BIM 2 11 2005-12-15T09:01:00Z 2005-12-15T09:01:00Z 50 33540 191178 TBMM 1593 382 234780 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         CİLT: 99                                                              YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

23 üncü Birleşim

24 Kasım 2005 Perşembe

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'in, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, öğretmenlere teşekkür konuşması

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

3.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Jan Vidim'in davetlisi olarak Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/934)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 30 milletvekilinin, eğitim ve öğretim hizmetlerinde çalışan öğretmenler ile diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/326)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2004 Malî Yılı Kesinhesaplarına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı: 1017)

2.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

3.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

5.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014)

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/7913)

2.- İstanbul Milletvekili Ali  Rıza GÜLÇİÇEK'in, Almanya'da bulunan bir sanığın iadesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/7916)

3.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Tekirdağ (F) tipi cezaevi yönetiminin bir uygulamasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/7917)

4.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Toplu Konut İdaresinin çeşitli uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8495)

5.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, TOKİ'nin yaptığı konutlara ve bu konutların yabancı isimlerle satışa sunulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8496)

6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8636)

7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8644)

8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8645)

9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kars İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8647)

10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8650)

11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8653)

12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8655)

13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce İlindeki restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8656)

14.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Denizli Pamukkale Devlet Hastanesinin adının değiştirilmesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8706)

15.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, üniversite hastanelerinin alacaklarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8707)

16.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, organ bağışını yaygınlaştırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8715)

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

 

Tokat Milletvekili Resul Tosun, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından  Kırım Özerk Cumhuriyetinin Başkenti  Simferopol'de (Akmescit) gerçekleştirilen Türkçenin 6 ncı Uluslararası Şiir Şölenine,

İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu, ülkemizde çocuklar ve kadınların temel sorunlarına,

İstanbul Milletvekili Halide İncekara, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü münasebetiyle, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin,

Gündemdışı birer konuşma yaptılar.

 

Birleştirilerek görüşülmesi kabul edilen;

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların (10/322),

Anavatan Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş ve Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Hakkâri Merkez, Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların (10/323),

İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş ve 47 Milletvekilinin, Hakkâri'de meydana gelen olayların ve bu olaylarla ilgili iddiaların (10/324),

Araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin yapılan öngörüşmelerinden sonra kabul edildiği açıklandı.

 

Kurulacak komisyonun:

12 üyeden teşekkül etmesi,

Çalışma süresinin, üye seçimi tarihinden itibaren 3 ay olması,

Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,

Kabul edildi.

 

İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, Partisine ve Genel Başkanlarına sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.

 

24 Kasım 2005 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.00'da son verildi.

 

 

 

 

 

 

İsmail Alptekin

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Türkân Miçooğulları

 

Harun Tüfekci

 

İzmir

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

No.: 34

II.- GELEN KÂĞITLAR

24 Kasım 2005 Perşembe

Meclis Araştırması Önergesi

1.       - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI ve 30 Milletvekilinin, eğitim ve öğretim hizmetinde çalışan öğretmenler ile diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/326) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2005)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

24 Kasım 2005 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'in, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, öğretmenlere teşekkür konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün 24 Kasım 2005, Öğretmenler Günümüz. Türkiye'de, bütün kurumlar, Öğretmenler Gününü coşkuyla kutluyorlar. Bizi yetiştiren, bu noktalara getiren, emek veren, bizi eğiten, ülkemize hizmet veren bütün öğretmenlerimizi, Yüce Meclisin bu kürsüsünden, saygıyla, şükranla selamlıyorum. (Alkışlar)

Ahrete intikal etmiş olan değerli öğretmenlerimize Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, emekli olmuş olan öğretmenlerimize, bundan sonraki yaşamlarında, çocukları, torunlarıyla birlikte mutluluklar ve sağlıklar diyorum. Görev başında olan bütün öğretmenlerimize ise, başarılı çalışmalar ve ülkemiz için hayırlı hizmetler diliyorum ve geleceğin daha güzel olmasını bu vesileyle huzurunuzda arz ediyorum, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

Değerli milletvekilleri, biraz önce de ifade ettiğim gibi, bugün, Parlamentomuzda bulunan siyasî parti gruplarına mensup değerli milletvekilleri, öğretmenler günü vesilesiyle söz istemişlerdir. Bu bakımdan bütün gruplara bu imkânı vermeyi uygun gördüm ve her üç gruba da, grup temsilcilerine de, bu kürsüde, öğretmenler günü vesilesiyle hitap etme imkânı sağlanmış oldu.

Gündemdışı ilk söz, yine, Öğretmenler Günü münasebetiyle, Erzurum Milletvekili Sayın Ömer Özyılmaz'a aittir.

Buyurun Sayın Özyılmaz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

ÊÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Başkanın da biraz önce ifade ettiği gibi, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günüdür. Bu vesileyle, gündemdışı, bu konuyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve tüm saygıdeğer öğretmenlerimizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 24 Kasım Öğretmenler Günü, eğitim tarihimize damgasını vurmuş olan çok önemli pek çok olayın meydana geldiği gündür. Bu günü Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz. Millet olarak, bu günü, öğretmenlerimizin sorunlarını görüşmeye, tartışmaya ve bunlara çözümler üretmeye ayırmışızdır. Yıllardan beri de bunu uyguluyoruz; fakat, bu hedefe ulaşıp ulaşmadığımız tartışılabilir. Şahsen, bendeniz, bu hedefe ulaşamadığımız kanaatindeyim. Çünkü, bu konu her yıl bir siyasî ve ideolojik dalaşma konusu olarak bir günümüzün gündemine girer, sonra hayat yine önceki konumuna döner. Siyasî alanda muhalefet partisi ya da partileri yapılanları da örterek, öğretmenler için hiçbir şey yapılmadığını savunur ve bundan siyasî bir rant elde etmeye çalışırken, yıllardan beri iktidar da haklı olarak o alanda yaptığı çalışmaları bir bir sıralamaya yönelir. 24 Kasım Öğretmenler Günü polemiklerine bir de ideolojik gruplar katılır ve 60'lı 70'li yılların jargonuyla emek ve duygu sömürüsü polemiği sürdürülür. Bundan ne öğretmenlerimiz ne de hiçbir kimse bir yarar sağlayamaz. Dolayısıyla, hepimizin en derin hislerle saygı duyduğumuz öğretmenlerimize ayırdığımız bu günü milletçe yeniden düşünmeli ve yeniden düzenlemeliyiz. Bu çerçevede, eğitimin en temel unsurlarından biri ve belki de birincisi olan öğretmenlerimizin durumlarını iyi değerlendirmemiz lazım.

Öğretmen olmadan, yapılan eğitimin hedefine ulaşması pek mümkün değildir. Öğretmen, hem öğrenmeyi hem öğrenmeyi öğrenmeyi hem bilgiden yararlanmayı hem de bilgi elde etmeyi kılavuzlayan ve sağlayan kişidir. Eğitim sisteminde öğretmenler hem nitelik hem de nicelik bakımından çok önemli bir yer tutarlar. Bu yönden baktığımızda öğretmeni, demokratik katılıma uygun, seviyeli ve tartışmalı bir ortam oluşturarak öğrencilerde bilgi ve becerilere karşı ilgi ve istek uyandıran, onlara bilgiye ulaşma yollarını gösteren ve edindikleri bilgileri nasıl kullanacaklarını öğreten insan olarak görürüz. Bir başka açıdan baktığımızda, öğretmenlerin, medeniyetin korunmasında, kültürün geliştirilip genç nesillere aktarılmasında, toplumun inanç ve değer yargılarının kuvvetlendirilmesinde, gelişme ve kalkınma bilincinin toplum şuuruna kazandırılmasında ve demokratik toplum düzeninin yerleşmesinde büyük bir sorumluluk taşıdıklarına şahit oluruz. Bundan dolayı, milletlerin manen ve maddeten kalkınmasında öğretmenlerin çok büyük bir rolü vardır.

İkinci olarak; iktidarı ve muhalefetiyle, vakıf,dernek, sendika ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla, genci, yaşlısı ve orta yaşlısıyla, bütün millet olarak "öğretmen" kavramı, yetiştirilmesi, toplumdaki işlevleri, sorunları ve sorumluluğu üzerinde yeniden düşünmeli, bu mesleği yeniden tanımlayıp, özlük haklarında ciddî iyileştirilmeler yaparak sosyoekonomik yönden daha cazip hale getirmeliyiz.

Buna ek olarak, üniversite giriş sınavlarında en zeki ve en çalışkan öğrencilerin bu fakülteleri seçmeleri için, bugünkü tedbirlere ilave yeni özendirici tedbirler geliştirilmelidir.

Şunu hemen ifade edeyim ki değerli arkadaşlar, eğer 21 inci Yüzyılın öngördüğü toplum olmak istiyorsak, mutlaka, eğitim sistemimizi buna göre yeniden inşa etmemiz gerekecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Özyılmaz.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bunun için de, mutlaka ve mutlaka, en iyilerin -tırnak içerisinde söylüyorum, en iyilerin- öğretmen olmalarını sağlamamız gerekmektedir.

Üçüncü olarak; değerli arkadaşlar, Öğretmenler Gününü bir güne sıkıştırmak yerine, 24 Kasımdan başlamak üzere bunu bir haftaya yaymanın ve o haftayı çeşitli etkinliklerle kutlamanın daha yararlı ve daha verimli olacağını düşünüyorum.

Dördüncü olarak; bu hafta içerisinde, yani, Öğretmenler Günü değil, öğretmenler haftası içerisinde, merkezî ve yerel yönetimlerin desteği, vakıfların, derneklerin, sendika ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla, öğretmenlerimizin başta olmak üzere eğitim sistemimizin sorunlarına yönelik sempozyumlar, konferanslar ve seminerler gibi bilimsel ve araştırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

Beşinci olarak; gerçekten, toplum olarak onlara olan sevgi ve saygımızın bir ifadesi ve yeni nesle de  örnek olması bakımından, başta merkezî ve yerel yöneticiler, askerî erkân, yüksek yargı organlarının mensupları, iş dünyası, eğitim dünyası olmak üzere, toplumun değişik katmanları tarafından öğretmenlerimize yönelik ziyaretler yapılmalı, onlara en güzel saygı ifade eden davranışlar sergilenmeli, böylece, onların toplumdaki yerlerinin önemi bir defa daha vurgulanmalıdır.

Altıncısı; hükümetimizin yaptığı ve daha da yapmaya çalıştığı gibi, özel okul, vakıf üniversiteleri ve dersane yöneticileri başta olmak üzere, öğretmenlerle yolu kesişen herkes, sevgili öğretmenlerimize pozitif ayırımcılığa gitmeli ve toplumdaki diğer kesimler de bunu sevgi ve saygıyla karşılamalıdırlar.

Bu vesileyle, okulöncesi, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve lisansüstü eğitimim esnasında yetişmemde katkısı olan bütün öğretmenlerimi huzurunuzda saygıyla, sevgiyle anıyor, ellerinden öpüyor, hepsine sevgiler ve saygılar sunuyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize de teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özyılmaz.

Bu arada, başta, Eskişehir İlimiz olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisimizi ziyarete gelen ve Genel Kurulumuzu da ziyaret eden bütün öğretmenlerimize Genel Kurul adına sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. (Alkışlar)

Gündemdışı ikinci söz, aynı konuda söz  isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Reyhan Balandı'ya aittir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Balandı.

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanların zihnî coğrafyalarında yeni keşifler geliştiren, bilginin ışığında farklı ilimleri hissettiren, bir arada olma bilincinin şekillendiricisi, gelişme ve çağdaşlaşma idealinin ana gücü olan öğretmenlerimizin günü bugün. Bu vesileyle söz aldığım Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor, başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal etmiş bütün öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

İçinde bulunduğumuz çağda devletlerin gücü, bilgi üretimi ve bilginin etkin kullanılabilirlik oranıyla belirlenmekte ve güç dengeleri, eğitime verilen önemle oluşmaktadır. Dünyada hal böyleyken, eğitime ayrılan payın bir miktar artırılması, dünya ülkeleriyle kıyaslandığında makul ve kabul edilebilir bir ölçü değildir.

Geçmişi dünyada az rastlanacak başarılarla dolu, şanlı, şerefli bir tarihe ve geleneğe sahip olan Türk öğretmenlerinin sahipsizliği, her alanda Avrupa Birliği standartlarını sadece diline dolayan hükümetin acziyetinin bir sonucudur.

Öğretmenlik mesleğinin kademelendirilmesi, aslında düzgün uygulanabildiğinde bir çözüm yolu olabilecekken, şimdiden görünen o ki, hekimlerin performans sisteminde olduğu gibi, işin içinden çıkılmaz bir hal alma olasılığıyla karşı karşıya kalabiliriz.

Bu kutsal görevin mensupları öğretmenlerimiz, daha öğretmen olmaya karar verdikleri günlerde çıktıkları yolun ne çileli, ne kadar meşakkatli bir yol olduğunu bilmelerine rağmen, öğrenme ve öğretme arzusuyla yolun sonunda kendilerini ödül mü yoksa ceza mı bekliyor bilmeden, Türk Milletinin geleceğine katkı sağlamak gibi bir idealin peşindeler. Şu an devlet okullarımızda büyük bir öğretmen açığı olmasına rağmen, binlerce öğretmen adayı, binlerce eğitim fakültesi ve fen-edebiyat fakültesi mezunu insan, onurları zedelenmiş bir şekilde işsiz güçsüz ortalıkta dolaşmaktadırlar.

Yıllar yılı kendinden, kendi ailesi ve çocuğuna ayırdığı zamandan feragat ederek, kısıtlı imkânlarla öğrencilerine bilgi sunan öğretmenlerimizin pek çoğunun ikinci bir iş yapmak zorunda olduğunu, taksi şoförlüğü yaptığını, çorap sattığını, tencere satmak zorunda olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu durum yeni olmamakla birlikte, Avrupa Birliği yolunda çok iyi noktalara gelindiğini iddia eden AK Parti Hükümetinin acilen çözmesi gereken bir durumdur. Bu durum, kadına karşı şiddete, kadın ve çocuk haklarında, hukuk işlerini din ulemasına danışmada olduğu gibi, öğretmenlerimizin geçim sıkıntısı çekmelerinde de hicap duyulacak bir durumda olduğunun göstergesidir.

Daha dün bu kürsüden bir AK Parti milletvekili "okul kapılarından keyfinize göre kovaladığınız kızlarınızı, demokratik bir eğitim politikanız olmadığı süre içerisinde, özgürlükçü ve eşitlikçi olmayan bir eğitim politikası içinde kadının eğitim politikalarını konuşacaksınız ve bu kürsüye çıkacaksınız; yok böyle bir şey. Politikalarınızı yasalarınızla düzenlersiniz" dedi. Bunu bir muhalefet milletvekili söylemedi; AK Partinin, iktidarın milletvekili söyledi, 357 tane sandalyeye sahip AK Parti Grubunun bir üyesi söyledi. İşte, bu çok şaşılacak bir durumdur; işte, bu çok garip bir durumdur. Madem, gerçekten kızlarınızın okul kapılarından kovulmasını istemiyorsunuz, bu problemi çözmek istiyorsunuz; bunu çözmek için daha ne bekliyorsunuz, neden hâlâ genç kızları istismar konusu yapıyorsunuz?! Anavatan Partisi Grubu olarak bu konudaki açık desteğimizi sizlere defalarca bildirmişken, bu kürsüye çıkıp yakınan taraf olmaktan hiç mi sıkılmıyorsunuz?!

Sayın milletvekilleri, bu milletin, problem yaratan, ülke insanlarını kutuplaşmaya, birbirine düşürmeye teşvik, takıyye yapan siyasîlere değil; ülke gerçeklerini dürüstçe ortaya koyan, cesurca çözüm yolları arayan siyasîlere ihtiyacı var. Yoksa, Türk Bayrağının dalgalandığı her yere gidip, PKK tarafından katledilen şehit öğretmenlerin çocuklarına hesap veremezsiniz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

REYHAN BALANDI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Farklılıkları, kimlik sorunlarını gündeme getirerek, hiç durmadan ısıtıp ısıtıp bu kürsüden dile getirerek ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine çıkaramazsınız. Böyle hatalar yapmaya devam ettiğiniz sürece, Eskişehirli bir şairimizin yazdığı gibi daha çok şiirler dinlemek zorunda kalırsınız:

"Lazı, Kürdü, Azerisi bir dal, gövdemiz Türktür.

Şehidim, Hantepe'nin karatahtasındaki Atatürk'tür.

Öğretmenim, açtığın yolda bıraktığın bayrağı,

Körpecik fikirlerinle kucakladın toprağı.

Aydınlıktı Hantepe'nin karatahtası,

Yüreğim yanıyor, içim yanıyor şehidim,

Bu hafta öğretmenler haftası. "

(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin öğretmeleri, 50-60 kişilik sınıflarda ders yapmak istemiyorlar; yeterli sayıda okul, yeterli sayıda derslik, yeterli sayıda öğretmen istiyorlar. Çalışma koşullarının en yüksek derecede verimi sağlayacak biçimde düzenlenmesini, ekonomik koşullarının da, kendilerini tümüyle mesleklerine verebilecek bir şekilde düzenlenmesini istiyorlar. Meslekî statülerinin, Millî Eğitim Temel Kanununda belirlenen amaçlara ulaşmayı sağlayacak bir saygınlığa sahip olmasını istiyorlar. Eğitimde, önce niceliğin değil, niteliğin olmasını istiyorlar; çünkü, biliyorlar ki, yanlış ve eksik eğitimin bedeli çok ağırdır. Okul-öğrenci-öğretmen üçgeninde öznenin sınav değil, bilgiye ulaşma olmasını istiyorlar. ÖSS ve diğer sınav sistemlerindeki çarpıklıkların giderilmesini istiyorlar. Bir öğretmeni yetiştirmenin amacının istihdam garantisi değil, onun genel bilgilerini ve kişisel kültürünü, eğitme ve öğretme yeteneğini, gerek öğretim yoluyla gerekse örnek kişiliğiyle toplumsal, kültürel, ekonomik kalkınmaya katkı olarak sunması olduğunun bilinmesini istiyorlar.

Bu duygu ve düşüncelerle, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü tekrar kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Balandı.

Yine, aynı konuda, Öğretmenler Günü vesilesiyle, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin yaşadığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.

24 Kasım Öğretmenler Gününde, tüm çalışan, emekli öğretmenlerin günlerini, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve kişisel olarak kutluyorum.

Ayrıca, görevi başında yaşamını yitiren, aramızdan ayrılan öğretmenleri de saygıyla anıyorum.

Atatürk'ün, millet mekteplerinin açılmasından sonra Başöğretmenliği üstlendiği günün anısına düzenlenen 24 Kasımlar, 1981'den bu yana kutlanıyor. Gün dolayısıyla birkaç gün öğretmenlerin sorunları konuşuluyor, daha sonra da öğretmenler sorunlarıyla baş başa kalıyor.

Öğretmenleri sevmek, onları anlamak ve sorunlarını çözmekle olur. Eğer, gerçekten, öğretmenleri seviyorsak, onları anlayalım, sorunlarını bir bir çözelim.

Bakın, UNESCO ve ILO'nun 5 Ekim 1966 tarihinde ortaklaşa kabul ettikleri "Öğretmen Hakları Statüsü" üzerinden tam kırk yıl geçti. Orada şu söyleniyor: "Öğretmenlerin çalışma koşulları, eğitimin en yüksek derecede etkinliğini sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmenlere, kendilerini tümüyle mesleksel uğraşlarına adama olanağı vermelidir."

Türk Devletinin de altında imzası olan bu ortak belgenin öğretmenlere tanıdığı haklar, maalesef, yaşama geçirilmemiştir, aradan kırk yıl geçmiş olmasına karşın.

Ülkemiz öğretmenleri, yıllardır, ekonomik, sosyal sorunlarla yaşamaktadır; geçimini sağlayabilmek için, kendi mesleğiyle ilgisi olmayan alanlarda ikinci iş yapmak zorunda kalmaktadır.

Ne acı ki, üç yıllık AKP döneminde de öğretmen sorunları eksilmemiş, artmıştır. Onlara yeni haklar verilmediği gibi, Millî Eğitim Temel Yasasında ve yönetmeliklerde yapılan, sıkça yapılan değişikliklerle öğretmenlerin kazanılmış hakları budanmıştır. Birçok öğretmenin, eğitim yöneticisinin, isteği dışında yeri değiştirilmiş, yöneticilikleri ellerinden alınmıştır; yerlerine, birçoğu geçici görevle -tabiî, öğretmenlerimizi sakınıyorum, yine eğitim yöneticilerinin birçoğunu ayırıyorum- maalesef, ehliyetsiz, yetersiz kişiler atanmıştır ve mahkeme kararı alınmış olmasına karşın, görevden alınanlar görevine döndürülmemiştir.

Bugün, öğretmenlerin büyük bir kesimini örgütleyen sendikalar, demokratik istemlerini dile getirebilmek için tepkilerini ortaya koyuyorlar; onlar, nitelikli eğitim için, insan gibi yaşayacak bir ücret için, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesi için, sendikal haklar için, öğrencilerinin yılda en az 2 kez sağlık taramasından geçirilmesi ve 1 bardak süt için eylem yapıyorlar. Onların haklarını savunmakla görevli Millî Eğitim Bakanı, millî eğitim müdürlüklerine bir genelge çıkarıyor, 18.11.2005'te televizyonlarda açıklama yapıyor, sanki öğretmenler izinsiz gösteri yapıyormuş, yasadışı iş yapıyormuş izlenimini veriyor ve onların, dünyanın Avrupa Birliği ülkeleri içinde en çok çalıştığı halde en az ücret almaları karşısında, OECD'nin yayımladığı rapor için "bunda bir yanlış var; öğretmenler yeteri kadar çalışmıyor, iki gün derse giriyor" diyerek, derse girme ile öğretmenlerin çalışma saatlerini birbirine karıştırıyor ve öğretmenlerin haklarını, böyle bir anlamlı günde bile savunmuyor.

Değerli arkadaşlar, en güzel binalar, okullar yapılsa, en yeni teknolojik buluşlar oraya getirilse, öğretmen yoksa nitelikli eğitim olamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Millî Eğitim Bakanı, yazılı bir soruya verdiği yanıtta, 130 000 dal öğretmenine gereksinim olduğunu söyledi. Her yıl 1,5 milyon çocuğumuz, yeniden, okula kavuşuyor. İkili eğitim, kalabalık ve birleştirilmiş sınıflar sürüyor. 20 000'e yakın öğretmenimiz emekli olmaya zorlanıyor; ama, bunların yerine yeterli öğretmen almıyoruz. Okullarda, branşına göre, bilgisayar alanında yüzde 46, engellilerin eğitimi için yüzde 27, rehberlik alanında yüzde 25, İngilizce öğretmenliğinde yüzde 17, iş eğitiminde yüzde 13, okulöncesinde yüzde 10 açık varken, onbinlerce, diplomasını kazanmış öğrenmen adayı atanmayı bekliyor... Bir yanda yurdun çeşitli yerlerinde öğretmen bekleyen öğrenciler, bir yanda atanmayı bekleyen, diplomasını almış, hak kazanmış genç öğretmen adayları... Bunları buluşturmak gerekir.

AB ülkeleri içerisinde Türkiye öğretmenlerinin çalışma saati -Sayın Bakanım, derse girdiği saat değil- OECD raporundan söylüyorum, 1 816 saat. Onbeş yıllık bir öğretmenin aldığı ücret 800 YTL. Eylül 2005 itibariyle, 4 kişilik bir ailenin geçimi için 1 800 YTL'ye gereksinim var. Yoksulluk sınırı 715 YTL. Birçok öğretmenimiz, yoksulluk sınırının yarısı kadar bile aylık almıyor. Sayın Bakan "öğretmenlerin ders ücretlerini üç katına çıkaracağız" diye televizyonlarda bir açıklama yaptı; hepimiz sevindik. Komisyona, Genel Kurula gelince destekleyeceğimizi söyledik. Sonra, ne olduysa Maliye Bakanlığında, bu iş durduruldu; yük getiriyor dediler, keşke paramız olsa da versek dediler. Birçok yerlere para bulunduğu halde, öğretmene gelince… Önce haber uçuruldu, sonra öğretmenlerin zorunlu derse girme saatleri komisyondan geçirildi.

Değerli arkadaşlar, 2006 yılı içinde kamu çalışanlarına ve öğretmenlere öngörülen zam yüzde 5'tir; 2,5-2,5 verilen. Yoksulluk sınırı, açlık sınırı devam edecektir öğretmen için.

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, tamamlar mısınız.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Bir de, bu yıl 20 000 sözleşmeli öğretmen alındı arkadaşlar. Adı da aslında öğretmen değil, geçici personel; pamuk ipliğiyle bağlı iş güvencesi. Hani öğretmenler özgür yetiştirecekti kuşakları, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olacaktı, tepeden tırnağa özgür olacaktı!.. Kendinin özgür olmadığı, öğretmenin özgür olmadığı bir ortamda nasıl özgür insanlar yetiştirilebilir?! IMF'den kaçırmak için bunu yaptık deniyor. Üç yıldır, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, sözleşmeli personel gibi, eğitimi özelleştirme adımları atılıyor.

Değerli arkadaşlar…

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, 4 dakika oldu. Sizin, çok önemli bu konuşmanızı saygıyla karşılıyorum; ama, İçtüzüğe uymak zorundayım.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Sayın Başkanım, konuşma verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Öteki arkadaşlarımın sözünü kesmediniz. Ben, 1-2 dakika hoşgörünüze sığınmak istemiştim. 1 dakikada bitiririm, uygun görürseniz...

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki; teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, öğretmenlik, Millî Eğitim Temel Yasasına göre -43 üncü maddeye göre- zaten, özel ihtisas isteyen bir meslektir, uzmanlık isteyen bir meslektir; ama, şimdi, biz onları, stajyer öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen, öğretmen diye ayırıyoruz ve sınav kazanırlarsa, kimilerine biraz farklı ücret vereceğiz diyoruz. Bunun adı da performans (başarım) değerlendirmesi oluyor.

Değerli arkadaşlar, öğretmenleri seviyorsak, onlara borcumuzu ödemeli ve sorunlarını çözmeliyiz.

Bakın, siyasî partilerin malları verildi, sendikaların verildi, TÖBDER'in malları duruyor; bunlar, öğretmenlere geri verilmeli. İLKSAN Tüzüğü, demokratik olmayan bir biçimde değiştirildi, büyük ölçüde Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı. O Sandık öğretmenlere geri verilmelidir.

İnsan gibi yaşayacak bir ücret ve ekders ücreti verilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, onlar derhal kadroya alınmalıdır. ILO'nun, UNESCO'nun ortaklaşa düzenlediği öğretmen haklarını düzenleyen ortak belgenin uygulanması burada yapılmalıdır. Öğretmenlere toplusözleşmeli, grevli sendika hakkı verilmelidir. Öğretmenlere güzel sözler söyleme yerine, onların somut istekleri yerine getirilmelidir diyorum ve Cahit Külebi'nin köy öğretmenleri için yazdığı bir şiirden dörtlük okuyup, hem Başkana hem sizlere hem de bizi izleyen bütün öğretmenlere saygılar sunarak konuşmamı bitiriyorum.

