BIM 2 4 2005-11-18T12:51:00Z 2005-11-18T12:51:00Z 47 28384 161791 TBMM 1348 323 198690 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         CİLT: 96       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

12 nci Birleşim

26 Ekim 2005 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop'un işsizlik, göç ve diğer temel sorunları ile alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün, depremlerin yıkıcı etkilerine karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in, Türkiye ve Niğde'de  elma üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/321)

2.- Antalya Milletvekili Atila Emek'in Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/322)

3.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/323)

4.- Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/324)

5.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/325)

6.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz'ın TBMM Hesaplarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/326)

7.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Ali Arıkan'ın Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/327)

8.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe'nin Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/328)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek ve 33 milletvekilinin, tiyatro sanatındaki sorunların araştırılarak tiyatroculuğun geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/311)

2.- Zonguldak Milletvekili Harun Akın ve 33 milletvekilinin, Çernobil Nükleer Santralı kazasıyla Karadeniz Bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/312)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/764) (S. Sayısı: 993)

2.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

4.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/585) (S. Sayısı: 1004)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

2.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, son beş yılda alınan ve emekliye ayrılan personel sayısına,

- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Alevîlere yönelik din hizmetleri verilip verilmeyeceğine,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mehmet AYDIN'ın cevabı (7/7980, 7982)

2.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, hac tarifelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet AYDIN'ın cevabı (7/7981)

3.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Kanunî Sultan Süleyman'ın yazdırdığı bir eserin kopyasının yaptırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8031)

4.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, turizm rehberlerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8032)

5.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Devlet Tiyatroları Genel Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8034)

6.- İzmir Milletvekili Hakkı AKALIN'ın, Devlet Tiyatroları Genel Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8037)

7.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, Devlet Tiyatroları Genel Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8038)

8.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, "herşey dahil" sisteminin turizm sektörüne etkilerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8042)

9.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, tarihî Şahruh köprüsünün korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8043)

10.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, sahasında ören yeri bulunan Yortanlı Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8044)

11.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8045)

12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki Minicity Minyatür Parkın kapanmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8046)

13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Hacivat ve Karagözle ilgili bir film projesine öngörülen desteğe ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un cevabı (7/8047)

14.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, kayısı fiyatına ve alımına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/8153)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak beş oturum yaptı.

İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ, Ordu Yardımlaşma Kurumunun sigorta alanındaki ortağı Fransız AXA şirketinin, Ermeni örgütlere ödemeyi kabul ettiği tazminatlar ile bunun yaratacağı sıkıntılara ve alınması gereken önlemlere,

Konya Milletvekili Ahmet Işık, Konya'da yapılması planlanan mavi tünel ve hızlı tren projesine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

İzmir Milletvekili Mehmet S. Tekelioğlu'nun, İzmir İli ve çevresinde meydana gelen depremin yarattığı sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Mehmet Aydın cevap verdi.

Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu'nun, Yükseköğretim Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Bu Kanuna Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifini geri aldığına ilişkin önergesi okundu; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda bulunan teklifin geri verildiği bildirildi.

Habitat Küresel Parlamenterleri Başkanı Ernesto Gil Elorduy ve Habitat Küresel Parlamenterleri Afrika Kıtası Başkan Yardımcısı Ahmed Lamarti'nin, Fas'ın başkenti Rabat'ta yapılacak olan "Beşinci Habitat Küresel Parlamenterler Forumu"na Malatya Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı A. Münir Erkal'ı ismen,

Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Temsilciler Meclisi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Jan Vidim'in, TBMM Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetini ülkesine,

Davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkereleri;

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 282 nci sırasında yer alan 1004 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin bu kısmın 3 üncü sırasına, 62 nci sırasında yer alan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının 4 üncü sırasına alınmasına; 25.10.2005 Salı günkü Birleşimde "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alan (11/3) esas numaralı gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; Genel Kurulun 25.10.2005 Salı günü saat 15.00-17.30 -saat 20.00'den sonra Anayasa Değişiklik Teklifinin birinci tur oylamasının bitimine kadar- 26.10.2005 Çarşamba ve 27.10.2005 Perşembe günleri 13.00-17.30 ve 20.00-24.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine, 26.10.2005 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine; Genel Kurulun 28.10.2005 Cuma günü saat 14.00'te toplanmasına ve bu birleşimde Anayasa Değişiklik Teklifinin ikinci tur oylamasının yapılmasına ve görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi, yapılan görüşmelerden sonra;

Kabul edildi.

Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin;  İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin; Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun görüşmeleri (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956), ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 115 milletvekilinin, TÜPRAŞ'ın bir grup hissesinin satışı ile Galataport ve Kuşadası Limanı ihalelerinde, organize bir şekilde görevlerini kötüye kullanarak ihaleye fesat karıştırdıkları ve bu suretle kamuyu zarara uğrattıkları iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Kemal Unatıkan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım haklarında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/3) görüşmeleri tamamlanarak, istem üzerine elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, gündeme alınmasının kabul edilmediği açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının (1/950) (S. Sayısı: 920) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

3 üncü sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/585) (S. Sayısı: 1004), tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak, yapılan gizli oylama sonucunda maddelere geçilmesi kabul edildi; birleşime verilen aradan sonra ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından; 26 Ekim 2005 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00'te toplanmak üzere birleşime 00.06'da son verildi.

 

 

 

 

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Bayram Özçelik

 

Türkân Miçooğulları

 

Burdur

 

İzmir

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

Ahmet Küçük

 

Kırklareli

 

Çanakkale

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Yaşar Tüzün

 

 

 

Bilecik

 

 

 

Kâtip Üye

 


  No.: 18

II.- GELEN KÂĞITLAR

26 Ekim 2005 Çarşamba

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK ve 33 Milletvekilinin, tiyatro sanatındaki sorunların araştırılarak tiyatroculuğun geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/311) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)

2.- Zonguldak Milletvekili Harun AKIN ve 33 Milletvekilinin, Çernobil Nükleer Santrali kazasıyla Karadeniz Bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkinin araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/312) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2005)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.00

26 Ekim 2005 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik),  Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Sinop İlinin sorunları hakkında söz isteyen Sinop Milletvekili Engin Altay'a aittir.

Sayın Altay, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop'un işsizlik, göç ve diğer temel sorunları ile alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sinop İlinin sorunlarıyla ilgili gündemdışı söz aldım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bana bu fırsatı verdiğiniz için şahsen size de çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kürsüden, müteaddit defalar, Sinop İlinin sorunlarını dilimin döndüğü kadar anlattım, anlatmaya çalıştım. Gerek İktidar Partisinin siz değerli mensupları gerekse sayın hükümet -ki, şu anda da hükümet yok- bu, Sinop İlinin sorunlarıyla ilgili, maalesef, çok duyarlı olunamadı.

Hep söylemişimdir; Sinop, Türkiye'de, devletten en çok alacağı olan ildir ve şu anda da, devletin Sinop'a hizmet akış kanalları tıkalıdır. Bu hizmet akış kanallarını kim tıkıyor, ben bilmem; biri mi tıkıyor, birileri mi tıkıyor, bunu bilmem; ama, bu kanalları tıkayanlar ya bu kanalları açsınlar, yani ya bir yol açsınlar ya da bu yoldan çekilsinler.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyetinin en kuzey noktasındaki Sinop İlinin yaşayan 1 200 000 nüfusunun sadece ve sadece 225 000'i Sinop İlinde ikamet etmektedir.

BAŞKAN - Sayın Altay, beş saniyenizi rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, kürsüde konuşan arkadaşımızın sözleri uğultudan dinlenmiyor; istirham ediyorum, lütfen sükûneti sağlayalım.

Buyurun efendim.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sinop da Türkiye'nin diğer illeri gibi, çok göç veren, en çok göç veren ikinci ili. Bir il düşünün, 1 200 000 nüfusunun 1 000 000'u il dışında yaşıyor. Orman köylüsüyle, balıkçısıyla, küçük esnafıyla, emeklisiyle, çiftçisiyle, memuruyla, Sinop, bir mutsuz insanlar diyarına dönüşmüş durumda ve enteresandır, Sinop -İçişleri Bakanlığı kayıtlarında da vardır- Türkiye'de en az suç oranının olduğu bir ildir. Sinop'un en temel sorunu olan işsizlik ve buna bağlı göç sorununun çözümü, Sinop'un bir eğitim, kültür ve turizm kenti olmasıyla, olabilmesiyle mümkündür. Bunun için, biraz sonra hızla sıralayacağım -bu 5 dakikaya her şeyin yetişmesi mümkün değil- sorunların, grubunuz tarafından, Partinizin grubu tarafından ve özellikle de halen burada olmayan hükümet tarafından titizlikle takip edilmesini çok rica ediyorum.

5084 sayılı Teşvik Kanunu -o zaman da iddia etmiştik- yanlış çıkarıldığı için, çarpık çıkarıldığı için, Sinop, bu kanun kapsamında olmasına rağmen, bu kanundan hiç istifade edememiştir. Düzce ile Sinop'u aynı kefeye koyarsanız, aynı hakları sağlarsanız; bunun istifade edemeyeceği de zaten belli.

Sinop halkı, önümüzdeki günlerde Parlamento gündemine gelecek olan üniversite kanun tasarısında Sinop üniversitesini mutlaka ama mutlaka görmek istiyor. Bu konuda benim ve Sayın Can'ın verdiği kanun teklifleri de vardır. Parlamentomuzun Sinop'a bu jesti esirgemeyeceğini umuyorum, ummak istiyorum.

Sinop-Boyabat Tünelli Geçiş Projesi, iktidara geldiğinizde yüzde 65'i tamamlanmış bir projeydi. Bugün itibariyle, üç yıllık iktidarınızın sonunda yüzde 75'i ancak çıkabildi. Bu projenin mutlaka ama mutlaka bir an önce bitirilmesi lazım. Sayın Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ilimizi ziyaret etti; özellikle sırf bu yol için, bu yolda inceleme yapmak için ziyaret etti. Biz de ilin bütün milletvekilleri, ilin valisi, kendisiyle birlikte bu güzergâhı, bu projeyi inceledik; ama, Sinop'tan ayrılırken, Sinop'a bu yol için eködenek veremeyeceğini, Başbakanın talimatına rağmen veremeyeceğini beyan ederek Sinop'tan ayrıldı.

Boyabat-Saraydüzü-Kargı-Ankara yolu, Erfelek Karasu Barajı, Saraydüzü, Boyabat ve Gökırmak-Dodurga Barajları Sinop İlinin çok acilen bitirilmesi gereken projeleridir.

Sinop, Türkiye'deki tek doğal limandır. Karadeniz'de 3 tane liman vardır. Temmuz, ağustos, Sinop... Yani, temmuz ve ağustos aylarında her yer sakindir; ama, Sinop oniki ay sakindir. Ulaştırma Bakanlığımızın, Türkiye'nin bu en doğal, en elverişli limanını ülke ekonomisine mutlaka kazandırması lazım. Havaalanı kapalı; gemi seferlerini de siz durdurdunuz ve böylece Türkiye'nin en güzel ilinin Türkiye'yle bağlantısını kestiniz.

Dört beş defa, bu kürsüden, İtalyanların zehirli varillerinin Sinop'tan kaldırılıp alınması gerektiğini söyledik. Eski Çevre Bakanı, şimdiki Çevre ve Orman Bakanı bu konuda söz verdiği halde, Sinop'taki zehirli variller gözönünde, göz veremi gibi Sinop halkını psikolojik olarak rahatsız etmeye devam ediyor.

Sinop bir insanlık ayıbı yaşıyor  değerli milletvekilleri. 4 800 kilometre köy yolu ağımızın 4 200 kilometresi, içinde bulunduğumuz çağa uygun, çağın normlarına uygun değildir. Hep söyledim; biz, burada, bu güzel halıların üzerinde gezerken vücudumuz elektrikleniyor; ama, Sinop'ta insanlar evlerine bir çuval unu traktörle bile getiremiyorlar diye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Çeltik üreticileri tüm Türkiye'de olduğu gibi, özellikle ilimizde, Boyabat, Durağan ve Saraydüzü'nde, bu yıl, bu hasat döneminde de müthiş bir hayal kırıklığı yaşadılar ve kelimenin tam tabiriyle perişan oldular.

Sinop'un sorunlarını saatlerce saysak bitiremeyiz; ama, Sayın Başkanın toleransıyla, size bir tarihî siyaset belgesi göstererek konuşmamı sonlandırmak istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, sayın hükümet; Adalet ve Kalkınma Partisi Erfelek İlçe Teşkilatı gelir makbuzu… Bağışı yapan Kemal Akkoca, Salı Köyü Muhtarı. Bağış miktarı 2 300 000 000. Bir muhtarın durduk yerde bir partiye 2 300 000 000 bağış vermesi ne demektir?! Bu bağış şunun için alınmıştır: "Senin köyüne yol yapacağız; ancak, Köy Hizmetlerinin mazotu yok; sen köylüden para topla, mazot alalım, köye yol yapalım" diye bu para alınmıştır. Para alındıktan sonra, aylar geçmesine rağmen, yol yapılmamış ve muhtar,  ilçeye gittiğinde, parasını geri istediğinde "dur, seni biz kayıt altına alalım" diyerek partinin bağış makbuzunu verdiler.

Üzücü yan şudur: Bunu ben gündeme getirdim; bu, basında çıktı. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi oraya müfettiş de gönderdi; ama, daha üzücü bir yanı oldu değerli arkadaşlar. Bir hukuk ayıbı yaşıyor şu anda Sinop. İlgili muhtarla, Salı Köyü Muhtarı Kemal Akkoca'yla ilgili şu anda açılmış bir dava var görevi kötüye kullanmaktan. Ben, Yüce Heyetinize, sayın hükümete ve yüce millete soruyorum; görevini kötüye kullanan, köyüne yol yaptırmak için milletten topladığı parayı İktidar Partisine veren muhtar mıdır, yoksa, muhtardan bu parayı alıp partiye gelir kaydeden Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri ve Adalet ve Kalkınma Partisi anlayışı mıdır?! Bu, Türkiye hukuk tarihine, Türkiye siyaset tarihine bir ibret ve ayıp vesikası olarak geçecektir.

Hem yargının hem de iktidarın, Türkiye'yi ve Sinop'u, Erfelek'i ve Salı Köyünü bu ayıptan kurtarmasını temenni ediyorum; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

Gündemdışı ikinci söz, deprem ve sonuçlarıyla ilgili söz isteyen Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'ye aittir.

