DÖNEM: 22 CİLT: 96 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
13 üncü
Birleşim
27 Ekim 2005 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili Mehmet Semerci'nin, Ege Bölgesinde üretilen pamuk
ile pamuk tarımıyla uğraşan insanların sorunlarına ve alınması gereken
önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Eker'in cevabı
2.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, tarım ürünlerinden
akaryakıt elde edilmesi projelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı
3.- Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in, Birleşmiş Milletler
Teşkilatının kuruluşunun 60 ıncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
B) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay ve 32 milletvekilinin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkındaki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/313)
C) Tezkereler ve
Önergeler
1.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/917)
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/788) (S. Sayısı: 994)
2.- Mardin Milletvekili Selahattin Dağ'ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/718, 3/789) (S. Sayısı: 995)
3.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin
ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin;
Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda
şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228)
(S. Sayısı: 956)
4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
5.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/950) (S. Sayısı: 920)
6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
V.- ÖNERİLER
A) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1.11.2005 Salı günü çalışmamasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
B) Sİyasî Partİ
Grubu Önerİlerİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI.- SEÇİMLER
A) BaşkanlIk
DİvanInda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1.- Başkanlık Divanında açık bulunan İdare Amirliğine seçim
B) Komİsyonlarda
AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1.- İnsan Haklarını İnceleme; Anayasa; Adalet; Millî Savunma; Dışişleri,
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe, Plan ve Bütçe; Kamu İktisadî
Teşebbüsleri; Avrupa Birliği Uyum Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim
VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Ankara Milletvekili Salih
Kapusuz'un, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Ordu Milletvekili Cemal
Uysal'ın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Gaziantep Milletvekili Ömer
Abuşoğlu'nun, konuşmasında, parti sözcülerine ve Gruplarına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanının, görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerinde,
verilen bir önergenin af niteliği taşıması nedeniyle beşte 3 çoğunluk aranması
gerektiğinden, istem üzerine elektronik cihazla yapılan oylama sırasında 5 dakikayla
sınırladığı süreyi 2-3 misli aşar durumda değerlendirdiği; oylama sonucunun
belli olmasına rağmen, bu sonucu değiştirmek amacıyla ikinci bir oylamanın
yapılamayacağı ve TBMM Genel Kurulunun etkin ve verimli çalışma yapmasını
engellediği nedenleriyle, tutumuna ilişkin usul tartışması
IX.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI
Sorular ve CevaplarI
1.- İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, süper emekli olarak anılan işçi
emeklilerinin aylıklarının artırılması çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7958)
2.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya Bağ-Kur İl
Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7963)
3.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Türkiye Şeker Fabrikalarını
özelleştirme çalışmalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
COŞKUN'un cevabı (7/8149)
4.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, tasfiye halindeki İhlas
Finans Kurumu hakkında bir inceleme yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8150)
5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, sanayi üretiminde kapasite
kullanım oranlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un
cevabı (7/8152)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Sinop Milletvekili Engin Altay, Sinop'un işsizlik, göç ve diğer temel
sorunları ile,
Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü, depremlerin yıkıcı etkilerine
karşı,
Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen, Türkiye ve Niğde'de elma
üreticilerinin sorunlarına ve,
Alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın (3/764) (S. Sayısı: 993), yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon raporu;
Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Çevre,
Antalya Milletvekili Atila Emek'in Anayasa,
Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın KİT,
Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Plan ve Bütçe,
Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz'ın Meclis Hesaplarını İnceleme,
Eskişehir Milletvekili Mehmet Ali Arıkan'ın Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe'nin Adalet,
Komisyonu üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri ile;
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek ve 33 milletvekilinin, tiyatro
sanatındaki sorunların araştırılarak tiyatroculuğun geliştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/311),
Zonguldak Milletvekili Harun Akın ve 33 milletvekilinin, Çernobil
Nükleer Santralı kazasıyla Karadeniz Bölgesindeki kanser vakaları arasındaki
ilişkinin araştırılması (10/312),
Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri;
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması önergelerinin
gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin
ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin;
Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin; Türk sporunda
şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve
Meclis Araştırması Komisyonu raporunun (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı:
956) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından, ertelendi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri
alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,
2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının (1/950) (S. Sayısı: 920) görüşmeleri,
ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/585) (S. Sayısı: 1004), birinci görüşmesi tamamlandı;
ikinci görüşmesine en az 48 saat geçtikten sonra başlanabileceği açıklandı.
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri
kendisine atfetmesi nedeniyle,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin'in, konuşmasında, şahsına sataştığı iddiasıyla,
Birer açıklamada bulundular.
4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904), tümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
27 Ekim 2005 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00'te
toplanmak üzere, birleşime 23.58'de son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkanvekili
|
Yaşar Tüzün |
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
Bilecik |
Kırklareli |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
II. - GELEN KÂĞITLAR No.: 19
27 Ekim 2005
Perşembe
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün;
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/602)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.10.2005)
2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 34
Milletvekilinin; 17.07.1964 Tarihli 506 Sayılı "Sosyal Sigortalar
Kanunu" ile 02.09.1971 Tarihli 1479 Sayılı "Esnaf ve Sanatkarlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu"nda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/603) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)
3.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35
Milletvekilinin; 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk Tabipler Birliği
Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/604) (Anayasa ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)
4.- Sinop Milletvekili Engin Altay ve 35
Milletvekilinin; Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/605) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)
5.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay ve 32
Milletvekilinin; 4533 Sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanununun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/606) (Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.10.2005)
6.- Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak ve 4
Milletvekilinin; Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/607) (Plan
ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2005)
7.- Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba ve 18
Milletvekilinin; Pasaport Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin
Kanun Teklifi (2/608) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.10.2005)
Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9170) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9171) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9172) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9173) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9174) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9175) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9176) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
8.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9177) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
9.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9178) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
10.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9179) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
11.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9180) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
12.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9181) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
13.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9182) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
14.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9183) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
15.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9184) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
16.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9185) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
17.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9186) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
18.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9187) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
19.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9188) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9189) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
21.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9190) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın
bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9191) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
23.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9192) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
24.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9193) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
25.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9194) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
26.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9195) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
27.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9196) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
28.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9197) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
29.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9198) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
30.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9199) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
31.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9200) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9201) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
33.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9202) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
34.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9203) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
35.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9204) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
36.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9205) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
37.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9206) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
38.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9207) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
39.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9208) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
40.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9209) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
41.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9210) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
42.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9211) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
43.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9212) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
44.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9213) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
45.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9214) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
46.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9215) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
47.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9216) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
48.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9217) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
49.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9218) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
50.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9219) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
51.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9220) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
52.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9221) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
53.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9222) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
54.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9223) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
55.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9224) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
56.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9225) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
57.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9226) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
58.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9227) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
59.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9228) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
60.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9229) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
61.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9230) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
62.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9231) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
63.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi
ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9232) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
64.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9233) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
65.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9234) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
66.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9235) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
67.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9236) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
68.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9237) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
69.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9238) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
70.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9239) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
71.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9240) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
72.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9241) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
73.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9242) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
74.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9243) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
75.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9244) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
76.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir
ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9245) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)
77.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9246) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
78.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9247) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
79.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9248) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
80.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9249) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
81.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9250) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
82.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9251) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
83.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9252) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
84.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9253) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
85.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9254) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
86.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9255) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
87.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9256) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
88.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9257) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
89.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9258) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
90.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9259) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
91.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9260) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
92.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9261) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
93.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9262) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
94.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9263) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
95.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9264) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
96.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9265) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
97.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9266) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
98.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9267) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
99.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9268) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
100.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9269) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
101.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9270) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
102.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9271) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
103.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9272) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
104.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9273) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
105.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9274) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
106.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9275) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
107.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9276) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
108.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9277) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
109.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9278) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
110.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9279) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
111.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9280) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
112.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9281) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
113.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9282) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
114.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9283) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
115.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9284) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
116.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9285) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
117.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9286) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
118.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9287) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
119.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9288) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
120.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9289) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
121.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9290) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
122.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi
ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9291) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
123.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9292) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
124.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9293) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
125.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9294) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
126.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9295) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
127.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9296) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
128.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9297) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
129.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9298) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
130.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9299) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
131.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9300) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
132.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9301) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
133.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9302) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
134.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9303) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
135.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9304) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
136.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9305) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
137.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9306) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
138.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9307) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
139.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9308) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
140.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9309) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
141.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9310) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
142.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9311) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
143.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9312) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
144.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9313) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
145.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9314) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
146.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9315) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
147.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9316) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
148.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9317) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
149.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9318) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
150.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9319) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
151.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9320) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
152.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9321) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
153.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9322) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
154.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9323) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
155.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9324) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
156.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9325) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
157.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9326) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
158.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9327) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
159.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9328) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
160.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9329) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
161.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9330) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
162.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9331) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
163.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9332) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
164.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9333) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
165.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9334) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
166.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9335) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
167.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9336) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
168.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9337) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
169.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9338) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
170.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9339) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
171.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9340) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
172.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9341) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
173.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9342) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
174.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9343) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
175.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9344) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
176.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9345) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
177.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9346) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
178.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9347) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
179.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9348) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
180.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9349) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
181.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9350) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
182.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9351) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
183.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9352) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
184.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9353) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
185.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9354) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
186.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9355) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
187.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9356) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
188.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9357) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
189.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9358) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
190.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9359) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
191.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9360) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
192.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9361) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
193.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9362) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
194.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9363) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
195.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9364) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
196.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9365) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
197.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9366) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
198.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9367) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
199.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9368) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
200.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9369) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
201.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9370) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
202.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9371) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
203.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9372) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
204.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9373) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
205.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9374) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
206.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9375) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
207.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9376) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
208.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9377) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
209.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9378) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
210.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9379) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
211.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9380) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
212.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9381) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
213.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9382) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
214.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9383) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
215.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9384) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
216.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9385) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
217.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9386) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
218.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9387) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
219.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9388) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
220.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9389) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
221.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9390) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
222.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9391) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
223.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9392) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
224.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9393) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
225.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9394) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
226.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9395) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
227.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9396) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
228.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9397) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
229.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9398) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
230.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9399) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
231.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9400) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
232.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9401) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
233.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9402) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
234.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9403) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
235.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9404) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
236.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9405) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
237.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9406) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
238.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9407) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
239.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9408) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
240.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9409) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
241.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9410) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
242.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9411) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
243.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9412) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
244.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9413) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
245.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9414) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
246.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9415) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
247.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9416) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
248.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9417) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
249.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9418) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
250.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9419) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
251.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9420) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
252.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9421) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
253.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9422) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
254.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9423) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
255.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9424) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
256.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9425) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
257.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9426) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
258.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9427) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
259.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9428) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
260.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9429) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
261.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9430) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
262.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9431) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
263.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9432) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
264.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9433) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
265.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9434) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
266.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9435) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
267.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9436) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
268.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9437) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
269.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9438) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
270.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9439) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
271.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9440) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
272.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9441) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
273.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9442) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
274.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9443) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
275.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9444) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
276.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9445) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
277.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9446) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
278.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9447) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
279.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9448) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
280.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9449) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
281.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9450) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
282.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9451) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
283.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9452) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
284.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9453) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
285.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9454) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
286.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9455) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
287.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9456) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
288.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9457) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
289.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9458) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
290.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9459) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
291.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9460) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
292.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9461) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
293.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9462) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
294.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9463) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
295.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9464) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
296.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9465) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
297.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9466) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
298.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9467) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
299.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9468) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
300.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9469) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
301.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9470) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
302.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9471) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
303.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9472) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
304.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9473) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
305.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9474) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
306.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9475) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
307.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9476) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
308.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9477) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
309.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9478) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
310.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9479) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
311.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9480) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
312.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9481) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
313.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9482) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
314.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9483) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
315.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9484) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
316.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9485) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
317.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9486) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
318.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9487) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
319.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9488) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
320.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9489) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
321.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9490) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
322.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9491) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
323.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9492) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
324.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9493) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
325.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9494) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
326.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9495) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
327.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9496) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
328.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9497) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
329.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9498) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
330.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9499) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
331.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9500) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
332.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9501) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
333.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9502) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
334.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9503) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
335.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9504) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
336.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9505) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
337.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9506) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
338.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9507) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
339.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9508) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
340.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9509) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
341.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9510) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
342.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9511) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
343.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9512) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
344.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9513) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
345.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9514) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
346.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9515) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
347.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9516) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
348.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9517) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
349.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9518) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
350.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9519) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
351.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9520) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
352.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9521) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
353.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9522) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
354.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9523) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
355.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9524) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
356.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9525) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
357.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9526) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
358.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9527) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
359.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9528) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
360.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9529) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
361.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9530) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
362.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9531) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
363.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9532) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
364.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9533) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
365.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9534) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
366.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9535) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
367.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9536) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
368.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9537) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
369.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9538) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
370.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9539) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
371.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9540) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
372.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9541) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
373.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9542) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
374.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9543) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
375.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9544) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
376.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9545) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
377.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9546) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
378.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9547) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
379.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9548) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
380.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9549) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
381.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9550) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
382.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9551) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
383.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9552) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
384.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9553) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
385.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9554) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
386.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9555) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
387.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9556) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
388.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9557) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
389.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9558) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
390.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9559) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
391.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9560) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
392.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9561) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
393.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9562) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
394.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9563) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
395.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9564) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
396.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9565) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
397.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9566) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
398.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9567) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
399.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9568) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
400.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9569) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
401.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9570) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
402.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9571) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
403.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9572) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
404. - Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık
ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9573)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
405.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9574) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
406. - Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık
ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9575)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
407.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9576) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
408.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9577) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
409.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9578) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
410.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9579) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
411.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9580) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
412.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9581) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
413.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9582) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
414.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9583) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
415.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9584) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
416.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9585) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
417.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9586) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
418.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9587) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
419.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir
ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9588) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)
Meclis
Araştırması Önergesi
1.- Çanakkale Milletvekili İsmail ÖZAY ve 32
Milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/313) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
13.00
27 Ekim 2005
Perşembe
BAŞKAN: Başkanvekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu konuşmalara
cevap verebilir; konuşma süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, Ege Bölgesinde pamuk üreticiliği ve
pamuk üreticilerinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Aydın Milletvekili Mehmet
Semerci'ye aittir.
Sayın Semerci, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili Mehmet
Semerci'nin, Ege Bölgesinde üretilen pamuk ile pamuk tarımıyla uğraşan
insanların sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı
MEHMET SEMERCİ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; pamuk ve pamuk üreticilerinin sorunlarını dile getirmek için
söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, ülkemizin en
stratejik ürünlerinden olan pamuk, aynı zamanda tekstil sektörümüzün de
hammaddesidir. Tekstil, yağ, yem ve birçok sanayi dalımızın hammaddesi olan
pamuk ve onun üretimini yapan çiftçilerimiz, uygulanan tarım politikalarından
memnun değildir. Gerek tarımda yüksek girdiler gerekse pamuk fiyatlarının dünya
borsalarındaki fiyat çizelgeleri, maalesef, bugün, pamuk çiftçisini, Ege
Bölgesinde, Aydınımızda, Adanamızda, güneydoğumuzda iflas noktasına
getirmiştir.
Yıldan yıla pamuk ekimi azalmaktadır. Özellikle son üç
yılda bu miktar yüzde 38'lere varmıştır. Ürün bazında da -ki, havadan çekilen
fotoğraflar da buna dahil olmak üzere- bu yıl tahmin edilen azalma yüzde 20'ler
civarındadır. Ege Bölgesinde pamuğa ikame edilen buğday ve mısır da, maalesef,
çiftçimizi memnun etmemiştir ve mutlu etmemiştir. Bu hükümetin uyguladığı son
üç yıldaki tarım politikaları, maalesef, bütün ürünlerde olduğu gibi pamukta da
büyük bir gerileme yaşatmıştır, çiftçiyi de perişan etmiştir.
Pamuğa dayalı sanayi, ülkemizin en fazla ihracatı ve
istihdamını yaratmaktadır. Bununla beraber, pamukta çiftçi örgütlenmeleri güçlü
olmasına rağmen, tarım satış kooperatifleri, bölgemizde de Tariş, Pamuk Birliği
gibi birlikler, bölgelerinde ekonomik katkı sağlamaktadır; fakat, yeniden
yapılanma kapsamında bu birliklerin altyapıları ve malî kaynakları, yeteri
kadar düzenleme getirilmediği için, onlar da bütün uğraşlarına rağmen fazla
katkı sağlayamamaktadır. Zaten, bölgemizde Tariş olmasa, bugün pamuk
çiftçisinin tamamı tefecinin kıskacında kalacaktır arkadaşlar.
2005 yılında, Ege Bölgesi tahmini kütlü pamuk maliyeti
şu anda 1 193 000 liradır; bu, ziraat odalarının tespit ettiği kilogram başına
maliyet değildir sevgili arkadaşlar; bu fiyat tespiti, İzmir Ticaret Odası,
üniversite ve orada kurumların tespit ettiği fiyattır. Peki, çiftçi ne kadar
pamuk sattı bu sene; şu anda sezon sona ermek üzere, 750-800 bin liradan pamuk
satmaktadır çiftçimiz, bu da çiftçinin iflası demektir ve bugün Ege Bölgesinde,
Adana'da veya başka bölgelerde, pamuk üreten bölgelerde çiftçiler,
traktörlerini, bir ay sonra sokaklarda haraç mezat satacaktır. Bunlar da yetmeyecek,
icra işlemleriyle beraber yılbaşından sonra çiftçinin kanı emilecektir sevgili
dostlarım. Bakınız, Türkiye, pamuk üreten bir ülke; ama, 2004 yılında dışarıdan
ithal ettiği mahlıç miktarı 650 000 000 kilogram ve buna ödediği para da aşağı
yukarı 800 000 000 dolar civarında; ki, komşumuz Yunanistan bu tarihte -ki, bu
yılki fiyatlar belli değil daha- 960 000 lira öderken, bizim hükümetimiz, bizim
pamuk çiftçisine bunun dörtte 1'ini bile çok görmüştür. Bu ödemeler, yani,
çiftçiye verilen mazot ve gübredeki desteklemeler, doğrudan gelir desteği gibi
ödemeler de maalesef zamanında yapılmamıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan ve bakanlar
özellikle bizim tarım konusundaki yaptığımız eleştirmelere zaman zaman ve bazen
sıkça tahammül edemeyerek haksız yere muhalefeti veya bu konuda söz sahibi olan
kurumları suçlama yolunu yeğ tutmuşlardır; bu, yanlış bir anlayıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Semerci, konuşmanızı tamamlayınız
MEHMET SEMERCİ (Devamla) - Eğer, çiftçilerin durumu
iyiyse, peki, bir ay önce Manisa meydanındaki 70 000 çiftçi niye orada
toplandı. Feryatlarını dile getirdiler, dertlerini dile getirdiler size ulaşsın
diye. Acil tedbir alınmazsa, öyle zannediyorum ki, binlerce çiftçi Ankara'ya
yürüyecek, o bakanlıkların beton ve taş duvarlarından bile
engelleyemeyeceksiniz seslerini.
Sayın milletvekilleri, bunlar olumsuz yanları. Peki, ne
yapmalıyız? Tabiî, sadece eleştirmek yetmez. Ne yapmalıyız? Yani, pamuk
çiftçisine sorunlarını çözecek ne yapmalıyız?
1- Pamuk çiftçisinin umudunu artıracak maliyet-hedef
fiyat arasındaki farkı kapatacak prim desteği hemen acilen ilan edilmelidir ve
bu, çiftçinin umudunu artırmalıdır.
2- Pamuk, gümrük birliği anlaşması kapsamında sanayi
ürünü olarak işlem görmektedir; Avrupa Birliği ile Türkiye arasında serbest
dolaşıma tabidir ve herhangi bir gümrük vergisiyle korunmamaktadır.
Türkiye, pamuk sektöründe, sübvansiyonlu ithalattan
kaynaklanan haksız dış rekabetin önlenebilmesiyle ilgili, mevzuat çerçevesinde,
koruma önlemleri almalıdır.
3- Pamuk ve iplikte kalitesiz ithal girişimlerini
önleyecek tedbirler alınmalıdır.
4- Bölgelerarası kütlü pamuk nakli etkin olarak takip
edilmeli, makineli hasat tarımı için üretici ve özellikle pamuk tarım satış
kooperatifleri desteklenmelidir.
5- Birliklere kullandırılan -2000 yılından sonraki
uygulama bu- DFİF kredisi faiz oranları yüzde 10 seviyelerine çekilmelidir.
6- Pamuk, katmadeğeri çok yüksek, stratejik önem
taşıyan endüstriyel hammadde olduğundan, bu ürünle ilgili taraflar çok
sayıdadır. Pamukla ilgili alınan bir hükümet kararı, bir kesimi memnun ederken,
bazen bir kesimi memnun etmemektedir. Onun için, ülkemizde, ulusal pamuk
konseyi çalışmaları bitirilmiştir. Bir an önce ulusal pamuk konseyi yasasının
çıkarılarak, tarafların bir arada, hükümetleri de, toplumu da sıkıntıya
sokmadan, kararlar alması gerekir.
Tabiî, en önemlisi, 7 nci madde… Seçimlerden önce
söylediği gibi AK Partinin, yani, IMF'ye meydan okuyan anlayışınızı söylüyorum,
aynı şeyi şimdi gösterin; çünkü, pamuk çiftçisi, yarın, kapınıza dayanacaktır.
IMF'nin baskıcı politikalarıyla Türkiye tarımını bu hükümetin götürmesi mümkün
değildir.
BAŞKAN - Sayın Semerci, 3 dakika oldu, süreniz geçti;
konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET SEMERCİ (Devamla) - Bu düşüncelerle, tüm
milletvekili arkadaşlarıma saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gündemdışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
Mehmet Mehdi Eker cevap verecektir.
Sayın Bakan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Aydın
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Semerci'nin gündemdışı konuşmasına cevap vermek
üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, tarımın en önemli ürünlerinden
olan pamuk, sadece yağ sanayiinin değil, dokuma endüstrisinin de, hayvancılığın
da, küspe itibariyle, kullandığı çok önemli bir bitkidir.
Dünyada 20 000 000 ton pamuk üretiliyor. Çin, Amerika
Birleşik Devletleri, Hindistan ve Pakistan, bu üretimin en önemli dört
gerçekleştiricisi durumundadır. Türkiye ise, 850 000 ton ilâ 950 000 ton üretim
düzeyiyle dünya üretiminin yaklaşık yüzde 5'ini karşılamakta ve üretim
sıralamasında dünyada, yıllara göre değişmekle birlikte, bazen 6 ncı sırada,
bazen de 7 nci sırada yer almaktadır.
2004 yılında ülkemizin pamuk üretimi 944 000 ton olarak
gerçekleşmiş, 2005 yılında ise, mevcut çiftçi kayıt sistemine giren
üreticilerimizin hesaplarına baktığımız zaman, hesaplamalardan bunun yine 940
000 ile 950 000 ton arasında olması beklenmektedir. Türkiye'de 200 000 üretici,
pamuk tarımıyla uğraşmaktadır. Tekstil sanayii de dahil olmak üzere, 6 000 000
insanımız, pamukla ilgili alanlarda istihdam edilmektedir.
Ülkemizde pamuk üretimi yoğunlukla Ege Bölgesi,
Çukurova ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmakta. Yine, pamuk üretiminde
önemli iller Aydın, Denizli, Şanlıurfa, Adana ve İzmir İlleridir. Aydın İli,
Sayın Semerci'nin…
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Antalya'da da var.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Ülkemizde, Aydın, pamuk üretiminde Şanlıurfa'dan sonra ikinci sırada yer
almakta; ama, Ege Bölgesindeki ekiliş ve üretim açısından birinci sıradaki il
olma özelliğini korumaktadır.Yine, Ege Bölgesindeki pamuk üretimi ve ekilişinin
üçte 1'i Aydın'da gerçekleşiyor, 15 000 çiftçi pamuk üretimi yapıyor ve
yoğunlukla da Söke, Koçarlı ve Merkez İlçe Aydın'ın en önemli pamuk üretim
alanıdır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin pamuk üretimi son
yıllarda tekstil ve konfeksiyon sektörünün gelişmesiyle birlikte ihtiyacımızı,
talebimizi karşılayamama durumuna düşmüştür. Bu, tekstil ve konfeksiyondaki
yüksek seviyeden kaynaklanıyor. Bunun yanında, dünya pamuk fiyatlarındaki
düşüşe karşın, ülkemizde, tabiî, bu fiyat hareketlerinden etkilenmesi,
üretimde, özellikle üretimin yetersiz olması sebebiyle, ithalatı da cazip hale
getirmiştir. Yıllara göre değişmekle birlikte, ortalama olarak, her yıl, 500
000 000 dolarlık pamuk ithalatı yapıyoruz.
Şimdi bu durumun nedenlerini de, müsaade ederseniz,
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, dünya standartlarıyla
mukayese ettiğimizde, üretim maliyetlerimizin yüksek olması; işçi temininde
yaşanan sıkıntılar ve toplam maliyette işçilik payının yüksek olması; yani,
mekanizasyonun, burada, çok ileri düzeyde olmaması. Yine, hasat sonrası pamukta
oluşan kontaminasyonun, pamuk kirliliği sonucu meydana gelen kontaminasyonun
sonucu fiyatın düşmesi. Bölgelerarası pamuk kalitesindeki farklılıkların,
kaliteli üretim yapan bölgelerdeki fiyatları olumsuz etkilemesi ve
üreticilerimizin sertifikalı tohum kullanma konusunda yeteri bir düzeye
gelmemiş olması ve üretime verilen desteğe rağmen, üreticilerimizin alternatif
ürünlere yönelmesi gibi nedenleri saymak mümkündür.
Değerli arkadaşlar, özellikle son iki yıldır, dünya
pamuk fiyatlarında aşırı bir düşüş gözlenmektedir. Ekim 2003 tarihi itibariyle
Liverpol Borsasında işlem gören pamuğun kilogramı 1,76 Amerikan Dolarıyken, bu
fiyat, 2004 yılında, aynı tarihte, aynı ayda, 1,15 dolara düşmüştür. İçinde
bulunduğumuz 2005 Ekim ayı itibariyle ise, bu rakam 1,29 ABD doları düzeyine
düşmüştür.
Bu rakamları eğer TL olarak ifade etmek gerekirse, 2003
yılında 2 600 000 TL iken, 2004 yılında, aynı tarihte 1 686 000 liraya düşmüş
ve içinde bulunduğumuz ayda ise, bu fiyat, bu rakam 1 750 000 TL dolayındadır.
Ülkemizdeki borsalarda, örneğin, Ege Bölgesi için
önemli bir borsamız olan, Türkiye için de pamuk alanında önemli bir borsa
hüviyeti olan İzmir Ticaret Borsasında 26 Ekim 2005 tarihinde kütlü standart
beyaz çekirdeksiz pamuğun işlem fiyatı kilogram başına 1 900 000 TL'dir. 26
Ekim 2005 tarihi itibariyle, yine Söke Ticaret Borsasında, müstahsil fiyatları,
yüzde 39 randımanlı kütlü pamukta 740 000 ile 820 000 lira arasında gerçekleşmekte.
Bu fiyat, geçen yıl aynı dönemde, 735 000 lira ile 810 000 lira arasında idi;
yani, geçen yıla göre, burada önemli bir değişiklik meydana gelmiş değildir.
2004 yılında kilogram başına 1 010 000 TL alım fiyatı
belirleyen Tariş, bu yıl fiyat açıklamamış, İzmir Ticaret Borsasının
fiyatlarını baz alacağını ilan etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, 2005 yılı pamuk üretim maliyetine
bir göz attığımızda, kilogram başına illerimiz itibariyle yapılan
hesaplamalarda, Aydın'da 900 000 lira ile 1 000 000 TL arasında, Şanlıurfa'da
720 000 lira ile 750 000 lira arasındadır, Türkiye genelinde ise ortalama
maliyet 843 000 lira civarındadır.
Bakanlığımızın üreticilere verdiği destek ve primleri
topladığımız zaman, pamukta, kilogram başına 253 000 TL destek olduğunu görmekteyiz;
yani, 843 000 lira ortalama maliyetin -Türkiye ortalaması için söylüyorum- 253
000 lirasını, biz, 1 kilogram için destek olarak ödüyoruz.
Bu destek, pamuk maliyetinin üçte 1'idir. Bu da, AK
Parti İktidarının farkını ortaya koyuyor. Son yıllarda….
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Bizim pamukçular öyle demiyor.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Pamukçular da öyle diyor. Değerli arkadaşım, onu, biraz evvel, arkadaşımız
konuştu, burada ciddî bir konu konuşuyoruz. Lütfen yerinizden laf atmayın…
YILMAZ KAYA (İzmir) - Değişik rakamlar söylüyorsun.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Hatırlatmak istiyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Sizlerle baş başa oturur, onların hepsini detaylı konuşuruz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Tamam, olur.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, son yıllarda pamuk üretimindeki daralma tekstil
sektörünün ihtiyacına cevap veremediği için, bu gerçekten hareketle AK Parti
Hükümeti bir dizi önlemleri almış ve bu önlemler paketini devreye sokmuştur. Bu
bağlamda, prim desteklerini, üretimi teşvik etmek ve üretim maliyetlerini
düşürmek için pamuğa prim destek ödemesi yapılıyor.
Değerli arkadaşlarım, AK Parti Hükümetinden önce, 2002
yılında, pamuk destek primi kilogram başına 85 000 TL idi. 2003 yılında,
iktidarımızın birinci yılında, bu 90 000 lira oldu, 2004 yılında ise, yüzde 111
artışla, kilogram başına 190 000 lira ödeme yapıldı. Kaliteli üretimi teşvik
etmek amacıyla da, sertifikalı tohum kullanan üreticilerimize, farklı bir
destek primi uygulaması yapılmış ve 228 000 TL prim ödemesi uygulanmıştır.
Yani, biz 85 000 liradan aldık, biz iktidara geldiğimizde 85 000 lira prim
ödemesi yapılıyordu, biz bunu 228 000 liraya çıkardık. Şimdi, fark bu, AK Parti
bu.
2005 yılı bütçesinden 656 trilyon TL kaynak bitkisel
üretim için ayrılmış ve bunun 433 trilyon Türk Lirası pamuk primi ödemeleri
için kullanılmıştır. Şimdi, pamuk üretimine, yine, diğer tüm bitkisel ürünler
içerisinde, biz, pamuk üretimine önemli bir destek verdiğimizi burada da bu
şekilde göstermiş oluyoruz. Primlerimizin çok büyük bir kısmı, prim ödemeleri,
pamuk üretimine gidiyor.
Ülke genelinde 2005 yılı için prim ödemelerinin tamamı
yapıldı. Bildiğiniz gibi, haziran-temmuz aylarında bu tamamlandı. Yine Aydın'da
-Aydın İlimiz için de söylüyorum- 54 trilyon TL pamuk prim destek ödemesi
yapıldı bu yıl için, sadece Aydın Vilayetimizde. 2003 yılı prim uygulamalarında
pamuk üretimini sertifikalı tohumluk olarak kullanarak gerçekleştiren
üreticilere verilen yüzde 10'luk ilave prim miktarı 2004 yılı uygulamalarında
yüzde 20'ye çıkarıldı. Çünkü, biraz önce söylediğim sebeplerden dolayı, yani,
sertifikalı tohum kullanılmaması sebebiyle hem üretim düşüklüğü hem kalite
sorunu yaşanıyor. Biz sertifikalı tohum kullanımını teşvik ediyoruz,
destekliyoruz. Bunun yaygınlaşmasıyla hem üreticimiz daha yüksek para kazanıyor
hem ulusal üretimimiz, millî üretimimiz artıyor.
AK Parti İktidarı, farklı olarak, tarım destek
politikalarının uygulanmasında maliyetlerin düşürülmesi ve girdi
maliyetlerindeki artıştan kaynaklanan yükün hafifletilmesi amacıyla bütçe
imkânlarını da zorlayarak mazot ve gübre desteği uygulamasını da başlatmıştır.
Bu kapsamda, arz açığı olan yağlı bitkilerin desteklenmesinde farklı kriterler
uygulanmış, buna bağlı olarak, pamuk üreticimize dekar başına, dönüm başına 4,5
milyon Türk Lirası mazot ve 3 000 000 Türk Lirası da gübre desteği vermiş ve bu
ödemeler eylül ve ekim aylarında, bütün Türkiye'de olduğu gibi, yine Aydın'da
da bu ödemeler eylül ve ekim aylarında tamamlanmış. Mazot ve gübre
desteklemeleri için de Aydın İlimize 11 trilyon 269 milyar TL ödeme
yapılmıştır.
Bunun yanında, üretimde planlamanın yapılabilmesi ve
üreticinin mağduriyetinin giderilmesi için de prim desteklemelerini ekim
tarihinden önce biz açıkladık. Bu uygulamayla, prim ödeme zamanı pamuk ekim
tarihinin önüne çekilmiş ve üreticimizin, ihtiyacı olan kaynağı zamanında
alması sağlanmıştır.
Ayrıca, Bakanlığımız, doğrudan gelir desteğinin toplam
tarımsal destekler içerisindeki payının azaltılması ve bu kaynağın bir
kısmının, pamuk da dahil olmak üzere, prim ödemelerine aktarılması konusunda da
çalışmalarını sürdürmektedir. Şu anda, Sayın Semerci'nin de üyesi bulunduğu
Tarım Komisyonunda bu gündemde; Tarım Çerçeve Kanunu Tasarısı, daha doğrusu,
Türkiye'deki tarım politikalarının bundan sonra nasıl tespit edileceği
hususundaki çerçeveyi -yasal çerçeveyi- belirleyen tasarımız komisyon
gündemimizde. İnşallah, çok kısa bir süre içerisinde Genel Kurulun huzuruna
gelecek ve tasvibinizle gerçekleşecek.
Bunda, çok uzun vadeli olarak üretim politikalarımızda,
tarım politikalarımızda nelerin esas alınacağı net bir şekilde ifade edilecek
ve üreticimiz, geleceğini planlarken, ürün desenini, üretim planlamasını
yaparken buradaki esasları dikkate alacak, nelerin, ne şekilde, ne zaman
destekleneceği hususunda çok önceden bilgi sahibi olabilecektir.
Yani, tarım politikalarında Türkiye'ye öteden beri
söylenen şey şudur: Türkiye'nin bir tarım politikası yok, Türkiye'nin bir
üretim planlaması yok… Bütün bunlar öteden beri söyleniyor; elli yıldır, altmış
yıldır, yetmiş yıldır söyleniyor; ama, kimse, bugüne kadar bu konuyla ilgili,
bu tür bir tarım politikaları, bir destekleme politikalarını belirleyen bir
kanunu Meclisin gündemine getirmedi. Bunu da AK Parti yapıyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi, şu ana kadar tüm tarımsal desteklemelerin tamamı
Bakanlar Kurulu kararıyla çıkmıştır arkadaşlar; yani, günlük olarak, gündelik
olarak çıkmıştır. Geçmişteki bütün gelmiş geçmiş hükümetler bu şekilde yapmışlardır.
Bunların hiçbirisi kanuna bağlı değildir. 2002 yılında tütün ve alkol
piyasasının kurulmasıyla ilgili bir kanun getirilmiş, oraya bir madde konulmuş,
desteklemeler 2002 yılında buradaki bir maddeye atıfla yapılıyor; ama, o tarihe
kadar bütünüyle dönemsel Bakanlar Kurulu kararlarıyla alınmıştır. Biz, bu
uygulamaya son veriyoruz; artık, Türkiye'nin tarım politikalarıyla ilgili bir
çerçeve kanunu olacak ve bundan sonra uzun vadede bunların tamamı
gerçekleştirilecektir.
Değerli arkadaşlarım, prim ödemelerine bağlı olarak
üreticilerin kayıt altına alınması sağlanmış, bunun getirisi olarak da
devletimizin stopaj vergisi, KDV ve Gelir Vergisi gelirleri yükseltilmiştir.
Desteklemelerin doğrudan üreticiye yapılmasıyla da üreticilerimizin gelir
seviyesi yükselmiştir.
Sertifikalı pamuk tohumunda uygulanan KDV oranı AK
Parti döneminde düşürüldü. Bu da bizim yaptığımız önemli icraatlardan bir
tanesidir. Üretim maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla sertifikalı tohumlukta
uygulanmakta olan KDV oranları yüzde 8'den yüzde 1'e düşürülmüştür.
Araştırma, eğitim ve yayım çalışmaları, özellikle hem
bitkisel ürünlerimizin tamamında hem pamuk üretiminde bu konu önemli bir
konudur ve biz bu çerçevede pamuğun üretim ve kalitesini artırmak amacıyla
Nazilli, Diyarbakır ve Kahramanmaraş'taki araştırma enstitülerimizde
hastalıklara dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi çalışmalarını yürütüyoruz.
Yine, pamuk kirliliği konusunda, kontaminasyon
konusunda da -ki, fiyat düşüren önemli bir problemdir- biz birtakım çalışmalar
yapıyoruz, eğitim ve yayım çalışmalarını yürütüyoruz. Bu kapsamda
üreticilerimizi bilgilendirmek, onları yönlendirmek gayesiyle de 50 000 adet
afiş, kitapçık ve liflet türü yayım materyali pamuk üreticilerimize, bu
alandaki üreticilerimize dağıtılmıştır.
Ürün borsalarının geliştirilmesine yönelik olarak da
lisanslı depoculuk sistemiyle birlikte, üretici, tüccar ve kooperatifler gibi
makbuz senedi sahiplerinin malları depolanabilecek, ürün arzının yoğun olduğu
dönemlerde yaşanan fiyat düşüşleri engellenebilecektir.
Bu da, yine, AK Partinin getirdiği, bu alandaki bir
yeni icraattır. Bu mevzuatı da, Yüce Meclis onayladı, kanununu çıkardı,
yönetmelikleri çıktı; uygulamaları sürüyor.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Bakan, bir de
elmacılardan konuş; elmacılar yanıyor!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Allah yakmasın.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Zaten milletin işi Allah'a
kaldı!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Allah'ın izni olmadan hiçbir şey olmaz Sayın Vekilim.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Allah yakmıyor siz
yakıyorsunuz!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Allah'ın izni olmadan hiçbir şey olmaz!
Bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu yürürlüğe girdi. Kanun, bu alandaki
boşluğu dolduracak, özellikle istikrarlı ürün fiyatlarının sağlanmasında önemli
gelişmeler kaydedilecektir. Kanunun çıkarılmasını müteakip, hazırlıkları
tamamlanan hububat, pamuk ve baklagillerle ilgili yönetmelikler 8 Ekim tarihi
itibariyle çıkmıştır. Bu, sektör ve üretici için çok önemli bir gelişmedir.
Değerli arkadaşlarım, pamuk, ülkemizin tarımsal üretimi
ve ihracatı açısından son derecede önemli bir üründür. Günümüzde, pamuk
fiyatlarının belirlenmesinde, devletin herhangi bir müdahalesi bulunmamakta.
Pamukla iştigal eden birlikler, piyasalardan, kendi özkaynaklarıyla alım
yapmaktadır. Ülkemiz pamuğu, hem kalitesi hem de verimi itibariyle dünya
piyasalarında rekabet edebilecek güçtedir. Hükümet olarak pamuğa yönelik
destekleme tedbirlerimiz, bundan sonra da devam edecektir.
AK Parti İktidarı, gücünü milletten alan bir
iktidardır. Ondan aldığı yetkiyle de, yine, millete hizmeti kendine vazife
edinmiştir. Üreticimizi değişen dünya şartlarına adapte edebilmek ve onların
dertlerine çözüm üretebilmek için gücümüzü kullanıyoruz. Bu kapsamda, 2004
yılında, Aydınlı üreticimize prim ve desteklemeler için 75 trilyon TL, bu sene
daha da artırarak 101 trilyon TL ödeme yapılmıştır; yani, sadece son iki
senede, Aydınlı üreticimize, AK Parti İktidarı olarak, 176 trilyon TL kaynak
aktarılmıştır.
Biz, yıllardır lafla üretilen, lafla yönetilen, laf
üretilerek yönetilen bir uygulamaya son verdik. AK Parti, rasyonel, gerçekçi
çözümler üretiyor, çiftçimizin derdine derman olmaya çalışıyor. Bundan sonra da
bu politikalarını uygulayacak, yürütecek.
YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın Bakan, Ege'de ekim alanları
yüzde 20 azaldı, yüzde 20…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Ben, bu sözlerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gündemdışı ikinci söz, tarım ürünlerinden akaryakıt
üretimi konusunda söz isteyen Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'a
aittir.
Sayın Akbulut, buyurun.
2.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri
Akbulut'un, tarım ürünlerinden akaryakıt elde edilmesi projelerine ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; tarım ürünlerinden akaryakıt elde edilmesi konusunda gündemdışı söz
almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin giderek daha bağımlı hale geldiği, uluslararası ilişkilerin temelinde
yer alan ve gün geçtikçe azalan fosil kökenli yakıtlar, insanlığı yeni yakıt ve
enerji kaynakları arayışına itmiş, ülkeler, kendi iklim özelliklerine ve
tarımsal dokularına uygun olarak yetiştirdikleri tarım ürünlerinden akaryakıt
elde etmeye başlamışlardır.
Günümüzde tarım ürünlerinden elde edilen yakıta,
akaryakıta biyoyakıt denilmektedir. Biyoyakıtlar biyodizel ve biyobenzindir.
Biyodizel, yağlı tohum bitkileri olan soya, ayçiçeği,
kanola, aspir ve pamuk çiğidi gibi yağlı bitkilerden elde edilen yağların,
gliserinin ayrıştırılması suretiyle elde edilmekte; biyobenzin de,
şekerpancarı, arpa, buğday, mısır gibi şeker ve nişasta içerikli tarım
ürünlerinden fermantasyon yoluyla biyoetanol üretilmek suretiyle elde
edilmektedir.
Biyoyakıt elde edilen tarım ürünlerinin tamamı mutlaka
çok önemlidir. Ancak, bölgemizi yakından ilgilendirdiği ve ülkemizin ekonomik,
sosyal hayatına etkileri nedeniyle, önemli etkileri nedeniyle şekerpancarı
üzerinde durmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, şekerpancarı tarımı, ülkemiz
tarımının önemli bir parçası olup, yılda yaklaşık 500 000 çiftçi ailesi
geçimini şekerpancarından temin etmekte; yaklaşık 250 000 tarım işçisi, 30 000
sanayi işçisi bu işkolunda çalışmakta, etkilediği diğer yan işkollarında
çalışanlar ve bunların aileleri dikkate alındığında nüfusumuzun önemli bir
bölümünü ilgilendirmektedir.
Şekerpancarı, diğer bitkilere oranla çıkardığı oksijen
nedeniyle çevre dostu bir bitkidir. Yetiştirildiği alanlarda diğer ürünlere
göre 4 kat daha fazla katmadeğer sağlamakta, münavebeli tarıma imkân vermesi
nedeniyle ülkemizde tarım tekniklerinin geliştirilmesinde etkili olmakta, bol
ve ucuz hayvan yemi sağladığı için de besiciliği teşvik edici rol oynamaktadır.
Diğer yandan, şekerpancarı tarımı, çiftçi ailesinin tüm
fertlerine çalışma ve istihdam imkânı sağladığı için, işsizlik sorununun
azaltılmasında rol oynamakta; nüfusun kırsal kesimde tutulmasında ve büyük
şehirlere olan göçü önlemede etkili olmakta; diğer yandan, ekim tarihinden
işlenmesine kadar birçok sektörü etkilemekte, tarımsal gübre ve ilaç sanayii,
ziraî alet ve makine sanayii, taşıma sektörü, gıda ve hayvancılık sektörleri
gibi sektörleri harekete geçirerek, ülkede büyük bir ekonomik canlılık
sağlamaktadır.
Şekerpancarının diğer önemli bir özelliği, benzine
alternatif olarak geliştirilip kullanılan biyoetanol üretiminde en etkili
hammadde oluşudur. Biyoetanol veya diğer ismiyle etilalkol, benzin yerine ve
benzinle karıştırılarak yakıt olarak kullanılmakta, benzinin çevreye olan
olumsuz etkilerini azaltıcı özelliği nedeniyle de tercih edilmektedir. Dünyada
pek çok ülke biyoetanol üretmekte ve kullanmaktadır. Amerika Birleşik
Devletleri, Brezilya ve Filipinler dünyanın en çok biyoetanol üreten
ülkeleridir.
Örneğin, Brezilya'da her 3 araçtan 1'inde saf etanol
kullanılmakta, diğer 2'sinde ise etanol benzin karışımı yakıt kullanılmaktadır.
Avrupa Birliği üye ülkelerinde de biyoetanol üretimi yapılmaktadır ve Avrupa
Birliği, çeşitli teşvik tedbirleriyle, biyoetanol üretimini artırarak,
yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Ülkemizde yıllık benzin ihtiyacımız yaklaşık 4
000 000 ton civarındadır; ancak, ne yazık ki, çok yetersiz olarak üretim
yapılan tek bir tesis dışında, ülkemizde, biyoetanol üretimi yapılan tesis
bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akbulut, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Avrupa Birliği Biyoyakıt Yönetmeliğine göre, 2005
yılına kadar yüzde 2 oranında, 2010 yılına kadar da yüzde 5,75 oranında,
biyoyakıtlar, mazot ve benzine katkı maddesi olarak kullanılabilecektir. Bizde,
halen alkol üretimi yapılan ve Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi
bünyesinde olan Erzurum, Eskişehir, Turhal ve Malatya Şeker Fabrikalarındaki
alkol tesislerinin, ilave teknolojik tesislerle, biyoetanol üretimi yapılabilir
hale gelmesi mümkündür. Ülkemizin yıllık akaryakıt ihtiyacının yaklaşık yüzde
6'lık kısmının, ülkemizde yetişen tarım ürünlerinden elde edilen biyoyakıtla
karşılanması, ülkemiz için büyük bir fırsattır. Biz, bu oranda dışa bağımlı
olmaktan kurtulur hale gelebileceğiz ve ülkemizin yarınlara daha bir güvenle
bakışı sağlanabilecektir.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda şeker pancarı
kotalarının azaltılması nedeniyle yaşanan sıkıntıların giderilmesi,
çiftçilerimizin sosyal ve ekonomik refahının sağlanması, ülkede ekonomik
hareketliliğin devamlı hale getirilmesi, işsizlik sorununun çözümü, hava
kirliliğinin azaltılması gibi nedenlerle ve ayrıca, Avrupa Birliğiyle yapılacak
müzakereler sonunda, Türkiye'ye verilecek şekerpancarı kotasının tespitinde son
beş yıllık şekerpancarı üretiminin baz olarak alınacak olması nedeniyle, pancar
üretiminin yaygınlaştırılması, artırılması ülkemiz için büyük önem
taşımaktadır.
Ülkemizde biyoyakıt üretimi konusunda, Tarım Bakanlığı,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çevre Bakanlığınca
yürütülen çalışmaları memnuniyetle izlemekteyiz.
Bölgelerimizde yetiştirilen ürün farklılıklarına göre,
ülkemizin Avrupa Birliği standartlarında ve ölçülerinde biyoyakıt üretimi
konusunda bir an önce harekete geçmesini ve ülkemizin akaryakıtta dışa bağımlı
olmaktan hiç olmazsa belli oranda kurtarılmasını, bir an önce bunun
gerçekleştirilmesini diliyor, bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akbulut.
Gündemdışı ikinci konuşmaya, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzurum Milletvekilimiz
Sayın Nuri Akbulut'un gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sanayi devrimiyle birlikte, dünyada enerji
kaynaklarının kullanımı ve tüketiciye ulaştırılması, uluslararası toplumun en
önemli gündem maddelerinden biri olmuştur. Hızla artan enerji ihtiyacı, klasik
enerji kaynaklarının sınırlı olması, özellikle son yüzyılda yaşanan büyük
ekonomik krizlerde dışa bağımlılık, ülkeleri alternatif enerji teknolojileri
üretmeye, bulmaya yöneltmektedir.
Değerli arkadaşlar, elde etmek için büyük küçük birçok
ülkenin mücadele ettiği, savaştığı enerji kaynağı petrol, bugünün şartlarında
önemini hâlâ korumakta; ama, unutmayalım ki, dünyanın kendi ekseninde dönüşü
kadar hızlı olan tüketim, var olan enerji kaynaklarını da kapsamaktadır.
Dünyada bilinen petrol kaynaklarının son bulduğu
noktada, teknolojinin devamı için boşluk doldurulmak zorunda. Güneş enerjisi
çalışmaları, bor kaynaklarının araştırılması, biyodizel, hepsi, alternatif
enerji kaynakları arayışlarının sonucudur. Yeni kaynak arayışında dikkate
alınan hususlar var. Bunların yeni olması yetmiyor, bunlarla birlikte,
yeniliğin yanı sıra, ayrıca çevre dostu olması da artık önplanda tutulan
kaygılardan bir tanesidir. Klasik hidrokarbon kaynaklı enerji materyallerinin
çevre üzerindeki olumsuz etkisi ve bu konulardaki uluslararası toplumda meydana
gelen duyarlılık, çevre dostu enerji kaynaklarını bulmaya ve kullanmaya teşvik
etmektedir.
Tüm bu tanımlamaların buluştuğu geliştirilen alternatif
enerji kaynaklarından biri de, biyodizeldir. Değerli arkadaşlar, biyodizel,
bitkisel ve hayvansal, yani her türlü organik yağdan üretilebilen petrol
dizeline yakın, hatta birçok yönden daha üstün olan bir yakıttır. Bu ürünün
üretiminde kullanılan yağların yeni veya atık olması önemli değildir. Hatta,
atık yağların kullanımı, geri dönüşüm için avantajlı bile addedilebilir.
Yenilenebilir ve doğaya daha uygun bir ürün olarak biyodizel, yüzde 80 daha az
karbondioksit ve karbonmonoksit emisyonu oluşturur. Saf olarak kullanılabildiği
gibi, motorin ve benzinle karıştırılarak da kullanılabilme imkânına sahiptir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde tüketilen petrolün yüzde
9'u yerli, yüzde 91'i de ithalat yoluyla sağlanmaktadır. 2004 yılında 7,8
milyar dolar paramız petrol ithalatına gitti. Öyle ki, uluslararası para
piyasaları ve dünya siyaset dengeleri, ülkemizin denge çubuğunu da etkilemiş,
varili 60 doların üzerine çıktığı bugünlerde ekonomimizin ağır bir faturayla
karşı karşıya kalmasına yol açmıştır.
Petrolün bu konumuna karşın, biyodizelin erişim
kolaylığı, dışa bağımlılığı azaltacak bir metot olarak dikkat çekmektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde kolza, soya, pamuk, aspir
ve fıstık gibi yağlı tohum bitkilerinden biyodizel üretilebilir. Bu arz ettiğim
bitkilerin tamamı, aynı zamanda biyodizelin hammaddesidir. Ülkemizde, ağırlıklı
olarak pamuk ve ayçiçeği olmak üzere, 11 000 000 dekar alanda, bu yağlı
bitkilerin ekimi ve tarımı yapılmaktadır.
Konunun önemine binaen, arz açığı olan bu ürünlerin
üretimini artırmak için, AK Parti Hükümeti destekleme politikaları
uygulamaktadır. Örneğin, ayçiçeğinde, 2004 yılında, dekara 135 000 TL, soyaya
168 000 TL ve pamuğa da -biraz önce başka bir vesileyle arz ettiğim gibi-
sertifikalı tohum kullananlarda 228 000 TL destek vermekteyiz. Kuşkusuz ki, AK
Parti Hükümeti, bu desteklerini artırarak devam ettirecektir.
Şimdi, izninizle, bu konuyla ilgili bir başka gerçeği
de vurgulamak istiyorum. Ülkemiz için önemli bir proje olan GAP'ın tamamlanması
halinde, 1,8 milyon hektar alanın sulu tarıma açılacağı malumunuzdur. Bölgede,
pamuğun yanı sıra dönüşümlü olarak kanola ve soya ekimi yapılırsa, bir yılda 4
000 000 ton kanola tohumu, bundan 1,6 milyon ton yağ, bundan da 1,5 milyon ton
biyodizel üretmek mümkün olacaktır.
Bu, ilk bakışta, bugünden baktığımızda hayal gibi
görünmektedir; ama, unutmayalım ki, hayali olmayan şeyin hakikati olmaz.
Değerli arkadaşlar, bu çapta bir biyodizeli üretecek
teknolojiye de sahibiz. Bu teknoloji ülkemizde var. Bunu hayata katacak kararlı
davranışı sergilediğimiz takdirde, bunları gerçekleştirme imkânımız olur.
Buradan üretilecek biyodizelin, özellikle tarımsal
girdi olarak pahalı olan mazotun yerine ikame edilmesi düşünülebilir. Tabiî, bu
avantajın üreticimizi de ne kadar rahatlatacağının hesabını, eminim hepimiz
-herkes- yapabiliriz. Ne var ki, ÖTV'den muaf tutulacak biyodizelin tarım
sektöründe kullanılmasına yönelik, aynı zamanda üretimi ve pazarlamasıyla
ilgili hukukî düzenlemelerin, ilgili bakanlıklarca yapılmasına ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu düzenlemenin ardından, uygulamada büyük bir aksama
olmayacağını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, şu an bile, yıllık 414 000
ton kurulu biyodizel kapasitesine sahiptir. Bu kapasiteyle Avrupa'da üçüncü
sırada yer almaktadır; yani, şu anda, biz zaten belirli düzeydeki bir altyapıya,
bu alanda sahibiz.
