DÖNEM: 22 CİLT:
99 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
23 üncü Birleşim
24 Kasım 2005 Perşembe
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'in,
24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, öğretmenlere teşekkür konuşması
B)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın,
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm
önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan
Balandı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı
sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
3.- Denizli Milletvekili Mustafa
Gazalcı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı
sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Çek Cumhuriyeti Parlamentosu
Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Jan Vidim'in davetlisi
olarak Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento heyetini oluşturmak
üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/934)
D) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı
ve 30 milletvekilinin, eğitim ve öğretim hizmetlerinde çalışan öğretmenler ile
diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/326)
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştay Başkanlığının 2004 Malî Yılı Kesinhesaplarına İlişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı: 1017)
2.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
3.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu,
Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
5.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1121) (S. Sayısı: 1014)
V.- SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/7913)
2.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Almanya'da bulunan bir
sanığın iadesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/7916)
3.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Tekirdağ (F) tipi cezaevi yönetiminin bir uygulamasına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/7917)
4.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Toplu Konut İdaresinin çeşitli uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8495)
5.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün,
TOKİ'nin yaptığı konutlara ve bu konutların yabancı isimlerle satışa
sunulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8496)
6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Rize İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8636)
7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Siirt İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8644)
8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Şırnak İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8645)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Kars İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8647)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Gümüşhane İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8650)
11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bolu İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8653)
12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Sakarya İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8655)
13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Düzce İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8656)
14.- Denizli Milletvekili Mehmet U.
NEŞŞAR'ın, Denizli Pamukkale Devlet Hastanesinin adının değiştirilmesine
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8706)
15.- Antalya Milletvekili Tuncay
ERCENK'in, üniversite hastanelerinin alacaklarına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8707)
16.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
organ bağışını yaygınlaştırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8715)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00'te açılarak üç oturum yaptı.
Tokat Milletvekili Resul
Tosun, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından
Kırım Özerk Cumhuriyetinin Başkenti
Simferopol'de (Akmescit) gerçekleştirilen Türkçenin 6 ncı Uluslararası
Şiir Şölenine,
İstanbul Milletvekili
Güldal Okuducu, ülkemizde çocuklar ve kadınların temel sorunlarına,
İstanbul Milletvekili
Halide İncekara, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü münasebetiyle, kadına
yönelik şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin,
Gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Birleştirilerek
görüşülmesi kabul edilen;
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İstanbul
Milletvekili Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Hakkâri Merkez,
Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların (10/322),
Anavatan Partisi Grubu
Adına Grup Başkanvekilleri Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş ve Gaziantep
Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şemdinli
ilçelerinde meydana gelen olayların (10/323),
İstanbul Milletvekili
Mustafa Ataş ve 47 Milletvekilinin, Hakkâri'de meydana gelen olayların ve bu
olaylarla ilgili iddiaların (10/324),
Araştırılması amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin yapılan öngörüşmelerinden
sonra kabul edildiği açıklandı.
Kurulacak komisyonun:
12 üyeden teşekkül
etmesi,
Çalışma süresinin, üye
seçimi tarihinden itibaren 3 ay olması,
Gerektiğinde Ankara
dışında da çalışması,
Kabul edildi.
İzmir Milletvekili K.
Kemal Anadol, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, Partisine ve
Genel Başkanlarına sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
24 Kasım 2005 Perşembe günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.00'da son verildi.
|
|
|
|
|
|
İsmail Alptekin |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Türkân Miçooğulları |
|
Harun Tüfekci |
|
İzmir |
|
Konya |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No.: 34
II.- GELEN KÂĞITLAR
24 Kasım 2005 Perşembe
Meclis Araştırması Önergesi
1. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI ve
30 Milletvekilinin, eğitim ve öğretim hizmetinde çalışan öğretmenler ile diğer
görevlilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
24 Kasım 2005 Perşembe
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 23 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayımız
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanvekili İsmail Alptekin'in, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle,
öğretmenlere teşekkür konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün 24
Kasım 2005, Öğretmenler Günümüz. Türkiye'de, bütün kurumlar, Öğretmenler Gününü
coşkuyla kutluyorlar. Bizi yetiştiren, bu noktalara getiren, emek veren, bizi
eğiten, ülkemize hizmet veren bütün öğretmenlerimizi, Yüce Meclisin bu
kürsüsünden, saygıyla, şükranla selamlıyorum. (Alkışlar)
Ahrete intikal etmiş olan
değerli öğretmenlerimize Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, emekli olmuş olan
öğretmenlerimize, bundan sonraki yaşamlarında, çocukları, torunlarıyla birlikte
mutluluklar ve sağlıklar diyorum. Görev başında olan bütün öğretmenlerimize
ise, başarılı çalışmalar ve ülkemiz için hayırlı hizmetler diliyorum ve
geleceğin daha güzel olmasını bu vesileyle huzurunuzda arz ediyorum, Yüce
Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
biraz önce de ifade ettiğim gibi, bugün, Parlamentomuzda bulunan siyasî parti
gruplarına mensup değerli milletvekilleri, öğretmenler günü vesilesiyle söz
istemişlerdir. Bu bakımdan bütün gruplara bu imkânı vermeyi uygun gördüm ve her
üç gruba da, grup temsilcilerine de, bu kürsüde, öğretmenler günü vesilesiyle
hitap etme imkânı sağlanmış oldu.
Gündemdışı ilk söz, yine,
Öğretmenler Günü münasebetiyle, Erzurum Milletvekili Sayın Ömer Özyılmaz'a
aittir.
Buyurun Sayın Özyılmaz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
B)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum
Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle
öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
ÊÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Başkanın da biraz önce ifade ettiği
gibi, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günüdür. Bu vesileyle, gündemdışı, bu konuyla
ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve tüm
saygıdeğer öğretmenlerimizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 24
Kasım Öğretmenler Günü, eğitim tarihimize damgasını vurmuş olan çok önemli pek
çok olayın meydana geldiği gündür. Bu günü Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz.
Millet olarak, bu günü, öğretmenlerimizin sorunlarını görüşmeye, tartışmaya ve
bunlara çözümler üretmeye ayırmışızdır. Yıllardan beri de bunu uyguluyoruz;
fakat, bu hedefe ulaşıp ulaşmadığımız tartışılabilir. Şahsen, bendeniz, bu
hedefe ulaşamadığımız kanaatindeyim. Çünkü, bu konu her yıl bir siyasî ve
ideolojik dalaşma konusu olarak bir günümüzün gündemine girer, sonra hayat yine
önceki konumuna döner. Siyasî alanda muhalefet partisi ya da partileri
yapılanları da örterek, öğretmenler için hiçbir şey yapılmadığını savunur ve
bundan siyasî bir rant elde etmeye çalışırken, yıllardan beri iktidar da haklı
olarak o alanda yaptığı çalışmaları bir bir sıralamaya yönelir. 24 Kasım
Öğretmenler Günü polemiklerine bir de ideolojik gruplar katılır ve 60'lı 70'li
yılların jargonuyla emek ve duygu sömürüsü polemiği sürdürülür. Bundan ne
öğretmenlerimiz ne de hiçbir kimse bir yarar sağlayamaz. Dolayısıyla, hepimizin
en derin hislerle saygı duyduğumuz öğretmenlerimize ayırdığımız bu günü
milletçe yeniden düşünmeli ve yeniden düzenlemeliyiz. Bu çerçevede, eğitimin en
temel unsurlarından biri ve belki de birincisi olan öğretmenlerimizin
durumlarını iyi değerlendirmemiz lazım.
Öğretmen olmadan, yapılan
eğitimin hedefine ulaşması pek mümkün değildir. Öğretmen, hem öğrenmeyi hem
öğrenmeyi öğrenmeyi hem bilgiden yararlanmayı hem de bilgi elde etmeyi
kılavuzlayan ve sağlayan kişidir. Eğitim sisteminde öğretmenler hem nitelik hem
de nicelik bakımından çok önemli bir yer tutarlar. Bu yönden baktığımızda
öğretmeni, demokratik katılıma uygun, seviyeli ve tartışmalı bir ortam
oluşturarak öğrencilerde bilgi ve becerilere karşı ilgi ve istek uyandıran,
onlara bilgiye ulaşma yollarını gösteren ve edindikleri bilgileri nasıl
kullanacaklarını öğreten insan olarak görürüz. Bir başka açıdan baktığımızda,
öğretmenlerin, medeniyetin korunmasında, kültürün geliştirilip genç nesillere
aktarılmasında, toplumun inanç ve değer yargılarının kuvvetlendirilmesinde,
gelişme ve kalkınma bilincinin toplum şuuruna kazandırılmasında ve demokratik
toplum düzeninin yerleşmesinde büyük bir sorumluluk taşıdıklarına şahit oluruz.
Bundan dolayı, milletlerin manen ve maddeten kalkınmasında öğretmenlerin çok
büyük bir rolü vardır.
İkinci olarak; iktidarı
ve muhalefetiyle, vakıf,dernek, sendika ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla,
genci, yaşlısı ve orta yaşlısıyla, bütün millet olarak "öğretmen"
kavramı, yetiştirilmesi, toplumdaki işlevleri, sorunları ve sorumluluğu
üzerinde yeniden düşünmeli, bu mesleği yeniden tanımlayıp, özlük haklarında
ciddî iyileştirilmeler yaparak sosyoekonomik yönden daha cazip hale
getirmeliyiz.
Buna ek olarak,
üniversite giriş sınavlarında en zeki ve en çalışkan öğrencilerin bu
fakülteleri seçmeleri için, bugünkü tedbirlere ilave yeni özendirici tedbirler
geliştirilmelidir.
Şunu hemen ifade edeyim
ki değerli arkadaşlar, eğer 21 inci Yüzyılın öngördüğü toplum olmak istiyorsak,
mutlaka, eğitim sistemimizi buna göre yeniden inşa etmemiz gerekecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun,
tamamlayın Sayın Özyılmaz.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bunun için de, mutlaka ve
mutlaka, en iyilerin -tırnak içerisinde söylüyorum, en iyilerin- öğretmen
olmalarını sağlamamız gerekmektedir.
Üçüncü olarak; değerli
arkadaşlar, Öğretmenler Gününü bir güne sıkıştırmak yerine, 24 Kasımdan
başlamak üzere bunu bir haftaya yaymanın ve o haftayı çeşitli etkinliklerle
kutlamanın daha yararlı ve daha verimli olacağını düşünüyorum.
Dördüncü olarak; bu hafta
içerisinde, yani, Öğretmenler Günü değil, öğretmenler haftası içerisinde,
merkezî ve yerel yönetimlerin desteği, vakıfların, derneklerin, sendika ve
diğer sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla, öğretmenlerimizin başta olmak
üzere eğitim sistemimizin sorunlarına yönelik sempozyumlar, konferanslar ve
seminerler gibi bilimsel ve araştırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Beşinci olarak;
gerçekten, toplum olarak onlara olan sevgi ve saygımızın bir ifadesi ve yeni
nesle de örnek olması bakımından, başta
merkezî ve yerel yöneticiler, askerî erkân, yüksek yargı organlarının
mensupları, iş dünyası, eğitim dünyası olmak üzere, toplumun değişik katmanları
tarafından öğretmenlerimize yönelik ziyaretler yapılmalı, onlara en güzel saygı
ifade eden davranışlar sergilenmeli, böylece, onların toplumdaki yerlerinin
önemi bir defa daha vurgulanmalıdır.
Altıncısı; hükümetimizin
yaptığı ve daha da yapmaya çalıştığı gibi, özel okul, vakıf üniversiteleri ve
dersane yöneticileri başta olmak üzere, öğretmenlerle yolu kesişen herkes,
sevgili öğretmenlerimize pozitif ayırımcılığa gitmeli ve toplumdaki diğer
kesimler de bunu sevgi ve saygıyla karşılamalıdırlar.
Bu vesileyle, okulöncesi,
ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve lisansüstü eğitimim esnasında yetişmemde
katkısı olan bütün öğretmenlerimi huzurunuzda saygıyla, sevgiyle anıyor,
ellerinden öpüyor, hepsine sevgiler ve saygılar sunuyorum.
Beni dinlediğiniz için
hepinize de teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özyılmaz.
Bu arada, başta,
Eskişehir İlimiz olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisimizi ziyarete gelen
ve Genel Kurulumuzu da ziyaret eden bütün öğretmenlerimize Genel Kurul adına
sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. (Alkışlar)
Gündemdışı ikinci söz,
aynı konuda söz isteyen Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Reyhan Balandı'ya aittir. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Balandı.
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü
vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı
REYHAN BALANDI
(Afyonkarahisar) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; insanların zihnî coğrafyalarında yeni keşifler geliştiren,
bilginin ışığında farklı ilimleri hissettiren, bir arada olma bilincinin
şekillendiricisi, gelişme ve çağdaşlaşma idealinin ana gücü olan öğretmenlerimizin
günü bugün. Bu vesileyle söz aldığım Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden
bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor, başta Başöğretmen Atatürk
olmak üzere, ebediyete intikal etmiş bütün öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle
anıyorum.
İçinde bulunduğumuz çağda
devletlerin gücü, bilgi üretimi ve bilginin etkin kullanılabilirlik oranıyla
belirlenmekte ve güç dengeleri, eğitime verilen önemle oluşmaktadır. Dünyada
hal böyleyken, eğitime ayrılan payın bir miktar artırılması, dünya ülkeleriyle
kıyaslandığında makul ve kabul edilebilir bir ölçü değildir.
Geçmişi dünyada az
rastlanacak başarılarla dolu, şanlı, şerefli bir tarihe ve geleneğe sahip olan
Türk öğretmenlerinin sahipsizliği, her alanda Avrupa Birliği standartlarını
sadece diline dolayan hükümetin acziyetinin bir sonucudur.
Öğretmenlik mesleğinin
kademelendirilmesi, aslında düzgün uygulanabildiğinde bir çözüm yolu
olabilecekken, şimdiden görünen o ki, hekimlerin performans sisteminde olduğu
gibi, işin içinden çıkılmaz bir hal alma olasılığıyla karşı karşıya
kalabiliriz.
Bu kutsal görevin
mensupları öğretmenlerimiz, daha öğretmen olmaya karar verdikleri günlerde
çıktıkları yolun ne çileli, ne kadar meşakkatli bir yol olduğunu bilmelerine
rağmen, öğrenme ve öğretme arzusuyla yolun sonunda kendilerini ödül mü yoksa
ceza mı bekliyor bilmeden, Türk Milletinin geleceğine katkı sağlamak gibi bir
idealin peşindeler. Şu an devlet okullarımızda büyük bir öğretmen açığı
olmasına rağmen, binlerce öğretmen adayı, binlerce eğitim fakültesi ve fen-edebiyat
fakültesi mezunu insan, onurları zedelenmiş bir şekilde işsiz güçsüz ortalıkta
dolaşmaktadırlar.
Yıllar yılı kendinden,
kendi ailesi ve çocuğuna ayırdığı zamandan feragat ederek, kısıtlı imkânlarla
öğrencilerine bilgi sunan öğretmenlerimizin pek çoğunun ikinci bir iş yapmak
zorunda olduğunu, taksi şoförlüğü yaptığını, çorap sattığını, tencere satmak
zorunda olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu durum yeni olmamakla birlikte, Avrupa
Birliği yolunda çok iyi noktalara gelindiğini iddia eden AK Parti Hükümetinin
acilen çözmesi gereken bir durumdur. Bu durum, kadına karşı şiddete, kadın ve
çocuk haklarında, hukuk işlerini din ulemasına danışmada olduğu gibi,
öğretmenlerimizin geçim sıkıntısı çekmelerinde de hicap duyulacak bir durumda
olduğunun göstergesidir.
Daha dün bu kürsüden bir
AK Parti milletvekili "okul kapılarından keyfinize göre kovaladığınız
kızlarınızı, demokratik bir eğitim politikanız olmadığı süre içerisinde,
özgürlükçü ve eşitlikçi olmayan bir eğitim politikası içinde kadının eğitim
politikalarını konuşacaksınız ve bu kürsüye çıkacaksınız; yok böyle bir şey.
Politikalarınızı yasalarınızla düzenlersiniz" dedi. Bunu bir muhalefet
milletvekili söylemedi; AK Partinin, iktidarın milletvekili söyledi, 357 tane
sandalyeye sahip AK Parti Grubunun bir üyesi söyledi. İşte, bu çok şaşılacak
bir durumdur; işte, bu çok garip bir durumdur. Madem, gerçekten kızlarınızın
okul kapılarından kovulmasını istemiyorsunuz, bu problemi çözmek istiyorsunuz;
bunu çözmek için daha ne bekliyorsunuz, neden hâlâ genç kızları istismar konusu
yapıyorsunuz?! Anavatan Partisi Grubu olarak bu konudaki açık desteğimizi
sizlere defalarca bildirmişken, bu kürsüye çıkıp yakınan taraf olmaktan hiç mi
sıkılmıyorsunuz?!
Sayın milletvekilleri, bu
milletin, problem yaratan, ülke insanlarını kutuplaşmaya, birbirine düşürmeye
teşvik, takıyye yapan siyasîlere değil; ülke gerçeklerini dürüstçe ortaya
koyan, cesurca çözüm yolları arayan siyasîlere ihtiyacı var. Yoksa, Türk
Bayrağının dalgalandığı her yere gidip, PKK tarafından katledilen şehit
öğretmenlerin çocuklarına hesap veremezsiniz. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun,
konuşmanızı tamamlayın lütfen.
REYHAN BALANDI (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Farklılıkları, kimlik
sorunlarını gündeme getirerek, hiç durmadan ısıtıp ısıtıp bu kürsüden dile
getirerek ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine çıkaramazsınız. Böyle hatalar yapmaya
devam ettiğiniz sürece, Eskişehirli bir şairimizin yazdığı gibi daha çok
şiirler dinlemek zorunda kalırsınız:
"Lazı, Kürdü,
Azerisi bir dal, gövdemiz Türktür.
Şehidim, Hantepe'nin
karatahtasındaki Atatürk'tür.
Öğretmenim, açtığın yolda
bıraktığın bayrağı,
Körpecik fikirlerinle
kucakladın toprağı.
Aydınlıktı Hantepe'nin
karatahtası,
Yüreğim yanıyor, içim
yanıyor şehidim,
Bu hafta öğretmenler
haftası. "
(Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu ülkenin öğretmeleri, 50-60 kişilik sınıflarda ders yapmak
istemiyorlar; yeterli sayıda okul, yeterli sayıda derslik, yeterli sayıda
öğretmen istiyorlar. Çalışma koşullarının en yüksek derecede verimi sağlayacak
biçimde düzenlenmesini, ekonomik koşullarının da, kendilerini tümüyle
mesleklerine verebilecek bir şekilde düzenlenmesini istiyorlar. Meslekî
statülerinin, Millî Eğitim Temel Kanununda belirlenen amaçlara ulaşmayı
sağlayacak bir saygınlığa sahip olmasını istiyorlar. Eğitimde, önce niceliğin
değil, niteliğin olmasını istiyorlar; çünkü, biliyorlar ki, yanlış ve eksik
eğitimin bedeli çok ağırdır. Okul-öğrenci-öğretmen üçgeninde öznenin sınav
değil, bilgiye ulaşma olmasını istiyorlar. ÖSS ve diğer sınav sistemlerindeki
çarpıklıkların giderilmesini istiyorlar. Bir öğretmeni yetiştirmenin amacının
istihdam garantisi değil, onun genel bilgilerini ve kişisel kültürünü, eğitme
ve öğretme yeteneğini, gerek öğretim yoluyla gerekse örnek kişiliğiyle
toplumsal, kültürel, ekonomik kalkınmaya katkı olarak sunması olduğunun
bilinmesini istiyorlar.
Bu duygu ve düşüncelerle,
tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü tekrar kutluyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Balandı.
Yine, aynı konuda,
Öğretmenler Günü vesilesiyle, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle
öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
24 Kasım Öğretmenler
Gününde, tüm çalışan, emekli öğretmenlerin günlerini, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına ve kişisel olarak kutluyorum.
Ayrıca, görevi başında
yaşamını yitiren, aramızdan ayrılan öğretmenleri de saygıyla anıyorum.
Atatürk'ün, millet
mekteplerinin açılmasından sonra Başöğretmenliği üstlendiği günün anısına
düzenlenen 24 Kasımlar, 1981'den bu yana kutlanıyor. Gün dolayısıyla birkaç gün
öğretmenlerin sorunları konuşuluyor, daha sonra da öğretmenler sorunlarıyla baş
başa kalıyor.
Öğretmenleri sevmek,
onları anlamak ve sorunlarını çözmekle olur. Eğer, gerçekten, öğretmenleri
seviyorsak, onları anlayalım, sorunlarını bir bir çözelim.
Bakın, UNESCO ve ILO'nun
5 Ekim 1966 tarihinde ortaklaşa kabul ettikleri "Öğretmen Hakları
Statüsü" üzerinden tam kırk yıl geçti. Orada şu söyleniyor:
"Öğretmenlerin çalışma koşulları, eğitimin en yüksek derecede etkinliğini
sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmenlere, kendilerini tümüyle mesleksel
uğraşlarına adama olanağı vermelidir."
Türk Devletinin de
altında imzası olan bu ortak belgenin öğretmenlere tanıdığı haklar, maalesef,
yaşama geçirilmemiştir, aradan kırk yıl geçmiş olmasına karşın.
Ülkemiz öğretmenleri,
yıllardır, ekonomik, sosyal sorunlarla yaşamaktadır; geçimini sağlayabilmek
için, kendi mesleğiyle ilgisi olmayan alanlarda ikinci iş yapmak zorunda
kalmaktadır.
Ne acı ki, üç yıllık AKP
döneminde de öğretmen sorunları eksilmemiş, artmıştır. Onlara yeni haklar
verilmediği gibi, Millî Eğitim Temel Yasasında ve yönetmeliklerde yapılan,
sıkça yapılan değişikliklerle öğretmenlerin kazanılmış hakları budanmıştır.
Birçok öğretmenin, eğitim yöneticisinin, isteği dışında yeri değiştirilmiş,
yöneticilikleri ellerinden alınmıştır; yerlerine, birçoğu geçici görevle
-tabiî, öğretmenlerimizi sakınıyorum, yine eğitim yöneticilerinin birçoğunu
ayırıyorum- maalesef, ehliyetsiz, yetersiz kişiler atanmıştır ve mahkeme kararı
alınmış olmasına karşın, görevden alınanlar görevine döndürülmemiştir.
Bugün, öğretmenlerin
büyük bir kesimini örgütleyen sendikalar, demokratik istemlerini dile
getirebilmek için tepkilerini ortaya koyuyorlar; onlar, nitelikli eğitim için,
insan gibi yaşayacak bir ücret için, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesi
için, sendikal haklar için, öğrencilerinin yılda en az 2 kez sağlık
taramasından geçirilmesi ve 1 bardak süt için eylem yapıyorlar. Onların
haklarını savunmakla görevli Millî Eğitim Bakanı, millî eğitim müdürlüklerine
bir genelge çıkarıyor, 18.11.2005'te televizyonlarda açıklama yapıyor, sanki
öğretmenler izinsiz gösteri yapıyormuş, yasadışı iş yapıyormuş izlenimini
veriyor ve onların, dünyanın Avrupa Birliği ülkeleri içinde en çok çalıştığı
halde en az ücret almaları karşısında, OECD'nin yayımladığı rapor için
"bunda bir yanlış var; öğretmenler yeteri kadar çalışmıyor, iki gün derse
giriyor" diyerek, derse girme ile öğretmenlerin çalışma saatlerini
birbirine karıştırıyor ve öğretmenlerin haklarını, böyle bir anlamlı günde bile
savunmuyor.
Değerli arkadaşlar, en
güzel binalar, okullar yapılsa, en yeni teknolojik buluşlar oraya getirilse,
öğretmen yoksa nitelikli eğitim olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Millî Eğitim Bakanı, yazılı bir soruya verdiği yanıtta, 130 000 dal
öğretmenine gereksinim olduğunu söyledi. Her yıl 1,5 milyon çocuğumuz, yeniden,
okula kavuşuyor. İkili eğitim, kalabalık ve birleştirilmiş sınıflar sürüyor. 20
000'e yakın öğretmenimiz emekli olmaya zorlanıyor; ama, bunların yerine yeterli
öğretmen almıyoruz. Okullarda, branşına göre, bilgisayar alanında yüzde 46,
engellilerin eğitimi için yüzde 27, rehberlik alanında yüzde 25, İngilizce
öğretmenliğinde yüzde 17, iş eğitiminde yüzde 13, okulöncesinde yüzde 10 açık
varken, onbinlerce, diplomasını kazanmış öğrenmen adayı atanmayı bekliyor...
Bir yanda yurdun çeşitli yerlerinde öğretmen bekleyen öğrenciler, bir yanda
atanmayı bekleyen, diplomasını almış, hak kazanmış genç öğretmen adayları...
Bunları buluşturmak gerekir.
AB ülkeleri içerisinde
Türkiye öğretmenlerinin çalışma saati -Sayın Bakanım, derse girdiği saat değil-
OECD raporundan söylüyorum, 1 816 saat. Onbeş yıllık bir öğretmenin aldığı
ücret 800 YTL. Eylül 2005 itibariyle, 4 kişilik bir ailenin geçimi için 1 800
YTL'ye gereksinim var. Yoksulluk sınırı 715 YTL. Birçok öğretmenimiz, yoksulluk
sınırının yarısı kadar bile aylık almıyor. Sayın Bakan "öğretmenlerin ders
ücretlerini üç katına çıkaracağız" diye televizyonlarda bir açıklama
yaptı; hepimiz sevindik. Komisyona, Genel Kurula gelince destekleyeceğimizi
söyledik. Sonra, ne olduysa Maliye Bakanlığında, bu iş durduruldu; yük
getiriyor dediler, keşke paramız olsa da versek dediler. Birçok yerlere para
bulunduğu halde, öğretmene gelince… Önce haber uçuruldu, sonra öğretmenlerin
zorunlu derse girme saatleri komisyondan geçirildi.
Değerli arkadaşlar, 2006
yılı içinde kamu çalışanlarına ve öğretmenlere öngörülen zam yüzde 5'tir;
2,5-2,5 verilen. Yoksulluk sınırı, açlık sınırı devam edecektir öğretmen için.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
tamamlar mısınız.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bir de, bu yıl 20 000
sözleşmeli öğretmen alındı arkadaşlar. Adı da aslında öğretmen değil, geçici
personel; pamuk ipliğiyle bağlı iş güvencesi. Hani öğretmenler özgür
yetiştirecekti kuşakları, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olacaktı, tepeden
tırnağa özgür olacaktı!.. Kendinin özgür olmadığı, öğretmenin özgür olmadığı
bir ortamda nasıl özgür insanlar yetiştirilebilir?! IMF'den kaçırmak için bunu
yaptık deniyor. Üç yıldır, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, sözleşmeli
personel gibi, eğitimi özelleştirme adımları atılıyor.
Değerli arkadaşlar…
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, 4
dakika oldu. Sizin, çok önemli bu konuşmanızı saygıyla karşılıyorum; ama,
İçtüzüğe uymak zorundayım.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Sayın Başkanım, konuşma verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Öteki
arkadaşlarımın sözünü kesmediniz. Ben, 1-2 dakika hoşgörünüze sığınmak
istemiştim. 1 dakikada bitiririm, uygun görürseniz...
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki; teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
öğretmenlik, Millî Eğitim Temel Yasasına göre -43 üncü maddeye göre- zaten,
özel ihtisas isteyen bir meslektir, uzmanlık isteyen bir meslektir; ama, şimdi,
biz onları, stajyer öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen, öğretmen diye
ayırıyoruz ve sınav kazanırlarsa, kimilerine biraz farklı ücret vereceğiz
diyoruz. Bunun adı da performans (başarım) değerlendirmesi oluyor.
Değerli arkadaşlar,
öğretmenleri seviyorsak, onlara borcumuzu ödemeli ve sorunlarını çözmeliyiz.
Bakın, siyasî partilerin
malları verildi, sendikaların verildi, TÖBDER'in malları duruyor; bunlar,
öğretmenlere geri verilmeli. İLKSAN Tüzüğü, demokratik olmayan bir biçimde
değiştirildi, büyük ölçüde Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı. O Sandık
öğretmenlere geri verilmelidir.
İnsan gibi yaşayacak bir
ücret ve ekders ücreti verilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son
verilmeli, onlar derhal kadroya alınmalıdır. ILO'nun, UNESCO'nun ortaklaşa
düzenlediği öğretmen haklarını düzenleyen ortak belgenin uygulanması burada
yapılmalıdır. Öğretmenlere toplusözleşmeli, grevli sendika hakkı verilmelidir.
Öğretmenlere güzel sözler söyleme yerine, onların somut istekleri yerine
getirilmelidir diyorum ve Cahit Külebi'nin köy öğretmenleri için yazdığı bir
şiirden dörtlük okuyup, hem Başkana hem sizlere hem de bizi izleyen bütün
öğretmenlere saygılar sunarak konuşmamı bitiriyorum.
