DÖNEM:
22 CİLT: 97
YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15 inci Birleşim
8 Kasım 2005 Salı
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Hatay Milletvekili Mehmet Soydan'ın,
İskenderun Limanında batan Ulla Gemisinin çevreye verdiği zararlara, geminin
çıkarılması için yapılması gerekenlere ve Hatay Havaalanının bir an önce
açılmasının bölge için önemi ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması
2.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Ekmekcioğlu'nun, ülke tarımının içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken
önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Eker'in cevabı
3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in,
Kızılay Haftası ile Kızılayın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündemdışı konuşması
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Romanya Senato Başkanı Nicolae
Vacaroiu'nun davetlisi olarak Romanya'ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini
oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/918)
2.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Başkanlık Divanı kararına istinaden,
gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/919)
3.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un,
Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/920)
4.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Oman
ve Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/921)
5.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/267), doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/329)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
222 Sayılı İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/362), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330)
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 52
milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/315)
2.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve
52 milletvekilinin, çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumu ve tekelleşme
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/316)
3.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 51
milletvekilinin, içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının nedenleri, işleyişi
ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/317)
V.-
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1.- Genel Kurulun 8.11.2005 Salı günkü
birleşiminde, (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunun 956 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra
sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve
25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23
milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve CevaplarI
1.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)
2 - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/780) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı
3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özak'ın cevabı
4.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya İlindeki
Gündoğmuş-Topraktepe yolunun genişletilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/792) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız Özak'ın cevabı
5.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın,
Konut Edindirme Yardımı Fonunun tasfiye sürecine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/796) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız Özak'ın cevabı
6 - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in,
özel sağlık ve eğitim kuruluşlarının kullandıkları binaların yapı denetimlerine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/852) ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı
B) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
kamudaki personel sayısına ve yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/7319)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
maaş ödemeleri ile ilgili olarak bankalarla sözleşme yapılıp yapılmadığına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in
cevabı (7/7351)
3.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında bir daha görüşülmek üzere geri
gönderilen kanunlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7835)
4.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında verilen soru önergelerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7836)
5.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılındaki özel gündemli toplantılara ve
genel görüşme önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı
(7/7837)
6.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında verilen Meclis araştırması
önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7838)
7.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında verilen Meclis soruşturması
önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7839)
8.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 3 üncü yasama yılında kanunlaşan kanun hükmünde kararnamelere ve
Danışma Kurulu toplantılarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı
(7/7840)
9.- Tekirdağ Milletvekili Enis
TÜTÜNCÜ'nün, bir uzman hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7841)
10.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, belli tarihler arasında yapılmış bazı atamalara ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7842)
11.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, bir uzman hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7843)
12.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında kabul edilen kanunlara ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7844)
13 - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in,
Kamu Görevlileri Etik Kuruluna yapılan başvurulara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/7852)
14.- İzmir Milletvekili Bülent
BARATALI'nın, konut kredisi kullanımına,
Taşıt kredisi kullanımına,
İlişkin Başbakandan soruları ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7905, 7906)
15.- Malatya Milletvekili Muharrem
KILIÇ'ın, kayısı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/7909)
16.- Tekirdağ Milletvekili Enis
TÜTÜNCÜ'nün, Kamu Görevlileri Etik Kurulunun işlemlerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/7910)
17.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
bir köyün afet kapsamına alınmasına ilişkin soruları ile bir mahallenin afet
kapsamına alınmasına ilişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7918, 7919, 7920, 7921, 7922, 7924, 7925, 7926, 7928,
7929, 7930, 7931, 7932, 7933, 7934, 7935, 7936, 7937, 7938, 7939, 7950, 7951,
7952, 7953, 7954)
18.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, 1992 Erzincan depreminde konutu yıkılanlardan halen konutu
yapılmayanlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
ÖZAK'ın cevabı (7/7923)
19.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, İstanbul-Edirne otoyolundaki bakım ve onarım çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı
(7/7927)
20.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya Batı Çevre Yolunun yapımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7940)
21.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
ülkemizdeki yapıların depreme dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7941)
22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7942)
23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
karayollarındaki yapım ve bakım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7943)
24.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
Horasan-Tuzluca Karayoluna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7944)
25.- Malatya Milletvekili Muharrem
KILIÇ'ın, Malatya İlindeki karayollarının durumuna ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7945)
26.- İzmir Milletvekili Muharrem
TOPRAK'ın, tarihî köprülerin korunması için yeni köprü yapımına ilişkin sorusu
ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7947)
27.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7948)
28.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Konya Karayolunun Akseki-Güçlüköy mevkiinin asfalt, refüj
ve sinyalizasyon çalışmasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7955)
29.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in,
iş sağlığı ve güvenliğine yönelik düzenleyici işlem çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı
(7/7959)
30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7960)
31.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Devlet Personel Başkanlığının kadro açığı tespitlerine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8002)
32.- Ordu Milletvekili İdris Sami
TANDOĞDU'nun, devredilen Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü personelinin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
ŞAHİN'in cevabı (7/8010)
33.- İstanbul Milletvekili Bihlun
TAMAYLIGİL'in, bir TMSF bürokratının Egebank Genel Müdür Yardımcısının
avukatlığını yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8012)
34.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8013)
35.- Ankara Milletvekili Mehmet
TOMANBAY'ın, bir hukuk bürosuyla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8014)
36.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda gerçekleşen ihracata ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMEN'in cevabı (7/8015)
* Ek cevap
37.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, komşu ülkelerle yapılan dış ticarete,
Çin ile yapılan dış ticarete,
- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun,
tekstil ithalatına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMEN'in cevabı (7/8018, 8019, 8020)
38.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
Ankara'daki Roma Hamamına yönelik projeye ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8041)
39.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
milletvekili lojmanlarının satışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/8053)
40.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8056)
41.- Ankara Milletvekili A. İsmet
ÇANAKÇI'nın, tescilli orman alanlarının satışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8068)
42.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, anadolu liseleri müdürlerinin görev yerlerinin değiştirildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/8073)
43.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
bir köy ilköğretim okulunun ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8074)
44.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavının tercih formunda
hatalı bilgilere yer verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8075)
45.- Yalova Milletvekili Muharrem
İNCE'nin, ders kitaplarının yazarlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8076)
46.- Denizli Milletvekili Mustafa
GAZALCI'nın, ortaöğretimdeki başarısız öğrencilerin bir üst sınıfa devam
edebilmelerinin sağlanmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
ÇELİK'in cevabı (7/8078)
47.- Denizli Milletvekili Mustafa
GAZALCI'nın, ders kitapları ihalelerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8081)
48.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, bir öğretmen atamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8083)
49.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, özel bir okulda okutulduğu iddia edilen bir kitaba ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8084)
50.- Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR'ın,
bir öğretmenlik branşına müracaatta yaşanan soruna ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8088)
51.- Denizli Milletvekili Mustafa
GAZALCI'nın, Talim ve Terbiye Kurul Başkanlığına bağlı bir Müdürlüğün
kadrolarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8089)
52.- İzmir Milletvekili Bülent
BARATALI'nın, Kurtuluş Savaşı hakkındaki bir esere ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8090)
53.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
atıl durumdaki köy okullarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in cevabı (7/8093)
54.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
öğretmenlerin ücretlerinde iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8094)
55.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un,
öğretmen atamalarına ve sözleşmeli öğretmen alımına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8095)
56.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
bir ilçe millî eğitim şube müdürü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8097)
57.- İzmir Milletvekili Türkân
MİÇOOĞULLARI'nın, yatılı okullardaki sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8105)
58.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın,
Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı tercihlerinde il
sınırlamasının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
ÇELİK'in cevabı (7/8106)
59.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Düzce İlindeki bir ilköğretim okulunun tadilat çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8107)
60.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/8112)
61.- Ankara Milletvekili İsmail
DEĞERLİ'nin, Ankara'da kolera ve ishal vakalarında artış yaşandığı iddialarına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8118)
62.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Düzce İlindeki aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8144)
63.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8151)
64.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza
GÜLÇİÇEK'in, Sabiha Gökçen Havaalanının daha etkin kullanılmasına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8181)
65.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
Nahçivan-Aralık-Iğdır-Kars Demiryolu Projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8183)
66.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8185)
67.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
doğu ekspresi tren seferlerinde kaldırılan restoran vagonlarına ilişkin sorusu
ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8187)
68.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
kızının düğün davetiyelerinin TBMM'de dağıtım usulüne ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8188)
69.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in,
ABD yolcularına havaalanında uygulanan güvenlik kontrolüne ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8189)
70.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
vefat etmiş bir kişi hakkında yapılan vatandaşlıktan çıkarma işlemine ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8200)
71.- Manisa Milletvekili
Ufuk ÖZKAN'ın, Bingöl-Karlıova depremiyle ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8478)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.00'te açılarak yedi oturum yaptı.
İzmir Milletvekili Erdal
Karademir, İzmir ve çevresinde meydana gelen depremin etkilerine ve alınması
gereken tedbirlere,
Şanlıurfa Milletvekili
Mehmet Vedat Melik, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında tarımsal sulamanın
eğitimle ilişkisi hakkında,
İstanbul Milletvekili
Recep Koral, Bayrampaşa Belediyesinin Balkan ülkelerine yönelik olarak
"Kardeşlik Sınır Tanımaz" sloganıyla hazırlattığı kültür ve tanıtım
etkinliklerine ilişkin,
Gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Anavatan Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş ve Gaziantep
Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, sosyal hizmetler kurumlarındaki olumsuzlukların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/314) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Diyarbakır Milletvekili
Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26
milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk
Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız
rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporunun görüşmeleri (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956),
ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 4 üncü
sırasında yer alan 1004 sıra sayılı anayasa değişiklik teklifinin bu kısmın 30
uncu sırasına alınmasına, bugünkü birleşimde 31 inci sıraya kadar olan tasarı
ve tekliflerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildi.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
4 üncü sırasına alınan ve
Cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen 5394 Sayılı
Türkiye İstatistik Kanunu (1/1070) (S. Sayısı: 999) ile,
2 nci sırasında bulunan,
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında (1/950) (S.
Sayısı: 920),
5 inci sırasına alınan,
Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/955) (S. Sayısı:
914),
6 ncı sırasına alınan,
Darülaceze Müessesesi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/988) (S.
Sayısı: 922),
21 inci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma
Bakanlığı Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini de
Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi, Yenilenmesi,
Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair (1/936) (S. Sayısı: 824),
22 nci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/945) (S. Sayısı: 825),
23 üncü sırasına alınan,
Adalete Uluslararası Erişim Hakkında
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/922) (S. Sayısı: 843),
24 üncü sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Slovakya Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî
Konularda Adlî İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
(1/939) (S. Sayısı: 845),
25 inci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında Türkiye Cumhuriyetinin
Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyetindeki Avrupa Birliği Polis Misyonuna
(EUPOL-PROXIMA) Katılımına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında (1/944) (S. Sayısı: 846),
26 ncı sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/964)
(S. Sayısı: 847),
27 nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Özbekistan
Cumhuriyeti Dış Ekonomik İlişkiler Ajansı Arasında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/970) (S. Sayısı: 853),
28 inci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadî
Kalkınma İşbirliği Fonu Kredilerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/986) (S. Sayısı: 857),
29 uncu sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Şili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askerî
Alanda Eğitim, Savunma Sanayii, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/885) (S. Sayısı: 860),
Kanun Tasarılarının;
Görüşmeleri,
3 üncü sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030)
(S. Sayısı: 904) görüşmelerine devam olunarak, 15 inci maddesine kadar kabul
edildi; birleşime verilen aradan sonra,
İlgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
7 nci sırasına alınan,
Gıda ve Tarım İçin Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Anlaşmasının
Onaylanmasının (1/863) (S. Sayısı: 797),
8 inci sırasına alınan,
Ölüm Cezasının Kaldırılmasını Amaçlayan, Medenî ve Siyasî Haklara İlişkin
Uluslararası Sözleşmeye Ek İkinci İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının (1/919)
(S. Sayısı: 798),
9 uncu sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Çevre Koruma
Alanında İkili İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/859) (S. Sayısı: 806),
10 uncu sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Oman Sultanlığı Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/867) (S. Sayısı: 807)
11 inci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/868) (S. Sayısı: 808),
12 nci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/869) (S. Sayısı:
809),
13 üncü sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/870) (S.
Sayısı: 810),
14 üncü sırasına alınan,
A400M Uçağının Geliştirilmesi, Üretimi ve Başlangıç Desteğine İlişkin Tek
Aşamalı Bir Programda İşbirliği Konusunda Mutabakat Muhtırası ile A400M
Uçağının İşbirliği İçerisinde Geliştirilmesi, Üretimi Evresi ve Başlangıç
Desteğine İlişkin A400M Program Üst Kurulu Kararının Onaylanmasının (1/889) (S.
Sayısı: 811),
15 inci sırasına alınan,
Viyana ve Paris Sözleşmelerinin Uygulanmasına İlişkin Ortak Protokolün
Onaylanmasının (1/904) (S. Sayısı: 812),
16 ncı sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre
Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/908) (S. Sayısı: 813),
17 nci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kosova Geçici
Özyönetim Kurumları (Çevre ve Mekansal Planlama Bakanlığı) Adına Görev Yapan
Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetimi Arasında Çevre Alanında İşbirliği
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının (1/938) (S. Sayısı: 814)
18 inci sırasına alınan,
Müşterek Taarruz Uçağı Sistem Geliştirme ve Gösterimi İçin İşbirliği Çerçevesi
ile İlgili Mutabakat Muhtırası ve Buna İlişkin Tamamlayıcı Anlaşma, Malî
Yönetim Usulleri Dokümanı ve Ek Mektupların Onaylanmasının (1/953) (S. Sayısı:
815),
19 uncu sırasına alınan,
Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Uyumlaştırılmasına İlişkin
Uluslararası Sözleşme Hakkında Değişiklik Protokolüne Katılmamızın (1/894) (S.
Sayısı: 820),
20 nci sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) Devletleri
Arasında Anlaşma Çerçevesinde Oluşturulan Türkiye-EFTA Ortak Komitesinin 1/2004
ve 2/2004 Sayılı Kararlarının Onaylanmasının (1/928) (S. Sayısı: 823),
Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarılarının, elektronik cihazla yapılan açıkoylamalarından sonra;
30 uncu sırasına alınan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih
Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/585) (S. Sayısı: 1004 ve 1004'e 1
inci Ek), ikinci görüşmesi tamamlanarak, yapılan gizli oylamadan sonra;
Kabul edilip
kanunlaştıkları açıklandı.
Gaziantep Milletvekili
Ömer Abuşoğlu, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, konuşmasında, partisine
sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
8 Kasım 2005 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 01.44'te son verildi.
|
|
Nevzat Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
Yaşar Tüzün |
|
Kırklareli |
|
Bilecik |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No.: 21
II.- GELEN KÂĞITLAR
31 Ekim 2005 Pazartesi
Tasarı
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu
Arasında Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1123) (İçişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2005)
Teklif
1.- Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/609) (Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.10.2005)
Sözlü Soru Önergesi
1. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, NATO Parlamenter Asamblesinin
Erivan'daki bir toplantısına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sözlü soru önergesi (6/1603) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2005)
No.: 22
1 Kasım 2005 Salı
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, ikinci Dünya Savaşında Nazi
kamplarına alınan ve öldürülen Türk vatandaşlarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/7236)
2. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, vergi gelirlerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7239)
3. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, duble yol yapılması
çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7246)
4. - Tokat Milletvekili Resul TOSUN'un, Büyük Ortadoğu Projesine
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/7282)
5. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, Almanya'da yaşayan Türklerin
çifte vatandaşlığına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/7283)
6. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, maaş ödemeleri ile ilgili
olarak bankalarla sözleşme yapılıp yapılmadığına ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/7349)
7. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, maaş ödemeleri ile ilgili
olarak bankalarla sözleşme yapılıp yapılmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/7353)
8. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, İmar Bankasının
Hazinenin bono ihalelerine katılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/7366)
9. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 58 ve 59 uncu Hükümetler
döneminde Bakanlar Kurulu üyelerinin yurtdışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7385)
10. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
BOTAŞ'ın ihalelerini yürüten komisyona ve ihale değerlendirmelerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7411)
11. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Karacabey 80 inci Yıl Devlet Hastanesinin sağlık personeli eksikliğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7435)
12. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
akaryakıta yapılan zamlara ve vergi indirimine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7439)
13. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Adana Hafif Raylı Ulaşım Sistemi
inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/7695)
14. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
Ankara-Polatlı'daki zirai sulama abonelerinin faturalandırma dönemlerine ve
fatura bedellerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7696)
15. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
genel seçimlerde yapılacak düzenlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7701)
16. - Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun,
ülkemizdeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7704)
17. - Diyarbakır Milletvekili
Mesut DEĞER'in, Diyarbakır İl merkezine bağlı bazı mezraların elektrik trafosu
ve hatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7713)
18. - Diyarbakır Milletvekili
Mesut DEĞER'in, Diyarbakır İli Ergani İlçesinin Şölen Beldesi yol projesine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7721)
19. - Diyarbakır Milletvekili
Mesut DEĞER'in, Olağanüstü Hal Bölgesinde boşaltılan köylere dönen vatandaşlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7734)
20. - Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, Türkiye
Taşkömürü Kurumuna işçi alımına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı
soru önergesi (7/7777)
No.: 23
8 Kasım 2005 Salı
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi
Üyesi Ülkeler Arasında Ekonomik İşbirliğine İlişkin Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/1124) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.10.2005)
2.- Kısıtlayıcı Ticari Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı
Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden
Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansı ile İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş
Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1125) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.11.2005)
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili
Ali Kemal Kumkumoğlu ve 136 Milletvekilinin; Lozan Anlaşmasının İmzalandığı 24
Temmuz Gününden Başlayan Haftanın "Bağımsızlık Haftası" İlan Edilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/610) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.10.2005)
2.- İzmir Milletvekili Türkân Miçooğulları ve 48 Milletvekilinin;
Orman Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/611) (Çevre ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)
3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 34 Milletvekilinin; 6136
Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanunda
Değişiklik Yapılması ve Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/612)
(Adalet ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)
4.- Şırnak Milletvekili
Mehmet Tatar'ın; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/613) (İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)
Rapor
1.- Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Dağıtma tarihi: 8.11.2005)
(GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT ve 52 Milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/315) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)
2.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet KÜÇÜK ve 52 Milletvekilinin, çimento sektöründeki denetimsiz
fiyat oluşumu ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/316)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)
3.- İzmir Milletvekili
Hakkı ÜLKÜ ve 51 Milletvekilinin, içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının
nedenleri, işleyişi ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/317)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1. - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in,
Antalya-Manavgat İlçesi Titreyengöl mevkiindeki Sorgun Ormanının golf ve otel
alanı ilan edilip edilmediğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6279)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
8 Kasım 2005 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15 inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Teknik arıza nedeniyle,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.12
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.18
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
İskenderun Körfezi (Ulla Gemisi) ve Hatay Havaalanıyla ilgili söz isteyen,
Hatay Milletvekili Mehmet Soydan'a aittir.
Buyurun Sayın Soydan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Soydan, süreniz 5
dakikadır.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Hatay
Milletvekili Mehmet Soydan'ın, İskenderun Limanında batan Ulla Gemisinin
çevreye verdiği zararlara, geminin çıkarılması için yapılması gerekenlere ve
Hatay Havaalanının bir an önce açılmasının bölge için önemi ile alınması
gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İskenderun Limanında 6.9.2004 tarihinde batan Ulla
Gemisi, sadece bölgemizin konusu olmakla kalmamış, tüm Türkiye'de, yazılı ve
görsel basında tartışılarak kamuoyuna mal olmuştur.
Yaklaşık ondört aydır,
İskenderun Limanında batmış olan Ulla Gemisinin yükünün çıkarılması için, Çevre
ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı büyük çaba
göstermişlerdir; emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Ayrıca, 2 200 ton atık
yükün içerisindeki yaklaşık 3 kilogramlık krom 6'nın (Cr6) etkisi gereğinden
çok fazla abartılmış, İskenderun ve çevresi, bu gemi nedeniyle, başta
balıkçılar olmak üzere, büyük zarar görmüştür; yazın, insanlar denize girmekten
korkmuş, balık yemekte tereddüt etmişlerdir. Bakanlığımız, Valiliğimiz ve
Kaymakamlığımız, yetkili kişi ve kuruluşlar, bu konuda defalarca açıklama
yapmalarına rağmen, bu konudaki sorumsuz açıklamalar halkımızın kafasını
karıştırmıştır. Yani, denizdeki bu kirlilik miktarının, denize girilmesine
engel olmayacağı, denizde yaşayan canlılara bir zarar vermeyeceği, dünya
standartlarına göre burada herhangi bir tehlike olmadığı, defalarca, üniversite
raporlarıyla, diğer yetkili kurum ve kuruluşların açıklamalarıyla, onların elde
ettiği raporlarla açıklanmasına rağmen, bu konuda bölge insanında oluşan kafa
karışıklığı giderilememiştir. Belki de en önemli sorun olan -psikolojik olarak-
kafa karışıklığını gidermek amacıyla, bu gemideki yükün çıkarılması için büyük
çaba gösterilmiştir. Başta, bölgedeki sivil toplum kuruluşları, basın
mensupları, siyasî partiler, Sayın Valimiz, Kaymakamımız, bizler, bu yükün
mutlaka buradan çıkarılması gerektiğini söyledik ve ondört aydır büyük çabalar
gösterilmesine rağmen, bu yükün tamamı henüz Ulla Gemisinden çıkarılamamıştır.
Değişik teknik arızalar meydana gelmiştir. Bu yükün İspanya'dan gelmesi
nedeniyle tekrar oraya gönderilmesi gerektiğinden, bu konuda, Dışişleri
Bakanlığımız girişimler yapmış, yükün kabulü için gerekli girişimler, çabalar
gösterilmiş ve bu konuda, aslında, Türkiye olarak büyük bir uğraş verilmiştir.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Sonuç?.. Sonuç alındı mı?
MEHMET SOYDAN (Devamla) -
Sonucu almak için konuşuyorum.
Bütün bu çabalara rağmen,
bu çalışma süresi içerisinde meydana gelen teknik aksaklıklara yeni çözümler
bulmak için yeni formüller geliştirilmesine rağmen, henüz bu -gemideki- yükün bir miktarı Ulla Gemisinde
bulunmaktadır. Aslında, bu büyük çabayla, Türkiye'nin başkalarının çöplüğü
olmadığı gösterilmek istenmiştir; bu da Türkiye için büyük bir kazançtır.
Bizler ise, bölgemizde bundan olumsuz etkilenen insanları bu sorundan kurtarmak
için, belki de insanların kafasındaki Ulla'yı çıkarmak için bu yükün mutlaka
çıkarılması gerektiğini ifade ettik. Yoksa, burada yapılan çalışmalarda elde
edilen, burada yapılan analizlerde, burada herhangi bir sorun olmadığını,
bölgemizdeki balıkları herkesin yiyebileceğini buradan açıklıkla ifade etmek
istiyorum. Dolayısıyla, bu kafalardaki Ulla'nın çıkması için, Çevre ve Orman
Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları neticelendireceğini ve 1 Kasımda yapılan
toplantıda da…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Soydan,
konuşmanızı tamamlayabilir misiniz.
Buyurun.
MEHMET SOYDAN (Devamla) -
…bu azim ve kararlılığın olduğunu görüyoruz.
Bir iki cümleyle de Hatay
havaalanına değinmek istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Soydan.
