BIM 2 5 2005-12-19T07:49:00Z 2005-12-19T07:49:00Z 56 33043 188348 TBMM 1569 376 231304 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 100

 

25 inci Birleşim

30 Kasım 2005 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Van İlindeki hayvan yetiştiricilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Ahmet Münir Erkal'ın, Malatya İlinde yaşanan sağlık sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın, korsan yayınlarla ilgili yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Bahreyn Temsilciler Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/935)

IV. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Plan ve Bütçe, Millî Savunma, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonlarında açık bulanan üyeliklere seçim

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

4.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014)

5.- Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1055) (S. Sayısı: 1010)

6.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8033)

2.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8039)

3.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, banka mevduatlarına ve değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali BABACAN'ın cevabı (7/8487)

4.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili taahhüdüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8494)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, işsizlik ve yoksulluk konularında yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/8508)

6.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, TMSF'nin gerçekleştirdiği ikinci alacak satış ihalesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8570)

7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde Başbakanlık Tanıtma Fonundan alınan desteğe ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8572)

8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, 1999-2002 yılları arası Başbakanlık Tanıtma Fonundan alınan desteğe ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8573)

9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde Başbakanlık Tanıtma Fonundan alınan desteğe,

1999-2002 yılları arası Başbakanlık Tanıtma Fonundan alınan desteğe,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Ali BABACAN'ın cevabı (7/8581, 8582)

10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, tamamlanmamış yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/8591)

11.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8618)

12.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bir Fransız televizyon kanalında gösterilen Türkiye ile ilgili belgesele ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8623)

13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8637)

14.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8638)

15.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bingöl İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8639)

16.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bitlis İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8640)

17.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8641)

18.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8642)

19.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kilis İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8643)

20.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8648)

21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8649)

22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8651)

23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8652)

24.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8654)

25.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nevşehir İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8657)

26.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, tamamlanmamış yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8658)

27.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Denizli'deki öğretmen açığına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8680)

28.- İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, Eskişehir'deki okulların su borçları için okul aile birliklerince para toplanmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8682)

29.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzmir Fen Lisesine ödenek sözü verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8690)

30.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki bir okulun trafik güvenliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8696)

31.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9263, 9264, 9265)

32.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9354, 9355, 9356, 9357, 9358, 9360)

33.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, madde bağımlısı gençlere yönelik çalışmalara,

- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, SHÇEK bakım ve rehabilitasyon merkezlerine,

- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, tamamlanmamış yatırımlara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/9646, 9647, 9648)

34.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara ilişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/9800, 9801)

35.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara,

- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, sokakta yaşayan çocuk ve yetişkinlere yönelik çalışmalara,

- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüyle ilgili bazı iddialara,

- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, alınan ve hurdaya çıkarılan araçlara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/9806, 9807, 9808, 9809)

36.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, İl Genel Meclisi üyelerinin protokol listesine alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/9833)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Manisa Milletvekili Ufuk Özkan, akaryakıt pompalarına ödeme kaydedici cihazların bağlanması uygulamasında karşılaşılması muhtemel sorunlara,

Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, su kaynaklarının tarımda verimli kullanılmasının önemine ve bu konuda alınması gereken tedbirlere,

Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü münasebetiyle, Filistin Halkının karşı karşıya bulunduğu sıkıntılara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1583) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.

Erzincan Milletvekili Talip Kaban'ın İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 26 milletvekilinin, sigara kaçakçılığının ülke güvenliği, ekonomisi ve halk sağlığına verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/327), Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 296 ncı sırasında yer alan 1010 sıra sayılı Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına, 5 inci sırasında yer alan 1009 sıra sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı sırasına, 262 nci sırasında yer alan 949 sıra sayılı Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7 nci sırasına, 263 üncü sırasında yer alan 950 sıra sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 8 inci sırasına alınmasına; 29.11.2005 Salı günkü birleşimde, Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından cevaplandırılması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen sözlü soru önergelerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına; 30.11.2005 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine; Genel Kurulun 30.11.2005 Çarşamba ve 1.12.2005 Perşembe günleri 15.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği bildirildi.

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, 12 Eylül 1980 Tarihinden Sonra, Çalışmadan Alıkonulan, Kapatılan ve Münfesih Sayılan Meslekî Dernek ve Kuruluşların Yeniden Açılması ve Hazineye Devredilen Taşınmazların Geri Verilmesi ile İlgili (2/264),

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, 5084 ve 5350 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında (2/577),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

İçişleri Komisyonunda açık bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, İstanbul Milletvekili Göksal Küçükali seçildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan

(6/809),

 

 

2 nci

"

"

(6/816),

Esas numaralı sorular, ilgili bakan Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

 

 

 

3 üncü sırasında bulunan

(6/817),

 

 

4 üncü

"

"

(6/818),

5 inci

"

"

(6/819),

9 uncu

"

"

(6/847),

12 nci

"

"

(6/861),

13 üncü

"

"

(6/862),

17 nci

"

"

(6/876),

21 inci

"

"

(6/893),

22 nci

"

"

(6/894),

23 üncü

"

"

(6/897),

29 uncu

"

"

(6/913),

32 nci

"

"

(6/930),

33 üncü

"

"

(6/931),

34 üncü

"

"

(6/934),

39 uncu

"

"

(6/946),

43 üncü

"

"

(6/953),

44 üncü

"

"

(6/955),

45 inci

"

"

(6/956),

50 nci

"

"

(6/969),

54 üncü

"

"

(6/980),

58 inci

"

"

(6/1001),

62 nci

"

 

(6/1011),

67 nci

"

"

(6/1024),

68 inci

"

"

(6/1036),

69 uncu

"

"

(6/1040),

73 üncü

"

"

(6/1050),

80 inci

"

"

(6/1068),

82 nci

"

"

(6/1072),

93 üncü

"

"

(6/1111),

103 üncü

"

"

(6/1126),

129 uncu

"

"

(6/1177),

144 üncü

"

"

(6/1213),

160 ıncı

"

"

(6/1248),

167 nci

"

"

(6/1259),

170 inci

"

"

(6/1262),

171 inci

"

"

(6/1263),

172 nci

"

"

(6/1264),

173 üncü

"

"

(6/1265),

174 üncü

"

"

(6/1266),

181 inci

"

"

(6/1277),

183 üncü sırasında bulunan

(6/1285),

 

 

184 üncü

"

"

(6/1286),

192 nci

"

"

(6/1302),

209 uncu

"

"

(6/1334),

211 inci

"

"

(6/1336),

216 ncı

"

"

(6/1345),

225 inci

"

"

(6/1361),

269 uncu

"

"

(6/1463),

274 üncü

"

"

(6/1474),

285 inci

"

"

(6/1490),

354 üncü

"

"

(6/1572),

355 inci

"

"

(6/1574),

358 inci

"

"

(6/1577),

368 inci

"

"

(6/1586),

Esas numaralı sorulara, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi; (6/1345) ve (6/1361) esas numaralı soruların sahibi de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

30 Kasım 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.30'da son verildi.

                                                       

Nevzat Pakdil

 

 

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Yaşar Tüzün

 

Bayram Özçelik

 

Bilecik

 

Burdur

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                       

                                                                                                                                           No. : 38

II. - GELEN KÂĞITLAR

30 Kasım 2005 Çarşamba

Raporlar

1.- Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1075) (S. Sayısı: 1022) (Dağıtma tarihi: 30.11.2005) (GÜNDEME)

2.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1077) (S. Sayısı: 1023) (Dağıtma tarihi: 30.11.2005) (GÜNDEME)

3.- Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1094) (S. Sayısı: 1025) (Dağıtma tarihi: 30.11.2005) (GÜNDEME)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.05

30 Kasım 2005 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN -Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Van İlinde hayvan yetiştiricilerinin sorunları hakkında söz isteyen Van Milletvekili Mehmet Kartal'a aittir.

Buyurun Sayın Kartal.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Van İlindeki hayvan yetiştiricilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET KARTAL (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van İli hayvan yetiştiricilerinin problemleriyle ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, son yirmi yıla kadar, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye'de bir hayvancılık bölgesi olarak potansiyel bir bölgeydi, Ortadoğu'ya canlı hayvan ve et ihracatı yapardı. Ne olduysa, son yirmi yıl sonrası, hayvan yetiştiricileri, büyük haksızlıklar, rekabet edememenin sonuçlarında çok mağdur duruma geldiler.

Van Ticaret Borsasının şu anda Van'da hazırladığı hayvancılık organize projesi mevcuttur. Ben, Tarım Bakanının bir an evvel o yöreye gidip… Van Valisinin, Ağrı Valisinin, Şırnak Valisinin, bir de Hakkâri Valisinin bu yöreyle ilgili bir kanun teklifi hazırlamışlar, 31.5.2005 tarihinde bunu bakanlıklara iletmişler; altı aydır bununla ilgili hiçbir inceleme yapılmamıştır, ele alınmamıştır.

Bölge halkının büyük problemleri vardır, sorunları vardır; bölge halkı yoksuldur; bölge halkının tek geçim kaynağı hayvancılıktır; bunun için de elbette ki destekleme primlerinden bir an evvel payını almalıdır. Doğrudan gelir desteği ve mazot bedelleri yeterli değildir; bunun, bir an evvel artırılarak ve inkıtaa uğramadan zamanında verilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Tanrının bir vergisidir, bizde yılın oniki ayının altı yedi ayı karla mücadeleyle geçmektedir. Ama, bir Ege Bölgesi, bir Akdeniz Bölgesi,  yılda iki ürün almaktadır ve bu ürünlerine de, sürekli, hükümetlerce destekleme ve tabanfiyatları verilmektedir. Verilsin tabiî, elbette ki, o yörenin, çiftçinin, çiftçisinin de desteklenmesi lazım, destek görmesi lazım; ama, sadece geçim kaynağı olan hayvancılık ve ziraatla uğraşan Doğu ve Güneydoğu Anadolu çiftçisi, çok büyük meralara sahip olmasına rağmen, çok kaliteli et yetiştirmesine rağmen, bir yıl evvelki fiyatlarına bu sene de hâlâ değer bulamamıştır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, dört yıl, beş yıl evvel, halk arasında söylenilen, bir küpe, hayvanlar için aranılan tespit ve aşı sonucu; halk arasında ve tamimde de pasaport olarak geçiyor…

Şimdi, Van İli ile Edremit İlçesi var; 20 kilometredir. Bu arada, Bakacık Köyü var; mahalle olmuş; ilçeye de ile de mahalle olmuş. Bir hayvan yetiştiricisini düşünün, 2 tane, 3 tane koyununu, ihtiyacı için hayvanlarını pazara götürdüğünde ne müşkülatlarla karşılaşıyor.  İlçe tarım müdürlüğüne başvuruyor, veterinere başvuruyor aşı almak için, menşe almak için ve bunları pazara götürüp, 2 gün, 3 gün… Satamadığında, yine, aynı işlemlerle karşılaşıyor. Şimdi, bunların, bir an evvel kalkması lazım. Hiç olmazsa, ilçeden ile bu uygulamayı, hükümetin kaldırması lazım bir tamimle. İlden diğer bir ile götürüyorsa, elbette ki, menşe ve birtakım isteklerin -aşı durumlarının- söz konusu olup, bunların istenmesi lazım.

Değerli milletvekilleri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kartal, konuşmanızı tamamlayın.

MEHMET KARTAL (Devamla) - Van İlinin problemlerini, 5 dakikaya sığdırmak mümkün değil; ama, sosyal problemleri de göz önündedir.

Şimdi, sosyal problemler deyince, Van'da sınır ilçelerimizde görev yapan bir askerimizin seslenişini, izninizle, bir gazete kupüründen vermek istiyorum.

Ahmet Vardar'a gönderilmiş, "Hakan Binbaşının seslenişi" diyor. Biliyorsunuz, son günlerde, güneydoğuda yaşanan olaylar gündemde. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da oralara gidip durumu incelediğinde, bu konu detaylıca gündeme geldi.

Sonuç olarak şunu demek istiyor: "Görev yaptığım ilçenin 64 köy, 27 mezra ve 5 mahallesi var. Görev yaptığım ilçede ve köylerde halk fakir ve zavallı, okulları harap, öğrenciler yarı çıplak, bakımsız, umutsuz. Görev yaptığım birliğin çöplüğünü karıştırarak karınlarını doyurabilmek için, bulabildikleri yiyeceklerin ve artıkların bir kısmını da poşetlere koyup evlerine götürmektedirler. Onlara bakarken bizlerin utanması gerekirken, tam tersi oluyor, onlar bizden utanıyorlar. Samimiyetimle ifade edeyim ki, bu anlattığım bir masal değil, burada yaşananlardan sadece bir örnek.

Bu bölgede terör mevcut ve var olan bir gerçek. Halkın büyük bir çoğunluğu şimdilik teröre destek vermiyor; ama, bu yoksulluk içinde nereye kadar, bilemiyorum. Yarınlardan çok endişeliyiz! Gelin bu çocuklara sahip çıkalım. Biz sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkmak için her an göreve hazır bekliyor. Buralarda çocukların yarım kalmış ve kullanılmış kurşun kaleme bile ihtiyacı var."

Sınırda, Van'da görev yapan Değerli Binbaşımızın seslenişini, yıllar yılı, bölge insanı olarak bizler de dile getiriyorduk; ama, bizler dile getirdiğimizde, o dönemlerde, olağanüstü hallerde yaşanan koşullar nezdinde bütün bölge halkına potansiyel suçlu olarak bakılıyordu; ama, Allah'a çok şükür, bugün, bu gerçekleri gören subaylarımız vardır. Ben, huzurlarınızda, Binbaşı Hakan Eroğlu'na bu samimî ifadelerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Tarım Bakanımızın, bir an evvel, Van bölgesine gidip, bölge halkıyla, Ziraat Odası Başkanlığıyla, Ticaret Odası Başkanlığıyla, Van Ticaret Borsası Başkanlığıyla ve Van Valiliğiyle görüşmelerini; diğer 4 vilayetin valilerinin hazırlamış oldukları kanun teklifini de bir an evvel gündeme getirmelerini diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kartal.

Gündemdışı ikinci söz, Malatya İlimizdeki sağlık problemleriyle ilgili söz isteyen Malatya Milletvekili Ahmet Münir Erkal'a aittir.

Sayın Erkal, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Ahmet Münir Erkal'ın, Malatya İlinde yaşanan sağlık sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

 AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde Malatyamızda yaşanan ishalle ilgili bazı sıkıntılar var, sağlık problemleriyle ilgili. Aynı zamanda, yakın zamanda Pötürge İlçemizde bir deprem meydana geldi; bu vesileyle, depremde zarar gören değerli hemşerilerime geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum. Dün ve diğer birçok günlerde yapılan konuşmalarda, bazı milletvekilli arkadaşlarımızın, bu konuyu, çok farklı bir mecraya çektiğini ve farklı bir değerlendirmeye tabi tuttuklarını esefle müşahede ediyorum. Onun için, bu gündem vesilesiyle, bu konu hakkında, Değerli Kurulunuzu bilgilendirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu olay gündeme geldikten hemen sonra, çok hızlı bir şekilde, hükümetimiz olaya el atmış ve gereken, olayın nereden çıktığı konusundaki incelemeler yapılmak üzere, hemen, ilgili yerden su numuneleri alınarak, ayrıca, kirli olarak sulardan sulanan sebze ve meyvelerin de buna vesile olabileceği düşünülerek ve başka kaynaklar düşünülerek, hemen, Ankara'ya, bu olayla ilgili tespit yapılması için numuneler gönderilmiştir.

Tabiî, bu, suda "rota virüsü" olarak adlandırılan virüsün tespiti zaman alan bir olay; bu yüzden, salı gününe kadar beklenmesi gerekmekteydi ve bu tür çalışmalar acilen yapılmış, arkasından, Sayın Belediye Başkanımız klorlama işlemlerine özellikle ehemmiyet vermiş ve ben de, olayın ilk başladığı andan itibaren, Sayın Valimiz, Belediye Başkanımız, ilgili Genel Müdürümüz, İl Sağlık Müdürümüzle, hemen hemen günde iki üç toplantı ve görüşme yaparak, olaya müdahil olduk. Dolayısıyla, burada yapılan değerlendirmelerde -dünkü tutanaklar önümde duruyor- hadise, bir tarafta Malatya'ya hizmet edilmediği noktasına götürülmüş, bir taraftan da, çok farklı bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Mesela, dün konuşan, Anavatan Partisinden milletvekili Süleyman Sarıbaş, işte, 35 000 kişi, günlük 10 000 kişi gibi rakamlar -tutanakta- son bir ay içerisinde gündeme getirmiş, arkasından "otuz gündür ishal vakası oluşacak, hükümetten çıt çıkmayacak" gibi suçlamalar ve ithamlarda bulunmuştur. Halbuki, bu olayın vakası, çıkış tarihi 21 Kasım Pazartesidir. Bu tarihten itibaren, hastanelere karşı, vatandaşın bir yönelmesi olmuş, o günden itibaren de, olay hakkında, her türlü müdahale, hükümetimiz tarafından yerine getirilmiştir. Bir taraftan otuz gün diyeceksiniz, vaka oluşacak diyeceksiniz, bir taraftan da milletvekili olarak, Malatya Milletvekili olarak, bu olayla ilgili hiçbir girişimde bulunmayacaksınız!.. Bunun mantığı nerede?!

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - İktidar ne güne duruyor?!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bunun mantığı nerede?! Yani, sadece popülizm adına, seçmene selam mantığı adına, hükümeti tenkit adına, negatif birtakım ortam oluşturmak adına bu iddiaları gelişigüzel söylemenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi ciddiyetiyle ne kadar yaraştığını takdirlerinize havale ediyorum.

Şimdi, tabiî, bu vesileyle, değerli arkadaşlar, olay hemen gündeme getirilmiş, dün de Genel Müdürümüz açıklama yapmış, Sayın Bakanımıza bilgi verilmiş; sadece iki noktada sıkıntı olduğu -bu virüse rastlandığı- iki mahallemizde 166 yerden numune alındığı ve ana şebekelerin, kaptaj tesislerimizin, depolarımızın - Malatya'nın 20'ye yakın  deposu var- tamamen temiz olduğu, sadece, belki bu altyapı çalışmalarından kaynaklanan noktalarda yüzeysel suların, kanalizasyon sularının veya kirli suların kolibasili oluşturduğu ve bunun da rota virüsüne dönüştüğü ortaya çıkmıştır.

Yine de, Bakanlığımızdan bir heyet Malatya'ya intikal etmiştir dün itibariyle ve çalışmalarını sürdürmektedir; acaba bu kadar yaygınlaşmasının nedeni nedir diye.

Mesele bu kadar gündeme getirilirken, şöyle bir değerlendirme var, yine bu aynı konuşmalarda: Bu tahlile gönderilmişmiş, tahlile niye gönderilecekmiş, niçin müdahale edilmeyecekmiş gibi mantıklar var.

Değerli arkadaşlar, bilimin gerektirdiği çalışma tarzı budur. Siz kara düzen çalışmaya alışmış olabilirsiniz; ama, biz, sistemli bir çalışmayla bunu çözmek zorundayız. İşi önce çözmek, sonra da gereğini yapmak zorundayız.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Hastalık var, tedbir almak lazım…

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bunu iddia eden arkadaş, belki kara düzen bir çalışma metodunu, yöntemini, usulünü benimsemiş olabilir; ama, Bakanlıktan gelen …

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Demagoji yapmanın sırası mı?! Demagoji yapmayın bu mesele üzerinde! Elle tutulur, somut tedbirlerinizi ortaya koyun. Demagoji yapma yeri değil orası.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Lütfen, dinleyin…

Bakanlıktan gelen numuneleri beklemeyeceksiniz, hastalığın nereden kaynaklandığını öğrenmeyeceksiniz, ondan sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erkal, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu hususta, ilgili olay bu tarzda gündeme gelmiştir.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Tedbir almak lazım…

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Ayrıca, bu vesileyle ilgili olarak, ilgili arkadaşımız Malatya'da hiçbir şey yapılmadığını, buradaki görüşmelerimizde, işte, Malatya'da hiçbir hizmetin ortaya konulmadığını… Duble yol sayısı 5 kilometre diyor. Tabiî, ifade de yanlış. Duble yol sayısı -tutanaktan aynen okuyorum- 5 kilometre falan yapılmıştır diyor. Bugün itibariyle Malatya'ya yapılan duble yol kaç kilometre, biliyor musunuz değerli milletvekilleri; 89 kilometredir.

Şimdi, bu kadar, Malatya gerçeklerinden bihaber olan bir milletvekilinin yapması gereken, önce istifa etmektir.

89 kilometrelik yolu 5 kilometre olarak algılayan birinin -yeni aldığım bilgidir bu- bu şekilde konuşması gerçekten üzüntü vericidir. 5084 teşvik kapsamına, Malatya'da, 90 fabrika, kapsama girmesiyle beraber anında müracaat etmiş ve ikinci organizede yer bitmiştir, üçüncü organizenin planlaması başlamıştır; üçüncü organize sanayi için müracaat eden fabrika sayısı 63 civarındadır.

Değerli arkadaşlar, bu 5084'ten itibaren oradaki sanayicinin aldığı enerji desteği, şu gün itibariyle, nakit olarak 12 trilyon 147 milyardır. 2 trilyon tahakkuk etmiştir, oradaki yaklaşık 60'a yakın sanayicimiz 14 trilyon enerji desteği yardımı almıştır. 5084'le beraber, Malatya'da, artan sigortalı sayısı, yeni istihdam 11 000'dir.

5084'le beraber, biliyorsunuz, belli bir tarih belirlenmiştir ve bu tarih belirlendikten sonra da, bunun üzerine sistem uygulanmıştır, 11 000 kişi, ek olarak istihdam olmuştur ve biliyorsunuz, buradaki işverenlerin sigorta primlerinin yarısı devlet tarafından ödenmektedir. Bunların rakamları bende var, şimdi sözü uzatmak istemiyorum.

Şimdi, bir taraftan, Malatya tarihinde ilk defa Beylerderesi Köprüsü dediğimiz köprü, ihalesi bitmiştir, yer teslimi yapılmıştır, gerçek proje onaylanmıştır. Bu, yıllardır söylenen, taa, rahmetli Cumhurbaşkanı Özal döneminden beri söylenen bir olaydır ve inşallah, Mart 2006'dan itibaren de, temeli atılıp uygulamaya başlayacaktır. 420 kilometre açıklıkta, çok modern bir proje gündeme gelecek ve maalesef, Sayın Milletvekilinin bundan haberi olmayacak "ne yapılıyor" sözünü söyleyecek!..

Şimdi, ben, bu kadar yanlışın neresini düzelteyim!.. Deveye demişler, boynun niye eğri; nerem doğru ki demiş.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Deveyi bırak, sen hastaneye bak.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bu kadar, Malatya gerçeklerinden bihaber birinin ve bir de, Grup Başkanvekili kimliğiyle çıkıp da, bu kadar gerçekleri tersyüz eden bir yaklaşımı, maalesef, değerli hemşerilerimizin takdirlerine havale ediyorum.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Deveye hakaret etme!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bu hakaret değil, bu hakaret değil; bu, yapılan bir yanlışın tespiti. Hakaret etmiyorum.

BAŞKAN - Sayın Erkal, konuşmanızı tamamlar mısınız.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sizi, çevreci olarak, hayvanseverlere şikâyet edeceğim.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, onun için, benim genel olarak, söylemek istediğim, neticede şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisinde, belki birtakım şeyleri inkâr ederek gerçekleri gizleyebilirsiniz; ama, yalancının mumu yatsıya kadar yanar; yani, 89 kilometrelik yolu, siz, hiçbir zaman 5 kilometreye düşüremezsiniz. Sizin kendi ilçenizin, Hekimhan'a yapılan 2 kilometre duble yolu hiçbir zaman ortadan kaldıramazsınız, Beylerderesi Köprüsünü yok edemezsiniz. Malatya tarihinde ilk defa biz, Pötürge yoluna 20 kilometre asfalt yaptık, ilk defa, ilk defa… Milletin gözünü boyayamazsınız. Malatya'daki barajlara yapılan yatırımı ortadan kaldıramazsınız. Malatya'da ilk defa, Ulucami ve çevresinde bir restorasyon projesi başlatılmıştır; Ulucami 1,5 trilyona, Kanlı Kümbet 114 milyara ihale edilmiştir, şu anda restorasyon devam etmektedir.

Bu kadar tarihî hizmetleri, önemli hizmetleri kalkar bütün Türkiye kamuoyu önünde yalanlarsanız, millet sizi bir daha çıkmamak üzere o sandığa gömer!

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Erkal, teşekkür ediyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, 60 ıncı madde uyarınca söz istiyorum.

BAŞKAN - Ne gerekçeyle söz istiyorsunuz?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Esefle ve ciddiyetsizlikle suçlandığım için… Suçladığı kişilerden biri bendim.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, burada taleplerinizi inceleyeceğiz. Yalnız, bakınız, dün kendi görüşlerinizi beyan ettiniz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, esefle ve ciddiyetsizle suçlama yapıldı.

BAŞKAN - Efendim, müsaade eder misiniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, böyle bir usul yok. Bakınız, eğer sataşma varsa, veririz.

Şimdi, bir arkadaşımız çıktı dedi ki: "Hiçbir şey yapılmadı." Bir arkadaş da diyor ki: "Şunlar yapıldı." Bunlar doğal şeylerdir. Herkes görüşünü beyan ediyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, ben, hastalıkla ilgili olarak…

BAŞKAN - Tutanakları inceleyeceğim; eğer dediğiniz anlamda bir sataşma varsa söz vereceğim.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, yalancılıkla itham ediyor; daha nasıl sataşma olacak?!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Esefle ve ciddiyetsizlikle suçlandım.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen… Bakınız, yalan konuşuyor gibi bir arkadaşımızı itham etmeyiniz. İstirham ediyorum, lütfen oturun. Tetkik edeyim, söyleyeyim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Ben öyle bir kelime kullanmadım, onu Süleyman Bey söyledi.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Bilgisizlikle suçlamak nedir?!