Biyoyakıtlarla ilgili tüm detaylar, henüz
kanunlarımızda, mevzuatımızda tam olarak yerini bulmamıştır; çünkü, bu konu çok
yeni bir konudur. Sektörün yaşadığı bu alandaki kafa karışıklığı, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülmeyi bekleyen Enerjinin Verimliliği Yasa Tasarısıyla
çözümlenebilecektir.
Sonuç itibariyle, konu hukukî bir standarda
kavuşturulur ve işlerlik kazanır.
Değerli arkadaşlarım, AK Parti Hükümeti ve Bakanlığım,
ülkemizin, direkt ya da dolaylı olarak, yaklaşık yüzde 50'sini ilgilendiren bir
alanda hizmet üretmeye çalışmaktadır. Emin olun ki, yurt içinde ve yurt
dışındaki tüm gelişmelere ilgi gösterecek durumda, tarımımıza, üreticimize,
yani bu güzel ülkenin bütün insanlarına ne verebiliriz diye çaba içerisindeyiz.
Yeraltı kaynaklarından başka, yerüstü kaynaklarından
olan ve ülkemizde bolca yetiştirebileceğimiz bu bitkilerden elde edeceğimiz
yeni kaynaklara bir başka gözle bakarak yolumuza devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ben, bu duygu ve düşüncelerle Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz, Birleşmiş Milletler Örgütünün
kuruluş yıldönümüne ilişkin söz isteyen Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'e
aittir.
Sayın Gülyeşil, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.- Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in ,
Birleşmiş Milletler Teşkilatının kuruluşunun 60 ıncı yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
ÖNER GÜLYEŞİL (Siirt) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Teşkilatının 60 ıncı Kuruluş Yıldönümü ve
Birleşmiş Milletler Günü münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz mübarek ramazan ayının ülkemize,
milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum.
Kardeş devlet Pakistan'da kısa bir süre önce vuku bulan
acı ve vahim deprem sonucu hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan
rahmet, yaralılara acil şifalar ve kardeş Pakistan Halkına başsağlığı diliyorum.
Hepimizin bildiği gibi, Birleşmiş Milletler, İkinci
Dünya Savaşının ardından, 20 nci Yüzyılın ilk yaşanan ve insanlığa büyük acılar
getiren savaşların ve barışa karşı tehditlerin tekrarını önlemek ve
uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla, 50 ülke tarafından, 26
Haziran 1945 tarihinde San Fransisco'da kurucu anlaşmanın imzalanmasıyla
kurulmuştur. Kurucu belgenin onay işlemlerinin tamamlanmasından sonra 24 Ekim
1945 tarihinde resmen kurulmuştur. Ülkemiz de, en başından itibaren, Birleşmiş
Milletlerin kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Başlıca hedefi barışı
yüceltmek ve insanlığı savaş felaketinden korumak olan Birleşmiş Milletlerin
kurucu üyelerinden biri olan Türkiye, Birleşmiş Milletler Yasasında yer alan
hedef ve ilkeleri her zaman gözetmiş, sosyoekonomik alanda tüm insanlığın daha
iyiye gitmesi için sarf edilen çabaları desteklemiş, pek çok muhtaç ülkeye
insanî ve teknik yardım sağlanmış ve bugüne kadar Birleşmiş Milletlerin barışı
koruma faaliyetlerine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu çerçevede, Kore
Savaşından bu yana, Birleşmiş Milletlerin barışı koruma çabalarına özverili ve
somut katkılar vererek başta Kıbrıs, Irak, Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlar
olmak üzere dünyanın pek çok yerindeki barış girişimlerini desteklemiştir.
Türkiye, Birleşmiş Milletlerin doğrudan gerçekleştirdiği operasyonlar dışında
Afganistan, Bosna-Hersek ve Kosova gibi dünyanın çeşitli yerlerindeki barış
operasyonlarına lojistik destek ve personel yardımında bulunmuş ve bu desteğini
de devam ettirmektedir.
Bugün karşı karşıya bulunduğumuz küresel sorunlar her
zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Küresel güvenliğin önplana çıktığı
günümüzde Birleşmiş Milletlerin daha etkili bir konuma getirilmesi acil ve
belirgin bir gerekliliktir. Birleşmiş Milletler teşkilatını bugünün
uluslararası düzeninin gerçeklerine uyarlama çabaları kararlılıkla
sürdürülmektedir. Barış ve güvenlikle ilgili sorunların yanı sıra yoksulluk,
şiddet, terörizm, örgütlü suç, uyuşturucu, çevre felaketleri, nükleer
silahların yaygınlaşma eğilimleri, mülteciler, cinsiyetler arasında eşitsizlik,
çocukların korunması, yolsuzluk, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi çözüm
bekleyen diğer sorunlarla mücadele edebilmek için, yeni küresel güvenlik
ortamında, Birleşmiş Milletler teşkilatları ve kurumlarının güçlendirilmesi
önemli ve küçümsenmeyecek bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin de altını
çizerek ifade ettiği dünyanın bugün karşı karşıya bulunduğu pek çok küresel
sorun, Birleşmiş Milletlerin önemi ve merkezî rolünü ortaya koymaktadır. Bu
önemli evrensel teşkilatın günümüzün uluslararası ilişkilerinin gerçekleriyle
uyumlaştırılması yönündeki çabalar kararlı bir şekilde sürdürülmektedir. Dünya,
daha temsilî, etkili ve verimli bir Birleşmiş Milletlere ihtiyaç duymaktadır.
Kısaca değinmek istediğim bir husus da uluslararası
terörizmin önemli bir sorun olmaya devam etmesidir. Ülkemiz ve milletimiz bu
beladan yıllarca acı çekmiş, yaklaşık 100 milyar dolar harcamış ve onbinlerce
şehit vermiştir. Türkiye bu sorunu müteaddit defalar dile getirmiş olmasına
rağmen, diğer uluslar ancak kendi canları yanınca bu meseleye gözlerini
açmışlardır. Bu sorunun üstesinden ancak küresel ve bölgesel kuruluşların
katkısı, devletlerin kararlı ve sürekli bir işbirliğiyle gelinebilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetimizin
iktidara geldiği tarihten itibaren demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü,
sivil toplum, iyi yönetişim, icraattan sorumlu tutulma, kadın-erkek eşitliği
gibi konularda gerçekleştirdiği sayısız reformlar -Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliğince getirilen çağdaş standartlarla uyumlaştırılacak şekilde
güçlendirilmesi- sürdürülen çabaları yansıtmaktadır. Bunun sonuçları ise,
ulusal ve manevî değerlerin çağdaş hayat standartlarıyla mükemmel derecede uyum
içinde yansıtabileceğini göstermektedir.
Giderek daha da önemli hale gelen, tecrübesine ve
uluslararası topluma bağlarının zenginliğine dayanarak, Türkiye, 2008 yılında
yapılacak olan seçimlerde 2009-2010 dönemi için Batı Avrupa ve diğer ülkeler
grubundan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığını 21 Temmuz 2003 tarihinde
açıklamış bulunmaktadır. Ayrıca, 2004-2007 döneminde Ekonomik ve Sosyal Konsey
üyesi olarak ülkemiz ekonomik ve sosyal konularda Birleşmiş Milletlerin
strateji, görüş, tutum belirlemesi çalışmalarında da etkin bir rol almıştır,
Ekonomik ve Sosyal Konsey şemsiyesi altında yapılan tüm seçimlerde oy
kullanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, millî
bir dava olarak nitelendirdiği Kıbrıs'ta kalıcı, sürdürülebilir ve adil siyasî
çözümü 1963'ten beri samimiyetle savunmakta olup, çözümün Birleşmiş Milletlerin
mevcut girişimleri ve öncülüğünde -bunun altını çizerek söylüyorum-
gerçekleşebileceğine inanmaktadır. Kıbrıs'ta çözüm konusunda hükümetimizin
göreve başladığı andan itibaren sergilediği kararlı ve yapıcı tutum devam
etmektedir. Bilindiği gibi, 2004 yılında Ada'da iki kesimde yapılan
referandumlarda Türk tarafı Annan Planına "evet" demiş, Rumlar ise
"hayır" diyerek çözümü reddetmişlerdir. Avrupa Birliği, Rum tarafının
çözümsüzlükten yana koyduğu tavrı ödüllendirmiş, diğer yandan Kıbrıslı
Türklerin, çözüme "evet" demiş olmalarına rağmen tecritlerine göz
yummuştur. Bundan sonra tavizler Türk tarafından değil, Rumlardan
beklenmelidir. Kıbrıslı Türkler kardeşlerimizdir. Çözümsüzlüğü çözüm olarak
benimsemediğimiz gibi, kimse de "ver, kurtul" anlayışında olduğumuzu
asla sanmasın.
BAŞKAN - Sayın Gülyeşil, lütfen konuşmanızı tamamlar
mısınız…
ÖNER GÜLYEŞİL (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Kemal
Derviş'in 15 Ağustos 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının
başına geçirilmesi ülkemizin dünyada artan önem ve etkinliğini gösteren
sevindirici bir gelişmedir; bu vesileyle, yeni görevinde başarılarının devamını
diliyorum.
Bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı,
Türkiye'de bölgesel kalkınmışlık farkını gidermek amacıyla özellikle Güneydoğu
Anadolu Bölgesini kalkındırmaya yönelik milyonlarca dolarlık yardım sağlamakta
ve bu bölgedeki gelişimi hızlandırmayı öngörmektedir. Programlar özellikle
çocukların daha iyi eğitim almasını, kadınların toplumdaki yerinin
iyileştirilmesini ve bu bölgedeki KOBİ'lerin geliştirilmesini hedef almaktadır.
Dünya, silahlanmaya yılda 1 trilyon dolar
harcamaktadır; ancak, Pakistan'da kısa süre önce vuku bulan deprem ve benzeri
felaketler meydana geldiğinde maalesef birçok devlet sessiz kalıp, yardıma
muhtaç uluslara gerekli yardım ve ilgiyi esirgemektedir. Milletimiz ise,
Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan'ın desteklerini unutmamıştır. Parası
olmadığı için alyansını parmağından çıkararak Pakistan'a yapılacak yardım
zarfına koyan fakir Anadolu anasının, öte taraftan dedesinin taktığı sünnet
hediyesinin nazarlığını veren öğrencinin gösterdiği duyarlılığı -ki bunun gibi
birçok örneği yakın zamanda medyadan öğrendik- bu güzide kuruluşun önderliğinde
Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin de aynı duyarlılığı göstermesini ve bu
hususta iyi bir sınav vermelerini diliyorum.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri…
BAŞKAN - Sayın Gülyeşil, istirham ediyorum, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
ÖNER GÜLYEŞİL (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Birleşmiş Milletler Teşkilatının 60 ıncı
kuruluş yıldönümü ve Birleşmiş Milletler günü münasebetiyle Birleşmiş
Milletlerin insanlığa daha yararlı olması ve barışa daha fazla katkı sağlaması
dileklerimle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Gülyeşil, teşekkür ediyorum.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır:
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma
komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında iki
raporu vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/788) (S.
Sayısı: 994) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet
vermek suçunu işlediği iddia olunan Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 22
Haziran 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x) 994 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı
başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir.
Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis
dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır.
Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu
dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade
etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla
kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında
suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân
bırakmamaktadır.
Milletvekiline isnat edilen suçun, milletvekili
seçilmeye engel bir nitelik taşıması halinde, dokunulmazlığın kaldırılmaması,
bu suçtan milletvekilliği düşebilecek konumdakilerin milletvekilliğinin
sürdürülmesine de imkân tanımaktadır. Bu durumun ise, Anayasanın 76 ncı
maddesiyle uyumsuz sonuçlara yol açacağı açıktır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin
pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve
milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Feridun
Baloğlu |
Tuncay
Ercenk |
Mehmet
Küçükaşık |
|
Antalya |
Antalya |
Bursa |
|
Halil
Ünlütepe |
Feridun
Ayvazoğlu |
Uğur Aksöz |
|
Afyonkarahisar |
Çorum |
Adana |
|
Oya Araslı |
|
Atilla
Kart |
|
Ankara |
|
Konya |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2.- Mardin Milletvekili Selahattin Dağ'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/718, 3/789)
(S. Sayısı: 995) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevli memura mukavemet suçunu işlediği iddia olunan
Mardin Milletvekili Selahattin Dağ hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık
komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 22 Haziran 2005 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Mardin Milletvekili Selahattin Dağ hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı
başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir.
Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis
dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır.
Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu
dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade
etmelerine imkân tanımaktır.
(x) 995 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla
kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan, dokunulmazlığının kaldırılmaması,
hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına
da imkân bırakmamaktadır.
Milletvekiline isnad edilen suçun, milletvekili
seçilmeye engel bir nitelik taşıması halinde, dokunulmazlığın kaldırılmaması,
bu suçtan milletvekilliği düşebilecek konumdakilerin milletvekilliğinin
sürdürülmesine de imkân tanımaktadır. Bu durumun ise, Anayasanın 76 ncı
maddesiyle uyumsuz sonuçlara yol açacağı açıktır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin
pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak, şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin
yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek
çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan
milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.
Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Feridun
Baloğlu |
Tuncay
Ercenk |
Mehmet
Küçükaşık |
|
Antalya |
Antalya |
Bursa |
|
Halil
Ünlütepe |
Feridun
Ayvazoğlu |
Uğur Aksöz |
|
Afyonkarahisar |
Çorum |
Adana |
|
Oya Araslı |
|
Atilla
Kart |
|
Ankara |
|
Konya |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır; okutuyorum:
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay ve
32 milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/313)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Çanakkale Savaşları, ulusal ve uluslararası boyutta
ilgi duyulan önemli bir tarih sayfamızdır. Savaşların yaşandığı Gelibolu
Yarımadası 32 yıl önce tarihî millî park alanı ilan edilmiş ve bölge için 2000
yılında özel bir yasa çıkarılmıştır; ancak, sorunlar çözümlenememiş ve
günümüzde de çeşitli çevrelerde tartışılmaya başlanmıştır. Bu nedenle, böylesi
ulusal bir Türkiye Büyük Millet Meclisinin el atması zorunlu hale gelmiştir. Bu
amaçla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105
inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1- İsmail Özay
(Çanakkale)
2- Halil Akyüz
(İstanbul)
3- Muharrem
Kılıç (Malatya)
4- Hüseyin
Ekmekcioğlu (Antalya)
5- Mehmet S.
Kesimoğlu (Kırklareli)
6- Tuncay
Ercenk (Antalya)
7- Sedat Pekel
(Balıkesir)
8- Yücel
Artantaş (Iğdır)
9- Ramazan
Kerim Özkan (Burdur)
10- Hasan Ören (Manisa)
11 - Ali Oksal (Mersin)
12 - Uğur Aksöz (Adana)
13 - Vezir Akdemir (İzmir)
14 - Abdulaziz Yazar (Hatay)
15 - Fuat Çay (Hatay)
16 - Nadir Saraç (Zonguldak)
17 - Ufuk Özkan (Manisa)
18 - Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
19 - Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
20 - Enver Öktem (İzmir)
21 - Atilla Kart (Konya)
22 - Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
23 - Abdurrezzak Erten (İzmir)
24 - Osman Özcan (Antalya)
25 - Kemal Sağ (Adana)
26 - Atila Emek (Antalya)
27 - Özlem Çerçioğlu (Aydın)
28 - Erol Tınastepe (Erzincan)
29 - Vahit Çekmez (Mersin)
30 - İsmail Değerli (Ankara)
31 - Ahmet Ersin (İzmir)
32 - Mehmet Küçükaşık (Bursa)
33 - Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
Gerekçe:
Çanakkale Savaşları, ulusal ve uluslararası boyutta
ilgilenilen önemli bir tarih sayfamızdır. Bu tarihî olayın meydana geldiği
Gelibolu Yarımadası, 1973 yılında millî park alanı ilan edilmiş ve aradan 29
yıl geçtikten sonra 2002 yılında özel bir yasa çıkarılarak bölgenin yapılanması
yasal bir tabana oturtulmaya çalışılmıştır. Millî parkta, Eceabat İlçesinin
yanı sıra, sekiz köy bulunmakta ve 10 000 kişi yaşamaktadır. Bugüne kadar
çeşitli hükümetler döneminde bölgeye yönelik çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu
hükümet döneminde de çeşitli yol, bina ve anıtlar yapılarak ilgi
gösterilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuya yakın ilgi gösterilmiş,
dört yasa tasarısı ve teklifiyle bir araştırma önergesi verilmiş ve çok sayıda
gündemdışı konuşmalarla konular ve sorunlar gündemde yer almıştır. Yasa tasarı
ve tekliflerinin ikisi kanunlaşmış, biri Meclis gündeminin ilk sırasında 22
aydır görüşülmeden durmakta, bir diğeri ise yedi aydır komisyonlarda
görüşülmeyi beklemektedir. 12 Aralık 2002'de görüşülen Meclis araştırma
önergesi ret edilmiştir.
Ancak, Gelibolu Tarihî Millî Parkına yönelik iyi
niyetli çabalar bölge halkının sorunlarını çözemediği gibi, yapılaşmasında da
önemli bir iyileşme olmamıştır. Özellikle son yıllarda yapılanlar da ulusal ve
uluslararası çevrelerde tartışmalara neden olmuştur.
Önemli tarihî bir konumuzun spekülatif olarak
tartışılması uygun değildir. Konuya ve sorunlara Türkiye Büyük Millet Meclisi
el atmalıdır. Kurulacak bir araştırma komisyonunca sorunlar ve farklı
düşünceler incelenerek ortak önerilerin geliştirilmesi tarihî ve ulusal bir
görev olarak milletvekillerimize düşmektedir.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bazı girişimcilerce holding adı altında
gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin mağduriyetine
yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu süreçte SPK'nın sorumluluğunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/16,
262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev
süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
C) Tezkereler ve
Önergeler
1.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/917)
25.10.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Bazı girişimcilerce holding adı altında
gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin mağduriyetine
yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu süreçte SPK'nın sorumluluğunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 29.3. 2005 tarihli 76
ncı Birleşiminde alınan 842 nolu kararı ile kurulan ve çalışmalarına 10.5.2005
tarihinde başlayan Komisyonumuzun üç aylık çalışma süresi 8.11.2005 tarihinde
sona erecektir.
Komisyonumuzun çalışmalarını tamamlaması ve raporunu
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunabilmesi için süreye ihtiyacı
vardır.
Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
105 inci maddesi uyarınca Komisyonumuza 8.11.2005 tarihinden itibaren bir aylık
eksüre verilmesini az ederim.
Saygılarımla.
Telat Karapınar
Ankara
Komisyon Başkanı
BAŞKAN - İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir
aylık kesin süre verilir" hükmü gereğince komisyona bir aylık eksüre
verilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin
1.11.2005 Salı günü çalışmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu önerisi
No: 167 Tarihi: 27.10.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1.11.2005 Salı günü
çalışmamasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun
görülmüştür.
|
|
Bülent
Arınç |
|
|
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
|
|
|
|
|
Eyüp Fatsa |
Haluk Koç |
Ömer
Abuşoğlu |
|
AK Parti
Grubu Başkanvekili |
CHP Grubu
Başkanvekili |
Anavatan
Partisi Grubu |
|
|
|
Başkanvekili
|
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Patisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
B) Sİyasî Partİ
Grubu Önerİlerİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27 10. 2005 Perşembe günü (bugün)
yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Eyüp Fatsa
Ordu
AK Parti Grup Başkanvekili
Öneri:
28.10.2005 Cuma günkü birleşimde, kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesi ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 4 üncü sırasında yer alan 904
sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına alınması, gündemin 5 inci sırasına kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması,
yine bu birleşimde (28.10.2005 Cuma günü) saat 23.00'ten sonra Anayasa
değişiklik teklifinin ikinci tur oylamasının yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, AK Parti Grup
önerisinin aleyhinde Samsun Milletvekili Haluk Koç, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan ve Gaziantep Milletvekili Ömer
Abuşoğlu'nun; lehinde Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz'ün söz talepleri vardır.
Evet, bir aleyhte, bir lehte milletvekili
arkadaşlarımıza söz vereceğim.
İlk söz, aleyhinde, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un.
Sayın Koç, buyurun efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli üyeler;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, Adalet ve Kalkınma Partisinin, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma gündemine ilişkin Grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, hafta başında, bir Danışma Kurulu
uzlaşmazlığından sonra, yine İktidar Partisinin Grup önerisi doğrultusunda sizlerin
oylarıyla kabul edilen bir çalışma programına girmiştik. Anayasa değişikliğiyle
ilgili paketin maddelerinin ve üzerinde verilen önergelerin oylanmasının
uzaması dolayısıyla cuma gününün belirli bir saatinde ikinci tur oylama yapma
gereği çıkıyor; biliyorsunuz, kırksekiz saatin dolması gerekiyor iki tur oylama
arasında. Yeni bir çalışma düzeneğiyle karşımıza gelmiş bulunuyorsunuz.
Siyasetin, geçen günkü aleyhte konuşmamda da söylemiştim, bir uzlaşı zemininde
uğraşılırsa, bir uzlaşı zemininde çalışmalar yürütülürse, sonuç almanın daha
kolay olabildiği bir sanat olduğunu da ifade etmiştim.
Tabiî, siyaset, belli düşünceler etrafında, aynı
zamanda, dik durma sanatıdır, ilkeli olma sanatıdır, ufak tefek rüzgârlarla
sağa sola yalpalanmama sanatıdır; ama, bir yandan da uzlaşı sanatıdır. Uzlaşıyı
sağlayacak olan tarafların, düşüncelerini, görüşlerini, uzlaşmaya konu olacak
tartışma maddelerini birlikte değerlendirmeleri gerekir; ama, uzlaşıdan şöyle
bir anlam çıkıyorsa, orada yanılıyoruz değerli arkadaşlarım; bütün bu
prosedürü, süreci tamamlayalım ve sonuçta, sizin, bizim söylediklerimiz
noktasına gelmeniz, sizin tarafınızdan uzlaşı olarak kabul ediliyorsa, bu
uzlaşı tanımına girmez, ne sözlük anlamına uygundur, ne de demin söylediğim
gibi, siyasetin uzlaşma sanatı tanımına uygundur. Şimdi böyle bir dönem
yaşıyoruz.
Bugün, İktidar Partisi grup başkanvekili arkadaşımızla,
ilgili, hükümetteki bürokrat arkadaşlarımızla, yine Cumhuriyet Halk Partisinin
Plan ve Bütçe Komisyonundaki üyeleriyle, Grup Başkanvekili olarak benim de
katıldığım bir dizi görüşmelerimiz oldu. Görüşülmekte olan bu torba yasanın
ucubeliğine dönük, tasarının anlamsızlığına dönük birsürü eleştiriler oldu, ben
onları tekrar etmeyeceğim. Buraya gelmiş olan şu kanun tasarısında, bakın, 4
üncü maddenin, 9 uncu maddenin, 10 uncu, 12 nci, 14 üncü, 15 inci, 33 üncü ve
geçici 1 inci maddelerin daha önce yasalaştığını biliyor musunuz?
Değerli arkadaşlarım, biz bunları burada görüşeceğiz,
tekrar görüşeceğiz; çünkü, süreç bu, Parlamento süreci bu. Bu, mayıs torbası
değerli arkadaşlarım, bu mayıs torbası. Mayıstan sonraki torbalarda, ötekilerin
aciliyeti dolayısıyla ya da sizin önceliğinize göre o maddeler yasalaştırıldı,
şimdi tekrar görüşeceğiz. Bu çelişkileri sözcülerimiz söz alıp dile
getirecekler ve ondan sonra önergeyle bu madde çekilecek, daha önce yasalaştığı
için. Yani, çocuklar bile çelik çomak oynarken oyunun kurallarını belirlerler
ve o kurallar çerçevesinde galip belli olur, mağlup belli olur ya da oyun
oynanır.
Değerli arkadaşlarım, demokrasiyi ve parlamenter
çalışma düzenini, maalesef, benzetme uygun değil; ama, sıkıntılı bir sürece
sokuyoruz. Bakın, burada 10'a yakın maddenin daha önce yasalaştığını söyledim.
Şimdi, buradaki maddeler içerisinde bizim bu torbanın içinden çıkmasını
istediğimiz… Geçen gün bir benzetme yapmıştım, Sayın Maliye Bakanımız
eleştirilere son derece açık olduğu için, ben onu yinelemekte beis görmüyorum,
kendisinin çok üzüldüğünü de zannetmiyorum, bu torbalar un akıtıyor demiştim.
Bu torbaları un akıta un akıta sizin bir siyasî görevmiş gibi taşıma
zorunluluğunuzun olmadığını ifade etmiştim. Size de yardımcı olmaya çalışıyoruz
ve siyasî talebimiz çok net ve açık; bu tasarının 3 üncü maddesinin (c)
bendinin ikinci fıkrasının çıkarılmasını talep ediyoruz ve bir de, yükseköğretim
kurumlarından bazı nedenlerle ilişkisi kesilmiş olan ve tekrar bir yasal
zorunluluk olarak atama emri getiren, atama yolu açan çerçeve 7 nci madde
içerisindeki geçici madde 53'ün de bu metinden çıkmasını istiyoruz.
Siyaset bir uzlaşı sanatıdır demiştik. Bunu çok net ve
açık ifade ettik. Ben, teknik arkadaşlarımın açıklamalarından teknik boyutunda
tam tatmin olmadım. Her tartışmanın bir teknik boyutu vardır, bir de siyasî
boyutu vardır. Teknik penceresi ne kadar gerekçelerle -kanun, mevzuat, yönetmelik,
tüzük gerekçeleriyle- doldurulursa doldurulsun, tamamlanırsa tamamlansın,
olayın bir de taşınması gereken siyasî penceresi vardır, siyasî boyutu vardır.
O siyasî boyutun, pencerenin tamamlanmasında da bizler görevliyiz. Bizler de
Cumhuriyet Halk Partisi adına bu çekincelerimizi ifade ettik.
Efendim, ne ilişkisi var anayasa oylamasıyla ilgili
diyeceksiniz. Geçmiş dönemlere dönüyorum; Esnaf ve Sanatkârlar Teşkilat
Yasasının görüşülmesi sırasında yaşadıklarımızı ben size anımsatmak
istemiyorum; çünkü, kötü bir anı olarak sizin de hatıralarınızda kaldı bu.
Neden diyeceksiniz; son dakika uzlaşmazlığıyla sonra 11-0 Anayasa Mahkemesinden
geri dönen bir süreci hep beraber yaşadığımızı anımsayacaksınız. Daha başka...
Sayın Özyürek Grup Başkanvekilliği görevini yürütürken, bir gece vakti, bir
maddeyle, efendim, bu böyledir, şöyledir deyip, hem de konunun uzmanı olan,
siyasî konumda bulunan bir arkadaşımıza, çok yanlış yöne sevk edecek bir
önergeye ortak imza attırıldığını… Diyeceksiniz ki, o, onun kabahatidir; ama,
iyi niyet ve karşısındaki muhatabına siyasî güven beslemesi bir suçsa Sayın
Özyürek'in, o suçu işlemiştir. Bunları yaşayarak geldik üç yıl boyunca. Onun
için, siyasî boyutta da bizim taleplerimiz açıktır. Sayın Kapusuz uğraşıyorlar.
Umarım, bize, torba yasa görüşülürken, çok açık ve net bir yanıt verirsiniz.
Çok açık ve net yanıt, 3 üncü maddenin ilgili bendinin, ilgili fıkrasının ve
çerçeve 7 nci maddenin geçici 53 üncü maddesinin bu torba yasanın dışına
çıkarılması ve ondan sonra da, yarın 23.02'den itibaren, 5 maddelik anayasa
değişikliğini Cumhuriyet Halk Partisinin de olumlu oylarıyla çok rahatlıkla
geçirme imkânımız olabilir. Ben, bu düşüncelerle, grup önerisinin aleyhinde söz
alıp, bu maruzatımı sizlerle paylaşmak istedim.
Sağduyulu davranma gereğinin altını çizmek istiyorum;
yoksa, dünkü gibi, telefonlarla, oradan adam çağırarak "yahu, iftar vakti
geldi kardeşim, bir tur oylama daha niye yapıyorsun, bu kadar eziyet olur
mu" seslerinizi duyarak grup başkanvekillerinize karşı, bir dönem daha
yaşanmamasını talep ediyorum ve bu değişikliklerin vücuda getirileceğini
umarak, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.
Önerinin lehinde…
EYÜP FATSA (Ordu) - Söz hakkımı Salih Beye veriyorum.
BAŞKAN - Sayın Eyüp Fatsa, söz hakkını Salih Kapusuz
Beye vermiştir.
Ankara Milletvekili Sayın Salih Kapusuz; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Danışma Kurulu önerisi okundu. Bildiğiniz
gibi, gelecek hafta çarşamba günü öğleden sonra tatil; dolayısıyla, salı günü
de çalışmama kararı alarak, tatil kararı alarak, önümüzdeki hafta, kısmet
olursa, bayram tatili için, Meclisimiz, rahat bir ortam bulmuş olacak. Şimdiden
Ramazan Bayramlarınızı tebrik ediyorum.
Diğer konulara gelince, başta, anayasa değişikliği…
Malumunuz, bu anayasa değişikliği, baştan sona, teknik bir düzenleme; siyasî
yönü yok. Dünyanın, çağdaş dünyanın uygulamış olduğu bütçe uygulamaları...
Genel ve katma bütçeyi merkezî yönetim bütçesi haline getiren bir teknik
düzenleme. Bu düzenlemenin, daha çok şeffaflık, daha çok denetlenme imkânı,
daha çok belirginlik yönü itibariyle de, doğru bir düzenleme olduğu konusunda ihtilaf
yok. Ancak, zamanlama itibariyle, bir kanunla eşzamanlı olarak gelmiş
olmasından dolayı, arkadaşlarımızın da, haklı olarak bir tenkitleri var; ona da
bir şey demiyoruz ve o tenkitleri yerinde buluyoruz. Yaz tatilinden sonraki
süreçte bunun daha önce gelmesi mümkünken, birazcık, kanunla beraber, gecikerek
gelmiştir. Bu konuda düzenlemeler de yapılmakta. Bu hususla ilgili olarak da,
zaten, birinci tur oylamalar yapıldı. Bu oylamalar sırasında, biz, bütçe
oylamaları burada daha kolay oylansın istedik, Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımız ve diğer milletvekili arkadaşlarımız da bölümler halinde
oylanmasını istediler. Biz, evet, bu da bir tercihtir, biraz, Meclis Genel
Kurulu uzun zaman, bunu okumakla zaman kaybedecek; ama, değil mi ki
milletvekili arkadaşlarımız, siyasî partiler bu anlamda bizden bir talepte
bulunuyor, uzlaşmak, anlaşmak, hele hele Anayasa konusunda mutabakat sağlamak
önemlidir noktasından hareketle, bunu da kabul ettik, bu konuda da ihtilafımız
yok ve bu doğrultuda önerge verdik. Önergeyi ve yasayı çift oylamak suretiyle,
Anayasanın birinci tur yeter çoğunluğu sağlanarak oylaması gerçekleşmiş oldu.
48 saat geçtikten sonra, önerimizde olduğu gibi, cuma günü gece 23.00'ten
sonra, sadece oylama yapılmak suretiyle -görüşme yapılmıyor, biliyorsunuz- bir
kez daha oylaması yapılacak ve anayasa değişikliği teknik olarak hayata geçmiş
olacak.
Tabiî, bu arada, yukarıda görüşülen bir kanun var, yine
bu Anayasanın değişikliğiyle alakalı, 5018 olarak bilinen Malî Kontrol Yasası.
Bu yasada da arkadaşlarımızın birkaç tane talebi oldu. Teknik taleplerdi
bunlar. Biz, Bakanımızla, ilgili arkadaşlarımızla bu konuyu da konuştuk, orada
da mutabakat sağladık. Bu konuda da bir ihtilafa düşmedik ve çözüme
kavuşturduk. Yukarıda da o maddeler geçti. Zannedersem şu anda komisyonumuz bu
yasayı da nihaî hale getiriyor.
Peki, görüşmekte olduğumuz 904 sıra sayılı kamu
alacaklarıyla ilgili konuda da, biraz önce Grup Başkanvekili arkadaşımız ifade
ettiler, iki konuya itiraz ediyorlar. Konulardan bir tanesi şu: Malumunuz, işte
bu Vergi Usul Kanunundaki sahte evrak düzenlemek suretiyle, sahte fatura,
naylonfatura olarak bilinen düzenlemelerden gelen bir husus var. Bu konuda,
Ceza Yasasında ve kaçakçılık hükümlerinde farklı bir konumda ifade edilen, yasa
metninden kaynaklanan bir sonuç var orta yerde. Bu konularla ilgili olarak bir
düzenleme vardı, yasadan çıkartın... Özellikle Bakanı ilgilendirdiğini ifade
ettiğiniz için, Bakan Bey "eğer, benim şahsımla ilgiliyse, bu yasayı
çıkarmanıza gerek yok, metinden çıkartalım" dedi. Sayın Bakanın bu
konudaki talebini, biz de, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın itirazıyla
buluşturduk, o 3 üncü maddeyi de metinden çıkarma kararı aldık.
O halde, ne kaldı geriye arkadaşlarımızın itiraz ettiği
bu 904 sıra sayılı yasada; sadece, yurtdışına doktora için, mastır için YÖK
tarafından imtihan edilmiş, yurtdışına gönderilmiş, sağlık sebebiyle,
başarısızlık sebebiyle veyahut da YÖK'ün kararları gereği olarak oradaki
görevlerini yaparken çağrılmış olan insanlar var. Bu insanlarla ilgili olarak,
biz, bir düzenlemenin zarurî olduğuna inanıyoruz. Bu düzenlemeyi yaparken,
Maliye Bakanlığı Müsteşarlığıyla -Müsteşarımız başta olmak üzere- YÖK'le,
Cumhuriyet Halk Partisinden ilgili arkadaşlarla hem komisyon safhasında, hem de
bu safhalarda her türlü görüşmeyi yaparak, bir düzenleme yaptık.
Yaptığımız düzenleme açıkçası şudur; özellikle
kamuoyunun bilmesi, Genel Kuruldaki arkadaşlarımızın bu konuyu dikkatle
izlemeleri açısından ifade etmek istiyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) - Cumhuriyet Halk Partisinin
kurumsal kimliğiyle değil; bir milletvekili arkadaşımız...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, komisyon üyesi
arkadaşımızla. Komisyon üyesi bir milletvekili arkadaşımızdan bu düzenlemeye
katkılarını istedik; çünkü, üniversite camiasından bir arkadaşımız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Grup başkanı veya grup
başkanvekili temsil eder.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Başkanlar, rahat olun;
ben "grup başkanvekilleri katıldı" demedim, "milletvekili
arkadaşlarımız da, yukarıda, çalışmalara katkı verdiler" dedim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Rahatız.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bundan dolayı siz kurumsal
olarak buna razı olmazsınız, ben, saygı duyarım; ama, söyleyeceğim şey şudur:
Değerli arkadaşlar, ister hastalık ister başarısızlık ister başka sebeplerle
mastırını veyahut da doktorasını yarım bırakmış arkadaşlarımız Türkiye'ye
gelmişler. Bunların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki genel hükümleri
taşımak kaydıyla, dört yıllık üniversite bitirmiş, imtihanı kazanmış, YÖK
tarafından da yurtdışına gönderilmiş bir Anadolu çocuğunu düşünün.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Anadolu çocuğu, evet!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bunlar gitmişler. Bunları
çağırmışsınız. Çağırdığınızda, evet, mecburî hizmet yükümlülüğü olduğu için,
diyelim ki, iki yıl kalmışsa, 70 000 dolar bu insana borç çıkarılmışsa,
cezasıyla beraber 140 000 dolar olarak istiyorsunuz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Niye çağırıyorsunuz Anadolu
çocuğunu?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu Anadolu çocuğu bunu
ödeyecek durumda değil. Ne yapmak istiyoruz; toplumsal bir problem var burada.
Bu toplumsal problemi…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Parasal konuda bir
itirazımız yok, halledelim onu.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sen Anadolu çocuğunu çağır…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 1 inci maddede çözülüyor 1
inci maddede…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, müsaade eder
misiniz, ben bir izah edeyim. Ben bir izah edeceğim arkadaşlar. Sizi dinledim…
Ben de açıklık getirmeye çalışıyorum.
Bu insanlarla ilgili olarak önerimiz nedir; çözüm
önerimiz şu: Diyoruz ki, eğer mastırını yarım bırakmışsa, mecburî hizmet
yükümlülüğü olduğundan dolayı, bu insanlar devlet memurluğu genel hükümlerini
de taşıyorsa, bu insan ne yapabilsin; o mecburî hizmet karşılığı devlete ve
millete hizmet etsin. Ne olacak; memur havuzuna koyacağız, uygun yerlere bu
görevlerini yapmak üzere gönderilecek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sınavsız…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Peki, şu iddia ediliyor:
Efendim, bu insan suç işlemişse, suçluysa… Değerli arkadaşlar, biz hukuk
devletinde yaşıyoruz. Şartı da şu; dedim ya: Memur olmanın genel hükümlerini
taşıyacak.
İkinci olarak, peki, doktorasını yarım bırakmışsa…
Şöyle bir düşünün; Anadolu'nun muhtelif yerlerinde kendi illerinizde
yüksekokullar yok mu arkadaşlar? Yeterli öğretim görevlisi mevcut mu?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yahu, 1 ve 6 ncı maddeler af
getiriyor. Sayın Kapusuz, 1 ve 6 ncı maddeler malî af getiriyor. Konuyu
çarpıtma…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İfade edeceğim Başkanım.
Acele etmeyin efendim, onları da söyleyeceğim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Malî af var, af getiriyor.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bir bütün olarak ifade
ediyorum. Madde olarak ifade etmiyorum ben, bir bütün olarak ifade ediyorum.
Müsaade edin.
Bakın, lütfen, dikkat edin. Eğer bu insanlar mastırını
yapmış, doktorasını yarım bırakmışlarsa, bunlara, Anadolu'nun ücra köşelerinde,
yüksekokullarda, ne yapabilsinler; öğretim elemanı olarak görev yapabilsinler.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Onu YÖK'e bırakın.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Onu söylüyorum...
Hocam, oraya da geleceğim, sabırlı olun, oraya da
geleceğim.
Bunun üzerine arkadaşlarımız dediler ki "illâ da
mecburî tutmayalım YÖK'ü, YÖK'e ihtiyarî yetki bırakalım, YÖK bunu uygun
görsün." Peki; biz de dedik ki, madem bu konuda bir ihtilaf var, bu
ihtilafı da aşmak istiyoruz; evet, bu yetkiyi YÖK'e bırakalım, YÖK'ün istemesi
halinde atasın. Dolayısıyla, biz, bu insanların, bu Anadolu çocuklarının,
zorunlu olarak, şu veyahut da bu sebeple geri gelmiş olmalarından dolayı,
mecburî hizmet karşılığı kendilerinden istenen bu ağır yükü, ağırlaştırılmış
cezayı, bu vesileyle kaldıralım. İstenilen şeyi, YÖK'e bırakılması dahil olmak
üzere, bir önerge olarak getireceğiz.
NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Yasaya ne gerek var?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Hocam, müsaade eder misiniz.
Yasaya gerek var; çünkü, mecburî hizmetlerinden dolayı malî yükümlülükleri söz
konusu.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Af geliyor. 1 inci ve 6 ncı
madde malî af getiriyor, malî af!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - O halde, bakın, sizin biraz
önce oturduğunuz yerden de ifade ettiğiniz gibi, biz, burada, YÖK'e yetkiyi de
bırakacağız, YÖK'e yetkiyi de bırakacağız...
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Malî af, malî af!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ama, bu insanların toplumsal
bir problem haline gelmiş, bu husustaki 800-900 kişi, 600 kişi, ne kadarsa,
bunlarla ilgili olarak, bu düzenlemeyi, burada yapmak istiyoruz; biz, bunu,
Parlamentonun katkısıyla yapmak istiyoruz; bu problemi de bu vesileyle çözmek
istiyoruz.
Sadece bu 904 sıra sayılı yasada çözdüğümüz problem bu
değil ki; bu hurda araçlardan tutun da aklınıza gelen birçok konuda var olan
problemleri çözmeye yönelik bir tasarı olarak getirildi bu. Dolayısıyla, bizim
sizden istirhamımız, bu konuda anlayış bekliyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Onları kabul ettik.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Kamuoyunun beklentileri
doğrultusunda, halkın arzuları ve istekleri doğrultusunda yapmak istediğimiz bu
iyiniyetli düzenlemeye sizlerin de katkısı olsun diyerek bu önerimizi getirdik;
Danışma Kurulunda kabul görmedi, Grup önerisi olarak burada bir karara
ulaşırsak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ...23.00 itibariyle; yani,
cuma günü 23.00'ten sonra, Anayasanın ikinci oylamasını da peşine koyarak, bu
çalışma dönemimizi bayrama kadar bitirmiş olalım diye düşünüyor; hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kapusuz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, Sayın Kapusuz yanlış
anlaşılmaya sebep olacak bazı ifadelerde bulundu; yerimden çok kısa bir
açıklamada bulunabilir miyim...
BAŞKAN - Buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, tutumunuz ve
anlayışınız için teşekkür ediyorum.
Şimdi, ben, çok kısaca, siyaseti tanımlarken iki ilkeye
değinmiştim; bir, inanılan düşünceler etrafında dik durma sanatıdır demiştim,
gereğinde uzlaşı sanatıdır demiştim; ama, siyaset bazı gerçekleri çarpıtma
sanatı olmamalı diyerek başlayayım.
Şimdi, bakın, bu arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldığı
malî yükümlülük tasarının 1 inci ve 6 ncı maddesinde af kapsamına giriyor.
Yani, bir "Anadolu çocuğu" tekrar edebiyatı altında bunların gözden
kaçırılmasına imkân vermemek gerekir Sayın Kapusuz.
Sonra, kaldı ki, hurda araçlardı, şunlardı bunlardı...
Bunlara biz karşı çıkmıyoruz ki… Neye karşı çıktığımızı söyledim. Sanki,
bunlara karşı çıkıyormuşuz gibi bir hava veriyorsunuz. Böyle bir şey de yok.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır, öyle demedim ben.
HALUK KOÇ (Samsun) - Siyasetin üçüncü tanımlamasını da
bu şekilde yaptım; gerçekleri çarpıtmama sanatı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet
Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. AK Partisi Grup önerisi
aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, salı günü Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yine bir grup önerisi konuşuldu, tartışıldı ve Meclisin bu haftaki
çalışma programı, Meclis tarafından, oylanarak kabul edildi.
Ancak, bugün, o kabulün üzerinden iki gün geçmiş
olmasına rağmen, yeni bir grup önerisi karşımızda. Ben, dünkü konuşmamda,
burada, Meclis çalışmalarının ciddî bir şekilde yapılması lazım geldiği
hususunu dikkatlerinize sunduğumda bazı itirazlar gelmişti; ancak, o konuşmamın
üzerinden daha 24 saat geçmeden, Meclisin nasıl bir çalışma şekli içerisinde
olduğu, bugün, grup önerisiyle bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Ben, buradan, şimdi, sormak istiyorum; salı günü, o
grup önerisini getirirken, salı günkü programı biliyordunuz; o gün, gensoru
önergesinin görüşülmesi vardı; gensoruda kimlerin konuşacağı, konuşma sıraları,
gündemdışı konuşmalar ve ilgili bakanların cevap vermesi gibi hususları,
hepimiz bunların ne kadar süreceğini çok yakından bilen insanlarız ve ardından
Anayasa değişikliyle ilgili konuşmalar, tümü üzerinde oylamalar, 6 maddenin
yeniden oylanması meselesinin, o gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bitirilemeyeceği çok açık bir gerçek değil miydi?! Ama, bunları düşünmeden,
bunları bilmeden, o gün, bir grup önerisi getiriyorsunuz ve iki gün geçmeden
yeni bir grup önerisi karşımızda.
Şimdi, bu grup önerisini okuyorum: "Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının bu kısmın 3 üncü
sırasına alınması, gündemin 5 inci sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması…" Şimdi, burada, yeniden,
Meclisin iradesi üzerine bir ipotek konuluyor.
Cumartesi günü Cumhuriyet Bayramı. Eğer, siz, cumartesi
günkü bu Cumhuriyet Bayramı meselesini de göz önüne almadan böyle bir grup
önerisi huzurlarımıza getiriyorsanız, burada da bir yanlışlık yapıyorsunuz.
Şimdi…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - "Bayram değil, seyran
değil" diyor Sayın Başbakan!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, ben, meselenin o
yönüne girmek istemiyorum, neyin bayram, neyin seyran olduğunu, Türkiye'deki 70
000 000 vatandaşımız çok yakından biliyor. Hele hele, Cumhuriyet Bayramı, 70
000 000 insanın gönülden bağlı olduğu cumhuriyetin ilanının, kuruluşunun
yıldönümüyle ilgili böyle bir tartışmanın içerisine, ben, şu anda, girmek
istemiyorum. Ancak, o cumhuriyettir ki, bugün, bizim, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, bu sıralarda, düşüncelerimizi ve ifadelerimizi hür bir şekilde dile
getirmemizin en büyük sebebidir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ben soruyorum; bu
öneride, eğer kamu alacaklarının tahsil ve terkiniyle ilgili kanun
bitirilemezse ve 4 üncü sıradaki kanun da bitirilemezse, Cumhuriyet Bayramı
olan gün ne yapacağız?! Ne yapacağız?! Onu sormak istiyorum. Yani, bu öneri de
kendiliğinden sakat bir şekilde gündeme ve bizleri meşgul eden duruma
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, burada iki konuşmacıyı
dinledim; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilini dinledim. Ve kürsüden bir pazarlık içerisine
girildiğini görüyorum. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugüne kadar
görülmemiş bir ölçüde, ilgili kanunların hangi maddesinin kanun içerisinde yer
alacağı, hangisinin almayacağı, hangisi yer alırsa anayasa değişikliklerinin
destekleneceği, hangisi yer almazsa desteklenmeyeceği hususlarının gelip bu
kürsüden tartışılmasını da sağlıklı bulmuyorum, yanlış buluyorum. Bunun
tartışılması gereken yer Anayasa Komisyonuydu, bunun tartışılması gereken yer
Plan ve Bütçe Komisyonuydu ve bu meseleler oralarda tartışılarak, eğer uzlaşma
gerekiyorsa -ve altını da çizmek istiyorum- yozlaşmadan bir uzlaşma gerekiyorsa,
bunun yapılması gereken yerler biraz önce saymış olduğum yerlerdi.
Ve şimdi, Sayın Maliye Bakanı, Vergi Usul Kanununun 359
uncu maddesinin (b) fıkrasını değiştiren bölümün bu kanun tasarısı içerisinden
çıkarılmasıyla ilgili olumlu görüşünün olduğunu ifade ediyor.
Değerli milletvekilleri, eğer böyle bir şey söz konusu
idiyse -bu kanun tasarısı 12.5.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
sevk edilmiş, üzerinden 5 ay geçmiş, 5 aydan beri bu kanun tasarısı bizlerin
önünde, huzurunda- eğer Sayın Maliye Bakanının -şu anda göremiyorum- böyle bir
düşüncesi var idiyse, 5 aydan beri bu değişiklikle ilgili görüşünün müspet
olduğunu ifade etmesinden bugüne kadar niye kaçındığını da merak ediyorum. Ve
dün bu konuyla ilgili konuşan Anavatan Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi grup
başkanvekillerinin, özellikle Sayın Maliye Bakanıyla ilgili -tutanaklar da
önümde- söylemiş olduklarının yenilir yutulur bir tarafı yok ve Sayın Maliye
Bakanı geçen gün şöyle söylüyor: "Biz TÜPRAŞ'ın 14,76'sını iyi ki satmışız;
yoksa, yüzde 67'sini biz satmış olsaydık, ancak o kadar para yine
verilecekti."
Ben buradan
soruyorum: Bu konuyla ilgili bir pazarlık mı yaptınız Sayın Maliye Bakanım?
Yüzde 67'sine değil de, yüzde 51'ine de 4 140 000 000 dolar verileceğine dair
elinizde bir bilgi ve belge mi vardı Sayın Maliye Bakanım? Geliniz, bu konuyla
ilgili, bunu, bu kürsülerden ifade ediniz.
AHMET YENİ (Samsun) - Onlar geçti…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, 23 Martta, burada daha
bu konu hiç gündeme getirilmemişken, buradan sordum: "Yüzde 14,76'sını
kime sattınız?" Sayın Maliye Bakanı da burada oturuyordu. Dedim ki:
"Gelin, benden sonra kürsüde açıklayın; niçin yüzde 10 ıskontoyla
verdiniz, gelin, açıklayın." Daha bu mesele Türkiye'nin gündemine
oturmadan, ben bunu Meclis gündeminde dile getirdim; ancak, o gün bir şey
söyleyemeyenler... Ve 1 300 000 000 dolara satıldığında da, Sayın Maliye
Bakanının ifadeleri var, "çok iyi fiyata gitti" diyor Sayın Maliye
Bakanı. Eğer, 1 300 000 000 doları "çok iyi fiyata gitti" diyorsanız
Sayın Maliye Bakanı, 4 140 000 000 doları, aradaki farkı nasıl izah
edeceksiniz?!
Ben, geçen gün konuşmanın tutanaklarını inceledim. Bu
konuyla ilgili müspet bir tek cevabınız yok Sayın Maliye Bakanım ve bugüne
kadar, sizin kadar tartışılan bir Maliye Bakanı gelmedi Türkiye'ye.
AHMET YENİ (Samsun) - Çünkü, iş yapıyor.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, bir tarihî hatırayı
anlatmak istiyorum. 1950 yılında Demokrat Parti iktidara geldiğinde, rahmetli
Adnan Menderes Başbakan olduğunda, oğlu Yüksel Menderes kendisine gidiyor ve
"Babacığım, sen Başbakan oldun, sana görevinde başarılar diliyorum; ama,
bana müsaade edersen, müsaaden olursa, ben ticaretle uğraşmak istiyorum, bir
şeyler alıp satmak istiyorum" diyor Sayın Yüksel Menderes ve Adnan
Menderes şunu soruyor: "Neyi alıp satacaksın, ne satacaksın?" Diyor
ki: "O yörenin inciri var, pamuğu var, diğer ürünleri var, bunları alıp
satarım." Sayın Menderes şunu söylüyor, rahmetli Menderes diyor ki:
"Ben Başbakan olduğum sürece, Başbakan kaldığım sürece sana bunu müsaade
etmiyorum, sen incir alıp, pamuk alıp satmazsın, babanın ismini alır
satarsın." (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Bunu, değerli
milletvekilleri, hepimiz, tarihî bir hatırlatma olarak, hepimizin beynimizin,
zihnimizin bir yerine monte etmesi gerekiyor. Eğer, bunu monte etmezsek, bunu
yapmazsak, bundan kaçınırsak, işte, bugün, karşımıza, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşmeye çalıştığımız kanunlarla ilgili meseleyi bir kenara
bırakır, şahıslarla ilgili bu kanunların bağlantısını ortaya koymaya çalışırız.
Benim itirazım bunadır, yanlışlık buradadır. Yoksa, bu kanunun, elbette, tasvip
edilen birçok maddesi var, gönülden desteklediğim birçok maddesi var; ancak,
demin Sayın Koç da belirttiler, bu kanun tasarısının içerisinde, görüşülmüş ve
kanunlaşmış olan 10 madde var değerli milletvekilleri! Yani, böyle bir kanun
tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine nasıl geliyor, anlamak
mümkün değil. Çok mu zor, bu kanunu geri çekip, bunun içerisinden kanunlaşan
maddeleri ayıklayıp, Sayın Maliye Bakanı da itiraz etmiyorsa, o maddeyi
düzeltip, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine bu şekilde getirmek çok mu
zordu?! Bundan niye kaçınıyoruz?! Bunu yapmaktan niye kaçıyoruz?!
Değerli milletvekilleri, ben, bu düşüncelerle, grup
önerisinin, iki gün önce verilen grup önerisinden farklı grup önerisinin de…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Maliye Bakanının oğlu incir
alıp satmıyor ki, mısır alıp satıyor, mısır!..
BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Kandoğan.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …çok sağlıklı olmadığını ve
bu önerinin de, eğer, bu kanun tasarısının görüşmesi cidden uzayacaksa -ve
uzayacak gibi görünüyor- Cumhuriyet Bayramına nasıl yetişileceği konusunun da
bir açıklığa kavuşturulması gerektiği inancımı ifade ediyor ve Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.
