az 4 milyar dolar gireceği belirtilmektedir. Son on yılda akaryakıt kaçakçılığından vatandaşlarımızın uğradığı zarar, bankalarda batan paranın, yani, 50 milyar doların üzerindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Meclis araştırma komisyonu oluşturulup görüşülmesine karşın, AKP Hükümeti, iktidarının dördüncü yılında, bu manzarayı seyretmeye devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, 175 katrilyonluk 2006 merkezî yönetim bütçesinde, 46 katrilyon TL, borçların faizine gidecek. 7,5 katrilyon sağlık için, 16 katrilyon eğitim için, 12 katrilyon bütün ülkede her alanda yapılacak yatırım için ödenek bulunuyor.

Devlet Su İşlerinin sulama ve barajlarla ilgili yatırım bütçesi âdeta sembolik hale getirilmiştir. Geçen yıl, Sayın Bakan (İNTES) Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikasının düzenlediği bir iftar yemeğinde, haber niteliğinde yenilikten söz ederek "Devlet Su İşlerinin yarım kalan yatırımları var. Biz, bu sene, bunları, inşallah, ele almayı düşünüyoruz ve şöyle yapacağız: Bunları sizlere açacağız. Bunları serbest piyasa usulü açacağız ve taliplilerine bunları vereceğiz. Elektrik mi üretirsiniz, sulama mı yaparsınız, ne yaparsanız" diye ifadelerde bulunmuştu. AKP Hükümeti, devletin elinde satacak bir şey kalmayınca, önümüzdeki günlerde, Sayın Bakanın bu hayali gerçekleşerek, yarım kalmış barajları da, elektrik dağıtım şirketlerini de pazarlayacaktır.

Peki, bunlar da bittikten sonra ne yapacaklardır; nükleer enerji santrallarını tezgâhlamaya çalışacaklardır. Oysa, Sayın Bakanın "linyitimiz var, suyumuz var; linyitten elde edilecek elektrik enerjisi potansiyeli 120 milyar kilovat/saat civarında ve halen, bunun 42 milyar kilovat/saatlik yüzde 35'lik kısmını değerlendirmiş durumdayız" diye kendi açıklamaları var. Daha dün, EPDK Başkanı, 216 milyar kilovat/saatlik hidrolik potansiyelimizin bulunduğunu açıkladılar. Diğer yenilenebilir -rüzgâr, jeotermal vesaire- kaynakları hiç dikkate almasak bile, sadece kömür ve su kaynaklarından elde edebileceğimiz elektrik enerjisi yaklaşık 350 milyar kilovat/saat. 2005 yılında, Türkiye'nin elektrik enerji tüketimi ise, 160 milyar kilovat/saat.

Değerli milletvekilleri, Enerji Bakanlığının, enerji talep projeksiyonu gerçekçi değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özakcan, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, 2002 yılında, Türkiye'nin enerji talebinin, 2005 yılı için 290 milyar kilovat/saat çıkacağını ifade ederken, Devlet Planlama Teşkilatı ve uluslararası kuruluşlar, 190 milyar kilovat/saat olarak hesaplamışlardır. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının 2005 yılı için 290 milyar kilovat/saat olarak hesapladığı tüketim, açıklanan yüzde 9,6'lık ekonomik büyümelere karşın, 160 milyar kilovat/saat olarak gerçekleşmiştir. Öyle sanıyorum ki, Bakanlığın bu yüksek enerji talep projeksiyonları ile nükleer enerji santrallarına zemin hazırlanmak istenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşlerinin sulama ve barajlarla ilgili yatırım bütçesinin âdeta sembolik hale getirildiğini belirtmiştim. Bununla ilgili Aydın İlimizde devam etmekte olan üç barajla ilgili ödenek rakamlarını vererek sözlerimi tamamlamak istiyorum.

En şanslı barajımız Çine Barajı; 1996 yılında başlamış, 2012 yılında bitmesi öngörülmüş, proje tutarı 775 trilyon, 2005 yılı sonuna kadar yapılan harcama 376 trilyon, 2006 yılı ödeneği 30 trilyon. Bu ödenekle, Çine Barajı, ondokuz yıl sonra bitecek. Aydın İlimizin içmesuyunu da temin edeceği İkizdere Barajı; 1995 yılında başlamış, 2011 yılında bitmesi öngörülmüş, proje tutarı 222 trilyon, 2005 yılı sonuna kadar yapılan harcama 36,5 trilyon, 2006 yılı ödeneği 8 trilyon. Bu ödeneklerle İkizdere Barajı da yirmiüç yıl sonra bitecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özakcan, lütfen, toparlayın.

MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım. Sağ olun.

Karacasu İlçemizde Dandalaz Barajı; 1993 yılında başlamış, 2010 yılında bitmesi öngörülmüş. Proje tutarı 102 trilyon, 2005 yılı sonuna kadar yapılan harcama 10 trilyon, 2006 yılı ödeneği 1 trilyon. Bu ödenekle Karacasu Dandalaz Barajımız doksaniki yıl sonra bitecek.

Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. Bütçemizin hayırlı olmasını dileyerek teşekkür ediyorum.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Özakcan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına üçüncü konuşmacı Balıkesir Milletvekili Orhan Sür.

Sayın Sür, buyurun.

CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan bütçe tasarısının Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi, çalışmalarımızı umutla izleyen çalışanlarımızı ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Tapu Kadastro bütçesine geçmeden önce bugünkü gazetelerde yer alan ve Bayındırlık Bakanlığımızı ilgilendiren bir konu hakkında, her ne kadar Sayın Bakanımız yerine yeni geliyorsa da, bir konuyu dile getirmek istiyorum. Evet, herhalde bizim çıktığımızı görünce o da geldi.

Değerli arkadaşlarım, bugünkü Milliyet Gazetesinde manşetten bir haber var. Konu, Karadeniz otoyolundaki kamulaştırma bedelleri. Bir teknik eleman olarak o haberi okuduğumda, inanın, tüylerim diken diken oldu. Böyle bir olay nasıl yaşanıyor, bir türlü anlayamadım; aslında anladım da, bunların çok gerilerde kaldığını düşünüyordum; çünkü, bu ülkede otoyol kamulaştırmalarında devletin nasıl soyulduğunu bundan önceki dönemlerde çok görmüştük; ama, sanırım, bir yenisiyle karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlarım, şimdi öyle rakamlar var ki, insan beyni almıyor. Şimdi, kadastro mühendisi olarak, takdir işleminin nasıl yapıldığını gayet iyi bilen bir arkadaşınızım. Karayollarının takdir komisyonu gidiyor, örneğin, Giresun'da Erik Limanı bölgesinde bir fındık bahçesinin dönümüne 19 milyar lira değer biçiyor, dönümüne. Arkasından, vatandaşımız mahkemeye gidiyor ve birden bire bu değer, dönümü 495 milyar lira oluyor bir fındık bahçesinin. Değerli arkadaşlarım, 25 kat artıyor değer, 25 kat!

Şimdi, listeler halinde verilmiş. Öyle rakamlar var ki, 10 kat, 15 kat, 20 kat. Yani, bu, devletin soyulmasından başka nedir; sayın Bakanım, bu konuda ne yapıyoruz, ne yapacağız? Birlikte bu ülkeyi bu durumdan nasıl kurtaracağız? Bunu size sormak istedim, bunu sizlerle paylaşmak istedim.

Değerli arkadaşlarım, gelelim Tapu Kadastromuzun bütçesine. Geçtiğimiz yıl yine bu kürsüde Tapu Kadastronun bütçesi görüşülürken, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ve Tapu Kadastro personelinin sıkıntılarını sizlerle paylaşmaya çalıştım, onların sıkıntılarını sizlere anlatmaya çalıştım. Aradan bir yıl geçti. Bu konuşmayı yapmadan önce, acaba, geçen yıl neler demişim diye, geçmiş arşivi şöyle bir inceledim, gördüm ki, değişen pek bir şey yok. Sorunlar aynı sorun, yaşananlar aynı dert.

Aslında, belki bu hükümetten, ülkenin emeğiyle geçinen işçisine, köylüsüne, emeklisine, dul ve yetimine, yaşam koşullarının iyileştirilmesi için bir şeyler beklemek gafletinde bulunan insanlar olarak hayal kırıklığını yaşıyoruz; ama, bu aksaklıkları size anlatmak zorundayız. Belki, biz bunları anlatınca bazı şeyler değişir umudundayız. Belki, çalışanlarımızın temsilcileri kısıtlı imkânlarıyla sizlere sorunlarını anlatıyorlar; dinliyor gibi görünüyorsunuz; ama, sonuçta geldiğimiz noktada, hiç dinlemediğiniz ortaya çıkıyor; çünkü, çalışanlarımızın yaşamlarında hiçbir iyileşme yok. Belki, biz burada bunları dile getirince şunu düşünürsünüz: Biz bunlardan sandıklar dolusu oy aldık, biz bunlar sayesinde iktidar olduk, milletvekili olduk, bakan olduk; hiç olmazsa, verdiğimiz sözleri yerine getirelim dersiniz de, insanlarımızın dertleri biraz azalır, biraz daha mutlu yaşarlar. Elbette, bu sözlere kulak tıkayabilirsiniz; bunun hesabını da, elbette, sonuçta sandık başında verirsiniz.

Değerli arkadaşlarım, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, yasaların kendisine verdiği görevi merkezde ve Anadolu'nun dörtbir yanına dağılmış 1 003 tapu sicil müdürlüğünde çalışan 1 098, 325 kadastro müdürlüğünde çalışan 488 mevcut personeline geçtiğimiz günlerde alınan 1 000 sözleşmeli arkadaşımızı da katarak yerine getirmeye çalışmaktadır.

Kurumun halen personel açığı, 4 000'in üzerindedir. Aslında, kurumda çalışanların bir kısmı, başka kurumlardan bu kuruma nakil yoluyla gelen arkadaşlarımızdır. Maalesef, başka kurumlardan bu kuruma nakil yoluyla gelen arkadaşlarımız, hiçbir hizmetiçi eğitimden geçirilmeden hemen kurumda göreve başlamaktalar ve Tapu Kadastroda çalışmaya devam etmekteler. Örnek olarak, geçtiğimiz günlerde, burada Kadastro Yasası görüşülürken de ifade etmiştim, köy imamları, tapu dairelerine tayin ediliyorlar ve ertesi gün göreve başlayıp, tapucu olarak işlem yapıyorlar. Değerli arkadaşlarım, tapu ve kadastro, ihtisas gerektiren bir alandır, öyle her önüne gelenin işlem yapacağı bir alan değil.

Ülkemizin tamamında kadastroya başlanması için, son yıllarda, gerek bütçe kaynaklarından, gerek dönersermayeden, gerekse dış kaynaklı kredilerden büyük paralar ayrılmakta, hükümet, hedef olarak, üç yıl içinde kadastronun başlanmadığı nokta bırakmamaya çalışmaktadır. Bu amaçla da, özel sektörümüzden faydalanma düşünülmüş ve özel sektörümüz de çok sayıda ihale yapılarak bu olayın içine çekilmiştir. Bugüne kadar çalışmaların başlanmadığı 10 000-10 500 civarındaki köy biriminde bu çalışmalar başlatılarak, ilk tesis kadastrosu tamamlanmaya çalışılmaktadır. 2005 yılı içinde 4 032 köy biriminde çalışmalar devam etmektedir.

Kadastro Genel Müdürlüğümüz, bu çalışmalarına, 1 603 birimde, ARİP projesi altında kaynak bulmuştur, 1 665 birime dönersermayeden kaynak aktarmıştır, 764 birimde ise kendi olanaklarıyla çalışma yapmaktadır; ama, bu çalışmalar bazı aksaklıkları da bugünlere taşımaktadır değerli arkadaşlarım. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bu aksaklıkları çözmeye çalışmakta; ama, sorunların büyük bir bölümü ortada durmaktadır. Özellikle, orman kadastrosunun tamamlanmamış olması ve orman kadastrosu yapılan bazı birimlerde yapılan orman kadastrosunun bugünkü teknik düzeyinin çok altında kalması nedeniyle tescil edilemeyecek konumda olması, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün işlemleri tamamlamasına, sonuçlandırmasına engel olmaktadır. Bu nedenle, orman kadastrosu acilen bitirilmeli ve bugüne kadar yapıldığı halde tescil edilemeyen orman kadastrosu alanlarındaysa yeni tekniğe ve teknolojiye uygun iyileştirmeler yapılmalıdır.

Yıllarca kendi çalışanlarının özlük hakları üzerine iyileştirme için bir kaynak bulamayan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğümüz, milyonlarca dolar harcayarak bu işlemi sonuçlandırmaya çalışıyor. Elbette bunun sonuçlandırılması ülkemiz için yararlı. Ama, kadastro çalışanları, bu çalışmalar yapılırken, kendi istemleri dışında geçici görevlere gönderilmektedir değerli arkadaşlarım. Ancak, zaten kıt kanaat geçinmekte olan kadastro çalışanları, geçici görevlere giderken yolluklarını zamanında alamamaktalar.

Müteahhitlerin sağlaması gereken yatacak yer ve şantiyeler, maalesef, sağlık koşullarına uygun değildir. Sözleşmeli personelin bir kısmı bazı müteahhitlerin baskısı altında çalışmaktadır. Bazı çalışma birimlerinde 3402 sayılı Kadastro Yasasının bazı maddelerinin dikkate alınmadan çalışmaların sürdürüldüğü rapor edilmektedir.

ARİP projesi kapsamında çalışmaların yapıldığı doğu ve güneydoğu bölgelerinde görevlendirilen personelin can güvenliği yoktur değerli arkadaşlarım. Çalışmaların yapıldığı bölgelerde çatışmalar sürmekte ve arazinin bazı yerlerinde mayınlar bulunmaktadır. 19 Eylül 2005 tarihinde mayın patlaması sonucu kadastro teknisyeni Fehmi Doğan yaşamını yitirmiş, Furkan Yazgan ve Ayhan Ağırbaş yaralanmışlardır. Yaşamını kaybeden değerli arkadaşımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar dileklerimi sunuyorum. Geçici görevdeki personelin yaşam koşullarının ve can güvenliklerinin acilen sağlanmasının, özveriyle çalışan bu arkadaşlarımıza borcumuz olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü çalışanlarının ortalama aylık geliri 600-750 YTL arasındadır. Kasım ayı itibariyle, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 1 950 YTL olduğunu düşünürsek, Tapu Kadastro çalışanlarının tamamının yoksullardan oluştuğunu buradan söyleyebiliriz. Bu bütçeyle bu arkadaşlarımıza sunacağımız 15-20 YTL'lik maaş artışlarıyla, bu arkadaşlarımızı, çağdaş, uygar bir yaşama yönlendirdiğimiz düşünüyorsak, gerçekten yanılıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bir taraftan övünerek gelir seviyemizin yükseldiğini söyleyeceksiniz, bir taraftan da çalışanlarınızı açlığa mahkûm edeceksiniz. Bunu nasıl içinize sindiriyorsunuz bilemiyorum, ama, ben, buna isyan ediyorum değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ORHAN SÜR (Devamla) - Geçen yılki konuşmamda da ifade ettiğim gibi, en azından dönersermayenin bir kısmının Tapu Kadastro çalışanlarına eşit olarak paylaştırılmasının, bu insanlarımızın, bu çalışanlarımızın sorunlarını bir miktar azaltacağını düşünüyorum. Örneğin, 2004 yılı rakamlarıyla dönersermayeden, Tapu Kadastronun gelirinin yüzde 30'u çalışanlarımıza dağıtılsa, ortalama aylık 157 YTL bir iyileşme sağlanacak; bunun yapılması lâzım.

Yine, geçen yıl söyledim; çeşitli kamu kurumlarında çalışanlara değişik adlarda bazı ödemeler yapılıyor. 59 uncu hükümet döneminde de bazı kurumlar için yasalar çıkarıldı. Bazı kurumlarda çalışanların gelirlerden pay alması sağlandı; ama, ne hikmetse, Bayındırlık Bakanlığı çalışanlarına bu şans verilemedi.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda, biliyoruz ki, çalışanlarımızın temsilcileri de çeşitli şekillerde bizlere görüşlerini ifade ettiler, biliyorum ki, hükümete de görüşlerini ifade ettiler; ama, eşit işe eşit ücret vereceksek, bunu, burada yaşama geçirmek zorundayız. Çeşitli kamu kuruluşlarında, çok, aynı işi farklı rakamlarla yapan insanlarımız var.

Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz aylarda, burada Kadastro Yasası görüşülürken, bir ara, sanki, Tapu Kadastro çalışanlarının bu sorunu çözülecekmiş gibi bir hava doğdu, sevindim; ama, sonradan geriye bırakıldı. Aradan aylar geçti; yine hiçbir değişim yok, yine hiçbir gelişim yok.

Değerli arkadaşlarım, gerek tapu sicil müdürlüklerinde gerekse kadastro müdürlüklerinde, temizlik malzemesi, boya badana, telefon, kırtasiye ve benzeri ihtiyaçlarla ilgili müdürlüklerce karşılanmaya çalışılan çabalar var. Hiçbir ödenek yok veya çok az bir ödenek var. Bu, istismara neden oluyor ve devletin küçük düşürülmesine neden oluyor. Bu konularda gereken önlem alınmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen, Genel Kurula teşekkür eder misiniz.

ORHAN SÜR (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Vilayet ve kaymakamlık binalarının dışındaki mahallerde görev yapan müdürlüklerin bina güvenlikleri Allah'a emanet edilmiştir. Bu binalarda saklanan evraklar, özel güvenlik gerektiren evraklardır. Binaların güvenliği için gereken önlemler alınmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, taşınmaz malikleri ve hak sahipleri, sicilleri üzerinde yazılı izinler veya mahkeme kararı olmadan yapılan bir değişiklikten zarar görmüşse, bu zarar devlet tarafından karşılanmaktadır. Bu zarar, zamanaşımına tâbi olmaksızın, kusurlu memura veya mirasçılarına rücu edilmektedir; yani, tapu çalışanları, yaptıkları hatalardan ötürü öldükten sonra bile sorumludurlar. Bu hataların bir kısmı kasten yapılmasına rağmen, büyük bir kısmı sehven yapılmış hatalardır. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü personelinin kasıtlı olmadan yapacağı bu tür hatalardan kaynaklanan tazminatlarının karşılanabilmesi için, dönersermayeye ödenecek işlem gelirlerinden bir fon oluşturulması gerekmekte ve personelin bu tür hatalarında yanında olmak gerekmektedir.

Ayrıca…

BAŞKAN - Sayın Sür, süreniz dolmak üzere.

ORHAN SÜR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Zaten, Tapu Kadastro teşkilatının sorunlarını anlatmakla bitiremiyoruz.

Ben, Tapu Kadastro çalışanlarını saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sür.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son konuşmacı, Çanakkale Milletvekili Sayın Ahmet Küçük; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; bütçe görüşmelerinin onbirinci turunda Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi ve ekranları başında 2006 bütçesinden bir şey bekleyen, işçileri, memurları, köylüleri, emeklileri, dul ve yetimleri, tüm Türkiye Halkını, illerine yatırım bekleyen insanları sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, esas konuya geçmeden önce, Çanakkale'nin DSİ yatırımlarıyla ilgili birkaç küçük problemini dile getirmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, Enerji Bakanımızın da burada olması ve esas olarak, Çanakkale'nin, DSİ yatırımlarının azlığı açısından dikkate değer bir il durumunda bulunması, bu konuda birkaç söz söylememi gerektiriyor.

