BIM 2 8 2005-11-28T09:18:00Z 2005-11-28T09:18:00Z 107 70833 403749 TBMM 3364 807 495832 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         CİLT: 96       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

13 üncü Birleşim

27 Ekim 2005 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Aydın Milletvekili Mehmet Semerci'nin, Ege Bölgesinde üretilen pamuk ile pamuk tarımıyla uğraşan insanların sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

2.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, tarım ürünlerinden akaryakıt elde edilmesi projelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

3.- Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in, Birleşmiş Milletler Teşkilatının kuruluşunun 60 ıncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay ve 32 milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/313)

C) Tezkereler ve Önergeler

1.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/917)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/788) (S. Sayısı: 994)

2.- Mardin Milletvekili Selahattin Dağ'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/718, 3/789) (S. Sayısı: 995)

3.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)

4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

5.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

V.- ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1.11.2005 Salı günü çalışmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) Sİyasî Partİ Grubu Önerİlerİ

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

VI.- SEÇİMLER

A) BaşkanlIk DİvanInda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1.- Başkanlık Divanında açık bulunan İdare Amirliğine seçim

B) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1.- İnsan Haklarını İnceleme; Anayasa; Adalet; Millî Savunma; Dışişleri, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe, Plan ve Bütçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri; Avrupa Birliği Uyum Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Ordu Milletvekili Cemal Uysal'ın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, konuşmasında, parti sözcülerine ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanının, görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerinde, verilen bir önergenin af niteliği taşıması nedeniyle beşte 3 çoğunluk aranması gerektiğinden, istem üzerine elektronik cihazla yapılan oylama sırasında 5 dakikayla sınırladığı süreyi 2-3 misli aşar durumda değerlendirdiği; oylama sonucunun belli olmasına rağmen, bu sonucu değiştirmek amacıyla ikinci bir oylamanın yapılamayacağı ve TBMM Genel Kurulunun etkin ve verimli çalışma yapmasını engellediği nedenleriyle, tutumuna ilişkin usul tartışması

IX.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, süper emekli olarak anılan işçi emeklilerinin aylıklarının artırılması çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7958)

2.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya Bağ-Kur İl Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/7963)

3.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Türkiye Şeker Fabrikalarını özelleştirme çalışmalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8149)

4.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumu hakkında bir inceleme yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8150)

5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, sanayi üretiminde kapasite kullanım oranlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8152)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Sinop Milletvekili Engin Altay, Sinop'un işsizlik, göç ve diğer temel sorunları ile,

Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü, depremlerin yıkıcı etkilerine karşı,

Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen, Türkiye ve Niğde'de elma üreticilerinin sorunlarına ve,

Alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın (3/764) (S. Sayısı: 993), yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon raporu;

Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Çevre,

Antalya Milletvekili Atila Emek'in Anayasa,

Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın KİT,

Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,

Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Plan ve Bütçe,

Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz'ın Meclis Hesaplarını İnceleme,

Eskişehir Milletvekili Mehmet Ali Arıkan'ın Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,

Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe'nin Adalet,

Komisyonu üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri ile;

İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek ve 33 milletvekilinin, tiyatro sanatındaki sorunların araştırılarak tiyatroculuğun geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/311),

Zonguldak Milletvekili Harun Akın ve 33 milletvekilinin, Çernobil Nükleer Santralı kazasıyla Karadeniz Bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkinin araştırılması (10/312),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması önergelerinin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin; Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu raporunun (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının (1/950) (S. Sayısı: 920) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/585) (S. Sayısı: 1004), birinci görüşmesi tamamlandı; ikinci görüşmesine en az 48 saat geçtikten sonra başlanabileceği açıklandı.

Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle,

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, şahsına sataştığı iddiasıyla,

Birer açıklamada bulundular.

4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904), tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

27 Ekim 2005 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.58'de son verildi.

Nevzat Pakdil

Başkanvekili

 

Yaşar Tüzün

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

Bilecik

Kırklareli

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

                                                    II. - GELEN KÂĞITLAR                                         No.: 19

27 Ekim 2005 Perşembe

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/602) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2005)

2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 34 Milletvekilinin; 17.07.1964 Tarihli 506 Sayılı "Sosyal Sigortalar Kanunu" ile 02.09.1971 Tarihli 1479 Sayılı "Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu"nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/603) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)

3.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 35 Milletvekilinin; 23.1.1953 Tarihli ve 6023 Sayılı Türk Tabipler Birliği Kanununun 3224 Sayılı Yasa ile Değişik 60 ıncı Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/604) (Anayasa ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)

4.- Sinop Milletvekili Engin Altay ve 35 Milletvekilinin; Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/605) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)

5.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay ve 32 Milletvekilinin; 4533 Sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/606) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)

6.- Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak ve 4 Milletvekilinin; Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/607) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2005)

7.- Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba ve 18 Milletvekilinin; Pasaport Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/608) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2005)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9170) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9171) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9172) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9173) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9174) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9175) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9176) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9177) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

9.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9178) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

10.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9179) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

11.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9180) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

12.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9181) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

13.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9182) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9183) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

15.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9184) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9185) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9186) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

18.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9187) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9188) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

20.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9189) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

21.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9190) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

22.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9191) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

23.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9192) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

24.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9193) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9194) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9195) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

27.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9196) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

28.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9197) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

29.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9198) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

30.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9199) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

31.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9200) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

32.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9201) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

33.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9202) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

34.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9203) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

35.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu'nun bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9204) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

36.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9205) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

37.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9206) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

38.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9207) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

39.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9208) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

40.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9209) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

41.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9210) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

42.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis'in bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9211) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

43.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9212) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

44.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9213) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

45.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9214) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

46.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9215) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

47.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9216) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

48.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9217) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

49.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya'nın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9218) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

50.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9219) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

51.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9220) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

52.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9221) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

53.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9222) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

54.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9223) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

55.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9224) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

56.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9225) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

57.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9226) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

58.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9227) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

59.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9228) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

60.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9229) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

61.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9230) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

62.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9231) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

63.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9232) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

64.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl'ün bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9233) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

65.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9234) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

66.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9235) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

67.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9236) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

68.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9237) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

69.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9238) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

70.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9239) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

71.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9240) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

72.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9241) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

73.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9242) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

74.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9243) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

75.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9244) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

76.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum'un bir ilçesi ve köylerinin içme suyuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9245) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.10.2005)

77.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9246) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

78.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9247) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

79.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9248) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

80.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9249) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

81.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9250) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

82.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9251) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

83.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9252) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

84.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9253) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

85.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9254) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

86.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9255) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

87.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9256) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

88.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9257) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

89.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9258) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

90.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9259) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

91.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9260) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

92.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9261) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

93.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9262) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

94.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9263) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

95.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9264) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

96.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9265) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

97.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9266) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

98.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9267) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

99.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9268) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

100.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9269) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

101.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9270) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

102.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9271) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

103.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9272) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

104.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9273) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

105.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9274) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

106.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9275) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

107.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9276) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

108.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9277) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

109.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9278) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

110.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9279) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

111.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9280) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

112.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9281) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

113.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9282) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

114.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9283) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

115.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9284) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

116.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9285) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

117.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9286) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

118.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9287) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

119.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9288) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

120.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9289) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

121.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9290) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

122.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9291) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

123.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9292) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

124.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9293) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

125.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9294) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

126.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9295) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

127.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9296) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

128.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9297) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

129.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9298) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

130.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9299) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

131.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9300) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

132.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9301) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

133.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9302) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

134.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9303) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

135.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9304) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

136.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9305) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

137.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9306) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

138.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9307) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

139.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9308) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

140.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9309) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

141.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9310) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

142.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9311) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

143.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9312) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

144.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9313) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

145.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9314) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

146.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9315) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

147.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9316) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

148.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9317) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

149.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9318) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

150.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9319) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

151.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9320) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

152.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9321) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

153.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9322) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

154.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9323) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

155.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9324) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

156.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9325) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

157.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9326) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

158.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9327) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

159.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9328) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

160.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9329) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

161.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9330) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

162.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9331) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

163.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9332) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

164.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9333) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

165.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9334) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

166.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9335) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

167.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9336) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

168.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9337) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

169.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9338) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

170.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9339) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

171.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9340) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

172.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9341) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

173.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9342) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

174.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9343) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

175.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9344) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

176.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9345) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

177.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9346) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

178.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9347) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

179.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9348) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

180.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9349) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

181.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9350) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

182.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9351) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

183.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9352) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

184.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9353) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

185.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9354) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

186.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9355) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

187.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9356) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

188.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9357) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

189.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9358) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

190.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9359) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

191.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9360) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

192.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9361) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

193.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9362) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

194.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9363) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

195.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9364) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

196.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9365) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

197.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9366) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

198.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9367) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

199.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9368) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

200.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9369) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

201.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9370) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

202.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9371) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

203.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9372) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

204.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9373) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

205.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9374) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

206.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9375) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

207.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9376) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

208.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9377) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

209.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9378) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

210.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9379) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

211.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9380) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

212.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9381) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

213.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9382) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

214.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9383) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

215.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9384) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

216.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9385) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

217.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9386) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

218.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9387) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

219.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9388) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

220.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9389) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

221.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9390) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

222.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9391) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

223.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9392) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

224.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9393) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

225.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9394) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

226.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9395) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

227.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9396) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

228.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9397) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

229.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9398) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

230.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9399) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

231.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9400) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

232.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9401) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

233.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9402) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

234.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9403) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

235.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9404) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

236.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9405) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

237.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9406) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

238.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9407) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

239.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9408) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

240.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9409) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

241.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9410) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

242.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9411) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

243.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9412) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

244.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9413) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

245.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9414) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

246.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9415) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

247.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9416) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

248.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9417) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

249.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9418) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

250.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9419) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

251.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9420) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

252.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9421) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

253.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9422) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

254.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9423) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

255.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9424) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

256.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9425) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

257.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9426) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

258.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9427) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

259.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9428) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

260.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9429) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

261.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9430) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

262.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9431) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

263.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9432) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

264.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9433) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

265.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9434) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

266.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9435) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

267.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9436) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

268.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9437) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

269.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9438) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

270.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9439) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

271.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9440) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

272.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9441) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

273.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9442) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

274.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9443) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

275.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9444) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

276.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9445) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

277.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9446) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

278.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9447) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

279.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9448) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

280.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9449) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

281.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9450) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

282.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9451) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

283.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9452) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

284.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9453) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

285.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9454) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

286.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9455) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

287.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9456) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

288.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9457) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

289.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9458) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

290.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9459) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

291.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9460) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

292.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9461) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

293.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9462) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

294.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9463) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

295.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9464) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

296.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9465) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

297.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9466) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

298.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9467) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

299.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9468) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

300.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9469) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

301.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9470) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

302.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9471) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

303.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9472) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

304.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9473) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

305.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9474) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

306.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9475) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

307.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9476) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

308.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9477) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

309.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9478) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

310.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9479) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

311.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9480) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

312.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9481) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

313.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9482) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

314.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9483) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

315.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9484) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

316.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9485) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

317.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9486) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

318.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9487) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

319.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9488) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

320.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9489) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

321.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9490) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

322.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9491) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

323.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9492) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

324.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9493) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

325.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9494) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

326.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9495) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

327.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9496) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

328.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9497) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

329.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9498) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

330.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9499) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

331.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9500) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

332.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9501) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

333.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9502) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

334.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9503) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

335.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9504) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

336.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9505) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

337.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9506) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

338.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9507) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

339.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9508) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

340.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9509) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

341.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9510) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

342.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9511) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

343.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9512) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

344.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9513) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

345.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9514) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

346.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9515) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

347.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9516) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

348.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9517) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

349.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9518) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

350.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9519) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

351.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9520) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

352.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9521) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

353.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9522) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

354.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9523) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

355.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9524) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

356.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9525) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

357.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9526) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

358.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9527) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

359.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9528) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

360.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9529) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

361.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9530) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

362.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9531) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

363.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9532) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

364.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9533) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

365.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9534) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

366.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9535) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

367.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9536) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

368.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9537) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

369.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9538) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

370.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9539) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

371.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9540) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

372.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9541) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

373.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9542) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

374.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9543) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

375.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9544) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

376.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9545) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

377.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9546) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

378.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9547) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

379.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9548) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

380.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9549) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

381.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9550) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

382.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9551) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

383.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9552) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

384.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9553) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

385.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9554) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

386.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9555) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

387.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9556) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

388.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9557) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

389.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9558) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

390.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9559) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

391.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9560) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

392.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9561) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

393.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9562) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

394.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9563) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

395.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9564) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

396.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9565) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

397.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9566) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

398.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9567) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

399.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9568) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

400.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9569) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

401.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9570) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

402.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9571) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

403.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9572) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

404. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9573) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

405.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9574) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

406. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9575) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

407.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9576) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

408.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9577) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

409.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9578) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

410.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9579) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

411.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9580) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

412.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9581) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

413.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9582) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

414.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9583) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

415.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9584) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

416.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9585) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

417.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9586) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

418.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9587) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

419.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilin bir ilçesi ve bağlı köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9588) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2005)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Çanakkale Milletvekili İsmail ÖZAY ve 32 Milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/313) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.00

27 Ekim 2005 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir; konuşma süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Ege Bölgesinde pamuk üreticiliği ve pamuk üreticilerinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Aydın Milletvekili Mehmet Semerci'ye aittir.

Sayın Semerci, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Aydın Milletvekili Mehmet Semerci'nin, Ege Bölgesinde üretilen pamuk ile pamuk tarımıyla uğraşan insanların sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

MEHMET SEMERCİ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pamuk ve pamuk üreticilerinin sorunlarını dile getirmek için söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, ülkemizin en stratejik ürünlerinden olan pamuk, aynı zamanda tekstil sektörümüzün de hammaddesidir. Tekstil, yağ, yem ve birçok sanayi dalımızın hammaddesi olan pamuk ve onun üretimini yapan çiftçilerimiz, uygulanan tarım politikalarından memnun değildir. Gerek tarımda yüksek girdiler gerekse pamuk fiyatlarının dünya borsalarındaki fiyat çizelgeleri, maalesef, bugün, pamuk çiftçisini, Ege Bölgesinde, Aydınımızda, Adanamızda, güneydoğumuzda iflas noktasına getirmiştir.

Yıldan yıla pamuk ekimi azalmaktadır. Özellikle son üç yılda bu miktar yüzde 38'lere varmıştır. Ürün bazında da -ki, havadan çekilen fotoğraflar da buna dahil olmak üzere- bu yıl tahmin edilen azalma yüzde 20'ler civarındadır. Ege Bölgesinde pamuğa ikame edilen buğday ve mısır da, maalesef, çiftçimizi memnun etmemiştir ve mutlu etmemiştir. Bu hükümetin uyguladığı son üç yıldaki tarım politikaları, maalesef, bütün ürünlerde olduğu gibi pamukta da büyük bir gerileme yaşatmıştır, çiftçiyi de perişan etmiştir.

Pamuğa dayalı sanayi, ülkemizin en fazla ihracatı ve istihdamını yaratmaktadır. Bununla beraber, pamukta çiftçi örgütlenmeleri güçlü olmasına rağmen, tarım satış kooperatifleri, bölgemizde de Tariş, Pamuk Birliği gibi birlikler, bölgelerinde ekonomik katkı sağlamaktadır; fakat, yeniden yapılanma kapsamında bu birliklerin altyapıları ve malî kaynakları, yeteri kadar düzenleme getirilmediği için, onlar da bütün uğraşlarına rağmen fazla katkı sağlayamamaktadır. Zaten, bölgemizde Tariş olmasa, bugün pamuk çiftçisinin tamamı tefecinin kıskacında kalacaktır arkadaşlar.

2005 yılında, Ege Bölgesi tahmini kütlü pamuk maliyeti şu anda 1 193 000 liradır; bu, ziraat odalarının tespit ettiği kilogram başına maliyet değildir sevgili arkadaşlar; bu fiyat tespiti, İzmir Ticaret Odası, üniversite ve orada kurumların tespit ettiği fiyattır. Peki, çiftçi ne kadar pamuk sattı bu sene; şu anda sezon sona ermek üzere, 750-800 bin liradan pamuk satmaktadır çiftçimiz, bu da çiftçinin iflası demektir ve bugün Ege Bölgesinde, Adana'da veya başka bölgelerde, pamuk üreten bölgelerde çiftçiler, traktörlerini, bir ay sonra sokaklarda haraç mezat satacaktır. Bunlar da yetmeyecek, icra işlemleriyle beraber yılbaşından sonra çiftçinin kanı emilecektir sevgili dostlarım. Bakınız, Türkiye, pamuk üreten bir ülke; ama, 2004 yılında dışarıdan ithal ettiği mahlıç miktarı 650 000 000 kilogram ve buna ödediği para da aşağı yukarı 800 000 000 dolar civarında; ki, komşumuz Yunanistan bu tarihte -ki, bu yılki fiyatlar belli değil daha- 960 000 lira öderken, bizim hükümetimiz, bizim pamuk çiftçisine bunun dörtte 1'ini bile çok görmüştür. Bu ödemeler, yani, çiftçiye verilen mazot ve gübredeki desteklemeler, doğrudan gelir desteği gibi ödemeler de maalesef zamanında yapılmamıştır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan ve bakanlar özellikle bizim tarım konusundaki yaptığımız eleştirmelere zaman zaman ve bazen sıkça tahammül edemeyerek haksız yere muhalefeti veya bu konuda söz sahibi olan kurumları suçlama yolunu yeğ tutmuşlardır; bu, yanlış bir anlayıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Semerci, konuşmanızı tamamlayınız

MEHMET SEMERCİ (Devamla) - Eğer, çiftçilerin durumu iyiyse, peki, bir ay önce Manisa meydanındaki 70 000 çiftçi niye orada toplandı. Feryatlarını dile getirdiler, dertlerini dile getirdiler size ulaşsın diye. Acil tedbir alınmazsa, öyle zannediyorum ki, binlerce çiftçi Ankara'ya yürüyecek, o bakanlıkların beton ve taş duvarlarından bile engelleyemeyeceksiniz seslerini.

Sayın milletvekilleri, bunlar olumsuz yanları. Peki, ne yapmalıyız? Tabiî, sadece eleştirmek yetmez. Ne yapmalıyız? Yani, pamuk çiftçisine sorunlarını çözecek ne yapmalıyız?

1- Pamuk çiftçisinin umudunu artıracak maliyet-hedef fiyat arasındaki farkı kapatacak prim desteği hemen acilen ilan edilmelidir ve bu, çiftçinin umudunu artırmalıdır.

2- Pamuk, gümrük birliği anlaşması kapsamında sanayi ürünü olarak işlem görmektedir; Avrupa Birliği ile Türkiye arasında serbest dolaşıma tabidir ve herhangi bir gümrük vergisiyle korunmamaktadır.

Türkiye, pamuk sektöründe, sübvansiyonlu ithalattan kaynaklanan haksız dış rekabetin önlenebilmesiyle ilgili, mevzuat çerçevesinde, koruma önlemleri almalıdır.

3- Pamuk ve iplikte kalitesiz ithal girişimlerini önleyecek tedbirler alınmalıdır.

4- Bölgelerarası kütlü pamuk nakli etkin olarak takip edilmeli, makineli hasat tarımı için üretici ve özellikle pamuk tarım satış kooperatifleri desteklenmelidir.

5- Birliklere kullandırılan -2000 yılından sonraki uygulama bu- DFİF kredisi faiz oranları yüzde 10 seviyelerine çekilmelidir.

6- Pamuk, katmadeğeri çok yüksek, stratejik önem taşıyan endüstriyel hammadde olduğundan, bu ürünle ilgili taraflar çok sayıdadır. Pamukla ilgili alınan bir hükümet kararı, bir kesimi memnun ederken, bazen bir kesimi memnun etmemektedir. Onun için, ülkemizde, ulusal pamuk konseyi çalışmaları bitirilmiştir. Bir an önce ulusal pamuk konseyi yasasının çıkarılarak, tarafların bir arada, hükümetleri de, toplumu da sıkıntıya sokmadan, kararlar alması gerekir.

Tabiî, en önemlisi, 7 nci madde… Seçimlerden önce söylediği gibi AK Partinin, yani, IMF'ye meydan okuyan anlayışınızı söylüyorum, aynı şeyi şimdi gösterin; çünkü, pamuk çiftçisi, yarın, kapınıza dayanacaktır. IMF'nin baskıcı politikalarıyla Türkiye tarımını bu hükümetin götürmesi mümkün değildir.

BAŞKAN - Sayın Semerci, 3 dakika oldu, süreniz geçti; konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET SEMERCİ (Devamla) - Bu düşüncelerle, tüm milletvekili arkadaşlarıma saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gündemdışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap verecektir.

Sayın Bakan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Aydın Milletvekilimiz Sayın Mehmet Semerci'nin gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, tarımın en önemli ürünlerinden olan pamuk, sadece yağ sanayiinin değil, dokuma endüstrisinin de, hayvancılığın da, küspe itibariyle, kullandığı çok önemli bir bitkidir.

Dünyada 20 000 000 ton pamuk üretiliyor. Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan ve Pakistan, bu üretimin en önemli dört gerçekleştiricisi durumundadır. Türkiye ise, 850 000 ton ilâ 950 000 ton üretim düzeyiyle dünya üretiminin yaklaşık yüzde 5'ini karşılamakta ve üretim sıralamasında dünyada, yıllara göre değişmekle birlikte, bazen 6 ncı sırada, bazen de 7 nci sırada yer almaktadır.

2004 yılında ülkemizin pamuk üretimi 944 000 ton olarak gerçekleşmiş, 2005 yılında ise, mevcut çiftçi kayıt sistemine giren üreticilerimizin hesaplarına baktığımız zaman, hesaplamalardan bunun yine 940 000 ile 950 000 ton arasında olması beklenmektedir. Türkiye'de 200 000 üretici, pamuk tarımıyla uğraşmaktadır. Tekstil sanayii de dahil olmak üzere, 6 000 000 insanımız, pamukla ilgili alanlarda istihdam edilmektedir.

Ülkemizde pamuk üretimi yoğunlukla Ege Bölgesi, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmakta. Yine, pamuk üretiminde önemli iller Aydın, Denizli, Şanlıurfa, Adana ve İzmir İlleridir. Aydın İli, Sayın Semerci'nin…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Antalya'da da var.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ülkemizde, Aydın, pamuk üretiminde Şanlıurfa'dan sonra ikinci sırada yer almakta; ama, Ege Bölgesindeki ekiliş ve üretim açısından birinci sıradaki il olma özelliğini korumaktadır.Yine, Ege Bölgesindeki pamuk üretimi ve ekilişinin üçte 1'i Aydın'da gerçekleşiyor, 15 000 çiftçi pamuk üretimi yapıyor ve yoğunlukla da Söke, Koçarlı ve Merkez İlçe Aydın'ın en önemli pamuk üretim alanıdır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin pamuk üretimi son yıllarda tekstil ve konfeksiyon sektörünün gelişmesiyle birlikte ihtiyacımızı, talebimizi karşılayamama durumuna düşmüştür. Bu, tekstil ve konfeksiyondaki yüksek seviyeden kaynaklanıyor. Bunun yanında, dünya pamuk fiyatlarındaki düşüşe karşın, ülkemizde, tabiî, bu fiyat hareketlerinden etkilenmesi, üretimde, özellikle üretimin yetersiz olması sebebiyle, ithalatı da cazip hale getirmiştir. Yıllara göre değişmekle birlikte, ortalama olarak, her yıl, 500 000 000 dolarlık pamuk ithalatı yapıyoruz.

Şimdi bu durumun nedenlerini de, müsaade ederseniz, sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, dünya standartlarıyla mukayese ettiğimizde, üretim maliyetlerimizin yüksek olması; işçi temininde yaşanan sıkıntılar ve toplam maliyette işçilik payının yüksek olması; yani, mekanizasyonun, burada, çok ileri düzeyde olmaması. Yine, hasat sonrası pamukta oluşan kontaminasyonun, pamuk kirliliği sonucu meydana gelen kontaminasyonun sonucu fiyatın düşmesi. Bölgelerarası pamuk kalitesindeki farklılıkların, kaliteli üretim yapan bölgelerdeki fiyatları olumsuz etkilemesi ve üreticilerimizin sertifikalı tohum kullanma konusunda yeteri bir düzeye gelmemiş olması ve üretime verilen desteğe rağmen, üreticilerimizin alternatif ürünlere yönelmesi gibi nedenleri saymak mümkündür.

Değerli arkadaşlar, özellikle son iki yıldır, dünya pamuk fiyatlarında aşırı bir düşüş gözlenmektedir. Ekim 2003 tarihi itibariyle Liverpol Borsasında işlem gören pamuğun kilogramı 1,76 Amerikan Dolarıyken, bu fiyat, 2004 yılında, aynı tarihte, aynı ayda, 1,15 dolara düşmüştür. İçinde bulunduğumuz 2005 Ekim ayı itibariyle ise, bu rakam 1,29 ABD doları düzeyine düşmüştür.

Bu rakamları eğer TL olarak ifade etmek gerekirse, 2003 yılında 2 600 000 TL iken, 2004 yılında, aynı tarihte 1 686 000 liraya düşmüş ve içinde bulunduğumuz ayda ise, bu fiyat, bu rakam 1 750 000 TL dolayındadır.

Ülkemizdeki borsalarda, örneğin, Ege Bölgesi için önemli bir borsamız olan, Türkiye için de pamuk alanında önemli bir borsa hüviyeti olan İzmir Ticaret Borsasında 26 Ekim 2005 tarihinde kütlü standart beyaz çekirdeksiz pamuğun işlem fiyatı kilogram başına 1 900 000 TL'dir. 26 Ekim 2005 tarihi itibariyle, yine Söke Ticaret Borsasında, müstahsil fiyatları, yüzde 39 randımanlı kütlü pamukta 740 000 ile 820 000 lira arasında gerçekleşmekte. Bu fiyat, geçen yıl aynı dönemde, 735 000 lira ile 810 000 lira arasında idi; yani, geçen yıla göre, burada önemli bir değişiklik meydana gelmiş değildir.

2004 yılında kilogram başına 1 010 000 TL alım fiyatı belirleyen Tariş, bu yıl fiyat açıklamamış, İzmir Ticaret Borsasının fiyatlarını baz alacağını ilan etmiştir.

Değerli arkadaşlarım, 2005 yılı pamuk üretim maliyetine bir göz attığımızda, kilogram başına illerimiz itibariyle yapılan hesaplamalarda, Aydın'da 900 000 lira ile 1 000 000 TL arasında, Şanlıurfa'da 720 000 lira ile 750 000 lira arasındadır, Türkiye genelinde ise ortalama maliyet 843 000 lira civarındadır.

Bakanlığımızın üreticilere verdiği destek ve primleri topladığımız zaman, pamukta, kilogram başına 253 000 TL destek olduğunu görmekteyiz; yani, 843 000 lira ortalama maliyetin -Türkiye ortalaması için söylüyorum- 253 000 lirasını, biz, 1 kilogram için destek olarak ödüyoruz.

Bu destek, pamuk maliyetinin üçte 1'idir. Bu da, AK Parti İktidarının farkını ortaya koyuyor. Son yıllarda….

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Bizim pamukçular öyle demiyor.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Pamukçular da öyle diyor. Değerli arkadaşım, onu, biraz evvel, arkadaşımız konuştu, burada ciddî bir konu konuşuyoruz. Lütfen yerinizden laf atmayın…

YILMAZ KAYA (İzmir) - Değişik rakamlar söylüyorsun.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Hatırlatmak istiyoruz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sizlerle baş başa oturur, onların hepsini detaylı konuşuruz.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Tamam, olur.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, son yıllarda pamuk üretimindeki daralma tekstil sektörünün ihtiyacına cevap veremediği için, bu gerçekten hareketle AK Parti Hükümeti bir dizi önlemleri almış ve bu önlemler paketini devreye sokmuştur. Bu bağlamda, prim desteklerini, üretimi teşvik etmek ve üretim maliyetlerini düşürmek için pamuğa prim destek ödemesi yapılıyor.

Değerli arkadaşlarım, AK Parti Hükümetinden önce, 2002 yılında, pamuk destek primi kilogram başına 85 000 TL idi. 2003 yılında, iktidarımızın birinci yılında, bu 90 000 lira oldu, 2004 yılında ise, yüzde 111 artışla, kilogram başına 190 000 lira ödeme yapıldı. Kaliteli üretimi teşvik etmek amacıyla da, sertifikalı tohum kullanan üreticilerimize, farklı bir destek primi uygulaması yapılmış ve 228 000 TL prim ödemesi uygulanmıştır. Yani, biz 85 000 liradan aldık, biz iktidara geldiğimizde 85 000 lira prim ödemesi yapılıyordu, biz bunu 228 000 liraya çıkardık. Şimdi, fark bu, AK Parti bu.

2005 yılı bütçesinden 656 trilyon TL kaynak bitkisel üretim için ayrılmış ve bunun 433 trilyon Türk Lirası pamuk primi ödemeleri için kullanılmıştır. Şimdi, pamuk üretimine, yine, diğer tüm bitkisel ürünler içerisinde, biz, pamuk üretimine önemli bir destek verdiğimizi burada da bu şekilde göstermiş oluyoruz. Primlerimizin çok büyük bir kısmı, prim ödemeleri, pamuk üretimine gidiyor.

Ülke genelinde 2005 yılı için prim ödemelerinin tamamı yapıldı. Bildiğiniz gibi, haziran-temmuz aylarında bu tamamlandı. Yine Aydın'da -Aydın İlimiz için de söylüyorum- 54 trilyon TL pamuk prim destek ödemesi yapıldı bu yıl için, sadece Aydın Vilayetimizde. 2003 yılı prim uygulamalarında pamuk üretimini sertifikalı tohumluk olarak kullanarak gerçekleştiren üreticilere verilen yüzde 10'luk ilave prim miktarı 2004 yılı uygulamalarında yüzde 20'ye çıkarıldı. Çünkü, biraz önce söylediğim sebeplerden dolayı, yani, sertifikalı tohum kullanılmaması sebebiyle hem üretim düşüklüğü hem kalite sorunu yaşanıyor. Biz sertifikalı tohum kullanımını teşvik ediyoruz, destekliyoruz. Bunun yaygınlaşmasıyla hem üreticimiz daha yüksek para kazanıyor hem ulusal üretimimiz, millî üretimimiz artıyor.

AK Parti İktidarı, farklı olarak, tarım destek politikalarının uygulanmasında maliyetlerin düşürülmesi ve girdi maliyetlerindeki artıştan kaynaklanan yükün hafifletilmesi amacıyla bütçe imkânlarını da zorlayarak mazot ve gübre desteği uygulamasını da başlatmıştır. Bu kapsamda, arz açığı olan yağlı bitkilerin desteklenmesinde farklı kriterler uygulanmış, buna bağlı olarak, pamuk üreticimize dekar başına, dönüm başına 4,5 milyon Türk Lirası mazot ve 3 000 000 Türk Lirası da gübre desteği vermiş ve bu ödemeler eylül ve ekim aylarında, bütün Türkiye'de olduğu gibi, yine Aydın'da da bu ödemeler eylül ve ekim aylarında tamamlanmış. Mazot ve gübre desteklemeleri için de Aydın İlimize 11 trilyon 269 milyar TL ödeme yapılmıştır.

Bunun yanında, üretimde planlamanın yapılabilmesi ve üreticinin mağduriyetinin giderilmesi için de prim desteklemelerini ekim tarihinden önce biz açıkladık. Bu uygulamayla, prim ödeme zamanı pamuk ekim tarihinin önüne çekilmiş ve üreticimizin, ihtiyacı olan kaynağı zamanında alması sağlanmıştır.

Ayrıca, Bakanlığımız, doğrudan gelir desteğinin toplam tarımsal destekler içerisindeki payının azaltılması ve bu kaynağın bir kısmının, pamuk da dahil olmak üzere, prim ödemelerine aktarılması konusunda da çalışmalarını sürdürmektedir. Şu anda, Sayın Semerci'nin de üyesi bulunduğu Tarım Komisyonunda bu gündemde; Tarım Çerçeve Kanunu Tasarısı, daha doğrusu, Türkiye'deki tarım politikalarının bundan sonra nasıl tespit edileceği hususundaki çerçeveyi -yasal çerçeveyi- belirleyen tasarımız komisyon gündemimizde. İnşallah, çok kısa bir süre içerisinde Genel Kurulun huzuruna gelecek ve tasvibinizle gerçekleşecek.

Bunda, çok uzun vadeli olarak üretim politikalarımızda, tarım politikalarımızda nelerin esas alınacağı net bir şekilde ifade edilecek ve üreticimiz, geleceğini planlarken, ürün desenini, üretim planlamasını yaparken buradaki esasları dikkate alacak, nelerin, ne şekilde, ne zaman destekleneceği hususunda çok önceden bilgi sahibi olabilecektir.

Yani, tarım politikalarında Türkiye'ye öteden beri söylenen şey şudur: Türkiye'nin bir tarım politikası yok, Türkiye'nin bir üretim planlaması yok… Bütün bunlar öteden beri söyleniyor; elli yıldır, altmış yıldır, yetmiş yıldır söyleniyor; ama, kimse, bugüne kadar bu konuyla ilgili, bu tür bir tarım politikaları, bir destekleme politikalarını belirleyen bir kanunu Meclisin gündemine getirmedi. Bunu da AK Parti yapıyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, şu ana kadar tüm tarımsal desteklemelerin tamamı Bakanlar Kurulu kararıyla çıkmıştır arkadaşlar; yani, günlük olarak, gündelik olarak çıkmıştır. Geçmişteki bütün gelmiş geçmiş hükümetler bu şekilde yapmışlardır. Bunların hiçbirisi kanuna bağlı değildir. 2002 yılında tütün ve alkol piyasasının kurulmasıyla ilgili bir kanun getirilmiş, oraya bir madde konulmuş, desteklemeler 2002 yılında buradaki bir maddeye atıfla yapılıyor; ama, o tarihe kadar bütünüyle dönemsel Bakanlar Kurulu kararlarıyla alınmıştır. Biz, bu uygulamaya son veriyoruz; artık, Türkiye'nin tarım politikalarıyla ilgili bir çerçeve kanunu olacak ve bundan sonra uzun vadede bunların tamamı gerçekleştirilecektir.

Değerli arkadaşlarım, prim ödemelerine bağlı olarak üreticilerin kayıt altına alınması sağlanmış, bunun getirisi olarak da devletimizin stopaj vergisi, KDV ve Gelir Vergisi gelirleri yükseltilmiştir. Desteklemelerin doğrudan üreticiye yapılmasıyla da üreticilerimizin gelir seviyesi yükselmiştir.

Sertifikalı pamuk tohumunda uygulanan KDV oranı AK Parti döneminde düşürüldü. Bu da bizim yaptığımız önemli icraatlardan bir tanesidir. Üretim maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla sertifikalı tohumlukta uygulanmakta olan KDV oranları yüzde 8'den yüzde 1'e düşürülmüştür.

Araştırma, eğitim ve yayım çalışmaları, özellikle hem bitkisel ürünlerimizin tamamında hem pamuk üretiminde bu konu önemli bir konudur ve biz bu çerçevede pamuğun üretim ve kalitesini artırmak amacıyla Nazilli, Diyarbakır ve Kahramanmaraş'taki araştırma enstitülerimizde hastalıklara dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi çalışmalarını yürütüyoruz.

Yine, pamuk kirliliği konusunda, kontaminasyon konusunda da -ki, fiyat düşüren önemli bir problemdir- biz birtakım çalışmalar yapıyoruz, eğitim ve yayım çalışmalarını yürütüyoruz. Bu kapsamda üreticilerimizi bilgilendirmek, onları yönlendirmek gayesiyle de 50 000 adet afiş, kitapçık ve liflet türü yayım materyali pamuk üreticilerimize, bu alandaki üreticilerimize dağıtılmıştır.

Ürün borsalarının geliştirilmesine yönelik olarak da lisanslı depoculuk sistemiyle birlikte, üretici, tüccar ve kooperatifler gibi makbuz senedi sahiplerinin malları depolanabilecek, ürün arzının yoğun olduğu dönemlerde yaşanan fiyat düşüşleri engellenebilecektir.

Bu da, yine, AK Partinin getirdiği, bu alandaki bir yeni icraattır. Bu mevzuatı da, Yüce Meclis onayladı, kanununu çıkardı, yönetmelikleri çıktı; uygulamaları sürüyor.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Bakan, bir de elmacılardan konuş; elmacılar yanıyor!..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Allah yakmasın.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan…

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Zaten milletin işi Allah'a kaldı!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Allah'ın izni olmadan hiçbir şey olmaz Sayın Vekilim.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Allah yakmıyor siz yakıyorsunuz!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Allah'ın izni olmadan hiçbir şey olmaz!

Bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu yürürlüğe girdi. Kanun, bu alandaki boşluğu dolduracak, özellikle istikrarlı ürün fiyatlarının sağlanmasında önemli gelişmeler kaydedilecektir. Kanunun çıkarılmasını müteakip, hazırlıkları tamamlanan hububat, pamuk ve baklagillerle ilgili yönetmelikler 8 Ekim tarihi itibariyle çıkmıştır. Bu, sektör ve üretici için çok önemli bir gelişmedir.

Değerli arkadaşlarım, pamuk, ülkemizin tarımsal üretimi ve ihracatı açısından son derecede önemli bir üründür. Günümüzde, pamuk fiyatlarının belirlenmesinde, devletin herhangi bir müdahalesi bulunmamakta. Pamukla iştigal eden birlikler, piyasalardan, kendi özkaynaklarıyla alım yapmaktadır. Ülkemiz pamuğu, hem kalitesi hem de verimi itibariyle dünya piyasalarında rekabet edebilecek güçtedir. Hükümet olarak pamuğa yönelik destekleme tedbirlerimiz, bundan sonra da devam edecektir.

AK Parti İktidarı, gücünü milletten alan bir iktidardır. Ondan aldığı yetkiyle de, yine, millete hizmeti kendine vazife edinmiştir. Üreticimizi değişen dünya şartlarına adapte edebilmek ve onların dertlerine çözüm üretebilmek için gücümüzü kullanıyoruz. Bu kapsamda, 2004 yılında, Aydınlı üreticimize prim ve desteklemeler için 75 trilyon TL, bu sene daha da artırarak 101 trilyon TL ödeme yapılmıştır; yani, sadece son iki senede, Aydınlı üreticimize, AK Parti İktidarı olarak, 176 trilyon TL kaynak aktarılmıştır.

Biz, yıllardır lafla üretilen, lafla yönetilen, laf üretilerek yönetilen bir uygulamaya son verdik. AK Parti, rasyonel, gerçekçi çözümler üretiyor, çiftçimizin derdine derman olmaya çalışıyor. Bundan sonra da bu politikalarını uygulayacak, yürütecek.

YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın Bakan, Ege'de ekim alanları yüzde 20 azaldı, yüzde 20…

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben, bu sözlerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Gündemdışı ikinci söz, tarım ürünlerinden akaryakıt üretimi konusunda söz isteyen Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'a aittir.

Sayın Akbulut, buyurun.

2.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, tarım ürünlerinden akaryakıt elde edilmesi projelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tarım ürünlerinden akaryakıt elde edilmesi konusunda gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin giderek daha bağımlı hale geldiği, uluslararası ilişkilerin temelinde yer alan ve gün geçtikçe azalan fosil kökenli yakıtlar, insanlığı yeni yakıt ve enerji kaynakları arayışına itmiş, ülkeler, kendi iklim özelliklerine ve tarımsal dokularına uygun olarak yetiştirdikleri tarım ürünlerinden akaryakıt elde etmeye başlamışlardır.

Günümüzde tarım ürünlerinden elde edilen yakıta, akaryakıta biyoyakıt denilmektedir. Biyoyakıtlar biyodizel ve biyobenzindir.

Biyodizel, yağlı tohum bitkileri olan soya, ayçiçeği, kanola, aspir ve pamuk çiğidi gibi yağlı bitkilerden elde edilen yağların, gliserinin ayrıştırılması suretiyle elde edilmekte; biyobenzin de, şekerpancarı, arpa, buğday, mısır gibi şeker ve nişasta içerikli tarım ürünlerinden fermantasyon yoluyla biyoetanol üretilmek suretiyle elde edilmektedir.

Biyoyakıt elde edilen tarım ürünlerinin tamamı mutlaka çok önemlidir. Ancak, bölgemizi yakından ilgilendirdiği ve ülkemizin ekonomik, sosyal hayatına etkileri nedeniyle, önemli etkileri nedeniyle şekerpancarı üzerinde durmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şekerpancarı tarımı, ülkemiz tarımının önemli bir parçası olup, yılda yaklaşık 500 000 çiftçi ailesi geçimini şekerpancarından temin etmekte; yaklaşık 250 000 tarım işçisi, 30 000 sanayi işçisi bu işkolunda çalışmakta, etkilediği diğer yan işkollarında çalışanlar ve bunların aileleri dikkate alındığında nüfusumuzun önemli bir bölümünü ilgilendirmektedir.

Şekerpancarı, diğer bitkilere oranla çıkardığı oksijen nedeniyle çevre dostu bir bitkidir. Yetiştirildiği alanlarda diğer ürünlere göre 4 kat daha fazla katmadeğer sağlamakta, münavebeli tarıma imkân vermesi nedeniyle ülkemizde tarım tekniklerinin geliştirilmesinde etkili olmakta, bol ve ucuz hayvan yemi sağladığı için de besiciliği teşvik edici rol oynamaktadır.

Diğer yandan, şekerpancarı tarımı, çiftçi ailesinin tüm fertlerine çalışma ve istihdam imkânı sağladığı için, işsizlik sorununun azaltılmasında rol oynamakta; nüfusun kırsal kesimde tutulmasında ve büyük şehirlere olan göçü önlemede etkili olmakta; diğer yandan, ekim tarihinden işlenmesine kadar birçok sektörü etkilemekte, tarımsal gübre ve ilaç sanayii, ziraî alet ve makine sanayii, taşıma sektörü, gıda ve hayvancılık sektörleri gibi sektörleri harekete geçirerek, ülkede büyük bir ekonomik canlılık sağlamaktadır.

Şekerpancarının diğer önemli bir özelliği, benzine alternatif olarak geliştirilip kullanılan biyoetanol üretiminde en etkili hammadde oluşudur. Biyoetanol veya diğer ismiyle etilalkol, benzin yerine ve benzinle karıştırılarak yakıt olarak kullanılmakta, benzinin çevreye olan olumsuz etkilerini azaltıcı özelliği nedeniyle de tercih edilmektedir. Dünyada pek çok ülke biyoetanol üretmekte ve kullanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya ve Filipinler dünyanın en çok biyoetanol üreten ülkeleridir.

Örneğin, Brezilya'da her 3 araçtan 1'inde saf etanol kullanılmakta, diğer 2'sinde ise etanol benzin karışımı yakıt kullanılmaktadır. Avrupa Birliği üye ülkelerinde de biyoetanol üretimi yapılmaktadır ve Avrupa Birliği, çeşitli teşvik tedbirleriyle, biyoetanol üretimini artırarak, yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Ülkemizde yıllık benzin ihtiyacımız yaklaşık 4 000 000 ton civarındadır; ancak, ne yazık ki, çok yetersiz olarak üretim yapılan tek bir tesis dışında, ülkemizde, biyoetanol üretimi yapılan tesis bulunmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akbulut, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Avrupa Birliği Biyoyakıt Yönetmeliğine göre, 2005 yılına kadar yüzde 2 oranında, 2010 yılına kadar da yüzde 5,75 oranında, biyoyakıtlar, mazot ve benzine katkı maddesi olarak kullanılabilecektir. Bizde, halen alkol üretimi yapılan ve Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi bünyesinde olan Erzurum, Eskişehir, Turhal ve Malatya Şeker Fabrikalarındaki alkol tesislerinin, ilave teknolojik tesislerle, biyoetanol üretimi yapılabilir hale gelmesi mümkündür. Ülkemizin yıllık akaryakıt ihtiyacının yaklaşık yüzde 6'lık kısmının, ülkemizde yetişen tarım ürünlerinden elde edilen biyoyakıtla karşılanması, ülkemiz için büyük bir fırsattır. Biz, bu oranda dışa bağımlı olmaktan kurtulur hale gelebileceğiz ve ülkemizin yarınlara daha bir güvenle bakışı sağlanabilecektir.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda şeker pancarı kotalarının azaltılması nedeniyle yaşanan sıkıntıların giderilmesi, çiftçilerimizin sosyal ve ekonomik refahının sağlanması, ülkede ekonomik hareketliliğin devamlı hale getirilmesi, işsizlik sorununun çözümü, hava kirliliğinin azaltılması gibi nedenlerle ve ayrıca, Avrupa Birliğiyle yapılacak müzakereler sonunda, Türkiye'ye verilecek şekerpancarı kotasının tespitinde son beş yıllık şekerpancarı üretiminin baz olarak alınacak olması nedeniyle, pancar üretiminin yaygınlaştırılması, artırılması ülkemiz için büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde biyoyakıt üretimi konusunda, Tarım Bakanlığı, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çevre Bakanlığınca yürütülen çalışmaları memnuniyetle izlemekteyiz.

Bölgelerimizde yetiştirilen ürün farklılıklarına göre, ülkemizin Avrupa Birliği standartlarında ve ölçülerinde biyoyakıt üretimi konusunda bir an önce harekete geçmesini ve ülkemizin akaryakıtta dışa bağımlı olmaktan hiç olmazsa belli oranda kurtarılmasını, bir an önce bunun gerçekleştirilmesini diliyor, bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akbulut.

Gündemdışı ikinci konuşmaya, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker cevap vereceklerdir.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzurum Milletvekilimiz Sayın Nuri Akbulut'un gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sanayi devrimiyle birlikte, dünyada enerji kaynaklarının kullanımı ve tüketiciye ulaştırılması, uluslararası toplumun en önemli gündem maddelerinden biri olmuştur. Hızla artan enerji ihtiyacı, klasik enerji kaynaklarının sınırlı olması, özellikle son yüzyılda yaşanan büyük ekonomik krizlerde dışa bağımlılık, ülkeleri alternatif enerji teknolojileri üretmeye, bulmaya yöneltmektedir.

Değerli arkadaşlar, elde etmek için büyük küçük birçok ülkenin mücadele ettiği, savaştığı enerji kaynağı petrol, bugünün şartlarında önemini hâlâ korumakta; ama, unutmayalım ki, dünyanın kendi ekseninde dönüşü kadar hızlı olan tüketim, var olan enerji kaynaklarını da kapsamaktadır.

Dünyada bilinen petrol kaynaklarının son bulduğu noktada, teknolojinin devamı için boşluk doldurulmak zorunda. Güneş enerjisi çalışmaları, bor kaynaklarının araştırılması, biyodizel, hepsi, alternatif enerji kaynakları arayışlarının sonucudur. Yeni kaynak arayışında dikkate alınan hususlar var. Bunların yeni olması yetmiyor, bunlarla birlikte, yeniliğin yanı sıra, ayrıca çevre dostu olması da artık önplanda tutulan kaygılardan bir tanesidir. Klasik hidrokarbon kaynaklı enerji materyallerinin çevre üzerindeki olumsuz etkisi ve bu konulardaki uluslararası toplumda meydana gelen duyarlılık, çevre dostu enerji kaynaklarını bulmaya ve kullanmaya teşvik etmektedir.

Tüm bu tanımlamaların buluştuğu geliştirilen alternatif enerji kaynaklarından biri de, biyodizeldir. Değerli arkadaşlar, biyodizel, bitkisel ve hayvansal, yani her türlü organik yağdan üretilebilen petrol dizeline yakın, hatta birçok yönden daha üstün olan bir yakıttır. Bu ürünün üretiminde kullanılan yağların yeni veya atık olması önemli değildir. Hatta, atık yağların kullanımı, geri dönüşüm için avantajlı bile addedilebilir. Yenilenebilir ve doğaya daha uygun bir ürün olarak biyodizel, yüzde 80 daha az karbondioksit ve karbonmonoksit emisyonu oluşturur. Saf olarak kullanılabildiği gibi, motorin ve benzinle karıştırılarak da kullanılabilme imkânına sahiptir.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde tüketilen petrolün yüzde 9'u yerli, yüzde 91'i de ithalat yoluyla sağlanmaktadır. 2004 yılında 7,8 milyar dolar paramız petrol ithalatına gitti. Öyle ki, uluslararası para piyasaları ve dünya siyaset dengeleri, ülkemizin denge çubuğunu da etkilemiş, varili 60 doların üzerine çıktığı bugünlerde ekonomimizin ağır bir faturayla karşı karşıya kalmasına yol açmıştır.

Petrolün bu konumuna karşın, biyodizelin erişim kolaylığı, dışa bağımlılığı azaltacak bir metot olarak dikkat çekmektedir.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde kolza, soya, pamuk, aspir ve fıstık gibi yağlı tohum bitkilerinden biyodizel üretilebilir. Bu arz ettiğim bitkilerin tamamı, aynı zamanda biyodizelin hammaddesidir. Ülkemizde, ağırlıklı olarak pamuk ve ayçiçeği olmak üzere, 11 000 000 dekar alanda, bu yağlı bitkilerin ekimi ve tarımı yapılmaktadır.

Konunun önemine binaen, arz açığı olan bu ürünlerin üretimini artırmak için, AK Parti Hükümeti destekleme politikaları uygulamaktadır. Örneğin, ayçiçeğinde, 2004 yılında, dekara 135 000 TL, soyaya 168 000 TL ve pamuğa da -biraz önce başka bir vesileyle arz ettiğim gibi- sertifikalı tohum kullananlarda 228 000 TL destek vermekteyiz. Kuşkusuz ki, AK Parti Hükümeti, bu desteklerini artırarak devam ettirecektir.

Şimdi, izninizle, bu konuyla ilgili bir başka gerçeği de vurgulamak istiyorum. Ülkemiz için önemli bir proje olan GAP'ın tamamlanması halinde, 1,8 milyon hektar alanın sulu tarıma açılacağı malumunuzdur. Bölgede, pamuğun yanı sıra dönüşümlü olarak kanola ve soya ekimi yapılırsa, bir yılda 4 000 000 ton kanola tohumu, bundan 1,6 milyon ton yağ, bundan da 1,5 milyon ton biyodizel üretmek mümkün olacaktır.

Bu, ilk bakışta, bugünden baktığımızda hayal gibi görünmektedir; ama, unutmayalım ki, hayali olmayan şeyin hakikati olmaz.

Değerli arkadaşlar, bu çapta bir biyodizeli üretecek teknolojiye de sahibiz. Bu teknoloji ülkemizde var. Bunu hayata katacak kararlı davranışı sergilediğimiz takdirde, bunları gerçekleştirme imkânımız olur.

