BIM 2 5 2005-12-08T08:03:00Z 2005-12-08T08:03:00Z 45 27600 157323 TBMM 1311 314 193203 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

 DÖNEM:                                              22 CİLT: 97                                    YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

15 inci Birleşim

8 Kasım 2005 Salı

 I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Hatay Milletvekili Mehmet Soydan'ın, İskenderun Limanında batan Ulla Gemisinin çevreye verdiği zararlara, geminin çıkarılması için yapılması gerekenlere ve Hatay Havaalanının bir an önce açılmasının bölge için önemi ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun, ülke tarımının içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in, Kızılay Haftası ile Kızılayın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

B) Tezkereler ve Önergeler

 

1.- Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun davetlisi olarak Romanya'ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/918)

2.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Başkanlık Divanı kararına istinaden, gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/919)

3.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un, Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/920)

4.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Oman ve Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/921)

5.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/267), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/329)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, 222 Sayılı İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/362), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330)

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 52 milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/315)

2.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 52 milletvekilinin, çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumu ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/316)

3.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 51 milletvekilinin, içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının nedenleri, işleyişi ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/317)

V.- ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Genel Kurulun 8.11.2005 Salı günkü birleşiminde, (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Sözlü Sorular ve CevaplarI

1.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)

2 - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/780) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

 4.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya İlindeki Gündoğmuş-Topraktepe yolunun genişletilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/792) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

5.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Konut Edindirme Yardımı Fonunun tasfiye sürecine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/796) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

6 - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, özel sağlık ve eğitim kuruluşlarının kullandıkları binaların yapı denetimlerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/852) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

B) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, kamudaki personel sayısına ve yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/7319)

2.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, maaş ödemeleri ile ilgili olarak bankalarla sözleşme yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/7351)

3.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen kanunlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7835)

4.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında verilen soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7836)

5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılındaki özel gündemli toplantılara ve genel görüşme önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7837)

6.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında verilen Meclis araştırması önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7838)

7.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında verilen Meclis soruşturması önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7839)

8.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 3 üncü yasama yılında kanunlaşan kanun hükmünde kararnamelere ve Danışma Kurulu toplantılarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7840)

9.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, bir uzman hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7841)

10.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, belli tarihler arasında yapılmış bazı atamalara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7842)

11.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, bir uzman hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7843)

12.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 22 nci Dönem 3 üncü yasama yılında kabul edilen kanunlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/7844)

13 - Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Kamu Görevlileri Etik Kuruluna yapılan başvurulara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/7852)

14.- İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, konut kredisi kullanımına,

Taşıt kredisi kullanımına,

İlişkin Başbakandan soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/7905, 7906)

15.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, kayısı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/7909)

16.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Kamu Görevlileri Etik Kurulunun işlemlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/7910)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir köyün afet kapsamına alınmasına ilişkin soruları ile bir mahallenin afet kapsamına alınmasına ilişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7918, 7919, 7920, 7921, 7922, 7924, 7925, 7926, 7928, 7929, 7930, 7931, 7932, 7933, 7934, 7935, 7936, 7937, 7938, 7939, 7950, 7951, 7952, 7953, 7954)

18.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, 1992 Erzincan depreminde konutu yıkılanlardan halen konutu yapılmayanlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7923)

19.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, İstanbul-Edirne otoyolundaki bakım ve onarım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7927)

20.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya Batı Çevre Yolunun yapımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7940)

21.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, ülkemizdeki yapıların depreme dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7941)

22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7942)

23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, karayollarındaki yapım ve bakım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7943)

24.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Horasan-Tuzluca Karayoluna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7944)

25.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Malatya İlindeki karayollarının durumuna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7945)

26.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, tarihî köprülerin korunması için yeni köprü yapımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7947)

27.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7948)

28.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Konya Karayolunun Akseki-Güçlüköy mevkiinin asfalt, refüj ve sinyalizasyon çalışmasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/7955)

29.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik düzenleyici işlem çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7959)

30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7960)

31.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Devlet Personel Başkanlığının kadro açığı tespitlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8002)

32.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, devredilen Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü personelinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/8010)

33.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, bir TMSF bürokratının Egebank Genel Müdür Yardımcısının avukatlığını yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8012)

34.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8013)

35.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, bir hukuk bürosuyla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/8014)

36.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda gerçekleşen ihracata ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/8015)

* Ek cevap

37.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, komşu ülkelerle yapılan dış ticarete,

Çin ile yapılan dış ticarete,

- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, tekstil ithalatına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/8018, 8019, 8020)

38.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara'daki Roma Hamamına yönelik projeye ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8041)

39.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, milletvekili lojmanlarının satışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8053)

40.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8056)

41.- Ankara Milletvekili A. İsmet ÇANAKÇI'nın, tescilli orman alanlarının satışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/8068)

42.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, anadolu liseleri müdürlerinin görev yerlerinin değiştirildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8073)

43.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir köy ilköğretim okulunun ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8074)

44.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavının tercih formunda hatalı bilgilere yer verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8075)

45.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, ders kitaplarının yazarlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8076)

46.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, ortaöğretimdeki başarısız öğrencilerin bir üst sınıfa devam edebilmelerinin sağlanmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8078)

47.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, ders kitapları ihalelerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8081)

48.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bir öğretmen atamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8083)

49.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, özel bir okulda okutulduğu iddia edilen bir kitaba ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8084)

50.- Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR'ın, bir öğretmenlik branşına müracaatta yaşanan soruna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8088)

51.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Talim ve Terbiye Kurul Başkanlığına bağlı bir Müdürlüğün kadrolarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8089)

52.- İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, Kurtuluş Savaşı hakkındaki bir esere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8090)

53.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, atıl durumdaki köy okullarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in cevabı (7/8093)

54.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, öğretmenlerin ücretlerinde iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8094)

55.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, öğretmen atamalarına ve sözleşmeli öğretmen alımına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8095)

56.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir ilçe millî eğitim şube müdürü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8097)

57.- İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, yatılı okullardaki sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8105)

58.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı tercihlerinde il sınırlamasının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8106)

59.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce İlindeki bir ilköğretim okulunun tadilat çalışmalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/8107)

60.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/8112)

61.- Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, Ankara'da kolera ve ishal vakalarında artış yaşandığı iddialarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8118)

62.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Düzce İlindeki aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/8144)

63.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8151)

64.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Sabiha Gökçen Havaalanının daha etkin kullanılmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8181)

65.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Nahçivan-Aralık-Iğdır-Kars Demiryolu Projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8183)

66.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8185)

67.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, doğu ekspresi tren seferlerinde kaldırılan restoran vagonlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8187)

68.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, kızının düğün davetiyelerinin TBMM'de dağıtım usulüne ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8188)

69.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, ABD yolcularına havaalanında uygulanan güvenlik kontrolüne ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/8189)

70.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, vefat etmiş bir kişi hakkında yapılan vatandaşlıktan çıkarma işlemine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8200)

71.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Bingöl-Karlıova depremiyle ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/8478)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak yedi oturum yaptı.

İzmir Milletvekili Erdal Karademir, İzmir ve çevresinde meydana gelen depremin etkilerine ve alınması gereken tedbirlere,

Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında tarımsal sulamanın eğitimle ilişkisi hakkında,

İstanbul Milletvekili Recep Koral, Bayrampaşa Belediyesinin Balkan ülkelerine yönelik olarak "Kardeşlik Sınır Tanımaz" sloganıyla hazırlattığı kültür ve tanıtım etkinliklerine ilişkin,

Gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş ve Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, sosyal hizmetler kurumlarındaki olumsuzlukların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/314) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun görüşmeleri (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956), ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 4 üncü sırasında yer alan 1004 sıra sayılı anayasa değişiklik teklifinin bu kısmın 30 uncu sırasına alınmasına, bugünkü birleşimde 31 inci sıraya kadar olan tasarı ve tekliflerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

4 üncü sırasına alınan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen 5394 Sayılı Türkiye İstatistik Kanunu (1/1070) (S. Sayısı: 999) ile,

2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında (1/950) (S. Sayısı: 920),

5 inci sırasına alınan, Bilgi Edinme Hakkı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/955) (S. Sayısı: 914),

6 ncı sırasına alınan, Darülaceze Müessesesi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/988) (S. Sayısı: 922),

21 inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi, Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/936) (S. Sayısı: 824),

22 nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/945) (S. Sayısı: 825),

23 üncü sırasına alınan, Adalete Uluslararası  Erişim Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/922) (S. Sayısı: 843),

24 üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Slovakya Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/939) (S. Sayısı: 845),

25 inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyetindeki Avrupa Birliği Polis Misyonuna (EUPOL-PROXIMA) Katılımına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/944) (S. Sayısı: 846),

26 ncı sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/964) (S. Sayısı: 847),

27 nci  sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Özbekistan Cumhuriyeti Dış Ekonomik İlişkiler Ajansı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/970) (S. Sayısı: 853),

28 inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadî Kalkınma İşbirliği Fonu Kredilerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/986) (S. Sayısı: 857),

29 uncu sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Şili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Savunma Sanayii, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/885) (S. Sayısı: 860),

Kanun Tasarılarının;

Görüşmeleri,

3 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904) görüşmelerine devam olunarak, 15 inci maddesine kadar kabul edildi; birleşime verilen aradan sonra,

İlgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

7 nci sırasına alınan, Gıda ve Tarım İçin Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Anlaşmasının Onaylanmasının (1/863) (S. Sayısı: 797),

8 inci sırasına alınan, Ölüm Cezasının Kaldırılmasını Amaçlayan, Medenî ve Siyasî Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Ek İkinci İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının (1/919) (S. Sayısı: 798),

9 uncu sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Çevre Koruma Alanında İkili İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/859) (S. Sayısı: 806),

10 uncu sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Oman Sultanlığı Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/867) (S. Sayısı: 807)

11 inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/868) (S. Sayısı: 808),

12 nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/869) (S. Sayısı: 809),

13 üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/870) (S. Sayısı: 810),

14 üncü sırasına alınan, A400M Uçağının Geliştirilmesi, Üretimi ve Başlangıç Desteğine İlişkin Tek Aşamalı Bir Programda İşbirliği Konusunda Mutabakat Muhtırası ile A400M Uçağının İşbirliği İçerisinde Geliştirilmesi, Üretimi Evresi ve Başlangıç Desteğine İlişkin A400M Program Üst Kurulu Kararının Onaylanmasının (1/889) (S. Sayısı: 811),

15 inci sırasına alınan, Viyana ve Paris Sözleşmelerinin Uygulanmasına İlişkin Ortak Protokolün Onaylanmasının (1/904) (S. Sayısı: 812),

16 ncı sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının (1/908) (S. Sayısı: 813),

17 nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kosova Geçici Özyönetim Kurumları (Çevre ve Mekansal Planlama Bakanlığı) Adına Görev Yapan Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetimi Arasında Çevre Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının (1/938) (S. Sayısı: 814)

18 inci sırasına alınan, Müşterek Taarruz Uçağı Sistem Geliştirme ve Gösterimi İçin İşbirliği Çerçevesi ile İlgili Mutabakat Muhtırası ve Buna İlişkin Tamamlayıcı Anlaşma, Malî Yönetim Usulleri Dokümanı ve Ek Mektupların Onaylanmasının (1/953) (S. Sayısı: 815),

19 uncu sırasına alınan, Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme Hakkında Değişiklik Protokolüne Katılmamızın (1/894) (S. Sayısı: 820),

20 nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) Devletleri Arasında Anlaşma Çerçevesinde Oluşturulan Türkiye-EFTA Ortak Komitesinin 1/2004 ve 2/2004 Sayılı Kararlarının Onaylanmasının (1/928) (S. Sayısı: 823),

Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının, elektronik cihazla yapılan açıkoylamalarından sonra;

30 uncu sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/585) (S. Sayısı: 1004 ve 1004'e 1 inci Ek), ikinci görüşmesi tamamlanarak, yapılan gizli oylamadan sonra;

Kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, konuşmasında, partisine sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.

8 Kasım 2005 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 01.44'te son verildi.

 

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

Yaşar Tüzün

 

Kırklareli

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


                                                                                                                                                                                         No.: 21

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

31 Ekim 2005 Pazartesi

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1123) (İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2005)

Teklif

1.- Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/609) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2005)

Sözlü Soru Önergesi

1. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, NATO Parlamenter Asamblesinin Erivan'daki bir toplantısına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/1603) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2005)

No.: 22

1 Kasım 2005 Salı

 

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı  Soru Önergeleri

1. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, ikinci Dünya Savaşında Nazi kamplarına alınan ve öldürülen Türk vatandaşlarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/7236)

2. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, vergi gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7239)

3. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, duble yol yapılması çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7246)

4. - Tokat Milletvekili Resul TOSUN'un, Büyük Ortadoğu Projesine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/7282)

5. - İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİR'in, Almanya'da yaşayan Türklerin çifte vatandaşlığına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/7283)

6. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, maaş ödemeleri ile ilgili olarak bankalarla sözleşme yapılıp yapılmadığına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/7349)

7. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, maaş ödemeleri ile ilgili olarak bankalarla sözleşme yapılıp yapılmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/7353)

8. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, İmar Bankasının Hazinenin bono ihalelerine katılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/7366)

9. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, 58 ve 59 uncu Hükümetler döneminde Bakanlar Kurulu üyelerinin yurtdışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7385)

10. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, BOTAŞ'ın ihalelerini yürüten komisyona ve ihale değerlendirmelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7411)

11. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karacabey 80 inci Yıl Devlet Hastanesinin sağlık personeli eksikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7435)

12. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, akaryakıta yapılan zamlara ve vergi indirimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7439)

13. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana  Hafif Raylı Ulaşım Sistemi inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/7695)

14. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara-Polatlı'daki zirai sulama abonelerinin faturalandırma dönemlerine ve fatura bedellerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7696)

15. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, genel seçimlerde yapılacak düzenlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7701)

16. - Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, ülkemizdeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7704)

17.                  - Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, Diyarbakır İl merkezine bağlı bazı mezraların elektrik trafosu ve hatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7713)

18.                  - Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, Diyarbakır İli Ergani İlçesinin Şölen Beldesi yol projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7721)

19.                  - Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, Olağanüstü Hal Bölgesinde boşaltılan köylere dönen vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7734)

20. - Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, Türkiye Taşkömürü Kurumuna işçi alımına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/7777)

No.: 23

8 Kasım 2005 Salı

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi Üyesi Ülkeler Arasında Ekonomik İşbirliğine İlişkin Çerçeve Anlaşmanın  Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1124) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

2.- Kısıtlayıcı Ticari Uygulamaların Kontrolü İçin Çok Taraflı Olarak Kararlaştırılan Adil İlkeler ve Kurallar Bütününün Tüm Yönlerini Gözden Geçirme Konusundaki 5. BM Konferansı ile İlgili Düzenlemeler Hakkında Birleşmiş Milletler ve Türk Hükümeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1125) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2005)

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu ve 136 Milletvekilinin; Lozan Anlaşmasının İmzalandığı 24 Temmuz Gününden Başlayan Haftanın "Bağımsızlık Haftası" İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/610) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.10.2005)

2.- İzmir Milletvekili Türkân Miçooğulları ve 48 Milletvekilinin; Orman Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/611) (Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 34 Milletvekilinin; 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/612) (Adalet ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

4.- Şırnak Milletvekili Mehmet Tatar'ın; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/613) (İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

Rapor

1.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1121) (S. Sayısı: 1014) (Dağıtma tarihi: 8.11.2005) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT ve 52 Milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/315) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

2.- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK ve 52 Milletvekilinin, çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumu ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/316) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

3.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ ve 51 Milletvekilinin, içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının nedenleri, işleyişi ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/317) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2005)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı  Soru Önergesi

1.     - Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, Antalya-Manavgat İlçesi Titreyengöl mevkiindeki Sorgun Ormanının golf ve otel alanı ilan edilip edilmediğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6279)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.05

8 Kasım 2005 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Teknik arıza nedeniyle, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.12


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.18

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, İskenderun Körfezi (Ulla Gemisi) ve Hatay Havaalanıyla ilgili söz isteyen, Hatay Milletvekili Mehmet Soydan'a aittir.

Buyurun Sayın Soydan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Soydan, süreniz 5 dakikadır.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Hatay Milletvekili Mehmet Soydan'ın, İskenderun Limanında batan Ulla Gemisinin çevreye verdiği zararlara, geminin çıkarılması için yapılması gerekenlere ve Hatay Havaalanının bir an önce açılmasının bölge için önemi ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İskenderun Limanında 6.9.2004 tarihinde batan Ulla Gemisi, sadece bölgemizin konusu olmakla kalmamış, tüm Türkiye'de, yazılı ve görsel basında tartışılarak kamuoyuna mal olmuştur.

Yaklaşık ondört aydır, İskenderun Limanında batmış olan Ulla Gemisinin yükünün çıkarılması için, Çevre ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı büyük çaba göstermişlerdir; emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Ayrıca, 2 200 ton atık yükün içerisindeki yaklaşık 3 kilogramlık krom 6'nın (Cr6) etkisi gereğinden çok fazla abartılmış, İskenderun ve çevresi, bu gemi nedeniyle, başta balıkçılar olmak üzere, büyük zarar görmüştür; yazın, insanlar denize girmekten korkmuş, balık yemekte tereddüt etmişlerdir. Bakanlığımız, Valiliğimiz ve Kaymakamlığımız, yetkili kişi ve kuruluşlar, bu konuda defalarca açıklama yapmalarına rağmen, bu konudaki sorumsuz açıklamalar halkımızın kafasını karıştırmıştır. Yani, denizdeki bu kirlilik miktarının, denize girilmesine engel olmayacağı, denizde yaşayan canlılara bir zarar vermeyeceği, dünya standartlarına göre burada herhangi bir tehlike olmadığı, defalarca, üniversite raporlarıyla, diğer yetkili kurum ve kuruluşların açıklamalarıyla, onların elde ettiği raporlarla açıklanmasına rağmen, bu konuda bölge insanında oluşan kafa karışıklığı giderilememiştir. Belki de en önemli sorun olan -psikolojik olarak- kafa karışıklığını gidermek amacıyla, bu gemideki yükün çıkarılması için büyük çaba gösterilmiştir. Başta, bölgedeki sivil toplum kuruluşları, basın mensupları, siyasî partiler, Sayın Valimiz, Kaymakamımız, bizler, bu yükün mutlaka buradan çıkarılması gerektiğini söyledik ve ondört aydır büyük çabalar gösterilmesine rağmen, bu yükün tamamı henüz Ulla Gemisinden çıkarılamamıştır. Değişik teknik arızalar meydana gelmiştir. Bu yükün İspanya'dan gelmesi nedeniyle tekrar oraya gönderilmesi gerektiğinden, bu konuda, Dışişleri Bakanlığımız girişimler yapmış, yükün kabulü için gerekli girişimler, çabalar gösterilmiş ve bu konuda, aslında, Türkiye olarak büyük bir uğraş verilmiştir.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sonuç?.. Sonuç alındı mı?

MEHMET SOYDAN (Devamla) - Sonucu almak için konuşuyorum.

Bütün bu çabalara rağmen, bu çalışma süresi içerisinde meydana gelen teknik aksaklıklara yeni çözümler bulmak için yeni formüller geliştirilmesine rağmen,  henüz bu -gemideki- yükün bir miktarı Ulla Gemisinde bulunmaktadır. Aslında, bu büyük çabayla, Türkiye'nin başkalarının çöplüğü olmadığı gösterilmek istenmiştir; bu da Türkiye için büyük bir kazançtır. Bizler ise, bölgemizde bundan olumsuz etkilenen insanları bu sorundan kurtarmak için, belki de insanların kafasındaki Ulla'yı çıkarmak için bu yükün mutlaka çıkarılması gerektiğini ifade ettik. Yoksa, burada yapılan çalışmalarda elde edilen, burada yapılan analizlerde, burada herhangi bir sorun olmadığını, bölgemizdeki balıkları herkesin yiyebileceğini buradan açıklıkla ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, bu kafalardaki Ulla'nın çıkması için, Çevre ve Orman Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları neticelendireceğini ve 1 Kasımda yapılan toplantıda da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Soydan, konuşmanızı tamamlayabilir misiniz.

Buyurun.

MEHMET SOYDAN (Devamla) - …bu azim ve kararlılığın olduğunu görüyoruz.

Bir iki cümleyle de Hatay havaalanına değinmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Soydan.

MEHMET SOYDAN (Devamla) - Hatay havaalanı da, yine bölgemizin konusu olmaktan, zaman zaman, ülke gündemine giren konulardan biri olmuştur. Süremin azlığı nedeniyle bunu da hemen şöyle ifade etmek istiyorum: İl özel idaresi kaynaklarıyla 48 trilyonu, Hatay havaalanına, biz Hataylılar olarak harcadık. Bu havaalanının bitmesi için de, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK Partisi milletvekilleri olarak Sayın Bakanımızla da beraber görüşmelerimiz oldu. Hataylılar olarak biz, büyük bir parayı bu havaalanı için harcadık. Hatay, turizm potansiyeliyle, inanç turizmi potansiyeliyle bu havaalanını çalıştırabilecek ve bu imkândan yararlanması gereken bir ildir diye düşünüyoruz. 25 Eylülde de Sayın Başbakanımız bizi bu yükten kurtararak -Ulaştırma Bakanımızın da katıldığı Hatay medeniyetler buluşmasında- Sayın Valimiz ve DLH İnşaatı Genel Müdürünün imzasıyla Ulaştırma Bakanlığına devredilmiştir. Bundan sonraki süreçte Hatay havaalanının çok kısa bir sürede tamamlanarak, ilgili bakanların, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım'ın, Başbakan Yardımcımız Abdüllatif Şener'in ve Sayın Başbakanımızın da desteklerini, devamını bekliyoruz. Bu konuda katkı veren milletvekili arkadaşlarıma da, Hatay milletvekillerimize de, tüm sivil toplum kuruluşlarına da, Hatay Valimize de teşekkür ediyorum.

Meclisimizi, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Soydan.

Gündemdışı ikinci söz, tarımın içinde bulunduğu sorunlar hakkında söz isteyen, Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Ekmekcioğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu’nun, ülke tarımının içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülke tarımının içinde bulunduğu sorunlar hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Ülke tarımı zor bir süreçten geçmektedir. Türk çiftçisi, köylüsü, hiçbir cumhuriyet hükümeti döneminde böylesine zor bir duruma düşürülmemiştir. Bunu, bir ziraat odası üyesi, bir üretici olarak söylüyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu durumu iyi bir şekilde gözlemlersek, durumun ne kadar kötü olduğunu hep birlikte görürüz. Her bölgenin sorunu farklı gibi görünse de, aslında temelinde yatan şey aynı. En önemlisi, fiyatlar bu şekilde düşük olmasına rağmen, doğru dürüst alıcı yok. Kısacası, üretici perişan.