Değerli arkadaşlarım, her sene Plan Bütçe Komisyonuna gidiyor ve bu konudaki Çanakkale'nin mağduriyetini dile getiriyorum. Bakın, ben, Çanakkale Milletvekiliyim ve Çanakkale, Türkiye'nin DSİ yatırımları açısından en mağdur ilidir. Sulanabilir arazilerin sulanması açısından Türkiye ortalaması yüzde 55'tir, Çanakkale'de ise bu oran yüzde 25'tir. Çoğunun tahmininin aksine, Çanakkale, bu konuda en mağdur ilimizdir. Bu konuyu, her sene, Plan Bütçe Komisyonunda dile getiriyor ve Çanakkale'deki yatırımlara olabildiğince en yüksek bütçeyi almak, en büyük ödeneği almak için mücadele ediyoruz; ama, maalesef, bu konuda gereğinin yapıldığını söyleyemiyoruz değerli arkadaşlarım. Bu sene yine gittik; bu konuda, dilimizin döndüğünce Çanakkale'nin mağduriyetini dile getirdik ve Çanakkale'de DSİ yatırımlarıyla ilgili olarak, başta Taşoluk Barajı, Ayvacık, Ege-Tuzla Barajı, Umurbey Barajı, Bayramdere Barajı ve Çokal Barajı gibi çok önemli barajların ödenekleriyle ilgili taleplerde bulunduk ve Çanakkale DSİ Şube Müdürlüğünün 122 trilyonluk ödenek talebine rağmen, Çanakkale'de, bu büyük su yatırımlarına ve küçük su yatırımlarına verilen ödenek sadece 20 trilyon. Bunun haksızlık olduğunu, doğru olmadığını ve Çanakkale'nin sulanabilir arazilerinin en geniş şekilde sulanması için, en kısa zamanda Türkiye ortalamasına ulaşması için, 37 trilyonluk bir eködenek talebiyle önergemizi verdik; ama, maalesef, AKP milletvekillerinin, AKP Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin oylarıyla reddedildi. Ben, bu konuyu tekrar dikkatinize sunuyor, saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Bayındırlık Bakanlığında iyi işler yapacaksanız, düzgün işler yapacaksanız, bunu, önce, Bayındırlık Bakanlığının teknik personeliyle gerçekleştireceksiniz; yani, bir Bakanlık, önce, işleri iyi yapabilmek için, işi yapan insanları mutlu etmek zorundadır; Bayındırlık Bakanlığı personelinin, yaşayabilir, mutlu, yaşam kalitelerini yüksek tutmak zorundadır. Öyle mi peki?! Değerli arkadaşlarım, bugün, Bayındırlık Bakanlığında, DSİ Genel Müdürlüğünde, teknik elemanların maaşları, maalesef, 800 000 000 ile 1 milyar arasında; bu, gerçekten, çok komik bir ücret ve inanın, bu ücret, diğer kamu kurumlarına bakınca da çok düşük; yani, ben, diğer kamu kurumlarındaki teknik personelin ücretlerinin çok yüksek olduğunu söylemek istemiyorum; ama, Türkiye'nin en büyük yatırımlarının şantiyelerinde çalışan, Türkiye'nin en büyük yatırımlarının hakedişlerinin altına imza koyan bu arkadaşlarımızın bu ücretleri alması… Örneğin, diğer kamu kurumlarında, eködeme, dönersermaye ya da görev tazminatı şeklinde, arkadaşlarımızın 1 400'den 2,5 milyara varan ücretlerle tatmin edilmesi, bu arkadaşlarımızın moralini bozuyor, onların performansını düşürüyor. Süratle, Bayındırlık Bakanlığı, bu personelin özlük haklarını iyileştirmeyi ve onları mutlu etmeyi başarmalıdır. Bunu başaramazsa, bu temel altyapı hizmetlerini başarmasının ve sağlıklı bir şekilde halletmesinin mümkünü yoktur.

Değerli arkadaşlarım, Afet İşleri Genel Müdürlüğüne birkaç kelimeyle değinmek istiyorum. Ülkemiz deprem ülkesi. Ülkemizin büyük bir çoğunluğu birinci derece deprem kuşağında ve ülkemiz, 1999 yılı başta olmak üzere, önemli depremler geçirdi; hâlâ, bu konuda hafızalarımız taze, çektiğimiz acıları unutmadık, çoğu yaraları daha saramadık. Zaman zaman, ufak ufak yokluyor deprem, aklımıza geliyor, ne yapıyoruz, ne yaptık diye bakıyoruz; ama, hiçbir ciddî işi halletmedik, halledemedik.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bu konuda, geçen yıl soru önergesi vermişim, 2004 yılı 14 Ekiminde gelen cevapta, kamu binaları açısından incelenen bina sayısının 782 olduğu, birkaç ilimizde, Van, Muş, Hatay, Şırnak, Antalya, Uşak, Ardahan, Çanakkale, Bitlis İllerinde 782 binanın incelendiği görülmüş, 64 tanesinin kullanılabilir olduğu, 707'sinde güçlendirilmeye ihtiyaç olduğu ve 11 tanesinin de yıkılması gerektiği ortaya çıkmış.

Değerli arkadaşlarım, örneğin Çanakkale'de 38 kamu binası incelenmiş, 3'ünün kullanılabilir olduğu, 35'inin de güçlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmış. Hemen aradım, bilgi aldım, ne oldu acaba Çanakkale'de, kaçında bu güçlendirmeyle ilgili çalışma başladı… Değerli arkadaşlarım, sadece 2 tane bölge yatılı ilköğretim okulunda güçlendirme ihalesi yapılmış, diğerlerinde hiçbir şey yok.

Değerli arkadaşlarım, biz depremle beraber yaşamak zorundayız; ama, insanları, göz göre göre Allah'a emanet ederek bu işi sürdüremeyiz. Bu işi Allah'a bırakacaksak, Allah'a havale edeceksek, o zaman, bu bakanlıkların, bu ödeneklerin, bu bütçelerin, bu Parlamentonun, bizim işimiz ne değerli arkadaşlarım?! Gereğini yapmak, çareyi bulmak zorundayız. Onun için iktidar oluyoruz, onun için görev istiyoruz, onun için gereğini yapmak ve en kısa zamanda bu sorunları çözmek ve insanları güvenli bir ortamda yaşatmak ve mutlu etmek zorundayız.

Değerli arkadaşlarım, konut sektörü bir canlanma içinde, inşaat sektöründe büyüme yüzde 19. Özellikle depremden sonra, uzun süre inşaatların yapılmamış olması, sektörde uzun süre bir durgunluk meydana getirdi. Yüksek faizlerin de olduğu bir ortamda konuta yatırım yapmak esas olarak çok cazip de olmadığından, çok ölü bir dönem geçirdik. Şimdi bir canlanma süreci yaşıyoruz; ama, bizim Çanakkale'de bir laf var; selden kütük kapıyor bazıları, değerli arkadaşlarım, selden kütük kapıyor. Kim?.. Bu bayındırlık sektörünün, inşaat sektörünün, konut sektörünün temel girdileri ne; demir, çimento, en başta da çimento. Çimentoda tatsızlıklar yaşıyoruz. Çimento fabrikaları bölgesel tekeller oluşturmuş durumda. Bakın değerli arkadaşlarım, çimento fabrikaları, özellikle Ege Bölgesinde oluşturdukları tekelle hiç kimseyi kazımıyorlar, kimseyi dinlemiyorlar. Bu konuda araştırma önergesi verdik. AKP Grubunun dikkatine sunuyorum: İzmir, Ege Bölgesi, çimento hammaddelerinin en bol bulunduğu, maliyetlerin en düşük olduğu yer. Çimentonun dünyada esas olarak maliyetinin 38-40 dolar olduğunu bilmiyor muyuz; 35-37 dolarlardan ihraç edildiğini herkes biliyor; ama, bu çimentoyu insanlara 80 dolardan, 100 dolardan satmak doğru mudur?! İnsaflı mıdır?!

Bunlar, aynı zamanda beton santraları konusunda da tekelleşmişler bölgede. Değerli arkadaşlarım, bakın, dikkatinize sunuyorum: C 20 betonu; Çanakkale'de 78 000 000-80 000 000 TL/metreküp, İzmir'de 74 000 000-75 000 000 TL/metreküp, Ankara'da 56 000 000-58 000 000 TL/metreküp. Bakın, Ankara'da çimentonun maliyeti en pahalıdır. Neden; çimentoyu yapabilecek hammaddenin en zor bulunduğu yer Ankara'dır; ama, Ankara en ucuz. Neden; tekelleşme Ankara'ya sıçramamış, Ankara'da rekabet var, onun için. Bağırıyoruz, çağırıyoruz, gerekeni söylüyoruz, kimsenin söz dinlediği falan yok değerli arkadaşlarım.

Rekabet Kurumunun yazdığı cezaları, bunların hiçbirisi daha ödememiş, hiçbir şekilde kontrol edilebilir değil, tam bir sömürü mekanizması. Bu konuyu da dikkatinize sunuyor ve bunun çaresini de yine bizim, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bulması gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, ulaştırma, bir ülkenin en temel meselesidir. Ulaştırma, insanların yaşam kalitesini artıran, sanayinin rekabet gücünü artıran, üretimini artıran en temel iş. Ulaştırma problemlerini çözemeyen hiçbir ülkenin, uluslararası piyasada rekabet edebiliyor olması mümkün değil. Temel bir altyapı hizmeti ulaştırma ve temel olarak, hepimiz biliyoruz ki, bu, karada demiryolları ve karayollarıyla, denizyollarıyla ve havayoluyla yapılıyor.

Dün burada Ulaştırma Bakanlığı bütçesi görüşüldü, Sayın Bakan dedi ki: "Biz 40 kişilik bir kurulla çok ciddî bir ulaştırma master planı hazırladık ve bu işleri çözüyoruz. Türkiye'de yanlış işler yapılmıştır, bundan sonra doğru işler olacak." Değerli arkadaşlarım, bu konuda ben, ulaştırma sorunlarıyla ilgili bir araştırma önergesi vermişim; üç yıldır bekliyoruz gündeme alınmasını, alınmıyor. Halbuki, bu konuda bir millî politika oluştursak, hep beraber çalışsak ve millî bir ulaştırma politikası hazırlasak ve bütün iktidarlar buna sahip çıksa, biz, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, denizyollarının taşımacılıktaki oranını komik rakamlardan alıp, yüzde 40'lara, 50'lere taşısak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Küçük, konuşmanızı tamamlayın.

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, demiryollarını işin içine katabilsek, demiryollarının oranını artırabilsek, karayollarında doğru tercihlerde bulunsak, Türkiye'nin rekabet edebilirliğini yükseltsek; ama, maalesef, bunların hiçbiri yapılmıyor.

Bakın, belli Hükümetler vardır ve daha çok belli projelerle anılırlar. Bu hükümet, değerli arkadaşlarım, duble yolla anılacak. Bu unutulmasın. Nasıl, geçtiğimiz Mesut Yılmaz Hükümeti Karadeniz sahil yoluyla anılmış ve onunla gelmiş, onunla gitmişse ve burada yol yapayım derken yolsuzluk yapmış, bugün Yüce Divanda yargılanıyorsa ve öyle anılıyorsa, Karadeniz sahil yolunu bitireceğim diye -Karadeniz illerinde teker teker- 2005'te bitireceğim diye söz veren Sayın Başbakan, bu yolu, bıraktık 2005'i, 2006'da bitiremezse, bu yolla gider, Karadeniz'den gider değerli arkadaşlarım.

15 000 kilometre duble yol yapacağım diye geldi.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Yapıyor!

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Bir Bayındırlık Bakanımız, 15 000 kilometre duble yapacağım dedi ve şöyle bir iddia ortaya koydu -saygı duyuyorum, bu konudaki takdirimi ifade ettim- iddiası olmayanlar büyük işler yapamazlar. 2 000 kilometre 2003'te, her sene 3 000 kilometre yapacağım, 15 000 kilometreyi bitireceğim dedi.

Değerli arkadaşlarım, üç yıl bitti. 8 000 kilometre yol yapılması gerekiyordu. Her taraf perişan, yarım yamalak yol dolu değerli arkadaşlarım.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Karadeniz'e gel!

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Yol yaparken, kaş yaparken göz çıkarır gibi, kazaya sebebiyet veriyoruz, kazalara sebep oluyoruz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Kazalar azaldı, azaldı.

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Bakın, kendi ilim Çanakkale... Eskiden Çanakkale deyince ne derlerdi…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - "Çanakkale geçilmez."

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - "Çanakkale geçilmez" öyle değil mi? Şimdi, Çanakkale gidilmez diyorlar. Sayın Bakanım Çanakkale'yi çok iyi biliyor. Çanakkale'nin toprağından ekmek yemiş bir arkadaşımız. Çanakkale'nin hakkını istiyoruz. 275 kilometre duble yol yapımı başladı Çanakkale'de, 275 kilometre.

Bakın, 15 000 kilometrenin 5 000 kilometresi bitmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Küçük, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Üçte 1'i bitmiş Türkiye'de, Çanakkale'de de 100 kilometrenin bitmiş olması lâzımdı; 5 kilometre bitmedi, 5 kilometre.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Bitecek, bitecek…

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Denizkent'ten, değerli arkadaşlarım, Lapseki'ye kadar her taraf şantiye halinde. 18 trilyonluk ihaleye çıktılar, 3 trilyon para verdiler değerli arkadaşlarım, maalesef, her taraf şantiye halinde, perişan, müteahhitler perişan ve berbat bir vaziyetteyiz.

Çanakkale, Türkiye'nin en zor ulaşılan ili. Türkiye'de hiçbir il yoktur ki, bir havaalanına 350 kilometre, dörtbuçuk saat uzakta olsun. Var mıdır değerli arkadaşlarım? Çanakkale'den, işleyen bir havaalanına dörtbuçuk saatten daha uzak bir il var mıdır? Sayın Bakanım defalarca geldi, Türkiye'nin en zor ulaşılan ili Çanakkale. Dostlarımızı, arkadaşlarımızı götüremiyoruz Çanakkale'ye bu yüzden.

Değerli arkadaşlarım, Çan-Çanakkale yolu…

BAŞKAN - Sayın Küçük, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Çan-Çanakkale yolu, değerli arkadaşlarım… Sayın Bakanım çok iyi biliyor Çan'ı. Çok iyi bilir, her sene gelir Çan'a. Çanakkale'nin aort damarıdır, aort damarı. Bu yol bitmezse, Çanakkale'de hareketliliği ve sirkülasyonu… Ekonomiyi harekete geçiremezsiniz. Çan'da üretilen 50 000 000 metrekare seramiğin 25 000 000 metrekaresini Çanakkale Limanından ihraç etmemiz lâzım; ama, bu yolu bitiremezsek olmaz. Bu yolu bitirmemiz lâzım.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda polemik de yaptık. İbrahim Köşdere arkadaşıma -o zaman dedi ki 2004'te bitireceğiz- 2004'te bitirin 97'de ihale olmuş bu yolu, seni sırtımda taşıyacağım dedim, Çanakkale'den Çan'a kadar. 2004 geçti, 2006 yazında bitirsin, gene sırtımda taşıyacağım değerli arkadaşlarım. Böyle bir şey olur mu?! Böyle bir şey olabilir mi?! (CHP sıralarından alkışlar)

Çan-Çanakkale yolunu bitirmezseniz, hiçbir sorunu çözemezsiniz Çanakkale'de. 275 kilometre duble yolun 100 kilometresini bitirmezseniz, Çanakkale'nin hakkını yemiş olursunuz. Çanakkale'nin hakkını istiyoruz. Çanakkale'nin hakkını vermezseniz Sayın Bakanım, o zaman, biz, bu Çanakkale milletvekillerini Çanakkale sokaklarında gezdirmeyiz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hesap sorarız onlardan.

Sevgiler, saygılar sunuyorum. Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Sayın Başkanım, Çanakkale Milletvekili olarak, kısa bir açıklama hakkım doğdu; söz istiyorum.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Hayır efendim, sataşma yok.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sataşma yok Başkanım.

BAŞKAN - Efendim?.. Sayın Köşdere…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sataşma yok Başkanım.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir sakinleşelim de, Sayın Köşdere'yi duyayım.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Çanakkale Milletvekili olarak kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - "Sırtımda taşıyacağım" dedi, kötü bir şey demedi ki!

HALUK KOÇ (Samsun) - Sataşma yok.

BAŞKAN - Arkadaşlar, sükûneti sağlarsanız, Sayın Köşdere'yi dinleyebileceğim.

Evet, Sayın Köşdere…

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Çanakkale Milletvekili olarak…

BAŞKAN - Sayın Köşdere, sesinizi yükseltir misiniz; duymuyorum emin olunuz.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Çanakkale Milletvekili olarak, kısa bir açıklama yapma hakkım doğdu; müsaade ederseniz, İçtüzük 69 uncu maddeye göre kısa bir açıklama hakkım doğdu.

HALUK KOÇ (Samsun) -  Efendim, sataşma yok.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Efendim, teşekkür etmesi lâzım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, böyle bir usul yok.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Efendim "sırtımda taşıyacağım" dedi; bunda kötü bir şey yok ki, ne var ki!

BAŞKAN - Kısa bir açıklamanızı rica ediyorum.

Buyurun Sayın Köşdere. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere’nin, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Sayın Başkanım, teşekkür ederiz; bu, iltimas demeyeceğim; ama, güzel bir talebimizdi, bir jest yaptınız.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Evet, iltimas diyebilirsiniz!..

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Aynı adaleti biz görmüyoruz!

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Şimdi, Çanakkale hakkında konuşulunca, ben, her çıktığımda diyorum ki, biraz dikkatli olmak lâzım; yani, Çanakkale'de neler yaptığımızı bu kürsüden anlatmaya gerek yok, takdiri kamuoyuna ve halka bırakıyorum. Ahmet Küçük kardeşimiz ve ben     -İktidar Partisi ve muhalefet partisi milletvekili olarak- gerçekten, takdire şayan bir işbirliğiyle, dayanışmayla, yaptığımız her konuda kendilerine bilgi veriyoruz ve bilgi vermeye devam edeceğiz; ama, 120 kilometrelik bir yolu "hâlâ, 5 kilometre yaptınız" diye bir ifade kullanırsanız, halkımız sizi nasıl takdir eder, bilemiyorum. Çanakkale-Çan yoluyla ilgili Ahmet Küçük Beyin beni sırtında hiç taşımasına gerek yok; biz, halkı sırtımızda taşıyoruz, biz, halkı sırtımızda taşıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ama, 2004 yılında bitireceğiz ifadesini hiç kullanmadık. İşte, Bayındırlık Bakanımız da ilimizi çok iyi tanıyan bir Bakanımız. Elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. 2006'nın sonunda, Çanakkale'nin düzlüğüne indiğimizde, biz, onunla el ele tutuşur, halkımızla beraber, bu teşekkürü Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve hükümetimize yaparız.

Ancak, şunu da ifade edelim: Doğalgazı geçen hafta ihale ettik, sıfır tenzilatla ihale ettik, halkımız bayram yapıyor.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Başkan, Sayın Bakan cevap versin, ona ne oluyor.

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Yollarımızla ilgili, yoğun bir çalışmamız…

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - İcraatın içinde misin?..

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Doğrudur, bir ödenek sıkıntısı çektik; ancak, Başbakanımızın talimatıyla da bu ödenek sıkıntımız atlatıldı ve çalışmalarımız devam ediyor.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Söz al, öyle konuş o zaman.

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Buradan, hiç kimseye, böyle, gaz vermeye gerek yok. 120 kilometrelik yolun 30 kilometresinin sathî kaplamaları şu anda bitmek üzere. Biraz kış zamanına denk geldi. Biz, bu konudaki hassasiyeti biliyoruz. Biz, Ahmet Küçük ve diğer milletvekili arkadaşlarımızın uyarılarını saygıyla karşılarız; ancak, el ele tutuşup, bu yollarda yürüyeceğimiz günleri de, sabretsinler, görecekler.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Yollar yok Sayın Köşdere, yollar yok.

İBRAHİM KÖŞDERE (Devamla) - Saygılar sunuyorum.

Bütçemiz hayırlı olsun şimdiden.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köşdere.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.40

 


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma saati: 20.52

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37 nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Onbirinci turda yer alan bakanlık ve kurumların bütçelerini görüşmeye devam ediyoruz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030)  (Devam)

H) ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR  BAKANLIĞI

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

İ) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

J) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

K) ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

L) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU

1.- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

M) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

N) PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

O) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

Ö) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

P) KARAYOLLARI  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

R) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, söz, şahsı adına, lehinde, Kayseri Milletvekili Sayın Niyazi Özcan'a aittir.

Sayın Özcan, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NİYAZİ ÖZCAN (Kayseri) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 2006 yılı bütçesi üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere, lehte söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 1848 yılından beri, tam 158 yıldır faaliyetlerini sürdüren, eski adıyla Nafıa, yeni adıyla Bayındırlık ve İskân Bakanlığının ülkemiz kalkınmasında çok büyük rolü vardır. Bayındırlık, ülkelerin kalkınmasında lokomotif görevi yapar. Bir taraftan, 81 ildeki teşkilatlarıyla, kamunun yapım işlerini üstlenen Yapı İşleri Genel Müdürlüğü; her türlü dar günümüzde, karagünümüzde yanımızda olan Afet İşleri Genel Müdürlüğü; harita, imar, içmesuyu, kanalizasyon ve her türlü altyapısında belediyelerimizin yanında olan İller Bankası genel müdürlüğü; öbür taraftan, ekonominin gelişmesinde birinci faktör olan, ulaşımdaki hizmetleri, tarihî misyonu, birikimi ve hizmet anlayışına sahip Karayolları Genel Müdürlüğü; hiç de gözardı edemeyeceğimiz çok büyük arşiviyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın omurgasını oluşturur.

Sayın milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının ülke kalkınmasında bir ayrıcalığı vardır. En büyük Genel Müdürlüğe sahip olan İller Bankası, 3 225 belediye, 16 su ve kanal idaresi, 81 il ve ilçe özel idareleri olmak üzere, toplam 3 224 birimde hizmet vermektedir.