Buradan üretilecek biyodizelin, özellikle tarımsal girdi olarak pahalı olan mazotun yerine ikame edilmesi düşünülebilir. Tabiî, bu avantajın üreticimizi de ne kadar rahatlatacağının hesabını, eminim hepimiz -herkes- yapabiliriz. Ne var ki, ÖTV'den muaf tutulacak biyodizelin tarım sektöründe kullanılmasına yönelik, aynı zamanda üretimi ve pazarlamasıyla ilgili hukukî düzenlemelerin, ilgili bakanlıklarca yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenlemenin ardından, uygulamada büyük bir aksama olmayacağını düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, şu an bile, yıllık 414 000 ton kurulu biyodizel kapasitesine sahiptir. Bu kapasiteyle Avrupa'da üçüncü sırada yer almaktadır; yani, şu anda, biz zaten belirli düzeydeki bir altyapıya, bu alanda sahibiz.

Biyoyakıtlarla ilgili tüm detaylar, henüz kanunlarımızda, mevzuatımızda tam olarak yerini bulmamıştır; çünkü, bu konu çok yeni bir konudur. Sektörün yaşadığı bu alandaki kafa karışıklığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeyi bekleyen Enerjinin Verimliliği Yasa Tasarısıyla çözümlenebilecektir.

Sonuç itibariyle, konu hukukî bir standarda kavuşturulur ve işlerlik kazanır.

Değerli arkadaşlarım, AK Parti Hükümeti ve Bakanlığım, ülkemizin, direkt ya da dolaylı olarak, yaklaşık yüzde 50'sini ilgilendiren bir alanda hizmet üretmeye çalışmaktadır. Emin olun ki, yurt içinde ve yurt dışındaki tüm gelişmelere ilgi gösterecek durumda, tarımımıza, üreticimize, yani bu güzel ülkenin bütün insanlarına ne verebiliriz diye çaba içerisindeyiz.

Yeraltı kaynaklarından başka, yerüstü kaynaklarından olan ve ülkemizde bolca yetiştirebileceğimiz bu bitkilerden elde edeceğimiz yeni kaynaklara bir başka gözle bakarak yolumuza devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, ben, bu duygu ve düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, Birleşmiş Milletler Örgütünün kuruluş yıldönümüne ilişkin söz isteyen Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'e aittir.

Sayın Gülyeşil, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in , Birleşmiş Milletler Teşkilatının kuruluşunun 60 ıncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

ÖNER GÜLYEŞİL (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Teşkilatının 60 ıncı Kuruluş Yıldönümü ve Birleşmiş Milletler Günü münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İçinde bulunduğumuz mübarek ramazan ayının ülkemize, milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum.

Kardeş devlet Pakistan'da kısa bir süre önce vuku bulan acı ve vahim deprem sonucu hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve kardeş Pakistan Halkına başsağlığı diliyorum.

Hepimizin bildiği gibi, Birleşmiş Milletler, İkinci Dünya Savaşının ardından, 20 nci Yüzyılın ilk yaşanan ve insanlığa büyük acılar getiren savaşların ve barışa karşı tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla, 50 ülke tarafından, 26 Haziran 1945 tarihinde San Fransisco'da kurucu anlaşmanın imzalanmasıyla kurulmuştur. Kurucu belgenin onay işlemlerinin tamamlanmasından sonra 24 Ekim 1945 tarihinde resmen kurulmuştur. Ülkemiz de, en başından itibaren, Birleşmiş Milletlerin kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Başlıca hedefi barışı yüceltmek ve insanlığı savaş felaketinden korumak olan Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden biri olan Türkiye, Birleşmiş Milletler Yasasında yer alan hedef ve ilkeleri her zaman gözetmiş, sosyoekonomik alanda tüm insanlığın daha iyiye gitmesi için sarf edilen çabaları desteklemiş, pek çok muhtaç ülkeye insanî ve teknik yardım sağlanmış ve bugüne kadar Birleşmiş Milletlerin barışı koruma faaliyetlerine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu çerçevede, Kore Savaşından bu yana, Birleşmiş Milletlerin barışı koruma çabalarına özverili ve somut katkılar vererek başta Kıbrıs, Irak, Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlar olmak üzere dünyanın pek çok yerindeki barış girişimlerini desteklemiştir. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin doğrudan gerçekleştirdiği operasyonlar dışında Afganistan, Bosna-Hersek ve Kosova gibi dünyanın çeşitli yerlerindeki barış operasyonlarına lojistik destek ve personel yardımında bulunmuş ve bu desteğini de devam ettirmektedir.

Bugün karşı karşıya bulunduğumuz küresel sorunlar her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Küresel güvenliğin önplana çıktığı günümüzde Birleşmiş Milletlerin daha etkili bir konuma getirilmesi acil ve belirgin bir gerekliliktir. Birleşmiş Milletler teşkilatını bugünün uluslararası düzeninin gerçeklerine uyarlama çabaları kararlılıkla sürdürülmektedir. Barış ve güvenlikle ilgili sorunların yanı sıra yoksulluk, şiddet, terörizm, örgütlü suç, uyuşturucu, çevre felaketleri, nükleer silahların yaygınlaşma eğilimleri, mülteciler, cinsiyetler arasında eşitsizlik, çocukların korunması, yolsuzluk, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi çözüm bekleyen diğer sorunlarla mücadele edebilmek için, yeni küresel güvenlik ortamında, Birleşmiş Milletler teşkilatları ve kurumlarının güçlendirilmesi önemli ve küçümsenmeyecek bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin de altını çizerek ifade ettiği dünyanın bugün karşı karşıya bulunduğu pek çok küresel sorun, Birleşmiş Milletlerin önemi ve merkezî rolünü ortaya koymaktadır. Bu önemli evrensel teşkilatın günümüzün uluslararası ilişkilerinin gerçekleriyle uyumlaştırılması yönündeki çabalar kararlı bir şekilde sürdürülmektedir. Dünya, daha temsilî, etkili ve verimli bir Birleşmiş Milletlere ihtiyaç duymaktadır.

Kısaca değinmek istediğim bir husus da uluslararası terörizmin önemli bir sorun olmaya devam etmesidir. Ülkemiz ve milletimiz bu beladan yıllarca acı çekmiş, yaklaşık 100 milyar dolar harcamış ve onbinlerce şehit vermiştir. Türkiye bu sorunu müteaddit defalar dile getirmiş olmasına rağmen, diğer uluslar ancak kendi canları yanınca bu meseleye gözlerini açmışlardır. Bu sorunun üstesinden ancak küresel ve bölgesel kuruluşların katkısı, devletlerin kararlı ve sürekli bir işbirliğiyle gelinebilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetimizin iktidara geldiği tarihten itibaren demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, sivil toplum, iyi yönetişim, icraattan sorumlu tutulma, kadın-erkek eşitliği gibi konularda gerçekleştirdiği sayısız reformlar -Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğince getirilen çağdaş standartlarla uyumlaştırılacak şekilde güçlendirilmesi- sürdürülen çabaları yansıtmaktadır. Bunun sonuçları ise, ulusal ve manevî değerlerin çağdaş hayat standartlarıyla mükemmel derecede uyum içinde yansıtabileceğini göstermektedir.

Giderek daha da önemli hale gelen, tecrübesine ve uluslararası topluma bağlarının zenginliğine dayanarak, Türkiye, 2008 yılında yapılacak olan seçimlerde 2009-2010 dönemi için Batı Avrupa ve diğer ülkeler grubundan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığını 21 Temmuz 2003 tarihinde açıklamış bulunmaktadır. Ayrıca, 2004-2007 döneminde Ekonomik ve Sosyal Konsey üyesi olarak ülkemiz ekonomik ve sosyal konularda Birleşmiş Milletlerin strateji, görüş, tutum belirlemesi çalışmalarında da etkin bir rol almıştır, Ekonomik ve Sosyal Konsey şemsiyesi altında yapılan tüm seçimlerde oy kullanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, millî bir dava olarak nitelendirdiği Kıbrıs'ta kalıcı, sürdürülebilir ve adil siyasî çözümü 1963'ten beri samimiyetle savunmakta olup, çözümün Birleşmiş Milletlerin mevcut girişimleri ve öncülüğünde -bunun altını çizerek söylüyorum- gerçekleşebileceğine inanmaktadır. Kıbrıs'ta çözüm konusunda hükümetimizin göreve başladığı andan itibaren sergilediği kararlı ve yapıcı tutum devam etmektedir. Bilindiği gibi, 2004 yılında Ada'da iki kesimde yapılan referandumlarda Türk tarafı Annan Planına "evet" demiş, Rumlar ise "hayır" diyerek çözümü reddetmişlerdir. Avrupa Birliği, Rum tarafının çözümsüzlükten yana koyduğu tavrı ödüllendirmiş, diğer yandan Kıbrıslı Türklerin, çözüme "evet" demiş olmalarına rağmen tecritlerine göz yummuştur. Bundan sonra tavizler Türk tarafından değil, Rumlardan beklenmelidir. Kıbrıslı Türkler kardeşlerimizdir. Çözümsüzlüğü çözüm olarak benimsemediğimiz gibi, kimse de "ver, kurtul" anlayışında olduğumuzu asla sanmasın.

BAŞKAN - Sayın Gülyeşil, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız…

ÖNER GÜLYEŞİL (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Kemal Derviş'in 15 Ağustos 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının başına geçirilmesi ülkemizin dünyada artan önem ve etkinliğini gösteren sevindirici bir gelişmedir; bu vesileyle, yeni görevinde başarılarının devamını diliyorum.

Bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Türkiye'de bölgesel kalkınmışlık farkını gidermek amacıyla özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesini kalkındırmaya yönelik milyonlarca dolarlık yardım sağlamakta ve bu bölgedeki gelişimi hızlandırmayı öngörmektedir. Programlar özellikle çocukların daha iyi eğitim almasını, kadınların toplumdaki yerinin iyileştirilmesini ve bu bölgedeki KOBİ'lerin geliştirilmesini hedef almaktadır.

Dünya, silahlanmaya yılda 1 trilyon dolar harcamaktadır; ancak, Pakistan'da kısa süre önce vuku bulan deprem ve benzeri felaketler meydana geldiğinde maalesef birçok devlet sessiz kalıp, yardıma muhtaç uluslara gerekli yardım ve ilgiyi esirgemektedir. Milletimiz ise, Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan'ın desteklerini unutmamıştır. Parası olmadığı için alyansını parmağından çıkararak Pakistan'a yapılacak yardım zarfına koyan fakir Anadolu anasının, öte taraftan dedesinin taktığı sünnet hediyesinin nazarlığını veren öğrencinin gösterdiği duyarlılığı -ki bunun gibi birçok örneği yakın zamanda medyadan öğrendik- bu güzide kuruluşun önderliğinde Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin de aynı duyarlılığı göstermesini ve bu hususta iyi bir sınav vermelerini diliyorum.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri…

BAŞKAN - Sayın Gülyeşil, istirham ediyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

ÖNER GÜLYEŞİL (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Birleşmiş Milletler Teşkilatının 60 ıncı kuruluş yıldönümü ve Birleşmiş Milletler günü münasebetiyle Birleşmiş Milletlerin insanlığa daha yararlı olması ve barışa daha fazla katkı sağlaması dileklerimle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Gülyeşil, teşekkür ediyorum.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır:

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında iki raporu vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/788) (S. Sayısı: 994) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 22 Haziran 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

                                          

(x) 994 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Milletvekiline isnat edilen suçun, milletvekili seçilmeye engel bir nitelik taşıması halinde, dokunulmazlığın kaldırılmaması, bu suçtan milletvekilliği düşebilecek konumdakilerin milletvekilliğinin sürdürülmesine de imkân tanımaktadır. Bu durumun ise, Anayasanın 76 ncı maddesiyle uyumsuz sonuçlara yol açacağı açıktır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Feridun Baloğlu

Tuncay Ercenk

Mehmet Küçükaşık

 

Antalya

Antalya

Bursa

 

Halil Ünlütepe

Feridun Ayvazoğlu

Uğur Aksöz

 

Afyonkarahisar

Çorum

Adana

 

Oya Araslı

 

Atilla Kart

 

Ankara

 

Konya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

2.- Mardin Milletvekili Selahattin Dağ'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/718, 3/789) (S. Sayısı: 995) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevli memura mukavemet suçunu işlediği iddia olunan Mardin Milletvekili Selahattin Dağ hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 22 Haziran 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Mardin Milletvekili Selahattin Dağ hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

                                          

(x) 995 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan, dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Milletvekiline isnad edilen suçun, milletvekili seçilmeye engel bir nitelik taşıması halinde, dokunulmazlığın kaldırılmaması, bu suçtan milletvekilliği düşebilecek konumdakilerin milletvekilliğinin sürdürülmesine de imkân tanımaktadır. Bu durumun ise, Anayasanın 76 ncı maddesiyle uyumsuz sonuçlara yol açacağı açıktır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak, şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Feridun Baloğlu

Tuncay Ercenk

Mehmet Küçükaşık

 

Antalya

Antalya

Bursa

 

Halil Ünlütepe

Feridun Ayvazoğlu

Uğur Aksöz

 

Afyonkarahisar

Çorum

Adana

 

Oya Araslı

 

Atilla Kart

 

Ankara

 

Konya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır; okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay ve 32 milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/313)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çanakkale Savaşları, ulusal ve uluslararası boyutta ilgi duyulan önemli bir tarih sayfamızdır. Savaşların yaşandığı Gelibolu Yarımadası 32 yıl önce tarihî millî park alanı ilan edilmiş ve bölge için 2000 yılında özel bir yasa çıkarılmıştır; ancak, sorunlar çözümlenememiş ve günümüzde de çeşitli çevrelerde tartışılmaya başlanmıştır. Bu nedenle, böylesi ulusal bir Türkiye Büyük Millet Meclisinin el atması zorunlu hale gelmiştir. Bu amaçla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

  1- İsmail Özay (Çanakkale)

  2- Halil Akyüz (İstanbul)

  3- Muharrem Kılıç (Malatya)

  4- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)

  5- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)

  6- Tuncay Ercenk (Antalya)

  7- Sedat Pekel (Balıkesir)

  8- Yücel Artantaş (Iğdır)

  9- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)

10- Hasan Ören (Manisa)

11 - Ali Oksal (Mersin)

12 - Uğur Aksöz (Adana)

13 - Vezir Akdemir (İzmir)

14 - Abdulaziz Yazar (Hatay)

15 - Fuat Çay (Hatay)

16 - Nadir Saraç (Zonguldak)

17 - Ufuk Özkan (Manisa)

18 - Feridun Ayvazoğlu (Çorum)

19 - Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)

20 - Enver Öktem (İzmir)

21 - Atilla Kart (Konya)

22 - Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)

23 - Abdurrezzak Erten (İzmir)

24 - Osman Özcan (Antalya)

25 - Kemal Sağ (Adana)

26 - Atila Emek (Antalya)

27 - Özlem Çerçioğlu (Aydın)

28 - Erol Tınastepe (Erzincan)

29 - Vahit Çekmez (Mersin)

30 - İsmail Değerli (Ankara)

31 - Ahmet Ersin (İzmir)

32 - Mehmet Küçükaşık (Bursa)

33 - Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)

Gerekçe:

Çanakkale Savaşları, ulusal ve uluslararası boyutta ilgilenilen önemli bir tarih sayfamızdır. Bu tarihî olayın meydana geldiği Gelibolu Yarımadası, 1973 yılında millî park alanı ilan edilmiş ve aradan 29 yıl geçtikten sonra 2002 yılında özel bir yasa çıkarılarak bölgenin yapılanması yasal bir tabana oturtulmaya çalışılmıştır. Millî parkta, Eceabat İlçesinin yanı sıra, sekiz köy bulunmakta ve 10 000 kişi yaşamaktadır. Bugüne kadar çeşitli hükümetler döneminde bölgeye yönelik çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu hükümet döneminde de çeşitli yol, bina ve anıtlar yapılarak ilgi gösterilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuya yakın ilgi gösterilmiş, dört yasa tasarısı ve teklifiyle bir araştırma önergesi verilmiş ve çok sayıda gündemdışı konuşmalarla konular ve sorunlar gündemde yer almıştır. Yasa tasarı ve tekliflerinin ikisi kanunlaşmış, biri Meclis gündeminin ilk sırasında 22 aydır görüşülmeden durmakta, bir diğeri ise yedi aydır komisyonlarda görüşülmeyi beklemektedir. 12 Aralık 2002'de görüşülen Meclis araştırma önergesi ret edilmiştir.

Ancak, Gelibolu Tarihî Millî Parkına yönelik iyi niyetli çabalar bölge halkının sorunlarını çözemediği gibi, yapılaşmasında da önemli bir iyileşme olmamıştır. Özellikle son yıllarda yapılanlar da ulusal ve uluslararası çevrelerde tartışmalara neden olmuştur.

Önemli tarihî bir konumuzun spekülatif olarak tartışılması uygun değildir. Konuya ve sorunlara Türkiye Büyük Millet Meclisi el atmalıdır. Kurulacak bir araştırma komisyonunca sorunlar ve farklı düşünceler incelenerek ortak önerilerin geliştirilmesi tarihî ve ulusal bir görev olarak milletvekillerimize düşmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Bazı girişimcilerce holding adı altında gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin mağduriyetine yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu süreçte SPK'nın sorumluluğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

C) Tezkereler ve Önergeler

1.- (10/16, 262) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/917)

                                      25.10.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bazı girişimcilerce holding adı altında gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin mağduriyetine yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu süreçte SPK'nın sorumluluğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 29.3. 2005 tarihli 76 ncı Birleşiminde alınan 842 nolu kararı ile kurulan ve çalışmalarına 10.5.2005 tarihinde başlayan Komisyonumuzun üç aylık çalışma süresi 8.11.2005 tarihinde sona erecektir.

Komisyonumuzun çalışmalarını tamamlaması ve raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunabilmesi için süreye ihtiyacı vardır.

Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 105 inci maddesi uyarınca Komisyonumuza 8.11.2005 tarihinden itibaren bir aylık eksüre verilmesini az ederim.

Saygılarımla.

                               Telat Karapınar

                                            Ankara

                        Komisyon Başkanı

BAŞKAN - İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir" hükmü gereğince komisyona bir aylık eksüre verilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1.11.2005 Salı günü çalışmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu önerisi

No: 167             Tarihi: 27.10.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1.11.2005 Salı günü çalışmamasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Bülent Arınç

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

 

 

 

 

Eyüp Fatsa

Haluk Koç

Ömer Abuşoğlu

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

Anavatan Partisi Grubu

 

 

 

Başkanvekili

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Patisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

B) Sİyasî Partİ Grubu Önerİlerİ

1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 27 10. 2005 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                     Eyüp Fatsa

                                                Ordu

                        AK Parti Grup Başkanvekili

Öneri:

28.10.2005 Cuma günkü birleşimde, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 4 üncü sırasında yer alan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına alınması, gündemin 5 inci sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması, yine bu birleşimde (28.10.2005 Cuma günü) saat 23.00'ten sonra Anayasa değişiklik teklifinin ikinci tur oylamasının yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, AK Parti Grup önerisinin aleyhinde Samsun Milletvekili Haluk Koç, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan ve Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun; lehinde Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün söz talepleri vardır.

Evet, bir aleyhte, bir lehte milletvekili arkadaşlarımıza söz vereceğim.

İlk söz, aleyhinde, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un.

Sayın Koç, buyurun efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, Adalet ve Kalkınma Partisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma gündemine ilişkin Grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, hafta başında, bir Danışma Kurulu uzlaşmazlığından sonra, yine İktidar Partisinin Grup önerisi doğrultusunda sizlerin oylarıyla kabul edilen bir çalışma programına girmiştik. Anayasa değişikliğiyle ilgili paketin maddelerinin ve üzerinde verilen önergelerin oylanmasının uzaması dolayısıyla cuma gününün belirli bir saatinde ikinci tur oylama yapma gereği çıkıyor; biliyorsunuz, kırksekiz saatin dolması gerekiyor iki tur oylama arasında. Yeni bir çalışma düzeneğiyle karşımıza gelmiş bulunuyorsunuz. Siyasetin, geçen günkü aleyhte konuşmamda da söylemiştim, bir uzlaşı zemininde uğraşılırsa, bir uzlaşı zemininde çalışmalar yürütülürse, sonuç almanın daha kolay olabildiği bir sanat olduğunu da ifade etmiştim.

Tabiî, siyaset, belli düşünceler etrafında, aynı zamanda, dik durma sanatıdır, ilkeli olma sanatıdır, ufak tefek rüzgârlarla sağa sola yalpalanmama sanatıdır; ama, bir yandan da uzlaşı sanatıdır. Uzlaşıyı sağlayacak olan tarafların, düşüncelerini, görüşlerini, uzlaşmaya konu olacak tartışma maddelerini birlikte değerlendirmeleri gerekir; ama, uzlaşıdan şöyle bir anlam çıkıyorsa, orada yanılıyoruz değerli arkadaşlarım; bütün bu prosedürü, süreci tamamlayalım ve sonuçta, sizin, bizim söylediklerimiz noktasına gelmeniz, sizin tarafınızdan uzlaşı olarak kabul ediliyorsa, bu uzlaşı tanımına girmez, ne sözlük anlamına uygundur, ne de demin söylediğim gibi, siyasetin uzlaşma sanatı tanımına uygundur. Şimdi böyle bir dönem yaşıyoruz.

Bugün, İktidar Partisi grup başkanvekili arkadaşımızla, ilgili, hükümetteki bürokrat arkadaşlarımızla, yine Cumhuriyet Halk Partisinin Plan ve Bütçe Komisyonundaki üyeleriyle, Grup Başkanvekili olarak benim de katıldığım bir dizi görüşmelerimiz oldu. Görüşülmekte olan bu torba yasanın ucubeliğine dönük, tasarının anlamsızlığına dönük birsürü eleştiriler oldu, ben onları tekrar etmeyeceğim. Buraya gelmiş olan şu kanun tasarısında, bakın, 4 üncü maddenin, 9 uncu maddenin, 10 uncu, 12 nci, 14 üncü, 15 inci, 33 üncü ve geçici 1 inci maddelerin daha önce yasalaştığını biliyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, biz bunları burada görüşeceğiz, tekrar görüşeceğiz; çünkü, süreç bu, Parlamento süreci bu. Bu, mayıs torbası değerli arkadaşlarım, bu mayıs torbası. Mayıstan sonraki torbalarda, ötekilerin aciliyeti dolayısıyla ya da sizin önceliğinize göre o maddeler yasalaştırıldı, şimdi tekrar görüşeceğiz. Bu çelişkileri sözcülerimiz söz alıp dile getirecekler ve ondan sonra önergeyle bu madde çekilecek, daha önce yasalaştığı için. Yani, çocuklar bile çelik çomak oynarken oyunun kurallarını belirlerler ve o kurallar çerçevesinde galip belli olur, mağlup belli olur ya da oyun oynanır.

Değerli arkadaşlarım, demokrasiyi ve parlamenter çalışma düzenini, maalesef, benzetme uygun değil; ama, sıkıntılı bir sürece sokuyoruz. Bakın, burada 10'a yakın maddenin daha önce yasalaştığını söyledim. Şimdi, buradaki maddeler içerisinde bizim bu torbanın içinden çıkmasını istediğimiz… Geçen gün bir benzetme yapmıştım, Sayın Maliye Bakanımız eleştirilere son derece açık olduğu için, ben onu yinelemekte beis görmüyorum, kendisinin çok üzüldüğünü de zannetmiyorum, bu torbalar un akıtıyor demiştim. Bu torbaları un akıta un akıta sizin bir siyasî görevmiş gibi taşıma zorunluluğunuzun olmadığını ifade etmiştim. Size de yardımcı olmaya çalışıyoruz ve siyasî talebimiz çok net ve açık; bu tasarının 3 üncü maddesinin (c) bendinin ikinci fıkrasının çıkarılmasını talep ediyoruz ve bir de, yükseköğretim kurumlarından bazı nedenlerle ilişkisi kesilmiş olan ve tekrar bir yasal zorunluluk olarak atama emri getiren, atama yolu açan çerçeve 7 nci madde içerisindeki geçici madde 53'ün de bu metinden çıkmasını istiyoruz.

Siyaset bir uzlaşı sanatıdır demiştik. Bunu çok net ve açık ifade ettik. Ben, teknik arkadaşlarımın açıklamalarından teknik boyutunda tam tatmin olmadım. Her tartışmanın bir teknik boyutu vardır, bir de siyasî boyutu vardır. Teknik penceresi ne kadar gerekçelerle -kanun, mevzuat, yönetmelik, tüzük gerekçeleriyle- doldurulursa doldurulsun, tamamlanırsa tamamlansın, olayın bir de taşınması gereken siyasî penceresi vardır, siyasî boyutu vardır. O siyasî boyutun, pencerenin tamamlanmasında da bizler görevliyiz. Bizler de Cumhuriyet Halk Partisi adına bu çekincelerimizi ifade ettik.

Efendim, ne ilişkisi var anayasa oylamasıyla ilgili diyeceksiniz. Geçmiş dönemlere dönüyorum; Esnaf ve Sanatkârlar Teşkilat Yasasının görüşülmesi sırasında yaşadıklarımızı ben size anımsatmak istemiyorum; çünkü, kötü bir anı olarak sizin de hatıralarınızda kaldı bu. Neden diyeceksiniz; son dakika uzlaşmazlığıyla sonra 11-0 Anayasa Mahkemesinden geri dönen bir süreci hep beraber yaşadığımızı anımsayacaksınız. Daha başka... Sayın Özyürek Grup Başkanvekilliği görevini yürütürken, bir gece vakti, bir maddeyle, efendim, bu böyledir, şöyledir deyip, hem de konunun uzmanı olan, siyasî konumda bulunan bir arkadaşımıza, çok yanlış yöne sevk edecek bir önergeye ortak imza attırıldığını… Diyeceksiniz ki, o, onun kabahatidir; ama, iyi niyet ve karşısındaki muhatabına siyasî güven beslemesi bir suçsa Sayın Özyürek'in, o suçu işlemiştir. Bunları yaşayarak geldik üç yıl boyunca. Onun için, siyasî boyutta da bizim taleplerimiz açıktır. Sayın Kapusuz uğraşıyorlar. Umarım, bize, torba yasa görüşülürken, çok açık ve net bir yanıt verirsiniz. Çok açık ve net yanıt, 3 üncü maddenin ilgili bendinin, ilgili fıkrasının ve çerçeve 7 nci maddenin geçici 53 üncü maddesinin bu torba yasanın dışına çıkarılması ve ondan sonra da, yarın 23.02'den itibaren, 5 maddelik anayasa değişikliğini Cumhuriyet Halk Partisinin de olumlu oylarıyla çok rahatlıkla geçirme imkânımız olabilir. Ben, bu düşüncelerle, grup önerisinin aleyhinde söz alıp, bu maruzatımı sizlerle paylaşmak istedim.

Sağduyulu davranma gereğinin altını çizmek istiyorum; yoksa, dünkü gibi, telefonlarla, oradan adam çağırarak "yahu, iftar vakti geldi kardeşim, bir tur oylama daha niye yapıyorsun, bu kadar eziyet olur mu" seslerinizi duyarak grup başkanvekillerinize karşı, bir dönem daha yaşanmamasını talep ediyorum ve bu değişikliklerin vücuda getirileceğini umarak, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

Önerinin lehinde…

EYÜP FATSA (Ordu) - Söz hakkımı Salih Beye veriyorum.

BAŞKAN - Sayın Eyüp Fatsa, söz hakkını Salih Kapusuz Beye vermiştir.

Ankara Milletvekili Sayın Salih Kapusuz; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Danışma Kurulu önerisi okundu. Bildiğiniz gibi, gelecek hafta çarşamba günü öğleden sonra tatil; dolayısıyla, salı günü de çalışmama kararı alarak, tatil kararı alarak, önümüzdeki hafta, kısmet olursa, bayram tatili için, Meclisimiz, rahat bir ortam bulmuş olacak. Şimdiden Ramazan Bayramlarınızı tebrik ediyorum.

Diğer konulara gelince, başta, anayasa değişikliği… Malumunuz, bu anayasa değişikliği, baştan sona, teknik bir düzenleme; siyasî yönü yok. Dünyanın, çağdaş dünyanın uygulamış olduğu bütçe uygulamaları... Genel ve katma bütçeyi merkezî yönetim bütçesi haline getiren bir teknik düzenleme. Bu düzenlemenin, daha çok şeffaflık, daha çok denetlenme imkânı, daha çok belirginlik yönü itibariyle de, doğru bir düzenleme olduğu konusunda ihtilaf yok. Ancak, zamanlama itibariyle, bir kanunla eşzamanlı olarak gelmiş olmasından dolayı, arkadaşlarımızın da, haklı olarak bir tenkitleri var; ona da bir şey demiyoruz ve o tenkitleri yerinde buluyoruz. Yaz tatilinden sonraki süreçte bunun daha önce gelmesi mümkünken, birazcık, kanunla beraber, gecikerek gelmiştir. Bu konuda düzenlemeler de yapılmakta. Bu hususla ilgili olarak da, zaten, birinci tur oylamalar yapıldı. Bu oylamalar sırasında, biz, bütçe oylamaları burada daha kolay oylansın istedik, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız ve diğer milletvekili arkadaşlarımız da bölümler halinde oylanmasını istediler. Biz, evet, bu da bir tercihtir, biraz, Meclis Genel Kurulu uzun zaman, bunu okumakla zaman kaybedecek; ama, değil mi ki milletvekili arkadaşlarımız, siyasî partiler bu anlamda bizden bir talepte bulunuyor, uzlaşmak, anlaşmak, hele hele Anayasa konusunda mutabakat sağlamak önemlidir noktasından hareketle, bunu da kabul ettik, bu konuda da ihtilafımız yok ve bu doğrultuda önerge verdik. Önergeyi ve yasayı çift oylamak suretiyle, Anayasanın birinci tur yeter çoğunluğu sağlanarak oylaması gerçekleşmiş oldu. 48 saat geçtikten sonra, önerimizde olduğu gibi, cuma günü gece 23.00'ten sonra, sadece oylama yapılmak suretiyle -görüşme yapılmıyor, biliyorsunuz- bir kez daha oylaması yapılacak ve anayasa değişikliği teknik olarak hayata geçmiş olacak.

Tabiî, bu arada, yukarıda görüşülen bir kanun var, yine bu Anayasanın değişikliğiyle alakalı, 5018 olarak bilinen Malî Kontrol Yasası. Bu yasada da arkadaşlarımızın birkaç tane talebi oldu. Teknik taleplerdi bunlar. Biz, Bakanımızla, ilgili arkadaşlarımızla bu konuyu da konuştuk, orada da mutabakat sağladık. Bu konuda da bir ihtilafa düşmedik ve çözüme kavuşturduk. Yukarıda da o maddeler geçti. Zannedersem şu anda komisyonumuz bu yasayı da nihaî hale getiriyor.

Peki, görüşmekte olduğumuz 904 sıra sayılı kamu alacaklarıyla ilgili konuda da, biraz önce Grup Başkanvekili arkadaşımız ifade ettiler, iki konuya itiraz ediyorlar. Konulardan bir tanesi şu: Malumunuz, işte bu Vergi Usul Kanunundaki sahte evrak düzenlemek suretiyle, sahte fatura, naylonfatura olarak bilinen düzenlemelerden gelen bir husus var. Bu konuda, Ceza Yasasında ve kaçakçılık hükümlerinde farklı bir konumda ifade edilen, yasa metninden kaynaklanan bir sonuç var orta yerde. Bu konularla ilgili olarak bir düzenleme vardı, yasadan çıkartın... Özellikle Bakanı ilgilendirdiğini ifade ettiğiniz için, Bakan Bey "eğer, benim şahsımla ilgiliyse, bu yasayı çıkarmanıza gerek yok, metinden çıkartalım" dedi. Sayın Bakanın bu konudaki talebini, biz de, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın itirazıyla buluşturduk, o 3 üncü maddeyi de metinden çıkarma kararı aldık.

O halde, ne kaldı geriye arkadaşlarımızın itiraz ettiği bu 904 sıra sayılı yasada; sadece, yurtdışına doktora için, mastır için YÖK tarafından imtihan edilmiş, yurtdışına gönderilmiş, sağlık sebebiyle, başarısızlık sebebiyle veyahut da YÖK'ün kararları gereği olarak oradaki görevlerini yaparken çağrılmış olan insanlar var. Bu insanlarla ilgili olarak, biz, bir düzenlemenin zarurî olduğuna inanıyoruz. Bu düzenlemeyi yaparken, Maliye Bakanlığı Müsteşarlığıyla -Müsteşarımız başta olmak üzere- YÖK'le, Cumhuriyet Halk Partisinden ilgili arkadaşlarla hem komisyon safhasında, hem de bu safhalarda her türlü görüşmeyi yaparak, bir düzenleme yaptık.

Yaptığımız düzenleme açıkçası şudur; özellikle kamuoyunun bilmesi, Genel Kuruldaki arkadaşlarımızın bu konuyu dikkatle izlemeleri açısından ifade etmek istiyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Cumhuriyet Halk Partisinin kurumsal kimliğiyle değil; bir milletvekili arkadaşımız...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, komisyon üyesi arkadaşımızla. Komisyon üyesi bir milletvekili arkadaşımızdan bu düzenlemeye katkılarını istedik; çünkü, üniversite camiasından bir arkadaşımız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Grup başkanı veya grup başkanvekili temsil eder.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Başkanlar, rahat olun; ben "grup başkanvekilleri katıldı" demedim, "milletvekili arkadaşlarımız da, yukarıda, çalışmalara katkı verdiler" dedim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Rahatız.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bundan dolayı siz kurumsal olarak buna razı olmazsınız, ben, saygı duyarım; ama, söyleyeceğim şey şudur: Değerli arkadaşlar, ister hastalık ister başarısızlık ister başka sebeplerle mastırını veyahut da doktorasını yarım bırakmış arkadaşlarımız Türkiye'ye gelmişler. Bunların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki genel hükümleri taşımak kaydıyla, dört yıllık üniversite bitirmiş, imtihanı kazanmış, YÖK tarafından da yurtdışına gönderilmiş bir Anadolu çocuğunu düşünün.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Anadolu çocuğu, evet!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bunlar gitmişler. Bunları çağırmışsınız. Çağırdığınızda, evet, mecburî hizmet yükümlülüğü olduğu için, diyelim ki, iki yıl kalmışsa, 70 000 dolar bu insana borç çıkarılmışsa, cezasıyla beraber 140 000 dolar olarak istiyorsunuz.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Niye çağırıyorsunuz Anadolu çocuğunu?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu Anadolu çocuğu bunu ödeyecek durumda değil. Ne yapmak istiyoruz; toplumsal bir problem var burada. Bu toplumsal problemi…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Parasal konuda bir itirazımız yok, halledelim onu.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sen Anadolu çocuğunu çağır…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 1 inci maddede çözülüyor 1 inci maddede…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, müsaade eder misiniz, ben bir izah edeyim. Ben bir izah edeceğim arkadaşlar. Sizi dinledim… Ben de açıklık getirmeye çalışıyorum.

Bu insanlarla ilgili olarak önerimiz nedir; çözüm önerimiz şu: Diyoruz ki, eğer mastırını yarım bırakmışsa, mecburî hizmet yükümlülüğü olduğundan dolayı, bu insanlar devlet memurluğu genel hükümlerini de taşıyorsa, bu insan ne yapabilsin; o mecburî hizmet karşılığı devlete ve millete hizmet etsin. Ne olacak; memur havuzuna koyacağız, uygun yerlere bu görevlerini yapmak üzere gönderilecek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sınavsız…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Peki, şu iddia ediliyor: Efendim, bu insan suç işlemişse, suçluysa… Değerli arkadaşlar, biz hukuk devletinde yaşıyoruz. Şartı da şu; dedim ya: Memur olmanın genel hükümlerini taşıyacak.

İkinci olarak, peki, doktorasını yarım bırakmışsa… Şöyle bir düşünün; Anadolu'nun muhtelif yerlerinde kendi illerinizde yüksekokullar yok mu arkadaşlar? Yeterli öğretim görevlisi mevcut mu?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yahu, 1 ve 6 ncı maddeler af getiriyor. Sayın Kapusuz, 1 ve 6 ncı maddeler malî af getiriyor. Konuyu çarpıtma…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İfade edeceğim Başkanım. Acele etmeyin efendim, onları da söyleyeceğim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Malî af var, af getiriyor.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bir bütün olarak ifade ediyorum. Madde olarak ifade etmiyorum ben, bir bütün olarak ifade ediyorum. Müsaade edin.

Bakın, lütfen, dikkat edin. Eğer bu insanlar mastırını yapmış, doktorasını yarım bırakmışlarsa, bunlara, Anadolu'nun ücra köşelerinde, yüksekokullarda, ne yapabilsinler; öğretim elemanı olarak görev yapabilsinler.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Onu YÖK'e bırakın.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Onu söylüyorum...

Hocam, oraya da geleceğim, sabırlı olun, oraya da geleceğim.

Bunun üzerine arkadaşlarımız dediler ki "illâ da mecburî tutmayalım YÖK'ü, YÖK'e ihtiyarî yetki bırakalım, YÖK bunu uygun görsün." Peki; biz de dedik ki, madem bu konuda bir ihtilaf var, bu ihtilafı da aşmak istiyoruz; evet, bu yetkiyi YÖK'e bırakalım, YÖK'ün istemesi halinde atasın. Dolayısıyla, biz, bu insanların, bu Anadolu çocuklarının, zorunlu olarak, şu veyahut da bu sebeple geri gelmiş olmalarından dolayı, mecburî hizmet karşılığı kendilerinden istenen bu ağır yükü, ağırlaştırılmış cezayı, bu vesileyle kaldıralım. İstenilen şeyi, YÖK'e bırakılması dahil olmak üzere, bir önerge olarak getireceğiz.

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Yasaya ne gerek var?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Hocam, müsaade eder misiniz. Yasaya gerek var; çünkü, mecburî hizmetlerinden dolayı malî yükümlülükleri söz konusu.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Af geliyor. 1 inci ve 6 ncı madde malî af getiriyor, malî af!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - O halde, bakın, sizin biraz önce oturduğunuz yerden de ifade ettiğiniz gibi, biz, burada, YÖK'e yetkiyi de bırakacağız, YÖK'e yetkiyi de bırakacağız...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Malî af, malî af!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ama, bu insanların toplumsal bir problem haline gelmiş, bu husustaki 800-900 kişi, 600 kişi, ne kadarsa, bunlarla ilgili olarak, bu düzenlemeyi, burada yapmak istiyoruz; biz, bunu, Parlamentonun katkısıyla yapmak istiyoruz; bu problemi de bu vesileyle çözmek istiyoruz.

Sadece bu 904 sıra sayılı yasada çözdüğümüz problem bu değil ki; bu hurda araçlardan tutun da aklınıza gelen birçok konuda var olan problemleri çözmeye yönelik bir tasarı olarak getirildi bu. Dolayısıyla, bizim sizden istirhamımız, bu konuda anlayış bekliyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Onları kabul ettik.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Kamuoyunun beklentileri doğrultusunda, halkın arzuları ve istekleri doğrultusunda yapmak istediğimiz bu iyiniyetli düzenlemeye sizlerin de katkısı olsun diyerek bu önerimizi getirdik; Danışma Kurulunda kabul görmedi, Grup önerisi olarak burada bir karara ulaşırsak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ...23.00 itibariyle; yani, cuma günü 23.00'ten sonra, Anayasanın ikinci oylamasını da peşine koyarak, bu çalışma dönemimizi bayrama kadar bitirmiş olalım diye düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kapusuz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, Sayın Kapusuz yanlış anlaşılmaya sebep olacak bazı ifadelerde bulundu; yerimden çok kısa bir açıklamada bulunabilir miyim...

BAŞKAN - Buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, tutumunuz ve anlayışınız için teşekkür ediyorum.

Şimdi, ben, çok kısaca, siyaseti tanımlarken iki ilkeye değinmiştim; bir, inanılan düşünceler etrafında dik durma sanatıdır demiştim, gereğinde uzlaşı sanatıdır demiştim; ama, siyaset bazı gerçekleri çarpıtma sanatı olmamalı diyerek başlayayım.

Şimdi, bakın, bu arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldığı malî yükümlülük tasarının 1 inci ve 6 ncı maddesinde af kapsamına giriyor. Yani, bir "Anadolu çocuğu" tekrar edebiyatı altında bunların gözden kaçırılmasına imkân vermemek gerekir Sayın Kapusuz.

Sonra, kaldı ki, hurda araçlardı, şunlardı bunlardı... Bunlara biz karşı çıkmıyoruz ki… Neye karşı çıktığımızı söyledim. Sanki, bunlara karşı çıkıyormuşuz gibi bir hava veriyorsunuz. Böyle bir şey de yok.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır, öyle demedim ben.

HALUK KOÇ (Samsun) - Siyasetin üçüncü tanımlamasını da bu şekilde yaptım; gerçekleri çarpıtmama sanatı.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önerinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. AK Partisi Grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde yine bir grup önerisi konuşuldu, tartışıldı ve Meclisin bu haftaki çalışma programı, Meclis tarafından, oylanarak kabul edildi.

Ancak, bugün, o kabulün üzerinden iki gün geçmiş olmasına rağmen, yeni bir grup önerisi karşımızda. Ben, dünkü konuşmamda, burada, Meclis çalışmalarının ciddî bir şekilde yapılması lazım geldiği hususunu dikkatlerinize sunduğumda bazı itirazlar gelmişti; ancak, o konuşmamın üzerinden daha 24 saat geçmeden, Meclisin nasıl bir çalışma şekli içerisinde olduğu, bugün, grup önerisiyle bir kez daha karşımıza çıkıyor.

Ben, buradan, şimdi, sormak istiyorum; salı günü, o grup önerisini getirirken, salı günkü programı biliyordunuz; o gün, gensoru önergesinin görüşülmesi vardı; gensoruda kimlerin konuşacağı, konuşma sıraları, gündemdışı konuşmalar ve ilgili bakanların cevap vermesi gibi hususları, hepimiz bunların ne kadar süreceğini çok yakından bilen insanlarız ve ardından Anayasa değişikliyle ilgili konuşmalar, tümü üzerinde oylamalar, 6 maddenin yeniden oylanması meselesinin, o gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bitirilemeyeceği çok açık bir gerçek değil miydi?! Ama, bunları düşünmeden, bunları bilmeden, o gün, bir grup önerisi getiriyorsunuz ve iki gün geçmeden yeni bir grup önerisi karşımızda.

Şimdi, bu grup önerisini okuyorum: "Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına alınması, gündemin 5 inci sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması…" Şimdi, burada, yeniden, Meclisin iradesi üzerine bir ipotek konuluyor.

Cumartesi günü Cumhuriyet Bayramı. Eğer, siz, cumartesi günkü bu Cumhuriyet Bayramı meselesini de göz önüne almadan böyle bir grup önerisi huzurlarımıza getiriyorsanız, burada da bir yanlışlık yapıyorsunuz. Şimdi…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - "Bayram değil, seyran değil" diyor Sayın Başbakan!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, ben, meselenin o yönüne girmek istemiyorum, neyin bayram, neyin seyran olduğunu, Türkiye'deki 70 000 000 vatandaşımız çok yakından biliyor. Hele hele, Cumhuriyet Bayramı, 70 000 000 insanın gönülden bağlı olduğu cumhuriyetin ilanının, kuruluşunun yıldönümüyle ilgili böyle bir tartışmanın içerisine, ben, şu anda, girmek istemiyorum. Ancak, o cumhuriyettir ki, bugün, bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu sıralarda, düşüncelerimizi ve ifadelerimizi hür bir şekilde dile getirmemizin en büyük sebebidir.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ben soruyorum; bu öneride, eğer kamu alacaklarının tahsil ve terkiniyle ilgili kanun bitirilemezse ve 4 üncü sıradaki kanun da bitirilemezse, Cumhuriyet Bayramı olan gün ne yapacağız?! Ne yapacağız?! Onu sormak istiyorum. Yani, bu öneri de kendiliğinden sakat bir şekilde gündeme ve bizleri meşgul eden duruma gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, şimdi, burada iki konuşmacıyı dinledim; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilini dinledim. Ve kürsüden bir pazarlık içerisine girildiğini görüyorum. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugüne kadar görülmemiş bir ölçüde, ilgili kanunların hangi maddesinin kanun içerisinde yer alacağı, hangisinin almayacağı, hangisi yer alırsa anayasa değişikliklerinin destekleneceği, hangisi yer almazsa desteklenmeyeceği hususlarının gelip bu kürsüden tartışılmasını da sağlıklı bulmuyorum, yanlış buluyorum. Bunun tartışılması gereken yer Anayasa Komisyonuydu, bunun tartışılması gereken yer Plan ve Bütçe Komisyonuydu ve bu meseleler oralarda tartışılarak, eğer uzlaşma gerekiyorsa -ve altını da çizmek istiyorum- yozlaşmadan bir uzlaşma gerekiyorsa, bunun yapılması gereken yerler biraz önce saymış olduğum yerlerdi.

Ve şimdi, Sayın Maliye Bakanı, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasını değiştiren bölümün bu kanun tasarısı içerisinden çıkarılmasıyla ilgili olumlu görüşünün olduğunu ifade ediyor.

Değerli milletvekilleri, eğer böyle bir şey söz konusu idiyse -bu kanun tasarısı 12.5.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş, üzerinden 5 ay geçmiş, 5 aydan beri bu kanun tasarısı bizlerin önünde, huzurunda- eğer Sayın Maliye Bakanının -şu anda göremiyorum- böyle bir düşüncesi var idiyse, 5 aydan beri bu değişiklikle ilgili görüşünün müspet olduğunu ifade etmesinden bugüne kadar niye kaçındığını da merak ediyorum. Ve dün bu konuyla ilgili konuşan Anavatan Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi grup başkanvekillerinin, özellikle Sayın Maliye Bakanıyla ilgili -tutanaklar da önümde- söylemiş olduklarının yenilir yutulur bir tarafı yok ve Sayın Maliye Bakanı geçen gün şöyle söylüyor: "Biz TÜPRAŞ'ın 14,76'sını iyi ki satmışız; yoksa, yüzde 67'sini biz satmış olsaydık, ancak o kadar para yine verilecekti."

 Ben buradan soruyorum: Bu konuyla ilgili bir pazarlık mı yaptınız Sayın Maliye Bakanım? Yüzde 67'sine değil de, yüzde 51'ine de 4 140 000 000 dolar verileceğine dair elinizde bir bilgi ve belge mi vardı Sayın Maliye Bakanım? Geliniz, bu konuyla ilgili, bunu, bu kürsülerden ifade ediniz.

AHMET YENİ (Samsun) - Onlar geçti…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, 23 Martta, burada daha bu konu hiç gündeme getirilmemişken, buradan sordum: "Yüzde 14,76'sını kime sattınız?" Sayın Maliye Bakanı da burada oturuyordu. Dedim ki: "Gelin, benden sonra kürsüde açıklayın; niçin yüzde 10 ıskontoyla verdiniz, gelin, açıklayın." Daha bu mesele Türkiye'nin gündemine oturmadan, ben bunu Meclis gündeminde dile getirdim; ancak, o gün bir şey söyleyemeyenler... Ve 1 300 000 000 dolara satıldığında da, Sayın Maliye Bakanının ifadeleri var, "çok iyi fiyata gitti" diyor Sayın Maliye Bakanı. Eğer, 1 300 000 000 doları "çok iyi fiyata gitti" diyorsanız Sayın Maliye Bakanı, 4 140 000 000 doları, aradaki farkı nasıl izah edeceksiniz?!

Ben, geçen gün konuşmanın tutanaklarını inceledim. Bu konuyla ilgili müspet bir tek cevabınız yok Sayın Maliye Bakanım ve bugüne kadar, sizin kadar tartışılan bir Maliye Bakanı gelmedi Türkiye'ye.

AHMET YENİ (Samsun) - Çünkü, iş yapıyor.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, bir tarihî hatırayı anlatmak istiyorum. 1950 yılında Demokrat Parti iktidara geldiğinde, rahmetli Adnan Menderes Başbakan olduğunda, oğlu Yüksel Menderes kendisine gidiyor ve "Babacığım, sen Başbakan oldun, sana görevinde başarılar diliyorum; ama, bana müsaade edersen, müsaaden olursa, ben ticaretle uğraşmak istiyorum, bir şeyler alıp satmak istiyorum" diyor Sayın Yüksel Menderes ve Adnan Menderes şunu soruyor: "Neyi alıp satacaksın, ne satacaksın?" Diyor ki: "O yörenin inciri var, pamuğu var, diğer ürünleri var, bunları alıp satarım." Sayın Menderes şunu söylüyor, rahmetli Menderes diyor ki: "Ben Başbakan olduğum sürece, Başbakan kaldığım sürece sana bunu müsaade etmiyorum, sen incir alıp, pamuk alıp satmazsın, babanın ismini alır satarsın." (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Bunu, değerli milletvekilleri, hepimiz, tarihî bir hatırlatma olarak, hepimizin beynimizin, zihnimizin bir yerine monte etmesi gerekiyor. Eğer, bunu monte etmezsek, bunu yapmazsak, bundan kaçınırsak, işte, bugün, karşımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmeye çalıştığımız kanunlarla ilgili meseleyi bir kenara bırakır, şahıslarla ilgili bu kanunların bağlantısını ortaya koymaya çalışırız. Benim itirazım bunadır, yanlışlık buradadır. Yoksa, bu kanunun, elbette, tasvip edilen birçok maddesi var, gönülden desteklediğim birçok maddesi var; ancak, demin Sayın Koç da belirttiler, bu kanun tasarısının içerisinde, görüşülmüş ve kanunlaşmış olan 10 madde var değerli milletvekilleri! Yani, böyle bir kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine nasıl geliyor, anlamak mümkün değil. Çok mu zor, bu kanunu geri çekip, bunun içerisinden kanunlaşan maddeleri ayıklayıp, Sayın Maliye Bakanı da itiraz etmiyorsa, o maddeyi düzeltip, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine bu şekilde getirmek çok mu zordu?! Bundan niye kaçınıyoruz?! Bunu yapmaktan niye kaçıyoruz?!

Değerli milletvekilleri, ben, bu düşüncelerle, grup önerisinin, iki gün önce verilen grup önerisinden farklı grup önerisinin de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Maliye Bakanının oğlu incir alıp satmıyor ki, mısır alıp satıyor, mısır!..

BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Kandoğan.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …çok sağlıklı olmadığını ve bu önerinin de, eğer, bu kanun tasarısının görüşmesi cidden uzayacaksa -ve uzayacak gibi görünüyor- Cumhuriyet Bayramına nasıl yetişileceği konusunun da bir açıklığa kavuşturulması gerektiği inancımı ifade ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

Önerinin lehinde Sayın İrfan Gündüz?.. Yok.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Öneriyi oylarınıza sunacağım sayın milletvekilleri…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Anadol, karar yetersayısını arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; öneri kabul edilmiştir.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporu üzerindeki genel görüşmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI.- SEÇİMLER

A) BaşkanlIk DİvanInda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1.- Başkanlık Divanında açık bulunan İdare Amirliğine seçim

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen İdare Amirliğine Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

B) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1.- İnsan Haklarını İnceleme; Anayasa; Adalet; Millî Savunma; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Plan ve Bütçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri; Avrupa Birliği Uyum Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Şimdi de komisyonlarda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ile Anavatan Partisi Grubuna düşen üyelikler için seçim yapacağız.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ile Antalya Milletvekili Atila Emek aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Hatay Milletvekili Züheyir Amber aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

 Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mardin Milletvekili Muharrem Doğan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Kars Milletvekili Selami Yiğit aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Isparta Milletvekili Mehmet Sait Armağan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Dilekçe Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Muğla Milletvekili Hasan Özyer aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için, İstanbul Milletvekili Emin Şirin ve Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mersin Milletvekili Hüseyin Güler aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Avrupa Birliği Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İzmir Milletvekili Serpil Yıldız aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Seçilen arkadaşlarımıza başarılar temenni ediyorum; hayırlı uğurlu olsun.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

5.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı:920)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı İle Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi ve Anavatan Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Açıkalın'ın.

Buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Tasarı üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarı, başlıca vergi kanunlarında, iktisadî, ticarî hayatı düzenleyen kanunlarda, sosyal güvenlikle alakalı kanunlarda ve nihaî olarak da eğitim ve bilimle alakalı birtakım kanunlarda değişiklik öngörmektedir.

Genel olarak baktığımızda, vergi kanunları olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun belli başlı değişiklik yapılan kanunlardır. Sosyal güvenlik yasalarında her ne kadar bu tasarıda düzenleme yapılmış ise de, sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler ayrı bir kanun olarak getirileceğinden, muhtemelen bu tasarıdan çıkarılacaktır. İktisadî, ticarî hayatla ilgili olan kanunlar ise, belli başlı olarak, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 6326 sayılı Petrol Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu. Bilimle alakalı kanunlar ise, 2547 sayılı YÖK Kanunu, (Yükseköğretim Kurulu Kanunu) ve 278 sayılı TÜBİTAK'la ilgili kanundur.

Ancak, daha önce de ifade edildiği üzere, bu tasarı, Yasama Meclisinin tatile girmesinden önce Meclise sevk edilmiş ve komisyonlardan geçmiş bir tasarıydı. Zaman içerisinde buradaki birtakım maddeler ayrı kanunlar olarak yasalaştırıldığından, mevcut tasarıdan çıkarılmıştır ve çıkarılacaktır.

Bu tasarı, başlıca, ifade ettiğim gibi, birtakım amme alacaklarından kamunun tahsilden feragat etmesi veya bu alacakların terkin edilmesini içermektedir. Bu ihtiyaç nereden doğmuştur; bilindiği üzere, son on onbeş yıl içerisinde ülkede cereyan eden iktisadî kriz ve çevre ülkelerdeki siyasî kriz-

                                       

(x) 904 S. Sayılı Basmayazı 26.10.2005 tarihli 12 nci Birleşim tutanağına eklidir.

ler, iktisadî, ticarî hayatta, kuruluşları, firmaları, kurumları belli ölçüde sıkıntıya sokmuştur; bunların yarattığı problemler çözülmek ihtiyacı beklemektedir. Tasarı, belli başlı olarak bu alanlarda düzenlemeler içermektedir.

Birinci olarak baktığımızda, eğitimle alakalı düzenlemeler, yabancı ülkelere eğitim ve öğretim amacıyla gönderilmiş bulunan ve herhangi bir sebeple bu eğitimlerini tamamlayamamış olan, öğrencilikle ilişkisi kesilen, tamamlayıp da burada herhangi bir göreve atanmamış olan veya görev sırasındayken yaşamış olduğu bir problem dolayısıyla, kadrosuyla, göreviyle ilişiği kesilen kişilerle alakalı mecburî hizmet yükümlülüklerini düzenleyen maddelerdir.

Tasarıda yer aldığı şekliyle, yabancı ülkelere eğitim ve öğretim amacıyla gönderilmeler, bellibaşlı olarak; birinci olarak, 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanunla düzenlenmiştir; ikinci olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yabancı ülkelere eğitim ve öğretim amacıyla öğrenci gönderilmektedir ve bellibaşlı olarak da, Yükseköğretim Kurulu Kanununa göre, yabancı ülkelere, eğitim ve öğretim amacıyla öğrenci gönderilmektedir.

Ecnebi memleketlere, ilişkin kanuna göre gönderilmiş bulunan bu tür öğrenciler, herhangi bir sebeple öğrencilikle ilişiği kesilmiş, öğrenciliğini tamamlayamamış veya gelip göreve başlayamamış veya görevi sırasında mecburî hizmetini tamamlamadan ayrılmış ise, bu mecburî hizmet yükümlülüklerine ilişkin olarak, parasal borçlarına ilişkin düzenleme getirilmektedir 1 inci maddeyle. Buradaki düzenleme, başlıca, 1996 yılından önceki mecburî hizmet yükümlülüklerine ilişkin getirilmiş bulunan parasal standartlar ile bu tarihten sonraki parasal standartların eşitlenmesine ve dengelenmesine yöneliktir. 1996 yılından önce, mecburî hizmetle yükümlü olarak yurtdışına gönderilenler, bu mecburî hizmete ilişkin parasal yükümlülüklerini, TL cinsinden, yüzde 50 fazlasıyla ve faizli olarak ödemekteyken, bu tarihten sonra mecburî hizmetle yükümlü olanlar, kendilerine ödenmiş bulunan dövizi, aynen, döviz cinsinden ödemekle sorumlu tutulmaktadır. Bu maddedeki düzenleme, tamamen, bu 1996 öncesi ve 1996 sonrası parasal farklılığın giderilmesine yöneliktir. Esasen, bu parasal farklılığı gidermeye yönelik düzenleme, 657 sayılı Kanunun 78 inci maddesine göre yurtdışına gönderilen öğrenciler için de aynen muhafaza edilmiş ve düzenleme yapılmıştır. Burada, 657 sayılı Kanuna göre gönderilen öğrencinin göreve başladıktan sonra istifa etmesi, çekilmesi veya herhangi bir sebeple ayrılmış olması, bu maddeden istifade etmesi için yeterli addedilmektedir.

Son olarak, yurtdışına gönderilme 2547 sayılı Yükseköğretim Kurulu Kanununa göre cereyan etmektedir. Buradaki öğrenciler de, aynı şekilde öğrencilik sürelerini ikmal edememiş ve yurda dönmüşlerse, bunlara ilişkin olarak burada ikili bir düzenleme öngörülmüştür. Birinci olarak, bu öğrenciler, en az mastır seviyesinde bir öğretim tamamlamış olmaları şartıyla, Yükseköğretim Kurulu tarafından kadrolarına, unvanlarına uygun bir göreve tayin edileceklerdir. İkinci olarak, bu düzeyde bir eğitim tamamlayamamış iseler, Devlet Personel Dairesi Başkanlığı, diğer mevzuattaki sınırlamaları dikkate almadan -gayet tabiî 657 sayılı Kanundaki memur olma asgarî şartlarını yerine getirmiş olmak şartıyla- yine unvanlarına ve kadrolarına uygun bir göreve tayin edecektir.

Bu kişiler, bu şekilde mecburî hizmetlerini ifa ederken, herhangi bir sebeple görevden ayrılır iseler, bu mecburiyet, bilindiği üzere parasal ödemeye dönüşecektir. Parasal ödeme de, yine aynı şekilde, bugüne kadar ödenmiş olan dövizin geri alınması şeklinde cereyan edecektir.

Yükseköğretim Kuruluna, tayin edilecek öğrencilerde YÖK'e herhangi bir inisiyatif tanınmamış olması muhalefet tarafından burada eleştirilmiştir bilindiği üzere; ancak, burada şunu hatırlatmak gerekmektedir: Bu konu, daha önce de Yüce Meclisin huzuruna gelmiş ve o tasarıda 51 inci madde olarak getirilen bu madde, sayın muhalefetin de bilgisi dahilinde ve hatta imzaladığı bir önergeyle Meclisin huzurunda müzakereye açılmıştı; ama, yasalaşmadığı için nihaî olarak bugün önümüze gelmiştir.

YÖK'le ilgili olarak diğer bir düzenleme, 2004 Martından önce kısmî statüde göreve başlayanların almış bulundukları görev tazminatlarının geri alınmasıyla ilgili bir düzenlemedir.

Tasarının 2 nci maddesi, kanunun izin vermediği şans oyunlarına ilişkin vergi getirmektedir. Bilindiği üzere, ülkemizde müşterek bahisler ve şans oyunları tanzim etme, düzenleme yetkisi üç kuruma verilmiştir. Bunlar, Millî Piyango İdaresi, Spor Toto Teşkilatı ve bir de Türkiye Jokey Kulübüdür; ancak, gelişen teknoloji, şans oyunlarına, bu oyunlara talip olan kişilere yeni bir imkân ve fırsat getirmiştir. Sanal ortamda, internet üzerinde, çoğu da yabancı düzenleyiciler tarafından açılmış sitelerde, özellikle orta ve alt sınıf grubunun şans oyunlarına ciddî ölçüde harcama yaptığı kamu otoriteleri tarafından tespit edildiğinden, bu oyunların vergilendirilmesine ilişkin olarak madde sevk edilmiştir. Buna göre, bu tür sanal ortamlarda oynanacak oyunlar üzerinden yüzde 20 nispetinde şans oyunları vergisi tahsil edilecektir. Bilindiği üzere, bir iktisadî faaliyetin kanunlarla yasaklanmış olması, o faaliyetin vergilendirilmesine mâni değildir. Başka bir ifadeyle, vergi kanunları, gayri ahlakî veya kanunla yasaklanmış bulunan faaliyetleri de vergilendirirler. Dolayısıyla burada getirilmekte olan, bu tür şans oyunlarına bir meşruiyet vermek değil, esasen kontrol edilemeyen bu oyunlara bir vergi getirmek, aynı şekilde bu vergi dolayısıyla da bir caydırıcılık koymaktır.

Bilindiği üzere Ceza Kanunu değişmiştir. Ceza Kanunu dışında birçok kanunlarda, aşağı yukarı 275'e yakın kanunda, ceza kanunlarına ilişkin ceza hükümleri bulunmaktadır. Bunlar içerisinde, gayet tabiî vergi kanunları da vardır. Vergi kanunlarının ceza maddeleri Ceza Kanunuyla uyumlu hale getirilmektedir. Bunlar, vergi mahremiyetine ilişkin kanunlardır, daha doğrusu vergi mahremiyetini ihlal edenlere ilişkin cezalardır veya vergi mükellefinin işlerini yapanlara ilişkin cezalardır.

3 üncü maddede -bugüne kadar çok konuşulan ve çok tartışılan madde- 2 adet düzenleme vardır. Bunlardan birisi, yine cezalara ilişkin düzenlemedir. 359 uncu maddeyi ihlal edenlere ilişkin cezalar burada artırılmaktadır. Artırılmanın amacı da, birinci olarak, ifade ettiğim gibi, Ceza Kanununa ilişkin düzenlemelerle dengeyi sağlamaktır. Ceza Kanunundaki düzenlemelerle, iki yılın üzerindeki, iki yılı aşkın cezayı içeren maddeler ancak mahkûmiyetle sonlanmakta, onun altındakiler mahkûmiyeti kaldırmaktadır. Öngörülen kanun, daha az bir sınırla başladığı için, ceza maddesi, burada ceza artırılmaktadır.

359/b'ye ilişkin diğer düzenleme, grup tarafından muhtemelen başka bir şekilde değerlendirileceği için, grup adına burada konuşmayı zait buluyorum; ancak, bu madde aynı şekilde kalırsa ve imkân verilirse, şahsım adına bu maddeye ilişkin görüşlerimi açıklayacağım; ancak, bu maddeye ilişkin şunu ifade etmek istiyorum: Aracılı ihracata ilişkin kanunî düzenleme, yalnızca Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda yer almıştır, Vergi Usul Kanununda aracılı ihracata ilişkin kanunî bir düzenleme yoktur. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki düzenleme de, aracılı ihracatta, bu kanundaki, yani Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki müeyyidelerin, imalatçı ve tedarikçi ihracatçılara uygulanacağına dairdir.

Tasarının 5 inci maddesi TÜBİTAK'la alakalıdır. Burada, ikinci görev aylığı limitini aşanlara yapılmış bulunan ödemelerin geri alınması düzenlenmektedir. Bu geri alınma tahakkuk ettiği anda da, bunlara ilişkin olarak açılmış bulunan davalar yürürlükten kalkacaktır.

Ticarî hayata ilişkin diğer bir düzenleme, Rekabet Kurumunun cezalarına ilişkindir. Burada, rekabet kurumunun ceza kestiği kişinin ödeme imkânlarını kolaylaştıran bir yapı öngörülmüştür.

Gelir Vergisi Kanununda sporculara ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Bilindiği üzere, bütün profesyonel sporcular -bir ve ikinci ligdekilerin tamamı- yüzde 15 nispetinde Gelir Vergisi stopajına tabiyken, burada bir farklılaştırma yapılmış, sadece profesyonel birinci süperligdekiler ve basketbol birinci ligdekiler yüzde 15, buna mukabil ikinci ligdekiler yüzde 10, diğerleri yüzde 5 mertebesinde Gelir Vergisi stopajına tabi tutulmuştur. Buna ilişkin zannediyorum yeni bir düzenleme, maddelerin görüşülmesi sırasında gündeme gelecektir.

İhracata ilişkin işlemlerde, açıklığa kavuşturmak üzere, Katma Değer Vergisi Kanununda yapılan bir düzenlemeyle, serbest bölgelere yapılacak olan fason imalatın da ihracat istisnası kapsamında mütalaa edilmesi, daha doğrusu bu istisnaya açıklık getirilmek amaçlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının getirdiği iyileştirmelerden diğer bir tanesi, organize sanayi bölgelerindeki arsa teslimleri ve buradaki doğalgaz, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı hizmetlerinin teslimine ilişkindir. Bu hizmetleri ve arsa teslimlerini bu düzenleme Katma Değer Vergisinden istisna etmektedir. Bilindiği üzere, daha önce de söylediğim gibi, bunun amacı, Katma Değer Vergisi oranında, organize sanayi bölgelerindeki bu tür hizmet ve teslimlerin maliyetlerinin ucuzlatılmasıdır; ancak, buradaki süre fevkalade kısadır. Sanıyorum, maddelerin görüşülmesi sırasında da süreye ilişkin bir önerge gündeme gelecektir.

Vergi kanunlarındaki, 6183 sayılı Kanundaki güncel ve aktüel bir düzenleme, yurtdışı yasağıyla alakalıdır. Bilindiği üzere, vergi kanunları bakımından yurtdışı yasağını düzenleyen madde Pasaport Kanunundadır. Bu tasarıyla yapılan düzenleme, yurtdışı yasağını genişletmektedir. Bu şekliyle, 6183 sayılı Kanun kapsamına giren kurumlar ve amme alacaklarının ödenmemesi halinde, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar dahilinde yurtdışı yasağı konabilmektedir. Gayet tabiî, bu bir yurtdışı yasağı, ceza değildir, bir, amme alacağının tahsil usulüdür, yöntemidir, böyle uygulanması icap eder. Aksi takdirde, ceza olarak uygulanması, bilindiği üzere, insan temel hak ve hürriyetlerine ve Anayasadaki serbest dolaşım, serbest seyahat hürriyetine aykırılık teşkil edebilir.

Emekli Sandığı Kanununda isteğe bağlı iştirake ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır.

Harçlar Kanunundaki bir düzenleme çok şikâyet edilen, yeniden kadastro işlemleri münasebetiyle harç alınmasına ilişkin olarak sevk edilmiş bir maddedir. Burada, harcın aslı ipka edilmekte, buna mukabil, ferileri terkin edilmektedir.

İktisadî hayata ilişkin olarak diğer bir düzenleme, hurdaya çıkan araçların ve noter senediyle el değiştiren ticarî araçların tesciline ilişkindir. Bu hurdaya çıkan araçlar il özel idarelerine teslim edildiği takdirde, bunların Motorlu Taşıtlar Vergisi ve bu vergiye ilişkin feriler terkin edilecektir. Aynı şekilde, noter senediyle el değiştirilen araçlar da bu maddedeki imkândan yararlanacaklardır.

Diğer bir düzenleme bu kanunla, mazbut vakıflara ilişkindir. Bilindiği üzere, mazbut vakıfların önemli ölçüde gayrimenkulleri vardır ve bunların kiralarından, normal olarak işyeri kiralarından yüzde 20 nispetinde vergi stopajı yapılması icap ederken, bu gereğe uymayan kiracılar ve mazbut vakıf gelirleri oluşmuştur. Bu düzenleme, belli bir tarihten önce yapılmış bulunan bu kira ödemelerine ve mazbut vakıflara stopaj yapmama imkânı getirmektedir. Beyan üzerine ikmalen veya resen yapılmış bulunan tarhiyatları da terkin etmektedir.

Yine, hatırlanacağı üzere, kamu vakıflarına ilişkin bu Meclisten geçen bir kanunla kamu vakıfları kaldırılmıştır. Ancak, bu vakıfların, kaldırılan bu vakıfların, kamu hizmeti veya kamu personeli vakıflarının geçmişe ilişkin ciddî ölçüde vergi borçları bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Açıkalın, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Devamla) - Tasarı, bu borçların vakıfların mal varlığından karşılanmaması halinde terkin edilmesini veya vadesi geçmemiş olan ve ödenmemiş olan amme alacaklarının terkinini öngörmektedir.

İktisadî, ticarî hayata ilişkin ihracatla alakalı olarak iki düzenleme yapılmıştır bu tasarıyla. Birinci düzenleme, ihracat taahhütlerini belli sürede kapatamayan kredi borçlularıyla alakalı düzenlemedir. Bu borçlar beşinci sırada bir zarar addediliyorsa BDDK bakımından, bu kredilerin banka ve sigorta muameleleri vergisi ve Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu primleri ödenmek şartıyla cezalarından kamu olarak feragat edilmektedir.

Diğer bir düzenleme, ihracat taahhütleridir. Bilindiği üzere, ihracat karşılığı dövizlerin belli sürede yurda getirilmesi ve bankalara veya finans kurumlarına satılması icap etmektedir. Ancak, verilen bu kanunî süre ile verilen eksüre arasında geçen sürede oluşan kur farkları dolayısıyla ihracatçılar bakımından ciddî bir idarî ve yargısal ihtilaflar oluşmuştur. Bu düzenleme kur farklarına ilişkin amme alacağından feragat içermekte, buna ilişkin idarî ve adlî takipleri de sona erdirmektedir.

Son iki düzenleme TMSF'yle alakalıdır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiş bulunan bankaların belli tarihten önce teşekkül etmiş, banka tüzelkişiliği adına teşekkül etmiş ve ödenmemiş borçlar bu düzenlemeyle bankanın kanunî temsilcisine, bankanın yönetim ve denetimindeki hâkim ortaklarına ilişkin olarak tahsil edilecektir.

Diğer bir düzenleme de, TMSF'ye yine devredilmiş bulunan bankalara, diğer özel şirketlere tanınmış bulunan gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları sermayeye ilave etmeleri  halinde vergiden istisna edilmelerine ilişkin düzenlemedir. Sözlerimin başında da arz ettiğim üzere, bu tasarıda yer alan sosyal güvenlikle alakalı düzenlemeler başka bir kanunda yer alacağından tasarıdan çıkarılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nihaî olarak Hazinenin sevk ettiği üç maddeyi de kısaca arz ederek sözlerimi neticelendirmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Körfez krizi sebebiyle mağdur olan, Irak'ta mağduriyete uğrayan ihracatçı-nakliyeci firmaların Birleşmiş Milletler tazminat fonundan kısmen, kısmen de Türk Eximbanktan almış bulundukları kredilerin yeniden yapılandırılmasına ilişkindir. Burada kredi borçlarının asılları muhafaza edilmekte, ancak, faizlerine ilişkin sıfıra kadar indirme konusunda Bakanlar Kuruluna düzenleme yapma yetkisi verilmektedir.

Hazinenin sevk etmiş bulunduğu diğer son bir düzenleme, Petrol Kanununa ilişkindir. Petrol Kanunu uygulamasına ilişkin olarak Sayıştayın incelemesi dolayısıyla çıkarılmış bulunan borçlar, Hazinedeki saymanlar ve tahakkuk memurları bakımından kaldırılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Açıkalın, teşekkür ediyorum.

Komisyon ve Hükümetin söz talebi var mı?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Hayır Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşacak mısınız efendim?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ben ilgili madde olursa konuşacağım.

BAŞKAN - Şahısları adına, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Yok.

Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Osman Sali; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının adı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı idi, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan yeni madde ilaveleriyle tasarının adı da değişti ve "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması" kısmı da tasarı ismine eklendi.

Sayın milletvekilleri, madde eklemeleri ihtiyaca binaen yapılmıştır. Birkaç tane örneği sizlerle paylaşmak istiyorum:

Şimdi, daha önce Meclisimizde yasalaşmış "isteğe bağlı iştirakçilik" diye bir müessese Emekli Sandığı Kanununa girmişti. Uygulamaya başlandığında bazı aksaklıkların ortaya çıktığı anlaşıldı; çünkü, ilk defa sisteme giriyor; bu eksikliğin giderilmesi gerekiyor. Şimdi, şunu da yapabilirsiniz: Emekli Sandığı Kanununun bir maddesinde değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısı da diyebilirsiniz, buna benzer bir teklif de arkadaşlarımız verebilir; ama, bunlar sürece tabi çalışmalardır, bu bakımdan, bu tür düzenlemelerde "torba kanun" diye isimlendirilen düzenlemeler pratik bir çözüm vasıtasıdır. Birisi budur örneğin.

Bir başkası, yine daha önce yasalaşmış bulunan, emeklilerin tekrar kamu kurum ve kuruluşlarında veya kamunun egemen olduğu kuruluşlarda çalışmaları halinde emekli maaşlarının kesilmesiyle alakalı. Emeklilik statüsü sona erdiğinde, sağlık sorunu da ortaya çıkıyor. Örneğin, Emekli Sandığından emekli bir vatandaşımız, Sigortaya tabi bir kamu kuruluşunda çalışmaya başladığında, sağlık yardımlarından yararlanabilmesi için çoluğunun çocuğunun 120 gün beklemesi gerekiyor. İşte, bu da burada ilave edilmiş, dahil edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla ilgili olarak bir diğer tespitimiz, maddelerinin bir kısmının daha önce Genel Kurula gelmiş, ancak, nitelikli çoğunluk gerektirdiği kanaatiyle geri çekilmiş maddeler olmasıdır. Bir kısmı da -benden önce konuşan arkadaşlarımız da beyan etti- yasalaşmıştır, sırası geldiğinde geri çekilecektir.

Bu safhada şu soruyu sormamız gerekiyor: Bu tasarıyı nasıl tanımlayalım? Bu tasarı, bir af kanunu mudur; genelleme yaparak bir af kanunu demek isabetli değildir. Af içeren, adında da yer aldığı üzere terkin içeren maddeleri tabiî ki vardır, tahsilatı kolaylaştırıcı maddeleri vardır, vergi istisnası getiren maddeleri vardır, ayrıca, tamamen yeni açılım ve düzenleme getiren maddeleri de vardır.

Tasarının ana eksenini örneklerle şu şekilde tespit edebiliriz:

1- Vergidışı malî yükümlülüklerin ferilerinde af getiren hükümler; örneğin, 20 nci madde, 25 inci madde, 27 nci madde bu mahiyettedir.

2- Vergilerde af getiren hükümler; örneğin, 21, 22, 23 üncü maddeler bu mahiyettedir.

3- Vergidışı kamu alacaklarında af getiren hükümler; 24, 29, 30 uncu maddeler bu mahiyettedir.

4- Tahsilatı kolaylaştırıcı ve adaleti sağlayıcı hükümler; 1, 6'nın geçici 34'ü, 7'nin geçici 53'ü, 27, 33, 34 üncü maddeler bu mahiyettedir.

5- Vergi istinası getiren hükümleri vardır; 10 uncu madde, 11 inci madde, 12 nci, 13 üncü maddeler buna örnektir.

6- Ekonomik ve sosyal amaçlı düzenlemeler mevcuttur; 13 üncü madde, 15 inci madde, 21 inci, 27 nci maddeler bu mahiyettedir.

7- Yeni açılım ve yeni düzenleme maddeleri; 2, 4, 8, 9, 14, 16 ncı maddeler bu mahiyettedir.

8- Uyum düzenlemeleri; 3 üncü maddeyle alakalı.

9- Toplumsal uyum düzenlemeleri; 5, 18, 19 uncu maddeler bu mahiyette maddelerdir.

10- İdarî af düzenlemeleri vardır; madde 6'nın geçici 35 inci maddesi bu mahiyettedir.

11- Bütçe uygulamalarına ilişkin düzenlemeler de vardır; 26 ve 28 inci maddeler de bu mahiyettedir.

Bu haliyle yasa tasarısını toptancı bir yaklaşımla af kanunu altında vasıflandırmak doğru değildir. Karma nitelikli bir tasarıdır; çok günlük dilde kullandığımız haliyle torba bir yasa tasarısıdır; ama, bunun bu kadar üzerine de gitmemek lazımdır. Hayatın gerçekleri ve ihtiyaçlar bu tür düzenlemeleri gerekli kılmaktadır. İşin özeti, ben, bu tür düzenlemeleri seviyorum; birçok sorunu kısa sürede halletmeniz bu tür yasa tasarılarıyla mümkün olabiliyor.

Tasarının hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Sali, teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

OĞUZ OYAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün burada tartıştığımız tasarı, ilginç bir tasarı. 23 maddeyle mayıs ayında komisyona gelmişti, şimdi karşımızda 36 madde olarak duruyor. Bu, bir torba af yasası. Şimdi, muhtemelen, yeni bir önergeyle bunların bazıları geri alınacak. Bu geri almalar, aslında, şundan kaynaklanacak: Geçen dönemde, bunların bazıları, bu aflar başka kanunlarda zaten geldi, geçti. Dolayısıyla, çok ilginç bir tabloyla karşı karşıyayız. Meclisimiz, âdeta bir af sanayii gibi çalışıyor. Yani, mekanizma af üzerine kurulu. Şimdiye kadar, buna benzer, adı "bazı kanunlarda değişiklik yapmak" üzere gelen bu tür çok sayıda yasa var; yani, bir kere, 8 tane böyle yasa var ve bunların çoğu da af. Tabiî, elimizdeki 36 maddelik bu yasaya baktığımızda, birazdan geri alınacak olanlar bir yana, bunların her maddesinde, hatta her fıkrasında ya bir af görüyorsunuz ya bir vergi istisnası görüyorsunuz ya da buna benzer bir muafiyet görüyorsunuz. Şimdi, bunların bazıları haklı olabilir, haklıdır. Biz, bunlara, aslında, esas olarak itiraz etmiyoruz -ne bileyim Üniversiade oyunlarıdır, Formula-1'dir vesaire- ama, değerli arkadaşlarım, burada, af deyince, tabiî, onsuz olmaz bir şahsiyet hemen önümüze çıkıyor. 3 üncü maddenin (c) fıkrasına baktığımız zaman, af olur da Maliye Bakanı olmaz mı dedirtircesine, Maliye Bakanını görüyoruz. Maliye Bakanı için bu kaçıncı af düzenlemesi; benim saydığım, 6 ncı kezdir Meclisin önüne Maliye Bakanıyla ilgili bir af düzenlemesi geliyor. Biraz önce, burada, bize "bir müzakere sürüyor gruplar arasında, buna göre, eğer uzlaşma olursa, Maliye Bakanı da kabul etti, bu çekilecek" denildi.

Değerli arkadaşlarım, bunun çekilmesi, bugün, burada, çok büyük anlam ifade etmeyebilir. Eğer, yasama sürecine müdahaleyi başka bir aşamada yeniden tasarlıyorsa şu an AKP grup yönetimi, o zaman, bunun bir anlamı yok. Bakın, size bir örnek vereyim: Birazdan, burada konuşacağımız 7 nci madde var; bu 7 nci maddeyle ilgili ilk düzenleme 2004 yılında geldi, 2004 yılının haziran ayında Meclis Başkanlığında, 15 Haziranda komisyona geldi ve 7'sinde çıktı. Bunun içinde, bu tasarıda -bunun sıra sayısı 5229 idi- yine yurt dışında eğitim görmüş; ama, bunu başaramamış, yüksek lisanslı eğitimi başaramamış olan öğrencilerin affına ilişkin düzenleme vardı. Komisyon görüşmeleri sırasında bu çıkarıldı; ama, şimdi, bizim tekrar karşımızda. Yani, sizinle iş tutarken, iş yaparken bizim hep önümüzde olan şey nedir; büyük bir güvensizliktir. Yani, şimdi geri çekti, acaba ne zaman tekrar gelecek?! Böyle bir güvensizlik üzerine, acaba nasıl bir uzlaşma sanatı geliştirilebilir sorusunu, burada, sormaya hakkımız vardır değerli arkadaşlarım.

Bakınız, şimdi, bu 3 üncü maddenin (c) fıkrasında çok ilginç bir düzenleme yapılıyor. Buna göre, bu maddeye göre "sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma fiillerinin aracılı ihracat suretiyle işlenmesi halinde (dışticaret sermaye şirketleri ve sektörel dışticaret şirketleri ile malî kurumlar dahil) bu fiillere ilişkin cezalar imalatçı ve tedarikçi ihracatçılar hakkında hükmolunur." Yani ne oluyor; bir kalemde biz, işleme aracılık yapan, bankadır, benzer şeylerdir, bütün bunları sorumluluktan çıkarıyoruz. Sadece bilmeden sahte evrak kullanma durumunda değil, bu aracı kurum, bilerek, bizzat sahte evrakı kendisi üretmiş olsa dahi, doğrudan imalatçıya ve tedarikçiye dönüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yani biz öyle bir durum tespit edeceğiz ki, sahte belgeyi doğrudan doğruya aracı şirket üretmiş; ama, diyoruz ki, kanun diyor ki, bunu tedarikçiye yükleyeceksin. Siz, bunu hukuk sistemi içine soktuğunuz andan itibaren yaptığınız ilk şey, büyük bir kapı aralamaktır. Bu kapı, bundan sonra aracı şirketler üzerinden sahte belge düzenlenmesinin yolunu ardına kadar açmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir hukukdışılığa acaba Türkiye layık mıdır, yani, bu Parlamento layık mıdır? Aslında, ben, bunu, AKP Grubunun da layık olmadığını düşünüyorum ve buna itiraz edeceğini düşünüyorum. Böyle bir hukuksuzluk olamaz. Tabiî, burada, sadece Maliye Bakanını ilgilendiren bir af yapmıyorsunuz. Bu, aynı zamanda, şu an yargılanan, o ilgili özel finans kurumunda muhtemelen hüküm giyecek olanları da kurtarıyor; ama, bu, geçici bir düzenleme değil -tekrar ediyorum- bu, kalıcı bir düzenleme olarak sisteme sokulmak isteniyor. Dolayısıyla, bundan böyle bütün bu tür işlemleri af kapsamına alıyor. Buna sizin vicdanınız razı mı? Tabiî, vicdanın razı olup olmamasının ötesinde bir soru daha var; bunun sorumluluğu ne kadar taşınabilir; yani, bu tür işlemlerin sorumluluğunu nereye kadar taşıyabilirsiniz?

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabiî, burada, biraz önce, bir tartışma konusu oldu, 7 nci madde… Değerli AKP Grup Başkanvekili, buraya gelip şunu söyledi: "Bir tek madde kaldı onda da bir anlaşsak." 7 nci maddeyle ilgili ifade etti bu tartıştığımız tasarının. 7 nci maddede, bunun geçici 53 üncü maddesi, yani, YÖK'ün geçici 53 üncü maddesi, burada yurt dışında eğitim öğretim amacıyla çalışma yapanların başarısız olmaları halinde, ne gibi bir işleme tabi tutulabileceklerine dair ne gibi bir af mekanizmasının getirileceğine dair düzenlemeler var. Şimdi, değerli Grup Başkanvekili şunu söyledi bize: -Aslında bunun bir çarpıtma olduğu ifade edildi Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilerince- "Yani, siz, burada çıkacaksınız, bir yasayı sanki milletvekilleri bunları anlayamazmış gibi diyeceksiniz ki, biz burada masum bir iş yapıyoruz, başarısı olanları malî yönden affediyoruz."

Değerli arkadaşlarım, 7 nci madde bunu yapmıyor. Bunu yapan 1 inci ve 6 ncı madde. 1416 sayılı Kanun gereğince ecnebi memleketlere öğrenci yollamayla ilgilidir bu -ben de o yasayla yurt dışına gitmiştim- 1416 sayılı kanuna göre, eğitimini tamamlayamamış olanlara malî af getiriyor; yani, ödeme kolaylığı getiriyor. 6 ncı madde de bunu, 657 bakımından yapıyor. Yani, şimdi, siz, zaten bunu yapan iki düzenleme yasada varken, diyeceksiniz ki, kamuoyuna ve siz değerli milletvekillerine "biz böyle bir masum amaçla getiriyoruz."

Değerli arkadaşlarım, grup başkanvekillerinin Meclisi aldatma ya da yanıltma diyeyim -daha düzeltiyorum- yanıltma hakkı var mıdır? Buradan, bu kürsüden, toplumu yanıltma hakkımız bizim var mıdır?

Şimdi, burada, bu 7 nci maddede kritik mesele şudur: Dediğim gibi, bu, 2004 yılı haziranında geldi, geri çekildi, şimdi tekrar geliyor. Öyle anlaşılıyor ki, bugün Anayasa pazarlığıyla falan geri çekilse, üç ay sonra, bir ay sonra, iki ay sonra tekrar gelecek; yani, bundan vazgeçmeme kararlılığını okuyoruz biz bunun altında. Niçin vazgeçilmiyor sorusunun, tabiî, cevabını sizler biliyorsunuz ya da bu düzenlemeyi yapanlar biliyorlar; ama, dikkatinizi çekiyorum, birazdan 1 inci madde konusunda tekrar söz aldığımda devam edeceğim. Burada söz konusu olan değerli arkadaşlarım, başarısızlığın ödüllendirilmesidir, bir mağduriyet telafisi değil. Bir mağduriyet varsa, 1 ve 6'da yapıyorsunuz. Burada yaptığınız şey, başarısızlığın ödüllendirilmesidir. Bu başarısızlığın ödüllendirilmesi adalet kavramıyla bağdaşıyorsa; yani, sizin partinizin başında olan, Adalet ve Kalkınma Partisinin "adalet" bölümüyle bağdaşıyorsa, benim diyecek bir şeyim yok. Eğer, başarısızlığı ödüllendirmek, Türkiye'de, yeni bir mağduriyet telafisi olarak geliyorsa, o zaman, ben, size buradan soruyorum: Türkiye'de milyonlarca başarılı öğrenci var. Şu an, Türkiye'de, binlerce mastır yapmış öğrenci var. Bunlara niye bu hakkı getirmiyorsunuz, sınavsız kadro vermiyorsunuz? Bana söyler misiniz? Şu an, Türkiye'de, bırakın mastırı, doktora yapmış ve iş arayan yüzlerce insan var. Bunlara niye bu hakkı, sınavsız üniversite hocalık hakkı vermiyorsunuz, üstelik doktorası var?

Eğer, bu sorulara bir yanıt veremiyorsanız değerli arkadaşlarım, sizin vicdanınız itibariyle çok ciddî bir sınav vardır burada, buna bir yanıt veremiyorsanız bu başarısızlığın ödüllendirilmesinin arkasında çok başka niyetlerin olduğunu da biz burada size söylemek durumunda kalırız ve ne yazık ki de, galiba, öyle olmaktadır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde 20 dakika süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.

Dünkü görüşmeler sırasında iki arkadaşımız girmişti, Sayın Haluk Koç ve Sayın Ahmet Işık. Onlardan başlamak üzere, ekranda ismi görünen arkadaşlarıma soru için söz vereceğim.

Sayın Koç buyurun efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Ben, bu torba yasanın temel sorumluluğunu taşıyan Sayın Bakana aracılığınızla bazı sorular yöneltmek istiyorum.

Şimdi, bu görüşmeler çerçevesinde, yasanın 3 üncü maddesinin (c) bendi, Sayın Oğuz Oyan tarafından da, Sayın Özyürek tarafından da ifade edildi. Bu arada Sayın Kapusuz da grup önerisi lehine konuşurken, bundan yana bir sıkıntılarının olmadığını, bu maddeyi çekebileceklerini söyledi. Sayın Bakan, gerçekten bu maddenin çekilmesi yönünde bir siyasî tavır koyuyor mu koymuyor mu, bunu öğrenmek istiyorum. 3 üncü madde (c) bendi. Yani, burada, bazı değişiklik önerileri de geldi. Daha sonra 3 üncü madde görüşülürken -yasanın tümüyle ilgili olduğu için 3 üncü maddeyle ilgili soruyorum- birtakım önergeler de gelecek mutlaka. Bu önergelerde bazı değişiklikler yapmayı düşünüyor musunuz veya doğrudan çekecek misiniz bu maddeyi? Benim temel sorum bu.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

Sayın Işık, size geleceğim; yalnız, isterseniz şuradan bir sıra takip edeyim, hakkınız baki.

Sayın Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Benim, Sayın Bakandan, aracılığınızla sormak istediğim sorular şunlar:

1- Yurtdışına gönderilmiş zorunlu yükümlülüğü olan öğrencilerin -her ne sebeple olursa olsun, ilişiği kesildi ibaresi var burada; bunların- üzerinde bir çalışma yapıldı mı? Yani, böyle kaç kişi var ve hangi nedenle ilişiği kesilmiş; başarısız mı, irticaî etkinliklere mi katılmış, nedir; bu kümelendirme yapıldı mı? Bunların dönmesi, üniversitedeki niteliği düşürmez mi? Onca atamayı bekleyen, mastır yapmış yurt içinde insanlar varken bunlara öncelik verilmesi ve yasayla öne geçirilmesi bir haksızlık değil mi? Burada YÖK'e sorulduğunu, Yükseköğretim Kuruluna sorulduğunu söylüyorsunuz. Eğer, bu soru yazıyla yapılmışsa, Yükseköğretim Kurulu, yani, YÖK bu konuda ne demiştir?

Yine, bu torbanın içinde eğitimle ilgili birsürü düzenleme var; ama, Millî Eğitim Komisyonunda görüşülmedi bunlar. Torba yasasına sık sık başvuruyorsunuz; o yüzden mi?

Son sorum Sayın Bakan: Burada, bu düzenlemede, kimi devlet alacaklarını, kişilerin ve kuruluşların üzerindeki alacaklardan ya bir ölçüde alacağınızı alıyorsunuz ya da vazgeçiyorsunuz. Şimdi, bu, kimi noktalarda anlayışla karşılanabilir; ama, devletin elinde öğretmenlerin, örneğin, Tüm Öğretmenler Derneğinin malları var; yıllardır trilyonunu tutuyor, Hazineye devredilmiş, sivil mahkemelerden aklanmış… Ben size listeyi verdim. Daha önce hükümete söyledim.

BAŞKAN - Sayın Gazalcı… Sayın Gazalcı…

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Acaba, hükümet, bu haksızlığı giderici, yani, kendi üzerinde tuttuğu, 10'larca kişinin, 12 Eylülün derneklerden aldığı malları geri vermeyi düşünüyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru soracak milletvekili arkadaşlarımız iki madde üzerinde yoğunlaşırlarsa... Çünkü, kendilerinden sonra gelecek olan arkadaşlarımızın söz hakkı kaybolacaktır; onu hatırlatmak istiyorum.

Sayın Atilla Kart, buyurun efendim.

ATİLLA KART (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakana bir sorum var. 3 üncü maddenin (c) bendi, bilindiği gibi, sahte belge ve hayalî ihracat yapanlarla ilgili düzenleme maddesi; yani, sahte belgeyi bilerek kullanmayla ilgili bir düzenleme, bunu suç olmaktan çıkarmayı amaçlayan bir düzenleme. Bunun, özel veya genel, her ne sebepleyse, geri çekileceği anlaşılıyor. Bunu, biraz evvel Grup Başkanvekili de ifade etti.

Şunu öğrenmek istiyorum: Gelinen aşamada, artık, bu ve benzeri nitelikte bir düzenleme yapılmasından Maliye Bakanı olarak veya hükümet olarak vazgeçtik, vazgeçiyoruz diyebiliyor muyuz? Kamuoyu huzurunda bunun açık ve net bir şekilde açıklanmasını talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

Sayın Kepenek, buyurun.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu lisansüstü öğretim nedeniyle yurtdışına gidenlerin görevlendirilmesi maddesinde, 53 üncü maddede… Bir de, yurt içinde başarısız olanlar var, başka üniversitelere gittiği halde başarısız olanlar var. Biz, yurt içinde mastır ve doktora programlarında başarısız olanlarla ilgili olarak, bu yılın mart ayının 15'inde 5316 sayılı Yasayı çıkardık, bunları affettik. Bu affedilmişlerin ikinci bir affı gibi bir yaklaşım neden ortaya çıkıyor? Bunlar, bu maddeye neden katılıyor? Bu bir.

İkincisi: Getirilen faiz aflarının… Şimdi, burada, faizler bağışlanıyor. Faiz indirimi değil, faiz borçlarının faizi tamamen affediliyor. Şimdi, bu borçların faizinin tamamen affedilmesi uygulaması genel bir uygulama mıdır; yoksa, yalnızca öğrenimlerinden başarısız olanlara yönelik bir uygulama mıdır? Burada bir genelleme yapılabilir mi? Bu farklılık nereden kaynaklanıyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Sayın Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben de, vasıtanızla, Sayın Bakanımıza şu soruları yöneltmek istiyorum: Yurt dışından zorunlu dönüş yapmış öğrencilerle ilgili malî sıkıntılarının boyutlarına yönelik, Sayın Bakanım, bilgilenmek istiyoruz. Bu öğrencilerden birçoğuna yönelik, özellikle muhalefet kanadından, büyük isnatlar var. Bu öğrencilerden mahkeme kararıyla ya da istihbarat raporlarında objektif olarak tespit edilmiş bölücülükle ilgili ya da yasadışı faaliyetlerle ilgili yurt dışında çalışmaları mevcut mudur? Bununla ilgili bilgi almak istiyorum.

Diğer sorum şu: 3 üncü maddede geçen, naylonfatura olarak tabir edilen maddeye yönelik, muhalefetin size yönelik isnatları mevcut. Biz, biliyoruz ki, bu davayla ilgili sizle birlikte yargılanan yönetim kurul üyelerinden hemen hemen birçoğu beraat etmiştir. Bu maddeyle sizin direkt ilginiz var mı? Yani, bu maddenin yasalaşması halinde, sizin, bundan sağlayacağınız menfaat nedir, ya da bu madde tasarıdan çekildiği zaman sizin kaybedeceğiniz bir şey var mı? Bununla ilgili net olarak bilgilenmek istiyoruz.

Son olarak, kamuoyunda çok büyük beklenti haline gelen ve geçtiğimiz dönemde de Vergi Barışı Kanunuyla toplumun kısmen rahatlamış olduğu düzenlemenin, Bağ-Kur ve SSK prim alacağının yeniden yapılandırılmasına yönelik yasal sürecin akıbetiyle ilgili bilgi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Ayvazoğlu, buyurun.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakandan sorulmasını istediğimiz sorular şu şekilde:

Özellikle, işsizliğin gerçekten yoğunlaştığı ülkemizde, işverenleri, sigortalıyı, Bağ-Kurluyu büyük bir yük altında tutan borçlarıyla ilgili olarak yapılan düzenlemeyle karşı karşıyayız. Olumlu yönleriyle ilgili, bizim, herhangi bir karşı çıkışımız söz konusu değildir. Ancak, prim vesaire borçlarındaki tahsil ve silinmeye ilişkin hükümler, topluluk sigortası kapsamındaki binlerce meslektaşı, avukat arkadaşları ilgilendirecek bir sorudur. Bununla ilgili olsun, isteğe bağlı sigortalılarla ilgili olsun herhangi bir düzenleme yapılacak mı? Bununla ilgili bir düzenleme düşünülüyor mu?

Bir diğer sorumuz, tasarının 33 üncü maddesinin (b) bendinin altıncı fıkrası, kısmen ödemedeki uygulamayı hükme bağlıyor. Burada, tamamını ödeyenlere ilişkin bir ceza mı verilmiş olacak, yoksa, bunlar için de yeni bir geri ödeme, eşitlik ilkesinden hareketle düşünülecek mi?

Diğer bir sorumuz da, çalışmak zorunda kalan sigortalı ve Bağ-Kur emeklilerinden kesilen yüzde 10 ve yüzde 15 gibi kesintilerle ilgili bir vazgeçme, devlet olarak, siyaset olarak, sizin hükümetiniz döneminde düşünülüyor mu, düşünülecek mi?

Bir diğer konu da, son soru olarak şunu arz ediyorum Sayın Bakandan: Biliyorsunuz, gerçekten, kıt kanaat geçinmek zorunda oldukları için Kredi Yurtlar Kurumundan aldıkları kredi borçlarından dolayı, son günlerde, son zamanlarda, iş bulamadıklarından dolayı hacizle karşı karşıya kalan öğrencilerimizi görüyoruz ve duyuyoruz. Bununla ilgili, hükümetimizin, olumlu bir çalışması var mıdır? Buna ilişkin cevapları Sayın Bakandan bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.

Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Ben, aracılığınızla, Sayın Bakanıma bir soru yöneltmek istiyorum: Burada birtakım öğretim görevlileriyle ilgili bir düzenleme var. Acaba, Türkiye'deki tüm üniversiteler sizin üniversiteniz, bizim üniversitemiz değil mi? Sevdiğiniz rektöre, sevmediğiniz rektöre göre üniversite ayırımı yapıyor musunuz?

Malatya İnönü Üniversitesinde -ki, 1 000 tane- temizlik şirketi işçisi olarak çalıştırılan insanlar, yarın orada bir sorun olduğu zaman, tıpkı Malatya Çocuk Yuvasındaki gibi... Bunun sorumluluğunu kim verecek? 30 senelik bir üniversitenin kadro kanununu vermeyen bir siyaset anlayışını nasıl karşılıyorsunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Haluk Koç'un 3 üncü maddeyle ilgili bir sorusu oldu. 3 üncü maddeyi olduğu gibi çekiyoruz. Yani, (c) bendi, şu bendi, bu bendi yok, olduğu gibi hepsini geri çekiyoruz.

Şimdi…

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sizin komisyonunuzun tasarısı Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Efendim?!

CANAN ARITMAN (İzmir) - Sayın Bakan, geçici olarak mı çekiyorsunuz, yoksa sonsuza kadar mı çekiyorsunuz?!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Direkt olarak, herhalde, komisyona çekilecek onların hepsi ve buraya tekrar gelmeyecek.

HALUK KOÇ (Samsun) - Tekrar gelmeyecek... Peki, teşekkür ediyoruz.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Yalnız, şunu belirtmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, buraya getirilen kanunlar, kimsenin şahsî menfaatı için veyahut da birilerine kıyak çekmek için getirilmiyor. Ülkede kronik hale gelmiş bazı problemler var. Bu kronik hale gelmiş problemlerin çözümünün yeri de Türkiye Büyük Millet Meclisi. Dolayısıyla, o problemleri çözmek hepimizin görevi, muhalefetin de görevi, iktidarın da görevi. Şimdi, burada, getirilen kanunlardaki o problemlerin çözümü, tamamen kronikleşmiş problemlerin çözümü için geliyor.

3 üncü maddeyle ilgili de, müsaade ederseniz, çok kısa bir bilgi vermek istiyorum. Aynı konuda 3 tane kanun var; Kaçakçılığı Men Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Vergi Usul Kanunu. İki kanunda, yani, Kaçakçılığı Men Kanununda ve Türk Ceza Kanununda cezaların şahsîliği prensibi var. Yani, bir kimse bilmeden, kastı olmadan herhangi bir fiilde suçlu olarak görülemez; ama, maalesef, Vergi Usul Kanununda, sırf vergiler toplansın diye, bazı maddeler -ki, bu 3 üncü madde onu şey ediyor- gayri hukukî olarak, bir insanın suçu olsun olmasın, kastı olsun olmasın, o da diğerleri gibi cezalandırılıyor. Bu, ne hukuka uyuyor ne cezanın şahsîliği prensibine uyuyor ne de beynelmilel hukuk kaidelerine uyuyor.

ATİLLA KART (Konya) - Öyle değil Sayın Bakan, yanlış bilgi veriyorsunuz.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Dolayısıyla, bu problemden de mağdur olan binlerce de insan var.

ATİLLA KART (Konya) - Yanlış bilgi veriyorsunuz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hayır, yanlış bilgi vermiyorum; dinleyin beni, yanlış bilgi vermiyorum. Ben ilgili Bakanım.

ATİLLA KART (Konya) - Doğrusunu maddeler görüşülürken anlatacağız.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hayır…

BAŞKAN - Karşılıklı görüşmeyelim, konuşmayalım efendim; lütfen…

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ben dinledim, siz de dinleyin.

Şimdi, bu getirdiğimiz 3 üncü maddede, binlerce mağdur olmuş, şahsî bir kastı olmaksızın ve şahsî bir suçu olmaksızın cezaya çarptırılmış binlerce mağdurun mağdurluğunu önlemek için ve diğer iki kanuna da uygunluğu sağlamak için getirilmiş bir maddeydi; ama, işte, sayın muhalefet partisinin buna şiddetle karşı çıkması, teknik olarak anlatmamıza rağmen, siyaseten karşı çıktıklarını açıkça söylemelerinden dolayı ve Anayasada da bu hususta, ancak, bundan dolayı destek verebileceklerini söylediklerinden dolayı, biz, Anayasayı tehlikeye sokmamak için, anayasa değişikliğini... Neden; o zaman, devletin çıkarması gereken bütçe kanununun çıkarılmasında bir problem olduğu zaman, bütün Türkiye'nin işleri aksayacak.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Çirkin bir pazarlık Sayın Bakan. Mağdurlar üzerinden çirkin bir pazarlık.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Hayır... Bilmem.

Biz, şu anda, 3 üncü maddeyi çekiyoruz; a'sı, b'si, c'si yok, hepsini beraber çekiyoruz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ebediyen mi, ebediyen mi çekiyorsunuz?!

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ebediyen; değil. Bakın, eğer, siz, bu toplumun kronikleşmiş problemlerini çözmezseniz ve beni istismar konusu yapmaya devam ederseniz, bunun cevabını milletten alırsınız.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Millet çok güzel cevap verecek size.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Ah, ah! Millet bir fırsat bulsa gayet güzel cevap verecek; fırsatını bekliyor.

ATİLA EMEK (Antalya) - Fırsatını bulsa, bu kişisel kanun çıkarmayı soracak!..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Göreceğiz... Göreceğiz...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sözünü kesmeyin.

