BIM 2 5 2006-01-17T09:26:00Z 2006-01-17T09:26:00Z 68 44417 253178 TBMM 2109 506 310920 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22       CİLT: 102                                               YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

30 uncu Birleşim

13 Aralık 2005 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp Güney'in, devletten yeterli ödenek alamayan yataklı sağlık kuruluşlarının sıkıntılarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı

2.- Ordu Milletvekili İ. Sami Tandoğdu'nun, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'nın trafik sorununa ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının, açık bulunan başkanvekili seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/942)

2.- (10/322, 323, 324 ) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/941)

3.- TBMM Başkanlığınca esas komisyon olarak İçişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına havale edilmiş olan Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/746), Avrupa Birliği müktesebatını ilgilendiren boyutunun olması nedeniyle  Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna da havale edilmesine ilişkin, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanlığı tezkeresi (3/944)

4.- Malatya Milletvekili Ali Osman Başkurt'un, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/348)

5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/349)

6.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar ve Bahreyn'e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/943)

7.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/525) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/346)

8.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/582) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/347)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Niğde Milletvekili Mahmut Uğur Çetin ve 22 milletvekilinin, elma üreticilerinin ve elma yetiştiriciliğinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)

2.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 49 milletvekilinin, turizm tesislerinden alınan sosyal ve teknik altyapı katkı payı kaynağı konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329)

3.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 32 milletvekilinin, Amerikan Haber Alma Örgütünün ülkemizde hukukdışı bazı faaliyetlerde bulunduğu yönündeki iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/330)

IV.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grup önerisi

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, Başbakan ve bakanlara sataşması nedeniyle konuşması

VI.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji, Plan ve Bütçe ile Çevre Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı:920)

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009)

VIII.- KİT KOMİSYONU RAPORU

1.- Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 2002-2003 yıllarına ilişkin komisyon raporu

IX.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki turizm tesislerinin altyapı sorunlarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8626)

2.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, bölünmüş yol kamulaştırma bedellerinin ödenmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9591)

3.- İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, Japonya'daki bir fuarda kurulan Türkiye standına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/9602)

4.- Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, imam kadrosundan naklen atanan personele ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9620)

5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, tamamlanmamış yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9629)

6.- Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, Diyarbakır Evi onarımına ve Silvan Kalesi projesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/9678)

7.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İstanbul-Kartal'daki bazı okullarda özel sınıf uygulaması iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/9692)

8.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, öğretmenlik kariyer basamaklarıyla ilgili düzenlemeye ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/9698)

9.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bir yöredeki kanser riskine karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/9708)

10.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Türk firmalarına "CE" işareti verme yetkisi tanınmamasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/9723)

11.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, yatırımları teşvik düzenlemesinin bazı sonuçlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/9725)

12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/9793, 9794)

* Ek cevap

13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/9795)

14.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/9796)

15.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bakanlık yemekhanesiyle ilgili bir uygulamaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9827)

16.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Ankara'daki bir kolejin öğrenci servis araçlarının yaptığı kazalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9836)

17.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Hakkı AŞKAR'ın, emniyet bürokratı ve eşlerine ait araçlara kaç kez trafik cezası uygulandığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9840)

18.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Sakal-ı Şerif'in Atatürk Havalimanına getirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/9843)

19.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, öğretmenlik kariyer basamakları düzenlemesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/9872)

20.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Fevziye Köyündeki heyelan riskine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9915)

21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Harmancık Devlet Hastanesinin onarımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/9916)

22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9935)

23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bitlis İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9938)

24.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bingöl İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9940)

25.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9941)

26.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kars İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9942)

27.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kilis İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/9947)

28.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10671)

29.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10673)

30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10674)

31.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/10675)

32.- Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem CANTİMUR'un, el halısı ithalatına,

- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Nemrut İskeleler Bölgesinin limana dönüştürülme çalışmalarına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/10843, 10844)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

 

Elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 13 Aralık 2005 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 15.25’te son verildi.

 

 

 

 

 

 

Sadık Yakut

 

 

 

TBMM Başkanı Vekili

 

 

Ahmet Küçük

 

Harun Tüfekci

 

Çanakkale

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


No.: 43

II.- GELEN KÂĞITLAR

9 Aralık 2005 Cuma

 

Sözlü Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, çocuk kaçırma olaylarına karşı alınacak önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) sözlü soru önergesi (6/1612) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

2. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, İzmir'in Bergama İlçesinde yürütülen siyanürle altın arama faaliyetinin çevre sağlığına etkilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1613) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

3. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, yurt ve yuvalarda çocuk muhbirleri olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) sözlü soru önergesi (6/1614) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

4. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bölünmüş yol projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1615) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

5. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, İstanbul Altın Borsasının çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) sözlü soru önergesi (6/1616) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

6. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, Antalya-Gazipaşa'daki Gökçeler Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1617) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

7. - Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın güvenliğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/1618) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

8. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, Fransa'daki olaylar hakkındaki bir değerlendirmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1619) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, TMSF'ye devredilen bankaların devlete olan maliyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10982) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

2. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, kamuda taşeron aracılığıyla çalıştırılan kişilere ve kadrolu eleman sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10983) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

3. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, "2B" olarak bilinen arazilerin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10984) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

4. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki taş ocağı faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10985) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de sele karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10986) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

6. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de muhtemel sel felaketlerinde kurtarma ve yardım için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10987) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

7. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Türkiye'de yaşayan AB vatandaşlarının yerel seçimlere katılmasını sağlayacak hukuki düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10988) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

8. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Kızılayın verdiği öğrenci kredilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10989) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

9. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, TMSF yönetimindeki şirketlerin çalışanlarına sendika üyeliği konusunda baskılar yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10990) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

10. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Çorum Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10991) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

11. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, insan hakları ihlalleri için özel bir hat kurulup kurulamayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10992) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

12. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Millî Güvenlik Siyaset Belgesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10993) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

13. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10994) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

14. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, konut edindirme yardımı hesaplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10995) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

15. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, çimento fiyatlarındaki artışa ve rekabet mevzuatı ihlallerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10996) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

16. - Ankara Milletvekili Bayram Ali MERAL'in, Emekli Sandığı gayrimenkullerinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10997) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

17. - Ankara Milletvekili Bayram Ali MERAL'in, konut edindirme yardımı hesaplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10998) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

18. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir Kültür ve Turizm Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10999) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

19. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Kara Kuvvetleri Komutanlığı brövesindeki değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11000) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

20. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın bir beldesindeki taş ocağı işletme başvurularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11001) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

21. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü hakkındaki suçlamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11002) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

22. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, sigara ve içki yasağı uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11003) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

23. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, askeri sosyal tesislerde kâr oranının artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11004) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

24. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11005) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

25. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, İzmir'in Gerence Koyu'ndaki balık çiftliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11006) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

26. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, Gaziantep'te vekaleten görev yapan yöneticilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11007) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

27. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11008) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

28. - İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL'un, Hükümet üyelerinin danışmanlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11009) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

29. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir şahsın gönderdiği mektuba ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11010) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

30. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Çorum Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11011) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

31. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, sosyal güvenlik kuruluşlarının sağlık harcamalarına ve Hazine transferlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11012) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

32. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Van İliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11013) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

33. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11014) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

34. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Burdur Devlet Hastanesinin tadilatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11015) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

35. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Burdur-Bucak'taki Tekel Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11016) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

36. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bir şahsın gönderdiği mektuba ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11017) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

37. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bazı ekonomik verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11018) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

38. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, faiz ödemelerine ve sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11019) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

39. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 5084 sayılı Kanunda yapılan değişiklikten sonra gerçekleşen yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11020) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

40. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanının bir toplantıya katılıp katılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11021) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

41. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Doğu Anadolu Turizm Odaklı Kalkınma Projesine ve kış olimpiyatları hazırlıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11022) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

42. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, TEKEL'in bazı uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11023) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

43. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11024) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

44. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Çorum Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11025) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

45. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, gündemdeki bazı tartışma konularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11026) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

46. - Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11027) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

47. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, İstanbul-Beykoz Kaymakamı hakkındaki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11028) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

48. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, yurt dışına yaptığı resmi ziyaretlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11029) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

49. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, bir trafik polisinin bir kangal köpeğini vurması olayına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11030) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

50. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Kızılay'ın Rize Teşkilatına kayyum olarak atananlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11031) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

51. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11032) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

52. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Hakkâri olaylarının Başbakanlık Teftiş Kurulunca soruşturulmasının sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11033) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

53. - İstanbul Milletvekili Hasan AYDIN'ın, AİHM'nin bir kararına yönelik açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11034) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

54. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın, AİHM'nin bir kararıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11035) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

55. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN'ın, terör olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11036) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

56. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya Adliye Sarayı inşaatının yer seçimine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11037) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

57. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi yönetimi hakkındaki soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11038) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

58. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısının intiharına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11039) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

59. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısının intiharına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11040) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

60. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de sele karşı alınan önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11041) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

61. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, Latife Hanım Köşkünün tapu kayıtlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11042) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

62. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, TOKİ konutlarının tapu harcında vadeli satış fiyatının esas alınmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11043) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

63. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa çevre yolundaki bir köprülü kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11044) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

64. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Afyonkarahisar'da yapılan deprem konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11045) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

65. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, depremden zarar gören bir köy okulunun güçlendirilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11046) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

66. - Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, Tokat-Almus yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11047) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

67. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Hamidiye Köyü cami minaresinin yeniden inşasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11048) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

68. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Orhangazi-Yeniköy yolunun genişletilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11049) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

69. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11050) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

70. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, emeklilere yönelik çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11051) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

71. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Tekirdağ'daki çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11052) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

72. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11053) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

73. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara İlindeki akarsuların kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11054) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

74. - Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli-Derince'de depolanmış atıklara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11055) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

75. - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11056) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

76. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, av turizmi gelirlerine ve av hayvanlarının korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11057) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

77. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, kanatlı hayvan avcılığındaki yasaklamaya ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11058) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

78. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, orman kadastrosuna ve 2B olarak bilinen arazilerin durumuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11059) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

79. - İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı ÖZBEK'in, İstanbul'un Beykoz İlçesinde makta uygulamasının durdurulmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11060) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

80. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Şükriye Köyünün makta kullanımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11061) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

81. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, İskenderun Körfezinde batan yabancı gemiye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11062) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

82. - İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, bir Rum milletvekilinin Kıbrıs'ta Yeşil Hattı geçerek gerçekleştirdiği eyleme ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11063) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

83. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Gümrük Birliğinde uğranılan zarara ve AB'den alınan fonlara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11064) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

84. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, AİHM kararlarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11065) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

85. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, AİHM'nin bir kararına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11066) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

86. - Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, TMSF'nin el koyduğu bazı şirketlerin yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11067) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

87. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, bir hukuk bürosunca yapılan sulh sözleşmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11068) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

88. - Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞ'ın, TMSF'nin alacak satış ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11069) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

89. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, futbol üçüncü ligi ve amatör ligdeki kulüplerin mali durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11070) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

90. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Oba Beldesindeki stadyum inşaatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11071) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

91. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, kamu personel sistemine ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11072) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

92. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Kamu Personeli Kanunu Tasarısı taslağına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11073) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

93. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, kış olimpiyatları hazırlıklarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11074) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

94. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, İsviçre ile yapılan futbol karşılaşmalarındaki olaylara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11075) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

95. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konyaspor'un bir karşılaşmasıyla ilgili kararlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11076) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

96. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir Ziraat Bankası şubesindeki zimmet soruşturmasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11077) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

97. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, AB ortak para birimine geçilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11078) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

98. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, bir Ziraat Bankası şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11079) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

99. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, cari işlemler açığının oluşturduğu riske ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11080) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

100. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, SHÇEK kurumlarının yönetimine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11081) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.2005)

101. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, çocuk muhbirleri bulunduğu açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11082) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

102. - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, SHÇEK'in gayrimenkullerine ve hizmet alımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11083) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

103. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların korunmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11084) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

104. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Varsak Beldesindeki kimsesizler yurdu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11085) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

105. - İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU'nun, Mardin İl Sosyal Hizmetler Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11086) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

106. - Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, enerji fiyatlarındaki artışın sanayi sektörüne etkisine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11087) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

107. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, ihalesiz iş verdiği için hakkında rapor düzenlenen bürokratlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11088) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

108. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir hukuk bürosu ile yapılan sözleşmelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11089) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

109. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir doğalgaz projesi ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11090) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

110. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11091) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

111. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, BOTAŞ'ın, doğalgaz ithalatına ve mali göstergelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11092) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

112. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11093) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

113. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11094) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

114. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Mavi Akım doğalgazının İsrail'e ulaştırılacağı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11095) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

115. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Proje Direktörlüğü personeline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11096) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

116. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir Sayıştay raporuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11097) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

117. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Mavi Akım Sözleşmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11098) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

118. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, BOTAŞ'a şifahi talimat verildiği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11099) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

119. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, sanayide kullanılan doğalgaz fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11100) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

120. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki taş ocağı faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11101) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

121. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Batı Karadeniz'deki sondaj platformlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11102) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

122. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin KPSS sonuçlarına göre atama yapmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11103) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

123. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, asayiş olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11104) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

124. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Şükriye Köyünün sulama suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11105) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

125. - İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yabancı yatırım yapılacak arazisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11106) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

126. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, havalimanlarında görevli Emniyet teşkilatı personeline havacılık tazminatı ödenip ödenmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11107) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

127.                - Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, Dinar Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11108) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

128. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11109) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

129. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresinin Büyükşehir Belediyesine borç vermesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11110) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

130. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresinin bir uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11111) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

131. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Ankara Büyükşehir Belediyesine yeni bağlanan köylere götürülen hizmetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11112) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

132. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerindeki personel hareketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11113) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

133. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bazı araziler üzerindeki uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11114) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

134. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, yeni kurulacak ilçelerle ilgili çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11115) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

135. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya-Beyreli Köyünün su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11116) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

136. - Mersin Milletvekili Ersoy BULUT'un, bir polisin çatışma sırasında DYP Genel Başkanı ile telefonla görüşmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11117) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

137. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'da yapılması planlanan spor kompleksine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11118) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

138. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Antalya-Alanya-Tosmur Beldesindeki imar uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11119) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

139. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki bazı köy yollarının yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11120) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

140. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya-İbradı Hükümet konağı projesinin ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11121) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

141. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, İzmir'in Karşıyaka İlçesindeki bazı alanlara baz istasyonu yerleştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11122) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

142. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11123) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

143. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'de muhtemel sel felaketlerinde kurtarma ve yardım için alınacak önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11124) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

144. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, Latife Hanım Köşkünün kamulaştırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11125) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

145. - Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, Çorum Belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11126) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

146. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin gıda yardımlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11127) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

147. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın Yenişehir İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11128) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

148. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın Orhaneli İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11129) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

149. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın Harmancık İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11130) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

150. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın Gemlik İlçesindeki bir yolun yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11131) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

151. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Beyşehir Belediyesiyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11132) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

152. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Adana-Seyhan Belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11133) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

153. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, bazı belediyelerin içki yasağı uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11134) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

154. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Diyarbakır'da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaşanan bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11135) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

155. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, taşınmaz kültür varlıklarının onarımı kapsamında Antalya'ya kaynak ayrılmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11136) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

156. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki bazı müzelere yönelik usulsüzlük iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11137) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

157. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya Devlet Opera ve Balesi personeline ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11138) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

158. - Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, kış olimpiyatları hazırlıklarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11139) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

159. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, THY'nin kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11140) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

160. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, korunmaya muhtaç çocuklara hizmet verecek eğitim kurumlarına vergi indirimi sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11141) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

161. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, özelleştirilen Elazığ Ferrokrom İşletmesi personelinin istihdamına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11142) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

162. - Bitlis Milletvekili Edip Safder GAYDALI'nın, Yarımca Porselen ve Erdemir özelleştirmelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11143) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

163. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bir bürokratı hakkındaki iddiaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11144) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

164. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Şükriye Köyündeki trafonun yerinin değiştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11145) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

165. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'nin İkizdere İlçesinde taşımalı eğitim uygulaması sebebiyle boşaltılan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11146) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

166. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Erzurum İl Millî Eğitim Müdürü hakkında tesis edilen işlemlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11147) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

167.                - Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, Zonguldak'ın köylerindeki eğitim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11148) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

168. - İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, depremde hasar gören bir okula ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11149) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

169. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Burdur Yeşilova Öğrenci Pansiyonu inşaatı ihalesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11150) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

170. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Varsak Beldesinin okul ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11151) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

171. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, görev yerleri değiştirilen öğretmen ve yöneticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11152) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

172. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın Hanak İlçesindeki öğrenci yurdu inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11153) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

173. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, görevden alınan taşra teşkilatı yöneticilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11154) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

174. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, bir şahsın gönderdiği mektuba ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11155) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

175. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKCİOĞLU'nun, Antalya-Manavgat Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11156) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

176. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKCİOĞLU'nun, sözleşmeli öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11157) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

177. - Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKCİOĞLU'nun, Anadolu Lisesine dönüştürülen okulların öğretmenlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11158) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

178. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, okullardaki bilgisayar oranına ve derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11159) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

179. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Türkçe öğretmenliğine yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11160) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

180. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, Anadolu Lisesine dönüştürülen okullara atanan öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11161) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

181. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, ders kitabı olarak kullanılan bir kitaba ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11162) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

182. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'de depreme dayanıklı olmayan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11163) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

183. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, bir ilköğretim okulu öğretmeni hakkındaki bir iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11164) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

184. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun Tekirdağ Lüleburgaz Kadın Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesinin Devlet Hastanesine bağlanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11165) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

185. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, APK Daire Başkanlığınca bastırılan bir kitaba ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11166) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

186.                - Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, Zonguldak'ın, köylerinin sağlık ocağı ve sağlık evi ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11167) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

187. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, sağlık hizmetlerine ve sağlık harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11168) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

188. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, devredilen SSK personeline ve ilaç fabrikalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11169) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

189. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Kütahya Simav Devlet Hastanesinin bazı sağlık hizmetlerini özel sektörden karşılamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11170) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

190. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, organ nakline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11171) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

191. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bürokrat atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11172) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

192. - Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, Tıp Kurumu Verem Raporundaki iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11173) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

193. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Kocaeli İlinin yanık ünitesi ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11174) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

194. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana'da yeni yapılan devlet hastanesinin ne zaman hizmete açılacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11175) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

195. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, TSE'nin biyodizel standardına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11176) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

196. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TSE'nin gıda ürünleriyle ilgili hazırladığı yeni bir standarda ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11177) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

197. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi üyeliğine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11178) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

198. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, TSE'nin araçlarla ilgili bazı işlemlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11179) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

199. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, pancarda kota uygulamasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11180) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

200. - Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin, pancarda kota uygulamasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11181) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

201. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Ereğli Şeker Fabrikasının yönetimiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11182) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

202. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Köy Merkezli Tarımsal Üretime Destek Projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11183) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

203. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, kuş gribinin kümes hayvancılığı sektörüne etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11184) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.11.2005)

204. - Kırıkkale Milletvekili Halil TİRYAKİ'nin, Kırıkkale'de yapılan hayvancılık desteklemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11185) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

205. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, bir şahsın ithal ettiği mısırların TMO silolarında depolandığı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11186) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

206.                - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, AB sürecinde tarım sektörünün durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11187) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

207. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, ipekböceği ve ipek üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11188) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.11.2005)

208. - Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın, İstanbul'daki havalimanlarının yeterliliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11189) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

209. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk Telekomun ADSL fiyat tarifesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11190) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.11.2005)

210. - Çorum Milletvekili Feridun AYVAZOĞLU'nun, Merzifon Askerî Havalimanının sivil hava ulaşımına açılıp açılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11191) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2005)

211. - Bitlis Milletvekili Edip Safder GAYDALI'nın, Haydarpaşa Limanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11192) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

212. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki kablo TV ve internet hizmetlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11193) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

213. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Türk Telekomun sulh sözleşmesine konu alacaklarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11194) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

214. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, İzmir Liman İşletmesi personelince kurulan kooperatifle ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11195) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

215. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, TCDD Eskişehir Eğitim Merkezine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11196) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2005)

216. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Ankara hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11197) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

217. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik'e bağlı bazı köylerin baz istasyonu ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11198) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2005)

218.                - Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, Dinar Belediye Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11199) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.11.2005)

219. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Kara Kuvvetleri Komutanlığının amblemindeki değişikliğe ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11200) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2005)

220. - İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11202) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

221. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, Dışişleri Bakanının Suriye ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11203) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

222. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, bir bürokratın sözde Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili ifadelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11204) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

223. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'nin organize sanayi bölgesi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11205) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

224. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, uluslararası tahkime götürülen sözleşme ve davalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11206) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

225. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, Vilayetler Hizmet Birliğinin yaptırdığı bilgisayar programına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11207) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

226. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11208) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

227. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesindeki bazı öğretim üyelerinin istifasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11209) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

228. - İstanbul Milletvekili Halil AKYÜZ'ün, bir gazetede çıkan bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11210) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

229. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, emlak vergisi birim fiyatlarının belirlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11211) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

230. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir zanlının serbest bırakılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11212) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

231. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, tutuklu ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11213) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

232. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11214) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

233. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, yapılardaki beton değerleri ve dayanıklılık ölçümüne ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11215) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

234. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/11216) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

235. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'nın Alanya İlçesinin arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11217) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

236. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11218) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

237. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF kontrolündeki bir yayın grubunun bir televizyon kanalıyla ilişkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11219) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

238. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/11220) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

239. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Türkiye-İsviçre karşılaşmasındaki olayların değerlendirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11221) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

240. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, spor dallarındaki başarı durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11222) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

241. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/11223) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

242. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Borualan sınır kapısının açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11224) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

243. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/11225) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

244. - Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, Malatya Çocuk Yuvasındaki çocukların sağlık durumuna ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11226) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

245. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, SHÇEK'in Ankara Büyükşehir Belediyesiyle yaptığı protokole ve SHÇEK taşınmazlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11227) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

246. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/11228) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

247. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Burdur-Yeşilova-Değirmendere Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11229) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

248. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Elbistan'da faaliyete geçecek termik santrale ve enerji açığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11230) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

249. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Babasultan Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11231) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

250. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Nilüfer-Güngören Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11232) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

251. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhaneli-Göynükbelen Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11233) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

252. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Durhasan Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11234) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

253. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Karacabey-Gölecik Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11235) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

254. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Kınık Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11236) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

255. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhaneli-Karıncalı Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11237) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

256. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Nilüfer Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11238) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

257. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Çınarcık Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11239) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

258. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-İznik-Mahmudiye Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11240) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

259. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Gedikler Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11241) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

260. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Gemlik-Büyükkumla Köyü Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11242) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

261. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Yenişehir-Çiçeközü Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11243) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

262. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Keles-Dağdibi Göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11244) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

263. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Yenişehir-Boğazköy Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11245) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

264. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Bingöl-Kiğı Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11246) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

265. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11247) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

266. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresinin sayaç ve atık su bedeli uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11248) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

267.                - Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, Zonguldak'ın köylerinin yol ve içme suyu sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11249) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

268. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya İl merkezindeki hız kasislerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11250) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

269. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Hakkâri Valisinin bazı açıklamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11251) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

270. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, belediyelerin sağlık kuruluşlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11252) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

271. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11253) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

272. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, korsan yayınlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11254) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

273. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Sakal-ı Şerif'in yurtdışına çıkarılacağı iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11255) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

274. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Muğla İlindeki müzelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11256) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2005)

275. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Nevşehir ve çevresindeki turizm çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11257) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

276. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11258) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

277. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, bazı uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11259) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

278. - Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın, Ümraniye Belediyesinin Çanakkale Savaşı hakkında hazırlattığı bir çizgi filme ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11260) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

279. - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Türk Silahlı Kuvvetlerine uçak alımına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11261) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

280. - Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, sözleşmeli personelin sosyal güvencesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11262) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

281. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11263) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

282. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'nın bazı ilçelerinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11264) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

283. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki bir hastaneye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11265) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

284. - Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, özel sağlık kuruluşlarının ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11266) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

285.                - Zonguldak Milletvekili Nadir SARAÇ'ın, Zonguldak'ın Gökçebey İlçesinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11267) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

286. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11268) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

287. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bir kanser ilacının bedelinin karşılanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11269) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

288. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, bal ürünlerinin denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11270) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2005)

289. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11271) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

290. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, kanatlı hayvan dağıtımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11272) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

291. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11273) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

292. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, THY'nin kiraladığı iki uçakla ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11274) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

293. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11275) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

294. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11276) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

295. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11277) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

296. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11278) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

297. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/11279) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

298. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/11280) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

299. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/11281) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

300. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oluşturulan fonlara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/11282) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)

301. - Bursa Milletvekili Ertuğrul YALÇINBAYIR'ın, Meclis araştırması komisyon raporlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/11283) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.11.2005)

No.: 44

12 Aralık 2005 Pazartesi

Raporlar

1.- 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1119) (S. Sayısı: 1028) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)

2.- 2004 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Dairelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2004 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1084, 3/907) (S. Sayısı: 1029) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)

3.- 2004 Malî Yılı Katma Bütçeye Dahil İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1085, 3/908) (S. Sayısı: 1030) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)

4.- Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1101) (S. Sayısı: 1037) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)

5.- Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü'nün; Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/431) (S. Sayısı: 1038) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (GÜNDEME)

6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Denetimine ait 2002 ve 2003 Yıllarına İlişkin Komisyon  Raporu  (Sayı: 1-200) (Dağıtma tarihi: 12.12.2005) (Rapor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13.12.2005 tarihli 30 uncu Birleşim Tutanak Dergisine eklenmiştir.)

 

No.: 45

13 Aralık 2005 Salı

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Niğde Milletvekili Mahmut Uğur ÇETİN ve 22 milletvekilinin, elma üreticilerinin ve elma yetiştiriciliğinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)

2. - Antalya Milletvekili Osman KAPTAN ve 49 milletvekilinin, turizm tesislerinden alınan sosyal ve teknik altyapı katkı payı kaynağı konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)

3. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ ve 32 milletvekilinin, Amerikan Haber Alma Örgütünün ülkemizde hukuk dışı bazı faaliyetlerde bulunduğu yönündeki iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/330) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.12.2005)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

13 Aralık 2005 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır.

Hükümet konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, yataklı sağlık kurumlarının devletten alacakları hakkında söz isteyen Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'e aittir.

Buyurun Sayın Güney.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp Güney'in, devletten yeterli ödenek alamayan yataklı sağlık kuruluşlarının sıkıntılarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, toplumumuzu, hepimizi çok yakından ilgilendiren, hastanelerimizin devletten alacakları sorunu için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın Başkana, bana söz verdiği için, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Muhterem arkadaşlarım, hepimizin bildiği gibi, üniversite ve Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler, bugün, çok büyük bir maddî sıkıntı içindedirler. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığından, bu hastanelerimizin, bugün için alacağı 2,5 katrilyon lirayı geçmiştir. Bu alacaklarını bir türlü tahsil edememektedirler. Bu alacaklarını tahsil edemeyen hastanelerimizin sayısı 900 civarındadır.

Hele hele, büyük şehirlerimizdeki referans hastaneler, örneğin Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi, İstanbul Çapa Hastanesi, Ankara ve İstanbul Numune Hastaneleri, İstanbul Koşuyolu Kalp Damar Hastanesi gibi, şu anda sayamadığım diğer hastaneler gibi, bu önemli hastaneler, hizmetlerini, artık, durma noktasına getirmişlerdir. Eğer böyle devam ederse yakında hizmetlerin durması kaçınılmazdır.

Sizlere sadece bir iki küçük örnek sunmak istiyorum. Şu anda Ankara Tıp Fakültesi Hastanesinin alacağı 86 trilyon liradır. Bunun bir kısmı taa 2004'ten tevali etmiştir. Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesinin alacağı 57 trilyon lira, Ankara ve İstanbul Numune Hastanelerinin 40'ar trilyon liradır.

Değerli milletvekilleri, hastaneler, devletten, ödenek olmadığı gerekçesiyle, alamadığı bu paralar sonucunda, yardımcı sağlık personeli temin edememektedirler, tıbbî araç gereç alamamaktadırlar, personel maaşını ödeyemez durumdadırlar, elektrik, su, kira masraflarını ödeyememektedirler, parasızlıktan ilaç alımı ihalelerine girememektedirler. Hatta hatta, birçoğu, icra tehdidi altında bu gayretlerini sürdürmektedirler. Bu konu uzun zamandan beri gündemdedir. Basın ve ilgili her kuruluş, bu konuyu her platforma taşımalarına rağmen, maalesef, bu, bir türlü çözülmemiştir.

Elimde -çok örnek var- sadece bir gazetemizin manşetten verdiği bir haber; 11 Kasımda: "Hastanelere sevk var; ama, ödenek yok. Hizmetler durma noktasında." Bununla şunu demek istiyorum: Yani, bugüne kadar muhtelif uyarılar yapılmasına rağmen, bu ödemeler yapılmamıştır.

Muhterem milletvekilleri, bu durum böyle devam edemez, etmemeli. Hükümetin, Sayın Maliye Bakanımızın, sorunun acilen üzerine gidip, bunu çözmesi gerekmektedir. Bu duruma bakarak, "ya, bu borç, devletin yine kendi kurumlarına borcudur" diyerek bunu geçiştiremeyiz; çünkü, sağlık hizmetleri bekletilemez, ertelenemez. Bu bakımdan, bu borçların, bu paraların süratle ödenmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Güney, konuşmanızı tamamlayınız.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Devamla) - Sonuç olarak, ilgililerden, hükümetimizden, Sayın Maliye Bakanımızdan rica ediyorum, buradan ilgilileri uyarıyorum; bu borçları en kısa zamanda ödemezlerse, şu anda son derece kısıtlı imkânlarla hizmet veren bu hastanelerde hizmetler duracaktır. Tüm milletvekili arkadaşlarımdan, özellikle, konuyu yakından takip eden tıp kökenli milletvekili arkadaşlarımdan, acilen bu konuyu takip etmelerini istirham ediyorum.

Muhterem milletvekilleri, son olarak, çok küçük bir sorunu da burada ifade etmeden geçmeyeceğim. Yolluk ve tedavi giderleri, sevkle taşradan Ankara'ya veya büyük merkezlere gelenlere ödenemiyor veya çok geç ödeniyor. Kendi seçim bölgem Bayburt'tan devamlı mektup alıyorum. Burada, bizim bölgemizin veya taşradan gelen milletvekilli arkadaşlarımızın da aynı sorunu olduğunu tahmin ediyorum.

Memur buraya sevk edilmiş, gelmiş, işini görmüş, gitmiş, 1 000 000 000 veyahut da  500 000 000 gibi bir yolluk alacağı var. Bunu harcamış; fakat, bunu bir yıldan beri alamamış. Bunların isimleri bende mevcut. Bir memurun bu parayı, 500 000 000'u veya 1 000 000 000 lirayı, artık çok kolay ödeyemeyeceğini siz de takdir ediyorsunuz.

Sonuç olarak; bu sorunu birlikte çözmeliyiz. Sayın Maliye Bakanımız burada, zannediyorum, bu konuda bizi aydınlatan bir bilgi verecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güney.

Gündemdışı konuşmaya Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan cevap verecektir.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Ülkü Güney'in, sağlık kurumlarındaki tedavi giderleri için yapılan ödemelerle, bu arada, hastanelerin bazı ödemelerdeki bazı sıkıntılarından dolayı konuşmasına cevap vermek için huzurunuza gelmiş bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, Hükümetimiz sağlık konusunda fevkalade hassastır ve yıllardan beri ortada olan problemlerin çözümü için de büyük gayret göstermektedir. Hükümetimizin en büyük projelerinden bir tanesi Sağlıkta Dönüşüm Projesidir. Sağlıkta Dönüşüm Projesiyle Hükümetimiz halkımıza, milletimize daha iyi hizmet verebilmek, daha kaliteli sağlık hizmeti sunabilmek ve ilaçlara daha kolay erişimi sağlamak için elinden geleni yapmaktadır.

Hepimizin bildiği gibi, hastaneler daha önce çeşitli kurumlarımıza aitti ve bu kurumlarımızda hastaneler Sağlık Bakanlığına ayrı, SSK'ya ayrı, diğer kurumlara ayrı… Bir yerde boş yatak varken bir yerde kuyruklar oluşmaktaydı; bir yerde tedavi hizmetleri daha rahat görülmekteyken bir yerde büyük sıkışıklıklar oluyor ve bundan dolayı halkımız büyük çile çekmekteydi. Şimdi biz Hükümet olarak bütün hastaneleri tek çatı altında topladık. Dolayısıyla, artık vatandaşlarımız, SSK'lı olsun, Bağ-Kurlu olsun, Emekli Sandığına tabi olsun, her yere gidebilmektedir; yani, hastanede doktorlara erişim kolaylığı, tedavide kolaylık sağlanmıştır.

HALUK KOÇ (Samsun)- Üniversiteler hariç.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)- Eskiden büyük kuyruklar söz konusuydu. Bir yerde kuyruk oluyor, o hastaneden "yahu, yan taraftaki falan hastane boş; orası devlet hastanesi, gidemezsin…" Efendime söyleyeyim "diğer tarafta boş var, oradan buraya hasta alamazsın…" Hatta, bizim zamanımızda özel hastanelere açıldı. Emekli Sandığına ait emeklilerimiz olsun, memurlarımız olsun, artık özel hastanelere de rahatça gidebilmekteler. Dolayısıyla…

HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın Bakan, çarpıtmayın. Bağ-Kura bağlı olanlar üniversitelerde tedavi olamıyorlar.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)- Onlar da hallolur, merak etmeyin.

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)- Ne zaman?! Ne zaman?!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)- Ama, bakınız, biz sağlıkta öyle bir değişim yaptık ki, bunu vatandaşımız sizden daha iyi biliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun)- Benden daha iyi bilemez.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - İkinci bir husus daha var…

HALUK KOÇ (Samsun) - Siz Ofer'i bilirsiniz!..

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sizden daha iyi bilebilir de, Haluk Beyden daha iyi bilemez!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) -  Şimdiye kadar, biz gelene kadar ilaç kuyrukları vardı, ilaç kuyrukları… Hatırlar mısınız, ilaç kuyrukları… SSK'da, efendime söyleyeyim, ilacı yalnız buradan alacak!.. Ee peki oradan alacaksam, yoksa ne olur?.. "Vallahi, yoksa sonra gel…" Hastaya "sonra gel" denir mi! Hasta, adam; ilacı yok, sonra gel!.. Hadi senin yerine…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, onu Sağlık Bakanı anlatır, siz, size sorulana cevap verin!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Vereceğim, müsaade buyurun, vereceğim…

HALUK KOÇ (Samsun) - Bakın, 4 katrilyon lira ödeme var; siz ona cevap verin.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Var, veriyoruz; tamam, hiç merak etme…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sağlık Bakanı, bütçe gelecek, konuşur orada.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Koç, lütfen, efendim.