AKP Hükümetinin görev başında olduğu yıllar, tarım sektörü ve üretici açısından yıkım yılları olarak tarihe geçecektir. 2003 yılından bu yana, Türkiye, sattığından daha fazla tarım ürünü ithal eder konuma gelmiştir. 2003 yılında tarım sektörü yüzde 2,4 küçülmüştür. 2004 yılında da iyi bir gelişim sağlanamamıştır. 2005 yılında sektör, daha vahim ve içler acısı bir durumdadır. Bütün bunlar tesadüf değildir. Tarımın yapısal sorunlarına yönelik hiçbir kalıcı iyileştirme politikası güdülmezken, kamunun tarım sektörünü düzenleme görevi neredeyse tümüyle terk edilmiş durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkenin yüzde 40'ı tarımla istihdam edilmektedir; bu kadar insanı gözden çıkaramazsınız. Tarımı küçültecekseniz, önce sanayii canlandırmanız gerekir. İşsizliği artırırsanız, yoksulluk ve yolsuzluğu da körüklersiniz, kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Üretmeden iç ve dış borçlarımız nasıl ödenecektir? Fabrikalar kapatılarak, tarım öldürülerek bu borçlar nasıl ödenecektir; soruyorum sizlere değerli arkadaşlarım.

Maliyetini kurtararak satılan hiçbir tarım ürünü yok. Ürün fiyatları düşüyor; ama, bunun yanında tarımın girdi fiyatları sürekli yükseliyor. Bugün, Amerika ve AB ülkelerinde her çiftçi ailesine 13 500-15 000 dolar arası doğrudan destek sağlanırken, Türk çiftçisi, bu destekleri alan Batı çiftçileri karşısında rekabet gücünü kaybediyor. Her ürün ithal ediliyor. "Onu ekme, bunu dikme; pancarı az ek, anasonu az üret" diyerek çiftçinin elini kolunu bağladınız. Girdi fiyatları yükselirken piyasa fiyatları düşmektedir. Mazotun litresi, 2004 yılında 1 600 000 lirayken 2005 yılında 2 100 000 liraya, nitrat gübre 290 000 lirayken 310 000 liraya çıkarılmıştır. Tarımda kullanılan ilaçların fiyatları son yıllarda yüzde 15 ile yüzde 20 arasında artmıştır. İnanın, çiftçi, köylü kan ağlıyor. Elbette, çiftçimiz, bunun hesabını AKP İktidarından soracaktır. Bundan hiç kuşku duymuyorum. Lütfen, çiftçiyi, köylüyü azarlamayın; yardımına koşun, sorunlarını azaltın.

Girdi fiyatları bu durumdayken, pamuğun maliyeti 950 000 TL iken, satış fiyatı 750 000 Türk Lirası; mısırın maliyeti 220 000 lira olduğu halde, ancak 180 000 liraya alıcı bulabilmektedir. Aynı şekilde, muzun maliyet fiyatı 1 200 000 lira iken, satış fiyatı 800 000 liradır. Ayrıca, limonun satış fiyatı 200 000 lira, buğdayın, arpanın satış fiyatı 240 000 - 250 000 liradır. Bununla birlikte, elmanın durumu da içler acısıdır. Maliyeti 350 000 lira olan elma piyasada 200 000 liraya alıcı bulamamaktadır. İşin bir başka boyutu da şudur: Elmanın ülke içindeki tüketimi 250 000 - 300 000 ton arasındadır. 2005 yılı elma rekoltesi 3 000 000 tondur. Bu 10 katlık üretimin pazarlanması gerekmektedir. Sayın Başbakan ülkeyi pazarlayacağına, üretilen bu malları pazarlasa daha iyi olur diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmekcioğlu, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Bu satış fiyatlarıyla üreticiler maliyetlerini bile karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Üreticiyi ürettiğine pişman ettiniz. Durum çok vahimdir. Bu insanlar ne yiyecekler, ne içeceklerdir?! Sıkıntıları gerçekten çok büyüktür.

Türk çiftçisi peşin vergi veren sayılı meslek gruplarının başında yer almaktadır. Çiftçi sattığı ürünün bedelini almadan vergisi peşinen kesilmektedir. Bunun yanı sıra satın aldığı mazotun bedelinin yüzde 70'ini vergi olarak ödemektedir. Bu hükümet, maalesef, Türk çiftçisine üvey evlat muamelesi yapmakta, ürününe hak ettiği bedeli ödememektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün AB ülkelerinde tarım desteklenirken, bizde kösteklenmektedir. AB'de kırsal nüfus yüzde 5, tarım işletmeleri sayısı da 7 000 000 iken, Türkiye'de kırsal nüfus yüzde 50, tarım işletmeleri sayısı ise sadece 4 000 000'dur. Ayrıca, bizde kooperatifleşme çok az; dolayısıyla, AB'deki kadar etkin bir pazarlama sistemimiz de yok. Tarımımız bu haldeyken, AB'ye tam üye olabilmek için çok uğraşmamız gerekecektir.

AB'ye üyelik sürecinde, Türk çiftçisinin desteklenmesi için AB'den Türkiye'ye kaynak aktarılmayacaktır. Diğer tüm AB ülkeleri, İspanya, Portekiz, Yunanistan ve yeni üye olan 10 ülke ile Romanya ve Bulgaristan, AB'nin çeşitli fonlarından faydalanmışlar ve tarım sektörlerini AB'ye entegre etmişlerdir. Hiçbir ülkeye dayatılmayan koşullar AB tarafından sadece Türkiye'ye dayatılmıştır. Ayrıca, AKP Hükümeti, AB'nin tarımla ilgili müktesebatına uyum çalışmalarında yetersiz kalmış, özellikle son iki yılda kayda değer önemli bir ilerleme sağlayamamıştır.

Bütün bu değerlendirmelerden şöyle bir sonuç çıkarmak mümkündür: AB'ye üyelik durumunda, Türk çiftçisi, yeni olanaklar elde edeceği gibi, yeni risklerle karşı karşıya kalacaktır. Eğer, hükümet, AB'ye tam üyelik öncesinde tarımda verimliliği düşük ve rekabet gücü zayıf olan ürünlerle ilgili gerekli önlemleri almazsa, tarım sektörümüz ciddî sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümete buradan sesleniyorum: Müzakere sürecinde haklarımızı koruyun, Türk çiftçisinin haklarını koruyun. Türk çiftçisini perişan edenler perişan olmuşlardır. Şunu unutmayın ki, Türk çiftçisini yakanlar, bu ateşin içinde kendileri de yanmışlardır.

En iyi şekilde üreteceğiz. Adil şekilde vergilerimizi toplayacağız, hakça paylaşacağız. Ülkemizin bu darboğazdan çıkabilmesinin tek yolu budur. Burada oturduğum yerden ahkâm kesmiyorum. Bire bir çiftçinin, köylünün yanından geliyorum. İnsanlar ağlıyor, inanın ki, insanlar kan ağlıyor. Bunları yerinde görerek geldim. Lütfen, artık, başınızı kumdan çıkarın, gerçekleri görmezden gelmeyin. Kimseyi kandırmayın, gerçekleri saptırmayın. Sabredin ey Türk çiftçisi ve köylüsü, size sahip çıkılacak günler yakındır. Size sahip çıkanlara siz de sahip çıkınız ki, sorunlarınız azalsın. Türk çiftçisini ve köylüsünü bu milletin efendisi yapana dek uğraşımız sürecektir.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.

Gündemdışı konuşmaya, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekcioğlu'nun gündemdışı yaptığı konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti iktidara geldiği gün, Türk esnafı gibi, Türk memuru gibi, Türk sanayicisi gibi, Türk işçisi gibi, Türk işvereni gibi, kısaca, Türkiye'de yaşayan bütün sektörler gibi, Türk çiftçisi de çok ağır şartlar altındaydı.

AHMET ERSİN (İzmir) - Hâlâ öyle Sayın Bakan, hâlâ öyle…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - AK Partinin göreve geldiği tarihte Türk çiftçisinin durumunu kavramadan, bilmeden, değerlendirmeden, bugün yapılanları değerlendirmek çok anlamlı olmaz.

Şimdi, bugüne kadar, üç sene içerisinde, Türk çiftçisi için yapılanları, burada defeatle, AK Partinin benden önceki Sayın Tarım Bakanı da, bendeniz de burada tekrar tekrar söyledik. Ama, tabiî, muhalefetin icabıdır, muhalif düşüncenin icabıdır, bunu da saygıyla karşılıyoruz; muhalefet çıkacak söyleyecek, bunlar yapılmadı. Tabii, o zaman bize de ister istemez bazı konuları tekrar etmek düşüyor ve bunlar söylendiği sürece, bu haksız isnatlar, haksız suçlamalar yapıldığı sürece, biz de bıkmadan usanmadan, AK Partinin Türk tarımı için, Türk çiftçisi için yaptıklarını burada huzurlarınıza getirecek, burada sizlere sunacağız.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, AK Parti ne yaptı; 58 ve 59 uncu cumhuriyet hükümetlerinin programlarında, tarım, öncelikli bir sektör olarak ele alındı. Bu sektörün ayağa kalkması ve istikrarlı bir gelişme göstermesi için de yoğun bir çalışma başlatıldı. 2003-2005 yılları, diğer sektörlerde olduğu gibi, tarım sektöründe de, kronikleşmiş, çözülemez duruma gelmiş birçok problemin çözümü noktasında önemli adımların atıldığı yıllar olmuştur.

Peki neler yapılmıştır; önce, yüzde 7 500'lük faizlerin kıskacında hacze ve hapse mahkûm olmuş yüzbinlerce üreticimizi derinden etkileyen, bunları ilgilendiren borçlar yeniden yapılandırılmış ve bunların büyük bir kısmı silinmiştir.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Borçların faizi silinmiş.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -2,7 katrilyon TL tutarındaki çiftçi borçlarının 1,5 katrilyonu tamamen silinmiş, geri kalan 1,2 katrilyonluk kısmı da ödenebilecek hale getirilmiştir ve bundan tam 1 000 000 çiftçimiz istifade etmiştir.

Yine, buna paralel olarak, düşük faizli kredi desteği verilmiştir çiftçilerimize. Bu uygulamayla, üreticilerimize, piyasada uygulanan cari faiz oranlarından yüzde 25 ile yüzde 60 arasında indirimli kredi faiz imkânı sunulmuştur. Yüzde 70'lerden, 75'lerden devraldığımız faiz oranları, bugün itibariyle, konularına göre, yüzde 8 ilâ yüzde 15 aralığına çekilmiştir.

Yine, bu uygulamayla birlikte, 2002 yılı sonunda Ziraat Bankası tarafından üreticiye verilen krediler 227 trilyon TL iken, 2004 yılında 6 kat artırılmış ve 1,3 katrilyon TL'ye çıkarılmıştır. 2005 yılı eylül ayı itibariyle 589 000 üreticimize yaklaşık 2,5 katrilyon TL kredi kullandırılmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bunlar çok önemli göstergeler; Türk çiftçisi hangi noktadan devralındı ve nereye getirildi, bunlardan sadece iki tane örnektir.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, dünya ülkeleriyle çeşitli mukayeseler yapmak mümkündür. Az önce Sayın Ekmekcioğlu da birtakım mukayeseler yaptı; Avrupa Birliğinden, Amerika Birleşik Devletlerinden, oralardaki üreticilerden, çiftçilerden bahsetti. Doğrudur, Avrupa Birliğinde 100 kişinin, çalışan 100 insanın 5-6'sı tarımda çalışıyor. Destekler, destek yükü… Toplumda diğer sektörlerde çalışan  ve ortalama 25 000 dolar civarında yıllık gelire sahip kesimin, yüzde 96'lık kesimin yüklendiği, ödediği bir destek söz konusudur burada. Şimdi, burada, nüfusunun yüzde 40'ı tarımda çalışan ve ortalama geliri… Ortalama geliri çok şükür şu anda 5 000 doları aştı, biz devraldığımızda 2 000 dolardı. Yani, yüzde 40'ı tarımda çalışan bir ülkenin diğer sektör çalışanlarındaki yükü ile Avrupa Birliğinde çalışanların yükü tabiî ki, aynı olmayacaktır; yani, mukayeseleri yaparken, biraz vicdan ölçüsüyle yapmak gerekiyor. Biz, bu şartlar altında  bile, bir yandan millî gelirimizi artırdık, bir yandan da çiftçimizin daha rahat nefes alabilmesi için, üretime dönebilmesi için imkânlar sunduk, destekler sunduk, sıkıntılarını imkânlar ölçüsünde giderdik, gideriyoruz ve bundan sonra da gidereceğiz; çünkü, bu çiftçi bizim çiftçimizdir, bu çiftçi hepimizin çiftçisidir, Türk Milletinin evlatlarıdır  bunlar ve hepimizin görevi bunlara destek olmak, bunlara yardımcı olmaktır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, girdi fiyatlarının pahalılığından bahsediyoruz, doğrudur. Biz devraldığımızda, AK Parti iktidara geldiğinde hampetrolün varili 23 dolar idi, bugün 50 dolarların çok üzerlerinde, 60 dolarlarda, 3 katlık bir artış var; ama, biraz önce Sayın Ekmekcioğlu da vurguladı, buradaki mazota bunun yansıtılan kısmı, mazot artışına yansıtılan kısmı bu oranda olmadı. 1 300 000 lira 2002 yılının fiyatı, bugün, 2 060 000-2 100 000 aralığında. Bunun da, düşürdüğümüz enflasyona nispetle, bu oranın enflasyon üzerinde artış olduğunu bildiğimizden dolayı, biz, bununla ilgili olarak da artış farkını bu sene Türk çiftçisine ödedik; 410 trilyon Türk Lirası mazot desteği olarak ödedik.

Demek ki, burada, artış farkı varsa, enflasyonun üzerinde artış varsa, biz, bunu da, AK Parti Hükümeti olarak çiftçimize ödedik, ödüyoruz, bundan sonra da, bu tür konularda destek icap ettiği durumda, elbette ki, bu desteği vereceğiz.

Bir başka konu, şikâyet edilen bir başka konu, girdilerden gübredir. Gübre de, 2003 yılına göre, 2002 yılında 150 dolar/tondayken amonyağın fiyatı, 2003 yılında 300 dolara çıkmıştır. Uluslararası konjonktürün getirdiği bir artıştır bu ve bütün üreli gübreler, üre bazlı gübrelerin tamamı bundan etkilenmiştir; doğrudur; ama, bu gerçeği göz önünde bulunduran AK Parti Hükümeti, gübredeki artış için de Türk çiftçisine artış farkını ödemiştir ve sadece 2005 yılı içerisinde, 273 trilyon Türk Lirası gübre desteği ödenmiştir Türk çiftçisine.

Değerli arkadaşlarım, bir başka, AK Parti Hükümetinin çiftçilere dönük olarak yaptığı icraat, tarımsal girdilerdeki KDV'de indirim sağlanmasıdır. Sertifikalı tohum, fidan, karma yem üretim girdileriyle, sunî tohumlama için dondurulmuş spermalarda ve bununla ilgili hizmetlerde uygulanmakta olan KDV oranı, yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmiştir AK Parti döneminde. Yüzde 8 olan oranlar ise, yüzde 1'e düşürülmüştür. Bu şekilde ortaya çıkan 44 trilyon Türk Liralık kaynak, devletin kasasına değil, üreticinin cebine girmiştir.

Değerli arkadaşlarım, az önce saydığım desteklere ilaveten, üretimde önemli bir yekûn teşkil eden elektrik enerjisi kullanımı konusunda da hükümetimiz bir dizi uygulamayı hayata geçirmiştir. Elektrik borçlarına ödeme kolaylığı sağlanmıştır. 1995 yılından bu yana üreticimizin anapara ve faizleriyle birlikte günümüze kadar ödeyemediği 660 trilyonluk borç hükümetimiz tarafından yeniden yapılandırılmış ve ödenebilir bir programa bağlanmıştır. Borçlar, ek bir faiz ödemesi yapılmaksızın, tarımsal TEFE'ye göre 36 ay taksitlendirilmiştir. Ayrıca, bu uygulamaya ek olarak, Türkiye'de daha birçok alanda olduğu gibi, AK Parti İktidarı, bir ilke daha imza atarak, sulama enerjisi borçlarını zamanında ödeyen üreticiler için enerji fiyatlarında yüzde 15'lik bir indirim sağlamıştır.

Üreticilerin birleşip güçlenmesinin önü açılmıştır AK Parti İktidarı döneminde. Tarımsal Üretici Birlikleri Yasası uygulamaya konulmuş ve bu sayede, 94 adet tarımsal üretici birliğinin kurulması sağlanmıştır.

Değerli arkadaşlar, hizmette AK Parti İktidarı farkını ortaya koyduk. Birazdan vereceğim rakamlar bu farkı ortaya koymak bakımından örnek teşkil etmektedir.

Ortaklar mülkiyetindeki kooperatif projelerinde, 1990 ile 1992 yılları arasında, yani, bizden önceki oniki yıllık dönemde 600 projeye 90 trilyon TL kredi kullandırılmışken, 2003-2005 yıllarında, yani AK Parti Hükümeti döneminde, 629 projeye 400 trilyon TL kredi kullandırılmıştır. İşte, AK Partinin farkı budur değerli arkadaşlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hükümet sözcüsü müsünüz, parti sözcüsü müsünüz?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben, AK Parti Hükümetinden bahsediyorum.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Cumhuriyet hükümeti…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - AK Parti Hükümetinden bahsediyorum.

ALİ TOPUZ (İstanbul)- Ben, size Parlamento nezaketini hatırlattım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hayvancılık destekleri artırılmış ve kapsamı genişletilmiştir.

Hastalıklardan arî işletme, ana arı ve su ürünleri yetiştiriciliği gibi konular, ilk defa, 2003 yılında destekleme kapsamına alınmıştır. 2003 yılında, hayvancılık destekleri için ayrılan kaynak 135 trilyon TL iken, 2004 yılında bu rakam 353 trilyon TL'ye, 2005 yılında ise, 622 trilyon TL'ye çıkarılmıştır. Bu desteklere, kooperatiflere verdiğimiz destekleri de eklersek, yaklaşık 1 katrilyon TL, Türk hayvancılığının hizmetine sunulmuş olmaktadır.

Yine, hükümetimiz, ülkeye lafla değil, sözle değil, özde hizmet etmiştir. "Kim ne veriyorsa, biz beş fazlasını veririz" dönemini geride bırakmıştır. Millet de, bu anlayışı desteklemekte ve takdir etmektedir. Bu kapsamda, tarımda destekleme stratejisi değiştirilmiştir. 2006-2010 yılları arasında uygulanmak üzere bir tarım strateji belgesi hazırlanmıştır. Bu stratejiye göre, tarımsal destekler çeşit itibariyle artırılmış ve miktar olarak da artırılmıştır. 2003 yılından 2005 yılına kadar verilen desteklerin toplamı 10 milyar YTL'yi, yani, 10 katrilyonu bulmaktadır. Ayrıca, destekler üreticimizin ihtiyacı olduğu zamanda ödenmiş, ilk defa bu sene doğrudan gelir desteği öne çekilmiş, her yıl eylül ayında ödenen primler 2005 yılı içerisinde mayıs ayında ödenmeye başlanmış ve haziran ayında tamamlanmıştır. Yeni tarım stratejimizde, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, çevre amaçlı tarım arazilerinin korunması, kırsal kalkınma destekleri, tarım sigortaları desteği, enerji desteği gibi yeni destekleme araçları da yürürlüğe konulmuştur.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz ve Yüce Meclisin tasvibini alan Gıda Kanunu, Bitki Islahçı Hakları Kanunu, Organik Tarım Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu, Tarım Sigortaları Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Kanunu, Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu, Mera Kanunu gibi kanunlar Türk çiftçisine hizmet etmek için çıkarılmıştır. Ayrıca, yine, tarım kanunu, tohumculuk kanunu, yem kanunu, Tarım Bakanlığının teşkilat ve görevlerine dair kanun, kırsal kalkınma genel müdürlüğü ve ödeme kurumu kurulmasına dair kanun, biyogüvenlik kanunu da hükümetimizin Yüce Meclisin gündemine sunduğu kanunlardır ki, bunlarla da ayrıca Türk çiftçisi güçlenecek, Türk tarımı daha ileri bir düzeye gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, yine hükümetimiz, Avrupa Birliği uyum çalışmaları çerçevesindeki çalışmalara hız katmış, bu çerçevede 7 alt çalışma grubu vasıtasıyla Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde önemli mesafeler katetmiştir. Avrupa Birliğine katılım öncesi malî yardım programı "Kırsal Kalkınma Bileşeni" çerçevesinde sağlanan desteklerin kullanılabilmesi için, mutlak surette gerekli olan tarım ve kırsal kalkınma ödeme kurumunun kurulmasına ilişkin çalışmalar da büyük bir süratle yapılmaktadır. Söz konusu ödeme kurumunun kuruluşuna ilişkin kanun taslağı Başbakanlığa gönderilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Milletvekilimizin bahsetmiş olduğu elma üreticilerinin sorunlarıyla ilgili olarak da bir kısa bilgi sunmak istiyorum. Türkiye, dünya elma üretiminde -yıllara göre- 3 üncü veya 4 üncü sırada bulunmaktadır. Bu sene, içerisinde bulunduğumuz yıl, hava şartlarının uygun olması nedeniyle, üretimimizin 2,5 milyon ton civarında olacağı beklenmektedir.

Ülkemiz, elma üretiminde ilk sıralarda bulunmasına rağmen, ihracat sıralamasında arzu edilen noktada değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bunun tabiî ki, soğukhava deposu, örgütlenme, pazarlama gibi çeşitli sorunları bulunmaktadır; ancak, biz, bunların da önüne geçmek, bu konulardaki üreticilerimizin sorunlarını çözmek gayesiyle, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren, "Köy Bazlı Yatırımların Desteklenmesi Projesi" adı altında, bu tür tesislere, bu tür faaliyetlere destek olacak bir projeyi başlatıyoruz.