BAŞKAN - Efendim, tutanakları incelettireceğim, herhangi bir şekilde sataşma varsa söz vereceğim, yoksa görüşmelerimize devam edeceğiz.

Üçüncü konuşma, korsan yayınlarla ilgili söz isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Faruk Bayrak'a aittir.

Sayın Bayrak, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın, korsan yayınlarla ilgili yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un cevabı

 MEHMET FARUK BAYRAK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli sanatçı, benim hemşerim İbrahim Tatlıses'i hepiniz tanırsınız. Son zamanlarda, İbrahim Tatlıses ne zaman televizyonda görülse, yüksek sesle bir şeyler anlatmaya çalışıyor, dertli olduğunu vurguluyor, derdine derman olmazsa yollara düşeceğini, İstanbul'dan Ankara'ya yürüyeceğini söylüyor.

Değerli milletvekilleri, bir ülkenin fikir ve sanat hayatı, en azından, o ülkenin güvenliği, ekonomisi ve siyasal iktidarı kadar önemlidir. Hatta, bazı düşünürlere göre, her sosyal ve teknik gelişmenin temelinde bir felsefî altyapı olması nedeniyle, fikir ve sanat üretimi vazgeçilmez bir önem kazanır. Öyleyse, fikir ve sanat hayatını adaletli bir şekilde düzenlemek, üretiminin önünü açmak, sanat adamlarının haklarını güvenceye almak, ülkenin güvenliğini sağlamak kadar önemlidir. Böyle olmasına rağmen, ülkemizde her çeşit fikir ve sanat üretiminin bir korkusu, bir kâbusu vardır; bu kâbus, hepimizin bildiği korsan yayıncılıktır. Aslında korsan kavramı tek başına birçok şeyi açıklamasına rağmen, biz kavramları yıpratmamız nedeniyle olsa gerek, bugün korsan kelimesi insanlara, yetkililere pek bir şey anlatmıyor olacak ki, korsan, alabildiğine, bütün acımasızlığıyla devam etmektedir. Oysa, herhangi bir fikrin ve sanatın üretimi, diğer bütün üretimlerden daha zor ve daha meşakkatli bir süreç istemektedir. Ülkemizde de, dünyada da öyle kişiler vardır ki, bütün hayatını bir eser üretmek için harcamıştır, bir ömür tüketmiştir. Düşünebiliyor musunuz, böyle birisi nihayet eserini tamamlamış ve insanlara ulaştırmak için yayınlamış olsun; ama, bir de bakacak ki, daha ikinci gününde, eserinin kötü bir kopyası, korsan yoluyla, aslının önüne geçmiş. Böyle bir dramı kim yaşamak ister?! İşte, konuşmamın girişinde sözünü ettiğim İbrahim Tatlıses'in haykırışı, böylesine bir dramın dile getirilişidir. İbrahim Tatlıses'in derdi, korsan yayın nedeniyle albümlerinin satılamaz hale gelmesidir. Tatlıses, korsan yayıncılığın müziğe büyük bir darbe vurduğunu, bir zamanlar milyonlarca satan albümlerin satışlarının şimdi onbinlerle ifade edildiğini anlatıyor, tedbir alınmasını istiyordu. Bu dertten sadece İbrahim Tatlıses mustarip değil. Tatlıses bu feryadında yalnız değil. Müzik, sinema, kitap ve bilişim sektöründe de topyekûn kan ağlıyor.

Değerli milletvekilleri, gerçi, hükümetimiz döneminde Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Belediyeler Yasası gibi yasalarda yapılan değişikliklerle korsan yayınla mücadelede önemli bir adım atıldı. 12 Mart 2004 tarihinde Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun yanı sıra, ilgili diğer kanunlarda değişikliği yapan yasal düzenlemeler yürürlüğe girdi. Yasa değişikliğinin hemen ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığının olumlu girişimleri sonucunda, İçişleri Bakanlığı, yayınladığı genelgelerle valilikleri ve belediyeleri yasa değişiklikleri konusunda uyardı ve yasanın etkili bir biçimde uygulanmasını istedi. Bu genelgeler ve hükümetimizin gösterdiği kararlılık neticesinde kitapta korsan yayın oranı yüzde 60'lardan yüzde 30'lara, yani, 500 trilyonluk yayıncılık sektöründen çaldıkları 300 trilyon, 150 trilyon liraya geriledi. Yayıncılık sektörü rahatladı, üretim arttı; ama, Türkiye'de birçok alanda olduğu gibi, korsanla mücadele zamanla zayıfladı. Yasayı uygulamakla görevli kuruluşların, belediyelerin, polisin, jandarmanın ilk günlerde gördüğümüz ilgisi azaldı ve bunun neticesinde, son aylarda, korsan yayın satışlarında dikkat çekici artışlar gözlenmeye başlandı. Bu durum, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesinin verdiği rakamlardan da açıkça görülebiliyor. 2004 yılında yakalanan korsan kitap sayısı 98 554 iken 2005 yılı ilk altı ayında yakalanan korsan kitap sayısı sadece 9 257'dir.

Değerli milletvekilleri, özellikle Belediye Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda yapılan değişikliklerde, işgaliye karşılığı dahi olsa, sokakta kitap, kaset, CD satışına izin vermemek ve satılanları sorumlularıyla birlikte yetkili makamlara teslim etmekle yükümlü olan belediyeler, bu yükümlülüklerini unuttular. Poliste de durum farklı değildir. Birçok cadde ve meydanda korsan kitap ve CD'ler polis memurlarının gözü önünde satılmaya devam ediyor. 2004 yılında yayıncılık sektörünün yüzde 30'unu çalan korsanlar, bu yıl, bu oranı yüzde 40'a yükselttiler.

Yayın sektörünün toplam büyüklüğü 450-500 trilyon TL iken korsan kitapların payı 180-200 trilyon TL'ye çıkmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bayrak.

MEHMET FARUK BAYRAK (Devamla) - Bir başka deyişle, yayıncılardan, yazarlardan ve tabiî ki devletten çaldıkları tutar 200 trilyonu buldu. Müzik sektöründe yıllık 300 000 000 adetlik üretim 20 000 000 adede düştü; kayıp yüzde 90'dır. Evet, yanlış duymadınız; kaset ve CD'lerdeki korsan oranı yüzde 90'dır. Sinema ürünlerinde ve bilişim sektöründe de benzer rakamların olduğunu biliyoruz.

Merkezi Amerika'da bulunan Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hakları Birliği 2005 yılı değerlendirmesi Türkiye özel raporuna göre, Türkiye, yayın korsanlığı açısından, önceki yıllarda olduğu gibi, yayıncılık açısından dünyadaki en kötü örneklerden biri.

Yeni yasal düzenlemelere rağmen, yayınevlerinin çok satar kitaplarının orijinali ile korsanı neredeyse aynı anda piyasaya çıkmaktadır. Ayrıca, üniversitelerin ve kitapçıların yakınında bulunan fotokopi dükkânları, ders kitaplarını ve yardımcı kitapları korsan olarak çoğaltmaktadır. Özellikle devlet üniversitelerinde ders notlarının fotokopiyle çoğaltılması teşvik edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliğinin alt kuruluşlarından Avrupa Yayıncılar Federasyonunun son genel kurulunda Türkiye'de korsan yayın özel gündem maddesiydi ve Başkan Arne Bach yaptığı açıklamada, Avrupa Yayınevleri Federasyonuna üye olan 25 ülkeden yalnızca Türkiye'nin korsan yayınla mücadele konusunda yavaş hareket ettiğine dikkat çekti. Bu görüşlerin Avrupa Birliğinin Türkiye'yle raporlarına yansıyacağı da malumunuzdur.

Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hakları Birliğinin raporları, korsan yayındaki vahameti vurgulamasının yanında, başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği olmak üzere, birçok ülkeye yaptığımız ticarette de etkili olmaktadır.

Sayın  Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca özetlemeye çalıştığım bu gelişmeler de göz önüne alınarak sanatçıların mağduriyetinin bir an önce giderilmesi için korsan yayınla mücadele amacıyla çıkarılan kanunların uygulanmasında başlangıçta gösterilen hassasiyetin sürmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için bütün sanatçılar, düşünürler, yazarlar, bu sektörde bulunan işadamları ile emekçileri adına, başka her ne kadar yasal düzenleme yapmakla üzerine düşen sorumluluğun büyük bir kısmını yerine getirmiş ise de, Kültür ve Turizm Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını, Adalet Bakanlığını ve belediyeleri, velhasıl tüm ilgilileri göreve çağırıyorum.

Umarım, bu kürsüden, bu konuda son konuşmam olur. Korsan yayıncılıkla mücadelede büyük bir mesafe alınır ve bir daha da bu konuşmayı yapma gereği duymayız.

Sayın Başkan, müsamahanızdan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bayrak.

Konuşmaya Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla Koç cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; kıymetli milletvekilimizin burada ve sanatçılarımızın dışarıdan söyledikleri sözlerin hepsi doğrudur; ama, sizleri bilgilendirmek, daha neler yapabileceğimizi ortaya koymak için bu konuşmayı hazırladım ve cevaplandırmak için huzurlarınızdayım.

Ülkemizde korsanla mücadele konusunda, yine üzülerek belirteyim ki, inişli çıkışlı bir grafik izlenmektedir. Bunun sebeplerini izah etmek istiyorum. Türkiye'de fikrî mülkiyet hakları alanının korunmasına daha önce başlanmış olmakla birlikte, bu işin dinamik yapısı WIPO tarafından koordine edilen uluslararası sözleşmeler ile AB müktesebatı ve sektörel talepler dikkate alınarak korsanlığın önlenmesi ve üretici sektörleri temsil eden meslek birlikleri ile kullanıcılar arasında yaşanan sorunların giderilmesi maksadıyla, 2004 yılında, fikrî mülkiyet haklarının etkin biçimde korunması için gerekli olduğu düşünülen kapsamlı bir mevzuat değişikliği 5101 sayılı Kanunla yapılmış ve böylelikle mevzuatın güncel tutulması sağlanmıştır.

Bakanlığımca, korsanla mücadele, gerçekleştirilen mevzuatın ilgili kamu idareleri tarafından benimsenmesi ve uygulamalardaki tereddütlerin giderilmesi, koordinasyonun sağlanması, hak sahiplerinin etkin olarak mücadeleye katılması ve toplumun, telif hakları konusunda hassasiyetlerinin yükseltilmesi olmak üzere, üç başlıkta değerlendirilmektedir. Öncelikle, konunun diğer kurumlarla ilgili yönünü değerlendirmek istiyorum.

Bu konuda Bakanlığımın yanı sıra en etkin görev yapan kamu kurumları, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığıdır. Söz konusu bakanlıklarla, öncelikle, korsanla mücadele konusunda görev yapan adalet mensuplarının ve genel kolluğun bilgilendirilmesi amacıyla çeşitli seminerler düzenlenmiştir. Antalya İlinde, 2-3-4 Mart 2005 tarihleri arasında, il emniyet müdürlerimiz bünyesinde yer alan güvenlik şube müdürlerine, fikrî mülkiyet hakları ihlalleriyle mücadele semineri verilmiştir. Adalet Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüyle ortak, fikrî ve sınaî haklar ihlalleriyle mücadele semineri de düzenlemiştir.

Kanunun uygulanmasıyla ilgili tereddütlerin giderilmesi için, İçişleri Bakanlığınca, 5.10.2005 tarih ve 104 sayılı genelge tüm emniyet teşkilatına yayımlanarak, korsan satışı yapanlara müdahale edilmesinde tereddüte düşülmemesi ve güvenlik şube müdürlüğüyle koordine kurulması istenmiştir. Bunların yanı sıra, 2006 yılı içinde, İçişleri Bakanlığıyla birlikte, merkezde, Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi Başkanlığı Basın ve Yayın Şube Müdürlüğü bünyesinde kurulan Fikir ve Sanat Eserleri Büro Amirliğinin görev alanına sınaî mülkiyet hakları aleyhine işlenen suçlarla mücadelenin de eklenerek, idarî kapasitesinin artırılması,

b) Fikrî ve sınaî haklar aleyhine işlenen suçların fazlaca yaşandığı Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir İllerinde, fikrî ve sınaî haklar aleyhine işlenen suçlarla mücadele için Avrupa Birliği ülkelerinden, yapısına uygun modeli alarak bir idarî yapı oluşturmayı ve idarî yapının, eğitim ve uygulamalar konusunda adaptasyonunun sağlanması,

c) Fikrî ve sınaî haklar aleyhine işlenen suçlarla mücadele için uzman personel yetiştirilmesi, özellikle taklitçiliğin ve fikrî hak korsanlığının fazlaca yaşandığı illerde bu suçlarla etkin mücadele için bütün personelin bilinçlendirilmesi hedeflenmektedir.

Emniyet teşkilatı, korsanlıkla mücadelede önemli başarılara imza atmıştır. Bu başarıları, Avrupa Birliğinin, Türkiye'nin katılım yönünde ilerlemesi hakkında 2004 ve 2005 yılı düzenli raporlarında dile getirilmiştir. 2005 yılı düzenli raporunda: "Ulusal emniyet makamları, fikrî ve sınaî mülkiyet haklarının korunması ve personelin bu konularda eğitilmesi yönünde gayret göstermiştir. 2000-2004 yılları arasında 2 900 000 adet korsan ürün polis baskınları sırasında ele geçirilmiştir. Polise kamusal alanda resen baskın yapma yetkisinin verildiği 12 Mart 2004 tarihinden Haziran 2005'e kadar geçen dönemlerde el konulan korsan ürünlerin sayısı 3 551 330'a erişmiştir. Aynı dönemde yapılan 4 771 baskında yakalanan 5 056 zanlı, idarî cezaya çarptırılmak veya sorgulanmak amacıyla, korsancılığı önleme komisyonları veya savcılıklara havale edilmiştir" denilerek, emniyet teşkilatına korsan materyallere müdahale yetkisi verilmesinden önceki tarihlerde, yani, Mart 2004 öncesi yapılan uygulamalar ile emniyet teşkilatına korsan materyallere müdahale yetkisi verilmesinden sonraki yapılan uygulamalar kıyaslanmış ve emniyet teşkilatının korsanlıkta müdahalesi övülmüştür.

Ayrıca, emniyet mensupları, Bakanlığım tarafından yürütülen AB Twining Projesinde öngörülen aktivitelere yararlanıcı olarak da katılacaktır bundan böyle. Yine İçişleri Bakanlığınca geliştirilen "fikrî ve sınaî mülkiyet haklarıyla mücadelede Türk polisinin idarî kapasitesinin ve bilincinin artırılması" başlıklı proje, Avrupa Birliği İdarî, Malî Twining Projesi, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğince onaylanması halinde yürürlüğe önümüzdeki yıl girecektir.

Bu mücadeleyi daha etkin olarak sürdürebilmek için, yukarıda belirtilenlerin yanı sıra, korsan materyalleri yakalayan güvenlik güçlerine ikramiye ödenmesini amaçlayan bir kanun tasarısının hazırlıkları da Bakanlığımca sürdürülmektedir, yakında Meclisimize sunulacaktır.

Korsanla mücadele için, 2005 yılı içerisinde, ekim ayı sonuna kadar          5 271 operasyon düzenlenmiş, 6 641 şahıs cumhuriyet savcılıklarına sevk edilmiş, 5 157 202 adet korsan materyal müsadere edilmiştir. Bu rakamlar, 2004 yılı rakamlarının üzerindedir. Bu ise, emniyet güçlerinin görevini yaptığını göstermekle birlikte, sadece cezalandırma ve yakalama yoluyla, yani sadece devlet gücü kullanarak sorunun çözülemeyeceğinin de en önemli göstergesidir.

Bu noktada, korsanla mücadelenin ikinci önemli ayağına değinmek istiyorum. Yani, hak sahiplerinin mücadeleye katılımını gündeme getirmek istiyorum. Sektörle de ortak çalışmalarımız ve toplantılarımız sürdürülmüş ve 18 Nisan 2005 tarihinde, Fikir ve Sanat Eserlerinin Tespit Edildiği Materyallerin Dolum, Çoğaltım ve Satışını Yapan veya Yayan İşletmelerin Sertifikalandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır; ancak, sektörden yeterli başvuru alınamaması nedeniyle,  18 Ekim 2005 sonunda tamamlanması gereken sertifikasyon süreci 2006 yılına kadar uzatılmıştır. Bu kapsamda, 2006 yılı sonuna kadar, eserlerin yayımı, basımı, dolumu, dağıtımı, çoğaltımını yapan bütün işyerleri sertifikalandırılacak ve Bakanlıkça sertifikalandırılan işyerleri dışında eserlerin satışı mümkün olmayacaktır. Bunların yanı sıra, gerek mevzuat gerekse mücadele konusunda sektörle işbirliği halen de sürdürülmektedir.

Diğer taraftan, korsanla mücadeleyle ilgili üçüncü başlık ise, toplumun hassasiyetlerinin yükseltilmesi ve işbirliğinin sağlanmasıdır. Bu amaçla, sektör tarafından tüm iletişim organları kullanılarak sürdürülen tanıtımların yanı sıra, Bakanlığımızca da tüm iletişim organlarında yayınlanacak spot filmleri çalışması sürmekte olup, 2006 yılında tamamı topluma ulaşabilir olacaktır.

Sonuç olarak, korsanla, kamu kurumlarının, sektörün ve toplumun birlikte savaşımını gerektiren bir mücadeleyle karşı karşıyayız. Bu konuda yasal düzenleme tamamlanmış olmakla birlikte, toplumsal mutabakat ve bilinç bütünüyle oluşturulamamıştır. Bu oluşum için gerekli şartlar oluşturulmaya çalışılmakla birlikte, kabul etmek gerekir ki, zihniyet değişimi, belli ölçüler içinde, zaman alan bir şeydir. Bunu, asla bir zaruret olarak söylemiyorum; ama, eminim ki, kabullenmeye başladığımız AB ilkeleriyle bu sorunu da kökünden çözmeye çalışacağız.

Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Bahreyn Temsilciler Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/935)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Bahreyn Temsilciler Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca Genel Kurulun tasvibine sunulur.

                                                                   Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum; Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

IV. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- Plan ve Bütçe, Millî Savunma, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Erzincan Milletvekili Talip Kaban aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve Van Milletvekili Cüneyit Karabıyık aday gösterilmişlerdir. 

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı : 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

2 nci sırada yer alan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı : 920)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı : 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşülmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

4.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Oylama yok, ne yetersayısı istiyorsun?!.

BAŞKAN - Geçen birleşimde 17 nci madde okutulmuştu, 17 nci madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir; buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz  Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesiyle ilgili olarak Anavatan Partisinin görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu tasarı, hükümetin kamu yönetiminin yapısını değiştirmek amacıyla hazırladığı; ancak, Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen Kamu Yönetimi Temel Kanununun maddeler bazında çeşitli kanunlara serpiştirilerek uygulanmasının tezahüründen başka bir şey değildir. Bilindiği üzere, Kamu Yönetimi Temel Kanunu, geçmiş yasama döneminde en çok tartışılan tasarılardan biri olmuştur. Kamu Yönetimi Temel Kanununu, kamu yönetiminin sistematiğini bozma kanunu olarak da adlandırmak mümkündür burada. Bu tasarıya o kadar tepki oldu ki, hükümet, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen kanunu yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisine getiremedi.

Tekrar ediyorum, üstüne basa basa söylüyorum, APK daire başkanlıklarını kaldırarak, yerine strateji daire başkanlıklarının kurulmasını öngören bu tasarı kadrolaşmak amacını taşımaktadır. Hükümetçe uygulanmak istenilen, Kamu Yönetimi Temel Kanununun en önemli maddelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor bu. Bu tasarıyla, bir kez daha, AK Parti Hükümetinin iki ileri bir geri adım alışkanlığıyla karşı karşıya bulunmaktayız. Sayın Erdoğan Hükümeti zamanında kanunlaşıp da, hemen ardından ek bir değişiklikle düzeltme yapılmadan uygulamaya giren bir kanunî düzenleme var mı diye düşünüyorum arasında; özellikle malî nitelik taşıyan kanunî düzenlemeler içinde görülemiyor.

                     

(x) 1014 S. Sayılı Basmayazı 17.11.2005 tarihli 20 nci Birleşim Tutanağına eklidir.

Şu üç yıllık dönemde, gerek gelir kanun tasarıları gerek gider kanun tasarıları olsun ya da çıkarılmış kanunlardaki eksiklikleri gidermeye dönük sayılan bir hayli fazla tasarıyı ele almak durumunda kalmış vaziyetteyiz. Bu tür uygulamalar, âdeta, bir alışkanlık haline dönüştü. Bu nedenle, böyle bir kanun tasarısının önümüze gelmiş olmasını garipsemiş durumda değiliz; çünkü, bu kanun tasarısı veya teklifleri kanunlaştıktan sonra ya Cumhurbaşkanlığınca geri gönderilmiş ya da burada olduğu gibi hükümet tekrar geriye getirmiştir.

Burada, Maliye Bakanlığıyla aramızdaki bir anımı hatırlatmak istiyorum. Yatırım ve İstihdamı Teşvik Yasası çıkarılırken Sayın Maliye Bakanı Unakıtan'a, tasarının sakıncalı ve mahzurlu yanlarını buradan çıkaralım, düzeltelim, zaman kaybedeceğiz dediğimde, Sayın Bakan, pişkin bir vaziyette, elini sırtıma vurarak "hocam, merak etmeyiniz, yeni bir kanun tasarısı getirir eksiklerini düzeltiriz" demişti. Sayın Bakanım burada yoklar, kendilerine bu konuyu arz etmek istiyorum. O nedenle, bu şekilde Meclisin çalışma saatlerini gereksiz yere heba etmiş oluyoruz. Ancak, burada bir süre önce kabul edilmiş, fakat, yürürlüğe girmemiş bir kanunda önemli değişiklik yapılmasının, işte Maliye Bakanının tavrından ortaya çıktığını hatırlatmak için söyledim.

Bu arada, halen Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri devam eden 2006 yılı Bütçe Kanunu Tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuşlarında yaşanan Anayasaya uyum sorunu da gözönüne alınacak olursa, malî nitelik taşıyan bu tür düzenlemelerde gözlenen ciddiyeti sorgulamak kuşkusuz bir sorumluluk gereği olmuştur.

Örneğin, değerli arkadaşlarım, suya uygulanan KDV konusunda, 2004'te, Sayın Başbakanlığa verdiğim bir önergemde, yüzde 18 olan KDV oranının kaldırılıp kaldırılamayacağını sormuş "Bakanlığımızca öncelikli olarak değerlendirilecektir" demiş Maliye Bakanı Başbakan adına cevap verirken. Acaba 2006 yılı bütçesi hazırlanırken bu konunun hangi safhada olduğunu, asıl tüketim maddesi olan suyun KDV'sinin yüzde 18'den aşağıya indirilip indirilmediğini Maliye Bakanından sormak istiyorum; çünkü, su, bugün hemen hemen herkesin asıl ihtiyaç maddesidir. Bu konunun önemi yetmiş milyonu- her vatandaşımızı ilgilendirmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle şunu ortaya koymamız gerekiyor, malî sistemimizde önemli düzenlemeler gerçekleştiren ve bu yönüyle tam bir reform niteliği taşıyan 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, bugünkü hükümetin hazırlayıp getirdiği bir proje değildir. Birçok alanda olduğu gibi, IMF tarafından emredilen düzenlemelerin çoğunluğunu içermektedir. Reform niteliği taşıdığını iddia ettiğimiz söz konusu yasa hazırlanırken, Sayın Maliye Bakanı şu sözlerini hatırlayıp, acaba bu konuda önlem aldı mı? Konu şu; hükümet yeni kurulduğunda, Maliye Bakanı şöyle açıklama yapmıştı ve basında yaygın olarak çıkmıştı, haber yapılmıştı: "Eğer, bir ülkede sosyal adalet diye bir şey varsa, oradaki dolaylı vergilerin oranı yüzde 60'ın üzerinde olmamalıdır." Burada parantez açarak hatırlatmak istiyorum, Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran yüzde 33'tür; ama, ne acıdır ki, bugün ülkemizde yüzde 60'ın üzeri değil, yüzde 70'lere gelmiş, 70'leri zorlayarak, yüzde 75'lere yaklaşmıştır. Sayın Maliye Bakanından soruyorum, eğer bu ülkede sosyal adalet varsa, dolaylı vergilerin oranını yüzde 30'lara çekebildiniz mi? Niçin yüzde 75'lere çıktı, bu soruya cevap beklemek milletin temsilcisi olarak benim hakkımdır; çünkü, adaletsizliğin temelinde bu vergi sistemi yatmaktadır.

Değerli arkadaşlar, 57 nci maliye hükümeti tarafından hazırlanıp 2002 Ağustos ayında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun içeriğini hepimiz bilmekteyiz. Tasarının genel gerekçesinde, önerilen değişikliklerin ana nedeni olarak Avrupa Birliğine uyum programı gösterilmektedir. Acaba, bizim yapmamız gereken başka şeyler yok muydu, ille de Avrupa Birliğine uyum için mi yapmalıydık bu yasayı diye düşünmek zorunda kalıyor insan. Oysa, tasarının maddeleriyle getirilmek istenen düzenlemelere bakıldığında, temel saikin bu olmadığı çok açık biçimde ortaya çıkmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hükümetin tasarısındaki 16 ncı maddeye 17 nci madde olarak yer verilmiştir. Bu madde 27 tane kamu kuruluşunun teşkilat yasasında değişiklik yaparak mevcut olan araştırma, planlama, koordinasyon kurulu başkanlıklarını ve daire başkanlıkları ile şube müdürlüklerini kaldırmaktadır, lağvetmektedir bunu.