Siz, kara göklerin yıldızları,

Işıtın yurdumuzu sabaha kadar,

Ama düşe kalka, ama yalnız …

Alın benim gönlümden de o kadar.

Saygılar. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gazalcı.

İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'ın, Öğretmenler Günümüz vesilesiyle olduğunu düşündüğüm bir söz isteği var. İşin önemine binaen -Tüzük açık- çok kısa, yerinizden bir açıklama için söz veriyorum.

Buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, böyle bir günde, çok önemli bir görevi ifa eden bütün değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü gönülden kutluyorum.

Bütün milletler için çok önemli olan ve milletimiz için de hayatî önemde olan bir mesleğin mensupları için bugün ne söylesek azdır. Öğretmenlerimizle ilgili çok güzel sözler var. Bunların birçoğunu Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk söylemiş: "Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden mahrum bir millet, henüz millet adını almaya yetenek kazanmamıştır."

Ve yine: "Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." "Cumhuriyet, sizden, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister."

Ve yine: "Öğretmendir ki, bir milleti özgür, bağımsız, şanlı bir topluluk halinde yaşatır veyahut esaret ve sefalete terk eder."

Biz, bütün Türk öğretmenlerimizin, Türkiye Cumhuriyetini şanlı bir topluluk halinde yaşatmak için ellerinden gelen bütün gayret ve fedakârlıkları gösterdiği noktasında, hiçbir kuşkumuz yoktur ve Yüce Dinimiz de, yine, öğretmenlerimiz için "bana bir harf öğretenin kulu ve kölesi olurum" şeklindeki bir ifadeyle, öğretmenlerimizin ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde göstermektedir.

Ancak, böyle bir günde, öğretmenlerimizin çok sıkıntı ve zorluklar içerisinde yaşadıklarını da hepimiz çok yakından biliyoruz. İnşallah, bundan sonraki Öğretmenler Gününde, öğretmenlerimizin daha iyi şartlarda yaşamaları ve bu görevi yürütmeleri hepimizin arzusudur.

Ancak, bugün, söylemeden geçmek istemiyorum; böyle bir günde, en azından öğretmenlerimiz için belki bir şey yapamadık; ancak, Sayın Millî Eğitim Bakanımızın "olmayan bir kaynaktan öğretmenlerimize ne verebiliriz" ve öğretmenlerimizle ilgili şu anda söylemek istemediğim sözleri, böyle bir günde öğretmenlerimizi son derece üzmüş ve rencide etmiştir.

Öğretmenlerimiz çok şey istemiyorlar, Avrupa Birliği ülkelerindekilerle eşit şartlarla görev yapmayı istemiyorlar, onların yarı haklarına da razılar; ancak, bu noktada, öğretmenlerimize elimizden geldiğince yardım ve destek olma noktasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, üzerimize düşen görevi yapmak mecburiyetinde olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Son olarak, büyük şair Mehmet Akif'in öğretmenlerle ilgili şu dörtlüğünü okumak istiyorum:

"Öğretmen diyen olmak gerektir imanlı,

Edepli, liyakatli, sonra vicdanlı.

Bu dördü olmazsa olmaz;

Çünkü vazife pek büyük ve anlamlı. "

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kandoğan.

Hükümet adına, Başbakan Yardımcımız Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla değerli düşüncelerini bizimle paylaşan Sayın Özyılmaz'a, Sayın Balandı'ya, Sayın Gazalcı'ya ve Sayın Kandoğan'a teşekkür ediyorum; bana da, Hükümet adına, "Hükümet olarak üç yıl içerisinde öğretmenlerimizle ilgili ne yaptık" sorusuna cevap verme imkânını sağladıkları için teşekkür ediyorum.

Böyle bir günde, öğretmenler gününde, öğretmenlerimizin üzerinden politika yapmayı öğretmenlerimize saygısızlık sayacağım için, saydığım için, kimi iddialara cevap vermeyeceğim; ilerideki başka konuşmalarımızda o iddialara cevap veririz.

Sayın Gazalcı "öğretmenlere, bu hükümet döneminde hiçbir yeni hak verilmedi" dediler ve tabiî, bunu söylerken de, Türkiye'nin öğretmen ihtiyacından bahsettiler. Doğrudur, öğretmen ihtiyacımız vardır; ancak, biz, üç yıllık süre içerisinde, bu öğretmen ihtiyacını karşılama bakımından hangi adımları attık; buna kısaca cevap vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, bir yıl içerisinde, kamu kurum ve kuruluşlarına açıktan atama yoluyla ne kadar personel alınacağı bütçe kanununda öngörülmektedir. Şu ana kadar, kamu kurum ve kuruluşlarına, açıktan atama yoluyla, boş kadrolar için alınacak  personel sayısı 123 000'dir, üç yıl içerisinde; bunun yüzde 47,2'si öğretmenler için kullanılmıştır; aşağı yukarı yarısı. Bütçe kanunuyla öngörmüş olduğumuz açıktan atama izinlerinin yüzde 50'ye yakını, sırf, ihtiyacımız var, öğretmenlerimiz bir an önce bir görev almak istiyorlar düşüncesiyle, öğretmenlerimiz için kullanılmıştır. Bu yeterli midir; kuşkusuz ki değildir; ancak, Türkiye'nin imkânları, ekonomik imkânları keşke daha fazla istihdam imkânı verse, daha fazla öğretmen istihdamı verse ve bu sayıyı artırabilsek. Şimdi, 2006 yılıyla ilgili, bu rakamı önemli ölçüde aşabileceğimizi düşünüyorum; çünkü, bütçe kanununda esnek bir hüküm getirmek suretiyle, rakamsal olarak getirileni bir miktar aşma esnekliği getiriyoruz. 2006 yılında daha fazla öğretmenimizi istihdam edebileceğimizi şimdiden ifade etmek istiyorum. Ayrıca, demin söylediğim, kadrolu öğretmenlerdir; ama, hiç olmazsa öğretmenlik mesleğiyle iştigal etsinler, ileride kadroya geçiririz düşüncesiyle, sözleşmeli ve usta öğretici de dahil olmak üzere, kadroluyla birlikte, üç yıl içerisinde 130 000 öğretmenimizi Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam imkânı sağladık. Biraz önce bir rakam vermiştim; tüm kamu için bütçe kanununda öngördüğümüz açıktan    atama izinleri 123 000'dir,  öğretmenler  olarak, 130 000 öğretmenimizi değerlendirdiğimizi ifade edersem, bu konuya Hükümet olarak ve Millî Eğitim Bakanlığı olarak ne kadar önem verdiğimizi herhalde ifade etmiş olurum.

Kuşkusuz, tüm kamu görevlilerinin olduğu gibi, öğretmenlerimizin de özlük haklarıyla ilgili sorunları vardır, onların maaşları ve ücretleriyle de ilgili sorunlar vardır. Hemen şunu ifade edeyim: Ekim 2002 tarihi itibariyle, aile ödeneği dahil, bir öğretmenimiz -ki, 9'a 1'inden maaş alır, ilk göreve başladığında-  522 000 000 lira maaş alabiliyordu; şimdi, şu anda, aile ödeneği dahil, 9'un 1'inden maaş alan bir öğretmenimiz 791 000 000 lira alıyor. Lira cinsinden söylüyorum, daha iyi anlaşılsın diye. Demek ki, artış oranı yüzde 52'dir. Üç yıllık enflasyonun 14 puan üstündedir bu. Yeterli midir; kuşkusuz ki değildir; ama, tüm kamu görevlilerinin olduğu gibi, öğretmenlerimizi de hayat pahalılığının altında, enflasyonun altında ezdirmemeye hep özen göstermişizdir. Biz, belki, diğer hükümetlerden farklı bir hükümetiz. Sadece, çalışanları enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz demekle kalmadık; asıl, enflasyonu ezdik; asıl, enflasyonu ezen bir Hükümetiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi "2006 yılı için yüzde 5 artış öngördü" dedi Sayın Gazalcı, "hükümet, tüm kamu görevlileri için ve öğretmenler için…" Tabiî, 40+40'ı ihmal ettiniz. Evet, bir de 40 000 000 ocakta, 40 000 000  -biliyorsunuz- temmuz ayında vereceğiz, yüzde 5'e ilave olarak. Şimdi, 9'un 1'inden maaş alan -aile ödeneği dahil- bir öğretmenimizin maaşı ocakta, 790'ken 860'a çıkacak, temmuzda da 920'ye çıkmış olacak. Böylece, nispeten -enflasyonun üzerinde olduğunu söyledim- ekonomik olarak durumlarını iyileştirmeye çalıştık. Türkiye'de ekonomi toparlandıkça, ekonomiyi büyüttükçe, büyüyen ekonomideki artan değerleri, kuşkusuz ki, bu ülkenin insanlarına dağıtmak, onların refah seviyesini yükseltmek Hükümet olarak bizim temel hedefimizdir. Üç yıl içerisinde yapabildiklerimiz bunlar. Önümüzdeki yıl ve bundan sonraki yıllarda, başta tüm kamu görevlileri olmak üzere, öğretmenlerimize, inanıyorum ki, daha önemli imkânlar sağlamanın gayreti ve çabası içerisinde olacağız.

Şimdi "ne yaptınız, ne gibi yeni haklar getirdiniz" denildi. Tabiî, bu arada hemen şunu da ifade edeyim, Sayın Gazalcı ona değindi; ek ders ücretiyle ilgili Millî Eğitim Bakanının bir taslak hazırladığını, ancak, bunun da, işte, gerçekleşmediğini ifade ettiler. Bu kanun tasarısı taslağı şu anda Başbakanlıktadır; üzerinde uzmanlarca çalışılmaktadır. Bilindiği gibi, şu anda 200 YTL'dir ek ders ücreti, öğretmenlerimiz için. Bunu imkânlar nispetinde mutlaka artıracağız; ama, ne kadar artıracağız, bu çalışmaların sonucunda belli olacaktır. Bunun, tabiî, mümkün olduğunca yüksek bir rakam olmasına da özen gösterdiğimizi buradan ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığımız, öğretmenlik mesleği için kariyer bir meslek haline getirilmesi sürecini başlattı. Üç gün sonra, 27 Kasımda ÖSYM bir sınav yapacak ve artık öğretmenlerimiz kariyer sahibi hale gelecek; öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen. Şimdi, Sayın Gazalcı buna karşı  çıktı; ama, biz, buraya çıkıp hep cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ün başöğretmen olduğunu söylüyoruz; ama, bu uygulamayı yeniden getiren, millî eğitim camiasına yeniden kazandırmaya çalışan bir Millî Eğitim Bakanını ve Hükümeti eleştiriyoruz!.. Bu, bir çelişki değil mi?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, bunu böyle yapacaksınız da ne olacak?!. Uzman öğretmen olma vasfını kazanan öğretmenlerimize, maaşlarına ilaveten 75 YTL; yani, 75 000 000 lira daha ek vereceğiz, başöğretmen olduğunda da bu 150 000 000; yani, 150 YTL'ye çıkacak. (AK Parti sıralarından alkışlar) Böylece, elimizden geldiğince, öğretmenlerimize her fırsatta imkân sağlamaya çalışıyoruz.

Ayrıca, öğretmenlerimizin mutlaka modern teknolojiyi de kullanan kişiler olmasına özen gösterdik. İnternet kullanımı konusunda teşvik edilmesini öngördük. Benim Bakanlığımla ilgili, Vakıfbank ile Millî Eğitim Bakanlığı bir protokol imzaladılar bundan bir süre önce. Şu ana kadar, bilgisayar edinme kampanyasıyla 83 000 öğretmenimiz bilgisayar sahibi oldu. Bunda benim Bakanlığımın da katkısı olduysa, son derece mutluyum.

Ayrıca, öğretmenlerimizin konut ihtiyacının karşılanması için TOKİ ve İLKSAN işbirliği yaptılar. Ankara'nın Sincan ve Yenikent civarında 2 800 konut şu anda tamamlandı öğretmenlerimiz için. inşallah bu sayıyı daha da artırırız.

Halk eğitim merkezlerinde 20 000 civarında usta öğretici var; ancak, bunların malî ve sosyal haklarının iyileştirilmesi gerekiyor. Şu anda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı uzmanları bu ekonomik ve sosyal iyileştirmenin bir an önce tamamlanması için yoğun bir çalışma içerisindeler.

Ancak, biraz önce de ifade edildi, bütçe kanunuyla öngörülen açıktan atama izinlerinin dışında da, biz, bir an önce öğretmenlik bekleyen o öğretmenlerimizi, hiç olmazsa boş gezmesinler diye, Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesine göre geçici personel olarak, yine öğretmen olarak istihdam ediyoruz, özellikle kırsal kesimde. Bunların maaşları 607 YTL idi; şimdi, bunların maaşlarını da kadrolu öğretmen maaşı seviyesine getirdik ve böylece, belki onların kadrolu öğretmen kadar imkânları yok; ama, hiç olmazsa maaş bakımından o seviyeye gelsin diye bir adım da attığımızı ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, biliyorsunuz, her yıl, eğitim yılına başlarken öğretmenlerimize bir eğitim yardımı yapılır; 250 YTL idi biliyorsunuz, bunu 400 YTL'ye, yani, 400 000 000'a çıkardığımızı hatırlıyorsunuz. Keşke, daha fazlaya çıkarabilseydik.

Değerli arkadaşlar, belki de bu dönemde yapılan, Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı en hayırlı hizmetlerden biri de şudur: Artık, Millî Eğitim Bakanlığında "hamili kart yakınımdır" uygulaması yapılmıyor; tamamen kalktı. Niye; çünkü, öğretmen atamaları A'dan Z'ye kadar bilgisayar ortamında yapılıyor ve atamalar, artık, objektif kriterlere göre yapılıyor.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Atandıktan sonra ne oluyor?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ayrıca, öğretim müfettişleri, sınıf öğretmenlerimizin sicil amiri olmaktan çıkarıldı. Öğretmenlik mesleğiyle iştigal edenler, bu mesleği icra edenler bunun ne demek olduğunu çok daha yakinen bilecekler ve takdir edeceklerdir.

Bilindiği gibi, öğretmenevleri özelleştirme kapsamındaydı; biz, öğretmenlerimize olan saygımızın ve sevgimizin bir gereği olarak bunu özelleştirme kapsamından çıkardık…

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Kapsama siz aldınız Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …ve öğretmenevlerini de öğretmenlerimize yakışır hale getirdik.

Değerli arkadaşlar, öğretmenlik mesleği zor bir meslektir; parayla yapılabilecek bir iş değildir kolay kolay. Bu, ancak sevgiyle yapılır. Bu, ancak çocuk sevgisi, eğitim sevgisi, insan sevgisiyle yapılabilecek bir iştir. O bakımdan, ben, öğretmenlerimizin, tüm öğretmenlerimizin paradan ve ekonomik imkândan ziyade bu sevgiyi önceledikleri için öğretmenlik mesleğini seçtiklerine inanıyorum ve hepsini, söz alan arkadaşlarım gibi, ben de saygıyla selamlıyorum, hepsinin ellerinden öpüyorum efendim.

Öğretmenler Günü kutlu olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Millî Eğitim Bakanımız…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Affedersiniz Sayın Başkanım…

Millî Eğitim Bakanımız şu anda Türkiye'nin 81 vilayetinden gelen öğretmenlerle bir toplantı yapıyorlar. O bakımdan, çok arzu etmelerine rağmen katılamadılar. Onun adına, ben, bir bakan arkadaşı olarak düşüncelerimizi ifade ettim. Arkadaşlarımız kabul buyururlarsa sevinirim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Teşekkür ederiz; ama, Van konusu olsaydı hemen gelirdi Millî Eğitim Bakanı!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi var; okutup, bilgilerinize sunacağım.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Jan Vidim'in davetlisi olarak Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/934)

23 Kasım 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Jan Vidim, TBMM Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetini ülkesine davet etmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca, Genel Kurulun 9.11.2005 tarihindeki 2 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

Heyet Listesi:

A. İsmet Çanakcı                                (Ankara)

Ensar Öğüt                                (Ardahan)

Asım Kulak                                (Bartın)

Cengiz Kaptanoğlu                                (İstanbul)

İnci Özdemir                                (İstanbul)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2004 Malî Yılı Kesinhesaplarına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı: 1017) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığı 2004 Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden cetvel içindekilerin incelenerek kayıtlara uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Denetçi

Üye

Üye

 

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

Mustafa Zeydan

 

Bursa

Mersin

Hakkâri

 

Üye

Üye

Üye

 

Ahmet Işık

Gökhan Durgun

İsmet Atalay

 

Konya

Hatay

İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 30 milletvekilinin, eğitim ve öğretim hizmetlerinde çalışan öğretmenler ile diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/326)

ÊTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yeni Türk harflerinin kabulünden sonra, halka okuma-yazma öğretmek için yurt çapında açılan millet mekteplerinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün Başöğretmenliği üstlendiği tarihin anısına 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

1980 yılından bu yana kutlanan 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, birkaç gün, meslek için güzel sözler söylenmekte, toplantılar yapılmaktadır. Daha sonra bu sözler unutulmakta, öğretmenler sorunlarıyla baş başa kalmaktadır.

1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı Millî Eğitim Kanununun 43 üncü maddesinde "öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir" denilmektedir.

Çocuklarımızı, gençleri yetiştiren öğretmenlerin görevlerini en iyi bir biçimde yerine getirebilmeleri için sorunlarının büyük ölçüde çözülmesi gerekir.

Ne yazık ki, yurdun her köşesinde özveriyle çalışan öğretmenlerin yıllardır ekonomik ve sosyal sorunları çözülmemiştir. Öğretmenler, geçinebilmek için ikinci bir iş yapmak zorunda kalmaktadır.

Yapılan araştırmalarda, ülkemiz öğretmenlerinin, dünya öğretmenlerine göre daha çok çalıştığı halde, birçok ülkenin öğretmenlerinden daha az ücret aldığı saptanmıştır.

Türkiye, devlet olarak, 5 Ekim 1996 yılında, UNESCO ve ILO'nun ortaklaşa olarak karar aldığı "Öğretmenlerin Statü Tavsiyesi" imzalamıştır. Bu belgede "öğretmenlerin çalışma koşulları eğitimin en yüksek derecede etkinliğini sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmenlere, kendilerini tümüyle mesleksel uğraşlarına adama olanağı verilmelidir" denilmektedir.

İnsanın ve ülkenin olumlu gelişimi için en büyük görevi üstlenen öğretmenlerin çalışma koşulları, ekonomik sorunları zaman geçirilmeden iyileştirilmelidir. Çocuklarımızın gelişmiş dünya çocuklarıyla her alanda yarışması, onların en iyi biçimde yetiştirilmelerine bağlıdır. Bunun da yolu, onları yetiştirecek öğretmenlerin sorunlarının çözülmesine, durumlarının iyileştirilmesine bağlıdır.

Bunun için, eğitim ve öğretim hizmetinde çalışan öğretmelerin, diğer görevlilerin ekonomik ve sosyal sorunlarını saptamak, çözüm yollarını ortaya koymak için Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını dileriz.

Saygılarımızla.

1.- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

2.- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

3.- Birgen Keleş                                (İstanbul)

4.- Erdal Karademir                                (İzmir)

5.- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

6.- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

7.- Nadir Saraç                                (Zonguldak)

8.- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

9.- Orhan Eraslan                                (Niğde)

10.- Uğur Aksöz                                (Adana)

11.- Atila Emek                                (Antalya)

12.- Osman Özcan                                (Antalya)

13.- Necati Uzdil                                (Osmaniye)

14.- Kemal Sağ                                (Adana)

15.- Tacidar Seyhan                                (Adana)

16.- Ali Oksal                                (Mersin)

17.- Sedat Uzunbay                                (İzmir)

18.- Mustafa Özyurt                                (Bursa)

19.- Ali Kemal Deveciler                                (Balıkesir)

20.- Osman Kaptan                                (Antalya)

21.- Gürol Ergin                                (Muğla)

22.- Bülent Baratalı                                (İzmir)

23.- Mehmet Semerci                                (Aydın)

24.- Ali Kemal Kumkumoğlu                                (İstanbul)

25.- Mehmet Vedat Yücesan                                (Eskişehir)

26.- Mahmut Yıldız                                (Şanlıurfa)

27.- Oğuz Oyan                                (İzmir)

28.- Nail Kamacı                                (Antalya)

29.- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

30.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

31.- Berhan Şimşek                                (İstanbul)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri "Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)Ê

2.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

2 nci sırada yer alan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşülmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

5.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (x)

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon?.. Yerinde.

12 nci maddede kalmıştık.

12 nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 12. - 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetveller aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(I) SAYILI CETVEL

GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ

1) Türkiye Büyük Millet Meclisi

2) Cumhurbaşkanlığı

3) Başbakanlık

4) Anayasa Mahkemesi

5) Yargıtay

6) Danıştay

7) Sayıştay

8) Adalet Bakanlığı

9) Millî Savunma Bakanlığı

10) İçişleri Bakanlığı

11) Dışişleri Bakanlığı

12) Maliye Bakanlığı

13) Millî Eğitim Bakanlığı

14) Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

15) Sağlık Bakanlığı

16) Ulaştırma Bakanlığı

17) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

18) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

19) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

20) Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

21) Kültür ve Turizm Bakanlığı

22) Çevre ve Orman Bakanlığı

23) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği

24) Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı

25) Jandarma Genel Komutanlığı

26) Sahil Güvenlik Komutanlığı

27) Emniyet Genel Müdürlüğü

28) Diyanet İşleri Başkanlığı

29) Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı

30) Hazine Müsteşarlığı

31) Dış Ticaret Müsteşarlığı

32) Gümrük Müsteşarlığı

33) Denizcilik Müsteşarlığı

34) Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

35) Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu

36) Devlet Personel Başkanlığı

37) Özürlüler İdaresi Başkanlığı

38) Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı

39) Gelir İdaresi Başkanlığı

40) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

41) Karayolları Genel Müdürlüğü

42) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

43) Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü

44) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü

45) Orman Genel Müdürlüğü

46) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü

47) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü

48) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü

49) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü

50) Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü

51) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü

52) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

(II) SAYILI CETVEL

ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER

A) YÜKSEKÖĞRETİM KURULU,

ÜNİVERSİTELER VE YÜKSEK

TEKNOLOJİ ENSTİTÜLERİ

1) Yükseköğretim Kurulu

2) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi

3) İstanbul Üniversitesi

4) İstanbul Teknik Üniversitesi

5) Ankara Üniversitesi

6) Karadeniz Teknik Üniversitesi

7) Ege Üniversitesi

8) Atatürk Üniversitesi

9) Orta Doğu Teknik Üniversitesi

10) Hacettepe Üniversitesi

11) Boğaziçi Üniversitesi

12) Dicle Üniversitesi

13) Çukurova Üniversitesi

14) Anadolu Üniversitesi

15) Cumhuriyet Üniversitesi

16) İnönü Üniversitesi

17) Fırat Üniversitesi

18) Ondokuz Mayıs Üniversitesi

19) Selçuk Üniversitesi

20) Uludağ Üniversitesi

21) Erciyes Üniversitesi

22) Akdeniz Üniversitesi

23) Dokuz Eylül Üniversitesi

24) Gazi Üniversitesi

25) Marmara Üniversitesi

26) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

27) Trakya Üniversitesi

28) Yıldız Teknik Üniversitesi

29) Yüzüncü Yıl Üniversitesi

30) Gaziantep Üniversitesi

31) Abant İzzet Baysal Üniversitesi

32) Adnan Menderes Üniversitesi

33) Afyon Kocatepe Üniversitesi

34) Balıkesir Üniversitesi

35) Celal Bayar Üniversitesi

36) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

37) Dumlupınar Üniversitesi

38) Gaziosmanpaşa Üniversitesi

39) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü

40) Harran Üniversitesi

41) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü

42) Kafkas Üniversitesi

43) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

44) Kırıkkale Üniversitesi

45) Kocaeli Üniversitesi

46) Mersin Üniversitesi

47) Muğla Üniversitesi

48) Mustafa Kemal Üniversitesi

49) Niğde Üniversitesi

50) Pamukkale Üniversitesi

51) Sakarya Üniversitesi

52) Süleyman Demirel Üniversitesi

53) Zonguldak Karaelmas Üniversitesi

54) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

55) Galatasaray Üniversitesi

B) ÖZEL BÜTÇELİ DİĞER İDARELER

1) Savunma Sanayi Müsteşarlığı

2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu

3) Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü

4) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

5) Türkiye Bilimler Akademisi

6) Türkiye Adalet Akademisi

7) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu

8) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü

9) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü

10) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü

11) Vakıflar Genel Müdürlüğü

12) Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü

13) Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü

14) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

15) Türk Akreditasyon Kurumu

16) Türk Standartları Enstitüsü

17) Millî Prodüktivite Merkezi

18) Türk Patent Enstitüsü

19) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü

20) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

21) Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı

22) İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi

23) Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı

24) Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı

25) GAP Bölge Kalkınma İdaresi

26) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı

27) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu

(III) SAYILI CETVEL

DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLAR

1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

2) Telekomünikasyon Kurumu

3) Sermaye Piyasası Kurulu

4) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

5) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

6) Kamu İhale Kurumu

7) Rekabet Kurumu

8) Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu

(IV) SAYILI CETVEL

SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI

1) T.C. Emekli Sandığı

2) Sosyal Sigortalar Kurumu

3) Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu

4) Türkiye İş Kurumu"

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Şahsım adına da söz talebim vardı Sayın Başkan…

BAŞKAN - Arada istekler var…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Peki efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, sözlerime başlarken, Öğretmenler Günü dolayısıyla, bizleri eğiten, bugüne kadar yetiştiren, bugüne getiren, artı, çocuklarımızı eğiten öğretmenlerimize saygılarımı sunuyorum ve hepsinin ellerinden öpüyorum.

Sayın Bakan, az önce, öğretmenlerle ilgili olarak, hükümetin yaptıklarını açıklayınca, herhalde, dinleyen öğretmenler, kendilerinin maddî durumlarının ne kadar parlak olduğunu; fakat, öğretmenlerin bunun farkında olmadığını anlamış olacaklardır. Biz, her zaman, her koşulda, sağlığımızdan özveride bulunalım, başka konularda özveride bulunalım; ama, eğitimden, öğrenimden özveride bulunmayalım, o insanlara daha fazla olanak sağlayalım; çünkü, toplumu geleceğe hazırlayan, toplumun gelişmesini sağlayan temel dinamik öğretmenlerin elinde bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının 12 nci maddesinde, bazı kuruluşlar, daha önce bu Parlamentodan geçen şekliyle çıkarılıyor. Şimdi, çıkarılanlardan bazılarına baktığınız zaman makul görünüyor; çünkü, bunlar, zaten, ilgili bakanlığın bütçesinde yer aldığı için buradan çıkarılıyor; ama, bazıları tasarıdan çıkarılıyor ve gerçekten de, biraz sonra anlatacağım, hepimizin aklında ciddî sorunlar bırakıyor. Niçin bu kuruluşların bütçeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmesin. Niçin görüşülmesin. Sayıyorum, bunlar hangi kuruluşlar arkadaşlar: TRT, bütçesi gelmeyecek; Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, bütçesi gelmeyecek; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, bütçesi gelmeyecek; Doğal Afet Sigortaları Kurumu, bütçesi gelmeyecek; Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, bütçesi gelmeyecek; Spor Toto Genel Müdürlüğü, bütçesi gelmeyecek.