MEHMET SOYDAN (Devamla) -
Hatay havaalanı da, yine bölgemizin konusu olmaktan, zaman zaman, ülke
gündemine giren konulardan biri olmuştur. Süremin azlığı nedeniyle bunu da
hemen şöyle ifade etmek istiyorum: İl özel idaresi kaynaklarıyla 48 trilyonu,
Hatay havaalanına, biz Hataylılar olarak harcadık. Bu havaalanının bitmesi için
de, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK Partisi milletvekilleri olarak Sayın
Bakanımızla da beraber görüşmelerimiz oldu. Hataylılar olarak biz, büyük bir
parayı bu havaalanı için harcadık. Hatay, turizm potansiyeliyle, inanç turizmi
potansiyeliyle bu havaalanını çalıştırabilecek ve bu imkândan yararlanması
gereken bir ildir diye düşünüyoruz. 25 Eylülde de Sayın Başbakanımız bizi bu
yükten kurtararak -Ulaştırma Bakanımızın da katıldığı Hatay medeniyetler
buluşmasında- Sayın Valimiz ve DLH İnşaatı Genel Müdürünün imzasıyla Ulaştırma
Bakanlığına devredilmiştir. Bundan sonraki süreçte Hatay havaalanının çok kısa
bir sürede tamamlanarak, ilgili bakanların, Ulaştırma Bakanımız Binali
Yıldırım'ın, Başbakan Yardımcımız Abdüllatif Şener'in ve Sayın Başbakanımızın
da desteklerini, devamını bekliyoruz. Bu konuda katkı veren milletvekili
arkadaşlarıma da, Hatay milletvekillerimize de, tüm sivil toplum kuruluşlarına
da, Hatay Valimize de teşekkür ediyorum.
Meclisimizi, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Soydan.
Gündemdışı ikinci söz,
tarımın içinde bulunduğu sorunlar hakkında söz isteyen, Antalya Milletvekili
Hüseyin Ekmekcioğlu'na aittir.
Buyurun Sayın
Ekmekcioğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu’nun, ülke
tarımının içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülke tarımının içinde
bulunduğu sorunlar hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Ülke tarımı zor bir
süreçten geçmektedir. Türk çiftçisi, köylüsü, hiçbir cumhuriyet hükümeti
döneminde böylesine zor bir duruma düşürülmemiştir. Bunu, bir ziraat odası
üyesi, bir üretici olarak söylüyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu durumu iyi bir
şekilde gözlemlersek, durumun ne kadar kötü olduğunu hep birlikte görürüz. Her bölgenin
sorunu farklı gibi görünse de, aslında temelinde yatan şey aynı. En önemlisi,
fiyatlar bu şekilde düşük olmasına rağmen, doğru dürüst alıcı yok. Kısacası,
üretici perişan.
AKP Hükümetinin görev
başında olduğu yıllar, tarım sektörü ve üretici açısından yıkım yılları olarak
tarihe geçecektir. 2003 yılından bu yana, Türkiye, sattığından daha fazla tarım
ürünü ithal eder konuma gelmiştir. 2003 yılında tarım sektörü yüzde 2,4
küçülmüştür. 2004 yılında da iyi bir gelişim sağlanamamıştır. 2005 yılında sektör,
daha vahim ve içler acısı bir durumdadır. Bütün bunlar tesadüf değildir.
Tarımın yapısal sorunlarına yönelik hiçbir kalıcı iyileştirme politikası
güdülmezken, kamunun tarım sektörünü düzenleme görevi neredeyse tümüyle terk
edilmiş durumdadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkenin yüzde 40'ı tarımla istihdam edilmektedir; bu kadar
insanı gözden çıkaramazsınız. Tarımı küçültecekseniz, önce sanayii
canlandırmanız gerekir. İşsizliği artırırsanız, yoksulluk ve yolsuzluğu da
körüklersiniz, kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Üretmeden iç ve dış
borçlarımız nasıl ödenecektir? Fabrikalar kapatılarak, tarım öldürülerek bu
borçlar nasıl ödenecektir; soruyorum sizlere değerli arkadaşlarım.
Maliyetini kurtararak
satılan hiçbir tarım ürünü yok. Ürün fiyatları düşüyor; ama, bunun yanında
tarımın girdi fiyatları sürekli yükseliyor. Bugün, Amerika ve AB ülkelerinde
her çiftçi ailesine 13 500-15 000 dolar arası doğrudan destek sağlanırken, Türk
çiftçisi, bu destekleri alan Batı çiftçileri karşısında rekabet gücünü
kaybediyor. Her ürün ithal ediliyor. "Onu ekme, bunu dikme; pancarı az ek,
anasonu az üret" diyerek çiftçinin elini kolunu bağladınız. Girdi
fiyatları yükselirken piyasa fiyatları düşmektedir. Mazotun litresi, 2004
yılında 1 600 000 lirayken 2005 yılında 2 100 000 liraya, nitrat gübre 290 000
lirayken 310 000 liraya çıkarılmıştır. Tarımda kullanılan ilaçların fiyatları
son yıllarda yüzde 15 ile yüzde 20 arasında artmıştır. İnanın, çiftçi, köylü
kan ağlıyor. Elbette, çiftçimiz, bunun hesabını AKP İktidarından soracaktır.
Bundan hiç kuşku duymuyorum. Lütfen, çiftçiyi, köylüyü azarlamayın; yardımına
koşun, sorunlarını azaltın.
Girdi fiyatları bu
durumdayken, pamuğun maliyeti 950 000 TL iken, satış fiyatı 750 000 Türk
Lirası; mısırın maliyeti 220 000 lira olduğu halde, ancak 180 000 liraya alıcı
bulabilmektedir. Aynı şekilde, muzun maliyet fiyatı 1 200 000 lira iken, satış
fiyatı 800 000 liradır. Ayrıca, limonun satış fiyatı 200 000 lira, buğdayın,
arpanın satış fiyatı 240 000 - 250 000 liradır. Bununla birlikte, elmanın
durumu da içler acısıdır. Maliyeti 350 000 lira olan elma piyasada 200 000
liraya alıcı bulamamaktadır. İşin bir başka boyutu da şudur: Elmanın ülke
içindeki tüketimi 250 000 - 300 000 ton arasındadır. 2005 yılı elma rekoltesi 3
000 000 tondur. Bu 10 katlık üretimin pazarlanması gerekmektedir. Sayın
Başbakan ülkeyi pazarlayacağına, üretilen bu malları pazarlasa daha iyi olur
diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Ekmekcioğlu, toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bu satış fiyatlarıyla
üreticiler maliyetlerini bile karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Üreticiyi
ürettiğine pişman ettiniz. Durum çok vahimdir. Bu insanlar ne yiyecekler, ne
içeceklerdir?! Sıkıntıları gerçekten çok büyüktür.
Türk çiftçisi peşin vergi
veren sayılı meslek gruplarının başında yer almaktadır. Çiftçi sattığı ürünün
bedelini almadan vergisi peşinen kesilmektedir. Bunun yanı sıra satın aldığı
mazotun bedelinin yüzde 70'ini vergi olarak ödemektedir. Bu hükümet, maalesef,
Türk çiftçisine üvey evlat muamelesi yapmakta, ürününe hak ettiği bedeli
ödememektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütün AB ülkelerinde tarım desteklenirken, bizde
kösteklenmektedir. AB'de kırsal nüfus yüzde 5, tarım işletmeleri sayısı da 7
000 000 iken, Türkiye'de kırsal nüfus yüzde 50, tarım işletmeleri sayısı ise
sadece 4 000 000'dur. Ayrıca, bizde kooperatifleşme çok az; dolayısıyla,
AB'deki kadar etkin bir pazarlama sistemimiz de yok. Tarımımız bu haldeyken,
AB'ye tam üye olabilmek için çok uğraşmamız gerekecektir.
AB'ye üyelik sürecinde,
Türk çiftçisinin desteklenmesi için AB'den Türkiye'ye kaynak aktarılmayacaktır.
Diğer tüm AB ülkeleri, İspanya, Portekiz, Yunanistan ve yeni üye olan 10 ülke
ile Romanya ve Bulgaristan, AB'nin çeşitli fonlarından faydalanmışlar ve tarım
sektörlerini AB'ye entegre etmişlerdir. Hiçbir ülkeye dayatılmayan koşullar AB
tarafından sadece Türkiye'ye dayatılmıştır. Ayrıca, AKP Hükümeti, AB'nin
tarımla ilgili müktesebatına uyum çalışmalarında yetersiz kalmış, özellikle son
iki yılda kayda değer önemli bir ilerleme sağlayamamıştır.
Bütün bu
değerlendirmelerden şöyle bir sonuç çıkarmak mümkündür: AB'ye üyelik durumunda,
Türk çiftçisi, yeni olanaklar elde edeceği gibi, yeni risklerle karşı karşıya
kalacaktır. Eğer, hükümet, AB'ye tam üyelik öncesinde tarımda verimliliği düşük
ve rekabet gücü zayıf olan ürünlerle ilgili gerekli önlemleri almazsa, tarım
sektörümüz ciddî sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükümete buradan sesleniyorum: Müzakere sürecinde haklarımızı
koruyun, Türk çiftçisinin haklarını koruyun. Türk çiftçisini perişan edenler
perişan olmuşlardır. Şunu unutmayın ki, Türk çiftçisini yakanlar, bu ateşin
içinde kendileri de yanmışlardır.
En iyi şekilde
üreteceğiz. Adil şekilde vergilerimizi toplayacağız, hakça paylaşacağız.
Ülkemizin bu darboğazdan çıkabilmesinin tek yolu budur. Burada oturduğum yerden
ahkâm kesmiyorum. Bire bir çiftçinin, köylünün yanından geliyorum. İnsanlar
ağlıyor, inanın ki, insanlar kan ağlıyor. Bunları yerinde görerek geldim.
Lütfen, artık, başınızı kumdan çıkarın, gerçekleri görmezden gelmeyin. Kimseyi
kandırmayın, gerçekleri saptırmayın. Sabredin ey Türk çiftçisi ve köylüsü, size
sahip çıkılacak günler yakındır. Size sahip çıkanlara siz de sahip çıkınız ki,
sorunlarınız azalsın. Türk çiftçisini ve köylüsünü bu milletin efendisi yapana
dek uğraşımız sürecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Ekmekcioğlu.
Gündemdışı konuşmaya,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya
Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekcioğlu'nun gündemdışı yaptığı konuşmaya cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK Parti iktidara geldiği gün, Türk esnafı gibi, Türk memuru
gibi, Türk sanayicisi gibi, Türk işçisi gibi, Türk işvereni gibi, kısaca,
Türkiye'de yaşayan bütün sektörler gibi, Türk çiftçisi de çok ağır şartlar
altındaydı.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Hâlâ öyle Sayın Bakan, hâlâ öyle…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - AK Partinin göreve geldiği tarihte Türk
çiftçisinin durumunu kavramadan, bilmeden, değerlendirmeden, bugün yapılanları
değerlendirmek çok anlamlı olmaz.
Şimdi, bugüne kadar, üç
sene içerisinde, Türk çiftçisi için yapılanları, burada defeatle, AK Partinin
benden önceki Sayın Tarım Bakanı da, bendeniz de burada tekrar tekrar söyledik.
Ama, tabiî, muhalefetin icabıdır, muhalif düşüncenin icabıdır, bunu da saygıyla
karşılıyoruz; muhalefet çıkacak söyleyecek, bunlar yapılmadı. Tabii, o zaman
bize de ister istemez bazı konuları tekrar etmek düşüyor ve bunlar söylendiği
sürece, bu haksız isnatlar, haksız suçlamalar yapıldığı sürece, biz de bıkmadan
usanmadan, AK Partinin Türk tarımı için, Türk çiftçisi için yaptıklarını burada
huzurlarınıza getirecek, burada sizlere sunacağız.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, AK Parti ne yaptı; 58 ve 59 uncu cumhuriyet hükümetlerinin
programlarında, tarım, öncelikli bir sektör olarak ele alındı. Bu sektörün
ayağa kalkması ve istikrarlı bir gelişme göstermesi için de yoğun bir çalışma
başlatıldı. 2003-2005 yılları, diğer sektörlerde olduğu gibi, tarım sektöründe
de, kronikleşmiş, çözülemez duruma gelmiş birçok problemin çözümü noktasında
önemli adımların atıldığı yıllar olmuştur.
Peki neler yapılmıştır;
önce, yüzde 7 500'lük faizlerin kıskacında hacze ve hapse mahkûm olmuş
yüzbinlerce üreticimizi derinden etkileyen, bunları ilgilendiren borçlar
yeniden yapılandırılmış ve bunların büyük bir kısmı silinmiştir.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) -
Borçların faizi silinmiş.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -2,7 katrilyon TL tutarındaki çiftçi borçlarının
1,5 katrilyonu tamamen silinmiş, geri kalan 1,2 katrilyonluk kısmı da
ödenebilecek hale getirilmiştir ve bundan tam 1 000 000 çiftçimiz istifade
etmiştir.
Yine, buna paralel
olarak, düşük faizli kredi desteği verilmiştir çiftçilerimize. Bu uygulamayla,
üreticilerimize, piyasada uygulanan cari faiz oranlarından yüzde 25 ile yüzde
60 arasında indirimli kredi faiz imkânı sunulmuştur. Yüzde 70'lerden, 75'lerden
devraldığımız faiz oranları, bugün itibariyle, konularına göre, yüzde 8 ilâ
yüzde 15 aralığına çekilmiştir.
Yine, bu uygulamayla
birlikte, 2002 yılı sonunda Ziraat Bankası tarafından üreticiye verilen
krediler 227 trilyon TL iken, 2004 yılında 6 kat artırılmış ve 1,3 katrilyon
TL'ye çıkarılmıştır. 2005 yılı eylül ayı itibariyle 589 000 üreticimize
yaklaşık 2,5 katrilyon TL kredi kullandırılmıştır.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bunlar çok önemli göstergeler; Türk çiftçisi hangi noktadan
devralındı ve nereye getirildi, bunlardan sadece iki tane örnektir.
Değerli arkadaşlarım,
tabiî, dünya ülkeleriyle çeşitli mukayeseler yapmak mümkündür. Az önce Sayın
Ekmekcioğlu da birtakım mukayeseler yaptı; Avrupa Birliğinden, Amerika Birleşik
Devletlerinden, oralardaki üreticilerden, çiftçilerden bahsetti. Doğrudur,
Avrupa Birliğinde 100 kişinin, çalışan 100 insanın 5-6'sı tarımda çalışıyor.
Destekler, destek yükü… Toplumda diğer sektörlerde çalışan ve ortalama 25 000 dolar civarında yıllık
gelire sahip kesimin, yüzde 96'lık kesimin yüklendiği, ödediği bir destek söz
konusudur burada. Şimdi, burada, nüfusunun yüzde 40'ı tarımda çalışan ve
ortalama geliri… Ortalama geliri çok şükür şu anda 5 000 doları aştı, biz
devraldığımızda 2 000 dolardı. Yani, yüzde 40'ı tarımda çalışan bir ülkenin
diğer sektör çalışanlarındaki yükü ile Avrupa Birliğinde çalışanların yükü
tabiî ki, aynı olmayacaktır; yani, mukayeseleri yaparken, biraz vicdan
ölçüsüyle yapmak gerekiyor. Biz, bu şartlar altında bile, bir yandan millî gelirimizi artırdık, bir yandan da
çiftçimizin daha rahat nefes alabilmesi için, üretime dönebilmesi için imkânlar
sunduk, destekler sunduk, sıkıntılarını imkânlar ölçüsünde giderdik,
gideriyoruz ve bundan sonra da gidereceğiz; çünkü, bu çiftçi bizim
çiftçimizdir, bu çiftçi hepimizin çiftçisidir, Türk Milletinin
evlatlarıdır bunlar ve hepimizin görevi
bunlara destek olmak, bunlara yardımcı olmaktır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, girdi fiyatlarının pahalılığından bahsediyoruz, doğrudur. Biz devraldığımızda,
AK Parti iktidara geldiğinde hampetrolün varili 23 dolar idi, bugün 50
dolarların çok üzerlerinde, 60 dolarlarda, 3 katlık bir artış var; ama, biraz
önce Sayın Ekmekcioğlu da vurguladı, buradaki mazota bunun yansıtılan kısmı,
mazot artışına yansıtılan kısmı bu oranda olmadı. 1 300 000 lira 2002 yılının
fiyatı, bugün, 2 060 000-2 100 000 aralığında. Bunun da, düşürdüğümüz
enflasyona nispetle, bu oranın enflasyon üzerinde artış olduğunu bildiğimizden
dolayı, biz, bununla ilgili olarak da artış farkını bu sene Türk çiftçisine
ödedik; 410 trilyon Türk Lirası mazot desteği olarak ödedik.
Demek ki, burada, artış
farkı varsa, enflasyonun üzerinde artış varsa, biz, bunu da, AK Parti Hükümeti
olarak çiftçimize ödedik, ödüyoruz, bundan sonra da, bu tür konularda destek
icap ettiği durumda, elbette ki, bu desteği vereceğiz.
Bir başka konu, şikâyet
edilen bir başka konu, girdilerden gübredir. Gübre de, 2003 yılına göre, 2002
yılında 150 dolar/tondayken amonyağın fiyatı, 2003 yılında 300 dolara
çıkmıştır. Uluslararası konjonktürün getirdiği bir artıştır bu ve bütün üreli
gübreler, üre bazlı gübrelerin tamamı bundan etkilenmiştir; doğrudur; ama, bu
gerçeği göz önünde bulunduran AK Parti Hükümeti, gübredeki artış için de Türk
çiftçisine artış farkını ödemiştir ve sadece 2005 yılı içerisinde, 273 trilyon
Türk Lirası gübre desteği ödenmiştir Türk çiftçisine.
Değerli arkadaşlarım, bir
başka, AK Parti Hükümetinin çiftçilere dönük olarak yaptığı icraat, tarımsal
girdilerdeki KDV'de indirim sağlanmasıdır. Sertifikalı tohum, fidan, karma yem
üretim girdileriyle, sunî tohumlama için dondurulmuş spermalarda ve bununla
ilgili hizmetlerde uygulanmakta olan KDV oranı, yüzde 18'den yüzde 8'e
indirilmiştir AK Parti döneminde. Yüzde 8 olan oranlar ise, yüzde 1'e
düşürülmüştür. Bu şekilde ortaya çıkan 44 trilyon Türk Liralık kaynak, devletin
kasasına değil, üreticinin cebine girmiştir.
Değerli arkadaşlarım, az
önce saydığım desteklere ilaveten, üretimde önemli bir yekûn teşkil eden
elektrik enerjisi kullanımı konusunda da hükümetimiz bir dizi uygulamayı hayata
geçirmiştir. Elektrik borçlarına ödeme kolaylığı sağlanmıştır. 1995 yılından bu
yana üreticimizin anapara ve faizleriyle birlikte günümüze kadar ödeyemediği
660 trilyonluk borç hükümetimiz tarafından yeniden yapılandırılmış ve
ödenebilir bir programa bağlanmıştır. Borçlar, ek bir faiz ödemesi
yapılmaksızın, tarımsal TEFE'ye göre 36 ay taksitlendirilmiştir. Ayrıca, bu
uygulamaya ek olarak, Türkiye'de daha birçok alanda olduğu gibi, AK Parti
İktidarı, bir ilke daha imza atarak, sulama enerjisi borçlarını zamanında
ödeyen üreticiler için enerji fiyatlarında yüzde 15'lik bir indirim
sağlamıştır.
Üreticilerin birleşip
güçlenmesinin önü açılmıştır AK Parti İktidarı döneminde. Tarımsal Üretici
Birlikleri Yasası uygulamaya konulmuş ve bu sayede, 94 adet tarımsal üretici
birliğinin kurulması sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
hizmette AK Parti İktidarı farkını ortaya koyduk. Birazdan vereceğim rakamlar
bu farkı ortaya koymak bakımından örnek teşkil etmektedir.
Ortaklar mülkiyetindeki
kooperatif projelerinde, 1990 ile 1992 yılları arasında, yani, bizden önceki
oniki yıllık dönemde 600 projeye 90 trilyon TL kredi kullandırılmışken,
2003-2005 yıllarında, yani AK Parti Hükümeti döneminde, 629 projeye 400 trilyon
TL kredi kullandırılmıştır. İşte, AK Partinin farkı budur değerli arkadaşlarım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Hükümet sözcüsü müsünüz, parti sözcüsü müsünüz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben, AK Parti Hükümetinden bahsediyorum.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Cumhuriyet hükümeti…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - AK Parti Hükümetinden bahsediyorum.
ALİ TOPUZ (İstanbul)-
Ben, size Parlamento nezaketini hatırlattım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hayvancılık destekleri artırılmış ve kapsamı
genişletilmiştir.
Hastalıklardan arî
işletme, ana arı ve su ürünleri yetiştiriciliği gibi konular, ilk defa, 2003
yılında destekleme kapsamına alınmıştır. 2003 yılında, hayvancılık destekleri
için ayrılan kaynak 135 trilyon TL iken, 2004 yılında bu rakam 353 trilyon
TL'ye, 2005 yılında ise, 622 trilyon TL'ye çıkarılmıştır. Bu desteklere,
kooperatiflere verdiğimiz destekleri de eklersek, yaklaşık 1 katrilyon TL, Türk
hayvancılığının hizmetine sunulmuş olmaktadır.
Yine, hükümetimiz, ülkeye
lafla değil, sözle değil, özde hizmet etmiştir. "Kim ne veriyorsa, biz beş
fazlasını veririz" dönemini geride bırakmıştır. Millet de, bu anlayışı
desteklemekte ve takdir etmektedir. Bu kapsamda, tarımda destekleme stratejisi
değiştirilmiştir. 2006-2010 yılları arasında uygulanmak üzere bir tarım
strateji belgesi hazırlanmıştır. Bu stratejiye göre, tarımsal destekler çeşit
itibariyle artırılmış ve miktar olarak da artırılmıştır. 2003 yılından 2005
yılına kadar verilen desteklerin toplamı 10 milyar YTL'yi, yani, 10 katrilyonu
bulmaktadır. Ayrıca, destekler üreticimizin ihtiyacı olduğu zamanda ödenmiş,
ilk defa bu sene doğrudan gelir desteği öne çekilmiş, her yıl eylül ayında
ödenen primler 2005 yılı içerisinde mayıs ayında ödenmeye başlanmış ve haziran
ayında tamamlanmıştır. Yeni tarım stratejimizde, dünyadaki gelişmelere paralel
olarak, çevre amaçlı tarım arazilerinin korunması, kırsal kalkınma destekleri,
tarım sigortaları desteği, enerji desteği gibi yeni destekleme araçları da
yürürlüğe konulmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz ve Yüce Meclisin tasvibini alan Gıda
Kanunu, Bitki Islahçı Hakları Kanunu, Organik Tarım Kanunu, Üretici Birlikleri
Kanunu, Tarım Sigortaları Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Kanunu, Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu, Mera
Kanunu gibi kanunlar Türk çiftçisine hizmet etmek için çıkarılmıştır. Ayrıca,
yine, tarım kanunu, tohumculuk kanunu, yem kanunu, Tarım Bakanlığının teşkilat
ve görevlerine dair kanun, kırsal kalkınma genel müdürlüğü ve ödeme kurumu
kurulmasına dair kanun, biyogüvenlik kanunu da hükümetimizin Yüce Meclisin
gündemine sunduğu kanunlardır ki, bunlarla da ayrıca Türk çiftçisi güçlenecek,
Türk tarımı daha ileri bir düzeye gelecektir.