Bizim dönemimizde, İller Bankası, kâr güden bir kurum olmaktan çıkarılmış, hizmet veren bir kurum haline getirilmiştir. AK Parti döneminde kredi faiz oranları yüzde 35'lerden yüzde 9'lara indirilmiş, uzun vadeli yatırım kredileri beş yıldan on yıla çıkarılmış, ayrıca, üç yıla kadar geri ödemesiz dönem uygulaması başlatılmıştır.

İller Bankasının bir diğer önemli icraatı ise, belediyelere ait atıksu arıtma tesisleri enerji giderlerinin yüzde 50'sini karşılayarak çevre korunmasına katkıda bulunmasıdır.

En önemli değişimlerden birisi, hiçbir parti ayırımı düşünmeyen, bu güzel milletimizin her türlü görüşüne saygı duyan, şeffaf ve adil uygulamalarıyla, belediyelerimiz, İller Bankasıyla yeniden kucaklaşmış, İller Bankası, siyasî iktidarın bankası olmaktan çıkmış, yeniden belediyelerin bankası haline getirilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; diğer taraftan, 22 bölge müdürlüğü ve 1 470 taşra teşkilatıyla hizmet veren, toprağa ilişkin akitler, tesciller, siciller ve ülke kadastrosunun tesis hizmetlerini yürüten Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün, ülke kalkınmasında, sosyal ve ekonomik planlama çalışmalarında, hızlı kentleşmenin beraber getirdiği mekânsal problemlerin çözülmesinde, yurt kalkınmasında büyük rolü vardır.

Ülkemiz kadastro çalışmaları, cumhuriyetle beraber, seksen yıldan beri yapılmasına rağmen, yeterli başarı sağlanamamıştır. Bizim dönemimizde çalışmalara hız verilmiş, bugüne kadar 47 854 birimden 36 670 birimde kadastro çalışmaları tamamlanmıştır. Geri kalan 11 184 birimi, inşallah, 2006 yılında tamamlayarak, seksen yıldan beri başarılamayanı başarmanın gururunu yaşayacağız.

3402 sayılı Kadastro Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapan Kanunun yürürlüğe girmesiyle, hizmetlerin önü açılmıştır. Orman kadastrosu ile tesis kadastrosu birleştirilerek, daha önce süregelen ihtilaflı konulara çözüm getirilmiştir. Daha önce kadastro haritalarında yapılan hataları düzeltme yetkisinin kadastro komisyonlarına verilmesi ve bu komisyon marifetiyle gerekli düzeltmelerin yapılmasıyla, yıllardan beri süregelen mahkeme konularının sona erdirileceğini beklemekteyiz.

Geçmiş dönemlerde, gerek tapu ve kadastro hizmetlerine gerekse bu teşkilata hak ettiği değer verilmemiştir. Toplum olarak, değer verdiğimiz toprağın, ekonominin en büyük lokomotifi olan gayrimenkul piyasasının, devletin elinde bulunan atıl taşınmazların ekonomiye kazandırılması gibi konular düşünüldüğünde, çok daha önem verilmesi gereken bir kurum olduğu açıkça görülmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkelerin kalkınmasında ulaşım ve nakliye birinci derecede yer almaktadır. Eğer, siz, ürettiğiniz ürünü zamanında yerine ulaştıramıyorsanız ya da iş görüşmenizin birine yetişip ikincisini iptal etmek zorunda kalıyorsanız, daha da önemlisi, hızla küçülen dünyada ulaşıma ayak uyduramıyorsanız, geri kalmaya mahkûmsunuz demektir.

Bizim dönemimize kadar, ihmal edilen havayolu taşımacılığı, yıllardır bir çivi dahi çakılmayan demiryolları, üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen hiçbir yenileme yapılmayan tersanelerimiz ve deniz taşımacılığımız ülkemizi karayollarına bağımlı hale getirmiştir. İşte bu çerçevede, hükümetimiz, acil eylem planı kapsamında, 15 000 kilometre bölünmüş yol hedefine ulaşmak amacıyla, ana arterler, önceliklerine göre, bölünmüş yol çalışmalarını başlatmıştır.

Bu kısmı Sayın Muharrem Doğan'ın daha iyi dinlemesini istiyorum. 2002 yılı sonuna kadar toplam 4 309 kilometre bölünmüş yol yapılmışken, son üç yılda, 5 115 kilometre asfaltlanarak trafiğe açılmış, 805 kilometre üstyapısı tamamlanmış, 830 kilometre toprak tesviye bitirilmiştir.

Bu ne demektir; cumhuriyet tarihimiz boyunca yapılan bölünmüş yol 4 300 kilometre, son üç yılda, AK Parti döneminde yapılan bölünmüş yol 6 750 kilometre. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İktidarımızda, bölünmüş yol çalışmalarında çok büyük mesafeler katettik. Daha önce sürüncemede kalan problemli yollara öncelik vererek, kısa sürede ulaşıma açtık. Daha önce boş yatan makinelere karşı, şimdilerde makine sıkıntısı çekmekteyiz.

Karayolları çok önemli bir kurumdur. Bir taraftan ülkenin bütün kaynaklarını sömüren her türlü yolsuzluk iddialarının karıştığı ihaleler, üç yılda bitmesi planlanan Karadeniz otoyolları gibi; fakat,  onüç yılda tamamlanamayan otoyollar.  Şaibe karışmayan hiçbir ihale yok. Son üç yılda daha büyük ve daha çok ihale yapılmış olmasına rağmen, hiçbir yolsuzluk ve hiçbir şaibe dedikodusu olmamıştır. Bu bakımdan, Bakanlığımızı kutluyorum.

Sadece, hükümetimizin değil, ülkenin millî projesi haline gelen bölünmüş yollar, aynı yollardaki kazalar yüzde 50, yüzde 70 azalmıştır. Biz de bu canların kaybolmasını istemiyoruz Sayın Muharrem Doğan.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, bakın bu iki oldu.

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla) - Yolculuk süreleri kısalmış, ticarette hızlanma başlamış, akaryakıt tasarrufu sağlanmış, hız, kalite ve konfor gelmiştir.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Nereye kalite geldi; her yer delik deşik!

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen…

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla) - Tabiî, siz, eğer, 80 yılda 4 000 kilometre yaparsanız, bugün, bu Mecliste, bu çatı altında karayollarını tartışıyorsak, duble yolları tartışıyorsak, demek ki, bir şey yapıyoruz.

Hiç merak etmeyin, bakın, sathî kapmalar üzerine şimdi biz sıcak asfalt yapmaya başladık, beton asfalt yapmaya başladık. Olmayan şeyi konuşamazsınız! (AK Parti sıralarından alkışlar)

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Nerede?!

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla) - Duran araç kaza yapmaz, halkımız bunu çok daha iyi görüyor, çok daha iyi takdir ediyor.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Tabiî, tabiî… Belli!

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla) - Siz yapsaydınız da, stabilize yapsaydınız!.. Onu da yapamadınız. Onun için, halkımız da bizim bu yaptıklarımızla gurur duyuyor.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Gelin de, Ege Bölgesindeki yollara bakın!..

BAŞKAN - Sayın Özcan, Genel Kurula hitap edelim...

Buyurun efendim.

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla) - Kıymetli arkadaşlarım, Daha önceleri şaibeli ihaleler yapılır, avans adı altında, ihzarat adı altında, önce paralar ödenir, daha sonra devlet müteahhitlerin arkasından işini yapmasını beklerdi. Bakın, şimdi ne oluyor; ihale yapılıyor, hiçbir şaibe yok, müteahhitlerimiz devletine güveniyor. Bırakın avansı, bırakın ihzaratı, kendi öz kaynaklarını, kendi imkânlarını seferber ederek işleri yapıyorlar. Ondan sonra devletten alacağını gecikmeli de olsa alıyorlar. Onun için, ben buradan, bu kürsüden bütün müteahhitlerime, özverilerinden dolayı teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Özcan, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla)- Peki, ne değişti de, aynı personelle, aynı makineyle, krizden çıkmış bir bütçeyle daha hızlı, daha çok iş yapılıyor? Ülkemizde, her alanda olduğu gibi, bayındırlık hizmetlerinde de reformlar yaşanıyor.

Bakın, ben bir şey anlatayım. Bir adam yolda giderken iki işçi dikkatini çeker. Bakar, işçinin birinin elinde bir kazma, çukur kazıyor, diğerinin elinde bir kürek, arkadaşının kazdığı çukuru kapatıyor ve üzerini de bir güzel çiğniyor.

VEZİR AKDEMİR (İzmir)- İşte tam şimdi yaşıyoruz onları, görüyoruz.

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla)- Adam merak edip soruyor: "Siz ne yapıyorsunuz?" İşçiler cevap veriyor: "Biz görevimizi yapıyoruz." Adamın şaşkın bakışları karşısında işçi duruma açıklık getiriyor ve anlatıyor: "Aslında biz üç kişilik bir ekibiz. Birimiz çukur kazarız, birimiz fidan dikeriz, birimiz de toprağı kapatır çiğneriz. Ama, fidan diken arkadaşımız bugün izinli, raporlu. O gelmedi; ama, biz işimize devam ediyoruz, maaşımızı alıyoruz" der. 

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)- Sizin işler gibi!

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla)- Evet arkadaşlar, bugüne kadar biri çukur kazmış, biri kapatmış, fidan diken olmamış. İşte biz aynı işi yapıyoruz. Tek bir farkla; fidan dikiyoruz. Bu necip milletin emeğini, alınterini boşa heba etmiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ülkemizi yeniden yapılandırıyor, yeniden yeşertiyoruz, yeniden büyütüyoruz.

Zamanımın yetersizliği dolayısıyla, çok kıymetli Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve personeli hakkında ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüz hakkında konuşamadığım için onlara başarılar diliyor, tebrik ediyorum.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)- Fidan dikmeye gerek yok; dikilen fidanlara sahip çıkın yeter.

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla)- Konuşmamın sonuna gelirken, komisyonumuzun çalışma alanında bulunan imar kanunu, kıyı kanunu, yapı denetim yasası, mühendis meslek odaları, TÜMOB yasası konularında Sayın Bakanımın da desteklerini bekliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEZİR AKDEMİR (İzmir)- Sağ ol, sağ ol!.. Tamam, yeter!

BAŞKAN- Sayın Özcan, teşekkür ederiz.

NİYAZİ ÖZCAN (Devamla)- Bu bütçenin hazırlanmasında emeği geçen bürokratlarımıza, Bakanlık çalışanlarımıza teşekkür ediyor, Sayın Bakanımıza başarılar diliyor, bu bütçenin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olması temennisiyle, bütçeye "evet" oyu vereceğimi bildiriyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

Sayın milletvekilleri, Hükümet adına, Bayındırlık Bakanımız ve Enerji Bakanımız konuşacaklar. İlk konuşmayı Enerji Bakanımız yapacaklar.

Hükümet adına, Sayın Hilmi Güler; buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum ve bu bütçenin hazırlanmasında emeği geçen herkese -hem iktidar hem muhalefet hem bürokratlar- teşekkür ediyorum.

Aslında, farklı bir konuşma yapmayı düşünüyordum; ama, yine, rahmetli Uğur Mumcu'nun bir sözünü devamlı olarak hatırlayarak başlamak istiyorum. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan bahsederdi. Maalesef, bugün de, bütçeyle ilgili, 2006 yılıyla ilgili güzel çalışmalarımızı size anlatmak isteme niyetiyle buraya geldiğim halde, baktım ki, bu kadar ilgisiz, bu kadar yetersiz, bu kadar özensiz bir konuşmayla karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum. Onun için, rahmetli Uğur Mumcu'yu tekrar burada anıyorum; çünkü "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak" diye bahsettiği şeyin en güzel örneğini burada gördük. Belki, faydası olur diye, bunun cevaplarını da vermeye çalışacağım.

Şimdi, önce şunu ifade etmek istiyorum: Enerji sektörü, 5 katrilyonluk yatırımı ve 70 milyar dolarlık bir sektörü ifade ediyor. Bu, çok kişi için farklı düşüncelere insanı sevk edebilir; ama, biz dürüst bir iktidar olarak, bütün yatırımları hakkıyla yapmak isteyen ve ülkemizin geleceğini, çocuklarımızı, torunlarımızı düşünerek, ülkemizin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girecek bir hedefi seçtiğimiz için ve Başbakanımızın liderliği ve önderliğinde de bunu kararlı ve cesur bir şekilde, risk alarak yürütmek durumunda olduğumuz için bu çalışmaları size farklı bir üslupla, belki de, şu ana kadar benim açımdan alışkın olmadığınız bir üslupla sizlere sunmak istiyorum. Çünkü, bir yerde, karışık geçmişi olan, sisli, bürokratı moralsiz bir bakanlığı devraldık; bunu söylemeye gerek yok ve bunun küllerinden yepyeni bir bakanlık, dinamik bir bakanlık kurduk ve bu bakanlığı da şu anda şaha kaldırarak, çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu zaten halkımız, milletimiz görüyor. Daha pazar günü 27 tesisi İzmir'de açtık. Biz, öyle eskisi gibi senede bir iki tesis açan bir iktidar değiliz ve göstermelik temeller atarak da milleti uyutmak isteyen bir hükümet değiliz. Biz, vatandaşımızın 1 kuruşunu dahi ziyan etmeden, onun hakkını fazlasıyla verecek şekilde her paranın en az iki üç katı hizmet yaparak, sıkı pazarlıklarla ve çok verimli çalışarak bunları oluşturan bir hükümetiz. Dolayısıyla da, bu çalışmaları kararlı bir şekilde, risk alarak, hiç kimseden de çekinmeyerek bu çalışmaları yapıyoruz. Bunun örneklerini görüyorsunuz.

Bir ÇEAŞ, Kepez olayını düşünün. Senelerdir niyet edilip de, yapılamayan bir hareketti bu. 7 vilayette 11 baraj, 43 trafo Merkezîni geri aldık, bir kanunsuzluğu önleyerek ve 2058 yılına kadar kullanılacaktı bu tesisler ve bu 7 vilayete de bir çivi çakılmadı. Antalyası, Mersini, Adanası, 7 tane vilayet… Bu yapıldı ve bu, bir dönüm noktası oldu. Çünkü, biz, yolsuzluklarla, usulsüzlüklerle, kanunsuzluklarla mücadele etmek için geldik. Çoğumuz, siyasete işsizlik dolayısıyla atılmadık. Hepimizin işi gücü vardı. Bunu memleketimize bir hizmet olsun diye, milletimize bir hizmet olsun diye yaptık ve bu yükü de severek, şerefle yürütüyoruz. Temiz geldik, temiz gideceğiz; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın! (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET IŞIK (Konya) - Gitmeyeceğiz, kalacağız!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onun için, hiçbir şekilde, yok şunun adamıymış, yok bunun adamıymış, şunun yakınıymış, bilmem neymiş filan şeklinde hiçbir yakıştırmayla insanın kafasını bulandırmayın. Biz ne yapıyorsak bilerek yapıyoruz, kararlı bir şekilde yapıyoruz ve risk alarak yapıyoruz. Başka türlü olmaz. Biz bakanlık yapmıyoruz, biz savaşıyoruz şu anda. Bunu özellikle bilin. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ve kimse de karnından konuşmasın; açıkça, erkekçe, delikanlıca çıksın, belgesini bilgisini getirsin.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Daha öncekiler de öyle söylüyordu; şimdi Yüce Divandalar!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kime karşı savaşıyorsunuz?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yolsuzluklara karşı, şerefsizlere karşı, hırsızlara karşı, yolsuzlara karşı savaşıyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu böyle.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kuşadası'nı unutma! Ofer'i unutma!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Gelin, eğer bu noktada kararlıysanız -ki, öyle olduğuna inanıyorum, içinizde çok dürüst kişiler var, hatta fazla miktarda var- gelin beraber savaşalım. Kurtuluş savaşı böyle olur.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Hepimiz öyleyiz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hepiniz öylesiniz… İnşallah…

Ama, şu var; bakın, iyi niyetliyle, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı ayırıyorum.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Vakıflar Bankasında biz yemek yemedik.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hakikaten, en az sizi öyle kabul ediyorum. Ama ben diyorum ki, gelin size anlatayım. Sayın Genel Başkanınıza dedim ki: Ben size sabaha kadar, ne kadar isterseniz anlatayım; Grubunuza geleyim brifing vereyim. Randevu istedim, alamadım; ama, beni dinlemeden bu belgeleri, bilgileri incelemeden bu şekilde konuşmayı ben size yakıştıramıyorum. Yani, muhalefet etmenin de bir usulü vardır. Eğer siz güzel muhalefet yaparsanız biz daha güçlü oluruz. Yani, iyi bir sınıftan iyi talebeler çıkar; ama, zayıf bir sınıfta farklı hareketler olur. Onun için, sizden istirhamımız, gelin, ben size anlatayım, arkadaşlarım anlatsın, bütün ekibim gelsin anlatsın size bunları. Yani bunu mutlaka yapmamız lâzım. ANAP'ı zaten saymıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Çünkü, kötü reklam bile bir amaçtır. Bunu bahsetmek istemiyorum; çünkü, bütün bu anlaşmaların altında ANAP'ın imzası var.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Açtığınız tesislerde de var.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayma! Sayacağın günler yakın.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani bu anlaşmalar, hepsi gizli anlaşmalar yapılmış. Ben dahi bunu, bakan olarak, istediğim halde açıklayamıyorum.(CHP sıralarından "açıklayın, açıklayın" sesleri)

Gizli efendim… Gizli, gizli! (CHP sıralarından gürültüler)

Bakın, mukavele böyle yapılmış. Bakın şunu anlatayım… (CHP sıralarından gürültüler)

Bakın izah edeyim… (CHP sıralarından gürültüler)

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Şimdi Genel Başkanımla konuştum. Yanlış bilgi veriyorsunuz. Size, "Genel Başkan Yardımcıma sorun, onunla konuşun, ondan sonra" demiş.

BAŞKAN - Sayın Oral, lütfen…Karşılıklı konuşmayalım…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hayır. Sayın Baykal'a, ben, aynı zamanda eski bir Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olarak da anlatmak istedim.

V. HAŞİM ORAL (İzmir) - Yanlış bilgi veriyor efendim. Ben Genel Başkanımızla konuştum, lütfen!.. "Benim Genel Başkan Yardımcımla konuşun" demiş. Size randevu vermemiş değil. Genel Başkan Yardımcımızla konuşmak istememişsiniz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Halef-selef olarak anlatmak istedim. Peki, o zaman, ne zaman isterseniz…

Şimdi, bakın, ben, size şunu söyleyeyim…

V. HAŞİM ORAL (İzmir) - Bunu düzeltin, bunu düzeltin. Lütfen, lütfen…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hayır efendim, bakın, ben size çok kararlı söylüyorum. Defalarca da ifade ettim; ben, sadece Genel Başkanınıza, Genel Başkan olarak değil, eski bir Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olduğu için de anlatmak istedim.

V. HAŞİM ORAL (İzmir) - O bizim Genel Başkanımız; sizin muhatabınız.. Bizim...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ama, o dönemlerde belki paltoyla oturuldu, şu oldu, bu oldu, o ayrı mesele; o ayrı mesele. Neyse, şimdi geçelim. Şimdi, ben, ANAP'la ilgili olarak anlatıyorum.

V. HAŞİM ORAL (İzmir) - Bunu geçin; bu sizin söylediğiniz yalanı kurtarmaz! Ayıp!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bir dakika Beyefendi, bir dakika. Müsaade ederseniz ben izah edeyim. (CHP sıralarından gürültüler)

Şimdi, değerli arkadaşlar, size şunu ifade etmek istiyorum: Bu anlaşmalar, maalesef, uluslararası anlaşma niteliğinde. Yani, siz, şu Meclis, Anayasayı dahi değiştirebilirsiniz; ama, bu anlaşmaları değiştiremezsiniz; böyle anlaşma imzalanmış… Bunlara "kelepçe anlaşma" deniyor.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Kim imzalamış?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şu anda, kelepçeyi biz oynatmaya çalışıyoruz, kırmaya çalışıyoruz; yapmak istediğimiz bu.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Gizli oturum talebinde bulunursunuz; orada her şey anlatılır, her şey konuşulur! Savaş kararı veriyor bu Meclis! 