Şimdi, dikkat ederseniz değerli arkadaşlar, hepsi de çok önemli kuruluşlar, hepsi de çok önemli kamu kaynağını kullanıyorlar, büyük harcamalar yapan kuruluşlar. Peki, bu kuruluşların bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonuna gelse, burada tartışılsa, değerli milletvekillerimiz de bu kuruluşların bütçeleri nedir, bu konuda bilgi sahibi olsa, acaba bunun bir sakıncası olabilir mi? Bu, hangi mantıkla ve hangi gerekçeyle çıkarılıyor? Şimdi, deniliyor ki: Efendim, bunların hesapları zaten KİT Komisyonuna geliyor. Doğru, geliyor; ama, KİT Komisyonuna gelen bütçe değil değerli arkadaşlarım. KİT Komisyonuna geçmişte yaptıkları harcamalar geliyor; yani, iş işten geçmiş, ne yapacaksınız zaten. Oysa, baştan bütçeleri Parlamentoya gelmeli ki, burada tartışılmalı, onunla ilgili, değerli milletvekilleri görüşlerini bildirmeli ve bu kurumun yöneticileri de, Parlamentodan gelen eleştiriler ışığında kendi çalışmalarına yön verebilmeli. Bu olanağı bu hükümet bizim elimizden alıyor. Hangi gerekçeyle alıyor, onu bilmiyoruz değerli arkadaşlar.

Bakın, değerli arkadaşlar, Toplu Konut İdaresi, çok ciddî kamu yatırımları yapıyor; büyük konut yatırımları yapıyor; Emlak Gayrimenkul Anonim Şirketinin 1,3 katrilyon liralık mal varlığı da Toplu Konut İdaresine devredildi. Emlak Bankasıyla ilgili bir haber alıyor musunuz bir yerden değerli milletvekili arkadaşlarım; almıyorsunuz. Çünkü, o, Ziraat Bankasının içinde unutuldu. O bankayı hortumlayanlar özenle kamuoyunun gözlemi, bilgisi dışına çıkarılmaya başlandı. Peki, bu soruyu, acaba iktidar kanadının değerli milletvekilleri kendilerine soruyorlar mı?! Peki, aynı gerekçeyle TOKİ'nin bütçesinin Parlamentoya gelmesinin engellenmesi doğru mudur?

Bakın, değerli arkadaşlar; TOKİ'nin geçmiş yıl uygulamalarıyla  ilgili olarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun açtığı ve talep ettiği çok ciddî soruşturma konuları var. Bunlardan, bu Parlamentonun bilgisi olacak mı; olmayacak. İşte, bu bilgiler özellikle Parlamentoya gelmesin, burada tartışılmasın, kimlerin ne götürdüğü bilinmesin diye 5018 sayılı Yasanın dışına çıkarılıyor.

Size sadece bir örnek vereceğim; Kamu Haznedarlığıyla ilgili bir örnek vereceğim. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Kamu Haznedarlığının kurallarına uymayarak Başbakanlıktan izin alma gereği dahi duymayarak bir özel finans kurumuna hesap açmıştır, bütün paralarını buraya yatırmıştır. Önce, ilgili başkan "benim haberim yoktur" demişti, ama sonradan haberinin olduğu da çıktı ortaya. Peki, biz bunları nerede tartışacağız değerli milletvekilleri?!

Şimdi, değerli arkadaşlar, TOKİ'nin ayrıca 1,1 katrilyon lira borcu var. Siz, kamu konutu yapıp da, daha doğrusu, lüks konut yapıp da satan bir kuruluşun zarar ettiğini duydunuz mu? TOKİ, zarar ediyor; TOKİ'ye kamu kaynağı aktarılıyor!

Peki, biz bunu sormayacak mıyız? Yani, bu milletin, yetmiş milyondan toplanan vergilerle, yetim hakkı koruyoruz diyoruz, fakir fukara, garip gureba edebiyatı yapıyoruz; peki, bu aktarılan paranın nerelere harcandığını, nasıl harcandığını, nasıl bütçelendiğini biz öğrenemeyecek miyiz; öğrenemeyeceğiz; çünkü, Adalet ve Kalkınma Partisi bunları istemiyor.

Şimdi, geliyorum TRT'ye değerli arkadaşlar. Bakın, TRT'den sadece bir örnek vereceğim. Ramazan ayında her televizyon kanalı dinî yayınlar yapar; doğrudur, yapması da gerekir; insanlar oruç tutuyor, kutsal bir ay, o ayın gereklerine uyarak televizyon kanalları da yayın yapıyorlar. Tabiî, devletin televizyonu da yayın yapıyor. Bakın, şimdi, devletin televizyonunun ekrana çıkardığı bir gazeteci arkadaşımız kadınlarla ilgili olarak ne diyor: "Kadın, yaşamak için çalışmak mecburiyetinde değildir. İslamın, bir kere, öngördüğü kural bu. Kadın, kız iken babası onun masraflarını karşılar, evliyken kocası, kocası yoksa erkek kardeşi, o da yoksa amcası. Dikkat edin hep erkekler. Demek ki, kadınların geçiminden erkekler sorumlu, yükümlü."

Şimdi, değerli arkadaşlar, devletin televizyonunda böyle bir yayına, acaba, hangi Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşımız tepki verdi?! Böyle bir yayın yapılabilir mi?! Sizlerin arasında da son derece değerli kadın milletvekillerimiz var.

Şimdi, bu konuşmadan sonra, o kadın milletvekili arkadaşlarımızı, herhalde, sokaktaki yurttaş sorgulayacaktır "senin kocan var, senin ne işin var çalışmakta" demeyecek midir? Biz, Avrupa Birliğine sözde giriyoruz. Böyle bir yayını yapan…

Şu düşünülebilir değerli arkadaşlar; denilebilir ki, bir kişinin görüşü böyledir; saygı duyarız, duymayız. Karşısında da farklı bir görüşten vardır, tartışırlar, bunu da belli bir noktaya kadar anlayışla karşılayabilirsiniz; ama, tek yanlı, kadını aşağılayan ve kadının çalışmasının önünde dinsel engellerin olduğunu açıkça söyleyen bir insanı devletin televizyonuna çıkaracaksınız ve biz, bu televizyonun bütçesini, Parlamentoya gelip görüşülmesin, bunlar konuşulmasın diye, buradan çıkarıyoruz. Bunu da, sizin vicdanınıza teslim ediyorum değerli arkadaşlarım.

Şimdi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, onu da çıkarıyorsunuz. Niçin çıkarıyorsunuz değerli arkadaşlar? Ne ilgisi var Tasarruf Mevduatı Sigorta… Yani, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bütçesi gelecek; ama, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun bütçesi gelmeyecek; niçin? Niye gelmiyor? Orada yapılan işlerden Parlamentodan niçin korkuluyor? Niçin acaba, orada yapılan işlerden Parlamentonun bilgisi olmasın, Parlamento bunu sergilemesin, Parlamento bunu konuşmasın diye niçin çekiniliyor?

Bakın, Hazine işlemleri raporu değerli arkadaşlar, 2004; TMSF'yle ilgili bazı bilgiler var, onları izninizle okuyayım: "TMSF'den olan hazine alacakları Haziran 2005 sonu itibariyle 49,3 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır. Bunun 16,5 milyar dolarlık kısmını vadesi geçmiş alacaklar oluşturmaktadır. Bugüne kadar yapılan tahsilatlar ise yaklaşık 2 milyar ABD Dolarıyla sınırlı kalmıştır."

Siz para vereceksiniz, 43 milyar dolar TMSF'nin içine koyacaksınız ve bunun bütçesi Parlamentoya gelmesin diye de engel olacaksınız. Peki, değerli arkadaşlar, biz kime soracağız bunu? Yani, bu kadar büyük bir parayı aktaracağız; ama, Parlamentoda bu görüşülmesin, tartışılmasın, bütçesi öğrenilmesin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, hemen bağlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bir başka konu; yine TMSF'yle ilgili olarak, yine Sayıştay raporu: "Bugüne kadar, TMSF'nin ikraz anlaşmalarından gelen bu yükümlülüğe yeteri kadar uyup uymadığını güvence altına alacak kontrol mekanizmaları da Hazine Müsteşarlığınca kurulup işletilmemiştir. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığı, 4749 sayılı Yasadan gelen denetim hakkını TMSF'den olan alacakları dolayısıyla kullanmamıştır."

Şimdi, Hazine Müsteşarlığı TMSF'den olan alacaklarını denetlemiyor arkadaşlar. Denetlemediğini Sayıştay söylüyor, Sayıştay raporu söylüyor. Peki, biz, TMSF'nin bütçesi gelseydi ne olacaktı; soracaktık; neyi sattın, kime sattın, kaça sattın, sattığın şeyler gerçekten kamuya açık mıydı değil miydi, kartel yarattı mı yaratmadı mı, doğru karar aldın mı almadın mı? Bu süreçleri nasıl sorgulayacaktık; bütçesi geldiği zaman sorgulayacaktık; ama, bu da, maalesef, gözardı edilmiş ve bunun üzerinde de durulmamıştır.

Değerli arkadaşlar, şunu kabul etmek gerekiyor: Eğer, bir ülkede saydamlıktan söz edilecekse, bir ülkede yolsuzlukların önüne geçmekten söz edilecekse, alınan bu kararlarla, hiçbir şekilde, bir arpa boyu yol alınamaz; çünkü, bunlar, yolsuzluğa kapı aralayan, Parlamentoyu devredışı bırakan, kamu harcamalarının Parlamento tarafından denetlenmesini engelleyen kararlardır. Alınan bu kararları, yapılan bu düzenlemeyi, sizin bilginize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıçdaroğlu.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, izin verir misiniz, kısa bir açıklama yapayım?

BAŞKAN - Buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Efendim, buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Kılıçdaroğlu...

BAŞKAN - Sayın Bakan, kürsüye buyurun; İçtüzüğe göre, yapacağınız açıklamayı kürsüden yapmanız gerekiyor; Hükümet adına.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Sayın Kılıçdaroğlu, birtakım kuruluşların isimlerini sayarak, bunların, bu tasarıyla, Meclis denetimi dışına çıkarıldığı, hatta Meclis denetiminden kaçırıldığı anlamına gelen bir açıklama yaptı. Bu saydığı kuruluşlar Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetleniyor kimi... Zaten bunların raporları Meclise, KİT Komisyonuna geliyor; yani, Meclis denetiminde zaten.

Dediler ki, TMSF... Üçlü bir denetim var; Başbakanlık müfettişi, Maliye müfettişi ve Sayıştay denetçisinden oluşan; onlar inceliyorlar. Yani, Türkiye'de hiçbir kamu kurum ve kuruluşu denetim dışı değildir, mutlaka denetlenmektedir. Bu konuyu, kamuoyunun ve değerli siz milletvekili arkadaşlarımın bilgilerine sunmak için söz aldım.

Ayrıca, biraz önce, TRT'den, ramazanda yayınlanan bir programı eleştirdi Sayın Kılıçdaroğlu. Ben izlemedim; bilmiyorum, içinizde izleyenleriniz var mı? Hangi gün, hangi televizyon kanalında, hangi programda olduğu konusunda bizi bilgilendirirlerse, kuşkusuz ki, Başbakanlık olarak, bu iddiayla ilgili gerekli incelemeyi ve soruşturmayı yaparız; çünkü, halkımızın doğru bilgilendirilmesi esastır. Diyanet İşleri Başkanlığı da, dinî konularda halkı doğru ve sağlam bilgilendirmekle sorumludur. Dinî yayınları yapanların da buna özen göstermesi, kuşkusuz ki, aslî görevleridir. Hükümet olarak biz, bu konularda son derece hassasız.

Ben, Sayın Kılıçdaroğlu eğer gerekli bilgileri bize verirlerse, bu konuyu da takip edeceğimizi huzurunuzda ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle bütün öğretmenlerimizin bu gününü kutluyor, onlara mutlu ömürler diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, sözlerime, bu kanunla ilgili, Malî Kontrol Yasasıyla alakalı sözlerime, dün AK Parti sayın grup başkanvekilinin, bir grup başkanvekilinin, partilerinden istifa edenlerin ahlakî olmadığına dair sözleriyle başlamak istiyorum, ahlakî olmanın ne olduğunu, ne olmadığını burada açıklamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başkanım; ahlakî…

BAŞKAN - Sayın Özdoğan…

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Efendim, bununla ilişkilendiriyorum; göreceksiniz…

BAŞKAN - Beni dinler misiniz Sayın Özdoğan.

Burada bir yasa müzakere ediyoruz. O konuda, İçtüzüğe göre, söz alma hakkınız var. Eğer yasanın 12 nci maddesine dönmezseniz, sözünü keserim, bu konuda kararlıyım. Lütfen…

Buyurun efendim. Başka bir konuyu, başka bir mekânda, başka şartlarda konuşursunuz.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Efendim, tamam. Bu konuyla alakalı konuşuyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır efendim, böyle bir üslubumuz ve usulümüz yoktur. Genel Kurulu da germeyelim. Buyurun, 12 nci maddede ne söyleyecekseniz söyleyin; ama, maddeyle ilgili söyleyin.

Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi, Başbakanlığın 22.2.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyondan, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dair bir rapor gelmiş. Bu raporda ne diyor: "213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan hakkında tanzim edilen soruşturma dosyasıyla, Adalet Bakanlığının ilgi yazısının sureti ekte gönderilmiştir."

Değerli arkadaşlarım, dünyanın hiçbir yöresinde, hiçbir ülkesinde, ileri batı ülkelerinde hakkında şaibe olan bir milletvekilinin, bir insanın bakan olduğu görülmemiştir ve eğer, hakkında bir şaibe çıkmışsa, mutlaka istifa etmiştir. Dünya bunun örnekleriyle doludur. İstifa etmek bir erdemdir.

Biz de, istifa ederken, bu ahlakî kuralları düşünerek istifa ettik. Çünkü, ahlakî kuralları insanların düşünceleri tayin etmez. Ahlakî kuralları evrensel değerler ve dinsel değerler tayin eder. Biz, niye istifa ettik; bizim, dini değerlerimize göre, gerçekler karşısında susan dil şeytandır, zulme rıza zulümdür diye istifa ettik. Benim ahlakım bunu gerektiriyordu. Bunun için istifa ettim. Ben başkalarının şaibesinin bekçiliğini yaparak, fahrî hortumcu olmak istemediğim için istifa ettim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Hayatımda hiçbir zaman haram yemedim. Başkalarının çocukları, Sayın Maliye Bakanının olduğu gibi, bakan olduktan sonra, bir gecede ilham gelmiş ve şirket kurmuşlar. Benim 4 çocuğum var üniversite mezunu, birisi bir özel kurumda işçi olarak çalışıyor, 3'ü de işsiz olarak bekliyor. Ben aranızda bulunurken bu sayın bakanlara bir gün gidip de çocuklarıma iş dahi istemedim. Benim şeref ve namus anlayışım bunu gerektiriyordu. Hak etsinler, kazansınlar, girsinler.

Değerli arkadaşlar, böyle bir Maliye Bakanının, üzerinde iddia olunan bir suç bulunan bakanın, bakan olarak kalması, bizim bu yasayı görüşmemizde, hakikaten, sağlıklı olarak görüşmemizde çok büyük bir engel teşkil etmektedir. Ben bunu açıklamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, tekrar ediyorum, ahlakı, dinî değerler ve evrensel değerler tayin eder. Kim, bizim namus ve şeref anlayışımıza göre, kendi maddî menfaatları için ahlak tayin ederse, en büyük ahlaksızlık odur değerli arkadaşlarım. Bunu buradan ilan etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıyla bir kez daha AK Parti Hükümeti klasiğiyle karşı karşıya kalmaktayız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti zamanında kanunlaşıp da hemen ardından ek bir değişiklik tasarısıyla düzeltme yapılmadan uygulamaya giren bir kanunu düzenlemeye gerek var mı acaba diye düşünüyorum. Üzülerek belirtmeliyim ki, özellikle malî nitelik taşıyanları da hatırlamıyorum. Şu son üç yıllık dönemde gerek gelir kanunlarında gerek gider kanunlarında olsun, sayıları bir hayli fazla tasarıyı hata ya da eksikleri gidermeye dönük ele almak durumunda kaldık. Bu tür uygulamalar âdeta bir alışkanlık haline dönüştü. Bu nedenle, böyle bir kanun tasarısının bugün önümüze gelmiş olmasını hiç garipsemedik. Ancak, bu kez, bir süre önce kabul edilmiş fakat henüz yürürlüğe girmemiş bir kanunda önemli değişiklikler yapılmaktadır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu arada halen Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri devam eden 2006 yılı bütçe kanunu tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuluşunda yaşanan Anayasa uyum sorunu da göz önüne alınırsa, malî nitelik taşıyan bu tür düzenlemelerde gözlenen ciddiyet, sorgulama, kuşkusuz, bir zorunluluk haline gelmiştir.

Kamu malî sistemimizde önemli düzenlemeleri gerçekleştiren ve bu yönüyle tam bir reform niteliği taşıyan 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, bugünkü hükümetin hazırlayıp getirdiği bir proje değildir. Önce bunu ortaya koyalım. Birçok alanda olduğu gibi, önünde hazır bulup uygulamaya koyduğu düzenlemelerden biridir.

Avrupa Birliğine uyum programı çerçevesinde, yeni bir kamu malî yönetimi ve malî kontrol sistemi kurulmasını amaçlayan,

a) Harcama öncesi ve harcama sonrası kontrol ve denetim süreçleri, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine göre yeniden oluşturulan,

b) Kamu malî yönetiminde girdiler yerine sonuçların kontrol edildiği, performans bütçe anlayışını esas alan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 57 nci Hükümetçe hazırlanıp 2002 yılı ağustos ayında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Tasarının genel gerekçesinde, önerilen değişikliklerin ana nedeni olarak Avrupa Birliğine uyum programı gösterilmektedir. Oysa, tasarının maddeleriyle getirilmek istenilen düzenlemelere bakıldığında, temel amacın bu olmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, tasarının görüştüğümüz 12 nci maddesi ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli I, II ve III sayılı cetveller yeniden düzenleniyor; ancak, oluşturulan bu yeni yapıda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile Toplu Konut İdaresi gibi, gelir ve giderleri çok yüksek düzeylere ulaşan iki önemli kurum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimi dolayısıyla, kanunun bilgisi dışına çıkarılmaktadır.

Böylece, malî yönetim sistemimizin en önemli unsurlarının başında gelen bütçe birliği ve bütçe saydamlığı ilkeleri çiğnenmiş, zedelenmiş  oluyor. Önerilen bu değişiklikler, malî sistemimize 5018 sayılı Kanunla getirilen yeni anlayış açısından atılmış geri adımlardan başka bir anlam taşımaz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu yasayla ilgili söyleyebileceğim en önemli sözlerden birisi -atasözlerimiz hikmetlerle doludur; "balık baştan kokar"- şudur: Eğer, Sayın Maliye Bakanı, üzerinde bulunan şaibelerden dolayı ayrılmazsa, Maliyeyle ilgili çıkaracağımız her kanun sakattır. Haram mal yemek, domuz eti yemekten daha haramdır.

Saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Mehmet Eraslan?.. Yok.

Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, Sayın Bakanın duyarlılığına teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Sayın Bakan, az önce okuduğum, TRT'de, ramazan dolayısıyla yayınlanan programın nerede, hangi saatte yayınlandığını sordu; söyleyeyim: Bu, daha önce 30.10.2005 tarihli Vatan Gazetesinde "TRT'de Şeriata Övgü" başlığı altında sekiz sütuna manşet olarak çıkmıştı. Sayın Bakanın dikkatinden kaçması, gerçekten, büyük bir talihsizlik. Eğer, bu gazeteye bakarlarsa, orada "Düşünce İklimi" adlı programda bu konuşmaların geçtiği görülecektir ve umuyorum, Sayın Bakan, soruşturma açar ve soruşturma sonucunu da gelip Parlamentoda bizlere aktarır, bizler de öğrenmiş oluruz.

Yine, Sayın Bakanın, az önce 5018 sayılı Yasanın kapsamında çıkarılan KİT'lerle ilgili olarak "bunların raporları zaten KİT Komisyonuna geliyor" diye bir açıklaması oldu. Zaten, ben açıklamamda söyledim, KİT Komisyonuna geliyor; ama, iş işten geçtikten sonra, yani, kesinhesap gibi bir şey, olay bitmiş, gerçekleşmiş, iki yıl sonra KİT Komisyonuna bütçeleri geliyor. Bütçe değil, hesaplar geliyor. Bizim söylemek istediğimiz, nasıl devletin bütçesi, daha uygulamaya konmadan önce Parlamentodan geçiyorsa ve biz burada bütün bakanlıkları ya övüyoruz ya eleştiriyor isek ve bütün bürokratlar buraya gelip, Sayın Bakanla beraber, Parlamentoya, bir anlamda, bütçeleri dolayısıyla hesap veriyorlarsa, bu kuruluşların da buraya gelmesi gerekiyor. Bu kuruluşların bütçeleri gelecek kesinhesaplarıyla beraber. KİT Komisyonu yine denetimini yapsın, ona bir şey demiyoruz; ama, buraya, bu kuruluşların bütçesi gelecek ve Parlamentoya hesap verecekler. Parlamentoya hesap vermeyen bir kuruluş!..

Ben söyledim bakın burada. Sayın Bakanın TRT'ye gösterdiği duyarlılığı TOKİ'ye de göstermesi lazım. Kamu haznedarlığı diye bir yasa var. Bu yasaya göre, bütün kamu kuruluşları, paralarını kamu haznedarlığının göstermiş olduğu ilgili hesaba yatırmak zorundadırlar. TOKİ parasını bir özel finans kurumuna yatırmıştır diyorum, Sayın Bakan bu konuda hiç ses çıkarmıyor. Peki, siz niçin yasayı çıkardınız? Bir bürokrat da uymuyor. Demek ki, o bürokrat hükümetin üstünde, hükümetin üstünde bir yetkiye sahip, hükümetin çıkardığı yasaları dinlemiyor, yasayı dikkate dahi almıyor, bunu yapma gücünü kendisinde buluyor; ama, bu konuda Sayın Bakan hiçbir tepki vermiyor.

Yine, Sayın Bakan dedi ki "üçlü denetim var." Sayın Bakan, acaba o üçlü denetim raporları açıklanıyor mu? İyi ya, üçlü denetim raporlarını görelim. BDDK'nın raporlarını da görelim, üçlü denetim var. Üçlü denetim raporları kamuoyuna açıklanmıyor. Kamuoyuna açıklanmayan bir bilgi Parlamentonun güvenini sağlamaz. Parlamentonun güven vermesi için o raporların Parlamentoya gelmesi lazım. Nasıl Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun raporları geliyorsa, o üçlü denetimin raporları da gelsin, bir görelim bakalım, nedir bunlar.

Siz, bu kuruluşları Parlamento denetiminin dışına çıkarmakla, bütçelerini Parlamentonun dışına çıkarmakla, Parlamentonun kamu kaynakları üzerindeki denetim yetkisini kısıtlıyorsunuz. Üstelik, bu kaynaklar öyle 5-10 lira değil, olağanüstü büyük kaynaklar bunlar. Sadece TMSF'ye konulan para 43 milyar dolar. Siz para koyacaksınız oraya; ama, ne olduğunu takip etmeyeceksiniz, Parlamento takip etmeyecek. Sizin gönderdiğiniz üç tane denetçi denetleyebilir. Ya o denetçiler de yanlış yaparsa? Burada 550 insan var, birisinin gözünden kaçarsa diğeri bakar; muhalefet var. Acaba denetim elemanları, siyasal otoritenin dışında, bağımsız mı? Böyle bir bağımsızlıkları var mı; hayır.

Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, eğer gerçekten bu ülkede kamu kaynaklarının Parlamento tarafından denetlenmesini istiyorsak, gerçekten de yolsuzluklara karşıysak, gerçekten de kamu kaynaklarının saydam bir şekilde sorgulanmasını istiyorsak, bu maddeye hayır dememiz gerekir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.

Şahsı adına, Amasya Milletvekili Sayın Hazma Albayrak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasıyla ilgili yapılan konuşmalarda, her ne hikmetse, konuşmacıların büyük bir çoğunluğu, genellikle, Anayasamızın 164 üncü ve 165 inci maddesini görmemezlikten geliyorlar. Yine, her ne hikmetse, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyi, 72 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi görmemezlikten geliyorlar.

Değerli arkadaşlar, Yüce Meclis adına denetimi, Sayıştay, Anayasanın 164 üncü maddesine göre yapıyor; yine, Yüce Meclis adına denetimi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Anayasanın 165 inci maddesi hükmüne göre yapıyor. Malumunuz, kuruluş sermayesinin yüzde 51'inden fazlası ya da  tamamı devlete ait olan kuruluşlara,  230 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında, kamu iktisadî teşebbüsü ya da iktisadî devlet teşekkülü deniliyor. Dolayısıyla, bunların denetimi, Meclis adına, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu aracılığıyla, KİT Komisyonu tarafından yapılıyor. Diğerlerinin denetimi ise, Anayasanın 164 üncü maddesi kapsamında, Sayıştayca yapılıyor.

Değerli arkadaşlar, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, Anayasanın 165'inci maddesi değişmediği müddetçe, TRT'nin, Sayıştay tarafından denetlenmesi mümkün değil. Geliniz, bunların, hakikaten, bu 5018 sayılı yasa kapsamında olmasını arzuluyorsak, önce, Anayasanın 165 inci maddesini değiştirelim; geliniz, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyi değiştirelim; geliniz, 72 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyi değiştirelim; ki, ondan sonra, bu ve benzeri iktisadi devlet teşekkürlerinin 5014 sayılı Kanun kapsamına alınmasını savunalım.

Değerli arkadaşlar, bazı kuruluşlar vardır ki, kendi özel yasalarında, denetimlerinin KİT tarafından yapılacağına dair amir hüküm vardır. Yine, bazı kuruluşlar vardır ki, eskiden beri var olan ve bu 5014 sayılı yasanın yerine ikame edildiği 1050 sayılı yasa kapsamına tabi olmadığına dair kendi özel yasalarında hüküm vardır. Dolayısıyla, 5014 kapsamına -şu anda üzerinde çalıştığımız- dahil olmadığı açıkça kendi kanunlarında ya da kanun hükmünde kararnamelerinde tadat edilen kuruluşların, bu görüşmelerde, biraz önce belirttiğim, altını çizmeye çalıştığım, Anayasanın var olan, meri olan 165 inci maddesi hükmüne mugayir olarak gündeme taşınmasını, ben anlamakta gerçekten zorlanıyorum.