Sayın Tekin Börü, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün, depremlerin yıkıcı etkilerine karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin fizikî yapısı ve konumu gereği gündemimizden hiç düşmeyen, fakat, yeterli ilgi ve duyarlılığı göstermediğimiz deprem ve alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak, bir inşaat mühendisi, bürokraside yıllarca inşaat kontrollüğü yapmış, her şeyden önce duyarlı bir insan olarak söz almış bulunmaktayım.

17-21 Ekim tarihlerinde İzmir ve Ege Bölgesinde meydana gelen deprem felaketinden dolayı İzmirli vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, ayrıca, Kurtuluş Savaşımızda yaptıkları yardımlarla ve dualarıyla yanı başımızda yer almış Pakistanlı kardeşlerimize de deprem felaketinden dolayı yaşadıkları acıları paylaşıyor; bu vesileyle Yüce Meclisimizi ve televizyonları başında bizleri seyreden, izleyen değerli vatandaşlarımızı en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına deprem denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapıların hasar görüp can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Dünyanın oluşumundan beri sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluştuğu ve sonucunda milyonlarca insanın ve barınakların yok olduğu bilinmektedir.

Deprem haritasına göre yurdumuzun yüzde 92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun yüzde 95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca, büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98'i ve barajlarımızın yüzde 93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, yaşamış olduğumuz bazı depremlere göz attığımızda; 1939 yılında yaşanan ve 32 000 kişinin ölümüne neden olan Erzincan depremi; 1967 Adapazarı ve Pülümür, 1971 Bingöl ve Burdur, 1983, Erzurum, 1992 Erzincan, 1995 Dinar, 1998 Adana ve Ceyhan, 1999 Körfez ve Düzce depremleri; daha sonraları yine, Afyon, Pülümür, İzmir, Bingöl ve son günlerde yaşanan İzmir-Urla depremi.

Buradan da anlaşılacağı üzere, yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir. Önemli olan, deprem olmadan önce deprem zararlarını azaltmak için depreme dayanıklı yapılar yapmak ve mevcut yapı stokunda bulunan depreme dayanıksız yapıların güçlendirilmesinin bir an önce yapılmasını sağlamaktır.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Güçlendirin… Güçlendirin…

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Devamla) - Mevcut yapı stokunun incelenmesi ve güçlendirilmesi konusunda öncelikle depremden sonra hemen kullanılacak yapılar olan hastane, okul, terminal, Telekom, belediye, hükümet konakları ve bunlar gibi kamu binalarının acilen güçlendirilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yapılacak yapıların depreme dayanaklı yapılması için 4708 sayılı Yapı Denetim Yasasının işlevsel hale getirilmesi, aksayan yönleriyle giderilmesi ve 19 pilot ildeki uygulamanın bütün ülkeyi kapsamasıyla mümkündür. 4708 sayılı Yapı Denetim Yasasında eksik olan sigorta sistemini, uygulamada bulunan mühendis ve mimarların uzman ve yetkin olmasının gerekliliği, iş dağıtım sisteminde kendisini kontrol edecek firmayı seçmenin önüne geçen, yani, havuz sistemini ve yasanın ana unsuru olan mühendis ve mimarların bağlı bulunduğu meslek odalarının da etkin olarak yasaya dahil edilmesinin gerekli olduğuna inanıyorum.

Yapılarımız neden yıkılıyor; yapılarımız ciddî bir şekilde denetlenmediği için yıkılıyor. Mühendis ve mimarlarımız 1938 yılından kalan yasayla yönetiliyor. Mühendis ve mimarlarımız bugün dünyada artık son derece gelişkin bir çerçevede ortaya konulmuş olan diplomaya dayalı bir iş yapma sürecinin dışına çıkmışlardır. Diplomalar, sadece bir akademik eğitim sonucunda verilmiş olan belgelerdir.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Alın ellerinden belgeleri.

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Devamla) - Mühendis ve mimarlarımızın inşaat yapım sürecinde sorumluluk alanları süreklidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Devamla) - Gelişen teknolojiye ayak uydurmak için sürekli olarak meslekiçi eğitim seminerlerinden geçirilmeleri ve uzmanlıklarına göre öğrenim belgesi almaları gerekir. Sadece mühendis ve mimarlar için değil, inşaatlarda çalışan işçi ve ustalar için de böyle bir şartın olması, onların gerekli eğitimden geçirilerek, öğrenim belgesi almaları sağlanmalıdır.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - İnşaat işçileri iş bulamıyor!..

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Devamla) - 30 koyununu satarak müteahhitlik yapıldığı bir mekanizmanın da ortadan kaldırılmış olması gereklidir. Müteahhitlik mesleğinin yasayla tarif edilmesi de gerekli olan bir şarttır. Bu bakımdan, ilgili yasalarda değişiklik yaparak, yetkin mühendis ve teknik eleman yasasının bir an önce çıkarılması ve uzman olmayan kişilerin yaptığı hizmetlerin önüne geçerek, mühendis ve mimarlarımızın uzmanlaşmasının sağlanması zaruridir.

1 Ekim 2004 tarihinde Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen deprem şûrasında alınan kararların yasalaşması ve uygulamaya geçilmesi, deprem için alınacak en büyük önlemlerdendir.

Unutmayalım ki, depremler dünya döndükçe olacaktır; fakat, yapılarımızın sağlam, insanlarımızın sağlıklı olabilmesi, bu Parlamentonun çıkaracağı tekniğine uygun ve uygulanabilir yasaların hazırlanıp hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır.

Ben, bu duygularla, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tekin Börü.

Gündemdışı üçüncü söz, Niğde ve Türkiye'de elma üretimi ve üreticilerimizin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'e aittir.

Sayın Özegen, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in, Türkiye ve Niğde'de  elma üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ve Niğde'de elma üretimi ve üreticilerimizin sorunları konusunda gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin, sahip olduğu iklim ve ekolojik özellikler bakımından, bazı tropik meyveler dışında birçok meyvenin yetişmesine elverişli olduğunu biliyoruz. Yurdumuzun hemen her bölgesinde yetiştirilebilen elmanın önemli yetiştiricilik alanları, Kuzey Anadolu, Karadeniz kıyı bölgesi, İç Anadolu ve Doğu Anadolu yaylaları arasındaki geçit bölgeleridir. Elma, içerdiği mineraller, besinler ve vitaminler bakımından beslenmede önemli bir yere sahiptir. Bugün, dünyada elma yetiştirilen alan 5,2 milyon hektar olup, üretim 57,9 milyon ton, verim ise 1 102 kilogramdır.

Dünyada elma üretiminde önde gelen ülkeler sırasıyla, Çin, ABD ve Türkiye'dir. Ülkemiz, yıllık ortalama 2,5 milyon ton elma üretimiyle dünyada 3 üncü sıradadır. Ülkemiz üretiminin yarıya yakını sırasıyla, Isparta, Niğde ve Karaman İllerinde gerçekleştirilir. Ülkemizin elma üretiminde dekara verimi 2 300 kilogramdır ve dünya ortalamasının üzerindedir. Dünyada kişi başına elma tüketimi 8 ilâ 10 kilogram, ülkemizde ise 32 kilogram civarındadır. Ülke olarak, elma üretimimizin önünde çeşitli sıkıntılar vardır; ancak, bu kısa konuşma süresince, sorunların detayına girmek, takdir edersiniz ki, mümkün değildir; ancak, çok önemli bulduğum depolama ve ihracatın artırılması konularına kısaca değinmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya elma üretiminin yüzde 4,3'ünü karşılayan ülkemiz, ürettiği elmanın ancak binde 1'ini ihraç edebilmektedir. Dünya elma ticaretinden aldığımız pay ise binde 4'tür, bu oldukça düşük bir orandır. Elmanın tamamen içpazara dönük üretilmesi, rekoltenin yüksek olduğu dönemlerde fiyatların çok düşük olmasına ve ürünün zararına satılmasına neden olmaktadır. Bu konuda, Niğdeli elma üreticilerimizin dönem dönem ciddî pazarlama sorunları yaşadığı bilinmektedir.

Niğde, ülkemizde, dikili ağaç sayısı bakımından birinci, elma üretim miktarı açısından ikinci sıradadır. Bu yıl, ilimizde, 350 000 ton civarında elma üretimi beklenmektedir. Bununla, Niğde'nin ekonomisine yüzde 15 civarında katkı yapacağını tahmin ediyoruz. İlimizde, 143 köy ve kasabada yaklaşık 13 500 çiftçi ailesi elma üretimiyle uğraşmaktadır; ancak, Niğde'de yapılan elma üretiminin yüzde 41'i 40-50 yaşlarında olan ve Amasya elma çeşidinden oluşan bahçelerden sağlanmaktadır. Bu çeşidin hem içpazarda hem de dışpazarda diğer çeşitlerle rekabet şansı hemen yok gibidir; bu nedenle, yalnızca içpazarda, diğer kültür çeşidi elmaların yarı fiyatına satılabilmektedir. Niğde'deki üreticilerimizin yaşadığı sıkıntının benzeri, diğer üretici illerde de yaşanmaktadır. Bu nedenle, iç ve dışpazarda rekabet şansı olmayan elma çeşitlerinden oluşan bahçelerin, üreticiler desteklenerek, ihraç şansı yüksek olan kültür cinsi bodur ve yarı bodur elma çeşitleriyle değiştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda,Tarım Bakanlığımızın gerekli ilgi ve desteği vereceğine inanıyorum.

Diğer yandan, tarım ürünlerinde üreticilerin büyük bir çoğunluğunun ürünü aynı anda pazara sunması fiyatın düşük olmasına yol açmaktadır, özellikle ürün muhafazası için sağlıklı depolama yapamayan çiftçimiz, ya ürününü oldukça düşük fiyata elinden çıkarmak zorunda kalmakta ya da ürününün ciddî oranda ıskartaya çıkmasına rıza göstermektedir. Örneğin, Niğde için hayatî öneme sahip patates üretiminde, sağlıklı şartlarda depolanmayan ürün nedeniyle, yüzde 20 dolayında ıskarta ürün oluşmaktadır. Daha hassas bir ürün olan elma üretiminde ise, sağlıksız şartlar nedeniyle, ürün kaybı yüzde 30-40'lara varmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özegen, konuşmanızı tamamlayınız.

ERDOĞAN ÖZEGEN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Bu durum, çiftçi için ciddî bir gelir kaybı, ülkemiz için de millî servetin yok olması anlamına gelmektedir.

Elma üretiminde sıkıntıların biraz olsun hafifletilebilmesi için üreticilerimizin sağlıklı depolama imkânlarına sahip olmaları gerekir. Bunun için de üreticilerimiz desteklenmeli, ayrıca ihracata mutlaka destek verilmelidir. Dış pazarların istediği standartlarda üretim için kültür çeşidi bahçelere dönüşüm çalışmalarına destek verilmeli, bu konularda atılacak adımlar, üreticilerimizin yüzünü güldürecek hem de millî servetin heba olmasının önüne geçilmiş olunacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de elma üretimine -ihracat ve ithalat durumuna da- yıllara göre şöyle bir bakacak olursak, aslında çok önemli bir elma üreticisi olan ülkemizin, hiç de dünyadaki hak ettiği payı almadığını görmekteyiz. Türkiye'de elma üretimi 2000 yılında 2 400 000, 2001 yılında 2 452 000, 2002'de 2 200 000, 2003'te 2 600 000, 2004'te 2 100 000, 2005 için de 2 550 000 ton civarında gerçekleşmesi beklenmektedir. 2004 ve 2005 yılı sonuçları tahmini rekolte rakamlarıdır.

Elmanın dışticaret verilerini de sizlerle paylaşarak sözlerimi tamamlamak istiyorum, 2000 yılı verilerine göre, Türkiye'de üretilmeyen farklı elma çeşitlerinin ithalat miktarı 3 416 kilogramdır, ithalat tutarı ise 1 265 ABD doları; ihracat miktarı ise 12 896 507 kilogramdır, ihracat tutarı 5 394 497 ABD doları.

2001 yılında, yine, rakamlar buna yakın rakamlar; ancak, 2004 yılında da rakamlara şöyle bir göz attığımızda; ithalat miktarı 2 464 872 kilogram, ithalat tutarı 1 544 315 ABD doları; ihracat miktarı ise 20 022 527 kilogram, ihracat tutarı ise 9 950 015 ABD doları. Bu rakamlara baktığımız zaman 2 500 000 ton elma üretimi olan ülkemizin, dünyadaki elma üretiminde dünyaya ihracat bakımından istediği payı alamadığını görüyoruz. Bunun, tabiî, altında yatan sebepleri biraz önce sizlerle paylaşmaya çalıştım. Ülkemizdeki elma fidanlarının ve elma bahçelerinin yaşlanmış olması, yenilenemiyor olması, bu konuda, çiftçilerimize, Tarım Bakanlığımızın mutlaka öncülük yapması; yarı bodur ve bodur fidan yetiştiriciliğine önem vermesi; ayrıca, ihracatın da desteklenmesi için gerekli adımları atmasının dünyadaki elma üreticileri arasında Türkiye'nin de hak ettiği yeri almasına önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Elma üreticilerimizin hasat döneminin bereketli geçmesini, ürünlerini, inşallah, en iyi şekilde değerlendirmelerini beklerken, Bakanlığımızın da, özellikle elma ihracatının teşvik edilmesi noktasında en kısa sürede adımlar atmasını bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özegen.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkanım, efendim, gündemdışı konuşan Sayın Engin Altay'ın, Sinop'ta yaşanan AK Parti ilçe teşkilatıyla ilgili bir uygulamadan dolayı, AK Parti zihniyetiyle irtibat kurmasıyla ilgili yerimden bir açıklama yapmak istiyorum müsaade ederseniz.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Geçti, Başkan…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, Sayın Bakan cevap verir gündemdışı konuşmaya.

BAŞKAN - Hayır... Şimdi, Sayın Altay konuşması sırasında AK Partinin tüzelkişiliğini ilgilendiren bazı ifadelerde bulunmuştur. Bunlara bakanların cevap vermesi söz konusu değil.

Çok kısa bir söz hakkı vereceğim size Sayın Ergin.