Burada, elma üreticilerimizin de faydalanacağı birtakım yatırımlar yapıldığı takdirde, yüzde 50 oranında hibe yoluyla bu yatırımların karşılanması uygulaması başlayacaktır. Bunu da burada, huzurunuzda ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, verimli olan çeşitlere dönük elma üretimi, bunların desteklenmesi, bizim Bakanlığımızın çalışmaları arasında yer almaktadır. Bu çerçevede biz, dekar başına, sertifikalı klasik elma fidanına 30 YTL, sertifikalı yarı bodur elma fidanına 100 YTL, sertifikalı bodur fidana da 160 YTL destekleme ödemekteyiz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Elma 100 000 liraydı, 100 000 lira; yazın ineklere verdiler elmaları hep!..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Antalya İlimizde verimde yüzde 30 ilâ 50 artış sağlayan bodur elma üretiminin yaygınlaştırılması için, Elmalı ve Korkuteli İlçelerimizde 15 000 dekar alanda yarı bodur, 3 000 dekar alanda tam bodur elma bahçeleri tesis çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca, ihracata ve turizme yönelik çeşitlerin geliştirilmesi için üreticimize 2005 yılında 580 000 YTL'lik sertifikalı fidan tahsisi planlanmıştır. Yine, Elmalı İlçemizde bulunan Elmisko Kooperatifine özel idare tarafından paketleme tesisi kurulması için yardım sağlanmış ve ihalesi 425 000 YTL ile sonuçlanmıştır. Tesis, önümüzdeki günlerde kurulacaktır. 2006 yılında, bu arz ettiğim çalışmalarla birlikte, elma üreticimizin de, Türk çiftçisinin de daha iyi bir duruma geleceğine inanıyorum, güveniyorum.

Ben sözlerimi burada bağlarken, Yüce Meclisi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Bakan, elma ihracatı?..

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, Kızılay Haftası münasebetiyle söz isteyen Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'e aittir.

Buyurun Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, Kızılay Haftası ile Kızılayın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cevabı

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kızılayın misyonu ve vizyonu hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Kızılay, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayırım gözetmeksizin yardım etmek arzusundan doğmuştur. 1868 tarihinde Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti adıyla kurulan Kızılay, Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti, Türkiye Hilali Ahmer Cemiyeti, Türkiye Kızılay Cemiyeti ve Türkiye Kızılay Derneği adını almıştır.

1876 Osmanlı-Rus Savaşından 1974 Kıbrıs Barış Harekâtına kadar geçen süre içinde Türkiye'nin taraf olduğu tüm savaşlarda cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler, hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hastabakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan onbinlerce Mehmetçiğin, dost ve düşman askerlerinin bakım ve tedavisine yardımcı olmuş, Birinci Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da görülen büyük kolera salgınından bu yana yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde felaketzedelerin bakım ve beslenmelerini sağlamış, uluslararası yardım faaliyetlerine katılmış, hemşirelik eğitimi, ilkyardım ve kanla ilgili hizmetler alanında öncülük yapmış, korunmaya gereksinen pek çok vatandaşımıza gereken sosyal yardım ve hizmetleri sunmuştur.

Kızılay, acaba, afete hazırlık ve müdahale konusunda çağın gerektirdiği standartlara ulaşmış mıdır... Türkiye'de, kamunun yeniden yapılandırılması ihtiyacına paralel olacak şekilde yeniden yapılanma çalışmasına Kızılay mutlaka girmelidir. Temel hedef, kişilere değil, sisteme bağlı bir Kızılay yapılanmasında olmalıdır. Bugüne kadar finansal yapısı, iş yapma biçimi, hizmet üretme şekli, yönetim ve organizasyon yapısıyla bir kapalı kutu olan Kızılayın, kurumsal bu tutumunu sürdürmesi halinde saygınlığını elde etmesi olası değildir.

Dünyada, gelişmiş ülkelerde benzer kuruluşların hizmet kalitesinin ve verimliliğinin artırılması yönündeki çalışmalar tek tek incelenmelidir.

Yol haritasında hedef şu olmalıdır: Sokaktaki vatandaşın Kızılaya bağış yoluyla verdiği bir battaniyenin üzerinde yer alacak bir barkotla, hangi afette, hangi afetzedeye ulaştırıldığı bilgisinin kendisine iletilmesine kadar varacak ayrıntıdaki bir teknoloji tabanlı çalışmanın Kızılaya kazandırılması gerekir.

Çağdaş bir yardım organizasyonunun başarıyla yürütülmesi için iki önemli başlık bulunmaktadır. Bunlardan ilki, düzenli ve yeterli bir gelir kaynağına sahip olmak, bu gelirlerin kaydını sağlıklı ve kamuoyuna açık bir şekilde tutmak; ikincisi ise, afet müdahale sistemini modern bir işleyişe kavuşturmaktır.

Kızılaya gönül vermiş vatandaşların gönüllü bağışlarıyla oluşturulan geniş bir gayrimenkule sahip olduğu da bilinmektedir. Kurum, nerede, hangi değerde bir taşınmaza sahip bilgisinden yoksun, uzak olmamalıdır.

Kızılay, doğal ya da doğal olmayan yollardan meydana gelmiş afete maruz kalan vatandaşların yardımına koşmaktadır. 1999 Marmara depremi sırasında bu görevini yapmakta kimi eksiklikler göstermiş ve en büyük eleştiriyi bu noktadan almıştır.

Türkiye'nin herhangi bir yerinde meydana gelebilecek herhangi bir afete 1 saat, en geç 2 saat içinde müdahale edebilen bir Kızılay oluşturulmalıdır.

Türkiye'nin afet stokunun büyük bölümünün tutulduğu Ankara Etimesgut Merkez Depo, bölgelere lojistik depo olarak belirlenmeli ve dağıtılmalıdır.

Afete müdahalede alana ulaşmada yaşanan gecikmeden kaynaklanan olumsuzlukları ortadan kaldıracak, bölgedeki insan kaynaklarını geliştirecek, doğru malzeme, araç-gereç ve teçhizatı doğru zamanda, doğru yerde bulundurabilecek olmazsa olmazı kesintisiz bir haberleşme ağına sahip olmaktır. Bu maksatla, telsizler, uydu telefonları ve yedekleme sistemiyle 24 saat kesintisiz haberleşme sistemi kurulmalıdır.

Büyük bir afette en az 200 000-250 000 afetzedeye barınma kapasitesinde ve üç öğünde, yine, 200 000-250 000 yemek pişirme ve dağıtma ekipman aracının hazır bulundurulması hedef proje olmalıdır.

Kısaca, hantal bir Kızılay istemiyoruz, Ankara Etimesgut merkez depodan 250 kamyon çöp uzaklaştırılmasını görmek ve duymak istemiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özçelik, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) - Kızılay denilince akıllara gelen, yardımdan sonra, kan hizmetleridir; güvenli kan hizmetini, çağdaş yöntemlerle, önümüzdeki yıllarda vereceğine inanıyoruz. Kızılay ile vatandaşlar arasındaki kan satışını ortadan kaldıracak bir formül mutlaka bulunmalıdır. Tüm dünyada, ülkelerin sağlık hizmetlerinde kullanılacak kan ve kan ürünleri temininde ortaya çıkan problemler hızla çözüme ulaştırılması gereken bir husustur. Türkiye'de toplanan kan miktarı yıllık gereksinimin oldukça altında görülmekte; ülke çapında kan bağışı organizasyonu, ne yazık ki, lokal kampanyalarla Kızılay tarafından sağlanmakta; diğer tüm sağlık kurumları, hasta yakınlarını kan vermeye zorlamaktadır. Bu durumda da, o hasta için kan ihtiyacı karşılandığı anda donörler kan bağışında bulunmadan hemen oradan ayrılmaktadır. Nadir bulunan kan gruplarında ise durum daha kötüdür; çünkü, kan bağışında bulunacak donör tedarik edilememektedir.

Ayrıca, kurumlararası koordinasyon eksikliği, fazla kanın ihtiyaç duyulan sağlık merkezlerine yönlendirilmesini de önlemektedir. Sonuçta, kan simsarları bu ortamı değerlendirerek kan bağışını para karşılığı uygulanan bir sürece sokmaktadır. Sağlık Bakanlığı, ilk defa bu yılki millî eğitim müfredat programına kan bağışı konusunu aldırarak, bu konunun eğitim kurumlarında işlenmesinin önünü açmıştır.

Kızılayın Endonezya ve Sri Lanka'da yaptıkları çalışmaları ve en son Pakistan'a yerinde ve zamanında yapılan insanî yardımları göz doldurmuştur. Vatandaşlarımızın Kızılayımıza güveninin en önemli göstergesi, Pakistan'a yapılan yardım kampanyasına katılımın yüksek olmasıdır; bu yardımlar 34 000 000 Yeni Türk Lirasına ulaşmıştır.

Kızılayın misyon ve vizyonuna uygun temel hizmetleri etkin bir şekilde, yerel düzeyde, yerel kaynakları harekete geçirecek yerine getirebilecekleri kapasiteye ulaşmalarının sağlanması, böyle bir sistemin oturtulması gerekmektedir. Unutmayalım, başka Kızılay yok.

Siz değerli milletvekillerine saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özçelik.

Gündemdışı konuşmaya, İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan,  değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta idrak ettiğimiz Kızılay Haftası münasebetiyle, gündemdışı söz alarak, bu sivil toplum örgütümüzü Meclis gündemine taşıyan değerli milletvekili arkadaşım, Burdur Milletvekilimiz Sayın Bayram Özçelik kardeşime teşekkür ediyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de, tüm Kızılay çalışanlarının ve gönüllülerinin Kızılay Haftasını kutluyorum ve Kızılay hakkındaki duygu ve düşüncelerimi, bu vesileyle de, sizlere aktarmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin en köklü sivil toplum kuruluşu ve kara gün dostu Türkiye Kızılay Derneği, kendisine kamusal ayrıcalıklar tanınmış, mevzuatla önemli görevler üstlenmiş bir sivil toplum örgütüdür. Ülkemizin taraf olduğu 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesiyle hukukî statüsü garanti altında bulunan Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Dernekleri Federasyonunda ülkemizi temsil etme yetkisini haiz tek sivil toplum örgütüdür ve hepinizin hatırlayacağı gibi, adını, 1935 yılında, bizzat Atatürk'ün koyduğu en eski ve saygın sivil toplum örgütlerimizden birisidir;  dolayısıyla, sıradan bir sivil toplum örgütü değil. Bir kez daha ifade edeyim ki, bu milletin kara gün dostudur. Kızılay, ihtiyaç anında dayanışmanın, ıstırap anında eşitliğin, savaş anında insancıllığın, tarafsızlığın ve barışın da simgesi olmuştur. Türk Kızılayı kurulduğu günden bugüne insanlık ülküsüne hizmet eden, tüm toplumu kucaklayan, ulusal ve uluslararası düzeyde saygınlığı bulunan ve dolayısıyla da, uluslararası niteliği ve tanınmışlığı en fazla olan insanî yardım kuruluşumuzdur.

Değerli milletvekilleri, Türk Kızılayı sadece Türkiye içinde değil, başta Irak, Filistin, Endonezya, Afganistan ve son olarak da Pakistan'da her türlü afetin ve insanlık dramının yaşandığı bölgelerde, insancıl hizmetleriyle, insan onurunu korumak ve ıstırabını dindirmek üzere, uluslararası arenada haklı bir ün yapmıştır ve bu yolla, Türkiye Halkının ve onu temsil eden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin insanî duygularına da tercüman olmuştur; diğer taraftan da, geçmişte yaşanan olumsuzlukların bıraktığı izlerin silinerek, Kızılayın, insanımızın yüreğindeki o ulvî yerini tekrar aldığını da müşahede ediyoruz. Öyle ki, Türk Kızılayının açmış olduğu Güney Asya depremi ve tsunami felaketine ve yine, Pakistan'da yaşanan deprem felaketine ilişkin yardım kampanyalarına halkımız yakın ilgi göstermiş ve tarihteki en yüklü yardımı böylece Kızılay toplamıştı. Sadece bir örnek bakımından ifade etmek istiyorum, Kızılay tarafından Pakistan depremi nedeniyle başlatılan kampanya sonucunda, 8 Kasım 2005 (bugün) saat 10.00 itibariyle 34 000 000 YTL'lik bir bağış toplandığı bilgisi de, ayrıca, bizleri memnun etmiştir.

Toplanan yardımlar, öncelikle felaket bölgelerindeki acil yardımlar için kullanılmaktadır. Bu çerçevede, öncelikle felaket bölgelerindeki acil yardımlar için kullanılmaktadır. Bu çerçevede öncelikle felakete maruz insanlara çadır ve gıda yardımı yapılmıştır; ayrıca, milletimizin o bölgelerde sürekli hatırlanmasını sağlayacak kalıcı yatırımların da hızla planlanıp hayata geçirildiğini de memnuniyetle müşahede etmekteyiz.

Bu vesileyle, şunu da hatırlatmak isterim ki, kadirşinas halkımız, Kızılayın yanı sıra ülkemizde kurulu bulunan diğer saygın sivil toplum örgütleri aracılığıyla da -örneğin, Deniz Feneri gibi- bu afet bölgelerine acil ve kalıcı insanî yardımlarını ulaştırmaya devam etmektedir. Halkımıza bu asil davranışından dolayı da huzurlarınızda minnet ve şükran duygularımı sunuyorum.

Türk Kızılayının gittikçe artan uluslararası yardım faaliyetleri, aynı zamanda bu sivil toplum örgütümüzün kurumsal kapasitesini geliştirmesini de zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede Kızılay yönetiminin, bu büyük yapının daha etkin, verimli ve hızlı çalışabilmesi için, yeniden yapılandırma çalışmalarını hızla devam ettirdiğini de memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayım. Bu çalışmaların sonucunda Türk Kızılayının halkımıza ve uluslararası topluluğa sunacağı hizmetlerin hız ve kalitesinin daha da artacağı açıktır. Bu gelişme, ülkemiz insanının Kızılaya olan güvenini pekiştireceği gibi, uluslararası saygınlığını da artıracaktır.

Bu arada, Türk Kızılayından şu beklentilerimizi de ifade etmeden geçemeyeceğim. Kızılayın tüm bu fonksiyonlarına rağmen diğer ülkelerde aynı amaçla kurulu bulunan sivil toplum örgütleriyle karşılaştırıldığında neredeyse en az gönüllüsü olan bir yapıya sahip olduğunu müşahede ediyoruz. Halbuki, özellikle bu tür sivil toplum örgütlerinin etkinliği ve saygınlığı, gönüllü sayıları ve bağışçılarıyla ölçülmektedir. Kızılay, bunun için, gönüllülerinin ve bağışçılarının sayısını milyonlu rakamlarla ifade edilebilecek seviyeye çıkarmak için daha açık ve şeffaf bir sistem arayışını devam ettirmelidir. Bu konuda gayret gösteriyor, daha da gayret göstermesi gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmenin yolu, Kızılaya olan güveni en üst seviyeye çıkarmaktan geçmektedir. Bu konuda da yönetimin büyük gayret içerisinde olduğunu memnuniyetle müşahede ediyorum.

Esasen, bize göre, Kızılay, yardımların nihaî hedefi değil, yardımların hak sahiplerine ulaştırılmasında etkin bir araç olmalıdır. Bir başka deyişle, Kızılay, ortaya koyduğu yeni organizasyonlarla bir yandan halkın hayır duygularını harekete geçirirken, diğer yandan da bunları hak edenlere ulaştırabilmelidir. Bu konuda herkesin de üzerine düşen görevi yerine getireceğine inanıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, yine, Türkiye'de yıllık olarak ihtiyaç duyulan 2,5 milyon ünite kandan yalnızca 400 000 adedinin Kızılayın bağışları yoluyla karşılandığını biliyoruz. Bu konuda da, Kızılay tarafından, çağdaş örneklerinde olduğu gibi, kan bilgi yönetim sistemi çalışması hızla tamamlanmalı, ihtiyaç duyulan kanların bağışçılardan sağlanması konusundaki yapısal eksiklikler giderilmeli ve yine ülke genelinde bölgesel kan merkezleri oluşturulmalıdır. Bu çalışmaların, kamu kurum ve kuruluşlarıyla koordinasyon ve işbirliği içerisinde yürütülmesi de büyük önem arz etmektedir.

Tabiî afetlerin ve savaşların yaralarını sarmada uluslararası saygınlık kazanmış ve büyük başarı göstermiş fedakâr Türk Kızılay Teşkilatının diğer görevlerini de aynı başarı ve fedakârlıkla yürütmenin gayreti içerisinde olduğunu görmek, Türk Halkını ve devletimizi şüphesiz memnun etmektedir.

Ben, bu vesileyle, tüm Kızılay çalışanlarının ve gönüllülerinin Kızılay Haftasını tekrar kutluyor, Kızılay Haftasının bu alanda yeni açılımlar ve gelişmeler sağlamasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" vardır.

Kâtip Üyenin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun davetlisi olarak Romanya'ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/918)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Romanya'ya resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 4.10.2005 tarihindeki 2 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

Mehmet Kerim Yıldız                                (Ağrı)

Mehmet Ali Bulut                                (Kahramanmaraş)

Muharrem Kılıç                                (Malatya)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 52 milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/315)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hayvancılık, tarımsal faaliyetler içinde katmadeğeri en yüksek olan sektörlerden birisidir ve birçok insanımızın geçim kaynağıdır. Yıllarca ertelenmiş başta yapısal sorunları olmak üzere, birikmiş sorunları vardır. Geçmiş yıllardan bu yana izlenen politikalar sonucunda, hayvancılık sektörü bitme aşamasına gelmiştir.

Hayvancılık sektörünün her yerde tekrarlanan sorunları;

- Düşük verim,

- Hastalıklar,

- Kayıtdışılık (Kaçak hayvancılık),

- Yem,

- Besi,

-                 Süt hayvancılığı yetersizliği olarak sıralanabilir.

Son 10-15 yılda, tarım ve hayvancılık sektöründe belirgin bir duraklama, hatta gerileme olmuş, hayvansal ürünler ithal edilir duruma gelmiştir. Bu süreç içerisinde, nüfus yüzde 25 artarken, hayvan mevcudu aynı oranda azalmış ve ıslah çalışmaları yetersiz kalmıştır. Aynı dönemde, hayvan hastalıklarıyla mücadele mücadelede ilerleme kaydedilmesi gerekirken, sığır vebası gibi bir hastalık tekrar ortaya çıkarak önemli kayıplara sebep olmuştur. İthalat nedeniyle, ülkemizde görülmeyen hastalıklar hayvancılığı tehdit eder olmuştur.

Ülkemizde canlı hayvan ve hayvan maddeleri ithalat ve ihracatı, 12 adet gümrük kapısından tahaffuzhane ve gümrük veteriner müdürlüklerince veya bazı il müdürlüklerince yapılması gerekirken, bu görev yeterince yerine getirilememektedir. Gümrüklerde, gerek eleman yetersizliği gerekse altyapıdan kaynaklanan sorunlar nedeniyle, yapılması gereken kontrollerde yetersiz kalınmakta, bunun sonucu olarak da, gerek canlı hayvan gerekse kesilmiş et kaçak olarak ülkemize sokularak hayvancılık sektörüne çok büyük bir darbe vurulmaktadır.

Ülke hayvancılığını geliştirmeyi amaçlayan damızlık, canlı hayvan ve piyasa değerlerini düzenleme ve et ihtiyacını gidermeyi amaçlayan kasaplık canlı hayvan ithalatı uzun bir süre devam etmesine rağmen amacına ulaşmamıştır. Dışarıdan gelen hayvanların ülkemizde görülmeyen ve bulunmayan değişik enfeksiyon etkenlerini taşıyor olmaları nedeniyle ve ülke şartlarına adaptasyonda yetersizlikten dolayı önceden tahmin edilemeyen boyutlarda kayıplara neden olarak, yetiştiricilerin mağduriyetine ve ülke ekonomisinde zarara neden olmuştur.

Hayvan hastalıkları ve kaçak hayvancılıkla ilgili bütçe artırılmalı ve yerinde kullanılmalıdır. Özellikle, sınır bölgelerinde görülen hayvan hareketlerinin kontrol ve denetimleri için gerekli yasalar gözden geçirilerek güncelleştirilmeli ve cezaî müeyyidelerin caydırıcı olmasına dikkat çekilmelidir. Üreticilerimiz, hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunmasını beklemekte, emeklerinin karşılığını almak istemektedirler.