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Ve bu anlaşmaları, biraz önce konuşan Sayın Milletvekilimiz, ANAP'lı milletvekilimizin de milletvekili olduğu dönemde imzalanan anlaşmalar bunlar; işin garibi bu.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Kimin imzası varsa söyleyin.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ve şimdi, öyle bir durumda, biz bu kelepçeleri kırmaya çalışırken, elimiz kolumuz kanamak pahasına kırmaya çalışırken, gelip bu şekilde bir tavır almalarını, ben, siyasetin dürüstlük anlayışıyla bağdaştıramıyorum. Halbuki, biz, bunları tasfiye etmiştik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Neye yanlış diyorsanız, onu söyleyin; yuvarlak konuşuyorsunuz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, böyle bir ortamda, bakınız, biz, bir bakanlık olarak eski anlaşmaları düzeltmekle mi uğraşalım; ki, bunların içinde 1,9 milyar dolarlık tahkim var, uluslararası tahkim var. Bunlarla teker teker mücadele ettik ve bu tahkimlerin, rakam olarak söyleyeyim, 149 000 000 doları Bakanlığın aleyhine sonuçlandı.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Nasıl mücadele ettiniz, tahkime mi gittiniz?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -         785 000 000 dolarını reddettirdik, temizleyerek. Bunlar, hep, bir hukuk mücadelesiyle oluyor.       903 000 000 dolarlık kısmı da devam ediyor arkadaşlar. Bunlar, talep edilen rakamlar. Bunlar, daha evvel altına imza atılarak yapılan anlaşmalar.

Bir zamanlar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, koalisyonlarda talep edilen, şart olarak koşulan bakanlıklardan bir tanesiydi ve yanına da, muhtemelen, hep Hazineden sorumlu Devlet Bakanlığı istenirdi; ama, biz böyle bir şeyi yapmıyoruz. Biz, şimdi, 38 olan bakanlığı 22'ye düşürdük ve çok güzel bir şekilde, harikulade bir şekilde sürdürüyoruz ve bir enerji politikamız da var. Çok bilinçli bir şekilde, yerli kaynaklara, yenilenebilir kaynaklara ağırlık vererek, rekabeti esas alan bir çalışmayı sürdürüyoruz; ama, tabiî ki, çok kişinin ayağına bastık.

Bunların içinde, bu ayağına bastığımız kişiler, tabiî ki, istemeyeceklerdir ve kaldı ki, biz, öyle, bir dönemde, öyle, erken seçimle filan gidecek bir şeyde değiliz, yani hükümet...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Züğürt tesellisi denir ona…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Daha bunun, birkaç tane daha beş seneliği var (AK Parti sıralarından alkışlar) ve bu beş seneliklerden dolayı da, biz, sadece, iki yıllık değil, iki artı beş yıllık çalışmalar hazırladık, iki artı beş yıllık; yani, kalan iki yıl ve ondan sonra da beş yıllık çalışmalar yaptık.

AHMET IŞIK (Konya) - Artı bir beş daha…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Gayet tabiî… Yani, en azından bunları yapacağız. Allah bize nasip edecek; çünkü, biz, dürüst gidiyoruz, ciddî çalışıyoruz, bilerek gidiyoruz.

Ben, otuzbeş senedir bu memlekete hizmet ediyorum ve masanın dört tarafında da bulundum. Yani, biz, buralara, öyle, çikletten çıkar gibi gelmedik. Dolayısıyla, bilerek geldik ve bunu yaparken de bu sektörün içinden geldik.

HARUN AKIN (Zonguldak) - Sayın Bakan, size hiç yakışmıyor bu konuşmalar!

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Siz, Bakansınız!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, buradan devam ediyorum, devam ediyorum; ama, insan bazı şeyleri konuşurken utanır. (CHP sıralarından gürültüler)

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Çikletten çıkan varsa senin yanındakilerdir; onlardan burada yok!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, şöyle söyleyeyim: Bizim, şu anda yaptığımız çalışmalar içinde… (CHP sıralarından gürültüler)

Devam edelim arkadaşlar.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Çikletten çıkanları göster bakalım, kim var burada çikletten çıkan!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, bakın, biraz önce bir tanesi dedi ki: "1 metre çelik boru döşenmedi." İnsaf!.. Ya sayı saymayı bilmiyor ya dayak yememiş. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yani, şimdi, arkadaşlar, onyedi yılda yapılan çelik boru 4 500 kilometre; biz, şimdi, gelecek yıl 5 700 daha buna eklemiş oluyoruz. Şu anda 4 000 kilometresi bitti. Daha evvelden 5 ilde doğalgaz varken, Türkiye'yi doğalgaz şeyine çevirdik; yani, şehirler doğalgaza dönüştü. 25 tane il, şu anda, doğalgaza geçmiş vaziyette ve ayrıca da, gelecek yılın sonunda da 75 merkeze doğalgaz geçmiş olacak; yani, insaf! Bakınız, şu, haritası. Bu haritanın içinde…

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Iğdır var mı Iğdır?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakınız, yeşil bölgeler konut ve sanayide doğalgaz verilenler; ayrıca mor kısımlar da sadece sanayide gaz kullanan yerler. Bakın, bu harita, artık bembeyaz değil; bu harita tamamen… Bu da, aslında doğalgazı… Biz elektrik üretmek istemiyoruz aslında; çünkü, dışarıdan gelen bir kaynak bu, daha çok kömüre ve suya ağırlık verdik; fakat, bizim maceramız - hani, madem soruyorsunuz anlaşmaları- bir roman tabiriyle, yağmurlu bir kış günü başladı değil, bizim maceramız şu grafikle başladı. Doğalgazda normal trend böyle gidecekken, şöyle gidecekken, birden bir zıplama yapmış, ondan sonra gitmiş…

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Biz biliyoruz Sayın Bakan, o tarafa anlat!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bu tarih çok ilginç ve bakınız, hep bana Mavi Akımı soruyorlar, Mavi Akımın hesabını vereceğim, zaten veriyorum...

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Bu yazıyı Nazlı Ilıcak, siz Bakanken yazmış!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, bunu, her televizyonda her açıkoturumda anlattım, Mecliste kaç kere anlattım; şimdi de, yarın, kitap halinde, hepinizin, milletvekillerinin kutularına bunları koyacağız, ayrıca internette de bunu yayınlayacağız; her şeyimiz açık…

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Milletvekili kutusu da nereden çıktı Sayın Bakan?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakınız, şimdi maceramız bu grafikle başladı.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Bakan, milletvekili kutusu nereden çıktı?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İsterseniz elinize verelim; arzu ederseniz elinize veririm.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Omo kutusu mu Sayın Bakan?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, dolayısıyla... İster kutuya koyalım, ister elinize verelim; nasıl isterseniz. (CHP sıralarından gürültüler)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, buradaki mesele şu… Beyler, izah ediyorum; lütfen…

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Bakan, çikletten çıkanlara göndermeyin lütfen!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, ondan sonra, bakın, bu anlaşmaların şöyle bir kısmı var: Bir Turusgaz var, hiç kimse Turusgaz'dan bahsetmiyor, işin ilginç tarafı. Aynı, batıdan gelen borudan, aynı gaz, iki ayrı fiyattan geliyordu, Mavi Akım hariç.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Miktar nedir?! Bu da demagoji!

AHMET IŞIK (Konya) - Nasıl oluyor o Sayın Bakan?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Geliyor işte; Allah'ın bir hikmeti!.. O dönemin şartları. Her şeyi izah edecek halimiz yok; her şeyi de anlatırsam sabaha kadar anlatmam lâzım. Bakın, ben şimdi ikinci bir doktora yaptım bu konuda, ikinci bir doktora yaptım; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı doğalgaz doktorası yaptım. İzah ediyorum size; bu Turusgaz anlaşmasının aynı tarihli, aynı sayılı iki farklı şeyi vardı, metni vardı. Bakın, tekrar ediyorum; aynı sayılı, aynı tarihli, iki farklı anlaşmasıyla karşılaştık…

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Ne farkları vardı?..

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Kim yapmış o anlaşmayı?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  …ve bu anlaşmadaki formül değiştiği için, Mavi Akım da buna atıfta bulunduğu için, o dönemde -malum dönemde- hesabı verildiği için, şimdi, ben, bunun… Tabiî, yargıya, bizim şöyle bir saygımız var. Bakın, şimdi, herkes, yargının aleyhinde konuşuyor; yani, değişik konularda, güncel olarak da; ama, biz, yargının bağımsızlığına inanıyoruz, saygımız tam, ne aleyhinde, ne lehinde…

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de sizin için aynı şeyi söylüyor!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - …yargıya, bir şey, eğer, gittiyse…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Dokunulmazlıkları kaldırın o zaman!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - …bütün bizim hâkimlerimiz, savcılarımız, yargı mekânizmasının çok adil olduğuna inanırız; buna, gönülden de inanırız.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kaldırın dokunulmazlıkları o zaman; çıkın yargının karşısına!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  …ve dolayısıyla, buna göre hareket ederler.

Şimdi, sonuca geliyorum; bu anlaşmayı çok iyi inceleyin lütfen, çok iyi inceleyin… Bütün film orada…

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Burada Sayın Bakan!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Bütün film, bütün fırıldak orada ve biz, bu anlaşmayı, tarihe gömdük.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Bakan, 15 dakikadır, somut hiçbir şey söylemediniz; lütfen…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - …tarihe gömdük ve size şunu söylüyorum: Şu anda, hem Mavi Akımda, bakın, hem Mavi Akımda hem Turusgazda hem batıdan gelende, hepsinde fiyat düştü.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın Bakan, Turusgazdan ne kadar geliyor, Mavi Akımdan ne kadar geliyor?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Hepsinde fiyat… Mavi Akımda da düştü, hepsinde de düştü. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Birinde düşürdünüz, birinde yükselttiniz!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ayrıca, tekrar tekrar ediyorum…

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Dünyanın en pahalı gazını kullanıyoruz Sayın Bakan…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  …yarın, şimdi, benim, size, burada…

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Mavi Akım nasıl düşüyor?! Demagoji yapıyorsunuz!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Bakın, benim konuşma düzenimi bozup, yapmak istediklerimi, anlatma mı  istemiyorsunuz…

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya)   - Bir şey anlatmıyorsun ki, hikâye anlatıyorsun!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, yarın, size, metni vereceğim. Bakın, metni vereceğim; metni inceleyin...

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Her şey niyetle ilgili Sayın Bakan…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, size, tekrar, burada, sabahlara kadar anlatırım.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Niyetle ilgili, niyet…

TACİDAR SEYHAN (Adana) - 15 dakikadır hiçbir şey anlatmadınız Sayın Bakan, hiçbir şey…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, ben sizi… Bakın,  dikkat edin… Bakın, şimdi, ben sizi çok sempatik bulurdum; ama, bilgi eksikliğiniz bu sempatikliğinizi kapatıyor.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Onu söyleyin efendim, onu söyleyin! Ne alakası var?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -  Hayır,Tacidar Bey… Bakın, izah ediyorum. Bakın, 40 milyar…

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Somut konuşun! Rakam verin!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Somut söylüyorum, daha ne söyleyeyim!

AHMET IŞIK (Konya) - Tacidar Bey, müsaade edin!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, ben sizin avukatınıza bunları izah ettim ve belgelerini gönderdim. Ya sizin avukatınız size bunu anlatmıyor veyahut da başka bir şey peşindesiniz.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Acaba, burada, doğru mu söylüyorsunuz diye merak ediyorum şimdi.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Siz, aslında, birilerine, bilmeden hizmet ediyorsunuz.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Kime hizmet ediyoruz Sayın Bakan?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin dürüstlüğüne ben inanıyorum; ama, siz, birilerine, bilerek veya bilmeyerek…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Biz sizin dürüstlüğünüze inanmıyoruz!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, bakınız, bize bunu yakıştırmakla, bir gölge koyarak, birileriyle kontrastımızı kaybettirmek istiyorsunuz. Esas mesele bu, esas mesele bu.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayenizde ne kadar zararımız oldu?.. Sayın Bakan, yükûnde Türkiye ne kadar zarar etti?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Arkadaşlar, biz, 40 milyar metreküp doğalgazı "al ya da öde"de sildirdik. Ayrıca, bütün fiyatları, Mavi Akım dahil, hepsinde düşürdük. Yoksa, böyle olmasaydı…

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın Bakanım, yanlış bilgi veriyorsunuz. Bizim elimizdeki bilgi de sizin bürokratlarınızdan alınan bilgidir.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, zaten size anlatmam. Siz, bu konuda en son konuşma hakkı olan insanlarsınız. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Evet, en son konuşma hakkı olan kişilersiniz! En son konuşma hakkı olan kişilersiniz! Hatta, konuşma hakkınız dahi yok sizin!

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Yanlış bilgi veriyorsunuz…Demagoji yapıyorsunuz!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, bakın arkadaşlar, şu, göreve geldiğimizde elektrikteki oran yüzde 38'di, 62 de ithaldi. Yaptığımız, bu doğalgazdaki yük üzerimizden kalkınca, barajlara ve kömüre ağırlık verdik. Onun için de, şu anda 50-50 oldu ve biz, üç yıldır elektriğe zam yapmadığımız, hatta indirim yaptığımız için, biz şu anda hem ihracatçımızı hem sanayicimizi hem halkımızı koruyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) 300 kilovat/saat elektrik kullanan bir aileye her gün 5 ekmek katkımız oluyor bizim.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Bırak allahaşkına, bütün belgeler burada…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Tacidar Bey, üç senedir enerji konusunda konuşuyor, diyor ki: Elektrik depolanmaz falan… Elektrik depolanmaz, tamam da, kömürden elde ediliyor bu, sudan elde ediliyor. Bu depolanır; ama. Yani, bu inceliği bile -artık ben ne yapayım- anlatmak zorunda kalıyorum; ayıp oluyor bana da, bana ayıp oluyor! (AK Parti sıralarından alkışlar)

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Tesis yoksa nasıl işleteceksiniz ya, tesis diye bir şey var!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, bunun içinde… Bakınız, tekrar izah ediyorum; bundan dolayı…

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Tesis yoksa nasıl depolayacaksınız?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, enflasyon kendiliğinden düşmez arkadaşlar, sizler de biliyorsunuz neler çektiğimizi.

Şimdi, enflasyonu düşüren şeylerden bir tanesi... TEFE diye bir katsayıdan bahsedeceğiz. Bu, tarım, maden, imalat ve enerji fiyatlarına bağlı bir sepetten oluşuyor ve biz burada enerji… Enerji, hem imalatın içinde olduğu hem kendi başına da olduğu için, enerjideki grafik şudur: Bakın, enerjinin TEFE'si bu. Şimdi, enerji fiyatları arttıkça TEFE'yi artırıyor, enerji fiyatları düşünce, aşağı indiriyor; yani, enflasyon, böyle, emirle, "haydi, oturulacak, otur; haydi düşülecek, düş"le olmuyor.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Bakanım, vatandaşın cebinde parası yok…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bu, çalışma ve bilgiyle oluyor. (AK Parti sıralarından "palavrayla olmuyor" sesleri) Yani, palavrayla olmuyor, dediğiniz gibi; teşekkür ederim. Yani, güzel bir şey; çünkü, artık millet alışmıştı bu palavralara da, onun için, bir dönemi zaten sildi attı. Biz, yeni yüzleriz.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Akaryakıtta enflasyon yüzde kaç?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakınız, bizim şu andaki siyaset tarzımız size belki ters gelebilir ama, bilimsel ve tekniktir bizim çalışmalarımız. Varsa belgeniz, bilginiz, çıkarsınız ortaya, bilek güreşi yaparız sizinle; tamam mı...

Şimdi, buradaki çalışmada, bakınız, işte bundan dolayıdır ki… Biz, şu anda birkaç tane şey göstereceğim. Neler yaptınız deniliyor; işte doğalgaz… Nasıl göremezler, yani, nasıl şu açılışları göremezler! Biz fiyaka için temel atmayız. Bizim kompleksimiz yok. Başkası da başlasa, onun içinde bitirilmeye en yakın olanı bitiririz; çünkü, orada yetimin hakkı vardır, parası vardır, emeği vardır, ziyan edilmez; çünkü, su yatırımı beklemez, bir an evvel bitirmemiz lâzım. Bizim öyle bir kompleksimiz de olmadığı için, istiyoruz ki bir an evvel bitirelim; sulamamız olsun, millet tarımını sulu yapsın, içmesuyu olsun, elektrik üretelim. Her yıl 4 milyar dolar denize gidiyor beyler. Bu sidik yarışından dolayı, affedersiniz… 4 milyar dolar her yıl denize gidiyor. (CHP sıralarından gürültüler)

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Bugün ağzınız çok bozuk Sayın Bakan; kutuya koydun, ele verdin!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Tamam…

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Size yakışmaz ki.

ATİLLA KART (Konya) - Bu ne seviyesizlik!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakınız, şurada, ısınma amaçlı sahaları, Türkiye…

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Bakanım, lütfen düzeltin sözünüzü.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, lütfen…

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Lütfen sözünü düzeltsin. Burası yol geçen hanı değil.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, şöyle diyelim, idrar yarışı diyelim, peki, öyle diyelim…(CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi devam edelim…

BAŞKAN - Sayın Bakanım… Sayın Bakanım, lütfen biraz bekler misiniz… (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, lütfen…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, tamam…

BAŞKAN - Sevgili arkadaşlarım, şunu ifade etmek istiyorum: Şimdi, sizin sıralardan veya başka bir yerden her kelimeye itiraz ederseniz, kim nasıl konuşacak?! O zaman kişilerin sizden tek tek izin alıp konuşması lâzım. Böyle bir üslup olmaz. Her kelimeye itiraz ediyorsunuz arkadaşlar. İktidar, tahammüldür, doğrudur…(CHP sıralarından gürültüler)

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkanın, söylediği sözden bahsediyoruz; konuşmasından değil.

BAŞKAN - Hayır, ben başka bir şey diyeceğim.

Sayın Bakanım, konuşmanız sırasında bir ifade geçti…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, değiştirelim... Aslında, bu sözlüklerde de var.

BAŞKAN - O ifadenin sürçülisan olarak geçtiğini ifade edip, onu lütfen tutanaklardan çıksın; çünkü, yakışır bir kelime olmadı.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, aldım geri, tamam, aldım. Tamam, işin selameti açısından aldım, peki, tamam.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tutanaklardan çıkarılmasını öneriyorum.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Tamam, aldım. Aslında bu, sözlüklerde vardır, sizler de bunu iyi bilirsiniz ama, haydi aldık gitti.

Şimdi, devam ediyorum… (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Bakanım, daha özenli konuşmaya dikkat edelim, lütfen…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Burada söylenmez, burası Meclisin kürsüsü.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, bakın arkadaşlar; bakınız, şu, kömürde yapılanlar…

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sen o sözü düzelt önce, ondan sonra başla.

BAŞKAN - Sayın Bakan o kelimeyi, o cümleyi aldı.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Aldım, aldım. İçiniz rahat etsin.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sözünü geri almadı!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Almadı!

BAŞKAN - Tutanaklardan çıkaralım arkadaşlar.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Aldım, tamam, içiniz rahat etsin.

BAŞKAN - Tamam Sayın Ercenk, aldı, aldı.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - EPDK'ya gel!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, mühim olan mesajdır mesaj. Kelimelerle oynamayın.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Siz dikkat edin, başkasının kullandığı kelimeleri de burada kullanmayın. Türkiye Cumhuriyeti bakanına yakışmıyor bunlar.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakanım, bırakın onları EPDK'ya gelin.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, size başka bir şey göstereceğim, bakın. Şu var ya şu, bir torba bu, bu, torba. Bu, 25 kiloluk kömür dağıtmamız sonucunda elde ettiğimiz şeyler.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkanım, bu da doğru değil.

Bu ne Sayın Başkanım!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bakın, tam burada…

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkanım, bu doğru bir şey mi!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Arkadaşlar, dinleyin lütfen.

BAŞKAN - Arkadaşlar, sükûnetle dinleyelim.

Sayın Bakanım, Genel Kurula hitap ediniz efendim. Lütfen…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - 3 000 000 ton kömür, 25 kiloluk paketlere konarak, tek tek çıkıyor, yıkanıyor ve çevreyi de kirletmeden insanlara dağıtılıyor bu, fakir fukaraya dağıtılıyor. Tam ne yapar 25 kiloluk torbalarla biliyor musunuz; 3 000 000 ton kömür tam 120 000 paket kömür olur. Şimdi, bu, sosyal bir yardımdır.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Milletin fakirliğiyle övünen bir hükümet olur mu?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ama, bakınız, eğer, biz, Mavi Akımda filan bu anlaşmaları yapmasaydık, TKİ zarar edecekti, bu kömür dağıtımları olmayacaktı, elektrikten kömür üretimi olmayacaktı, elektrik fiyatı artacaktı, bizim dışa bağımlılığımız artacaktı.

Şimdi, biz, bunları özel sektöre açıyoruz, biraz önce ayıp gibi söylediler, bunları biz özel sektöre açıyoruz ve 70 000 000 liraya gelen rödovansı, biz 14 000 000'a düşürdük ve 14 000 kişiye ekmek çıktı buradan ve aynı zamanda, 50 ilâ 70 dolar kömürün tonu düştü.