Buyurun efendim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gündemdışı söz alan Sinop Milletvekilimiz Sayın Engin Altay'ın, Sinop İli Erfelek İlçesi Salı Köyü muhtarı ile Erfelek ilçe teşkilatı arasındaki, bir bağış makbuzunu da göstermek suretiyle, bu uygulamanın AK Parti zihniyetinin ürünü olup olmadığını sorması üzerine bu açıklamayı yapma zarureti hissettik. Bahse konu olay... Köy muhtarı ilçe teşkilatımıza bir bağış yapmış ve bu bağış neticesinde daha sonra basına konu olmuş, şikâyete konu olmuş, konu üzerine derhal AK Parti Genel Merkezi olay mahalline  parti müfettişlerini göndermiştir. Yapılan incelemede köy muhtarının ilçe teşkilatına bu neviden bir bağış yaptığı ve bu boyutuyla olayın doğru olduğu; ancak, tamamen resmî kayıtlar altında yapılan bir işlem olduğu... Yalnız, konunun kamuoyunda ve basında speküle edilmesi üzerine bu para ilgili muhtara iade edilmiş, bu işlemleri yapan Erfelek ilçe teşkilatına görevden el çektirilmiş ve yeni bir ilçe yönetim kurulu atanmıştır. AK Parti Genel Merkezi ve Grubu bu türden yanlış olayların arkasında hiç durmamış ve bunları sahiplenmemiştir. Ben, bu bilgiyi Genel Kurulun bilgilerine arz etmek istedim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ergin.

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Eraslan, elma üretimiyle ilgili mi açıklamada bulunacaksınız?

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun, kısa bir açıklama...

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce bu olanağı verdiğiniz için şahsınıza teşekkür ediyorum. 

Hakikaten, ekonomisinde ikinci sırada önem arz eden -Niğde İlinin- elma üreticileri perişan durumda. Sadece Niğde'nin değil, tüm ülkemizin elma üreticileri perişan durumda. Yerinde birinci kalite elma 200 000 lirayı bile bulmuyor, malîyetinin çok çok altında; bu şekilde, tarım sürdürülebilir değildir, elma üretimi sürdürülebilir, devam edilebilir olmaktan çıkacaktır. Onun için, bir an önce tedbirlerin alınması gerekiyor, çiftçinin mağduriyetinin bir biçimde önlenmesi gerekiyor. Bu doğrultuda 2003 yılında 66 arkadaşımla birlikte, elma üreticisinin sorunları ve çözüm yollarının araştırılması için vermiş olduğum önerge TBMM Genel Kurulu gündemindedir. Bir an önce, İktidar Partimizin de yardımıyla, önergeyi yürürlüğe koyarak bir komisyon kurdurursak, üreticimizin sorunlarını inceleme, çözüm yollarını araştırma olanağı buluruz. Belki, bu doğrultuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin elinde bir belge de oluşmuş olur. Bunu diliyorum ve mutlak surette elma üreticilerinin sorunlarına acilen çözüm bulunması gerekir diyorum.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

Saygıdeğer arkadaşlarım, şimdi, birkısım milletvekili arkadaşlarımızın, bölgesindeki elma üretimi veya meyve üretimiyle ilgili olarak söz taleplerini ben görüyorum; ama, burada bu şekilde bir başlayacak olursa, iki arkadaşımıza söz verdik, bütün bölgenin içine, buna kendi bölgem de dahil... Herkesin bu hususta elmayla ilgili olarak konuşması lazım. Burada 50 arkadaşımız 1 dakika konuşursa 50 dakika eder. Onun için, ben, bu hususta sizlerin hoşgörünüze sığınıyorum. Sizlere bu hususta teşekkür etmek istiyorum.

Sayın Akgün, 30 saniye sizin mikrofonunuzu açayım, 30 saniye de Hüseyin Beye açayım, ondan sonra… Yalnız, 30 saniyeleri geçirmeyin, böyle bir usul de ittihaz etmiş olmayalım.

Buyurun, çok kısa...

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkanım, bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Gerçekten, konuşmacıların da belirttiği gibi, elma üretimi hem Türkiye hem de bölgemiz açısından çok önemli bir üretim ve bu yıl verim oldukça yüksek tonajlarda, düzeyde, özellikle Karaman'da 400 000 ton şu anda bölgede elma var. Soğukhava depolarının... Muhafaza etmenin zor olması sebebiyle elma üreticilerinin perişan olması söz konusu. Bu anlamda, elma üretiminde ihracatın önünün açılması için acilen ihracata destek verilmesi gerekiyor. Bunu ben yetkililere arz etmek istiyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgün.

Sayın Ekmekcioğlu, çok kısa, lütfen...

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşımız önemli bir gündemdışı konuşma yaptı. Özellikle bölgemizde elma üretilir, -Antalya Elmalı- Korkuteli civarında. Hakikaten, elmayı 200 000 liraya alan satan yoktur ve bu sene de enteresandır; çok miktarda elma üretilmiştir, yaklaşık 3 000 000 ton elma rekoltesi vardır. İç tüketimde bunun 250 000-300 000 tonu tüketilmektedir. Mutlaka hükümeti burada göreve çağırıyorum, eğer bu ihracat kapıları açılmazsa, gereken önlemler alınmazsa, elma üreticisini zor günler beklemektedir. Bu anlamda, hükümeti göreve çağırıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Konuyu Meclis gündemine ve Türkiye'nin gündemine taşıyan Sayın Erdoğan Özegen'e ve diğer arkadaşlarımıza ben de hassaten teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığıyla ilgili bir raporu vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/764) (S. Sayısı: 993) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

213 sayılı Yasaya aykırılık suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 22 Haziran 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan, Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak, İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnadları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

                             

(x) 993 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Milletvekiline isnat edilen suçun, milletvekili seçilmeye engel bir nitelik taşıması halinde, dokunulmazlığın kaldırılmaması, bu suçtan milletvekilliği düşebilecek konumdakilerin milletvekilliğinin sürdürülmesine de imkân tanımaktadır. Bu durumun ise, Anayasanın 76 ncı maddesiyle uyumsuz sonuçlara yol açacağı açıktır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Feridun Baloğlu

Tuncay Ercenk

Mehmet Küçükaşık

 

Antalya

Antalya

Bursa

 

Halil Ünlütepe

Feridun Ayvazoğlu

Uğur Aksöz

 

Afyonkarahisar

Çorum

Adana

 

Oya Araslı

Atilla Kart

 

 

Ankara

Konya

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyondan istifa önergeleri vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/321)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Çevre Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.

 

 

 

26.10.2005

 

 

 

Yavuz Altınorak

 

 

 

Kırklareli

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

2.- Antalya Milletvekili Atila Emek'in Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/322)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.                            26.10.2005

                                                                      Atila Emek

                                                                           Antalya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

3.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/323)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum KİT Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.                            26.10.2005

                                                                    Nail Kamacı

                                                                           Antalya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

4.- Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/324)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.                            26.10.2005

                                                           Hüseyin Bayındır

                                                                           Kırşehir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

5.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/325)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.                            26.10.2005

                                                                Osman Kaptan

                                                                           Antalya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

6.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz'ın TBMM Hesaplarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/326)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Meclis Hesapları İnceleme  Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla  arz ederim.  21.10.2005

                                                              Mustafa Yılmaz

                                                                       Gaziantep

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

7.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Ali Arıkan'ın Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/327)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Sanayi,Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji  Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.                            26.10.2005

                                                        Mehmet Ali Arıkan

                                                                         Eskişehir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

8.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe'nin Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/328)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Adalet  Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla arz ederim.                            26.10.2005

                                                                Halil Ünlütepe

                                                               Afyonkarahisar

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek ve 33 milletvekilinin, tiyatro sanatındaki sorunların araştırılarak tiyatroculuğun geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/311)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de tiyatro sanatının, demokrasi kültürü gelişmiş Avrupa Birliği üyesi ülkelerde olduğu gibi önemi, gerekliliği, demokrasi kültürünün gelişmesini sağlayan bir gereksinim olduğu şeklindeki işlevleriyle, işe yararlığıyla denk bir kültürel sahiplenmişliği söz konusu değildir.

Tiyatroculuk mesleğini bu önemiyle birlikte gereksinim olarak kabul etmemek bu mesleğin gelişmesi konusunda önlem almamayı da beraberinde getirmektedir.

Bu sorun, kültürel hizmetlerin ulaştığı kitle bakımından azgelişmiş ülke olarak değerlendirilebilecek ülkemizde sürekli tiyatro yapılmasını, çok kısıtlı olanaklarla Türkiye geneline düzenli olarak tiyatro götürülmesini sağlayan, yıllık bütçesi Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki benzerleriyle karşılaştırılmayacak kadar düşük olan Devlet Tiyatrolarının "devletin tiyatrosu olmaz" tartışmalarıyla kapatılmasının önerilmesi, devletin bütçeden bu alana para vermemesi gerektiğinin söylenmesi ve yine bu konuda koltuk başına düşen malîyet hesaplarının yapılması, tiyatro sanatının ve kültürünün ülkemizde algılanamadığını göstermektedir.

Bu konuda hem toplum olarak hem de devlet yönetimi olarak bir ilerleme kaydetmek zorunda olduğumuz ortadadır.

Ülkemizde tiyatro sanatı 5441 sayılı Yasayla bir kamu hizmeti olarak düzenlenmiştir. 1949 yılında çıkarılan 5441 sayılı Kanunla Devlet Tiyatrolarının özerk ve özgün bir cumhuriyet kurumu olması amaçlanmıştır.

Ancak, Devlet Tiyatroları Genel Müdürünün görevden alınması ve görevden alınmasına neden olan arka plandaki gerekçeler, bu özerkliği görmezden gelmenin bir sonucudur. Bu görev değişikliği Devlet Tiyatrolarındaki huzuru bozmuş, verilmekte olan kamu hizmetlerinin aksamasına neden olmuştur.

Üyesi olmak için her türlü çabayı harcadığımız Avrupa Birliği ülkelerinin kültür düzeyi, ortaklık için aranan şartlardan biridir. Nitekim, 3 Ekim tarihinde imzalanan Türkiye İçin Müzakere Çerçeve Belgesindeki fasıllardan birinin başlığı "Eğitim ve Kültür"dür.

Kültür, kültürel hizmetlerin ve bunun içinde tiyatronun bireyi özgürleştireceği ve bunun demokratikleşme sürecinde önemli katkılarının olacağı açıktır.

Anayasamızın 26 ncı, 27 nci ve 64 üncü maddeleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine paralel olarak, bu alanda pozitif ve negatif statü haklarını korumayı devlete bir görev olarak yüklemiştir.

Bu hükümlere ve gerçeklere rağmen "devletin tiyatrosu olur mu" yönündeki tartışmalar objektif değildir.

Bu nedenlerle;

1. AB üyesi ülkelerin tiyatro konusundaki anlayışı, örgütlenmesi, telif hakları, tiyatronun ve genel olarak sanatın özgürlüğü ve özerkliği, siyasî ve kültürel bakış açılarının değerlendirilmesi ve ülkemizle karşılaştırılması,

2. Kişi başına düşen gelir düzeyi, gelişmiş demokratik haklar açısından, AB üyesi ülkelerden farklı olan Türkiye'de devamlı, istikrarlı, tiyatro yapılmasını ve devletin tiyatroyu desteklemesi, gelişmesine yardımcı olması doğrultusunda alınacak önlemlerin belirlenmesi ve bir sistem oluşturulması,

3. Şeffaf ve katılımcı yönetim ilkesinin demokratik sistemlerde benimsenen, kıskançlıkla sahip çıkılan bir dönemde, ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı görevini yürütenlerin "davul benim boynumda, tokmak da onlarda mı olacak" söyleminin, katılımcı yönetim anlayışıyla uyuşup uyuşmadığının belirlenmesi,

4.   Türkiye'nin eğitim-öğretim sisteminde tiyatro kültürünün bilgiyi rol oynayarak kullanma ve demokrasi kültürünün bireylerini oluşturmada müfredatta bulunan "Drama" dersinin etkin hale getirilmesi amacıyla alınacak önlemlerin belirlenmesi

Amaçlarıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını saygıyla dileriz.

1. Berhan Şimşek                                (İstanbul)

2. Hüseyin Ekmekçioğlu                                (Antalya)

3. Ramazan Kerim Özkan                                (Burdur)

4. Sedat Pekel                                (Balıkesir)

5. Halil Akyüz                                (İstanbul)

6. Yücel Artantaş                                (Iğdır)

7. Hasan Ören                                (Manisa)

8. Ali Oksal                                (Mersin)

9. Uğur Aksöz                                (Adana)

10. Vezir Akdemir                                (İzmir)

11. Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

12. Fuat Çay                                (Hatay)

13. Nadir Saraç                                (Zonguldak)

14. Ufuk Özkan                                (Manisa)

15. Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

16. Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

17. Muharrem Kılıç                                (Malatya)

18. Enver Öktem                                (İzmir)

19. Atilla Kart                                (Konya)

20. Ahmet Yılmazkaya                                (Gaziantep)

21. Abdurrezzak Erten                                (İzmir)

22. Osman Özcan                                (Antalya)

23. Kemal Sağ                                (Adana)

24. Atila Emek                                (Antalya)

25. Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

26. Tuncay Ercenk                                (Antalya)

27. Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

28. Erol Tınastepe                                (Erzincan)

29. Vahit Çekmez                                (Mersin)

30. İsmail Değerli                                (Ankara)

31. Ahmet Ersin                                (İzmir)

32. İsmail Özay                                (Çanakkale)

33. Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

34. Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2.- Zonguldak Milletvekili Harun Akın ve 33 milletvekilinin, Çernobil Nükleer Santralı kazasıyla Karadeniz Bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/312)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Karadeniz Bölgesinde kanser hastalıklarının son yıllarda hızla arttığı gözlemlenmektedir. Bilimsel verilere göre kanser hastalıklarının çoğu kanser yapıcı etkene maruz kalındıktan 15-20 yıl sonra ortaya çıkar. Ukrayna'nın Chernobil Nükleer Santralında meydana gelen kazanın üzerinden 19 yıl geçmesi ve Karadeniz Bölgesinde kanser hastalarının sayısının artması, kafalarda soru işaretleri bırakmaktadır. Görsel ve yazılı medyada bu konuda sık sık yorumlar yapılmakta ve bölgede kanser hastalıklarının artmasına birinci sebep, nükleer santraldaki kaza gösterilmektedir.

Elbetteki bilimsel verilere dayanmayan bu görüşler, bazı gerçeklerinde göz ardı edilmemesi gerektiğini göstermektedir.