Siz, kara göklerin
yıldızları,
Işıtın yurdumuzu sabaha
kadar,
Ama düşe kalka, ama
yalnız …
Alın benim gönlümden de o
kadar.
Saygılar. (CHP ve
Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Gazalcı.
İçtüzüğün 60 ıncı
maddesine göre, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'ın, Öğretmenler
Günümüz vesilesiyle olduğunu düşündüğüm bir söz isteği var. İşin önemine binaen
-Tüzük açık- çok kısa, yerinizden bir açıklama için söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, böyle bir günde, çok önemli
bir görevi ifa eden bütün değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü gönülden
kutluyorum.
Bütün milletler için çok
önemli olan ve milletimiz için de hayatî önemde olan bir mesleğin mensupları
için bugün ne söylesek azdır. Öğretmenlerimizle ilgili çok güzel sözler var.
Bunların birçoğunu Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk söylemiş:
"Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden,
eğitimciden mahrum bir millet, henüz millet adını almaya yetenek kazanmamıştır."
Ve yine: "Yeni nesil
sizin eseriniz olacaktır." "Cumhuriyet, sizden, fikri hür, irfanı
hür, vicdanı hür nesiller ister."
Ve yine:
"Öğretmendir ki, bir milleti özgür, bağımsız, şanlı bir topluluk halinde
yaşatır veyahut esaret ve sefalete terk eder."
Biz, bütün Türk
öğretmenlerimizin, Türkiye Cumhuriyetini şanlı bir topluluk halinde yaşatmak
için ellerinden gelen bütün gayret ve fedakârlıkları gösterdiği noktasında,
hiçbir kuşkumuz yoktur ve Yüce Dinimiz de, yine, öğretmenlerimiz için "bana
bir harf öğretenin kulu ve kölesi olurum" şeklindeki bir ifadeyle,
öğretmenlerimizin ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde göstermektedir.
Ancak, böyle bir günde,
öğretmenlerimizin çok sıkıntı ve zorluklar içerisinde yaşadıklarını da hepimiz
çok yakından biliyoruz. İnşallah, bundan sonraki Öğretmenler Gününde,
öğretmenlerimizin daha iyi şartlarda yaşamaları ve bu görevi yürütmeleri
hepimizin arzusudur.
Ancak, bugün, söylemeden
geçmek istemiyorum; böyle bir günde, en azından öğretmenlerimiz için belki bir
şey yapamadık; ancak, Sayın Millî Eğitim Bakanımızın "olmayan bir
kaynaktan öğretmenlerimize ne verebiliriz" ve öğretmenlerimizle ilgili şu
anda söylemek istemediğim sözleri, böyle bir günde öğretmenlerimizi son derece
üzmüş ve rencide etmiştir.
Öğretmenlerimiz çok şey
istemiyorlar, Avrupa Birliği ülkelerindekilerle eşit şartlarla görev yapmayı
istemiyorlar, onların yarı haklarına da razılar; ancak, bu noktada,
öğretmenlerimize elimizden geldiğince yardım ve destek olma noktasında, Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak, üzerimize düşen görevi yapmak mecburiyetinde
olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Son olarak, büyük şair
Mehmet Akif'in öğretmenlerle ilgili şu dörtlüğünü okumak istiyorum:
"Öğretmen diyen
olmak gerektir imanlı,
Edepli, liyakatli, sonra
vicdanlı.
Bu dördü olmazsa olmaz;
Çünkü vazife pek büyük ve
anlamlı. "
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kandoğan.
Hükümet adına, Başbakan
Yardımcımız Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü
dolayısıyla değerli düşüncelerini bizimle paylaşan Sayın Özyılmaz'a, Sayın
Balandı'ya, Sayın Gazalcı'ya ve Sayın Kandoğan'a teşekkür ediyorum; bana da,
Hükümet adına, "Hükümet olarak üç yıl içerisinde öğretmenlerimizle ilgili
ne yaptık" sorusuna cevap verme imkânını sağladıkları için teşekkür
ediyorum.
Böyle bir günde,
öğretmenler gününde, öğretmenlerimizin üzerinden politika yapmayı
öğretmenlerimize saygısızlık sayacağım için, saydığım için, kimi iddialara
cevap vermeyeceğim; ilerideki başka konuşmalarımızda o iddialara cevap veririz.
Sayın Gazalcı
"öğretmenlere, bu hükümet döneminde hiçbir yeni hak verilmedi"
dediler ve tabiî, bunu söylerken de, Türkiye'nin öğretmen ihtiyacından
bahsettiler. Doğrudur, öğretmen ihtiyacımız vardır; ancak, biz, üç yıllık süre
içerisinde, bu öğretmen ihtiyacını karşılama bakımından hangi adımları attık;
buna kısaca cevap vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği gibi, bir yıl içerisinde, kamu kurum ve kuruluşlarına açıktan atama
yoluyla ne kadar personel alınacağı bütçe kanununda öngörülmektedir. Şu ana
kadar, kamu kurum ve kuruluşlarına, açıktan atama yoluyla, boş kadrolar için
alınacak personel sayısı 123 000'dir,
üç yıl içerisinde; bunun yüzde 47,2'si öğretmenler için kullanılmıştır; aşağı
yukarı yarısı. Bütçe kanunuyla öngörmüş olduğumuz açıktan atama izinlerinin
yüzde 50'ye yakını, sırf, ihtiyacımız var, öğretmenlerimiz bir an önce bir
görev almak istiyorlar düşüncesiyle, öğretmenlerimiz için kullanılmıştır. Bu
yeterli midir; kuşkusuz ki değildir; ancak, Türkiye'nin imkânları, ekonomik
imkânları keşke daha fazla istihdam imkânı verse, daha fazla öğretmen istihdamı
verse ve bu sayıyı artırabilsek. Şimdi, 2006 yılıyla ilgili, bu rakamı önemli
ölçüde aşabileceğimizi düşünüyorum; çünkü, bütçe kanununda esnek bir hüküm
getirmek suretiyle, rakamsal olarak getirileni bir miktar aşma esnekliği
getiriyoruz. 2006 yılında daha fazla öğretmenimizi istihdam edebileceğimizi
şimdiden ifade etmek istiyorum. Ayrıca, demin söylediğim, kadrolu
öğretmenlerdir; ama, hiç olmazsa öğretmenlik mesleğiyle iştigal etsinler,
ileride kadroya geçiririz düşüncesiyle, sözleşmeli ve usta öğretici de dahil
olmak üzere, kadroluyla birlikte, üç yıl içerisinde 130 000 öğretmenimizi Millî
Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam imkânı sağladık. Biraz önce bir rakam
vermiştim; tüm kamu için bütçe kanununda öngördüğümüz açıktan atama izinleri 123 000'dir, öğretmenler
olarak, 130 000 öğretmenimizi değerlendirdiğimizi ifade edersem, bu
konuya Hükümet olarak ve Millî Eğitim Bakanlığı olarak ne kadar önem
verdiğimizi herhalde ifade etmiş olurum.
Kuşkusuz, tüm kamu
görevlilerinin olduğu gibi, öğretmenlerimizin de özlük haklarıyla ilgili
sorunları vardır, onların maaşları ve ücretleriyle de ilgili sorunlar vardır.
Hemen şunu ifade edeyim: Ekim 2002 tarihi itibariyle, aile ödeneği dahil, bir
öğretmenimiz -ki, 9'a 1'inden maaş alır, ilk göreve başladığında- 522 000 000 lira maaş alabiliyordu; şimdi,
şu anda, aile ödeneği dahil, 9'un 1'inden maaş alan bir öğretmenimiz 791 000
000 lira alıyor. Lira cinsinden söylüyorum, daha iyi anlaşılsın diye. Demek ki,
artış oranı yüzde 52'dir. Üç yıllık enflasyonun 14 puan üstündedir bu. Yeterli
midir; kuşkusuz ki değildir; ama, tüm kamu görevlilerinin olduğu gibi,
öğretmenlerimizi de hayat pahalılığının altında, enflasyonun altında
ezdirmemeye hep özen göstermişizdir. Biz, belki, diğer hükümetlerden farklı bir
hükümetiz. Sadece, çalışanları enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz demekle
kalmadık; asıl, enflasyonu ezdik; asıl, enflasyonu ezen bir Hükümetiz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi "2006 yılı
için yüzde 5 artış öngördü" dedi Sayın Gazalcı, "hükümet, tüm kamu
görevlileri için ve öğretmenler için…" Tabiî, 40+40'ı ihmal ettiniz. Evet,
bir de 40 000 000 ocakta, 40 000 000
-biliyorsunuz- temmuz ayında vereceğiz, yüzde 5'e ilave olarak. Şimdi, 9'un
1'inden maaş alan -aile ödeneği dahil- bir öğretmenimizin maaşı ocakta, 790'ken
860'a çıkacak, temmuzda da 920'ye çıkmış olacak. Böylece, nispeten -enflasyonun
üzerinde olduğunu söyledim- ekonomik olarak durumlarını iyileştirmeye çalıştık.
Türkiye'de ekonomi toparlandıkça, ekonomiyi büyüttükçe, büyüyen ekonomideki
artan değerleri, kuşkusuz ki, bu ülkenin insanlarına dağıtmak, onların refah
seviyesini yükseltmek Hükümet olarak bizim temel hedefimizdir. Üç yıl
içerisinde yapabildiklerimiz bunlar. Önümüzdeki yıl ve bundan sonraki yıllarda,
başta tüm kamu görevlileri olmak üzere, öğretmenlerimize, inanıyorum ki, daha
önemli imkânlar sağlamanın gayreti ve çabası içerisinde olacağız.
Şimdi "ne yaptınız,
ne gibi yeni haklar getirdiniz" denildi. Tabiî, bu arada hemen şunu da
ifade edeyim, Sayın Gazalcı ona değindi; ek ders ücretiyle ilgili Millî Eğitim
Bakanının bir taslak hazırladığını, ancak, bunun da, işte, gerçekleşmediğini
ifade ettiler. Bu kanun tasarısı taslağı şu anda Başbakanlıktadır; üzerinde
uzmanlarca çalışılmaktadır. Bilindiği gibi, şu anda 200 YTL'dir ek ders ücreti,
öğretmenlerimiz için. Bunu imkânlar nispetinde mutlaka artıracağız; ama, ne
kadar artıracağız, bu çalışmaların sonucunda belli olacaktır. Bunun, tabiî,
mümkün olduğunca yüksek bir rakam olmasına da özen gösterdiğimizi buradan ifade
etmek istiyorum.
Ayrıca, Millî Eğitim
Bakanlığımız, öğretmenlik mesleği için kariyer bir meslek haline getirilmesi
sürecini başlattı. Üç gün sonra, 27 Kasımda ÖSYM bir sınav yapacak ve artık
öğretmenlerimiz kariyer sahibi hale gelecek; öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen. Şimdi, Sayın Gazalcı buna karşı
çıktı; ama, biz, buraya çıkıp hep cumhuriyetimizin kurucusu Büyük
Atatürk'ün başöğretmen olduğunu söylüyoruz; ama, bu uygulamayı yeniden getiren,
millî eğitim camiasına yeniden kazandırmaya çalışan bir Millî Eğitim Bakanını
ve Hükümeti eleştiriyoruz!.. Bu, bir çelişki değil mi?! (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bunu böyle
yapacaksınız da ne olacak?!. Uzman öğretmen olma vasfını kazanan öğretmenlerimize,
maaşlarına ilaveten 75 YTL; yani, 75 000 000 lira daha ek vereceğiz,
başöğretmen olduğunda da bu 150 000 000; yani, 150 YTL'ye çıkacak. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Böylece, elimizden geldiğince, öğretmenlerimize her
fırsatta imkân sağlamaya çalışıyoruz.
Ayrıca, öğretmenlerimizin
mutlaka modern teknolojiyi de kullanan kişiler olmasına özen gösterdik.
İnternet kullanımı konusunda teşvik edilmesini öngördük. Benim Bakanlığımla
ilgili, Vakıfbank ile Millî Eğitim Bakanlığı bir protokol imzaladılar bundan
bir süre önce. Şu ana kadar, bilgisayar edinme kampanyasıyla 83 000
öğretmenimiz bilgisayar sahibi oldu. Bunda benim Bakanlığımın da katkısı
olduysa, son derece mutluyum.
Ayrıca, öğretmenlerimizin
konut ihtiyacının karşılanması için TOKİ ve İLKSAN işbirliği yaptılar.
Ankara'nın Sincan ve Yenikent civarında 2 800 konut şu anda tamamlandı
öğretmenlerimiz için. inşallah bu sayıyı daha da artırırız.
Halk eğitim merkezlerinde
20 000 civarında usta öğretici var; ancak, bunların malî ve sosyal haklarının iyileştirilmesi
gerekiyor. Şu anda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı uzmanları bu
ekonomik ve sosyal iyileştirmenin bir an önce tamamlanması için yoğun bir
çalışma içerisindeler.
Ancak, biraz önce de
ifade edildi, bütçe kanunuyla öngörülen açıktan atama izinlerinin dışında da,
biz, bir an önce öğretmenlik bekleyen o öğretmenlerimizi, hiç olmazsa boş
gezmesinler diye, Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesine göre geçici personel
olarak, yine öğretmen olarak istihdam ediyoruz, özellikle kırsal kesimde.
Bunların maaşları 607 YTL idi; şimdi, bunların maaşlarını da kadrolu öğretmen
maaşı seviyesine getirdik ve böylece, belki onların kadrolu öğretmen kadar
imkânları yok; ama, hiç olmazsa maaş bakımından o seviyeye gelsin diye bir adım
da attığımızı ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, biliyorsunuz, her
yıl, eğitim yılına başlarken öğretmenlerimize bir eğitim yardımı yapılır; 250
YTL idi biliyorsunuz, bunu 400 YTL'ye, yani, 400 000 000'a çıkardığımızı
hatırlıyorsunuz. Keşke, daha fazlaya çıkarabilseydik.
Değerli arkadaşlar, belki
de bu dönemde yapılan, Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı en hayırlı
hizmetlerden biri de şudur: Artık, Millî Eğitim Bakanlığında "hamili kart
yakınımdır" uygulaması yapılmıyor; tamamen kalktı. Niye; çünkü, öğretmen
atamaları A'dan Z'ye kadar bilgisayar ortamında yapılıyor ve atamalar, artık,
objektif kriterlere göre yapılıyor.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Atandıktan sonra ne oluyor?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ayrıca, öğretim müfettişleri, sınıf
öğretmenlerimizin sicil amiri olmaktan çıkarıldı. Öğretmenlik mesleğiyle
iştigal edenler, bu mesleği icra edenler bunun ne demek olduğunu çok daha
yakinen bilecekler ve takdir edeceklerdir.
Bilindiği gibi,
öğretmenevleri özelleştirme kapsamındaydı; biz, öğretmenlerimize olan
saygımızın ve sevgimizin bir gereği olarak bunu özelleştirme kapsamından
çıkardık…
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Kapsama siz aldınız Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …ve öğretmenevlerini de
öğretmenlerimize yakışır hale getirdik.
Değerli arkadaşlar,
öğretmenlik mesleği zor bir meslektir; parayla yapılabilecek bir iş değildir
kolay kolay. Bu, ancak sevgiyle yapılır. Bu, ancak çocuk sevgisi, eğitim
sevgisi, insan sevgisiyle yapılabilecek bir iştir. O bakımdan, ben,
öğretmenlerimizin, tüm öğretmenlerimizin paradan ve ekonomik imkândan ziyade bu
sevgiyi önceledikleri için öğretmenlik mesleğini seçtiklerine inanıyorum ve
hepsini, söz alan arkadaşlarım gibi, ben de saygıyla selamlıyorum, hepsinin
ellerinden öpüyorum efendim.
Öğretmenler Günü kutlu
olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) -
Millî Eğitim Bakanımız…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Affedersiniz Sayın Başkanım…
Millî Eğitim Bakanımız şu
anda Türkiye'nin 81 vilayetinden gelen öğretmenlerle bir toplantı yapıyorlar. O
bakımdan, çok arzu etmelerine rağmen katılamadılar. Onun adına, ben, bir bakan
arkadaşı olarak düşüncelerimizi ifade ettim. Arkadaşlarımız kabul buyururlarsa
sevinirim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Teşekkür ederiz; ama, Van konusu olsaydı hemen gelirdi Millî Eğitim Bakanı!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi var; okutup, bilgilerinize sunacağım.
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Çek
Cumhuriyeti Parlamentosu Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi
Başkanı Jan Vidim'in davetlisi olarak Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunacak
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşacak
Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/934)
23
Kasım 2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Çek Cumhuriyeti
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Jan
Vidim, TBMM Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetini
ülkesine davet etmiştir.
Söz konusu davete icabet
edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca, Genel Kurulun
9.11.2005 tarihindeki 2 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca
bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Heyet Listesi:
A. İsmet Çanakcı (Ankara)
Ensar Öğüt (Ardahan)
Asım Kulak (Bartın)
Cengiz Kaptanoğlu (İstanbul)
İnci Özdemir (İstanbul)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutup,
bilgilerinize sunacağım.
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2004 Malî Yılı Kesinhesaplarına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/17) (S. Sayısı: 1017) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve Sayıştay Başkanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden
cetvel içindekilerin incelenerek kayıtlara uygun olduğu anlaşılmış olup,
İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail Özgün |
İsmail Ericekli |
Fahri Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Denetçi |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Emin Tutan |
Saffet Benli |
Mustafa Zeydan |
|
Bursa |
Mersin |
Hakkâri |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ahmet Işık |
Gökhan Durgun |
İsmet Atalay |
|
Konya |
Hatay |
İstanbul |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 30 milletvekilinin, eğitim ve öğretim
hizmetlerinde çalışan öğretmenler ile diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal
sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/326)
ÊTürkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yeni Türk harflerinin
kabulünden sonra, halka okuma-yazma öğretmek için yurt çapında açılan millet
mekteplerinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün Başöğretmenliği üstlendiği tarihin
anısına 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
1980 yılından bu yana
kutlanan 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, birkaç gün, meslek için güzel
sözler söylenmekte, toplantılar yapılmaktadır. Daha sonra bu sözler
unutulmakta, öğretmenler sorunlarıyla baş başa kalmaktadır.
1973 yılında kabul edilen
1739 sayılı Millî Eğitim Kanununun 43 üncü maddesinde "öğretmenlik,
Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan
özel bir ihtisas mesleğidir" denilmektedir.
Çocuklarımızı, gençleri
yetiştiren öğretmenlerin görevlerini en iyi bir biçimde yerine getirebilmeleri
için sorunlarının büyük ölçüde çözülmesi gerekir.
Ne yazık ki, yurdun her
köşesinde özveriyle çalışan öğretmenlerin yıllardır ekonomik ve sosyal
sorunları çözülmemiştir. Öğretmenler, geçinebilmek için ikinci bir iş yapmak
zorunda kalmaktadır.
Yapılan araştırmalarda,
ülkemiz öğretmenlerinin, dünya öğretmenlerine göre daha çok çalıştığı halde,
birçok ülkenin öğretmenlerinden daha az ücret aldığı saptanmıştır.
Türkiye, devlet olarak, 5
Ekim 1996 yılında, UNESCO ve ILO'nun ortaklaşa olarak karar aldığı
"Öğretmenlerin Statü Tavsiyesi" imzalamıştır. Bu belgede
"öğretmenlerin çalışma koşulları eğitimin en yüksek derecede etkinliğini
sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmenlere, kendilerini tümüyle mesleksel
uğraşlarına adama olanağı verilmelidir" denilmektedir.
İnsanın ve ülkenin olumlu
gelişimi için en büyük görevi üstlenen öğretmenlerin çalışma koşulları,
ekonomik sorunları zaman geçirilmeden iyileştirilmelidir. Çocuklarımızın
gelişmiş dünya çocuklarıyla her alanda yarışması, onların en iyi biçimde
yetiştirilmelerine bağlıdır. Bunun da yolu, onları yetiştirecek öğretmenlerin
sorunlarının çözülmesine, durumlarının iyileştirilmesine bağlıdır.
Bunun için, eğitim ve
öğretim hizmetinde çalışan öğretmelerin, diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal
sorunlarını saptamak, çözüm yollarını ortaya koymak için Anayasanın 98 inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddelerine göre
Meclis araştırması açılmasını dileriz.
Saygılarımızla.
1.- Mustafa Gazalcı (Denizli)
2.- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
3.- Birgen Keleş (İstanbul)
4.- Erdal Karademir (İzmir)
5.- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
6.- Mehmet Boztaş (Aydın)
7.- Nadir Saraç (Zonguldak)
8.- Hakkı Ülkü (İzmir)
9.- Orhan Eraslan (Niğde)
10.- Uğur Aksöz (Adana)
11.- Atila Emek (Antalya)
12.- Osman Özcan (Antalya)
13.- Necati Uzdil (Osmaniye)
14.- Kemal Sağ (Adana)
15.- Tacidar Seyhan (Adana)
16.- Ali Oksal (Mersin)
17.- Sedat Uzunbay (İzmir)
18.- Mustafa Özyurt (Bursa)
19.- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
20.- Osman Kaptan (Antalya)
21.- Gürol Ergin (Muğla)
22.- Bülent Baratalı (İzmir)
23.- Mehmet Semerci (Aydın)
24.- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
25.- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
26.- Mahmut Yıldız (Şanlıurfa)
27.- Oğuz Oyan (İzmir)
28.- Nail Kamacı (Antalya)
29.- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
30.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
31.- Berhan Şimşek (İstanbul)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri
"Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına devam ediyoruz.
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)Ê
2.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan,
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/950) (S. Sayısı: 920)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3 üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan,
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşülmesine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
5.- Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (x)
BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon?..
Yerinde.
12 nci maddede kalmıştık.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 12. - 5018 sayılı
Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetveller aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(I) SAYILI CETVEL
GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ
KAMU İDARELERİ
1) Türkiye Büyük Millet
Meclisi
2) Cumhurbaşkanlığı
3) Başbakanlık
4) Anayasa Mahkemesi
5) Yargıtay
6) Danıştay
7) Sayıştay
8) Adalet Bakanlığı
9) Millî Savunma
Bakanlığı
10) İçişleri Bakanlığı
11) Dışişleri Bakanlığı
12) Maliye Bakanlığı
13) Millî Eğitim
Bakanlığı
14) Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı
15) Sağlık Bakanlığı
16) Ulaştırma Bakanlığı
17) Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı
18) Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı
19) Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı
20) Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığı
21) Kültür ve Turizm
Bakanlığı
22) Çevre ve Orman
Bakanlığı
23) Millî Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği
24) Millî İstihbarat
Teşkilatı Müsteşarlığı
25) Jandarma Genel
Komutanlığı
26) Sahil Güvenlik
Komutanlığı
27) Emniyet Genel
Müdürlüğü
28) Diyanet İşleri
Başkanlığı
29) Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığı
30) Hazine Müsteşarlığı
31) Dış Ticaret
Müsteşarlığı
32) Gümrük Müsteşarlığı
33) Denizcilik
Müsteşarlığı
34) Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği
35) Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu
36) Devlet Personel
Başkanlığı
37) Özürlüler İdaresi
Başkanlığı
38) Devlet İstatistik
Enstitüsü Başkanlığı
39) Gelir İdaresi
Başkanlığı
40) Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü
41) Karayolları Genel
Müdürlüğü
42) Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü
43) Devlet Meteoroloji
İşleri Genel Müdürlüğü
44) Tarım Reformu Genel
Müdürlüğü
45) Orman Genel Müdürlüğü
46) Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü
47) Basın-Yayın ve
Enformasyon Genel Müdürlüğü
48) Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğü
49) Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
50) Aile ve Sosyal
Araştırmalar Genel Müdürlüğü
51) Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü
52) Sosyal Güvenlik
Kurumu Başkanlığı
(II) SAYILI CETVEL
ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER
A) YÜKSEKÖĞRETİM KURULU,
ÜNİVERSİTELER VE YÜKSEK
TEKNOLOJİ ENSTİTÜLERİ
1) Yükseköğretim Kurulu
2) Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi
3) İstanbul Üniversitesi
4) İstanbul Teknik
Üniversitesi
5) Ankara Üniversitesi
6) Karadeniz Teknik
Üniversitesi
7) Ege Üniversitesi
8) Atatürk Üniversitesi
9) Orta Doğu Teknik
Üniversitesi
10) Hacettepe
Üniversitesi
11) Boğaziçi Üniversitesi
12) Dicle Üniversitesi
13) Çukurova Üniversitesi
14) Anadolu Üniversitesi
15) Cumhuriyet
Üniversitesi
16) İnönü Üniversitesi
17) Fırat Üniversitesi
18) Ondokuz Mayıs
Üniversitesi
19) Selçuk Üniversitesi
20) Uludağ Üniversitesi
21) Erciyes Üniversitesi
22) Akdeniz Üniversitesi
23) Dokuz Eylül
Üniversitesi
24) Gazi Üniversitesi
25) Marmara Üniversitesi
26) Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi
27) Trakya Üniversitesi
28) Yıldız Teknik
Üniversitesi
29) Yüzüncü Yıl
Üniversitesi
30) Gaziantep
Üniversitesi
31) Abant İzzet Baysal
Üniversitesi
32) Adnan Menderes
Üniversitesi
33) Afyon Kocatepe
Üniversitesi
34) Balıkesir
Üniversitesi
35) Celal Bayar
Üniversitesi
36) Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi
37) Dumlupınar
Üniversitesi
38) Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
39) Gebze Yüksek
Teknoloji Enstitüsü
40) Harran Üniversitesi
41) İzmir Yüksek
Teknoloji Enstitüsü
42) Kafkas Üniversitesi
43) Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi
44) Kırıkkale
Üniversitesi
45) Kocaeli Üniversitesi
46) Mersin Üniversitesi
47) Muğla Üniversitesi
48) Mustafa Kemal
Üniversitesi
49) Niğde Üniversitesi
50) Pamukkale
Üniversitesi
51) Sakarya Üniversitesi
52) Süleyman Demirel
Üniversitesi
53) Zonguldak Karaelmas
Üniversitesi
54) Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi
55) Galatasaray
Üniversitesi
B) ÖZEL BÜTÇELİ DİĞER
İDARELER
1) Savunma Sanayi
Müsteşarlığı
2) Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu
3) Türkiye ve Orta-Doğu
Amme İdaresi Enstitüsü
4) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu
5) Türkiye Bilimler
Akademisi
6) Türkiye Adalet
Akademisi
7) Yükseköğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu
8) Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü
9) Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü
10) Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü
11) Vakıflar Genel
Müdürlüğü
12) Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü
13) Elektrik İşleri Etüd
İdaresi Genel Müdürlüğü
14) Maden Tetkik ve Arama
Genel Müdürlüğü
15) Türk Akreditasyon
Kurumu
16) Türk Standartları
Enstitüsü
17) Millî Prodüktivite
Merkezi
18) Türk Patent Enstitüsü
19) Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü
20) Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu
21) Küçük ve Orta Ölçekli
Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
22) İhracatı Geliştirme
Etüt Merkezi
23) Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı
24) Özel Çevre Koruma
Kurumu Başkanlığı
25) GAP Bölge Kalkınma
İdaresi
26) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı
27) Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu
(III) SAYILI CETVEL
DÜZENLEYİCİ VE
DENETLEYİCİ KURUMLAR
1) Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu
2) Telekomünikasyon
Kurumu
3) Sermaye Piyasası
Kurulu
4) Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu
5) Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu
6) Kamu İhale Kurumu
7) Rekabet Kurumu
8) Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu
(IV) SAYILI CETVEL
SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI
1) T.C. Emekli Sandığı
2) Sosyal Sigortalar
Kurumu
3) Esnaf ve Sanatkarlar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
4) Türkiye İş
Kurumu"
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu…
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Şahsım adına da söz talebim vardı Sayın Başkan…
BAŞKAN - Arada istekler
var…
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Peki efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kılıçdaroğlu.
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de, sözlerime başlarken, Öğretmenler Günü dolayısıyla,
bizleri eğiten, bugüne kadar yetiştiren, bugüne getiren, artı, çocuklarımızı
eğiten öğretmenlerimize saygılarımı sunuyorum ve hepsinin ellerinden öpüyorum.
Sayın Bakan, az önce,
öğretmenlerle ilgili olarak, hükümetin yaptıklarını açıklayınca, herhalde,
dinleyen öğretmenler, kendilerinin maddî durumlarının ne kadar parlak olduğunu;
fakat, öğretmenlerin bunun farkında olmadığını anlamış olacaklardır. Biz, her
zaman, her koşulda, sağlığımızdan özveride bulunalım, başka konularda özveride bulunalım;
ama, eğitimden, öğrenimden özveride bulunmayalım, o insanlara daha fazla olanak
sağlayalım; çünkü, toplumu geleceğe hazırlayan, toplumun gelişmesini sağlayan
temel dinamik öğretmenlerin elinde bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarının 12 nci maddesinde, bazı kuruluşlar, daha önce bu Parlamentodan
geçen şekliyle çıkarılıyor. Şimdi, çıkarılanlardan bazılarına baktığınız zaman
makul görünüyor; çünkü, bunlar, zaten, ilgili bakanlığın bütçesinde yer aldığı
için buradan çıkarılıyor; ama, bazıları tasarıdan çıkarılıyor ve gerçekten de,
biraz sonra anlatacağım, hepimizin aklında ciddî sorunlar bırakıyor. Niçin bu
kuruluşların bütçeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmesin. Niçin
görüşülmesin. Sayıyorum, bunlar hangi kuruluşlar arkadaşlar: TRT, bütçesi
gelmeyecek; Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, bütçesi gelmeyecek; Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu, bütçesi gelmeyecek; Doğal Afet Sigortaları Kurumu,
bütçesi gelmeyecek; Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, bütçesi gelmeyecek;
Spor Toto Genel Müdürlüğü, bütçesi gelmeyecek.