Ayrıca, bu rezervleri, şimdi -terk edilmişti buralar- elektrik üretmek üzere ihaleye çıktık ve bunlar, şu anda ihaleleri yapılıyor, Çankırı Orta'da yapıldı, diğerleri yapılıyor ve elektriği, biz, yerli kaynaklarımıza bağlı olarak yapacağız, yerli kaynaklara bağlı olarak.

Aynı şekilde, Zonguldak'taki çalışmaları özel sektöre verdik, 23 sahayı verdik ve orada da hareket ediyor. Şimdi, şu da, aynı zamanda, madenlerde, MTA'ya yeni bir hüviyet kazandırıyoruz, MTA da, aynı şekilde, bütün kömür arama seferberliği, maden arama seferberliği çıkardı ve burada bulduklarımızı da devreye koyuyoruz.

Şimdi, bunları anlata anlata bitmez; ama, bir yandan yap-işlet-devretlerde üzerimizde birtakım sıkıntılar var. Bunları gidermeye çalışıyoruz. 31 tanesini 7'ye düşürdük, 7 projeye düşürdük ve yap-işlet-devretlerde 9 tane tahkim davası var. Bunlarla da aynı zamanda mücadele ediyoruz.

Öbür taraftan, şunu ifade etmek istiyorum: Biz, bir kere, vatanımızı, milletimizi çok seviyoruz. Sevgi emek ister. Sevgi fedakârlık ister. Sevgi cesaret ister. Biz de bunu yapıyoruz. Başta Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız olmak üzere, cesaretle, hiç kimseden korkmadan doğru bildiğimiz yolda risk de alarak gidiyoruz. Çünkü, biz, kendimizi bu memlekete, vatana adadık.

Bir misal vereyim, rakam olarak devam ediyoruz, Yenilenebilir Enerji Yasası, biliyorsunuz büyük kavga ve tartışmalarla çıktı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, size bir beş dakika eksüre vereceğim; lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yenilenebilir enerji konusunda 10 000 megavat müracaat oldu ve yaklaşık 600 tane de proje müracaatı var 10 000 megavatlık elektrik üretmek üzere. DSİ'nin 6 projesi özel sektöre verildi. Bursa'daki halloldu. Diğerlerinin de şimdi tekliflerini açıyoruz. Biz, yirmi senede, otuz senede artık baraj bitsin istemiyoruz. Cumhuriyetin, 2023 yılında, 100 üncü yıldönümünde son damlasına kadar suyu kullanmak niyetindeyiz. Ayrıca, maden arar gibi, petrol arar gibi su da arıyoruz. Ayrıca, yeraltındaki boşlukları tespit ediyoruz ki, oralara da su dolduralım diye, yeraltı sularını da zenginleştirelim diye.

Bir misal vereyim yaptığımız çalışmayla ilgili. Türkiye Petrolleri, Türkiye Kömür İşletmeleri, TTK, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi, DSİ; bunlar aslında hani bir zekâ testinde sorulsa, birbirleriyle alakası olmayan kurumlar gibi gözükür. Ama, biz şöyle yapıyoruz: Hepsini bir koordinasyon içinde çalıştırıyoruz. TPAO'nun şu ana kadar 3 000 sondajı var Türkiye'de yaklaşık. Mademki Türkiye 3 000 yerinde delinmiş, biz, bunu, petrol ve doğalgaz aramanın dışında, kömür kestiyse TKİ'ye haber veriyoruz, maden kestiyse Etibanka, Eti Madenciliğe haber veriyoruz ve böylece, yeni sahalar bulduk. Burada hiç masraf etmedik; sadece, eski bilgileri aldık, masaya yatırdık ve çözüyoruz. Özellikle Trakya'da yeni bir kömür sahası bulduk. Ayrıca, bakırda… Bunlar daha evvelden vardı, bunlar daha evvel hep yatıyordu. Bakırlar, madenler; bunlar şimdi bulundu. Bunların da hepsi süratli bir şekilde özel sektöre veriliyor, kamu da bunları yapıyor.

Bu arada, TAEK'le ilgili… Atom Enerjisinin başındaki kardeşimiz, TÜBİTAK'ta daha evvel TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı yapmış, çok bilgili, çok cesur, çok dürüst bir fizikçidir. Zaten atom enerjisi fizik olayıdır yani. Başındaki daha evvelki başkanlar da fizikçidir. Yani, ben bunu anlayamıyorum, ne demek isteniyor, ne deniyor; acaba, bundan sonraki birtakım çalışmalar için önü mü kesilmek isteniyor?.. Bunu da geçiyorum.

Bor Araştırma Enstitüsüyle ilgili, yakında, yaptığımız projeleri, elde ettiğimiz çalışmaları basınla ve sizlerle paylaşacağız. Bu, kendine özgü bir enstitüydü, kurduğunuz için size teşekkür ediyorum ve yaptığımız çalışmaları açıklayacağız. Seramikte, çimento sahasında, mikro besleyici zırh konusunda yaptığımız çalışmaları sizlerle paylaşacağız. Biz, çünkü,   ar-genin içinden geldik. Ben de TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı yaptım, daha evvelden genel müdürlükler yaptım; yani, biz, araştırma-geliştirmenin ne olduğunu bilen insanlarınız. Dolayısıyla, çalışmalar bu şekilde gidiyor.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakanım, vatandaş, telefonla, EPDK cezalarını soruyor.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Soru-cevapta anlatırım. Ben, müsaade ederseniz… Benim konuşma şeyimi bozmayın. Belki amacınızı…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Vatandaş telefonla soruyor.

BAŞKAN - Sayın Özkan…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, size sabaha kadar da anlatırım; istersen, çıktıktan sonra da izah ederim.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Vatandaş soruyor telefonla.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, sorunlara sebep olan eski düşünce seviyesiyle mevcut problemleri çözemezsiniz. Onun için, biz, yeni bir zihniyetle bu çalışmaları yapıyoruz ve burada, ben sizden belki bizi anlamanızı beklemeyi bir lüks olarak kabul ediyorum özellikle muhalefet açısından; çünkü, ne yapsak size zaten yaranamayız; ama, ben istiyorum ki, bazılarını, hiç olmazsa, görün. Yani, bu elektrik fiyatları nasıl düşüyor, bu kömürler nasıl dağıtılıyor? Biz, bakın, karanlıkta kalacak denen bir ülkeydik; biz, şimdi, şu anda elektrik satıyoruz; Irak'a elektrik satıyoruz, Nahcivan'a elektrik satıyoruz, Gürcistan'a elektrik satıyoruz. Bulgaristan'dan elektriği kestik, yine fazlamız var. Nasıl oluyor bu?! Nasıl oluyor; bir söyleyin bana.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sizin çok lüks olduğunuzu…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Şimdi, dolayısıyla, bizim burada ne yaptığımızı anlamanız için ben size şeyi söyleyeyim: Osman Nihat Akın'ın "ahım gibi bir ah var mı acep ahlar içinde" diye bir şarkısı var.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakan, bizim kooperatifler ah çekiyor.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ben, size şunu söyleyeyim: Sizin bu halinizi görünce, ben bu şarkıyı bu sefer anımsıyorum. Dolayısıyla, bizim yaptıklarımızı bilimsel ve teknik seviyede tartışmak için, size ben teklif ediyorum. "Nükleer santrala ihtiyaç yok" diyorsunuz; o zaman, gelin konuşalım sizinle. İhtiyaçları koyalım. Bütün ekipleri getirin, odaları getirin, uzmanları getirin, eğer, yetmiyorsa yabancı uzman alın, 2020'ye kadar hesap yapın. Biz bunun sevdalısı, âşıklısı değiliz. Eğer, kömürümüz, suyumuz yetiyorsa, zaten, buna ağırlık veririz; çünkü, yerli kaynaktır.

Ayrıca, çevre konusunda, karbondioksit üretmediği için, yükselen petrol fiyatlarını düşündüğümüz zaman, doğalgaz da buna bağlı bir ürün olduğu için, çevreyi kirletmediği… Dünya buraya doğru gidiyor. Bunu da yapacağız. Biz bunu seçim beyannamemizde bildirmişiz, hükümet programımızda bildirmişiz. Biz, bunu bildirerek oy aldık; dolayısıyla, bu sözümüzde de duracağız. Bunu da, öyle, devlet değil, özel sektör yapsın diye görüşmelerimiz sürüyor. PPP metodu diye bir metot da var, bunu da açıklayabiliriz size. Yani, kamuyla birlikte özel sektörün yapacağı bir çalışmadır; bunu da yapacağız; ama, bütün mesele, ne olur, halkın kafasını karıştırmayın; bizim sizden istediğimiz bu. Biz, farklı bir durumda olduğumuz için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız, Genel Kurula teşekkür eder misiniz.

Buyurun.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Sizden beklediğim bir başka şey de, mesela, biraz önce "büyük projeleriniz yok" filan gibi bir şey söylendi. Ilısu Barajı Projesi, Mavi Tünel, Yusufeli Projesi, Bodrum İçmesuyu… Bunlar bizim çok önemli projeler. Ayrıca, Ceyhan'ın bir enerji merkezi olmayla ilgili yaptığımız çalışmalar.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Bakan, Ardahan yok mu?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Doğalgazda yaptıklarımız, Yunanistan'la yaptığımız, İtalya'ya doğru yaptığımız çalışmalar, Nabuku Projesi, Mısırla imzaladığımız anlaşmalar; yani, daha ne istiyorsunuz; yani, daha size ne yapmamız lâzım... (AK Parti sıralarından alkışlar)

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Vatandaşa yapıyorsunuz.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Aras'a baraj istiyoruz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Neyi izah edeyim...

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Yapmak için Bakansın zaten.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Sonuç olarak…

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Biraz önce denildi ki… Komik bir şey oldu. "Yani, siz, Azerbaycan'la, Türkmenistan'la, İran'la yaptığınız anlaşmaları niye iptal etmiyorsunuz" filan gibi bir cümle oldu.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Öyle bir şey demedim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, biz, Ruslara, bir kaynağa daha mı fazla bağlı kalalım?

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Öyle bir şey demedim, çarptırıyorsunuz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, zaten bu anlaşmaları biz düzeltmek için elimizden gelen çalışmaları yapıyoruz. Burada, bütün yaptığımız…

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - İyi anlamamışsın.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Haa, bir de şunu söyleyeyim: Kontrat devriyle ilgili de kesinlikle yanlış bir şey yoktur. Bu anlaşmalara… Bakınız, bu kanun bizden önce çıkan bir kanun. Bu anlaşmalar, bizden önce yapılan uluslararası anlaşmalar. Tekrar söylüyorum: Meclis olarak Anayasayı değiştirebilirsiniz; ama, bu anlaşmaları değiştiremezsiniz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bu anlaşmaları, biz, devletin üzerinde yük olmasın diye ve kanunda yazdığı için, bunu yapılabilir hale getirdik.

Bu anlaşmada ne yazıyor biliyor musunuz: "Karşı tarafın izni olmadıktan sonra bunu veremezsiniz" deniliyor. Bu, anlaşmaya konulmuş, bunu değiştiremezsiniz.

Biz, burada, devletin üzerindeki yükü atmak üzere bunu yaptık. Hiç kimsenin yakını falan da değildir; fakat, şu var: Bu rekabete inanmayan kişilerin, bunu istemeyen kişilerin de bir mücadelesi olarak görüyoruz; çünkü, zaten, enerji sektörü çok büyük, birsürü lobilerin döndüğü bir yerdir.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, özellikle bunu bilesiniz. Varsa burada herhangi bir yanlış, çıkın ortaya, açıkça bunları söyleyin.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Söyledik işte, cevap sıfır!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bizim yanlış yapacak ne gözümüz var ne vicdanımız var; biz temiz geldik, temiz gideceğiz.

Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güler.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan…

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Bakan konuşmasında Anavatan Partisinin ismini kullanarak "yolsuzluklarla iç içe geçmiştir" dedi. (AK Parti sıralarından gürültüler)

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Doğru!..

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Kurumlar yolsuzluklarla iç içe geçmez, insanlardır geçen; insanlar da yargılanıyor. Mahkemeler sonuçlanana kadar hiç kimsenin bu ifadeyi kullanmaya hakkı yoktur. Cevap hakkımızı kullanmak istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, siz yerinize oturunuz, ben söz vereceğim.

Sayın milletvekilleri, arkadaşlar, gecenin ilerleyen bir saatine geldik; lütfen, sükûnetle dinleyelim.

Sayın Seyhan biraz önce Başkanlık Divanına müracaatla, Sayın Bakanın konuşması sırasında bilgi eksikliğinden kaynaklanan sebeplerle birilerine hizmet edildiğini söyledi. Burada Sayın Seyhan'ın ismi de geçti. Ben, Sayın Seyhan'a, bu konuda, kısa bir açıklama yapması için söz vereceğim.

Sayın Seyhan, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Herhangi bir cevaba gerek olmadan bir konuşma yapacağım.

Sayın Bakan, siz, Türkiye Cumhuriyetinin Bakanısınız, biz, milletvekilleriyiz. Siz, bizim ita amirimiz değilsiniz, sınıf mümessili hiç değilsiniz. Siz, devlet adamı kimliğiyle, şahsınıza yöneltilen eleştirileri sindirip, Türk Halkına rehabilitasyon şeklinde dönecek cevapları vermek zorundasınız. Hiçbirimiz, sorgulama amacıyla ya da kendimizi yargıcın yerine koyarak eleştiri yöneltmiyoruz. Eğer, bizim eleştirilerimiz, iki sözde, vücut kimyanızı bozacak, psikolojinizi gergin hale getirecekse, devlet yönetiminde bu şekilde olmanızdan dolayı büyük üzüntü ve endişe duyarız. Elbette ki, eleştirilerimiz olacak; ama, sizin Bakan olarak göreviniz, buna  cevap vermektir.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Verdi zaten.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Hiddet ve öfkeyle değil.

Bilgi eksikliğinden söz etti "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz" dedi; ama, bilgi eksikliğinden dolayı bizi eleştirdiği tek konu nedir biliyor musunuz; "enerji depolanamaz" dediniz, kömür depoluyoruz. Su var, petrol var; tesis olmazsa Sayın Bakan kömür deposunda mı elektrik üretiyor? Biz, tesis eksikliğinden bahsediyoruz, Sayın Bakanın psikolojisi bozulmuş, kömür depolamaktan bahsediyor. Bu mu bilgi eksikliği, o mu bilgi eksikliği allahaşkına?! Var mı böyle bir şey?! (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, burada…

BAŞKAN - Sayın Seyhan, bakın, sataşmaya sebebiyet vermeyeceğim…

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Çok affedersiniz, toparlıyorum efendim.

BAŞKAN - … dediniz; ama, o sözünüzü, o cümlenizi geri alır mısınız; "psikolojisi bozulmuş" ifadesini kullandınız Sayın Bakanla ilgili.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Sayın Başkan, bunu geri alıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Psikolojisi düzeldi şimdi!..

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, lütfederseniz…

Değerli arkadaşlar, bakın, Atom Enerjisi Kurumunun başına atanan Kurum Müdürünün; yani, Bor Enstitüsünde de Yönetim Kurulu Başkanı olan kişinin biz eğitiminden rahatsız değiliz. Kurumun genelgesinde, dört yıllık üniversite mezunu olmak aranırken "mühendislik fakültelerinden birinden mezun olmak" diyor. Fen-edebiyat fakültesi fizik bölümü mezunu, mühendis değil; biz onu kastediyoruz.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Onu da söylediniz zaten.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, onu kastediyoruz. "Yenilenebilir enerjiyi çıkardık" diyorsunuz; bir yıl arkasından koştum -Bakan bunu inkâr edemez- bir yıl sonra çıkarılabildi.

"Kömür" deniliyor, vatandaşa kömür dağıtılıyor; ama, gidin -madem iyi yapıyoruz- kömür depolarına bir sorun; hep ithal kömür satılıyor. Türkiye'den çıkarılan kömürü yakmak yasak. Kamu kurumları yakıyor, bir de insanlara dağıtıyoruz.

Bunu da yapalım, bunu da... Fakirlere yardım edelim, edin; ama, bunu farklı bir şekilde sunmayın. Hepimizin bu memlekete ihtiyacı var, bu memleketin gelişmesine ihtiyacı var.

Şarkı söyleyerek, şiir okuyarak birbirimizi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyhan, lütfen Genel Kurula teşekkür eder misiniz. Açıklamalarınız, tahmin ediyorum, yerini buldu. Lütfen...

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum efendim.

Şiir okuyarak, şarkı söyleyerek birbirimizi ikna edemeyiz; birbirimizi akılla, mantıkla ikna ederiz.

Ben, Sayın Bakandan, siz değerli milletvekillerinden, bu ülkenin enerji politikasında tutarlılık sağlamak istiyorsak, muhalefetin sözlerine duyarlılıkla cevap vermesini ve onu dinlemesini bekliyorum.

Biz, bu eleştirilerimizi, hiçbir şeyi yıkmak için yapmadık, birlikte yapmak için yaptık, buna tahammül göstermek de Bakanın görevidir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Seyhan, sağ olun. 

Sayın Abuşoğlu, önce, bir kez daha dinleyeyim talebinizi; Sayın Bakan ne söyledi, siz ne söylemek istiyorsunuz?

Buyurun.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Anavatan Partisinin, kurumsal kimliğiyle, yolsuzluklarla iç içe olduğunu ifade etti. Kurumlar yolsuzluk yapmaz, kişiler yapar. Yapan kişiler de bugün mahkemede yargılanmaktadır.

BAŞKAN - Tamam, bunlar...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - O bakımdan, Anavatan Partisi kurumsal kimliği üzerindeki bu izin giderilmesi gerekir.

BAŞKAN - Bu sözleriniz tutanaklara geçti şu anda Sayın Abuşoğlu.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Ayrıca, yanlış bilgi verilmiştir. Partimi ilzam edecek başka ithamlarda da bulunmuştur. Cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - Hayır, nedir, onlar nedir mesela?

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Efendim, fiyat bilgileri konusunda, gizli anlaşmalarla, belirtildiği gibi... Sanki, Anavatan Partisi bu ülke aleyhine bir iş yapmış gibi...

BAŞKAN - Bakınız, Sayın Abuşoğlu, ben, bütün milletvekili arkadaşlarımın, grup başkanvekillerinin özellikle, söz almasından hiçbir şekilde sıkıntı duymam; ama, burada, bütün hatipler konuşurken, sizin konuşmacılar...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, fazla istemiyorum, 2 dakikalık süre istiyorum.

BAŞKAN - Bir dakika, müsaade eder misiniz.

Şunu söylüyorum: Bakınız, bütün konuşmacılar, sizin konuşmacılarınız dahil, ifade ettikleri anlamları ortaya koyarsak, o zaman, sürekli olarak, birilerinin kürsüden inip, birilerinin tekrar geçmesi lâzım. Birilerinin inip, birilerinin geçmesi lâzım; çünkü, nihayetinde, iktidar muhalefeti, muhalefet… Yani, özellikle muhalefet iktidarı eleştirecek, iktidar da bunlara cevap verecek. Cevap verirken, birkısım, bazen, sürçülisan olan kelimeler oluyor; ben, onları açıklattırıyorum; sayın bakanlar yapıyor. Bu hususta bir şey yok; ama, bakınız…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, cevaplarımızın tutanaklara geçmesini istiyorum.

BAŞKAN - Size söz vereceğim; ama, bakınız, şimdi, bu şekilde… Yani, bunu usul haline getiremeyiz. Birileri her şeyi söyleyecek; ama, karşı taraf hiçbir şey söylemeyecek, seslenmeyecek... Konuştuğu zaman, hemen, efendim, söz hakkı… O zaman, o cümlelerin içinde de dünya kadar söz hakkı vardır.

Şunu demek istiyorum: Şimdi, gruplara söz veriliyor belirli bir süreler içerisinde. Şimdi, şahıslar adına sözler vardır. Bunların hepsinde, karşılıklı olarak birbirlerine cevap veriyorlar; ama, ben, size… Dediğiniz 2 dakikalık süre içerisinde meramınızı anlatın, buyurun. Bunlar tutanaklara geçti zaten.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Şimdiye kadar konuşurdu Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Buyurun, söz vereyim; ne diyecekseniz, buyurun…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sizin kendi isteğinizle, 2 dakikalık sürenizi başlatıyorum; açıklamanızı yapınız.

Buyurun Sayın Abuşoğlu.

5.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; siyaset ciddî bir iştir. Sayın Bakan ifade etti, "fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olmak gerekir" dedi; ama, siyasetçi olmak için bir de hikmet sahibi olmak gerekir. Sayın Bakanda eksik olan budur.

