BIM 2 2 2005-12-08T08:05:00Z 2005-12-08T08:05:00Z 43 27897 159014 TBMM 1325 318 195280 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 98

 

17 nci Birleşim

10 Kasım 2005 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.- Ulu Önder Atatürk'ün ölümünün 67 nci yıldönümü nedeniyle saygı duruşu

2.- Genel Kurulu ziyaret eden Japonya Üst Meclisi Senatosu üyeleri heyet başkanı Katayama Toranosuke'ye, Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

B) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, Ulu Önder Atatürk'ün 67 nci ölüm yıldönümünde O'na ve dünya görüşlerine ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan'ın, Ulu Önder Atatürk'ün 67 nci ölüm yıldönümünde O'na ve dünya görüşlerine ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe'nin, mineral sular ve jeotermal kaynakların kullanımının önemine ve bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

C) Tezkereler ve Önergeler

1.- Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri Komitesi Başkanının davetlisi olarak Çin'e resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/923)

2.- Endonezya Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı ve beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/924)

3.- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Rene van der Linden ve beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/925)

4.- Fransa Senatosu Fransa-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/926)

D) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 110 milletvekilinin, SHÇEK bünyesindeki yuva, yurt ve huzurevlerindeki durumun belirlenerek bu kurumların daha iyi hizmet verebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/318)

2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 38 milletvekilinin, SHÇEK bünyesindeki  kurumların durumunun araştırılarak güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/319)

3.- Malatya Milletvekili Ahmet Münir Erkal ve 33 milletvekilinin, devletin koruması ve bakımı altında bulunan çocuk ve gençlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)

V.- ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

4.- 3.7.2005 Tarihli ve 5394 Sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1070) (S.Sayısı: 999)

5.- Kısıtlayıcı Ticari Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansıyla İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1125) (S. Sayısı: 1015)

6.- 24.6.2005 Tarihli ve 5372 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1066) (S. Sayısı: 1005)

7.- Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/955) (S. Sayısı: 914)

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Amasya Milletvekili Hamza Albayrak'ın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin POYRAZ'ın, SSK tarafından gerçekleştirilen röntgen cihazı alım ihalesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7769)

*Ek cevap

2.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yatırım ve istihdamı teşvik için yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7846)

3.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, 2004 yılının Ocak ayında yapılan TÜPRAŞ ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/7861)

4.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, TMSF'ce el konulan bir taşınmazın sosyal tesis olarak kullanıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7871)

5.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, yurtdışı ziyaretlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/7883)

6.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Marmara Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve Bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7885)

7.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve Bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7886)

8.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Doğu Anadolu Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7887)

9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karadeniz Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7888)

10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, İç Anadolu Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7889)

11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Akdeniz Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7890)

12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ege Bölgesinin ülke ekonomisinden aldığı paya ve bölgeye yapılan yatırım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7891)

13.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, işsizliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/7896)

14.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, THY'nin eğitime aldığı uçuş ekibi aday personelini elediği  iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/7912)

15.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, SSK'nın ilaç harcamalarındaki artışa ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7961)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, işsizlik sorununa ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7964)

17.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Muğla'nın Fethiye İlçesi Göcek Beldesinde bulunan bir kamu tesisinin özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7965)

18.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çayağzı Deresindeki çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7966)

19.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, bir madencilik şirketinin İzmir Alsancak Limanına siyanür getireceği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7967)

20.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, orman arazilerinin turizm amaçlı tahsisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7968)

21.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Serik-Belek Beldesindeki otel ve golf alanı tahsislerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7969)

22.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Serik-Belek Beldesindeki ağaçlandırılmış sahanın tahsisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7971)

23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7972)

24.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Aydın-Kuşadası-Davutlar ve Güzelçamlık beldelerindeki çevre kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7973)

25.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, sera ve evsel atıkların geri dönüşümünü sağlayacak tesislere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7974)

26.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, kum ocaklarının düzenlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7975)

27.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, golf ve diğer turizm amaçlı orman arazisi izinlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7976)

28.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7977)

29.- Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta-Eğirdir-Karaköy mevkiindeki bir maden ruhsatıyla ilgili ÇED görüşüne ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/7978)

30.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, Yunanistan'a yapılan günübirlik gezilere ve bir gözaltı olayına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/7998)

31.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/7999)

32.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'in kamu yatırım ödeneklerinden aldığı paya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8011)

33.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Ereğli ve İskenderun Demir Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesine ve genel müdürlerinin istifalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8051)

34.- İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, özelleştirme işlemleri iptal edilen limanlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8052)

35.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara-Polatlı'daki ziraî sulama abonelerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8057)

36.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, limanların özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8058)

37.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, TÜPRAŞ hisselerinin satışına yönelik bir iddiaya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8067)

38.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, TÜPRAŞ'ın bir grup hissesinin satış kararının İMKB'ye bildirilmemesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8069)

39.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, menenjit aşısı bedelinin karşılanmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8124)

40.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, kongo hastalığı ve benzeri epidemilere karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8147)

41.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Çernobil Nükleer Santralı kazasının Karadeniz Bölgesindeki etkilerinin araştırılmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8148)

42.- Trabzon Milletvekili M. Akif HAMZAÇEBİ'nin, Antalya Havalimanı dış hatlar terminallerinin işletilmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8184)

43.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, Ankara'da bir barda meydana gelen olaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8193)

44.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, Hizbullah davasında yargılanan kamu görevlilerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8196)

45.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'nın Harmancık İlçesinde emniyet amirliği kurulmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8197)

46.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, Yalova Armutlu Kaplıcalarında özel bir şirketin usulsüz kuyu açtığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8204)

47.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, bir fotoğraf sergisine yapılan saldırıya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8476)

48.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,tamamlanmamış yatırımlara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/8561)

49.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, özürlü çocukların eğitimine,

- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde Başbakanlık Tanıtma Fonundan alınan desteğe,

1999-2002 yılları arası Başbakanlık Tanıtma Fonundan alınan desteğe,

Tamamlanmamış yatırımlara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/8592, 8593, 8594, 8595)

50.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, belli bir marka ve model otomobillerde teknik bir sorun olduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8721)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Burdur Milletvekili Mehmet Alp, Dünya Çocuk Hakları Gününde, çocukların sağlıklı bir şekilde büyüyebilecekleri tek ortam olan ailenin önemine, özgür ve yaratıcı bir kişilik kazanabilmeleri için yapılması gerekenlere;

Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin, İş Kanununun uygulanmasında görülen aksaklıklara ve alınması gereken tedbirlere,

Mersin Milletvekili Hüseyin Güler, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Genel Kurulu ziyaret eden Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Rene Van Der Linden 'e Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.

Genel Kurula hitaben konuşma yapma isteği kabul edilen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Rene Van Der Linden, Türkiye'nin Avrupa ve bölge için önemi ile Avrupa Birliğine adaylığı sürecinde yerine getirmesi gereken hususlara ilişkin Genel Kurula hitaben bir konuşma yaptı.

Gündeminin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 145 inci sırasında yer alan 544'e 1 inci ek sıra sayılı komisyon raporunun bu kısmın 4 üncü sırasına alınmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

İstanbul Milletvekili Ali Topuz, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, Partisine;

Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, Adana Milletvekili Fehmi Hüsrev Kutlu'nun,

Kars Milletvekili Selami Yiğit, Adana Milletvekili Fehmi Hüsrev Kutlu'nun,

Adana Milletvekili Fehmi Hüsrev Kutlu, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,

Konuşmasında, şahsına;

Sataşması nedeniyle birer açıklamada bulundular.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/779) esas numaralı sözlü soru üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrildi.

2 nci sırasında bulunan (6/809) esas numaralı soru, ilgili bakan Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan (6/815),

40 ıncı sırasında bulunan (6/944),

50 nci sırasında bulunan (6/961),

59 uncu sırasında bulunan (6/992),

143 üncü sırasında bulunan (6/1200),

145 inci sırasında bulunan (6/1202),

158 inci sırasında bulunan (6/1234),

159 uncu sırasında bulunan (6/1235),

252 nci sırasında bulunan (6/1404),

264 üncü sırasında bulunan (6/1423),

273 üncü sırasında bulunan (6/1449),

Esas numaralı sorulara, Devlet Bakanı Beşir Atalay cevap verdi; (6/815), (6/1200), (6/1235), (6/1404), (6/1423) esas numaralı soru sahipleri cevaba karşı görüşlerini açıkladılar.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında (1/950) (S. Sayısı: 920),

3 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

4 üncü sırasına alınan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen 5394 Sayılı Türkiye İstatistik Kanununun (1/1070) (S. Sayısı: 999) 45 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

10 Kasım 2005 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.04'te son verildi.

Sadık Yakut

Başkanvekili

 

Bayram Özçelik

Ahmet Küçük

 

Burdur

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

                                                    II. - GELEN KÂĞITLAR             No.: 25

10 Kasım 2005 Perşembe

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1126) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.11.2005)

Teklif

1.- İzmir Milletvekili Fazıl Karaman ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/614) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2005)

Tezkere

1.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/922) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.2005)

Raporlar

1.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

2.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/579) (S. Sayısı: 979'a 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

3.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/691) (S. Sayısı: 980'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

4.- Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/694) (S. Sayısı: 981'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Hanefi Mahçiçek'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/695) (S. Sayısı: 982'ye 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

6.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/696) (S. Sayısı: 983'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

7.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/697) (S. Sayısı: 984'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

8.- Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın  İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/698) (S. Sayısı: 985'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

9.- Hakkâri Milletvekili Fehmi Öztunç'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Antalya Milletvekili Atila Emek ve 2 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/719) (S. Sayısı: 986'ya 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

10.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/731) (S. Sayısı: 987'ye 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

11.- Ardahan Milletvekili Kenan Altun'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/732) (S. Sayısı: 988'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

12.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/747) (S. Sayısı: 989'a 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/748) (S. Sayısı: 990'a 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

14.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun  ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/749) (S. Sayısı: 991'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun  ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/750) (S. Sayısı: 992'ye 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

16.- İstanbul Milletvekili Kemal Unatıkan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Ankara Milletvekili Yakup Kepenek  ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/764) (S. Sayısı: 993'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

17.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Adana  Milletvekili Uğur Aksöz ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/788) (S. Sayısı: 994'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

18.- Mardin Milletvekili Selahattin Dağ'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Adana Milletvekili Uğur Aksöz ve 5 Milletvekilinin İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/718, 3/789) (S. Sayısı: 995'e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

19.- Türkiye Cumhuriyeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakcılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1099) (S. Sayısı: 1013) (Dağıtma tarihi: 10.11.2005) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ ve 110 Milletvekilinin, SHÇEK bünyesindeki yuva, yurt ve huzurevlerindeki durumun belirlenerek bu kurumların daha iyi hizmet verebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/318) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2005)

2.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN ve 38 Milletvekilinin, SHÇEK bünyesindeki kurumların durumunun araştırılarak güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/319) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2005)

3.- Malatya Milletvekili Ahmet Münir ERKAL ve 33 Milletvekilinin, Devletin koruması ve bakımı altında bulunan çocuk ve gençlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/11/2005)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

10 Kasım 2005 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 nci Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

1V. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.- Ulu Önder Atatürk'ün ölümünün 67 nci yıldönümü nedeniyle saygı duruşu

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün Ulu Önder Atatürk'ün ölümünün 67 nci yıldönümüdür. Genel Kurulumuzu, Yüce Atatürk'ün aziz hatırası önünde 2 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN - Ruhu şad olsun.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, 10 Kasım Ulu Önder Atatürk'ün ölüm yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık'a aittir.

Buyurun Sayın Işık. (Alkışlar)

B) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, Ulu Önder Atatürk'ün 67 nci ölüm yıldönümünde O'na ve dünya görüşlerine ilişkin gündemdışı konuşması

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10 Kasım 2005. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 67 nci ölüm yıldönümü nedeniyle, O'nu ve dünya görüşünü kısmen ifade etmek amaçlı gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yaşadığı dönem ve konjonktürde fikir ve eylemleriyle, yalnızca onlarca yıl sonraki günümüze değil, yüzyıllar sonraki zamana çığır açan seçkin insanı, yüce milletin anlamlı kürsüsünden ifade etmenin onurunu sizlerle paylaşıyorum.

Çok yönlü kişiliği, üstün zekâsı, olaylar karşısında soğukkanlılığını asla kaybetmeden, devlet - millet heyecanını en üst noktada tutarak, hızlı ve sağlıklı karar alma özelliği, bilimi rehber edinip, milletin geleceğini ve devletin bekasını esas alması, O'nu Atatürk yapan en önemli vasıflardır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Milletine bırakmış olduğu en büyük eseri, modern ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetini muhkem temeller üzerine kurması ve geliştirmesidir. O'nun için gerçek ve gerçekçilik, ancak akıl ve mantığın sınırları içerisinde vardır. Bu nedenle, gerçekleştirmek istediği tüm atılımlarda ve yeniliklerde, akıl ve mantığı şiar edinmiştir.

Değerli milletvekilleri, Atatürk'e göre en iyi kişi, kendinden çok ait olduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına kendisini adayan insandır.

Cumhuriyetin temelini kültür olarak gören Atatürk, medeniyet yolunda başarıyı yenileşmeye bağlamakta ve devamla "sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için, tek gelişme yolu budur. İçinde bulunduğumuz medeniyet ailesinde layık olduğumuz yeri alacağız, onu koruyacağız ve sürdüreceğiz. Refah, mutluluk ve insanlık budur. Millet açıkça bilmelidir; medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar ve yok eder. Biz, Batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz; onda iyi olarak gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya medeniyeti seviyesi içinde benimsiyoruz. Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak hayatın şartıdır. Bu yolun üzerinde duraksayanlar veya bu yol üzerinde ileri değil, geriye bakmak cahilliği ve tedbirsizliğinde bulunanlar, medeniyetin coşkun seli altında boğulmaya mahkûmdurlar" demektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyük Önder Atatürk'ün temel hak ve hürriyetlere yönelik ifadesinde "çağdaş demokraside kişisel hürriyetler özel bir değer ve önem kazanmıştır. Artık, kişisel hürriyetlere, devletin ve hiç kimsenin müdahalesi söz konusu değildir; ancak, bu kadar yüksek ve kıymetli olan kişisel hürriyetin medenî ve demokrat millete neyi ifade ettiği, 'hürriyet' kelimesinin mutlak manada düşünülebilen manasıyla anlaşılamaz. Söz konusu olan hürriyet, sosyal ve medenî hürriyettir. Bu sebeple, kişisel hürriyeti düşünürken, her kişinin, nihayet bütün milletin ortak çıkarını ve devletin varlığını göz önünde bulundurmak lazımdır. Anlaşılıyor ki, kişisel hürriyet mutlak olmaz. Bir başkasının hak ve hürriyeti milletin ortak çıkarı, kişisel hürriyeti sınırlar" demektedir.

Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk, millî egemenliğe ağırlıklı vurgu yaparak "millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar. Bütün cihan bilmelidir ki, bu devletin ve bu milletin başında hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır, o da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır, o da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir" demektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk ve düşünceleri, her dönem ve devirde, zengin bir yoruma, derin algılamaya yönelik ince hassasiyete, nesillere kalıcı aktarılmaya yönelik yüksek ideallere gereksinim göstermektedir.

Gönlümüzde ve ideallerimizde her gün yeniden doğan büyük insan, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle anarken, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Gündemdışı ikinci söz, yine, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 67 nci yıldönümü nedeniyle söz isteyen, Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan'a aittir.

Buyurun Sayın Bilgehan. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan'ın, Ulu Önder Atatürk'ün 67 nci ölüm yıldönümünde O'na ve dünya görüşlerine ilişkin gündemdışı konuşması

AYŞE GÜLSÜN BİLGEHAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; devletimizin kurucusu, büyük kahraman Atatürk'ü ölümünün 67 nci yıldönümünde şükranla ve özlemle anarak, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Nitelikli çağdaş eğitim yerine dinsel ağırlıklı eğitimin önerildiği, üniversitelerin ve bilim adamlarının hırpalandığı, küreselleşme karşısında ezik düşmüş, devletimizin kuruluş belgesi Lozan'ın sorgulandığı, dünyanın en borçlu ülkesi haline gelmiş ülkemizde 21 inci Yüzyılda bir 10 Kasımda önderimiz Atatürk'ü hangi duygularla anıyoruz?..

Kişi başına düşen gelirimiz Avrupa'nın en düşük düzeyinde. 1 000 kişiye 7 kitap düşüyor. 5 kadından 1'i okuma yazma bilmiyor. Kız çocukları okula yollanmıyor. Kadınlar, koyu bir toplumsal ve dinsel baskı altında eziliyor. Dünya Ekonomik Forumu Direktörü ve Baş Ekonomisti Augusto Lopez-Claros iki gün önce İstanbul'da şöyle bir değerlendirme yapmış: "Geçmişinize göre iyi, dünyaya göre kötüsünüz. Makroekonomik açıdan endekste 87 nci sıradasınız, yolsuzluklar ve yasaların uygunluğu bakımından ortalardasınız; ancak, örneğin, borçluluk bakımından 117 ülke arasında sonuncusunuz. Geçmişte enflasyonunuz berbat durumdaydı; çok düştü; ama, düştüğü halde dünya ülkeleri arasında hâlâ çok kötü durumdasınız. Kendi geçmişinize göre çok iyi işler yapmış olabilirsiniz; ama, dünya ülkeleri de yerinde saymıyor." Birisi de dürüstçe konuşmuş. Oysaki, yakınında bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında ve Kafkaslarda 21 inci Yüzyılda halen tek demokratik ve laik cumhuriyet ve bir hukuk devleti olma özelliğini sürdüren ve kadın-erkek eşitliğini hiç olmazsa yasal düzeyde sağlayarak, kadınlarına siyasal haklarını, üye olmak istediğimiz Avrupa Birliği ülkelerinden Fransa'dan 10 yıl, Belçika'dan 14, Yunanistan'dan 18, Portekiz'den 42 yıl önce veren Türkiye, nereden nereye gelmişti.

Atatürk'ün devraldığı miras neydi; 13 000 000 nüfus, ilkel bir tarım, sıfıra yakın sanayi, madenlerin büyük çoğunluğu, limanlar ve var olan demiryolları yabancı şirketlerin yönetiminde; 153 ortaokul ve lise, sadece 1 üniversite var. Halkın yalnız yüzde 7'si okuryazar. Bu oran kadınlarda yüzde 1 bile değil. Kişi başına gelir 4 lira. Bilim hayatı ve düşüncesi yok denilecek düzeyde. Anadolu, araştırmayan, nakilci ve yetersiz medreselerin elinde. Her yanda tarikatlar, tekkeler, dergâhlar... Sadece kadınlar değil, erkekler bile vatandaş sayılmıyor. Ülke, Avrupa'nın 300 yıl gerisinde…

Çok değil, onbeş yıl sonra Atatürk Türkiyesi dünyada "Türk mucizesi" olarak anılmaya başlayacaktır. Demir-çelik ve millî savunma sanayii kurulmuş, limanlar ve demiryolları yurdu sarmıştır. Onbeş yılın kalkınma hızı yüzde 10'dur; yani, sadece bir yıl değil, onbeş yıl boyunca kalkınma hızı yüzde 10. Halkevleri ve millet mektepleri açılmış, harf devrimiyle okuma-yazma seferberliği başlamış, üniversite reformu yapılmış, çağdaş yasalar yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Osmanlının borçlarını ödemekte, aynı zamanda da kalkınmasını, bir kuruş dış yardım almadan sürdürmektedir. Lozan'da İsmet Paşaya "bir gün gelecek bizden para istemek için önümüzde diz çökeceksiniz" diye tehdit eden Lord Curzon'un ve diğer Avrupalı güçlerin beklentisi gerçekleşmemiştir. Tam tersine, bir yirmibeş yıl sonra, 1963'te, Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğuna katılımını sağlayacak ilk antlaşmayı, hani, o meşhur Ankara Antlaşmasını imzalarken, dönemin Komisyon Başkanı Prof. Hallstein bakın neler söylemektedir: "Türkiye, Avrupa'nın bir parçasıdır. Bunu, bu ülkede attığımız her adımda karşılaştığımız Atatürk'ün güçlü kişiliğinin Türk toplumunda bıraktığı izlerden anlıyoruz. Bu hareketin, tarihte bir benzeri yoktur; hatta, biz, burada, gerçekleştirmek istediğimiz Avrupa Birliğinin en modern şekliyle uygulandığını görüyoruz. Bu aydınlık, akılcı, gerçekçi duruş, bilime ve eğitime verilen önem, gelişmeye, ilerlemeye yöneliş, bizim fikirlerimizin mükemmel bir uzantısı olarak görülüyor. Türkiye ile Avrupa'nın, askerî, siyasî ve ekonomik olarak birbirine bağlanmasından daha doğal ne olabilir ki?!" İşte, 1963'te, Türkiye'ye, bu nedenlerle Avrupa Birliğinin kapıları açılıyordu o zaman; çünkü, belki de insanlık tarihinde ilk defa bir büyük komutan, zaferle çıktığı bir Kurtuluş Savaşından hemen sonra, savaştığı güçlerin uygarlığını benimseyerek, kendi memleketinde radikal bir değişim gerçekleştiriyordu. Ne yazık ki, dün bizden ders alanlar, bugün, hatta bu kürsüden bize ders vermeye başladılar. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Daha 24 saat geçmedi.

AYŞE GÜLSÜN BİLGEHAN (Devamla) - Tarihin gerçeklerle alay edercesine çarpıtılıp yeniden yazılmak istendiği ve kahramanlar ile hainlerin yer değiştirdiği bir dönemdeyiz. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Ama, biliyoruz ki, daha Kurtuluş Savaşımız sürerken, atalarımız da, bir taraftan düşman güçleriyle vatanı kurtarmak için mücadele ederken, bir taraftan padişahın işbirlikçileri ve isyancılarla vuruşuyorlardı. Bugün, biz ne kadar kendimizi millî mücadelecilerin torunları olarak görüyorsak, kendini, hâlâ, karşı taraftan sayanların da torunlarının bulunduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) İşte, bu yüzden, çocuklarımıza ulusal destanlarımızı doğru anlatmanın ve 21 inci Yüzyılda Atatürk'ü yeniden anlamanın yollarını bulmalıyız.