Şimdi, dikkat ederseniz
değerli arkadaşlar, hepsi de çok önemli kuruluşlar, hepsi de çok önemli kamu
kaynağını kullanıyorlar, büyük harcamalar yapan kuruluşlar. Peki, bu
kuruluşların bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonuna gelse, burada tartışılsa,
değerli milletvekillerimiz de bu kuruluşların bütçeleri nedir, bu konuda bilgi
sahibi olsa, acaba bunun bir sakıncası olabilir mi? Bu, hangi mantıkla ve hangi
gerekçeyle çıkarılıyor? Şimdi, deniliyor ki: Efendim, bunların hesapları zaten
KİT Komisyonuna geliyor. Doğru, geliyor; ama, KİT Komisyonuna gelen bütçe değil
değerli arkadaşlarım. KİT Komisyonuna geçmişte yaptıkları harcamalar geliyor;
yani, iş işten geçmiş, ne yapacaksınız zaten. Oysa, baştan bütçeleri
Parlamentoya gelmeli ki, burada tartışılmalı, onunla ilgili, değerli
milletvekilleri görüşlerini bildirmeli ve bu kurumun yöneticileri de,
Parlamentodan gelen eleştiriler ışığında kendi çalışmalarına yön verebilmeli.
Bu olanağı bu hükümet bizim elimizden alıyor. Hangi gerekçeyle alıyor, onu
bilmiyoruz değerli arkadaşlar.
Bakın, değerli
arkadaşlar, Toplu Konut İdaresi, çok ciddî kamu yatırımları yapıyor; büyük
konut yatırımları yapıyor; Emlak Gayrimenkul Anonim Şirketinin 1,3 katrilyon
liralık mal varlığı da Toplu Konut İdaresine devredildi. Emlak Bankasıyla
ilgili bir haber alıyor musunuz bir yerden değerli milletvekili arkadaşlarım;
almıyorsunuz. Çünkü, o, Ziraat Bankasının içinde unutuldu. O bankayı
hortumlayanlar özenle kamuoyunun gözlemi, bilgisi dışına çıkarılmaya başlandı.
Peki, bu soruyu, acaba iktidar kanadının değerli milletvekilleri kendilerine
soruyorlar mı?! Peki, aynı gerekçeyle TOKİ'nin bütçesinin Parlamentoya
gelmesinin engellenmesi doğru mudur?
Bakın, değerli
arkadaşlar; TOKİ'nin geçmiş yıl uygulamalarıyla ilgili olarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun açtığı ve
talep ettiği çok ciddî soruşturma konuları var. Bunlardan, bu Parlamentonun
bilgisi olacak mı; olmayacak. İşte, bu bilgiler özellikle Parlamentoya
gelmesin, burada tartışılmasın, kimlerin ne götürdüğü bilinmesin diye 5018
sayılı Yasanın dışına çıkarılıyor.
Size sadece bir örnek
vereceğim; Kamu Haznedarlığıyla ilgili bir örnek vereceğim. Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı, Kamu Haznedarlığının kurallarına uymayarak Başbakanlıktan izin alma
gereği dahi duymayarak bir özel finans kurumuna hesap açmıştır, bütün
paralarını buraya yatırmıştır. Önce, ilgili başkan "benim haberim
yoktur" demişti, ama sonradan haberinin olduğu da çıktı ortaya. Peki, biz
bunları nerede tartışacağız değerli milletvekilleri?!
Şimdi, değerli
arkadaşlar, TOKİ'nin ayrıca 1,1 katrilyon lira borcu var. Siz, kamu konutu
yapıp da, daha doğrusu, lüks konut yapıp da satan bir kuruluşun zarar ettiğini
duydunuz mu? TOKİ, zarar ediyor; TOKİ'ye kamu kaynağı aktarılıyor!
Peki, biz bunu sormayacak
mıyız? Yani, bu milletin, yetmiş milyondan toplanan vergilerle, yetim hakkı
koruyoruz diyoruz, fakir fukara, garip gureba edebiyatı yapıyoruz; peki, bu
aktarılan paranın nerelere harcandığını, nasıl harcandığını, nasıl
bütçelendiğini biz öğrenemeyecek miyiz; öğrenemeyeceğiz; çünkü, Adalet ve
Kalkınma Partisi bunları istemiyor.
Şimdi, geliyorum TRT'ye
değerli arkadaşlar. Bakın, TRT'den sadece bir örnek vereceğim. Ramazan ayında
her televizyon kanalı dinî yayınlar yapar; doğrudur, yapması da gerekir;
insanlar oruç tutuyor, kutsal bir ay, o ayın gereklerine uyarak televizyon
kanalları da yayın yapıyorlar. Tabiî, devletin televizyonu da yayın yapıyor.
Bakın, şimdi, devletin televizyonunun ekrana çıkardığı bir gazeteci arkadaşımız
kadınlarla ilgili olarak ne diyor: "Kadın, yaşamak için çalışmak
mecburiyetinde değildir. İslamın, bir kere, öngördüğü kural bu. Kadın, kız iken
babası onun masraflarını karşılar, evliyken kocası, kocası yoksa erkek kardeşi,
o da yoksa amcası. Dikkat edin hep erkekler. Demek ki, kadınların geçiminden
erkekler sorumlu, yükümlü."
Şimdi, değerli
arkadaşlar, devletin televizyonunda böyle bir yayına, acaba, hangi Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekili arkadaşımız tepki verdi?! Böyle bir yayın
yapılabilir mi?! Sizlerin arasında da son derece değerli kadın
milletvekillerimiz var.
Şimdi, bu konuşmadan
sonra, o kadın milletvekili arkadaşlarımızı, herhalde, sokaktaki yurttaş
sorgulayacaktır "senin kocan var, senin ne işin var çalışmakta"
demeyecek midir? Biz, Avrupa Birliğine sözde giriyoruz. Böyle bir yayını yapan…
Şu düşünülebilir değerli
arkadaşlar; denilebilir ki, bir kişinin görüşü böyledir; saygı duyarız,
duymayız. Karşısında da farklı bir görüşten vardır, tartışırlar, bunu da belli
bir noktaya kadar anlayışla karşılayabilirsiniz; ama, tek yanlı, kadını
aşağılayan ve kadının çalışmasının önünde dinsel engellerin olduğunu açıkça
söyleyen bir insanı devletin televizyonuna çıkaracaksınız ve biz, bu
televizyonun bütçesini, Parlamentoya gelip görüşülmesin, bunlar konuşulmasın
diye, buradan çıkarıyoruz. Bunu da, sizin vicdanınıza teslim ediyorum değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu, onu da çıkarıyorsunuz. Niçin çıkarıyorsunuz değerli arkadaşlar?
Ne ilgisi var Tasarruf Mevduatı Sigorta… Yani, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulunun bütçesi gelecek; ama, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun bütçesi
gelmeyecek; niçin? Niye gelmiyor? Orada yapılan işlerden Parlamentodan niçin
korkuluyor? Niçin acaba, orada yapılan işlerden Parlamentonun bilgisi olmasın,
Parlamento bunu sergilemesin, Parlamento bunu konuşmasın diye niçin
çekiniliyor?
Bakın, Hazine işlemleri
raporu değerli arkadaşlar, 2004; TMSF'yle ilgili bazı bilgiler var, onları
izninizle okuyayım: "TMSF'den olan hazine alacakları Haziran 2005 sonu
itibariyle 49,3 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır. Bunun 16,5 milyar dolarlık
kısmını vadesi geçmiş alacaklar oluşturmaktadır. Bugüne kadar yapılan
tahsilatlar ise yaklaşık 2 milyar ABD Dolarıyla sınırlı kalmıştır."
Siz para vereceksiniz, 43
milyar dolar TMSF'nin içine koyacaksınız ve bunun bütçesi Parlamentoya gelmesin
diye de engel olacaksınız. Peki, değerli arkadaşlar, biz kime soracağız bunu?
Yani, bu kadar büyük bir parayı aktaracağız; ama, Parlamentoda bu görüşülmesin,
tartışılmasın, bütçesi öğrenilmesin…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Sayın Başkan, hemen bağlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Bir başka konu; yine TMSF'yle ilgili olarak, yine Sayıştay raporu:
"Bugüne kadar, TMSF'nin ikraz anlaşmalarından gelen bu yükümlülüğe yeteri
kadar uyup uymadığını güvence altına alacak kontrol mekanizmaları da Hazine
Müsteşarlığınca kurulup işletilmemiştir. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığı, 4749
sayılı Yasadan gelen denetim hakkını TMSF'den olan alacakları dolayısıyla
kullanmamıştır."
Şimdi, Hazine
Müsteşarlığı TMSF'den olan alacaklarını denetlemiyor arkadaşlar.
Denetlemediğini Sayıştay söylüyor, Sayıştay raporu söylüyor. Peki, biz,
TMSF'nin bütçesi gelseydi ne olacaktı; soracaktık; neyi sattın, kime sattın,
kaça sattın, sattığın şeyler gerçekten kamuya açık mıydı değil miydi, kartel
yarattı mı yaratmadı mı, doğru karar aldın mı almadın mı? Bu süreçleri nasıl
sorgulayacaktık; bütçesi geldiği zaman sorgulayacaktık; ama, bu da, maalesef,
gözardı edilmiş ve bunun üzerinde de durulmamıştır.
Değerli arkadaşlar, şunu
kabul etmek gerekiyor: Eğer, bir ülkede saydamlıktan söz edilecekse, bir ülkede
yolsuzlukların önüne geçmekten söz edilecekse, alınan bu kararlarla, hiçbir
şekilde, bir arpa boyu yol alınamaz; çünkü, bunlar, yolsuzluğa kapı aralayan,
Parlamentoyu devredışı bırakan, kamu harcamalarının Parlamento tarafından
denetlenmesini engelleyen kararlardır. Alınan bu kararları, yapılan bu
düzenlemeyi, sizin bilginize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kılıçdaroğlu.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, izin verir misiniz,
kısa bir açıklama yapayım?
BAŞKAN - Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Efendim,
buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Kılıçdaroğlu...
BAŞKAN - Sayın Bakan,
kürsüye buyurun; İçtüzüğe göre, yapacağınız açıklamayı kürsüden yapmanız
gerekiyor; Hükümet adına.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
Sayın Kılıçdaroğlu, birtakım kuruluşların isimlerini sayarak, bunların, bu
tasarıyla, Meclis denetimi dışına çıkarıldığı, hatta Meclis denetiminden
kaçırıldığı anlamına gelen bir açıklama yaptı. Bu saydığı kuruluşlar
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetleniyor kimi... Zaten
bunların raporları Meclise, KİT Komisyonuna geliyor; yani, Meclis denetiminde
zaten.
Dediler ki, TMSF... Üçlü
bir denetim var; Başbakanlık müfettişi, Maliye müfettişi ve Sayıştay
denetçisinden oluşan; onlar inceliyorlar. Yani, Türkiye'de hiçbir kamu kurum ve
kuruluşu denetim dışı değildir, mutlaka denetlenmektedir. Bu konuyu, kamuoyunun
ve değerli siz milletvekili arkadaşlarımın bilgilerine sunmak için söz aldım.
Ayrıca, biraz önce,
TRT'den, ramazanda yayınlanan bir programı eleştirdi Sayın Kılıçdaroğlu. Ben
izlemedim; bilmiyorum, içinizde izleyenleriniz var mı? Hangi gün, hangi
televizyon kanalında, hangi programda olduğu konusunda bizi bilgilendirirlerse,
kuşkusuz ki, Başbakanlık olarak, bu iddiayla ilgili gerekli incelemeyi ve
soruşturmayı yaparız; çünkü, halkımızın doğru bilgilendirilmesi esastır.
Diyanet İşleri Başkanlığı da, dinî konularda halkı doğru ve sağlam
bilgilendirmekle sorumludur. Dinî yayınları yapanların da buna özen göstermesi,
kuşkusuz ki, aslî görevleridir. Hükümet olarak biz, bu konularda son derece
hassasız.
Ben, Sayın Kılıçdaroğlu
eğer gerekli bilgileri bize verirlerse, bu konuyu da takip edeceğimizi
huzurunuzda ifade ediyorum.
Saygılar sunuyorum
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü
münasebetiyle bütün öğretmenlerimizin bu gününü kutluyor, onlara mutlu ömürler
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, sözlerime, bu kanunla ilgili, Malî Kontrol Yasasıyla
alakalı sözlerime, dün AK Parti sayın grup başkanvekilinin, bir grup
başkanvekilinin, partilerinden istifa edenlerin ahlakî olmadığına dair
sözleriyle başlamak istiyorum, ahlakî olmanın ne olduğunu, ne olmadığını burada
açıklamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Başkanım; ahlakî…
BAŞKAN - Sayın Özdoğan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Efendim, bununla ilişkilendiriyorum; göreceksiniz…
BAŞKAN - Beni dinler
misiniz Sayın Özdoğan.
Burada bir yasa müzakere
ediyoruz. O konuda, İçtüzüğe göre, söz alma hakkınız var. Eğer yasanın 12 nci
maddesine dönmezseniz, sözünü keserim, bu konuda kararlıyım. Lütfen…
Buyurun efendim. Başka
bir konuyu, başka bir mekânda, başka şartlarda konuşursunuz.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Efendim, tamam. Bu konuyla alakalı konuşuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hayır efendim,
böyle bir üslubumuz ve usulümüz yoktur. Genel Kurulu da germeyelim. Buyurun, 12
nci maddede ne söyleyecekseniz söyleyin; ama, maddeyle ilgili söyleyin.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, şimdi, Başbakanlığın 22.2.2005 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyondan, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dair bir rapor
gelmiş. Bu raporda ne diyor: "213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet
suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan hakkında
tanzim edilen soruşturma dosyasıyla, Adalet Bakanlığının ilgi yazısının sureti
ekte gönderilmiştir."
Değerli arkadaşlarım,
dünyanın hiçbir yöresinde, hiçbir ülkesinde, ileri batı ülkelerinde hakkında
şaibe olan bir milletvekilinin, bir insanın bakan olduğu görülmemiştir ve eğer,
hakkında bir şaibe çıkmışsa, mutlaka istifa etmiştir. Dünya bunun örnekleriyle
doludur. İstifa etmek bir erdemdir.
Biz de, istifa ederken,
bu ahlakî kuralları düşünerek istifa ettik. Çünkü, ahlakî kuralları insanların
düşünceleri tayin etmez. Ahlakî kuralları evrensel değerler ve dinsel değerler
tayin eder. Biz, niye istifa ettik; bizim, dini değerlerimize göre, gerçekler
karşısında susan dil şeytandır, zulme rıza zulümdür diye istifa ettik. Benim
ahlakım bunu gerektiriyordu. Bunun için istifa ettim. Ben başkalarının
şaibesinin bekçiliğini yaparak, fahrî hortumcu olmak istemediğim için istifa
ettim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Hayatımda hiçbir zaman haram
yemedim. Başkalarının çocukları, Sayın Maliye Bakanının olduğu gibi, bakan
olduktan sonra, bir gecede ilham gelmiş ve şirket kurmuşlar. Benim 4 çocuğum
var üniversite mezunu, birisi bir özel kurumda işçi olarak çalışıyor, 3'ü de
işsiz olarak bekliyor. Ben aranızda bulunurken bu sayın bakanlara bir gün gidip
de çocuklarıma iş dahi istemedim. Benim şeref ve namus anlayışım bunu
gerektiriyordu. Hak etsinler, kazansınlar, girsinler.
Değerli arkadaşlar, böyle
bir Maliye Bakanının, üzerinde iddia olunan bir suç bulunan bakanın, bakan
olarak kalması, bizim bu yasayı görüşmemizde, hakikaten, sağlıklı olarak
görüşmemizde çok büyük bir engel teşkil etmektedir. Ben bunu açıklamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
tekrar ediyorum, ahlakı, dinî değerler ve evrensel değerler tayin eder. Kim,
bizim namus ve şeref anlayışımıza göre, kendi maddî menfaatları için ahlak
tayin ederse, en büyük ahlaksızlık odur değerli arkadaşlarım. Bunu buradan ilan
etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarıyla bir kez daha AK Parti Hükümeti klasiğiyle karşı
karşıya kalmaktayız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti zamanında kanunlaşıp
da hemen ardından ek bir değişiklik tasarısıyla düzeltme yapılmadan uygulamaya
giren bir kanunu düzenlemeye gerek var mı acaba diye düşünüyorum. Üzülerek
belirtmeliyim ki, özellikle malî nitelik taşıyanları da hatırlamıyorum. Şu son
üç yıllık dönemde gerek gelir kanunlarında gerek gider kanunlarında olsun,
sayıları bir hayli fazla tasarıyı hata ya da eksikleri gidermeye dönük ele
almak durumunda kaldık. Bu tür uygulamalar âdeta bir alışkanlık haline dönüştü.
Bu nedenle, böyle bir kanun tasarısının bugün önümüze gelmiş olmasını hiç garipsemedik.
Ancak, bu kez, bir süre önce kabul edilmiş fakat henüz yürürlüğe girmemiş bir
kanunda önemli değişiklikler yapılmaktadır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu arada halen Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri devam eden
2006 yılı bütçe kanunu tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuluşunda
yaşanan Anayasa uyum sorunu da göz önüne alınırsa, malî nitelik taşıyan bu tür
düzenlemelerde gözlenen ciddiyet, sorgulama, kuşkusuz, bir zorunluluk haline
gelmiştir.
Kamu malî sistemimizde
önemli düzenlemeleri gerçekleştiren ve bu yönüyle tam bir reform niteliği
taşıyan 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, bugünkü hükümetin
hazırlayıp getirdiği bir proje değildir. Önce bunu ortaya koyalım. Birçok
alanda olduğu gibi, önünde hazır bulup uygulamaya koyduğu düzenlemelerden
biridir.
Avrupa Birliğine uyum
programı çerçevesinde, yeni bir kamu malî yönetimi ve malî kontrol sistemi
kurulmasını amaçlayan,
a) Harcama öncesi ve
harcama sonrası kontrol ve denetim süreçleri, şeffaflık ve hesap verilebilirlik
ilkelerine göre yeniden oluşturulan,
b) Kamu malî yönetiminde
girdiler yerine sonuçların kontrol edildiği, performans bütçe anlayışını esas
alan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 57 nci Hükümetçe hazırlanıp 2002
yılı ağustos ayında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.
Tasarının genel
gerekçesinde, önerilen değişikliklerin ana nedeni olarak Avrupa Birliğine uyum
programı gösterilmektedir. Oysa, tasarının maddeleriyle getirilmek istenilen
düzenlemelere bakıldığında, temel amacın bu olmadığı çok açık bir biçimde
ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, tasarının görüştüğümüz 12 nci maddesi ile 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli I, II ve III sayılı cetveller yeniden
düzenleniyor; ancak, oluşturulan bu yeni yapıda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
ile Toplu Konut İdaresi gibi, gelir ve giderleri çok yüksek düzeylere ulaşan
iki önemli kurum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimi dolayısıyla, kanunun
bilgisi dışına çıkarılmaktadır.
Böylece, malî yönetim
sistemimizin en önemli unsurlarının başında gelen bütçe birliği ve bütçe
saydamlığı ilkeleri çiğnenmiş, zedelenmiş
oluyor. Önerilen bu değişiklikler, malî sistemimize 5018 sayılı Kanunla
getirilen yeni anlayış açısından atılmış geri adımlardan başka bir anlam
taşımaz.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu yasayla ilgili söyleyebileceğim en önemli sözlerden birisi
-atasözlerimiz hikmetlerle doludur; "balık baştan kokar"- şudur:
Eğer, Sayın Maliye Bakanı, üzerinde bulunan şaibelerden dolayı ayrılmazsa,
Maliyeyle ilgili çıkaracağımız her kanun sakattır. Haram mal yemek, domuz eti
yemekten daha haramdır.
Saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özdoğan.
Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Mehmet Eraslan?.. Yok.
Buyurun Sayın
Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın Bakanın
duyarlılığına teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Sayın Bakan, az
önce okuduğum, TRT'de, ramazan dolayısıyla yayınlanan programın nerede, hangi
saatte yayınlandığını sordu; söyleyeyim: Bu, daha önce 30.10.2005 tarihli Vatan
Gazetesinde "TRT'de Şeriata Övgü" başlığı altında sekiz sütuna manşet
olarak çıkmıştı. Sayın Bakanın dikkatinden kaçması, gerçekten, büyük bir talihsizlik.
Eğer, bu gazeteye bakarlarsa, orada "Düşünce İklimi" adlı programda
bu konuşmaların geçtiği görülecektir ve umuyorum, Sayın Bakan, soruşturma açar
ve soruşturma sonucunu da gelip Parlamentoda bizlere aktarır, bizler de
öğrenmiş oluruz.
Yine, Sayın Bakanın, az
önce 5018 sayılı Yasanın kapsamında çıkarılan KİT'lerle ilgili olarak
"bunların raporları zaten KİT Komisyonuna geliyor" diye bir
açıklaması oldu. Zaten, ben açıklamamda söyledim, KİT Komisyonuna geliyor; ama,
iş işten geçtikten sonra, yani, kesinhesap gibi bir şey, olay bitmiş,
gerçekleşmiş, iki yıl sonra KİT Komisyonuna bütçeleri geliyor. Bütçe değil,
hesaplar geliyor. Bizim söylemek istediğimiz, nasıl devletin bütçesi, daha
uygulamaya konmadan önce Parlamentodan geçiyorsa ve biz burada bütün
bakanlıkları ya övüyoruz ya eleştiriyor isek ve bütün bürokratlar buraya gelip,
Sayın Bakanla beraber, Parlamentoya, bir anlamda, bütçeleri dolayısıyla hesap
veriyorlarsa, bu kuruluşların da buraya gelmesi gerekiyor. Bu kuruluşların
bütçeleri gelecek kesinhesaplarıyla beraber. KİT Komisyonu yine denetimini
yapsın, ona bir şey demiyoruz; ama, buraya, bu kuruluşların bütçesi gelecek ve
Parlamentoya hesap verecekler. Parlamentoya hesap vermeyen bir kuruluş!..
Ben söyledim bakın
burada. Sayın Bakanın TRT'ye gösterdiği duyarlılığı TOKİ'ye de göstermesi
lazım. Kamu haznedarlığı diye bir yasa var. Bu yasaya göre, bütün kamu
kuruluşları, paralarını kamu haznedarlığının göstermiş olduğu ilgili hesaba
yatırmak zorundadırlar. TOKİ parasını bir özel finans kurumuna yatırmıştır
diyorum, Sayın Bakan bu konuda hiç ses çıkarmıyor. Peki, siz niçin yasayı
çıkardınız? Bir bürokrat da uymuyor. Demek ki, o bürokrat hükümetin üstünde,
hükümetin üstünde bir yetkiye sahip, hükümetin çıkardığı yasaları dinlemiyor,
yasayı dikkate dahi almıyor, bunu yapma gücünü kendisinde buluyor; ama, bu
konuda Sayın Bakan hiçbir tepki vermiyor.
Yine, Sayın Bakan dedi ki
"üçlü denetim var." Sayın Bakan, acaba o üçlü denetim raporları
açıklanıyor mu? İyi ya, üçlü denetim raporlarını görelim. BDDK'nın raporlarını
da görelim, üçlü denetim var. Üçlü denetim raporları kamuoyuna açıklanmıyor.
Kamuoyuna açıklanmayan bir bilgi Parlamentonun güvenini sağlamaz. Parlamentonun
güven vermesi için o raporların Parlamentoya gelmesi lazım. Nasıl Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulunun raporları geliyorsa, o üçlü denetimin raporları da
gelsin, bir görelim bakalım, nedir bunlar.
Siz, bu kuruluşları
Parlamento denetiminin dışına çıkarmakla, bütçelerini Parlamentonun dışına
çıkarmakla, Parlamentonun kamu kaynakları üzerindeki denetim yetkisini
kısıtlıyorsunuz. Üstelik, bu kaynaklar öyle 5-10 lira değil, olağanüstü büyük
kaynaklar bunlar. Sadece TMSF'ye konulan para 43 milyar dolar. Siz para
koyacaksınız oraya; ama, ne olduğunu takip etmeyeceksiniz, Parlamento takip etmeyecek.
Sizin gönderdiğiniz üç tane denetçi denetleyebilir. Ya o denetçiler de yanlış
yaparsa? Burada 550 insan var, birisinin gözünden kaçarsa diğeri bakar;
muhalefet var. Acaba denetim elemanları, siyasal otoritenin dışında, bağımsız
mı? Böyle bir bağımsızlıkları var mı; hayır.
Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla, eğer gerçekten bu ülkede kamu kaynaklarının Parlamento tarafından
denetlenmesini istiyorsak, gerçekten de yolsuzluklara karşıysak, gerçekten de
kamu kaynaklarının saydam bir şekilde sorgulanmasını istiyorsak, bu maddeye
hayır dememiz gerekir.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Şahsı adına, Amasya
Milletvekili Sayın Hazma Albayrak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesiyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasıyla ilgili yapılan
konuşmalarda, her ne hikmetse, konuşmacıların büyük bir çoğunluğu, genellikle,
Anayasamızın 164 üncü ve 165 inci maddesini görmemezlikten geliyorlar. Yine,
her ne hikmetse, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyi, 72 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyi görmemezlikten geliyorlar.
Değerli arkadaşlar, Yüce
Meclis adına denetimi, Sayıştay, Anayasanın 164 üncü maddesine göre yapıyor;
yine, Yüce Meclis adına denetimi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu,
Anayasanın 165 inci maddesi hükmüne göre yapıyor. Malumunuz, kuruluş
sermayesinin yüzde 51'inden fazlası ya da
tamamı devlete ait olan kuruluşlara,
230 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında, kamu iktisadî teşebbüsü
ya da iktisadî devlet teşekkülü deniliyor. Dolayısıyla, bunların denetimi,
Meclis adına, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu aracılığıyla, KİT Komisyonu
tarafından yapılıyor. Diğerlerinin denetimi ise, Anayasanın 164 üncü maddesi
kapsamında, Sayıştayca yapılıyor.
Değerli arkadaşlar, 233
sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, Anayasanın 165'inci maddesi değişmediği
müddetçe, TRT'nin, Sayıştay tarafından denetlenmesi mümkün değil. Geliniz,
bunların, hakikaten, bu 5018 sayılı yasa kapsamında olmasını arzuluyorsak,
önce, Anayasanın 165 inci maddesini değiştirelim; geliniz, 233 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnameyi değiştirelim; geliniz, 72 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararnameyi değiştirelim; ki, ondan sonra, bu ve benzeri iktisadi devlet
teşekkürlerinin 5014 sayılı Kanun kapsamına alınmasını savunalım.
Değerli arkadaşlar, bazı
kuruluşlar vardır ki, kendi özel yasalarında, denetimlerinin KİT tarafından
yapılacağına dair amir hüküm vardır. Yine, bazı kuruluşlar vardır ki, eskiden
beri var olan ve bu 5014 sayılı yasanın yerine ikame edildiği 1050 sayılı yasa
kapsamına tabi olmadığına dair kendi özel yasalarında hüküm vardır.
Dolayısıyla, 5014 kapsamına -şu anda üzerinde çalıştığımız- dahil olmadığı
açıkça kendi kanunlarında ya da kanun hükmünde kararnamelerinde tadat edilen
kuruluşların, bu görüşmelerde, biraz önce belirttiğim, altını çizmeye
çalıştığım, Anayasanın var olan, meri olan 165 inci maddesi hükmüne mugayir
olarak gündeme taşınmasını, ben anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Dolayısıyla, TRT ve
benzeri kamu iktisadî devlet teşekküllerinin sermayesinin tamamı devlete ait
olduğu için, Anayasanın meri olan 165 inci maddesi hükmü doğrultusunda,
denetimlerinin de, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu aracılığıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına KİT Komisyonuna taşınarak yapılması gerekmektedir.
Bu meri olan mevzuat, Anayasa başta olmak üzere, ilgili maddeler
değiştirilmediği müddetçe, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye tabi
kuruluşların, 1014 sıra sayılı görüşmekte olduğumuz şu kanun tasarısı kapsamına
alınması hukuken mümkün değildir.
Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu da, elbette ki, Meclis adına denetim yapmaktadır. Hem kendi özel
kanunlarında hem de 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamede, biraz önce
belirttiğim gibi, 72 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, 233 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararname, 4346 sayılı KİT Komisyonunun çalışma usul ve esaslarını
belirleyen kanun var olduğu müddetçe, bu kurum ve kuruluşları; yani, iktisadî
devlet kuruluşlarını 5018 kapsamına almak hukuken mümkün değildir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Albayrak.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyle ilgili 4 önerge
vardır. Önergeleri, önce, geliş sırasına göre okutacağım ve aykırılık
derecesine göre de işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun teklifinin 12 nci maddesinin ek II sayılı cetvelin B) Özel
Bütçeli diğer daireler bölümüne, sayılan 27 kuruma ilave olarak sıra silsilesi
ile,
28 - Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu
29 - Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı
ilave edilmesini arz ve
teklif ederiz.22.11.2005
|
Süleyman Sarıbaş |
Muhsin Koçyiğit |
M. Sait Armağan |
|
Malatya |
Diyarbakır |
Isparta |
|
Hüseyin Özcan |
E. Safder Gaydalı |
Muzaffer Kurtulmuşoğlu |
|
Mersin |
Bitlis |
Ankara |
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
15 Kasım 2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinde yer alan III sayılı cetvele
"9) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı" ve "10) Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Mehmet Eraslan
Hatay
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 12 nci maddesinin "(I) SAYILI CETVEL
GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ" başlıklı bölümünün 38 inci
sırasında yer alan "Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı"
ibaresinin "Türkiye İstatistik Kurumu" olarak değiştirilmesini,
anılan maddenin "(II) SAYILI CETVEL" bölümünün "B) DİĞER ÖZEL
BÜTÇELİ İDARELER" kısmına 15 inci sıra olarak "15) Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini, izleyen sıra numaralarının buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ali Osman Sali |
Şerif Birinç |
|
Bursa |
Balıkesir |
Bursa |
|
|
Muharrem Karslı |
|
|
|
İstanbul |
|
BAŞKAN - Şimdi, son
önergeyi okutuyorum; bu önerge en aykırı önerge olduğu için, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sarı sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinde yer alan (II) Sayılı Cetvelin
(A) bölümündeki (2) numaralı bendin cetvelden çıkarılmasını ve diğer bentlerin
teselsülünü; (B) Bölümüne "28) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı" ve
"29) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü", (III)
Sayılı Cetvele "9) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" ve "10)
Türkiye Şeker Kurumu" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
M.Akif Hamzaçebi |
Kemal Sağ |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Trabzon |
Adana |
İstanbul |
|
Mehmet Ali Özpolat |
Ali Oksal |
Harun Akın |
|
İstanbul |
Mersin |
Zonguldak |
|
|
Engin Altay |
|
|
|
Sinop |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
bu okuduğumuz önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 12 nci maddesi
5018 sayılı Kanuna bağlı cetvellerde değişiklik yapmaktadır. Yapılan
değişiklikle 5018 sayılı Kanuna bağlı I, II ve III sayılı cetvelden bazı kamu
idareleri çıkartılmaktadır. Aralarında TRT, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı,
TMSF gibi kurumlarında bulunduğu çok sayıda kamu idaresi, 5018 sayılı Kanun
kapsamından çıkarılmaktadır. Ancak, cetvelden çıkarılan bu kurumların niçin
çıkarıldığı tasarı gerekçesinde açıklanmadığı gibi, kamu harcaması ve kamu
geliri bakımından önemli büyüklüğe sahip bu kurumların yasa daha uygulamaya
geçmeden cetvellerden çıkarılması çok anlamlıdır. Bu idarelerin daha şimdiden
bütçe süreçleri dışına çıkarılması parlamentonun bütçe hakkını önemli ölçüde
zedeleyen bir girişimdir. Bu nedenle, kamu harcaması ve kamu geliri bakımından
önemli büyüklüğe sahip bu kurumların Kanuna bağlı cetvellere yeniden eklenmesi
amaçlanmıştır.
Ayrıca, diğer bazı kuruluşların listeden
çıkarılmasına paralel olarak ÖSYM'nin de çıkarılmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğimiz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 12 nci maddesinin "(I) SAYILI CETVEL
GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ" başlıklı bölümünün 38 inci
sırasında yer alan "Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı"
ibaresinin "Türkiye İstatistik Kurumu" olarak değiştirilmesini,
anılan maddenin "(II) SAYILI CETVEL" bölümünün "B) DİĞER ÖZEL
BÜTÇELİ İDARELER" kısmına 15 inci sıra olarak "15) Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini, izleyen sıra numaralarının buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçesi mi
efendim?
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Gerekçe efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
10.11.2005 tarihli ve
5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ile Devlet İstatistik Enstitüsünün ismi
Türkiye İstatistik Kurumu olarak
değiştirildiğinden, bu maddede gerekli isim değişikliği yapılmaktadır.
5431 sayılı Kanunla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kurulmuş olup, anılan
Kanunun 33 üncü maddesiyle özel bütçeli idareler bölümüne eklenmiştir. Bu kanun
tasarısıyla 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller yeniden düzenlendiğinden, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün de (II) sayılı cetvelin (B) bölümüne eklenmesi
sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun uygun görüşle takdire bıraktığı, Hükümetin
katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bundan sonraki iki önerge aynıdır, aynı mahiyettedir; okutup, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinde yer alan III sayılı cetvele
"9) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı" ve "10) Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Mehmet Eraslan
Hatay
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014 sıra
sayılı kanun teklifinin 12 nci maddesinin ek ll sayılı cetvelin B) Özel Bütçeli
diğer daireler bölümüne, sayılan 27 kuruma ilave olarak sıra silsilesi ile,
28 - Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu
29 - Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı
ilave edilmesini arz ve
teklif ederiz.22.11.2005
Süleyman Sarıbaş (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Gördüğünüz gibi,
her iki önerge de aynı talepte bulunmaktadır. Her iki önergeyi müşterek işleme
alacağımdan, Komisyona ve Hükümete de her iki önergeyle ilgili görüşlerini soruyorum.
Katılıyor musunuz
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Sayın Hükümet,
katılıyor musunuz?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçelerini
okutuyorum:
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşmak
istiyorsunuz; buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; önergemizin ana
mahiyeti, sıralanan cetvelin (B) bölümüne, yani "özel bütçeli diğer
idareler" bölümüne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile TOKİ'nin, yani,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının da ilave edilmesi hususudur.
Biraz önce Sayın
Kılıçdaroğlu buradan ifade etti; dedi ki: Bu iki kurum, hakikaten çok yüksek
meblağlarla işlem yapan… Biri, devletin 49 trilyon lirası tevdi edilmiş, emanet
edilmiş, bunun yanında el koyma suretiyle veyahut da tahsil amaçlı yönettiği
onlarca şirketin muhasebe kayıtları, harcamalarını idare eden bir kurum; diğeri
ise, yıllık 2 katrilyon liraya yakın ihaleler yapan, icraat yapan bir kurum.
Her iki kurum da, hakikaten, bugün üzerinde hassasiyetle durulması gereken,
gerek ihaleleri gerek işlemleri gerek tasarrufları bu Mecliste, bu kürsüde
denetlenmesi gereken iki tane kurum.
3 Kasım seçimlerinde
millet, milletimiz, büyük çoğunlukla AK Partiyi iktidara getirirken, asıl
amacı, AK Partinin neler yapacağı değil, geçmiş iktidarların yolsuzluklarından
bıktığı için, artık bu yolsuzluklar son bulsun diye AK Partiye oy verdi.
Burada, devletin yüzlerce
kurumu sayılmış. Geçmişte, şöyle bir hatırlarsak arkadaşlar, en büyük
yolsuzluk, Emlak Bankasının konutlarının yapımlarında oldu. "Koskatos
dosyaları" dediğimiz dosyalar, Emlak Bankası ihalelerinde ortaya çıktı ve
geçmişte yine en büyük yolsuzluklar, bankalar hortumlanarak yapıldı. Yani,
devletin diğer kurumları çok da hortumlara bulaşmış değillerdi. Sadece ve
sadece, bankalar kanalıyla, Emlak Bankasının konut ihaleleri, Emlak Konut
kanalıyla trilyonlarca, katrilyonlarca lira geçmişte hortumlandı.
Şimdi, devletin birsürü
kurumunu saymışız, üniversiteleri saymışız, bağımsız kurumları saymışız; ama,
asıl, geçmişte hortumculuk yapılan, asıl devletin soyulduğu, asıl vatandaşın
hesap sormamızı istediği iki tane temel kurum -ki, bugün de bu kurumlardaki
faaliyetler, icraatlar üzerinde hakikaten şaibeler vardır, incelenmesi gerekir-
Meclisin incelemesinden, yani sizlerin incelemesinden muaf tutuluyor.
Değerli arkadaşlar, bir
yerde istisna varsa, oradan şüphelenmek lazım. Şimdi, Sayın Hamza Albayrak dedi
ki: "Anayasamızın 65 inci maddesi gereğince bu kurumlar KİT Komisyonunda
denetleniyor." Arkadaşlar, KİT Komisyonunda denetlenen, Sayıştayın verdiği
raporlar. Biz, bunların bütçeleri de burada hazırlansın istiyoruz.
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) -
Sayıştay değil efendim, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Başbakanlık Denetleme Kurulu, burada sayılan diğer kurumları
denetlemiyor mu? Sayın Bakan da biraz önce dedi ki: "Efendim, zaten üçlü
bir denetim var; Başbakanlık elemanları denetliyor, Sayıştay denetliyor…"
Burada sayılan diğer kurumları da Başbakanlık denetliyor, Yüksek Denetleme
Kurulu denetliyor, bunların kendi iç müfettişleri denetliyor; devletin bütün
kurumları müfettişlere açık ve denetleniyor.
Geçmişte, hakikaten, bu
iki kurumdur bu ülkeye trilyonlarca lira, katrilyonlarca lira yolsuzluğa vesile
olan hakikî kurum TOKİ'dir, hakikî kurum, bankacılıkla, yani, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonuna alınan bankalardaki hortumlamadır. O halde, bu iki kurumu, bu
Yüce Meclisin -bizler gelir geçeriz, bizden sonraki meclislerin- denetiminden
veyahut da o meclislerin, gelecek meclislerin, gelecek kuşakların bütçelerini
inceleme, bütçelerini tadil etme, bütçelerine yön verme, harcamalarına ışık
tutma yönünden, buradan istisna tutulmasındaki amaç eğer Sayın Hamza
Albayrak'ın dediği gibiyse, onu da düzeltmek şartıyla buraya ilave etmemizde ne
mahzur var? Yani, daha akıllanmadık mı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Yani, geçmişin iktidarları niye gitti arkadaşlar, bu millet onlara niye ders
verdi? Bunları yapmadıkları için verdi, bunları denetlemedikleri için verdi. O
zaman müfettişler yok muydu? Bankalar Yüksek Denetleme Kurulu vardı İmar
Bankası soyulurken, onların müfettişleri vardı. Başbakanlığın da müfettişleri
vardı, onlar da denetlediler; ama, hırsızlıklar devam etti, bu bankalar
batırıldı, hortumlandı. Müfettişler olmadığı için, denetçiler olmadığı için
olmadı; siyaset kurumu, yani, Meclis, bunları bire bir denetleyemediği için
oldu. Bu millete hesap verecek bizleriz. Bu millet, ne denetçilerden hesap
sorar ne müfettişlerden hesap sorar; bu millet, döner dolanır, siyasetçiden
hesap sorar.
O halde, hesabı veren ben
olduğuma göre, sorumlu olan sizler olduğunuza göre, milletvekilleri olduğuna
göre, "ey Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, gel bakalım arkadaş, sen 49
katrilyon lira, milyar dolar, Hazineden para almışsın, 2 milyar dolar tahsil
etmişsin; nerede, niye tahsil etmiyorsun; sana ben bir yön göstereyim, ışık
vereyim, gerekirse mevzuatını düzenleyeyim; bir an evvel bu hırsızların,
sahtekârların elinden bu milletin alınterinden kesilmiş alacakları tahsil et.
Ey TOKİ, Emlak Bankasının kayıtlarını da üzerine aldın... Emlak Bankası
yolsuzluklarında bu ülkeyi hortumlayanlar… Hâlâ ne yaptın" deme hakkım yok
mu arkadaşlar, dememeli miyim?! Demeyeceksek, geçmiş iktidarlardan farkımız ne
olacak?! Onlar demedikleri için gitmediler mi?!
Yani, çok şey mi
istiyorum; diyorum ki, bu iki kurum da, bu milletin denetiminde, bu milletin
Meclisinin denetimine açık olsun, onların da bütçesini, onların da yolunu,
tahsil yollarını, çalışma yollarını, bu milletin adına bu milletin Meclisi
denetlesin. "Hayır, denetlemeyelim, kenarda dursun, Anayasa müsait
değil." Asla kabul etmiyorum Sayın Albayrak, Anayasa müsait değilse müsait
hale getirelim.
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) -
Onu önerdim zaten.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Müsait hale getirelim mutlaka; ama, bu Meclis, bu iki kurumu
denetlesin. Bunları yapalım.
Haa, diyecekseniz ki,
bunu yapacağız, Anayasanın 165 inci maddesi müsaade etmiyor, onu değiştirip
bunları buraya koyalım diyorsanız, ne zaman koyacağız? Bakın, üç yıl doldu ve
bu kurumlarda hâlâ yolsuzluk izleri devam ediyor.
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş,
toparlar mısınız.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Devamla) - Bugün TOKİ'nin yaptığı bütün ihalelerde şaibe var. Hele hele,
serbest piyasa ekonomisinde, TOKİ, konut yapanlara destek olması gerekirken,
kendi, konut yapımına soyundu, müteahhitliğe soyundu TOKİ. Niye soyundu? Kat
karşılığı müteahhitlik yapıyor. Çünkü, rant var orada, hesap vermemek var. Rant
olan yerde, hırsızlık vardır arkadaşlar. Eğer bunu, bu Meclis olarak, siyasiler
olarak denetleyemezsek, eğer bunun hesabını soramazsak, bu millet hesabı bize
sorar.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sarıbaş.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, bu konuda bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
İçtüzüğümüze göre şu anda bir açıklama yapma imkânınız yok; çünkü, bu, önerge.
Başka bir vesileyle bu konuları açıklayabilirsiniz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yerimden kısa bir açıklama yapabilir
miyim?
BAŞKAN - Ancak, İçtüzüğün
60 ıncı maddesine göre…
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Sayın Sarıbaş öyle bir
ifade kullandı ki... "TOKİ ve TMSF yolsuzluk batağı içerisindedir, baştan
aşağı yolsuzluk kokuyor, siz buradaki yolsuzlukları örtbas ediyorsunuz"
diyor. İnsaf ya, insaf!..
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - İstisna olan yerde vardır diyorum Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda TOKİ, Türkiye'de inşaat
sektörünün önünü açmıştır. Şu anda Türkiye'de gelişen en canlı sektör, inşaat
sektörüdür. Varsa bir iddianız, varsa TOKİ'yle ilgili elinizde bir belgeniz,
deliliniz, şurada yolsuzluk var diye, getirin buraya.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Denetleyemiyoruz ki Sayın Bakan…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - ...getirin buraya, getirin konuşalım.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Koy, denetleyelim…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Getirin, araştırma komisyonu kuralım,
araştıralım; ama…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Bakan, denetleyemiyorum ki… Denetleyelim, görelim, yoksa yok
diyelim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bir dakika… Ben, siz konuşurken
konuşmadım; oturun, lütfen…
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş,
lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - TMSF, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu,
geçmişte, sizin partinizin ortağı bulunduğu dönemlerde hortumlandı o paralar.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - O parti gitti Sayın Bakan, hesabını verdi gitti.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sizin grup başkanvekilliğini
yaptığınız partinin döneminde hortumlandı; ama, şimdi, artık, hiçbir kişi,
banka yoluyla bu milletin parasını hortumlayamaz, AK Parti İktidarı bunun
tedbirlerini almıştır. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Getirin de görelim Sayın Bakan, biz de görelim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - O nedenle, konuşurken, sözünüzün
nereye varacağını iyi hesap ederek konuşun. Varsa elinizde deliliniz, TMSF'de
şu yolsuzluk var, TOKİ'de şu yolsuzluk var diye, buraya getirin, üstüne
gitmeyen namerttir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Denetleyemiyoruz ki…
REYHAN BALANDI
(Afyonkarahisar) - Ortaya çıkacak, eninde sonunda ortaya çıkacak… Hesabını bir
bir vereceksiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, Mehmet Eraslan'ın -kendisi şu anda yok- önergesinin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Belirtilen kurumların
bütçelerinin Parlamento denetimine tabi tutulması daha doğru bir yaklaşım
olacaktır.
BAŞKAN - Şimdi, aynı
mahiyette olan, gerekçesini dinlediğimiz ve okuttuğumuz, Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı -iki önergeyi beraberce işleme aldım- iki önergeyi
müştereken oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 12
nci maddeyi, kabul edilen önergeyle beraber, bu doğrultuda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12 nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.00
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.22
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
1014 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 13. - a) 13.12.1983
tarihli ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin;
1) 10 uncu maddesinin son
fıkrası,
2) 37 nci maddesinin son
fıkrası,
3) Ek 4 üncü maddesinde
yer alan ", mevzuata uygun bulunmayan giderler hakkında görüşleri ile
birlikte Maliye Başkanına bilgi vermek" ibaresi,
4) Ek 1 inci, ek 2 nci,
ek 3 üncü, ek 5 inci, ek 6 ncı ve ek 7 nci maddeleri,
yürürlükten
kaldırılmıştır.
b) 14.7.1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin "Ortak
Hükümler" bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine "Gelir Uzman
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler Uzman
Yardımcıları," ibaresi, "Gelir Uzmanlığına," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Malî Hizmetler Uzmanlığına," ibaresi eklenmiştir.
c) 657 sayılı Kanunun 152
nci maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının;
1) "A) Özel Hizmet
Tazminatı" bölümünün;
- (f) bendine "Denetçi
Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere, "Başbakanlık, Bakanlık
ve Müsteşarlık İç Denetçileri," ibaresi,
- (g) bendine
"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı" ibaresinden önce gelmek üzere,
"Başkanlık, Müstakil Genel Müdürlük, Büyükşehir Belediyesi, Büyükşehir
Belediyesi bulunan illerin İl Özel İdaresi ile Üniversiteler ve Yüksek
Teknoloji Enstitüleri İç Denetçileri," ibaresi,
- (h) bendine
"Sosyal Yardım Uzmanları ve bunların yardımcıları" ibaresinden sonra
gelmek üzere "(f) ve (g) bendinde sayılmayan İç Denetçiler" ibaresi;
- (i) bendine "Gelir
Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler
Uzmanları," ibaresi,
2) "E) Mülki İdare
Amirliği Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (c) bendine, "Genel
Müdürler," ibaresinden sonra gelmek üzere "Strateji Geliştirme ve
Malî Hizmetler Başkanı," ibaresi,
Eklenmiştir.
d) 657 sayılı Kanuna ekli
(I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı"
bölümünün;
1) (d) bendine
"Genel Müdürler" ibaresinden sonra gelmek üzere "Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanları," ibaresi,
2) (g) bendinin sonuna
"ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre
atanan İç Denetçiler," ibaresi,
3) (h) bendine
"Gelir Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler
Uzmanları," ibaresi,
Eklenmiştir.
e) 657 sayılı Kanuna ekli
(IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin;
1) 7 nci sırasında yer
alan "(Bütçe Dairesi Başkanı hariç)" ibaresi, "(Bütçe Dairesi
Başkanı dahil)" şeklinde değiştirilmiştir.
2) 7 nci sırasına "Üniversite Genel
Sekreterleri" ibaresinden sonra gelmek üzere ", Genel Sekreter
Yardımcıları ve Daire Başkanları" ibaresi eklenmiştir.
3) 8 inci sırasına (c )
bendi olarak,
"c) Birinci dereceli
kadroya atanmış İç Denetçiler 2000"
ibaresi eklenmiştir.
f) 10.2.1954 tarihli ve
6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) bendine "Silahlı
Kuvvetler Denetleme ve Tetkik Kurulları Başkan ve Üyeleri," ibaresinden
sonra gelmek üzere "5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine
göre atanan İç Denetçiler," ibaresi eklenmiştir.
g) 4.1.2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
", genel ve katma bütçeli kuruluşlarda maliye memurunun, diğerlerinde
ise" ibaresi "ve" şeklinde değiştirilmiştir.
h) 23.4.1981 tarihli ve
2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli
(2) sayılı cetvele "Bakanlıklardaki Kurul Başkanları ve Üyeleri,"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler
Başkanları," ibaresi eklenmiştir.
i) 4.11.1981 tarihli ve
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin sonuna "Süreklilik
arz eden hizmet alımları ile maliyeti yüksek ve ileri teknoloji ürünü olan
tıbbî cihazların hizmet alımı yoluyla temini veya kiralanması için döner
sermaye kaynaklarından gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilir."
fıkrası eklenmiştir.
k) 24.2.1983 tarihli ve
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde
yer alan, "Araştırma-Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı"
ibareleri "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı",
"Araştırma-Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyesi" ibareleri
"Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanlığı"
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Mehmet Mesut
Özakcan.
Sayın Özakcan'ın şahsı
adına da söz isteği var, grup ve şahıs adına sürenizi birleştiriyorum.
Buyurun Sayın Özakcan.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
MESUT ÖZAKCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 1014 sıra sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan, 24
Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla, bir değerli milletvekilimiz
"öğretmenler, Avrupa Birliği ülkelerindeki hakları istemiyorlar"
diyerek, daha mütevazı talepleri olduğunu ifade etmek istediler.
Değerli arkadaşlar,
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, örneğin Almanya'da bir öğretmen, Türkiye'de
görev yapan 9 öğretmenin aldığı ücretin toplamı kadar ücret alıyor. Bu
rakamlara ulaşmak zaten mümkün gözükmüyor. Hiç değilse, yoksulluk sınırının
üzerinde bir ücret alabilsin öğretmenlerimiz. Ben de, tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü, içimiz buruk da olsa, yürekten kutluyor, sevgi ve
saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz hükümet tasarısıyla, henüz uygulanma
fırsatı bulunamamış olan 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 9
maddesi tamamen, 27 maddesi kısmen değiştirilmekte, 11 maddesine ek hükümler
konulmakta, 12 maddesi hükmü veya bazı fıkra hükümleri yürürlükten
kaldırılmakta ve ekli cetvellerde de değişiklik yapılması öngörülmektedir.
Hükümet, çok hızlı ve
yoğun bir görüşme takvimi uygulayarak yasalaştırdığı 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun kabul tarihinden yaklaşık iki yıl sonra, bu
kanunun çok çeşitli hükümlerinde değişiklik yapan bu tasarıyı Yüce Meclisin
huzuruna tekrar getirmiş bulunuyor. Bu durum, Cumhuriyet Halk Partisinin,
bizim, yaklaşık iki yıl önce, gerek altkomisyon gerek komisyon gerekse Genel
Kurul çalışmalarında yaptığımız tespitlerde ve uyarılarda ne ölçüde haklı
olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarıyla, Kamu Yönetimi Temel Kanununa yönelik toplumsal
duyarlılığın farkında olan AKP Hükümeti, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununda yapılacak değişiklikleri fırsat bilerek, 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla, bazı düzenlemeleri bu tasarıyla kamuoyunun
dikkatinden kaçırarak yasalaştırma gayreti içinde bulunmaktadır.
Tasarının 11 inci
maddesiyle, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kuruluşların bir kısmı kanuna
ekli listelerden çıkarılırken, bazı yeni kurumlar kapsama alınmaktadır.
Buradaki temel sorun, ll sayılı cetvelde yer alan bazı kurumların özel bütçe
kapsamından çıkarılması ile yine, lll sayılı cetvelde yer alan Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonunun bütçe kapsamı dışına çıkarılmasıdır. Yani, bu
maddeyle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu harcamaları ve gelirleri bütçe kapsamı
dışına çıkarılmaktadır. Bu uygulamanın nedenini anlamak mümkün değildir. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu, getirilen bu düzenlemeyle, Parlamentonun ve kamuoyunun
denetimi dışına çıkmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz ay içerisinde, Kanal Türk TV'de bir programda,
canlı yayında, Sayın Başbakan "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen
bankaların zararı 156 milyar dolar" diye açıklamada bulundu. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı, batık bankaların zararının 47 milyar dolar
olduğunu belirterek "bunun yüzde 10'unu tahsil edebiliriz" diyor. Bu
kadar büyük rakamların döndüğü, Sayın Başbakan ile Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu Başkanının yaptığı açıklamalar arasında bile 100 milyar doların üzerinde
fark görülen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, elbette başka denetim
mekanizmaları vardır; ama, az önce Sayın Kılçdaroğlu'nun da açıkladığı gibi, bu
tasarıyla, Parlamentonun ve kamuoyunun denetiminden kaçırılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 13 üncü maddesiyle, esas olarak, yeni malî yönetim
sisteminin uygulanmasını sağlamak üzere idarî kapasiteyi güçlendirmek, teşkilât
ve personel açısından yapılan dönüşüme uyum sağlamak amacıyla 657 sayılı
Kanunda ve ekli cetvellerde değişiklik yapılmakta ve 178 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede yer alan bazı ibare ve hükümler yürürlükten kaldırılmaktadır.
Yine, bu kapsamda, 6245
sayılı Harcırah Kanununun, denetim elemanlarının gündeliklerini düzenleyen 33
üncü maddesinde değişiklik yapılarak, iç denetçilerin gündelikleri
düzenlenmekte, malî yönetim ve kontrol işlevlerinin ve bütçe dairesi
başkanlıkları personelinin idarelere devredilmesi nedeniyle, ihale komisyonu
üyelerinin ilgili idare personelinden oluşturulması sağlanmakta, strateji
geliştirme başkanlarının müşterek kararla atanması öngörülmektedir.
5018 sayılı Kanunla
uygulamasına geçilecek olan yeni iç denetim sistemi ve iç denetçilerin,
yürürlükteki diğer mevzuat hükümleriyle ilişkisi, bazı noktalarda bu maddeyle
sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda, tasarının (c) fıkrasıyla, iç
denetçilerin, atandıklarında, özel hizmet tazminatı alabilmeleri için, 657
sayılı Kanunun ilgili maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Yapılan değişiklik
gerekli görülmekle birlikte, tasarının uygulama biçiminin doğru olmadığı
ortadadır. Şöyle ki; tasarı, Başbakanlık, bakanlık ve müsteşarlık iç
denetçileri ile başkanlık, müstakil genel müdürlük, büyükşehir belediyesi,
büyükşehir belediyesi bulunan illerin il özel idareleriyle, üniversiteler ve
yüksek teknoloji enstitüleri iç denetçilerini malî statü bakımından
ayırmaktadır. Birinci grupta yer alan iç denetçilere diğerlerine göre daha
yüksek bir ödemede bulunulmaktadır. Bu, ilk anda makul gibi görünse de,
aslında, hizmete duyulan ihtiyaç açısından doğru bir karar değildir. Böyle bir
ayırım, iç denetçi adaylarının ilk gruptaki kurumları öncelikle tercih
etmelerine yol açacaktır. Bu ise, esas kapasite genişlemesine ihtiyaç duyan
ikinci gruptaki kurumlara olan talebin azalmasını ve daha düşük vasıflı
adayların buralara gitmesine neden olacaktır. En azından, geçiş aşamasında bu
farklılığın kaldırılması veya aradaki malî farkın azaltılmasına ihtiyaç vardır.
Diğer bir nokta da,
tasarının (g) fıkrasıyla kamu ihalelerinde komisyonlarda Maliye memuru olması
zorunluluğu ortadan kaldırılmakta. İlk bakışta olumlu gibi görünen bu hükümde,
özellikle Maliye memurluğu uygulaması devam eden dönersermayeli işletmeler gibi
kurumlarda çeşitli sorunlar yaratacaktır. Bütçe ve saymanlık olarak malî
işlemlerini sonuçlandıran Maliye memurlarının bu komisyonlardan çıkarılması
uygun değildir. En azından, bu unvanlar tüm diğer kurumlarda kalkana kadar eski
hükmün uygulanmasında fayda görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ilk olarak 11.4.1990 tarihli 418 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle uygulaması başlayan ve 20.3.1997 tarihli 570 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 10 uncu maddesiyle değiştirilip, halen yürürlükte olan makam
tazminatı cetvelinde üniversite daire başkanları yer almadığı için kendilerine
ödeme yapılmamaktadır. Onbeş yıldır özlük haklarından büyük kayıplara uğrayan
ve emekliliklerine de yansıyan bu tazminatın verilmemesi, üniversite daire
başkanlarını büyük bir mağduriyet içine itmiştir. Bu kanunla üniversitelere
strateji geliştirme daire başkanı ya da malî hizmetler daire başkanı ihdas
edilmekte, ancak, mevcut diğer daire başkanlarıyla birlikte yeni ihdas edilene
de makam tazminatı verilmemekte idi. Oysaki, aynı unvanlar için, Türkiye'nin
bütün kurumlarında makam tazminatı ödemesi yapılmaktadır. Maliye Bakanlığı,
Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ve Başbakanlık bürokratlarının bildiği; ama,
onbeş yıldır düzeltmediği, Anayasamızın eşit işe eşit ücret hükümlerine de,
insan haklarına da aykırı olan bu durumu, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu tasarının görüştüğümüz 13 üncü
maddesinde verdiğimiz önergeye hükümetin katılmış olmasının ve bu yanlışı birlikte
düzeltmiş olmamızın sevincini yaşadık; ancak, bugün, hükümetin, bu düzenlemeyi
geri çekeceğini öğrenmiş bulunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
vermiş olduğumuz önergeye Plan ve Bütçe Komisyonunda hükümetin katılmış
olmasından dolayı teşekkür etmeyi düşünürken, bugün Genel Kurulumuzda bu
durumla karşılaştık.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Sayın Maliye Bakanının, AKP Hükümetinin, nasıl, ipiyle kuyuya
inilmeyeceğini, samimiyet ve güvenden ne ölçüde yoksun olduğunu aziz
milletimizin takdirlerine sunuyorum.