Sayın Bakanım, buyurun, Genel Kurula hitap ediniz…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan da gündemdışı konuşmaya bağlı konuşsun, Ülkü Beyin  ne söylediğine cevap versin!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Grup başkanvekili ikide bir laf atarsa ne olacak buranın hali! Grup başkanvekili bunu yaparsa ne olacak buranın hali! Ne olacak buranın hali!.. (CHP sıralarından gürültüler)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan bunu yaparsa ne olacak! (AK Parti sıralarından gürültüler)

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Dinlemeyi bir öğrenin canım yahu… Geldik gidiyoruz, dinlemeyi öğrenin yahu… (CHP sıralarından gürültüler)

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sayın Bakan, siz gidiyorsunuz, biz buradayız daha!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, bakınız, SSK'da herkes bekliyordu, Bağ-Kurlular bekliyordu, öteki… Neden; ilaç alamıyorlardı, ilaç. Şimdi, herkes istediği eczaneden rahatlıkla ilacını alabilir duruma geldi. Öyle mi?.. (CHP sıralarından gürültüler)

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Bakan, ilaç değil mesele, Bağ-Kurluları, SSK'lıları üniversitelere almıyorlar!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, sosyal güvenlikle ilgili yeni kanunlarımız da geliyor ve şurasını hiç kimse unutmasın ki, ülkemiz, milletimiz, vatandaşlarımız layık olduğu refah düzeyine çıkarılacaktır. Burada sağlıktan da böyle istifade edecekler, ilaçtan da böyle istifade edecekler, diğer konularda da böyle istifade edeceklerdir.(AK Parti sıralarından alkışlar) Bizim Hükümetimizin politikasının neticeleridir bunlar.

Şimdi, ödemeler konusuna gelince, değerli arkadaşlar, bakınız, biz bütçe olarak, bütün ödeneklerimizi, tedavi giderleriyle ilgili olarak, ilaç giderleriyle ilgili olarak, diğer yatırımlarla ilgili olarak bütçemizdeki ödeneklerimizi ona göre koyduk, bunun ödemelerini de bir bir de yapıyoruz.

2005 Kasım ayı sonu itibariyle konsolide bütçeden Sağlık Bakanlığına bağlı tedavi kurumlarına 400 000 000 YTL, üniversite hastanelerine 400 000 000 YTL, diğer tedavi kurumlarına ilişkin ise 201 000 000 YTL olmak üzere 1 001 000 000 YTL ödeme yapılmıştır.

2005 yılı sonu itibariyle konsolide bütçeden, tedavi giderleri için, yaklaşık olarak, Sağlık Bakanlığına bağlı tedavi kurumlarına 520 000 000 YTL, üniversite hastanelerine 520 000 000 YTL, özel hastaneler ve diğer tedavi kurumlarına ise 260 000 000 YTL olarak toplam 1 300 000 000 YTL tutarında ödeme öngörülmektedir.

2005 yılında yeşilkart tedavi giderleri için 850 000 000 YTL ödenek planlanmış olup Kasım 2005 sonu itibariyle yeşilkart tedavi giderleri için devlet hastanelerine 700 000 000 YTL, üniversite hastanelerine 174 000 000 YTL olmak üzere toplam 874 000 000 YTL ödeme yapılmıştır.

Emekli Sandığına 2005 yılı bütçe transferi olarak 8 889 000 000 YTL ödenek öngörülmüştür.

Emekli Sandığı bütçesinden, tedavi gideri olarak, Kasım 2005 sonu itibariyle devlet hastanelerine 385 000 000 YTL, üniversite hastanelerine 502 000 000 YTL, özel hastane ve diğer tedavi kurumlarına 243 000 000 YTL olmak üzere 1 130 000 000 YTL ödeme yapılmıştır.

2005 yılı sonu itibariyle Emekli Sandığı bütçesinden, yaklaşık olarak, 440 000 000 YTL devlet hastanelerine, üniversite hastanelerine 550 000 000 YTL, özel hastane ve diğer tedavi kurumlarına 260 000 000 YTL olmak üzere toplam 1 250 000 000 YTL ödeme yapılması öngörülmektedir.

SSK'ya 2005 yılı bütçe transferi olarak 6 952 000 000 YTL ödenek öngörülmüştür.

SSK bütçesinden Kasım 2005 sonu itibariyle 1 835 000 000 YTL devlet hastanesi, 440 000 000 YTL üniversite hastanesi, 999 000 000 YTL özel hastane ve diğer tedavi kurumlarına olmak üzere toplam 3 274 000 000 YTL ödeme yapılmıştır.

2005 yılı sonu itibariyle, SSK bütçesinden, yaklaşık olarak 1 960 000 000 YTL Sağlık Bakanlığına bağlı tedavi kurumları, 495 000 000 YTL üniversite hastaneleri, 1 098 000 000 YTL ise özel hastaneler ve diğer tedavi kurumlarına ilişkin olmak üzere toplam 3 553 000 000 YTL tedavi giderleri için ödeme yapılması öngörülmektedir.

2005 yılı sonu itibariyle, Bağ-Kur bütçesinden, yaklaşık olarak 1 158 000 000 YTL Sağlık Bakanlığına bağlı tedavi kurumları, 109 000 000 YTL üniversite hastaneleri, 189 000 000 YTL ise özel hastaneler ve diğer tedavi kurumlarına ilişkin tedavi giderleri için olmak üzere toplam 1 456 000 000 YTL ödeme yapılması öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlar, sağlık ödemeleri, hastanelere yapılacak, ilaçlara yapılacak ödemeler bizim için her şeyin önünde gelmektedir. Şimdi, bu son durumdaki sıkışıklıktan dolayı da bugün Sağlık Bakanlığına 235 trilyon ödeme yapılmaktadır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bugün itibariyle bu ödeme yapılıyor. Bundan on gün sonra bu kadar daha tekrar ödeme yapacağız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İhtiyacı olan bütün ödemeleri bir tarafa tutarız, sağlık ödemesi her şeyin üzerindedir, o ödemeleri yaparız; 2005 yılında da bu ödemeleri sonuna kadar yapacağız; yarın huzurlarınıza getireceğimiz 2006 yılı bütçesinde de bununla ilgili gerekli her türlü ödenek konmuştur.

Bilgilerinize arz ediyorum.

Bu konuyu da Meclis gündemine taşıyan milletvekili arkadaşıma da teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Koç, ne hakkında söz istiyorsunuz efendim?

HALUK KOÇ (Samsun) - Bir grup başkanvekilinin ne yapıp ne yapmayacağını ben üçbuçuk yıl içerisindeki grup başkanvekilliği görevimde öğrendim. Ben, Sayın Bakana orada bir uyarıda bulundum. O konuda bir sataşma olduğu için cevap hakkı istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, şimdi, buradaki konu şu: Ben takip ettim, arkadaşlarımla da görüştüm...

HALUK KOÇ (Samsun) - Arkadaşlarımız da söyledi, cevap verirsin dediler...

BAŞKAN - Hayır…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - "Cevap verirsin" demedik, "sataşmayın" dedik.

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Koç…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama…

BAŞKAN - Sayın Başkan, ifade edilen konu şu bizim tespit ettiğimiz kadarıyla: Yani, "bir grup başkanvekili böyle yaparsa" nın anlamı, benim gördüğüm kadarıyla, yerinizden olan müdahalenizle ilgili olan bir tavırdır. Burada herhangi bir sataşma yok.

HALUK KOÇ (Samsun) - Vallahi, bu Sayın Bakan neler yapmıyor ki…

BAŞKAN - Onun için, ikinci konuşmacıya geçiyorum.

Gündemdışı ikinci söz…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden kısa bir açıklama!.. Bakın, bu kadar süre içerisinde ben meramımı anlatırdım...

BAŞKAN - Sayın Koç, burada bir sataşma filan yok. Daha sonraki konuşmalarınızda açıklarsınız; istirham edeyim…

HALUK KOÇ (Samsun) - Ben yerimden bir açıklama dedim, bir şey demedim...

BAŞKAN - Ama, bir şey yok yani, burada bir husus yok.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama… 235 trilyonun, mevcut borç karşısında neye tekabül ettiğini kısa bir açıklamayla söyleyeyim.

BAŞKAN -Sonraki şeyin içerisinde…

Sayın Tandoğdu…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama; yapmayın!.. Sizden başka bütün başkanlar bu hakka saygı gösteriyorlar. Sayın Yakut, Sayın Alptekin… Bu kadar süre içerisinde…(Gürültüler)

Sayın Bakan müsaade eder, Sayın Bakan müsaade eder…

BAŞKAN - Bir dakika, müsaade edin… Sayın Koç'un mikrofonunu açın bakayım; 235 trilyonla ilgili açıklamasını dinleyelim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, Sayın Ülkü Güney'in konuşması üzerine genel sağlık politikalarından bahsetmeye çalıştı. Onu, Sayın Sağlık Bakanı gelir, bütçe görüşmelerinde ne yaptığını anlatır; eleştiren muhalefet sözcüleri de gereken sözleri verirler.

Kendi görev alanıyla ilgili, Sayın Bakan "235 trilyon hemen bugün çıktı" dedi ve alkışlarla karşılandı,"on gün sonra da bu miktar çıkacak" dedi.

Sayın Bakan, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına ne kadar borç var, biliyor musunuz; 2,4 katrilyon. 235, 235, toplam 470 trilyon bunun kaçta kaçı yapıyor Sayın Bakan?! Üniversite hastanelerine 1 katrilyon lira borç var. Diğer özel sağlık kurumlarına 500 trilyon lira borç var. Sayın Bakan, çarpıtmayın. Rakamları, alkış almak için, genel bilgisi bu rakamlar çerçevesinde oluşmamış arkadaşlarımıza bu şekilde sunmayın; yanlış yapıyorsunuz. Başarısızlığınızı bu konuda kabul edin. Yani, birtakım kişilere, kuruluşlara gösterdiğiniz ihtimamı, Türkiye'de kamuya, insanlara sağlık hizmeti veren kurumlardan neden esirgiyorsunuz?! Yani, herkes bir Ofer, Hariri olamaz Sayın Bakan!

BAŞKAN - Sayın Koç, teşekkür ederim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz, fındık ve fındıkçıların sorunları hakkında söz isteyen, Ordu Milletvekili İdris Sami Tandoğdu'ya aittir.

Sayın Tandoğdu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Ordu Milletvekili İ. Sami Tandoğdu'nun, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bugün, Karadeniz Bölgesinin çilesi hiç bitmeyen fındık köylüsünün, fındıkla ilgili sorunlarını ve çözüm alternatiflerini sizlerle paylaşmak için gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisimi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyada bazı ürünler vardır ki, o ürünler millîleştirilmiştir; o ürünün adı geçtiği zaman, hemen akla o ürünü üreten ülke gelir. Türkiye'nin de, benim ülkemin de böyle ürünleri vardır; böyle ürünlerin başında da fındık gelir. Evet, fındık, bizim millî ürünümüzdür; fındık, Karadeniz Bölgesi ve Türkiye için ekonomik ve sosyal açıdan çok önemli bir mahsuldür. Türkiye'de, her yıl, ortalama 600 000 hektar alanda 450 - 500 bin ton fındık elde edilmektedir ve bu fındık, tarımsal ürün ihracatımızda en ön sırayı, birinci sırayı tutmaktadır.

Fındık üreticisinin, fındık köylüsünün, AK Parti İktidarından önemli istekleri vardır; bunlar öyle ahım şahım işler değil, bunlar her hükümetin yapması gereken ve yapabileceği işlerdir. Mesela, en önde, fındık borsası neden kurulmuyor?! Fındık bu ülkede üretiliyor; pazarlamasını ve fiyatını yabancılar, daha doğrusu, Almanya'daki, Hamburg Şehrindeki fındık borsası fındığın fiyatını belirliyor. Dünyanın hiçbir ülkesinin tarım politikasında, böyle bir fiyat saptaması, fiyat belirlemesi görülmemiştir. Bu, yalnız Türkiye'ye aittir ve yalnız da fındığa aittir. Fındığın fiyatını belirleme, üreticiye, Fiskobirlik'e, hükümete ait değil, Almanya'daki, Hamburg'daki fındık borsasına ait; bu, akla, mantığa, insafa gelecek işler değil.

Bir an önce, bizim yapacağım, ülkemizin yapacağı, fındık üreticisinin ve Fiskobirlik'in ve hep beraber bir araya gelerek yapabileceğimiz en önemli konu, bir an önce, lisanlı depoculuk, yani, borsaya işlerlik kazandıracak olan bu kanun tasarısını hazırlamak, hızlandırmak ve gündeme getirmektir. Borsa olmadığı için, üretici köylü, fındığını bekletmek istiyor. Zamanında fındığın fiyat almasını, fiyat artması için, ocak ayını, aralık ayının sonunu, ocak ayı başlarını, şubat aylarını bekler; ama, fındığını vereceği, emanet edeceği bir borsa olmadığı için, bunu, tüccara verir; tüccara -emanetçi- yani, aracıya, manava. Bu aracıda duran bu fındığı, zamanı geldiğinde, fiyatını bulduğunda satmak ister; ama, aracı olan tüccar ve manav güvenilir değildir, istediği anda, elinin tersiyle fındığı inkâr edebilir, vatandaşını inkâr edebilir. Bunun örneklerini, Ordu Vilayetinde, Fatsa'da, Ünye'de… Çok iflas etmiş tüccarlar, araziye uymuşlardır, kaçmışlardır ve köylü, bir yıllık mahsulünün parasının peşine düşmüştür; ama, halen, senelerden beri, bu parasını alamamanın sıkıntısını ve mağduriyetini yaşamakta devam etmektedir.

AKP Hükümeti, fındık üreticisinin bu beklentilerini karşılayabilecek midir? Beni esas üzen, bizleri esas üzen, sıkıntıya sokan budur. Bakıyorsunuz, iş, dönüp, dolaşıyor, IMF'ye takılıyor. AKP İktidarı da, daha önceki hükümetler gibi, ekonomiyi ve fındık politikasını IMF'ye bırakmış ve bu arada, Uluslararası Kabuklu Yemiş Konseyi Başkanına da bu işi ihale etmiştir, bu işin organizasyonunu ona ihale etmiştir.

Sayın Başbakan, zaman zaman bu konuyla ilgili temaslarda bulunmuş, açıklamalarda bulunmuş; fakat, son zamanlarda, fındığın en kritik olduğu şu ortamda, fiyatın en kritik olduğu ve paranın bulunmadığı bu ortamda, seyahatlerinden dolayı bu konuya zaman ayıramıyor. Bu işi Uluslararası Kabuklu Yemiş Konseyi Başkanı Cüneyd Zapsu gibi insanlara bırakıyor. Onlar da, fındık ihracat politikasını, ticaretini yapan, ihracatını yapan üç beş tüccara bırakmakta ve bunlar da -anlaşmış oldukları, ticaret yaptıkları üç beş tüccar- Avrupa'yla alivre satış yaparak, fındığın fiyatının saptamasını onlara bırakmaktadır, fındığın fiyatını onlar saptamaktadır. Bu, nasıl olmaktadır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tandoğdu, konuşmanızı tamamlayınız.

İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Diyor ki alivreci, fındıkçıya: Ben senin fındığını… Alivreci, 40 000-50 000 ton, 30 000 ton fındık alışverişini sağlayacak organizasyonu kendi arasında yapıyor, diyor ki; altı ay boyunca veyahut da bir yıl içerisinde, fındığın vagonunu 750 veyahut 850 dolardan alacağım. Fındığın alış işlemini bu alivrecilerin eline bıraktığınız zaman, fındıktan geçimini sağlayan 8 000 000 kişi, bu alivrecinin elinde kalıyor, fiyat tespitini, satışını ona bağlamış oluyor; yani, fındığın kaymağını, kârını, en fazla 5-10 kişi yiyor; ama, 8 000 000  kişi fındıktaki mağduriyetini düzeltmeyi, senelerce -bir yıl içerisinde- büyük uğraş vermesine rağmen başaramıyor.

Bakın değerli arkadaşlarım, bugünkü tarih itibariyle 220 000 ton kabuklu fındık ihracatı yapılmış; yani, içe vurduğunuz zaman bu 110 000 ton yapıyor. Devletin kasasına 940 000 000 dolar, yani, 1 milyar dolar para girmiştir. Daha ihraç edilmesi beklenen fındığın miktarı da, 250 000 tondur. Bu 250 000 ton fındığın Türkiye'ye döviz olarak girdisi, 2,5 milyar dolar olacaktır. Bu fındığın girdisini sağlamak, iyi bir fındık politikasıyla belirlenecektir.

Kısacasını söylemek gerekirse, Fiskobirlik, hükümetin yanlış politikaları sonucu üreticiye borcunu ödeyememiş, Destekleme Fiyat İstikrar Fonundan istediği krediyi, DFİF, Fiskobirlik'in eski borçlarını öne sürerek geri çevirmiştir. Aynı Destekleme Fiyat İstikrar Fonuyla birlikte, 600 - 700 trilyonluk kredi fındık üreticisine aktarılmamıştır; Fiskobirlik'e beş kuruş verilmemiş ve fındıktaki bu geliri, fındık üreticisinin bu ihtiyacını, özel teşebbüs saptamak, fındığı almak zorunda kalmıştır.

O zaman, normalde, devletin açıklamış olduğu, Fiskobirlik'in açıklamış olduğu 7 000 000 liralık fındık, şu anda 5 000 000 liradan satılmaktadır ve bunun mağduriyetini de, köylü vatandaşımız çekmektedir.

Ayrıca, Fiskobirlik, peşin alış yapabilmesi için de özel bankalardan kredi istemiş, para istemiş; ama, bu talepler de geri çevrilmiştir. Yalnız, İş Bankası, bu krediyi vermeyi kabullendiği sırada, son anda, ne olduysa, ne yapıldıysa…

BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, lütfen…

İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Hemen bağlıyorum efendim.

…bu kredi engellenmiş, Fiskobirlik için çok önemli olan bu kredi başkaları tarafından, yani bir kişi tarafından engellenmiş ve fındık, şu anda, 5 000 000 liradan muamele görmektedir.

Fındığın Türkiye ekonomisi için önemini, dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Bu fındık köylüsüne yazık oluyor; maalesef, bu temiz, saf fındık üreticisi, dönüm başına mazot ve gübre parası olarak 2,5 milyon verilerek susturulmaya çalışılıyor.

Dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini Türkiye gerçekleştirmektedir.

Yalnız, değerlendirmemizin içinde en önemli konu; bu yanlışlık, Türkiye'de millî bir fındık politikasının uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, hükümetimizi, Karadeniz Bölgesinde fındık sorunlarına, Çernobil olaylarına ve sağlık hizmetlerine duyarlı olması ve gerekli önlemleri alması için göreve çağırıyorum. Olumlu sonuç alınıncaya kadar da, bu konuyu sürekli gündemde tutacağımı belirtir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tandoğdu.

Gündemdışı üçüncü söz, Şanlıurfa'nın trafik sorunları ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'e aittir.

Sayın Melik, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'nın trafik sorununa ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Şanlıurfa'nın trafik sorunları ve çözüm önerileri hakkında düşüncelerimi ifade etmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, öncelikle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu konuşmayla, konuyu, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden dördüncü kez ifade etmiş olacağım. Aslında, bu sorun, Şanlıurfa'nın trafik düzenlemeleriyle ilgili değildir; trafiğin de yapabileceği hiçbir şey yoktur. Konu, tamamen, 600 000'den fazla nüfusu olan Şanlıurfa il merkezini boydan boya kat eden ve günde yaklaşık 20 000 aracın geçtiği "İpek Yolu" olarak bilinen; ama, halk arasında  adı artık "ölüm yolu" olarak anılan E-90 Karayoluyla bağlantılı olan Şanlıurfa çevre yollarıyla ilgilidir.

Değerli milletvekilleri, Şanlıurfa merkezinden her gün, büyük bir kısmı mazot, benzin, fuel-oil ve LPG yüklü binlerce kamyon ve TIR geçmektedir. Bu araçların sebebiyet verdiği trafik kazalarından dolayı, bugüne kadar çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiş, çok daha fazlası da sakat kalmıştır. Sadece Sigorta Kavşağı ile Abide arasında 2003, 2004 ve 2005 yıllarında meydana gelen trafik kazalarında 13 vatandaşımız ölürken, 74 kişi de yaralanmıştır. Son olarak, 30 Kasım günü, akşam saatlerinde, freni patlayan bir kamyon, Evren Sanayi Sitesinde çalışan, iş bitimi evlerine, çoluk çocuğunun yanına dönmekte olan işçileri taşıyan bir kamyonete çarparak 7 kişinin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olmuştur. Ardından, 4 Aralık 2005 Pazar günü, aynı kavşakta bir kaza daha meydana gelmiş, bu sefer de bir LPG tankeri devrilmiş, tankın yırtılmasıyla korkunç bir yangın çıkmış, çevredeki birçok ev yanma tehlikesi geçirmiştir. Yol, bir önceki kazada olduğu gibi, saatlerce trafiğe kapanmış, her iki yönde de binlerce araç birikmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu ve buna benzer kazaların olmasının tek nedeni, Şanlıurfa Çevre Yolu Projesinin bir türlü bitirilememesidir; bir kısmına ise, hiç başlanmamıştır bile. Bakın, arkadaşlar, bu çevre yolu meselesine şimdiye kadar üç kez değindim. Bu konuyla ilgili olarak, 14 Nisan 2004 tarihinde yaptığım gündemdışı konuşmanın nedeni de, yine, aynı kavşakta patlayan ve 3 kişinin ölümüne neden olan fuel-oil tankeri kazası idi; ancak, üç yıldır, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve Urfa'da her kesimin, her ortamda dile getirdiği çevre yolu konusunda bugüne kadar tek bir adım bile atılmamıştır. Şimdi, Sayın Bakana soruyorum: Acaba, bu projenin gündeme gelebilmesi veya kaynak aktarılabilmesi için daha kaç kişinin ölmesi gerekmektedir? Yoksa, konu, dikkate alınamayacak kadar önemsizdir de, biz mi olayı fazla büyütmekteyiz?! Ama, inanın, Urfalılar için, şu anda, tek önemli konu budur. Son kazadan bu yana, bütün Urfa ayaktadır, halk yolu trafiğe kapatmayı düşünmektedir.

Değerli milletvekilleri, hükümetin Urfa'ya gerekli önemi vermediğinin hepimiz farkındayız; çünkü "ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" diye bir söz vardır. Bu nedenle, sorunun geçici çözümü için çok mütevazı önerilerde bulunmak istiyorum; çünkü, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 6 722 kilometre duble yol çalışması yapıldığını ifade eden Sayın Bakan, Urfa'nın ihtiyacı olan 20-30 kilometre uzunluğundaki ve aynı zamanda bütün felaketlerin nedeni olan çevre yolu için kaynak ayırmamaktadır; hatta, çevre yolunun bir kısmının ihalesi bile yapılmamıştır.

1991 yılında ihalesi yapılmış olan Abide-Karaköprü arasındaki, şu anda 20 metre genişliğinde olan yol, kamulaştırma bedelleri ödenerek derhal 50 metreye çıkarılmalıdır.

Yine, aynı proje kapsamında olan, Çevik Kuvvet Müdürlüğünün yanından geçen Akçakale çevre yolu, Gaziantep-Urfa otoyolu açılmadan önce muhakkak bitirilmelidir.

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Melik, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu çevre yolu bitirilmeden, kesinlikle, Gaziantep-Urfa otoyolu açılmamalıdır.

Gaziantep'ten gelen karayolunu Akçakale-Harran istikametine bağlayacak olan çevre yolunun bir an önce ihalesi yapılmalı ve bir yıl içinde muhakkak bitirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, ben, bütün bunları burada söylüyorum; ama -kusura bakmayın- AKP Hükümetinin bu konuyla ilgili olarak parmağını bile oynatacağı kanısında değilim; ama, yine de söylemek zorundayım; çünkü, 2006 bütçesinden Gaziantep-Şanlıurfa otoyoluna ayırmayı düşündükleri   157 300 000 Yeni Türk Liralık ödeneğin içinde, çevre yollarından bahis yoktur. Ama, gelin, bizleri yanıltın. Henüz zaman geçmeden, çevre yoluyla ilgili kaynağı ayırın ve ayıracağınızı söyleyin; söyleyin ki, biz de mahcup olalım.

Değerli arkadaşlar, aslında, bu konunun çözümünü, Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları Genel müdürlüğü yetkilileri bizden çok çok daha iyi bilmektedirler. Urfa şehir merkezinden geçen, her an daha büyük bir faciaya neden olacak bu yolun şehrin dışına alınması için hazırlanmış olan projenin, derhal, bütün bürokratik kurallar, mevzuat, keşif artışı gibi, artık, vatandaşın anlamadığı boş lafları bir tarafa bırakarak uygulamaya konması gerekmektedir. Daha önceki bir konuşmamda, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu için 2004 yılında ayrılmış olan ödeneğin derhal Şanlıurfa çevre yolu bölümüne harcanması için gerekli çalışmaların başlatılması gerekir demiştim; ancak, ne 2004 yılında ne 2005 yılında bu sese kulak veren olmadı ve bu süreçte birçok kaza daha yaşandı; insanlarımız öldü, yaralandı ve sakat kaldı; ama, en azından şimdi bu sese, Allah için kulak verin, verin ki, Urfalı artık feryat etmesin; verin ki, Şanlıurfa'da vatandaşlarımız önüne geçilebilecek kazalardan dolayı ölmesinler. Bakın, bir selde, bir heyelanda oluşan felaketlere devletin eli nasıl ulaşıyorsa…

BAŞKAN -Sayın Melik, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Bitiriyorum, tek cümle…

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - …her hafta felaket yaşayan otoyolun, çevre yollarının ve SSK Köprülü Kavşağının bir an önce bitirilmesi yolunda hükümet gerekli talimatı vermediği takdirde bu vebalden kurtulamayacaktır.

Bu düşünce ve duygularla, Yüce Heyeti saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Melik.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının, açık bulunan başkanvekili seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/942)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu; boşalan başkanvekilliği  seçimi için 8.12.2005 Perşembe günü saat 10.30'da toplanmış ve kullanılan oyların tasnifi sonucu, aşağıda ad ve soyadı belirtilen üye karşısında gösterilen oyu alarak Başkanvekili seçilmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

           Mehmet Elkatmış                                                  Komisyon Başkanı                                                                                  Nevşehir

Adı ve Soyadı           Seçim Bölgesi

Başkanvekili Mesut Değer               Diyarbakır                                                       19 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların araştırılması amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

2.- (10/322, 323, 324) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/941)

 7.12.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 7.12.2005 Çarşamba günü saat 17.30'da Ana Bina Ak Parti Grubu Salonu arkasındaki bahçe içinde bulunan Meclis Araştırma Komisyonu Toplantı Salonunda 11 üye ile toplanmış, aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Saygılarımla.   

    Ahmet Ersin

                İzmir

       Komisyon Geçici Başkanı

Adı Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı oy

Başkan            : Musa Sıvacıoğlu Kastamonu            8

Başkanvekili   : Enver Yılmaz  Ordu        8

Kâtip : Semiha Öyüş             Aydın       8

Sözcü              : Ayhan Sefer Üstün Sakarya                8

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

HALUK KOÇ (Samsun) - Çok demokratik olmuş Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun, Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Hakkında İçtüzüğün 34 üncü maddesi uyarınca verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

3.- TBMM Başkanlığınca esas komisyon olarak İçişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına havale edilmiş olan Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/746), Avrupa Birliği müktesebatını ilgilendiren boyutunun olması nedeniyle  Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna da havale edilmesine ilişkin, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanlığı tezkeresi (3/942) 

8.12.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlığınıza 16.1.2004 tarihinde arz edilen "Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" (1/746), Başkanlığınızca esas komisyon olarak İçişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına havale edilmiştir.

Söz konusu tasarının, Avrupa Birliği Müktesebatını ilgilendiren boyutunun olması nedeniyle komisyonumuz tarafından görüş bildirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle TBMM İçtüzüğünün 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca; "Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının" AB Uyum Komisyonuna da havale edilmesini müsaadelerine saygılarımla arz ederim.

     Yaşar Yakış

              Düzce

       Komisyon Başkanı

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, okunmuş bulunan tezkeredeki Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun talebi İçişleri Komisyonunca da uygun bulunduğundan, bu istem İçtüzüğün 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Başkanlığımızca yerine getirilmiştir.

Komisyonlardan istifa tezkereleri vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

4.- Malatya Milletvekili Ali Osman Başkurt'un, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/348)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Ali Osman Başkurt

           Malatya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

5.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/349)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başka bir komisyonda görev aldığımdan, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekiliyorum.

Bilgilerinize sunar, gereğini saygılarımla arz ederim. 7 Aralık 2005

     Selami Yiğit

                 Kars

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Niğde Milletvekili Mahmut Uğur Çetin ve 22 milletvekilinin, elma üreticilerinin ve elma yetiştiriciliğinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/328)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizdeki elma üreticilerinin sorunları, ihracata teşvik verilmesindeki sıkıntılar, atmosfer basınçlı soğukhava depolarının elma üretim merkezlerinde desteklenmesiyle ilgili Anayasamızın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1.- Mahmut Uğur Çetin                                (Niğde)

2.- Abdullah Çetinkaya                                (Konya)

3.- Ahmet Işık                                (Konya)

4.- Osman Seyfi                                (Nevşehir)

5.- Fikret Badazlı                                (Antalya)

6.- Mahmut Kaplan                                (Şanlıurfa)

7.- Ahmet Yaşar                                (Aksaray)

8.- Resul Tosun                                (Tokat)

9.- Muharrem Candan                                (Konya)

10.- İlhan Albayrak                                (İstanbul)

11.- Ayhan Zeynep Tekin (Börü)                                (Adana)

12.- Ali Er                                (Mersin)

13.- Cahit Can                                (Sinop)

14.- Recep Özel                                (Isparta)

15.- Mehmet Alp                                (Burdur)

16.- Mehmet Özlek                                (Şanlıurfa)

17.- Selahattin Dağ                                (Mardin)

18.- Mevlüt Akgün                                (Karaman)

19.- Cavit Torun                                (Diyarbakır)

20.- Şükrü Önder                                (Yalova)

21.- Ali Yüksel Kavuştu                                (Çorum)

22.- Gülseren Topuz                                (İstanbul)

23.- Mehmet Fehmi Uyanık                                (Diyarbakır)

Genel Gerekçe:

Dünyada elmayı en çok üreten ülkelerden birisiyiz. Gene dünyada elmayı en çok tüketen yegâne ülkeyiz. Maalesef, ürettiği elmanın yarısını telef eden, çöpe döken tek ülkeyiz.

Sahip olduğumuz potansiyele rağmen değerlendiremediğimiz tarım ürünlerinden birisi elma. Anadolu, bir çok bitki ve ürünün olduğu gibi, elmanın da anavatanıdır. Türkiye'deki elma üretiminin yaklaşık yarısını, sırasıyla, Isparta, Niğde, Karaman İlleri gerçekleştiriyor. Bu illeri sırasıyla Denizli, Konya ve Çanakkale izlemektedir.

Dünyada elma üreten ülkeler arasında Türkiye, yıllık ortalama 2,5 milyon tonluk üretimi ile üçüncü sırada yer alır. Dünya Gıda Örgütü (FAO) kayıtlarına göre dünya elma üretimi 58 000 000 ton olarak tahmin ediliyor. Çin, yıllık ortalama 20 000 000 ton üretimle ilk sırada yer alırken, Amerika Birleşik Devletlerinin üretimi 3,8 milyon tondur. Fransa, İran, İtalya, Polonya, Rusya, Yeni Zelanda, Şili ve Arjantin diğer önemli elma üreticisi ülkelerdir. FAO kayıtlarına göre dünyada kişi başına ortalama elma tüketimi 8 kilogram civarında iken, Türkiye'de kişi başına elma tüketimi dünya ortalamasının 4 katı daha fazla ve 32 kilogram seviyesindedir.

Tüketimin yüksek olmasına karşın, ihracatta aynı başarıdan söz etmek mümkün değil. Hatta, elma üretiminde dünya üçüncüsü olan Türkiye, özellikle Şili ve Arjantin'den elma ithal ediyor.

Elma üretim bölgelerinde üretici alıcı bulamamaktan şikâyetçi. Ayrıca, fiyatların düşük kalmasından yakınan üreticiler, ithalatın durdurulmasını ve ihracatın desteklenmesini talep ediyorlar.

Bu yıl elma üretiminin bol olmasına karşın, talebin yeterli seviyede olmaması, fiyatların düşük olması elma üreticisini zor durumda bırakmıştır. Türkiye'de üretilen elmanın minimum yüzde 50'si kalitesiz ve sanayi tipi elmadır. Bunun oranı 1 000 000 tonun üzerindedir. Bu miktar ise direkt olarak heba olup gitmektedir. Türkiye'de, elma suyu işleyen, elma konsantresi üreten firmaların da yeterince olmamasından dolayı bu alanda çok ciddî bir ekonomik kayıp vardır. Geriye kalan kaliteli saydığımız elmanın yüzde 30-40'ı da sağlıklı bir şekilde depolanamadığı için heba olup gitmektedir.

Maalesef dünya elma üretiminde üçüncü sırada olmamıza rağmen, hem halkımızın sofrasına ulaşan hem de ihraç edilen düzgün elma miktarı neredeyse yüzde 15'lere kadar düşmektedir. Türkiye'de bodur elmacılık dediğimiz plantasyonlar bazı büyük firmalar tarafından kuruluyor. Bunların sayısı giderek artıyor. Mesela Niğde'de Sazlıca ve Altunhisar bölgelerinde İtalyanların kurmuş oldukları bodur elma alanlarında neredeyse tüm Niğde'de üretilen kaliteli elma miktarında daha fazla 11 ayrı tür üzerine elma üretilmekte ve tamamı ihraç edilmektedir. Elmacılık üzerine son yıllardaki bu yeni yapılanma ve araştırmalar önümüzdeki beş yıl içerisinde Avrupa'nın en büyük elma ihracatçılarından birisi olacağımızı göstermektedir. Mesela hemen yanıbaşımızdaki komşumuz Yunanistan'ın elma üretimi çok az olduğu için ihtiyacının büyük bir kısmını dışarıdan ithal ederek karşılamaktadır. Fakat mevcut üretim ve kaliteyle Yunanistan'a elma satmamız mümkün değildir.

