DÖNEM:
22 CİLT: 102 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
30 uncu Birleşim
13 Aralık 2005 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR
1.- Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp
Güney'in, devletten yeterli ödenek alamayan yataklı sağlık kuruluşlarının
sıkıntılarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın
cevabı
2.- Ordu Milletvekili İ. Sami Tandoğdu'nun,
fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa'nın trafik sorununa ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanlığının, açık bulunan başkanvekili seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/942)
2.- (10/322, 323, 324 ) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/941)
3.- TBMM Başkanlığınca esas komisyon
olarak İçişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet ve Dışişleri
Komisyonlarına havale edilmiş olan Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının (1/746), Avrupa Birliği müktesebatını ilgilendiren
boyutunun olması nedeniyle Avrupa
Birliği Uyum Komisyonuna da havale edilmesine ilişkin, Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu Başkanlığı tezkeresi (3/944)
4.- Malatya Milletvekili Ali Osman
Başkurt'un, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/348)
5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/349)
6.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar
ve Bahreyn'e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/943)
7.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın,
5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/525) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/346)
8.- Şanlıurfa Milletvekili Turan
Tüysüz'ün, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/582) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/347)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Niğde Milletvekili Mahmut Uğur Çetin
ve 22 milletvekilinin, elma üreticilerinin ve elma yetiştiriciliğinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
2.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve
49 milletvekilinin, turizm tesislerinden alınan sosyal ve teknik altyapı katkı
payı kaynağı konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329)
3.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş
ve 32 milletvekilinin, Amerikan Haber Alma Örgütünün ülkemizde hukukdışı bazı
faaliyetlerde bulunduğu yönündeki iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/330)
IV.-
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin CHP Grup önerisi
V.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, Başbakan ve bakanlara sataşması
nedeniyle konuşması
VI.-
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji, Plan ve Bütçe ile Çevre Komisyonlarında açık
bulunan üyeliklere seçim
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu,
Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı:920)
3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı
Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S.
Sayısı: 1009)
VIII.- KİT
KOMİSYONU RAPORU
1.- Kamu İktisadî Teşebbüslerinin
denetimine ait 2002-2003 yıllarına ilişkin komisyon raporu
IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki turizm tesislerinin altyapı sorunlarına ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8626)
2.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın,
bölünmüş yol kamulaştırma bedellerinin ödenmediği iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9591)
3.- İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın,
Japonya'daki bir fuarda kurulan Türkiye standına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/9602)
4.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER'in, imam kadrosundan naklen atanan personele ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9620)
5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
tamamlanmamış yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9629)
6.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER'in, Diyarbakır Evi onarımına ve Silvan Kalesi projesine ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/9678)
7.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
İstanbul-Kartal'daki bazı okullarda özel sınıf uygulaması iddialarına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/9692)
8.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın,
öğretmenlik kariyer basamaklarıyla ilgili düzenlemeye ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/9698)
9.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
bir yöredeki kanser riskine karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/9708)
10.- Adana Milletvekili N. Gaye
ERBATUR'un, Türk firmalarına "CE" işareti verme yetkisi tanınmamasına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/9723)
11.- Adana Milletvekili N. Gaye
ERBATUR'un, yatırımları teşvik düzenlemesinin bazı sonuçlarına ilişkin sorusu
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/9725)
12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin soruları ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/9793, 9794)
* Ek cevap
13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/9795)
14.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/9796)
15.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
bakanlık yemekhanesiyle ilgili bir uygulamaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9827)
16.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un,
Ankara'daki bir kolejin öğrenci servis araçlarının yaptığı kazalara ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9836)
17.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Hakkı AŞKAR'ın, emniyet bürokratı ve eşlerine ait araçlara kaç kez trafik
cezası uygulandığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/9840)
18.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Sakal-ı Şerif'in Atatürk Havalimanına getirilmesine ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/9843)
19.- Denizli Milletvekili Mustafa
GAZALCI'nın, öğretmenlik kariyer basamakları düzenlemesine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/9872)
20.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Fevziye Köyündeki heyelan riskine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9915)
21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Harmancık Devlet Hastanesinin onarımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9916)
22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Çankırı İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9935)
23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bitlis İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9938)
24.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bingöl İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9940)
25.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bartın İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9941)
26.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Kars İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9942)
27.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Kilis İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9947)
28.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Amasya İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10671)
29.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10673)
30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Şırnak İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10674)
31.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Rize İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10675)
32.- Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem
CANTİMUR'un, el halısı ithalatına,
- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın,
Nemrut İskeleler Bölgesinin limana dönüştürülme çalışmalarına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMEN'in cevabı (7/10843, 10844)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00'te açılarak iki oturum yaptı.
Elektronik cihazla
yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı
anlaşıldığından, 13 Aralık 2005 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
birleşime 15.25’te son verildi.
|
|
|
|
|
|
Sadık Yakut |
|
|
|
TBMM
Başkanı Vekili |
|
|
Ahmet Küçük |
|
Harun Tüfekci |
|
Çanakkale |
|
Konya |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No.: 43
II.- GELEN KÂĞITLAR
9 Aralık 2005 Cuma
Sözlü Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, çocuk kaçırma olaylarına
karşı alınacak önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) sözlü soru
önergesi (6/1612) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
2. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, İzmir'in Bergama İlçesinde
yürütülen siyanürle altın arama faaliyetinin çevre sağlığına etkilerine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1613) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.11.2005)
3. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, yurt ve yuvalarda çocuk
muhbirleri olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) sözlü soru
önergesi (6/1614) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
4. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bölünmüş yol projesine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1615)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
5. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, İstanbul Altın
Borsasının çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) sözlü soru
önergesi (6/1616) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
6. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, Antalya-Gazipaşa'daki
Gökçeler Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1617) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
7. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Avrupa ülkelerinde yaşayan
vatandaşlarımızın güvenliğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/1618) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.11.2005)
8. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, Fransa'daki olaylar
hakkındaki bir değerlendirmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, TMSF'ye devredilen
bankaların devlete olan maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10982) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
2. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, kamuda taşeron
aracılığıyla çalıştırılan kişilere ve kadrolu eleman sayısına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10983) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
3. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, "2B" olarak
bilinen arazilerin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10984)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
4. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki taş
ocağı faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de sele
karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10986)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de muhtemel
sel felaketlerinde kurtarma ve yardım için alınacak önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10987) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
7. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Türkiye'de yaşayan AB
vatandaşlarının yerel seçimlere katılmasını sağlayacak hukuki düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10988) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.11.2005)
8. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Kızılayın verdiği
öğrenci kredilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
9. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, TMSF yönetimindeki
şirketlerin çalışanlarına sendika üyeliği konusunda baskılar yapıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10990) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.11.2005)
10. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Çorum
Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10991) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
11. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, insan
hakları ihlalleri için özel bir hat kurulup kurulamayacağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10992) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
12. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Millî
Güvenlik Siyaset Belgesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10993)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
13. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10994) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
14. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, konut
edindirme yardımı hesaplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10995) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
15. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün,
çimento fiyatlarındaki artışa ve rekabet mevzuatı ihlallerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10996) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.11.2005)
16. - Ankara Milletvekili Bayram Ali MERAL'in,
Emekli Sandığı gayrimenkullerinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10997) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
17. - Ankara Milletvekili Bayram Ali MERAL'in,
konut edindirme yardımı hesaplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10998) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
18. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir
Kültür ve Turizm Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10999) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
19. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Kara
Kuvvetleri Komutanlığı brövesindeki değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11000) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
20. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'nın bir beldesindeki taş ocağı işletme başvurularına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11001) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.11.2005)
21. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi Rektörü hakkındaki suçlamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11002) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
22. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, sigara
ve içki yasağı uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11003) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
23. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, askeri
sosyal tesislerde kâr oranının artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11004) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
24. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un,
TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11005) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.11.2005)
25. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, İzmir'in
Gerence Koyu'ndaki balık çiftliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11006) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
26. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in,
Gaziantep'te vekaleten görev yapan yöneticilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11007) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
27. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TSE'nin
gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11008) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
28. - İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL'un,
Hükümet üyelerinin danışmanlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11009) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
29. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir
şahsın gönderdiği mektuba ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11010)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
30. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Çorum
Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11011) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
31. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, sosyal
güvenlik kuruluşlarının sağlık harcamalarına ve Hazine transferlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11012) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2005)
32. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Van İliyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11013)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
33. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, işsizlik
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11014) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.11.2005)
34. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
Burdur Devlet Hastanesinin tadilatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11015) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
35. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
Burdur-Bucak'taki Tekel Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11016) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
36. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bir
şahsın gönderdiği mektuba ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11017)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
37. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bazı
ekonomik verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11018)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
38. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, faiz
ödemelerine ve sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11019) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
39. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 5084
sayılı Kanunda yapılan değişiklikten sonra gerçekleşen yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11020) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.11.2005)
40. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Kamu
Görevlileri Etik Kurulu Başkanının bir toplantıya katılıp katılmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11021) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.11.2005)
41. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Doğu
Anadolu Turizm Odaklı Kalkınma Projesine ve kış olimpiyatları hazırlıklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11022) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.11.2005)
42. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
TEKEL'in bazı uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11023)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
43. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in,
AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11024) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
44. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Çorum
Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11025) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
45. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
gündemdeki bazı tartışma konularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11026) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
46. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün,
AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11027) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
47. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in,
İstanbul-Beykoz Kaymakamı hakkındaki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11028) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
48. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, yurt
dışına yaptığı resmi ziyaretlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11029) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
49. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, bir
trafik polisinin bir kangal köpeğini vurması olayına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11030) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
50. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in,
Kızılay'ın Rize Teşkilatına kayyum olarak atananlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11031) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
51. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11032) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
52. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Hakkâri
olaylarının Başbakanlık Teftiş Kurulunca soruşturulmasının sağlanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11033) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.11.2005)
53. - İstanbul Milletvekili Hasan AYDIN'ın,
AİHM'nin bir kararına yönelik açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11034) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
54. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın,
AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11035) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
55. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın, terör
olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11036) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.11.2005)
56. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya
Adliye Sarayı inşaatının yer seçimine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11037) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
57. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi yönetimi hakkındaki soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11038) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
58. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısının intiharına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11039) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
59. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısının intiharına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11040) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
60. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Rize'de sele karşı alınan önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11041) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
61. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, Latife
Hanım Köşkünün tapu kayıtlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11042) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
62. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, TOKİ
konutlarının tapu harcında vadeli satış fiyatının esas alınmasına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11043) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.11.2005)
63. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa
çevre yolundaki bir köprülü kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11044) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
64. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Afyonkarahisar'da yapılan deprem konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11045) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
65. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
depremden zarar gören bir köy okulunun güçlendirilmesine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11046) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.11.2005)
66. - Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in,
Tokat-Almus yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11047) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
67. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Hamidiye Köyü cami minaresinin yeniden inşasına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11048) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.11.2005)
68. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Orhangazi-Yeniköy yolunun genişletilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11049) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
69. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun,
emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11050) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
70. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
emeklilere yönelik çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11051) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
71. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Tekirdağ'daki çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11052) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
72. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İşsizlik
Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11053) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
73. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara
İlindeki akarsuların kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11054) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
74. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in,
Kocaeli-Derince'de depolanmış atıklara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11055) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
75. - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in,
Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11056) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
76. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, av
turizmi gelirlerine ve av hayvanlarının korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11057) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
77. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün,
kanatlı hayvan avcılığındaki yasaklamaya ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11058) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
78. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, orman
kadastrosuna ve 2B olarak bilinen arazilerin durumuna ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11059) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
79. - İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı ÖZBEK'in,
İstanbul'un Beykoz İlçesinde makta uygulamasının durdurulmasına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11060) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2005)
80. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Şükriye Köyünün makta kullanımına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11061) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
81. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
İskenderun Körfezinde batan yabancı gemiye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11062) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
82. - İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, bir
Rum milletvekilinin Kıbrıs'ta Yeşil Hattı geçerek gerçekleştirdiği eyleme
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/11063) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
83. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Gümrük
Birliğinde uğranılan zarara ve AB'den alınan fonlara ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11064) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.11.2005)
84. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, AİHM
kararlarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/11065) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
85. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin,
AİHM'nin bir kararına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/11066) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
86. - Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in,
TMSF'nin el koyduğu bazı şirketlerin yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi
(7/11067) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
87. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, bir
hukuk bürosunca yapılan sulh sözleşmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11068) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.11.2005)
88. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın,
TMSF'nin alacak satış ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11069) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.11.2005)
89. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, futbol
üçüncü ligi ve amatör ligdeki kulüplerin mali durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11070)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
90. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Oba Beldesindeki stadyum inşaatına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi
(7/11071) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
91. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, kamu
personel sistemine ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılmasına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/11072) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
92. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Kamu
Personeli Kanunu Tasarısı taslağına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11073) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.11.2005)
93. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, kış
olimpiyatları hazırlıklarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11074) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.11.2005)
94. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, İsviçre
ile yapılan futbol karşılaşmalarındaki olaylara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11075)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
95. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Konyaspor'un bir karşılaşmasıyla ilgili kararlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11076)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
96. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
Ziraat Bankası şubesindeki zimmet soruşturmasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11077) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
97. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, AB
ortak para birimine geçilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı
soru önergesi (7/11078) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
98. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, bir Ziraat Bankası şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11079) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.11.2005)
99. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, cari
işlemler açığının oluşturduğu riske ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/11080) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
100. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, SHÇEK
kurumlarının yönetimine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru
önergesi (7/11081) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.2005)
101. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, çocuk
muhbirleri bulunduğu açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU)
yazılı soru önergesi (7/11082) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
102. - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in,
SHÇEK'in gayrimenkullerine ve hizmet alımlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11083) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.11.2005)
103. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün,
kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların korunmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11084) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.11.2005)
104. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Varsak Beldesindeki kimsesizler yurdu inşaatına ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11085) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.11.2005)
105. - İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU'nun,
Mardin İl Sosyal Hizmetler Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11086) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.11.2005)
106. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın,
enerji fiyatlarındaki artışın sanayi sektörüne etkisine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11087) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.11.2005)
107. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, ihalesiz
iş verdiği için hakkında rapor düzenlenen bürokratlara ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11088) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
108. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
hukuk bürosu ile yapılan sözleşmelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11089) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
109. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
doğalgaz projesi ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11090) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
110. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11091) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
111. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
BOTAŞ'ın, doğalgaz ithalatına ve mali göstergelerine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11092) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
112. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11093) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
113. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11094) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
114. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Mavi
Akım doğalgazının İsrail'e ulaştırılacağı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11095) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
115. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Proje Direktörlüğü personeline ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11096) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.11.2005)
116. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir
Sayıştay raporuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11097) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
117. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Mavi
Akım Sözleşmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11098) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
118. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, BOTAŞ'a
şifahi talimat verildiği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11099) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
119. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, sanayide
kullanılan doğalgaz fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11100) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
120. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'daki taş ocağı faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11101) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
121. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Batı
Karadeniz'deki sondaj platformlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11102) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
122. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin KPSS sonuçlarına göre atama yapmamasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11103) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.11.2005)
123. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, asayiş
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11104)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
124. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Şükriye Köyünün sulama suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11105) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
125. - İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin yabancı yatırım yapılacak arazisine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11106) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
126. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
havalimanlarında görevli Emniyet teşkilatı personeline havacılık tazminatı
ödenip ödenmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11107) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
127. - Afyonkarahisar Milletvekili
Reyhan BALANDI'nın, Dinar Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11108) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.11.2005)
128. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11109) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
129. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresinin Büyükşehir Belediyesine borç vermesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11110) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.11.2005)
130. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresinin bir uygulamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11111) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
131. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara
Büyükşehir Belediyesine yeni bağlanan köylere götürülen hizmetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11112) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.11.2005)
132. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin,
Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerindeki personel hareketlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11113) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.11.2005)
133. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin bazı araziler üzerindeki uygulamalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11114) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.11.2005)
134. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, yeni kurulacak ilçelerle ilgili çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11115) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
135. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Beyreli Köyünün su sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11116) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
136. - Mersin Milletvekili Ersoy BULUT'un, bir
polisin çatışma sırasında DYP Genel Başkanı ile telefonla görüşmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11117) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.11.2005)
137. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'da yapılması planlanan spor kompleksine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11118) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
138. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın,
Antalya-Alanya-Tosmur Beldesindeki imar uygulamalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11119) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
139. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'daki bazı köy yollarının yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11120) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
140. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya-İbradı Hükümet konağı projesinin ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11121) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)
141. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, İzmir'in
Karşıyaka İlçesindeki bazı alanlara baz istasyonu yerleştirilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11122) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.11.2005)
142. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, trafik
kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
143. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Rize'de muhtemel sel felaketlerinde kurtarma ve yardım için
alınacak önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
144. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, Latife
Hanım Köşkünün kamulaştırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11125) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
145. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
Çorum Belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11126) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
146. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin gıda yardımlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11127) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
147. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın Yenişehir İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11128) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
148. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın Orhaneli İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11129) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
149. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın Harmancık İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11130) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
150. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa'nın Gemlik İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11131) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
151. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Konya-Beyşehir Belediyesiyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11132) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
152. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın,
Adana-Seyhan Belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11133) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
153. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, bazı
belediyelerin içki yasağı uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11134) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
154. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Diyarbakır'da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşanan bir olaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11135) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.11.2005)
155. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, taşınmaz kültür varlıklarının onarımı kapsamında Antalya'ya kaynak
ayrılmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11136) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
156. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki
bazı müzelere yönelik usulsüzlük iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11137) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
157. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya
Devlet Opera ve Balesi personeline ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11138) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
158. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, kış
olimpiyatları hazırlıklarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11139) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
159. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un,
THY'nin kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11140) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
160. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün,
korunmaya muhtaç çocuklara hizmet verecek eğitim kurumlarına vergi indirimi
sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11141) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
161. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün,
özelleştirilen Elazığ Ferrokrom İşletmesi personelinin istihdamına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11142) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.11.2005)
162. - Bitlis Milletvekili Edip Safder GAYDALI'nın,
Yarımca Porselen ve Erdemir özelleştirmelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11143) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
163. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bir bürokratı hakkındaki iddiaya ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11144) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.11.2005)
164. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Şükriye Köyündeki trafonun yerinin değiştirilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11145) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
165. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Rize'nin İkizdere İlçesinde taşımalı eğitim uygulaması sebebiyle
boşaltılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11146) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
166. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Erzurum
İl Millî Eğitim Müdürü hakkında tesis edilen işlemlere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11147) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
167. - Zonguldak Milletvekili Harun
AKIN'ın, Zonguldak'ın köylerindeki eğitim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11148) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
168. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, depremde
hasar gören bir okula ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11149) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
169. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
Burdur Yeşilova Öğrenci Pansiyonu inşaatı ihalesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11150) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
170. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Varsak Beldesinin okul ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11151) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
171. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
görev yerleri değiştirilen öğretmen ve yöneticilere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11152) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
172. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın
Hanak İlçesindeki öğrenci yurdu inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11153) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
173. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, görevden
alınan taşra teşkilatı yöneticilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11154) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
174. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, bir
şahsın gönderdiği mektuba ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11155) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
175. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKCİOĞLU'nun,
Antalya-Manavgat Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi inşaatına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11156) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.11.2005)
176. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKCİOĞLU'nun,
sözleşmeli öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11157) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
177. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKCİOĞLU'nun,
Anadolu Lisesine dönüştürülen okulların öğretmenlerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11158) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
178. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
okullardaki bilgisayar oranına ve derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11159) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
179. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
Türkçe öğretmenliğine yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11160) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
180. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin,
Anadolu Lisesine dönüştürülen okullara atanan öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11161) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
181. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, ders
kitabı olarak kullanılan bir kitaba ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11162) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
182. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'de
depreme dayanıklı olmayan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11163) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
183. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, bir
ilköğretim okulu öğretmeni hakkındaki bir iddiaya ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11164) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
184. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun Tekirdağ Lüleburgaz Kadın Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesinin
Devlet Hastanesine bağlanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11165) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
185. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, APK
Daire Başkanlığınca bastırılan bir kitaba ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11166) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
186. - Zonguldak Milletvekili Harun
AKIN'ın, Zonguldak'ın, köylerinin sağlık ocağı ve sağlık evi ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11167) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2005)
187. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, sağlık
hizmetlerine ve sağlık harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11168) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
188. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, devredilen
SSK personeline ve ilaç fabrikalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11169) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
189. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kütahya
Simav Devlet Hastanesinin bazı sağlık hizmetlerini özel sektörden karşılamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11170) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.11.2005)
190. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, organ
nakline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11171) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.11.2005)
191. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
bürokrat atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11172)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
192. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, Tıp
Kurumu Verem Raporundaki iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11173) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
193. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Kocaeli
İlinin yanık ünitesi ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11174) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
194. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Adana'da yeni yapılan devlet hastanesinin ne zaman hizmete açılacağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11175) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.11.2005)
195. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, TSE'nin
biyodizel standardına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11176) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
196. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11177) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.11.2005)
197. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Uluslararası Zeytinyağı Konseyi üyeliğine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11178) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
198. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
TSE'nin araçlarla ilgili bazı işlemlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11179) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)
199. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
pancarda kota uygulamasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11180) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
200. - Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin,
pancarda kota uygulamasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11181) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
201. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Ereğli
Şeker Fabrikasının yönetimiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11182) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
202. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Köy Merkezli Tarımsal Üretime Destek Projesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11183) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.11.2005)
203. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, kuş
gribinin kümes hayvancılığı sektörüne etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11184) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)
204. - Kırıkkale Milletvekili Halil TİRYAKİ'nin,
Kırıkkale'de yapılan hayvancılık desteklemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11185) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
205. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, bir
şahsın ithal ettiği mısırların TMO silolarında depolandığı iddiasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11186) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.11.2005)
206. - Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜK'ün, AB sürecinde tarım sektörünün durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11187) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
207. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, ipekböceği
ve ipek üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11188) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)
208. - Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın,
İstanbul'daki havalimanlarının yeterliliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11189) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
209. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk
Telekomun ADSL fiyat tarifesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11190) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)
210. - Çorum Milletvekili Feridun AYVAZOĞLU'nun,
Merzifon Askerî Havalimanının sivil hava ulaşımına açılıp açılmayacağına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11191) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.11.2005)
211. - Bitlis Milletvekili Edip Safder GAYDALI'nın,
Haydarpaşa Limanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11192)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
212. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki kablo TV ve internet hizmetlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11193) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
213. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Türk Telekomun sulh sözleşmesine konu alacaklarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11194) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
214. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, İzmir
Liman İşletmesi personelince kurulan kooperatifle ilgili iddialara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11195) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.11.2005)
215. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat
YÜCESAN'ın, TCDD Eskişehir Eğitim Merkezine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11196) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)
216. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Konya-Ankara hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11197) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
217. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik'e bağlı bazı köylerin baz istasyonu ihtiyacına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11198) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)
218. - Afyonkarahisar Milletvekili
Reyhan BALANDI'nın, Dinar Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11199) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.11.2005)
219. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Kara
Kuvvetleri Komutanlığının amblemindeki değişikliğe ilişkin Millî Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11200) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)
220. - İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın,
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11202) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.11.2005)
221. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un,
Dışişleri Bakanının Suriye ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11203) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
222. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, bir
bürokratın sözde Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili ifadelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11204) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2005)
223. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Rize'nin organize sanayi bölgesi ihtiyacına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11205) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
224. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, uluslararası tahkime götürülen sözleşme ve davalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11206) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2005)
225. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin,
Vilayetler Hizmet Birliğinin yaptırdığı bilgisayar programına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11207) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.11.2005)
226. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, tasfiye
halindeki İhlas Finans Kurumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11208) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
227. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Yüzüncü
Yıl Üniversitesindeki bazı öğretim üyelerinin istifasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11209) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
228. - İstanbul Milletvekili Halil AKYÜZ'ün, bir
gazetede çıkan bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11210) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
229. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, emlak
vergisi birim fiyatlarının belirlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11211) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
230. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir
zanlının serbest bırakılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11212) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
231. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
tutuklu ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11213)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
232. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11214)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
233. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın,
yapılardaki beton değerleri ve dayanıklılık ölçümüne ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11215) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2005)
234. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11216) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
235. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya'nın Alanya İlçesinin arıtma tesisine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11217) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2005)
236. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11218) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
237. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF
kontrolündeki bir yayın grubunun bir televizyon kanalıyla ilişkilerine ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/11219) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)
238. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11220) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.11.2005)
239. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Türkiye-İsviçre karşılaşmasındaki olayların değerlendirilmesine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi
(7/11221) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
240. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, spor
dallarındaki başarı durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11222) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.11.2005)
241. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet
Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11223) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
242. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
Borualan sınır kapısının açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11224) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2005)
243. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru
önergesi (7/11225) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
244. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün,
Malatya Çocuk Yuvasındaki çocukların sağlık durumuna ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11226) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.11.2005)
245. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in,
SHÇEK'in Ankara Büyükşehir Belediyesiyle yaptığı protokole ve SHÇEK
taşınmazlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/11227) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)
246. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/11228) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
247. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın,
Burdur-Yeşilova-Değirmendere Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11229) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)
248. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın,
Elbistan'da faaliyete geçecek termik santrale ve enerji açığı iddialarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11230)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)
249. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Babasultan Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11231) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
250. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Nilüfer-Güngören Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11232) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
251. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Orhaneli-Göynükbelen Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11233) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
252. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Büyükorhan-Durhasan Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11234) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
253. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Karacabey-Gölecik Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11235) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
254. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Büyükorhan-Kınık Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11236) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
255. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Orhaneli-Karıncalı Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11237) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
256. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Nilüfer Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11238) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
257. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Çınarcık Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11239) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
258. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-İznik-Mahmudiye Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11240) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
259. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Büyükorhan-Gedikler Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11241) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
260. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Gemlik-Büyükkumla Köyü Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11242) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
261. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Yenişehir-Çiçeközü Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11243) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
262. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Keles-Dağdibi Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11244) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
263. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-Yenişehir-Boğazköy Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11245) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
264. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Bingöl-Kiğı Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11246) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
265. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11247) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
266. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Ankara
Su ve Kanalizasyon İdaresinin sayaç ve atık su bedeli uygulamalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11248) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.11.2005)
267. - Zonguldak Milletvekili Harun
AKIN'ın, Zonguldak'ın köylerinin yol ve içme suyu sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11249) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
268. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya
İl merkezindeki hız kasislerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11250) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
269. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Hakkâri
Valisinin bazı açıklamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11251) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
270. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
belediyelerin sağlık kuruluşlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11252) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
271. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
272. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, korsan
yayınlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
273. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Sakal-ı
Şerif'in yurtdışına çıkarılacağı iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11255) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)
274. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Muğla
İlindeki müzelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11256) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)
275. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Nevşehir ve çevresindeki turizm çalışmalarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11257) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2005)
276. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11258) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
277. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, bazı
uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
278. - Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın,
Ümraniye Belediyesinin Çanakkale Savaşı hakkında hazırlattığı bir çizgi filme
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11260) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.11.2005)
279. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Türk
Silahlı Kuvvetlerine uçak alımına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11261) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
280. - Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın,
sözleşmeli personelin sosyal güvencesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11262) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
281. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
282. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'nın bazı ilçelerinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11264) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
283. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki bir hastaneye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11265) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
284. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, özel
sağlık kuruluşlarının ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11266) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
285. - Zonguldak Milletvekili Nadir
SARAÇ'ın, Zonguldak'ın Gökçebey İlçesinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11267) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
286. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
287. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bir
kanser ilacının bedelinin karşılanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11269) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
288. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, bal ürünlerinin denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11270) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)
289. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11271) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
290. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, kanatlı
hayvan dağıtımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11272) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
291. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11273)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
292. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
KURTULMUŞOĞLU'nun, THY'nin kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11274) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.11.2005)
293. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11275) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
294. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11276) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
295. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11277)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
296. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11278) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
297. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/11279) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
298. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/11280) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
299. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru
önergesi (7/11281) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
300. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
oluşturulan fonlara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/11282) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
301. - Bursa Milletvekili Ertuğrul YALÇINBAYIR'ın,
Meclis araştırması komisyon raporlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/11283) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.11.2005)
No.: 44
12 Aralık 2005 Pazartesi
Raporlar
1.- 2006 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1119) (S.
Sayısı: 1028) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)
2.- 2004 Malî Yılı Genel
Bütçeye Dahil Dairelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2004 Malî Yılı Kesinhesap
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1084, 3/907) (S. Sayısı: 1029)
(Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)
3.- 2004 Malî Yılı Katma
Bütçeye Dahil İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2004 Malî Yılı Katma
Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/1085, 3/908) (S. Sayısı: 1030) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)
4.- Uluslararası Çocuk
Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1101) (S. Sayısı: 1037) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)
5.- Kastamonu
Milletvekili Hakkı Köylü'nün; Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/431)
(S. Sayısı: 1038) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu İktisadî Teşebbüslerinin
Denetimine ait 2002 ve 2003 Yıllarına İlişkin Komisyon Raporu
(Sayı: 1-200) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (Rapor, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 13.12.2005 tarihli 30 uncu Birleşim Tutanak Dergisine eklenmiştir.)
No.: 45
13 Aralık 2005 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde Milletvekili
Mahmut Uğur ÇETİN ve 22 milletvekilinin, elma üreticilerinin ve elma
yetiştiriciliğinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)
2. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN ve 49 milletvekilinin, turizm
tesislerinden alınan sosyal ve teknik altyapı katkı payı kaynağı konusunda
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.12.2005)
3. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ ve 32 milletvekilinin,
Amerikan Haber Alma Örgütünün ülkemizde hukuk dışı bazı faaliyetlerde bulunduğu
yönündeki iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/330) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
13 Aralık 2005 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Mehmet
DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er
dakikadır.
Hükümet konuşmalara cevap
verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz,
yataklı sağlık kurumlarının devletten alacakları hakkında söz isteyen Bayburt
Milletvekili Ülkü Güney'e aittir.
Buyurun Sayın Güney.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Bayburt
Milletvekili Ülkü Gökalp Güney'in, devletten yeterli ödenek alamayan yataklı
sağlık kuruluşlarının sıkıntılarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, toplumumuzu,
hepimizi çok yakından ilgilendiren, hastanelerimizin devletten alacakları
sorunu için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın Başkana, bana söz
verdiği için, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Muhterem arkadaşlarım,
hepimizin bildiği gibi, üniversite ve Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler,
bugün, çok büyük bir maddî sıkıntı içindedirler. SSK, Bağ-Kur ve Emekli
Sandığından, bu hastanelerimizin, bugün için alacağı 2,5 katrilyon lirayı
geçmiştir. Bu alacaklarını bir türlü tahsil edememektedirler. Bu alacaklarını
tahsil edemeyen hastanelerimizin sayısı 900 civarındadır.
Hele hele, büyük
şehirlerimizdeki referans hastaneler, örneğin Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi, İstanbul Çapa Hastanesi, Ankara ve
İstanbul Numune Hastaneleri, İstanbul Koşuyolu Kalp Damar Hastanesi gibi, şu
anda sayamadığım diğer hastaneler gibi, bu önemli hastaneler, hizmetlerini,
artık, durma noktasına getirmişlerdir. Eğer böyle devam ederse yakında
hizmetlerin durması kaçınılmazdır.
Sizlere sadece bir iki
küçük örnek sunmak istiyorum. Şu anda Ankara Tıp Fakültesi Hastanesinin alacağı
86 trilyon liradır. Bunun bir kısmı taa 2004'ten tevali etmiştir. Hacettepe Tıp
Fakültesi Hastanesinin alacağı 57 trilyon lira, Ankara ve İstanbul Numune
Hastanelerinin 40'ar trilyon liradır.
Değerli milletvekilleri,
hastaneler, devletten, ödenek olmadığı gerekçesiyle, alamadığı bu paralar
sonucunda, yardımcı sağlık personeli temin edememektedirler, tıbbî araç gereç
alamamaktadırlar, personel maaşını ödeyemez durumdadırlar, elektrik, su, kira
masraflarını ödeyememektedirler, parasızlıktan ilaç alımı ihalelerine girememektedirler.
Hatta hatta, birçoğu, icra tehdidi altında bu gayretlerini sürdürmektedirler.
Bu konu uzun zamandan beri gündemdedir. Basın ve ilgili her kuruluş, bu konuyu
her platforma taşımalarına rağmen, maalesef, bu, bir türlü çözülmemiştir.
Elimde -çok örnek var-
sadece bir gazetemizin manşetten verdiği bir haber; 11 Kasımda:
"Hastanelere sevk var; ama, ödenek yok. Hizmetler durma noktasında."
Bununla şunu demek istiyorum: Yani, bugüne kadar muhtelif uyarılar yapılmasına
rağmen, bu ödemeler yapılmamıştır.
Muhterem milletvekilleri,
bu durum böyle devam edemez, etmemeli. Hükümetin, Sayın Maliye Bakanımızın,
sorunun acilen üzerine gidip, bunu çözmesi gerekmektedir. Bu duruma bakarak,
"ya, bu borç, devletin yine kendi kurumlarına borcudur" diyerek bunu
geçiştiremeyiz; çünkü, sağlık hizmetleri bekletilemez, ertelenemez. Bu
bakımdan, bu borçların, bu paraların süratle ödenmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Güney, konuşmanızı tamamlayınız.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) - Sonuç olarak, ilgililerden, hükümetimizden, Sayın Maliye
Bakanımızdan rica ediyorum, buradan ilgilileri uyarıyorum; bu borçları en kısa
zamanda ödemezlerse, şu anda son derece kısıtlı imkânlarla hizmet veren bu
hastanelerde hizmetler duracaktır. Tüm milletvekili arkadaşlarımdan, özellikle,
konuyu yakından takip eden tıp kökenli milletvekili arkadaşlarımdan, acilen bu
konuyu takip etmelerini istirham ediyorum.
Muhterem milletvekilleri,
son olarak, çok küçük bir sorunu da burada ifade etmeden geçmeyeceğim. Yolluk
ve tedavi giderleri, sevkle taşradan Ankara'ya veya büyük merkezlere gelenlere
ödenemiyor veya çok geç ödeniyor. Kendi seçim bölgem Bayburt'tan devamlı mektup
alıyorum. Burada, bizim bölgemizin veya taşradan gelen milletvekilli arkadaşlarımızın
da aynı sorunu olduğunu tahmin ediyorum.
Memur buraya sevk
edilmiş, gelmiş, işini görmüş, gitmiş, 1 000 000 000 veyahut da 500 000 000 gibi bir yolluk alacağı var.
Bunu harcamış; fakat, bunu bir yıldan beri alamamış. Bunların isimleri bende
mevcut. Bir memurun bu parayı, 500 000 000'u veya 1 000 000 000 lirayı, artık
çok kolay ödeyemeyeceğini siz de takdir ediyorsunuz.
Sonuç olarak; bu sorunu
birlikte çözmeliyiz. Sayın Maliye Bakanımız burada, zannediyorum, bu konuda
bizi aydınlatan bir bilgi verecektir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Güney.
Gündemdışı konuşmaya
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan cevap verecektir.
Sayın Bakanım, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN
(İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Ülkü Güney'in, sağlık kurumlarındaki tedavi giderleri
için yapılan ödemelerle, bu arada, hastanelerin bazı ödemelerdeki bazı
sıkıntılarından dolayı konuşmasına cevap vermek için huzurunuza gelmiş
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
hepinizin bildiği gibi, Hükümetimiz sağlık konusunda fevkalade hassastır ve
yıllardan beri ortada olan problemlerin çözümü için de büyük gayret
göstermektedir. Hükümetimizin en büyük projelerinden bir tanesi Sağlıkta
Dönüşüm Projesidir. Sağlıkta Dönüşüm Projesiyle Hükümetimiz halkımıza,
milletimize daha iyi hizmet verebilmek, daha kaliteli sağlık hizmeti sunabilmek
ve ilaçlara daha kolay erişimi sağlamak için elinden geleni yapmaktadır.