Bu anlamlı günde, Atatürk'ün kurduğu bu Yüce Meclise, tekrar, saygılarımı sunarak, Atatürk'ü bir kez daha saygıyla ve şükranla anıyorum. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bilgehan.

Gündemdışı üçüncü söz, mineralli sular ve jeotermal kaynakların kullanımı hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe'ye aittir.

Buyurun Sayın Yüksektepe. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe'nin, mineral sular ve jeotermal kaynakların kullanımının önemine ve bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisin huzurunda konuşmama başlamadan önce "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesinden yola çıkarak Türkiye Büyük Millet Meclisini kuran ve halk iradesini en üstün irade sayan cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, ölümünün bu anlamlı gününde saygıyla anıyor ve Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, milletin iradesini millet adına kullanan milletvekilleri olarak, 3 Kasım 2002'den bu yana hizmet etmekteyiz.

3 Kasım 2002'den bu yana, bizleri milletvekili olarak buraya gönderen vatandaşlarımızın geleceğe olan ümitlerini, büyük ve güçlü bir Türkiye Devletinin mensubu olmak istediklerini unutmadık. Milletimizin isteği, millet iradesini ortaya koyan bir Meclis olma yolundan hiç sapmadık. Bizler, AK Parti olarak, 3 Kasım öncesi ne söylemişsek onun arkasında olduk ve olmaya devam ediyoruz. AK Partinin bu üç yıllık dönemi, iyi yönetilen bir Türkiye'nin neler yapabileceğini ortaya koydu. Tüm dünyaya millet iradesinin ne anlama geldiğini gösterdik. Aslında, tek yaptığımız, milletimizin yanında olmak, bizi buraya gönderenlerin sesini duymak, yüreğini hissetmek oldu. Milletimiz dedi ki, hortumları kesin, kestik; dedi ki, polemik yapmayın, laf üretmeyin, üretmedik; dedi ki, ekonomiyi düzeltin, düzelttik ve düzeltmeye devam ediyoruz; dedi ki, uluslararası arenada güçlü bir Türkiye olarak yerimizi alalım, aldık. Tüm bunlar, yeni Türkiye'de yaşanan gelişim, değişim ve güven ortamı, aslında, bizlerden çok büyük Türk Milletinin eseridir. Milletimiz bize bir şey daha söyledi, dedi ki; ülkenin atıl kaynaklarını harekete geçirin.

Değerli arkadaşlar, bu anlamda, Enerji Bakanlığı birçok yeni atılım gerçekleştirdi. Bunların başında Bor Araştırma Enstitüsünü kurduk, burada hep birlikte Yenilenebilir Enerji Yasasını çıkardık. Bu alanda, pazılın eksik kalan parçalarını tamamlamak, elbette ki, bizim görevimizdi. Bu çerçevede, ülkenin kaynaklarının harekete geçirilmesi konusundaki beklentiye cevap vermek için, hükümetimiz var gücüyle çalışmaktadır. İşte, harekete geçirilmeyi bekleyen kaynaklardan biri de jeotermal kaynak ve mineral sulardır. Bugün, bu alanda yapılan yatırımlar, maalesef, kaplıcalarla ilgili 1926 tarihinde çıkarılan 927 sayılı Kanunla yapılmaktadır. Çok eski ve ihtiyaca cevap vermeyen mevcut yasalar, atıl kaynakların harekete geçirilmesini güçleştirmektedir. Bu alanda özel sektörün önünü açmak ve planlı bir gelişme sürecini yaratmak için tamamen yerli, çevre dostu, yenilenebilir enerji kaynağı olan jeotermal kaynaklar kanununun çıkarılması çok önem arz etmektedir. Bu çerçevede, ben de, Meclis Başkanlığımıza, bir kanun teklifi hazırlayıp, verdim; ancak, son aldığım bilgiye göre, hâlâ daha, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Komisyonunda, bu yasamız, kanun teklifimiz ele alınmadı, görüşülmedi.

İnsanoğlu, tarih boyunca, mineral suları ve termal kaplıcaları kullanmış ve tedavi edici etkisini fark etmiştir. Değerli arkadaşlar, dünyada, 1890'dan bu yana ABD'de, 1934'ten bu yana İzlanda'da, ısınma amaçlı kullanılmaktadır jeotermal kaynakları. Ayrıca, Paris'in birçok semtinde, yaklaşık 85 000 konut, jeotermalle ısınmaktadır. Ancak, endüstriyel alanda ilk kullanım, 1904 yılında, İtalya'da, jeotermal akışkandan elektrik üretimiyle başlamıştır. Değerli arkadaşlar, buraya dikkatinizi çekmek istiyorum; yüz yıldan beri, bu elektrik üreten tesis kullanılmaktadır.

Günümüzde, bugün, kendi bölgem olan, Denizli-Kızıldere'de, Aydın-Germencik ve Aydın-Salavatlı'da, jeotermal enerji santralları elektrik üretimi yapmaktadır. Ayrıca, yine, Denizli-Kızıldere jeotermal tesislerinde, 120 000 ton günlük kuru toz buz üretilmektedir. Bunun yanında, 195 adet kaplıcadan şifa ve termal turizm amaçlı yararlanılmaktadır. Bunlara ilaveten, çeşitli jeotermal bölgelerinde, yaklaşık 65 hektar jeotermal sera ısıtmacılığı yapılmaktadır.

Dünyada, 2000 yılından bu yana, jeotermal elektrik üretiminde yüzde 12, elektrik dışı uygulamalarda ise yüzde 62 civarında artış gerçekleşmiştir. Filipinler'de toplam elektrik üretiminin yüzde 27'si, California Eyaletinde yüzde 7'si, İzlanda'da ise toplam ısı enerjisi ihtiyacının yüzde 86'sı jeotermalden karşılanmaktadır. Jeotermal ısıtmada dünya 2010 yılı hedefleri, Avrupa'da 3 000 000 konut, ABD'de ise 7 000 000 konutu jeotermalle ısıtmaktır. Türkiye'de potansiyel rezervin 1 000 000 konutu ısıtabileceği hesaplanmaktadır. İlk etapta 500 000 konut bile yeterince önemli bir rakamdır.

Değerli arkadaşlar, jeotermal kaynağının kullanım alanlarına baktığımızda, elektrik enerjisi üretiminde, merkezî ısıtma ve soğutmada, seracılıkta, endüstriyel amaçlı kullanım gibi birçok alanda kullanım alanı mevcuttur. Özellikle tarım, turizm ve sağlık gibi istihdam katsayısı yüksek olan sektörler bu alandan faydalanmaktadır; ama, yasanın yetersiz oluşu, bu yöndeki yatırımlara ciddî şekilde engel olmaktadır.

Bu kaynakların en önemli avantajlarını sıralamak gerekirse; yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen enerji olması, özvarlığımız ve doğal kaynağımız olması, her şeyden önemlisi çevre dostu olması ve çok amaçlı kullanılıyor oluşu, hazır bulunması ve doğadan kullanıma alınması, fosil ve diğer enerji kaynaklarına göre çok daha ucuz olması, güvenli ve yüzde 95 oranında verim alınabilmesi.

Değerli arkadaşlar, ben, bu bilgiler ışığında ve MTA, DPT, TÜBİTAK gibi kuruluşlarımızın yaptığı çalışmalar doğrultusunda, jeotermal kaynakları ve mineral suları kanununu hazırladım. Yine komisyon başkanımızın desteğiyle, Meclisimizin desteğiyle ve Enerji Bakanlığımızın desteğiyle bir an önce bu kanunun yasalaşması ve bu alandaki yatırımların hızlandırılmasını umuyor, bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yüksektepe.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Katip Üyenin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 4 tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

C) Tezkereler ve Önergeler

1.- Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri Komitesi Başkanının davetlisi olarak Çin'e resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/923)

                                  9 Kasım 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri Komitesi Başkanının vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin 7-12 Kasım 2005 tarihleri arasında Çin'e resmî bir ziyarette bulunması Genel Kurulun 18 Mayıs 2005 tarih ve 100 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

Mehmet Dülger (Antalya)

Ahmet Edip Uğur (Balıkesir)

Metin Yılmaz (Bolu)

Halil Akyüz (İstanbul)

Mehmet Denizolgun (İstanbul)

Şükrü M. Elekdağ (İstanbul)

Süleyman Gündüz (Sakarya)

Abdullah Veli Seyda (Şırnak)

BAŞKAN - Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Endonezya Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı ve beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/924)

                                  9 Kasım 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 25 Ekim 2005 tarih ve 93 sayılı Kararıyla, Endonezya Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Rene van der Linden ve beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/925)

                                  9 Kasım 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 25 Ekim 2005 tarih ve 93 sayılı Kararıyla, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Sayın Rene van der Linden'in ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanının ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Diğer tezkereyi okutuyorum:

4.- Fransa Setanosu Fransa-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı ve beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/926)

                                  9 Kasım 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 25 Ekim 2005 tarih ve 93 sayılı Kararıyla, Fransa Senatosu Fransa-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı ve üyelerinden oluşan Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bağımsız milletvekillerine de 1 üyelik düşmektedir. Bu komisyona üye olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin 14 Kasım 2005 Pazartesi günü saat 18.30'a kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarını rica ediyorum.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

D) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 110 milletvekilinin, SHÇEK bünyesindeki yuva, yurt ve huzurevlerindeki durumun belirlenerek bu kurumların daha iyi hizmet verebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/318)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Malatya 0-6 yaş çocuk yuvasındaki, devletimizin koruması altında bulunan çocuklarımıza yönelik insanlıkdışı davranışların nedenlerinin; SHÇEK bünyesinde hizmet veren idareci, memur ve işçilerin atama ve yer değiştirmelerinde, yükselmelerinde göz önünde bulundurulan kıstasların; bu kurum bünyesinde bulunan çocuk yurtları, yetiştirme yurtları ve huzurevlerinin çağdaş standartlara ulaşmasını sağlamak için nelerin yapılabileceğinin araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

  1.- Muharrem Kılıç (Malatya)

  2.- Özlem Çerçioğlu (Aydın)

  3.- Erdal Karademir (İzmir)

  4.- Engin Altay (Sinop)

  5.- Haluk Koç (Samsun)

  6.- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)

  7.- Uğur Aksöz (Adana)

  8.- N. Gaye Erbatur (Adana)

  9.- Kemal Sağ (Adana)

10.- Tacidar Seyhan (Adana)

11.- Mehmet Ziya Yergök (Adana)

12.- Halil Ünlütepe (Afyon)

13.- Zekeriya Akıncı (Ankara)

14.- Oya Araslı (Ankara)

15.- Yılmaz Ateş (Ankara)

16.- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)

17.- A. İsmet Çanakcı (Ankara)

18.- İsmail Değerli (Ankara)

19.- Eşref Erdem (Ankara)

20.- Yakup Kepenek (Ankara)

21.- Bayram Ali Meral (Ankara)

22.- Önder Sav (Ankara)

23.- Mehmet Tomanbay (Ankara)

24.- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)

25.- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)

26.- Atila Emek (Antalya)

27.- Tuncay Ercenk (Antalya)

28.- Nail Kamacı (Antalya)

29.- Osman Kaptan (Antalya)

30.- Osman Özcan (Antalya)

31.- Ensar Öğüt (Ardahan)

32.- Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)

33.- Mehmet Boztaş (Aydın)

34.- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)

35.- Mehmet Semerci (Aydın)

36.- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)

37.- Sedat Pekel (Balıkesir)

38.- Orhan Sür (Balıkesir)

39.- Yaşar Tüzün (Bilecik)

40.- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)

41.- Kemal Demirel (Bursa)

42.- Mehmet Küçükaşık (Bursa)

43.- Mustafa Özyurt (Bursa)

44.- Ahmet Küçük (Çanakkale)

45.- İsmail Özay (Çanakkale)

46.- Mevlüt Coşkuner (Isparta)

47.- Halil Akyüz (İstanbul)

48.- Ersin Arıoğlu (İstanbul)

49.- İsmet Atalay (İstanbul)

50.- Hasan Aydın (İstanbul)

51.- Şükrü Mustafa Elekdağ (İstanbul)

52.- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)

53.- Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)

54.- Zeynep Damla Gürel (İstanbul)

55.- Algan Hacaloğlu (İstanbul)

56.- Birgen Keleş (İstanbul)

57.- Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)

58.- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)

59.- Güldal Okuducu (İstanbul)

60.- Onur Öymen (İstanbul)

61.- Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)

62.- Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)

63.- Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)

64.- Mehmet Sevigen (İstanbul)

65.- Berhan Şimşek (İstanbul)

66.- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)

67.- Bülent Tanla (İstanbul)

68.- Vezir Akdemir (İzmir)

69.- Canan Arıtman (İzmir)

70.- Bülent Baratalı (İzmir)

71.- Ali Rıza Bodur (İzmir)

72.- Ahmet Ersin (İzmir)

73.- Abdurrezzak Erten (İzmir)

74.- Yılmaz Kaya (İzmir)

75.- Türkân Miçooğulları (İzmir)

76.- Oğuz Oyan (İzmir)

77.- Enver Öktem (İzmir)

78.- Muharrem Toprak (İzmir)

79.- Sedat Uzunbay (İzmir)

80.- Hakkı Ülkü (İzmir)

81.- Fikret Ünlü (Karaman)

82.- Mustafa Özyürek (Mersin)

83.- Şefik Zengin (Mersin)

84.- Ali Arslan (Muğla)

85.- Gürol Ergin (Muğla)

86.- Fahrettin Üstün (Muğla)

87.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)

88.- Mehmet Şerif Ertuğrul (Muş)

89.- Orhan Eraslan (Niğde)

90.- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)

91.- Kâzım Türkmen (Ordu)

92.- Necati Uzdil (Osmaniye)

93.- İlyas Sezai Önder (Samsun)

94.- Nurettin Sözen (Sivas)

95.- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)

96.- Mahmut Yıldız (Şanlıurfa)

97.- Erdoğan Kaplan (Tekirdağ)

98.- Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)

99.- Enis Tütüncü (Tekirdağ)

100.- Orhan Ziya Diren (Tokat)

101.- Feramus Şahin (Tokat)

102.- Şevket Arz (Trabzon)

103.- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)

104.- Hasan Güyüldar (Tunceli)

105.- V. Sinan Yerlikaya (Tunceli)

106.- Osman Coşkunoğlu (Uşak)

107.- Mehmet Kartal (Van)

108.- Muharrem İnce (Yalova)

109.- Emin Koç (Yozgat)

110.- Harun Akın (Zonguldak)

111.- Nadir Saraç (Zonguldak)

Gerekçe: Bir televizyon programında yer alan görüntülerde Malatya 0-6 yaş çocuk yuvasında, devletimizin koruması altında bulunan çocuklarımızın, bakıcı annelerce insanlıkdışı davranışlara tabi tutulduğu, çocuklara eziyet ve işkence yapıldığı yer almış ve bu görüntüler ülkemizde büyük infiale neden olmuştur.

Olayın izlenmesiyle bu insanlık dışı olaya el konulması gerektiğini düşünen CHP grubu aynı gün akşam bir heyet oluşturarak olayların yerinde incelenmesini sağlamıştır. Yerinde yapmış olduğumuz incelemelerde koğuş sistemi şeklinde düzenlenen yurt binasının fizikî şartlarının 40 çocuğun bakımına elverişli olmadığı, içinde iki tuvalet bulunan, sıcak suyunun düzenli akmadığı küçük bir banyosunun bulunduğu saptanmıştır.

Çocuk yuvasında hizmet gören personelin büyük bölümünün vasıfsız olduğu; bakıcı anne olarak görev yapan kadrosu hizmetli olan üç bakıcı anne ile özel sektörden temizlik işçisi olarak temin edilen ve bakıcı anne olarak hizmet verdirilen yedi bakıcı annenin tamamının çocuk bakımı ve eğitimi konusunda bir eğitimlerinin olmadığı saptanmıştır. Özellikle 2004 yılında Sosyal Hizmetler İl Müdürünün değişimiyle kurum bünyesinde çalışan idarecilerin ve diğer çalışanların yerlerinin ve görevlerinin değiştirildiği, bakıcı annelerin büyük bölümünün işlerine son verilerek yeni elemanlar alındığı görülmüştür. Olayda iktidarın "işe göre adam değil, adama göre iş yaratma" anlayışından, siyasî kadrolaşma çabasının büyük etkisi olduğu kuşkusuzdur. Sayın Bakan Nimet Çubukçu, bu kadrolaşmayı bile yeterli görmemekte, birkısım görevden almaların yargıdan döndüğünden yakınmaktadır. Ancak, bu kadar keyfî atamaların yargıdan dönmemesi de düşünülemez. Yargı, tüm vatandaşlarımız için bir güvencedir. Bu nedenle, yargıya yönelik eleştirileri doğru ve şık bulmadığımızı da ifade ediyoruz.

İktidar "tüccar siyaset" anlayışını bu kurumlara da yansıtmış, tasarruf anlayışıyla bu kurumların kadro gereksinimlerini yerine getirmemiş ve fizikî gereksinimlerinden kısıntılar yapmıştır. Hizmet alımlarında kadrolu alımlar yerine özel sektörden sağlanan temizlik işçisi adı altında alınan personelle işler yürütülmeye çalışılmıştır. Tüm bu çabalarda kâr etme anlayışı önplana çıkmıştır. Oysa, Anayasamız, sosyal hukuk devletini öngörmektedir. Yapılan bu uygulamalar Anayasamıza da aykırılık teşkil etmektedir.

Yurdumuzun değişik yörelerinden gelen haberlerde, Malatya'daki olayların münferit bir olay olmadığı da açıktır. Bu nedenle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun ve bu kuruma bağlı tüm kuruluşların işleyişlerinin gözden geçirilmesinde yarar bulunduğu kanısındayız. Halen uygulanmakta olan koğuş sistemi bir an önce terk edilmeli ve yaş gruplarına göre çocuk köyleri oluşturularak eğitilmiş bakıcı annelerle bu çocuklarımıza ev ortamı sağlanmalıdır. Bu kurumlarda çalışacak görevlileri uzmanlık alanlarına göre seçerek yerleştirmeliyiz. Kurumlarda çalışan elemanları yeniden bir değerlendirmeye tabi tutarak bu kurumlarda çalışması sakıncalı personelin bir an önce başka kurumlara aktarılması sağlanmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu özerk bir kurum haline getirerek siyasî etkilerden uzaklaştırılmasının yararlı olacağı düşüncesindeyiz.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle, ülkemizin geleceğini oluşturan çocuklarımızı ve gençlerimizi de ilgilendiren SHÇEK bünyesindeki yuva, yurt ve huzurevlerindeki durumun araştırılması, bu kurumların daha iyi hizmet verebilmesinin koşullarının saptanması, bu kurumlarda yapılan siyasî amaçlı kadrolaşmaların yarattığı olumsuzlukların belirlenmesi amacıyla bu araştırma önergesi hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 38 milletvekilinin, SHÇEK bünyesindeki  kurumların durumunun araştırılarak güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/319)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son yıllarda Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) bünyesindeki çocuk yuvaları, yurtlar ve özürlü rehabilitasyon merkezlerinde çok sayıda, sistematik olduğu intibaını uyandıran ihmal, görev suiistimali, şiddet uygulamaları ve cinsel saldırı olayları yaşanmaktadır. Basına yansıyan miktarıyla bile toplumda büyük infiallere neden olan bu olayların acilen engellenmesi gereklidir. SHÇEK'te bütçe yetersizlikleri, donanım yetersizliği, uzman personel yetersizliği, siyasî kadrolaşma, sosyal hizmetlerin özelleştirilmesi, taşeronlaştırılması gibi nedenler hazırlayıcı faktörler olarak görülmektedir. Anayasamızın 2 nci maddesi, devletin sosyal devlet olması gerektiğini belirtir ve bu görevi de hükümetlere verir. Son yıllarda, Anayasanın bu amir hükmünden süratle uzaklaşıldığı, sosyal devlet olma ilkesinden vazgeçildiği görülmektedir. Bir yandan yaşanan ekonomik krizler, işsizlik, yoksulluk, göç, çarpık kentleşme, yüksek doğurganlık gibi nedenlerle, ülkemizde, artık sayıları milyonlarla ifade edilebilecek sayıda sosyal risk altında vatandaşlarımız oluşmuştur. Dolayısıyla, halkın bu kuruma olan ihtiyacı da giderek artmaktadır. SHÇEK bünyesinde oluşan bu olumsuzlukların, yetersizliklerin, gerilemenin ve bir anlamda çöküşün nedenlerinin araştırılarak, SHÇEK'i güçlendirecek, yaşlı, çocuk, özürlü, kadın ve düşkünlerimizin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, çağdaş, insan haklarına saygılı Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışır bir kurum olması için gerekli önlemlerin alınması amacıyla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1.- Canan Arıtman (İzmir)

2.- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)

3.- Mustafa Gazalcı (Denizli)

4.- Mehmet U. Neşşar (Denizli)

5.-V. Haşim Oral (Denizli)

6.- Mesut Değer (Diyarbakır)

7.- Rasim Çakır (Edirne)

8.-Nejat Gencan (Edirne)

9.- Erol Tınastepe (Erzincan)

10.- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)

11.- Cevdet Selvi (Eskişehir)

12.- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)

13.- Abdülkadir Ateş (Gaziantep)

14.- Mustafa Yılmaz (Gaziantep)

15.- Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)

16.- Mehmet Işık (Giresun)

17.- Esat Canan (Hakkâri)

18.- İnal Batu (Hatay)

19.- Fuat Çay (Hatay)

20.- Gökhan Durgun (Hatay)

21.- Abdulaziz Yazar (Hatay)

22.- Yücel Artantaş (Iğdır)

23.-Mehmet Yıldırım (Kastamonu)

24.- Halil Tiryaki (Kırıkkale)

25.- Yavuz Altınorak (Kırklareli)

26.- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)

27.- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)

28.- İzzet Çetin (Kocaeli)

29.- Salih Gün (Kocaeli)

30.- Mehmet Sefa Sirmen (Kocaeli)

31.- Nezir Büyükcengiz (Konya)

32.- Atilla Kart (Konya)

33.- Nuri Çilingir (Manisa)

34.- Hasan Ören (Manisa)

35.- Ufuk Özkan (Manisa)

36.- Mustafa Erdoğan Yetenç (Manisa)

37.- Mahmut Duyan (Mardin)

38.- Vahit Çekmez (Mersin)

39.- Ali Oksal (Mersin)

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

3.- Malatya Milletvekili Ahmet Münir Erkal ve 33 milletvekilinin, devletin koruması ve bakımı altında bulunan çocuk ve gençlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Malatya Çocuk Yuvasında 0-6 yaş grubu çocuklara yapılan kötü muamelelerle gündeme gelen devletin koruması ve bakımı altında bulunan çocuk ve gençlerimizin yaşadıkları sorunların araştırılarak çözüm için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 28.10.2005

1.- Ahmet Münir Erkal (Malatya)

2.- Fuat Ölmeztoprak (Malatya)

3.- Ali Osman Başkurt (Malatya)

4.- Abdurrahim Aksoy (Bitlis)

5.- Halil Kaya (Van)

6.- Halil Özyolcu (Ağrı)

7.- Afif Demirkıran (Batman)

8.- Bayram Özçelik (Burdur)

9.- Mehmet Ali Bulut (Kahramanmaraş)

10.- Nevzat Yalçıntaş (İstanbul)

11.- Mevlüt Akgün (Karaman)

12.- Murat Yıldırım (Çorum)

13.- Mehmet Atilla Maraş (Şanlıurfa)

14.- Mehmet Özlek (Şanlıurfa)

15.- Ali Temür (Giresun)

16.- Zeki Karabayır (Kars)

17.- Ali Ayağ (Edirne)

18.- İrfan Rıza Yazıcıoğlu (Diyarbakır)

19.- Kemalettin Göktaş (Trabzon)

20.- Hikmet Özdemir (Çankırı)

21.- Sedat Kızılcıklı (Bursa)

22.- Murat Yılmazer (Kırıkkale)

23.- Mustafa Duru (Kayseri)

24.- Telat Karapınar (Ankara)

25.- Vahit Kiler (Bitlis)

26.- Veli Kaya (Kilis)

27.- Muzaffer Külcü (Çorum)

28.- Niyazi Özcan (Kayseri)

29.- Ömer İnan (Mersin)

30.- Mehmet Emin Tutan (Bursa)

31.- Hüseyin Kansu (İstanbul)

32.- Mahmut Durdu (Gaziantep)

33.- Mehmet Soydan (Hatay)

34.- Polat Türkmen (Zonguldak)

Gerekçe:

Türkiye Cumhuriyetinin sosyal devlet olma vasfı, hem Anayasada hem bu niteliğe ilişkin yasalarda hem de toplumsal pratiğimizde, çeşitli vesilelerle vurgulanmıştır.