Dolayısıyla, TRT ve benzeri kamu iktisadî devlet teşekküllerinin sermayesinin tamamı devlete ait olduğu için, Anayasanın meri olan 165 inci maddesi hükmü doğrultusunda, denetimlerinin de, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu aracılığıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına KİT Komisyonuna taşınarak yapılması gerekmektedir. Bu meri olan mevzuat, Anayasa başta olmak üzere, ilgili maddeler değiştirilmediği müddetçe, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye tabi kuruluşların, 1014 sıra sayılı görüşmekte olduğumuz şu kanun tasarısı kapsamına alınması hukuken mümkün değildir.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu da, elbette ki, Meclis adına denetim yapmaktadır. Hem kendi özel kanunlarında hem de 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamede, biraz önce belirttiğim gibi, 72 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, 4346 sayılı KİT Komisyonunun çalışma usul ve esaslarını belirleyen kanun var olduğu müddetçe, bu kurum ve kuruluşları; yani, iktisadî devlet kuruluşlarını 5018 kapsamına almak hukuken mümkün değildir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Albayrak.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 4 önerge vardır. Önergeleri, önce, geliş sırasına göre okutacağım ve aykırılık derecesine göre de işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun teklifinin 12 nci maddesinin ek II sayılı cetvelin B) Özel Bütçeli diğer daireler bölümüne, sayılan 27 kuruma ilave olarak sıra silsilesi ile,

28 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

29 - Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.22.11.2005

 

Süleyman Sarıbaş

Muhsin Koçyiğit

M. Sait Armağan

 

Malatya

Diyarbakır

Isparta

 

Hüseyin Özcan

E. Safder Gaydalı

Muzaffer Kurtulmuşoğlu

 

Mersin

Bitlis

Ankara

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

15 Kasım 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinde yer alan III sayılı cetvele "9) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı" ve "10) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

           Mehmet Eraslan

              Hatay

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 12 nci maddesinin "(I) SAYILI CETVEL GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ" başlıklı bölümünün 38 inci sırasında yer alan "Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı" ibaresinin "Türkiye İstatistik Kurumu" olarak değiştirilmesini, anılan maddenin "(II) SAYILI CETVEL" bölümünün "B) DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER" kısmına 15 inci sıra olarak "15) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini, izleyen sıra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Ali Osman Sali

Şerif Birinç

 

Bursa

Balıkesir

Bursa

 

 

Muharrem Karslı

 

 

 

İstanbul

 

 

BAŞKAN - Şimdi, son önergeyi okutuyorum; bu önerge en aykırı önerge olduğu için, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sarı sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinde yer alan (II) Sayılı Cetvelin (A) bölümündeki (2) numaralı bendin cetvelden çıkarılmasını ve diğer bentlerin teselsülünü; (B) Bölümüne "28) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı" ve "29) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü", (III) Sayılı Cetvele "9) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" ve "10) Türkiye Şeker Kurumu" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

M.Akif Hamzaçebi

Kemal Sağ

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Trabzon

Adana

İstanbul

 

Mehmet Ali Özpolat

Ali Oksal

Harun Akın

 

İstanbul

Mersin

Zonguldak

 

 

Engin Altay

 

 

 

Sinop

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon, bu okuduğumuz önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 12 nci maddesi 5018 sayılı Kanuna bağlı cetvellerde değişiklik yapmaktadır. Yapılan değişiklikle 5018 sayılı Kanuna bağlı I, II ve III sayılı cetvelden bazı kamu idareleri çıkartılmaktadır. Aralarında TRT, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, TMSF gibi kurumlarında bulunduğu çok sayıda kamu idaresi, 5018 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmaktadır. Ancak, cetvelden çıkarılan bu kurumların niçin çıkarıldığı tasarı gerekçesinde açıklanmadığı gibi, kamu harcaması ve kamu geliri bakımından önemli büyüklüğe sahip bu kurumların yasa daha uygulamaya geçmeden cetvellerden çıkarılması çok anlamlıdır. Bu idarelerin daha şimdiden bütçe süreçleri dışına çıkarılması parlamentonun bütçe hakkını önemli ölçüde zedeleyen bir girişimdir. Bu nedenle, kamu harcaması ve kamu geliri bakımından önemli büyüklüğe sahip bu kurumların Kanuna bağlı cetvellere yeniden eklenmesi amaçlanmıştır.

Ayrıca,  diğer bazı kuruluşların listeden çıkarılmasına paralel olarak ÖSYM'nin de çıkarılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 12 nci maddesinin "(I) SAYILI CETVEL GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ" başlıklı bölümünün 38 inci sırasında yer alan "Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı" ibaresinin "Türkiye İstatistik Kurumu" olarak değiştirilmesini, anılan maddenin "(II) SAYILI CETVEL" bölümünün "B) DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER" kısmına 15 inci sıra olarak "15) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini, izleyen sıra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçesi mi efendim?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçe efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

10.11.2005 tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ile Devlet İstatistik Enstitüsünün ismi Türkiye İstatistik Kurumu olarak  değiştirildiğinden, bu maddede gerekli isim değişikliği yapılmaktadır. 5431 sayılı Kanunla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kurulmuş olup, anılan Kanunun 33 üncü maddesiyle özel bütçeli idareler bölümüne eklenmiştir. Bu kanun tasarısıyla 5018 sayılı Kanuna ekli cetveller yeniden düzenlendiğinden, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün de (II) sayılı cetvelin (B) bölümüne eklenmesi sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun uygun görüşle takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonraki iki önerge aynıdır, aynı mahiyettedir; okutup, birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci maddesinde yer alan III sayılı cetvele "9) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı" ve "10) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" bentlerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

           Mehmet Eraslan

              Hatay

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun teklifinin 12 nci maddesinin ek ll sayılı cetvelin B) Özel Bütçeli diğer daireler bölümüne, sayılan 27 kuruma ilave olarak sıra silsilesi ile,

28 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

29 - Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.22.11.2005

         Süleyman Sarıbaş (Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN - Gördüğünüz gibi, her iki önerge de aynı talepte bulunmaktadır. Her iki önergeyi müşterek işleme alacağımdan, Komisyona ve Hükümete de her iki önergeyle ilgili görüşlerini soruyorum.

Katılıyor musunuz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Sayın Hükümet, katılıyor musunuz?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçelerini okutuyorum:

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşmak istiyorsunuz; buyurun.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; önergemizin ana mahiyeti, sıralanan cetvelin (B) bölümüne, yani "özel bütçeli diğer idareler" bölümüne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile TOKİ'nin, yani, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının da ilave edilmesi hususudur.

Biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu buradan ifade etti; dedi ki: Bu iki kurum, hakikaten çok yüksek meblağlarla işlem yapan… Biri, devletin 49 trilyon lirası tevdi edilmiş, emanet edilmiş, bunun yanında el koyma suretiyle veyahut da tahsil amaçlı yönettiği onlarca şirketin muhasebe kayıtları, harcamalarını idare eden bir kurum; diğeri ise, yıllık 2 katrilyon liraya yakın ihaleler yapan, icraat yapan bir kurum. Her iki kurum da, hakikaten, bugün üzerinde hassasiyetle durulması gereken, gerek ihaleleri gerek işlemleri gerek tasarrufları bu Mecliste, bu kürsüde denetlenmesi gereken iki tane kurum.

3 Kasım seçimlerinde millet, milletimiz, büyük çoğunlukla AK Partiyi iktidara getirirken, asıl amacı, AK Partinin neler yapacağı değil, geçmiş iktidarların yolsuzluklarından bıktığı için, artık bu yolsuzluklar son bulsun diye AK Partiye oy verdi.

Burada, devletin yüzlerce kurumu sayılmış. Geçmişte, şöyle bir hatırlarsak arkadaşlar, en büyük yolsuzluk, Emlak Bankasının konutlarının yapımlarında oldu. "Koskatos dosyaları" dediğimiz dosyalar, Emlak Bankası ihalelerinde ortaya çıktı ve geçmişte yine en büyük yolsuzluklar, bankalar hortumlanarak yapıldı. Yani, devletin diğer kurumları çok da hortumlara bulaşmış değillerdi. Sadece ve sadece, bankalar kanalıyla, Emlak Bankasının konut ihaleleri, Emlak Konut kanalıyla trilyonlarca, katrilyonlarca lira geçmişte hortumlandı.

Şimdi, devletin birsürü kurumunu saymışız, üniversiteleri saymışız, bağımsız kurumları saymışız; ama, asıl, geçmişte hortumculuk yapılan, asıl devletin soyulduğu, asıl vatandaşın hesap sormamızı istediği iki tane temel kurum -ki, bugün de bu kurumlardaki faaliyetler, icraatlar üzerinde hakikaten şaibeler vardır, incelenmesi gerekir- Meclisin incelemesinden, yani sizlerin incelemesinden muaf tutuluyor.

Değerli arkadaşlar, bir yerde istisna varsa, oradan şüphelenmek lazım. Şimdi, Sayın Hamza Albayrak dedi ki: "Anayasamızın 65 inci maddesi gereğince bu kurumlar KİT Komisyonunda denetleniyor." Arkadaşlar, KİT Komisyonunda denetlenen, Sayıştayın verdiği raporlar. Biz, bunların bütçeleri de burada hazırlansın istiyoruz.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayıştay değil efendim, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Başbakanlık Denetleme Kurulu, burada sayılan diğer kurumları denetlemiyor mu? Sayın Bakan da biraz önce dedi ki: "Efendim, zaten üçlü bir denetim var; Başbakanlık elemanları denetliyor, Sayıştay denetliyor…" Burada sayılan diğer kurumları da Başbakanlık denetliyor, Yüksek Denetleme Kurulu denetliyor, bunların kendi iç müfettişleri denetliyor; devletin bütün kurumları müfettişlere açık ve denetleniyor.

Geçmişte, hakikaten, bu iki kurumdur bu ülkeye trilyonlarca lira, katrilyonlarca lira yolsuzluğa vesile olan hakikî kurum TOKİ'dir, hakikî kurum, bankacılıkla, yani, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna alınan bankalardaki hortumlamadır. O halde, bu iki kurumu, bu Yüce Meclisin -bizler gelir geçeriz, bizden sonraki meclislerin- denetiminden veyahut da o meclislerin, gelecek meclislerin, gelecek kuşakların bütçelerini inceleme, bütçelerini tadil etme, bütçelerine yön verme, harcamalarına ışık tutma yönünden, buradan istisna tutulmasındaki amaç eğer Sayın Hamza Albayrak'ın dediği gibiyse, onu da düzeltmek şartıyla buraya ilave etmemizde ne mahzur var? Yani, daha akıllanmadık mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Yani, geçmişin iktidarları niye gitti arkadaşlar, bu millet onlara niye ders verdi? Bunları yapmadıkları için verdi, bunları denetlemedikleri için verdi. O zaman müfettişler yok muydu? Bankalar Yüksek Denetleme Kurulu vardı İmar Bankası soyulurken, onların müfettişleri vardı. Başbakanlığın da müfettişleri vardı, onlar da denetlediler; ama, hırsızlıklar devam etti, bu bankalar batırıldı, hortumlandı. Müfettişler olmadığı için, denetçiler olmadığı için olmadı; siyaset kurumu, yani, Meclis, bunları bire bir denetleyemediği için oldu. Bu millete hesap verecek bizleriz. Bu millet, ne denetçilerden hesap sorar ne müfettişlerden hesap sorar; bu millet, döner dolanır, siyasetçiden hesap sorar.

O halde, hesabı veren ben olduğuma göre, sorumlu olan sizler olduğunuza göre, milletvekilleri olduğuna göre, "ey Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, gel bakalım arkadaş, sen 49 katrilyon lira, milyar dolar, Hazineden para almışsın, 2 milyar dolar tahsil etmişsin; nerede, niye tahsil etmiyorsun; sana ben bir yön göstereyim, ışık vereyim, gerekirse mevzuatını düzenleyeyim; bir an evvel bu hırsızların, sahtekârların elinden bu milletin alınterinden kesilmiş alacakları tahsil et. Ey TOKİ, Emlak Bankasının kayıtlarını da üzerine aldın... Emlak Bankası yolsuzluklarında bu ülkeyi hortumlayanlar… Hâlâ ne yaptın" deme hakkım yok mu arkadaşlar, dememeli miyim?! Demeyeceksek, geçmiş iktidarlardan farkımız ne olacak?! Onlar demedikleri için gitmediler mi?!

Yani, çok şey mi istiyorum; diyorum ki, bu iki kurum da, bu milletin denetiminde, bu milletin Meclisinin denetimine açık olsun, onların da bütçesini, onların da yolunu, tahsil yollarını, çalışma yollarını, bu milletin adına bu milletin Meclisi denetlesin. "Hayır, denetlemeyelim, kenarda dursun, Anayasa müsait değil." Asla kabul etmiyorum Sayın Albayrak, Anayasa müsait değilse müsait hale getirelim.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Onu önerdim zaten.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Müsait hale getirelim mutlaka; ama, bu Meclis, bu iki kurumu denetlesin. Bunları yapalım.

Haa, diyecekseniz ki, bunu yapacağız, Anayasanın 165 inci maddesi müsaade etmiyor, onu değiştirip bunları buraya koyalım diyorsanız, ne zaman koyacağız? Bakın, üç yıl doldu ve bu kurumlarda hâlâ yolsuzluk izleri devam ediyor.

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, toparlar mısınız.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bugün TOKİ'nin yaptığı bütün ihalelerde şaibe var. Hele hele, serbest piyasa ekonomisinde, TOKİ, konut yapanlara destek olması gerekirken, kendi, konut yapımına soyundu, müteahhitliğe soyundu TOKİ. Niye soyundu? Kat karşılığı müteahhitlik yapıyor. Çünkü, rant var orada, hesap vermemek var. Rant olan yerde, hırsızlık vardır arkadaşlar. Eğer bunu, bu Meclis olarak, siyasiler olarak denetleyemezsek, eğer bunun hesabını soramazsak, bu millet hesabı bize sorar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sarıbaş.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, bu konuda bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, İçtüzüğümüze göre şu anda bir açıklama yapma imkânınız yok; çünkü, bu, önerge. Başka bir vesileyle bu konuları açıklayabilirsiniz.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yerimden kısa bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN - Ancak, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre…

Buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Sayın Sarıbaş öyle bir ifade kullandı ki... "TOKİ ve TMSF yolsuzluk batağı içerisindedir, baştan aşağı yolsuzluk kokuyor, siz buradaki yolsuzlukları örtbas ediyorsunuz" diyor. İnsaf ya, insaf!..

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - İstisna olan yerde vardır diyorum Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda TOKİ, Türkiye'de inşaat sektörünün önünü açmıştır. Şu anda Türkiye'de gelişen en canlı sektör, inşaat sektörüdür. Varsa bir iddianız, varsa TOKİ'yle ilgili elinizde bir belgeniz, deliliniz, şurada yolsuzluk var diye, getirin buraya.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Denetleyemiyoruz ki Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - ...getirin buraya, getirin konuşalım.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Koy, denetleyelim…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Getirin, araştırma komisyonu kuralım, araştıralım; ama…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Bakan, denetleyemiyorum ki… Denetleyelim, görelim, yoksa yok diyelim.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bir dakika… Ben, siz konuşurken konuşmadım; oturun, lütfen…

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, lütfen…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - TMSF, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, geçmişte, sizin partinizin ortağı bulunduğu dönemlerde hortumlandı o paralar. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - O parti gitti Sayın Bakan, hesabını verdi gitti.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sizin grup başkanvekilliğini yaptığınız partinin döneminde hortumlandı; ama, şimdi, artık, hiçbir kişi, banka yoluyla bu milletin parasını hortumlayamaz, AK Parti İktidarı bunun tedbirlerini almıştır. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Getirin de görelim Sayın Bakan, biz de görelim.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - O nedenle, konuşurken, sözünüzün nereye varacağını iyi hesap ederek konuşun. Varsa elinizde deliliniz, TMSF'de şu yolsuzluk var, TOKİ'de şu yolsuzluk var diye, buraya getirin, üstüne gitmeyen namerttir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Denetleyemiyoruz ki…

REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar) - Ortaya çıkacak, eninde sonunda ortaya çıkacak… Hesabını bir bir vereceksiniz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, şimdi, Mehmet Eraslan'ın -kendisi şu anda yok- önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Belirtilen kurumların bütçelerinin Parlamento denetimine tabi tutulması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

BAŞKAN - Şimdi, aynı mahiyette olan, gerekçesini dinlediğimiz ve okuttuğumuz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı -iki önergeyi beraberce işleme aldım- iki önergeyi müştereken oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 12 nci maddeyi, kabul edilen önergeyle beraber, bu doğrultuda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12 nci madde kabul edilmiştir.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

                                                                                                    Kapanma Saati: 17.00

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.22

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

1014 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13. - a) 13.12.1983 tarihli ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin;

1) 10 uncu maddesinin son fıkrası,

2) 37 nci maddesinin son fıkrası,

3) Ek 4 üncü maddesinde yer alan ", mevzuata uygun bulunmayan giderler hakkında görüşleri ile birlikte Maliye Başkanına bilgi vermek" ibaresi,

4) Ek 1 inci, ek 2 nci, ek 3 üncü, ek 5 inci, ek 6 ncı ve ek 7 nci maddeleri,

yürürlükten kaldırılmıştır.

b) 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine "Gelir Uzman Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler Uzman Yardımcıları," ibaresi, "Gelir Uzmanlığına," ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler Uzmanlığına," ibaresi eklenmiştir.

c) 657 sayılı Kanunun 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının;

1) "A) Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün;

- (f) bendine "Denetçi Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere, "Başbakanlık, Bakanlık ve Müsteşarlık İç Denetçileri," ibaresi,

- (g) bendine "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı" ibaresinden önce gelmek üzere, "Başkanlık, Müstakil Genel Müdürlük, Büyükşehir Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi bulunan illerin İl Özel İdaresi ile Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri İç Denetçileri," ibaresi,

- (h) bendine "Sosyal Yardım Uzmanları ve bunların yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "(f) ve (g) bendinde sayılmayan İç Denetçiler" ibaresi;

- (i) bendine "Gelir Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler Uzmanları," ibaresi,

2) "E) Mülki İdare Amirliği Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (c) bendine, "Genel Müdürler," ibaresinden sonra gelmek üzere "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanı," ibaresi,

Eklenmiştir.

d) 657 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün;

1) (d) bendine "Genel Müdürler" ibaresinden sonra gelmek üzere "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanları," ibaresi,

2) (g) bendinin sonuna "ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre atanan İç Denetçiler," ibaresi,

3) (h) bendine "Gelir Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Malî Hizmetler Uzmanları," ibaresi,

Eklenmiştir.

e) 657 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin;

1) 7 nci sırasında yer alan "(Bütçe Dairesi Başkanı hariç)" ibaresi, "(Bütçe Dairesi Başkanı dahil)" şeklinde değiştirilmiştir.

 2) 7 nci sırasına "Üniversite Genel Sekreterleri" ibaresinden sonra gelmek üzere ", Genel Sekreter Yardımcıları ve Daire Başkanları" ibaresi eklenmiştir.

3) 8 inci sırasına (c ) bendi olarak,

"c) Birinci dereceli kadroya atanmış İç Denetçiler 2000"

ibaresi eklenmiştir.

f) 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) bendine "Silahlı Kuvvetler Denetleme ve Tetkik Kurulları Başkan ve Üyeleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre atanan İç Denetçiler," ibaresi eklenmiştir.

g) 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ", genel ve katma bütçeli kuruluşlarda maliye memurunun, diğerlerinde ise" ibaresi "ve" şeklinde değiştirilmiştir.

h) 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli (2) sayılı cetvele "Bakanlıklardaki Kurul Başkanları ve Üyeleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanları," ibaresi eklenmiştir.

i) 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin sonuna "Süreklilik arz eden hizmet alımları ile maliyeti yüksek ve ileri teknoloji ürünü olan tıbbî cihazların hizmet alımı yoluyla temini veya kiralanması için döner sermaye kaynaklarından gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilir." fıkrası eklenmiştir.

k) 24.2.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan, "Araştırma-Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı" ibareleri "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı", "Araştırma-Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyesi" ibareleri "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı Daire Başkanlığı" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Mehmet Mesut Özakcan.

Sayın Özakcan'ın şahsı adına da söz isteği var, grup ve şahıs adına sürenizi birleştiriyorum.

Buyurun Sayın Özakcan.

CHP GRUBU ADINA MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1014 sıra sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla, bir değerli milletvekilimiz "öğretmenler, Avrupa Birliği ülkelerindeki hakları istemiyorlar" diyerek, daha mütevazı talepleri olduğunu ifade etmek istediler.

Değerli arkadaşlar, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, örneğin Almanya'da bir öğretmen, Türkiye'de görev yapan 9 öğretmenin aldığı ücretin toplamı kadar ücret alıyor. Bu rakamlara ulaşmak zaten mümkün gözükmüyor. Hiç değilse, yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret alabilsin öğretmenlerimiz. Ben de, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü, içimiz buruk da olsa, yürekten kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz hükümet tasarısıyla, henüz uygulanma fırsatı bulunamamış olan 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 9 maddesi tamamen, 27 maddesi kısmen değiştirilmekte, 11 maddesine ek hükümler konulmakta, 12 maddesi hükmü veya bazı fıkra hükümleri yürürlükten kaldırılmakta ve ekli cetvellerde de değişiklik yapılması öngörülmektedir.

Hükümet, çok hızlı ve yoğun bir görüşme takvimi uygulayarak yasalaştırdığı 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun kabul tarihinden yaklaşık iki yıl sonra, bu kanunun çok çeşitli hükümlerinde değişiklik yapan bu tasarıyı Yüce Meclisin huzuruna tekrar getirmiş bulunuyor. Bu durum, Cumhuriyet Halk Partisinin, bizim, yaklaşık iki yıl önce, gerek altkomisyon gerek komisyon gerekse Genel Kurul çalışmalarında yaptığımız tespitlerde ve uyarılarda ne ölçüde haklı olduğumuzu ortaya koymaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıyla, Kamu Yönetimi Temel Kanununa yönelik toplumsal duyarlılığın farkında olan AKP Hükümeti, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda yapılacak değişiklikleri fırsat bilerek, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla, bazı düzenlemeleri bu tasarıyla kamuoyunun dikkatinden kaçırarak yasalaştırma gayreti içinde bulunmaktadır.

Tasarının 11 inci maddesiyle, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kuruluşların bir kısmı kanuna ekli listelerden çıkarılırken, bazı yeni kurumlar kapsama alınmaktadır. Buradaki temel sorun, ll sayılı cetvelde yer alan bazı kurumların özel bütçe kapsamından çıkarılması ile yine, lll sayılı cetvelde yer alan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun bütçe kapsamı dışına çıkarılmasıdır. Yani, bu maddeyle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu harcamaları ve gelirleri bütçe kapsamı dışına çıkarılmaktadır. Bu uygulamanın nedenini anlamak mümkün değildir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, getirilen bu düzenlemeyle, Parlamentonun ve kamuoyunun denetimi dışına çıkmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz ay içerisinde, Kanal Türk TV'de bir programda, canlı yayında, Sayın Başbakan "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankaların zararı 156 milyar dolar" diye açıklamada bulundu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı, batık bankaların zararının 47 milyar dolar olduğunu belirterek "bunun yüzde 10'unu tahsil edebiliriz" diyor. Bu kadar büyük rakamların döndüğü, Sayın Başbakan ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanının yaptığı açıklamalar arasında bile 100 milyar doların üzerinde fark görülen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, elbette başka denetim mekanizmaları vardır; ama, az önce Sayın Kılçdaroğlu'nun da açıkladığı gibi, bu tasarıyla, Parlamentonun ve kamuoyunun denetiminden kaçırılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 13 üncü maddesiyle, esas olarak, yeni malî yönetim sisteminin uygulanmasını sağlamak üzere idarî kapasiteyi güçlendirmek, teşkilât ve personel açısından yapılan dönüşüme uyum sağlamak amacıyla 657 sayılı Kanunda ve ekli cetvellerde değişiklik yapılmakta ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan bazı ibare ve hükümler yürürlükten kaldırılmaktadır.

Yine, bu kapsamda, 6245 sayılı Harcırah Kanununun, denetim elemanlarının gündeliklerini düzenleyen 33 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, iç denetçilerin gündelikleri düzenlenmekte, malî yönetim ve kontrol işlevlerinin ve bütçe dairesi başkanlıkları personelinin idarelere devredilmesi nedeniyle, ihale komisyonu üyelerinin ilgili idare personelinden oluşturulması sağlanmakta, strateji geliştirme başkanlarının müşterek kararla atanması öngörülmektedir.

5018 sayılı Kanunla uygulamasına geçilecek olan yeni iç denetim sistemi ve iç denetçilerin, yürürlükteki diğer mevzuat hükümleriyle ilişkisi, bazı noktalarda bu maddeyle sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda, tasarının (c) fıkrasıyla, iç denetçilerin, atandıklarında, özel hizmet tazminatı alabilmeleri için, 657 sayılı Kanunun ilgili maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Yapılan değişiklik gerekli görülmekle birlikte, tasarının uygulama biçiminin doğru olmadığı ortadadır. Şöyle ki; tasarı, Başbakanlık, bakanlık ve müsteşarlık iç denetçileri ile başkanlık, müstakil genel müdürlük, büyükşehir belediyesi, büyükşehir belediyesi bulunan illerin il özel idareleriyle, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri iç denetçilerini malî statü bakımından ayırmaktadır. Birinci grupta yer alan iç denetçilere diğerlerine göre daha yüksek bir ödemede bulunulmaktadır. Bu, ilk anda makul gibi görünse de, aslında, hizmete duyulan ihtiyaç açısından doğru bir karar değildir. Böyle bir ayırım, iç denetçi adaylarının ilk gruptaki kurumları öncelikle tercih etmelerine yol açacaktır. Bu ise, esas kapasite genişlemesine ihtiyaç duyan ikinci gruptaki kurumlara olan talebin azalmasını ve daha düşük vasıflı adayların buralara gitmesine neden olacaktır. En azından, geçiş aşamasında bu farklılığın kaldırılması veya aradaki malî farkın azaltılmasına ihtiyaç vardır.

Diğer bir nokta da, tasarının (g) fıkrasıyla kamu ihalelerinde komisyonlarda Maliye memuru olması zorunluluğu ortadan kaldırılmakta. İlk bakışta olumlu gibi görünen bu hükümde, özellikle Maliye memurluğu uygulaması devam eden dönersermayeli işletmeler gibi kurumlarda çeşitli sorunlar yaratacaktır. Bütçe ve saymanlık olarak malî işlemlerini sonuçlandıran Maliye memurlarının bu komisyonlardan çıkarılması uygun değildir. En azından, bu unvanlar tüm diğer kurumlarda kalkana kadar eski hükmün uygulanmasında fayda görülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk olarak 11.4.1990 tarihli 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle uygulaması başlayan ve 20.3.1997 tarihli 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesiyle değiştirilip, halen yürürlükte olan makam tazminatı cetvelinde üniversite daire başkanları yer almadığı için kendilerine ödeme yapılmamaktadır. Onbeş yıldır özlük haklarından büyük kayıplara uğrayan ve emekliliklerine de yansıyan bu tazminatın verilmemesi, üniversite daire başkanlarını büyük bir mağduriyet içine itmiştir. Bu kanunla üniversitelere strateji geliştirme daire başkanı ya da malî hizmetler daire başkanı ihdas edilmekte, ancak, mevcut diğer daire başkanlarıyla birlikte yeni ihdas edilene de makam tazminatı verilmemekte idi. Oysaki, aynı unvanlar için, Türkiye'nin bütün kurumlarında makam tazminatı ödemesi yapılmaktadır. Maliye Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ve Başbakanlık bürokratlarının bildiği; ama, onbeş yıldır düzeltmediği, Anayasamızın eşit işe eşit ücret hükümlerine de, insan haklarına da aykırı olan bu durumu, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu tasarının görüştüğümüz 13 üncü maddesinde verdiğimiz önergeye hükümetin katılmış olmasının ve bu yanlışı birlikte düzeltmiş olmamızın sevincini yaşadık; ancak, bugün, hükümetin, bu düzenlemeyi geri çekeceğini öğrenmiş bulunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, vermiş olduğumuz önergeye Plan ve Bütçe Komisyonunda hükümetin katılmış olmasından dolayı teşekkür etmeyi düşünürken, bugün Genel Kurulumuzda bu durumla karşılaştık.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Maliye Bakanının, AKP Hükümetinin, nasıl, ipiyle kuyuya inilmeyeceğini, samimiyet ve güvenden ne ölçüde yoksun olduğunu aziz milletimizin takdirlerine sunuyorum.