Yüce Meclise saygılarımı
sunarak, teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Özakcan.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Bitlis Milletvekili Sayın Safder Gaydalı; buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Aslında bu maddede söz
almayacaktım; ama, Sayın Bakanımızın, Sayın Başbakan Yardımcısı ve Devlet
Bakanı Mehmet Ali Şahin Beyefendinin -ki, geçmiş dönemlerde de kendisiyle
birlikte burada milletvekilliği yaptık; son derece değer verdiğim çok iyi bir
devlet adamıdır- birden yerinden celallenerek bu kürsüye doğru koşup, daha
sonra, İçtüzük gereği yerinden müdahalesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Dediğim gibi, Sayın Bakanıma saygımız son derece sonsuz, iyi bir devlet
adamıdır.
Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde 59 tane hükümet geldi geçti. Bu hükümetlerden hiçbiri, halkın
zararına veya şu veya bu şekilde hırsızlık yapmak amacıyla kurulmamıştır. 57
nci cumhuriyet hükümeti dahil, bütün hükümetleri de bu konuda tenzih ederim;
hepsi, vatandaşa, millete hayırlı hizmetler sunmak üzere kurulmuşlardır.
Şimdi, biz de burada
muhalefet görevimizi yaparken ne söylüyoruz, arkadaşlarımız neler söylediler,
bunlara bir bakalım. Diyoruz ki: TOKİ, TMSF gibi önemli, çok miktarda, büyük
paralara hükmeden kurumları, gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi içine
alalım.
Sayın Kılıçdaroğlu burada
dile getirdi, Sayın Bakanımız ve AK Partinin çok değerli bir milletvekili de
aksi bir tezi savundular "zaten KİT Komisyonu denetiminde" dediler.
Bakın, ben, KİT Komisyonu Başkanlığı yaptım; 1996 yılında KİT Komisyonu
Başkanıydım. O zaman görüştüğümüz kurumlar… 1989 ve 1990 yıllarının
denetimlerini yapıyorduk. Bazı kurumların denetimini yaparken, o kurumlara o
tarihlerde hükmetmiş genel müdürleri ölmüştü; birkaçını aradık, bulamadık. Biz,
yıl bazına getirmek için çok uğraştık; ama, ben, şahsen muvaffak olamadım.
İnşallah, şimdi de, KİT Komisyonu Başkanımız, 2005 yılındayız, 2004 yılını
denetleyebiliyordur. Eğer, hakikaten 2005 yılında 2004 yılını
denetleyebiliyorsak, o zaman, KİT Komisyonu, işlevsel fonksiyonunu yerine
getirebiliyordur; ama, bu da mümkün değil; çünkü, kurumlar, bir yılda ancak
raporlarını hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine sunabiliyorlar. Daha
sonra kurulan KİT Komisyonu, altkomisyonları ve üstkomisyonlarında da zaman
geçince, işte, dediğimiz birtakım aksaklıklar oluyor. Ama, dediğim gibi,
inşallah, KİT Komisyonu Başkanımız ve üyeleri, bu aradaki zamanı
kapatmışlardır.
Şimdi, TOKİ'ye gelince;
TOKİ, doğrudur, Anavatan Partisi zamanında, rahmetli Turgut Özal zamanında
kurulmuştur. Hatta, o kurumun başkanı, o zamanki Kamu İdaresi ve Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı yapmış çok değerli bir zat da, şu anda İktidar Partisinin,
AK Partinin çok değerli bir milletvekilidir.
Şimdi, TOKİ'nin esas
kuruluş gayesi ve amacı, ucuz arsa temin ederek kooperatiflere sağlamak,
kooperatifleri de ucuz krediyle kredilendirerek halka ucuz konutlar temin etmek
idi. Bakın, şimdi, bu gayesi bir tarafa itildi, bizatihi devlet eliyle konut
işletmeciliğine girildi.
Şimdi, çok değerli Sayın
Bakanıma da buradan sormak istiyorum: Üyesi olmak istediğimiz Avrupa
Topluluğunun 25 üyesinden, 25 ülkesinden hangisinde devlet eliyle konut
yapılmaktadır?!. Bakın, hiçbirinde yoktur. Ancak, demirperde ülkelerinde bu
vardı, o da, hepsi, tarihe kavuştu.
Şimdi, birçok ilde
toplukonutlar yaptık, ne oldu; birçoğunu da satamıyoruz. Bakın, birçok ilde
yaptığınız bu toplukonutları devlet lojmanı olarak devlete tahsis ediyorsunuz.
Hani, en başta, bu 22
nci Dönem Parlamentosu kurulurken 550
tane lojman gözünüze battı ya veya "biz öncülük yapalım, bu 550 lojmanı
boşaltırsak, devletteki bu 240 000 lojman da boşalır, boşaltılır ve devlet de
bu yükten kurtulur" diye bir şey ortaya attınız ya; sonra ne oldu; şimdi,
o 550 milletvekili lojmanlarının yerinde fareler cirit atıyor, Meclis Başkanı
da "gidin Maliye Bakanından hesap sorun" diyor.
Bakın, bunlar yanlış
politikalar. İktidar olmak başka, muktedir olmak başkadır.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Ne alakası var?!.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Ne alakası var; onu da söyleyeyim: Şimdi, o 550 lojmanı boşaltarak
diğerlerine de lojmanları boşaltın diyemezsiniz. Eğer, bu, politikaysa,
çıkarırsınız burada bir yasa, devlet, bundan sonra lojman işinden, lojman
saltanatından vazgeçecek dersiniz, herkes de buna uyar. Haa, ben bunu
yapıyorum, herkes de bunu takip etsin diyemezsiniz; devlet işi ciddî iştir.
Değerli arkadaşlarım,
hükümet üçüncü yılına girdi; ama, üçüncü yılında halen geçmişten şikâyetler
var; ki, nitekim, çok değer verdiğim Sayın Bakanım da, şimdi, yine, şikâyette
bulunuyor.
Şimdi, iktidarların, ilk
yılında, geçmiş hükümetlerden şikâyet etmesi son derece doğaldır; ikinci yıl,
bürokratlardan şikâyet etmesi doğaldır; malum, üçüncü yılda artık seçim yılı
yaklaşmıştır, insana üç zarf hazırlatırlar, kendinden sonrakilere de bırak
derler.
Hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Gaydalı.
Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahsı adına söz isteği
var.
Amasya Milletvekili Sayın
Hamza Albayrak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; görüşülmekte olan 5018 sayılı Kanun ve diğer bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasına ilişkin 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü
maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle, konuşmamı -5018 sayılı- kanun tasarısının 13 üncü
maddesinin (a) fıkrasıyla ilintili hale getirmek istiyorum. Bu maddenin (a)
bendi ile bu kanun tasarısıyla ihdas edilen iç denetçi kadrolarına atanacakların
atandıkları kurum personeline yapılan ilave ödemelerden yararlanmalarını
sağlamak suretiyle, kamudaki tüm iç denetçilerin malî hakları eşitlenmekte ve
söz konusu personele yapılacak eködemeye ilişkin esaslar düzenlenmektedir
denilmektedir kanunun gerekçesinde.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; en iyi kim bilir; derdi çeken bilir. Ben, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinde 1995 ile 1999 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak
çalıştım. 17 olan müfettiş sayısını -o zaman, hatırlayınız İstanbul Belediyesinin
halini, usulsüzlük ve yolsuzluklar diz boyu idi, her yer İSKİ'deki, İstanbul
Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluklarla çalkalanıyor idi- görev yaptığım süre
içerisinde 87'ye çıkardım. Şu anda, İstanbul ve benzeri büyükşehirlerde çalışan
müfettişlerin dolu olan kadrosu, değerli arkadaşlar, 248'dir. Daha doğrusu, bu
248 tane müfettişin, büyükşehir ve büyükşehre bağlı olan ilçe belediyelerine
ait dolu olan müfettiş sayısının 116 tanesi de büyükşehirlerde müfettiş olarak
görev yapmaktadır.
Yeni ihdas edilen iç
denetçilerin mevcut iç denetçilerle özlük haklarını eşitlemek elbette ki
takdire şayan bir hadisedir; ama, bir de, yıllardır İstanbul Büyükşehir
Belediyesinde müfettişlik yaptığı halde, kendisine bağlı olan, İstanbul
Büyükşehir Belediyesine bağlı olan İSKİ ve İETT gibi genel müdürlük
müfettişlerinden daha az maaş alan arkadaşlar vardır.
Bugün, bakanlık ve
bağımsız genel müdürlük müfettişlerinden birinci derece başmüfettiş olarak
çalışan arkadaşlar 2 000 ekgösterge alırken, İstanbul Büyükşehir ve diğer
büyükşehirlerdeki birinci derece başmüfettişler, maalesef, hiç makam tazminatı
alamamaktadırlar. Yine, bağımsız genel müdürlükte görev yapan müfettiş
arkadaşlar yüzde 195 özel hizmet göstergesi alırken, İstanbul ve benzeri
büyükşehir belediyelerinde çalışan müfettişler, maalesef, yüzde 130 gösterge
almaktadırlar.
Özetlemek gerekirse; hani
adaleti gidereceksek, geliniz, bir taraftan 2 200 000 000 TL maaş alan birinci
derece müfettiş var, İstanbul gibi, devletlerin içerisinde olduğu devlet
büyüklüğünde, 15 000 000 nüfusu barındıran…
Bir de, belediyeciliğin
şu özelliği var değerli arkadaşlar: Belediyecilik, hiçbir kurum ve kuruluşa
benzemiyor. Belediyecilikle ilinti, kişinin doğumuyla başlıyor, ölünceye kadar
devam ediyor. Hiçbir kanun yoktur ki, belediyecilikle ilgili içerisinde bir
madde olmasın, bir ünite olmasın, bir kısım olmasın. Görevleri çok yoğun.
Yolsuzlukların doruk noktada olduğu, ulaştığı geçmişte, İstanbul'da, rant çok
yüksek, biliyorsunuz. İmar uygulamaları, vesair uygulamalar, hakikaten,
müfettişlere çok ciddî anlamda destek vermemizin altını çiziyor.
Değerli arkadaşlar, yeni
ihdas edilen iç denetçilerin özlük haklarını eşitlerken, gönül isterdi ki,
yıllardır müfettişlik yapan birinci derece başmüfettişlerin -bunların sayısı
116 tane şu anda, dolu olanlar 116 tane; bütün Türkiye genelindeki büyükşehir
sınırları içerisindeki müfettişler adediyse, ilçe belediyeleri de dahil 248
tane- bunların da özel hizmet tazminatı ile makam tazminatından kaynaklanan
maaş düşüklüğünü telafi etmiş olsaydık.
Değerli arkadaşlar,
dediğim gibi, bağımsız genel müdürlük müfettişleri hatta İstanbul Büyükşehire
bağlı olan İETT ve İSKİ Genel Müdürlük müfettişleri 2 200 YTL alırken, burada
çalışan belediye müfettişleri 1 050 YTL almaktadır yaklaşık olarak. İşte, bu
ücret dengesizliğinin de, tam yeri olan 5018 sayılı Yasada yapılacak
değişiklikle giderilmesi gerekirdi; maalesef, bu atlanılmış. Dolayısıyla, bu
gerekçeyle örtüşmeyi sağlamak için bu girişimi ikmal etmek gerekir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
de, sevgili konuşmacı arkadaşlarıma, altını çizerek, şunu belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın
konuşmanızı efendim.
HAMZA ALBAYRAK (Devamla)
- Tamamlayacağım Başkanım. Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
hiçbir yanlış uygulama ya da eksik karar doğal afet değildir; istenilir ve arzu
edilirse, ilgili ve bilgili kişilerce her an düzeltilebilir. Geliniz,
eksiklikleri, varsa, bu Yüce Meclis aracılığıyla düzeltelim.
Artı, hiç ama hiçbirimiz,
ne olur, yanlışa, şirin gözükmek için, doğrudan asla taviz vermeyelim. Bu Yüce
Meclis, işgal ettiği şu koltukların hakkını ciddiyetle vermeye devam edecektir,
vermelidir. Kim yolsuzluk, usulsüzlük yapıyorsa, kim buna taraf olmuşsa, hiç
ama hiç istisna tanımadan, bu Yüce Meclis, üzerine düşen görevi yapmalıdır.
Değerli arkadaşlar
"mazlum ve mağdurun ahı tahtından indirir şahı" demiş atalarımız. Bu
koltuklarda bizden önce çokları vardır, şu anda hiçbiri yok. Bu koltukların
elbirliğiyle, gönülbirliğiyle hakkını verelim; ama, lütfen, mevcut anayasal
hükümleri, mevcut kanunları değiştirmeden de, burada, gelip, şunu da şuraya
dahil edelim, bunu da buraya dahil edelim diye konuşmayalım. Bu, zaman
israfından başka bir şey değil.
Gerçekten, KİT
Komisyonuna kaynak tedarik eden, alt çalışmaları yapan Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu, kurulduğu günden günümüze kadar, çok ciddî anlamda çalışmalar
yapmıştır. O arkadaşlarımız görevini yapmıştır. Görevini yapmayanlar vardır;
KİT Komisyonudur. 1995 yılından 2005 yılına kadarki süreçte, siz, görevinizi
yapmaz, Yüksek Denetlemenin size sunmuş olduğu komisyon raporlarını gündeme
getirmezseniz, zamanaşımına uğramasından da, çalandan da, çaldırandan da
sorumlu olursunuz.
Değerli arkadaşlar,
Meclis, Anayasanın 165 inci maddesine göre… Özellikle altını çiziyorum;
Anayasaya mugayir kanun çıkarmak mümkün mü?! Geliniz, istiyorsanız, TOKİ'nin
vesairenin bu 5018 sayılı Kanun kapsamına girmesini, o zaman, Anayasanın 165
inci maddesini değiştirelim. Buna kimsenin itirazı yok; ama, ortada Anayasanın
ilgili maddesi varken, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname varken, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulunun çalışmasıyla ilgili 72 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname varken, KİT Komisyonunun çalışmasıyla ilgili kanun varken, biz, bu
5018'e bir ilave yapamayız! Ben bunu diyorum; bu da gayet Türkçe.
Saygı sunuyorum; teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1014 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)
BAŞKAN- Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 13 üncü maddesi
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.
Madde üzerinde verilmiş 3
adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutacağım ve
aykırılıklarına göre de işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı
bendinde yer alan "Başbakanlık, Bakanlık ve Müsteşarlık İç
Denetçileri" ibaresinin "Başbakanlık, Bakanlık, Müsteşarlık, Avrupa
Birliği Genel Sekreterliği ve Gelir İdaresi Başkanlığı İç Denetçileri"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Agâh Kafkas |
Asım Aykan |
|
Bursa |
Çorum |
Trabzon |
|
Recep Garip |
Fikret Badazlı |
|
|
Adana |
Antalya |
|
BAŞKAN- İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinde yer alan "Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibaresinin "Strateji Geliştirme"
olarak değiştirilmesini ve (e) fıkrasının (2) numaralı bendinin tasarı
metninden çıkarılmasını ve izleyen bent numarasının (2) olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Agâh Kafkas |
Asım Aykan |
|
Bursa |
Çorum |
Trabzon |
|
Recep Garip |
Recep Koral |
Ömer Özyılmaz |
|
Adana |
İstanbul |
Erzurum |
BAŞKAN- Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının 1 numaralı
bendinin ikinci paragrafında yer alan "Büyükşehir Belediyesi"
ibaresinin "Büyükşehir ve Bağlı İlçe Belediyeleri" olarak, (e)
fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (h) fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Mehmet Boztaş |
Kemal Sağ |
|
İstanbul |
Aydın |
Adana |
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Mehmet Parlakyiğit |
Mustafa Gazalcı |
|
Antalya |
Kahramanmaraş |
Denizli |
|
M. Mesut Özakcan |
Ali Oksal |
|
|
Aydın |
Mersin |
|
e) 657 sayılı Kanuna ekli
(IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin;
1) 5 inci sırasına (g)
bendi olarak,
g) En az dört yıl süreli
yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve kazanılmış hak
aylıkları birinci derecede olmak şartıyla; İl Defterdarları 3 000
ibaresi eklenmiştir.
2) 7 nci sırasında yer
alan "(Bütçe Dairesi Başkanı hariç)" ibaresi, "(Bütçe Dairesi
Başkanı dahil)" şeklinde değiştirilmiştir.
3) 7 nci sırasına
"Üniversite Genel Sekreterleri" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteri, Üniversitelerarası Kurul Genel
Sekreter Yardımcısı, Hukuk Müşavirleri, Genel Sekreter Yardımcıları, Döner
Sermaye İşletme Müdürleri ve Daire Başkanları" ibaresi eklenmiştir.
4) 7 nci sırasının
sonuna,
"En az dört yıl süreli yükseköğrenim
veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve kazanılmış hak aylıkları birinci
derecede olmak şartıyla; İl Defterdar Yardımcıları 2 000"
5) 8 inci sırasına (c) ve
(d) bentleri olarak,
"c) Birinci dereceli
kadroya atanmış İç Denetçiler 2
000"
d) En az dört yıl süreli
yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve kazanılmış hak
aylıkları birinci derecede olmak şartıyla; Maliye Bakanlığı Atama ve Görevde
Yükselme Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak müdür kadrolarına atanmış
olanlara 1 500" ibareleri eklenmiştir.
BAŞKAN - Bu son okunan
önerge, en aykırı önerge olduğu için, öncelikle onu işleme alıyorum.
Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 12 nci
maddesinin (c) fıkrasının 2 nci bendinde "Büyükşehir Belediyesi" 3
üncü bendinde "(f) ve (g) bendinde sayılmayan İç Denetçiler"
ibareleri kullanılarak Özel Hizmet Tazminatı konusunda "Büyükşehir ve
bağlı ilçe belediyeleri" bütünlüğü bozulmuştur. 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi "Bu Kanun,
Büyükşehir Belediyesi ile büyükşehir sınırları içindeki belediyeleri
kapsar" demektedir. Büyükşehir ve ilçe belediye memurları arasında
hiyerarşik bir ilişki yoktur. Hangi gerekçeyle olursa olsun, yasal düzenleme
sonucunda ayrı kurumlarda görevlendirilen bahse konu personelin yasal konumları
ve özlük hakları arasında eşitsizlik yaratmanın hakkaniyetle bağdaşmayacağı
açıktır.
Bu kanun tasarısı ile
üniversitelerin Genel Sekreter Yardımcıları ve Daire Başkanlarına makam
tazminatı verilmesi öngörülmekte; ancak, bu kadrolarla eşdeğer unvana sahip
olan Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteri, Üniversitelerarası Kurul Genel
Sekreter Yardımcısı ve Hukuk Müşavirleri ve Döner Sermaye İşletme Müdürleri
düzenlemenin dışında tutulmaktadır. Hiyerarşik yapıyı bozan böyle bir düzenleme
haksız olup, tasarı hükmü önergemiz doğrultusunda değiştirildiğinde haksızlık
giderilmiş ve mevcut idarî yapıya uygunluk sağlanmış olacaktır.
Maliye Bakanlığı Atama ve
Görevde Yükselme Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak Defterdar, Defterdar Yardımcısı,
Bütçe Dairesi Başkanı ve müdür kadrolarına atanmış olanlardan Bütçe Dairesi
Başkanlarına 2 000 puan makam tazminatı verilmesi nedeniyle bozulan denge,
önergede belirtilen unvanlara da makam tazminatı verilmesi suretiyle, Maliye
Bakanlığı idarî personeli arasında makam tazminatı uygulamasında eşitlik ve
adalet sağlanmış olacaktır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinde yer alan "Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibaresinin "Strateji Geliştirme"
olarak değiştirilmesini ve (e) fıkrasının (2) numaralı bendinin tasarı
metninden çıkarılmasını ve izleyen bent numarasının (2) olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz
olmadığı için katılamıyoruz, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu personeli arasında
ücret dengesizliğine yol açmamak için özlük haklarına ilişkin hükmün madde
metninden çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN- Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğimiz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı
bendinde yer alan "Başbakanlık, Bakanlık ve Müsteşarlık İç
Denetçileri" ibaresinin "Başbakanlık, Bakanlık, Müsteşarlık, Avrupa
Birliği Genel Sekreterliği ve Gelir İdaresi Başkanlığı İç Denetçileri"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz
olmadığı için katılamıyoruz, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, katılıyoruz; ancak,
izin verirseniz çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biraz önce bir fıkrayı madde metninden
çıkardık; ancak, bununla ilgili bir düzenleme ihtiyacı var; oda şudur: Tüm
bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarındaki kariyer uzmanları ve denetim
elemanları ile üniversitelerdeki daire başkanları, genel sekreterlerler, genel
sekreter yardımcıları, hukuk müşavirleri ve Üniversitelerarası Kurul Genel
Sekreteriyle, genel sekreter yardımcılarının ve ayrıca belediye
müfettişlerinin, tazminat ve benzeri özlük haklarını daha dengeli, daha adil
bir şekilde topluca yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu konuyla ilgili
çalışmalar Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünde yürütülmektedir.
Biraz önceki konuşmam esnasında ifade etmiştim 40 + 40 diye. Kamu görevlilerine
yeni yılda vermeyi planladığımız bu Ek Ödeme Yasası içerisinde bunu aralık ayı
içerisinde Meclise göndererek topluca bu sorunu çözmek istiyoruz.
Bu düzenlemenin bir an
önce gerçekleşmesini bekleyen kamu görevlilerimize ve değerli milletvekili
arkadaşlarıma bu bilgiyi verme ihtiyacını hissettim.
Teşekkür ederim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
5018 sayılı Kanunla yeni
ihdas edilen iç denetçilerin alabilecekleri özel hizmet tazminatının, sayılan
kurumların konumu dikkate alınarak dengelenmek üzere eklenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin açıklama yaparak
katıldığı ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Komisyon
Başkanvekilimizin bir açıklaması var.
Buyurun Sayın
Başkanvekili.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, görüştüğümüz
13 üncü maddenin (e) fıkrasının sonunda yer almış olan "2 000" den
sonra gelen "ibaresi eklenmiştir" sözü "bendi eklenmiştir"
olarak düzeltilecek. (i) fıkrasında da, ikinci satırdaki "58 inci
maddesinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "(A) fıkrasının
sonuna" ifadesi eklenecek. Yine, aynı maddenin (k) fıkrasının sondan
üçüncü satırındaki "üyesi" ibaresinin "üyeliği" ibaresi
olarak değiştirilmesi gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekli not alınmıştır.
Bu düzeltme ve kabul
edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 14. - a) 27.6.1989
tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 2. - Kamu
idarelerinin iç denetçi kadrolarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre
istihdam edilenlere, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %
200'ünü geçmemek üzere ek ödeme yapılabilir. Ek ödemenin miktarı ile esas ve
usûlleri; personelin sertifika derecesi, görev yapılan birim ve iş hacmi,
personelin çalışma süresi ve aylık derecesi gibi kriterler dikkate alınarak İç
Denetim Koordinasyon Kurulunun önerisi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir. Bu ödemede 657 sayılı Kanunun aylıklara
ilişkin hükümleri uygulanır ve bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir
vergi ve kesinti yapılmaz.
Kamu idarelerinin iç
denetçi kadrolarında 657 sayılı Kanuna göre istihdam edilenlere, anılan Kanun
ile bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen ödemeler dışında görev yaptıkları
kurum personelinin yararlandığı tazminat, fazla mesai ve benzeri başka herhangi
bir ödeme yapılmaz."
b) 31.12.1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"10. Bakanlar
Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık
aracılığıyla makbuz mukabili yapılan aynî veya nakdî bağışların tamamı."
c) 3.6.1949 tarihli ve
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 14 üncü maddesinin (1) numaralı
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"f) Bakanlar
Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık
aracılığıyla makbuz mukabili yapılan aynî veya nakdî bağışların tamamı."
d) 31.12.1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin;
1) 1 numaralı fıkrasının
ikinci bendi "Aynı menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracından
değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra bunların bir kısmının elden
çıkarılması halinde, ilk giren ilk çıkar yöntemi kullanılmak suretiyle,
tevkifat matrahının tespitinde dikkate alınacak alış bedeli belirlenir. Bir
menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracının alımından önce elden
çıkarılması halinde, elden çıkarılma tarihinden sonra yapılan ilk alım işlemi
esas alınarak üzerinden tevkifat yapılacak tutar tespit edilir. Aynı gün
içerisindeki işlemlerde ağırlıklı ortalama yöntemi kullanılabilir. Alış ve
satış işlemleri dolayısıyla ödenen komisyonlar ile Banka ve Sigorta Muameleleri
Vergisi tevkifat matrahının tespitinde dikkate alınır." şeklinde
değiştirilmiştir
2) (1) numaralı
fıkrasının altıncı bendinde yer alan "iki yıldan" ibaresi " bir
yıldan" şeklinde değiştirilmiş ve fıkranın sonuna "Bu maddenin
uygulanması bakımından banka ve aracı kurumlar (işleme taraf olanlar)
kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan
sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan
edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır."
şeklinde bir bent eklenmiştir.
3) (4) numaralı fıkrası
"Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında
değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak
üzere, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı
bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında
vergi tevkifatı yapılır. Bu fıkra kapsamında yapılan tevkifat tutarları 98 inci
ve 119 uncu maddelerde belirtilen sürelerde beyan edilir ve ödenir. Bu iratlar
üzerinden 94 üncü madde veya Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi
kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz." şeklinde değiştirilmiştir.
4) (9) numaralı
fıkrasındaki parantez içi hüküm kaldırılmıştır.
5) (10) numaralı
fıkrasındaki parantez içi hüküm kaldırılmıştır.
6) (10) numaralı
fıkrasından sonra gelmek üzere "11) Dar mükellefler de dahil olmak üzere
bu madde kapsamında tevkifata tâbi tutulan ve yıllık veya münferit beyanname
ile beyan edilmeyeceği belirtilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançları için takvim yılı itibariyle
yıllık beyanname verilebilir. Beyan edilen gelirden, aynı türden menkul
kıymetler için yıl içinde oluşan zararların tamamı mahsup edilebilir. Beyan
edilen gelir üzerinden %15 oranında vergi hesaplanır. Hesaplanan vergiden yıl
içinde tevkif edilen vergiler mahsup edilir, mahsup edilemeyen tutar genel
hükümler çerçevesinde red ve iade edilir. Şu kadar ki, mahsup edilemeyen
zararlar izleyen takvim yıllarına devredilemez." şeklinde bir fıkra
eklenmiş ve takip eden fıkra numaraları teselsül ettirilmiştir.
7) (11) numaralı
fıkrasındaki " Türkiye'de faaliyette bulunan bankaları" ibaresi
" Türkiye'de faaliyette bulunan bankalar ile Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasını" şeklinde değiştirilmiştir.
8) (13) numaralı fıkrası
"Türkiye'de kurulu vadeli işlem ve opsiyon borsalarında 2006 yılında
yapılan işlemlerden elde edilen kazançlar için (1) numaralı fıkrada belirtilen
tevkifat oranı sıfır olarak uygulanır. Türkiye'de faaliyette bulunan tam
mükellef kurumların aralarında veya dar mükellef banka ve benzeri finans
kurumlarıyla 2006 yılında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden
doğan kazançlar bakımından bu madde hükmü uygulanmaz." şeklinde değiştirilmiştir.
e) 5.5.2005 tarihli ve
5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun
23 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna "Bakan bu yetkisini, madde
hükmünde yer alan sınırlamalara bağlı kalmaksızın vergi uygulamaları bakımından
gerekli gördüğü hallerde mükelleflerin bağlı olacağı vergi dairesi müdürlüğü
veya vergi dairesi başkanlığını belirlemek ve bu belirlemeye bağlı olarak bu
dairelerin yetki alanını yeniden oluşturmak şeklinde de kullanabilir."
şeklinde bir cümle eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Akif
Hamzaçebi...
Sayın Hamzaçebi'nin şahsı
adına da konuşma isteği var, birleştiriyorum.
Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapan tasarının 14 üncü maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz aldım; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmiştim. Ancak, görüyorum
ki, bu tasarının genel çerçevesi, genel mantığı hakkında zaman zaman söz alan
bazı arkadaşlarımız farklı değerlendirmelerde, yorumlarda bulundular. Bunlardan
bir tanesine değinmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, bu
Yasanın, yani Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasının -ki, 2003 Aralık ayında
kabul edilip 1 Ocak 2006'da yürürlüğe girmesi öngörülmüştü- temel amacı,
Parlamentonun bütçe hakkı olarak ifade ettiğimiz bütçe üzerindeki etkinliğini
artırmaktı. Bu ne demektir; eğer, bir kurum, bir kamu hizmeti yürütüyorsa veya
bir kamu kaynağı kullanıyorsa, bu kurumun bütçesi bu Meclisten geçmeli. Neden;
çünkü, bu, milletten toplanan vergileri kullanan bir kurumdur, bunu harcayan
bir kurumdur. Milletten toplanan vergiler bir bütçeyle bu Meclisin huzuruna
getirilir; hükümetler, kurumlar bütçelerini sunar, Türkiye Büyük Millet Meclisi
buna onay verir, bu onaydan sonra bu harcamalar yapılır, bütçeler uygulamaya
konulur; yine, bu harcamalar, Parlamento adına, Sayıştay tarafından denetlenir.
Dolayısıyla, bir kurumun hesaplarının denetimlerinin Meclisin bir başka
komisyonuna, KİT Komisyonuna geliyor olması bu Kanunun amaçladığı, hedeflediği
konulara, hususlara uygun düşmez.
Şimdi, bir arkadaşımız,
İktidar Partisi Grubundan bir arkadaşımız bu tasarının 13 üncü maddesi üzerinde
yaptığı değerlendirmede, Anayasanın 165 inci maddesi olduğu sürece Toplu Konut
İdaresinin bütçesinin buraya gelmesi mümkün değildir dedi. Arkadaşımız,
sanıyorum Anayasanın o hükmünü, bu tasarıyı ve Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununun ilgili hükümlerini yanlış yorumluyor. Şu nedenle: 2003'ün aralık
ayında kabul edilen 5018 sayılı Yasa, gerek Toplu Konut İdaresi gerek TRT gerek
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu gibi kurumları bu kapsama almıştı, yani onların
bütçelerinin buraya gelmesi gerekiyordu; bu tasarı, bütçelerinin gelmesi
gerekmediğini söylüyor. Efendim, KİT Komisyonuna, bunların, Anayasanın 165 inci
maddesi uyarınca geliyor olması aynı amacı sağlamaz. O zaman, şu denebilir:
Neden Aralık 2003'te kabul edilen yasa bunları kapsama almıştı, Anayasaya
aykırı mıydı; hayır, değildi. Aynı mantıkla devam edersek, ben, şunu sormak
isterim: Madem bunları KİT Komisyonu denetliyor, bu tasarının biraz önce geçen
12 nci maddesi, halen -Türk Patent Enstitüsünü örnek vereceğim- bu Enstitünün
bütçesinin Parlamentoya gelmesini emrediyor; oysa, Patent Enstitüsü de KİT
Komisyonuna geliyor. Neden bütçesi buraya gelecek; çünkü, Patent Enstitüsü,
yaptığı işlemler karşılığında, vatandaştan bir harç tahsil etmektedir, bir
kaynak kullanmaktadır, bu kaynak vatandaştan alınmaktadır; dolayısıyla, bunun
harcamasının hesabını Türkiye Büyük Millet Meclisine vermek zorundadır. Konu
budur, yanlış yorumlanmaktadır.
Aynı şekilde, Toplu Konut
İdaresine gelirsek, Toplu Konut İdaresi, Türk vatandaşlarının yurtdışına
çıkışlarda ödedikleri harcın aktarıldığı kurumdur. Bu harcın 2005 yılı tutarı,
tahminen 100 000 000 Yeni Türk Lirası civarındadır. Ayrıca, Toplu Konut
İdaresi, çok büyük sayıda kamu arazisini kullanmaktadır; yani, bir kamu kaynağı
kullanıyor. Kamu kaynağı kullanan bir kurumun bütçesinin Meclise gelmesi kadar
ve harcamalarının da Meclis adına Sayıştay tarafından denetlenmesi kadar doğal
bir uygulama yoktur; ama, bu tasarı, bu genel ilkeden, hedeften ayrılmıştır.
Bu değerlendirmeden
sonra, maddeye ilişkin olarak şunları söylemek istiyorum: Tasarının 14 üncü
maddesi, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin bir düzenleme yapmaktadır;
kalan düzenlemeleri, çeşitli vergi kanunlarında ve Gelir İdaresi Başkanlığı
Teşkilat Kanununda değişiklik yapmaktadır; yani, 5018 sayılı Kanunla ilgili
değildir. Yapılan değişiklikler, 1 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe girecek olan
menkul kıymet vergilemesine ilişkin hükümlerin bir kısmının değişikliğe
uğratılmasıdır. Bildiğiniz gibi, Parlamentonun daha önce kabul ettiği bir
yasayla, menkul kıymet alım satımından veya menkul kıymetlerden elde edilen
gelirlerin vergilenmesi konusunda düzenlemeler yapılmıştı. Şimdi, bu maddeyle,
uygulamada ortaya çıkabilecek olan bazı sorunların çözülmesi amaçlanıyor.
Şüphesiz, bu sorunların çözümü doğru bir yaklaşımdır.
Ben, bu vesileyle şunları
ifade etmek istiyorum: Şimdi, bizim ekonomimiz, büyüme dönemlerinde sık sık
cari açık tehlikesiyle karşılaşmaktadır.
Değerli arkadaşlar, cari
açığın anlamı, ekonominin döviz gelirleri ile döviz giderleri arasında bir
dengesizliğin olması, döviz giderinin döviz gelirinden fazla olması demektir;
yani, bunun anlamının diğer ifadesi, döviz açığıdır. Döviz açığı demek, Türk
ekonomisinin tasarrufları yetersiz demektir, yetersiz kalan tasarruflar
nedeniyle dış dünyadan tasarruf ithal ediyoruz demektir. Döviz gelirimiz
yetmediği için, bu açığımızı kapatmak için, yabancıların Türkiye'ye getirdikleri
dövizleri, bir nevi onlardan borç alıyoruz. Buna "sıcakpara" diyoruz.
Türk ekonomisi ihtiyaç duyduğu kaynağı, bugün sıcakparayla karşılamak zorunda
kalmıştır. Sıcakparanın tehlikesini anlatmaya gerek yok.
Türkiye'de, Türk
ekonomisinin ihtiyaç duyduğu tasarrufları sağlayacak olan birtakım piyasalar var. Tasarruflarımız
genel olarak yetersiz; ama, bu yetersizliğe rağmen, potansiyel olarak bu
toplumda var olan bazı tasarrufları da bu piyasalara, sermaye piyasalarına
aktarabilmiş değiliz. Bunu aktarabilecek araçlardan yoksunuz. Uzun vadeli
kaynak lazım bizim sanayimize. Bizim kalkınmamıza uzun vadeli kaynak lazım.
Sıcakpara kısa vadeli kaynaktır. Dolayısıyla, Türkiye'de sermaye piyasasının
bir derinliğinin olması gerekir. Derinliği artırmanın birçok yolu var; ama, bir
tanesi de, ürün çeşitliliğini artırmak, yeni enstrümanları, yeni araçları, yeni
ürünleri bu piyasaya sokmaktır. Türkiye'de geleneksel tasarruf araçları var;
gayrimenkul gibi, altın gibi. Kimi vatandaşlarımız, hatta vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu için
tasarruf aracı gayrimenküldür, altındır. Eğer biz bu kaynaklara, bu geleneksel
tasarruf araçlarına verilen, yöneltilen fonları ekonomide ne kadar el
değiştirebilir hale getirirsek, ne kadar dolaşıma sokabilirsek, Türk sanayiinin
ihtiyaç duyduğu, Türkiye'nin kalkınmasının ihtiyaç duyduğu fonları o kadar
sağlamış oluruz.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye, altının önemini geçmişte fark etmiş bir ülkedir ve Türkiye, bu nedenle
İstanbul Altın Borsasını kurmuştur; ama, İstanbul Altın Borsası, kendisinden
beklenen amaçları yerine getirebilmiş değildir. Neden değildir; İstanbul Altın
Borsasının ekonomide gelişebilmesi için, vatandaşın geleneksel olarak altına
olan yatırım eğiliminin daha kurumsallaşabilmesi için gerekli olan araçlardan
yoksundur. Vatandaşımız altın alıyor, getirip evine koyuyor. Peki, bunu
ekonomiye sokamaz mıyız, kazandıramaz mıyız?.. Bunun aracı var değerli
arkadaşlar. Bunun aracı, birtakım gelişmiş ülkelerde bulunmuş, uygulamaya
konulmuş. Altın borsa yatırım fonları var. Dünyanın çok gelişmiş ülkelerinde,
Amerika Birleşik Devletlerinde, Avustralya'da, Güney Afrika Cumhuriyetinde -ki,
bir altın ülkesidir- bu gibi ülkelerde altın borsa yatırım fonları vardır ve
yatırımcıların altına olan ilgisi arttıkça, bu fonlar da olağanüstü ölçüde
gelişmektedir.
Türkiye'de de altın çok
önemli bir tasarruf aracıdır. Benim önerim, bu vesileyle, bu maddede, menkul
kıymetlerin, sermaye piyasalarının, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının ve
buraya yatırım yapan yatırımcıların birtakım ihtiyaçları, sorunları çözülürken,
bu vesileyle "altın borsa yatırım fonu" dediğimiz, Türkiye'nin
ihtiyaçlarına uygun, geleneksel tasarruf aracı olan altına bağlanan kaynakların
daha likit hale gelmesine yardımcı olacak bir kurumu Türk vergi sistemine sokmaktır.
Bu konuda bir önergemiz de var, mutlaka görüşülecek ve sizlerin takdirine
sunulacaktır.
Altın borsa yatırım fonu neden önemlidir arkadaşlar; biraz önce genel önemini söyledim; ama, biraz daha somut bir şekilde örneklendirirsek, şu açılardan da önemlidir: Bir kere, altın borsası dünyanın her ülkesinde yok. İstanbul ve Türkiye bu açıdan şanslıdır, bir altın borsası vardır ve altın borsa yatırım fonu olması halinde, Türkiye ve İstanbul Altın Borsası, bölge ülkeleri için, altına yatırım yapmayı tercih eden vatandaşlar, kurumlar ve yabancılar açısından son derece önemli olacaktır, bir çekim merkezi olacaktır; yani, Türkiye'ye bir kaynak gelecektir.
İki, vatandaşımız altın
almak için kuyumcuya gitmeyecektir; eğer yatırım amaçlı, tasarruf amaçlı altın
alıyorsa vatandaşımız, bir aracı kurum eliyle altını alabilecektir, bir
telefonla altını alabilecektir, ayrıca, altını evde saklama, hırsıza karşı
koruma, tehlikelere karşı koruma gibi bir yükümlülükten, bir sorumluluktan, bir
eziyetten de kurtulmuş olacaktır. Son derece önemlidir. İşlem son derece kolay
olacaktır; bir telefonla, bugün, nasıl hisse senedini vatandaşlar telefonla
alıp satabiliyorsa aracı kurum vasıtasıyla, aynısını, altında vatandaşlar
yapabilecektir.
Kurumsal yatırımcılar bu
alana girecektir. Bireysel emeklilik fonları veya diğer şirketler, dünyada
diğer ülkelerdeki kurumsal yatırımcılar, İstanbul Altın Borsasına yatırım
yapan, oranın belirlediği fiyatlara göre işlem yapan, altın borsa yatırım
fonlarına fonlarını yöneltmek suretiyle, Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu uzun
vadeli kaynağı sağlamış olacaktır.
Yine, yatırımcılar
açısından önemli olan da şudur: Bir ürün çeşitliliği sağlayacaktır altın borsa
yatırım fonu. Yani, tasarruflarını daha güvende görmek isteyen, İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasındaki inişli çıkışlı seyre girmek istemeyen vatandaşlarımız,
altını tercih eden vatandaşlarımız, fizikî olarak altını almak yerine buna
yönelecektir. Yine, belki diğer piyasalara yönelen yatırımcılarımız da, bu yeni
ürün karşısında buna yönelebilecektir; bu da, sisteme daha fazla kaynağın
girmesine neden olacaktır.
Değerli arkadaşlar, ben
bu düzenlemeyi, 14 üncü maddede yapılan düzenlemeyi, altın borsa yatırım
fonunun, Türk ekonomisine getirilmesi, kazandırılması için bir fırsat olarak
görüyorum.
Önergemiz de şunu
sağlamaktadır; tekrar vaktinizi almamak için, önerge üzerinde ayrıca söz
almamak için burada ifade ediyorum: Altındaki değer artışı vergiye tabi midir
arkadaşlar; hayır. Bugün, vatandaş altın alırsa, evinde saklarsa, altın değer
kazanırsa vergisi yok. Önerge de onu sağlıyor; yani, altın borsa yatırım fonuna
vatandaş eğer parasını yatırırsa, altında bir değer artışı olursa, bu değer
artışı stopaja tabi olmasın.
Değerli arkadaşlar, yani,
getirilen düzenlemenin, önerdiğimiz düzenlemenin herhangi bir şekilde vergi
kaybına yol açan bir yanı yoktur. Altının değer artışı, zaten Türk vergi
sisteminde hiçbir şekilde vergiye tabi değildir.
Ben, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve hükümetin takdirine bu konuyu sunuyorum.
Beni sabırla dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Şahsı adına, Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 14 üncü maddesinde değişik düzenlemeler var. Bunların içerisinde en
önemlisi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında yapılan işlemlerle ilgili olarak
ilk defa uygulanacak olan bir sistemin getirilmesi. Daha önce, bu kanunla
ilgili olarak, bu bölümle ilgili olarak, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında,
herhangi bir hisse senedini iki yıldan az süreyle elinde tutanlarla ilgili
olarak, bundan elde ettikleri kazançların vergilendirilmesi söz konusu. Ancak,
yapılan bu değişiklikle, 2 yıllık süre, 1 yıllık süre haline getiriliyor;
ancak, biraz önce, benden önce konuşan milletvekilimiz de ifade etmeye
çalıştılar; özellikle, günümüzde cari açığın son derece ciddî boyutlara
ulaştığı bir dönemde, şu an, bir yıl geriye gidecek olursak, 21,2 milyar dolar
cari açığın olduğu bir dönemde, siz, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında
yapılan alım-satımlardan yüzde 15 kazanç vergisi kesmek suretiyle, 1 yıldan az
elinde tutulması noktasında bunu getirirseniz, yarın, İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında, şu anda borsanın yüzde 66'sını elinde tutan yurtdışı kaynaklı
sermayenin, bu nedenle İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını terk etme ihtimalini
gözden uzak tutmamanız lazım; çünkü, böyle uygulama dünyanın değişik yerlerinde
uygulanmış ve oralarda bu uygulama getirildikten sonra, o ülkelerden,
borsalardan ciddî manalarda para çıkışları olmuştur. Şu anda cari açığı
sıcakparayla finanse ediyor olabilirsiniz; ancak, yarın, bu ve benzeri
uygulamalar hayata geçtikten sonra, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasındaki bu
yabancı sermayenin bir şekilde ülke dışına çıkması karşısında, cari açığın
finanse noktasında da çok ciddî problemler ortaya çıkabilir. Bugün, Türkiye'de
40 milyar, 45 milyar dolar civarında bir sıcakpara ülkemizde mevcut; ama, IMF
bile, artık, son raporunda, cari açığın Türkiye için ne kadar büyük bir risk
oluşturmakta olduğunun altını çizdi. O bakımdan, değerli milletvekilleri, bu
hususun gözden uzak tutulmadan, bu maddenin, o 1 yıllık süre meselesinin
yeniden gözden geçirilmesinde fayda var. Yarın, çeşitli baskılarla -bunun da
altını çizmek istiyorum- o 1 yıllık sürenin mutlaka değiştirilmeli noktasında
telkinler ve tavsiyeler olacaktır. Bugünden, biz, o telkinler ve tavsiyeler
yapılmadan, bu hususla ilgili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu
hususun, bu şekilde düzeltilmesinde fayda mülahaza ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
demin TOKİ'yle ilgili burada çok çeşitli şeyler söylendi ve Sayın Bakanımız da
bu konuyla ilgili olarak, sizin döneminizdeki yolsuzluklar, bizim dönemimizdeki
yolsuzluklar meselesine iş dönüştürüldü. Yolsuzluk, yolsuzluktur. Hangi dönemde
yapılırsa yapılsın, bu meselenin üzerine gidilmesi noktasında öncelikli görev
Türkiye Büyük Millet Meclisine düşmektedir. Sayın Albayrak çeşitli kereler
ifade ettiler; 164 ve 165 inci maddeler ortada dururken bunu yapmamız mümkün
değildir. Velev ki öyle olsun; ama, gelin, o zaman, bu 164 ve 165 inci
maddelerdeki değişiklikleri -hep
beraber destek olalım- bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirelim ve bugün
Türkiye'de çok büyük miktarda harcamaların altına imza atan TOKİ gibi
kuruluşların denetlenmesini de Türkiye Büyük Millet Meclisinin bünyesi
içerisine alalım.
Bakınız, TOKİ'yle ilgili
bazı şeyler söylemek istiyorum. Özellikle Sayın Bakanım sizin de dikkatinizi
çekmek istiyorum. TOKİ'nin yapmış olduğu açılış törenleriyle ilgili olarak bir
tek firma, altını çiziyorum, bugüne kadar yapılan açılışlarda, törenlerde,
bunların tören hazırlıklarıyla ilgili olarak sadece ve sadece bir tek firma görevlendirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, bu kürsüden o firmanın ismini vermek istemiyorum; ancak, Sayın Bakanın
bu konuyu araştırmalarını kendilerinden istirham ediyorum ve en son Ankara'da
yapılan açılışla ilgili olarak yapılan harcamayı, yapılan harcamanın miktarını
ve bunlardan, o ihaleleri alan ve o binaları bitirenlerin üzerine kaçar milyar
liralık faturalar bırakıldığını da Sayın Bakanımdan araştırmasını istirham
ediyorum. Bana ulaşan rakam, o törenlerde yapılan harcamanın 160 milyar lira
olduğudur ve bu rakam, oradaki müteahhitlere de 20 milyar, 25 milyar, 30 milyar
şeklinde bölüştürülmüştür. Toplukonut İdaresi tören yapacak, Sayın Başbakan
veya ilgili bakan orada gövde gösterisi yapacak, şov yapacak ve bunun faturası,
oradaki inşaatları yapan müteahhitlere kesilecek!.. Böyle bir anlayışı şiddetle
reddediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
son cümlenizi alıyorum.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bu
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısı, hakikaten büyük bir boşluğu
dolduruyor. Özellikle, yerindelik denetiminin yapılmış olmasından dolayı da son
derece önemli bir kanun. Ancak, şimdi, ben, buradan, tekrar sormak istiyorum;
biz, Toplukonut İdaresinin denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminin
dışına çıkartıyoruz; ancak, yerindelik denetimi nasıl olacak? Türkiye'nin
değişik yerlerinde, Toplukonut İdaresi Başkanlığı, bir hayli inşaat yaptı;
şimdi, orada yapılan inşaatları satamıyor. Şimdi, sormak lazım; bunun
yerindelik denetimini nasıl yapacağız? Oralarda o inşaatların yapılmasıyla
ilgili karar alanlar, siyasî olarak bu kararı alanların bu yaptıkları
icraatlarının hesabını sormayacak mıyız?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, son cümlenizi rica ediyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Son cümlelerim…
Şimdi, Toplukonut
İdaresi, son günlerde, bakınız, gazetelerde çarşaf çarşaf tam sayfa ilanlar
veriyor. Ben Sayın Bakanımdan tekrar istirham ediyorum; Toplukonut İdaresinin
2005 yılı içerisinde yapmış olduğu bu gazete ve televizyon reklamlarında
harcamış olduğu miktarın, basın ve yayın kuruluşları da ayrı ayrı gösterilmek
suretiyle, incelenmesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda
aydınlatılmasını özellikle istirham ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kandoğan.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
3 önerge var; bu önergeleri
geliş sırasına göre okutacağım, aykırılığına göre de işleme alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (e) fıkrasında yer alan "23 üncü maddesinin" ibaresinden
önce gelmek üzere "9 uncu maddesinin sonuna 'Bu görevler, vergi türleri
veya mükellef grupları itibariyle üç ayrı daire başkanlığı tarafından
yürütülür.' şeklinde bir fıkra ile" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
|
Faruk Çelik |
Zafer Hıdıroğlu |
Nusret Bayraktar |
|
Bursa |
Bursa |
İstanbul |
|
Mahmut Kaplan |
Ali İbiş |
Fahri Keskin |
|
Şanlıurfa |
İstanbul |
Eskişehir |
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının (2) ve (4) numaralı bentlerinin
aşağıdaki şekilde, (8) numaralı bendinde yer alan "Türkiye'de faaliyette
bulunan tam mükellef kurumların aralarında veya dar mükellef banka ve benzeri
finans kurumlarıyla 2006 yılında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmelerinden doğan kazançlar bakımından bu madde hükmü uygulanmaz."
ibaresinin ise "Tam ve dar mükellef kurumlarının (Türkiye'de işyeri veya
daimî temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayanlar hariç) 2006 yılında
aralarında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançları
bakımından bu madde hükümleri uygulanmaz. Şu kadar ki, banka ve benzeri finans
kurumları için Türkiye'de işyeri veya daimî temsilci aracılığıyla faaliyette
bulunma şartı aranmaz." şeklinde değiştirilmesini ve (8) numaralı bentten
sonra gelmek üzere aşağıdaki (9) ve (10) numaralı bentlerin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
M. Ali Suçin |
T. Ziyaeddin Akbulut |
|
Bursa |
Batman |
Tekirdağ |
|
Ahmet Işık |
Hikmet Özdemir |
|
|
Konya |
Çankırı |
|
"2) 1 numaralı fıkrasına (c) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (d) bendi eklenmiş, altıncı bendinde yer alan "tam mükellef
kurumlara ait olan ve iki yıldan" ibaresi "tam mükellef kurumlara ait
olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan"
şeklinde değiştirilmiş ve bu bendin sonuna "Tam mükellef kurumlara ait
olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla
süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen
gelirler için, Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci madde hükümleri
uygulanmaz." hükmü; fıkranın sonuna ise, "Bu maddenin uygulaması
bakımından banka veya aracı kurumlar (işleme taraf olanlar) kendilerinde
bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan sorumlu
tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan edilen
kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır." bendi
eklenmiştir.
d) Aracılık ettikleri
menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden
sağlanan gelirler,
"4) 9 numaralı
fıkrasındaki "hazine bonosu faizleri" ibaresi "Hazine
bonoları" şeklinde değiştirilmiş ve fıkradaki parantez içi hüküm
kaldırılmıştır."
"9) 14 numaralı
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki 15 numaralı fıkra eklenmiş ve takip
eden fıkra numaraları buna göre değiştirilmiştir."
"15. Kurumlar
Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin 5281 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılmadan önceki 2 numaralı fıkrasında, Sermaye Piyasası Kanununa göre
kurulan yatırım fonu olarak addolunmuş dar mükellefiyete tabi yatırım
fonlarının vergilendirilmeye ilişkin 31.12.2005 tarihindeki bu statüleri;
a) 31.12.2005 tarihinden
önce ihraç edilen menkul kıymetlerle (hisse senetleri hariç) sınırlı olmak
üzere bu menkul kıymetlerin tamamı itfa edilinceye kadar,
b) 31.12.2005 tarihinde
portföylerinde bulunan hisse senetleri için ise bu menkul kıymetlerin bu
tarihten sonra portföyden ilk çıkış tarihine kadar,
devam eder."
"10) 17 numaralı
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."
"17) Bu madde hükümlerinin
uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemeye, vergiye tabi işlemlere
taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya Maliye
Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı tasarının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının 2, 4 ve 5 sayılı
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, diğer alt bentlerin buna göre
teselsül ettirilmesini ve maddenin sonuna f fıkrasının ilave edilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Kemal Sağ |
Mehmet Ali Özpolat |
|
Trabzon |
Adana |
İstanbul |
|
Halil Ünlütepe |
Harun Akın |
Mehmet Parlakyiğit |
|
Afyonkarahisar |
Zonguldak |
Kahramanmaraş |
|
|
R. Kerim Özkan |
|
|
|
Burdur |
|
2) (1) numaralı
fıkrasının altıncı bendinde yer alan "iki yıldan" ibaresi "bir
yıldan" şeklinde değiştirilmiş, "Sermaye Piyasası Kanununa göre
kurulan menkul kıymetler yatırım fonlarının (borsa yatırım fonları hariç)
katılma belgelerinin ilgili olduğu fona iadesi" ibaresinden sonra gelmek
üzere "altın borsa yatırım fonlarının katılma belgelerinin ilgili olduğu
fona iade ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında alım satımı" ibaresi
eklenmiş ve fıkranın sonuna "Bu maddenin uygulanması bakımından banka ve
aracı kurumlar (işleme taraf olanlar)
kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan
sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan
edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır" şeklinde
bir bent eklenmiştir.
4) (5) numaralı
fıkrasına, "Şu kadar ki, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan borsa
yatırım fonları" ibaresinden sonra gelmek üzere "altın borsa yatırım
fonları" ibaresi eklenmiştir.
5) (8) numaralı fıkrasına
"Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonları
(borsa yatırım fonları hariç) ile menkul kıymetler yatırım ortaklıklarının
Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş olan portföy kazançları dağıtılsın
dağıtılmasın yüzde 15 oranında vergi tevkifatına tabi tutulur" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Altın borsa yatırım fonlarında bu oran yüzde
0'dır" ibaresi eklenmiştir.
f) 3.6.1949 tarihli ve
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının (a)
bendinin sonuna "ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan altın borsa
yatırım fonlarının kazançları" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Bu önerge, aynı
zamanda en aykırı önerge oldu için işleme alıyorum.
Sayın Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz
olmadığı için katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu efendim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Altın borsası yatırım
fonları, dünya sermaye piyasalarında yeni gelişmeye başlayan bir enstrümandır.
Ülkemiz bakımından altının tasarruf ve yatırım aracı olarak ayrı bir önemi
olduğu açıktır.
Bir taraftan özel
kişilerin elindeki altın stoklarının ekonomiye katılımının gerçekleştirilmesi,
atıl haldeki varlıklarının sermaye piyasalarında kaynak olarak
kullandırılmasının sağlanması, öte yandan sermaye piyasalarına yeni
enstrümanlar kazandırılarak riskin dağıtılması, geniş halk kitlelerinin, işlem,
saklama kolaylıkları yoluyla risksiz (altın borsa yatırım fonlarının tek riski
altın fiyatının dünyadaki seyridir) olarak sermaye piyasalarındaki
gelişmelerden yararlandırılmaları, altının ziynet eşyası olmasının yanı sıra,
gerçekten bir tasarruf ve yatırım aracı haline getirilmesi önem taşımaktadır.
Yapılan değişikliklerle
altın borsası yatırım fonlarının menkul kıymetler yatırım fonlarına benzer bir
yapıda kurulmaları öngörülmüş olmaktadır. Ancak, altın alım satımlarından
edinilen kazançların gerçek kişiler nezdinde Gelir Vergisine tabi bir kazanç
yaratmadığı özelliği göz önünde tutularak, altın borsa yatırım fonlarının, fon
bünyesinde ve fondan katılma belgesi alan gerçek kişiler için de vergilenmemesi
sağlanmaktadır. Katılma belgelerinin ticarî işletme bünyesinde veya kurum
bünyesinde elde edilen kazançlarda vergilenmesi elbette yapılacaktır. Gerçek
kişilerin ticarî nitelikte olmayan alım satımları nasıl vergilendirilmiyorsa,
belli bir miktarda altını temsil eden menkul kıymet niteliğindeki katılma
belgelerinin el değiştirmesi de gerçek kişiler elinde vergilendirilecek bir
kazanç doğurmamalıdır.
Önerimiz, ABD, Avustralya
ve Güney Afrika gibi dünyanın önde gelen, altını bir ticarî meta olarak en
büyük rantını elde eden ülkeler arasına ülkeyi de sokacak, sermaye piyasalarına
yeni enstrüman kazandıracak, atıl kaynaklarımızı ekonomiye kazandıracak bir
öneridir. Türkiye'yi bu konuda lider ülkeler arasına sokacaktır. Vergi
kanunları yoluyla ekonomik aktiviteye daha geniş katılım sağlanacaktır.
Önerimiz kayıtdışı
ekonomiyle mücadele alanında da önemli katkılar sağlayacak niteliktedir. Yastık
altındaki altınların kayıt içine girmesi de olumlu etkiler yaratacaktır.