Yukarıda sayılan nedenlerle, ülkemizde hayvancılığın geliştirilmesi ve üreticilerin sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi için Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim. 17.10.2005

  1.- Ensar Öğüt                                (Ardahan)

  2.- Bülent Baratalı                                (İzmir)

  3.- Atila Emek                                (Antalya)

  4.- Emin Koç                                (Yozgat)

  5.- Vahit Çekmez                                (Mersin)

  6.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

  7.- Necati Uzdil                                (Osmaniye)

  8.- Erdal Karademir                                (İzmir)

  9.- Mehmet Akif Hamzeçebi                                (Trabzon)

10.- Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

11.- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

12.- Ufuk Özkan                                (Manisa)

13.- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

14.- Sedat Uzunbay                                (İzmir)

15.- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

16.- Kemal Sağ                                (Adana)

17.- Orhan Eraslan                                (Niğde)

18.- Osman Özcan                                (Antalya)

19.- Yavuz Altınorak                                (Kırklareli)

20.- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

21.- Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

22.- Rasim Çakır                                (Edirne)

23.- Hasan Ören                                (Manisa)

24.- Muharrem İnce                                (Yalova)

25.- Hüseyin Bayındır                                (Kırşehir)

26.- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

27.- Ali Kemal Deveciler                                (Balıkesir)

28.- Gürol Ergin                                (Muğla)

29.- Kâzım Türkmen                                (Ordu)

30.- Canan Arıtman                                (İzmir)

31.- Mehmet Ali Arıkan                                (Eskişehir)

32.- Mehmet Vedat Yücesan                                (Eskişehir)

33.- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

34.- Nejat Gencan                                (Edirne)

35.- Harun Akın                                (Zonguldak)

36.- Gökhan Durgun                                (Hatay)

37.- Yakup Kepenek                                (Ankara)

38.- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

39.- Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

40.- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

41.- Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

42.- Mustafa Özyürek                                (Mersin)

43.- Uğur Aksöz                                (Adana)

44.- Ali Oksal                                (Mersin)

45.- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

46.- Mehmet Sefa Sirmen                                (Kocaeli)

47.- Oya Araslı                                (Ankara)

48.-Sıdıka Sarıbekir                                (İstanbul)

49.- N. Gaye Erbatur                                (Adana)

50.- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

51.- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

52.- Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

53. Fahrettin Üstün                                (Muğla)

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

2.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 52 milletvekilinin, çimento sektöründeki denetimsiz fiyat oluşumu ve tekelleşme iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/316)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde, son aylarda, gayrimenkul piyasalarında artan talebe bağlı olarak inşaat sektöründe müthiş bir büyüme gözlenmektedir. Milyonlarca kişiye istihdam imkânı sağlayarak ekonominin motoru konumundaki inşaat sektörünün temel girdisi olan çimento sanayiinde yaşanan kontrolsüz ve denetimsiz fiyat artışlarına, bölgesel ve ulusal düzeyde oluşan tekelleşmelere karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1.- Ahmet Küçük                                (Çanakkale)

2.- Vahit Çekmez                                (Mersin)

3.- Gökhan Durgun                                (Hatay)

4.- Harun Akın                                (Zonguldak)

5.- Mehmet Kartal                                (Van)

6.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

7.- Erdal Karademir                                (İzmir)

8.- Bülent Baratalı                                (İzmir)

9.- Türkân Miçooğulları                                 (İzmir)

10.- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

11.- Mehmet Akif Hamzaçebi                                (Trabzon)

12.- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

13.- Atila Emek                                (Antalya)

14.- Ufuk Özkan                                (Manisa)

15.- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

16.- Sedat Uzunbay                                (İzmir)

17 - Erol Tınastepe                                (Erzincan)

18 - Kemal Sağ                                (Adana)

19 - Orhan Eraslan                                (Niğde)

20 - Osman Özcan                                (Antalya)

21 - Yavuz Altınorak                                (Kırklareli)

22 - Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

23 - Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

24 - Rasim Çakır                                (Edirne)

25 - Şefik Zengin                                (Mersin)

26 - Hasan Ören                                (Manisa)

27 - Mehmet Boztaş                                (Aydın)

28 - Hüseyin Bayındır                                (Kırşehir)

29 - Muharrem İnce                                (Yalova)

30 - Gürol Ergin                                (Muğla)

31 - Kâzım Türkmen                                (Ordu)

32 - Canan Arıtman                                (İzmir)

33 - Mehmet Ali Arıkan                                (Eskişehir)

34 - Nejat Gencan                                (Edirne)

35 - Emin Koç                                (Yozgat)

36 - Necati Uzdil                                (Osmaniye)

37 - Yakup Kepenek                                (Ankara)

38 - Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

39 - Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

40 - Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

41 - Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

42 - Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

43 - Mustafa Özyürek                                (Mersin)

44 - Uğur Aksöz                                (Adana)

45 - Ali Oksal                                (Mersin)

46 - Muharrem Kılıç                                (Malatya)

47 - Mehmet Sefa Sirmen                                (Kocaeli)

48 - Oya Araslı                                (Ankara)

49 - Sıdıka Sarıbekir                                (İstanbul)

50 - N. Gaye Erbatur                                (Adana)

51 - Hakkı Ülkü                                (İzmir)

52 - Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

53 - Fahrettin Üstün                                (Muğla)

Gerekçe:

Son aylarda gayrimenkul piyasalarında artan talebe bağlı olarak inşaat sektöründe müthiş bir büyüme devam etmektedir. Milyonlarca kişiye istihdam imkânı sağlayarak ekonominin motoru konumundaki inşaat sektörünün temel girdisi olan çimento sanayiinde kontrolsüz ve denetimsiz fiyat artışları ve bölgesel ve ulusal düzeyde oluşan tekelleşmeler sektörün ve tüketicinin önünde ciddî sıkıntılar yaratmaya başlamıştır.

Türkiye, 39 entegre çimento fabrikası ve 18 öğütme tesisiyle Avrupa'nın ikinci, dünyanın ise yedinci büyük çimento üreticisi konumundadır.

Çimento sanayi sektöründe yeni yapılan özelleştirmelerle birlikte iki grubun bugün için pazar payı yaklaşık yüzde 40'lar düzeyine ulaşmıştır.

1994-2000 yılları arasındaki ortalama fiyat 40 ABD Doları/ton olarak ortaya çıkarken 2005 yılı çimento fiyatları 75-80 ABD Doları/ton rakamlarına ulaşmıştır. Bugün piyasada oluşan fiyatlar Avrupa'daki birçok ülkedeki fiyatların üzerine çıkmıştır.

Sektörün fiyat belirleyici firmaları, Rekabet Kurumunun soruşturma raporlarında da tespit edildiği üzere, rekabeti ihlal ederek fahiş fiyatlar oluşturup tatlı kârlar elde etmektedirler. Rekabet Kurumu tarafından; çimento fiyatlarını aralarında anlaşarak belirledikleri ve çimentoyu yurtiçinde daha pahalıya sattıklarından dolayı çimento üreticilerine birçok kez para cezası kesilmiştir.

Rekabet Kurumunun uyguladığı cezaların, sektörün kendi içerisinde yarattığı tatlı kârların yanında hiç de önemli boyutta olmadığından caydırıcılığı da kalmamıştır. Ne yazık ki, tekelleşme ve fiyat ayarlama oyunları Rekabet Kurumu raporlarına geçmesine ve defalarca ceza verilmesine rağmen fiyat artışları ve diğer sorunlar büyüyerek devam etmektedir. Gelişmeler de göstermiştir ki, artık Rekabet Kurumu tam anlamıyla görevini yapamaz ve çaresiz hale gelmiştir. Bu da, gelişmelerin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğinin en önemli göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde bugün milyonlarca vatandaşımız, cazip kredilerin teşvikiyle konut sahibi olma yolunda 5, 10, 20 yıllık geleceklerini ve kazançlarını ipotek altına aldırmaktadırlar. Artan talepler karşısında gayrimenkul fiyatlarının yükselmesine de en etkili girdilerden olan çimento fiyatlarının fahiş fiyatlara ulaşması ve bugün tekelleşme, sektörün ve tüketicinin geleceğini tehlikeye düşürmektedir.

Bu doğrultuda; gayrimenkul sahibi olmayı düşünen tüm vatandaşlarımızı etkileyen ve ekonominin motoru konumunda olan inşaat sektörünü direkt olarak ilgilendiren, çimento fiyatlarındaki kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde oluşan fahiş fiyatlar ve sektördeki tekelleşme sorunlarının ivedilikle çözülmesi gereken yasal tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis araştırmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

3.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 51 milletvekilinin, içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının nedenleri, işleyişi ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/317)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hükümetin bütçe gelirlerini artırmak için sigara ve içkideki vergi oranlarını rekor düzeyde artırması ülkemizde kaçakçılığın ve sahteciliğin ciddî boyutta artmasına neden olmuştur.

Sınır kapılarımızdan tonlarca kaçak içki girdiği bilinmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının hazırladığı raporda 2003 yılında Türkiye'ye sokulan 17 956 şişe kaçak içki ele geçirildiğini belirtirken, bu rakam 2004 yılında rekor düzeyde artarak 61 647 şişeye ulaşmıştır. Şu anda Türkiye'de satılan içkilerin yüzde 70'inin kaçak olduğu iddia edilmektedir. Dolaylı vergilerin yüksekliği, sahtecilik ve kaçakçılığı artırdığı gibi, Gelir ve Kurumlar Vergisi ithalde alınan KDV, Gümrük Vergisi gibi vergi gelirlerinin de azalması sonucunu doğurmaktadır. Emniyetin raporuna göre, içki kaçakçılarının sadece 2004 yılındaki kazancı 200 000 000 doları bulmuş, sektör temsilcilerine göre ise, devletin son bir yılda sadece viskiden uğradığı vergi kaybı 22 trilyon TL olmuştur.

Son birbuçuk yıldır içki ithalatçılarıyla hükümet arasında yaşanan Gümrük Vergisi konusundaki anlaşmazlık ise, içki kaçakçılığını ve sahte içki imalatını daha da artırmıştır. Buna göre, 2004 Ocak ayında, hükümet, Gümrük Müsteşarlığınca hazırlanan bir rapor doğrultusunda, içki ithalatçılarından free shop fiyatlarıyla içpiyasa fiyatlarının aynı olması istenmiş ve vergileri artırmıştır. Bu durum firmaların iç piyasaya ithal içki sunmamasıyla sonuçlanmış ve piyasada kaçak içki patlaması yaşanmıştır. Eğlence mekânları, oteller ve diğer turizm işletmelerinde son birbuçuk yıldır ciddî boyutta içki sıkıntısı yaşanmaktadır.

Nitekim, geçtiğimiz aylarda bir turizm işletmecisinin yüksek orandaki ÖTV nedeniyle otellerin yüzde 90'ının turistlere sahte içki sattığı veya içkinin içerisine farklı katkı maddesi koyup müşteriye içirdiği yönündeki açıklamaları meselenin turizm sektörümüze de çok ciddî bir darbe vuracak boyutta olduğunu göstermiştir.

Öte yandan, geçtiğimiz aylarda içki fiyatlarındaki ÖTV nedeniyle ortaya çıkan pahalılığın bir yansıması olarak  sahte içki imalatı nedeniyle yüzlerce insanımızın sağlığı tehlikeye girmiş ve ölüm vakaları yaşanmıştır. Son günlerde alınan tedbirlere rağmen sahte içki tehdidi tekrar ortaya çıkmıştır.

Sektör temsilcilerinin, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK) görevlilerinin yetersizliği nedeniyle görevini gerektiği gibi yerine getiremediğine ve ülkemizdeki kolluk güçlerinin bir güvenlik meselesi olan kaçakçılık ve sahtecilik faaliyetlerinden haberdar olduğu yönündeki iddiaları ise meseleyi ülkemiz için daha ciddî bir boyuta taşımaktadır.

Bu nedenlerle, Türkiye'de yapılmakta olan içki kaçakçılığı ve sahte içki imalatının nedenlerinin, işleyiş mekanizmalarının ve devlet adına yarattığı malî kaybın araştırılarak ortadan kaldırılmasına yönelik çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz. 21.10.2005

1.- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

2.- Erdal Karademir                                (İzmir)

3.- Vahit Çekmez                                (Mersin)

4.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

5.- Harun Akın                                (Zonguldak)

6.- Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

7.- Gökhan Durgun                                (Hatay)

8.- Bülent Baratalı                                (İzmir)

9.- M. Akif Hamzaçebi                                (Trabzon)

10.- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

11.- Atila Emek                                (Antalya)

12.- Ufuk Özkan                                (Manisa)

13.- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

14.- Sedat Uzunbay                                (İzmir)

15.- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

16.- Orhan Eraslan                                (Niğde)

17.- Osman Özcan                                (Antalya)

18.- Yavuz Altınorak                                (Kırklareli)

19.- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

20.- Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

21.- Rasim Çakır                                (Edirne)

22.- Şefik Zengin                                (Mersin)

23.- Hasan Ören                                (Manisa)

24.- Hüseyin Bayındır                                (Kırşehir)

25.- Muharrem İnce                                (Yalova)

26.- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

27.- Ali Kemal Deveciler                                (Balıkesir)

28.- Gürol Ergin                                (Muğla)

29.- Kâzım Türkmen                                (Ordu)

30.- Canan Arıtman                                (İzmir)

31.- Mehmet Ali Arıkan                                 (Eskişehir)

32.- Mehmet Vedat Yücesan                                (Eskişehir)

33.- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

34.- Nejat Gencan                                (Edirne)

35.- Emin Koç                                (Yozgat)

36.- Yakup Kepenek                                (Ankara)

37.- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

38.- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

39.- Mehmet Kartal                                (Van)

40.- Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

41.- Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

42.- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

43.- Mustafa Özyürek                                (Mersin)

44.- Uğur Aksöz                                (Adana)

45.- Ali Oksal                                (Mersin)

46.- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

47.- Mehmet Sefa Sirmen                                (Kocaeli)

48.- Oya Araslı                                (Ankara)

49.- Sıdıka Sarıbekir                                (İstanbul)

50.- N. Gaye Erbatur                                (Adana)

51.- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

52.- Fahrettin Üstün                                (Muğla)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Okunan önergeler gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Başkanlık Divanı kararına istinaden, gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/919)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Bazı girişimcilerce holding adı altında gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin mağduriyetine yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu süreçte SPK'nın sorumluluğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin önerisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında görüşülmüş; ilgili İçtüzük hükümlerinin yurtiçi araştırmayı kapsamasına rağmen, konunun gereği ve özelliği nedeniyle istemin karşılanmasına; ancak, gidilecek ülkeler ile gidecek komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun onayına sunulmasına, Başkanlık Divanının 27.10.2005 tarihli toplantısında karar verilmiştir.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısı istenmiştir.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.33

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.46

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Başkanlık Divanı kararına istinaden, gerektiğinde yurt dışında da çalışabilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/919) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Kabul edenler…

Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için, işarî oylamayı elektronik cihazla tekrar ediyoruz.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; tezkere kabul edilmiştir.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

İlk tezkereyi okutuyorum:

3.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, Arnavutluk’a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/920)

                                                                        27.10.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un, 8 inci Dünya Bektaşi Kongresine katılmak üzere, bir heyetle birlikte 20-22 Eylül 2005 tarihleri arasında Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                         Başbakan

Liste

Mehmet Yılmazcan                                (Kahramanmaraş)

Vahdet Sinan Yerlikaya                                (Tunceli)

Emin Koç                                (Yozgat)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

4.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Oman ve Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/921)

                                      28.10.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 26-29 Eylül 2005 tarihlerinde Oman ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne yaptığım resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                         Başbakan

Liste

Şaban Dişli                                (Sakarya)

Nazım Ekren                                (İstanbul)

Mustafa Eyiceoğlu                                (Mersin)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Genel Kurulun 8.11.2005 Salı günkü birleşiminde, (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 169                                 Tarih: 8.11.2005

Genel Kurulun 8.11.2005 Salı günkü birleşiminde, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin tamamlanmasından sonra, saat 19.00'a kadar sözlü soruların görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

 

Bülent Arınç

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

 

Başkanı

 

 

Sadullah Ergin

 

Ali Topuz

 

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

 

CHP Grubu Başkanvekili

 

 

 

Ömer Abuşoğlu

 

 

 

 

Anavatan Partisi Grubu Başkanvekili

 

 

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

5.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/267), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/329)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3 Mart 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş olduğum, Ankara İlinde Bahçelievler adıyla bir ilçe kurulmasına dair 2/267 esas numaralı kanun teklifim havale edildiği komisyonlarda bugüne kadar görüşülemediğinden, teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla. 29.6.2004

                             Dursun Akdemir

                                                 Iğdır

BAŞKAN - Sayın Akdemir, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 3.3.2004 tarihinde sunmuş olduğum; ancak, Başkanlıkça havale edildiği komisyonlarda bugüne kadar görüşülmeyen 2/267 esas sayılı Ankara İlinde Bahçelievler Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili olarak vermiş olduğum önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclisi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, başkent bir ülkenin aynasıdır, bir ülkenin gelişmişliği, uygarlık düzeyi, modern çağımıza uygunluğu başkentte yansır. Başkent ülkenin geçmişidir, bugünüdür ve geleceğidir.

Bu çerçeveden bakıldığında, Ankara'nın sorunları, sadece Ankara'da oturanların değil, bütün ülkenin sorunu oluyor ve bu ülkenin temsilcileri olarak da, hepimizin sorunu şeklinde karşımıza çıkıyor. Sorunları birlikte tespit etmek ve çözüm aramak da bizlerin birinci ve öncelikli görevidir.

Değerli arkadaşlarım, Ankara, Ulu Önder Atatürk'ün Ankara yaptığı bir şehirdir. Ankara, Türkiye Cumhuriyetinin başkenti olmasıyla birlikte ayrı bir anlam ve mana kazanıyor. Ankara denince, uygarlıktan yana, hoşgörüden yana, cumhuriyet ve demokrasiden yana bir kimlik akla geliyor. Ankara'nın bu kimliği, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin kimliğiyle özdeştir. İşte bu nedenle, Başkent Ankara büyük bir önem taşıyor. Bağımlılığa başkaldırının abidesi olmuştur Ankara. Bağımsızlığımızın ebedî simgesidir Ankara Kenti.

Değerli milletvekilleri, dünyanın bütün büyük başkentlerinde, şehirlerin imarını teşkil eden eski yapıların yanında yeni uydukentler yapılmakta, yeni gökdelenler inşa edilmektedir. Bu değişimden Ankara'nın da payını aldığı görülüyor. Bunun bir örneği olarak da, uydukentler Ankara'da da gerçekleşiyor, yeni gökdelenler ortaya çıkıyor; ama, ne yazık ki, buna paralel olarak, maalesef, sorunlar çözülememektedir.

5393 sayılı Belediyeler Kanununun 4 üncü maddesinde nüfusu 5 000 ve üzerinde olan yerleşim yerlerinde belediye kurulabileceği belirtilmektedir.

Ankara'nın incisi olan, ticaret ve yaşamın yoğun bulunduğu Bahçelievler, bütün şartlarıyla ilçe olmayı hak etmiş bir güzel semtidir Ankara'nın. Erzurum'u büyükşehir olarak düşünecek olursak, kabul edecek olursak -ki, öyledir- 5 tane merkez ilçesi var. Erzurum kadar büyük olan Bahçelievler'in ilçe olmasını herhalde sizler de isteyeceksiniz.

Bahçelievler, Anıttepe'den başlayıp, Balgat, Konyayolu civarı, Orta Doğu Teknik Üniversitesine kadar olan bir bölüm, Beştepe ile Söğütözü bölgesi civarı yerleşim yerleri ve Yenimahalle'ye bağlı 10 000 nüfuslu bir mahalleyi de içine alan, geniş bir alanı kapsar.

İsterseniz, burada, 24 mahalleden oluşan bu bölgeyi, birkaç örnekle sayabilirim: Bahçelievler Mahallesi, Akpınar Mahallesi, Anıttepe Mahallesi, Balgat, Cevizlidere, Çukurambar, Ehlibeyt Mahallesi, Emek Mahallesi, Erzurum Mahallesi, Eti Mahallesi, Gökkuşağı, İşçi Blokları, Karakusunlar, Karapınar, Kızılırmak Mahallesi, Mebus Evleri, Mustafa Kemal Mahallesi, Nasuh Akar Mahallesi, Oğuz Mahallesi, Ortadoğu Mahallesi, Söğütözü Mahallesi, Yukarı Bahçelievler Mahallesi, Yücetepe Mahallesi ve Beştepeler Mahallesi olmak üzere geniş bir alanı kapsamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, Bahçelievler'in, çağdaş yaşam sunması gereken bir bölge olduğunu ifade etmek istiyorum huzurlarınızda. Malumunuz olduğu gibi, Bahçelievler, Başkent Ankara'nın yeni ve hızlı gelişen modern bir yerleşim yeridir. Bahçelievler, konut, kültür, alışveriş merkezi, sosyal faaliyetlerin yoğun olduğu bir merkez olarak Ankara'nın en güzel semtlerinden birisidir.

Bugün, nüfusu 300 000'e yakın Bahçelievler, nüfus yoğunluğu bakımından da giderek hızla büyümektedir. Diğer yandan, Bahçelievler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akdemir, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Toparlayayım efendim.

Bugün, Bahçelievler muhitinde, imar bakımından Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, diğer taraftan Yenimahalle Belediyesi, Çankaya, Büyükşehir Belediyesi yetki sahibidir ve dolayısıyla, bu bölge de coğrafî olarak bir bütün olduğu halde, Yenimahalle İlçesi ve Çankaya İlçesi tarafından bölüşülmektedir.

Bu nedenle, siz değerli milletvekili arkadaşlarım, 70 000 konuttan oluşan ve 9 000 işyerinin bulunduğu Bahçelievler semtinin bir ilçe olarak kanunlaşması konusunda yardımlarınızı esirgemeyeceksiniz. Bu kanun teklifi bir ihtiyaçtan dolayı verilmiştir. Zaten, geçmiş dönemlerde de ilçe olması için kanun teklifleri verilmiş, kadük haline gelmiştir. Böylece, bu kadük olan tekliflerin yanında yeni bir teklifin de kadük olmamasını siz milletvekili arkadaşlarımızdan temenni ediyorum.

Her türlü popülist düşünceden uzak, samimî duygularla verilen bu kanun teklifinin tarafınızdan kabul edilmesini arz ediyor ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

2 nci önergeyi okutuyorum:

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 222 Sayılı İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/362), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/330)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/362) esas numaralı kanun teklifim 45 gün içinde komisyonda görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 4.5.2005

                                      Ensar Öğüt

                                          Ardahan

BAŞKAN- Sayın Öğüt, konuşacak mısınız?

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Evet.

BAŞKAN- Buyurun Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun yakacakla ilgili 76 ncı maddesinin (d) fıkrasının değişmesiyle ilgili bir kanun teklifim var. Bununla ilgili konuşacağım.

Değerli arkadaşlar, 1961'de çıkarılan 222 sayılı Kanunda "köy okullarının yakacağı köy bütçelerinin yüzde 10'uyla karşılanır" deniliyor. Bu kanunun değişmesi ve il özel idarelerine bütçe konulmasıyla, köy okullarının yakacaklarının il özel idareleri tarafından karşılanmasını istiyorum. Çünkü, sizler de biliyorsunuz ki, köylerimizde artık bütçe yok. Köylü zaten zor geçiniyor. Zor geçinen köylünün okula yakacak yardımı yapması söz konusu değil. O anlamda, bu kanunun değiştirilerek, il özel idareleri tarafından köy okullarının yakacaklarının karşılanmasını istiyorum; çünkü, değerli arkadaşlar, özellikle Doğu Anadoluda -ki, benim bölgem Ardahan'da 237 köy var; 200'ünde- çocuklar sabahleyin okula giderken koltuğuna tezek alıp tezekle beraber gidiyorlar, kalorisi düşük olan tezekle ısınmaya çalışıyorlar. Aslında, tezeği de getirmiştim buraya; ama, bu kürsüye yakıştıramadığım için kuliste duruyor tezek. Tezeğin ne olduğunu bilmeyen arkadaşlarım varsa, orada görebilir.

Onun için, şunu söyleyeyim: Kalorisi düşük olan tezekle ısınmaya çalışan çocuğun eğitim görmesi, okuması, üniversiteyi kazanması mümkün değil; ben bunu araştırdım. Ardahan dört dönemdir Türkiye'de sonda, üniversiteye hazırlıkta sonuncu. Bunun gerekçelerinden birisi de, çocukların okullarında iyi okumamasıdır; çünkü, sabahleyin, çocuk, tezeği koltuğunda götürüyor, yarım saat okulun sobasını yakmaya uğraşıyor. Okul ısınıncaya kadar çocuklar zaten hasta oluyorlar, çocukların çoğu okula gidemiyorlar.

Bu nedenle, özellikle Doğu Anadoluda, hatta, İç Anadolunun belli kesimlerinde, büyük anlamda köy okulları büyük sıkıntı çekiyor. Bu anlamda, bu kanunun değişmesi ve köy okullarını bu sıkıntıdan kurtarmamız lazım.