Bu konuda, kamu vicdanını rahatlatmak, kafalarda soru işareti bırakmamak ve 19 yıldan beri kapalı bir kutu olarak karanlıkta kalan Chernobil kazasını ayrıntılarıyla araştırıp, sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1-  Harun Akın                                (Zonguldak)

2-  Vahit Çekmez                                (Mersin)

3-  Ahmet Ersin                                (İzmir)

4-  Halil Akyüz                                (İstanbul)

5-  Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

6-  Yücel Artantaş                                (Iğdır)

7-  Ramazan Kerim Özkan                                (Burdur)

8-  İsmail Özay                                (Çanakkale)

9-  Hasan Ören                                (Manisa)

10- Ali Oksay                                (Mersin)

11- Uğur Aksöz                                (Adana)

12- Vezir Akdemir                                (İzmir)

13- Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

14- Fuat Çay                                (Hatay)

15- Nadir Saraç                                (Zonguldak)

16- Ufuk Özkan                                (Manisa)

17- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

18- Atilla Kart                                (Konya)

19- Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

20- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

21- Enver Öktem                                (İzmir)

22- Ahmet Yılmazkaya                                (Gaziantep)

23- Abdurrezzak Erten                                (İzmir)

24- Osman Özcan                                (Antalya)

25- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

26- Kemal Sağ                                (Adana)

27- Atila Emek                                (Antalya)

28- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

29- Tuncay Ercenk                                (Antalya)

30- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

31- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

32- İsmail Değerli                                (Ankara)

33- Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

34- Osman Coşkunoğlu                                (Uşak)

Gerekçe:

1986 yılında o zamanki adıyla Sovyetler Birliğinin Chernobil Nükleer Santralındaki ünitelerinden birisi kazaya uğramış ve kaza kontrol altına alınamamıştır. Oluşan radyasyon bulutu, haftalarca Türkiye'nin Karadeniz sahillerinde dolaşmış, yağmurlarla birlikte  besin zincirine ulaşmış, bu besinleri yiyen insanlarımıza etki etmiştir. Kazadan sonra olay yerinde 30 kişi ölmüş. Radyasyona maruz kalmış olup da kanser riski artanların sayısı onbinlerle ölçülmüştür.

Kanser hastalıklarının çoğu, kanser yapıcı etkene maruz kalındıktan 15-20 yıl gibi bir süre içinde ortaya çıkar.

Chernobil Nükleer Santralında meydana gelen kazanın üzerinden 19 yıl geçmiştir. Kanser vakalarının Karadeniz Bölgesindeki tüm şehirlerde hızla artması, kazanın etkilerinin günümüzde ortaya çıktığı kanısı, tüm Karadeniz halkındaki ortak fikirdir. Bilimsel sonuçlara dayanmayan bu düşüncelerle ilgili kesin bir değerlendirme de yoktur. Ancak, görünen bir gerçek var; Karadeniz Bölgesindeki kanser vakaları hızla artmaktadır. Hastanelerimizde kanser hastalığından ölen insanların istatistik verileri hiçbir zaman bizi gerçek sonuca ulaştırmamaktadır. Zira, hastanelerimizde tedavisi artık mümkün olmayan hastalar evlerine yollanmakta ve evlerinde yaşamı sona eren hastalar kayıtlara geçmemektedir.

Sağlık Bakanlığımızın yaptığı resmî açıklamalarda "Ukrayna'nın Chernobil Nükleer Santralında meydana gelen kazayla ilgili kaza sonrasında ülkemize ulaşan radyoaktif yüklü bulutların bıraktığı radyasyon miktarına göre 50 yıllık süreçte 100 000 nüfus için 1 vaka beklenmektedir. Şu anki tekniklerle oluşan kanser vakalarının içinde hangi vakaların Chernobil Nükleer Santral kazasına bağlı olduğunun tespiti de mümkün değildir.

Elimizdeki mevcut kanser kayıtlarına göre, bölgede, ülke genelinden farklı olarak bir kanser artışı gözlenmemektedir. Bölgenin kanser dağılımı incelendiğinde, diğer bölgelerimize paralel bir kanser dağılımıyla karşılaşmaktayız.

Ülkemizde dünyayla paralel olarak bir kanser artışı gözlenmektedir. Bu artış tek bir bölgemize ait olmayıp, tüm bölgelerimiz için geçerlidir. Elimizdeki veriler, Karadeniz Bölgesinde Chernobil'le ilişkili bir kanser artışı olduğunu kanıtlamamaktadır. Kanser artışı, ülkemizdeki sigara kullanımı artışıyla ilişkilidir" denilmektedir.

Bu açıklamaların içinde doğruluk payı olabilir; ancak, Karadeniz Bölgesinde önceleri daha düşük, şimdilerde ise yüksek sesle seslendirilen ve bu kanser hastalarının artışındaki sebebin Chernobil kazasının bölgeye yaydığı radyasyondan meydana geldiği düşüncesi insanların büyük çoğunluğunca kabul edilmektedir.

Elbette ki, bilimsel gerçeklerle, varsayımlara varan gerçekleri aynı kefeye koyamayız. Karadenizdeki kanser artışıyla ilgili ulusal medyada sürekli tartışılan, sonucunda ise çoğunlukla suç, Chernobil'deki kazaya ve o zamanki yöneticilere yükleniyor. Halkın da bu konudaki düşüncelerinin bu doğrultuda olduğu gözlenmektedir.

Konu bu aşamaya gelmişken, devlet olarak kolaycılığına kaçıp, istatistik verilere dayanarak veya işi sigara kullanımına yükleyerek sorumluluktan kaçamayız.

Bugüne kadar bu önemli konuda hükümetlerce yapılan budur. Sorunu yok saymak, ileride daha büyük sorunlar yaratacaktır. Olan oldu, artık yapacak bir şey yok düşüncesine hiçbir ciddî devletin sığınacağını düşünmek bile istemiyoruz.

Tüm bu gelişmeler doğrultusunda yapılacak çok ayrıntılı bir araştırma, kamuoyunun, özellikle Karadeniz Bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın huzursuzluğunu ortadan kaldıracaktır. Kamu vicdanını rahatlatmak, Yüce Meclisin en önemli görevlerinden biridir.

Yüce Türk Halkının tüm gerçekleri bilmesi en doğal hakkıdır. Kaldı ki, burada bir insan için en önemli şey olan sağlık söz konusudur. Hükümetlerin bu konudaki kaçamak tavrını anlamak mümkün değildir. Bu hassas konuda sorumlu varsa ortaya çıkarılmalı, mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilmelidir.

Bilindiği gibi, kanser hastalığı, tedavisi çok yüksek malîyet gerektirmektedir. Tek suçu Karadeniz Bölgesinde yaşamak olan kendi ellerinde olmayan sebeplerden dolayı, hatta, bazı yöneticilerin sorumsuzluğu sebebiyle hastalığa yakalanmışsa, onlara yardım etmek bizim görevimizdir.

Chernobil kazasıyla ilgili, kafalarda soru işareti kalmaması, kamu vicdanının rahatlaması için bir Meclis araştırması yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/63, 113, 138, 179, 228) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporu üzerindeki genel görüşmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 milletvekilinin; İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 milletvekilinin; Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özak ve 23 milletvekilinin, Türk sporunda şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/63, 113, 138, 179, 228) (S. Sayısı: 956)

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN- Birinci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

İkinci sırada yer alan Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Üçüncü sırada yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun birinci görüşmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/585) (S. Sayısı: 1004) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Geçen birleşimde Anayasa Değişiklik Teklifinin maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.

Şimdi, 1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNİN

DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

MADDE 1.- 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 130 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan "genel ve katma bütçelerin" ibaresi "merkezi yönetim bütçesinin" şeklinde değiştirilmiştir.

                       

(x) 1004 S. Sayılı Basmayazı 25.10.2005 tarihli 11 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Ercenk, süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1004 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun 1 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşleri ile kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, şu anda görüşmekte olduğumuz teklif Anayasayı değiştiriyor. Görüşmekte olduğumuz teklif bir yönetmelik, bir tüzük değişikliğini içeren teklif değil, Anayasayı değiştiriyoruz. Anayasa, bir devletin işleyişini, kurallarını, yapısını, temelini içeren bir kurallar bütününü kapsar. Anayasa bir devletin temel yasasıdır. Dolayısıyla, bu tür yasaların, Anayasanın, temel yasanın değiştirilmesi noktasında karar verildiği anda bir şeye dikkat etmek lazım; o da, gerekli tartışmanın yapılıp yapılmadığı, acaba konunun uzmanlarıyla bu konunun görüşülüp görüşülmediği, Cumhuriyet Halk Partisinin, Anamuhalefet Partisinin ve diğer partilerin bu konudaki görüşlerinin alınıp alınmadığı önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor.

Sayın milletvekilleri, konu tartışmaya açılmamıştır, konu kamuoyunun bilgisine sunulmamıştır, konu işin uzmanlarınca tartışılmamıştır ve bu şekilde, hiçbir kimse bilgi sahibi olmadan Yüce Meclisin önüne getirilerek şu, şu, şu maddeleri değiştirilsin... Neyin maddeleri değiştirilsin; Tüzüğün değil, yönetmeliğin değil, kanunun değil, Anayasanın şu şu maddeleri değiştirilsin... Bence, bu, önemli bir eksiklik diye düşünüyorum. Bundan önceki uyarılarımızın da dikkate alınmadığı, maalesef, bugün ortaya çıkmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu konudaki hassasiyetimizin gerekçesini şimdi arz edeceğim. Bütçeyi, 2006 yılı bütçesini Meclise sunuyorsunuz. Şu görüştüğümüz tasarıda birtakım terimleri, birtakım kavramları değiştirme isteniyor bizden. Ancak, bu tasarıda, şu anda görüşmekte olduğumuz tasarıda geçen birtakım kelimeler, cümleler, kavramlar daha önce başka bir kanunla değiştirilmiş; yani, siz,bütçeyi, yeni kavramla, yani "merkezî yönetim bütçesi" kavramını içeren bir şekilde Meclise sunmuşsunuz; ama, şimdi, Anayasayı değiştiriyorsunuz. Benim bildiğim veya bizim bildiğimiz, kanunlar Anayasaya uygundur; ama, burada yapılanla, Anayasa kanuna uyumlu hale getiriliyor. Bu, önemli bir çelişki, ciddî bir çelişki, ciddî bir eksiklik. Yani, gülerek geçiştirilecek, olabilir böyle şeyler denecek bir konu değil bu; Anayasa bu, tartıştığımız, Anayasa. Önce kanunu değiştiriyoruz, sonra Anayasayı bu değiştirdiğimiz kanuna uygun hale getirmeye çalışıyoruz!.. Ciddî bir çelişki olarak düşünüyorum.

Şimdi, Kamu Malî Yönetimi Kontrol Kanununun 75 ve 77 nci maddeleri daha önce değiştirildi; "teftiş", "denetleme" kelimeleri ve buna benzer şeyler değiştirildi. Ayrıca, bu Kanunun, 5018 sayılı Kanunun 10/6 ncı fıkrası da, değişiklik yapılmak üzere tasarı haline getirildi. Yani, şimdi, bizim yaptığımız şu anda, Anayasayı tasarıya uydurmak; bırakın kanuna uydurmayı, tasarıya uydurma noktasına geldi. Bu da çok önemli bir çelişki ve Anayasa açısından olumsuz bir yaklaşım olarak düşünüyorum.

Böyle bir gariplik, tabiî, şimdiye kadar yaşanmadı; bence, ilk defa AKP İktidarında yaşanıyor; ancak, AKP İktidarında şimdiye kadar yaşanan gariplik sadece bu değil. Ben, mesela, hakkında, zimmet, ihtilas ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturma suçuyla yargılanan, iddiasıyla yargılanan bir başbakanı, ilk defa, AKP İktidarında gördüm ve yine, ben, hakkında, trilyonluk dava nedeniyle, bu iddiayla dava açılan, Siyasî Partiler Kanununa muhalefet eden bir Dışişleri Bakanını, ilk defa, AKP İktidarında gördüm ve yine, ben, bir İçişleri Bakanını, hakkında, yine, kayıp trilyon davasında sanık olarak yargılanan, bu iddiayla yargılanan İçişleri Bakanını AKP İktidarında gördüm. Yani, bu gariplikleri saymakla bitmiyor. Değerli arkadaşlarım, hakkında, devlet hazinesini zarara uğratma, vergi kaçırma iddiasıyla yargılanan ilk Malîye Bakanı da AKP İktidarında. Tapusuz bir arazisi olan ve bu tapusuz arazisine tapu almak için yasa değiştiren ilk Malîye Bakanını, yine, AKP İktidarında görüyorum. Ee, bu gariplikleri artık ne kadar yaşayacağız, gerçekten bilemiyorum. Bu da yetmedi, mahdumunun çiftliğindeki tavuklar için mısır ithal edecek, Gümrük Vergisini indiriyor, Malîyeyi zarara uğratıyor, bu Malîye Bakanı da AKP İktidarında. Gariplikler çok. Ruhsat almadan, kaçak villa yaptırıp vatandaşa kötü örnek olan Malîye Bakanı, yine, AKP İktidarında. Hiçbir yasal dayanağı olmadan, ülkemizin değerlerini yandaşlarına peşkeş çekmek için, yaptığı çalışmalar nedeniyle hakkında gensoru verilen ilk Malîye Bakanı da, yine, AKP İktidarında.

AHMET YENİ (Samsun) - Ne oldu ama?.. Yani, ispat edebildiniz mi?.. Yani, hep boşuna…

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Geliyor, geliyor…

Şimdi, vergi toplamakla görevli, devlet hazinesinin gelirini artırmakla görevli bir Malîye Bakanı, vergi kaçırdığı iddiasıyla yargılanıyor; o Malîye Bakanı da, AKP İktidarının Malîye Bakanı; yani, bu çelişkileri anlatmakla bitmiyor.

Şimdi, neden söylüyorum bunu; istediğiniz kadar "genel-katma bütçe" deyin, istediğiniz kadar "kamu idareleri" deyin, efendim, istediğiniz kadar yasa değiştirin, bütçeyi, istediğiniz kadar kendi görüşlerinize uygun hale getirin; ama, uygulayanlar eğer değişmemişse, uygulayanlar farklı zihniyetteyse,bu kanunun ve Anayasanın uygulanması mümkün değildir.

Bakın, değerli arkadaşlarım, şimdi, gerekçede "Türk kamu malî yönetim ve kontrol sisteminin uluslararası standartlar ve Avrupa Birliği müktesebatına uyumunu sağlamak için" deniliyor. Gerekçe bu. Şimdi, bunları sağlayalım da, benim merak ettiğim bir konu var; acaba, devleti yöneten devlet temsilcilerinin Avrupa Birliği müktesebatına uygun hale getirilip getirilmemesi tartışılıyor mu?! Şimdi, bu konuda, ciddî kuşkularım var.