Buradaki konuşmalarını hep beraber dinledik. Üç tane kelime kullandı. Ben, bu kelimeleri kullanmayı edebime yediremiyorum; onun için, tekrar etmeyeceğim. Meclise, bir sayın bakana ne ölçüde yakıştığını sizin takdirlerinize bırakıyorum.

Ayrıca, ikinci husus, doğalgaz fiyatlarıyla ilgili verilen rakamlar. Turusgazın fiyatında indirme olmuştur; fakat, Mavi Akımın fiyatında artırım olmuştur. Mavi Akımdan alınan gazın miktarı, Turusgazdan alınan gazın miktarına göre çok yüksektir; dolayısıyla, daha fazla gaz almak durumunda olduğumuz akımın fiyatı arttığı için 2,5 milyar dolar Türkiye'nin aleyhine işleyen bir sonuç doğmuştur. İşte, Sayın Bakanın burada başarılı olarak arz ettiği, Türk Milletinin cebinden, kesesinden 2,5 milyar doların alındığıdır. Başarı budur; eğer, bunu başarı olarak saymak gerekiyorsa!

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Anavatanın bu milletin cebinden aldığını biz iade edeceğiz.

BAŞKAN - Sayın Daniş, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Anavatan Partisini suçlayamazsınız; kişileri suçlarsınız, kişileri de mahkeme yargılar. Mahkemede, suçu olan cezasını görür.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, lütfen, tamamlayın.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - 25 saniyem var Sayın Başkan.

Ben hep şunu iddia ediyorum… (AK Parti sıralarından "seçime giderken Anavatan yok muydu?!" sesleri)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen dinleyelim, hatip konuşmanızı tamamlasın.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Siyasetçiler olarak bu millete örnek olmak gerekir. Gerek tenkitlerimizle gerek tenkitlere verilecek cevapta. Bugüne kadar, üç senelik siyasi hayatımda, bundan önceki dönemde de siyaseti yakından takip eden bir kişi olarak, Sayın Bakanın bugünküne benzer hiçbir konuşmayı, ben, bugüne kadar izlemedim ve dinlemedim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bakınız, konuşmalar sırasında belli ifadeler geçiyor. Sayın Bakan, konuşmalarında bu gaz fiyatlarına, anlaşmalar gereği olarak indirim yaptıklarını söyledi. Sayın Abuşoğlu, tekraren, bir kısmının indirim olduğunu, bir kısmının da yüksek fiyat olduğunu söyledi. Şimdi, o sözün sahibi Sayın Bakana, kısa bir açıklama için tekrar söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Kısa bir açıklama ve sonra çalışmalarımızı tamamlayacağız.

Uzun olmadan ve herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeden buyurun Sayın Bakanım.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, yani, açıklamayı gerektiren notları da yarın sizlere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza takdim etmek üzere hazırladık. Ayrıca, internette de bunu yayınlayacağız; ama, nezaketen, önce size verelim, ondan sonra yayınlayalım diye düşündük.

Burada şunu ifade ettim: Turusgaz ile Mavi Akımın formülü aynı gözüküyor ve Turusgazın fiyatını madem düşürdüysek, öbürünü de düşürmüş oluyoruz.

İkinci olarak da, size şunu tekrar ifade edeyim: Turusgaz olayını iyi inceleyin, orada aynı tarihli, aynı sayılı, iki farklı anlaşmadan size bahsediyorum. Neden bunun üzerinde durmuyorsunuz?

AHMET YENİ (Samsun) - Bu anlaşmayı kim yaptı?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, şimdi, ben bunu söylediğim zaman, yine, bir söz hakkı doğacak diye çekiniyorum; ama, neticede bir dönemde bu yapıldı. O dönemde olan arkadaşlarımızdan da, yine, burada olan kişiler var; yani, dolayısıyla, daha ne diyeyim? Biz, artık telmihlerle, bilmecelerle mi konuşacağız?! Herkesin bildiği bir sır mıdır bu?! Dolayısıyla, herkesin bildiği bir sır gibi olan bir mesele zaten şu anda yargıda ve biz de bunu düşürdük. Düşürmeseydik, zaten herkesin gözü önünde bu şekilde bu enerjiyi, elektriği filan ucuzlatamazdık. Yani, bizim bir bütçe disiplinimiz var, Hazinenin, DPT'nin, Maliyenin çok sıkı kontrolü var. Zaten biz tek başına yapmıyoruz, bütün arkadaşlarla beraber bir bütünlük içinde hükümet ediyoruz. Dolayısıyla, bu çalışmaları lütfen iyi inceleyin ve size ben bunları defalarca anlattığım için bu asabiyetimi dürüstlüğün bir tezahürü olarak görün. Yoksa, ben genellikle bu gibi şeyleri çok daha farklı anlatmayı seven biriyim. Ama, artık anlattım anlattım anlaşılmıyor. Geçen sefer dedim ki: Adamın birine anlatıyorlar. Adam "anladık, yeldeğirmeni bu, güzel; ama, suyu nereden geliyor" diyor. Gösteriyorlar. "Tamam, bu yeldeğirmeni, güzel, anladım; ama, suyu nereden geliyor" diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)- Durmadan bunlar söylenince de insan bu şekilde zaman zaman hiddetleniyor.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve  İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/1119; 1/1084, 3/907; 1/1085, 3/908) (S.Sayısı: 1028, 1029, 1030)  (Devam)

H) ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR  BAKANLIĞI

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

İ) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

J) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

K) ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

L) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU

1.- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

M) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

N) PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

O) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü  2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

Ö) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

P) KARAYOLLARI  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

R) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- Hükümet adına ikinci konuşmacı, Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Faruk Özak.

Buyurun Sayın Bakanım.

20 dakika süreniz var Sayın Bakanım.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, Bakanlığımın 2005 yılı faaliyetleri ile 2006 yılı bütçe tasarısı hakkında bilgi sunmak üzere huzurlarınızdayım. Ancak, bu 20 dakikada bunları anlatmak yerine, sanırım, benden evvelki konuşmacılara cevap verebilmek, onların katkılarına, onların eleştirilerine cevap verebilmek için ben ikinci yolu deneyeceğim müsaadenizle.

İlk konuşmacımız Sayın Muharrem Doğan Beyin birtakım soruları oldu, birtakım yanlış bilgilendirmeleri oldu; onlardan başlamak istiyorum.

Türkiye'nin borç yükünün arttığını söyledi, doğrudur; ama, borç bölü gayri safî millî hâsıla, 2001 yılında iktidara geldiğimiz zaman yüzde 90, 2002'de yüzde 78 iken, şu anda yüzde 57; burayı iyi anlamak lâzım.

Bu itibarla, istikrarla ve güven ortamıyla oluşmuş bir tablodur. Eğer borçlarla ilgili bir risk olsa, faizler katiyen düşmez. Yüzde 66 faizle hükümeti devraldık, bugün yüzde 14. Sayın Başbakanımız her yerde söylüyor, özellikle üç yıldaki tasarrufumuz tam 100 katrilyon. İnşaat sektörünün son üç aydaki büyümeye katkısı yüzde 21. Geçen yılki büyüme yüzde 9,9. Dünya birinciliği var. Bu yıl, inşallah, yüzde 5,5'i tutturacağız.

Bölünmüş yollarla ilgili şunu söylemek istiyorum -özellikle bu konu çok eleştirildi- bu, hükümetimizin bir gurur abidesidir, bir övünç kaynağıdır, en fazla takdir aldığımız icraatımız, bölünmüş yollardır.

Yolun medeniyet olduğunu söylüyoruz. Yolun, ulaşımın, istihdama, gayri safî millî hâsılaya, turizme katkısının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz; insan hayatına ne kadar önemli katkıları olduğunu biliyoruz; kazaları ne kadar azalttığını biliyoruz; özellikle, maddî ve manevî kayıpları asgarîye indirdiğini biliyoruz. Burada arkadaşlarımız anlattılar; ben, zamanınızı daha fazla almak istemiyorum.

Yine, Hükümetimiz döneminde İller Bankasında müthiş bir zihniyet değişimi oldu; artık, patron değil, ortak oldu belediyelere. Kâr amacı güden bir kurum halinden vazgeçmiş ve faizleri yüzde 35'ten yüzde 9'lara düşürmüştür. Bugün Türkiye'deki en düşük faiz budur. Konut faizlerine bakın, ayda yüzde 1,09; bu, yılda yüzde 9.

Ben seçimlerden önce arkadaşlara gitmiştim, onlar makine almak istiyorlardı, araç gereç almak istiyorlardı. Şimdi gittik, hepsinin araç gereci var, makineleri var. Hepsi dua ediyorlar İller Bankasına ve Hükümetimize. Ben de buradan teşekkür ediyorum İller Bankamıza. Özellikle, 2006 yılında bu oranı daha aşağı seviyelere düşürmek istiyoruz. Yatırım kredilerinde 3 yıl geri ödemesiz dönem getirilmiş olup, kredi vadesi 10 yıla çıkarılmıştır.

Yine, hiçbir belediyeye ayırım yapmadık, yüzde 40-60 oranını koruduk. Bu, bizden evvel nasıldı, hep biliyorsunuz; iktidarla aynı partiden olan belediyelere daha çok gidiyordu, diğerlerine gitmiyordu. Şu anda yüzde 40-60, hiç kimseye adaletsiz davranmıyoruz. Özellikle, kredi talepleri parti ayırımı yapılmaksızın karşılanmakta. 2005'in temmuz, ağustos ve eylül aylarında, bütün ödemeleri yüzde 100 yaptık. O dönemde araç kredisi vermedik, sonra tekrar başladı. Bunu da eşit olarak yaptık ve bu da çok büyük takdir topladı.

Dünya Bankasından İller Bankasına aktarılan herhangi bir hibe kaynak bulunmamaktadır. Biraz evvel burada ifade edildi, yanlış, AK Parti belediyelerine verildi diye; böyle bir kredi yok. 2006 yılı içinde 602 000 000 YTL yatırım ödeneği var; ama, özellikle, buna ilave olarak, belediyelerin kendi yatırım programında bulunan işlere de kredi vermekteyiz. Bu suretle, 2006 yılında toplam 1 milyar 500 bin YTL'ye ulaşacak bu bütçemiz.

"Tuzla ve Erzurum arsalarının belediyelere verildiği doğru mu?" Doğru. İller Bankası, kendisinin kullanmadığı, ihtiyacı olmayan gayrimenkullerini piyasada ihale yoluyla ya da belediyelere satmaktadır. İller Bankasının ortağı belediyelerdir. Usulüne uygun olarak Tuzla arsası 6,6 trilyona İSKİ'ye ve 1,2 trilyon bedelle Erzurum arsası da Erzurum Büyükşehir Belediyesine satılmış ve bedeli tahsil edilmiştir.

Özellikle, Bayındırlık Bakanlığımızın ücretleriyle ilgili eleştiriler oldu; doğru, biz de aynı şeye katılıyoruz. Bu, bizim önümüzde bulduğumuz bir hadisedir. Sayın Başbakanımız bu konuda çok hassas, biz eşit işe eşit ücret olsun istiyoruz, adaletsizlik olmasın istiyoruz, Bakanlar Kurulunda bu konuda bir çalışma var. İnşallah, bu adaletsizliği hep beraber düzeltiriz. Gerçekten, bundan biz de rahatsızız.

Özellikle, karayolları çalışmalarında otoyollar üzerindeki viyadük ve köprülerin onarımı ve güçlendirilmesi, 30.12.2002 tarihinde başlamıştır. 13 trilyon TL keşif bedellidir. 22 adet köprü ve viyadükün depreme karşı güçlendirilmesini kapsamaktadır. Bunun 10 adedi tamamlanmıştır.

Boğaziçi Köprüsü askı halatları tahliye bağlantı plakalarının güçlendirilmesi işi ihalesi, 10.12.2004 tarihinde yapılmıştır. 413 trilyonluk bir yatırımdır ve bu firmaya verilmiştir. Anadolu otoyolu Çamlıca-Gümüşova arası otoyolu ve bağlantı yollarının köprüleri, özel yapılarının güçlendirme projelerinin yaptırılması -proje tutarı 455 trilyondur- 116 adet köprü, 9 adet yaya üstgeçidi, 3 adet viyadük olmak üzere 128 adet yapının depreme karşı güçlendirilmesi proje çalışmaları bitmiştir.

Anadolu otoyolu, Çamlıca-Gümüşova arası otoyolu ve bağlantı yollarının tünelleri ve viyadüklerinin onarım ve güçlendirme projelerinin yaptırılması işi 26.12.2003'te başlamıştır. Proje tutarı 742 trilyondur. Bu kapsamda 24 adet viyadük, 5 adet tünelin projeleri bitmiştir.

Otoyollar üzerindeki ve bağlantı yolları üzerindeki köprü ve viyadüklerin onarım ve sismik projelerinin hazırlanması işi, 58 adet köprü ve viyadük projeleri bitmiştir, arazi çalışmaları bitmiştir, ön uygulama projeleri yapılmaktadır.

Son dönemde yapmış olduğumuz en önemli işi anlatayım. Dış kredili işlerden Japon Dış İlişkiler Bankası (JBIK'te) 10 milyar Japon Yeni tutarında bir kredi, çok düşük faiz, çok uzun vadeyle… İstanbul çevre yolları üzerindeki viyadük, köprü ve sanat yapılarını kapsıyor bu, sözleşmeye göre. Birinci Boğaz köprüsü, İkinci Boğaz Köprüsü ve bunun yaklaşım viyadükü, Asya tarafı, Avrupa tarafı, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, 12 tane viyadük, bu vesileyle güçlendirilecektir.

İstanbul Boğaz Köprüsünün koruyucu kaplaması yenileme işi başlamış ve devam etmektedir.

Otoyollarımızdaki trafik güvenliğini artırıcı önlem çalışmalarında reflektif özelliği az olan tüm levhalar yenilenerek, kutu ve poligon kesitli konstrüksiyonlara dönüştürülmüş ve görünürlüğü kaybolmuş yol çizgileri termoplastik boyayla yenilenmiştir.

Yerleşim alanlarından geçen otoyollarımızda ise, her türlü canlı geçişinin engellenmesi için jiletli tel çit uygulaması başlatılmıştır.

Tüm otoyollarda önemli bir yapı olan oto korkuluklarının hasarları tamir edilmiştir.

Karadeniz sahil yoluyla ilgili konuşuldu. Biz iktidara geldiğimiz zaman Karedeniz sahil yolunun, aşağı yukarı 13-14 yıl evvel başlamış yolun daha yüzde 48'i tamamlanmıştı. İnşallah, 2006 yılında, 3,5 yıl sonra yüzde 52'sini tamamlayacağız. Şu anda 410 kilometreyi hizmete açıyoruz. Bu da yine bizim iktidarımızın bu konuya bakışını, ne kadar çabuk ve ne kadar rasyonel çalıştığının bir göstergesi olsa gerek diye düşünüyoruz.

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Sayın Bakan, biraz mikrofona yakın konuşsanız…

 

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Devamla) - Peki.

Bolu Dağı Geçişi: 2002 yılı sonunda, iktidara gelinmeden, Bolu Dağı geçişi durmuştu. Ayrıca, 100 000 000 dolar deprem hasar sigortası bankada yatarken, söz konusu para hemen ödeneğe dönüştürülerek işe başlatılmıştır. Duran iş hükümetimizce harekete geçirilmiştir; yani, duran proje harekete geçmiştir. 2002 yılı sonunda, tünel, yüzde 45 seviyesindedir; son üç yılda yüzde 55 kısmı tamamlanmıştır. Üç yılda yapılan iş, oniki yılda yapılan işten daha fazladır.

Yine, Muharrem Bey, özellikle, Plan ve Bütçede bir soru sordu; ama, ondan sonra, dinlemeden ayrıldı. Özellikle, Türkiye'nin her metrekaresi bizim için aynı kutsallıktadır, aynı değerdedir; her yöresi. Türkiye'de yaşayan insan bizim için aynı değerdedir, aynı hizmete layıktır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadoluda, son üç yılda, 192 kilometre bitümlü sıcak karışım, 895 kilometre sathi kaplama, 1 087 kilometre bölünmüş yol yapılmış; ayrıca, 262 kilometre üst yapı seviyesinde, 241 kilometre toprak seviyesinde olmak üzere, 503 kilometre yolda çalışma devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, hep kışın kapalı kalan Bahçesaray yolu bile yapılmış, tüm kış döneminde açık tutulmaktadır. Güneydoğuya verilen en büyük önem de buradan anlaşılmaktadır. Özellikle, Mardin-Dargeçit-İdil yolu bu yıl ağımıza yeni girmiş olup, iyileştirme çalışmaları başlatılacaktır. Pervari-Küçüksu yolu, 1997 yılında 3 trilyon 144 milyar TL ihale bedeliyle ihale edilmiş, 1997-2002 arası 400 milyar TL harcanmış; ancak, 4 kilometrenin toprak işleri yapılmışken, 2003 yılı başından 2005 yılı sonuna kadar, 13 kilometre asfalt seviyesinde, 5 kilometre alt temel seviyesinde ve 15 kilometre toprak seviyesinde iş bitirilmiştir. 2003'ten sonra sözleşme yılıyla,  1,2 trilyon TL harcanmış olup, 2006 yılında 2 trilyon TL ödenek ayrılmıştır. Pervari-Küçüksu yolu, 2006 yılı sonunda 40 kilometre asfalt seviyesinde tamamlanacaktır.

Kaza kara noktaları: 2005 yılında 85 adet kaza kara noktasıyla, kaza potansiyeli yüksek 25 adet hemzemin demiryolu geçidine otomatik bariyer tesis çalışmaları sürdürülmektedir. Üç yıllık gözlem sonuçlarına göre, iyileştirilen kaza kara noktalarındaki trafik kazası sayılarında yüzde 64, ölü sayısında yüzde 94, yaralı sayısında yüzde 79 ve maddî hasarlı araç sayısında yüzde 65 azalma sağlandığı tespit edilmiştir. 2005 yılında bu işler için 18,9 trilyon TL harcanmıştır.

Otoyollar, daha önceki iktidarlar döneminde ihale edilerek başlatılan otoyollar, yıllardır kaynak yetersizliğinden ağır aksak giden çalışmalar hükümetimiz döneminde ihmal edilmeyip, tamamlanma aşamasına gelmiştir.

Bursa çevre yolu, Gaziantep-Urfa otoyolu, İzmir çevre yolu 2006 yılı içinde trafiğe açılacak hale gelmiştir. Gümüşova-Gerede otoyolu Bolu Dağı geçişi de, inşaatı uzun yıllar durma aşamasındayken, projenin teknik, hukukî ve malî sorunları çözümlenerek, 2006 yılı sonunda trafiğe açılacak hale gelmiştir.

2006 yılında -burası çok önemli- 943 trilyon TL ödenek otoyollara ayrılmıştır. Devlet ve il yolları yapımına ayrılan 1,165 katrilyon TL'yle kıyaslarsak, otoyollara ne kadar çok önem verdiğimiz ortaya çıkmaktadır.

23 adet ön ihbar sistemli ağırlık denetim istasyonu, bugün itibariyle 20 adedi teslim alınmış olup, 16 adedi işletme durumundadır, 4 adedi ancak 2006 yılında işletmeye alınacaktır. İnşaatı devam eden 3 adedi ise 2006 yılının ilk yarısında tamamlanacaktır. 2006 yılında 24 saat esasına göre ağırlık denetimi yapılması hedeflenmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan trafik kaza istatistiklerine göre, 2004 ve 2005 yılında meydana gelen trafik kazalarında yol kusurları oranı yüzde 1'den az olmuştur.

Tabiî, burada, depremle ilgili cevaplarımız var; bunları yazılı olarak yollayacağım inşallah. Sismik takviye projeleriyle ilgili var. Özellikle, Sayın Orhan Sür'ün tapuyla ilgili soruları var. Bu arada, tabiî, Çanakkale'yle ilgili var, bir de kamulaştırmayla ilgili var.

Bu kamulaştırma, bugün, gazetelere yansıdı, bunu açıklamam gerekiyor. Kamulaştırma şöyle oluyor: Acil kamulaştırma yapmak için, Bakanlar Kurulu kararıyla 27 nci maddeye göre kamulaştırma yapılıyor. Mahkemeye kamulaştıracağımız yerle ilgili başvurudan sonra, bilirkişinin verdiği değere göre mahkemeye ödeme yapıyoruz. Daha sonra, Karayolları, kendi belirlediği bedele göre, bedelin düşmesi için dava açmaktadır -şu anda davalarımız devam etmektedir- Yargıtay kararından sonra, gerçek bedele göre fark geri alınmaktadır. Karayollarının belirlediği fiyatla ilk başta anlaşma olmuyor, olmayınca bilirkişinin dediği oluyor. Biz, ayrıca, akademisyen hocalarımızdan müşavirler aldık, bir komisyon kurduk, tespitler yapıldı ve bilimsel verilere dayandı bu tespitler ve inanıyoruz ki, bu paraları geri alacağız. Bize göre de bunlar çok pahalı, çok fazla rakamlar; size de hak veriyoruz; ama, bunun için uğraşıyoruz, yasal hakkımızı kullanmaya çalışıyoruz.