Değerli arkadaşlar, bakın, artık, tezek de bulamıyoruz. Niçin; üç yıl önce bir inek 1,5 milyar liraydı, üç yıl önce bir inek 1,5 milyar liraydı; şu anda bir inek 500 000 000 liraya indi. Yani, bir adam geçinebilmek için eskiden 1 inek satıyor 1,5 milyar lira alıyordu, şimdi 3 inek satması lazım. Ahırda mal kalmadığı için tezek de bulamayacağız.

O bakımdan, hem hayvancılığın gelişmesi… Tabiî, konu bu değil; ama, tezeği okullarda yaktığımız için hayvana ihtiyacımız var. Hayvan da yok olduğu için, kesinlikle, bu kanun kabul edilerek, il özel idareleri tarafından okulların yakacak masrafının karşılanması gerekir.

Bu anlamda, değerli arkadaşlar, eğitime baktığınızda Doğu Anadoluda, güneydoğuda, hatta, İç Anadolunun kalkınmamış kırsal bölgelerindeki çocukların bu sıkıntılar içerisinde okuması ve diğer büyük şehirlerdeki çocukların kolejde kaloriferli, lüks, doğalgazlı ortamda yetişmesi, eğer, o çocuk orada yetişemiyorsa, dershaneye gitmesi, dershaneye gidemiyorsa, özel okul tutulması ve sonucunda Doğu Anadoludaki illerin kalkınmaması ve çocuklarının cahil kalması, işsiz kalması, yoksul kalması çok önem taşımaktadır.

Şimdi, AK Partideki Grup Başkanvekili arkadaşlarımla da görüştüm, sağ olsunlar, onlar da bu kanun teklifimizi kabul edeceklerini söylediler; ben kendilerine teşekkür ediyorum. Bu kanun teklifimin Yüce Mecliste kabul edilmesini arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporu üzerindeki genel görüşmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin;  İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin Türk Sporunda Şike, Rüşvet ve Haksız Rekabet İddialarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Rapor üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, şahsı adına ilk söz, Düzce Milletvekili Fahri Çakır'a aittir.

Buyurun Sayın Çakır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Çakır, konuşma süreniz 10 dakikadır.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 956 sıra sayılı Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırma komisyonu raporunun geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, son yıllarda artarak devam eden ve spor adına yakışmayan şike, şiddet, rüşvet ve doping gibi nahoş olaylar, maalesef, meydana gelebilmektedir. Yaşanan bu olaylar, sonuçta, spor kamuoyunda ve toplumumuzda ciddî endişelere yol açmıştır.

Spor, insanın yaşamını düzenleyen ve daha sağlıklı bir toplum amaçlayan, sosyal içeriği bireysel içerikle bütünleşen önemli bir kavramdır. Böylesine, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, sosyal açıdan son derece önemli sonuçlar ihtiva eden bir alanda, kimi fanatik davranışlar içerisinde olan insanlar nedeniyle, böylesine büyük bir faydanın zarara uğratılması ve bu tür yaklaşımlara müsaade edilmesi asla mümkün olmamalıdır. Bu alanda hazırlanan komisyon raporunun hassasiyetle incelenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin gecikmeksizin hayata geçirilmesi zaruridir.

Alınacak tedbirler sayesinde iyi örneklerin daha çok önplanda tutulması gerekmektedir. Zaman zaman şiddet, kitlesel anlamda, diğer spor dallarına nazaran futbolda daha çok gündeme gelebilmektedir. Oysa, futbol, küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın merak saldığı ve eğitimlerine katıldığı oldukça yaygın bir spor dalıdır.

Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri; görsel ve yazılı medyadaki spor yorumlarının da şiddet ve şike ve haksız rekabete ne denli tesir ettiği bir kez daha gözden geçirilerek, yapılacak yasal düzenlemede mutlaka dikkate alınmalıdır; çünkü, milyonlarca doların alınıp verildiği, bilhassa futbolda bu tür programlarda yapılan eleştirilerin neyi, nasıl etkilediği kamuoyu tarafından iyi bilinmektedir. Bu yorumların, ayrıca, kulüp yöneticilerinin oluşmasında, federasyon başkan ve yöneticilerinin seçilmesinde, kulüp antrenörlerinin görev değişikliklerinde, müsabakalarda görevlendirilecek hakemler üzerinde olumlu ya da olumsuz etki yapıp yapmadığı spor kamuoyunca bir kere daha masaya yatırılmalıdır; çünkü, şikâyet ettiğimiz olumsuzlukların ortadan kalkması ya da en aza indirgenebilmesi için, spor camiasında son derece yönlendirme gücü elinde olan spor yazarları ve yorumcularının ağır vebal taşıdığı hepimizin malumudur.

Değerli arkadaşlar, spor olgusu, dost-düşman, dil, din, milliyet, fakir-zengin ayırımı yapmadan tüm insanları, ülkeleri, toplumları birbirine yaklaştıran ve dostlukları pekiştiren bir araçtır. Spor müsabakaları, tarihten günümüze dostluk, barış ve kardeşlik gibi duyguların her zaman önplanda olduğu, barışa hizmet eden önemli organizasyonlardır.

Gerek ulusal ve gerekse uluslararası karşılaşmalarda bu anlayışa dikkat edilmesi ve bu anlayışın geliştirilmesi noktasında çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Bütün sporcularımızın, izleyicilerimizin ve toplumumuzun üzerinde hassasiyetle durması gereken konu budur.

Sporu bir kazanç aracı, çıkar ve menfaat aracı olarak kullanmak isteyen kişiler ve çevreler olabilir. Önemli olan, bu alanda ortaya konulan iyi niyetleri kötüye çevirmeye çalışanlara prim verilmemesidir. Bu nedenle, spor, iyi huylu, erdemli ve kişilikli sporcular yetiştirmek, çocuklarımızı ve gençliğimizi yarınlara hazırlamak adına hayatî önem arz etmektedir. İnsana yatırımlara ve yarınlara yatırımlara önem vermek adına, spor, fevkalade önemli bir fonksiyondur. Erdemli toplumlar oluşturmak için tarihinden, medeniyetinden, inancından, aslî hasletlerimizden faydalanmak durumunda olduğumuzu bilmeliyiz.

Değerli arkadaşlar, spor kulüplerimiz faaliyetlerini yürütürken bu konulara gereken azamî önemi vermeli ve hassas olmalıdırlar. Bu sebeple, tüm spor kulüplerimiz, fair-play ruhuna uygun hareket etmeli ve bütün topluma örnek olmalıdırlar. Sporun, sadece kazanıp kaybetme ya da başarı veya başarısızlık olarak algılanmaması, yetenekleri ortaya koyma, birlikte olma, ihtiyaçlarını giderme gibi olguları da kapsadığının öğretilmesi son derece önemlidir. Şiddet, fanatikliğin, bağnazlığın ve tahammülsüzlüğün; rüşvet, rantın, haksız kazancın ve kolaycılığın bir sonucudur; şike ise, çıkar sağlamak amacıyla kimi oyuncu, hakem ve spor adamları tarafından yapıldığı iddia edilen bir yanlışlıktır.

Bu iddialar üzerine kurulan araştırma komisyonumuz, raporunu tamamlamıştır. Raporda, tüm iddialar detaylarıyla ele alınmış, yoğun ve kapsamlı incelemelerin ardından çözüm önerileriyle birlikte çalışmalar sonuçlandırılmıştır. Bu rapor, sonuçta, yasal düzenlemelerin yapılması, kamuoyunda bu alanda oluşan beklentilerin giderilmesi açısından oldukça önemlidir. Ayrıca, spor alanlarının fizikî şartlarının iyileştirilmesi, kötü tezahüratın önüne geçilmesi ve güvenlik önlemlerinin küçük detaylarının dahi ihmal edilmeksizin bu tedbirlerin alınması, sporun güzel yönlerinin daha çok önplana çıkmasına katkı sağlayacaktır.

Sayın milletvekilleri, yine, raporda, haksız rekabetin önüne geçilmesi hususunda sorunun çözümüne ilişkin tespitlerin olduğunu, bu tespitlerin uygulanmaya konulması suretiyle sorunun çözüleceğine yürekten inanmaktayım. Ancak, güvenlik kapsamında, spor müsabakalarında şiddeti oluşturan, şiddete sebebiyet veren tüm aktörlerin gerekli envanterlerinin tutulması ve güncellenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, spor kulüplerinin yönetim kurullarında adlî, ekonomik ve kamu kurumlarına karşı suç işleyen kişilerin görev almaları zorlaştırılmalı ve seçici davranılmalıdır.

Genel anlamda, sporda şiddetin, rüşvetin, şikenin ve dopingin önüne geçilmesindeki en önemli faktörün eğitim olduğu da unutulmamalıdır. Bu doğrultuda, komisyonumuzun yaptığı özverili çalışmaları kutluyor ve toplumda açılan bu sosyal yaranın tedavisinde önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, alınan tüm tedbirlerin, yasal önlemlerin başarılı olabilmesi için, kişinin vicdanında ahlakî değerlerin yer etmesi gerekmektedir. Zira, şikenin, rüşvetin, dopingin ve şiddetin önüne geçmenin hiç de kolay olmadığını biliyorum; ancak, bu Yüce Meclis çatısı altında görev yapan değerli milletvekili arkadaşlarımızın da, son zamanlarda, özellikle, bu şiddete iştirak ettiğini üzüntüyle belirtmek istiyorum.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Hayda!.. Ne oldu da?!

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Bir milletvekili arkadaşımızın şeref tribününden  pet şişe fırlatması…

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sana sövünce sen ne yapacaksın pekâlâ?!

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Diğer bir arkadaşımızın…

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sana sövelim o zaman…

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Diğer bir arkadaşımızın "elime geçseydi boğazını sıkardım" demesi; diğer bir sayın milletvekili arkadaşımızın "silahımı çekerdim" demesi…

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Haa… Onu…

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) -  Bir diğer milletvekili arkadaşımızın…

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, lütfen… Lütfen, Sayın Tiryaki…

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Bir diğer milletvekili arkadaşımızın "ben, bunlarla da yetinmem, sahaya inerim…"

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Şov yapıyor!..

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - "…sille tokatla, bizzat, bu fiili yerine getiririm" demesini, elbette ki, hoşgörüyle karşılamamız mümkün değil değerli arkadaşlarım.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Ne demek yani?! İş mi yani?!

BAŞKAN - Sayın Tiryaki!..

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Bakınız, biz, milletvekilleri olarak, bu yüce çatının altında, bu tür şiddete mâni olma durumunda kendini hisseden, sayan ve toplumun önünde, gerçekten, örnek kişiler olması gereken kişiler olarak, bu şiddetin içerisinde yer almamızı kabul etmek mümkün değil elbette.

Değerli arkadaşlar…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Türkiye ligleri şike götürüyor. Türkiye liglerinde şike apaçık yapılıyor…

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen…

FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gayemiz, elbette ki, çözüm üretmektir; yoksa, şiddete iştirak etmek asla gayemiz değildir ve olmamalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu duygularla, Yüce Meclisimizin, spor kulüplerimizin, basınımızın ve toplumumuzun, yapılan bu çalışmalara gönülden destek vereceklerine inanıyor; inşallah, şikesiz, şiddetin ve haksız rekabetin olmadığı günlerde birlikte olmak ümidiyle, tüm spor kamuoyunu ve Yüce Meclisi, sevgi ve saygılarımla bir kere daha selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.

Şimdi, şahsı adına söz isteyen, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin.

Buyurun Sayın Ersin. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken, hepinizi saygılarımla selamlıyorum; ayrıca, geçmiş Cumhuriyet Bayramınızı ve Ramazan Bayramınızı da yürekten kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, Fahri Bey çok sevdiğim bir kardeşimdir; sporda, elbette şeref tribününden müdahale edilmesi, kuşkusuz doğru değil; ama, bunun yanında, düğünlerde silah çekmenin de yanlış olduğunu söyleseydi, herhalde daha iyi olurdu.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Konumuz olsaydı, onu da söylerdim.

AHMET ERSİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bugün, içinde benim de bulunduğum Meclis araştırma komisyonunun, sporda şike, şiddet, rüşvet, haksız rekabet iddialarını araştırma komisyonunun hazırladığı raporu görüşüyoruz; ancak, komisyon çalışmalarını tamamladıktan sonra, komisyon raporunu Meclis Başkanlığına teslim ettikten sonra öyle olumsuzluklar yaşandı ki, esasen, bu konuda, spordaki şiddet, şike ve yaşanan skandallarla ilgili yeni bir komisyon kurma ihtiyacı doğuyor.

Değerli arkadaşlarım, Türk sporunun iyi yönetildiğini söyleyemeyiz. Bu alanda, Türk sporunun ciddî sorunları var. Türk sporunun, yönetim anlayışından kaynaklanan sorunları var ve bu alanda disiplinsizlik ve eğitimsizlik, maalesef, almış başını gidiyor ve daha önceki yıllarda hiç tanışmadığımız, hiç tanımadığımız, sporla birlikte anılmasından zül duyduğumuz skandal kelimesi, skandal anlayışı, maalesef, Türk sporunun ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kronolojik bir değerlendirme yaparsak, örneğin, bir futbolcunun eski kulübüyle yaptığı özel sözleşme nedeniyle; yani, o futbolcunun bir başka kulübe transferini önlemeye dönük yapıldığı apaçık ortada olan bir özel sözleşme nedeniyle lisansının iptal edilmesi ve iptal edildikten sonra o kararı veren Tahkim Kurulunun bazı üyelerinin görevden ayrılması, tehdit edildikleri iddiasıyla görevlerinden istifa etmeleri, daha sonra çeşitli nedenlerle verilen güvencelerle tekrar o göreve gelmiş olmaları, aslında sporun can damarı olan futbolu kaos içine sokan bir skandaldır.

Şimdi, o Tahkim Kurulu üyelerini kimler tehdit etti, kimler ne güvence vererek, onların, istifa eden üyelerin tekrar göreve gelmesini sağladı ve bundan sonra bu Tahkim Kurulunun, futbolda adalet dağıtan bu kurumun vereceği kararların adaletli olduğuna, adil olduğuna kim inanır?! Dolayısıyla, tıpkı Merkez Hakem Kurulunun oluşumuyla ilgili yaşanan kaostan sonra, Tahkim Kurulunun da, istifalar, geri dönmelerle ortaya koyduğu bu kaos, kuşkusuz Türk futbolunu sonsuz derecede olumsuz etkileyecek ve adalet dağıtan kurumlara olan güven sarsılacaktır. İnanıyorum ki ve iddia ediyorum ki, o Tahkim Kurulunun bundan sonra vereceği kararlara kimse saygı göstermez.

Değerli arkadaşlarım, bir yıl öncesine kadar dünya ve olimpiyat şampiyonalarında, yarışmalarında sporcularımızın, Bayrağımızın ve dolayısıyla Türkiye'nin önünde esas duruşta saygı bekleyişi yapanlar, Türkiye'ye esas duruşta saygı duyanlar, saygı göstergesi yapanlar, bugün, o branşlarda, bütün dünyanın saygıyla ayakta Türkiye'yi selamlamasını sağladığımız o branşlarda, uluslararası spor kuruluşlarının, uluslararası spor kamuoyunun Türkiye'yi aforoz etmesi, Türkiye'yi karantinaya alması ve Türkiye'yi dışlamasının sorumlusu kim ya da kimler? Şimdi, anlaşıldığı kadarıyla bu sorunlar, bu skandallar Türk sporunun dünya genelinde itibar kaybetmesine neden olacaktır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu, halterde yaşanan doping skandalları neyin nesidir? Neden bu skandallar yaşanıyor ve şunu sormak isterim, bütün dünyanın önünde diz çöktüğü millî haltercimiz, dünya ve olimpiyat şampiyonu haltercimiz Halil Mutlu şimdi nerede? Ne yaptınız Halil Mutlu'ya? O, bütün dünyanın önünde diz çöktüğü cep herkülü televizyon kameralarının karşısında neden ağladı? Ne yaptınız da ağladı? Süreyya Ayhan nerede, bilen var mı?

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu yaşanan doping skandalları ve diğer olumsuzluklarla ilgili, sporumuzu yöneten ve yönlendiren kadrolar suçluyu ve sorumluyu bulmuşlar. Suçlu, ödül yönetmeliğiymiş. Ödül yönetmeliği nedeniyle bu sporcular dopinge yöneliyorlarmış. O ödül yönetmeliğinin sağladığı imkânlardan yararlanmak için sporla bağdaşmayan olumsuzlukların içine giriyorlarmış. Yani, tek suçlu ödül yönetmeliği... Eh diyorum ben de, oldu, gözlerim doldu!

Peki, bu alanda, sporda, gerekli disiplini sağlamayan, eğitimi sağlamayan, yetenekli kadroları o görevlere getirmeyenlerin hiç mi suçu yok?! Şimdi, yapılacak olan nedir; birkaç sporcuyu, genç sporcuyu cezalandıracaklar ve muhtemelen de spor yaşamını bitirecekler ve ondan sonra her şey düzelecek, anlayış bu; ama, maalesef, perde arkasındaki sorumluları eğer tespit edemezsek, o sorumluları sorgulamazsak, o zaman bu olumsuzlukların önüne geçmek de mümkün değil.

Halter, ciddî sorunların yaşandığı bir branş, son günlerde çok ciddî doping skandallarının yaşandığı bir branş. Şimdi, soralım Sayın Bakana, halterden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı kim; nereden getirdiniz onu bu göreve; daha önceki görevi neydi ve halterle ilgili bilgi birikimi nedir?! Sanıyorum, bu konuda Sayın Bakan bizi aydınlatır.

Yine, geçtiğimiz günlerde basında okudum, bir gazetenin manşetindeydi; dünya ve olimpiyat şampiyonu güreşçimiz Hamza Yerlikaya "ben, kızımı spora vermem" diyor, manşette. Şimdi, dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu olan bir millî güreşçimiz, yaşamı sporun içinde geçmiş olan bir güreşçimiz, millî güreşçimiz, neden acaba "ben, kızımı spora göndermem" diyor? Sayın Bakan, o alanda neler oluyor ki, hayatı sporla geçmiş olan bir ulusal güreşçimiz, millî güreşçimiz "ben, kızımı spora vermem" diyor; "bildiklerim var, o yüzden spora vermem" diyor? Peki, şimdi, araştırıldı mı bu konu; yani, Hamza Yerlikaya, neden "ben, kızımı spora vermem" diyor; bu konuda bir araştırma yapıldı mı, bir çalışma yapıldı mı? Yoksa, üç maymunu mu oynuyoruz; görmedim, duymadım, bilmiyorum...

Değerli arkadaşlarım, bu komisyon, kuşkusuz çok ciddî bir görev yaptı, emek verdi; dört ay çalıştık hep beraber; ama, komisyon, itiraf etmeliyim ki, bazı konuların üzerine gitmekten, bütün ısrarlarımıza rağmen, bazı konuların üzerine gitmekten ısrarla kaçındı. Örneğin, mafya. Futbolda mafyanın olduğunu bilmeyen var mı Türkiye'de; herkes, üstelik de komisyona davet ettiğimiz konuklarımız, futbolda mafyanın olduğunu, bu mafyanın, zaman zaman tehditlerle, zaman zaman ödüllerle şikeye bulaştığını, hatta, şikenin özünde mafyanın olduğunu da söylediler; ama, bütün bu ısrarlarımıza rağmen, bu "mafya" sözcüğünü bile komisyon raporuna yazdıramadık. Mafya sözcüğünün yerine ne geçti; sporla bağdaşmayan müdahale. Nedir bu, sporla bağdaşmayan müdahale, Sayın Başkan?! Neden, bütün ısrarlarımıza rağmen, bir mafya sözcüğünü bile bu komisyon raporuna geçiremedik?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ersin, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

AHMET ERSİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, sonuçta, bir emek verildi ve bir rapor ortaya konuldu; ama, söylediğim gibi, Türkiye'deki, sporun içinde olduğu, içinde bulunduğu yozlaşmaya neşter vurabilecek saptamalardan ne yazık ki kaçınıldı. İşte, belli başlı özelliği de, bu mafya gruplarıdır ve bir diğer neden var; şimdi, belki birçok kimse ya da sporla ilgilenenler çok farkında değil, belki ilgilenmek işlerine de gelmiyor olabilir; ama, sporda giderek tarikatlaşma da var değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla, bir yandan mafya baskısı, diğer yandan tarikat ilişkileri ve diğer yandan da yönetim zafiyeti nedeniyle, maalesef, Türk sporu, son dönemlerde çok ciddî sorunlarla karşı karşıya geliyor; nitekim, bunun sonucunda da peş peşe başarısızlıklar geliyor. Şimdi, izin verirseniz, bu komisyon raporuna tek imzayla verdiğim, benim imzalayıp da verdiğim muhalefet şerhinden söz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, 2002-2003 sezonu, özellikle o sezonun son maçları, şike iddialarının ayyuka çıktığı bir dönemdi. Nitekim, o dönemde, benim kentimin takımı olan Altayspor, Diyarbakır'da yapılan Diyarbakırspor-Elazığspor maçında şike yapıldığına ilişkin itirazda, şikâyette ve iddiada bulundu ve bunun karşılığında da, zamanın federasyonu bir şike tahkik kurulu oluşturmuş ki, evlere şenlik. Bu şike tahkik kurulu…

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET ERSİN (Devamla) - Bir cümleyle tamamlıyorum.

Bu şike tahkik kurulu gidiyor, Diyarbakırsporun Başkanıyla görüşüyor, Elazığsporun Başkanıyla görüşüyor ve bir rapor hazırlayıp geliyor. Şimdi, bir şike tahkik kurulu, şike araştırmasını böyle mi yapar?! Peki, oradaki hakemlerle, gözlemcilerle, futbolcularla, bunlarla bir görüşme yapmadan, sadece iki kulübün başkanıyla görüşerek bir rapor hazırlaması adil olur mu?! Nitekim, komisyona gelen bütün konuklarımız, o maçın şikeli olduğunu söylüyor ve o maçla ilgili Altayın yaptığı şikâyetlerin yeterince araştırılmadığı komisyon raporunda da var.

Şimdi, yapılması gereken nedir; madem o sezonda Altay'a ciddî bir haksızlık yapıldı, Altay, süper ligden bağırtıla bağırtıla düşürüldü, o halde, şimdi, o kulübün uğradığı haksızlığın giderilmesi lazım ve bu haksızlığı giderecek olan da bugünkü Federasyondur ya da karar merciinde olan diğer kurullardır ve o …

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ersin, lütfen…

Buyurun.

AHMET ERSİN (Devamla) - Teşekkür edip bağlıyorum.