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yetiştirme yurtları da bu toplumsal pratiğin görünümüdür. Malatya İlimizde meydana gelen ve kamuoyunda infiale yol açan üzücü olaylar, çocuk haklarına karşı işlenen bir haksızlığa neden olmuştur.

Hükümetimizin sosyal politikalar bağlamında almış olduğu sosyal tedbirler, daha önceden hiçbir hükümete de nasip olmamıştır. Kaldı ki, sosyal hizmet alanında yapılan rehabilite çalışmalarının yanında, hükümetimiz, bakıma muhtaç çocuklarımızın malî açıdan desteklenerek öz ailelerinin yanında bakımının sağlanması sistemini başlatmış ve koğuş sisteminden sevgi evleri sistemine geçişi başlatmıştır. Bu çalışmalar bütün hızıyla devam etmektedir. Bu çalışmalar, konuya olan hassasiyetimizi göstermesi bakımından önemsenmelidir.

Malatya'daki çocuklar da, ülkemizin diğer yerlerinde şiddete maruz kalan çocuklar da bizim çocuklarımızdır. Önemli olan, bu çocuklarımızın bedensel ve ruhsal olarak gelişimlerinin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmaktır.

AK Parti konuyu dikkatle izlemektedir, gelişmeleri değerlendirmektedir. Bilinmesi gereken husus, bu çocuklarımızın sahipsiz olmadığıdır.

Çocuklarımızın şiddete maruz kalmasını şiddetle ve nefretle kınadığımız gibi, bu esef verici olay üzerinden geliştirilen ve yürütülen her türlü mülahazanın karşısında olduğumuzun milletimiz tarafından takdir edildiğine de inancımız tamdır.

Ülkemizde sosyal hizmet alanında yapılan çalışmalar bugün itibariyle ileri seviyelerdedir; ancak, bu kabil ferdî davranışlara bağlı olayların tekrarlanmaması, sosyal hizmet alanında kısa ve uzun vadede, sosyal hizmetin yapısı, sosyal hizmet kontrol mekanizmasının oluşturulması, sosyal hizmetler alanında kısa ve uzun vadede sosyal hizmetin yapısı, sosyal hizmet kontrol mekanizmasının oluşturulması, sosyal hizmet alanında çalıştırılacak personelin nicelik ve niteliğinin azamî seviyede belirlenmesi, sevgi evlerinin daha da yaygınlaştırılması gibi birtakım politikalarla birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisince, soruna rasyonel bakış, sosyal hizmet anlayışı ve hukuk devleti ilkeleri bağlamında yaklaşmak zarureti hâsıl olmuştur. 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 170   Tarih: 10.11.2005

9.11.2005 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan  1015 sıra sayılı Kısıtlayıcı Ticarî Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5.BM Konferansıyla İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 5 inci sırasına, gündemin 271 inci sırasında yer alan 24.6.2005 Tarihli ve 5372 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin 6 ncı sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı 

 

Sadullah Ergin

Ali Topuz

Ömer Abuşoğlu

 

AK Parti Grubu Başkanvekili 

CHP Grubu Başkanvekili

Anavatan Partisi Grubu

 

 

 

Başkanvekili

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) ÇEŞİTLİ İŞLER (Devam)

2.- Genel Kurulu ziyaret eden Japonya Üst Meclisi Senatosu üyeleri heyet başkanı Katayama Toranosuke'ye, Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz isteyen Sayın Süleyman Sarıbaş'a söz vermeden önce, Japonya Üst Meclisi Senatosu üyeleri heyet başkanı Sayın Katayama Toranosuke başkanlığındaki heyet Genel Kurulu teşrif etmişlerdir, kendilerine hoş geldin diyorum. (Alkışlar)

V.- ÖNERİLER (Devam)

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ (Devam)

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisi lehinde söz isteyen Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş.

Buyurun Sayın Sarıbaş. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulu önerisi lehine söz almış bulunuyorum, söz alış sebebim, gündemdışı dolu olduğu için, bugün ölümünün 67 nci yılında saygıyla, minnetle andığımız Büyük Atatürk için birkaç laf söylemektir.

Değerli arkadaşlar, Gazi Mustafa Kemal, bu milletin yetiştirdiği ve yok olmak üzere olan bir milleti yeniden ayağa kaldıran büyük bir asker, büyük bir komutan, büyük bir devlet adamı olmanın yanında, biraz önce değerli meslektaşım Gülsün Bilgehan Hanımefendinin saydığı vasıflarının dışında, büyük bir Türk milliyetçisi, büyük bir Türk devlet adamıydı. Onun Türk milliyetçiliği, içe dönük bir milliyetçilik değil; yani, bağnaz bir ırkçı milliyetçilik değil; onun Türk milliyetçiliği, dışa dönük, ulusal bir milliyetçilikten kaynaklanmaydı. Onun içindir ki Atatürk, dünyada mazlum milletlerin, bağımsızlık arayan milletlerin de rehberi, öncüsü olmuştur.

Arkadaşlar, bir milletin, yokluğu olabilir, bir milletin fakru zarureti olabilir; ancak, bir milletin bağımsızlığının, özgürlüğünün elinden alınması, maalesef, o milletin en büyük hezimeti olur. İşte, Atatürk, böyle bir dönemde; yani, ülkede, itilaf ve hürriyetçilerin "mandayı kabul edelim, padişah efendimizin saltanatı dursun da, bizi, kim gelir idare ederse etsin" anlayışına karşı, bu büyük milletin bağımsızlığından taviz vermeyeceğini; özgürlüğünü, gerektiği zaman, bin yıllık tarihinden gelen tarih şuuruyla ortaya koyabileceğini gösteren bir devlet adamıdır. Onun için Atatürk, hakikaten büyük bir devlet adamıdır.

Bugün içinde bulunduğumuz durum, her gün buraya birilerinin gelip bizlere ders vermesi, şöyle yaparsanız, böyle yaparsanız diye bin yıllık tarihi olan bir millete akıl öğretmesine baktığımız zaman, Atatürk'ün mücadelesinin ne büyük bir mücadele olduğunu da takdir etmemiz gerektiğini ifade ediyorum. Zira, o günlerde bizim vilayetimiz olan devletlerin bugün mahdumları, üç beş kuruş dolarları var diye İstanbul'a gelip, büyük büyük bu milletin ticarî alışkanlıklarını, alışveriş alışkanlıklarını değiştireceğiz, konuksever anlayışlarını değiştireceğiz şeklinde bin yıllık tarihi olan bir millete akıl öğretmeye kalkmaları karşısında "hadi oradan" demek gerekirken, işte, Atatürk'ü bir defa daha saygıyla, minnetle anmak ve onun bu millete esasında aşılamak istediği bağımsızlık ve özgürlük fikrinin işin nüvesi olduğunu idrak etmek zorundayız arkadaşlar.

Bu Meclis, bağımsızlığın ve özgürlüğün, dünyada hiçbir milletin egemenliğini kabul etmeyecek, sadece ve sadece milletin egemenliğini, Türk Milletinin egemenliğini kabul edecek bir anlayış ve yapıyla oluşturulmuştur. Bugün, içinde bulunduğumuz duruma bakınca, yabancıların akıl vermesine, yol göstermesine bakınca nereden nereye geldiğimizi bir kez daha düşünmemiz gerektiğini ifade ediyorum. Bunun için, Yüce Atatürk'ün ölümünün 67 nci yıldönümünde, onun büyük hatırası önünde saygıyla eğiliyor, minnet ve şükranlarımla Allah'tan rahmet diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum arkadaşlar. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sarıbaş.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.55

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.05

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Birinci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

İkinci sırada yer alan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı:920)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Erteliyoruz.

Üçüncü sırada yer alan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?... Yok.

Ertelenmiştir.

Dördüncü sırada yer alan 3.7.2005 tarihli ve 5394 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- 3.7.2005 Tarihli ve 5394 Sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1070) (S.Sayısı: 999) (x) (xx)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

45 inci madde üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

                                           

(x) Kanunun ilk görüşmesi 3.7.2005 tarihli 125 inci Birleşimde yapılmıştır.

(xx) 999 S. Sayılı Basmayazı 9.11.2005 tarihli 16 ncı Birleşim Tutanağına eklidir.

Şimdi, söz sırası, şahıslar adına…

Şahsı adına söz isteyen Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan?.. Yok.

Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu?.. Yok.

İstanbul Milletvekili İnci Özdemir?.. Yok.

Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

56 ncı maddeyi okutuyorum:

Atama

MADDE 56.- Başkanlıkta, Birinci Hukuk Müşaviri hariç olmak üzere tüm atamalar Başkan tarafından yapılır.

Başkanlıkta; Daire Başkanı ve Bölge Müdürü kadrolarına yapılacak atamalarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda öngörülen genel şartlara ilâve olarak bu Kanunun 23 üncü maddesinde sayılan yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak şartları aranır.

Ayrıca, ana hizmet birimi Daire Başkanlıkları, Strateji Geliştirme Daire Başkanı ve Bölge Müdürü kadrolarına atanmak için İngilizce, Fransızca, Almanca dillerinden birinde Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde belge almış olmak şarttır.

Başkanlığın merkez ve taşra teşkilâtlarında görevlendirilecek personelin yer değiştirme suretiyle atanmaları ile yükselme usûl ve esasları yönetmeliklerle düzenlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Birgen Keleş; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilen 5394 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kez daha görüşülmek üzere gönderilen ikinci maddesi 56 ncı maddedir. Bu maddeyle ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ve kendi görüşlerimi yansıtmak için söz almış bulunuyorum ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, yasama organı olarak fevkalade garip bir durumda olduğumuzu kabul etmeliyiz; çünkü, bir yandan yasa yapıyor, ama, öte yandan da yasaların hükümlerini ve Anayasayı dikkate almıyoruz. Tabiî, doğal olarak da, ciddî bir hukukçu olan ve görevi gereği, bulunduğu görev gereği Türkiye Cumhuriyetinin ilke ve niteliklerini korumakla yükümlü bulunan Sayın Cumhurbaşkanı, bıkmadan usanmadan, bizleri, Anayasaya ve yasalara saygılı olmaya davet ediyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde, Anayasanın ve yasaların sık sık çiğnendiği, dikkate alınmadığı görülmektedir. Veto edilen yasalar, iade edilen kararnameler, Sayın Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan başvurular, bu durumun kanıtıdır ve çok üzücüdür; ama, en az bunun kadar üzücü olan, hatta, bence, bundan daha fazla üzücü olan vetolar karşısında, yani, yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kez daha incelenmek üzere gönderilmesi karşısında hükümetin takındığı tavırdır; çünkü, bir yasa veto edildiğinde, ilgili bakan, hemen "Türkiye Büyük Millet Meclisinden tekrar, aynen geçireceğiz" demektedir.

Sayın milletvekilleri, bu, uygun bir davranış biçimi değildir. Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesini bile okumadan yapılan bu açıklamalar, sadece bize karşı değil, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri dahil, tüm Büyük Millet Meclisine karşı bir saygısızlıktır. Ayrıca, bu durum, aynı zamanda bir kamu tasarrufu olan ve bir kamu tasarrufu olarak hazırlanan yasaların hazırlanması sırasında aranması gereken kamu yararıyla da bağdaşan bir davranış biçimi değildir. Milletvekilleri, hükümetlerin istekleri doğrultusunda değil, kendi özgür iradeleriyle karar vermelidirler ve bir milletvekili, pekâlâ, kabul ettiği bir yasayı, itiraz olduğunda, yapılan itiraz gerekçesiyle incelediğinde reddedebilir, reddetme hakkına sahiptir ve bunu yok farz edip "aynen geçireceğiz" demek, çok şık bir davranış biçimi değildir.

İncelemekte olduğumuz yasanın Sayın Cumhurbaşkanı tarafından  bir kez daha incelenmek üzere gönderilen her iki maddesi de Plan ve Bütçe Komisyonundan aynen geçirilmiştir. 56 ncı maddede, İstatistik Kurumu Başkanlığında Birinci Hukuk Müşaviri hariç, bütün atamaların başkan tarafından yapılacağı belirtilmektedir. Ayrıca, merkez ve taşra teşkilatında görevli personelin yer değiştirmeleri ve yükselme usul ve esaslarının yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmektedir.

Şimdi, 1981 tarihli 2451 sayılı Yasada, yani, incelemekte olduğumuz yasayla değiştirdiğimiz, değiştireceğimiz yasada, sadece İstatistik Enstitüsü Başkanının ve Birinci Hukuk Müşavirinin üçlü kararnameyle atanacağı yazılıdır. İncelemediğimiz yasa, başkanın atanma şeklini değiştirmiş ve Bakanlar Kuruluyla atanmasını öngörmüştür. Dolayısıyla, Birinci Hukuk Müşaviri dışındaki atamaların başkan tarafından yapılmasının önerilmesi ilk bakışta uygun gibi gözükmektedir.

Ne var ki, Türkiye İstatistik Kanununun, yani, şimdi kabul edilen ve iki maddesini incelediğimiz kanunun 57 nci maddesiyle ekgösterge cetvelinde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, başkan yardımcıları, daire başkanları ve bölge müdürleri, genel müdür yardımcısı statüsüne ve daha üst statüye yükseltilmişlerdir. Memurların statüsünü ve hiyerarşik konumlarını belirleyen en temel özellik, aylıklarını almaya hak kazandıkları gösterge ve ekgöstergelerdir değerli arkadaşlarım. 2451 sayılı Yasanın 2 nci maddesi, genel müdür yardımcıları ile daha üst düzey yöneticilerin ortak kararnameyle atanmasını öngörmektedir. İncelemekte olduğumuz bu 56 ncı maddede ise, yapılan değişiklik, bu görevlilerin ortak kararnameyle atanmasını, bir diğer deyişle, cumhurbaşkanının imzasına sunulmasını öngörmemektedir. Bu nedenle de, söz konusu değişiklik Anayasanın 8 inci, 104 üncü ve 105 inci maddelerine aykırıdır.

Sayın milletvekilleri, Anayasanın 8 inci maddesi "yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir" demektedir. Anayasanın 104 üncü maddesi "Cumhurbaşkanı devletin başıdır" demekte ve yasama, yürütme ve yargıyla ilgili görevlerini sıralamaktadır; kararname imzalamak da bu görevlerden bir tanesidir. 105 inci madde ise, cumhurbaşkanının sorumluluk ve sorumsuzluk hallerini açıklamaktadır ve  cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işler dışında bütün diğer kararların başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanacağını belirtmektedir.

Üst düzey kamu görevlilerinin ortak kararnameyle atanması konusunda Anayasa Mahkemesinin de bir kararı vardır. 1993 tarihinde alınan 92/37 esas ve 93/18 karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararında, bakanlık üst düzey görevlerine getirilecek memurların atama işlemlerinin, Anayasada benimsenen parlamenter sistem gereği, yürütme organını oluşturan ilgili bakan ve başbakan ile tarafsız cumhurbaşkanı tarafından imzalanacağı belirtilmektedir. Anayasanın 8, 104 ve 105 inci maddeleri yönünden bunun bir zorunluluk olduğu ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, kaldı ki, Anayasanın, bu, biraz önce değindiğim maddeleri dışında, bir de 128 inci maddesi vardır. Bu maddede, "devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre -yürütmek zorunda oldukları (...) aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür" denilmektedir ve 128 inci maddede, memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hak ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödeneklerinin ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi öngörülmektedir.

128 inci maddenin son cümlesi ise, üst düzey bürokratlara verilen önemin bir göstergesidir; çünkü, bunların "yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir" denilmektedir.

Şimdi, bunu yapıp yapmadığınızı, üst düzey görevlere atadığınız kişileri nasıl atadığınızı,  burada itiraf etmeseniz de, düşünmenizi rica ediyorum AKP'liler olarak; çünkü, bu iktidar, hem bu tür kurallara riayet etmeden atamalar yapmaktadır hem de çok sayıda vekil ataması yapmaktadır; Sayın Cumhurbaşkanı bir atamayı onaylamadığı zaman, hemen vekil olarak atamaktadır. Oysa, vekil memur ile asaleten atanan memur arasında, atama usulü açısından, hiçbir fark yoktur. İktidar, bu konuda da, idare hukukuna aykırı bir davranış içindedir.

Değerli arkadaşlarım, 56 ncı madde, Anayasanın 2, 7 ve 11 inci maddelerine de aykırıdır. Kanunla düzenlenmesi gereken bir işin başka bir organ tarafından yapılması mümkün değildir. Nitekim, 7 nci maddede, "Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir." ve  "Bu yetki devredilemez" denilmektedir.

Anayasanın 2 nci maddesinde ise, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir.

Anayasa Mahkemesinin tanımına göre, hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda isabetli, adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durumlardan ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, vergi denetimine açık, yasaların üstünde, yasa koyucunun da değiştiremeyeceği temel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan bir devlettir. Anayasanın 11 inci maddesi "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer bütün kuruluş ve kişileri bağlamaktadır" diye belirtmektedir. "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz" denilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Keleş, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

BİRGEN KELEŞ (Devamla) - Şahsî söz talebim de vardı efendim; birleştirebilir misiniz?

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubunun da söz talebi var, ondan sonra Sayın Keleş.

Buyurun Sayın Keleş; toparlayabilir misiniz.

BİRGEN KELEŞ (Devamla) - Efendim, o zaman, kişisel söz talebimde kullanayım diğerini; dolayısıyla, sıkıştırmayayım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Keleş.

Madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen, Diyarbakır Milletvekili Sayın Muhsin Koçyiğit; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5394 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporu üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; dünkü görüşmemizde istatistiğin temel ilkelerinden, istatistiğin bir ülke için ne kadar yararlı olduğundan söz etmiştik. Bugünkü konuşmamda ise, daha ziyade, Sayın Cumhurbaşkanımızca geri gönderilen 45 ve 56 ncı maddelerin geri gönderilme gerekçelerinin hukuk karşısındaki durumunu sizlere anlatmaya çalışacağım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çağımız bilgi ve teknoloji çağı olup, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşıp, onu doğru yorumlayarak üretimde kullanan toplumlar, diğer toplumlara üstünlük sağlamaktadır. Bu nedenle, bilgi toplayarak analizcilerin yorumuna sunan Türkiye İstatistik Kurumunun yeniden yapılandırılması çok önemli bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye İstatistik Kanunuyla her türlü önyargıdan ve kadrolaşma eğiliminden uzak, memur ve çalışanların özlük haklarını ve güvencelerini temel alan ilkeler doğrultusunda bir yasal düzenleme yapılması ülkemizin yararına bulunmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızca bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen yasanın 45 inci maddesi, "Personel rejimi ve fazla çalışma" başlığı altında, kadro karşılığı sözleşmeli personelin çalışmasına olanak sağlamakta ve bunların özlük haklarının Bakanlar Kurulunca belirleneceğini hüküm altına almış bulunmaktadır. Bu düzenleme, Anayasanın 128 inci maddesine aykırıdır. Bu maddede, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, bunların nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği belirtilmiştir.

Buna göre, Türkiye İstatistik Kurumunun gerek memur ve gerekse sözleşmeli personel statüsündeki her iki çalışanı da, aslî ve sürekli kamu hizmeti yürüttüğünden, kurumun sözleşmeli personel statüsünün yasayla oluşturulması Anayasal bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

Oysa, böyle bir düzenleme yapılmayıp, bu yasanın 45 inci maddesinde, söz konusu personelin, yani, sözleşmeli personelin nitelik, ücretli özlük haklarının yasayla değil, Bakanlar Kurulu kararıyla belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Anayasanın 7 nci maddesinde, yasama yetkisinin Türk Ulusu adına Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği açık bir şekilde belirtilmiştir.