Önerimiz bir vergi
kaybına da yol açmamaktadır. Esasen dağınık, kayıtsız yürütülen faaliyetlerin
Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerine uygun olarak teşkilâtlanmasına, düzen
altına alınmasına yol açmaktadır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının (2) ve (4) numaralı bentlerinin
aşağıdaki şekilde, (8) numaralı bendinde yer alan "Türkiye'de faaliyette
bulunan tam mükellef kurumların aralarında veya dar mükellef banka ve benzeri
finans kurumlarıyla 2006 yılında yaptıkları yazılı işlem ve opsiyon
sözleşmelerinden doğan kazançlar bakımından bu madde hükmü uygulanmaz."
ibaresinin ise "Tam ve dar mükellef kurumların (Türkiye'de işyeri veya
daimî temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayanlar hariç) 2006 yılında
aralarında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançları
bakımından bu madde hükümleri uygulanmaz. Şu kadar ki, banka ve benzeri finans
kurumları için Türkiye'de işyeri veya daimî temsilci aracılığıyla faaliyette
bulunma şartı aranmaz." şeklinde değiştirilmesini ve (8) numaralı bentten
sonra gelmek üzere aşağıdaki (9) ve (10) numaralı bentlerin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
"2) 1 numaralı
fıkrasına (c ) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi eklenmiş ve
altıncı bendinde yer alan "tam mükellef kurumlara ait olan ve iki
yıldan" ibaresi "tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında işlem gören ve bir yıldan" şeklinde değiştirilmiş ve bu bendin
sonuna "Tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse
senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen gelirler için, Gelir Vergisi
Kanununun mükerrer 80 inci madde hükümleri uygulanmaz." hükmü; fıkranın
sonuna ise, "Bu maddenin uygulanması bakımından banka veya aracı kurumlar
(işleme taraf olanlar) kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler
kapsamında tarhiyattan sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması
nedeniyle eksik beyan edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat
yapılır." bendi eklenmiştir."
d) Aracılık ettikleri
menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden
sağlanan gelirler,
"4) 9 numaralı
fıkrasındaki "hazine bonosu faizleri" ibaresi "Hazine
bonoları" şeklinde değiştirilmiş ve fıkradaki parantez içi hüküm
kaldırılmıştır."
"9) 14 numaralı
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki 15 numaralı fıkra eklenmiş ve takip
eden fıkra numaraları buna göre değiştirilmiştir."
"15. Kurumlar
Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin 5281 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılmadan önceki 2 numaralı fıkrasında, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan
yatırım fonu olarak addolunmuş dar mükellefiyete tabi yatırım fonlarının
vergilendirilmeye ilişkin 31.12.2005 tarihindeki bu statüleri;
a) 31.12.2005 tarihinden
önce ihraç edilen menkul kıymetlerle (hisse senetleri hariç) sınırlı olmak
üzere bu menkul kıymetlerin tamamı itfa edilinceye kadar,
b) 31.12.2005 tarihinde
portföylerinde bulunan hisse senetleri için ise bu menkul kıymetlerin bu
tarihten sonra portföyden ilk çıkış tarihine kadar,
devam eder."
"10) 17 numaralı
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."
"17) Bu madde
hükümlerinin uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemeye, vergiye tabi
işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya
Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet,
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın önerge
sahipleri, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının (2) numaralı bendinde yapılan
değişiklikle, menkul kıymetlerin ödünç verilmesi karşılığında sağlanan gelirler
tevkifat kapsamına alınmış, tam mükellef kurumlara ait olan ve bir yıllık
süreden sonra elden çıkarılan hisse senetleriyle ilgili olarak tevkifat
uygulanmamasına yönelik düzenleme İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem
gören hisse senetleri için bir yıla indirilmiştir. Ayrıca, eklenen hükümle, tam
mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören
ve bir yıllık süreden sonra elden çıkarılan hisse senetleriyle ilgili olarak,
bu gelirler için değer kazancı kapsamında yıllık beyanname verilmemesi öngörülmektedir.
(8) numaralı bentteki
ibare değişikliğiyle ise, tam ve dar mükellef kurumların 2006 yılında
aralarında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edecekleri
kazançları tevkifat uygulamasının dışında bırakılmaktadır. Sözleşmelerin
vadesinin 2007 ve sonraki yıllara sarkması durumunda da bu sözleşmelerden doğan
kazançlar üzerinden tevkifat yapılmayacaktır; ancak, yurt dışındaki banka ve
benzeri finans kurumu olmayanlardan Türkiye'de bir işyeri veya daimî
temsilciliği olmaksızın faaliyette bulunanlar uygulamanın dışında tutularak,
bunların vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan gelirlerinden tevkifat
yapılması öngörülmektedir.
14 üncü maddenin (d)
fıkrasının sonuna eklenen (9) numaralı bentle, 31.12.2005 tarihine kadar Sermaye
Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonu addolunan dar mükellefiyete tabi
yatırım fonlarının bu statülerinin, hisse senetleri hariç, 31.12.2005
tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerle sınırlı olmak üzere, bunların
tamamen itfa edilip dolaşımdan kalktığı tarihe kadar devam etmesi
öngörülmektedir.
Ayrıca, 31.12.2005
tarihinde portföylerinde bulunan hisse senetleriyle ilgili olarak da bunların
ilk defa elden çıkarıldığı tarihe kadar söz konusu statülerinin devam etmesi
öngörülmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini
dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (e) fıkrasında yer alan
"23 üncü maddesinin" ibaresinden önce gelmek üzere "9 uncu
maddesinin sonuna 'Bu görevler, vergi türleri veya mükellef grupları itibarıyla
üç ayrı daire başkanlığı tarafından yürütülür.' şeklinde bir fıkra ile"
ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde vergi sistemi
çeşitli vergilerden oluşmaktadır.
Bunlar konularına, yapılarına, özellik ve şekillerine göre sınıflara
ayrılabilmektedir. Farklı niteliklere sahip bu gelirlerin yönetim görevi 5345
sayılı Kanunla kurulan Gelir İdaresi Başkanlığında faaliyet gösteren Gelir
Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Bu görev yerine
getirilirken, vergi türleri itibariyle fonksiyonel bir ayırıma gidilmesi
gerekmektedir. Bu amaçla düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Komisyonun söz
isteği var; buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, 14 üncü
maddenin (d) fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan "ikinci"
ibaresinden sonra gelen "bendi" ibaresi "paragrafı" olacak;
2 numaralı bendinde yer alan "altıncı" ibaresinden sonra gelen
"bendinde" ibaresinin "paragrafında" diye; yine, aynı
bendin sonunda yer alan "bent" ibaresinin "paragraf" olarak
değiştirilmesi gerekiyor.
Saygılarımızla arz ederiz
efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Bu not alınmıştır,
dikkate alınacaktır.
Bu düzeltme ve kabul
edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 15. - Teşkilât
kanunlarında, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı, Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı ve strateji geliştirme ve malî
hizmetlere ilişkin hizmetlerin yerine getirildiği Müdürlük birimlerine ilişkin
düzenleme yapılıncaya kadar ikinci fıkrada belirtilen görevler ile kanunlarla verilen
diğer görevleri de yürütmek üzere;
a) Başbakanlık ve
bakanlıklarda (Millî Savunma Bakanlığı hariç) doğrudan üst yöneticiye bağlı
olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı kurulmuştur.
b) Ekli (1) sayılı
cetvelde yer alan kamu idarelerinin merkez teşkilâtlarında doğrudan üst
yöneticiye bağlı olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı,
ekli (2) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin merkez teşkilâtlarında ise
Müdürlük kurulmuştur.
c) Üniversiteler ile
yüksek teknoloji enstitülerinde doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı kurulmuştur.
d) İlgili mevzuatı
uyarınca kurulmuş bulunan Strateji Geliştirme Daire Başkanlıkları doğrudan üst
yöneticiye bağlı olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire
Başkanlıklarına dönüştürülmüştür.
Aşağıda sayılan görevler
ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 60 ıncı maddesinin
birinci fıkrasında belirtilen görevler kamu idarelerinde Strateji Geliştirme ve
Malî Hizmetler Başkanlıkları, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire
Başkanlıkları ve strateji geliştirme ve malî hizmetlere ilişkin hizmetlerin
yerine getirildiği müdürlükler tarafından yürütülür:
a) Ulusal kalkınma
strateji ve politikaları, yıllık program ve hükümet programı çerçevesinde
idarenin orta ve uzun vadeli strateji ve politikalarını belirlemek, amaçlarını
oluşturmak üzere gerekli çalışmaları yapmak.
b) İdarenin görev alanına
giren konularda performans ve kalite ölçütleri geliştirmek ve bu kapsamda
verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
c) İdarenin yönetimi ile
hizmetlerin geliştirilmesi ve performansla ilgili bilgi ve verileri toplamak,
analiz etmek, yorumlamak.
d) İdarenin görev alanına
giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri incelemek, kurum içi
kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin etkililiğini ve tatmin düzeyini analiz
etmek ve genel araştırmalar yapmak.
e) Yönetim bilgi
sistemlerine ilişkin hizmetleri yerine getirmek.
f) İdarede kurulmuşsa
Strateji Geliştirme Kurulunun sekretarya hizmetlerini yürütmek.
g) Bakan ve/veya üst
yönetici tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
5018 sayılı Kanunun 60
ıncı maddesinin birinci fıkrasında malî hizmetler birimine verilen görevler,
mahallî idarelerde ilgili mevzuatında yer alan hükümler çerçevesinde kurulacak
birimler tarafından yerine getirilir. Bu maddede belirtilmeyen idarelerde söz
konusu hizmetler, bu idarelerin mevcut yapılarında malî hizmetlerini yürüten
birimler tarafından yerine getirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUNCAY
ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ben de, çok
sevgili öğretmenlerimizin sosyal ve ekonomik sorunlarının bir an evvel
çözülmesi dileğiyle ve öğretmenlerimizin Atatürkçü çağdaş öğrenciler
yetiştirmesi dileğiyle 24 Kasım Öğretmenler Gününü yürekten kutluyorum.
Sayın Başkan, 5018 sayılı
Yasa, eski adıyla "konsolide bütçe" ve şimdi değiştirdiğimi adıyla da
"merkezî yönetim bütçesi" olan bir sistemi, bir kurumu, işleyişini,
harcamalarını, kapsamını, sürecini belirleyen bir yasa. Biz bu tasarıyı
görüşürken, aynı zamanda, merkezî yönetim bütçesi de Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülüyor; yani, merkezî yönetim bütçesini yürütecek olan, onun işleyişini
sağlayacak olan 5018 sayılı Yasa ise şu anda Mecliste görüşülmekte. Yani, bir
anlamda istim arkadan geliyor gibi bir izlenim var. Çünkü, onun sistemini,
merkezî yönetim bütçesinin sistemini koyan bir tasarıyı görüşüyoruz biz. Bu
sistemi koyan tasarı henüz Meclisteyken, ama, merkezî yönetim bütçesi de Plan
ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmiş ve orada çok yoğun bir biçimde tartışmaya
açılmış durumda.
Tabiî, bu, bizce çok
garip bir durum; yani, daha geçenlerde de Anayasayı yasaya uygulama noktasına
geldik, hatta, tasarıya uygulama noktasına geldik. Halbuki, önemli olan
yasaların Anayasaya uygunluğunu ve yasaların Anayasaya göre düzenlenmesini
sağlamaktı. Oysa, bizde tam tersi oluyor. Tabiî, bu gariplikler yeni değil. AKP
İktidarında buna benzer gariplikler oluyor. İnşallah, bundan sonra olmaz.
Mesela, son olarak da,
ben, söylemeden geçemeyeceğim; biz de genelde hepimiz şu veya bu şekilde adliye
koridorlarına uğramışızdır, davacı olmuşuzdur, davalı olmuşuzdur, tanık
olmuşuzdur, bu tür yerlere gittiğimiz zaman, genelde, davayı kazanan taraf
sevinir. Eğer, tazminat davası açmışsanız, davacıysanız, genelde, davacı taraf
tazminatı hak ettiği için sevinir; çıkar, dostlarıyla bunu paylaşır.
Kaybetmişseniz, üzülürsünüz. Bizim, ilk defa Parlamentomuz tarihinde, ilk defa
cumhuriyet tarihinde, davayı kazanan bir tarafın üzüldüğünü görüyoruz. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesindeki bu davayı, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
kazanmıştır, hakkıyla kazanmıştır; siz tazminat ödemeyeceksiniz denmiştir
Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Hükümetine; ama, bizim hükümet, her nedense,
nasıl olur böyle bir şey, biz tazminat ödemek istiyoruz deme noktasına kadar
gelmiş ve üzüntülerini kamuoyuyla paylaşmış durumdadır. Bu konuyu da ciddî
olarak eleştirmek istiyorum.
FARUK ÇELİK (Bursa) - 15
inci maddeyle çok paralellik arz ediyor!..
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, Sayın Dışişleri Bakanının, bu konuda "yasaklar
şeref kazandırmaz" şeklinde bir açıklaması oldu; doğrudur, yasaklar şeref
kazandırmayabilir; ama, kurallar ile yasakları birbirinden ayırmak lazım.
Bence, kurallar ayrı konudur, yasaklar ayrı konudur. Kuralları uygulamak, yasak
kelimesiyle ifade edilmez. Yasak ayrıdır, kural ayrıdır. Yasak olan, kuralları
uygulamak değil; yasak olan, size teslim edilen 1 trilyonun ne olduğunun
hesabını vermemektir, yasak olan budur; bunu tartışmak lazım. Bu noktayı da,
yine, gariplikler anlamında arz ettim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, buna benzer gariplikleri ayrıntılı saymayacağım.
Özellikle ülkenin ekonomisine yön verebilecek olan kuruluşların, hangi
şartlarda, ne gibi pazarlıklarla gündeme getirildiğini de, yine, yüksek
kamuoyunun takdirine ve Yüce Meclisin takdirine özellikle sunuyorum.
Şimdi, görüşmekte
olduğumuz tasarının 15 inci maddesi, şu anda tüm bakanlıklardaki araştırma,
planlama ve koordinasyon kurullarını kaldırmaya yönelik bir düzenleme. Şu anda,
bakanlıklardaki bu tür kuruluşlar, yani, kısa adıyla APK, birtakım hizmetler
götürüyor. Bakın, ben, şimdi, 3046 sayılı Yasanın 24 üncü maddesini okuyorum:
"Bakanlığa Hükümet Programı, kalkınma planları, yıllık programlar,
Bakanlar Kurulu kararları ve millî güvenlik siyaseti çerçevesinde verilen emir
ve görevlerin yerine getirilmesi için çalışma esaslarını tespit etmek, bu
esaslara uygun olarak Bakanlığın ana hizmet politikasının ve planlarının
hazırlanmasına yardımcı olmak" diye geçiyor.
Şimdi, 15 inci maddenin,
yeni kurulması düşünülen Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun, Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler Müdürlüğüne, Daire Başkanlığına verdiği görevi arz
ediyorum: "Ulusal kalkınma strateji ve politikaları, yıllık program ve
hükümet programı çerçevesinde idarenin orta ve uzun vadeli strateji
politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak üzere gerekli çalışmaları
yapmak" şeklinde değerlendiriliyor. Şimdi, bu ikisi birbirinden farklı
değil; ama, biz, APK'yı kaldırıyoruz, Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurullarını kaldırarak, yerine, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler
Başkanlığı ihdas ediyoruz. Yani, görevleri aynı olan iki kurumu yan yana
getiriyoruz. Ayrıca daire başkanlıkları kuruluyor, ayrıca müdürlükler
kuruluyor. Şimdi, gerekçe olarak de bütçe hizmetlerinin yerine getirilmesi…
Sanki, Araştırma Planlama Koordinasyon Kurulları bundan önce bu hizmetleri
yerine getirmemiş gibi bir izlenim çıkıyor ve yerine yeni isimle bir kurul
ihdas ediliyor.
Şimdi, elbette, bütçe
hizmetlerinin yerine getirilmesi doğru, bu görevler var, bu görevleri bir kurul
yapacak; ama, bu görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş APK kurulları
dururken ve bunların kadroları yine devlette hizmet etmeye devam ederken, siz,
yeniden bir kurum ihdas ederek ve yeniden bu kurumlara uygun kadrolar meydana
getiriyorsunuz. Yani, bu, sizin, devlette tasarruf, devlet harcamalarında
tasarruf anlayışına da ters düşüyor; özellikle bunu belirtmek istiyorum;
devleti küçültme anlayışınıza da ters düşüyor. Bu iki konunun, gerçekten, bir
çelişki olarak gündemde durduğunu özellikle belirtmek istiyorum.
Şimdi, neden araştırma
planlama koordinasyon kurullarını kaldırıp da yerine strateji geliştirme ve
malî hizmetler müdürlüğünü, daire başkanlığını kuruyorsunuz; efendim, işte,
bunun görevi ayrı. Peki, eskileri ne yapacaksınız; devam edecekler onlar. Peki,
siz yeni kadrolar kuracaksınız değil mi, yeni kadrolar?.. Hangileridir o
kadrolar, bakacağız şimdi.
1 inci dereceden 164 kişi
alınacak, Strateji Geliştirme Araştırma Malî Hizmetler Daire Başkanlığına. 3
üncü dereceden 800 kişi malî hizmetler uzmanı olarak alınacak. 8 inci dereceden
400 kişi malî hizmetler uzman yardımcısı kadrosu olarak alınacak. 4 üncü
dereceden 1 200 kişi iç denetçi kadrosuna alınacak; yani, 2 500 kişilik yeni
bir kadro, yeni insanlar, yeni ödemeler, yeni ücretler, yeni maaşlar ödenecek;
bu da, devlete çok büyük bir yük. Tasarruf diyoruz, lojmanları
milletvekillerine tahsis etmiyoruz, oradan gelir etmek için; ama, maalesef, 2
500 kişilik... Tabiî, sadece bu kurumda, diğer kurumları şu anda tartışmak
istemiyorum, diğer kurumları da içine katarsanız gerçekten büyük bir kadro
israfı gündeme geliyor ve yeni oluşan kadrolar da, yeni ödemeler, yeni malî
yüklerle devletin omzuna biniyor diye düşünüyorum.
Tabiî, bu hususları
düzenlerken çok gelişigüzel bir uygulamanın içinden geçtiğimizi görüyorum, biliyorum.
Eğer, bunlar daha dikkatli, kadrolaşma anlayışı dışında hareket edilerek
çözülseydi, yani, "bu APK pek
bizimle götüremiyor bu işi, benim götürebileceğim bir kadro gerekiyor, bu
kadrolarda yeni kurumlar ihdas etmem gerekiyor, o yeni kurumları ihdas ederek
yeni kadrolara ancak yer açabilirim. Bunlar da benim vücut dilimden anlayan insanlar olacaktır, benim vücut
dilimden anlayan insanlar ancak benim dediğimi yapar" diye düşündüğünüz
için böyle bir düzenleme getiriliyor, böyle bir kadro getiriliyor.
Şimdi, bu malî yönetimi
kontrol edelim; kim nereye ne harcıyor bakalım, nereye ne yatırım yapacağız
bakalım; kalkınma için nerelere fazla harcama yapacağız, kimi orada istihdam
edeceğiz; vergi kaçırılıyor mu kaçırılmıyor mu, bunların hepsini malî anlamda denetleyelim;
tamam. Ama, bu maliyeyi yürüten, Maliye Bakanlığını yürüteni nasıl denetleyeceğiz, nasıl kontrol edeceğiz; onu anlayamıyoruz.
Öncelikle, Malî Yönetim
Yasası diyoruz. Malî Yönetim Kontrol Yasası diyoruz. Siz, Malî Yönetim Kontrol
Yasasında, şu anda denetimden uzak, dokunulmazlık zırhı nedeniyle denetimden
uzak bir şahsı, hakkında birtakım iddialar olan, doğru-yanlış, birtakım
iddialar olan insanı da o malî hizmetlerin başına getiriyorsunuz "sen bu
yasayı yürüt" diyorsunuz. Bence, büyük bir çelişki bu.
Şimdi, biz bunları
kontrol edelim, maliyenin hizmetlerini kontrol edelim, malî yönetimi kontrol
edelim; ama, bu malî hizmetleri yürütecek olan kişiyi nasıl kontrol edeceğiz; o
da bir tartışma konusu. Bence çok önemli olan bir nokta bu. Yasaları
çıkarabiliriz, buradan çıkar, kontrol ederiz, edemeyiz, o ayrı mesele; ama,
önemli olan, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde de, bir dürüstlük,
temizlik ilkesinin dikkate alınması durumunda da, yöneticilerin, bunu
uygulayacak olanların, yasayı uygulayacak olanları nasıl denetleyeceğiz, nasıl
kontrol edeceğiz, bu da, bizce, Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli bir konu.
Şimdi, Maliye Bakanı
hakkında bu, Başbakan hakkında birsürü sorun, iddia -bunlar doğru-yanlış,
bilemem- ama, bunların aklanması lazım. Bunlar ortaya çıkacak, diyecek ki,
arkadaş, bizim hakkımızda böyle iddialar var, biz bu iddiaların karşısında
savunuyoruz kendimizi, bunlar yanlıştır…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
sözünüzü tamamlar mısınız.
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
Bitiriyorum efendim.
Yine, malî açıdan ülkenin
ekonomisine katkı sağlayacak, ülkenin bütçesine katkı sağlayacak birtakım
değerlerin nasıl pazarlanmakta olduğunu, yine, Meclisin gözü önünde, kamuoyunun
gözü önünde hepimiz izliyoruz, görüyoruz. Siz gece yarıları ihaleye
başlıyorsunuz, oğlunuz geliyor gidiyor… Efendim, son zamanlarda da bu oğullar
çok karışmaya başladı işe, onu söyleyeyim. Ulaştırma Bakanının oğlu bir ara
devredeydi, sonra Maliye Bakanının oğlu işte mısırdan bir devreye geldi, şimdi
de geceyarısı bakanlığa gelmiş…
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Gelemez mi geceyarısı bakanlığa?!
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
Yani, olabilir mi canım?! Yani, bizim de babamız memurdu; biz, babamıza ancak
yemek götürürdük nöbetçi olduğunda, sefertasına yemeği koyar, götürürdük. Yani,
orada ne görevle bulunuyor; bir devlet hizmeti mi var, niçin orada?! Bunlar
devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor, olmuyor, yanlış oluyor bunlar, şık olmuyor.
Yani, devlet ayrı bir şey, devleti ciddiyetle yöneteceksiniz; ben istediğimi
yaparım, istediğimi asarım, istediğimi keserim, istediğimi istediğim adama
veririm; Ofer'i tanımam bilmem ne dedikten sonra Ofer'i tanıdığınız ortaya
çıkıyor, en son bu tip sorunlar ortaya çıkıyor…
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
lütfen, son cümlenizi alayım.
TUNCAY ERCENK (Devamla)
-…ondan sonra malî yönetim, malî kontrol yasası çıkarıyorsunuz ve bunu
uygulayacak bakan hakkında da bu tür iddialar var. Bunlar hoş değil, devletin
ciddiyetiyle bağdaşmadığını düşünüyorum. Umarım, bundan sonra çıkarılacak olan
tasarılarda, Yüce Meclisin önüne getirilecek olan tasarılarda daha ciddî, daha
tutarlı, kamuoyunu daha bilgilendiren ve uzmanlarıyla bu iş konuşularak
getirilir diye düşünüyorum, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ercenk.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Muhsin Koçyiğit; buyurun. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben de
fazla zamanınızı almayacağım; sadece, görüşülmekte olan yasa tasarısının 15
inci maddesi üzerinde, Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hepimizin bildiği gibi, 2003 yılında 5018 sayılı Yasa çıkarılmıştı. Bu, 2005 ve
hatta 2006 yılında yürürlüğe girecekti; fakat, hazırlıklar zamanında
yapılamadığından, bir de IMF'nin baskıları sonucu yürürlüğe girmedi, bugüne
kadar geldi.
5018 sayılı Yasanın genel
gerekçesinde ne demiştik: "Bu yasa, katılımcı, saydam, hesap verebilir bir
yasa." Doğru, genel gerekçesi öyle. Bir de, çağdaş normlara uygun, Avrupa
Birliği standartlarına uygun bir yasadır.
Fakat, bu yasanın da
istisnaları var. Bu istisnalarından biri -benden önceki arkadaşlarım
bahsettiler- TOKİ'nin ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, Meclis denetimi
dışına çıkarılmasıydı. Demek ki, yasa, genel gerekçesinde de belirtildiği gibi,
katılımcı ve saydam, açık bir yasa değil.
Aynı şekilde, bu yasanın,
Maliyeyi motive edeceği, personelini motive edeceği söylenmişti; bu motivasyonu
da yoktur. Bu yasa, aslında motive yerine demotive etmiştir; çünkü, Maliye
Bakanlığı personelini parçalamıştır. Öncelikle, defterdarlıkları Gelirlerden
ayırmıştır. Sanki Maliyenin dışında gibi bir üvey evlat muamelesi yapılmıştır.
İkincisi, bu yasayla,
bütçe dairesi başkanlıkları ve başkan yardımcılıkları tamamen yok edilmek
üzeredir, maliye başkanlıkları yok edilmek üzeredir. Buradaki insanlar maliyeye
ömürlerini vermişlerdir. Elli altmış yıldan beri maliyede çalışanlar vardır;
yani, statü olarak; fakat, bunlar bu yasayla yok edilmiştir. Demek ki, bu yasa,
genel gerekçesinde belirtildiği gibi, motivasyonu da sağlamamaktadır. Bununla
ilgili olarak da, aynı şekilde, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 15 inci
maddesi de bununla ilgilidir. Burada da ne yapılmıştır: Strateji geliştirme
başkanlıkları kurulmuştur, müdürlükleri kurulmuştur. Niçin kurulmuştur; bir
kuruluş kaldırılarak, APK kuruluşu kaldırılarak, yerine bunlar getirilmekte.
Araştırma planlama ve koordinasyon kurulu, üzerinde de belirttiğim gibi,
bunlar, ar-ge faaliyetlerini yapan, bir bakanlığın en üst hizmetlerini yapan,
kurmay hizmetlerini yapan birimlerdir. Buradaki insanların hepsi en az genel
müdür düzeyinde arkadaşlarımızdır, AP Kurulu başkanlarıdır, başkan
yardımcılarıdır ve burada çalışan 1 000'e yakın personel vardır. Bunlar,
bilgili, deneyimli, liyakate göre görevlerine gelmişlerdir ve devlete de,
bugüne kadar, sadakatle hizmet vermişlerdir; fakat, bugün, tek çırpıda bu
maddeyle bunları kaldırıp, liyakatleri tek çırpıda yok edip, yerine yeni bir
birimin getirilmesindeki mantığı anlayamıyoruz. Eğer gerçekten burada
hükümetimiz iyi niyetliyse... Şimdi, burada getirilen bu daire başkanlıkları 2
500 tane kadro geliştirdiler -arkadaşımız bahsetti biraz önce- 2 500 tane yeni
kadro ihdas ediliyor. Oysa, bu maddeyle, APK daire başkanlıklarında çalışan 850
personelin işine son veriliyor. Demek ki, burada, aşağı yukarı 1 800'e yakın
ilave bir kadro alınıyor. Eğer hükümetimiz burada gerçekten iyi niyetliyse, bir
maddeyle, bir önergeyle şu getirilebilir: APK daire başkanlıklarında
çalışanlar, otomatik olarak, strateji geliştirme daire başkanlıklarında
görevlendirilirler; o zaman, biz de buna destek verebiliriz; fakat, devlete
yıllarını vermiş insanları bir çırpıda atıp yeni yeni insanları getirmek,
elbette, zihinlerde kadrolaşma çağrılarını beraberinde getiriyor. Bu bakımdan,
bir önergeyle bunun düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Yine, aynı şekilde
-benden önce arkadaşlarım bahsettiler- bu yasayla, TOKİ ve Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu... Çok fazla bahsetmeyeceğim. Tabiî, TOKİ, bir yerde, kamu kaynağı
kullanıyor, yurtdışına çıkışta harçlar alıyor. Bunların denetlenmesi gerekir.
Aynı şekilde, Fon da
öyle. Fona, hepimizin bildiği gibi, Hazinece 40 milyar dolar para aktarıldı. Bu
40 milyar doların, bugüne kadar yapılan tahsilatlar 2 milyar dolar, en fazla 15
milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Demek ki, nereden baksanız, Hazineden
geri gelmeyecek 25 milyar dolarlık bir kaynak vardır. Elbette, burada, Türkiye
Büyük Millet Meclisince hesabı sorulacak; elbette, halk adına bunun denetimi
yapılacak. Meclis adına bunun denetimini Sayıştayın yapması lazımdı.
Kaldı ki, Sayıştayca,
rapor düzenlenip, bu paraların Hazineye iade edilmesi söylenilmesine rağmen,
herhangi bir işlem de yapılmamıştır. Demek ki, Sayıştayın da tek başına bir
rapor düzenlemesi de sorunu çözmüyor. O halde, buraya Meclisin el koyması,
Meclisin denetlemesi gerekiyor.
Bu bakımdan, bu yasa
tasarısının bu maddesinin bir önergeyle değiştirilerek, en azından, APK'da
çalışan arkadaşlarımızın buraya otomatik geçişinin sağlanması, eğer bu da
yapılmayacaksa, APK'da çalışanların kazanılmış haklarının ihlal edilmemesi,
gasbedilmemesi için, bunlara bir yasa maddesiyle haklarının iade edilmesi, kazanılmış
haklarının bunlara verilmesi gerekir.