Hepimizin bildiği gibi,
hastaneler daha önce çeşitli kurumlarımıza aitti ve bu kurumlarımızda
hastaneler Sağlık Bakanlığına ayrı, SSK'ya ayrı, diğer kurumlara ayrı… Bir
yerde boş yatak varken bir yerde kuyruklar oluşmaktaydı; bir yerde tedavi
hizmetleri daha rahat görülmekteyken bir yerde büyük sıkışıklıklar oluyor ve
bundan dolayı halkımız büyük çile çekmekteydi. Şimdi biz Hükümet olarak bütün
hastaneleri tek çatı altında topladık. Dolayısıyla, artık vatandaşlarımız,
SSK'lı olsun, Bağ-Kurlu olsun, Emekli Sandığına tabi olsun, her yere
gidebilmektedir; yani, hastanede doktorlara erişim kolaylığı, tedavide kolaylık
sağlanmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun)-
Üniversiteler hariç.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla)- Eskiden büyük kuyruklar söz konusuydu. Bir yerde kuyruk
oluyor, o hastaneden "yahu, yan taraftaki falan hastane boş; orası devlet
hastanesi, gidemezsin…" Efendime söyleyeyim "diğer tarafta boş var,
oradan buraya hasta alamazsın…" Hatta, bizim zamanımızda özel hastanelere
açıldı. Emekli Sandığına ait emeklilerimiz olsun, memurlarımız olsun, artık
özel hastanelere de rahatça gidebilmekteler. Dolayısıyla…
HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın
Bakan, çarpıtmayın. Bağ-Kura bağlı olanlar üniversitelerde tedavi olamıyorlar.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla)- Onlar da hallolur, merak etmeyin.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)-
Ne zaman?! Ne zaman?!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla)- Ama, bakınız, biz sağlıkta öyle bir değişim yaptık ki, bunu
vatandaşımız sizden daha iyi biliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun)-
Benden daha iyi bilemez.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - İkinci bir husus daha var…
HALUK KOÇ (Samsun) - Siz
Ofer'i bilirsiniz!..
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
- Sizden daha iyi bilebilir de, Haluk Beyden daha iyi bilemez!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Şimdiye kadar, biz
gelene kadar ilaç kuyrukları vardı, ilaç kuyrukları… Hatırlar mısınız, ilaç
kuyrukları… SSK'da, efendime söyleyeyim, ilacı yalnız buradan alacak!.. Ee peki
oradan alacaksam, yoksa ne olur?.. "Vallahi, yoksa sonra gel…"
Hastaya "sonra gel" denir mi! Hasta, adam; ilacı yok, sonra gel!..
Hadi senin yerine…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakan, onu Sağlık Bakanı anlatır, siz, size sorulana cevap verin!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Vereceğim, müsaade buyurun, vereceğim…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Bakın, 4 katrilyon lira ödeme var; siz ona cevap verin.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Var, veriyoruz; tamam, hiç merak etme…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sağlık Bakanı, bütçe gelecek, konuşur orada.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Koç, lütfen,
efendim.
Sayın Bakanım, buyurun,
Genel Kurula hitap ediniz…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakan da gündemdışı konuşmaya bağlı konuşsun, Ülkü Beyin ne söylediğine cevap versin!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Grup başkanvekili ikide bir laf atarsa ne olacak buranın
hali! Grup başkanvekili bunu yaparsa ne olacak buranın hali! Ne olacak buranın
hali!.. (CHP sıralarından gürültüler)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakan bunu yaparsa ne olacak! (AK Parti sıralarından gürültüler)
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Dinlemeyi bir öğrenin canım yahu… Geldik gidiyoruz,
dinlemeyi öğrenin yahu… (CHP sıralarından gürültüler)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
- Sayın Bakan, siz gidiyorsunuz, biz buradayız daha!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, bakınız, SSK'da herkes
bekliyordu, Bağ-Kurlular bekliyordu, öteki… Neden; ilaç alamıyorlardı, ilaç.
Şimdi, herkes istediği eczaneden rahatlıkla ilacını alabilir duruma geldi. Öyle
mi?.. (CHP sıralarından gürültüler)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) -
Sayın Bakan, ilaç değil mesele, Bağ-Kurluları, SSK'lıları üniversitelere
almıyorlar!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, sosyal güvenlikle ilgili yeni
kanunlarımız da geliyor ve şurasını hiç kimse unutmasın ki, ülkemiz,
milletimiz, vatandaşlarımız layık olduğu refah düzeyine çıkarılacaktır. Burada
sağlıktan da böyle istifade edecekler, ilaçtan da böyle istifade edecekler,
diğer konularda da böyle istifade edeceklerdir.(AK Parti sıralarından alkışlar)
Bizim Hükümetimizin politikasının neticeleridir bunlar.
Şimdi, ödemeler konusuna
gelince, değerli arkadaşlar, bakınız, biz bütçe olarak, bütün ödeneklerimizi,
tedavi giderleriyle ilgili olarak, ilaç giderleriyle ilgili olarak, diğer
yatırımlarla ilgili olarak bütçemizdeki ödeneklerimizi ona göre koyduk, bunun
ödemelerini de bir bir de yapıyoruz.
2005 Kasım ayı sonu
itibariyle konsolide bütçeden Sağlık Bakanlığına bağlı tedavi kurumlarına 400
000 000 YTL, üniversite hastanelerine 400 000 000 YTL, diğer tedavi kurumlarına
ilişkin ise 201 000 000 YTL olmak üzere 1 001 000 000 YTL ödeme yapılmıştır.
2005 yılı sonu itibariyle
konsolide bütçeden, tedavi giderleri için, yaklaşık olarak, Sağlık Bakanlığına bağlı
tedavi kurumlarına 520 000 000 YTL, üniversite hastanelerine 520 000 000 YTL,
özel hastaneler ve diğer tedavi kurumlarına ise 260 000 000 YTL olarak toplam 1
300 000 000 YTL tutarında ödeme öngörülmektedir.
2005 yılında yeşilkart
tedavi giderleri için 850 000 000 YTL ödenek planlanmış olup Kasım 2005 sonu
itibariyle yeşilkart tedavi giderleri için devlet hastanelerine 700 000 000
YTL, üniversite hastanelerine 174 000 000 YTL olmak üzere toplam 874 000 000
YTL ödeme yapılmıştır.
Emekli Sandığına 2005
yılı bütçe transferi olarak 8 889 000 000 YTL ödenek öngörülmüştür.
Emekli Sandığı
bütçesinden, tedavi gideri olarak, Kasım 2005 sonu itibariyle devlet
hastanelerine 385 000 000 YTL, üniversite hastanelerine 502 000 000 YTL, özel
hastane ve diğer tedavi kurumlarına 243 000 000 YTL olmak üzere 1 130 000 000
YTL ödeme yapılmıştır.
2005 yılı sonu itibariyle
Emekli Sandığı bütçesinden, yaklaşık olarak, 440 000 000 YTL devlet
hastanelerine, üniversite hastanelerine 550 000 000 YTL, özel hastane ve diğer
tedavi kurumlarına 260 000 000 YTL olmak üzere toplam 1 250 000 000 YTL ödeme
yapılması öngörülmektedir.
SSK'ya 2005 yılı bütçe
transferi olarak 6 952 000 000 YTL ödenek öngörülmüştür.
SSK bütçesinden Kasım
2005 sonu itibariyle 1 835 000 000 YTL devlet hastanesi, 440 000 000 YTL
üniversite hastanesi, 999 000 000 YTL özel hastane ve diğer tedavi kurumlarına
olmak üzere toplam 3 274 000 000 YTL ödeme yapılmıştır.
2005 yılı sonu
itibariyle, SSK bütçesinden, yaklaşık olarak 1 960 000 000 YTL Sağlık Bakanlığına
bağlı tedavi kurumları, 495 000 000 YTL üniversite hastaneleri, 1 098 000 000
YTL ise özel hastaneler ve diğer tedavi kurumlarına ilişkin olmak üzere toplam
3 553 000 000 YTL tedavi giderleri için ödeme yapılması öngörülmektedir.
2005 yılı sonu itibariyle,
Bağ-Kur bütçesinden, yaklaşık olarak 1 158 000 000 YTL Sağlık Bakanlığına bağlı
tedavi kurumları, 109 000 000 YTL üniversite hastaneleri, 189 000 000 YTL ise
özel hastaneler ve diğer tedavi kurumlarına ilişkin tedavi giderleri için olmak
üzere toplam 1 456 000 000 YTL ödeme yapılması öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar,
sağlık ödemeleri, hastanelere yapılacak, ilaçlara yapılacak ödemeler bizim için
her şeyin önünde gelmektedir. Şimdi, bu son durumdaki sıkışıklıktan dolayı da
bugün Sağlık Bakanlığına 235 trilyon ödeme yapılmaktadır. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bugün itibariyle bu ödeme yapılıyor. Bundan on gün sonra
bu kadar daha tekrar ödeme yapacağız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İhtiyacı olan bütün
ödemeleri bir tarafa tutarız, sağlık ödemesi her şeyin üzerindedir, o ödemeleri
yaparız; 2005 yılında da bu ödemeleri sonuna kadar yapacağız; yarın
huzurlarınıza getireceğimiz 2006 yılı bütçesinde de bununla ilgili gerekli her
türlü ödenek konmuştur.
Bilgilerinize arz
ediyorum.
Bu konuyu da Meclis
gündemine taşıyan milletvekili arkadaşıma da teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Koç, ne
hakkında söz istiyorsunuz efendim?
HALUK KOÇ (Samsun) - Bir
grup başkanvekilinin ne yapıp ne yapmayacağını ben üçbuçuk yıl içerisindeki
grup başkanvekilliği görevimde öğrendim. Ben, Sayın Bakana orada bir uyarıda
bulundum. O konuda bir sataşma olduğu için cevap hakkı istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç,
şimdi, buradaki konu şu: Ben takip ettim, arkadaşlarımla da görüştüm...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Arkadaşlarımız da söyledi, cevap verirsin dediler...
BAŞKAN - Hayır…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
"Cevap verirsin" demedik, "sataşmayın" dedik.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın
Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, kısa bir açıklama…
BAŞKAN - Sayın Başkan,
ifade edilen konu şu bizim tespit ettiğimiz kadarıyla: Yani, "bir grup
başkanvekili böyle yaparsa" nın anlamı, benim gördüğüm kadarıyla, yerinizden
olan müdahalenizle ilgili olan bir tavırdır. Burada herhangi bir sataşma yok.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Vallahi, bu Sayın Bakan neler yapmıyor ki…
BAŞKAN - Onun için,
ikinci konuşmacıya geçiyorum.
Gündemdışı ikinci söz…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, yerimden kısa bir açıklama!.. Bakın, bu kadar süre içerisinde ben
meramımı anlatırdım...
BAŞKAN - Sayın Koç,
burada bir sataşma filan yok. Daha sonraki konuşmalarınızda açıklarsınız;
istirham edeyim…
HALUK KOÇ (Samsun) - Ben
yerimden bir açıklama dedim, bir şey demedim...
BAŞKAN - Ama, bir şey yok
yani, burada bir husus yok.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, kısa bir açıklama… 235 trilyonun, mevcut borç karşısında neye
tekabül ettiğini kısa bir açıklamayla söyleyeyim.
BAŞKAN -Sonraki şeyin
içerisinde…
Sayın Tandoğdu…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, kısa bir açıklama; yapmayın!.. Sizden başka bütün başkanlar bu
hakka saygı gösteriyorlar. Sayın Yakut, Sayın Alptekin… Bu kadar süre
içerisinde…(Gürültüler)
Sayın Bakan müsaade eder,
Sayın Bakan müsaade eder…
BAŞKAN - Bir dakika,
müsaade edin… Sayın Koç'un mikrofonunu açın bakayım; 235 trilyonla ilgili
açıklamasını dinleyelim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Sayın Ülkü
Güney'in konuşması üzerine genel sağlık politikalarından bahsetmeye çalıştı.
Onu, Sayın Sağlık Bakanı gelir, bütçe görüşmelerinde ne yaptığını anlatır;
eleştiren muhalefet sözcüleri de gereken sözleri verirler.
Kendi görev alanıyla
ilgili, Sayın Bakan "235 trilyon hemen bugün çıktı" dedi ve alkışlarla
karşılandı,"on gün sonra da bu miktar çıkacak" dedi.
Sayın Bakan, Sağlık
Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına ne kadar borç var, biliyor musunuz; 2,4
katrilyon. 235, 235, toplam 470 trilyon bunun kaçta kaçı yapıyor Sayın Bakan?!
Üniversite hastanelerine 1 katrilyon lira borç var. Diğer özel sağlık
kurumlarına 500 trilyon lira borç var. Sayın Bakan, çarpıtmayın. Rakamları,
alkış almak için, genel bilgisi bu rakamlar çerçevesinde oluşmamış
arkadaşlarımıza bu şekilde sunmayın; yanlış yapıyorsunuz. Başarısızlığınızı bu
konuda kabul edin. Yani, birtakım kişilere, kuruluşlara gösterdiğiniz ihtimamı,
Türkiye'de kamuya, insanlara sağlık hizmeti veren kurumlardan neden
esirgiyorsunuz?! Yani, herkes bir Ofer, Hariri olamaz Sayın Bakan!
BAŞKAN - Sayın Koç, teşekkür
ederim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Gündemdışı
ikinci söz, fındık ve fındıkçıların sorunları hakkında söz isteyen, Ordu
Milletvekili İdris Sami Tandoğdu'ya aittir.
Sayın Tandoğdu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Ordu
Milletvekili İ. Sami Tandoğdu'nun, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin
gündemdışı konuşması
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bugün, Karadeniz Bölgesinin çilesi hiç bitmeyen fındık köylüsünün,
fındıkla ilgili sorunlarını ve çözüm alternatiflerini sizlerle paylaşmak için
gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisimi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dünyada bazı ürünler vardır ki, o ürünler millîleştirilmiştir; o ürünün adı
geçtiği zaman, hemen akla o ürünü üreten ülke gelir. Türkiye'nin de, benim
ülkemin de böyle ürünleri vardır; böyle ürünlerin başında da fındık gelir.
Evet, fındık, bizim millî ürünümüzdür; fındık, Karadeniz Bölgesi ve Türkiye
için ekonomik ve sosyal açıdan çok önemli bir mahsuldür. Türkiye'de, her yıl,
ortalama 600 000 hektar alanda 450 - 500 bin ton fındık elde edilmektedir ve bu
fındık, tarımsal ürün ihracatımızda en ön sırayı, birinci sırayı tutmaktadır.
Fındık üreticisinin,
fındık köylüsünün, AK Parti İktidarından önemli istekleri vardır; bunlar öyle
ahım şahım işler değil, bunlar her hükümetin yapması gereken ve yapabileceği
işlerdir. Mesela, en önde, fındık borsası neden kurulmuyor?! Fındık bu ülkede
üretiliyor; pazarlamasını ve fiyatını yabancılar, daha doğrusu, Almanya'daki,
Hamburg Şehrindeki fındık borsası fındığın fiyatını belirliyor. Dünyanın hiçbir
ülkesinin tarım politikasında, böyle bir fiyat saptaması, fiyat belirlemesi
görülmemiştir. Bu, yalnız Türkiye'ye aittir ve yalnız da fındığa aittir.
Fındığın fiyatını belirleme, üreticiye, Fiskobirlik'e, hükümete ait değil,
Almanya'daki, Hamburg'daki fındık borsasına ait; bu, akla, mantığa, insafa
gelecek işler değil.
Bir an önce, bizim
yapacağım, ülkemizin yapacağı, fındık üreticisinin ve Fiskobirlik'in ve hep
beraber bir araya gelerek yapabileceğimiz en önemli konu, bir an önce, lisanlı
depoculuk, yani, borsaya işlerlik kazandıracak olan bu kanun tasarısını
hazırlamak, hızlandırmak ve gündeme getirmektir. Borsa olmadığı için, üretici
köylü, fındığını bekletmek istiyor. Zamanında fındığın fiyat almasını, fiyat
artması için, ocak ayını, aralık ayının sonunu, ocak ayı başlarını, şubat
aylarını bekler; ama, fındığını vereceği, emanet edeceği bir borsa olmadığı
için, bunu, tüccara verir; tüccara -emanetçi- yani, aracıya, manava. Bu aracıda
duran bu fındığı, zamanı geldiğinde, fiyatını bulduğunda satmak ister; ama,
aracı olan tüccar ve manav güvenilir değildir, istediği anda, elinin tersiyle
fındığı inkâr edebilir, vatandaşını inkâr edebilir. Bunun örneklerini, Ordu
Vilayetinde, Fatsa'da, Ünye'de… Çok iflas etmiş tüccarlar, araziye uymuşlardır,
kaçmışlardır ve köylü, bir yıllık mahsulünün parasının peşine düşmüştür; ama,
halen, senelerden beri, bu parasını alamamanın sıkıntısını ve mağduriyetini yaşamakta
devam etmektedir.
AKP Hükümeti, fındık
üreticisinin bu beklentilerini karşılayabilecek midir? Beni esas üzen, bizleri
esas üzen, sıkıntıya sokan budur. Bakıyorsunuz, iş, dönüp, dolaşıyor, IMF'ye
takılıyor. AKP İktidarı da, daha önceki hükümetler gibi, ekonomiyi ve fındık
politikasını IMF'ye bırakmış ve bu arada, Uluslararası Kabuklu Yemiş Konseyi
Başkanına da bu işi ihale etmiştir, bu işin organizasyonunu ona ihale etmiştir.
Sayın Başbakan, zaman
zaman bu konuyla ilgili temaslarda bulunmuş, açıklamalarda bulunmuş; fakat, son
zamanlarda, fındığın en kritik olduğu şu ortamda, fiyatın en kritik olduğu ve
paranın bulunmadığı bu ortamda, seyahatlerinden dolayı bu konuya zaman
ayıramıyor. Bu işi Uluslararası Kabuklu Yemiş Konseyi Başkanı Cüneyd Zapsu gibi
insanlara bırakıyor. Onlar da, fındık ihracat politikasını, ticaretini yapan,
ihracatını yapan üç beş tüccara bırakmakta ve bunlar da -anlaşmış oldukları,
ticaret yaptıkları üç beş tüccar- Avrupa'yla alivre satış yaparak, fındığın
fiyatının saptamasını onlara bırakmaktadır, fındığın fiyatını onlar
saptamaktadır. Bu, nasıl olmaktadır?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tandoğdu, konuşmanızı tamamlayınız.
İ. SAMİ TANDOĞDU
(Devamla) - Diyor ki alivreci, fındıkçıya: Ben senin fındığını… Alivreci, 40
000-50 000 ton, 30 000 ton fındık alışverişini sağlayacak organizasyonu kendi
arasında yapıyor, diyor ki; altı ay boyunca veyahut da bir yıl içerisinde,
fındığın vagonunu 750 veyahut 850 dolardan alacağım. Fındığın alış işlemini bu
alivrecilerin eline bıraktığınız zaman, fındıktan geçimini sağlayan 8 000 000
kişi, bu alivrecinin elinde kalıyor, fiyat tespitini, satışını ona bağlamış
oluyor; yani, fındığın kaymağını, kârını, en fazla 5-10 kişi yiyor; ama, 8 000
000 kişi fındıktaki mağduriyetini
düzeltmeyi, senelerce -bir yıl içerisinde- büyük uğraş vermesine rağmen
başaramıyor.
Bakın değerli
arkadaşlarım, bugünkü tarih itibariyle 220 000 ton kabuklu fındık ihracatı
yapılmış; yani, içe vurduğunuz zaman bu 110 000 ton yapıyor. Devletin kasasına
940 000 000 dolar, yani, 1 milyar dolar para girmiştir. Daha ihraç edilmesi
beklenen fındığın miktarı da, 250 000 tondur. Bu 250 000 ton fındığın
Türkiye'ye döviz olarak girdisi, 2,5 milyar dolar olacaktır. Bu fındığın
girdisini sağlamak, iyi bir fındık politikasıyla belirlenecektir.
Kısacasını söylemek
gerekirse, Fiskobirlik, hükümetin yanlış politikaları sonucu üreticiye borcunu
ödeyememiş, Destekleme Fiyat İstikrar Fonundan istediği krediyi, DFİF,
Fiskobirlik'in eski borçlarını öne sürerek geri çevirmiştir. Aynı Destekleme
Fiyat İstikrar Fonuyla birlikte, 600 - 700 trilyonluk kredi fındık üreticisine
aktarılmamıştır; Fiskobirlik'e beş kuruş verilmemiş ve fındıktaki bu geliri,
fındık üreticisinin bu ihtiyacını, özel teşebbüs saptamak, fındığı almak
zorunda kalmıştır.
O zaman, normalde,
devletin açıklamış olduğu, Fiskobirlik'in açıklamış olduğu 7 000 000 liralık
fındık, şu anda 5 000 000 liradan satılmaktadır ve bunun mağduriyetini de,
köylü vatandaşımız çekmektedir.
Ayrıca, Fiskobirlik, peşin
alış yapabilmesi için de özel bankalardan kredi istemiş, para istemiş; ama, bu
talepler de geri çevrilmiştir. Yalnız, İş Bankası, bu krediyi vermeyi
kabullendiği sırada, son anda, ne olduysa, ne yapıldıysa…
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU
(Devamla) - Hemen bağlıyorum efendim.
…bu kredi engellenmiş,
Fiskobirlik için çok önemli olan bu kredi başkaları tarafından, yani bir kişi
tarafından engellenmiş ve fındık, şu anda, 5 000 000 liradan muamele
görmektedir.
Fındığın Türkiye ekonomisi
için önemini, dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Bu fındık köylüsüne
yazık oluyor; maalesef, bu temiz, saf fındık üreticisi, dönüm başına mazot ve
gübre parası olarak 2,5 milyon verilerek susturulmaya çalışılıyor.
Dünya fındık üretiminin
yüzde 75'ini Türkiye gerçekleştirmektedir.
Yalnız,
değerlendirmemizin içinde en önemli konu; bu yanlışlık, Türkiye'de millî bir
fındık politikasının uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
hükümetimizi, Karadeniz Bölgesinde fındık sorunlarına, Çernobil olaylarına ve
sağlık hizmetlerine duyarlı olması ve gerekli önlemleri alması için göreve
çağırıyorum. Olumlu sonuç alınıncaya kadar da, bu konuyu sürekli gündemde
tutacağımı belirtir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tandoğdu.
Gündemdışı üçüncü söz,
Şanlıurfa'nın trafik sorunları ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen,
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'e aittir.
Sayın Melik, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'nın trafik sorununa ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Şanlıurfa'nın
trafik sorunları ve çözüm önerileri hakkında düşüncelerimi ifade etmek üzere
gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, öncelikle, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
konuşmayla, konuyu, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden dördüncü kez ifade
etmiş olacağım. Aslında, bu sorun, Şanlıurfa'nın trafik düzenlemeleriyle ilgili
değildir; trafiğin de yapabileceği hiçbir şey yoktur. Konu, tamamen, 600
000'den fazla nüfusu olan Şanlıurfa il merkezini boydan boya kat eden ve günde
yaklaşık 20 000 aracın geçtiği "İpek Yolu" olarak bilinen; ama, halk
arasında adı artık "ölüm
yolu" olarak anılan E-90 Karayoluyla bağlantılı olan Şanlıurfa çevre
yollarıyla ilgilidir.
Değerli milletvekilleri,
Şanlıurfa merkezinden her gün, büyük bir kısmı mazot, benzin, fuel-oil ve LPG
yüklü binlerce kamyon ve TIR geçmektedir. Bu araçların sebebiyet verdiği trafik
kazalarından dolayı, bugüne kadar çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiş,
çok daha fazlası da sakat kalmıştır. Sadece Sigorta Kavşağı ile Abide arasında
2003, 2004 ve 2005 yıllarında meydana gelen trafik kazalarında 13 vatandaşımız
ölürken, 74 kişi de yaralanmıştır. Son olarak, 30 Kasım günü, akşam
saatlerinde, freni patlayan bir kamyon, Evren Sanayi Sitesinde çalışan, iş
bitimi evlerine, çoluk çocuğunun yanına dönmekte olan işçileri taşıyan bir
kamyonete çarparak 7 kişinin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden
olmuştur. Ardından, 4 Aralık 2005 Pazar günü, aynı kavşakta bir kaza daha
meydana gelmiş, bu sefer de bir LPG tankeri devrilmiş, tankın yırtılmasıyla
korkunç bir yangın çıkmış, çevredeki birçok ev yanma tehlikesi geçirmiştir.
Yol, bir önceki kazada olduğu gibi, saatlerce trafiğe kapanmış, her iki yönde
de binlerce araç birikmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu ve
buna benzer kazaların olmasının tek nedeni, Şanlıurfa Çevre Yolu Projesinin bir
türlü bitirilememesidir; bir kısmına ise, hiç başlanmamıştır bile. Bakın,
arkadaşlar, bu çevre yolu meselesine şimdiye kadar üç kez değindim. Bu konuyla
ilgili olarak, 14 Nisan 2004 tarihinde yaptığım gündemdışı konuşmanın nedeni
de, yine, aynı kavşakta patlayan ve 3 kişinin ölümüne neden olan fuel-oil
tankeri kazası idi; ancak, üç yıldır, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve
Urfa'da her kesimin, her ortamda dile getirdiği çevre yolu konusunda bugüne
kadar tek bir adım bile atılmamıştır. Şimdi, Sayın Bakana soruyorum: Acaba, bu
projenin gündeme gelebilmesi veya kaynak aktarılabilmesi için daha kaç kişinin
ölmesi gerekmektedir? Yoksa, konu, dikkate alınamayacak kadar önemsizdir de,
biz mi olayı fazla büyütmekteyiz?! Ama, inanın, Urfalılar için, şu anda, tek
önemli konu budur. Son kazadan bu yana, bütün Urfa ayaktadır, halk yolu trafiğe
kapatmayı düşünmektedir.
Değerli milletvekilleri,
hükümetin Urfa'ya gerekli önemi vermediğinin hepimiz farkındayız; çünkü
"ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" diye bir söz vardır. Bu
nedenle, sorunun geçici çözümü için çok mütevazı önerilerde bulunmak istiyorum;
çünkü, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 6 722 kilometre duble yol çalışması
yapıldığını ifade eden Sayın Bakan, Urfa'nın ihtiyacı olan 20-30 kilometre
uzunluğundaki ve aynı zamanda bütün felaketlerin nedeni olan çevre yolu için
kaynak ayırmamaktadır; hatta, çevre yolunun bir kısmının ihalesi bile
yapılmamıştır.
1991 yılında ihalesi
yapılmış olan Abide-Karaköprü arasındaki, şu anda 20 metre genişliğinde olan yol,
kamulaştırma bedelleri ödenerek derhal 50 metreye çıkarılmalıdır.
Yine, aynı proje
kapsamında olan, Çevik Kuvvet Müdürlüğünün yanından geçen Akçakale çevre yolu,
Gaziantep-Urfa otoyolu açılmadan önce muhakkak bitirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Melik, konuşmanızı tamamlar mısınız.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu çevre yolu
bitirilmeden, kesinlikle, Gaziantep-Urfa otoyolu açılmamalıdır.
Gaziantep'ten gelen
karayolunu Akçakale-Harran istikametine bağlayacak olan çevre yolunun bir an
önce ihalesi yapılmalı ve bir yıl içinde muhakkak bitirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
ben, bütün bunları burada söylüyorum; ama -kusura bakmayın- AKP Hükümetinin bu
konuyla ilgili olarak parmağını bile oynatacağı kanısında değilim; ama, yine de
söylemek zorundayım; çünkü, 2006 bütçesinden Gaziantep-Şanlıurfa otoyoluna
ayırmayı düşündükleri 157 300 000 Yeni
Türk Liralık ödeneğin içinde, çevre yollarından bahis yoktur. Ama, gelin, bizleri
yanıltın. Henüz zaman geçmeden, çevre yoluyla ilgili kaynağı ayırın ve
ayıracağınızı söyleyin; söyleyin ki, biz de mahcup olalım.
Değerli arkadaşlar,
aslında, bu konunun çözümünü, Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları Genel
müdürlüğü yetkilileri bizden çok çok daha iyi bilmektedirler. Urfa şehir
merkezinden geçen, her an daha büyük bir faciaya neden olacak bu yolun şehrin
dışına alınması için hazırlanmış olan projenin, derhal, bütün bürokratik
kurallar, mevzuat, keşif artışı gibi, artık, vatandaşın anlamadığı boş lafları
bir tarafa bırakarak uygulamaya konması gerekmektedir. Daha önceki bir
konuşmamda, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu için 2004 yılında ayrılmış olan
ödeneğin derhal Şanlıurfa çevre yolu bölümüne harcanması için gerekli
çalışmaların başlatılması gerekir demiştim; ancak, ne 2004 yılında ne 2005
yılında bu sese kulak veren olmadı ve bu süreçte birçok kaza daha yaşandı;
insanlarımız öldü, yaralandı ve sakat kaldı; ama, en azından şimdi bu sese,
Allah için kulak verin, verin ki, Urfalı artık feryat etmesin; verin ki,
Şanlıurfa'da vatandaşlarımız önüne geçilebilecek kazalardan dolayı ölmesinler.
Bakın, bir selde, bir heyelanda oluşan felaketlere devletin eli nasıl
ulaşıyorsa…
BAŞKAN -Sayın Melik,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - Bitiriyorum, tek cümle…
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - …her hafta felaket yaşayan otoyolun, çevre yollarının ve SSK
Köprülü Kavşağının bir an önce bitirilmesi yolunda hükümet gerekli talimatı
vermediği takdirde bu vebalden kurtulamayacaktır.
Bu düşünce ve duygularla,
Yüce Heyeti saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Melik.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının, açık bulunan başkanvekili seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/942)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet
Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu; boşalan başkanvekilliği seçimi için 8.12.2005 Perşembe günü saat
10.30'da toplanmış ve kullanılan oyların tasnifi sonucu, aşağıda ad ve soyadı
belirtilen üye karşısında gösterilen oyu alarak Başkanvekili seçilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Mehmet Elkatmış Komisyon Başkanı Nevşehir
Adı ve Soyadı Seçim
Bölgesi
Başkanvekili Mesut Değer Diyarbakır 19
oy
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Hakkâri Merkez, Yüksekova
ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların araştırılması amacıyla kurulan
Meclis araştırması komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine
dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
2.-
(10/322, 323, 324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/941)
7.12.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 7.12.2005 Çarşamba günü
saat 17.30'da Ana Bina Ak Parti Grubu Salonu arkasındaki bahçe içinde bulunan
Meclis Araştırma Komisyonu Toplantı Salonunda 11 üye ile toplanmış, aşağıda
isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.
Saygılarımla.
Ahmet Ersin
İzmir
Komisyon Geçici Başkanı
Adı Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı oy
Başkan
: Musa Sıvacıoğlu Kastamonu 8
Başkanvekili : Enver Yılmaz Ordu 8
Kâtip : Semiha Öyüş Aydın 8
Sözcü
: Ayhan Sefer Üstün Sakarya 8
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
HALUK KOÇ (Samsun) - Çok
demokratik olmuş Sayın Başkan!..
BAŞKAN - Avrupa Birliği
Uyum Komisyonunun, Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı Hakkında İçtüzüğün 34 üncü maddesi uyarınca verilmiş bir tezkeresi
vardır; okutuyorum:
3.- TBMM
Başkanlığınca esas komisyon olarak İçişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak
da Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına havale edilmiş olan Pasaport Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/746), Avrupa Birliği
müktesebatını ilgilendiren boyutunun olması nedeniyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna da havale edilmesine ilişkin,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanlığı tezkeresi (3/942)
8.12.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Başkanlığınıza 16.1.2004
tarihinde arz edilen "Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" (1/746), Başkanlığınızca esas komisyon olarak İçişleri
Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına havale
edilmiştir.
Söz konusu tasarının,
Avrupa Birliği Müktesebatını ilgilendiren boyutunun olması nedeniyle
komisyonumuz tarafından görüş bildirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Bu
nedenle TBMM İçtüzüğünün 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca;
"Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının" AB
Uyum Komisyonuna da havale edilmesini müsaadelerine saygılarımla arz ederim.
Yaşar Yakış
Düzce
Komisyon Başkanı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okunmuş bulunan
tezkeredeki Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun talebi İçişleri Komisyonunca da
uygun bulunduğundan, bu istem İçtüzüğün 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
uyarınca Başkanlığımızca yerine getirilmiştir.
Komisyonlardan istifa
tezkereleri vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
4.- Malatya
Milletvekili Ali Osman Başkurt'un, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/348)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim.
Ali Osman Başkurt
Malatya
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
5.- Kars
Milletvekili Selami Yiğit'in, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/349)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Başka bir komisyonda
görev aldığımdan, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu üyeliğinden çekiliyorum.
Bilgilerinize sunar,
gereğini saygılarımla arz ederim. 7 Aralık 2005
Selami Yiğit
Kars
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 3 önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Niğde
Milletvekili Mahmut Uğur Çetin ve 22 milletvekilinin, elma üreticilerinin ve
elma yetiştiriciliğinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki elma
üreticilerinin sorunları, ihracata teşvik verilmesindeki sıkıntılar, atmosfer
basınçlı soğukhava depolarının elma üretim merkezlerinde desteklenmesiyle
ilgili Anayasamızın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105
inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1.- Mahmut Uğur Çetin (Niğde)
2.- Abdullah Çetinkaya (Konya)
3.- Ahmet Işık (Konya)
4.- Osman Seyfi (Nevşehir)
5.- Fikret Badazlı (Antalya)
6.- Mahmut Kaplan (Şanlıurfa)
7.- Ahmet Yaşar (Aksaray)
8.- Resul Tosun (Tokat)
9.- Muharrem Candan (Konya)
10.- İlhan Albayrak (İstanbul)
11.- Ayhan Zeynep Tekin
(Börü) (Adana)
12.- Ali Er (Mersin)
13.- Cahit Can (Sinop)
14.- Recep Özel (Isparta)
15.- Mehmet Alp (Burdur)
16.- Mehmet Özlek (Şanlıurfa)
17.- Selahattin Dağ (Mardin)
18.- Mevlüt Akgün (Karaman)
19.- Cavit Torun (Diyarbakır)
20.- Şükrü Önder (Yalova)
21.- Ali Yüksel Kavuştu (Çorum)
22.- Gülseren Topuz (İstanbul)
23.- Mehmet Fehmi Uyanık (Diyarbakır)
Genel Gerekçe:
Dünyada elmayı en çok
üreten ülkelerden birisiyiz. Gene dünyada elmayı en çok tüketen yegâne ülkeyiz.
Maalesef, ürettiği elmanın yarısını telef eden, çöpe döken tek ülkeyiz.
Sahip olduğumuz
potansiyele rağmen değerlendiremediğimiz tarım ürünlerinden birisi elma.
Anadolu, bir çok bitki ve ürünün olduğu gibi, elmanın da anavatanıdır.
Türkiye'deki elma üretiminin yaklaşık yarısını, sırasıyla, Isparta, Niğde,
Karaman İlleri gerçekleştiriyor. Bu illeri sırasıyla Denizli, Konya ve
Çanakkale izlemektedir.
Dünyada elma üreten
ülkeler arasında Türkiye, yıllık ortalama 2,5 milyon tonluk üretimi ile üçüncü
sırada yer alır. Dünya Gıda Örgütü (FAO) kayıtlarına göre dünya elma üretimi 58
000 000 ton olarak tahmin ediliyor. Çin, yıllık ortalama 20 000 000 ton
üretimle ilk sırada yer alırken, Amerika Birleşik Devletlerinin üretimi 3,8
milyon tondur. Fransa, İran, İtalya, Polonya, Rusya, Yeni Zelanda, Şili ve
Arjantin diğer önemli elma üreticisi ülkelerdir. FAO kayıtlarına göre dünyada
kişi başına ortalama elma tüketimi 8 kilogram civarında iken, Türkiye'de kişi
başına elma tüketimi dünya ortalamasının 4 katı daha fazla ve 32 kilogram
seviyesindedir.
Tüketimin yüksek olmasına
karşın, ihracatta aynı başarıdan söz etmek mümkün değil. Hatta, elma üretiminde
dünya üçüncüsü olan Türkiye, özellikle Şili ve Arjantin'den elma ithal ediyor.