Değerli arkadaşlarım,
yine hükümetimiz, Avrupa Birliği uyum çalışmaları çerçevesindeki çalışmalara
hız katmış, bu çerçevede 7 alt çalışma grubu vasıtasıyla Avrupa Birliğine
entegrasyon sürecinde önemli mesafeler katetmiştir. Avrupa Birliğine katılım
öncesi malî yardım programı "Kırsal Kalkınma Bileşeni" çerçevesinde
sağlanan desteklerin kullanılabilmesi için, mutlak surette gerekli olan tarım
ve kırsal kalkınma ödeme kurumunun kurulmasına ilişkin çalışmalar da büyük bir süratle
yapılmaktadır. Söz konusu ödeme kurumunun kuruluşuna ilişkin kanun taslağı
Başbakanlığa gönderilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Milletvekilimizin bahsetmiş olduğu elma üreticilerinin sorunlarıyla
ilgili olarak da bir kısa bilgi sunmak istiyorum. Türkiye, dünya elma
üretiminde -yıllara göre- 3 üncü veya 4 üncü sırada bulunmaktadır. Bu sene,
içerisinde bulunduğumuz yıl, hava şartlarının uygun olması nedeniyle,
üretimimizin 2,5 milyon ton civarında olacağı beklenmektedir.
Ülkemiz, elma üretiminde
ilk sıralarda bulunmasına rağmen, ihracat sıralamasında arzu edilen noktada
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bunun tabiî ki, soğukhava
deposu, örgütlenme, pazarlama gibi çeşitli sorunları bulunmaktadır; ancak, biz,
bunların da önüne geçmek, bu konulardaki üreticilerimizin sorunlarını çözmek
gayesiyle, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren, "Köy Bazlı Yatırımların
Desteklenmesi Projesi" adı altında, bu tür tesislere, bu tür faaliyetlere
destek olacak bir projeyi başlatıyoruz.
Burada, elma
üreticilerimizin de faydalanacağı birtakım yatırımlar yapıldığı takdirde, yüzde
50 oranında hibe yoluyla bu yatırımların karşılanması uygulaması başlayacaktır.
Bunu da burada, huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
verimli olan çeşitlere dönük elma üretimi, bunların desteklenmesi, bizim
Bakanlığımızın çalışmaları arasında yer almaktadır. Bu çerçevede biz, dekar
başına, sertifikalı klasik elma fidanına 30 YTL, sertifikalı yarı bodur elma
fidanına 100 YTL, sertifikalı bodur fidana da 160 YTL destekleme ödemekteyiz.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Elma 100 000 liraydı, 100 000 lira; yazın ineklere verdiler elmaları hep!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Antalya İlimizde verimde yüzde 30 ilâ 50 artış
sağlayan bodur elma üretiminin yaygınlaştırılması için, Elmalı ve Korkuteli
İlçelerimizde 15 000 dekar alanda yarı bodur, 3 000 dekar alanda tam bodur elma
bahçeleri tesis çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca, ihracata ve
turizme yönelik çeşitlerin geliştirilmesi için üreticimize 2005 yılında 580 000
YTL'lik sertifikalı fidan tahsisi planlanmıştır. Yine, Elmalı İlçemizde bulunan
Elmisko Kooperatifine özel idare tarafından paketleme tesisi kurulması için
yardım sağlanmış ve ihalesi 425 000 YTL ile sonuçlanmıştır. Tesis, önümüzdeki
günlerde kurulacaktır. 2006 yılında, bu arz ettiğim çalışmalarla birlikte, elma
üreticimizin de, Türk çiftçisinin de daha iyi bir duruma geleceğine inanıyorum,
güveniyorum.
Ben sözlerimi burada
bağlarken, Yüce Meclisi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Bakan, elma ihracatı?..
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz,
Kızılay Haftası münasebetiyle söz isteyen Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'e
aittir.
Buyurun Sayın Özçelik.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, Kızılay Haftası
ile Kızılayın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cevabı
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kızılayın misyonu ve vizyonu hakkında
gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi en içten sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
Kızılay, savaş alanında
yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayırım gözetmeksizin yardım etmek
arzusundan doğmuştur. 1868 tarihinde Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti
adıyla kurulan Kızılay, Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti, Türkiye Hilali Ahmer
Cemiyeti, Türkiye Kızılay Cemiyeti ve Türkiye Kızılay Derneği adını almıştır.
1876 Osmanlı-Rus
Savaşından 1974 Kıbrıs Barış Harekâtına kadar geçen süre içinde Türkiye'nin
taraf olduğu tüm savaşlarda cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler,
hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve
gönüllü hastabakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan
onbinlerce Mehmetçiğin, dost ve düşman askerlerinin bakım ve tedavisine
yardımcı olmuş, Birinci Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da görülen büyük
kolera salgınından bu yana yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde
felaketzedelerin bakım ve beslenmelerini sağlamış, uluslararası yardım
faaliyetlerine katılmış, hemşirelik eğitimi, ilkyardım ve kanla ilgili
hizmetler alanında öncülük yapmış, korunmaya gereksinen pek çok vatandaşımıza
gereken sosyal yardım ve hizmetleri sunmuştur.
Kızılay, acaba, afete
hazırlık ve müdahale konusunda çağın gerektirdiği standartlara ulaşmış mıdır...
Türkiye'de, kamunun yeniden yapılandırılması ihtiyacına paralel olacak şekilde
yeniden yapılanma çalışmasına Kızılay mutlaka girmelidir. Temel hedef, kişilere
değil, sisteme bağlı bir Kızılay yapılanmasında olmalıdır. Bugüne kadar
finansal yapısı, iş yapma biçimi, hizmet üretme şekli, yönetim ve organizasyon
yapısıyla bir kapalı kutu olan Kızılayın, kurumsal bu tutumunu sürdürmesi
halinde saygınlığını elde etmesi olası değildir.
Dünyada, gelişmiş
ülkelerde benzer kuruluşların hizmet kalitesinin ve verimliliğinin artırılması
yönündeki çalışmalar tek tek incelenmelidir.
Yol haritasında hedef şu
olmalıdır: Sokaktaki vatandaşın Kızılaya bağış yoluyla verdiği bir battaniyenin
üzerinde yer alacak bir barkotla, hangi afette, hangi afetzedeye ulaştırıldığı
bilgisinin kendisine iletilmesine kadar varacak ayrıntıdaki bir teknoloji
tabanlı çalışmanın Kızılaya kazandırılması gerekir.
Çağdaş bir yardım
organizasyonunun başarıyla yürütülmesi için iki önemli başlık bulunmaktadır.
Bunlardan ilki, düzenli ve yeterli bir gelir kaynağına sahip olmak, bu
gelirlerin kaydını sağlıklı ve kamuoyuna açık bir şekilde tutmak; ikincisi ise,
afet müdahale sistemini modern bir işleyişe kavuşturmaktır.
Kızılaya gönül vermiş
vatandaşların gönüllü bağışlarıyla oluşturulan geniş bir gayrimenkule sahip
olduğu da bilinmektedir. Kurum, nerede, hangi değerde bir taşınmaza sahip
bilgisinden yoksun, uzak olmamalıdır.
Kızılay, doğal ya da
doğal olmayan yollardan meydana gelmiş afete maruz kalan vatandaşların
yardımına koşmaktadır. 1999 Marmara depremi sırasında bu görevini yapmakta kimi
eksiklikler göstermiş ve en büyük eleştiriyi bu noktadan almıştır.
Türkiye'nin herhangi bir
yerinde meydana gelebilecek herhangi bir afete 1 saat, en geç 2 saat içinde
müdahale edebilen bir Kızılay oluşturulmalıdır.
Türkiye'nin afet stokunun
büyük bölümünün tutulduğu Ankara Etimesgut Merkez Depo, bölgelere lojistik depo
olarak belirlenmeli ve dağıtılmalıdır.
Afete müdahalede alana
ulaşmada yaşanan gecikmeden kaynaklanan olumsuzlukları ortadan kaldıracak,
bölgedeki insan kaynaklarını geliştirecek, doğru malzeme, araç-gereç ve
teçhizatı doğru zamanda, doğru yerde bulundurabilecek olmazsa olmazı kesintisiz
bir haberleşme ağına sahip olmaktır. Bu maksatla, telsizler, uydu telefonları
ve yedekleme sistemiyle 24 saat kesintisiz haberleşme sistemi kurulmalıdır.
Büyük bir afette en az
200 000-250 000 afetzedeye barınma kapasitesinde ve üç öğünde, yine, 200
000-250 000 yemek pişirme ve dağıtma ekipman aracının hazır bulundurulması
hedef proje olmalıdır.
Kısaca, hantal bir
Kızılay istemiyoruz, Ankara Etimesgut merkez depodan 250 kamyon çöp
uzaklaştırılmasını görmek ve duymak istemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özçelik,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla)
- Kızılay denilince akıllara gelen, yardımdan sonra, kan hizmetleridir; güvenli
kan hizmetini, çağdaş yöntemlerle, önümüzdeki yıllarda vereceğine inanıyoruz.
Kızılay ile vatandaşlar arasındaki kan satışını ortadan kaldıracak bir formül
mutlaka bulunmalıdır. Tüm dünyada, ülkelerin sağlık hizmetlerinde kullanılacak
kan ve kan ürünleri temininde ortaya çıkan problemler hızla çözüme
ulaştırılması gereken bir husustur. Türkiye'de toplanan kan miktarı yıllık
gereksinimin oldukça altında görülmekte; ülke çapında kan bağışı organizasyonu,
ne yazık ki, lokal kampanyalarla Kızılay tarafından sağlanmakta; diğer tüm
sağlık kurumları, hasta yakınlarını kan vermeye zorlamaktadır. Bu durumda da, o
hasta için kan ihtiyacı karşılandığı anda donörler kan bağışında bulunmadan
hemen oradan ayrılmaktadır. Nadir bulunan kan gruplarında ise durum daha
kötüdür; çünkü, kan bağışında bulunacak donör tedarik edilememektedir.
Ayrıca, kurumlararası
koordinasyon eksikliği, fazla kanın ihtiyaç duyulan sağlık merkezlerine
yönlendirilmesini de önlemektedir. Sonuçta, kan simsarları bu ortamı
değerlendirerek kan bağışını para karşılığı uygulanan bir sürece sokmaktadır.
Sağlık Bakanlığı, ilk defa bu yılki millî eğitim müfredat programına kan bağışı
konusunu aldırarak, bu konunun eğitim kurumlarında işlenmesinin önünü açmıştır.
Kızılayın Endonezya ve
Sri Lanka'da yaptıkları çalışmaları ve en son Pakistan'a yerinde ve zamanında
yapılan insanî yardımları göz doldurmuştur. Vatandaşlarımızın Kızılayımıza
güveninin en önemli göstergesi, Pakistan'a yapılan yardım kampanyasına
katılımın yüksek olmasıdır; bu yardımlar 34 000 000 Yeni Türk Lirasına
ulaşmıştır.
Kızılayın misyon ve
vizyonuna uygun temel hizmetleri etkin bir şekilde, yerel düzeyde, yerel
kaynakları harekete geçirecek yerine getirebilecekleri kapasiteye ulaşmalarının
sağlanması, böyle bir sistemin oturtulması gerekmektedir. Unutmayalım, başka
Kızılay yok.
Siz değerli
milletvekillerine saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özçelik.
Gündemdışı konuşmaya,
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta idrak ettiğimiz Kızılay
Haftası münasebetiyle, gündemdışı söz alarak, bu sivil toplum örgütümüzü Meclis
gündemine taşıyan değerli milletvekili arkadaşım, Burdur Milletvekilimiz Sayın
Bayram Özçelik kardeşime teşekkür ediyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de, tüm Kızılay
çalışanlarının ve gönüllülerinin Kızılay Haftasını kutluyorum ve Kızılay
hakkındaki duygu ve düşüncelerimi, bu vesileyle de, sizlere aktarmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin en köklü sivil toplum kuruluşu ve kara gün dostu Türkiye Kızılay
Derneği, kendisine kamusal ayrıcalıklar tanınmış, mevzuatla önemli görevler
üstlenmiş bir sivil toplum örgütüdür. Ülkemizin taraf olduğu 1949 tarihli
Cenevre Sözleşmesiyle hukukî statüsü garanti altında bulunan Uluslararası
Kızılhaç-Kızılay Dernekleri Federasyonunda ülkemizi temsil etme yetkisini haiz
tek sivil toplum örgütüdür ve hepinizin hatırlayacağı gibi, adını, 1935
yılında, bizzat Atatürk'ün koyduğu en eski ve saygın sivil toplum
örgütlerimizden birisidir; dolayısıyla,
sıradan bir sivil toplum örgütü değil. Bir kez daha ifade edeyim ki, bu
milletin kara gün dostudur. Kızılay, ihtiyaç anında dayanışmanın, ıstırap
anında eşitliğin, savaş anında insancıllığın, tarafsızlığın ve barışın da
simgesi olmuştur. Türk Kızılayı kurulduğu günden bugüne insanlık ülküsüne
hizmet eden, tüm toplumu kucaklayan, ulusal ve uluslararası düzeyde saygınlığı
bulunan ve dolayısıyla da, uluslararası niteliği ve tanınmışlığı en fazla olan
insanî yardım kuruluşumuzdur.
Değerli milletvekilleri,
Türk Kızılayı sadece Türkiye içinde değil, başta Irak, Filistin, Endonezya,
Afganistan ve son olarak da Pakistan'da her türlü afetin ve insanlık dramının
yaşandığı bölgelerde, insancıl hizmetleriyle, insan onurunu korumak ve
ıstırabını dindirmek üzere, uluslararası arenada haklı bir ün yapmıştır ve bu
yolla, Türkiye Halkının ve onu temsil eden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
insanî duygularına da tercüman olmuştur; diğer taraftan da, geçmişte yaşanan
olumsuzlukların bıraktığı izlerin silinerek, Kızılayın, insanımızın yüreğindeki
o ulvî yerini tekrar aldığını da müşahede ediyoruz. Öyle ki, Türk Kızılayının
açmış olduğu Güney Asya depremi ve tsunami felaketine ve yine, Pakistan'da
yaşanan deprem felaketine ilişkin yardım kampanyalarına halkımız yakın ilgi
göstermiş ve tarihteki en yüklü yardımı böylece Kızılay toplamıştı. Sadece bir
örnek bakımından ifade etmek istiyorum, Kızılay tarafından Pakistan depremi
nedeniyle başlatılan kampanya sonucunda, 8 Kasım 2005 (bugün) saat 10.00
itibariyle 34 000 000 YTL'lik bir bağış toplandığı bilgisi de, ayrıca, bizleri
memnun etmiştir.
Toplanan yardımlar,
öncelikle felaket bölgelerindeki acil yardımlar için kullanılmaktadır. Bu
çerçevede, öncelikle felaket bölgelerindeki acil yardımlar için kullanılmaktadır.
Bu çerçevede öncelikle felakete maruz insanlara çadır ve gıda yardımı
yapılmıştır; ayrıca, milletimizin o bölgelerde sürekli hatırlanmasını
sağlayacak kalıcı yatırımların da hızla planlanıp hayata geçirildiğini de
memnuniyetle müşahede etmekteyiz.
Bu vesileyle, şunu da
hatırlatmak isterim ki, kadirşinas halkımız, Kızılayın yanı sıra ülkemizde
kurulu bulunan diğer saygın sivil toplum örgütleri aracılığıyla da -örneğin,
Deniz Feneri gibi- bu afet bölgelerine acil ve kalıcı insanî yardımlarını
ulaştırmaya devam etmektedir. Halkımıza bu asil davranışından dolayı da
huzurlarınızda minnet ve şükran duygularımı sunuyorum.
Türk Kızılayının gittikçe
artan uluslararası yardım faaliyetleri, aynı zamanda bu sivil toplum
örgütümüzün kurumsal kapasitesini geliştirmesini de zorunlu kılmaktadır. Bu
çerçevede Kızılay yönetiminin, bu büyük yapının daha etkin, verimli ve hızlı
çalışabilmesi için, yeniden yapılandırma çalışmalarını hızla devam ettirdiğini
de memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. Bu çalışmaların sonucunda Türk
Kızılayının halkımıza ve uluslararası topluluğa sunacağı hizmetlerin hız ve
kalitesinin daha da artacağı açıktır. Bu gelişme, ülkemiz insanının Kızılaya
olan güvenini pekiştireceği gibi, uluslararası saygınlığını da artıracaktır.
Bu arada, Türk Kızılayından
şu beklentilerimizi de ifade etmeden geçemeyeceğim. Kızılayın tüm bu
fonksiyonlarına rağmen diğer ülkelerde aynı amaçla kurulu bulunan sivil toplum
örgütleriyle karşılaştırıldığında neredeyse en az gönüllüsü olan bir yapıya
sahip olduğunu müşahede ediyoruz. Halbuki, özellikle bu tür sivil toplum
örgütlerinin etkinliği ve saygınlığı, gönüllü sayıları ve bağışçılarıyla
ölçülmektedir. Kızılay, bunun için, gönüllülerinin ve bağışçılarının sayısını
milyonlu rakamlarla ifade edilebilecek seviyeye çıkarmak için daha açık ve
şeffaf bir sistem arayışını devam ettirmelidir. Bu konuda gayret gösteriyor,
daha da gayret göstermesi gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmenin yolu, Kızılaya
olan güveni en üst seviyeye çıkarmaktan geçmektedir. Bu konuda da yönetimin büyük
gayret içerisinde olduğunu memnuniyetle müşahede ediyorum.
Esasen, bize göre,
Kızılay, yardımların nihaî hedefi değil, yardımların hak sahiplerine
ulaştırılmasında etkin bir araç olmalıdır. Bir başka deyişle, Kızılay, ortaya
koyduğu yeni organizasyonlarla bir yandan halkın hayır duygularını harekete
geçirirken, diğer yandan da bunları hak edenlere ulaştırabilmelidir. Bu konuda
herkesin de üzerine düşen görevi yerine getireceğine inanıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, yine, Türkiye'de yıllık olarak ihtiyaç duyulan 2,5 milyon ünite
kandan yalnızca 400 000 adedinin Kızılayın bağışları yoluyla karşılandığını
biliyoruz. Bu konuda da, Kızılay tarafından, çağdaş örneklerinde olduğu gibi,
kan bilgi yönetim sistemi çalışması hızla tamamlanmalı, ihtiyaç duyulan
kanların bağışçılardan sağlanması konusundaki yapısal eksiklikler giderilmeli
ve yine ülke genelinde bölgesel kan merkezleri oluşturulmalıdır. Bu
çalışmaların, kamu kurum ve kuruluşlarıyla koordinasyon ve işbirliği içerisinde
yürütülmesi de büyük önem arz etmektedir.
Tabiî afetlerin ve
savaşların yaralarını sarmada uluslararası saygınlık kazanmış ve büyük başarı
göstermiş fedakâr Türk Kızılay Teşkilatının diğer görevlerini de aynı başarı ve
fedakârlıkla yürütmenin gayreti içerisinde olduğunu görmek, Türk Halkını ve
devletimizi şüphesiz memnun etmektedir.
Ben, bu vesileyle, tüm
Kızılay çalışanlarının ve gönüllülerinin Kızılay Haftasını tekrar kutluyor,
Kızılay Haftasının bu alanda yeni açılımlar ve gelişmeler sağlamasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri
"Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" vardır.
Kâtip Üyenin oturarak
okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Romanya
Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun davetlisi olarak Romanya'ya resmî ziyarette
bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın
beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri
bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/918)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun
davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Romanya'ya resmî
ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel
Kurulun 4.10.2005 tarihindeki 2 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca
bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Kerim Yıldız (Ağrı)
Mehmet Ali Bulut (Kahramanmaraş)
Muharrem Kılıç (Malatya)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 3 önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 52 milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/315)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hayvancılık, tarımsal
faaliyetler içinde katmadeğeri en yüksek olan sektörlerden birisidir ve birçok
insanımızın geçim kaynağıdır. Yıllarca ertelenmiş başta yapısal sorunları olmak
üzere, birikmiş sorunları vardır. Geçmiş yıllardan bu yana izlenen politikalar
sonucunda, hayvancılık sektörü bitme aşamasına gelmiştir.
Hayvancılık sektörünün
her yerde tekrarlanan sorunları;
- Düşük verim,
- Hastalıklar,
- Kayıtdışılık (Kaçak
hayvancılık),
- Yem,
- Besi,
- Süt hayvancılığı yetersizliği olarak sıralanabilir.
Son 10-15 yılda, tarım ve
hayvancılık sektöründe belirgin bir duraklama, hatta gerileme olmuş, hayvansal
ürünler ithal edilir duruma gelmiştir. Bu süreç içerisinde, nüfus yüzde 25
artarken, hayvan mevcudu aynı oranda azalmış ve ıslah çalışmaları yetersiz
kalmıştır. Aynı dönemde, hayvan hastalıklarıyla mücadele mücadelede ilerleme
kaydedilmesi gerekirken, sığır vebası gibi bir hastalık tekrar ortaya çıkarak
önemli kayıplara sebep olmuştur. İthalat nedeniyle, ülkemizde görülmeyen
hastalıklar hayvancılığı tehdit eder olmuştur.
Ülkemizde canlı hayvan ve
hayvan maddeleri ithalat ve ihracatı, 12 adet gümrük kapısından tahaffuzhane ve
gümrük veteriner müdürlüklerince veya bazı il müdürlüklerince yapılması
gerekirken, bu görev yeterince yerine getirilememektedir. Gümrüklerde, gerek
eleman yetersizliği gerekse altyapıdan kaynaklanan sorunlar nedeniyle,
yapılması gereken kontrollerde yetersiz kalınmakta, bunun sonucu olarak da,
gerek canlı hayvan gerekse kesilmiş et kaçak olarak ülkemize sokularak
hayvancılık sektörüne çok büyük bir darbe vurulmaktadır.
Ülke hayvancılığını
geliştirmeyi amaçlayan damızlık, canlı hayvan ve piyasa değerlerini düzenleme
ve et ihtiyacını gidermeyi amaçlayan kasaplık canlı hayvan ithalatı uzun bir
süre devam etmesine rağmen amacına ulaşmamıştır. Dışarıdan gelen hayvanların
ülkemizde görülmeyen ve bulunmayan değişik enfeksiyon etkenlerini taşıyor
olmaları nedeniyle ve ülke şartlarına adaptasyonda yetersizlikten dolayı
önceden tahmin edilemeyen boyutlarda kayıplara neden olarak, yetiştiricilerin
mağduriyetine ve ülke ekonomisinde zarara neden olmuştur.
Hayvan hastalıkları ve
kaçak hayvancılıkla ilgili bütçe artırılmalı ve yerinde kullanılmalıdır.
Özellikle, sınır bölgelerinde görülen hayvan hareketlerinin kontrol ve
denetimleri için gerekli yasalar gözden geçirilerek güncelleştirilmeli ve cezaî
müeyyidelerin caydırıcı olmasına dikkat çekilmelidir. Üreticilerimiz,
hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunmasını
beklemekte, emeklerinin karşılığını almak istemektedirler.