Dolayısıyla, Altayın uğradığı haksızlığın bir an önce ve hiçbir bahane aramadan giderilmesi lazım. Duyumlarıma göre "yeni delil yok, ele almaya gerek yok" gibi bazı bahaneler ileri sürülüyormuş ki, delil, bu Meclis araştırması komisyonunun tutanaklarında var, bu Meclis araştırması komisyonunun raporunda var, eğer bunları delil saymıyorsan, o zaman, sen "bu Meclisi tanımıyorum, Meclisin komisyonunu tanımıyorum, komisyonun raporunu tanımıyorum demek istiyorsun ki, o zaman bunun tartışma zemini farklı olur ve bu tartışmayı da yaparım, hiç çekinmem bu tartışmayı da yaparım; ama, hiç bunlara gerek kalmadan, doğrudan doğruya, Altayın uğradığı bu ciddî haksızlığın, adaletsizliğin giderilmesi lazım.

Değerli arkadaşlarım, bu açıdan her şeye rağmen rapora verilen emeği takdirle karşılıyorum. Rapor, her ne kadar zamansız olduğu, komisyon kurulmasının zamansız olduğu, asıl şimdi komisyonun kurulması, şu dönemde komisyonun kurulması gerektiği ortaya çıktığı halde; çünkü, yaşanan skandallar yeni bir araştırmayı gerekli kılıyor; ama, her şeye rağmen yapılan çalışmayı takdirle karşılıyorum ve hepinize en derin saygılarımı sunuyorum; sağ olun, var olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.

Sayın milletvekilleri, birleşime 15 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.34


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.51

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

956 sıra sayılı komisyon raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafiz Özak ve 23 milletvekilinin Türk Sporunda Şike, Rüşvet ve Haksız Rekabet İddialarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı : 956) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, rapor üzerinde Hükümet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin konuşacaktır.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, süreniz 20 dakikadır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Geçtiğimiz ay -18 Ekimde- şu anda görüşmekte olduğumuz komisyon raporu görüşülmeye başlanmıştı, ancak, araya hem bayram girdi hem de bazı denetim konuları girdiği için, bu komisyon raporuyla ilgili görüşmelerimize bugün kaldığı yerden devam etme imkânı bulduk. Gerek 18 Ekimdeki oturumda söz alan arkadaşlarımız gerekse bugün kişisel olarak görüşlerini bizimle paylaşan arkadaşlarımız, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılması suretiyle gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuş olan komisyon raporu üzerinde ayrıntılı değerlendirmeler yaptılar. Ben de spordan sorumlu bir bakan arkadaşınız olarak, komisyon raporu üzerinde özet bir değerlendirme yapmak, daha sonra da özellikle gruplar adına 18 Ekimde yapılan konuşmalarda ve bugün kişisel olarak düşüncelerini söyleyen arkadaşlarımızın eleştirel anlamda gündeme getirdiği bazı konularla ilgili değerlendirmeler yapmak istiyorum.

Önce, değerli arkadaşlarım, spor, aktif bir alandır, dinamik bir alandır, sürekli rekabetin yaşandığı bir alandır. Zaten rekabet olmasa spor da olmaz. Yarışmacı bir sporun rekabet olmasa meydana gelmesi düşünülemez; ancak, takdir edersiniz ki, rekabetin olduğu her yerde zaman zaman rakibini veya rakiplerini haksız şekilde devredışı bırakabilmek ve ona karşı avantaj elde edebilmek için birtakım olumsuzlukları geçmişte yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Sanıyorum, geçmişte de yaşandığı gibi gelecekte de buna benzer olumsuzlukları yaşamak durumunda kalacağız.

Dünyanın her ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de sporun güzelliklerinin yanı sıra, maalesef, çirkinliklerini de zaman zaman yaşıyoruz ve bundan da hepimiz üzüntü duyuyoruz. İşte, bu yılın başında, hem İktidar Partisine mensup arkadaşlarımız hem de muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız, araştırma önergeleri vermek suretiyle, spor adına yapılan bazı olumsuzlukların, bunlar şike olabilir, rüşvet olabilir, haksız rekabet olabilir, bu iddiaların araştırılmasını ve ortaya çıkan duruma göre alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla önergeler verdiler, biz de Hükümet olarak ve özellikle spordan sorumlu bakan olarak, bu önergelerin birleştirilerek bir an önce öne alınarak görüşülmesine destek verdik ve bu komisyonun kurulmasını ben de canı gönülden destekledim; Türkiye Büyük Millet Meclisi böylesine Türkiye'de geniş halk kitlelerinin ilgi duyduğu spor alanındaki bu yanlışlıkları ve çirkinlikleri tespit edebilsin, üzerine gidebilsin ve millet adına bir fotoğraf çekebilsin diye düşündüm. Hemen memnuniyetle ifade edebilirim ki, komisyon çok değerli bir çalışma ortaya koydu. Bilemiyorum, tetkik etme imkânını buldunuz mu, şu rapor, âdeta spor alanında kitaplaştırılabilecek özgün bir eser olarak, bana göre, ortaya çıktı. Arkadaşlarımız sadece spordaki olumsuzlukları ve bununla ilgili önerilerini bu raporda toplamamışlar, geçmişten beri değişik spor dallarıyla ilgili ciddî bir değerlendirme yapmışlar. O nedenle, ben, komisyon başkanı Sayın İpek'e de ifade ettim, bunu, eğer, bir kitap haline getirebilirseniz, bunu üniversitelerimizin beden eğitimi ve spor yüksekokullarına gönderebilirseniz, tüm spor kulüplerimize, federasyonlara gönderebilirseniz -ki, biz, federasyonlarımıza bunları dağıttık- çok yararlı olacağı düşüncesini kendisine de ifade ettim. O da, zaten, böyle bir düşünce içerisinde olduğunu söyledi, bundan da fevkalade memnun oldum. O nedenle, başta Komisyon Başkanı arkadaşımız olmak üzere, bu komisyonda görev yapmış olan tüm komisyon üyesi arkadaşlarımıza gerçekten teşekkür ediyorum, emeği geçen herkese takdirlerimi ve minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.

Bu komisyon raporunun 28 sayfası -ki, 237 ile 265 inci sayfalar arasıdır- asıl, bu komisyon raporunun üzerinde durulması gereken bölümlerini toplamaktadır içinde; bu da, Türk sporunun yeniden yapılandırılmasına yönelik komisyonun çözüm önerileri başlığını taşımaktadır. Komisyon, Türk sporunun yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak bazı öneriler ortaya koymaktadır. Ben, bu önerileri, son derece değerli öneriler olarak değerlendiriyorum. Bunlardan ilki, Türk sporunda şiddeti önlemeye yönelik çözüm önerileridir. Bununla ilgili medyaya düşen görevler komisyonca ortaya konmuştur raporda, Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kuruluna düşen görevler tespit edilmiş ve rapora yazılmıştır, statlarımızın fizikî koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili tespitleri ve bu alanda yapılması gerekenlerle ilgili öneriler ortaya konmuştur, güvenlikle ilgili alınması gereken tedbirlerle ilgili öneriler açıklanmıştır. Ayrıca, spor eğitimiyle ilgili yapılması gerekenler ve kuralların tarafsız uygulanmasıyla ilgili tespit ve öneriler de ayrıca şiddeti önlemeye yönelik çözüm önerilerinin içerisinde yer almıştır. Tabiî, bunların ayrıntılarına giremiyorum, girersem 20 dakikalık süre çok kısa sürede geçer; ama, raporda bunlar ayrıntılı şekilde yer alıyor.

Belki de, bu önerilerin içerisinde en dikkati çeken, ikinci alt başlıkta ifade edilen husus olmalı. "Türk Sporunda Şike ve Teşvik Primini Önlemeye Yönelik Çözüm Önerileri." Komisyon bu başlık altında, bu alt başlık altında, tespitlerinin ışığında bazı öneriler getiriyor. Bunların başında şu geliyor: "Olayların tespiti için -yani, spordaki şiddet, şike ve teşvik primi gibi olumsuzlukların önlenmesi bakımından olayların tespiti için- özel görevliler istihdam edilmelidir" diyor komisyon. Tahkik Kurulunun, sadece şike değil, tüm yozlaşmaya dayalı eylemlerde görevli kılınmasını öneriyor. Ayrıca, zamanaşımı süresinin artırılmasını tavsiye ediyor, özellikle altını çizerek. Her iddianın üstüne de federasyonların resen gitmesini öneriyor. Ayrıca, komisyon, bu bölümde, Türk Ceza Kanununun "Kamu Güvenine Karşı Suçlar" bölümüne "şike" başlığı altında yeni bir suç ihdasını öneriyor ve "bu suçun da müşterek bahisler yoluyla haksız menfaat elde edilmesini ağırlaştırıcı neden olarak koyalım" diye teklif ediyor ve ayrıca, bu komisyon, bir şike olayı meydana geldiğinde... Futbol Federasyonu bünyesinde o olaydan sonra bir komisyon kuruluyor, tahkik komisyonu; yani, sürekli görev yapan bir komisyon yok. Şimdi, ilgili arkadaşlarımız, bu raporu yazan arkadaşlarımız diyorlar ki: Bu konuda sürekli görev yapacak olan kurul anlamında bir ekip, bir birim oluşsun ve üstelik, bu birime Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan ispat kolaylığı sağlayıcı düzenlemelerin doğurduğu yetkiler de verilsin. Çünkü, bu tür iddialarla ilgili eğer ispat bakımından elinizde gerekli delilleriniz yoksa, bu delillere ulaşamıyorsanız, iddianın ispatı havada kalacağı için, bu olayların üstüne gidilmiyormuş gibi bir izlenim doğuyor. Doğrusu, şimdi bir iki cümleyle ifade ettiğim hususu, bir arkadaşınız olarak son derece önemsediğimi ifade etmek istiyorum. Bu raporu elime alır almaz tetkik ettim ve federasyon başkanı arkadaşlarımı olağanüstü toplantıya çağırarak, bu raporun demin ifade ettiğim öneriler bölümünü çoğaltarak kendilerine verdim. Futbol Federasyonuna da, zaten komisyon göndermişti, ben bir kez daha gönderdim.

Dün, Futbol Federasyonundan başka arkadaşımız geldi. Ayrıca Federasyon Başkanıyla da görüşmüştüm. Futbol Federasyonundan bahsediyorum. Şimdi onlar, özellikle, bu şike, işte teşvik primi gibi konuları sürekli takip edecek, bunlarla ilgili delillere ulaşma bakımından birtakım yetkilerle donatılmış şekilde oluşturulması gereken bir kurulun kurulması çalışmalarını yaptıklarını ifade ettiler ki, ben de kendilerinden bunu isteyecektim. Bu bir yasa değişikliğini de gerektirebilir. Türkiye Futbol Federasyonunun yasasına -tabiî ki, genel kurul tarafından seçilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum- sürekli görev yapacak ve Ceza Muhakemeleri Kanunundaki yetkilerle de donatılmış bir birimin kurulmasında ben de yarar görüyorum. Çünkü, şike tahkik komisyonları kuruluyor; ama, delillere ulaşma imkânları yok; bir yerden belge isteseler, bu belgeleri temin etme imkânları yok. Dolayısıyla, eğer, bir kurumu veya bir birimi yetkili kılmışsanız, o, yetkisini sonuna kadar kullanabilmeli ve o noktadaki tüm iddiaları açıklığa çıkarıcı bir çalışma yapabilmelidir. O nedenle, komisyonumuzun bu konudaki önerilerini büyük bir saygıyla karşıladığımı ve Türk sporuna hizmet edici öneriler olarak değerlendirdiğimi ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, öneriler bölümünde, Türk sporunda haksız rekabeti önlemeye yönelik çözüm önerileri var. İşte, yayın hakları ve  gelirlerinin dağılımına yönelik önerilerdir. İşte, gelirlerin bir kısmının sportif performansa göre dağıtılması gibi, ki, bu sene, biliyorsunuz, naklen yayın gelirleriyle ilgili böyle bir uygulamaya da başlandı.

Şimdi, en önemli konulardan birine geliyorum. Komisyon raporunda Türk sporunda dopingle mücadeleye yönelik öneriler de yer almaktadır. Gerek 18 Ekimde burada yapılan görüşmelerde gerekse bugün görüşlerini ortaya koyan arkadaşlarımız, doping maddesi kullanımı nedeniyle bazı sporcularımızın ve tabiî, bu arada federasyonlarımızın, millî takımlarımızın ve Türkiye'nin bir sıkıntı ve sorun yaşadığını ifade ettiler. Bu doğrudur.

Değerli arkadaşlarım, dünyada dopingle mücadele konusunda sistemli bir uygulama, 1999 yılından sonra, WADA'nın kuruluşuyla, Dünya Antidoping Ajansının kuruluşuyla başladı. Biz, Türkiye olarak, 2003 yılında, WADA'nın yetkisini almış, akreditesini almış, akredite olmuş Hacettepe Üniversitesi bünyesinde Doping Kontrol Merkezi Laboratuvarını kurduk. Dünyada akredite olmuş böyle 33 tane laboratuvar vardır, bunlardan biri de Türkiye'dedir. Niye bunu kurduk; çünkü, biliyoruz ki, öteden beri tüm dünyada, maalesef, doping maddesi sporcular tarafından kullanılmaktadır. Türkiye'de de kullanılmıştır, zaman zaman kullanılmaktadır. Nitekim, bizim kontrollerimizde, WADA'nın kontrollerinde de bu ortaya çıkmaktadır. Ancak, şunu hemen ifade edeyim: Bakın, önümde bir iki tane sonuç var. 2004 Atina Olimpiyatlarından sonra doping yapan ülkeler ve doping yapan sporcu sayılarıyla ilgili bir uluslararası metin var elimde. 2004 Atina Olimpiyatlarından sonra sadece Amerika'da atletizmde 17 sporcuda doping numunesi çıkmış, Rusya'da 16, Fransa'da 13 tane. Türkiye'yi bu ülkelerle kıyasladığımızda, dünyada doping maddesi kullanan ülkelerden ilk 10'un arasında Türkiye yok. Diğer ülkeler, bu konuda, belki bizim kadar dopingle mücadele edemiyorlar sonucunu çıkarabiliriz. Örneğin, 2004 yılında Fransa'da 465 sporcunun hepsinde doping numunesi çıkmış, 2004 yılında bizde sadece 28 sporcuda doping numunesi çıkmış. Belçika'da 247. Bunları çoğaltabiliriz. Demek ki, doping işi tüm ülkelerin, yani, dünya sporunun baş belalarından biridir. Onlar da mücadele ediyorlar kuşkusuz; çünkü, uluslararası tüm federasyonlar ve özellikle kısa adı WADA olan Antidoping Ajansı, doping kullanımıyla ilgili ciddî bir mücadele yapıyor; ama, buna rağmen, işte, doping kullanan sporcular, maalesef, çıkıyor. Bizde de, işte, çıktı. Biraz önce Sayın Ersin ifade etti; 3 tane haltercimiz, millî takım kampında, doping numunesi almak için gelen WADA yetkililerine doping numunesi vermedikleri için ve 2'den de fazla sporcu böyle bir sorunla karşı karşıya kaldığı için, işte, bu ayın 15'inde Katar'da yapılacak olan Dünya Halter Şampiyonasına Türkiye katılamıyor, 3 tane sporcumuz doping numunesi vermekten kaçındığı için. Doping almışlar mı almamışlar mı onu da bilmiyoruz. Şu anda Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Teftiş Kurulu ayrıca bu konuyu araştırmakla ilgili çalışmalarını yürütüyor; ama, sonuç ne? İşte sonuç: Türkiye, bir dünya şampiyonasına, halter gibi iddialı bir branşta katılamama durumuyla karşı karşıya kaldı.

Zaman zaman, kendi çocuğumuza sigara içme deriz; ama, gider gizli gizli içer. Kendi çocuğumuzun sigara içmesini bile önleyemeyiz. Bu, birazcık, tabiî, bireysel bir iş; yani, bir sporcunun ne zaman doping maddesi alıp almayacağını kontrol etmede başarısız da olabiliyorsunuz; çünkü, onun veya antrenörünün kendi aralarındaki bir işlem olarak değerlendirilebilir, tüm sporcuları 24 saat takip etme imkânına sahip olamıyorsunuz.

Ancak, komisyon raporunda bu konuyla ilgili şu önerileri çok anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Diyor ki: Dopingle mücadelede -komisyonumuz değerli bir çalışma yapmış ve kıymetli öneriler ortaya koyuyor- bir defa, sporcularımızın, mutlaka, bu konuda ciddî bir eğitimden geçirilmesi lazım ve sürekli bir eğitim içerisinde bulundurulması gerekir ve bilgilendirilmesi gerekir; doğrudur. Biz de bu çalışmayı zaten yapıyorduk; ama, şimdi, daha ciddî şekilde yapmaya başladık.

Ayrıca, numune alım sayılarının artırılması gerekir. Şimdi, bizim Hacettepe Üniversitesi bünyesindeki Doping Kontrol Merkezimiz, bir numune götürüldüğünde tahlil ediyor; yani, sporcuları, kamplarda, çalışırken, ani baskınlarla ondan numune alıp kontrol yapma gibi bir işlem yapmıyor bizim kontrol merkezimiz. Şimdi, biz, adına "TADA" diyeceğimiz, Türkiye antidoping ajansı diye bir ajans kurma çalışmaları içerisindeyiz. Tıpkı Dünya Antidoping Ajansının yaptığı gibi, biz de elemanlarımızı, sporcularımıza ani baskınlar yapmak suretiyle, onların numunelerini alarak, doping kullanıp kullanmadığını kontrol etmek durumundayız; yani, Dünya Antidoping Ajansının yaptığını, Türkiye'de biz yapmalıyız. Bununla ilgili çalışmalarımız büyük bir hızla devam ediyor.

Aslında, Uluslararası Antidoping Ajansına şunu söyletmek istiyoruz: Türkiye'ye bizim eleman göndermemize gerek yok; Türkiye'de öyle bir ekip kuruldu ki, bunu en az bizim kadar ciddî şekilde yapıyorlar. Bunu dedirtmek zorundayız.

Ben, demin... İşte, 28 tane çıkmış 2004'te. Hiç çıkmamalı, bizim sporcularımız bu tür maddeler kullanmamalı; ama, maalesef, dünyada çok yaygın. Geçmişte çok daha fazla kullanılıyormuş; çünkü, müsabakalardan sonra, kurayla bir iki tane sporcu alınıp, ondan idrar veya kan örneği alınıyor ve diğer sporcular eğer bu kurada çıkmamışsa, bunlarla ilgili herhangi bir işlem yapılmıyordu. Şimdi iş ciddî tutulunca, aslında, sanki daha önce hiç kullanılmıyordu da şimdi doping kullanılıyormuş gibi bir izlenim var. Aslında, şimdi, geçmişe nispetle, doping kullanım oranının daha az olduğunu ifade edebilirim; çünkü, doping kullanım oranının geçmişe nispetle düştüğünü söyleyebilirim.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bütün bunları söylerken, zamanım da bitme noktasına geldi.

AHMET ERSİN (İzmir) - Halterden kim sorumlu Sayın Bakan?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Efendim?..

AHMET ERSİN (İzmir) - Halterden hangi genel müdür yardımcısı sorumlu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, tabiî, önerilerin içerisinde, demin de ifade ettiğim gibi, bizim değerlendirebileceğimiz, Türk sporunun malî problemlerine yönelik çözüm önerileri var, yasadışı bahsi önlemeye ve İddaa'nın Türk sporuna olumsuz etkilerini kaldırmaya yönelik çözüm önerilerimiz var, spor federasyonları, kulüpler ve medyayla ilgili çözüm önerileri var. Tabiî, bütün bunlarla ilgili, bu önerileri, çok ciddî bir şekilde, genel müdürlük olarak, federasyonlar olarak değerlendirmeye aldığımızı ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Raporun "Öneriler" bölümü, biraz önce de ifade ettiğim gibi, gerçekten, ciddî bir emek ürünüdür; arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum. Tüm federasyonlar olarak, genel müdürlük olarak ve Bakanlık olarak, bu önerilerin önemli bir bölümünün hayata geçirilmesi için şu anda çalışmalarımızı başlattık. İleride bu çalışmalarla ilgili hangi noktaya geldiğimizi siz milletvekili arkadaşlarımıza da bir vesileyle ifade etme imkânı buluruz.

Şimdi, ayın 18'inde gruplar adına burada yapılan konuşmalarda, gerek CHP Grubu adına konuşan Bursa Milletvekili arkadaşımız Mehmet Küçükaşık gerekse Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Sayın Gaydalı, tabiî, raporla ilgili düşüncelerini burada ifade ederken iki hususun üzerinde özenle durdular. Bunlardan bir tanesi "spora siyaset müdahale ediyor" dediler, ikincisi de "Türk sporu bir çöküş yaşıyor" dediler.

Değerli arkadaşlarım, eğer, bizim Hükümet olarak, benim de Bakan olarak spora müdahale etme gibi bir amacım olsaydı, gelir gelmez 8 tane federasyonu özerk yapma gibi bir yola girmezdik. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Şimdi, biz göreve geldiğimiz ana kadar bir tek federasyon Türkiye'de özerkti, o da Futbol Federasyonuydu; 1992 yılında özerk olmuştur. Malî ve idarî özerkliğe sahip olan federasyonların gerek federasyon başkanını gerek yöneticilerini genel kurulları seçer, genel kurullar da daha çok kulüp delegelerinden oluşur ve böylece, siyasetin oralara etki etme imkânı pek azdır, hatta, hiç yoktur.

Şimdi, muhalefet şerhi var. Özellikle, Sayın Ersin biraz önce ondan bahsetti, buraya da özenle yazmışlar. Diyorlar ki: İşte, siyaset, yani, Sayın Bakan, Futbol Federasyonu seçimlerine müdahale etti. Bu müdahalesini de yasa yaparak ortaya koydu. "Futbol Federasyonu Yasasının 7 ve 18 inci maddelerinde değişiklik yapılarak, eski federasyon başkanlarının seçime girmesini engellemiş, âdeta kişiye özel yasa çıkarmıştır" diye raporda var,  muhalefet şerhinde böyle bir cümle kullanıyor.

Şimdi, arkadaşlar, 7 nci madde ne? 7 nci maddeyle, başkanın üst üste veya aralıklarla üç dönem seçilebileceğiyle ilgili bir değişiklik yaptık, doğru; ama, üst üste üç defa seçilmiş bir futbol federasyonu başkanı yoktu ki; yani, daha önceki federasyon başkanının seçime girmesini engelleyen bir hüküm değildi.