Üreticinin bahçede ortalama 200 000 TL'den sattığı elma, tüketiciye 1,5 milyon TL'den satılıyor. Asıl parayı aracıların kazandığı, elma üreticisinin de milyonlarca tüketicinin de bu işten zarar gördüğü ifade ediliyor.

Dünyada elma üretiminde üçüncü sırada olmamıza rağmen dünya elma ihracatından aldığımız pay yüzde 1'ler civarındadır.

Daha çok küçük işletmeler üretimi gerçekleştirmekte, bunlar da modern tekniklerden yoksun bulunmaktadır. Bu nedenle verim düşmektedir. Yeteri kalitede ve standartta üretim azdır.

Depolama, ambalajlama, girdi maliyetlerinin yüksek oluşu, teknik bilgi yetersizliği, ağaçların büyük bir bölümünün verim çağını doldurmuş olması vs gibi sorunlar elma üretiminde ve pazarlamasında yeterli verimin alınmasına engellemektedir.

Sözü edilen bu sorunlardan dolayı, elma üreticiliğinde kârlılık düşük kalmakta onbinlerce çiftçi ailesi mağdur olmaktadır.

Bu nedenle elma üreticilerinin ve elma yetiştiriciliğinin sorunlarının ve çözüm yollarının tespit edilmesi için Anayasamızın 98 inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 49 milletvekilinin, turizm tesislerinden alınan sosyal ve teknik altyapı katkı payı kaynağı konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/329)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 8 inci maddesinin (ı) fıkrası 23.7.2003 tarihinde 4957 sayılı Yasanın 3 üncü maddesi ile "bakanlık, tahsis edilen alanlarda gerçekleştirilecek sosyal ve teknik alt yapı hizmetlerinin tamamının veya bir kısmının yapımını ya da maliyetinin karşılanmasını yatırımcıdan tahsis koşulu olarak isteyebilir" şeklinde değiştirilmiştir. Bu madde doğrultusunda turizm alanı tahsis edilen arazilerden ve mevcut tesislerin kapasitesinin artırımı için yapılan yatırımlardan altyapı katkı payı adı altında Kültür ve Turizm Bakanlığınca yaklaşık 200 trilyon Türk Lirası para toplanmıştır.

Bakanlığın döner sermayesinde toplanan bu paralar, Döner Sermaye Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle "…gerekli hallerde bu maddede belirtilen iş ve hizmetler ile kültür veya turizm yatırımlarının, altyapı hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla, döner sermaye işletmesi bütçesinden, il özel idarelerine, yönetim kurulunun teklifi ve bakanlık makamının onayı ile nakit aktarılabilir" hükmü getirilmiştir.

Antalya ve diğer turistik illerdeki arsa tahsislerinden ve mevcut tesislerin kapasitesinin artırımı için, yatırımcılardan sosyal ve teknik altyapı katkı payı olarak para toplanmıştır. Toplanan bu paralar tahsis bölgelerinde kullanılması gerekirken, o bölgelerde kullanılmayıp, başka il ve ilçelerdeki belediyelere aktarıldığı yönünde bilgiler alınmıştır.

Toplanan bu paraların miktarlarını, kullanım şekillerinin, ne kadarının genel bütçe ne kadarının Kültür ve Turizm Bakanlığı döner sermayesi aracılığıyla kullanıldığının, hangi belediye veya il özel idarelerine ne kadarının aktarıldığının, kullanım yerlerinin, bu gelirlerin niye para toplanan bölgelerde kullanılmadığının açıklığa kavuşturulması amacıyla;

Anayasamızın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırılması açılmasını saygılarımla arz ederim. 5.11.2005

Gerekçe:

Turizm sektörü, ülkemizin en önemli döviz ve istihdam kaynağıdır. Dışticaret açığının yarıya yakını turizm sektörü gelirleri ile karşılanmaktadır. 3 000 000'a yakın kişi turizm sektöründe çalışmaktadır. Ekonomideki 40 dolayında sektör, turizmle doğrudan ve dolaylı olarak ilgilidir.

Dünyada, Türkiye turizmi hızla ivme kazanırken, altyapı sorunlarının çözülmemesi turizmin hızını kesecek ve yavaşlamasına neden olacaktır.

Turizmin altyapı sorunlarının çözümü için toplanan paraların yerinde harcanması, kamu yararı ve Türkiye'nin geleceği açısından  önemlidir. Bu nedenle, konunun Meclis araştırılmasıyla açıklığa kavuşturulması gereklidir.

1.- Osman Kaptan                                (Antalya)

2.- K. Kemal Anadol                                (İzmir)

3.- Haluk Koç                                (Samsun)

4.- Ahmet Ersin                                (İzmir)

5.- Ali Kemal Deveciler                                (Balıkesir)

6.- M. Akif Hamzaçebi                                (Trabzon)

7.- İlyas Sezai Önder                                (Samsun)

8.- Mehmet Işık                                 (Giresun)

9.- Birgen Keleş                                (İstanbul)

10.- Muharrem İnce                                (Yalova)

11.- Halil Tiryaki                                (Kırıkkale)

12.- Erdoğan Kaplan                                (Tekirdağ)

13.- Kemal Demirel                                (Bursa)

14.- Vezir Akdemir                                (İzmir)

15.- Gökhan Durgun                                 (Hatay)

16.- Şevket Arz                                (Trabzon)

17.- Gürol Ergin                                (Muğla)

18.- Erdal Karademir                                (İzmir)

19.- Kâzım Türkmen                                (Ordu)

20.- Bihlun Tamaylıgil                                (İstanbul)

21.- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

22.- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

23.- A. İsmet Çanakcı                                (Ankara)

24.- Ali Oksal                                (Mersin)

25.- Halil Akyüz                                (İstanbul)

26.- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

27.- Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

28.- Tuncay Ercenk                                (Antalya)

29.- Enver Öktem                                (İzmir)

30.- İdris Sami Tandoğdu                                (Ordu)

31.- Ensar Öğüt                                (Ardahan)

32.- Bayram Ali Meral                                 (Ankara)

33.- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

34.- Mehmet Vedat Yücesan                                (Eskişehir)

35.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

36.- Mustafa Özyurt                                (Bursa)

37.- Mustafa Yılmaz                                 (Gaziantep)

38.- Mehmet Parlakyiğit                                (Kahramanmaraş)

39.- Mesut Değer                                (Diyarbakır)

40.- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

41.- Yücel Artantaş                                (Iğdır)

42.- Yavuz Altınorak                                (Kırklareli)

43.- Nail Kamacı                                (Antalya)

44.- Osman Özcan                                (Antalya)

45.- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

46.- Enis Tütüncü                                (Tekirdağ)

47. N. Gaye Erbatur                                (Adana)

48.- Orhan Eraslan                                (Niğde)

49.- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

50.- Atila Emek                                 (Antalya)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp, açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

3.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 32 milletvekilinin, Amerikan Haber Alma Örgütünün ülkemizde hukukdışı bazı faaliyetlerde bulunduğu yönündeki iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/330)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Amerika Birleşik Devletlerinin resmî haber alma örgütü CIA'nın terörist faaliyetleri önlemek maskesi altında, başka devletlerin sınırları içinde, uluslararası anlaşmalara aykırı faaliyetlerde bulunduğu uluslararası ajanslara yansımış, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Rice, "terör eylemi düzenlenmeden önce önlem almak zorundayız" diyerek, bu iddiaları dolaylı olarak doğrulamıştır.

Uluslararası anlaşmalara aykırı olarak, başka ülkelerde insan kaçırmadan, transit geçişe, işkence merkezlerinden sorgu ve tutuklama kampları kurulmasına kadar varan iddialar, başta Avrupa Konseyi olmak üzere, uluslararası kuruluşları harekete geçirmiş, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Terry Davis, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 46 üye ülkeden bu iddialar hakkında resmen bilgi istemiştir.

Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu Adalet ve İçişlerinden sorumlu üyesi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde CIA'nın tutuklama kampı kurmasına izin veren Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Birlik içindeki oy haklarının askıya alınabileceğini açıklamıştır.

Bu çerçevede, CIA'nın ya da bağlı kuruluşlarının Türkiye'de de, terörist faaliyetleri önleme maskesi altında, uluslararası anlaşmalara aykırı, hukukî olmayan faaliyetlerde bulunduğu bilgisi kamuoyuna yansımış , CIA'nın paravan nakliye şirketine ait bir uçağın Sabiha Gökçen Havaalanına indiği ve 27 saat kaldığı Ulaştırma Bakanı tarafından doğrulanmıştır.

CIA görevlilerinin Türkiye'de üçüncü ülke vatandaşlarını sorguladıkları iddialar arasındadır. Türkiye'de terörist faaliyette bulunmaktan sanık bir kişinin avukatı, müvekkilinin Kandıra Cezaevinde yabancı görevlilerce sorgulandığını açıklamıştır.

İncirlik Üssünün bu amaçla kullanılıp kullanılmadığı henüz açıklığa kavuşmamıştır.

Türkiye'yi üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşlar nezdinde hiç de hak etmediği durumlara düşürebilecek bu iddiaların doğru olup olmadığının araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını dileriz.

Saygılarımızla.

 

1- Abdulkadir Ateş                                 (Gaziantep)

2- Haluk Koç                                (Samsun)

3- Enis Tütüncü                                (Tekirdağ)

4-Halil Akyüz                                (İstanbul)

5- İdris Sami Tandoğdu                                (Ordu)

6- Ufuk Özkan                                (Manisa)

7- Şefik Zengin                                (Mersin)

8- Kemal Sağ                                (Adana)

9- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

10- Tuncay Ercenk                                (Antalya)

11- Gökhan Durgun                                (Hatay)

12- Erdal Karademir                                (İzmir)

13- Yavuz Altınorak                                 (Kırklareli)

14- İsmail Değerli                                (Ankara)

15- Nejat Gencan                                (Edirne)

16- Erdoğan Kaplan                                (Tekirdağ)

17- Hasan Aydın                                (İstanbul)

18- Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

19- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

20- Atila Emek                                (Antalya)

21- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

22- İzzet Çetin                                (Kocaeli)

23- Mustafa Erdoğan Yetenç                                (Manisa)

24- Ali Rıza Bodur                                (İzmir)

25- Enver Öktem                                (İzmir)

26- Mehmet Vedat Yücesan                                (Eskişehir)

27- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

28- Mehmet Kartal                                (Van)

29- Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

30- Gaye Erbatur                                 (Adana)

31- Orhan Eraslan                                (Niğde)

32- Ali Oksal                                (Mersin)

33- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar ve Bahreyn'e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/943)

9.12.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 12-14 Kasım 2005 tarihlerinde Katar ve Bahreyn'e yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayip Erdoğan

         Başbakan

                Liste

Remziye Öztoprak                                (Ankara)

Fuat Çay                                (Hatay)

Beşir Hamidi                                (Mardin)

Vahit Çekmez                                (Mersin)

Rıtvan Köybaşı                                (Nevşehir)

Ahmet Kambur                                (Tekirdağ)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

IV.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP grup önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 8.12.2005 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.                                                                   Haluk Koç

            Samsun                               

                Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 273 üncü sırasında yer alan (3/579) 979'a 1 inci ek sıra sayısının (Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker) bu kısmın beşinci sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde, Konya Milletvekili Atilla Kart, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek; aleyhinde, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Tokat Milletvekili Zeyid Aslan...

Lehinde, Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından Danışma Kuruluna sunulan Grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının hazırladığı Nisan 2004 tarihli rapora göre, büyükbaş hayvan ithalatında, 27 Mart 1996 tarihinden itibaren kontrol belgesi düzenlenmemesi yönünde karar alındığı, oysa, önceki ve sonraki tarihlerde, bu konuda alınan kararların ithalatın yasaklanması şeklinde olduğu, yasağın geçerli olduğu 27 Mart 1996 tarihinden önce getirilen Fransa ve Hollanda menşeli 650 adet, baş gebe düvenin -yani, damızlık büyükbaş ve doğum yapmamış hayvanın- İzmir Gümrüğünden giriş yapılmasına yönelik olarak özel uygulama yapıldığı- yani, evraklarda oynama yapıldığı- ve bu suretle, toplum sağlığının riske edildiğinden bahisle tespitlerde bulunulmuştur.

Değerli arkadaşlarım, toplum sağlığını ve güvenliğini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda, aradan sekiz yıl geçtikten sonra, Nisan 2004 tarihinde, dönemin bakanları Sayın Nevzat Ercan, İsmet Attila, Musa Demirci ve Mustafa Taşar ile yine dönemin Koruma ve Kontrol Genel Müdür Vekili olan ve halen Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak görevini sürdüren Sayın Mehdi Eker'i de kapsayacak şekilde bir rapor düzenlenmiştir. Haklarında soruşturma izni verilen üç bürokrat yönünden ise, bu eylemin Ceza Kanununun 240 ıncı maddesiyle ilgisi olduğu ve eylem tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından, bu bürokratlar yönünden ceza davası sürecinin işletilemediğini, hemen, yeri gelmişken, bilgilerinize sunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hemen vurgulamak istiyorum, bu dosyada, hep ifade ettiğimiz gibi, sayın bakan veya dönemin ilgili bakanlarından birisi hakkında suçludur veya değildir deme durumunda değiliz; ancak, dramatik ve çarpıcı bir sonucu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ortada bir eylem var. Bunda tereddüt edecek bir durum yok. 650 adet büyükbaş hayvan, mevzuata aykırı bir şekilde ve kontrolü yapılmadan piyasaya sürülüyor. Değerli arkadaşlarım, olayın vergi boyutu var, olayın vergi kaçakçılığı boyutu var, olayın haksız rekabet boyutu var, olayın toplum sağlığını ilgilendiren boyutu var, olayın yerli üreticiyi mağdur eden boyutu var, olayın hayvancılık sektörüne darbe vuran boyutu var. Yani, ortada, muhtelif sonuçları olan ağır bir eylem söz konusu, organize ilişkiler içinde gelişen bir eylem zinciri söz konusu, bürokratların ve siyasîlerin iştirakiyle gelişen bir eylem söz konusu; ancak, geldiğimiz noktada, her nedense, her nasılsa, bir sorumlu yok, siyasî anlamda ve hukukî anlamda bir sorumlu yok değerli arkadaşlarım. Oysa, hayatın gerçeği ve eşyanın tabiatı gereği, eylemin olduğu yerde suçlu da vardır, hukukî sorumlu da vardır, siyasî sorumlu da vardır.

Bakın değerli arkadaşlarım, daha bir hafta evvel, on gün evvel, kamuoyunun yakından takip ettiği Adnan Hoca olaylarında da benzer bir süreci yaşadık. Kamuoyuna mal olan onlarca dava, zamanaşımı sebebiyle ortadan kaldırıldı. Değerli arkadaşlarım, bunun anlamı nedir? Bunun anlamı şudur: Bakın, yargı tıkanmıştır, toplumun adalete güven duygusu ciddî anlamda zedelenir ve sorgulanır hale gelmiştir. Bu, aslında, sistemin tıkanmasıdır. Olağanüstü özveriyle ve insan gücünü aşan ağır bir iş yüküyle, zor şartlar altında görevini sürdüren yargı mensupları ve mahkemeler neden bu tıkanma sürecine girmiştir? Bu durumu gözardı etmeyelim. Bu tıkanma süreci çözümsüzlük boyutuna varmak üzeredir değerli arkadaşlarım. Daha da vahimi, bu tıkanma süreci, artık, toplumda, maalesef, olağan karşılanır hale gelmiştir. Bu anlayış, kaçınılmaz olarak, toplum ve kişileri başka arayış ve beklentilerin içine sokmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu anlattığımız sürecin adı, yargı ve yargıcın bürokratlaşmasıdır. Yargının gerçek anlamda bağımsız olamadığının, inisiyatif kullanamadığının ve bürokrasiye hâkim olamadığının bir itirafıdır bu değerli arkadaşlarım. Bunun çözümlerini ve yapılması gerekenleri, burada, üç yıldan bu yana her ortamda anlatıyoruz. Elbette bu tıkanmanın sebeplerini sadece son üç yılla izah edemeyiz, geçmiş dönemlerden kaynaklanan boyutları var; ancak, olayımız bakımından, 22 nci Yasama Dönemi bakımından bizim üzerinde durmamız gereken nokta şu: Aradan geçen bu üç yıl içinde siyasî iktidar olarak bu konuda neden hiçbir ciddî çalışma yapmıyoruz? Bu süreç herkes tarafından görüldüğü ve gözlemlendiği halde, neden gerekli yapısal tedbirleri almıyoruz? Bu tıkanmışlık işimize mi geliyor?! Hukuk devleti yapılanmasını istemiyor muyuz? Neden Anayasanın 83, 100, 140, 144, 159 uncu maddeleri ile 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasasının ilgili bölümlerini değiştirme konusunda hiçbir girişimde bulunmuyoruz? Hadi bu değişiklikleri yapmıyoruz, kendinize göre birtakım gerekçelerle bunlardan kaçınıyorsunuz; mevcut idarî ve yargısal yapıyı, iktidar gücüne dayanarak neden amacı dışında ve adaletsiz bir şekilde kullanmaya devam ediyoruz? Yargının sorunlarını neden istismar ediyoruz? Yargının bilinen sorunlarını kullanarak yargıyı neden bağımlı hale getiriyoruz? Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak artık bunları görmemiz, bunları değerlendirmemiz, bunları tartışmamız gerekiyor değerli arkadaşlarım.

Bakın, bu kurumları ve bu kavramları amacı dışında kullandığımız takdirde nasıl sonuçlar meydana geliyor: Değerli arkadaşlarım, kamuoyunun ve toplumun, kendisini doğrudan ilgilendiren konularda bilgi sahibi olmasını ve gerçekleri öğrenme hakkını engellemiş oluyoruz. Bu engellemeler sürdürüldüğü takdirde, bazı bakanlar ve Sayın Başbakanın etrafında nasıl ticarî dehaların ve oluşumların olduğunu görüyoruz. Maalesef ve maalesef, Sayın Başbakan ve bazı bakanların Galataport, Kuşadası ve TÜPRAŞ olaylarında olduğu gibi -elbette üzülerek ifade ediyorum; elbette, Türkiye Cumhuriyetinin bir yurttaşı olarak, gerçekten, üzülerek ifade ediyorum- Sayın Başbakan ve sayın bakanlar gerçekleri bilerek neden gizliyor ve neden yalan söyleyebiliyorlar -Türk Dil Kurumundaki ifadesiyle söylüyorum- neden yalan söyleyebiliyorlar? Bunları lütfen cesaretle sorgulayalım değerli arkadaşlarım. Bizler bunun için varız burada, bunun için biz vekâlet aldık değerli arkadaşlarım; bunları sorgulamak, bunları takip etmek üzere bu vekâlet bizlere verildi. Bakın "sistemde denetim mekanizmalarının işlevini kaybetmesi halinde..." bu süreç başladı değerli arkadaşlarım; denetim mekanizmaları işlevini kaybediyor. Bu takdirde ne oluyor; sistemden hınç alma ve yolunu bulma arayışlarının ortaya çıkması kaçınılmaz bir hale geliyor. 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde bu süreç, maalesef, hızlanmıştır.

Siyasî iktidar içindeki belli bazı güç odakları -tekrar ifade ediyorum, siyasî iktidar içindeki belli bazı güç odakları- bu anlayış ve cesaretten güç alarak, yolsuzluk ve hukukdışı uygulamalarına kendilerince haklılık ve meşruiyet kazandırıyorlar. Yani, Makyavelizm yöntemlerinin bir başka anlamda uygulanması süreciyle karşı karşıyayız değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, konuşmamın özü şu: Unutmayalım, adî nitelikteki suçlamalardan dolayı, organize ilişkiler içindeki suçlamalardan dolayı, kişisel ve siyasî kaygılarla yasama dokunulmazlığı zırhına bürünme ihtiyacını duyanların, belli bir aşamadan sonra, kamuoyuna …

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

…gerçekdışı bilgi vermeleri, yalan söylemeleri ve kamuoyunu organize bir şekilde yanıltmaları kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz bir süreçtir değerli arkadaşlarım, bu sosyolojik bir süreçtir, bu psikolojik bir süreçtir. Türkiye'de bu süreç, maalesef, başlamıştır. Bu sürece katkı vermemenizi, engellemenizi, bir defa daha, milletvekili sorumluluğumun gereği olarak ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, neyle ilgili söz talebi?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sataşma oldu bize Sayın Başkan. "Başbakan yalan söylüyor" dedi, "Bakanlar yalan söylüyor" dedi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, şu anda Danışma Kurulu önerisi konuşuluyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Bunu cevaplandırmamız lazım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Genel konuşuluyor Sayın Başkan?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Buna katılmamız mümkün değil.

BAŞKAN - Sayın Koç, Sayın Kart konuşması sırasında, Sayın Başbakanın ve sayın bakanların yalan söylediği ifadesini aynen kullandı; ben de duydum. Dolayısıyla, bu konuda Sayın Bakana söz verme durumu vardır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bu süreç işlediği takdirde bu yola başvuruluyor.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, Başbakan ve bakanlara sataşması nedeniyle konuşması

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; iktidar ve muhalefet, demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır; yalnız, bu çatı altında millete, memlekete doğruları söylemek lazım. Elbette ki, muhalefet, kalkacak, bizi kritize edecek, bizi tenkit edecek; ona saygımız var; ama, bunları yaparken kimsenin kimseye hakaret etmemesi lazımdır. Bu çok önemlidir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ben şimdi kalkar, burada muhalefete hakaret edersem, muhalefet gelir bana hakaret ederse, burada artık gerçekler konuşulmaz, kısır bir döngü yaşarız, birbirimize çatıp dururuz. Buraya bu millet bizi hizmet yapalım diye getirdi.

"Efendim, Başbakan yalan söylüyor." Bunu asla kabul etmemiz mümkün değildir. "Bakanlar yalan söylüyor." Asla kabul etmemiz mümkün değildir; aynen sahibine iade ediyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ATİLLA KART (Konya) - Olaylardan söz ediyorum.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Aynen geriye iade ediyoruz. Hatta, bu konudan dolayı, sözünü geri almasını istiyorum.

ATİLLA KART (Konya) - Olaylardan söz ediyorum. Olaya cevap verin.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Olaylar molaylar değil, işte orada. Bizim kimseye yalan söylediğimiz yok.

ATİLLA KART (Konya) - Genel ifadeler kullanmayalım.

BAŞKAN - Sayın Kart…

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Kuşadası imiş, Galata… Her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor.

Şimdi millet görüyor, ilk defa bu kadar şeffaf, bu kadar açık muameleler yapılıyor. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri)

Evet, bugün de gördünüz, işte onlardan bir tanesini bugün de gördünüz, Telsim'i bugün de gördünüz. Nasıl yapılıyormuş, onları da gösterdik.

Kalkıp, buraya çıkıp da muhalefet yapabilirsiniz, tenkit edebilirsiniz; ama "yalan söylüyor" diye kimseye bir suçlamada bulunamazsınız.

ATİLLA KART (Konya) - Gerçek dışı konuşuyorsunuz. Gerçek dışı konuşmayın.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Bunu aynen sizlere iade ediyorum. Gerçek dışı konuşmalarınızı bırakın da gerçekleri konuşmaya çalışın burada.

ATİLLA KART (Konya) - Galataport'tan bahsedin, Kuşadası'ndan bahsedin. Bu konuda yalan söylediniz.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Sayın Kart, sizi de, hepsini biliyoruz.

ATİLLA KART (Konya) - TÜPRAŞ'ta yalan söylediniz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

ATİLLA KART (Konya) - TÜPRAŞ'ta yalan söylediniz.

BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen…

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Peki.

Hepinize saygılar sunuyorum; sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

IV.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Aleyhinde, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ… Konuşmuyor.

Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan…

HALUK KOÇ (Samsun) - TÜPRAŞ çok şeffaf oldu Sayın Bakan, gerçekten haklısınız, kutluyorum!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Dönemde, dokunulmazlıklarla ilgili olarak, onlarca kez, bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine geldi, burada çok değişik tartışmalar yapıldı. Ancak, bugün, görüyoruz ki, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, bir sayın bakanın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir önerge getirdiler. Ben, bu önergenin aleyhinde söz aldım; şunun için aleyhinde söz aldım: Artık, dokunulmazlıkların bu dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözüme kavuşturulacağına dair bir inanç bende kayboldu Sayın Koç. Yoksa, dokunulmazlıklarla ilgili olarak, bir muhalefet partisi milletvekili olarak, bunun aleyhinde söz almam mümkün değil. Ben, gönülden, bu meselenin bu Meclisçe halledilmesini istiyorum. Ancak, ne gariptir ki, seçimden önce seçim meydanlarında, televizyon ekranlarında bu konu millete taahhüt olarak verilmiş olmasına rağmen, üç yıl geçti Meclis; ama, hâlâ, bu noktada en küçük bir ilerlemenin olmaması, bundan sonra da olmayacağının bir işareti. Onun için, Sayın Koç, ben, sizlerden rica edeceğim; bundan sonra, artık, bu tür önerileri Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeyin. İktidar Partisi, dokunulmazlıklarla ilgili vermiş olduğu sözlerin hepsini unuttu. Onun için, bizler, burada konuşuyoruz, bir netice alamıyoruz; alınamayacağı da ortaya çıktı. O nedenle, Meclisi bu şekilde meşgul etmenin bir anlamı kalmadığını, hem yetmişmilyon hem de buradaki bütün milletvekilleri görüyor.

Bakınız, hükümet, iktidara gelirken "3 Y ile mücadele edeceğim" dedi: Yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklar.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yasaklarla ilgili hiçbir şey olmadı, ona hiç girmeyeceğim; onun hesabını, siz, seçim meydanlarında halka vereceksiniz yasaklarla ilgili olarak.

Yolsuzluklarla ilgili bir şeyler söyleyeceğim.

Yoksullukla ilgili olarak da yeni bir kamuoyu araştırması yaptırdınız, siz yaptırdınız. Orada, yüzde 71,5 oranında vatandaşımız, hükümetin yoksullukla ilgili politikalarında başarısız olduğunu söylüyor; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde 71,5'i "bu hükümet, yoksulluk konusunda başarısız" diyor.

Ama, bugün, önemli olan, gündemimizde olan konu, yolsuzluk ve yolsuzluklarla ilgili olarak yine sizin yaptırdığınız ankete göre, Türkiye'de yolsuzluklarla ilgili olarak iktidarın başarısız olduğunu söyleyen yüzde 57,5 oranında vatandaş kitlesi var; Türkiye'de yaşayan vatandaşların yüzde 57,5'i, hükümetin yolsuzluklarla ilgili konuda başarısız olduğunu… Hem de bu oranın yüzde 57,6 olduğunu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, durum buyken, yolsuzluklarla ilgili konuda hükümet bu kadar başarısızken, yine son günlerde yapılan yeni bir araştırmada -yine, o AK Parti milletvekilinin başında olduğu bir kurum tarafından yapılmıştır- Türkiye Büyük Millet Meclisine olan güvenin yüzde 10'ların altına düştüğünü görüyoruz değerli milletvekilleri. Yanlış hatırlamıyorsam, yüzde 6 civarında; vatandaşların Türkiye Büyük Millet Meclisine olan güveni yüzde 6'lar seviyesinde. Bunun sebeplerini, hepimizin, beraber araştırması lazım; çünkü, vatandaş, inanıyordu ki, bekliyordu ki, seçim meydanlarında verilen dokunulmazlıklarla ilgili meselenin, bu Meclisçe, bu dönemde halledilip, dokunulmazlıklarla ilgili meselenin çözüme kavuşturulmasını bekliyordu. Ancak, biraz önce, Sayın Maliye Bakanımız -ayrılmışlar- "işte geldik, gidiyoruz" dedi. Sayın Maliye Bakanı, ilk defa, gidici olduğunu, kendi ifadesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden söyledi. Sayın Bakan gidebilir, sizler gidebilirsiniz; ancak…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sen gitmiyor musun?

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -  …ancak, giderken, millete verilen sözlerin yerine getirilerek…

ATİLLA KART (Konya) - Hesabının verilerek…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …millete verilen sözlerin hesabının ortaya konularak gidilmesi lazım. Zaten gideceksiniz, zaten Maliye Bakanı gidecek, onun kurtuluşu yok; ama, giderken de, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, halkın önünde, bazı hesapları vererek gitmek lazım.

Ben, TÜPRAŞ ihalesiyle ilgili olarak, ilk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu konuyu ben gündeme getirdim; yüzde 14,76'sı satıldığında, ben, kürsüye çıktım -daha hiç kimse bu işin farkında değilken- burada sordum; bu yüzde 14,76'sını, Sayın Bakanım, kime sattınız dedim. Türkiye'de, o dönemde yüzde 14,76'sının kime satıldığını, kime verildiğini, Türkiye'de hiç kimse bilmiyordu ve soru sorduk, soru önergesi verdik ve sordum: Niçin?.. O verdiğiniz kişi ve kurumlara -kim olduğunu bilmiyorum- niçin yüzde 10 ıskontoyla verdiniz? O dönemde, TÜPRAŞ'ın -verildiğinde- 1 lotunun borsadaki değeri 17 000 000 lirayken, siz, TÜPRAŞ'ı, vermiş olduğunuz o kuruma, 15 400 000 liraya verdiniz -yani, yüzde 10 ıskontoyla- ve o hafta sonunda TÜPRAŞ hisseleri, borsada yüzde 30 prim yaptı değerli milletvekilleri. O satış işleminden sonra, TÜPRAŞ hisseleri, yüzde 30, borsada prim yaptı. Peki, 450 000 000'un yüzde 30'u nedir; 150 000 000 lira. O kurum, kimseden habersiz TÜPRAŞ'ı alan bu kurum, Sayın Maliye Bakanının gizlice görüştüğü o kişiler, borsada, bir hafta içerisinde 150 000 000 dolar para kazandılar.

Değerli milletvekilleri, bu 150 000 000 liranın hesabını bütün milletvekilleri olarak hepimizin sorması gerekiyor; ancak, Sayın Maliye Bakanımız "ben otel lobilerinde -veya odalarında- görüşmeyip dışarıda mı görüşecektim" şeklindeki bir ifadeyle bu meseleden kaçıp kurtulamaz değerli milletvekilleri. Siz Ofer'le görüşebilirsiniz; ancak, Ofer'le olan görüşmeleriniz, herkesin gözü önünde, kamuoyunun gözü önünde ve onlara hiçbir ayrıcalık tanımadan, eşit şartlar içerisinde bir ihale süreci içerisine girmeleri şartıyla görüşebilirsiniz; yoksa, gece gizli görüşmelerden sonra, yüzde 14,76'sını onlara veremezsiniz. Eğer verirseniz, oradan pis kokular gelir. Sayın Başbakan da "görüşmedim" dedi; ancak, üç dört saat sonra, o ilgili zatın Başbakana bir teşekkür mektubunun bir gazete tarafından ele geçirildiğini görünce ve ertesi gün de o mektubun yayımlanacağını anlayınca, Sayın Başbakan "görüştüm" demek lüzumunu hissetti. Hem de, görüşme bir kez değil, birden fazla kez. Sayın Başbakanın görüşme yaptığı bir kişiyi, böyle önemli bir kişiyi hatırlamaması mümkün mü, mümkün mü hatırlamaması?!

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Bağırmadan... Sakin, sakin…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, halkım adına bağırıyorum Sayın Milletvekili.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne bağırıyorsun?..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, bunları dile getirmek için bu kürsüdeyim. Yüzde 14,76'ının hesabını ben de soracağım, Osmaniye Milletvekili olarak siz de sormak mecburiyetindesiniz. Halka söz verip geliyoruz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, Uluslararası Saydamlık Örgütü yeni bir araştırma yayımladı. O araştırmada, araştırma yapılan ülkelerde, siyasî partilerin yolsuzluklara en fazla karışan kurumlar arasında olduğunu ifade ediyor ve Türkiye'de de, siyasî partilerin ikinci sırada olduğunu ifade ediyor. Bu, yeni bir araştırma, Uluslararası Saydamlık Örgütünün yapmış olduğu bir araştırma.

O nedenle, Türkiye'de, eğer siyasî partiler yolsuzluklarda, vatandaş gözünde ikinci sırada yer alıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi, itibar açısından yüzde 10'ların altına düşmüşse, bunun sebeplerini hep beraber incelememiz, araştırmamız lazım.

Biz, Doğru Yol Partisi olarak, Sayın Başbakana sorduk: Dokunulmazlıklarla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz; halkın önünde söz verdiniz, bununla ilgili ne tür bir çalışma yapacaksınız?..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır, tamamlayınız.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Doğru Yol Partisi Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan sordu; cevap burada. Şimdi cevabı okuyorum; Başbakana, dokunulmazlıklarla ilgili vermiş olduğumuz soru önergesinin cevabında diyor ki: "Anayasa değişiklikleriyle ilgili olarak, Anayasamıza göre, milletvekillerinin üçte 1'i anayasa değişiklikleri olarak teklif verebilirler; yani, bu yetki milletvekillerinindir. Hükümet olarak, bizim böyle bir yetkimiz yoktur." Aynen ifade böyle.

Şimdi, ben, buradan sormak istiyorum. Anayasa değişiklikleriyle ilgili, biz, burada, o kadar çok değişiklik yaptık ki, onların arkasında hep hükümet vardı, hep hükümet sahip çıktı. Son, yeni bir anayasa değişikliği yaptık, biliyorsunuz, bu kamu malî yönetimiyle ilgili olarak, 2006 bütçe tasarısıyla ilgili olarak düzenleme yaptık, anayasa değişikliği yaptık; hükümet arkasında! Bugüne kadar bir hayli anayasa değişikliği yaptık, hep hükümet arkasındaydı, hep destekliyordu; bunların halledilmesi lazım geldiğini, bu anayasa değişikliklerinin yapılması lazım geldiğini söylüyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, lütfen son cümlenizi alayım.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlem.

Son cümle de önemli. Diyor ki cevapta: "Bir uzlaşma komisyonu kurulsun, işte bu uzlaşma komisyonu dokunulmazlıklarla ilgili çalışsın." Yine, ben, buradan soruyorum: Bugüne kadar yapılan anayasa değişiklikleriyle ilgili bir tek uzlaşma komisyonu kuruldu mu?

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - O farklı bir şey.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır, farklı değil.

İşinize geldiğinde, anayasa değişikliklerinde, muhalefete danışmadan, görüşmeden, buraya getiriyorsunuz anayasa değişikliklerini; ancak, iş dokunulmazlık oldu mu, muhalefetle bir komisyon kuralım, o komisyon bu konu üzerinde çalışsın, ondan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine getirelim...