Yukarıda sayılan
nedenlerle, ülkemizde hayvancılığın geliştirilmesi ve üreticilerin sorunlarının
ve çözüm yollarının belirlenmesi için Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim. 17.10.2005
1.- Ensar Öğüt (Ardahan)
2.- Bülent Baratalı (İzmir)
3.- Atila Emek (Antalya)
4.- Emin Koç (Yozgat)
5.- Vahit Çekmez (Mersin)
6.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
7.- Necati Uzdil (Osmaniye)
8.- Erdal Karademir (İzmir)
9.- Mehmet Akif Hamzeçebi (Trabzon)
10.- Türkân Miçooğulları (İzmir)
11.- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
12.- Ufuk Özkan (Manisa)
13.- Sedat Pekel (Balıkesir)
14.- Sedat Uzunbay (İzmir)
15.- Erol Tınastepe (Erzincan)
16.- Kemal Sağ (Adana)
17.- Orhan Eraslan (Niğde)
18.- Osman Özcan (Antalya)
19.- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
20.- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
21.- Abdulaziz Yazar (Hatay)
22.- Rasim Çakır (Edirne)
23.- Hasan Ören (Manisa)
24.- Muharrem İnce (Yalova)
25.- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
26.- Mehmet Boztaş (Aydın)
27.- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
28.- Gürol Ergin (Muğla)
29.- Kâzım Türkmen (Ordu)
30.- Canan Arıtman (İzmir)
31.- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
32.- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
33.- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
34.- Nejat Gencan (Edirne)
35.- Harun Akın (Zonguldak)
36.- Gökhan Durgun (Hatay)
37.- Yakup Kepenek (Ankara)
38.- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
39.- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
40.- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
41.- Mehmet Küçükaşık (Bursa)
42.- Mustafa Özyürek (Mersin)
43.- Uğur Aksöz (Adana)
44.- Ali Oksal (Mersin)
45.- Muharrem Kılıç (Malatya)
46.- Mehmet Sefa Sirmen (Kocaeli)
47.- Oya Araslı (Ankara)
48.-Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
49.- N. Gaye Erbatur (Adana)
50.- Hakkı Ülkü (İzmir)
51.- Mustafa Gazalcı (Denizli)
52.- Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
53. Fahrettin Üstün (Muğla)
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
2.-
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 52 milletvekilinin, çimento sektöründeki
denetimsiz fiyat oluşumu ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/316)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde, son aylarda,
gayrimenkul piyasalarında artan talebe bağlı olarak inşaat sektöründe müthiş
bir büyüme gözlenmektedir. Milyonlarca kişiye istihdam imkânı sağlayarak
ekonominin motoru konumundaki inşaat sektörünün temel girdisi olan çimento
sanayiinde yaşanan kontrolsüz ve denetimsiz fiyat artışlarına, bölgesel ve
ulusal düzeyde oluşan tekelleşmelere karşı alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1.- Ahmet Küçük (Çanakkale)
2.- Vahit Çekmez (Mersin)
3.- Gökhan Durgun (Hatay)
4.- Harun Akın (Zonguldak)
5.- Mehmet Kartal (Van)
6.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
7.- Erdal Karademir (İzmir)
8.- Bülent Baratalı (İzmir)
9.- Türkân Miçooğulları (İzmir)
10.- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
11.- Mehmet Akif
Hamzaçebi (Trabzon)
12.- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
13.- Atila Emek (Antalya)
14.- Ufuk Özkan (Manisa)
15.- Sedat Pekel (Balıkesir)
16.- Sedat Uzunbay (İzmir)
17 - Erol Tınastepe (Erzincan)
18 - Kemal Sağ (Adana)
19 - Orhan Eraslan (Niğde)
20 - Osman Özcan (Antalya)
21 - Yavuz Altınorak (Kırklareli)
22 - Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
23 - Abdulaziz Yazar (Hatay)
24 - Rasim Çakır (Edirne)
25 - Şefik Zengin (Mersin)
26 - Hasan Ören (Manisa)
27 - Mehmet Boztaş (Aydın)
28 - Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
29 - Muharrem İnce (Yalova)
30 - Gürol Ergin (Muğla)
31 - Kâzım Türkmen (Ordu)
32 - Canan Arıtman (İzmir)
33 - Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
34 - Nejat Gencan (Edirne)
35 - Emin Koç (Yozgat)
36 - Necati Uzdil (Osmaniye)
37 - Yakup Kepenek (Ankara)
38 - Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
39 - Mehmet Ziya Yergök (Adana)
40 - Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
41 - Mevlüt Coşkuner (Isparta)
42 - Mehmet Küçükaşık (Bursa)
43 - Mustafa Özyürek (Mersin)
44 - Uğur Aksöz (Adana)
45 - Ali Oksal (Mersin)
46 - Muharrem Kılıç (Malatya)
47 - Mehmet Sefa Sirmen (Kocaeli)
48 - Oya Araslı (Ankara)
49 - Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
50 - N. Gaye Erbatur (Adana)
51 - Hakkı Ülkü (İzmir)
52 - Mustafa Gazalcı (Denizli)
53 - Fahrettin Üstün (Muğla)
Gerekçe:
Son aylarda gayrimenkul
piyasalarında artan talebe bağlı olarak inşaat sektöründe müthiş bir büyüme
devam etmektedir. Milyonlarca kişiye istihdam imkânı sağlayarak ekonominin
motoru konumundaki inşaat sektörünün temel girdisi olan çimento sanayiinde
kontrolsüz ve denetimsiz fiyat artışları ve bölgesel ve ulusal düzeyde oluşan
tekelleşmeler sektörün ve tüketicinin önünde ciddî sıkıntılar yaratmaya
başlamıştır.
Türkiye, 39 entegre
çimento fabrikası ve 18 öğütme tesisiyle Avrupa'nın ikinci, dünyanın ise
yedinci büyük çimento üreticisi konumundadır.
Çimento sanayi sektöründe
yeni yapılan özelleştirmelerle birlikte iki grubun bugün için pazar payı
yaklaşık yüzde 40'lar düzeyine ulaşmıştır.
1994-2000 yılları
arasındaki ortalama fiyat 40 ABD Doları/ton olarak ortaya çıkarken 2005 yılı
çimento fiyatları 75-80 ABD Doları/ton rakamlarına ulaşmıştır. Bugün piyasada
oluşan fiyatlar Avrupa'daki birçok ülkedeki fiyatların üzerine çıkmıştır.
Sektörün fiyat
belirleyici firmaları, Rekabet Kurumunun soruşturma raporlarında da tespit
edildiği üzere, rekabeti ihlal ederek fahiş fiyatlar oluşturup tatlı kârlar
elde etmektedirler. Rekabet Kurumu tarafından; çimento fiyatlarını aralarında
anlaşarak belirledikleri ve çimentoyu yurtiçinde daha pahalıya sattıklarından
dolayı çimento üreticilerine birçok kez para cezası kesilmiştir.
Rekabet Kurumunun
uyguladığı cezaların, sektörün kendi içerisinde yarattığı tatlı kârların
yanında hiç de önemli boyutta olmadığından caydırıcılığı da kalmamıştır. Ne
yazık ki, tekelleşme ve fiyat ayarlama oyunları Rekabet Kurumu raporlarına
geçmesine ve defalarca ceza verilmesine rağmen fiyat artışları ve diğer sorunlar
büyüyerek devam etmektedir. Gelişmeler de göstermiştir ki, artık Rekabet Kurumu
tam anlamıyla görevini yapamaz ve çaresiz hale gelmiştir. Bu da, gelişmelerin
ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğinin en önemli göstergesi olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde bugün
milyonlarca vatandaşımız, cazip kredilerin teşvikiyle konut sahibi olma yolunda
5, 10, 20 yıllık geleceklerini ve kazançlarını ipotek altına aldırmaktadırlar.
Artan talepler karşısında gayrimenkul fiyatlarının yükselmesine de en etkili
girdilerden olan çimento fiyatlarının fahiş fiyatlara ulaşması ve bugün
tekelleşme, sektörün ve tüketicinin geleceğini tehlikeye düşürmektedir.
Bu doğrultuda;
gayrimenkul sahibi olmayı düşünen tüm vatandaşlarımızı etkileyen ve ekonominin
motoru konumunda olan inşaat sektörünü direkt olarak ilgilendiren, çimento
fiyatlarındaki kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde oluşan fahiş fiyatlar ve
sektördeki tekelleşme sorunlarının ivedilikle çözülmesi gereken yasal
tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis araştırmasına ihtiyaç
bulunmaktadır.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
3.- İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü ve 51 milletvekilinin, içki kaçakçılığı ve sahte içki
imalatının nedenleri, işleyişi ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/317)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükümetin bütçe
gelirlerini artırmak için sigara ve içkideki vergi oranlarını rekor düzeyde
artırması ülkemizde kaçakçılığın ve sahteciliğin ciddî boyutta artmasına neden
olmuştur.
Sınır kapılarımızdan
tonlarca kaçak içki girdiği bilinmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının hazırladığı raporda 2003
yılında Türkiye'ye sokulan 17 956 şişe kaçak içki ele geçirildiğini
belirtirken, bu rakam 2004 yılında rekor düzeyde artarak 61 647 şişeye
ulaşmıştır. Şu anda Türkiye'de satılan içkilerin yüzde 70'inin kaçak olduğu
iddia edilmektedir. Dolaylı vergilerin yüksekliği, sahtecilik ve kaçakçılığı artırdığı
gibi, Gelir ve Kurumlar Vergisi ithalde alınan KDV, Gümrük Vergisi gibi vergi
gelirlerinin de azalması sonucunu doğurmaktadır. Emniyetin raporuna göre, içki
kaçakçılarının sadece 2004 yılındaki kazancı 200 000 000 doları bulmuş, sektör
temsilcilerine göre ise, devletin son bir yılda sadece viskiden uğradığı vergi
kaybı 22 trilyon TL olmuştur.
Son birbuçuk yıldır içki
ithalatçılarıyla hükümet arasında yaşanan Gümrük Vergisi konusundaki
anlaşmazlık ise, içki kaçakçılığını ve sahte içki imalatını daha da
artırmıştır. Buna göre, 2004 Ocak ayında, hükümet, Gümrük Müsteşarlığınca
hazırlanan bir rapor doğrultusunda, içki ithalatçılarından free shop
fiyatlarıyla içpiyasa fiyatlarının aynı olması istenmiş ve vergileri
artırmıştır. Bu durum firmaların iç piyasaya ithal içki sunmamasıyla
sonuçlanmış ve piyasada kaçak içki patlaması yaşanmıştır. Eğlence mekânları,
oteller ve diğer turizm işletmelerinde son birbuçuk yıldır ciddî boyutta içki
sıkıntısı yaşanmaktadır.
Nitekim, geçtiğimiz
aylarda bir turizm işletmecisinin yüksek orandaki ÖTV nedeniyle otellerin yüzde
90'ının turistlere sahte içki sattığı veya içkinin içerisine farklı katkı
maddesi koyup müşteriye içirdiği yönündeki açıklamaları meselenin turizm
sektörümüze de çok ciddî bir darbe vuracak boyutta olduğunu göstermiştir.
Öte yandan, geçtiğimiz
aylarda içki fiyatlarındaki ÖTV nedeniyle ortaya çıkan pahalılığın bir
yansıması olarak sahte içki imalatı
nedeniyle yüzlerce insanımızın sağlığı tehlikeye girmiş ve ölüm vakaları
yaşanmıştır. Son günlerde alınan tedbirlere rağmen sahte içki tehdidi tekrar
ortaya çıkmıştır.
Sektör temsilcilerinin,
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK)
görevlilerinin yetersizliği nedeniyle görevini gerektiği gibi yerine
getiremediğine ve ülkemizdeki kolluk güçlerinin bir güvenlik meselesi olan
kaçakçılık ve sahtecilik faaliyetlerinden haberdar olduğu yönündeki iddiaları
ise meseleyi ülkemiz için daha ciddî bir boyuta taşımaktadır.
Bu nedenlerle, Türkiye'de
yapılmakta olan içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının nedenlerinin, işleyiş
mekanizmalarının ve devlet adına yarattığı malî kaybın araştırılarak ortadan
kaldırılmasına yönelik çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ve
teklif ederiz. 21.10.2005
1.- Hakkı Ülkü (İzmir)
2.- Erdal Karademir (İzmir)
3.- Vahit Çekmez (Mersin)
4.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
5.- Harun Akın (Zonguldak)
6.- Türkân Miçooğulları (İzmir)
7.- Gökhan Durgun (Hatay)
8.- Bülent Baratalı (İzmir)
9.- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
10.- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
11.- Atila Emek (Antalya)
12.- Ufuk Özkan (Manisa)
13.- Sedat Pekel (Balıkesir)
14.- Sedat Uzunbay (İzmir)
15.- Erol Tınastepe (Erzincan)
16.- Orhan Eraslan (Niğde)
17.- Osman Özcan (Antalya)
18.- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
19.- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
20.- Abdulaziz Yazar (Hatay)
21.- Rasim Çakır (Edirne)
22.- Şefik Zengin (Mersin)
23.- Hasan Ören (Manisa)
24.- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
25.- Muharrem İnce (Yalova)
26.- Mehmet Boztaş (Aydın)
27.- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
28.- Gürol Ergin (Muğla)
29.- Kâzım Türkmen (Ordu)
30.- Canan Arıtman (İzmir)
31.- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
32.- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
33.- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
34.- Nejat Gencan (Edirne)
35.- Emin Koç (Yozgat)
36.- Yakup Kepenek (Ankara)
37.- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
38.- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
39.- Mehmet Kartal (Van)
40.- Mehmet Küçükaşık (Bursa)
41.- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
42.- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
43.- Mustafa Özyürek (Mersin)
44.- Uğur Aksöz (Adana)
45.- Ali Oksal (Mersin)
46.- Muharrem Kılıç (Malatya)
47.- Mehmet Sefa Sirmen (Kocaeli)
48.- Oya Araslı (Ankara)
49.- Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
50.- N. Gaye Erbatur (Adana)
51.- Mustafa Gazalcı (Denizli)
52.- Fahrettin Üstün (Muğla)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Okunan önergeler gündemde
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- (10/16,
262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Başkanlık Divanı
kararına istinaden, gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/919)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Bazı girişimcilerce
holding adı altında gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf
sahiplerinin mağduriyetine yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu süreçte
SPK'nın sorumluluğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin önerisi, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanında görüşülmüş; ilgili İçtüzük hükümlerinin
yurtiçi araştırmayı kapsamasına rağmen, konunun gereği ve özelliği nedeniyle
istemin karşılanmasına; ancak, gidilecek ülkeler ile gidecek komisyon
üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin öncelikle Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun onayına
sunulmasına, Başkanlık Divanının 27.10.2005 tarihli toplantısında karar
verilmiştir.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısı istenmiştir.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.46
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Başkanlık Divanı kararına istinaden, gerektiğinde yurt dışında
da çalışabilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/919) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, tezkereyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Kabul edenler…
Sayın milletvekilleri,
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için, işarî oylamayı elektronik
cihazla tekrar ediyoruz.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; tezkere kabul edilmiştir.
Başbakanlığın Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup,
oylarınıza sunacağım.
İlk tezkereyi okutuyorum:
3.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, Arnavutluk’a
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/920)
27.10.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla Koç'un, 8 inci Dünya Bektaşi Kongresine katılmak üzere, bir heyetle
birlikte 20-22 Eylül 2005 tarihleri arasında Arnavutluk'a yaptığı resmî
ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Mehmet Yılmazcan (Kahramanmaraş)
Vahdet Sinan Yerlikaya (Tunceli)
Emin Koç (Yozgat)
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi
okutuyorum:
4.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Oman ve Birleşik Arap
Emirliklerine yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/921)
28.10.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 26-29 Eylül 2005 tarihlerinde Oman ve Birleşik Arap
Emirlikleri'ne yaptığım resmî ziyarete ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Şaban Dişli (Sakarya)
Nazım Ekren (İstanbul)
Mustafa Eyiceoğlu (Mersin)
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1.- Genel
Kurulun 8.11.2005 Salı günkü birleşiminde, (10/63, 113, 138, 179, 228) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporunun
görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sözlü soruların görüşülmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 169 Tarih: 8.11.2005
Genel Kurulun 8.11.2005
Salı günkü birleşiminde, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmında yer alan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunun 956 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra,
saat 19.00'a kadar sözlü soruların görüşülmesinin Genel Kurulun onayına
sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
|
Bülent Arınç |
|
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
|
Başkanı |
|
|
Sadullah Ergin |
|
Ali Topuz |
|
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
|
CHP Grubu Başkanvekili |
|
|
|
Ömer Abuşoğlu |
|
|
|
|
Anavatan Partisi Grubu Başkanvekili |
|
|
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.- Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir'in, Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/267), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/329)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
3 Mart 2004 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş olduğum, Ankara İlinde Bahçelievler
adıyla bir ilçe kurulmasına dair 2/267 esas numaralı kanun teklifim havale
edildiği komisyonlarda bugüne kadar görüşülemediğinden, teklifimin İçtüzüğün 37
nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 29.6.2004
Dursun
Akdemir
Iğdır
BAŞKAN - Sayın Akdemir,
buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 3.3.2004 tarihinde sunmuş olduğum; ancak, Başkanlıkça havale
edildiği komisyonlarda bugüne kadar görüşülmeyen 2/267 esas sayılı Ankara
İlinde Bahçelievler Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifimin,
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili olarak
vermiş olduğum önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, sözlerime
başlamadan önce, Yüce Meclisi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
başkent bir ülkenin aynasıdır, bir ülkenin gelişmişliği, uygarlık düzeyi,
modern çağımıza uygunluğu başkentte yansır. Başkent ülkenin geçmişidir,
bugünüdür ve geleceğidir.
Bu çerçeveden
bakıldığında, Ankara'nın sorunları, sadece Ankara'da oturanların değil, bütün
ülkenin sorunu oluyor ve bu ülkenin temsilcileri olarak da, hepimizin sorunu
şeklinde karşımıza çıkıyor. Sorunları birlikte tespit etmek ve çözüm aramak da
bizlerin birinci ve öncelikli görevidir.
Değerli arkadaşlarım,
Ankara, Ulu Önder Atatürk'ün Ankara yaptığı bir şehirdir. Ankara, Türkiye
Cumhuriyetinin başkenti olmasıyla birlikte ayrı bir anlam ve mana kazanıyor.
Ankara denince, uygarlıktan yana, hoşgörüden yana, cumhuriyet ve demokrasiden
yana bir kimlik akla geliyor. Ankara'nın bu kimliği, Atatürk'ün kurduğu Türkiye
Cumhuriyetinin kimliğiyle özdeştir. İşte bu nedenle, Başkent Ankara büyük bir
önem taşıyor. Bağımlılığa başkaldırının abidesi olmuştur Ankara.
Bağımsızlığımızın ebedî simgesidir Ankara Kenti.
Değerli milletvekilleri,
dünyanın bütün büyük başkentlerinde, şehirlerin imarını teşkil eden eski
yapıların yanında yeni uydukentler yapılmakta, yeni gökdelenler inşa
edilmektedir. Bu değişimden Ankara'nın da payını aldığı görülüyor. Bunun bir
örneği olarak da, uydukentler Ankara'da da gerçekleşiyor, yeni gökdelenler
ortaya çıkıyor; ama, ne yazık ki, buna paralel olarak, maalesef, sorunlar
çözülememektedir.
5393 sayılı Belediyeler
Kanununun 4 üncü maddesinde nüfusu 5 000 ve üzerinde olan yerleşim yerlerinde
belediye kurulabileceği belirtilmektedir.
Ankara'nın incisi olan,
ticaret ve yaşamın yoğun bulunduğu Bahçelievler, bütün şartlarıyla ilçe olmayı
hak etmiş bir güzel semtidir Ankara'nın. Erzurum'u büyükşehir olarak düşünecek
olursak, kabul edecek olursak -ki, öyledir- 5 tane merkez ilçesi var. Erzurum
kadar büyük olan Bahçelievler'in ilçe olmasını herhalde sizler de
isteyeceksiniz.
Bahçelievler,
Anıttepe'den başlayıp, Balgat, Konyayolu civarı, Orta Doğu Teknik
Üniversitesine kadar olan bir bölüm, Beştepe ile Söğütözü bölgesi civarı
yerleşim yerleri ve Yenimahalle'ye bağlı 10 000 nüfuslu bir mahalleyi de içine
alan, geniş bir alanı kapsar.
İsterseniz, burada, 24
mahalleden oluşan bu bölgeyi, birkaç örnekle sayabilirim: Bahçelievler
Mahallesi, Akpınar Mahallesi, Anıttepe Mahallesi, Balgat, Cevizlidere,
Çukurambar, Ehlibeyt Mahallesi, Emek Mahallesi, Erzurum Mahallesi, Eti
Mahallesi, Gökkuşağı, İşçi Blokları, Karakusunlar, Karapınar, Kızılırmak
Mahallesi, Mebus Evleri, Mustafa Kemal Mahallesi, Nasuh Akar Mahallesi, Oğuz
Mahallesi, Ortadoğu Mahallesi, Söğütözü Mahallesi, Yukarı Bahçelievler
Mahallesi, Yücetepe Mahallesi ve Beştepeler Mahallesi olmak üzere geniş bir
alanı kapsamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, Bahçelievler'in, çağdaş yaşam sunması
gereken bir bölge olduğunu ifade etmek istiyorum huzurlarınızda. Malumunuz
olduğu gibi, Bahçelievler, Başkent Ankara'nın yeni ve hızlı gelişen modern bir
yerleşim yeridir. Bahçelievler, konut, kültür, alışveriş merkezi, sosyal
faaliyetlerin yoğun olduğu bir merkez olarak Ankara'nın en güzel semtlerinden
birisidir.
Bugün, nüfusu 300 000'e
yakın Bahçelievler, nüfus yoğunluğu bakımından da giderek hızla büyümektedir.
Diğer yandan, Bahçelievler…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akdemir,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
DURSUN AKDEMİR (Devamla)
- Toparlayayım efendim.
Bugün, Bahçelievler
muhitinde, imar bakımından Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, diğer taraftan
Yenimahalle Belediyesi, Çankaya, Büyükşehir Belediyesi yetki sahibidir ve
dolayısıyla, bu bölge de coğrafî olarak bir bütün olduğu halde, Yenimahalle
İlçesi ve Çankaya İlçesi tarafından bölüşülmektedir.
Bu nedenle, siz değerli
milletvekili arkadaşlarım, 70 000 konuttan oluşan ve 9 000 işyerinin bulunduğu
Bahçelievler semtinin bir ilçe olarak kanunlaşması konusunda yardımlarınızı
esirgemeyeceksiniz. Bu kanun teklifi bir ihtiyaçtan dolayı verilmiştir. Zaten,
geçmiş dönemlerde de ilçe olması için kanun teklifleri verilmiş, kadük haline
gelmiştir. Böylece, bu kadük olan tekliflerin yanında yeni bir teklifin de
kadük olmamasını siz milletvekili arkadaşlarımızdan temenni ediyorum.
Her türlü popülist
düşünceden uzak, samimî duygularla verilen bu kanun teklifinin tarafınızdan
kabul edilmesini arz ediyor ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Akdemir.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
2 nci önergeyi
okutuyorum:
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 222 Sayılı
İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/362), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/362) esas numaralı
kanun teklifim 45 gün içinde komisyonda görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci
maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 4.5.2005
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN- Sayın Öğüt,
konuşacak mısınız?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)-
Evet.
BAŞKAN- Buyurun Sayın
Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)-
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun
yakacakla ilgili 76 ncı maddesinin (d) fıkrasının değişmesiyle ilgili bir kanun
teklifim var. Bununla ilgili konuşacağım.
Değerli arkadaşlar,
1961'de çıkarılan 222 sayılı Kanunda "köy okullarının yakacağı köy
bütçelerinin yüzde 10'uyla karşılanır" deniliyor. Bu kanunun değişmesi ve
il özel idarelerine bütçe konulmasıyla, köy okullarının yakacaklarının il özel
idareleri tarafından karşılanmasını istiyorum. Çünkü, sizler de biliyorsunuz
ki, köylerimizde artık bütçe yok. Köylü zaten zor geçiniyor. Zor geçinen
köylünün okula yakacak yardımı yapması söz konusu değil. O anlamda, bu kanunun
değiştirilerek, il özel idareleri tarafından köy okullarının yakacaklarının
karşılanmasını istiyorum; çünkü, değerli arkadaşlar, özellikle Doğu Anadoluda
-ki, benim bölgem Ardahan'da 237 köy var; 200'ünde- çocuklar sabahleyin okula
giderken koltuğuna tezek alıp tezekle beraber gidiyorlar, kalorisi düşük olan
tezekle ısınmaya çalışıyorlar. Aslında, tezeği de getirmiştim buraya; ama, bu
kürsüye yakıştıramadığım için kuliste duruyor tezek. Tezeğin ne olduğunu
bilmeyen arkadaşlarım varsa, orada görebilir.