Çanakkale-Çan yolunun toplam uzunluğu 62 kilometre. 1998 senesinde 778 milyara ihale edildi; 2002 senesinde, 2002 yılı sözleşme birim fiyatlarıyla 200 milyar harcandı; 2003'ten sonra 800 milyar harcandı; 2005 birim fiyatlarıyla 10 trilyon harcanarak 15 kilometre asfalt seviyesinde, 20 kilometre alt temel seviyesinde tamamlanmıştır. 2006 yılında 2,5 trilyon TL ödenek ayrılarak, 35 kilometre asfalt seviyesinde bitecektir. 2003 yılı başından sonra, Çanakkale İlinde, 105 kilometre yolda bölünmüş yol çalışması yapılmıştır; 20 kilometresi asfalt seviyesinde bitmiştir, 2006 sonuna kadar tamamı bitecektir.

Tabiî, müsaadenizle -belki zaman çok kısaldı; ama- Bakanlığımızın faaliyetlerinden biraz bahsetmek istiyorum; 2005 yılı faaliyetleri ve 2006 yılı bütçe tasarısı hakkında. Kamuya ait yapım işleri, afet işleri ve imar hizmetleri olmak üzere üç temel alanda faaliyetlerini sürdürmektedir. Bağlı kuruluşumuz olan Karayolları Genel Müdürlüğüyle ülkemizin karayolu ağının yapım, bakım ve onarım hizmetlerini, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüyle tapu ve kadastro hizmetlerini, İller Bankası Genel Müdürlüğüyle de belediyelerimizin harita, imar planı, içmesuyu, kanalizasyon ve çeşitli yapı işleri ile finansman hizmetlerini yürütmektedir. Özellikle ülkemizin büyük şehirlerinden geçen karayollarımızda seyreden eden trafiğin mahallî trafikten tecrit edilerek, şehir içi ve şehirlerarası trafikte emniyetli, ekonomik ve konforlu bir ulaşım hizmeti sunmak amacıyla, uzun yıllardır yapımı devam eden, ancak yapılan yatırımların bir türlü hizmete dönüştürülemediği otoyol projelerinden biraz evvel bahsettim; Bolu Dağından bahsetmiştik. Biz, bu yıl sonunda ne yapabileceğiz: İzmir çevre yolunda 10 kilometre yol, Bolu Dağı geçişinde 22 kilometre otoyol, Bursa çevre yolunda 51 kilometre otoyol, Birecik-Suruç kesiminde 41 kilometre otoyol ve 12 kilometre bağlantı yolu, Gaziantep-Birecik kesiminde 54 kilometre otoyol, 8 kilometre bağlantı yolu, Gaziantep çevre yolu kesiminde 15 kilometre otoyol, Suruç-Şanlıurfa kesiminde de 51 kilometre otoyol, 23 kilometre bağlantı yolunun tamamlanması. Bunun dışında, 5 115 kilometrelik duble yol hizmete açtık -bu, sathi kaplamadır- bunun 300 kilometresini bitümlü sıcak kaplama yapacağız.       1 515 kilometrelik kısmın, ikinci kat sathi kaplama yapacağız. Üstyapı seviyesinde bitirilen 805 kilometrelik yolun da çift kat sathi kaplamasını yapacağız ve bunlara ilave olarak, 1 000 kilometrelik bölünmüş yolun da sathi kaplama seviyesinde bitirilmesini hedefliyoruz.

Yine, Bakanlığımız koordinatörlüğünde düzenlenen deprem şûrası eylem planı çerçevesinde, ülkemizde yapı stoku envanterinin çıkarılması ve güvenlik değerlendirmesinin yapılması konusunda, tüm bakanlıklara ve valiliklere Bakanlığımızca gönderilen genelgelerle, belediye sınırları dahilindeki özel binaların envanter bilgilerinin çıkarılmasını, istedik. Bina taşıyıcı sistem yapısını ve zemin özelliklerinin belirlenerek, tehlike sıralaması yapılması hedeflenmiş; ayrıca, yine, ilgili arkadaşımız ve Sayın Hocamız Prof. Aydın Dumanoğlu'yla beraber, 87 000 000 metrekare alanlı       77 000 adet kamu binasının bilgi envanteri çıkarılmış, bu yöndeki çalışmalar sürdürülmektedir.

Biraz evvel Sayın Nusret Beyin de ifade ettiği gibi, önümüzdeki ay, inşallah, kıyı kanunu, imar yasası -ki, çok önemli- bunları komisyona getirip, daha sonra da sizlerin huzuruna sunacağız. Bu arada, çok güzel bir gelişme var; onu da söyleyeyim: Sayın Adalet Bakanımızın da -zaten, onları ilgilendiriyor- Kat Mülkiyeti Yasası, şu anda, komisyonda görüşülüyor. Bu, son derece önemli bir yasa. İnşallah o da Meclise gelecek. Evet, hep beraber, onu da tamamlamış olacağız.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğümüzün TAKBİS ve TARBİS Projelerinden bahsedildi. Ayrıca, GPS İstasyonlarının Kurulması Projesi, özellikle TÜBİTAK'tan gerekli kaynak temin edildi ve protokol imzalandı.

Lisanslı Harita ve Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun çıkarılarak yönetmelik aşamasına geldi. Bu, son derece önemli bir hadise.

Özetlersek, Bakanlığımız, önümüzdeki çalışma yılında da yasalarla verilen yükümlülüklerini etkin biçimde yerine getirirken, kural koyan, düzenleyen, standart oluşturan, yönlendiren, bütüncül bir anlayışla ülke düzeyinde uygulama birliği sağlayan, merkezî düzeyde daha sistemli ve kurgusal uzmanlığını öne çıkaran, stratejik yönetim anlayışını benimseyen, performansa dayalı çalışmalar gerçekleştiren bir ihtisas birimi olarak görevlerini sürdürecektir.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, 2006 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, onbirinci turda son söz, bütçenin aleyhinde, Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan'ın; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Doğan, süreniz 10 dakika.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının 2006 yılı bütçe tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, milletin vekili olarak, 715 000 Mardinli hemşerimin hakkını hukukunu bu kürsüden savunmak için buradayım. Kısacası, onların avukatlığını yapıyorum ve yapmaya da devam edeceğim. Bu nedenle, izninizle, seçim bölgem olan Mardin'in sorunlarını dile getireceğim; çünkü, bu sorunlar sadece Mardin'in değil, tüm Türkiye'nin sorunudur.

Sayın Enerji Bakanımıza sormak istiyorum; burada konuşmasını yaparken, sadece Ilısu barajının önemli olduğunu belirtti; fakat, yapılıp yapılamayacağı konusunda hiçbir şeye değinmedi. Ilısu barajı ne oldu? 2005 yılı bütçesi üzerinde konuşurken, yapılacağını ve en geç Ağustos veya Eylül 2005'te temel atma töreni yapılacağını söylemişti ve halka, o bölgeye de müjdelemişti, biz de mutlu olmuştuk; fakat, bugüne kadar hiçbir şey olmamıştır. Ben, kendilerine ve Sayın Başbakanımıza da birer soru önergesi verdim, o soru önergelerime de cevap gelmedi; ama, şimdi sormak istiyorum:

1-Ilısu barajı yapılacak mıdır? "Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine borçlanmak istemiyor; Ilısu barajı rafa kaldırılacaktır" söylemleri doğru mudur?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Soru sorma bana.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Gelip cevap verirsiniz Sayın Bakanım.

2 -"AB, Dicle ve Fırat sularının uluslararası bir yönetime bırakılmasını ve bu sular üzerinde söz sahibi olmak istiyor" şeklindeki basın haberleri doğru mudur? Bu kürsüden halkımıza bir şeyler söyleyin lütfen.

Ülkemizin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar metreküp ve su kıtlığı çeken ülkeler arasında değiliz. Mevcut kaynakların daha dikkatli, daha verimli kullanılması ve kirlenmeye karşı tedbirlerin alınması konusunda bir çalışmanız var mıdır?

Ülkemizde suyla ilgili karar veren kamu kuruluşlarının sayısı 21'dir. Üç yıldır iktidardasınız; su müsteşarlığının kurulması için bir çalışmanız var mıdır; yoksa, bu bir eksiklik değil midir?

Değerli milletvekilleri, 30 Eylül 2002'de -lütfen burayı dinleyin- Sayın Başbakanımız Mardin'de halka seslenerek, "En büyük sorununuz içmesuyu değil mi? Evvelallah, İstanbul'da dağları deldik, su getirdik. Siz bizi iktidar yapın, biz bu suyunuzu bir sene içerisinde yapacağız" sözünü verdi.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Mardin'e su geldi ya.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Mardin halkı vefakâr ve hoşgörülüdür; verdiği sözü yerine getirdi, sizi iktidar yaptı. Üç yıl geçtiği halde, Mardin'in içmesuyu ihtiyacı karşılanamamıştır. Projenin iki parçaya bölünerek iki ayrı ihale yapılması, işin gecikmesine neden oldu. Birinci kısım projesinin 42,5 kilometrelik isale hattında bugüne kadar sadece 7 kilometre boru döşenmiştir; kayalık kısımlar da duruyor. Lütfen, oraya yeterli ödenek ayırarak işi hızlandıralım. İkinci kısım ise, yaklaşık 500 000 nüfusun içmesuyu ihtiyacını karşılayacaktır. Bu kadar önem arz eden hayatî bir projeyi neden geciktirdiniz?

Kasım 2005'te ihaleye çıktınız, ihale soruşturması devam ediyor, henüz ihale kesinleşmemiştir. İhale kesinleştikten sonra projeye 720 gün süre vereceksiniz. Her iki kısım için yasal süre uzatımı verilmesi halinde, bu iş ancak üç dört yılda bitirilebilir; ancak, bu sürede 59 uncu hükümetin ömrünün yetmeyeceğine inanıyorum.

Milletvekilleriniz ve Mardin teşkilatınız, Beyaz Su Projesi hakkında sık sık TV 47'ye çıkarak ve gerçekdışı bilgi vererek, Mardin halkını hayal kırıklığına uğratmasınlar. Beyaz Su Projesi, inşallah, söz verdiğiniz sürede biter, biz de sizi alkışlarız, ben de TV 47'ye çıkarak, tüm Mardin halkı adına size teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, Mardin şehir Merkezî ile nüfusu 100 000'in üzerinde olan Midyat, Nusaybin ve Kızıltepe gibi büyük ilçelerimizde, enerji nakil hatları ekonomik ömrünü doldurmuştur. Voltaj düşük olduğundan, beyaz eşya ve elektronik cihazlar arıza vermekte, vatandaş sürekli mağdur olmaktadır. Trafolarda koruma sistemi yapılmamıştır. Bir mahallede veya bir bölgede arıza olduğunda, ilçenin yarısının elektriklerinin kesilmesi söz konusudur. Diğer ilçelerimizde de durum aynıdır.

Sayın Bakana sormak istiyorum; Mardin dışında, Türkiye'nin neresinde, programlı olarak günde 5 saat elektrik kesintisine şahit oldunuz? Ben soruyorum, şahit oldunuz mu Sayın Bakanım?

Tarım sulamasında, 2003 yılında günde 5 saat, 2004 yılında ise 3-4 saat elektrik kesilmiştir. 2005 yılında, bu durumu gören çiftçimiz ve üreticimiz ekim yapmadı. 1 300 000 dekar olan Kızıltepe Ovasında, çiftçi 3 500 adet sondaj kuyusunu kendi imkânlarıyla açarken yasaklamıyorsunuz da, ama, abonelik için müracaat edince, DSİ Diyarbakır Bölge Müdürlüğü tarımsal abonelik vermiyor.

GAP kapsamında bulunan sulama kanallarını da yapamadınız. 8-10 YTL yerine 60 YTL'den pahalı elektriğe rağmen, tarım sulaması yapan çiftçi ve üretici üretim yapamıyor, sürekli mağdur ediliyor.

Programlı elektrik kesintisine önlem alınmazsa, sondaj kuyularına abonelik verilmezse, onbinlerce çiftçi ve üretici ürün alamayacak ve bu borç batağına da sürüklenmeye devam edecektir.

Kızıltepe, Derik İlçelerine üçüncü bir indirici trafo Merkezî yapımı işi derhal programa alınmalı ve yapılmalıdır.

Midyat ve Dargeçit İlçeleri ve köylerini besleyen enerji nakil hattı yetersizdir. Aşırı yükten dolayı iletkenler kopmaktadır. Geçici önlem olarak il ve ilçelerde, özellikle kabin binalarının içine koruma düzenekleri kurulmalıdır.

Kızıltepe nüfusu 200 000'in üzerinde ve işletme müdürlüğü olduğu halde, maalesef, bir mühendis bile yoktur; atama da yapamadınız Sayın Bakanım.

Sayın Bakanım, milletvekillerinin ve teşkilatların talimatları doğrultusunda Mardin TEDAŞ'ta 11 müdürü görevden aldınız. Gerekçesi nedir?

Bazı illerde olduğu gibi Mardin'de de arıza işlerini müteahhide verdiniz; ancak, arızalar zamanında giderilemiyor. TEDAŞ'ta yeterli teknik personel olmadığı için arızalar ancak 8-10 saatte veya bir iki gün içinde giderilebilmektedir.

Sayın Bakanım, bu işin takipçisi olacağım. Bundan sonra Mardin'de ve ilçelerinde meydana gelecek elektrik kesintilerini noter huzurunda tespit ederek size sunacağım.

Mardin Nusaybin'de Çağ-Çağ suyu ve yağmur sularının toplanmasıyla meydana gelecek olan Bakacık göleti projesi ihale aşamasına gelmiştir.

Bakacık göleti sulama amaçlı olup, yapılması durumunda yaklaşık 170 000 dönümlük tarım arazisi sulamaya kazandırılacaktır. Az da olsa göçün önünü kapatacağına inanıyorum.

Ülkemizdeki fosfat rezervlerinin en büyük bölümü Mardin'dedir. Fosfat hammaddesinin yüzde 98'i buradan karşılanmaktadır.

Yine, doğalgaz yataklarımızın büyük bir bölümü Diyarbakır'ın Hazro İlçesindedir.

Özkaynaklarımızı kullanmak için bir engel mi vardır? Mutlaka buraları da yapınız Sayın Bakanım.

Burada "baraj yapacak su arıyoruz" dediniz Sayın Bakanım. İzin verirseniz, ben size somut iki tane proje sunayım. Aras ve Zapsuyu boşa akıyor. Buraya baraj yaparsanız, değil ben yalnız, bütün Türkiye mutlu olacaktır. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Bir de şunu söylemek istiyorum Sayın Bakanım: Siz, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olarak, bir gün olsun şöyle düşündünüz mü. Ben, şöyle, bir helikoptere bineyim de, Sayın Başbakanımızı da yanıma alayım, Türkiye'nin üzerinde dolaşırken, işte, şurası Keban Barajıdır, şurası Karkamış Barajıdır, burası da Kralkızı Barajıdır, bu da Atatürk Barajıdır dediğiniz hiç oldu mu, düşündünüz mü?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Devamlı yapıyorum.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Burasının da su potansiyeli yüksektir. Buraya da Ilısu barajı yapılırsa, Ilısu barajı yapıldıktan sonra, işte, Diyarbakır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

İşte, burada Dicle ve Fırat var. Dicle ve Fırat suları, potansiyel bakımından yüksektir. Biz, buraya da Ilısu barajını yaparsak, bu Ilısu barajının 7-8 sene inşaatı devam edecek, 11 000 000 metreküp su toplayacak ve 3 830 milyar kilovat/saat enerji üretecek diye düşünebiliyor musunuz? Önemli olan budur. Bir eseriniz olsun; ondan sonra "ben, Anavatanı zaten saymıyorum" deyin.

Ben, o sözünüze hiç katılmıyorum. Rahmetli Turgut Özal, bir misyon ve bir vizyon yarattı, Türkiye'ye büyük hizmetleri oldu ve her şeyden önce, otobanları ve barajları yaptı. Sizin de aynı hizmeti yapmanızı diliyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Özal'ın rozetini değiştirdiniz.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, son sözüme geliyorum.

Lütfen…

Asırlardır, ezan ve çanın bir arada olduğu ve kardeşçe yaşadığımız Süryanî Kadim Cemaatinin 25 Aralık 2005 günü kutlayacakları Doğuş Bayramlarını şimdiden kutluyorum.

Görüşülmekte olan 2006 yılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın da bütçelerinin, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu bütçede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Sizlere, tekrar, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, onbirinci turdaki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, soru-cevap işlemine geçeceğiz.

Sorular için 10 dakikalık bir süre var. Ondan sonra, 10 dakikalık süre içerisinde, Sayın Bakanlar, milletvekili arkadaşlarımızın sorularını cevaplandıracaklardır.

Sayın Ekmekcioğlu, buyurun.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, Kaş Eşen Çayı Sulama Projesi yıllardan beri beklemektedir. İlçe tarımı için çok önemli olan bu projeyi 2006 yılı yatırım programına almayı düşünüyor musunuz?

Planlaması tamamlandığı halde, yıllardır yatırım programına alınmayan, Kargalık Deresi üzerine kurulacak olan Korkuteli Bingeçit barajı ilçemiz tarımı için çok önemlidir. Tarımın zor günler geçirdiği bu dönemde önemi daha da artmaktadır. Bingeçit Barajı Projesini 2006 yılı yatırım programına almak için bir çalışmanız var mıdır? Eğer, yok ise… Milletvekilleriniz, il başkanlarınız, ilçe başkanlarınız seçimden önce sözler verdi; lütfen, verilen sözlerinizin arkasında durunuz.

Üçüncü sorum şu: Gömbe Çayboğazı barajı Elmalı Ovasını sulamak için planlanmıştır. Yaklaşık 14 000 hektarı sulayacak olan tesis, 1985 yılından beri bitirilememiştir. İlçemiz tarımı için çok önemli olan bu projenin yaklaşık 45-50 trilyon lira ödeneğe ihtiyacı bulunmaktadır.

Şunu sormak istiyorum Sayın Bakan: 20 yıldır bitirilemeyen bu proje, 2006 yılında programa alınıp bitirilebilecek mi?

Dördüncü sorum: Büyük bir ilçemiz olan Alanya'da Dim Çayı Barajı Projesi henüz bitirilememiştir. Sayın Başbakan "Antalya'ya çok yatırım yaptık, her şeyini tamamladık" diyor; ama, maalesef, bitmeyen projelerimiz var Sayın Bakanım. 90'lı yıllardan bu yana yapımı başlayan baraj 15 yıldır bitirilememiştir. Alanya İlçemizin hem sulama hem de içmesuyu ihtiyacını karşılayacak olan bu proje ne zaman bitirilecektir?

Son sorum Sayın Bakanım: Gazipaşa, Antalya'nın en doğudaki ilçesidir. Buradaki halkımız geçimini tarım ve turizmle gerçekleştirmektedir. İlçemiz sondaj sulama sularına deniz suyu karışmaktadır. Bunun sonucunda muz bahçeleri kurumaya başlamıştır. Ülkemiz muz üretiminin büyük bir kısmının yapıldığı bu ilçedeki Gökçeler barajının 2006 yılı yatırım programına alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu konuda Bakanlığınızın düşünceleri nelerdir?

Diğer sorularım Bayındırlık Bakanınadır. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Korkuteli İlçemiz, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz Bölgelerinin birleştiği bir kavşak konumundadır. Son zamanlarda ilçe Merkezînde trafikte haddinden fazla bir yoğunluk gözlenmektedir. Korkuteli Çevre Yolu Projesini 2006 yılı programına almayı düşünüyor musunuz?

Son sorum: Akseki İlçesi Cevizli-Beyşehir karayolu çalışması Konya ve Antalya gibi iki önemli ilimizi birbirine bağlayan önemli bir güzergâhtır. Antalya İli sınırlarındaki bölümünün viyadük çalışmaları tamamlanmıştır. 2006 yılı programına alınmak için Bakanlığınızca bir çalışma var mıdır?

Son sorumu soruyorum…

AHMET IŞIK (Konya) - Yeter artık Sayın Başkan!.. Biz olsak müdahale ediyorsunuz; böyle adalet olur mu?!

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Antalya-Alanya karayolunun bitip bitmediği konusunda yoğun tartışmalar yaşandı Meclisimizde; bitmediği halde bitmiş gibi davranıldı. Yerel seçimler öncesi açılışı Başbakan tarafından yapıldı. Bugün, Karayolları Bölge Müdürlüğünce yapılan anonsta, 26 ile 145 inci kilometreleri arası yol yapım çalışmaları nedeniyle, yol, servis yolundan yapılıyor denilmektedir. Alanya-Antalya yolu ne zaman tamamlanacaktır?