Buyurun Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Seçim sandığı ortaya konduğu zaman görürüz hepsini.

ATİLA EMEK (Antalya) - Dokunulmazlığı kaldıralım da dosyaları bir görelim Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Gazalcı'nın soruları vardı; ona yazılı olarak cevap vereceğiz.

Yalnız, orada da, 3 üncü maddenin sahte belgeyi suç olmaktan çıkarır şeklindeki açıklamasına katılmak mümkün değil. Sahte belgeyi her zaman biz suç olarak kabul ediyoruz; fakat, onu düzenleyene yapıyoruz. Düzenlemeyen ilgisiz adamları da suçlayıp da cezalandırmanın aleminin olmadığını söylüyoruz.

Sayın Kepenek'in soruları vardı. Biliyorsunuz, bu yurtdışına gönderilen, yurt dışından kendi isteklerinin dışında çağırılmış olan öğrencilerle ilgili olarak iki tane uygulama var. Bir 1996'dan önceki uygulamalar var, bir de 1996'dan sonraki uygulamalar var. İkisinin arasında da büyük bir uçurum var. 1996'dan önceki uygulamalardaki, esaslara göre, makul olan esasları, fevkalade, çağrılan öğrencilerin aleyhine olarak düzenleme yapılmış maalesef. O öğrencilerin sıkıntılarını gidermek için ve döviz cinsinden de tahsil edildiği için burada faiz istenmiyor ve bu konuda da değişiklik yapılırken, Sayın Kepenek'in de önergesi var ve bu önerge doğrultusunda yaptık biz bunu.

Sayın Ayvazoğlu'nun sorusu vardı. SSK ve Bağ-Kur ile ilgili olarak, biz, yeni bir düzenleme getiriyoruz. Onu kendi içerisinde bir kanun olarak -tahmin ediyorum 10'un üzerinde maddesi var- hazırladık ve hükümette de imzaları tamamlandı tahmin ediyorum, yakında da Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacağız.

Sayın Aslanoğlu'nun, Malatya Üniversitesiyle ilgili, temizlik işçilerine kadro verilmesi meselesinde, bütün üniversitelere bizim verdiğimiz izin, dönersermayeden karşılanmak üzere verilen kadrolardır; onun dışında da, diğer eğitim öğretim kadrolarıdır. Hizmet konusunda, dönersermayelerden karşılanmak üzere isterler, bütün üniversiteler bizden isterler ve onlara da veririz, ihtiyaçları varsa veririz; ama, burada dönersermayeden istenmiyor, bunu bütçe karşılasın diyor. Benden, o zaman, herkes, gelecek, bütçeden karşılayacak, hizmet kadrosu isteyecek. Buna müsait değiliz. Buyursunlar, dönersermayeden karşılasınlar, onlara da verelim. Yoksa, biz, üniversitelerarası bir farklılık gözetmiyoruz, hepsine de gereken önemi veriyoruz ve gereken tahsisatları da yapıyoruz.

Sayın Ahmet Işık'ın soruları var. Şimdi "bu 3 üncü maddeyle ilgili olarak sizin ne gibi bir çıkarınız var" diye soruyordu.

Evet, daha önce çeşitli defalar açıkladım. Benim herhangi bir affa ihtiyacım yok ve herhangi bir maddenin arkasına sığınmak gibi bir derdim de yok, öyle bir problemim yok benim…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Tebrik ederim, bitirdin, yani…

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - İşte, çok üzerinde duruyorlar, o kadar mağdurları olmasına rağmen, onlardan da, kusura bakmasınlar, özür dileyeceğiz, onu da çekiyoruz; çünkü, çok fazla istismar konusu oluyor, sanki benim oraya ihtiyacım varmış gibi.

Buradaki esas konu da şu: Eğer, ben, İş Bankası Yönetim Kurulunun bir üyesi olsaydım, böyle, herhangi bir dava bile açılmazdı. Neden; bankanın vermiş olduğu krediyle bir adam suç mu işledi, başka iş mi yaptı, hiç bakılmaz ona. Aynı durumda olan özel finans kurumu da bir kredi veriyor; fakat, özel finans kurumları fatura kesmek mecburiyetinde olduğu için biz suçlu görülüyoruz; yani, ben, eğer, bir bankanın yönetim kurulu üyesi olsaydım, hiç böyle bir davaya da gerek kalmazdı; yani, benimle ne kadar ilgisiz olduğunu da anlatmak için söylüyorum bunu. Ve dolayısıyla bunun geri çekilmesi veya konması beni hiçbir şekilde müspet veya menfi etkilemiyor.

Bir de, SSK ve Bağ-Kurlularla ilgili olarak, bununla ilgili kanunu hazırladık, Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı ve çok yakında da, o kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna gelecektir. Bilgi olarak arz ediyorum.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Torba kanun içinde değil mi?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Yok, değil, ayrı bir kanun olarak gelecek.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - 7 nci maddeyi geri çekiyor musunuz?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Bilmiyorum, Gruptan gelen önergeye göre hareket edeceğiz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, süremiz doldu.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Peki, çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.02

İKİNCİ OTURUM

Açılma saati: 16.10

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesini okutuyorum:

BAZI KAMU ALACAKLARININ TAHSİL VE TERKİNİ İLE BAZI KANUNLARDA

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1.- 8.4.1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 1.- Bu Kanun uyarınca mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, eğitimin herhangi bir aşamasında öğrencilikle ilişikleri kesilenler, öğrenim sürelerinin bitiminde mecburi hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine başlamayanlar, görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden görevlerinden ayrılanlar ile göreve başladıktan sonra mecburi hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde kadrolarıyla ilişiği kesilenlerden haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplanacak tutarlarla yükümlü tutulurlar. Bunların daha önce ödemiş oldukları tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden tutar, anılan madde uyarınca belirlenecek tutardan düşülür. Ancak, Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat hükümleri çerçevesinde yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, yukarıdaki hükümlere göre hesaplama yapılması sonucunda ilgililerin aleyhine bir durumun ortaya çıkması halinde bu madde hükümleri uygulanmaz."

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının bazı maddelerinin İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilmesine ilişkin bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 2, 3, 7, 8, 9, 12, 13, 15, 17, 33 ve 34 üncü maddelerinin, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, bir defaya mahsus olmak üzere komisyona geri çekilmesini arz ve teklif ederiz.

                                         Sait Açba

                               Afyonkarahisar

                        Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının 2, 3, 7, 8, 9, 12, 13, 15, 17, 33 ve 34 üncü maddeleri, İçtüzüğün 88 inci maddesi uyarınca komisyona geri verilmiştir.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, tezkere aleyhinde Grubumuz adına söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, şu anda söz hakkınız var.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Bir tasarının maddeleri geri çekiliyor…

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, önünüzde İçtüzük var mı efendim?

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Var.

BAŞKAN - Açarsanız efendim, 57 nci sayfada 88 inci maddenin ikinci paragrafına bakarsanız "bu istem, görüşülmeksizin yerine getirilir" deniliyor.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Tamam o zaman, 1 inci maddede konuşurum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Anavatan Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş; şahısları adına, Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz, Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, Adana Milletvekili Kemal Sağ, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın söz talepleri vardır.

1 inci madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan…

Sayın Oyan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an görüşmekte olduğumuz torba af tasarısının 1 inci maddesi, 1416 sayılı Ecnebî Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna ilişkin bir düzenleme yapıyor. Bu kanun, 1929 yılında çıkmıştır; yani, cumhuriyetin çok erken dönemlerinde çıkmış bir yasadır ve Türkiye'de yükseklisans eğitiminin o zamanki kısıtlı imkânlarla yurtdışında kısmen çözülmesine yönelik bir düzenleme olarak yapılmıştır. Biraz önce söyledim, 1969 yılında girdiğim bir sınavla ben de bu 1416 sayılı Yasadan yurtdışına gidip doktora çalışması yapmış idim.

Şimdi, bununla ilgili bir düzenleme var. Bunun bir muadili 6 ncı maddede var, 657 sayılı Yasaya göre. Buna göre, biz, çeşitli nedenlerle bu öğrencilik dönemlerini başarıyla tamamlayamayanlara bir malî kolaylık getiriyoruz, getirmiş olacağız bu maddeyle. Bizim buna ilke olarak bir itirazımız yok. Tabiî, bazı itirazlarımız şöyle olabilirdi: Eğer, böyle bir düzenleme getiriyorsanız, başka burslu öğrencilere de getirelim. Örneğin, 351 sayılı Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar ve Kanunundan burs alıp da bunu ödeyemeyenlerin suçu ne?! Onunla ilgili bir kanun teklifi var, hem CHP Grubu değerli milletvekili tarafından verilmiş hem AKP Grubu milletvekili tarafından verilmiş. Niye onu burada birleştirip, bu kadar çok maddesi olan, bu kadar çok af düzenleyen bir tasarı içinde bunu da ele almıyorsunuz?

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada biraz önce tarihî bir açıklama oldu; Maliye Bakanı, hükümeti temsilen, görüştüğümüz tasarının bazı maddelerinin geri çekildiğini açıkladı. Bu çekilen maddelerin bir bölümü, zaten mayıstan bu yana başka torba yasalar içinde geçtiği için bir anlam ifade etmiyor; ama, iki tanesi önemli tabiî. Biri 3 üncü madde, biraz önce burada konuştuğumuz, bizzat kendisini ilgilendiren, sahte belge düzenlemeyle ilgili mesele, öbürü de 7 nci madde. 7 nci madde çok önemli. Komisyona geri çekildi de, biz burada bununla ilgili bazı uyarılarımızı yapalım da bir daha niçin gelmemesi gerektiği konusunda hep beraber tatmin edici bir sonuca ulaşalım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu 7 nci madde şunu düzenliyordu: İki özel af getiriyor, yani 1 ve 6 ncı maddenin getirdiği o bursunu geri ödemesini kolaylaştırmanın dışında, iki özel kesime af getiriyor: Bir, en az mastır derecesi elde etmiş olanlar, bir de mastır derecesi bile elde edememiş olanlar diye ikiye ayırıyor.

Birinci grupta, diyelim doktora için gitmiş; ama, yükseklisansı mastır aşamasında kalmış. Bu, tabiî, çok erken bir aşamasıdır; yani, mastır derecesiyle doktora derecesi arasında dağlar kadar fark var, bunu bir kere belirteyim. En az mastır derecesi elde etmiş olanlara ne gibi haklar getiriyordu bu 7 nci madde çekilmeden önce. Bir kere tazminattan kurtuluyor; yani, tazminatı geri ödeme kolaylığı falan değil, tazminattan kurtarıyoruz, tazminat ödemeden kurtarıyoruz, hizmet yükümlülüğüyle karşılayacak; yani, bütün yükümlülüklerini yerine getirememiş, başarısız olmasına rağmen; iki, çok önemli, sınavsız -altını çiziyorum, sınavsız- üniversitelerde araştırma görevlisi vesaire kadrolara getirme imkânı sağlıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu sınavsız meselesinin altını şundan çiziyorum: 1416 sayılı Yasayla yurtdışına gidip de başarılı olmuş olanlar dahi sınavla üniversitelere giriyorlar. Ben, kendimi örnek vereyim: Ben yurt dışından döndüğüm zaman, 1416 sayılı Yasayla başarılı bir şekilde doktoramı yapıp döndükten sonra ancak bir sınav vererek, bir üniversitenin açtığı sınavda başarı kazanarak o üniversiteye, o zamanki deyimiyle doktor asistan olarak atanmış idim. Düşününüz, bakınız, başarılı oluyorsunuz ve sınavla girmek… Benim gibi sınava girip de başarılı olmayanlar da oldu; yani, yurt dışında doktorasını yapmış; ama, bir üniversitede… Hatta benimle aynı sınava girdi, başarılı olamadı. Ne oldu biliyor musunuz; Millî Eğitim Bakanlığı onu bir yere -İstatistik Enstitüsüne- memur olarak atadı. O bir daha sınav kovaladı, sınavlardan birini kazandığı zaman olabildi üniversitede doktor asistan. Siz şimdi burada "başarısız olmuş olanı ben sınavsız alırım" diyorsunuz değerli arkadaşlar. Böyle bir hakkaniyetsizlik, böyle adaletsizlik nerede görülmüş?!

Bakın, üçüncü bir mesele. Bir, tazminattan kurtuluyor; iki, sınavsız giriyor; üç, kadro veriyorsunuz. "Kadro sınırlaması olmaksızın atanırlar" diyorsunuz değerli arkadaşlarım.

Şimdi, Yükseköğretim Kanununun 50 nci maddesi (a) fıkrası şunu düzenliyor: Lisans düzeyinde öğretim gördükten sonra yükseköğretim kurumlarında yükseklisans, doktora ya da tıpta uzmanlık öğrenimi yapmak isteyenler yükseköğretim kurumlarınca usulüne göre açılacak sınavla üniversite kurullarınca tespit edilirler vesaire... Bunun bir (d) fıkrası var. (d) fıkrası diyor ki: "Lisansüstü öğretim yapan öğrenciler kendilerine tahsis edilebilecek burslardan yararlanabilecekleri gibi, her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine de atanabilirler." Yani, şunu söylüyor: Ey üniversiteler, eğer araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, okutman gibi birtakım kadrolar almak istiyorsanız, bunu yükseklisans yapanlar arasından seçin, bir yıl için seçin. Şu an, biliyor musunuz, Türkiye'de üniversitelerde araştırma görevlisi ya da benzeri statülerde görev yapanların yüzde 99'u, YÖK Yasasının bu 50 nci maddesinin (d) fıkrasına göre çalıştırılıyorlar. Yani, kadrosuz, bir yıl süreli, her yıl uzatmalı çalıştırılıyor değerli arkadaşlarım. Çok başarılı bir çocuk, mastırını yapmış, başarıyla doktoroya devam ediyor; bu, kadro alamıyor. Siz şimdi diyorsunuz ki, ben başarısız olana kadro vereceğim, sınav yapmadan alacağım ve kadro vereceğim. Peki, hangi hakkaniyet ve hangi adalet ölçüsü; tekrar soruyorum? Yani, hangi kafalardan bu tür projeler çıkıyor ve bunun arkasında hangi birtakım özel gündemler var? Bunu sormak durumundayız. Bu işin peşinde bu kadar koşuluyorsa, geçen yıl 2004 Haziranında geldi, bugün tekrar karşımıza geliyorsa ve eminim tekrar gelecektir. Bunun ben bir geçici geri çekme olacağına da eminim, eğer tanıyorsam bu yürütme konumunda olan arkadaşların hareket tarzını.

Değerli arkadaşlarım, bu, bu ülkede yapılabilecek en büyük eşitsizliktir, en büyük adaletsizliktir. Haa, bir şey daha yapıyorsunuz; onu da söyleyeyim size; bir şey daha… O da şu: Bakanlar Kuruluna bir yetki veriyorsunuz; diyorsunuz ki: "Bakanlar Kurulu kararıyla, ihtiyaca göre, öğretim elemanı kadrolarında unvan ve derece değişikliği yapılabilir." Yani, bu, aldığınız, bir şekilde sınavsız kadro vererek istihdam ettiğiniz elemanların unvan ve derecelerini değiştirecek -Bakanlar Kurulu gibi- özel kararlar alabilir diyorsunuz. Yani, nereden bakarsanız bakın, tam bir kayırmacılığa, benim adamımı kollamaya dönük, kendi adamını kollamaya dönük, iyi niyetli olmayan, hukukdışı, adaletdışı, eşitlikdışı bir tasavvurla karşı karşıyayız.

Şimdi, bundan kaç kişi yararlanıyor diye baktığımız zaman, binlerce mi bilmiyorum; ama, benim elimdeki şeyler, Türkiye'ye dönen 352, dönmeyen 519 kişi olmak üzere, 871 kişiden bahsediyoruz. Bunların 90 kadarı da, Türkiye aleyhine faaliyette bulundukları için bursları kesilmiş olan öğrenciler; muhtemelen de büyük bölümü, köktendinci faaliyetleri dolayısıyla bu tür bursları kesilmiş olanlar.

Şimdi, tabiî, bu, çok değerli bir sıfat olabilir bazıları için; ama, Türkiye'de, değerli arkadaşlarım, militan kadrolaşmanın elemanları buralardan devşirilmek isteniyorsa, bunun ne kadar tehlikeli bir teşebbüs olduğunu burada bir kere daha hatırlatmak isterim ve burada tekrar şunun altını  çiziyorum: Türkiye'de mastırını yapmış, Türkiye'de doktorasını tamamlamış, ama, herhangi bir üniversitede iş bulamamış binlerce öğrenci var Türkiye'de, yetişmiş, yetenekli; bunlara bu imkânları sağlamayacaksınız, burada bize gelip bir mazlum edebiyatı yapacaksınız. Diyeceksiniz ki, bunların hakkı… Haklarını zaten koruyorsun; bursunu ödeyemiyorsa kolaylık getiriyorsun. Daha ne?! Bir de, yani, başarısız olduğu için ödüllendirmek nereden geliyor?! Kimdir bunlar?! Bunların arkasında hangi güçler var?!

Bir şey daha, bir adım daha atıyorsunuz; mastırını dahi yapamamış; yani, yurtdışına gitmiş, bir mastır derecesi dahi elde edememiş olan bir ikinci kategori var. Onlar için de af getiriyorsunuz ve nasıl bir şey, bakın. Bursunu ödemesi için kolaylık sağlamanın ötesinde, diyorsunuz ki: "Bunlar da devlet memuru kadrosuna sınavsız atanır" değerli arkadaşlarım.

MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Hepsi sınav kazanarak gitmiştir, unutma!

OĞUZ OYAN (Devamla) - Bugün KPS Sınavına (Kamu Personeli Seçme Sınavına) kaç milyon kişi giriyor bu sınavlara, bana bir söyler misiniz. Bu sınavlarda yüzbinlerce insan belirli bir derece üzerinde puan alıp, bir gün kendisine sıra geleceğini beklemiyor mu değerli arkadaşlarım. Bunların hepsi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OĞUZ OYAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Oyan, buyurun; konuşmanızı tamamlayınız.

OĞUZ OYAN (Devamla) - Bu sınav kazanan yüzbinlerce öğrenci, sınav kazanan yüzbinlerce öğrenci dururken, bunlara herhangi bir devlet memuru olmada öncelik verilmezken, yurtdışına yollamışsın, devlet olarak fedakârlık yapmış, paralar ödemişsin. Adam işini yapmamış, başarısız gelmiş. Burada bir ödül veriyoruz zaten. 1 ve 6 ncı maddede, parasını da kolay ödemesi için imkân sağlıyoruz; ama, diyorsunuz ki; yetmez, ben onu bir de sınavsız devlet memuru yaparım. Bu kadarına da pes, değerli arkadaşlar! Bu millet bunun hesabını sorar, bu millet bunun hesabını sorar.

Dikkatiniz için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.

Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş; buyurun.(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce verilen tezkereyle, bu kanun tasarısının 9-10 maddesi geri çekildi.

Şimdi, Allah için vicdanlarınıza seslenmek istiyorum. Biraz önceki sözcü, bu öğretim elemanlarının haklarını değişik yoldan anlattı. Bu insanlar, 1 000 öğrenci, Mehmet Sağlam zamanında yurtdışına gönderiliyor; yeni üniversiteler açıldığı için, yetiştirilmek üzere. Daha sonra, bu öğrenciler -üçüncü, dördüncü yılları- doktoralarını yurtdışında tamamlarken, Kemal Gürüz Beyefendi, o günkü 28 Şubatın etkisiyle üniversitelere bir yazı yazıyor ve diyor ki: "Bunları geri çekin" 1 000 kişi, geri çekin... Üniversiteler diyorlar ki, "ne var bunda, niye çekelim?" "Bunlar tehlikeli." "Peki, bir kararınız var mı, bir yargı kararı var mı, bir belge var mı bunlar hakkında?" "Hayır, yok; ben istiyorum, düzenleyen benim Anayasaya göre, geri çekin bunları" diyorlar. Bu öğrencilerin, bu öğretim üyelerinin çoğunun bir ayı kalmış, üç ayı kalmış; dönmeyenler oluyor; niye dönsün adam, dört yılını niye yaksın?! Neticede, bir kısmı kalıyor, bir kısmı tekrar Türkiye'ye üniversitelerine geliyorlar. Kemal Gürüz Bey bir daha yazı yazıyor, diyor ki "üniversitelerinizde değil, ben istediğim yerde görevlendireceğim." Afyon'dakini alıyor Van'a, Ortadoğu'dakini alıyor Antalya'ya; yani, çalışamayacakları yerlere görevlendiriyor, bu insanları permeperişan ediyor, mağdur ediyor. Amacı belli; amacı, bunların bir an önce üniversiteden… Çünkü, elinde bilgi yok, belge yok, şu yok bu yok, bu insanların suçu yok.

Şimdi, biz ne yapıyoruz; bunlara diyoruz ki -bunlar taahhütname imzalamışlar giderken- bu kanun tasarısıyla diyorduk ki "bak siz mağdur oldunuz, bu devlet mağdurun yanında olmalı, bu hakkınızı teslim edelim." Çekildi; bu tasarının bu maddesi çekildi. Şimdi, hak ve mağduriyetler üzerinden iktidar oldunuz, Allah için; hepimiz meydanlarda "bu ülkede masum, hakkı yenilmiş, mağdur, özgürlükleri elinden alınmış ne kadar insan varsa hakkını vereceğiz" dedik. Dedik mi; dedik. Kimin hakkını verdik; Tayyip Erdoğan'ın hakkını verdik, Başbakan yaptık. Hakkı mıydı; evet, hakkıydı. Peki, başkalarının hakkı ne oldu; elinizi vicdanınıza koyun söyleyin, başkalarının hakkı ne oldu?! Hak ve hukuk üzerinde, adalet üzerinde, masumiyet üzerinde, bir Anayasa oylaması vesilesiyle sattınız bu insanları, resmen sattınız bu insanları! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen kendine bak!

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bu mağdur insanları, bu masum insanları, bu milliyetçi ve muhafazakâr insanları, bir çirkin pazarlıkla, CHP'yle koalisyon kurarak sattınız! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen kendine bak!

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bu koalisyonun adını söyleyeceğim; bu koalisyonun adı "28 Şubat Koalisyonu"dur; ortak oldunuz.

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen kendine bak!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - 28 Şubatta iktidar sizdiniz.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bakın, vicdanlarınıza sesleniyorum…

RECEP KORAL (İstanbul) - Sende o vicdan var mı?!

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Eğer, bu anayasa değişikliğini Anavatan Partisine getirseydiniz, görüşme tenezzülünde bulunsaydınız, bu kürsüde söyledim "destekleyeceğiz" dedim. Ne yaptınız, masum insanların hak ve hukuklarını bir çirkin pazarlığın aleti yaptınız ve bu masum insanları yüzüstü bıraktınız, başka bıraktıklarınız gibi, üniversite kapılarındaki öğrencileri bıraktıklarınız gibi; başka başka insanların hak ve hukuklarını, CHP'yle koalisyon pazarlıklarında, masada terk ettikleriniz gibi; çünkü, sizler milletvekilleri oldunuz, Genel Başkanınız da Başbakan; hak bitti, hukuk bitti… (AK Parti sıralarından "sen nasıl milletvekili oldun" sesleri)

Sizi, milletin vicdanına havale ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, Grup adına, Sayın Başkan…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Maliye Bakanından niye konuşmadınız?..

BAŞKAN - Grup adına, Sayın Salih Kapusuz; buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Şu anda, maddelerine geçildi, 1 inci madde görüşmeleri yapılıyor; ama, yapılan konuşmalar, maddeden daha çok, belki, başka amaçlara yönelik cümleleri ihtiva ediyor; bunları tasvip etmek mümkün değil.

Her şeyden önce, kişiler, kurumlar, kendilerine, doğrusu, yakışacak şeyleri söylemeli; aynaya bakması lazım. 28 Şubatı ihdas eden, orta yere koyan, sahip çıkan "neyime mal olursa" diye kabul eden parti Anavatan Partisi. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunu nasıl konuşursunuz siz yahu?!. O amblemin altında, o ismin altında bulunan sizsiniz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - 28 Şubat sizi iktidar yaptı!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla…

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - 28 Şubatın iktidarısınız!..

BAŞKAN - Sayın Meral, Sayın Meral… Lütfen… Müdahale etmeyiniz…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, bunun üzerinden polemik yapmaya falan lüzum yok.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Erbakan nerede?!.. İktidar yaptı sizi…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, bu konuyla ilgili birkaç şey daha ifade etmek istiyorum. Birkaç şey daha ifade etmek istiyorum; lütfen, biraz sabır göstereceksiniz. Evet, biz, iktidar olarak, toplumun bütün kesimleriyle ilgili olarak, hangi problem varsa buraya getiriyoruz. Bir önyargımız da yok. Şimdi, oturduğu yerden müdahale eden arkadaşlara hatırlatma yapmak istiyorum. Bakınız, olağanüstü şartların, olağanüstü şartların, olağanüstü kuralların sonucu, bu memlekette sağdan da, soldan da, değişik düşünceden de insanlar cezalandırılmadılar mı, suçlanmadılar mı?..

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Grubuna söyle, Allah için, vicdanlara söyle!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız, bu suçlamalarla ilgili olarak…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Milleti aldattın, Allah için Grubuna söyle, Grubunu aldatma!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu suçlamalarla ilgili olarak, bu Meclis, geçmişte, olağanüstü şartlardaki hak kaybetmiş olanlara…

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Kimin hakkını verdin?! Başörtünün mü hakkını verdin, hocaların mı hakkını verdin?! Kimin hakkını verdin?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - … evet, çıkarmış olduğu düzenlemelerle, ıslah etme noktasında, onların haklarını koruma noktasında, iade etme noktasında görevini yaptı.

Evet, şu anda konu içerisine girmiş olan, yaklaşık 899 öğrenci pozisyonundaki insanın da, evet, bir kısmı başarısızlık, bir kısmı sağlık, bir kısmı da bazı sebeplerle… O sebepleri çok fazla ifade etmeye lüzum yok, bu millet de biliyor, siz de biliyorsunuz. Bu sebeplerle, bu insanlar mağdur edildiler. Bir problem var orta yerde. Biz bu problemi çözmek istemişiz. Çözmek isterken de, düşüncemizi açık bir şekilde orta yere koymuşuz.

Durum böyle olunca, şimdi birileri de çıkar derse ki; siz bunu niye pazarlık meselesi yapıyorsunuz?.. Bu bir pazarlık meselesi değildir. Şu talep geldi bize, dediler ki: Bu konu birazcık emrivaki görüntüsündedir. Bunların direkt olarak atanmaları temin edilmektedir. Biraz önceki konuşmacı arkadaşın haklı olduğu noktaların yanında, yanlış olan yönleri de var; ancak, biz şunu öneriyoruz: Değil mi ki, biz, yaptığımız şeyin doğru olduğuna inanıyoruz, herkesle paylaşırız, her zeminde de konuşuruz. Konuşmaktan da, bunları yapmaktan da bir endişemiz söz konusu değil. İstenilen şey şu: Komisyona bu madde çekiliyor. Evet, YÖK'ün temsilcisi, ilgili, ki, burada sadece Millî Eğitim Bakanlığı, sadece YÖK yok, bunun bir başka ayağı da bürokrasi ve Maliye Bakanlığı var. Bütün bunlar orta yerdeyken, bir araya gelsinler, bu konuda bir uzlaşma veyahut da muhtevası daha geniş bir metin hazırlasınlar isteniyor. Siz, bunu bir 28 Şubat koalisyonu gibi falan takdim etmeye kalkarsanız, biz, yine, bir kez daha söyleriz ki, aynada resminizi görürsünüz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yok öyle bir şey. Biz o koalisyonlarda yoktuk, öyle bir koalisyonda da olmayız; ama, değil mi ki, yapılacak şeyler doğrularla daha iyiye doğru götürülmek isteniyor, bunu iyi niyet olarak kabul ediyoruz. Bu yasayı çıkaracağımızı, bu yasayı düzenleyeceğimizi arkadaşlarımıza da söyledik, dedik ki: Evet, bugün bu yasadaki, sizin, YÖK'ün de katılımıyla yeniden bir hazırlanma talebiniz var; evet, YÖK'ü de çağıracağız, ilgilileri de çağıracağız, bu yapılan düzenlemenin daha makul olanı neyse onun üzerinde çalışacağız; ama, bu yasayı düzenleyeceğiz.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Çok masum değil, pazarlık…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, bunun açık bir dille ifade edilmesinden dolayı en ufak bir tereddütümüz yok. Yaptığımız işlerin biz arkasındayız, sonuna kadar da dururuz.

Sonra, anayasa değişikliği dediğiniz şey, Türkiye'nin bütçesinin daha çağdaş olması açısından yapılacak bir düzenleme olarak düşünürseniz, bunu ne Anavatan Partisi ne de Cumhuriyet Halk Partisi "İstemezük" diyemez; çünkü, Türkiye için yapılıyor bu iş.

Değerli arkadaşlar, onun için, biz burada ve her yerde, bizimle ilgili kim ne söylerse, cevabını vermeye ve millete de hesabını vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, 69 uncu maddeye göre söz istiyorum, sataşma yapılmıştır.

BAŞKAN - Anlayamadım Sayın Abuşoğlu...

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Cevap hakkımı kullanmak istiyorum. Partimin adı kullanılarak sataşmada bulunulmuştur.

BAŞKAN - Hayır, sataşma konusu nedir?

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - 28 Şubat süreciyle ilgili Anavatan Partisinin ismi kullanılmıştır; söz hakkımız doğmuştur. Tutanakları getirtip kontrol edebilirsiniz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Ben söylemedim onu, onu Parti Genel Başkanınız söyledi.

BAŞKAN - Hayır, 28 Şubat sürecinde Anavatan Partisinin o sürece iştirak ettiğini mi söyledi?

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Yanlış bir şekilde Anavatan Partisini suçlamaya çalışmıştır. Grup Başkanvekili Meclisi yanıltmıştır efendim.

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın Grup Başkanvekilimiz açıklamada bulunacak.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, bir dakika…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Söz hakkımızı kısıtlayamazsınız.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Salih Kapusuz, konuşması sırasında, 28 Şubat koalisyonla ilgili olarak Sayın Sarıbaş'ın ifade ettiği bir cümleye karşı olarak, 28 Şubatın, o günkü sürecin içerisinde Anavatan Partisi Grubunun bulunduğunu söylemiştir; doğrudur.

Bununla ilgili olarak bir açıklama yapacaksanız buyurun Sayın Abuşoğlu.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sizin hafızanız ona müsait değil mi?..

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu konuyla ilgili açıklama yapacak, var veya yok diyecek.

Sayın Abuşoğlu, buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, ilkönce size şunu söyleyeyim: Allah, insana iki tane meleke vermiştir; birisi konuşmak, birisi de düşünmek. Düşünme yeteneği olmayanlar, sadece dilleriyle kullanırlar bu yeteneklerini; ama, ben, şuna inanıyorum ki, AK Parti Grubu içerisinde, konuşmaktan daha fazla düşünme yeteneğine sahip olan milletvekilleri vardır ve dolayısıyla, akılları dillerine galip gelecektir.

Oturdukları yerden bolca laf atan arkadaşlar, dilerim ki, inşallah, sizlerin de akıllarınız dillerinize galip gelir, bu laf atma huyundan vazgeçersiniz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Efendim, şimdi buraya çıkmamın sebebi şu: Görüşülmekte olan kanunun birtakım maddeleri geri çekildi. Bizim gerçekten inandığımız ve katkıda bulunacağımız maddeler de var çekilenler arasında. Birtakım mağduriyetler yaşandı geçmiş dönemde ve ben de, bu mağduriyetlerin yaşandığı dönemde üniversitede yöneticiyim. Meselenin A'sından Z'sine tüm ince ayrıntılarını ve teferruatını biliyorum.

O bakımdan, özellikle 7 nci maddeyle ilgili… (AK Parti sıralarından "daha gelmedi" sesleri)

Yakında gelir, beklersen, sabredersen…

7 nci maddeyle ilgili her türlü desteği vermeye hazır olmamıza rağmen; çünkü, bugün, bu 7 nci madde diye içerisinde geçen maddenin metni, daha önceki dönemde, benim de bulunduğum -Mehmet Bey de burada- Mehmet Bey, ben ve Sayın Yakup Kepenek'le beraber hazırlandı; o günün şartlarında kanunlaşmadığı için, bu madde yeniden gündeme geldi. Biz, canıyürekten katkıda bulunduğumuz herhangi bir madde ve anayasa değişikliğiyle ilgili katkıda bulunma konusunda taahhüdümüz yerinde dururken, Cumhuriyet Halk Partisi ile sayın AK Parti yöneticileri…

ZEYİD ASLAN (Tokat) - O sırada Anavatan Partisi var mıydı yok muydu onu söyle.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sabret bir dakika; ona da gelecek sıra, ona da gelecek… (AK Parti sıralarından gürültüler) Aklın diline galip gelsin; söylediklerimi dinle.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, sataşmaya cevap verirseniz, sataşmaya…

Lütfen, buyurun.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - O bakımdan, siz, kolay olan dururken zoru ve mağduriyetleri önlemek adına, mağdur insanların mağduriyetlerinin devamını sağlayacak bir yol seçtiniz. Bunun üzerine de, Sayın Grup Başkanvekilimiz kalktı, bu konunun, hiç de hakkaniyete ve AK Partinin taahhütlerine uygun olmadığını dile getirecek bir konuşma yaptı. Ne demişti AK Parti "biz kimsesizlerin kimi olacağız" demişti. İşte burada, 7 nci madde kapsamında, kimsesiz durumuna düşmüş 700 - 800 kişi var. Bunların mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında, şu an dahi, biz, katkıya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz; ama…

ZEYİD ASLAN (Tokat) - 28 Şubata gel.

RECEP KORAL (İstanbul) - Komisyonda anlat derdini.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Komisyona geri gidiyor, nasıl geleceğini Allah bilir.

RECEP KORAL (İstanbul) - Orada anlat.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Komisyona gidiyor, gayya kuyusuna da düşer, bir daha hiç çıkmayabilir de. Şu anda fırsat elinizdeyken, gelin, bu mağduriyeti düzenleyelim, önleyelim, bu mağduriyeti giderelim.

Ama siz, bir tek kapris uğruna… Nedir o kapris bütün Türk Milleti duysun: Anavatan Partisini yok sayma kaprisi… (AK Parti sıralarından "yok zaten" sesleri) Bunu göreceksiniz, var mı yok mu, yakında göreceksiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bu Meclis kürsüsünde ben konuşuyorsam, Anavatan Partisi Türkiye'nin dört bir tarafında da vardır, var olmaya da devam edecektir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler) Ve göreceksiniz, Siz taahhütlerinizi yerine getirmediğiniz için, bir tek husus doğrultusunda, sadece siz taahhütlerinizi yerine getirmediğiniz için Anavatan Partisi daha da güçlenecek, belki bunun yanında, bir Doğru Yol Partisi grubu da doğacaktır. (AK Parti sıralarından gürültüler) Siz şimdilik gülün buna, bizim de güleceğimiz zamanlar gelecektir.

BAŞKAN -Sayın Abuşoğlu, Sayın Abuşoğlu, müsaade eder misiniz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Gelelim… (AK Parti sıralarından "konuya gel" sesleri) Söz aldığım konuya geliyorum Sayın Bakan.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, müsaade eder misiniz. Bakınız…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Gelelim 28 Şubat sürecine.

Sayın Kapusuz, Anavatan Partisini, 28 Şubat sürecine dahil olmakla suçladı. 28 Şubatta kim istifa etti, imzayı kim attı, kim bıraktı gitti; bir kere daha düşünün; kafalarınız, dillerinize galebe çalsın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şahısları adına, Osman Nuri Filiz, Denizli Milletvekili…

Sayın Mehmet Saim Tekelioğlu, İzmir Milletvekili; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanunun 1 inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Her ne kadar burada 1 inci madde konuşuluyor olsa da, herkes burada 7 nci maddeyi konuştu. Şunu çok net bir şekilde ifade etmemiz lazım: 7 nci madde, üzerinde tekrar çalışıldıktan sonra, bu Meclisin gündemine tekrar gelecektir; bunu net olarak, herkesin iyice bilmesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, 1 inci maddeyle yapılan iş, Türkiye'de uygulamakta olduğumuz genel, her anlamdaki barış havasının bir yansımasıdır. Burada her ne kadar malî hükümler bulunuyorsa da, bunun getirdiği bir barış ortamı vardır. Benzer ortamı, biz, esnaf borçlarının yeniden tanziminde, çiftçi borçlarının yeniden tanziminde, elektrik borçlarının yeniden tanziminde, pek çok alanda yaptık. Şimdi, bu alanda da böyle bir düzenleme yapıyoruz. Benzer hükümler 6 ncı maddede de var.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, buraya çıkıp, olağanüstü dönemlerin hukukunu savunmak, olağanüstü dönemlere katkı koymuşların burada söz söylemesini dinlemek, gerçekten, insana zor geliyor; çünkü, olağanüstü dönemlerin hukukunu savunmak, o antidemokratik uygulamaları savunmak hiçbir zaman hak ve hukukla bağdaşmaz. Korkularla hareket edenler, hâlâ o dönemin korkularını yaşatmak isteyenler hiçbir zaman umduklarını bulamayacaklardır. Türkiye, daha geniş bir demokrasiye, daha geniş özgürlüklere layıktır. Bu anlamda, bu uygulamalara devam edeceğiz. Türkiye'de benzer uygulamalar oldu. Mesela, 1402'likler; hepimizin bildiği 1402 uygulaması oldu. Sonradan bunların hakları iade edildi; bu, kötü mü oldu?! Bu, insanlarımızı rahatlattı, yurt dışında yaşayanları rahatlattı. Dolayısıyla, biz, genel bir barış havasını hâkim kılmak istiyoruz; bunu hem malî hükümlerde hem diğer konularda.

Şimdi, burada Sayın Oyan bir şey söyledi "Hiçbir zaman sınav kazanmamış, yurtdışına gitmiş, orada başarılı olamamış kimseleri hangi hakla burada kadrolara yerleştirmek istiyorsunuz" dedi. Değerli arkadaşlarım, bu giden öğrencilerin hepsi sınava girmişlerdi, hepsi bir üniversite adına kadrolu olarak gitmişlerdi. Dolayısıyla, olağanüstü dönemlerde onların hakları gasbedildi. Bu gasbın ne şekilde olduğunu herkes çok iyi biliyor. Burada uzun uzun detaylara girmeye gerek yok. Ama, çok iyi biliyoruz ki, doktorasının bitmesine bir ay kalmış, tam sınava girecek, tez sınavına girecek, savunmaya girecek arkadaşlarımızdan çağrılanları çok biliyoruz. Ben, üniversitede çalışan birisi olarak bu arkadaşların pek çoğuyla muhatap oldum. Her birinin gözyaşlarını ben biliyorum. Dolayısıyla, bu insanlara hiçbir hakları yokken kadro veriliyor gibi bir iddia fevkalade yanlıştır. Benim üzüldüğüm bir nokta var; Oğuz Bey bunları gayet iyi bilmesine rağmen niye çıkıp burada böyle söylüyor, gerçekten izah edilebilir gibi değil.

Değerli arkadaşlarım, biz, korkularımızla hareket etmeyeceğiz. O dönemi geride bıraktık. Bundan sonra, Türkiye, daha geniş özgürlükler, daha geniş demokrasi dönemine girmiştir. Bu anlayış üzerinde eğer devam etmeyecek olursak, gerçekten, işimiz zor olur.

7 nci madde, dediğim gibi, üzerinde tekrar çalışılacak. Aslında, orada söyleyeceğim pek çok şey vardı; ama, mademki onun üzerinde tekrar çalışacağız, o halde, bu sözlerimi o döneme saklamak istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tekelioğlu.

Sayın Kemal Sağ?..

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu?..

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Önergemde konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ömer Abuşoğlu, şahsınız adına konuşma talebiniz var; ama, konuşacak mısınız?

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Hayır, konuşmayacağım.

BAŞKAN - Evet.

Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Kepenek, buyurun efendim.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla bir noktanın daha düzeltilmesini istiyorum. Sayın Abuşoğlu, 7 nci maddenin ilk düzenlenmesinde, 2004 Haziranındaki önergede benim de imzam bulunduğunu söyledi. O zaman Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiydim ve benim o tutumumun, gerek Grup yönetimimin gerekse Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımın ve diğer ilgililerin bilgisi dışında olması söz konusu değildir. O, bir girişimdi ve geri alındı, şimdi de yeniden geri alındı; ileriki dönemlerde geldiğinde bunu değerlendiririz.

Benim biraz önce Sayın Bakanıma yönelttiğim soru şununla ilgiliydi: Burada getirilen faiz affı -gerçi 6 ncı maddede ben konuşacağım ama- her zaman, her türlü faiz indiriminde uygulanan bir yaklaşım mıdır; yani, faizin tamamı mı affediliyor, yoksa kısmen mi faiz affı geçerlidir? O noktada açıklık getirilmesini istemiştim. O sorumu açıklama gereği duyuyorum.

Teşekkür ederim.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Döviz olarak; döviz olduğu için faizi kaldırdık.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Yurt içindekilerde tamamını kaldırıyorsunuz. Tamam.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Sayın Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanımıza geneli hakkındaki sorularım içerisinde yönelttiğim soruya cevap alamadığım için bu soruyu tekrar etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, yurt dışından zorunlu dönüş yapmış, yapmak durumunda kalmış öğrencilerin şu anki karşılaştıkları ekonomik boyutun, sıkıntının kapsamı nedir? Bununla ilgili, mutlaka, elinizde doküman vardır.

Ayrıca, dönmek zorunda kalan öğrencilerin bir kısmına yönelik isnatlar mevcut. Her ne kadar, biz, bu isnatlara katılmasak da, yasadışı örgüt üyesi olduklarına dair ya da bölücülük yaptıklarına dair isnatlar mevcut. Bununla ilgili istihbarat kayıtları mevcut mudur ya da bununla ilgili bu isnatları teyit edici mahkeme kararları ve buna yönelik belge ve bilgiler mevcut mudur? Bununla ilgili bilgi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Gazalcı.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Demin, Sayın Bakana geneli üzerinde 5 soru sordum; 5 sözcükle yanıt bile vermedi, hiçbirini yanıtlamadı; herhalde yazılı verecek.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Yazılı cevap vereceğim dedim.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Ben sormuştum, bu tartıştığımız, yurt dışında zorunlu hizmet nedeniyle ilişiği kesilenlerin bir dökümü yapıldı mı; yani, kimin, neden dolayı ilişiği kesildi diye; bir tıs, ses çıkmadı.

Bir de öğrenci kredileri kürsüde de dile getirildi. Bir kez daha sormak istiyorum. Bu toplumda iş bulamamış, yükseköğrenimi bitirdiği halde iş bulamamış, borcundan dolayı icralık, hacizlik öğrenciler var. Biz soruyoruz; bunlar gündeminizde mi, getirecek misiniz diye soruyorum Sayın Bakandan.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN -Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.

Sayın Bakanım, yazılı mı cevap vereceksiniz şimdi mi cevap vereceksiniz?

Buyurun efendim.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi, müsaade ederseniz, Ahmet Işık Bey bir soru sordu. Bir defa, bu yurt dışından getirilen öğrencilerle ilgili yasadışı bir örgüte kayıtlı diye bir şey söz konusu değil. Ne bir mahkeme kararı var ne de onlarla ilgili bir belge var.

Evet, 1416 sayılı Kanunla, burada ilgili konuşulan kanunla ilgili öyle bir şey söz konusu değil. Tamamen sübjektif esaslara dayanılarak geri çağrılmış. Sayın hocamız anlattı biraz önce, doktorasını vermeye artık bir ay kala adamlar çağrılmış; bu bir.

Ondan sonra, Sayın Gazalcı "öğrenci kredileriyle ilgili olarak ödemeyip de hacze uğrayanlar hakkında ne düşünüyorsunuz" diyor. Biz Parti olarak da, Hükümet olarak da problemi olan vatandaşlarımızın problemini çözmeyi kendisine şiar edinmiş bir kuruluşuz, bir partiyiz. Dolayısıyla, bize intikal eden bütün problemleri inceliyoruz, gerektiğinde onlarla da ilgili bir şey olursa, ona inanırsak, onu da getiririz; ama, benden birtakım sayılar istedi, "Sayın Bakan, hiçbir şey söylemedi" dedi. Hayır, yazılı olarak cevap vereceğim diye söyledim Sayın Gazalcı. "Hiç ses çıkmadı" denir mi buna?! Yani, sanki, siz soruyorsunuz, biz sessiz sedasız burada oturuyoruz. Yazılı olarak cevap verme hakkımız var; çünkü, benden talebelerin sayısını istiyorsun, nerden geldiğini istiyorsun oradan. Arkadaşlarıma da buraya yazdım. Yazılı olarak da bunun cevabını vereceğiz.

Evet, çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

                                      27.10 2005

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı yasanın 1 inci maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki metnin eklenmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

M. Vedat Yücesan

Tuncay Ercenk

 

Malatya

Eskişehir

Antalya

 

Canan Arıtman

 

Mehmet Parlakyiğit

 

İzmir

 

Kahramanmaraş

Madde 1 - Hakkında disiplin cezası uygulanan ve mahkeme kararı ile ceza alanlara bu madde hükümleri uygulanmaz.

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

Özlem Çerçioğlu

 

Trabzon

İstanbul

Aydın

 

 

Tuncay Ercenk

 

 

 

Antalya

 

Madde 1.- 8.4.1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

''Geçici Madde 1.- Bu Kanun uyarınca mecburî hizmet karşılığı yurtdışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, eğitimin herhangi bir aşamasında öğrencilikle ilişikleri kesilenler, öğrenim sürelerinin bitiminde mecburî hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine başlamayanlar, görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburî hizmetini bitirmeden görevlerinden ayrılanlar ile göreve başladıktan sonra mecburî hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde kadrolarıyla ilişiği kesilenlerden haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplanacak tutarlarla yükümlü tutulurlar. Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat hükümleri çerçevesinde yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, yukarıdaki hükümlere göre hesaplama yapılması sonucunda ilgililerin aleyhine bir durumun ortaya çıkması halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.''

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarıyla vergileme kapsamı dışına alınmış olan hususlar nedeniyle geçmiş dönemlerle ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların sulhen hallinin sağlanacağı, yıllardır kronik hale gelmiş vergidışı kamu alacaklarından kaynaklanan bazı sorunların çözüleceği, vatandaşlar ile devlet arasında yıllardır çözümlenmemiş bazı konuların çözüme kavuşturulacağı ileri sürülmektedir. Bu amaçla yurtdışına lisansüstü eğitim için gönderilenlerin dönüşlerinde ödemeleri gereken döviz cinsinden yapılmış masrafların tahsilinde eski ve yeni borçlular arasında ayırım yapılması uygulamasına son verilmiştir .

Belirtilen amaçlarla uyumlu düzenleme yapmak için, 1 inci maddenin değişiklik önergesinde belirtildiği üzere yasalaşması yeterlidir.

Kanun tasarısı yeni bir ödeme biçimi öngördüğünden, eskiden yapılmış olan ödemelerin yeni belirlenen borç tutarından düşülmemesi gerekir. Bu nedenle, 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin sondan ikinci cümlesi madde metninden çıkarılmak suretiyle madde yeniden düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

                                      27.10.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı yasanın 1 inci maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki metnin eklenmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

                                                                                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

Madde 1- Hakkında disiplin cezası uygulanan ve mahkeme kararıyla ceza alanlara bu madde hükümleri uygulanmaz.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergemin amacı şuydu: Bu ülkede devlet memurluğu, kamu adına görev yapan insanlara, namuslu, şerefli insanlara bir ayrıcalık tanımak. Hırsız olan, namussuz olan ve bir şekilde kamu adına görevini tam yerine getirmeyen insanları, onlarla, dürüst insanlarla aynı kefeye koyarsanız o zaman hiçbir anlamı kalmaz. Önergemin amacı buydu.

Size, tabiî, bundan yola çıkarak son günlerde bak nerelere gidiyor, onu anlatacağım. Tabiî, hükümet olmak sorumluluk ister. Bir atamayı yaparken, o görevi liyakatiyle, becerisiyle, kişiliğiyle yapan insanları bir yere atamak hükümetin temel görevidir; ama ahbap-çavuş ilişkileriyle, ama akrabayı taallukat ilişkileriyle bazı insanların geçmiş siciline bakmadan, dürüstçe, şereflice, namusluca çalışan insanları, becerisi olan insanları o göreve getirmeden, ahbap-çavuş ilişkileriyle birilerini göreve getirdiğiniz zaman, yarın size sorun oluyor. Örneği, Malatya Sosyal Hizmetler İl Müdürü. Bu kişinin geçmiş siciline baktınız mı; hiç ceza almış mıdır?! Bu kişi, liyakatiyle, anlamlı bir şekilde bu görevde başarılı olacak mıdır?! Devlet babanın koltuğunun altına alacağı, kanatları altındaki çocukları emanet ediyorsunuz; ama, ne oluyor; siz, Malatya'yı, Malatyalıyı, tüm Türkiye'ye, adam döven, çocuk döven diye takdim ettirdiniz. Sebebi; atadığınız kişiler.

TELAT KARAPINAR (Ankara) - Basın yaptı; bizim ne alakamız var?!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Haa, bir dakika, bir dakika… Mantık… Yapmayın Allahaşkına!

Siz, bu mantığı değiştirmezseniz, temizlik şirketi adı altında, ümmî, okuması yazması olmayan, liyakati, beceresi, hiçbir özelliği olmayan, çocuğun Ç'sini bilmeyen insanları çocuk annesi yaparsanız… Annelik şefkat ister, anne kutsaldır. Bunları yaparsanız… Açtım bir ihale, ahbap-çavuş ilişkisiyle… Ümmî, ümmî; okuması yazması yok, olmayan insanları siz bu çocuklara anne yaparsanız... Bu çocukları, Malatya adını bu kadar kirletmeye hakkınız yoktur.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Önergeyle ne ilgisi var bunların?!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nasıl önergeyle?!. Devlet memuru…

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Önergeyi anlat!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Devlet memurundan gidiyorum. Sorumluluğunuz var. Ben diyorum ki, ceza alan insanları, cezası olan insanları affetmeyin, onlara bunu uygulamayın. Ne demek ne ilgisi var!