İdarenin kanuna niçin ihtiyaç duyduğu, o kanunun gerekçesinde açık olarak bulunur. Yasama tekniği bunu gerektiriyor. Bu noktadan hareketle, araştırma, planlama ve koordinasyon uzmanı kadrolar niçin kaldırılıyor diye sormak gerekiyor. Bu maddenin hükümet tasarısındaki gerekçesine baktığınızda, padişah fermanı üslubu kanun gerekçelerine yansımış vaziyettedir.

Değerli arkadaşlarım, hepimiz biliriz ki, APK daire başkanlıklarındaki görevli personel genellikle önceki hükümetlerin atadığı ve görevden alınan üst düzey bürokratların toplandığı bir yerdir. Bu personel bundan ibarettir. Bunlar yıllarca bürokrasiye hizmet etmiş, devlet tecrübesi kazanmış daire başkanı ve üst düzey bürokratlardan oluşmaktadır. Her hükümet dönemindeki yetişmiş personel ihtiyacı hemen hemen APK'da görevli söz konusu personelden seçilmektedir. Tasarıyla, kaldırılan APK'da görevli personeli Başbakanlık bünyesinde uygun kadroya atama konusunda bakana takdir yetkisi tanınmakta, ancak, Bakanın bu takdir yetkisini nasıl kullanacağını bürokraside görev yapmış çok değerli siz arkadaşlarımın bir kısmına sunmak istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu tasarıyla APK daire başkanlıklarını kaldırarak, yerine strateji daire başkanlıkları kurmak hükümetin öngördüğü personel atamasını sağlamak içindir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akdemir, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim. Tamamlayacağım.

Bu, hükümetin, bir noktada, hakkıdır; ama, liyakatli kişilerin buraya getirilmesini özellikle burada önermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, siyasî kadrolar ve hükümetler, bildiğimiz gibi, gelip geçicidir. Devletlerin ömründe, bu, bir yönetim kuralıdır; ancak, millet kalıcıdır. Millet adına görev yaptığımız bu Yüce Meclis çatısı altından, yürütme erkini elinde tutan hükümete seslenmek istiyorum: Kalıcı milletin temsilcisi olarak, bizler adına, aramızdan arkadaşlarımız hükümette bulunuyor. Kadrolaşma derdiyle, lütfen, bu devletin yetişmiş insanlarını atıl duruma getirmeyiniz; çünkü, aralarında çok değerli yetişmiş insanlar var. Bu maksatla yapılan tahribatların düzeltilmesi, devlet ömründe, bu ülkenin zamanına, gelecek zamanlarına mal olmaktadır. Bu nedenle, bu konuya özellikle parmak basmak istiyorum.

Liyakatin kamuda aslî kriter olması gerekiyor. Eğer bu uygulanmış olursa, Türk Milletinin sorunlarını kısa zamanda çözeceğiz. Liyakati, lütfen, önplana çıkaralım. Eğer "bizden mi" kriterini koymak istiyorsanız, belki bugün sizden olur; ama, yarın, kesinlikle sizden olamayacaktır. Biz-siz ayırımını bu nedenle ortadan kaldırarak, bu ülkenin geleceğini aydınlığa çıkaracak programların, planların çıkarılıp uygulanması için, devlet birikimi olan ve liyakati olan insanları önplana çıkararak, bu kanunun, yasanın çıkarılmasını ve uygulanmasını o şekilde sağlamak üzere, hükümete buradan seslenmek istiyor, siz Yüce Meclisin değerli üyelerini, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Madde üzerinde, şahsı adına, Konya Milletvekili Atilla Kart?.. Yok.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?.. Yok.

Sayın Haluk Koç?.. Yok.

Sayın Osman Coşkunoğlu?.. Yok.

Sayın İzzet Çetin?.. Yok.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Saygıdeğer Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; bu maddede bir "koordinasyon" ibaresi var. Koordine etmek… Bir sorunu, bir işi koordine ederek, o sorunu çözmek. Bağışlasın Sayın Bakanım, bu koordineden, son günlerde Malatya'da yaşanan olaydan biraz söz etmek istiyorum.

Şimdi, ciddiyet... Bravo!.. Hükümet etmek bir ciddiyettir; çok doğru. Ciddiyet ve ciddiyetsizlik… Çok doğru, ciddiyet… Size birkaç örnek vereceğim. İl Sağlık Müdürü, son bir ayda, son birbuçuk ayda 5 tane mektup yazıp, hiçbir sorun yok derse, bu bir ciddiyet midir? Hiçbir sorun yok!..

İkincisi; Eczacılar Odası açıklama yapıyor "40 000 ishal ilacı satılıyor, bunları kim kullanıyor" diyorsa ve  hiç kimse tarafından ilgilenilmiyorsa, bu ciddiyet midir değil midir?

Hıfzıssıhhanın raporu. Son bir ayda yaşanıyor, rapor son 10 günü alıyor. Son 10 günün 8 gününde tam 3 500 kişi hasta oluyor; buna rağmen, su örneği gönderilmiyor Hıfzıssıhhaya, ayın 25'inde gönderiliyor -3 500 kişi hasta olduktan sonra- ve rapor 29'unda alınıyor. Peki, son bir ayda, 600, 700, 800, 1 000… Daha önce 100, 150 kişi… Son bir ayda yaşanan olaylara rağmen, 25 Kasımda su numunesini göndermek ciddiyet midir, değil midir?

Peki... Yine Hıfzıssıhhanın raporunun sonucunu okuyorum: "Suların kesinlikle kaynatılmadan içilmemesi gerekir." Dünkü rapor "içilmemesi gerekir" olmasına rağmen, Malatya'da "ben suları içiyorum, hiçbir sorun yok" demek ciddiyet midir değil midir? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Haa... Haa... Bir dakika...

NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) - Başka bir su içiyordur belki.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla ) - Hayır efendim.

Efendim, Malatyamızın suyu temiz. Bak, ne diyorum: Malatyamızın kaynak suyu tertemiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın; Malatyamızın kaynak suyu tertemiz. Sorun dağıtım ağlarlında. Buna, Malatyamızın suyuna kimse… Tertemizdir Malatyamızın kaynak suyu.

Üçüncüsü: Yine, neredeydiniz?!. Ben, son bir haftadır Malatya'daydım. Sayın Belediye Başkanıma da  gittim, "bana bir emrin var mı" dedim, "benim yapacak bir şeyim var mı" dedim. Bunu söyleyenler neredeydi? Neredeydiniz?!. Ben... Dün sabah, sabahın 08.00'inde Hıfzıssıhhaya gidip "bizim raporumuz nerede, şu raporumuzu verin, bir an evvel çözüm bulunsun" diyen ben değil miydim? Gidip bu raporu takip eden kimdi? Ciddiyetse, ciddiyet budur. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bir ay sonra takip etmişsin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Hayır efendim, hayır efendim!

Yahu, lütfen müdahale etmeyin; sağlığın, eğitimin siyaseti olmaz, yazıktır! Biz neye parçalanıyoruz, siz ne diyorsunuz yahu?! Yahu bizim hastalarımız orada yatıyor, sen "bir ay sonra" diyorsun. Hükümetsin, niye müdahale etmedin?! Sağlık müdürlüğün yazı yazıyor...

Ciddiyet budur arkadaşlar; ciddiyet, gidip Hıfzıssıhhadan, sorun nedir… Bunu siyasî şeye çekmeyin. Dünkü konuşmamda ben kimseyi suçlamadım; "ölüyoruz, halkımızda sorun var" dedim, ben burada. Sağlık Bakanlığı, düne kadar, dünden önce Malatya'ya bir tane yetkili göndermiş midir? Ben, bunun ciddiyetini istiyorum. Ben dün burada bunu söylemek istedim, olayı siyasî  platforuma çekmek istemedim; ama, arkadaşlarımız beni ciddiyetle suçluyorlar. Ciddîyim, halkın sağlığı için her şeyin en doğrusunu yapıyorum, işin ciddiyetini çok iyi biliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın  Aslanoğlu.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı tasarının 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Bülent Baratalı

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Trabzon

İzmir

İstanbul

 

Ali Kemal Deveciler

M. Mesut Özakcan

Ali Kemal Kumkumoğlu

 

Balıkesir

Aydın

İstanbul

 

Kâzım Türkmen

 

Mustafa Özyürek

 

Ordu

 

Mersin

"1.1.2006 tarihi itibariyle 5018 sayılı Kanuna tabi kamu idarelerinin Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlıkları kaldırılmış, bu birimlerdeki kurul başkanı, kurul başkan yardımcısı, daire başkanı kadroları iptal edilmiştir. İptal edilen bu kadrolarda bulunan kurul başkanı, kurul başkan yardımcısı, daire başkanı kadrolarında istihdam edilen personel kadroya bakılmaksızın başkanlık müşaviri kadrosuna hiçbir işleme gerek kalmadan atanmış sayılırlar. Ancak, bu kadrolar, herhangi bir sebeple boşalması halinde iptal edilmiş sayılır. Bu fıkra uyarınca ihtiyaç duyulan kadro değişiklikleri 190 sayılı KHK'nin 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaksızın anılan KHK hükümlerine göre yapılır. Bu fıkra uyarınca atanan personelin eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, sözleşme ücreti, ikramiye ile diğer malî hakların (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde arasındaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar kurumlarında kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir. Söz konusu birimlerde görevli diğer personel ise kadroları ile birlikte 14.1.2006 tarihine kadar kendi idarelerinde ihtiyaç duyulan birimlere devredilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren APK uzmanı kadrolarına yeni atama yapılamaz, herhangi bir nedenle boşalması halinde bu kadrolar hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılırlar."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin madde metninden çıkarılmasını ve izleyen bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.           

                       

Faruk Çelik

Asım Aykan

Mahmut Uğur Çetin

 

 

Bursa

Trabzon

Niğde

 

Recep Garip

 

Ömer Özyılmaz

 

Adana

 

Erzurum

BAŞKAN- Üçüncü önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı tasarının 17 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                       

M. Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

Bülent Baratalı

 

 

Trabzon

İstanbul

İzmir

 

A. Kemal Deveciler

M. Mesut Özakcan

A. Kemal Kumkumoğlu

 

Balıkesir

Aydın

İstanbul

 

Kâzım Türkmen

 

Mustafa Özyürek

 

Ordu

 

Mersin

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Sayın Hamzaçebi?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

APK'ların kaldırılması yerine bunları Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlıklarına dönüştürülmesi daha doğru bir düzenleme olurdu. Dönüştürme işleminde mevcut başkanlar yeni birimlerin de başkanları olur. Oysa, tasarı dönüştürme yerine APK'ları kaldırmaktadır. Bu tamamen kadrolaşma amaçlı bir düzenlemedir. Bu nedenle, maddenin tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin madde metninden çıkarılmasını ve izleyen bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli)- Önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

10.11.2005 tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 58 inci maddesiyle 8.6.1984 tarihli ve 219 sayılı Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırıldığından, anılan bendin madde metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN- Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı Tasarının 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

"1.1.2006 tarihi itibariyle 5018 sayılı Kanuna tabi kamu idarelerinin Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlıkları kaldırılmış, bu birimlerdeki kurul başkanı, kurul başkan yardımcısı, daire başkanı kadroları iptal edilmiştir. İptal edilen bu kadrolarda bulunan kurul başkanı, kurul başkan yardımcısı, daire başkanı kadrolarında istihdam edilen personel kadroya bakılmaksızın başkanlık müşaviri kadrosuna hiçbir işleme gerek kalmadan atanmış sayılırlar. Ancak, bu kadrolar, herhangi bir sebeple boşalması halinde iptal edilmiş sayılır. Bu fıkra uyarınca ihtiyaç duyulan kadro değişiklikleri 190 sayılı KHK'nin 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaksızın anılan KHK hükümlerine göre yapılır. Bu fıkra uyarınca atanan personelin eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, sözleşme ücreti, ikramiye ile diğer malî hakların (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde arasındaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar kurumlarında kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir. Söz konusu birimlerde görevli diğer personel ise kadroları ile birlikte 14.1.2006 tarihine kadar kendi idarelerinde ihtiyaç duyulan birimlere devredilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren APK uzmanı kadrolarına yeni atama yapılamaz, herhangi bir nedenle boşalması halinde bu kadrolar hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılırlar."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kurul Başkanı, Genel Müdür, Daire Başkanı ise Bakanlık Müşaviri ile aynı kadroya sahip olması ve mağduriyetlerinin giderilmesi için böyle bir değişikliğin yapılması zarurîdir.

Bu durum 8.10.2004 tarihinde TBMM'de kabul edilen Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkındaki 5273 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi üçüncü fıkrası ile de uyumlu olup eşitlik ve adalet ilkesi de sağlanmış olacaktır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

17 nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici Madde 1'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Maliye Başkanı, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, 2005 yılına ait bütçe, muhasebe ve diğer iş ve işlemlerini sonuçlandırmaya ve hesaplarını kapatmaya yönelik çalışmalarını nezdinde görev yaptıkları kamu idarelerinde 1.3.2006 tarihine kadar yürütürler.

Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, Maliye Bakanlığı personeli atama ve görevde yükselme esaslarının belirlendiği yönetmelikte öngörülen aynı hizmet gruplarındaki durumlarına uygun kadrolara 31.12.2006 tarihine kadar atanırlar. Bunlar bu süre içerisinde başka işlerde görevlendirilebilirler.

Bütçe Dairesi başkanları ve Bütçe Dairesi Başkan yardımcıları, bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına veya Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanı kadrolarına idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaksızın atanabilirler.

Bütçe Dairesi başkanlıklarında görev yapan Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunan personel dışındaki diğer Maliye Bakanlığı personeli bulundukları kadrolarıyla birlikte 1.1.2006 tarihi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın bulundukları ilin defterdarlığına devredilir. Ancak bunlar halen bulundukları kadrolarda kaldıkları sürece 31.12.2006 tarihine kadar nezdinde görev yaptıkları kamu idaresinin Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı veya Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığında görev yapmaya devam ederler. Bunlardan sınav sonucunda Malî Hizmetler Uzmanı kadrolarına atanacaklar ile halen nezdinde görev yaptıkları idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde bu idarelerin kadrolarına atanacaklar için Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaz.

Yukarıdaki hükümlere göre 31.12.2006 tarihine kadar Maliye Bakanlığı ve diğer kamu idarelerinin kadrolarına atanan personelin eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve  tazminatları, sözleşme ücreti, ikramiye ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar atandıkları kurumlarda kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir.

Maliye Başkanı kadrolarında bulunanlar kadrolarının kaldırıldığı tarihten itibaren 31.12.2006 tarihine kadar kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınmak suretiyle Maliye Bakanlığında başka bir kadroya atanırlar. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını almaya devam ederler ve bu süre içerisinde başka işlerde görevlendirilebilirler. Bunların eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar kurumlarında kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir.

Maliye başkanlıkları ve Bütçe Dairesi başkanlıklarına ait demirbaş, makine-teçhizat ve yazılımları, her türlü kayıt ve belgeleri 1.1.2006 tarihi itibarıyla nezdinde görev yapılan kamu idaresine Maliye Bakanlığınca belirlenecek usül ve esaslar çerçevesinde devredilir.

İç denetçi sayısı on ve üzerinde belirlenen kamu idareleri, 31.12.2006 tarihine kadar, tahsis edilen iç denetçi kadro sayılarının en fazla yarısına kadar atama yapabilir. Diğer kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarına 31.12.2006 tarihine kadar atama yapılamaz. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi bu sınırlamaya tâbi değildir.

 BAŞKAN - Madde üzerinde 6 adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin son bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"İç denetçi sayısı on ve üzerinde belirlenen kamu idareleri, 31.12.2006 tarihine kadar, tahsis edilen iç denetçi kadro sayılarının en fazla yarısına kadar atama yapılabilir. Diğer kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarına da 31.12.2006 tarihine kadar atama yapılır."

 

Feridun Ayvazoğlu

Ziya Yekgök

Kemal Sağ

 

Çorum

Adana

Adana

 

Hakkı Ülkü

 

Mustafa Gazalcı

 

İzmir

 

Denizli

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın geçici 1 inci maddesinde yer alan "Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler" ibaresinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

İrfan Gündüz

Hamit Taşcı

Recep Yıldırım

 

 

İstanbul

Ordu

Sakarya

 

Abdullah Erdem Cantimur

Nusret Bayraktar

Muharrem Eskiyapan

 

Kütahya

İstanbul

Kayseri

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Muhsin Koçyiğit

Süleyman Sarıbaş

Hüseyin Özcan

 

 

Diyarbakır

Malatya

Mersin

 

E. Safder Gaydalı

 

Muzaffer Kurtulmuşoğlu

 

Bitlis

 

Ankara

"Bütçe Dairesi Başkanları, Muhasebe Müdürü, Saymanlık Müdürü, Malmüdürü ile bunların yardımcıları bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına veya Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaksızın atanabilirler."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Bütçe Dairesi Başkanları, Muhasebe Müdürü, Saymanlık Müdürü, Malmüdürü ile bunların yardımcıları, bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına veya Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaksızın atanabilirler."

 

Mehmet Kartal

Tuncay Ercenk

R. Kerim Özkan

 

Van

Antalya

Burdur

 

M.Vedat Yücesan

Osman Özcan

Kemal Sağ

 

Eskişehir

Antalya

Adana

 

M. Ziya Yergök

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Harun Akın

 

Adana

Malatya

Zonguldak

 

 

Salih Gün

 

 

 

Kocaeli

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.23


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.40

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşiminin İkinci Oturumu açıyorum.

1014 sıra sayılı tasarının görüşmelere devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının geçici 1 inci maddesi üzerinde verilen önergelerin okunması işleminde kalmıştık.

Madde üzerinde 6 önerge verilmişti. Okuma işlemine başlandıktan sonra 1 önerge daha gelmiştir.

Şimdi, kalan 3 önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici madde 1'inin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Maliye Başkanı, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar bütçe, muhasebe ve diğer iş ve işlemlerini sonuçlandırmaya ve hesaplarını kapatmaya yönelik çalışmalarını nezdinde görev yaptıkları kamu idarelerinde 1.7.2006 tarihine kadar yürütürler."

                       

Mehmet Akif Hamzaçebi

Kemal Sağ

Harun Akın

 

 

Trabzon

Adana

Zonguldak

 

Halil Tiryaki

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Kırıkkale

 

Malatya

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

Gülseren Topuz

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

 

 

 

Ankara

İstanbul

Diyarbakır

 

 

Ünal Kacır

 

Alaettin Güven

 

 

İstanbul

 

Kütahya

 

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol ile Millî Emlak Genel Müdürlüklerinin Şube Müdürü kadrolarında bulunanlardan en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olanlar, sırasıyla Devlet Bütçe Uzmanı ve Devlet Malları Uzmanı kadrolarına herhangi bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar. Bunların müdürlük hizmetinde geçmiş olan süreleri, Devlet Bütçe ve Devlet Malları Uzmanlıklarında geçmiş sayılır ve bunlar aynı malî haklardan yararlanırlar.

2/1/2006 tarihi itibariyle Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğünün genel idare hizmetleri sınıfına dahil kadrolarında bulunan ve Devlet Bütçe Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlardan, 30/6/2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak ve usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecek yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olan en fazla 30 kişiden; Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı ve Şef kadrosunda bulunanlar bir yıl, diğerleri ise üç yıl sonunda yapılacak Devlet Bütçe Uzmanlığı yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar ve bu sınavda başarılı olanlar Devlet Bütçe Uzmanı kadrolarına atanırlar.

En az dört yıllık yüksek öğrenim veren yüksek öğretim kurumlarının istatistik bölümünden mezun olup, 2/1/2006 tarihinde Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünde memur kadrolarında görev yapan personelden en az 3 yıl hizmeti olan ve olumlu sicil alanlar, 15/1/2006 tarihi itibariyle başka bir işleme gerek kalmaksızın istatistikçi kadrolarına atanmış sayılırlar.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü teşkilatında Şube Müdürü, Muhasebe Müdürü, Malmüdürü, Saymanlık Müdürü ve Muhasebe Denetmeni kadrolarında bulunan ve Devlet Muhasebe Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlardan, 30/6/2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak ve usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecek yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olan en fazla 60 kişi Devlet Muhasebe Uzmanı kadrolarına atanırlar. Şube Müdürü kadrolarında bulunanlardan bu şekilde Devlet Muhasebe Uzmanı kadrolarına atananların kadro unvanları, atama tarihi itibariyle Devlet Muhasebe Uzmanı olarak değiştirilmiştir. Muhasebat Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş Şube Müdürü kadro unvanlarından 8 adedi dışındakiler 30/6/2006 tarihi itibariyle iptal edilmiş olup, bu sayının üzerindeki Şube Müdürleri Muhasebat Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş eşdeğer diğer kadrolara anılan tarihten önce atanır.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatında genel idare hizmetleri sınıfına dahil kadrolarında bulunan ve Devlet Malları Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlardan, 30/6/2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak ve usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecek yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olan en fazla 30 kişiden; şef ve uzman kadrolarında bulunanlar bir yıl, diğerleri ise üç yıl sonunda yapılacak Devlet Malları Uzmanlığı yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar ve bu sınavda başarılı olanlar Devlet Malları Uzmanı kadrolarına atanırlar.

190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümünde yer alan ve Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş olan Şube Müdürü kadro unvanlarından 5 adedi dışındakiler Devlet Bütçe Uzmanı, Milli Emlak Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş Şube Müdürü kadro unvanlarından 8 adedi dışındakiler Devlet Malları Uzmanı olarak değiştirilmiştir."

BAŞKAN - Son önergeyi okutup, işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Akif Hamzaçebi

Kemal Sağ

Feridun Ayvazoğlu

 

 

Trabzon

Adana

Çorum

 

Feramus Şahin

Gökhan Durgun

Ramazan Kerim Özkan

 

Tokat

Hatay

Burdur

 

 

İsmet Atalay

 

 

 

İstanbul

 

Geçici Madde 1.- Bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme Başkanlığında ihdas edilen Daire Başkanlığı kadrolarından ikisi (İçişleri ve Adalet Bakanlıklarında biri) ile Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı kadrolarına (Emniyet Genel Müdürlüğü hariç), Bütçe Daire Başkan ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunan personel arasından, idareler tarafından 01.01.2006 tarihi itibariyle atanırlar.

Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar bu Kanuna ekli (2) sayılı cetvelde ihdas edilen Müdür kadrolarına da atanabilirler.

Yukarıda belirtilen şekillerde ataması yapılamayan Bütçe Dairesi Başkanları ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcıları Maliye Bakanlığı personeli atama ve görevde yükselme esaslarının belirlendiği yönetmelikle öngörülen aynı hizmet gruplarındaki durumlarına uygun kadrolara 31.12.2006 tarihine kadar atanırlar. Bunlar bu süre içerisinde başka işlerde görevlendirilebilirler.

Maliye Başkanı, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, 31.12.2005 tarihi itibariyle görev yaptıkları kamu idarelerinin 2005 yılına ait bütçe, muhasebe ve diğer iş ve işlemlerini 01.03.2006 tarihine kadar sonuçlandırmakla da sorumludurlar.

Bütçe Dairesi Başkanlıklarında görev yapan Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunan personel dışındaki diğer Maliye Bakanlığı personeli bulundukları kadrolarıyla birlikte 1.1.2006 tarihi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın bulundukları ilin defterdarlığına devredilir. Ancak bunlar halen bulundukları kadrolarda kaldıkları sürece 31.12.2006 tarihine kadar nezdinde görev yaptıkları kamu idaresinin Strateji Geliştirme Başkanlığı veya Strateji Geliştirme Daire Başkanlığında görev yapmaya devam ederler. Bunlardan sınav sonucunda Mali Hizmetler Uzmanı kadrolarına atanacaklar ile halen nezdinde görev yaptıkları idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde bu idarelerin kadrolarına atanacaklar için Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaz.

Yukarıdaki hükümlere göre 31.12.2006 tarihine kadar Maliye Bakanlığı ve diğer kamu idarelerinin kadrolarına atanan personelin eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, sözleşme ücreti, ikramiye ile diğer mali hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar atandıkları kurumlarda kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir.

Maliye Başkanı kadrolarında bulunanlar kadrolarının kaldırıldığı tarihten itibaren 31.12.2006 tarihine kadar kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınmak suretiyle Maliye Bakanlığında başka bir kadroya atanırlar. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali haklarını almaya devam ederler ve bu süre içerisinde başka işlerde görevlendirilebilirler. Bunların eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar kurumlarında kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir.

Maliye Başkanlıkları ve Bütçe Dairesi Başkanlıklarına ait demirbaş, makine-teçhizat ve yazılımları, her türlü kayıt ve belgeleri 1.1.2006 tarihi itibarıyla nezdinde görev yapılan kamu idaresine Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde devredilir.

İç denetçi sayısı on ve üzerinde belirlenen kamu idareleri, 31.12.2006 tarihine kadar, tahsis edilen iç denetçi kadro sayılarının en fazla yarısına kadar atama yapabilir. Diğer kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarına 31.12.2006 tarihine kadar atama yapılamaz. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi bu sınırlamaya tabi değildir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5018 sayılı Kanunla getirilen yeni mali yönetim ve kontrol anlayışında malî iş ve işlemlerinin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması görevi kamu idarelerine devredilmektedir.