Oysa, bir kez daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen Türkiye İstatistik Kanununun 45 inci maddesinde, hiçbir temel ilke konulmadan, çerçeve çizilmeden, sözleşmeli personel statüsüyle ilgili tüm düzenlemeler için Bakanlar Kurulunun yetkisi devredilmiştir.

Özetle, yasayla, yani, kanunla düzenlenmesi gereken bir konu, yani, sözleşmeli personel konusu Bakanlar Kurulunca düzenlenerek, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine, 7 nci maddesindeki yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin kurala ve 128 inci maddesindeki, yasayla düzenleme yöntemine tümüyle aykırı bulunmaktadır.

Bunun Anayasayla uyumlu duruma getirilebilmesi için, Türkiye İstatistik Kurumunda istihdam edilmesi düşünülen sözleşmeli personel statüsünün, Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi, yasayla düzenlenmesi zorunlu bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine aynı şekilde, geri gönderilen Türkiye İstatistik Kanununun 56 ncı maddesinde, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı ile Birinci Hukuk Müşaviri hariç olmak üzere, tüm atamaların başkanın onayıyla olacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurumda başkan yardımcısından bölge müdürüne kadar üst yönetim kademelerinde bulunan unvanlı personelin tümünün, müşterek kararnameyle, Türkiye İstatistik Kurumunun Başkanı tarafından ataması yapılacaktır.

Bu şekilde hareket edilirse, Türkiye İstatistik Kurumu ile idarî yapı içerisinde yer alan diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında üst düzey görevlilerin atanması hususunda farklılıklar yapılacaktır, çifte standart uygulanmış olacaktır. Böyle hareket edilmekle, benzer diğer kamu kurumlarındaki atamaların aksine, Türkiye İstatistik Kurumunda üst düzey görevlere atamada Sayın Cumhurbaşkanının onayı alınmayacaktır. Oysa, Cumhurbaşkanı, burada bir dengeleme, subap görevi yapmakla birlikte, kamu hizmetlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atanmalarında Cumhurbaşkanı imzasının bulunması, kimi haksız işlemlerin, siyasal nitelikli atamaların önlenmesi ve dolayısıyla, kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden de önemlidir; çünkü, iktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa koyucu bununla yetinmemiş, devletin başı olarak Cumhurbaşkanına bir denetim, denge ve uyum sağlama görevi de vermiş bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; devlet organlarının düzenli çalışması, ancak yönetimde istikrarın sağlanmasıyla mümkündür. Yönetimde istikrar ise, kamu hizmetinin değişken öğesi olan iktidardaki siyasal partilerle değil, kamu hizmetinin değişmez öğesi olan kamu görevlilerine sağlanacak görev güvencesiyle olur. Anayasamıza göre, yürütmenin iki kanadından birini oluşturan Cumhurbaşkanı, yansız niteliğiyle siyasal nitelikli hükümete karşı kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır. Bu güvencenin yaşama geçirilmesi için atama kararnamelerinin Cumhurbaşkanınca onaylanması zorunlu bulunmaktadır.

Aslında, ideal olanı, siyasî müdahaleyi en aza indirmek suretiyle, üst düzey atamaların kurumların kendileri tarafından yapılmasıdır. Bunun için de bu tip kurumların idarî ve malî özerkliğe sahip olması gerekmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu özerk olmadığından, bu kurumdaki üst düzey atamaların yürütmenin her iki kanadının onayını gerektiren müşterek kararnamelerle yapılması en doğalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu Meclis kurulalı, herhalde, en fazla,  yasalarımız Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderiliyor. Tabiî, burada, zaman zaman İktidar Partisi milletvekili arkadaşlarımız da, Parlamentonun zamanının ne kadar değerli olduğunu ve dakikasının 15 milyar olduğunu söylüyorlar. Biz, burada, genellikle, bütün kanunları iki kez görüşmek suretiyle, bir yerde, bu Parlamentonun çok değerli zamanını boşa harcamış oluyoruz. Diliyorum ki, bundan sonra bu yasa tasarılarını, bu yasa tekliflerini burada daha etraflıca görüşerek, hukuka uygun duruma getirerek Sayın Cumhurbaşkanına gönderelim. İnşallah, böyle olursa, bundan sonra Cumhurbaşkanından da buraya yasalar geri gelmez ve Meclis de, zamanı daha iyi değerlendirmiş olur, milletimize, ülkemize daha faydalı işler yapmış olur.

Bu düşünce ve duygularla, tüm arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum, hoşça kalın diyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koçyiğit.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen Kırşehir Milletvekili Sayın Mikail Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3.7.2005 tarihinde kabul edilen Türk İstatistik Kanununun Sayın Cumhurbaşkanınca iade edilen 56 ncı maddesi hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı iade gerekçelerinde, Cumhurbaşkanına bir denetim, dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi verildiğinden bahsetmekte, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceğinden bahsetmekte, Bakanlar Kuruluna başkanlık edeceğinden bahsetmekte -Anayasaya göre yetkilerini sıraladıktan sonra- yürütmenin de başı olduğunu, kararnameleri imzalama yoluyla iktidar gücünü denetleyerek bu güç ile kamu politikalarının oluşmasını ve uygulamasında görev alan üst düzey kamu görevlileri arasında dengeyi sağlaması gerektiğinden bahsetmekte; akabinde "bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elinde bulundurduğu dönemlerde çok daha gerekli olmaktadır" denmekte "çünkü, bu dönemlerde, özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korumasız kalmaktadır" diye bahsedilmektedir. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanı, gerekçelerini yazdıktan sonra, bu maddeyi, tekrar görüşülmek üzere iade etmiş. Aynı maddeler, aynı gerekçeler, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun incelenmesinde de aynı şekilde yazılmaktadır. Yani, burada yazılan gerekçeleri Sayın Cumhurbaşkanı, bir başka kanundaki bir başka madde için de standart olarak yazmakta, iade etmekte; buna uygun iadeler, aynı mahalde devam ettirilmektedir. Dolayısıyla, bunun, çok doğru olmadığı kanaatindeyiz.

Sayın Cumhurbaşkanı, kanunla bazı atama yetkilerine sahip bulunmaktadır Anayasanın getirdiği. 23.4.1981 tarihinde çıkan 2451 sayılı Kanunda hangi atamaların Bakanlar Kurulu kararıyla, hangilerinin de müşterek kararla yapılacağı 1 ve 2 sayılı cetvellerde bahsedilmektedir. Müşterek kararla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerinden hukuk müşavirlerine, bakanlık daire başkanlıklarına, il idare şube başkanlıklarına, vali muavinleri, il hukuk işleri müdürlerine kadar birçok atamayı zikretmekte ve bahsetmektedir.

12 Eylül döneminin bir kanunu olan bu kanunun da, bir vesileyle tekrar düzeltilmesi ve gözden geçirilmesinin faydalı olacağı kanaatinde olduğumuzu da burada belirtmek istiyorum. Bir kere, Devlet İstatistik Kanunundan sonra hazırlanan Türkiye İstatistik Kanununun ilgili maddesi 56 ncı maddesinde, bu yetkilerin kanunla başkana verildiğini bilmemiz lazım. Kanunla verildiği için de herhangi bir problem yoktur, Anayasaya aykırılık yoktur; çünkü, Eurostat'ta da tavsiye edilen kriterler arasında ilgili idarenin kapasitesinin güçlendirilmesi, başkanların yetkilerinin artırılması ve görev sürelerinin uzun tutulması gerektiğinden bahsedilmektedir; dolayısıyla, kanunun özüne ve içeriğine de uygun olduğunu ifade etmek istiyorum.

Cumhurbaşkanının bir denetim ve uyumu sağlama görev ve yetkisinin, esasında halkımıza ait olduğu, seçmenlere ait olduğunu bilmemiz lazım; çünkü, Cumhurbaşkanının siyasal bir sorumluluğu yoktur; sorumluluk ve yetki kullanılması, seçim dönemlerinde yapılmaktadır. Halkımız tarafından, görev yapan hükümetlere, parlamenterlere sandıkta gereken güvenoyları verilmekte ve bu şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin işlerliği sağlanmaktadır. Dolayısıyla, halkın denetimini esas almanın Anayasanın ruhuna daha uygun olduğu kanaatindeyiz.

Devlet organlarıyla uyumlu çalışmasında da asıl kastın, hükümet ile Cumhurbaşkanının ve çalışma organlarının uyumunun kastedilmesi gerektiği açıktır.

Bakanlar Kuruluna başkanlık konusunda da, Sayın Cumhurbaşkanımız 3 Mart Tezkeresinde bile Bakanlar Kuruluna başkanlık etmemiştir, bu yetkisini kullanmamıştır. Dolayısıyla, bütün inisiyatif ve yetki Bakanlar Kurulunun üzerinde devam ettirilmektedir.

Anayasa Mahkemesinin 1993 yılında almış olduğu bir kararda geçen bazı paragrafları okumak istiyorum; çünkü, yürütmenin de başı olduğundan bahsetmekte ve iade gerekçelerine bir paragraf olarak bunu teşkil etmektedir.

1992 yılında Anayasa Mahkemesi aldığı bir kararda şunları belirtmektedir:"Ancak, belirtmek yerinde olur ki, parlamenter sistemin geçirdiği değişiklikler sonucunda, bugün, artık gerçek güç kaynağı seçimle oluşan parlamento olup, onun içindeki çoğunluğa dayalı hükümet önplana geçmiştir. Bugünün parlamenter sisteminde yürütme sorumluluğu hükümettedir. Bunun sonucu olarak da, günümüzde devlet başkanının bir kararının, başbakan ve ilgili bakan tarafından imzalanmasından çok, aslında, başbakan ve ilgili bakanlar tarafından alınan bir kararın devlet başkanınca imzalanarak, biçimsel olarak tamamlanması söz konusudur. Bu nedenle, sorumluluğunu hükümetin taşıdığı kararnameler hakkında, Cumhurbaşkanının uyarı ve tavsiyede bulunmaktan öte direnmesi, sistemin özelliğine ters düşmektedir."

Bu bölümü tekrar okuyorum:"Bu nedenle, sorumluluğunu hükümetin taşıdığı kararnameler hakkında, Cumhurbaşkanının uyarı ve tavsiyede bulunmaktan öte direnmesi, sistemin özelliğine ters düşer."

O halde, Anayasanın ilgili kurallarının, parlamenter sistemin temel ilkeleri ışığında değerlendirilmesi sonucu, Cumhurbaşkanına tanınan bütün bu yetkilere karşın, sistem özde parlamenter demokrasi olduğundan ve sorumluluk da hükümette bulunduğundan, Anayasaya ve yasalara aykırı olmadıkça, Cumhurbaşkanının, Bakanlar Kurulu işlemlerini siyasal yerindelik yönünden denetlemeyip, imzalamak zorunda olduğu açıktır. Esasen, öğretide de cumhurbaşkanlığı rolünün uyarı ve tavsiyeden öteye geçmemesi gerektiğine işaret edilmektedir.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangi öğretide?!

MİKAİL ARSLAN (Devamla) - Dolayısıyla, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ve millet denetiminin esas olduğu sistemde, kanunlarla verilen yetkilerin kullanılmasının da Anayasaya aykırı olmadığı kanaatindeyiz. 45 inci maddede de görüldüğü gibi, daha önce geçen 3 kanunda aynı maddeler Cumhurbaşkanımızca onaylanmış olmasına rağmen, Türkiye İstatistik Kanununun 45 inci maddesi, maalesef, iade edilmiştir. Dolayısıyla, emsalleri olduğundan buna aykırılık teşkil etmediğini ifade etmiştik.

Sayın Cumhurbaşkanı, yine iade gerekçesinde yansızlığından bahsetmektedir, Anayasaya göre de yansız ve tarafsız olması gerekmektedir; ama, maalesef, rektör atamalarında 1 250 oy alan aday yerine 250 oy alan aday rektör atanmakta, 155 oy alan aday yerine 5 oy alan adaylar atanabilmektedir. Kararnamelerde de vahim bir tablo karşımıza çıkmaktadır; 3 027 üçlü kararnamenin 2 588'i onaylanmış, 439 tanesi iade edilmiş, bunların 268 tanesi de gerekçesiz bir şekilde iade edilmiştir; yani, neredeyse kararnamelerin yüzde 17'si Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından iade edilmiştir. Dolayısıyla, yansız yazılmakla yansız olunmuyor, "tarafsız" yazılmakla tarafsız olunmuyor.

Bu konuda 56 ncı maddede bahsedilen kriterlerin Anayasaya aykırılık teşkil etmediği kanaatindeyiz. Zaten, 23 üncü maddede de, İstatistik Kurumu Başkanının ne şekilde atanacağı açık bir şekilde belirtilmiştir. Burada, çok önemli kriterler vardır; 4 yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının istatistik, matematik ve sosyoloji bölümleri ve iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler, siyasal bilgiler, mühendislik ve hukuk fakültelerinden ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından  mezun olmak, Başkanlıkta veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında kurumun görev alanıyla ilgili konularda en az daire başkanı, dengi veya üstü kadrolarda asgarî iki yıl görev yapmış ya da üniversitede en az beş yıl öğretim üyesi olarak çalışmış olmak şartları aranmaktadır. Enstitü Başkanının bu kadar önemli özellikleri bulunması gerekiyor; dolayısıyla, herhangi bir mahzur teşkil etmemektedir, kanaatimiz bu şekildedir.

56 ncı maddeye aynı şekilde oy vereceğimizi ifade ediyor, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Birgen Keleş; buyurun Sayın Keleş. (CHP sıralarından alkışlar)

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - Sayın milletvekilleri, biraz önce AKP kanadından konuşan arkadaşımın söylediklerine, önce, yanıt vereyim istedim; fakat, sonra, verilemeyeceğini düşündüm; çünkü, yasal hiçbir dayanağı olmayan konuşmalardı ve tutar tarafı yoktu benim değerlendirmeme göre.

Değerli arkadaşlarım, Anayasanın -biraz önce, kendim konuşurken- 2 nci, 7 nci, 8 inci, 11 inci, 104 üncü, 105 inci ve 128 inci maddelerinin ihlal edildiğini -56 ncı maddeyle- belirtmiştim. Doğrusu, ben, iktidarın, Anayasayı ve yasaları nasıl bu kadar rahatlıkla çiğneyebildiğine hayret ediyorum. Çok doğal bir yasama faaliyeti yapıyormuş gibi, yasa hükümlerini ve Anayasayı yok sayabiliyorsunuz. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı da, bu anlayışla çıkardığınız yasaları ve söz konusu maddeleri, bir defa daha görüşün diye, bize gönderiyor.

Şimdi, biz, 22 nci Dönem Dördüncü Yasama Yılı başladığından beri, Plan ve Bütçe Komisyonunda, hep, biraz önce değindiğim Anayasa maddelerini konuşuyoruz. Arkadaşım dedi ki: "Aynı gerekçeyi gönderiyor." Sayın Cumhurbaşkanı aynı gerekçeyi göndermiyor; Sayın Cumhurbaşkanı, aynı hataları siz yaptığınız için, aynı Anayasa maddelerine atıfta bulunuyor, aynı hataları tekrarladığınız için. Hangi yasa olursa olsun, aynı hataları yapıyorsunuz, aynı maddeleri çiğniyorsunuz. Neden; çünkü, değerli arkadaşlarım, iktidar, bakanlıkların veya genel müdürlüklerin üst düzey bürokratlarını tayin ederken, Sayın Cumhurbaşkanını devredışı bırakmak istiyor. Ayrıca da, kanunla yapması gereken işleri, yasal ortamı hazırlamadan, yönetmelikle çözmeye çalışıyor. Tabiî, halka dayanması lazım, biz buna karar veririz, Cumhurbaşkanı değil diyor. 128 inci maddede mesela, kanunla yapın bu işleri deniliyor. Kanunla yapmak ne demek; eğer siz halkın temsilcisiyseniz, halkın temsilcileriyle bunu yapmak demek, sadece başkanla veyahut da bir bakanla değil. Dolayısıyla, burada yapılan şey, aslında, keyfî tayinler yapma olanağını ele geçirmek isteğinden kaynaklanıyor.

Şimdi burada, Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak bir şey yoktur. Anayasa ortada, Sayın Cumhurbaşkanının konumu ortada. Sayın Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı olarak Anayasanın ilkelerine, ilgili hükümlerine ve kendi görevlerini tanımlayan maddelerine dikkat edilmesini sağlamak zorunda. Aksi türlü bir davranış içerisinde bulunamaz. Biz de farklı bir davranış içinde bulunamayız değerli arkadaşlarım; çünkü, biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerini ve niteliklerini özümseyen, benimseyen ve bunları korumaya kararlı olan bir partiyiz. Dolayısıyla da, seçim oluncaya kadar, içinde bulunduğunuz yasadışı durumu giderecek olan, kapıldığınız kısırdöngüyü kıracak olan ve anayasa suçu işlenmesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin gelecek nesillere kötü örnek olmasını önleyecek olan sizlersiniz, çoğunluk sizde olduğu için.

Demokrasi, çoğunluğa sahip olan bir partinin her istediğini yapması veya oy çokluğuna dayanarak her dediğini muhalefete empoze etmesi demek değildir. Eğer sizler demokrasiyi benimsiyorsanız, o zaman Sayın Cumhurbaşkanının, muhalefet partilerinin ve toplumun isteklerini dikkate almak zorundasınız ve bu isteklerle oluşturulan Anayasa hükümlerini de dikkate almak zorundasınız. Eğer Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olmasını istiyorsanız, o zaman da mutlaka Anayasaya ve yasalara özen göstermek durumundasınız, bunlara uymak zorundasınız, durumundasınız.

Kuşkusuz, siz aynı tutumunuzu sürdürebilirsiniz, Anayasayı, yasaları, gene gözardı etmeye devam edebilirsiniz; ama, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hukuk devleti olmanın erdemine ve gerekliliğine inandığımız ve hukuk devleti olmayı çağdaş bir devlet olmanın önkoşulu olarak gördüğümüz için, sizi bu konuda uyarmaya devam edeceğiz.

Ayrıca, bilin ki, Anayasanın bu kadar net, açık hükümlerini dikkate almamak "çoğunluğum var, istediğimi yaparım" anlayışıyla hareket etmek, Sayın Cumhurbaşkanının ve Cumhuriyet Halk Partisinin her yasada ve uygulamada, bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar yaptığı uyarıları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Keleş, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

BİRGEN KELEŞ (Devamla) - Hemen bitiriyorum efendim.

… gözardı etmek, ileride sizin başınıza çok iş açabilir. Bunu da dikkatinize sunmuş olalım.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Keleş.

Hükümet adına, Adalet Bakanı Cemil Çiçek söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin çok saygın kurumlarından bir tanesi, Devlet İstatistik Enstitüsüdür, yeni adıyla Türkiye İstatistik Kurumu. Müzakeresini yaptığımız bu kanunla da, bu kurumu daha etkin hale getirmek, idarî açıdan daha özerk bir yapıya kavuşturmak istiyoruz. Dolayısıyla, bununla ilgili, gerçekten hem ilgili bakanlığın, kurumun hem de Plan ve Bütçe Komisyonunun çok önemli, çok olumlu katkıları olmuştur ve bu yasa, bazı gerekçelerle, birkaç maddesinden dolayı da, tekrar Yüce Meclisin huzuruna gelmiştir. Aslında, şu an müzakeresini yaptığımız madde, Plan ve Bütçe Komisyonunda oybirliğiyle kabul edilmiş bir maddedir.

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - Biz oy vermedik, kendi oylarınızla kabul ettiniz.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Dolayısıyla, o gün orada bulunan arkadaşlarımız, esas itibariyle, şu an bizim hükümet olarak savunduğumuz görüşü ve düzenlemeyi benimsemiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, hiç şüphesiz anayasal yetkisini kullanarak, bu maddenin de bir defa daha bazı gerekçelerle gözden geçirilmesini arzu etmiştir; buna saygı duyuyoruz, bir anayasal yetkinin kullanılmasından ibarettir; ancak, burada dile getirilen hususlar isabetli midir; onu da takdir edecek olan hiç şüphesiz Meclistir. Müzakeresini yaptığımız husus acaba ne getiriyor, bugüne kadarki devlet uygulamalarında benzerleri var mı, yoksa sadece bu kanunla getirilmiş olan bir istisnaî düzenleme midir; ona baktığımız takdirde, aslında, bunun geri gönderilmesiyle ilgili gerekçelerin çok da isabetli olmadığı, benzer uygulamalardan orta yere çıkacaktır.

Şimdi, bugünkü düzenlemeye göre de ve halen uygulanmakta olan duruma göre de, kurum başkanı, başkan yardımcılarını kendisi atayabilmekte, daire başkanlarını kendisi atayabilmekte, neticede, aynı sorumluluğu taşıyan, aynı, benzer yetkilere sahip olan bölge müdürleri ile birinci hukuk müşavirinin atanması bunun dışında tutulmaktadır. Neden dolayı; yirmidört sene evvel çıkarılmış olan bir yasadan dolayıdır. O günün şartları altında böyle bir düzenleme yapılmış; aradan geçen yirmidört sene içerisinde Türkiye'de çok şey değişti, devlet kurumlarının birçok noktada iç bünyesinde değişiklikler oldu, teşkilat yasalarında değişiklikler oldu; ama, buna karşılık 2451 sayılı Yasada değişiklik yapılamadı bu anlamda.