Yüce Meclise saygılarımı sunarak, teşekkür ediyorum.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özakcan.

Anavatan Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Sayın Safder Gaydalı; buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Aslında bu maddede söz almayacaktım; ama, Sayın Bakanımızın, Sayın Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin Beyefendinin -ki, geçmiş dönemlerde de kendisiyle birlikte burada milletvekilliği yaptık; son derece değer verdiğim çok iyi bir devlet adamıdır- birden yerinden celallenerek bu kürsüye doğru koşup, daha sonra, İçtüzük gereği yerinden müdahalesi üzerine söz almış bulunuyorum. Dediğim gibi, Sayın Bakanıma saygımız son derece sonsuz, iyi bir devlet adamıdır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 59 tane hükümet geldi geçti. Bu hükümetlerden hiçbiri, halkın zararına veya şu veya bu şekilde hırsızlık yapmak amacıyla kurulmamıştır. 57 nci cumhuriyet hükümeti dahil, bütün hükümetleri de bu konuda tenzih ederim; hepsi, vatandaşa, millete hayırlı hizmetler sunmak üzere kurulmuşlardır.

Şimdi, biz de burada muhalefet görevimizi yaparken ne söylüyoruz, arkadaşlarımız neler söylediler, bunlara bir bakalım. Diyoruz ki: TOKİ, TMSF gibi önemli, çok miktarda, büyük paralara hükmeden kurumları, gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi içine alalım.

Sayın Kılıçdaroğlu burada dile getirdi, Sayın Bakanımız ve AK Partinin çok değerli bir milletvekili de aksi bir tezi savundular "zaten KİT Komisyonu denetiminde" dediler. Bakın, ben, KİT Komisyonu Başkanlığı yaptım; 1996 yılında KİT Komisyonu Başkanıydım. O zaman görüştüğümüz kurumlar… 1989 ve 1990 yıllarının denetimlerini yapıyorduk. Bazı kurumların denetimini yaparken, o kurumlara o tarihlerde hükmetmiş genel müdürleri ölmüştü; birkaçını aradık, bulamadık. Biz, yıl bazına getirmek için çok uğraştık; ama, ben, şahsen muvaffak olamadım. İnşallah, şimdi de, KİT Komisyonu Başkanımız, 2005 yılındayız, 2004 yılını denetleyebiliyordur. Eğer, hakikaten 2005 yılında 2004 yılını denetleyebiliyorsak, o zaman, KİT Komisyonu, işlevsel fonksiyonunu yerine getirebiliyordur; ama, bu da mümkün değil; çünkü, kurumlar, bir yılda ancak raporlarını hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine sunabiliyorlar. Daha sonra kurulan KİT Komisyonu, altkomisyonları ve üstkomisyonlarında da zaman geçince, işte, dediğimiz birtakım aksaklıklar oluyor. Ama, dediğim gibi, inşallah, KİT Komisyonu Başkanımız ve üyeleri, bu aradaki zamanı kapatmışlardır.

Şimdi, TOKİ'ye gelince; TOKİ, doğrudur, Anavatan Partisi zamanında, rahmetli Turgut Özal zamanında kurulmuştur. Hatta, o kurumun başkanı, o zamanki Kamu İdaresi ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yapmış çok değerli bir zat da, şu anda İktidar Partisinin, AK Partinin çok değerli bir milletvekilidir.

Şimdi, TOKİ'nin esas kuruluş gayesi ve amacı, ucuz arsa temin ederek kooperatiflere sağlamak, kooperatifleri de ucuz krediyle kredilendirerek halka ucuz konutlar temin etmek idi. Bakın, şimdi, bu gayesi bir tarafa itildi, bizatihi devlet eliyle konut işletmeciliğine girildi.

Şimdi, çok değerli Sayın Bakanıma da buradan sormak istiyorum: Üyesi olmak istediğimiz Avrupa Topluluğunun 25 üyesinden, 25 ülkesinden hangisinde devlet eliyle konut yapılmaktadır?!. Bakın, hiçbirinde yoktur. Ancak, demirperde ülkelerinde bu vardı, o da, hepsi, tarihe kavuştu.

Şimdi, birçok ilde toplukonutlar yaptık, ne oldu; birçoğunu da satamıyoruz. Bakın, birçok ilde yaptığınız bu toplukonutları devlet lojmanı olarak devlete tahsis ediyorsunuz.

Hani, en başta, bu 22 nci  Dönem Parlamentosu kurulurken 550 tane lojman gözünüze battı ya veya "biz öncülük yapalım, bu 550 lojmanı boşaltırsak, devletteki bu 240 000 lojman da boşalır, boşaltılır ve devlet de bu yükten kurtulur" diye bir şey ortaya attınız ya; sonra ne oldu; şimdi, o 550 milletvekili lojmanlarının yerinde fareler cirit atıyor, Meclis Başkanı da "gidin Maliye Bakanından hesap sorun" diyor.

Bakın, bunlar yanlış politikalar. İktidar olmak başka, muktedir olmak başkadır.

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Ne alakası var?!.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Ne alakası var; onu da söyleyeyim: Şimdi, o 550 lojmanı boşaltarak diğerlerine de lojmanları boşaltın diyemezsiniz. Eğer, bu, politikaysa, çıkarırsınız burada bir yasa, devlet, bundan sonra lojman işinden, lojman saltanatından vazgeçecek dersiniz, herkes de buna uyar. Haa, ben bunu yapıyorum, herkes de bunu takip etsin diyemezsiniz; devlet işi ciddî iştir.

Değerli arkadaşlarım, hükümet üçüncü yılına girdi; ama, üçüncü yılında halen geçmişten şikâyetler var; ki, nitekim, çok değer verdiğim Sayın Bakanım da, şimdi, yine, şikâyette bulunuyor.

Şimdi, iktidarların, ilk yılında, geçmiş hükümetlerden şikâyet etmesi son derece doğaldır; ikinci yıl, bürokratlardan şikâyet etmesi doğaldır; malum, üçüncü yılda artık seçim yılı yaklaşmıştır, insana üç zarf hazırlatırlar, kendinden sonrakilere de bırak derler.

Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gaydalı.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahsı adına söz isteği var.

Amasya Milletvekili Sayın Hamza Albayrak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 5018 sayılı Kanun ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, konuşmamı -5018 sayılı- kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (a) fıkrasıyla ilintili hale getirmek istiyorum. Bu maddenin (a) bendi ile bu kanun tasarısıyla ihdas edilen iç denetçi kadrolarına atanacakların atandıkları kurum personeline yapılan ilave ödemelerden yararlanmalarını sağlamak suretiyle, kamudaki tüm iç denetçilerin malî hakları eşitlenmekte ve söz konusu personele yapılacak eködemeye ilişkin esaslar düzenlenmektedir denilmektedir kanunun gerekçesinde.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en iyi kim bilir; derdi çeken bilir. Ben, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 1995 ile 1999 yılları arasında Teftiş Kurulu Başkanı olarak çalıştım. 17 olan müfettiş sayısını -o zaman, hatırlayınız İstanbul Belediyesinin halini, usulsüzlük ve yolsuzluklar diz boyu idi, her yer İSKİ'deki, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluklarla çalkalanıyor idi- görev yaptığım süre içerisinde 87'ye çıkardım. Şu anda, İstanbul ve benzeri büyükşehirlerde çalışan müfettişlerin dolu olan kadrosu, değerli arkadaşlar, 248'dir. Daha doğrusu, bu 248 tane müfettişin, büyükşehir ve büyükşehre bağlı olan ilçe belediyelerine ait dolu olan müfettiş sayısının 116 tanesi de büyükşehirlerde müfettiş olarak görev yapmaktadır.

Yeni ihdas edilen iç denetçilerin mevcut iç denetçilerle özlük haklarını eşitlemek elbette ki takdire şayan bir hadisedir; ama, bir de, yıllardır İstanbul Büyükşehir Belediyesinde müfettişlik yaptığı halde, kendisine bağlı olan, İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı olan İSKİ ve İETT gibi genel müdürlük müfettişlerinden daha az maaş alan arkadaşlar vardır.

Bugün, bakanlık ve bağımsız genel müdürlük müfettişlerinden birinci derece başmüfettiş olarak çalışan arkadaşlar 2 000 ekgösterge alırken, İstanbul Büyükşehir ve diğer büyükşehirlerdeki birinci derece başmüfettişler, maalesef, hiç makam tazminatı alamamaktadırlar. Yine, bağımsız genel müdürlükte görev yapan müfettiş arkadaşlar yüzde 195 özel hizmet göstergesi alırken, İstanbul ve benzeri büyükşehir belediyelerinde çalışan müfettişler, maalesef, yüzde 130 gösterge almaktadırlar.

Özetlemek gerekirse; hani adaleti gidereceksek, geliniz, bir taraftan 2 200 000 000 TL maaş alan birinci derece müfettiş var, İstanbul gibi, devletlerin içerisinde olduğu devlet büyüklüğünde, 15 000 000 nüfusu barındıran…

Bir de, belediyeciliğin şu özelliği var değerli arkadaşlar: Belediyecilik, hiçbir kurum ve kuruluşa benzemiyor. Belediyecilikle ilinti, kişinin doğumuyla başlıyor, ölünceye kadar devam ediyor. Hiçbir kanun yoktur ki, belediyecilikle ilgili içerisinde bir madde olmasın, bir ünite olmasın, bir kısım olmasın. Görevleri çok yoğun. Yolsuzlukların doruk noktada olduğu, ulaştığı geçmişte, İstanbul'da, rant çok yüksek, biliyorsunuz. İmar uygulamaları, vesair uygulamalar, hakikaten, müfettişlere çok ciddî anlamda destek vermemizin altını çiziyor.

Değerli arkadaşlar, yeni ihdas edilen iç denetçilerin özlük haklarını eşitlerken, gönül isterdi ki, yıllardır müfettişlik yapan birinci derece başmüfettişlerin -bunların sayısı 116 tane şu anda, dolu olanlar 116 tane; bütün Türkiye genelindeki büyükşehir sınırları içerisindeki müfettişler adediyse, ilçe belediyeleri de dahil 248 tane- bunların da özel hizmet tazminatı ile makam tazminatından kaynaklanan maaş düşüklüğünü telafi etmiş olsaydık.

Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bağımsız genel müdürlük müfettişleri hatta İstanbul Büyükşehire bağlı olan İETT ve İSKİ Genel Müdürlük müfettişleri 2 200 YTL alırken, burada çalışan belediye müfettişleri 1 050 YTL almaktadır yaklaşık olarak. İşte, bu ücret dengesizliğinin de, tam yeri olan 5018 sayılı Yasada yapılacak değişiklikle giderilmesi gerekirdi; maalesef, bu atlanılmış. Dolayısıyla, bu gerekçeyle örtüşmeyi sağlamak için bu girişimi ikmal etmek gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bir de, sevgili konuşmacı arkadaşlarıma, altını çizerek, şunu belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın konuşmanızı efendim.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Tamamlayacağım Başkanım. Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, hiçbir yanlış uygulama ya da eksik karar doğal afet değildir; istenilir ve arzu edilirse, ilgili ve bilgili kişilerce her an düzeltilebilir. Geliniz, eksiklikleri, varsa, bu Yüce Meclis aracılığıyla düzeltelim.

Artı, hiç ama hiçbirimiz, ne olur, yanlışa, şirin gözükmek için, doğrudan asla taviz vermeyelim. Bu Yüce Meclis, işgal ettiği şu koltukların hakkını ciddiyetle vermeye devam edecektir, vermelidir. Kim yolsuzluk, usulsüzlük yapıyorsa, kim buna taraf olmuşsa, hiç ama hiç istisna tanımadan, bu Yüce Meclis, üzerine düşen görevi yapmalıdır.

Değerli arkadaşlar "mazlum ve mağdurun ahı tahtından indirir şahı" demiş atalarımız. Bu koltuklarda bizden önce çokları vardır, şu anda hiçbiri yok. Bu koltukların elbirliğiyle, gönülbirliğiyle hakkını verelim; ama, lütfen, mevcut anayasal hükümleri, mevcut kanunları değiştirmeden de, burada, gelip, şunu da şuraya dahil edelim, bunu da buraya dahil edelim diye konuşmayalım. Bu, zaman israfından başka bir şey değil.

Gerçekten, KİT Komisyonuna kaynak tedarik eden, alt çalışmaları yapan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, kurulduğu günden günümüze kadar, çok ciddî anlamda çalışmalar yapmıştır. O arkadaşlarımız görevini yapmıştır. Görevini yapmayanlar vardır; KİT Komisyonudur. 1995 yılından 2005 yılına kadarki süreçte, siz, görevinizi yapmaz, Yüksek Denetlemenin size sunmuş olduğu komisyon raporlarını gündeme getirmezseniz, zamanaşımına uğramasından da, çalandan da, çaldırandan da sorumlu olursunuz.

Değerli arkadaşlar, Meclis, Anayasanın 165 inci maddesine göre… Özellikle altını çiziyorum; Anayasaya mugayir kanun çıkarmak mümkün mü?! Geliniz, istiyorsanız, TOKİ'nin vesairenin bu 5018 sayılı Kanun kapsamına girmesini, o zaman, Anayasanın 165 inci maddesini değiştirelim. Buna kimsenin itirazı yok; ama, ortada Anayasanın ilgili maddesi varken, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname varken, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun çalışmasıyla ilgili 72 sayılı Kanun Hükmünde Kararname varken, KİT Komisyonunun çalışmasıyla ilgili kanun varken, biz, bu 5018'e bir ilave yapamayız! Ben bunu diyorum; bu da gayet Türkçe.

Saygı sunuyorum; teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

                       

Kapanma Saati: 17.54

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.06

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1014 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Devam)

BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 13 üncü maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.

Madde üzerinde verilmiş 3 adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutacağım ve aykırılıklarına göre de işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "Başbakanlık, Bakanlık ve Müsteşarlık İç Denetçileri" ibaresinin "Başbakanlık, Bakanlık, Müsteşarlık, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Gelir İdaresi Başkanlığı İç Denetçileri" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Agâh Kafkas

Asım Aykan

 

Bursa

Çorum

Trabzon

 

Recep Garip

Fikret Badazlı

 

 

Adana

Antalya

 

 

BAŞKAN- İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinde yer alan "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibaresinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini ve (e) fıkrasının (2) numaralı bendinin tasarı metninden çıkarılmasını ve izleyen bent numarasının (2) olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Agâh Kafkas

Asım Aykan

 

Bursa

Çorum

Trabzon

 

Recep Garip

Recep Koral

Ömer Özyılmaz

 

Adana

İstanbul

Erzurum

 

BAŞKAN- Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının 1 numaralı bendinin ikinci paragrafında yer alan "Büyükşehir Belediyesi" ibaresinin "Büyükşehir ve Bağlı İlçe Belediyeleri" olarak, (e) fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (h) fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Mehmet Boztaş

Kemal Sağ

 

İstanbul

Aydın

Adana

 

Hüseyin Ekmekcioğlu

Mehmet Parlakyiğit

Mustafa Gazalcı

 

Antalya

Kahramanmaraş

Denizli

 

M. Mesut Özakcan

Ali Oksal

 

 

Aydın

Mersin

 

 

e) 657 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin;

1) 5 inci sırasına (g) bendi olarak,

g) En az dört yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve kazanılmış hak aylıkları birinci derecede olmak şartıyla; İl Defterdarları   3 000

ibaresi eklenmiştir.

2) 7 nci sırasında yer alan "(Bütçe Dairesi Başkanı hariç)" ibaresi, "(Bütçe Dairesi Başkanı dahil)" şeklinde değiştirilmiştir.

3) 7 nci sırasına "Üniversite Genel Sekreterleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteri, Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreter Yardımcısı, Hukuk Müşavirleri, Genel Sekreter Yardımcıları, Döner Sermaye İşletme Müdürleri ve Daire Başkanları" ibaresi eklenmiştir.

4) 7 nci sırasının sonuna,

 "En az dört yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve kazanılmış hak aylıkları birinci derecede olmak şartıyla; İl Defterdar Yardımcıları 2 000"

5) 8 inci sırasına (c) ve (d) bentleri olarak,

"c) Birinci dereceli kadroya atanmış İç Denetçiler     2 000"

d) En az dört yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş ve kazanılmış hak aylıkları birinci derecede olmak şartıyla; Maliye Bakanlığı Atama ve Görevde Yükselme Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak müdür kadrolarına atanmış olanlara 1 500" ibareleri eklenmiştir.

BAŞKAN - Bu son okunan önerge, en aykırı önerge olduğu için, öncelikle onu işleme alıyorum.

Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 12 nci maddesinin (c) fıkrasının 2 nci bendinde "Büyükşehir Belediyesi" 3 üncü bendinde "(f) ve (g) bendinde sayılmayan İç Denetçiler" ibareleri kullanılarak Özel Hizmet Tazminatı konusunda "Büyükşehir ve bağlı ilçe belediyeleri" bütünlüğü bozulmuştur. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi "Bu Kanun, Büyükşehir Belediyesi ile büyükşehir sınırları içindeki belediyeleri kapsar" demektedir. Büyükşehir ve ilçe belediye memurları arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Hangi gerekçeyle olursa olsun, yasal düzenleme sonucunda ayrı kurumlarda görevlendirilen bahse konu personelin yasal konumları ve özlük hakları arasında eşitsizlik yaratmanın hakkaniyetle bağdaşmayacağı açıktır.

Bu kanun tasarısı ile üniversitelerin Genel Sekreter Yardımcıları ve Daire Başkanlarına makam tazminatı verilmesi öngörülmekte; ancak, bu kadrolarla eşdeğer unvana sahip olan Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteri, Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreter Yardımcısı ve Hukuk Müşavirleri ve Döner Sermaye İşletme Müdürleri düzenlemenin dışında tutulmaktadır. Hiyerarşik yapıyı bozan böyle bir düzenleme haksız olup, tasarı hükmü önergemiz doğrultusunda değiştirildiğinde haksızlık giderilmiş ve mevcut idarî yapıya uygunluk sağlanmış olacaktır.

Maliye Bakanlığı Atama ve Görevde Yükselme Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak Defterdar, Defterdar Yardımcısı, Bütçe Dairesi Başkanı ve müdür kadrolarına atanmış olanlardan Bütçe Dairesi Başkanlarına 2 000 puan makam tazminatı verilmesi nedeniyle bozulan denge, önergede belirtilen unvanlara da makam tazminatı verilmesi suretiyle, Maliye Bakanlığı idarî personeli arasında makam tazminatı uygulamasında eşitlik ve adalet sağlanmış olacaktır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinde yer alan "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibaresinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini ve (e) fıkrasının (2) numaralı bendinin tasarı metninden çıkarılmasını ve izleyen bent numarasının (2) olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kamu personeli arasında ücret dengesizliğine yol açmamak için özlük haklarına ilişkin hükmün madde metninden çıkarılması öngörülmektedir.

BAŞKAN- Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "Başbakanlık, Bakanlık ve Müsteşarlık İç Denetçileri" ibaresinin "Başbakanlık, Bakanlık, Müsteşarlık, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Gelir İdaresi Başkanlığı İç Denetçileri" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, katılıyoruz; ancak, izin verirseniz çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN -  Buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biraz önce bir fıkrayı madde metninden çıkardık; ancak, bununla ilgili bir düzenleme ihtiyacı var; oda şudur: Tüm bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarındaki kariyer uzmanları ve denetim elemanları ile üniversitelerdeki daire başkanları, genel sekreterlerler, genel sekreter yardımcıları, hukuk müşavirleri ve Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteriyle, genel sekreter yardımcılarının ve ayrıca belediye müfettişlerinin, tazminat ve benzeri özlük haklarını daha dengeli, daha adil bir şekilde topluca yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu konuyla ilgili çalışmalar Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünde yürütülmektedir. Biraz önceki konuşmam esnasında ifade etmiştim 40 + 40 diye. Kamu görevlilerine yeni yılda vermeyi planladığımız bu Ek Ödeme Yasası içerisinde bunu aralık ayı içerisinde Meclise göndererek topluca bu sorunu çözmek istiyoruz.

Bu düzenlemenin bir an önce gerçekleşmesini bekleyen kamu görevlilerimize ve değerli milletvekili arkadaşlarıma bu bilgiyi verme ihtiyacını hissettim.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

5018 sayılı Kanunla yeni ihdas edilen iç denetçilerin alabilecekleri özel hizmet tazminatının, sayılan kurumların konumu dikkate alınarak dengelenmek üzere eklenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin açıklama yaparak katıldığı ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Komisyon Başkanvekilimizin bir açıklaması var.

Buyurun Sayın Başkanvekili.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, görüştüğümüz 13 üncü maddenin (e) fıkrasının sonunda yer almış olan "2 000" den sonra gelen "ibaresi eklenmiştir" sözü "bendi eklenmiştir" olarak düzeltilecek. (i) fıkrasında da, ikinci satırdaki "58 inci maddesinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "(A) fıkrasının sonuna" ifadesi eklenecek. Yine, aynı maddenin (k) fıkrasının sondan üçüncü satırındaki "üyesi" ibaresinin "üyeliği" ibaresi olarak değiştirilmesi gerekiyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekli not alınmıştır.

Bu düzeltme ve kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 14. - a) 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2. - Kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre istihdam edilenlere, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 200'ünü geçmemek üzere ek ödeme yapılabilir. Ek ödemenin miktarı ile esas ve usûlleri; personelin sertifika derecesi, görev yapılan birim ve iş hacmi, personelin çalışma süresi ve aylık derecesi gibi kriterler dikkate alınarak İç Denetim Koordinasyon Kurulunun önerisi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir. Bu ödemede 657 sayılı Kanunun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz.

Kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarında 657 sayılı Kanuna göre istihdam edilenlere, anılan Kanun ile bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen ödemeler dışında görev yaptıkları kurum personelinin yararlandığı tazminat, fazla mesai ve benzeri başka herhangi bir ödeme yapılmaz."

b) 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

"10. Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığıyla makbuz mukabili yapılan aynî veya nakdî bağışların tamamı."

c) 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 14 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

"f) Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığıyla makbuz mukabili yapılan aynî veya nakdî bağışların tamamı."

d) 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin;

1) 1 numaralı fıkrasının ikinci bendi "Aynı menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracından değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra bunların bir kısmının elden çıkarılması halinde, ilk giren ilk çıkar yöntemi kullanılmak suretiyle, tevkifat matrahının tespitinde dikkate alınacak alış bedeli belirlenir. Bir menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracının alımından önce elden çıkarılması halinde, elden çıkarılma tarihinden sonra yapılan ilk alım işlemi esas alınarak üzerinden tevkifat yapılacak tutar tespit edilir. Aynı gün içerisindeki işlemlerde ağırlıklı ortalama yöntemi kullanılabilir. Alış ve satış işlemleri dolayısıyla ödenen komisyonlar ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi tevkifat matrahının tespitinde dikkate alınır." şeklinde değiştirilmiştir

2) (1) numaralı fıkrasının altıncı bendinde yer alan "iki yıldan" ibaresi " bir yıldan" şeklinde değiştirilmiş ve fıkranın sonuna "Bu maddenin uygulanması bakımından banka ve aracı kurumlar (işleme taraf olanlar) kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır." şeklinde bir bent eklenmiştir.

3) (4) numaralı fıkrası "Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi tevkifatı yapılır. Bu fıkra kapsamında yapılan tevkifat tutarları 98 inci ve 119 uncu maddelerde belirtilen sürelerde beyan edilir ve ödenir. Bu iratlar üzerinden 94 üncü madde veya Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz." şeklinde değiştirilmiştir.

4) (9) numaralı fıkrasındaki parantez içi hüküm kaldırılmıştır.

5) (10) numaralı fıkrasındaki parantez içi hüküm kaldırılmıştır.

6) (10) numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere "11) Dar mükellefler de dahil olmak üzere bu madde kapsamında tevkifata tâbi tutulan ve yıllık veya münferit beyanname ile beyan edilmeyeceği belirtilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançları için takvim yılı itibariyle yıllık beyanname verilebilir. Beyan edilen gelirden, aynı türden menkul kıymetler için yıl içinde oluşan zararların tamamı mahsup edilebilir. Beyan edilen gelir üzerinden %15 oranında vergi hesaplanır. Hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif edilen vergiler mahsup edilir, mahsup edilemeyen tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilir. Şu kadar ki, mahsup edilemeyen zararlar izleyen takvim yıllarına devredilemez." şeklinde bir fıkra eklenmiş ve takip eden fıkra numaraları teselsül ettirilmiştir.

7) (11) numaralı fıkrasındaki " Türkiye'de faaliyette bulunan bankaları" ibaresi " Türkiye'de faaliyette bulunan bankalar ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını" şeklinde değiştirilmiştir.

8) (13) numaralı fıkrası "Türkiye'de kurulu vadeli işlem ve opsiyon borsalarında 2006 yılında yapılan işlemlerden elde edilen kazançlar için (1) numaralı fıkrada belirtilen tevkifat oranı sıfır olarak uygulanır. Türkiye'de faaliyette bulunan tam mükellef kurumların aralarında veya dar mükellef banka ve benzeri finans kurumlarıyla 2006 yılında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançlar bakımından bu madde hükmü uygulanmaz."  şeklinde değiştirilmiştir.

e) 5.5.2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna "Bakan bu yetkisini, madde hükmünde yer alan sınırlamalara bağlı kalmaksızın vergi uygulamaları bakımından gerekli gördüğü hallerde mükelleflerin bağlı olacağı vergi dairesi müdürlüğü veya vergi dairesi başkanlığını belirlemek ve bu belirlemeye bağlı olarak bu dairelerin yetki alanını yeniden oluşturmak şeklinde de kullanabilir." şeklinde bir cümle eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi...

Sayın Hamzaçebi'nin şahsı adına da konuşma isteği var, birleştiriyorum.