Yeni malî yönetim ve kontrol anlayışında nitelikli ve deneyimli personele her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.

Yıllardan beri kamu idarelerinin malî hizmetleri Bütçe Dairesi Başkanlıklarınca yürütülmektedir. Ancak, Bütçe Dairesi Başkanlıklarının kapatılması ve mali hizmetlerin bundan böyle kamu idarelerinin kendilerince yürütülecek olması dolayısıyla, kamu idarelerinin personelinin yanı sıra Bütçe Dairesi Başkanlıklarında görev yapan deneyimli personelin, sistemin yeni kurulması ve oluşturulmasında görevlendirilebilmeleri sağlanarak, yeni mali yönetim ve kontrol sisteminin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunacağım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.51


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 16.59

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1014 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının geçici 1 inci maddesi üzerinde Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarınca verilen önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Salih Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol ile Milli Emlak Genel Müdürlüklerinin Şube Müdürü kadrolarında bulunanlardan en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olanlar, sırasıyla Devlet Bütçe Uzmanı ve Devlet Malları Uzmanı kadrolarına herhangi bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar. Bunların müdürlük hizmetinde geçmiş olan süreleri, Devlet Bütçe ve Devlet Malları Uzmanlıklarında geçmiş sayılır ve bunlar aynı mali haklardan yararlanırlar.

2/1/2006 tarihi itibariyle Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün genel idare hizmetleri sınıfına dahil kadrolarında bulunan ve Devlet Bütçe Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlardan, 30/6/2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak ve usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecek yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olan en fazla 30 kişiden; Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı ve Şef kadrosunda bulunanlar bir yıl, diğerleri ise üç yıl sonunda yapılacak Devlet Bütçe Uzmanlığı yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar ve bu sınavda başarılı olanlar Devlet Bütçe Uzmanı kadrolarına atanırlar.

En az dört yıllık yüksek öğrenim veren yüksek öğretim kurumlarının istatistik bölümünden mezun olup, 2/1/2006 tarihinde Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünde memur kadrolarında görev yapan personelden en az üç yıl hizmeti olan ve olumlu sicil alanlar, 15/1/2006 tarihi itibariyle başka bir işleme gerek kalmaksızın istatistikçi kadrolarına atanmış sayılırlar.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü teşkilatında Şube Müdürü, Muhasebe Müdürü, Malmüdürü, Saymanlık Müdürü ve Muhasebe Denetmeni kadrolarında bulunan ve Devlet Muhasebe Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlardan, 30/6/2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak ve usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecek yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olan en fazla 60 kişi Devlet Muhasebe Uzmanı kadrolarına atanırlar. Şube Müdürü kadrolarında bulunanlardan bu şekilde Devlet Muhasebe Uzmanı kadrolarına atananların kadro unvanları, atama tarihi itibariyle Devlet Muhasebe Uzmanı olarak değiştirilmiştir. Muhasebat Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş Şube Müdürü kadro unvanlarından 8 adedi dışındakiler 30/6/2006 tarihi itibariyle iptal edilmiş olup, bu sayının üzerindeki Şube Müdürleri Muhasebat Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş eşdeğer diğer kadrolara anılan tarihten önce atanır.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatında genel idare hizmetleri sınıfına dahil kadrolarında bulunan ve Devlet Malları Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlardan, 30/6/2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak ve usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenecek yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olan en fazla 30 kişiden; şef ve uzman kadrolarında bulunanlar bir yıl, diğerleri ise üç yıl sonunda yapılacak Devlet Malları Uzmanlığı yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar ve bu sınavda başarılı olanlar Devlet Malları Uzmanı kadrolarına atanırlar.

190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümünde yer alan ve Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş olan Şube Müdürü kadro unvanlarından 5 adedi dışındakiler Devlet Bütçe Uzmanı, Milli Emlak Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş Şube Müdürü kadro unvanlarından 8 adedi dışındakiler Devlet Malları Uzmanı olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz çoğunluğumuz mevcut olmadığı için.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maliye Bakanlığı merkez teşkilatının 5018 sayılı Kanunun uygulanmasında ortaya çıkan yeni görev ve fonksiyonları yürütebilecek şekilde nitelikli kariyer uzman personelden oluşan bir yapıya kavuşturulması için gereken dönüşümün sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici madde 1'in birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Maliye Başkanı, Bütçe Daire Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar bütçe, muhasebe ve diğer iş ve işlemlerini sonuçlandırmaya ve hesaplarını kapatmaya yönelik çalışmalarını nezdinde görev yaptıkları kamu idarelerinde 1.7.2006 tarihine kadar yürütürler."

                                                        Kemal Sağ (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılmıyoruz efendim.

KEMAL SAĞ (Adana) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1014 sıra sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici madde 1'inin birinci fıkrasında, kamu idarelerinde Maliye Başkanı, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanların 2005 yılına ait bütçe, muhasebe ve diğer iş ve işlemlerini sonuçlandırmaya ve hesaplarını kapatmaya yönelik çalışmalarını 1.3.2006 tarihine kadar yürütmeleri öngörülmüştür.

Değişiklik önergesiyle, 1.3.2006 tarihi 1.7.2006 olarak değiştirilmiş ve fıkrada yer alan "2005 yılına ait" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

Değişiklik önergesi, 1.3.2006 tarihine kadar işlerin tamamlanmayabileceği varsayılarak ve kamu yönetiminde herhangi bir aksaklığa meydan vermemek amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Bütçe Dairesi Başkanları, Muhasebe Müdürü, Saymanlık Müdürü, Malmüdürü ile bunların yardımcıları, bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına veya Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına, idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaksızın atanabilirler."

                                                        Kemal Sağ (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, geçici 1 inci maddeyle ilgili olarak şimdi okutacağım Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş ve arkadaşlarının önergesi ile az önce okunan Adana Milletvekili Kemal Sağ ve arkadaşlarının önergesi aynı mahiyette olduğundan, işlemlerini ve oylamalarını birlikte yapacağım.

Şimdi, Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş ve arkadaşlarının önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Bütçe Dairesi Başkanları, Muhasebe Müdürü, Saymanlık Müdürü, Malmüdürü ile bunların yardımcıları bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına veya Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanı kadrolarına idarelerin ve kendilerinin talep etmeleri halinde Maliye Bakanlığının muvafakati aranmaksızın atanabilirler."

                                                        Süleyman Sarıbaş (Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon aynı mahiyetteki her iki önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet aynı mahiyetteki her iki önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçelerini okutuyorum:

Gerekçe: Mevcut taslağın geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası, Maliye çalışanları arasında ayırım yapar şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle eşitsizliği doğurmakta, dolayısıyla da teşkilat mensupları arasında huzursuzluğa yol açacağı düşünülmektedir.

Gerekçe:  Mevcut taslağın geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasına Muhasebe Müdürü, Saymanlık Müdürü, Malmüdürü ile bunların yardımcılarının ilave edilmesi uygun görülmüştür.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, her iki önergeyi birlikte oylayacağım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Tamam.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı her iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Karar yetersayısı vardır; önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinde yer alan "Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        İrfan Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı biriminin adının strateji geliştirme başkanlığı olarak değiştirilmesi amacıyla bu önerge hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"İç denetçi sayısı 10 ve üzerinde belirlenen kamu idareleri, 31.12.2006 tarihine kadar tahsis edilen iç denetçi kadro sayılarının en fazla yarısına kadar atama yapabilirler. Diğer kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarına da 31.12.2006 tarihine kadar atama yapılır."

                                                        Kemal Sağ (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu kanunla, 1.1.2006 tarihinde kurulacak Strateji Başkanlıkları, Strateji Geliştirme Daire Başkanlıkları ve bu görevleri yürütecek Müdürlükler ile Muhasebe Yetkilisi olarak ödeme yapılacak görevlilerin işlemleri aynı tarih itibariyle başlamış olacaktır.

Yukarıdaki tasarıdaki duruma göre, iç denetçi sayısı 10'dan az olan kurumlarda, 2006 yılı içinde atama yapılamayacağı için, bu kurumlarda 5018 sayılı Kanunla iç denetçilere verilen görevler yapılamayacaktır. Özellikle üniversitelerde iç denetçi sayısı 10'dan az olacağı için, malî işlemlerin denetim, inceleme, performans takibi işlemleri yapılamayacaktır.

İç denetçi sayısı 10'dan az olan kurumlarda, 5018 sayılı Kanun yürürlüğe gireceği halde iç denetim işlemlerinin yapılmaması, malî işlemlerin yürütülmesi zaafa uğrama, görevlerde ihmal, kasıt ve diğer aksamalara neden olabilecektir.

İç denetçi sayısına bakılmaksızın, bu kanuna tabi tüm kurumlarda iç denetçi atamalarının 2006 yılı başından itibaren başlatılmasına imkân verecek düzenlemenin yukarıdaki şekilde yapılması gerekir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekili arkadaşlarım, geçici madde 1'i kabul edilen önergeler istikametinde oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2'yi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - 16 ncı maddenin altıncı fıkrasına göre ihdas edilip kurumlara tahsis edilecek Malî Hizmetler Uzmanı unvanlı serbest kadro adedinin yarısını geçmemek üzere;

a) Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı veya Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı kurulan idarelerin,

1) Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında,

2) İdarî ve Malî İşler Dairesi başkanlıklarında,

3) Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi başkanlıklarında,

4) Strateji Geliştirme Daire başkanlıklarında,

5) İdarî ve Malî İşler Şube müdürlüklerinde,

6) Saymanlıklarında,

b) Geçici 1 inci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca devredilen personel dahil Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğünde ve Muhasebat Genel Müdürlüğünde,

Genel idare hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda sınav tarihi itibarıyla fiilen toplam en az üç yıl hizmeti bulunmuş ve 45 yaşını aşmamış ve Malî Hizmetler Uzman Yardımcılığı giriş sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim şartını taşıyanlar, 30.5.2006 tarihine kadar bir defaya mahsus olmak üzere Maliye Bakanlığınca Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına veya Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezine yaptırılacak yazılı sınav ve yerleştirme sonucuna göre Malî Hizmetler Uzmanı kadrolarına atanırlar.

Sınav komisyonunun oluşturulması, sınav konuları ile sınav ve yerleştirmeye ilişkin usül ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Geçici madde 2 üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; kamu malî yönetimi geçici 2 maddesi üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; tümünüzü saygıyla selamlıyorum. 

Tasarının sonuna doğru geldik.

Değerli arkadaşlar, bu yasa, 2003 yılında 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu olarak çıktı, 1.1.2005'te yürürlüğe girdi, 31.12. 2007'ye kadar geçiş dönemi belirtildi; ama, arkasından birçok madde değişikliği konuşuldu, görüşüldü. Bunun için, Avrupa Birliğiyle olan görüşmeler ileriye sürüldü. Bazı teknik gelişmelerden, gereksinimlerden bahsedilerek, Meclis yeniden çalışarak bu tasarıya yeni bir biçim veriyor.

Şimdi, bu geçici 2 nci maddede, kimi kadroların alınması için "ÖSYM veya millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezinde yaptırılacak -işte, bizim itirazımız burada- veya Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezinde yaptırılacak yazılı sınav ve yerleştirme sonucuna göre Malî Hizmetler Uzmanı kadrolarına atanırlar."

Değerli arkadaşlar, ÖSYM, üniversite öğrenci yerleştirme sınavlarını ve başka alanlardaki sınavları yıllardır başarıyla yapmaktadır. Bu konuda geniş bir deneyim kazanmıştır. Otuz yıldır da tarafsızlığı üzerine bir gölge düşmemiştir ve YÖK'e bağlı bir kurum olarak çalışmakta, başarıyla da sınavlarını yapmaktaydı. Bu yıl, biz, bunu, YÖK'ten koparabilmek için, önce, bütçesini Yüksek Öğretimden; YÖK'ten ayırdık. Yönetim olarak da ileride burayı etki altına alabilmek için, ÖSYM'yi, âdeta, yalnızlaştırdık. Şimdi, bu yasada, hazır böyle bir deneyim kazanmış, başarıyla sınav işlerini yürüten bir kurum varken veya Millî Eğitim Bakanlığına da bağlı sınavlar yapılması…

Değerli arkadaşlar, bakın, Millî Eğitim Bakanlığında ölçme ve değerlendirme, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünde yapılır. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, üniversiteler arasında yapılan sınavlar ve KPSS dışındaki sınavları yapar genellikle. Büyük miktarda paralar aktarılır bu sınavlardan dolayı; ama, bu kuruluş, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, 2003 yılından başlayarak aynen Talim Terbiye Kurulu gibi toplu kıyımların yapıldığı bir yer oldu. Elimde bir dosya var, bir çırpıda 66 kişi buradan alınıyor ve birçokları, yürütmeyi durdurtarak yeniden görevlerine dönüyor. Şimdi, böyle bir dairede; yani, toplu kıyımın yapıldığı bir dairede, birtakım gölgeli yöneticilerin getirildiği bir dairede, böyle önemli bir kadro yasasını, ÖSYM yerine Millî Eğitim Bakanlığına da yaptırabiliriz anlamı çıkıyor. Bir önergemiz de var, verilmiş. Biz, bu sınavın ÖSYM tarafından yapılmasını istiyoruz. O yüzden, bu önergemizin kabul edilmesini, yalnız bu maddede, geçici 2 nci maddede düzenlenen "veya Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılır" kısmının çıkarılmasını diliyoruz; çünkü, yoğurdu üflüyoruz, ağzımız yandı; mahkeme kararları var; o dairenin yansız bir sınav yapacağından kuşkuluyuz.

Hazır böyle bir yasa tasarısı var, sonuna da gelinmiş, bu geçici 2 nci maddenin önergemiz doğrultusunda düzeltilmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.

Şahısları adına Sayın Zeyid Aslan?..

Sayın Fatih Arıkan?..

Sayın Haluk Koç?..

Sayın Gazalcı?..

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Mehmet Eraslan?..

Sayın Eraslan, buyurun.

Süreniz 5 dakika.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2003 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşmış, Resmî Gazetede yayımlanmış bir kanun, iki yıl aradan sonra, 2005 yılında bazı maddeleri yürürlüğe girmiş, bazı maddeleri henüz yürürlüğe girmeden önce tekrar ele alınmış, Avrupa Birliği ilişkileri söz konusu edilerek yeniden bir düzenleme çalışması, yeniden bir yasama faaliyeti söz konusudur; fakat, Avrupa Birliği normları ve Avrupa Birliği sürecindeki uyumla hiçbir ilgisi, gerçekten hiçbir alakası olmayan bazı maddelerin kanun metninde yer aldığını müşahede ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, malî hizmetler uzmanı kadrolarına atanacakların nasıl atanacağını belirleyen Avrupa Birliği değil, Avrupa Birliği kriterleri ve Avrupa Birliği normları da değil; geçici 2 nci maddenin içerisine konulan "Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezi tarafından yapılacak olan sınavla belirlenir" ifadesinin Avrupa Birliği normları veya kriterleriyle ve o süreçle ve o süreçteki uyumsallıkla ne alakası var?! Bunu, ben, sizlerin takdirinize sunuyorum.

Bakın, az önce Sayın Gazalcı'nın da ifade ettiği gibi, ÖSYM Başkanlığının başarıyla, büyük bir tecrübeyle, deneyimle bugüne kadar tarafsız sınavlar yaptığını ve bu sınavlara hiçbir şaibenin karışmamış olması aşikâr iken, bunu onların sanki ellerinden alarak, bunun Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezine devredilmesinin doğru olmadığını, haklı uygulama olmadığını sizlerin huzurunda ifade etmek istiyorum.

Mademki ÖYSM Başkanlığı var ve ÖYSM Başkanlığı çeşitli noktada sınav yapma yetkisine tarafsız olarak sahip, o zaman, buralara atanacak olan, bütün kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olan personelin belirlenmesi noktasındaki sınavları, mutlaka, ÖYSM Başkanlığına bırakmalı ve bu görevi ona vermeliyiz diye düşünüyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Ne diyorsa, onu yazın!

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu kanunda ayrıca TMSF, TOKİ ve TRT gibi kuruluşlar, çok önemli kuruluşlar bütçe kapsamı dışına çıkarılmıştır.

Bakın, özellikle kamu kaynağı kullanan, bu milletten toplanan, aziz milletimizden toplanan vergilerle harcama yapan bu kuruluşlar, değerli arkadaşlar, bütçe kapsamı dışına çıkarıldığı için gerçek manada, ciddî manada denetlenemeyecektir. Halbuki, usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla mücadelede Parlamentonun denetimi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimi büyük bir önem arz etmektedir.

2006 yılında, sadece TOKİ'nin, 5 milyar YTL'lik bir yatırım yapacağı öngörülmüştür ve kamu harcaması yapmaktadır, aziz milletimizden toplanan paralarla, vergilerle harcama yapmaktadır ve yüksek manada, yüksek noktada harcama yapan kuruluşlardır. TRT gibi, TOKİ gibi ve TMSF gibi kuruluşlar, kamu harcamaları yapmaktadır. Kamu kaynağı kullanan bu kurumların bütçelerinin denetim dışına çıkarılması, kanunun felsefesine, ruhuna aykırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bu kuruluşların KİT Komisyonu tarafından denetleneceği söyleniyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Denetleniyor zaten.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Yani, Parlamentonun denetiminin üzerinde daha ciddî bir denetimi kabul ediyorsak, buna diyecek hiçbir şeyim yoktur; ama, şeffaflık adına, doğruları ve doğruluğu oluşturma adına yapılması gereken, az önce ifade ettiğim şeylerdir.

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Vekilim, KİT Komisyonunda denetleniyor.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu kanun tasarısı bitmek üzereyken, kanun tasarısı henüz yasama sürecini tamamlamamışken, bu konuların tekrar ele alınmasını ve tekrar, yeniden gözden geçirilmesini Yüce Heyetinize saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

AHMET YENİ (Samsun) - KİT Komisyonunca denetleniyor Sayın Vekilim, biz denetliyoruz.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Parlamento denetlesin.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Parlamento adına denetliyoruz.

AHMET YENİ (Samsun) - Parlamento seçti bizi.

BAŞKAN - Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra, aykırılık derecesine göre işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinde yer alan "Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

İrfan Gündüz

Hamit Taşcı

Recep Yıldırım

 

 

İstanbul

Ordu

Sakarya

 

Muharrem Eskiyapan

Nusret Bayraktar

Abdullah Erdem Cantimur

 

Kayseri

İstanbul

Kütahya

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının Geçici 2 nci maddesi (b) bendi ikinci fıkrasındaki "veya Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezine" ibaresinin çıkarılmasını dileriz.

Saygılarımla.

                       

Hakkı Ülkü

Mehmet Ziya Yergök

Mustafa Gazalcı

 

 

İzmir

Adana

Denizli

 

Yakup Kepenek

Feridun Ayvazoğlu

Yüksel Çorbacıoğlu

    

Ankara

Çorum

Artvin

 

 

Hüseyin Ekmekcioğlu

 

 

 

Antalya

 

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve 45 yaşını aşmamış" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

Gülseren Topuz

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

 

   

Ankara

İstanbul

Diyarbakır

 

Alaettin Güven

 

İbrahim Hakkı Birlik

 

Kütahya

 

Şırnak

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bu değişiklikle kamu idarelerinde malî hizmet uzmanlarınca yapılacak işlerin önemi nedeniyle idarelerde halen bu işleri yapan yetişmiş kişilerin yaş sınırı kıstasıyla değil, genel ve merkezî bir sınavla bilgi ve beceri kıstasıyla objektif olarak seçilebilmelerine imkân sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Tamam Başkanım.

…ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.28


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.37

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1014 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının Geçici 2 nci maddesi üzerinde verilen, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 2 nci maddesi (b) bendi ikinci paragrafındaki "veya Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezine" ibaresinin çıkarılmasını dileriz.

                                                        Mustafa Gazalcı (Denizli) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu ?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım Sayın Gazalcı?

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Konuşacağım.

BAŞKAN- Konuşacaksınız; buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli ) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Komisyon ve Hükümet, katılmadı; ama, ben sizin katılacağınıza inanıyorum.

Şimdi, bu kadroların alınmasında yapılacak sınavlarla ilgili bir düzenleme var burada. "ÖSYM veya Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezi tarafından yapılır" deniyor. Bizim önergemizde "Millî Eğitim Bakanlığı"nın çıkarılmasını, bu konuda uzmanlaşmış, deneyim sahibi, otuz yıldır sınavları gölgesiz yapan bu kurum tarafından yapılmasını istiyoruz. Çünkü, Millî Eğitim Bakanlığının bu dairesinde, demin de söyledim, toplu kıyımlar olmuştur, mahkeme kararıyla insanlar dönmüştür, uzman olmayan insanlar gelmiştir falan...

Şimdi, bu kadroların alımı için, ÖSYM tarafından yapılmasını arzu ediyoruz, önergemiz budur. Oylarınızı olumlu yönde kullanmanızı diliyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.

Sayın milletvekilleri, Komisyonunun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinde yer alan "Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        İrfan Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: "Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Başkanlığı" biriminin adının "Strateji Geliştirme Başkanlığı" olarak değiştirilmesi amacıyla bu önerge hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 2'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3'ü okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde kullanılan saymanlık otomasyon sistemi (say2000i) Maliye Bakanlığınca uygun görülen özel bütçeli idarelerde de kullanılır. Sistemin kurulum, işletim ve kullanımına ilişkin usül ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde sayman unvanına yapılmış atıflar muhasebe yetkilisine yapılmış sayılır.

2005 Malî Yılı bütçesine ilişkin kesin hesap kanun tasarısı ile 2005 Malî Yılı katma bütçeli idareler bütçesine ilişkin kesin hesap kanun tasarısı, 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununa göre hazırlanır.

BAŞKAN - Geçici madde 3 üzerinde şahısları adına Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan, Samsun Milletvekili Haluk Koç söz istemişlerdir.

Sayın Koç?..

HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

Gülseren Topuz

İbrahim Hakkı Birlik

 

 

Ankara

İstanbul

Şırnak

 

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

 

Alaettin Güven

 

Diyarbakır

 

Kütahya

"İlgili mevzuatında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar, mevzuatta katma bütçeli idarelere yapılan atıflar, katma bütçeli idare iken 5018 sayılı Kanunla özel bütçeli idareler kapsamına alınan kamu idareleri bakımından, ilgisine göre bu idarelere yapılmış sayılır. Bu fıkranın uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve gerektiğinde düzenleme yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Çeşitli kanun, kanun hükmünde kararname ve diğer mevzuatta "katma bütçeli idare" ifadesi geçmektedir. 5018 sayılı Kanunla mevcut katma bütçeli idarelerden bazıları genel bütçe kapsamına alınmış, bazıları da özel bütçeli idare olarak tanımlanarak sınıflandırılmış bulunmaktadır. Daha önce katma bütçeli idare iken genel bütçe kapsamına alınan idarelerin tüzelkişilikleri kaldırılarak devlet tüzelkişiliği kapsamına alınmaları nedeniyle genel bütçeli idareler için öngörülen düzenlemelere tabi olacaklardır. Ancak, ilgili mevzuatında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar, katma bütçeli idare iken 5018 sayılı Kanunla özel bütçeli idare olarak tanımlanan kamu idarelerine katma bütçeli idare sıfatıyla mevzuatta yapılan düzenlemelerin bu idareler için aynen geçerli olması sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3'ü kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 18. - Bu Kanunun;

a) 9 uncu ve 12 nci maddeleri; 14 üncü maddesinin (a) ve (e) fıkraları; 10 uncu maddesinin (a) fıkrasının (19), (20), (23) ve (24) numaralı bentleri; 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendi, (d) fıkrasının (2) numaralı bendi, (e) fıkrasının (3) numaralı bendi ile (f) fıkrası; 16 ncı maddesinin son fıkrası dışındaki hükümleri; geçici 1 inci ve geçici 2 nci maddeleri yayımı tarihinde,

b) 14 üncü maddesinin (b) ve (c) bentleri 26.12.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

c) 13 üncü maddesinin (e) fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentleri yayımını izleyen aybaşında,

d) 16 ncı maddesinin son fıkrası, Maliye Başkanı kadroları için 1.3.2006, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadroları için 31.12.2006 tarihinde,

e) Diğer hükümleri 1.1.2006 tarihinde,

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde şahısları adına, Tokat Milletvekili Zeyid Aslan?.. Yok.

Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan?.. Yok.

Samsun Milletvekili Haluk Koç?..

HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

Gülseren Topuz

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

 

 

Ankara

İstanbul

Diyarbakır

 

Ayhan Sefer Üstün

 

Recep Yıldırım

 

Sakarya

 

Sakarya

"Madde 18.- Bu kanunun;

a) 9 uncu ve 12 nci maddeleri; 10 uncu maddesinin (a) fıkrasının (19), (20), (23) ve (24) numaralı bentleri; 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendi, (d) fıkrasının (2) numaralı bendi, (e) fıkrasının (2) numaralı bendi ile (f) fıkrası; 14 üncü maddesinin (a) ve (e) fıkraları; 16 ncı maddesinin son fıkrası dışındaki hükümleri; geçici 1 inci ve geçici 2 nci maddeleri yayımı tarihinde,

b) 14 üncü maddesinin (b) ve (c) bentleri 26.12.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

c) 13 üncü maddesinin (e) fıkrasının (1) numaralı bendi yayımını izleyen aybaşında,

d) 16 ncı maddesinin son fıkrası, Maliye Başkanı kadroları için 1.3.2006, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadroları için 31.12.2006 tarihinde,

e) 5 inci maddesiyle değiştirilen 5018 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları 1.1.2007 tarihinde,

f) Diğer hükümleri 1.1.2006 tarihinde,

yürürlüğe girer."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Önergelerle kanun tasarısının maddelerinde yapılan değişikliklerin yürürlük durumlarının yeniden düzenlenmesi sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre, Hükümetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının 11, 13 ve 15 inci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin bir talebi vardır. Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.