Önerinin lehinde Sayın İrfan Gündüz?.. Yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Öneriyi oylarınıza sunacağım sayın milletvekilleri…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, karar
yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Anadol, karar yetersayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; öneri kabul edilmiştir.
Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmına geçiyoruz.
Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Türk sporunda
şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporu üzerindeki
genel görüşmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer
ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin,
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23
milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim"
kısmına geçiyoruz.
VI.- SEÇİMLER
A) BaşkanlIk
DİvanInda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1.- Başkanlık Divanında açık bulunan
İdare Amirliğine seçim
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanında boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen İdare Amirliğine Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
B) Komİsyonlarda
AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1.- İnsan Haklarını İnceleme; Anayasa;
Adalet; Millî Savunma; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler;
Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Plan ve
Bütçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri; Avrupa Birliği Uyum Komisyonlarında açık
bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN - Şimdi de komisyonlarda boş bulunan ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ile Anavatan Partisi Grubuna düşen üyelikler için
seçim yapacağız.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için Afyonkarahisar Milletvekili
Halil Ünlütepe ile Antalya Milletvekili Atila Emek aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için Hatay Milletvekili Züheyir Amber aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş
bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Afyonkarahisar
Milletvekili Reyhan Balandı aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Mardin Milletvekili Muharrem Doğan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş
bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Ankara Milletvekili
Muzaffer Kurtulmuşoğlu aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda boş bulunan ve
Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Erzurum Milletvekili İbrahim
Özdoğan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik
için Kars Milletvekili Selami Yiğit aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için
Isparta Milletvekili Mehmet Sait Armağan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Dilekçe Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için Muğla Milletvekili Hasan Özyer aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için, İstanbul Milletvekili Emin Şirin ve
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve
Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Güler aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Avrupa Birliği Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İzmir Milletvekili Serpil Yıldız aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Seçilen arkadaşlarımıza başarılar temenni ediyorum;
hayırlı uğurlu olsun.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan kanun
teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu,
Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı:920)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı İle Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi ve
Anavatan Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Açıkalın'ın.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Tasarı üzerinde,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz tasarı, başlıca vergi
kanunlarında, iktisadî, ticarî hayatı düzenleyen kanunlarda, sosyal güvenlikle
alakalı kanunlarda ve nihaî olarak da eğitim ve bilimle alakalı birtakım
kanunlarda değişiklik öngörmektedir.
Genel olarak baktığımızda, vergi kanunları olarak 213
sayılı Vergi Usul Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun belli başlı değişiklik yapılan
kanunlardır. Sosyal güvenlik yasalarında her ne kadar bu tasarıda düzenleme
yapılmış ise de, sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler ayrı bir kanun olarak
getirileceğinden, muhtemelen bu tasarıdan çıkarılacaktır. İktisadî, ticarî
hayatla ilgili olan kanunlar ise, belli başlı olarak, 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun, 6326 sayılı Petrol Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu. Bilimle
alakalı kanunlar ise, 2547 sayılı YÖK Kanunu, (Yükseköğretim Kurulu Kanunu) ve
278 sayılı TÜBİTAK'la ilgili kanundur.
Ancak, daha önce de ifade edildiği üzere, bu tasarı,
Yasama Meclisinin tatile girmesinden önce Meclise sevk edilmiş ve
komisyonlardan geçmiş bir tasarıydı. Zaman içerisinde buradaki birtakım
maddeler ayrı kanunlar olarak yasalaştırıldığından, mevcut tasarıdan
çıkarılmıştır ve çıkarılacaktır.
Bu tasarı, başlıca, ifade ettiğim gibi, birtakım amme
alacaklarından kamunun tahsilden feragat etmesi veya bu alacakların terkin
edilmesini içermektedir. Bu ihtiyaç nereden doğmuştur; bilindiği üzere, son on
onbeş yıl içerisinde ülkede cereyan eden iktisadî kriz ve çevre ülkelerdeki
siyasî kriz-
(x) 904 S.
Sayılı Basmayazı 26.10.2005 tarihli 12 nci Birleşim tutanağına eklidir.
ler, iktisadî, ticarî hayatta, kuruluşları, firmaları,
kurumları belli ölçüde sıkıntıya sokmuştur; bunların yarattığı problemler
çözülmek ihtiyacı beklemektedir. Tasarı, belli başlı olarak bu alanlarda
düzenlemeler içermektedir.
Birinci olarak baktığımızda, eğitimle alakalı
düzenlemeler, yabancı ülkelere eğitim ve öğretim amacıyla gönderilmiş bulunan
ve herhangi bir sebeple bu eğitimlerini tamamlayamamış olan, öğrencilikle
ilişkisi kesilen, tamamlayıp da burada herhangi bir göreve atanmamış olan veya
görev sırasındayken yaşamış olduğu bir problem dolayısıyla, kadrosuyla,
göreviyle ilişiği kesilen kişilerle alakalı mecburî hizmet yükümlülüklerini
düzenleyen maddelerdir.
Tasarıda yer aldığı şekliyle, yabancı ülkelere eğitim
ve öğretim amacıyla gönderilmeler, bellibaşlı olarak; birinci olarak, 1416
sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanunla düzenlenmiştir;
ikinci olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yabancı ülkelere
eğitim ve öğretim amacıyla öğrenci gönderilmektedir ve bellibaşlı olarak da,
Yükseköğretim Kurulu Kanununa göre, yabancı ülkelere, eğitim ve öğretim
amacıyla öğrenci gönderilmektedir.
Ecnebi memleketlere, ilişkin kanuna göre gönderilmiş
bulunan bu tür öğrenciler, herhangi bir sebeple öğrencilikle ilişiği kesilmiş,
öğrenciliğini tamamlayamamış veya gelip göreve başlayamamış veya görevi
sırasında mecburî hizmetini tamamlamadan ayrılmış ise, bu mecburî hizmet yükümlülüklerine
ilişkin olarak, parasal borçlarına ilişkin düzenleme getirilmektedir 1 inci
maddeyle. Buradaki düzenleme, başlıca, 1996 yılından önceki mecburî hizmet
yükümlülüklerine ilişkin getirilmiş bulunan parasal standartlar ile bu tarihten
sonraki parasal standartların eşitlenmesine ve dengelenmesine yöneliktir. 1996
yılından önce, mecburî hizmetle yükümlü olarak yurtdışına gönderilenler, bu
mecburî hizmete ilişkin parasal yükümlülüklerini, TL cinsinden, yüzde 50
fazlasıyla ve faizli olarak ödemekteyken, bu tarihten sonra mecburî hizmetle
yükümlü olanlar, kendilerine ödenmiş bulunan dövizi, aynen, döviz cinsinden
ödemekle sorumlu tutulmaktadır. Bu maddedeki düzenleme, tamamen, bu 1996 öncesi
ve 1996 sonrası parasal farklılığın giderilmesine yöneliktir. Esasen, bu
parasal farklılığı gidermeye yönelik düzenleme, 657 sayılı Kanunun 78 inci
maddesine göre yurtdışına gönderilen öğrenciler için de aynen muhafaza edilmiş
ve düzenleme yapılmıştır. Burada, 657 sayılı Kanuna göre gönderilen öğrencinin
göreve başladıktan sonra istifa etmesi, çekilmesi veya herhangi bir sebeple
ayrılmış olması, bu maddeden istifade etmesi için yeterli addedilmektedir.
Son olarak, yurtdışına gönderilme 2547 sayılı
Yükseköğretim Kurulu Kanununa göre cereyan etmektedir. Buradaki öğrenciler de,
aynı şekilde öğrencilik sürelerini ikmal edememiş ve yurda dönmüşlerse, bunlara
ilişkin olarak burada ikili bir düzenleme öngörülmüştür. Birinci olarak, bu
öğrenciler, en az mastır seviyesinde bir öğretim tamamlamış olmaları şartıyla,
Yükseköğretim Kurulu tarafından kadrolarına, unvanlarına uygun bir göreve tayin
edileceklerdir. İkinci olarak, bu düzeyde bir eğitim tamamlayamamış iseler,
Devlet Personel Dairesi Başkanlığı, diğer mevzuattaki sınırlamaları dikkate
almadan -gayet tabiî 657 sayılı Kanundaki memur olma asgarî şartlarını yerine
getirmiş olmak şartıyla- yine unvanlarına ve kadrolarına uygun bir göreve tayin
edecektir.
Bu kişiler, bu şekilde mecburî hizmetlerini ifa
ederken, herhangi bir sebeple görevden ayrılır iseler, bu mecburiyet, bilindiği
üzere parasal ödemeye dönüşecektir. Parasal ödeme de, yine aynı şekilde, bugüne
kadar ödenmiş olan dövizin geri alınması şeklinde cereyan edecektir.
Yükseköğretim Kuruluna, tayin edilecek öğrencilerde
YÖK'e herhangi bir inisiyatif tanınmamış olması muhalefet tarafından burada
eleştirilmiştir bilindiği üzere; ancak, burada şunu hatırlatmak gerekmektedir:
Bu konu, daha önce de Yüce Meclisin huzuruna gelmiş ve o tasarıda 51 inci madde
olarak getirilen bu madde, sayın muhalefetin de bilgisi dahilinde ve hatta
imzaladığı bir önergeyle Meclisin huzurunda müzakereye açılmıştı; ama,
yasalaşmadığı için nihaî olarak bugün önümüze gelmiştir.
YÖK'le ilgili olarak diğer bir düzenleme, 2004
Martından önce kısmî statüde göreve başlayanların almış bulundukları görev
tazminatlarının geri alınmasıyla ilgili bir düzenlemedir.
Tasarının 2 nci maddesi, kanunun izin vermediği şans
oyunlarına ilişkin vergi getirmektedir. Bilindiği üzere, ülkemizde müşterek
bahisler ve şans oyunları tanzim etme, düzenleme yetkisi üç kuruma verilmiştir.
Bunlar, Millî Piyango İdaresi, Spor Toto Teşkilatı ve bir de Türkiye Jokey
Kulübüdür; ancak, gelişen teknoloji, şans oyunlarına, bu oyunlara talip olan
kişilere yeni bir imkân ve fırsat getirmiştir. Sanal ortamda, internet
üzerinde, çoğu da yabancı düzenleyiciler tarafından açılmış sitelerde,
özellikle orta ve alt sınıf grubunun şans oyunlarına ciddî ölçüde harcama
yaptığı kamu otoriteleri tarafından tespit edildiğinden, bu oyunların
vergilendirilmesine ilişkin olarak madde sevk edilmiştir. Buna göre, bu tür
sanal ortamlarda oynanacak oyunlar üzerinden yüzde 20 nispetinde şans oyunları
vergisi tahsil edilecektir. Bilindiği üzere, bir iktisadî faaliyetin kanunlarla
yasaklanmış olması, o faaliyetin vergilendirilmesine mâni değildir. Başka bir ifadeyle,
vergi kanunları, gayri ahlakî veya kanunla yasaklanmış bulunan faaliyetleri de
vergilendirirler. Dolayısıyla burada getirilmekte olan, bu tür şans oyunlarına
bir meşruiyet vermek değil, esasen kontrol edilemeyen bu oyunlara bir vergi
getirmek, aynı şekilde bu vergi dolayısıyla da bir caydırıcılık koymaktır.
Bilindiği üzere Ceza Kanunu değişmiştir. Ceza Kanunu
dışında birçok kanunlarda, aşağı yukarı 275'e yakın kanunda, ceza kanunlarına
ilişkin ceza hükümleri bulunmaktadır. Bunlar içerisinde, gayet tabiî vergi
kanunları da vardır. Vergi kanunlarının ceza maddeleri Ceza Kanunuyla uyumlu
hale getirilmektedir. Bunlar, vergi mahremiyetine ilişkin kanunlardır, daha
doğrusu vergi mahremiyetini ihlal edenlere ilişkin cezalardır veya vergi
mükellefinin işlerini yapanlara ilişkin cezalardır.
3 üncü maddede -bugüne kadar çok konuşulan ve çok
tartışılan madde- 2 adet düzenleme vardır. Bunlardan birisi, yine cezalara
ilişkin düzenlemedir. 359 uncu maddeyi ihlal edenlere ilişkin cezalar burada
artırılmaktadır. Artırılmanın amacı da, birinci olarak, ifade ettiğim gibi,
Ceza Kanununa ilişkin düzenlemelerle dengeyi sağlamaktır. Ceza Kanunundaki
düzenlemelerle, iki yılın üzerindeki, iki yılı aşkın cezayı içeren maddeler
ancak mahkûmiyetle sonlanmakta, onun altındakiler mahkûmiyeti kaldırmaktadır.
Öngörülen kanun, daha az bir sınırla başladığı için, ceza maddesi, burada ceza
artırılmaktadır.
359/b'ye ilişkin diğer düzenleme, grup tarafından
muhtemelen başka bir şekilde değerlendirileceği için, grup adına burada konuşmayı
zait buluyorum; ancak, bu madde aynı şekilde kalırsa ve imkân verilirse, şahsım
adına bu maddeye ilişkin görüşlerimi açıklayacağım; ancak, bu maddeye ilişkin
şunu ifade etmek istiyorum: Aracılı ihracata ilişkin kanunî düzenleme, yalnızca
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda yer almıştır, Vergi Usul Kanununda aracılı
ihracata ilişkin kanunî bir düzenleme yoktur. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki
düzenleme de, aracılı ihracatta, bu kanundaki, yani Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunundaki müeyyidelerin, imalatçı ve tedarikçi ihracatçılara uygulanacağına
dairdir.
Tasarının 5 inci maddesi TÜBİTAK'la alakalıdır. Burada,
ikinci görev aylığı limitini aşanlara yapılmış bulunan ödemelerin geri alınması
düzenlenmektedir. Bu geri alınma tahakkuk ettiği anda da, bunlara ilişkin
olarak açılmış bulunan davalar yürürlükten kalkacaktır.
Ticarî hayata ilişkin diğer bir düzenleme, Rekabet
Kurumunun cezalarına ilişkindir. Burada, rekabet kurumunun ceza kestiği kişinin
ödeme imkânlarını kolaylaştıran bir yapı öngörülmüştür.
Gelir Vergisi Kanununda sporculara ilişkin bir
düzenleme yapılmıştır. Bilindiği üzere, bütün profesyonel sporcular -bir ve
ikinci ligdekilerin tamamı- yüzde 15 nispetinde Gelir Vergisi stopajına
tabiyken, burada bir farklılaştırma yapılmış, sadece profesyonel birinci
süperligdekiler ve basketbol birinci ligdekiler yüzde 15, buna mukabil ikinci
ligdekiler yüzde 10, diğerleri yüzde 5 mertebesinde Gelir Vergisi stopajına
tabi tutulmuştur. Buna ilişkin zannediyorum yeni bir düzenleme, maddelerin
görüşülmesi sırasında gündeme gelecektir.
İhracata ilişkin işlemlerde, açıklığa kavuşturmak
üzere, Katma Değer Vergisi Kanununda yapılan bir düzenlemeyle, serbest
bölgelere yapılacak olan fason imalatın da ihracat istisnası kapsamında mütalaa
edilmesi, daha doğrusu bu istisnaya açıklık getirilmek amaçlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının
getirdiği iyileştirmelerden diğer bir tanesi, organize sanayi bölgelerindeki
arsa teslimleri ve buradaki doğalgaz, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı
hizmetlerinin teslimine ilişkindir. Bu hizmetleri ve arsa teslimlerini bu
düzenleme Katma Değer Vergisinden istisna etmektedir. Bilindiği üzere, daha
önce de söylediğim gibi, bunun amacı, Katma Değer Vergisi oranında, organize
sanayi bölgelerindeki bu tür hizmet ve teslimlerin maliyetlerinin
ucuzlatılmasıdır; ancak, buradaki süre fevkalade kısadır. Sanıyorum, maddelerin
görüşülmesi sırasında da süreye ilişkin bir önerge gündeme gelecektir.
Vergi kanunlarındaki, 6183 sayılı Kanundaki güncel ve
aktüel bir düzenleme, yurtdışı yasağıyla alakalıdır. Bilindiği üzere, vergi
kanunları bakımından yurtdışı yasağını düzenleyen madde Pasaport Kanunundadır.
Bu tasarıyla yapılan düzenleme, yurtdışı yasağını genişletmektedir. Bu
şekliyle, 6183 sayılı Kanun kapsamına giren kurumlar ve amme alacaklarının
ödenmemesi halinde, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar dahilinde
yurtdışı yasağı konabilmektedir. Gayet tabiî, bu bir yurtdışı yasağı, ceza
değildir, bir, amme alacağının tahsil usulüdür, yöntemidir, böyle uygulanması
icap eder. Aksi takdirde, ceza olarak uygulanması, bilindiği üzere, insan temel
hak ve hürriyetlerine ve Anayasadaki serbest dolaşım, serbest seyahat
hürriyetine aykırılık teşkil edebilir.
Emekli Sandığı Kanununda isteğe bağlı iştirake ilişkin
bir düzenleme yapılmaktadır.
Harçlar Kanunundaki bir düzenleme çok şikâyet edilen,
yeniden kadastro işlemleri münasebetiyle harç alınmasına ilişkin olarak sevk
edilmiş bir maddedir. Burada, harcın aslı ipka edilmekte, buna mukabil,
ferileri terkin edilmektedir.
İktisadî hayata ilişkin olarak diğer bir düzenleme,
hurdaya çıkan araçların ve noter senediyle el değiştiren ticarî araçların
tesciline ilişkindir. Bu hurdaya çıkan araçlar il özel idarelerine teslim
edildiği takdirde, bunların Motorlu Taşıtlar Vergisi ve bu vergiye ilişkin
feriler terkin edilecektir. Aynı şekilde, noter senediyle el değiştirilen
araçlar da bu maddedeki imkândan yararlanacaklardır.
Diğer bir düzenleme bu kanunla, mazbut vakıflara
ilişkindir. Bilindiği üzere, mazbut vakıfların önemli ölçüde gayrimenkulleri
vardır ve bunların kiralarından, normal olarak işyeri kiralarından yüzde 20
nispetinde vergi stopajı yapılması icap ederken, bu gereğe uymayan kiracılar ve
mazbut vakıf gelirleri oluşmuştur. Bu düzenleme, belli bir tarihten önce
yapılmış bulunan bu kira ödemelerine ve mazbut vakıflara stopaj yapmama imkânı
getirmektedir. Beyan üzerine ikmalen veya resen yapılmış bulunan tarhiyatları
da terkin etmektedir.
Yine, hatırlanacağı üzere, kamu vakıflarına ilişkin bu
Meclisten geçen bir kanunla kamu vakıfları kaldırılmıştır. Ancak, bu
vakıfların, kaldırılan bu vakıfların, kamu hizmeti veya kamu personeli
vakıflarının geçmişe ilişkin ciddî ölçüde vergi borçları bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Açıkalın, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Devamla) - Tasarı, bu
borçların vakıfların mal varlığından karşılanmaması halinde terkin edilmesini
veya vadesi geçmemiş olan ve ödenmemiş olan amme alacaklarının terkinini
öngörmektedir.
İktisadî, ticarî hayata ilişkin ihracatla alakalı
olarak iki düzenleme yapılmıştır bu tasarıyla. Birinci düzenleme, ihracat
taahhütlerini belli sürede kapatamayan kredi borçlularıyla alakalı
düzenlemedir. Bu borçlar beşinci sırada bir zarar addediliyorsa BDDK bakımından,
bu kredilerin banka ve sigorta muameleleri vergisi ve Kaynak Kullanımını
Destekleme Fonu primleri ödenmek şartıyla cezalarından kamu olarak feragat
edilmektedir.
Diğer bir düzenleme, ihracat taahhütleridir. Bilindiği
üzere, ihracat karşılığı dövizlerin belli sürede yurda getirilmesi ve bankalara
veya finans kurumlarına satılması icap etmektedir. Ancak, verilen bu kanunî
süre ile verilen eksüre arasında geçen sürede oluşan kur farkları dolayısıyla
ihracatçılar bakımından ciddî bir idarî ve yargısal ihtilaflar oluşmuştur. Bu
düzenleme kur farklarına ilişkin amme alacağından feragat içermekte, buna
ilişkin idarî ve adlî takipleri de sona erdirmektedir.
Son iki düzenleme TMSF'yle alakalıdır. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiş bulunan bankaların belli tarihten önce
teşekkül etmiş, banka tüzelkişiliği adına teşekkül etmiş ve ödenmemiş borçlar
bu düzenlemeyle bankanın kanunî temsilcisine, bankanın yönetim ve denetimindeki
hâkim ortaklarına ilişkin olarak tahsil edilecektir.
Diğer bir düzenleme de, TMSF'ye yine devredilmiş
bulunan bankalara, diğer özel şirketlere tanınmış bulunan gayrimenkullerin veya
iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları sermayeye ilave etmeleri halinde vergiden istisna edilmelerine
ilişkin düzenlemedir. Sözlerimin başında da arz ettiğim üzere, bu tasarıda yer
alan sosyal güvenlikle alakalı düzenlemeler başka bir kanunda yer alacağından
tasarıdan çıkarılacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nihaî olarak
Hazinenin sevk ettiği üç maddeyi de kısaca arz ederek sözlerimi neticelendirmek
istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Körfez krizi sebebiyle mağdur olan, Irak'ta
mağduriyete uğrayan ihracatçı-nakliyeci firmaların Birleşmiş Milletler tazminat
fonundan kısmen, kısmen de Türk Eximbanktan almış bulundukları kredilerin
yeniden yapılandırılmasına ilişkindir. Burada kredi borçlarının asılları
muhafaza edilmekte, ancak, faizlerine ilişkin sıfıra kadar indirme konusunda
Bakanlar Kuruluna düzenleme yapma yetkisi verilmektedir.
Hazinenin sevk etmiş bulunduğu diğer son bir düzenleme,
Petrol Kanununa ilişkindir. Petrol Kanunu uygulamasına ilişkin olarak
Sayıştayın incelemesi dolayısıyla çıkarılmış bulunan borçlar, Hazinedeki
saymanlar ve tahakkuk memurları bakımından kaldırılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Açıkalın, teşekkür ediyorum.
Komisyon ve Hükümetin söz talebi var mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)
- Hayır Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşacak mısınız efendim?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ben ilgili
madde olursa konuşacağım.
BAŞKAN - Şahısları adına, Bursa Milletvekili Mehmet
Altan Karapaşaoğlu?.. Yok.
Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Osman Sali; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkini ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geneli
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu tasarının adı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı idi, Plan ve Bütçe
Komisyonunda yapılan yeni madde ilaveleriyle tasarının adı da değişti ve
"Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması" kısmı da tasarı ismine
eklendi.
Sayın milletvekilleri, madde eklemeleri ihtiyaca binaen
yapılmıştır. Birkaç tane örneği sizlerle paylaşmak istiyorum:
Şimdi, daha önce Meclisimizde yasalaşmış "isteğe
bağlı iştirakçilik" diye bir müessese Emekli Sandığı Kanununa girmişti.
Uygulamaya başlandığında bazı aksaklıkların ortaya çıktığı anlaşıldı; çünkü,
ilk defa sisteme giriyor; bu eksikliğin giderilmesi gerekiyor. Şimdi, şunu da
yapabilirsiniz: Emekli Sandığı Kanununun bir maddesinde değişiklik yapılması
hakkında kanun tasarısı da diyebilirsiniz, buna benzer bir teklif de
arkadaşlarımız verebilir; ama, bunlar sürece tabi çalışmalardır, bu bakımdan,
bu tür düzenlemelerde "torba kanun" diye isimlendirilen düzenlemeler
pratik bir çözüm vasıtasıdır. Birisi budur örneğin.
Bir başkası, yine daha önce yasalaşmış bulunan,
emeklilerin tekrar kamu kurum ve kuruluşlarında veya kamunun egemen olduğu
kuruluşlarda çalışmaları halinde emekli maaşlarının kesilmesiyle alakalı.
Emeklilik statüsü sona erdiğinde, sağlık sorunu da ortaya çıkıyor. Örneğin,
Emekli Sandığından emekli bir vatandaşımız, Sigortaya tabi bir kamu kuruluşunda
çalışmaya başladığında, sağlık yardımlarından yararlanabilmesi için çoluğunun
çocuğunun 120 gün beklemesi gerekiyor. İşte, bu da burada ilave edilmiş, dahil
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla ilgili olarak bir
diğer tespitimiz, maddelerinin bir kısmının daha önce Genel Kurula gelmiş,
ancak, nitelikli çoğunluk gerektirdiği kanaatiyle geri çekilmiş maddeler
olmasıdır. Bir kısmı da -benden önce konuşan arkadaşlarımız da beyan etti-
yasalaşmıştır, sırası geldiğinde geri çekilecektir.
Bu safhada şu soruyu sormamız gerekiyor: Bu tasarıyı
nasıl tanımlayalım? Bu tasarı, bir af kanunu mudur; genelleme yaparak bir af
kanunu demek isabetli değildir. Af içeren, adında da yer aldığı üzere terkin
içeren maddeleri tabiî ki vardır, tahsilatı kolaylaştırıcı maddeleri vardır,
vergi istisnası getiren maddeleri vardır, ayrıca, tamamen yeni açılım ve
düzenleme getiren maddeleri de vardır.
Tasarının ana eksenini örneklerle şu şekilde tespit
edebiliriz:
1- Vergidışı malî yükümlülüklerin ferilerinde af
getiren hükümler; örneğin, 20 nci madde, 25 inci madde, 27 nci madde bu
mahiyettedir.
2- Vergilerde af getiren hükümler; örneğin, 21, 22, 23
üncü maddeler bu mahiyettedir.
3- Vergidışı kamu alacaklarında af getiren hükümler;
24, 29, 30 uncu maddeler bu mahiyettedir.
4- Tahsilatı kolaylaştırıcı ve adaleti sağlayıcı
hükümler; 1, 6'nın geçici 34'ü, 7'nin geçici 53'ü, 27, 33, 34 üncü maddeler bu
mahiyettedir.
5- Vergi istinası getiren hükümleri vardır; 10 uncu
madde, 11 inci madde, 12 nci, 13 üncü maddeler buna örnektir.
6- Ekonomik ve sosyal amaçlı düzenlemeler mevcuttur; 13
üncü madde, 15 inci madde, 21 inci, 27 nci maddeler bu mahiyettedir.
7- Yeni açılım ve yeni düzenleme maddeleri; 2, 4, 8, 9,
14, 16 ncı maddeler bu mahiyettedir.
8- Uyum düzenlemeleri; 3 üncü maddeyle alakalı.
9- Toplumsal uyum düzenlemeleri; 5, 18, 19 uncu
maddeler bu mahiyette maddelerdir.
10- İdarî af düzenlemeleri vardır; madde 6'nın geçici
35 inci maddesi bu mahiyettedir.
11- Bütçe uygulamalarına ilişkin düzenlemeler de
vardır; 26 ve 28 inci maddeler de bu mahiyettedir.
Bu haliyle yasa tasarısını toptancı bir yaklaşımla af
kanunu altında vasıflandırmak doğru değildir. Karma nitelikli bir tasarıdır;
çok günlük dilde kullandığımız haliyle torba bir yasa tasarısıdır; ama, bunun
bu kadar üzerine de gitmemek lazımdır. Hayatın gerçekleri ve ihtiyaçlar bu tür
düzenlemeleri gerekli kılmaktadır. İşin özeti, ben, bu tür düzenlemeleri
seviyorum; birçok sorunu kısa sürede halletmeniz bu tür yasa tasarılarıyla
mümkün olabiliyor.
Tasarının hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Sali, teşekkür ediyorum.
Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün burada tartıştığımız
tasarı, ilginç bir tasarı. 23 maddeyle mayıs ayında komisyona gelmişti, şimdi
karşımızda 36 madde olarak duruyor. Bu, bir torba af yasası. Şimdi, muhtemelen,
yeni bir önergeyle bunların bazıları geri alınacak. Bu geri almalar, aslında,
şundan kaynaklanacak: Geçen dönemde, bunların bazıları, bu aflar başka
kanunlarda zaten geldi, geçti. Dolayısıyla, çok ilginç bir tabloyla karşı
karşıyayız. Meclisimiz, âdeta bir af sanayii gibi çalışıyor. Yani, mekanizma af
üzerine kurulu. Şimdiye kadar, buna benzer, adı "bazı kanunlarda değişiklik
yapmak" üzere gelen bu tür çok sayıda yasa var; yani, bir kere, 8 tane
böyle yasa var ve bunların çoğu da af. Tabiî, elimizdeki 36 maddelik bu yasaya
baktığımızda, birazdan geri alınacak olanlar bir yana, bunların her maddesinde,
hatta her fıkrasında ya bir af görüyorsunuz ya bir vergi istisnası görüyorsunuz
ya da buna benzer bir muafiyet görüyorsunuz. Şimdi, bunların bazıları haklı
olabilir, haklıdır. Biz, bunlara, aslında, esas olarak itiraz etmiyoruz -ne
bileyim Üniversiade oyunlarıdır, Formula-1'dir vesaire- ama, değerli
arkadaşlarım, burada, af deyince, tabiî, onsuz olmaz bir şahsiyet hemen önümüze
çıkıyor. 3 üncü maddenin (c) fıkrasına baktığımız zaman, af olur da Maliye
Bakanı olmaz mı dedirtircesine, Maliye Bakanını görüyoruz. Maliye Bakanı için
bu kaçıncı af düzenlemesi; benim saydığım, 6 ncı kezdir Meclisin önüne Maliye
Bakanıyla ilgili bir af düzenlemesi geliyor. Biraz önce, burada, bize "bir
müzakere sürüyor gruplar arasında, buna göre, eğer uzlaşma olursa, Maliye
Bakanı da kabul etti, bu çekilecek" denildi.
Değerli arkadaşlarım, bunun çekilmesi, bugün, burada,
çok büyük anlam ifade etmeyebilir. Eğer, yasama sürecine müdahaleyi başka bir
aşamada yeniden tasarlıyorsa şu an AKP grup yönetimi, o zaman, bunun bir anlamı
yok. Bakın, size bir örnek vereyim: Birazdan, burada konuşacağımız 7 nci madde
var; bu 7 nci maddeyle ilgili ilk düzenleme 2004 yılında geldi, 2004 yılının
haziran ayında Meclis Başkanlığında, 15 Haziranda komisyona geldi ve 7'sinde
çıktı. Bunun içinde, bu tasarıda -bunun sıra sayısı 5229 idi- yine yurt dışında
eğitim görmüş; ama, bunu başaramamış, yüksek lisanslı eğitimi başaramamış olan
öğrencilerin affına ilişkin düzenleme vardı. Komisyon görüşmeleri sırasında bu
çıkarıldı; ama, şimdi, bizim tekrar karşımızda. Yani, sizinle iş tutarken, iş
yaparken bizim hep önümüzde olan şey nedir; büyük bir güvensizliktir. Yani,
şimdi geri çekti, acaba ne zaman tekrar gelecek?! Böyle bir güvensizlik
üzerine, acaba nasıl bir uzlaşma sanatı geliştirilebilir sorusunu, burada,
sormaya hakkımız vardır değerli arkadaşlarım.
Bakınız, şimdi, bu 3 üncü maddenin (c) fıkrasında çok
ilginç bir düzenleme yapılıyor. Buna göre, bu maddeye göre "sahte veya
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma
fiillerinin aracılı ihracat suretiyle işlenmesi halinde (dışticaret sermaye
şirketleri ve sektörel dışticaret şirketleri ile malî kurumlar dahil) bu
fiillere ilişkin cezalar imalatçı ve tedarikçi ihracatçılar hakkında
hükmolunur." Yani ne oluyor; bir kalemde biz, işleme aracılık yapan,
bankadır, benzer şeylerdir, bütün bunları sorumluluktan çıkarıyoruz. Sadece
bilmeden sahte evrak kullanma durumunda değil, bu aracı kurum, bilerek, bizzat
sahte evrakı kendisi üretmiş olsa dahi, doğrudan imalatçıya ve tedarikçiye
dönüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yani biz öyle bir durum tespit
edeceğiz ki, sahte belgeyi doğrudan doğruya aracı şirket üretmiş; ama, diyoruz
ki, kanun diyor ki, bunu tedarikçiye yükleyeceksin. Siz, bunu hukuk sistemi
içine soktuğunuz andan itibaren yaptığınız ilk şey, büyük bir kapı aralamaktır.
Bu kapı, bundan sonra aracı şirketler üzerinden sahte belge düzenlenmesinin
yolunu ardına kadar açmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, böyle bir hukukdışılığa acaba
Türkiye layık mıdır, yani, bu Parlamento layık mıdır? Aslında, ben, bunu, AKP
Grubunun da layık olmadığını düşünüyorum ve buna itiraz edeceğini düşünüyorum.
Böyle bir hukuksuzluk olamaz. Tabiî, burada, sadece Maliye Bakanını
ilgilendiren bir af yapmıyorsunuz. Bu, aynı zamanda, şu an yargılanan, o ilgili
özel finans kurumunda muhtemelen hüküm giyecek olanları da kurtarıyor; ama, bu,
geçici bir düzenleme değil -tekrar ediyorum- bu, kalıcı bir düzenleme olarak
sisteme sokulmak isteniyor. Dolayısıyla, bundan böyle bütün bu tür işlemleri af
kapsamına alıyor. Buna sizin vicdanınız razı mı? Tabiî, vicdanın razı olup
olmamasının ötesinde bir soru daha var; bunun sorumluluğu ne kadar taşınabilir;
yani, bu tür işlemlerin sorumluluğunu nereye kadar taşıyabilirsiniz?
Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabiî, burada, biraz önce,
bir tartışma konusu oldu, 7 nci madde… Değerli AKP Grup Başkanvekili, buraya
gelip şunu söyledi: "Bir tek madde kaldı onda da bir anlaşsak." 7 nci
maddeyle ilgili ifade etti bu tartıştığımız tasarının. 7 nci maddede, bunun
geçici 53 üncü maddesi, yani, YÖK'ün geçici 53 üncü maddesi, burada yurt
dışında eğitim öğretim amacıyla çalışma yapanların başarısız olmaları halinde,
ne gibi bir işleme tabi tutulabileceklerine dair ne gibi bir af mekanizmasının
getirileceğine dair düzenlemeler var. Şimdi, değerli Grup Başkanvekili şunu
söyledi bize: -Aslında bunun bir çarpıtma olduğu ifade edildi Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilerince- "Yani, siz, burada çıkacaksınız, bir
yasayı sanki milletvekilleri bunları anlayamazmış gibi diyeceksiniz ki, biz
burada masum bir iş yapıyoruz, başarısı olanları malî yönden affediyoruz."
Değerli arkadaşlarım, 7 nci madde bunu yapmıyor. Bunu
yapan 1 inci ve 6 ncı madde. 1416 sayılı Kanun gereğince ecnebi memleketlere
öğrenci yollamayla ilgilidir bu -ben de o yasayla yurt dışına gitmiştim- 1416
sayılı kanuna göre, eğitimini tamamlayamamış olanlara malî af getiriyor; yani,
ödeme kolaylığı getiriyor. 6 ncı madde de bunu, 657 bakımından yapıyor. Yani,
şimdi, siz, zaten bunu yapan iki düzenleme yasada varken, diyeceksiniz ki,
kamuoyuna ve siz değerli milletvekillerine "biz böyle bir masum amaçla
getiriyoruz."
Değerli arkadaşlarım, grup başkanvekillerinin Meclisi
aldatma ya da yanıltma diyeyim -daha düzeltiyorum- yanıltma hakkı var mıdır?
Buradan, bu kürsüden, toplumu yanıltma hakkımız bizim var mıdır?
Şimdi, burada, bu 7 nci maddede kritik mesele şudur:
Dediğim gibi, bu, 2004 yılı haziranında geldi, geri çekildi, şimdi tekrar
geliyor. Öyle anlaşılıyor ki, bugün Anayasa pazarlığıyla falan geri çekilse, üç
ay sonra, bir ay sonra, iki ay sonra tekrar gelecek; yani, bundan vazgeçmeme
kararlılığını okuyoruz biz bunun altında. Niçin vazgeçilmiyor sorusunun, tabiî,
cevabını sizler biliyorsunuz ya da bu düzenlemeyi yapanlar biliyorlar; ama,
dikkatinizi çekiyorum, birazdan 1 inci madde konusunda tekrar söz aldığımda
devam edeceğim. Burada söz konusu olan değerli arkadaşlarım, başarısızlığın
ödüllendirilmesidir, bir mağduriyet telafisi değil. Bir mağduriyet varsa, 1 ve
6'da yapıyorsunuz. Burada yaptığınız şey, başarısızlığın ödüllendirilmesidir.
Bu başarısızlığın ödüllendirilmesi adalet kavramıyla bağdaşıyorsa; yani, sizin
partinizin başında olan, Adalet ve Kalkınma Partisinin "adalet"
bölümüyle bağdaşıyorsa, benim diyecek bir şeyim yok. Eğer, başarısızlığı
ödüllendirmek, Türkiye'de, yeni bir mağduriyet telafisi olarak geliyorsa, o
zaman, ben, size buradan soruyorum: Türkiye'de milyonlarca başarılı öğrenci
var. Şu an, Türkiye'de, binlerce mastır yapmış öğrenci var. Bunlara niye bu
hakkı getirmiyorsunuz, sınavsız kadro vermiyorsunuz? Bana söyler misiniz? Şu an,
Türkiye'de, bırakın mastırı, doktora yapmış ve iş arayan yüzlerce insan var.
Bunlara niye bu hakkı, sınavsız üniversite hocalık hakkı vermiyorsunuz, üstelik
doktorası var?
Eğer, bu sorulara bir yanıt veremiyorsanız değerli
arkadaşlarım, sizin vicdanınız itibariyle çok ciddî bir sınav vardır burada,
buna bir yanıt veremiyorsanız bu başarısızlığın ödüllendirilmesinin arkasında
çok başka niyetlerin olduğunu da biz burada size söylemek durumunda kalırız ve
ne yazık ki de, galiba, öyle olmaktadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde 20
dakika süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Dünkü görüşmeler sırasında iki arkadaşımız girmişti,
Sayın Haluk Koç ve Sayın Ahmet Işık. Onlardan başlamak üzere, ekranda ismi
görünen arkadaşlarıma soru için söz vereceğim.
Sayın Koç buyurun efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Ben, bu torba yasanın temel sorumluluğunu taşıyan Sayın
Bakana aracılığınızla bazı sorular yöneltmek istiyorum.
Şimdi, bu görüşmeler çerçevesinde, yasanın 3 üncü
maddesinin (c) bendi, Sayın Oğuz Oyan tarafından da, Sayın Özyürek tarafından
da ifade edildi. Bu arada Sayın Kapusuz da grup önerisi lehine konuşurken,
bundan yana bir sıkıntılarının olmadığını, bu maddeyi çekebileceklerini
söyledi. Sayın Bakan, gerçekten bu maddenin çekilmesi yönünde bir siyasî tavır
koyuyor mu koymuyor mu, bunu öğrenmek istiyorum. 3 üncü madde (c) bendi. Yani,
burada, bazı değişiklik önerileri de geldi. Daha sonra 3 üncü madde
görüşülürken -yasanın tümüyle ilgili olduğu için 3 üncü maddeyle ilgili
soruyorum- birtakım önergeler de gelecek mutlaka. Bu önergelerde bazı
değişiklikler yapmayı düşünüyor musunuz veya doğrudan çekecek misiniz bu
maddeyi? Benim temel sorum bu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.
Sayın Işık, size geleceğim; yalnız, isterseniz şuradan
bir sıra takip edeyim, hakkınız baki.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Benim, Sayın Bakandan, aracılığınızla sormak istediğim
sorular şunlar:
1- Yurtdışına gönderilmiş zorunlu yükümlülüğü olan
öğrencilerin -her ne sebeple olursa olsun, ilişiği kesildi ibaresi var burada;
bunların- üzerinde bir çalışma yapıldı mı? Yani, böyle kaç kişi var ve hangi
nedenle ilişiği kesilmiş; başarısız mı, irticaî etkinliklere mi katılmış,
nedir; bu kümelendirme yapıldı mı? Bunların dönmesi, üniversitedeki niteliği
düşürmez mi? Onca atamayı bekleyen, mastır yapmış yurt içinde insanlar varken bunlara
öncelik verilmesi ve yasayla öne geçirilmesi bir haksızlık değil mi? Burada
YÖK'e sorulduğunu, Yükseköğretim Kuruluna sorulduğunu söylüyorsunuz. Eğer, bu
soru yazıyla yapılmışsa, Yükseköğretim Kurulu, yani, YÖK bu konuda ne demiştir?
Yine, bu torbanın içinde eğitimle ilgili birsürü
düzenleme var; ama, Millî Eğitim Komisyonunda görüşülmedi bunlar. Torba
yasasına sık sık başvuruyorsunuz; o yüzden mi?
Son sorum Sayın Bakan: Burada, bu düzenlemede, kimi
devlet alacaklarını, kişilerin ve kuruluşların üzerindeki alacaklardan ya bir
ölçüde alacağınızı alıyorsunuz ya da vazgeçiyorsunuz. Şimdi, bu, kimi
noktalarda anlayışla karşılanabilir; ama, devletin elinde öğretmenlerin,
örneğin, Tüm Öğretmenler Derneğinin malları var; yıllardır trilyonunu tutuyor,
Hazineye devredilmiş, sivil mahkemelerden aklanmış… Ben size listeyi verdim.
Daha önce hükümete söyledim.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı… Sayın Gazalcı…
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Acaba, hükümet, bu
haksızlığı giderici, yani, kendi üzerinde tuttuğu, 10'larca kişinin, 12 Eylülün
derneklerden aldığı malları geri vermeyi düşünüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Soru soracak milletvekili arkadaşlarımız iki madde
üzerinde yoğunlaşırlarsa... Çünkü, kendilerinden sonra gelecek olan
arkadaşlarımızın söz hakkı kaybolacaktır; onu hatırlatmak istiyorum.
Sayın Atilla Kart, buyurun efendim.
ATİLLA KART (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana bir sorum var. 3 üncü maddenin (c) bendi,
bilindiği gibi, sahte belge ve hayalî ihracat yapanlarla ilgili düzenleme
maddesi; yani, sahte belgeyi bilerek kullanmayla ilgili bir düzenleme, bunu suç
olmaktan çıkarmayı amaçlayan bir düzenleme. Bunun, özel veya genel, her ne
sebepleyse, geri çekileceği anlaşılıyor. Bunu, biraz evvel Grup Başkanvekili de
ifade etti.
Şunu öğrenmek istiyorum: Gelinen aşamada, artık, bu ve
benzeri nitelikte bir düzenleme yapılmasından Maliye Bakanı olarak veya hükümet
olarak vazgeçtik, vazgeçiyoruz diyebiliyor muyuz? Kamuoyu huzurunda bunun açık
ve net bir şekilde açıklanmasını talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.
Sayın Kepenek, buyurun.
YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu lisansüstü öğretim nedeniyle yurtdışına gidenlerin
görevlendirilmesi maddesinde, 53 üncü maddede… Bir de, yurt içinde başarısız
olanlar var, başka üniversitelere gittiği halde başarısız olanlar var. Biz,
yurt içinde mastır ve doktora programlarında başarısız olanlarla ilgili olarak,
bu yılın mart ayının 15'inde 5316 sayılı Yasayı çıkardık, bunları affettik. Bu
affedilmişlerin ikinci bir affı gibi bir yaklaşım neden ortaya çıkıyor? Bunlar,
bu maddeye neden katılıyor? Bu bir.
İkincisi: Getirilen faiz aflarının… Şimdi, burada,
faizler bağışlanıyor. Faiz indirimi değil, faiz borçlarının faizi tamamen
affediliyor. Şimdi, bu borçların faizinin tamamen affedilmesi uygulaması genel
bir uygulama mıdır; yoksa, yalnızca öğrenimlerinden başarısız olanlara yönelik
bir uygulama mıdır? Burada bir genelleme yapılabilir mi? Bu farklılık nereden
kaynaklanıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de, vasıtanızla, Sayın Bakanımıza şu soruları
yöneltmek istiyorum: Yurt dışından zorunlu dönüş yapmış öğrencilerle ilgili
malî sıkıntılarının boyutlarına yönelik, Sayın Bakanım, bilgilenmek istiyoruz.
Bu öğrencilerden birçoğuna yönelik, özellikle muhalefet kanadından, büyük
isnatlar var. Bu öğrencilerden mahkeme kararıyla ya da istihbarat raporlarında
objektif olarak tespit edilmiş bölücülükle ilgili ya da yasadışı faaliyetlerle
ilgili yurt dışında çalışmaları mevcut mudur? Bununla ilgili bilgi almak
istiyorum.
Diğer sorum şu: 3 üncü maddede geçen, naylonfatura
olarak tabir edilen maddeye yönelik, muhalefetin size yönelik isnatları mevcut.
Biz, biliyoruz ki, bu davayla ilgili sizle birlikte yargılanan yönetim kurul
üyelerinden hemen hemen birçoğu beraat etmiştir. Bu maddeyle sizin direkt
ilginiz var mı? Yani, bu maddenin yasalaşması halinde, sizin, bundan
sağlayacağınız menfaat nedir, ya da bu madde tasarıdan çekildiği zaman sizin
kaybedeceğiniz bir şey var mı? Bununla ilgili net olarak bilgilenmek istiyoruz.
Son olarak, kamuoyunda çok büyük beklenti haline gelen
ve geçtiğimiz dönemde de Vergi Barışı Kanunuyla toplumun kısmen rahatlamış
olduğu düzenlemenin, Bağ-Kur ve SSK prim alacağının yeniden yapılandırılmasına
yönelik yasal sürecin akıbetiyle ilgili bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Ayvazoğlu, buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakandan sorulmasını istediğimiz sorular şu
şekilde:
Özellikle, işsizliğin gerçekten yoğunlaştığı ülkemizde,
işverenleri, sigortalıyı, Bağ-Kurluyu büyük bir yük altında tutan borçlarıyla
ilgili olarak yapılan düzenlemeyle karşı karşıyayız. Olumlu yönleriyle ilgili,
bizim, herhangi bir karşı çıkışımız söz konusu değildir. Ancak, prim vesaire
borçlarındaki tahsil ve silinmeye ilişkin hükümler, topluluk sigortası
kapsamındaki binlerce meslektaşı, avukat arkadaşları ilgilendirecek bir
sorudur. Bununla ilgili olsun, isteğe bağlı sigortalılarla ilgili olsun
herhangi bir düzenleme yapılacak mı? Bununla ilgili bir düzenleme düşünülüyor
mu?
Bir diğer sorumuz, tasarının 33 üncü maddesinin (b)
bendinin altıncı fıkrası, kısmen ödemedeki uygulamayı hükme bağlıyor. Burada,
tamamını ödeyenlere ilişkin bir ceza mı verilmiş olacak, yoksa, bunlar için de
yeni bir geri ödeme, eşitlik ilkesinden hareketle düşünülecek mi?
Diğer bir sorumuz da, çalışmak zorunda kalan sigortalı
ve Bağ-Kur emeklilerinden kesilen yüzde 10 ve yüzde 15 gibi kesintilerle ilgili
bir vazgeçme, devlet olarak, siyaset olarak, sizin hükümetiniz döneminde
düşünülüyor mu, düşünülecek mi?
Bir diğer konu da, son soru olarak şunu arz ediyorum
Sayın Bakandan: Biliyorsunuz, gerçekten, kıt kanaat geçinmek zorunda oldukları
için Kredi Yurtlar Kurumundan aldıkları kredi borçlarından dolayı, son
günlerde, son zamanlarda, iş bulamadıklarından dolayı hacizle karşı karşıya
kalan öğrencilerimizi görüyoruz ve duyuyoruz. Bununla ilgili, hükümetimizin,
olumlu bir çalışması var mıdır? Buna ilişkin cevapları Sayın Bakandan
bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Ben, aracılığınızla,
Sayın Bakanıma bir soru yöneltmek istiyorum: Burada birtakım öğretim
görevlileriyle ilgili bir düzenleme var. Acaba, Türkiye'deki tüm üniversiteler
sizin üniversiteniz, bizim üniversitemiz değil mi? Sevdiğiniz rektöre,
sevmediğiniz rektöre göre üniversite ayırımı yapıyor musunuz?
Malatya İnönü Üniversitesinde -ki, 1 000 tane- temizlik
şirketi işçisi olarak çalıştırılan insanlar, yarın orada bir sorun olduğu
zaman, tıpkı Malatya Çocuk Yuvasındaki gibi... Bunun sorumluluğunu kim verecek?
30 senelik bir üniversitenin kadro kanununu vermeyen bir siyaset anlayışını
nasıl karşılıyorsunuz?
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Haluk Koç'un 3 üncü maddeyle ilgili bir sorusu
oldu. 3 üncü maddeyi olduğu gibi çekiyoruz. Yani, (c) bendi, şu bendi, bu bendi
yok, olduğu gibi hepsini geri çekiyoruz.
Şimdi…
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sizin komisyonunuzun tasarısı
Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Efendim?!
CANAN ARITMAN (İzmir) - Sayın Bakan, geçici olarak mı
çekiyorsunuz, yoksa sonsuza kadar mı çekiyorsunuz?!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Direkt
olarak, herhalde, komisyona çekilecek onların hepsi ve buraya tekrar gelmeyecek.
HALUK KOÇ (Samsun) - Tekrar gelmeyecek... Peki,
teşekkür ediyoruz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Yalnız, şunu
belirtmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, buraya getirilen kanunlar, kimsenin
şahsî menfaatı için veyahut da birilerine kıyak çekmek için getirilmiyor.
Ülkede kronik hale gelmiş bazı problemler var. Bu kronik hale gelmiş
problemlerin çözümünün yeri de Türkiye Büyük Millet Meclisi. Dolayısıyla, o
problemleri çözmek hepimizin görevi, muhalefetin de görevi, iktidarın da
görevi. Şimdi, burada, getirilen kanunlardaki o problemlerin çözümü, tamamen
kronikleşmiş problemlerin çözümü için geliyor.
3 üncü maddeyle ilgili de, müsaade ederseniz, çok kısa
bir bilgi vermek istiyorum. Aynı konuda 3 tane kanun var; Kaçakçılığı Men
Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Vergi Usul Kanunu. İki kanunda, yani, Kaçakçılığı Men
Kanununda ve Türk Ceza Kanununda cezaların şahsîliği prensibi var. Yani, bir
kimse bilmeden, kastı olmadan herhangi bir fiilde suçlu olarak görülemez; ama,
maalesef, Vergi Usul Kanununda, sırf vergiler toplansın diye, bazı maddeler
-ki, bu 3 üncü madde onu şey ediyor- gayri hukukî olarak, bir insanın suçu
olsun olmasın, kastı olsun olmasın, o da diğerleri gibi cezalandırılıyor. Bu,
ne hukuka uyuyor ne cezanın şahsîliği prensibine uyuyor ne de beynelmilel hukuk
kaidelerine uyuyor.
ATİLLA KART (Konya) - Öyle değil Sayın Bakan, yanlış
bilgi veriyorsunuz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Dolayısıyla,
bu problemden de mağdur olan binlerce de insan var.
ATİLLA KART (Konya) - Yanlış bilgi veriyorsunuz Sayın
Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hayır, yanlış
bilgi vermiyorum; dinleyin beni, yanlış bilgi vermiyorum. Ben ilgili Bakanım.
ATİLLA KART (Konya) - Doğrusunu maddeler görüşülürken
anlatacağız.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hayır…
BAŞKAN - Karşılıklı görüşmeyelim, konuşmayalım efendim;
lütfen…
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ben dinledim,
siz de dinleyin.
Şimdi, bu getirdiğimiz 3 üncü maddede, binlerce mağdur
olmuş, şahsî bir kastı olmaksızın ve şahsî bir suçu olmaksızın cezaya
çarptırılmış binlerce mağdurun mağdurluğunu önlemek için ve diğer iki kanuna da
uygunluğu sağlamak için getirilmiş bir maddeydi; ama, işte, sayın muhalefet
partisinin buna şiddetle karşı çıkması, teknik olarak anlatmamıza rağmen,
siyaseten karşı çıktıklarını açıkça söylemelerinden dolayı ve Anayasada da bu
hususta, ancak, bundan dolayı destek verebileceklerini söylediklerinden dolayı,
biz, Anayasayı tehlikeye sokmamak için, anayasa değişikliğini... Neden; o
zaman, devletin çıkarması gereken bütçe kanununun çıkarılmasında bir problem
olduğu zaman, bütün Türkiye'nin işleri aksayacak.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Çirkin bir pazarlık Sayın
Bakan. Mağdurlar üzerinden çirkin bir pazarlık.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hayır...
Bilmem.
Biz, şu anda, 3 üncü maddeyi çekiyoruz; a'sı, b'si,
c'si yok, hepsini beraber çekiyoruz.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ebediyen mi, ebediyen mi
çekiyorsunuz?!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ebediyen;
değil. Bakın, eğer, siz, bu toplumun kronikleşmiş problemlerini çözmezseniz ve
beni istismar konusu yapmaya devam ederseniz, bunun cevabını milletten
alırsınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Millet çok güzel cevap
verecek size.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Ah, ah! Millet bir fırsat
bulsa gayet güzel cevap verecek; fırsatını bekliyor.