Elma üretim bölgelerinde
üretici alıcı bulamamaktan şikâyetçi. Ayrıca, fiyatların düşük kalmasından
yakınan üreticiler, ithalatın durdurulmasını ve ihracatın desteklenmesini talep
ediyorlar.
Bu yıl elma üretiminin
bol olmasına karşın, talebin yeterli seviyede olmaması, fiyatların düşük olması
elma üreticisini zor durumda bırakmıştır. Türkiye'de üretilen elmanın minimum
yüzde 50'si kalitesiz ve sanayi tipi elmadır. Bunun oranı 1 000 000 tonun
üzerindedir. Bu miktar ise direkt olarak heba olup gitmektedir. Türkiye'de,
elma suyu işleyen, elma konsantresi üreten firmaların da yeterince olmamasından
dolayı bu alanda çok ciddî bir ekonomik kayıp vardır. Geriye kalan kaliteli
saydığımız elmanın yüzde 30-40'ı da sağlıklı bir şekilde depolanamadığı için
heba olup gitmektedir.
Maalesef dünya elma
üretiminde üçüncü sırada olmamıza rağmen, hem halkımızın sofrasına ulaşan hem
de ihraç edilen düzgün elma miktarı neredeyse yüzde 15'lere kadar düşmektedir.
Türkiye'de bodur elmacılık dediğimiz plantasyonlar bazı büyük firmalar
tarafından kuruluyor. Bunların sayısı giderek artıyor. Mesela Niğde'de Sazlıca
ve Altunhisar bölgelerinde İtalyanların kurmuş oldukları bodur elma alanlarında
neredeyse tüm Niğde'de üretilen kaliteli elma miktarında daha fazla 11 ayrı tür
üzerine elma üretilmekte ve tamamı ihraç edilmektedir. Elmacılık üzerine son
yıllardaki bu yeni yapılanma ve araştırmalar önümüzdeki beş yıl içerisinde
Avrupa'nın en büyük elma ihracatçılarından birisi olacağımızı göstermektedir.
Mesela hemen yanıbaşımızdaki komşumuz Yunanistan'ın elma üretimi çok az olduğu
için ihtiyacının büyük bir kısmını dışarıdan ithal ederek karşılamaktadır.
Fakat mevcut üretim ve kaliteyle Yunanistan'a elma satmamız mümkün değildir.
Üreticinin bahçede
ortalama 200 000 TL'den sattığı elma, tüketiciye 1,5 milyon TL'den satılıyor.
Asıl parayı aracıların kazandığı, elma üreticisinin de milyonlarca tüketicinin
de bu işten zarar gördüğü ifade ediliyor.
Dünyada elma üretiminde
üçüncü sırada olmamıza rağmen dünya elma ihracatından aldığımız pay yüzde 1'ler
civarındadır.
Daha çok küçük işletmeler
üretimi gerçekleştirmekte, bunlar da modern tekniklerden yoksun bulunmaktadır.
Bu nedenle verim düşmektedir. Yeteri kalitede ve standartta üretim azdır.
Depolama, ambalajlama,
girdi maliyetlerinin yüksek oluşu, teknik bilgi yetersizliği, ağaçların büyük
bir bölümünün verim çağını doldurmuş olması vs gibi sorunlar elma üretiminde ve
pazarlamasında yeterli verimin alınmasına engellemektedir.
Sözü edilen bu
sorunlardan dolayı, elma üreticiliğinde kârlılık düşük kalmakta onbinlerce
çiftçi ailesi mağdur olmaktadır.
Bu nedenle elma
üreticilerinin ve elma yetiştiriciliğinin sorunlarının ve çözüm yollarının
tespit edilmesi için Anayasamızın 98 inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105
inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
2.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 49 milletvekilinin, turizm tesislerinden alınan
sosyal ve teknik altyapı katkı payı kaynağı konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/329)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2634 sayılı Turizmi
Teşvik Kanunun 8 inci maddesinin (ı) fıkrası 23.7.2003 tarihinde 4957 sayılı
Yasanın 3 üncü maddesi ile "bakanlık, tahsis edilen alanlarda
gerçekleştirilecek sosyal ve teknik alt yapı hizmetlerinin tamamının veya bir
kısmının yapımını ya da maliyetinin karşılanmasını yatırımcıdan tahsis koşulu
olarak isteyebilir" şeklinde değiştirilmiştir. Bu madde doğrultusunda
turizm alanı tahsis edilen arazilerden ve mevcut tesislerin kapasitesinin
artırımı için yapılan yatırımlardan altyapı katkı payı adı altında Kültür ve
Turizm Bakanlığınca yaklaşık 200 trilyon Türk Lirası para toplanmıştır.
Bakanlığın döner
sermayesinde toplanan bu paralar, Döner Sermaye Yönetmeliğinde yapılan
değişiklikle "…gerekli hallerde bu maddede belirtilen iş ve hizmetler ile
kültür veya turizm yatırımlarının, altyapı hizmetlerinin yerine getirilmesi
amacıyla, döner sermaye işletmesi bütçesinden, il özel idarelerine, yönetim kurulunun
teklifi ve bakanlık makamının onayı ile nakit aktarılabilir" hükmü
getirilmiştir.
Antalya ve diğer turistik
illerdeki arsa tahsislerinden ve mevcut tesislerin kapasitesinin artırımı için,
yatırımcılardan sosyal ve teknik altyapı katkı payı olarak para toplanmıştır.
Toplanan bu paralar tahsis bölgelerinde kullanılması gerekirken, o bölgelerde
kullanılmayıp, başka il ve ilçelerdeki belediyelere aktarıldığı yönünde
bilgiler alınmıştır.
Toplanan bu paraların
miktarlarını, kullanım şekillerinin, ne kadarının genel bütçe ne kadarının
Kültür ve Turizm Bakanlığı döner sermayesi aracılığıyla kullanıldığının, hangi
belediye veya il özel idarelerine ne kadarının aktarıldığının, kullanım
yerlerinin, bu gelirlerin niye para toplanan bölgelerde kullanılmadığının
açıklığa kavuşturulması amacıyla;
Anayasamızın 98, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
araştırılması açılmasını saygılarımla arz ederim. 5.11.2005
Gerekçe:
Turizm sektörü, ülkemizin
en önemli döviz ve istihdam kaynağıdır. Dışticaret açığının yarıya yakını
turizm sektörü gelirleri ile karşılanmaktadır. 3 000 000'a yakın kişi turizm
sektöründe çalışmaktadır. Ekonomideki 40 dolayında sektör, turizmle doğrudan ve
dolaylı olarak ilgilidir.
Dünyada, Türkiye turizmi
hızla ivme kazanırken, altyapı sorunlarının çözülmemesi turizmin hızını kesecek
ve yavaşlamasına neden olacaktır.
Turizmin altyapı
sorunlarının çözümü için toplanan paraların yerinde harcanması, kamu yararı ve
Türkiye'nin geleceği açısından önemlidir.
Bu nedenle, konunun Meclis araştırılmasıyla açıklığa kavuşturulması gereklidir.
1.- Osman Kaptan (Antalya)
2.- K. Kemal Anadol (İzmir)
3.- Haluk Koç (Samsun)
4.- Ahmet Ersin (İzmir)
5.- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
6.- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
7.- İlyas Sezai Önder (Samsun)
8.- Mehmet Işık (Giresun)
9.- Birgen Keleş (İstanbul)
10.- Muharrem İnce (Yalova)
11.- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
12.- Erdoğan Kaplan (Tekirdağ)
13.- Kemal Demirel (Bursa)
14.- Vezir Akdemir (İzmir)
15.- Gökhan Durgun (Hatay)
16.- Şevket Arz (Trabzon)
17.- Gürol Ergin (Muğla)
18.- Erdal Karademir (İzmir)
19.- Kâzım Türkmen (Ordu)
20.- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
21.- Mustafa Gazalcı (Denizli)
22.- Muharrem Kılıç (Malatya)
23.- A. İsmet Çanakcı (Ankara)
24.- Ali Oksal (Mersin)
25.- Halil Akyüz (İstanbul)
26.- Mehmet Boztaş (Aydın)
27.- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
28.- Tuncay Ercenk (Antalya)
29.- Enver Öktem (İzmir)
30.- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
31.- Ensar Öğüt (Ardahan)
32.- Bayram Ali Meral (Ankara)
33.- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
34.- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
35.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
36.- Mustafa Özyurt (Bursa)
37.- Mustafa Yılmaz (Gaziantep)
38.- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
39.- Mesut Değer (Diyarbakır)
40.- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
41.- Yücel Artantaş (Iğdır)
42.- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
43.- Nail Kamacı (Antalya)
44.- Osman Özcan (Antalya)
45.- Hakkı Ülkü (İzmir)
46.- Enis Tütüncü (Tekirdağ)
47. N. Gaye Erbatur (Adana)
48.- Orhan Eraslan (Niğde)
49.- Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
50.- Atila Emek (Antalya)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp, açılmaması konusundaki öngörüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
3.-
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 32 milletvekilinin, Amerikan Haber
Alma Örgütünün ülkemizde hukukdışı bazı faaliyetlerde bulunduğu yönündeki
iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/330)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Amerika Birleşik
Devletlerinin resmî haber alma örgütü CIA'nın terörist faaliyetleri önlemek
maskesi altında, başka devletlerin sınırları içinde, uluslararası anlaşmalara
aykırı faaliyetlerde bulunduğu uluslararası ajanslara yansımış, Amerika
Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Rice, "terör eylemi düzenlenmeden
önce önlem almak zorundayız" diyerek, bu iddiaları dolaylı olarak
doğrulamıştır.
Uluslararası anlaşmalara
aykırı olarak, başka ülkelerde insan kaçırmadan, transit geçişe, işkence
merkezlerinden sorgu ve tutuklama kampları kurulmasına kadar varan iddialar,
başta Avrupa Konseyi olmak üzere, uluslararası kuruluşları harekete geçirmiş,
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Terry Davis, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu
46 üye ülkeden bu iddialar hakkında resmen bilgi istemiştir.
Avrupa Birliği Avrupa
Komisyonu Adalet ve İçişlerinden sorumlu üyesi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde
CIA'nın tutuklama kampı kurmasına izin veren Avrupa Birliği üyesi ülkelerin
Birlik içindeki oy haklarının askıya alınabileceğini açıklamıştır.
Bu çerçevede, CIA'nın ya
da bağlı kuruluşlarının Türkiye'de de, terörist faaliyetleri önleme maskesi
altında, uluslararası anlaşmalara aykırı, hukukî olmayan faaliyetlerde
bulunduğu bilgisi kamuoyuna yansımış , CIA'nın paravan nakliye şirketine ait
bir uçağın Sabiha Gökçen Havaalanına indiği ve 27 saat kaldığı Ulaştırma Bakanı
tarafından doğrulanmıştır.
CIA görevlilerinin
Türkiye'de üçüncü ülke vatandaşlarını sorguladıkları iddialar arasındadır.
Türkiye'de terörist faaliyette bulunmaktan sanık bir kişinin avukatı,
müvekkilinin Kandıra Cezaevinde yabancı görevlilerce sorgulandığını
açıklamıştır.
İncirlik Üssünün bu
amaçla kullanılıp kullanılmadığı henüz açıklığa kavuşmamıştır.
Türkiye'yi üyesi
bulunduğu uluslararası kuruluşlar nezdinde hiç de hak etmediği durumlara
düşürebilecek bu iddiaların doğru olup olmadığının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını dileriz.
Saygılarımızla.
1- Abdulkadir Ateş (Gaziantep)
2- Haluk Koç (Samsun)
3- Enis Tütüncü (Tekirdağ)
4-Halil Akyüz (İstanbul)
5- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
6- Ufuk Özkan (Manisa)
7- Şefik Zengin (Mersin)
8- Kemal Sağ (Adana)
9- Hakkı Ülkü (İzmir)
10- Tuncay Ercenk (Antalya)
11- Gökhan Durgun (Hatay)
12- Erdal Karademir (İzmir)
13- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
14- İsmail Değerli (Ankara)
15- Nejat Gencan (Edirne)
16- Erdoğan Kaplan (Tekirdağ)
17- Hasan Aydın (İstanbul)
18- Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
19- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
20- Atila Emek (Antalya)
21- Mustafa Gazalcı (Denizli)
22- İzzet Çetin (Kocaeli)
23- Mustafa Erdoğan
Yetenç (Manisa)
24- Ali Rıza Bodur (İzmir)
25- Enver Öktem (İzmir)
26- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
27- Mehmet Boztaş (Aydın)
28- Mehmet Kartal (Van)
29- Abdulaziz Yazar (Hatay)
30- Gaye Erbatur (Adana)
31- Orhan Eraslan (Niğde)
32- Ali Oksal (Mersin)
33- Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
6.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar ve Bahreyn'e yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/943)
9.12.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 12-14 Kasım 2005 tarihlerinde Katar ve Bahreyn'e
yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayip Erdoğan
Başbakan
Liste
Remziye Öztoprak (Ankara)
Fuat Çay (Hatay)
Beşir Hamidi (Mardin)
Vahit Çekmez (Mersin)
Rıtvan Köybaşı (Nevşehir)
Ahmet Kambur (Tekirdağ)
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
IV.-
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP grup önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
8.12.2005 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasî parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim. Haluk Koç
Samsun
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 273 üncü sırasında yer alan (3/579) 979'a 1 inci ek
sıra sayısının (Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker) bu kısmın beşinci
sırasına alınması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin lehinde, Konya Milletvekili Atilla Kart, İstanbul
Milletvekili Berhan Şimşek; aleyhinde, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Tokat Milletvekili Zeyid Aslan...
Lehinde, Konya
Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından
Danışma Kuruluna sunulan Grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının hazırladığı Nisan 2004
tarihli rapora göre, büyükbaş hayvan ithalatında, 27 Mart 1996 tarihinden
itibaren kontrol belgesi düzenlenmemesi yönünde karar alındığı, oysa, önceki ve
sonraki tarihlerde, bu konuda alınan kararların ithalatın yasaklanması şeklinde
olduğu, yasağın geçerli olduğu 27 Mart 1996 tarihinden önce getirilen Fransa ve
Hollanda menşeli 650 adet, baş gebe düvenin -yani, damızlık büyükbaş ve doğum
yapmamış hayvanın- İzmir Gümrüğünden giriş yapılmasına yönelik olarak özel
uygulama yapıldığı- yani, evraklarda oynama yapıldığı- ve bu suretle, toplum
sağlığının riske edildiğinden bahisle tespitlerde bulunulmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
toplum sağlığını ve güvenliğini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda,
aradan sekiz yıl geçtikten sonra, Nisan 2004 tarihinde, dönemin bakanları Sayın
Nevzat Ercan, İsmet Attila, Musa Demirci ve Mustafa Taşar ile yine dönemin
Koruma ve Kontrol Genel Müdür Vekili olan ve halen Tarım ve Köyişleri Bakanı
olarak görevini sürdüren Sayın Mehdi Eker'i de kapsayacak şekilde bir rapor
düzenlenmiştir. Haklarında soruşturma izni verilen üç bürokrat yönünden ise, bu
eylemin Ceza Kanununun 240 ıncı maddesiyle ilgisi olduğu ve eylem tarihi
itibariyle zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından, bu bürokratlar yönünden ceza
davası sürecinin işletilemediğini, hemen, yeri gelmişken, bilgilerinize
sunuyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hemen vurgulamak istiyorum, bu dosyada, hep ifade ettiğimiz
gibi, sayın bakan veya dönemin ilgili bakanlarından birisi hakkında suçludur
veya değildir deme durumunda değiliz; ancak, dramatik ve çarpıcı bir sonucu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ortada bir eylem var. Bunda tereddüt edecek bir durum yok. 650 adet büyükbaş
hayvan, mevzuata aykırı bir şekilde ve kontrolü yapılmadan piyasaya sürülüyor.
Değerli arkadaşlarım, olayın vergi boyutu var, olayın vergi kaçakçılığı boyutu
var, olayın haksız rekabet boyutu var, olayın toplum sağlığını ilgilendiren
boyutu var, olayın yerli üreticiyi mağdur eden boyutu var, olayın hayvancılık
sektörüne darbe vuran boyutu var. Yani, ortada, muhtelif sonuçları olan ağır
bir eylem söz konusu, organize ilişkiler içinde gelişen bir eylem zinciri söz
konusu, bürokratların ve siyasîlerin iştirakiyle gelişen bir eylem söz konusu;
ancak, geldiğimiz noktada, her nedense, her nasılsa, bir sorumlu yok, siyasî
anlamda ve hukukî anlamda bir sorumlu yok değerli arkadaşlarım. Oysa, hayatın
gerçeği ve eşyanın tabiatı gereği, eylemin olduğu yerde suçlu da vardır, hukukî
sorumlu da vardır, siyasî sorumlu da vardır.
Bakın değerli
arkadaşlarım, daha bir hafta evvel, on gün evvel, kamuoyunun yakından takip
ettiği Adnan Hoca olaylarında da benzer bir süreci yaşadık. Kamuoyuna mal olan
onlarca dava, zamanaşımı sebebiyle ortadan kaldırıldı. Değerli arkadaşlarım,
bunun anlamı nedir? Bunun anlamı şudur: Bakın, yargı tıkanmıştır, toplumun
adalete güven duygusu ciddî anlamda zedelenir ve sorgulanır hale gelmiştir. Bu,
aslında, sistemin tıkanmasıdır. Olağanüstü özveriyle ve insan gücünü aşan ağır
bir iş yüküyle, zor şartlar altında görevini sürdüren yargı mensupları ve
mahkemeler neden bu tıkanma sürecine girmiştir? Bu durumu gözardı etmeyelim. Bu
tıkanma süreci çözümsüzlük boyutuna varmak üzeredir değerli arkadaşlarım. Daha
da vahimi, bu tıkanma süreci, artık, toplumda, maalesef, olağan karşılanır hale
gelmiştir. Bu anlayış, kaçınılmaz olarak, toplum ve kişileri başka arayış ve
beklentilerin içine sokmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu
anlattığımız sürecin adı, yargı ve yargıcın bürokratlaşmasıdır. Yargının gerçek
anlamda bağımsız olamadığının, inisiyatif kullanamadığının ve bürokrasiye hâkim
olamadığının bir itirafıdır bu değerli arkadaşlarım. Bunun çözümlerini ve
yapılması gerekenleri, burada, üç yıldan bu yana her ortamda anlatıyoruz.
Elbette bu tıkanmanın sebeplerini sadece son üç yılla izah edemeyiz, geçmiş
dönemlerden kaynaklanan boyutları var; ancak, olayımız bakımından, 22 nci
Yasama Dönemi bakımından bizim üzerinde durmamız gereken nokta şu: Aradan geçen
bu üç yıl içinde siyasî iktidar olarak bu konuda neden hiçbir ciddî çalışma
yapmıyoruz? Bu süreç herkes tarafından görüldüğü ve gözlemlendiği halde, neden
gerekli yapısal tedbirleri almıyoruz? Bu tıkanmışlık işimize mi geliyor?! Hukuk
devleti yapılanmasını istemiyor muyuz? Neden Anayasanın 83, 100, 140, 144, 159
uncu maddeleri ile 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasasının ilgili
bölümlerini değiştirme konusunda hiçbir girişimde bulunmuyoruz? Hadi bu
değişiklikleri yapmıyoruz, kendinize göre birtakım gerekçelerle bunlardan
kaçınıyorsunuz; mevcut idarî ve yargısal yapıyı, iktidar gücüne dayanarak neden
amacı dışında ve adaletsiz bir şekilde kullanmaya devam ediyoruz? Yargının
sorunlarını neden istismar ediyoruz? Yargının bilinen sorunlarını kullanarak
yargıyı neden bağımlı hale getiriyoruz? Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
artık bunları görmemiz, bunları değerlendirmemiz, bunları tartışmamız gerekiyor
değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu kurumları ve bu
kavramları amacı dışında kullandığımız takdirde nasıl sonuçlar meydana geliyor:
Değerli arkadaşlarım, kamuoyunun ve toplumun, kendisini doğrudan ilgilendiren
konularda bilgi sahibi olmasını ve gerçekleri öğrenme hakkını engellemiş
oluyoruz. Bu engellemeler sürdürüldüğü takdirde, bazı bakanlar ve Sayın
Başbakanın etrafında nasıl ticarî dehaların ve oluşumların olduğunu görüyoruz.
Maalesef ve maalesef, Sayın Başbakan ve bazı bakanların Galataport, Kuşadası ve
TÜPRAŞ olaylarında olduğu gibi -elbette üzülerek ifade ediyorum; elbette,
Türkiye Cumhuriyetinin bir yurttaşı olarak, gerçekten, üzülerek ifade ediyorum-
Sayın Başbakan ve sayın bakanlar gerçekleri bilerek neden gizliyor ve neden
yalan söyleyebiliyorlar -Türk Dil Kurumundaki ifadesiyle söylüyorum- neden
yalan söyleyebiliyorlar? Bunları lütfen cesaretle sorgulayalım değerli
arkadaşlarım. Bizler bunun için varız burada, bunun için biz vekâlet aldık
değerli arkadaşlarım; bunları sorgulamak, bunları takip etmek üzere bu vekâlet
bizlere verildi. Bakın "sistemde denetim mekanizmalarının işlevini
kaybetmesi halinde..." bu süreç başladı değerli arkadaşlarım; denetim
mekanizmaları işlevini kaybediyor. Bu takdirde ne oluyor; sistemden hınç alma
ve yolunu bulma arayışlarının ortaya çıkması kaçınılmaz bir hale geliyor. 58 ve
59 uncu hükümetler döneminde bu süreç, maalesef, hızlanmıştır.
Siyasî iktidar içindeki
belli bazı güç odakları -tekrar ifade ediyorum, siyasî iktidar içindeki belli
bazı güç odakları- bu anlayış ve cesaretten güç alarak, yolsuzluk ve hukukdışı
uygulamalarına kendilerince haklılık ve meşruiyet kazandırıyorlar. Yani,
Makyavelizm yöntemlerinin bir başka anlamda uygulanması süreciyle karşı
karşıyayız değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım,
konuşmamın özü şu: Unutmayalım, adî nitelikteki suçlamalardan dolayı, organize
ilişkiler içindeki suçlamalardan dolayı, kişisel ve siyasî kaygılarla yasama dokunulmazlığı
zırhına bürünme ihtiyacını duyanların, belli bir aşamadan sonra, kamuoyuna …
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kart,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
…gerçekdışı bilgi
vermeleri, yalan söylemeleri ve kamuoyunu organize bir şekilde yanıltmaları
kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz bir süreçtir değerli arkadaşlarım, bu sosyolojik
bir süreçtir, bu psikolojik bir süreçtir. Türkiye'de bu süreç, maalesef, başlamıştır.
Bu sürece katkı vermemenizi, engellemenizi, bir defa daha, milletvekili
sorumluluğumun gereği olarak ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kart.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
neyle ilgili söz talebi?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sataşma oldu bize Sayın Başkan. "Başbakan yalan
söylüyor" dedi, "Bakanlar yalan söylüyor" dedi.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Efendim, şu anda Danışma Kurulu önerisi konuşuluyor.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Bunu cevaplandırmamız lazım.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Genel konuşuluyor Sayın Başkan?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Buna katılmamız mümkün değil.
BAŞKAN - Sayın Koç, Sayın
Kart konuşması sırasında, Sayın Başbakanın ve sayın bakanların yalan söylediği
ifadesini aynen kullandı; ben de duydum. Dolayısıyla, bu konuda Sayın Bakana
söz verme durumu vardır.
HALUK KOÇ (Samsun) - Bu
süreç işlediği takdirde bu yola başvuruluyor.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
V.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında,
Başbakan ve bakanlara sataşması nedeniyle konuşması
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; iktidar ve muhalefet, demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır;
yalnız, bu çatı altında millete, memlekete doğruları söylemek lazım. Elbette
ki, muhalefet, kalkacak, bizi kritize edecek, bizi tenkit edecek; ona saygımız
var; ama, bunları yaparken kimsenin kimseye hakaret etmemesi lazımdır. Bu çok
önemlidir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ben şimdi kalkar, burada
muhalefete hakaret edersem, muhalefet gelir bana hakaret ederse, burada artık
gerçekler konuşulmaz, kısır bir döngü yaşarız, birbirimize çatıp dururuz.
Buraya bu millet bizi hizmet yapalım diye getirdi.
"Efendim, Başbakan
yalan söylüyor." Bunu asla kabul etmemiz mümkün değildir. "Bakanlar
yalan söylüyor." Asla kabul etmemiz mümkün değildir; aynen sahibine iade
ediyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) -
Olaylardan söz ediyorum.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Aynen geriye iade ediyoruz. Hatta, bu konudan dolayı,
sözünü geri almasını istiyorum.
ATİLLA KART (Konya) -
Olaylardan söz ediyorum. Olaya cevap verin.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Olaylar molaylar değil, işte orada. Bizim kimseye yalan
söylediğimiz yok.
ATİLLA KART (Konya) -
Genel ifadeler kullanmayalım.
BAŞKAN - Sayın Kart…
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Kuşadası imiş, Galata… Her şey milletin gözü önünde
cereyan ediyor.
Şimdi millet görüyor, ilk
defa bu kadar şeffaf, bu kadar açık muameleler yapılıyor. (CHP sıralarından
"Bravo!" sesleri)
Evet, bugün de gördünüz,
işte onlardan bir tanesini bugün de gördünüz, Telsim'i bugün de gördünüz. Nasıl
yapılıyormuş, onları da gösterdik.
Kalkıp, buraya çıkıp da
muhalefet yapabilirsiniz, tenkit edebilirsiniz; ama "yalan söylüyor"
diye kimseye bir suçlamada bulunamazsınız.
ATİLLA KART (Konya) -
Gerçek dışı konuşuyorsunuz. Gerçek dışı konuşmayın.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Bunu aynen sizlere iade ediyorum. Gerçek dışı
konuşmalarınızı bırakın da gerçekleri konuşmaya çalışın burada.
ATİLLA KART (Konya) -
Galataport'tan bahsedin, Kuşadası'ndan bahsedin. Bu konuda yalan söylediniz.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Sayın Kart, sizi de, hepsini biliyoruz.
ATİLLA KART (Konya) -
TÜPRAŞ'ta yalan söylediniz.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
ATİLLA KART (Konya) -
TÜPRAŞ'ta yalan söylediniz.
BAŞKAN - Sayın Kart,
lütfen…
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Peki.
Hepinize saygılar
sunuyorum; sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
IV.-
ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Aleyhinde,
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ… Konuşmuyor.
Denizli Milletvekili
Sayın Ümmet Kandoğan…
HALUK KOÇ (Samsun) -
TÜPRAŞ çok şeffaf oldu Sayın Bakan, gerçekten haklısınız, kutluyorum!
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 22 nci Dönemde, dokunulmazlıklarla ilgili olarak, onlarca kez, bu
konu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine geldi, burada çok değişik
tartışmalar yapıldı. Ancak, bugün, görüyoruz ki, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu,
bir sayın bakanın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir önerge
getirdiler. Ben, bu önergenin aleyhinde söz aldım; şunun için aleyhinde söz
aldım: Artık, dokunulmazlıkların bu dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çözüme kavuşturulacağına dair bir inanç bende kayboldu Sayın Koç. Yoksa,
dokunulmazlıklarla ilgili olarak, bir muhalefet partisi milletvekili olarak,
bunun aleyhinde söz almam mümkün değil. Ben, gönülden, bu meselenin bu Meclisçe
halledilmesini istiyorum. Ancak, ne gariptir ki, seçimden önce seçim meydanlarında,
televizyon ekranlarında bu konu millete taahhüt olarak verilmiş olmasına
rağmen, üç yıl geçti Meclis; ama, hâlâ, bu noktada en küçük bir ilerlemenin
olmaması, bundan sonra da olmayacağının bir işareti. Onun için, Sayın Koç, ben,
sizlerden rica edeceğim; bundan sonra, artık, bu tür önerileri Türkiye Büyük
Millet Meclisine getirmeyin. İktidar Partisi, dokunulmazlıklarla ilgili vermiş
olduğu sözlerin hepsini unuttu. Onun için, bizler, burada konuşuyoruz, bir
netice alamıyoruz; alınamayacağı da ortaya çıktı. O nedenle, Meclisi bu şekilde
meşgul etmenin bir anlamı kalmadığını, hem yetmişmilyon hem de buradaki bütün
milletvekilleri görüyor.
Bakınız, hükümet,
iktidara gelirken "3 Y ile mücadele edeceğim" dedi: Yoksulluk,
yasaklar ve yolsuzluklar.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Yasaklarla ilgili hiçbir şey olmadı, ona hiç girmeyeceğim; onun hesabını,
siz, seçim meydanlarında halka vereceksiniz yasaklarla ilgili olarak.
Yolsuzluklarla ilgili bir
şeyler söyleyeceğim.
Yoksullukla ilgili olarak
da yeni bir kamuoyu araştırması yaptırdınız, siz yaptırdınız. Orada, yüzde 71,5
oranında vatandaşımız, hükümetin yoksullukla ilgili politikalarında başarısız
olduğunu söylüyor; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde 71,5'i "bu
hükümet, yoksulluk konusunda başarısız" diyor.
Ama, bugün, önemli olan,
gündemimizde olan konu, yolsuzluk ve yolsuzluklarla ilgili olarak yine sizin
yaptırdığınız ankete göre, Türkiye'de yolsuzluklarla ilgili olarak iktidarın
başarısız olduğunu söyleyen yüzde 57,5 oranında vatandaş kitlesi var;
Türkiye'de yaşayan vatandaşların yüzde 57,5'i, hükümetin yolsuzluklarla ilgili
konuda başarısız olduğunu… Hem de bu oranın yüzde 57,6 olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, durum buyken,
yolsuzluklarla ilgili konuda hükümet bu kadar başarısızken, yine son günlerde
yapılan yeni bir araştırmada -yine, o AK Parti milletvekilinin başında olduğu
bir kurum tarafından yapılmıştır- Türkiye Büyük Millet Meclisine olan güvenin
yüzde 10'ların altına düştüğünü görüyoruz değerli milletvekilleri. Yanlış
hatırlamıyorsam, yüzde 6 civarında; vatandaşların Türkiye Büyük Millet
Meclisine olan güveni yüzde 6'lar seviyesinde. Bunun sebeplerini, hepimizin,
beraber araştırması lazım; çünkü, vatandaş, inanıyordu ki, bekliyordu ki, seçim
meydanlarında verilen dokunulmazlıklarla ilgili meselenin, bu Meclisçe, bu
dönemde halledilip, dokunulmazlıklarla ilgili meselenin çözüme kavuşturulmasını
bekliyordu. Ancak, biraz önce, Sayın Maliye Bakanımız -ayrılmışlar- "işte
geldik, gidiyoruz" dedi. Sayın Maliye Bakanı, ilk defa, gidici olduğunu,
kendi ifadesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden söyledi. Sayın Bakan
gidebilir, sizler gidebilirsiniz; ancak…
ALİM TUNÇ (Uşak) - Sen
gitmiyor musun?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- …ancak, giderken, millete verilen
sözlerin yerine getirilerek…
ATİLLA KART (Konya) -
Hesabının verilerek…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- …millete verilen sözlerin hesabının ortaya konularak gidilmesi lazım. Zaten
gideceksiniz, zaten Maliye Bakanı gidecek, onun kurtuluşu yok; ama, giderken de,
burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, halkın önünde, bazı hesapları vererek
gitmek lazım.
Ben, TÜPRAŞ ihalesiyle
ilgili olarak, ilk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu konuyu ben gündeme
getirdim; yüzde 14,76'sı satıldığında, ben, kürsüye çıktım -daha hiç kimse bu
işin farkında değilken- burada sordum; bu yüzde 14,76'sını, Sayın Bakanım, kime
sattınız dedim. Türkiye'de, o dönemde yüzde 14,76'sının kime satıldığını, kime
verildiğini, Türkiye'de hiç kimse bilmiyordu ve soru sorduk, soru önergesi
verdik ve sordum: Niçin?.. O verdiğiniz kişi ve kurumlara -kim olduğunu
bilmiyorum- niçin yüzde 10 ıskontoyla verdiniz? O dönemde, TÜPRAŞ'ın
-verildiğinde- 1 lotunun borsadaki değeri 17 000 000 lirayken, siz, TÜPRAŞ'ı,
vermiş olduğunuz o kuruma, 15 400 000 liraya verdiniz -yani, yüzde 10
ıskontoyla- ve o hafta sonunda TÜPRAŞ hisseleri, borsada yüzde 30 prim yaptı
değerli milletvekilleri. O satış işleminden sonra, TÜPRAŞ hisseleri, yüzde 30,
borsada prim yaptı. Peki, 450 000 000'un yüzde 30'u nedir; 150 000 000 lira. O
kurum, kimseden habersiz TÜPRAŞ'ı alan bu kurum, Sayın Maliye Bakanının gizlice
görüştüğü o kişiler, borsada, bir hafta içerisinde 150 000 000 dolar para
kazandılar.
Değerli milletvekilleri,
bu 150 000 000 liranın hesabını bütün milletvekilleri olarak hepimizin sorması
gerekiyor; ancak, Sayın Maliye Bakanımız "ben otel lobilerinde -veya
odalarında- görüşmeyip dışarıda mı görüşecektim" şeklindeki bir ifadeyle
bu meseleden kaçıp kurtulamaz değerli milletvekilleri. Siz Ofer'le görüşebilirsiniz;
ancak, Ofer'le olan görüşmeleriniz, herkesin gözü önünde, kamuoyunun gözü
önünde ve onlara hiçbir ayrıcalık tanımadan, eşit şartlar içerisinde bir ihale
süreci içerisine girmeleri şartıyla görüşebilirsiniz; yoksa, gece gizli
görüşmelerden sonra, yüzde 14,76'sını onlara veremezsiniz. Eğer verirseniz,
oradan pis kokular gelir. Sayın Başbakan da "görüşmedim" dedi; ancak,
üç dört saat sonra, o ilgili zatın Başbakana bir teşekkür mektubunun bir gazete
tarafından ele geçirildiğini görünce ve ertesi gün de o mektubun
yayımlanacağını anlayınca, Sayın Başbakan "görüştüm" demek lüzumunu
hissetti. Hem de, görüşme bir kez değil, birden fazla kez. Sayın Başbakanın
görüşme yaptığı bir kişiyi, böyle önemli bir kişiyi hatırlamaması mümkün mü,
mümkün mü hatırlamaması?!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Bağırmadan... Sakin, sakin…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, halkım adına bağırıyorum Sayın Milletvekili.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Ne bağırıyorsun?..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, bunları dile getirmek için bu kürsüdeyim. Yüzde 14,76'ının hesabını ben
de soracağım, Osmaniye Milletvekili olarak siz de sormak mecburiyetindesiniz.
Halka söz verip geliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, Uluslararası Saydamlık Örgütü yeni bir araştırma yayımladı. O
araştırmada, araştırma yapılan ülkelerde, siyasî partilerin yolsuzluklara en
fazla karışan kurumlar arasında olduğunu ifade ediyor ve Türkiye'de de, siyasî
partilerin ikinci sırada olduğunu ifade ediyor. Bu, yeni bir araştırma,
Uluslararası Saydamlık Örgütünün yapmış olduğu bir araştırma.
O nedenle, Türkiye'de,
eğer siyasî partiler yolsuzluklarda, vatandaş gözünde ikinci sırada yer
alıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi, itibar açısından yüzde 10'ların altına
düşmüşse, bunun sebeplerini hep beraber incelememiz, araştırmamız lazım.
Biz, Doğru Yol Partisi
olarak, Sayın Başbakana sorduk: Dokunulmazlıklarla ilgili olarak ne
düşünüyorsunuz; halkın önünde söz verdiniz, bununla ilgili ne tür bir çalışma
yapacaksınız?..
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hayır,
tamamlayınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Doğru Yol Partisi Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan sordu; cevap
burada. Şimdi cevabı okuyorum; Başbakana, dokunulmazlıklarla ilgili vermiş
olduğumuz soru önergesinin cevabında diyor ki: "Anayasa değişiklikleriyle
ilgili olarak, Anayasamıza göre, milletvekillerinin üçte 1'i anayasa
değişiklikleri olarak teklif verebilirler; yani, bu yetki milletvekillerinindir.