Onun için, şunu
söyleyeyim: Kalorisi düşük olan tezekle ısınmaya çalışan çocuğun eğitim
görmesi, okuması, üniversiteyi kazanması mümkün değil; ben bunu araştırdım.
Ardahan dört dönemdir Türkiye'de sonda, üniversiteye hazırlıkta sonuncu. Bunun
gerekçelerinden birisi de, çocukların okullarında iyi okumamasıdır; çünkü,
sabahleyin, çocuk, tezeği koltuğunda götürüyor, yarım saat okulun sobasını
yakmaya uğraşıyor. Okul ısınıncaya kadar çocuklar zaten hasta oluyorlar,
çocukların çoğu okula gidemiyorlar.
Bu nedenle, özellikle
Doğu Anadoluda, hatta, İç Anadolunun belli kesimlerinde, büyük anlamda köy
okulları büyük sıkıntı çekiyor. Bu anlamda, bu kanunun değişmesi ve köy
okullarını bu sıkıntıdan kurtarmamız lazım.
Değerli arkadaşlar,
bakın, artık, tezek de bulamıyoruz. Niçin; üç yıl önce bir inek 1,5 milyar
liraydı, üç yıl önce bir inek 1,5 milyar liraydı; şu anda bir inek 500 000 000
liraya indi. Yani, bir adam geçinebilmek için eskiden 1 inek satıyor 1,5 milyar
lira alıyordu, şimdi 3 inek satması lazım. Ahırda mal kalmadığı için tezek de
bulamayacağız.
O bakımdan, hem
hayvancılığın gelişmesi… Tabiî, konu bu değil; ama, tezeği okullarda yaktığımız
için hayvana ihtiyacımız var. Hayvan da yok olduğu için, kesinlikle, bu kanun
kabul edilerek, il özel idareleri tarafından okulların yakacak masrafının
karşılanması gerekir.
Bu anlamda, değerli
arkadaşlar, eğitime baktığınızda Doğu Anadoluda, güneydoğuda, hatta, İç
Anadolunun kalkınmamış kırsal bölgelerindeki çocukların bu sıkıntılar
içerisinde okuması ve diğer büyük şehirlerdeki çocukların kolejde kaloriferli,
lüks, doğalgazlı ortamda yetişmesi, eğer, o çocuk orada yetişemiyorsa,
dershaneye gitmesi, dershaneye gidemiyorsa, özel okul tutulması ve sonucunda
Doğu Anadoludaki illerin kalkınmaması ve çocuklarının cahil kalması, işsiz
kalması, yoksul kalması çok önem taşımaktadır.
Şimdi, AK Partideki Grup
Başkanvekili arkadaşlarımla da görüştüm, sağ olsunlar, onlar da bu kanun
teklifimizi kabul edeceklerini söylediler; ben kendilerine teşekkür ediyorum.
Bu kanun teklifimin Yüce Mecliste kabul edilmesini arz ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Öğüt.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.
Bu kısmın 1 inci
sırasında yer alan Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş
bulunan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunun 956 sıra sayılı raporu üzerindeki genel görüşmeye kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Diyarbakır
Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23
milletvekilinin Türk Sporunda Şike, Rüşvet ve Haksız Rekabet İddialarının
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis
Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Rapor üzerinde gruplar
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, şahsı adına ilk
söz, Düzce Milletvekili Fahri Çakır'a aittir.
Buyurun Sayın Çakır. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Çakır, konuşma
süreniz 10 dakikadır.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 956 sıra sayılı Türk sporunda şiddet,
şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırma komisyonu raporunun
geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, son
yıllarda artarak devam eden ve spor adına yakışmayan şike, şiddet, rüşvet ve
doping gibi nahoş olaylar, maalesef, meydana gelebilmektedir. Yaşanan bu
olaylar, sonuçta, spor kamuoyunda ve toplumumuzda ciddî endişelere yol
açmıştır.
Spor, insanın yaşamını
düzenleyen ve daha sağlıklı bir toplum amaçlayan, sosyal içeriği bireysel
içerikle bütünleşen önemli bir kavramdır. Böylesine, toplumun tüm kesimlerini
kucaklayan, sosyal açıdan son derece önemli sonuçlar ihtiva eden bir alanda,
kimi fanatik davranışlar içerisinde olan insanlar nedeniyle, böylesine büyük bir
faydanın zarara uğratılması ve bu tür yaklaşımlara müsaade edilmesi asla mümkün
olmamalıdır. Bu alanda hazırlanan komisyon raporunun hassasiyetle incelenmesi
ve gerekli yasal düzenlemelerin gecikmeksizin hayata geçirilmesi zaruridir.
Alınacak tedbirler
sayesinde iyi örneklerin daha çok önplanda tutulması gerekmektedir. Zaman zaman
şiddet, kitlesel anlamda, diğer spor dallarına nazaran futbolda daha çok
gündeme gelebilmektedir. Oysa, futbol, küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın
merak saldığı ve eğitimlerine katıldığı oldukça yaygın bir spor dalıdır.
Sayın Başkan, Değerli
milletvekilleri; görsel ve yazılı medyadaki spor yorumlarının da şiddet ve şike
ve haksız rekabete ne denli tesir ettiği bir kez daha gözden geçirilerek,
yapılacak yasal düzenlemede mutlaka dikkate alınmalıdır; çünkü, milyonlarca
doların alınıp verildiği, bilhassa futbolda bu tür programlarda yapılan
eleştirilerin neyi, nasıl etkilediği kamuoyu tarafından iyi bilinmektedir. Bu
yorumların, ayrıca, kulüp yöneticilerinin oluşmasında, federasyon başkan ve
yöneticilerinin seçilmesinde, kulüp antrenörlerinin görev değişikliklerinde,
müsabakalarda görevlendirilecek hakemler üzerinde olumlu ya da olumsuz etki
yapıp yapmadığı spor kamuoyunca bir kere daha masaya yatırılmalıdır; çünkü,
şikâyet ettiğimiz olumsuzlukların ortadan kalkması ya da en aza
indirgenebilmesi için, spor camiasında son derece yönlendirme gücü elinde olan
spor yazarları ve yorumcularının ağır vebal taşıdığı hepimizin malumudur.
Değerli arkadaşlar, spor
olgusu, dost-düşman, dil, din, milliyet, fakir-zengin ayırımı yapmadan tüm
insanları, ülkeleri, toplumları birbirine yaklaştıran ve dostlukları pekiştiren
bir araçtır. Spor müsabakaları, tarihten günümüze dostluk, barış ve kardeşlik
gibi duyguların her zaman önplanda olduğu, barışa hizmet eden önemli
organizasyonlardır.
Gerek ulusal ve gerekse
uluslararası karşılaşmalarda bu anlayışa dikkat edilmesi ve bu anlayışın
geliştirilmesi noktasında çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Bütün
sporcularımızın, izleyicilerimizin ve toplumumuzun üzerinde hassasiyetle
durması gereken konu budur.
Sporu bir kazanç aracı,
çıkar ve menfaat aracı olarak kullanmak isteyen kişiler ve çevreler olabilir.
Önemli olan, bu alanda ortaya konulan iyi niyetleri kötüye çevirmeye
çalışanlara prim verilmemesidir. Bu nedenle, spor, iyi huylu, erdemli ve
kişilikli sporcular yetiştirmek, çocuklarımızı ve gençliğimizi yarınlara
hazırlamak adına hayatî önem arz etmektedir. İnsana yatırımlara ve yarınlara
yatırımlara önem vermek adına, spor, fevkalade önemli bir fonksiyondur. Erdemli
toplumlar oluşturmak için tarihinden, medeniyetinden, inancından, aslî
hasletlerimizden faydalanmak durumunda olduğumuzu bilmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, spor
kulüplerimiz faaliyetlerini yürütürken bu konulara gereken azamî önemi vermeli
ve hassas olmalıdırlar. Bu sebeple, tüm spor kulüplerimiz, fair-play ruhuna
uygun hareket etmeli ve bütün topluma örnek olmalıdırlar. Sporun, sadece
kazanıp kaybetme ya da başarı veya başarısızlık olarak algılanmaması,
yetenekleri ortaya koyma, birlikte olma, ihtiyaçlarını giderme gibi olguları da
kapsadığının öğretilmesi son derece önemlidir. Şiddet, fanatikliğin,
bağnazlığın ve tahammülsüzlüğün; rüşvet, rantın, haksız kazancın ve
kolaycılığın bir sonucudur; şike ise, çıkar sağlamak amacıyla kimi oyuncu,
hakem ve spor adamları tarafından yapıldığı iddia edilen bir yanlışlıktır.
Bu iddialar üzerine
kurulan araştırma komisyonumuz, raporunu tamamlamıştır. Raporda, tüm iddialar
detaylarıyla ele alınmış, yoğun ve kapsamlı incelemelerin ardından çözüm önerileriyle
birlikte çalışmalar sonuçlandırılmıştır. Bu rapor, sonuçta, yasal
düzenlemelerin yapılması, kamuoyunda bu alanda oluşan beklentilerin giderilmesi
açısından oldukça önemlidir. Ayrıca, spor alanlarının fizikî şartlarının
iyileştirilmesi, kötü tezahüratın önüne geçilmesi ve güvenlik önlemlerinin
küçük detaylarının dahi ihmal edilmeksizin bu tedbirlerin alınması, sporun
güzel yönlerinin daha çok önplana çıkmasına katkı sağlayacaktır.
Sayın milletvekilleri,
yine, raporda, haksız rekabetin önüne geçilmesi hususunda sorunun çözümüne
ilişkin tespitlerin olduğunu, bu tespitlerin uygulanmaya konulması suretiyle
sorunun çözüleceğine yürekten inanmaktayım. Ancak, güvenlik kapsamında, spor
müsabakalarında şiddeti oluşturan, şiddete sebebiyet veren tüm aktörlerin
gerekli envanterlerinin tutulması ve güncellenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, spor
kulüplerinin yönetim kurullarında adlî, ekonomik ve kamu kurumlarına karşı suç
işleyen kişilerin görev almaları zorlaştırılmalı ve seçici davranılmalıdır.
Genel anlamda, sporda
şiddetin, rüşvetin, şikenin ve dopingin önüne geçilmesindeki en önemli faktörün
eğitim olduğu da unutulmamalıdır. Bu doğrultuda, komisyonumuzun yaptığı
özverili çalışmaları kutluyor ve toplumda açılan bu sosyal yaranın tedavisinde
önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum.
Değerli arkadaşlar,
alınan tüm tedbirlerin, yasal önlemlerin başarılı olabilmesi için, kişinin
vicdanında ahlakî değerlerin yer etmesi gerekmektedir. Zira, şikenin, rüşvetin,
dopingin ve şiddetin önüne geçmenin hiç de kolay olmadığını biliyorum; ancak,
bu Yüce Meclis çatısı altında görev yapan değerli milletvekili arkadaşlarımızın
da, son zamanlarda, özellikle, bu şiddete iştirak ettiğini üzüntüyle belirtmek
istiyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Hayda!.. Ne oldu da?!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
Bir milletvekili arkadaşımızın şeref tribününden pet şişe fırlatması…
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Sana sövünce sen ne yapacaksın pekâlâ?!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
Diğer bir arkadaşımızın…
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Sana sövelim o zaman…
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
Diğer bir arkadaşımızın "elime geçseydi boğazını sıkardım" demesi;
diğer bir sayın milletvekili arkadaşımızın "silahımı çekerdim"
demesi…
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Haa… Onu…
FAHRİ ÇAKIR (Devamla)
- Bir diğer milletvekili arkadaşımızın…
BAŞKAN - Sayın Tiryaki,
lütfen… Lütfen, Sayın Tiryaki…
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
Bir diğer milletvekili arkadaşımızın "ben, bunlarla da yetinmem, sahaya
inerim…"
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Şov yapıyor!..
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
"…sille tokatla, bizzat, bu fiili yerine getiririm" demesini, elbette
ki, hoşgörüyle karşılamamız mümkün değil değerli arkadaşlarım.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Ne demek yani?! İş mi yani?!
BAŞKAN - Sayın Tiryaki!..
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
Bakınız, biz, milletvekilleri olarak, bu yüce çatının altında, bu tür şiddete
mâni olma durumunda kendini hisseden, sayan ve toplumun önünde, gerçekten,
örnek kişiler olması gereken kişiler olarak, bu şiddetin içerisinde yer
almamızı kabul etmek mümkün değil elbette.
Değerli arkadaşlar…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Türkiye ligleri şike götürüyor. Türkiye liglerinde şike apaçık
yapılıyor…
BAŞKAN - Sayın
Milletvekili, lütfen…
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, gayemiz, elbette ki, çözüm üretmektir; yoksa, şiddete
iştirak etmek asla gayemiz değildir ve olmamalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bu
duygularla, Yüce Meclisimizin, spor kulüplerimizin, basınımızın ve
toplumumuzun, yapılan bu çalışmalara gönülden destek vereceklerine inanıyor;
inşallah, şikesiz, şiddetin ve haksız rekabetin olmadığı günlerde birlikte
olmak ümidiyle, tüm spor kamuoyunu ve Yüce Meclisi, sevgi ve saygılarımla bir
kere daha selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çakır.
Şimdi, şahsı adına söz
isteyen, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin.
Buyurun Sayın Ersin. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum; ayrıca, geçmiş Cumhuriyet Bayramınızı ve Ramazan Bayramınızı da
yürekten kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Fahri Bey çok sevdiğim bir kardeşimdir; sporda, elbette şeref tribününden
müdahale edilmesi, kuşkusuz doğru değil; ama, bunun yanında, düğünlerde silah
çekmenin de yanlış olduğunu söyleseydi, herhalde daha iyi olurdu.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Konumuz olsaydı, onu da söylerdim.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bugün, içinde benim de bulunduğum Meclis araştırma
komisyonunun, sporda şike, şiddet, rüşvet, haksız rekabet iddialarını araştırma
komisyonunun hazırladığı raporu görüşüyoruz; ancak, komisyon çalışmalarını
tamamladıktan sonra, komisyon raporunu Meclis Başkanlığına teslim ettikten
sonra öyle olumsuzluklar yaşandı ki, esasen, bu konuda, spordaki şiddet, şike
ve yaşanan skandallarla ilgili yeni bir komisyon kurma ihtiyacı doğuyor.
Değerli arkadaşlarım,
Türk sporunun iyi yönetildiğini söyleyemeyiz. Bu alanda, Türk sporunun ciddî
sorunları var. Türk sporunun, yönetim anlayışından kaynaklanan sorunları var ve
bu alanda disiplinsizlik ve eğitimsizlik, maalesef, almış başını gidiyor ve
daha önceki yıllarda hiç tanışmadığımız, hiç tanımadığımız, sporla birlikte
anılmasından zül duyduğumuz skandal kelimesi, skandal anlayışı, maalesef, Türk
sporunun ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kronolojik bir değerlendirme
yaparsak, örneğin, bir futbolcunun eski kulübüyle yaptığı özel sözleşme
nedeniyle; yani, o futbolcunun bir başka kulübe transferini önlemeye dönük
yapıldığı apaçık ortada olan bir özel sözleşme nedeniyle lisansının iptal
edilmesi ve iptal edildikten sonra o kararı veren Tahkim Kurulunun bazı
üyelerinin görevden ayrılması, tehdit edildikleri iddiasıyla görevlerinden
istifa etmeleri, daha sonra çeşitli nedenlerle verilen güvencelerle tekrar o
göreve gelmiş olmaları, aslında sporun can damarı olan futbolu kaos içine sokan
bir skandaldır.
Şimdi, o Tahkim Kurulu
üyelerini kimler tehdit etti, kimler ne güvence vererek, onların, istifa eden
üyelerin tekrar göreve gelmesini sağladı ve bundan sonra bu Tahkim Kurulunun,
futbolda adalet dağıtan bu kurumun vereceği kararların adaletli olduğuna, adil
olduğuna kim inanır?! Dolayısıyla, tıpkı Merkez Hakem Kurulunun oluşumuyla
ilgili yaşanan kaostan sonra, Tahkim Kurulunun da, istifalar, geri dönmelerle
ortaya koyduğu bu kaos, kuşkusuz Türk futbolunu sonsuz derecede olumsuz
etkileyecek ve adalet dağıtan kurumlara olan güven sarsılacaktır. İnanıyorum ki
ve iddia ediyorum ki, o Tahkim Kurulunun bundan sonra vereceği kararlara kimse
saygı göstermez.
Değerli arkadaşlarım, bir
yıl öncesine kadar dünya ve olimpiyat şampiyonalarında, yarışmalarında
sporcularımızın, Bayrağımızın ve dolayısıyla Türkiye'nin önünde esas duruşta
saygı bekleyişi yapanlar, Türkiye'ye esas duruşta saygı duyanlar, saygı
göstergesi yapanlar, bugün, o branşlarda, bütün dünyanın saygıyla ayakta Türkiye'yi
selamlamasını sağladığımız o branşlarda, uluslararası spor kuruluşlarının,
uluslararası spor kamuoyunun Türkiye'yi aforoz etmesi, Türkiye'yi karantinaya
alması ve Türkiye'yi dışlamasının sorumlusu kim ya da kimler? Şimdi,
anlaşıldığı kadarıyla bu sorunlar, bu skandallar Türk sporunun dünya genelinde
itibar kaybetmesine neden olacaktır.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu, halterde yaşanan doping skandalları neyin nesidir? Neden bu
skandallar yaşanıyor ve şunu sormak isterim, bütün dünyanın önünde diz çöktüğü
millî haltercimiz, dünya ve olimpiyat şampiyonu haltercimiz Halil Mutlu şimdi
nerede? Ne yaptınız Halil Mutlu'ya? O, bütün dünyanın önünde diz çöktüğü cep
herkülü televizyon kameralarının karşısında neden ağladı? Ne yaptınız da
ağladı? Süreyya Ayhan nerede, bilen var mı?
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu yaşanan doping skandalları ve diğer olumsuzluklarla ilgili, sporumuzu
yöneten ve yönlendiren kadrolar suçluyu ve sorumluyu bulmuşlar. Suçlu, ödül
yönetmeliğiymiş. Ödül yönetmeliği nedeniyle bu sporcular dopinge
yöneliyorlarmış. O ödül yönetmeliğinin sağladığı imkânlardan yararlanmak için
sporla bağdaşmayan olumsuzlukların içine giriyorlarmış. Yani, tek suçlu ödül
yönetmeliği... Eh diyorum ben de, oldu, gözlerim doldu!
Peki, bu alanda, sporda,
gerekli disiplini sağlamayan, eğitimi sağlamayan, yetenekli kadroları o
görevlere getirmeyenlerin hiç mi suçu yok?! Şimdi, yapılacak olan nedir; birkaç
sporcuyu, genç sporcuyu cezalandıracaklar ve muhtemelen de spor yaşamını
bitirecekler ve ondan sonra her şey düzelecek, anlayış bu; ama, maalesef, perde
arkasındaki sorumluları eğer tespit edemezsek, o sorumluları sorgulamazsak, o
zaman bu olumsuzlukların önüne geçmek de mümkün değil.
Halter, ciddî sorunların
yaşandığı bir branş, son günlerde çok ciddî doping skandallarının yaşandığı bir
branş. Şimdi, soralım Sayın Bakana, halterden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
kim; nereden getirdiniz onu bu göreve; daha önceki görevi neydi ve halterle
ilgili bilgi birikimi nedir?! Sanıyorum, bu konuda Sayın Bakan bizi aydınlatır.
Yine, geçtiğimiz günlerde
basında okudum, bir gazetenin manşetindeydi; dünya ve olimpiyat şampiyonu
güreşçimiz Hamza Yerlikaya "ben, kızımı spora vermem" diyor,
manşette. Şimdi, dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu olan bir millî
güreşçimiz, yaşamı sporun içinde geçmiş olan bir güreşçimiz, millî güreşçimiz,
neden acaba "ben, kızımı spora göndermem" diyor? Sayın Bakan, o
alanda neler oluyor ki, hayatı sporla geçmiş olan bir ulusal güreşçimiz, millî
güreşçimiz "ben, kızımı spora vermem" diyor; "bildiklerim var, o
yüzden spora vermem" diyor? Peki, şimdi, araştırıldı mı bu konu; yani,
Hamza Yerlikaya, neden "ben, kızımı spora vermem" diyor; bu konuda
bir araştırma yapıldı mı, bir çalışma yapıldı mı? Yoksa, üç maymunu mu
oynuyoruz; görmedim, duymadım, bilmiyorum...
Değerli arkadaşlarım, bu
komisyon, kuşkusuz çok ciddî bir görev yaptı, emek verdi; dört ay çalıştık hep
beraber; ama, komisyon, itiraf etmeliyim ki, bazı konuların üzerine gitmekten,
bütün ısrarlarımıza rağmen, bazı konuların üzerine gitmekten ısrarla kaçındı.
Örneğin, mafya. Futbolda mafyanın olduğunu bilmeyen var mı Türkiye'de; herkes,
üstelik de komisyona davet ettiğimiz konuklarımız, futbolda mafyanın olduğunu,
bu mafyanın, zaman zaman tehditlerle, zaman zaman ödüllerle şikeye bulaştığını,
hatta, şikenin özünde mafyanın olduğunu da söylediler; ama, bütün bu
ısrarlarımıza rağmen, bu "mafya" sözcüğünü bile komisyon raporuna
yazdıramadık. Mafya sözcüğünün yerine ne geçti; sporla bağdaşmayan müdahale.
Nedir bu, sporla bağdaşmayan müdahale, Sayın Başkan?! Neden, bütün
ısrarlarımıza rağmen, bir mafya sözcüğünü bile bu komisyon raporuna
geçiremedik?!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ersin,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, sonuçta, bir emek verildi ve bir rapor ortaya
konuldu; ama, söylediğim gibi, Türkiye'deki, sporun içinde olduğu, içinde
bulunduğu yozlaşmaya neşter vurabilecek saptamalardan ne yazık ki kaçınıldı.
İşte, belli başlı özelliği de, bu mafya gruplarıdır ve bir diğer neden var;
şimdi, belki birçok kimse ya da sporla ilgilenenler çok farkında değil, belki
ilgilenmek işlerine de gelmiyor olabilir; ama, sporda giderek tarikatlaşma da
var değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla, bir yandan mafya baskısı, diğer yandan tarikat
ilişkileri ve diğer yandan da yönetim zafiyeti nedeniyle, maalesef, Türk sporu,
son dönemlerde çok ciddî sorunlarla karşı karşıya geliyor; nitekim, bunun
sonucunda da peş peşe başarısızlıklar geliyor. Şimdi, izin verirseniz, bu
komisyon raporuna tek imzayla verdiğim, benim imzalayıp da verdiğim muhalefet
şerhinden söz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
2002-2003 sezonu, özellikle o sezonun son maçları, şike iddialarının ayyuka
çıktığı bir dönemdi. Nitekim, o dönemde, benim kentimin takımı olan Altayspor,
Diyarbakır'da yapılan Diyarbakırspor-Elazığspor maçında şike yapıldığına
ilişkin itirazda, şikâyette ve iddiada bulundu ve bunun karşılığında da,
zamanın federasyonu bir şike tahkik kurulu oluşturmuş ki, evlere şenlik. Bu
şike tahkik kurulu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET ERSİN (Devamla) -
Bir cümleyle tamamlıyorum.
Bu şike tahkik kurulu
gidiyor, Diyarbakırsporun Başkanıyla görüşüyor, Elazığsporun Başkanıyla
görüşüyor ve bir rapor hazırlayıp geliyor. Şimdi, bir şike tahkik kurulu, şike
araştırmasını böyle mi yapar?! Peki, oradaki hakemlerle, gözlemcilerle,
futbolcularla, bunlarla bir görüşme yapmadan, sadece iki kulübün başkanıyla
görüşerek bir rapor hazırlaması adil olur mu?! Nitekim, komisyona gelen bütün
konuklarımız, o maçın şikeli olduğunu söylüyor ve o maçla ilgili Altayın
yaptığı şikâyetlerin yeterince araştırılmadığı komisyon raporunda da var.