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de 98 tane çocuk yuvası var. Aynı mantık tüm yuvalarda geçerli. Tabiî, Malatya'dan çıktı ve Malatyalılar olarak bizi son derece üzdünüz. Malatyalı, görevini yerine getirmiştir. Malatya'daki 3 çocuk yuvası ve huzurevi beş yıldızlı otel gibidir. Malatyalı hayırseverler, oranın her türlü imkânını yerine getirmiştir; ama, siz görevinizi yerine getirmediniz, hükümet görevini yerine getirmedi ve sonuçta, Malatya'yı, çocukları döven bir il olarak ilan ettiniz; buna hakkınız yoktu. Eğer bu mantığı değiştirmezsiniz, bu çocuklara... Temizlik şirketi adı altında, ümmî, hiçbir eğitimi olmayan insanlara, memurlukla hiçbir şeyi olmayan insanlara hâlâ çocuk anneliği yaptırırsanız, yarın tüm yurtlarda aynı şeyle karşı karşıya gelirsiniz. Onun için, ceza almış insanlara bunu uygulamayın.

Önerim buydu, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 1 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 1 inci maddesinin madde oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını talep ediyoruz.

Gereğini arz ederiz.

BAŞKAN - İbrahim Köşdere?.. Burada.

Ahmet Kambur?.. Burada.

Kerim Özkul?.. Burada.

Muzaffer Külcü?.. Burada.

Hasan Aydın?.. Burada.

Asım Aykan?.. Burada.

Ünal Kacır?.. Burada.

Alaettin Güven?.. Burada.

Yahya Akman?.. Burada.

Telat Karapınar?.. Burada.

Abdulkadir Kart?.. Burada.

Hamza Albayrak?.. Burada.

Özkan Öksüz?.. Burada.

Ekrem Erdem?.. Burada.

Osman Kılıç?.. Burada.

Mehmet Ceylan?.. Burada.

Mevlüt Akgün?.. Burada.

Bülent Gedikli?.. Burada.

Ali Osman Sali?.. Burada.

Hamit Taşçı?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır. Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 904 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 306

Kabul: 295

Ret:11 (x)

Böylece, 1 inci madde kabul edilmiştir.

                                          

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

2 nci ve 3 üncü maddeler geri çekildiği için 4 üncü maddeyi okutuyorum.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, nitelikli çoğunluk gerekiyor; kabul edilmemiştir.

MADDE 4.- Vergi Usul Kanununun;

a) Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinin sonuna aşağıdaki ibare, aynı fıkranın (5) numaralı bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (6) numaralı bent ve aynı maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna, veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek ve-ya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye,"

"6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, halogram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, uygulamaya ait usul ve esasları belirlemeye,"

"Kanunî süresi geçtikten sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi üzerine elektronik ortamda düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameler mükellef, vergi sorumlusu veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti tahakkuk fişi ve/veya ihbarnamenin muhatabına tebliği yerine geçer."

b) Mükerrer 355 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, beyannamenin kanunî süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 15 gün içinde verilmesi halinde ¼ oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise ½ oranında uygulanır."

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ayakta bulunan arkadaşlarımız lütfen yerlerine otururlarsa, 4 üncü maddenin görüşmelerine başlayacağız.

4 üncü madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Maliye Bakanlığı tarafından elektronik ortamda beyanname verilmesi uygulamasının, icraatta birtakım aksaklıklar yarattığı görülmektedir. Elektronik ortamda beyanname verilmesinin devamı için teknolojik altyapının bir an evvel güçlendirilmesi, mevcut beyanname uygulamasının internet vergi dairesine uyumlandırılması, beyanname eklerinin azaltılması, dijital ortama uygun hale getirilmesi... Mevcut uygulamada beyanname elektronik ortamda iletilirken, bazı ekler tanımlanmadığı için, arkadan, dilekçeyle vergi dairelerine verilmektedir. Bu da, aynı beyanname için iki işlem yaratırken, e-beyanını anlamsızlaştırmaktadır. SSK daki e-bildirge uygulanmasında da bazı bildirge ekleri elden kuruma verilmektedir. Burada da iki ayrı işlem yapılmaktadır.

Elektronik ortamda gönderilecek beyannamelerde mutlaka meslek mensuplarının aracı olarak yetkilendirilmesinin sağlanması gerekmektedir. E-beyanname uygulamasında yaşanan bu büyük sıkıntılar, meslek mensuplarını da çok zor durumda bırakmaktadır. Bu sıkıntılara bir nebze olsun çare bulabilmek için, beyan süreleri, eskiden olduğu gibi, uygulama tarihlerine çekilmeli; bu şekilde beyannamelerin verilmesi uygun olacaktır. E-devlet projesi kapsamında yürütülen çalışmaların verimli hale getirilmesi için, herkesin tek bir numarayla işlemlerinin yapılması, kullanıcı kodu, şifre, parola verilerek uzatılması gerekmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım da serbest muhasebeci ve malî müşavir olduğumdan, meslekî sorunlara biraz olsun değinerek, Bakanlıkça çözüm yollarının bulunacağını ümit ediyorum.

Şu anda, ülkemizde, 30 000 civarında serbest muhasebeci, 32 500 civarında serbest muhasebeci ve malî müşavir, 3 500 civarında da yeminli malî müşavir olmak üzere, toplam 66 000 civarında meslek mensubu bulunmaktadır. Meslekteki stajyer sayısı ise 19 000 civarındadır.

Devletimizin 2005 yılı bütçe gelirlerinin yüzde 95'i vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Bu vergi gelirlerinin toplanmasında en büyük güç, en büyük araç, yine, meslek mensupları olmaktadır. Meslek mensuplarının, devletin vergi gelirlerinin tahakkukundan tahsiline kadar ülke ekonomisine büyük katkıları olduğu aşikârdır. Ülke ekonomisine böyle büyük katkı sağlayan, ekonominin temel taşı olan bu meslek mensuplarının bağlı olduğu 3568 sayılı Yasa, muhasebe ve denetim mesleğine saygı kazandıracak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

13 Haziran 1989 tarihinde çıkarılmış olan ve onbeş yıldır hiçbir değişikliğe uğramamış olan 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Yasası, mutlaka ve mutlaka, günün koşullarına yanıt verecek bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Meslek yasasında belirtilen, meslekle ilgisi olmayan fakülte ve yüksekokullardan değil, muhasebe fakülteleri açılarak, bunlardan mezun olanlardan mesleğe giriş yapılmalı, mesleğe giriş, her aşamasında sınavla yapılmalıdır.

Öncelikle 3568 sayılı Yasanın bir çerçeve yasa olarak yeniden hazırlanması gerektiği öne çıkarılmalıdır. Bu çerçeve yasada meslek, muhasebe ve denetim boyutuyla yeniden tanımlanmalıdır. Bu çerçeve yasanın da çerçevesini, mesleğin tanımı, mesleği icra etmenin genel kuralları, meslek mensuplarının sorumluluk ve yetkilerinin sınırlarının çizilmesi oluşturmalıdır.

Muhasebe ve denetim mesleğinin ilkeleri, kuralları, standartları ile meslekî faaliyetin yürütülmesine dair ayrıntılar TÜRMOB'a bırakılmalıdır.

Maliye Bakanlığının belirleyiciliği ve hegemonyasına son verilmelidir. Meslek örgütü de, muhasebe ve denetimin ilkelerini, kurallarını ve standartlarını belirlerken muhasebe ve denetim sonuçlarından yararlanarak, her tarafa eşit mesafede durmalı, ekonomik faaliyetin, kelimenin tam ve gerçek anlamıyla gerçek durumunu ortaya çıkaracak bir sistemi yaratmalıdır.

Meslek, muhasebecilik ve denetçilik mesleği olarak yeniden adlandırılmalıdır. Denetçilik ise, bağımsız denetçilik, vergi denetçiliği, SSK denetçiliği, bilirkişilik ve benzeri uzmanlık alanlarını kapsayacak şekilde yeniden tanımlandığında, serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir, yeminli malî müşavir gibi ayrışmaya ve ayrı örgütlere gerek kalmayacaktır.

Mesleğin ve meslek mensuplarının geleceğine dair müşterek kaygılarla hareket edildiğinde, bu anlamda ortak bir bakış sağlandığında ve yönetimlerin oluşturulmasında köken kavgasından kurtulup, olması gereken denilmeye başlandığında odalar daha nitelikli ve daha güçlü olacaktır.

Mesleğe giriş, mutlaka lisans seviyesine çekilmeli ve okullar sınırlandırılmalıdır. Öte yandan, meslekî faaliyetin icrasıyla ilgili olarak planlamaya cevap verecek hükümlerin yasal düzenlemelerde yer alması sağlanmalıdır.

Mesleğin en acil ve önemli sorunlarından olan haksız rekabetin önlenebilmesine yönelik mücadelenin yasal dayanakları net ve kesin olarak yasa metninde ifadesini bulmalıdır.

Meslek mensuplarının ücretlerinin TÜRMOB tarafından belirlenmesi yasal hale getirilmelidir.

Kaçak çalışanlarla ilgili olarak şikâyetlerin takibine oda avukatları müdahil olarak katılabilmelidir.

Tam tasdik kapsamındaki firmalarda serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci malî müşavir olması bir zorunluluk olmalıdır.

Muhasebeci ve malî müşavir meslek mensupları gereken ilgiyi görmeli ve angaryadan, mutlaka ve mutlaka, kurtarılmalıdır.

Günümüzde özellikle son yıllarda çok sık değişen vergi yasaları, sosyal güvenlik yasaları ve diğer yasalar ve bu yasaları düzenlemeyen hükümler -tebliğler, sirküler ve yönetmelikler- konusunda yapılan sık değişiklikler, muhasebe ve malî müşavirlik meslek mensuplarına oldukça zor yıllar yaşatmıştır. Özellikle Maliye Bakanlığının yasal değişiklerinin içerisinde vergi beyan dönemlerinde -bankalara ödemeler bahane edilerek- 5 ile 15 gün süre kısıtlamasına gidilmesinin enflasyon muhasebesi konularında meslek mensuplarına eziyetten başka hiçbir katkısı olmamıştır.

Gelir idaresi, meslek mensuplarını vergi toplamanın bir aracı olarak görmemelidir; meslek mensuplarından, kendisine verilen belgelere dayanarak, mesleği, mesleğin belirlenmiş norm ve standardına uygun olarak yapmasını beklemeli ve vergi denetimlerini tabana yayarak, objektif bir biçimde yoğunlaştırmalıdır.

Türkiye'nin temel sorunlarının başında kayıtdışı ekonomi gelmektedir. Kayıtdışı ekonomi, kayıtlı ekonomiyi tehdit etmenin ötesinde, artık, yok etmeye başlamıştır.

Türkiye'de tüm kesimler kayıtdışı ekonomiye karşı gözükmesine rağmen, sorun bir türlü çözülememektedir. Kayıtdışı ekonomiyle mücadele bir devlet politikası olarak ele alınıp, tüm kesimlerin katılımıyla ve kararlı bir mücadeleyle çözülebilir. Muhasebeci ve malî müşavirler bu mücadelede en önde yer almaya hazırdırlar.

Kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın birincil sorumlusu her ne kadar ilgili bakanlıklar ise de, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için meslek mensuplarının önemi yadsınamaz; ancak, meslek mensupları vergi toplamanın bir aracı olarak görülmemelidir. Kayıtdışıyla mücadele bu meslek grubunun refahına yönelik olduğu kadar, vergi toplanması bağlanımda toplumsal refah için de önemli bir girişim olacaktır.

2004 yılında vergi kanunlarında 8 kez değişiklik yapılmıştır. Bir yılda mevzuatta bu kadar değişiklik yapılması, bu kadar açıklamaya gidilmesi, sistemin ne kadar sorunlu olduğunun bir göstergesinden öte bir anlam ifade etmez, etmemektedir. Sistem gerçek anlamda köklü bir reforma tabi tutulmadan, geçici tedbirlerle sorun çözülemez. Günü kurtarma politikaları yeni sorunlar yaratmaktan başkaca bir işe yaramamaktadır.

Yine, meslek mensuplarını ve Maliye Bakanlığına bağlı tüm kurumları ilgilendiren en önemli bir konu; malî tatilin yapılmasına dair bir düzenlemenin Meclisimizce yapılması gerekmektedir. Ülke ekonomimizin temeltaşı olan, Maliye Bakanlığının ve bütçe gelirlerimizin yüzde 95'ini teşkil eden vergi gelirlerimizin tahakkuk ve tahsilini yapan kutsal meslek mensuplarına da, artık, adliye mensuplarına yıllardan beri verilen adlî tatil hakkı gibi, malî tatil olarak verilmesinin zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir. Bu hakkın, bir an evvel çıkaracağımız yasayla... Yılın bir ayının malî tatil yapılması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili 9-10 Ekim 2004 tarihinde yapılan TÜRMOB 15 inci Genel Kurulunda Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal, konuşmalarında, meslek mensuplarına malî tatil sözünü vermişlerdir. Açıkça, her ikisi de malî tatil ilan etmişlerdir. Yine, TÜRMOB'un geçtiğimiz günlerde, 1 Ekim 2005 Cumartesi günü yapılan malî kongresinde, Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan da meslek mensuplarına söz vermiştir. İnşallah, diliyorum ki, bu sözler ortada kalmaz. Bizlere düşen görev, Genel Başkanlarımızın meslek mensuplarına genel kurulda verdikleri sözü ve Maliye Bakanımızın genel kurulda vermiş olduğu sözü yerine getirmek olacaktır. Meclisimizce çıkaracağımız yasayla malî tatil uygulamasının bir an evvel başlatılmasının sağlanması gerekmektedir.

Yine, meslek mensuplarından iş yaşamının takibinde görev alan bölge çalışma müdürlüğü, İŞKUR Müdürlüğü ve SSK müdürlüklerinin her birine ayrı ayrı bilgi verilmesi uygulamasına son verilmesi gerekmektedir. Her işçi için bildirimi zorunlu ve temel olan SSK bildiriminin biçimi yenilenerek üç kurumun aynı kaynaktan bilgi almasının sağlanması için bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda, öncelikle Ek 1 ve Ek 2 bildirimlerinin kaldırılmasının sağlanması lazımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Meslek mensupları aracı kılınarak yürütülen istatistikî çalışmaların ve buna benzer bilgi formlarıyla yürütülen angaryaların kaldırılması gerekmektedir.

Geçici beyannamelere eskiden olduğu gibi altışar aylık dönemler itibariyle verilmesinin sağlanması, Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesinde beyannamelerin meslek mensuplarınca imzalanması hususunda imza zorunluluğu için konulan hadlerin kaldırılarak, vergiye dayalı her türden beyannamenin meslek mensuplarınca imzasının zorunlu hale getirilmesinin sağlanması, KDV, gelir beyanları ve bunların dışında örneğin emlak beyannamelerinin, gayrimenkul sermaye iradı beyannamelerinin de meslek mensuplarınca kontrol ve imza altına alınmasının sağlanması... Böylelikle meslek mensuplarının kamusal denetime yardımcı olmaları ve katkıları da sağlanmış olacaktır.

3568 sayılı meslek yasasında, serbest muhasebeci ve malî müşavir ayırımı ortadan kaldırılarak, genel kurulların ve odaların yapısı daha rasyonel hale getirilerek, meslek mensuplarına daha çok yetki verilerek sorumluluklarını dengeli hale getirecek şekilde değişikliklerin Meclisimizce yapılması gerekmektedir.

Bir vergi pratiği olarak da sürelerle, vergi türleriyle oynama mücadelesinin sonunda vergi beyanlarının yükseltilmesinin sağlamaya yönelik fiilî zorlamaların, girişimlerin, artık, yadırgayıcı noktaya gelmiş olup, bu uygulama artık, bir malî ayıp olarak görülmektedir. Türkiye'nin, bunca yıllık vergicilik deneyiminin sonunda hâlâ vergi dairesi ile mükellef arasında beyanı artırma pazarlığı yapmaya sürükleniyor olması, gerçekten ıstırap vericidir, üzüntü vericidir. Bu uygulamalara artık son verilmesi gerekmektedir. Şu andan itibaren, artık buna tanık olmak istemiyoruz. 2006 yılında da bu uygulamaların devam ettiğini görmek istemiyoruz.

Hepinizi sevgi ve saygılarla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Deveciler.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahıslar adına söz talepleri var, 2 tane önerge var ve Genel Kurulun çalışma süresi de saat 17.30 itibariyle tamamlanmış olacaktır aldığımız karar gereğince. Bu bakımdan, saat 20.00'de toplanmak üzere, oturumu kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.28

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Tasarının 4 üncü maddesi üzerinde şahsı adına Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu?.. Yok.

Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali, buyurun.

ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 904 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Madde, internetin ve teknolojik imkânların vergilemede kullanılmasıyla ilgili düzenlemeler getiriyor. Ancak, bu madde, 5398 sayılı Yasanın 23 üncü maddesiyle yasalaşmış bulunduğundan, maddenin değiştirilmesi veya geri çekilmesi gerekiyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Sali.

Sayın Ali Kemal Deveciler...

Sayın Ümmet Kandoğan, buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun tasarısının, bugün, gündüz bölümünde birçok maddesinin geri çekildiğini ve kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinden rahat bir şekilde geçebileceğinin sinyallerini aldık. Tabiî, bu kanunla ilgili olarak bugüne kadar konuşan çok değerli milletvekilleri çok geniş açıklamalarda bulundular. Hükümet tarafından 23 madde olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bir kanun tasarısının Komisyonda 36 maddeye çıkarıldığını ve biraz önce de Komisyon Başkanı tarafından, 11 maddesinin, daha önce değişik kanunlarda çıkarılan maddeler olması nedeniyle de bu tasarıdan çıkarılmasıyla ilgili bir talebi oldu. Biz hep şunu söylüyorduk: Parlamento çalışmalarıyla ilgili olarak, milletvekillerimizin, çıkacak olan kanunla ilgili, hangi kanunlarda değişiklik yapılabileceğiyle ilgili yeterli bilgi birikimi ve donanımına sahip olması gerektiğini ifade ediyorduk; ancak, ben iddia ediyorum ki, bu kanunla ilgili kaç kanunda değişiklik yapıldığını, bir milletvekilimiz bile söyleyebilecek durumda değil.

Hatta, çok enteresandır, bugün, Danışma Kurulu önerisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan metne bakın; orada, kanunun isminin dahi Grup Başkanvekili tarafından bilinmediğini çok açık ve net bir şekilde göreceksiniz.

Değerli milletvekilleri, bir kanun geliyor Türkiye Büyük Millet Meclisine; grup başkanvekilinin bu kanunun isminin ne olduğundan haberi yok ve Danışma Kurulu önerisine, bunu, hükümetin sevk etmiş olduğu isimle gönderiyor. Bundan, bu kanunun isminin değiştiğinden, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu kanunun yeni isminin ne olduğundan dahi haberi olmayan bir grup başkanvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin nasıl olacağını, nasıl şekillenmesi gerektiği hususunu gelip burada savunabiliyor.

Bizim itirazımız buna değerli milletvekilleri. Kanunun ismi dahi doğru dürüst bilinmezken, 23 kanunda değişiklik yapan bu kanun tasarısının içeriğinden milletvekillerimizin kaçının haberi var, ben de dahil olmak üzere değerli milletvekilleri?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Senin hiç haberin yok.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Benim çok haberim var Sayın Kacır. Bu kanunun bütün maddelerini satır satır okudum, bütün diğer kanunlarda okuduğum gibi; ama, ben eminim ki, siz bu kanunun hiçbir maddesini okumadınız Sayın Kacır ve iddia ediyorum, bu Meclis içerisinde, bu kanunun maddelerini başından sonuna kadar okuyup, ne getirip ne götürdüğünü, devlete maliyetinin ne olduğunu, hangi kanunlarda değişiklik yapıldığını, geliniz, burada, Sayın Kacır, benden sonra söz alın, eğer doğru dürüst anlatabilirseniz, ben sizden özür dileyeceğim.

Değerli milletvekilleri, yapılan çalışmalardan milletvekillerinin haberi yok. Böyle bir Meclis çalışması olmaz değerli milletvekilleri. Ben demin burayı izledim, burada, ayakta bir saat, hangi önergeler verilecek; bürokratlarla ayakta… Burada milletvekili konuşuyor, orada bürokratlar önerge hazırlığı içerisinde! Böyle bir kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmesi, elbette, biraz sonra sizin oylarınızla olacak; ancak, vicdanınıza danışınız; bir milletvekili olarak yapılan bu çalışmalardan ne kadar haberdarız?! Bu getirilen değişikliklerden ne kadar bilgimiz var?! Takip etmekte zorlanıyoruz; 23 kanunda bu kanunla değişiklik yapıyoruz değerli milletvekilleri. Takip etmek bile zor. Öyle maddeler var ki, hiç alakası olmayan, bu kanun içerisinde yer almaması gereken maddeler var. Devlet memurlarının disiplin cezasıyla ilgili bir değişiklik dahi bu kanun tasarısının içerisine bir şekilde girmiş, yerleşmiş değerli milletvekilleri.

Onun için, lütfen, istirham ediyorum, böyle, alelacele kanun çıkarma anlayışından, lütfen, vazgeçelim. Ne olur, şu kanunu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, konuşmanızı tamamlayınız.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Hızlı…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Manisa Milletvekili… İşimiz bu Sayın Milletvekili, işimiz kanun yapmak, doğru dürüst kanun yapmak, halkın ihtiyaçlarına cevap verecek kanunu çıkarmak…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Evet, işimiz bu…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karşılıklı…

Sayın Kandoğan…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …bütün milletvekillerinin bilgi sahibi olduğu bir kanunu çıkarmak. Buraya gelen milletvekilleri, parmak indirip kaldırmak için gelmedi ki arkadaşlar!

BAŞKAN - Sayın Kandoğan…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Hızımıza yetişemiyorsanız…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Siz yetişin değerli milletvekilleri. Ben, günde 16 saat, 18 saat çalışıyorum, yetişemiyorum Sayın Milletvekili…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Eve gidip 24 saat çalış!..

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, Genel Kurula teşekkür eder misiniz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu kanunları takip etmekte zorluk çekiyorum, yetişemiyorum ve benim kadar çalışan çok az milletvekili var, onu da biliyorum.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Senin kapasiten yetmiyorsa biz ne yapalım!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Senin kapasiten yok!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Gelin, çantamı göstereyim, bu kanunla ilgili… Satır satır, kelime kelime okudum bu kanunu ben.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, konuşmanız tamamlandı mı efendim?

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -  Müsaade etseler bitireceğim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hayır, sabahtan beri konuştunuz; ama, madde üzerinde hiçbir şey söylemediniz; ben dikkat ettim…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu konuştuklarım nedir Sayın Başkanım!

BAŞKAN - Madde üzerinde bir şey konuşmadınız.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - O zaman, siz, yazılı metin verin, onu okuyayım buradan! (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, benim söylediklerim nedir?! Ben, bu kanunla ilgili konuşmuyor muyum?! Bu kanunun 23 kanunda değişiklik yaptığını ifade etmedim mi?! Daha ne söyleyeyim Sayın Başkanım?!

AHMET YENİ (Samsun) - Madde üzerinde konuş!

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bakınız, 5 dakikalık sürenizi doldurdunuz, ondan sonra, şu anda 1,5 dakikaya yaklaştı, konuşmayı tamamlayınız da, biz de görüşmelere devam edelim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, ben kürsüye çıkınca size bir hal oluyor! (Gülüşmeler)

Müsaade eder misiniz... Buraya demin Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bey geldi. Malatya'da çok önemli bir hadise…

CÜNEYT KARABIYIK (Van) - Herkese mal oldu.

AHMET YENİ (Samsun) - Maddeye gel, maddeye.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şiddetle reddediyorum Malatya'da olan hadiseleri. Konuştuğumuz konuyla Malatya'daki olayın bir şekilde bağlantısını kurarak o meseleyi gündeme getirdi. Ben tamamen bu kanunla ilgili görüşlerimi belirtiyorum, siz orada rahatsız oluyorsunuz Sayın Başkanım. Lütfen!.. Lütfen!..

AHMET YENİ (Samsun) - Maddeye gel…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Yeni, siz, hep söylüyorum, gene söyleyeceğim; Samsun Milletvekilimiz, Samsunlular da duysunlar, artık rekorunuzu hiç kimse kıramaz. Buradan hatibe söz atma rekoru sizde.

AHMET YENİ (Samsun) - Doğrudur.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Kim uğraşsa, o rekoru egale edemez. Onun için, lütfen, biraz da susun, biraz da dinleyin veyahut gelin, bir bilgi birikimi varsa, bu kanunla ilgili bir şeyler söyleyin.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, istirham ediyorum, Ahmet Yeni'ye söz yetiştirmeyiniz. Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız; istirham ediyorum; lütfen…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son sözlerimi söylüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, biraz sonra maddeleri ve tamamı oylanarak belki kanunlaşacak; ancak, ben bu şekilde bir Meclis çalışmasından rahatsız oluyorum. İnanıyorum ki, eminim ki sizler de rahatsız oluyorsunuz.

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Rahatsız olmuyoruz, müsterih olun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, bu kanundan 11 madde geri çekildi. Niye geri çekildi; o 11 madde, daha önce burada çeşitli isimler altında gelen kanunlar içerisinde yer alan ve kanunlaşan hükümler. Biz bugün burada oturuyoruz, o kanunlaşmış hükümler Plan ve Bütçe Komisyonundan geliyor ve onun üzerinde biz çalışma yapmak mecburiyetinde kalıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, istirham edeyim, konuşmanızı tamamlayınız.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkan. Daha sonraki maddelerde de fırsat bulursam söz alacağım.

AHMET YENİ (Samsun) - Eyvah!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ancak, tekrar ediyorum; böyle bir Meclis çalışmasının çok sağlıklı olmadığını ifade ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Alaettin Güven

Özkan Öksüz

 

Hatay

Kütahya

Konya

 

Aydın Dumanoğlu

 

Hamza Albayrak

 

Trabzon

 

Amasya

Madde 4.- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; Mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin (f) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki (C) fıkrası eklenmiştir.

"f) Fiyat endeksi (ÜFE): Devlet İstatistik Entitüsünce Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksini,"

"C) Vergi kanunlarında yer alan "…toptan eşya fiyatları genel endeksi…" ibaresi "…üretici fiyatları genel endeksi…" ve "…TEFE…" ibaresi "...ÜFE…" olarak uygulanır."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

Tuncay Ercenk

 

Trabzon

İstanbul

Antalya

 

 

Özlem Çerçioğlu

 

 

 

Aydın

 

Madde 4.- Vergi Usul Kanununun;

a) Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinin sonuna aşağıdaki ibare, aynı fıkranın (5) numaralı bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (6) numaralı bent ve aynı maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna, veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye,"

"6. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elekt-ronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, halogram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, uygulamaya ait usul ve esasları belirlemeye,"

"Kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi üzerine elektronik ortamda düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameler mükellef, vergi sorumlusu veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti tahakkuk fişi ve/veya ihbarnamenin muhatabına tebliği yerine geçer."

b) Mükerrer 355 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 15 gün içinde verilmesi halinde 1/5 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise 1/3 oranında uygulanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Son okunan mı?

BAŞKAN - Evet.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Ona katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tasarısındaki cezaya ilişkin oranların daha uygulanabilir düzeylere çekilmesi için 4 üncü maddede yer alan 1/4 ibaresi 1/5, 1/2 ibaresi de 1/3 olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkini ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                 Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları

Madde 4- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; Mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin (f) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki (C) fıkrası eklenmiştir.

"f) Fiyat endeksi (ÜFE): Devlet İstatistik Enstitüsünce Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksini,"

"C) Vergi kanunlarında yer alan "…toptan eşya fiyatları genel endeksi…" ibaresi "…üretici fiyatları genel endeksi…" ve "…TEFE…" ibaresi "…ÜFE…" olarak uygulanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 ve mükerrer 355 inci maddelerinde değişiklik yapılması öngörülmekteydi. Ancak, söz konusu madde değişiklikleri bu tasarıdan çıkarılmış ve 5398 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinde düzenlenmiş ve anılan kanun 21/7/2005 gün ve 25882 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Söz konusu maddeyle Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin (f) alt bendi değiştirilmekte ve maddeye (C) fıkrası eklenmektedir.

Bu düzenlemelerin yapılmasına TC Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsünün toptan eşya fiyatları genel endeksi yayımlamayacak olması sebebiyle ihtiyaç duyulmuştur.

Enflasyon düzeltmesi uygulamasında sıkça kullanılan fiyat endeksi tanımı, (a) bendindeki değişiklikle yeniden yapılmaktadır. Bu düzenlemeyle, bu maddenin 1/1/2006 tarihinden sonraki dönemlerde ortaya çıkabilecek uygulama sıkıntılarını gidermek amaçlanmaktadır.

Örneğin, Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde yer alan enflasyon düzeltmesi uygulamasına ilişkin olarak, 1 Şubatta başlayıp 31 Ocakta sona eren özel hesap dönemini kullanan bir Kurumlar Vergisi mükellefi, 31/1/2006 tarihi itibariyle enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığını tespit ederken TEFE'deki son otuzaltı ve oniki aylık artışları değil, ÜFE'deki son otuzaltı ve oniki aylık artışları dikkate alması gerekecektir.

Ayrıca, maddeye eklenen ( C) fıkrasıyla "toptan eşya fiyatları genel endeksi" ve "TEFE" ibarelerine diğer vergi kanunlarında da atıf yapıldığı ve toptan eşya fiyatları genel endeksi yayımlanmayacak olması hususları göz önüne alınarak "toptan eşya fiyatları genel endeksi" ve "TEFE" ibarelerinin, bu tarih itibariyle herhangi bir işleme gerek kalmaksızın sırasıyla "üretici fiyatları genel endeksi" ve "ÜFE" olarak kabul edilmesi öngörülmektedir.

Yapılan bu düzenleme sonrasında, vergi kanunlarına dayanılarak çıkarılan yönetmelik, genel tebliğ, sirküler gibi mevzuatta yer alan ibarelere ilişkin atıflar da "üretici fiyatları genel endeksi" ve "ÜFE"ye yapılmış sayılacaktır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının 4 üncü maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin oylamasının açık olarak yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Nükhet Hotar Göksel?.. Burada.

Kenan Altun?.. Burada.

Beşir Hamidi?.. Burada.

Haci Biner?... Burada.

Ahmet Yeni?... Burada.

Niyazi Pakyürek?.. Burada.

Fehmi Öztünç?.. Burada.

Şükrü Önder?.. Burada.

Hamza Albayrak?.. Burada.

Zülfü Demirbağ?.. Burada.

Osman Kılıç?.. Burada.

Fehmi Uyanık?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Abdurrahman Anik?.. Burada.

İlhan Albayrak?.. Burada.

Asım Kulak?.. Burada.

Nur Doğan Topaloğlu?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Muharrem Karslı?.. Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır. Maddenin oylamasını kabul edilen önerge doğrultunda yaptığımızı bilgilerinize arz ediyorum.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 904 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 312

Kabul: 301

Ret: 10

Çekimser: 1 (x)

Böylece madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 4.- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesine göre Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilmiş olup aynı maddenin son fıkrasındaki ikinci görev aylığı limitini aşan ödemeden yararlananlardan, ödemelerin yapılmasında ita amirliği yetkisini kullananlar, yetkili oldukları dönemle sınırlı olmak üzere sadece şahsen yararlandıkları ödemelerden, bunların dışında kalanlar ise, 16.11.2003 tarihinden sonra yararlandıkları ödeme tutarlarından sorumludurlar. İlgililerden sorumluluk sınırları içindeki fazla ödemeler genel hükümler çerçevesinde geri alınır.

Sorumluluk dönemleri dışında yapılan ödemeler dolayısıyla bu ödemelerden yararlananlar ile ödemelerin yapılmasında yetki kullanan diğer kişiler hakkında herhangi bir işlem yapılmaz. Bu fıkra kapsamına giren kişilerin yaptıkları ödemeler nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihinden önce açılmış bulunan davalar işlemden kaldırılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 904 sıra sayılı tasarının geçici 4 üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi en içten saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, kusura bakmayın, benim gibi profesyonel politikacı olmayanlar, bu tasarılarda gerçekten, Ümmet Kandoğan'ın söylediği gibi, zorlanıyoruz. Bana göre bu, torba yasa değil arkadaşlar, bu, bir çorba yasa. Hani, evde bazen biraz nohut, biraz fasulye, biraz mercimek, biraz da erişte karıştırılır bir çorba yapılır.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Aşure… Aşure..

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Çorba da yapılır efendim böyle; tatlısı aşure olur, bir de çorbası olur.

Bu çorbada erişte mi yediğiniz, nohut mu yediğiniz, fasulye mi yediğiniz belli değildir, karmakarışık bir şey yersiniz; bu tasarı da öyle arkadaşlar. Hiç birbirleriyle ilişkisi olmayan, hiç birbirleriyle bağlantısı olmayan birsürü değişik madde. İşte onun için de, iyi hazırlanılmadığı için, üzerinde iyi çalışılmadığı için tasarı buraya kadar getirildi ve okuyabildiğim kadarıyla, 11 maddesi Genel Kurulun huzurunda geri çekildi. İyi çalışılsa, iyi hazırlanılsa bu şeyler olur mu arkadaşlar; olmaz. İşte onun için gelin, şunları doğru dürüst hazırlayın, doğru dürüst konuşalım.

                                        

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Ben, TÜBİTAK Yasası üzerinde konuşmak istiyorum. Aslında, burada bir cümle, üzerinde de çok fazla durmayacağım; ama, size bugünlerde yaşadığımız bazı konularda genel bilgi vermek istiyorum.

Arkadaşlar, dönüp dolaşılıp "YÖK" diye tutturuyorsunuz. Başbakan da dahil, Sayın Başbakan Yardımcısı da dahil YÖK'le üniversite rektörlerinin bir araya gelmesiyle oluşan Rektörlerarası Konseyini bilmiyorlar. Van'a giden Rektörler Konseyidir. Başbakan da canı sıkıldığı zaman "YÖK" diye tutturuyor, Başbakan Yardımcısı da "YÖK" diye tutturuyor. YÖK tamamen (Yükseköğretim Kurulu) ayrı bir kuruluştur arkadaşlar. Van'a giden kurum Rektörler Konseyidir. Rektörler Konseyinin başında da YÖK Başkanı gitmiştir. Bunu, lütfen, Başbakanınız da, Başbakan Yardımcınız da öğrensinler; bunlar ayrı kuruluşlardır.

HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Olsun, ayrı olsun…

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Bari bilmediğinizi hiç değilse kabullenin, deyin ki, bilmiyoruz bu işi deyin.

Arkadaşlar, şunu da söyleyeyim: Şurada 36 ncı aya giriyoruz, 36 ay içerisinde AKP'nin içindeki bazı arkadaşlar, nedense, dinlemesini öğrenemediler. Bari dinlemesini öğrenin, susun, deyin ki, bu adam bir şey anlatıyor. Bari bunu öğrenin; 36 ay geçti şurada.

AHMET YENİ (Samsun) - Sizden mi öğreneceğiz Sayın Hocam?

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir ara birisi dedi ki, Van Rektörü tutuklandığı zaman "daha evvel de olmuştur böyle bir olay, yine de olacaktır" dedi. Ne Osmanlı döne-minde ne cumhuriyet döneminde hiçbir rektör tutuklanmamıştır. Bunu, lütfen, bir yerinize yazın, deyin ki, bir rektör tutuklanmamıştır; bu sizin iktidarınızda olmuştur, bu sizin iktidarınıza yazılacaktır. "AKP İktidarı döneminde bir üniversite rektörü yaka paça tutuklanıp hapse atılmıştır" diye.

AHMET YENİ (Samsun) -Yargıya müdahale etmeyin.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Yargı bağımsızlığı ayrı konu, yargı ile dokunmuyorum, yargı değil. Rektörün götürülüş şekli kötüdür.

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Yasalar karşısında herkes eşittir.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Yargı değil efendim, siz, lütfen, yargı ile tutuklanmayı karıştırmayın. Rektörün götürülüş şekli kötüdür. Bu memlekette hiçbir rektöre bu muamele yapılmamıştır.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Yasalar karşısında herkes eşittir, herkese aynı muamele yapılıyor.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Lütfen, şekli şemaili sizden çok iyi bilirim. Bir rektöre bu muamele yapılmamıştır burada. 72 tane rektör kalkıyor bir bakanlığa gidiyor, karşılığında söylenen şu: "70 tane adam(!) gelmiş."

Lütfen, arkadaşlar, biraz, hiç değilse ölçüyü, sınırı, konuşmasını öğrenin. "70 tane adam!.." "70 tane rektör geldi, oturtacak yer bulamadım" dersiniz, "70 tane adam(!) gelmiş." (AK Parti sıralarından gürültüler)

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Keşke adam olsa, adam değil.

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - Adam olsa!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

Sayın Özyurt…

Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar, lütfen…

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Oradakiler en az sizin kadar adamdır, en az sizin kadar haysiyetliler, onu söyleyeyim. Lütfen, o "adam olsa" diyen…

Başbakan kalkıyor diyor ki: "Efendim, akademik kariyerini nasıl aldığını ben biliyorum." Doğru söylüyor; çünkü, kendi yanındaki öyle almıştır, kendi yanında taşıdığı Başbakan Müsteşarı öyle almıştır.

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Nereden biliyorsun?!

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Onun için biliyor Başbakan. Başbakan öyle söylüyor; çünkü, diyor ki: "Ben nasıl aldıklarını bilirim." Yanındaki adam öyle almıştır çünkü. Bunları öğrenin arkadaşlar.

Bir üniversiteye sizin döneminizdeki kadar kötü muamele yapılmamıştır, sizin döneminizdeki kadar yüzkarası olacak bir olay yaşanmamıştır bu memlekette. Bu, bir yüzkarasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bir rektör böyle yaka paça sürüklenerek götürülmemiştir. (AK Parti sıralarından "yanlış biliyorsun" sesi)

Hayır efendim, yanlış bilmiyorum.

HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Edep ve terbiye üzerine konuş…

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Edep ve terbiye üzerine konuşacak olursak, Başbakanınızın konuşması bir felaket.

Bence, Başbakan, Van Rektörü tutuklandığı zaman nasıl Ermeni konferansında ayağa kalktı, işte "üniversiteler istedikleri gibi yaparlar" diyor. O zaman, Van Rektörü tutuklandığı zaman da Başbakan, aynı reaksiyonu göstermeliydi, aynı şekilde demeliydi "rektöre yapılan yanlıştır, bu şekilde yapılmaz" demeliydi. Ben, bir Başbakandan bunu beklerdim, bir Millî Eğitim Bakanından bunu beklerdim arkadaşlar burada. Üzüldüm, 70 tane rektör kalkıp gidiyorlar ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı ayakkabılarına varana kadar aranmıştır arkadaşlar, bunu bir yerinize yazın. Böyle bir olay yaşanmamıştır, sayenizde yaşanıyor. Siz kalkıp söylemeliydiniz, Yükseköğretim Kurulu Başkanı ayakkabıları çıkartılıp da aranmaz diye; bu, sizin döneminizde yaşanmıştır, iftihar edin.

HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Herkes aranır cezaevinde.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Hayır efendim, herkes aranmamıştır. Hayır, hayır efendim aranmamıştır.

AHMET IŞIK (Konya) - Avukat da aranır, avukat.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Avukat aranır; ama, bu olayda…

AHMET IŞIK (Konya) - Avukat da aranmıştır…

BAŞKAN - Sayın Işık… Sayın Işık…

Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar, lütfen.

MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Bu olayda arkadaşlar, Yükseköğretim Kurulunun Başkanının yanında gelenler aranmamış; ama, Yükseköğretim Kurulu Başkanı ayakkabıları çıkartılıp aranmıştır. Bunu bilin, öğrenin ve bu sizin tarihinize yazıldı. Sayenizde bir üniversite rektörüne yapılan kötü muamele, bir Yükseköğretim Kurulu Başkanına yapılan kötü muamele sizin sayenizde oldu, yaşadık arkadaşlar bunu.

İçinizde pek çoğunuz yüksek öğrenim görmüştür, çoğunuz yüksek öğrenimli, hepiniz hocalarınıza hayran olmuşsunuzdur, hocalarınızın yolunda gitmişsinizdir, beğenmişsinizdir; ama, hocalarınıza sizin yaptırdığınız muameleyi hiçbir yükseköğretim öğrencisi yapmamıştır. Bu, sizin hanenize yazılmıştır, sayenizde Türkiye bunu görmüştür.

Saygılar sunuyorum arkadaşlar, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyurt.

Hükümet adına Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek; buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Çok değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Son günlerde tartışma konusu olan bir olay, yargıya intikal etmiş olan bir konu burada bir şekilde de gündeme tekrar getirilmiş oldu. Aslında her vesileyle söylüyoruz ki, Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devleti demek, herkesin olabildiğince hukuk kurallarına riayet etmesi gerekir. Hepimiz sık sık vurgu yapıyoruz buna, komisyonda da, burada da, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız da haklı olarak yargı bağımsızlığından sıkça bahsederler, buna temas ederler. Yargı bağımsızlığının birinci ayağı, yargıya intikal etmiş bir konuda kimsenin yargının işine karışmamasıdır. Buna azamî dikkati hep beraber göstermemiz lazım.

Van'da cereyan eden bir olay var. Geçmişe dönük bir soruşturma. Siyasetle bağlantısı vardır diyenler oldu; ama, bunun arkasını doldurmadı. Birisi gelir -ister bu kürsüden ister bir başka yerde- derse ki orada cumhuriyetin savcıları tarafından, cumhuriyetin hâkimleri tarafından soruşturması, mümkünse bilahara kovuşturması yapılacak bir olayla ilgili olarak siyasetin şu kesimi, bilfarz Adalet Bakanı, bilfarz Millî Eğitim Bakanı veya kim kastediliyorsa, şu tarihte savcıya şu talimatı verdi, hâkime bu talimatı verdi, şu şu şu olaylar sebebiyle yargı tarafsız davranmadı filan gibi altını doldurabilecek laflar, beyanlar, deliller ortaya koyabilirse, biz, bunu saygıyla karşılarız. Ama, bu olmadan, en zor şartlar altında vatanseverce görev yapan hâkim ve savcıların işlerine karışma anlamına gelecek, onları kendi vicdanlarıyla ve dosya münderecatına göre, hukuka göre karar vermesini zorlaştıracak beyanlarda, tavırlarda bulunurlarsa, bunu hukuk adına anlayışla karşılamak da mümkün değildir. Bir süreden beri bu, alışkanlık haline geldi, yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor. Biz, bu olaylar karşısında, mümkün olduğu kadar, siyasetin bu işle alakasının olmadığını, yargının haksız yere suçlanmış olmasını bilerek, bunu görerek, vicdanımız da bu noktada sızlayarak bir şey demek istemedik, işi hukuk çerçevesinde tutmaya çalıştık.

Van Üniversitesi bir cumhuriyet üniversitesidir. Orada meydana gelen her olay hepimizi üzer. Hiçbir insanın tutuklanması, yargıyla ilişkisinin olması, yargılanması hiçbirimizi memnun etmez, bundan hepimiz üzüntü duyarız. Bu, ister rektör olsun ister sade bir vatandaş olsun. Biz, o olayla ilgili burada bir kıymet hükmü veremeyiz.

Rektörler Komitesinin o günkü toplantısındaki bildiriyi hepiniz hatırlıyorsunuz, 6-7 maddelik bir bildiri. O bildirinin bazı maddelerinde, o üniversitede işlerin usulüne uygun gitmediği, ihaleye fesat karıştırma, alımlar, satımlar, birkısım işlemlerde yanlışlıkların olabileceğini bu bildiride zaten kendileri de kabul ediyorlar; ama, diyorlar ki: "Tutuklanan Sayın Aşkın'ın bu işle alakası yok." Bunu anlarım; ama, orada işler yolunda gitmiyorsa, birkısım usulsüzlükler varsa, birkısım yanlışlıklar varsa, kimin suçlu olup olmadığına, ne Rektörler Komitesi ne Adalet Bakanı ne siz ne ben değil, Türkiye Cumhuriyeti yargıçları, savcıları karar verecek. Türk Milleti adına yargılama yetkisi yalnız hâkimlerimize ait. Hâkimlerimizin işine karışırsak, işimize geldiği zaman yargı bağımsızlığı, işimize geldiği zaman yargı bunu niye böyle yapıyor, öbür türlüsünü yapıyor…

Değerli arkadaşlarım, biz, burada çıkardığımız yasaları, genel ve eşit, herkese uygulansın diye çıkarıyoruz. Cezaevinin yönetimiyle ilgili yasayı da beraber çıkardık. Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın da bu yasanın çıkarılmasında çok büyük katkıları var. Bunlarla ilgili katkıları da hep teşekkürle burada ifade etmeye çalıştık. Cezaevinin kuralları var. O kurallara herkes uymak mecburiyetinde. Üstelik, bunları, Avrupa Birliği adına yaptık. Şimdi, herkes Avrupa Birliği diyor ama, kendisiyle ilgili bir uygulama söz konusu olduğunda, tutuyor, imtiyaz istiyor; efendim, rektör aranır mı, milletvekili aranır mı, bakan aranır mı, filanca şey aranır mı?.. Peki, o zaman, biz, bu yasaları sadece düz vatandaş için mi, sadece sade vatandaşlar için mi çıkarıyoruz?! Yani, onlar uyar, belli makam sahipleri, belli mevki sahipleri bu kurallara uymaz kanunda yazılı olmasına rağmen... Böyle bir uygulama olamaz, böyle bir anlayış olamaz. Dolayısıyla, orada, yasalara aykırı bir tek uygulama varsa, ki, Sayın YÖK Başkanı -benim de hocamdır, kendisiyle her zaman saygı hudutları içerisinde ilişkimiz olmuştur- bu uygulamadan rahatsız olmadığını, yasalara aykırı bir durum olmadığını kendisi de söylüyor. Şimdi, onun yerine başkaları rahatsız oluyor. O zaman şunu getirirsiniz, bunu yaparız: Cezaevlerine bundan sonra -inşallah, hiç kimse düşmez de- filanca kesimlerden insanlar düşerse, onların ziyaretçileri ayrı bir muameleye tabi tutulur der, bunu yasaya koyarsınız, koyarız; o zaman, oradaki infaz memurları da farklı bir muamele yapar. Yasayı genel ve eşit çıkarıyoruz; sonra, insanların konumlarına göre ayrıcalıklar istiyorsak, bu, demokrasi olmaz arkadaşlar. Bunu hep söylemeye çalıştık. Yazıktır, yargıya da yazıktır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu insanlar, orada, zor şartlar altında görev yapıyor, adalet tevzi etmeye çalışıyor. Önüne gelen tu kaka yaparsa, önüne gelen hırpalamaya çalışırsa, bu memlekette kamu düzenini nasıl tesis edeceksiniz! İşimize geldiği zaman yargı bağımsızlığı, işimize geldiğinde genel ve eşit kural; ama, işimize geldiğinde, belli imkân sahipleri… Türkiye, zaten, bu anlamda, oligarşik adacıklarla dolu, bunları hep beraber temizlememiz lazım, bunları olabildiğince ayıklamaya çalışıyoruz; ama, eski alışkanlıklarımız sebebiyle, farklı uygulamaları bir beklenti içerisine sokuyoruz, bunu gündeme getiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu doğru değildir. Yargı, bakın, böylesine suçlamalar karşısında sessiz kaldıysa, bunun bir tek sebebi var; çünkü, yürümekte olan bir dava var, bu davayla ilgili bir fikir açıklamış olsa, ihsası reyde bulunmuş olacak. Bu hassasiyetle, bugüne kadar olup bitenleri ibretle izliyor. Sessiz kalmış olması, bütün bu suçlamaları, bütün bu olumsuzlukları kabul ettiği anlamına gelmiyor, tam tersi, hukuka saygının gereği olarak, şu an, bir sabır imtihanından geçiyor, hiç kimse de bir şey demiyor. Onun için, ne olur, bu kürsüyü, bu anlamda… Ceza Kanununu beraber çıkardık. 288 inci maddeyi açın okuyun. Yargılanmakta olan bir davayla ilgili olarak, Tür Milleti adına yasama yetkisini kullanan Meclislerde bile görüşme yapılamaz diyor. Neden; çünkü, hâkimler, hukuka, kanuna, dosya münderecatına ve vicdanî kanaatlerine göre karar versin diye bütün bu kurallar tespit edilmiştir, belirlenmiştir. Bunu aşan, bunu zorlayan… Siyasetin gündem konusu haline getirmek, bence, çok doğru bir şey değil. Kaldı ki, bu konuyla ilgili birkısım da yanlış bilgiler var. Mesela, ben, 70 kişi, 80 kişi filan demedim, bunları iyi açıp, bakın. Ben, bir gün evvel Sayın YÖK Başkanını aradım, bir hoca-talebe ilişkisi içerisinde aradım, saygıda hiç kusur etmedim, bundan sonra da etmem; çünkü, benin anlayışım bunu gerektirir. Hocam, yarın bir toplantı yapılacak, bir gerginlik olmasa, cumhuriyetin kurumları karşı karşıya gelmese, yargıya müdahale anlamına gelecek bir şey olmasa iyi olur Hocam, siz bunları daha iyi takdir edersiniz diye, edep ölçüleri içerisinde bir şeyi karşılıklı konuştuk. Onun da bana verdiği cevap şudur: "Bizim daha evvelki bildirimizi hatırlıyorsunuz, o bildiride, biz, yargıya kusur anlamına gelecek hiçbir şey ifade etmedik " dedi. Ertesi günkü bildiri, tam tersi bir bildiri olarak çıktı.

Benden ziyaret için randevu istediler, Sayın YÖK Başkanı ve birkaç arkadaşı gelecek denildi; toplantı bitmiş, 15 dakika sonra. Ben, kendisine saygımdan dolayı, derhal randevu verdim. Pekâlâ, o gün -çünkü, benimle bir alakası yok bu işin- meşgulüm derdim, iki gün sonraya randevu verirdim. Tam tersi, kendilerine saygının gereği olarak, hemen 15 dakika sonra randevu verdim. Ben zannettim ki iki kişi gelecek, üç kişi gelecek; makam odalarındaki oturulacak yer belli.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - 50 kişi olsa ne olacak, ağırlayamıyor musun makam odanda!..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Kendileri gelmezden evvel bütün yayın nakil araçları Bakanlığın önüne doldu. Herkes otobüslerle veya başka türlü, nasıl geldiler bilemiyorum, oturacak gerçekten yer yok. Eğer bir sorun çözmek için geliniyorsa, herhalde geliş tarzının böyle olmaması lazım, üslubun böyle olmaması lazım ya da bana niye gelmiş oluyorlar?! Bana, eğer bir şey için geliyorlarsa, bunun geleceği yer en evvel ben değilim.

Zaten, Yükseköğretim Kurumundan, Van'daki soruşturmalarla ilgili olarak, bakınız, pazar günkü bir televizyon programında da kamuoyuna yanlış bilgi verildiği anlaşılıyor.

Müracaatta bulunmuşlar. Kime; gereği için Van Cumhuriyet Savcılığına, bilgi için Adalet Bakanlığına ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kuruluna. Demek ki, dilekçenin gereğini yapacak Van Cumhuriyet Savcılığı. Tarihi ne; 21 Temmuz 2005.