Danışma Kurulunun, Hükümetin görüşülmekte olan kanun tasarısının 11, 13 ve 15 inci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkındaki görüşünü okutacağım.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.49


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 18.03

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

1014 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Hükümetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının 11, 13, 15 ve geçici madde 1'in yeniden görüşülmesine ilişkin, İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre bir talebi vardır. Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.

Danışma Kurulunun, Hükümetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının 11, 13, 15 ve geçici 1 inci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:

Danışma Kurulu Görüşü

No:174                                                          30.11.2005

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının, Genel Kurulca kabul edilen 11, 13, 15 ve geçici 1 inci maddelerinin yeniden görüşülmesine dair Hükümetin talebi; İçtüzüğün 89 uncu maddesi uyarınca Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

                                                                   Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

Salih Kapusuz Ali Topuz       Ömer Abuşoğlu

AK Parti Grubu Başkanvekili CHP Grubu Başkanvekili Anavatan Partisi Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun görüşü bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi, Hükümetin talebini okutup oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 11, 13, 15 ve geçici 1 inci maddelerinin, tasarıda yapılan değişiklikler nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 89 uncu maddesi gereğince, yeniden görüşülmesini arz ve teklif ederim.

                                                        Mehmet Vecdi Gönül

                                                        Millî Savunma Bakanı

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Hükümetin talebini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bu durumda, tasarının 11, 13, 15 ve geçici 1 inci maddelerini yeniden müzakereye açacağım.

11 inci maddeyi müzakereye açıyorum.

11 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1014 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesiyle 5018 sayılı Kanuna eklenen ek 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

Gülseren Topuz

 

 

Ankara

Diyarbakır

İstanbul

 

Alaettin Güven

 

Ünal Kacır

 

Kütahya

 

İstanbul

"Ek Madde 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay'ın muhasebe hizmetleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Cumhurbaşkanlığı muhasebe hizmetleri ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri tarafından atanan muhasebe yetkilileri tarafından yerine getirilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Cumhurbaşkanının kendi muhasebe yetkilisini atamasına imkân sağlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi müzakereye açıyorum.

13 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014  sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (g) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

Gülseren Topuz

 

 

Ankara

Diyarbakır

İstanbul

 

Alaettin Güven

 

Ünal Kacır

 

Kütahya

 

İstanbul

g) 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "genel ve katma bütçeli kuruluşlarda maliye memurunun, diğerlerinde ise" ibaresi "ve" şeklinde değiştirilmiş ve geçici 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasının sonuna "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendinde yer alan parasal limit, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının Türkiye karasuları ile uluslararası sular dahilinde petrol ve doğalgaz arama, sondaj, üretim ve taşıma faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde uygulanmaz" cümlesi eklenmiştir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının denizlerde yürüttüğü petrol ve doğalgaz arama, sondaj, üretim ve taşıma faaliyetleri giderek artan ölçüde önem kazanmaktadır. Yüksek potansiyel beklentisi olan; ancak,  daha pahalı ve riskli olan bu çalışmalar için, günümüzde, ülkemize gelecek sismik gemi ve sondaj yapacak platform/gemi bulmakta büyük zorluklar yaşanmaktadır. Bunun ana sebebi; Kamu İhale Kanununun getirmiş olduğu zorunluluklar (süre, Türkçe mevzuat ve işin gerektirdiği esneklikleri içermemesi vb.), artan petrol fiyatları neticesinde rekabetçi ortamda bu hizmetlere dünyada uzun süreli ve çok fazla talep olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu faaliyetlerin 4734 sayılı Kanuna göre yürütülmesi, rekabetçi ihale yapılmasını engellemekte (uluslararası şirketler ihaleye katılma şartları nedeniyle teklif vermekte isteksiz kalmak), süre olarak işlerin uzamasına neden olmaktadır. Ülkemizin artan petrol ve doğalgaz faturasının, öncelikle, ülkemiz kaynaklarından karşılanarak kısmen düşürülmesi amacıyla, TPAO'nun sadece denizlerde yapacağı çalışmalar için bu değişiklik önemli bir esneklik getirebilecektir. Petrol arama ve üretim sektöründe tedarik usulleri ve piyasa dinamikleri, havayolu sektöründe olduğu gibi, diğer sektörlerden oldukça farklıdır. Sektörler ihale yasası çıkıncaya kadar olan sürede bu zorlukları aşabilmek için böyle bir değişiklik önerilmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi müzakereye açıyorum.

Söz talebi?.. Yok.

1 önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin (b) bendinde belirtilen ekli (1) sayılı cetvele "24) Devlet Personel Başkanlığı" ibaresinin eklenmesini, ekli (2) sayılı cetvelde yer alan "1) Devlet Personel Başkanlığı" ibaresinin çıkarılmasını ve müteakip sıra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

Gülseren Topuz

 

 

Ankara

Diyarbakır

İstanbul

 

Alaettin Güven

 

Ünal Kacır

 

Kütahya

 

İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Devlet Personel Başkanlığının hizmet alanının gerektirdiği özel bilgi gereği Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetlere İlişkin Müdürlük yerine Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Daire Başkanlığının kurulması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1'i müzakereye açıyorum.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Salih Kapusuz

Ayhan Sefer Üstün

Şükrü Önder

 

 

Ankara

Sakarya

Yalova

 

Abdurrahman Anik

 

Hamza Albayrak

 

Bingöl

 

Amasya

 

"Bu Kanunla kurulan Strateji Geliştirme Başkanlığında ihdas edilen Daire Başkanlığı kadrolarından ikisi (İçişleri ve Adalet Bakanlıklarından biri) ile Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı kadrolarına (Emniyet Genel Müdürlüğü hariç), Bütçe Dairesi Başkan ve Bütçe Dairesi Başkanı Yardımcısı kadrolarında bulunan personel arasından, idareler tarafından 01.01.2006 tarihi itibariyle atanırlar. Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar bu Kanuna ekli (2) sayılı cetvelle ihdas edilen Müdür kadrolarına da atanabilirler.

Yukarıda belirtilen şekillerde ataması yapılamayan Bütçe Dairesi Başkanları ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcıları Maliye Bakanlığı personeli atama ve görevde yükselme esaslarının belirlendiği yönetmelikle öngörülen aynı hizmet gruplarındaki durumlarına uygun kadrolara 31.12.2006 tarihine kadar atanırlar. Bunlar bu süre içerisinde başka işlerde görevlendirilebilirler.

Maliye Başkanı, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, 31.12.2005 tarihi itibariyle görev yaptıkları kamu idarelerinin 2005 yılına ait bütçe, muhasebe ve diğer iş ve işlemlerini 01.03.2006 tarihine kadar sonuçlandırmakla da sorumludurlar.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5018 sayılı Kanunla getirilen yeni malî yönetim ve kontrol anlayışında, malî iş ve işlemlerinin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması görevi kamu idarelerine devredilmektedir.

Yeni malî yönetim ve kontrol anlayışında nitelikli ve deneyimli personele her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.

Yıllardan beri kamu idarelerinin malî hizmetleri bütçe dairesi başkanlıklarınca yürütülmektedir; ancak, bütçe dairesi başkanlıklarının kapatılması ve malî hizmetlerin bundan böyle kamu idarelerinin kendilerince yürütülecek olması dolayısıyla, kamu idarelerinin personelinin yanı sıra, bütçe dairesi başkanlıklarında görev yapan  deneyimli personelin, sistemin yeni kurulması ve oluşturulmasında görevlendirilmeleri sağlanarak, yeni malî yönetim ve kontrol sisteminin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümünün oylamasından önce, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre iki arkadaşımıza söz vereceğim; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ve Adana Milletvekili Kemal Sağ.

Aleyhte, Sayın Kandoğan, buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre söz almış bulunuyorum.

2003 yılında görüştüğümüz ve kanunlaştırdığımız Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda değişiklik yapan bir kanun tasarısının sonuna geldik.

Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasası, muhtevası itibariyle Meclisin tasvibine mazhar olmuş, hakikaten son derece önemli bir kanun ve bu kanunla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkinliğinin, Sayıştayın etkinliğinin, kamuda malî birliğin sağlandığını büyük bir memnuniyetle gördük ve yine, bu kanunla, saydamlığın, şeffaflığın daha net bir şekilde ortaya çıkacağını biliyoruz ve yine, bu kanunla, yerindelik denetiminin yapılacak olması da, Türk hukuk sistemi içerisinde ilk defa hayata geçen bir uygulama. Bugüne kadar yapılan bütün denetlemeler, sadece hukukî denetleme olarak kalmaktaydı; ancak, bundan sonra yapılacak olan denetlemelerde, o hizmetin yapılmasının yerinde olup olmadığı da, artık, bundan sonra rahatlıkla denetlenebilecek.

Ancak, bu kanun daha yürürlüğe girmeden, hayata geçmeden, tam 9 maddesinin tamamen, 27 maddesinin kısmen değiştirilmesinin de çok anlaşılır bir tarafı yok. Hep şunu söylüyorduk; kanunlar çıkarılırken lütfen acele edilmesin, üzerinde yeterince bir tartışma ortamı ortaya konulsun, ondan sonra bunlar kanunlaşsın. İşte bu söylediğimiz, bu kanun tasarısı değişikliğiyle, bir kez daha Meclisin gündeminde.

Bütün bunlara rağmen, bütün bu aceleciliğe rağmen, yapılan değişikliklerin de, büyük çoğunluğunun doğru olduğu inancı ve kanaatindeyim. Ancak, böyle bir kanun tasarısının içerisine, sebebinin ne olduğunu anlayamadığımız ve bu kanunla ilgili olmayan birçok hükmün yerleştirilmiş olmasını da, büyük bir üzüntüyle görüyoruz. Şimdi, bu kanun tasarısının içerisine, APK'ların değiştirilmesiyle ilgili bir maddenin niçin yerleştirildiğini öğrenemedik. Buradan, bu konularla ilgili,  muhalefet milletvekilleri çok eleştirilerde bulundular. Bu kanun tasarısının içerisine bu maddelerin niçin yerleştirildiğini, bunların faydasının ne olacağını, buradan, ben de sordum, diğer muhalefet milletvekilleri de sordu; ancak, hiçbir Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili veya ilgili bakan, buraya gelip, bu değişiklikleri niçin yaptıkları yolunda, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve milletimize, doyurucu bir açıklamada bulunmadı. Maddeler üzerinde, bir milletvekili dışında, İktidar Partisinin bir milletvekili dışında hiçbir milletvekili bu kürsüye gelip, bu kanunla ilgili yapılmak istenen nedir, elde edilmek istenen nedir, bununla neler yapılmak isteniyor şeklinde bir görüş ifadesinde bulunmadılar. Ancak, bunun yanında da onlarca önerge buraya geldi, kısaca gerekçeleri okunarak, buradan bunlar kanunlaşarak sizlerin huzuruna geldi.

Değerli milletvekilleri, TOKİ'yle, TRT'yle, TMSF'yle ilgili çok iddialar ortaya atıldı. Ben, Sayın Mehmet Ali Şahin buradayken, TOKİ'yle ilgili çok ciddî sorular sordum. Bu kanun tasarısının burada görüşülmesi tamamlanmadan, Sayın Mehmet Ali Şahin veya ilgili bakan, bizim söylediklerimizle ilgili bizleri tatmin edecek açıklamaları gelsinler, burada yapsınlar istiyorduk; ancak, bununla ilgili, yine hiçbir açıklama yapılmadı.

Yine, yapılacak olan imtihanda, malî hizmetler uzman yardımcılığı giriş sınavının niçin Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme ve Değerlendirme Merkezi tarafından yapılmasının bu kanun tasarısı içerisine yerleştirilmesi hususu da boşlukta kaldı. Bununla ilgili önerge verildi, önergeyle ilgili, milletvekilimiz gelip burada konuştu; ancak, bununla ilgili, yine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan veya komisyondan veya hükümetten bu konuyla ilgili yine bir açıklama gelmedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Niçin bu kanunun içerisine, 5018'le ciddî manada ilgisi ve alakası olmayan bir hükmün bu kanun içerisine niçin yerleştirildiği yine açıklanamadı.

Değerli milletvekilleri, yine, bu kanun tasarısı içerisinde malî hükümlerle ilgili bölümler vardı. Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmesine rağmen, yine, Genel Kurulda verilen önergelerle birçok husus değiştirildi. Bununla ilgili, Türkiye'nin değişik yerlerinden sizlere de ulaştılar. Orada çalışan görevlilerimiz, kamu personeli, yapılan uygulamanın yanlış ve haksız olduğuna dair, sizlere ve bizlere fakslar çektiler; ancak, bununla ilgili de, niçin bu uygulamaların yapıldığı hususu, yine bu kürsüden dile getirilip ne kamuoyu tatmin edildi ne de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan milletvekilleri tatmin edildi ve yine geçen konuşmamda söyledim; İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında, alım ve satımlarda, elde tutulan senetlerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, oyunuzun rengini belirtmek üzere ben size söz verdim. Son defa olarak uzatıyorum; mikrofon sesinizi kestiğinde uzatmayacağım.

Buyurun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, çok önemli… Bir yıldan az süreyle elde tutulan menkul kıymetler elden çıkarıldığında, yüzde 15 kazanç vergisi getiriliyor. Bu uygulama, dünyanın değişik ülkelerinde, gelişmekte olan ülkelerde uygulanmış; ancak, o ülkelerden ciddî manada para çıkışları olmuştur. Cari açığın, geriye doğru gidildiğinde, bir yıl içerisinde 21,2 milyar dolar olduğu ve sıcakparanın bir şekilde yurt dışına çıkması halinde ciddî manada kırılganlığın olduğu bir ekonomide bu bir yıllık sürenin yanlış olduğunu ifade ettim. Daha önceki kanunda, bu, iki yıldı; bu kanun değişikliğiyle bir yıla indirildi. Ancak, burada altını çizmek istiyorum; bu bir yıllık sürenin de çok uzun olduğu şeklinde kamuoyunda yaygın bir kanaat vardır. Kanunun tümünün hazırlanmasının milletimiz ve memleketimizin menfaatı olduğu inancındayım. Ancak, demin de söylemiş olduğum nedenler dolayısıyla, bu kanunun, bu nedenlerle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Oyumun renginin, bu söylediğim gerekçelerden dolayı, bu kanun içerisinde yer almayan hususların bu kanun içerisinde derç edilmiş olmasından dolayı aleyhinde olduğunu ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk defa, bir kanunla ilgili son sözü söylemek üzere kürsüye çıkmış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yasa, aslında, çok önemli bir yasa. Maliye Bakanlığı, daha önce Gelir Teşkilatı Yasasını değiştirdi, şimdi de Malî Kontrol Yasasını değiştiriyor. Türkiye'de önemli şeyler oluyor; doğrudur; ama, değerli arkadaşlar, biz bu kürsüden daha önce demiştik ki, bu yasalar yanlış çıkarılıyor. Bu yasalarla ilgili olarak muhalefetin sözlerine lütfen kulak verin dedik; ama, biz ne dersek siz aksini yapmayı hüner saydınız.

Ben, bu yıl -ilk defa bu dönem vekil oldum- çok iyi hatırlıyorum, ilk grup toplantımızda Sayın Genel Başkanımız bize şu talimatı verdi, dedi ki: "Yepyeni bir döneme geçiyoruz ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak yapıcı muhalefet yapacağız." Biz, üç yıldan beri, şu Yüce Mecliste hep yapıcı olmaya gayret gösterdik; ama, genel olarak, sizler, bizim bu yapıcılığımızı hiçbir zaman dikkate almadınız.

Değerli arkadaşlar, başka şeyler söyleyeceğim; ama, önce, bir örnekle sözüme devam etmek istiyorum. Şimdi, size, burada, iki tane önerge gösteriyorum. Şu önerge Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz geçici 1'le ilgili bir önergedir. Yasa görüşüldü ve tamamlandı. Ne oldu; tekrar dört madde hakkında yeniden görüşme talebinde bulundunuz ve bunlardan bir tanesi de geçici 1 inci madde.

Değerli arkadaşlar, şimdi, az önce yeniden görüşme babında getirmiş olduğunuz önergeye baktım; metin aynı, gerekçe harfiyen aynı; isterseniz okuyayım. Peki, değerli arkadaşlar, madem bu doğruydu da, az önce, burada, sırf Cumhuriyet Halk Partisi verdi diye bunu reddetmek ne anlama gelir?! Peki, şimdi, şu anda bunu kabul etmek ne anlama gelir?!

Değerli arkadaşlar, sizleri hep uyarıyoruz. Örnek mi istiyorsunuz... Bakın, biz, iki yıl önce burada bu yasanın eksilerini söylemeye çalıştık; ama, siz dinlemediniz ve ne yazık ki, ilk defa, cumhuriyet tarihinde belki ilk defa -emin değilim ama- bir yasa uygulanmadan değişikliğe uğradı ve bunu, sizin iktidarınız yaptı değerli AKP'li arkadaşlarım. Yazık değil mi?!. Lütfen, bu konulara, hiç olmazsa bundan böyle dikkat gösterin ki, muhalefet partisi olarak ortaya koyduğumuz düşüncelerimizi, fikirlerimizi lütfen dikkate alın değerli arkadaşlar. Bir söz vardır; bozuk bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterir. Lütfen, buna dikkat etmenizi diliyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sizinki de öyle olmuş!..

KEMAL SAĞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben, sözlerimi uzatmayacağım; uzun sözü pek sevmem. Bu yasa, belki, içerisinde şu anda iyi hükümler içermiş olabilir; ama, az önce Sayın Kandoğan'ın da değindiği gibi, maalesef, bu yasa içerisinde bizim de içimize sinmeyen birçok hüküm yer almıştır. Bu nedenle... Bu yasada en son yaptığınız bu geçici 1 inci maddedeki değişiklikle, Maliye Bakanlığının bunca yıldan beri hizmetler veren değerli personelinin haksızlığa uğramasını önlemiş oldunuz. Ben, burada, maliye teşkilatının personeli adına, teşekkür ediyorum; ama, size her gün teşekkür etsek daha iyi olmaz mıydı arkadaşlar?! Yalnız, böyle olması mı gerekirdi?!

Sözlerimi tamamlarken, bu düşüncelerle, Grubumuzun, bu yasaya ilişkin görüşünün ret olacağını söylüyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sağ.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 222

Kabul                    : 189

Ret                        :  32

Çekimser                        : 1 (x)

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 5 inci sırada yer alan, Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

5.- Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1055) (S. Sayısı: 1010) (xx)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 1010 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

                          

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(xx) 1010 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

TEHLİKELİ MALLARIN KARAYOLU İLE ULUSLARARASI TAŞIMACILIĞINA İLİŞKİN AVRUPA ANLAŞMASINA KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1.- Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu bünyesinde hazırlanan ve 30 Eylül 1957 tarihinde Cenevre'de imzalanan "Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması"na katılmamız uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 193

Kabul                     : 191

Ret                         :    1

Çekimser                :    1 (x)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 6 ncı sırada yer alan Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009) (xx)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 1009 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

                             

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(xx) 1009 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu, AK Parti Grubu adına Van Milletvekili Hacı Biner, Anavatan Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı; şahısları adına, Berhan Şimşek, Mustafa Ataş, İbrahim Hakkı Birlik, Ümmet Kandoğan, Mehmet Eraslan.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekcioğlu'nda.

Buyurun Sayın Ekmekcioğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarının genel gerekçesinde şöyle denilmektedir: "Eğitimin verimlilikte artış yaparak ekonomik büyümeye katkı sağladığı herkes tarafından kabul edilebilen bir gerçektir. Ülkemizde 8 yıllık zorunlu ilköğretime geçilmesinden sonra, ortaöğretimin bir sistem bütünlüğü içerisinde meslekî ve teknik eğitim ağırlıklı olarak yeniden yapılandırılmasının önemi daha da artmıştır. Bu kanun tasarısı, meslekî ve tekniköğretim, okul ve kurumlarının eğitim, öğretim ve yönetim hizmetlerinin tek elden yürütülmesi, mevcut kaynakların daha etkili ve daha verimli kullanılması, uygulamada birlik ve bütünlük sağlanması için hazırlanmıştır."

Tasarıdaki bu gerekçe, kabul gören bir gerekçedir; ama, Türk millî eğitiminde verimlilikte yeterli bir artış yapıldığını söylemek çok güçtür. Bu bağlamda, eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durumu değerlendirmek ve irdelemekte yarar vardır diye düşünüyorum. Dünyanın pek çok ülkesinde eğitim, tüm insanlar için bir hak olarak kabul edilmektedir. Devlet, tüm yurttaşlarına ayırım gözetmeksizin eşit ve parasız olarak eğitim olanağı sağlamak zorundadır. İnsan gelişiminin tüm yönleriyle olanaklı kılınması için eğitimin birincil amaç olarak algılanması gerekir. Yasalarla tanınmış olsun ya da olmasın, tüm insanların sahip olduğu eğitim hakkı, pratikte bireylere bu hak tanınmadığı zaman ve bireyler bu hakların farkında olmadığı zaman ortadan kalkmaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkes için temel bir insanlık hakkı olarak kabul edilen eğitim hakkı, bugünün Türkiye'sinde sadece ekonomik gücü olanların yararlanabildiği bir fırsat haline gelmiştir. Peki, işçi çocukları, memur çocukları, köylü çocukları ne yapacaklar? Onların iyi bir öğrenim görme hakları yok mudur? Bu sorunlar, fakir fukara, garip gureba edebiyatı yapılarak çözülmüyor. Eğitimin bir insan hakkı olduğu gerekçesinden hareketle, herkese eşit ve parasız eğitim verilmelidir.

Öğrenciyi müşteri, okulu da işletme olarak gören bir anlayış hızla meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. AKP Hükümeti, eğitimde özelleştirmeyi savunarak, eğitimdeki fırsat eşitliğine ters düşmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı, kendisine bağlı okullara gereken önemi gösteremezken, bütçeden yeterli payı ayıramazken, derslik ve öğretim açıklarını kapatamazken, özel eğitim kurumlarına bu kadar kolaylık göstermenin anlamı nedir?

AHMET YENİ (Samsun) - Özelleştirmeden korkmayın.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Biz eğitim öğretim işini yapamıyoruz. Buyurun siz mi yapın denilmektedir?

AHMET YENİ (Samsun) - Korkmayın özelleştirmeden.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Şunu herkes bilsin ki, özel sektörde kâr amaçtır Sayın Vekilim.

AHMET YENİ (Samsun) - Özel sektörden korkmayın.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Evet, kâr amaçtır. Kâr yoksa bu iş yapılmaz.

AHMET YENİ (Samsun) - Açalım özel sektörün önünü.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Eğitim, bu kadar dar kalıplara sığmayacak kadar büyük bir görevdir. Ülkemizde, 8 325 okulda ikili, 17 636 okulda birleştirilmiş sınıflarda eğitim verilmektedir. Bu rakamlar yaklaşık 7 500 000 öğrencinin bu okullarda ve olumsuz koşullar altında eğitimini sürdürmeye çalıştığını göstermektedir. Nitelikli eğitimin önünde ciddî bir engel olarak duran ikili eğitim sorunu çözülmeden, ikili eğitim yapan okullarda yaşanan sıkıntıların artması kaçınılmazdır. Bu sıkıntıların aşılmasının tek yolu okul ve derslik açıklarının kapatılması ve tüm eğitim kademelerinde tekli eğitime geçilmesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; okullaşma oranında da büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. AKP Hükümeti iktidarda olduğu dönemde ilk ve ortaöğrenimde okullaşma oranı düşürülmüştür. AKP'nin iktidara geldiği 2002-2003 öğretim yılında ilköğretimde okullaşma oranı 94,4 iken, bu oran 2004-2005 öğretim yılında 93,3'e gerilemiştir. AKP iktidarında, Anayasada yer alan eğitim haklarından 740 000 ilköğretim çağındaki çocuk yararlanamamaktadır. Ortaöğrenimde okullaşma oranı yüzde 72'den yüzde 60,8'e gerilemiştir. 2005 yılı itibariyle, çağ nüfusu içinde olmasına karşın, 6 000 000 çocuk ve gencimiz eğitim hizmetinden yararlanamamaktadır. Bu veriler de göstermektedir ki, üç yıllık AKP iktidarında okullaşma oranı düşmüştür.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yanlış, yanlış bunlar...

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Çok önemli ve ülke olarak sarılmamız gereken eğitim ve öğretim konusu bu dönemlerde ilerleme sağlayamamıştır.

Gerçekler bunlardır sayın arkadaşım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bunlar yanlış, yanlış...

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Bakanımız cevaplayacaklar.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Bunun önemini Cumhuriyet Halk Partisi olarak biliyoruz ve AB'ye üye olma sürecine girdiğimiz bu dönemde okullaşma oranının bir an önce artırılması gerektiğinin altını önemle çizmek istiyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Cumhuriyet tarihinde en fazla derslik yapılan dönemdir.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Oraya da geliyoruz, oraya da geliyoruz.

Kalabalık sınıflar, Türkiye'de eğitim hizmetinin yaşadığı temel sorunların başında gelmektedir.