AB Müzakere Çerçeve Belgesi yayımlandı ve tarama süreci başladı. Bilindiği gibi, bu tarama sürecinde, Türk hukuk sisteminin, siyaset sisteminin, ekonomik sisteminin, insan hakları vesaire gibi konuların Avrupa Birliği müktesebatına uygun olup olmadığı konuşulacak. 35 tane ana madde var bu konuda. Bu 35 ana madde tek tek, güya bir yıl içinde sonuçlandırılmaya çalışılacak. Acaba, AB müktesebatı içinde, siyasî kriterler açısından, devlet tüzelkişiliğini temsil edenlerle ilgili bir madde, bir ölçü var mıdır diye merak ediyorum ben. Siyasî etiğe uygun davranmadıkları, geçmişlerinde ve bugün yüz kızartıcı suç işledikleri ve bunlar sonuçlanmadan, dokunulmazlık zırhı nedeniyle yargılanamadıkları bir devlet temsilcisi Avrupa'da var mıdır diye merak ediyorum. Bu müktesebat önemli, uygulayalım, kanunları yapalım, bütçeyi yapalım; ama, bunu uygulayanların da kişilikleri, nitelikleri, haklarındaki iddiaların da ortaya çıkarılması çok önemli bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Şimdi, neden bunu özellikle talep ediyorum; Avrupa Birliği müzakere çerçevesinde, Avrupa Birliğine üye ülkelerin yetkilileri, mesela Oli Rehn… O, Mustafa Oli'yim diyor. "Bana öyle diyorlar…" Neden öyle diyorlarmış; çok Türk dostu olduğu için, Türklerin çıkarını çok savunduğu için. "Onun için bana böyle diyorlar" diyor Oli Rehn.

Şimdi, ben böyle bir Türk dostunu, nasıldır, merak ediyorum. Türkiye'nin limanlarını ve havaalanlarını tanımadığımız bir devletin gemilerine ve uçaklarına açma konusunda ısrarla bize baskı yapan genişlemeden sorumlu bir AB yetkilisinin nasıl Türk dostu olduğunu Yüksek Heyetinize, Yüce Meclisinizin takdirlerine özellikle arz ediyorum.

Şimdi, bize görüşmelerde, acaba, Sayın Abdullah Gül'e -biliyorsunuz, ismiyle hitap ediyorlar- Başbakanımıza veya herhangi bir bakanımıza, Malîye Bakanımız gidiyor mu gitmiyor mu, özellikle ona sormaları lazım; arkadaş, siz Avrupa Birliğine gireceksiniz, biz de sizi, çok zor da olsa, almak istiyoruz, ikinci sınıf da olsa bir şeyler, böyle demirleme yapacağız, yanda duracaksınız; ama, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bir de temel kriteri vardır. Nedir o; devlet adamı, siyaset yaparken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ercenk, konuşmanızı tamamlar mısınız.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın Başkanım, ayrıca, kişisel konuşma hakkım yok mu?

BAŞKAN - Kişisel söz talebiniz var da, sizden önce grup adına söz talebi olan arkadaşlar var; o nedenle sürenizi birleştiremiyorum.

Buyurun.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Tamam efendim.

Sizin hakkınızda da böyle iddialar var; bunlar Avrupa Birliği ülkeleri açısından çok hoş karşılanmıyor. Evrakta sahtecilik iddiaları var, kayıp trilyon iddiaları var, cürüm işlemek için teşekkül oluşturma iddiası var, bunlar da bir devlet adamına yakışacak suçlamalar, iddialar değil. Belki bu suçu işlememişsinizdir ama, biz sizinle görüşürken bu konuda sıkıntı çekiyoruz diye, acaba Dışişleri Bakanına, Başbakana Oli Rehn'ler veya diğerleri böyle bir soru sormuyorlar mı diye de merak ediyorum gerçekten. Yani, Avrupa Birliği kriterleri içinde siyasî etik anlayışı, dürüstlük anlayışı, siyaset yaparken arkanızda dokunulmazlık zırhı olmadan siyaset yapmanız gerektiği konuşulmuyor mu? Bu kriterlerin içinde bu yok mudur, Avrupa Birliği müktesebatının içinde? Bunu da çok merak ediyorum ve özellikle bir soru önergesi haline de getirmek istiyorum.

Şimdi, bunu neden özellikle, ısrarla söylüyorum; Avrupa Birliği ülkeleri, bizim önümüze ciddî anlamda engeller çıkarıyor. Avrupa Birliğine üye olmamamız için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Şu kriteri yerine getirin diyorlar, getiriyoruz; uyum yasaları, şunları çıkarın diyorlar, çıkarıyoruz; arkasından, o yetmedi Kıbrıs'a bakalım diyorlar, o yetmedi Ermeni sorununa bakalım diyorlar, o yetmedi Dicle, Fırat sorununa bakın, uluslararası bir kuruluşa teslim edin diyorlar, o yetmedi Alevî vatandaşlarımızı, Kürt vatandaşlarımızı azınlık haline getirin, azınlık statüsüne almanız lazım diyorlar. Hep engel, engel, engel...

Şimdi, biz, ucu açık bir müzakere sürecinin olduğunu iddia ediyoruz ve yine, müzakere çerçeve belgesinde bize diyorlar ki, sizi almayabiliriz; ama, limanda demirleyebilirsiniz. Biz, bunu kabul etmiyoruz.

Şimdi, benim korkum şu: Bütün bunları hallettik, onların baskılarıyla her şeyi kabul ettik, hallettik diyelim. Son anda, tam Avrupa Birliği üyesi konumuna gelirken -tabiî, bu iktidar o zaman var mı yok mu, onu bilemem…

BAŞKAN - Sayın Ercenk, konuşmanızı  lütfen tamamlar mısınız, istirham edeyim... 

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

…sizin yerinizde mutlaka biz olacağız, onda da kuşkum yok, bizim için bu sorun olmayacak, ama- bu konuda, ciddî olarak, acaba, yahu arkadaş, biz bunları görmedik, sizin hakkınızda böyle dosyalar var, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde de bunlar sıkıntı yaratır; o nedenle, biz, sizi Avrupa Birliğine alamıyoruz, bir an evvel bu dosyalardan aklanın, gelin derler mi, böyle bir engel çıkarırlar mı diye de üzülüyorum, korkum var, bu konuda bir gecikme olabilir mi, bunu özellikle arz etmek istiyorum. Yoksa, sıkıntımız, arkadaşlarımızın elbette -beraat eder etmez, onu bilemem, ama- yargılanmaları gerektiğine inanıyorum; çünkü, Avrupa Birliği müzakerelerini yürütürken, arkamızda, siyasetçilerimizin arkasında herhangi bir kambur, bir dosya, bir iddia olmamalıdır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu?..

Sayın Fatih Arıkan?..

Sayın Ümmet Kandoğan, buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Yapılmak istenilen anayasa değişiklik teklifinin 1 inci maddesi üzerinde huzurlarınızda bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, dün de, bu anayasa değişiklik teklifiyle ilgili olarak, düşüncelerimi bir nebze olsun ifade etmiştim; ancak, bugün, AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Sadullah Ergin'in televizyonda yapmış olduğu bir açıklamayı izledikten sonra, getirilen bu anayasa değişiklik teklifinin ciddî bir şekilde ele alınmadığı, muhalefet partileriyle bu konunun ciddî bir şekilde görüşülmediği kanaatine sahip oldum. "Bu anayasa değişiklik teklifimizin tümü 341 milletvekilinin oyuyla kabul edilmiştir. Görüldüğü kadarıyla, bundan sonraki maddeler ve ikinci oylamada da durum değişmeyeceği ortadadır. Bu nedenle, biz, bu anayasa değişiklik teklifimizle ilgili olarak ikinci tur oylamayı yapmayabiliriz" şeklinde bir açıklamada bulundu Sayın Sadullah Ergin. Şimdi, ben buradan, bütün milletvekillerimize sormak istiyorum; dün, saat 24.00'e kadar biz niye çalıştık değerli milletvekilleri ve cuma günü saat 24.00'e kadar çalışma kararını niye aldık?..

Eğer, 367 oyu sağlama düşünceniz vardı ise, bu 367 oyu alabilmenin yolu, burada oturan muhalefet partileriyle, bu konu üzerinde bir mutabakat sağlamaktan geçmektedir. Bunu yapmadınız. Bunun, 367 oyla geçmeyeceğini de biliyordunuz. Buna rağmen, bu anayasa değişiklik teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirip, şimdi de "ikinci oylamayı yapmayabiliriz" şeklinde bir açıklamanın haklı ve mantıklı bir izahını, gelip, bu kürsüden mutlaka yapmak durumundasınız.

Bugüne kadar, dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişiklik teklifleri gündeme geldiğinde, burada, İktidar Partisi milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri gelip burada dediler ki, efendim, bir uzlaşma komisyonu kurulması lazım -halbuki, ne İçtüzükte ne de Anayasada böyle bir hüküm yok, teamüller böyle söylüyor- uzlaşma komisyonu kuralım, o uzlaşma komisyonlarında bunu görüşelim; daha sonra, bu dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişiklik teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirelim. Bu kürsülerde hep bu söylendi. Peki, dokunulmazlıkla ilgili konu burada görüşülürken, uzlaşma komisyonunun toplanmamasını, bu anayasa değişikliğinin getirilmemesi için gerekçe kabul ediyorsunuz; ancak, bugün önümüze getirilmiş olan bir anayasa değişiklik teklifini ise, muhalefet partileriyle bir uzlaşma komisyonu kurulmasına gerek duymadan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getiriyorsunuz. Bu ne yaman bir çelişkidir, bunu nasıl izah edeceksiniz?

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin 355 milletvekili var. 355 milletvekiliyle, Anayasada gerekli olan üçte 2'lik çoğunluğu sağlamanız mümkün olmadığı anlaşılmıştır ve bundan sonra, maddeler üzerinde yapılacak oylamalarda da durum değişmeyecektir ve Anayasanın bu değişikliğinin de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, 330 ile 367 arasında kabul edilmiş olmasından dolayı da referanduma götürülme endişesini de taşımış olmanızdan dolayı, bu anayasa değişiklik teklifinin ikinci tur oylamasının yapılamayabileceğini ifade ediyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, siyaset ciddî bir iş, kanun yapmak ciddî bir iş.

EYÜP FATSA (Ordu) - Ciddiyet kim, sen kimsin; ne konuşuyorsun sen!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bugün bunu söylüyorsanız, bu sözü söylemeden önce, öncelikle 367 milletvekilinin nasıl desteğinin alınacağının altyapısının hazırlanması lazım gelmektedir Sayın Fatsa.

EYÜP FATSA (Ordu) - Bu Mecliste ciddiyet üzerine hiç konuşamayacak kişi sensin!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Peki, bugün, niye muhalefet partileriyle, bazı maddelerinin çıkarılıp, yeni bir şekilde, bu anayasa değişiklik teklifinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilmesi yolunda bir çalışma içerisine niye giriyorsunuz, bugün niye giriyorsunuz?!

EYÜP FATSA (Ordu) - Ciddiyet kim, sen kimsin; ne kadar uzak senden ciddiyet!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -Eğer bu girilmesi gerekiyorsa, bu anayasa değişiklik teklifini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu görüşmelerin, anayasa değişiklik teklifinin Anayasa Komisyonunda görüşülmeden, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeden yapılması lazım geldiğini, en fazla, grup başkanvekili olarak sizlerin bilmesi lazım.

EYÜP FATSA (Ordu) - Her görüşmeyi size haber vermek mecburiyetimiz yok Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakınız, bu anayasa değişiklik teklifi 17.10.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir ve bütçe kanunu da aynı gün sevk edilmiştir. Dün de söyledim, bugün de söylüyorum; Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen Bütçe Kanunu Tasarısı, mevcut Anayasaya çok açık bir şekilde aykırıdır. Aykırı olmadığını söyleyebilecek bir milletvekili varsa -kürsü benden sonra boştur- gelsin o milletvekilimiz, Bütçe Kanunu Tasarısının, mevcut Anayasaya aykırı olmadığını, burada hem bize hem de Yüce Milletimize bu kürsüden ifade etsin diye sözlerimi tamamlıyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, Sayın Kandoğan ismimi zikrederek atıfta bulundu. Bu konuya bir açıklık getirmek istiyorum; söz talep ediyorum.

BAŞKAN - Yerinizden açıklama için açayım...

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Kürsüden konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Ne konusuyla ilgili söyledi Sayın Ergin?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Benim adımı kullanarak, Sadullah Ergin şu sözleri sarf etmiştir diye bir beyanda bulundu. Sataşmadan cevap vermem lazım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun; çok kısa olarak istirham edeyim…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, genellikle yerinden söz verirdiniz!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Basın toplantısı metnini bulalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Çok kısa, Sayın Ergin, lütfen…

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; derhal Sayın Kandoğan basın toplantısı metnimi lütfen bulsun getirsin; çünkü, ben, ne bir basın toplantısı yaptım ne bir mülakat yaptım.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Açıklamanız var.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şimdi izah edeceğim.

Değerli milletvekilleri, dün akşam saat 24.00 sularında, buradaki oylama bittikten sonra bir ajanstan bir arkadaşımız telefonda bir şey sordu; dedi ki: "Oylama sonuçlarında 341 kabul, 1 çekimser, 1 boş çıktı; bu durumda anayasa değişiklik teklifi ne olacak, geri mi çekeceksiniz?" Hayır, niye geri çekelim dedim. Şu anda çıkan netice, bizce de malum, önceden bilinen bir netice. Bizim Parlamentodaki milletvekili sayımız belli; 355. Elbette ki, bir anayasa değişikliğini muhalefetin desteğini almadan yapamayacağımızın farkındayız; ancak, muhalefet partileriyle görüşmelerimiz var; ikinci turda destek vereceklerini söyleyenler var, birtakım görüşmelerimiz devam ediyor... "Ne yapacaksınız?.." Oylamalar devam edecek… "Peki, yarın kabul edilirse, 48 saatten dolayı cuma günü yetişmez." Ha, yetişmezse, Anayasanın emrettiği hükümler muvacehesinde, 48 saat sonra, önümüzdeki haftaya kalabilir; tatil olursa, bayram ertesine kalabilir... Benim ifadem budur; ama, bunun ötesinde, Sayın Kandoğan'ın bahsettiği şekilde, ikinci tur oylama yapılmayacak… Ha, 341'le elbette bu Anayasa referandumsuz geçmez; bunu herkes biliyor; ama, bu ikinci oylamayı o aşamada yapar mıyız, yapmaz mıyız… Çünkü, biz, bu teklifi Meclise getirirken muhalefet partimizin de görüşüne başvurduk, onlarla birtakım görüşmeler yapıldı ve onun üzerine getirdik; tek taraflı bir getirme söz konusu olmadı; ancak, komisyon aşamasında farklı talepler ortaya çıktı. Halen konu üzerinde görüşmeler devam ediyor.