ATİLA EMEK (Antalya) - Fırsatını bulsa, bu kişisel
kanun çıkarmayı soracak!..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Göreceğiz...
Göreceğiz...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sözünü
kesmeyin.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Seçim sandığı
ortaya konduğu zaman görürüz hepsini.
ATİLA EMEK (Antalya) - Dokunulmazlığı kaldıralım da
dosyaları bir görelim Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın
Gazalcı'nın soruları vardı; ona yazılı olarak cevap vereceğiz.
Yalnız, orada da, 3 üncü maddenin sahte belgeyi suç
olmaktan çıkarır şeklindeki açıklamasına katılmak mümkün değil. Sahte belgeyi
her zaman biz suç olarak kabul ediyoruz; fakat, onu düzenleyene yapıyoruz.
Düzenlemeyen ilgisiz adamları da suçlayıp da cezalandırmanın aleminin
olmadığını söylüyoruz.
Sayın Kepenek'in soruları vardı. Biliyorsunuz, bu
yurtdışına gönderilen, yurt dışından kendi isteklerinin dışında çağırılmış olan
öğrencilerle ilgili olarak iki tane uygulama var. Bir 1996'dan önceki
uygulamalar var, bir de 1996'dan sonraki uygulamalar var. İkisinin arasında da
büyük bir uçurum var. 1996'dan önceki uygulamalardaki, esaslara göre, makul
olan esasları, fevkalade, çağrılan öğrencilerin aleyhine olarak düzenleme
yapılmış maalesef. O öğrencilerin sıkıntılarını gidermek için ve döviz
cinsinden de tahsil edildiği için burada faiz istenmiyor ve bu konuda da
değişiklik yapılırken, Sayın Kepenek'in de önergesi var ve bu önerge doğrultusunda
yaptık biz bunu.
Sayın Ayvazoğlu'nun sorusu vardı. SSK ve Bağ-Kur ile
ilgili olarak, biz, yeni bir düzenleme getiriyoruz. Onu kendi içerisinde bir
kanun olarak -tahmin ediyorum 10'un üzerinde maddesi var- hazırladık ve
hükümette de imzaları tamamlandı tahmin ediyorum, yakında da Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunacağız.
Sayın Aslanoğlu'nun, Malatya Üniversitesiyle ilgili,
temizlik işçilerine kadro verilmesi meselesinde, bütün üniversitelere bizim
verdiğimiz izin, dönersermayeden karşılanmak üzere verilen kadrolardır; onun
dışında da, diğer eğitim öğretim kadrolarıdır. Hizmet konusunda,
dönersermayelerden karşılanmak üzere isterler, bütün üniversiteler bizden
isterler ve onlara da veririz, ihtiyaçları varsa veririz; ama, burada
dönersermayeden istenmiyor, bunu bütçe karşılasın diyor. Benden, o zaman,
herkes, gelecek, bütçeden karşılayacak, hizmet kadrosu isteyecek. Buna müsait
değiliz. Buyursunlar, dönersermayeden karşılasınlar, onlara da verelim. Yoksa,
biz, üniversitelerarası bir farklılık gözetmiyoruz, hepsine de gereken önemi
veriyoruz ve gereken tahsisatları da yapıyoruz.
Sayın Ahmet Işık'ın soruları var. Şimdi "bu 3 üncü
maddeyle ilgili olarak sizin ne gibi bir çıkarınız var" diye soruyordu.
Evet, daha önce çeşitli defalar açıkladım. Benim
herhangi bir affa ihtiyacım yok ve herhangi bir maddenin arkasına sığınmak gibi
bir derdim de yok, öyle bir problemim yok benim…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Tebrik ederim, bitirdin,
yani…
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - İşte, çok
üzerinde duruyorlar, o kadar mağdurları olmasına rağmen, onlardan da, kusura
bakmasınlar, özür dileyeceğiz, onu da çekiyoruz; çünkü, çok fazla istismar
konusu oluyor, sanki benim oraya ihtiyacım varmış gibi.
Buradaki esas konu da şu: Eğer, ben, İş Bankası Yönetim
Kurulunun bir üyesi olsaydım, böyle, herhangi bir dava bile açılmazdı. Neden;
bankanın vermiş olduğu krediyle bir adam suç mu işledi, başka iş mi yaptı, hiç
bakılmaz ona. Aynı durumda olan özel finans kurumu da bir kredi veriyor; fakat,
özel finans kurumları fatura kesmek mecburiyetinde olduğu için biz suçlu
görülüyoruz; yani, ben, eğer, bir bankanın yönetim kurulu üyesi olsaydım, hiç
böyle bir davaya da gerek kalmazdı; yani, benimle ne kadar ilgisiz olduğunu da
anlatmak için söylüyorum bunu. Ve dolayısıyla bunun geri çekilmesi veya konması
beni hiçbir şekilde müspet veya menfi etkilemiyor.
Bir de, SSK ve Bağ-Kurlularla ilgili olarak, bununla
ilgili kanunu hazırladık, Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı ve çok yakında da, o
kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna gelecektir. Bilgi olarak arz
ediyorum.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Torba kanun içinde değil mi?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Yok, değil,
ayrı bir kanun olarak gelecek.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - 7 nci maddeyi geri çekiyor
musunuz?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Bilmiyorum,
Gruptan gelen önergeye göre hareket edeceğiz.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süremiz doldu.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Peki, çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.02
İKİNCİ OTURUM
Açılma saati:
16.10
BAŞKAN: Başkanvekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 13 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 1 inci maddesini okutuyorum:
BAZI KAMU
ALACAKLARININ TAHSİL VE TERKİNİ İLE BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1.- 8.4.1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi
Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 1.- Bu Kanun uyarınca mecburi hizmet
karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce, eğitimin herhangi bir aşamasında öğrencilikle ilişikleri kesilenler,
öğrenim sürelerinin bitiminde mecburi hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine
başlamayanlar, görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburi hizmetini
bitirmeden görevlerinden ayrılanlar ile göreve başladıktan sonra mecburi hizmetle
yükümlü bulundukları süre içerisinde kadrolarıyla ilişiği kesilenlerden
haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz
olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi
ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve
ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için faiz uygulanmaksızın
hesaplanacak tutarlarla yükümlü tutulurlar. Bunların daha önce ödemiş oldukları
tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden tutar,
anılan madde uyarınca belirlenecek tutardan düşülür. Ancak, Devlet Memurları
Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat
hükümleri çerçevesinde yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet
senedi alınanlar hakkında, yukarıdaki hükümlere göre hesaplama yapılması
sonucunda ilgililerin aleyhine bir durumun ortaya çıkması halinde bu madde
hükümleri uygulanmaz."
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, Plan ve Bütçe
Komisyonunun görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının bazı maddelerinin
İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilmesine ilişkin bir
tezkeresi vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 2, 3, 7, 8, 9, 12,
13, 15, 17, 33 ve 34 üncü maddelerinin, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, bir
defaya mahsus olmak üzere komisyona geri çekilmesini arz ve teklif ederiz.
Sait Açba
Afyonkarahisar
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının 2, 3, 7,
8, 9, 12, 13, 15, 17, 33 ve 34 üncü maddeleri, İçtüzüğün 88 inci maddesi
uyarınca komisyona geri verilmiştir.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, tezkere
aleyhinde Grubumuz adına söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, şu anda söz hakkınız var.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Bir tasarının maddeleri
geri çekiliyor…
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, önünüzde İçtüzük var mı
efendim?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Var.
BAŞKAN - Açarsanız efendim, 57 nci sayfada 88 inci
maddenin ikinci paragrafına bakarsanız "bu istem, görüşülmeksizin yerine
getirilir" deniliyor.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Tamam o zaman, 1 inci
maddede konuşurum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Anavatan Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Süleyman Sarıbaş; şahısları adına, Denizli Milletvekili Osman Nuri
Filiz, Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, Adana Milletvekili Kemal Sağ, Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın söz
talepleri vardır.
1 inci madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan…
Sayın Oyan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu an görüşmekte olduğumuz torba af tasarısının 1 inci
maddesi, 1416 sayılı Ecnebî Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna
ilişkin bir düzenleme yapıyor. Bu kanun, 1929 yılında çıkmıştır; yani,
cumhuriyetin çok erken dönemlerinde çıkmış bir yasadır ve Türkiye'de
yükseklisans eğitiminin o zamanki kısıtlı imkânlarla yurtdışında kısmen
çözülmesine yönelik bir düzenleme olarak yapılmıştır. Biraz önce söyledim, 1969
yılında girdiğim bir sınavla ben de bu 1416 sayılı Yasadan yurtdışına gidip
doktora çalışması yapmış idim.
Şimdi, bununla ilgili bir düzenleme var. Bunun bir
muadili 6 ncı maddede var, 657 sayılı Yasaya göre. Buna göre, biz, çeşitli
nedenlerle bu öğrencilik dönemlerini başarıyla tamamlayamayanlara bir malî
kolaylık getiriyoruz, getirmiş olacağız bu maddeyle. Bizim buna ilke olarak bir
itirazımız yok. Tabiî, bazı itirazlarımız şöyle olabilirdi: Eğer, böyle bir
düzenleme getiriyorsanız, başka burslu öğrencilere de getirelim. Örneğin, 351
sayılı Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar ve Kanunundan burs alıp da bunu
ödeyemeyenlerin suçu ne?! Onunla ilgili bir kanun teklifi var, hem CHP Grubu
değerli milletvekili tarafından verilmiş hem AKP Grubu milletvekili tarafından
verilmiş. Niye onu burada birleştirip, bu kadar çok maddesi olan, bu kadar çok
af düzenleyen bir tasarı içinde bunu da ele almıyorsunuz?
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada biraz önce tarihî bir
açıklama oldu; Maliye Bakanı, hükümeti temsilen, görüştüğümüz tasarının bazı
maddelerinin geri çekildiğini açıkladı. Bu çekilen maddelerin bir bölümü, zaten
mayıstan bu yana başka torba yasalar içinde geçtiği için bir anlam ifade
etmiyor; ama, iki tanesi önemli tabiî. Biri 3 üncü madde, biraz önce burada
konuştuğumuz, bizzat kendisini ilgilendiren, sahte belge düzenlemeyle ilgili
mesele, öbürü de 7 nci madde. 7 nci madde çok önemli. Komisyona geri çekildi
de, biz burada bununla ilgili bazı uyarılarımızı yapalım da bir daha niçin
gelmemesi gerektiği konusunda hep beraber tatmin edici bir sonuca ulaşalım.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu 7 nci madde şunu
düzenliyordu: İki özel af getiriyor, yani 1 ve 6 ncı maddenin getirdiği o
bursunu geri ödemesini kolaylaştırmanın dışında, iki özel kesime af getiriyor:
Bir, en az mastır derecesi elde etmiş olanlar, bir de mastır derecesi bile elde
edememiş olanlar diye ikiye ayırıyor.
Birinci grupta, diyelim doktora için gitmiş; ama,
yükseklisansı mastır aşamasında kalmış. Bu, tabiî, çok erken bir aşamasıdır;
yani, mastır derecesiyle doktora derecesi arasında dağlar kadar fark var, bunu
bir kere belirteyim. En az mastır derecesi elde etmiş olanlara ne gibi haklar
getiriyordu bu 7 nci madde çekilmeden önce. Bir kere tazminattan kurtuluyor;
yani, tazminatı geri ödeme kolaylığı falan değil, tazminattan kurtarıyoruz,
tazminat ödemeden kurtarıyoruz, hizmet yükümlülüğüyle karşılayacak; yani, bütün
yükümlülüklerini yerine getirememiş, başarısız olmasına rağmen; iki, çok
önemli, sınavsız -altını çiziyorum, sınavsız- üniversitelerde araştırma
görevlisi vesaire kadrolara getirme imkânı sağlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu sınavsız meselesinin altını
şundan çiziyorum: 1416 sayılı Yasayla yurtdışına gidip de başarılı olmuş
olanlar dahi sınavla üniversitelere giriyorlar. Ben, kendimi örnek vereyim: Ben
yurt dışından döndüğüm zaman, 1416 sayılı Yasayla başarılı bir şekilde
doktoramı yapıp döndükten sonra ancak bir sınav vererek, bir üniversitenin
açtığı sınavda başarı kazanarak o üniversiteye, o zamanki deyimiyle doktor
asistan olarak atanmış idim. Düşününüz, bakınız, başarılı oluyorsunuz ve
sınavla girmek… Benim gibi sınava girip de başarılı olmayanlar da oldu; yani,
yurt dışında doktorasını yapmış; ama, bir üniversitede… Hatta benimle aynı
sınava girdi, başarılı olamadı. Ne oldu biliyor musunuz; Millî Eğitim Bakanlığı
onu bir yere -İstatistik Enstitüsüne- memur olarak atadı. O bir daha sınav
kovaladı, sınavlardan birini kazandığı zaman olabildi üniversitede doktor
asistan. Siz şimdi burada "başarısız olmuş olanı ben sınavsız alırım"
diyorsunuz değerli arkadaşlar. Böyle bir hakkaniyetsizlik, böyle adaletsizlik
nerede görülmüş?!
Bakın, üçüncü bir mesele. Bir, tazminattan kurtuluyor;
iki, sınavsız giriyor; üç, kadro veriyorsunuz. "Kadro sınırlaması
olmaksızın atanırlar" diyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Yükseköğretim Kanununun 50 nci maddesi (a)
fıkrası şunu düzenliyor: Lisans düzeyinde öğretim gördükten sonra yükseköğretim
kurumlarında yükseklisans, doktora ya da tıpta uzmanlık öğrenimi yapmak
isteyenler yükseköğretim kurumlarınca usulüne göre açılacak sınavla üniversite
kurullarınca tespit edilirler vesaire... Bunun bir (d) fıkrası var. (d) fıkrası
diyor ki: "Lisansüstü öğretim yapan öğrenciler kendilerine tahsis
edilebilecek burslardan yararlanabilecekleri gibi, her defasında bir yıl için
olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine de atanabilirler."
Yani, şunu söylüyor: Ey üniversiteler, eğer araştırma görevlisi, öğretim
görevlisi, okutman gibi birtakım kadrolar almak istiyorsanız, bunu yükseklisans
yapanlar arasından seçin, bir yıl için seçin. Şu an, biliyor musunuz,
Türkiye'de üniversitelerde araştırma görevlisi ya da benzeri statülerde görev
yapanların yüzde 99'u, YÖK Yasasının bu 50 nci maddesinin (d) fıkrasına göre
çalıştırılıyorlar. Yani, kadrosuz, bir yıl süreli, her yıl uzatmalı
çalıştırılıyor değerli arkadaşlarım. Çok başarılı bir çocuk, mastırını yapmış,
başarıyla doktoroya devam ediyor; bu, kadro alamıyor. Siz şimdi diyorsunuz ki,
ben başarısız olana kadro vereceğim, sınav yapmadan alacağım ve kadro
vereceğim. Peki, hangi hakkaniyet ve hangi adalet ölçüsü; tekrar soruyorum?
Yani, hangi kafalardan bu tür projeler çıkıyor ve bunun arkasında hangi
birtakım özel gündemler var? Bunu sormak durumundayız. Bu işin peşinde bu kadar
koşuluyorsa, geçen yıl 2004 Haziranında geldi, bugün tekrar karşımıza geliyorsa
ve eminim tekrar gelecektir. Bunun ben bir geçici geri çekme olacağına da
eminim, eğer tanıyorsam bu yürütme konumunda olan arkadaşların hareket tarzını.
Değerli arkadaşlarım, bu, bu ülkede yapılabilecek en
büyük eşitsizliktir, en büyük adaletsizliktir. Haa, bir şey daha yapıyorsunuz;
onu da söyleyeyim size; bir şey daha… O da şu: Bakanlar Kuruluna bir yetki
veriyorsunuz; diyorsunuz ki: "Bakanlar Kurulu kararıyla, ihtiyaca göre,
öğretim elemanı kadrolarında unvan ve derece değişikliği yapılabilir." Yani,
bu, aldığınız, bir şekilde sınavsız kadro vererek istihdam ettiğiniz
elemanların unvan ve derecelerini değiştirecek -Bakanlar Kurulu gibi- özel
kararlar alabilir diyorsunuz. Yani, nereden bakarsanız bakın, tam bir
kayırmacılığa, benim adamımı kollamaya dönük, kendi adamını kollamaya dönük,
iyi niyetli olmayan, hukukdışı, adaletdışı, eşitlikdışı bir tasavvurla karşı
karşıyayız.
Şimdi, bundan kaç kişi yararlanıyor diye baktığımız
zaman, binlerce mi bilmiyorum; ama, benim elimdeki şeyler, Türkiye'ye dönen
352, dönmeyen 519 kişi olmak üzere, 871 kişiden bahsediyoruz. Bunların 90
kadarı da, Türkiye aleyhine faaliyette bulundukları için bursları kesilmiş olan
öğrenciler; muhtemelen de büyük bölümü, köktendinci faaliyetleri dolayısıyla bu
tür bursları kesilmiş olanlar.
Şimdi, tabiî, bu, çok değerli bir sıfat olabilir
bazıları için; ama, Türkiye'de, değerli arkadaşlarım, militan kadrolaşmanın
elemanları buralardan devşirilmek isteniyorsa, bunun ne kadar tehlikeli bir
teşebbüs olduğunu burada bir kere daha hatırlatmak isterim ve burada tekrar
şunun altını çiziyorum: Türkiye'de
mastırını yapmış, Türkiye'de doktorasını tamamlamış, ama, herhangi bir
üniversitede iş bulamamış binlerce öğrenci var Türkiye'de, yetişmiş, yetenekli;
bunlara bu imkânları sağlamayacaksınız, burada bize gelip bir mazlum edebiyatı
yapacaksınız. Diyeceksiniz ki, bunların hakkı… Haklarını zaten koruyorsun;
bursunu ödeyemiyorsa kolaylık getiriyorsun. Daha ne?! Bir de, yani, başarısız
olduğu için ödüllendirmek nereden geliyor?! Kimdir bunlar?! Bunların arkasında
hangi güçler var?!
Bir şey daha, bir adım daha atıyorsunuz; mastırını dahi
yapamamış; yani, yurtdışına gitmiş, bir mastır derecesi dahi elde edememiş olan
bir ikinci kategori var. Onlar için de af getiriyorsunuz ve nasıl bir şey,
bakın. Bursunu ödemesi için kolaylık sağlamanın ötesinde, diyorsunuz ki:
"Bunlar da devlet memuru kadrosuna sınavsız atanır" değerli
arkadaşlarım.
MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Hepsi sınav kazanarak
gitmiştir, unutma!
OĞUZ OYAN (Devamla) - Bugün KPS Sınavına (Kamu
Personeli Seçme Sınavına) kaç milyon kişi giriyor bu sınavlara, bana bir söyler
misiniz. Bu sınavlarda yüzbinlerce insan belirli bir derece üzerinde puan alıp,
bir gün kendisine sıra geleceğini beklemiyor mu değerli arkadaşlarım. Bunların
hepsi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ OYAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Oyan, buyurun; konuşmanızı tamamlayınız.
OĞUZ OYAN (Devamla) - Bu sınav kazanan yüzbinlerce
öğrenci, sınav kazanan yüzbinlerce öğrenci dururken, bunlara herhangi bir
devlet memuru olmada öncelik verilmezken, yurtdışına yollamışsın, devlet olarak
fedakârlık yapmış, paralar ödemişsin. Adam işini yapmamış, başarısız gelmiş.
Burada bir ödül veriyoruz zaten. 1 ve 6 ncı maddede, parasını da kolay ödemesi
için imkân sağlıyoruz; ama, diyorsunuz ki; yetmez, ben onu bir de sınavsız
devlet memuru yaparım. Bu kadarına da pes, değerli arkadaşlar! Bu millet bunun
hesabını sorar, bu millet bunun hesabını sorar.
Dikkatiniz için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.
Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş; buyurun.(Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce verilen
tezkereyle, bu kanun tasarısının 9-10 maddesi geri çekildi.
Şimdi, Allah için vicdanlarınıza seslenmek istiyorum.
Biraz önceki sözcü, bu öğretim elemanlarının haklarını değişik yoldan anlattı.
Bu insanlar, 1 000 öğrenci, Mehmet Sağlam zamanında yurtdışına gönderiliyor;
yeni üniversiteler açıldığı için, yetiştirilmek üzere. Daha sonra, bu
öğrenciler -üçüncü, dördüncü yılları- doktoralarını yurtdışında tamamlarken,
Kemal Gürüz Beyefendi, o günkü 28 Şubatın etkisiyle üniversitelere bir yazı
yazıyor ve diyor ki: "Bunları geri çekin" 1 000 kişi, geri çekin...
Üniversiteler diyorlar ki, "ne var bunda, niye çekelim?" "Bunlar
tehlikeli." "Peki, bir kararınız var mı, bir yargı kararı var mı, bir
belge var mı bunlar hakkında?" "Hayır, yok; ben istiyorum, düzenleyen
benim Anayasaya göre, geri çekin bunları" diyorlar. Bu öğrencilerin, bu
öğretim üyelerinin çoğunun bir ayı kalmış, üç ayı kalmış; dönmeyenler oluyor;
niye dönsün adam, dört yılını niye yaksın?! Neticede, bir kısmı kalıyor, bir
kısmı tekrar Türkiye'ye üniversitelerine geliyorlar. Kemal Gürüz Bey bir daha
yazı yazıyor, diyor ki "üniversitelerinizde değil, ben istediğim yerde
görevlendireceğim." Afyon'dakini alıyor Van'a, Ortadoğu'dakini alıyor
Antalya'ya; yani, çalışamayacakları yerlere görevlendiriyor, bu insanları
permeperişan ediyor, mağdur ediyor. Amacı belli; amacı, bunların bir an önce
üniversiteden… Çünkü, elinde bilgi yok, belge yok, şu yok bu yok, bu insanların
suçu yok.
Şimdi, biz ne yapıyoruz; bunlara diyoruz ki -bunlar
taahhütname imzalamışlar giderken- bu kanun tasarısıyla diyorduk ki "bak
siz mağdur oldunuz, bu devlet mağdurun yanında olmalı, bu hakkınızı teslim
edelim." Çekildi; bu tasarının bu maddesi çekildi. Şimdi, hak ve mağduriyetler
üzerinden iktidar oldunuz, Allah için; hepimiz meydanlarda "bu ülkede
masum, hakkı yenilmiş, mağdur, özgürlükleri elinden alınmış ne kadar insan
varsa hakkını vereceğiz" dedik. Dedik mi; dedik. Kimin hakkını verdik;
Tayyip Erdoğan'ın hakkını verdik, Başbakan yaptık. Hakkı mıydı; evet, hakkıydı.
Peki, başkalarının hakkı ne oldu; elinizi vicdanınıza koyun söyleyin,
başkalarının hakkı ne oldu?! Hak ve hukuk üzerinde, adalet üzerinde, masumiyet
üzerinde, bir Anayasa oylaması vesilesiyle sattınız bu insanları, resmen
sattınız bu insanları! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen kendine bak!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bu mağdur insanları, bu
masum insanları, bu milliyetçi ve muhafazakâr insanları, bir çirkin pazarlıkla,
CHP'yle koalisyon kurarak sattınız! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen kendine bak!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bu koalisyonun adını
söyleyeceğim; bu koalisyonun adı "28 Şubat Koalisyonu"dur; ortak
oldunuz.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen kendine bak!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - 28 Şubatta iktidar sizdiniz.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bakın, vicdanlarınıza
sesleniyorum…
RECEP KORAL (İstanbul) - Sende o vicdan var mı?!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Eğer, bu anayasa değişikliğini
Anavatan Partisine getirseydiniz, görüşme tenezzülünde bulunsaydınız, bu
kürsüde söyledim "destekleyeceğiz" dedim. Ne yaptınız, masum
insanların hak ve hukuklarını bir çirkin pazarlığın aleti yaptınız ve bu masum
insanları yüzüstü bıraktınız, başka bıraktıklarınız gibi, üniversite
kapılarındaki öğrencileri bıraktıklarınız gibi; başka başka insanların hak ve
hukuklarını, CHP'yle koalisyon pazarlıklarında, masada terk ettikleriniz gibi;
çünkü, sizler milletvekilleri oldunuz, Genel Başkanınız da Başbakan; hak bitti,
hukuk bitti… (AK Parti sıralarından "sen nasıl milletvekili oldun"
sesleri)
Sizi, milletin vicdanına havale ediyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, Grup adına,
Sayın Başkan…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Maliye Bakanından niye
konuşmadınız?..
BAŞKAN - Grup adına, Sayın Salih Kapusuz; buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Şu anda, maddelerine geçildi, 1 inci madde
görüşmeleri yapılıyor; ama, yapılan konuşmalar, maddeden daha çok, belki, başka
amaçlara yönelik cümleleri ihtiva ediyor; bunları tasvip etmek mümkün değil.
Her şeyden önce, kişiler, kurumlar, kendilerine,
doğrusu, yakışacak şeyleri söylemeli; aynaya bakması lazım. 28 Şubatı ihdas
eden, orta yere koyan, sahip çıkan "neyime mal olursa" diye kabul
eden parti Anavatan Partisi. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) Bunu nasıl konuşursunuz siz yahu?!. O amblemin altında, o ismin
altında bulunan sizsiniz.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - 28 Şubat sizi iktidar
yaptı!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - 28 Şubatın iktidarısınız!..
BAŞKAN - Sayın Meral, Sayın Meral… Lütfen… Müdahale
etmeyiniz…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, bunun üzerinden
polemik yapmaya falan lüzum yok.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Erbakan nerede?!.. İktidar
yaptı sizi…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız,
bu konuyla ilgili birkaç şey daha ifade etmek istiyorum. Birkaç şey daha ifade
etmek istiyorum; lütfen, biraz sabır göstereceksiniz. Evet, biz, iktidar
olarak, toplumun bütün kesimleriyle ilgili olarak, hangi problem varsa buraya
getiriyoruz. Bir önyargımız da yok. Şimdi, oturduğu yerden müdahale eden
arkadaşlara hatırlatma yapmak istiyorum. Bakınız, olağanüstü şartların,
olağanüstü şartların, olağanüstü kuralların sonucu, bu memlekette sağdan da,
soldan da, değişik düşünceden de insanlar cezalandırılmadılar mı, suçlanmadılar
mı?..
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Grubuna söyle, Allah için,
vicdanlara söyle!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız, bu suçlamalarla
ilgili olarak…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Milleti aldattın, Allah için
Grubuna söyle, Grubunu aldatma!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu suçlamalarla ilgili
olarak, bu Meclis, geçmişte, olağanüstü şartlardaki hak kaybetmiş olanlara…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Kimin hakkını verdin?!
Başörtünün mü hakkını verdin, hocaların mı hakkını verdin?! Kimin hakkını
verdin?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - … evet, çıkarmış olduğu
düzenlemelerle, ıslah etme noktasında, onların haklarını koruma noktasında,
iade etme noktasında görevini yaptı.
Evet, şu anda konu içerisine girmiş olan, yaklaşık 899
öğrenci pozisyonundaki insanın da, evet, bir kısmı başarısızlık, bir kısmı
sağlık, bir kısmı da bazı sebeplerle… O sebepleri çok fazla ifade etmeye lüzum
yok, bu millet de biliyor, siz de biliyorsunuz. Bu sebeplerle, bu insanlar
mağdur edildiler. Bir problem var orta yerde. Biz bu problemi çözmek istemişiz.
Çözmek isterken de, düşüncemizi açık bir şekilde orta yere koymuşuz.
Durum böyle olunca, şimdi birileri de çıkar derse ki;
siz bunu niye pazarlık meselesi yapıyorsunuz?.. Bu bir pazarlık meselesi
değildir. Şu talep geldi bize, dediler ki: Bu konu birazcık emrivaki
görüntüsündedir. Bunların direkt olarak atanmaları temin edilmektedir. Biraz
önceki konuşmacı arkadaşın haklı olduğu noktaların yanında, yanlış olan yönleri
de var; ancak, biz şunu öneriyoruz: Değil mi ki, biz, yaptığımız şeyin doğru
olduğuna inanıyoruz, herkesle paylaşırız, her zeminde de konuşuruz. Konuşmaktan
da, bunları yapmaktan da bir endişemiz söz konusu değil. İstenilen şey şu:
Komisyona bu madde çekiliyor. Evet, YÖK'ün temsilcisi, ilgili, ki, burada
sadece Millî Eğitim Bakanlığı, sadece YÖK yok, bunun bir başka ayağı da
bürokrasi ve Maliye Bakanlığı var. Bütün bunlar orta yerdeyken, bir araya
gelsinler, bu konuda bir uzlaşma veyahut da muhtevası daha geniş bir metin
hazırlasınlar isteniyor. Siz, bunu bir 28 Şubat koalisyonu gibi falan takdim
etmeye kalkarsanız, biz, yine, bir kez daha söyleriz ki, aynada resminizi
görürsünüz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yok öyle bir şey. Biz o
koalisyonlarda yoktuk, öyle bir koalisyonda da olmayız; ama, değil mi ki,
yapılacak şeyler doğrularla daha iyiye doğru götürülmek isteniyor, bunu iyi
niyet olarak kabul ediyoruz. Bu yasayı çıkaracağımızı, bu yasayı
düzenleyeceğimizi arkadaşlarımıza da söyledik, dedik ki: Evet, bugün bu
yasadaki, sizin, YÖK'ün de katılımıyla yeniden bir hazırlanma talebiniz var;
evet, YÖK'ü de çağıracağız, ilgilileri de çağıracağız, bu yapılan düzenlemenin
daha makul olanı neyse onun üzerinde çalışacağız; ama, bu yasayı
düzenleyeceğiz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Çok masum değil, pazarlık…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, bunun açık bir
dille ifade edilmesinden dolayı en ufak bir tereddütümüz yok. Yaptığımız
işlerin biz arkasındayız, sonuna kadar da dururuz.
Sonra, anayasa değişikliği dediğiniz şey, Türkiye'nin
bütçesinin daha çağdaş olması açısından yapılacak bir düzenleme olarak
düşünürseniz, bunu ne Anavatan Partisi ne de Cumhuriyet Halk Partisi
"İstemezük" diyemez; çünkü, Türkiye için yapılıyor bu iş.
Değerli arkadaşlar, onun için, biz burada ve her yerde,
bizimle ilgili kim ne söylerse, cevabını vermeye ve millete de hesabını vermeye
hazır olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, 69 uncu
maddeye göre söz istiyorum, sataşma yapılmıştır.
BAŞKAN - Anlayamadım Sayın Abuşoğlu...
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Cevap hakkımı kullanmak
istiyorum. Partimin adı kullanılarak sataşmada bulunulmuştur.
BAŞKAN - Hayır, sataşma konusu nedir?
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - 28 Şubat süreciyle ilgili Anavatan
Partisinin ismi kullanılmıştır; söz hakkımız doğmuştur. Tutanakları getirtip
kontrol edebilirsiniz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Ben söylemedim onu, onu Parti
Genel Başkanınız söyledi.
BAŞKAN - Hayır, 28 Şubat sürecinde Anavatan Partisinin
o sürece iştirak ettiğini mi söyledi?
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Yanlış bir şekilde Anavatan
Partisini suçlamaya çalışmıştır. Grup Başkanvekili Meclisi yanıltmıştır
efendim.
MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın Grup Başkanvekilimiz
açıklamada bulunacak.
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, bir dakika…
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Söz hakkımızı
kısıtlayamazsınız.
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Salih Kapusuz, konuşması
sırasında, 28 Şubat koalisyonla ilgili olarak Sayın Sarıbaş'ın ifade ettiği bir
cümleye karşı olarak, 28 Şubatın, o günkü sürecin içerisinde Anavatan Partisi
Grubunun bulunduğunu söylemiştir; doğrudur.
Bununla ilgili olarak bir açıklama yapacaksanız buyurun
Sayın Abuşoğlu.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sizin hafızanız ona müsait
değil mi?..
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu konuyla ilgili açıklama
yapacak, var veya yok diyecek.
Sayın Abuşoğlu, buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ömer
Abuşoğlu'nun, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un konuşmasında, Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, ilkönce size şunu söyleyeyim: Allah, insana iki tane
meleke vermiştir; birisi konuşmak, birisi de düşünmek. Düşünme yeteneği
olmayanlar, sadece dilleriyle kullanırlar bu yeteneklerini; ama, ben, şuna
inanıyorum ki, AK Parti Grubu içerisinde, konuşmaktan daha fazla düşünme
yeteneğine sahip olan milletvekilleri vardır ve dolayısıyla, akılları dillerine
galip gelecektir.
Oturdukları yerden bolca laf atan arkadaşlar, dilerim
ki, inşallah, sizlerin de akıllarınız dillerinize galip gelir, bu laf atma
huyundan vazgeçersiniz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Efendim, şimdi buraya çıkmamın sebebi şu: Görüşülmekte
olan kanunun birtakım maddeleri geri çekildi. Bizim gerçekten inandığımız ve
katkıda bulunacağımız maddeler de var çekilenler arasında. Birtakım
mağduriyetler yaşandı geçmiş dönemde ve ben de, bu mağduriyetlerin yaşandığı
dönemde üniversitede yöneticiyim. Meselenin A'sından Z'sine tüm ince
ayrıntılarını ve teferruatını biliyorum.
O bakımdan, özellikle 7 nci maddeyle ilgili… (AK Parti
sıralarından "daha gelmedi" sesleri)
Yakında gelir, beklersen, sabredersen…
7 nci maddeyle ilgili her türlü desteği vermeye hazır
olmamıza rağmen; çünkü, bugün, bu 7 nci madde diye içerisinde geçen maddenin
metni, daha önceki dönemde, benim de bulunduğum -Mehmet Bey de burada- Mehmet
Bey, ben ve Sayın Yakup Kepenek'le beraber hazırlandı; o günün şartlarında
kanunlaşmadığı için, bu madde yeniden gündeme geldi. Biz, canıyürekten katkıda
bulunduğumuz herhangi bir madde ve anayasa değişikliğiyle ilgili katkıda
bulunma konusunda taahhüdümüz yerinde dururken, Cumhuriyet Halk Partisi ile
sayın AK Parti yöneticileri…
ZEYİD ASLAN (Tokat) - O sırada Anavatan Partisi var
mıydı yok muydu onu söyle.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sabret bir dakika; ona da
gelecek sıra, ona da gelecek… (AK Parti sıralarından gürültüler) Aklın diline
galip gelsin; söylediklerimi dinle.
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, sataşmaya cevap verirseniz,
sataşmaya…
Lütfen, buyurun.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - O bakımdan, siz, kolay olan
dururken zoru ve mağduriyetleri önlemek adına, mağdur insanların
mağduriyetlerinin devamını sağlayacak bir yol seçtiniz. Bunun üzerine de, Sayın
Grup Başkanvekilimiz kalktı, bu konunun, hiç de hakkaniyete ve AK Partinin
taahhütlerine uygun olmadığını dile getirecek bir konuşma yaptı. Ne demişti AK
Parti "biz kimsesizlerin kimi olacağız" demişti. İşte burada, 7 nci
madde kapsamında, kimsesiz durumuna düşmüş 700 - 800 kişi var. Bunların mağduriyetlerinin
giderilmesi noktasında, şu an dahi, biz, katkıya hazır olduğumuzu ifade
ediyoruz; ama…
ZEYİD ASLAN (Tokat) - 28 Şubata gel.
RECEP KORAL (İstanbul) - Komisyonda anlat derdini.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Komisyona geri gidiyor, nasıl
geleceğini Allah bilir.
RECEP KORAL (İstanbul) - Orada anlat.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Komisyona gidiyor, gayya
kuyusuna da düşer, bir daha hiç çıkmayabilir de. Şu anda fırsat elinizdeyken,
gelin, bu mağduriyeti düzenleyelim, önleyelim, bu mağduriyeti giderelim.
Ama siz, bir tek kapris uğruna… Nedir o kapris bütün
Türk Milleti duysun: Anavatan Partisini yok sayma kaprisi… (AK Parti
sıralarından "yok zaten" sesleri) Bunu göreceksiniz, var mı yok mu,
yakında göreceksiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bu Meclis kürsüsünde ben
konuşuyorsam, Anavatan Partisi Türkiye'nin dört bir tarafında da vardır, var
olmaya da devam edecektir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar, AK Parti
sıralarından gürültüler) Ve göreceksiniz, Siz taahhütlerinizi yerine
getirmediğiniz için, bir tek husus doğrultusunda, sadece siz taahhütlerinizi
yerine getirmediğiniz için Anavatan Partisi daha da güçlenecek, belki bunun
yanında, bir Doğru Yol Partisi grubu da doğacaktır. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Siz şimdilik gülün buna, bizim de güleceğimiz zamanlar gelecektir.
BAŞKAN -Sayın Abuşoğlu, Sayın Abuşoğlu, müsaade eder
misiniz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Gelelim… (AK Parti
sıralarından "konuya gel" sesleri) Söz aldığım konuya geliyorum Sayın
Bakan.
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, müsaade eder misiniz. Bakınız…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Gelelim 28 Şubat sürecine.
Sayın Kapusuz, Anavatan Partisini, 28 Şubat sürecine
dahil olmakla suçladı. 28 Şubatta kim istifa etti, imzayı kim attı, kim bıraktı
gitti; bir kere daha düşünün; kafalarınız, dillerinize galebe çalsın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şahısları adına, Osman
Nuri Filiz, Denizli Milletvekili…
Sayın Mehmet Saim Tekelioğlu, İzmir Milletvekili; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanunun 1 inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar burada 1 inci madde konuşuluyor olsa da,
herkes burada 7 nci maddeyi konuştu. Şunu çok net bir şekilde ifade etmemiz
lazım: 7 nci madde, üzerinde tekrar çalışıldıktan sonra, bu Meclisin gündemine
tekrar gelecektir; bunu net olarak, herkesin iyice bilmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, 1 inci maddeyle yapılan iş,
Türkiye'de uygulamakta olduğumuz genel, her anlamdaki barış havasının bir
yansımasıdır. Burada her ne kadar malî hükümler bulunuyorsa da, bunun getirdiği
bir barış ortamı vardır. Benzer ortamı, biz, esnaf borçlarının yeniden
tanziminde, çiftçi borçlarının yeniden tanziminde, elektrik borçlarının yeniden
tanziminde, pek çok alanda yaptık. Şimdi, bu alanda da böyle bir düzenleme
yapıyoruz. Benzer hükümler 6 ncı maddede de var.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, buraya çıkıp, olağanüstü
dönemlerin hukukunu savunmak, olağanüstü dönemlere katkı koymuşların burada söz
söylemesini dinlemek, gerçekten, insana zor geliyor; çünkü, olağanüstü
dönemlerin hukukunu savunmak, o antidemokratik uygulamaları savunmak hiçbir
zaman hak ve hukukla bağdaşmaz. Korkularla hareket edenler, hâlâ o dönemin
korkularını yaşatmak isteyenler hiçbir zaman umduklarını bulamayacaklardır.
Türkiye, daha geniş bir demokrasiye, daha geniş özgürlüklere layıktır. Bu
anlamda, bu uygulamalara devam edeceğiz. Türkiye'de benzer uygulamalar oldu.
Mesela, 1402'likler; hepimizin bildiği 1402 uygulaması oldu. Sonradan bunların
hakları iade edildi; bu, kötü mü oldu?! Bu, insanlarımızı rahatlattı, yurt
dışında yaşayanları rahatlattı. Dolayısıyla, biz, genel bir barış havasını
hâkim kılmak istiyoruz; bunu hem malî hükümlerde hem diğer konularda.
Şimdi, burada Sayın Oyan bir şey söyledi "Hiçbir
zaman sınav kazanmamış, yurtdışına gitmiş, orada başarılı olamamış kimseleri
hangi hakla burada kadrolara yerleştirmek istiyorsunuz" dedi. Değerli
arkadaşlarım, bu giden öğrencilerin hepsi sınava girmişlerdi, hepsi bir
üniversite adına kadrolu olarak gitmişlerdi. Dolayısıyla, olağanüstü dönemlerde
onların hakları gasbedildi. Bu gasbın ne şekilde olduğunu herkes çok iyi
biliyor. Burada uzun uzun detaylara girmeye gerek yok. Ama, çok iyi biliyoruz
ki, doktorasının bitmesine bir ay kalmış, tam sınava girecek, tez sınavına
girecek, savunmaya girecek arkadaşlarımızdan çağrılanları çok biliyoruz. Ben,
üniversitede çalışan birisi olarak bu arkadaşların pek çoğuyla muhatap oldum.
Her birinin gözyaşlarını ben biliyorum. Dolayısıyla, bu insanlara hiçbir
hakları yokken kadro veriliyor gibi bir iddia fevkalade yanlıştır. Benim
üzüldüğüm bir nokta var; Oğuz Bey bunları gayet iyi bilmesine rağmen niye çıkıp
burada böyle söylüyor, gerçekten izah edilebilir gibi değil.
Değerli arkadaşlarım, biz, korkularımızla hareket
etmeyeceğiz. O dönemi geride bıraktık. Bundan sonra, Türkiye, daha geniş
özgürlükler, daha geniş demokrasi dönemine girmiştir. Bu anlayış üzerinde eğer
devam etmeyecek olursak, gerçekten, işimiz zor olur.
7 nci madde, dediğim gibi, üzerinde tekrar çalışılacak.
Aslında, orada söyleyeceğim pek çok şey vardı; ama, mademki onun üzerinde
tekrar çalışacağız, o halde, bu sözlerimi o döneme saklamak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tekelioğlu.
Sayın Kemal Sağ?..
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu?..
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Önergemde
konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Ömer Abuşoğlu, şahsınız adına konuşma
talebiniz var; ama, konuşacak mısınız?
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Hayır, konuşmayacağım.
BAŞKAN - Evet.
Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Kepenek, buyurun efendim.
YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür
ediyorum.
Aracılığınızla bir noktanın daha düzeltilmesini
istiyorum. Sayın Abuşoğlu, 7 nci maddenin ilk düzenlenmesinde, 2004
Haziranındaki önergede benim de imzam bulunduğunu söyledi. O zaman Plan ve
Bütçe Komisyonu üyesiydim ve benim o tutumumun, gerek Grup yönetimimin gerekse
Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımın ve diğer ilgililerin bilgisi
dışında olması söz konusu değildir. O, bir girişimdi ve geri alındı, şimdi de
yeniden geri alındı; ileriki dönemlerde geldiğinde bunu değerlendiririz.
Benim biraz önce Sayın Bakanıma yönelttiğim soru
şununla ilgiliydi: Burada getirilen faiz affı -gerçi 6 ncı maddede ben
konuşacağım ama- her zaman, her türlü faiz indiriminde uygulanan bir yaklaşım
mıdır; yani, faizin tamamı mı affediliyor, yoksa kısmen mi faiz affı
geçerlidir? O noktada açıklık getirilmesini istemiştim. O sorumu açıklama
gereği duyuyorum.
Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Döviz olarak;
döviz olduğu için faizi kaldırdık.
YAKUP KEPENEK (Ankara) - Yurt içindekilerde tamamını
kaldırıyorsunuz. Tamam.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanımıza geneli hakkındaki sorularım içerisinde
yönelttiğim soruya cevap alamadığım için bu soruyu tekrar etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, yurt dışından zorunlu dönüş yapmış,
yapmak durumunda kalmış öğrencilerin şu anki karşılaştıkları ekonomik boyutun,
sıkıntının kapsamı nedir? Bununla ilgili, mutlaka, elinizde doküman vardır.
Ayrıca, dönmek zorunda kalan öğrencilerin bir kısmına
yönelik isnatlar mevcut. Her ne kadar, biz, bu isnatlara katılmasak da,
yasadışı örgüt üyesi olduklarına dair ya da bölücülük yaptıklarına dair
isnatlar mevcut. Bununla ilgili istihbarat kayıtları mevcut mudur ya da bununla
ilgili bu isnatları teyit edici mahkeme kararları ve buna yönelik belge ve
bilgiler mevcut mudur? Bununla ilgili bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Demin, Sayın Bakana geneli üzerinde 5 soru sordum; 5
sözcükle yanıt bile vermedi, hiçbirini yanıtlamadı; herhalde yazılı verecek.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Yazılı cevap
vereceğim dedim.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Ben sormuştum, bu
tartıştığımız, yurt dışında zorunlu hizmet nedeniyle ilişiği kesilenlerin bir
dökümü yapıldı mı; yani, kimin, neden dolayı ilişiği kesildi diye; bir tıs, ses
çıkmadı.
Bir de öğrenci kredileri kürsüde de dile getirildi. Bir
kez daha sormak istiyorum. Bu toplumda iş bulamamış, yükseköğrenimi bitirdiği
halde iş bulamamış, borcundan dolayı icralık, hacizlik öğrenciler var. Biz
soruyoruz; bunlar gündeminizde mi, getirecek misiniz diye soruyorum Sayın
Bakandan.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.
Sayın Bakanım, yazılı mı cevap vereceksiniz şimdi mi
cevap vereceksiniz?
Buyurun efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi,
müsaade ederseniz, Ahmet Işık Bey bir soru sordu. Bir defa, bu yurt dışından
getirilen öğrencilerle ilgili yasadışı bir örgüte kayıtlı diye bir şey söz
konusu değil. Ne bir mahkeme kararı var ne de onlarla ilgili bir belge var.
Evet, 1416 sayılı Kanunla, burada ilgili konuşulan
kanunla ilgili öyle bir şey söz konusu değil. Tamamen sübjektif esaslara
dayanılarak geri çağrılmış. Sayın hocamız anlattı biraz önce, doktorasını
vermeye artık bir ay kala adamlar çağrılmış; bu bir.
Ondan sonra, Sayın Gazalcı "öğrenci kredileriyle
ilgili olarak ödemeyip de hacze uğrayanlar hakkında ne düşünüyorsunuz"
diyor. Biz Parti olarak da, Hükümet olarak da problemi olan vatandaşlarımızın
problemini çözmeyi kendisine şiar edinmiş bir kuruluşuz, bir partiyiz.
Dolayısıyla, bize intikal eden bütün problemleri inceliyoruz, gerektiğinde
onlarla da ilgili bir şey olursa, ona inanırsak, onu da getiririz; ama, benden
birtakım sayılar istedi, "Sayın Bakan, hiçbir şey söylemedi" dedi.
Hayır, yazılı olarak cevap vereceğim diye söyledim Sayın Gazalcı. "Hiç ses
çıkmadı" denir mi buna?! Yani, sanki, siz soruyorsunuz, biz sessiz sedasız
burada oturuyoruz. Yazılı olarak cevap verme hakkımız var; çünkü, benden
talebelerin sayısını istiyorsun, nerden geldiğini istiyorsun oradan.
Arkadaşlarıma da buraya yazdım. Yazılı olarak da bunun cevabını vereceğiz.
Evet, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
27.10 2005
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı yasanın 1 inci
maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki metnin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
M. Vedat
Yücesan |
Tuncay
Ercenk |
|
Malatya |
Eskişehir |
Antalya |
|
Canan
Arıtman |
|
Mehmet
Parlakyiğit |
|
İzmir |
|
Kahramanmaraş |
Madde 1 - Hakkında disiplin cezası uygulanan ve mahkeme
kararı ile ceza alanlara bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Özlem
Çerçioğlu |
|
Trabzon |
İstanbul |
Aydın |
|
|
Tuncay
Ercenk |
|
|
|
Antalya |
|
Madde 1.- 8.4.1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi
Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
''Geçici Madde 1.- Bu Kanun uyarınca mecburî hizmet
karşılığı yurtdışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce, eğitimin herhangi bir aşamasında öğrencilikle ilişikleri kesilenler,
öğrenim sürelerinin bitiminde mecburî hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine
başlamayanlar, görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburî hizmetini
bitirmeden görevlerinden ayrılanlar ile göreve başladıktan sonra mecburî
hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde kadrolarıyla ilişiği
kesilenlerden haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde,
kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları
yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate
alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine
göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için faiz
uygulanmaksızın hesaplanacak tutarlarla yükümlü tutulurlar. Devlet Memurları
Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat
hükümleri çerçevesinde yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet
senedi alınanlar hakkında, yukarıdaki hükümlere göre hesaplama yapılması
sonucunda ilgililerin aleyhine bir durumun ortaya çıkması halinde bu madde
hükümleri uygulanmaz.''
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)
- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarıyla vergileme kapsamı dışına alınmış
olan hususlar nedeniyle geçmiş dönemlerle ilgili olarak ortaya çıkan
uyuşmazlıkların sulhen hallinin sağlanacağı, yıllardır kronik hale gelmiş
vergidışı kamu alacaklarından kaynaklanan bazı sorunların çözüleceği,
vatandaşlar ile devlet arasında yıllardır çözümlenmemiş bazı konuların çözüme
kavuşturulacağı ileri sürülmektedir. Bu amaçla yurtdışına lisansüstü eğitim
için gönderilenlerin dönüşlerinde ödemeleri gereken döviz cinsinden yapılmış
masrafların tahsilinde eski ve yeni borçlular arasında ayırım yapılması
uygulamasına son verilmiştir .
Belirtilen amaçlarla uyumlu düzenleme yapmak için, 1
inci maddenin değişiklik önergesinde belirtildiği üzere yasalaşması yeterlidir.
Kanun tasarısı yeni bir ödeme biçimi öngördüğünden,
eskiden yapılmış olan ödemelerin yeni belirlenen borç tutarından düşülmemesi
gerekir. Bu nedenle, 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin sondan ikinci cümlesi
madde metninden çıkarılmak suretiyle madde yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
27.10.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı yasanın 1 inci
maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki metnin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Madde 1- Hakkında disiplin cezası uygulanan ve mahkeme
kararıyla ceza alanlara bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)
- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemin amacı şuydu: Bu ülkede devlet memurluğu,
kamu adına görev yapan insanlara, namuslu, şerefli insanlara bir ayrıcalık
tanımak. Hırsız olan, namussuz olan ve bir şekilde kamu adına görevini tam
yerine getirmeyen insanları, onlarla, dürüst insanlarla aynı kefeye koyarsanız
o zaman hiçbir anlamı kalmaz. Önergemin amacı buydu.
Size, tabiî, bundan yola çıkarak son günlerde bak
nerelere gidiyor, onu anlatacağım. Tabiî, hükümet olmak sorumluluk ister. Bir
atamayı yaparken, o görevi liyakatiyle, becerisiyle, kişiliğiyle yapan
insanları bir yere atamak hükümetin temel görevidir; ama ahbap-çavuş
ilişkileriyle, ama akrabayı taallukat ilişkileriyle bazı insanların geçmiş
siciline bakmadan, dürüstçe, şereflice, namusluca çalışan insanları, becerisi
olan insanları o göreve getirmeden, ahbap-çavuş ilişkileriyle birilerini göreve
getirdiğiniz zaman, yarın size sorun oluyor. Örneği, Malatya Sosyal Hizmetler
İl Müdürü. Bu kişinin geçmiş siciline baktınız mı; hiç ceza almış mıdır?! Bu
kişi, liyakatiyle, anlamlı bir şekilde bu görevde başarılı olacak mıdır?!
Devlet babanın koltuğunun altına alacağı, kanatları altındaki çocukları emanet
ediyorsunuz; ama, ne oluyor; siz, Malatya'yı, Malatyalıyı, tüm Türkiye'ye, adam
döven, çocuk döven diye takdim ettirdiniz. Sebebi; atadığınız kişiler.
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Basın yaptı; bizim ne
alakamız var?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Haa, bir dakika, bir
dakika… Mantık… Yapmayın Allahaşkına!
Siz, bu mantığı değiştirmezseniz, temizlik şirketi adı
altında, ümmî, okuması yazması olmayan, liyakati, beceresi, hiçbir özelliği
olmayan, çocuğun Ç'sini bilmeyen insanları çocuk annesi yaparsanız… Annelik
şefkat ister, anne kutsaldır. Bunları yaparsanız… Açtım bir ihale, ahbap-çavuş
ilişkisiyle… Ümmî, ümmî; okuması yazması yok, olmayan insanları siz bu
çocuklara anne yaparsanız... Bu çocukları, Malatya adını bu kadar kirletmeye
hakkınız yoktur.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Önergeyle ne ilgisi var
bunların?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nasıl önergeyle?!.
Devlet memuru…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Önergeyi anlat!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Devlet memurundan
gidiyorum. Sorumluluğunuz var. Ben diyorum ki, ceza alan insanları, cezası olan
insanları affetmeyin, onlara bunu uygulamayın. Ne demek ne ilgisi var!
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de 98 tane çocuk yuvası
var. Aynı mantık tüm yuvalarda geçerli. Tabiî, Malatya'dan çıktı ve
Malatyalılar olarak bizi son derece üzdünüz. Malatyalı, görevini yerine
getirmiştir. Malatya'daki 3 çocuk yuvası ve huzurevi beş yıldızlı otel gibidir.