Buyurun efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapan tasarının 14 üncü maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmiştim. Ancak, görüyorum ki, bu tasarının genel çerçevesi, genel mantığı hakkında zaman zaman söz alan bazı arkadaşlarımız farklı değerlendirmelerde, yorumlarda bulundular. Bunlardan bir tanesine değinmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, bu Yasanın, yani Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasının -ki, 2003 Aralık ayında kabul edilip 1 Ocak 2006'da yürürlüğe girmesi öngörülmüştü- temel amacı, Parlamentonun bütçe hakkı olarak ifade ettiğimiz bütçe üzerindeki etkinliğini artırmaktı. Bu ne demektir; eğer, bir kurum, bir kamu hizmeti yürütüyorsa veya bir kamu kaynağı kullanıyorsa, bu kurumun bütçesi bu Meclisten geçmeli. Neden; çünkü, bu, milletten toplanan vergileri kullanan bir kurumdur, bunu harcayan bir kurumdur. Milletten toplanan vergiler bir bütçeyle bu Meclisin huzuruna getirilir; hükümetler, kurumlar bütçelerini sunar, Türkiye Büyük Millet Meclisi buna onay verir, bu onaydan sonra bu harcamalar yapılır, bütçeler uygulamaya konulur; yine, bu harcamalar, Parlamento adına, Sayıştay tarafından denetlenir. Dolayısıyla, bir kurumun hesaplarının denetimlerinin Meclisin bir başka komisyonuna, KİT Komisyonuna geliyor olması bu Kanunun amaçladığı, hedeflediği konulara, hususlara uygun düşmez.

Şimdi, bir arkadaşımız, İktidar Partisi Grubundan bir arkadaşımız bu tasarının 13 üncü maddesi üzerinde yaptığı değerlendirmede, Anayasanın 165 inci maddesi olduğu sürece Toplu Konut İdaresinin bütçesinin buraya gelmesi mümkün değildir dedi. Arkadaşımız, sanıyorum Anayasanın o hükmünü, bu tasarıyı ve Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun ilgili hükümlerini yanlış yorumluyor. Şu nedenle: 2003'ün aralık ayında kabul edilen 5018 sayılı Yasa, gerek Toplu Konut İdaresi gerek TRT gerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu gibi kurumları bu kapsama almıştı, yani onların bütçelerinin buraya gelmesi gerekiyordu; bu tasarı, bütçelerinin gelmesi gerekmediğini söylüyor. Efendim, KİT Komisyonuna, bunların, Anayasanın 165 inci maddesi uyarınca geliyor olması aynı amacı sağlamaz. O zaman, şu denebilir: Neden Aralık 2003'te kabul edilen yasa bunları kapsama almıştı, Anayasaya aykırı mıydı; hayır, değildi. Aynı mantıkla devam edersek, ben, şunu sormak isterim: Madem bunları KİT Komisyonu denetliyor, bu tasarının biraz önce geçen 12 nci maddesi, halen -Türk Patent Enstitüsünü örnek vereceğim- bu Enstitünün bütçesinin Parlamentoya gelmesini emrediyor; oysa, Patent Enstitüsü de KİT Komisyonuna geliyor. Neden bütçesi buraya gelecek; çünkü, Patent Enstitüsü, yaptığı işlemler karşılığında, vatandaştan bir harç tahsil etmektedir, bir kaynak kullanmaktadır, bu kaynak vatandaştan alınmaktadır; dolayısıyla, bunun harcamasının hesabını Türkiye Büyük Millet Meclisine vermek zorundadır. Konu budur, yanlış yorumlanmaktadır.

Aynı şekilde, Toplu Konut İdaresine gelirsek, Toplu Konut İdaresi, Türk vatandaşlarının yurtdışına çıkışlarda ödedikleri harcın aktarıldığı kurumdur. Bu harcın 2005 yılı tutarı, tahminen 100 000 000 Yeni Türk Lirası civarındadır. Ayrıca, Toplu Konut İdaresi, çok büyük sayıda kamu arazisini kullanmaktadır; yani, bir kamu kaynağı kullanıyor. Kamu kaynağı kullanan bir kurumun bütçesinin Meclise gelmesi kadar ve harcamalarının da Meclis adına Sayıştay tarafından denetlenmesi kadar doğal bir uygulama yoktur; ama, bu tasarı, bu genel ilkeden, hedeften ayrılmıştır.

Bu değerlendirmeden sonra, maddeye ilişkin olarak şunları söylemek istiyorum: Tasarının 14 üncü maddesi, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin bir düzenleme yapmaktadır; kalan düzenlemeleri, çeşitli vergi kanunlarında ve Gelir İdaresi Başkanlığı Teşkilat Kanununda değişiklik yapmaktadır; yani, 5018 sayılı Kanunla ilgili değildir. Yapılan değişiklikler, 1 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe girecek olan menkul kıymet vergilemesine ilişkin hükümlerin bir kısmının değişikliğe uğratılmasıdır. Bildiğiniz gibi, Parlamentonun daha önce kabul ettiği bir yasayla, menkul kıymet alım satımından veya menkul kıymetlerden elde edilen gelirlerin vergilenmesi konusunda düzenlemeler yapılmıştı. Şimdi, bu maddeyle, uygulamada ortaya çıkabilecek olan bazı sorunların çözülmesi amaçlanıyor. Şüphesiz, bu sorunların çözümü doğru bir yaklaşımdır.

Ben, bu vesileyle şunları ifade etmek istiyorum: Şimdi, bizim ekonomimiz, büyüme dönemlerinde sık sık cari açık tehlikesiyle karşılaşmaktadır.

Değerli arkadaşlar, cari açığın anlamı, ekonominin döviz gelirleri ile döviz giderleri arasında bir dengesizliğin olması, döviz giderinin döviz gelirinden fazla olması demektir; yani, bunun anlamının diğer ifadesi, döviz açığıdır. Döviz açığı demek, Türk ekonomisinin tasarrufları yetersiz demektir, yetersiz kalan tasarruflar nedeniyle dış dünyadan tasarruf ithal ediyoruz demektir. Döviz gelirimiz yetmediği için, bu açığımızı kapatmak için, yabancıların Türkiye'ye getirdikleri dövizleri, bir nevi onlardan borç alıyoruz. Buna "sıcakpara" diyoruz. Türk ekonomisi ihtiyaç duyduğu kaynağı, bugün sıcakparayla karşılamak zorunda kalmıştır. Sıcakparanın tehlikesini anlatmaya gerek yok.

Türkiye'de, Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu tasarrufları sağlayacak olan  birtakım piyasalar var. Tasarruflarımız genel olarak yetersiz; ama, bu yetersizliğe rağmen, potansiyel olarak bu toplumda var olan bazı tasarrufları da bu piyasalara, sermaye piyasalarına aktarabilmiş değiliz. Bunu aktarabilecek araçlardan yoksunuz. Uzun vadeli kaynak lazım bizim sanayimize. Bizim kalkınmamıza uzun vadeli kaynak lazım. Sıcakpara kısa vadeli kaynaktır. Dolayısıyla, Türkiye'de sermaye piyasasının bir derinliğinin olması gerekir. Derinliği artırmanın birçok yolu var; ama, bir tanesi de, ürün çeşitliliğini artırmak, yeni enstrümanları, yeni araçları, yeni ürünleri bu piyasaya sokmaktır. Türkiye'de geleneksel tasarruf araçları var; gayrimenkul gibi, altın gibi. Kimi vatandaşlarımız, hatta  vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu için tasarruf aracı gayrimenküldür, altındır. Eğer biz bu kaynaklara, bu geleneksel tasarruf araçlarına verilen, yöneltilen fonları ekonomide ne kadar el değiştirebilir hale getirirsek, ne kadar dolaşıma sokabilirsek, Türk sanayiinin ihtiyaç duyduğu, Türkiye'nin kalkınmasının ihtiyaç duyduğu fonları o kadar sağlamış oluruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, altının önemini geçmişte fark etmiş bir ülkedir ve Türkiye, bu nedenle İstanbul Altın Borsasını kurmuştur; ama, İstanbul Altın Borsası, kendisinden beklenen amaçları yerine getirebilmiş değildir. Neden değildir; İstanbul Altın Borsasının ekonomide gelişebilmesi için, vatandaşın geleneksel olarak altına olan yatırım eğiliminin daha kurumsallaşabilmesi için gerekli olan araçlardan yoksundur. Vatandaşımız altın alıyor, getirip evine koyuyor. Peki, bunu ekonomiye sokamaz mıyız, kazandıramaz mıyız?.. Bunun aracı var değerli arkadaşlar. Bunun aracı, birtakım gelişmiş ülkelerde bulunmuş, uygulamaya konulmuş. Altın borsa yatırım fonları var. Dünyanın çok gelişmiş ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletlerinde, Avustralya'da, Güney Afrika Cumhuriyetinde -ki, bir altın ülkesidir- bu gibi ülkelerde altın borsa yatırım fonları vardır ve yatırımcıların altına olan ilgisi arttıkça, bu fonlar da olağanüstü ölçüde gelişmektedir.

Türkiye'de de altın çok önemli bir tasarruf aracıdır. Benim önerim, bu vesileyle, bu maddede, menkul kıymetlerin, sermaye piyasalarının, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının ve buraya yatırım yapan yatırımcıların birtakım ihtiyaçları, sorunları çözülürken, bu vesileyle "altın borsa yatırım fonu" dediğimiz, Türkiye'nin ihtiyaçlarına uygun, geleneksel tasarruf aracı olan altına bağlanan kaynakların daha likit hale gelmesine yardımcı olacak bir kurumu Türk vergi sistemine sokmaktır. Bu konuda bir önergemiz de var, mutlaka görüşülecek ve sizlerin takdirine sunulacaktır.

Altın borsa yatırım fonu neden önemlidir arkadaşlar; biraz önce genel önemini söyledim; ama, biraz daha somut bir şekilde örneklendirirsek, şu açılardan da önemlidir: Bir kere, altın borsası dünyanın her ülkesinde yok. İstanbul ve Türkiye bu açıdan şanslıdır, bir altın borsası vardır ve altın borsa yatırım fonu olması halinde, Türkiye ve İstanbul Altın Borsası, bölge ülkeleri için, altına yatırım yapmayı tercih eden vatandaşlar, kurumlar ve yabancılar açısından son derece önemli olacaktır, bir çekim merkezi olacaktır; yani, Türkiye'ye bir kaynak gelecektir.

İki, vatandaşımız altın almak için kuyumcuya gitmeyecektir; eğer yatırım amaçlı, tasarruf amaçlı altın alıyorsa vatandaşımız, bir aracı kurum eliyle altını alabilecektir, bir telefonla altını alabilecektir, ayrıca, altını evde saklama, hırsıza karşı koruma, tehlikelere karşı koruma gibi bir yükümlülükten, bir sorumluluktan, bir eziyetten de kurtulmuş olacaktır. Son derece önemlidir. İşlem son derece kolay olacaktır; bir telefonla, bugün, nasıl hisse senedini vatandaşlar telefonla alıp satabiliyorsa aracı kurum vasıtasıyla, aynısını, altında vatandaşlar yapabilecektir.

Kurumsal yatırımcılar bu alana girecektir. Bireysel emeklilik fonları veya diğer şirketler, dünyada diğer ülkelerdeki kurumsal yatırımcılar, İstanbul Altın Borsasına yatırım yapan, oranın belirlediği fiyatlara göre işlem yapan, altın borsa yatırım fonlarına fonlarını yöneltmek suretiyle, Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu uzun vadeli kaynağı sağlamış olacaktır.

Yine, yatırımcılar açısından önemli olan da şudur: Bir ürün çeşitliliği sağlayacaktır altın borsa yatırım fonu. Yani, tasarruflarını daha güvende görmek isteyen, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasındaki inişli çıkışlı seyre girmek istemeyen vatandaşlarımız, altını tercih eden vatandaşlarımız, fizikî olarak altını almak yerine buna yönelecektir. Yine, belki diğer piyasalara yönelen yatırımcılarımız da, bu yeni ürün karşısında buna yönelebilecektir; bu da, sisteme daha fazla kaynağın girmesine neden olacaktır.

Değerli arkadaşlar, ben bu düzenlemeyi, 14 üncü maddede yapılan düzenlemeyi, altın borsa yatırım fonunun, Türk ekonomisine getirilmesi, kazandırılması için bir fırsat olarak görüyorum.

Önergemiz de şunu sağlamaktadır; tekrar vaktinizi almamak için, önerge üzerinde ayrıca söz almamak için burada ifade ediyorum: Altındaki değer artışı vergiye tabi midir arkadaşlar; hayır. Bugün, vatandaş altın alırsa, evinde saklarsa, altın değer kazanırsa vergisi yok. Önerge de onu sağlıyor; yani, altın borsa yatırım fonuna vatandaş eğer parasını yatırırsa, altında bir değer artışı olursa, bu değer artışı stopaja tabi olmasın.

Değerli arkadaşlar, yani, getirilen düzenlemenin, önerdiğimiz düzenlemenin herhangi bir şekilde vergi kaybına yol açan bir yanı yoktur. Altının değer artışı, zaten Türk vergi sisteminde hiçbir şekilde vergiye tabi değildir.

Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve hükümetin takdirine bu konuyu sunuyorum.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

Şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 14 üncü maddesinde değişik düzenlemeler var. Bunların içerisinde en önemlisi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında yapılan işlemlerle ilgili olarak ilk defa uygulanacak olan bir sistemin getirilmesi. Daha önce, bu kanunla ilgili olarak, bu bölümle ilgili olarak, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında, herhangi bir hisse senedini iki yıldan az süreyle elinde tutanlarla ilgili olarak, bundan elde ettikleri kazançların vergilendirilmesi söz konusu. Ancak, yapılan bu değişiklikle, 2 yıllık süre, 1 yıllık süre haline getiriliyor; ancak, biraz önce, benden önce konuşan milletvekilimiz de ifade etmeye çalıştılar; özellikle, günümüzde cari açığın son derece ciddî boyutlara ulaştığı bir dönemde, şu an, bir yıl geriye gidecek olursak, 21,2 milyar dolar cari açığın olduğu bir dönemde, siz, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında yapılan alım-satımlardan yüzde 15 kazanç vergisi kesmek suretiyle, 1 yıldan az elinde tutulması noktasında bunu getirirseniz, yarın, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında, şu anda borsanın yüzde 66'sını elinde tutan yurtdışı kaynaklı sermayenin, bu nedenle İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını terk etme ihtimalini gözden uzak tutmamanız lazım; çünkü, böyle uygulama dünyanın değişik yerlerinde uygulanmış ve oralarda bu uygulama getirildikten sonra, o ülkelerden, borsalardan ciddî manalarda para çıkışları olmuştur. Şu anda cari açığı sıcakparayla finanse ediyor olabilirsiniz; ancak, yarın, bu ve benzeri uygulamalar hayata geçtikten sonra, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasındaki bu yabancı sermayenin bir şekilde ülke dışına çıkması karşısında, cari açığın finanse noktasında da çok ciddî problemler ortaya çıkabilir. Bugün, Türkiye'de 40 milyar, 45 milyar dolar civarında bir sıcakpara ülkemizde mevcut; ama, IMF bile, artık, son raporunda, cari açığın Türkiye için ne kadar büyük bir risk oluşturmakta olduğunun altını çizdi. O bakımdan, değerli milletvekilleri, bu hususun gözden uzak tutulmadan, bu maddenin, o 1 yıllık süre meselesinin yeniden gözden geçirilmesinde fayda var. Yarın, çeşitli baskılarla -bunun da altını çizmek istiyorum- o 1 yıllık sürenin mutlaka değiştirilmeli noktasında telkinler ve tavsiyeler olacaktır. Bugünden, biz, o telkinler ve tavsiyeler yapılmadan, bu hususla ilgili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu hususun, bu şekilde düzeltilmesinde fayda mülahaza ediyorum.

Değerli milletvekilleri, demin TOKİ'yle ilgili burada çok çeşitli şeyler söylendi ve Sayın Bakanımız da bu konuyla ilgili olarak, sizin döneminizdeki yolsuzluklar, bizim dönemimizdeki yolsuzluklar meselesine iş dönüştürüldü. Yolsuzluk, yolsuzluktur. Hangi dönemde yapılırsa yapılsın, bu meselenin üzerine gidilmesi noktasında öncelikli görev Türkiye Büyük Millet Meclisine düşmektedir. Sayın Albayrak çeşitli kereler ifade ettiler; 164 ve 165 inci maddeler ortada dururken bunu yapmamız mümkün değildir. Velev ki öyle olsun; ama, gelin, o zaman, bu 164 ve 165 inci maddelerdeki değişiklikleri   -hep beraber destek olalım- bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirelim ve bugün Türkiye'de çok büyük miktarda harcamaların altına imza atan TOKİ gibi kuruluşların denetlenmesini de Türkiye Büyük Millet Meclisinin bünyesi içerisine alalım.

Bakınız, TOKİ'yle ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum. Özellikle Sayın Bakanım sizin de dikkatinizi çekmek istiyorum. TOKİ'nin yapmış olduğu açılış törenleriyle ilgili olarak bir tek firma, altını çiziyorum, bugüne kadar yapılan açılışlarda, törenlerde, bunların tören hazırlıklarıyla ilgili olarak sadece ve sadece bir tek firma görevlendirilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, bu kürsüden o firmanın ismini vermek istemiyorum; ancak, Sayın Bakanın bu konuyu araştırmalarını kendilerinden istirham ediyorum ve en son Ankara'da yapılan açılışla ilgili olarak yapılan harcamayı, yapılan harcamanın miktarını ve bunlardan, o ihaleleri alan ve o binaları bitirenlerin üzerine kaçar milyar liralık faturalar bırakıldığını da Sayın Bakanımdan araştırmasını istirham ediyorum. Bana ulaşan rakam, o törenlerde yapılan harcamanın 160 milyar lira olduğudur ve bu rakam, oradaki müteahhitlere de 20 milyar, 25 milyar, 30 milyar şeklinde bölüştürülmüştür. Toplukonut İdaresi tören yapacak, Sayın Başbakan veya ilgili bakan orada gövde gösterisi yapacak, şov yapacak ve bunun faturası, oradaki inşaatları yapan müteahhitlere kesilecek!.. Böyle bir anlayışı şiddetle reddediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, son cümlenizi alıyorum.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, bu Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısı, hakikaten büyük bir boşluğu dolduruyor. Özellikle, yerindelik denetiminin yapılmış olmasından dolayı da son derece önemli bir kanun. Ancak, şimdi, ben, buradan, tekrar sormak istiyorum; biz, Toplukonut İdaresinin denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminin dışına çıkartıyoruz; ancak, yerindelik denetimi nasıl olacak? Türkiye'nin değişik yerlerinde, Toplukonut İdaresi Başkanlığı, bir hayli inşaat yaptı; şimdi, orada yapılan inşaatları satamıyor. Şimdi, sormak lazım; bunun yerindelik denetimini nasıl yapacağız? Oralarda o inşaatların yapılmasıyla ilgili karar alanlar, siyasî olarak bu kararı alanların bu yaptıkları icraatlarının hesabını sormayacak mıyız?

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, son cümlenizi rica ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlelerim…

Şimdi, Toplukonut İdaresi, son günlerde, bakınız, gazetelerde çarşaf çarşaf tam sayfa ilanlar veriyor. Ben Sayın Bakanımdan tekrar istirham ediyorum; Toplukonut İdaresinin 2005 yılı içerisinde yapmış olduğu bu gazete ve televizyon reklamlarında harcamış olduğu miktarın, basın ve yayın kuruluşları da ayrı ayrı gösterilmek suretiyle, incelenmesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda aydınlatılmasını özellikle istirham ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

3 önerge var; bu önergeleri geliş sırasına göre okutacağım, aykırılığına göre de işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (e) fıkrasında yer alan  "23 üncü maddesinin" ibaresinden önce gelmek üzere "9 uncu maddesinin sonuna 'Bu görevler, vergi türleri veya mükellef grupları itibariyle üç ayrı daire başkanlığı tarafından yürütülür.' şeklinde bir fıkra ile" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.

 

Faruk Çelik

Zafer Hıdıroğlu

Nusret Bayraktar

 

Bursa

Bursa

İstanbul

 

Mahmut Kaplan

Ali İbiş

Fahri Keskin

 

Şanlıurfa

İstanbul

Eskişehir

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının (2) ve (4) numaralı bentlerinin aşağıdaki şekilde, (8) numaralı bendinde yer alan "Türkiye'de faaliyette bulunan tam mükellef kurumların aralarında veya dar mükellef banka ve benzeri finans kurumlarıyla 2006 yılında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançlar bakımından bu madde hükmü uygulanmaz." ibaresinin ise "Tam ve dar mükellef kurumlarının (Türkiye'de işyeri veya daimî temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayanlar hariç) 2006 yılında aralarında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançları bakımından bu madde hükümleri uygulanmaz. Şu kadar ki, banka ve benzeri finans kurumları için Türkiye'de işyeri veya daimî temsilci aracılığıyla faaliyette bulunma şartı aranmaz." şeklinde değiştirilmesini ve (8) numaralı bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki (9) ve (10) numaralı bentlerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

M. Ali Suçin

T. Ziyaeddin Akbulut

 

Bursa

Batman

Tekirdağ

 

Ahmet Işık

Hikmet Özdemir

 

 

Konya

Çankırı

 

 

"2) 1 numaralı fıkrasına (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi eklenmiş, altıncı bendinde yer alan "tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan" ibaresi "tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan" şeklinde değiştirilmiş ve bu bendin sonuna "Tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen gelirler için, Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci madde hükümleri uygulanmaz." hükmü; fıkranın sonuna ise, "Bu maddenin uygulaması bakımından banka veya aracı kurumlar (işleme taraf olanlar) kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır." bendi eklenmiştir.

d) Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden sağlanan gelirler,

"4) 9 numaralı fıkrasındaki "hazine bonosu faizleri" ibaresi "Hazine bonoları" şeklinde değiştirilmiş ve fıkradaki parantez içi hüküm kaldırılmıştır."

"9) 14 numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki 15 numaralı fıkra eklenmiş ve takip eden fıkra numaraları buna göre değiştirilmiştir."

"15. Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin 5281 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki 2 numaralı fıkrasında, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonu olarak addolunmuş dar mükellefiyete tabi yatırım fonlarının vergilendirilmeye ilişkin 31.12.2005 tarihindeki bu statüleri;

a) 31.12.2005 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerle (hisse senetleri hariç) sınırlı olmak üzere bu menkul kıymetlerin tamamı itfa edilinceye kadar,

b) 31.12.2005 tarihinde portföylerinde bulunan hisse senetleri için ise bu menkul kıymetlerin bu tarihten sonra portföyden ilk çıkış tarihine kadar,

devam eder."

"10) 17 numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."

"17) Bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemeye, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı tasarının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının 2, 4 ve 5 sayılı bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, diğer alt bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini ve maddenin sonuna f fıkrasının ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Kemal Sağ

Mehmet Ali Özpolat

 

Trabzon

Adana

İstanbul

 

Halil Ünlütepe

Harun Akın

Mehmet Parlakyiğit

 

Afyonkarahisar

Zonguldak

Kahramanmaraş

 

 

R. Kerim Özkan

 

 

 

Burdur

 

 

2) (1) numaralı fıkrasının altıncı bendinde yer alan "iki yıldan" ibaresi "bir yıldan" şeklinde değiştirilmiş, "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonlarının (borsa yatırım fonları hariç) katılma belgelerinin ilgili olduğu fona iadesi" ibaresinden sonra gelmek üzere "altın borsa yatırım fonlarının katılma belgelerinin ilgili olduğu fona iade ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında alım satımı" ibaresi eklenmiş ve fıkranın sonuna "Bu maddenin uygulanması bakımından banka ve aracı kurumlar  (işleme taraf olanlar) kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır" şeklinde bir bent eklenmiştir.

4) (5) numaralı fıkrasına, "Şu kadar ki, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan borsa yatırım fonları" ibaresinden sonra gelmek üzere "altın borsa yatırım fonları" ibaresi eklenmiştir.

5) (8) numaralı fıkrasına "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonları (borsa yatırım fonları hariç) ile menkul kıymetler yatırım ortaklıklarının Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş olan portföy kazançları dağıtılsın dağıtılmasın yüzde 15 oranında vergi tevkifatına tabi tutulur" ibaresinden sonra gelmek üzere "Altın borsa yatırım fonlarında bu oran yüzde 0'dır" ibaresi eklenmiştir.

f) 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının  (a)  bendinin sonuna "ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan altın borsa yatırım fonlarının kazançları" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Bu önerge, aynı zamanda en aykırı önerge oldu için işleme alıyorum.

Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Altın borsası yatırım fonları, dünya sermaye piyasalarında yeni gelişmeye başlayan bir enstrümandır. Ülkemiz bakımından altının tasarruf ve yatırım aracı olarak ayrı bir önemi olduğu açıktır.

Bir taraftan özel kişilerin elindeki altın stoklarının ekonomiye katılımının gerçekleştirilmesi, atıl haldeki varlıklarının sermaye piyasalarında kaynak olarak kullandırılmasının sağlanması, öte yandan sermaye piyasalarına yeni enstrümanlar kazandırılarak riskin dağıtılması, geniş halk kitlelerinin, işlem, saklama kolaylıkları yoluyla risksiz (altın borsa yatırım fonlarının tek riski altın fiyatının dünyadaki seyridir) olarak sermaye piyasalarındaki gelişmelerden yararlandırılmaları, altının ziynet eşyası olmasının yanı sıra, gerçekten bir tasarruf ve yatırım aracı haline getirilmesi önem taşımaktadır.

Yapılan değişikliklerle altın borsası yatırım fonlarının menkul kıymetler yatırım fonlarına benzer bir yapıda kurulmaları öngörülmüş olmaktadır. Ancak, altın alım satımlarından edinilen kazançların gerçek kişiler nezdinde Gelir Vergisine tabi bir kazanç yaratmadığı özelliği göz önünde tutularak, altın borsa yatırım fonlarının, fon bünyesinde ve fondan katılma belgesi alan gerçek kişiler için de vergilenmemesi sağlanmaktadır. Katılma belgelerinin ticarî işletme bünyesinde veya kurum bünyesinde elde edilen kazançlarda vergilenmesi elbette yapılacaktır. Gerçek kişilerin ticarî nitelikte olmayan alım satımları nasıl vergilendirilmiyorsa, belli bir miktarda altını temsil eden menkul kıymet niteliğindeki katılma belgelerinin el değiştirmesi de gerçek kişiler elinde vergilendirilecek bir kazanç doğurmamalıdır.

Önerimiz, ABD, Avustralya ve Güney Afrika gibi dünyanın önde gelen, altını bir ticarî meta olarak en büyük rantını elde eden ülkeler arasına ülkeyi de sokacak, sermaye piyasalarına yeni enstrüman kazandıracak, atıl kaynaklarımızı ekonomiye kazandıracak bir öneridir. Türkiye'yi bu konuda lider ülkeler arasına sokacaktır. Vergi kanunları yoluyla ekonomik aktiviteye daha geniş katılım sağlanacaktır.

Önerimiz kayıtdışı ekonomiyle mücadele alanında da önemli katkılar sağlayacak niteliktedir. Yastık altındaki altınların kayıt içine girmesi de olumlu etkiler yaratacaktır.