Değerli milletvekilleri, dokunulmazlıklarla ilgili çok sözler verildi; televizyonlarda, basında, meydanda, bu konularla ilgili çok taahhütlerde bulunuldu; ancak, üçüncü yıl bitti. 2006, büyük bir ihtimalle seçim yılı olacaktır, bu Meclis de dönemini tamamlayıp gidecektir; ancak, ne yazıktır ki, ne üzüntü vericidir ki, bu dönem, dokunulmazlıklarla ilgili çok şey söylenilen, ancak, hiçbir şey yapılmayan bir dönem olarak milletin hafızasında kalacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Ümmet Bey, üzüleceğiz seni burada göremeyince.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Onu Allah bilir…

RECEP KORAL (İstanbul) - İşine gelince Allah'a havale ediyorsun.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

Saygıdeğer arkadaşlarım, şu hususu bilgilerinize sunmayı arz ederim: Birkısım kuruluşlar tarafından yapılmış olan kamuoyu araştırmalarını, buradan, mutlak gerçeklik anlamında söyleyerek, kendimizin de içinde bulunduğu Yüce Meclisi hafife almayalım, sıkıntıya sokmayalım, bunu istirham ediyorum.

Bu araştırmalar hangi şartlarda yapılmıştır, kimler tarafından yapılmıştır, nasıl yapılmıştır; bunları burada mutlak doğru gibi ifade edersek, hem iktidar hem muhalefet milletvekili olarak, Meclisin çatısı…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Anketler yapılırken  doğru kabul ediyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Oturunuz efendim. Sayın Kandoğan, ben böyle bir şey söylemedim, filan şey yaptı diye doğru söylemedim; istirham ediyorum, lütfen… Buyurunuz.

Onun için, bu şekilde, Meclise olan saygımızı hep beraber gösterelim diye ıttılaınıza arz ediyorum.

Arkadaşlar, bakınız, burada hakka hukuka riayet edeceksek, şunu istirham ediyorum: Herkesin konuşma süresi, diğer şeyleri belirlidir; ama, arkadaşlarımız, sadece tek bir cümleyi 1 dakika içerisinde söylüyorlarsa, bunu da takdirlerinize arz ediyorum.

Grup önerisinin lehinde, İstanbul Milletvekili Sayın Berhan Şimşek; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisi üzerinde lehte söz almış bulunuyorum; saygıyla selamlarım.

Gerçekten, otuziki kısım tekmili birden bir durum aldı bu dokunulmazlıklar meselesi; fakat, biz -Ümmet Kandoğan Beyin düşündüğü gibi değil- sokağa çıktığımızda, halk soruyor "bunu yerine getirin, verilen sözler var…" İşin ilginç tarafı, bu sözü de, Yüce Meclisin, Yüce Parlamentonun yürütmesinin başında bulunan Başbakanımızın verdiğini hepimiz biliyoruz.

Aslında, burada, biz, çok önemli bir görevi yerine getiriyoruz değerli arkadaşlarım. Sayın Başbakanımızın vermiş olduğu sözü hatırlatıyoruz ve onun vermiş olduğu sözün, belki, Meclisten -umut olarak- çıkabileceğini tekrarlamaya çalışıyoruz. Bunun ötesinde başka bir şey yoktur. Yani, arkadaşlarım da ifade etti; içi doldurulmamış, boş, hamasi sözlerle, sloganlarla yola çıkıldığında, daha sonra hüzünler ve acılar yaşanıyor. İşte, yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar… Bunlar, gerçekten, çok şairane, şiirane sözler; fakat, içi dolmadığı zaman, karşılığı olmadığı zaman, tenekeye vurmak gibi bir ses geliyor.

Bakın, değerli arkadaşlarım, Mecliste bulunan arkadaşlarım -muhalefet, iktidar- bu yıl, bir Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuruldu ve bir araştırma yapıldı. O araştırmada, bu Mecliste 22 nci Dönemde bulunan milletvekillerinin hazırladığı raporda "yolsuzlukların, bürokrasiyle işbirliğine girilmeden, siyasî iradeden destek almadan yapılamayacağı" ifade edilmekte. Şimdi, pekâlâ, durum buysa, siyasî iradenin desteği olmadan, bürokrasi, işadamı yolsuzluk, hırsızlık yapamayacağına göre, neden bunlara bu imkânı veriyorsunuz?! Bakın, burada, muhalefet, gelin, bunları kaldırın diyor.

Sizin gibi değerli bir İktidar Partisi ve vekillerin, bu ülkede yolsuzluk ve hırsızlık yapmak isteyenlere, sizlerin hazırlamış olduğu raporda ifade ettiğiniz gibi, niye yol verelim, niye imkân verelim, niye siyasî destek verelim! Bunu, halkın adına sormak, sizlerin de, bizlerin de görevi, yerine getirmek de görevimiz.

Değerli arkadaşlarım, sürekli, CHP bu konuyu niye gündeme getiriyor, neden; bizim, sözümüzün arkasında durduğumuz bir olay var; biz, aday olmadan önce, noterde "milletvekili olduğumuzda, bunun arkasına gizlenmeyeceğiz" dedik; biz, parti terbiyesi olarak, kendi ilişkimizle yaptık. Sayın Başbakan, yetmiş milyona, televizyonda dile getirdi. Biz mecburuz, biz, halkın adına bunu dile getirdik ve bu konuyu her gün de konuşmalıyız.

Ayrıca, Komisyon Başkanı Sayın Hüsrev Kutlu Bey diyor ki: "Yargı bağımsızlığı olmadığı için dokunulmazlığa dokunmama kararı aldık." Bu da, gerçekten, bu Meclis adına yaşanacak büyük bir acı, başka bir kelime kullanmak istemiyorum. Yine, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin Bey diyor ki: "Milletvekillerinin yargı bağımsızlığından endişeleri var."Ee, maşallah! Bu devam ediyor. Bir başka Başbakan Yardımcısı, 25.10.2005 tarihinde, Grubunuzda yapmış olduğu konuşmada, Sayın Abdullah Gül Bey diyor ki -burası çok önemli- AKP Grubunda şöyle diyor Sayın Gül: Hiç kimsenin kendini Türkiye'de bağımsız bir adacık gibi görmemesi gerektiğini belirterek "herkes kanunların önünde eşittir, herkes sorgulanabilir, herkesin sorumluluğu var, herkes hesap verecektir. Bu ülkede milletvekilleri, başbakanlar, ordu komutanları mahkeme önüne çıkıp hesap verirken, profesörler, rektörler hesap veremez demek söz konusu değildir" açıklamasında bulunuyor. Buna, aynen katılıyorum, doğrudur; fakat, bu memlekette TEDAŞ'ları, TOFAŞ'ları, bu dönemde yaşayan aklama komisyonlarını, sizin geçmişinizdeki partiniz yaşamıştır, hepiniz bilirsiniz. Bu araştırma, dokunulmazlıkları kaldırma, Meclis araştırma önergeleri, fasl ve hikâye olmuştur.

Şimdi, Başbakan, milletvekili, bir gün, 83'ten, 100'den, kalkıp da burada yargılandı mı? Devri sabık yaratıyorsunuz.

Pekala, bir gün siz de gideceksiniz, bu arkadaşları niye Yüce Divana gönderdiniz? Bu konuda samimî olmak gerekiyor. Bu konuda samimî olmadığınız ortada. Halk bunu bana soruyor; Edirne'de, İpsala'da, Üsküdar'da, Kocaeli'nde, Gebze'de geçen hafta bunu soruyor, basın soruyor değerli arkadaşlarım.

Şimdi, adacık… Kime?.. Başbakana, iktidar milletvekillerine adacıklar var Sayın Gül; ama, Rektör Yücel Aşkın'a adacık yok... Yargı herkese uygulanmalı; çünkü, kimse hukukun ne üstünde olmalı ne altında olmalı; herkes hukukun içinde olursa hukukun üstünlüğüne inanır bir durum ortaya çıkar.

Değerli arkadaşlarım, bakın, çok ilginç bir süreç yaşanıyor, ara sıra bize de kalkıp göndermeler yapılır. Bugün internete düşen bir haber: Cumhuriyet Halk Partisi İş Bankası eski Yönetim Kurulu Üyeleri Mustafa Özyürek ve Erbaşar Özsoy, kendilerini Erol Evcil'e kredi vermekle suçlayan Başbakandan 27 100 TL icra yoluna giderken, bir an önce avukatlar parayı yatırmış. Bizim kökümüzde, geçmişimizde kirlilik yok. 1927'de Ali İhsan Eryavuz olayı vardır; ama, Türkiye, 50'ye kadar münferit bir iki yolsuzluğun ötesinde, 50'den sonra yolsuzlukla tanışmıştır. 50'den sonra, maalesef, çokpartili hayata değil, maalesef, çokyolsuzluklu hayata geçilmiştir ve o elli yıl içinde Cumhuriyet Halk Partisi altı yıl koalisyonda kalmıştır. Mıgırdıç Şellefyanlar, Yahya Murat Demireller, bakanlar vesaireler bu anlayışın ürünü olarak gelmiştir.

Şimdi başka bir örnek daha vereyim: Sayın Başkanım uyardı; ama, eğer bir araştırma basında yer alıyorsa, bununla ilgili şahıs, zatı muhterem, kurum tekzip etmiyorsa Sayın Başkanım, doğrudur. Bakınız -isterdim ki Sayın Bakan burada olsun- Sayın Unakıtan Beyle ilgili diyor ki "Halkımız, yolsuzluğun en fazla görüldüğü kurum olarak vergi idarelerini gösteriyor. Geçen yılın anket sonuçlarında da vergi idaresi en kirli kurum olarak gösterildi, sonuçlarında da vergi idaresi en kirli kurum olarak gösterildi. Ortaya çıkan bu yolsuzluk tablosunda, üç yıldır bu idarenin başında bulunan Sayın Unakıtan'ın kişisel durumunun etkili olduğunu düşünüyoruz. Hakkındaki vergi kaçakçılığı, orman arazisi yağmalaması suçlamaları dokunulmazlık zırhı nedeniyle yargılama konusu yapılamıyor. Sayın Unakıtan bu haliyle vergi memurlarına iyi örnek olmuyor." Bundan somut bir örnek olabilir mi değerli arkadaşlarım?!

Yani, Maliye Bakanının durumu ortada; biz, burada, kendi içimizde; yani, dönelim -ben söylememiş olayım; biraz önce arkadaşım söyledi- Turhan Çömez'in anlattıkları -içinizde şu anda- Gemlik'teki olayı soruyor "500 000 000 mu 83 000 000 mu?" Biz soruyoruz aylardan beri, Balıkesir SEKA, 52 000 000 ekspertiz raporu var; ilk alıcısına 1 000 000 dolara satıyor. Kim satıyor; siyaset satıyor. Böyle bir vicdanı -çok değerli arkadaşlarımız var aranızda, hepiniz benim için çok değerlisiniz- bunu, vicdanen kabul edebilmek mümkün mü değerli arkadaşlarım? Yani, bu sürecin içerisinde, günün birinde, gelir, biz döneriz, halk oluruz, vekâletimiz biter, asillerin yanına döneriz ve o zaman size bunu sorarlar arkadaşlar.

Onun için, bana göre yapılması gereken, bu Yüce Meclisin üstündeki gölgeyi kaldıralım. Afyon Milletvekiliniz Sayın Koçak diyor ki: "Benim hakkımda iki fezleke var ve bunlar akşam saatinden sonra yapılmış seçim çalışmalarıyla ilgili. Ben, suiistimal yapmış, yolsuzluk yapmış, rüşvete bulaşmış fezlekelerle anılmak istemiyorum." İnanıyorum ki, aranızda çok Mahmut Koçak var; ama, bunu dile getirin, bunu dile getirmenizin Türkiye siyaseti adına bir adlık, bir güzellik olacağını unutmayın. Bu gölgeyi, bu dokunulmazlık zırhını, elli yıldır 400 milyar dolara varmış, fakir fukara, garip gurebanın gerçek anlamda parasını iç eden siyasetçi, bürokrat, işadamı sarmalından bunu kurtarmak vebaline borçluyuz biz arkadaşlar. Burada, her hafta geleceğiz, her hafta da bunu konuşacağız; konuşmak durumundayız. Ben inanıyorum ki, sizin vicdanınız da sessiz sessiz, Berhan Şimşek doğruyu söylüyor, daha önceki konuşmacılar da doğruyu söylüyor diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, yapmamız gereken, gerçekten sözümüze sahip çıkmaktır. Biz, Anadolu, Trakya, o yolculuktan buralara gelen arkadaşlarım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şimşek.

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Biz, bunun için Anadolu'dan, Trakya'dan geldik, asillere vekâlet görevimizi yapıyoruz. Anadolu'daki en doğru ve en güzel sözlerden, 14 648 deyiş ve atasözünden biri de, sözünde durmaktır.

Bu Yüce Meclisin, yüce halkın vekillerine, seçim öncesi meydanlarda vermiş olduğu sözde ve sözünde durmak yakışır. Bunu kişiselleştirerek söylemiyorum, bunu halk bekliyor. Bunu halk bekliyor… Ben de, bu Yüce Meclisin vekili olarak umut ediyorum ki, buradan dönüp, gidip halkın arasına karıştığımda, burada yolsuzlukların kalkmasına, dokunulmazlıkların kalkmasına oy vermiş bir vekil olmak istiyorum. Bu onuru milletin adına hep beraber paylaşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Grup önerisinin aleyhinde son konuşmacı, Tokat Milletvekili Zeyid Aslan.

Sayın Aslan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ZEYİD ASLAN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin aleyhinde şahsım adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, ben, bugün buraya grup önerisi içerisinde getirilen Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker'le ilgili dokunulmazlık konusunun içeriğiyle ilgili konuşmayı düşünüyordum; fakat, benden önce çıkan her üç konuşmacı da, bu konunun içeriğinden ziyade, çok daha farklı konulara değindikleri için, ben, sadece Sayın Mehdi Eker'le ilgili olan kısmı birkaç cümleyle geçip, arkadaşların bahsettiği konularla ilgili konuşmak istiyorum.

Sayın Mehdi Eker'in, bundan yaklaşık on yıl önce, Tarım Bakanlığında Koruma Kontrol Genel Müdürü Vekili olduğu dönemde, 1996 yılında, donyağı diye ifade edilen yağın ithaline izin verildiğinden dolayı, bugün gerek Sayın Bakan gerekse o dönemde görev yapmış bakanlar, bürokratlar, yaklaşık 30-35 kişilik bir grup hakkında soruşturma istenilmesiyle ilgili bir dosya. Tabiî, bu dosyanın süreci içerisinde çalışmalar yapılmış, müfettişler incelemelerini yapmışlar; Tarım Bakanlığı müfettişleri yaptıkları bu incelemelerin sonucunda ilgili şahıslarla ilgili dava açılmasına yönelik bir rapor hazırlamış. Bu rapora karşı da, kendilerinin hakkında dava açılmasına ilişkin düzenlenen rapora Danıştaya ilgili şahıslar itiraz etmişler ve Danıştay 1. Dairesi, hakkında dava açılması istenilen tüm şahıslarla ilgili soruşturma izninin iptaline karar vermiş ve nihayetinde, Danıştayın kararı gereği ilgililer hakkında bir dava açılmasına gerek olmadan dosya kapanmış.

Tabiî, bu süreç içerisinde Sayın Mehdi Eker'in de milletvekili seçilmiş olması sebebiyle bundan yararlanmasına ilişkin olarak Tarım Bakanlığı dosyayı Meclise göndermiş, Meclis Anayasa Komisyonu, Karma Komisyon da, bu konunun dönem sonuna ertelenmesine karar vermiş.

Daha önceki konuşmalarımızın hepsinde belirttik; dokunulmazlıklarla ilgili olarak buraya gelen dosyaların, öncelikle, gerçekten ciddî olup olmadığı, isnatların ciddî olup olmadığı, bu hususun güncel olup olmadığı, halkı ilgilendirip ilgilendirmediği gibi birtakım kıstaslara bakıp, eğer, bu konuda, Yüce Meclis, isnadın ciddîliğine ve halkın bu konudaki duyarlılığına kanaat getirirse, zaten burada dokunulmazlık kaldırılıyor ve giden varsa, yargıya gidip, gereği yapılıyor.

HALUK KOÇ (Samsun) - Örnek var mı?

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Var mı örnek?

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Örnek olup olmaması önemli değil. Bu Meclis, millet adına karar veriyor. Bu Meclisteki insanlar, millet adına ve vicdanları adına karar veriyorlar. Buna sizin hangi sözle mukabele ettiğinizin bir önemi yok. Siz, kendi vicdanınıza göre karar verirsiniz; buradaki arkadaşlarımız da, kendi vicdanlarına göre karar verirler.

ATİLLA KART (Konya) - Bir dosyada bile dokunulmazlığı kaldırmıyorsunuz.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Dokunulmazlıkların geçmişteki felsefelerine inmek istemiyorum; ama, bu dosyaya somut olarak diyeceğim tek şey var: Danıştay tarafından soruşturma izninin kaldırılmış olması sebebiyle soruşturma kapsamı içerisindeki hiç kimseye açılmış bir dava yok, Sayın Mehdi Eker'e de açılabilme imkânı olmayan bir dosya. Bu nedenle, bu dosyanın buraya getirilmesinin, aslında, Mehdi Eker'in dokunulmazlığını kaldırarak yargıya göndermekten ziyade, geçen seneden beridir, birbuçuk yıldan beridir, bir tefrika halinde devam eden dokunulmazlığı yeniden burada konuşmak… Bunda da sizler başarılı oldunuz. Sanıyorum, önümüzdeki haftalarda da bu devam edecek.

Şimdi, buraya çıkan arkadaşlarımız, özellikle Sayın Atilla Kart, yargıdan bahsetti, yargının sorunlarından bahsetti; iktidarın, yargının sorunlarına yaklaşmadığından, yakınlaşmadığından, yargının sorunlarına yönelik çözüm üretmediğinden bahsetti.

Değerli arkadaşlar, burada, hepimiz -özellikle hukuk kökenli arkadaşlarımız bilir ki- bizler, mesleğimizi icra ettiğimiz dönemde, adliyelerin yoğunluğunu, dosyaların yoğunluğunu, hâkimlerin işyükü altında ezildiğini biliyoruz ve buraya geldik; buraya geldikten sonra, öncelikle buna bir çözüm üretebilme açısından, sizlerin de katkılarıyla, tüm Meclisin katkılarıyla, bölge adliye mahkemeleri kurmak suretiyle, en azından, dosyaların belli bir kısmını Yargıtaydan alıp bölge adliye mahkemelerine vermek suretiyle, yükü hafiflettik; ama, bir şey daha yaptık; özellikle, bugün, yargıdaki en büyük sorunun, hâkim, savcı yetersizliğinden kaynaklandığını hepimiz biliyoruz. Burada yine bir yasa çıkardık; özellikle, Türkiye'deki hâkim, savcı açığını kapatmak adına, yeni hâkim ve savcıların alınabilmesine, mevcut hukuk camiası içerisinde çalışan, mesleğini icra eden avukatların hâkimliğe geçişinde kolaylıklar sağlanmasına ilişkin yasal düzenlemeleri çıkardık; ama, bu konuda, maalesef, burada, biraz önce, yargının sorunlarına eğilmemekten bahseden arkadaşlarımız, sürekli olarak, muhalefet ettiler ve şu anda da, Cumhurbaşkanından bazı maddeler döndüğü için, yürürlüğe giremedi.

Yani, evet, yargının sorunlarını çözelim. Yargının sorunu sadece AK Partinin sorunu değil, yargının sorunu sadece hükümetin sorunu değil; yargının sorunu, tüm milletin sorunu. Öyleyse, yargının sorunlarına, sizlerin de katkı vereceği ölçüde, en kısa zamanda… Biraz önce bahsettiğimiz gibi, hâkim, savcı açığını kapatmak suretiyle… Bakın, şimdi, Türkiye'nin her yerinde, çok modern, çağdaş adliye binaları yapılmak suretiyle, adliyelerin, hâkim ve savcılarımızın, adliye personelinin daha rahat fizikî imkânlarda çalışabilmesine yönelik yoğun çalışmalar var, bunlarda, sizden katkı bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, tabiî, hepimizi üzen -Sayın Kemal Unakıtan da buna cevap verdi ama- bu kürsü milletin kürsüsü, bu kürsüden, elbette, her türlü eleştiriyi yapacağız, muhalefetimizi de yapacağız; ama, her zaman söylendiği gibi, asla ama asla hakâret etmeyeceğiz. Burada, bir ülkenin Başbakanına, bir ülkenin Bakanına "yalan söylüyorsun" diyebilme cesaretini hiç kimsenin göstermemesi gerekir. Siyasî nezaket icabı göstermemesi gerekir.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - O da yalan söylemesin o zaman.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Eğer, bu cümleyi kullanırsanız, bu cümlenin karşılığında çok daha ağır cümlelere muhatap olursunuz.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Ne olur?.. Ne dersin, söyle bakalım.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Ama, biz, bu kürsüde kavga istemiyoruz, biz, bu salonda kavga istemiyoruz.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Adam mı döveceksin?!.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Eğer, size, bu anlamda, sizin söylemlerinizle cevap vermiyorsak, bilin ki, korktuğumuzdan, çekindiğimizden, yaramız olduğundan değil, bu milletin gözü önünde kavgalar olmasın, bu milletin sorunları çözüm beklerken, bu milletin Meclisinde, böyle, polemiklerle zaman geçirilmesin diye yapıyoruz.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Polemiği yapan sensin.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bunun altını da özellikle çiziyorum.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Polemik yapma da bir hukukçu gibi konuş, hukukçu gibi konuşacaksın.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Feridun Bey, burada…

BAŞKAN - Sayın Aslan, Genel Kurula hitap edelim.

ZEYİD ASLAN (Devamla) -  … parmağını da kaldırma,  kaldırma parmağını da.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Neremi  kaldıracağım, parmağımı kaldıracağım …

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Hareket…

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar…

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Burası, biraz önce söyledim, Türkiye Büyük Millet Meclisi…

BAŞKAN - Sayın Aslan, Genel Kurula hitap ediniz.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Herkes bu Meclisin mehabetine uygun davranmak zorunda, burası külhanbeyi yeri değil, burası kabadayılık yeri değil. (CHP sıralarından gürültüler)

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kim külhanbeyi?! Kime söylüyorsun o sözü?! Külhanbeyi diyor ya! O sözü geri alacaksın, ne demek külhanbeyi?!

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biraz önce, arkadaşlarımız, bu iktidarın yolsuzlukların üzerine gidemediğini söyledi, hem de öyle bir günde söyledi ki, yıllarca bu milletin kanını emenlerin bugün sadece bir şirketinin 4,5 milyar doları milletin kasasına girdiği günde söylüyorsunuz. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - 50'si daha var.

ZEYİD ASLAN (Devamla) -Bu iktidar, her yolsuzluğun üzerine cesaretle giden, sonuna kadar giden bir iktidardır. Daha önceki konuşmalarımda söylemiştim, biz çiğ et yemedik diye -bu, bir atasözüdür- biz çiğ et yemediğimiz için hiçbir zaman karnımız ağrımaz, ağrımayacak da. Bu nedenle, nerede bir yolsuzluk varsa, nerede bir yanlışlık varsa, sonuna kadar bu iktidar gidecek, yolsuzluk yapanların hesabını soracak, aldıkları her kuruşu da fitil fitil burunlarından getirip, milletin kasasına, hizmete dönmek üzere milletin kasasına aktaracaktır; bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Gerek Ümmet Bey gerekse sayın sanatçı arkadaşımız… İsmini hatırlayamadım şu anda..

AHMET RIZA ACAR (Aydın)- Berhan Bey.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Evet, Berhan Bey, anketlerden bahsetti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aslan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu anketleri burada açıklarken, anketlerin içerisinden cımbızla sadece bir şeyleri çekmeyelim. Bu anketlerin özellikle bu konuşmaları yapanları ilgilendiren bir yeri daha var ki, en önemlisi odur, "önümüzdeki genel seçimlerde kime oy vereceksin"in muhatabı, Doğru Yol Partisi yüzde 6, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 14'tür, bunu da gözden kaçırmayın.

Değerli arkadaşlar…. (CHP sıralarından "Anketi kim yaptı" sesi)

O zaman, çıkıp, bu anketlerin sonuçlarıyla burada konuşmayacaksınız! (CHP sıralarından gürültüler) O zaman bu anketlerin sonuçlarıyla burada konuşmayacaksınız!

NAİL KAMACI (Antalya) - Anketi kendin yapıp kendin konuşuyorsun. Ben de yaparım anket.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar "yargıya müdahale edilmesin, bırakın hukuk işlesin" deniliyor. Ben de diyorum ki, evet, bırakın hukuk işlesin, bir sanığı her gün ziyaret etmek suretiyle, genel başkanından milletvekillerine kadar, bir sanığı her gün ziyaret etmek suretiyle, çıkıp, basın önünde, medya önünde, yargıyı etkilemek için, beyanatlar vermek suretiyle mi siz hukuku işleteceksiniz?! (CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Ne sanığı; rektör o, rektör!

BAŞKAN - Sayın Aslan, konuşmanızı, lütfen, tamamlayınız.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - İşinize geldiği zaman hukuk işlesin, işinize gelmediği zaman hukuk işlemesin...

NAİL KAMACI (Antalya) - Her zaman hukuk var.

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Bir de Ümmet Beye bir sözüm var. "Ben halkım adına buradayım" dedi. Halkın vermediği yetkiyi burada kullanmaya kimsenin hakkı yok. Halkı adına burada değil, o, kendisine oy veren insanların verdiği oyun karşılığını burada vermek zorunda.

NAİL KAMACI (Antalya) - Sen kimin adına buradasın?!

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Hiçbir kimse kin ve nefretle siyaset yapmasın. Eğer kin ve nefretle siyaset yapıyorsanız, o milletin önüne tekrar gittiğinizde o kinin ve nefretin bedelini çok ağır bir şekilde ödersiniz.

Sizi Türkiye'nin bir ücra köşesinde küçük bir idareciyken bu Meclise taşıyıp milletle buluşturanlara karşı kin ve nefretle davranmayın.

BAŞKAN - Sayın Aslan… Lütfen…

ZEYİD ASLAN (Devamla) - Eleştiri yapıyorsanız, gelin, sağlıkla, güzellikle bu eleştirinizi yapın; ama, kin ve nefret tohumlarını ekecek, onu yükseltecek konuşmaları lütfen yapmayın diyorum.

Tekrar, dokunulmazlıklar konusunu, sanıyorum iki yıl daha…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEYİD ASLAN (Devamla) - …çünkü, seçimler 2007 kasımında yapılacak, o zamana kadar konuşmaya devam edeceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır; şimdi, öneriyi oylarınıza sunacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

7.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/525) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/346)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

9.6.2005 tarihinde Sayın Başkanlığınıza gelen (2/525) esas numaralı, 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü maddesinde değişiklik yapılmasına dair kanun teklifimiz, 14.6.2005 tarihinde İçişleri Komisyonuna havale edilmiştir.

Yasa teklifimiz, TBMM İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereği kırbeş gün içinde komisyonda görüşülüp sonuçlandırılmadığı için, söz konusu yasa teklifimizin, İçtüzük madde 37 gereğince doğrudan Türkiye Büyük  Millet Meclisi Genel Kurulu gündemine alınması konusunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla. 11.11.2005

   Yılmaz Kaya

                İzmir

BAŞKAN - Sayın Kaya, buyurun.

Süreniz 5 dakika.

YILMAZ KAYA (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Benden önce konuşan arkadaşıma bir iki cümleyle cevap vermeden önce, Sayın Başkanı ve milletvekili arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Sayın Zeyid Aslan, konuşmasının birçok yerinde, yargıya verdikleri önemden bahsetti. Yargıya ne kadar önem veriliyormuş -kaldı ki, savunma kısmı pek yargıdan sayılmıyor AKP Grubu tarafından, daha önceki verdiğimiz tekliflerde bunu gördük- onu anlayacağız şimdi, ne kadar önem verildiğini; çünkü, bu yasa teklifimiz, yine, avukatlarla ilgili bir yasa teklifi.

Özü şudur: 5682 sayılı Pasaport Kanununda "hususi damgalı pasaport" diye addedilen; yani, kısaca "yeşil pasaport" olarak başka bir adla zikredilen yeşil pasaportun kimlere verileceği 14 üncü maddede sayılıdır.  14 üncü maddenin (a) bendinin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyeleri, eski bakanlar bu pasaportu alabilir" denildikten sonra "bunların yanında 1 inci, 2 nci ve 3 üncü derecede kadrolarda bulunan veya kadrolar karşılık gösterilmek veya TC Emekli Sandığıyla ilgilendirilip emekli kesenekleri bu derecelerden kesilmek suretiyle sözleşmeli olarak çalıştırılan devlet memurları ve diğer kamu görevlileri."

Değerli arkadaşlarım, bu fıkradan da anlaşılacağı üzere, 1 inci derecede devlet memurları, bazı şartlar varsa, sözleşmeli olarak çalışsalar bile, yeşil pasaport almaya hak kazanıyorlar. Biz, bu teklifimizde... Çok büyük eleştiri şu anlamda geliyordu daha önce verilen bu tekliflerde, Türkiye'deki avukat sayısı çok fazla, bu nedenle bu pasaportlar da fazla olur, tabiri caizse, ayağa düşer anlamında eleştiriler geliyordu ve reddediliyordu. Sayıyı azaltmak adına, meslekte on yılını doldurmuş avukatlara bu pasaportun verilmesini teklif ediyoruz bu yasa teklifimizde. Bu da Türkiye'de 1 000 ile 2 000 arasında avukatı ilgilendiriyor; yani, 1 000 veya 2 000 civarında avukatımız, bu yasa gündeme alınıp yasalaşırsa, bu haktan yararlanabileceklerdir.

Bunu niye getiriyoruz, ondan da biraz bahsedeyim.

Değerli arkadaşlarım, meslektaşlarımız, avukatlarımız hatta baro başkanları sıfatlarıyla yurt dışına çıkmak üzere, yasal bir toplantıyla, daha doğrusu meslekleriyle ilgili, bulundukları görevlerle ilgili yapacakları toplantılar için yurt dışına çıkmak üzere gümrüğe gittiklerinde, vize vesaire, buna benzer engellerle karşılaşmışlar ve o toplantılara bu engeller nedeniyle gidememişlerdir. Eğer, bu pasaport, bahsettiğimiz on yılını doldurmuş meslektaşlarımıza, avukatlarımıza verilecek olursa, bu sıkıntı büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu konuyla ilgili, bana - ki, diğer meslektaşlarıma, avukat arkadaşlara da, avukat milletvekillerine de gönderilmiştir, eminim- birçok barodan, örneğin Konya Barosundan, İzmir Barosundan, İstanbul Barosundan, Barolar Birliğinden, bu teklifin, daha doğrusu, bu doğrultuda teklif verilmesi için yazılar gönderilmiştir; bunlar da dosyada mevcut.

Değerli arkadaşlarım, yalnız ben bir şeye daha değinmeden geçemeyeceğim. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarıyız, burada çalışıyoruz, İçtüzüğümüz var, hukukun üstünlüğü diyoruz. Bakın, ben size, İçtüzükten iki tane madde okuyacağım. 35 inci madde, ki, madde uzun: Komisyonlara verilen teklifler birbirleriyle ilgili görüldükleri takdirde birleştirilerek görüşülürler.

Değerli arkadaşlarım, 5 Nisan Avukatlar Gününde bu yasa teklifini vermişim, yaklaşık, tahmin ediyorum, bir görev nedeniyle Ankara dışındaydım, İçişleri Komisyonunda Pasaport Kanunu görüşüldü ve benim bu teklifim olduğu halde, bana ne görüşmeyle ilgili ne gündemle ilgili ne görüşülen metinle ilgili, tasarıyla ilgili hiçbir bilgi gelmedi. Şimdi, Mecliste de biz bunu yaparsak, yani, gerisini düşünemiyorum. Benim verdiğim teklifle ilgili paralel bir tasarı görüşülüyor, benim haberim yok!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

YILMAZ KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

40 ıncı maddede de "…verilen kanun teklifleri, derhal Başbakanlığa gönderilir" diye bir hüküm var. Komisyonda görüşülen de Bakanlar Kurulunun bir tasarısıydı; buna rağmen, haberimiz yok. Bu da enteresan bir şey. Tabiî, bu ilk değil. Böyle enteresanlıklar oluyor.

Yine, biraz önce, buraya gelmeden önce, bir soru önergesine cevap geldi, ondan da bahsetmek istiyorum. Yasayla ilgili görüşlerimi bildirdim. Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun bir paragraf yazdıktan sonra "hazırlanan not ilişikte sunulmaktadır."

Değerli arkadaşlarım, kim hazırlamış, kim imzalamış, nedir; yani, ben, bunu bakana sormaya kalktığımda; yani, bu böyle mi falan dediğimde, hayır böyle bir şey yok da denebilir; yani, bakanı tenzih ediyorum; ama, öyle bir hukukî imkân var. Yazı budur ve cevaplarını da söyleyeyim, sorulan şeylerle de alakalı değildir. Bunu da, bununla ilgili olarak daha önce, Sayın Meclis Başkanına ben sorduğumda, bana verilen cevap da, yine, üzüntü verici idi. "Anayasa Komisyonu üyesisiniz, İçtüzükte değişiklik teklifi verin."

Yani, önce, biz, Meclisten başlayacağız bazı şeyleri düzeltmeye. Ondan sonra yargı bağımsızlığından bahsedeceğiz, ondan sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundaki düzenlemeleri yapacağız, ondan sonra gelip burada ahkâm keseceğiz!.. Bunu, dediğim gibi, önce kendimizden başlatarak yapmak zorundayız.

Bakın, şunları da söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Daha önce çok söylendi; ama, ben üç seneden beri bunu söylüyorum. Hükümete "yolsuzluk" deyince "aman biraz yol yapalım" diye anlıyorlar, "yoksulluk" deyince "yok haşa öyle bir şey" diyorlar, "dokunulmazlık" deyince "sakın bize dokunmayın" diyorlar. Bu böyle gitmez arkadaşlar. Önce Meclisten, siyasetten temizliğe başlayacağız, gerisi ondan sonra gelecek diyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Önerge üzerinde Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan…

Sayın Kandoğan, buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

8.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/582) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/347)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/582) esas numaralı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz havale edildiği Adalet ve İçişleri Komisyonunda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim. 16.11.2005

Turan Tüysüz

          Şanlıurfa

BAŞKAN- Önerge sahibi olarak Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz…

Sayın Tüysüz, buyurun.