Malatyalı hayırseverler, oranın her türlü imkânını yerine getirmiştir; ama, siz
görevinizi yerine getirmediniz, hükümet görevini yerine getirmedi ve sonuçta,
Malatya'yı, çocukları döven bir il olarak ilan ettiniz; buna hakkınız yoktu.
Eğer bu mantığı değiştirmezsiniz, bu çocuklara... Temizlik şirketi adı altında,
ümmî, hiçbir eğitimi olmayan insanlara, memurlukla hiçbir şeyi olmayan
insanlara hâlâ çocuk anneliği yaptırırsanız, yarın tüm yurtlarda aynı şeyle
karşı karşıya gelirsiniz. Onun için, ceza almış insanlara bunu uygulamayın.
Önerim buydu, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 1 inci
maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır;
önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 1 inci maddesinin
madde oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını talep ediyoruz.
Gereğini arz ederiz.
BAŞKAN - İbrahim Köşdere?.. Burada.
Ahmet Kambur?.. Burada.
Kerim Özkul?.. Burada.
Muzaffer Külcü?.. Burada.
Hasan Aydın?.. Burada.
Asım Aykan?.. Burada.
Ünal Kacır?.. Burada.
Alaettin Güven?.. Burada.
Yahya Akman?.. Burada.
Telat Karapınar?.. Burada.
Abdulkadir Kart?.. Burada.
Hamza Albayrak?.. Burada.
Özkan Öksüz?.. Burada.
Ekrem Erdem?.. Burada.
Osman Kılıç?.. Burada.
Mehmet Ceylan?.. Burada.
Mevlüt Akgün?.. Burada.
Bülent Gedikli?.. Burada.
Ali Osman Sali?.. Burada.
Hamit Taşçı?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince açıkoylama elektronik cihazla
yapılacaktır. Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 904 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 306
Kabul: 295
Ret:11 (x)
Böylece, 1 inci madde kabul edilmiştir.
(x) Açıkoylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
2 nci ve 3 üncü maddeler geri çekildiği için 4 üncü
maddeyi okutuyorum.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, nitelikli çoğunluk
gerekiyor; kabul edilmemiştir.
MADDE 4.- Vergi Usul Kanununun;
a) Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4)
numaralı bendinin sonuna aşağıdaki ibare, aynı fıkranın (5) numaralı bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (6) numaralı bent ve aynı maddenin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya
pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi
ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna, veya bunların elektronik
ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek ve-ya tüzel kişiye elektronik
ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye,"
"6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla
niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri
cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla
bandrol, pul, barkod, halogram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve
işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, uygulamaya ait usul ve
esasları belirlemeye,"
"Kanunî süresi geçtikten sonra kendiliğinden veya
pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi
üzerine elektronik ortamda düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameler
mükellef, vergi sorumlusu veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme
yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti
tahakkuk fişi ve/veya ihbarnamenin muhatabına tebliği yerine geçer."
b) Mükerrer 355 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Elektronik ortamda beyanname verilmesi
mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası,
beyannamenin kanunî süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 15 gün
içinde verilmesi halinde ¼ oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 15 gün
içinde verilmesi halinde ise ½ oranında uygulanır."
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ayakta
bulunan arkadaşlarımız lütfen yerlerine otururlarsa, 4 üncü maddenin
görüşmelerine başlayacağız.
4 üncü madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler; buyurun.
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Maliye Bakanlığı tarafından elektronik ortamda
beyanname verilmesi uygulamasının, icraatta birtakım aksaklıklar yarattığı
görülmektedir. Elektronik ortamda beyanname verilmesinin devamı için teknolojik
altyapının bir an evvel güçlendirilmesi, mevcut beyanname uygulamasının
internet vergi dairesine uyumlandırılması, beyanname eklerinin azaltılması,
dijital ortama uygun hale getirilmesi... Mevcut uygulamada beyanname elektronik
ortamda iletilirken, bazı ekler tanımlanmadığı için, arkadan, dilekçeyle vergi dairelerine
verilmektedir. Bu da, aynı beyanname için iki işlem yaratırken, e-beyanını
anlamsızlaştırmaktadır. SSK daki e-bildirge uygulanmasında da bazı bildirge
ekleri elden kuruma verilmektedir. Burada da iki ayrı işlem yapılmaktadır.
Elektronik ortamda gönderilecek beyannamelerde mutlaka
meslek mensuplarının aracı olarak yetkilendirilmesinin sağlanması
gerekmektedir. E-beyanname uygulamasında yaşanan bu büyük sıkıntılar, meslek
mensuplarını da çok zor durumda bırakmaktadır. Bu sıkıntılara bir nebze olsun
çare bulabilmek için, beyan süreleri, eskiden olduğu gibi, uygulama tarihlerine
çekilmeli; bu şekilde beyannamelerin verilmesi uygun olacaktır. E-devlet
projesi kapsamında yürütülen çalışmaların verimli hale getirilmesi için,
herkesin tek bir numarayla işlemlerinin yapılması, kullanıcı kodu, şifre,
parola verilerek uzatılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım da serbest
muhasebeci ve malî müşavir olduğumdan, meslekî sorunlara biraz olsun değinerek,
Bakanlıkça çözüm yollarının bulunacağını ümit ediyorum.
Şu anda, ülkemizde, 30 000 civarında serbest
muhasebeci, 32 500 civarında serbest muhasebeci ve malî müşavir, 3 500
civarında da yeminli malî müşavir olmak üzere, toplam 66 000 civarında meslek
mensubu bulunmaktadır. Meslekteki stajyer sayısı ise 19 000 civarındadır.
Devletimizin 2005 yılı bütçe gelirlerinin yüzde 95'i
vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Bu vergi gelirlerinin toplanmasında en büyük
güç, en büyük araç, yine, meslek mensupları olmaktadır. Meslek mensuplarının,
devletin vergi gelirlerinin tahakkukundan tahsiline kadar ülke ekonomisine
büyük katkıları olduğu aşikârdır. Ülke ekonomisine böyle büyük katkı sağlayan,
ekonominin temel taşı olan bu meslek mensuplarının bağlı olduğu 3568 sayılı
Yasa, muhasebe ve denetim mesleğine saygı kazandıracak şekilde yeniden
düzenlenmelidir.
13 Haziran 1989 tarihinde çıkarılmış olan ve onbeş
yıldır hiçbir değişikliğe uğramamış olan 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Yasası, mutlaka
ve mutlaka, günün koşullarına yanıt verecek bir şekilde yeniden
düzenlenmelidir.
Meslek yasasında belirtilen, meslekle ilgisi olmayan
fakülte ve yüksekokullardan değil, muhasebe fakülteleri açılarak, bunlardan
mezun olanlardan mesleğe giriş yapılmalı, mesleğe giriş, her aşamasında sınavla
yapılmalıdır.
Öncelikle 3568 sayılı Yasanın bir çerçeve yasa olarak
yeniden hazırlanması gerektiği öne çıkarılmalıdır. Bu çerçeve yasada meslek,
muhasebe ve denetim boyutuyla yeniden tanımlanmalıdır. Bu çerçeve yasanın da
çerçevesini, mesleğin tanımı, mesleği icra etmenin genel kuralları, meslek
mensuplarının sorumluluk ve yetkilerinin sınırlarının çizilmesi oluşturmalıdır.
Muhasebe ve denetim mesleğinin ilkeleri, kuralları,
standartları ile meslekî faaliyetin yürütülmesine dair ayrıntılar TÜRMOB'a
bırakılmalıdır.
Maliye Bakanlığının belirleyiciliği ve hegemonyasına
son verilmelidir. Meslek örgütü de, muhasebe ve denetimin ilkelerini,
kurallarını ve standartlarını belirlerken muhasebe ve denetim sonuçlarından
yararlanarak, her tarafa eşit mesafede durmalı, ekonomik faaliyetin, kelimenin
tam ve gerçek anlamıyla gerçek durumunu ortaya çıkaracak bir sistemi
yaratmalıdır.
Meslek, muhasebecilik ve denetçilik mesleği olarak
yeniden adlandırılmalıdır. Denetçilik ise, bağımsız denetçilik, vergi
denetçiliği, SSK denetçiliği, bilirkişilik ve benzeri uzmanlık alanlarını
kapsayacak şekilde yeniden tanımlandığında, serbest muhasebeci, serbest
muhasebeci malî müşavir, yeminli malî müşavir gibi ayrışmaya ve ayrı örgütlere gerek
kalmayacaktır.
Mesleğin ve meslek mensuplarının geleceğine dair
müşterek kaygılarla hareket edildiğinde, bu anlamda ortak bir bakış
sağlandığında ve yönetimlerin oluşturulmasında köken kavgasından kurtulup,
olması gereken denilmeye başlandığında odalar daha nitelikli ve daha güçlü
olacaktır.
Mesleğe giriş, mutlaka lisans seviyesine çekilmeli ve
okullar sınırlandırılmalıdır. Öte yandan, meslekî faaliyetin icrasıyla ilgili
olarak planlamaya cevap verecek hükümlerin yasal düzenlemelerde yer alması sağlanmalıdır.
Mesleğin en acil ve önemli sorunlarından olan haksız
rekabetin önlenebilmesine yönelik mücadelenin yasal dayanakları net ve kesin
olarak yasa metninde ifadesini bulmalıdır.
Meslek mensuplarının ücretlerinin TÜRMOB tarafından
belirlenmesi yasal hale getirilmelidir.
Kaçak çalışanlarla ilgili olarak şikâyetlerin takibine
oda avukatları müdahil olarak katılabilmelidir.
Tam tasdik kapsamındaki firmalarda serbest muhasebeci
veya serbest muhasebeci malî müşavir olması bir zorunluluk olmalıdır.
Muhasebeci ve malî müşavir meslek mensupları gereken
ilgiyi görmeli ve angaryadan, mutlaka ve mutlaka, kurtarılmalıdır.
Günümüzde özellikle son yıllarda çok sık değişen vergi
yasaları, sosyal güvenlik yasaları ve diğer yasalar ve bu yasaları düzenlemeyen
hükümler -tebliğler, sirküler ve yönetmelikler- konusunda yapılan sık
değişiklikler, muhasebe ve malî müşavirlik meslek mensuplarına oldukça zor
yıllar yaşatmıştır. Özellikle Maliye Bakanlığının yasal değişiklerinin
içerisinde vergi beyan dönemlerinde -bankalara ödemeler bahane edilerek- 5 ile
15 gün süre kısıtlamasına gidilmesinin enflasyon muhasebesi konularında meslek
mensuplarına eziyetten başka hiçbir katkısı olmamıştır.
Gelir idaresi, meslek mensuplarını vergi toplamanın bir
aracı olarak görmemelidir; meslek mensuplarından, kendisine verilen belgelere
dayanarak, mesleği, mesleğin belirlenmiş norm ve standardına uygun olarak
yapmasını beklemeli ve vergi denetimlerini tabana yayarak, objektif bir biçimde
yoğunlaştırmalıdır.
Türkiye'nin temel sorunlarının başında kayıtdışı
ekonomi gelmektedir. Kayıtdışı ekonomi, kayıtlı ekonomiyi tehdit etmenin
ötesinde, artık, yok etmeye başlamıştır.
Türkiye'de tüm kesimler kayıtdışı ekonomiye karşı
gözükmesine rağmen, sorun bir türlü çözülememektedir. Kayıtdışı ekonomiyle
mücadele bir devlet politikası olarak ele alınıp, tüm kesimlerin katılımıyla ve
kararlı bir mücadeleyle çözülebilir. Muhasebeci ve malî müşavirler bu
mücadelede en önde yer almaya hazırdırlar.
Kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın birincil sorumlusu
her ne kadar ilgili bakanlıklar ise de, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için
meslek mensuplarının önemi yadsınamaz; ancak, meslek mensupları vergi
toplamanın bir aracı olarak görülmemelidir. Kayıtdışıyla mücadele bu meslek
grubunun refahına yönelik olduğu kadar, vergi toplanması bağlanımda toplumsal
refah için de önemli bir girişim olacaktır.
2004 yılında vergi kanunlarında 8 kez değişiklik
yapılmıştır. Bir yılda mevzuatta bu kadar değişiklik yapılması, bu kadar
açıklamaya gidilmesi, sistemin ne kadar sorunlu olduğunun bir göstergesinden
öte bir anlam ifade etmez, etmemektedir. Sistem gerçek anlamda köklü bir
reforma tabi tutulmadan, geçici tedbirlerle sorun çözülemez. Günü kurtarma
politikaları yeni sorunlar yaratmaktan başkaca bir işe yaramamaktadır.
Yine, meslek mensuplarını ve Maliye Bakanlığına bağlı
tüm kurumları ilgilendiren en önemli bir konu; malî tatilin yapılmasına dair
bir düzenlemenin Meclisimizce yapılması gerekmektedir. Ülke ekonomimizin
temeltaşı olan, Maliye Bakanlığının ve bütçe gelirlerimizin yüzde 95'ini teşkil
eden vergi gelirlerimizin tahakkuk ve tahsilini yapan kutsal meslek
mensuplarına da, artık, adliye mensuplarına yıllardan beri verilen adlî tatil
hakkı gibi, malî tatil olarak verilmesinin zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir.
Bu hakkın, bir an evvel çıkaracağımız yasayla... Yılın bir ayının malî tatil
yapılması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili 9-10 Ekim 2004 tarihinde yapılan
TÜRMOB 15 inci Genel Kurulunda Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal, konuşmalarında,
meslek mensuplarına malî tatil sözünü vermişlerdir. Açıkça, her ikisi de malî
tatil ilan etmişlerdir. Yine, TÜRMOB'un geçtiğimiz günlerde, 1 Ekim 2005
Cumartesi günü yapılan malî kongresinde, Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan da
meslek mensuplarına söz vermiştir. İnşallah, diliyorum ki, bu sözler ortada
kalmaz. Bizlere düşen görev, Genel Başkanlarımızın meslek mensuplarına genel
kurulda verdikleri sözü ve Maliye Bakanımızın genel kurulda vermiş olduğu sözü
yerine getirmek olacaktır. Meclisimizce çıkaracağımız yasayla malî tatil
uygulamasının bir an evvel başlatılmasının sağlanması gerekmektedir.
Yine, meslek mensuplarından iş yaşamının takibinde
görev alan bölge çalışma müdürlüğü, İŞKUR Müdürlüğü ve SSK müdürlüklerinin her
birine ayrı ayrı bilgi verilmesi uygulamasına son verilmesi gerekmektedir. Her
işçi için bildirimi zorunlu ve temel olan SSK bildiriminin biçimi yenilenerek
üç kurumun aynı kaynaktan bilgi almasının sağlanması için bir düzenleme
yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda, öncelikle Ek 1 ve Ek 2 bildirimlerinin
kaldırılmasının sağlanması lazımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Meslek mensupları aracı
kılınarak yürütülen istatistikî çalışmaların ve buna benzer bilgi formlarıyla
yürütülen angaryaların kaldırılması gerekmektedir.
Geçici beyannamelere eskiden olduğu gibi altışar aylık
dönemler itibariyle verilmesinin sağlanması, Vergi Usul Kanununun mükerrer 227
nci maddesinde beyannamelerin meslek mensuplarınca imzalanması hususunda imza
zorunluluğu için konulan hadlerin kaldırılarak, vergiye dayalı her türden
beyannamenin meslek mensuplarınca imzasının zorunlu hale getirilmesinin
sağlanması, KDV, gelir beyanları ve bunların dışında örneğin emlak
beyannamelerinin, gayrimenkul sermaye iradı beyannamelerinin de meslek
mensuplarınca kontrol ve imza altına alınmasının sağlanması... Böylelikle
meslek mensuplarının kamusal denetime yardımcı olmaları ve katkıları da sağlanmış
olacaktır.
3568 sayılı meslek yasasında, serbest muhasebeci ve
malî müşavir ayırımı ortadan kaldırılarak, genel kurulların ve odaların yapısı
daha rasyonel hale getirilerek, meslek mensuplarına daha çok yetki verilerek
sorumluluklarını dengeli hale getirecek şekilde değişikliklerin Meclisimizce
yapılması gerekmektedir.
Bir vergi pratiği olarak da sürelerle, vergi türleriyle
oynama mücadelesinin sonunda vergi beyanlarının yükseltilmesinin sağlamaya
yönelik fiilî zorlamaların, girişimlerin, artık, yadırgayıcı noktaya gelmiş
olup, bu uygulama artık, bir malî ayıp olarak görülmektedir. Türkiye'nin, bunca
yıllık vergicilik deneyiminin sonunda hâlâ vergi dairesi ile mükellef arasında
beyanı artırma pazarlığı yapmaya sürükleniyor olması, gerçekten ıstırap vericidir,
üzüntü vericidir. Bu uygulamalara artık son verilmesi gerekmektedir. Şu andan
itibaren, artık buna tanık olmak istemiyoruz. 2006 yılında da bu uygulamaların
devam ettiğini görmek istemiyoruz.
Hepinizi sevgi ve saygılarla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Deveciler.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar adına söz talepleri var, 2 tane önerge var ve
Genel Kurulun çalışma süresi de saat 17.30 itibariyle tamamlanmış olacaktır aldığımız
karar gereğince. Bu bakımdan, saat 20.00'de toplanmak üzere, oturumu
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.28
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
20.00
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Tasarının 4 üncü maddesi üzerinde şahsı adına Bursa
Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu?.. Yok.
Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali, buyurun.
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)- Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 904 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesiyle ilgili
olarak şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Madde, internetin ve teknolojik imkânların vergilemede
kullanılmasıyla ilgili düzenlemeler getiriyor. Ancak, bu madde, 5398 sayılı
Yasanın 23 üncü maddesiyle yasalaşmış bulunduğundan, maddenin değiştirilmesi
veya geri çekilmesi gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Sali.
Sayın Ali Kemal Deveciler...
Sayın Ümmet Kandoğan, buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)- Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun tasarısının, bugün, gündüz
bölümünde birçok maddesinin geri çekildiğini ve kanunun Türkiye Büyük Millet
Meclisinden rahat bir şekilde geçebileceğinin sinyallerini aldık. Tabiî, bu
kanunla ilgili olarak bugüne kadar konuşan çok değerli milletvekilleri çok
geniş açıklamalarda bulundular. Hükümet tarafından 23 madde olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulan bir kanun tasarısının Komisyonda 36 maddeye
çıkarıldığını ve biraz önce de Komisyon Başkanı tarafından, 11 maddesinin, daha
önce değişik kanunlarda çıkarılan maddeler olması nedeniyle de bu tasarıdan
çıkarılmasıyla ilgili bir talebi oldu. Biz hep şunu söylüyorduk: Parlamento
çalışmalarıyla ilgili olarak, milletvekillerimizin, çıkacak olan kanunla
ilgili, hangi kanunlarda değişiklik yapılabileceğiyle ilgili yeterli bilgi
birikimi ve donanımına sahip olması gerektiğini ifade ediyorduk; ancak, ben
iddia ediyorum ki, bu kanunla ilgili kaç kanunda değişiklik yapıldığını, bir
milletvekilimiz bile söyleyebilecek durumda değil.
Hatta, çok enteresandır, bugün, Danışma Kurulu önerisi
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan metne bakın; orada, kanunun
isminin dahi Grup Başkanvekili tarafından bilinmediğini çok açık ve net bir
şekilde göreceksiniz.
Değerli milletvekilleri, bir kanun geliyor Türkiye
Büyük Millet Meclisine; grup başkanvekilinin bu kanunun isminin ne olduğundan
haberi yok ve Danışma Kurulu önerisine, bunu, hükümetin sevk etmiş olduğu
isimle gönderiyor. Bundan, bu kanunun isminin değiştiğinden, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu kanunun yeni isminin ne olduğundan dahi haberi olmayan bir grup
başkanvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin nasıl olacağını, nasıl
şekillenmesi gerektiği hususunu gelip burada savunabiliyor.
Bizim itirazımız buna değerli milletvekilleri. Kanunun
ismi dahi doğru dürüst bilinmezken, 23 kanunda değişiklik yapan bu kanun
tasarısının içeriğinden milletvekillerimizin kaçının haberi var, ben de dahil
olmak üzere değerli milletvekilleri?!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Senin hiç haberin yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Benim çok haberim var Sayın
Kacır. Bu kanunun bütün maddelerini satır satır okudum, bütün diğer kanunlarda
okuduğum gibi; ama, ben eminim ki, siz bu kanunun hiçbir maddesini okumadınız
Sayın Kacır ve iddia ediyorum, bu Meclis içerisinde, bu kanunun maddelerini
başından sonuna kadar okuyup, ne getirip ne götürdüğünü, devlete maliyetinin ne
olduğunu, hangi kanunlarda değişiklik yapıldığını, geliniz, burada, Sayın
Kacır, benden sonra söz alın, eğer doğru dürüst anlatabilirseniz, ben sizden
özür dileyeceğim.
Değerli milletvekilleri, yapılan çalışmalardan
milletvekillerinin haberi yok. Böyle bir Meclis çalışması olmaz değerli
milletvekilleri. Ben demin burayı izledim, burada, ayakta bir saat, hangi
önergeler verilecek; bürokratlarla ayakta… Burada milletvekili konuşuyor, orada
bürokratlar önerge hazırlığı içerisinde! Böyle bir kanunun Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçmesi, elbette, biraz sonra sizin oylarınızla olacak; ancak,
vicdanınıza danışınız; bir milletvekili olarak yapılan bu çalışmalardan ne
kadar haberdarız?! Bu getirilen değişikliklerden ne kadar bilgimiz var?! Takip
etmekte zorlanıyoruz; 23 kanunda bu kanunla değişiklik yapıyoruz değerli
milletvekilleri. Takip etmek bile zor. Öyle maddeler var ki, hiç alakası
olmayan, bu kanun içerisinde yer almaması gereken maddeler var. Devlet
memurlarının disiplin cezasıyla ilgili bir değişiklik dahi bu kanun tasarısının
içerisine bir şekilde girmiş, yerleşmiş değerli milletvekilleri.
Onun için, lütfen, istirham ediyorum, böyle, alelacele
kanun çıkarma anlayışından, lütfen, vazgeçelim. Ne olur, şu kanunu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Hızlı…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Manisa Milletvekili…
İşimiz bu Sayın Milletvekili, işimiz kanun yapmak, doğru dürüst kanun yapmak,
halkın ihtiyaçlarına cevap verecek kanunu çıkarmak…
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Evet, işimiz bu…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karşılıklı…
Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …bütün milletvekillerinin
bilgi sahibi olduğu bir kanunu çıkarmak. Buraya gelen milletvekilleri, parmak
indirip kaldırmak için gelmedi ki arkadaşlar!
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Hızımıza
yetişemiyorsanız…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Siz yetişin değerli
milletvekilleri. Ben, günde 16 saat, 18 saat çalışıyorum, yetişemiyorum Sayın
Milletvekili…
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Eve gidip 24 saat çalış!..
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, Genel Kurula teşekkür eder
misiniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu kanunları takip etmekte
zorluk çekiyorum, yetişemiyorum ve benim kadar çalışan çok az milletvekili var,
onu da biliyorum.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Senin kapasiten
yetmiyorsa biz ne yapalım!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Senin kapasiten yok!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Gelin, çantamı göstereyim,
bu kanunla ilgili… Satır satır, kelime kelime okudum bu kanunu ben.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, konuşmanız tamamlandı mı
efendim?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Müsaade etseler bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hayır, sabahtan beri konuştunuz; ama, madde
üzerinde hiçbir şey söylemediniz; ben dikkat ettim…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu konuştuklarım nedir Sayın
Başkanım!
BAŞKAN - Madde üzerinde bir şey konuşmadınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - O zaman, siz, yazılı metin
verin, onu okuyayım buradan! (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, benim söylediklerim nedir?! Ben, bu
kanunla ilgili konuşmuyor muyum?! Bu kanunun 23 kanunda değişiklik yaptığını
ifade etmedim mi?! Daha ne söyleyeyim Sayın Başkanım?!
AHMET YENİ (Samsun) - Madde üzerinde konuş!
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bakınız, 5 dakikalık sürenizi
doldurdunuz, ondan sonra, şu anda 1,5 dakikaya yaklaştı, konuşmayı tamamlayınız
da, biz de görüşmelere devam edelim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, ben kürsüye
çıkınca size bir hal oluyor! (Gülüşmeler)
Müsaade eder misiniz... Buraya demin Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Bey geldi. Malatya'da çok önemli bir hadise…
CÜNEYT KARABIYIK (Van) - Herkese mal oldu.
AHMET YENİ (Samsun) - Maddeye gel, maddeye.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şiddetle reddediyorum
Malatya'da olan hadiseleri. Konuştuğumuz konuyla Malatya'daki olayın bir
şekilde bağlantısını kurarak o meseleyi gündeme getirdi. Ben tamamen bu kanunla
ilgili görüşlerimi belirtiyorum, siz orada rahatsız oluyorsunuz Sayın Başkanım.
Lütfen!.. Lütfen!..
AHMET YENİ (Samsun) - Maddeye gel…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Yeni, siz, hep
söylüyorum, gene söyleyeceğim; Samsun Milletvekilimiz, Samsunlular da
duysunlar, artık rekorunuzu hiç kimse kıramaz. Buradan hatibe söz atma rekoru
sizde.
AHMET YENİ (Samsun) - Doğrudur.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Kim uğraşsa, o rekoru egale
edemez. Onun için, lütfen, biraz da susun, biraz da dinleyin veyahut gelin, bir
bilgi birikimi varsa, bu kanunla ilgili bir şeyler söyleyin.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, istirham ediyorum, Ahmet
Yeni'ye söz yetiştirmeyiniz. Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız; istirham
ediyorum; lütfen…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son sözlerimi söylüyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı, biraz sonra
maddeleri ve tamamı oylanarak belki kanunlaşacak; ancak, ben bu şekilde bir
Meclis çalışmasından rahatsız oluyorum. İnanıyorum ki, eminim ki sizler de rahatsız
oluyorsunuz.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Rahatsız olmuyoruz, müsterih
olun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, bu kanundan 11
madde geri çekildi. Niye geri çekildi; o 11 madde, daha önce burada çeşitli
isimler altında gelen kanunlar içerisinde yer alan ve kanunlaşan hükümler. Biz
bugün burada oturuyoruz, o kanunlaşmış hükümler Plan ve Bütçe Komisyonundan
geliyor ve onun üzerinde biz çalışma yapmak mecburiyetinde kalıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, istirham edeyim, konuşmanızı
tamamlayınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın
Başkan. Daha sonraki maddelerde de fırsat bulursam söz alacağım.
AHMET YENİ (Samsun) - Eyvah!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ancak, tekrar ediyorum;
böyle bir Meclis çalışmasının çok sağlıklı olmadığını ifade ediyor ve Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 4
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Alaettin
Güven |
Özkan
Öksüz |
|
Hatay |
Kütahya |
Konya |
|
Aydın
Dumanoğlu |
|
Hamza
Albayrak |
|
Trabzon |
|
Amasya |
Madde 4.- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun; Mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin
(f) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki (C)
fıkrası eklenmiştir.
"f) Fiyat endeksi (ÜFE): Devlet İstatistik
Entitüsünce Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel
Endeksini,"
"C) Vergi kanunlarında yer alan "…toptan eşya
fiyatları genel endeksi…" ibaresi "…üretici fiyatları genel
endeksi…" ve "…TEFE…" ibaresi "...ÜFE…" olarak
uygulanır."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Tuncay
Ercenk |
|
Trabzon |
İstanbul |
Antalya |
|
|
Özlem
Çerçioğlu |
|
|
|
Aydın |
|
Madde 4.- Vergi Usul Kanununun;
a) Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4)
numaralı bendinin sonuna aşağıdaki ibare, aynı fıkranın (5) numaralı bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (6) numaralı bent ve aynı maddenin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya
pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi
ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna, veya bunların elektronik ortamda
beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda
tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye,"
"6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla
niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elekt-ronik, manyetik ve
benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla
bandrol, pul, barkod, halogram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve
işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, uygulamaya ait usul ve
esasları belirlemeye,"
"Kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden veya
pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi
üzerine elektronik ortamda düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameler
mükellef, vergi sorumlusu veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme
yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti
tahakkuk fişi ve/veya ihbarnamenin muhatabına tebliği yerine geçer."
b) Mükerrer 355 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Elektronik ortamda beyanname verilmesi
mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası,
beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 15 gün
içinde verilmesi halinde 1/5 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 15 gün
içinde verilmesi halinde ise 1/3 oranında uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Son okunan mı?
BAŞKAN - Evet.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ona
katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tasarısındaki cezaya ilişkin oranların daha
uygulanabilir düzeylere çekilmesi için 4 üncü maddede yer alan 1/4 ibaresi 1/5,
1/2 ibaresi de 1/3 olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 4
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
Madde 4- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun; Mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin
(f) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki (C)
fıkrası eklenmiştir.
"f) Fiyat endeksi (ÜFE): Devlet İstatistik
Enstitüsünce Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel
Endeksini,"
"C) Vergi kanunlarında yer alan "…toptan eşya
fiyatları genel endeksi…" ibaresi "…üretici fiyatları genel
endeksi…" ve "…TEFE…" ibaresi "…ÜFE…" olarak
uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle
Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 ve mükerrer 355 inci maddelerinde değişiklik
yapılması öngörülmekteydi. Ancak, söz konusu madde değişiklikleri bu tasarıdan
çıkarılmış ve 5398 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinde
düzenlenmiş ve anılan kanun 21/7/2005 gün ve 25882 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu maddeyle Vergi Usul Kanununun mükerrer 298
inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin (f) alt bendi
değiştirilmekte ve maddeye (C) fıkrası eklenmektedir.
Bu düzenlemelerin yapılmasına TC Başbakanlık Devlet
İstatistik Enstitüsünün toptan eşya fiyatları genel endeksi yayımlamayacak
olması sebebiyle ihtiyaç duyulmuştur.
Enflasyon düzeltmesi uygulamasında sıkça kullanılan
fiyat endeksi tanımı, (a) bendindeki değişiklikle yeniden yapılmaktadır. Bu
düzenlemeyle, bu maddenin 1/1/2006 tarihinden sonraki dönemlerde ortaya
çıkabilecek uygulama sıkıntılarını gidermek amaçlanmaktadır.
Örneğin, Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci
maddesinde yer alan enflasyon düzeltmesi uygulamasına ilişkin olarak, 1 Şubatta
başlayıp 31 Ocakta sona eren özel hesap dönemini kullanan bir Kurumlar Vergisi
mükellefi, 31/1/2006 tarihi itibariyle enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup
oluşmadığını tespit ederken TEFE'deki son otuzaltı ve oniki aylık artışları
değil, ÜFE'deki son otuzaltı ve oniki aylık artışları dikkate alması
gerekecektir.
Ayrıca, maddeye eklenen ( C) fıkrasıyla "toptan
eşya fiyatları genel endeksi" ve "TEFE" ibarelerine diğer vergi
kanunlarında da atıf yapıldığı ve toptan eşya fiyatları genel endeksi
yayımlanmayacak olması hususları göz önüne alınarak "toptan eşya fiyatları
genel endeksi" ve "TEFE" ibarelerinin, bu tarih itibariyle
herhangi bir işleme gerek kalmaksızın sırasıyla "üretici fiyatları genel
endeksi" ve "ÜFE" olarak kabul edilmesi öngörülmektedir.
Yapılan bu düzenleme sonrasında, vergi kanunlarına
dayanılarak çıkarılan yönetmelik, genel tebliğ, sirküler gibi mevzuatta yer
alan ibarelere ilişkin atıflar da "üretici fiyatları genel endeksi"
ve "ÜFE"ye yapılmış sayılacaktır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının 4 üncü maddesinin
oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi
okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 4
üncü maddesinin oylamasının açık olarak yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Nükhet Hotar Göksel?.. Burada.
Kenan Altun?.. Burada.
Beşir Hamidi?.. Burada.
Haci Biner?... Burada.
Ahmet Yeni?... Burada.
Niyazi Pakyürek?.. Burada.
Fehmi Öztünç?.. Burada.
Şükrü Önder?.. Burada.
Hamza Albayrak?.. Burada.
Zülfü Demirbağ?.. Burada.
Osman Kılıç?.. Burada.
Fehmi Uyanık?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Abdurrahman Anik?.. Burada.
İlhan Albayrak?.. Burada.
Asım Kulak?.. Burada.
Nur Doğan Topaloğlu?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Muharrem Karslı?.. Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, açıkoylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar
gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır. Maddenin oylamasını
kabul edilen önerge doğrultunda yaptığımızı bilgilerinize arz ediyorum.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 904 sıra sayılı kanun
tasarısının 4 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 312
Kabul: 301
Ret: 10
Çekimser: 1 (x)
Böylece madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5.- 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 4.- 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 38 inci maddesine göre Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda
görevlendirilmiş olup aynı maddenin son fıkrasındaki ikinci görev aylığı
limitini aşan ödemeden yararlananlardan, ödemelerin yapılmasında ita amirliği
yetkisini kullananlar, yetkili oldukları dönemle sınırlı olmak üzere sadece
şahsen yararlandıkları ödemelerden, bunların dışında kalanlar ise, 16.11.2003
tarihinden sonra yararlandıkları ödeme tutarlarından sorumludurlar.
İlgililerden sorumluluk sınırları içindeki fazla ödemeler genel hükümler
çerçevesinde geri alınır.
Sorumluluk dönemleri dışında yapılan ödemeler
dolayısıyla bu ödemelerden yararlananlar ile ödemelerin yapılmasında yetki
kullanan diğer kişiler hakkında herhangi bir işlem yapılmaz. Bu fıkra kapsamına
giren kişilerin yaptıkları ödemeler nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihinden önce
açılmış bulunan davalar işlemden kaldırılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 904 sıra sayılı
tasarının geçici 4 üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini sizlerle paylaşmak için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
hepinizi en içten saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, kusura bakmayın, benim gibi
profesyonel politikacı olmayanlar, bu tasarılarda gerçekten, Ümmet Kandoğan'ın
söylediği gibi, zorlanıyoruz. Bana göre bu, torba yasa değil arkadaşlar, bu,
bir çorba yasa. Hani, evde bazen biraz nohut, biraz fasulye, biraz mercimek,
biraz da erişte karıştırılır bir çorba yapılır.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Aşure… Aşure..
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Çorba da yapılır efendim
böyle; tatlısı aşure olur, bir de çorbası olur.
Bu çorbada erişte mi yediğiniz, nohut mu yediğiniz,
fasulye mi yediğiniz belli değildir, karmakarışık bir şey yersiniz; bu tasarı
da öyle arkadaşlar. Hiç birbirleriyle ilişkisi olmayan, hiç birbirleriyle
bağlantısı olmayan birsürü değişik madde. İşte onun için de, iyi
hazırlanılmadığı için, üzerinde iyi çalışılmadığı için tasarı buraya kadar
getirildi ve okuyabildiğim kadarıyla, 11 maddesi Genel Kurulun huzurunda geri
çekildi. İyi çalışılsa, iyi hazırlanılsa bu şeyler olur mu arkadaşlar; olmaz.
İşte onun için gelin, şunları doğru dürüst hazırlayın, doğru dürüst konuşalım.
(x) Açıkoylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
Ben, TÜBİTAK Yasası üzerinde konuşmak istiyorum.
Aslında, burada bir cümle, üzerinde de çok fazla durmayacağım; ama, size
bugünlerde yaşadığımız bazı konularda genel bilgi vermek istiyorum.
Arkadaşlar, dönüp dolaşılıp "YÖK" diye
tutturuyorsunuz. Başbakan da dahil, Sayın Başbakan Yardımcısı da dahil YÖK'le
üniversite rektörlerinin bir araya gelmesiyle oluşan Rektörlerarası Konseyini
bilmiyorlar. Van'a giden Rektörler Konseyidir. Başbakan da canı sıkıldığı zaman
"YÖK" diye tutturuyor, Başbakan Yardımcısı da "YÖK" diye
tutturuyor. YÖK tamamen (Yükseköğretim Kurulu) ayrı bir kuruluştur arkadaşlar.
Van'a giden kurum Rektörler Konseyidir. Rektörler Konseyinin başında da YÖK
Başkanı gitmiştir. Bunu, lütfen, Başbakanınız da, Başbakan Yardımcınız da
öğrensinler; bunlar ayrı kuruluşlardır.
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Olsun, ayrı olsun…
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Bari bilmediğinizi hiç
değilse kabullenin, deyin ki, bilmiyoruz bu işi deyin.
Arkadaşlar, şunu da söyleyeyim: Şurada 36 ncı aya
giriyoruz, 36 ay içerisinde AKP'nin içindeki bazı arkadaşlar, nedense,
dinlemesini öğrenemediler. Bari dinlemesini öğrenin, susun, deyin ki, bu adam
bir şey anlatıyor. Bari bunu öğrenin; 36 ay geçti şurada.
AHMET YENİ (Samsun) - Sizden mi öğreneceğiz Sayın
Hocam?
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir ara
birisi dedi ki, Van Rektörü tutuklandığı zaman "daha evvel de olmuştur
böyle bir olay, yine de olacaktır" dedi. Ne Osmanlı döne-minde ne
cumhuriyet döneminde hiçbir rektör tutuklanmamıştır. Bunu, lütfen, bir yerinize
yazın, deyin ki, bir rektör tutuklanmamıştır; bu sizin iktidarınızda olmuştur,
bu sizin iktidarınıza yazılacaktır. "AKP İktidarı döneminde bir üniversite
rektörü yaka paça tutuklanıp hapse atılmıştır" diye.
AHMET YENİ (Samsun) -Yargıya müdahale etmeyin.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Yargı bağımsızlığı ayrı
konu, yargı ile dokunmuyorum, yargı değil. Rektörün götürülüş şekli kötüdür.
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Yasalar karşısında herkes
eşittir.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Yargı değil efendim, siz,
lütfen, yargı ile tutuklanmayı karıştırmayın. Rektörün götürülüş şekli kötüdür.
Bu memlekette hiçbir rektöre bu muamele yapılmamıştır.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Yasalar karşısında herkes eşittir,
herkese aynı muamele yapılıyor.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Lütfen, şekli şemaili sizden
çok iyi bilirim. Bir rektöre bu muamele yapılmamıştır burada. 72 tane rektör
kalkıyor bir bakanlığa gidiyor, karşılığında söylenen şu: "70 tane adam(!)
gelmiş."
Lütfen, arkadaşlar, biraz, hiç değilse ölçüyü, sınırı,
konuşmasını öğrenin. "70 tane adam!.." "70 tane rektör geldi,
oturtacak yer bulamadım" dersiniz, "70 tane adam(!) gelmiş." (AK
Parti sıralarından gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Keşke adam olsa, adam
değil.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - Adam olsa!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
Sayın Özyurt…
Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar, lütfen…
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Oradakiler en az sizin kadar
adamdır, en az sizin kadar haysiyetliler, onu söyleyeyim. Lütfen, o "adam
olsa" diyen…
Başbakan kalkıyor diyor ki: "Efendim, akademik
kariyerini nasıl aldığını ben biliyorum." Doğru söylüyor; çünkü, kendi
yanındaki öyle almıştır, kendi yanında taşıdığı Başbakan Müsteşarı öyle
almıştır.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Nereden biliyorsun?!
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Onun için biliyor Başbakan.
Başbakan öyle söylüyor; çünkü, diyor ki: "Ben nasıl aldıklarını
bilirim." Yanındaki adam öyle almıştır çünkü. Bunları öğrenin arkadaşlar.
Bir üniversiteye sizin döneminizdeki kadar kötü muamele
yapılmamıştır, sizin döneminizdeki kadar yüzkarası olacak bir olay
yaşanmamıştır bu memlekette. Bu, bir yüzkarasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bir
rektör böyle yaka paça sürüklenerek götürülmemiştir. (AK Parti sıralarından
"yanlış biliyorsun" sesi)
Hayır efendim, yanlış bilmiyorum.
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Edep ve terbiye üzerine
konuş…
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Edep ve terbiye üzerine
konuşacak olursak, Başbakanınızın konuşması bir felaket.
Bence, Başbakan, Van Rektörü tutuklandığı zaman nasıl
Ermeni konferansında ayağa kalktı, işte "üniversiteler istedikleri gibi
yaparlar" diyor. O zaman, Van Rektörü tutuklandığı zaman da Başbakan, aynı
reaksiyonu göstermeliydi, aynı şekilde demeliydi "rektöre yapılan
yanlıştır, bu şekilde yapılmaz" demeliydi. Ben, bir Başbakandan bunu
beklerdim, bir Millî Eğitim Bakanından bunu beklerdim arkadaşlar burada.
Üzüldüm, 70 tane rektör kalkıp gidiyorlar ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı
ayakkabılarına varana kadar aranmıştır arkadaşlar, bunu bir yerinize yazın. Böyle
bir olay yaşanmamıştır, sayenizde yaşanıyor. Siz kalkıp söylemeliydiniz,
Yükseköğretim Kurulu Başkanı ayakkabıları çıkartılıp da aranmaz diye; bu, sizin
döneminizde yaşanmıştır, iftihar edin.
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Herkes aranır cezaevinde.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Hayır efendim, herkes
aranmamıştır. Hayır, hayır efendim aranmamıştır.
AHMET IŞIK (Konya) - Avukat da aranır, avukat.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Avukat aranır; ama, bu
olayda…
AHMET IŞIK (Konya) - Avukat da aranmıştır…
BAŞKAN - Sayın Işık… Sayın Işık…
Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar, lütfen.
MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Bu olayda arkadaşlar,
Yükseköğretim Kurulunun Başkanının yanında gelenler aranmamış; ama,
Yükseköğretim Kurulu Başkanı ayakkabıları çıkartılıp aranmıştır. Bunu bilin,
öğrenin ve bu sizin tarihinize yazıldı. Sayenizde bir üniversite rektörüne
yapılan kötü muamele, bir Yükseköğretim Kurulu Başkanına yapılan kötü muamele
sizin sayenizde oldu, yaşadık arkadaşlar bunu.
İçinizde pek çoğunuz yüksek öğrenim görmüştür, çoğunuz
yüksek öğrenimli, hepiniz hocalarınıza hayran olmuşsunuzdur, hocalarınızın
yolunda gitmişsinizdir, beğenmişsinizdir; ama, hocalarınıza sizin yaptırdığınız
muameleyi hiçbir yükseköğretim öğrencisi yapmamıştır. Bu, sizin hanenize
yazılmıştır, sayenizde Türkiye bunu görmüştür.
Saygılar sunuyorum arkadaşlar, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyurt.
Hükümet adına Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek; buyurun
Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Çok değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son günlerde tartışma konusu olan bir olay, yargıya
intikal etmiş olan bir konu burada bir şekilde de gündeme tekrar getirilmiş
oldu. Aslında her vesileyle söylüyoruz ki, Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk
devleti demek, herkesin olabildiğince hukuk kurallarına riayet etmesi gerekir.
Hepimiz sık sık vurgu yapıyoruz buna, komisyonda da, burada da, Cumhuriyet Halk
Partili arkadaşlarımız da haklı olarak yargı bağımsızlığından sıkça
bahsederler, buna temas ederler. Yargı bağımsızlığının birinci ayağı, yargıya
intikal etmiş bir konuda kimsenin yargının işine karışmamasıdır. Buna azamî
dikkati hep beraber göstermemiz lazım.
Van'da cereyan eden bir olay var. Geçmişe dönük bir soruşturma.
Siyasetle bağlantısı vardır diyenler oldu; ama, bunun arkasını doldurmadı.
Birisi gelir -ister bu kürsüden ister bir başka yerde- derse ki orada
cumhuriyetin savcıları tarafından, cumhuriyetin hâkimleri tarafından
soruşturması, mümkünse bilahara kovuşturması yapılacak bir olayla ilgili olarak
siyasetin şu kesimi, bilfarz Adalet Bakanı, bilfarz Millî Eğitim Bakanı veya
kim kastediliyorsa, şu tarihte savcıya şu talimatı verdi, hâkime bu talimatı
verdi, şu şu şu olaylar sebebiyle yargı tarafsız davranmadı filan gibi altını
doldurabilecek laflar, beyanlar, deliller ortaya koyabilirse, biz, bunu
saygıyla karşılarız. Ama, bu olmadan, en zor şartlar altında vatanseverce görev
yapan hâkim ve savcıların işlerine karışma anlamına gelecek, onları kendi vicdanlarıyla
ve dosya münderecatına göre, hukuka göre karar vermesini zorlaştıracak
beyanlarda, tavırlarda bulunurlarsa, bunu hukuk adına anlayışla karşılamak da
mümkün değildir. Bir süreden beri bu, alışkanlık haline geldi, yazılıyor,
çiziliyor, konuşuluyor. Biz, bu olaylar karşısında, mümkün olduğu kadar,
siyasetin bu işle alakasının olmadığını, yargının haksız yere suçlanmış
olmasını bilerek, bunu görerek, vicdanımız da bu noktada sızlayarak bir şey
demek istemedik, işi hukuk çerçevesinde tutmaya çalıştık.
Van Üniversitesi bir cumhuriyet üniversitesidir. Orada
meydana gelen her olay hepimizi üzer. Hiçbir insanın tutuklanması, yargıyla
ilişkisinin olması, yargılanması hiçbirimizi memnun etmez, bundan hepimiz
üzüntü duyarız. Bu, ister rektör olsun ister sade bir vatandaş olsun. Biz, o
olayla ilgili burada bir kıymet hükmü veremeyiz.
Rektörler Komitesinin o günkü toplantısındaki bildiriyi
hepiniz hatırlıyorsunuz, 6-7 maddelik bir bildiri. O bildirinin bazı
maddelerinde, o üniversitede işlerin usulüne uygun gitmediği, ihaleye fesat
karıştırma, alımlar, satımlar, birkısım işlemlerde yanlışlıkların olabileceğini
bu bildiride zaten kendileri de kabul ediyorlar; ama, diyorlar ki:
"Tutuklanan Sayın Aşkın'ın bu işle alakası yok." Bunu anlarım; ama,
orada işler yolunda gitmiyorsa, birkısım usulsüzlükler varsa, birkısım
yanlışlıklar varsa, kimin suçlu olup olmadığına, ne Rektörler Komitesi ne
Adalet Bakanı ne siz ne ben değil, Türkiye Cumhuriyeti yargıçları, savcıları
karar verecek. Türk Milleti adına yargılama yetkisi yalnız hâkimlerimize ait.
Hâkimlerimizin işine karışırsak, işimize geldiği zaman yargı bağımsızlığı,
işimize geldiği zaman yargı bunu niye böyle yapıyor, öbür türlüsünü yapıyor…
Değerli arkadaşlarım, biz, burada çıkardığımız
yasaları, genel ve eşit, herkese uygulansın diye çıkarıyoruz. Cezaevinin
yönetimiyle ilgili yasayı da beraber çıkardık. Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımızın da bu yasanın çıkarılmasında çok büyük katkıları var. Bunlarla
ilgili katkıları da hep teşekkürle burada ifade etmeye çalıştık. Cezaevinin
kuralları var. O kurallara herkes uymak mecburiyetinde. Üstelik, bunları,
Avrupa Birliği adına yaptık. Şimdi, herkes Avrupa Birliği diyor ama, kendisiyle
ilgili bir uygulama söz konusu olduğunda, tutuyor, imtiyaz istiyor; efendim,
rektör aranır mı, milletvekili aranır mı, bakan aranır mı, filanca şey aranır
mı?.. Peki, o zaman, biz, bu yasaları sadece düz vatandaş için mi, sadece sade
vatandaşlar için mi çıkarıyoruz?! Yani, onlar uyar, belli makam sahipleri,
belli mevki sahipleri bu kurallara uymaz kanunda yazılı olmasına rağmen...
Böyle bir uygulama olamaz, böyle bir anlayış olamaz. Dolayısıyla, orada,
yasalara aykırı bir tek uygulama varsa, ki, Sayın YÖK Başkanı -benim de
hocamdır, kendisiyle her zaman saygı hudutları içerisinde ilişkimiz olmuştur-
bu uygulamadan rahatsız olmadığını, yasalara aykırı bir durum olmadığını
kendisi de söylüyor. Şimdi, onun yerine başkaları rahatsız oluyor. O zaman şunu
getirirsiniz, bunu yaparız: Cezaevlerine bundan sonra -inşallah, hiç kimse
düşmez de- filanca kesimlerden insanlar düşerse, onların ziyaretçileri ayrı bir
muameleye tabi tutulur der, bunu yasaya koyarsınız, koyarız; o zaman, oradaki
infaz memurları da farklı bir muamele yapar. Yasayı genel ve eşit çıkarıyoruz;
sonra, insanların konumlarına göre ayrıcalıklar istiyorsak, bu, demokrasi olmaz
arkadaşlar. Bunu hep söylemeye çalıştık. Yazıktır, yargıya da yazıktır. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Bu insanlar, orada, zor şartlar altında görev
yapıyor, adalet tevzi etmeye çalışıyor. Önüne gelen tu kaka yaparsa, önüne
gelen hırpalamaya çalışırsa, bu memlekette kamu düzenini nasıl tesis
edeceksiniz! İşimize geldiği zaman yargı bağımsızlığı, işimize geldiğinde genel
ve eşit kural; ama, işimize geldiğinde, belli imkân sahipleri… Türkiye, zaten,
bu anlamda, oligarşik adacıklarla dolu, bunları hep beraber temizlememiz lazım,
bunları olabildiğince ayıklamaya çalışıyoruz; ama, eski alışkanlıklarımız
sebebiyle, farklı uygulamaları bir beklenti içerisine sokuyoruz, bunu gündeme
getiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu doğru değildir. Yargı, bakın,
böylesine suçlamalar karşısında sessiz kaldıysa, bunun bir tek sebebi var;
çünkü, yürümekte olan bir dava var, bu davayla ilgili bir fikir açıklamış olsa,
ihsası reyde bulunmuş olacak. Bu hassasiyetle, bugüne kadar olup bitenleri
ibretle izliyor. Sessiz kalmış olması, bütün bu suçlamaları, bütün bu
olumsuzlukları kabul ettiği anlamına gelmiyor, tam tersi, hukuka saygının
gereği olarak, şu an, bir sabır imtihanından geçiyor, hiç kimse de bir şey
demiyor. Onun için, ne olur, bu kürsüyü, bu anlamda… Ceza Kanununu beraber
çıkardık. 288 inci maddeyi açın okuyun. Yargılanmakta olan bir davayla ilgili
olarak, Tür Milleti adına yasama yetkisini kullanan Meclislerde bile görüşme
yapılamaz diyor. Neden; çünkü, hâkimler, hukuka, kanuna, dosya münderecatına ve
vicdanî kanaatlerine göre karar versin diye bütün bu kurallar tespit
edilmiştir, belirlenmiştir. Bunu aşan, bunu zorlayan… Siyasetin gündem konusu
haline getirmek, bence, çok doğru bir şey değil. Kaldı ki, bu konuyla ilgili
birkısım da yanlış bilgiler var. Mesela, ben, 70 kişi, 80 kişi filan demedim,
bunları iyi açıp, bakın. Ben, bir gün evvel Sayın YÖK Başkanını aradım, bir
hoca-talebe ilişkisi içerisinde aradım, saygıda hiç kusur etmedim, bundan sonra
da etmem; çünkü, benin anlayışım bunu gerektirir. Hocam, yarın bir toplantı
yapılacak, bir gerginlik olmasa, cumhuriyetin kurumları karşı karşıya gelmese,
yargıya müdahale anlamına gelecek bir şey olmasa iyi olur Hocam, siz bunları
daha iyi takdir edersiniz diye, edep ölçüleri içerisinde bir şeyi karşılıklı
konuştuk. Onun da bana verdiği cevap şudur: "Bizim daha evvelki
bildirimizi hatırlıyorsunuz, o bildiride, biz, yargıya kusur anlamına gelecek
hiçbir şey ifade etmedik " dedi. Ertesi günkü bildiri, tam tersi bir
bildiri olarak çıktı.
Benden ziyaret için randevu istediler, Sayın YÖK
Başkanı ve birkaç arkadaşı gelecek denildi; toplantı bitmiş, 15 dakika sonra.
Ben, kendisine saygımdan dolayı, derhal randevu verdim. Pekâlâ, o gün -çünkü,
benimle bir alakası yok bu işin- meşgulüm derdim, iki gün sonraya randevu
verirdim. Tam tersi, kendilerine saygının gereği olarak, hemen 15 dakika sonra
randevu verdim. Ben zannettim ki iki kişi gelecek, üç kişi gelecek; makam
odalarındaki oturulacak yer belli.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - 50 kişi olsa ne olacak,
ağırlayamıyor musun makam odanda!..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Kendileri
gelmezden evvel bütün yayın nakil araçları Bakanlığın önüne doldu. Herkes
otobüslerle veya başka türlü, nasıl geldiler bilemiyorum, oturacak gerçekten
yer yok. Eğer bir sorun çözmek için geliniyorsa, herhalde geliş tarzının böyle
olmaması lazım, üslubun böyle olmaması lazım ya da bana niye gelmiş oluyorlar?!
Bana, eğer bir şey için geliyorlarsa, bunun geleceği yer en evvel ben değilim.