Pek çok Avrupa ülkesinde sınıf mevcutları 24 iken, ülkemizde hâlâ 60 kişilik sınıflarda eğitim verilmektedir. Almanya'da ve Yunanistan'da 24, İspanya'da 26, İtalya ve Portekiz'de 22 kişilik sınıf mevcutları varken, Türkiye'de, hâlâ 50-60 kişilik sınıflarda eğitim verilmektedir. Kalabalık sınıflarda eğitim, öğrenciler kadar öğretmenlerimizi de olumsuz etkilemekte, verilen eğitim hizmetinin niteliğini düşürmektedir. Nitelikli eğitim için, sınıf mevcutları 60 öğrenciden 20'li sayılara düşürülmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda yakacak yardımıyla ilgili yeni bir düzenleme de yoktur. Yüzbinlerce eğitim emekçisi, Türkiye'nin dört bir yanında en zor eğitim koşullarında görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Eğitim emekçilerinin çalıştığı kimi illerde kış ayları iki üç ay sürerken, kimi illerimizde dokuz on ay boyunca ağır kış koşullarında çalışan eğitim emekçilerine yakacak yardımı ödenmelidir. Örneğin, Erzurum, Van, Batman, Ağrı, Kars, Hakkâri gibi illerimizde bir eğitim emekçisinin yıllık ortalama gelirinin yüzde 20'si yakacak harcamalarına gitmektedir.

Türkiye'de öğretmenler ciddî ekonomik ve sosyal sorunlarla yaşamaya çalışmaktadırlar. Öğretmenlerin seyyar satıcılık yapması artık olağan bir durum haline gelmiştir. AKP Hükümetinin her yıl daha da azaltarak yaptığı sefalet zamları, eğitim emekçilerinin yaşadığı yoksulluğu azaltmamaktadır. Türkiye'de dört kişilik bir ailenin temel gıda harcamalarının yanı sıra, kira, ulaşım, yakacak, elektrik, su, haberleşme, giyim, eğitim, sağlık, iletişim, kültür gibi temel ihtiyaçlar için yapması gereken toplam harcama tutarı ekim 2005 itibariyle 1 800 000 YTL'nin üzerindedir. Yoksulluk sınırı olarak tanımlanan bu tutar, insan onurunun gerektirdiği yaşama düzeyini karşılayacak asgarî tutar olarak kabul edilmektedir. Bugün ortalama öğretmen maaşı 803 000 YTL'dir. Yoksulluk sınırının 1 800 000 YTL'yi, açlık sınırınınsa 715 000 YTL'yi aştığı bir ülkede eğitim emekçilerine yoksulluk ve açlık sınırının altında ücret ödenmesi onların insanca yaşam sürdürebilmelerini zorlaştırmaktadır. Bu da, ülkemizde eğitime ve öğretmenlerimize ne kadar değer verildiğini açıkça göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, öğretmenlerimizi 24 Kasımlarda güzel sözlerle övmek yetmez. Onları Avrupa ülkelerindeki meslektaşlarının ekonomik seviyesine çıkarmadığımız sürece gereken değeri verdiğimizden söz edemezsiniz.

Bakınız, Almanya'da göreve yeni başlamış bir ilkokul öğretmeni yılda 38 412 dolar gelir elde etmekte, Yunanistan'da aynı koşullarda bir öğretmen yılda 20 000 086 dolar kazanmakta iken, bu rakam Türkiye'de 6 358 dolardadır.

AHMET YENİ (Samsun) - 20 000 dolar…

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Yine, Almanya'da onbeş yıldır ilköğretimde görev yapan bir eğitim emekçisinin yıllık toplam geliri 46 459, Yunanistan'da 24 668 dolar iken, Türkiye'de bu rakam sadece 7 911 dolardır.

Yüzbinlerce eğitim ve bilim emekçisi açlığın ve yoksulluğun kıskacına terk edilmiştir. Öğretmenler mesleğine küsmüşlerdir. Öğretmenlerimize, hizmetli memurlara insanca yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve yaşam koşulları yaratılmalı, bunun için de başta maaşlar olmak üzere, meslekî ve özlük hakları insan onuruna yaraşır bir düzeye yükseltilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öğretmenlerimiz Türkiye'nin en ücra köşelerinde her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Yaşamın olduğu her yerde öğretmenleri görmek mümkündür; ancak, bu ücra köşelerde ekonomik, sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılayacak bir altyapı bulmak mümkün değildir. Sosyal ve kültürel zenginliğe sahip bölgelerde bile ekonomik nedenlerle öğretmenlerin yararlanması olanaksızdır. Öğretmen, görevi gereği, kendini çok yönlü yetiştirmek durumundadır; ancak, ne öğretmen ne de yaptığı iş olan eğitim-öğretim gerekli desteği bulamamaktadır. Hükümetin 2006 yılı için vermeyi planladığı yüzde 5 zam, öğretmenlerimizi açlığa mahkûm etmek anlamına gelmektedir.

Öğretmenlerimiz, çok kısıtlı olan özlük ve sosyal haklarını bile kullanma konusunda büyük sıkıntılar yaşamaktadır; sürgünler, keyfî atamalar, norm kadro uygulaması, öğretmenleri mağdur etmektedir. En doğal hakları olan seyahat etme hakkı bile engellenmekte, demokratik taleplerini dile getirmek isteyen öğretmenlerimiz sokak ortasında dövülmektedir. Yaşanan olaylar hiç de hoş olmamıştır, hem öğretmenlerimizi hem de halkımızı derinden yaralamıştır, AKP İktidarının da öğretmenlerimize bakış açısı tam olarak ortaya konmuştur.

Yine, eğitim sistemimizin önemli sorunlarından biri olan öğretmen açıkları, artık, yüzbinlerle ifade edilmektedir. Binlerce okul, öğretmen yokluğu nedeniyle kapalı tutulmaktadır. Son on yılda 335 311 öğretmen atanırken, 130 673 öğretmen emekli olmuştur. Bu durumda, reel anlamda ataması yapılan öğretmen sayısı 205 000'dir. Eğitime gereken önemin verilmediği, bütçeden yeterli kaynakların aktarılmadığı, nitelikli ve deneyimli eğitim kadroları bir yandan emekli olurken, yeterli sayıda kadrolu öğretmen atanmaması büyük bir kayıptır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 2005-2006 öğrenim yılı başında, yeni bir kararla, yabancı dil ağırlıklı liseler kaldırılarak, yerlerine anadolu liseleri açılmıştır. Bu uygulama, hazırlıksız bir şekilde yapılmıştır. Bu okullara atanabilecek nitelikleri taşıyan yeterli sayıda öğretmen bulunup bulunmadığının araştırılması sağlıklı bir şekilde yapılamamıştır.

Aynı zamanda, Bakanlığın öne çıkardığı, son iki yıl içinde sicil notu, çalışma yaşamı boyunca alınan sicil notu ortalamasıyla karşılaştırıldığında ortaya adil olmayan bir durum çıkmaktadır. Yoksa, bu uygulamanın amacı okullarımızda siyasî kadrolaşma yaratmak mıdır?

Bununla birlikte, bu okulların bünyesinde genel lise, yabancı dil ağırlıklı lise, anadolu lisesi olduğu için, üç farklı kategoride öğretmen yaratılmıştır. Öğretmenler arasında ayırımcılık yaratan bu uygulama hiç de uygun olmamıştır.

Ayrıca, Bakanlığınız tarafından hazırlanan anadolu liselerine öğretmen seçimi genelgesi, 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Kanununun 61 inci maddesine de aykırıdır. Bu uygulama, bütünüyle, gerekli hazırlıklar yapılmadan, aceleyle yürürlüğe konulmuştur.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Az önce saydığım sıkıntılar nasıl çözülecektir? Bu uygulamayla norm fazlası haline gelen öğretmenlerin statüleri ne olacaktır? Bu insanlar nasıl değerlendirileceklerdir? Bu çarpıklıklar, bu yanlışlıklar derhal giderilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının gerekçesinde "meslekî ve tekniköğretim okul ve kurumlarının eğitim, öğrenim ve yönetim hizmetlerinin tek elden yürütülmesi, mevcut kaynakların daha verimli ve etkili kullanılması, uygulamada birlik ve bütünlük sağlanması hedeflenmektedir" denilmektedir; fakat, buna rağmen, yükseköğretim kurumlarının önündeki yığılmaları azaltmak, teknik alanda yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak ve gençlerin kısa yoldan hayata atılmalarını sağlamak amacıyla uygulamaya konulan meslekî ve teknik liseler, ne yazık ki, sorunlar yumağı içerisindedir.

Mevcut uygulamalar nedeniyle, meslekî teknik liselere yapılan dev yatırımların karşılığı alınamamıştır. Yatırımları aktif hale getirecek yönetici kadrolar, gerek Bakanlık gerekse kurum düzeyinde yeterince istihdam edilmemektedir. Teknik öğretmenler, aylık karşılığı okutulması gereken ders sayısının 20 saat olması nedeniyle mağdur olmakta ve dolayısıyla, norm kadro uygulamasından yoğun bir biçimde etkilenmektedir.

Dönersermaye çalışmasını yürüten öğretmenlerin, çalışmada hiçbir katkısı olmayan yöneticilerden daha az ücret alması, sınav dönemi ödenmekte olan ücretlerin azaltılması, teknisyenlerin keyfî bir şekilde görevlendirilmesi adaletsizlik yaratmaktadır. Ayrıca, ders kitaplarının, çağın ve teknolojik gelişmenin gerisinde kalması, okulda bölüm sayısının plansız bir şekilde artırılması eğitimde kaliteyi düşürmektedir.

Teknik öğretmenlerin sorunlarını bir nebze de olsa çözebilmek için, aylık karşılığı okutulması gereken ders sayısı eşit ve adil olmalıdır. Ders sayısı, genel bilgi ve meslek dersleri öğretmenlerinin norm kadro için belirlenen sayıya eşitlenmelidir. Bu sorunlar halledilebilirse, gerekçede belirtildiği üzere, önemi gün geçtikçe artan teknik liselerin yeniden yapılandırma çalışmalarına gereken hız verilebilir ve gerçek amaca ulaşılabilir. Ne kadar çok yasa çıkarırsanız çıkarın, uygulamaya sokmadığınız sürece bir anlam ifade etmez.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen açığını, kısmî süreli, yani, sözleşmeli, çalışmaya dayanan, geçici istihdamla kapatmaya çalışmaktadır. İş güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırılan öğretmenlerin, nitelikli eğitim için görevlerini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmeleri beklenemez. Bu nedenle, öğretmen açıklarının kapatılması için geçici istihdamdan vazgeçilmeli, mevcut geçici statüde sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerin kadrolu ataması yapılarak, öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal mağduriyetleri giderilmelidir.

Ayrıca, bu uygulamanın, yapılacak seçimlerde oy malzemesi olarak kullanılmasından da kaygı duymaktayız. 2006 yılında, en az 50 000 kadrolu öğretmen ataması yapılmak zorundadır.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmekcioğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, tamamlıyorum.

Öğretmen atamaları her yıl kademeli olarak artırılmalı ve açılacak okul ve derslik sayısına paralel olarak ortaya çıkan öğretmen açıkları zaman geçirilmeksiniz kapatılmalıdır.

Eğitim sisteminde daha vahim sonuçlarla karşı karşıya kalmamak için öğretmen yetiştirme ve istihdamına gereken önem verilmeli, öğretmen açıklarının yarattığı sıkıntıların daha da büyümemesi için hükümet ve Millî Eğitim Bakanlığı, bir an önce harekete geçerek, gerekli önlemleri almalıdır.

Eğitim sistemimiz bir sorunlar yumağı halindeyken, Avrupa Birliğine geçiş sürecinde rekabet gücümüz bu koşullarda artabilir mi?

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, eğitim ve öğretimin sorunları çözülmediği sürece ülkenin hiçbir sorununun köklü olarak çözülmeyeceği kanısındayız. Bu anlamda, ülkemiz, tarım sorununu çözmek istiyorsa önce eğitim sorununu çözmelidir, sağlık sorununu çözmek istiyorsa önce eğitim sorununu çözmelidir, ekonomik sorunlarını çözmek istiyorsa önce eğitim sorununu çözmelidir, insanlarımız içte ve dışta onurlu bir şekilde yaşamak istiyorsa önce eğitim sorununu çözmelidir.

Görüşülmekte olan bu tasarıya, kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı okulların Millî Eğitim Bakanlığına devredilmesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu baktığımızı belirtir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.

Tasarının tümü üzerindeki ikinci konuşmacı, AK Parti Grubu adına, Van Milletvekili Sayın Hacı Biner; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HACI BİNER (Van)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, malumunuz olduğu üzere, ülkemiz, AK Parti Hükümetiyle ekonomide, sağlıkta, tarım ve hayvancılıkta, eğitimde son yıllarda büyük bir değişim ve ilerleme trendi yakalamıştır. Her alanda gelinen nokta ülkemizin istikbali için muhakkak çok önemli; ama, eğitim alanında yapılan reformlar daha büyük bir önem arz etmektedir. Bu reformları kısaca ifade edersek, neler yaptık AK Parti döneminde… Demin sayın sözcümüz, sanki eğitimde hiçbir şey yapılmamış, tamamen oturmuşlar, ellerini bağlamışlar, seyrediyorlar… Son üç yılda Haydi Kızlar Okula Projesiyle 150 000 kızımız okullara başladı, okullu oldu. Ama, bunlara daha önce hiç kimse şefkat elini uzatmamıştı; AK Parti Hükümeti, AK Parti İktidarı ve AK Partili Bakan elini uzattı, bu evlatlarımızı okullaştırdı.

3 000 kapalı okul vardı AK Parti döneminden önce. AK Parti İktidarı bu 3 000 okulumuzu yeniden hizmete açtı ve burada ders başı yaptırdı. 60 000 yeni derslik yapılmıştır. Yapılan 47 trilyon liralık harcamayla okul binaları depreme karşı güçlendirilmiş, kırk yıllık ilk ve ortaöğretim müfredatı yenilenmiştir. 270 000 000 adet ücretsiz ders kitabı dağıtılmıştır. Bütün okullarımız bilgisayarlaştırılmış ve internete bağlanmıştır. "Eğitime Yüzde Yüz Destek"le okullarımıza büyük katkılar sağlanmıştır. Bunu işadamlarımız yapmıştır; değerli halkımız çok büyük katkılarda bulunmuşlardır. Bunu, Sayın Bakanımız, çok muhtelif konuşmalarında burada ifade etti.

Meslekî ve teknik eğitim veren okullar modernize edilmiştir. Görüldüğü gibi, bugün ülkemizde, saymakla bitiremeyeceğimiz kadar, çağdaş uygarlık gereklerine uygun eğitim sisteminin gerçekleştirilmesi yolunda büyük mesafeler alınmıştır. Bu mesafeleri, Sayın Bakan, birkaç gün önce, bütçe görüşmeleri sırasında... O kitapçığı tüm milletvekillerimize postalamış. O kitapçığı alıp tek tek okursanız, emin olun, eğitimde nereden nereye geldiğimizi açık ve net bir şekilde göreceksinizdir.

Gelinen bu mesafeyi, hep değişim ve dönüşüm sayesinde aldığımıza hepimiz şahit oluyoruz; ama, halkın temsilcileri olan bizler, çağı yakalamak, hızla ilerleyen bilim ve teknolojide ülkemizi en üst seviyelere çıkarmak için, eğitim alanında bugüne kadar yapılanlar çerçevesinde daha büyük adımlar atmamız gerektiğinin bilincini de taşımalıyız.

Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, ülkemizde, Eğitim Bakanlığı haricinde bazı kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı meslek liseleri vardır. Bu liselerde yetişen kalifiye elemanlar sahalarında istihdam edilmektedirler. Bugün AB sürecinde olan ülkemiz, hızla mesafeler katederken, insan gücünün aktif bir rol üstlendiği bir gerçektir. Yani, ülkemiz kalkınma sürecindeyken, nitelik ve nicelik açısından bireylerin ihtisaslaşabilmesi için iyi bir eğitimden geçmesi gerekiyor; çünkü, bizim ülkemizin nüfusu, Avrupa'nın en genç nüfusudur. Bir bakıma, ülkemizin yarınlarının konumunu bu gençlerimizin alacakları eğitim seviyeleri belirleyecektir; bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bu nedenle, meslekî eğitime geniş tabanlı bir temel eğitim programıyla başlanılmasına, uzun vadede ülkemizin gelişme hedefleri dikkate alınarak, yüksek nitelikli bireylerin yetiştirilmesine yönelik çalışmaların aralıksız sürdürülmesine ihtiyaç vardır. Bundan dolayı, söz konusu okulların Millî Eğitim Bakanlığına devredilmesi zarurîdir. Zaten, bakanlıklar kendi aralarında bir protokolle bunun alt zeminini hazırlamışlardır. Başka bir açıdan bakarsak, 8 yıllık zorunlu ilköğretime geçilmesinden sonra ortaöğretimin bir sistem bütünlüğü içinde meslekî ve teknikeğitim ağırlıklı olan yeniden yapılandırılmasının önemi daha da artmıştır. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan ortaöğretimin okul türü yerine program türünü esas alan bir yapıya kavuşturulması meslekî eğitime ivme kazandıracaktır.

Değerli arkadaşlar, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu çerçevesinde ortaöğretim düzeyindeki bütün eğitim kurumlarının, Millî Eğitim Bakanlığına bağlanması projesi yönündeki çalışmalara paralel olarak Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı, demin de ifade ettim, ayrı ayrı bir protokolle bu zemini hazırlamışlardır.

Değerli arkadaşlar, demin muhalefet sözcüsü arkadaşımızı dinlediniz. Allahaşkına, demin, başlangıçta bahsettiğim kanunla alakalı tek bir laf işitebildiniz mi?! Yani, âdeta, Türkiye bütçesi görüşülüyor, sayın sözcü bütçeyi eleştiriyor. Efendim, asgarî ücretten başladı, öğretmen sıkıntılarından öğretmenin geçim sıkıntılarını dile getirdi. Yani, bunları biz hep biliyoruz. Bunlar bizim dönemimizde olan şeyler değil. Bunlar, taa cumhuriyet tarihinden bu yana gelen sıkıntılardır. Bu sıkıntıları üç yılda siz tamamlayabilir misiniz?! Ama, AK Parti Hükümeti,  büyük mesafeler katetmiş. Bugün, Türkiye'de tek bir okul kapalı değildir. Bütün okullarımızda öğretmenler vardır. Eğitim fevkalade güvenli, rahat bir şekilde yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız, herhalde not aldı, sayın sözcüye cevabını verecektir.

Ben, kanunun hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Biner, teşekkür ederim.

Üçüncü konuşmacı, Anavatan Partisi Grubu adına, Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı.

Sayın Balandı, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu kurum ve kuruluşlarına ait okullar, eğitim merkezleri ve kurslar ile bunların bünyesindeki dönersermaye işletmelerinin Millî Eğitim Bakanlığına devredilmesi ile bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hakkında Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı, kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı okullar, eğitim merkezleri ve kurslar ile bunların bünyesindeki dönersermaye işletmelerinin Millî Eğitim Bakanlığına devredilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektedir.

Tasarının özüne bakıldığı zaman, bazı tereddütlerimiz olmasına rağmen, geneline, Anavatan Partisi olarak katıldığımızı ifade etmek isterim.

Tasarı kapsamındaki kurumların açmış oldukları Anadolu Meteoroloji Meslek Lisesi, Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi, sağlık, tarım ve adalet meslek liseleri Millî Eğitim Bakanlığına devredilmektedir.

Meslekî ve teknikeğitim okul ve kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı yönetimi altında birleştirilmesi, Avrupa Birliği standartları açısından da uygun olmakla birlikte, zaten kendi bünyesindeki ortaöğretim kurumlarının problemleriyle başa çıkamayan, öğretmen ve derslik açıklarını dahi kapatamayan Millî Eğitim Bakanlığına ek bir yük getirmektedir.

Altyapı hazırlıkları yapılmadan bu okulların Millî Eğitim Bakanlığına devri, uzun süre, uygulamanın etkinlik ve verimlilikten yoksun, birlik ve bütünlükten uzak olması gibi bir problemle öğretmen ve öğrencileri karşı karşıya getirecektir.

Sağlık ve  tarım meslek liselerinin meslek eğitimleri, ders müfredat ve kitaplarının sistematiği Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim kurumlarından farklı olduğu için yapısal dönüşüm ve müfredat uyumu süreci sıkıntı ve aksaklıklara gebe gibi görünmektedir.

İdarî yönden birleşmenin faydalarını dile getirirken unutmamamız gereken şudur ki, yıllardan beri devri konu olan okullardan mezun olanlar ilgili kurumlarda yeteri kadar istihdam edilememişlerdir. Esas mesele budur; yoksa, okulların o veya bu kurumun yönetim ve denetiminde olmaları değildir mesele. Kurumların iyi niyetle açmış oldukları bu okullardan mezun olanlar meslek liselerinin önünde duran engellere takılmışlar ve bölümleriyle ilgili üniversite ve fakültelere gidemedikleri gibi okullarının ait olduğu kurumlarında iş bulamamışlardır. Meseleye, genel eğitim ve öğretim sistemi içerisinde bu açıdan da mutlaka bakmak gerekmektedir.

Bir ülkede okullardan mezun olanları istihdam etmek, en az onları eğitmek kadar önemlidir. Devri söz konusu olan okulların mezunlarının büyük çoğunluğu işsizdir. Okulların devri, mezunların ve mezun olacak olanların bu sorunlarını çözmek AK Parti yönetimiyle neredeyse imkânsızdır. Tasarıyla birlikte devredilen okullar Millî Eğitim Bakanlığının normal okullarından birisi haline gelecekler ve konularındaki eğitimden zamanla uzaklaşabileceklerdir. Tasarının 5 inci maddesi bu yöndeki şüphelerimizi kuvvetlendirmektedir. Bu maddeye göre, bir anlamda, yıllardan beri konularında uzman olan okul müdür ve müdür yardımcılarının, eğitim merkezi müdürlerinin kadroları iptal edilerek, bazı istisnalar hariç, ihdas edilen öğretmen unvanlı kadrolara atamaları yapılacaktır. Bu sebeple, devredilme işlemlerinden sonra bu kişilerin Millî Eğitim Bakanlığınca da aynı görevlerinde değerlendirilmeleri çok önemlidir. Aksi olur da, onun bunun yakını torpilli olarak veya partizanca, bu okulların olduğu illerdeki AK Parti teşkilatlarının referanslarıyla liyakatsız kişilerin, işe adam değil adama iş mantığıyla göreve getirilmeleri sonucu hâsıl olursa, endişelerimiz gerçekleşir ve bu okulların vereceği meslekî eğitim verilemez hale gelir.

Bu endişeleri şu sebeple taşıyoruz: AK Parti Hükümeti döneminde 3 351 okul müdürü, 2 970 okul müdür yardımcısı, 335 il ve ilçe millî eğitim müdürü, 390 il ve ilçe millî eğitim şube müdürü, 117 il millî eğitim müdür yardımcısı olmak üzere toplam 7 163 kişi eğitim yöneticisi olarak atanmıştır. Bu rakamlar, ülkenin millî eğitiminin temel taşlarını yerinden oynatmaya yeter rakamlardır. Bu kadrolaşma ve sürgün uygulamaları, eğitim sisteminin geleceği açısından ciddî anlamda kaygı uyandırmaktadır. Doğru olarak başlayan bir hareket, umarız, ileride, karşımıza, olumsuz yönleriyle çıkmaz. Ara eleman yetiştirmekte çok önemli olan meslek okullarında böyle bir kadrolaşma anlayışı uygulanırsa, sonuçları çok vahim olur.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla ilgili bu endişelerimi belirttikten sonra, biraz önce değindiğim meslek liselerinin önündeki engellerle ilgili birkaç cümle daha söylemek isterim.

Geçtiğimiz yasama döneminde de tartıştığımız üzere, sadece imam-hatip liselerine endekslenen meslek liselerinin mezunlarının önündeki engeller gerçekten çok üzücüdür. Enteresan olan şudur ki, bu durumdan şikâyetçi olan, durumu düzeltmeye yetecek sayısal çoğunluğu olan İktidar Partisidir. Bu adaletsizliği düzeltmek için Anavatan Partisi Grubu olarak açık destek vermiş durumdayken bile sorunun  çözülmemesi, meslek liselerinden mezun olanların bölümleriyle ilgili yükseköğrenim görememesi neticesini devam ettirmektedir. Dolayısıyla, bir dönem ailelerin çocuklarını göndermek için büyük çaba sarf ettikleri meslek liseleri, artık, rağbet görmeyen okullar haline gelmektedir.

Tasarının gerekçesinde de yer aldığı üzere, Avrupa Birliği standartları çerçevesinde, meslek liselerinin temel eğitimine çok önem verilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Gelişmiş ülkeler, ihtiyaçlarına göre, yüksekeğitime destek verecek şekilde, meslek liselerinden ara işgücü imkânı sağlamaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde bu tür okullar, siyasî rant veya açılmış olmak için açılmazlar, gerçek ihtiyaca göre açılırlar ve özellikle temel eğitimden başlayarak çok kaliteli bir eğitim sonucu, mezuniyetleriyle birlikte, konularıyla ilgili işkollarında iş sahibi olur, istihdam edilirler. Ancak, ülkemizde, pek çok konuda olduğu gibi, planlama eksikliği sebebiyle -hangi meslek grubuna kaç öğrencinin okutulup mezun edilecek -ihtiyacın karşılanması gerektiği konusunda doğru bir tespit yapılamamış ve yapılamamaktadır. Geçmişte yapılmamış olması, bundan sonra da yapılmaması anlamına gelmemeli ve bu planlama, hemen yapılmaya başlanmalı, ülkenin, ileride, gerçek ihtiyacını karşılayacak ara elemanlar yetiştirecek şekilde, meslek liseleri eğitimi yeniden ele alınmalıdır. Bu devir tasarısıyla bu konuda yol alınabilir ve netice alınabilir. Bu fırsat, bu tasarıyla önümüze gelmiştir. Bu hükümet, bu yönde planlama ve düzenleme çalışmalarına hemen başlamalıdır. Anavatan Partisi olarak da, hükümetle bu konuda istişare ve desteğe her zaman hazırız.