Ayrıca, biz, bir yüksekokulla ilgili -oraya geleceğim, Ahmet Bey de onu söylüyor- ilk Futbol Federasyonu Yasasında, burada değişiklik yapılırken, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız "futbol federasyonu başkanında aranacak kriterlerin arasına yüksekokul şartını da koyalım" diye bir önerge verdiler. Ben de burada oturuyordum. Başkan bana "katılıyor musun" diye sordu, ben de aynen şu kelimeyi kullandım: "Katılamıyorum." Çünkü, dönemin Federasyon Başkanı arkadaşımız yüksekokul mezunu değildi. Eğer ben katılıyorum deseydim, o arkadaşımızın federasyon seçimlerine girmesini engelleyen yasa çıkartmış gibi değerlendirilecektim ve koymadık, hatırlayacaksınız, zabıtlara bakın. Sonra... Geleceğim şimdi.

AHMET ERSİN (İzmir) - 2004'te yaptığınız özel uygulamaya ne diyeceksiniz?

BAŞKAN - Sayın Ersin, lütfen…

Sayın Bakan, toparlar mısınız lütfen.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ahmet Bey, biliyorum. Şimdi, geçtiğimiz yıl, 28 Nisan 2005'te, Futbol Federasyonu Yasasında yeniden değişiklik yapılarak, sizin o önergenizi yasaya yansıtmak suretiyle yüksekokul şartını getirdik.

AHMET ERSİN (İzmir) - Diğerlerinin eğitim seviyesini de düşürdünüz.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, siz, şimdi diyorsunuz ki, Futbol Federasyonu Başkanının önünü kesmek için yüksekokul şartını getirdiniz.

MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Lütfen yapmayın!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Seçimlerden sonra getirdik, seçimlerden önce böyle bir şart yoktu. Dolayısıyla, gerçekleri doğru şekilde ortaya koyalım. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Ayrıca "18 inci maddede değişiklik yaptınız" diyorsunuz. Sayın Ersin "18 inci maddede değişiklik yaptınız" diyorsunuz. Futbol Federasyonunun 18 inci maddesi 1992 yılından beri hiç değişmemiştir. Biz de değiştirmedik. Değiştirmediğimiz bir maddeyle ilgili "değişiklik yaptınız" diyorsunuz. Ya kanunu doğru okumadınız yahut maddede hata yapıyorsunuz ve dolayısıyla, haksız bazı ithamlarda bulunuyorsunuz. Bunu ifade etmek istiyorum.

Biz, şimdi, Hükümet olarak ve Bakanlık olarak, sporun sivil bir alan olduğunu düşünerek, federasyonlarımızın mümkünse tamamını malî ve idarî özerkliğe kavuşturmak istiyoruz. Bunun yolunu açtık. Bununla da kalmıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN- Sayın Bakanım, lütfen toparlar mısınız.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Önümüzdeki günlerde önünüze bir yasa tasarısı getireceğiz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün yerine, spor kurumu kanun tasarısını getireceğiz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, biliyorsunuz, bana bağlıdır, tüm işlemlerini ben imzalarım, onların faaliyetleri benim talimatımla, benim imzamla yürür. Eğer spor kurumu kanun tasarısı Meclise gelir, burada kabul edilirse, artık spor kurumu kanun tasarısıyla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü de malî ve idarî özerkliğe sahip olacak, hiçbir işlemi siyasetçinin önüne gelmeyecek. Bunu geçmişte hiçbir siyasî iktidar ele almamıştır, böyle bir şeye cesaret edememiştir. Bu cesareti biz ortaya koyuyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yeter ki, spor siyasetin gerçekten etki alanı dışında kalsın. Şimdi, böyle çalışan, böyle iyi niyetli çalışmalar yapan bir iktidara ve bu iktidarın spordan sorumlu bakanına, efendim, siz sporun içerisine siyaseti sonuna kadar soktunuz derseniz, vallahi son derece alınırım ve haksızlık yaptınız derim.

Şimdi, bir de başarısızlıkla ilgili konuya gelmek istiyorum. Bakın, 2005 yılı, dünyada spor yoluyla kendini en iyi tanıtan ülkenin Türkiye olduğu gerçeğini ortaya koyar. 2005 yılında dünyada spor yoluyla kendini en iyi tanıtmış olan ülke Türkiye'dir. Şampiyonlar Ligi finali İstanbul'da yapıldı; 200 dünya televizyonu naklen yayınladı, 3,5 milyar insan bunu izledi. İzmir'de Universiade'ı yaptık birlikte; CHP'li Belediye Başkanıyla birlikte. Olimpiyatlardan sonraki en büyük organizasyondur ve son derece başarılı olduk ve kendimize güven geldi. Biz, olimpiyatlar dahil, uluslararası her türlü organizasyonu Türkiye'de yapabilecek kadar becerikliyiz, başarılıyız; bu inanç kendimize geldi.

Bitmedi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Evet, dünyada en çok seyirci toplayan yarışlardan biri olan Formula 1 yarışlarının Türkiye ayağı İstanbul'da yapıldı ve 200'e yakın televizyon da naklen verdi.

Şimdi, bazı tanıtım firmaları araştırma yapmışlar. Türkiye, mesela, 2005 yılında tanıtım için bütçeden 100 000 000 dolar para ayırmış. Sadece Şampiyonlar Ligi, sadece Formula 1'le ilgili tanıtımı paraya dökmüş; "5 milyar dolarlıktır bunun bedeli" diyor. Demek ki, ellibeş yıllık tanıtımı, biz, bir gecede yapmışız. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Dünya Motosiklet Yarışlarını, yine, Formula 1 pistinde yaptık.

AHMET ERSİN (İzmir) - Bizim takımlarımızın başarılarını konuşsanız…

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sporcularımız da, hem geçtiğimiz yıl hem bu yıl uluslararası müsabakalarda başarılı sonuçlar almışlardır. Sadece Universiade'ta… Biz, 13 Universiade'a katıldık, sadece 4 madalyamız vardı; 1 tane altın, 3 tane gümüş. Sadece İzmir Universiade'ta 27  tane madalya aldık. Bu başarı değil mi?!

Akdeniz Oyunlarında madalya rekoru kırdık. Akdeniz Oyunları tarihinin en fazla madalyasını, işte, İspanya'daki Almeria'da aldık, 73 tane madalya aldık; işte, Dünya Serbest ve Grekoromen Güreş Şampiyonasında. Biz, son beş altı yıldır dünya şampiyonalarında, maalesef, altın alamıyorduk. İşte, 2 altınla döndük. Yani, sporda eğer başarısızsınız derseniz, burada da haksızlık yapmış olursunuz.

Kuşkusuz ki, daha başarılı olmak durumundayız; sporcularımızı, gerçekten, daha iyi yetiştirmek ve bizi dünya sahnesinde daha iyi temsil etmesini sağlamak ve İstiklal Marşımızı çokça dinletmelerini temin etmek zorundayız; ama, sporda da, spor yoluyla tanıtımda da, sporcularımızın başarısında da Türkiye, hem 2003 hem 2004 Hem 2004 hem 2005'te madalya sıralamasına bakacak olursanız, son derece başarılıdır. Dolayısıyla, sporun sivil bir alan olduğunu ifade ettim, spor kulüplerimizi, federasyonlarımızı özerk hale getirdiğimizde başarılarının daha da arttığını söyleyebilirim. İşte, basketbolu da özerk yaptık, voleybolu da özerk yaptık. Şimdi, Anadolu'da da basket ve voleybol takımlarının çoğaldığını, hatta, bunların, artık, birinci ligde de mücadele ettiklerini görüyoruz. Göreceksiniz, önümüzdeki yıllarda birçok spor dalında Türkiye, hem Avrupa'da hem dünyada çok önemli başarılar yakalayacaktır. Hem, artık, dünyanın değişik ülkelerine birçok branşta sporcu gönderiyoruz, oralarda başarılarını devam ettiren sporcular da yetiştirdik. Bu hız devam edecektir bundan sonra da.

Ben, Sayın Başkanımızın müsamahasına çok teşekkür ediyorum; bana, oldukça uzun zaman ayırdı. Bu alanda söylenecek çok şey var. Raporla ilgili tekrar ediyorum ki, bu rapor, bizim için çok değerli bir rapordur. Bu rapordan yararlanacağız. Bu rapordan yararlanarak yapmamız gereken çok iş olduğunu ifade ediyorum.

Tekrar, arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve bu hafta sonu, cumartesi günü, dünya kupası elemeleri, biliyorsunuz, Almanya'da yapılacak. Oraya giderken, bizim sondan bir önceki önemli bir virajımız var, İsviçre'de Millî Futbol Takımımız önemli bir sınava çıkacak. Millî Futbol Takımımıza, futbolcularımıza ve teknik kadroya da başarılar diliyorum. İnşallah, başarılı bir sonuçla geleceğiz ve Almanya'ya, inşallah, Millî Futbol Takımımızı Türkiye'yi temsil için göndereceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, izin verir misiniz?..

BAŞKAN - Sayın Ersin, yerinizden lütfen… Lütfen, yerinize geçer misiniz Sayın Ersin.

Buyurun Sayın Ersin.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Bakan, yarım saatten fazla konuştu, teşekkür ediyoruz kendisine; ama, benim yanıtlamasını istediğim bazı sorularım vardı; onlara, maalesef, hiç değinmedi, cevap vermedi.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.

Şimdi, İçtüzüğün 61 inci maddesi uyarınca, son söz milletvekilinindir kuralına göre, şahsı adına söz isteyen Zonguldak Milletvekili Harun Akın'a aittir.

Buyurun Sayın Akın. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Akın, süreniz 10 dakikadır.

HARUN AKIN (Zonguldak) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğümüzün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir meclis araştırma komisyonu kurulmuştu bu yüce çatı altında. Ben de, Zonguldak Milletvekili olarak bu komisyonda görev yapmış bulunmaktayım. O komisyon çalışmalarım hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan evvel, benden önce konuşan AK Partili milletvekili arkadaşım, şahsı adına konuşurken -gerçekten çok üzülerek dinledim- Cumhuriyet Halk Parti sıralarına hitap ederek, bizim bir milletvekili arkadaşımızın sahaya pet şişe fırlatması veya diğer arkadaşlarımızın karşılaşmış oldukları başka durumları, böyle önemli konularda, buraya, bu şekilde taşımaları… Yani, insanların ani refleksleriyle yapmış oldukları…  Gerçekten hepimiz insanız, beşeriz. Bu işler tabiî ki doğru değildir, bunu hiç kimse uygun görmüyor, biz de görmedik; ama, ani reflekslerle yapılan böyle hareketlerin, böyle önemli konularda, bir milletvekili sıfatıyla, böyle önemli bir görevle, böyle bir yüce çatı altında, böyle önemli konulara alet edilmesinin üzüntüsünü ifade ederek sözlerime devam etmek istiyorum.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Alet edilmekle alakası yok.

HARUN AKIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, komisyonumuz, öncelikle Türk sporunda var olduğu iddia edilen şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet konularının araştırılmasını, sebep ve sonuçlarının tespit edilmesini, bu konularda alınacak önlemlerin belirlemesini amaçlıyordu.

Komisyonumuz her ne kadar sporun tüm dallarını kapsayacak şekilde isimlendirilse de, araştırmalarımız, büyük taraftar kitlelerini sahaya çeken sporlara yönelik olmuştur. Yani, komisyon, futbolun büyülü atmosferinden kendini kurtarıp diğer spor dallarına aynı oranda eğilememiştir. Komisyonda görev yapan tüm milletvekili arkadaşlarımın iyi niyetle çalıştığına yürekten inanıyorum. Komisyonumuz, kendisine tanınan üç aylık süreye bir ay daha ek süre isteyerek, dört aylık bir çalışma dönemi geçirmiştir. Dört aylık çalışma dönemi Türk sporunun tüm sorunlarının ele alınıp, çözümlerinin ortaya konulabilmesi için yeterli bir süre mi dersek, tabiî ki değildir; ancak, küçümsenecek bir süre de değildir. Ben, bu komisyonun çalışma döneminde, Değerli Bakanımız -kendisi de burada- Sayın Devlet Bakanımızın, gerçekten, komisyonla daha sık, daha iyi bir diyalog kurmasını isterdim; yani, bunu pek gördüğümü söylemem mümkün değil.

Özellikle, biz, komisyon çalışmalarımız devam ederken, daha Türk sporundaki bu ciddî komisyonun çalışmaları devam ederken, buraya, Genel Kurula sporla ilgili kanunun gelmesi ve görüşülmesi -hatırlayacaksınız, 28.4.2005 tarihinde, yanılmıyorsam- gerçekten, komisyon üyelerini çok üzmüştü; çünkü, ortada, iyi niyetli çalışan bir komisyon vardı ve bu komisyondan ortaya çıkacak öneriler olacaktı, çözümleri olacaktı. Bu, ne adına olacaktı; Türk sporu adına olacaktı. Ama, bu komisyon çalışırken, buraya, ayın 28'inde, 2005 tarihinde, böyle bir kanunla gelindi. Biz, o gün, kendimiz, burada, o kanun görüşülürken de, o kanunla ilgili olumlu olumsuz düşüncelerimizi de ortaya koymuştuk. Tabiî ki, o kanunun -875 sıra sayılı kanunun- gerçekten, niye getirildiğini, neden bu Meclise getirildiğine de, o gün, yine, hep birlikte, burada, Genel Kurulda tüm ülkeye seslendirmiştik.

Futbol Federasyonu eski Başkanımız Sayın Haluk Ulusoy'un, Sayın Bakan... Gerçi, biraz evvel dinledim; gerçekten, çok da şaşırdım. Yani, eski Federasyon Başkanının önünü tamamen tıkayacak, bir daha Federasyon Başkanı olmasını engelleyecek bir maddeyle geliniyor; ama, Sayın Bakan, bunu, yine, Cumhuriyet Halk Partisi sıralarına hitaben "CHP'den gelen bir öneriyi, o gün, biz, o şekilde düzelttik" gibi söyledi; gerçekten, çok şaşırdık. Sayın Bakana da, bugün, bunu ifade etmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, o görüşülen kanunun üç maddesini Anayasa Mahkemesine götürdük; yani, Anayasa Mahkemesinde o maddeler bizim önerimiz doğrultusunda kabul edilirse, o, bize yönelttiğiniz suçlamayı -ki, biz, onu kabul etmiyoruz- Anayasa Mahkemesi iptal etmiş olacak ve Futbol Federasyonunda böyle talihsiz bir madde ortadan kalkacak diye düşünüyoruz ve bu kanun maddesi görüşülürken yine ifade etmiştik. Böyle kişiye özel kanunları, spor gibi önemli bir konuda ortaya getirdiğimiz zaman… Çok kısa bir süre önce, yine, esnaf oda başkanlarıyla ilgili -yine, AKP İktidarının dayatmasıyla- aynı, benzer nitelikte olduğunu da söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, komisyon çalışmalarımız sırasında, gerçekten, çok değerli, komisyona misafirlerimiz geldi, 70'in üzerinde kişiyi dinledik.

Komisyonumuza bilgi vermeye gelen konuklarımızın büyük bölümü, Türk futbolunun, Türk futbolunda mafyanın dönem dönem etkili olduğunu bizlere ifade ettiler, komisyona ifade ettiler; bunların hepsi tutanaklarda var. Bu açıklamalar, gerçekten, tutanaklardan bakılırsa, mevcut. Fakat, ne yazık ki, biz, Cumhuriyet Halk Parti milletvekilleri olarak, mafya-spor ilişkileri üzerine daha kararlı gidilme yönünde pek bir yaptırımımız olmadı; çünkü, komisyondaki sayımız belliydi. Komisyon toplantılarında, ne kadar ısrar etsek de, çoğunluğu oluşturamadığımız için, rapora mafya ve spor ilişkilerini tam anlamıyla yansıttık diyemiyorum. Bu yüzdendir ki, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olarak, komisyon raporuna karşı oy yazımızı gerekçelerimizle ilave ettik.

AK Partili arkadaşlarımız, bu uygun görmediğimiz spor-mafya ilişkisinin rapora yansımasını "spora kuraldışı müdahaleler" olarak ifade etmeyi tercih ettiler.

Komisyon çalışmaları sırasında mafyanın sporla ilişkisini ortaya koyan soruşturmalar, hazırlık evrakları ve dava dosyalarını inceleme isteğimiz komisyon üyelerinin tamamı tarafından paylaşılmadığından, ne yazık ki, bu konuda da konuşan tanıklar sadece dinlenmiş ve daha ayrıntılı bir araştırma yapılamamıştır.

Gizli bahisle ilgili detaylı bir araştırma yapılamamıştır. Oysa, günümüz futbol maçlarının bugün yaşanan en büyük sorunlarından biri gizli bahistir ve maalesef, bunu raporda çok ciddî şekilde yansıttığımız söylenemez.

Bugünkü Futbol Federasyonu yöneticilerinin ağzından "mafyayı temizleyeceğiz" açıklamaları gazetelerde boy boy yer almasına rağmen, bu konu, maalesef, komisyonun gündemine tam oturamamıştır.

Ne yazık ki, komisyona gelen konuklarımız "Türk sporunda şike, hatır şikesi, teşvik primi ve mafya vardır" ifadelerini bizlere ifade etmelerine rağmen, biz, komisyon üyeleri olarak bunların üzerine tam bir kararlılıkla gidemedik diye düşünüyorum.

İşte, geçtiğimiz hafta, yine, ulusal kanallarda Federasyon Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Doğan'ın kendi demecini izledim, söylüyorum, buna benzer birçok açıklamalar yapıyor; ama, konu, hâlâ, daha ortada olduğu gibi duruyor.

Değerli arkadaşlar, komisyonun Türk sporuna katkı vermek için yola çıktığını biraz evvel de ifade ettik; ancak, dört dörtlük bir rapor olamamıştır diye düşünüyorum. Mevcut yasalarda bazı maddeler değiştirilerek geçici önlemler peşinde koşmaktan vazgeçilmelidir. Komisyon çalışmaları tamamlanmadan komisyonu ilgilendiren kanun teklifleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisine gelinmemelidir.

Geçmişte yaşanan tüm olayları ortaya çıkarmak için bir af çıkarmak gerektiğine inanıyoruz; herkesin bildiğini anlatması sağlanmalıdır. Ceza, kanaate göre de verilebilmelidir. Şike, hatır şikesi, teşvik primi, Türk Ceza Kanununda tanımlanmalıdır. Kişi, on sene evvel yaşadığı bir şike veya teşvik primi olayını kolayca anlatamamalıdır. Nasıl bir devlet memuru geçmişte yaptıklarıyla yargı önüne çıkıyorsa, bu, sporumuzda da uygulanmalıdır. Televizyon programlarında, spor programlarında izliyoruz; bir eski hakemimiz çıkıyor, yetmiş milyonun önünde, on sene evvel bildiği veya yaşadığı bir şikeyi oturduğu koltukta döne döne Türk insanına anlatabiliyor ve gülerek anlatabiliyor ve biz, geriye dönük bir meseledir diye hiçbir şey yapamıyoruz, o günle ilgili de hiçbir soruşturma açamıyoruz. Bir bayındırlık il müdürü düşünün, ilinde on sene evvel yaptığı ihalede, ihaleye karıştırmış olduğu fesatla ilgili veya bir yanlışlıkla ilgili on sene sonra bir açıklama yapamıyorsa, bu konuda da çok ciddî şekilde Türk Ceza Kanununda bu konular yer almalıdır diye düşünüyorum.

Kulüpler, dernek statüsünden kurtulmalıdır. Futbol Federasyonu, tarafsız ve adil olmalıdır. Merkez Hakem Komitesi, Şike Tahkik Kurulu ve Tahkim Kurulu kararları adil olarak verilmeli ve uygulanmalıdır.

Kulüplerimizin üzerindeki yüzde 65'e varan vergi yükü azaltılmalı, tesis ve bu gibi yatırım yapan kulüplere şirketler gibi muafiyetler sağlanmalıdır.

28.4.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 875 sıra sayılı kanunun 1 inci maddesinin sponsorlukla ilgili olduğunu hep biliyoruz. O gün, kanun görüşülürken, bu maddenin de doğru madde olduğunu söylemiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

HARUN AKIN (Devamla) - Sayın Bakanım, burada, gerçekten, eleştirilerimizi yapıyoruz; ama, doğru şeyleri de söylemek zorundayız. Bu kanunun, gerçekten, 1 inci maddesi, sponsorluk maddesi, doğru bir maddedir ve Türk sporuna hakikaten katkı vereceğine inandığımız bir maddedir; ama -Sayın Bakan buradayken ilave etmek istiyorum- bu maddenin açılması gerektiğini söylemek istiyorum; yani, örneğin, Zonguldak… Ben Zonguldak Milletvekiliyim, Zonguldak'ta TTK var ve TTK'ya yönelik ciddî bir çalışma var. Yerin altında, insanlar, kömür çıkarıyor. 4 500 de şehidi var Zonguldak'ın ve Zonguldaksporun arması, madencinin kazması küreği; ama, Zonguldakspor, bu anlamlı olaydan hiçbir şey alamıyor; ne kulüp alıyor ne şehir kazanıyor. Yani, bu sponsorluk maddesi, Sayın Bakanım, geliştirilebilir diye düşünüyorum. KİT'ler de, devletin kurumları da, eğer, gerçekten yapabiliyorsa, bu işin içine sokulmalıdır diye düşünüyorum. Sadece, bundan, Zonguldak nasibini almayacak; bugün, TKİ'yi araştırdığımızda, Türkiye'nin birçok bölgesinde, 20 000 000 - 30 000 000 ton kömür üretimi yapılıyor, Zonguldak'ta da 2 000 000 ton, yılda kömür üretimi yapılıyor; yani, bir yüzde 1-1,5 dahi, o spora, o ilin veya Türk sporuna veya federasyonlara aktarılsa, burada, gerçekten çok ciddî şekilde Türk sporuna bir kaynak yaratılır diye düşünüyorum ve bir tek Zonguldak değil, birçok ilin spor takımı ve Türkiye'nin birçok yöresindeki spor branşları, bu Sponsorluk Yasasından faydalanabilir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, son zamanlarda -gerçekten, arkadaşlarım da değindi, ben de değinmeden geçemeyeceğim; çünkü, komisyonda, gerçekten, üzülerek yaşadık- halterimizde yaşanan olaylar… Gerçekten, komisyonumuz, üzerine, burada da, detaylı bir şekilde gitti diyemiyoruz; yani, Halter Federasyon Başkanını dinlemekle yetindik sadece komisyonda. Oysaki Türk halteri, büyük başarılara imza atmış, erkeklerde, büyük başarılarımız var. Şu anda, Türk halteri, uluslararası müsabakalardan ihraç edilmiş durumda. Altı sene evvel…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, lütfen, toparlar mısınız.