Hükümet olarak, bizim böyle bir yetkimiz yoktur." Aynen ifade böyle.
Şimdi, ben, buradan
sormak istiyorum. Anayasa değişiklikleriyle ilgili, biz, burada, o kadar çok
değişiklik yaptık ki, onların arkasında hep hükümet vardı, hep hükümet sahip
çıktı. Son, yeni bir anayasa değişikliği yaptık, biliyorsunuz, bu kamu malî
yönetimiyle ilgili olarak, 2006 bütçe tasarısıyla ilgili olarak düzenleme
yaptık, anayasa değişikliği yaptık; hükümet arkasında! Bugüne kadar bir hayli
anayasa değişikliği yaptık, hep hükümet arkasındaydı, hep destekliyordu;
bunların halledilmesi lazım geldiğini, bu anayasa değişikliklerinin yapılması
lazım geldiğini söylüyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, lütfen son
cümlenizi alayım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Son cümlem.
Son cümle de önemli.
Diyor ki cevapta: "Bir uzlaşma komisyonu kurulsun, işte bu uzlaşma
komisyonu dokunulmazlıklarla ilgili çalışsın." Yine, ben, buradan
soruyorum: Bugüne kadar yapılan anayasa değişiklikleriyle ilgili bir tek
uzlaşma komisyonu kuruldu mu?
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
O farklı bir şey.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Hayır, farklı değil.
İşinize geldiğinde,
anayasa değişikliklerinde, muhalefete danışmadan, görüşmeden, buraya
getiriyorsunuz anayasa değişikliklerini; ancak, iş dokunulmazlık oldu mu,
muhalefetle bir komisyon kuralım, o komisyon bu konu üzerinde çalışsın, ondan
sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine getirelim...
Değerli milletvekilleri,
dokunulmazlıklarla ilgili çok sözler verildi; televizyonlarda, basında,
meydanda, bu konularla ilgili çok taahhütlerde bulunuldu; ancak, üçüncü yıl
bitti. 2006, büyük bir ihtimalle seçim yılı olacaktır, bu Meclis de dönemini
tamamlayıp gidecektir; ancak, ne yazıktır ki, ne üzüntü vericidir ki, bu dönem,
dokunulmazlıklarla ilgili çok şey söylenilen, ancak, hiçbir şey yapılmayan bir
dönem olarak milletin hafızasında kalacaktır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Ümmet Bey, üzüleceğiz seni burada göremeyince.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Onu Allah bilir…
RECEP KORAL (İstanbul) -
İşine gelince Allah'a havale ediyorsun.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
şu hususu bilgilerinize sunmayı arz ederim: Birkısım kuruluşlar tarafından
yapılmış olan kamuoyu araştırmalarını, buradan, mutlak gerçeklik anlamında
söyleyerek, kendimizin de içinde bulunduğu Yüce Meclisi hafife almayalım,
sıkıntıya sokmayalım, bunu istirham ediyorum.
Bu araştırmalar hangi şartlarda
yapılmıştır, kimler tarafından yapılmıştır, nasıl yapılmıştır; bunları burada
mutlak doğru gibi ifade edersek, hem iktidar hem muhalefet milletvekili olarak,
Meclisin çatısı…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Anketler yapılırken doğru kabul
ediyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Oturunuz
efendim. Sayın Kandoğan, ben böyle bir şey söylemedim, filan şey yaptı diye
doğru söylemedim; istirham ediyorum, lütfen… Buyurunuz.
Onun için, bu şekilde,
Meclise olan saygımızı hep beraber gösterelim diye ıttılaınıza arz ediyorum.
Arkadaşlar, bakınız,
burada hakka hukuka riayet edeceksek, şunu istirham ediyorum: Herkesin konuşma
süresi, diğer şeyleri belirlidir; ama, arkadaşlarımız, sadece tek bir cümleyi 1
dakika içerisinde söylüyorlarsa, bunu da takdirlerinize arz ediyorum.
Grup önerisinin lehinde,
İstanbul Milletvekili Sayın Berhan Şimşek; buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisi
üzerinde lehte söz almış bulunuyorum; saygıyla selamlarım.
Gerçekten, otuziki kısım
tekmili birden bir durum aldı bu dokunulmazlıklar meselesi; fakat, biz -Ümmet
Kandoğan Beyin düşündüğü gibi değil- sokağa çıktığımızda, halk soruyor
"bunu yerine getirin, verilen sözler var…" İşin ilginç tarafı, bu
sözü de, Yüce Meclisin, Yüce Parlamentonun yürütmesinin başında bulunan
Başbakanımızın verdiğini hepimiz biliyoruz.
Aslında, burada, biz, çok
önemli bir görevi yerine getiriyoruz değerli arkadaşlarım. Sayın Başbakanımızın
vermiş olduğu sözü hatırlatıyoruz ve onun vermiş olduğu sözün, belki, Meclisten
-umut olarak- çıkabileceğini tekrarlamaya çalışıyoruz. Bunun ötesinde başka bir
şey yoktur. Yani, arkadaşlarım da ifade etti; içi doldurulmamış, boş, hamasi
sözlerle, sloganlarla yola çıkıldığında, daha sonra hüzünler ve acılar
yaşanıyor. İşte, yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar… Bunlar, gerçekten, çok
şairane, şiirane sözler; fakat, içi dolmadığı zaman, karşılığı olmadığı zaman,
tenekeye vurmak gibi bir ses geliyor.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, Mecliste bulunan arkadaşlarım -muhalefet, iktidar- bu yıl, bir
Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuruldu ve bir araştırma yapıldı. O
araştırmada, bu Mecliste 22 nci Dönemde bulunan milletvekillerinin hazırladığı
raporda "yolsuzlukların, bürokrasiyle işbirliğine girilmeden, siyasî
iradeden destek almadan yapılamayacağı" ifade edilmekte. Şimdi, pekâlâ,
durum buysa, siyasî iradenin desteği olmadan, bürokrasi, işadamı yolsuzluk,
hırsızlık yapamayacağına göre, neden bunlara bu imkânı veriyorsunuz?! Bakın,
burada, muhalefet, gelin, bunları kaldırın diyor.
Sizin gibi değerli bir
İktidar Partisi ve vekillerin, bu ülkede yolsuzluk ve hırsızlık yapmak
isteyenlere, sizlerin hazırlamış olduğu raporda ifade ettiğiniz gibi, niye yol
verelim, niye imkân verelim, niye siyasî destek verelim! Bunu, halkın adına
sormak, sizlerin de, bizlerin de görevi, yerine getirmek de görevimiz.
Değerli arkadaşlarım,
sürekli, CHP bu konuyu niye gündeme getiriyor, neden; bizim, sözümüzün arkasında
durduğumuz bir olay var; biz, aday olmadan önce, noterde "milletvekili
olduğumuzda, bunun arkasına gizlenmeyeceğiz" dedik; biz, parti terbiyesi
olarak, kendi ilişkimizle yaptık. Sayın Başbakan, yetmiş milyona, televizyonda
dile getirdi. Biz mecburuz, biz, halkın adına bunu dile getirdik ve bu konuyu
her gün de konuşmalıyız.
Ayrıca, Komisyon Başkanı
Sayın Hüsrev Kutlu Bey diyor ki: "Yargı bağımsızlığı olmadığı için
dokunulmazlığa dokunmama kararı aldık." Bu da, gerçekten, bu Meclis adına
yaşanacak büyük bir acı, başka bir kelime kullanmak istemiyorum. Yine, Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin Bey diyor ki: "Milletvekillerinin yargı
bağımsızlığından endişeleri var."Ee, maşallah! Bu devam ediyor. Bir başka
Başbakan Yardımcısı, 25.10.2005 tarihinde, Grubunuzda yapmış olduğu konuşmada,
Sayın Abdullah Gül Bey diyor ki -burası çok önemli- AKP Grubunda şöyle diyor
Sayın Gül: Hiç kimsenin kendini Türkiye'de bağımsız bir adacık gibi görmemesi
gerektiğini belirterek "herkes kanunların önünde eşittir, herkes sorgulanabilir,
herkesin sorumluluğu var, herkes hesap verecektir. Bu ülkede milletvekilleri,
başbakanlar, ordu komutanları mahkeme önüne çıkıp hesap verirken, profesörler,
rektörler hesap veremez demek söz konusu değildir" açıklamasında
bulunuyor. Buna, aynen katılıyorum, doğrudur; fakat, bu memlekette TEDAŞ'ları,
TOFAŞ'ları, bu dönemde yaşayan aklama komisyonlarını, sizin geçmişinizdeki
partiniz yaşamıştır, hepiniz bilirsiniz. Bu araştırma, dokunulmazlıkları
kaldırma, Meclis araştırma önergeleri, fasl ve hikâye olmuştur.
Şimdi, Başbakan,
milletvekili, bir gün, 83'ten, 100'den, kalkıp da burada yargılandı mı? Devri
sabık yaratıyorsunuz.
Pekala, bir gün siz de
gideceksiniz, bu arkadaşları niye Yüce Divana gönderdiniz? Bu konuda samimî
olmak gerekiyor. Bu konuda samimî olmadığınız ortada. Halk bunu bana soruyor;
Edirne'de, İpsala'da, Üsküdar'da, Kocaeli'nde, Gebze'de geçen hafta bunu
soruyor, basın soruyor değerli arkadaşlarım.
Şimdi, adacık… Kime?..
Başbakana, iktidar milletvekillerine adacıklar var Sayın Gül; ama, Rektör Yücel
Aşkın'a adacık yok... Yargı herkese uygulanmalı; çünkü, kimse hukukun ne
üstünde olmalı ne altında olmalı; herkes hukukun içinde olursa hukukun
üstünlüğüne inanır bir durum ortaya çıkar.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, çok ilginç bir süreç yaşanıyor, ara sıra bize de kalkıp göndermeler
yapılır. Bugün internete düşen bir haber: Cumhuriyet Halk Partisi İş Bankası
eski Yönetim Kurulu Üyeleri Mustafa Özyürek ve Erbaşar Özsoy, kendilerini Erol
Evcil'e kredi vermekle suçlayan Başbakandan 27 100 TL icra yoluna giderken, bir
an önce avukatlar parayı yatırmış. Bizim kökümüzde, geçmişimizde kirlilik yok.
1927'de Ali İhsan Eryavuz olayı vardır; ama, Türkiye, 50'ye kadar münferit bir
iki yolsuzluğun ötesinde, 50'den sonra yolsuzlukla tanışmıştır. 50'den sonra,
maalesef, çokpartili hayata değil, maalesef, çokyolsuzluklu hayata geçilmiştir
ve o elli yıl içinde Cumhuriyet Halk Partisi altı yıl koalisyonda kalmıştır.
Mıgırdıç Şellefyanlar, Yahya Murat Demireller, bakanlar vesaireler bu anlayışın
ürünü olarak gelmiştir.
Şimdi başka bir örnek
daha vereyim: Sayın Başkanım uyardı; ama, eğer bir araştırma basında yer
alıyorsa, bununla ilgili şahıs, zatı muhterem, kurum tekzip etmiyorsa Sayın
Başkanım, doğrudur. Bakınız -isterdim ki Sayın Bakan burada olsun- Sayın
Unakıtan Beyle ilgili diyor ki "Halkımız, yolsuzluğun en fazla görüldüğü
kurum olarak vergi idarelerini gösteriyor. Geçen yılın anket sonuçlarında da
vergi idaresi en kirli kurum olarak gösterildi, sonuçlarında da vergi idaresi
en kirli kurum olarak gösterildi. Ortaya çıkan bu yolsuzluk tablosunda, üç
yıldır bu idarenin başında bulunan Sayın Unakıtan'ın kişisel durumunun etkili
olduğunu düşünüyoruz. Hakkındaki vergi kaçakçılığı, orman arazisi yağmalaması
suçlamaları dokunulmazlık zırhı nedeniyle yargılama konusu yapılamıyor. Sayın
Unakıtan bu haliyle vergi memurlarına iyi örnek olmuyor." Bundan somut bir
örnek olabilir mi değerli arkadaşlarım?!
Yani, Maliye Bakanının
durumu ortada; biz, burada, kendi içimizde; yani, dönelim -ben söylememiş
olayım; biraz önce arkadaşım söyledi- Turhan Çömez'in anlattıkları -içinizde şu
anda- Gemlik'teki olayı soruyor "500 000 000 mu 83 000 000 mu?" Biz
soruyoruz aylardan beri, Balıkesir SEKA, 52 000 000 ekspertiz raporu var; ilk
alıcısına 1 000 000 dolara satıyor. Kim satıyor; siyaset satıyor. Böyle bir
vicdanı -çok değerli arkadaşlarımız var aranızda, hepiniz benim için çok
değerlisiniz- bunu, vicdanen kabul edebilmek mümkün mü değerli arkadaşlarım?
Yani, bu sürecin içerisinde, günün birinde, gelir, biz döneriz, halk oluruz,
vekâletimiz biter, asillerin yanına döneriz ve o zaman size bunu sorarlar
arkadaşlar.
Onun için, bana göre
yapılması gereken, bu Yüce Meclisin üstündeki gölgeyi kaldıralım. Afyon
Milletvekiliniz Sayın Koçak diyor ki: "Benim hakkımda iki fezleke var ve
bunlar akşam saatinden sonra yapılmış seçim çalışmalarıyla ilgili. Ben,
suiistimal yapmış, yolsuzluk yapmış, rüşvete bulaşmış fezlekelerle anılmak
istemiyorum." İnanıyorum ki, aranızda çok Mahmut Koçak var; ama, bunu dile
getirin, bunu dile getirmenizin Türkiye siyaseti adına bir adlık, bir güzellik
olacağını unutmayın. Bu gölgeyi, bu dokunulmazlık zırhını, elli yıldır 400
milyar dolara varmış, fakir fukara, garip gurebanın gerçek anlamda parasını iç
eden siyasetçi, bürokrat, işadamı sarmalından bunu kurtarmak vebaline borçluyuz
biz arkadaşlar. Burada, her hafta geleceğiz, her hafta da bunu konuşacağız;
konuşmak durumundayız. Ben inanıyorum ki, sizin vicdanınız da sessiz sessiz,
Berhan Şimşek doğruyu söylüyor, daha önceki konuşmacılar da doğruyu söylüyor diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yapmamız gereken, gerçekten sözümüze sahip çıkmaktır. Biz, Anadolu, Trakya, o
yolculuktan buralara gelen arkadaşlarım…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Şimşek.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) -
Biz, bunun için Anadolu'dan, Trakya'dan geldik, asillere vekâlet görevimizi
yapıyoruz. Anadolu'daki en doğru ve en güzel sözlerden, 14 648 deyiş ve
atasözünden biri de, sözünde durmaktır.
Bu Yüce Meclisin, yüce
halkın vekillerine, seçim öncesi meydanlarda vermiş olduğu sözde ve sözünde
durmak yakışır. Bunu kişiselleştirerek söylemiyorum, bunu halk bekliyor. Bunu
halk bekliyor… Ben de, bu Yüce Meclisin vekili olarak umut ediyorum ki, buradan
dönüp, gidip halkın arasına karıştığımda, burada yolsuzlukların kalkmasına,
dokunulmazlıkların kalkmasına oy vermiş bir vekil olmak istiyorum. Bu onuru
milletin adına hep beraber paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Şimşek.
Grup önerisinin aleyhinde
son konuşmacı, Tokat Milletvekili Zeyid Aslan.
Sayın Aslan, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ZEYİD ASLAN (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisinin aleyhinde şahsım adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, ben, bugün
buraya grup önerisi içerisinde getirilen Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker'le
ilgili dokunulmazlık konusunun içeriğiyle ilgili konuşmayı düşünüyordum; fakat,
benden önce çıkan her üç konuşmacı da, bu konunun içeriğinden ziyade, çok daha
farklı konulara değindikleri için, ben, sadece Sayın Mehdi Eker'le ilgili olan
kısmı birkaç cümleyle geçip, arkadaşların bahsettiği konularla ilgili konuşmak
istiyorum.
Sayın Mehdi Eker'in,
bundan yaklaşık on yıl önce, Tarım Bakanlığında Koruma Kontrol Genel Müdürü
Vekili olduğu dönemde, 1996 yılında, donyağı diye ifade edilen yağın ithaline
izin verildiğinden dolayı, bugün gerek Sayın Bakan gerekse o dönemde görev
yapmış bakanlar, bürokratlar, yaklaşık 30-35 kişilik bir grup hakkında
soruşturma istenilmesiyle ilgili bir dosya. Tabiî, bu dosyanın süreci
içerisinde çalışmalar yapılmış, müfettişler incelemelerini yapmışlar; Tarım
Bakanlığı müfettişleri yaptıkları bu incelemelerin sonucunda ilgili şahıslarla
ilgili dava açılmasına yönelik bir rapor hazırlamış. Bu rapora karşı da,
kendilerinin hakkında dava açılmasına ilişkin düzenlenen rapora Danıştaya
ilgili şahıslar itiraz etmişler ve Danıştay 1. Dairesi, hakkında dava açılması
istenilen tüm şahıslarla ilgili soruşturma izninin iptaline karar vermiş ve
nihayetinde, Danıştayın kararı gereği ilgililer hakkında bir dava açılmasına
gerek olmadan dosya kapanmış.
Tabiî, bu süreç
içerisinde Sayın Mehdi Eker'in de milletvekili seçilmiş olması sebebiyle bundan
yararlanmasına ilişkin olarak Tarım Bakanlığı dosyayı Meclise göndermiş, Meclis
Anayasa Komisyonu, Karma Komisyon da, bu konunun dönem sonuna ertelenmesine
karar vermiş.
Daha önceki
konuşmalarımızın hepsinde belirttik; dokunulmazlıklarla ilgili olarak buraya
gelen dosyaların, öncelikle, gerçekten ciddî olup olmadığı, isnatların ciddî
olup olmadığı, bu hususun güncel olup olmadığı, halkı ilgilendirip
ilgilendirmediği gibi birtakım kıstaslara bakıp, eğer, bu konuda, Yüce Meclis,
isnadın ciddîliğine ve halkın bu konudaki duyarlılığına kanaat getirirse, zaten
burada dokunulmazlık kaldırılıyor ve giden varsa, yargıya gidip, gereği
yapılıyor.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Örnek var mı?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Var mı örnek?
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Örnek olup olmaması önemli değil. Bu Meclis, millet adına karar veriyor. Bu
Meclisteki insanlar, millet adına ve vicdanları adına karar veriyorlar. Buna
sizin hangi sözle mukabele ettiğinizin bir önemi yok. Siz, kendi vicdanınıza
göre karar verirsiniz; buradaki arkadaşlarımız da, kendi vicdanlarına göre
karar verirler.
ATİLLA KART (Konya) - Bir
dosyada bile dokunulmazlığı kaldırmıyorsunuz.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Dokunulmazlıkların geçmişteki felsefelerine inmek istemiyorum; ama, bu dosyaya
somut olarak diyeceğim tek şey var: Danıştay tarafından soruşturma izninin
kaldırılmış olması sebebiyle soruşturma kapsamı içerisindeki hiç kimseye
açılmış bir dava yok, Sayın Mehdi Eker'e de açılabilme imkânı olmayan bir
dosya. Bu nedenle, bu dosyanın buraya getirilmesinin, aslında, Mehdi Eker'in
dokunulmazlığını kaldırarak yargıya göndermekten ziyade, geçen seneden beridir,
birbuçuk yıldan beridir, bir tefrika halinde devam eden dokunulmazlığı yeniden
burada konuşmak… Bunda da sizler başarılı oldunuz. Sanıyorum, önümüzdeki
haftalarda da bu devam edecek.
Şimdi, buraya çıkan
arkadaşlarımız, özellikle Sayın Atilla Kart, yargıdan bahsetti, yargının
sorunlarından bahsetti; iktidarın, yargının sorunlarına yaklaşmadığından,
yakınlaşmadığından, yargının sorunlarına yönelik çözüm üretmediğinden bahsetti.
Değerli arkadaşlar,
burada, hepimiz -özellikle hukuk kökenli arkadaşlarımız bilir ki- bizler,
mesleğimizi icra ettiğimiz dönemde, adliyelerin yoğunluğunu, dosyaların
yoğunluğunu, hâkimlerin işyükü altında ezildiğini biliyoruz ve buraya geldik;
buraya geldikten sonra, öncelikle buna bir çözüm üretebilme açısından, sizlerin
de katkılarıyla, tüm Meclisin katkılarıyla, bölge adliye mahkemeleri kurmak
suretiyle, en azından, dosyaların belli bir kısmını Yargıtaydan alıp bölge
adliye mahkemelerine vermek suretiyle, yükü hafiflettik; ama, bir şey daha
yaptık; özellikle, bugün, yargıdaki en büyük sorunun, hâkim, savcı
yetersizliğinden kaynaklandığını hepimiz biliyoruz. Burada yine bir yasa
çıkardık; özellikle, Türkiye'deki hâkim, savcı açığını kapatmak adına, yeni
hâkim ve savcıların alınabilmesine, mevcut hukuk camiası içerisinde çalışan,
mesleğini icra eden avukatların hâkimliğe geçişinde kolaylıklar sağlanmasına ilişkin
yasal düzenlemeleri çıkardık; ama, bu konuda, maalesef, burada, biraz önce,
yargının sorunlarına eğilmemekten bahseden arkadaşlarımız, sürekli olarak,
muhalefet ettiler ve şu anda da, Cumhurbaşkanından bazı maddeler döndüğü için,
yürürlüğe giremedi.
Yani, evet, yargının
sorunlarını çözelim. Yargının sorunu sadece AK Partinin sorunu değil, yargının
sorunu sadece hükümetin sorunu değil; yargının sorunu, tüm milletin sorunu.
Öyleyse, yargının sorunlarına, sizlerin de katkı vereceği ölçüde, en kısa zamanda…
Biraz önce bahsettiğimiz gibi, hâkim, savcı açığını kapatmak suretiyle… Bakın,
şimdi, Türkiye'nin her yerinde, çok modern, çağdaş adliye binaları yapılmak
suretiyle, adliyelerin, hâkim ve savcılarımızın, adliye personelinin daha rahat
fizikî imkânlarda çalışabilmesine yönelik yoğun çalışmalar var, bunlarda,
sizden katkı bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, hepimizi üzen -Sayın Kemal Unakıtan da buna cevap verdi ama- bu kürsü
milletin kürsüsü, bu kürsüden, elbette, her türlü eleştiriyi yapacağız, muhalefetimizi
de yapacağız; ama, her zaman söylendiği gibi, asla ama asla hakâret
etmeyeceğiz. Burada, bir ülkenin Başbakanına, bir ülkenin Bakanına "yalan
söylüyorsun" diyebilme cesaretini hiç kimsenin göstermemesi gerekir.
Siyasî nezaket icabı göstermemesi gerekir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - O da yalan söylemesin o zaman.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Eğer, bu cümleyi kullanırsanız, bu cümlenin karşılığında çok daha ağır
cümlelere muhatap olursunuz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ne olur?.. Ne dersin, söyle bakalım.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Ama, biz, bu kürsüde kavga istemiyoruz, biz, bu salonda kavga istemiyoruz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Adam mı döveceksin?!.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Eğer, size, bu anlamda, sizin söylemlerinizle cevap vermiyorsak, bilin ki,
korktuğumuzdan, çekindiğimizden, yaramız olduğundan değil, bu milletin gözü
önünde kavgalar olmasın, bu milletin sorunları çözüm beklerken, bu milletin
Meclisinde, böyle, polemiklerle zaman geçirilmesin diye yapıyoruz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Polemiği yapan sensin.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Bunun altını da özellikle çiziyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Polemik yapma da bir hukukçu gibi konuş, hukukçu gibi konuşacaksın.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Feridun Bey, burada…
BAŞKAN - Sayın Aslan,
Genel Kurula hitap edelim.
ZEYİD ASLAN (Devamla)
- … parmağını da kaldırma, kaldırma parmağını da.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Neremi kaldıracağım,
parmağımı kaldıracağım …
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Hareket…
BAŞKAN - Karşılıklı
konuşmayalım arkadaşlar…
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Burası, biraz önce söyledim, Türkiye Büyük Millet Meclisi…
BAŞKAN - Sayın Aslan,
Genel Kurula hitap ediniz.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Herkes bu Meclisin mehabetine uygun davranmak zorunda, burası külhanbeyi yeri
değil, burası kabadayılık yeri değil. (CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kim külhanbeyi?! Kime söylüyorsun o sözü?! Külhanbeyi diyor ya! O
sözü geri alacaksın, ne demek külhanbeyi?!
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, biraz önce, arkadaşlarımız, bu iktidarın yolsuzlukların
üzerine gidemediğini söyledi, hem de öyle bir günde söyledi ki, yıllarca bu
milletin kanını emenlerin bugün sadece bir şirketinin 4,5 milyar doları
milletin kasasına girdiği günde söylüyorsunuz. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
50'si daha var.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -Bu
iktidar, her yolsuzluğun üzerine cesaretle giden, sonuna kadar giden bir
iktidardır. Daha önceki konuşmalarımda söylemiştim, biz çiğ et yemedik diye
-bu, bir atasözüdür- biz çiğ et yemediğimiz için hiçbir zaman karnımız ağrımaz,
ağrımayacak da. Bu nedenle, nerede bir yolsuzluk varsa, nerede bir yanlışlık
varsa, sonuna kadar bu iktidar gidecek, yolsuzluk yapanların hesabını soracak,
aldıkları her kuruşu da fitil fitil burunlarından getirip, milletin kasasına,
hizmete dönmek üzere milletin kasasına aktaracaktır; bundan hiç kimsenin
kuşkusu olmasın.
Gerek Ümmet Bey gerekse
sayın sanatçı arkadaşımız… İsmini hatırlayamadım şu anda..
AHMET RIZA ACAR (Aydın)-
Berhan Bey.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Evet, Berhan Bey, anketlerden bahsetti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bu anketleri burada açıklarken, anketlerin içerisinden
cımbızla sadece bir şeyleri çekmeyelim. Bu anketlerin özellikle bu konuşmaları
yapanları ilgilendiren bir yeri daha var ki, en önemlisi odur, "önümüzdeki
genel seçimlerde kime oy vereceksin"in muhatabı, Doğru Yol Partisi yüzde
6, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 14'tür, bunu da gözden kaçırmayın.
Değerli arkadaşlar…. (CHP
sıralarından "Anketi kim yaptı" sesi)
O zaman, çıkıp, bu
anketlerin sonuçlarıyla burada konuşmayacaksınız! (CHP sıralarından gürültüler)
O zaman bu anketlerin sonuçlarıyla burada konuşmayacaksınız!
NAİL KAMACI (Antalya) -
Anketi kendin yapıp kendin konuşuyorsun. Ben de yaparım anket.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar "yargıya müdahale edilmesin, bırakın hukuk işlesin"
deniliyor. Ben de diyorum ki, evet, bırakın hukuk işlesin, bir sanığı her gün
ziyaret etmek suretiyle, genel başkanından milletvekillerine kadar, bir sanığı
her gün ziyaret etmek suretiyle, çıkıp, basın önünde, medya önünde, yargıyı
etkilemek için, beyanatlar vermek suretiyle mi siz hukuku işleteceksiniz?! (CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Ne sanığı; rektör o, rektör!
BAŞKAN - Sayın Aslan,
konuşmanızı, lütfen, tamamlayınız.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
İşinize geldiği zaman hukuk işlesin, işinize gelmediği zaman hukuk işlemesin...
NAİL KAMACI (Antalya) -
Her zaman hukuk var.
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Bir de Ümmet Beye bir sözüm var. "Ben halkım adına buradayım" dedi.
Halkın vermediği yetkiyi burada kullanmaya kimsenin hakkı yok. Halkı adına
burada değil, o, kendisine oy veren insanların verdiği oyun karşılığını burada
vermek zorunda.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Sen kimin adına buradasın?!
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Hiçbir kimse kin ve nefretle siyaset yapmasın. Eğer kin ve nefretle siyaset
yapıyorsanız, o milletin önüne tekrar gittiğinizde o kinin ve nefretin bedelini
çok ağır bir şekilde ödersiniz.
Sizi Türkiye'nin bir ücra
köşesinde küçük bir idareciyken bu Meclise taşıyıp milletle buluşturanlara
karşı kin ve nefretle davranmayın.
BAŞKAN - Sayın Aslan…
Lütfen…
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
Eleştiri yapıyorsanız, gelin, sağlıkla, güzellikle bu eleştirinizi yapın; ama,
kin ve nefret tohumlarını ekecek, onu yükseltecek konuşmaları lütfen yapmayın diyorum.
Tekrar, dokunulmazlıklar
konusunu, sanıyorum iki yıl daha…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEYİD ASLAN (Devamla) -
…çünkü, seçimler 2007 kasımında yapılacak, o zamana kadar konuşmaya devam
edeceğiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır;
şimdi, öneriyi oylarınıza sunacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
III.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
7.- İzmir
Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/525) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/346)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
9.6.2005 tarihinde Sayın
Başkanlığınıza gelen (2/525) esas numaralı, 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14
üncü maddesinde değişiklik yapılmasına dair kanun teklifimiz, 14.6.2005
tarihinde İçişleri Komisyonuna havale edilmiştir.
Yasa teklifimiz, TBMM
İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereği kırbeş gün içinde komisyonda görüşülüp
sonuçlandırılmadığı için, söz konusu yasa teklifimizin, İçtüzük madde 37
gereğince doğrudan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu gündemine alınması konusunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 11.11.2005
Yılmaz Kaya
İzmir
BAŞKAN - Sayın Kaya,
buyurun.
Süreniz 5 dakika.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Benden önce konuşan
arkadaşıma bir iki cümleyle cevap vermeden önce, Sayın Başkanı ve milletvekili
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Zeyid Aslan,
konuşmasının birçok yerinde, yargıya verdikleri önemden bahsetti. Yargıya ne
kadar önem veriliyormuş -kaldı ki, savunma kısmı pek yargıdan sayılmıyor AKP
Grubu tarafından, daha önceki verdiğimiz tekliflerde bunu gördük- onu
anlayacağız şimdi, ne kadar önem verildiğini; çünkü, bu yasa teklifimiz, yine,
avukatlarla ilgili bir yasa teklifi.
Özü şudur: 5682 sayılı
Pasaport Kanununda "hususi damgalı pasaport" diye addedilen; yani,
kısaca "yeşil pasaport" olarak başka bir adla zikredilen yeşil
pasaportun kimlere verileceği 14 üncü maddede sayılıdır. 14 üncü maddenin (a) bendinin birinci
fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyeleri, eski bakanlar bu
pasaportu alabilir" denildikten sonra "bunların yanında 1 inci, 2 nci
ve 3 üncü derecede kadrolarda bulunan veya kadrolar karşılık gösterilmek veya
TC Emekli Sandığıyla ilgilendirilip emekli kesenekleri bu derecelerden kesilmek
suretiyle sözleşmeli olarak çalıştırılan devlet memurları ve diğer kamu
görevlileri."
Değerli arkadaşlarım, bu
fıkradan da anlaşılacağı üzere, 1 inci derecede devlet memurları, bazı şartlar
varsa, sözleşmeli olarak çalışsalar bile, yeşil pasaport almaya hak
kazanıyorlar. Biz, bu teklifimizde... Çok büyük eleştiri şu anlamda geliyordu
daha önce verilen bu tekliflerde, Türkiye'deki avukat sayısı çok fazla, bu
nedenle bu pasaportlar da fazla olur, tabiri caizse, ayağa düşer anlamında
eleştiriler geliyordu ve reddediliyordu. Sayıyı azaltmak adına, meslekte on
yılını doldurmuş avukatlara bu pasaportun verilmesini teklif ediyoruz bu yasa
teklifimizde. Bu da Türkiye'de 1 000 ile 2 000 arasında avukatı ilgilendiriyor;
yani, 1 000 veya 2 000 civarında avukatımız, bu yasa gündeme alınıp
yasalaşırsa, bu haktan yararlanabileceklerdir.
Bunu niye getiriyoruz,
ondan da biraz bahsedeyim.
Değerli arkadaşlarım,
meslektaşlarımız, avukatlarımız hatta baro başkanları sıfatlarıyla yurt dışına
çıkmak üzere, yasal bir toplantıyla, daha doğrusu meslekleriyle ilgili,
bulundukları görevlerle ilgili yapacakları toplantılar için yurt dışına çıkmak
üzere gümrüğe gittiklerinde, vize vesaire, buna benzer engellerle
karşılaşmışlar ve o toplantılara bu engeller nedeniyle gidememişlerdir. Eğer,
bu pasaport, bahsettiğimiz on yılını doldurmuş meslektaşlarımıza,
avukatlarımıza verilecek olursa, bu sıkıntı büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu
konuyla ilgili, bana - ki, diğer meslektaşlarıma, avukat arkadaşlara da, avukat
milletvekillerine de gönderilmiştir, eminim- birçok barodan, örneğin Konya
Barosundan, İzmir Barosundan, İstanbul Barosundan, Barolar Birliğinden, bu
teklifin, daha doğrusu, bu doğrultuda teklif verilmesi için yazılar
gönderilmiştir; bunlar da dosyada mevcut.
Değerli arkadaşlarım,
yalnız ben bir şeye daha değinmeden geçemeyeceğim. Şimdi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi mensuplarıyız, burada çalışıyoruz, İçtüzüğümüz var, hukukun üstünlüğü
diyoruz. Bakın, ben size, İçtüzükten iki tane madde okuyacağım. 35 inci madde,
ki, madde uzun: Komisyonlara verilen teklifler birbirleriyle ilgili
görüldükleri takdirde birleştirilerek görüşülürler.
Değerli arkadaşlarım, 5
Nisan Avukatlar Gününde bu yasa teklifini vermişim, yaklaşık, tahmin ediyorum,
bir görev nedeniyle Ankara dışındaydım, İçişleri Komisyonunda Pasaport Kanunu
görüşüldü ve benim bu teklifim olduğu halde, bana ne görüşmeyle ilgili ne
gündemle ilgili ne görüşülen metinle ilgili, tasarıyla ilgili hiçbir bilgi
gelmedi. Şimdi, Mecliste de biz bunu yaparsak, yani, gerisini düşünemiyorum.
Benim verdiğim teklifle ilgili paralel bir tasarı görüşülüyor, benim haberim
yok!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
40 ıncı maddede de
"…verilen kanun teklifleri, derhal Başbakanlığa gönderilir" diye bir
hüküm var. Komisyonda görüşülen de Bakanlar Kurulunun bir tasarısıydı; buna
rağmen, haberimiz yok. Bu da enteresan bir şey. Tabiî, bu ilk değil. Böyle
enteresanlıklar oluyor.
Yine, biraz önce, buraya
gelmeden önce, bir soru önergesine cevap geldi, ondan da bahsetmek istiyorum.
Yasayla ilgili görüşlerimi bildirdim. Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun
bir paragraf yazdıktan sonra "hazırlanan not ilişikte sunulmaktadır."
Değerli arkadaşlarım, kim
hazırlamış, kim imzalamış, nedir; yani, ben, bunu bakana sormaya kalktığımda;
yani, bu böyle mi falan dediğimde, hayır böyle bir şey yok da denebilir; yani,
bakanı tenzih ediyorum; ama, öyle bir hukukî imkân var. Yazı budur ve
cevaplarını da söyleyeyim, sorulan şeylerle de alakalı değildir. Bunu da,
bununla ilgili olarak daha önce, Sayın Meclis Başkanına ben sorduğumda, bana
verilen cevap da, yine, üzüntü verici idi. "Anayasa Komisyonu üyesisiniz,
İçtüzükte değişiklik teklifi verin."
Yani, önce, biz,
Meclisten başlayacağız bazı şeyleri düzeltmeye. Ondan sonra yargı
bağımsızlığından bahsedeceğiz, ondan sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulundaki düzenlemeleri yapacağız, ondan sonra gelip burada ahkâm
keseceğiz!.. Bunu, dediğim gibi, önce kendimizden başlatarak yapmak zorundayız.
Bakın, şunları da
söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Daha önce çok söylendi; ama, ben üç
seneden beri bunu söylüyorum. Hükümete "yolsuzluk" deyince "aman
biraz yol yapalım" diye anlıyorlar, "yoksulluk" deyince
"yok haşa öyle bir şey" diyorlar, "dokunulmazlık" deyince
"sakın bize dokunmayın" diyorlar. Bu böyle gitmez arkadaşlar. Önce
Meclisten, siyasetten temizliğe başlayacağız, gerisi ondan sonra gelecek
diyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kaya.