Şimdi, yapılması gereken
nedir; madem o sezonda Altay'a ciddî bir haksızlık yapıldı, Altay, süper ligden
bağırtıla bağırtıla düşürüldü, o halde, şimdi, o kulübün uğradığı haksızlığın
giderilmesi lazım ve bu haksızlığı giderecek olan da bugünkü Federasyondur ya
da karar merciinde olan diğer kurullardır ve o …
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ersin,
lütfen…
Buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Teşekkür edip bağlıyorum.
Dolayısıyla, Altayın
uğradığı haksızlığın bir an önce ve hiçbir bahane aramadan giderilmesi lazım.
Duyumlarıma göre "yeni delil yok, ele almaya gerek yok" gibi bazı
bahaneler ileri sürülüyormuş ki, delil, bu Meclis araştırması komisyonunun
tutanaklarında var, bu Meclis araştırması komisyonunun raporunda var, eğer
bunları delil saymıyorsan, o zaman, sen "bu Meclisi tanımıyorum, Meclisin
komisyonunu tanımıyorum, komisyonun raporunu tanımıyorum demek istiyorsun ki, o
zaman bunun tartışma zemini farklı olur ve bu tartışmayı da yaparım, hiç
çekinmem bu tartışmayı da yaparım; ama, hiç bunlara gerek kalmadan, doğrudan
doğruya, Altayın uğradığı bu ciddî haksızlığın, adaletsizliğin giderilmesi
lazım.
Değerli arkadaşlarım, bu
açıdan her şeye rağmen rapora verilen emeği takdirle karşılıyorum. Rapor, her
ne kadar zamansız olduğu, komisyon kurulmasının zamansız olduğu, asıl şimdi
komisyonun kurulması, şu dönemde komisyonun kurulması gerektiği ortaya çıktığı
halde; çünkü, yaşanan skandallar yeni bir araştırmayı gerekli kılıyor; ama, her
şeye rağmen yapılan çalışmayı takdirle karşılıyorum ve hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum; sağ olun, var olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ersin.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 15 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.34
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.51
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
956 sıra sayılı komisyon
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
1.- Diyarbakır
Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü
ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin;
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili
Faruk Nafiz Özak ve 23 milletvekilinin Türk Sporunda Şike, Rüşvet ve Haksız
Rekabet İddialarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı : 956) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Şimdi, rapor üzerinde
Hükümet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, süreniz 20
dakikadır.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Geçtiğimiz ay -18 Ekimde-
şu anda görüşmekte olduğumuz komisyon raporu görüşülmeye başlanmıştı, ancak,
araya hem bayram girdi hem de bazı denetim konuları girdiği için, bu komisyon
raporuyla ilgili görüşmelerimize bugün kaldığı yerden devam etme imkânı bulduk.
Gerek 18 Ekimdeki oturumda söz alan arkadaşlarımız gerekse bugün kişisel olarak
görüşlerini bizimle paylaşan arkadaşlarımız, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet
ve haksız rekabet iddialarının araştırılması suretiyle gerekli önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulmuş olan komisyon raporu üzerinde ayrıntılı
değerlendirmeler yaptılar. Ben de spordan sorumlu bir bakan arkadaşınız olarak,
komisyon raporu üzerinde özet bir değerlendirme yapmak, daha sonra da özellikle
gruplar adına 18 Ekimde yapılan konuşmalarda ve bugün kişisel olarak
düşüncelerini söyleyen arkadaşlarımızın eleştirel anlamda gündeme getirdiği
bazı konularla ilgili değerlendirmeler yapmak istiyorum.
Önce, değerli
arkadaşlarım, spor, aktif bir alandır, dinamik bir alandır, sürekli rekabetin
yaşandığı bir alandır. Zaten rekabet olmasa spor da olmaz. Yarışmacı bir sporun
rekabet olmasa meydana gelmesi düşünülemez; ancak, takdir edersiniz ki,
rekabetin olduğu her yerde zaman zaman rakibini veya rakiplerini haksız şekilde
devredışı bırakabilmek ve ona karşı avantaj elde edebilmek için birtakım
olumsuzlukları geçmişte yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Sanıyorum, geçmişte de
yaşandığı gibi gelecekte de buna benzer olumsuzlukları yaşamak durumunda
kalacağız.
Dünyanın her ülkesinde
olduğu gibi bizim ülkemizde de sporun güzelliklerinin yanı sıra, maalesef,
çirkinliklerini de zaman zaman yaşıyoruz ve bundan da hepimiz üzüntü duyuyoruz.
İşte, bu yılın başında, hem İktidar Partisine mensup arkadaşlarımız hem de
muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız, araştırma önergeleri vermek
suretiyle, spor adına yapılan bazı olumsuzlukların, bunlar şike olabilir,
rüşvet olabilir, haksız rekabet olabilir, bu iddiaların araştırılmasını ve
ortaya çıkan duruma göre alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla önergeler
verdiler, biz de Hükümet olarak ve özellikle spordan sorumlu bakan olarak, bu
önergelerin birleştirilerek bir an önce öne alınarak görüşülmesine destek
verdik ve bu komisyonun kurulmasını ben de canı gönülden destekledim; Türkiye
Büyük Millet Meclisi böylesine Türkiye'de geniş halk kitlelerinin ilgi duyduğu
spor alanındaki bu yanlışlıkları ve çirkinlikleri tespit edebilsin, üzerine
gidebilsin ve millet adına bir fotoğraf çekebilsin diye düşündüm. Hemen
memnuniyetle ifade edebilirim ki, komisyon çok değerli bir çalışma ortaya
koydu. Bilemiyorum, tetkik etme imkânını buldunuz mu, şu rapor, âdeta spor
alanında kitaplaştırılabilecek özgün bir eser olarak, bana göre, ortaya çıktı.
Arkadaşlarımız sadece spordaki olumsuzlukları ve bununla ilgili önerilerini bu
raporda toplamamışlar, geçmişten beri değişik spor dallarıyla ilgili ciddî bir
değerlendirme yapmışlar. O nedenle, ben, komisyon başkanı Sayın İpek'e de ifade
ettim, bunu, eğer, bir kitap haline getirebilirseniz, bunu üniversitelerimizin
beden eğitimi ve spor yüksekokullarına gönderebilirseniz, tüm spor
kulüplerimize, federasyonlara gönderebilirseniz -ki, biz, federasyonlarımıza
bunları dağıttık- çok yararlı olacağı düşüncesini kendisine de ifade ettim. O
da, zaten, böyle bir düşünce içerisinde olduğunu söyledi, bundan da fevkalade
memnun oldum. O nedenle, başta Komisyon Başkanı arkadaşımız olmak üzere, bu
komisyonda görev yapmış olan tüm komisyon üyesi arkadaşlarımıza gerçekten
teşekkür ediyorum, emeği geçen herkese takdirlerimi ve minnet duygularımı ifade
etmek istiyorum.
Bu komisyon raporunun 28
sayfası -ki, 237 ile 265 inci sayfalar arasıdır- asıl, bu komisyon raporunun
üzerinde durulması gereken bölümlerini toplamaktadır içinde; bu da, Türk
sporunun yeniden yapılandırılmasına yönelik komisyonun çözüm önerileri
başlığını taşımaktadır. Komisyon, Türk sporunun yeniden yapılandırılmasına yönelik
olarak bazı öneriler ortaya koymaktadır. Ben, bu önerileri, son derece değerli
öneriler olarak değerlendiriyorum. Bunlardan ilki, Türk sporunda şiddeti
önlemeye yönelik çözüm önerileridir. Bununla ilgili medyaya düşen görevler
komisyonca ortaya konmuştur raporda, Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem
Kuruluna düşen görevler tespit edilmiş ve rapora yazılmıştır, statlarımızın
fizikî koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili tespitleri ve bu alanda yapılması
gerekenlerle ilgili öneriler ortaya konmuştur, güvenlikle ilgili alınması
gereken tedbirlerle ilgili öneriler açıklanmıştır. Ayrıca, spor eğitimiyle
ilgili yapılması gerekenler ve kuralların tarafsız uygulanmasıyla ilgili tespit
ve öneriler de ayrıca şiddeti önlemeye yönelik çözüm önerilerinin içerisinde
yer almıştır. Tabiî, bunların ayrıntılarına giremiyorum, girersem 20 dakikalık
süre çok kısa sürede geçer; ama, raporda bunlar ayrıntılı şekilde yer alıyor.
Belki de, bu önerilerin
içerisinde en dikkati çeken, ikinci alt başlıkta ifade edilen husus olmalı.
"Türk Sporunda Şike ve Teşvik Primini Önlemeye Yönelik Çözüm
Önerileri." Komisyon bu başlık altında, bu alt başlık altında,
tespitlerinin ışığında bazı öneriler getiriyor. Bunların başında şu geliyor:
"Olayların tespiti için -yani, spordaki şiddet, şike ve teşvik primi gibi
olumsuzlukların önlenmesi bakımından olayların tespiti için- özel görevliler
istihdam edilmelidir" diyor komisyon. Tahkik Kurulunun, sadece şike değil,
tüm yozlaşmaya dayalı eylemlerde görevli kılınmasını öneriyor. Ayrıca, zamanaşımı
süresinin artırılmasını tavsiye ediyor, özellikle altını çizerek. Her iddianın
üstüne de federasyonların resen gitmesini öneriyor. Ayrıca, komisyon, bu
bölümde, Türk Ceza Kanununun "Kamu Güvenine Karşı Suçlar" bölümüne
"şike" başlığı altında yeni bir suç ihdasını öneriyor ve "bu
suçun da müşterek bahisler yoluyla haksız menfaat elde edilmesini ağırlaştırıcı
neden olarak koyalım" diye teklif ediyor ve ayrıca, bu komisyon, bir şike
olayı meydana geldiğinde... Futbol Federasyonu bünyesinde o olaydan sonra bir
komisyon kuruluyor, tahkik komisyonu; yani, sürekli görev yapan bir komisyon
yok. Şimdi, ilgili arkadaşlarımız, bu raporu yazan arkadaşlarımız diyorlar ki:
Bu konuda sürekli görev yapacak olan kurul anlamında bir ekip, bir birim
oluşsun ve üstelik, bu birime Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan ispat
kolaylığı sağlayıcı düzenlemelerin doğurduğu yetkiler de verilsin. Çünkü, bu
tür iddialarla ilgili eğer ispat bakımından elinizde gerekli delilleriniz
yoksa, bu delillere ulaşamıyorsanız, iddianın ispatı havada kalacağı için, bu
olayların üstüne gidilmiyormuş gibi bir izlenim doğuyor. Doğrusu, şimdi bir iki
cümleyle ifade ettiğim hususu, bir arkadaşınız olarak son derece önemsediğimi
ifade etmek istiyorum. Bu raporu elime alır almaz tetkik ettim ve federasyon
başkanı arkadaşlarımı olağanüstü toplantıya çağırarak, bu raporun demin ifade
ettiğim öneriler bölümünü çoğaltarak kendilerine verdim. Futbol Federasyonuna
da, zaten komisyon göndermişti, ben bir kez daha gönderdim.
Dün, Futbol
Federasyonundan başka arkadaşımız geldi. Ayrıca Federasyon Başkanıyla da
görüşmüştüm. Futbol Federasyonundan bahsediyorum. Şimdi onlar, özellikle, bu
şike, işte teşvik primi gibi konuları sürekli takip edecek, bunlarla ilgili
delillere ulaşma bakımından birtakım yetkilerle donatılmış şekilde
oluşturulması gereken bir kurulun kurulması çalışmalarını yaptıklarını ifade
ettiler ki, ben de kendilerinden bunu isteyecektim. Bu bir yasa değişikliğini
de gerektirebilir. Türkiye Futbol Federasyonunun yasasına -tabiî ki, genel
kurul tarafından seçilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum- sürekli görev
yapacak ve Ceza Muhakemeleri Kanunundaki yetkilerle de donatılmış bir birimin
kurulmasında ben de yarar görüyorum. Çünkü, şike tahkik komisyonları kuruluyor;
ama, delillere ulaşma imkânları yok; bir yerden belge isteseler, bu belgeleri
temin etme imkânları yok. Dolayısıyla, eğer, bir kurumu veya bir birimi yetkili
kılmışsanız, o, yetkisini sonuna kadar kullanabilmeli ve o noktadaki tüm
iddiaları açıklığa çıkarıcı bir çalışma yapabilmelidir. O nedenle,
komisyonumuzun bu konudaki önerilerini büyük bir saygıyla karşıladığımı ve Türk
sporuna hizmet edici öneriler olarak değerlendirdiğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ayrıca, öneriler bölümünde, Türk sporunda haksız rekabeti önlemeye yönelik
çözüm önerileri var. İşte, yayın hakları ve
gelirlerinin dağılımına yönelik önerilerdir. İşte, gelirlerin bir
kısmının sportif performansa göre dağıtılması gibi, ki, bu sene, biliyorsunuz,
naklen yayın gelirleriyle ilgili böyle bir uygulamaya da başlandı.
Şimdi, en önemli
konulardan birine geliyorum. Komisyon raporunda Türk sporunda dopingle
mücadeleye yönelik öneriler de yer almaktadır. Gerek 18 Ekimde burada yapılan
görüşmelerde gerekse bugün görüşlerini ortaya koyan arkadaşlarımız, doping maddesi
kullanımı nedeniyle bazı sporcularımızın ve tabiî, bu arada
federasyonlarımızın, millî takımlarımızın ve Türkiye'nin bir sıkıntı ve sorun
yaşadığını ifade ettiler. Bu doğrudur.
Değerli arkadaşlarım,
dünyada dopingle mücadele konusunda sistemli bir uygulama, 1999 yılından sonra,
WADA'nın kuruluşuyla, Dünya Antidoping Ajansının kuruluşuyla başladı. Biz,
Türkiye olarak, 2003 yılında, WADA'nın yetkisini almış, akreditesini almış,
akredite olmuş Hacettepe Üniversitesi bünyesinde Doping Kontrol Merkezi Laboratuvarını
kurduk. Dünyada akredite olmuş böyle 33 tane laboratuvar vardır, bunlardan biri
de Türkiye'dedir. Niye bunu kurduk; çünkü, biliyoruz ki, öteden beri tüm
dünyada, maalesef, doping maddesi sporcular tarafından kullanılmaktadır.
Türkiye'de de kullanılmıştır, zaman zaman kullanılmaktadır. Nitekim, bizim
kontrollerimizde, WADA'nın kontrollerinde de bu ortaya çıkmaktadır. Ancak, şunu
hemen ifade edeyim: Bakın, önümde bir iki tane sonuç var. 2004 Atina
Olimpiyatlarından sonra doping yapan ülkeler ve doping yapan sporcu sayılarıyla
ilgili bir uluslararası metin var elimde. 2004 Atina Olimpiyatlarından sonra
sadece Amerika'da atletizmde 17 sporcuda doping numunesi çıkmış, Rusya'da 16,
Fransa'da 13 tane. Türkiye'yi bu ülkelerle kıyasladığımızda, dünyada doping
maddesi kullanan ülkelerden ilk 10'un arasında Türkiye yok. Diğer ülkeler, bu
konuda, belki bizim kadar dopingle mücadele edemiyorlar sonucunu çıkarabiliriz.
Örneğin, 2004 yılında Fransa'da 465 sporcunun hepsinde doping numunesi çıkmış,
2004 yılında bizde sadece 28 sporcuda doping numunesi çıkmış. Belçika'da 247.
Bunları çoğaltabiliriz. Demek ki, doping işi tüm ülkelerin, yani, dünya
sporunun baş belalarından biridir. Onlar da mücadele ediyorlar kuşkusuz; çünkü,
uluslararası tüm federasyonlar ve özellikle kısa adı WADA olan Antidoping
Ajansı, doping kullanımıyla ilgili ciddî bir mücadele yapıyor; ama, buna
rağmen, işte, doping kullanan sporcular, maalesef, çıkıyor. Bizde de, işte,
çıktı. Biraz önce Sayın Ersin ifade etti; 3 tane haltercimiz, millî takım
kampında, doping numunesi almak için gelen WADA yetkililerine doping numunesi
vermedikleri için ve 2'den de fazla sporcu böyle bir sorunla karşı karşıya
kaldığı için, işte, bu ayın 15'inde Katar'da yapılacak olan Dünya Halter
Şampiyonasına Türkiye katılamıyor, 3 tane sporcumuz doping numunesi vermekten
kaçındığı için. Doping almışlar mı almamışlar mı onu da bilmiyoruz. Şu anda
Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Teftiş Kurulu ayrıca bu konuyu
araştırmakla ilgili çalışmalarını yürütüyor; ama, sonuç ne? İşte sonuç:
Türkiye, bir dünya şampiyonasına, halter gibi iddialı bir branşta katılamama
durumuyla karşı karşıya kaldı.
Zaman zaman, kendi
çocuğumuza sigara içme deriz; ama, gider gizli gizli içer. Kendi çocuğumuzun
sigara içmesini bile önleyemeyiz. Bu, birazcık, tabiî, bireysel bir iş; yani,
bir sporcunun ne zaman doping maddesi alıp almayacağını kontrol etmede
başarısız da olabiliyorsunuz; çünkü, onun veya antrenörünün kendi aralarındaki
bir işlem olarak değerlendirilebilir, tüm sporcuları 24 saat takip etme
imkânına sahip olamıyorsunuz.
Ancak, komisyon raporunda
bu konuyla ilgili şu önerileri çok anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum.
Diyor ki: Dopingle mücadelede -komisyonumuz değerli bir çalışma yapmış ve
kıymetli öneriler ortaya koyuyor- bir defa, sporcularımızın, mutlaka, bu konuda
ciddî bir eğitimden geçirilmesi lazım ve sürekli bir eğitim içerisinde
bulundurulması gerekir ve bilgilendirilmesi gerekir; doğrudur. Biz de bu
çalışmayı zaten yapıyorduk; ama, şimdi, daha ciddî şekilde yapmaya başladık.
Ayrıca, numune alım
sayılarının artırılması gerekir. Şimdi, bizim Hacettepe Üniversitesi
bünyesindeki Doping Kontrol Merkezimiz, bir numune götürüldüğünde tahlil
ediyor; yani, sporcuları, kamplarda, çalışırken, ani baskınlarla ondan numune
alıp kontrol yapma gibi bir işlem yapmıyor bizim kontrol merkezimiz. Şimdi,
biz, adına "TADA" diyeceğimiz, Türkiye antidoping ajansı diye bir
ajans kurma çalışmaları içerisindeyiz. Tıpkı Dünya Antidoping Ajansının yaptığı
gibi, biz de elemanlarımızı, sporcularımıza ani baskınlar yapmak suretiyle,
onların numunelerini alarak, doping kullanıp kullanmadığını kontrol etmek
durumundayız; yani, Dünya Antidoping Ajansının yaptığını, Türkiye'de biz
yapmalıyız. Bununla ilgili çalışmalarımız büyük bir hızla devam ediyor.
Aslında, Uluslararası
Antidoping Ajansına şunu söyletmek istiyoruz: Türkiye'ye bizim eleman
göndermemize gerek yok; Türkiye'de öyle bir ekip kuruldu ki, bunu en az bizim
kadar ciddî şekilde yapıyorlar. Bunu dedirtmek zorundayız.
Ben, demin... İşte, 28 tane
çıkmış 2004'te. Hiç çıkmamalı, bizim sporcularımız bu tür maddeler
kullanmamalı; ama, maalesef, dünyada çok yaygın. Geçmişte çok daha fazla
kullanılıyormuş; çünkü, müsabakalardan sonra, kurayla bir iki tane sporcu
alınıp, ondan idrar veya kan örneği alınıyor ve diğer sporcular eğer bu kurada
çıkmamışsa, bunlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmıyordu. Şimdi iş ciddî
tutulunca, aslında, sanki daha önce hiç kullanılmıyordu da şimdi doping
kullanılıyormuş gibi bir izlenim var. Aslında, şimdi, geçmişe nispetle, doping
kullanım oranının daha az olduğunu ifade edebilirim; çünkü, doping kullanım
oranının geçmişe nispetle düştüğünü söyleyebilirim.
Değerli arkadaşlarım,
tabiî, bütün bunları söylerken, zamanım da bitme noktasına geldi.
AHMET ERSİN (İzmir) - Halterden
kim sorumlu Sayın Bakan?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Efendim?..
AHMET ERSİN (İzmir) -
Halterden hangi genel müdür yardımcısı sorumlu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, tabiî,
önerilerin içerisinde, demin de ifade ettiğim gibi, bizim
değerlendirebileceğimiz, Türk sporunun malî problemlerine yönelik çözüm
önerileri var, yasadışı bahsi önlemeye ve İddaa'nın Türk sporuna olumsuz
etkilerini kaldırmaya yönelik çözüm önerilerimiz var, spor federasyonları,
kulüpler ve medyayla ilgili çözüm önerileri var. Tabiî, bütün bunlarla ilgili,
bu önerileri, çok ciddî bir şekilde, genel müdürlük olarak, federasyonlar
olarak değerlendirmeye aldığımızı ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Raporun "Öneriler" bölümü,
biraz önce de ifade ettiğim gibi, gerçekten, ciddî bir emek ürünüdür; arkadaşlarıma
tekrar teşekkür ediyorum. Tüm federasyonlar olarak, genel müdürlük olarak ve
Bakanlık olarak, bu önerilerin önemli bir bölümünün hayata geçirilmesi için şu
anda çalışmalarımızı başlattık. İleride bu çalışmalarla ilgili hangi noktaya
geldiğimizi siz milletvekili arkadaşlarımıza da bir vesileyle ifade etme imkânı
buluruz.
Şimdi, ayın 18'inde
gruplar adına burada yapılan konuşmalarda, gerek CHP Grubu adına konuşan Bursa
Milletvekili arkadaşımız Mehmet Küçükaşık gerekse Anavatan Partisi Grubu adına
konuşan Sayın Gaydalı, tabiî, raporla ilgili düşüncelerini burada ifade ederken
iki hususun üzerinde özenle durdular. Bunlardan bir tanesi "spora siyaset
müdahale ediyor" dediler, ikincisi de "Türk sporu bir çöküş
yaşıyor" dediler.
Değerli arkadaşlarım, eğer,
bizim Hükümet olarak, benim de Bakan olarak spora müdahale etme gibi bir amacım
olsaydı, gelir gelmez 8 tane federasyonu özerk yapma gibi bir yola girmezdik.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şimdi, biz göreve
geldiğimiz ana kadar bir tek federasyon Türkiye'de özerkti, o da Futbol
Federasyonuydu; 1992 yılında özerk olmuştur. Malî ve idarî özerkliğe sahip olan
federasyonların gerek federasyon başkanını gerek yöneticilerini genel kurulları
seçer, genel kurullar da daha çok kulüp delegelerinden oluşur ve böylece,
siyasetin oralara etki etme imkânı pek azdır, hatta, hiç yoktur.
Şimdi, muhalefet şerhi
var. Özellikle, Sayın Ersin biraz önce ondan bahsetti, buraya da özenle
yazmışlar. Diyorlar ki: İşte, siyaset, yani, Sayın Bakan, Futbol Federasyonu
seçimlerine müdahale etti. Bu müdahalesini de yasa yaparak ortaya koydu.
"Futbol Federasyonu Yasasının 7 ve 18 inci maddelerinde değişiklik
yapılarak, eski federasyon başkanlarının seçime girmesini engellemiş, âdeta
kişiye özel yasa çıkarmıştır" diye raporda var, muhalefet şerhinde böyle bir cümle kullanıyor.