Bu vesileyle, sözlerimi
burada bitiriyorum ve hepinize iyi akşamlar diliyorum; sağ olun. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koçyiğit.
Şahsı adına, Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan?.. Yok.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyle ilgili bir
önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinde yer alan;
a) "Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme"
olarak değiştirilmesini,
b) "doğrudan üst
yöneticiye bağlı olarak" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını ve
birinci fıkrasının (d) bendinin madde metninden çıkarılmasını,
arz ve teklif ederiz.
|
İrfan Gündüz |
Nusret Bayraktar |
Recep Yıldırım |
|
İstanbul |
İstanbul |
Sakarya |
|
Nevzat Yalçıntaş |
Hikmet Özdemir |
M. Necati Çetinkaya |
|
İstanbul |
Çankırı |
Elazığ |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin takdirine
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
"Strateji Geliştirme
ve Malî Hizmetler Başkanlığı" biriminin adının "Strateji Geliştirme
Başkanlığı" olarak değiştirilmesi ve bu birimin doğrudan üst yöneticiye
bağlı olmasına ihtiyaç bulunmadığından buna ilişkin ibarelerin madde metninden
çıkarılması amacıyla bu önerge hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve
gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi
okutuyorum:
MADDE 16. - Ekli (1)
sayılı listede yer alan Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanı kadroları
ihdas edilerek (A) bölümündeki kadrolar 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli (I) sayılı cetvelin Başbakanlık ve bakanlıkların (Adalet ve Millî Savunma
bakanlıkları hariç) merkez teşkilâtlarına ait ilgili bölümüne, (B) bölümündeki
kadrolar ise anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin (II) sayılı cetvelinin Adalet
Bakanlığının merkez teşkilâtına ait ilgili bölümüne eklenmiştir. Aynı listenin
(A) bölümünde yer alan daire başkanı kadroları Başbakanlığa ve Strateji
Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı kurulan bakanlıklara dörder adet
(Adalet Bakanlığı için 1 adet) tahsis edilmek üzere ihdas edilerek 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiştir.
Ekli (2) sayılı listede
yer alan Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanı kadroları ekli (1)
sayılı cetvelde belirtilen kamu idarelerine tahsis edilmek üzere ihdas edilerek
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne
eklenmiştir.
Ekli (3) sayılı listede
yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
cetvelin yüksek öğretim kurumlarının ilgili bölümlerine eklenmiştir.
Ekli (4) sayılı listede
yer alan kadrolar ekli (2) sayılı cetvelde belirtilen kamu idarelerine tahsis
edilmek üzere ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiştir.
Genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerden 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye tâbi olanların malî hizmetler birimlerinde kullanılmak üzere genel
idare hizmetleri sınıfından üçüncü dereceli 800 adet Malî Hizmetler Uzmanı,
sekizinci dereceli 400 adet Malî Hizmetler Uzman Yardımcısı kadrosu ihdas
edilmiştir. Bu kadrolarda derece değişikliği yapmak suretiyle bu idarelerden
uygun görülenlere tahsis etmeye Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar
Kurulu yetkilidir.
Genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri, özel bütçeli idareler ve sosyal güvenlik kurumlarından 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olanlar için genel idare hizmetleri
sınıfından dördüncü dereceli 1200 adet İç Denetçi kadrosu ihdas edilmiştir. Bu
kadrolarda derece değişikliği yapmak suretiyle idarelerden uygun görülenlere
tahsis etmeye İç Denetim Koordinasyon Kurulunun kararı ve Maliye Bakanlığının
teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Beş ve altıncı fıkra
hükümlerine göre idarelere tahsis edilen kadrolar 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır.
Mahallî idarelerin iç
denetçi kadroları İç Denetim Koordinasyon Kurulunun kararı ve İçişleri
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile ihdas edilir. İhdas
edilen bu kadrolar ilgili mahallî idarenin norm kadrosuna dahil edilmiş
sayılır.
190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye ekli cetvelin Maliye Bakanlığı bölümünden Maliye Başkanı, Bütçe
Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadroları çıkarılmıştır.
BAŞKAN- Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Balıkesir Milletvekili Sayın Ali
Kemal Deveciler…
Sürenizi birleştirdim
Sayın Deveciler; buyurun.
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL
DEVECİLER (Balıkesir)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1014 sıra sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım;
hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
evvel şunu söylemek istiyorum: Bugün çok anlamlı bir gün; 24 Kasım Öğretmenler
Günü. Bizleri yetiştiren, bugünlere getiren, çocuklarımızı yetiştiren eli
öpülesi öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutlarken, önümüzdeki günlerin
öğretmenlerimizin daha iyi ekonomik koşullara kavuşturulacağı günler olmasını
temenni ediyorum.
Bu tasarı, adından da
anlaşılacağı üzere, hem 5018 sayılı Kanunda hem de bazı kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerde değişiklik yapmaktadır. Üzerinde konuşacağım 16 ncı madde,
hükümet tasarısında 15 inci madde olarak yer almaktadır. Ancak, 16 ncı madde
değerlendirilirken, tasarının 13/h maddesiyle, 14 ve 15 inci maddeleriyle
beraber değerlendirilmelidir. Çünkü, tasarının bu maddeleri bakanlıklarda ve
bazı kamu kurumlarında mevcut olan APK, yani, tam açılımıyla araştırma planlama
ve koordinasyon kurulu ve daire başkanlıklarının kaldırılarak, yerine, strateji
geliştirme başkanlığı müdürlüğü ve daire başkanlıklarının kurulmasını
öngörmektedir.
5018 sayılı Kanunun bazı
hükümleri yayım tarihi olan Aralık 2003 tarihinde kabul edilmiştir. Diğer
hükümleri Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe girecekti; ama, hükümet, gerekli
hazırlıkları tamamlayamadığı gerekçesiyle, 2005 Malî Yılı Bütçe Kanununa koymuş
olduğu bir maddeyle bu kanunun yürürlük tarihini Ocak 2006'ya erteledi. Kamu
malî yönetimini yeniden düzenleyen bir kanunun yürürlüğünden önce hazırlıkların
olması gayet doğaldır. Tabiî ki, bazı görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi
ihtiyacı vardır; ancak, bu ihtiyaç, APK'ların mevcut görevlerine ilaveler
yapılarak ve bu birimlere eleman takviyesiyle çözülebilir. Yani, APK'lar,
istenirse, strateji geliştirme ve malî hizmetler başkanlığına kolayca
dönüştürülebilir. Böyle bir dönüştürme yerine APK'ların tasfiyesi, hükümetin
kadrolaşmaktan başka bir amacının olmadığını açıkça ortaya koymaktan başka
nasıl açıklanabilir, soruyorum sizlere!
Burada dikkatinizi çekmek
istediğim çok önemli bir husus var. Hatırlayacağınız gibi, Kamu Yönetimi Temel
Kanun Tasarısı, yani, halkın, sivil toplum örgütlerinin ve CHP'nin yoğun
muhalefetiyle direndiğimiz, AKP'nin ise reform diye, yenileşme diye
nitelendirdiği, özünde, kamu hizmetlerinin taşraya devredildiği tasarının
görüşmeleri sırasında görüşmeler durduruldu. Cumhuriyet Halk Partisinin yoğun
muhalefetiyle, hükümet bu tasarıyı çıkarmaya cesaret edemedi. Tasarı önce,
Şubat 2004'te Genel Kurulda görüşüldü, sonra, AKP, yoğun muhalefetimiz
karşısında görüşmelere ara verdi. Ardından tekrar gündeme geldi ve Temmuz
2004'te, AKP çoğunluğunun oylarıyla, tasarı, Parlamentodan geçti; ancak, Sayın
Cumhurbaşkanı, kanunu, Mecliste tekrar görüşülmek üzere iade etti.
Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunuyla hiç ilişkisi olmadığı halde, Sayın Cumhurbaşkanımızca bir kez
daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilen söz konusu
Kamu Yönetimi Temel Kanununda yer alan bir müessese, strateji geliştirme
başkanlığı, müdürlüğü ve daire başkanlıkları, 3046 sayılı bakanlıkların kuruluş
ve görev esasları hakkındaki temel yasa da bir tarafa bırakılarak, şimdi
görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla, tüm kamu kurumlarında teşkilât yasalarına
dolaylı olarak yerleştirilmek istenilmektedir.
Arkadaşlar, hükümet,
hükümet üyeleri, sürekli yeni kanun çıkardıklarını, başarılı işler yaptıklarını
söylemektedirler. Şimdi, size bazı rakamlar vereceğim: 22 nci Dönem itibariyle
670 civarında kanun Genel Kuruldan geçirilmiş, bunların içerisinden 41 adet
yasa Cumhurbaşkanınca geri gönderilmiş, 68 adet yasanın da, Anayasa
Mahkemesine, iptali ve yürürlüğünün durdurulması için başvuru yapılmış ve
bunların 19'u görüşülmüş, 2 başvuru esastan, 2 başvurunun da yürürlüğünün durdurulması
talebi reddedilmiş, 10 tanesinin yürürlüğünün durdurulması kararı alınmış,
ayrıca, 7'si de iptal edilmiştir.
Bakın, yaptığınız
çalışmalar bunlar. Daha, 2006'da yürürlüğe girecek bir kanunda dahi
değişiklikler yapıyoruz bugün. Bunu, Anamuhalefet Partisini dinlemediğiniz için
yapıyorsunuz. Bu, bizim uyarılarımızı dikkate almadığınızın, Anayasaya uygun
olmayan kanunları sırf sayısal çoğunluğunuza dayanarak alelacele çıkardığınızın
göstergesidir.
Değerli arkadaşlar,
bakanlıklarda halen mevcut olan APK'ların yeni bir birime dönüştürülerek,
bunlara tasarıda yazılı görevlerin verilmesi mümkün iken, bu yola gidilmeyip,
APK'ların kaldırılarak yerine yeni kadroların oluşturulması, hizmetin görülmesi
gerekçesi altında kadrolaşmaya gidilmesidir.
Değerli milletvekilleri,
bu, tamamen kadrolaşma amaçlı düzenlemedir. Neden APK'lara yeni kadrolar
verilerek bu görevler yerine getirilmiyor da, bunlar kaldırılıp yerine yeni
birimler kuruluyor? AKP'ye yakın kadrolara öncelik verilmesi düşüncesi mi,
reform tanımının açılımı mıdır, soruyorum size! Bu sözde reform sonucunda
işinden olacak, yıllarını devlet hizmetinde geçiren nice deneyimli insanımızı
nerede istihdam edeceksiniz, merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
kadrolaşma örnekleri, artık, ciddî boyutlarda çoğalmıştır. Kadrolaşma,
Türkiye'nin huzurunu, ekonomisini, devlet düzenini ve siyasî rejimini tehlikeye
atabilecek bir anlayışla, bir ölçüsüzlükle uygulanır hale gelmiştir.
Bu gidiş, iyi gidiş
değildir. Tüm bu olanlara karşı herkesin dikkatli ve duyarlı davranmasına
ihtiyaç vardır. Bu senaryoyu biz daha evvelki hükümetler döneminde de
seyrettik. Bunları biliyoruz; ama, ne yazık ki, bir kez daha bu senaryoyu
yürürlüğe koymak istemektesiniz. Türkiye'nin kaderi bunu yaşamak olmamalıdır;
ama, bunu deneyenler karşısında milletçe takınacağımız tavrın ne olduğu çok
açıktır, bellidir. Bunların hesabının milletçe görüleceğinden de hiç kuşku
duymuyorum. Bunlar, bu yaptıklarının hesabını er geç vereceklerdir. Nasıl daha
evvelki hükümetler yaptıklarının hesabını sandıkta verdilerse, siz de er geç
vereceksiniz. Türkiye, bunlara teslim olmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi de
bunlar karşısındaki mücadelenin öncüsü olmaya devam edecektir, etmektedir.
Sonuç olarak, bakınız,
tasarının genel gerekçesinde ne denmektedir, aynen aktarıyorum: "...malî
hizmetler biriminin görev, yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlenmektedir.
- Mevcut teşkilât
yapılarında yer alan araştırma planlama ve koordinasyon kurulu başkanlıkları ve
araştırma planlama ve koordinasyon kurulu daire başkanlıkları kaldırılmakta,
Başbakanlıkta ve Millî Savunma Bakanlığı dışındaki bakanlıklarda strateji
geliştirme başkanlığı kanunun eki (1) sayılı cetvelde yer alan idarelerde
strateji geliştirme daire başkanlığı ve kanunun eki (2) sayılı cetvelde
belirtilen kamu idarelerinde strateji geliştirmeye ilişkin hizmetlerin yerine
getirildiği müdürlükler kurulmaktadır.
Kanunun uygulanması için
gerekli kadro ihdas ve iptalleri ile özlük haklarına ilişkin düzenlemeler
yapılmaktadır" ifadeleri yer almaktadır.
Tasarının 16 ncı
maddesinin gerekçesinde ise "Madde ile mevcut teşkilât yapılarında yer
alan araştırma, planlama ve koordinasyon kurulu başkanlıkları ve araştırma,
planlama ve koordinasyon daire başkanlıklarının kaldırılmasına yönelik olarak
ilgili kanunlarda yer alan hükümler ile teşkilât kanunları ve teşkilâtlanmaya
ilişkin diğer kanunlarda yer alan araştırma, planlama ve koordinasyon
hizmetlerine yönelik kurul başkanlıkları, daire başkanlıkları ile şube
müdürlükleri kurulması ve bunların görevlerine ilişkin hükümler yürürlükten
kaldırılmaktadır" denilmektedir.
Peki "neden"
sorusunun bir açıklaması, böyle bir düzenlemenin akılcı, gerçekçi bir gerekçesi
var mıdır? Size aynen okudum. Hayır, yok. Yalnızca ne yapıldığı ifade
ediliyor... Haklılar tabiî, yasa tasarısının gerekçesinde "biz
kadrolaşmaya gitmek istiyoruz, bu nedenle böyle bir düzenleme lazım"
diyemezsiniz. Açıkça bunu ifade ediyor kanunda belirtilen gerekçe.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 5018 sayılı Kanunun ana amacının kamuda hesap verilebilirliği ve
saydamlığı sağlamak olduğu, kanunun gerekçesinde açık olarak belirtilmiştir.
Sayın Maliye Bakanı ve bakanlık yetkilileri bu kanunla ilgili olarak yaptıkları
her konuşmada, bu kanun ile birlikte bütçenin kapsamının genişlediğini, kamu
kaynaklarının ekonomik, etkili ve verimli kullanılmasının yolunun açıldığını,
kamu kaynakları üzerinde Parlamentonun bütçe hakkının etkin bir biçimde
kullanılmasının olanaklı hale geldiğini, kamuda performans esaslı yönetimin
uygulanacağını, Avrupa Birliği iyi uygulama örneklerine ve uluslararası
standartlara uyumlu bir kamu malî yönetim sisteminin 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kurulup işletileceğini dile getirmişlerdir.
Parlamentonun bütçe
hakkını etkin kullanmasının en önemli aracı, bütün dünyada, öncelikle, bütçe
kapsamının geniş olmasıyla açıklanmaktadır. 10 Aralık 2003 tarihinde
yasalaştırdığımız 5018 sayılı Kanunun bütçe kapsamı, bugün görüşmekte olduğumuz
1014 sıra sayılı kanun tasarısından daha geniştir; ama, biz bazı maddeleri
burada değiştirmek istiyoruz. Getirilen değişiklikle büyük hacimli ekonomik ve
malî işlemler gerçekleştiren bazı kamu idareleri, bütçenin, dolayısıyla
Parlamentonun denetim kapsamından çıkarılmaktadır, resmen kaçırılmaktadır.
TOKİ, TRT, TMSF başta olmak üzere parasal hacmi büyük, önemli idareler kanun
kapsamı dışına çıkarılmıştır. Bunu, kanunun, hesap verilebilirlik ve saydamlık
olarak açıklanan temel gerekçeleriyle nasıl bağdaştırabilirsiniz?
Son dönemlerde basın ve
yayın araçlarında, TOKİ'nin ya da TMSF'nin bir uygulamasını ya da adını
duymadığımız bir günümüz geçmemektedir. Gelin bu yanlıştan dönelim, bunları da
Meclis denetimine alalım, bunların da Plan ve Bütçe Komisyonunda her yıl
bütçeleri görüşülsün, bu idareleri bütçe kapsamına sokalım; yok, bu, teknik
olarak bazı zorluklar çıkarıyorsa, bu idareleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetim yapan Sayıştayın denetimine tabi tutalım, Sayıştayın bu
idarelerle ilgili denetleme raporlarını bütçe hakkının gereği olarak bu
Parlamentoda tartışalım. Bu kanuna, bütçe kapsamına tabi olmayan idareler için
bir liste yapalım ve bu idareleri bu listenin içerisine koyarak bunların da bu
kanuna tabi olacakları düzenlemelerini yazalım.
Şimdi, bazılarınız "
bunların denetimi Mecliste KİT Komisyonuna aittir" diyorsunuz; ama, KİT Komisyonu
geçmiş yıllarla ilgili inceleme yapmaya yetkilidir, KİT Komisyonu, yapılmış
hataları incelemekle yetkilidir, KİT Komisyonu, o kuruluşların bütçesini, daha
görüşülmemiş olan, gelmemiş yılların bütçesini incelemekle yetkili değildir
arkadaşlar. Bunu çok iyi bilmemiz lazım.
Bu idareler hesap versin,
işlemlerini saydam bir biçimde gerçekleştirsin. Kapısından içeri girdiğimiz
Avrupa Birliğine uyum sürecinde bunu zaten yapmak zorunda kalacağız. Gelin,
bunu kendiliğimizden yapalım ve hesap verilebilirlik ve saydamlık yönünde
önemli bir adımı atalım, bunları Meclis denetiminden kaçırmayalım.
Harcama öncesi kontrol
süreci, kanunda yapılan değişiklikle, ön malî kontrol olarak adlandırılan bir
yapıya dönüştürülmektedir. Harcama öncesi kontrol sürecinde, biz, 1050 sayılı
Kanun uygulamasında olan Maliye Bakanlığının ve Sayıştayın öndenetim
fonksiyonlarını kaldırıp, bunu, kamu idarelerinin kendisine bırakmıştık.
Yapılan bu değişikle, harcama öncesi kontrol sürecini de, aslında, burada
kaldırmış oluyoruz; çünkü, ortada, bu işlemden dolayı ne bir sorumlu ne de bir
sorumluluk hali kalmaktadır. Bu durum, özellikle, malî yönetim ve kontrol
süreçlerinin etkili bir biçimde kurulup işletilemediği… Kamu idarelerinde
-merkezî idare hariç- çoğu bu durumdadır; başımıza da -ileride göreceğiz- çok
büyük belalar açacaktır. Gelin, bu yanlıştan dönelim.
Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Deveciler.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
4 önerge vardır; geliş
sırasına göre okutacağım, aykırılık durumuna göre işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi ile 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen kadrolara ilişkin ekli (2) sayılı listede
yer alan "22" ibaresinin "23" olarak, ekli (4) sayılı
listede yer alan "13" ibaresinin "12" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Nusret Bayraktar |
Mahmut Kaplan |
|
Bursa |
İstanbul |
Şanlıurfa |
|
Ali İbiş |
Fahri Keskin |
|
|
İstanbul |
Eskişehir |
|
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde ve ekli
listelerde yer alan "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler"
ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
İrfan Gündüz |
Hamit Taşcı |
Recep Yıldırım |
|
İstanbul |
Ordu |
Sakarya |
|
Abdullah Erdem Cantimur |
Nusret Bayraktar |
Muharrem Eskiyapan |
|
Kütahya |
İstanbul |
Kayseri |
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
M. Ali Suçin |
Hikmet Özdemir |
|
Bursa |
Batman |
Çankırı |
|
T. Ziyaeddin Akbulut |
Ahmet Işık |
|
|
Tekirdağ |
Konya |
|
"Ekli (5) sayılı
listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli (I) sayılı cetvelin Gelir İdaresi Başkanlığına ait ilgili bölümüne
eklenmiştir."
5 SAYILI LİSTE
KURUMU : GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI KADRO DERECESİ ADEDİ
GİH Gelir İdaresi Daire Başkanı 1 2
BAŞKAN - Dördüncü
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı tasarının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
M.Akif Hamzaçebi |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Bülent Baratalı |
|
Trabzon |
İstanbul |
İzmir |
|
A.Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Kâzım Türkmen |
Mustafa Özyürek |
|
|
Ordu |
Mersin |
|
BAŞKAN - En aykırı önerge
bu son okunan önergedir; işleme alıyorum.
Sayın Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ(Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın önerge
sahipleri, gerekçesini...
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Strateji Geliştirme ve
Malî Hizmetler Başkanlıklarının kurulması bir hizmetin örülmesinden çok
kadrolaşma amaçlı bir düzenlemedir. Bakanlıklarda halen mevcut olan APK'ların
yeni bir birime dönüştürülerek bunlara tasarıda yazılı görevlerin verilmesi
mümkün iken bu yola gidilmeyip APK'ların kaldırılarak yerine yeni kadroların
oluşturulması hizmetin görülmesi gerekçesi altında kadrolaşmaya gidilmesidir.
Bu nedenle maddenin tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun katılamadığı, Hükümetin katılmadığı ve gerekçesini
dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1014
sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
"Ekli (5) sayılı
listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli (I) sayılı cetvelin Gelir İdaresi Başkanlığına ait ilgili bölümüne
eklenmiştir."
5 SAYILI LİSTE
KURUMU : GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI KADRO DERECESİ ADEDİ
GİH Gelir İdaresi Daire Başkanı 1 2
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
5345 sayılı Kanunla
görülen Gelir İdaresi Başkanlığında faaliyet gösteren Gelir Yönetimi Daire
Başkanlığının iş hacminin yoğunluğu ve kapsamı nedeniyle üç ayrı daire
başkanlığı tarafından yürütülmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde ve ekli
listelerde yer alan "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler"
ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İrfan Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
"Strateji Geliştirme
ve Malî Hizmetler Başkanlığı" biriminin adının "Strateji Geliştirme
Başkanlığı" olarak değiştirilmesi amacıyla bu önerge hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi ile 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen kadrolara ilişkin ekli (2) sayılı listede
yer alan "22" ibaresinin "23" olarak, ekli (4) sayılı
listede yer alan "13" ibaresinin "12" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Devlet Personel
Başkanlığında strateji geliştirme ve malî hizmetlere ilişkin
"Müdürlük" yerine "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire
Başkanlığı" kurulduğundan, anılan Kurum adına tasarıda yer alan
"Müdür" kadrosunun "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire
Başkanı" olarak değiştirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve
gerekçesini dinlediğimiz önergeyi şimdi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen üç önerge ve ekli listelerle birlikte bu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 17. - Aşağıdaki
hükümler ile teşkilât kanunları ve teşkilâtlanmaya ilişkin diğer kanunlarda yer
alan araştırma planlama ve koordinasyon hizmetlerine yönelik kurul
başkanlıkları, daire başkanlıkları ile şube müdürlükleri kurulması ve bunların
görevlerine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılmıştır:
1) 4.6.1937 tarihli ve
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 55 inci maddesinin altıncı fıkrasında
yer alan "Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanı"
ibaresi.
2) 2.9.1971 tarihli ve
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan
"Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığı" ibaresi.
3) 13.12.1983 tarihli ve
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 19 uncu maddesinin (c) bendi ile 22 nci maddesi.
4) 13.12.1983 tarihli ve
180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (c) bendi ile 16 ncı maddesi.
5) 13.12.1983 tarihli ve
181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 18 inci maddesinin (b) bendi ile 20 nci maddesi.
6) 29.3.1984 tarihli ve
2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (b)
bendi ile 16 ncı maddesi.
7) 8.6.1984 tarihli ve
219 sayılı Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü
maddesi.
8) 8.6.1984 tarihli ve
231 sayılı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü
maddesi.
9) 26.9.1984 tarihli ve
3045 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuruluşu ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 15 inci
maddesinin (c) bendi ile 18 inci maddesi.
10) 27.9.1984 tarihli ve
3046 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile üçüncü
fıkrasının (c) bendi, 16 ncı maddesinin (k) bendi ve 24 üncü maddesi.
11) 8.1.1985 tarihli ve
3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 17 nci maddesinin (b) bendi ile 19 uncu maddesi.
12) 9.1.1985 tarihli ve
3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin (c) bendi ile 16 ncı maddesi.
13) 14.2.1985 tarihli ve
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 14 üncü
maddesinin (b) bendi ile 16 ncı maddesi.
14) 19.2.1985 tarihli ve
3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin (b) bendi ile 14 üncü maddesi.
15) 26.2.1985 tarihli ve
3155 sayılı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunun 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü maddesi.
16) 31.10.1985 tarihli ve
3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin (b)
bendi ile 17 nci maddesi.
17) 21.5.1986 tarihli ve
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının "danışma ve denetim birimleri"
bölümünün (c) bendi.
18) 9.4.1987 tarihli ve
3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 16
ncı maddesinin (b) bendi ile 18 inci maddesi.
19) 4.4.1988 tarihli ve
320 sayılı Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 16 ncı maddesinin (c) bendi ile 19 uncu maddesi.
20) 7.8.1991 tarihli ve
441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin (b) bendi ile 16 ncı maddesi.
21) 30.4.1992 tarihli ve
3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 26
ncı maddesinin (b) bendi ile 28 inci maddesi.
22) 2.7.1993 tarihli ve
485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü maddesi.
23) 10.8.1993 tarihli ve
491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin (b) bendi ile ek 7 nci maddesi.
24) 24.11.1994 tarihli ve
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin (b)
bendinde yer alan "Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire
Başkanlığı," ibaresi.
25) 16.4.2003 tarihli ve
4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun
17 nci maddesinin (b) bendi ile 19 uncu maddesi.
26) 1.5.2003 tarihli ve
4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 17
nci maddesinin (b) bendi ile 19 uncu maddesi.
27) 6.11.2003 tarihli ve
5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 20 nci
maddesinin (a) bendi ile 21 inci maddesi.
3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan "Emniyet müdürü APK
Uzmanı" ibareleri "Merkez Emniyet Müdürü", 55 inci maddesinde
yer alan "Emniyet Müdürü APK Uzmanlarınca" ibaresi "Merkez
Emniyet Müdürlerince", "Emniyet Müdürü APK Uzmanından" ibaresi
"Merkez Emniyet Müdüründen", 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ekinde Emniyet Genel Müdürlüğüne ait cetvellerdeki Emniyet Hizmetleri Sınıfında
yer alan "APK Uzmanı" ve diğer mevzuattaki "Emniyet müdürü APK
Uzmanı" ibareleri "Merkez Emniyet müdürü" olarak değiştirilmiş; bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte, Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil APK Uzmanı kadrolarında bulunanlar,
herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, Merkez Emniyet Müdürü kadrolarına
atanmış sayılırlar. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 43 üncü maddesinin
(B) bendinin üçüncü paragrafında belirtilen kadrolara atananlar hakkında
uygulanan hükümler, Merkez Emniyet Müdürü kadrosuna atananlar hakkında da aynen
uygulanır.
Teşkilât kanunlarında yer
alan Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu başkanlıkları, Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlıkları ile Araştırma Planlama ve
Koordinasyon müdürlüklerine yönelik birimler teşkilâtlarından çıkarılmıştır.
1.1.2006 tarihi
itibarıyla; yukarıdaki hükümler uyarınca kaldırılan birimlere ait Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkan Yardımcısı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Başkan Yardımcısı,
Başkan Yardımcısı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanı, Daire
Başkanı ve Araştırma Planlama ve Koordinasyon Şubesi Müdürü kadroları iptal
edilmiştir. İptal edilen bu kadrolarda bulunanlar, 31.12.2006 tarihine kadar,
kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınmak suretiyle bulundukları kamu
idarelerinde başka bir kadroya atanırlar Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya
kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları
ile diğer malî haklarını almaya devam ederler ve bu süre içerisinde başka
işlerde görevlendirilebilirler. Bunların eski kadrolarına bağlı olarak en son
ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, ikramiye, her türlü
zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam
net tutarının, atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam
ve tazminatları, sözleşme ücreti, ikramiye ile diğer malî hakları (fazla
çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark
tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya
kadar kurumlarında kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir. Söz konusu
birimlerde görevli diğer personel ise kadrolarıyla birlikte 14.1.2006 tarihine
kadar kendi idarelerinde ihtiyaç duyulan birimlere devredilir. Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren APK Uzmanı kadrolarına yeni atama yapılmaz,
herhangi bir nedenle boşalması halinde, bu kadrolar hiçbir işleme gerek
kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
3046 sayılı Kanunda
sayılan görevleri dışında, kaldırılan Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu
başkanlıkları ile Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire başkanlıklarına
kanunlarla verilmiş olan görevler teşkilât kanunlarında yeni bir düzenleme
yapılıncaya kadar Bakan ve/veya üst yöneticilerin onayı ile belirlenecek
birimler tarafından yerine getirilir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmıştır.
Sözlü soru önergeleri ile
diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 29 Kasım 2005 Salı günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 20.01