Önerge üzerinde Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan…
Sayın Kandoğan, buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
8.-
Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar
Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/582) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/347)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/582) esas numaralı
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz havale edildiği Adalet ve İçişleri
Komisyonunda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim.
16.11.2005
Turan Tüysüz
Şanlıurfa
BAŞKAN- Önerge sahibi
olarak Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz…
Sayın Tüysüz, buyurun.
TURAN TÜYSÜZ (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerekçemin başlığında da
belirttiğim gibi, silah bulundurmayı, silah taşımayı öven ve yücelten bir
kültürden geldiğimizi söyleyerek ve bu kültürün sosyal hayatımıza getirdiği
olumsuzlukları yaşamış biri olarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
toplum, birbirinden farklı düşünen, yaşayan, farklı gelenekleri uygulayan ve
farklı değer yargılarına sahip bireylerden oluşur. Bu farklılıkların şiddet
olmaksızın bir arada yaşayabilmeleri, o toplumun çağdaşlığını ortaya koyar. Bu
çağdaşlığın gereği ise, insanca yaşamak için hukukun üstünlüğüne ve barış
kültürüne inanmaktır. Bireylerin bu inanca sahip olmamaları, o toplumdaki
şiddetin sıklıkla yaşanmasına işaret eder.
Devlet, tüm organlarıyla
bireylerin refahını güvenliğini sağlamalı ve bunu sürekli kılmalıdır; bu,
hepimizin bildiği bir gerçektir; ancak, bireylerin mutlak işbirliği de
gereklidir. Bireylerin ortak menfaatına uygun olmayan hiçbir şey devletin de
menfaatına uygun değildir.
Bu ülkede yılda 3 000
kişi ateşli silahlar nedeniyle, yani, daha doğrusu, maganda kurşunlarıyla
hayatını kaybediyor. Burada bireysel bir silahlanma sorunu var demektir. Her
toplumsal sorunun çözümünde olduğu gibi, devlet, sivil toplum kuruluşları ve
yurttaşlarla birlikte çözüm üretip bunları uygulamaya koymak zorundadır.
Bireysel silahsızlanmada
doğru sonuçlara ulaşmak için hükümetin devreye girmesi gerekmektedir. 20'li
yaşlarda Begümlerin, 10'lu yaşlarda İbrahimlerin maganda kurşunlarıyla ölmesine
artık son verilmelidir. Vatandaşların kolluk güçlerine güven duyması
sağlanmalıdır; bu, suçu kınayarak, suç işlemeyerek mümkün olabilir. Bir
toplumda asayişin sağlanmasından sorumlu olan emniyet güçlerine ne kadar az
gereksinim duyulursa, o toplumda çağdaş uygarlık seviyesine gelindiğini
söyleyebiliriz.
Silahsızlanmayı nasıl
başaracağız; hep birlikte, yurttaş, devlet, sivil toplum kuruluşlarıyla
birlikte.
Toplum içerisinde yaşayan
bireylerin silahlanma nedenlerinin içinde en önde gelenin güvenlik endişesi
olduğu görülüyor. Dolayısıyla, bireylerin can ve mal güvenliğinden sorumlu olan
kolluk güçlerinin topluma güven veren bir konumda olmasının önemi büyüktür ve
her konuda olduğu gibi, silahsızlanmada da devletin yasama organına büyük iş
düşüyor.
Tabiî, toplumun sosyal ve
ekonomik dalgalanmalara, nüfusun niteliğine uygun, iyi ve icraı kolay, icraı
mümkün kanunlar çıkarmak Yüce Meclisin görevidir. Ancak, bireylerin
silahsızlanması için en önemli bir mekanizma, sosyal kontroldür. Barışçıl
ortamda yaşayabilmek için, öncelikle, barış kültürüne inanmak ve benimsemek
gerekiyor. İnsanlar komşularına da dikkat etmeli ve komşularına sahip
çıkmalıdırlar. Bu mekanizmanın sağlanması için gerekli olan ise, aile içi
eğitim, okul eğitimi, askerlikte alınacak eğitim, medyanın bilgilenmesi ve
sürekli bilgilendirmesidir.
Değerli arkadaşlar,
burada birkaç tane istatistiğe dokunmak istiyorum. Gerçi bu istatistikler bizi
belki fazla ilgilendirmeyebilir, ama, 2004 yılında silah sayısının 266 892,
2005'te bunda epey bir artış olduğunu görmekteyiz, yüzde 30-35 civarında bir
artış olduğunu görmekteyiz. 2004 yılında şahsa karşı meydana gelen suçlarda suç
sayısı toplam 158 000, kasten öldürme suç sayısı 2 000 civarında, ihmal veya
kazaen öldürme suç sayısı ise yaklaşık 1 000 civarındadır. Olaylarda ele
geçirilen ruhsatlı ateşli silah sayısı toplam 3 000 civarındadır. Ruhsatlı
ateşli silah sayısı toplam 10 355 tanedir.
Değerli arkadaşlar, ben,
bu yasa teklifini verirken, tamamıyla kendi iç duygularıma, bir vatandaş…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tüysüz,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
TURAN TÜYSÜZ (Devamla) -
Tamam Sayın Başkanım, bitiriyorum.
…tamamıyla kendi
sorumluluk bilinci içerisinde bir milletvekili olarak, milletvekillerinin,
toplumun önünde insanlar olarak, topluma örnek teşkil etmesi gerektiğini
düşünerek bu teklifi verdim ve silahımla birlikte ruhsatımı da teslim ettim ve
bundan sonra da silah taşımayacağımı, silah ruhsatı almayacağımı topluma
deklare ettim; ama, ne yazık ki, bazı gazetelerde "Sayın Tüysüz'ün meğer
3-4 tane silahı daha varmış" gibi bazı haberler çıktı. Bunları da bir
basın toplantısıyla yalanladığımı söyledim, böyle bir şeyin olmadığını, ama,
burada bu yasa teklifine destek olması gereken sayın arkadaşlarımız -Eyüp Fatsa
Bey buradaydı, tahmin ediyorum o da çıktı- tahmin ediyorum AK Parti Grubu
tarafından…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TURAN TÜYSÜZ (Devamla) -
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
TURAN TÜYSÜZ (Devamla) -
… tarafından bu yasa teklifine destek verilir ve kanunlaşır. İnsanların artık
silah taşıma caydırıcılığı söz konusu olur. İnşallah bu teklif gündeme alınır.
Meclisi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tüysüz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler...
Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.25
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Şanlıurfa Milletvekili
Turan Tüysüz'ün, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme
alınma önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
8.-
Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar
Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/582) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/347) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.
Gündemin
"Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI.-
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Plan ve Bütçe ile Çevre
Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN - Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boşalan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan aday
gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Kars
Milletvekili Selami Yiğit aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Çevre Komisyonunda boş bulunan
ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin
Güler aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/950) (S. Sayısı: 920)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
3 üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı İle Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan,
Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Milli Eğitim Bakanlığına
Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
4.- Kamu
Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
8 inci madde üzerinde
gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, şahsı adına Ankara
Milletvekili Sayın Bayram Meral; buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; 1009 sayılı yasanın 8 inci maddesiyle
ilgili şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Konuya geçmeden önce, bir
konuyu bilginize sunmak istiyorum.
8 Aralık günü, madde
üzerinde görüşülürken, konuşurken, Türkiye'nin ciddî sorunları var; işsizlik
had safhada, çiftçi perişan, emekli perişan, memur perişan, çifte diplomalı
yüksekokul mezunları işsiz geziyor dedim ve Sayın Başbakan turistik gezileri
bıraksın; halka söz verdi; gelsin, ülkenin sorunlarını çözsün dediğimde, bir
arkadaş oturduğu yerden "Sayın Başbakan Türkiye'yi dünyaya tanıtıyor"
dedi ve ben, bunun üzerine Atatürk'ün silah arkadaşları ve Atatürk'ün ordusu,
Türkiye'yi Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kahramanmaraş'ta,
Şanlıurfa'da tanıttı dediğimde, bir tepkiyle karşılaştım; belki yanlış da
algılamış olabilirim; arkadaşımın tavrının, Sayın Başbakanımızın gezilerinin
Çanakkale Savaşından daha önemli olduğu intibaı bende oluştuğu için, kendisine,
buradan, yazıklar olsun dedim; ama, ne yazık ki, Sayın Başkan, isim vermediğim
halde, hiçbir tavır koymadığım halde, arkadaşımıza, burada 10 dakikaya yakın
söz verdi ve arkadaşım da konuyu, maalesef, yine çarptırdı.
Şimdi, gelelim…
Bağırıyordunuz oradan "gündem üzerinde konuş, gündem üzerinde konuş"
diye. Sayın Bakanımız da burada; hangi gündem üzerinde konuşacaksın; tahrip
edilmedik müessese mi kaldı?! Bugün, öğretmenlerle ilgili konuşacak olursan,
yazın çekirdek satan, bekçilik yapan, ayakkabı boyayan öğretmenlerin durumundan
mı bahsedeceksin?! Velinimetimiz dediğimiz öğretmenlerin coplanıp yerlerde
sürüklendiğinden mi bahsedeceksin?! Sırf günahı demokratik, laik cumhuriyeti
savunduğu için okul müdürlüklerinden alınan, sürgün edilen öğretmenlerden mi
bahsedeceğiz?!
Değerli arkadaşlarım,
bugün, Sayın Genel Başkanımız da Grup konuşmasında açık açık söyledi; belki
sayın milletvekillerimizden izlemeyenler olmuş olabilir -şurada benim de elimde
var- ilkokullarda okutulan… İki üç gün önce, bunu, Kayseri'de bir öğretmen
kuruluşunu ziyaretimizde bize verdiler. Sayın Bakanımıza özellikle sormak
istiyorum: İlkokullarda okutulan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve
Atatürkçülük kitabında -birkaç maddesini özellikle öğrenmek istiyorum Sayın
Bakandan- burada, Atatürk'ün onuncu Yıl Nutku, 2004 yılında okutulan kitapta
var, 2005 yılında çıkarılmış. O Nutuk'un başında "Türk Milleti"
sonunda da, çok açık bir şekilde, değerli arkadaşlarım "Ne mutlu Türküm
diyene" yazılıdır. Acaba, bu deyimlerden rahatsız olanlar mı vardı; neden
çıkardınız? Sayın Bakanım, neden ihtiyaç duydunuz ki?!. Hele ki, bu dönemde,
Sayın Başbakanımız da Atatürk'ün izinde olduğunu söylediğine göre, bu
yanlışlığı düzeltmeyi, acaba, kabul ediyor musunuz; Atatürk'ten ve Türk
Halkından özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
İkincisi, değerli
arkadaşlarım, ikincisi…
ZEKİ KARABAYIR (Kars) -
Vazgeçin bu şeylerden, vazgeçin…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Yine, 125 inci satırda, "Şeyh Sait isyanı" başlığını,
ifadesini…
ZEKİ KARABAYIR (Kars) -
Ayıp!.. Başka bir şey…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - "Doğu isyanı" olarak çıkarmışsınız. Ben de bir doğuluyum;
burada, doğulu birçok milletvekili arkadaşımız var. Bu doğu halkı, hiçbir
zaman, İngiliz uydusu olmadı; vatanına ihanet etmedi; Musul'un, Kerkük'ün
birilerine gitmesi için tezgâh kurmadı. Çıkıp, doğu halkından özür dileyecek
misin Sayın Bakanım? (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KÖŞDERE
(Çanakkale) - Çanakkale milletvekillerinden…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Bakınız değerli arkadaşlarım, ben söylemiyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Daha maddeye gelemedi…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Daha maddeye gelemedim, doğru söylüyorsun…
BAŞKAN - 1 dakika içinde
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Bekliyoruz, maddeyi bekliyoruz…
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen, karşılıklı olmasın.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Bakınız, seni üzmek istemiyorum; 15 defa, bana, buradan laf
atmışsın, uslu milletvekiliyim diyorsun; 15 defa…
BAŞKAN - Sayın Meral, Genel Kurula hitap ediniz.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Dinleyin… Laf atmayın, dinleyin!
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Bekliyoruz…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum: Bu ülke bizim; biz,
bu ülkenin insanlarıyız. Şu anda, ülkemizde, aç kurtlar cirit atmaktadır. Aç
kurtların kim olduğunu biliyorsunuz değil mi... Dikkatinizi çekiyorum, Avrupa
Birliği görüşmelerinde olduğu gibi, Kuzey Irak görüşmelerinde olduğu gibi,
oyuna gelmeyin. Düğün değil, seyran değil; ne işi var şimdi bunların
buralarda?! Yarın, komşularımıza karşı yeni bir tezgâhın mı peşindeler bunlar?!
Bunları konuşmayacağız, bunları söylemeyeceğiz de neyi söyleyeceğiz değerli
arkadaşlarım?!
Bakınız, bir devlet
adamı, bakanlık yapmış bir zat diyor ki: "Sayın Başbakanımız…" Ben
söylemiyorum, televizyonda o söylüyor, dikkatinizi çekiyorum. "Sayın
Başbakanımız" diyor…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral, son
defa sürenizi 1 dakika uzatıyorum, bundan sonra uzatmayacağım. Lütfen,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Benden önce konuşan 10 dakika konuştu Sayın Başkanım, bana gelince
ne oluyor?
BAŞKAN - Şahsınız adına
konuşuyorsunuz Sayın Meral, süreniz 5 dakika, artı 2 daha. Lütfen, bu konuda
tartışmayalım efendim.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Hemen bitiriyorum.
Diyor ki: "Sayın
Başbakan eline bir balyoz almış, seksen yıllık cumhuriyetin temel taşlarını
kırmaya çalışıyor." Ben söylemiyorum. "Sayın Başbakanın bazen ortaya
koyduğu ifadeler, 9 şiddetindeki deprem gibi Türkiye'nin üzerine düşüyor"
diyor.
Konuşmalarımıza da,
tavırlarımıza da, ülkemize de sahip çıkalım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Meral.
BURHAN KILIÇ (Antalya) -
Tarihî bir konuşmaydı!..
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Bana göre öyle…
BAŞKAN - Şahsı adına,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa; buyurun.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 1009 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesi
üzerinde şahsım adına söz aldım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
8 inci madde üzerinde
gruplar adına konuşmalar yapıldı, şahıslar adına da, öyle zannediyorum ki son
konuşma; fakat, her kürsüye çıkan milletvekili arkadaşımız, maalesef, bir
türlü, bu 8 inci maddeyle ilgili bir kelime söyleme imkânı veya ihtiyacı
duymadılar.
Ben, şahsım adına söz
alırken, esasında... Geçen 8 Aralıkta, çarşamba günü, burada, Sayın Meral,
Grubu adına konuşurken, Partimizi ve hükümetimizi zan altında bırakacak bazı
açıklamalarda bulunmuştu. Ben, sözümü, esasında onun üzerine almıştım; ancak,
bunlarla ilgili konuşmadan önce, 8 inci maddeyle ilgili de, bir iki hususu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 8
inci maddede "19.7.1943 tarihli ve 4486 sayılı Teknik Ziraat ve Teknik
Bahçıvanlık Okulları Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır" deniliyor. Zaten
bunlar isim olarak var olan; ama, pratikte, fizikî olarak var olmayan
okullardı. Bunların görev ve işlevini, zaten mevcut olan tarım meslek liseleri
icra ettiği için, kâğıt üzerinde ismen var olan bu okulların yürürlükten
kaldırılmış olması, bu kanun tasarısının ruhuna uygun, içeriğine uygun bir
uygulamadır.
Ben, bu düşüncelerimi
sizlerle paylaştıktan sonra, geçen hafta, burada, Sayın Meral, bugünkü
konuşmasının bir öncesinde, özellikle tarım ve esnaf kesimini kastederek
"esnafı öldürdünüz, tarım kesimindeki insanları süründürüyorsunuz,
bitirdiniz" diye birtakım ifadelerde bulundu. Ben, buradan, Sayın Meral'e
ve bizi izleyen herkese, bir hususu hatırlatmak ve dikkatlerine sunmak
istiyorum: Değerli arkadaşlar, 3 Kasım 2002 tarihinde, sözü edilen tarım
kesiminde çalışan insanlarımızın milyonlarcasını biz mahkeme kapılarından,
yüzbinlerini de icra kapılarından devraldık. Esnafımızın durumu da, maalesef,
tarım kesiminde çalışan vatandaşlarımızın durumundan daha iyi değildi. Biz,
esnafımızı da, mahkeme kapılarında ve icra kapılarında bulduk. Bize devredilen
tarım ve esnaf buydu.
Bugün geldiğimiz noktada,
sadece bu konuda değil, diğer devralmış olduğumuz bütün kurumlarda da, bir
insan çıksın, sizin getirdiğiniz nokta, uygulamalarınızla, esnaf, çiftçi, tarım
kesiminde çalışanlar, küçük sanayici, orta ölçekli sanayici, KOBİ'lerde
çalışanlar, işverenler, emeğiyle geçinenler, kamu kesiminde çalışan
insanlarımızın durumu daha kötüye gitti diyebilecekleri bir örnek varsa,
lütfen, çıksınlar, bu kürsüden bunu da söylesinler. Böyle, hayalî konuşmalarla,
gerçekdışı beyanlarla, gerçeği ifade etmeyen söylemlerle kamuoyunun ve Meclisin
gündemini işgal etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Biz, burada, bazı kamu
kurumlarına ait okulların Millî Eğitim Bakanlığına devrinden bahsediyoruz; ama,
Sayın Meral veya birtakım arkadaşlar çıkıyorlar. "Sayın Başbakan niye
Avustralya'ya ve Yeni Zelanda'ya gitti…"
Arkadaşlar, esasında,
bunun altında yatan gerçek şudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Fatsa, konuşmanızı tamamlayınız.
EYÜP FATSA (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bunun altında yatan ve
gerçekte de ifade edilemeyen, hani, böyle, beyninin arkasında, ajandanda bir
şey var diyorlar ya; işte, bunu ifade edenlerin kafalarının arkasında ve
ajandalarında Türkiye'ye biçmiş oldukları rol, kendi gettosuna sıkışmış, kendi
millî sınırlarının dışarısına karşı duyarsız, kapalı bir toplum olma
beklentisinin dışında hiçbir şey değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Neden Türkiye'nin dünyaya açılmasından, neden Sayın Başbakanın dünyayı
gezmesinden, Türkiye'yi bütün dünyaya tanıtmasından ve Türkiye'nin bütün dünya
ülkeleriyle, gerek siyasî ilişkilere gerek sosyal ilişkilere gerekse ticarî
ilişkilere girmesinden, Türkiye'yi bu mecralara, bu vadilere taşımasından
rahatsız oluyorsunuz?! Neden rahatsız oluyorsunuz?! Bunda rahatsız olunacak ne
var?! Sayın Başbakanı eğer eleştirecekseniz, AK Parti Hükümetini…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EYÜP FATSA (Devamla) -
Son 1 dakika...
BAŞKAN - Sayın Fatsa, son
defa uzatıyorum sürenizi; lütfen, tamamlayın.
EYÜP FATSA (Devamla) -
Hemen bitiriyorum.
…eleştirecekseniz, biz üç
yıldan beri icranın başındayız hükümet olarak ve parti olarak, uygulamalarımız
ortadadır.
Hayalî düşüncelerle,
varsayımlarla eğer kamuoyunda prim yapabileceğinize inanıyorsanız, arkadaşlar,
siyaset ve siyasetçiler için bu dönem ve bu defter de kapanmıştır. Herkes, ama,
herkes, iktidarın da, muhalefetin de ne yaptığını görüyor. Kamuoyu
anketlerinden bahsediliyor. Anketler ve kamuoyunun tercihleri de ortadadır.
Milletle
paylaşabileceğiniz bir düşünceniz varsa, kürsü buradadır; ama, bu kürsüyü yalan
yanlış bilgilerle, hayalî düşüncelerle kimsenin işgal etmeye ve burayı tutmaya
hakkı olmadığını bir kere daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkanım… Sayın Başkanım, birsürü laf etti. "Yalan dolan"
dedi… Olayı çarpıttı.
BAŞKAN - Arkadaşlar…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkanım, bakın…
BAŞKAN - Şimdi, sayın
milletvekilleri, kürsüde konuşurken, bütün hatip arkadaşlarımızın grup adına
veya şahısları adına konuşmalarını yaparken belirli bir ölçü içerisinde
konuşmalarını ben istirham ediyorum. Aynı şeyleri, milletvekilleri konuşurken,
burada, bu şekilde kürsüye taşırsam, bu yasama çalışmalarını yapmamız mümkün
değildir. Onun için, Sayın Meral'e söz veremeyeceğim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakana verdiniz ama…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Bakana verdin "yalan söylüyor" diye. Nasıl vermiyorsun Sayın
Başkanım?! Şimdi adaletli mi davranıyorsun?! "Sayın Bakan yalan
söylüyor" dedi diye söz verdin! Benim ne konuşacağımı bilmiyorsun Sayın
Başkan! (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen, karşılıklı sataşmayalım.
Soru-cevap işlemine
geçiyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, bakın, aynı sözle Sayın Bakana söz verdiniz.
BAŞKAN - Bakınız Sayın
Koç, buradaki ifade... Orada açık şekilde beyan edilmiştir. Burada, ben
tutanakları getirteyim, eğer Sayın Meral'e direkt olarak öyle bir söz
söylenmişse tamam; fakat, burada genel ifadeler kullanıldı. Lütfen, istirham
ediyorum…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan "tutanakları getirteyim" sözü, komisyona havale edeyimle
eşdeğer, yapmayın!..
BAŞKAN - Nasıl?..
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Altkomisyona…
BAŞKAN - Nasıl komisyona
Sayın Koç?
HALUK KOÇ (Samsun) - Yani
"tutanakları getirteyim" lafı, komisyona havale edelim lafıyla
eşdeğer diyorum.
BAŞKAN - Yok, istirham
ederim…
HALUK KOÇ (Samsun) - Olay
taze cereyan etmiştir. "Yalan dolan" sözü söylenmiştir.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Meral…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Eğer, Başkanlığınızda eşdeğer davranacaksınız…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Meral,
böyle, her isteyen, istediği her şekilde kürsüye geçip kullanmaya başlarsa, o
zaman gerek yok; açık kürsü yapalım, olsun.
İstirham ederim…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Efendim, benim ne söyleyeceğimi biliyor musunuz ki?!. Belki…
BAŞKAN - Tutanakları
getirteceğim Sayın Koç.
Sayın Meral, buyurun
efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Geçen de böyle yaptın, kapattın Sayın Başkan. Olur mu?!. Tutanak getirtmek…
BAŞKAN - Hayır… Geçen
defa ben kapatmadım, kürsüde ben değildim. İstirham ederim…
Buyurunuz efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Kardeşim… Böyle şey olur mu?! İsim vermiyorum, 10 dakika söz verip
konuşturuyorsunuz! Böyle, adaletli uygulamıyorsunuz…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, tutumunuza dair usul hakkında bir tartışma açmak istemiyorum. O
madde de açık…
BAŞKAN - Sayın Koç,
istenildiği şekilde, istediği şekilde, böyle, usul hakkında açarız filan
ifadeleriyle yapacaksak… Meclisi hep beraber çalıştıralım, muhalefetiyle
iktidarıyla…
HALUK KOÇ (Samsun) - Ama
bakın… Efendim bakın "yalan dolan" sözü çok sarih bir şekilde ifade
edildi.
BAŞKAN - Efendim, bakın…
Tutanakları getirteceğim, ifadeler dediğiniz gibiyse, Sayın Meral'e söz
vereceğim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Tutanakları getirtmeye gerek yok; çok net söylendi, herkes duydu.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Gerek yok…
BAŞKAN - Hayır efendim…
Getirteceğim…
Arkadaşlar, tutanakları
getirtin…
Geçen haftaki soru-cevap
işleminde…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, biz size güveniyoruz.
BAŞKAN - Tamam,
tutanakları getirteceğim Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, güvenimizi zayi etmeyin, yapmayın…
BAŞKAN - Hayır…
Güveninizi ne istismar ederim ne zayi ederim. Tutanakları getirteceğim,
dediğiniz varsa, söz vereceğimi söylüyorum.
SONER AKSOY (Kütahya) -
Sayın Başkan, vakit kaybediyoruz.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, aynı oturumda oldu. Sayın Maliye Bakanı, Sayın Atilla Kart'ın
söylemi sırasında, kendisine aldı o sözü ve söz verdiniz. Burada, Sayın Fatsa,
çok acı bir şekilde, Sayın Meral'i hedef alarak, yalan dolan…
BAŞKAN - Sayın Koç,
bakınız, ben, birkısım şeyleri kaçırmış olabilirim, ona bir şey demiyorum.
Getirteceğim…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, burada, tutumunuz hakkında bir usul tartışması açmak istemiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç,
isteyebilirsiniz yani… Burada bir şey yok… Böyle "isterim" ifadesiyle
bir şey yapamayız.
Şimdi, bakınız…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Orada takdir hakkınız yok…
BAŞKAN - Orada takdir
hakkım yok, biliyorum da…
Sayın Koç, bakınız…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, lütfen, kısa bir söz hakkı verin. Eşit davranın, adil davranın…
BAŞKAN - Bakınız, ben,
adaletli davrandığıma inanıyorum. Tutanakları getirteceğim, dediğiniz varsa,
söz vereceğim. Bundan daha açık söz nasıl söyleyebilirim yani?!
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, sadece, adil davranmanızı istiyoruz sizden. Başka bir şey
demiyoruz…
BAŞKAN - Tamam, ben de
onu söylüyorum. Tutanakları getirteceğim, benim kaçırdığım bir husus varsa, söz
vereceğim diyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Efendim, siz duymadınız mı "yalan dolan" sözünü?!
BAŞKAN - Bakınız, bunlar…
Genel ifadeler olarak duydum.
Getirteceğim tutanakları,
söz vereceğim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Peki, Bakanınki de genel ifade değil miydi Sayın Başkan?!
BAŞKAN - Sayın Meral,
Başkanlık kürsüsü burada, buradayız. İstirham ediyorum… Soru-cevap işlemine başlayayım,
o zamana kadar gelir zaten.
SONER AKSOY (Kütahya) -
Zaman kaybediyoruz Sayın Başkan.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ne demek zaman kaybediyoruz?
SONER AKSOY (Kütahya) -
Zaman kaybediyoruz, Başkanın takdir hakkı yok mu kardeşim?!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, geçen hafta soru-cevap işlemine giren arkadaşlarımız buradaysa
onların isimlerini okuyacağım, önce onlara soru sorma hakkı vereceğim.
SONER AKSOY (Kütahya) -
Yapmayın, takdir hakkı var ya!..
BAŞKAN - Sayın Aksoy,
lütfen…
Sayın Haşim Oral?.. Yok.
Sayın Muharrem İnce?..
Yok.
Sayın Osman Kaptan?..
Yok.
Sayın Mustafa Gazalcı?..
Sayın Gazalcı, zaten…
NAİL KAMACI (Antalya) -
Ne demek zaten?
BAŞKAN - … girmiş.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Arkadaşların ne dediğini
de duymadım, ben buradayım.
Efendim, biz, birkaç
kere, hem soru sorarak hem de konuşma sırasında, turizm eğitim merkezlerinde,
TUREM'de sözleşmeli eğitici olarak çalışan kişilerin bu yasayla haklarının
korunup korunmadığını sorduk, bir yanıt alamadık; korunuyorlar mı korunmuyorlar
mı?
İkinci sorum: Suret
Yayınevi diye bir yayınevi, hem kitap basıp hem kitap dağıtımında rol aldı mı?
81 ilde bunun şubesi olmadığı için, başka bir kargoyla anlaşma yaptı mı Suret
firması? Bir de bunu soracağım.
Bir de, Mersin'de,
ücretli olarak çalışan 600'e yakın öğretmen üç aydır ücretlerini neden
almamışlardır? 350 000 000 gibi çok düşük bir ücretle çalıştığı halde üç aydır
ücretlerini alamayan bu öğretmenler neyle geçinecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gazalcı.
Sayın Halil Ürün?.. Yok.
Sayın Ahmet Işık, soracak
mısınız?..
AHMET IŞIK (Konya) -
Sormayacağım.
BAŞKAN - Sormuyorsunuz.
Sayın Kepenek...
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, benim sorum, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı çocuk yayınlarıyla
ilgili. Bu Çocuk Yayınları Kurulunun Başkanı ve 8 üyesi istifa etmişlerdi,
Bakanlığın, yaptıkları çalışmalara ilgi göstermediği gerekçesiyle. Bugünkü
basında yer aldığı kadarıyla, 28 yazar bu istifaları destekleyerek,
kitaplarının yayın hakkını Millî Eğitim Bakanlığına vermeme yolunu seçtiler.
Bunun gerçek gerekçesi nedir? Çocuk yazarlarının ve çizerlerinin buluşmasının
engellendiği, ilkesiz bir tutum sergilendiği ve bu konuda Bakanlık
yetkililerinin gerekli özeni göstermediği yönündeki sözler, iddialar ne ölçüde
doğrudur, gerçekçidir?
Son olarak da; Bakanlık,
Yayın Kurulu Üyelerini yeniden göreve çağırmayı düşünmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kepenek.
Sayın Kamacı, buyurun.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Sayın Başkan, Sayın Bakana, 7.11.2005 tarihinde Antalya Beyaz Gazetesinde
yayımlanan bir haberi sormak istiyorum. Bu haberde, bayramlaşma töreninde 3
devlet memuru, yani bürokrat bayramlaşmaya katılıyor. Bunlar Bedrullah Erçin,
Sezai İrtem ve Osman Artan. Şimdi, zaman zaman bürokratlara siyaset karışıyor
dediğimiz zaman kızıyorlar; ama, bürokratların bir partinin bayramlaşma
töreninde ne aradığını bilmek istiyorum gerçekten. Biri de, Millî Eğitim Müdür
Vekili sanıyorum şu anda ve aynı bürokratlar, acaba başka partinin bayramlaşma
törenlerine katıldılar mı; yoksa, sadece İktidar Partisine katılarak yetindiler
mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kamacı.
Sayın Bakanım,
buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Gazalcı'nın,
TUREM'lerdeki usta öğreticilerin aynı haklarını almaya devam edip
etmeyecekleri, aynı haklarını koruyup koruyamayacakları yönündeki sorusuna…
Bunlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/C kapsamında oldukları için
aynı haklarını almaya devam edecekler; yani, statülerini koruyacaklar.
Sözleşmeli öğretmenlerle
ilgili yapılan ödemelerde mevziî ve mahallî olarak, özellikle nakit
transferinde yaşanan bazı problemlerden dolayı zaman zaman belki gecikmeler
olabilmektedir; ancak, sorduğunuz bu soruyu, gittiğim Anadolu'nun birçok
yöresinde ben de soruyorum. Bu konuda, kesinlikle ciddî manada, büyük çapta bir
sıkıntı söz konusu değildir. O ödemeler de yapılmıştır.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- 3 ay olmuş…
Bir sorum daha vardı
Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Neydi o?..
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Suret Yayınevi ve dağıtımları…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, ben onu kaçırmış olabilirim; arkadaşlarım tespit
etsinler…
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Yazılı verecekseniz…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Yazılı da veririz; ama, tespit ettilerse ona da cevap
vereyim.
Sayın Kepenek'in, çocuk
yayınlarıyla ilgili olarak sorusuna cevap vermek isterim. Özellikle Çocuk
Yayınları Kurulundan istifa eden ve kitaplarının Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından basılmamasını talep eden bazı yazar, çizerlerimizin esas problemi
şudur: Bildiğiniz gibi, biz, "ilköğretim öğrencileri için ve ortaöğretim
öğrencileri için, ayrı ayrı, mutlaka, her Türk çocuğunun kütüphanesinde
bulunması gereken bir ortak kitaplığımız olsun" dedik ve bununla ilgili
olarak da yüzlerce, yine, yazardan, yüzlerce bilim adamından yararlandık ve bu
listeler hazırlandı. Bu listeler, kimine göre daha iyi olabilir, kimine göre
daha kötü olabilir, bunun üzerinde tartışabilirsiniz; çünkü, 100 insana ayrı
100 liste yaptırsanız ayrı sonuçlar çıkar netice itibariyle; ama, biz, burada
bir ilke benimsedik, dedik ki, "bugün, halihazırda hayatta olan, yayın
faaliyetini devam ettiren insanların kitaplarına yer vermeyelim. Niçin yer
vermeyelim; çünkü, bu sefer, hayatta olan diğer yazarlar, bir başkasına rant
sağlandığı şeklinde bir itirazda bulunabilir ve bundan dolayı biz böyle bir
ithamla karşı karşıya kalabiliriz" diye düşündük. Onun için, edebiyat
tarihine mal olmuş, artık, üzerinde gerekli eleştiriler yapılmış, klasik haline
gelmiş olan eserleri tercih etmeyi uygun gördük ve listeler buna göre
hazırlandı. Ancak, bugün söz konusu olan yazarlar "bizim kitaplarımıza
burada niye yer vermediniz; yani, 100 temel eser arasında bizim kitaplarımıza
niye yer vermediniz" diye soruyorlar. (CHP sıralarından gürültüler) Hayır
efendim, bunu belirtiyorlar… Haa, şimdi, o geriye kalan, o diğer
rahatsızlıkların arkasındaki temel sebep budur. Bizim, onları tekrar göreve
çağırmak gibi bir niyetimiz de yoktur.
Sayın Gazalcı, ona yazılı
olarak cevap vereyim.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Benim de bir sorum vardı Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Haa pardon…
Şimdi, efendim mesele
şudur: Bir devlet memurunun nerede bulunup bulunmayacağı bellidir. Devlet
memurları, siyasî partilerin propaganda amaçlı olarak düzenledikleri
faaliyetlere katılamazlar; ama, diyelim ki, Cumhuriyet Halk Partisi bilimsel
bir sempozyum düzenler, oraya öğretmen de gelir, bilim adamı da gelir katılır;
ama, siyasî propaganda faaliyeti içeren bir faaliyet ya da etkinliğine
katılamazlar. Böyle bir şey söz konusu olduğunda, bize intikal ettiği zaman,
biz, o toplantının mahiyetini inceleriz, eğer bir suç unsuru varsa, yasaların
öngördüğü çerçevede de işlem yaparız.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Sayın Bakanım, o toplantı değil ama, bayramlaşma.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, siz... Bakın, bayramlaşma şudur, onu söyleyeyim;
yani, siz, bayramda, dostlarınızı, arkadaşlarınızı görmeye gidersiniz. Netice
itibariyle, sizin bayramınıza da aynı insanlar gelebilir; ama, bir suç unsuru
varsa -dediğim gibi- biz bununla ilgili gerekli işlemi yaparız.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur;
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.07
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 uncu Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1009 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4.- Kamu
Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 8 inci
maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
8 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir; karar
yetersayısı vardır.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 9.- 5.3.1964
tarihli ve 439 sayılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta Dereceli
Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri ile
Ekders Ücretleri Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun efendim.
Sayın Kepenek, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına konuşacaklar.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Ve şahsım adına…
BAŞKAN - Sizden sonra
Anavatan Partisi Grubu adına bir konuşma talebi var Sayın Kepenek. Eğer kısa
sürede toparlayabilirseniz, ben, size birkaç dakika müsaade edeyim sonraki
konuşmanızdan; ama, siz, şimdi Grup adına konuşun efendim.