TURAN TÜYSÜZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerekçemin başlığında da belirttiğim gibi, silah bulundurmayı, silah taşımayı öven ve yücelten bir kültürden geldiğimizi söyleyerek ve bu kültürün sosyal hayatımıza getirdiği olumsuzlukları yaşamış biri olarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, toplum, birbirinden farklı düşünen, yaşayan, farklı gelenekleri uygulayan ve farklı değer yargılarına sahip bireylerden oluşur. Bu farklılıkların şiddet olmaksızın bir arada yaşayabilmeleri, o toplumun çağdaşlığını ortaya koyar. Bu çağdaşlığın gereği ise, insanca yaşamak için hukukun üstünlüğüne ve barış kültürüne inanmaktır. Bireylerin bu inanca sahip olmamaları, o toplumdaki şiddetin sıklıkla yaşanmasına işaret eder.

Devlet, tüm organlarıyla bireylerin refahını güvenliğini sağlamalı ve bunu sürekli kılmalıdır; bu, hepimizin bildiği bir gerçektir; ancak, bireylerin mutlak işbirliği de gereklidir. Bireylerin ortak menfaatına uygun olmayan hiçbir şey devletin de menfaatına uygun değildir.

Bu ülkede yılda 3 000 kişi ateşli silahlar nedeniyle, yani, daha doğrusu, maganda kurşunlarıyla hayatını kaybediyor. Burada bireysel bir silahlanma sorunu var demektir. Her toplumsal sorunun çözümünde olduğu gibi, devlet, sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlarla birlikte çözüm üretip bunları uygulamaya koymak zorundadır.

Bireysel silahsızlanmada doğru sonuçlara ulaşmak için hükümetin devreye girmesi gerekmektedir. 20'li yaşlarda Begümlerin, 10'lu yaşlarda İbrahimlerin maganda kurşunlarıyla ölmesine artık son verilmelidir. Vatandaşların kolluk güçlerine güven duyması sağlanmalıdır; bu, suçu kınayarak, suç işlemeyerek mümkün olabilir. Bir toplumda asayişin sağlanmasından sorumlu olan emniyet güçlerine ne kadar az gereksinim duyulursa, o toplumda çağdaş uygarlık seviyesine gelindiğini söyleyebiliriz.

Silahsızlanmayı nasıl başaracağız; hep birlikte, yurttaş, devlet, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte.

Toplum içerisinde yaşayan bireylerin silahlanma nedenlerinin içinde en önde gelenin güvenlik endişesi olduğu görülüyor. Dolayısıyla, bireylerin can ve mal güvenliğinden sorumlu olan kolluk güçlerinin topluma güven veren bir konumda olmasının önemi büyüktür ve her konuda olduğu gibi, silahsızlanmada da devletin yasama organına büyük iş düşüyor.

Tabiî, toplumun sosyal ve ekonomik dalgalanmalara, nüfusun niteliğine uygun, iyi ve icraı kolay, icraı mümkün kanunlar çıkarmak Yüce Meclisin görevidir. Ancak, bireylerin silahsızlanması için en önemli bir mekanizma, sosyal kontroldür. Barışçıl ortamda yaşayabilmek için, öncelikle, barış kültürüne inanmak ve benimsemek gerekiyor. İnsanlar komşularına da dikkat etmeli ve komşularına sahip çıkmalıdırlar. Bu mekanizmanın sağlanması için gerekli olan ise, aile içi eğitim, okul eğitimi, askerlikte alınacak eğitim, medyanın bilgilenmesi ve sürekli bilgilendirmesidir.

Değerli arkadaşlar, burada birkaç tane istatistiğe dokunmak istiyorum. Gerçi bu istatistikler bizi belki fazla ilgilendirmeyebilir, ama, 2004 yılında silah sayısının 266 892, 2005'te bunda epey bir artış olduğunu görmekteyiz, yüzde 30-35 civarında bir artış olduğunu görmekteyiz. 2004 yılında şahsa karşı meydana gelen suçlarda suç sayısı toplam 158 000, kasten öldürme suç sayısı 2 000 civarında, ihmal veya kazaen öldürme suç sayısı ise yaklaşık 1 000 civarındadır. Olaylarda ele geçirilen ruhsatlı ateşli silah sayısı toplam 3 000 civarındadır. Ruhsatlı ateşli silah sayısı toplam 10 355 tanedir.

Değerli arkadaşlar, ben, bu yasa teklifini verirken, tamamıyla kendi iç duygularıma, bir vatandaş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tüysüz, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

TURAN TÜYSÜZ (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım, bitiriyorum.

…tamamıyla kendi sorumluluk bilinci içerisinde bir milletvekili olarak, milletvekillerinin, toplumun önünde insanlar olarak, topluma örnek teşkil etmesi gerektiğini düşünerek bu teklifi verdim ve silahımla birlikte ruhsatımı da teslim ettim ve bundan sonra da silah taşımayacağımı, silah ruhsatı almayacağımı topluma deklare ettim; ama, ne yazık ki, bazı gazetelerde "Sayın Tüysüz'ün meğer 3-4 tane silahı daha varmış" gibi bazı haberler çıktı. Bunları da bir basın toplantısıyla yalanladığımı söyledim, böyle bir şeyin olmadığını, ama, burada bu yasa teklifine destek olması gereken sayın arkadaşlarımız -Eyüp Fatsa Bey buradaydı, tahmin ediyorum o da çıktı- tahmin ediyorum AK Parti Grubu tarafından…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURAN TÜYSÜZ (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

TURAN TÜYSÜZ (Devamla) - … tarafından bu yasa teklifine destek verilir ve kanunlaşır. İnsanların artık silah taşıma caydırıcılığı söz konusu olur. İnşallah bu teklif gündeme alınır.

Meclisi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüysüz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.13

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.25

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

8.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/582) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/347) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Plan ve Bütçe ile Çevre Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boşalan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Kars Milletvekili Selami Yiğit aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çevre Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Güler aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

2 nci sırada yer alan Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı İle Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Milli Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

8 inci madde üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, şahsı adına Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral; buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; 1009 sayılı yasanın 8 inci maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuya geçmeden önce, bir konuyu bilginize sunmak istiyorum.

8 Aralık günü, madde üzerinde görüşülürken, konuşurken, Türkiye'nin ciddî sorunları var; işsizlik had safhada, çiftçi perişan, emekli perişan, memur perişan, çifte diplomalı yüksekokul mezunları işsiz geziyor dedim ve Sayın Başbakan turistik gezileri bıraksın; halka söz verdi; gelsin, ülkenin sorunlarını çözsün dediğimde, bir arkadaş oturduğu yerden "Sayın Başbakan Türkiye'yi dünyaya tanıtıyor" dedi ve ben, bunun üzerine Atatürk'ün silah arkadaşları ve Atatürk'ün ordusu, Türkiye'yi Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kahramanmaraş'ta, Şanlıurfa'da tanıttı dediğimde, bir tepkiyle karşılaştım; belki yanlış da algılamış olabilirim; arkadaşımın tavrının, Sayın Başbakanımızın gezilerinin Çanakkale Savaşından daha önemli olduğu intibaı bende oluştuğu için, kendisine, buradan, yazıklar olsun dedim; ama, ne yazık ki, Sayın Başkan, isim vermediğim halde, hiçbir tavır koymadığım halde, arkadaşımıza, burada 10 dakikaya yakın söz verdi ve arkadaşım da konuyu, maalesef, yine çarptırdı.

Şimdi, gelelim… Bağırıyordunuz oradan "gündem üzerinde konuş, gündem üzerinde konuş" diye. Sayın Bakanımız da burada; hangi gündem üzerinde konuşacaksın; tahrip edilmedik müessese mi kaldı?! Bugün, öğretmenlerle ilgili konuşacak olursan, yazın çekirdek satan, bekçilik yapan, ayakkabı boyayan öğretmenlerin durumundan mı bahsedeceksin?! Velinimetimiz dediğimiz öğretmenlerin coplanıp yerlerde sürüklendiğinden mi bahsedeceksin?! Sırf günahı demokratik, laik cumhuriyeti savunduğu için okul müdürlüklerinden alınan, sürgün edilen öğretmenlerden mi bahsedeceğiz?!

Değerli arkadaşlarım, bugün, Sayın Genel Başkanımız da Grup konuşmasında açık açık söyledi; belki sayın milletvekillerimizden izlemeyenler olmuş olabilir -şurada benim de elimde var- ilkokullarda okutulan… İki üç gün önce, bunu, Kayseri'de bir öğretmen kuruluşunu ziyaretimizde bize verdiler. Sayın Bakanımıza özellikle sormak istiyorum: İlkokullarda okutulan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında -birkaç maddesini özellikle öğrenmek istiyorum Sayın Bakandan- burada, Atatürk'ün onuncu Yıl Nutku, 2004 yılında okutulan kitapta var, 2005 yılında çıkarılmış. O Nutuk'un başında "Türk Milleti" sonunda da, çok açık bir şekilde, değerli arkadaşlarım "Ne mutlu Türküm diyene" yazılıdır. Acaba, bu deyimlerden rahatsız olanlar mı vardı; neden çıkardınız? Sayın Bakanım, neden ihtiyaç duydunuz ki?!. Hele ki, bu dönemde, Sayın Başbakanımız da Atatürk'ün izinde olduğunu söylediğine göre, bu yanlışlığı düzeltmeyi, acaba, kabul ediyor musunuz; Atatürk'ten ve Türk Halkından özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

İkincisi, değerli arkadaşlarım, ikincisi…

ZEKİ KARABAYIR (Kars) - Vazgeçin bu şeylerden, vazgeçin…

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yine, 125 inci satırda, "Şeyh Sait isyanı" başlığını, ifadesini…

ZEKİ KARABAYIR (Kars) - Ayıp!.. Başka bir şey…

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - "Doğu isyanı" olarak çıkarmışsınız. Ben de bir doğuluyum; burada, doğulu birçok milletvekili arkadaşımız var. Bu doğu halkı, hiçbir zaman, İngiliz uydusu olmadı; vatanına ihanet etmedi; Musul'un, Kerkük'ün birilerine gitmesi için tezgâh kurmadı. Çıkıp, doğu halkından özür dileyecek misin Sayın Bakanım? (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Çanakkale milletvekillerinden…

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bakınız değerli arkadaşlarım, ben söylemiyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Meral, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Daha maddeye gelemedi…

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Daha maddeye gelemedim, doğru söylüyorsun…

BAŞKAN - 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Bekliyoruz, maddeyi bekliyoruz…

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, karşılıklı olmasın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bakınız, seni üzmek istemiyorum; 15 defa, bana, buradan laf atmışsın, uslu milletvekiliyim diyorsun; 15 defa…

BAŞKAN -  Sayın Meral, Genel Kurula hitap ediniz.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Dinleyin… Laf atmayın, dinleyin!

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Bekliyoruz…

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum: Bu ülke bizim; biz, bu ülkenin insanlarıyız. Şu anda, ülkemizde, aç kurtlar cirit atmaktadır. Aç kurtların kim olduğunu biliyorsunuz değil mi... Dikkatinizi çekiyorum, Avrupa Birliği görüşmelerinde olduğu gibi, Kuzey Irak görüşmelerinde olduğu gibi, oyuna gelmeyin. Düğün değil, seyran değil; ne işi var şimdi bunların buralarda?! Yarın, komşularımıza karşı yeni bir tezgâhın mı peşindeler bunlar?! Bunları konuşmayacağız, bunları söylemeyeceğiz de neyi söyleyeceğiz değerli arkadaşlarım?!

Bakınız, bir devlet adamı, bakanlık yapmış bir zat diyor ki: "Sayın Başbakanımız…" Ben söylemiyorum, televizyonda o söylüyor, dikkatinizi çekiyorum. "Sayın Başbakanımız" diyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Meral, son defa sürenizi 1 dakika uzatıyorum, bundan sonra uzatmayacağım. Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

Buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Benden önce konuşan 10 dakika konuştu Sayın Başkanım, bana gelince ne oluyor?

BAŞKAN - Şahsınız adına konuşuyorsunuz Sayın Meral, süreniz 5 dakika, artı 2 daha. Lütfen, bu konuda tartışmayalım efendim.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Hemen bitiriyorum.

Diyor ki: "Sayın Başbakan eline bir balyoz almış, seksen yıllık cumhuriyetin temel taşlarını kırmaya çalışıyor." Ben söylemiyorum. "Sayın Başbakanın bazen ortaya koyduğu ifadeler, 9 şiddetindeki deprem gibi Türkiye'nin üzerine düşüyor" diyor.

Konuşmalarımıza da, tavırlarımıza da, ülkemize de sahip çıkalım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Meral.

BURHAN KILIÇ (Antalya) - Tarihî bir konuşmaydı!..

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Bana göre öyle…

BAŞKAN - Şahsı adına, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa; buyurun.

EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1009 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

8 inci madde üzerinde gruplar adına konuşmalar yapıldı, şahıslar adına da, öyle zannediyorum ki son konuşma; fakat, her kürsüye çıkan milletvekili arkadaşımız, maalesef, bir türlü, bu 8 inci maddeyle ilgili bir kelime söyleme imkânı veya ihtiyacı duymadılar.

Ben, şahsım adına söz alırken, esasında... Geçen 8 Aralıkta, çarşamba günü, burada, Sayın Meral, Grubu adına konuşurken, Partimizi ve hükümetimizi zan altında bırakacak bazı açıklamalarda bulunmuştu. Ben, sözümü, esasında onun üzerine almıştım; ancak, bunlarla ilgili konuşmadan önce, 8 inci maddeyle ilgili de, bir iki hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, 8 inci maddede "19.7.1943 tarihli ve 4486 sayılı Teknik Ziraat ve Teknik Bahçıvanlık Okulları Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır" deniliyor. Zaten bunlar isim olarak var olan; ama, pratikte, fizikî olarak var olmayan okullardı. Bunların görev ve işlevini, zaten mevcut olan tarım meslek liseleri icra ettiği için, kâğıt üzerinde ismen var olan bu okulların yürürlükten kaldırılmış olması, bu kanun tasarısının ruhuna uygun, içeriğine uygun bir uygulamadır.

Ben, bu düşüncelerimi sizlerle paylaştıktan sonra, geçen hafta, burada, Sayın Meral, bugünkü konuşmasının bir öncesinde, özellikle tarım ve esnaf kesimini kastederek "esnafı öldürdünüz, tarım kesimindeki insanları süründürüyorsunuz, bitirdiniz" diye birtakım ifadelerde bulundu. Ben, buradan, Sayın Meral'e ve bizi izleyen herkese, bir hususu hatırlatmak ve dikkatlerine sunmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, 3 Kasım 2002 tarihinde, sözü edilen tarım kesiminde çalışan insanlarımızın milyonlarcasını biz mahkeme kapılarından, yüzbinlerini de icra kapılarından devraldık. Esnafımızın durumu da, maalesef, tarım kesiminde çalışan vatandaşlarımızın durumundan daha iyi değildi. Biz, esnafımızı da, mahkeme kapılarında ve icra kapılarında bulduk. Bize devredilen tarım ve esnaf buydu.

Bugün geldiğimiz noktada, sadece bu konuda değil, diğer devralmış olduğumuz bütün kurumlarda da, bir insan çıksın, sizin getirdiğiniz nokta, uygulamalarınızla, esnaf, çiftçi, tarım kesiminde çalışanlar, küçük sanayici, orta ölçekli sanayici, KOBİ'lerde çalışanlar, işverenler, emeğiyle geçinenler, kamu kesiminde çalışan insanlarımızın durumu daha kötüye gitti diyebilecekleri bir örnek varsa, lütfen, çıksınlar, bu kürsüden bunu da söylesinler. Böyle, hayalî konuşmalarla, gerçekdışı beyanlarla, gerçeği ifade etmeyen söylemlerle kamuoyunun ve Meclisin gündemini işgal etmeye kimsenin hakkı yoktur.

Biz, burada, bazı kamu kurumlarına ait okulların Millî Eğitim Bakanlığına devrinden bahsediyoruz; ama, Sayın Meral veya birtakım arkadaşlar çıkıyorlar. "Sayın Başbakan niye Avustralya'ya ve Yeni Zelanda'ya gitti…"

Arkadaşlar, esasında, bunun altında yatan gerçek şudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa, konuşmanızı tamamlayınız.

EYÜP FATSA (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bunun altında yatan ve gerçekte de ifade edilemeyen, hani, böyle, beyninin arkasında, ajandanda bir şey var diyorlar ya; işte, bunu ifade edenlerin kafalarının arkasında ve ajandalarında Türkiye'ye biçmiş oldukları rol, kendi gettosuna sıkışmış, kendi millî sınırlarının dışarısına karşı duyarsız, kapalı bir toplum olma beklentisinin dışında hiçbir şey değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Neden Türkiye'nin dünyaya açılmasından, neden Sayın Başbakanın dünyayı gezmesinden, Türkiye'yi bütün dünyaya tanıtmasından ve Türkiye'nin bütün dünya ülkeleriyle, gerek siyasî ilişkilere gerek sosyal ilişkilere gerekse ticarî ilişkilere girmesinden, Türkiye'yi bu mecralara, bu vadilere taşımasından rahatsız oluyorsunuz?! Neden rahatsız oluyorsunuz?! Bunda rahatsız olunacak ne var?! Sayın Başbakanı eğer eleştirecekseniz, AK Parti Hükümetini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EYÜP FATSA (Devamla) - Son 1 dakika...

BAŞKAN - Sayın Fatsa, son defa uzatıyorum sürenizi; lütfen, tamamlayın.

EYÜP FATSA (Devamla) - Hemen bitiriyorum.

…eleştirecekseniz, biz üç yıldan beri icranın başındayız hükümet olarak ve parti olarak, uygulamalarımız ortadadır.

Hayalî düşüncelerle, varsayımlarla eğer kamuoyunda prim yapabileceğinize inanıyorsanız, arkadaşlar, siyaset ve siyasetçiler için bu dönem ve bu defter de kapanmıştır. Herkes, ama, herkes, iktidarın da, muhalefetin de ne yaptığını görüyor. Kamuoyu anketlerinden bahsediliyor. Anketler ve kamuoyunun tercihleri de ortadadır.

Milletle paylaşabileceğiniz bir düşünceniz varsa, kürsü buradadır; ama, bu kürsüyü yalan yanlış bilgilerle, hayalî düşüncelerle kimsenin işgal etmeye ve burayı tutmaya hakkı olmadığını bir kere daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım… Sayın Başkanım, birsürü laf etti. "Yalan dolan" dedi… Olayı çarpıttı.

BAŞKAN - Arkadaşlar…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım, bakın…

BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekilleri, kürsüde konuşurken, bütün hatip arkadaşlarımızın grup adına veya şahısları adına konuşmalarını yaparken belirli bir ölçü içerisinde konuşmalarını ben istirham ediyorum. Aynı şeyleri, milletvekilleri konuşurken, burada, bu şekilde kürsüye taşırsam, bu yasama çalışmalarını yapmamız mümkün değildir. Onun için, Sayın Meral'e söz veremeyeceğim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakana verdiniz ama…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Bakana verdin "yalan söylüyor" diye. Nasıl vermiyorsun Sayın Başkanım?! Şimdi adaletli mi davranıyorsun?! "Sayın Bakan yalan söylüyor" dedi diye söz verdin! Benim ne konuşacağımı bilmiyorsun Sayın Başkan! (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, karşılıklı sataşmayalım.

Soru-cevap işlemine geçiyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bakın, aynı sözle Sayın Bakana söz verdiniz.

BAŞKAN - Bakınız Sayın Koç, buradaki ifade... Orada açık şekilde beyan edilmiştir. Burada, ben tutanakları getirteyim, eğer Sayın Meral'e direkt olarak öyle bir söz söylenmişse tamam; fakat, burada genel ifadeler kullanıldı. Lütfen, istirham ediyorum…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan "tutanakları getirteyim" sözü, komisyona havale edeyimle eşdeğer, yapmayın!..

BAŞKAN - Nasıl?..

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Altkomisyona…

BAŞKAN - Nasıl komisyona Sayın Koç?

HALUK KOÇ (Samsun) - Yani "tutanakları getirteyim" lafı, komisyona havale edelim lafıyla eşdeğer diyorum.

BAŞKAN - Yok, istirham ederim…

HALUK KOÇ (Samsun) - Olay taze cereyan etmiştir. "Yalan dolan" sözü söylenmiştir.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Meral…

HALUK KOÇ (Samsun) - Eğer, Başkanlığınızda eşdeğer davranacaksınız…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Meral, böyle, her isteyen, istediği her şekilde kürsüye geçip kullanmaya başlarsa, o zaman gerek yok; açık kürsü yapalım, olsun.  İstirham ederim…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Efendim, benim ne söyleyeceğimi biliyor musunuz ki?!. Belki…

BAŞKAN - Tutanakları getirteceğim Sayın Koç.

Sayın Meral, buyurun efendim.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Geçen de böyle yaptın, kapattın Sayın Başkan. Olur mu?!.  Tutanak getirtmek…

BAŞKAN - Hayır… Geçen defa ben kapatmadım, kürsüde ben değildim. İstirham ederim…

Buyurunuz efendim.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kardeşim… Böyle şey olur mu?! İsim vermiyorum, 10 dakika söz verip konuşturuyorsunuz! Böyle, adaletli uygulamıyorsunuz…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, tutumunuza dair usul hakkında bir tartışma açmak istemiyorum. O madde de açık…

BAŞKAN - Sayın Koç, istenildiği şekilde, istediği şekilde, böyle, usul hakkında açarız filan ifadeleriyle yapacaksak… Meclisi hep beraber çalıştıralım, muhalefetiyle iktidarıyla…

HALUK KOÇ (Samsun) - Ama bakın… Efendim bakın "yalan dolan" sözü çok sarih bir şekilde ifade edildi.

BAŞKAN - Efendim, bakın… Tutanakları getirteceğim, ifadeler dediğiniz gibiyse, Sayın Meral'e söz vereceğim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Tutanakları getirtmeye gerek yok; çok net söylendi, herkes duydu.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Gerek yok…

BAŞKAN - Hayır efendim… Getirteceğim…

Arkadaşlar, tutanakları getirtin…

Geçen haftaki soru-cevap işleminde…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, biz size güveniyoruz.

BAŞKAN - Tamam, tutanakları getirteceğim Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, güvenimizi zayi etmeyin, yapmayın…

BAŞKAN - Hayır… Güveninizi ne istismar ederim ne zayi ederim. Tutanakları getirteceğim, dediğiniz varsa, söz vereceğimi söylüyorum.

SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın Başkan, vakit kaybediyoruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, aynı oturumda oldu. Sayın Maliye Bakanı, Sayın Atilla Kart'ın söylemi sırasında, kendisine aldı o sözü ve söz verdiniz. Burada, Sayın Fatsa, çok acı bir şekilde, Sayın Meral'i hedef alarak, yalan dolan…

BAŞKAN - Sayın Koç, bakınız, ben, birkısım şeyleri kaçırmış olabilirim, ona bir şey demiyorum. Getirteceğim…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, burada, tutumunuz hakkında bir usul tartışması açmak istemiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, isteyebilirsiniz yani… Burada bir şey yok… Böyle "isterim" ifadesiyle bir şey yapamayız.

Şimdi, bakınız…

HALUK KOÇ (Samsun) - Orada takdir hakkınız yok…

BAŞKAN - Orada takdir hakkım yok, biliyorum da…

Sayın Koç, bakınız…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, lütfen, kısa bir söz hakkı verin. Eşit davranın, adil davranın…

BAŞKAN - Bakınız, ben, adaletli davrandığıma inanıyorum. Tutanakları getirteceğim, dediğiniz varsa, söz vereceğim. Bundan daha açık söz nasıl söyleyebilirim yani?!

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, sadece, adil davranmanızı istiyoruz sizden. Başka bir şey demiyoruz…

BAŞKAN - Tamam, ben de onu söylüyorum. Tutanakları getirteceğim, benim kaçırdığım bir husus varsa, söz vereceğim diyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, siz duymadınız mı "yalan dolan" sözünü?!

BAŞKAN - Bakınız, bunlar… Genel ifadeler olarak duydum.

Getirteceğim tutanakları, söz vereceğim.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Peki, Bakanınki de genel ifade değil miydi Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Sayın Meral, Başkanlık kürsüsü burada, buradayız. İstirham ediyorum… Soru-cevap işlemine başlayayım, o zamana kadar gelir zaten.

SONER AKSOY (Kütahya) - Zaman kaybediyoruz Sayın Başkan.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ne demek zaman kaybediyoruz?

SONER AKSOY (Kütahya) - Zaman kaybediyoruz, Başkanın takdir hakkı yok mu kardeşim?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, geçen hafta soru-cevap işlemine giren arkadaşlarımız buradaysa onların isimlerini okuyacağım, önce onlara soru sorma hakkı vereceğim.

SONER AKSOY (Kütahya) - Yapmayın, takdir hakkı var ya!..

BAŞKAN - Sayın Aksoy, lütfen…

Sayın Haşim Oral?.. Yok.

Sayın Muharrem İnce?.. Yok.

Sayın Osman Kaptan?.. Yok.

Sayın Mustafa Gazalcı?..

Sayın Gazalcı, zaten…

NAİL KAMACI (Antalya) - Ne demek zaten?

BAŞKAN - … girmiş.

Sayın Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Arkadaşların ne dediğini de duymadım, ben buradayım.

Efendim, biz, birkaç kere, hem soru sorarak hem de konuşma sırasında, turizm eğitim merkezlerinde, TUREM'de sözleşmeli eğitici olarak çalışan kişilerin bu yasayla haklarının korunup korunmadığını sorduk, bir yanıt alamadık; korunuyorlar mı korunmuyorlar mı?

İkinci sorum: Suret Yayınevi diye bir yayınevi, hem kitap basıp hem kitap dağıtımında rol aldı mı? 81 ilde bunun şubesi olmadığı için, başka bir kargoyla anlaşma yaptı mı Suret firması? Bir de bunu soracağım.

Bir de, Mersin'de, ücretli olarak çalışan 600'e yakın öğretmen üç aydır ücretlerini neden almamışlardır? 350 000 000 gibi çok düşük bir ücretle çalıştığı halde üç aydır ücretlerini alamayan bu öğretmenler neyle geçinecektir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Sayın Halil Ürün?.. Yok.

Sayın Ahmet Işık, soracak mısınız?..

AHMET IŞIK (Konya) - Sormayacağım.

BAŞKAN - Sormuyorsunuz.

Sayın Kepenek...

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, benim sorum, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı çocuk yayınlarıyla ilgili. Bu Çocuk Yayınları Kurulunun Başkanı ve 8 üyesi istifa etmişlerdi, Bakanlığın, yaptıkları çalışmalara ilgi göstermediği gerekçesiyle. Bugünkü basında yer aldığı kadarıyla, 28 yazar bu istifaları destekleyerek, kitaplarının yayın hakkını Millî Eğitim Bakanlığına vermeme yolunu seçtiler. Bunun gerçek gerekçesi nedir? Çocuk yazarlarının ve çizerlerinin buluşmasının engellendiği, ilkesiz bir tutum sergilendiği ve bu konuda Bakanlık yetkililerinin gerekli özeni göstermediği yönündeki sözler, iddialar ne ölçüde doğrudur, gerçekçidir?

Son olarak da; Bakanlık, Yayın Kurulu Üyelerini yeniden göreve çağırmayı düşünmekte midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Sayın Kamacı, buyurun.

NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakana, 7.11.2005 tarihinde Antalya Beyaz Gazetesinde yayımlanan bir haberi sormak istiyorum. Bu haberde, bayramlaşma töreninde 3 devlet memuru, yani bürokrat bayramlaşmaya katılıyor. Bunlar Bedrullah Erçin, Sezai İrtem ve Osman Artan. Şimdi, zaman zaman bürokratlara siyaset karışıyor dediğimiz zaman kızıyorlar; ama, bürokratların bir partinin bayramlaşma töreninde ne aradığını bilmek istiyorum gerçekten. Biri de, Millî Eğitim Müdür Vekili sanıyorum şu anda ve aynı bürokratlar, acaba başka partinin bayramlaşma törenlerine katıldılar mı; yoksa, sadece İktidar Partisine katılarak yetindiler mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kamacı.

Sayın Bakanım, buyurun. 

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Gazalcı'nın, TUREM'lerdeki usta öğreticilerin aynı haklarını almaya devam edip etmeyecekleri, aynı haklarını koruyup koruyamayacakları yönündeki sorusuna… Bunlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/C kapsamında oldukları için aynı haklarını almaya devam edecekler; yani, statülerini koruyacaklar.

Sözleşmeli öğretmenlerle ilgili yapılan ödemelerde mevziî ve mahallî olarak, özellikle nakit transferinde yaşanan bazı problemlerden dolayı zaman zaman belki gecikmeler olabilmektedir; ancak, sorduğunuz bu soruyu, gittiğim Anadolu'nun birçok yöresinde ben de soruyorum. Bu konuda, kesinlikle ciddî manada, büyük çapta bir sıkıntı söz konusu değildir. O ödemeler de yapılmıştır.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - 3 ay olmuş…

Bir sorum daha vardı Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Neydi o?..

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Suret Yayınevi ve dağıtımları…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, ben onu kaçırmış olabilirim; arkadaşlarım tespit etsinler…

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Yazılı verecekseniz…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Yazılı da veririz; ama, tespit ettilerse ona da cevap vereyim.

Sayın Kepenek'in, çocuk yayınlarıyla ilgili olarak sorusuna cevap vermek isterim. Özellikle Çocuk Yayınları Kurulundan istifa eden ve kitaplarının Millî Eğitim Bakanlığı tarafından basılmamasını talep eden bazı yazar, çizerlerimizin esas problemi şudur: Bildiğiniz gibi, biz, "ilköğretim öğrencileri için ve ortaöğretim öğrencileri için, ayrı ayrı, mutlaka, her Türk çocuğunun kütüphanesinde bulunması gereken bir ortak kitaplığımız olsun" dedik ve bununla ilgili olarak da yüzlerce, yine, yazardan, yüzlerce bilim adamından yararlandık ve bu listeler hazırlandı. Bu listeler, kimine göre daha iyi olabilir, kimine göre daha kötü olabilir, bunun üzerinde tartışabilirsiniz; çünkü, 100 insana ayrı 100 liste yaptırsanız ayrı sonuçlar çıkar netice itibariyle; ama, biz, burada bir ilke benimsedik, dedik ki, "bugün, halihazırda hayatta olan, yayın faaliyetini devam ettiren insanların kitaplarına yer vermeyelim. Niçin yer vermeyelim; çünkü, bu sefer, hayatta olan diğer yazarlar, bir başkasına rant sağlandığı şeklinde bir itirazda bulunabilir ve bundan dolayı biz böyle bir ithamla karşı karşıya kalabiliriz" diye düşündük. Onun için, edebiyat tarihine mal olmuş, artık, üzerinde gerekli eleştiriler yapılmış, klasik haline gelmiş olan eserleri tercih etmeyi uygun gördük ve listeler buna göre hazırlandı. Ancak, bugün söz konusu olan yazarlar "bizim kitaplarımıza burada niye yer vermediniz; yani, 100 temel eser arasında bizim kitaplarımıza niye yer vermediniz" diye soruyorlar. (CHP sıralarından gürültüler) Hayır efendim, bunu belirtiyorlar… Haa, şimdi, o geriye kalan, o diğer rahatsızlıkların arkasındaki temel sebep budur. Bizim, onları tekrar göreve çağırmak gibi bir niyetimiz de yoktur.

Sayın Gazalcı, ona yazılı olarak cevap vereyim.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

NAİL KAMACI (Antalya) - Benim de bir sorum vardı Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Haa pardon…

Şimdi, efendim mesele şudur: Bir devlet memurunun nerede bulunup bulunmayacağı bellidir. Devlet memurları, siyasî partilerin propaganda amaçlı olarak düzenledikleri faaliyetlere katılamazlar; ama, diyelim ki, Cumhuriyet Halk Partisi bilimsel bir sempozyum düzenler, oraya öğretmen de gelir, bilim adamı da gelir katılır; ama, siyasî propaganda faaliyeti içeren bir faaliyet ya da etkinliğine katılamazlar. Böyle bir şey söz konusu olduğunda, bize intikal ettiği zaman, biz, o toplantının mahiyetini inceleriz, eğer bir suç unsuru varsa, yasaların öngördüğü çerçevede de işlem yaparız.

NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın Bakanım, o toplantı değil ama, bayramlaşma.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, siz... Bakın, bayramlaşma şudur, onu söyleyeyim; yani, siz, bayramda, dostlarınızı, arkadaşlarınızı görmeye gidersiniz. Netice itibariyle, sizin bayramınıza da aynı insanlar gelebilir; ama, bir suç unsuru varsa -dediğim gibi- biz bununla ilgili gerekli işlemi yaparız.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 17.56

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.07

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1009 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 8 inci maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9.- 5.3.1964 tarihli ve 439 sayılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta Dereceli Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri ile Ekders Ücretleri Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun efendim.

Sayın Kepenek, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşacaklar.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Ve şahsım adına…

BAŞKAN - Sizden sonra Anavatan Partisi Grubu adına bir konuşma talebi var Sayın Kepenek. Eğer kısa sürede toparlayabilirseniz, ben, size birkaç dakika müsaade edeyim sonraki konuşmanızdan; ama, siz, şimdi Grup adına konuşun efendim.

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesine İlişkin Yasa Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada, söz konusu olan madde, biraz evvel okunduğu gibi, haftalık ders ücretleriyle ilgilidir. Millî Eğitim Bakanlığının her kademesinde, her biriminde, haftalık ders ücreti, bunların dağılımı, ders ücretlerinin kimlere ve hangi koşullarda ödeneceği, millî eğitimin en önemli sorunlarından biridir. Bu konunun, nesnel ölçülere göre, hakça, eşitlik ilkesiyle, bilgi, beceri kurallarına uygun olarak yapılması gerektiği görüşündeyim. Uygulamada bu ilkelerden ayrılındığı yönünde ciddî itirazlar her zaman yükselmiştir. Kimi zaman, ekders ücretlerinin, yöneticilere ödüllenme biçiminde kullanıldığı da bilinen bir gerçektir. Bu yönde kullanılması sonucu, yöneticilerin elinde, ekders ücreti, bir çıkar dağıtımı, bir baskı aracı olabilmektedir. Bu nedenle, Bakanlığın, planlı, programlı bir biçimde, ilkeli bir biçimde, ekders ücretlerine ve bunların ders dağılımına uygun çözümler üretmesini içtenlikle dilemekteyim.

Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan yasa tasarısının en güzel taraflarından biri, en ilginç tarafı, gerekçesidir. Tasarının gerekçesi, 430 sayılı Yasaya gönderme yapmakta ve Tevhidi Tedrisat Yasasından yola çıkmaktadır. Burada böyle bir başlangıç yapılması, hiç kuşkusuz, övgüye değer bir tutumdur; ancak, tevhidi tedrisata bağlanan bu gerekçenin, günümüz koşullarına getirilmek istenen bu gerekçenin, Tevhidi Tedrisat Yasasının çıktığı günlerin düşüncesini, anlayışını, eğitim anlayışını, ulus anlayışını, ülke anlayışını yansıtması en büyük dileğimizdir. Öncelikle şunu belirteyim: 3 Mart 1924 tarihli Tevhidi Tedrisat Yasası, üç yasa birlikte düşünülerek çıkarılmış bir yasadır. Bunlardan bir tanesi, Şeriye ve Evkaf ve Harbiye Bakanlıklarının kaldırılmasıdır; ikincisi, Hilafetin Kaldırılmasına ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyetinin Dışına Çıkarılmasına Dair Yasadır; 430 sayılı Yasa da, bildiğimiz ve çok kullanılan, bu tasarıya da gerekçe gösterilen Eğitimin Birliği Yasasıdır.

Şimdi, Tevhidi Tedrisat Yasasının gerekçesinde, bakın, ne diyor: "Bir devletin…" Bakın, burayı, lütfen, altını çizerek vurgulamam gerekiyor. Gerekçe aynen şöyle, alıntılandırarak söylüyorum: "Bir devletin, eğitim siyasetinin, ulusun düşünce ve duygu birliğini sağlamasının, en doğru, en bilimsel ve çağdaş ve her yerde yararı ve faydası görülmüş bir ilke olduğu, Osmanlı Devletinin Tanzimat sonrası eğitiminin, eğitim birliğini uygulamak istediği, ancak, bunda başarılı olunamadığı, üstelik, bu hususta bir ikililik bile vücuda gelmiştir" denilmektedir. "Bu ikilik, vahdeti terbiye ve tedris noktai nazarından -bu sözcükleri çok iyi anlayacaksınız- birçok muzır neticeler tevlit etti" denilmektedir. Bu muzır neticeler, bu zararlı sonuçlar nelerdir; bunu, bu toplum, o yıllarda, acıyla yaşamıştır. O yıllarda acıyla yaşanan bölünmüşlükten, toplumun değişik kesimleri arasında yaratılan kin ve düşmanlık duygularından, Osmanlının son yılları, gerekli dersi alamamış ya da gerekli düzeltmeyi, düzenlemeyi yapamamıştır. Orada başarısız olmuştur.

Osmanlı, iki konuda, adliyede ve eğitimde ikili yapıdan, hatta, üçlü yapıdan bir türlü kurtulamamıştır. O kadar ki, çağdaş olan ile eski olan, dinsel kurallara bağlı olan ile çağdaş olan ile eski olan, dinsel kurallara bağlı olan ile çağdaş kurallara bağlı olan bir arada tutulmak istenmiş, böyle bir oluşum sağlanmak istenmiş, ancak, burada başarılı olunamamıştır. Eğitimin birliğinin en önemli noktası, bilgi edinmenin kaynağını, tartışmasız olarak, dogmalar yerine deneylere, olgulara ve araştırmalara dayalı kılmak istemesidir. Burada öğretimin birliğinin düşüncel temelinde, bilimsel anlamda eğitim yapılabilmesi için laiklik ilkesinin konulmuş olduğunu yeniden vurgulamaya bilmem gerek var mı?!

Tasarının gerekçesinde vurgulandığı gibi, ulusal ve toplumsal birliği sağlamanın en temel yolu, duygu ve düşünce birliğidir, eğitim-öğretimle sağlanabilecek ulusal birliktir. Bu noktada, ortak düşünce, bilginin ürünüdür, araştırmanın ürünüdür ve öğretimin birliğinin temelinin,  -tekrar edeyim- bu noktada dayanağı laiklik ilkesidir. Şimdi, günümüzde bu ilkeyi sağlamanın yollarını hep birlikte bulmak zorundayız. Türkiye çağdaşlaşma yolunda adım atmak istiyorsa - ki, öyledir- cumhuriyetin mayası olan, devrim yasalarının temelini oluşturan bu görüşü elbirliğiyle uygulamaya koymak zorundayız.

Üzülerek belirteyim ki, Millî Eğitim Bakanlığının şimdiye kadar uygulamalarında, böyle bir yaklaşımın izlerini bulma şansı pek bulunamamaktadır. Ülkemizde, Başbakana rüyasını iletenlerin bulunduğu, ölülerle rabıta kurma yoluna gidenlerin bulunduğu bir toplumsal yapının yeniden düşünce birliğine, duygu birliğine, duygu birliğine ve çağdaş ilerleme düzeyine ulaşmasının en önemli yolu eğitimin birliğinin sağlanmasından geçiyor. Bu nedenle, Millî Eğitim Bakanlığının, cumhuriyetin temel değerlerini, ilkelerini dikkate alan, onları esas kabul eden bir anlayışı sergilemesini diliyorum.

Bu arada, Millî Eğitim Bakanının tutumunun, üniversitelere, kurullara, eğitime yönelik tutumunun en somut örneklerinden biri Van'da yaşananlardır. İzin verirseniz, Van olayını bir cümleyle, bir açıklamayla dikkatinize getirmek istiyorum değerli öğrenciler… Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri… Sözümü geriye aldım, düzelttim sayın, düzelttim efendim.

Üstlenmiş olduğu rektörlük görevini Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermeden, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerinden asla vazgeçmeden yürüten, ödünsüz yurtsever Sayın Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın Türkiye Cumhuriyetinin imzaladığı uluslararası sözleşmelere ve hukuka aykırı düşecek bir şekilde karşılaştığı haksız uygulamalar kamu vicdanını derinden yaralamıştır.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Onu hâkime söyleyin!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Dinleyin efendim… Dinleyin efendim…

Hırsızlar, mafya babaları, uyuşturucu tacirleri, karakol basanlar, hortumcular, vurguncular, karaparacılar dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşırken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesini çağdaş, laik -biraz evvel saydığım- cumhuriyet üniversitesine dönüştüren, kendini mesleğine, sanatına, doğaya ve dostluğa adamış, düzenlediği uluslararası sempozyumlarla Van'ın ve ülkemizin adını yurt dışında duyurmuş olan bu Rektörümüze yapılanlar, onun şahsında cumhuriyet devrimlerine, laik ve çağdaş üniversitelere, bilim ve insanlığa karşı saldırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Mahkeme tescil etti o dediklerini.

BAŞKAN - Sayın Kepenek, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.

Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - İzninizle, bitiriyorum.

Yaşanan bu olay, Türkiye Cumhuriyetinin laik, demokrat ve bilime açık yapısının nerelere sürüklenmek istendiğini gözler önüne sermiştir.

Halen yoğunbakımda bulunan ve sağlık durumu ciddiyetini koruyan Sayın Rektör Yücel Aşkın'a, sağlığına kısa zamanda kavuşması yolundaki içten dileklerimizi iletiyor, kendisine olan güven ve desteğimizin sürdüğünü kamuoyuna duyurmak istiyorum.

Bu duyuru, Bursa sivil toplum örgütlerinin duyurusudur. Burada bunu dile getirmenin ulusumuzun ortak dileği olduğunu düşünüyorum ve yarınki duruşmanın Yücel Aşkın'ın serbest kalmasını sağlayacağına inanıyorum.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Keşke siz konuşmasaydınız!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Bunu bütün samimî duygularımla  söylüyorum; keşke siz konuşmasaydınız. Başkaları söyleyebilir; ama, Hocam siz konuşmasaydınız.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O konuşacak tabiî.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan; buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 1009 sıra sayılı tasarının 9 uncu maddesi hakkında Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçen konuşmamızda Sayın Millî Eğitim Bakanımız yoktu. Millî eğitim yasası görüşüldüğünde, gönül isterdi ki, o gün de Millî Eğitim Bakanımız olsun.

Seçim bölgem olan Mersin'de, 5 başarılı öğretmenimizi, belki önümüzde de başarısından dolayı ödül alacak öğretmenlerimizi değişik okullara göndermişler, sürgün olarak sözde. Bırakın Sayın Bakanım, öğretmenlerle, memurlarla uğraşmayın. Bunlar, alınteriyle çalışan, gerçekten, öğrencilerimize, eğitimimize katkıda bulunan emekçiler; bunları sahiplenmek zorundayız. Tayinleriyle uğraşmayalım. Yasaları yerine getirelim. Yasayla geri dönen müdürlerimizi tekrar, yeniden görevlerine başlatmalıyız diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, Sayın Fatsa "köylülerden şikâyet yok; getirin belge" demişti. Benim elimde, 4 tane ziraat odasının, hükümetten beklentileri ve şikâyetlerini bildiren dosya var; gerekirse kendilerine takdim ederiz ve hiçbir katkı vermeden, bu dileklerini, ziraat odalarımızın dileklerini Yüce Meclisle paylaşmak ve halkımızla paylaşmak istiyorum.

Halkımız diyor ki, "neden milletvekilleri, çiftçiler kan ağlarken, bize sahip çıkmıyorsunuz" diye her gün değişik yörelerden telefonlar alıyoruz. İşte, bir dosya alıyorum önüme "Çiftçilerimizin Genel Sorunları" diye; ki, bu bölge Çukurova.

Çukurova denildiğinde, pamuğu, buğdayı, mısırı, sebzesi, balıkçılığı, turizmi geliyor; Çukurova dediğinizde, Toroslar'da elması geliyor.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, Tarım Bakanlığını mı konuşuyoruz, Millî Eğitim Bakanlığını mı?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hayır, biz halkın sorunlarını paylaşacaksak, halkın sorunlarını...

Söyledim, geçen konuşmamda da söyledim, Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili, biz, burada düşüncelerimizi biraz önce de şey yaptık. Bırakın öğretmenlerimize... Ama, köylü sorunu bekliyor; köylülerin şikâyetleri var bu dosyada; köylülerden dinleyelim, neler diyor ziraat odalarımız... Neden kaçıyoruz?! Biz, hükümete, bunlar vasıtasıyla diyoruz ki, Parlamento vasıtasıyla diyoruz ki, hükümetimiz, bu çiftçilerimizin sorunlarına eğilin diye, o sorunları paylaşmak için söz aldık. Bunlar zaten Türkiye'nin sorunu olunca, millî eğitimi, çiftçinin sorununu, diğer kurumların sorunlarını konuşmayacak mıyız bu Mecliste?!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - O gündemde konuş.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - O gündemde konuşuyoruz; çünkü, burada, eğer, çiftçinin sorunlarını gündemde konuşmazsak, esnafın sorunları çiftçiye bağlı değil mi?!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Tarım Bakanlığının bütçesi konuşulurken konuş.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Onda da konuşulacaktır.

Lütfen müdahale etmeyin, gelir cevap verirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen konuyla ilgili görüşünüzü...

Buyurun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ziraat Odamız "Çukurova pamuk diyarıydı, pamuğumuz artık para etmiyor, rekabet edemiyoruz" diyor. Mısır konusunda ise, gerçekten sıkıntı içerisinde olduklarını söylüyorlar. "İlçemiz sınırlarında 250 000 - 300 000 dönüm arazide mısır ekimi yapılmaktadır. En büyük rol Toprak Mahsulleri Ofisine düşmektedir. Zaten, bizler, mısırda kaliteyi hem de verimi dünya standartlarının üzerine getirmeye çalışıyoruz; ama, zamansız ithal edilen mısır, Türkiye çiftçisine büyük darbe vurmuştur." İşinize geldiğinde ithal ediyorsunuz ve çiftçiyi perişan ediyoruz.

Sebze ve meyve konusuna geliyoruz. Değerli arkadaşlar, Çukurova denilince sebze ve meyve geliyor. Çukurova'da, sebzenin, domatesin kilosunu…

BAŞKAN - Sayın Özcan, istirham ediyorum, biraz da konuyla ilgili, maddeyle ilgili görüşlerinizi belirtirseniz, memnun olurum.

Buyurun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, maddeyle ilgili… Bunlar Türkiye'nin dışında değil ki; bu insanların sıkıntısı. Eğer bu insanlar sebzesini satamıyorsa, narenciyesini satamıyorsa, çocuğunu okula gönderecek para bulamıyorsa, bu, eğitimin dışında mı?

ABDULLAH VELİ SEYDA (Şırnak) - Ama, cevap verecek Tarım Bakanı burada yok!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, Tarım Bakanı da cevap versin; ama, geçen gün, hatırlarsanız, konuşmamın başında, geçenlerde, 6 ncı madde üzerinde konuştuğumuzda da Millî Eğitim Bakanımız yoktu. Bugün de Tarım Bakanı...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özcan, konuşmanızı tamamlayınız.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkan, narenciyeci perişan. Bugün, limonun kilosunu 400 000 liraya mal eden ve üç yıl, dört yıl önce 600 000 liraya satan köylü, bugün narenciyesini 300 000'e satamıyor. 400 000 liraya mal ettiğini, eğer 300 000 liraya satamıyorsa, bu narenciyesini, limonunu, portakalını, bu çiftçinin vay gele haline! Gerçekten, sıkıntı içerisinde olduklarını söylüyorlar ve görüyoruz, yaşıyoruz. Her gün şikâyetler size de geliyor. Çiftçiler de mi dayansın, gelip de, Ankara'da, Kızılay Meydanında, haklı olarak davasını, sorunlarını anlatmak için geldiğinde, öğretmenlere yapmış olduğunuz muameleyi çiftçilere de mi yapmak istiyorsunuz?!

Değerli arkadaşlar, domatesin kilosunu -Ziraat Odasının bize göndermiş olduğu belge işte burada- 400 000 liraya mal ediyor; ama, bugün bakıyoruz ki, çiftçinin elinden domates halde 250 000-300 000 liraya çıkıyor. Eğer biz bu çiftçinin sesine kulak vermezsek… Tabiî ki çiftçide para olmayınca esnaf da perişan, sıkıntıda. Bunlar, dertlerine Parlamentoda çare arıyorlar. Bizler de Parlamento vasıtasıyla hükümetimize duyuruyoruz: Çiftçilerin çığlığına ses verin, kulak verin!

Değerli arkadaşlar, elbette ki çiftçilerimizin sorunu durup dururken birden şey yapmıyor. Çiftçilerin maliyetleri yüksek. Bugün İspanya'da, örneğin narenciyeye 62 sent teşvik primi verirken Türkiye'de teşvik primi 4 senttir. Dünya piyasasıyla nasıl rekabet edebileceğiz?! Bugün pazar bulamıyoruz, sıkıntılarımız çok fazla. Haliyle, narenciye fiyatlarının maliyetinin yüksek olması, pazarlama organizasyonunun zayıf olması, ülkemizdeki mazot fiyatları, gübre fiyatları, ziraî ilaç fiyatları Avrupa ve Amerika fiyatlarının 2-3 katı olduğundan, ürünlerimizi elbette pahalıya mal ediyoruz ve onun için de çiftçilerimiz perişan durumda.

Değerli arkadaşlar, narenciye üreticileri, sebze üreticileri, meyve üreticileri, pamuk üreticileri perişan. Eğer Avrupa Birliğine gidiyorsak, Avrupa Birliği ne kadar teşvik veriyorsa çiftçisine, bizler de, aynı oranda olmasa da ona yakın oranda teşvik vermeliyiz.

Değerli arkadaşlar, hayvancılık büyük bir darbe yemiştir, balıkçılık yine öyle. Biz, çiftçilerimizin sorunlarını Mecliste paylaşmak zorundayız. Bu haliyle, yoksulluğa, her geçen gün daha fazla fertler kazandırıyoruz. Köylüler işsiz; köy kahvelerinde, bu narenciye üreticisinin, pamuk üreticisinin çocukları iş arıyor. Her gün işsiz ordusuna köylüleri de katmayalım. Köylülerin bu haklı seslenişine kulak verelim.

Elbette ki, biraz sonra, muz üreticilerinin sıkıntılarını da dile getireceğiz. Bugün Muz Derneğinin ve özellikle, Anamur'daki, Bozyazı'daki, Aydıncık'taki muz yetiştiricilerinin sorunlarını da gündeme getireceğiz, onlar da sıkıntı içerisinde. Biz onları da Yüce Meclisle paylaşarak, hükümetin, bir an önce bunlara çare bulmasını istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, her yönüyle eğitimimizin sıkıntısını -geçenlerde de dile getirdik- tekrar dile getiriyoruz. Eğitim emekçilerimize yardımcı olalım, memurlarımıza yardımcı olalım. Ekders ücretlerini -saat olarak- 3,5-3,30 YTL'den, en az 10 YTL'ye çıkaralım. Memurlarımızın yakacak konusunda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özcan.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Kısacası, özellikle narenciyeciler, Erdemlililer, Çukurovalılar, İskenderunlular, bizler sizlerin sesi olacağız. Bize görev verdiniz; bu görevi de layıkıyla yapmak için emrinizdeyiz diyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

Şahsı adına, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yeniden karşınızdayım; bu kez, kişisel görüşlerimi açıklamak için.

En baştan bir noktaya değineyim. Sayın Fatsa -Grup Başkanvekilimiz- biraz önce, Başbakanımızın, yurtdışı gezileri nedeniyle eleştirildiğinden söz etti. Ben, Başbakanımızın o tür yurtdışı gezileri konusunda bir değerlendirme yapmayacağım. Kuşkusuz, Türkiye'yi tanıtmak için, Türkiye'nin kabuğunu kırmak için, Türkiye'yi güçlendirmek için yapılan gezilerdir bunlar diye düşünüyorum. Ancak, bu tür gezilerin -ben iktisatçıyım- çok masraflı olması, iki uçakla yapılması filan gibi noktalara da değinmeyeceğim; ama, bir noktaya değineceğim, Sayın Fatsa izin verirse, o da şudur: Sayın Başbakanımız, Yeni Zelanda'da bir hafta evvel bir üniversiteyi ziyaret etti ve o ziyaretinde üniversitenin çiftliğine gitti, hayvanları gördü ve "keşke, benim ülkemin rektörleri de böyle çalışsalar" dedi. Sayın Başbakanımızın, Türkiye'deki rektörlere Yeni Zelanda'dan mesaj göndermesini ben doğru bulmuyorum. Eğer, Sayın Başbakanımız burada ziraat fakültelerini  ziyaret etseydi, devlet üretme çiftliklerini ziyaret etseydi, üniversitelere bağlı pek çok ziraat fakültesinin, bu arada Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinin Ziraat Fakültesinin çiftçiyle nasıl bütünleştiğini, ne kadar güzel işler yaptığını, üretime nasıl katkı yaptığını çok yakından görebilecekti.

Bu ülkenin üniversitelerini sahiplenmek zorundayız. Bu ülkenin üniversiteleri de bizim üniversitelerimiz. Kimi arkadaşlarım, benim demin Van Rektörüyle ilgili sözlerimi çelişkili buldular, eleştirdiler. Değerli arkadaşlar, biz, eğer, bu ülkenin ilerlemesini, güçlenmesini ve cumhuriyetin az önce belirttiğim değerlerini hep birlikte sahiplenmek istiyorsak, bu ülkede eşitliği, doğruluğu, dürüstlüğü, dayanışmayı, çağdaş düzlemde ortaklaşa paylaşmak istiyorsak, yapmamız gereken, o birliğe giden yolda elbirliğiyle çalışmak olmalıdır. Van Üniversitesi hepimizin üniversitesidir. Sayın Bakanımız, yalnızca Van'ın Bakanı değildir. Türkiye millî eğitiminin Bakanıdır. Gün geçmiyor ki millî eğitimle ilgili bir yönetmelik değişikliğiyle ortalık allak bullak edilmesin, gün geçmiyor ki bir yerlerde öğretmenler sürgüne gönderilmesin, gün geçmiyor ki okullarla ilgili, eğitimle ilgili en temel sorunlar çözümlenmemiş olarak gündeme gelmesin.

Şimdi, böyle bir ortamda Millî Eğitim Bakanının kendisini bir Van Bakanı gibi görmemesini istiyorum. Onun yerine, tıpkı cumhuriyetin kuruluş yıllarında olduğu gibi, Vasıf Çınar gibi, Mustafa Necati gibi, Hasan Âli gibi olması düşünülemez, o zor iş; ama, o tür saygın bir bakan olarak tarihe geçmesini dileyenlerden biriyim, onu isteyenlerden biriyim; ama, yapılan çalışmalar hiç o doğrultuda olmuyor.

Bakın, Tevhidi Tedrisat Yasasının çıktığı günlerde, okullarda parasız kitap dağıtımı temel ilkedir. Sayın Bakan "bu uygulamayı biz başlattık" diyor. Bu uygulama cumhuriyetin kuruluş yıllarında başlatılmıştır. Bizim, hepimizin kendi birikimimizden, ulusal değerlerimizden, eğitimdeki birikimimizden yararlanmamız gerekir.

Bir şey daha söyleyeyim kopya olsun diye: Biliyor musunuz cumhuriyetin kuruluş yıllarında cumhuriyetin danışman olarak getirdiği Amerikalı ünlü filozof John Dewey, Türkiye eğitiminin yapmaya, uygulamaya, eyleme, üretmeye dayanması gerektiğini ve o felsefeye yönelik olması gerektiğini, pozitif düşünceden, uygulamalı düşünceden esinlenmesi gerektiğini vurgulayarak bu işin temellerini oluşturmuştur. Aslında hiç uzağa gitmeye gerek yok, çözümü başka yerlerde aramaya da gerek yok. Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, düşüncesini, anlayışını benimsediğimiz takdirde, hep birlikte bu ülkeyi ileriye götürürüz. Eğer böyle yapmaz da birbirimizi, kurumlarımızı yerin dibine batırırcasına çalışırsak, başarılı olamayız diye düşünüyorum. Hükümetimizi o doğrultuda uyarmak istedim.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Şahsı adına, Kütahya Milletvekili Alaettin Güven; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1009 sıra sayılı yasa tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde şahsî kanaatlerimi ve görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz 9 uncu maddeyle, 439 sayılı, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta Dereceli Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri ile Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı okullara ilişkin ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir; çünkü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde bulunan okullar Millî Eğitim Bakanlığına devredildikten sonra Millî Eğitim Bakanlığının kanunlarına tabi olmaktadırlar. Bu anlamda, burada öğretmenlerin ders ücretlerinden bahsedilirken, eğitimde sürekli değişimi önplana alan Bakanlığımız, bu konuda da çalışmalarına devam etmektedir. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığımız, eğitimin merkezinde bulunan öğretmeni, derse girerken kafası rahat, her şeyiyle kendini öğrencilerinin eğitimine verebilmesi için gereken tüm tedbirleri almaya çalışıyor. Bu cümleden olmak üzere, öğretmenlik mesleğinin daha da gelişmesi için yapılan çalışmaların başında da öğretmenlik kariyer basamakları uygulaması gelmektedir. Yeni sistemle birlikte statik yapıda olan meslek yeni bir dinamizme kavuşacaktır. Projeyle birlikte, öğretmenlik mesleği adaylıktan sonra üç kategoriye ayrılıyor, "öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" şeklindeki kategoriler arası geçişler sınavla yapılacak; kademeler arası geçiş yapanlara ekücret verilecektir. Bu iyileştirmenin yanında ve yine, öğretmenlerin ev sahibi olabilmeleri için, Öğretmene Konut Projesi hayata geçirildi; 2 788 ailenin yararlanacağı konutlar tamamlanma aşamasına gelmiştir. Ayrıca, 80 000 öğretmenimiz, dizüstü bilgisayara kavuşarak, teknolojiyle buluşma fırsatını yakaladı.

Değerli arkadaşlarım, sadece öğretmenlerimiz değil, tüm öğrencilerimiz de eğitimde değişimin sürekliliği konusunda paylarına düşeni almaktadırlar.

Bu kanunun bu maddesinin yerinde olduğunu belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.

Madde üzerinde, 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakandan -bu, ders ücretleriyle ilgili bir madde; 64'te yapılan bir düzenlemenin kaldırılması- 24 Kasım Öğretmenler Gününde -hadi o dayak olayını kınamadı, hatırlamayalım ama- öğretmenlere, ders ücretlerinin 3 katına çıkarılacağına ilişkin, hem Müsteşar hem Bakan, hem Millî Eğitim Komisyonunda hem Plan ve Bütçede hem de kamuoyuna söyledi. Sonra Maliye Bakanına bu iş gitti; orada itiraz ettiğini söyledi. Maliye Bakanı da şimdi burada. Ne oldu bu iş? Ne kadar bekliyor? Maliye Bakanı niye engel oluyor; yani, öğretmenlerin ders ücretlerinin 3 katına çıkmasına neden engel oluyor? Hükümet arasında bir anlaşmazlık mı var? Önce söz verdiniz, kamuoyuna açıkladınız, sonra, neden vazgeçtiniz? Ben, öğretmenliğe başladığım zaman, 1967'li yıllarda, aylığım kadardı ders ücreti. Şimdi, 3 300 000 civarında, kimsenin, değeri olmayan bir ücretle çalışıyor. Bunu düzelteceğinize söz verdiniz, sözünüzde duruyor musunuz? Maliye Bakanı da orada.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.

Sayın Koç…

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan belki unuttular. Sayın Bayram Meral konuşmasında, bence, son derece önemli, hassas bir noktaya değindi. Ben, aracılığınızla bu soruyu, yanıt verebilme şansı için Sayın Bakana tekrar yöneltmek istiyorum.

İlköğretim kurumlarında 8 inci sınıfta okutulan kitaptaki "Türk Milletine" ve "Ne mutlu Türküm diyene" ibaresiyle biten o bölümün çıkartılması ve Şeyh Sait isyanının "doğu isyanı" olarak adlandırılarak, bütün doğuda, Kurtuluş Savaşının değişik aşamalarında ve Anadolu işgalinin değişik bölümlerinde kahramanca bu ülkeyi savunan tüm insanları kapsayan bir suçlama anlamı çıkıyor orada. Böyle bir değişikliğe neden gerek duyuldu; sehven mi, yoksa, bilinçli mi Sayın Bakan?

Mikrofon sizde olacak; teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

Sayın Işık…

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

7 Aralık 2005'te, yani, geçtiğimiz hafta 28 inci Birleşimde, Yalova Vekili Sayın İnce, Konya'daki okul müdürlerinin atamasına yönelik bir ifadede bulunmuştu Sayın Başkan. İfadesi aynen şöyle: "Konya'da 70 tane okul müdürü atıyorsunuz, 53 tanesi din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni" şeklinde. Konya Millî Eğitim Müdürlüğümüzden aldığımız bilgi, Sayın İnce'nin beyanını teyit etmemektedir. Bunu ifade ettikten sonra kısa sorumu aktarmak istiyorum.

2003 yılından itibaren, Millî Eğitim Bakanlığı, ilk atama ve yer değiştirmelerde sistem değişikliğine gitmiştir. Sayın Bakan, sistem değişikliği torpil talebini hangi yönde etkilemektedir?

Son olarak, Millî Eğitim Bakanlığı bu dönemde, kırk yıldır uygulanan ilk ve ortaöğretim müfredatını değiştirmiş bulunmaktadır. İlköğretim ve ortaöğretimde gelinen aşama nedir? Pilot uygulamadan genel uygulamaya tamamen geçilmiş midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Ülkü…

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Temmuz ortalarında, Millî Eğitim Bakanlığına, Bakana, 6 sorudan ibaret bir yazılı soru önergesi vermiştim. Bunların bazılarında cevaplar tatminkârdı; ama, 6 ncı soru şöyleydi ve verilen cevabı da okuyacağım: "Bakanlık olarak, yatırım planlarında yer almadığı için Maliye Bakanlığının tavsiyesiyle öncelik verilmeyen ve il, ilçe ve belde imar planlarında yer alan okul alanlarıyla ilgili sorunu, gerek ülkemizin okul binası ihtiyacı gerekse bu alanların sahibi olanların itirazları açısından ne şekilde çözmeyi düşünmektesiniz?" Şimdi, bunun cevabı da şöyle: "Sahibi oldukları taşınmazları, imar planlarında okul alanlarında kalan vatandaşların, bu taşınmazlar üzerinde İmar Kanununun 33 üncü maddesi gereğince, muvakkat inşaat yapma imkânı bulunmaktadır; bu imkânın kullanılması da sorunun boyutunu azaltacaktır" deniliyor. Şimdi, bu millî eğitime ayrılmış olan okul yerlerine muvakkat inşaat yapılmasının sonucu, gecekondulaşmadır. O nedenle, böylesine bir cevap beni tatmin etmediğinden, bir kez daha, burada, size sorayım dedim.

İkinci bir soru, eğer vaktim varsa; yine bir soru sormuştum yazılı olarak, 100 temel eser içinde neden Aziz Nesin'in ismi yok diye. Siz, gerek basın vasıtasıyla gerekse zaman zaman size sorulan sorulara yanıt verirken "4 000'e yakın eğitimciye soru sorulduğunda böylesi bir isim geçmediği için, 100 temel eser arasında Aziz Nesin geçmedi" dediniz. Yani, eğer, o 4 000'e yakın eğitimci Aziz Nesin'i tanımıyorsa, o zaman, bizim, bu ülkede, ne aydından ne aydınlıktan ne de dünyanın tanıdığı insanlardan haberimiz yok demektir. Doğrusunu söylemek gerekirse, o cevap da beni tatmin etmemişti; burada, bu konuya nasıl bir cevap verirsiniz diye sormak istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ülkü.

Soru sormak için sisteme giren arkadaşlarımız beklesinler, Sayın Bakan cevaplarını versin; eğer, bu arada süre kalırsa onların sorularını alacağım.

Sayın Bakanım, buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkanım, biz sorumuzu soralım; süre kalmaz ki, nasıl kalacak?!

BAŞKAN - Ama, 10 dakikalık süre içerisinde soru-cevap işlemi yapılır.

 Şimdi, Sayın Bakan sorulara cevap verecek.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Mustafa Gazalcı Beyin sorduğu ders ücretleriyle ilgili konu şudur: Daha önce de, basına, kamuoyuna açıkladığım gibi, tarafımdan, bu mesele, Bakanlar Kurulunun dikkatine sunulmuştur; Sayın Başbakanımızın, Sayın Bakanlarımızın dikkatine sunulmuştur. Öğretmenlerimizin ekders ücretlerinde iyileştirme yapılması gereği, bizzat, bizim tarafımızdan dile getirilmiştir; bununla ilgili bir yasa tasarısı taslağı hazırlanmıştır ve bu tasarı, Başbakanlığa gönderilmiştir. Süreç devam etmektedir; sonuçlandığı zaman, kamuoyu, bu konuda bilgilenecek.

Sayın Haluk Koç Beyin, biraz önce Sayın Bayram Meral Beyin kürsüde yaptığı konuşmada ifade ettiği ve kendisinin de, şimdi, bana soru olarak sorduğu soru, aslında, Sayın Baykal'ın, bugünkü Grup konuşmasında ifade edilen iddialardır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabiî, bu konuda, iyice bilgilenmeden bir iddia ortaya atıldığı  zaman, neticede, sonuçta, ofsayda düşme ihtimali var. Bakın, hemen şunu söyleyeyim -önce, doğu isyanıyla başlamak istiyorum- Şeyh Sait isyanına, biz, niçin "doğu isyanı" demişiz: Arkadaşlar, 6 Temmuz 1981 yılında, 6 Temmuz 1981 yılında bir araya gelen bir heyet, devlet politikası gereği, buna "doğu isyanı" denmesi için bir karar almış ve Tebliğler Dergisinde, o gün, yayımlanmıştır. O gün bugündür…

HALUK KOÇ (Samsun) - İhtilal hükümeti!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - O gün, bugündür…

HALUK KOÇ (Samsun) - Cunta hükümeti!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bakın, bir şey söylüyorum. Zaman zaman "doğu isyanı", zaman zaman "Şeyh Sait ayaklanması, Şeyh Sait isyanı" olarak geçer. Kaldı ki -başka bir şey daha söyleyeyim değerli milletvekilleri- yıllar yılıdır, bu ülkede, biz "güneydoğu meselesi" deriz. "Güneydoğu meselesi" dediğimiz zaman, bölgecilik mi yapıyoruz?

HALUK KOÇ (Samsun) - Yanlış efendim; siz…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ben, bakın, ben doğu milletvekiliyim; ben, doğunun en ucundaki Van Vilayetinin milletvekiliyim; ama "güneydoğu meselesi" dendiği zaman, benim aklıma asla ve kat'a bir bölücülük, bir ayrımcılık gelmez. Buna başka mesele adını takanlar da var, güneydoğu meselesi diyenler var, doğu ve güneydoğu meselesi diyenler var.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Siz ne takıyorsunuz, ne diyorsunuz?

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Siz ne diyorsunuz Sayın Bakan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Arkadaşlar, meseleyi bu şekilde gündeme getirerek bir şey elde edemeyiz.

Bakın, bir başka şey söylüyorum.Bakın, sizin ifade etmediğiniz, Sayın Baykal'ın dile getirdiği bir şey var: Efendim "Antep savunması ve Şahin Bey" okuma parçası olarak kitapta daha önce vardı, çıkarılmıştır. "Güney Cephesi" isimli konu… Bildiğiniz gibi, eskiden  ilköğretim müfredatı beş yıla göre, yani ilkokula göre hazırlanmıştı. Daha sonra bu müfredat sekiz yıla yayıldı. Hatta, bazı konular liseye intikal ettirildi. Konu güney cephesiyle ilgili olmadığı için, Şahin Bey olayı, oradan okuma parçası olarak çıkarılmıştır. Ermeni meselesiyle ilgili bir konu işlendiği için "Türk-Ermeni İlişkileri" isimli bir okuma parçası konmuştur; ancak, Şahin Bey olayı dediğimiz aynı okuma parçası, lise 3 üncü sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabının 112 ve 113 üncü sayfasında yer almıştır.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - İnkılap tarihi kitabından  neden çıkarıldı, onu soruyoruz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ben onu söylüyorum; 8 inci sınıftan çıkarıldığını söylediğiniz bir okuma parçası, lise 3 üncü sınıfa konmuştur. Niye; güney cephesi konusu orada detaylı işlendiği için, konu gereği olarak oraya konmuştur.