Dolayısıyla, yirmidört sene evvelki bir düzenlemenin istisnası, bugün, burada ortadan kaldırılmak isteniyor. Yapılmak istenenin özü, esası bundan ibarettir; yani, siz, bu yasayla, başkan yardımcılarını, kurum başkanının atamasına bir itirazımız yok, daire başkanlarının atanmasına bir itirazımız yok; ama, bölge müdürleri söz konusu olduğunda, bu, ille de üçlü kararnameyle olsun…

Peki, buna gerekçe olarak ne gösteriliyor; gerekçe gösterilirken, üst düzey yönetici kriteri. Üst düzey yönetici kriteri ne anlama geliyor; gösterge olarak 3 600 ve daha yukarı gösterge üzerinden maaş alan kamu görevlileri üst düzey görevli sayılıyor ve bunlar kararnameye bağlı olarak… Halbuki, aradan geçen süre içerisinde, bazı devlet kurumlarında, 3 600 gösterge ve daha yukarıdan maaş aldığı halde hiç de üçlü kararnameye tabi olmadan atanmış olan, görev yapan kamu görevlileri var. Bizatihi bu kurumun kendisinde bile, başkan yardımcıları da 3 600 gösterge üzerinden maaş alıyor; onun atamasını kurum başkanı yapabiliyor. İçimizde Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış olan değerli milletvekillerimiz var; başkan yardımcıları 3 600 üzerinden maaş alır, onların ataması üçlü kararnameyle değildir. Özelleştirme İdaresinde aynı durum söz konusudur, Devlet Personel Başkanlığında aynı durum söz konusudur.

Burada yapılmak istenen şey de; kurumu daha etkin hale getirmek, mümkün olduğu kadar, bu kurum içerisinde -başkan yardımcıları, daire başkanları, bölge müdürleri de dahil- aynı statüye tabi kılmak adına yapılan bir teknik düzenlemeden ibarettir.

Biz, bu düzenlemenin doğru olduğu kanaatini taşıyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunun kabülünün de bu yolda olduğu dikkate alındığında, ısrarımızın gerekçesi de bundan ibarettir.

Sayın Cumhurbaşkanının, hiç şüphesiz, geri gönderme gerekçesine de saygı duyarız.

Benzer uygulamaları da arz ettim. Takdir Yüce Meclisindir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Keleş, bir söz talebiniz vardı; ne için acaba?

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - Efendim, şunun için söz talep ettim: Sayın Bakan dedi ki…

Mikrofon açılmadı efendim. İsterseniz kürsüden konuşayım.

BAŞKAN - Yerinizden, Sayın Keleş…

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - O zaman mikrofonu açın.

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Bağırarak mı konuşsun Sayın Başkan?! Mikrofonu açın.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, niye acele ediyorsunuz?! Burada, Sayın Keleş'in konuşması için sistemi düzenliyoruz.

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) - Efendim, Sayın Bakan, biraz önceki konuşmasında, Plan ve Bütçe Komisyonunda müzakere edilirken, oybirliğiyle çıktığını söyledi; halbuki, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak oybirliğine katılmadık. Ayrıca da, bunun ispatı, sıra sayısındaki -yani yasa tasarısındaki- ayrışık oy yazımızdır, karşı oy yazımızdır. Burada, 45 inci maddeye ve 56 ncı maddeye karşı olduğumuzu söylemiş durumdayız.

O bakımdan, Sayın Bakanın ifadesini düzeltmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Keleş.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili?.. Yok.

İnci Özdemir, İstanbul Milletvekili?.. Yok.

Tevfik Akpak, Çankırı Milletvekili?..

56 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Kanunun tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kanun kabul edilmiştir.

5 inci sıraya alınan, Kısıtlayıcı Ticarî Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansıyla İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

5.- Kısıtlayıcı Ticari Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansıyla İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1125) (S. Sayısı 1015) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 1015 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

KISITLAYICI TİCARİ UYGULAMALARIN KONTROLÜ İÇİN ÇOK TARAFLI OLARAK KARARLAŞTIRILAN ADİL İLKELER VE KURALLAR BÜTÜNÜNÜN TÜM YÖNLERİNİ GÖZDEN GEÇİRME KONUSUNDAKİ 5. BM KONFERANSIYLA İLGİLİ DÜZENLEMELER HAKKINDA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE TÜRK HÜKÜMETİ ARASINDAKİ ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1.- 26 Eylül 2005 tarihinde Cenevre'de imzalanan "Kısıtlayıcı Ticari Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansı'yla İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

                                       

(x) 1015 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Kısıtlayıcı Ticarî Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansıyla İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 237

Kabul: 234

Ret: 2

Çekimser: 1 (x)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, birleşime 15 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.02

 

 

 

                                       

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.18

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

6 ncı sıraya alınan, 24.6.2005 Tarihli ve 5372 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- 24.6.2005 Tarihli ve 5372 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve  Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1066) (S. Sayısı: 1005) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 1005 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, 24.6.2005 Tarihli ve 5372 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 21 inci maddesi, Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.

Anayasanın 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir"; İçtüzüğün 81 inci maddesinin son fıkrasında ise "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine başlamadan önce, Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır" hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, geri gönderilen Kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.

Bu nedenlerle, söz konusu Kanunun sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan 21 inci maddesinin görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ

HAKKINDA KANUN

Atama

MADDE 21.- 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan görevlerden 1-4 dereceli kadrolara Genel Müdürün teklifi üzerine Bakan, diğer bütün görevlere atamalar ise Genel

                                 

(x) 1005 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Müdür tarafından yapılır. Ancak, Bakan ve Genel Müdür bu yetkilerini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir. Genel Müdürlüğe, Genel Müdür Yardımcılığına, Daire Başkanlığına ve Müdürlüğe atanmak için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen şartlara ilave olarak en az dört yıllık eğitim veren yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından, en az dört yıllık eğitim veren harp okullarından ve polis akademilerinden mezun olmak ve ayrıca yeterli yabancı dil seviyesine ve havacılık tecrübesine sahip olmak şartları aranır. Genel Müdürlüğün merkez teşkilatında ve temsilciliklerinde görevlendirilecek diğer personelin atama ve yer değiştirme, görevde yükselme usul ve esasları ile Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcılığı, Daire Başkanlığı ve Müdürlüklere atanacaklarda aranacak yabancı dil seviyesi ve havacılık tecrübesine ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen, Ankara Milletvekili Mustafa Tuna. Buyurun Sayın Tuna. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA TUNA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; halen 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci maddesi gereğince, Ulaştırma Bakanlığının ana hizmet birimlerinden birisi olarak hizmetlerini yürütmekte olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü hizmetlerinin, dünyadaki gelişmelere paralel olarak uluslararası standartlarda ve daha emniyetli yürütülebilmesi, düzenleme ve denetim görevini daha etkin bir biçimde yerine getirebilecek teçhizat, personel ve idarî yapıya sahip merkezî bir sivil havacılık otoritesi oluşturulması için özel bütçeli bir genel müdürlük olarak yeniden yapılandırılması zorunluluk haline gelmiştir. Ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, bu ülkelerin hava taşıyıcılarının ticarî hak ile uçuş faaliyetlerinin belirlenmesi ve denetlenmesiyle ülkemiz hava taşıyıcılarının ve havacılık şirketlerinin kurulması, havacılık standartlarının belirlenmesi ve hepsinden önemlisi can, mal ve uçuş emniyetiyle havacılık güvenliğinin en üst seviyede sağlanmasına ilişkin faaliyetlerin daha sağlıklı yürütülebilmesi için bu kanuna ihtiyaç duyulmuştur. Ayrıca, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bugün itibariyle, Uluslararası Havacılık Teşkilatı, Avrupa Sivil Havacılık Konferansı, Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliği ve Avrupa Hava Trafik Kontrol Teşkilatının üyesi olduğundan, bu uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen standartların ülkemizde de uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, söz konusu uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan periyodik denetimlerle de yakından takip edilmektedir. Aykırılıkların tespiti halinde, ülke menfaatları bakımından hiç de olumlu olmayacak sonuçlar doğurması riski bulunmaktadır.

Değişen ve gelişen dünya şartları içinde Türk havacılık potansiyelini, iç ve dış ihtiyaçlara daha çağdaş bir biçimde cevap verecek ve üyesi olduğumuz dünya havacılık kurum ve kuruluşlarıyla uyum sağlayabilecek bir duruma getirmek, ayrıca sektörün mevcut ciddî ve giderek ağırlaşan sorunlarına çözüm bulmak bir zaruret halini almıştır.

Gelişmiş ülkelerin hava ulaştırma sektörü üzerinde yapılan incelemelerde, sivil havacılık otoritelerinin yaptırım gücü daha yüksek bir yapıda örgütlendikleri görülmektedir.

Dünyadaki gelişmeler bize gösteriyor ki, uluslararası emniyet kurallarına paralel olarak aynı kuralları ülkemizde eksiksiz uygulamak zorundayız. Çok geniş bir yelpazeye sahip havacılığın sağlıklı gelişimindeki diğer bir unsur ise, ülkemizdeki sivil havacılık otoritesinin uluslararası standartlarda yeniden organize olmasıdır. Havcılık gibi çok hızlı gelişen bir sektörde gelişim hızına ayak uydurabilecek hukuksal, idarî ve teknik altyapıya sahip, malî yönden özerk, hareket kabiliyeti yüksek olan bir sivil havacılık otoritesi, artık, bir zorunluluktur. Bunun için, bildiğiniz gibi, yasa tasarımız Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kabul edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öte yandan, hükümetimiz tarafından sivil havacılık alanında yapılan önemli düzenlemelerle birlikte bölgesel havcılık kapsamında iç hat taşımacılığında yaşanan çarpıcı gelişmeler malumlarınızdır. Bu gelişmeleri rakamlarla özetlersek, bölgesel havcılık projesi kapsamında, özel sektörün iç hatlarda uçmaya başladığı 20 Ekim 2003 tarihinden 2005 Eylül ayı sonuna kadar iç hatlarda taşınan yolcu sayısı özel sektörde 4 700 000'i geçmiştir. Bu kapsamda 2003 yılında iç hatlarda taşınan toplam yolcu sayısı 9 000 000'u aşmış, iç hatlara özel havayollarının girmesiyle birlikte 2004 yılında bu sayı 14 500 000'e ulaşmıştır. 2005 Ocak-Eylül itibariyle ulusal havayolumuz Türk Hava Yolları dahil, tüm iç hat uçuşlarında taşınan yolcu sayısı ise, bugün itibariyle toplam 15 170 000'i geçmiş bulunmaktadır. Ayrıca, bölgesel havacılığın başlamasıyla birlikte ülkemiz tescilinde bulunan uçak sayısı 153 iken 66 ilave ile bugün 219'a ulaşmıştır. Bu sayı, çoğu ülkelerin tescilinde bulunan toplam uçak sayısıyla karşılaştırılınca hiç de azımsanmayacak bir sayı olarak değerlendirilmelidir.

Kargo uçaklarımızın sayısında da önemli artış olup, 5 civarında olan kargo uçak sayımız bugün 19'a ulaşmıştır. Toplam kargo kapasitemiz 565 ton mertebesindedir. Kargo, posta ve bagaj trafiğimiz 2002 yılında toplam 880 000 ton iken, 2005 Ocak-Eylül ayları itibariyle, dokuz ayda 1 000 000 tona yaklaşmıştır. Yıl sonu itibariyle bu rakamın 1 200 000 tonu geçeceği beklenmektedir.

Bölgesel havacılık başladığından beri sektörde istihdamda önemli artışlar olmuştur. Yaklaşık 2 000 kişilik personel iç hat uçuşları için istihdam edilmiş, uçak, tesisat ve personel için 8,5 trilyon lira sigorta pirimi ödenmiştir. Ayrıca, ödenen toplam vergi ise 180 trilyona ulaşmıştır. İç hat uçuşları yapan işletmelerimizin toplam ciroları ise 550 trilyonu aşmıştır.

Uluslararası Hava Taşıma Birliğinin verilerine göre, bugün de günlük ulusal basınımızda da yer alan haberlerde de işlendiği gibi, Türkiye, 2005-2009 yılları arasında hava yoluyla yolcu taşımacılığı piyasasında en hızlı gelişen 5 ülke arasında yer alacaktır. Yine, bu rapordaki verilere göre, önümüzdeki beş yıllık dönemde Türkiye pazarında hava yolu taşımacılığını tercih eden yolcu sayısının ortalama yüzde 8,9 oranında artış göstereceği beklendiği ifade edilmektedir. Bu artış hesabına göre Türkiye'de, Eylül 2005 sonu itibariyle 15 177 000'i geçen iç hat yolcu sayısı, yıl sonu itibariyle, tahmini 18 000 000'un üzerine çıkması beklenen bu sektörde yıllık 1 600 000 yolcu artışı olacağı sonucu çıkmaktadır. Hükümetimiz açısından da bir gurur kaynağı olmuştur.

Bu Kanunla, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatı ile İstanbul ve Antalya temsilciliklerine ilave olarak, gerek duyulması halinde sivil havacılığın yoğun olduğu iki ilde daha temsilcilik kurulabilmesine olanak sağlanmakta; Genel Müdürlükte havacılık uzmanı ve havacılık uzman yardımcısı istihdam edilmesi öngörülmekte; Genel Müdürlük, görev kapsamı içinde olmak üzere sözleşmelerle hizmet yapmaya ve yaptırmaya yetkili kılınmakta; Genel Müdürlük bünyesinde bulunan ve uluslararası kriterleri taşıyan personelin teknik denetçi olarak görevlendirilmesine imkân tanınmakta ve denetçilerin yetki donanımı sağlanmakta; Genel Müdürlük, sağladığı hizmetlerden alınacak gelirlerle özel bütçeli bir konuma kavuşmaktadır. Aynı zamanda, söz konusu yapılanmayla önümüzdeki dönemde önemli çalışmaların yapılacağı Avrupa Birliği standartlarına uyum çalışmaları içinde olumlu bir gelişme sağlanmaktadır.

Bu kapsamda, bilindiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülerek kabul edilen kanunun 21 inci maddesi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yeniden görüşülmek üzere iade edilmiştir.

2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunun 2 nci maddesi ve bu kanuna ekli 2 sayılı cetvelde, Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinde belirtilen, genel müdür, genel müdür yardımcıları ve birinci hukuk müşavirlerinin atamalarının ortak kararnameyle yapılacağı kurala bağlanmıştır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü merkez teşkilatında ve temsilciliklerinde, anılan kanun kapsamına giren üst düzey personelin atamalarının da bu doğrultuda yapılabilmesi için 2451 sayılı Kanuna gönderme yapılmak suretiyle konuya açıklık getirilmiştir.

Ayrıca, genel müdür, genel müdür yardımcılığı, daire başkanlığı ve genel müdürlüğe atanacaklarda görevin önem ve niteliği de dikkate alınarak, yeterli yabancı dil seviyesinin ve havacılıkla ilgili belirli bir sürede iş tecrübesinin bulunmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

Sayılan görevlere atanacak kimselerin mezun oldukları yükseköğretim kurumu adlarındaki kısıtlama da kaldırılarak, yeterli düzeyde yabancı dil seviyesi ve havacılıkta deneyimi olan tüm yükseköğretim kurumu mezunlarına atanma imkânı getirilmiş ve böylece fırsat eşitliği de sağlanmıştır.

Görüldüğü üzere, yasamız, 21 inci madde kapsamında yeniden değerlendirilmiş ve gerekli düzeltmeler yapılarak Genel Kurulumuza sunulmuştur. Bu sayede, yukarıda bahsedilen hedeflere uygun bir yapılanma sağlanacaktır.

Kanunun, ülkemize ve tüm havacılık camiasına hayırlı olması dileğiyle, emeği geçenlere teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tuna.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Aydın Milletvekili Mesut Özakcan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Aydın) -Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Tasarıyla ilgili olarak, 21 inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen teşkilatlarla ilgili tasarılara baktığımızda, hükümet tarafından Cumhurbaşkanlığı makamını devredışı bırakmaya yönelik bir davranış görüyoruz. Özellikle yöneticilerin atanması konusunda bu durum gayet açık bir şekilde kendini gösteriyor. "Acaba, atamalar konusunda Cumhurbaşkanlığını nasıl devredışı bırakabiliriz"in hesabı yapılıyor; ama, bu hesap her seferinde geri dönüyor. Hükümet âdeta bunu alışkanlık haline getirmiş durumda. Bizler de, hükümetin bu alışkanlığı sonucu ortaya çıkan durumlarla ilgili olarak aynı konuları Meclis çatısı altında birkaç kez görüşmek durumunda kalıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, yine, benzer nitelikte, Türkiye İstatistik Kanununda olduğu gibi, 2 nci bir tasarıyı görüşüyoruz. Cumhurbaşkanınca geri gönderilme gerekçelerine baktığımızda şu ifadeler yer alıyor: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında üst düzey görevlilerin atama yöntemi yönünden farklılık yaratılmasına neden olabilecek bir düzenlemeye yer verilmiştir.

Anayasanın 8 inci maddesinde, yürütme yetki ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca kullanılıp yerine getirileceği, Anayasanın 104 üncü maddesinde, Cumhurbaşkanının, Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği, kararnameleri imzalayacağı belirtilmiştir.

Cumhurbaşkanının bu denetim ve dengeleme görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde çok daha gerekli olmaktadır.

Anayasamızda, Cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama yetkisinin verilmesi üç önemli gerekçeye dayanmaktadır. Birincisi, Cumhurbaşkanının yansızlığı; ikincisi, Cumhurbaşkanına yürütme alanında hükümete öneri ve uyarılarda bulunma yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması; üçüncüsü, Cumhurbaşkanının, devletin ve yürütmenin başı olması ve devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunmasıdır.

Sayın Cumhurbaşkanı, her defasında, geri gönderme gerekçesiyle, sayfalarca açıklamada bulunmakta, fakat, AKP Hükümeti, anlamak istememekte ısrar etmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının Genel Kurulda daha önceki görüşmeleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz alan milletvekili arkadaşlarımız ifade ettiler; tasarının bu haliyle yasalaşmasının sıkıntılar yaratacağı ve hatta, Cumhurbaşkanlığı makamından geri döneceği yönünde söylemlerimiz oldu. Bugün gelinen noktada bunu yaşıyoruz.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün, teşkilatının düzenlenmesine yönelik bir yasaya ihtiyacı olduğunu defalarca bizler de ifade ettik. Sivil havacılığı ve dolayısıyla, teşkilat yasasını önemsiyoruz; çünkü, 1983 yılında 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun yürürlüğe girmesiyle, Türk sivil havacılık faaliyetlerinde önemli bir dönüşüm süreci başlamıştır. Havayolu trafiği ciddî boyutlarda artmış, yeni havayolu işletmeleri ve havaalanları kurulmuş, genel havacılık faaliyetleri canlanmış ve havacılıkla ilgili eğitim kurumları açılmıştır; ancak, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, bu gelişmelerin gerisinde kalmıştır. Bu durum, sivil havacılığımızı olumsuz yönde etkilemiştir.

Havacılık faaliyetlerinde en önemli unsur, uçuş ve yer emniyetinin sağlanmasını güçlendirmektir. Sivil havacılık faaliyetlerinde emniyetin sağlanabilmesi amacıyla gerekli önlemlerin alınması bir zorunluluktur. Nitekim, Uluslararası Havayolu Pilotları Derneği Başkanının yaptığı açıklamada "dünya sivil havacılık sisteminin bugünkü altyapısı ve emniyet kültürü değiştirilmemesi halinde, 2005 yılından sonra, her hafta büyük bir kaza meydana gelebilecektir" denilmektedir.

Diğer yandan, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan terörist saldırılar, havacılık güvenliğini, uçuş emniyetini ne denli tehdit ettiğinin göstergesidir.

Tasarının genel gerekçesinde "sivil havacılığın sağlıklı gelişiminin sağlanması ve sivil havacılık faaliyetlerinin emniyetli bir şekilde yürütülebilmesi için, düzenleme ve denetim görevini etkin biçimde yerine getirebilecek teçhizat, personel ve idarî yapıya sahip merkezî bir havacılık otoritesi oluşturulması, günümüz ihtiyaçları karşısında bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır" ifadesi yer almaktadır.

Ayrıca, yine, tasarının genel gerekçesinde "dünyada yaşanan gelişmeler karşısında, ülkemizde de sivil havacılık hizmetlerinin daha etkin ve güvenli bir ortamda verilebilmesi amacıyla, kamu tüzelkişiliğini haiz, özel bütçeli olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yeniden teşkilatlanması amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır" ifadesi yer alıyor.

Genel gerekçede bahsedilen hususlar ve sorunların yalnız günümüzün değil, uzun zamandan beri -bugüne kadar- devam eden sorunlar olduğu bilinmektedir. Nitekim, sorunların tespiti ve çözüm yollarının araştırıldığı, tartışıldığı havacılık şûraları ve sempozyumları düzenlenmiştir.

Ayrıca, Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planları Havacılık Özel İhtisas Komisyonlarında, sektörün sorunları tespit edilmiştir, çözüm önerileri dile getirilmiştir. Bunlarla ilgili her türlü bilgi, gerek Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında gerekse şûra sonuç bildirilerinde yer almaktadır.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonları, havayolu alt komisyon raporunda, ulaştırma sektörünün önemli bir alt sektörünün sivil havacılık olduğu belirtilmektedir. Nitekim, sivil havacılıkta yaşanan sorunlar ve bu sorunlarla ilgili çözüm, sektörü, faaliyet konusu, faaliyeti yürüten kamu ve özel kurum ve kuruluşlar, kullanılan yüksek teknoloji ürünlü araçlar, donanım, özel altyapı ve haberleşme sistemleri, nitelikli insan gücü, hizmet verilen insanlar, ulusal ve uluslararası özelliğe sahip kurallar ve mevzuat konularının oluşturduğu önemli bir sistemdir.

Yine, genel gerekçede "bütün bu özellikleri taşıması nedeniyle, havayolu ulaştırma sektörünün bir bütün olarak ele alınması kaçınılmazdır. Sektöre bu şekilde bakılmadığı sürece gereksiz altyapı, geciken yatırımlar, ihtiyaca cevap veremeyen yasal düzenleme ve  örgütlenme gibi sorunlarla karşı karşıya gelinecektir" denilerek sektörün kompleks bir yapıya sahip olduğu ve sorunların çözümünün de genel politikaların doğru belirlenmesine sıkı sıkıya bağlı olduğu gerçeğinin altı çizilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde sivil havacılık faaliyetlerinin düzenlenmesinden Ulaştırma Bakanlığı sorumludur. Bakanlık adına bu görevler, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, yürütmekte olduğu görevlerinden, kural koyma, denetleme ve yaptırım uygulama gibi uçuş emniyetiyle doğrudan ilgili teknik konularda ve lisanslandırmada özerk davranabilmeli ve havacılığın gerektirdiği hız ve esneklikte karar alabilmeli ve uygulayabilmelidir. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü üst yönetiminde, sivil havacılık sistemini çok iyi tanıyan, yeterince bilgili, tecrübeli kişilerin görev alması kurumun başarısı için son derece önemlidir. Aynı zamanda kurum yöneticilerinin görevde süreklilik göstermeleri de başarıyı beraberinde getirecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hava taşımacılığı, hızlı bir şekilde gelişen ve 2001 yılı itibariyle Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliğine üye olan Türkiye'nin ülkemiz çıkarları doğrultusunda Türk sivil havacılığına yön verecek, uluslararası sorumlulukları yerine getirecek, yalnız özel bütçeli olmakla kalmayıp, gerek idarî gerek malî yönden özerk bir sivil havacılık otoritesine ihtiyacımız vardır. Ancak bu şekilde, hava taşımacılığı ve özellikle havaalanı yapımıyla ilgili yatırım kararlarının, siyasî değil, bilimsel gerçeklere dayandırılması, yeterli uzman personelin istihdam edilebilmesi sayesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özakcan, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım. Teşekkür ediyorum.