Şimdi, arkadaşlar, 7 nci
madde ne? 7 nci maddeyle, başkanın üst üste veya aralıklarla üç dönem
seçilebileceğiyle ilgili bir değişiklik yaptık, doğru; ama, üst üste üç defa
seçilmiş bir futbol federasyonu başkanı yoktu ki; yani, daha önceki federasyon
başkanının seçime girmesini engelleyen bir hüküm değildi.
Ayrıca, biz, bir
yüksekokulla ilgili -oraya geleceğim, Ahmet Bey de onu söylüyor- ilk Futbol
Federasyonu Yasasında, burada değişiklik yapılırken, Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımız "futbol federasyonu başkanında aranacak kriterlerin arasına
yüksekokul şartını da koyalım" diye bir önerge verdiler. Ben de burada
oturuyordum. Başkan bana "katılıyor musun" diye sordu, ben de aynen
şu kelimeyi kullandım: "Katılamıyorum." Çünkü, dönemin Federasyon
Başkanı arkadaşımız yüksekokul mezunu değildi. Eğer ben katılıyorum deseydim, o
arkadaşımızın federasyon seçimlerine girmesini engelleyen yasa çıkartmış gibi
değerlendirilecektim ve koymadık, hatırlayacaksınız, zabıtlara bakın. Sonra...
Geleceğim şimdi.
AHMET ERSİN (İzmir) -
2004'te yaptığınız özel uygulamaya ne diyeceksiniz?
BAŞKAN - Sayın Ersin,
lütfen…
Sayın Bakan, toparlar
mısınız lütfen.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ahmet Bey, biliyorum. Şimdi, geçtiğimiz
yıl, 28 Nisan 2005'te, Futbol Federasyonu Yasasında yeniden değişiklik
yapılarak, sizin o önergenizi yasaya yansıtmak suretiyle yüksekokul şartını
getirdik.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Diğerlerinin eğitim seviyesini de düşürdünüz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, siz, şimdi diyorsunuz ki, Futbol
Federasyonu Başkanının önünü kesmek için yüksekokul şartını getirdiniz.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
- Lütfen yapmayın!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Seçimlerden sonra getirdik, seçimlerden
önce böyle bir şart yoktu. Dolayısıyla, gerçekleri doğru şekilde ortaya
koyalım. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Ayrıca "18 inci
maddede değişiklik yaptınız" diyorsunuz. Sayın Ersin "18 inci maddede
değişiklik yaptınız" diyorsunuz. Futbol Federasyonunun 18 inci maddesi
1992 yılından beri hiç değişmemiştir. Biz de değiştirmedik. Değiştirmediğimiz
bir maddeyle ilgili "değişiklik yaptınız" diyorsunuz. Ya kanunu doğru
okumadınız yahut maddede hata yapıyorsunuz ve dolayısıyla, haksız bazı
ithamlarda bulunuyorsunuz. Bunu ifade etmek istiyorum.
Biz, şimdi, Hükümet
olarak ve Bakanlık olarak, sporun sivil bir alan olduğunu düşünerek,
federasyonlarımızın mümkünse tamamını malî ve idarî özerkliğe kavuşturmak
istiyoruz. Bunun yolunu açtık. Bununla da kalmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN- Sayın Bakanım,
lütfen toparlar mısınız.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Önümüzdeki günlerde önünüze bir yasa
tasarısı getireceğiz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün yerine, spor kurumu
kanun tasarısını getireceğiz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, biliyorsunuz,
bana bağlıdır, tüm işlemlerini ben imzalarım, onların faaliyetleri benim
talimatımla, benim imzamla yürür. Eğer spor kurumu kanun tasarısı Meclise
gelir, burada kabul edilirse, artık spor kurumu kanun tasarısıyla Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü de malî ve idarî özerkliğe sahip olacak, hiçbir işlemi
siyasetçinin önüne gelmeyecek. Bunu geçmişte hiçbir siyasî iktidar ele
almamıştır, böyle bir şeye cesaret edememiştir. Bu cesareti biz ortaya
koyuyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yeter ki, spor siyasetin gerçekten
etki alanı dışında kalsın. Şimdi, böyle çalışan, böyle iyi niyetli çalışmalar
yapan bir iktidara ve bu iktidarın spordan sorumlu bakanına, efendim, siz
sporun içerisine siyaseti sonuna kadar soktunuz derseniz, vallahi son derece
alınırım ve haksızlık yaptınız derim.
Şimdi, bir de
başarısızlıkla ilgili konuya gelmek istiyorum. Bakın, 2005 yılı, dünyada spor
yoluyla kendini en iyi tanıtan ülkenin Türkiye olduğu gerçeğini ortaya koyar.
2005 yılında dünyada spor yoluyla kendini en iyi tanıtmış olan ülke
Türkiye'dir. Şampiyonlar Ligi finali İstanbul'da yapıldı; 200 dünya televizyonu
naklen yayınladı, 3,5 milyar insan bunu izledi. İzmir'de Universiade'ı yaptık
birlikte; CHP'li Belediye Başkanıyla birlikte. Olimpiyatlardan sonraki en büyük
organizasyondur ve son derece başarılı olduk ve kendimize güven geldi. Biz,
olimpiyatlar dahil, uluslararası her türlü organizasyonu Türkiye'de yapabilecek
kadar becerikliyiz, başarılıyız; bu inanç kendimize geldi.
Bitmedi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Evet, dünyada en çok seyirci toplayan
yarışlardan biri olan Formula 1 yarışlarının Türkiye ayağı İstanbul'da yapıldı
ve 200'e yakın televizyon da naklen verdi.
Şimdi, bazı tanıtım
firmaları araştırma yapmışlar. Türkiye, mesela, 2005 yılında tanıtım için
bütçeden 100 000 000 dolar para ayırmış. Sadece Şampiyonlar Ligi, sadece
Formula 1'le ilgili tanıtımı paraya dökmüş; "5 milyar dolarlıktır bunun
bedeli" diyor. Demek ki, ellibeş yıllık tanıtımı, biz, bir gecede
yapmışız. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Dünya Motosiklet
Yarışlarını, yine, Formula 1 pistinde yaptık.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Bizim takımlarımızın başarılarını konuşsanız…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sporcularımız da,
hem geçtiğimiz yıl hem bu yıl uluslararası müsabakalarda başarılı sonuçlar
almışlardır. Sadece Universiade'ta… Biz, 13 Universiade'a katıldık, sadece 4
madalyamız vardı; 1 tane altın, 3 tane gümüş. Sadece İzmir Universiade'ta 27 tane madalya aldık. Bu başarı değil mi?!
Akdeniz Oyunlarında
madalya rekoru kırdık. Akdeniz Oyunları tarihinin en fazla madalyasını, işte,
İspanya'daki Almeria'da aldık, 73 tane madalya aldık; işte, Dünya Serbest ve
Grekoromen Güreş Şampiyonasında. Biz, son beş altı yıldır dünya
şampiyonalarında, maalesef, altın alamıyorduk. İşte, 2 altınla döndük. Yani,
sporda eğer başarısızsınız derseniz, burada da haksızlık yapmış olursunuz.
Kuşkusuz ki, daha
başarılı olmak durumundayız; sporcularımızı, gerçekten, daha iyi yetiştirmek ve
bizi dünya sahnesinde daha iyi temsil etmesini sağlamak ve İstiklal Marşımızı
çokça dinletmelerini temin etmek zorundayız; ama, sporda da, spor yoluyla
tanıtımda da, sporcularımızın başarısında da Türkiye, hem 2003 hem 2004 Hem
2004 hem 2005'te madalya sıralamasına bakacak olursanız, son derece
başarılıdır. Dolayısıyla, sporun sivil bir alan olduğunu ifade ettim, spor
kulüplerimizi, federasyonlarımızı özerk hale getirdiğimizde başarılarının daha
da arttığını söyleyebilirim. İşte, basketbolu da özerk yaptık, voleybolu da
özerk yaptık. Şimdi, Anadolu'da da basket ve voleybol takımlarının çoğaldığını,
hatta, bunların, artık, birinci ligde de mücadele ettiklerini görüyoruz.
Göreceksiniz, önümüzdeki yıllarda birçok spor dalında Türkiye, hem Avrupa'da
hem dünyada çok önemli başarılar yakalayacaktır. Hem, artık, dünyanın değişik
ülkelerine birçok branşta sporcu gönderiyoruz, oralarda başarılarını devam
ettiren sporcular da yetiştirdik. Bu hız devam edecektir bundan sonra da.
Ben, Sayın Başkanımızın
müsamahasına çok teşekkür ediyorum; bana, oldukça uzun zaman ayırdı. Bu alanda
söylenecek çok şey var. Raporla ilgili tekrar ediyorum ki, bu rapor, bizim için
çok değerli bir rapordur. Bu rapordan yararlanacağız. Bu rapordan yararlanarak
yapmamız gereken çok iş olduğunu ifade ediyorum.
Tekrar, arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum ve bu hafta sonu, cumartesi günü, dünya kupası elemeleri,
biliyorsunuz, Almanya'da yapılacak. Oraya giderken, bizim sondan bir önceki
önemli bir virajımız var, İsviçre'de Millî Futbol Takımımız önemli bir sınava
çıkacak. Millî Futbol Takımımıza, futbolcularımıza ve teknik kadroya da
başarılar diliyorum. İnşallah, başarılı bir sonuçla geleceğiz ve Almanya'ya,
inşallah, Millî Futbol Takımımızı Türkiye'yi temsil için göndereceğiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, izin verir misiniz?..
BAŞKAN - Sayın Ersin,
yerinizden lütfen… Lütfen, yerinize geçer misiniz Sayın Ersin.
Buyurun Sayın Ersin.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Bakan, yarım saatten fazla konuştu, teşekkür ediyoruz kendisine; ama,
benim yanıtlamasını istediğim bazı sorularım vardı; onlara, maalesef, hiç
değinmedi, cevap vermedi.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ersin.
Şimdi, İçtüzüğün 61 inci
maddesi uyarınca, son söz milletvekilinindir kuralına göre, şahsı adına söz
isteyen Zonguldak Milletvekili Harun Akın'a aittir.
Buyurun Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Akın, süreniz 10
dakikadır.
HARUN AKIN (Zonguldak) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet
ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğümüzün 104 üncü ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir meclis araştırma komisyonu kurulmuştu bu yüce çatı
altında. Ben de, Zonguldak Milletvekili olarak bu komisyonda görev yapmış
bulunmaktayım. O komisyon çalışmalarım hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
konuşmama başlamadan evvel, benden önce konuşan AK Partili milletvekili
arkadaşım, şahsı adına konuşurken -gerçekten çok üzülerek dinledim- Cumhuriyet
Halk Parti sıralarına hitap ederek, bizim bir milletvekili arkadaşımızın sahaya
pet şişe fırlatması veya diğer arkadaşlarımızın karşılaşmış oldukları başka
durumları, böyle önemli konularda, buraya, bu şekilde taşımaları… Yani,
insanların ani refleksleriyle yapmış oldukları… Gerçekten hepimiz insanız, beşeriz. Bu işler tabiî ki doğru
değildir, bunu hiç kimse uygun görmüyor, biz de görmedik; ama, ani reflekslerle
yapılan böyle hareketlerin, böyle önemli konularda, bir milletvekili sıfatıyla,
böyle önemli bir görevle, böyle bir yüce çatı altında, böyle önemli konulara
alet edilmesinin üzüntüsünü ifade ederek sözlerime devam etmek istiyorum.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Alet edilmekle alakası yok.
HARUN AKIN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, komisyonumuz, öncelikle Türk sporunda var olduğu iddia
edilen şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet konularının araştırılmasını,
sebep ve sonuçlarının tespit edilmesini, bu konularda alınacak önlemlerin
belirlemesini amaçlıyordu.
Komisyonumuz her ne kadar
sporun tüm dallarını kapsayacak şekilde isimlendirilse de, araştırmalarımız,
büyük taraftar kitlelerini sahaya çeken sporlara yönelik olmuştur. Yani,
komisyon, futbolun büyülü atmosferinden kendini kurtarıp diğer spor dallarına
aynı oranda eğilememiştir. Komisyonda görev yapan tüm milletvekili
arkadaşlarımın iyi niyetle çalıştığına yürekten inanıyorum. Komisyonumuz, kendisine
tanınan üç aylık süreye bir ay daha ek süre isteyerek, dört aylık bir çalışma
dönemi geçirmiştir. Dört aylık çalışma dönemi Türk sporunun tüm sorunlarının
ele alınıp, çözümlerinin ortaya konulabilmesi için yeterli bir süre mi dersek,
tabiî ki değildir; ancak, küçümsenecek bir süre de değildir. Ben, bu komisyonun
çalışma döneminde, Değerli Bakanımız -kendisi de burada- Sayın Devlet
Bakanımızın, gerçekten, komisyonla daha sık, daha iyi bir diyalog kurmasını
isterdim; yani, bunu pek gördüğümü söylemem mümkün değil.
Özellikle, biz, komisyon
çalışmalarımız devam ederken, daha Türk sporundaki bu ciddî komisyonun
çalışmaları devam ederken, buraya, Genel Kurula sporla ilgili kanunun gelmesi
ve görüşülmesi -hatırlayacaksınız, 28.4.2005 tarihinde, yanılmıyorsam- gerçekten,
komisyon üyelerini çok üzmüştü; çünkü, ortada, iyi niyetli çalışan bir komisyon
vardı ve bu komisyondan ortaya çıkacak öneriler olacaktı, çözümleri olacaktı.
Bu, ne adına olacaktı; Türk sporu adına olacaktı. Ama, bu komisyon çalışırken,
buraya, ayın 28'inde, 2005 tarihinde, böyle bir kanunla gelindi. Biz, o gün,
kendimiz, burada, o kanun görüşülürken de, o kanunla ilgili olumlu olumsuz
düşüncelerimizi de ortaya koymuştuk. Tabiî ki, o kanunun -875 sıra sayılı
kanunun- gerçekten, niye getirildiğini, neden bu Meclise getirildiğine de, o
gün, yine, hep birlikte, burada, Genel Kurulda tüm ülkeye seslendirmiştik.
Futbol Federasyonu eski
Başkanımız Sayın Haluk Ulusoy'un, Sayın Bakan... Gerçi, biraz evvel dinledim;
gerçekten, çok da şaşırdım. Yani, eski Federasyon Başkanının önünü tamamen
tıkayacak, bir daha Federasyon Başkanı olmasını engelleyecek bir maddeyle
geliniyor; ama, Sayın Bakan, bunu, yine, Cumhuriyet Halk Partisi sıralarına
hitaben "CHP'den gelen bir öneriyi, o gün, biz, o şekilde düzelttik" gibi
söyledi; gerçekten, çok şaşırdık. Sayın Bakana da, bugün, bunu ifade etmek
istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, o görüşülen kanunun üç
maddesini Anayasa Mahkemesine götürdük; yani, Anayasa Mahkemesinde o maddeler
bizim önerimiz doğrultusunda kabul edilirse, o, bize yönelttiğiniz suçlamayı
-ki, biz, onu kabul etmiyoruz- Anayasa Mahkemesi iptal etmiş olacak ve Futbol
Federasyonunda böyle talihsiz bir madde ortadan kalkacak diye düşünüyoruz ve bu
kanun maddesi görüşülürken yine ifade etmiştik. Böyle kişiye özel kanunları,
spor gibi önemli bir konuda ortaya getirdiğimiz zaman… Çok kısa bir süre önce,
yine, esnaf oda başkanlarıyla ilgili -yine, AKP İktidarının dayatmasıyla- aynı,
benzer nitelikte olduğunu da söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
komisyon çalışmalarımız sırasında, gerçekten, çok değerli, komisyona
misafirlerimiz geldi, 70'in üzerinde kişiyi dinledik.
Komisyonumuza bilgi
vermeye gelen konuklarımızın büyük bölümü, Türk futbolunun, Türk futbolunda
mafyanın dönem dönem etkili olduğunu bizlere ifade ettiler, komisyona ifade
ettiler; bunların hepsi tutanaklarda var. Bu açıklamalar, gerçekten,
tutanaklardan bakılırsa, mevcut. Fakat, ne yazık ki, biz, Cumhuriyet Halk Parti
milletvekilleri olarak, mafya-spor ilişkileri üzerine daha kararlı gidilme
yönünde pek bir yaptırımımız olmadı; çünkü, komisyondaki sayımız belliydi.
Komisyon toplantılarında, ne kadar ısrar etsek de, çoğunluğu oluşturamadığımız
için, rapora mafya ve spor ilişkilerini tam anlamıyla yansıttık diyemiyorum. Bu
yüzdendir ki, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olarak, komisyon raporuna
karşı oy yazımızı gerekçelerimizle ilave ettik.
AK Partili
arkadaşlarımız, bu uygun görmediğimiz spor-mafya ilişkisinin rapora yansımasını
"spora kuraldışı müdahaleler" olarak ifade etmeyi tercih ettiler.
Komisyon çalışmaları
sırasında mafyanın sporla ilişkisini ortaya koyan soruşturmalar, hazırlık
evrakları ve dava dosyalarını inceleme isteğimiz komisyon üyelerinin tamamı
tarafından paylaşılmadığından, ne yazık ki, bu konuda da konuşan tanıklar
sadece dinlenmiş ve daha ayrıntılı bir araştırma yapılamamıştır.
Gizli bahisle ilgili
detaylı bir araştırma yapılamamıştır. Oysa, günümüz futbol maçlarının bugün
yaşanan en büyük sorunlarından biri gizli bahistir ve maalesef, bunu raporda
çok ciddî şekilde yansıttığımız söylenemez.
Bugünkü Futbol
Federasyonu yöneticilerinin ağzından "mafyayı temizleyeceğiz"
açıklamaları gazetelerde boy boy yer almasına rağmen, bu konu, maalesef,
komisyonun gündemine tam oturamamıştır.
Ne yazık ki, komisyona
gelen konuklarımız "Türk sporunda şike, hatır şikesi, teşvik primi ve
mafya vardır" ifadelerini bizlere ifade etmelerine rağmen, biz, komisyon
üyeleri olarak bunların üzerine tam bir kararlılıkla gidemedik diye
düşünüyorum.
İşte, geçtiğimiz hafta,
yine, ulusal kanallarda Federasyon Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Doğan'ın kendi
demecini izledim, söylüyorum, buna benzer birçok açıklamalar yapıyor; ama,
konu, hâlâ, daha ortada olduğu gibi duruyor.
Değerli arkadaşlar,
komisyonun Türk sporuna katkı vermek için yola çıktığını biraz evvel de ifade
ettik; ancak, dört dörtlük bir rapor olamamıştır diye düşünüyorum. Mevcut
yasalarda bazı maddeler değiştirilerek geçici önlemler peşinde koşmaktan
vazgeçilmelidir. Komisyon çalışmaları tamamlanmadan komisyonu ilgilendiren
kanun teklifleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisine gelinmemelidir.
Geçmişte yaşanan tüm
olayları ortaya çıkarmak için bir af çıkarmak gerektiğine inanıyoruz; herkesin
bildiğini anlatması sağlanmalıdır. Ceza, kanaate göre de verilebilmelidir.
Şike, hatır şikesi, teşvik primi, Türk Ceza Kanununda tanımlanmalıdır. Kişi, on
sene evvel yaşadığı bir şike veya teşvik primi olayını kolayca anlatamamalıdır.
Nasıl bir devlet memuru geçmişte yaptıklarıyla yargı önüne çıkıyorsa, bu,
sporumuzda da uygulanmalıdır. Televizyon programlarında, spor programlarında
izliyoruz; bir eski hakemimiz çıkıyor, yetmiş milyonun önünde, on sene evvel
bildiği veya yaşadığı bir şikeyi oturduğu koltukta döne döne Türk insanına
anlatabiliyor ve gülerek anlatabiliyor ve biz, geriye dönük bir meseledir diye
hiçbir şey yapamıyoruz, o günle ilgili de hiçbir soruşturma açamıyoruz. Bir
bayındırlık il müdürü düşünün, ilinde on sene evvel yaptığı ihalede, ihaleye
karıştırmış olduğu fesatla ilgili veya bir yanlışlıkla ilgili on sene sonra bir
açıklama yapamıyorsa, bu konuda da çok ciddî şekilde Türk Ceza Kanununda bu
konular yer almalıdır diye düşünüyorum.
Kulüpler, dernek
statüsünden kurtulmalıdır. Futbol Federasyonu, tarafsız ve adil olmalıdır.
Merkez Hakem Komitesi, Şike Tahkik Kurulu ve Tahkim Kurulu kararları adil
olarak verilmeli ve uygulanmalıdır.
Kulüplerimizin üzerindeki
yüzde 65'e varan vergi yükü azaltılmalı, tesis ve bu gibi yatırım yapan
kulüplere şirketler gibi muafiyetler sağlanmalıdır.
28.4.2005 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 875 sıra sayılı kanunun 1 inci
maddesinin sponsorlukla ilgili olduğunu hep biliyoruz. O gün, kanun
görüşülürken, bu maddenin de doğru madde olduğunu söylemiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
HARUN AKIN (Devamla) -
Sayın Bakanım, burada, gerçekten, eleştirilerimizi yapıyoruz; ama, doğru
şeyleri de söylemek zorundayız. Bu kanunun, gerçekten, 1 inci maddesi,
sponsorluk maddesi, doğru bir maddedir ve Türk sporuna hakikaten katkı
vereceğine inandığımız bir maddedir; ama -Sayın Bakan buradayken ilave etmek
istiyorum- bu maddenin açılması gerektiğini söylemek istiyorum; yani, örneğin,
Zonguldak… Ben Zonguldak Milletvekiliyim, Zonguldak'ta TTK var ve TTK'ya yönelik
ciddî bir çalışma var. Yerin altında, insanlar, kömür çıkarıyor. 4 500 de
şehidi var Zonguldak'ın ve Zonguldaksporun arması, madencinin kazması küreği;
ama, Zonguldakspor, bu anlamlı olaydan hiçbir şey alamıyor; ne kulüp alıyor ne
şehir kazanıyor. Yani, bu sponsorluk maddesi, Sayın Bakanım, geliştirilebilir
diye düşünüyorum. KİT'ler de, devletin kurumları da, eğer, gerçekten
yapabiliyorsa, bu işin içine sokulmalıdır diye düşünüyorum. Sadece, bundan,
Zonguldak nasibini almayacak; bugün, TKİ'yi araştırdığımızda, Türkiye'nin
birçok bölgesinde, 20 000 000 - 30 000 000 ton kömür üretimi yapılıyor,
Zonguldak'ta da 2 000 000 ton, yılda kömür üretimi yapılıyor; yani, bir yüzde
1-1,5 dahi, o spora, o ilin veya Türk sporuna veya federasyonlara aktarılsa,
burada, gerçekten çok ciddî şekilde Türk sporuna bir kaynak yaratılır diye
düşünüyorum ve bir tek Zonguldak değil, birçok ilin spor takımı ve Türkiye'nin
birçok yöresindeki spor branşları, bu Sponsorluk Yasasından faydalanabilir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, son
zamanlarda -gerçekten, arkadaşlarım da değindi, ben de değinmeden
geçemeyeceğim; çünkü, komisyonda, gerçekten, üzülerek yaşadık- halterimizde
yaşanan olaylar… Gerçekten, komisyonumuz, üzerine, burada da, detaylı bir
şekilde gitti diyemiyoruz; yani, Halter Federasyon Başkanını dinlemekle
yetindik sadece komisyonda. Oysaki Türk halteri, büyük başarılara imza atmış,
erkeklerde, büyük başarılarımız var. Şu anda, Türk halteri, uluslararası
müsabakalardan ihraç edilmiş durumda. Altı sene evvel…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen, toparlar mısınız.