Ama, ben, hemen şunu ifade etmek durumundayım…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sataşma sınırlarını aşıyor. Yeniden bir 10 dakika konuşma süresi verin o zaman; aşıyor…

BAŞKAN - Sayın Ergin, lütfen toparlayınız. Sayın Ergin, lütfen tamamlayınız konuşmanızı.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sayın Kandoğan buradan gelip ismimi de zikrederek ciddiyete davet ediyor. Sayın Kandoğan'a buradan şunu ifade etmek istiyorum: Bu  kelimeyi en son ağzına alacak kişi sizsiniz.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Niye?!

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Ciddiyetle sizi bir arada tutmak, bir arada buluşturmak…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, ben açıklama yaptığım için buraya geliyor. Lütfen…Açıklamanın dışında ifadeleri var...

BAŞKAN - Sayın Ergin, herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeyiniz.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, bize söylenen sözlerin cevabını veriyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, oturunuz yerinize!.. İstirham ederim… İkide birde… Oturunuz, buyurun.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Buradan bizi ciddiyete davet eden arkadaşa bakınız! Doğru Yol Partisi kongresinde GİK'e giremediği için ertesi gün istifa eden…

BAŞKAN - Sayın Ergin, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

SADULLAH ERGİN (Devamla) -…istifa eden milletvekili arkadaşlarıyla beraber platform kurup "bundan sonra biz beraber hareket edeceğiz" diyen…

BAŞKAN - Sayın Ergin, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız…

SADULLAH ERGİN (Devamla) - …ve "bize söz veren bir genel başkan bize verdiği sözü tutmadı, millete verdiği sözü nasıl tutacak" diyen…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Bir şey yok efendim, oturun yerinize.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Oturun efendim, istirham ederim...

SADULLAH ERGİN (Devamla) - …ve platform kurduğu arkadaşları ikinci gün yalnız bırakarak…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Söz aldığı konuyla bunun ne ilgisi var?!

SADULLAH ERGİN (Devamla) - …tekrar DYP'ye dönen Ümmet Kandoğan'dır; biz değiliz! (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, söz aldığı konuyla bunun ne ilgisi var?!

BAŞKAN - Sayın Ergin, teşekkür ederim.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bu noktada, bu Meclisteki arkadaşlarımızı ciddiyete davet edecek son kişi kendisidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ergin, teşekkür ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Evet…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sizi göreve davet ediyorum.

BAŞKAN - Her kelime üzerinde, Sayın Kandoğan, ben, sizlere kürsüye buyurun filan dersem, Meclisi çalıştıramam. Lütfen yerinize oturunuz. Herhangi bir sataşma yoktur.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, sizi göreve davet ediyorum. Lütfen!.. Açıklama yapmak istediği konuyla söyledikleri çok farklı şeyler. Benim şahsımla ilgili olarak, bir hayli, hakaret edecek şekilde ifade kullandı.

BAŞKAN - Ben görevimi yapıyorum.

Şahsı adına Sayın Tuncay Ercenk?.. Yok.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, lütfen!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, lütfen, sizi göreve davet ediyorum!

BAŞKAN - Ben görevimi yapıyorum. Lütfen yerinize oturunuz…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır, sizi tarafsız bir şekilde göreve davet ediyorum. 

BAŞKAN - Tarafsız şekilde görevimi yapıyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, tutanakları getirtiniz!

BAŞKAN - Yerinize oturur musunuz.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır efendim, lütfen tutanakları getirtin.

BAŞKAN - Yerinize oturunuz... Lütfen… Ben görevimi yapıyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -  Bu şekilde yönetemezsiniz Sayın Başkan!

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/585) (S. Sayısı: 1004) (Devam)

BAŞKAN - 1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Oy kullanmayan sayın milletvekillerimiz lütfen oylarını kullansınlar.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tekraren arkadaşlarımıza hatırlatmak istiyorum: Anayasa değişikliğinin 1 inci maddesi için oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız lütfen oylarını kullansınlar.

Kendilerine vekâlet verilmiş olan sayın bakanlarımız varsa, sayın bakanlarımız da vekâleten oylarını kullansınlar efendim.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oylarını kullanmayan sayın milletvekillerimiz son 2 dakika içerisinde lütfen oylarını kullansınlar efendim.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Anayasa değişiklik teklifinin 1 inci maddesinin gizli oylamasında Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Faruk Nafiz Özak'ın yerine Çevre ve Orman Bakanı Sayın Osman Pepe, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın'ın yerine İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu, Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan'ın yerine Millî Savunma Bakanı Sayın Mehmet Vecdi Gönül, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in yerine Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler'in yerine Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'ın yerine Malîye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan oy kullanmışlardır.

Bilgilerinize arz ederim.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkanım, bitmeyecek mi artık oy kullanma süresi?! 20 dakika oldu. Meclisin içinden geliyorlar, dışarıdan da gelmiyorlar.

BAŞKAN - 5-10 saniye sonra bitireceğim; 2 dakikalık süremiz doluyor.

NAİL KAMACI (Antalya) - Bunun ne saati var ne bir şeyi var; hiçbir mefhum kalmadı!..

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı?.. Yok.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Kupaları kaldıralım, defterleri getirelim.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin gizli oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

341

Kabul

:

334

Ret

:

3

Çekimser

:

1

Boş

:

1

Geçersiz

:

2

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 2 nci maddenin görüşülmesine başlamadan önce, biraz önce, Hatay Milletvekili Sayın Sadullah Ergin'in konuşması sırasında, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'a sataşmasıyla ilgili olarak Sayın Kandoğan'a çok kısa bir söz vereceğim.

Sayın Kandoğan'ın da, herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeden konuşmasını tamamlamasını istirham ediyorum; sonra, Anayasa maddesinin görüşmesine başlayacağız.

Sayın Kandoğan, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri -Sayın Başkan, öncelikle, size teşekkür ediyorum, bana bu fırsatı verdiğiniz için- biraz önce, ben, anayasa değişiklik teklifiyle ilgili olarak görüşlerimi açıklamak için huzurunuza geldiğimde, AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Sadullah Ergin'in, bugün, Meclis TV'de yayınlanan bir beyanatını kaynak göstererek ikinci tur oylamayı yapmayabilecekleri şeklinde bir ifadesini dile getirmiştim; ancak, Sayın Ergin, burada, böyle bir ifadesinin olmadığını belirten ve beni ciddiyetsizlikle itham eden bir konuşma yaptı.

Şimdi, metin elimde, metinden okuyorum. Sayın Ergin'in beyanatı: Ergin "teklifin maddelerine geçilmesinin 341 oyla kabul edildiğini, 330 ile367 arasında oyla kabul edilen değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından referanduma götürülebildiğini hatırlatarak, gelişmeleri izleyeceklerini, diğer partilerle uzlaşma sağlanamaması halinde ikinci  tur oylamayı yapmayabileceklerini bildirdi."

Beyanatınız bu Sayın Ergin, Meclis TV'de yayınlanan beyanatınız. Meclis TV'den kaseti de alıyorum şimdi, kaseti de size takdim edeceğim. Bu beyanatınızı öğleyin ben televizyonda izledim. Yapmayabileceğinizi ifade ettiniz. Ben de bunu söyledim burada. Bunu söylerken de, son derece medenî bir şekilde, kanun yapmanın ciddî bir iş olduğunu, bunun, bu görüşmelerin daha önceden muhalefet partileriyle yapılması gerektiğini ifade ettim; ancak, siz buraya geldiniz, dediniz ki... "Ciddî olmakla ilgili olarak bunu en son söyleyecek kişi Sayın Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'dır" gibi, çok ağır, yakışıksız ve size yakışmayan bir ifadeyle… Çünkü, siz bir grup başkanvekilisiniz. Böyle bir ifade size yakışmıyor.

SADULLAH ERGİN (Hatay)- Önce siz itham ettiniz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)- Bakınız, ben, burada, çok açık bir şekilde, anayasa değişikliğinin niçin olmaması gerektiğini veya burada yapılan yanlışlıkları dile getirdim. Siz, benim bir partiden istifa etmemle ilgili konuyu gündeme getirdiniz. Bu ikisi arasında ne gibi bir illiyet bağı var, onu merak ediyorum. Ben sizden beklerdim ki, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili olarak, benim bu anayasa değişikliğiyle ilgili söylediğim hususlarda, gelip, burada bir cevap vermenizi isterdim. Ancak, ben şunu söylüyorum: Ben Adalet ve Kalkınma Partisinden istifa ettim. İstifamın sebebini bütün Türk kamuoyu biliyor. Benim istifamın ardından Denizli'de Merkez İlçe Başkanı ve 16 belde başkanı benimle beraber istifa etti. Daha sonra da beni destekleyen 14 ilçe başkanı Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından görevden alındı. Benim birinci olarak Adalet ve Kalkınma Partisinden niçin istifa ettiğimi bütün kamuoyu biliyor ve haklı gerekçelerini de biliyor. Doğru Yol Partisinden istifamla ilgili olarak, benim GİK'e giremememden dolayı istifa ettiğimi söylediniz. Benim onunla ilgili bütün açıklamalarım meydandadır. Bu konuyla ilgili bir tek cümlem yoktur. Benim ne Genel İdare Kuruluna girme talebim olmuştur ne de bir isteğim olmuştur. Ben bir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına elimden geldiğince katkı yapmaya çalışan birisiyim. Gözümde ne önümüzdeki dönem milletvekili olma arzusu ne de herhangi bir makam ve mevki arzusu var. Ben, sadece, doğru bildiklerimi, bulunduğum her mekânda, her partide dile getirmeye çalışan birisiyim ve bu doğruları da savunmaya devam edeceğim. Bu konuyla ilgili olarak TV 3'te yayınlanan haberin kaseti de elimdedir Sayın Ergin, bunu da size takdim edeceğim.

Hepinizi saygıyla selamlıyor, Sayın Başkana da, bu açıklama fırsatını bana verdiği için teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından "Yalancısın sen" sesi)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/585) (S. Sayısı: 1004) (Devam)

BAŞKAN - 2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 160 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "genel ve katma bütçeli dairelerin" ibaresi "kanunla belirlenen genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, maddeyle ilgili söz talebi olan milletvekili arkadaşlarımı arz ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya; şahısları adına, Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan ve yine, şahsı adına İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya.

Şimdi, ilk olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya Beye söz veriyorum.

Sayın Kaya, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YILMAZ KAYA (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Başka, grup adına söz kullanacak partimiz, grubumuz olmadığını anlıyorum; şahsım adına olan konuşmayı birleştirebilir miyiz acaba?

BAŞKAN - Sayın Kaya, sizden önce şahsı adına söz talebinde bulunan arkadaşlar vardır. Siz, konuşmanızı belirli bir olgunluk içerisinde yapınız, eksik kalanınız olursa, ben onu konuşmanıza ilave eder, tamamlatırım efendim.

Buyurun.

YILMAZ KAYA (Devamla) - Peki efendim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz anayasa değişikliği teklifiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Sayın Kandoğan bir yerde bıraktı, ben oradan devam etmek istiyorum. "Yasa yapmak ciddî bir iştir" dedi; doğru. Anayasa yapmak çok daha ciddî bir iştir. Maalesef, 22 nci Dönem başındaki Avrupa Birliği uyum yasalarıyla ilgili yaptığımız değişiklikleri bir yana bırakırsak, ondan sonraki değişiklikler, ne yazık ki, bu ciddiyet içinde ele alınmamıştır.

Şimdi, biz bunları söyleyince, AKP Grubundaki arkadaşlarımız biraz bozuluyorlar, tepki de gösteriyorlar. Bakın, niye bunun gerektiği kadar ciddî yapılmadığını ben size izah etmeye çalışacağım.

Görüşmekte olduğumuz teklif, AKP Grup Başkanlığına -üzerinde kaşe var- 17.10.2005'te verilmiş. Bu Anayasa Komisyonu gündemi ve ekindeki metin, bize, 19 Ekim günü akşam üzeri ulaştı. Ertesi gün 20; 21'inde de saat 10.00'da komisyon toplantısına girdik.

Bu arada ne yapılabilir, ne incelenebilir, kime başvurulabilir, bu konuda yetkin, birikimli kimlerle görüşülebilir... Tabiî bunları yapamadık. Bu kaygılarımızı komisyonda dile getirdik. Hatta, ben, sadece hukukçu olmamdan dolayı 2 nci maddedeki endişelerimi dile getirdim; bütçe tekniği açısından bakmadan, sadece hukuk açısından baktığımda, 2 nci maddeyle ilgili endişelerim var Başkan diye söyledim. Tabiî, bütün maddeler aynen geçti komisyondan ve daha sonra, ne yazık ki, komisyondan geçtikten sonra ben 2 nci maddeyle ilgili çalışma yapabildim ve endişelerimde haklı olduğum ortaya çıktı. Hakikaten, gerekçede belirtildiği veya komisyonda söylendiği veya Bakanlık Müsteşarımızın açıkladığı gibi, işte, sadece bütçeyle ilgili ve bütçeyle ilgili yapılan, şu anda komisyonda görüşülen yasayla ilgili birtakım entegrasyonların sağlanması, Anayasanın o anlamda uyumlu hale getirilmesiyle ilgili bir çalışma olmadığı ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki, tekrar söylüyorum, bu bir AKP klasiği, bu bir Anayasa Komisyonu klasiği haline geldi. Bunu üzülerek söylüyorum.

Şimdi yapılmak istenen nedir? Şimdi anlatacaklarımı, arkadaşlar, tahmin etmiyorum içinize sindirebilesiniz.

Bir bütçe yasası yapılıyor. Tasarı, 17 Ekimde Meclise sunuluyor. Bu bütçe yasa tasarısı şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan, daha doğrusu bazı maddeleri değiştirilmesi önerildi, ilgili yasa 2003 yılının aralık ayında çıkmıştı, o yasanın bazı maddeleri değiştiriliyor. Meclise sunulan bütçe yasa tasarısı, şu anda komisyonda bekleyen yasa tasarısına göre yapılıyor. Yani, ortada bir yasa yok, komisyondan çıkmamış, Genel Kurula gelmemiş, kabul edilmemiş; ama, buna uygun bütçe yasa tasarısı veriliyor Meclise. Diyelimki komisyondan çıktı bu yasa. Bu yasa komisyondan çıksa, acayip bir durum, Anayasaya aykırı. Yani, olmayan bir yasaya göre bütçe yasa tasarısı veriliyor, o yasa çıksa bile o yasa Anayasaya aykırı. Ne yapıyoruz şimdi biz?!. Yani, garip bir durum, gerçekten garip bir durum. Ne yapalım; önce Anayasayı değiştirelim. Anayasayı değiştiriyoruz, yasaya uygun hale getiriyoruz, o yasaya göre yapılmış bütçe yasa tasarısını burada görüşmeye başlayacağız. Yani, hakikaten bunu içinize sindirmeniz mümkün mü? Birçok arkadaşımız hakikaten bunu bilmiyor. Bu Anayasayı biz onun için değiştiriyoruz; yasaya uygun hale getireceğiz, o yasaya uygun olarak hazırlanmış, olmayan yasaya uygun olarak hazırlanmış bütçe yasa tasarısını görüşeceğiz. Enteresan!.. Enteresan!..