…ulusal çıkarlarımıza ve günün koşullarına uygun, dünyada ve sivil havacılık faaliyetlerinde ortaya çıkan gelişmelere yanıt verecek gerekli düzenleme ve yönetmeliklerin kısa bir zamanda çıkarılması, sektörde faaliyet gösteren kamu veya özel kurum ve kuruluşlar arasında eşgüdümün sağlanması, Türk sivil havacılığının uluslararası platformda daha iyi temsil edilmesi ve alınacak kararlarda söz sahibi olması mümkün olabilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının hayırlı olmasını dileyerek, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özakcan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın İbrahim Hakkı Birlik?.. Yok.

Adana Milletvekili Sayın Recep Garip?.. Yok.

Başka söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, aleyhte söz istemiştim.

BAŞKAN - Oyunun rengini belli etmek üzere, aleyhte söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan?.. Yok.

İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Ersin, tasarının tümü üzerinde oyunuzun rengini belli etmek üzere söz istemişsiniz. 

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sivil havacılık deyince aklımıza ilk gelen Türk Hava Yolları. Değerli milletvekilleri, bir İzmir Milletvekili olarak ve… Daha doğrusu, bölge milletvekillerinin de benimle aynı görüşte olduğunu düşünüyorum, maalesef, Türk Hava Yollarının İzmir'e ve Ege Bölgesine dönük politikasından son derece de mutsuzuz, şikâyetçiyiz.

Değerli milletvekilleri, İzmir Türkiye'nin üçüncü büyük kenti; üçüncü büyük kenti olmak bir yana, aynı zamanda, İzmir, Ege Bölgesinin lider kenti ve Ege Bölgesinin dışa açılan penceresi.

Şimdi, Ege Bölgesinde ve İzmir'de dışticaret son derecede gelişmiş durumda. Bölgenin, hatta Türkiye'nin ithalat ve ihracatının önemli bir bölümü İzmir'in hava ve deniz limanlarından yapılıyor. Dolayısıyla, dışticaretin gelişmesi bakımından İzmir önemli bir kent.

Yine, değerli milletvekilleri, turizm açısından da değerlendirirsek, İzmir ve Ege Bölgesi, kültür turizmi, inanç turizmi ve sağlık turizmi bakımından bütün dünya tarafından tanınan, bilinen önemli merkezlere sahip. Dolayısıyla, turizm de İzmir'de ve Ege Bölgesinde son derece hareketli.

Şimdi, böylesine önemli olan bir kent ve bölge, maalesef, Türk Hava Yolları tarafından mağdur ediliyor. İzmir'in adında "uluslararası" olan Adnan Menderes Havaalanından yurtdışına direkt seferleri son derecede yetersiz. İzmir'in ve bölgenin gerek ticaret alanında gerekse turizm alanında sahip olduğu potansiyele yakışan bir davranış, bir politika değil.

Şimdi, yıllardan beri bu politika, bu anlayış böyle devam edip gidiyor ve İzmir, ne yazık ki, Türk Hava Yolları tarafından âdeta karantinaya alındı, âdeta, İzmir ve Ege Bölgesi Türk Hava Yolları tarafından dış dünyaya kapatılmış durumda. Bu ticaret potansiyeline, bu turizm potansiyeline rağmen, Türk Hava Yollarının, İzmir ve bölgeyi, Ege Bölgesini bu kadar mağdur etmesini, bu kadar, bu bölgeye ilgisiz kalmasını anlamak mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, bu durum, sadece dışticarete ve turizme engel olmakla kalmıyor, bunları baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda, dışsermayenin, yabancı sermayenin Ege Bölgesine gelmesine de engel oluyor; çünkü, dışdünyaya kapalı olan havaalanlarından, dışdünyaya direkt uçuş seferleri olmazsa, gelen bir yabancı sermaye, burada, nasıl üretim yapsın, nasıl pazarlama yapsın, nasıl dışdünyayla ilişki kurabilsin?

Değerli milletvekilleri, bu konunun, bu sorunun düzeltilmesi için soru önergeleri verdim, bu kürsüden konuşmalar yaptım; ancak, maalesef, yıllardan beri devam eden sorun çözülmüş değil.

Yine çok üzülerek belirtmek zorundayım ki, bölgenin, Ege Bölgesinin, bugün, hükümette, iki bakanı var ve bu sayın bakanlar, maalesef, seçildikleri bölgeye ihanet ediyorlar. Bu sorunun, hayatî olan bu sorunun üstüne gitmemekle, bu sorunun çözülmesine katkı vermemekle, çok yanlış davranıyorlar ve yanlış bir davranış içindeler.

Dolayısıyla, Sayın Bakandan rica ediyorum, İzmir'in ve bölgenin, Ege Bölgesinin bu önemli sorununa mutlaka bir çözüm bulunmalı. Hem Türkiye'nin üçüncü büyük kenti hem bölgenin dışa açılan penceresi; ama, Türk Hava Yollarının ilgisizliği yüzünden, âdeta, karantinaya alınmış bir kent durumunda ve bölge olarak karantinaya alınmış bir durumda ki, bu, son derecede üzüntü verici bir durum.

Değerli milletvekilleri, sanıyorum -umuyorum, daha doğrusu- gerek bölgenin temsilcisi olan sayın bakanlar gerek Ulaştırma Bakanımız, bu konuya, artık, bugüne kadar olduğu gibi ilgisiz kalmazlar ve bu önemli sorunun, bölgenin candamarı olan bu sorunun, Adnan Menderes Havalimanından yurtdışına direkt seferler yapma sorununun mutlaka çözülmesi için gayret göstereceklerdir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, İzmir'in ve bölgenin önemli bir sorununu gündeme getirmeye çalıştım.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.

Kanunun tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma  rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, 24.6.2005 Tarihli ve 5372 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin açık oylama sonucunu açıklıyorum:

Oy sayısı: 253

Kabul: 214

Ret: 39 (x)

Böylece, kanun kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım teşekkür konuşması yapacaktır.

Buyurun Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "İstikbal göklerdedir" diyen ve bugün 67 nci ölüm yıldönümünde andığımız Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Atatürk, sivil havacılığımızın cumhuriyetin kuruluşundan bugüne katettiği merhaleyi, yaşasaydı herhalde büyük bir mutlulukla yad ederdi.

Türk sivil havacılığı son üç yıl içerisinde bütün istatistikleri, bütün rekorları geride bırakacak şekilde çok önemli bir büyüme göstermiştir. Uluslararası Havayolu Taşımacıları Birliği (IATA)nın yaptığı istatistik ve araştırmalarda, Türkiye'deki havayolu taşımacılığının 2015 yılında yılda 59 000 000 yolcuya ulaşacağı tahmin edilmektedir; ancak, şunu sizlere memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, 2015 yılı için öngörülen bu hedefi Türk sivil havacılığı 2005'te yakalıyor; yani, on yıl önceden yakalamış bulunuyoruz. Bu sene, sivil havacılığımızda iç ve dış hatlarda taşınacak yolcu sayısı 55 000 000'u geçecek. 2003 Ekiminde yürürlüğe koyduğumuz Bölgesel Havacılık Projesiyle birlikte, iç hatlarda, geçen birbuçuk yıl içerisinde taşınan yolcu sayısında takriben 7,5 milyon yolcu artışı olmuş ve 7,5 milyon yolcunun da en az yarısı ilk defa uçağa binen vatandaşlarımız olmuştur.

2003 başında 23 dolar olan akaryakıt fiyatlarının bugün 60 dolarlara yükseldiği dikkate alınırsa, hava taşımacılığındaki rekabet ortamıyla birlikte taşıma bilet ücretlerinin yüzde 100'lere varan oranda ucuzlamış olması Türk özel sektörünün ve hava taşımacılığının geldiği noktayı göstermektedir.

2003 yılı içerisinde Türk tescilinde sadece 110 uçak var iken, bugün 219 uçağa ulaşmış bulunuyoruz ve yine, bölgesel havacılık projesiyle, sektördeki ciro artışı 550 trilyon olmuş ve burada oluşan vergilerden de devletin kasasına 180 trilyon ilave para girmiştir.

                                       

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Sektörün bu kadar ani büyümesine paralel olarak, gayet tabiî ki, mevzuatın, Sivil Havacılık Teşkilatının yeniden organizasyonuna yönelik düzenlemelerin yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. İşte, bu nedenle, hazırlanan kanun, 1 maddesi Sayın Cumhurbaşkanınca geri gönderilmiş ve bugün, Yüce Heyetinizin huzurunda görüşülerek tekrar kanunlaşmıştır.

Bu vesileyle, benden önce görüşlerini ifade eden, özellikle, Sayın Mustafa Tuna ve Mesut Özakcan milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Türk Sivil Havacılığında kaliteli personelin istihdamının önünü açacak bu düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ve buna dikkat çekmiş olmaları, bizim havacılık sektörümüzün geleceği açısından çok şey ifade etmektedir.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen, teşekkür eder misiniz.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Sayın İzmir Milletvekilimiz Ahmet Ersin Beyin İzmir'le ilgili, Türk Hava Yolları tarifeleriyle ilgili ortaya koyduğu sorun konusunda kısaca şunu söylemek istiyorum: Dönemimizde, bir kasaba havaalanını andıran Adnan Menderes Havaalanına 6 000 000 yolcu kapasiteli yeni terminal ve tesislerin temelini attık. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yap-işlet modeliyle gerçekleştirilecek bu terminal, 200 trilyona mal olacak ve önümüzdeki yaz sezonunda da hizmete girecektir. Böylece, sekiz ayda İzmir Adnan Menderes Havaalanını bir köy meydanından uluslararası bir havaalanı niteliğine kavuşturmuş olacağız.

Yazın bu bahsettiğiniz direkt uçuşlar 11 noktaya yapıldı Sayın Ersin. 11 noktaya çeşitli havayolu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kesildi)

BAŞKAN - Sayın Bakan, bu bir teşekkür konuşmasıdır. İçtüzükte verilen hakkınızı kullanmıyorsunuz. Lütfen, teşekkür eder misiniz… Lütfen, Sayın Bakan…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Oradaki hakkımızın yerine düşünmüştük ama… Faydalı bir bilgi vermeye çalışıyorum.

Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

7.- Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/955) (S. Sayısı: 914) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?... Yerinde.

Komisyon raporu 914 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş?.. Yok.

AK Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır; buyurun.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2003 yılında çıkardığımız Bilgi Edinme Hakkı Kanununda değişiklik yapan 914 sıra sayılı kanun tasarısı hakkında Grup adına görüşlerimizi ifade etmek üzere huzurunuzdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, 22 nci Dönem Parlamentosunun, yani sizlerin demokratikleşme adına kaydettiği önemli adımlardan bir tanesidir. Demokrasi, insan hakları, bireyin hak ve özgür-

                                       

(x) 914 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

lükleri, iyi yönetim, yönetişim, açıklık ve şeffaf kamu yönetimi, yönetimin hesap vermesi gibi pek çok kavramın içini dolduran, teoriden pratiğe geçiren bir kanundur. Hesap vermeyen, toplumsal denetime kapalı sistemlerin doğal sonucu olan yolsuzlukla mücadele bu kanunla ciddî bir yasal destek bulmuştur.

Bu kanun, AK Parti İktidarının Türkiye'yi geleceğe hazırlama, gelişmiş demokrasiler düzeyine çıkarma projesinin basamaklarından bir tanesidir ve diğer basamaklarla birlikte milletimizi özgürlüğe taşıma noktasında büyük hizmetler üstlenmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; buyurgan, efendi devlet anlayışına son verilmelidir. Efendi ve kutsal devlet sorgulanamaz, eleştirilemez, her yaptığı meşrudur, her yaptığında bir hikmet vardır. Devlet, ekonominin yüzde 70'inden fazlasına doğrudan ya da dolaylı olarak hükmediyor; ülkenin ekonomik kaynaklarını kontrol eder ve bu kaynakların toplumsal kesimler arasında dağılımını sağlar. Ekonomik kaynakların kontrolünü elinde bulunduran bu kocaman aygıt vatandaş denetimine açık olmayınca, ister istemez, az ya da çok yolsuzluk batağına saplanır. devlet aygıtını işleten memurlar, vatandaşların kendi aralarındaki işlerde bile, tanıdıklarını ya da kendilerine haksız menfaat sağlayanları kayırma yoluna gidebilirler. Kapalı sistemler, yolsuzluk ve rüşvet üretirler. AK Parti, kamu bürokrasisinden kaynaklanan yolsuzlukları azaltmak için, iktidarının daha ilk yılında Bilgi Edinme Hakkı Kanununu çıkararak, vatandaşına verdiği sözü yerine getirmiştir.

MUHARREM İNCE (Yalova) -  Dokunulmazlık sözü de verdiniz!..

ÜNAL KACIR (Devamla) - Kamu kaynaklı yolsuzluklar, şeffaf devletin, şeffaf yönetimin sadece bir boyutudur; ancak, en önemli boyutudur. Yolsuzlukların önlenmesi, doğrudan demokrasimizin kalitesiyle ilgilidir. Vatandaşların katıldığı açık ve şeffaf yönetim, insan hakları ihlallerinin de ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Bu yönüyle, Bilgi Edinme Kanunu, iki yıldan bugüne bireysel hak ve özgürlüklerin yeni bir teminatı olmuştur ve olmaya devam edecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2004 yılının nisan ayından beri yürürlükte olan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, yürürlüğe koyduğumuz diğer bireysel hak ve özgürlükleri genişleten kanunlar gibi, yavaş yavaş vatandaşlarımız nezdinde karşılık bulmaktadır. Milletimiz, yeni demokrasi anlayışına, yeni insan hakları anlayışına, yeni ekonomi anlayışına, yavaş yavaş  intibak etmektedir. Bu çerçevede, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, vatandaşımıza bir sorumluluk, bir mesuliyet de yüklemektedir. Yönetime katılma, yönetimin iş ve işlemlerini, uygulamalarını denetleme sorumluluğu, tek tek bütün vatandaşlarımızın ve sivil toplum örgütlerimizin omuzlarındadır. Artık, vatandaşımız, yanlışı ortaya çıkarmak için kuvvetli bir argümana sahiptir ve bu argümanı kullanmalıdır. Yanlış olduğunu, gayri kanunî olduğunu, suiistimal, görevi kötüye kullanma, yolsuzluk olduğunu düşündüğü her konuda gerçeği ortaya çıkarmak için bu imkânı kullanmalıdır ve bu yasadan yararlanmalıdır.

Vatandaşımız bu hakkını ne kadar çok ve yerinde kullanırsa, kamu bürokrasisinin objektif davranma refleksi de o kadar gelişecektir. Bu gelişme, doğrudan demokrasimizin kalitesine, yani, toplumsal mutluluğumuzun artmasına neden olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hükümetimiz tarafından getirilen tasarı, bilgi edinme hakkını biraz daha geliştiren bir tasarıdır. Mevcut kanunda, Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna yapılacak itirazlara, sadece, 16 ncı maddede yer alan "devlet sırrı" ve 17 nci maddede yer alan "ülkenin ekonomik çıkarları nedeniyle reddedilmiş olması" şeklinde bir sınırlama getirilmekteydi. Yani, bilgi edinme hakkı çerçevesinde, bir kurum veya kuruluşa yaptığı başvurusu reddedilen vatandaşımız, ancak, ret kararı kanunun 16 ncı veya 17 nci maddesi çerçevesinde verilmişse Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna başvurabiliyordu.

Halbuki, mevcut yasa, bilgi edinme hakkına, istihbarata, idarî soruşturmaya, adlî soruşturma ve kovuşturmaya, özel hayata, haberleşme gizliliğine ilişkin bilgi ve belgelerin verilmesine de sınırlamalar getirmektedir. Hal böyle olunca, bilgi vermek durumunda olan bazı memurlar, yasayı geniş yorumlayarak, yasada sayılan istisnaları genişleterek bilgi vermekten imtina etme yoluna gidebilmektedirler. Hiç ilgisi olmayan bir konu, özel hayatın gizliliğine ya da ticarî sır kavramına dahil edilerek, vatandaşın bilgi edinme hakkı engellenebilmektedir. İşte, bu yasayla, başvurusu devlet sırrı veya ülkenin ekonomik çıkarları dışında bir nedenden reddedilen vatandaşlarımıza da Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna itiraz hakkı tanınmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarının 1 inci maddesiyle mevcut kanunun 13 üncü maddesi değiştirilerek, hangi sebepten reddedilmiş olursa olsun, bütün başvurular için Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna itiraz hakkı getirilmektedir. Tasarının 2 nci maddesiyle de, yasanın Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunu düzenleyen 14 üncü maddesinde bir önceki düzenlemeye paralel bir değişiklik yapılmakta; yine tasarının 2 nci maddesiyle, yasanın 14 üncü maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen Kurul üyelerine huzur hakkı ödenmesi yeniden değerlendirilerek, uhdesinde kamu görevi bulunanlar veya bulunmayanlar arasında ayırım ortadan kaldırılmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz, kapalı ve kuralları tam olarak belirlenmemiş bir sistemi, açık, şeffaf, gerçekten demokratik bir sisteme dönüştürmeye çalışıyoruz; bunu, hukuktan ekonomiye, sistemi etkileyen her alanda yapma uğraşı veriyoruz. Bu çabamız sırasında eksikliklerimiz olabilir veya çıkardığımız yasalar yanlış, eksik yorumlanabilir. Şimdi, geldiğimiz noktayı daha ileriye götürmek, eksiklikleri düzeltmek için gayret sarf ediyoruz. Görüştüğümüz tasarı, işte böyle bir tasarıdır ve yorumlarla mevcut yasanın daraltılmasının engellenmesi, bilgi edinme hakkının genişletilmesi amacına matuftur.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kacır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 914 sıra sayılı tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla, Grubum ve şahsım adına selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, hukuk devleti yapılanmasını hedefleyen kamu yönetimlerinin temel vasfı, yönetim ve yürütme organlarının hesap verme sorumluluğu mekanizmalarının bulunmasıdır. Hesap verme sorumluluğu, idarî, adlî ve yasama aşamalarında, değişik yol ve yöntemlerle ortaya çıkar. Kamu yönetimi yapılanmasında, yürütme organı, denetim mekanizmalarını, hesap verme ve bilgi edinme mekanizmalarını işler ve etkin halde tutuyorsa, orada demokrasinin geliştiğinden ve kurumsallaştığından söz edilebilir. Saydam ve katılımcı bir demokrasi anlayışının gelişmesi, siyasî yönetimlerin işlem ve eylemlerinin kamuoyunun bilgi ve denetimine açılmasıyla mümkündür. Yönetimlerin biçimini, demokratik olup olmadığını belirleyen en önemli ve objektif ölçü de budur. Bilgi edinme ve hesap verme mekanizmalarının işlerliliği ölçüsünde, o sistemin, otoriter, oligarşik, faşizan veya demokratik olup olmadığı ortaya çıkar ve anlaşılır.

Bu yaklaşım içinde değerlendirme yapıldığında, 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası ve bağlı olarak düzenlenen bu tasarıya olumlu bir düzenleme olarak baktığımız, şeklen olumlu bir düzenleme olarak baktığımız açıktır. Sorun, 4982 sayılı Yasa ve bu yasayla irtibatlı mevzuatın ne ölçüde uygulandığı sorunudur. Bu değerlendirmeyi yaptığımızda, eksiklik ve yetersizliklerin dışında, iktidar gücünü kullanan birimlerin özel engellemeleriyle de karşılaştığımızı, üzülerek, görüyoruz.

Bakın, değerli arkadaşlarım, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı -kamuoyunda bilinen ismiyle de söylüyorum- (TESEV)bir araştırma yapıyor, Ekim 2004 tarihinde…

Sayın Başkanım, lütfen ikaz eder misiniz?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, lütfen…

Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) - TESEV, Ekim 2004 tarihinde, bir yıl süreyle, Avrupa Komisyonu tarafından fonlanan, karşılanan, vatandaşın bilgi edinme projesi kapsamında, uluslararası iyi uygulamaları da göz önünde bulundurarak bir araştırma yapıyor. Bu araştırmayı yaparken, yerel sivil toplum örgütleri, üniversiteler, meslek kuruluşları ve odalarla işbirliği yaparak, 13 ilde saha araştırmaları ve 5 ilde de eğitim çalışmaları düzenliyor.

Bu çalışmalarda da ifade edildiği gibi, vatandaşın bilgi edinme hakkı projesinin en önemli parçasını, bu hakkın doğrudan kullanılması yoluyla yapılmakta olan saha araştırmaları oluşturuyor.

Yürürlükte bulunan 4982 sayılı Yasanın kamu yönetim kurumlarınca ne ölçüde hayata geçtiğini bulmak için 13 ilde bir çalışma yapıyor TESEV. Bu çalışmanın sonuçları da, 18 Ekim tarihinde Ankara'da düzenlenen ve Sayın Adalet Bakanının da açılışını yaptığı uluslararası konferansta kamuoyuna duyuruluyor.