HARUN AKIN (Devamla) -
Altı sene evvel tacize uğradığını iddia eden bayan halterciler, şikâyet
dilekçelerinin olduğunu söylüyorlar. O dönemin federasyonu hiçbir şey yapmamış,
konuyu araştırma gereği bile duymamış; yani o dönemin Federasyon Başkanı, bu
döneme söylemiyorum. Bir yandan, doping kullanan haltercilerimizin hepsinin
ifadelerine bakıyorsunuz, hepsi de bilmeden kullandıkları ilaçlar yüzünden bu
duruma düştüklerini söylüyorlar. Bu çok acı bir tablodur değerli arkadaşlar.
Kısacası, tacizlerin ve dopinglerin gölgesinde Türk halteri!..
Diğer taraftan -Ahmet
Ersin arkadaşım da söyledi- Türkiye'nin çok önemli bir güreşçisi, Sayın
Yerlikaya, çok yakın bir zaman evvel "ben kız çocuğumu spora
göndermem" diyor. Yani bunlar, gerçekten, Sayın Bakanım, Bakanlığınız
nezdinde, hepimizin üzüleceği… Bu, bir tek Sayın Bakanı ilgilendirmiyor,
hepimizin önemli bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Bunları çok ciddî şekilde ele
almak gerektiğine inanıyorum.
Toparlıyorum değerli
arkadaşlar.
Sonuç olarak, Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan Komisyonumuzun raporuna, büyük
oranda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak katılmaktayız. Biraz evvel de söyledim,
gerçekten çok emek verdik, 80'in üzerinde insanı dinledik, dört ay çalıştık,
çok samimi bir çalışma olduğunu konuşmamın en başında söyledim. Yalnız,
Komisyon Başkanımız, ertelenmeden evvelki konuşmasında Cumhuriyet Halk
Partisinin karşı oy yazısını eleştirdi. Son bir haftada -ben buraya da
getirdim- ulusal basında, gerçekten, raporumuz çok ciddî yer aldı. Ulusal
basındaki yer alış şekliyle baktığım zaman, Cumhuriyet Halk Partisinin karşı oy
yazıları daha çok ulusal medyanın gündemine gelmiş. Sayın Haluk İpek arkadaşım,
çok sevdiğim, çok değerli arkadaşım, bizi o zaman eleştirdi, bu karşı oy
yazısını; ama, herhalde son birkaç gündür ulusal basında Cumhuriyet Halk
Partisinin karşı oy yazılarının manşete çıkması… Tabiî ki bizim için
söylenmiyor, Komisyonun tamamı ele alınıyor, komisyona o iş emanet ediliyor.
Tabiî ki…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
teşekkür etmek için son 1 dakikanız.
Buyurun.
HARUN AKIN (Devamla) -
Yani, sonuçta, Cumhuriyet Halk Partisi, bu komisyon çalışmalarına… Tabiî ki biz
bu işe, gerçekten Türk sporu adına baktık. Bu işte particilik gerçekten bir
kenara bırakılmalı. Türk sporunu Türk Halkı çok önemsiyor; yani, sporla
birlikte, gerçekten, her ülkede vardır, ama, bizim halkımızın bir başka
güzelliğini oluşturuyor. Sporu çok seviyoruz, spora çok kendimizi veriyoruz. O
yüzden, sporla ilgili kurulan, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki
komisyonda da Cumhuriyet Halk Partili milletvekili olarak bu çerçevede görev
yaptığımıza inanıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten, komisyon raporuna katkısı olan -son olarak söylemek istiyorum-
gazeteci, bilim adamı, spor adamı, herkese teşekkür etmek istiyoruz. Geldiler
-gerçekten ayaklarına sağlık, ellerine sağlık, dillerine sağlık- bize çok
önemli şeyler söylediler. Bunun yanında, komisyon başkanımıza biraz evvel
sitemimi ilettim; ama, gerçekten şimdi de teşekkürümü iletiyorum. Çok güzel bir
komisyon çalışması gerçekleştirdik. AK Partili, Cumhuriyet Halk Partili
milletvekili arkadaşlarımız gerçekten…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen Sayın
Akın, lütfen… Buyurun, teşekkür edin.
HARUN AKIN (Devamla) -
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Gerçekten bu teşekkürümü
yapmak zorundaydım. Başkana da çok teşekkür ediyorum. Ben, Haluk Başkanıma çok
teşekkür ediyorum, komisyon üyesi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu komisyon
raporunun Türk sporuna hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Akın.
Sayın İpek, Tüzüğün 60
ıncı maddesi gereğince yerinizden kısa bir açıklama için söz talebiniz var;
buyurun.
(10/63, 113, 138, 179,
228) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Akın'ın
ve diğer komisyon üyelerinin sözlerine de teşekkür ediyorum.
Gerçekten, Türk sporuna
tarafsız bir gözle Türkiye Büyük Millet Meclisi bu komisyonla el atmış ve
gerçekten tarafsız bir çalışma yürütmüştür. Hem Cumhuriyet Halk Partisi hem AK
Partili bizler, milletvekilleri, tüm çalışmalarımızı yaparken, hiçbir parti
ayrımı yapmadan dört ay boyunca çalıştık ve her çalışmamızda, bir hafta yapmış
olduğumuz çalışmanın sonucunda önümüzdeki hafta neler yapmamız gerekiyorsa,
yine oturduk, birlikte karar verdik. Gerçekten, Sayın Ersin olsun, Sayın Akın
olsun, yine Bursa Milletvekilimiz olsun -Küçükaşık- çok katkıları oldu. Ancak,
şunu çok açıklıkla, yüreklilikle belirtmek istiyorum. Bir hafta sonra
yapacağımız tüm çalışmaları yine birlikte planladık.
Şimdi, bir üye
arkadaşımızın, komisyon üyesi arkadaşımızın "tüm ısrarlarımıza rağmen yer
almadı" dediği hususları…
AHMET ERSİN (İzmir) -
Hangi husus?.. Hangi husus?..
(10/63,113,138,179,228)
ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) -
Anlatacağım… Anlatacağım Sayın Ersin.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Hayır, hangi husus olduğunu söyle?
BAŞKAN - Lütfen Sayın
Ersin…
Sayın İpek, toparlar
mısınız.
(10/63,113,138,179,228)
ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Yine,
komisyon raporunun 108, 109, 126, 127, 128, 266 ve devamında, sizlerin de
katkısı olan sayfalarında yer aldı.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Nedir yer alan? Adını da söylesene bize Sayın Başkan.
(10/63,113,138,179,228)
ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) -
Anlatacağım.
Buna rağmen bir muhalefet
şerhi oldu, "mafya" sözcüğüyle ilgili oldu. Bunu tutanaklara geçmesi
açısından anlatmak istiyorum.
Şu an bizim Komisyon
raporunun içinde belki 100'e yakın yerde -dinlediğimiz konuklardan,
dinlediğimiz, çağırdığımız insanlardan, 100'e yakın yerde- bu sözcük kullanıldı
ve biz, bu sözcüğü, onların beyanları doğrultusunda raporlara yazdık; ancak,
biz, çözüm önerilerini belirtirken "mafya" tabirini kullanmadık.
Sebebi de şu: Bizim hukuk sistemimizde "mafya" sözcüğü yok,
"organize suç örgütleri" diye bir sözcük var. Eğer biz
"mafya" tabirini Komisyon olarak kullanmış olsaydık, yeni bir suç
türü ihdas etmiş olacaktık. Böyle bir yetkimiz olmadığı için…
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Parantez içinde yazsaydınız.
(10/63,113,138,179,228)
ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Böyle
bir yetkimiz parantez içinde de olmadığı için, biz, oraya, spora, spordışı
müdahaleler olarak, "organize suç örgütleri" şeklinde belirttik.
Tüm rapor, tüm komisyon
üyelerinin, iktidarın ve muhalefetin katkılarıyla hazırlandı. Spora dışarıdan,
taraf olmayanlar, objektif bir şekilde hazırladı. Ben sporun bundan sonraki
geleceğine katkısı olacağına inanıyorum.
Tüm katkı veren
arkadaşlarımıza, Bakanımıza da, şu ana kadar bu çalışmayı dikkate alıp birçok
konuda önlem aldığı için de, ayrıca, teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Türk sporunda şiddet,
şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105
inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/63,113, 138, 179, 228) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme
tamamlanmıştır.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak, gündemin sözlü sorular
kısmının 2, 3, 4, 5, 18 inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemi
sırası geldiğinde yerine getirilecektir.
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, ABD Ankara
Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)
BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
Biraz önce okuduğum
gerekçe gereğince, 2, 3, 4, 5 ve 18 inci soru önergelerini okutuyorum:
2. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur
sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/780) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özak'ın cevabı
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784) ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı
4.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın,
Antalya İlindeki Gündoğmuş-Topraktepe yolunun genişletilmesine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/792) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özak'ın cevabı
5.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan'ın, Konut Edindirme Yardımı Fonunun tasfiye sürecine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/796) ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı
6. - Manisa
Milletvekili Nuri Çilingir'in, özel sağlık ve eğitim kuruluşlarının
kullandıkları binaların yapı denetimlerine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/852) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız Özak'ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM
İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca, Bayındırlık ve İskân Bakanı
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
M.
Vedat Melik
Şanlıurfa
Sorular:
1. Şanlıurfa-Mardin-Cizre
ve Habur sınır kapısı yönündeki karayolunda duble yol çalışması yapılması
düşünülmekte midir?
2. Bu yönde bir düşünce
veya karar varsa, duble yol inşaatına ne zaman başlanması planlanmıştır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri
uyarınca, Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
M.
Vedat Melik
Şanlıurfa
Sorular:
1. Şanlıurfa'nın,
Akçakale İlçesini Ceylanpınar'a bağlayan yolun asfaltlama çalışmaları ne zaman
bitirilecektir?
2. Yine, Akçakale
İlçesini Suruç İlçesine bağlayan karayolu çalışmaları hangi aşamadadır?
3. Şanlıurfa Merkezden
Kısas Karaali yönüne giden yolun bakım onarımının yapılması programda mıdır? Ne
zaman başlanıp, ne zaman bitirilecektir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 15.10.2003
Osman
Özcan
Antalya
1- Antalya Gündoğmuş
İlçemizin Gündoğmuş-Topraktepe yolu, ilçenin ille bağlantısında tek yoldur. Yol
genişlemesine ne zaman başlanacak ve ne zaman bitirilecektir?
2- İlçemizin adı geçen
yolu hem çok dar ve hem de çok virajlı olduğundan devamlı ölümler meydana
gelmektedir. Bu yolun önemine binaen öncelikli olarak bitirmeyi, bunun için de
gerekli ödeneği ayırmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan konunun
Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini
arz ederim.
Ali
Arslan
Muğla
İlk kesintileri 1 Ocak
1987'de başlatılan ve 31 Aralık 1995'te sona erdirilen konut edindirme
yardımıyla ilgili tasfiye sürecine ilişkin esaslar 18 Mayıs 2000 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararında belirtilmiştir. Kararın üzerinden
yaklaşık dört yıl geçmiştir.
1- KEY'den faydalanacak
hak sahipleri belirlenmiş midir?
2- Fonda biriken para nerede,
nasıl değerlendiriliyor?
3- Fonda biriken paranın
miktarı belli midir?
4- Hak sahiplerine ne
zaman ödeme yapmayı planlıyorsunuz?
5- Hisse senetleri
verilerek ödeneceği öngörülen hak edişlerle ilgili karar geçerliliğini
sürdürüyorsa ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Nuri
Çilingir
Manisa
Ülkemiz deprem kuşağında
bulunmaktadır. Olası bir depremde, deprem sonrası kullanılması gereken binalar,
insanların yoğun olarak bulunduğu binalar, bina önem katsayısına göre daha
sağlam yapılmak zorundadır.
Sorular:
1- Özel sağlık
polikliniği veya eğitim tesisleri için kullanılan binaların yapı denetimleri hangi
kriterlere göre yapılmaktadır?
2- Konut için yapılmış
binaların (okul, eğitim tesisi, yurt vb) insanların yoğun olarak bulunduğu
binalar olarak kullanılmasına hangi şartlara göre izin verilmektedir?
3- Sizce belediyeler söz
konusu denetimi yeterli olarak yerine getirmekte midir? Eğer yeterli
bulmuyorsanız Bakanlığınızın bu konudaki düşünceleri nelerdir?
BAŞKAN - Soruları
cevaplandırmak üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Faruk Nafiz Özak;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündeminin "Sözlü Sorular"
kısmında yer alan ve tarafımdan cevaplandırılması talebiyle yöneltilen sözlü
sorularla ilgili huzurunuzda bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şanlıurfa Milletvekilimiz
Sayın Mehmet Vedat Melik'in sorusunu cevaplıyorum:
Toplam uzunluğu 377
kilometre olan Şanlıurfa-Habur yolunun 33 kilometrelik kesimi, geçmiş yıllarda
bölünmüş yol olarak tamamlanmıştır. 91 kilometre uzunluğundaki
Şanlıurfa-Viranşehir arasındaki 40 kilometrelik kesimin beton yol ihalesi
yapılmış, çalışmalara başlanmıştır. Viranşehir-Kızıltepe-Nusaybin-Cizre
güzergâhının 216 kilometrelik kesimi 11 kısım halinde bölünmüş yol olarak ihale
edilmiş ve yol yapım çalışmalarına başlanmıştır. Şanlıurfa-Viranşehir yolunun
4-17 nci kilometreleri ve 57-134 üncü kilometreleri arasının henüz ihalesi
yapılmamıştır.
Yine, Mehmet Vedat Melik
Beyefendinin ikinci sorusunu cevaplıyorum:
Akçakale-Ceylanpınar
yolunun temel ve tek kat sathî kaplama yapılması işi 14.4.2005 tarihinde 600
000 YTL bedel üzerinden ihale edilmiş ve işe başlanmıştır. Bugüne kadar
Akçakale merkezden itibaren yolun bozuk olan kesimlerine takviye amaçlı temel malzemesi
çekilmiştir. Akçakale merkezden itibaren 40 kilometrelik kesime, ihtiyaç
duyulan kesimlere temel takviyesi çekilmiştir, serme sıkıştırma işi devam
etmektedir. 2005 yılında, bu yolda yaklaşık 20 kilometre sathî kaplama
çalışması yapılacaktır.
Toplam uzunluğu 59
kilometre olan Akçakale-Suruç yolundaki 7,5 kilometrelik kesimin 2005 yılında
üstyapı ihalesi yapılarak yol sathî kaplama yapımına hazır hale getirilmiştir.
Kalan 51 kilometrelik kesim sathî kaplamalı olmasına rağmen, satıh aşırı
derecede bozuk olup, bakım hizmetleriyle trafiğe güvenle hizmet etmesi
sağlanmaktadır. Yeterli ödenek temin edilmesi halinde yolun tamamının sathî
kaplama yapılması düşünülmektedir. Kısas istikâmetinden Karaali Köylerine giden
yol karayolları ağında bulunmamaktadır.
Sayın Osman Özcan Beyin
sorusunu cevaplıyorum:
34 kilometre
uzunluğundaki Topraktepe-Gündoğmuş yolunun ilk 8 kilometresinin bazı
kesimlerinde yol genişletme çalışmaları yapılmış ve sanat yapıları da
tamamlanmıştır. Söz konusu yolun 2005 yılı ödeneği 50 milyar TL'dir. 8 ilâ 11,5
kilometreler arasında 3,5 kilometrelik kısmı ihale edilerek, yapım
çalışmalarına başlanılmıştır, yeterli ödenek temin edilmesi halinde, geri kalan
kısmın da yapımı gerçekleştirilecektir.
Muğla Milletvekilimiz
Sayın Ali Arslan Beyin sorularını cevaplamak istiyorum. Konut edindirme
yardımından faydalanacak hak sahiplerinin belirlenmesi işlemleri tasfiye
halindeki Emlak Bankası AŞ tarafından yürütülmekte olup, henüz
sonuçlandırılmamıştır. Fondaki para, 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
çerçevesinde Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının sermayesine katılmıştır.
Hak sahipliğinin Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına aynî sermaye olarak
devredilen gayrimenkuller karşılığı olan toplam para miktarı 395 755 000 717
165 TL'dir. Mevcut konut edindirme yardımı mevzuatına göre, hak sahipliğine
nakit ödemesi değil, hisse senedi verilmesi gerekmektedir; ancak, 588 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili mevzuatla getirilen sistemin sürdürülmesi
halinde, hak sahiplerinin tümünün tespit işlemlerinin tamamlanması
beklenilmeden, tasfiye halinde bulunan Emlak Bankası tarafından KEY hak
sahipliği tespit edilenlere, mümkün olan en kısa sürede, alacaklarının
nemalandırılmış bir şekilde nakit olarak ödemesinin yapılmasına ilişkin bir
kanun tasarısı hazırlanarak, kanunun istihsali yönünde çalışmaları
sürdürülmektedir. Söz konusu kanun tasarısı, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Tasarının yasalaşması halinde, kanunun
öngördüğü hükümler doğrultusunda, yaklaşık iki yıl gibi bir zamanın bitiminde
ödemeler başlayacaktır. Bu konuda herhangi bir nakit sıkıntısı da
bulunmamaktadır.
Sayın Nuri Çilingir Beyin
sorularını cevaplıyorum: Sözü edilen tesislerin yapı denetimleri, pilot
uygulama başlatılan 19 vilayetimizde 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu
çerçevesinde, diğer illerimizde ise 3194 sayılı İmar Kanunu dahilinde, 3030
sayılı Yasa kapsamı dışında kalan belde belediyelerinde de Tip İmar Uygulama
Yönetmeliğinin 57 nci ve 58 inci maddelerine göre yapılmaktadır. Esas itibariyle,
3194 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca, yapıların kullanım izinleri
belediyelerimizce verilmektedir. Belediyelerimizin bu konuda yeterli oldukları
söylenemez; ancak, Banaklığımızca çalışmaları sürdürülen imar kanunu revizyon
tasarısında, etkin denetimi sağlayıcı çeşitli müeyyideler getirilmektedir.
Arz eder, Yüce
Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın Melik, buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yaklaşık iki yıl önce
verdiğim soru önergelerine bugün cevap verildiği için, aracılığınızla, Sayın
Bakana teşekkür ediyorum iki yıl geçmiş olmasına rağmen.
Sayın Başkanım,
Akçakale-Ceylanpınar arasındaki yol çok önemli bir yoldur, sınır yoludur
ayrıca; Ceylanpınar'dan Habur sınır kapısına çıkış yoluyla birleşmesi açısından
da çok önemli bir yoldur. Bunun ihalesi geçen sene yapıldı Sayın Bakanın da
biraz önce belirttiği gibi; ama, 2005 yılının sonuna kadar bitirileceği yolunda
ciddî şüpheler vardır. Bu yol üzerinde onlarca köy bulunmaktadır.
Yine, Sayın Bakan,
sanıyorum, Suruç ile Akçakale'yi birbirine bağlayan yol konusunda bir bilgi
aktarmadılar. Akçakale sınır kapısında yakında açılması düşünülen birinci sınıf
gümrük kapısı yönünde, Akçakale ve Suruç İlçelerinin muhakkak birbirine
bağlanması gerekir. Suruç-Akçakale yolunun bir kısmı asfalttır; ama, ondan
sonra, Suruç'a ulaşmak mümkün değildir, stabilizesi çok bozuktur.
Şanlıurfa'dan, Mardin,
Cizre ve Habur sınır kapısına giden yönde ise Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Melik,
kısa bir açıklama isteme hakkınız var; buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Bitiriyorum, son sorum.
Bu soru önergemi de yine
iki yıl önce vermişim, biraz da güncelliğini yitiriyor malumunuz bu soru
önergeleri.
… bu yoldan da günde yaklaşık 20 000 araç geçmektedir. Bize göre,
Türkiye'de ilk ihale edilmesi gereken duble yollardan biri olmalıydı; ama,
şimdi, kısmen ihale edilmiş olduğunu görüyoruz.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Özcan,
buyurun.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Gündoğmuş, Antalya'nın
bir ilçesi. Antalya'nın ilçesi olunca- bilmeyenler vardır- turistin bol, çok
geldiği, turfanda sebzelerin çok olduğu bir yer değil, kırsal bir kesim,
dağbaşı. Bu ilçemiz devamlı göç vermektedir. Yolun yapımı gerekmektedir.
Eskiden kazma kürekle yapılmıştır, virajlıdır, devamlı ölümler olmaktadır. 50
milyar YTL'lik bir ödeneğin ayrılması bu yolun bitmesine yetmeyecektir. Sayın
Bakanımızdan, daha fazla para ayrılarak bu yolun bitirilmesini rica ediyoruz;
çünkü, çok önemlidir. İlçenin tek yolu budur, çok kısa zamanda yapılması
gerekmektedir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özcan.
Sayın Arslan, buyurun.
ALİ ARSLAN (Muğla) -
Sayın Başkan, ben de soru önergemi tam iki yıl önce vermiştim ve son dönemdeki
uygulamalardan sonra artık sözlü soru önergesi vermekten vazgeçtim; çünkü,
soruyu soruyorsunuz; iki yıl sonra zaten sorunun güncelliği de kayboluyor;
ancak, bu soru da çok farklı. Bakın, Konut Edindirme Fonunun tasfiyesiyle
ilgili karar, ben bu soru önergemi verdikten dört yıl önce alınan bir karardı;
iki yıl sonra cevabı verildi. Sayın Bakanın açıklamalarına göre de, iki yıl
sonra ancak ödenebilecek ki, Sayın Bakan bunun parasının da hazır olduğunu
falan söylüyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin çalışanlara karşı bakış açısını
açıkça ortaya koyan bir tavır bu. Bu toplum kesimi çok büyük sıkıntılar
yaşıyor, insanlar çocuklarını okutmakta zorlanıyor, evlendirmekte zorlanıyor,
geçim sıkıntısı içinde. Bu devletin sözü var. İnsanlara altı yıl önce söz
verilmiş, tasfiye edilecekse…
BAŞKAN - Sayın Arslan,
açıklanmasını istediğiniz hususu sorar mısınız.
ALİ ARSLAN (Muğla) - …bir
an önce, konut Edindirme Fonunun tasfiyesi gerekiyor, insanlara bu paraların
ödenmesi gerekiyor, onu arz etmeye çalışıyorum. Sadece "edeceğiz,
yapacağız…" Yani, çok gayri ciddî bir açıklama bu; bunu belirtmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Arslan.
Sayın Bakan, cevap
verecek misiniz?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkanım, ben…
BAŞKAN - Kürsüden, Sayın
Bakan, buyurun.
Sayın Bakan, yalnız,
çalışma süremiz tamamlanmak üzere, 2 dakikalık süremiz var.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Mehmet Vedat Melik'in, Sayın Osman Özcan'ın ve Sayın Ali Arslan Beyin
söylediklerini not ettim. Özellikle, Gündoğmuş'la ilgili ödenek artırma
talebini değerlendireceğiz.
Yine, Sayın Mehmet Vedat
Melik'in taleplerini değerlendirmeye çalışacağım.
Konut edindirme
yardımıyla ilgili verdiğim cevapla ilgili şunu söyleyeyim: Bu kanun tasarısı
Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne gönderildi. Burada nakitle
ilgili bir sıkıntı yok. Bu konuda çalışmalar devam ediyor, herhangi bir sorun
da yok. İnşallah, en kısa zamanda bunu çözmeye çalışacağız. Bu, Sayın
Milletvekilimizin dediği gibi, bizim ciddîye aldığımız, çok ciddîye aldığımız
bir konudur. Bunu, burada, bilgi olarak vermek istiyorum. Daha detaylı
bilgileri de kendilerine iletebilirim daha sonra.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sözlü soru önergeleri ile
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 9 Kasım 2005 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.01