CHP GRUBU ADINA YAKUP
KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim
Bakanlığına Devredilmesine İlişkin Yasa Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde söz
aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada, söz konusu olan
madde, biraz evvel okunduğu gibi, haftalık ders ücretleriyle ilgilidir. Millî
Eğitim Bakanlığının her kademesinde, her biriminde, haftalık ders ücreti,
bunların dağılımı, ders ücretlerinin kimlere ve hangi koşullarda ödeneceği,
millî eğitimin en önemli sorunlarından biridir. Bu konunun, nesnel ölçülere
göre, hakça, eşitlik ilkesiyle, bilgi, beceri kurallarına uygun olarak
yapılması gerektiği görüşündeyim. Uygulamada bu ilkelerden ayrılındığı yönünde
ciddî itirazlar her zaman yükselmiştir. Kimi zaman, ekders ücretlerinin,
yöneticilere ödüllenme biçiminde kullanıldığı da bilinen bir gerçektir. Bu
yönde kullanılması sonucu, yöneticilerin elinde, ekders ücreti, bir çıkar
dağıtımı, bir baskı aracı olabilmektedir. Bu nedenle, Bakanlığın, planlı,
programlı bir biçimde, ilkeli bir biçimde, ekders ücretlerine ve bunların ders
dağılımına uygun çözümler üretmesini içtenlikle dilemekteyim.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte
olan yasa tasarısının en güzel taraflarından biri, en ilginç tarafı,
gerekçesidir. Tasarının gerekçesi, 430 sayılı Yasaya gönderme yapmakta ve
Tevhidi Tedrisat Yasasından yola çıkmaktadır. Burada böyle bir başlangıç
yapılması, hiç kuşkusuz, övgüye değer bir tutumdur; ancak, tevhidi tedrisata
bağlanan bu gerekçenin, günümüz koşullarına getirilmek istenen bu gerekçenin,
Tevhidi Tedrisat Yasasının çıktığı günlerin düşüncesini, anlayışını, eğitim
anlayışını, ulus anlayışını, ülke anlayışını yansıtması en büyük dileğimizdir.
Öncelikle şunu belirteyim: 3 Mart 1924 tarihli Tevhidi Tedrisat Yasası, üç yasa
birlikte düşünülerek çıkarılmış bir yasadır. Bunlardan bir tanesi, Şeriye ve
Evkaf ve Harbiye Bakanlıklarının kaldırılmasıdır; ikincisi, Hilafetin Kaldırılmasına
ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyetinin Dışına Çıkarılmasına Dair
Yasadır; 430 sayılı Yasa da, bildiğimiz ve çok kullanılan, bu tasarıya da
gerekçe gösterilen Eğitimin Birliği Yasasıdır.
Şimdi, Tevhidi Tedrisat
Yasasının gerekçesinde, bakın, ne diyor: "Bir devletin…" Bakın,
burayı, lütfen, altını çizerek vurgulamam gerekiyor. Gerekçe aynen şöyle,
alıntılandırarak söylüyorum: "Bir devletin, eğitim siyasetinin, ulusun
düşünce ve duygu birliğini sağlamasının, en doğru, en bilimsel ve çağdaş ve her
yerde yararı ve faydası görülmüş bir ilke olduğu, Osmanlı Devletinin Tanzimat
sonrası eğitiminin, eğitim birliğini uygulamak istediği, ancak, bunda başarılı
olunamadığı, üstelik, bu hususta bir ikililik bile vücuda gelmiştir"
denilmektedir. "Bu ikilik, vahdeti terbiye ve tedris noktai nazarından -bu
sözcükleri çok iyi anlayacaksınız- birçok muzır neticeler tevlit etti"
denilmektedir. Bu muzır neticeler, bu zararlı sonuçlar nelerdir; bunu, bu
toplum, o yıllarda, acıyla yaşamıştır. O yıllarda acıyla yaşanan
bölünmüşlükten, toplumun değişik kesimleri arasında yaratılan kin ve düşmanlık
duygularından, Osmanlının son yılları, gerekli dersi alamamış ya da gerekli
düzeltmeyi, düzenlemeyi yapamamıştır. Orada başarısız olmuştur.
Osmanlı, iki konuda,
adliyede ve eğitimde ikili yapıdan, hatta, üçlü yapıdan bir türlü
kurtulamamıştır. O kadar ki, çağdaş olan ile eski olan, dinsel kurallara bağlı
olan ile çağdaş olan ile eski olan, dinsel kurallara bağlı olan ile çağdaş
kurallara bağlı olan bir arada tutulmak istenmiş, böyle bir oluşum sağlanmak
istenmiş, ancak, burada başarılı olunamamıştır. Eğitimin birliğinin en önemli
noktası, bilgi edinmenin kaynağını, tartışmasız olarak, dogmalar yerine
deneylere, olgulara ve araştırmalara dayalı kılmak istemesidir. Burada öğretimin
birliğinin düşüncel temelinde, bilimsel anlamda eğitim yapılabilmesi için
laiklik ilkesinin konulmuş olduğunu yeniden vurgulamaya bilmem gerek var mı?!
Tasarının gerekçesinde
vurgulandığı gibi, ulusal ve toplumsal birliği sağlamanın en temel yolu, duygu
ve düşünce birliğidir, eğitim-öğretimle sağlanabilecek ulusal birliktir. Bu
noktada, ortak düşünce, bilginin ürünüdür, araştırmanın ürünüdür ve öğretimin
birliğinin temelinin, -tekrar edeyim-
bu noktada dayanağı laiklik ilkesidir. Şimdi, günümüzde bu ilkeyi sağlamanın
yollarını hep birlikte bulmak zorundayız. Türkiye çağdaşlaşma yolunda adım
atmak istiyorsa - ki, öyledir- cumhuriyetin mayası olan, devrim yasalarının
temelini oluşturan bu görüşü elbirliğiyle uygulamaya koymak zorundayız.
Üzülerek belirteyim ki,
Millî Eğitim Bakanlığının şimdiye kadar uygulamalarında, böyle bir yaklaşımın
izlerini bulma şansı pek bulunamamaktadır. Ülkemizde, Başbakana rüyasını
iletenlerin bulunduğu, ölülerle rabıta kurma yoluna gidenlerin bulunduğu bir
toplumsal yapının yeniden düşünce birliğine, duygu birliğine, duygu birliğine
ve çağdaş ilerleme düzeyine ulaşmasının en önemli yolu eğitimin birliğinin
sağlanmasından geçiyor. Bu nedenle, Millî Eğitim Bakanlığının, cumhuriyetin
temel değerlerini, ilkelerini dikkate alan, onları esas kabul eden bir anlayışı
sergilemesini diliyorum.
Bu arada, Millî Eğitim
Bakanının tutumunun, üniversitelere, kurullara, eğitime yönelik tutumunun en
somut örneklerinden biri Van'da yaşananlardır. İzin verirseniz, Van olayını bir
cümleyle, bir açıklamayla dikkatinize getirmek istiyorum değerli öğrenciler…
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri… Sözümü geriye aldım, düzelttim
sayın, düzelttim efendim.
Üstlenmiş olduğu
rektörlük görevini Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermeden, demokratik ve
sosyal hukuk devleti ilkelerinden asla vazgeçmeden yürüten, ödünsüz yurtsever
Sayın Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın Türkiye Cumhuriyetinin imzaladığı uluslararası
sözleşmelere ve hukuka aykırı düşecek bir şekilde karşılaştığı haksız
uygulamalar kamu vicdanını derinden yaralamıştır.
AVNİ DOĞAN
(Kahramanmaraş) - Onu hâkime söyleyin!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Dinleyin efendim… Dinleyin efendim…
Hırsızlar, mafya
babaları, uyuşturucu tacirleri, karakol basanlar, hortumcular, vurguncular,
karaparacılar dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşırken, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesini çağdaş, laik -biraz evvel saydığım- cumhuriyet üniversitesine
dönüştüren, kendini mesleğine, sanatına, doğaya ve dostluğa adamış, düzenlediği
uluslararası sempozyumlarla Van'ın ve ülkemizin adını yurt dışında duyurmuş
olan bu Rektörümüze yapılanlar, onun şahsında cumhuriyet devrimlerine, laik ve
çağdaş üniversitelere, bilim ve insanlığa karşı saldırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) -
Mahkeme tescil etti o dediklerini.
BAŞKAN - Sayın Kepenek,
konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.
Buyurun.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
İzninizle, bitiriyorum.
Yaşanan bu olay, Türkiye
Cumhuriyetinin laik, demokrat ve bilime açık yapısının nerelere sürüklenmek
istendiğini gözler önüne sermiştir.
Halen yoğunbakımda
bulunan ve sağlık durumu ciddiyetini koruyan Sayın Rektör Yücel Aşkın'a,
sağlığına kısa zamanda kavuşması yolundaki içten dileklerimizi iletiyor,
kendisine olan güven ve desteğimizin sürdüğünü kamuoyuna duyurmak istiyorum.
Bu duyuru, Bursa sivil
toplum örgütlerinin duyurusudur. Burada bunu dile getirmenin ulusumuzun ortak
dileği olduğunu düşünüyorum ve yarınki duruşmanın Yücel Aşkın'ın serbest
kalmasını sağlayacağına inanıyorum.
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Keşke
siz konuşmasaydınız!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) -
Bunu bütün samimî duygularımla söylüyorum;
keşke siz konuşmasaydınız. Başkaları söyleyebilir; ama, Hocam siz
konuşmasaydınız.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
O konuşacak tabiî.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri...
Anavatan Partisi Grubu
adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan; buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu
Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 1009 sıra sayılı
tasarının 9 uncu maddesi hakkında Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum;
Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
geçen konuşmamızda Sayın Millî Eğitim Bakanımız yoktu. Millî eğitim yasası
görüşüldüğünde, gönül isterdi ki, o gün de Millî Eğitim Bakanımız olsun.
Seçim bölgem olan
Mersin'de, 5 başarılı öğretmenimizi, belki önümüzde de başarısından dolayı ödül
alacak öğretmenlerimizi değişik okullara göndermişler, sürgün olarak sözde.
Bırakın Sayın Bakanım, öğretmenlerle, memurlarla uğraşmayın. Bunlar,
alınteriyle çalışan, gerçekten, öğrencilerimize, eğitimimize katkıda bulunan
emekçiler; bunları sahiplenmek zorundayız. Tayinleriyle uğraşmayalım. Yasaları
yerine getirelim. Yasayla geri dönen müdürlerimizi tekrar, yeniden görevlerine
başlatmalıyız diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce, Sayın Fatsa "köylülerden şikâyet yok; getirin belge" demişti.
Benim elimde, 4 tane ziraat odasının, hükümetten beklentileri ve şikâyetlerini
bildiren dosya var; gerekirse kendilerine takdim ederiz ve hiçbir katkı
vermeden, bu dileklerini, ziraat odalarımızın dileklerini Yüce Meclisle
paylaşmak ve halkımızla paylaşmak istiyorum.
Halkımız diyor ki,
"neden milletvekilleri, çiftçiler kan ağlarken, bize sahip
çıkmıyorsunuz" diye her gün değişik yörelerden telefonlar alıyoruz. İşte,
bir dosya alıyorum önüme "Çiftçilerimizin Genel Sorunları" diye; ki,
bu bölge Çukurova.
Çukurova denildiğinde,
pamuğu, buğdayı, mısırı, sebzesi, balıkçılığı, turizmi geliyor; Çukurova
dediğinizde, Toroslar'da elması geliyor.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) -
Sayın Başkan, Tarım Bakanlığını mı konuşuyoruz, Millî Eğitim Bakanlığını mı?!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Hayır, biz halkın sorunlarını paylaşacaksak, halkın sorunlarını...
Söyledim, geçen
konuşmamda da söyledim, Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili, biz, burada
düşüncelerimizi biraz önce de şey yaptık. Bırakın öğretmenlerimize... Ama,
köylü sorunu bekliyor; köylülerin şikâyetleri var bu dosyada; köylülerden
dinleyelim, neler diyor ziraat odalarımız... Neden kaçıyoruz?! Biz, hükümete,
bunlar vasıtasıyla diyoruz ki, Parlamento vasıtasıyla diyoruz ki, hükümetimiz,
bu çiftçilerimizin sorunlarına eğilin diye, o sorunları paylaşmak için söz
aldık. Bunlar zaten Türkiye'nin sorunu olunca, millî eğitimi, çiftçinin
sorununu, diğer kurumların sorunlarını konuşmayacak mıyız bu Mecliste?!
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - O gündemde konuş.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
O gündemde konuşuyoruz; çünkü, burada, eğer, çiftçinin sorunlarını gündemde
konuşmazsak, esnafın sorunları çiftçiye bağlı değil mi?!
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Tarım Bakanlığının bütçesi konuşulurken konuş.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Onda da konuşulacaktır.
Lütfen müdahale etmeyin,
gelir cevap verirsiniz.
BAŞKAN - Sayın Özcan,
lütfen konuyla ilgili görüşünüzü...
Buyurun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Ziraat Odamız "Çukurova pamuk diyarıydı, pamuğumuz artık para etmiyor,
rekabet edemiyoruz" diyor. Mısır konusunda ise, gerçekten sıkıntı
içerisinde olduklarını söylüyorlar. "İlçemiz sınırlarında 250 000 - 300
000 dönüm arazide mısır ekimi yapılmaktadır. En büyük rol Toprak Mahsulleri
Ofisine düşmektedir. Zaten, bizler, mısırda kaliteyi hem de verimi dünya
standartlarının üzerine getirmeye çalışıyoruz; ama, zamansız ithal edilen
mısır, Türkiye çiftçisine büyük darbe vurmuştur." İşinize geldiğinde ithal
ediyorsunuz ve çiftçiyi perişan ediyoruz.
Sebze ve meyve konusuna
geliyoruz. Değerli arkadaşlar, Çukurova denilince sebze ve meyve geliyor.
Çukurova'da, sebzenin, domatesin kilosunu…
BAŞKAN - Sayın Özcan,
istirham ediyorum, biraz da konuyla ilgili, maddeyle ilgili görüşlerinizi
belirtirseniz, memnun olurum.
Buyurun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Sayın Başkanım, maddeyle ilgili… Bunlar Türkiye'nin dışında değil ki; bu
insanların sıkıntısı. Eğer bu insanlar sebzesini satamıyorsa, narenciyesini
satamıyorsa, çocuğunu okula gönderecek para bulamıyorsa, bu, eğitimin dışında
mı?
ABDULLAH VELİ SEYDA
(Şırnak) - Ama, cevap verecek Tarım Bakanı burada yok!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Evet, Tarım Bakanı da cevap versin; ama, geçen gün, hatırlarsanız, konuşmamın
başında, geçenlerde, 6 ncı madde üzerinde konuştuğumuzda da Millî Eğitim
Bakanımız yoktu. Bugün de Tarım Bakanı...
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özcan, konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Sayın Başkan, narenciyeci perişan. Bugün, limonun kilosunu 400 000 liraya mal
eden ve üç yıl, dört yıl önce 600 000 liraya satan köylü, bugün narenciyesini
300 000'e satamıyor. 400 000 liraya mal ettiğini, eğer 300 000 liraya
satamıyorsa, bu narenciyesini, limonunu, portakalını, bu çiftçinin vay gele
haline! Gerçekten, sıkıntı içerisinde olduklarını söylüyorlar ve görüyoruz,
yaşıyoruz. Her gün şikâyetler size de geliyor. Çiftçiler de mi dayansın, gelip
de, Ankara'da, Kızılay Meydanında, haklı olarak davasını, sorunlarını anlatmak
için geldiğinde, öğretmenlere yapmış olduğunuz muameleyi çiftçilere de mi
yapmak istiyorsunuz?!
Değerli arkadaşlar,
domatesin kilosunu -Ziraat Odasının bize göndermiş olduğu belge işte burada-
400 000 liraya mal ediyor; ama, bugün bakıyoruz ki, çiftçinin elinden domates
halde 250 000-300 000 liraya çıkıyor. Eğer biz bu çiftçinin sesine kulak
vermezsek… Tabiî ki çiftçide para olmayınca esnaf da perişan, sıkıntıda.
Bunlar, dertlerine Parlamentoda çare arıyorlar. Bizler de Parlamento
vasıtasıyla hükümetimize duyuruyoruz: Çiftçilerin çığlığına ses verin, kulak
verin!
Değerli arkadaşlar,
elbette ki çiftçilerimizin sorunu durup dururken birden şey yapmıyor.
Çiftçilerin maliyetleri yüksek. Bugün İspanya'da, örneğin narenciyeye 62 sent
teşvik primi verirken Türkiye'de teşvik primi 4 senttir. Dünya piyasasıyla
nasıl rekabet edebileceğiz?! Bugün pazar bulamıyoruz, sıkıntılarımız çok fazla.
Haliyle, narenciye fiyatlarının maliyetinin yüksek olması, pazarlama
organizasyonunun zayıf olması, ülkemizdeki mazot fiyatları, gübre fiyatları,
ziraî ilaç fiyatları Avrupa ve Amerika fiyatlarının 2-3 katı olduğundan,
ürünlerimizi elbette pahalıya mal ediyoruz ve onun için de çiftçilerimiz
perişan durumda.
Değerli arkadaşlar,
narenciye üreticileri, sebze üreticileri, meyve üreticileri, pamuk üreticileri
perişan. Eğer Avrupa Birliğine gidiyorsak, Avrupa Birliği ne kadar teşvik
veriyorsa çiftçisine, bizler de, aynı oranda olmasa da ona yakın oranda teşvik
vermeliyiz.
Değerli arkadaşlar,
hayvancılık büyük bir darbe yemiştir, balıkçılık yine öyle. Biz,
çiftçilerimizin sorunlarını Mecliste paylaşmak zorundayız. Bu haliyle,
yoksulluğa, her geçen gün daha fazla fertler kazandırıyoruz. Köylüler işsiz;
köy kahvelerinde, bu narenciye üreticisinin, pamuk üreticisinin çocukları iş
arıyor. Her gün işsiz ordusuna köylüleri de katmayalım. Köylülerin bu haklı
seslenişine kulak verelim.
Elbette ki, biraz sonra,
muz üreticilerinin sıkıntılarını da dile getireceğiz. Bugün Muz Derneğinin ve
özellikle, Anamur'daki, Bozyazı'daki, Aydıncık'taki muz yetiştiricilerinin
sorunlarını da gündeme getireceğiz, onlar da sıkıntı içerisinde. Biz onları da
Yüce Meclisle paylaşarak, hükümetin, bir an önce bunlara çare bulmasını
istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, her
yönüyle eğitimimizin sıkıntısını -geçenlerde de dile getirdik- tekrar dile
getiriyoruz. Eğitim emekçilerimize yardımcı olalım, memurlarımıza yardımcı
olalım. Ekders ücretlerini -saat olarak- 3,5-3,30 YTL'den, en az 10 YTL'ye
çıkaralım. Memurlarımızın yakacak konusunda…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özcan.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Kısacası, özellikle narenciyeciler, Erdemlililer, Çukurovalılar,
İskenderunlular, bizler sizlerin sesi olacağız. Bize görev verdiniz; bu görevi
de layıkıyla yapmak için emrinizdeyiz diyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
Şahsı adına, Ankara
Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yeniden karşınızdayım; bu kez, kişisel
görüşlerimi açıklamak için.
En baştan bir noktaya
değineyim. Sayın Fatsa -Grup Başkanvekilimiz- biraz önce, Başbakanımızın,
yurtdışı gezileri nedeniyle eleştirildiğinden söz etti. Ben, Başbakanımızın o
tür yurtdışı gezileri konusunda bir değerlendirme yapmayacağım. Kuşkusuz,
Türkiye'yi tanıtmak için, Türkiye'nin kabuğunu kırmak için, Türkiye'yi
güçlendirmek için yapılan gezilerdir bunlar diye düşünüyorum. Ancak, bu tür
gezilerin -ben iktisatçıyım- çok masraflı olması, iki uçakla yapılması filan
gibi noktalara da değinmeyeceğim; ama, bir noktaya değineceğim, Sayın Fatsa
izin verirse, o da şudur: Sayın Başbakanımız, Yeni Zelanda'da bir hafta evvel
bir üniversiteyi ziyaret etti ve o ziyaretinde üniversitenin çiftliğine gitti,
hayvanları gördü ve "keşke, benim ülkemin rektörleri de böyle
çalışsalar" dedi. Sayın Başbakanımızın, Türkiye'deki rektörlere Yeni
Zelanda'dan mesaj göndermesini ben doğru bulmuyorum. Eğer, Sayın Başbakanımız
burada ziraat fakültelerini ziyaret
etseydi, devlet üretme çiftliklerini ziyaret etseydi, üniversitelere bağlı pek
çok ziraat fakültesinin, bu arada Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinin Ziraat
Fakültesinin çiftçiyle nasıl bütünleştiğini, ne kadar güzel işler yaptığını,
üretime nasıl katkı yaptığını çok yakından görebilecekti.
Bu ülkenin
üniversitelerini sahiplenmek zorundayız. Bu ülkenin üniversiteleri de bizim
üniversitelerimiz. Kimi arkadaşlarım, benim demin Van Rektörüyle ilgili
sözlerimi çelişkili buldular, eleştirdiler. Değerli arkadaşlar, biz, eğer, bu
ülkenin ilerlemesini, güçlenmesini ve cumhuriyetin az önce belirttiğim
değerlerini hep birlikte sahiplenmek istiyorsak, bu ülkede eşitliği, doğruluğu,
dürüstlüğü, dayanışmayı, çağdaş düzlemde ortaklaşa paylaşmak istiyorsak,
yapmamız gereken, o birliğe giden yolda elbirliğiyle çalışmak olmalıdır. Van
Üniversitesi hepimizin üniversitesidir. Sayın Bakanımız, yalnızca Van'ın Bakanı
değildir. Türkiye millî eğitiminin Bakanıdır. Gün geçmiyor ki millî eğitimle ilgili
bir yönetmelik değişikliğiyle ortalık allak bullak edilmesin, gün geçmiyor ki
bir yerlerde öğretmenler sürgüne gönderilmesin, gün geçmiyor ki okullarla
ilgili, eğitimle ilgili en temel sorunlar çözümlenmemiş olarak gündeme
gelmesin.
Şimdi, böyle bir ortamda
Millî Eğitim Bakanının kendisini bir Van Bakanı gibi görmemesini istiyorum.
Onun yerine, tıpkı cumhuriyetin kuruluş yıllarında olduğu gibi, Vasıf Çınar
gibi, Mustafa Necati gibi, Hasan Âli gibi olması düşünülemez, o zor iş; ama, o
tür saygın bir bakan olarak tarihe geçmesini dileyenlerden biriyim, onu
isteyenlerden biriyim; ama, yapılan çalışmalar hiç o doğrultuda olmuyor.
Bakın, Tevhidi Tedrisat
Yasasının çıktığı günlerde, okullarda parasız kitap dağıtımı temel ilkedir.
Sayın Bakan "bu uygulamayı biz başlattık" diyor. Bu uygulama
cumhuriyetin kuruluş yıllarında başlatılmıştır. Bizim, hepimizin kendi
birikimimizden, ulusal değerlerimizden, eğitimdeki birikimimizden yararlanmamız
gerekir.
Bir şey daha söyleyeyim
kopya olsun diye: Biliyor musunuz cumhuriyetin kuruluş yıllarında cumhuriyetin
danışman olarak getirdiği Amerikalı ünlü filozof John Dewey, Türkiye eğitiminin
yapmaya, uygulamaya, eyleme, üretmeye dayanması gerektiğini ve o felsefeye
yönelik olması gerektiğini, pozitif düşünceden, uygulamalı düşünceden
esinlenmesi gerektiğini vurgulayarak bu işin temellerini oluşturmuştur. Aslında
hiç uzağa gitmeye gerek yok, çözümü başka yerlerde aramaya da gerek yok.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, düşüncesini, anlayışını benimsediğimiz
takdirde, hep birlikte bu ülkeyi ileriye götürürüz. Eğer böyle yapmaz da
birbirimizi, kurumlarımızı yerin dibine batırırcasına çalışırsak, başarılı
olamayız diye düşünüyorum. Hükümetimizi o doğrultuda uyarmak istedim.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kepenek.
Şahsı adına, Kütahya
Milletvekili Alaettin Güven; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1009
sıra sayılı yasa tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde şahsî kanaatlerimi ve
görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 9
uncu maddeyle, 439 sayılı, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta
Dereceli Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders
Saatleri ile Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına bağlı okullara ilişkin ikinci fıkrasının yürürlükten
kaldırılması öngörülmektedir; çünkü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde
bulunan okullar Millî Eğitim Bakanlığına devredildikten sonra Millî Eğitim
Bakanlığının kanunlarına tabi olmaktadırlar. Bu anlamda, burada öğretmenlerin
ders ücretlerinden bahsedilirken, eğitimde sürekli değişimi önplana alan
Bakanlığımız, bu konuda da çalışmalarına devam etmektedir. Bu anlamda, Millî
Eğitim Bakanlığımız, eğitimin merkezinde bulunan öğretmeni, derse girerken
kafası rahat, her şeyiyle kendini öğrencilerinin eğitimine verebilmesi için
gereken tüm tedbirleri almaya çalışıyor. Bu cümleden olmak üzere, öğretmenlik
mesleğinin daha da gelişmesi için yapılan çalışmaların başında da öğretmenlik
kariyer basamakları uygulaması gelmektedir. Yeni sistemle birlikte statik
yapıda olan meslek yeni bir dinamizme kavuşacaktır. Projeyle birlikte,
öğretmenlik mesleği adaylıktan sonra üç kategoriye ayrılıyor,
"öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen"
şeklindeki kategoriler arası geçişler sınavla yapılacak; kademeler arası geçiş
yapanlara ekücret verilecektir. Bu iyileştirmenin yanında ve yine,
öğretmenlerin ev sahibi olabilmeleri için, Öğretmene Konut Projesi hayata
geçirildi; 2 788 ailenin yararlanacağı konutlar tamamlanma aşamasına gelmiştir.
Ayrıca, 80 000 öğretmenimiz, dizüstü bilgisayara kavuşarak, teknolojiyle
buluşma fırsatını yakaladı.
Değerli arkadaşlarım,
sadece öğretmenlerimiz değil, tüm öğrencilerimiz de eğitimde değişimin
sürekliliği konusunda paylarına düşeni almaktadırlar.
Bu kanunun bu maddesinin
yerinde olduğunu belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güven.
Madde üzerinde, 10 dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakandan -bu, ders
ücretleriyle ilgili bir madde; 64'te yapılan bir düzenlemenin kaldırılması- 24
Kasım Öğretmenler Gününde -hadi o dayak olayını kınamadı, hatırlamayalım ama-
öğretmenlere, ders ücretlerinin 3 katına çıkarılacağına ilişkin, hem Müsteşar
hem Bakan, hem Millî Eğitim Komisyonunda hem Plan ve Bütçede hem de kamuoyuna
söyledi. Sonra Maliye Bakanına bu iş gitti; orada itiraz ettiğini söyledi.
Maliye Bakanı da şimdi burada. Ne oldu bu iş? Ne kadar bekliyor? Maliye Bakanı
niye engel oluyor; yani, öğretmenlerin ders ücretlerinin 3 katına çıkmasına
neden engel oluyor? Hükümet arasında bir anlaşmazlık mı var? Önce söz verdiniz,
kamuoyuna açıkladınız, sonra, neden vazgeçtiniz? Ben, öğretmenliğe başladığım
zaman, 1967'li yıllarda, aylığım kadardı ders ücreti. Şimdi, 3 300 000
civarında, kimsenin, değeri olmayan bir ücretle çalışıyor. Bunu düzelteceğinize
söz verdiniz, sözünüzde duruyor musunuz? Maliye Bakanı da orada.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gazalcı.
Sayın Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan belki
unuttular. Sayın Bayram Meral konuşmasında, bence, son derece önemli, hassas
bir noktaya değindi. Ben, aracılığınızla bu soruyu, yanıt verebilme şansı için
Sayın Bakana tekrar yöneltmek istiyorum.
İlköğretim kurumlarında 8
inci sınıfta okutulan kitaptaki "Türk Milletine" ve "Ne mutlu
Türküm diyene" ibaresiyle biten o bölümün çıkartılması ve Şeyh Sait
isyanının "doğu isyanı" olarak adlandırılarak, bütün doğuda, Kurtuluş
Savaşının değişik aşamalarında ve Anadolu işgalinin değişik bölümlerinde
kahramanca bu ülkeyi savunan tüm insanları kapsayan bir suçlama anlamı çıkıyor
orada. Böyle bir değişikliğe neden gerek duyuldu; sehven mi, yoksa, bilinçli mi
Sayın Bakan?
Mikrofon sizde olacak;
teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Koç.
Sayın Işık…
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
7 Aralık 2005'te, yani,
geçtiğimiz hafta 28 inci Birleşimde, Yalova Vekili Sayın İnce, Konya'daki okul
müdürlerinin atamasına yönelik bir ifadede bulunmuştu Sayın Başkan. İfadesi
aynen şöyle: "Konya'da 70 tane okul müdürü atıyorsunuz, 53 tanesi din
kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni" şeklinde. Konya Millî Eğitim
Müdürlüğümüzden aldığımız bilgi, Sayın İnce'nin beyanını teyit etmemektedir.
Bunu ifade ettikten sonra kısa sorumu aktarmak istiyorum.
2003 yılından itibaren,
Millî Eğitim Bakanlığı, ilk atama ve yer değiştirmelerde sistem değişikliğine
gitmiştir. Sayın Bakan, sistem değişikliği torpil talebini hangi yönde
etkilemektedir?
Son olarak, Millî Eğitim
Bakanlığı bu dönemde, kırk yıldır uygulanan ilk ve ortaöğretim müfredatını
değiştirmiş bulunmaktadır. İlköğretim ve ortaöğretimde gelinen aşama nedir?
Pilot uygulamadan genel uygulamaya tamamen geçilmiş midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın Ülkü…
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Temmuz ortalarında, Millî
Eğitim Bakanlığına, Bakana, 6 sorudan ibaret bir yazılı soru önergesi
vermiştim. Bunların bazılarında cevaplar tatminkârdı; ama, 6 ncı soru şöyleydi
ve verilen cevabı da okuyacağım: "Bakanlık olarak, yatırım planlarında yer
almadığı için Maliye Bakanlığının tavsiyesiyle öncelik verilmeyen ve il, ilçe
ve belde imar planlarında yer alan okul alanlarıyla ilgili sorunu, gerek
ülkemizin okul binası ihtiyacı gerekse bu alanların sahibi olanların itirazları
açısından ne şekilde çözmeyi düşünmektesiniz?" Şimdi, bunun cevabı da
şöyle: "Sahibi oldukları taşınmazları, imar planlarında okul alanlarında
kalan vatandaşların, bu taşınmazlar üzerinde İmar Kanununun 33 üncü maddesi
gereğince, muvakkat inşaat yapma imkânı bulunmaktadır; bu imkânın kullanılması
da sorunun boyutunu azaltacaktır" deniliyor. Şimdi, bu millî eğitime
ayrılmış olan okul yerlerine muvakkat inşaat yapılmasının sonucu,
gecekondulaşmadır. O nedenle, böylesine bir cevap beni tatmin etmediğinden, bir
kez daha, burada, size sorayım dedim.
İkinci bir soru, eğer
vaktim varsa; yine bir soru sormuştum yazılı olarak, 100 temel eser içinde
neden Aziz Nesin'in ismi yok diye. Siz, gerek basın vasıtasıyla gerekse zaman
zaman size sorulan sorulara yanıt verirken "4 000'e yakın eğitimciye soru
sorulduğunda böylesi bir isim geçmediği için, 100 temel eser arasında Aziz
Nesin geçmedi" dediniz. Yani, eğer, o 4 000'e yakın eğitimci Aziz Nesin'i
tanımıyorsa, o zaman, bizim, bu ülkede, ne aydından ne aydınlıktan ne de
dünyanın tanıdığı insanlardan haberimiz yok demektir. Doğrusunu söylemek
gerekirse, o cevap da beni tatmin etmemişti; burada, bu konuya nasıl bir cevap
verirsiniz diye sormak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ülkü.
Soru sormak için sisteme
giren arkadaşlarımız beklesinler, Sayın Bakan cevaplarını versin; eğer, bu
arada süre kalırsa onların sorularını alacağım.
Sayın Bakanım, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Sayın Başkanım, biz sorumuzu soralım; süre kalmaz ki, nasıl kalacak?!
BAŞKAN - Ama, 10
dakikalık süre içerisinde soru-cevap işlemi yapılır.
Şimdi, Sayın Bakan sorulara cevap verecek.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Mustafa
Gazalcı Beyin sorduğu ders ücretleriyle ilgili konu şudur: Daha önce de,
basına, kamuoyuna açıkladığım gibi, tarafımdan, bu mesele, Bakanlar Kurulunun
dikkatine sunulmuştur; Sayın Başbakanımızın, Sayın Bakanlarımızın dikkatine
sunulmuştur. Öğretmenlerimizin ekders ücretlerinde iyileştirme yapılması
gereği, bizzat, bizim tarafımızdan dile getirilmiştir; bununla ilgili bir yasa
tasarısı taslağı hazırlanmıştır ve bu tasarı, Başbakanlığa gönderilmiştir.
Süreç devam etmektedir; sonuçlandığı zaman, kamuoyu, bu konuda bilgilenecek.
Sayın Haluk Koç Beyin,
biraz önce Sayın Bayram Meral Beyin kürsüde yaptığı konuşmada ifade ettiği ve
kendisinin de, şimdi, bana soru olarak sorduğu soru, aslında, Sayın Baykal'ın,
bugünkü Grup konuşmasında ifade edilen iddialardır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
tabiî, bu konuda, iyice bilgilenmeden bir iddia ortaya atıldığı zaman, neticede, sonuçta, ofsayda düşme
ihtimali var. Bakın, hemen şunu söyleyeyim -önce, doğu isyanıyla başlamak
istiyorum- Şeyh Sait isyanına, biz, niçin "doğu isyanı" demişiz:
Arkadaşlar, 6 Temmuz 1981 yılında, 6 Temmuz 1981 yılında bir araya gelen bir
heyet, devlet politikası gereği, buna "doğu isyanı" denmesi için bir
karar almış ve Tebliğler Dergisinde, o gün, yayımlanmıştır. O gün bugündür…
HALUK KOÇ (Samsun) -
İhtilal hükümeti!..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - O gün, bugündür…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Cunta hükümeti!..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bakın, bir şey söylüyorum. Zaman zaman "doğu
isyanı", zaman zaman "Şeyh Sait ayaklanması, Şeyh Sait isyanı"
olarak geçer. Kaldı ki -başka bir şey daha söyleyeyim değerli milletvekilleri-
yıllar yılıdır, bu ülkede, biz "güneydoğu meselesi" deriz.
"Güneydoğu meselesi" dediğimiz zaman, bölgecilik mi yapıyoruz?
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yanlış efendim; siz…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ben, bakın, ben doğu milletvekiliyim; ben, doğunun en
ucundaki Van Vilayetinin milletvekiliyim; ama "güneydoğu meselesi"
dendiği zaman, benim aklıma asla ve kat'a bir bölücülük, bir ayrımcılık gelmez.
Buna başka mesele adını takanlar da var, güneydoğu meselesi diyenler var, doğu
ve güneydoğu meselesi diyenler var.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Siz ne takıyorsunuz, ne diyorsunuz?
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Siz ne diyorsunuz Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Arkadaşlar, meseleyi bu şekilde gündeme getirerek bir şey
elde edemeyiz.
Bakın, bir başka şey
söylüyorum.Bakın, sizin ifade etmediğiniz, Sayın Baykal'ın dile getirdiği bir
şey var: Efendim "Antep savunması ve Şahin Bey" okuma parçası olarak
kitapta daha önce vardı, çıkarılmıştır. "Güney Cephesi" isimli konu…
Bildiğiniz gibi, eskiden ilköğretim
müfredatı beş yıla göre, yani ilkokula göre hazırlanmıştı. Daha sonra bu
müfredat sekiz yıla yayıldı. Hatta, bazı konular liseye intikal ettirildi. Konu
güney cephesiyle ilgili olmadığı için, Şahin Bey olayı, oradan okuma parçası
olarak çıkarılmıştır. Ermeni meselesiyle ilgili bir konu işlendiği için
"Türk-Ermeni İlişkileri" isimli bir okuma parçası konmuştur; ancak,
Şahin Bey olayı dediğimiz aynı okuma parçası, lise 3 üncü sınıf İnkılap Tarihi
ve Atatürkçülük ders kitabının 112 ve 113 üncü sayfasında yer almıştır.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - İnkılap tarihi kitabından
neden çıkarıldı, onu soruyoruz?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ben onu söylüyorum; 8 inci sınıftan çıkarıldığını
söylediğiniz bir okuma parçası, lise 3 üncü sınıfa konmuştur. Niye; güney
cephesi konusu orada detaylı işlendiği için, konu gereği olarak oraya
konmuştur.