Bu çalışmada, değerli arkadaşlarım, şu ölçüler esas alınıyor; en önemli ölçü olarak şu ölçünün ortaya çıktığını görüyoruz: Kamu kurumlarının, vatandaşın sorusuna zamanında ve tatminkâr cevap verme durumu nedir? Gerçekten de, bu yasanın uygulanabilirliğini ve etkinliğini ölçmedeki temel ölçülerden birisinin bu olduğu açık. 100 puan üzerinden değerlendirme yapıldığında, 13 il içinde Adana, Gaziantep ve Konya'nın çok düşük seviyelerde kaldığını, Ankara ve İstanbul'un yüzde 60'lar seviyesinde olduğunu, diğer illerde ise yüzde 70'in üstünde bir oranın olduğunu görüyoruz. Yapılan çalışmadaki yanılma paylarını elbette ayrıca göz önünde bulundurmak ve ihtiyatlı olmak gerekiyor; ancak, bu tablonun ortaya çıkardığı gerçek şudur: Kamu kurumları arasında valilikler ve belediyelerin, yapılan başvurulara verdikleri cevaplar, diğer kurumlara göre daha düşük seviyede kalmaktadır.

Bu anlattıklarımızın genel bir değerlendirme olduğu açıktır değerli arkadaşlarım. Peki, bilgi edinmenin pratiği nedir; bunu açmamız ve bunu değerlendirmemiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, siyasî iktidarın hukuka uygun davranıp davranmadığını, bilgi edinme hakkını amacına uygun olarak uygulayıp uygulamadığını somut ve kritik olaylarla da ayrıca bilmemiz ve değerlendirmemiz gerekiyor.

Belli kişi ve statülerin yargılanmasını değişik gerekçelerle engelliyorsak, yargılama sürecini engelliyorsak, orada bilgi edinme hakkını kaynağında katlediyoruz demektir. Başka bir anlatımla, ekonomik ve siyasî boyutu olan, kamu yetkisinin en üst seviyede kullanımıyla ilgili olan, toplumun büyük bölümünü ilgilendiren olaylarda, acaba yürütme organı olarak nasıl bir tavır içindeyiz...

Toplumun bilgi edinme hakkı, toplumda yönetim kademelerinde bulunanların dürüst ve hesap verebilir olmaları sonucunu da doğurur değerli arkadaşlarım. Siyasî kadroların illegal, hukukdışı, kayıtdışı ilişkiler içinde olmamaları, bu ilişkilerden kaçınmaları, bu konularda özenli ve dikkatli davranmaları gerekir. İşte, asıl sorgulanması, irdelenmesi, bilinmesi gereken konu budur. Siyasî kadroların, biraz evvel sözünü ettiğim illegal, hukukdışı, kayıtdışı ilişkiler içinde olup olmamaları alt yönetim kademelerini ve bürokrasiyi olumlu veya olumsuz bir şekilde etkileyecektir değerli arkadaşlarım. Bu, kaçınılmaz bir gerçektir.

Sayın Başbakanın "oligarşik bürokrasi" kavramını, aslında Sayın Başbakanın acz ifade eden "oligarşik bürokrasi" kavramını bu çerçevede değerlendirmek gerekir değerli arkadaşlarım. Değerli arkadaşlarım, bu yasayı ve bağlantılı mevzuatı en üst düzeyde uygulayacak olan kurumlar, siyaseten hükümettir,bürokrasi olarak da yerel ve merkezî idarelerdir.

Sağlıklı bir değerlendirme yapmak için, geldiğimiz aşamada, somut birtakım olayları, izninizle, anlatmak istiyorum. Birinci olay, bu Bilgi Edinme Yasasını çıkarıyoruz da, gerçekten, bunu, hükümet olarak, yerel yönetimler olarak, merkezî yönetimler olarak uyguluyor muyuz uygulamıyor muyuz? En üst seviyedeki irade nedir? Gerçek durum nedir?

Birinci olay, İGDAŞ olayı değerli arkadaşlarım. Nedir bu İGDAŞ olayı? İstanbul Büyükşehir Belediyesinden 159 kişinin yargılandığı bir dosyadan söz ediyorum. Kim var bu 159 kişi arasında; siyasî iktidara mensup milletvekilleri var, bakanlar var ve Başbakanlık Müsteşarı Sayın Ömer Dinçer var değerli arkadaşlarım. Oradaki 159 kişilik listenin 23 üncü sırasında da Sayın Ömer Dinçer var.

Sayın Ömer Dinçer'le ilgili, cumhuriyetin temel niteliklerine yönelik makalesine ilişkin, burada bir değerlendirme yapmayacağım değerli arkadaşlarım. O ideolojik değerlendirmeye ilişkin olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, her ortamda, her zeminde tepkimizi ortaya koyduğumuzu kamuoyu çok iyi biliyor; onun değerlendirmesini ayrı zeminlerde yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.

Sayın Müsteşarın intihal olayıyla ilgili olarak da burada değerlendirme yapmayacağım; o da ayrı bir olay, onu da ayrı zeminlerde tartışıyoruz, tartışmaya devam ediyoruz.

Kamuoyunun üzerinde durmadığı ve bana göre belki de daha da önemli olan, somut anlamda daha da önemli olan, İGDAŞ dosyasındaki 199 trilyonluk yolsuzluktan söz etmek istiyorum. Nedir, bu yolsuzluğun esası nedir, bu yolsuzluk hakkında kamuoyunun bilgi alması neden engelleniyor; bunları paylaşmak istiyorum.

Bakın, bu dosyada, 199 trilyonluk bir yolsuzluk yapıldığı, organize bir şekilde yolsuzluk yapıldığı suçlaması var. Müfettiş raporları, iddianameler, yargılama dosyaları... Bu dosyadaki suçlamalardan biri de nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlarım; orada, deprem anında, doğalgaz vanalarının alımında, 35 dolarlık cihaza 135 dolar ödendiği yolunda Teknik Üniversite raporları ve daha da önemlisi nedir biliyor musunuz; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu ve İGDAŞ İnceleme Kurulunun raporları var değerli arkadaşlarım. Orada, Sayın Hamza Albayrak, şu anda AKP Amasya Milletvekili olan arkadaşımız ve İGDAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Abdülaziz Zengin -ismi belki yanlış olabilir; ama, İGDAŞ İnceleme Kurulu üyesi bu arkadaşımız da- diyorlar ki "gerçekten bu cihazın alımında teknik anlamda yetersizlik var, bu cihazın alımında usulsüzlük var." Ne oluyor; tabiî, bu bilgiler geliyor, 3 Kasım 2002'ye kadar geliyor, yukarıya, Anayasa Komisyonuna, karma komisyona geliyor, daha sonrasını bilemiyoruz. Daha sonrası hakkında, milletvekili olarak, karma komisyon üyesi sıfatıyla bilgi almak istiyoruz, ilgili mahkemeden; ilgili mahkeme "efendim, sizin bu talebiniz bilgi edinme hakkının 19 - 20 nci maddelerinin şu şu bentlerine aykırıdır" diyor "sizin bu talebiniz, yargılamanın seyrini etkileyebilir" diyor. Bunu, tabiî, elbette Hâkimler ve Savcılar Kuruluna iletiyoruz, Adalet Bakanlığına iletiyoruz. Sayın Adalet Bakanının imzasıyla verilen cevapta da, efendim, Anayasanın 138 inci maddesi, işte, efendim hâkim ve savcının takdiridir  vesaire gerekçesiyle yapabileceğimiz bir şey yok anlamında cevap veriliyor.

Değerli arkadaşlarım, ben, orada yaptığım başvuruda, mahkemeye yönelik olarak, siz şu konuda niye böyle karar verdiniz, niye şöyle karar verdiniz demiyorum; yargı yetkisinin kullanılmasına yönelik bir soru vermiyorum, bir önerge vermiyorum, öyle bir çalışma içinde değilim, dosya kapsamından bilgi almak istiyorum. Bu bilgiyi, bırakın sade vatandaşı, milletvekili olarak almak istiyorum, karma komisyon üyesi sıfatıyla almak istiyorum; bu milletvekilleri hakkında oylama yapılırken, erteleme veya kovuşturma kararı verilirken, ona göre değerlendirme yapmak istiyorum. Neden bu engelleniyor?!

Burada, hemen ifade edeyim, tekrar, önemle ifade etmek istiyorum;

Anayasanın 138 inci maddesi anlamında bir talep söz konusu değil. Onun için, elbette, Adalet Bakanlığı, ilgili hâkime talimat veremez; ama, yargıya müdahale silsilesinin, işleyişinin, bunun işleyişinin bütün yönlerini görmeniz gerekiyor, değerlendirmeniz gerekiyor.

Sonuçta, 199 trilyonluk bir yolsuzluk dosyasını, milletvekili olarak, karma komisyon üyesi olarak inceleyemiyorsunuz; ondan sonra, bilgi edinme yasasını çıkarıyoruz!..

Geliyoruz, ikinci olay… Nedir; Ankara Büyükşehir Belediyesi bir hurda malzemeyle ilgili ihale yapıyor. Bunu defalarca anlattım, tekrar anlatmak gereğini duyuyorum. 2 895 ton… 800 ton teslim ediliyor, 2 000 ton yok ortada. Nedir bunun değeri; 418 milyar ve bu 418 milyar tutarındaki 2 000 tonun akıbetinin araştırılması için, Ankara Büyükşehir Belediyesi yazışma yapıyor kendi birimleri arasında; ama, nedense, onu sonuçlandırmıyor. Onun üzerine evrak intikal ediyor. Sayın İçişleri Bakanına soruyoruz iki defa, neden soruşturma izni vermiyorsunuz diyoruz; Sayın İçişleri Bakanı diyor ki "efendim" diyor "o malzemenin tespiti" diyor "tahmini olarak yapılmış" diyor "yanılma payı olabilir" diyor. Yani, insaf, değerli arkadaşlarım!.. 2 895 ton; hadi, yüzde 10 yanılma olsun, yüzde 15 yanılma olsun; yüzde 70 yanılma nasıl izah edilebilir?! Böyle bir şey olabilir mi?!

Bunun üzerine, tabiî, olay Danıştaya intikal ediyor; Danıştay diyor ki "buradaki iddia belgelere dayanıyor, nasıl soruşturma izni vermezsiniz" diyor. Sayın Bakana diyoruz ki, sizin takdir yetkinizde olan bir konu yok, resmî evraklar ortada, vakıa ortada ve biz, halen bunlarla uğraşıyoruz! Ondan sonra da, o 418 milyarlık yolsuzluğu yapanların yargılanmasının önünü kesiyoruz; ondan sonra, vatandaşın bilgi edinme hakkından söz ediyoruz!..

Devam ediyoruz… Zümrüt Apartmanı, Konya'da çöken apartman; 92 yurttaşımız öldü orada biliyorsunuz ve burada kimler yargılandı; işte, müteahhit yargılandı, fennî sorumlu yargılandı. Tamam, yargılansınlar elbette; ama, orada asıl yargılanması gerekenlerin yerel yönetim olduğu, bunların denetim mekanizmalarını yapmadıkları, işletmedikleri yolunda Konya İdare Mahkemesinin, 1 inci İdare Mahkemesinin on sayfalık gerekçesi var, kararı var. Diyor ki: "Bu yerel yönetimler denetim görevini yerine getirmemiştir, ağır hizmet kusuru işlemişlerdir." Sayın İçişleri Bakanı, bakıyoruz, orada da soruşturma izni vermiyor. Ondan sonra, hak, hukuk, adaletten söz edeceğiz değerli arkadaşlarım! Ondan sonra, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğundan söz edeceğiz! Onun için, biz, yasama dokunulmazlığına temas etmeyelim diyeceğiz!.. Diğer kamu görevlilerinin dokunulmazlığının olmadığını, soruşturma izninin olduğunu, soruşturma izninin sizin tarafınızdan engellendiğini, bunları hep anlatmaya çalışıyoruz. O soruşturma izninin kaldırılmasını engelleyen anayasal bir engelin olmadığını anlatmaya çalışıyoruz.

Devam ediyoruz, geliyoruz Seydişehir olayına. Seydişehir'de bir kamulaştırma yapıldı. O kamulaştırma, 4 milyar dolar civarındaki bir kamulaştırma bedeli, özelleştirme, 305 000 000 dolara satıldı değerli arkadaşlarım. Bunun yargılaması yapılıyor, bunun takibi yapılıyor tarafımızdan. Ama, yeri gelmişken bir cümleyle şunu söylemek istiyorum: Eti Alüminyum AŞ'de ne yapıldı biliyor musunuz; Antalya Limanındaki taşınmazlara mobilya fabrikası yapılmaya başlandı değerli arkadaşlarım. Bunları anlatmaya çalıştık o aşamada da, bunları engelleyelim diye Özelleştirme İdaresi Başkanlığını ve hükümeti defalarca uyardık; ama, bunun tedbiri bilinçli olarak alınmadı; ama, bunların hesabı elbette sorulacak.

Orada, biz, özelleştirme aşamasında Sayın Başbakana şunu sorduk: Sayın Başbakan, bu alüminyum sektöründe dünya pazarında pay sahibi olan Wekselberg'le ne görüştünüz, bu görüşmenizin içeriği nedir dedik. Bilgi almak istedik, toplum adına bilgi almak istedik. Dokuz defa sorduk. Görüştüğünü çok iyi biliyoruz; basına yansıdı, kamuoyuna yansıdı. Verilen cevaplar, Sayın Maliye Bakanı imzasıyla verilen cevaplar nedir: "Efendim, Özelleştirme İdaresi kayıtlarında görüşme yapıldığına dair bilgi ve belge yoktur." Sayın Bakan, size çok açık bir Türkçeyle soruyoruz; gündemdışı konuşmada iki defa sordum. Sayın Bakan, Özelleştirme İdaresi kayıtlarında böyle bir görüşme var mı yok mu diye sormuyorum size, Sayın Başbakan Wekselberg'le herhangi bir ortamda görüşme yaptı mı yapmadı mı, bunu soruyoruz. Bu görüşmenin devlet sırrı niteliği teşkil eden bir yönü varsa, söyleyin, susalım. Biz, devlet kavramına olan saygımız, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına, bakanlıklarına olan saygımız sebebiyle, elbette "tamam, bu konu devlet sırrıdır, onun için cevaplandırmak istemiyoruz" denildiği zaman susarız; ama, öyle bir şey de yok, ortada devlet sırrı niteliğinde olan bir görüşme de yok. O zaman, bu görüşme neden gizleniyor, neden gizleniyor? Neden ısrarla cevap verilmiyor? Bunları sormak istiyoruz, sormaya devam ediyoruz bilgi edinme hakkı kapsamında; bunları sorgulamaya devam ediyoruz değerli arkadaşlarım.

Bitmiyor… Bitmiyor… O kadar çok örnek var ki… Elbette, TÜPRAŞ'a değineceğim.

Sayın Maliye Bakanı, Türkiye Cumhuriyetinin Maliye Bakanı 25 Ekim tarihinde şurada otururken yalan söyledi değerli arkadaşlarım. Gerçekdışı konuştu demek yetmiyor, yalan konuştu değerli arkadaşlarım. Üzülerek ifade ediyorum.

ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Bu ifadeniz ayıp!.. Size yakışmıyor Atilla Bey.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - İtiraz etmeyin; kendine yakışanı konuşuyor…

ATİLLA KART (Devamla) - Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı da yalan konuştu. Nasıl yalan konuştu, onu anlatayım.

Bakın, 25 Ekim tarihinde şurada oturan Türkiye Cumhuriyetinin Maliye Bakanı ne dedi biliyor musunuz. O, Kutman Grubuna 28 Şubat tarihinde yapılan satış için, "Efendim, 2 Mart tarihinde yapıldı." dedi. Hayır, doğru değil… Kutman Grubuna yapılan satış 2 Martta yapılmadı, Ofer-Kutman Grubuna yapılan satış. Maliye Bakanlığının veya ilgili kamu kurumunun herhangi bir arzı olmadan, herhangi bir sunumu olmadan Ofer ve Kutman Grubunun, 28 Şubat tarihinde, kendiliğinden, her nasıl bir bilgi aldılarsa, hangi kaynaktan bilgi aldılarsa, her nasılsa bilgi aldılarsa, kendiliğinden başvurmaları üzerine, aynı gün satış işlemine olur verildi değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen, toparlar mısınız.

ATİLLA KART (Devamla) - 28 Şubat tarihinde olur verildi değerli arkadaşlarım. Türkiye Cumhuriyetinin Maliye Bakanı, burada, ısrarla, "2 Mart" diye, sorularımıza rağmen, gerçekdışı konuşmaya devam etti ve aynı konuda Sayın Başbakanın da bu görüşmeleri gündüz vakti inkâr edip, 12 saat sonra ikrar etmek zorunda kaldığını biliyorsunuz. Bunun adı yalan söylemek değil midir değerli arkadaşlarım?!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Başbakan yalan da söylememiş, inkâr da etmemiş! Terbiyeli ol!..

ATİLLA KART (Devamla) - Bunun adı yalan söylemektir, bunun adı gerçekdışı konuşmaktır, bunun adı yanılmak değildir, bunun adı gerçekdışı konuşmaktır.

Bunun için, bu arada neyi soruyoruz; Başbakanın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının -önerge elimde- örgüt liderleriyle yaptığı konuşmaları soruyoruz, Müslüman Ürdün örgütleriyle, Çeçen Örgütleriyle yaptığı görüşmeleri soruyoruz. Sayın Başbakanın bu görüşmeleri, kişisel görüşmeler değil. Bu görüşmelerin içeriği hakkında -hangi gerekçeyle görüştüğünü soruyoruz- bilgi almak istiyoruz. Bu konularda bilgi almak istememizden daha doğal ne olabilir?!

RECEP GARİP (Adana) - Başbakanı sorgulama konusu, şu anda gündemde bir konu mudur?!

BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri…

ATİLLA KART (Devamla) - Bilgi edinme hakkının taa orta yerinde. Bilgi edinme hakkının esası budur. Bilgi edinme hakkının esası budur, özü budur. Bunu halen kavrayamadıysanız, o zaman, bu çıkardığınız yasanın ne kadar şeklî bir yasa olduğunu… Daha bunu değerlendirememiş durumdasınız. Bu yasanının hangi amaçla çıkarıldığını kavrayamamış demek…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Resmî kanallardan bilgi edinme, özel görüşmeyle değil.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Ama, bu sorulara cevap verilemez ki…

ATİLLA KART (Devamla) - Resmi kanalla… Soru önergesiyle soruyorum değerli arkadaşım. Soru önergeleriyle soruyorum değerli arkadaşlarım, şifahî konuşmalarla sormuyorum.

BAŞKAN - Sayın Kart, Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.

ATİLLA KART (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlarım, bakın, toplumun bilgi edinmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, bu siyasî iktidar tarafından bilinçli olarak ve organize bir şekilde engellenmektedir. Bilgi edinmenin engellendiği, bilginin karartıldığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLLA KART (Devamla) - Bir cümle, Sayın Başkan, bir cümle…

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Kart…

Buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) - …denetimin engellendiği ortamlarda haksız kazançlar, yolsuzluklar, kayırmalar, niteliksiz kadrolaşmalar kaçınılmazdır.

BAŞKAN - Sayın Kart…

ATİLLA KART (Devamla) - Bu düşüncelerle, ben, bilgi edinme ve denetim mekanizmalarının ustalıkla, işlemez ve etkisiz hale getirildiğini, bu çerçevede olayları değerlendirdiğimizi, bir defa daha, Genel Kurulun takdir ve değerlendirmesine saygıyla sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Kart, Sayın Başbakana ve Grubumuzun Başkanına "yalan söylüyor" diye bir ithamda bulunmuştur. Bununla ilgili söz istiyorum.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkanım, biraz önce Sayın Kart, ismimden bahsederek bir konuya temas etmiştir. Bu konuyla ilgili Yüce Meclisi aydınlatmak istiyorum, söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Fatsa, buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

914 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geneli üzerinde görüşülüyor, siyasî parti grupları da bu tasarıyla ilgili parti gruplarının görüşlerini ifade ediyor. Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz alan Sayın Atilla Kart, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mehabetine de çok uygun düşmeyen, aslında bir milletvekilinin lisanına ve üslubuna uygun düşmeyen, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına "yalan söylüyor" diye ithamda bulunmuştur. Tabiî, benim bu sözle ilgili yapabileceğim en düzgün açıklama,bu sözü aynıyla Sayın Atilla Kart'a iade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının bütün görüşmeleri, bütün konuşmaları hem tutanaklarla sabittir hem de kamuoyunun bilgisi dahilinde yapılmaktadır. Bu konularla ilgili, böyle bir konuyla ilgili defalarca soru önergesi verildiğini Sayın Kart kendisi de ifade etti; ancak, Maliye Bakanının imzasıyla böyle bir görüşmenin Özelleştirme İdaresinin kayıtlarında -yani, tabiî, konu özelleştirme olduğu için- olmadığını defalarca kendisine ifade edildiği halde kabul etme noktasında bir  sıkıntı var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, verilen cevaplar veya gelişen olaylar veya talep edilen konular sizin istediğiniz gibi olmayabilir. Sizin istediğiniz gibi; yani, sizin düşüncenizi, sizin talebinizi doğrulayacak şekilde olmayabilir. Bu, o konuda yalan söylendiğini, yanlış bilgi verildiğini göstermez ki; böyle bir şey olabilir mi?!

Sayın Maliye Bakanı -geçtiğimiz haftalarda, buradaydık, bayramdan önce, bu konu tekrar gündeme geldi. Sayın Kart siz de buradaydınız, Sayın Kart siz de buradaydınız- çıktı bu kürsüden bununla ilgili bilinen bilinmeyen, arka planında ön planında gelişen süreci olduğu gibi ifade etti, olduğu gibi ifade etti. Sayın Maliye Bakanının söylemiş olduğu şey Sayın Kart sizin hoşunuza gitmeyebilir; ama, bu, onun yanlış olduğunu, yalan olduğunu göstermez ki. Yani, başka örnekler de var. Belki biraz sonra, Sayın Hamza Albayrak da burada İGDAŞ'la ilgili açıklamalarda bulunacak; şahsının da ismi zikredilerek söylenildi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, hepimizin görevi kamuoyuna doğru bilgi vermektir.  Velev ki, bu doğru bilgiler talep edenin hoşuna gitmese bile, talep edenin hoşuna gitmese bile, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına, her fırsatta, doğruyu ifade etmeyen, gerçekleri ifade etmeyen üslupla ve düşünceyle, kamuoyu önünde veya Meclis Genel Kurulunda, gerçeğe dayanmayan beyanlarla "yalan söylüyor" demek, hiç kimsenin hakkı da değildi, haddi de değildir. Aynen iade ediyorum Sayın Kart size. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, sağ olun.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) - Biz de aynen iade ediyoruz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Bu millet zamanı geldiğinde gereken cevabı verecektir.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.