Yine, bakın, Sayın Bayram Meral de ifade etti ve biraz önce Sayın Koç bunu yine dile getirdi, Sayın Baykal bugün konuşmasında ifade…  Onuncu Yıl Nutkunu niçin 8 inci sınıf kitabından çıkardık?.. Şu kitaba bakın değerli arkadaşlar, bu kitabın şöyle herhangi bir sayfasını açarsanız, burada yüzlerce kez "Türk Milleti" ifadesine rastlarsınız. Bakınız, bu konunun başlığı Türk İnkılabıdır. Efendim "Türk" kelimesine, Türk Milletine karşı duyulan bir alerjinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir bakanından, bir bürokratından sadır olması düşünülebilir mi?! Burada konu, halifeliğin kaldırılmasıdır. Bakın, olay halifeliğin kaldırılmasıyla ilgilidir. Buraya ne konulmuştur, kitaba; Atatürk'ün İsmet Paşa'ya, halifeliğin kaldırılmasıyla ilgili yazdığı bir telgraf konulmuştur.

Ancak, bakın, Onuncu Yıl Nutku, tekrar, lise üçüncü sınıf, Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi dersinin 205 inci sayfasına konulmuştur.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Bu sayfadan niye çıkarıldı; onu öğrenmek istiyoruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli arkadaşlar, bakın, sosyal bilgiler kitabında, konuyla ilgisi olduğu için değerli arkadaşlar, burada halifeliğin kaldırılması konusu vardır ve ona uygun bir metin konulmuştur.

Bakın, bu kitap, baştan sona kadar, Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihini anlatan bir kitap; yüzlerce sefer "Türk Milleti" ifadesi geçer burada. Efendim, Türk Milleti ifadesi geçtiği için, bunu çıkardınız mı gibi bir itirazda bulunmak, aslında iyi niyetle bağdaşan bir itiraz değil. Lise üçüncü sınıfın 205 inci sayfasını açarsanız, onu da orada görürsünüz.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - O çocuk lisede okumazsa ne olacak?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Arkadaşlar, müsaade edin. Soru sordunuz, cevap vereyim.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Tamam da, lisede okumazsa ne olacak?

BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız; süreniz doldu.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Onuncu Yıl Nutku, ayrıca, lisede, edebiyat dersinde bir metin tahlili olarak, bakın bir edebî metin olarak, fikrî yoğunluğu bir metin olarak ayrıca konu edilmektedir.

Şimdi, bunlarla bir yere varılmaz değerli arkadaşlarım.

Bir başka şey: Sayın Ülkü'nün söylediği konuya, ben, zaten yazılı olarak cevap vermişim. Aziz Nesin'le ilgili olarak, liseler için hazırlanan 100 kitabın içerisinde vardır; ama, ilköğretimde de, illa da Aziz Nesin olacak diye herhalde bir şart yoktur.

Teşekkür ederim.

Sayın Işık, size yazılı olarak cevap vereceğim.

Bir değerli milletvekilimiz dedi ki: "Mersin'deki 5 öğretmen keyfî olarak sürgün edildi."

Arkadaşlar, bakın, bu öğretmenlerin müfettişler tarafından sübuta eren suçları şunlar: İstiklâl Marşı'na katılmadıkları…

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Yapmayın Sayın Bakanım; gerçekten Atatürkçüler, ben yakından tanıyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) -  … hakları olmadığı halde aile, eş yardımı aldıkları, kendileri yerine başkalarını derse girdirerekders ücreti aldıkları, kılık kıyafet yönetmeliklerine aykırı davrandıkları… Birçok suçtan dolayı bir soruşturma açılmış ve valiliğin tasarrufu olarak bu arkadaşların yeri değiştirilmiştir. Şimdi, çıkıp çıkıp, bunu burada söylemenin bir anlamı yok ayrıca, değerli arkadaşlar.

Efendim, Konya'da 179 okul müdürünün 53'ünün din kültürü ve ahlak dersi branşından olduğu söylendi.

AHMET IŞIK (Konya) - 70 kişinin 53'ü şeklinde…

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, yok; böyle bir şey de söz konusu değil. Okul müdürlerini, kaldı ki, Millî Eğitim Bakanlığı yapmıyor; okul müdürlerinin ataması, valilikler tarafından yapılıyor; bunu da arkadaşlarımın bilmesini istiyorum

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Ders ücretlerini ne zaman artırıyoruz dediniz Sayın Bakan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Cevabı verdim Sayın Gazalcı.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Yani, süreç ne zamana kadar?

BAŞKAN - Sayın Gazalcı…

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

9 uncu maddeyi oylarınıza…

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısı…

BAŞKAN - Arayacağım.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, hata yapmayın.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, taraf tutuyorsunuz bugün.

BAŞKAN - 10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10.- 29.3.1984 tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin (d) bendinde yer alan "adalet meslek okulları ile" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sinop Milletvekili Engin Altay…

Sayın Altay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) - Şahsıma ait süreyi de ekleyecek misiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN -Sayın Altay, Anavatan Partisi Grubu adına da söz talebi var; araya giriyor. Daha sonra ben sizin şahsınız adına söz talebinizi yerine getireceğim.

Buyurun Sayın Altay.

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı okulların Millî Eğitim Bakanlığına devriyle ilgili 1009 sıra sayılı tasarının 10 uncu maddesi üzerinde söz aldım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Çok enteresan bir kanun görüşüyoruz. Aslında, genel olarak kabul gören de bir kanun; 10 uncu maddesindeyiz ve üç haftadır da bu kanunu görüşüyoruz. Bu da gösteriyor ki, Türk millî eğitim sisteminde bir şeyler var ve Parlamentomuz da bu konuya hassasiyetle eğiliyor.

Evet, Millî Eğitim Bakanlığı, değerli arkadaşlar, gerçekten de sorunlar yumağına dönüşmüştür. Ben demiyorum ki, Millî Eğitim Bakanlığını sorunlar yumağına Doç. Dr. Hüseyin Çelik dönüştürdü demiyorum; ama, bir şeyi de söylememe müsaade edin; sorunlar yumağı, devri iktidarınızda küçüleceği yerde biraz da büyümüştür.

Bakın, Millî Eğitim Bakanlığı, her yıl bir istatistik çıkarır; istatistik yıllığı, istatistik kitapçığı, adına ne derseniz deyin. Geçen bütçeden beri bu kitaplar üzerinde, bu kitaplardaki bilgiler üzerinde Sayın Bakanla sıkça polemiğe girdik ve anlaşılıyor ki bu yıl Millî Eğitim Bakanlığı istatistik kitapçığını yayımlamıyor. Yayımlarsa, doğruyu yazarsa, burada Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili yeni polemikler başlayacak. Yok, yanlış yazarsa olmayacak, kendisine de yakıştıramam zaten. Bu yüzden 2005-2006 öğretim yılı Millî Eğitim Bakanlığı istatistik yıllığı bugün itibariyle henüz yayımlanmış değildir. Şimdi, biraz sonra, Sayın Bakan, muhtemelen buna çeşitli gerekçeler sunabilir; ama, ben anımsıyorum, bütün üç yıldır bu istatistik yıllığı Mecliste bütçe görüşmelerinden önce yayımlanır, ortaya koyulurdu.

Değerli arkadaşlar, Anavatan Partisinin de söz talebi olduğu için bugünkü konuşmam iki bölümde olacak. Birinci bölümde, Millî Eğitim Bakanlığının içinde bulunduğu bazı temel ve çarpıcı sorunlara değinmek ve bu sorunları Yüce Meclisin ilgisine, bilgisine, dikkatine sunmak istiyorum. Bakanlığımızın sorunları, tabiî ki, böyle 10 dakikayla falan bitirilmesi mümkün değil; ancak, önümüzdeki günlerde bütçe başlıyor, bütçede de enine boyuna konuşma imkânı bulacağız. Bilinmelidir ki, Millî Eğitim Bakanlığında bugünlerde en ciddî sorunlardan birisi, kamuoyunda "sözleşmeli öğretmenlik" diye bilinen, kısmî zamanlı geçici öğretici kadrosu -kadroda değil- adı altında Millî Eğitim Bakanlığına alınan; ama, öğretmen midir, usta öğretici midir, ne olduğu belli olmayan, unvan olarak ne olduğu belli olmayan, 20 000 civarındaki pırıl pırıl, bana göre Türk öğretmenleri, Türkiye Cumhuriyetinin öğretmenleri, Türk millî eğitim sistemi için bugün itibariyle bir kangren durumundadır. Bir  sözleşmeli öğretmen telefonla aradı Sayın Bakan "Öğretmenler Gününü kutlayamıyoruz, bizi öğretmen saymıyorlar" diyor. Maliye Bakanı kadro vermiyor; istese verecek, IMF diyor ki, olmaz. Yani IMF, yarın bir gün Maliye Bakanına, öğretmen sayısını 400 000'e düşür derse ne yapacak, çok merak ediyorum. Bütün öğretmenleri yeniden bir sınava mı tabi tutacak, şu notu bulamayanların öğretmenliğini geri mi alacak? Allahaşkına, bırakın, biraz da eğitim işiyle meşgul olun.

Eğitim ciddî bir iştir. Sizin Başbakanınız, 59 uncu Hükümet Programında ne diyor biliyor musunuz...

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı…

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bana ne söyleyeceğimi öğretme sen!

..."Eğitim alanındaki zafiyet, hiçbir alandaki üstünlükle telafi edilemez" diyor. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün top sesleri altında maarif kongresi topladığını herhalde biliyorsunuz. Bu kadar önemli, bu kadar hassas bir gündem var; ama, bakıyoruz, Sayın Bakan, katsayı, türban, ihale, katsayı, türban, ihale, bu üçgene sıkışmış. Sayın Bakanı bu üçgenden kurtarmamız lazım, Sayın Bakanın artık Millî Eğitim Bakanlığı yapması lazım. Bunu nasıl çözer... Biraz sonraki konuşmamda değineceğim bu katsayı meselesine; ama, Millî Eğitim Bakanının bu katsayı, türban, ihale üçgeninden bir an önce çıkması lazım.

Değerli arkadaşlar, Türk millî eğitim sisteminin içinde, çok önemli, en az öğretmenler kadar önemli "destek personeli" diye benim adlandırdığım, birçok insanın "hizmetli" dediği insanlar var ve Türk millî eğitim sisteminde her geçen gün destek personeli sayısı azaltılıyor, kadro verilmiyor; ama, olanların hali de içler acısı. 600 öğrencili, 50-60 öğretmeni olan bir okulu bir destek personeline teslim ediyor Millî Eğitim Bakanı ve "bu okulu tertemiz yapacaksın" diyor. Bu, hiçbir insandan beklenmemesi gereken bir olaydır. Şu Mecliste, defeatle söylüyorum- 550 milletvekili için 4 000-4 500 insan çalışıyor; 600 öğrencili bir okulun bir destek personeline "bu okulun kaloriferini yakacaksın, temizliğini yapacaksın, tuvaletini temizleyeceksin, bahçesini süpüreceksin" ve sair ve sair ve sair... Karşılığında ne ekdersi var ne özel bir mesaisi var. Bu insafsızlıktır; bunu hiçbir vicdan kabul edemez. Bunu, bir an önce, Millî Eğitim Bakanlığı, Bakanlık personeline ya da birtakım bakanlar makam arabalarının modelini yükselteceğine, biraz bu işlere bakmalıdır.

Bakanların yeni arabaları hayırlı olsun, güle güle binsinler; ama, 23 Aralık günü, bu Parlamentoda bir fotoğraf göstereceğim. Size tarih veriyorum, 23 Aralık 2005 Cuma günü bu Parlamentoda bir fotoğraf göstereceğim ve o fotoğrafı gördükten sonra hiçbir sayın bakanın o yeni arabalara binemeyeceğini düşünüyorum. Binerlerse diyeceğim ki, ayranları yok içmeye, atla gidiyorlar çeşmeye.

Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığının önemli sorunlarından birisi de rehberlik hizmetidir; çok önemlidir. Bugün ilköğretimin ikinci kademesinde rehberlik ve yönlendirme sisteminin ve hizmetinin hayata geçmesi, müfredat gereği, yürürlükteki yasalar gereği zorunludur; ama, siz, 2 500 öğrenciye bir rehber öğretmenle bunu nasıl sağlayacaksınız, çok merak ediyorum. Bakanlık bu konuda ne yapıyor, onu da merak ediyorum. Millî Eğitim Bakanı nereye kayboldu, onu da merak ediyorum!

Biltek, Biltek, övünüyorsunuz; okullara bilgisayar sizin devrinizle birlikte gelmemiştir. Bilgisayar, "bilgi teknoloji sınıfı" diye adlandırdığımız... Bunun Faz 1'i var, Faz 2'si var. Bunlar, iktidarınızdan önce de Türkiye'de birçok ilköğretim okulunda vardı. Geliyor, bir yandan da yapılıyor. Bunu siz başlatmadınız. Tutturdunuz…

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Bu yıl hiç eksik kalmadı.

ENGİN ALTAY (Devamla) - ...”Efendim, okulları bilgisayarla donatıyoruz..."

Nerede kalmadı?! İddianız, 43 000 küsur okulu Biltek'le donatmaktı. Gidin, bakın bakayım sahaya, gerçekten durum bu mudur!

Burada da diz boyu hata var. Daha vahimi…

HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Sinop'ta da eksik kalmadı.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, Sinop, Sayın Metin Bostancıoğlu'nun ek katkısıyla birçok ilden önce bu hizmetlere kavuşmuştur, doğrudur.

HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Öğretmenevine de bakın.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Daha vahimi değerli arkadaşlar, Türk millî eğitim sistemimizdeki önemli sorunlardan birisi de, ortaöğretim öğrenci yurdu sorunudur. 8 yıllık temel eğitime geçişimizle birlikte ortaöğretime daha nitelikli öğrenciler hazırlanıyor; ama, Türkiye'de 850 ilçenin tümünde çok ciddî bir ihtiyaçtır.

Şimdi sayın hükümete soruyorum: Bu ciddî ihtiyaca yönelik ne yaptınız? Fazla bir şey yapmadınız, niye; çünkü, Türkiye'nin 850 ilçesinde, ilçeye hâkim bir tepede bir talebe yurdu vardır, her ilçede vardır. Bu yurtlar aslında özeldir, Millî Eğitim Bakanlığının denetimindedir; ama, sağ olsun, millî eğitim müdürleri, kaymakamlar -tümüne ithaf etmiyorum, büyük çoğunluğu- bu yurtlara denetime gitmeden üç gün önce bunlara haber verirler ve bu yurtlar... İddiayla, altını çizerek bir şey söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Altay, konuşmanızı tamamlayınız.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hükümet burada, üzerinde başka hiçbir gücün olmadığı Parlamento burada. Bu yurtların tümü demiyorum, bu yurtların büyük kısmında karşı devrim gerillaları yetiştiriliyor beyler!

CÜNEYİT KARABIYIK (Van) - İddianı ispatla!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet -altını çizerek söylüyorum- bu yurtların büyük çoğunluğunda karşı devrim gerillaları yetiştiriliyor.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Gerilla ne demek oluyor?!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Parlamentoyu bu konuda duyarlılığa çağırıyorum.

Biraz sonra tekrar kürsüye geleceğim ve katsayı meselesini konuşacağım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

CÜNEYİT KARABIYIK (Van) - İddianı ispatlaman lazım.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Sayın Başkan, biraz önceki konuşmacı Başbakandan bahsederken "sizin Başbakanınız" diye hitap etti. O, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır. Tashih etsin, düzeltsin.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan; buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının -1009 sıra sayılı yasanın- 10 uncu maddesi hakkında Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, Sayın Bakan, 5 tane (Yalınayak'ta) ortaöğretimde öğretmenlerimizin müfettiş raporlarına dayanarak görevden alındığını… Oysa -bunların 2'si benim yakınım- hiçbir maddî şeye tevessül etmeyen, Atatürkçü, laik, çağdaş öğretmenler ve örnek okul seçilmiş. Başta müdür olmak üzere ve bu okula, bu öğretmenlere belki de onbeş yirmi gün içerisinde ödül verilirken, acaba bu müfettiş kimin tesirinde kalarak bu şeyi hazırladı, kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.

Değerli arkadaşlar, öğretmenlerimizle uğraşmayın, üniversitelerimizle uğraşmayın, kurumlarımızla uğraşmayın. Siz, halka bir söz vermiştiniz, sözünüzde durun. Çiftçiye söz vermiştiniz, memura söz vermiştiniz, emekliye söz vermiştiniz, yoksula söz vermiştiniz. Bunların hakkını savunacağınızı söyleyerek, 367 civarında milletvekiliyle geldiniz. Neden sözünüzde durmuyorsunuz, neden bu telaş, bilemiyoruz.

Değerli arkadaşlar, biraz önce konuştuğumda millî eğitim konusunu… Sayın Bakan tekrar ayrıldılar galiba… Ama, benim sorunum, köylüyü bilinçlendirmek. Köylünün ziraat okullarını kapatarak, köylüye bu bilinci vermeden, üretimini verimli bir hale getirmeden, biz, Türk köylüsüne yardımcı olamayız.

Değerli arkadaşlar, elimde, şu anda, iki tane ilçenin ziraat odalarının vermiş olduğu -Meclisimiz kanalıyla hükümete iletilmesi için- sorunlarının olduğu dosyası var. Biri, muzla ilgili; Anamur İlçesinin muz raporu olarak elimizde.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, muz kanununu mu görüşüyoruz?!

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Muzun millî eğitimle ne alakası var?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Millî eğitim…

Siz, eğer, bu çiftçiye şey yapmazsanız, Alata gibi 1943'ten beri kurulan bir müesseseyi, ziraat okullarını kapatarak, Türkiye'de çiftçiye yardımcı olamazsınız.

Değerli arkadaşlar, muz üreticilerimizin sorunları var diyoruz. Bunlar, sorunlarını bize bildirmişler. Özellikle muz, ülkemizin, Anamur, Bozyazı, Alanya, Gazipaşa çevresinde, Toros Dağlarının başlarında, eteklerinde yetişen ve gerçekten, 1994 yılında 12 000…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Muz muhalefeti!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet; siz, gelir, konuşursunuz, muz konusunu konuşursunuz.Biz diyoruz ki, çiftçi… Muz üreticisinin sıkıntısı var.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kanunla ne ilgisi var?

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Kanun, öğretmenlerimizle ilgili, millî eğitimle ilgili.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bırak, kanunu görüşelim o zaman.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Millî eğitimde taraflı davrandığınızı biraz önce söylemiştik. Neden rahatsız oluyorsunuz muz üreticisinin sorunlarını dile getirdiğimiz için?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Muzla ne alakası var?

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Tarım okulları kapanıyor, niye alakası yok.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Köylülerin sorunlarını dile getirdiğimiz için, narenciyecinin, üzüm üreticisinin sorunlarını dile getirdiğimiz için rahatsız olmayın. Onlar, bu ülkemizin, alınteriyle çalışan, gerçekten üreten, efendi insanları. Neden korkuyorsunuz? Dinleyin. Yine siz düşüncelerinizi anlatırsınız, saygıyla karşılıyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gelelim muza…

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Muz üreticilerimizin sorunu, gübreleme sorunu, birinci olarak, çeşitlilik sorunu, sera tipi ve teknoloji kullanımı sorunu, muz yatırımlarındaki teşvik kapsamının genişletilmesiyle ilgili sorun. Muz serası yatırımlarının yatırım maliyeti büyük, teknoloji kullanımı gereken büyük yatırımlardır. Yatırım teşvik kapsamında, on yıllık yatırım teşvik kapsamına alınmalıdır. Bu kapsama alınırsa, yatırımda KDV muafiyeti, on yıllık süre içerisinde yatırımlara vergi muafiyeti, yüzde 50'den ucuz enerji, gübre desteklemesi ve düşük faizli kredi verilmesi şeklinde destekler verilmelidir.

Kredi konusunda ise, çiftçilere verilen üretim kredilerinin faiz oranı aşağıya çekilmelidir; yani, üretim değil de tüketim teşvik edilmelidir.

Muz üreticileri doğrudan gelir desteğinden yararlanmak için başvuramamaktadır.

İlaç ve gübre kullanımının yoğun olduğu muz üretiminde, girdi desteklerinin de olmaması nedeniyle, muz üreticisi tamamen kendi kaynaklarıyla üretim yapmaktadır. Verilecek kredilerle, üretim yönlerinde ve kaynakların daha verimli kullanılması sağlanabilir.

Değerli arkadaşlar, meyve kalitesini artırmak için de çiftçilerimiz bilinçlendirilmelidir. Tarım planında altyapı sorunları vardır. Özellikle, bölgede son yıllarda hızlı bir şekilde artan sera ve ayrıca, artan yazlık evler tarımımızı tehdit etmektedir. Ülkemizin turfanda üretim kaynağı olan bölgemizdeki birinci sınıf tarım arazileri, tarımsal SİT alanı ilan edilerek korunmalıdır. Ayrıca, sera özellikleri hakkında bir çalışma yapılarak standart getirilmeli, büyük üretim alanlarına yönelik teşvik verilmelidir.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Anamur, Bozyazı ve o yörede ulaşım sorunu da var. Muz üretimi 5 saat içerisinde ancak merkeze -gerek Antalya, gerekse Mersin'e- sevk edilmektedir. Sebzecilerimizin de durumu vardır. Oysa, biz, hatırlarsanız, 15 000 kilometre yol yapıldığında, öncelikle turizm alanları ve bu alanlarda… 5 000 yapılsın; ama, bu alanlarda yol yapımı başlatılsın diye Meclis konuşmalarımda, hatırlarsanız, bunu söylemiştim. Eğer, çiftçilerin ulaşım sorununu da bu çağda hâlâ çözemediysek, çiftçilere büyük haksızlık yapılıyor.

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Çiftçiler dünkü Resmî Gazeteyi okusun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet…

Değerli arkadaşlar, muz üretimini ayakta tutan en önemli destek, halen yüzde 147,5 olarak uygulanan Gümrük Vergisidir. Bunun yanında, muz ithalatında üretimin en yoğun olduğu aylarda, eylül-mayıs aylarındaki dönemde, ihtiyaç duyulmamasına rağmen muz ithalatının yapılması piyasayı etkilemekte, muzun pazarlanmasına olumsuz etkisi olmaktadır.

Değerli arkadaşlar, eğer, biz, vergisini, Gümrük Vergisini aşağı çekersek, muz üreticisini perişan ederiz. Hatta, ülkemizde öyle bir durum var ki, muzu dahi kaçak olarak yurt içerisine sokuyorlar, vergi kaçırıyorlar ve kayıtdışına çıkıyorlar. Bunları da muz üreticilerimiz için bir haksızlık olarak görüyoruz.

KDV konusunda ise… Toptancılardan markete inen bütün yaş sebze ve meyvelerde olduğu gibi, muzda da KDV yüzde 1 oranında uygulanmaktadır. Bu KDV, marketten tüketiciye geçerken ise yüzde 8 olarak uygulanmaktadır.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, maddeyle ilgili hiç konuşulmuyor.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Yerli muz fiyatına marketin kasasından eklenmekte, marketin kâr marjını düşürmektedir. Oysa, ithal muzun KDV'si, market öncesinde olduğu, için, bu farktan etkilenmemektedir.

Hal rüsumu konusunda da çiftçilerin sıkıntıları var. Muz işletme ve pazarlama tesislerinin de yokluğundan muz üreticilerimizin sıkıntıları vardır.

Değerli arkadaşlar, bizim yapacağımız şey, çiftçilerimize yardımcı olmak zorundayız; üreticilerimizi mağdur etmemek için, öncelikle, bu üretimlerini 10 katına çıkarmak için, muz üreticilerine destek vermeliyiz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gelelim millî eğitime....

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Millî eğitim zaten içerisinde. Okullarını, tarım okullarını, ziraat okullarını kapatarak çiftçiyi eğitimden yoksun ediyorsunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onu anlat, onu dinleyelim.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, yaşamıyor muyuz? Türk çiftçisini bilinçlendirmeden verim elde edebilir miyiz; onları yeteri kadar eğitmeden, onların ürün bolluğunu çoğaltmadan Türk çiftçisine yardımcı olabilir miyiz? Neden Türk çiftçisinin ihtiyaçlarını burada anlatmaktan rahatsız oluyorsunuz? Yarın meydanlara çıktığınızda...

Elbette ki, millî eğitim konusunu da işledik, işlenecektir de; millî eğitim zaten ana unsurdur. Millî eğitimi sahiplenerek, millî eğitimi çağdaş, demokratik, laik bir eğitim sistemine oturtarak, Türk Halkını öyle bilinçlendiririz, Türk çiftçisini öyle bilinçlendiririz, gençliğimize ve üniversitelerimize o zaman sahip çıkarız. Bundan niye rahatsızlanıyorsunuz?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gelelim muza.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Muz... Gereği yok. Söylüyoruz işte size. Muzdan siz rahatsızsınız, çiftçiden, sebzeciden, narenciye üreticisinden, üzüm üreticisinden rahatsızsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özcan, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

Buyurun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, siz neden hoşlanıyorsunuz biliyor musunuz; onbir, oniki gün yurt dışına, Uzakdoğu'ya gidip, oralarda güzel resim çektirmekten hoşlanıyorsunuz.

RECEP GARİP (Adana) - Nereden çıkarıyorsun?! Ne alakası var?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Siz, gelip, oralarda atmış olduğunuz, konuşmuş olduğunuz lafları tartışılır duruma getirmekten hoşlanıyorsunuz. Biz bunlarda yokuz. Türkiye'nin birliğinden, dirliğinden, bütün insanların kucaklaşmasından yanayız.

Hepinize saygılar sunuyorum, sevgiler sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

Saygıdeğer arkadaşlarım, bütün milletvekili arkadaşlarımız milletin temsilcileridir ve burada, kanun tasarıları ve teklifleri üzerinde görüşlerini beyan edeceklerdir. Hiçbir milletvekili arkadaşımızın sözünü kesmek gibi bir düşüncemiz yoktur; ama, grup başkanvekili arkadaşlarımdan, grup adına  konuşmacılardan ve şahsı adına konuşacak arkadaşlarımdan, lütfen, İçtüzüğün 66 ncı maddesini hatırlatma ve onu uygulama noktasında Başkanlık Divanını zora koşmamalarını istirham ediyorum ve özen göstermelerini, tekrar tekrar, arkadaşlarımdan rica ediyorum.

Şahsı adına, Sinop Milletvekili Engin Altay.

Buyurun Sayın Altay

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1009 sıra sayılı kanunun 10 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; Yüce Heyetinizi saygıyla tekraren selamlıyorum. Nerede kalmıştık; taşımalı eğitim, YİBO ve PİO'larda.

Şimdi, sorunlar yumağı olan Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili görüşlerimizi açıklıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığımızın önemli sorunlarından birisi de, "YİBO" dediğimiz yatılı ilköğretim bölge okulları ve "PİO" dediğimiz pansiyonlu ilköğretim bölge okullarıdır. Buralarda, öncelikli sorunlardan birisi, demin de söylediğim, genele şamil söylediğim, rehberlik hizmetleri sorunudur; ama, buralarda, yine, öncelikle sorunlarımızdan birisi, burada, barındırdığımız çocuklara günlük olarak, değerli arkadaşlar, devletin verebildiği, verdiği para, bir çocuğun, bir günlük, sabah, öğle, akşam yemeği için ayırabildiği para 1 500 000'in üzerinde değildir, 1 lira 50 kuruştur.

Şimdi, size soruyorum: 1 lira 50 kuruşla, bu çocuklar, üç öğün, orada iaşe ediliyor, beslenmeleri sağlanıyor. Şimdi, Maliye Bakanı gitmiş, Sayın Bakan gelmiş. Allah'tan reva mıdır; bu devirde 1 500 000 lirayla, 1 YTL 50 kuruşla, bir çocuğun üç öğün yemek yemesi düşünülebilir mi? Buna bir çare bulmak, Millî Eğitim Bakanının ve Maliye Bakanının görevi değil midir değerli arkadaşlar? Çok önemli bir sorundur; Türk millî eğitimi sistemi içerisinde, okulöncesi eğitim. Büyük iddialarla, Sayın Bakanın ya da iktidarınızın, okulöncesi eğitimde, hedeflerinizde, bu yıl itibariyle, gerçekleşmesi gereken yüzde 25 vardı. Nerdeyiz şimdi?! Gene Sayın Bakanla rakam kavgası, polemik yapmak istemiyorum, okullaşma oranı öyleydi böyleydi; ama, herhalde Sayın Bakan çıkıp da, okulöncesi eğitimde yüzde 15'in üstündeyiz diyemeyecektir; çünkü, değil. Yüzde 15'teyiz okulöncesi eğitimde. Yani, nereden tutsak dökülüyor değerli arkadaşlarım.

Ekders ücretleri. Herkes söylüyor…

RECEP GARİP (Adana)- Yüzde 20'nin üzerindeyiz.

ENGİN ALTAY (Devamla)- Hikâye o iş. Gel, Millî Eğitimin rakamlarıyla konuşalım.

Eğitimin odağında öğretmen vardır değerli arkadaşlarım. Ben de bir öğretmenim. Başbakan müjde verdi, söz verdi ekders için. Millî Eğitim Bakanı söz verdi, konuşuldu, kamuoyuna yansıdı. AKP sözcüleri söz verdi. Hepimizin yetişmesinde büyük emeği, büyük özverisi olan öğretmenlerle bu kadar dalga geçilir mi Allahaşkına?! Yani, bunu yapamıyorsanız, veremiyorsanız, niye adını koyuyorsunuz "ekdersi artıracağız" bilmem ne diye. Yani, şurada herkesin, hepinizin buraya gelmesinde emeği olan öğretmene böyle bir saygısızlık yapılabilir mi?! Çıkıp desenize: Evet arkadaş, ekders saati 10 YTL'dir, yani, 10 000 000 liradır. Deyiversenize bunu, gereksiz yere birsürü para harcayacağınıza.

Değerli arkadaşlar, zaman çok sınırlı. Bir şeyi söyleyip bitirmek istiyorum. Son günlerde kamuoyunda sıkça bahsediliyor. Bütün gazeteler, hatta, hükümeti en az eleştiren gazeteler bile manşetten haber yapıyor. Bir yönetmelik değişikliği bugünlerde gündemde ve daha önce öğrenci nakil yönergesi değiştirilmişti, şimdi açık liselerin yönetmeliğinde bir değişiklik yapılıyor. Bu sessiz sedasız yapılmaya kalkıldı; ama, yani, sessiz sedasız olmuyor hiçbir yerde hiçbir şey. Biz de çok ayrıntısını bilmemekle birlikte, çok değişik basın kuruluşlarında bu yönetmelikle ilgili bazı bilgilere rastladık. Bunun adı şudur: Bunun adı... Hani eskiden siyasî partiden siyasî partiye geçiş yoktu da, hülle partileri kurulurdu. Hülle partiler sonra birleştiğinde milletvekili başka bir partiye geçmiş olurdu. Şimdi bu yönetmeliğin adı da, hülle yönetmeliğidir. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir eğitim bakanı anayasal bir kurumun kararlarını hülle yönetmelikler hazırlayarak değiştirmeye ve delmeye, herhalde, çalışmamıştır.

Bu kadar çoksunuz, ne gerekiyorsa onu yapın. Anayasayı değiştirecek gücünüz de hemen hemen var. Bir şeyi net olarak yapmakta fayda vardır. Siyasî iktidarsınız. Böyle, hülle yönetmeliklerle, yani, değişik formülasyon arayışlarıyla bu işleri çözemezsiniz, çözemeyeceksiniz. Her zaman olduğu gibi, bu da, bu yönetmeliğiniz de, muhtemelen, yüce adaletin bir şamarıyla ortadan kaybolup gidecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Buna hiç gerek yoktur. Bir şeyi yapacaksanız, çıkarsınız "biz siyasî iktidarız kardeşim; bu konuda böyle düşünüyoruz, bunu böyle yapacağız" dersiniz. 370 tane milletvekiliniz var ve siz, hülle yönetmeliklerle uğraşıyorsunuz. Bu, size, bu sayısal çoğunluğunuza yakışmamaktadır.

Kanun tasarısının hayırlı olmasını temenni ediyorum; şayet çıkar ise -muhtemelen bir dahaki yıl çıkacak bu kanun tasarısı- hayırlı olmasını temenni ediyorum ve hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

Madde üzerinde şahsı adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1009 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kısaca, bu 10 uncu madde, adalet meslek okullarının isimlerinin adalet meslek liselerine çevrilmesine işaret ediyor. Yani, okulun ismi liseye çevriliyor, "adalet meslek okulu", "adalet meslek lisesi" yapılıyor. İçerik itibariyle bundan ibarettir; ancak, konuşan arkadaşlarımız, biraz önce ifade ettiğim gibi, hiç olmazsa, yani, okulun isminin liseye çevrildiğini söyleme lütfunda bulunsalardı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, hepimiz, demokrasi, demokrasi, demokrasi diye bir şey söylüyoruz, bütün dünya söylüyor. Bütün dünya, demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla beraber ülkelerde, sonra da fert fert şahıslarda, vatandaşlarda hâkim olması noktasında bir büyük iddiayla gayret ediyor.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Biz "araçtır" demiyoruz ama…

EYÜP FATSA (Devamla) - Türkiye de bu büyük gayretin içerisinde, demokrasiyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla yerleştirme gayreti içerisindedir. Yetmişüç milyon insanımız bu noktada görüş birliği, düşünce birliği içerisindedir. Demokrasi, sadece birtakım kurallar değil, aynı zamanda, demokrasi bir tahammül rejimidir; farklılıklara, çeşitliliklere, renklere tahammül edebilmektir.

Biraz önce, Sayın Altay -benim samimî bir arkadaşım ve dostumdur; yani, milletvekilliğinin ötesinde de hukukumuz olan, siyasetin de ötesinde hukukumuz olan bir arkadaşımdır- "sizin Başbakanınız" ifadesini kullandı. Değerli arkadaşlar, "sizin Başbakanınız" yok, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı vardır. Eğer, gerçekten farklılıklara tahammülümüz varsa, lütfen, Sayın Altay, kendinizi yalnızlaştırmayın ve toplumdan izole etmeyin. Başbakanın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğu gerçeğini görmezlikten gelme lüksünüz yoktur. Evet, Başbakan, aynı zamanda AK Partinin Genel Başkanıdır; ama, Türkiye Cumhuriyetinin de Başbakanıdır. Yarın bir başka siyasî partinin genel başkanı da başbakan olabilir; ama, kimsenin bunu "sizin başbakanınız, bizim başbakanımız" gibi bir ayırıma tabi tutma hakkı yoktur. Bakın, bu ayırımcılıklardan, bu ayırımcı ifadelerden bu ülke çok zarar gördü, çok zarar gördü. Ayrıca, hemen arkasından, maksadı aşan, gerçekten, bir milletvekili olarak dehşete düştüğüm bir ifade kullandı.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de yasalar vardır, kanunlar vardır. Herkes her işini yasalara ve kanunlara uygun olarak yapar. Zaten yasalara ve kanunlara uymayan hiçbir şeyi yapma imkânımız da yoktur, kimsenin yapma imkânı yoktur. Yasalarla özel yurtlar açmak mümkündür. Herkes, şartlarını yerine getiren herkes gider ve bir özel yurt açabilir. Bunun önünde bir engel yoktur. Bütün yurtlar Millî Eğitim Bakanlığının denetimi altındadır ve Sayın Altaylı… Sayın Altaylı…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Altay… Altay…

EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Altay, bakın, bir ifade kullandınız, kaymakamlarımızı ve millî eğitim müdürlerimizi zan altında bırakan, töhmet altında bırakan…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Birkısım dedim.