Zaten, Yükseköğretim Kurumundan, Van'daki
soruşturmalarla ilgili olarak, bakınız, pazar günkü bir televizyon programında
da kamuoyuna yanlış bilgi verildiği anlaşılıyor.
Müracaatta bulunmuşlar. Kime; gereği için Van
Cumhuriyet Savcılığına, bilgi için Adalet Bakanlığına ve Hâkimler Savcılar
Yüksek Kuruluna. Demek ki, dilekçenin gereğini yapacak Van Cumhuriyet
Savcılığı. Tarihi ne; 21 Temmuz 2005.
22 Temmuz, bir gün sonra, Van Cumhuriyet Başsavcılığı
YÖK'ün bu müracaatına anında cevap veriyor, bir gün sonra, hiç savsaklamadan;
YÖK'e, Yükseköğretim Kurumuna saygının gereği olarak, bir gün sonra, böylesine
önemli bir olayla ilgili olarak derhal cevap veriyor.
Yazının bana gelişi 26 Temmuz. Hatta, ben değil,
Müsteşarımız ilgili birime havale ediyor. 26 Temmuzda YÖK'ün başvurusu bilgi
için bize geldiğinde, zaten Van Cumhuriyet Savcılığı gerekli bilgiyi vermiş,
ekine de Danıştayın bir kararını koymuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Dolayısıyla hukuk
çerçevesinde olan bir iş "üç aydır cevap alamıyoruz" falan diye, işe
bir de dramatik boyut katılmak suretiyle, anladığım kadarıyla Van olayı, Van'ın
dışına taşırılmak suretiyle, siyasetin eski gündem maddelerinden biri haline
getirilmeye çalışılıyor.
Bakınız, üniversitelerimize de yazık olur, yargıya da
yazık olur, bu ülkeye de yazık olur; siyaset yapıyoruz, hepimizin sorumluluğu
var. Yapmamız gereken şey, hukuk yolundan gitmek suretiyle Türkiye'nin
sorunlarını çözmektir, buna katkı sağlamaktır. Değilse, tansiyonu yükselterek,
olur olmaz her meseleyi kendi bağlamı dışına taşırarak Türkiye'de gündem konusu
yaparsak, o zaman, birdenbire, Türkiye ne oluyor diye, en evvel kendi
vatandaşlarımız dahil olmak üzere herkes bu ülkenin huzurundan, barışından,
geleceğinden endişeye düşer. Buna hiçbirimizin hakkının olmadığını, olmaması
gerektiğini düşünüyorum.
Bu fırsatı verdiği için de arkadaşımıza teşekkür
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti ve Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Evet Sayın Anadol, nedir?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, İçtüzük 69 uncu
maddeye göre, görüşlerimiz çarpıtıldığı için, sadece…
BAŞKAN - Kimin görüşü çarpıtıldı Sayın Anadol?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - … sadece Mustafa Özyurt'un
-Grup adına konuşan- değil, genel olarak Cumhuriyet Halk Partisinin ileri
sürdüğü iddialara bir yanıt mahiyetindedir. (AK Parti sıralarından "Hayır,
hayır" sesleri)
BAŞKAN - Hayır efendim, böyle bir şey yok. Cumhuriyet
Halk…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Öyle oldu.
BAŞKAN - Sayın Bakanın konuşması genel bir konuşmadır;
böyle bir itham filan yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu, genel konuşma değil…
BAŞKAN - Hayır, Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu, genel konuşma değil…
BAŞKAN - Hayır, genel konuşma. Buradaki herkes onun
muhatabıdır; böyle bir şey yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini, beyanlarını hedef alan bir konuşma, Genel Başkanımızın Grupta
yaptığı konuşmayı hedef alan bir konuşma.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Hayır…Hayır…
BAŞKAN - Sayın Anadol, burada ne şahıs ismi geçmiştir
ne grup ismi ne şey. Genel olarak, Adalet Bakanı bir değerlendirme yapmıştır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır Sayın Başkan, lütfen…
Ben direniyorum, oylamaya sunun efendim.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Geç…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oylamaya sunun lütfen;
çoğunluk istemiyorsa konuşmayacağım. Direniyorum… Direniyorum efendim. 69'a
göre söz istiyorum.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, ben
Cumhuriyet Halk Partisini kastederek, onun görüşlerine cevap vermek adına bir
konuşma yapmadım. Böyle bir anlayış nereden çıkıyor?! Bundan dolayı üzüntü
duydum. Kati surette... Ben Cumhuriyet Halk Partisinin ismini geçirmedim, tam
tersine, arkadaşımızın görüşüne teşekkür ettim fırsat verdiği için.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Hayır efendim… Sayın Bakan,
siz çarpıttınız.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Hayır, hayır…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Arkadaşımız Grup adına
konuştu.
BAŞKAN - Sayın Bakanım... Sayın Anadol…
Burada Sayın Bakan da açıkladı, ben de dinledim. Genel
hukuk kuralları içinde bir konuşma yaptı, kimseye bir sataşma yoktu; ama,
sataşma gerekçesiyle böyle bir ısrarınız varsa Genel Kurulun oyuna
başvuracağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Başvurun efendim, başvurun…
Yani, bu eleştirdiği görüşler Adalet ve Kalkınma
Partisine ait görüşler miydi Sayın Bakanın eleştirdiği görüşler?
BAŞKAN - Hayır, hiç kimseye ait değil, genel hukuk
kuralları içerisinde konuştu Sayın Bakan.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Adalet adına konuştu.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Adalet adına konuştu... Adalet
adına hâkimler konuşur, bakanlar konuşmaz; adalet adına hâkimler konuşur,
bakanlar değil.
BAŞKAN - Sayın Anadol, burada bir sataşma falan yok,
genel olarak konuştu; yani, tatlı tatlı yürütüyoruz. Daha sonra, bir madde
üzerinde konuşma sırasında, bir şey varsa, görüşlerinizi açıklarsınız; burada
yeri değil; oylamıyorum.
Size de teşekkür ediyorum, sağ olun.
Sayın Özyurt, size de teşekkür ediyorum; herhangi bir
şey yok.
Anavatan Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Sayın
Edip Safder Gaydalı; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üçüncü yılımız dolmak üzere; bu üç yıl zarfında, bu
kürsüyü fazla işgal etmedim; bağımsızlar sırasında oturarak dinlemeyi yeğledim;
çünkü, 3 Kasım seçimlerinden sonra, millî irade tecelli ederken, öyle bir
tecellide bulundu ki, büyük bir çoğunlukla, tekparti iktidarı iş başına geldi.
Bütün Türk toplumu gibi, ben de bu toplumun bir parçası olarak, çok şeyler
bekledim iktidarımızdan. Kendi payıma düşen desteği de verdim, oylamalarda,
memleket, millet hayrına olan her şeyde de destek verdim; ama, son on dört
gündür bir şeyler oldu. Ne oldu; Anavatan Partisi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grup kurdu.
Yine sessizce burada dinlerken, gerek AK Parti
İktidarından, gerek Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlar, konuşmalarında, bu
yeni kurulan gruba hiç hayırlı olsun demediler. Yani, Türk misafirperverliği bu
mudur?
AHMET YENİ (Samsun) - Halkımız kurmadı ki.
ANAP GRUBU ADINA EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Şimdi,
bu kıskançlık, bu hiddet, bu şiddet niye, onu anlayamadım, bir türlü anlayamadım.
Şimdi, Anavatan Partisi, 1983'ten bu yana, hakikaten,
Türk toplumuna büyük hizmetler vermiş, büyük bir siyasî camiadır, büyük bir
okuldur, büyük bir ekoldür, çok büyük devlet adamları yetiştirmiştir.
Şimdi, bakın, benden önce çok değerli bir Sayın
Bakanımız konuştu, sizinle beraber biz de alkışladık. Bu Sayın Bakanımız da,
Sayın Özal ve Anavatan ekolünden yetişmiş değerli bir siyasetçidir. Yani, 59
uncu Cumhuriyet Hükümetinin, Kabinenin Anavatanlı bakanlarını çekin, hükümeti
ayakta tutamazsınız, hükümeti ayakta tutamazsınız… (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar) İşte, Turizm Bakanlığından sonra görüyoruz. Allah
kimseyi bu durumlara düşürmesin.
Şimdi, her vesileyle söylüyorsunuz; ne diyorsunuz:
"Alternatifimiz yok." Doğru mu?.. (AK Parti sıralarından
"Doğru" sesleri) Doğru… Peki.
Bakın, bu mübarek günde, gecede size bir şey
söyleyeyim. Eğer hepimiz Müslümansak, onun kurallarına, kitabına inanıyorsak,
bir tek Cenabı Allah'ın alternatifi yoktur; her şeyin ve herkesin alternatifi
vardır. Bu alternatifi halka sunarsınız, halk tercih eder ama etmez, o halkın
bileceği iş; ama, alternatifimiz yok diye ortaya kasılıp veya kendi
yandaşlarınız köşeyazarlarına da bunları yazdırırsanız, bu inkârcılığa girer.
Değerli arkadaşlarım, iktidar büyük bir çoğunluk;
sadece 350 değil, Cumhuriyet Halk Partisini de yanınıza aldınız, 500
milletvekiliyle bir iktidar sergiliyorsunuz. İktidar koalisyonunuz hayırlı
olsun!
Şimdi, dün, Sayın Koç, burada konuşurken, bir torba
yasadan, çuval yasadan bahsetti, bu çuvalın un akıttığından bahsetti; ne
hikmetse, aynı Koç, bugün, çuvalı dikmeye kalkıyor. Al gülüm ver gülüm!..
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Şimdi, eğer komisyona maddeyi geri çekiyor, ileride
nasılsa bu maddeyi tekrar getiririz diyorsanız, o zaman ortağınıza ihanet
ediyorsunuz. Yok, eğer getirmeyecekseniz, hakikaten bu amaçla bu maddeyi
çekiyorsanız, o zaman o mazlum insanlara ihanet ediyorsunuz. Her halükârda da
bir ihanet içindesiniz.
Bakın, değerli arkadaşlarım, ben onbeş senedir
Parlamentodayım. Burada bana laf atmaya kalkan arkadaşlarımın yaşlarının
yarısından fazla Parlamento tecrübem var. Ben, bu sıralarda da oturdum iktidar
milletvekili olarak, bu sıralarda da oturdum muhalefet milletvekili olarak, bu
sırada da oturdum komisyon başkanı olarak, bu sırada da oturdum hükümetin üyesi
olarak. (AK Parti sıralarından "nereye doğru gidiyorsun" sesleri)
Şimdi, değerli arkadaşlarım; rahmetli Özal'ın size bir
lafını okuyayım -nereye gittiğimi anlayacaksınız- rahmetli Özal diyor ki:
"Kaybedip, yeniden kazanmak lazım. Kabul etmek lazım ki, siyaset inişli
çıkışlıdır. Kazanırsınız da kaybedersiniz de. Her zaman kazanmak mümkün olmayan
bir şeydir. Her zaman kazanan yanlıştır. Kaybetmesini de bilmek lazım.
Kaybedip, tekrar kazanabilmek lazım; ancak, bunlar yapıldığı zaman parti tam
manasıyla, bizim arzu ettiğimiz, bizim düşündüğümüz sağlam bir parti haline
gelir." Bakın, bunu, rahmetli Özal söylüyor. Ama, size, bir arkadaş
nasihatı söyleyeyim: Sizin gidişiniz bizimkinden daha hızlı olacak. (Anavatan
Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Nasrettin Hoca gibi "damdan düşene
sorun" demişler. Gelin, memleket, millet adına olan her şeyde, hiç kimseye
taviz vermeden, Grubunuzun ve gücünün kıymetini bilin. Bu güç, ne 1950'lerde
rahmetli Menderes'e nasip oldu, ne Sayın Demirel'e nasip oldu, ne Sayın Özal'a
nasip oldu. Bu çoğunluğunuzun kıymetini bilin.
Şimdi, sözü açmak istemiyorum, Sayın Salih Kapusuz
burada yok. Sayın Kapusuz'la birlikte de 1991'den bu yana milletvekilliği
yapıyoruz. 28 Şubat sürecini aştı. Şimdi, iktidarlar nasıl gelir, nasıl gider,
bunların hepsi belli. Halkın oy ve iradesiyle gelir; ama, hükümetler işbaşına
güvenoyuyla gelir. Hükümetlerin gitmesi de belli; ya koalisyon ortağınız size
desteğini geri çeker veya bir gensoruyla düşürülürsünüz. Peki, şimdi soruyorum
size: 28 Şubatta bunlardan hangisi oldu? Ortağınız, o zamanki ortağınız Doğru
Yol Partisi desteğini mi çekti veya bir gensoru verildi de Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ret oyu mu verildi?! Bırakıp kaçtınız… (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)Bırakıp kaçtınız… Bırakıp kaçtınız… Bakın…
İktidarsınız. İktidar başka, muktedir olma başkadır.
Eğer iktidar, zamanında bazı şeyler yapılabiliyorsa, onun tedbirini almak da o
iktidarın görevidir. Benden size bir uyarı; uyulur uyulmaz...
AHMET IŞIK (Konya)- O bir saygıydı Sayın Bakanım.
Protokolün gereği…
BAŞKAN- Sayın Işık, müdahale etmeyin lütfen.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)- DYP'den ayrıldın, koalisyonda
bakan oldun.
BAŞKAN- Sayın Demirbağ, lütfen… Sayın Demirbağ,
dinleyelim...
Buyurun.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)- Bakın, size bir şey
söyleyeyim. Siyaset kurumu yıprandı filan diyoruz ya, siyaset kurumu ilkeler
çerçevesinde otursun, toplumda yıpranmasın diyoruz ya… Haa, bu yıpranmışlık
milletvekillerinin kişisel hareketleriyle olmaz. Yani, bir milletvekilinin
tabanca atmasıyla veya bir milletvekilinin pet şişe atmasıyla falan siyaset
kirlenmez. Onlar ferdî işlerdir. Haa, olmaması lazım, o ayrı konu; ama, onların
kişisel sorunudur. Siyaset, ilkeler etrafında durabilmektir, halka verdiği sözü
tutabilmektir. Benden size bir uyarı, naçizane. Ama, korkmayın, yani, Anavatan
Partisi buraya çıktıkça, konuştukça hop oturup hop kalkıyorsunuz. Neticede
halka gitmeyecek miyiz, halk oy vermeyecek mi? Belki yine gömer canım sandığa.
Telaşınız ne, endişeniz ne?!
ÜNAL KACIR (İstanbul)- Şüphemiz yok.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)- Endişeniz ne?!
ÜNAL KACIR (İstanbul)- Şüphemiz yok.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)- Ama, sonunuzu gördüğünüz
için endişeleniyorsunuz.
Allah hepinize selamet versin.
Saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma
saati: 21.07
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati:
21.19
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 13 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.
Şahsı adına, Ordu Milletvekili Cemal Uysal; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Uysal, süreniz 5 dakika.
CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son kamuoyu yoklamalarında hükümet, en güvenilir
kurumlar arasında 1 inci sırada yer aldı. Türkiye, ekonomik bakımdan, siyasî
istikrar bakımından, ekonomik istikrar bakımından fevkalade üst düzeyde.
Türkiye'ye yatırım yağıyor. Bütün dünya, Türkiye'yi görüşüp konuşuyor.
Türkiye'nin itibarı arttı ve Türkiye, bugün, dünyada parlayan yıldız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim
lütfen.
CEMAL UYSAL (Devamla) - İşte, bütün kıyamet buradan
kopuyor. Özellikle, Anavatan Grubunun -ki, grubu nasıl kurdular, ona da biraz
sonra değineceğim- buradaki hezeyanının sebebi budur; zihinlerde istifham
yaratmak ve hükümetin başarısını gölgelemek ve bunu da çok uygun olmayan -daha
kötüsüne dilim varmıyor- bir politik tarzda burada sunmaya kalkmaktır. Şimdi,
şunu soruyorum: Türkiye, son yirmi yılda, AK Parti gelinceye kadar 17 tane
hükümet kurdu, bunların hepsi de koalisyon hükümetiydi. Koalisyon
hükümetlerinin döneminde kalkınma hızı ortalama yüzde 2,5-3, enflasyon yüzde
50, borçların gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 91. AK Parti Hükümeti
geldiği zaman ne oldu: AK Parti Hükümeti geldiği zaman, son üç yılda kalkınma
hızı ortalama yüzde 7,5, enflasyon yüzde 10'un altında, yüzde 8'e kadar düştü,
siyasî ve ekonomik istikrar sağlandı, borçların gayri safî millî hâsılaya oranı
yüzde 60'a kadar düştü.
Şimdi, siz, bir grup kurdunuz. Bu grubu, nereden yetki
aldınız da kurdunuz; size millet bu yetkiyi verdi mi?! 3 Kasım 2002'de yapılan
seçimlerde siz ne kadar rey aldınız? Millet size reyini değil, reyinin damga
vergisini, zekâtını verdi; ama, siz, buraya geldiniz, toplumun bu kararına
karşı hile yapmak suretiyle bir grup kurdunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bu grubu kurdunuz ve şimdi, buradan, Cumhuriyet tarihinin en başarılı
hükümetini çok kötü bir şekilde, maalesef, tenkit ediyorsunuz. Milletin 3 Kasım
2002'de vermiş olduğu bu kararı iadei muhakemeye mi götürdünüz? Unutmayın ki,
iadei muhakeme, ölü ağzına su damlatmaktır. Hiçbir surette partimizin
başarısını gölgeleyemeyeceksiniz ve Türkiye Cumhuriyeti, AK Parti sayesinde,
1950'den bu yana geçen, aşağı yukarı ellibeş yılda görülmemiş şekilde bir
ekonomik performans göstermiştir, gerçekten de bütün dünyada takdir
toplamaktadır, güven gelmiştir, gerçekten de hükümetimiz çok emin adımlarla
ekonomiyi büyütmekte, Türkiye'yi istikrara götürmektedir. Sizin hezeyanınızın
hiçbir faydası olmayacaktır. Siz, milletin hakkını, toplumun size vermediği
hakkı burada gasbetmek suretiyle kullandınız ve bunu millet çok iyi biliyor,
size de hiçbir suretle itibar etmiyor.
Beni dinlediğiniz için, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkanım,
"Meclis görüşmelerinde dile getirilen görüşler hezeyandır" diye bir
sataşma var.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sizin söyledikleriniz
hezeyandır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sükûneti
sağlayalım.
Affedersiniz Sayın Abuşoğlu. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Saygıdeğer arkadaşlarım, susun da bir dinleyelim,
lütfen…
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sataşma var. Meclis
görüşmelerinde dile getirilen hiçbir görüş burada hezeyan değildi. Üstelik
Anavatan Grubunun hezeyanı olarak ifade edilmiştir. İçtüzüğün 69 uncu maddesine
göre cevap hakkı doğmuştur.
BAŞKAN - Sayın Başkan, tutanakları getirteyim, bu
oturum içerisinde size söz vereyim. Ben "hezeyan"ı duymadım,
arkadaşlarım da duymamışlar. Dediğiniz şeyler varsa, memnuniyetle.
Sayın Taner Yıldız, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ilgili kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de maddeyle ilgili konuşmak istiyorum. 1990 yılına
kadar, bilindiği gibi, TÜBİTAK'ta ikinci görev aylıklarında herhangi bir
sınırlama yoktu; ancak, 3670 sayılı Kanun ve ilgili kanun hükmündeki
kararnamelerle, ikinci görev aylıklarına bir sınırlama getirildi; ama, fiilî
durum bununla çok örtüşük olmadı, ilgili kurumun hukuk müşavirliği bu
sınırlamaya uymayarak ödemelerin devamını, yapılmasını sağladı; ancak, ibralar,
yani ilgili kurulun ibraları bu şartla yapıldı. Bunun üzerine, konu, bilindiği
gibi, hukuka intikal etti. Danıştay Birinci Dairesi de, bu ödemelerin ikinci
görev aylıklarının sınırlandırılmasıyla alakalı görüş bildirdi; ama, dönemin
ilgili devlet bakanı gerekli istihdamı sağlayamayacağı endişesiyle TÜBİTAK'taki
bilim adamlarının bu ikinci görev aylıklarının devam ettirilmesinden yana görüş
bildirdi. Daha sonra, ilgili kurumun, yine TÜBİTAK'ın denetim raporunda, bu
sınırlamaların getirilmesi gerektiği, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında da
yine aynı doğrultuda bir sınırlama getirilmesi gerektiği söylendi ve bunun
üzerine, 15 Ocak 2004 tarihinde, Başbakanlık Makamı, görev ücretlerinin 8 inci
madde doğrultusunda sınırlandırılmasını istedi.
İşte, en son, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu
ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun içtihatları doğrultusunda,
TÜBİTAK'ta 16 Kasım 2003 tarihinden sonra görevlendirilmiş olup ve gerçek dışı
beyanı olmayanların, 15 Ocak 2004 tarihine kadar, geriye doğru altmış gün
çalışılmak kaydıyla, bu dönem içerisindeki fazla ödemelerin istenmesi gerekmesi
nedeniyle bu madde düzenlenmiştir. Ayrıca, fazla ödemelerin yapılmasında yetki
kullanan kişilerin sorumluluk sınırları da belirlenmiştir. Bu şekilde, bilim
adamlarımız ile kurumun arasındaki çatışma giderilmek istenmiştir.
Saygıyla arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önce geliş
sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Bülent
Baratalı |
|
Trabzon |
İstanbul |
İzmir |
|
A. Kemal
Deveciler |
Gürol
Ergin |
Mustafa
Özyürek |
|
Balıkesir |
Muğla |
Mersin |
|
Osman
Kaptan |
Mesut
Özakcan |
Kâzım
Türkmen |
|
Antalya |
Aydın |
Ordu |
Madde 5- 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 4- 2547 sayılı Yüksek Öğretim
Kanununun 38 inci maddesine göre, 21.09.2004 tarihine kadar ilgili Bakan
onayıyla Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilenlere
ödenen ikinci görev aylığı herhangi bir şekilde geri alınmaz. Bu fıkra kapsamına
giren kişilere yapılan ödemeler nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihinden önce
açılmış bulunan davalar işlemden kaldırılır."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının Anayasaya da aykırı
olan 5 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Birgen
Keleş |
M. Akif
Hamzaçebi |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
İstanbul |
Trabzon |
İstanbul |
|
K.Kemal Anadol
|
Özlem
Çerçioğlu |
Tuncay
Ercenk |
|
İzmir |
Aydın |
Antalya |
|
|
Mustafa
Özyürek |
|
|
|
Mersin |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşacak mısınız Sayın Özyürek?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet, konuşacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek.
Süreniz 5 dakika.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; burada, zaman zaman ilginç tartışmalar ereyan ediyor. Biraz
önce, İktidar Partisine mensup bir milletvekili arkadaşımız, Anavatan Partisini
hırpalayabilmek için AKP Hükümetiyle ilgili öyle methiyeler düzdü ki, şaşırıp
kaldım. Diyor ki: "Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetidir."(AK
Parti sıralarından "Doğru" sesleri)
Şimdi, arkadaşlarım, Atatürk dönemini de inkâr eden bir
anlayıştasınız.(AK Parti sıralarından "Hayır, ne alakası var"
sesleri)
Elbette… Elbette… 1923'ten beri bu ülkede hükümetler
kurulmuştur. Bu ülkeyi düşmandan kurtaran hükümet vardır, bu ülkeyi demir
ağlarla donatan hükümet vardır, sata sata bitiremediğiniz eserleri yaratan
hükümetler vardır.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Rakamlara bak…
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Çokpartili dönemden
bahsetti.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Şimdi, onun için ölçüyü
kaçırmamak lazım. Bir süre sonra da kendi kendinizi methetmekte o kadar ileri
gidiyorsunuz ki, inanmaya başlıyorsunuz.
AHMET IŞIK (Konya) - Çokpartili dönemden bahsediyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Hayır, hiç öyle bir
açıklama yapmadı "cumhuriyet tarihinin" dedi, çok dikkatli dinledim.
Şimdi, arkadaşlar, ölçüyü kaçırmayınız ve unutmayınız
ki bunu emekliler de dinliyor, unutmayınız ki bunu köylüler de dinliyor,
unutmayınız ki bunu yüzde 2,5 zammı reva gördüğünüz memurlar da dinliyor. Böyle
bazı sanal göstergeleri alarak "enflasyonu düşürdük" filan; evet,
düşürdünüz; peki, sokakta yaşayan insan; ona neyi yansıttınız, ne verdiniz,
çiftçiye ne verdiniz, memura ne verdiniz, emekliye ne verdiniz, bunları da
düşünmek lazım. Bunu, sadece TÜSİAD dinlemiyor bu konuşmalarınızı, sadece
TOBB'un yöneticileri dinlemiyor bu konuşmalarınızı, halk da dinliyor. Gidelim,
istediğiniz köyde bu konuşmaları birlikte yapın bakalım, millet ne diyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bütün köylere gittik.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Köye nasıl gittiğinizi
biliyoruz; devlet dairesinin yetkililerini alıyorsunuz…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır, hayır…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …vali muavini, kaymakam,
oradaki il müdürü; köylü, zavallı, ne yapsın…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Tek başıma gittim köylere.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …devlet gelmiş karşısına,
"ne isterseniz söyleyin bakalım" diyorlar. Arkadaşlar, biz, halkın
içindeyiz; siz, devlet zırhıyla halkın içine giriyorsunuz, kendinizi
aldatıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Biz de milletin içindeyiz!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Bu güzel ortamda kendinizi
anlatmanız güzel.
Bir de bir şey söyleyeyim; şimdi, Anavatan Partisiyle
çok uğraşıyorsunuz; kendi evladınız, yavru muhalefeti siz yarattınız. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yarısı sizin arkadaşlarınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Genel Başkanı sizden…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yarısı sizden.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …bütün görevlere gelen
arkadaşlarımız sizden. Unutmayınız ki, arkadaşlarım bunu abartmayın,
abartmayın… (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi
dinleyelim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bak, Sayın Koçyiğit var orada.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Türkiye'de, Osmanlı'dan
beri…
Sayın Kacır, izin ver söyleyeyim; söylediğim şey senin
de hoşuna gidecek.
Bu, Osmanlı'dan beri siyasette en büyük kavga kardeş
kavgasıdır arkadaşlar; bu kardeş kavgasına çok fazla itibar etmeyin; onlar,
sizin, daha dün yavrularınızdı, iç içe, kucak kucağa oturuyordunuz. Onun için…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yarısı sizden!
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - Sizinkiler daha fazla
orada.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun için… Genel başkanıyla
belli olur bir parti arkadaşlar; Genel Başkanını siz çıkarmadınız mı; burada
oturan arkadaşlarımızın çoğunu siz çıkarmadınız mı?! Bırakın, bırakın içinizden
çıksınlar, biraz da eleştirsinler. Tabiî, sizin eksiklerinizi en iyi onlar
bildiği için, onların eleştirilerine tahammül edemiyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Niye; siz muhalefet yapmıyor
musunuz, muhalefeti beceremiyor musunuz?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Demokrasi, tahammül
gerektirir değerli arkadaşlarım.
Şimdi, eskiden "canım, CHP hep eleştirir, bunlar tek
pencereden bakar" falan diyordunuz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Önerge ne oldu, önerge?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Şimdi, başkaları da
eleştirmeye başlayınca biraz şaşırdınız galiba.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Anketlere bak!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizi
kendinizden başka, sizi büyük sermayeden başka, sizi belli…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Toparlıyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Önerge hakkında konuşun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Sizi…
Önerge hakkında da konuşacağım, hiç merak etme!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne zaman konuşacaksınız?!.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Buraya gelen arkadaşlar
önerge hakkında ne kadar konuşmuşsa ben de o kadar konuşurum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, sizi, dediğim gibi,
holdingler koruyor, methediyor…
AHMET YENİ (Samsun) - Halk koruyor, halk…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - ...TÜSİAD methediyor.
AHMET YENİ (Samsun) - Halkımız, halkımız…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …ve onların emrindeki bazı
gazeteciler methediyor; ama, buna inanmayınız, bunlar size dalkavukluk
yapıyorlar; biz, burada, gerçekleri söylüyoruz. Sizden ayrılan Anavatan Partili
arkadaşlarımız da hidayete erdiler, onlar da doğruyu söylüyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) - CHP'liler ne oldu, CHP'liler?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun için, doğrulardan
korkmayın değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gerekçesini dinlemedik ki!..
BAŞKAN -Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Akif Hamzaçebi
(Trabzon) ve arkadaşları
Madde 5.- 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 4.- 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 38 inci maddesine göre, 21.9.2004 tarihine kadar ilgili Bakan onayı
ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilenlere ödenen
ikinci görev aylığı herhangi bir şekilde geri alınmaz. Bu fıkra kapsamına giren
kişilere yapılan ödemeler nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihinden önce açılmış
bulunan davalar işlemden kaldırılır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesine
göre Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilen üniversite
öğretim elemanlarına ödenen ikinci görev ücretinin, bu maddenin son fıkrasına
göre mi belirleneceği, yoksa 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun ilgili maddesine göre mi tespit edileceği
hususu tartışma konusu olmuştur.
Bu sorun, 21.9.2004 tarihli ve 25590 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 5234 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle 278 sayılı Kanuna
eklenen ek 3 üncü madde aracılığıyla çözümlenmiştir; ancak, hükümetin getirdiği
kanun tasarısının 5 inci maddesinde, geçmişte yapılan fazla ödemelerin
ilgililerden geri alınması için düzenleme getirilmiştir.
Hükümetin getirdiği kanun tasarısının bu maddesi hukuk
devleti ilkesine açıkça aykırıdır. Yanlış bir şart tasarrufun idare tarafından
geri alınmasından dolayı ödenmiş fazla paraların geri istenmesi için yasal
düzenleme yapılmaktadır. Eğer ortada yanlış bir şart tasarruf varsa, idare
bunu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu ve Danıştay İçtihatları
Birleştirme Genel Kurulu kararları doğrultusunda geri alabilir. Bunun için
yasal bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Yasal düzenleme yapma ihtiyacı, bu
kararlarla uyumlu olmayan yeni bir uygulama yapıldığı için söz konusu
olmaktadır. Hatalı olduğu ileri sürülen idarî tasarruf, yine bir idarî
tasarrufla değil, yasayla geri alınmakta ve yasal süre kaydına bağlı olmadan,
yasayla ödeme yükümlülüğü getirilmektedir. Bununla da kalınmamakta, ita
amirliği yetkilerini kullananların bu ödemeden yararlanmak amacıyla hile
yaptığı veya gerçekdışı beyanda bulundukları yine yasayla hüküm altına
alınmaktadır. Yasayla, gerçekdışı beyanda bulunanların veya hile yapanların
kapsam dışında tutulması anlamsızdır; çünkü, zaten yüksek mahkemelerin
kararları doğrultusunda böyle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. İta
amirliği yapanların hepsinin gerçekdışı beyanda bulundukları veya hile
yaptıkları yasayla hükme bağlanmış olmaktadır ki, bu kabul edilebilir bir şey
değildir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun E.
1972/6 sayılı kararında özetle şöyle denilmektedir: "Hukuka uygun tasarrufların
geri alınması, ancak geçmişte doğmuş haklara (kazanılmış haklara) saygı
göstermek, bu hakları tanımak suretiyle mümkündür. Diğer bir deyimle, hukuka
uygun tasarrufların makable şamil şekilde geri alınması imkân dahilinde
değildir. Hukuka uygun bir tasarrufun geri alınması kaldırma veya düzeltme
niteliğindedir. Hukuka aykırı, yanlış tasarruflara gelince (yokluk veya mutlak
butlan nedenleriyle sakat olan bir idare tasarrufu, kural olarak geriye yürür
biçimde geri alınabilirse de, bu durumlar işbu içtihadın konusu dışındadır)
idare hukukunun genel prensibi, bir idarî tasarrufun geriye yürümeyeceği
şeklindedir. Oysa bir tasarrufun geri alınması, iptal gibi geriye yürür sonuç
doğuracaktır. Bu takdirde, geri alma işleminin durumu ve sonuçları, bu genel prensip
göz önünde tutularak tespit edilmelidir.
Burada, yanlış bir idare tasarrufunun geri
alınmasındaki kamu yararı ile bu yanlış tasarrufun kişiler yararına yarattığı
hukukî durumların korunması (istikrar prensibi) çatışma halindedir; ancak bu
çatışma görünüştedir, zira yanlış bir idare tasarrufunun geri alınması kamu
yararı bakımından zorunlu gibi görünmekte ise de, istikrarın korunmasında da
kamu yararı vardır. Yerleşmiş (müesses) durumlar hataen de doğmuş olsalar ve
hak teşkil etmeseler bile, her zaman geriye yürür şekilde ortadan
kaldırılabilmeleri, istikrarı ve toplumun güven hissini sarsar, kamu düzenini
zedeler.
Hukuka aykırı işlemin ilgili kişi lehine yarattığı
hukukî durumların ilelebet tartışma konusu yapılması sakıncalıdır. Dolayısıyla
belirli bir süre geçtikten sonra bu hukukî durumların korunmasında meşru
yararları olan ilgililerin korunmasını, yani hukukî durumların dokunulmazlığını
kabul etmek gerekir.
Yanlış bir şart tasarrufun idare tarafından geri
alınmasından dolayı ödenmiş fazla paraların geri istenmesi davalarında, kamu
yararı ile kişisel yararı uzlaştıracak, kamu ve hukuk düzenini sarsmayacak,
aksine, bunlara güven ve devamlılık sağlayacak nitelikte en adil ve hukukî bir
norm olarak iptal davası süresini genel olarak yanlış şart tasarrufu geriye
yürür şekilde geri almak için bir sınır olarak kabul etmek, bu süre geçtikten
sonra tasarrufun ancak ilerisi için hüküm ifade edecek şekilde geri
alınabileceği, daha doğrusu ilerisi için değiştirilebileceği tarzında bir
sonuca varmak gerektir.
Belirtilen süreler geçtikten sonra idare yanlış
tasarrufunu geri alsa bile, geçmişteki durumlar artık kazanılmış durum
niteliğinde olacağından, yanlış işleme dayanılarak yapılmış ödemelerin sebepsiz
olduğu da ileri sürülemeyecek ve geri istenmesi mümkün olmayacaktır.
Sonuç olarak, yokluk ile mutlak butlan halleri hariç ve
kişinin gerçekdışı beyanı veya hilesi de sebebiyet vermemiş olmak kaydıyla,
idarenin yanlış şart tasarrufunu (özellikle yanlış intibak işlemini) ancak
iptal davası süresi veya kanunlarda özel bir süre varsa, bu süre içinde yahut
iptal davası açılmışsa, dava sonuna kadar geriye yürür şekilde geri
alabileceğine, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geriye yürür
şekilde geri alınamayacağına, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri
alınması halinde, geri alma gününe kadar dolmuş durumların parasal sonuçları da
dahil olmak üzere, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması gerekir."
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun
kararı ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararı doğrultusunda
düzenleme yapmak amacıyla, 21.9.2004 tarihine kadar bakan onayı ile Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilenlere ödenen ikinci görev
aylığının herhangi bir şekilde geri alınmaması için değişiklik önergesi
hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir teknik açıklaması, düzeltmesi olacak.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) - Düzeltme yapmamız gerekiyor. Geçici madde 4, geçici madde 7
olarak düzeltilecek.
BAŞKAN - Arkadaşlarımız gerekli notu aldı, gerekli
düzeltmeyi yapacaklar.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 5 inci
maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır;
önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 5
inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün?.. Burada.
Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan?.. Burada.
İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem?.. Burada.
Sivas Milletvekili Osman Kılıç?.. Burada.
Sivas Milletvekili Selami Uzun?.. Burada.
Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Ordu Milletvekili Hamit Taşçı?.. Burada.
Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anik?.. Burada.
Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu?.. Burada.
İstanbul Milletvekili Yahya Baş?.. Burada.
İstanbul Milletvekili Recep Koral?.. Burada.
Samsun Milletvekili Ahmet Yeni?.. Burada.
Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım?.. Burada.
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak?.. Burada.
Bursa Milletvekili Niyazi Pakyürek?.. Burada.
Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ?.. Burada.
Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil?.. Burada.
Düzce Milletvekili Fahri Çakır?.. Burada.
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar?.. Burada.
Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla
yapılacaktır.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 5
dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)
BAŞKAN -Sayın milletvekilleri, 1,5 dakikalık süre
içerisinde, lütfen, oylarımızı kullanalım.
Pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımız, lütfen,
Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar efendim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, pusula gönderen
milletvekili arkadaşlarımız salon dışına çıkmışlarsa, lütfen, ikaz edelim.
Oyunu kullanmayan sayın milletvekilleri, lütfen,
oylarını kullansınlar.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, pusula
gönderen milletvekili arkadaşlarımızın Genel Kurulda olup olmadıklarını kontrol
edeceğim.
Sayın Gürsoy Erol?.. Burada.
Sayın Mehmet Özlek?.. Burada.
Sayın Yakut?.. Burada.
Sayın Şükrü Ayalan?.. Burada.
Sayın Gülseren Topuz?.. Burada.
Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat?.. Burada.
Sayın Fehmi Uyanık?.. Burada.
Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 904 sıra sayılı
kanun teklifinin 5 inci maddesinin açıkoylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı: 338
Kabul: 338 (x)
Madde kabul edilmiştir; hayırlı, uğurlu olsun.
6 ncı maddeyi geçici 34 üncü maddeyle birlikte
okutacağım.
Sayın Abuşoğlu, tutanakları getirttim. 6 ncı madde
üzerinde söz talebiniz var. Evet, burada ifade ettiğiniz kelime kullanılmış,
hezeyan kelimesi. Şimdi mi bir açıklama yapacaksınız, konuşmanız sırasında mı?
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Şimdi…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Abuşoğlu.
VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Gaziantep Milletvekili Ömer
Abuşoğlu'nun, Ordu Milletvekili Cemal Uysal'ın, konuşmasında, Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bu Meclisin üyelerinin
oturuşu, kalkışı, konuşması ve burada sergilediği adap ve usule dair her türlü
hareketi, Türk Milletine örnek olması gereken bir nitelik taşır. O bakımdan,
gerek hatiplerin konuşmasında gerek diğer saygıdeğer milletvekillerinin
dinlerken gösterdiği tavırda hep bunu özellikle önplanda tutmak gerekir.
Elbette, burada konuşulurken, gerek muhalefet partisinin ve gerekse de İktidar
Partisinin sayın üyeleri, burada görüştüğümüz çerçeve içerisinde, kendileri
için kabul edilmeyecek ve gerek iktidarın gerekse de muhalefetin tavırları
konusunda tenkit edilebilecek herhangi bir hususta tenkitlerini rahatlıkla
yöneltebilirler; ama, bunun bir usulü vardır, usulünden de öte bir edebi
vardır.
Sayın Cemal Uysal, kullandığınız bu kelime,
"hezeyan" kelimesi, sizin bürokratik geçmişinize ve şu andaki işgal
ettiğiniz makama yakışmamıştır; lütfen, bu sözü Anavatan Partisi Grubuna karşı
kullanmanızdan dolayı özür dileyiniz; çünkü, biz, burada, Türk Milleti adına
kutsal bir görev üstlendik ve bu görevi ifa ediyoruz gecenin geç saatlerinde. O
bakımdan, biz, Anavatan Partisi olarak, bize karşı yöneltilen en ağır
tenkitlere rağmen, hiçbir zaman bu kelimeyi kullanmadık ve
(x) Açıkoylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
bundan sonra da kullanmayacağız, kullanmayız da. Bizim
siyasî tavrımız ve siyasî adabımız, bu kelimeyi kullanmak için, çok, çok
ötesinde kalır. O bakımdan, özellikle rica ediyorum, sayın İktidar Partisi
milletvekillerinin bundan sonraki konuşmalarında, gerek Anavatan Partisi olarak
parti görüşlerimize ve politikalarımıza gerekse de Grubumuzu oluşturan milletvekillerine
her türlü tenkidi yöneltebilirler; ama, bunun bir edep içerisinde olması
gerekir. Şimdi, birçok konuşmacı, dönüp dolaşıp, durmadan, Anavatan Partisi
grup kurarken bu yetkiyi nereden aldı... Milletten alıp almadığını sorguluyor.
Ben şunu açıkça ifade ediyorum: 2 Kasım öncesinde…
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - 3 Kasım...
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Evet, sayın milletvekilleri,
biraz daha kulak kabartırsanız sözüme, bu sözde bir alacak ders olabilir sizin
için.
2 Kasım seçimleri öncesinde, Antep'te, seçim
propagandalarını yaparken şu şiiri okudum hep, buradan da bir kere tekrar
edeceğim. Şiirin bir baş kıtasını bir de son kıtasını okuyacağım.
"Ben Antepliyim, şahanım ağam.
Mavzerim omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük."
Son kıtasında da şöyle der:
"Bir bayrak dalgalanır Antep Kalesinde.
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak."
2 Kasım seçimleri öncesinde, gerçekten…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - 3 Kasım...
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) 3 Kasım öncesinde, gerçekten, bu
partiyi oluşturan her milletvekili adayını alnı ak olarak niteledik ve öyle
gördük. AKP'yi de o özellikleri dolayısıyla tercih ettik siyasî hayatımız için.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - AK Parti, AK Parti…
BAŞKAN - Sayın Kacır, lütfen…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - AK Parti diyeceğimiz yerler
de var, AKP diyeceğimiz yerler de var. Sabrederseniz, nerede AKP diyorum,
nerede AK Parti diyorum, dikkatle dinleyin ve bunun üzerinde de biraz düşünün.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - ANAP, ANAP…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Abuşoğlu, AK Parti adayı
olarak seçildin de geldin.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Abuşoğlu, konuşmanızı tamamlayınız efendim,
lütfen…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - 3 Kasım seçimleri öncesinde,
bu siyasî kadronun ak olma özelliğini dikkate alarak, bu siyasî kadro
içerisinde siyaset yapma kararı verdim; ama, düşünün, düşünme zamanı da
gelmiştir sizin için, bugün, 3 Kasım öncesindeki gibi, alnınıza ak diyebiliyor
musunuz hâlâ? (AK Parti sıralarından"evet" sesleri, gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Evet, diyoruz.
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bitireceğim Sayın Başkan.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen kendine bak, haddini bil!
BAŞKAN - Sayın Kafkas…
Arkadaşlar, lütfen…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cemal Uysal, bu Partinin,
iktidarın ekonomik başarılarından bahsetti. (AK Parti sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Aynaya bak, aynaya!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Her tarafın siyah senin;
yüzün de siyah, alnın da siyah, kapkarasın!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen…
Sayın Abuşoğlu, konuşmanızı tamamlayınız, istirham
ediyorum.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, konuşmamda herhangi
bir sataşma unsuru varsa, İktidar Partisinin üyeleri söz alıp, burada
konuşabilirler.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hadi canım sen de!
HASAN BİLİR (Karabük) - Sözünü geri al.
BAŞKAN - Yok, siz bir soru sordunuz, onlar da topluca
cevap verdiler, o bakımdan diyorum.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sataşma varsa, çıksın, burada
cevap versinler, soruma cevap versinler. (AK Parti sıralarından gürültüler)
HASAN BİLİR (Karabük) - Sayın Başkan, sözünü geri
alsın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen AK Partiyi
değerlendiremezsin!
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, iki cümle daha.
BAŞKAN - Lütfen, buyurun.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cemal Uysal… (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, cümlesini tamamlasın.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cemal Uysal
konuşmasında ekonomik başarılarınızdan bahsetti.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Tabiî ya!..
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Doğrudur, enflasyon düştü,
faizler düştü ve bunu yaparken…(AK Parti sıralarından gürültüler)
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Anavatan seçime girdi, sen niye
girmedin?!
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, bitirmeme müsaade
etmiyorlar; iki cümle söyleyeceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Haddini bil!.. Haddini bil!..
HASAN BİLİR (Karabük) - Sözünü geri al.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Kacır yeter; otur
yahu!.
BAŞKAN - Arkadaşlar… Saygıdeğer arkadaşlarım…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - İki cümle söyleyeceğim, fazla
bir şey söylemeyeceğim.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Anavatan seçime girdi, sen
neredeydin o zaman?!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Niye ANAP'tan aday olmadın?!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bakın, ekonomik
başarılarınızdan bahsediyorum, başka bir şeyden bahsetmiyorum. Enflasyon düştü,
borçların gayri safî millî hâsıla oranı da düştü. Bu başarıları elde ederken
hep şunu gözetledik; siz de bunu gözetliyorsunuz…
AHMET YENİ (Samsun) - Antep'e gidebiliyor musunuz?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Siz gidebiliyor musunuz?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gidiyoruz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bu ekonomik başarıları ifade
ederken hep şunun arkasına sığındınız; IMF'nin kriteri, Avrupa Birliğinin
kriteri.
Bu ekonomik başarının arkasında…
AHMET YENİ (Samsun) - AK Parti var.
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, bakınız, kısa bir konuşma için
7 dakikanız geçti; istirham ediyorum efendim...
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, bitiriyorum; son
cümlem.
BAŞKAN - Lütfen yani!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Son cümlem.
Bu kriterleri gözetiyorsunuz, doğrudur; ama,
Karadenizli Temel'in, Trakyalı Hüsmen dayının, güneydoğulu Maho dayının, Egeli
efenin, zeybeğin hiç mi kriteri yok?! (AK Parti sıralarından "var"
sesleri) Bunları işsizliğe mahkûm ediyorsunuz, bunları 500 kilo kömüre mahkûm
ediyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, teşekkür ederim.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bunları 25 000 000 liralık
erzak kutusuna razı ediyorsunuz.
Saygılarımı sunarım. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, teşekkür ediyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - İşte onların temsilcisi biziz,
sen ihanet ettin… Sen ihanet ettin onlara.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen kimsin?!
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım…
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Bir dakikanızı istirham edeyim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, buradaki Başkanlığı
adil ölçüler içerisinde yürütmeye çalışıyoruz, söylüyoruz. Buradaki konuşmalar
sırasında eğer Genel Kurula hitaben bir soru sorulmuşsa, Sayın Abuşoğlu onu
yaptınız, onlar da size, bir soru karşısında bir cevap vermek durumunda
kaldılar. Tabiî, bu defa süre uzadı.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Hepimize cevap hakkı düştü
Sayın Başkanım. Bütün Gruba söz hakkı doğuyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Onun için, çıkan arkadaşların herhangi bir
sataşmaya sebebiyet vermeyecek şekilde konuşmalarını tamamlamalarını istirham
ediyorum.
Sayın Fatsa, buyurun efendim.
Arkadaşlar, susarsanız, Grup Başkanvekilimizi
dinleyelim.
Buyurun.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, Sayın Abuşoğlu, biraz
önceki konuşmasında Grubumuzu da hedef alarak bazı ifadelerde bulundu…
BAŞKAN - Yahu arkadaşlar, susarsanız biz de dinleyelim!
Lütfen…
EYÜP FATSA (Ordu) - Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN - Neyle ilgili?
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Abuşoğlu, biraz önce, parti
sözcülerini ve Grubumuzu da hedef alarak "söylediğimin aksini iddia edecek
varsa, buyursun kürsüye" dedi. Ben, aksini de söyleyeceğim, başka şeyler
de söyleyeceğim. Söz istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Başka söz söyleme yeri mi
burası?!
BAŞKAN - Sayın Fatsa, size memnuniyetle söz vereyim;
yalnız şu var: Şu anda da söz alabilirsiniz, Grubunuz adına da söz
alabilirsiniz; hangisini tercih edeceksiniz?
EYÜP FATSA (Ordu) - Grup Başkanvekili olarak söz
alıyorum, Grubum adına söz alıyorum.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan,
tutanakları inceleyin.
BAŞKAN - Yok; yani, madde üzerinde mi söz alacaksınız?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sataşma üzerine…
EYÜP FATSA (Ordu) - Hayır. Ben, Grubumuzun…
BAŞKAN - Partinin tüzelkişiliğiyle ilgili.
Çok kısa olarak; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Yalnız, yeni bir sataşmaya sebebiyet vermeyelim,
istirham ediyorum; çünkü, yapacak çok işimiz var, çalışıyoruz.
3.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın,
Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, konuşmasında, parti sözcülerine ve
Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi AK Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - AKP değil miydi?!
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, söz verdiğiniz
için de size teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce, Sayın Abuşoğlu'nu hep
beraber dinledik. Hatta, konuşmanın ötesinde, biraz, böyle, Grubumuzu hedef
alarak, belki, yapmış olduğu yanlışlığın veya 3 Kasımda millete vermiş olduğu
sadakati tutamamış olmanın ezikliği altında. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) burada, bazı, Grubumuzu ifade etmeyen
-bütün arkadaşlarımı ve Parti Grubumun bütün mensuplarını tenzih ederek söylüyorum-
açıklamalarda bulundu.
Bir şiir okudu "ben Antepliyem, Şahinem
ağam..." diye. Biz Antep'i biliriz, Şahin Ağa'yı biliriz, Şahin Ağa'nın
millete vermiş olduğu söz ve sadakat karşısında kale gibi durduğunu da biliriz.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kaç kişi duruyor acaba?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz, 3
Kasımda milletin önüne nasıl alnımız ak olarak çıkmışsak, bugün de, yine,
milletimizin huzurunda, alnımız ak olarak, dimdik duruyoruz. (AK Parti
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Milletin verdiği emaneti taşıyamayanlar, milletin
aydınlatmış olduğu yüzü ve alnı koruyamayıp kara çalanların, bu kürsüde, bu
milletin ak evlatlarına söyleyebileceği hiçbir sözü yoktur; kendisine iade
ediyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Malatya'dan çok ak
çıktınız; bembeyaz çıktınız!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar... Değerli
arkadaşlar...
Lütfen.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Bembeyazsınız maşallah!
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Ömer Abuşoğlu Partimizden
istifa ettiği gün, ben, kardeşi ile kendim görüştüm.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye kardeşiyle?!.
EYÜP FATSA (Devamla) - Milletvekili arkadaşlarımız da,
Antep milletvekili arkadaşlarımız da bu meseleyi biliyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye kendisiyle
konuşmuyorsunuz?!
BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir sataşmaya sebebiyet
vermeyelim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye kardeşiyle
konuşuyorsunuz?!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin... Müsaade edin...
Sayın Başkan, bitiriyorum.
Kardeşinizin istifa etmesi için bizim bilmediğimiz bir
gerekçe var mı diye...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Açıklayın; niye kendisine
sormuyorsunuz Sayın Fatsa?!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin.
Kardeşinizin Partimizden istifa gerekçesi içerisinde
bizim bilmediğimiz bir neden var mı diye... "Evet" dedi kardeşi
"büyükşehir belediye başkan adayı olmak istedim, yapılmadık" dedi.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Cevap hakkım doğdu.
EYÜP FATSA (Devamla) - "Benim kardeşim,
üniversiteden gelmiş, profesör titri olan bir akademisyendir, hakkı bakan
olmaktı, bakan da yapılmadı; bundan daha fazla gerekçe mi arıyorsunuz"
diye ifade etti. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Delilini göstersin.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben, Sayın
Abuşoğlu'nun alnının ne kadar ak olduğunu Genel Kurulun ve aziz milletimizin
insaflarına ve izanlarına arz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sana da bu yakışır ancak!
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde 6'yı geçici madde
34'le birlikte okutuyorum:
MADDE 6.- 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 34.- 78 inci maddeye göre yurt
dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, eğitimin
her hangi bir aşamasında istifa etmiş olmaları nedeniyle kadrolarıyla
ilişikleri kesilenler, sürelerinin bitiminde mecburi hizmetlerini tamamlamak
üzere görevlerine başlamayıp çekilmiş sayılanlar, görevlerine başlayıp da
yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden görevlerinden ayrılanlar,
mecburi hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde memurluktan çıkarılmış
olanlar ile yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden mecburi hizmetin
devredilmesine imkân bulunmayan başka bir göreve geçmiş olanlardan haklarında
borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç
ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her
türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı
müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme
yapma sonucunu doğurmaksızın, ek 34 üncü maddenin ikinci fıkrası hükümlerine
göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için faiz
uygulanmaksızın hesaplanacak tutarlarla yükümlü tutulurlar. Bunların daha önce
ödemiş oldukları tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere
isabet eden tutar, anılan madde uyarınca belirlenecek tutardan düşülür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek; buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kepenek, süreniz 10 dakika.
Şahsî söz talebiniz var; ama, sizden önce söz talebinde
bulunmuş olan arkadaşlarımız var; onun için, Grup adına 10 dakikalık süreniz
var.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tartışmaların yoğunlaştığı bir ortamda söz aldım. Bu
nedenle, güncel kimi konulara değinmeme izin vermenizi istiyorum.
Görüşmekte olduğumuz, torba yasa diye nitelenen, Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Yasa Tasarısı, adı üstünde, torba
yasa niteliğiyle buraya geldi ve burada enine boyuna tartışılmadan, içinden 7-8
maddesi alınıp götürüldü. O noktalara geleceğim; ama, o noktaya gelmeden güncel
üç konuya değinmek durumundayım.