Eğer bu düzenleme bir an önce yapılmazsa, hepimizin bildiği gibi, kurumlar çeşitli sınavlarla eleman alırken, kendi okullarının mezunlarının işe alınmadığı ve hüzünle dışarıdan baktıkları bu trajikomik durumu izlemeye devam ederiz.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; millî eğitim politikaları bir ülkenin kaderini ve geleceğini belirleyen, ağır sorumluluk ve kararlılık isteyen politikalardır. Kurum olarak Millî Eğitim Bakanlığı da, bu bakımdan, diğer bakanlıklardan farklı olarak, en ufak bir ayrıntıya azamî derecede dikkat edilmesi gereken, aksi takdirde vebali büyük olan bir bakanlıktır; vefakâr öğretmenlerimizle ilgili konuşurken, onların hassasiyetlerine, saygınlıklarına gölge düşürmemeye özen gösterilmesi gereken bir bakanlıktır.

Topyekûn önem ve değer verdiğimiz, çeşitli kampanyalarla çocuklarımızın okula kazandırılması, çocuklarımıza da okul kazandırılması konusunda vatandaşlarımızın duyarlı tutumlarıyla oluşan sinerjiyi, en küçük bir art niyetle veya siyasî yaklaşımla, ülkenin geleceğini olumsuz etkileyecek yanlış icraatlara dönüştürmek hiçbirimizin hakkı olamaz. Haklarını arayan öğretmenlerin bu hareketlerinden yüksünmek ve "olmayan parayı nasıl vereyim" gibi sözler sarf ederek, sorunlara çözüm getirmeden bu tip laflar söylemek hiçbirimizin hakkı değildir.

Öğretmenlikte bir kariyer sistemi getirildi, bir kariyer basamakları sınavı yapıldı ve sınavda sorulan soruların alanı ve soru tercihleri, pek çok vatandaşın ve öğretmenlerimizin kafasında soru işaretleri yarattı. Kariyer sisteminin yarar getireceği düşünülürken, anketlerde öğretmenlerin yüzde 68,99'u bu sistemin zarar getirdiğini, bu sisteme karşı olduklarını ve bu sistemi istemediklerini beyan etmişlerdir. Bu, üzerinde durup düşünülmesi, tartışılması gereken bir durumdur. Bu sınavın kimler tarafından ve nasıl hazırlandığı da ayrıca merak konusudur.

Millî Eğitim Bakanlığı, Bakanı, eğitim kurumları, öğretmenleri, öğrencileriyle bir bütün olarak, hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan, ülkeyi aydınlık yarınlara kavuşturacak çalışmaları mutlaka yapmalıdır. Hükümet, bu anlamda, millî eğitime bütçeden yeterli payı mutlaka ayırmalıdır. Uzun vadeli proje ve planlamalarla ülkenin geleceğine yönelik millî eğitim politikaları mutlaka uygulamaya konulmalıdır. Millî eğitim en üst seviyede değer bulmalı ve söylediğim gibi, ne hükümet ne de Bakanlık, bu konuda mazeret üretmemeli, hiçbir mazereti olmamalıdır.

Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Balandı, teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan kanun tasarısının tümü üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; çok değerli dostum Hacı Biner Bey, biraz önce, çok güzel bir çerçeve çizdi, güzel bir Türkiye anlattı. Kanunun tümüyle ilgili bilgileri aktarmadan, ekonomide, sağlıkta, hayvancılıkta, tarımda, Türkiye'nin büyük atılımlar yaşadığını söyledi. Hacı Beyin, bunu, gerçekten, inanarak söylediğine ben de inanmak istiyorum. Hep beraber biliyoruz ki, gerçek anlamda, hayvancılık, tarım, eğitim, bütün koşulları kendi içerisinde, büyük bir sarsıntı yaşıyor.

Bu anlamda, aslına bakarsanız, bugün gelen yasa tasarısı çok doğru bir yasa tasarısı; gerekçesi içerisinde de söyleniyor; fakat, nedense, hükümet, iktidar ve Bakanlık, doğruyu bile yanlıştan başlatarak yapıyor. Bakın nasıl oluyor bu: Sağlık meslek liseleri, Sağlık Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında 16.6.2004 tarihinde bir protokol yapılarak, Bakanlığa devredildi. Bu protokol, yetki ve usulde paralellik ilkesini gözardı ettiği için, hukuka aykırı oldu; hukukçular o dönemde söylediler. Buna rağmen, protokolle sağlık meslek liseleri devredildi. Bu protokolün bazı hükümlerinin Danıştayın 8. Dairesi tarafından iptal edilmesi üzerine bu tasarı hazırlandı. Tasarının genel gerekçesinin son paragrafında sözü edilen, sanırım ki, büyük güçlüklerin, bundan kaynaklandığı ifadesi yerini buluyor.

Değerli arkadaşlar, hukuk, bize yolu gösterir. Hukuk yolundan gidilmiş olsaydı, bu güçlüklerden geçilmeyecekti ve bugün, gerçekten, daha doğru bir uygulama yapılacaktı.

Sağlık Bakanlığıyla yapılan protokol neticesinde, sağlık meslek liseleri, Bakanlık Sağlık Eğitim Dairesi Başkanlığına bağlanmıştı. 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna göre, Bakanlığa bağlı okulların, ana hizmet birimi olarak örgütlenen bir genel müdürlüğe bağlı olacağı düzenlenmektedir. Şimdi, bu tasarının yasalaşmasından sonra, Bakanlığa devredilen bu okullar hangi hizmet birimlerine bağlanacaktır; bu, boşluktadır. Şimdi, ilgili kurumlardan koparak Bakanlık bünyesine aldığımız, örneğin, adalet meslek lisesi için adalet eğitimi genel müdürlüğü, sağlık meslek liseleri için sağlık eğitimi genel müdürlüğü, meteoroloji meslek lisesi için meteoroloji eğitimi genel müdürlüğü mü kuracağız? Sağlık meslek liseleri, Sağlık Eğitimi Dairesi Başkanlığına şu anda bağlı; bu, bağlı olmaya devam edecek mi? Bunu, ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda da Sayın Bakanıma sormuştum. Devam edecekse, bu durum, Millî Eğitim Teşkilat Kanununa aykırıdır. Bunu da, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakanıma sormuştum. Sayın Bakan da, bir açıklamasında, Plan ve Bütçe Komisyonunda değil, daha önceki bir açıklamasında, teşkilat kanununun değişeceğini ifade etmiştir. O zaman, teşkilat kanunu değişecektiyse, önce bu anlamda teşkilat kanununun değişikliği yapılırdı, daha sonra bunlar gelirdi; yani meseleyi tersten ifade etmemiş olurduk; fakat, bu, bir alışkanlık oluşturuyor diye düşünüyorum. Buna benzer, hepimiz biliyoruz, Anayasayı değiştirmeden Meclise bütçe kanunu sevk etmeye benziyor. Yasalar hazırlanırken Anayasaya uygunluğunun kontrol edilmesi gerekirken, Anayasa yasalara uygun hale getiriliyor. Genel Kurulumuz bunu yaşadı. Bu, devlet yönetimi -üzülerek söylüyorum- ciddiyetiyle bağdaşmıyor değerli arkadaşlar. Eğer Teşkilat Kanununda bir değişiklik yapılması gerekiyorsa -ki, biraz önce söyledim- bunun daha önceden yapılması gerekir.

Sayın Bakanım, hukukî alanlarda hataları ifade ediyoruz. Biz de zaman içerisinde bunları söyleyebiliriz; ama, rakamları da, bilgileri de çarpıtarak ifade etmemenizin gerektiğini düşünüyorum.

Yeri gelmişken, biraz önce Sayın Bakanımın kendisinden rica ettim, buradan da Meclis Başkanvekilime teşekkür ederim, yerimden bir söz vermişti. Gerçekten büyük bir sıkıntı yaşanıyor, bu, Kızılayla ilgili burslar meselesinde. Biz soru önergesini verdikten sonra 7 006 çocuğumuzun bursu kesilmiş vaziyette. Bir ay oldu ben bunu burada konuşalı. Sayın Müsteşarla komisyonda konuştuk. Daha sonra Plan Bütçede konuştuk ve ben burada, maalesef, suçlu durumuna düşmüş vaziyetteyim; 7 006 çocuğumuz bu burslardan istifade edemiyor. Pekala, bu burslardan istifade edememesinin gerekçesi kim?

Bakınız çok ilginç, Sayın Başbakan bugün Düzce'deydi. İnanın, ben de bu konuyu konuşmak için, Kızılay Genel Başkanı Sayın Tekin Küçükali Beyle görüşeyim diye aradım, Düzce'de bir açılıştaymışlar ve Sayın Başbakan… Ama, tabiî, şuna da çok teşekkür ediyorum; Sayın Başkanımız çok şükür bugün Türkiye'de ve Düzce'de, ne mutlu bize; yani, resmî ziyaret için gelmiş olsalar gerek diye düşünüyorum!

Düzce'deki açıklamasında Sayın Başbakanımız diyor ki: "Asırlık Kızılay gölge kabul etmez." Doğru. "Kimse Kızılaya gölge düşüremez." Bu da doğru. Ben de Sayın Başbakana, AKP yetkililerine buradan sesleniyorum: Kimse Kızılaya gölge düşürmüyor, Kızılaya gölge düşüren, Denizli'nin Babadağ İlçesinin AKP'li Belediye Başkanı; çocuğuna, 42 000 000'a tenezzül edip, burs alıyor. Başkanvekili de yeğenine almış; ama, samimiyetle söyleyeyim ki, bu incelemem neticesinde, Babadağ Belediyesi Başkanvekilinin yeğeninin ihtiyacı var, onu gündeme getirmiyoruz; ama, eğer birisi Kızılaya gölge düşürüyorsa Sayın Başbakan, Sayın AKP yetkilileri, Belediye Başkanınız gölge düşürüyor. Biz de diyoruz ki, gelin bu gölgeyi kaldırın. Hani, sürekli dile getirip de, fakir fukara edebiyatından gitmeyelim diye düşünüyorum.

Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakanıma dedim ki… Erzurum Millî Eğitim Müdürü 16 yıldır orada görev yapıyormuş; Sayın Bakanım bizi bilgilendirdi. Erzurum Millî Eğitim Müdürü 8 gitmiş, 8 dönmüş. Ben de, herhalde bu gidişle, 6 gidip 7 gelenler cumhurbaşkanı olduğuna göre, cumhurbaşkanı olacak ya da milletvekili olur gelir deyince, hemen Bakanım atıldı "efendim, o bizden milletvekili adayı idi, sizi niye bu kadar ilgilendiriyor" dedi. Bizi, hukuk ilgilendiriyor, bizi yasa ilgilendiriyor. Ayrıca, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu ülkenin  -birilerinin ifade ettiği gibi değil- gerçekten, Fırat Nehri kenarında kaybolan bir kuzusundan biz sorumluyuz, hatta, bu ülkenin geleceğinden de sorumluyuz. Tabiî ki, burada, milletin vekili olarak bulunan bütün değerli arkadaşlarım olduğu gibi.

Değerli arkadaşlarım, bu anlayışın başka bir boyutu biraz önce ifade edildi, bütün okulların depremle ilgili problemlerinin halledildiği söylendi. Bunu hemen Sayın Bakanımla paylaşayım, bugünkü Sabah Gazetesinde var. Kadıköy'de Merdivenköy İlkokulu, 2002 yılında depremden dolayı hasar görmüş ve tadilata girilmiş; ama, şu anda çocuklar… Bugün resimleriyle var, duvarlar çatlamış. Yani, Bayburt'un Galısgavar Köyünden bahsetmiyorum, memleketimden bahsetmiyorum. İstanbul'un Kadıköy ve Merdivenköy İlkokulu; şu andaki adı da Melahat Akkulu İlköğretim Okulu. Çocuklar derse giremiyor, çocuklar derste iken sınıftan çatı düşmüş aşağıya. Hani, sizin deyiminiz var ya Sayın Bakanım, bu masal değil, gerçek!.. Bilgilerinize arz ediyorum. Onun için, burada meseleleri pazarlayarak, satmak değil, gerçeklere varmakta fayda var.

Ayrıca, bir acı daha yaşanıyor, bu çok ciddî bir acı. Yani, Öğretmenler Gününde, öğretmenlerin çekmiş olduğu ıstırap, yemiş olduğu dayak, görmüş olduğu muamele, hiçbir anlayışa sığmaz. Sayın Başbakanım da "bindirilmiş kıtalar" diyor bunlara.

Daha sonra, 18 öğretmenin birçoğunun kafası gözü sarılı bir vaziyette, değerli arkadaşlarım, ekranlarda görüyoruz, hüviyetini gösteriyor, yanında gösteriyor böyle, ki, "bakın, ben öğretmenim, burada da yazıyor..." Bu anlayış içerisinde, okulu, veliyi, öğrenciyi ve bakanlığı bir bütün olarak görmeliyiz. Bu anlayışta, öğretmeni yok sayarak, öğretmeni sopalayarak… Ne istemiş öğretmen; nitelikli, sağlıklı eğitim. 

Yeri gelmişken, şunu da, buradan size bir öneri olarak takdim edeyim Sayın Bakanım. Okullarımızda sağlık için bir hemşire yok. Bir hemşire bulundurulmuyor okullarda. Ne acıdır.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sopayla, flamayla geliyorlar; yanlış, doğru değil.

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Tabiî ki sopayla gelmesin canım! Sana da sopayla gelirse birisi, sen de sopanı çekersin; ama, sopayla geliyorlar da onun için; yani, burada…

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sopayla mı gelsin!

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Hayır efendim; o da gelmesin, sen de; ama, hakkını istiyor, bir gelsin bakalım.

Bir hemşire bulundurmak gerekiyor. Özel okulların bütün hepsinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şimşek.

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Efendim, bütün özel okullarda -bilginiz dahilinde- hemşire var ve doktor taramaları var ve ayrıca, branşa göre doktor taramaları var. Bu da masal değil, gerçek. Yani, çocukları, saldım çayıra, Allah kayıra. Nasıl yapacağız? Öğretmenler ne bekliyor?

Geçen hafta, Millî Eğitim Komisyonunda, biz, ek ücretleri konuşacağız diye geldik. Ek ders, ek ücretleri öğretmenler bekliyor ve ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sayın Bakanıma şunu sordum: "Sayın Bakan, gazetelerde 10 000 000'a yakın bir rakamdan bahsediliyor. Acaba bu net mi, brüt mü?" "Bakacağız..." Olabilir, tamam; ama, daha sonra, baba baba  "bu parayı ödeyemeyiz" dedi Sayın Unakıtan. Sayın Başbakan, Grup konuşmasında "bu olacaktır mutlaka" dedi, Sayın Bakan "olabilir" , "olmalıdır" diyor. Arkadaşlar, devlet yönetiminde, yürütmede, ağız birliğine, dil birliğine fayda vardır.

Bir de, Sayın Bakanım, bir öğretim üyesi olarak -gerçekten çok üzüldüğümü belirtiyorum- bir açıklama yaptı öğretmenlerimizin aldığı ücretlerle ilgili. Efendim, pedagojik olarak bir hizmet veriyorlar, para karşılığında ama… "Öğretmenlerin bu para peşinde koşması, öğrenciler gözünde öğretmenlerin değerini yitiriyor" gibi, gazetede bir açıklamanız var. Fakat, Başbakan da maaşından şikâyetçi, unutmayalım değerli arkadaşlar, öğretmenlerimiz -haydi, milletvekillerini söylersek; ki, milletvekilleri de şikâyetçi- öğretmen olmak kadar veli, anne, baba, doğalgaz parası ödüyor, su parası ödüyor ve öğretmenlerimiz, hayatlarını idame ettirebilmek için ek iş yapıyorlar. O gün komisyonda söyledim, ek ders saatlerini yüklediğiniz zaman bu öğretmenlere, öğretmenlerimiz, inanın ki, yarın, öbür gün…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bir cümleyle toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şimşek.

BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bu ek ders saatleri uygulamaya girdiğinde -hep beraber göreceğiz- eğitimde çalışma birliği, sağlığı bozulacak. Niçin; birçok öğretmenimiz, Emekli Sandığı için, sosyal hayatı için öğretmenlik yapıyor, mecbur. Yani, oradan aldığı parayla geçinemediği için, yarın, öbür gün -asıl işi öğretmenlik değil maalesef öğretmenlerimizin- istifa edip, kendi işlerine dönecekler.

Onun için, değerli arkadaşlar, bu yasa önemlidir. Yine prosedürde problemler olmuştur "yaparız olur"la… Hayırlı, uğurlu olsun.

Belki daha fazla anlatılacak şeyler var; ama, iktidardan ve muhalefetten değerli arkadaşlarımız dile getirdi.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Hükümet adına, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik… (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Daha 18 madde var Sayın Bakan, acele davrandınız.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Ben yarın da buradayım, beklerim Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sıcağı sıcağına daha iyi.

HALUK KOÇ (Samsun) - O zaman sık sık çıkacaksınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Çıkarız…

HALUK KOÇ (Samsun) - Memnun oluruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Biz de memnun oluruz Sayın Koç.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısıyla ilgili olarak değerli arkadaşlarımın ortaya koyduğu bazı görüşlerle ilgili açıklamalar yapmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle şunu belirtmemde fayda var: Değerli konuşmacı arkadaşlarımız diğer bakanlıklara ve diğer kuruluşlara bağlı olan okulların Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmasına bir itirazda bulunmadılar. Bunun bir gereklilik olduğu, özellikle eğitim alanının Millî Eğitim Bakanlığının sorumluluğu altında olması konusunda, iktidar-muhalefet bu konuda hemfikirdir. Dolayısıyla, bu mesele üzerinde, bunun gerekliliği üzerinde durmayacağım.

Bildiğiniz gibi, Millî Eğitim Bakanlığının dışında, Maliye Bakanlığına bağlı, Bayındırlık Bakanlığına bağlı, Adalet Bakanlığına bağlı, Sağlık Bakanlığına bağlı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı okullar mevcut Türkiye'de. Aslında, tabiî, hep sözü edilen Tevhidi Tedrisat Kanununun da aslında özü budur; bütün okulların Millî Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetiminde, sorumluluğunda toplanmasıdır; yani, esas olan budur. Daha sonra çıkarılan bir yasayla, askerî okullar ayrılmış, polisle ilgili okullar ayrılmış; ama, bütün bakanlıklar neredeyse, kendilerinin ihtiyaç duydukları elemanları yetiştirmek üzere, onlar da okullar açmışlar; ancak, sonradan görüldü ki, bu, ciddî bir kaynak israfına yol açıyor. Bir örnek vereyim: Türkiye'de, biz, protokolle de devraldığımız zaman, 300'e yakın sağlık meslek lisesi vardı sadece. Halihazırda öyle sağlık meslek liselerimiz var ki, öğretmen sayısı öğrenci sayısından daha fazladır; bu durumda olan sağlık meslek liseleri var. Popülist amaçlarla açılmış olan okullar var. Öyle sağlık meslek liseleri var ki, öğrencilerin gidip pratik yapma şansları yok. Normalde bir ebe, bir hemşire, sağlık memuru, diyetisyen veya sağlık sekreteryası konusunda yetişen bir öğrencinin, tam teşekküllü devlet hastanesinin bulunduğu bir yerde gidip pratik yapması lazım. Bütün bu imkânlardan yoksun olan yerlerde, maalesef, bu okullarımız açılmış. Tarım meslek liseleriyle ilgili, yine, biliyorsunuz, ciddî bir dağınıklık vardı; ancak, diğer, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı, Meteoroloji Genel Müdürlüğüne bağlı veya Maliyeye bağlı çok sınırlı sayıda okullar vardı. Ayrıca, Turizm Bakanlığına bağlı, TUREM adı altında, Turizm Eğitim Merkezleri adı altında eğitim merkezleri vardı. Burada da manzara üç aşağı beş yukarı aynıydı. Büyük büyük binalar, oralarda da büyük imkânlar var. Personel tahsisi yapılmış; ancak, gerektiği şekilde eğitim yapılamamış. Şimdi, biz, bütün bu imkânları derleyip toparlıyoruz ve bunları Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullar haline getiriyoruz.

Bu arada şunu da söyleyeyim: Millî Eğitim Bakanlığına bağlı hastane vardı, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı sağlık eğitim merkezleri, dispanserler vardı. Bunu da Sağlık Bakanlığımıza devrettik; çünkü, her bakanlık kendi ihtisas alanında esas icraat yaparsa, bunun, kamu kaynaklarının israf edilmeden kullanılması açısından da son derece rasyonel bir adım olduğunu düşünüyoruz.

Değerli Milletvekilimiz Sayın Ekmekcioğlu özellikle eğitimin paralı insanların işi olduğunu, özellikle paralı olan insanların çocuklarına eğitim yaptırabildiğini; işçi çocukları, köylü ve memur çocuklarının halinin ne olacağını sordu. Ben buradan hemen şunu ifade edeyim değerli arkadaşlar: Bakın, özel öğretim kurumlarında okuyan çocukların oranı sadece ve sadece Türkiye çapında yüzde 1,9'dur; yüzde 2 değildir. Yüzde 98,1 oranında insanlar devlet okullarına çocuklarını gönderiyorlar ve bu çocuklar devletin sağladığı kaynaklarla ve imkânlarla eğitim-öğretimlerini yapıyorlar.

Bakın, ben, özelikle kırsal kesimdeki dar gelirli ailelere gösterdiğimiz yakınlığın, onlara verdiğimiz değerin, onlara sağladığımız imkânların bir nişanesi, bir göstergesi olarak size bazı rakamlar vereyim. Sadece benim Bakanlığım döneminde, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, hayırseverlerin de desteği alınarak, sivil toplum örgütleri de harekete geçirilerek, 102 ortaöğretim pansiyonu -bakın, ilave 102 ortaöğretim pansiyonu- devreye sokulmuştur. Türkiye çapında YİBO'ların ve PİO'ların sayısı artırılmıştır. Bakın, binlerce yavrumuz köylerden ısrarla yapılan sistematik çalışmalarla alınarak yatılı okullara getirilmiştir. Sadece benim Bakanlığım döneminde, yüzde 90'ı da yatılı olmak üzere, 40 anadolu öğretmen lisesi açılmıştır, ki, hepiniz bilirsiniz, anadolu, öğretmen liseleri, özellikle sabit gelirli, dargelirli aile çocuklarının daha çok rağbet ettiği okullardır ve bu okullarda parasız yatılı öğretimi yapılır.

Bir başka şey… Yine, bizim Hükümetimiz döneminde, özellikle o sizin dediğiniz dargelirli fakir fukara çocukları… Bakın, ücretsiz ders kitaplarının dışında üç yılda 270 000 000 ücretsiz ders kitabı dağıtılmıştır. Şimdi, biz, bakın, geçen hep şu sorulara muhatap oluyorum; bazı arkadaşlarım diyor ki: "Efendim, siz ücretsiz ders kitabı dağıttık diyorsunuz; ama, filan yere daha ücretsiz ders kitaplarından diyelim ki şu kılavuz kitap ulaşmadı." Varsayın ki ulaşmadı… Bakın, 2003'ten önce arkadaşlar, 2002'de, 2001'de, 2002 yıllarında ücretsiz ders kitaplarının yerine ulaşmasında hiçbir problem yaşanmıyordu; çünkü, böyle bir şey yoktu. Şimdi, olmayan bir şeyden problem de olmaz. Eğer arabanız yoksa, arıza yapmaz.

Değerli arkadaşlar, bakın, 270 000 000 kitap dağıtılmıştır; ama, olabilir ki, bir yerde, bir kitapta bir gecikme olmuştur. Şimdi, biz, buraya takılırsak, yapılan iyilikleri ve güzellikleri göremeyiz.

Bir başka şey… Yine, Hükümetimiz döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan, şartlı transfer sisteminden, eğer bir fakir aile fakirliğini ortaya koyarsa, ilkokula giden çocuğu için öğrenci başına -bir ailenin dört çocuğu varsa dördüne de ayrı ayrı veriliyor, beş çocuğu varsa beşine de veriliyor, iki çocuğu varsa ikisine de veriliyor- erkek öğrencilere 18 000 000, kız öğrencilere 22 000 000, sadece annelerinin hesabına, onlara harçlık olmak üzere para veriyoruz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Bakan, niye ayırım yapıyorsunuz?!

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sadece 96 000 öğrenciye veriyorsunuz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, müsaade buyurun… Müsaade buyurun…

Engin Bey, heyecanlanmayın…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ama, herkese veriyoruz diye konuşuyorsunuz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, Engin Bey…

ENGİN ALTAY (Sinop) - 96 000 öğrenciye veriliyor…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, bir şey…

ENGİN ALTAY (Sinop) - 17 000 000 öğrenci var.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin…

BAŞKAN - Sayın Altay, lütfen… Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, bizim 580 küsur yatılı okulumuz var. 580 yatılı okulumuzda binlerce yavrumuz, 200 000 küsur yavrumuz, zaten, devlet parasız yatılı okulunda okuyor; aşağı yukarı bir o kadarı ortaöğretim pansiyonlarında okuyor. Bunların, üç öğün yemek dahil, giyim dahil bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanıyor.

Bu söylediğim, vatandaş köyde oturuyor, ama, çaresiz bir insandır. Biz, şimdi, diyelim ki, burs verirken… Devlet, yükseköğretim bursu veriyor. Biz, bu sene 90 000 küsur öğrenciye burs veriyoruz; ama, bunun dışında müracaat eden öğrenciye de kredi veriyoruz.