Yine, bakın, Sayın Bayram
Meral de ifade etti ve biraz önce Sayın Koç bunu yine dile getirdi, Sayın
Baykal bugün konuşmasında ifade… Onuncu
Yıl Nutkunu niçin 8 inci sınıf kitabından çıkardık?.. Şu kitaba bakın değerli
arkadaşlar, bu kitabın şöyle herhangi bir sayfasını açarsanız, burada yüzlerce
kez "Türk Milleti" ifadesine rastlarsınız. Bakınız, bu konunun
başlığı Türk İnkılabıdır. Efendim "Türk" kelimesine, Türk Milletine
karşı duyulan bir alerjinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir bakanından, bir
bürokratından sadır olması düşünülebilir mi?! Burada konu, halifeliğin kaldırılmasıdır.
Bakın, olay halifeliğin kaldırılmasıyla ilgilidir. Buraya ne konulmuştur,
kitaba; Atatürk'ün İsmet Paşa'ya, halifeliğin kaldırılmasıyla ilgili yazdığı
bir telgraf konulmuştur.
Ancak, bakın, Onuncu Yıl
Nutku, tekrar, lise üçüncü sınıf, Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi dersinin
205 inci sayfasına konulmuştur.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Bu sayfadan niye çıkarıldı; onu öğrenmek istiyoruz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli arkadaşlar, bakın, sosyal bilgiler kitabında, konuyla
ilgisi olduğu için değerli arkadaşlar, burada halifeliğin kaldırılması konusu
vardır ve ona uygun bir metin konulmuştur.
Bakın, bu kitap, baştan
sona kadar, Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihini anlatan bir kitap; yüzlerce
sefer "Türk Milleti" ifadesi geçer burada. Efendim, Türk Milleti
ifadesi geçtiği için, bunu çıkardınız mı gibi bir itirazda bulunmak, aslında
iyi niyetle bağdaşan bir itiraz değil. Lise üçüncü sınıfın 205 inci sayfasını
açarsanız, onu da orada görürsünüz.
OSMAN KAPTAN (Antalya) -
O çocuk lisede okumazsa ne olacak?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Arkadaşlar, müsaade edin. Soru sordunuz, cevap vereyim.
OSMAN KAPTAN (Antalya) -
Tamam da, lisede okumazsa ne olacak?
BAŞKAN - Sayın Bakan,
konuşmanızı tamamlar mısınız; süreniz doldu.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Onuncu Yıl Nutku, ayrıca, lisede, edebiyat dersinde bir
metin tahlili olarak, bakın bir edebî metin olarak, fikrî yoğunluğu bir metin
olarak ayrıca konu edilmektedir.
Şimdi, bunlarla bir yere
varılmaz değerli arkadaşlarım.
Bir başka şey: Sayın
Ülkü'nün söylediği konuya, ben, zaten yazılı olarak cevap vermişim. Aziz
Nesin'le ilgili olarak, liseler için hazırlanan 100 kitabın içerisinde vardır;
ama, ilköğretimde de, illa da Aziz Nesin olacak diye herhalde bir şart yoktur.
Teşekkür ederim.
Sayın Işık, size yazılı
olarak cevap vereceğim.
Bir değerli
milletvekilimiz dedi ki: "Mersin'deki 5 öğretmen keyfî olarak sürgün
edildi."
Arkadaşlar, bakın, bu
öğretmenlerin müfettişler tarafından sübuta eren suçları şunlar: İstiklâl
Marşı'na katılmadıkları…
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Yapmayın Sayın Bakanım; gerçekten Atatürkçüler, ben yakından tanıyorum.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - … hakları
olmadığı halde aile, eş yardımı aldıkları, kendileri yerine başkalarını derse
girdirerekders ücreti aldıkları, kılık kıyafet yönetmeliklerine aykırı
davrandıkları… Birçok suçtan dolayı bir soruşturma açılmış ve valiliğin
tasarrufu olarak bu arkadaşların yeri değiştirilmiştir. Şimdi, çıkıp çıkıp,
bunu burada söylemenin bir anlamı yok ayrıca, değerli arkadaşlar.
Efendim, Konya'da 179
okul müdürünün 53'ünün din kültürü ve ahlak dersi branşından olduğu söylendi.
AHMET IŞIK (Konya) - 70
kişinin 53'ü şeklinde…
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, yok; böyle bir şey de söz konusu değil. Okul
müdürlerini, kaldı ki, Millî Eğitim Bakanlığı yapmıyor; okul müdürlerinin
ataması, valilikler tarafından yapılıyor; bunu da arkadaşlarımın bilmesini
istiyorum
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Ders ücretlerini ne zaman artırıyoruz dediniz Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Cevabı verdim Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Yani, süreç ne zamana kadar?
BAŞKAN - Sayın Gazalcı…
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
9 uncu maddeyi
oylarınıza…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Karar yetersayısı…
BAŞKAN - Arayacağım.
9 uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, hata yapmayın.
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler… Karar yetersayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, taraf tutuyorsunuz bugün.
BAŞKAN - 10 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 10.- 29.3.1984
tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin
(d) bendinde yer alan "adalet meslek okulları ile" ibaresi madde
metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sinop Milletvekili Engin Altay…
Sayın Altay, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Şahsıma ait süreyi de ekleyecek misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN -Sayın Altay,
Anavatan Partisi Grubu adına da söz talebi var; araya giriyor. Daha sonra ben
sizin şahsınız adına söz talebinizi yerine getireceğim.
Buyurun Sayın Altay.
CHP GRUBU ADINA ENGİN
ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bazı okulların Millî Eğitim Bakanlığına devriyle ilgili 1009
sıra sayılı tasarının 10 uncu maddesi üzerinde söz aldım; Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Çok enteresan bir kanun
görüşüyoruz. Aslında, genel olarak kabul gören de bir kanun; 10 uncu
maddesindeyiz ve üç haftadır da bu kanunu görüşüyoruz. Bu da gösteriyor ki,
Türk millî eğitim sisteminde bir şeyler var ve Parlamentomuz da bu konuya
hassasiyetle eğiliyor.
Evet, Millî Eğitim
Bakanlığı, değerli arkadaşlar, gerçekten de sorunlar yumağına dönüşmüştür. Ben
demiyorum ki, Millî Eğitim Bakanlığını sorunlar yumağına Doç. Dr. Hüseyin Çelik
dönüştürdü demiyorum; ama, bir şeyi de söylememe müsaade edin; sorunlar yumağı,
devri iktidarınızda küçüleceği yerde biraz da büyümüştür.
Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığı, her yıl bir istatistik çıkarır; istatistik yıllığı, istatistik
kitapçığı, adına ne derseniz deyin. Geçen bütçeden beri bu kitaplar üzerinde,
bu kitaplardaki bilgiler üzerinde Sayın Bakanla sıkça polemiğe girdik ve
anlaşılıyor ki bu yıl Millî Eğitim Bakanlığı istatistik kitapçığını
yayımlamıyor. Yayımlarsa, doğruyu yazarsa, burada Millî Eğitim Bakanlığıyla
ilgili yeni polemikler başlayacak. Yok, yanlış yazarsa olmayacak, kendisine de
yakıştıramam zaten. Bu yüzden 2005-2006 öğretim yılı Millî Eğitim Bakanlığı
istatistik yıllığı bugün itibariyle henüz yayımlanmış değildir. Şimdi, biraz
sonra, Sayın Bakan, muhtemelen buna çeşitli gerekçeler sunabilir; ama, ben
anımsıyorum, bütün üç yıldır bu istatistik yıllığı Mecliste bütçe
görüşmelerinden önce yayımlanır, ortaya koyulurdu.
Değerli arkadaşlar,
Anavatan Partisinin de söz talebi olduğu için bugünkü konuşmam iki bölümde
olacak. Birinci bölümde, Millî Eğitim Bakanlığının içinde bulunduğu bazı temel
ve çarpıcı sorunlara değinmek ve bu sorunları Yüce Meclisin ilgisine,
bilgisine, dikkatine sunmak istiyorum. Bakanlığımızın sorunları, tabiî ki,
böyle 10 dakikayla falan bitirilmesi mümkün değil; ancak, önümüzdeki günlerde
bütçe başlıyor, bütçede de enine boyuna konuşma imkânı bulacağız. Bilinmelidir
ki, Millî Eğitim Bakanlığında bugünlerde en ciddî sorunlardan birisi, kamuoyunda
"sözleşmeli öğretmenlik" diye bilinen, kısmî zamanlı geçici öğretici
kadrosu -kadroda değil- adı altında Millî Eğitim Bakanlığına alınan; ama,
öğretmen midir, usta öğretici midir, ne olduğu belli olmayan, unvan olarak ne
olduğu belli olmayan, 20 000 civarındaki pırıl pırıl, bana göre Türk
öğretmenleri, Türkiye Cumhuriyetinin öğretmenleri, Türk millî eğitim sistemi
için bugün itibariyle bir kangren durumundadır. Bir sözleşmeli öğretmen telefonla aradı Sayın Bakan "Öğretmenler
Gününü kutlayamıyoruz, bizi öğretmen saymıyorlar" diyor. Maliye Bakanı
kadro vermiyor; istese verecek, IMF diyor ki, olmaz. Yani IMF, yarın bir gün
Maliye Bakanına, öğretmen sayısını 400 000'e düşür derse ne yapacak, çok merak
ediyorum. Bütün öğretmenleri yeniden bir sınava mı tabi tutacak, şu notu
bulamayanların öğretmenliğini geri mi alacak? Allahaşkına, bırakın, biraz da
eğitim işiyle meşgul olun.
Eğitim ciddî bir iştir.
Sizin Başbakanınız, 59 uncu Hükümet Programında ne diyor biliyor musunuz...
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı…
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Bana ne söyleyeceğimi öğretme sen!
..."Eğitim
alanındaki zafiyet, hiçbir alandaki üstünlükle telafi edilemez" diyor.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün top sesleri
altında maarif kongresi topladığını herhalde biliyorsunuz. Bu kadar önemli, bu
kadar hassas bir gündem var; ama, bakıyoruz, Sayın Bakan, katsayı, türban,
ihale, katsayı, türban, ihale, bu üçgene sıkışmış. Sayın Bakanı bu üçgenden
kurtarmamız lazım, Sayın Bakanın artık Millî Eğitim Bakanlığı yapması lazım.
Bunu nasıl çözer... Biraz sonraki konuşmamda değineceğim bu katsayı meselesine;
ama, Millî Eğitim Bakanının bu katsayı, türban, ihale üçgeninden bir an önce
çıkması lazım.
Değerli arkadaşlar, Türk
millî eğitim sisteminin içinde, çok önemli, en az öğretmenler kadar önemli
"destek personeli" diye benim adlandırdığım, birçok insanın
"hizmetli" dediği insanlar var ve Türk millî eğitim sisteminde her
geçen gün destek personeli sayısı azaltılıyor, kadro verilmiyor; ama, olanların
hali de içler acısı. 600 öğrencili, 50-60 öğretmeni olan bir okulu bir destek
personeline teslim ediyor Millî Eğitim Bakanı ve "bu okulu tertemiz
yapacaksın" diyor. Bu, hiçbir insandan beklenmemesi gereken bir olaydır.
Şu Mecliste, defeatle söylüyorum- 550 milletvekili için 4 000-4 500 insan
çalışıyor; 600 öğrencili bir okulun bir destek personeline "bu okulun
kaloriferini yakacaksın, temizliğini yapacaksın, tuvaletini temizleyeceksin,
bahçesini süpüreceksin" ve sair ve sair ve sair... Karşılığında ne ekdersi
var ne özel bir mesaisi var. Bu insafsızlıktır; bunu hiçbir vicdan kabul
edemez. Bunu, bir an önce, Millî Eğitim Bakanlığı, Bakanlık personeline ya da
birtakım bakanlar makam arabalarının modelini yükselteceğine, biraz bu işlere bakmalıdır.
Bakanların yeni arabaları
hayırlı olsun, güle güle binsinler; ama, 23 Aralık günü, bu Parlamentoda bir
fotoğraf göstereceğim. Size tarih veriyorum, 23 Aralık 2005 Cuma günü bu
Parlamentoda bir fotoğraf göstereceğim ve o fotoğrafı gördükten sonra hiçbir
sayın bakanın o yeni arabalara binemeyeceğini düşünüyorum. Binerlerse diyeceğim
ki, ayranları yok içmeye, atla gidiyorlar çeşmeye.
Değerli arkadaşlar, Millî
Eğitim Bakanlığının önemli sorunlarından birisi de rehberlik hizmetidir; çok
önemlidir. Bugün ilköğretimin ikinci kademesinde rehberlik ve yönlendirme
sisteminin ve hizmetinin hayata geçmesi, müfredat gereği, yürürlükteki yasalar
gereği zorunludur; ama, siz, 2 500 öğrenciye bir rehber öğretmenle bunu nasıl
sağlayacaksınız, çok merak ediyorum. Bakanlık bu konuda ne yapıyor, onu da
merak ediyorum. Millî Eğitim Bakanı nereye kayboldu, onu da merak ediyorum!
Biltek, Biltek,
övünüyorsunuz; okullara bilgisayar sizin devrinizle birlikte gelmemiştir.
Bilgisayar, "bilgi teknoloji sınıfı" diye adlandırdığımız... Bunun
Faz 1'i var, Faz 2'si var. Bunlar, iktidarınızdan önce de Türkiye'de birçok
ilköğretim okulunda vardı. Geliyor, bir yandan da yapılıyor. Bunu siz
başlatmadınız. Tutturdunuz…
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Bu yıl hiç eksik kalmadı.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
...”Efendim, okulları bilgisayarla donatıyoruz..."
Nerede kalmadı?!
İddianız, 43 000 küsur okulu Biltek'le donatmaktı. Gidin, bakın bakayım sahaya,
gerçekten durum bu mudur!
Burada da diz boyu hata
var. Daha vahimi…
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Sinop'ta
da eksik kalmadı.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Evet, Sinop, Sayın Metin Bostancıoğlu'nun ek katkısıyla birçok ilden önce bu
hizmetlere kavuşmuştur, doğrudur.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) -
Öğretmenevine de bakın.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Daha vahimi değerli arkadaşlar, Türk millî eğitim sistemimizdeki önemli
sorunlardan birisi de, ortaöğretim öğrenci yurdu sorunudur. 8 yıllık temel
eğitime geçişimizle birlikte ortaöğretime daha nitelikli öğrenciler
hazırlanıyor; ama, Türkiye'de 850 ilçenin tümünde çok ciddî bir ihtiyaçtır.
Şimdi sayın hükümete
soruyorum: Bu ciddî ihtiyaca yönelik ne yaptınız? Fazla bir şey yapmadınız,
niye; çünkü, Türkiye'nin 850 ilçesinde, ilçeye hâkim bir tepede bir talebe
yurdu vardır, her ilçede vardır. Bu yurtlar aslında özeldir, Millî Eğitim
Bakanlığının denetimindedir; ama, sağ olsun, millî eğitim müdürleri,
kaymakamlar -tümüne ithaf etmiyorum, büyük çoğunluğu- bu yurtlara denetime
gitmeden üç gün önce bunlara haber verirler ve bu yurtlar... İddiayla, altını
çizerek bir şey söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Altay,
konuşmanızı tamamlayınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Hükümet burada, üzerinde başka hiçbir gücün olmadığı Parlamento burada. Bu
yurtların tümü demiyorum, bu yurtların büyük kısmında karşı devrim gerillaları
yetiştiriliyor beyler!
CÜNEYİT KARABIYIK (Van) -
İddianı ispatla!
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Evet -altını çizerek söylüyorum- bu yurtların büyük çoğunluğunda karşı devrim
gerillaları yetiştiriliyor.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Gerilla ne demek oluyor?!
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Parlamentoyu bu konuda duyarlılığa çağırıyorum.
Biraz sonra tekrar
kürsüye geleceğim ve katsayı meselesini konuşacağım.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
CÜNEYİT KARABIYIK (Van) -
İddianı ispatlaman lazım.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayın Başkan, biraz önceki konuşmacı Başbakandan bahsederken "sizin
Başbakanınız" diye hitap etti. O, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır.
Tashih etsin, düzeltsin.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan; buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu
Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının -1009 sıra
sayılı yasanın- 10 uncu maddesi hakkında Anavatan Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce, Sayın Bakan, 5 tane (Yalınayak'ta) ortaöğretimde öğretmenlerimizin
müfettiş raporlarına dayanarak görevden alındığını… Oysa -bunların 2'si benim
yakınım- hiçbir maddî şeye tevessül etmeyen, Atatürkçü, laik, çağdaş
öğretmenler ve örnek okul seçilmiş. Başta müdür olmak üzere ve bu okula, bu
öğretmenlere belki de onbeş yirmi gün içerisinde ödül verilirken, acaba bu
müfettiş kimin tesirinde kalarak bu şeyi hazırladı, kamuoyunun vicdanına
bırakıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
öğretmenlerimizle uğraşmayın, üniversitelerimizle uğraşmayın, kurumlarımızla
uğraşmayın. Siz, halka bir söz vermiştiniz, sözünüzde durun. Çiftçiye söz
vermiştiniz, memura söz vermiştiniz, emekliye söz vermiştiniz, yoksula söz
vermiştiniz. Bunların hakkını savunacağınızı söyleyerek, 367 civarında
milletvekiliyle geldiniz. Neden sözünüzde durmuyorsunuz, neden bu telaş,
bilemiyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce konuştuğumda millî eğitim konusunu… Sayın Bakan tekrar ayrıldılar galiba…
Ama, benim sorunum, köylüyü bilinçlendirmek. Köylünün ziraat okullarını
kapatarak, köylüye bu bilinci vermeden, üretimini verimli bir hale getirmeden,
biz, Türk köylüsüne yardımcı olamayız.
Değerli arkadaşlar,
elimde, şu anda, iki tane ilçenin ziraat odalarının vermiş olduğu -Meclisimiz
kanalıyla hükümete iletilmesi için- sorunlarının olduğu dosyası var. Biri,
muzla ilgili; Anamur İlçesinin muz raporu olarak elimizde.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkan, muz kanununu mu görüşüyoruz?!
AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ)
(Adana) - Muzun millî eğitimle ne alakası var?!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Millî eğitim…
Siz, eğer, bu çiftçiye
şey yapmazsanız, Alata gibi 1943'ten beri kurulan bir müesseseyi, ziraat
okullarını kapatarak, Türkiye'de çiftçiye yardımcı olamazsınız.
Değerli arkadaşlar, muz
üreticilerimizin sorunları var diyoruz. Bunlar, sorunlarını bize bildirmişler.
Özellikle muz, ülkemizin, Anamur, Bozyazı, Alanya, Gazipaşa çevresinde, Toros
Dağlarının başlarında, eteklerinde yetişen ve gerçekten, 1994 yılında 12 000…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Muz muhalefeti!..
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Evet; siz, gelir, konuşursunuz, muz konusunu konuşursunuz.Biz diyoruz ki,
çiftçi… Muz üreticisinin sıkıntısı var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Kanunla ne ilgisi var?
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Kanun, öğretmenlerimizle ilgili, millî eğitimle ilgili.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Bırak, kanunu görüşelim o zaman.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Millî eğitimde taraflı davrandığınızı biraz önce söylemiştik. Neden rahatsız
oluyorsunuz muz üreticisinin sorunlarını dile getirdiğimiz için?
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Muzla ne alakası var?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Tarım okulları kapanıyor, niye alakası yok.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Köylülerin sorunlarını dile getirdiğimiz için, narenciyecinin, üzüm
üreticisinin sorunlarını dile getirdiğimiz için rahatsız olmayın. Onlar, bu
ülkemizin, alınteriyle çalışan, gerçekten üreten, efendi insanları. Neden
korkuyorsunuz? Dinleyin. Yine siz düşüncelerinizi anlatırsınız, saygıyla
karşılıyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Gelelim muza…
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Muz üreticilerimizin sorunu, gübreleme sorunu, birinci olarak, çeşitlilik
sorunu, sera tipi ve teknoloji kullanımı sorunu, muz yatırımlarındaki teşvik
kapsamının genişletilmesiyle ilgili sorun. Muz serası yatırımlarının yatırım
maliyeti büyük, teknoloji kullanımı gereken büyük yatırımlardır. Yatırım teşvik
kapsamında, on yıllık yatırım teşvik kapsamına alınmalıdır. Bu kapsama
alınırsa, yatırımda KDV muafiyeti, on yıllık süre içerisinde yatırımlara vergi
muafiyeti, yüzde 50'den ucuz enerji, gübre desteklemesi ve düşük faizli kredi
verilmesi şeklinde destekler verilmelidir.
Kredi konusunda ise,
çiftçilere verilen üretim kredilerinin faiz oranı aşağıya çekilmelidir; yani,
üretim değil de tüketim teşvik edilmelidir.
Muz üreticileri doğrudan
gelir desteğinden yararlanmak için başvuramamaktadır.
İlaç ve gübre
kullanımının yoğun olduğu muz üretiminde, girdi desteklerinin de olmaması
nedeniyle, muz üreticisi tamamen kendi kaynaklarıyla üretim yapmaktadır.
Verilecek kredilerle, üretim yönlerinde ve kaynakların daha verimli
kullanılması sağlanabilir.
Değerli arkadaşlar, meyve
kalitesini artırmak için de çiftçilerimiz bilinçlendirilmelidir. Tarım planında
altyapı sorunları vardır. Özellikle, bölgede son yıllarda hızlı bir şekilde
artan sera ve ayrıca, artan yazlık evler tarımımızı tehdit etmektedir.
Ülkemizin turfanda üretim kaynağı olan bölgemizdeki birinci sınıf tarım
arazileri, tarımsal SİT alanı ilan edilerek korunmalıdır. Ayrıca, sera
özellikleri hakkında bir çalışma yapılarak standart getirilmeli, büyük üretim
alanlarına yönelik teşvik verilmelidir.
Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz, Anamur, Bozyazı ve o yörede ulaşım sorunu da var. Muz üretimi 5
saat içerisinde ancak merkeze -gerek Antalya, gerekse Mersin'e- sevk
edilmektedir. Sebzecilerimizin de durumu vardır. Oysa, biz, hatırlarsanız, 15
000 kilometre yol yapıldığında, öncelikle turizm alanları ve bu alanlarda… 5
000 yapılsın; ama, bu alanlarda yol yapımı başlatılsın diye Meclis
konuşmalarımda, hatırlarsanız, bunu söylemiştim. Eğer, çiftçilerin ulaşım
sorununu da bu çağda hâlâ çözemediysek, çiftçilere büyük haksızlık yapılıyor.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Çiftçiler dünkü Resmî Gazeteyi okusun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Evet…
Değerli arkadaşlar, muz
üretimini ayakta tutan en önemli destek, halen yüzde 147,5 olarak uygulanan
Gümrük Vergisidir. Bunun yanında, muz ithalatında üretimin en yoğun olduğu
aylarda, eylül-mayıs aylarındaki dönemde, ihtiyaç duyulmamasına rağmen muz
ithalatının yapılması piyasayı etkilemekte, muzun pazarlanmasına olumsuz etkisi
olmaktadır.
Değerli arkadaşlar, eğer,
biz, vergisini, Gümrük Vergisini aşağı çekersek, muz üreticisini perişan
ederiz. Hatta, ülkemizde öyle bir durum var ki, muzu dahi kaçak olarak yurt
içerisine sokuyorlar, vergi kaçırıyorlar ve kayıtdışına çıkıyorlar. Bunları da
muz üreticilerimiz için bir haksızlık olarak görüyoruz.
KDV konusunda ise…
Toptancılardan markete inen bütün yaş sebze ve meyvelerde olduğu gibi, muzda da
KDV yüzde 1 oranında uygulanmaktadır. Bu KDV, marketten tüketiciye geçerken ise
yüzde 8 olarak uygulanmaktadır.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, maddeyle ilgili hiç konuşulmuyor.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Yerli muz fiyatına marketin kasasından eklenmekte, marketin kâr marjını
düşürmektedir. Oysa, ithal muzun KDV'si, market öncesinde olduğu, için, bu
farktan etkilenmemektedir.
Hal rüsumu konusunda da
çiftçilerin sıkıntıları var. Muz işletme ve pazarlama tesislerinin de
yokluğundan muz üreticilerimizin sıkıntıları vardır.
Değerli arkadaşlar, bizim
yapacağımız şey, çiftçilerimize yardımcı olmak zorundayız; üreticilerimizi
mağdur etmemek için, öncelikle, bu üretimlerini 10 katına çıkarmak için, muz
üreticilerine destek vermeliyiz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Gelelim millî eğitime....
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Millî eğitim zaten içerisinde. Okullarını, tarım okullarını, ziraat okullarını
kapatarak çiftçiyi eğitimden yoksun ediyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Onu anlat, onu dinleyelim.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Evet, yaşamıyor muyuz? Türk çiftçisini bilinçlendirmeden verim elde edebilir
miyiz; onları yeteri kadar eğitmeden, onların ürün bolluğunu çoğaltmadan Türk
çiftçisine yardımcı olabilir miyiz? Neden Türk çiftçisinin ihtiyaçlarını burada
anlatmaktan rahatsız oluyorsunuz? Yarın meydanlara çıktığınızda...
Elbette ki, millî eğitim
konusunu da işledik, işlenecektir de; millî eğitim zaten ana unsurdur. Millî
eğitimi sahiplenerek, millî eğitimi çağdaş, demokratik, laik bir eğitim
sistemine oturtarak, Türk Halkını öyle bilinçlendiririz, Türk çiftçisini öyle
bilinçlendiririz, gençliğimize ve üniversitelerimize o zaman sahip çıkarız.
Bundan niye rahatsızlanıyorsunuz?
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Gelelim muza.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Muz... Gereği yok. Söylüyoruz işte size. Muzdan siz rahatsızsınız, çiftçiden,
sebzeciden, narenciye üreticisinden, üzüm üreticisinden rahatsızsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özcan,
konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
Buyurun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, siz
neden hoşlanıyorsunuz biliyor musunuz; onbir, oniki gün yurt dışına, Uzakdoğu'ya
gidip, oralarda güzel resim çektirmekten hoşlanıyorsunuz.
RECEP GARİP (Adana) -
Nereden çıkarıyorsun?! Ne alakası var?!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) -
Siz, gelip, oralarda atmış olduğunuz, konuşmuş olduğunuz lafları tartışılır
duruma getirmekten hoşlanıyorsunuz. Biz bunlarda yokuz. Türkiye'nin
birliğinden, dirliğinden, bütün insanların kucaklaşmasından yanayız.
Hepinize saygılar
sunuyorum, sevgiler sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
bütün milletvekili arkadaşlarımız milletin temsilcileridir ve burada, kanun
tasarıları ve teklifleri üzerinde görüşlerini beyan edeceklerdir. Hiçbir
milletvekili arkadaşımızın sözünü kesmek gibi bir düşüncemiz yoktur; ama, grup
başkanvekili arkadaşlarımdan, grup adına
konuşmacılardan ve şahsı adına konuşacak arkadaşlarımdan, lütfen,
İçtüzüğün 66 ncı maddesini hatırlatma ve onu uygulama noktasında Başkanlık
Divanını zora koşmamalarını istirham ediyorum ve özen göstermelerini, tekrar
tekrar, arkadaşlarımdan rica ediyorum.
Şahsı adına, Sinop
Milletvekili Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 1009 sıra sayılı kanunun 10 uncu maddesi üzerinde şahsım adına
söz aldım; Yüce Heyetinizi saygıyla tekraren selamlıyorum. Nerede kalmıştık;
taşımalı eğitim, YİBO ve PİO'larda.
Şimdi, sorunlar yumağı
olan Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili görüşlerimizi açıklıyoruz. Millî Eğitim
Bakanlığımızın önemli sorunlarından birisi de, "YİBO" dediğimiz
yatılı ilköğretim bölge okulları ve "PİO" dediğimiz pansiyonlu
ilköğretim bölge okullarıdır. Buralarda, öncelikli sorunlardan birisi, demin de
söylediğim, genele şamil söylediğim, rehberlik hizmetleri sorunudur; ama,
buralarda, yine, öncelikle sorunlarımızdan birisi, burada, barındırdığımız
çocuklara günlük olarak, değerli arkadaşlar, devletin verebildiği, verdiği
para, bir çocuğun, bir günlük, sabah, öğle, akşam yemeği için ayırabildiği para
1 500 000'in üzerinde değildir, 1 lira 50 kuruştur.
Şimdi, size soruyorum: 1
lira 50 kuruşla, bu çocuklar, üç öğün, orada iaşe ediliyor, beslenmeleri
sağlanıyor. Şimdi, Maliye Bakanı gitmiş, Sayın Bakan gelmiş. Allah'tan reva
mıdır; bu devirde 1 500 000 lirayla, 1 YTL 50 kuruşla, bir çocuğun üç öğün
yemek yemesi düşünülebilir mi? Buna bir çare bulmak, Millî Eğitim Bakanının ve
Maliye Bakanının görevi değil midir değerli arkadaşlar? Çok önemli bir
sorundur; Türk millî eğitimi sistemi içerisinde, okulöncesi eğitim. Büyük
iddialarla, Sayın Bakanın ya da iktidarınızın, okulöncesi eğitimde,
hedeflerinizde, bu yıl itibariyle, gerçekleşmesi gereken yüzde 25 vardı.
Nerdeyiz şimdi?! Gene Sayın Bakanla rakam kavgası, polemik yapmak istemiyorum,
okullaşma oranı öyleydi böyleydi; ama, herhalde Sayın Bakan çıkıp da,
okulöncesi eğitimde yüzde 15'in üstündeyiz diyemeyecektir; çünkü, değil. Yüzde
15'teyiz okulöncesi eğitimde. Yani, nereden tutsak dökülüyor değerli
arkadaşlarım.
Ekders ücretleri. Herkes
söylüyor…
RECEP GARİP (Adana)-
Yüzde 20'nin üzerindeyiz.
ENGİN ALTAY (Devamla)-
Hikâye o iş. Gel, Millî Eğitimin rakamlarıyla konuşalım.
Eğitimin odağında
öğretmen vardır değerli arkadaşlarım. Ben de bir öğretmenim. Başbakan müjde
verdi, söz verdi ekders için. Millî Eğitim Bakanı söz verdi, konuşuldu,
kamuoyuna yansıdı. AKP sözcüleri söz verdi. Hepimizin yetişmesinde büyük emeği,
büyük özverisi olan öğretmenlerle bu kadar dalga geçilir mi Allahaşkına?! Yani,
bunu yapamıyorsanız, veremiyorsanız, niye adını koyuyorsunuz "ekdersi
artıracağız" bilmem ne diye. Yani, şurada herkesin, hepinizin buraya
gelmesinde emeği olan öğretmene böyle bir saygısızlık yapılabilir mi?! Çıkıp
desenize: Evet arkadaş, ekders saati 10 YTL'dir, yani, 10 000 000 liradır.
Deyiversenize bunu, gereksiz yere birsürü para harcayacağınıza.
Değerli arkadaşlar, zaman
çok sınırlı. Bir şeyi söyleyip bitirmek istiyorum. Son günlerde kamuoyunda
sıkça bahsediliyor. Bütün gazeteler, hatta, hükümeti en az eleştiren gazeteler
bile manşetten haber yapıyor. Bir yönetmelik değişikliği bugünlerde gündemde ve
daha önce öğrenci nakil yönergesi değiştirilmişti, şimdi açık liselerin
yönetmeliğinde bir değişiklik yapılıyor. Bu sessiz sedasız yapılmaya kalkıldı;
ama, yani, sessiz sedasız olmuyor hiçbir yerde hiçbir şey. Biz de çok
ayrıntısını bilmemekle birlikte, çok değişik basın kuruluşlarında bu
yönetmelikle ilgili bazı bilgilere rastladık. Bunun adı şudur: Bunun adı...
Hani eskiden siyasî partiden siyasî partiye geçiş yoktu da, hülle partileri
kurulurdu. Hülle partiler sonra birleştiğinde milletvekili başka bir partiye
geçmiş olurdu. Şimdi bu yönetmeliğin adı da, hülle yönetmeliğidir. Dünyanın
hiçbir ülkesinde hiçbir eğitim bakanı anayasal bir kurumun kararlarını hülle
yönetmelikler hazırlayarak değiştirmeye ve delmeye, herhalde, çalışmamıştır.
Bu kadar çoksunuz, ne
gerekiyorsa onu yapın. Anayasayı değiştirecek gücünüz de hemen hemen var. Bir
şeyi net olarak yapmakta fayda vardır. Siyasî iktidarsınız. Böyle, hülle
yönetmeliklerle, yani, değişik formülasyon arayışlarıyla bu işleri
çözemezsiniz, çözemeyeceksiniz. Her zaman olduğu gibi, bu da, bu yönetmeliğiniz
de, muhtemelen, yüce adaletin bir şamarıyla ortadan kaybolup gidecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Sayın Başkan, müsaade ederseniz hemen toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Buna hiç gerek yoktur. Bir şeyi yapacaksanız, çıkarsınız "biz siyasî
iktidarız kardeşim; bu konuda böyle düşünüyoruz, bunu böyle yapacağız"
dersiniz. 370 tane milletvekiliniz var ve siz, hülle yönetmeliklerle uğraşıyorsunuz.
Bu, size, bu sayısal çoğunluğunuza yakışmamaktadır.
Kanun tasarısının hayırlı
olmasını temenni ediyorum; şayet çıkar ise -muhtemelen bir dahaki yıl çıkacak
bu kanun tasarısı- hayırlı olmasını temenni ediyorum ve hepinizi, sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Altay.
Madde üzerinde şahsı
adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 1009 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesi
üzerinde şahsım adına söz aldım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kısaca, bu 10 uncu madde,
adalet meslek okullarının isimlerinin adalet meslek liselerine çevrilmesine
işaret ediyor. Yani, okulun ismi liseye çevriliyor, "adalet meslek
okulu", "adalet meslek lisesi" yapılıyor. İçerik itibariyle
bundan ibarettir; ancak, konuşan arkadaşlarımız, biraz önce ifade ettiğim gibi,
hiç olmazsa, yani, okulun isminin liseye çevrildiğini söyleme lütfunda
bulunsalardı.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, hepimiz, demokrasi, demokrasi, demokrasi diye bir şey
söylüyoruz, bütün dünya söylüyor. Bütün dünya, demokrasinin bütün kurum ve
kuruluşlarıyla beraber ülkelerde, sonra da fert fert şahıslarda, vatandaşlarda
hâkim olması noktasında bir büyük iddiayla gayret ediyor.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Biz "araçtır" demiyoruz ama…
EYÜP FATSA (Devamla) -
Türkiye de bu büyük gayretin içerisinde, demokrasiyi bütün kurum ve
kuruluşlarıyla yerleştirme gayreti içerisindedir. Yetmişüç milyon insanımız bu
noktada görüş birliği, düşünce birliği içerisindedir. Demokrasi, sadece
birtakım kurallar değil, aynı zamanda, demokrasi bir tahammül rejimidir;
farklılıklara, çeşitliliklere, renklere tahammül edebilmektir.
Biraz önce, Sayın Altay
-benim samimî bir arkadaşım ve dostumdur; yani, milletvekilliğinin ötesinde de
hukukumuz olan, siyasetin de ötesinde hukukumuz olan bir arkadaşımdır-
"sizin Başbakanınız" ifadesini kullandı. Değerli arkadaşlar,
"sizin Başbakanınız" yok, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı vardır.
Eğer, gerçekten farklılıklara tahammülümüz varsa, lütfen, Sayın Altay,
kendinizi yalnızlaştırmayın ve toplumdan izole etmeyin. Başbakanın, Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı olduğu gerçeğini görmezlikten gelme lüksünüz yoktur.