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ekmekcioğlu.

Sayın Muharrem Kılıç, buyurun.

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkanım, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza soru yöneltmek istiyorum aracılığınızla.

Malatyamızın önemli projelerinden olan Şotik barajı, Arguvan Ovasını sulayacak olan bir baraj. Üç yıldır 1'er milyar lira para ayrılıyor Sayın Bakanım. Boztepe barajı, yine, Yazıhan Ovasını sulayacak olan bir barajımız, yine 1 milyar lira para ayrılıyor. Kapıkaya barajına da hakeza. Çat barajı bittiği halde, hâlâ, sulama kanalları bitirilemedi, faaliyete geçemedi. Bu projelerle ilgili olarak, 2006 yılında bu projelerin bitirilmesi veya başlanması konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bunları öğrenmek istiyorum.

Şimdi de, Sayın Bayındırlık Bakanımıza birkaç soru yöneltmek istiyorum.

Sayın Bakanım, Malatya-Yeşilyurt-Adıyaman yolu, Malatya'yı Adıyaman'a, Urfa'ya, GAP'a bağlayan çok önemli bir yol. Ancak, bu yolun, Çelikhan-Adıyaman kısmı tamamlanmış olup, Yeşilyurt ile Çelikhan arasındaki 34 kilometrelik yol tamamlanmadığı için, Malatyalılar Adıyaman'a 74 kilometre daha fazla yol yaparak gidiyorlar. Bu yolla ilgili bir çalışmanız bu sene olacak mı?

Yine, Malatya ile Battalgazi arasında 9 kilometrelik yol yılan hikâyesine döndü, deyim yerindeyse. Bu yol henüz bitmedi. Bu yol hakkında bir çalışmanız var mıdır?

Yine, Sayın Bakanım, Hekimhan -Arguvan, Hekimhan- Kuluncak yollarında bir gelişme olacak mı 2006 yılında?

Darende-Yeniköy-Elbistan yolunda, 2006'da bir gelişme olacak mı?

Bir diğer sorum da, en son olarak, Akçadağ İlçesi Kâhyalı Köyünde afet konutları 2006 yılında başlayacak mı?

Bunlar sorularım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kılıç.

Sayın Torun, buyurun.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, aracılığınızla, Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza 3 sorum olacak.

Ülke geneliyle mukayese edildiğinde, Güneydoğu Anadolu Bölgemiz ekonomik açıdan çok geri kalmıştır. Bu geri kalmışlığı önlemenin en önemli yollarından birisi, altyapı yatırımlarının tamamlanmasıdır. Sulama barajları bu açıdan çok önemlidir.

Sayın Bakanım, buna bağlı olarak, Diyarbakır İli Çermik İlçesinde yapılması planlanan Kale barajının proje ihalesi için iki yıldır ödenek konulmasına rağmen ihaleye çıkılamamakta ve konulan ödenekler iptal edilmektedir; bunun sebebi nedir; bu yıl Kale barajının proje ihalesine çıkılacak mıdır?

İkinci sorum: 2004 yılında Diyarbakır İlinin sınırlarına doğalgazın geleceği, 2005 yılında ise, şehir dağıtım şebekesi ihalesinin yapılıp, 2006 yılında halkın doğalgazı kullanmaya başlayacağı belirtilmişti. Bu konudaki durum nedir?

Üçüncü sorum: Özel bir firma tarafından Elazığ İli hudutları dahilinde bulunan Hazar Gölünden, 1996 yılından beri, su çekilerek elektrik üretilmekte ve satılmaktadır. 1994 yılında SİT alanı ilan edilen bu yerden su alınması, yasalara uygun mudur?

Bizim, özel bir firma tarafından üretilerek devlete satılan böyle bir enerjiye ihtiyacımız var mıdır?

Sayın Bakanım, Hazar Gölü gerçekten tükenmek üzeredir. Yasalara aykırı bir biçimde, bizden önceki hükümetler zamanında düzenlenen bu sözleşmeyi iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Torun.

Sayın Sağ, buyurun.

KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkanım, aracılığınızla, Sayın Enerji Bakanına birkaç soru sormak durumundayım.

Birinci soru kısa. Türkiye ile Avustralya arasında borla ilgili bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmanın içeriğini açıklar mısınız?

İkinci soru: Normalde, elektrik ihracatını, Türkiye'de TETAŞ yapar. LPG Yasasına göre, EÜAŞ'a da satış yetkisi verildi.

Şimdi, TETAŞ 5,40 sente elektrik satarken, EÜAŞ, KARTET adlı firmaya 4,20 sent üzerinden elektrik veriyor ve KARTET ise, bu elektriği 7 sente Irak'a ihraç ediyor. Böylece, KARTET'e, açıktan, fahiş bir kâr sağlanıyor. LPG Yasası çıkmadan önce, KARTET'in mobil santralından 13 sente elektrik alınıp, tekrar KARTET'e 5,40 sent üzerinden elektrik satılıyordu ve bu elektrik, 7 sente, tekrar Irak'a da devrediliyordu, böylece duble kâr sağlanıyordu.

Sayın Bakan, bu alım satımlar için sizin bilginiz var mıydı? Bilginiz dahilinde değilse şayet, şu andan itibaren bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Üçüncü soru: Ruslarla yapılan anlaşmalar dolayısıyla, son yapılan hükümetlerarası protokolde, Ruslar, boru hattından gaz alımı miktarının azaldığını, gaz alım miktarının artırılması gerektiğini, içpazarda sağlanan gelirin tekrar ortak hattan kullanılması gerektiğini söylemişlerdir. TEDAŞ'ın da ayrıca özelleştirmesine katılabileceklerini belirtmişlerdir.

Sayın Bakan, bunlar doğru şeyler midir? Türk mevzuatına uygun mudur?

Son sorum da, EPDK tarafından, bazı bölgelerde, 56 milyar ve üzerinde, bayilere ve kooperatiflere ceza kesilmiştir. Bunları haksızlık olarak değerlendiriyor musunuz?

Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, 4 milletvekili arkadaşımızla birlikte soru sorma süresi tamamlanmıştır; şimdi, Sayın Bakanlarımız cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Şimdi, tabiî, o kadar çok soru var ki, yani, en başta bir Mardin'in Beyaz Suyunu anlatsam zaman dolacak.

AHMET IŞIK (Konya) - Yazılı cevap verin Sayın Bakanım.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Bunlara, zaten, yazılı cevap vereceğiz. Doğrusu bu; çünkü, çok farklı sorular var.

Bir kere, biz, şu anda, su yatırımlarını belli bir program dahilinde yapıyoruz. Bitmeye yakın olanlara ağırlık veriyoruz ve bundan dolayı da yoğun bir şekilde devreye alıp, onun geliriyle de diğerlerini yapmaya çalışıyoruz.

Şimdi, bir plan ve program dahilinde yapılıyor ve bunları, zaten, özellikle elektrikle ilgili olanları, özel sektöre açıyoruz. Bu bakımdan da, bunlara, ihale yapmaya başladık. Yalnız, özellikle, Mardin'le ilgili çok insafsızca ifade edildi; yani, Mardin'in, özellikle, Beyaz Suyu son derece önemli bir projedir ve bu proje süratli bir şekilde de yürüyor ve buna para da ayırdık. O bakımdan, içmesuyunu çözdüğümüz zaman, zaten Sayın Milletvekilimiz de bize, bu noktada teşekkür edecek.

Mardin'in Kızıltepe şebeke yatırımları, elektrikle ilgili olanları ise, şebeke yatırımları yapıldığı için, programlı olarak elektriği kesiliyor, bilgi dahilindedir ve bu yatırımı da süratli bir şekilde tamamlıyoruz.

Ayrıca, Mardin'de kayıp kaçak oranı, maalesef, çok yüksek, yüzde 80 civarında. Burayı, biz, kontrole gittiğimiz zaman, arızalar azalıyor, işin ilginç tarafı ve bunu da, zaten, özelleştirme programına aldık ve yoğun da bir çalışma içindeyiz. Türkiye genelinde yüzde 25 olan kayıp kaçak oranını da yüzde 18'e düşürdük. Elektrik fiyatları düşük olduğu için herkes ısınmada da elektrik kullanıyor. Aslında, bu kayıp kaçak oranını düşürürsek, biraz daha elektrik fiyatlarını düşüreceğiz.

Bunun dışında, özellikle, yine Mardin'e -yani, bir tarafa tam cevap vereyim ki, diğerlerine yazılı olarak cevap vereceğim- 2004 yılında 380/154 kw'lik bir trafo istasyonu yapıldı. Batman ve Şanlıurfa 380 kw'lik hatlar da Mardin'e bağlandı. Mardin'e 2 adet 380'lik, ayrıca 154 kw'lik trafo kondu ve şu anda da, bu bölge, özellikle, en kaliteli, en düzenli elektrik enerjisi alan bölge oldu, bu iletim hattı sebebiyle.

Bunun dışında, Ilısu barajını mutlaka yapacağız. Bununla ilgili olarak Hazineyle görüşmelerimiz bitti ve bununla ilgili bir de kredi görüşmelerimiz var. Yük olmayacak şekilde bu PPP metoduyla bunu gerçekleştireceğiz; çünkü, en önemli projelerimizden bir tanesi ve şu anda, bu çalışma süratli bir şekilde gidiyor. Sayın Başbakanımız hangi sözü verdiyse, biz hangi sözü verdiysek, bunu zamanında yapıyoruz. Hatta, bununla ilgili gününü dahi bildiriyoruz.

TUNCAY ERCENK (Antalya)- Dokunulmazlığı kaldırma sözü de verdi Sayın Başbakan.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)- Zaten şey yapacaksınız. Bunlara neticede teşekkür edeceğiniz için ben bunların da zapta girmesini istiyorum. Zaten sonunda bunları karşılıklı olarak görüşeceğiz.

Diyarbakır'la ilgili olarak… 2006 yılı sonunda inşallah gaz arzı gerçekleşmiş olacak. Hatları yapıyoruz. Dikkat ederseniz, 17 yılda yapılanı biz 3 yıla oturtmuş durumdayız. Bu da süratli bir şekilde gerçekleşiyor.

Onun dışında, Muharrem Kılıç Beye cevap veriyorum. Boztepe barajı, 2006 yılı için 4 trilyon ödenek ayrılarak izden çıkarıldı. Aslında iz bedelli olmasından çıkarılması iyi bir durumdur. Kapıkaya barajı da 2005 yılında izden çıkarıldı. 2006 yılında ise 2,5 trilyon para ayrıldı. Malatya Çat barajından da, sulanacak olan Derme Çerkezyazısı sulamasına yüzde 50 fizikî gerçekleşme oldu. Yani, biz bunları çok sıkı takip ediyoruz ve bununla ilgili özel birimler de oluşturduk; çünkü, sulamaya biz çok önem veriyoruz. Konu Tarım Bakanlığımızın meselesi de olsa, bizim bakanlararası bir ayrıcalığımız, ayrı bir davranışımız yok; bir bütün halinde hareket ediyoruz ve zaten bunları da süratli bir şekilde devreye alıyoruz. Hafta sonunda bizim tekrar Sayın Başbakanımızla İzmir'de açtığımız tesisler 11 trilyonun üstündeydi. 27 tesisi açtık; 5 baraj, 5 gölet açtık.

MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Çat barajı sulaması bu sene faaliyete geçer mi?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)- Anlatacağım. Bakın, şunu ifade etmek istiyorum: Hafta sonunda da biz kendimiz, ben ve Genel Müdürümüz birlikte, 54 tesisi ayrıca açacağız. Yani, biz artık bu tesisleri işletmeye açacak zaman dahi bulamıyoruz. Mesela, Afşin Elbistan Termik Santralını, Çan Termik Santralını, bunları henüz daha açmadık. Doğalgazda özellikle 350 000 000 dolarlık bir yatırım yaptık. Bunları da toplu açışla açacağız. Yani, biz bunlara zaman yetiştiremiyoruz. Çok yoğun bir çalışma içindeyiz. Bahsettiğiniz çalışmaları da teker teker gerçekleştireceğiz.

Ben diğer Bakan arkadaşıma da zaman kalsın diye, geri kalan soruların cevaplarını yazılı olarak sizlere ifade edeceğim. Yazılı olanlarda da eksik varsa her zaman sizin emrinize amadeyiz. Sizi tatmin etmek, sizi aydınlatmak tabiî ki görevimiz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Sayın Özak, buyurun efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Yalnız, bu Hazar Gölüyle ilgili söyleyeyim, affedersiniz.

O Hazar Gölünün durumu, gerçekten çok özellik… Haklısınız onda. Onu, biz, çok yakından takip ediyoruz hem çevre konusu hem de etrafındaki tesisler açısından. Bu işin başındaki kişiyle de bu hafta içerisinde görüşeceğim ayrıca.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Bakanım, Mavi Tüneli bir cümleyle alabilir miyiz?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Mavi Tünel, bizim önemli projelerimizden bir tanesi. Konya ve çevresine hayat getirecek, özellikle tarıma tekrar; çünkü, toprak çatlamış. O suyu oraya getireceğiz. Bu da, 2006 yılında, inşallah, olacak. Ayrıca da, 85 trilyon da para ayırdık buraya. Ayrıca, buna gerek kalmayacak şekilde de, kredi ve PPP metoduyla da bunu ele alacağız. Bizim önemli, iftihar edeceğimiz projelerimizden bir tanesi.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Bakan, Aras'taki baraj ne oldu?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Bir de, Dim barajı vardı. Affedersiniz Sayın Bakanım, onu da söyleyeyim de.

Bu Dim barajında da yüzde 75 fizikî gerçekleşme oldu. Bunu da ayrıca ihaleyle de veriyoruz, bunun da santral ihalesine çıktık; özellikle sadece santrala.

Tekrar teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Bakanım.

KEMAL SAĞ (Adana) - Diğer sorular...

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlar, tek tek karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Bakanım, lütfen...

Sayın Özak, buyurun efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Korkuteli çevre yolunun proje çalışmaları tamamlanma aşamasındadır. Yapım çalışmalarına başlanacaktır.

Antalya-Alanya yolu trafiğe bölünmüş yol olarak açılmıştır; ama, bu güzergâhta tünel aydınlatma ve bazı köprü çalışmaları devam ediyor. BSK çalışmaları devam ediyor, peyzaj çalışmaları devam ediyor.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Antalya- Alanya karayolu…

BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.

Sayın Ercenk…

Buyurun efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Yeterli ödenek var.

Muharrem Bey, Malatya Akçadağ 1967 yılı heyelan afeti, 23 konut hak sahibi, proje bedeli   460 000 YTL. 2005 yatırım programında iz bedelli. 2006'da bunu tamamlamaya çalışacağız.

Muharrem Beyin diğer soruları var. Müsaade ederseniz, onları da yazılı olarak verebiliriz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Saygıdeğer arkadaşlarım, 21.12.2005 Çarşamba, yani, yarınki bütçe programında, gerek ilgili bakanlıkların gerek siyasî parti gruplarının gerekse şahısları adına lehte ve aleyhte söz alan sayın milletvekillerinin mutabakatı üzerine, onikinci turda yer alan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite Merkezî, KOSGEB, Türk Akreditasyon Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü, Türk Patent Enstitüsü bütçeleri ile onüçüncü turda yer alan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bütçeleri yer değiştirmişlerdir. Bilgilerinize arz ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi sırasıyla, onbirinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

20.- ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI

1.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               188.923.400

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               393.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               250.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik işler ve Hizmetler                               90.687.600

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               280.254.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                           Lira

                                                                                              

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                232.467.175.900.000

- Toplam Harcama                                :                                227.420.925.500.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                300.504.700.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                5.346.755.100.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.05.- ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1.- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               6.379.830              

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               112.680

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               65.935.120

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir                                            

                       TOPLAM                               72.427.630

 

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               48.942.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Sermaye Gelirleri                               16.093.500

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Alınan Bağış ve Yardımlar                               1.863.300

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               72.427.630

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.26.- ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

1.- Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               285.000                 

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               4.715.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir                                             

                       TOPLAM                               5.000.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

02                               Vergi Dışı Gelirler                               1.210.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Alınan Bağış ve Yardımlar                               3.490.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                       TOPLAM                               4.700.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.39.- ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               8.250.365              

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               217.076

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               22.899.559

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir                                             

                       TOPLAM                               31.367.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

02                               Vergi Dışı Gelirler                               710.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Sermaye Gelirleri                               650.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Alınan Bağış ve Yardımlar                               28.507.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               29.867.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.27.- TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU

1.- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               5.332.450

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               44.464.600

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

07                               Sağlık Hizmetleri                               252.950

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               50.050.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

02                               Vergi Dışı Gelirler                               8.603.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Alınan Bağış ve Yardımlar                               41.447.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               50.050.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.40.- MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               47.768.564            

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               54.825

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               82.784.611

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir                                           

                       TOPLAM                               130.608.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B - C E T V E L İ

KOD                                         Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

02                               Vergi Dışı Gelirler                               17.000.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Alınan Bağış ve Yardımlar                               110.108.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                       TOPLAM                               127.108.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

20.92.- PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               766.100

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               78.300

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               100.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               2.975.600

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               3.920.000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                                 Lira

                                                                                         

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                4.006.651.000.000

- Toplam Harcama                                :                                3.030.044.050.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                976.606.950.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B  -  C E T V E L İ

                                               Lira

                                                                                           

- Bütçe tahmini                                :                                3.663.600.000.000

- Yılı tahsilatı                                :                                2.716.199.500.000

BAŞKAN- (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

20.91.- DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               21.365.300

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               571.500

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                               Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                               5.000.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               3.474.070.400

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                               İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri                               288.134.200

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                               Sağlık Hizmetleri                               435.600

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               3.789.577.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                           Lira

                                                                                           

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                3.150.884.466.700.000

- Toplam Harcama                                :                                3.000.167.785.400.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                414.295.350.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                145.754.404.600.000

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek                                :                                58.741.466.450.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B  -  C E T V E L İ

                                             Lira

                                                                                           

- Bütçe tahmini                                :                                2.790.119.000.000.000

- Yılı tahsilatı                                :                                2.895.181.089.500.000

BAŞKAN-  (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

14.- BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               8.921.500

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               271.500

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve  Hizmetleri                               278.352.500

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                               İskan ve Toplum Refahı Hizmetleri                               217.034.900

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                               Sağlık Hizmetleri                               202.300

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10                               Sosyal Güvenlik ve Yardım  Hizmetleri                               269.483.300

                                                                                                                                    

                       TOPLAM                               774.266.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN- (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                           Lira

                                                                                           

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                994.819.431.000.000

- Toplam Harcama                                :                                927.864.576.550.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                7.319.134.550.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                72.803.399.250.000

- Ertesi Yıla Devreden ödenek                                :                                1.470.589.750 000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

14.91.- KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                  

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               16.446.100

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               311.500

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               3.945.399.400

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                               Sağlık Hizmetleri                               1.189.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               3.963.346.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Karayolları Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                                        Lira

                                                                                            

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                3.484.445.134.900.000

- Toplam Harcama                                :                                3.440.789.609.700.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                10.246.897.050.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                40.695.222.750.000

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek                                :                                25.582.865.050.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B  -  C E T V E L İ

                                                        Lira

                                                                                          

- Bütçe tahmini                                :                                2.301.875.000.000.000

- Yılı tahsilatı                                :                                3.376.416.849.000.000

BAŞKAN-  (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

14.81.- TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

A - C E T V E L İ

Fonksiyonel

Kod                                           Açıklama                               (YTL)

                                                                                                                                 

01                               Genel Kamu Hizmetleri                               284.511.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                               Savunma Hizmetleri                               355.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                               Ekonomik İşler ve Hizmetler                               71.374.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.                                            

                       TOPLAM                               356.240.000

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2006 Yılı Merkezî Yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN - (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Tapu ve Kadastro ı Genel Müdürlüğü  2004 Malî Yılı Kesinhesabı

A  -  C E T V E L İ

                                                     Lira

                                                                                                

- Genel Ödenek Toplamı                                :                                191.195.731.000.000

- Toplam Harcama                                :                                195.632.833.300.000

- Ödenek Dışı Harcama                                :                                8.305.977.800.000

- İptal Edilen Ödenek                                :                                3.868.875.500.000

BAŞKAN- (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Saygıdeğer arkadaşlarım, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2006 malî yılı bütçeleri ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2004 malî yılı kesinhesapları kabul edilmiştir; bütçelerin kurumlarına ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, programa göre, kuruluşların bütçe ve kesinhesaplarını sırasıyla görüşmek için, 21 Aralık 2005 Çarşamba günü saat 11.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.08