EYÜP FATSA (Devamla) - … rencide eden. "Denetimler birkaç gün önceden yurtlara haber veriliyor…"

Değerli arkadaşlar, bu yurtlar, Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinde kaymakamlıkların, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinin, denetimin ve yasaların sınırları dışında değildir ve bunlar mutat olarak denetlenmesi gereken zamanlarda denetlenir. Haa, yanlış yapan olursa, görevini ve kendisine verilen hakkı kötüye kullanan, suiistimal eden varsa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

EYÜP FATSA (Devamla) - … gerekli cezaî müeyyideye çarptırılır. Ben hiçbir yurdun sözcüsü ve avukatı olarak da burada konuşmuyorum; ama, yasalarla görev yapan, kanunlar çerçevesinde görev yapan ve kaymakamlıklarımızın, valiliklerimizin ve millî eğitim müdürlüklerimizin sorumluluğu altında bulunan bu yasal yurtları siz "karşı devrimci gerilla yetiştiriyor" gibi bir iddiayla söyleme hakkınız yoktur. Varsa elinizde bilginiz belgeniz, elinizde varsa bunları kanıtlayabileceğiniz belgeler, savcılık oradadır. Ben onun için söylüyorum.

Arkadaşlar, değerli arkadaşlar; bakın demokrasi denilen şey, aynı zamanda bir tahammül rejimidir. Senin gibi düşünmüyor, senin gibi anlamıyor, inancı, dünya görüşü, siyasî kanaati senden veya benden farklı diye bunları kendimizden uzaklaştırmaya, kendimizi bunlardan izole etmeye, kendimizi yalnızlaştırmaya "sen ve ben" diye bu toplumu bölmeye kimsenin hakkı yoktur, haddi de yoktur!

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

NAİL KAMACI (Antalya) - Bölünmek isteyenler bölünüyor zaten!

RECEP GARİP (Adana) - Doğru; bölünmek isteyenler bölünüyor zaten!

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Altay, belki, burada, sizin sürçülisan ettiğiniz veya maksadı aşan birkısım kelimeler kullanılmış olabilir; eğer, siz de bu konuyla ilgili olarak bir açıklama yapıp, toplumumuzu rahatlatacaksanız, Sayın Fatsa'nın değindiği konular konusunda, memnun olacağım. 

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum; yerimden de olabilir.

BAŞKAN - Arkadaşlar, burada, bazı cümleler sarf edilmiştir. Bu cümleler, toplumun gönlünü, muhakkak ki, incitmiştir; Sayın Fatsa da bahsetti. Sayın Altay da, belki, o konuyla ilgili olarak yatıştırıcı bazı ifadeler kullanacaktır. Ben, kendisine, yerinden, kısa bir açıklama yapmasına fırsat vereceğim.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Fatsa, konuşma içeriğimi… Yani, benim konuşmamı dinlememiş ve televizyonunu yeni açmış birisi beni bölücülükle itham eder. Türkiye'yi kimin bölmeye kalktığı ya da Türkiye'nin bölünmesine kimin bir şekilde alet ve araç olduğu bellidir; bu da ayrı. Ancak, bir şeyi ifade etmek isterim: Misal; ben, Sayın Fatsa'yla konuşurken -Sayın Kapusuz'u da severim- Sayın Fatsa'ya desem ki: "Ya, sizin Kapusuz..." Bu, Sayın Kapusuz benim olmadığı anlamına mı gelir?! Burada "sizin Başbakanınız" derken, konuşmanın akışındaki hadise budur. Biz, Başbakanın kimin başbakanı olduğunu, elbette biliyoruz ve özlüyoruz; biraz da Türkiye'ye uğrasa, yani... Bu, sizin Başbakanınız…

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Altay, polemik yapma!

ENGİN ALTAY (Sinop) - Efendim…

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Altay, bunu yapma!

ENGİN ALTAY (Sinop) - Neyi yapmayayım?

RECEP GARİP (Adana) - Polemik yapma!

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne polemik?!.. Sen, o elini indirsene bir kere öyle! Ne demek o! Benim ne yapacağımı sen mi söyleyeceksin bana?! Ne demek bunu yapma?!

RECEP GARİP (Adana) - Beyefendi, düzgün kullan; düzgün ifade kullan.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne kullanmıyorum ben?!

RECEP GARİP (Adana) - Bu Başbakan Türkiye'nin Başbakanıdır.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne söyleyeceğimi sen mi öğreteceksin bana?!

RECEP GARİP (Adana) - Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Otur yerine! Elini indir aşağıya!

BAŞKAN - Sayın Altay…

RECEP GARİP (Adana) - Konuşma!..

BAŞKAN - Sayın Garip…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Başbakanı bilmiyor muyum, Anayasayı bilmiyor muyum ben?! Ben, 12 yaşından beri siyaset yapıyorum. Ben "sizin Başbakanınız" derken, tamamen samimî, demin söylediğim örnekte olduğu gibi bir ifadedir; bunu söyleyeyim. Neyin söylenip neyin söylenmeyeceğini bilen bir adamım.

İddia ediyorum ki, ben "bütün yurtlar" demedim. Türkiye'de, bazı yurtlarda, bu tür Atatürk düşmanı çocuklar yetiştirilmektedir. Şimdi, bu sözümü geri mi alacağım?! Bunu söyleyerek bölücü mü olacağım ben?! Devleti… İşte, hükümet burada.

HAMİT TAŞCI (Ordu) - İftiradır… Belgen yoksa, iftiradır!..

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ben kendim biliyorum yurtlara haber veren millî eğitim müdürlerini. Ben, onüç yıldır öğretmenlik yapıyorum. Köyde de öğretmenlik yaptım, şehirde yöneticilik de yaptım ben.

BAŞKAN - Sayın Altay, ben size teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ben, Sayın Bakana, buradan, evet, gerekirse devletin cumhuriyet savcılarına suç duyurusu yapıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Saygıdeğer arkadaşlarım…

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Akbulut, istirham ederim.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkanım, bilip de söylemiyorsa suç işliyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ben, ne söylediğimi biliyorum. (Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Akbulut, lütfen efendim, lütfen...

Sayın Akbulut, oturur musunuz.

Saygıdeğer arkadaşlarım…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Niye gocunuyorsunuz?! Ne oluyor?!

BAŞKAN - Sayın Altay, istirham edeyim...

Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, burada açıklamalar oluyor.

Takdir edersiniz ki, Altay böyle bir ifadede bulundu. Başbakanımız, hepimizin, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır -biraz önce Sayın Fatsa siyasî özünden bahsetti- bir partimizin de genel başkanıdır. Bu ifade olmuştur.

Sayın Altay da konuşması sırasında, konuşmanın akışı içerisinde böyle bir şey olduğunu ifade etmiştir. Zaten, fiilî durum da budur, yasal durum da budur, Parlamentonun da öngördüğü durum da budur, bunun aksi olmaz; ama, öbür konularla ilgili olarak, Sayın Altay elindeki bilgileri, belgeleri, varsa, Millî Eğitim Bakanlığımıza veya ilgili mercilere iletir, onun da gereği yapılır. Bu ülkenin bütün yurtlarının hedefi, Türkiye Cumhuriyetine yararlı vatandaşlar yetiştirmektir.

Ben, her iki arkadaşa da teşekkür ediyorum.

Şimdi, 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

Arkadaşlar soruları kısa sorarlarsa diğerlerine de fırsat kalır.

Buyurun Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, ben bölgemle ilgili soracağım. Beş yıldır yükseköğretim yurdu yarım kalmış vaziyette bekliyor. Ben, zaten size arz etmiştim, bir de bir yazı da yazmıştım 2006 bütçesine konulmasını; Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü tarafından yapılması gerekiyormuş, bu bakımdan, ben, özellikle istirham ediyorum. Çocuklar geliyor, yurt olmadığı için, köylerde veya evlerde kalmak zorunda kalıyor veya bir kısmı da okula devam etmeden kendi memleketlerine gidiyor. Bu konuda, özellikle Ardahan'daki yarım kalmış bu yurdun tamamlanmasını istirham ediyorum.

İkincisi, Ardahan, üniversiteye öğrenci veremiyor; verememesinin nedeni, genç, stajyer öğretmenler geliyor. Onun dışında, fen lisemiz yok; fen lisemiz olmadığı için öğrencilerimiz iyi yetişemiyor. Ardahan, 4 senedir, Türkiye'de sondan 3 üncü. Bu açıdan, tecrübeli öğretmenlerin gönderilmesini ve giden öğretmenlere orada lojman yapılmasını istirham ediyorum. Bir de, fen lisesinin kurulmasıyla ilgili bir çalışmanız var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

Sayın Ercenk, buyurun.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum.

Efendim, Sayın Başbakan, üst kimlik-alt kimlik tartışmasında her gün birbiriyle çelişen görüşler ileri sürmeye devam etmektedir.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Onu karıştırmayın!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Son olarak, üst kimliğin din olduğunu, ancak bu görüşünü de dinin çimento olduğu şeklinde değiştirdiğini izliyoruz ve bu görüşüne dayanak olarak da Atatürk'ün Nutuk'unu falan okumamızı önerdi; bu deyim, Sayın Başbakana aittir.

Sayın Bakan, biz, Atatürk'ün o büyük eserini, okumayı söktüğümüzden beri elimizden bırakmıyoruz; acaba, siz, Millî Eğitim Bakanı olarak, Sayın Başbakanın bu çelişkili görüşlerine son vermesi için üst kimliğin ne olduğunu en güzel şekilde açıklayan ve "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir" diye başlayan Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini, çerçeveletip, Sayın Başbakana hediye etmeyi düşünüyor musunuz?..

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Bravo!.. Maşallah!..

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Şimşek, buyurun.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Sayın Gazalcı ve Sayın Baloğlu'nun soru önergeleri, Türkiye'nin öğretmen açığıyla ilgili; iki soru önergesine de farklı yanıt vermişsiniz. Sayın Baloğlu'nun soru önergesinde, 165 826 olarak tespit edilmiş ve bu rakam, aradan beş ay geçtikten sonra, Sayın Gazalcı'nın soru önergesinde, 130 000 öğretmen açığından bahsetmişsiniz ve sonunda da, yapılan bazı hesaplarla, gerçek öğretmen açığını 62 210 olarak hesaplamışsınız. Bu süre içerisinde, Millî Eğitim Bakanlığı, bildiğimiz kadarıyla, 10 000 kadrolu, 20 000 sözleşmeli, toplam 30 000 öğretmen almıştır. Buradan basit bir hesapla, emekli olan 13 000 öğretmenimizi de hesaba katsak, öğretmen açığının, 60 000'lerden, 130 000'lerden, 165 000'lere çıkması mümkün değil. Sayın Bakanım, bunun doğrusu nedir, bunu rica ediyorum.

Bir de, yanlış anlamamanız umuduyla, biraz önce, çok üzüldüğüm bir şeyi, Millî Eğitim Bakanı olarak, Yüce Mecliste dile getirdiniz -ki, bu darbe, 1980 darbesi, bu Meclisi kapatmıştır- ve siz, Şeyh Sait'in ismini, 1981'lerdeki söylemden, darbenin sonrasındaki söylemden alıp, doğu isyanına, oradan bir gönderme, alıntı yapmanız, gerçekten, demokrasi adına, Parlamento adına, eğitim adına ciddî bir acı. Şeyh Sait'i unutturmak istiyorsanız eğer, başka yolu yordamı var; Şeyh Sait'i, unutulsa da…

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - O konuda soru soruldu.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Oturur musunuz yerinize!..

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Oturuyorum zaten…

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Laf atmayın, oturun, işinize bakın.

BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen…

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Saygılı davranın biraz.

BAŞKAN - Sayın Şimşek, konuşmanızı, sorunuzu tamamlayınız efendim.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul ) - Efendim, Şeyh Sait'i unutturmanın başka türlü yolları olabilir; ama, Şeyh Sait'i, bugün, Kerkük'le, Musul'la anmak ve öğretmek gerekiyor. İngiliz ajanı olarak, İngiliz emperyalizminin, bu ülkenin Misakı Millî sınırlarını Şeyh Sait'e deldirdiğini, öğrencilerimize, çocuklarımıza öğretmek gerekir. Çok ciddî bir acı duydum, darbe ağzıyla konuşmak anlamında, öğrencilerimize, çocuklarımıza eğitim yolculuğu yaşattığınız için. Bunu da bir an önce, Meclisin ve milletin adına, darbenin karşısında duran bir yurttaş adına…

BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen… Sayın Şimşek…

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - … değiştirmenizi de rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Özkan, buyurun.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla, Sayın Bakana bir sorum olacak. Dileğim, cevabın çözüm getirmesidir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Burdur Turizm Eğitim Merkezinde (TUREM) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre sözleşmeli meslekî eğitimci olarak çalışan personelimiz mevcuttur. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarımızın içeriğinde Turizm Eğitim Merkezinin de devri bulunmaktadır; fakat, görüşülen kanun tasarısının içeriğini belirten maddelerde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine bağlı olarak çalışan sözleşmeli eğiticiler hakkında hiçbir ibare ve açıklama bulunmamaktadır. Kanun tasarısının 5 inci maddesinde, sadece personel devri belirtilmiştir, çalışanların hakları netleştirilmemiştir. Bunların kadroya geçirilerek güvence altına alınmasını düşünüyor musunuz? Ayrıca, bu personelin devirden sonraki pozisyonları ne olacaktır? Sevindirici cevap bekliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Sayın Ensar Öğüt'ün soruları birer temenni mahiyetindeydi; bunu değerlendireceğiz.

Sayın Şimşek, öğretmen ihtiyacıyla ilgili bir soru sordu. Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, norm kadro hesabı, genellikle bir ilçede, bir beldede, bir köyde veya il merkezinde bulunan okulların durumuna göre tespit edilir. Bir beldede çokprogramlı bir lisemiz varsa, orada da haftada diyelim ki sadece 6 saatlik bir müzik dersi varsa, orası için bir norm kadro belirlenir. Şimdi, norm kadroya göre bu hesabı yaptığınız zaman, öğretmen ihtiyacı 130 000'e vesaire çıkar, çıkabilir. Yapılan atamalar var, emekli olanlar var, bu sürekli farklı zamanlarda sorulan soruların farklı cevaplarla muhatap olması, daha doğrusu farklı cevaplar verilmesinden tabiî bir şey olamaz. Ancak, biz eğitimimizle ilgili olarak, idealden söz ettiğimiz zaman diyoruz ki, sınıflarımızın da azamî 30 kişilik olması lazım. Sınıfları azamî 30 kişiye göre hesapladığınız zaman, her sınıfta mutlak surette tekli eğitim yapacağız, ikili öğretim olmayacak ve sınıflarda 30 öğrenci olacak; bu hesaba göre derslik ihtiyacınızı hesapladığınız zaman karşınıza başka bir manzara çıkar, ikili öğretimin varlığını kabul ettiğiniz zaman başka bir hesap çıkar. İdeale göre hesap yaptığımız zaman, şüphesiz ki, Türkiye'de nasıl ki Adalet Bakanlığında şu kadar daha hâkime ihtiyaç varsa, Sağlık Bakanlığında şu kadar daha fazla doktora ihtiyaç varsa, gerçek anlamda, diyelim ki doktor başına düşen hastaya göre hesaplarsanız veya dava sayısına düşen hâkim-savcıya göre hesapladığınız zaman, orada da farklı ihtiyaçlar ortaya çıkabiliyorsa, Millî Eğitim Bakanlığında da ideal anlamda eğitim yapılabilmesi için, norm kadro esas alındığı zaman eğitim yapılabilmesi için, şüphesiz ki 100 küsur binden fazla öğretmene ihtiyaç vardır.

Arkadaşlar, biz, kadrolu öğretmen ataması yaptık, sözleşmeli öğretmen ataması yapıyoruz, usta öğretici adı altında ve vekil öğretmen ataması yapıyoruz; farklı statülerde öğretmen ataması var. Son üç yılda, bir şekilde öğretim hizmetiyle görevlendirilen insan sayısı 136 000 kişidir. Bunun bütün dökümünü, ben değerli arkadaşlarımla paylaşabilirim. Kaldı ki, biz -şunu da ifade edeyim- bazı illerde taşımalı eğitim yapıyoruz; bir beldemizde, diyelim ki bir İngilizce öğretmenimiz haftada 6 saat derse giriyor, 4 kilometre ötede bir başka okulumuz var, onun taşımasını üstlenerek, oraya taşıdığımız zaman, onun hizmetinden daha iyi yararlanmış olacağız. Bunu belli yerlerde pilot uygulama olarak devreye soktuk. Bu açıdan, eğer 6 saatlik norm kadro üzerinden hesap yaparsanız, farklı sonuçlara ulaşmak mümkündür.

Yine Sayın Özkan'ın, özellikle Burdur TUREM'deki personelle ilgili sorusuna şöyle bir cevap vereyim: Bu devirlerle birlikte, yani başka bakanlıklara ve kurumlara bağlı olup da Millî Eğitim Bakanlığına bu okullarımızı devraldığımız zaman, hiçbir personelimizin özlük hakkında bir kayıp olmayacaktır, herkes konumunu ve statüsünü koruyacaktır. Bu, ayrıca yasada da belirtilmektedir, bununla ilgili bir problem yok.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Geçiciler kadro alabilecekler mi Sayın Bakan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, bir başka şey, Sayın Ensar Ögüt'ün öğretmen atamalarıyla ilgili bir talebi vardı. 11 Haziran 2000'den sonra aslında göreve başlayan ve batı illerimizde bulunan 18 000 öğretmenimiz, bizim iktidarımız döneminde, yani tecrübeli öğretmenlerimiz, rotasyonla doğuya gönderilmektedir ve bu çerçevede Ardahan İlimize de çok sayıda öğretmen gönderilmiştir ve son iki yılda da biz bunu taviz vermeden uyguluyoruz, bundan sonra da uygulamaya devam edeceğiz Sayın Ögüt, bunu da ifade edeyim.

Değerli arkadaşlarım, bir hususu da özellikle belirteyim. Burada, özellikle öğretmen açıklarının hesaplanmasında tekrar arkadaşlarımın dikkatini çekiyorum. Bana zaman zaman bizim partimizden de, AK Partiden de birçok milletvekili arkadaşım geliyor, norm kadroya göre şu kadar öğretmen açığı vardır şeklinde hesap yapılıyor. O norm kadroya göre öğretmenlerin hepsini harfiyen atadığınız zaman diğer öğretmenlerin ders ücreti, ekders ücreti alması mümkün olmaz. Bunu da huzurunuzda ifade edeyim.

Teşekkür ederim.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakanım, doğu isyanı, darbeyle ilgili olarak yazılı mı cevap vereceksiniz?

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Bakan, bana yazılı mı cevap vereceksiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sizinki soru değil.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1009 sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Osman Kaptan

Ali Topuz

 

Samsun

Antalya

İstanbul

 

Orhan Eraslan

Halil Akyüz

 

 

Niğde

İstanbul

 

 

MADDE 10.- 29.3.1984 tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin (d) bendinde bulunan "adalet meslek okulları ile" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Koç?..

Konuşacaksınız, buyurun.

Sayın Koç, süreniz 5 dakika.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Burada, daha anlamlı olacağını düşündüğüm için bu önergeyi verdim. "yer alan" ibaresi "bulunan" ibaresiyle değiştirilirse daha anlamlı olabileceğine inandım ve bunu, İçtüzükten doğan hakkım olarak verdim, onu ifade etmek istiyorum; ama, bu arada, sizlerin de müsaadelerinize sığınarak değerli arkadaşlarım, ortak olarak çok ciddi bir sorunu, bir konuyu, burada, artık, karara bağlayalım.

Değerli arkadaşlarım, bizi biz yapan kavramlarla ve bunların üzerinden hiçbirimiz siyaset yapmayalım.

Değerli arkadaşlarım, olay çok ciddî. Ben, Sayın Bakanla böyle bir polemiğe girmek istemezdim, soru sorarak; sadece ben değil, Sayın Şimşek, bugün Sayın Genel Başkanımız da grup konuşmasında ifade ettiler. Merak eden arkadaşlarımıza, 2004 baskısı bu kitapla ve burada, Gazi Mustafa Kemal'in Onuncu Yıl Nutku'yla, 2005 yılındaki aynı bölümü merak ederlerse göstermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakın, Sayın Bakan bunlara cevap verirken "ofsayta düştüler" filan gibi, böyle, bir bakan koltuğundan kullanılmaması gereken kelimelerle ifade etti. Ben, Sayın Bakanın maksadının hâsıl olduğuna inanmıyorum değerli arkadaşlarım, sizlerin de inanmamanızı istiyorum. Bunlar, bizim, bizi biz yapan kavramlarımız.

İkinci konu: Doğu isyanı… Ben, bunu, ülkem adına reddediyorum, ülkem adına reddediyorum!.. Söyler misiniz bana, Anzavur İsyanına, bizim devrim tarihimizde "Batı İsyanı" diye bir tanımlamada bulunan bir belge, bir kitap var mı? 1981 yılındaki bir ihtilal hükümetinin ve başındaki dört cuntacının çıkardığı bir düzenlemeye sığınarak, burada onu, demokratik bir sivil hükümetin Sayın Millî Eğitim Bakanının gerekçe göstermesini kabul etmek mümkün mü değerli arkadaşlarım?! Bırakın iktidarı muhalefeti, lütfen…

Değerli arkadaşlarım, "doğu isyanı" tanımı yanlıştır. Ben, Ağrı'nın, Kars'ın, Sarıkamış'ın, Erzurum'un, Muş'un, Van'ın, Bitlis'in, Bingöl'ün Rus ve Ermeni işgaline karşı, Gaziantep'in, Şanlıurfa'nın, Kahramanmaraş'ın Fransız işgaline karşı direnişlerini ve verdikleri mücadeleyi hiçbir zaman unutmam, hiçbirimiz unutamayız. Doğu isyanı!.. Ne demek doğu isyanı?! Yakın siyasî tarihte belli, İngiliz harp dairesinin kayıtlarında belli, Şeyh Sait'i din istismarı yoluyla, önce Nasturi ayaklanmasını etnik temelde, daha sonra Şeyh Sait isyanını dinsel temelde çıkartan İngiliz ajanları da belli, hedefleri de belli; cumhuriyeti ulus devlet olmaktan uzaklaştırmak, bölüp, parçalamak. Aynı bugün birilerinin emelinde olduğu gibi, bölüp, kaynakları kullanmak, emperyalizmin o dönemde hedefiydi, şu anda da hedefi. Onun için "Türk Milleti" lafından kimse korkmasın, kimse çekinmesin değerli arkadaşlarım ve ilköğretim 8 inci sınıfını bitiren bir çocuk… "Efendim, biz bu deyimi lise kısmına aldık, ofsayta düştünüz..." kimse ofsayta düşmedi Sayın Bakan; 13-14 yaşındaki çocuğumuz, liseye gitmezse, bu bilgiden mahrum mu kalacak?! Bazı isimleri karıştırmayalım, bazı isimleri tartışmaya açmayalım; doğu isyanı, demin de söyledim, bir kere daha tekrar ediyorum, Anzavur adındaki, haini, batı isyanı diye mi geçiyor kayıtlarda?!

Değerli arkadaşlarım, bazı şeyleri söylerken, lütfen, bir kere daha ben Sayın Bakandan istirham ediyorum, bunların üzerinden siyaset olmaz. Bu kitabı düzeltin Sayın Bakan, bundan çekinmeyin.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, ben söz almak istiyorum.

BAŞKAN - Konuyla ilgili bir açıklama mı yapacaksınız Sayın Bakan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, ben, kürsüden konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır, yani, konuyla ilgili bir açıklama yapacaksınız, bu konuyla ilgili…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) -  Evet.

BAŞKAN - Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Bakanım, kısa bir açıklama rica ediyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeyle ilgili olarak zaten ben Hükümet adına bir söz almamıştım, bu hakkımı da kullanıyorum.

Burada konuşma yapan değerli bir arkadaşımız, efendim, ortaöğretim yurtlarına çok fazla ihtiyaç olduğunu ve bu hükümetin bu konuda ne yaptığını ifade etti, "800 küsur ilçenin hepsinde buna ihtiyaç var" dedi.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bakın, bizim iktidara geldiğimiz günden bu yana, 105 adet ortaöğretim yurdu açılmıştır ve faaliyete sokulmuştur, 105 adet ve ben, değerli arkadaşlarımın bu rakamı geçmişle, geçmiş seksen küsur yılla mukayese etmesini özellikle istirham ediyorum.

Değerli bir arkadaşım iaşe bedelini dile getirdi. İaşe bedeli, gerçekten, bizim yatılı ilköğretim bölge okullarımızda, pansiyonlu okullarımızda çok düşüktü; ancak, bakın, bu iaşe bedeli, enflasyon oranının yüzde 7,5 olduğu, yüzde 8 hesaplandığı bir ortamda, bu yıl, 2006 bütçesinde bizim hükümetimiz tarafından yüzde 100 artırılıyor arkadaşlar, iaşe bedeli, yüzde 100 artırılıyor.

Bakın, ortaöğretim öğrencilerine ve ilköğretimin ikinci kademesine verilen burslar var biliyorsunuz. Biz göreve başladığımız zaman bu burslar 13 000 000 Türk Lirası idi, şu anda 42 000 000 Türk Lirasıdır. Hem verilen burs miktarı adet olarak artırılmıştır, iki misline çıkarılmıştır, hem de 13 000 000'dan  42 000 000'a çıkarılmıştır, ki, yüzde 200'den fazla bir artış ifade eder bu.

Bir başka şey, bir arkadaşımız, "efendim, 2005-2006 kitapçığını herhalde çıkarmayacaklar…" Yok, merak etmeyin, geçen yılki ocak ayında çıktı, bu sene yine çıkacak.

"Okulöncesi eğitim yüzde 15'ten fazla değildir" denildi. Arkadaşlar, okulöncesi eğitimdeki oran, şu anda yüzde 20'yi aştı. Şimdi, illerimizde, valilerimiz, kaymakamlarımız, millî eğitim müdürlerimiz ve okulöncesi eğitime çocuklarını gönderen insanlar bunu çok iyi biliyor.

Şimdi, ben, özellikle bu katsayıyla ilgili meseleye temas etmeyeceğim; sizlerle bunu çok konuşacağız, yarın da bu konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapacağım. Onunla ilgili herhangi bir endişeniz olmasın; ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz.

"Okullarımızda hizmetli sayısı azdır" dedi değerli arkadaşım; doğru söylüyor; ciddî manada hizmetli açığı var; ama, biz, bunu, hizmet satın alarak, okullarda hizmet satın alarak çözme yoluna gidiyoruz. Birçok il özel idaremiz bu konuda ihale süreçlerini başlatmışlardır, bir kısmında bu uygulanmaktadır ve okullar, eskiye nazaran, çok daha güzel temizlenmektedir.

Son olarak şunu söyleyeyim: Sayın Haluk Koç'un bir ifadesine katılıyorum: Bizi biz yapan değerler üzerinden, kavramlar üzerinden, ne olur, siyaset yapmayalım. Değerli milletvekili arkadaşlarım, ben buna katılıyorum.

Bakın, huzurunuzda bir şeyi daha ifade edeyim: Bir arkadaşımız, benim, türban ve sair üçgeninde gidip geldiğimi söyledi. Atatürk, Atatürkçülük üzerine, biz, bu konularda, bizi biz yapan, milleti millet yapan bizim ortak paydalarımız, ortak değerlerimiz üzerinde son derece hassasız ve bu konular üzerinden siyaset yapılmasını da küçüklük addediyoruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bunu düzeltin Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama, ben size şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar…

HALUK KOÇ (Samsun) - Bunu düzeltin Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Biz, bakın, din üzerinden, imam-hatip üzerinden, türban üzerinden, Atatürk üzerinden siyaset yapmıyoruz. Siz, bu konular üzerinden bize muhalefet yapıyorsunuz, siz farkında mısınız bunun?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Yapmayın Sayın Bakan, yapmayın! Açık olsanız…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bakın, ben, Sayın Baykal'ın, Onuncu Yıl Nutkunun 8 inci sınıf ilköğretim kitabından çıkarıldığıyla ilgili bugün Grupta yaptığı konuşmanın son bölümünü okuyorum size: "Millî Eğitim Bakanlığı ders kitabında yıllarca biz öğretirken, bizden öncekiler, sonrakiler, herkes öğretirken, sen, sen Sayın Başbakan, iktidara geldikten sonra niye bunu çıkarıverdin, niye çıkarıverdin Sayın Başbakan. Gelmiş Talim Terbiye Kuruluna bunu çıkarmış, kaste mahsus da çıkarmış…" Bunlar hoş şeyler değil değerli arkadaşlar.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - O bürokrat bakanın bürokratı değil mi, Başbakanın bürokratı değil mi, hükümetin bürokratı değil mi?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Evet, bu hükümet döneminde yapılan bütün icraattan, ben, Millî Eğitim Bakanlığında yapılan bütün icraattan sorumlu insanım, Başbakan bundan sorumlu insandır; ama, ben, tekrar ifade ediyorum, kitabın adı Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Atatürkçülük kitabı. Baştan sona kadar Gençliğe Hitabe ile başlar…

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bir dakikanızı rica edeyim… Sayın Bakanım bir dakikanızı istirham edeyim; çünkü, şu anda saat 20.00'ye 2 dakika var, ben, Genel Kuruldan bir onay alayım.

Sayın milletvekilleri, maddenin görüşmelerinin sonuna geldik. 10 uncu maddenin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Lütfen konuşmanızı tamamlayın Sayın Bakanım.

Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tekrar altını çiziyorum: Bakın, Sosyal Bilgiler kitabında, Yurttaşlık Bilgisi kitabında, edebiyat ders kitaplarında, Türkçe ders kitaplarında…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, kitaplar burada; değiştirmeyin!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın efendim, ben kitabı da gösterdim biraz önce.

…onlarca sefer bu kavramlar geçer, Onuncu  Yıl Nutku da geçer. Bakın, konuyla ilgisi olması hasebiyle hangi okuma parçası konulacaksa o konulmuştur.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir başka, doğu isyanı, Şeyh Sait isyanına gelelim. Bakın, Sayın Baykal bununla ilgili olarak da diyor ki; bu olayı devletin terminolojisiyle mi, Tayyip Erdoğan'ın terminolojisiyle mi anlatacağız anlamına gelecek bir şey söylüyor.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başbakan cevap verir...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - 1981 yılında böyle bir karar alınmıştır ve bu, değiştirilmemiştir. Devlette devamlılık vardır.

Ben, size şunu söyleyeyim: Her türlü darbenin karşısında oldum, darbenin hazırlattığı Anayasaya ret oyu verdim ve darbeciler konusunda, darbe konusunda, sivil demokratik yönetim konusunda en az sizin kadar hassasız, sizden daha hassasız, bundan emin olabilirsiniz. Ancak, değerli arkadaşlar, bakın, ben bir şey söyledim...

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakan, geçen yıl niye değiştirmediniz?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben bir şey söyledim arkadaşlar...

Değerli arkadaşlar, bakın, müsaade eder misiniz.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Müsaade sizin. Tabiî müsaade edeceğiz. Geçen yıl değiştirseydiniz...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar...

Sayın Şimşek, dinler misiniz beni.

Dedim ki, bakın, şu anda, doğu ve güneydoğuda bir problem yaşanıyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi, buna, yıllardır güneydoğu meselesi deniliyor. Şimdi, güneydoğu meselesi dendiği zaman, biz, güneydoğu halkını dışlıyor muyuz, güneydoğu halkına bir başka muamele mi yapıyoruz?!

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Öyle anlaşılıyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Allahaşkına, doğu ve güneydoğuda, doğu ve güneydoğu insanının, Çanakkale'de batıdaki insanlarla birlikte, İstiklâl Harbinde batıdaki insanlarla birlikte, bütün tarih boyunca bu ülkenin ne kadar büyük bir ruh ve gönül beraberliğiyle bir arada olduğunu biz sizin kadar bilmiyor muyuz?! Kusura bakmayın.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Bilseniz, bunu yapmazsınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama, güneydoğu meselesi dediğiniz zaman, nasıl ki, bu bir bölücülük, bir ayırımcılık, farklı muamele değilse, bunu dediğiniz zaman da, Doğu halkına karşı bir...

Bakın, burada da bir şey var; doğu isyanı olarak gençlerimize öğretiyoruz. Biz, sanki, bununla, bütün doğu insanına karşı bir cephe almışız gibi bir hava estiriliyor.

Değerli arkadaşlar, doğu halkı bizi sizden çok iyi anlıyor. Doğu halkı bize oy veriyor; size doğuda oy falan verilmiyor. Kusura bakmayın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bakın, bu konularda -tekrar altını çiziyorum- din konusunda...

HALUK KOÇ (Samsun) - Biz neden bahsediyoruz, siz neden bahsediyorsunuz?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - ...din konusunda, ortak değerlerimiz konusunda -tekrar altını çiziyorum- bu konular üzerinden siyaset yapmak gerçekten küçüklüktür, gerçekten basit hesaptır.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Bunu aynen size iade ediyoruz. Aynen size iade ediyoruz. Siz yapıyorsunuz. Siz yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakan, saygılı ol!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben herkese saygılıyım. Ben genel olarak söylüyorum, sizi kastetmedim.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Kürsüyü istismar ediyorsun.

BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Kim yaparsa, küçüklük yapar. Kim yaparsa yapsın, küçüklük yapar. Bakın...

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Kürsüyü istismar ediyorsun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Koç biraz önce demedi mi ki "bu bizi biz yapan değerler üzerinden siyaset..." Aynı şeyi söylüyorum. Bizi biz yapan değerler üzerinden günlük polemik yapmak, günlük siyaset yapmak küçüklüktür.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, bunu düzeltecek misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama, bunun üzerinden muhalefet yapmak da küçüklüktür.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakanı alkışlarken iki defa düşünün!

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, 2006 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarılarını görüşmek için, 14 Aralık 2005 Çarşamba günü saat 11.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 20.06

 

VIII.- KİT KOMİSYONU RAPORU

1.- Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 2002-2003 yıllarına ilişkin komisyon raporu (x)