HARUN AKIN (Devamla) - Altı sene evvel tacize uğradığını iddia eden bayan halterciler, şikâyet dilekçelerinin olduğunu söylüyorlar. O dönemin federasyonu hiçbir şey yapmamış, konuyu araştırma gereği bile duymamış; yani o dönemin Federasyon Başkanı, bu döneme söylemiyorum. Bir yandan, doping kullanan haltercilerimizin hepsinin ifadelerine bakıyorsunuz, hepsi de bilmeden kullandıkları ilaçlar yüzünden bu duruma düştüklerini söylüyorlar. Bu çok acı bir tablodur değerli arkadaşlar. Kısacası, tacizlerin ve dopinglerin gölgesinde Türk halteri!..

Diğer taraftan -Ahmet Ersin arkadaşım da söyledi- Türkiye'nin çok önemli bir güreşçisi, Sayın Yerlikaya, çok yakın bir zaman evvel "ben kız çocuğumu spora göndermem" diyor. Yani bunlar, gerçekten, Sayın Bakanım, Bakanlığınız nezdinde, hepimizin üzüleceği… Bu, bir tek Sayın Bakanı ilgilendirmiyor, hepimizin önemli bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Bunları çok ciddî şekilde ele almak gerektiğine inanıyorum.

Toparlıyorum değerli arkadaşlar.

Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan Komisyonumuzun raporuna, büyük oranda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak katılmaktayız. Biraz evvel de söyledim, gerçekten çok emek verdik, 80'in üzerinde insanı dinledik, dört ay çalıştık, çok samimi bir çalışma olduğunu konuşmamın en başında söyledim. Yalnız, Komisyon Başkanımız, ertelenmeden evvelki konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisinin karşı oy yazısını eleştirdi. Son bir haftada -ben buraya da getirdim- ulusal basında, gerçekten, raporumuz çok ciddî yer aldı. Ulusal basındaki yer alış şekliyle baktığım zaman, Cumhuriyet Halk Partisinin karşı oy yazıları daha çok ulusal medyanın gündemine gelmiş. Sayın Haluk İpek arkadaşım, çok sevdiğim, çok değerli arkadaşım, bizi o zaman eleştirdi, bu karşı oy yazısını; ama, herhalde son birkaç gündür ulusal basında Cumhuriyet Halk Partisinin karşı oy yazılarının manşete çıkması… Tabiî ki bizim için söylenmiyor, Komisyonun tamamı ele alınıyor, komisyona o iş emanet ediliyor. Tabiî ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, teşekkür etmek için son 1 dakikanız.

Buyurun.

HARUN AKIN (Devamla) - Yani, sonuçta, Cumhuriyet Halk Partisi, bu komisyon çalışmalarına… Tabiî ki biz bu işe, gerçekten Türk sporu adına baktık. Bu işte particilik gerçekten bir kenara bırakılmalı. Türk sporunu Türk Halkı çok önemsiyor; yani, sporla birlikte, gerçekten, her ülkede vardır, ama, bizim halkımızın bir başka güzelliğini oluşturuyor. Sporu çok seviyoruz, spora çok kendimizi veriyoruz. O yüzden, sporla ilgili kurulan, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki komisyonda da Cumhuriyet Halk Partili milletvekili olarak bu çerçevede görev yaptığımıza inanıyoruz.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, komisyon raporuna katkısı olan -son olarak söylemek istiyorum- gazeteci, bilim adamı, spor adamı, herkese teşekkür etmek istiyoruz. Geldiler -gerçekten ayaklarına sağlık, ellerine sağlık, dillerine sağlık- bize çok önemli şeyler söylediler. Bunun yanında, komisyon başkanımıza biraz evvel sitemimi ilettim; ama, gerçekten şimdi de teşekkürümü iletiyorum. Çok güzel bir komisyon çalışması gerçekleştirdik. AK Partili, Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarımız gerçekten…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen Sayın Akın, lütfen… Buyurun, teşekkür edin.

HARUN AKIN (Devamla) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Gerçekten bu teşekkürümü yapmak zorundaydım. Başkana da çok teşekkür ediyorum. Ben, Haluk Başkanıma çok teşekkür ediyorum, komisyon üyesi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu komisyon raporunun Türk sporuna hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akın.

Sayın İpek, Tüzüğün 60 ıncı maddesi gereğince yerinizden kısa bir açıklama için söz talebiniz var; buyurun.

(10/63, 113, 138, 179, 228) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Akın'ın ve diğer komisyon üyelerinin sözlerine de teşekkür ediyorum.

Gerçekten, Türk sporuna tarafsız bir gözle Türkiye Büyük Millet Meclisi bu komisyonla el atmış ve gerçekten tarafsız bir çalışma yürütmüştür. Hem Cumhuriyet Halk Partisi hem AK Partili bizler, milletvekilleri, tüm çalışmalarımızı yaparken, hiçbir parti ayrımı yapmadan dört ay boyunca çalıştık ve her çalışmamızda, bir hafta yapmış olduğumuz çalışmanın sonucunda önümüzdeki hafta neler yapmamız gerekiyorsa, yine oturduk, birlikte karar verdik. Gerçekten, Sayın Ersin olsun, Sayın Akın olsun, yine Bursa Milletvekilimiz olsun -Küçükaşık- çok katkıları oldu. Ancak, şunu çok açıklıkla, yüreklilikle belirtmek istiyorum. Bir hafta sonra yapacağımız tüm çalışmaları yine birlikte planladık.

Şimdi, bir üye arkadaşımızın, komisyon üyesi arkadaşımızın "tüm ısrarlarımıza rağmen yer almadı" dediği hususları…

AHMET ERSİN (İzmir) - Hangi husus?.. Hangi husus?..

(10/63,113,138,179,228) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Anlatacağım… Anlatacağım Sayın Ersin.

AHMET ERSİN (İzmir) - Hayır, hangi husus olduğunu söyle?

BAŞKAN - Lütfen Sayın Ersin…

Sayın İpek, toparlar mısınız.

(10/63,113,138,179,228) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Yine, komisyon raporunun 108, 109, 126, 127, 128, 266 ve devamında, sizlerin de katkısı olan sayfalarında yer aldı.

AHMET ERSİN (İzmir) - Nedir yer alan? Adını da söylesene bize Sayın Başkan.

(10/63,113,138,179,228) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Anlatacağım.

Buna rağmen bir muhalefet şerhi oldu, "mafya" sözcüğüyle ilgili oldu. Bunu tutanaklara geçmesi açısından anlatmak istiyorum.

Şu an bizim Komisyon raporunun içinde belki 100'e yakın yerde -dinlediğimiz konuklardan, dinlediğimiz, çağırdığımız insanlardan, 100'e yakın yerde- bu sözcük kullanıldı ve biz, bu sözcüğü, onların beyanları doğrultusunda raporlara yazdık; ancak, biz, çözüm önerilerini belirtirken "mafya" tabirini kullanmadık. Sebebi de şu: Bizim hukuk sistemimizde "mafya" sözcüğü yok, "organize suç örgütleri" diye bir sözcük var. Eğer biz "mafya" tabirini Komisyon olarak kullanmış olsaydık, yeni bir suç türü ihdas etmiş olacaktık. Böyle bir yetkimiz olmadığı için…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Parantez içinde yazsaydınız.

(10/63,113,138,179,228) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALUK İPEK (Ankara) - Böyle bir yetkimiz parantez içinde de olmadığı için, biz, oraya, spora, spordışı müdahaleler olarak, "organize suç örgütleri" şeklinde belirttik.

Tüm rapor, tüm komisyon üyelerinin, iktidarın ve muhalefetin katkılarıyla hazırlandı. Spora dışarıdan, taraf olmayanlar, objektif bir şekilde hazırladı. Ben sporun bundan sonraki geleceğine katkısı olacağına inanıyorum.

Tüm katkı veren arkadaşlarımıza, Bakanımıza da, şu ana kadar bu çalışmayı dikkate alıp birçok konuda önlem aldığı için de, ayrıca, teşekkür ediyorum.

Sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/63,113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme tamamlanmıştır.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak, gündemin sözlü sorular kısmının 2, 3, 4, 5, 18 inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Sayın Bakanın bu istemi sırası geldiğinde yerine getirilecektir.

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Biraz önce okuduğum gerekçe gereğince, 2, 3, 4, 5 ve 18 inci soru önergelerini okutuyorum: 

2. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/780) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

 4.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya İlindeki Gündoğmuş-Topraktepe yolunun genişletilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/792) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

5.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Konut Edindirme Yardımı Fonunun tasfiye sürecine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/796) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

6. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, özel sağlık ve eğitim kuruluşlarının kullandıkları binaların yapı denetimlerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/852) ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci maddesi  ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca, Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından  sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                              M. Vedat Melik

                                          Şanlıurfa

Sorular:

1. Şanlıurfa-Mardin-Cizre ve Habur sınır kapısı yönündeki karayolunda duble yol çalışması yapılması düşünülmekte midir?

2. Bu yönde bir düşünce veya karar varsa, duble yol inşaatına ne zaman başlanması planlanmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca, Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından  sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                              M. Vedat Melik

                                          Şanlıurfa

Sorular:

1. Şanlıurfa'nın, Akçakale İlçesini Ceylanpınar'a bağlayan yolun asfaltlama çalışmaları ne zaman bitirilecektir?

2. Yine, Akçakale İlçesini Suruç İlçesine bağlayan karayolu çalışmaları hangi aşamadadır?

3. Şanlıurfa Merkezden Kısas Karaali yönüne giden yolun bakım onarımının yapılması programda mıdır? Ne zaman başlanıp, ne zaman bitirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 15.10.2003

                                 Osman Özcan

                                           Antalya

1- Antalya Gündoğmuş İlçemizin Gündoğmuş-Topraktepe yolu, ilçenin ille bağlantısında tek yoldur. Yol genişlemesine ne zaman başlanacak ve ne zaman bitirilecektir?

2- İlçemizin adı geçen yolu hem çok dar ve hem de çok virajlı olduğundan devamlı ölümler meydana gelmektedir. Bu yolun önemine binaen öncelikli olarak bitirmeyi, bunun için de gerekli ödeneği ayırmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan konunun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

                                       Ali Arslan

                                              Muğla

İlk kesintileri 1 Ocak 1987'de başlatılan ve 31 Aralık 1995'te sona erdirilen konut edindirme yardımıyla ilgili tasfiye sürecine ilişkin esaslar 18 Mayıs 2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararında belirtilmiştir. Kararın üzerinden yaklaşık dört yıl geçmiştir.

1- KEY'den faydalanacak hak sahipleri belirlenmiş midir?

2- Fonda biriken para nerede, nasıl değerlendiriliyor?

3- Fonda biriken paranın miktarı belli midir?

4- Hak sahiplerine ne zaman ödeme yapmayı planlıyorsunuz?

5- Hisse senetleri verilerek ödeneceği öngörülen hak edişlerle ilgili karar geçerliliğini sürdürüyorsa ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                    Nuri Çilingir

                                            Manisa

Ülkemiz deprem kuşağında bulunmaktadır. Olası bir depremde, deprem sonrası kullanılması gereken binalar, insanların yoğun olarak bulunduğu binalar, bina önem katsayısına göre daha sağlam yapılmak zorundadır.

Sorular:

1- Özel sağlık polikliniği veya eğitim tesisleri için kullanılan binaların yapı denetimleri hangi kriterlere göre yapılmaktadır?

2- Konut için yapılmış binaların (okul, eğitim tesisi, yurt vb) insanların yoğun olarak bulunduğu binalar olarak kullanılmasına hangi şartlara göre izin verilmektedir?

3- Sizce belediyeler söz konusu denetimi yeterli olarak yerine getirmekte midir? Eğer yeterli bulmuyorsanız Bakanlığınızın bu konudaki düşünceleri nelerdir?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Faruk Nafiz Özak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündeminin "Sözlü Sorular" kısmında yer alan ve tarafımdan cevaplandırılması talebiyle yöneltilen sözlü sorularla ilgili huzurunuzda bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Mehmet Vedat Melik'in sorusunu cevaplıyorum:

Toplam uzunluğu 377 kilometre olan Şanlıurfa-Habur yolunun 33 kilometrelik kesimi, geçmiş yıllarda bölünmüş yol olarak tamamlanmıştır. 91 kilometre uzunluğundaki Şanlıurfa-Viranşehir arasındaki 40 kilometrelik kesimin beton yol ihalesi yapılmış, çalışmalara başlanmıştır. Viranşehir-Kızıltepe-Nusaybin-Cizre güzergâhının 216 kilometrelik kesimi 11 kısım halinde bölünmüş yol olarak ihale edilmiş ve yol yapım çalışmalarına başlanmıştır. Şanlıurfa-Viranşehir yolunun 4-17 nci kilometreleri ve 57-134 üncü kilometreleri arasının henüz ihalesi yapılmamıştır.

Yine, Mehmet Vedat Melik Beyefendinin ikinci sorusunu cevaplıyorum:

Akçakale-Ceylanpınar yolunun temel ve tek kat sathî kaplama yapılması işi 14.4.2005 tarihinde 600 000 YTL bedel üzerinden ihale edilmiş ve işe başlanmıştır. Bugüne kadar Akçakale merkezden itibaren yolun bozuk olan kesimlerine takviye amaçlı temel malzemesi çekilmiştir. Akçakale merkezden itibaren 40 kilometrelik kesime, ihtiyaç duyulan kesimlere temel takviyesi çekilmiştir, serme sıkıştırma işi devam etmektedir. 2005 yılında, bu yolda yaklaşık 20 kilometre sathî kaplama çalışması yapılacaktır.

Toplam uzunluğu 59 kilometre olan Akçakale-Suruç yolundaki 7,5 kilometrelik kesimin 2005 yılında üstyapı ihalesi yapılarak yol sathî kaplama yapımına hazır hale getirilmiştir. Kalan 51 kilometrelik kesim sathî kaplamalı olmasına rağmen, satıh aşırı derecede bozuk olup, bakım hizmetleriyle trafiğe güvenle hizmet etmesi sağlanmaktadır. Yeterli ödenek temin edilmesi halinde yolun tamamının sathî kaplama yapılması düşünülmektedir. Kısas istikâmetinden Karaali Köylerine giden yol karayolları ağında bulunmamaktadır.

Sayın Osman Özcan Beyin sorusunu cevaplıyorum:

34 kilometre uzunluğundaki Topraktepe-Gündoğmuş yolunun ilk 8 kilometresinin bazı kesimlerinde yol genişletme çalışmaları yapılmış ve sanat yapıları da tamamlanmıştır. Söz konusu yolun 2005 yılı ödeneği 50 milyar TL'dir. 8 ilâ 11,5 kilometreler arasında 3,5 kilometrelik kısmı ihale edilerek, yapım çalışmalarına başlanılmıştır, yeterli ödenek temin edilmesi halinde, geri kalan kısmın da yapımı gerçekleştirilecektir.

Muğla Milletvekilimiz Sayın Ali Arslan Beyin sorularını cevaplamak istiyorum. Konut edindirme yardımından faydalanacak hak sahiplerinin belirlenmesi işlemleri tasfiye halindeki Emlak Bankası AŞ tarafından yürütülmekte olup, henüz sonuçlandırılmamıştır. Fondaki para, 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının sermayesine katılmıştır. Hak sahipliğinin Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına aynî sermaye olarak devredilen gayrimenkuller karşılığı olan toplam para miktarı 395 755 000 717 165 TL'dir. Mevcut konut edindirme yardımı mevzuatına göre, hak sahipliğine nakit ödemesi değil, hisse senedi verilmesi gerekmektedir; ancak, 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili mevzuatla getirilen sistemin sürdürülmesi halinde, hak sahiplerinin tümünün tespit işlemlerinin tamamlanması beklenilmeden, tasfiye halinde bulunan Emlak Bankası tarafından KEY hak sahipliği tespit edilenlere, mümkün olan en kısa sürede, alacaklarının nemalandırılmış bir şekilde nakit olarak ödemesinin yapılmasına ilişkin bir kanun tasarısı hazırlanarak, kanunun istihsali yönünde çalışmaları sürdürülmektedir. Söz konusu kanun tasarısı, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Tasarının yasalaşması halinde, kanunun öngördüğü hükümler doğrultusunda, yaklaşık iki yıl gibi bir zamanın bitiminde ödemeler başlayacaktır. Bu konuda herhangi bir nakit sıkıntısı da bulunmamaktadır.

Sayın Nuri Çilingir Beyin sorularını cevaplıyorum: Sözü edilen tesislerin yapı denetimleri, pilot uygulama başlatılan 19 vilayetimizde 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu çerçevesinde, diğer illerimizde ise 3194 sayılı İmar Kanunu dahilinde, 3030 sayılı Yasa kapsamı dışında kalan belde belediyelerinde de Tip İmar Uygulama Yönetmeliğinin 57 nci ve 58 inci maddelerine göre yapılmaktadır. Esas itibariyle, 3194 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca, yapıların kullanım izinleri belediyelerimizce verilmektedir. Belediyelerimizin bu konuda yeterli oldukları söylenemez; ancak, Banaklığımızca çalışmaları sürdürülen imar kanunu revizyon tasarısında, etkin denetimi sağlayıcı çeşitli müeyyideler getirilmektedir.

Arz eder, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

Sayın Melik, buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yaklaşık iki yıl önce verdiğim soru önergelerine bugün cevap verildiği için, aracılığınızla, Sayın Bakana teşekkür ediyorum iki yıl geçmiş olmasına rağmen.

Sayın Başkanım, Akçakale-Ceylanpınar arasındaki yol çok önemli bir yoldur, sınır yoludur ayrıca; Ceylanpınar'dan Habur sınır kapısına çıkış yoluyla birleşmesi açısından da çok önemli bir yoldur. Bunun ihalesi geçen sene yapıldı Sayın Bakanın da biraz önce belirttiği gibi; ama, 2005 yılının sonuna kadar bitirileceği yolunda ciddî şüpheler vardır. Bu yol üzerinde onlarca köy bulunmaktadır.

Yine, Sayın Bakan, sanıyorum, Suruç ile Akçakale'yi birbirine bağlayan yol konusunda bir bilgi aktarmadılar. Akçakale sınır kapısında yakında açılması düşünülen birinci sınıf gümrük kapısı yönünde, Akçakale ve Suruç İlçelerinin muhakkak birbirine bağlanması gerekir. Suruç-Akçakale yolunun bir kısmı asfalttır; ama, ondan sonra, Suruç'a ulaşmak mümkün değildir, stabilizesi çok bozuktur.

Şanlıurfa'dan, Mardin, Cizre ve Habur sınır kapısına giden yönde ise Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Melik, kısa bir açıklama isteme hakkınız var; buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Bitiriyorum, son sorum.

Bu soru önergemi de yine iki yıl önce vermişim, biraz da güncelliğini yitiriyor malumunuz bu soru önergeleri.

… bu yoldan da günde  yaklaşık 20 000 araç geçmektedir. Bize göre, Türkiye'de ilk ihale edilmesi gereken duble yollardan biri olmalıydı; ama, şimdi, kısmen ihale edilmiş olduğunu görüyoruz.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Özcan, buyurun.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Gündoğmuş, Antalya'nın bir ilçesi. Antalya'nın ilçesi olunca- bilmeyenler vardır- turistin bol, çok geldiği, turfanda sebzelerin çok olduğu bir yer değil, kırsal bir kesim, dağbaşı. Bu ilçemiz devamlı göç vermektedir. Yolun yapımı gerekmektedir. Eskiden kazma kürekle yapılmıştır, virajlıdır, devamlı ölümler olmaktadır. 50 milyar YTL'lik bir ödeneğin ayrılması bu yolun bitmesine yetmeyecektir. Sayın Bakanımızdan, daha fazla para ayrılarak bu yolun bitirilmesini rica ediyoruz; çünkü, çok önemlidir. İlçenin tek yolu budur, çok kısa zamanda yapılması gerekmektedir.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.

Sayın Arslan, buyurun.

ALİ ARSLAN (Muğla) - Sayın Başkan, ben de soru önergemi tam iki yıl önce vermiştim ve son dönemdeki uygulamalardan sonra artık sözlü soru önergesi vermekten vazgeçtim; çünkü, soruyu soruyorsunuz; iki yıl sonra zaten sorunun güncelliği de kayboluyor; ancak, bu soru da çok farklı. Bakın, Konut Edindirme Fonunun tasfiyesiyle ilgili karar, ben bu soru önergemi verdikten dört yıl önce alınan bir karardı; iki yıl sonra cevabı verildi. Sayın Bakanın açıklamalarına göre de, iki yıl sonra ancak ödenebilecek ki, Sayın Bakan bunun parasının da hazır olduğunu falan söylüyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin çalışanlara karşı bakış açısını açıkça ortaya koyan bir tavır bu. Bu toplum kesimi çok büyük sıkıntılar yaşıyor, insanlar çocuklarını okutmakta zorlanıyor, evlendirmekte zorlanıyor, geçim sıkıntısı içinde. Bu devletin sözü var. İnsanlara altı yıl önce söz verilmiş, tasfiye edilecekse…

BAŞKAN - Sayın Arslan, açıklanmasını istediğiniz hususu sorar mısınız.

ALİ ARSLAN (Muğla) - …bir an önce, konut Edindirme Fonunun tasfiyesi gerekiyor, insanlara bu paraların ödenmesi gerekiyor, onu arz etmeye çalışıyorum. Sadece "edeceğiz, yapacağız…" Yani, çok gayri ciddî bir açıklama bu; bunu belirtmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkanım, ben…

BAŞKAN - Kürsüden, Sayın Bakan, buyurun.

Sayın Bakan, yalnız, çalışma süremiz tamamlanmak üzere, 2 dakikalık süremiz var.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Mehmet Vedat Melik'in, Sayın Osman Özcan'ın ve Sayın Ali Arslan Beyin söylediklerini not ettim. Özellikle, Gündoğmuş'la ilgili ödenek artırma talebini değerlendireceğiz.

Yine, Sayın Mehmet Vedat Melik'in taleplerini değerlendirmeye çalışacağım.

Konut edindirme yardımıyla ilgili verdiğim cevapla ilgili şunu söyleyeyim: Bu kanun tasarısı Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne gönderildi. Burada nakitle ilgili bir sıkıntı yok. Bu konuda çalışmalar devam ediyor, herhangi bir sorun da yok. İnşallah, en kısa zamanda bunu çözmeye çalışacağız. Bu, Sayın Milletvekilimizin dediği gibi, bizim ciddîye aldığımız, çok ciddîye aldığımız bir konudur. Bunu, burada, bilgi olarak vermek istiyorum. Daha detaylı bilgileri de kendilerine iletebilirim daha sonra.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

Sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 9 Kasım 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.01