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Önemli olan iş görmek.

YILMAZ KAYA (Devamla) - Evet, zaten oraya geliyorum.

Anlayış bu, mantık bu, sizin kavrayışınız bu, maalesef bu. Bir de gerekçeyi falan okuyorsunuz. İşte nedir; Parlamentonun bütçe hakkının güçlendirilmesi, denetimin güçlendirilmesi. Sizin Parlamentoya bakış açınız işte aynen böyle. Siz önce hazırlıyorsunuz, ondan sonra Parlamento sizin hazırladığınız şeyleri aynen tasdik edecek, buna eminsiniz ve bunun için gerekli olan her şeyi yapıyorsunuz. Yasamayı yürütmenin yapacağı işlerin altyapısını hazırlayan; ama, önceden bunun yapılacağına kani bir şekilde gelerek, burayı, maalesef, bir onay makamı haline getiriyorsunuz yürütmenin. Bu çok hoş bir durum değildir. Bu durumda, tabiî, sizin bir de şöyle bir savunmanız var: "Yahu, işte Ne yapalım, zaman sınırlı; madem milletvekiliyiz, Parlamentodayız, yatacak mıyız; gerekirse 24 saat çalışacağız." Arkadaşlar, yani, lütfen bazı konuları saptırmayalım. Siz, gerekli olan düzenlemelerde bizim Grubumuza geldiğinizde, biz, burada, günlerce, sabahlara kadar çalıştık  -Anayasa Komisyonundayım- uyum yasalarında günlerce sabahlara kadar, gece yarılarına kadar çalıştık; ama, bu aynı şey değil. Şimdi, iki tane şık var; ya yatacağız çalışmayacağız veya çalışırsak bu şekilde çalışacağız. Yarım saat önce, bir saat önce veya bir gün önce metinler verilecek, biz onları çıkaracağız; yürütmenin vesayeti altına Parlamentoyu sokarak çalışacağız. Bu, hiç hoş bir durum değildir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, yasa teklifinin gerekçelerine baktığımızda… Pardon, bir de şunu söyleyeyim, biz söyleyince bunları bozuluyorsunuz; komisyonda, bir sayın bakanımıza bir rapor verildiğinde aynen şunu söylemişti: "Valla, ben bunu inceleyemedim; daha bana dün akşam verildi." Sizin Kabinenin bir bakanı bunu söyledi ve yine aynı yere geleceğim; o konuda bozulmakta ısrarlısınız. Sayın Yarbay, son toplantıda, bu konudaki kaygılarını dile getirdi, bu konudaki üzüntülerini dile getirdi, çok ciddî bir çalışma gerektiren anayasa değişikliklerinin bu şekilde yapılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Haydi biz söylüyoruz, muhalefet partisiyiz, öyle geçiştiriyorsunuz. Peki, bunlar ne; bu arkadaşlarımız niye bozuluyor?! Onu da hatırlatmakta yarar gördüm.

Şimdi, bu teklifin gerekçesine baktığımızda, burada bayağı hoş ifadeler var: Parlamentonun bütçe hakkının güçlendirilmesi, bütçe denetiminin güçlendirilmesi.

Değerli arkadaşlar, bu şekilde mi güçlendiriyorsunuz?! Yani, Parlamentoya bakış açısı bu; ama, gerekçede bunlar yazıyor! Bu da enteresan. Orada, ayrıca, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin sağlanması açısından bu düzenlemenin de elzem olduğu belirtiliyor. Arkadaşlar, şimdi, Sayın Müsteşar da bunu söyledi komisyondaki toplantıda; hiç kusura bakmayın. Bunu söyleyen Müsteşar, Sayın Malîye Bakanının Müsteşarı, şeffaflıktan ve hesap verilebilirlikten bahsediyor. Ben, o anda, komisyonda şunları düşündüm; söylemekte de sakınca görmüyorum: O anda "şeffaflık ve hesap verilebilirlik" dendiğinde, "şeffaf" dendiğinde de benim aklıma naylon "hesap verilebilirlik" dediğinde de fatura gelmişti. Bunu da söylemekte, burada, yarar görüyorum.

Değerli arkadaşlar, 2 nci maddeyle ilgili somut söylemek istediklerim de şu: 2 nci maddede, yine, çok küçük bir ifade değiştiriliyor, Anayasanın 160 ıncı maddesindeki çok küçük bir ifade değiştiriliyor. Nedir; onu, hemen... Birinci fıkrada, Sayıştayın yetki alanının ve görevle ilgili çalışma alanının daha genişletildiği söyleniyor. Oradaki benim söylediklerim de şuydu: Sayıştayın yetki ve çalışma alanındaki Anayasayla teminat altına alınan kurumlar, kanun vasıtasıyla, genişletilebilme imkânı sağlandığı söyleniyor. Halbuki, Anayasayla teminat altına alınmış bir durumun, bir hususun, yasa kapsamı içine alınmakla, bu olayın gevşetilebileceği, sulandırılabileceği çok açıktır. Nedir; çok çarpıcı, hayatta olmayacak örnek; ama, burada, yapılacak  bir yasayla, Anayasa kapsamı altındaki, Anayasa teminatı içindeki bir olayın, çok daha daratılması da kanunla mümkün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya, konuşmanızı tamamlayınız.

YILMAZ KAYA (Devamla) - Evet, birazcık hoşgörünüze sığınarak, birazcık daha konuşarak kapatacağım konuşmamı.

Meclis, bu konuda yapacağı bir kanunla, çok dar bir alanda görev yapmasını temin edebilir Sayıştayın. Bu mümkündür. Nedir; sadece bir kurumu bile, yapmak isterse, sadece bir kurumun denetlenmesini bu kanunla sağlayabilir; diğer kurumları, bu kanunun kapsamı dışında bırakarak bu olayı temin edebilir diye düşünüyorum ve daha sonra, komisyondan geçtikten sonra, temin edebildiğim dediğim sakıncaları da, okuyarak konuşmamı bitirmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yapılan değişiklikle "genel ve katma bütçeli dairelerin" ibaresi "kanunla belirlenen genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin" şeklinde değiştirilmektedir.

Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan anayasal bir kurumdur. Yaptığı denetim, tüm dünyada olduğu gibi, Parlamento adınadır. Sayıştayın denetimi, aslında Meclisin denetimidir. Sayıştayın denetim alanına getirilecek bir kısıtlama Meclisin denetim alanına getirilen bir kısıtlama olacaktır. Bu değişiklikle, bu mümkün hale getiriliyor.

Değişiklik, Sayıştayın Anayasayla güvence altına alınmış denetim alanına yasayla müdahale yapılabilme yetkisi getirmekte ve böylece, Meclisin bütçe hakkına kısıtlama getirebilme imkânını ortaya çıkarmaktadır. Gerekçede tam tersi yazılmaktadır.

Üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliğinin üye adayı ülkelere yayımladığı dokümanlarda, Sayıştayların bütün kamu idarelerini,  kamu kaynaklarını ve kamu faaliyetlerini Parlamento adına denetleme yetkisinin anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiği açık olarak ifade edilmektedir. Gerekçede "müktesebata uyum da amaçlanmaktadır" denilmektedir. "Bu ne çelişki" diye devam ediyor. Daha fazla uzatmayacağım.

En son, teknik olarak bir bilgi var elimde, teknik olarak Anayasaya aykırılık anlamında. O da şudur: Kamu idarelerinin üç unsurundan birini oluşturan mahallî idarelerle ilgili düzenlemeler, genel yönetim tanımı, 5018 sayılı Kanunda merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idareler olmak üzere üç unsurdan oluşur. Hepimizin bildiği gibi, mahallî idarelerin bütçesi kendi meclislerinde kabul edilmekte, onaylanmakta ve denetlenmektedir. Mahallî idarelerin bütçe uygulamalarının kesinhesabını mahallî idareler meclisleri kabul etmektedir. "Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri"  şeklindeki bir düzenleme, mahallî idarelerin doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından denetlenmesi sonucunu doğurur ki, bu, hem Anayasamızın yerel yönetimlerle ilgili düzenlemelerine hem de Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına aykırılık teşkil eder.

Bu belirttiğim husus ve biraz önce yukarıda da belirttiğim hususlardan dolayı, bu düzenleme doğru değildir. Bu nedenle, karşısında olduğumuzu belirtir, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Yok.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan...

Buyurun Sayın Arıkan.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2 nci maddeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu yapılan düzenlemeler, tamamen teknik mahiyette düzenlemelerdir. Böylece, hem yeni bütçe kapsamına uyum sağlanmakta hem de yeni bütçe tarifi uluslararası standartlara uygun olarak Anayasadaki yerini bulmaktadır.

Bu düşüncelerle, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Mehmet Eraslan?.. Yok.

Sayın Yılmaz Kaya?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.28

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.42

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

1004 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/585) (S. Sayısı: 1004) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 2 nci maddesi üzerinde bir önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1004 sıra sayılı Anayasa Değişiklik Teklifinin 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Gedikli

Ahmet Işık

Fatih Arıkan

 

Ankara

Konya

Kahramanmaraş

 

Fikret Badazlı

Ali Yüksel Kavuştu

Adem Baştürk

 

Antalya

Çorum

Kayseri

Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 160 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "genel ve katma bütçeli dairelerin" ibaresi "merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye üçüncü fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Mahalli idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması Sayıştay tarafından yapılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasamızın 160 ıncı maddesinde "genel ve katma bütçeli dairelerin" ibaresi "merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının" şeklinde değiştirilmektedir. Bu suretle, hem yeni bütçe kapsamına uyum sağlanmakta hem de Sayıştayın denetim kapsamı Anayasal güvence altına alınarak genişletilmektedir.

Maddeye eklenen fıkrayla, mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin denetiminin de Sayıştay tarafından yapılması Anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İşaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 94 üncü maddesine göre, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için, şimdi önergenin oylaması gizli oylama suretiyle tekrarlanacaktır.

Önergenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan sayın milletvekilimiz varsa Genel Kurulda bulunan, lütfen, oyunu kullansın.

Bakan arkadaşlarımızdan vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız var ise, hem kendi adına hem de vekâleten oy kullanacağı bakan arkadaşımız adına oyunu kullansın.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı?.. Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Kupaları kaldıralım.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesi üzerinde verilen önergenin gizli oylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

346

Kabul

:

343

Ret

:

2

Boş

:

1

Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama işlemi tamamlanmıştır. Kupaları kaldıralım.

(Oyların ayırımına başlanıldı)

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 161 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Malî yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Uğur Aksöz; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Aksöz, şahsınız adına da bir konuşma talebiniz var; sizden önce konuşma talebinde bulunan arkadaşlar var; ama, ben, sizin konuşmanızı tamamlamanızı temin edeceğim.

Buyurun Sayın Aksöz.

CHP GRUBU ADINA UĞUR AKSÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan anayasa değişikliği teklifinin 3 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, dünden beri bu anayasa değişikliği üzerinde hepimiz mesai harcıyoruz; fakat, aslında ne yapıldığını burada kimsenin bildiği kanaatinde değilim. Bu anayasa değişikliğiyle yaptığımız şudur, açıkçası şudur: Bundan aylarca önce çıkarılan bir yasada Anayasaya aykırı durumlar vardı, biz o zaman komisyonlarda, o yasada Anayasaya aykırılıklar olduğunu, önce Anayasa değiştirildikten sonra o yasanın çıkması gerektiğini söylemiştik, bunlar zabıtlarda var; ama, o zaman yine Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğuyla o yasa çıktı. Şimdi, yirmiiki ay sonra iktidarın aklı başına geldi, iktidar "ya, biz, yanlış yapmışız" dedi. Şu anda yapılan işlemin Türkçesi şudur: Anayasa, yirmiiki ay önce çıkarılan yasaya uydurulmaktadır. Bunun aksini söyleyen varsa, buyursun gelsin.

Biz, şu anda, Anayasayı, yirmiiki ay önce çıkardığımız yasaya uyduruyoruz; yani, dünya hukuk düzenini tersine çeviriyoruz. Dünyanın her yerinde, önce anayasa çıkar, anayasa değişir, sonra anayasaya uygun yasalar çıkar; biz, yirmiiki ay önce çıkardığımız o yanlış yasaya -uyandık- şimdi, Anayasayı değiştirip, o yasaya uyduruyoruz. Yaptığımız budur; aksini söyleyeni, ben, burada dinlemeye hazırım. Şimdi, önce bunu bilelim; bu bir.

Salih Kapusuz gülüyor; yanlışı biliyor çünkü.

Şimdi, gelelim maddeye…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Aynı şey çok tekrar edildi de…

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Efendim, bakın, çok tekrar edilmenin zararı yoktur. Her gün "Allahüekber" diyoruz; zararlı mıdır?! (Alkışlar) Zararlı mıdır?! Doğruyu, her gün tekrarlayacaksınız. Doğruyu her gün tekrarlamakta zarar olmaz; bakın, zarar olmaz. Biz, şimdi, bu Parlamentoya geldik geleli "dokunulmazlık" diyoruz, değil mi. Yirmiiki ay önce söyledik; bize, yine güldünüz. Şimdi, dediğimizi yapıyorsunuz. Ben, burada iddia ediyorum; bu Parlamento dönemi bitmeden gelip, diyeceksiniz ki "ya, bu dokunulmazlık işini de çözüverelim". Çünkü, seçime gidince, seçimde söyleyecek lafınız lazım.

Bu bakımdan, değerli arkadaşlar, doğruları, doğru olanı, hukuka ve ahlaka uygun olanı, hepimiz tekrarlamaktan korkmayalım.

Ben, bir kez daha tekrarlıyorum: Yanlış yasa çıktı, Anayasaya aykırı çıktı. Bugün, Anayasa, o yasaya uyduruluyor. Bir kere, önce, bunu kabul edelim, dürüstçe kabul edelim; bu bir.

İkincisi; Cumhuriyet Halk Partili üyeler, buraya gelip doğruları söylediği zaman, ya gülüyorsunuz -dün Malîye Bakanının yaptığı gibi- ya alkışlıyorsunuz; ama, doğrularda bir türlü birleşmiyoruz.