Önerimiz bir vergi kaybına da yol açmamaktadır. Esasen dağınık, kayıtsız yürütülen faaliyetlerin Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerine uygun olarak teşkilâtlanmasına, düzen altına alınmasına yol açmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının (2) ve (4) numaralı bentlerinin aşağıdaki şekilde, (8) numaralı bendinde yer alan "Türkiye'de faaliyette bulunan tam mükellef kurumların aralarında veya dar mükellef banka ve benzeri finans kurumlarıyla 2006 yılında yaptıkları yazılı işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançlar bakımından bu madde hükmü uygulanmaz." ibaresinin ise "Tam ve dar mükellef kurumların (Türkiye'de işyeri veya daimî temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayanlar hariç) 2006 yılında aralarında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan kazançları bakımından bu madde hükümleri uygulanmaz. Şu kadar ki, banka ve benzeri finans kurumları için Türkiye'de işyeri veya daimî temsilci aracılığıyla faaliyette bulunma şartı aranmaz." şeklinde değiştirilmesini ve (8) numaralı bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki (9) ve (10) numaralı bentlerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

"2) 1 numaralı fıkrasına (c ) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi eklenmiş ve altıncı bendinde yer alan "tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan" ibaresi "tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan" şeklinde değiştirilmiş ve bu bendin sonuna "Tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen gelirler için, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci madde hükümleri uygulanmaz." hükmü; fıkranın sonuna ise, "Bu maddenin uygulanması bakımından banka veya aracı kurumlar (işleme taraf olanlar) kendilerinde bulunan veya ulaştırılan bilgi ve belgeler kapsamında tarhiyattan sorumlu tutulurlar. Bilgilerin eksik veya yanlış olması nedeniyle eksik beyan edilen kısım için bildirimi yapan adına gerekli tarhiyat yapılır." bendi eklenmiştir."

d) Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarının ödünç işlemlerinden sağlanan gelirler,

"4) 9 numaralı fıkrasındaki "hazine bonosu faizleri" ibaresi "Hazine bonoları" şeklinde değiştirilmiş ve fıkradaki parantez içi hüküm kaldırılmıştır."

"9) 14 numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki 15 numaralı fıkra eklenmiş ve takip eden fıkra numaraları buna göre değiştirilmiştir."

"15. Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin 5281 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan önceki 2 numaralı fıkrasında, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonu olarak addolunmuş dar mükellefiyete tabi yatırım fonlarının vergilendirilmeye ilişkin 31.12.2005 tarihindeki bu statüleri;

a) 31.12.2005 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerle (hisse senetleri hariç) sınırlı olmak üzere bu menkul kıymetlerin tamamı itfa edilinceye kadar,

b) 31.12.2005 tarihinde portföylerinde bulunan hisse senetleri için ise bu menkul kıymetlerin bu tarihten sonra portföyden ilk çıkış tarihine kadar,

devam eder."

"10) 17 numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."

"17) Bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemeye, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet, katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (d) fıkrasının (2) numaralı bendinde yapılan değişiklikle, menkul kıymetlerin ödünç verilmesi karşılığında sağlanan gelirler tevkifat kapsamına alınmış, tam mükellef kurumlara ait olan ve bir yıllık süreden sonra elden çıkarılan hisse senetleriyle ilgili olarak tevkifat uygulanmamasına yönelik düzenleme İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisse senetleri için bir yıla indirilmiştir. Ayrıca, eklenen hükümle, tam mükellef kurumlara ait olup, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve bir yıllık süreden sonra elden çıkarılan hisse senetleriyle ilgili olarak, bu gelirler için değer kazancı kapsamında yıllık beyanname verilmemesi öngörülmektedir.

(8) numaralı bentteki ibare değişikliğiyle ise, tam ve dar mükellef kurumların 2006 yılında aralarında yaptıkları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edecekleri kazançları tevkifat uygulamasının dışında bırakılmaktadır. Sözleşmelerin vadesinin 2007 ve sonraki yıllara sarkması durumunda da bu sözleşmelerden doğan kazançlar üzerinden tevkifat yapılmayacaktır; ancak, yurt dışındaki banka ve benzeri finans kurumu olmayanlardan Türkiye'de bir işyeri veya daimî temsilciliği olmaksızın faaliyette bulunanlar uygulamanın dışında tutularak, bunların vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden doğan gelirlerinden tevkifat yapılması öngörülmektedir.

14 üncü maddenin (d) fıkrasının sonuna eklenen (9) numaralı bentle, 31.12.2005 tarihine kadar Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonu addolunan dar mükellefiyete tabi yatırım fonlarının bu statülerinin, hisse senetleri hariç, 31.12.2005 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerle sınırlı olmak üzere, bunların tamamen itfa edilip dolaşımdan kalktığı tarihe kadar devam etmesi öngörülmektedir.

Ayrıca, 31.12.2005 tarihinde portföylerinde bulunan hisse senetleriyle ilgili olarak da bunların ilk defa elden çıkarıldığı tarihe kadar söz konusu statülerinin devam etmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü maddesinin (e) fıkrasında yer alan "23 üncü maddesinin" ibaresinden önce gelmek üzere "9 uncu maddesinin sonuna 'Bu görevler, vergi türleri veya mükellef grupları itibarıyla üç ayrı daire başkanlığı tarafından yürütülür.' şeklinde bir fıkra ile" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ülkemizde vergi sistemi çeşitli  vergilerden oluşmaktadır. Bunlar konularına, yapılarına, özellik ve şekillerine göre sınıflara ayrılabilmektedir. Farklı niteliklere sahip bu gelirlerin yönetim görevi 5345 sayılı Kanunla kurulan Gelir İdaresi Başkanlığında faaliyet gösteren Gelir Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Bu görev yerine getirilirken, vergi türleri itibariyle fonksiyonel bir ayırıma gidilmesi gerekmektedir. Bu amaçla düzenleme yapılmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Komisyonun söz isteği var; buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, 14 üncü maddenin (d) fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan "ikinci" ibaresinden sonra gelen "bendi" ibaresi "paragrafı" olacak; 2 numaralı bendinde yer alan "altıncı" ibaresinden sonra gelen "bendinde" ibaresinin "paragrafında" diye; yine, aynı bendin sonunda yer alan "bent" ibaresinin "paragraf" olarak değiştirilmesi gerekiyor.

Saygılarımızla arz ederiz efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Bu not alınmıştır, dikkate alınacaktır.

Bu düzeltme ve kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 15. - Teşkilât kanunlarında, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı ve strateji geliştirme ve malî hizmetlere ilişkin hizmetlerin yerine getirildiği Müdürlük birimlerine ilişkin düzenleme yapılıncaya kadar ikinci fıkrada belirtilen görevler ile kanunlarla verilen diğer görevleri de yürütmek üzere;

a) Başbakanlık ve bakanlıklarda (Millî Savunma Bakanlığı hariç) doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı kurulmuştur.

b) Ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin merkez teşkilâtlarında doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı, ekli (2) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin merkez teşkilâtlarında ise Müdürlük kurulmuştur.

c) Üniversiteler ile yüksek teknoloji enstitülerinde doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı kurulmuştur.

d) İlgili mevzuatı uyarınca kurulmuş bulunan Strateji Geliştirme Daire Başkanlıkları doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlıklarına dönüştürülmüştür.

Aşağıda sayılan görevler ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen görevler kamu idarelerinde Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlıkları, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlıkları ve strateji geliştirme ve malî hizmetlere ilişkin hizmetlerin yerine getirildiği müdürlükler tarafından yürütülür:

a) Ulusal kalkınma strateji ve politikaları, yıllık program ve hükümet programı çerçevesinde idarenin orta ve uzun vadeli strateji ve politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak üzere gerekli çalışmaları yapmak.

b) İdarenin görev alanına giren konularda performans ve kalite ölçütleri geliştirmek ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine getirmek.

c) İdarenin yönetimi ile hizmetlerin geliştirilmesi ve performansla ilgili bilgi ve verileri toplamak, analiz etmek, yorumlamak.

d) İdarenin görev alanına giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin etkililiğini ve tatmin düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar yapmak.

e) Yönetim bilgi sistemlerine ilişkin hizmetleri yerine getirmek.

f) İdarede kurulmuşsa Strateji Geliştirme Kurulunun sekretarya hizmetlerini yürütmek.

g) Bakan ve/veya üst yönetici tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.

5018 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasında malî hizmetler birimine verilen görevler, mahallî idarelerde ilgili mevzuatında yer alan hükümler çerçevesinde kurulacak birimler tarafından yerine getirilir. Bu maddede belirtilmeyen idarelerde söz konusu hizmetler, bu idarelerin mevcut yapılarında malî hizmetlerini yürüten birimler tarafından yerine getirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, ben de, çok sevgili öğretmenlerimizin sosyal ve ekonomik sorunlarının bir an evvel çözülmesi dileğiyle ve öğretmenlerimizin Atatürkçü çağdaş öğrenciler yetiştirmesi dileğiyle 24 Kasım Öğretmenler Gününü yürekten kutluyorum.

Sayın Başkan, 5018 sayılı Yasa, eski adıyla "konsolide bütçe" ve şimdi değiştirdiğimi adıyla da "merkezî yönetim bütçesi" olan bir sistemi, bir kurumu, işleyişini, harcamalarını, kapsamını, sürecini belirleyen bir yasa. Biz bu tasarıyı görüşürken, aynı zamanda, merkezî yönetim bütçesi de Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüyor; yani, merkezî yönetim bütçesini yürütecek olan, onun işleyişini sağlayacak olan 5018 sayılı Yasa ise şu anda Mecliste görüşülmekte. Yani, bir anlamda istim arkadan geliyor gibi bir izlenim var. Çünkü, onun sistemini, merkezî yönetim bütçesinin sistemini koyan bir tasarıyı görüşüyoruz biz. Bu sistemi koyan tasarı henüz Meclisteyken, ama, merkezî yönetim bütçesi de Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmiş ve orada çok yoğun bir biçimde tartışmaya açılmış durumda.

Tabiî, bu, bizce çok garip bir durum; yani, daha geçenlerde de Anayasayı yasaya uygulama noktasına geldik, hatta, tasarıya uygulama noktasına geldik. Halbuki, önemli olan yasaların Anayasaya uygunluğunu ve yasaların Anayasaya göre düzenlenmesini sağlamaktı. Oysa, bizde tam tersi oluyor. Tabiî, bu gariplikler yeni değil. AKP İktidarında buna benzer gariplikler oluyor. İnşallah, bundan sonra olmaz.

Mesela, son olarak da, ben, söylemeden geçemeyeceğim; biz de genelde hepimiz şu veya bu şekilde adliye koridorlarına uğramışızdır, davacı olmuşuzdur, davalı olmuşuzdur, tanık olmuşuzdur, bu tür yerlere gittiğimiz zaman, genelde, davayı kazanan taraf sevinir. Eğer, tazminat davası açmışsanız, davacıysanız, genelde, davacı taraf tazminatı hak ettiği için sevinir; çıkar, dostlarıyla bunu paylaşır. Kaybetmişseniz, üzülürsünüz. Bizim, ilk defa Parlamentomuz tarihinde, ilk defa cumhuriyet tarihinde, davayı kazanan bir tarafın üzüldüğünü görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki bu davayı, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kazanmıştır, hakkıyla kazanmıştır; siz tazminat ödemeyeceksiniz denmiştir Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Hükümetine; ama, bizim hükümet, her nedense, nasıl olur böyle bir şey, biz tazminat ödemek istiyoruz deme noktasına kadar gelmiş ve üzüntülerini kamuoyuyla paylaşmış durumdadır. Bu konuyu da ciddî olarak eleştirmek istiyorum.

FARUK ÇELİK (Bursa) - 15 inci maddeyle çok paralellik arz ediyor!..

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Sayın Dışişleri Bakanının, bu konuda "yasaklar şeref kazandırmaz" şeklinde bir açıklaması oldu; doğrudur, yasaklar şeref kazandırmayabilir; ama, kurallar ile yasakları birbirinden ayırmak lazım. Bence, kurallar ayrı konudur, yasaklar ayrı konudur. Kuralları uygulamak, yasak kelimesiyle ifade edilmez. Yasak ayrıdır, kural ayrıdır. Yasak olan, kuralları uygulamak değil; yasak olan, size teslim edilen 1 trilyonun ne olduğunun hesabını vermemektir, yasak olan budur; bunu tartışmak lazım. Bu noktayı da, yine, gariplikler anlamında arz ettim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, buna benzer gariplikleri ayrıntılı saymayacağım. Özellikle ülkenin ekonomisine yön verebilecek olan kuruluşların, hangi şartlarda, ne gibi pazarlıklarla gündeme getirildiğini de, yine, yüksek kamuoyunun takdirine ve Yüce Meclisin takdirine özellikle sunuyorum.

Şimdi, görüşmekte olduğumuz tasarının 15 inci maddesi, şu anda tüm bakanlıklardaki araştırma, planlama ve koordinasyon kurullarını kaldırmaya yönelik bir düzenleme. Şu anda, bakanlıklardaki bu tür kuruluşlar, yani, kısa adıyla APK, birtakım hizmetler götürüyor. Bakın, ben, şimdi, 3046 sayılı Yasanın 24 üncü maddesini okuyorum: "Bakanlığa Hükümet Programı, kalkınma planları, yıllık programlar, Bakanlar Kurulu kararları ve millî güvenlik siyaseti çerçevesinde verilen emir ve görevlerin yerine getirilmesi için çalışma esaslarını tespit etmek, bu esaslara uygun olarak Bakanlığın ana hizmet politikasının ve planlarının hazırlanmasına yardımcı olmak" diye geçiyor.

Şimdi, 15 inci maddenin, yeni kurulması düşünülen Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Müdürlüğüne, Daire Başkanlığına verdiği görevi arz ediyorum: "Ulusal kalkınma strateji ve politikaları, yıllık program ve hükümet programı çerçevesinde idarenin orta ve uzun vadeli strateji politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak üzere gerekli çalışmaları yapmak" şeklinde değerlendiriliyor. Şimdi, bu ikisi birbirinden farklı değil; ama, biz, APK'yı kaldırıyoruz, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurullarını kaldırarak, yerine, Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı ihdas ediyoruz. Yani, görevleri aynı olan iki kurumu yan yana getiriyoruz. Ayrıca daire başkanlıkları kuruluyor, ayrıca müdürlükler kuruluyor. Şimdi, gerekçe olarak de bütçe hizmetlerinin yerine getirilmesi… Sanki, Araştırma Planlama Koordinasyon Kurulları bundan önce bu hizmetleri yerine getirmemiş gibi bir izlenim çıkıyor ve yerine yeni isimle bir kurul ihdas ediliyor.

Şimdi, elbette, bütçe hizmetlerinin yerine getirilmesi doğru, bu görevler var, bu görevleri bir kurul yapacak; ama, bu görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş APK kurulları dururken ve bunların kadroları yine devlette hizmet etmeye devam ederken, siz, yeniden bir kurum ihdas ederek ve yeniden bu kurumlara uygun kadrolar meydana getiriyorsunuz. Yani, bu, sizin, devlette tasarruf, devlet harcamalarında tasarruf anlayışına da ters düşüyor; özellikle bunu belirtmek istiyorum; devleti küçültme anlayışınıza da ters düşüyor. Bu iki konunun, gerçekten, bir çelişki olarak gündemde durduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Şimdi, neden araştırma planlama koordinasyon kurullarını kaldırıp da yerine strateji geliştirme ve malî hizmetler müdürlüğünü, daire başkanlığını kuruyorsunuz; efendim, işte, bunun görevi ayrı. Peki, eskileri ne yapacaksınız; devam edecekler onlar. Peki, siz yeni kadrolar kuracaksınız değil mi, yeni kadrolar?.. Hangileridir o kadrolar, bakacağız şimdi.

1 inci dereceden 164 kişi alınacak, Strateji Geliştirme Araştırma Malî Hizmetler Daire Başkanlığına. 3 üncü dereceden 800 kişi malî hizmetler uzmanı olarak alınacak. 8 inci dereceden 400 kişi malî hizmetler uzman yardımcısı kadrosu olarak alınacak. 4 üncü dereceden 1 200 kişi iç denetçi kadrosuna alınacak; yani, 2 500 kişilik yeni bir kadro, yeni insanlar, yeni ödemeler, yeni ücretler, yeni maaşlar ödenecek; bu da, devlete çok büyük bir yük. Tasarruf diyoruz, lojmanları milletvekillerine tahsis etmiyoruz, oradan gelir etmek için; ama, maalesef, 2 500 kişilik... Tabiî, sadece bu kurumda, diğer kurumları şu anda tartışmak istemiyorum, diğer kurumları da içine katarsanız gerçekten büyük bir kadro israfı gündeme geliyor ve yeni oluşan kadrolar da, yeni ödemeler, yeni malî yüklerle devletin omzuna biniyor diye düşünüyorum.

Tabiî, bu hususları düzenlerken çok gelişigüzel bir uygulamanın içinden geçtiğimizi görüyorum, biliyorum. Eğer, bunlar daha dikkatli, kadrolaşma anlayışı dışında hareket edilerek çözülseydi, yani, "bu APK  pek bizimle götüremiyor bu işi, benim götürebileceğim bir kadro gerekiyor, bu kadrolarda yeni kurumlar ihdas etmem gerekiyor, o yeni kurumları ihdas ederek yeni kadrolara ancak yer açabilirim. Bunlar da benim vücut dilimden  anlayan insanlar olacaktır, benim vücut dilimden anlayan insanlar ancak benim dediğimi yapar" diye düşündüğünüz için böyle bir düzenleme getiriliyor, böyle bir kadro getiriliyor.

Şimdi, bu malî yönetimi kontrol edelim; kim nereye ne harcıyor bakalım, nereye ne yatırım yapacağız bakalım; kalkınma için nerelere fazla harcama yapacağız, kimi orada istihdam edeceğiz; vergi kaçırılıyor mu kaçırılmıyor mu, bunların hepsini malî anlamda denetleyelim; tamam. Ama, bu maliyeyi yürüten, Maliye Bakanlığını yürüteni nasıl  denetleyeceğiz,  nasıl kontrol edeceğiz; onu anlayamıyoruz.

Öncelikle, Malî Yönetim Yasası diyoruz. Malî Yönetim Kontrol Yasası diyoruz. Siz, Malî Yönetim Kontrol Yasasında, şu anda denetimden uzak, dokunulmazlık zırhı nedeniyle denetimden uzak bir şahsı, hakkında birtakım iddialar olan, doğru-yanlış, birtakım iddialar olan insanı da o malî hizmetlerin başına getiriyorsunuz "sen bu yasayı yürüt" diyorsunuz. Bence, büyük bir çelişki bu.

Şimdi, biz bunları kontrol edelim, maliyenin hizmetlerini kontrol edelim, malî yönetimi kontrol edelim; ama, bu malî hizmetleri yürütecek olan kişiyi nasıl kontrol edeceğiz; o da bir tartışma konusu. Bence çok önemli olan bir nokta bu. Yasaları çıkarabiliriz, buradan çıkar, kontrol ederiz, edemeyiz, o ayrı mesele; ama, önemli olan, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde de, bir dürüstlük, temizlik ilkesinin dikkate alınması durumunda da, yöneticilerin, bunu uygulayacak olanların, yasayı uygulayacak olanları nasıl denetleyeceğiz, nasıl kontrol edeceğiz, bu da, bizce, Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli bir konu.

Şimdi, Maliye Bakanı hakkında bu, Başbakan hakkında birsürü sorun, iddia -bunlar doğru-yanlış, bilemem- ama, bunların aklanması lazım. Bunlar ortaya çıkacak, diyecek ki, arkadaş, bizim hakkımızda böyle iddialar var, biz bu iddiaların karşısında savunuyoruz kendimizi, bunlar yanlıştır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ercenk, sözünüzü tamamlar mısınız.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Yine, malî açıdan ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak, ülkenin bütçesine katkı sağlayacak birtakım değerlerin nasıl pazarlanmakta olduğunu, yine, Meclisin gözü önünde, kamuoyunun gözü önünde hepimiz izliyoruz, görüyoruz. Siz gece yarıları ihaleye başlıyorsunuz, oğlunuz geliyor gidiyor… Efendim, son zamanlarda da bu oğullar çok karışmaya başladı işe, onu söyleyeyim. Ulaştırma Bakanının oğlu bir ara devredeydi, sonra Maliye Bakanının oğlu işte mısırdan bir devreye geldi, şimdi de geceyarısı bakanlığa gelmiş…

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Gelemez mi geceyarısı bakanlığa?!

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Yani, olabilir mi canım?! Yani, bizim de babamız memurdu; biz, babamıza ancak yemek götürürdük nöbetçi olduğunda, sefertasına yemeği koyar, götürürdük. Yani, orada ne görevle bulunuyor; bir devlet hizmeti mi var, niçin orada?! Bunlar devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor, olmuyor, yanlış oluyor bunlar, şık olmuyor. Yani, devlet ayrı bir şey, devleti ciddiyetle yöneteceksiniz; ben istediğimi yaparım, istediğimi asarım, istediğimi keserim, istediğimi istediğim adama veririm; Ofer'i tanımam bilmem ne dedikten sonra Ofer'i tanıdığınız ortaya çıkıyor, en son bu tip sorunlar ortaya çıkıyor…

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen, son cümlenizi alayım.

TUNCAY ERCENK (Devamla) -…ondan sonra malî yönetim, malî kontrol yasası çıkarıyorsunuz ve bunu uygulayacak bakan hakkında da bu tür iddialar var. Bunlar hoş değil, devletin ciddiyetiyle bağdaşmadığını düşünüyorum. Umarım, bundan sonra çıkarılacak olan tasarılarda, Yüce Meclisin önüne getirilecek olan tasarılarda daha ciddî, daha tutarlı, kamuoyunu daha bilgilendiren ve uzmanlarıyla bu iş konuşularak getirilir diye düşünüyorum, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ercenk.

Anavatan Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Muhsin Koçyiğit; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben de fazla zamanınızı almayacağım; sadece, görüşülmekte olan yasa tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepimizin bildiği gibi, 2003 yılında 5018 sayılı Yasa çıkarılmıştı. Bu, 2005 ve hatta 2006 yılında yürürlüğe girecekti; fakat, hazırlıklar zamanında yapılamadığından, bir de IMF'nin baskıları sonucu yürürlüğe girmedi, bugüne kadar geldi.

5018 sayılı Yasanın genel gerekçesinde ne demiştik: "Bu yasa, katılımcı, saydam, hesap verebilir bir yasa." Doğru, genel gerekçesi öyle. Bir de, çağdaş normlara uygun, Avrupa Birliği standartlarına uygun bir yasadır.

Fakat, bu yasanın da istisnaları var. Bu istisnalarından biri -benden önceki arkadaşlarım bahsettiler- TOKİ'nin ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, Meclis denetimi dışına çıkarılmasıydı. Demek ki, yasa, genel gerekçesinde de belirtildiği gibi, katılımcı ve saydam, açık bir yasa değil.

Aynı şekilde, bu yasanın, Maliyeyi motive edeceği, personelini motive edeceği söylenmişti; bu motivasyonu da yoktur. Bu yasa, aslında motive yerine demotive etmiştir; çünkü, Maliye Bakanlığı personelini parçalamıştır. Öncelikle, defterdarlıkları Gelirlerden ayırmıştır. Sanki Maliyenin dışında gibi bir üvey evlat muamelesi yapılmıştır.

İkincisi, bu yasayla, bütçe dairesi başkanlıkları ve başkan yardımcılıkları tamamen yok edilmek üzeredir, maliye başkanlıkları yok edilmek üzeredir. Buradaki insanlar maliyeye ömürlerini vermişlerdir. Elli altmış yıldan beri maliyede çalışanlar vardır; yani, statü olarak; fakat, bunlar bu yasayla yok edilmiştir. Demek ki, bu yasa, genel gerekçesinde belirtildiği gibi, motivasyonu da sağlamamaktadır. Bununla ilgili olarak da, aynı şekilde, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 15 inci maddesi de bununla ilgilidir. Burada da ne yapılmıştır: Strateji geliştirme başkanlıkları kurulmuştur, müdürlükleri kurulmuştur. Niçin kurulmuştur; bir kuruluş kaldırılarak, APK kuruluşu kaldırılarak, yerine bunlar getirilmekte. Araştırma planlama ve koordinasyon kurulu, üzerinde de belirttiğim gibi, bunlar, ar-ge faaliyetlerini yapan, bir bakanlığın en üst hizmetlerini yapan, kurmay hizmetlerini yapan birimlerdir. Buradaki insanların hepsi en az genel müdür düzeyinde arkadaşlarımızdır, AP Kurulu başkanlarıdır, başkan yardımcılarıdır ve burada çalışan 1 000'e yakın personel vardır. Bunlar, bilgili, deneyimli, liyakate göre görevlerine gelmişlerdir ve devlete de, bugüne kadar, sadakatle hizmet vermişlerdir; fakat, bugün, tek çırpıda bu maddeyle bunları kaldırıp, liyakatleri tek çırpıda yok edip, yerine yeni bir birimin getirilmesindeki mantığı anlayamıyoruz. Eğer gerçekten burada hükümetimiz iyi niyetliyse... Şimdi, burada getirilen bu daire başkanlıkları 2 500 tane kadro geliştirdiler -arkadaşımız bahsetti biraz önce- 2 500 tane yeni kadro ihdas ediliyor. Oysa, bu maddeyle, APK daire başkanlıklarında çalışan 850 personelin işine son veriliyor. Demek ki, burada, aşağı yukarı 1 800'e yakın ilave bir kadro alınıyor. Eğer hükümetimiz burada gerçekten iyi niyetliyse, bir maddeyle, bir önergeyle şu getirilebilir: APK daire başkanlıklarında çalışanlar, otomatik olarak, strateji geliştirme daire başkanlıklarında görevlendirilirler; o zaman, biz de buna destek verebiliriz; fakat, devlete yıllarını vermiş insanları bir çırpıda atıp yeni yeni insanları getirmek, elbette, zihinlerde kadrolaşma çağrılarını beraberinde getiriyor. Bu bakımdan, bir önergeyle bunun düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Yine, aynı şekilde -benden önce arkadaşlarım bahsettiler- bu yasayla, TOKİ ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu... Çok fazla bahsetmeyeceğim. Tabiî, TOKİ, bir yerde, kamu kaynağı kullanıyor, yurtdışına çıkışta harçlar alıyor. Bunların denetlenmesi gerekir.

Aynı şekilde, Fon da öyle. Fona, hepimizin bildiği gibi, Hazinece 40 milyar dolar para aktarıldı. Bu 40 milyar doların, bugüne kadar yapılan tahsilatlar 2 milyar dolar, en fazla 15 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Demek ki, nereden baksanız, Hazineden geri gelmeyecek 25 milyar dolarlık bir kaynak vardır. Elbette, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisince hesabı sorulacak; elbette, halk adına bunun denetimi yapılacak. Meclis adına bunun denetimini Sayıştayın yapması lazımdı.

Kaldı ki, Sayıştayca, rapor düzenlenip, bu paraların Hazineye iade edilmesi söylenilmesine rağmen, herhangi bir işlem de yapılmamıştır. Demek ki, Sayıştayın da tek başına bir rapor düzenlemesi de sorunu çözmüyor. O halde, buraya Meclisin el koyması, Meclisin denetlemesi gerekiyor.