Sayın Albayrak, İçtüzüğün 69 uncu maddesi gereğince 3 dakikalık süre veriyorum; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Amasya Milletvekili Hamza Albayrak'ın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Sayın Atilla Kart ismimden de bahsederek, dokunulmazlıkla ilgili konu hakkında, İGDAŞ'ta tarafımca yapılan bir inceleme ve soruşturmadan da bahisle konuyu saptırarak hep gündeme getirmektedir.

Olayın inceleyeni benim. 2000 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden sorumlu denetim koordinatörü olarak ben ve İGDAŞ İnceleme Kurulu üyesi Abdulaziz Ergün'le birlikte bu incelemeyi yaptık.

Değerli arkadaşlarım, bahse konu hadise, 1998 ilâ 2000 yılları arasında depreme duyarlı deprem uyarı cihazlarını deneme maksadıyla alınmış bir kararla ilgilidir. 1998-2000 yılları periyodunda 3 046 tane deprem erken uyarı cihazı ihtiyarî olarak demostrasyon uygulamasına konulmuştur. Bunlardan ilk 1 000 parti kamu kurum ve kuruluşlarına monte edilmiş, bunlarda herhangi bir problem çıkmamış. Takip eden 2 046 tane deprem uyarı cihazı ise kamu kurum, kuruluşları ile özel sektöre monte edilmiştir.

Bizim tespitimiz şudur: 2 046 adetlik partide, kamuya ve özel sektöre bu cihazlardan ne kadar monte edildiğinin tespitinde ihtilaf vardır. Tarafımızca düzenlenen inceleme raporunda, katiyetle İGDAŞ Yönetim Kurulunu adlî yönden itham eden herhangi bir öneri bulunmamaktadır. Bilahara, tarafımızca yapılan bu inceleme raporunun basına sızmasını müteakip, konu İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğince tekrar incelemeye alınmış, onların yapmış olduğu incelemede, İGDAŞ Yönetim Kurulu hakkında adlî takibat önerilmiştir. Şu anda milletvekili olmayan, fakat, o dönemde Yönetim Kurulunda görev alan arkadaşlar adliyede yargılanmış…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Hepsi beraat etmiştir.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - …Sayın Ömer Dinçer de başta olmak üzere, tüm idareciler beraat etmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Kart'ın ikide bir bu konuyu gündeme getirmesini anlamak gerçekten mümkün değildir. Gerçek bilgiye ulaşmak istiyorsanız, lütfen, İçişleri Bakanlığı müfettişleri raporu ile bizim raporumuzu karşılaştırınız. Ondan sonra, Sayın Kart, ismimizden bahsederken aptesli olarak bahsediniz; yakışmıyor size! (AK Parti sıralarından alkışlar) Gerçekleri olduğu gibi dile getiriniz. Ben üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum; sizin gibi değerli bir hukukçunun eksik bilgi vererek kamuyu yanıltmasını kabul etmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, dokunulmazlık… Allahaşkına, kime dokunulmuyor Türkiye'de. Geliniz, icraî dokunulmazlığı, yani, üç erkin dokunulmazlığını birlikte ele alalım. Bugün, çaycıdan başka herkese dokunulmaz durumda Türkiye'de.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Milletvekillerine!.. Milletvekillerine!..

ATİLA EMEK (Antalya) - Ona hiç girme!

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Yasama dokunulmazlığı, icraî dokunulmazlık ve yargı dokunulmazlığı, birlikte ele alalım. Dokunulmazlık ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Karıştırıyorsun!

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Milletvekillerine dokunulmazlık!

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Dokunulmazlık ile yargılama farklı şeyler.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - O dokunulmazlık değil, o izin!

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Topuz…

Sayın Albayrak, lütfen, toparlar mısınız.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Şu Yüce Mecliste hepimize yaraşan ve yakışan, kamuoyunu doğru bilgilendirmektir. Geliniz, iki kere iki hep iki diyelim; çünkü, iki kere iki ne üç ediyor ne dört ediyor. Doğruya taraf olmak hepimizi yüceltir.

Hepinize sevgi ve saygı sunuyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ATİLA EMEK (Antalya) - İki kere iki dört eder Sayın Albayrak.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Albayrak.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

7.- Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/955) (S. Sayısı: 914) (Devam)

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen, Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz da havayı yumuşatmak bakımından, görüşülmekte olan 914 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını Anavatan Partisi Grubu olarak desteklediğimizi beyan etmek istiyorum. Zira, hakikaten, kamudan vatandaşların bilgi alma hakkı, demokrasilerde olmazsa olmaz, kamu yönetiminin şeffaflığı ve denetlenebilirliği açısından önemli bir hadise. Bu konuda, hakikaten, Sayın Adalet Bakanıma, bu yasanın tümünü bir an önce geçirdiği için, kanunlaştırdığı için, Türk siyaset hayatına ve Türk idarî yönetimine kazandırdığı için teşekkür ediyorum.

Biraz önce Sayın Kart'ın söylediği gibi, evet, uygulamada sıkıntılar vardır, bir yasanın, hele hele bilgi edinmek gibi temel bir yasanın oturması bir yılda, iki yılda olmayabilir, eksiklikler vardır; ancak, gelen bu düzenleme, -yani 13 ve 14 üncü maddede yapılan düzenlemeyle- sınırın genişletildiği, yani 16 ve 17 nci maddedeki istisnaları kaldırdığı, her türlü bilgi edinme istisnalarına karşı da kurula itiraz hakkını getirdiği için, ileri bir düzenlemedir. Biz, grup olarak, bu düzenlemeyi destekliyoruz, desteklediğimizi de ifade ediyorum.

Somut bir olayı da, Sayın Kart'ın söylediği gibi, ben vermek istiyorum. Bir milletvekili arkadaşımız, bir bakanlığa… Biliyorsunuz, TV 5 Televizyonunda, Türkiye'nin tanıtımıyla ilgili ve Türkiye haritasında, ülkemizin vatan topraklarının bir parçasını sanki başka bir bölgeymiş gibi gösteren bir yayına Türkiye'yi Tanıtma Fonundan katkı sağlandığı ortaya çıktı ve Sayın Bakan "bu oldu; ama, programın çok da tatmin eden yönü vardı, ben memnunum" dedi, beyan etti. Bunun üzerine, bir milletvekili arkadaşımız, Bilgi Edinme Yasasından faydalanarak, ne kadar katkı sağlandığını, bu katkı sağlanmanın kriterlerinin neler olduğunu, bu fona, yani bu yayını yapacak kuruluşa başka sponsorların da, yani Türkiye aleyhine yurt dışında çalışan başka sponsorların da bu haritaların yayınlanması karşılığı yardım edip etmediğinin önceden araştırılıp araştırılmadığı yolunda soru sormuş. Sayın Bakan diyor ki: "Siz milletvekilisiniz, milletvekillerinin, İçtüzükte belirlenen, hükümetin icraatlarını denetleme yetkisi vardır, bu bakımdan size cevap vermiyorum." Halbuki, Bilgi Edinme Yasamızda, her Türk vatandaşı, kamu kurumlarına, kamu idaresine, mahallî idarelere soru sorma ve olmuş, mutat olaylar hakkında bilgi edinme hakkına sahip. Milletvekilleri Türk vatandaşı değil mi?! Milletvekili de bir Türk vatandaşı, milletvekilliğinden önce, bir Türk vatandaşı ve bu vatandaşlık hakkından doğan soruya cevap istiyor. Şimdi, Sayın Bakan, tabiî, bu soruya cevap veremediği için, dönüyor, İçtüzük hükümlerini öne sürerek "sen milletvekilisin, İçtüzük hükümleri dahilinde zaten hükümetin icraatlarını denetleme yetkin var; ben, sana Bilgi Edinme Yasası kapsamında cevap vermiyorum" diyor. Evet, İçtüzük hükmü var hükümetin icraatlarını denetlemekle ilgili; ama, bilgi edinme diye de bir yasa var. Milletvekilinin isterse, İçtüzüğün, o uzun süren, gündeme ne zaman geleceği, ne zaman cevaplandırılacağı belli olmayan soru yönteminin dışında; kanunun kendisine Türk vatandaşı olarak tanıdığı ve daha kısa sürede aydınlanma bakımından, aydınlanıp seçmenlerini aydınlatma bakımından bilgi alacağı yöntemi kullanmasından daha doğal bir şey olabilir mi?! Sayın Bakanıma rica ediyorum; yani, milletvekillerinin, sözlü sorularla, Meclis içtüzüğünde hakkı var diye, Türk vatandaşı olarak soru sormasını engelleyecek bir hüküm Bilgi Edinme Yasasında ben görmedim. O halde, bu Sayın Bakanı lütfen uyarmanızı ve artık, milletvekillerinin sorularına daha bir hassasiyetle… Çünkü, onların sorduğu sorular, şahsî sorularından öte, toplum adına, kamu adına, kamuyu aydınlatma adına özel de bir görevle ilişkin olduğundan, mutlaka en kısa sürede ve hassasiyetle cevaplandırılması gerektiğinin artık anlaşılması gerektiği kanaatindeyiz.

Bir de, TMSF Başkanımız var, ikide bir çıkıyor, milletvekilleri bana soru soramaz… Kimsin sen; bir kurumun başkanısın, özerk bir kurumun başkanısın. Peki, özerk kurumun başkanlarına soru sorulamaz diye yasada bir hüküm var mı; hayır, yok. İşte,  satmışsınız Yarımca Limanını, Dubai Şeyhine satılmış. Erdemir 82 000 000 dolara almış, bundan bir sene evvel "buranın stratejik önemi var, benim acil ihtiyacım var" diye. Daha önce bir başkasına 30 000 000 dolara satılan, parası tahsil edilme aşamasında olan bir yeri 82 500 000 dolara almış, özelleştirmesi yapıldıktan sonra, Erdemirdeki kamu hissesinin özelleştirmesi yapıldıktan sonra ve Özelleştirme İdaresinin de "büyük alım-satım yapmayın, benden izin almadan böyle bir işe girişmeyin" diye özel yazısı olduğu halde, Yarımca Limanı 105 000 000 dolara Dubaiporta satılmış. Peki, Özelleştirme İdaresi "satmayın, ben Erdemir"i özelleştirdim. Erdemir'i özelleştirdiğime göre büyük alım-satım yapmayın; zarurî ihtiyaçlarınız kadar alım-satım yapın" diyor. Bir yıl evvel "stratejik önemi var, stratejik değeri var" diye 105 000 000 dolara, Hazine'den, Özelleştirme İdaresinden, Erdemir'in aldığı bu liman, özel hukuk ilişkileri içerisinde Dubaiporta nasıl verildi?! Hem de özelleştirdikten sonra, yani, Erdemirin hisselerini OYAK aldıktan sonra…

Bir kere, bu, sözleşmeye aykırı, yani, adama, özelleştirmişsiniz, yüzde 47'sini, ihaleyle 2,7 milyar küsur dolara satmışsınız, adam parasını tedarik ediyor, adama malı devretmeden Yarımca Limanını satıyorsunuz. Kime; Dubai Şeyhine. Niye; çünkü, Galataport'u verdiniz, Galataport'ta artık ticarî gemiler olmayacak. Nereye geçecek; Haydarpaşa Limanına. Haydarpaşa Limanında gökdelenler yapmak için bir şirket çalışıyor, özel bir proje hazırlıyor, bütün ticarî gemilerin Yarımca Limanına geleceği biliniyor, o halde şimdiden burayı kapatmak lazım. Ne diyorsunuz; "sermayenin ırkı olmaz, her sermaye getirenin gider elini öperim." Türk geleneğinde başbakanların el öpmesi diye bir şey yok, böyle diye bir şey yok, böyle bir şey yok. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Bugün Atatürk'ün ölüm yıldönümü ve Atatürk hiç kimsenin elini öpmedi. Böyle bir gelenek yok.

Para nerede? Para nerede, hangi bankaya geldi bu paralar? Adam gelmiş, bir projeyle, İstanbul'un en güzel arazisini alıyor, oraya bir inşaat yapacak, daha inşaat aşamasında satacak, parayı alıp gidecek, bırakın para getirmeyi. Nerede bu yatırım? Nerede bu dış kredi, yabancı sermaye? Yabancıyı görüyoruz da, şu sermayeyi bir türlü görmedik bu ülkede. İşte, bunu sormuş milletvekili arkadaşlarımız; demiş ki: "Niye verdiniz stratejikse bu liman?" Stratejik diye almışsınız, "ben bunu kullanacağım, stratejik önemi var, vazgeçemem" demişsiniz Erdemir olarak, yönetim kurulu olarak; 82,5 milyon dolara bir sene evvel almışsınız. Bir senede ne değişti arkadaşlar? Ne değişti de, Dubai mahdumuna verildi bu yer?! Yabancı sermaye için mi verildi?

Peki, o zaman, burada söz verin; deyin ki, iki sene sonra ticarî gemiler o limana demirlemeyecek. Demirleyecek; çünkü, Galataport gitti, Haydarpaşa Limanına bir başkası proje yapıyor -onun da kim olduğunu biliyoruz, yakında çıkacak; pazarlıklar devam ediyor- ondan sonra bütün ticarî gemiler Yarımca Limanına… Adam, 105 000 000 dolara aldığı yeri, iki sene sonra ticarî limana döndüğü takdirde 500 000 000 dolara, 600 000 000 dolara satıp gidecek. Kim bu; yabancı sermayeyi getirecek... Ülkenin kanını emmeye geliyorlar, bunun farkında değilsiniz. Bunu bilgi olarak sormak en tabiî hakkımız ve bugün de sorduk. İnşallah, tatmin edici cevap alırız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sarıbaş.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum…

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Şahsım adına söz talebim var Sayın Başkan.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Şahıs sözleri var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ancak, şahıslar adına söz talebi var; fakat, biraz önceki belirttiğim konuda görmediğim anlaşılmıştır.

Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç şahsı adına söz istemiştir.

Buyurun.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Saat de 7 oldu.

BAŞKAN - Sayın Kılıç'ın konuşma süresinin bitimine kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Kılıç.

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geneli hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Bilgi Edinme Kanununu 9.10.2003 tarihinde kabul etmiştik. Bu Parlamentonun 2002'den bu yana çıkarmış olduğu önemli yasalardan bir tanesi de Bilgi Edinme Kanunu idi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasayı çok önemsemiştik, gerek komisyon aşamalarında gerekse Parlamentodaki görüşmeleri sırasında mümkün olduğu ölçüde bu yasanın olumlu bir şekilde çıkması yönünde katkımızı sağlamaya çalıştık; ancak, bu katkılarımızı verirken birtakım eleştiriler de getirmiştik. Bu yasanın daha demokratik, daha kapsayıcı çıkması yönünde taleplerimiz olmuştu. Bu taleplerimizin bir tanesi de, şu anda görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan Bilgi Edinme Kanununun 16 ncı ve 17 nci maddelerindeki istisnaların çıkarılmasıydı; ancak, görüyoruz ki, bu tasarıyla, bizim, Genel Kurulda bu Bilgi Edinme Kanunu görüşülürkenki ileri sürmüş olduğumuz hususlar şu anda düzeltiliyor. Bu, sevindirici bir olay. Bu maddelerin yeniden düzenlenmesi muhalefetin talepleri doğrultusunda mı veya iktidar tarafından birtakım arkadaşlarımızın önerisiyle mi veya Brüksel'in talepleriyle mi, onu bilemiyoruz; ancak, kimin talebi olursa olsun, böyle bir düzenlemenin gelmiş olması olumludur, bunu doğru buluyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu tasarının 2 nci maddesiyle, kamu görevi bulunanlara 1 000, kamu görevi bulunmayanlara da 2 000 olarak düzenleniyordu önceki 14 üncü maddede harcırahlar; ancak, şu anda, ayırım yapılmadan, uhdesinde kamu görevi bulunanlara da, uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara da 3 000 gösterge rakamı olarak harcırah uygulanacak. Bu da eşitlik sağlamak açısından olumlu bir gelişme diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bizim, Bilgi Edinme Kanunu görüşülürken ileri sürmüş olduğumuz, eleştirdiğimiz hususlardan bir tanesi de, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun yapısıyla ilgiliydi. 14 üncü maddede, şu anda harcırahlarla ilgili bir düzenleme getirilmiş. Ben, beklerdim ki, ümit ediyordum ki, bu düzenleme yapılırken, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun yapısı da değiştirilseydi; çünkü, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun yapısına baktığımızda değerli arkadaşlar, bu kurul 9 üyeden oluşuyor ve bu kurulun 9 üyesinin tamamını da Bakanlar Kurulu seçiyor. Birisi Yargıtaydan seçiliyor, Danıştaydan seçiliyor, yine, üniversitelerdeki ceza hukuku, idare hukuku, anayasa hukuku hocalarından, profesörlerden ve doçentlerden seçiliyor. Yine, Barolar Birliğinden ve genel müdür düzeyindeki bürokratlardan ve Adalet Bakanlığı bürokratlarından oluşan 9 kişilik bir heyet. Yani, bu heyetin tamamını Bakanlar Kurulu seçiyor. Oysa, biz şöyle önermiştik; demiştik ki: Yargıtaydan gelecek üyeyi Yargıtay belirlesin; Danıştaydan gelecek üyeyi Danıştay belirlesin; yine, Barolar birliğinden gelecek üyeyi Barolar Birliği kendisi belirlesin; üniversitelerden gelecek olan hocaları Üniversitelerarası Kurul belirlesin. Ancak, İktidar Partili arkadaşlarımızın oylarıyla bizim bu önerimiz reddoldu.

Değerli arkadaşlar, bizim bu önerimizin mantığı şuydu: Bilgi Edinme Kanununu kime karşı çıkarıyoruz değerli arkadaşlar; yürütmenin gücüne karşı, idarenin gücüne karşı çıkarıyoruz. Yani, idare, vatandaşı yeteri kadar bilgilendirmezse, bu konuda zorluk çıkarırsa, taleplerini reddederse, vatandaş bu reddolan taleplere karşı bu kurula itirazda bulunacak. Eğer, bu kurul da idarenin seçtiği, Bakanlar Kurulunun seçtiği kişilerden oluşursa, bu kurul yürütmenin etkisinde kalmayacak mıdır değerli arkadaşlarım?

Bu nedenle, eğer bir işi yapıyorsak, objektif kriterlere göre yapmamız gerekiyor. Mahkeme kadıya mülk değil değerli arkadaşlar. Bugün siz varsınız, yarın siz gidersiniz başka birileri iktidar olur. O zaman, ya, bu kurul keşke biraz daha objektif kriterlerle oluşturulsaydı diye mutlaka siz de bunları dile getirirsiniz. Öyleyse, yasaları çıkarırken, sadece kendi dönemimizi dikkate alarak değil, bu yasaların bizden sonra da uygulanacağını düşünerek, bunları ona göre oluşturmamız gerekiyor. Ancak, zaman da geçmiş değil, şu anda bu kanunu görüşürken bu 14 üncü maddenin yapısını değiştirirsek, olumlu bir hizmet yapmış oluruz diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, yasaları çıkarmada bir sorun yaşamıyoruz, yasaları çok rahatlıkla çıkarıyoruz; ancak, bu yasaların uygulanmasında aynı duyarlılığı, maalesef, gösteremiyoruz. Demin dinlediğimiz arkadaşlardan gelen şikâyetleri hep beraber burada değerlendirdiğimizde, idarenin, bu duyarlılığı gösteremediği açık ve net olarak ortada. İdare, bu duyarlılığı göstermiyor da, biz, parlamenter olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğumuz soru önergelerine aynı ölçüde, kısa süre içinde cevap alabiliyor muyuz; yani, biz, milletvekilleri olarak, Türkiye Cumhuriyetinin milletvekilleri olarak, sormuş olduğumuz soruların hemen karşılıklarını alıyor muyuz?! Öyleyse, burada bir sıkıntı var. Dün baktım, sözlü soruların miktarı 370'in üzerinde. Bunların içinde, soruların sorulmasından iki yıl geçtiği halde cevap verilmeyen sorular var. Demek ki, değerli arkadaşlar, burada bir sıkıntı var.

Biz, Bilgi Edinme Kanununu çıkarırken, bunun müeyyidesini de koymuştuk; bu konuda, Bilgi Edinme Kanununa muhalefet edenler, yasal süresi içinde cevap vermeyenler, başka bir cezaî müeyyide gerektirmiyorsa, bunlarla ilgili disiplin işlemleri uygulanır demiştik. Ancak, merak ediyorum. Bu kanun çıktığından bu yana iki yıllık bir süre geçti. Acaba, bu iki yıllık süre içinde, bu kanunun uygulanmasından dolayı, bu kanunun uygulanmasına muhalefet eden, süresi içinde cevap vermeyen, vatandaşı bilgilendirmeyen devlet memurları hakkında veya özel kurumlar hakkında, yani, bağımsız özel kurumlar hakkında şimdiye kadar herhangi bir işlem yapıldı mı? Bunu merak ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Bilgi Edinme Kanunu, demokrasinin işlemesi için en önemli kanunlardan bir tanesi; çünkü, demokrasi, açıklık rejimidir, şeffaflık rejimidir. Eğer, şeffaflıktan, açıklıktan kaçınırsak, gizli olan yerlerde her zaman pislik ürer, yolsuzluklar, rüşvetler, tüm olumsuzluklar o gizli ortamlarda oluşur. Bu nedenle, bu yasayı çok önemsiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, şu anki yapılan değişikliği de olumlu buluyoruz; çünkü, yasanın olumlu yönde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıç.

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Bu getirilen yasa tasarısı, mevcut yasayı olumlu yönde genişletiyor. Bu anlamda, bu yasa tasarısını Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz. Şahsım adına da bu tasarıyı destekliyorum.

Beni dinlediğiniz için, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlandığı için, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 15 Kasım 2005 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.10