22 Temmuz, bir gün sonra, Van Cumhuriyet Başsavcılığı YÖK'ün bu müracaatına anında cevap veriyor, bir gün sonra, hiç savsaklamadan; YÖK'e, Yükseköğretim Kurumuna saygının gereği olarak, bir gün sonra, böylesine önemli bir olayla ilgili olarak derhal cevap veriyor.

Yazının bana gelişi 26 Temmuz. Hatta, ben değil, Müsteşarımız ilgili birime havale ediyor. 26 Temmuzda YÖK'ün başvurusu bilgi için bize geldiğinde, zaten Van Cumhuriyet Savcılığı gerekli bilgiyi vermiş, ekine de Danıştayın bir kararını koymuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Dolayısıyla hukuk çerçevesinde olan bir iş "üç aydır cevap alamıyoruz" falan diye, işe bir de dramatik boyut katılmak suretiyle, anladığım kadarıyla Van olayı, Van'ın dışına taşırılmak suretiyle, siyasetin eski gündem maddelerinden biri haline getirilmeye çalışılıyor.

Bakınız, üniversitelerimize de yazık olur, yargıya da yazık olur, bu ülkeye de yazık olur; siyaset yapıyoruz, hepimizin sorumluluğu var. Yapmamız gereken şey, hukuk yolundan gitmek suretiyle Türkiye'nin sorunlarını çözmektir, buna katkı sağlamaktır. Değilse, tansiyonu yükselterek, olur olmaz her meseleyi kendi bağlamı dışına taşırarak Türkiye'de gündem konusu yaparsak, o zaman, birdenbire, Türkiye ne oluyor diye, en evvel kendi vatandaşlarımız dahil olmak üzere herkes bu ülkenin huzurundan, barışından, geleceğinden endişeye düşer. Buna hiçbirimizin hakkının olmadığını, olmaması gerektiğini düşünüyorum.

Bu fırsatı verdiği için de arkadaşımıza teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Evet Sayın Anadol, nedir?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, İçtüzük 69 uncu maddeye göre, görüşlerimiz çarpıtıldığı için, sadece…

BAŞKAN - Kimin görüşü çarpıtıldı Sayın Anadol?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - … sadece Mustafa Özyurt'un -Grup adına konuşan- değil, genel olarak Cumhuriyet Halk Partisinin ileri sürdüğü iddialara bir yanıt mahiyetindedir. (AK Parti sıralarından "Hayır, hayır" sesleri)

BAŞKAN - Hayır efendim, böyle bir şey yok. Cumhuriyet Halk…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Öyle oldu.

BAŞKAN - Sayın Bakanın konuşması genel bir konuşmadır; böyle bir itham filan yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu, genel konuşma değil…

BAŞKAN - Hayır, Sayın Anadol.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu, genel konuşma değil…

BAŞKAN - Hayır, genel konuşma. Buradaki herkes onun muhatabıdır; böyle bir şey yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini, beyanlarını hedef alan bir konuşma, Genel Başkanımızın Grupta yaptığı konuşmayı hedef alan bir konuşma.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Hayır…Hayır…

BAŞKAN - Sayın Anadol, burada ne şahıs ismi geçmiştir ne grup ismi ne şey. Genel olarak, Adalet Bakanı bir değerlendirme yapmıştır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır Sayın Başkan, lütfen… Ben direniyorum, oylamaya sunun efendim.

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Geç…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oylamaya sunun lütfen; çoğunluk istemiyorsa konuşmayacağım. Direniyorum… Direniyorum efendim. 69'a göre söz istiyorum.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, ben Cumhuriyet Halk Partisini kastederek, onun görüşlerine cevap vermek adına bir konuşma yapmadım. Böyle bir anlayış nereden çıkıyor?! Bundan dolayı üzüntü duydum. Kati surette... Ben Cumhuriyet Halk Partisinin ismini geçirmedim, tam tersine, arkadaşımızın görüşüne teşekkür ettim fırsat verdiği için.

MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Hayır efendim… Sayın Bakan, siz çarpıttınız.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Hayır, hayır…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Arkadaşımız Grup adına konuştu.

BAŞKAN - Sayın Bakanım... Sayın Anadol…

Burada Sayın Bakan da açıkladı, ben de dinledim. Genel hukuk kuralları içinde bir konuşma yaptı, kimseye bir sataşma yoktu; ama, sataşma gerekçesiyle böyle bir ısrarınız varsa Genel Kurulun oyuna başvuracağım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Başvurun efendim, başvurun…

Yani, bu eleştirdiği görüşler Adalet ve Kalkınma Partisine ait görüşler miydi Sayın Bakanın eleştirdiği görüşler?

BAŞKAN - Hayır, hiç kimseye ait değil, genel hukuk kuralları içerisinde konuştu Sayın Bakan.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Adalet adına konuştu.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Adalet adına konuştu... Adalet adına hâkimler konuşur, bakanlar konuşmaz; adalet adına hâkimler konuşur, bakanlar değil.

BAŞKAN - Sayın Anadol, burada bir sataşma falan yok, genel olarak konuştu; yani, tatlı tatlı yürütüyoruz. Daha sonra, bir madde üzerinde konuşma sırasında, bir şey varsa, görüşlerinizi açıklarsınız; burada yeri değil; oylamıyorum.

Size de teşekkür ediyorum, sağ olun.

Sayın Özyurt, size de teşekkür ediyorum; herhangi bir şey yok.

Anavatan Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Üçüncü yılımız dolmak üzere; bu üç yıl zarfında, bu kürsüyü fazla işgal etmedim; bağımsızlar sırasında oturarak dinlemeyi yeğledim; çünkü, 3 Kasım seçimlerinden sonra, millî irade tecelli ederken, öyle bir tecellide bulundu ki, büyük bir çoğunlukla, tekparti iktidarı iş başına geldi. Bütün Türk toplumu gibi, ben de bu toplumun bir parçası olarak, çok şeyler bekledim iktidarımızdan. Kendi payıma düşen desteği de verdim, oylamalarda, memleket, millet hayrına olan her şeyde de destek verdim; ama, son on dört gündür bir şeyler oldu. Ne oldu; Anavatan Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grup kurdu.

Yine sessizce burada dinlerken, gerek AK Parti İktidarından, gerek Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlar, konuşmalarında, bu yeni kurulan gruba hiç hayırlı olsun demediler. Yani, Türk misafirperverliği bu mudur?

AHMET YENİ (Samsun) - Halkımız kurmadı ki.

ANAP GRUBU ADINA EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Şimdi, bu kıskançlık, bu hiddet, bu şiddet niye, onu anlayamadım, bir türlü anlayamadım.

Şimdi, Anavatan Partisi, 1983'ten bu yana, hakikaten, Türk toplumuna büyük hizmetler vermiş, büyük bir siyasî camiadır, büyük bir okuldur, büyük bir ekoldür, çok büyük devlet adamları yetiştirmiştir.

Şimdi, bakın, benden önce çok değerli bir Sayın Bakanımız konuştu, sizinle beraber biz de alkışladık. Bu Sayın Bakanımız da, Sayın Özal ve Anavatan ekolünden yetişmiş değerli bir siyasetçidir. Yani, 59 uncu Cumhuriyet Hükümetinin, Kabinenin Anavatanlı bakanlarını çekin, hükümeti ayakta tutamazsınız, hükümeti ayakta tutamazsınız… (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) İşte, Turizm Bakanlığından sonra görüyoruz. Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin.

Şimdi, her vesileyle söylüyorsunuz; ne diyorsunuz: "Alternatifimiz yok." Doğru mu?.. (AK Parti sıralarından "Doğru" sesleri) Doğru… Peki.

Bakın, bu mübarek günde, gecede size bir şey söyleyeyim. Eğer hepimiz Müslümansak, onun kurallarına, kitabına inanıyorsak, bir tek Cenabı Allah'ın alternatifi yoktur; her şeyin ve herkesin alternatifi vardır. Bu alternatifi halka sunarsınız, halk tercih eder ama etmez, o halkın bileceği iş; ama, alternatifimiz yok diye ortaya kasılıp veya kendi yandaşlarınız köşeyazarlarına da bunları yazdırırsanız, bu inkârcılığa girer.

Değerli arkadaşlarım, iktidar büyük bir çoğunluk; sadece 350 değil, Cumhuriyet Halk Partisini de yanınıza aldınız, 500 milletvekiliyle bir iktidar sergiliyorsunuz. İktidar koalisyonunuz hayırlı olsun!

Şimdi, dün, Sayın Koç, burada konuşurken, bir torba yasadan, çuval yasadan bahsetti, bu çuvalın un akıttığından bahsetti; ne hikmetse, aynı Koç, bugün, çuvalı dikmeye kalkıyor. Al gülüm ver gülüm!.. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Şimdi, eğer komisyona maddeyi geri çekiyor, ileride nasılsa bu maddeyi tekrar getiririz diyorsanız, o zaman ortağınıza ihanet ediyorsunuz. Yok, eğer getirmeyecekseniz, hakikaten bu amaçla bu maddeyi çekiyorsanız, o zaman o mazlum insanlara ihanet ediyorsunuz. Her halükârda da bir ihanet içindesiniz.

Bakın, değerli arkadaşlarım, ben onbeş senedir Parlamentodayım. Burada bana laf atmaya kalkan arkadaşlarımın yaşlarının yarısından fazla Parlamento tecrübem var. Ben, bu sıralarda da oturdum iktidar milletvekili olarak, bu sıralarda da oturdum muhalefet milletvekili olarak, bu sırada da oturdum komisyon başkanı olarak, bu sırada da oturdum hükümetin üyesi olarak. (AK Parti sıralarından "nereye doğru gidiyorsun" sesleri)

Şimdi, değerli arkadaşlarım; rahmetli Özal'ın size bir lafını okuyayım -nereye gittiğimi anlayacaksınız- rahmetli Özal diyor ki: "Kaybedip, yeniden kazanmak lazım. Kabul etmek lazım ki, siyaset inişli çıkışlıdır. Kazanırsınız da kaybedersiniz de. Her zaman kazanmak mümkün olmayan bir şeydir. Her zaman kazanan yanlıştır. Kaybetmesini de bilmek lazım. Kaybedip, tekrar kazanabilmek lazım; ancak, bunlar yapıldığı zaman parti tam manasıyla, bizim arzu ettiğimiz, bizim düşündüğümüz sağlam bir parti haline gelir." Bakın, bunu, rahmetli Özal söylüyor. Ama, size, bir arkadaş nasihatı söyleyeyim: Sizin gidişiniz bizimkinden daha hızlı olacak. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Nasrettin Hoca gibi "damdan düşene sorun" demişler. Gelin, memleket, millet adına olan her şeyde, hiç kimseye taviz vermeden, Grubunuzun ve gücünün kıymetini bilin. Bu güç, ne 1950'lerde rahmetli Menderes'e nasip oldu, ne Sayın Demirel'e nasip oldu, ne Sayın Özal'a nasip oldu. Bu çoğunluğunuzun kıymetini bilin.

Şimdi, sözü açmak istemiyorum, Sayın Salih Kapusuz burada yok. Sayın Kapusuz'la birlikte de 1991'den bu yana milletvekilliği yapıyoruz. 28 Şubat sürecini aştı. Şimdi, iktidarlar nasıl gelir, nasıl gider, bunların hepsi belli. Halkın oy ve iradesiyle gelir; ama, hükümetler işbaşına güvenoyuyla gelir. Hükümetlerin gitmesi de belli; ya koalisyon ortağınız size desteğini geri çeker veya bir gensoruyla düşürülürsünüz. Peki, şimdi soruyorum size: 28 Şubatta bunlardan hangisi oldu? Ortağınız, o zamanki ortağınız Doğru Yol Partisi desteğini mi çekti veya bir gensoru verildi de Türkiye Büyük Millet Meclisinde ret oyu mu verildi?! Bırakıp kaçtınız… (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)Bırakıp kaçtınız… Bırakıp kaçtınız… Bakın…

İktidarsınız. İktidar başka, muktedir olma başkadır. Eğer iktidar, zamanında bazı şeyler yapılabiliyorsa, onun tedbirini almak da o iktidarın görevidir. Benden size bir uyarı; uyulur uyulmaz...

AHMET IŞIK (Konya)- O bir saygıydı Sayın Bakanım. Protokolün gereği…

BAŞKAN- Sayın Işık, müdahale etmeyin lütfen.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)- DYP'den ayrıldın, koalisyonda bakan oldun.

BAŞKAN- Sayın Demirbağ, lütfen… Sayın Demirbağ, dinleyelim...

Buyurun.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)- Bakın, size bir şey söyleyeyim. Siyaset kurumu yıprandı filan diyoruz ya, siyaset kurumu ilkeler çerçevesinde otursun, toplumda yıpranmasın diyoruz ya… Haa, bu yıpranmışlık milletvekillerinin kişisel hareketleriyle olmaz. Yani, bir milletvekilinin tabanca atmasıyla veya bir milletvekilinin pet şişe atmasıyla falan siyaset kirlenmez. Onlar ferdî işlerdir. Haa, olmaması lazım, o ayrı konu; ama, onların kişisel sorunudur. Siyaset, ilkeler etrafında durabilmektir, halka verdiği sözü tutabilmektir. Benden size bir uyarı, naçizane. Ama, korkmayın, yani, Anavatan Partisi buraya çıktıkça, konuştukça hop oturup hop kalkıyorsunuz. Neticede halka gitmeyecek miyiz, halk oy vermeyecek mi? Belki yine gömer canım sandığa. Telaşınız ne, endişeniz ne?!

ÜNAL KACIR (İstanbul)- Şüphemiz yok.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)- Endişeniz ne?!

ÜNAL KACIR (İstanbul)- Şüphemiz yok.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)- Ama, sonunuzu gördüğünüz için endişeleniyorsunuz.

Allah hepinize selamet versin.

Saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.

Sayın milletvekili arkadaşlarım, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma saati: 21.07

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.19

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Şahsı adına, Ordu Milletvekili Cemal Uysal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Uysal, süreniz 5 dakika.

CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Son kamuoyu yoklamalarında hükümet, en güvenilir kurumlar arasında 1 inci sırada yer aldı. Türkiye, ekonomik bakımdan, siyasî istikrar bakımından, ekonomik istikrar bakımından fevkalade üst düzeyde. Türkiye'ye yatırım yağıyor. Bütün dünya, Türkiye'yi görüşüp konuşuyor. Türkiye'nin itibarı arttı ve Türkiye, bugün, dünyada parlayan yıldız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim lütfen.

CEMAL UYSAL (Devamla) - İşte, bütün kıyamet buradan kopuyor. Özellikle, Anavatan Grubunun -ki, grubu nasıl kurdular, ona da biraz sonra değineceğim- buradaki hezeyanının sebebi budur; zihinlerde istifham yaratmak ve hükümetin başarısını gölgelemek ve bunu da çok uygun olmayan -daha kötüsüne dilim varmıyor- bir politik tarzda burada sunmaya kalkmaktır. Şimdi, şunu soruyorum: Türkiye, son yirmi yılda, AK Parti gelinceye kadar 17 tane hükümet kurdu, bunların hepsi de koalisyon hükümetiydi. Koalisyon hükümetlerinin döneminde kalkınma hızı ortalama yüzde 2,5-3, enflasyon yüzde 50, borçların gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 91. AK Parti Hükümeti geldiği zaman ne oldu: AK Parti Hükümeti geldiği zaman, son üç yılda kalkınma hızı ortalama yüzde 7,5, enflasyon yüzde 10'un altında, yüzde 8'e kadar düştü, siyasî ve ekonomik istikrar sağlandı, borçların gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 60'a kadar düştü.

Şimdi, siz, bir grup kurdunuz. Bu grubu, nereden yetki aldınız da kurdunuz; size millet bu yetkiyi verdi mi?! 3 Kasım 2002'de yapılan seçimlerde siz ne kadar rey aldınız? Millet size reyini değil, reyinin damga vergisini, zekâtını verdi; ama, siz, buraya geldiniz, toplumun bu kararına karşı hile yapmak suretiyle bir grup kurdunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu grubu kurdunuz ve şimdi, buradan, Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetini çok kötü bir şekilde, maalesef, tenkit ediyorsunuz. Milletin 3 Kasım 2002'de vermiş olduğu bu kararı iadei muhakemeye mi götürdünüz? Unutmayın ki, iadei muhakeme, ölü ağzına su damlatmaktır. Hiçbir surette partimizin başarısını gölgeleyemeyeceksiniz ve Türkiye Cumhuriyeti, AK Parti sayesinde, 1950'den bu yana geçen, aşağı yukarı ellibeş yılda görülmemiş şekilde bir ekonomik performans göstermiştir, gerçekten de bütün dünyada takdir toplamaktadır, güven gelmiştir, gerçekten de hükümetimiz çok emin adımlarla ekonomiyi büyütmekte, Türkiye'yi istikrara götürmektedir. Sizin hezeyanınızın hiçbir faydası olmayacaktır. Siz, milletin hakkını, toplumun size vermediği hakkı burada gasbetmek suretiyle kullandınız ve bunu millet çok iyi biliyor, size de hiçbir suretle itibar etmiyor.

Beni dinlediğiniz için, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkanım, "Meclis görüşmelerinde dile getirilen görüşler hezeyandır" diye bir sataşma var.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sizin söyledikleriniz hezeyandır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sükûneti sağlayalım.

Affedersiniz Sayın Abuşoğlu. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Saygıdeğer arkadaşlarım, susun da bir dinleyelim, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sataşma var. Meclis görüşmelerinde dile getirilen hiçbir görüş burada hezeyan değildi. Üstelik Anavatan Grubunun hezeyanı olarak ifade edilmiştir. İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre cevap hakkı doğmuştur.

BAŞKAN - Sayın Başkan, tutanakları getirteyim, bu oturum içerisinde size söz vereyim. Ben "hezeyan"ı duymadım, arkadaşlarım da duymamışlar. Dediğiniz şeyler varsa, memnuniyetle.

Sayın Taner Yıldız, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ilgili kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de maddeyle ilgili konuşmak istiyorum. 1990 yılına kadar, bilindiği gibi, TÜBİTAK'ta ikinci görev aylıklarında herhangi bir sınırlama yoktu; ancak, 3670 sayılı Kanun ve ilgili kanun hükmündeki kararnamelerle, ikinci görev aylıklarına bir sınırlama getirildi; ama, fiilî durum bununla çok örtüşük olmadı, ilgili kurumun hukuk müşavirliği bu sınırlamaya uymayarak ödemelerin devamını, yapılmasını sağladı; ancak, ibralar, yani ilgili kurulun ibraları bu şartla yapıldı. Bunun üzerine, konu, bilindiği gibi, hukuka intikal etti. Danıştay Birinci Dairesi de, bu ödemelerin ikinci görev aylıklarının sınırlandırılmasıyla alakalı görüş bildirdi; ama, dönemin ilgili devlet bakanı gerekli istihdamı sağlayamayacağı endişesiyle TÜBİTAK'taki bilim adamlarının bu ikinci görev aylıklarının devam ettirilmesinden yana görüş bildirdi. Daha sonra, ilgili kurumun, yine TÜBİTAK'ın denetim raporunda, bu sınırlamaların getirilmesi gerektiği, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında da yine aynı doğrultuda bir sınırlama getirilmesi gerektiği söylendi ve bunun üzerine, 15 Ocak 2004 tarihinde, Başbakanlık Makamı, görev ücretlerinin 8 inci madde doğrultusunda sınırlandırılmasını istedi.

İşte, en son, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun içtihatları doğrultusunda, TÜBİTAK'ta 16 Kasım 2003 tarihinden sonra görevlendirilmiş olup ve gerçek dışı beyanı olmayanların, 15 Ocak 2004 tarihine kadar, geriye doğru altmış gün çalışılmak kaydıyla, bu dönem içerisindeki fazla ödemelerin istenmesi gerekmesi nedeniyle bu madde düzenlenmiştir. Ayrıca, fazla ödemelerin yapılmasında yetki kullanan kişilerin sorumluluk sınırları da belirlenmiştir. Bu şekilde, bilim adamlarımız ile kurumun arasındaki çatışma giderilmek istenmiştir.

Saygıyla arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

Bülent Baratalı

 

Trabzon

İstanbul

İzmir

 

A. Kemal Deveciler

Gürol Ergin

Mustafa Özyürek

 

Balıkesir

Muğla

Mersin

 

Osman Kaptan

Mesut Özakcan

Kâzım Türkmen

 

Antalya

Aydın

Ordu

Madde 5- 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 4- 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 38 inci maddesine göre, 21.09.2004 tarihine kadar ilgili Bakan onayıyla Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilenlere ödenen ikinci görev aylığı herhangi bir şekilde geri alınmaz. Bu fıkra kapsamına giren kişilere yapılan ödemeler nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihinden önce açılmış bulunan davalar işlemden kaldırılır."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının Anayasaya da aykırı olan 5 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Birgen Keleş

M. Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

 

İstanbul

Trabzon

İstanbul

 

K.Kemal Anadol

Özlem Çerçioğlu

Tuncay Ercenk

 

İzmir

Aydın

Antalya

 

 

Mustafa Özyürek

 

 

 

Mersin

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşacak mısınız Sayın Özyürek?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet, konuşacağım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek.

Süreniz 5 dakika.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; burada, zaman zaman ilginç tartışmalar ereyan ediyor. Biraz önce, İktidar Partisine mensup bir milletvekili arkadaşımız, Anavatan Partisini hırpalayabilmek için AKP Hükümetiyle ilgili öyle methiyeler düzdü ki, şaşırıp kaldım. Diyor ki: "Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetidir."(AK Parti sıralarından "Doğru" sesleri)

Şimdi, arkadaşlarım, Atatürk dönemini de inkâr eden bir anlayıştasınız.(AK Parti sıralarından "Hayır, ne alakası var" sesleri)

Elbette… Elbette… 1923'ten beri bu ülkede hükümetler kurulmuştur. Bu ülkeyi düşmandan kurtaran hükümet vardır, bu ülkeyi demir ağlarla donatan hükümet vardır, sata sata bitiremediğiniz eserleri yaratan hükümetler vardır.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Rakamlara bak…

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Çokpartili dönemden bahsetti.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Şimdi, onun için ölçüyü kaçırmamak lazım. Bir süre sonra da kendi kendinizi methetmekte o kadar ileri gidiyorsunuz ki, inanmaya başlıyorsunuz.

AHMET IŞIK (Konya) - Çokpartili dönemden bahsediyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Hayır, hiç öyle bir açıklama yapmadı "cumhuriyet tarihinin" dedi, çok dikkatli dinledim.

Şimdi, arkadaşlar, ölçüyü kaçırmayınız ve unutmayınız ki bunu emekliler de dinliyor, unutmayınız ki bunu köylüler de dinliyor, unutmayınız ki bunu yüzde 2,5 zammı reva gördüğünüz memurlar da dinliyor. Böyle bazı sanal göstergeleri alarak "enflasyonu düşürdük" filan; evet, düşürdünüz; peki, sokakta yaşayan insan; ona neyi yansıttınız, ne verdiniz, çiftçiye ne verdiniz, memura ne verdiniz, emekliye ne verdiniz, bunları da düşünmek lazım. Bunu, sadece TÜSİAD dinlemiyor bu konuşmalarınızı, sadece TOBB'un yöneticileri dinlemiyor bu konuşmalarınızı, halk da dinliyor. Gidelim, istediğiniz köyde bu konuşmaları birlikte yapın bakalım, millet ne diyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bütün köylere gittik.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Köye nasıl gittiğinizi biliyoruz; devlet dairesinin yetkililerini alıyorsunuz…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır, hayır…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …vali muavini, kaymakam, oradaki il müdürü; köylü, zavallı, ne yapsın…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Tek başıma gittim köylere.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …devlet gelmiş karşısına, "ne isterseniz söyleyin bakalım" diyorlar. Arkadaşlar, biz, halkın içindeyiz; siz, devlet zırhıyla halkın içine giriyorsunuz, kendinizi aldatıyorsunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Biz de milletin içindeyiz!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Bu güzel ortamda kendinizi anlatmanız güzel.

Bir de bir şey söyleyeyim; şimdi, Anavatan Partisiyle çok uğraşıyorsunuz; kendi evladınız, yavru muhalefeti siz yarattınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yarısı sizin arkadaşlarınız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Genel Başkanı sizden…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yarısı sizden.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …bütün görevlere gelen arkadaşlarımız sizden. Unutmayınız ki, arkadaşlarım bunu abartmayın, abartmayın… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi dinleyelim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bak, Sayın Koçyiğit var orada.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Türkiye'de, Osmanlı'dan beri…

Sayın Kacır, izin ver söyleyeyim; söylediğim şey senin de hoşuna gidecek.

Bu, Osmanlı'dan beri siyasette en büyük kavga kardeş kavgasıdır arkadaşlar; bu kardeş kavgasına çok fazla itibar etmeyin; onlar, sizin, daha dün yavrularınızdı, iç içe, kucak kucağa oturuyordunuz. Onun için…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yarısı sizden!

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - Sizinkiler daha fazla orada.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun için… Genel başkanıyla belli olur bir parti arkadaşlar; Genel Başkanını siz çıkarmadınız mı; burada oturan arkadaşlarımızın çoğunu siz çıkarmadınız mı?! Bırakın, bırakın içinizden çıksınlar, biraz da eleştirsinler. Tabiî, sizin eksiklerinizi en iyi onlar bildiği için, onların eleştirilerine tahammül edemiyorsunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Niye; siz muhalefet yapmıyor musunuz, muhalefeti beceremiyor musunuz?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Demokrasi, tahammül gerektirir değerli arkadaşlarım.

Şimdi, eskiden "canım, CHP hep eleştirir, bunlar tek pencereden bakar" falan diyordunuz.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Önerge ne oldu, önerge?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Şimdi, başkaları da eleştirmeye başlayınca biraz şaşırdınız galiba.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Anketlere bak!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizi kendinizden başka, sizi büyük sermayeden başka, sizi belli…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Toparlıyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Önerge hakkında konuşun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Sizi…

Önerge hakkında da konuşacağım, hiç merak etme!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne zaman konuşacaksınız?!.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Buraya gelen arkadaşlar önerge hakkında ne kadar konuşmuşsa ben de o kadar konuşurum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, sizi, dediğim gibi, holdingler koruyor, methediyor…

AHMET YENİ (Samsun) - Halk koruyor, halk…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - ...TÜSİAD methediyor.

AHMET YENİ (Samsun) - Halkımız, halkımız…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …ve onların emrindeki bazı gazeteciler methediyor; ama, buna inanmayınız, bunlar size dalkavukluk yapıyorlar; biz, burada, gerçekleri söylüyoruz. Sizden ayrılan Anavatan Partili arkadaşlarımız da hidayete erdiler, onlar da doğruyu söylüyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - CHP'liler ne oldu, CHP'liler?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun için, doğrulardan korkmayın değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gerekçesini dinlemedik ki!..

BAŞKAN -Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                           Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

Madde 5.- 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Geçici Madde 4.- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesine göre, 21.9.2004 tarihine kadar ilgili Bakan onayı ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilenlere ödenen ikinci görev aylığı herhangi bir şekilde geri alınmaz. Bu fıkra kapsamına giren kişilere yapılan ödemeler nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihinden önce açılmış bulunan davalar işlemden kaldırılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesine göre Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilen üniversite öğretim elemanlarına ödenen ikinci görev ücretinin, bu maddenin son fıkrasına göre mi belirleneceği, yoksa 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun ilgili maddesine göre mi tespit edileceği hususu tartışma konusu olmuştur.

Bu sorun, 21.9.2004 tarihli ve 25590 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5234 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle 278 sayılı Kanuna eklenen ek 3 üncü madde aracılığıyla çözümlenmiştir; ancak, hükümetin getirdiği kanun tasarısının 5 inci maddesinde, geçmişte yapılan fazla ödemelerin ilgililerden geri alınması için düzenleme getirilmiştir.

Hükümetin getirdiği kanun tasarısının bu maddesi hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır. Yanlış bir şart tasarrufun idare tarafından geri alınmasından dolayı ödenmiş fazla paraların geri istenmesi için yasal düzenleme yapılmaktadır. Eğer ortada yanlış bir şart tasarruf varsa, idare bunu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararları doğrultusunda geri alabilir. Bunun için yasal bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Yasal düzenleme yapma ihtiyacı, bu kararlarla uyumlu olmayan yeni bir uygulama yapıldığı için söz konusu olmaktadır. Hatalı olduğu ileri sürülen idarî tasarruf, yine bir idarî tasarrufla değil, yasayla geri alınmakta ve yasal süre kaydına bağlı olmadan, yasayla ödeme yükümlülüğü getirilmektedir. Bununla da kalınmamakta, ita amirliği yetkilerini kullananların bu ödemeden yararlanmak amacıyla hile yaptığı veya gerçekdışı beyanda bulundukları yine yasayla hüküm altına alınmaktadır. Yasayla, gerçekdışı beyanda bulunanların veya hile yapanların kapsam dışında tutulması anlamsızdır; çünkü, zaten yüksek mahkemelerin kararları doğrultusunda böyle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. İta amirliği yapanların hepsinin gerçekdışı beyanda bulundukları veya hile yaptıkları yasayla hükme bağlanmış olmaktadır ki, bu kabul edilebilir bir şey değildir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun E. 1972/6 sayılı kararında özetle şöyle denilmektedir: "Hukuka uygun tasarrufların geri alınması, ancak geçmişte doğmuş haklara (kazanılmış haklara) saygı göstermek, bu hakları tanımak suretiyle mümkündür. Diğer bir deyimle, hukuka uygun tasarrufların makable şamil şekilde geri alınması imkân dahilinde değildir. Hukuka uygun bir tasarrufun geri alınması kaldırma veya düzeltme niteliğindedir. Hukuka aykırı, yanlış tasarruflara gelince (yokluk veya mutlak butlan nedenleriyle sakat olan bir idare tasarrufu, kural olarak geriye yürür biçimde geri alınabilirse de, bu durumlar işbu içtihadın konusu dışındadır) idare hukukunun genel prensibi, bir idarî tasarrufun geriye yürümeyeceği şeklindedir. Oysa bir tasarrufun geri alınması, iptal gibi geriye yürür sonuç doğuracaktır. Bu takdirde, geri alma işleminin durumu ve sonuçları, bu genel prensip göz önünde tutularak tespit edilmelidir.

Burada, yanlış bir idare tasarrufunun geri alınmasındaki kamu yararı ile bu yanlış tasarrufun kişiler yararına yarattığı hukukî durumların korunması (istikrar prensibi) çatışma halindedir; ancak bu çatışma görünüştedir, zira yanlış bir idare tasarrufunun geri alınması kamu yararı bakımından zorunlu gibi görünmekte ise de, istikrarın korunmasında da kamu yararı vardır. Yerleşmiş (müesses) durumlar hataen de doğmuş olsalar ve hak teşkil etmeseler bile, her zaman geriye yürür şekilde ortadan kaldırılabilmeleri, istikrarı ve toplumun güven hissini sarsar, kamu düzenini zedeler.

Hukuka aykırı işlemin ilgili kişi lehine yarattığı hukukî durumların ilelebet tartışma konusu yapılması sakıncalıdır. Dolayısıyla belirli bir süre geçtikten sonra bu hukukî durumların korunmasında meşru yararları olan ilgililerin korunmasını, yani hukukî durumların dokunulmazlığını kabul etmek gerekir.

Yanlış bir şart tasarrufun idare tarafından geri alınmasından dolayı ödenmiş fazla paraların geri istenmesi davalarında, kamu yararı ile kişisel yararı uzlaştıracak, kamu ve hukuk düzenini sarsmayacak, aksine, bunlara güven ve devamlılık sağlayacak nitelikte en adil ve hukukî bir norm olarak iptal davası süresini genel olarak yanlış şart tasarrufu geriye yürür şekilde geri almak için bir sınır olarak kabul etmek, bu süre geçtikten sonra tasarrufun ancak ilerisi için hüküm ifade edecek şekilde geri alınabileceği, daha doğrusu ilerisi için değiştirilebileceği tarzında bir sonuca varmak gerektir.

Belirtilen süreler geçtikten sonra idare yanlış tasarrufunu geri alsa bile, geçmişteki durumlar artık kazanılmış durum niteliğinde olacağından, yanlış işleme dayanılarak yapılmış ödemelerin sebepsiz olduğu da ileri sürülemeyecek ve geri istenmesi mümkün olmayacaktır.

Sonuç olarak, yokluk ile mutlak butlan halleri hariç ve kişinin gerçekdışı beyanı veya hilesi de sebebiyet vermemiş olmak kaydıyla, idarenin yanlış şart tasarrufunu (özellikle yanlış intibak işlemini) ancak iptal davası süresi veya kanunlarda özel bir süre varsa, bu süre içinde yahut iptal davası açılmışsa, dava sonuna kadar geriye yürür şekilde geri alabileceğine, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geriye yürür şekilde geri alınamayacağına, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri alınması halinde, geri alma gününe kadar dolmuş durumların parasal sonuçları da dahil olmak üzere, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması gerekir."

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun kararı ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararı doğrultusunda düzenleme yapmak amacıyla, 21.9.2004 tarihine kadar bakan onayı ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda görevlendirilenlere ödenen ikinci görev aylığının herhangi bir şekilde geri alınmaması için değişiklik önergesi hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Komisyonun bir teknik açıklaması, düzeltmesi olacak.

Buyurun Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Düzeltme yapmamız gerekiyor. Geçici madde 4, geçici madde 7 olarak düzeltilecek.

BAŞKAN - Arkadaşlarımız gerekli notu aldı, gerekli düzeltmeyi yapacaklar.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 5 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün?.. Burada.

Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan?.. Burada.

İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem?.. Burada.

Sivas Milletvekili Osman Kılıç?.. Burada.

Sivas Milletvekili Selami Uzun?.. Burada.

Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Ordu Milletvekili Hamit Taşçı?.. Burada.

Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anik?.. Burada.

Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu?.. Burada.

İstanbul Milletvekili Yahya Baş?.. Burada.

İstanbul Milletvekili Recep Koral?.. Burada.

Samsun Milletvekili Ahmet Yeni?.. Burada.

Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım?.. Burada.

Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak?.. Burada.

Bursa Milletvekili Niyazi Pakyürek?.. Burada.

Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ?.. Burada.

Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil?.. Burada.

Düzce Milletvekili Fahri Çakır?.. Burada.

İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar?.. Burada.

Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

BAŞKAN -Sayın milletvekilleri, 1,5 dakikalık süre içerisinde, lütfen, oylarımızı kullanalım.

Pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımız, lütfen, Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar efendim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımız salon dışına çıkmışlarsa, lütfen, ikaz edelim.

Oyunu kullanmayan sayın milletvekilleri, lütfen, oylarını kullansınlar.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımızın Genel Kurulda olup olmadıklarını kontrol edeceğim.

Sayın Gürsoy Erol?.. Burada.

Sayın Mehmet Özlek?.. Burada.

Sayın Yakut?.. Burada.

Sayın Şükrü Ayalan?.. Burada.

Sayın Gülseren Topuz?.. Burada.

Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat?.. Burada.

Sayın Fehmi Uyanık?.. Burada.

Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 904 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci maddesinin açıkoylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı: 338

Kabul: 338 (x)

Madde kabul edilmiştir; hayırlı, uğurlu olsun.

6 ncı maddeyi geçici 34 üncü maddeyle birlikte okutacağım.

Sayın Abuşoğlu, tutanakları getirttim. 6 ncı madde üzerinde söz talebiniz var. Evet, burada ifade ettiğiniz kelime kullanılmış, hezeyan kelimesi. Şimdi mi bir açıklama yapacaksınız, konuşmanız sırasında mı?

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Şimdi…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Abuşoğlu.

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Ordu Milletvekili Cemal Uysal'ın, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bu Meclisin üyelerinin oturuşu, kalkışı, konuşması ve burada sergilediği adap ve usule dair her türlü hareketi, Türk Milletine örnek olması gereken bir nitelik taşır. O bakımdan, gerek hatiplerin konuşmasında gerek diğer saygıdeğer milletvekillerinin dinlerken gösterdiği tavırda hep bunu özellikle önplanda tutmak gerekir. Elbette, burada konuşulurken, gerek muhalefet partisinin ve gerekse de İktidar Partisinin sayın üyeleri, burada görüştüğümüz çerçeve içerisinde, kendileri için kabul edilmeyecek ve gerek iktidarın gerekse de muhalefetin tavırları konusunda tenkit edilebilecek herhangi bir hususta tenkitlerini rahatlıkla yöneltebilirler; ama, bunun bir usulü vardır, usulünden de öte bir edebi vardır.

Sayın Cemal Uysal, kullandığınız bu kelime, "hezeyan" kelimesi, sizin bürokratik geçmişinize ve şu andaki işgal ettiğiniz makama yakışmamıştır; lütfen, bu sözü Anavatan Partisi Grubuna karşı kullanmanızdan dolayı özür dileyiniz; çünkü, biz, burada, Türk Milleti adına kutsal bir görev üstlendik ve bu görevi ifa ediyoruz gecenin geç saatlerinde. O bakımdan, biz, Anavatan Partisi olarak, bize karşı yöneltilen en ağır tenkitlere rağmen, hiçbir zaman bu kelimeyi kullanmadık ve

                                    

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

bundan sonra da kullanmayacağız, kullanmayız da. Bizim siyasî tavrımız ve siyasî adabımız, bu kelimeyi kullanmak için, çok, çok ötesinde kalır. O bakımdan, özellikle rica ediyorum, sayın İktidar Partisi milletvekillerinin bundan sonraki konuşmalarında, gerek Anavatan Partisi olarak parti görüşlerimize ve politikalarımıza gerekse de Grubumuzu oluşturan milletvekillerine her türlü tenkidi yöneltebilirler; ama, bunun bir edep içerisinde olması gerekir. Şimdi, birçok konuşmacı, dönüp dolaşıp, durmadan, Anavatan Partisi grup kurarken bu yetkiyi nereden aldı... Milletten alıp almadığını sorguluyor. Ben şunu açıkça ifade ediyorum: 2 Kasım öncesinde…

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - 3 Kasım...

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Evet, sayın milletvekilleri, biraz daha kulak kabartırsanız sözüme, bu sözde bir alacak ders olabilir sizin için.

2 Kasım seçimleri öncesinde, Antep'te, seçim propagandalarını yaparken şu şiiri okudum hep, buradan da bir kere tekrar edeceğim. Şiirin bir baş kıtasını bir de son kıtasını okuyacağım.

"Ben Antepliyim, şahanım ağam.

Mavzerim omzuma yük.

Ben yumruklarımla dövüşeceğim.

Yumruklarım memleket kadar büyük."

Son kıtasında da şöyle der:

"Bir bayrak dalgalanır Antep Kalesinde.

Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak."

2 Kasım seçimleri öncesinde, gerçekten…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - 3 Kasım...

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) 3 Kasım öncesinde, gerçekten, bu partiyi oluşturan her milletvekili adayını alnı ak olarak niteledik ve öyle gördük. AKP'yi de o özellikleri dolayısıyla tercih ettik siyasî hayatımız için.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - AK Parti, AK Parti…

BAŞKAN - Sayın Kacır, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - AK Parti diyeceğimiz yerler de var, AKP diyeceğimiz yerler de var. Sabrederseniz, nerede AKP diyorum, nerede AK Parti diyorum, dikkatle dinleyin ve bunun üzerinde de biraz düşünün.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - ANAP, ANAP…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Abuşoğlu, AK Parti adayı olarak seçildin de geldin.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Abuşoğlu, konuşmanızı tamamlayınız efendim, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - 3 Kasım seçimleri öncesinde, bu siyasî kadronun ak olma özelliğini dikkate alarak, bu siyasî kadro içerisinde siyaset yapma kararı verdim; ama, düşünün, düşünme zamanı da gelmiştir sizin için, bugün, 3 Kasım öncesindeki gibi, alnınıza ak diyebiliyor musunuz hâlâ? (AK Parti sıralarından"evet" sesleri, gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Evet, diyoruz.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bitireceğim Sayın Başkan.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen kendine bak, haddini bil!

BAŞKAN - Sayın Kafkas…

Arkadaşlar, lütfen…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cemal Uysal, bu Partinin, iktidarın ekonomik başarılarından bahsetti. (AK Parti sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Aynaya bak, aynaya!

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Her tarafın siyah senin; yüzün de siyah, alnın da siyah, kapkarasın!

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen…

Sayın Abuşoğlu, konuşmanızı tamamlayınız, istirham ediyorum.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, konuşmamda herhangi bir sataşma unsuru varsa, İktidar Partisinin üyeleri söz alıp, burada konuşabilirler.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hadi canım sen de!

HASAN BİLİR (Karabük) - Sözünü geri al.

BAŞKAN - Yok, siz bir soru sordunuz, onlar da topluca cevap verdiler, o bakımdan diyorum.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sataşma varsa, çıksın, burada cevap versinler, soruma cevap versinler. (AK Parti sıralarından gürültüler)

HASAN BİLİR (Karabük) - Sayın Başkan, sözünü geri alsın.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen AK Partiyi değerlendiremezsin!

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, iki cümle daha.

BAŞKAN - Lütfen, buyurun.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cemal Uysal… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, cümlesini tamamlasın.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Cemal Uysal konuşmasında ekonomik başarılarınızdan bahsetti.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Tabiî ya!..

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Doğrudur, enflasyon düştü, faizler düştü ve bunu yaparken…(AK Parti sıralarından gürültüler)

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Anavatan seçime girdi, sen niye girmedin?!

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, bitirmeme müsaade etmiyorlar; iki cümle söyleyeceğim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Haddini bil!.. Haddini bil!..

HASAN BİLİR (Karabük) - Sözünü geri al.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Kacır yeter; otur yahu!.

BAŞKAN - Arkadaşlar… Saygıdeğer arkadaşlarım…

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - İki cümle söyleyeceğim, fazla bir şey söylemeyeceğim.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Anavatan seçime girdi, sen neredeydin o zaman?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Niye ANAP'tan aday olmadın?!

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bakın, ekonomik başarılarınızdan bahsediyorum, başka bir şeyden bahsetmiyorum. Enflasyon düştü, borçların gayri safî millî hâsıla oranı da düştü. Bu başarıları elde ederken hep şunu gözetledik; siz de bunu gözetliyorsunuz…

AHMET YENİ (Samsun) - Antep'e gidebiliyor musunuz?

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Siz gidebiliyor musunuz?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gidiyoruz.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bu ekonomik başarıları ifade ederken hep şunun arkasına sığındınız; IMF'nin kriteri, Avrupa Birliğinin kriteri.

Bu ekonomik başarının arkasında…

AHMET YENİ (Samsun) - AK Parti var.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, bakınız, kısa bir konuşma için 7 dakikanız geçti; istirham ediyorum efendim...

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Efendim, bitiriyorum; son cümlem.

BAŞKAN - Lütfen yani!

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Son cümlem.

Bu kriterleri gözetiyorsunuz, doğrudur; ama, Karadenizli Temel'in, Trakyalı Hüsmen dayının, güneydoğulu Maho dayının, Egeli efenin, zeybeğin hiç mi kriteri yok?! (AK Parti sıralarından "var" sesleri) Bunları işsizliğe mahkûm ediyorsunuz, bunları 500 kilo kömüre mahkûm ediyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, teşekkür ederim.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bunları 25 000 000 liralık erzak kutusuna razı ediyorsunuz.

Saygılarımı sunarım. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, teşekkür ediyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - İşte onların temsilcisi biziz, sen ihanet ettin… Sen ihanet ettin onlara.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen kimsin?!

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım…

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Bir dakikanızı istirham edeyim.

Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, buradaki Başkanlığı adil ölçüler içerisinde yürütmeye çalışıyoruz, söylüyoruz. Buradaki konuşmalar sırasında eğer Genel Kurula hitaben bir soru sorulmuşsa, Sayın Abuşoğlu onu yaptınız, onlar da size, bir soru karşısında bir cevap vermek durumunda kaldılar. Tabiî, bu defa süre uzadı.

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Hepimize cevap hakkı düştü Sayın Başkanım. Bütün Gruba söz hakkı doğuyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Onun için, çıkan arkadaşların herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeyecek şekilde konuşmalarını tamamlamalarını istirham ediyorum.

Sayın Fatsa, buyurun efendim.

Arkadaşlar, susarsanız, Grup Başkanvekilimizi dinleyelim.

Buyurun.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, Sayın Abuşoğlu, biraz önceki konuşmasında Grubumuzu da hedef alarak bazı ifadelerde bulundu…

BAŞKAN - Yahu arkadaşlar, susarsanız biz de dinleyelim! Lütfen…

EYÜP FATSA (Ordu) - Söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Neyle ilgili?

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Abuşoğlu, biraz önce, parti sözcülerini ve Grubumuzu da hedef alarak "söylediğimin aksini iddia edecek varsa, buyursun kürsüye" dedi. Ben, aksini de söyleyeceğim, başka şeyler de söyleyeceğim. Söz istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Başka söz söyleme yeri mi burası?!

BAŞKAN - Sayın Fatsa, size memnuniyetle söz vereyim; yalnız şu var: Şu anda da söz alabilirsiniz, Grubunuz adına da söz alabilirsiniz; hangisini tercih edeceksiniz?

EYÜP FATSA (Ordu) - Grup Başkanvekili olarak söz alıyorum, Grubum adına söz alıyorum.

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, tutanakları inceleyin.

BAŞKAN - Yok; yani, madde üzerinde mi söz alacaksınız?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sataşma üzerine…

EYÜP FATSA (Ordu) - Hayır. Ben, Grubumuzun…

BAŞKAN - Partinin tüzelkişiliğiyle ilgili.

Çok kısa olarak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Yalnız, yeni bir sataşmaya sebebiyet vermeyelim, istirham ediyorum; çünkü, yapacak çok işimiz var, çalışıyoruz.

3.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, konuşmasında, parti sözcülerine ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi AK Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - AKP değil miydi?!

EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, söz verdiğiniz için de size teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, Sayın Abuşoğlu'nu hep beraber dinledik. Hatta, konuşmanın ötesinde, biraz, böyle, Grubumuzu hedef alarak, belki, yapmış olduğu yanlışlığın veya 3 Kasımda millete vermiş olduğu sadakati tutamamış olmanın ezikliği altında. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) burada, bazı, Grubumuzu ifade etmeyen -bütün arkadaşlarımı ve Parti Grubumun bütün mensuplarını tenzih ederek söylüyorum- açıklamalarda bulundu.

Bir şiir okudu "ben Antepliyem, Şahinem ağam..." diye. Biz Antep'i biliriz, Şahin Ağa'yı biliriz, Şahin Ağa'nın millete vermiş olduğu söz ve sadakat karşısında kale gibi durduğunu da biliriz. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kaç kişi duruyor acaba?

EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz, 3 Kasımda milletin önüne nasıl alnımız ak olarak çıkmışsak, bugün de, yine, milletimizin huzurunda, alnımız ak olarak, dimdik duruyoruz. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Milletin verdiği emaneti taşıyamayanlar, milletin aydınlatmış olduğu yüzü ve alnı koruyamayıp kara çalanların, bu kürsüde, bu milletin ak evlatlarına söyleyebileceği hiçbir sözü yoktur; kendisine iade ediyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Malatya'dan çok ak çıktınız; bembeyaz çıktınız!

EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...

Lütfen.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Bembeyazsınız maşallah!

EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Ömer Abuşoğlu Partimizden istifa ettiği gün, ben, kardeşi ile kendim görüştüm.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye kardeşiyle?!.

EYÜP FATSA (Devamla) - Milletvekili arkadaşlarımız da, Antep milletvekili arkadaşlarımız da bu meseleyi biliyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye kendisiyle konuşmuyorsunuz?!

BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir sataşmaya sebebiyet vermeyelim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye kardeşiyle konuşuyorsunuz?!

EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin... Müsaade edin...

Sayın Başkan, bitiriyorum.

Kardeşinizin istifa etmesi için bizim bilmediğimiz bir gerekçe var mı diye...

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Açıklayın; niye kendisine sormuyorsunuz Sayın Fatsa?!

EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin.

Kardeşinizin Partimizden istifa gerekçesi içerisinde bizim bilmediğimiz bir neden var mı diye... "Evet" dedi kardeşi "büyükşehir belediye başkan adayı olmak istedim, yapılmadık" dedi.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Cevap hakkım doğdu.

EYÜP FATSA (Devamla) - "Benim kardeşim, üniversiteden gelmiş, profesör titri olan bir akademisyendir, hakkı bakan olmaktı, bakan da yapılmadı; bundan daha fazla gerekçe mi arıyorsunuz" diye ifade etti. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Delilini göstersin.

EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben, Sayın Abuşoğlu'nun alnının ne kadar ak olduğunu Genel Kurulun ve aziz milletimizin insaflarına ve izanlarına arz ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sana da bu yakışır ancak!

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde 6'yı geçici madde 34'le birlikte okutuyorum:

MADDE 6.- 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 34.- 78 inci maddeye göre yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, eğitimin her hangi bir aşamasında istifa etmiş olmaları nedeniyle kadrolarıyla ilişikleri kesilenler, sürelerinin bitiminde mecburi hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine başlamayıp çekilmiş sayılanlar, görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden görevlerinden ayrılanlar, mecburi hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde memurluktan çıkarılmış olanlar ile yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden mecburi hizmetin devredilmesine imkân bulunmayan başka bir göreve geçmiş olanlardan haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, ek 34 üncü maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplanacak tutarlarla yükümlü tutulurlar. Bunların daha önce ödemiş oldukları tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden tutar, anılan madde uyarınca belirlenecek tutardan düşülür.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Kepenek, süreniz 10 dakika.

Şahsî söz talebiniz var; ama, sizden önce söz talebinde bulunmuş olan arkadaşlarımız var; onun için, Grup adına 10 dakikalık süreniz var.

Buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tartışmaların yoğunlaştığı bir ortamda söz aldım. Bu nedenle, güncel kimi konulara değinmeme izin vermenizi istiyorum.

Görüşmekte olduğumuz, torba yasa diye nitelenen, Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Yasa Tasarısı, adı üstünde, torba yasa niteliğiyle buraya geldi ve burada enine boyuna tartışılmadan, içinden 7-8 maddesi alınıp götürüldü. O noktalara geleceğim; ama, o noktaya gelmeden güncel üç konuya değinmek durumundayım.

Önce, buradaki tartışmaların, ben, çok daha sağlıklı, çok daha düzgün, çok daha nitelikli olmasını yeğlerdim. Üzülerek belirteyim ki, ak koyun kara koyun tartışmaları içerisinde çok önemli konuları bir yana itiyoruz. Bu hepimiz için bir ders olmalı ve bu arada, adına konuştuğum Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun alnının ak olduğu tartışmaları hiç gündeme gelmedi, ak olduğunu hepiniz biliyorsunuz sanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, güncel olarak değinilmesi gereken üç konu var dedim. Bunlardan bir tanesi, dün, Malatya'da yaşanan olaylar. Dilerim bu tür olaylar ülkemizde ilk ve son olur ve bundan sonra hiç olmaz ve hükümetimiz bu konuda önlem alır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hocam, ne ilki, o kadar çok oldu ki…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Ama, bugün, yaşanan başka bir olay var. Çocuk işçiliği üzerinde, Çalışma Bakanlığının izniyle ve çalışma müfettişleriyle araştırma yapan, bilgi toplayan, araştırmacı yazar, gazeteci Uğur Dündar, 2-3 saat gözaltında tutuldu. Biri Malatya, biri Tekirdağ, Türkiye'nin Avrupa'daki topraklarının bir bölümü.