Evet, Başbakan, aynı zamanda AK Partinin Genel Başkanıdır; ama, Türkiye
Cumhuriyetinin de Başbakanıdır. Yarın bir başka siyasî partinin genel başkanı
da başbakan olabilir; ama, kimsenin bunu "sizin başbakanınız, bizim
başbakanımız" gibi bir ayırıma tabi tutma hakkı yoktur. Bakın, bu
ayırımcılıklardan, bu ayırımcı ifadelerden bu ülke çok zarar gördü, çok zarar
gördü. Ayrıca, hemen arkasından, maksadı aşan, gerçekten, bir milletvekili
olarak dehşete düştüğüm bir ifade kullandı.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'de yasalar vardır, kanunlar vardır. Herkes her işini yasalara ve
kanunlara uygun olarak yapar. Zaten yasalara ve kanunlara uymayan hiçbir şeyi
yapma imkânımız da yoktur, kimsenin yapma imkânı yoktur. Yasalarla özel yurtlar
açmak mümkündür. Herkes, şartlarını yerine getiren herkes gider ve bir özel
yurt açabilir. Bunun önünde bir engel yoktur. Bütün yurtlar Millî Eğitim
Bakanlığının denetimi altındadır ve Sayın Altaylı… Sayın Altaylı…
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Altay… Altay…
EYÜP FATSA (Devamla) -
Sayın Altay, bakın, bir ifade kullandınız, kaymakamlarımızı ve millî eğitim
müdürlerimizi zan altında bırakan, töhmet altında bırakan…
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Birkısım dedim.
EYÜP FATSA (Devamla) - …
rencide eden. "Denetimler birkaç gün önceden yurtlara haber
veriliyor…"
Değerli arkadaşlar, bu
yurtlar, Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinde kaymakamlıkların, il ve
ilçe millî eğitim müdürlüklerinin, denetimin ve yasaların sınırları dışında
değildir ve bunlar mutat olarak denetlenmesi gereken zamanlarda denetlenir.
Haa, yanlış yapan olursa, görevini ve kendisine verilen hakkı kötüye kullanan,
suiistimal eden varsa…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - …
gerekli cezaî müeyyideye çarptırılır. Ben hiçbir yurdun sözcüsü ve avukatı
olarak da burada konuşmuyorum; ama, yasalarla görev yapan, kanunlar
çerçevesinde görev yapan ve kaymakamlıklarımızın, valiliklerimizin ve millî
eğitim müdürlüklerimizin sorumluluğu altında bulunan bu yasal yurtları siz "karşı
devrimci gerilla yetiştiriyor" gibi bir iddiayla söyleme hakkınız yoktur.
Varsa elinizde bilginiz belgeniz, elinizde varsa bunları kanıtlayabileceğiniz
belgeler, savcılık oradadır. Ben onun için söylüyorum.
Arkadaşlar, değerli
arkadaşlar; bakın demokrasi denilen şey, aynı zamanda bir tahammül rejimidir.
Senin gibi düşünmüyor, senin gibi anlamıyor, inancı, dünya görüşü, siyasî
kanaati senden veya benden farklı diye bunları kendimizden uzaklaştırmaya,
kendimizi bunlardan izole etmeye, kendimizi yalnızlaştırmaya "sen ve
ben" diye bu toplumu bölmeye kimsenin hakkı yoktur, haddi de yoktur!
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Bölünmek isteyenler bölünüyor zaten!
RECEP GARİP (Adana) -
Doğru; bölünmek isteyenler bölünüyor zaten!
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Altay,
belki, burada, sizin sürçülisan ettiğiniz veya maksadı aşan birkısım kelimeler
kullanılmış olabilir; eğer, siz de bu konuyla ilgili olarak bir açıklama yapıp,
toplumumuzu rahatlatacaksanız, Sayın Fatsa'nın değindiği konular konusunda,
memnun olacağım.
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum; yerimden de olabilir.
BAŞKAN - Arkadaşlar,
burada, bazı cümleler sarf edilmiştir. Bu cümleler, toplumun gönlünü, muhakkak
ki, incitmiştir; Sayın Fatsa da bahsetti. Sayın Altay da, belki, o konuyla
ilgili olarak yatıştırıcı bazı ifadeler kullanacaktır. Ben, kendisine,
yerinden, kısa bir açıklama yapmasına fırsat vereceğim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Fatsa, konuşma
içeriğimi… Yani, benim konuşmamı dinlememiş ve televizyonunu yeni açmış birisi
beni bölücülükle itham eder. Türkiye'yi kimin bölmeye kalktığı ya da
Türkiye'nin bölünmesine kimin bir şekilde alet ve araç olduğu bellidir; bu da
ayrı. Ancak, bir şeyi ifade etmek isterim: Misal; ben, Sayın Fatsa'yla
konuşurken -Sayın Kapusuz'u da severim- Sayın Fatsa'ya desem ki: "Ya,
sizin Kapusuz..." Bu, Sayın Kapusuz benim olmadığı anlamına mı gelir?!
Burada "sizin Başbakanınız" derken, konuşmanın akışındaki hadise
budur. Biz, Başbakanın kimin başbakanı olduğunu, elbette biliyoruz ve
özlüyoruz; biraz da Türkiye'ye uğrasa, yani... Bu, sizin Başbakanınız…
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Altay, polemik yapma!
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Efendim…
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Altay, bunu yapma!
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Neyi yapmayayım?
RECEP GARİP (Adana) -
Polemik yapma!
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne
polemik?!.. Sen, o elini indirsene bir kere öyle! Ne demek o! Benim ne
yapacağımı sen mi söyleyeceksin bana?! Ne demek bunu yapma?!
RECEP GARİP (Adana) -
Beyefendi, düzgün kullan; düzgün ifade kullan.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne
kullanmıyorum ben?!
RECEP GARİP (Adana) - Bu
Başbakan Türkiye'nin Başbakanıdır.
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen…
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne
söyleyeceğimi sen mi öğreteceksin bana?!
RECEP GARİP (Adana) -
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır.
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Otur yerine! Elini indir aşağıya!
BAŞKAN - Sayın Altay…
RECEP GARİP (Adana) -
Konuşma!..
BAŞKAN - Sayın Garip…
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Başbakanı bilmiyor muyum, Anayasayı bilmiyor muyum ben?! Ben, 12 yaşından beri
siyaset yapıyorum. Ben "sizin Başbakanınız" derken, tamamen samimî,
demin söylediğim örnekte olduğu gibi bir ifadedir; bunu söyleyeyim. Neyin
söylenip neyin söylenmeyeceğini bilen bir adamım.
İddia ediyorum ki, ben
"bütün yurtlar" demedim. Türkiye'de, bazı yurtlarda, bu tür Atatürk
düşmanı çocuklar yetiştirilmektedir. Şimdi, bu sözümü geri mi alacağım?! Bunu
söyleyerek bölücü mü olacağım ben?! Devleti… İşte, hükümet burada.
HAMİT TAŞCI (Ordu) -
İftiradır… Belgen yoksa, iftiradır!..
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ben
kendim biliyorum yurtlara haber veren millî eğitim müdürlerini. Ben, onüç
yıldır öğretmenlik yapıyorum. Köyde de öğretmenlik yaptım, şehirde yöneticilik
de yaptım ben.
BAŞKAN - Sayın Altay, ben
size teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Ben, Sayın Bakana, buradan, evet, gerekirse devletin cumhuriyet savcılarına suç
duyurusu yapıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım…
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Akbulut,
istirham ederim.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Sayın Başkanım, bilip de söylemiyorsa suç işliyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Ben, ne söylediğimi biliyorum. (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Akbulut,
lütfen efendim, lütfen...
Sayın Akbulut, oturur
musunuz.
Saygıdeğer arkadaşlarım…
ENGİN ALTAY (Sinop) -
Niye gocunuyorsunuz?! Ne oluyor?!
BAŞKAN - Sayın Altay,
istirham edeyim...
Saygıdeğer arkadaşlarım,
bakınız, burada açıklamalar oluyor.
Takdir edersiniz ki,
Altay böyle bir ifadede bulundu. Başbakanımız, hepimizin, Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanıdır -biraz önce Sayın Fatsa siyasî özünden bahsetti-
bir partimizin de genel başkanıdır. Bu ifade olmuştur.
Sayın Altay da konuşması
sırasında, konuşmanın akışı içerisinde böyle bir şey olduğunu ifade etmiştir.
Zaten, fiilî durum da budur, yasal durum da budur, Parlamentonun da öngördüğü
durum da budur, bunun aksi olmaz; ama, öbür konularla ilgili olarak, Sayın
Altay elindeki bilgileri, belgeleri, varsa, Millî Eğitim Bakanlığımıza veya
ilgili mercilere iletir, onun da gereği yapılır. Bu ülkenin bütün yurtlarının
hedefi, Türkiye Cumhuriyetine yararlı vatandaşlar yetiştirmektir.
Ben, her iki arkadaşa da
teşekkür ediyorum.
Şimdi, 10 dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapacağız.
Arkadaşlar soruları kısa
sorarlarsa diğerlerine de fırsat kalır.
Buyurun Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, ben
bölgemle ilgili soracağım. Beş yıldır yükseköğretim yurdu yarım kalmış
vaziyette bekliyor. Ben, zaten size arz etmiştim, bir de bir yazı da yazmıştım
2006 bütçesine konulmasını; Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü tarafından
yapılması gerekiyormuş, bu bakımdan, ben, özellikle istirham ediyorum. Çocuklar
geliyor, yurt olmadığı için, köylerde veya evlerde kalmak zorunda kalıyor veya
bir kısmı da okula devam etmeden kendi memleketlerine gidiyor. Bu konuda,
özellikle Ardahan'daki yarım kalmış bu yurdun tamamlanmasını istirham ediyorum.
İkincisi, Ardahan,
üniversiteye öğrenci veremiyor; verememesinin nedeni, genç, stajyer öğretmenler
geliyor. Onun dışında, fen lisemiz yok; fen lisemiz olmadığı için
öğrencilerimiz iyi yetişemiyor. Ardahan, 4 senedir, Türkiye'de sondan 3 üncü.
Bu açıdan, tecrübeli öğretmenlerin gönderilmesini ve giden öğretmenlere orada
lojman yapılmasını istirham ediyorum. Bir de, fen lisesinin kurulmasıyla ilgili
bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öğüt.
Sayın Ercenk, buyurun.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum.
Efendim, Sayın Başbakan,
üst kimlik-alt kimlik tartışmasında her gün birbiriyle çelişen görüşler ileri
sürmeye devam etmektedir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Onu karıştırmayın!
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Son olarak, üst kimliğin din olduğunu, ancak bu görüşünü de dinin çimento
olduğu şeklinde değiştirdiğini izliyoruz ve bu görüşüne dayanak olarak da
Atatürk'ün Nutuk'unu falan okumamızı önerdi; bu deyim, Sayın Başbakana aittir.
Sayın Bakan, biz,
Atatürk'ün o büyük eserini, okumayı söktüğümüzden beri elimizden bırakmıyoruz;
acaba, siz, Millî Eğitim Bakanı olarak, Sayın Başbakanın bu çelişkili
görüşlerine son vermesi için üst kimliğin ne olduğunu en güzel şekilde
açıklayan ve "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk
Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir" diye başlayan
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini, çerçeveletip, Sayın Başbakana hediye etmeyi
düşünüyor musunuz?..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Bravo!.. Maşallah!..
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Şimşek, buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın
Gazalcı ve Sayın Baloğlu'nun soru önergeleri, Türkiye'nin öğretmen açığıyla
ilgili; iki soru önergesine de farklı yanıt vermişsiniz. Sayın Baloğlu'nun soru
önergesinde, 165 826 olarak tespit edilmiş ve bu rakam, aradan beş ay geçtikten
sonra, Sayın Gazalcı'nın soru önergesinde, 130 000 öğretmen açığından
bahsetmişsiniz ve sonunda da, yapılan bazı hesaplarla, gerçek öğretmen açığını
62 210 olarak hesaplamışsınız. Bu süre içerisinde, Millî Eğitim Bakanlığı,
bildiğimiz kadarıyla, 10 000 kadrolu, 20 000 sözleşmeli, toplam 30 000 öğretmen
almıştır. Buradan basit bir hesapla, emekli olan 13 000 öğretmenimizi de hesaba
katsak, öğretmen açığının, 60 000'lerden, 130 000'lerden, 165 000'lere çıkması
mümkün değil. Sayın Bakanım, bunun doğrusu nedir, bunu rica ediyorum.
Bir de, yanlış
anlamamanız umuduyla, biraz önce, çok üzüldüğüm bir şeyi, Millî Eğitim Bakanı
olarak, Yüce Mecliste dile getirdiniz -ki, bu darbe, 1980 darbesi, bu Meclisi
kapatmıştır- ve siz, Şeyh Sait'in ismini, 1981'lerdeki söylemden, darbenin
sonrasındaki söylemden alıp, doğu isyanına, oradan bir gönderme, alıntı
yapmanız, gerçekten, demokrasi adına, Parlamento adına, eğitim adına ciddî bir
acı. Şeyh Sait'i unutturmak istiyorsanız eğer, başka yolu yordamı var; Şeyh
Sait'i, unutulsa da…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - O
konuda soru soruldu.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Oturur musunuz yerinize!..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Oturuyorum zaten…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Laf atmayın, oturun, işinize bakın.
BAŞKAN - Sayın Ünal,
lütfen…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Saygılı davranın biraz.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
konuşmanızı, sorunuzu tamamlayınız efendim.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul )
- Efendim, Şeyh Sait'i unutturmanın başka türlü yolları olabilir; ama, Şeyh
Sait'i, bugün, Kerkük'le, Musul'la anmak ve öğretmek gerekiyor. İngiliz ajanı
olarak, İngiliz emperyalizminin, bu ülkenin Misakı Millî sınırlarını Şeyh
Sait'e deldirdiğini, öğrencilerimize, çocuklarımıza öğretmek gerekir. Çok ciddî
bir acı duydum, darbe ağzıyla konuşmak anlamında, öğrencilerimize,
çocuklarımıza eğitim yolculuğu yaşattığınız için. Bunu da bir an önce, Meclisin
ve milletin adına, darbenin karşısında duran bir yurttaş adına…
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
lütfen… Sayın Şimşek…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- … değiştirmenizi de rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Özkan, buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla, Sayın Bakana bir
sorum olacak. Dileğim, cevabın çözüm getirmesidir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı Burdur Turizm Eğitim Merkezinde (TUREM) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 4/B maddesine göre sözleşmeli meslekî eğitimci olarak çalışan
personelimiz mevcuttur. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarımızın içeriğinde
Turizm Eğitim Merkezinin de devri bulunmaktadır; fakat, görüşülen kanun
tasarısının içeriğini belirten maddelerde, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 4/B maddesine bağlı olarak çalışan sözleşmeli eğiticiler hakkında
hiçbir ibare ve açıklama bulunmamaktadır. Kanun tasarısının 5 inci maddesinde,
sadece personel devri belirtilmiştir, çalışanların hakları netleştirilmemiştir.
Bunların kadroya geçirilerek güvence altına alınmasını düşünüyor musunuz?
Ayrıca, bu personelin devirden sonraki pozisyonları ne olacaktır? Sevindirici
cevap bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
Sayın Bakanım, buyurun
efendim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Sayın
Ensar Öğüt'ün soruları birer temenni mahiyetindeydi; bunu değerlendireceğiz.
Sayın Şimşek, öğretmen
ihtiyacıyla ilgili bir soru sordu. Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, norm
kadro hesabı, genellikle bir ilçede, bir beldede, bir köyde veya il merkezinde
bulunan okulların durumuna göre tespit edilir. Bir beldede çokprogramlı bir
lisemiz varsa, orada da haftada diyelim ki sadece 6 saatlik bir müzik dersi
varsa, orası için bir norm kadro belirlenir. Şimdi, norm kadroya göre bu hesabı
yaptığınız zaman, öğretmen ihtiyacı 130 000'e vesaire çıkar, çıkabilir. Yapılan
atamalar var, emekli olanlar var, bu sürekli farklı zamanlarda sorulan
soruların farklı cevaplarla muhatap olması, daha doğrusu farklı cevaplar
verilmesinden tabiî bir şey olamaz. Ancak, biz eğitimimizle ilgili olarak,
idealden söz ettiğimiz zaman diyoruz ki, sınıflarımızın da azamî 30 kişilik
olması lazım. Sınıfları azamî 30 kişiye göre hesapladığınız zaman, her sınıfta
mutlak surette tekli eğitim yapacağız, ikili öğretim olmayacak ve sınıflarda 30
öğrenci olacak; bu hesaba göre derslik ihtiyacınızı hesapladığınız zaman
karşınıza başka bir manzara çıkar, ikili öğretimin varlığını kabul ettiğiniz
zaman başka bir hesap çıkar. İdeale göre hesap yaptığımız zaman, şüphesiz ki,
Türkiye'de nasıl ki Adalet Bakanlığında şu kadar daha hâkime ihtiyaç varsa,
Sağlık Bakanlığında şu kadar daha fazla doktora ihtiyaç varsa, gerçek anlamda,
diyelim ki doktor başına düşen hastaya göre hesaplarsanız veya dava sayısına
düşen hâkim-savcıya göre hesapladığınız zaman, orada da farklı ihtiyaçlar
ortaya çıkabiliyorsa, Millî Eğitim Bakanlığında da ideal anlamda eğitim
yapılabilmesi için, norm kadro esas alındığı zaman eğitim yapılabilmesi için,
şüphesiz ki 100 küsur binden fazla öğretmene ihtiyaç vardır.
Arkadaşlar, biz, kadrolu
öğretmen ataması yaptık, sözleşmeli öğretmen ataması yapıyoruz, usta öğretici
adı altında ve vekil öğretmen ataması yapıyoruz; farklı statülerde öğretmen
ataması var. Son üç yılda, bir şekilde öğretim hizmetiyle görevlendirilen insan
sayısı 136 000 kişidir. Bunun bütün dökümünü, ben değerli arkadaşlarımla
paylaşabilirim. Kaldı ki, biz -şunu da ifade edeyim- bazı illerde taşımalı
eğitim yapıyoruz; bir beldemizde, diyelim ki bir İngilizce öğretmenimiz haftada
6 saat derse giriyor, 4 kilometre ötede bir başka okulumuz var, onun taşımasını
üstlenerek, oraya taşıdığımız zaman, onun hizmetinden daha iyi yararlanmış
olacağız. Bunu belli yerlerde pilot uygulama olarak devreye soktuk. Bu açıdan,
eğer 6 saatlik norm kadro üzerinden hesap yaparsanız, farklı sonuçlara ulaşmak
mümkündür.
Yine Sayın Özkan'ın,
özellikle Burdur TUREM'deki personelle ilgili sorusuna şöyle bir cevap vereyim:
Bu devirlerle birlikte, yani başka bakanlıklara ve kurumlara bağlı olup da
Millî Eğitim Bakanlığına bu okullarımızı devraldığımız zaman, hiçbir
personelimizin özlük hakkında bir kayıp olmayacaktır, herkes konumunu ve
statüsünü koruyacaktır. Bu, ayrıca yasada da belirtilmektedir, bununla ilgili
bir problem yok.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Geçiciler kadro alabilecekler mi Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, bir başka şey, Sayın Ensar Ögüt'ün öğretmen
atamalarıyla ilgili bir talebi vardı. 11 Haziran 2000'den sonra aslında göreve
başlayan ve batı illerimizde bulunan 18 000 öğretmenimiz, bizim iktidarımız
döneminde, yani tecrübeli öğretmenlerimiz, rotasyonla doğuya gönderilmektedir
ve bu çerçevede Ardahan İlimize de çok sayıda öğretmen gönderilmiştir ve son
iki yılda da biz bunu taviz vermeden uyguluyoruz, bundan sonra da uygulamaya
devam edeceğiz Sayın Ögüt, bunu da ifade edeyim.
Değerli arkadaşlarım, bir
hususu da özellikle belirteyim. Burada, özellikle öğretmen açıklarının
hesaplanmasında tekrar arkadaşlarımın dikkatini çekiyorum. Bana zaman zaman
bizim partimizden de, AK Partiden de birçok milletvekili arkadaşım geliyor,
norm kadroya göre şu kadar öğretmen açığı vardır şeklinde hesap yapılıyor. O
norm kadroya göre öğretmenlerin hepsini harfiyen atadığınız zaman diğer
öğretmenlerin ders ücreti, ekders ücreti alması mümkün olmaz. Bunu da
huzurunuzda ifade edeyim.
Teşekkür ederim.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Bakanım, doğu isyanı, darbeyle ilgili olarak yazılı mı cevap
vereceksiniz?
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Sayın Bakan, bana yazılı mı cevap vereceksiniz?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sizinki soru değil.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Teşekkür ederim Sayın
Bakanım.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1009
sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Haluk
Koç |
Osman
Kaptan |
Ali
Topuz |
|
Samsun |
Antalya |
İstanbul |
|
Orhan
Eraslan |
Halil
Akyüz |
|
|
Niğde |
İstanbul |
|
MADDE 10.- 29.3.1984 tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin (d) bendinde bulunan "adalet meslek okulları ile" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Koç?..
Konuşacaksınız, buyurun.
Sayın Koç, süreniz 5
dakika.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Burada, daha anlamlı
olacağını düşündüğüm için bu önergeyi verdim. "yer alan" ibaresi
"bulunan" ibaresiyle değiştirilirse daha anlamlı olabileceğine
inandım ve bunu, İçtüzükten doğan hakkım olarak verdim, onu ifade etmek
istiyorum; ama, bu arada, sizlerin de müsaadelerinize sığınarak değerli
arkadaşlarım, ortak olarak çok ciddi bir sorunu, bir konuyu, burada, artık,
karara bağlayalım.
Değerli arkadaşlarım,
bizi biz yapan kavramlarla ve bunların üzerinden hiçbirimiz siyaset yapmayalım.
Değerli arkadaşlarım,
olay çok ciddî. Ben, Sayın Bakanla böyle bir polemiğe girmek istemezdim, soru
sorarak; sadece ben değil, Sayın Şimşek, bugün Sayın Genel Başkanımız da grup
konuşmasında ifade ettiler. Merak eden arkadaşlarımıza, 2004 baskısı bu kitapla
ve burada, Gazi Mustafa Kemal'in Onuncu Yıl Nutku'yla, 2005 yılındaki aynı
bölümü merak ederlerse göstermek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bakın, Sayın Bakan bunlara cevap verirken "ofsayta düştüler"
filan gibi, böyle, bir bakan koltuğundan kullanılmaması gereken kelimelerle
ifade etti. Ben, Sayın Bakanın maksadının hâsıl olduğuna inanmıyorum değerli
arkadaşlarım, sizlerin de inanmamanızı istiyorum. Bunlar, bizim, bizi biz yapan
kavramlarımız.
İkinci konu: Doğu isyanı…
Ben, bunu, ülkem adına reddediyorum, ülkem adına reddediyorum!.. Söyler misiniz
bana, Anzavur İsyanına, bizim devrim tarihimizde "Batı İsyanı" diye
bir tanımlamada bulunan bir belge, bir kitap var mı? 1981 yılındaki bir ihtilal
hükümetinin ve başındaki dört cuntacının çıkardığı bir düzenlemeye sığınarak,
burada onu, demokratik bir sivil hükümetin Sayın Millî Eğitim Bakanının gerekçe
göstermesini kabul etmek mümkün mü değerli arkadaşlarım?! Bırakın iktidarı
muhalefeti, lütfen…
Değerli arkadaşlarım,
"doğu isyanı" tanımı yanlıştır. Ben, Ağrı'nın, Kars'ın, Sarıkamış'ın,
Erzurum'un, Muş'un, Van'ın, Bitlis'in, Bingöl'ün Rus ve Ermeni işgaline karşı,
Gaziantep'in, Şanlıurfa'nın, Kahramanmaraş'ın Fransız işgaline karşı direnişlerini
ve verdikleri mücadeleyi hiçbir zaman unutmam, hiçbirimiz unutamayız. Doğu
isyanı!.. Ne demek doğu isyanı?! Yakın siyasî tarihte belli, İngiliz harp
dairesinin kayıtlarında belli, Şeyh Sait'i din istismarı yoluyla, önce Nasturi
ayaklanmasını etnik temelde, daha sonra Şeyh Sait isyanını dinsel temelde
çıkartan İngiliz ajanları da belli, hedefleri de belli; cumhuriyeti ulus devlet
olmaktan uzaklaştırmak, bölüp, parçalamak. Aynı bugün birilerinin emelinde
olduğu gibi, bölüp, kaynakları kullanmak, emperyalizmin o dönemde hedefiydi, şu
anda da hedefi. Onun için "Türk Milleti" lafından kimse korkmasın,
kimse çekinmesin değerli arkadaşlarım ve ilköğretim 8 inci sınıfını bitiren bir
çocuk… "Efendim, biz bu deyimi lise kısmına aldık, ofsayta düştünüz..."
kimse ofsayta düşmedi Sayın Bakan; 13-14 yaşındaki çocuğumuz, liseye gitmezse,
bu bilgiden mahrum mu kalacak?! Bazı isimleri karıştırmayalım, bazı isimleri
tartışmaya açmayalım; doğu isyanı, demin de söyledim, bir kere daha tekrar
ediyorum, Anzavur adındaki, haini, batı isyanı diye mi geçiyor kayıtlarda?!
Değerli arkadaşlarım,
bazı şeyleri söylerken, lütfen, bir kere daha ben Sayın Bakandan istirham
ediyorum, bunların üzerinden siyaset olmaz. Bu kitabı düzeltin Sayın Bakan,
bundan çekinmeyin.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Koç.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, ben söz almak istiyorum.
BAŞKAN - Konuyla ilgili
bir açıklama mı yapacaksınız Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, ben, kürsüden konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hayır, yani,
konuyla ilgili bir açıklama yapacaksınız, bu konuyla ilgili…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, kısa bir
açıklama rica ediyorum.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeyle ilgili
olarak zaten ben Hükümet adına bir söz almamıştım, bu hakkımı da kullanıyorum.
Burada konuşma yapan
değerli bir arkadaşımız, efendim, ortaöğretim yurtlarına çok fazla ihtiyaç
olduğunu ve bu hükümetin bu konuda ne yaptığını ifade etti, "800 küsur
ilçenin hepsinde buna ihtiyaç var" dedi.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bakın, bizim iktidara geldiğimiz günden bu yana, 105 adet
ortaöğretim yurdu açılmıştır ve faaliyete sokulmuştur, 105 adet ve ben, değerli
arkadaşlarımın bu rakamı geçmişle, geçmiş seksen küsur yılla mukayese etmesini
özellikle istirham ediyorum.
Değerli bir arkadaşım
iaşe bedelini dile getirdi. İaşe bedeli, gerçekten, bizim yatılı ilköğretim
bölge okullarımızda, pansiyonlu okullarımızda çok düşüktü; ancak, bakın, bu
iaşe bedeli, enflasyon oranının yüzde 7,5 olduğu, yüzde 8 hesaplandığı bir
ortamda, bu yıl, 2006 bütçesinde bizim hükümetimiz tarafından yüzde 100
artırılıyor arkadaşlar, iaşe bedeli, yüzde 100 artırılıyor.
Bakın, ortaöğretim
öğrencilerine ve ilköğretimin ikinci kademesine verilen burslar var
biliyorsunuz. Biz göreve başladığımız zaman bu burslar 13 000 000 Türk Lirası
idi, şu anda 42 000 000 Türk Lirasıdır. Hem verilen burs miktarı adet olarak
artırılmıştır, iki misline çıkarılmıştır, hem de 13 000 000'dan 42 000 000'a çıkarılmıştır, ki, yüzde
200'den fazla bir artış ifade eder bu.
Bir başka şey, bir
arkadaşımız, "efendim, 2005-2006 kitapçığını herhalde
çıkarmayacaklar…" Yok, merak etmeyin, geçen yılki ocak ayında çıktı, bu
sene yine çıkacak.
"Okulöncesi eğitim
yüzde 15'ten fazla değildir" denildi. Arkadaşlar, okulöncesi eğitimdeki
oran, şu anda yüzde 20'yi aştı. Şimdi, illerimizde, valilerimiz,
kaymakamlarımız, millî eğitim müdürlerimiz ve okulöncesi eğitime çocuklarını
gönderen insanlar bunu çok iyi biliyor.
Şimdi, ben, özellikle bu
katsayıyla ilgili meseleye temas etmeyeceğim; sizlerle bunu çok konuşacağız,
yarın da bu konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapacağım. Onunla ilgili
herhangi bir endişeniz olmasın; ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz.
"Okullarımızda
hizmetli sayısı azdır" dedi değerli arkadaşım; doğru söylüyor; ciddî
manada hizmetli açığı var; ama, biz, bunu, hizmet satın alarak, okullarda
hizmet satın alarak çözme yoluna gidiyoruz. Birçok il özel idaremiz bu konuda
ihale süreçlerini başlatmışlardır, bir kısmında bu uygulanmaktadır ve okullar,
eskiye nazaran, çok daha güzel temizlenmektedir.
Son olarak şunu
söyleyeyim: Sayın Haluk Koç'un bir ifadesine katılıyorum: Bizi biz yapan
değerler üzerinden, kavramlar üzerinden, ne olur, siyaset yapmayalım. Değerli
milletvekili arkadaşlarım, ben buna katılıyorum.
Bakın, huzurunuzda bir
şeyi daha ifade edeyim: Bir arkadaşımız, benim, türban ve sair üçgeninde gidip
geldiğimi söyledi. Atatürk, Atatürkçülük üzerine, biz, bu konularda, bizi biz
yapan, milleti millet yapan bizim ortak paydalarımız, ortak değerlerimiz
üzerinde son derece hassasız ve bu konular üzerinden siyaset yapılmasını da
küçüklük addediyoruz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Bunu
düzeltin Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama, ben size şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar…
HALUK KOÇ (Samsun) - Bunu
düzeltin Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Biz, bakın, din üzerinden, imam-hatip üzerinden,
türban üzerinden, Atatürk üzerinden siyaset yapmıyoruz. Siz, bu konular
üzerinden bize muhalefet yapıyorsunuz, siz farkında mısınız bunun?! (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yapmayın Sayın Bakan, yapmayın! Açık olsanız…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bakın, ben, Sayın Baykal'ın, Onuncu Yıl
Nutkunun 8 inci sınıf ilköğretim kitabından çıkarıldığıyla ilgili bugün Grupta
yaptığı konuşmanın son bölümünü okuyorum size: "Millî Eğitim Bakanlığı
ders kitabında yıllarca biz öğretirken, bizden öncekiler, sonrakiler, herkes
öğretirken, sen, sen Sayın Başbakan, iktidara geldikten sonra niye bunu
çıkarıverdin, niye çıkarıverdin Sayın Başbakan. Gelmiş Talim Terbiye Kuruluna
bunu çıkarmış, kaste mahsus da çıkarmış…" Bunlar hoş şeyler değil değerli
arkadaşlar.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- O bürokrat bakanın bürokratı değil mi, Başbakanın bürokratı değil mi,
hükümetin bürokratı değil mi?!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Evet, bu hükümet döneminde yapılan bütün icraattan,
ben, Millî Eğitim Bakanlığında yapılan bütün icraattan sorumlu insanım,
Başbakan bundan sorumlu insandır; ama, ben, tekrar ifade ediyorum, kitabın adı
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Atatürkçülük kitabı. Baştan sona kadar
Gençliğe Hitabe ile başlar…
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
bir dakikanızı rica edeyim… Sayın Bakanım bir dakikanızı istirham edeyim;
çünkü, şu anda saat 20.00'ye 2 dakika var, ben, Genel Kuruldan bir onay alayım.
Sayın milletvekilleri,
maddenin görüşmelerinin sonuna geldik. 10 uncu maddenin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Lütfen konuşmanızı
tamamlayın Sayın Bakanım.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tekrar altını çiziyorum: Bakın,
Sosyal Bilgiler kitabında, Yurttaşlık Bilgisi kitabında, edebiyat ders
kitaplarında, Türkçe ders kitaplarında…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakan, kitaplar burada; değiştirmeyin!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın efendim, ben kitabı da gösterdim biraz önce.
…onlarca sefer bu
kavramlar geçer, Onuncu Yıl Nutku da
geçer. Bakın, konuyla ilgisi olması hasebiyle hangi okuma parçası konulacaksa o
konulmuştur.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bir başka, doğu isyanı, Şeyh Sait isyanına gelelim. Bakın, Sayın
Baykal bununla ilgili olarak da diyor ki; bu olayı devletin terminolojisiyle
mi, Tayyip Erdoğan'ın terminolojisiyle mi anlatacağız anlamına gelecek bir şey
söylüyor.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başbakan cevap verir...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - 1981 yılında böyle bir karar alınmıştır ve bu,
değiştirilmemiştir. Devlette devamlılık vardır.
Ben, size şunu
söyleyeyim: Her türlü darbenin karşısında oldum, darbenin hazırlattığı
Anayasaya ret oyu verdim ve darbeciler konusunda, darbe konusunda, sivil
demokratik yönetim konusunda en az sizin kadar hassasız, sizden daha hassasız,
bundan emin olabilirsiniz. Ancak, değerli arkadaşlar, bakın, ben bir şey
söyledim...
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Bakan, geçen yıl niye değiştirmediniz?!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben bir şey söyledim arkadaşlar...
Değerli arkadaşlar,
bakın, müsaade eder misiniz.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Müsaade sizin. Tabiî müsaade edeceğiz. Geçen yıl değiştirseydiniz...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar...
Sayın Şimşek, dinler
misiniz beni.
Dedim ki, bakın, şu anda,
doğu ve güneydoğuda bir problem yaşanıyor.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, buna, yıllardır güneydoğu meselesi deniliyor. Şimdi, güneydoğu meselesi
dendiği zaman, biz, güneydoğu halkını dışlıyor muyuz, güneydoğu halkına bir
başka muamele mi yapıyoruz?!
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Öyle anlaşılıyor.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Allahaşkına, doğu ve güneydoğuda, doğu ve güneydoğu
insanının, Çanakkale'de batıdaki insanlarla birlikte, İstiklâl Harbinde batıdaki
insanlarla birlikte, bütün tarih boyunca bu ülkenin ne kadar büyük bir ruh ve
gönül beraberliğiyle bir arada olduğunu biz sizin kadar bilmiyor muyuz?! Kusura
bakmayın.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Bilseniz, bunu yapmazsınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN
ÇELİK (Devamla) - Ama, güneydoğu meselesi dediğiniz zaman, nasıl ki, bu bir
bölücülük, bir ayırımcılık, farklı muamele değilse, bunu dediğiniz zaman da,
Doğu halkına karşı bir...
Bakın, burada da bir şey
var; doğu isyanı olarak gençlerimize öğretiyoruz. Biz, sanki, bununla, bütün
doğu insanına karşı bir cephe almışız gibi bir hava estiriliyor.
Değerli arkadaşlar, doğu
halkı bizi sizden çok iyi anlıyor. Doğu halkı bize oy veriyor; size doğuda oy
falan verilmiyor. Kusura bakmayın. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
bakın, bu konularda -tekrar altını çiziyorum- din konusunda...
HALUK KOÇ (Samsun) - Biz
neden bahsediyoruz, siz neden bahsediyorsunuz?!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - ...din konusunda, ortak değerlerimiz konusunda
-tekrar altını çiziyorum- bu konular üzerinden siyaset yapmak gerçekten
küçüklüktür, gerçekten basit hesaptır.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Bunu aynen size iade ediyoruz. Aynen size iade ediyoruz. Siz yapıyorsunuz.
Siz yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
lütfen.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Bakan, saygılı ol!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben herkese saygılıyım. Ben genel olarak söylüyorum,
sizi kastetmedim.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Kürsüyü istismar ediyorsun.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
lütfen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Kim yaparsa, küçüklük yapar. Kim yaparsa yapsın,
küçüklük yapar. Bakın...
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Kürsüyü istismar ediyorsun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Koç biraz önce demedi mi ki "bu bizi biz
yapan değerler üzerinden siyaset..." Aynı şeyi söylüyorum. Bizi biz yapan
değerler üzerinden günlük polemik yapmak, günlük siyaset yapmak küçüklüktür.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakan, bunu düzeltecek misiniz?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama, bunun üzerinden muhalefet yapmak da küçüklüktür.
Saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakanı alkışlarken iki defa düşünün!
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
10 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince, 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarılarını görüşmek için, 14
Aralık 2005 Çarşamba günü saat 11.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.06
VIII.- KİT
KOMİSYONU RAPORU
1.- Kamu
İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 2002-2003 yıllarına ilişkin komisyon
raporu (x)