Neticede, bu söylediğim, zaten, özellikle hiçbir geliri olmayan insanlar içindir. Sizin 17 000 000 öğrenci dediğiniz öğrenciler içinde milletvekili çocukları da var, Koç'un, Sabancı'nın çocukları da var; onlara zaten bu verilmiyor.

Neticede, memursa babası, Emekli Sandığından emekliyse, Bağ-Kurluysa, onlara verilmiyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Başbakanların çocuklarına işadamları burs veriyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Onlara verilmiyor arkadaşlar. 

ENGİN ALTAY (Sinop) - Koç'un, Sabancı'nın çocuğunun kitabı niye bedava veriliyor Sayın Bakan?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Cevap istiyor musunuz?

ENGİN ALTAY (Sinop) - İstiyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Peki, vereyim. Müsaade edin, şuna cevap vereyim, ona da cevap vereyim.

Şimdi, arkadaşlar, bakın, kız çocuğuna 22 000 000 ilköğretimde, ortaöğretimde…

ENGİN ALTAY (Sinop) - 23…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - …28 000 000 erkek öğrenciye, 39 000 000 kız öğrenciye veriyoruz.

Şimdi, bakın, bu harçlık. Eğer üstü başı yoksa, yine, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan, vakıflar aracılığıyla, bunlara, kaymakamlıklar, valilikler marifetiyle üst baş alınıyor.

Şimdi, arkadaşlar, bakın, Türkiye çapında -şunu iddia ediyorum, söyledim defalarca- ben, çaresizlikten dolayı, ekonomik sıkıntıdan dolayı okula gidemiyorum, tahsil yapamıyorum…

Bakın, vali toplantısı yaptık. 81 ilin valisini Ankara'da topladık, onlara şunu söyledik; dedik ki, ekonomik durumdan dolayı ben eğitim yapamıyorum mazeretini Türkiye'de ortadan kaldıralım.

Gelelim, biraz önce Sayın Altay dedi ki:"Niçin zengin çocuklarına da ücretsiz ders kitabı veriyorsunuz?" Arkadaşlar, bakın, bu pedagojik bir olaydır. Biz, diyelim ki 40 kişilik sınıfa gidiyoruz, kitap dağıtıyoruz. 25 kişiye, siz fakirler sınıfındansınız, siz ücretsiz ders kitabını hak ediyorsunuz; ama, bu 15 arkadaşınız da hali vakti yerinde olan ailelerin çocuklarıdır, bunlara da kitap vermiyoruz derseniz, bir sefer oradaki 25 öğrenciyle 15 öğrenci arasında bu ayırımı yaptığınız zaman, bu pedagojik değil ve bu, öğrencilerin ruh hali üzerinde olumsuz bir etki yapar ve dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir şey yoktur değerli arkadaşlar.

Bizim, zaten, buradaki… Bir de ücretsiz ders kitabı uygulamasında bütün mesele ekonomik de değil. Bakın, oradaki şey şudur: Hepimiz, bakın, milletvekili olarak kendimize soralım. Biz giderdik okullara, Ankara'da çocuklarımız okuyor, okulun kapısına bir liste asmışlardır veya müdüriyetten bir liste alırsınız, şu yayın evinin, şu yazarın, şu kitabı. Gidersiniz, bir kitabevinde bunu bulursunuz, diğerinde bulamazsınız veya bir Türkçeyi bulursunuz, matematik gelmemiştir, fen bilgisi Millî Eğitimindir, diğeri özel sektöründür. Bir ayda, iki ayda, şehirde, Ankara gibi yerde oturan insanlar olarak, biz, çocuklarımıza kitapları temin edemezdik. Şimdi, burada bir tertip, düzen getirilmiştir.

Şimdi, bu güzel uygulamayı biz yaptık diye, ille de eleştirmek zorunda değilsiniz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - 30 kalem para toplanıyor. Bunları engelleyebildiniz mi?! Diploma parası, fotokopi parası, karne parası…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Bu kitapların öğrenciye toplam maliyeti 20 000 000 liradır.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, benim bunlara…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakanım, biz hem veliyiz hem öğretmeniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, bunlara verilecek cevabım vardır; ancak, konu bu değildir. Ben, size… Ücretsiz ders kitaplarıyla da bunun bir alakası yok.

MUHARREM İNCE (Yalova) - 30 kalemin içinde bir tanesi kitap parası.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Neyse…

Şimdi, bakın, arkadaşlar, bir şeyin daha altını çizmek istiyorum ben, müsaade ederseniz. Yine, Sayın Ekmekcioğlu konuşmasında dedi ki: "AK Parti, efendim, hükümet, eğitimde özelleştirmeyi savunuyor." Burada hemen bir hususu belirteyim. Biz eğitimde özelleştirmeyi falan savunmuyoruz arkadaşlar. Biz diyoruz ki…

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Bakan…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Hayır şunu söylüyoruz, müsaade edin ne dediğimizi çok net söyleyeyim ben.

Biz diyoruz ki, eğitim, cinsiyet ayırımı olmaksızın, sınıf ayırımı olmaksızın her vatandaşın hakkıdır, her Türk vatandaşının hakkıdır. Bu hizmeti onların ayağına götürmek devletin görevidir, bizim görevimizdir, bu bizim mükellefiyetimizdir.

Ancak, bakın değerli arkadaşlar, Sovyetler Birliği gibi daha dün komünizmden vazgeçen, Arnavutluk gibi daha dün komünizmden vazgeçen ülkelerde özel öğretim kurumlarının genel öğretim içindeki payı yüzde 5'in, 10'un üzerindedir; bazı ülkelerde bu yüzde 50-60'tır; onun faydası şudur: Şimdi diyelim ki, bakın size bir örnek vereyim, aslında özel okulların…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Özel nedenler var, incelememişsiniz Arnavutluk'u.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin efendim, ben.. Sözcüleriniz fikirlerinizi söylerler.

Şunu söyleyeyim, bakın arkadaşlar : Eğer Türkiye'de diyelim ki özel öğretim kurumları yüzde 20'lik bir orana çıksa… Türkiye'de şu anda ilk ve ortaöğretimimizde arkadaşlar 17-18 milyondan söz ediyorlar; ama, bu yaygın öğretimle beraberdir. İlk ve ortaöğretimde diyelim ki 15 000 000 öğrencimiz var; yüzde 20'ye çıksak, bu şu demektir; 3 000 000 öğrencinin bütün eğitim masrafları velileri tarafından karşılanacak. Kaldı ki, özel öğretim kurumlarına gitmek devletin zorladığı bir şey değil. İnsanlar kendi tercihleriyle ve  ben çocuğumu şu özel okula göndereceğim, öğretmeninin maaşı da benim verdiğim paradan karşılansın, ben çocuğumu göndereceğim, bütün masraflarını ben karşılayacağım diyorsa, bakın bu 3 000 000 öğrencinin masrafı velileri tarafından karşılandığı zaman -bugün Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edilen, bütçeden bize verilen bütçe 17 katrilyon Türk Lirasıdır- biz, o zaman…

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Bakan, fırsat eşitliği nerede kalıyor?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin arkadaşlar.

Biz, bu 17 katrilyon Türk Lirasını o zaman 15 000 000'a bölmeyeceğiz, o zaman 12 000 000'a böleceğiz. Peki öğrenci başına yapacağımız harcama artacak mı; bu 12 000 000 öğrenci sabit gelirli, dar gelirli fakir fukara ailelerinin çocukları olacak mı; yani, hali vakti yerinde olan insanlar kendi  tercihleriyle, kendi rızalarıyla, kendi çocuklarını özel okullara gönderdikleri zaman…

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sınavları onlar kazanacak doğal olarak!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - … biz, bakın bu geriye kalan, kendi eğitimine hiç katkıda  bulunamayacak, ona para ayıramayacak olan ailelerin çocuklarına daha fazla para ayırarak, bunu kaliteye dönüştürebilir miyiz; dönüştürebiliriz. O zaman ben şunu söylüyorum arkadaşlar; özel okulları teşvik etmek, aslında, fakir fukara aile çocuklarına devletin yapacağı harcamaları artırmak anlamına gelir. Özel okulları teşvik etmek, aslında, fakir ailelerin lehine olan bir durumdur. Yoksa, biz, eğitimde özelleştirmeden falan yana değiliz.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Eğitime ticarî olarak bakmayın!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, Sayın Başbakanımız her vesileyle, hükümetimizin, devletin olmazsa olmaz, mutlaka vatandaşına vermesi gereken hizmetler olarak ifade ettiği dört alandan söz ediyor. Nedir bunlar; eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik. Bakın, eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik, devletin aslî görevleridir.

Şimdi, sağlık alanında devlet hastaneleri var, tıp fakültesi hastaneleri var, SSK hastaneleri vardı, devlet hastaneleriyle birleştirildi. Şimdi, öte yandan, bir vatandaşımız, bir sermaye sahibi diyorsa ki, ben sağlık alanında bir yatırım yapmak istiyorum, ben özel bir hastane yapmak istiyorum; bunun mahzuru nerede?! Sağlık alanında bu olabildiği gibi, bakın, şimdi, adalette, güvenlikte böyle bir şey olmaz. Yurtiçi yurtdışı güvenliği bellidir, öte taraftan, bakın, firmalarda biliyorsunuz eskiden özel güvenlik birimleri diye bir şey yoktu, oraya bile girmeye başladı.

Onun için, bizim eğitimin bütününü özelleştirme gibi bir niyetimiz yoktur. Eğitim devlet tarafından vatandaşa verilen bir hizmettir ve bu hizmeti en iyi şekilde, fakir fukarayı da gözeterek, sosyal devlet ilkesini kesinlikle gözardı etmeden AK Parti Hükümeti bugüne kadar nasıl en iyi şekliyle yaptıysa, bundan sonra da yapmaya devam edecektir.

Şimdi, yine değerli arkadaşım Sayın Ekmekcioğlu dedi ki: "Efendim, ikili eğitimi ortadan kaldıralım. İkili eğitim yapılmamalıdır." Şüphesiz ki ikili eğitimi savunan hiçbir arkadaşımız yok. İkili eğitimi ortadan kaldırmamız için, derslik sayımızı artırmamız lazım, eğitime ayırdığımız kaynakları artırmamız lazım. Bunlar, Türkiye'nin aslında biraz önce öğretmen maaşlarıyla ilgili, arkadaşlarımın söylediği şeyler, ikili öğretimin yapılmayıp tekli öğretim yapılması… Elbette, Sayın Şimşek siz dediniz, biliyorum.

Şimdi, bakın, ben her vesileyle şunu açıkladım, dedim ki: Keşke, Türkiye 2002'deki krizi yaşamamış olsaydı; Türk ekonomisi keşke o darboğazdan bugüne gelmemiş olsaydı; Türkiye'nin keşke şimdi kişi başına düşen millî geliri 20 000 dolar olsaydı da biz şu anda öğretmenlerimize verdiğimiz 800 000 000 lira maaş yerine 2 400 000 000 lira verseydik, keşke 3 milyar lira verebilseydik; ama, değerli arkadaşlar, bakın, tekrar bir şeyin altını çizmek istiyorum; şimdi, Finlandiya'dan, Danimarka'dan, Almanya'dan öğretmen maaşlarını örnek veriyoruz. Şimdi, bu örnekleri verdiğimiz zaman, öğretmen maaşı… Ben, Millî Eğitim Bakanı olarak, öğretmenlerime ne kadar çok maaş verilirse, ne kadar çok ekders ücreti verilirse, bu beni mutlu eder; ancak, öğretmen maaşı şu kadardır diyorsunuz Türkiye'de, Almanya'da şu kadardır. Peki, hemşire maaşları ne kadar orada, hâkim, savcı maaşları ne kadar; peki, orada mühendis ve doktor maaşı ne kadar?! Bir ülkenin millî gelirini hesaba katmadan, bir ülkenin gelişmişlik, ekonomik, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyini hesaba katmadan, oradaki paranın alım gücünü, hayat standardını…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Orada sosyaldemokratlar iktidarda olduğu için, gelir dağılımını çözmüşler!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama, oranın sosyaldemokratları bize benziyor, size benzemiyor! (AK Parti sıralarından gülüşmeler, alkışlar)

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Bakanım, siz uzaydan gelmediniz, siz DYP'den geldiniz, yıllarca iktidar oldunuz, niye çözmediniz?!

MUHARREM İNCE (Yalova) - Siz, halka muhafazakâr olduğunuzu söylüyorsunuz…

BAŞKAN - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Bakanım, çalışma süremiz dolmak üzere.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, AK Partinin muhafazakârlığı, kültürel ve moral alanla ilgili bir muhafazakârlık; biz ekonomide muhafazakâr falan değiliz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Ofer de öyle söylüyor!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, yine Sayın Ekmekcioğlu "okullaşma oranlarıyla ilgili bir düşme yaşanmıştır" dedi. Ben, Plan ve Bütçe komisyonunda izah ettim, kendisi sanırım orada değildi. Sayın Gazalcı, Sayın Şimşek, Plan ve Bütçe Komisyonundaydı; şunu söyledim arkadaşlar…

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Oradaydım Sayın Bakanım, oradaydım!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Orada mıydınız…

Devlet İstatistik Enstitüsü…

Arkadaşlar, okullaşma oranları nasıl hesaplanır; çağ nüfusu diye bir şey var.

HALUK KOÇ (Samsun) - Devlet İstatistik Enstitüsü yok Sayın Bakanım, terminolojiyi düzgün kullanın, siz bakansınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Devlet İstatistik Enstitüsü yok mu; ne var?!

HALUK KOÇ (Samsun) - Kurum oldu o…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Devlet İstatistik Kurumu; peki Sayın Koç…

HALUK KOÇ (Samsun) - Bakansınız, düzgün terminoloji kullanın; yaptığınız icraatın farkında değilsiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Koç, uyarınız için teşekkür ederim; peki, Devlet İstatistik Kurumu…

HALUK KOÇ (Samsun) - O da yanlış!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Devlet İstatistik Kurumu, okullaşma oranlarını hesaplarken şunu esas alıyor: Okul çağındaki öğrenci sayısı kaçtır, okula giden öğrenci kaçtır?

Şimdi, Türkiye'de, bakın, bizim Hükümetimiz, adresle ilgili, ikamet ve nüfusu ilişkilendiren bir yasayı yakında getiriyor; bu da çözülecek. Diyelim ki, (A) ilinde bir ilçede, belediye seçiminden dolayı, adaylar, gitmişler, hemşerilerini İstanbul'dan, Ankara'dan oraya getirip taşımışlar, nüfusta orada görünüyor, ikameti orada görünüyor; ama, Ankara'da, İstanbul'da, başka büyük şehirlerde yaşıyor. Baktığınız zaman, ilçenin nüfusunda görünüyor ve okuldaki öğrencilere baktığınız zaman, okuldaki öğrenci ile çağ nüfusu birbirini tutmuyor. İlçe bazında, il bazında bu hesabı yaptığınız zaman, okullaşma oranı çok farklı çıkar. Şimdi, Devlet İstatistik Enstitüsünün bize yazdığı yazı var; ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlarıma dağıttım.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, izin verirseniz…

Saygıdeğer arkadaşlarım, çalışma saatimiz şu anda dolmak üzere, Sayın Bakanımızın da söyleyeceği bazı sözler var.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben, bir iki dakika içinde bitiriyorum, sizi fazla tutmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Bakan konuşmasını tamamlayıncaya kadar, Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, 18 madde var; Sayın Bakan 18 kere daha bu kürsüye çıkacak demektir.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, Sayın Koç, yarın Millî Eğitim Komisyonunda olduğum için, müsterih olabilirsiniz, ben burada değilim.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan, komisyon toplantısı sabah saat 10.00'da…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitmez.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sizi bekliyoruz Sayın Bakan…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bensiz olmaz, değil mi...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Bakanım, sizsiz olmaz burası; sizi mutlaka bekleriz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım; konuşmanızı tamamlayınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Peki.

Değerli arkadaşlar, bakın, bütün ülke nüfusunu esas aldığınız zaman, ilköğretimdeki okullaşma oranları da, ortaöğretimdeki okullaşma oranları da, gözle görülür bir şekilde, bizim dönemimizde yukarıya çıkmıştır. Ben, bunu, sizlere, bütün milletvekili arkadaşlarıma resmî bir yazıyla göndereceğim. Bunun üzerinde durmuyorum. Şimdi, gelelim…

Değerli arkadaşlar, Sayın Şimşek'in bazı iddiaları vardı; Sayın Şimşek beni dinliyordur umarım. Erzurum Millî Eğitim Müdürüyle ilgili olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir şey söyledi "bu arkadaş 7 kere gitti, 8 kere geldi" dedi. Ben, bazıları zannediyor ki, Erzurum Millî Eğitim Müdürünü ideolojik veya politik tercihlerden dolayı görevden alıyoruz dedim. Hani partinizin yapısına uymaz, partinizin görüntüsüne uymaz. Dedim ki, bu arkadaş…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Fraksiyonlarınız farklı…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Burada böyle bir şey söz konusu değil.

Müsaade eder misiniz…

Bu arkadaş, 1989'dan beri Erzurum'da Millî Eğitim Müdürüdür. Devletin generali gider bir yere, üç sene kalır; valisi gider, beş sene kalır; hâkim, savcı gider, üç yıl kalır. Netice itibariyle, arkadaşlar, bir yerde onbeş yıl, onaltı yıl, onyedi yıl Millî Eğitim Müdürlüğü yapan bir insan, orada gerçekten başarılı olabilir mi; orayı kanıksamaya başlar. İşletme körlüğü diye bir şey var. Ben, bu arkadaşı Kütahya'ya Millî Eğitim Müdürü olarak gönderdim, mahkemeye gitti. Neticede, ben Sayın Şimşek'e şunu söyledim, dedim ki: Bu arkadaş, politik, ideolojik tercihlerden dolayı görevden alınmamıştır; bu arkadaş bizim milletvekili adayımızdı.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Ona da sahip çıkarız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Eğer birileri buna itiraz edecekse, AK Partinin itiraz etmesi lazım. Yani, siz niçin itiraz ediyorsunuz?! Benim anlatmam buydu. Yoksa, elbette, bir yerde bir hukuksuzluk varsa, hukuka aykırı bir durum varsa, CHP için de, bizim için de geçerlidir, hepimiz buna itiraz etmeliyiz, buna kesinlikle…

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Bakan, 7 kez mahkemeden geri döndü, başlatmadınız; 8 inci kez geliyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Mahkeme Sayın Bakandan daha iyi mi biliyor?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, başlatmadıysak, nasıl, şu anda orada Millî Eğitim Müdürüdür?!

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, karşılıklı konuşmayalım. Lütfen…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, bir başka şey; Sayın Şimşek dedi ki: Yargı kararından dolayı, yargı böyle bir karar verdi, biz onun için bu kanunu hazırladık. Arkadaşlar, bakın, bu tasarının Başbakanlığa sevk tarihi 19 Nisan 2005'tir. Bakın, bunu özellikle hatırlatıyorum, Başbakanlığa bu tasarının sevki 19 Nisan 2005'tir, sözünü ettiğiniz Danıştayın yargı kararı, 25 Ağustos 2005'tir. Yargı kararı, bu olaydan dört ay sonradır; hatta, aşağı yukarı dört ay on gün sonradır.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Siz 5 milyar tazminat kaybettiniz mi, kaybetmediniz mi?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Nasıl?..

MUHARREM İNCE (Yalova) - Erzurum Millî Eğitim Müdürüyle ilgili 5 milyar lira tazminat kaybettiniz mi kaybetmediniz mi?

BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen…

Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Yargıda bu, Yargıtayda.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Bir dakika... Kaybettiniz; temyize gitti.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Temyize gitti.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Tamam, kaybettiniz; siz kaybettiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sonuçlansın... Müsaade et.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sonuçlanırsa, tazminatı kendi maaşınızdan mı, Bakanlık bütçesinden mi ödeyeceksiniz?

BAŞKAN - Sayın İnce, istirham ediyorum efendim. Lütfen…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben maaşımdan öderim, merak etme.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan, 5 milyar lirayı kaybettiniz.

BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Zaten, o, şahsen açılmış bir şeydir; kuruma değil, şahsıma açılmıştır. Sayın İnce, merak etmeyin siz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tekrar şunu ifade edeyim: Bu yasa tasarısı 3.6.2005'te Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş.

Gelelim sizin şu Kızılay meselesine; onu mu istiyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız; çalışma saatimiz de doldu. Lütfen, efendim…

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Hayır, hayır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, 5 dakika geçti.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Şimşek, İstanbul'da bir okulda yaşanan bir sıkıntıdan söz etti.

Değerli arkadaşlar, diyelim ki, bir okulun fizikî altyapısında, bir okulun personel durumunda bir eksiklik, bir aksaklık olacaksa, bizde peşin beklenti şudur: İlle bu Van'da, Muş'ta, Hakkâri'de Ağrı'da olacak, İstanbul'da böyle bir şey olmaz diye bir şey yok ki. Millî Eğitim Bakanlığının 60 000 adet okulu var. Bu 60 000 adet okulun herhangi birinde bir problem, işleyen mekanizmada problem sürekli yaşanır. Millî Eğitim Bakanlığı dinamik bir süreç yaşıyor ve burada bir dinamizm var. Bu dinamizm içerisinde eksiklikler de olur, aksaklıklar da olur; bizim varlık sebebimiz onları gidermek, hiç olmazsa asgariye indirmektir.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakan, biz bildirdik.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Şimşek bize bildirdiğiniz için.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Kızılayla ilgili bilgi bekliyoruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim, Kızılayla ilgili de şunu söyleyeyim: Sayın Şimşek'in verdiği bir soru önergesi üzerine, bir öğrencinin hak etmeden Kızılaydan burs aldığı...

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - AKP Belediye Başkanı…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim, kim olursa olsun.

Arkadaşlar, bakın, yanlış hesabı yapan kim olursa olsun, bu yanlış hesap Bağdat'tan döner. Bu yanlış tespit edilmiştir. Bakın, Kızılay, daha önce böyle bir burs vermiyordu. Biz, Kızılay Başkanlığına bizzat ben, Sayın Müsteşarım gittik, rica ettik, dedik ki, öğrencilerimizin ihtiyacı vardır ve 7 000 küsur, 7006 adet burs temin edildi. Burada da bu yanlışlık ortaya çıkınca sistem durduruldu ve "tekrar bakalım, acaba, böyle, arada başka kaçak, kaçamak var mı" dediler.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Kesin vardır.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Daha sonra, bu…

Bakın şunu da söyleyeyim: Bunların evrakları, bunların muhtaçlığı tamamen…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Bu ihtiyaç.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Hayır, Onu söylüyorum.

İyice bunlar tetkik edilerek bunlara burs veriliyor. Eğer bir yanlış varsa, o yanlışları da tespit ettikten sonra çocuklarımıza bursları verilmeye devam edecek; Kızılay Başkanlığından öğrendiğimiz de budur.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - İhtiyacı varsa alsın; partili olmak suç mu?!

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakanım, saygısızlık olmasın…

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, netice itibariyle şunu ifade etmek istiyorum: Gerek öğretmenlerimizin maaşları, ekders ücretleri, eğitimde her alanda, personel alanında, fizikî altyapı alanında, müfredat alanında, teknolojik altyapıdaki iyileşmeler, bakın, bugün, dünle mukayese kabul edilmeyecek durumdadır. Ben, şimdi, bunların teker teker rakamlarına girmeyeyim.

Bakın, bizim Hükümetimiz…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Resmî Gazete öyle demiyor Sayın Bakan "dünden daha kötü" diyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin, onu da söyleyeyim.

BAŞKAN - Sayın Altay…

Sayın Bakanım, lütfen, süreniz 10 dakikaya yaklaştı efendim, istirham edeyim, lütfen...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, öğretmenlerimizin ekders ücretinin son derece düşük olduğunu, ben, bürokratlarımla beraber Bakanlar Kuruluna gittik ve Sayın Başbakana ve Bakanlar Kurulu üyelerine bir brifing verdik. Eğitimin öncelikli meseleleri ve mutlaka yapılması gerekenler, önceliklerimizi ifade ettik ve bu önceliklerimizin başında öğretmenlerimizin ekders ücretlerinin artırılması vardı. Sayın Başbakan, Bakanlar Kurulu Üyeleri dediler ki: "Gerçekten bu rakam düşüktür" ve Bakanlar Kurulundan bir prensip kararı çıktı, denildi ki: "Bununla ilgili bir adım atalım." Biz de. Bakanlık olarak bir tasarı hazırladık ve bunu Başbakanlığa gönderdik. Biz, orada "9,8 YTL olsun öğretmenin ders ücreti" dedik; Maliye bürokratları bir hesap kitap yaptılar, dediler ki: "Bu, bütçeye 3 katrilyonluk ek yük getirir."

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Hep öyle yapıyorlar zaten.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin.

Öğretmenler Gününde, Sayın Başbakanımızın başkanlığında, Maliye Bakanıyla, biz, üçümüz bir araya geldik ve Sayın Başbakanımızın, yine, talimatı şu oldu: "Öğretmenlerimizin ihtiyaçları ve Türkiye'nin imkânlarının örtüştürüldüğü, mutlaka, bir iyileştirme yapılsın, bu çalışma devam ettirilsin" ve bu devam ediyor. Dolayısıyla, bunu da, birileri bizi zorladığı için, icbar ettiği için, birilerinin hatırına değil, öğretmenlerimizin hatırına, eğitim çalışanlarının hatırına yapıyoruz.

Hepinize en derin saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Saygıdeğer arkadaşlarım, çalışma süremiz dolmuştur.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Aralık 2005 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 20.09