Değerli arkadaşlar, bu topraklarda hukukun, hakkın, insana saygının ve toplumun bilgi edinme hakkının en üst düzeyde olması gerektiğini hep vurguladık, vurgulamaya da devam edeceğiz.

Şimdi bu çerçevede söylenmesi gereken çok şey var. Ama, biraz önce, Van olayı nedeniyle Prof. Yücel Aşkın'ın tutuklanması nedeniyle Sayın Adalet Bakanını ilgiyle, dikkatle izledim. Sayın Adalet Bakanı yargının siyasallaşmasından şikâyetçi. Bundan, üç yıl önce buraya geldiğimiz günden beri biz de şikâyetçiyiz. Şikâyetimiz şudur: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanı Adalet Bakanıdır, Müsteşarı da bu kurulun tabiî üyesidir. Yargı ve savcılarla ilgili bütün işlemleri bu kurul yapar.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Kaç yıldan beri?

YAKUP KEPENEK (Devamla) - 12 Eylülden bu yana. Ama, bunu düzeltmek için üç yılımız geçti. Uğraşmalıydık; elbirliğiyle uğraşmalıydık; yapmadık.

İkinci çok önemli bir nokta var, hiç değinilmeyen. Yargının siyasallaşmasının bir başka boyutu milletvekili dokunulmazlığıdır değerli arkadaşlar. Üç yıldan bu yana her gün neredeyse burada vurgulamamıza rağmen, milletvekilliği dokunulmazlığı konusunda sayın İktidar Partisi Grubunun milletvekillerinin kılını kıpırdatmaması, kendi içinde hukukun siyasallaşmasının bir başka göstergesi değil midir?

AHMET YENİ (Samsun) - Hocam…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Sayın Yeni, lütfen... Bunu başka zaman değerlendirirsiniz.

Değerli arkadaşlar, rektör konusuna geleceğim. İstiyorsanız ona rahatlıkla geleyim. Sayın Adalet Bakanı, burada, o konuda yargının şimdilik sustuğunu, bizim de susmamız gerektiğini söyledi. Bu kürsüden her şeyi rahatça konuşmak zorundayız. Sayın Adalet Bakanı baroların o konudaki görüşüne hiç değinmedi. Bildiğiniz gibi, savunma hakkı da yargının çok önemli bir parçasıdır ve Türkiye'de, buradan çıktığımızda, elimizi vicdanımıza koyarak, zenginin, yoksulun, çete kuranın, kaçakçının, vurguncunun ve sıradan yurttaşların yargı karşısında eşit olduğunu, elimizi vicdanımıza koyarak söyleyebiliyorsak, benim söyleyeceğim hiçbir şey yoktur.

AHMET ÇAĞLAYAN (Uşak) - Barolar Birliğinin istisnası mı var?

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Barolar Birliği de bunu eleştirdiler değerli arkadaşım.

Ama, bunun böyle olmadığını ve bunu düzeltme görevimizin, yani, toplumun sağlıklı dokusunu oluşturan, oluşturması gereken adalet duygusunun, bizi bir araya getiren adalet kavramının bu toplumda egemen olması için çaba vermemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Bunun sorumluluğu hepimize aittir; yargının düzeltilmesinin sorumluluğu hepimize aittir.

Bir başka ek konuya geliyorum: Burada, bugün yaşanan yasa yapma tekniğimiz bile, bizim, yasa kavramını ne kadar ciddiyetsiz algıladığımızın, yasalarla nasıl oyun oynadığımızın ve bazı maddeleri geri çekip bazılarını yeniden getirip, yarın Anayasa oylamasından sonra tekrar getiririm dememizin, bu konuda ne kadar hazırlıksız ne kadar az duyarlı ne kadar ciddiyetten uzak olduğumuzun ayrı bir göstergesidir. Bu, böyle olmamalıydı. Buraya getirilen tasarı, çok daha düzgün hazırlanmalıydı, daha hazırlıklı olmalıydı, daha önce hepimize bilgi verilmeliydi. Şimdi, bunların hiçbiri yapılmıyor.

Ben, şimdi, Sayın Adalet Bakanına soruyorum: Dünyanın neresinde, torba yasa uygulamasıyla, bu tür, her şeyin iç içe geçtiği, kimsenin bir şey anlamadığı yasal düzenleme yapılır ve bu tür yasal düzenlemeyi sağlıklı bulmaya, yasama yöntemini sağlıklı bulmaya olanak var mıdır?

Değerli arkadaşlar, şimdi, öbür noktaya geliyorum. Biraz evvel, arkadaşım, rektör meselesine değinmemi istedi; zamanımın elverdiği ölçüde kısaca söyleyeyim.

Değerli arkadaşlar, hükümetimiz işbaşına geldiği günden, bir yıl önce, yani, 2002'de, hükümetler, üniversitelere yılda 4 500 dolayında kadro veriyorlardı, bu hükümet, sizin hükümetiniz, 2003'te 2 480 akademik kadro verdi, 2004'te 3 478 kadro verdi, 2005'te de 1 927 kadro verdi. Yani, önceki hükümetlerin verdiğinin yarısı düzeyinde kaldı bu. Üniversiteleri, devlet üniversitelerini -ki yükseköğretimin yüzde 94'ünü sırtlar bunlar- yok etmenin bir başka yolu olamaz. Bu, çok büyük bir yıkım sürecinin başlangıcıdır.

Haa, başka bir şey yapıldı, belki, farkındasınız, belki değilsiniz: Bu kadrolar verildiğinde Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının bürokratik işlemleri yapılır. Başbakanlık, bir genelgeyle bu konuda tek yetkinin kendisinde olacağını ileri sürdü. Üç kez, bu yıl, Başbakanlığın genelgesi yargıdan döndüğü halde, bu konuda ısrar devam ediyor. Sayın Maliye Bakanı burada, eğer, dinliyorsa, ben soruyorum: Akademik kadroların yılbaşına kadar dondurulduğu gerçek midir değil midir, doğru mudur değil midir? Kaldı ki, siz, üniversitelere bunları yapmakla kalmadınız hükümet olarak, üniversitelerin burs verme yetkisi ellerinden alındı. Belediyeler burs veriyor, üniversite, öğrencisine burs veremiyor. Başka bir şey daha yapıldı; ÖSYM bütçesi Maliye Bakanlığına bağlanmak istendi. Başka bir şey daha yapıldı; üniversitelerin dönersermayelerine el kondu.

Şimdi, bütün bunlar belli bir birikimin sonucu. Haa, başka bir şey daha yapıldı, izin verin söyleyeyim; Başbakanımız geçenlerde şöyle bir söz etti: "Benim Müsteşarımın, onların okullarına ihtiyacı yok." Şimdi, değerli arkadaşlar, o konu ayrı; ama, bir Başbakan -burada "onların" dediği rektörleri söylüyor- "onların" yani rektörlerin okullarına diyor…

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Hayır, hayır, "okullarına" değil, "kariyerlerine" dedi hocam…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - "Kariyerlerine" tamam; ama, ayrıca "okullarına" dedi. Sayın Uzunkaya, gayet iyi biliyorum.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız Sayın Kepenek.

Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bir başbakanın, üniversiteyi üniversite olarak algılaması, devlet üniversitelerini dışlamaması ve oralarda da hukukun, hakkın, eşitliğin uygulanmasını savunabilmesi gerekir.

Bugünlerde Avrupa Birliği görüşmelerinde bilim, teknoloji, eğitim ele alınıyor; bizim, Avrupa'ya, kendi üniversitelerimizde rektörü tutuklayan bir yapıyla gitmemizin hiç de yüzakı bir durum olmadığını… Objektif olarak... Bakın, suçlama vardır, mahkeme görülür; o başka bir şey; ama, rektörü tutuklu, gazetecisi 2-3 saat sorgulanan bir Türkiye'nin dünyada çağdaş görünmesi, ileri görünmesi, gelişmesi söz konusu olamaz.

AHMET YENİ (Samsun) - Sade vatandaş ama…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Benim vurgulamak istediğim nokta budur.

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Hocam, bilim adamı olmak sorgulanmaktan arî midir?

BAŞKAN - Sayın Garip, lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Hayır, milletvekili de sorgulanmalı, bakan da sorgulanmalı, bilim insanı da sorgulanmalı; hepsi sorgulanmalı. Bunda hiçbir sıkıntı duymuyoruz.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bugüne kadar bakanlar, vekiller sorgulandı; sayın bakanlar, başbakanlar gitti.

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyiniz, gelen hatipler çıksın konuşsun; lütfen, siz müdahale etmeyin yerinizden.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. İzninizle konuşmamı bitiriyorum.

BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayın Sayın Kepenek.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Şimdi, bütün bunları söyledikten sonra yasayla ilgili iki noktaya daha değineyim. Birincisi, burada bir faiz affı getirilmektedir. Dövizde faiz affı getirilmesinin bir malî af olduğu ortadadır. Herhalde bu çerçevede ele alınacaktır. Bu dövizde getirilen bu faiz affı genel olarak uygulanıyor mu? Bir bu noktanın açıklık kazanması gerekiyor. Bir de, bu yolla var olan, ulaşılan toplam faiz kaybı ne kadardır? Ben biraz evvel bu soruları dile getirdim; ama, bir türlü yanıtını alamamıştım, umarım yanıtı gelir.

Hepinize, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum; saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Ömer Abuşoğlu; buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz tasarının 7 nci maddesiyken komisyona tekrar çekilen ve oldukça da mağduru içinde barındıran bir konu üzerinde konuşacağım. Biraz konunun vahametini ve kapsamını ve insanların nasıl mağdur edildiğini, nasıl kadre uğratıldığını göstermek üzere de konu hakkında size teknik bir iki açıklamada bulunacağım ki; çünkü, konu üzerinde, her ne kadar çekilmiş olsa da komisyona, biz bunun tekrar tasarıya eklenmesi konusunda bir önerge vererek bu önergemize sizin desteğinizi bekleyeceğiz.

Konunun mahiyeti şudur: 1992 yılında Türkiye'deki mevcut üniversitelere ilaveten yeni üniversiteler kuruldu. Sayıları şu anda kaçtı, o gün için kaç yeni üniversite kurulmuştu şu anda tam hatırımda değil; ama, oldukça yüksek miktardaydı sayısı. Tabiî, bunların ciddî şekilde öğretim üyesi ihtiyacı vardı, bu öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak üzere de o günün YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Sağlam tarafından bu öğretim üyesi ihtiyacını acilen ve en kısa zamanda karşılamak üzere de yurtdışına, öğretim üyesi yetiştirmek üzere, bir program hazırlandı ve bu program çerçevesinde bu yeni kurulan üniversitelere asistan kadroları tahsis edildi ve bu asistan kadrolarına, yurtdışına gönderilip mastır ve doktora yapmak üzere asistan alımı gerçekleştirildi. Bu asistan alımı da tamamen YÖK tarafından yapılan merkezî bir sınavla gerçekleştirildi ve yaklaşık, sayıları 1 000'in üzerinde genç asistanlar bu sınavı kazanarak, hem yeni üniversitelerde asistan kadrosuna atandılar; aynı zamanda da, akabinde, zaman geçirmeden, yurt dışında görevlendirildiler. Ben de, o dönemde, bu yeni kurulan üniversitelerin birisinde hem fakülte dekanı hem de rektör yardımcısı olarak görev yapıyorum. Zaman içerisinde, iki üç yıllık bir zaman süresi sonunda, YÖK'te bir yönetim değişikliği oldu; Sayın Mehmet Sağlam'ın yerine Sayın Kemal Gürüz iktidara geldi. İktidara diyorum, çünkü, Kemal Gürüz'ün oradaki tutum ve davranışları, tümüyle bir iktidar edası ve iktidar hâkimiyetinde gerçekleşti. Mehmet Sağlam döneminde yapılan bu uygulamaya, Sayın Kemal Gürüz, Sayın Sağlam'la olan kişisel çatışmalarını, çekişmelerini de işin içerisine aktararak, bu uygulamayı ortadan kaldırmak ve bu uygulamaya bir set çekmek üzere, bir Amerika seyahati dönüşü, üniversitelere birtakım yazılar yazdı ve bu yazılardaki ifade edilen görüş şuydu: Bu öğrencilerden bir kısmı…

Sayın Milletvekilleri, ciddî bir konu üzerinde, burada, bir bilgilendirme ve açıklama yapıyorum ki, konunun vahameti iyice ortaya çıksın diye.

Bu çerçevede, üniversitelere gönderilen yazılardaki ifadeler şuydu: "İsimleri zikredilen öğrenciler, yurt dışında, Türkiye aleyhine yıkıcı ve zararlı faaliyetlerde bulunmaktadır. Bunların yurt dışındaki görevlendirilmelerinin iptal edilerek, geri çağrılmaları."

Düşünün siz, bunların hepsi, Türkiye'nin herhangi bir tarafından merkezî bir imtihanı kazanmış ve âdeta "Anadolu delikanlısı" diyebileceğimiz gençler. İki üç yıl yurt dışında, ailelerinin de birtakım fedakârlıkları karşılığında bir emek vermişler. Bunlardan bir kısmı mastırını bitirmiş, doktoraya başlamış; bir kısmı mastırını bitirmek aşamasında, son aşamaya gelmiş. YÖK'ün bu yazısı karşısında, benim görev yaptığım üniversitede, rektör yardımcısı ve fakülte dekanı olarak ve yurtdışına giden öğrencilerin, asistanların işlemlerinden sorumlu rektör yardımcısı olarak da, ben, buna karşı çıktım. Böyle bir ifadeyle hiç kimse suçlanamaz ve görevi iptal edilemez. Varsa, YÖK'ten, bunun belgelerini isteyelim. Yurt dışında, gerçekten, Türkiye aleyhinde yıkıcı ve zararlı faaliyette bulunuyorlarsa, sadece bunların yurtdışı görevlerini iptal etmekle kalmayalım, aynı zamanda, üniversitedeki asistanlık görevlerine de son verelim. Fakat, o günün şartlarında, bilirsiniz, rektörler ile YÖK arasındaki ilişkilerin çerçevesini burada çizmeme gerek yok; rektörler böyle bir yazıyı yazma konusunda gerekli cesareti gösteremediler diyeyim artık ve bu öğrencilerden ismi geçenler, yurt dışındaki görevleri iptal edilerek Türkiye'deki görevlerine çağrıldı.

Bunlardan bir kısmı döndü, bir kısmı yapılan bu haksızlığa itiraz ederek kendilerine yüklenecek her türlü malî külfeti de göze alarak eğitimlerine yurt dışında devam ettiler. Bunların bir kısmı doktoralarını tamamladı ve halihazırda yurt dışındaki üniversitelerde öğretim üyesi olarak veya özel şirketlerde başarılı elemanlar olarak çalışmaktadırlar; ama, bunlardan bir kısmı Türkiye'ye döndü. Türkiye'ye döndükleri için suçlu durumdalar. Niçin; zamanında YÖK'ün "görevinize dönün" çağrısına ret cevabı vermişler veya cevap vermemişler, görevlerine dönmemişler. Bunlardan, doğrudan doğruya tazminat isteniyor. Bir bu şekilde olanlar var.

İkinci şekilde olanlar, YÖK'ün çağrısına uyup Türkiye'ye gelip, eğitimlerine, mastır ve doktora eğitimlerine Türkiye üniversitelerinde devam etmek üzere... YÖK orada da üniversitelere dayatmada bulundu. "Bunlara, ait oldukları üniversitelerde bu eğitimleri verdiremezsiniz, benim gösterdiğim üniversitelerde bu eğitimi alacaklar." Düşünün, herhangi bir üniversitede mastır ve doktora eğitimi veriliyor; fakat, YÖK diyor ki, o üniversitede bu eğitimi alamaz; senin kendi asistanın, kendi kadrondaki eleman, onu ben falanca üniversiteye göndereceğim, orada eğitimini yapacak. Buna da razı oldu bu öğrencilerin çoğu, bir kısmı gitti, YÖK'ün tayin ettiği üniversitelerde de başarılı oldular, üniversitedeki görevlerine döndüler; ama, bir kısmı başarılı olamadı.

Düşünün, siz, iki sene yurt dışında emek vermişsiniz, zaman harcamışsınız, bu emeklerin ve zamanın hepsi bir anda hiçe sayılmış, Türkiye'ye geri dönün denmiş. Bu moral bozukluğu içerisinde, bu motivasyon bozukluğu içerisinde, gelecekte kendilerini nasıl bir muamelenin beklediğini bilemez bir ortamda eğitimlerini başaramadılar ve ortada, şimdi, çok ciddî mağdurlar var. Bunların mağduriyetleri, genellikle, giderken, yurt dışında görevlendirilirken imzaladıkları taahhütnameler, dolarla ifade edilen taahhütnameler ve ödenmemesi sonucunda ortaya çıkan faizler. Ortada ciddî bir mağduriyet var; bu mağduriyetler, o günün şartlarında görev yapmış biri olarak ben gayet iyi biliyorum ki, bunların kendi hatalarından kaynaklanan mağduriyetler değildir; bunlar, gadre uğramışlardır; bunlara haksızlık yapılmıştır.

O bakımdan, o günün şartlarında yapılan haksızlığın omuzlara yüklediği yükleri kaldırmak da, bu Meclisin görevidir. İktidar Partisi, görüşmekte olduğumuz yasayı ve görüşülen ve ikinci tur oylaması beklenen Anayasa oylamasını dikkate alarak bunu geri çekmiş olabilir; ama, ortada bir mağduriyet devam ediyor. Komisyondan bu ne zaman gelecek, ne zaman bu mağduriyet giderilecek, yapılan haksızlık ne zaman düzeltilecek; o konuda herhangi bir ışık da yok, herhangi bir güvence de yok.

Ben, diyorum ki... Biz, konuyla ilgili, iptal edilen, tasarıdan çekilen 7 nci maddenin metnini aynen 6 ncı maddeye -ki, 6 ncı madde de bu konuyla ilgili- benzer durumda olan; fakat, 657 kapsamına giren kişilerin durumunu düzenleyen bu maddeye üniversitedeki bu durumun da eklenmesi hususunda önerge veriyoruz. Bu mağduriyeti giderelim ve bu noktada da, İktidar Partisi Grubunun, sayı üstünlüğü nedeniyle, bizim önergemize destek vermesi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Sadece sayı üstünlüğü yetmez; burada, İktidar Partisinin bir irade göstermesi gerekiyor. Bu iradeyi göstereceğinizden eminim.

MUSTAFA NURİ AKBULUT(Erzurum) - Hiç şüphen olmasın.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Eğer, önergemize destek verirseniz, şimdiden bu desteğinize teşekkür ediyorum. Gerçekten giderilecek olan bu mağduriyet çoktandır giderilmesi gereken ve hak edilmiş bir mağduriyet giderilmesi olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Trabzon Milletvekili Asım Aykan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Aykan.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce söz alan, bir önceki maddede söz almış olan Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız bir cümle kullandı; onunla ilgili olarak, görüşlerimi ifade etmek için söz aldım. Tutanağı istedim; fakat, herhalde yetişmedi. AK Partiyi, TÜSİAD'ın, TÜSİAD mensuplarının veyahut, işte, belli medya gruplarının desteklediği istikametinde, yanılmıyorsam bu istikamette; değil mi?.. Böyle bir cümle kullandılar. Şimdi, arkadaşlar…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - TÜSİAD desteklemiyor mu sizi?!.

ASIM AYKAN (Devamla) - Müsaade edin, bir şey söyleyeceğim…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Destekliyor mu desteklemiyor mu?..

ASIM AYKAN (Devamla) - Tabiî destekleyecek, doğruyu yapıyoruz da onun için…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Güzel... Tabiî, tabiî…

ASIM AYKAN (Devamla) - Doğruyu yapınca desteleyecek bizi; yani, ne yapacaktı başka?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İşte, bozacı şıracı hikâyesinde anlatılan…

ASIM AYKAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, Mustafa Bey, sütü mayaladığınız zaman, üzerinde bir kaymak tabakası olur, yoğurt olur. O yoğurttaki özellik, sütün bütün özelliklerini yansıtır. Millet sandıkta oy kullandığı an, milletin kalbinde, düşüncesinde ne varsa Parlamentoya yansır.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Verilen mayaya göre…

ASIM AYKAN (Devamla) - Kimin, ne zaman, nerede, ne oy kullandığını kimse bilmez. Bize oy verenlere de, vermeyenlere de biz, hizmet etme makamındayız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Biz oydan bahsetmiyoruz.

ASIM AYKAN (Devamla) - İktidar olan veya hükümet olan, idareye gelen insanlar, o ülkede yaşayan insanların, makamına, mevkiine, ırkına, rengine, cinsiyetine, itibarına bakmaksızın, herkese hizmet yapmak zorundadırlar; bir.

İkincisi, onların, mal, can, akıl, nesil, seyahat, ticaret, namus emniyetlerini temin etmek zorundadırlar. AK Parti olarak biz, geldiğimiz günden bu yana, bunu yapıyoruz. Kimin kime oy verdiğini biraz anlamak anlamında, global bakmak anlamında…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ben oy vermekle ilgili bir şey söylemedim; isteyen istediğine oy verir.

ASIM AYKAN (Devamla) - Destek, oy aynı şeydir, fark etmez, işin özü odur.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hepsi TÜSİAD'cı…

ASIM AYKAN (Devamla) - Sandık kurulduğu zaman, gelir düzeyi belli seviyenin üzerinde olan, Ankara, İstanbul, İzmir'deki yerlere bakıyoruz; oralarda AK Parti mi çıkıyor, CHP mi çıkıyor?.. (AK Parti sıralarından "CHP çıkıyor" sesleri) Yani, Kadıköy'e bakıyoruz, Bakırköy'e bakıyoruz, Beşiktaş'a bakıyoruz, Şişli'ye bakıyoruz. Orada yaşayan, herhalde, gariban insanlar değil; belli bir gelir düzeyinin üzerinde insanlar yaşıyor. Onlara da saygı duyuyoruz, istedikleri partiye oy verirler; ama, buradan hep CHP çıkar, siz buraya gelir gariban edebiyatı yaparsınız…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Gariban dediğin kim?!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Malatyalı çocuklar ne olacak?!

ASIM AYKAN (Devamla) - Allahaşkına ya… Ben kendi seçim çevremden de biliyorum, bu böyledir. Bu insanlar bugün size oy verirler, yarın bize oy verirler; ama, bu olayı böyle, bu zemine taşımanın bir anlamı yok.

Sonuç olarak şunu söylüyorum: Biz bugün siyasî iktidarın sorumluluğunu taşıyoruz; iyi yaparız, vatandaş bizi destekler; kötü yaparız, cezalandırır, başkası gelir; ama, bu dönem içerisinde hükümetin doğru yaptığı ve insanlardan dua aldığı konulardaki duyarsızlığınızı anlamakta zorluk çekiyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Tıpkı Malatyalı çocuklar gibi!..

ASIM AYKAN (Devamla) - Onları da düzeltiriz, problem yok. Çoğunu düzelttik elhamdülillah.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hâlâ bakanınızı getiremediniz…

ASIM AYKAN (Devamla) - Onlara da hizmeti biz yaparız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bu işten sorumlu bakanınızı Türkiye'ye getiremediniz…

ASIM AYKAN (Devamla) - Bakın, Sayın Başbakanımız dua aldığı için böyle işlerin altından kalkıyor, bu başarıları gösteriyor. Size tavsiyem, gerçekten tavsiyem, milletin duasını alacak işler yapın.

ATİLA EMEK (Antalya) - Millet beddua ediyor, beddua ediyor! Beddua alıyorsunuz!

ASIM AYKAN (Devamla) - İktidar olmak istiyorsanız, dua yapın!..

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; 904 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 6 ncı maddesiyle, Devlet Memurları Kanununa eklenen geçici 34 üncü maddeyle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği üzere, devlet memurları, bilgi ve görgülerini artırmak üzere yurtdışına devlet imkânlarıyla gönderilirler. Yurt dışında kaldıkları sürenin iki katı kadar da devlete hizmet yükümlülüğü altına girerler. Çeşitli sebeplerle bu yükümlülüğü yerine getirmek mümkün olmayabilir. Bunun karşılığında da, yapılan harcamalar kendilerinden tahsil edilir.

Burada şöyle bir durum var: 1996 yılından sonra gidenler, döviz cinsinden yapılan harcamayı geri ödüyorlar; ama, 1996 yılından önce gidenler ise, yüklenme senetleri kapsamında, bu yükümlülüğü iki kat olarak ödüyorlar. Hepinizin de bildiği üzere, bu, belli mağduriyetlere sebebiyet verebilmektedir. Bu farklı uygulamaları kaldırmak amacıyla bu madde getirilmiştir. Bundan sonra, 1996 yılından önce gidenler de devlet tarafından kendilerine döviz cinsinden yapılan harcamaları ödemek kaydıyla bu yükümlülükten kurtulacaklardır. Tabiî, yapılmış hizmetler varsa mahsuplaşma işlemleri yapılacaktır. Bu yönde detaylı düzenlemeler vardır.

Maddenin hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Koç, buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

O kadar çok süt, kaymak, yoğurt, dua, beddua lafı oldu ki, isterseniz esas işimizle meşgul olalım. Konunun gündemiyle ilgili ben bir soru yöneltmek istiyorum; ama, daha çok bir önceki maddeyle bağlantılı. Gerçi, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı oturuyor, konusu dışında; ama, Sayın Müsteşar ve bürokratlar orada, belki yazılı olarak da cevap verebilir.

Bir önceki maddede, TÜBİTAK'ta görevlendirilen üniversite öğretim elemanlarına ödenen ikinci görev ücretinin, 2547 sayılı Yasaya göre mi yoksa 278 sayılı Yasaya göre mi ödeneceği tartışmalı iken, 5234 sayılı Yasayla yeni bir düzenleme getirilerek tartışmalı duruma son verilmişti. Hükümet, şimdi getirdiği düzenlemede, geçmişte yapıldığı ileri sürülen fazla ödemelerin tahsili için de yeni hükümler getirmektedir.

Şimdi, sorum şu: Hükümet, getirdiği düzenlemeyle, geçmiş uygulamanın kanuna aykırı olduğunu yasa hükmü haline getirmektedir. Uygulamanın yasaya aykırı olup olmadığını denetleyecek kurumlar vardır. Geçmiş uygulamanın yasaya aykırı olduğunu yasa hükmü haline getiren hükümler, herhangi bir hukuk devletinde kabul edilebilir değildir. Özellikle ita amiri olarak görev yapanlar için getirilen hükümler mevcut yargı kararlarına da aykırıdır. Bu tür düzenlemelerle üniversitede görev yapanları cezalandırmaya çalışmak -bir anlamda- çağdaş devlet yönetimiyle bağdaşır mı? Sorum bu; net ve açık. Herhalde, Antep şiirlerinden, yoğurtlardan, kaymaklardan sonra konuyla ilgili bir soru oldu.

Teşekkür ederim.

ZEYİD ASLAN (Tokat) - Saçmalama!..

HALUK KOÇ (Samsun) - Siz de sorun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

ZEYİD ASLAN (Tokat) - Sana yakışmıyor, Grup Başkanvekilisiniz, Genel Kurula…

BAŞKAN - Sayın Kart, buyurun efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Soru sorma hakkımı kullanmayayım mı; konuyla ilgili soruyorum.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Aslan… Sayın Koç…

Sayın Kart, buyurun efendim.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kimin neye yakıştığını herkes biliyor burada.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen…

HALUK KOÇ (Samsun) - Bir yasama görevini yerine getiriyorum; konuyla ilgili soru soruyorum, soru sorma hakkımı kullanıyorum.

ZEYİD ASLAN (Tokat) - Grup Başkanvekilisiniz, yakışmıyor.

BAŞKAN - Sayın Kart, buyurun efendim.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, burada Sayın Maliye Bakanı yok; ama, bu soruyu yine sormam gerekiyor. Yazılı soru önergelerime tatminkâr cevap alamadığım için, Genel Kurul huzurunda bu soruyu tekrar sorma gereğini duyuyorum. Gümrük müfettişleri tarafından hazırlanan ve Albaraka Türk Finans Kurumu Anonim Şirketi yetkililerinin de bulunduğu, 150 000 000 dolarlık sahte belgenin düzenlendiği dosyadan söz etmek istiyorum.

Bu dosyadaki 150 000 000 dolarlık hayalî ihracattan dolayı bu sahtecilik organizasyonunu yapanlar arasında bulunduğu ifade edilen -ki, o dosyadaki sanıklar arasında Sayın Maliye Bakanı da var; bağlantılı olarak soruyorum- o dosyadaki sanıklardan Muhammet Ciğer ve Orhan Aslıtürk'ün, Hazineden 30 000 000 dolar seviyesinde haksız Katma Değer Vergisi iadesi aldıkları yolundaki bilgiler doğru mudur? Birinci sorum bu.

İkinci sorum Sayın Maliye Bakanının şahsına yönelik. Tabiî, bütçe uygulamasıyla ilgili olarak soruyorum. Maliye Bakanının, Muhammet Ciğer'le ilgili dosyaların yargılaması sırasında, mahkeme hâkimine "Muhammet Ciğer'i tanırım; ama, ASCOR'un faaliyetlerinden haberim yok" dediği bilinmekte olmasına göre, Muhammet Ciğer'le hangi tarihten bu yana, ne türlü faaliyetler içinde?

Yine, asıl sormak istediğim üçüncü soru şu: Sayın Maliye Bakanının, kendisi hakkında da son derece ağır ve ciddî suçlamalar içeren raporlara yönelik olarak, gümrük müfettişlerinin hazırladığı raporlara, Hesap Uzmanları Kurulunun hazırladığı raporlara yönelik olarak, Sayın Bakanın ifadesi aynen şu: "İçine şey katılmış raporlar." Tekrar ifade ediyorum: "İçine şey katılmış raporlar" diyerek eleştiri getirmiş olmasına göre, bu raporları hazırlayan kamu görevlileri ve hesap uzmanlarına karşı bugüne kadar neden herhangi bir yasal yola başvurmamıştır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

Sayın Bakanım, Maliye Bakanımız yok, bu hususlara yazılı mı cevap verilecek?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Önce Sayın Koç'un sorusuna bir cevap vereyim; çünkü, Sayın Koç'un işaret ettiği husus, bir önceki maddede görüşülmüş ve oylanıp geçmiştir. İhtiyaç duyduğunuz bilgiyle ilgili ayrıca yazılı cevap verilecektir.

Sayın Kart'ın sorusuyla ilgili... Tabiî şahsî bir soru, Sayın Kemal Unakıtan'ın şahsıyla ilgili, yani, Maliye Bakanı olmasıyla ilgili değil, şahsıyla ilgili; bu nedenle o da, ayrıca, yazılı olarak cevaplandırılacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Öğüt, siz yok muydunuz, yeni mi geldiniz?

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Buradaydım efendim.

BAŞKAN - Hayır, soru faslı geçmişti de, onun için soruyorum yani.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Vakit var mı, sorabilir miyim efendim?

BAŞKAN - Buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Efendim, biliyorsunuz, Avrupa Birliği müzakereleri başladı. Eğitim, araştırma ve bilim üzerinde bir tarama çalışması yapılacak. Bu taramayı yapmak için Avrupa Birliğine 40 kişilik bir heyet gidiyor. Bu 40 kişi içerisinde hangi üniversitelerden hangi bilim adamları gitti? Onun listesini merak ediyorum, açıklarlarsa memnun olurum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, herhalde bu yazılı verilecek bir husus.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Evet. Sayın Öğüt'ün sorduğu soru... Tabiî Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK tarafından belirlenen bir listedir. Dolayısıyla, biz ilgili kuruluşlardan bu listeyi alıp kendisine göndeririz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde 6'nın geçici madde 34'ünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 6'nın geçici madde 35'ini okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 35.- 125 inci maddenin (D) bendinin yürürlükten kaldırılan (g) alt bendine istinaden verilmiş olan disiplin cezaları, geçmişe dönük ödeme yapılmasına sebep olmaksızın, aynı maddenin (B) bendinin (m) alt bendine göre verilmiş sayılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 6 ncı maddesini düzenleyen geçici 35 inci madde üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısını, içinde her konuda bir düzenleme içeren, adına torba yasa dediğimiz bir yasal düzenlemeyi bugün burada tekrar tartışıyoruz. Yasa tasarısının içinde her konuda madde düzenlenmiş. Neden bu tür uygulamalar siyasî iktidarca benimseniyor, bunu anlamakta zorluk çektiğimi de belirtmek istiyorum.

Şimdi, bakıyorum, kanunun başlığı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsili ve Terkini; yani, malî konuları içeren bir yasa tasarısı; ama, benim şimdi üzerinde konuşma yaptığım madde ise, kamu görevi yapan memurların disiplin suçlarının düzenlenmesini içeriyor. Bu yasa tasarısı içinde, bakıyoruz, biraz önceki maddede olduğu gibi, lisansüstü eğitim yapanların konusu tartışılıyor; daha başka konular da iç içe olmuş. Örneğin, bazı araçların vergisinin terkini; yani, tamamen karmakarışık, tamamen iç içe konular bir yasal düzenleme içinde değerlendirilmeye çalışılıyor.

Şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Bu yasa tasarısıyla, vergi kaçıranlar, sahte fatura düzenleyenler ile YÖK Yasasını ilgilendiren konular, devlet memurlarının konumu ile hurdaya ayrılan araçların konumunu düzenleyen konular iç içe bir düzenlemeyle huzurumuza getirilmiş durumda. Bu torba yasası içinde ne ararsan buluyorsun. Niçin böyle bir düzenlemeye gidiliyor; anlamakta zorlandığımı açıkça söylemek istiyorum. Acaba, bu tür bir karışıklık yaratılarak, çeşitlilik yaratılarak içinde bir şeyler toplumun gözünden mi kaçırılmaya çalışılıyor diye bir soru işaretinin olduğunu da açıkça sizlerle paylaşmak istiyorum.

Her yasal düzenleme kendi yasasında yapılacak değişikliklerle gündeme getirilmiş olsaydı bugün bu yasaları çok daha rahat tartışabilirdik. Gerçi, biz, artık alıştık; yani, bu dönemde yasalar üzerinde yeterince bir araştırma, çalışma yapılmadan Meclisten yasaların çıktığını görüyoruz. Örneğin, bu yasa Parlamentonun gündemine geldikten sonra, bugün görüşülürken pek çok maddesi geri çekildi. Komisyon, yeterince araştırma yapamadığını kendisi kabul ediyor. Halbuki, komisyondan gelen bir yasa tasarısı, üzerinde yeterince tartışıldığını gösterir; ama, bu, öyle değil. Bu dönem, 22 nci Dönem Parlamentosu, nedense, hızlı, aceleci, üzerinde yeterince tartışmadan yasaları çıkaran bir parlamento olarak belki de cumhuriyet tarihine geçecek, böyle bir dönemi yaşıyoruz. Cumhurbaşkanından iade oluyor, Anayasa Mahkemesinden yasalar bozularak geliyor. Üç yıllık dönem içinde... Geçen dönemdeki parlamentolarda yapılan yasalar ne bu kadar Cumhurbaşkanından dönmüş, ne de bu kadar Anayasa Mahkemesinden yasa bozularak geri gelmiştir. Bunun anlamı ne; bunun anlamı, açıkçası, zaman zaman diyoruz ki, en fazla çalışan Parlamento; ama, şunu da kabul etmek zorundayız, bu Parlamento, yaptığı yasaları Cumhurbaşkanından geri dönen, yapılan yasalar Anayasa Mahkemesince en fazla iptale uğrayan bir parlamento olarak da tarihe geçecektir diye düşünüyorum.

Bu neden kaynaklanıyor; bu, şuradan kaynaklanıyor gibi geliyor: Sayısal çoğunluğumuz var, biz, her türlü düzenlemeyi yapabiliriz diye düşünüyoruz. Halbuki, yaptığımız işlemlerin demokrasinin temel kurallarına aykırılığı ortaya her gün çıkıyor. Sayısal çoğunluğu ulusal egemenliğin tek temsilcisi olarak kabul etmek ve her istediğini yapabileceğini düşünmek, Anayasamızda belirtilen hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ve iktidarın sınırlandırılması ilkelerine ters düşmektedir. Çoğunluk her şeye muktedir değildir, hukukla sınırlıdır. Bu Meclis her şeyi yapabilir; ama, yaptıkları, hukuk ve Anayasa çizgisi içinde olmak zorundadır.

Şimdi, bu yasa tasarısının içinde devlet memurlarının disiplinle ilgili konuları tartışılıyor.

Şimdi, bu yasa tasarısının genel gerekçesine baktığınızda, genel gerekçesi aynen şu:

"1.- Kronik hale gelmiş vergidışı kamu alacaklarından kaynaklanan bazı sorunları çözmek.

2.- Tahsil kabiliyeti bulunmayan alacaklardan vazgeçilmesi.

3- İlgililer ile devlet arasında yıllardır çözümlenmemiş bulunan bazı konuların çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır."

Disiplinle ilgili genel gerekçede hiçbir şey var mı; yok. Genel gerekçe ile madde içeriği birbiriyle uyum sağlamıyor. Hatta hatta şöyle düşünüyorum, bilemiyorum afakî mi; sahte fatura, sahte belge kullanacaksınız, hayalî ihracat yapacaksınız, kaçakçılık suçlarından dolayı vergi zıyaına sebep olacaksınız, bu belgeleri kullanacaksınız... Bunların yasal düzenlemesini yapan bir yasa maddesi ile kamu görevi yapan devlet memurunun yetkisi dışında basına bilgi ve demeç vermesini düzenleyen disiplin işlemini aynı yasa içinde değerlendirmek kamu görevi yapan memurlara karşı bir saygısızlık değil mi? Sahtecilik yapanlarla, sahte fatura düzenleyerek devleti kandırarak vergi ödememeye çalışanlar ile devlete hiç vergi borcu olmayan, yarı aç şekilde devlete yükümlülüğünü yerine getiren memurların konumunu aynı yasa içinde değerlendirmek hakkaniyete uygun mudur? Ayrı bir yasa içinde disiplin cezalarının düzenlemesi yapılamaz mıydı? Siyasî iktidar olarak, kamu görevi yapan memurların basına demeç vermesi eylemini, devlete vergi ödememek için sahte fatura kullanan, düzenleyenlerle aynı düzeyde mi değerlendiriyorsunuz? Bir avuç mutlu azınlık vergi kaçırarak, sahte fatura, sahte belge ve hayalî ihracat yaparak servetlerine servet katarken, halkımızın çok büyük bir bölümü giderek daha da yoksullaşmaktadır. Devletin memuru bugün sadakaya muhtaçtır; ek iş yaparak geçimini temin ediyor. Bugün, iftar çadırlarının önünde gizlice sıraya geçerek karnını doyuran pek çok devlet memuru var. Şunu rahatça söyleyebilirim: Toplumda yaşayan insanların gelir düzeyi en altta olanlar ile gelir düzeyi en üstte olanlar arasında ciddî bir uçurum belirmiştir. O iftar çadırında orucunu açanların üçte 1'ini, bugün, devlet memuru ve işçiler oluşturmaktadır. İftar çadırlarının önünde bir tabak yemek almak için kameralardan kaçan, yüzünü örten, arkasını dönen aç insan topluluklarını elbette siz yaratmadınız; ama, bunların sayısının ikiye katlanmasının müsebbibi de sizin siyasî iktidarınızdır. Bunu gözardı edemezsiniz.

Şunu söyleyerek, maddeye geçmek istiyorum. Çok sık olarak kamu alacaklarının tahsilini düzenleyen yasal düzenlemelere gidiyorsunuz. Yanılmıyorsam, bu, beşinci. Bu yola çok sık giden bir siyasî iktidar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünlütepe, süreniz doldu; konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkanım.

Bu, şunu gösterir: Bu konuda çok sık yasal düzenleme yapılması, ya ekonominin tıkandığını gösterir ya da iktidarın, belirli grupları korumaktaki ısrarını; bu iki şıktan biridir. Bu yasal düzenlemeler üzerine bu kadar gidilmemesi lazım. Diğer iktidarlar dönemine bir bakın. Biz, hep aflarla uğraşıyoruz.

Açıkçası, bu yasal düzenlemeyle, daha önce yapılmış olan, bir torba yasayla geçmiş olan ve 12 Eylül 2004 tarihinde 5234 sayılı Kanunla yapılmış olan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (b) bendinde, yetkili olmadığı halde, basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç verme hakkındaki yasal düzenlemeyi uygun bir hale getiren bir düzenleme olarak bu madde düzenlenmiştir; ama, bu maddenin, bu yasa içinde yer alması, kamu görevi yapan devlet memurlarını da rencide eden bir durumdur.

Bu sözlerimi şununla bitirmek istiyorum: Bu tür yasal düzenlemeler, torba yasalar içinde değil, gerçek yerini bulabileceği yasal, kendi konumunu düzenleyen, örneğin, bu 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu düzenleyen o yasanın içindeki düzenlemeler yapılarak, o komisyonların içinde tartışılırsa, açıkçası, çok daha sağlıklı bir karar vermiş olabiliriz diye düşünüyorum ve bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaştım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ünlütepe, teşekkür ediyorum.

Anavatan Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Miraç Akdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Madde üzerinde söz almış bulunuyorum; fakat, kanunun bazı maddelerinin çekilmesinden de anlıyoruz ki, AK Parti ve CHP Grupları anlaşmış; aynı, RTÜK seçimlerinde olduğu gibi, aynı, bazı siyasî partilere yardımın kesilmesinde olduğu gibi. İnşallah, bu birlikteliğiniz devam eder, koalisyonunuz hayırlı olsun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

500 kişilik çoğunluğunuzla her kanunu çıkaracak güçtesiniz. Öyleyse, madde üzerinde fazlaca söze gerek kalmadan, bundan önceki oturumlarda, değerli milletvekillerimin bahsettiği gibi, Malatya'da ceryan eden, hepimizi derinden üzen vahim hadiselere ben de değinmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, maalesef, çocuk esirgeme kurumları kapalı bir kazan. Malatya'da ceyran eden üzücü olaylar, bu kapalı kazanın kapağını açmıştır. (AK Parti sıralarından "cereyan, cereyan" sesi)

Bundan bir evvelki bakanın Malatyalı olduğunu düşünecek olursak, Malatya'da Çocuk Esirgeme Kurumuna büyük hizmetler yaptığı iddialarını da kabul edecek olursak, diğer illerdeki çocuk esirgeme kurumlarının durumlarının ne kadar vahim olduğunu söylemeye gerek kalmadığı kanaatindeyim.

Değerli milletvekilleri, üç yıllık AK Parti İktidarı döneminde, bu kurum, iki bakan, iki genel müdür değiştirmiş bulunuyor; tüm kadrolar A'dan Z'ye değişti. Şimdi soruyorum: Kurumda ne değişti?! Kurumda değişen hiçbir şey yok; maalesef, bütün çarpıklığıyla, bütün kirlenmişliğiyle kurum yerinde duruyor.

Dünyada hiçbir ülkede -yalnızca iki geri kalmış ülke hariç- kışla-koğuş sistemi kullanılmamaktadır. Bugün ülkemizde kullanılan kışla-koğuş sisteminde 30 çocuğa 1 bakıcı düşmektedir.

Ben, Malatya'da ceyran eden olaylarda görevli bulunan görevlileri, bakıcıları savunduğum için söylemiyorum, onlar büyük bir suç işlemişlerdir; fakat, değerli arkadaşlar, 30 çocuğa 1 bakıcının düştüğü sistemde hiçbir insanın buna dayanması mümkün müdür?!

Maalesef, personelin büyük bir çoğunluğu ruhsal rahatsızlık geçirmektedir, psikolojik sorunları bulunmaktadır. Bu, sadece Malatya'da değil, Türkiye'deki bütün çocuk yuvalarında geçerlidir.

Sayın milletvekilleri, bu sorun sadece şu veya bu partinin sorunu değildir. Bu sorunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, milletvekilleri olarak ciddiyetle ele almalıyız. Hükümetimiz, bakanlık düzeyinde değil Başbakanlık düzeyinde ele almalıdır. Hükümetin en yüksek katı bu olayların üzerine el koymalıdır.

Personel politikasını mutlaka gözden geçirmeliyiz. Personel sayısı artırılmadan evvel -bütün konuşmacılar personel sayısının yetersizliğinden bu kürsüde bahsetti- personelin niteliği, personelin ruh hali de dikkate alınarak, ben iddia ediyorum ki, yüzde 50'si bir elemeden geçirilerek, gerekirse başka kurumlara intikal ettirilerek ayıklanmalı, ondan sonra personel sayısı artırılmalı ve yeterliliğe önem verilmelidir.

Bu yuvalar yandaş bürokratların sığınma yeri olmaktan kurtarılmalıdır.

Malatya'da olduğu gibi, temizlik için özel şirketlerden alınan hizmet alımları, bakıcılık gibi özel ihtisas isteyen işlerde kullanılmamalıdır.

Personellerin arasındaki ücret adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır.

Yuvalarda kalmaması gereken çocuklar, mutlaka, özel olarak yapılmış yurtlara yerleştirilmelidir. Değerli arkadaşlarım, bu yuvalarda özürlü çocuklar, mahkeme kararıyla tedbir verilen çocuklar birlikte yaşamaktadırlar.

Bütün bunlar yapılmadan, belediyeye veya özel idarelere devir hiçbir işe yaramayacaktır. Kesinlikle bu devir işlemleri düşünülüyorsa, yapılmadan ev sistemine de geçilmelidir.

Bütün bu sorunları, sadece -başta da dediğim gibi- Bakanlığın çalışmalarıyla çözmek mümkün değildir. Başbakanlık, bu kurumlara, mutlaka, ciddî miktarlarda kaynak aktarmalıdır. Yurt dışında, özellikle fakir ülkelerin ziyaretinde, bizim de memnuniyetle karşıladığımız, yoksul çocuklara gösterilen ilgi, Türk çocuklarına da gösterilmelidir.

Sayın Başbakanın, Londra'da bir gazetecinin sorduğu soruya cevap verirken, iktidarda olduğunu unutup, sorumluluğu üç beş personele yıkması, hükümetin bu konudaki tavrı açısından ibret vericidir.

İbret verici bir tutum da, Sayın Bakanın, bu olaylar karşısında "insan olan yerde şiddet olabiliyor" ifadeleridir, açıklamalarıdır.

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Bakan dedi, Başbakan demedi.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Evet, ben de Bakan dedim.

O zaman düzeltiyorum; Sayın Bakan "insan olan yerde şiddet olabiliyor" ifadelerinde bulunmuştur.

AHMET YENİ (Samsun) - Kanun maddesiyle ilgili bir şey var mı?!

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Sayın Bakana buradan söylemek istiyorum ki, bu yuvalarda hiç olmaması gereken tek şey şiddettir.

Bu yuvalarda insanlık olmalıdır, bu yuvalarda şefkat olmalıdır, bu yuvalarda merhamet olmalıdır.

Sayın Bakana bir tavsiyem de, Özal'ın başbakanlık yaptığı Anavatan İktidarı döneminde bu kurumun bakanlığını yapan Sayın Cemil Çiçek'in, arasıra, anılarından ve tavsiyelerinden istifade etmesidir.

Sayın milletvekilleri, Malatya'da meydana gelen hadiselerden sonra, Malatya'ya giden siyasî parti gruplarımız başta olmak üzere, Meclis Başkanımız, değerli milletvekillerimiz çeşitli açıklamalarda bulunmuşlardır; bunları memnuniyetle karşılıyoruz; fakat, bütün bu açıklamalar, bütün bu ziyaretler tek başına kâfi değildir. Biz, Anavatan Partisi Grubu olarak, bu yuvaların durumunu araştırmak üzere bir araştırma önergesi verdik. Gelin, bayramdan sonra bu araştırma önergemizi öne alalım, Meclis olarak, bütün siyasî parti grupları birlikte bu konunun üzerine gidelim; bir daha Türkiye'de Malatya'da yaşanan olaylar gibi hadiselerin ceyran etmemesi için, Meclis olarak, topyekûn bu konuların üzerine gidelim, elbirliği olalım.

Hakikaten, Malatya'da ceyran eden hadiseler, sadece bizleri değil, sadece milletvekillerini değil, Türkiye'de yaşayan herkesi rahatsız etmiştir. Bu yuvalarda yaşayan yavrular bize emanettir. Meclis olarak, milletvekilleri olarak, bu sorumluluk hepimize düşmektedir. Bu konuda elbirliği olalım. Lütfen, araştırma önergemize destek olun. Birlikte Malatya'ya gidip, Türkiye'nin diğer vilayetlerine gidip, çocuk yuvalarını; ki, ben, birkaç yuvaya gittim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akdoğan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Buradan söylüyorum, Malatya'daki hadise, bir televizyon kanalının gizli kamerayla çektiği hadisedir; ama -zaman zaman sizler de gidiyorsunuz; bunu personel yetersizliği olarak geçiştiremeyiz- birçok yuvamızda, maalesef, buna benzer olaylar ceyran etmektedir.

Ben, bu vesileyle, Meclisi saygıyla selamlıyorum, hepinize iyi akşamlar diliyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Akdoğan, teşekkür ederim.

Şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Osman Nuri Filiz; buyurun.

OSMAN NURİ FİLİZ (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 904 sayılı kanunun çerçeve 6 ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesine göre, kademe ilerlemesi cezası alan bir memurun bir üst seviyede görevlere yükselmesi mümkün değildir. Bir söz söyledi diye, bir mikrofon uzatıldı diye, bu insanların, bu memurların geleceğini karartmak kimsenin hakkı değil.

İşte, her alanda olduğu gibi; biz, çiftçimizle barıştık, köylümüzle barıştık, esnafımızla barıştık, şimdi de memurumuzla barışıyoruz. Bir taraftan iktisadî dengeleri temeline oturttuk, sosyal dengeleri de oturtmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, biz de memurlarımızla barışıyoruz. Bir taraftan demokrasiden bahsedeceğiz, söz hakkından söz edeceğiz; ama, bir memur demeç verdi diye hayatını ömürboyu karartmamamız lazım. Bu sebeple bu kanunun düzenlemesi yapılmıştır. Ayrıca, bu kanun, daha önce hükümet tasarısı olarak buraya gelmiştir; ancak, 330 oy gerektiği için, o tasarıdan çıkarılmıştır. Dolayısıyla, bu tasarının içerisinde yer almıştır.

Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Filiz, teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde şahsı adına Malatya Milletvekili Sayın Münir Erkal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, hepinizin de malumu olduğu üzere, Malatya'daki olaylar, çok detaylı bir şekilde milletvekili arkadaşlarımız tarafından gündeme getirildi. Şimdi, bu tür, çocuklarımızı ilgilendiren, nesillerimizi ilgilendiren olayları gündeme getirirken, bir konunun çok hassasiyetle vurgulanması ve ona dikkat edilmesi gerekir. O konu şudur: Bu mesele popülist bir yaklaşımla kesinlikle ele alınmamalıdır, bu meselede bir siyasî rant beklentisi olmamalıdır. Acaba ben bu posttan kaç tane bilmem ne çıkarırım mantığıyla yaklaşmaya başlarsanız, hadiseyi çözmek değil, daha da bir çözümsüzlük yumağı haline getirirsiniz, bu gençlere, bu nesle, bu kimliğe de en büyük zararı verirsiniz.

Bir kere bu meselede, evet, biz AK Parti Hükümeti olarak, İktidarı olarak bunun mesuliyetini ortaya koyduk, bu husustaki ciddiyetimizi, ilgimizi, alakamızı gösterdik; ama, diğer arkadaşlar da, bu süreci incelediğiniz zaman aynı şekilde mesuldürler, herkes mesuldür. Ve bu meselenin çözümü tüm toplumun ortak seferberliğiyle çözülebilir. Oradaki hadisenin en sağlıklı şekilde gerçekleşebilmesi için yerel otoritelerin, yerel denetim mekanizmalarının, sivil toplum kuruluşlarının, gönüllü kuruluşların ve tabiî ki merkezî otoritenin bütün denetim mekanizmalarını, iç denetim mekanizmalarını, diğer denetim mekanizmalarını kullanarak meseleyi sahiplenmesiyle o çocuklarımız gerçekten onur duyacakları bir geleceğe yürüyebilirler. Ama, buraya gelip hükümeti tenkit ederek, sadece birtakım kişilere meseleyi yükleyerek ve tamamen popülizm kokan, seçmene selam yola devam mantığıyla meseleye yaklaşırsanız en büyük zararı önce kendinize, kendi siyasî görüşünüze verirsiniz. Onun için, ben, bir kere meselenin değerlendirme bazının bu platformda olması, bu düzende olması gerektiğini açıkça vurgulamak istiyorum.

İkinci olarak, olay nedir; ilk andan beri, hadise vuku bulduktan sonra, yayınlandıktan sonra hükümetimiz çok ciddî şekilde olayın üstüne gitmiştir. Genel Müdürümüz anında olay yerine intikal etmiştir. Anında 7 personel açığa alınmıştır, İl Müdürü dahil olmak üzere. Sorumlular anında mahkemeye intikal ettirilmiş, 2 kişi tutuklanmıştır. Bugün 5'e çıkmıştır bu tutuklanma sayısı. Oradaki milletvekili arkadaşlarımız, Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyemiz anında olaya müdahale etmiştir. Özel bir heyetle bugün sabah saat 9'da Sağlık Bakanımız, Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyemiz, Genel Başkan Yardımcımız, biz milletvekilleri, hep beraber olay yerine bizzat giderek, hükümet adına…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İlgili bakan nerede?..

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - …bu husustaki meseleye olan ciddiyetimizi, meseleye verdiğimiz önemi çok net bir şekilde ortaya koyduk.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sorumlu bakan nerede?..

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Şimdi, Bakan nerede, Ahmet nerede, Mehmet nerede; bu tür şeylerle, siyaset kokan, popülizm kokan davranışlarla bu işi çözemezsiniz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Neresi popülizm?!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Yani, Bakan nerede!.. Bakan, Londra'da, Bakan yurtdışı görevinde, Bakan gelecek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O kadar felaket yaşanıyor; Bakan yurt dışında! Neresi popülizm bunun?! Öyle şey olur mu?!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - "Bakan nerede" sorusuna cevap arayarak meseleyi çözemezsiniz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Nerede peki Bakan?!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, karşılıklı konuşmayalım efendim.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Nerede olduğunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye getiremiyorsunuz! Neredeyse, bundan prim çıkaracaksınız!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bu kadar, meseleden, bihaberseniz, bunu sizin milletvekilliği kimliğinize havale ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Erkal, Genel Kurula hitap ediniz lütfen…

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız, özellikle, hem kendisinin bir çocuk mütehassısı ve doktor olması sebebiyle, özellikle kendisine rica ettik ve bugün giderek meseleyi inceledik.

Şimdi, bu kadar, hadiseye gereken müdahaleler yapılırken ve buradaki olay, gerçekten, bu Esirgeme Kurumundaki olay üç dört tane personelin yaptığı davranışken, bu meseleyi tamamen tüm kuruma mal etmek ayrı bir vicdansızlık boyutudur. Bu meseleyi genişleterek, alanı genişleterek daha büyük bir…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Bu çocuklara yapılanlar vicdansızlık değil mi?!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Dinleyeceksin, dinlemeyi öğreneceksin! Bağırma, dinlemeyi öğreneceksin!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Ben dinliyorum! (AK Parti sıralarından gürültüler)

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Önce dinlemeyi öğreneceksin!

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu… Sayın Aslanoğlu, lütfen…

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Popülizm yapmamayı öğreneceksin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Haksızlık yapmayın… Haksızlık yaptınız Malatya'ya. Çocuk döven Malatya'yı Türkiye'ye mal ettiniz.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Şimdi, tabiî, bu arkadaşımızın fevrî davranışından, şiddet içeren yaklaşımının ne anlama geldiğini, bu kurulun takdirlerini ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz, şiddet içerenleri bırakmışsınız...

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Meseleyi çok sakin bir bazda değerlendirmesi gerekirken, bu bağırtılar ve çağırtılar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erkal, konuşmanızı tamamlar mısınız.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - … meseleyi çözmek değil, demin konuşmamın başında söylediğim, bambaşka bir popülist mecraya, seçmene selam mantığına çekmenizi de ayrı bir talihsizlik olarak görüyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Popülizmle ne ilgisi var bunun?!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Tabiî, Malatya halkı bunun takdirini yapacaktır değerli milletvekilleri.

ORHAN SÜR (Balıkesir) - O kadroları kim getirdi oraya?..

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Lütfen, dinlemeyi öğreniniz…

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Malatya milletvekili olarak sen de verdin!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Lütfen, dinlemeyi öğreniniz…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, karşılıklı konuşmayalım efendim.

Sayın Erkal, konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, orada on yıl Malatya Belediye Başkanlığı yapan biri olarak ve oradaki kurumla olan ilgileri en yüksek seviyede olan biri olarak…

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Belli oluyor!..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Güzelim şehri ne hale getirmişsin, bir de burada konuşuyorsun!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - ...oradaki her kesime zamanında destek vermiş biri olarak, hadiseyi çok iyi bilen biri olarak, burada kurumsal yaklaşımı izah ediyorum ve oradaki personelin yaptığı bir olayı, tüm Çocuk Esirgeme Kurumuna, tüm Bakanlık personeline yayarak, böyle bir, hedefi genişleterek yapılan bu siyasî yaklaşımın da seviyesinin ne kadar uygun olduğunu değerli halkımızın takdirlerine bırakıyorum; ama, biz, AK Parti Grubu olarak insanlıkdışı olan bu muameleye tavrımızı açıkça koyduk, gereken uygulamaları yaptık, tedbirleri aldık, hükümet her seviyede müdahalesini yaptı, bundan sonra çalışmalarımız devam edecektir; ama, bu çocuklara sahip olmak, bu tür popülist edebiyatla…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne popülizmi?! Şu ana kadar niye önlem almadınız?!

AHMET MÜNİR ERKAL (Devamla) - …oradan bağırıp çağırarak değil, çözüm üreterek, sürdürülebilir bir proje ortaya koyarak olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 35 inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Osman Kaptan

Kemal Kılıçdaroğlu

Mustafa Özyürek

 

Antalya

İstanbul

Mersin

 

Kemal Deveciler

Mesut Özakcan

Haluk Koç

 

Balıkesir

Aydın

Samsun

 

M. Akif Hamzaçebi

Gürol Ergin

Bülent Baratalı

 

Trabzon

Muğla

İzmir

Geçici Madde 35.- 125 inci maddenin (D) bendinin yürürlükten kaldırılan (g) alt bendi uyarınca verilmiş olup da kesinleşmiş olan disiplin cezaları, geçmişe dönük ödeme yapılmasına sebep olmaksızın, aynı maddenin (B) bendinin (m) alt bendine göre verilmiş sayılır.

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutup işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine bağlı geçici madde 35'in tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Akif Hamzaçebi

Kemal Kılıçdaroğlu

Tuncay Ercenk

 

Trabzon

İstanbul

Antalya

 

Özlem Çerçioğlu

 

Haluk Koç

 

Aydın

 

Samsun

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, okunan önerge doğrultusunda söz aldım. Şimdi bu maddenin çıkarılmasındaki talebimizi özetlemeye çalışacağım.

Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 6 ncı maddesiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen geçici madde 35 neden çıkarılmalı: 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin (D) bendi, kademe ilerlemesinin durdurulmasını düzenlemekte ve fiilin ağırlık derecesine göre, memurun, bulunduğu kademede ilerlemesini bir-üç yıl durdurulmasını bağlamaktadır. 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin (D) bendi ise, memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazıyla bildirilmesini, yani kınama cezasını düzenlemektedir.

Değerli arkadaşlarım, 21 Eylül 2004 tarih, 5234 sayılı Yasayla, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek fiili, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasından çıkarılıp, kınama cezası verilmesini gerektiren bir fiil haline dönüştürülmektedir. Yani, zaten 5234 sayılı Yasa, gerekli olan yasal değişikliği taşımaktadır, artık yeni bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur.

Şimdi yapılan şey, kimliklerini henüz bilemediğimiz üst düzey kamu görevini asaleten yürütemeyen kamu görevlisi veya kamu görevlileri için şahsa özel bir yasal düzenleme intibaı vermektedir. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha doğrusu, şahsa özel bir af niteliği taşıma durumunu sizlerin huzuruna getirmek istiyorum.

Anlaşıldığı kadarıyla, geçmişte, basına, yetkili olmadığı halde demeç vermekten dolayı kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan ve bu nedenle üst düzey göreve atanamayan birine veya birilerine şahsa özel af çıkarılarak bunların asaleten atanmaları gerçekleştirilmek istenmektedir. Gerekçemiz bu değerli arkadaşlarım.

Sayın Başkan, müsaade ederseniz kalan 2 dakikamda da bir konudaki üzüntümü belirtmek istiyorum.

Belki bu akşam konuşmalar arasında soru sorma hakkında, bir tek, konuyla ilgili ben soru sordum, bir arkadaşımın çok gereksiz tepkisiyle karşılaştım. Bu üzüntümü bildirmek istiyorum. Yani, burada her şeyden bahsedildi, her şeyden konuşuldu. Görüşülmekte olan kanun tasarısıyla ilgili, ilgili maddeyle ilgili bir yasama göreviyle yükümlü olan milletvekili sorumluluğuyla Sayın Bakana ve oradaki bürokratlara bir soru yönelttim, çok büyük tepkiyle karşılandı. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Yani, burada konunun dışında konuşmak serbest, konuyla ilgili konuştuğunuz zaman tepki görecekseniz, o zaman hepimiz durumumuzu yeniden gözden geçirmek zorundayız.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bir tepki olmadı.

HALUK KOÇ (Devamla) - Oldu efendim, Sayın Ziyad Aslan -yanlış söylemiyorsam ismini- arkadaşımız oldukça garip el hareketleriyle bir tepkide bulundu. Ben üzüntümü bildiriyorum. Arkadaşım da herhalde bir durum değerlendirmesi yapar.

Değerli arkadaşlarım, bakın, belli yasaların, belli maddelerin geri çekilmesi konusunda bir pazarlıktan bahsetti Sayın Akdoğan. Şimdi, bir mutabakat arayışı, siyasette -söyledim- vardır; çünkü, karşımızda bizden 200 kişi fazla olan bir iktidar grubu var; 15-20 kişilik fazla çoğunluğu olan bir iktidar grubu yok. Dolayısıyla, siyaset belli noktalara geldiğinde sizin siyasî taleplerinizin yaşama geçirilmesi ya da bunların dikkate alınması konusunda önünüze çıkan her siyasî platformu kullanmak zorundasınız. Ben kendi konumuz açısından söylüyorum. Yani, siyasette bir mutabakat aramayacağız, siyasette bir zemin aramayacağız, ne yapacağız; buraya çıkıp, maddenin dışında, konuyla ilgisiz, bir gece hidayete ererek yeni bir siyasî kimliğin savunuculuğunu mu yapacağız Sayın Akdoğan?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

Üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum, siyaset adına, siyaset kurumu adına üzülüyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, bir Malatya Milletvekili arkadaşımız -Sayın Erkal da Malatya Milletvekili- tabiî ki, ilinde, seçim bölgesinde meydana gelen, hiç kimsenin onaylayamayacağı bazı olaylar hakkında görüşlerini açıklayacaktır; doğal; ama, ben, Sayın Akdoğan'a, Ankara'da, Meclis kürsüsünde konuşmaktan öte, Malatya'ya, sabah saat 8'de Ankara'dan sefer Elazığ'a var; Elazığ'a uçabilir; akşam 16.45'te de -yanılmıyorum herhalde- Malatya'dan Ankara'ya direkt sefer var; yani, 5-6 saatini Malatya'da kullanarak, seçim bölgesinde, sorunları yerinde inceleyerek burada görüş açıklamasını beklerdim. Yani, kolay muhalefet sözcülüğü yapmamak gerekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi, siz Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarındayken de size karşı mücadele ediyordu; yine mücadele ediyor; yanlışları söylüyor; doğru olması gereken noktalarda uyarılarını yapıyor. Siz, oradayken, Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunu eleştiriyordunuz; buraya geçtiniz, yine eleştiriyorsunuz. Muhalefet yapmak için bir bahane aramaya çalışıyorsunuz.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Devamla) - Ben, bunları, Yüce Milletimizin huzurunda, Yüce Meclisle paylaşmak istiyorum. Lütfen, siyaset kurumuna saygı gösterelim. Lütfen, siyaseti yıpratmayalım.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini hatibin kendi ağzından dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 35 inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

Geçici Madde 35.- 125 inci maddenin (D) bendinin yürürlükten kaldırılan (g) alt bendi uyarınca verilmiş olup da kesinleşmiş olan disiplin cezaları, geçmişe dönük ödeme yapılmasına sebep olmaksızın, aynı maddenin (B) bendinin (m) alt bendine göre verilmiş sayılır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. 

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Daha önce verilmiş olan disiplin cezaları kesinleşmiş olabilir veya yargı kararlarıyla ortadan kalkmış olabilir. Tasarıdaki ifade, yargı kararıyla ortadan kalkmış olan disiplin cezalarının da yeniden verilmiş sayılması gibi anlamı taşımaktadır. Maddenin yanlış anlamalara sebebiyet vermemesi açısından ifadenin düzeltilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 6 ncı maddesine bağlı geçici 35 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

Buyurun Sayın Sarıçam.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine bağlı geçici 35 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Mevlüt Akgün?.. Burada.

Mehmet Ceylan?.. Burada.

Ekrem Erdem?.. Burada.

Osman Kılıç?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hakkı Köylü?.. Burada.

Muzaffer Külcü?.. Burada.

Bekir Bozdağ?.. Burada.

Ali Sezal?.. Burada.

İlyas Arslan?.. Burada.

Zeki Karabayır?.. Burada.

Mehmet Özyol?.. Burada.

Ali Osman Başkurt?.. Burada.

Ali Ayağ?.. Burada.

Halil Ürün?.. Burada.

Mehmet Beşir Hamidi?.. Burada.

Nusret Bayraktar?.. Burada.

Saygıdeğer milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurul çalışmalarına devam edeceğiz.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine bağlı geçici madde 35'in açıkoylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı: 335

Kabul: 335 (x)

6 ncı madde, geçici madde 35 böylece kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 6 ncı maddeye bir geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

İdris Naim Şahin

Sadullah Ergin

Nükhet Hotar Göksel

 

İstanbul

Hatay

İzmir

 

Recep Koral

 

M.Beşir Hamidi

 

İstanbul

 

Mardin

"Geçici Madde 36.- 30/09/2005 tarihine kadar memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunan kamu görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama ve

                                

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Konu hakkında uygulamada idare ve Sayıştay dahil yargı makamlarının duraksamalı ve farklı karar ve uygulamaları bulunmaktadır. Uygulamadaki farklılıkları gidermek ve 9.7.2004 ve 5215 sayılı Belediye Kanununun, teklif edilen bu değişikliğin benzeri geçici 4 üncü maddesinin Cumhurbaşkanlığı Makamı tarafından geri gönderme gerekçesinde, haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunanlar açısından ifade edilen "hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine uygunluk" sağlamak üzere bu düzenlemenin yapılması gerekli olmuştur.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İşaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir. İçtüzüğün 92 nci maddesine göre, önerge af içerdiğinden, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için, şimdi önergenin oylaması açıkoylama suretiyle tekrarlanacaktır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Açıkoylama, almış olduğumuz karar gereğince, elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurul çalışmalarımız oylamadan sonra devam edecektir ve çalışma süremiz saat 24.00'te tamamlanacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız lütfen oylarını kullansınlar.

Vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız oylarını kullansınlar.

Oyunu kullanmayan sayın milletvekili arkadaşlarımız, lütfen, oylarını kullansınlar efendim.

Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız, dışarıda olan arkadaşlarımız varsa ikaz edelim, lütfen, oylarını kullansınlar.

ATİLA EMEK (Antalya) - Süre doldu; süre bitti Sayın Başkan.

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Acele etmeyelim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre bitti efendim… Süre bitti Sayın Başkan, olur mu öyle şey!

ORHAN SÜR (Balıkesir) - O zaman 5 dakika süre vermenin ne anlamı var?!

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, süresi geçtikten sonra oy kullanmak mekruhtur. (Gülüşmeler)

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan oluyor mu bu?! Ben gördüm; getirdi Sayın Gülle, gelmeyen birinin oyunu saydırdı. Ayıptır!..

Elinde ben gördüm.

EYÜP FATSA (Ordu) - Biraz önceki oydan 1 fazla çıkarsa siz haklısınız.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Oylama biteli 5 dakika oldu.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, kapatır mısınız?!

ATİLA EMEK (Antalya) - Sonuç niye açıklanmıyor Başkan?!.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, sonuç ne oldu?

ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, süre doluyor; açıklar mısınız sonucu.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -Oylamayı yeniden yapalım.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Yeni baştan bir oylama yapalım.

(Bir grup milletvekili kürsü önünde toplandı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen yerinize oturunuz, buyurunuz efendim. Başkanlık Divanı ihtilafı çözümleyecektir; buyurun, oturun efendim. Lütfen… Bütün arkadaşlarımız yerlerine otursunlar.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, arkadaşlar arasında bir ihtilaf vardır, o ihtilafı çözümlemeye uğraşıyoruz.

İhtilafın çözümüne kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne ihtilafı var Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen oturun efendim. İstirham ediyorum, çözeceğiz, lütfen…

ATİLA EMEK (Antalya) - Açıkoylamada ihtilaf olur mu Sayın Başkan?! Olur mu böyle bir şey ya?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hiç böyle bir ihtilaf görmedik!

ATİLA EMEK (Antalya) - Oy sayımıyla ilgili ilk defa bir ihtilaf görüyoruz!

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 00.09

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 00.37

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

904 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının 6 ncı maddesine geçici 36 ncı maddenin eklenmesine dair önergenin açıkoylama işleminde kalmıştık.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önceki oturumda tasarının çerçeve 6 ncı maddesine bağlı olarak verilen önergenin af niteliğinde olması nedeniyle, İçtüzüğün 92 nci maddesi gereğince önce önerge işaretle oya sunulmuş, sonra da bu maddenin kabulü için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylaması açıkoylama suretiyle tekrarlanmıştır.

İşaretle oylamalarda sayım konusunda Kâtip Üyeler arasında ihtilaf vukuunda, yerleşik uygulamaya göre, oylamalar tekrarlanmıştır.

Önceki oturumda yapılan açıkoylamada Başkanlığımızın önceden ilan ettiği üzere, otomatik cihaza giremeyen üyelerin oylarının belirtilen süre içerisinde kullanılması istenmiştir.

Elektronik cihaza girerek oylarını kullananların oyları konusunda hiçbir sorun bulunmamakta, gelen pusulaların belirtilen zaman içinde Başkanlığa intikal edip etmediği noktasında Kâtip Üyeler arasında ihtilaf vardır.

Bir sayın Kâtip Üye tarafından, belirtilen süreden sonra bir pusulanın verildiği iddia edilmekte, diğer Kâtip Üye ise, pusulanın sayım ilan edilmeden süre içinde verildiğini belirtmektedir.

Bu pusulayı saydığımız takdirde, madde 330 kabul oyu almış olacak, saymadığımız takdirde ise, 329 oyda kalınacaktır. İhtilaf nedeniyle, sorunun maddenin yeniden oylanması suretiyle çözülmesinden başka bir yöntem bulunmadığı kanısındayım.

Bu nedenle, maddenin açıkoylamasını yapacağız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, 63'e göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Anadol.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Pusulayı veren konuşsun burada, biz onu kabul ederiz; ben zamanında verdim desin, yemin etsin, biz kabul ederiz. 

BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen… (Gürültüler)

ATİLA EMEK (Antalya) - Ayıp, ayıp! Mesaj geliyor telefonlara, mesaj!..

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, Grup Başkanvekili arkadaşımız şu anda hatip kürsüsünde bulunuyor; lütfen, Sayın Anadol'u dinleyelim.

Sayın Anadol, buyurun.

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanının, görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerinde verilen bir önergenin af niteliği taşıması nedeniyle beşte 3 çoğunluk aranması gerektiğinden, istem üzerine elektronik cihazla yapılan oylama sırasında 5 dakikayla sınırladığı süreyi 2-3 misli aşar durumda değerlendirdiği; oylama sonucunun belli olmasına rağmen, bu sonucu değiştirmek amacıyla ikinci bir oylamanın yapılamayacağı ve TBMM Genel Kurulunun etkin ve verimli çalışma yapmasını engellediği nedenleriyle, tutumuna ilişkin usul tartışması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; bugün, gecenin değil, sabahın ilk saatlerini idrak ettiğimiz bir zaman süresi içinde, gerçekten, saat yarım oldu, 12'yi geçti. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN- Sayın hatibi sükûnetle dinleyelim lütfen arkadaşlar.

K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Takvime baktığınız vakit, böyle bir kritik zaman süresi içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir usul meselesi, bir oylama meselesi yüzünden, 23 Nisan 1920'den günümüze kadar uzanan uzun ömrü içinde tarihî bir karar verecek. Bazen siyasette ve hukukta usul esasın önüne geçer istisnaî olarak. Milyonda bir olur bu. Usul esasın önüne geçer. Yöntem özden daha önemlidir. İşte o milyonda bir olaylardan birini yaşıyoruz. Eğer bu oylama tekrarlanır ve demin ortaya çıkan sonucu değiştirmek amacıyla, sadece bu amaçla bu oylama haksız yere bir daha yapılırsa, bu Meclisin manevî şahsiyeti üzerine, saygınlığı üzerine çok büyük bir gölge düşecektir. Yoksa, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN- Arkadaşlar, lütfen, dinleyelim sükûnetle. Lütfen, dinleyelim. 

K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Arkadaşlar, dinleyin… Dinleyin…

Kimseye kötü söz söyleme gibi bir amacım yok. Yüce Meclise, İktidar Partisi Grubuna, muhalefet partilerine, bağımsız milletvekillerine büyük bir saygı taşıyan bir parlamenter olarak konuşuyorum. Hiçbir kastım yok, içimdekileri samimî olarak söylemek istiyorum ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun kuşkularını dile getirmek istiyorum. Yoksa, kolay; çoğunluğunuz da var, bir oylama daha olur, sonuç alırsınız. Ona bir şey söyleyecek halim yok; ama, bu çoğunluğunuza rağmen ne oldu burada, ne oldu?! Ben, Sayın Başkanın, çok saygı duyduğum, oturumu yöneten ve bundan sonra da saygı duyacağım Başkanın bıraktığı yerden devam ediyorum. Oturumu açarken ne söyledi, hep beraber duyduk, tutanaklara geçti: "Belirtilen süre içinde otomatik cihazla sayın üyelerin oylarını kullanmaları, otomatik cihazla oy kullanamayan sayın üyelerin aynı süre içinde oylarını Divana vermeleri…" Dedi mi demedi mi arkadaşlar?! Dedi.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)- Tutanaklar orada zaten.

K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Tutanaklar burada.

Peki, ne oldu arkadaşlar?! Ne oldu?! Birincisi, otomatik cihazda süre bitti, ben yerimden kalktım --hepiniz gördünüz- Sayın Başkanı ikaz ettim, uyardım "süre bitti Sayın Başkan, oy kullanma işlemi devam ediyor" dedim. Oy kullanıldı birkaç tane. Arkadaşlarım da benimle beraber uyarılarını sürdürdüler. Önüne geldik Divanın, usul, erkân içerisinde itirazımızı yaptık. Buna rağmen oylar kullanıldı ve o kullanılan oyların, yani, otomatik cihaz dışında kullanılan oyların sayımı bitti. O sırada, Akif Gülle arkadaşımız geldi, bir arkadaşın oyunu -aradan tam 10 dakika geçmiş- Divana teslim etti ve o zaman gürültü çıktı, itirazlar oldu.

Şimdi, buna karşın şu söylenebilir: Aynı Avrupa Birliğindeki ucu açık müzakereler gibi, Sayın Başkan sonucu, oylamanın bittiğini ilan etmediği için oy kullanıldı denilebilir; ama, bu geçersiz bir iddiadır. Neden; çünkü, Sayın Başkanın asıl iddiası, söylemi, İçtüzüğe uygun beyanı, ilan edilen süre içerisinde otomatik cihazla oyların kullanılması, otomatik cihazla oylarını kullanmayan üyelerin de, bu süre içerisinde oylarını kullanması. Bu süre geçti, pusulalar toplandı, aradan en az 10 dakika geçti, burada oy kullanıldı.

Şimdi, diyeceksiniz ki -bağlamak istiyorum- niye itiraz ediyorsun, 1 oy, 229 veya 230, ne olur?

ATİLA EMEK (Antalya) - Mükerrer oylar da var.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Mükerrerler filan var, onları söylemiyorum. Bakın, tarihî bir olayı nakledeceğim.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Mükerrerler var.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bir dakika arkadaşlar…

12 Martta Türkiye Cumhuriyeti büyük bir bunalıma girdi. Bu bunalımın yansıdığı en büyük organ da bu Meclisti, kutsal Türkiye Büyük Millet Meclisiydi ve Cumhurbaşkanını seçme konusunda Türkiye kilitlendi ve o zaman Senato var. Sayın Bülent Ecevit ile Sayın Süleyman Demirel anlaştılar, İsmet Paşa karşı çıktı. Konu, Cevdet Sunay'ın süresinin uzatılmasıydı, Cumhurbaşkanlığı süresinin. Anayasa müsaade etmiyordu. Anayasayı değiştirmek, ondan sonra da Sayın Cevdet Sunay'ı ikinci kez Cumhurbaşkanı seçme konusunda anlaştılar. Oylama yapılıyor burada; Allah rahmet eylesin, aramızda yok şimdi, Sayın Âdil Turan, Uşak Milletvekili, berberde tıraş oluyor aşağıda, oylama biterken geldi, oyunu kullanamadı; hatta, kendi partisi tarafından, Sayın Ecevit tarafından da şiddetle üstüne yüründü; ama, Âdil Turan oyunu kullanamadı. Oyunu kullanamadığı için, 1 oyla, merhum Cevdet Sunay Cumhurbaşkanı olamadı, Fahri Korutürk, Meclis tarafından, bu bunalım büyüyünce, Cumhurbaşkanı seçildi ve tarihin akışı değişti.1 oy bu kadar önemlidir. Bu Meclisin geçmişinde, tarihinde 1 oyun ne kadar değerli olduğu bu şekilde tarihe tescil edilmiştir.

Şimdi, siz, çoğunluğunuza rağmen; odasında olabilir, hastanede olabilir, dışarıda olabilir. Arkadaşlar, iktidar grubusunuz, bunun sorumluluğu ağır, arkadaşlarınızı süresinde getireceksiniz, oylarını attıracaksınız. Ne olur 1 oyla derseniz, işte, bütün işler de böyle oluyor. Bu torba yasalar, çorba yasalar falan filan, hukuk sistemi, allak bullak oluyor.

Bu Meclisin kuralları çok önemlidir. 11 kişiyle futbol takımı sahaya çıkar, 12 kişi olmaz. Maç 90 dakikada biter, uzatmalar da vardır, 125 inci dakikada gelinip gol atılmaz. Şimdi, haa bunu yapabilirsiniz, bu oylamayı; bu oylamayı yaparsınız ama, tarihe geçer, zabıtlara geçer ve Meclisin saygınlığına gölge düştüğü gibi, bu kadar çoğunlukla, cumhuriyet tarihinde görülmemiş sayıda bir iktidar grubu, çoğunluğu sağlayamıyor ve 1 oyla yeterli nitelikli çoğunluğu bulamadığı için kendinden yana… Başkanı da düşünelim arkadaşlar; Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili, hepimizin başkanvekili, Adalet ve Kalkınma Grubunun Başkanvekili değil, hepimizin başkanvekili. Lütfen, Divan… İhtilaf yaratmak kolay, ihtilaf yaratmak, iki tane Divan Kâtibinden birinin dediğinin, öbürü, tersini söyler, al sana ihtilaf! Yani, "kör kör gözüm parmağına" yapmayın arkadaşlar. Bu sonucu almak için bu Meclisin tarihinde görülmemiş bir olayı tekrarlayarak yeni bir oylama yapmayın. Şunun için söylüyorum; istirham ediyorum yapmayın, bu vebal altında kalmayın.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.

Sayın Abuşoğlu, buyurun efendim.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)- Sayın Gaydalı konuşacak.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gaydalı.

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sabahın bu saatinde, bu gece itibariyle iki kez huzurlarınıza çıktığımdan dolayı özür diliyorum; ama, konuşmamı çok kısa tutacağım.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir olay cereyan ediyor, herkesin gözü önünde. Olaya vesile olan parti, kimilerinin AKP dediği, kimilerinin AK Parti dediği; ama, esasının Adalet ve Kalkınma Partisi olduğu… "Kalkınma"sını bir tarafa bırakalım, kalkınma gelip geçer, bir sene yüzde 3 olur, yüzde 9 olur, bir sene -9 olur; bizim içinde bulunduğumuz hükümet zamanındaki gibi. Onlar telafi edilir, önemli değil. -9'lardan +9'lara da çıkarsınız, kalkınma hızını getirirsiniz; ama, adaleti eğer zedelerseniz ve bu yüce çatı altında adalet mekanizmasını zedelerseniz, hepimiz bu çatının altında kalırız.

Bakın, olay nerede oluyor; Türkiye Büyük Millet Meclisinde; kimin huzurunda oluyor; hükümet sıralarında Adalet Bakanının huzurunda oluyor. O sırada belki Sayın Bakan farkında değil, milletvekilleriyle konuşuyor. Tevessül eden milletvekili kim; Afyon Milletvekilimiz Sayın Ahmet Koca. Ne olmuş; Sayın Başkan oylamayı bitirmiş, kapatmış.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kapatmadı.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Kapatmış, tasnif yapılıyor, tasnif… Tasnif yapılıyor…Tasnife geçilmiş, sonucu ilan etmemiş.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kapattım demedi.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, hatibi dinleyelim.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Sayın Milletvekili, sonucu ilan etmemiş. Sonucu ilan etmek başkadır, oylamanın bitmesi başkadır. Burada görülüyor zaten, orada 00.00 yazdığı andan itibaren oylama bitmiştir ve bundan 7 -8 dakika sonra olay cereyan ediyor; Sayın Ahmet Koca, demin dediğim gibi, Sayın Adalet Bakanının önünde oy pusulasını yazıyor, getiriyor -hiç istemezdim- Sayın Akif Gülle... Sayın Akif Gülle kim, sadece milletvekili mi; hayır, İktidar Grubunun Genel Başkan Yardımcısı; son derece takdir ettiğim, saygı duyduğum, daha önce de beraber milletvekilliği yaptığımız değerli bir arkadaşımız; ama, ona bunu söylediğimizde yüzünün kızarmasından ben utandım.

Değerli arkadaşlar, her şeyin telafisi var; ama, dediğim gibi, adaletin telafisi veya adaletsizliğin telafisi olmaz. 355 milletvekiliniz var, her şeye gücünüz yetiyor; şimdi 350 milletvekilini eğer burada toplayamıyorsanız, oturup bunun muhasebesini kendi kendinize yapmanız lazım.

Şimdi, dün şu arkada otururken, bizce daha yaşlı, yaşı ileri değerli milletvekili ağabeylerimizin ikisi yan yana geliyorlardı; dediler ki: "Ey genç milletvekilleri, bir gün siz de bizim gibi olacaksınız." Hürmet ettik, saygı gösterdik. Şimdi bakıyorum, o değerli iki ağabeyimiz, gecenin bu ilerleyen saatinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde; ama, genç milletvekillerinize bakıyorum, yok. (AK Parti sıralarından "Biz genç değil miyiz" sesleri)

Efendim, eğer olsaydınız, bu tartışmaların hiçbiri olmazdı.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Biz genç değil miyiz?!

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Eğer olsaydınız, bu tartışmaların hiçbiri olmazdı değerli kardeşim.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim lütfen.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Bakın, bir tecrübemden daha bir şey söyleyeyim size. Böyle laf atarak bir daha bu Parlamentoya gelen kimseyi görmedim. Hep gözlerimiz arar; ama, nedense bazıları da bunu itiyat haline getirir, buradan laf atarak kendi parti yöneticilerinin gözüne gireceğini zanneder; ama, bir de bakarsınız ki bir sonraki listede yeri yok.

RECEP KORAL (İstanbul) - Anavatan…

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Değerli kardeşim, bırak şimdi Anavatanı falan.

Şimdi, bakın, yıl 2002, burada erken seçim tartışmaları yapılıyor; bu erken seçim tartışmaları sırasında bütün gruplar ayakta alkışladı alınan kararı; o sırada ben de burada Bakanlar Kurulu sırasında oturuyorum -Sayın Ünlü de şahidimdir- herkes, erken seçim kararı alınmış, ayakta alkışlıyor. Dedim ki: "Fikret ağabey, bu ayakta alkışlayan arkadaşlarımız var ya, yüzde 70'i bir daha gelemeyecek Meclise." Fakat aldanmışım; özür diliyorum; yüzde 90'ı gelemedi. Yani, onun için, laf atarak, şundan, buradan... Bunlar, hiç kimseye bir şey kazandırmaz; hiçbir şey… Biz 1991'de geldiğimizde, beş sene hiç kimseye bir şey söylemeden burada oturup dinlemesini öğrendik. Dedik ki, burada ne oluyor acaba? Bizden öndekiler, ağabeylerimiz, neler konuşuyorlar, bir dinleyip kendimizi yetiştirelim; çünkü, siyasetin mektebi yok. Siyasetin mektebi burası. Burada bir şeyler öğrenmeye bakalım.

Değerli arkadaşlarım, hakikaten, tekrar söylüyorum, adaletsizliğe asla tevessül etmeyelim. Bir gün, adalet, hepimize de lazım olacak.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.

Sayın Kapusuz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten, gecenin bu saatinde, böyle bir usul tartışması, arkadaşlarımızın talebi üzerine gerçekleşmiş oluyor.

Şimdi, bizler, Parlamentoda, yeni gelenlerle birlikte üçüncü yılında bulunuyoruz. Buradaki uygulamalar, her gün, defalarca tekrar ediliyor. İlk defa bir oylamada bir ihtilaf konusuyla da karşı karşıya değiliz. Dolayısıyla, İçtüzüğümüze göre, Anayasamıza göre 3 tür oylama var; işari oylama, açıkoylama ve gizli oylama olmak üzere. Bunların hepsini burada tekrar ediyoruz. Şu an itibariyle, hatırlayın, açıkoylamalarda -işari oylamada zaten el kaldırılıyor- genel kuraldır; burada bir Başkan iki de Kâtip Üyemiz var. Başkan karar vermeden önce, eğer Kâtip Üyeler mutabakat sağlamışlarsa, oradaki mutabakata kanaat getiren Başkanlık da sonucu ilan ediyor. Şayet iki Kâtip Üye arasında bir ihtilaf çıkmışsa, o zaman Başkan ne yapıyor; oylamayı tekrarlıyor. Bu, genel kuraldır. Buna bağlı olarak, şimdi bir işari oylama değil de açıkoylama yapılıyor. Bu açıkoylamada da, bildiğiniz gibi, Sayın Başkan, Genel Kurulun kararını alıyor. Diyor ki, açıkoylamayı ne şekilde yapalım; cihazla yapmaya karar veriyoruz; süre veriyor, 3 dakika veriyor, 5 dakika veriyor. Sonuç itibariyle, burada bulunan milletvekili arkadaşlarımız da makineyi kullanarak, cihazı kullanarak oy veriyorlar.

Zaman zaman bazı arkadaşlarımızın parmaklarındaki, nedense, okunmama gibi bir sıkıntıdan dolayı arkadaşlarımız sürekli pusula veriyorlar. Birkısım arkadaşlar da, dışarıda, içeride birtakım görevleri olması hasebiyle, içeriye yetişiyorlar, arkada oturdukları zaman, pusulaları, dışarıdan geldikleri zaman, bulundukları mahalden, kavas arkadaşlar marifetiyle pusulaları gönderiyorlar, süre de bitmiş oluyor. Başkanlık, bu zaman zarfında, bunların hepsini bir değerlendiriyor, bir sonuç ilan ediyor. Başkanlık sonuç ilan etmeden önceki sürede bir ihtilaf varsa, yine, İçtüzüğümüze göre ne yapılabiliyor; ihtilaf, milletvekilleri diyor ki "bu olmadı, bunu yenileyelim" diyor. Buna bağlı olarak, İçtüzüğe göre de, Sayın Başkanlık, bunu tekrarlamak iradesini orta yere koyabiliyor.

Değerli arkadaşlar, bakınız, şimdi, biz, şu anda, sonucu ilan edilmemiş bir ihtilaf konusunu tartışıyoruz. Evet, Sayın Başkanlık bir karar verir, ilan eder; bu, 330 der, 329 diyebilir, tekrarlayabilir de; çünkü, ilan edilmemiştir.

Şöyle düşünelim: Seçimler yapılıyor, milletimiz seçmen olarak sandığa girmiş, ilan edilen saat 4 veya 5'te süre dolmuş; ama, kuyrukta ne var; seçmenler var.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yanlış misal…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Saat 5 oldu, sen geri git demiyorsun. (CHP sıralarından "Olmadı" sesleri) Değerli arkadaşlar, bakınız, lütfen, dikkat edin. Bakınız, burada, burada…

ATİLA EMEK (Antalya) - Mızrak çuvala sığmadı.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Arkadaşlar, burada, biz…

ORHAN SÜR (Balıkesir) -O yalandır, yalan!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Onlar da gülüyor, sizinkiler de gülüyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim lütfen.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, lütfen, dikkat edin.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Akif Gülle ne zaman kavas oldu!

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Müsaade eder misiniz.

BAŞKAN - Sayın Kapusuz, konuşmanızı tamamlayınız.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli Başkanım, bir diğer husus da İçtüzük 144...

MUHARREM İNCE (Yalova) - Kavas getirmedi, Genel Başkan Yardımcısı getirdi onu. Karıştırmayın; kavas değil o, Genel Başkan Yardımcısı.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, içeride bu konuyu kendi aramızda uzun uzun tartıştık. İçeride, grup başkanvekilleri olarak, biz, bu konuyu geniş bir şekilde kendi aramızda konuştuk.

Bakınız "Açık oylamanın sonuçlanması

Madde 144.- Açık oylamada oylama işleminin sona erdiği Başkanlıkça bildirildikten sonra, hiçbir milletvekili oy kullanamaz." Başkanlık -tutanaklar elimde- acaba, sonucu, bitmiştir diye ilan etti mi diye bakıyorum; yok. Oy kullanma sırasında… (CHP sıralarından gürültüler)

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Saat var, saat!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, biraz önce de söyledim, sadece süreyle mukayyet değil bu iş; Başkanlığın ilanıyla mukayyettir. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tutanakta var.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Diyelim ki, Sayın Anadol…

BAŞKAN - Sayın Kapusuz, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Anadol, 5 dakika değil de Başkanlık 15 dakika dese, itiraz hakkınız var mı; yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tamam, 15 dakika desin; tamam!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Baştan ilan ediliyor!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - O halde, bunu sonuçlandırmak hakkı, sonuçlandırmak ve sonucu ilan etmek Başkanlığa ait bir görevdir. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler) Başkanlık da bunu ilan etmediğine göre, bir ihtilaf söz konusudur.

ATİLA EMEK (Antalya) - 5 dakika dedi Sayın Başkan.

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Yeni bir tartışma açıyorsunuz!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Biz, Başkanlığın tutumunun doğru olduğu kanaatini taşıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yalandan kim ölmüş zaten canım!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, Başkanlığın tutumunda İçtüzüğe göre bir yanlışlık olmadığını ifade ediyoruz. Doğru; bir ihtilaf konusu vardır; bunu yok kabul etmiyoruz; ama, sonuç itibariyle, Başkanlığın yetkisinin kendisine ait olduğunu hatırlatıyor, tutumunu da destekliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Asla kabul edilemez!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yalandan kim ölmüş zaten!

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Süre veriliyor, süre!

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, vicdanen söyleyin!

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yaptığınıza vicdanen inanıyor musunuz?!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen…(CHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, bağırarak çağırarak bir yere varamayız. Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Vicdanınız elveriyor mu?! Yazıktır!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 1 oy için itibarını sarsmaz bir başkan; 1 oy için bütün itibarınızı alıp götürüyorsunuz.

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, sizler her defasında her mesele için, bütün arkadaşlarımız, her iki grup için de söylüyorum, böyle konuşulan şeylere sürekli olarak istenildiği şekilde itiraz edip, bağırıp çağırırsak, burada bir yere varamayız. Lehte ve aleyhte konuşmalar olmuştur; Başkan…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ama, siz de adil davranacaksınız, adil!..

BAŞKAN - Sayın Özyürek, istirham ediyorum; lütfen...

Konuşmalar bitmiştir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Keyfî davranmayacaksınız!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen, istirham ediyorum…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz, orada adil görev yapmak için oturuyorsunuz...

BAŞKAN - Evet, adaletli görev yaptığıma…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - ...Partinizin talimatlarını yerine getirmek için değil!

BAŞKAN - Efendim, adaletli görev yaptığıma inanıyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lehte ve aleyhte konuşmaları dinledik. Başkanlık olarak, oylamayı tekrarlattıracağım.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, Akif Gülle hangi sıfatla burada bulunuyor; açıklasın! Burada kavas mıdır, Genel Başkan Yardımcısı mı?!

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (Devam)

BAŞKAN -  Elektronik oylama cihazıyla oylama yapacağım.

Oylama için 5 dakikalık süre vereceğim.

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Süre vermeye gerek yok!.. İstediğin zaman bitiriyorsun!..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süreyi niye veriyorsun?!.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Süre vermeyin Başkan!..

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sabaha kadar oyla!..

BAŞKAN - Elektronik oylama cihazıyla oylama yapacağım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre vermeyin, süreye lüzum yok!..

BAŞKAN - Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre vermeyin!..

ORHAN SÜR (Balıkesir) - 330'u bulduğun zaman bitir!..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 330'u buluncaya kadar devam edin!..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Süre vermeyin sakın!…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 330'u bulduğunuzda!…

ATİLA EMEK (Antalya) - Gelip geçene de oy kullandıralım!..

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Yeni bir yöntem İçtüzükte; "330" de, tamam!…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, siz bir şey söylemeyecek misiniz?.. Siz de bir şey söyleyin!..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu, ilk defa olmuyor, her zaman olan bir şey…(Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - 330'un altında kalırsa…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır efendim…

(Anavatan Partisi Grubu milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Olur mu ya?!. Adalet yok… Bu Başkanın haysiyetini iki paralık ettiniz… Sırf 1 oy için, bütün itibarı sarsıldı. Yazık oldu, yazık!.. Yazık ettiniz yahu!.. 1 oy için haysiyetini beş paralık ettiniz…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Siz inanıyor musunuz yahu?..

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Başkanın haysiyeti beş paralık olmaz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Oy kullanmıyorsunuz yahu… Oy kullanın, oyunuzu görelim.

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Böyle olduktan sonra sizin varlığınızdan da bir şey çıkmıyor zaten…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Zaten, tutanağı tutsun Başkan, 330 diye ilan etsin… Sayın Başkan, yorma milleti!... 330 diye ilan edin!.. 350 yaz, 355 yaz; zaten, 330 çıkıncaya kadar bu işi devam ettireceksiniz. İlan edin, millet de gitsin rahat rahat sahurunu yapsın. Eziyet etmeyin…

TUNCAY ERCENK (Antalya)  - 5 de benden!..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, üç yıldır haysiyetinizle görev yapıyordunuz; 1 oy için bütün yaptıklarınızı heba ettiniz. Yazıklar olsun!..

BAŞKAN - Sayın Özyürek, konuşmalarınız sırasında haddi aşan cümleler vardır. İstirham ediyorum…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bilerek söylüyorum…

BAŞKAN -  Lütfen, konuşmalarınıza dikkat ediniz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bilerek söylüyorum Sayın Başkan…

BAŞKAN - Lütfen… Bilerek konuşursanız gereğini yaparım. Lütfen…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bilerek söylüyorum…

BAŞKAN - İstirham ediyorum…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Neyin ne olduğunu bilerek söylüyorum…

BAŞKAN - Yakışmıyor size!.. Yakışmıyor!..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Herkesin gözü önünde cereyan etti…

BAŞKAN - Yakışmıyor!..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Size yakışmadı!

ATİLA EMEK (Antalya) - Siz çok zor durumda kaldınız Sayın Başkan. Gerçekten zor durumda kaldınız. Grubunuz bu hale getirdi; yazık!.. Hepimizin saygı duyduğu bir Başkansınız…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkanım, bütün bunlar kapatılabilir. Akif Gülle Bey çıksın "benim vicdanım rahat" desin, burada söylesin, ben kabul edeceğim, söz veriyorum… Çıksın "yemin ediyorum" desin "zamanında getirdim" desin, vicdanen kabul ettiğini söylesin, söz veriyorum, ben de kabul edeceğim… 1 oy da ben vereceğim! Söz veriyorum vereceğim!..

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Akif Gülle seninle muhatap olmak zorunda mı?!

MUHARREM İNCE (Yalova) - Vereceğim oy, söz… Ama, çıksın, söylesin!..

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sayın Başkan, süre bitti… Sayı yetmedi, uzat!..

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, yetmedi… 5 dakika daha ver!..

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, süre bitti…

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen yerlerinize oturur musunuz.

Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen yerlerimize oturur muyuz veya oturmayan arkadaşlarımız Genel Kurulun dışına çıksınlar. Lütfen... İstirham ediyorum…

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce, görüşmeler sırasında, şu veya bu sebeple, heyecanla değişik ifadeler kullanılmıştır. Ben, bunları, o arkadaşların o anki heyecanına falan veriyorum. Şuna inanınız ki, Başkanlık olarak, kendi vicdanımın sesi olarak da söylüyorum; hiçbir zaman adaletten ayrılmadım, buna siz de şahitsiniz üç yıllık süre içerisinde ve şu anda, Kâtip Üyelerimizden bir tanesi Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan bir arkadaşımızdır, bir tanesi de AK Parti Grubundan bir arkadaşımızdır. Yapılan işlemler aynıdır.

Bakınız, biraz önceki oylama için de şunu açıklamak durumundayım; oy veren arkadaşımız buradadır, o anda, sürekli olarak birkısım arkadaşlarımız tarafından gündeme getirilen Amasya Milletvekilimiz Sayın Akif Gülle'nin burada hiçbir kusuru yoktur. Sayın Gülle, sadece, içeri girmiş olan bir milletvekili arkadaşımızın, o anda çocuğu hasta olan bir arkadaşımızın, aceleyle Genel Kurula girmiştir ve oyunu uzatmıştır burada.

Konuşurken, burada, bir milletvekili olarak, Genel Kurul çatısı altında birbirimizin hakkını ve hukukunu gayet iyi korumamız lazımdır. Sayın Gülle, bizim yıllardır tanıdığımız, bildiğimiz, itimat ettiğimiz bir arkadaşımızdır; böyle bir olaya da, kesinlikle, hiçbir zaman tevessül etmez ve etmeyecektir. Onun için, milletvekili arkadaşlarımızın hukukunu haleldar edecek hiçbir cümleyi kesinlikle kullanmayalım; çünkü, bu sözler yarın hepimize gelir ve bizleri rencide eder.

Biz, buradaki -kendi adıma ve arkadaşlarım adına söylüyorum- bütün arkadaşlarımızı, grup başkanvekillerimizi, milletvekillerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz ve onlarla güzel bir dayanışma içerisinde de bu görüşmeleri yürütüyoruz. Şu ana kadar da, o günkü ortam içerisinde, günlük ortam içerisinde yapılan konuşmalardan dolayı, ben, kendi adıma, kimseye de kırgın değilim. Biraz önce Sayın Özyürek'in ifade ettiği birkısım kelimelere karşı -grup başkanvekili olarak çalışmış, geçmişte büyük hizmetler yapmış olan bir partinin şu anda yöneticisidir- sadece bir ifadeyi, "yakışmadı" ifadesini kullandım. Onu da kendi takdirine bırakıyorum.

Hiçbirimiz, bugün olduğu gibi, bugünden sonra da birbirimizi kıracak davranışlar içinde bulunmayacağız; çünkü, buraların hepsi de gelip geçicidir; nihayetinde, hepimiz, bu millete, bu memlekete hizmet etmek için çalışıyoruz.

Bugünkü bu yoğun çalışma temposu içinde gayret gösteren bütün arkadaşlarımıza da, başta grup başkanvekilleri olmak üzere, teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyor, 904 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine geçici 36 ncı maddenin eklenmesine dair açıkoylamanın sonucunu heyetinize arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı: 327

Kabul: 327 (x)

(CHP sıralarından alkışlar)

Böylece, 6 ncı maddeye geçici 36 ncı madde eklenmesi önergesi kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekili arkadaşlarım, 6 ncı maddeyi geçici 34 ve 35 inci maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmeyi yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 28 Ekim Cuma günü -yani, bugün- saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hepinize hayırlı geceler diliyorum.

Kapanma Saati: 01.12

                                    

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.