Önce, buradaki tartışmaların, ben, çok daha sağlıklı,
çok daha düzgün, çok daha nitelikli olmasını yeğlerdim. Üzülerek belirteyim ki,
ak koyun kara koyun tartışmaları içerisinde çok önemli konuları bir yana
itiyoruz. Bu hepimiz için bir ders olmalı ve bu arada, adına konuştuğum
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun alnının ak olduğu tartışmaları hiç gündeme
gelmedi, ak olduğunu hepiniz biliyorsunuz sanıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, güncel olarak değinilmesi gereken
üç konu var dedim. Bunlardan bir tanesi, dün, Malatya'da yaşanan olaylar.
Dilerim bu tür olaylar ülkemizde ilk ve son olur ve bundan sonra hiç olmaz ve
hükümetimiz bu konuda önlem alır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hocam, ne ilki, o kadar çok
oldu ki…
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Ama, bugün, yaşanan başka bir
olay var. Çocuk işçiliği üzerinde, Çalışma Bakanlığının izniyle ve çalışma
müfettişleriyle araştırma yapan, bilgi toplayan, araştırmacı yazar, gazeteci
Uğur Dündar, 2-3 saat gözaltında tutuldu. Biri Malatya, biri Tekirdağ,
Türkiye'nin Avrupa'daki topraklarının bir bölümü.
Değerli arkadaşlar, bu topraklarda hukukun, hakkın,
insana saygının ve toplumun bilgi edinme hakkının en üst düzeyde olması
gerektiğini hep vurguladık, vurgulamaya da devam edeceğiz.
Şimdi bu çerçevede söylenmesi gereken çok şey var. Ama,
biraz önce, Van olayı nedeniyle Prof. Yücel Aşkın'ın tutuklanması nedeniyle
Sayın Adalet Bakanını ilgiyle, dikkatle izledim. Sayın Adalet Bakanı yargının
siyasallaşmasından şikâyetçi. Bundan, üç yıl önce buraya geldiğimiz günden beri
biz de şikâyetçiyiz. Şikâyetimiz şudur: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
Başkanı Adalet Bakanıdır, Müsteşarı da bu kurulun tabiî üyesidir. Yargı ve
savcılarla ilgili bütün işlemleri bu kurul yapar.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Kaç yıldan beri?
YAKUP KEPENEK (Devamla) - 12 Eylülden bu yana. Ama,
bunu düzeltmek için üç yılımız geçti. Uğraşmalıydık; elbirliğiyle
uğraşmalıydık; yapmadık.
İkinci çok önemli bir nokta var, hiç değinilmeyen.
Yargının siyasallaşmasının bir başka boyutu milletvekili dokunulmazlığıdır
değerli arkadaşlar. Üç yıldan bu yana her gün neredeyse burada vurgulamamıza
rağmen, milletvekilliği dokunulmazlığı konusunda sayın İktidar Partisi Grubunun
milletvekillerinin kılını kıpırdatmaması, kendi içinde hukukun
siyasallaşmasının bir başka göstergesi değil midir?
AHMET YENİ (Samsun) - Hocam…
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Sayın Yeni, lütfen... Bunu
başka zaman değerlendirirsiniz.
Değerli arkadaşlar, rektör konusuna geleceğim.
İstiyorsanız ona rahatlıkla geleyim. Sayın Adalet Bakanı, burada, o konuda
yargının şimdilik sustuğunu, bizim de susmamız gerektiğini söyledi. Bu kürsüden
her şeyi rahatça konuşmak zorundayız. Sayın Adalet Bakanı baroların o konudaki
görüşüne hiç değinmedi. Bildiğiniz gibi, savunma hakkı da yargının çok önemli
bir parçasıdır ve Türkiye'de, buradan çıktığımızda, elimizi vicdanımıza
koyarak, zenginin, yoksulun, çete kuranın, kaçakçının, vurguncunun ve sıradan
yurttaşların yargı karşısında eşit olduğunu, elimizi vicdanımıza koyarak
söyleyebiliyorsak, benim söyleyeceğim hiçbir şey yoktur.
AHMET ÇAĞLAYAN (Uşak) - Barolar Birliğinin istisnası mı
var?
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Barolar Birliği de bunu
eleştirdiler değerli arkadaşım.
Ama, bunun böyle olmadığını ve bunu düzeltme
görevimizin, yani, toplumun sağlıklı dokusunu oluşturan, oluşturması gereken
adalet duygusunun, bizi bir araya getiren adalet kavramının bu toplumda egemen
olması için çaba vermemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Bunun sorumluluğu
hepimize aittir; yargının düzeltilmesinin sorumluluğu hepimize aittir.
Bir başka ek konuya geliyorum: Burada, bugün yaşanan
yasa yapma tekniğimiz bile, bizim, yasa kavramını ne kadar ciddiyetsiz
algıladığımızın, yasalarla nasıl oyun oynadığımızın ve bazı maddeleri geri
çekip bazılarını yeniden getirip, yarın Anayasa oylamasından sonra tekrar
getiririm dememizin, bu konuda ne kadar hazırlıksız ne kadar az duyarlı ne
kadar ciddiyetten uzak olduğumuzun ayrı bir göstergesidir. Bu, böyle
olmamalıydı. Buraya getirilen tasarı, çok daha düzgün hazırlanmalıydı, daha
hazırlıklı olmalıydı, daha önce hepimize bilgi verilmeliydi. Şimdi, bunların
hiçbiri yapılmıyor.
Ben, şimdi, Sayın Adalet Bakanına soruyorum: Dünyanın
neresinde, torba yasa uygulamasıyla, bu tür, her şeyin iç içe geçtiği, kimsenin
bir şey anlamadığı yasal düzenleme yapılır ve bu tür yasal düzenlemeyi sağlıklı
bulmaya, yasama yöntemini sağlıklı bulmaya olanak var mıdır?
Değerli arkadaşlar, şimdi, öbür noktaya geliyorum.
Biraz evvel, arkadaşım, rektör meselesine değinmemi istedi; zamanımın elverdiği
ölçüde kısaca söyleyeyim.
Değerli arkadaşlar, hükümetimiz işbaşına geldiği
günden, bir yıl önce, yani, 2002'de, hükümetler, üniversitelere yılda 4 500
dolayında kadro veriyorlardı, bu hükümet, sizin hükümetiniz, 2003'te 2 480
akademik kadro verdi, 2004'te 3 478 kadro verdi, 2005'te de 1 927 kadro verdi.
Yani, önceki hükümetlerin verdiğinin yarısı düzeyinde kaldı bu. Üniversiteleri,
devlet üniversitelerini -ki yükseköğretimin yüzde 94'ünü sırtlar bunlar- yok
etmenin bir başka yolu olamaz. Bu, çok büyük bir yıkım sürecinin başlangıcıdır.
Haa, başka bir şey yapıldı, belki, farkındasınız, belki
değilsiniz: Bu kadrolar verildiğinde Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye
Bakanlığının bürokratik işlemleri yapılır. Başbakanlık, bir genelgeyle bu
konuda tek yetkinin kendisinde olacağını ileri sürdü. Üç kez, bu yıl,
Başbakanlığın genelgesi yargıdan döndüğü halde, bu konuda ısrar devam ediyor.
Sayın Maliye Bakanı burada, eğer, dinliyorsa, ben soruyorum: Akademik
kadroların yılbaşına kadar dondurulduğu gerçek midir değil midir, doğru mudur
değil midir? Kaldı ki, siz, üniversitelere bunları yapmakla kalmadınız hükümet
olarak, üniversitelerin burs verme yetkisi ellerinden alındı. Belediyeler burs
veriyor, üniversite, öğrencisine burs veremiyor. Başka bir şey daha yapıldı;
ÖSYM bütçesi Maliye Bakanlığına bağlanmak istendi. Başka bir şey daha yapıldı;
üniversitelerin dönersermayelerine el kondu.
Şimdi, bütün bunlar belli bir birikimin sonucu. Haa,
başka bir şey daha yapıldı, izin verin söyleyeyim; Başbakanımız geçenlerde
şöyle bir söz etti: "Benim Müsteşarımın, onların okullarına ihtiyacı
yok." Şimdi, değerli arkadaşlar, o konu ayrı; ama, bir Başbakan -burada
"onların" dediği rektörleri söylüyor- "onların" yani
rektörlerin okullarına diyor…
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Hayır, hayır,
"okullarına" değil, "kariyerlerine" dedi hocam…
YAKUP KEPENEK (Devamla) - "Kariyerlerine"
tamam; ama, ayrıca "okullarına" dedi. Sayın Uzunkaya, gayet iyi
biliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız Sayın
Kepenek.
Buyurun.
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bir başbakanın, üniversiteyi
üniversite olarak algılaması, devlet üniversitelerini dışlamaması ve oralarda
da hukukun, hakkın, eşitliğin uygulanmasını savunabilmesi gerekir.
Bugünlerde Avrupa Birliği görüşmelerinde bilim,
teknoloji, eğitim ele alınıyor; bizim, Avrupa'ya, kendi üniversitelerimizde
rektörü tutuklayan bir yapıyla gitmemizin hiç de yüzakı bir durum olmadığını…
Objektif olarak... Bakın, suçlama vardır, mahkeme görülür; o başka bir şey;
ama, rektörü tutuklu, gazetecisi 2-3 saat sorgulanan bir Türkiye'nin dünyada
çağdaş görünmesi, ileri görünmesi, gelişmesi söz konusu olamaz.
AHMET YENİ (Samsun) - Sade vatandaş ama…
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Benim vurgulamak istediğim
nokta budur.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın Hocam, bilim adamı olmak
sorgulanmaktan arî midir?
BAŞKAN - Sayın Garip, lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Hayır, milletvekili de
sorgulanmalı, bakan da sorgulanmalı, bilim insanı da sorgulanmalı; hepsi
sorgulanmalı. Bunda hiçbir sıkıntı duymuyoruz.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bugüne kadar bakanlar,
vekiller sorgulandı; sayın bakanlar, başbakanlar gitti.
BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyiniz, gelen hatipler
çıksın konuşsun; lütfen, siz müdahale etmeyin yerinizden.
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İzninizle konuşmamı bitiriyorum.
BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayın Sayın Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Şimdi, bütün bunları
söyledikten sonra yasayla ilgili iki noktaya daha değineyim. Birincisi, burada
bir faiz affı getirilmektedir. Dövizde faiz affı getirilmesinin bir malî af
olduğu ortadadır. Herhalde bu çerçevede ele alınacaktır. Bu dövizde getirilen
bu faiz affı genel olarak uygulanıyor mu? Bir bu noktanın açıklık kazanması
gerekiyor. Bir de, bu yolla var olan, ulaşılan toplam faiz kaybı ne kadardır?
Ben biraz evvel bu soruları dile getirdim; ama, bir türlü yanıtını alamamıştım,
umarım yanıtı gelir.
Hepinize, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum; saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.
Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Gaziantep
Milletvekili Sayın Ömer Abuşoğlu; buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz tasarının 7 nci
maddesiyken komisyona tekrar çekilen ve oldukça da mağduru içinde barındıran
bir konu üzerinde konuşacağım. Biraz konunun vahametini ve kapsamını ve
insanların nasıl mağdur edildiğini, nasıl kadre uğratıldığını göstermek üzere
de konu hakkında size teknik bir iki açıklamada bulunacağım ki; çünkü, konu
üzerinde, her ne kadar çekilmiş olsa da komisyona, biz bunun tekrar tasarıya
eklenmesi konusunda bir önerge vererek bu önergemize sizin desteğinizi
bekleyeceğiz.
Konunun mahiyeti şudur: 1992 yılında Türkiye'deki
mevcut üniversitelere ilaveten yeni üniversiteler kuruldu. Sayıları şu anda
kaçtı, o gün için kaç yeni üniversite kurulmuştu şu anda tam hatırımda değil;
ama, oldukça yüksek miktardaydı sayısı. Tabiî, bunların ciddî şekilde öğretim
üyesi ihtiyacı vardı, bu öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak üzere de o günün
YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Sağlam tarafından bu öğretim üyesi
ihtiyacını acilen ve en kısa zamanda karşılamak üzere de yurtdışına, öğretim
üyesi yetiştirmek üzere, bir program hazırlandı ve bu program çerçevesinde bu
yeni kurulan üniversitelere asistan kadroları tahsis edildi ve bu asistan
kadrolarına, yurtdışına gönderilip mastır ve doktora yapmak üzere asistan alımı
gerçekleştirildi. Bu asistan alımı da tamamen YÖK tarafından yapılan merkezî
bir sınavla gerçekleştirildi ve yaklaşık, sayıları 1 000'in üzerinde genç
asistanlar bu sınavı kazanarak, hem yeni üniversitelerde asistan kadrosuna
atandılar; aynı zamanda da, akabinde, zaman geçirmeden, yurt dışında
görevlendirildiler. Ben de, o dönemde, bu yeni kurulan üniversitelerin
birisinde hem fakülte dekanı hem de rektör yardımcısı olarak görev yapıyorum.
Zaman içerisinde, iki üç yıllık bir zaman süresi sonunda, YÖK'te bir yönetim
değişikliği oldu; Sayın Mehmet Sağlam'ın yerine Sayın Kemal Gürüz iktidara
geldi. İktidara diyorum, çünkü, Kemal Gürüz'ün oradaki tutum ve davranışları,
tümüyle bir iktidar edası ve iktidar hâkimiyetinde gerçekleşti. Mehmet Sağlam
döneminde yapılan bu uygulamaya, Sayın Kemal Gürüz, Sayın Sağlam'la olan
kişisel çatışmalarını, çekişmelerini de işin içerisine aktararak, bu uygulamayı
ortadan kaldırmak ve bu uygulamaya bir set çekmek üzere, bir Amerika seyahati
dönüşü, üniversitelere birtakım yazılar yazdı ve bu yazılardaki ifade edilen
görüş şuydu: Bu öğrencilerden bir kısmı…
Sayın Milletvekilleri, ciddî bir konu üzerinde, burada,
bir bilgilendirme ve açıklama yapıyorum ki, konunun vahameti iyice ortaya
çıksın diye.
Bu çerçevede, üniversitelere gönderilen yazılardaki
ifadeler şuydu: "İsimleri zikredilen öğrenciler, yurt dışında, Türkiye
aleyhine yıkıcı ve zararlı faaliyetlerde bulunmaktadır. Bunların yurt dışındaki
görevlendirilmelerinin iptal edilerek, geri çağrılmaları."
Düşünün siz, bunların hepsi, Türkiye'nin herhangi bir
tarafından merkezî bir imtihanı kazanmış ve âdeta "Anadolu
delikanlısı" diyebileceğimiz gençler. İki üç yıl yurt dışında, ailelerinin
de birtakım fedakârlıkları karşılığında bir emek vermişler. Bunlardan bir kısmı
mastırını bitirmiş, doktoraya başlamış; bir kısmı mastırını bitirmek
aşamasında, son aşamaya gelmiş. YÖK'ün bu yazısı karşısında, benim görev
yaptığım üniversitede, rektör yardımcısı ve fakülte dekanı olarak ve yurtdışına
giden öğrencilerin, asistanların işlemlerinden sorumlu rektör yardımcısı olarak
da, ben, buna karşı çıktım. Böyle bir ifadeyle hiç kimse suçlanamaz ve görevi
iptal edilemez. Varsa, YÖK'ten, bunun belgelerini isteyelim. Yurt dışında, gerçekten,
Türkiye aleyhinde yıkıcı ve zararlı faaliyette bulunuyorlarsa, sadece bunların
yurtdışı görevlerini iptal etmekle kalmayalım, aynı zamanda, üniversitedeki
asistanlık görevlerine de son verelim. Fakat, o günün şartlarında, bilirsiniz,
rektörler ile YÖK arasındaki ilişkilerin çerçevesini burada çizmeme gerek yok;
rektörler böyle bir yazıyı yazma konusunda gerekli cesareti gösteremediler
diyeyim artık ve bu öğrencilerden ismi geçenler, yurt dışındaki görevleri iptal
edilerek Türkiye'deki görevlerine çağrıldı.
Bunlardan bir kısmı döndü, bir kısmı yapılan bu
haksızlığa itiraz ederek kendilerine yüklenecek her türlü malî külfeti de göze
alarak eğitimlerine yurt dışında devam ettiler. Bunların bir kısmı
doktoralarını tamamladı ve halihazırda yurt dışındaki üniversitelerde öğretim
üyesi olarak veya özel şirketlerde başarılı elemanlar olarak çalışmaktadırlar;
ama, bunlardan bir kısmı Türkiye'ye döndü. Türkiye'ye döndükleri için suçlu
durumdalar. Niçin; zamanında YÖK'ün "görevinize dönün" çağrısına ret
cevabı vermişler veya cevap vermemişler, görevlerine dönmemişler. Bunlardan,
doğrudan doğruya tazminat isteniyor. Bir bu şekilde olanlar var.
İkinci şekilde olanlar, YÖK'ün çağrısına uyup
Türkiye'ye gelip, eğitimlerine, mastır ve doktora eğitimlerine Türkiye üniversitelerinde
devam etmek üzere... YÖK orada da üniversitelere dayatmada bulundu.
"Bunlara, ait oldukları üniversitelerde bu eğitimleri verdiremezsiniz,
benim gösterdiğim üniversitelerde bu eğitimi alacaklar." Düşünün, herhangi
bir üniversitede mastır ve doktora eğitimi veriliyor; fakat, YÖK diyor ki, o
üniversitede bu eğitimi alamaz; senin kendi asistanın, kendi kadrondaki eleman,
onu ben falanca üniversiteye göndereceğim, orada eğitimini yapacak. Buna da
razı oldu bu öğrencilerin çoğu, bir kısmı gitti, YÖK'ün tayin ettiği
üniversitelerde de başarılı oldular, üniversitedeki görevlerine döndüler; ama,
bir kısmı başarılı olamadı.
Düşünün, siz, iki sene yurt dışında emek vermişsiniz,
zaman harcamışsınız, bu emeklerin ve zamanın hepsi bir anda hiçe sayılmış,
Türkiye'ye geri dönün denmiş. Bu moral bozukluğu içerisinde, bu motivasyon
bozukluğu içerisinde, gelecekte kendilerini nasıl bir muamelenin beklediğini
bilemez bir ortamda eğitimlerini başaramadılar ve ortada, şimdi, çok ciddî
mağdurlar var. Bunların mağduriyetleri, genellikle, giderken, yurt dışında
görevlendirilirken imzaladıkları taahhütnameler, dolarla ifade edilen
taahhütnameler ve ödenmemesi sonucunda ortaya çıkan faizler. Ortada ciddî bir
mağduriyet var; bu mağduriyetler, o günün şartlarında görev yapmış biri olarak
ben gayet iyi biliyorum ki, bunların kendi hatalarından kaynaklanan
mağduriyetler değildir; bunlar, gadre uğramışlardır; bunlara haksızlık
yapılmıştır.
O bakımdan, o günün şartlarında yapılan haksızlığın
omuzlara yüklediği yükleri kaldırmak da, bu Meclisin görevidir. İktidar
Partisi, görüşmekte olduğumuz yasayı ve görüşülen ve ikinci tur oylaması
beklenen Anayasa oylamasını dikkate alarak bunu geri çekmiş olabilir; ama,
ortada bir mağduriyet devam ediyor. Komisyondan bu ne zaman gelecek, ne zaman
bu mağduriyet giderilecek, yapılan haksızlık ne zaman düzeltilecek; o konuda
herhangi bir ışık da yok, herhangi bir güvence de yok.
Ben, diyorum ki... Biz, konuyla ilgili, iptal edilen,
tasarıdan çekilen 7 nci maddenin metnini aynen 6 ncı maddeye -ki, 6 ncı madde
de bu konuyla ilgili- benzer durumda olan; fakat, 657 kapsamına giren kişilerin
durumunu düzenleyen bu maddeye üniversitedeki bu durumun da eklenmesi hususunda
önerge veriyoruz. Bu mağduriyeti giderelim ve bu noktada da, İktidar Partisi
Grubunun, sayı üstünlüğü nedeniyle, bizim önergemize destek vermesi ihtiyacı
ortaya çıkıyor. Sadece sayı üstünlüğü yetmez; burada, İktidar Partisinin bir
irade göstermesi gerekiyor. Bu iradeyi göstereceğinizden eminim.
MUSTAFA NURİ AKBULUT(Erzurum) - Hiç şüphen olmasın.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Eğer, önergemize destek
verirseniz, şimdiden bu desteğinize teşekkür ediyorum. Gerçekten giderilecek
olan bu mağduriyet çoktandır giderilmesi gereken ve hak edilmiş bir mağduriyet
giderilmesi olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Trabzon Milletvekili Asım Aykan; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika Sayın Aykan.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce söz alan, bir önceki maddede söz almış olan
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız bir cümle kullandı; onunla ilgili olarak,
görüşlerimi ifade etmek için söz aldım. Tutanağı istedim; fakat, herhalde yetişmedi.
AK Partiyi, TÜSİAD'ın, TÜSİAD mensuplarının veyahut, işte, belli medya
gruplarının desteklediği istikametinde, yanılmıyorsam bu istikamette; değil
mi?.. Böyle bir cümle kullandılar. Şimdi, arkadaşlar…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - TÜSİAD desteklemiyor mu
sizi?!.
ASIM AYKAN (Devamla) - Müsaade edin, bir şey
söyleyeceğim…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Destekliyor mu desteklemiyor
mu?..
ASIM AYKAN (Devamla) - Tabiî destekleyecek, doğruyu
yapıyoruz da onun için…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Güzel... Tabiî, tabiî…
ASIM AYKAN (Devamla) - Doğruyu yapınca desteleyecek
bizi; yani, ne yapacaktı başka?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İşte, bozacı şıracı
hikâyesinde anlatılan…
ASIM AYKAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, Mustafa Bey,
sütü mayaladığınız zaman, üzerinde bir kaymak tabakası olur, yoğurt olur. O
yoğurttaki özellik, sütün bütün özelliklerini yansıtır. Millet sandıkta oy
kullandığı an, milletin kalbinde, düşüncesinde ne varsa Parlamentoya yansır.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Verilen mayaya göre…
ASIM AYKAN (Devamla) - Kimin, ne zaman, nerede, ne oy
kullandığını kimse bilmez. Bize oy verenlere de, vermeyenlere de biz, hizmet
etme makamındayız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Biz oydan bahsetmiyoruz.
ASIM AYKAN (Devamla) - İktidar olan veya hükümet olan,
idareye gelen insanlar, o ülkede yaşayan insanların, makamına, mevkiine,
ırkına, rengine, cinsiyetine, itibarına bakmaksızın, herkese hizmet yapmak
zorundadırlar; bir.
İkincisi, onların, mal, can, akıl, nesil, seyahat,
ticaret, namus emniyetlerini temin etmek zorundadırlar. AK Parti olarak biz,
geldiğimiz günden bu yana, bunu yapıyoruz. Kimin kime oy verdiğini biraz
anlamak anlamında, global bakmak anlamında…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ben oy vermekle ilgili bir
şey söylemedim; isteyen istediğine oy verir.
ASIM AYKAN (Devamla) - Destek, oy aynı şeydir, fark
etmez, işin özü odur.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hepsi TÜSİAD'cı…
ASIM AYKAN (Devamla) - Sandık kurulduğu zaman, gelir
düzeyi belli seviyenin üzerinde olan, Ankara, İstanbul, İzmir'deki yerlere
bakıyoruz; oralarda AK Parti mi çıkıyor, CHP mi çıkıyor?.. (AK Parti
sıralarından "CHP çıkıyor" sesleri) Yani, Kadıköy'e bakıyoruz,
Bakırköy'e bakıyoruz, Beşiktaş'a bakıyoruz, Şişli'ye bakıyoruz. Orada yaşayan,
herhalde, gariban insanlar değil; belli bir gelir düzeyinin üzerinde insanlar
yaşıyor. Onlara da saygı duyuyoruz, istedikleri partiye oy verirler; ama,
buradan hep CHP çıkar, siz buraya gelir gariban edebiyatı yaparsınız…
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Gariban dediğin kim?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Malatyalı çocuklar
ne olacak?!
ASIM AYKAN (Devamla) - Allahaşkına ya… Ben kendi seçim
çevremden de biliyorum, bu böyledir. Bu insanlar bugün size oy verirler, yarın
bize oy verirler; ama, bu olayı böyle, bu zemine taşımanın bir anlamı yok.
Sonuç olarak şunu söylüyorum: Biz bugün siyasî
iktidarın sorumluluğunu taşıyoruz; iyi yaparız, vatandaş bizi destekler; kötü
yaparız, cezalandırır, başkası gelir; ama, bu dönem içerisinde hükümetin doğru
yaptığı ve insanlardan dua aldığı konulardaki duyarsızlığınızı anlamakta zorluk
çekiyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Tıpkı Malatyalı
çocuklar gibi!..
ASIM AYKAN (Devamla) - Onları da düzeltiriz, problem
yok. Çoğunu düzelttik elhamdülillah.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hâlâ bakanınızı
getiremediniz…
ASIM AYKAN (Devamla) - Onlara da hizmeti biz yaparız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bu işten sorumlu bakanınızı
Türkiye'ye getiremediniz…
ASIM AYKAN (Devamla) - Bakın, Sayın Başbakanımız dua
aldığı için böyle işlerin altından kalkıyor, bu başarıları gösteriyor. Size
tavsiyem, gerçekten tavsiyem, milletin duasını alacak işler yapın.
ATİLA EMEK (Antalya) - Millet beddua ediyor, beddua
ediyor! Beddua alıyorsunuz!
ASIM AYKAN (Devamla) - İktidar olmak istiyorsanız, dua
yapın!..
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; 904 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 6 ncı maddesiyle, Devlet
Memurları Kanununa eklenen geçici 34 üncü maddeyle ilgili olarak söz almış
bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin bildiği üzere, devlet memurları, bilgi ve
görgülerini artırmak üzere yurtdışına devlet imkânlarıyla gönderilirler. Yurt
dışında kaldıkları sürenin iki katı kadar da devlete hizmet yükümlülüğü altına
girerler. Çeşitli sebeplerle bu yükümlülüğü yerine getirmek mümkün olmayabilir.
Bunun karşılığında da, yapılan harcamalar kendilerinden tahsil edilir.
Burada şöyle bir durum var: 1996 yılından sonra
gidenler, döviz cinsinden yapılan harcamayı geri ödüyorlar; ama, 1996 yılından
önce gidenler ise, yüklenme senetleri kapsamında, bu yükümlülüğü iki kat olarak
ödüyorlar. Hepinizin de bildiği üzere, bu, belli mağduriyetlere sebebiyet
verebilmektedir. Bu farklı uygulamaları kaldırmak amacıyla bu madde
getirilmiştir. Bundan sonra, 1996 yılından önce gidenler de devlet tarafından
kendilerine döviz cinsinden yapılan harcamaları ödemek kaydıyla bu
yükümlülükten kurtulacaklardır. Tabiî, yapılmış hizmetler varsa mahsuplaşma
işlemleri yapılacaktır. Bu yönde detaylı düzenlemeler vardır.
Maddenin hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer arkadaşlarım, madde üzerinde 10 dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Koç, buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
O kadar çok süt, kaymak, yoğurt, dua, beddua lafı oldu
ki, isterseniz esas işimizle meşgul olalım. Konunun gündemiyle ilgili ben bir
soru yöneltmek istiyorum; ama, daha çok bir önceki maddeyle bağlantılı. Gerçi,
Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı oturuyor, konusu dışında; ama, Sayın Müsteşar
ve bürokratlar orada, belki yazılı olarak da cevap verebilir.
Bir önceki maddede, TÜBİTAK'ta görevlendirilen
üniversite öğretim elemanlarına ödenen ikinci görev ücretinin, 2547 sayılı
Yasaya göre mi yoksa 278 sayılı Yasaya göre mi ödeneceği tartışmalı iken, 5234
sayılı Yasayla yeni bir düzenleme getirilerek tartışmalı duruma son verilmişti.
Hükümet, şimdi getirdiği düzenlemede, geçmişte yapıldığı ileri sürülen fazla
ödemelerin tahsili için de yeni hükümler getirmektedir.
Şimdi, sorum şu: Hükümet, getirdiği düzenlemeyle,
geçmiş uygulamanın kanuna aykırı olduğunu yasa hükmü haline getirmektedir.
Uygulamanın yasaya aykırı olup olmadığını denetleyecek kurumlar vardır. Geçmiş
uygulamanın yasaya aykırı olduğunu yasa hükmü haline getiren hükümler, herhangi
bir hukuk devletinde kabul edilebilir değildir. Özellikle ita amiri olarak görev
yapanlar için getirilen hükümler mevcut yargı kararlarına da aykırıdır. Bu tür
düzenlemelerle üniversitede görev yapanları cezalandırmaya çalışmak -bir
anlamda- çağdaş devlet yönetimiyle bağdaşır mı? Sorum bu; net ve açık.
Herhalde, Antep şiirlerinden, yoğurtlardan, kaymaklardan sonra konuyla ilgili
bir soru oldu.
Teşekkür ederim.
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Saçmalama!..
HALUK KOÇ (Samsun) - Siz de sorun.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Sana yakışmıyor, Grup
Başkanvekilisiniz, Genel Kurula…
BAŞKAN - Sayın Kart, buyurun efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Soru sorma hakkımı kullanmayayım
mı; konuyla ilgili soruyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Aslan… Sayın Koç…
Sayın Kart, buyurun efendim.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kimin neye yakıştığını herkes
biliyor burada.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen…
HALUK KOÇ (Samsun) - Bir yasama görevini yerine
getiriyorum; konuyla ilgili soru soruyorum, soru sorma hakkımı kullanıyorum.
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Grup Başkanvekilisiniz,
yakışmıyor.
BAŞKAN - Sayın Kart, buyurun efendim.
ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, burada Sayın Maliye Bakanı yok; ama, bu
soruyu yine sormam gerekiyor. Yazılı soru önergelerime tatminkâr cevap
alamadığım için, Genel Kurul huzurunda bu soruyu tekrar sorma gereğini
duyuyorum. Gümrük müfettişleri tarafından hazırlanan ve Albaraka Türk Finans
Kurumu Anonim Şirketi yetkililerinin de bulunduğu, 150 000 000 dolarlık sahte
belgenin düzenlendiği dosyadan söz etmek istiyorum.
Bu dosyadaki 150 000 000 dolarlık hayalî ihracattan
dolayı bu sahtecilik organizasyonunu yapanlar arasında bulunduğu ifade edilen
-ki, o dosyadaki sanıklar arasında Sayın Maliye Bakanı da var; bağlantılı
olarak soruyorum- o dosyadaki sanıklardan Muhammet Ciğer ve Orhan Aslıtürk'ün,
Hazineden 30 000 000 dolar seviyesinde haksız Katma Değer Vergisi iadesi
aldıkları yolundaki bilgiler doğru mudur? Birinci sorum bu.
İkinci sorum Sayın Maliye Bakanının şahsına yönelik. Tabiî,
bütçe uygulamasıyla ilgili olarak soruyorum. Maliye Bakanının, Muhammet
Ciğer'le ilgili dosyaların yargılaması sırasında, mahkeme hâkimine
"Muhammet Ciğer'i tanırım; ama, ASCOR'un faaliyetlerinden haberim
yok" dediği bilinmekte olmasına göre, Muhammet Ciğer'le hangi tarihten bu
yana, ne türlü faaliyetler içinde?
Yine, asıl sormak istediğim üçüncü soru şu: Sayın
Maliye Bakanının, kendisi hakkında da son derece ağır ve ciddî suçlamalar
içeren raporlara yönelik olarak, gümrük müfettişlerinin hazırladığı raporlara,
Hesap Uzmanları Kurulunun hazırladığı raporlara yönelik olarak, Sayın Bakanın
ifadesi aynen şu: "İçine şey katılmış raporlar." Tekrar ifade
ediyorum: "İçine şey katılmış raporlar" diyerek eleştiri getirmiş
olmasına göre, bu raporları hazırlayan kamu görevlileri ve hesap uzmanlarına
karşı bugüne kadar neden herhangi bir yasal yola başvurmamıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.
Sayın Bakanım, Maliye Bakanımız yok, bu hususlara
yazılı mı cevap verilecek?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Önce Sayın Koç'un sorusuna bir cevap vereyim; çünkü, Sayın
Koç'un işaret ettiği husus, bir önceki maddede görüşülmüş ve oylanıp geçmiştir.
İhtiyaç duyduğunuz bilgiyle ilgili ayrıca yazılı cevap verilecektir.
Sayın Kart'ın sorusuyla ilgili... Tabiî şahsî bir soru,
Sayın Kemal Unakıtan'ın şahsıyla ilgili, yani, Maliye Bakanı olmasıyla ilgili
değil, şahsıyla ilgili; bu nedenle o da, ayrıca, yazılı olarak
cevaplandırılacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Öğüt, siz yok muydunuz, yeni mi geldiniz?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Buradaydım efendim.
BAŞKAN - Hayır, soru faslı geçmişti de, onun için
soruyorum yani.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Vakit var mı, sorabilir miyim
efendim?
BAŞKAN - Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Efendim, biliyorsunuz, Avrupa
Birliği müzakereleri başladı. Eğitim, araştırma ve bilim üzerinde bir tarama
çalışması yapılacak. Bu taramayı yapmak için Avrupa Birliğine 40 kişilik bir
heyet gidiyor. Bu 40 kişi içerisinde hangi üniversitelerden hangi bilim
adamları gitti? Onun listesini merak ediyorum, açıklarlarsa memnun olurum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, herhalde bu yazılı verilecek bir husus.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Evet. Sayın Öğüt'ün sorduğu soru... Tabiî Millî Eğitim Bakanlığı
ve YÖK tarafından belirlenen bir listedir. Dolayısıyla, biz ilgili
kuruluşlardan bu listeyi alıp kendisine göndeririz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Madde 6'nın geçici madde 34'ünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 6'nın geçici madde 35'ini okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 35.- 125 inci maddenin (D) bendinin
yürürlükten kaldırılan (g) alt bendine istinaden verilmiş olan disiplin
cezaları, geçmişe dönük ödeme yapılmasına sebep olmaksızın, aynı maddenin (B)
bendinin (m) alt bendine göre verilmiş sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) - Sayın
Başkan, saygıdeğer üyeler; 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 6 ncı maddesini düzenleyen geçici 35 inci
madde üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısını, içinde her
konuda bir düzenleme içeren, adına torba yasa dediğimiz bir yasal düzenlemeyi
bugün burada tekrar tartışıyoruz. Yasa tasarısının içinde her konuda madde
düzenlenmiş. Neden bu tür uygulamalar siyasî iktidarca benimseniyor, bunu
anlamakta zorluk çektiğimi de belirtmek istiyorum.
Şimdi, bakıyorum, kanunun başlığı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsili ve Terkini; yani, malî konuları içeren bir yasa tasarısı;
ama, benim şimdi üzerinde konuşma yaptığım madde ise, kamu görevi yapan
memurların disiplin suçlarının düzenlenmesini içeriyor. Bu yasa tasarısı
içinde, bakıyoruz, biraz önceki maddede olduğu gibi, lisansüstü eğitim
yapanların konusu tartışılıyor; daha başka konular da iç içe olmuş. Örneğin,
bazı araçların vergisinin terkini; yani, tamamen karmakarışık, tamamen iç içe
konular bir yasal düzenleme içinde değerlendirilmeye çalışılıyor.
Şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Bu yasa tasarısıyla,
vergi kaçıranlar, sahte fatura düzenleyenler ile YÖK Yasasını ilgilendiren
konular, devlet memurlarının konumu ile hurdaya ayrılan araçların konumunu
düzenleyen konular iç içe bir düzenlemeyle huzurumuza getirilmiş durumda. Bu torba
yasası içinde ne ararsan buluyorsun. Niçin böyle bir düzenlemeye gidiliyor;
anlamakta zorlandığımı açıkça söylemek istiyorum. Acaba, bu tür bir karışıklık
yaratılarak, çeşitlilik yaratılarak içinde bir şeyler toplumun gözünden mi
kaçırılmaya çalışılıyor diye bir soru işaretinin olduğunu da açıkça sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Her yasal düzenleme kendi yasasında yapılacak
değişikliklerle gündeme getirilmiş olsaydı bugün bu yasaları çok daha rahat
tartışabilirdik. Gerçi, biz, artık alıştık; yani, bu dönemde yasalar üzerinde
yeterince bir araştırma, çalışma yapılmadan Meclisten yasaların çıktığını
görüyoruz. Örneğin, bu yasa Parlamentonun gündemine geldikten sonra, bugün
görüşülürken pek çok maddesi geri çekildi. Komisyon, yeterince araştırma
yapamadığını kendisi kabul ediyor. Halbuki, komisyondan gelen bir yasa
tasarısı, üzerinde yeterince tartışıldığını gösterir; ama, bu, öyle değil. Bu
dönem, 22 nci Dönem Parlamentosu, nedense, hızlı, aceleci, üzerinde yeterince
tartışmadan yasaları çıkaran bir parlamento olarak belki de cumhuriyet tarihine
geçecek, böyle bir dönemi yaşıyoruz. Cumhurbaşkanından iade oluyor, Anayasa
Mahkemesinden yasalar bozularak geliyor. Üç yıllık dönem içinde... Geçen
dönemdeki parlamentolarda yapılan yasalar ne bu kadar Cumhurbaşkanından dönmüş,
ne de bu kadar Anayasa Mahkemesinden yasa bozularak geri gelmiştir. Bunun
anlamı ne; bunun anlamı, açıkçası, zaman zaman diyoruz ki, en fazla çalışan
Parlamento; ama, şunu da kabul etmek zorundayız, bu Parlamento, yaptığı
yasaları Cumhurbaşkanından geri dönen, yapılan yasalar Anayasa Mahkemesince en
fazla iptale uğrayan bir parlamento olarak da tarihe geçecektir diye
düşünüyorum.
Bu neden kaynaklanıyor; bu, şuradan kaynaklanıyor gibi
geliyor: Sayısal çoğunluğumuz var, biz, her türlü düzenlemeyi yapabiliriz diye
düşünüyoruz. Halbuki, yaptığımız işlemlerin demokrasinin temel kurallarına
aykırılığı ortaya her gün çıkıyor. Sayısal çoğunluğu ulusal egemenliğin tek
temsilcisi olarak kabul etmek ve her istediğini yapabileceğini düşünmek,
Anayasamızda belirtilen hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ve iktidarın
sınırlandırılması ilkelerine ters düşmektedir. Çoğunluk her şeye muktedir
değildir, hukukla sınırlıdır. Bu Meclis her şeyi yapabilir; ama, yaptıkları,
hukuk ve Anayasa çizgisi içinde olmak zorundadır.
Şimdi, bu yasa tasarısının içinde devlet memurlarının
disiplinle ilgili konuları tartışılıyor.
Şimdi, bu yasa tasarısının genel gerekçesine
baktığınızda, genel gerekçesi aynen şu:
"1.- Kronik hale gelmiş vergidışı kamu
alacaklarından kaynaklanan bazı sorunları çözmek.
2.- Tahsil kabiliyeti bulunmayan alacaklardan
vazgeçilmesi.
3- İlgililer ile devlet arasında yıllardır
çözümlenmemiş bulunan bazı konuların çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır."
Disiplinle ilgili genel gerekçede hiçbir şey var mı;
yok. Genel gerekçe ile madde içeriği birbiriyle uyum sağlamıyor. Hatta hatta
şöyle düşünüyorum, bilemiyorum afakî mi; sahte fatura, sahte belge
kullanacaksınız, hayalî ihracat yapacaksınız, kaçakçılık suçlarından dolayı
vergi zıyaına sebep olacaksınız, bu belgeleri kullanacaksınız... Bunların yasal
düzenlemesini yapan bir yasa maddesi ile kamu görevi yapan devlet memurunun
yetkisi dışında basına bilgi ve demeç vermesini düzenleyen disiplin işlemini
aynı yasa içinde değerlendirmek kamu görevi yapan memurlara karşı bir
saygısızlık değil mi? Sahtecilik yapanlarla, sahte fatura düzenleyerek devleti
kandırarak vergi ödememeye çalışanlar ile devlete hiç vergi borcu olmayan, yarı
aç şekilde devlete yükümlülüğünü yerine getiren memurların konumunu aynı yasa
içinde değerlendirmek hakkaniyete uygun mudur? Ayrı bir yasa içinde disiplin
cezalarının düzenlemesi yapılamaz mıydı? Siyasî iktidar olarak, kamu görevi
yapan memurların basına demeç vermesi eylemini, devlete vergi ödememek için
sahte fatura kullanan, düzenleyenlerle aynı düzeyde mi değerlendiriyorsunuz?
Bir avuç mutlu azınlık vergi kaçırarak, sahte fatura, sahte belge ve hayalî
ihracat yaparak servetlerine servet katarken, halkımızın çok büyük bir bölümü
giderek daha da yoksullaşmaktadır. Devletin memuru bugün sadakaya muhtaçtır; ek
iş yaparak geçimini temin ediyor. Bugün, iftar çadırlarının önünde gizlice
sıraya geçerek karnını doyuran pek çok devlet memuru var. Şunu rahatça
söyleyebilirim: Toplumda yaşayan insanların gelir düzeyi en altta olanlar ile
gelir düzeyi en üstte olanlar arasında ciddî bir uçurum belirmiştir. O iftar
çadırında orucunu açanların üçte 1'ini, bugün, devlet memuru ve işçiler
oluşturmaktadır. İftar çadırlarının önünde bir tabak yemek almak için
kameralardan kaçan, yüzünü örten, arkasını dönen aç insan topluluklarını
elbette siz yaratmadınız; ama, bunların sayısının ikiye katlanmasının müsebbibi
de sizin siyasî iktidarınızdır. Bunu gözardı edemezsiniz.
Şunu söyleyerek, maddeye geçmek istiyorum. Çok sık
olarak kamu alacaklarının tahsilini düzenleyen yasal düzenlemelere
gidiyorsunuz. Yanılmıyorsam, bu, beşinci. Bu yola çok sık giden bir siyasî
iktidar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ünlütepe, süreniz doldu; konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkanım.
Bu, şunu gösterir: Bu konuda çok sık yasal düzenleme
yapılması, ya ekonominin tıkandığını gösterir ya da iktidarın, belirli grupları
korumaktaki ısrarını; bu iki şıktan biridir. Bu yasal düzenlemeler üzerine bu
kadar gidilmemesi lazım. Diğer iktidarlar dönemine bir bakın. Biz, hep aflarla
uğraşıyoruz.
Açıkçası, bu yasal düzenlemeyle, daha önce yapılmış
olan, bir torba yasayla geçmiş olan ve 12 Eylül 2004 tarihinde 5234 sayılı
Kanunla yapılmış olan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci
maddesinin (b) bendinde, yetkili olmadığı halde, basına, haber ajanslarına veya
radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç verme hakkındaki yasal
düzenlemeyi uygun bir hale getiren bir düzenleme olarak bu madde düzenlenmiştir;
ama, bu maddenin, bu yasa içinde yer alması, kamu görevi yapan devlet
memurlarını da rencide eden bir durumdur.
Bu sözlerimi şununla bitirmek istiyorum: Bu tür yasal
düzenlemeler, torba yasalar içinde değil, gerçek yerini bulabileceği yasal,
kendi konumunu düzenleyen, örneğin, bu 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu
düzenleyen o yasanın içindeki düzenlemeler yapılarak, o komisyonların içinde
tartışılırsa, açıkçası, çok daha sağlıklı bir karar vermiş olabiliriz diye
düşünüyorum ve bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaştım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ünlütepe, teşekkür ediyorum.
Anavatan Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili
Sayın Miraç Akdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) -
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Madde üzerinde söz almış bulunuyorum; fakat, kanunun
bazı maddelerinin çekilmesinden de anlıyoruz ki, AK Parti ve CHP Grupları
anlaşmış; aynı, RTÜK seçimlerinde olduğu gibi, aynı, bazı siyasî partilere
yardımın kesilmesinde olduğu gibi. İnşallah, bu birlikteliğiniz devam eder,
koalisyonunuz hayırlı olsun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
500 kişilik çoğunluğunuzla her kanunu çıkaracak güçtesiniz.
Öyleyse, madde üzerinde fazlaca söze gerek kalmadan, bundan önceki oturumlarda,
değerli milletvekillerimin bahsettiği gibi, Malatya'da ceryan eden, hepimizi
derinden üzen vahim hadiselere ben de değinmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, maalesef, çocuk esirgeme
kurumları kapalı bir kazan. Malatya'da ceyran eden üzücü olaylar, bu kapalı
kazanın kapağını açmıştır. (AK Parti sıralarından "cereyan, cereyan"
sesi)
Bundan bir evvelki bakanın Malatyalı olduğunu düşünecek
olursak, Malatya'da Çocuk Esirgeme Kurumuna büyük hizmetler yaptığı iddialarını
da kabul edecek olursak, diğer illerdeki çocuk esirgeme kurumlarının
durumlarının ne kadar vahim olduğunu söylemeye gerek kalmadığı kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, üç yıllık AK Parti İktidarı döneminde,
bu kurum, iki bakan, iki genel müdür değiştirmiş bulunuyor; tüm kadrolar A'dan
Z'ye değişti. Şimdi soruyorum: Kurumda ne değişti?! Kurumda değişen hiçbir şey
yok; maalesef, bütün çarpıklığıyla, bütün kirlenmişliğiyle kurum yerinde
duruyor.
Dünyada hiçbir ülkede -yalnızca iki geri kalmış ülke
hariç- kışla-koğuş sistemi kullanılmamaktadır. Bugün ülkemizde kullanılan
kışla-koğuş sisteminde 30 çocuğa 1 bakıcı düşmektedir.
Ben, Malatya'da ceyran eden olaylarda görevli bulunan
görevlileri, bakıcıları savunduğum için söylemiyorum, onlar büyük bir suç
işlemişlerdir; fakat, değerli arkadaşlar, 30 çocuğa 1 bakıcının düştüğü
sistemde hiçbir insanın buna dayanması mümkün müdür?!
Maalesef, personelin büyük bir çoğunluğu ruhsal
rahatsızlık geçirmektedir, psikolojik sorunları bulunmaktadır. Bu, sadece
Malatya'da değil, Türkiye'deki bütün çocuk yuvalarında geçerlidir.
Sayın milletvekilleri, bu sorun sadece şu veya bu
partinin sorunu değildir. Bu sorunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak,
milletvekilleri olarak ciddiyetle ele almalıyız. Hükümetimiz, bakanlık
düzeyinde değil Başbakanlık düzeyinde ele almalıdır. Hükümetin en yüksek katı
bu olayların üzerine el koymalıdır.
Personel politikasını mutlaka gözden geçirmeliyiz.
Personel sayısı artırılmadan evvel -bütün konuşmacılar personel sayısının
yetersizliğinden bu kürsüde bahsetti- personelin niteliği, personelin ruh hali
de dikkate alınarak, ben iddia ediyorum ki, yüzde 50'si bir elemeden
geçirilerek, gerekirse başka kurumlara intikal ettirilerek ayıklanmalı, ondan
sonra personel sayısı artırılmalı ve yeterliliğe önem verilmelidir.
Bu yuvalar yandaş bürokratların sığınma yeri olmaktan
kurtarılmalıdır.
Malatya'da olduğu gibi, temizlik için özel şirketlerden
alınan hizmet alımları, bakıcılık gibi özel ihtisas isteyen işlerde
kullanılmamalıdır.
Personellerin arasındaki ücret adaletsizliği ortadan
kaldırılmalıdır.
Yuvalarda kalmaması gereken çocuklar, mutlaka, özel
olarak yapılmış yurtlara yerleştirilmelidir. Değerli arkadaşlarım, bu yuvalarda
özürlü çocuklar, mahkeme kararıyla tedbir verilen çocuklar birlikte
yaşamaktadırlar.
Bütün bunlar yapılmadan, belediyeye veya özel idarelere
devir hiçbir işe yaramayacaktır. Kesinlikle bu devir işlemleri düşünülüyorsa,
yapılmadan ev sistemine de geçilmelidir.
Bütün bu sorunları, sadece -başta da dediğim gibi-
Bakanlığın çalışmalarıyla çözmek mümkün değildir. Başbakanlık, bu kurumlara,
mutlaka, ciddî miktarlarda kaynak aktarmalıdır. Yurt dışında, özellikle fakir
ülkelerin ziyaretinde, bizim de memnuniyetle karşıladığımız, yoksul çocuklara
gösterilen ilgi, Türk çocuklarına da gösterilmelidir.
Sayın Başbakanın, Londra'da bir gazetecinin sorduğu
soruya cevap verirken, iktidarda olduğunu unutup, sorumluluğu üç beş personele
yıkması, hükümetin bu konudaki tavrı açısından ibret vericidir.
İbret verici bir tutum da, Sayın Bakanın, bu olaylar
karşısında "insan olan yerde şiddet olabiliyor" ifadeleridir,
açıklamalarıdır.
SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Bakan dedi, Başbakan demedi.
MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Evet, ben de Bakan dedim.
O zaman düzeltiyorum; Sayın Bakan "insan olan
yerde şiddet olabiliyor" ifadelerinde bulunmuştur.
AHMET YENİ (Samsun) - Kanun maddesiyle ilgili bir şey
var mı?!
MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Sayın Bakana buradan söylemek
istiyorum ki, bu yuvalarda hiç olmaması gereken tek şey şiddettir.
Bu yuvalarda insanlık olmalıdır, bu yuvalarda şefkat
olmalıdır, bu yuvalarda merhamet olmalıdır.
Sayın Bakana bir tavsiyem de, Özal'ın başbakanlık
yaptığı Anavatan İktidarı döneminde bu kurumun bakanlığını yapan Sayın Cemil
Çiçek'in, arasıra, anılarından ve tavsiyelerinden istifade etmesidir.
Sayın milletvekilleri, Malatya'da meydana gelen
hadiselerden sonra, Malatya'ya giden siyasî parti gruplarımız başta olmak
üzere, Meclis Başkanımız, değerli milletvekillerimiz çeşitli açıklamalarda
bulunmuşlardır; bunları memnuniyetle karşılıyoruz; fakat, bütün bu açıklamalar,
bütün bu ziyaretler tek başına kâfi değildir. Biz, Anavatan Partisi Grubu
olarak, bu yuvaların durumunu araştırmak üzere bir araştırma önergesi verdik.
Gelin, bayramdan sonra bu araştırma önergemizi öne alalım, Meclis olarak, bütün
siyasî parti grupları birlikte bu konunun üzerine gidelim; bir daha Türkiye'de
Malatya'da yaşanan olaylar gibi hadiselerin ceyran etmemesi için, Meclis
olarak, topyekûn bu konuların üzerine gidelim, elbirliği olalım.
Hakikaten, Malatya'da ceyran eden hadiseler, sadece
bizleri değil, sadece milletvekillerini değil, Türkiye'de yaşayan herkesi
rahatsız etmiştir. Bu yuvalarda yaşayan yavrular bize emanettir. Meclis olarak,
milletvekilleri olarak, bu sorumluluk hepimize düşmektedir. Bu konuda elbirliği
olalım. Lütfen, araştırma önergemize destek olun. Birlikte Malatya'ya gidip,
Türkiye'nin diğer vilayetlerine gidip, çocuk yuvalarını; ki, ben, birkaç yuvaya
gittim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akdoğan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Buradan söylüyorum,
Malatya'daki hadise, bir televizyon kanalının gizli kamerayla çektiği
hadisedir; ama -zaman zaman sizler de gidiyorsunuz; bunu personel yetersizliği
olarak geçiştiremeyiz- birçok yuvamızda, maalesef, buna benzer olaylar ceyran
etmektedir.
Ben, bu vesileyle, Meclisi saygıyla selamlıyorum,
hepinize iyi akşamlar diliyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akdoğan, teşekkür ederim.
Şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Osman Nuri
Filiz; buyurun.
OSMAN NURİ FİLİZ (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 904 sayılı kanunun çerçeve 6 ncı maddesi üzerinde
söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 125 inci maddesine göre, kademe ilerlemesi cezası alan bir
memurun bir üst seviyede görevlere yükselmesi mümkün değildir. Bir söz söyledi
diye, bir mikrofon uzatıldı diye, bu insanların, bu memurların geleceğini
karartmak kimsenin hakkı değil.
İşte, her alanda olduğu gibi; biz, çiftçimizle
barıştık, köylümüzle barıştık, esnafımızla barıştık, şimdi de memurumuzla
barışıyoruz. Bir taraftan iktisadî dengeleri temeline oturttuk, sosyal
dengeleri de oturtmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, biz de memurlarımızla
barışıyoruz. Bir taraftan demokrasiden bahsedeceğiz, söz hakkından söz
edeceğiz; ama, bir memur demeç verdi diye hayatını ömürboyu karartmamamız
lazım. Bu sebeple bu kanunun düzenlemesi yapılmıştır. Ayrıca, bu kanun, daha
önce hükümet tasarısı olarak buraya gelmiştir; ancak, 330 oy gerektiği için, o
tasarıdan çıkarılmıştır. Dolayısıyla, bu tasarının içerisinde yer almıştır.
Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Filiz, teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde şahsı adına Malatya Milletvekili Sayın
Münir Erkal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, hepinizin de malumu olduğu üzere, Malatya'daki olaylar,
çok detaylı bir şekilde milletvekili arkadaşlarımız tarafından gündeme
getirildi. Şimdi, bu tür, çocuklarımızı ilgilendiren, nesillerimizi
ilgilendiren olayları gündeme getirirken, bir konunun çok hassasiyetle
vurgulanması ve ona dikkat edilmesi gerekir. O konu şudur: Bu mesele popülist
bir yaklaşımla kesinlikle ele alınmamalıdır, bu meselede bir siyasî rant
beklentisi olmamalıdır. Acaba ben bu posttan kaç tane bilmem ne çıkarırım
mantığıyla yaklaşmaya başlarsanız, hadiseyi çözmek değil, daha da bir
çözümsüzlük yumağı haline getirirsiniz, bu gençlere, bu nesle, bu kimliğe de en
büyük zararı verirsiniz.
Bir kere bu meselede, evet, biz AK Parti Hükümeti
olarak, İktidarı olarak bunun mesuliyetini ortaya koyduk, bu husustaki
ciddiyetimizi, ilgimizi, alakamızı gösterdik; ama, diğer arkadaşlar da, bu
süreci incelediğiniz zaman aynı şekilde mesuldürler, herkes mesuldür. Ve bu
meselenin çözümü tüm toplumun ortak seferberliğiyle çözülebilir. Oradaki
hadisenin en sağlıklı şekilde gerçekleşebilmesi için yerel otoritelerin, yerel
denetim mekanizmalarının, sivil toplum kuruluşlarının, gönüllü kuruluşların ve
tabiî ki merkezî otoritenin bütün denetim mekanizmalarını, iç denetim
mekanizmalarını, diğer denetim mekanizmalarını kullanarak meseleyi
sahiplenmesiyle o çocuklarımız gerçekten onur duyacakları bir geleceğe
yürüyebilirler. Ama, buraya gelip hükümeti tenkit ederek, sadece birtakım
kişilere meseleyi yükleyerek ve tamamen popülizm kokan, seçmene selam yola
devam mantığıyla meseleye yaklaşırsanız en büyük zararı önce kendinize, kendi
siyasî görüşünüze verirsiniz. Onun için, ben, bir kere meselenin değerlendirme
bazının bu platformda olması, bu düzende olması gerektiğini açıkça vurgulamak
istiyorum.
İkinci olarak, olay nedir; ilk andan beri, hadise vuku
bulduktan sonra, yayınlandıktan sonra hükümetimiz çok ciddî şekilde olayın
üstüne gitmiştir. Genel Müdürümüz anında olay yerine intikal etmiştir. Anında 7
personel açığa alınmıştır, İl Müdürü dahil olmak üzere. Sorumlular anında
mahkemeye intikal ettirilmiş, 2 kişi tutuklanmıştır. Bugün 5'e çıkmıştır bu
tutuklanma sayısı. Oradaki milletvekili arkadaşlarımız, Merkez Karar Yönetim
Kurulu Üyemiz anında olaya müdahale etmiştir. Özel bir heyetle bugün sabah saat
9'da Sağlık Bakanımız, Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyemiz, Genel Başkan
Yardımcımız, biz milletvekilleri, hep beraber olay yerine bizzat giderek,
hükümet adına…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İlgili bakan nerede?..
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - …bu husustaki meseleye olan
ciddiyetimizi, meseleye verdiğimiz önemi çok net bir şekilde ortaya koyduk.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sorumlu bakan nerede?..
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Şimdi, Bakan nerede,
Ahmet nerede, Mehmet nerede; bu tür şeylerle, siyaset kokan, popülizm kokan
davranışlarla bu işi çözemezsiniz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Neresi popülizm?!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Yani, Bakan nerede!..
Bakan, Londra'da, Bakan yurtdışı görevinde, Bakan gelecek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O kadar felaket yaşanıyor;
Bakan yurt dışında! Neresi popülizm bunun?! Öyle şey olur mu?!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - "Bakan nerede"
sorusuna cevap arayarak meseleyi çözemezsiniz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Nerede peki Bakan?!
BAŞKAN - Sayın Özyürek, karşılıklı konuşmayalım efendim.
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Nerede olduğunu siz de
biliyorsunuz, ben de biliyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye getiremiyorsunuz!
Neredeyse, bundan prim çıkaracaksınız!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bu kadar, meseleden,
bihaberseniz, bunu sizin milletvekilliği kimliğinize havale ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Erkal, Genel Kurula hitap ediniz lütfen…
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın
Bakanımız, özellikle, hem kendisinin bir çocuk mütehassısı ve doktor olması
sebebiyle, özellikle kendisine rica ettik ve bugün giderek meseleyi inceledik.
Şimdi, bu kadar, hadiseye gereken müdahaleler
yapılırken ve buradaki olay, gerçekten, bu Esirgeme Kurumundaki olay üç dört
tane personelin yaptığı davranışken, bu meseleyi tamamen tüm kuruma mal etmek
ayrı bir vicdansızlık boyutudur. Bu meseleyi genişleterek, alanı genişleterek
daha büyük bir…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Bu çocuklara
yapılanlar vicdansızlık değil mi?!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Dinleyeceksin, dinlemeyi
öğreneceksin! Bağırma, dinlemeyi öğreneceksin!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Ben dinliyorum! (AK
Parti sıralarından gürültüler)
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Önce dinlemeyi
öğreneceksin!
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu… Sayın Aslanoğlu, lütfen…
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Popülizm yapmamayı
öğreneceksin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Haksızlık yapmayın…
Haksızlık yaptınız Malatya'ya. Çocuk döven Malatya'yı Türkiye'ye mal ettiniz.
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Şimdi, tabiî, bu
arkadaşımızın fevrî davranışından, şiddet içeren yaklaşımının ne anlama
geldiğini, bu kurulun takdirlerini ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz, şiddet içerenleri
bırakmışsınız...
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Meseleyi çok sakin bir
bazda değerlendirmesi gerekirken, bu bağırtılar ve çağırtılar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erkal, konuşmanızı tamamlar mısınız.
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - … meseleyi çözmek değil,
demin konuşmamın başında söylediğim, bambaşka bir popülist mecraya, seçmene
selam mantığına çekmenizi de ayrı bir talihsizlik olarak görüyorum. (CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Popülizmle ne ilgisi var
bunun?!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Tabiî, Malatya halkı
bunun takdirini yapacaktır değerli milletvekilleri.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - O kadroları kim getirdi
oraya?..
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Lütfen, dinlemeyi
öğreniniz…
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Malatya milletvekili olarak sen
de verdin!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Lütfen, dinlemeyi
öğreniniz…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, karşılıklı
konuşmayalım efendim.
Sayın Erkal, konuşmanızı tamamlayınız.
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, orada
on yıl Malatya Belediye Başkanlığı yapan biri olarak ve oradaki kurumla olan
ilgileri en yüksek seviyede olan biri olarak…
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Belli oluyor!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Güzelim şehri ne hale
getirmişsin, bir de burada konuşuyorsun!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - ...oradaki her kesime
zamanında destek vermiş biri olarak, hadiseyi çok iyi bilen biri olarak, burada
kurumsal yaklaşımı izah ediyorum ve oradaki personelin yaptığı bir olayı, tüm
Çocuk Esirgeme Kurumuna, tüm Bakanlık personeline yayarak, böyle bir, hedefi
genişleterek yapılan bu siyasî yaklaşımın da seviyesinin ne kadar uygun
olduğunu değerli halkımızın takdirlerine bırakıyorum; ama, biz, AK Parti Grubu
olarak insanlıkdışı olan bu muameleye tavrımızı açıkça koyduk, gereken
uygulamaları yaptık, tedbirleri aldık, hükümet her seviyede müdahalesini yaptı,
bundan sonra çalışmalarımız devam edecektir; ama, bu çocuklara sahip olmak, bu
tür popülist edebiyatla…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne popülizmi?! Şu ana kadar
niye önlem almadınız?!
AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - …oradan bağırıp çağırarak
değil, çözüm üreterek, sürdürülebilir bir proje ortaya koyarak olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce
geliş sıralarına okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesiyle 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 35 inci maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Osman
Kaptan |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Mustafa
Özyürek |
|
Antalya |
İstanbul |
Mersin |
|
Kemal
Deveciler |
Mesut
Özakcan |
Haluk Koç |
|
Balıkesir |
Aydın |
Samsun |
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Gürol
Ergin |
Bülent
Baratalı |
|
Trabzon |
Muğla |
İzmir |
Geçici Madde 35.- 125 inci maddenin (D) bendinin
yürürlükten kaldırılan (g) alt bendi uyarınca verilmiş olup da kesinleşmiş olan
disiplin cezaları, geçmişe dönük ödeme yapılmasına sebep olmaksızın, aynı
maddenin (B) bendinin (m) alt bendine göre verilmiş sayılır.
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutup işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine
bağlı geçici madde 35'in tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Tuncay
Ercenk |
|
Trabzon |
İstanbul |
Antalya |
|
Özlem
Çerçioğlu |
|
Haluk Koç |
|
Aydın |
|
Samsun |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)
- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, okunan önerge doğrultusunda söz
aldım. Şimdi bu maddenin çıkarılmasındaki talebimizi özetlemeye çalışacağım.
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısının 6 ncı maddesiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
eklenen geçici madde 35 neden çıkarılmalı: 657 sayılı Kanunun 125 inci
maddesinin (D) bendi, kademe ilerlemesinin durdurulmasını düzenlemekte ve
fiilin ağırlık derecesine göre, memurun, bulunduğu kademede ilerlemesini bir-üç
yıl durdurulmasını bağlamaktadır. 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin (D)
bendi ise, memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazıyla
bildirilmesini, yani kınama cezasını düzenlemektedir.
Değerli arkadaşlarım, 21 Eylül 2004 tarih, 5234 sayılı
Yasayla, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve
televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek fiili, kademe ilerlemesinin
durdurulması cezasından çıkarılıp, kınama cezası verilmesini gerektiren bir
fiil haline dönüştürülmektedir. Yani, zaten 5234 sayılı Yasa, gerekli olan
yasal değişikliği taşımaktadır, artık yeni bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur.
Şimdi yapılan şey, kimliklerini henüz bilemediğimiz üst
düzey kamu görevini asaleten yürütemeyen kamu görevlisi veya kamu görevlileri
için şahsa özel bir yasal düzenleme intibaı vermektedir. Bunu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Daha doğrusu, şahsa özel bir af niteliği taşıma durumunu
sizlerin huzuruna getirmek istiyorum.
Anlaşıldığı kadarıyla, geçmişte, basına, yetkili
olmadığı halde demeç vermekten dolayı kademe ilerlemesinin durdurulması cezası
alan ve bu nedenle üst düzey göreve atanamayan birine veya birilerine şahsa
özel af çıkarılarak bunların asaleten atanmaları gerçekleştirilmek
istenmektedir. Gerekçemiz bu değerli arkadaşlarım.
Sayın Başkan, müsaade ederseniz kalan 2 dakikamda da
bir konudaki üzüntümü belirtmek istiyorum.
Belki bu akşam konuşmalar arasında soru sorma hakkında,
bir tek, konuyla ilgili ben soru sordum, bir arkadaşımın çok gereksiz
tepkisiyle karşılaştım. Bu üzüntümü bildirmek istiyorum. Yani, burada her
şeyden bahsedildi, her şeyden konuşuldu. Görüşülmekte olan kanun tasarısıyla
ilgili, ilgili maddeyle ilgili bir yasama göreviyle yükümlü olan milletvekili
sorumluluğuyla Sayın Bakana ve oradaki bürokratlara bir soru yönelttim, çok
büyük tepkiyle karşılandı. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Yani, burada
konunun dışında konuşmak serbest, konuyla ilgili konuştuğunuz zaman tepki
görecekseniz, o zaman hepimiz durumumuzu yeniden gözden geçirmek zorundayız.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bir tepki olmadı.
HALUK KOÇ (Devamla) - Oldu efendim, Sayın Ziyad Aslan
-yanlış söylemiyorsam ismini- arkadaşımız oldukça garip el hareketleriyle bir
tepkide bulundu. Ben üzüntümü bildiriyorum. Arkadaşım da herhalde bir durum
değerlendirmesi yapar.
Değerli arkadaşlarım, bakın, belli yasaların, belli
maddelerin geri çekilmesi konusunda bir pazarlıktan bahsetti Sayın Akdoğan.
Şimdi, bir mutabakat arayışı, siyasette -söyledim- vardır; çünkü, karşımızda
bizden 200 kişi fazla olan bir iktidar grubu var; 15-20 kişilik fazla çoğunluğu
olan bir iktidar grubu yok. Dolayısıyla, siyaset belli noktalara geldiğinde
sizin siyasî taleplerinizin yaşama geçirilmesi ya da bunların dikkate alınması
konusunda önünüze çıkan her siyasî platformu kullanmak zorundasınız. Ben kendi
konumuz açısından söylüyorum. Yani, siyasette bir mutabakat aramayacağız,
siyasette bir zemin aramayacağız, ne yapacağız; buraya çıkıp, maddenin dışında,
konuyla ilgisiz, bir gece hidayete ererek yeni bir siyasî kimliğin
savunuculuğunu mu yapacağız Sayın Akdoğan?! (AK Parti sıralarından alkışlar)
Üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum, siyaset adına,
siyaset kurumu adına üzülüyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, bir Malatya
Milletvekili arkadaşımız -Sayın Erkal da Malatya Milletvekili- tabiî ki,
ilinde, seçim bölgesinde meydana gelen, hiç kimsenin onaylayamayacağı bazı
olaylar hakkında görüşlerini açıklayacaktır; doğal; ama, ben, Sayın Akdoğan'a,
Ankara'da, Meclis kürsüsünde konuşmaktan öte, Malatya'ya, sabah saat 8'de
Ankara'dan sefer Elazığ'a var; Elazığ'a uçabilir; akşam 16.45'te de
-yanılmıyorum herhalde- Malatya'dan Ankara'ya direkt sefer var; yani, 5-6
saatini Malatya'da kullanarak, seçim bölgesinde, sorunları yerinde inceleyerek
burada görüş açıklamasını beklerdim. Yani, kolay muhalefet sözcülüğü yapmamak
gerekiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi, siz Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarındayken de size karşı mücadele ediyordu; yine mücadele ediyor;
yanlışları söylüyor; doğru olması gereken noktalarda uyarılarını yapıyor. Siz,
oradayken, Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunu eleştiriyordunuz; buraya
geçtiniz, yine eleştiriyorsunuz. Muhalefet yapmak için bir bahane aramaya
çalışıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Devamla) - Ben, bunları, Yüce Milletimizin
huzurunda, Yüce Meclisle paylaşmak istiyorum. Lütfen, siyaset kurumuna saygı
gösterelim. Lütfen, siyaseti yıpratmayalım.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı, gerekçesini hatibin kendi ağzından dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı
maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 35
inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
Geçici Madde 35.- 125 inci maddenin (D) bendinin
yürürlükten kaldırılan (g) alt bendi uyarınca verilmiş olup da kesinleşmiş olan
disiplin cezaları, geçmişe dönük ödeme yapılmasına sebep olmaksızın, aynı
maddenin (B) bendinin (m) alt bendine göre verilmiş sayılır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)
- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Daha önce verilmiş olan disiplin cezaları kesinleşmiş
olabilir veya yargı kararlarıyla ortadan kalkmış olabilir. Tasarıdaki ifade,
yargı kararıyla ortadan kalkmış olan disiplin cezalarının da yeniden verilmiş
sayılması gibi anlamı taşımaktadır. Maddenin yanlış anlamalara sebebiyet
vermemesi açısından ifadenin düzeltilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı, gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 6 ncı
maddesine bağlı geçici 35 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde
yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup imza sahiplerini
arayacağım.
Buyurun Sayın Sarıçam.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6
ncı maddesine bağlı geçici 35 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde
yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Mevlüt Akgün?.. Burada.
Mehmet Ceylan?.. Burada.
Ekrem Erdem?.. Burada.
Osman Kılıç?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hakkı Köylü?.. Burada.
Muzaffer Külcü?.. Burada.
Bekir Bozdağ?.. Burada.
Ali Sezal?.. Burada.
İlyas Arslan?.. Burada.
Zeki Karabayır?.. Burada.
Mehmet Özyol?.. Burada.
Ali Osman Başkurt?.. Burada.
Ali Ayağ?.. Burada.
Halil Ürün?.. Burada.
Mehmet Beşir Hamidi?.. Burada.
Nusret Bayraktar?.. Burada.
Saygıdeğer milletvekilleri, açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 5
dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurul
çalışmalarına devam edeceğiz.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 904 sıra
sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine bağlı geçici madde 35'in açıkoylama
sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı: 335
Kabul: 335 (x)
6 ncı madde, geçici madde 35 böylece kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6 ncı maddeye bir geçici madde
eklenmesine dair bir önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6
ncı maddesine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
İdris Naim
Şahin |
Sadullah
Ergin |
Nükhet
Hotar Göksel |
|
İstanbul |
Hatay |
İzmir |
|
Recep
Koral |
|
M.Beşir
Hamidi |
|
İstanbul |
|
Mardin |
"Geçici Madde 36.- 30/09/2005 tarihine kadar memur
temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta
bulunarak kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunan
kamu görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama
ve
(x) Açıkoylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden
kaldırılır. Daha önce bu fiille ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet
hükümleri de bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş)
- Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Konu hakkında uygulamada idare ve Sayıştay dahil yargı
makamlarının duraksamalı ve farklı karar ve uygulamaları bulunmaktadır.
Uygulamadaki farklılıkları gidermek ve 9.7.2004 ve 5215 sayılı Belediye
Kanununun, teklif edilen bu değişikliğin benzeri geçici 4 üncü maddesinin
Cumhurbaşkanlığı Makamı tarafından geri gönderme gerekçesinde, haklarında
kesinleşmiş yargı kararı bulunanlar açısından ifade edilen "hukuk devleti
ve eşitlik ilkelerine uygunluk" sağlamak üzere bu düzenlemenin yapılması
gerekli olmuştur.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza arz
ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İşaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 92 nci maddesine göre, önerge af içerdiğinden, kabul için gerekli
beşte 3 çoğunluğun tespiti için, şimdi önergenin oylaması açıkoylama suretiyle
tekrarlanacaktır.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açıkoylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Açıkoylama, almış olduğumuz karar gereğince, elektronik
cihazla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurul
çalışmalarımız oylamadan sonra devam edecektir ve çalışma süremiz saat 24.00'te
tamamlanacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan milletvekili
arkadaşlarımız lütfen oylarını kullansınlar.
Vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız oylarını
kullansınlar.
Oyunu kullanmayan sayın milletvekili arkadaşlarımız,
lütfen, oylarını kullansınlar efendim.
Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız, dışarıda
olan arkadaşlarımız varsa ikaz edelim, lütfen, oylarını kullansınlar.
ATİLA EMEK (Antalya) - Süre doldu; süre bitti Sayın
Başkan.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Acele etmeyelim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre bitti efendim… Süre
bitti Sayın Başkan, olur mu öyle şey!
ORHAN SÜR (Balıkesir) - O zaman 5 dakika süre vermenin
ne anlamı var?!
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, süresi geçtikten
sonra oy kullanmak mekruhtur. (Gülüşmeler)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan oluyor mu
bu?! Ben gördüm; getirdi Sayın Gülle, gelmeyen birinin oyunu saydırdı.
Ayıptır!..
Elinde ben gördüm.
EYÜP FATSA (Ordu) - Biraz önceki oydan 1 fazla çıkarsa
siz haklısınız.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Oylama biteli 5 dakika
oldu.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, kapatır mısınız?!
ATİLA EMEK (Antalya) - Sonuç niye açıklanmıyor
Başkan?!.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, sonuç ne oldu?
ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, süre doluyor;
açıklar mısınız sonucu.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -Oylamayı yeniden yapalım.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Yeni
baştan bir oylama yapalım.
(Bir grup milletvekili kürsü önünde toplandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen
yerinize oturunuz, buyurunuz efendim. Başkanlık Divanı ihtilafı
çözümleyecektir; buyurun, oturun efendim. Lütfen… Bütün arkadaşlarımız
yerlerine otursunlar.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, arkadaşlar
arasında bir ihtilaf vardır, o ihtilafı çözümlemeye uğraşıyoruz.
İhtilafın çözümüne kadar Genel Kurulun çalışma
süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne ihtilafı var Sayın
Başkan?!
BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen oturun efendim. İstirham
ediyorum, çözeceğiz, lütfen…
ATİLA EMEK (Antalya) - Açıkoylamada ihtilaf olur mu
Sayın Başkan?! Olur mu böyle bir şey ya?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hiç böyle bir ihtilaf
görmedik!
ATİLA EMEK (Antalya) - Oy sayımıyla ilgili ilk defa bir
ihtilaf görüyoruz!
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.09
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
00.37
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 13 üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Tasarının 6 ncı maddesine geçici 36 ncı maddenin
eklenmesine dair önergenin açıkoylama işleminde kalmıştık.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önceki oturumda
tasarının çerçeve 6 ncı maddesine bağlı olarak verilen önergenin af niteliğinde
olması nedeniyle, İçtüzüğün 92 nci maddesi gereğince önce önerge işaretle oya
sunulmuş, sonra da bu maddenin kabulü için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti
için bu önergenin oylaması açıkoylama suretiyle tekrarlanmıştır.
İşaretle oylamalarda sayım konusunda Kâtip Üyeler
arasında ihtilaf vukuunda, yerleşik uygulamaya göre, oylamalar tekrarlanmıştır.
Önceki oturumda yapılan açıkoylamada Başkanlığımızın
önceden ilan ettiği üzere, otomatik cihaza giremeyen üyelerin oylarının
belirtilen süre içerisinde kullanılması istenmiştir.
Elektronik cihaza girerek oylarını kullananların oyları
konusunda hiçbir sorun bulunmamakta, gelen pusulaların belirtilen zaman içinde
Başkanlığa intikal edip etmediği noktasında Kâtip Üyeler arasında ihtilaf
vardır.
Bir sayın Kâtip Üye tarafından, belirtilen süreden
sonra bir pusulanın verildiği iddia edilmekte, diğer Kâtip Üye ise, pusulanın
sayım ilan edilmeden süre içinde verildiğini belirtmektedir.
Bu pusulayı saydığımız takdirde, madde 330 kabul oyu
almış olacak, saymadığımız takdirde ise, 329 oyda kalınacaktır. İhtilaf
nedeniyle, sorunun maddenin yeniden oylanması suretiyle çözülmesinden başka bir
yöntem bulunmadığı kanısındayım.
Bu nedenle, maddenin açıkoylamasını yapacağız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, 63'e göre söz
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Anadol.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Pusulayı veren konuşsun
burada, biz onu kabul ederiz; ben zamanında verdim desin, yemin etsin, biz
kabul ederiz.
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen… (Gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) - Ayıp, ayıp! Mesaj geliyor
telefonlara, mesaj!..
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, Grup Başkanvekili
arkadaşımız şu anda hatip kürsüsünde bulunuyor; lütfen, Sayın Anadol'u
dinleyelim.
Sayın Anadol, buyurun.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanının, görüşülmekte olan
kanun tasarısı üzerinde verilen bir önergenin af niteliği taşıması nedeniyle
beşte 3 çoğunluk aranması gerektiğinden, istem üzerine elektronik cihazla
yapılan oylama sırasında 5 dakikayla sınırladığı süreyi 2-3 misli aşar durumda
değerlendirdiği; oylama sonucunun belli olmasına rağmen, bu sonucu değiştirmek amacıyla
ikinci bir oylamanın yapılamayacağı ve TBMM Genel Kurulunun etkin ve verimli
çalışma yapmasını engellediği nedenleriyle, tutumuna ilişkin usul tartışması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri; bugün, gecenin değil, sabahın ilk saatlerini idrak
ettiğimiz bir zaman süresi içinde, gerçekten, saat yarım oldu, 12'yi geçti. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN- Sayın hatibi sükûnetle dinleyelim lütfen
arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Takvime baktığınız vakit,
böyle bir kritik zaman süresi içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir usul
meselesi, bir oylama meselesi yüzünden, 23 Nisan 1920'den günümüze kadar uzanan
uzun ömrü içinde tarihî bir karar verecek. Bazen siyasette ve hukukta usul
esasın önüne geçer istisnaî olarak. Milyonda bir olur bu. Usul esasın önüne
geçer. Yöntem özden daha önemlidir. İşte o milyonda bir olaylardan birini
yaşıyoruz. Eğer bu oylama tekrarlanır ve demin ortaya çıkan sonucu değiştirmek
amacıyla, sadece bu amaçla bu oylama haksız yere bir daha yapılırsa, bu
Meclisin manevî şahsiyeti üzerine, saygınlığı üzerine çok büyük bir gölge
düşecektir. Yoksa, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak… (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN- Arkadaşlar, lütfen, dinleyelim sükûnetle.
Lütfen, dinleyelim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Arkadaşlar, dinleyin…
Dinleyin…
Kimseye kötü söz söyleme gibi bir amacım yok. Yüce
Meclise, İktidar Partisi Grubuna, muhalefet partilerine, bağımsız
milletvekillerine büyük bir saygı taşıyan bir parlamenter olarak konuşuyorum.
Hiçbir kastım yok, içimdekileri samimî olarak söylemek istiyorum ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun kuşkularını dile getirmek istiyorum. Yoksa, kolay;
çoğunluğunuz da var, bir oylama daha olur, sonuç alırsınız. Ona bir şey
söyleyecek halim yok; ama, bu çoğunluğunuza rağmen ne oldu burada, ne oldu?!
Ben, Sayın Başkanın, çok saygı duyduğum, oturumu yöneten ve bundan sonra da
saygı duyacağım Başkanın bıraktığı yerden devam ediyorum. Oturumu açarken ne
söyledi, hep beraber duyduk, tutanaklara geçti: "Belirtilen süre içinde
otomatik cihazla sayın üyelerin oylarını kullanmaları, otomatik cihazla oy
kullanamayan sayın üyelerin aynı süre içinde oylarını Divana vermeleri…"
Dedi mi demedi mi arkadaşlar?! Dedi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)- Tutanaklar orada zaten.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Tutanaklar burada.
Peki, ne oldu arkadaşlar?! Ne oldu?! Birincisi,
otomatik cihazda süre bitti, ben yerimden kalktım --hepiniz gördünüz- Sayın
Başkanı ikaz ettim, uyardım "süre bitti Sayın Başkan, oy kullanma işlemi
devam ediyor" dedim. Oy kullanıldı birkaç tane. Arkadaşlarım da benimle
beraber uyarılarını sürdürdüler. Önüne geldik Divanın, usul, erkân içerisinde
itirazımızı yaptık. Buna rağmen oylar kullanıldı ve o kullanılan oyların, yani,
otomatik cihaz dışında kullanılan oyların sayımı bitti. O sırada, Akif Gülle
arkadaşımız geldi, bir arkadaşın oyunu -aradan tam 10 dakika geçmiş- Divana
teslim etti ve o zaman gürültü çıktı, itirazlar oldu.
Şimdi, buna karşın şu söylenebilir: Aynı Avrupa
Birliğindeki ucu açık müzakereler gibi, Sayın Başkan sonucu, oylamanın
bittiğini ilan etmediği için oy kullanıldı denilebilir; ama, bu geçersiz bir
iddiadır. Neden; çünkü, Sayın Başkanın asıl iddiası, söylemi, İçtüzüğe uygun
beyanı, ilan edilen süre içerisinde otomatik cihazla oyların kullanılması,
otomatik cihazla oylarını kullanmayan üyelerin de, bu süre içerisinde oylarını
kullanması. Bu süre geçti, pusulalar toplandı, aradan en az 10 dakika geçti,
burada oy kullanıldı.
Şimdi, diyeceksiniz ki -bağlamak istiyorum- niye itiraz
ediyorsun, 1 oy, 229 veya 230, ne olur?
ATİLA EMEK (Antalya) - Mükerrer oylar da var.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Mükerrerler filan var,
onları söylemiyorum. Bakın, tarihî bir olayı nakledeceğim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Mükerrerler var.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bir dakika arkadaşlar…
12 Martta Türkiye Cumhuriyeti büyük bir bunalıma girdi.
Bu bunalımın yansıdığı en büyük organ da bu Meclisti, kutsal Türkiye Büyük
Millet Meclisiydi ve Cumhurbaşkanını seçme konusunda Türkiye kilitlendi ve o
zaman Senato var. Sayın Bülent Ecevit ile Sayın Süleyman Demirel anlaştılar,
İsmet Paşa karşı çıktı. Konu, Cevdet Sunay'ın süresinin uzatılmasıydı,
Cumhurbaşkanlığı süresinin. Anayasa müsaade etmiyordu. Anayasayı değiştirmek,
ondan sonra da Sayın Cevdet Sunay'ı ikinci kez Cumhurbaşkanı seçme konusunda
anlaştılar. Oylama yapılıyor burada; Allah rahmet eylesin, aramızda yok şimdi,
Sayın Âdil Turan, Uşak Milletvekili, berberde tıraş oluyor aşağıda, oylama
biterken geldi, oyunu kullanamadı; hatta, kendi partisi tarafından, Sayın
Ecevit tarafından da şiddetle üstüne yüründü; ama, Âdil Turan oyunu
kullanamadı. Oyunu kullanamadığı için, 1 oyla, merhum Cevdet Sunay
Cumhurbaşkanı olamadı, Fahri Korutürk, Meclis tarafından, bu bunalım büyüyünce,
Cumhurbaşkanı seçildi ve tarihin akışı değişti.1 oy bu kadar önemlidir. Bu
Meclisin geçmişinde, tarihinde 1 oyun ne kadar değerli olduğu bu şekilde tarihe
tescil edilmiştir.
Şimdi, siz, çoğunluğunuza rağmen; odasında olabilir,
hastanede olabilir, dışarıda olabilir. Arkadaşlar, iktidar grubusunuz, bunun
sorumluluğu ağır, arkadaşlarınızı süresinde getireceksiniz, oylarını
attıracaksınız. Ne olur 1 oyla derseniz, işte, bütün işler de böyle oluyor. Bu
torba yasalar, çorba yasalar falan filan, hukuk sistemi, allak bullak oluyor.
Bu Meclisin kuralları çok önemlidir. 11 kişiyle futbol
takımı sahaya çıkar, 12 kişi olmaz. Maç 90 dakikada biter, uzatmalar da vardır,
125 inci dakikada gelinip gol atılmaz. Şimdi, haa bunu yapabilirsiniz, bu
oylamayı; bu oylamayı yaparsınız ama, tarihe geçer, zabıtlara geçer ve Meclisin
saygınlığına gölge düştüğü gibi, bu kadar çoğunlukla, cumhuriyet tarihinde
görülmemiş sayıda bir iktidar grubu, çoğunluğu sağlayamıyor ve 1 oyla yeterli
nitelikli çoğunluğu bulamadığı için kendinden yana… Başkanı da düşünelim
arkadaşlar; Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili, hepimizin
başkanvekili, Adalet ve Kalkınma Grubunun Başkanvekili değil, hepimizin
başkanvekili. Lütfen, Divan… İhtilaf yaratmak kolay, ihtilaf yaratmak, iki tane
Divan Kâtibinden birinin dediğinin, öbürü, tersini söyler, al sana ihtilaf!
Yani, "kör kör gözüm parmağına" yapmayın arkadaşlar. Bu sonucu almak
için bu Meclisin tarihinde görülmemiş bir olayı tekrarlayarak yeni bir oylama
yapmayın. Şunun için söylüyorum; istirham ediyorum yapmayın, bu vebal altında kalmayın.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.
Sayın Abuşoğlu, buyurun efendim.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)- Sayın Gaydalı konuşacak.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gaydalı.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sabahın bu saatinde, bu gece itibariyle iki kez huzurlarınıza
çıktığımdan dolayı özür diliyorum; ama, konuşmamı çok kısa tutacağım.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir olay cereyan
ediyor, herkesin gözü önünde. Olaya vesile olan parti, kimilerinin AKP dediği,
kimilerinin AK Parti dediği; ama, esasının Adalet ve Kalkınma Partisi olduğu…
"Kalkınma"sını bir tarafa bırakalım, kalkınma gelip geçer, bir sene
yüzde 3 olur, yüzde 9 olur, bir sene -9 olur; bizim içinde bulunduğumuz hükümet
zamanındaki gibi. Onlar telafi edilir, önemli değil. -9'lardan +9'lara da
çıkarsınız, kalkınma hızını getirirsiniz; ama, adaleti eğer zedelerseniz ve bu
yüce çatı altında adalet mekanizmasını zedelerseniz, hepimiz bu çatının altında
kalırız.
Bakın, olay nerede oluyor; Türkiye Büyük Millet
Meclisinde; kimin huzurunda oluyor; hükümet sıralarında Adalet Bakanının
huzurunda oluyor. O sırada belki Sayın Bakan farkında değil, milletvekilleriyle
konuşuyor. Tevessül eden milletvekili kim; Afyon Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Koca. Ne olmuş; Sayın Başkan oylamayı bitirmiş, kapatmış.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kapatmadı.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Kapatmış, tasnif
yapılıyor, tasnif… Tasnif yapılıyor…Tasnife geçilmiş, sonucu ilan etmemiş.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kapattım demedi.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, hatibi dinleyelim.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Sayın Milletvekili,
sonucu ilan etmemiş. Sonucu ilan etmek başkadır, oylamanın bitmesi başkadır.
Burada görülüyor zaten, orada 00.00 yazdığı andan itibaren oylama bitmiştir ve
bundan 7 -8 dakika sonra olay cereyan ediyor; Sayın Ahmet Koca, demin dediğim
gibi, Sayın Adalet Bakanının önünde oy pusulasını yazıyor, getiriyor -hiç
istemezdim- Sayın Akif Gülle... Sayın Akif Gülle kim, sadece milletvekili mi;
hayır, İktidar Grubunun Genel Başkan Yardımcısı; son derece takdir ettiğim,
saygı duyduğum, daha önce de beraber milletvekilliği yaptığımız değerli bir
arkadaşımız; ama, ona bunu söylediğimizde yüzünün kızarmasından ben utandım.
Değerli arkadaşlar, her şeyin telafisi var; ama,
dediğim gibi, adaletin telafisi veya adaletsizliğin telafisi olmaz. 355
milletvekiliniz var, her şeye gücünüz yetiyor; şimdi 350 milletvekilini eğer
burada toplayamıyorsanız, oturup bunun muhasebesini kendi kendinize yapmanız
lazım.
Şimdi, dün şu arkada otururken, bizce daha yaşlı, yaşı
ileri değerli milletvekili ağabeylerimizin ikisi yan yana geliyorlardı; dediler
ki: "Ey genç milletvekilleri, bir gün siz de bizim gibi olacaksınız."
Hürmet ettik, saygı gösterdik. Şimdi bakıyorum, o değerli iki ağabeyimiz,
gecenin bu ilerleyen saatinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde; ama, genç
milletvekillerinize bakıyorum, yok. (AK Parti sıralarından "Biz genç değil
miyiz" sesleri)
Efendim, eğer olsaydınız, bu tartışmaların hiçbiri
olmazdı.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Biz genç değil miyiz?!
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Eğer olsaydınız, bu
tartışmaların hiçbiri olmazdı değerli kardeşim.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim
lütfen.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Bakın, bir tecrübemden
daha bir şey söyleyeyim size. Böyle laf atarak bir daha bu Parlamentoya gelen
kimseyi görmedim. Hep gözlerimiz arar; ama, nedense bazıları da bunu itiyat
haline getirir, buradan laf atarak kendi parti yöneticilerinin gözüne
gireceğini zanneder; ama, bir de bakarsınız ki bir sonraki listede yeri yok.
RECEP KORAL (İstanbul) - Anavatan…
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Değerli kardeşim, bırak
şimdi Anavatanı falan.
Şimdi, bakın, yıl 2002, burada erken seçim tartışmaları
yapılıyor; bu erken seçim tartışmaları sırasında bütün gruplar ayakta alkışladı
alınan kararı; o sırada ben de burada Bakanlar Kurulu sırasında oturuyorum
-Sayın Ünlü de şahidimdir- herkes, erken seçim kararı alınmış, ayakta
alkışlıyor. Dedim ki: "Fikret ağabey, bu ayakta alkışlayan arkadaşlarımız
var ya, yüzde 70'i bir daha gelemeyecek Meclise." Fakat aldanmışım; özür
diliyorum; yüzde 90'ı gelemedi. Yani, onun için, laf atarak, şundan, buradan...
Bunlar, hiç kimseye bir şey kazandırmaz; hiçbir şey… Biz 1991'de geldiğimizde,
beş sene hiç kimseye bir şey söylemeden burada oturup dinlemesini öğrendik.
Dedik ki, burada ne oluyor acaba? Bizden öndekiler, ağabeylerimiz, neler
konuşuyorlar, bir dinleyip kendimizi yetiştirelim; çünkü, siyasetin mektebi
yok. Siyasetin mektebi burası. Burada bir şeyler öğrenmeye bakalım.
Değerli arkadaşlarım, hakikaten, tekrar söylüyorum,
adaletsizliğe asla tevessül etmeyelim. Bir gün, adalet, hepimize de lazım
olacak.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.
Sayın Kapusuz, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; gerçekten, gecenin bu saatinde, böyle bir usul
tartışması, arkadaşlarımızın talebi üzerine gerçekleşmiş oluyor.
Şimdi, bizler, Parlamentoda, yeni gelenlerle birlikte
üçüncü yılında bulunuyoruz. Buradaki uygulamalar, her gün, defalarca tekrar
ediliyor. İlk defa bir oylamada bir ihtilaf konusuyla da karşı karşıya değiliz.
Dolayısıyla, İçtüzüğümüze göre, Anayasamıza göre 3 tür oylama var; işari
oylama, açıkoylama ve gizli oylama olmak üzere. Bunların hepsini burada tekrar
ediyoruz. Şu an itibariyle, hatırlayın, açıkoylamalarda -işari oylamada zaten
el kaldırılıyor- genel kuraldır; burada bir Başkan iki de Kâtip Üyemiz var.
Başkan karar vermeden önce, eğer Kâtip Üyeler mutabakat sağlamışlarsa, oradaki
mutabakata kanaat getiren Başkanlık da sonucu ilan ediyor. Şayet iki Kâtip Üye
arasında bir ihtilaf çıkmışsa, o zaman Başkan ne yapıyor; oylamayı tekrarlıyor.
Bu, genel kuraldır. Buna bağlı olarak, şimdi bir işari oylama değil de
açıkoylama yapılıyor. Bu açıkoylamada da, bildiğiniz gibi, Sayın Başkan, Genel
Kurulun kararını alıyor. Diyor ki, açıkoylamayı ne şekilde yapalım; cihazla
yapmaya karar veriyoruz; süre veriyor, 3 dakika veriyor, 5 dakika veriyor.
Sonuç itibariyle, burada bulunan milletvekili arkadaşlarımız da makineyi
kullanarak, cihazı kullanarak oy veriyorlar.
Zaman zaman bazı arkadaşlarımızın parmaklarındaki,
nedense, okunmama gibi bir sıkıntıdan dolayı arkadaşlarımız sürekli pusula
veriyorlar. Birkısım arkadaşlar da, dışarıda, içeride birtakım görevleri olması
hasebiyle, içeriye yetişiyorlar, arkada oturdukları zaman, pusulaları,
dışarıdan geldikleri zaman, bulundukları mahalden, kavas arkadaşlar marifetiyle
pusulaları gönderiyorlar, süre de bitmiş oluyor. Başkanlık, bu zaman zarfında,
bunların hepsini bir değerlendiriyor, bir sonuç ilan ediyor. Başkanlık sonuç
ilan etmeden önceki sürede bir ihtilaf varsa, yine, İçtüzüğümüze göre ne
yapılabiliyor; ihtilaf, milletvekilleri diyor ki "bu olmadı, bunu
yenileyelim" diyor. Buna bağlı olarak, İçtüzüğe göre de, Sayın Başkanlık,
bunu tekrarlamak iradesini orta yere koyabiliyor.
Değerli arkadaşlar, bakınız, şimdi, biz, şu anda,
sonucu ilan edilmemiş bir ihtilaf konusunu tartışıyoruz. Evet, Sayın Başkanlık
bir karar verir, ilan eder; bu, 330 der, 329 diyebilir, tekrarlayabilir de;
çünkü, ilan edilmemiştir.
Şöyle düşünelim: Seçimler yapılıyor, milletimiz seçmen
olarak sandığa girmiş, ilan edilen saat 4 veya 5'te süre dolmuş; ama, kuyrukta
ne var; seçmenler var.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yanlış misal…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Saat 5 oldu, sen geri git
demiyorsun. (CHP sıralarından "Olmadı" sesleri) Değerli arkadaşlar,
bakınız, lütfen, dikkat edin. Bakınız, burada, burada…
ATİLA EMEK (Antalya) - Mızrak çuvala sığmadı.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Arkadaşlar, burada, biz…
ORHAN SÜR (Balıkesir) -O yalandır, yalan!
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Onlar da gülüyor, sizinkiler
de gülüyor.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim
lütfen.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız,
lütfen, dikkat edin.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Akif Gülle ne zaman kavas
oldu!
BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz, konuşmanızı tamamlayınız.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli Başkanım, bir diğer
husus da İçtüzük 144...
MUHARREM İNCE (Yalova) - Kavas getirmedi, Genel Başkan
Yardımcısı getirdi onu. Karıştırmayın; kavas değil o, Genel Başkan Yardımcısı.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, içeride
bu konuyu kendi aramızda uzun uzun tartıştık. İçeride, grup başkanvekilleri
olarak, biz, bu konuyu geniş bir şekilde kendi aramızda konuştuk.
Bakınız "Açık oylamanın sonuçlanması
Madde 144.- Açık oylamada oylama işleminin sona erdiği
Başkanlıkça bildirildikten sonra, hiçbir milletvekili oy kullanamaz."
Başkanlık -tutanaklar elimde- acaba, sonucu, bitmiştir diye ilan etti mi diye
bakıyorum; yok. Oy kullanma sırasında… (CHP sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Saat var, saat!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, biraz önce de
söyledim, sadece süreyle mukayyet değil bu iş; Başkanlığın ilanıyla
mukayyettir. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tutanakta var.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Diyelim ki, Sayın Anadol…
BAŞKAN - Sayın Kapusuz, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Anadol, 5 dakika değil
de Başkanlık 15 dakika dese, itiraz hakkınız var mı; yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tamam, 15 dakika desin;
tamam!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Baştan ilan ediliyor!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - O halde, bunu sonuçlandırmak
hakkı, sonuçlandırmak ve sonucu ilan etmek Başkanlığa ait bir görevdir. (CHP ve
Anavatan Partisi sıralarından gürültüler) Başkanlık da bunu ilan etmediğine
göre, bir ihtilaf söz konusudur.
ATİLA EMEK (Antalya) - 5 dakika dedi Sayın Başkan.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Yeni bir tartışma
açıyorsunuz!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Biz, Başkanlığın tutumunun
doğru olduğu kanaatini taşıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yalandan kim ölmüş zaten
canım!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, Başkanlığın
tutumunda İçtüzüğe göre bir yanlışlık olmadığını ifade ediyoruz. Doğru; bir
ihtilaf konusu vardır; bunu yok kabul etmiyoruz; ama, sonuç itibariyle,
Başkanlığın yetkisinin kendisine ait olduğunu hatırlatıyor, tutumunu da
destekliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP ve
Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Asla kabul edilemez!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yalandan kim ölmüş zaten!
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Süre veriliyor, süre!
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, vicdanen söyleyin!
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yaptığınıza vicdanen
inanıyor musunuz?!
BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen…(CHP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, bağırarak çağırarak bir yere varamayız.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Vicdanınız elveriyor mu?!
Yazıktır!
BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 1 oy için itibarını sarsmaz
bir başkan; 1 oy için bütün itibarınızı alıp götürüyorsunuz.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, sizler her
defasında her mesele için, bütün arkadaşlarımız, her iki grup için de
söylüyorum, böyle konuşulan şeylere sürekli olarak istenildiği şekilde itiraz
edip, bağırıp çağırırsak, burada bir yere varamayız. Lehte ve aleyhte
konuşmalar olmuştur; Başkan…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ama, siz de adil
davranacaksınız, adil!..
BAŞKAN - Sayın Özyürek, istirham ediyorum; lütfen...
Konuşmalar bitmiştir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Keyfî davranmayacaksınız!
BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen, istirham ediyorum…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz, orada adil görev yapmak
için oturuyorsunuz...
BAŞKAN - Evet, adaletli görev yaptığıma…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - ...Partinizin talimatlarını
yerine getirmek için değil!
BAŞKAN - Efendim, adaletli görev yaptığıma inanıyorum.
(CHP sıralarından gürültüler)
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lehte ve aleyhte
konuşmaları dinledik. Başkanlık olarak, oylamayı tekrarlattıracağım.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, Akif Gülle
hangi sıfatla burada bulunuyor; açıklasın! Burada kavas mıdır, Genel Başkan
Yardımcısı mı?!
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)
BAŞKAN -
Elektronik oylama cihazıyla oylama yapacağım.
Oylama için 5 dakikalık süre vereceğim.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Süre vermeye gerek yok!..
İstediğin zaman bitiriyorsun!..
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süreyi niye veriyorsun?!.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Süre vermeyin Başkan!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sabaha kadar oyla!..
BAŞKAN - Elektronik oylama cihazıyla oylama yapacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre vermeyin, süreye lüzum
yok!..
BAŞKAN - Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre vermeyin!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) - 330'u bulduğun zaman bitir!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 330'u buluncaya kadar devam
edin!..
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre vermeyin sakın!…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 330'u bulduğunuzda!…
ATİLA EMEK (Antalya) - Gelip geçene de oy
kullandıralım!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Yeni bir yöntem İçtüzükte;
"330" de, tamam!…
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, siz bir şey
söylemeyecek misiniz?.. Siz de bir şey söyleyin!..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu, ilk defa olmuyor, her
zaman olan bir şey…(Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 330'un altında kalırsa…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır efendim…
(Anavatan Partisi Grubu milletvekilleri Genel Kurul
salonunu terk etti)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Olur mu ya?!. Adalet yok… Bu
Başkanın haysiyetini iki paralık ettiniz… Sırf 1 oy için, bütün itibarı
sarsıldı. Yazık oldu, yazık!.. Yazık ettiniz yahu!.. 1 oy için haysiyetini beş
paralık ettiniz…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Siz inanıyor musunuz yahu?..
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Başkanın haysiyeti beş paralık
olmaz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Oy kullanmıyorsunuz yahu… Oy
kullanın, oyunuzu görelim.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Böyle olduktan sonra sizin
varlığınızdan da bir şey çıkmıyor zaten…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Zaten, tutanağı tutsun
Başkan, 330 diye ilan etsin… Sayın Başkan, yorma milleti!... 330 diye ilan
edin!.. 350 yaz, 355 yaz; zaten, 330 çıkıncaya kadar bu işi devam
ettireceksiniz. İlan edin, millet de gitsin rahat rahat sahurunu yapsın. Eziyet
etmeyin…
TUNCAY ERCENK (Antalya) - 5 de benden!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, üç yıldır
haysiyetinizle görev yapıyordunuz; 1 oy için bütün yaptıklarınızı heba ettiniz.
Yazıklar olsun!..
BAŞKAN - Sayın Özyürek, konuşmalarınız sırasında haddi
aşan cümleler vardır. İstirham ediyorum…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bilerek söylüyorum…
BAŞKAN -
Lütfen, konuşmalarınıza dikkat ediniz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bilerek söylüyorum Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Lütfen… Bilerek konuşursanız gereğini yaparım.
Lütfen…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bilerek söylüyorum…
BAŞKAN - İstirham ediyorum…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Neyin ne olduğunu bilerek
söylüyorum…
BAŞKAN - Yakışmıyor size!.. Yakışmıyor!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Herkesin gözü önünde cereyan
etti…
BAŞKAN - Yakışmıyor!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Size yakışmadı!
ATİLA EMEK (Antalya) - Siz çok zor durumda kaldınız
Sayın Başkan. Gerçekten zor durumda kaldınız. Grubunuz bu hale getirdi;
yazık!.. Hepimizin saygı duyduğu bir Başkansınız…
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkanım, bütün bunlar
kapatılabilir. Akif Gülle Bey çıksın "benim vicdanım rahat" desin,
burada söylesin, ben kabul edeceğim, söz veriyorum… Çıksın "yemin
ediyorum" desin "zamanında getirdim" desin, vicdanen kabul
ettiğini söylesin, söz veriyorum, ben de kabul edeceğim… 1 oy da ben vereceğim!
Söz veriyorum vereceğim!..
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Akif Gülle seninle muhatap
olmak zorunda mı?!
MUHARREM İNCE (Yalova) - Vereceğim oy, söz… Ama,
çıksın, söylesin!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sayın Başkan, süre bitti… Sayı
yetmedi, uzat!..
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, yetmedi… 5
dakika daha ver!..
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, süre
bitti…
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen
yerlerinize oturur musunuz.
Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen yerlerimize oturur
muyuz veya oturmayan arkadaşlarımız Genel Kurulun dışına çıksınlar. Lütfen...
İstirham ediyorum…
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce,
görüşmeler sırasında, şu veya bu sebeple, heyecanla değişik ifadeler
kullanılmıştır. Ben, bunları, o arkadaşların o anki heyecanına falan veriyorum.
Şuna inanınız ki, Başkanlık olarak, kendi vicdanımın sesi olarak da söylüyorum;
hiçbir zaman adaletten ayrılmadım, buna siz de şahitsiniz üç yıllık süre
içerisinde ve şu anda, Kâtip Üyelerimizden bir tanesi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubundan bir arkadaşımızdır, bir tanesi de AK Parti Grubundan bir arkadaşımızdır.
Yapılan işlemler aynıdır.
Bakınız, biraz önceki oylama için de şunu açıklamak
durumundayım; oy veren arkadaşımız buradadır, o anda, sürekli olarak birkısım
arkadaşlarımız tarafından gündeme getirilen Amasya Milletvekilimiz Sayın Akif
Gülle'nin burada hiçbir kusuru yoktur. Sayın Gülle, sadece, içeri girmiş olan
bir milletvekili arkadaşımızın, o anda çocuğu hasta olan bir arkadaşımızın,
aceleyle Genel Kurula girmiştir ve oyunu uzatmıştır burada.
Konuşurken, burada, bir milletvekili olarak, Genel
Kurul çatısı altında birbirimizin hakkını ve hukukunu gayet iyi korumamız
lazımdır. Sayın Gülle, bizim yıllardır tanıdığımız, bildiğimiz, itimat
ettiğimiz bir arkadaşımızdır; böyle bir olaya da, kesinlikle, hiçbir zaman
tevessül etmez ve etmeyecektir. Onun için, milletvekili arkadaşlarımızın
hukukunu haleldar edecek hiçbir cümleyi kesinlikle kullanmayalım; çünkü, bu
sözler yarın hepimize gelir ve bizleri rencide eder.
Biz, buradaki -kendi adıma ve arkadaşlarım adına
söylüyorum- bütün arkadaşlarımızı, grup başkanvekillerimizi,
milletvekillerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz ve onlarla güzel bir dayanışma
içerisinde de bu görüşmeleri yürütüyoruz. Şu ana kadar da, o günkü ortam
içerisinde, günlük ortam içerisinde yapılan konuşmalardan dolayı, ben, kendi
adıma, kimseye de kırgın değilim. Biraz önce Sayın Özyürek'in ifade ettiği
birkısım kelimelere karşı -grup başkanvekili olarak çalışmış, geçmişte büyük
hizmetler yapmış olan bir partinin şu anda yöneticisidir- sadece bir ifadeyi,
"yakışmadı" ifadesini kullandım. Onu da kendi takdirine bırakıyorum.
Hiçbirimiz, bugün olduğu gibi, bugünden sonra da
birbirimizi kıracak davranışlar içinde bulunmayacağız; çünkü, buraların hepsi
de gelip geçicidir; nihayetinde, hepimiz, bu millete, bu memlekete hizmet etmek
için çalışıyoruz.
Bugünkü bu yoğun çalışma temposu içinde gayret gösteren
bütün arkadaşlarımıza da, başta grup başkanvekilleri olmak üzere,
teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyor, 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı
maddesine geçici 36 ncı maddenin eklenmesine dair açıkoylamanın sonucunu
heyetinize arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı: 327
Kabul: 327 (x)
(CHP sıralarından alkışlar)
Böylece, 6 ncı maddeye geçici 36 ncı madde eklenmesi
önergesi kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, 6 ncı maddeyi geçici 34
ve 35 inci maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar
gereğince, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmeyi yapmak ve kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 28 Ekim Cuma günü -yani, bugün- saat
14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Hepinize hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma
Saati: 01.12
(x) Açıkoylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.