Bu bakımdan, bu yasa tasarısının bu maddesinin bir önergeyle değiştirilerek, en azından, APK'da çalışan arkadaşlarımızın buraya otomatik geçişinin sağlanması, eğer bu da yapılmayacaksa, APK'da çalışanların kazanılmış haklarının ihlal edilmemesi, gasbedilmemesi için, bunlara bir yasa maddesiyle haklarının iade edilmesi, kazanılmış haklarının bunlara verilmesi gerekir.

Bu vesileyle, sözlerimi burada bitiriyorum ve hepinize iyi akşamlar diliyorum; sağ olun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.

Şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan?.. Yok.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinde yer alan;

a) "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini,

b) "doğrudan üst yöneticiye bağlı olarak" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını ve birinci fıkrasının (d) bendinin madde metninden çıkarılmasını,

arz ve teklif ederiz.

 

İrfan Gündüz

Nusret Bayraktar

Recep Yıldırım

 

İstanbul

İstanbul

Sakarya

 

Nevzat Yalçıntaş

Hikmet Özdemir

M. Necati Çetinkaya

 

İstanbul

Çankırı

Elazığ

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin takdirine bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

"Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı" biriminin adının "Strateji Geliştirme Başkanlığı" olarak değiştirilmesi ve bu birimin doğrudan üst yöneticiye bağlı olmasına ihtiyaç bulunmadığından buna ilişkin ibarelerin madde metninden çıkarılması amacıyla bu önerge hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16. - Ekli (1) sayılı listede yer alan Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanı kadroları ihdas edilerek (A) bölümündeki kadrolar 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Başbakanlık ve bakanlıkların (Adalet ve Millî Savunma bakanlıkları hariç) merkez teşkilâtlarına ait ilgili bölümüne, (B) bölümündeki kadrolar ise anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin (II) sayılı cetvelinin Adalet Bakanlığının merkez teşkilâtına ait ilgili bölümüne eklenmiştir. Aynı listenin (A) bölümünde yer alan daire başkanı kadroları Başbakanlığa ve Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı kurulan bakanlıklara dörder adet (Adalet Bakanlığı için 1 adet) tahsis edilmek üzere ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiştir.

Ekli (2) sayılı listede yer alan Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanı kadroları ekli (1) sayılı cetvelde belirtilen kamu idarelerine tahsis edilmek üzere ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiştir.

Ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvelin yüksek öğretim kurumlarının ilgili bölümlerine eklenmiştir.

Ekli (4) sayılı listede yer alan kadrolar ekli (2) sayılı cetvelde belirtilen kamu idarelerine tahsis edilmek üzere ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiştir.

Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerden 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olanların malî hizmetler birimlerinde kullanılmak üzere genel idare hizmetleri sınıfından üçüncü dereceli 800 adet Malî Hizmetler Uzmanı, sekizinci dereceli 400 adet Malî Hizmetler Uzman Yardımcısı kadrosu ihdas edilmiştir. Bu kadrolarda derece değişikliği yapmak suretiyle bu idarelerden uygun görülenlere tahsis etmeye Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçeli idareler ve sosyal güvenlik kurumlarından 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olanlar için genel idare hizmetleri sınıfından dördüncü dereceli 1200 adet İç Denetçi kadrosu ihdas edilmiştir. Bu kadrolarda derece değişikliği yapmak suretiyle idarelerden uygun görülenlere tahsis etmeye İç Denetim Koordinasyon Kurulunun kararı ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Beş ve altıncı fıkra hükümlerine göre idarelere tahsis edilen kadrolar 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır.

Mahallî idarelerin iç denetçi kadroları İç Denetim Koordinasyon Kurulunun kararı ve İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile ihdas edilir. İhdas edilen bu kadrolar ilgili mahallî idarenin norm kadrosuna dahil edilmiş sayılır.

190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvelin Maliye Bakanlığı bölümünden Maliye Başkanı, Bütçe Dairesi Başkanı ve Bütçe Dairesi Başkan Yardımcısı kadroları çıkarılmıştır.

BAŞKAN- Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Kemal Deveciler…

Sürenizi birleştirdim Sayın Deveciler; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1014 sıra sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan evvel şunu söylemek istiyorum: Bugün çok anlamlı bir gün; 24 Kasım Öğretmenler Günü. Bizleri yetiştiren, bugünlere getiren, çocuklarımızı yetiştiren eli öpülesi öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutlarken, önümüzdeki günlerin öğretmenlerimizin daha iyi ekonomik koşullara kavuşturulacağı günler olmasını temenni ediyorum.

Bu tasarı, adından da anlaşılacağı üzere, hem 5018 sayılı Kanunda hem de bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapmaktadır. Üzerinde konuşacağım 16 ncı madde, hükümet tasarısında 15 inci madde olarak yer almaktadır. Ancak, 16 ncı madde değerlendirilirken, tasarının 13/h maddesiyle, 14 ve 15 inci maddeleriyle beraber değerlendirilmelidir. Çünkü, tasarının bu maddeleri bakanlıklarda ve bazı kamu kurumlarında mevcut olan APK, yani, tam açılımıyla araştırma planlama ve koordinasyon kurulu ve daire başkanlıklarının kaldırılarak, yerine, strateji geliştirme başkanlığı müdürlüğü ve daire başkanlıklarının kurulmasını öngörmektedir.

5018 sayılı Kanunun bazı hükümleri yayım tarihi olan Aralık 2003 tarihinde kabul edilmiştir. Diğer hükümleri Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe girecekti; ama, hükümet, gerekli hazırlıkları tamamlayamadığı gerekçesiyle, 2005 Malî Yılı Bütçe Kanununa koymuş olduğu bir maddeyle bu kanunun yürürlük tarihini Ocak 2006'ya erteledi. Kamu malî yönetimini yeniden düzenleyen bir kanunun yürürlüğünden önce hazırlıkların olması gayet doğaldır. Tabiî ki, bazı görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi ihtiyacı vardır; ancak, bu ihtiyaç, APK'ların mevcut görevlerine ilaveler yapılarak ve bu birimlere eleman takviyesiyle çözülebilir. Yani, APK'lar, istenirse, strateji geliştirme ve malî hizmetler başkanlığına kolayca dönüştürülebilir. Böyle bir dönüştürme yerine APK'ların tasfiyesi, hükümetin kadrolaşmaktan başka bir amacının olmadığını açıkça ortaya koymaktan başka nasıl açıklanabilir, soruyorum sizlere!

Burada dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir husus var. Hatırlayacağınız gibi, Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı, yani, halkın, sivil toplum örgütlerinin ve CHP'nin yoğun muhalefetiyle direndiğimiz, AKP'nin ise reform diye, yenileşme diye nitelendirdiği, özünde, kamu hizmetlerinin taşraya devredildiği tasarının görüşmeleri sırasında görüşmeler durduruldu. Cumhuriyet Halk Partisinin yoğun muhalefetiyle, hükümet bu tasarıyı çıkarmaya cesaret edemedi. Tasarı önce, Şubat 2004'te Genel Kurulda görüşüldü, sonra, AKP, yoğun muhalefetimiz karşısında görüşmelere ara verdi. Ardından tekrar gündeme geldi ve Temmuz 2004'te, AKP çoğunluğunun oylarıyla, tasarı, Parlamentodan geçti; ancak, Sayın Cumhurbaşkanı, kanunu, Mecliste tekrar görüşülmek üzere iade etti.

Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla hiç ilişkisi olmadığı halde, Sayın Cumhurbaşkanımızca bir kez daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilen söz konusu Kamu Yönetimi Temel Kanununda yer alan bir müessese, strateji geliştirme başkanlığı, müdürlüğü ve daire başkanlıkları, 3046 sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkındaki temel yasa da bir tarafa bırakılarak, şimdi görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla, tüm kamu kurumlarında teşkilât yasalarına dolaylı olarak yerleştirilmek istenilmektedir.

Arkadaşlar, hükümet, hükümet üyeleri, sürekli yeni kanun çıkardıklarını, başarılı işler yaptıklarını söylemektedirler. Şimdi, size bazı rakamlar vereceğim: 22 nci Dönem itibariyle 670 civarında kanun Genel Kuruldan geçirilmiş, bunların içerisinden 41 adet yasa Cumhurbaşkanınca geri gönderilmiş, 68 adet yasanın da, Anayasa Mahkemesine, iptali ve yürürlüğünün durdurulması için başvuru yapılmış ve bunların 19'u görüşülmüş, 2 başvuru esastan, 2 başvurunun da yürürlüğünün durdurulması talebi reddedilmiş, 10 tanesinin yürürlüğünün durdurulması kararı alınmış, ayrıca, 7'si de iptal edilmiştir.

Bakın, yaptığınız çalışmalar bunlar. Daha, 2006'da yürürlüğe girecek bir kanunda dahi değişiklikler yapıyoruz bugün. Bunu, Anamuhalefet Partisini dinlemediğiniz için yapıyorsunuz. Bu, bizim uyarılarımızı dikkate almadığınızın, Anayasaya uygun olmayan kanunları sırf sayısal çoğunluğunuza dayanarak alelacele çıkardığınızın göstergesidir.

Değerli arkadaşlar, bakanlıklarda halen mevcut olan APK'ların yeni bir birime dönüştürülerek, bunlara tasarıda yazılı görevlerin verilmesi mümkün iken, bu yola gidilmeyip, APK'ların kaldırılarak yerine yeni kadroların oluşturulması, hizmetin görülmesi gerekçesi altında kadrolaşmaya gidilmesidir.

Değerli milletvekilleri, bu, tamamen kadrolaşma amaçlı düzenlemedir. Neden APK'lara yeni kadrolar verilerek bu görevler yerine getirilmiyor da, bunlar kaldırılıp yerine yeni birimler kuruluyor? AKP'ye yakın kadrolara öncelik verilmesi düşüncesi mi, reform tanımının açılımı mıdır, soruyorum size! Bu sözde reform sonucunda işinden olacak, yıllarını devlet hizmetinde geçiren nice deneyimli insanımızı nerede istihdam edeceksiniz, merak ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kadrolaşma örnekleri, artık, ciddî boyutlarda çoğalmıştır. Kadrolaşma, Türkiye'nin huzurunu, ekonomisini, devlet düzenini ve siyasî rejimini tehlikeye atabilecek bir anlayışla, bir ölçüsüzlükle uygulanır hale gelmiştir.

Bu gidiş, iyi gidiş değildir. Tüm bu olanlara karşı herkesin dikkatli ve duyarlı davranmasına ihtiyaç vardır. Bu senaryoyu biz daha evvelki hükümetler döneminde de seyrettik. Bunları biliyoruz; ama, ne yazık ki, bir kez daha bu senaryoyu yürürlüğe koymak istemektesiniz. Türkiye'nin kaderi bunu yaşamak olmamalıdır; ama, bunu deneyenler karşısında milletçe takınacağımız tavrın ne olduğu çok açıktır, bellidir. Bunların hesabının milletçe görüleceğinden de hiç kuşku duymuyorum. Bunlar, bu yaptıklarının hesabını er geç vereceklerdir. Nasıl daha evvelki hükümetler yaptıklarının hesabını sandıkta verdilerse, siz de er geç vereceksiniz. Türkiye, bunlara teslim olmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi de bunlar karşısındaki mücadelenin öncüsü olmaya devam edecektir, etmektedir.

Sonuç olarak, bakınız, tasarının genel gerekçesinde ne denmektedir, aynen aktarıyorum: "...malî hizmetler biriminin görev, yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlenmektedir.

- Mevcut teşkilât yapılarında yer alan araştırma planlama ve koordinasyon kurulu başkanlıkları ve araştırma planlama ve koordinasyon kurulu daire başkanlıkları kaldırılmakta, Başbakanlıkta ve Millî Savunma Bakanlığı dışındaki bakanlıklarda strateji geliştirme başkanlığı kanunun eki (1) sayılı cetvelde yer alan idarelerde strateji geliştirme daire başkanlığı ve kanunun eki (2) sayılı cetvelde belirtilen kamu idarelerinde strateji geliştirmeye ilişkin hizmetlerin yerine getirildiği müdürlükler kurulmaktadır.

Kanunun uygulanması için gerekli kadro ihdas ve iptalleri ile özlük haklarına ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır" ifadeleri yer almaktadır.

Tasarının 16 ncı maddesinin gerekçesinde ise "Madde ile mevcut teşkilât yapılarında yer alan araştırma, planlama ve koordinasyon kurulu başkanlıkları ve araştırma, planlama ve koordinasyon daire başkanlıklarının kaldırılmasına yönelik olarak ilgili kanunlarda yer alan hükümler ile teşkilât kanunları ve teşkilâtlanmaya ilişkin diğer kanunlarda yer alan araştırma, planlama ve koordinasyon hizmetlerine yönelik kurul başkanlıkları, daire başkanlıkları ile şube müdürlükleri kurulması ve bunların görevlerine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılmaktadır" denilmektedir.

Peki "neden" sorusunun bir açıklaması, böyle bir düzenlemenin akılcı, gerçekçi bir gerekçesi var mıdır? Size aynen okudum. Hayır, yok. Yalnızca ne yapıldığı ifade ediliyor... Haklılar tabiî, yasa tasarısının gerekçesinde "biz kadrolaşmaya gitmek istiyoruz, bu nedenle böyle bir düzenleme lazım" diyemezsiniz. Açıkça bunu ifade ediyor kanunda belirtilen gerekçe.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 5018 sayılı Kanunun ana amacının kamuda hesap verilebilirliği ve saydamlığı sağlamak olduğu, kanunun gerekçesinde açık olarak belirtilmiştir. Sayın Maliye Bakanı ve bakanlık yetkilileri bu kanunla ilgili olarak yaptıkları her konuşmada, bu kanun ile birlikte bütçenin kapsamının genişlediğini, kamu kaynaklarının ekonomik, etkili ve verimli kullanılmasının yolunun açıldığını, kamu kaynakları üzerinde Parlamentonun bütçe hakkının etkin bir biçimde kullanılmasının olanaklı hale geldiğini, kamuda performans esaslı yönetimin uygulanacağını, Avrupa Birliği iyi uygulama örneklerine ve uluslararası standartlara uyumlu bir kamu malî yönetim sisteminin 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kurulup işletileceğini dile getirmişlerdir.

Parlamentonun bütçe hakkını etkin kullanmasının en önemli aracı, bütün dünyada, öncelikle, bütçe kapsamının geniş olmasıyla açıklanmaktadır. 10 Aralık 2003 tarihinde yasalaştırdığımız 5018 sayılı Kanunun bütçe kapsamı, bugün görüşmekte olduğumuz 1014 sıra sayılı kanun tasarısından daha geniştir; ama, biz bazı maddeleri burada değiştirmek istiyoruz. Getirilen değişiklikle büyük hacimli ekonomik ve malî işlemler gerçekleştiren bazı kamu idareleri, bütçenin, dolayısıyla Parlamentonun denetim kapsamından çıkarılmaktadır, resmen kaçırılmaktadır. TOKİ, TRT, TMSF başta olmak üzere parasal hacmi büyük, önemli idareler kanun kapsamı dışına çıkarılmıştır. Bunu, kanunun, hesap verilebilirlik ve saydamlık olarak açıklanan temel gerekçeleriyle nasıl bağdaştırabilirsiniz?

Son dönemlerde basın ve yayın araçlarında, TOKİ'nin ya da TMSF'nin bir uygulamasını ya da adını duymadığımız bir günümüz geçmemektedir. Gelin bu yanlıştan dönelim, bunları da Meclis denetimine alalım, bunların da Plan ve Bütçe Komisyonunda her yıl bütçeleri görüşülsün, bu idareleri bütçe kapsamına sokalım; yok, bu, teknik olarak bazı zorluklar çıkarıyorsa, bu idareleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştayın denetimine tabi tutalım, Sayıştayın bu idarelerle ilgili denetleme raporlarını bütçe hakkının gereği olarak bu Parlamentoda tartışalım. Bu kanuna, bütçe kapsamına tabi olmayan idareler için bir liste yapalım ve bu idareleri bu listenin içerisine koyarak bunların da bu kanuna tabi olacakları düzenlemelerini yazalım.

Şimdi, bazılarınız " bunların denetimi Mecliste KİT Komisyonuna aittir" diyorsunuz; ama, KİT Komisyonu geçmiş yıllarla ilgili inceleme yapmaya yetkilidir, KİT Komisyonu, yapılmış hataları incelemekle yetkilidir, KİT Komisyonu, o kuruluşların bütçesini, daha görüşülmemiş olan, gelmemiş yılların bütçesini incelemekle yetkili değildir arkadaşlar. Bunu çok iyi bilmemiz lazım.

Bu idareler hesap versin, işlemlerini saydam bir biçimde gerçekleştirsin. Kapısından içeri girdiğimiz Avrupa Birliğine uyum sürecinde bunu zaten yapmak zorunda kalacağız. Gelin, bunu kendiliğimizden yapalım ve hesap verilebilirlik ve saydamlık yönünde önemli bir adımı atalım, bunları Meclis denetiminden kaçırmayalım.

Harcama öncesi kontrol süreci, kanunda yapılan değişiklikle, ön malî kontrol olarak adlandırılan bir yapıya dönüştürülmektedir. Harcama öncesi kontrol sürecinde, biz, 1050 sayılı Kanun uygulamasında olan Maliye Bakanlığının ve Sayıştayın öndenetim fonksiyonlarını kaldırıp, bunu, kamu idarelerinin kendisine bırakmıştık. Yapılan bu değişikle, harcama öncesi kontrol sürecini de, aslında, burada kaldırmış oluyoruz; çünkü, ortada, bu işlemden dolayı ne bir sorumlu ne de bir sorumluluk hali kalmaktadır. Bu durum, özellikle, malî yönetim ve kontrol süreçlerinin etkili bir biçimde kurulup işletilemediği… Kamu idarelerinde -merkezî idare hariç- çoğu bu durumdadır; başımıza da -ileride göreceğiz- çok büyük belalar açacaktır. Gelin, bu yanlıştan dönelim.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Deveciler.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

4 önerge vardır; geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık durumuna göre işleme alacağım.

 Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen kadrolara ilişkin ekli (2) sayılı listede yer alan "22" ibaresinin "23" olarak, ekli (4) sayılı listede yer alan "13" ibaresinin "12" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Nusret Bayraktar

Mahmut Kaplan

 

Bursa

İstanbul

Şanlıurfa

 

Ali İbiş

Fahri Keskin

 

 

İstanbul

Eskişehir

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde ve ekli listelerde yer alan "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.      

 

İrfan Gündüz

Hamit Taşcı

Recep Yıldırım

 

İstanbul

Ordu

Sakarya

 

Abdullah Erdem Cantimur

Nusret Bayraktar

Muharrem Eskiyapan

 

Kütahya

İstanbul

Kayseri

 

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

M. Ali Suçin

Hikmet Özdemir

 

Bursa

Batman

Çankırı

 

T. Ziyaeddin Akbulut

Ahmet Işık

 

 

Tekirdağ

Konya

 

 

"Ekli (5) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Gelir İdaresi Başkanlığına ait ilgili bölümüne eklenmiştir."

5 SAYILI LİSTE

KURUMU   : GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

TEŞKİLATI : MERKEZ

İHDAS EDİLEN KADROLAR

SINIFI                UNVANI                 KADRO DERECESİ ADEDİ

GİH         Gelir İdaresi Daire Başkanı                 1                              2

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı tasarının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M.Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

Bülent Baratalı

 

Trabzon

İstanbul

İzmir

 

A.Kemal Deveciler

M. Mesut Özakcan

Ali Kemal Kumkumoğlu

 

Balıkesir

Aydın

İstanbul

 

Kâzım Türkmen

Mustafa Özyürek

 

 

Ordu

Mersin

 

 

BAŞKAN - En aykırı önerge bu son okunan önergedir; işleme alıyorum.

Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ(Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın önerge sahipleri, gerekçesini...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlıklarının kurulması bir hizmetin örülmesinden çok kadrolaşma amaçlı bir düzenlemedir. Bakanlıklarda halen mevcut olan APK'ların yeni bir birime dönüştürülerek bunlara tasarıda yazılı görevlerin verilmesi mümkün iken bu yola gidilmeyip APK'ların kaldırılarak yerine yeni kadroların oluşturulması hizmetin görülmesi gerekçesi altında kadrolaşmaya gidilmesidir. Bu nedenle maddenin tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun katılamadığı, Hükümetin katılmadığı ve gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1014 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

"Ekli (5) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin Gelir İdaresi Başkanlığına ait ilgili bölümüne eklenmiştir."

5 SAYILI LİSTE

KURUMU   : GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

TEŞKİLATI : MERKEZ

İHDAS EDİLEN KADROLAR

SINIFI                UNVANI                 KADRO DERECESİ ADEDİ

GİH         Gelir İdaresi Daire Başkanı                 1                              2

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

5345 sayılı Kanunla görülen Gelir İdaresi Başkanlığında faaliyet gösteren Gelir Yönetimi Daire Başkanlığının iş hacminin yoğunluğu ve kapsamı nedeniyle üç ayrı daire başkanlığı tarafından yürütülmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde ve ekli listelerde yer alan "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler" ibarelerinin "Strateji Geliştirme" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İrfan Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

"Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Başkanlığı" biriminin adının "Strateji Geliştirme Başkanlığı" olarak değiştirilmesi amacıyla bu önerge hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen kadrolara ilişkin ekli (2) sayılı listede yer alan "22" ibaresinin "23" olarak, ekli (4) sayılı listede yer alan "13" ibaresinin "12" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Devlet Personel Başkanlığında strateji geliştirme ve malî hizmetlere ilişkin "Müdürlük" yerine "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanlığı" kurulduğundan, anılan Kurum adına tasarıda yer alan "Müdür" kadrosunun "Strateji Geliştirme ve Malî Hizmetler Daire Başkanı" olarak değiştirilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini dinlediğimiz önergeyi şimdi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen üç önerge ve ekli listelerle birlikte bu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17. - Aşağıdaki hükümler ile teşkilât kanunları ve teşkilâtlanmaya ilişkin diğer kanunlarda yer alan araştırma planlama ve koordinasyon hizmetlerine yönelik kurul başkanlıkları, daire başkanlıkları ile şube müdürlükleri kurulması ve bunların görevlerine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılmıştır:

1) 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 55 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanı" ibaresi.

2) 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığı" ibaresi.

3) 13.12.1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 19 uncu maddesinin (c) bendi ile 22 nci maddesi.

4) 13.12.1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (c) bendi ile 16 ncı maddesi.

5) 13.12.1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 18 inci maddesinin (b) bendi ile 20 nci maddesi.

6) 29.3.1984 tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (b) bendi ile 16 ncı maddesi.

7) 8.6.1984 tarihli ve 219 sayılı Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü maddesi.

8) 8.6.1984 tarihli ve 231 sayılı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü maddesi.

9) 26.9.1984 tarihli ve 3045 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin (c) bendi ile 18 inci maddesi.

10) 27.9.1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile üçüncü fıkrasının (c) bendi, 16 ncı maddesinin (k) bendi ve 24 üncü maddesi.

11) 8.1.1985 tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 17 nci maddesinin (b) bendi ile 19 uncu maddesi.

12) 9.1.1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin (c) bendi ile 16 ncı maddesi.

13) 14.2.1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (b) bendi ile 16 ncı maddesi.

14) 19.2.1985 tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin (b) bendi ile 14 üncü maddesi.

15) 26.2.1985 tarihli ve 3155 sayılı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü maddesi.

16) 31.10.1985 tarihli ve 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin (b) bendi ile 17 nci maddesi.

17) 21.5.1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının "danışma ve denetim birimleri" bölümünün (c) bendi.

18) 9.4.1987 tarihli ve 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin (b) bendi ile 18 inci maddesi.

19) 4.4.1988 tarihli ve 320 sayılı Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 16 ncı maddesinin (c) bendi ile 19 uncu maddesi.

20) 7.8.1991 tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin (b) bendi ile 16 ncı maddesi.

21) 30.4.1992 tarihli ve 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 26 ncı maddesinin (b) bendi ile 28 inci maddesi.

22) 2.7.1993 tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin (b) bendi ile 13 üncü maddesi.

23) 10.8.1993 tarihli ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin (b) bendi ile ek 7 nci maddesi.

24) 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin (b) bendinde yer alan "Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığı," ibaresi.

25) 16.4.2003 tarihli ve 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 17 nci maddesinin (b) bendi ile 19 uncu maddesi.

26) 1.5.2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 17 nci maddesinin (b) bendi ile 19 uncu maddesi.

27) 6.11.2003 tarihli ve 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin (a) bendi ile 21 inci maddesi.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan "Emniyet müdürü APK Uzmanı" ibareleri "Merkez Emniyet Müdürü", 55 inci maddesinde yer alan "Emniyet Müdürü APK Uzmanlarınca" ibaresi "Merkez Emniyet Müdürlerince", "Emniyet Müdürü APK Uzmanından" ibaresi "Merkez Emniyet Müdüründen", 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ekinde Emniyet Genel Müdürlüğüne ait cetvellerdeki Emniyet Hizmetleri Sınıfında yer alan "APK Uzmanı" ve diğer mevzuattaki "Emniyet müdürü APK Uzmanı" ibareleri "Merkez Emniyet müdürü" olarak  değiştirilmiş; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil APK Uzmanı kadrolarında bulunanlar, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, Merkez Emniyet Müdürü kadrolarına atanmış sayılırlar. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 43 üncü maddesinin (B) bendinin üçüncü paragrafında belirtilen kadrolara atananlar hakkında uygulanan hükümler, Merkez Emniyet Müdürü kadrosuna atananlar hakkında da aynen uygulanır.

Teşkilât kanunlarında yer alan Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu başkanlıkları, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlıkları ile Araştırma Planlama ve Koordinasyon müdürlüklerine yönelik birimler teşkilâtlarından çıkarılmıştır.

1.1.2006 tarihi itibarıyla; yukarıdaki hükümler uyarınca kaldırılan birimlere ait Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkan Yardımcısı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Başkan Yardımcısı, Başkan Yardımcısı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanı, Daire Başkanı ve Araştırma Planlama ve Koordinasyon Şubesi Müdürü kadroları iptal edilmiştir. İptal edilen bu kadrolarda bulunanlar, 31.12.2006 tarihine kadar, kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınmak suretiyle bulundukları kamu idarelerinde başka bir kadroya atanırlar Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını almaya devam ederler ve bu süre içerisinde başka işlerde görevlendirilebilirler. Bunların eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, ikramiye, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarının, atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, sözleşme ücreti, ikramiye ile diğer malî hakları (fazla çalışma ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark tutarı herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar kurumlarında kaldıkları sürece ayrıca tazminat olarak ödenir. Söz konusu birimlerde görevli diğer personel ise kadrolarıyla birlikte 14.1.2006 tarihine kadar kendi idarelerinde ihtiyaç duyulan birimlere devredilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren APK Uzmanı kadrolarına yeni atama yapılmaz, herhangi bir nedenle boşalması halinde, bu kadrolar hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

3046 sayılı Kanunda sayılan görevleri dışında, kaldırılan Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu başkanlıkları ile Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire başkanlıklarına kanunlarla verilmiş olan görevler teşkilât kanunlarında yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Bakan ve/veya üst yöneticilerin onayı ile belirlenecek birimler tarafından yerine getirilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmıştır.

Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 29 Kasım 2005 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati: 20.01