Ben de, size, şimdi, Cumhuriyet Halk Partili üyenin değil, sizin içinizden, Adalet ve Kalkınma Partili bir üyenin bu yasa konusundaki fikrini okuyacağım; bakalım alkışlayacak mısınız; içinizden biri...

Peki, okuyorum o zaman; Sayın Fatsa, hep beraber alkışlayın bakalım.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sizi alkışlarız, sizi…

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - "Anayasa değişiklikleri, üzerinde uzun müddet çalışılması, tartışılması ve kamuoyunda farklı görüşlerin dillendirilmesi gereken bir süreci içermelidir.

17.10.2005 tarihinde söz konusu kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş, dört gün sonra Anayasa Komisyonu teklifi görüşmek üzere toplantıya çağrılmıştır. Bu kadar kısa bir sürede, Anayasa değişikliği gibi çok ciddî bir konunun görüşülmesi yeterli değildir." Bu bir.

İki: "Diğer taraftan, Anayasamıza göre zorunlu olarak 2006 Bütçe Tasarısı 17.10.2005 tarihinde sunulmuştur. Bütçe Tasarısı sanki Anayasa değiştirilmiş gibi TBMM'ye arz edilmiştir. Anayasa değişikliğinin yapılıp yapılmayacağı belli değildir. 2006 Bütçe Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine ipotek koymuştur. Bu durum kabul edilemez."

MEHMET NEZİR NASIROĞLU (Batman) - Edilir…

UĞUR AKSÖZ (Devamla)- Canım, edilir diyorsun da, bunu diyen AKP milletvekili; şimdi, otur bakalım!

AKP'nin Anayasa Komisyonunda "beni temsil et kardeşim" diye gönderdiği milletvekili bunu söylüyor, CHP'li söylemiyor ki itiraz edesiniz.

Devam ediyoruz:"Anayasa değişikliği henüz TBMM'de görüşülmeden 17 Ekimde görüşme süreci başlayan bütçe yasa tasarısına uydurulamaz. 2006 bütçe Yasa Tasarısı…"

MEHMET NEZİR NASIROĞLU (Batman) - Uğur Ağabey, formdasın…

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Ben hep formdayım, o kadar çok hata yapıyorsunuz ki, ben hep formdayım.

"…mevcut Anayasaya göre revize edilmeli, Anayasa değişikliği yapıldıktan sonra bu değişikliğe uygun bütçe tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmalıdır."

Sizin temsilciniz buraya muhalefet şerhi koyuyor; hadi alkışlayın bakalım, hadi gülün bakalım! (AK Parti sıralarından alkışlar) O zaman, bu muhalefet şerhini koyan değerli hukukçu Ersönmez Yarbay'ı kutluyorum, kendini Grubuna da alkışlatmıştır.

Şimdi, gelelim bu maddeye.

Değerli arkadaşlar, mikrofonu alan Başbakan diyor ki: "Türkiye'de yapılmayanı yaptık; tarihimizde ilk defa üç yıllık bütçe yaptık." Diyor mu; Nezir, sana soruyorum, diyor mu; Sayın Başbakan "üç yıllık bütçe yaptık" demiyor mu; diyor. Sayın Malîye Bakanımız, her yerde "cumhuriyet tarihinde ilk defa üç yıllık bütçe yaptık" demiyor mu; diyor. Peki, üç yıllık bütçe yaptınız mı?

EYÜP FATSA (Ordu) - Yapıyoruz.

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Yapmadınız. Yapmadığınız şeyle övünemezsiniz; bu, bir. Bu bütçe bir yıllık, üç yıllık falan değil.

İki; Anayasanın 161 inci maddesinin birinci fıkrası bakın ne diyor; lütfen bunu dikkatle dinleyelim arkadaşlar, öyle üç yıllık bütçe yaptık diye övünmek yok, burası bir hukuk devleti, işte Anayasanın 161 inci maddesinin birinci fıkrası: "Devletin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamaları, yıllık bütçelerle yapılır." Anayasa 161'in birinci fıkrası diyor ki; bütçeyi yıllık yapabilirsin. Bizim Sayın Başbakan, Sayın Malîye Bakanı, sevgili AKP'liler, her yerde, meydanı boş bulunca "üç yıllık yaptık, alkışlayın bizi; üç yıllık yaptık, üç yıllık yaptık…" Hani; hani üç yıllık?! Ben, bunu Anayasa Komisyonunda Malîye Bakanlığı Sayın Müsteşarına sordum, o da "efendim, bütçemiz yıllıktır; ancak, ikinci ve üçüncü yılın bilgilerini, öngörülerini sunuyoruz; o bir projedir" dedi. Böyle olunca, demek ki, ortada üç yıllık bütçe yok. Bakın, Turizm Bakanım orada, onun da var iki yıllık, üç yıllık öngörüleri, onun da var bilgisi, projesi; Tarım Bakanının da var iki yıllık, üç yıllık projeleri; ama, hiçbirisi "ben üç yıllık bütçe yaptım" demiyor; ama, Sayın Başbakan ve Malîye Bakanı çıkıyor televizyona "Avrupa Birliğine uyduk, üç yıllık bütçe yaptık, yaşasın Türkiye!" Yok böyle bir şey. Üç yıllık bütçe yapmadık; önce bunu öğrenelim; yapmadık.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Yapacağız.

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - İki; Anayasa 161'in birinci fıkrasındaki şu hüküm varken, yani "bütçe yıllık yapılır" hükmü burada dururken üç yıllık bütçeyi hiç kimse yapamaz.

HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Onu da değiştiririz.

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Çünkü, Anayasa herkesi bağlar, değişinceye kadar. Demin bir arkadaşım dedi ki: "Onu da değiştiririz." Ya değiştirirsiniz tabiî, değiştirirsiniz. Adnan Menderes çoğunluğuna döndü "her şeyi değiştirirsiniz, siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz" dedi; sonucu biliyorsunuz. Öyle, çoğunluk her şeyi değiştiremez; değişmesi gereken, hukuka uygun şeyleri değiştirir.

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Sen de parti değiştirdin…

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Zeynep, sen hemşerimsin, laf atma, sen otur.

Şimdi, değerli arkadaşlar, sonuç olarak şunu söylüyorum; fazla uzatmayacağım. Bu yapılanlar, yanlışlıklardır. Şimdi, size, yine, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin, şu kuliste, bana söyledikleri rahatsızlıklarını sayıp, ayrılacağım; bundan gücenmeyin, gocunmayın, ben, size, sadece uyarıda bulunuyorum. Dediğimde yanlış varsa, bakın, komisyon da orada, bakanlar da orada, Zeynep Hanım da orada… Zeynep Hanım, hemşerim olarak, bana laf atmıyor, beni idare ediyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu çoğunluğu varken;

1- Daha sakin olmalıdır.

2- Her şeye gülmeden, daha ciddî olmalıdır.

3- Bu kadar çoğunluğu varken, muhalefete laf atmamalıdır.

Bunları, ben, size uyarı olarak söylüyorum.

Şimdi, dışarıda, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri bakın ne dedi. "Yahu, arkadaşlar" diyorlar… Malîye Bakanı dün bu kürsüye geldi, dedi ki: "Ben, Ofer'le niye gece görüşeyim, gündüz çuvala mı girdi?" Demedi mi; dedi. Ben de size soruyorum; gündüz çuvala mı girdi Sayın Grup Başkanvekili, her gece 24.00'e kadar bu Meclisi çalıştırıyorsunuz?!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Ne fark ediyor?!

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Böyle şey olur mu?!

 EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Aksöz , dün bir, bugün iki; her gece değil.

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Sabah 10.00'da çalıştırın, 09.00'da açın…

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Ramazan…

UĞUR AKSÖZ (Devamla) -  Ama, bakın, değerli arkadaşlarım, biz geçmişte…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aksöz.

UĞUR AKSÖZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, ben bilimsel şeylerden bahsediyorum; gece, insanlar yorgun olurlar, algılamaları gündüzki kadar rahat olmaz; üstelik, Sayın Başbakanınız, o çok sevdiğiniz Sayın Başkanınız var ya, o, dün, burada, bunun kuralını koydu, "gündüzler çuvala mı girdi kardeşim" dedi. İşte, bu kurala göre, lütfen, bundan sonra, yasa çalışmalarını gündüz getirin de rahat çalışalım, gece yarılarına kadar çalıştırmayın.

Üçüncüsü, bakın, yine, sizin milletvekilleriniz size söyleyemiyorlar, biz, koridorda sohbet ediyoruz, diyorlar ki: "Yahu, hiçbir yasayı önceden çalışamıyoruz, öğrenemiyoruz, araştıramıyoruz; grup başkanvekilleri geliyor 'beyler, bugün şu değişecek' hayda, yasa değişiyor."

Değerli arkadaşlar, ciddî bir iktidar grubu olmak istiyorsunuz, önce, yasaları, bir hafta önceden kendi grubunuza dağıtın, çalışsınlar; bize de verin, hazırlanalım. Haa, yapmazsanız ne olur; olur, bu da olur. Ben yaptım oldu mantığının ne olduğunu cumhuriyet tarihi, demokrasi tarihi yazıyor. Zahmet eder internete girerseniz, ne olduğu orada var; ama, 1947 yılında çokpartili rejime geçerken, İsmet İnönü'nün bir Temmuz Bildirisi var, tarihte var, diyor ki: "İktidarın bütün olanaklarını, tıpkı ve aynen muhalefete tanımadığımız sürece, orada demokrasiyi yaşatamazsınız." Ben, bu kadar söylüyorum.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aksöz.

Sayın Bakanım, Hükümet adına bir açıklama yapacaksanız, isterseniz kürsüden yapın; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benden önceki konuşmacı arkadaş konuşurken ben de içeri girdim, o zaman muttali oldum. Üç yıllık bütçe yapılmamıştır, böyle bir şey yoktur... Efendime söyleyeyim, gelen bütçe bir yıllık bütçedir...

Değerli arkadaşlar, ilk defa, Türkiye'de üç yıllık bütçe yapılmıştır. Yalnız, bunun bir usulü vardır tabiî. Burada konuşulan bütçeler yıllık bütçedir; ancak, onun ekinde, diğer iki yılın da öngörüleri olan bütçeler vardır. Bu, ilk defa olmuştur ve bütün ülkelerde, meclis bütçeyi konuşurken, üç yılı birden konuşup onaylamaz, öyle bir şey söz konusu değildir; ama, üç yılın rakamları da… Bir yıl konuşulur, diğer iki yılın rakamları da bütçenin ekinde vardır. Onu görürsünüz hepiniz.

Aynı konuşmalar, Anayasa Komisyonunda da yapılmıştır. Orada da bu izahat verilmiştir. Ona rağmen, gelip de burada, üç yıllık bütçe yapılmamıştır, böyle bir şey yoktur gibi sözleri ben gayet gerçekdışı bulduğum için, sizleri ve bütün kamuoyunu da aydınlatmak maksadıyla bu sözü almış bulunuyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun.  (AK Parti sıralarından alkışlar)

UĞUR AKSÖZ (Adana) - Yine yanlış söylüyorsun Sayın Bakan.

ATİLA EMEK (Antalya) - Anayasaya aykırı.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Anavatan Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş söz istemiştir.

Sayın Sarıbaş, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan Anayasa değişiklik teklifinin 3 üncü maddesi üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce, dün televizyonlarda da vatandaşlarımızın seyrettiği gibi, Malatya Çocuk Esirgeme Yuvasında 0-6 yaş grubu öğrencilerine bir vahşet, bir tüyler ürpertici sahnelerin Türkiye halkını derinden üzdüğünü ifade etmek istiyorum.

Biraz önce aldığım bilgiye göre, Malatya'da vicdan sahibi bütün vatandaşlarımız bu acı, bu elim, bu utanılacak olayı telin etmek, kınamak için Çocuk Yuvasının önüne toplanmış, devletimizin güvenlik kuvvetleri gerekli tertibatı aldıkları için daha büyük, daha vahim olayların olması çok şükür önlenmiştir.

Bu Çocuk Esirgeme Yuvasında 0-6 yaş grubu yavrulara yapılan bu işkenceye, bu vahşete nereden geldik, niye geldik; bunun bu kürsüden sorgulanması gerekir. Devletin ehliyetli kadrolarını, devletin işi bilen kadrolarını hallaç pamuğu gibi sağa sola atar, milletvekilinin kirvesi olanları, milletvekilinin dayısı oğlu olanları, milletvekillerinin yakını olanları, partinin kadın kollarında çalışmış olanları bu yuvalara, hiçbir bilgileri, hiçbir ehliyetleri olmadığı halde, yandaş şirketler vasıtasıyla işe koyarsanız, işte bu vahşet, işte bu katliam, işte bu sonu acı olan olaylar, maalesef tezahür eder.

Dünyanın hiçbir ülkesinde çocuk esirgeme yuvasında 0-6 yaş grubuna bakan bakıcı annelerin çocuk bakım eğitimi almadan görevlendirildiği vaki olmamıştır. Ülkemizde de, binlerce çocuk bakım bölümünü bitiren gençlerimiz, öğrencilerimiz, maalesef, sokakta işsiz ve boştur. Bunlar varken, paravan yandaş şirketlere, hiçbir çocuk bakım uzmanlığı olmayan, kendi evinde dahi çocuğuna bakamayan, bilgi ve beceriden yoksun kadınlarla bu işi yapmaya kalkarsanız…

Bakın, ne diyor: "Çırılçıplak banyoya sokulan kızlı erkekli çocuklar, önce sıcak suyla haşlanıyor, sonra kafalarına vuruluyor." Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu yavrular bizim yavrularımız. Kimsesiz olabilirler, yoksul olabilirler, devletin şefkatine, emanetine terk edilmiş olabilirler. Devletin görevi, devlet yetkililerinin görevi, bu çocukları kendi çocukları gibi kabul edip, bu çocuklara bakacak bakıcıların ehliyet sahibi, bilgi sahibi, beceri sahibi, bu işin uzmanlığını almış, psikoteknik tedavilerden geçmiş, çocuk sevgisi olan kadınlardan seçilmesi gerekirken, maalesef, partimizin kadın kollarında çalışanlar gelsin, onlar iş bulsun derseniz, sonuç bu olur arkadaşlar. Tanıdığım için söylüyorum. Tanıdığım için söylüyorum. Bunlar yazık. Bunlar yazık. Bir an önce, ilgili Bakanımın -hepsini görevden almış; çok teşekkür ediyorum- bu tahkikatın arka tarafını da, bu şahısların nasıl geldiklerini, ehliyetleri olup olmadığını, bu atanan müdürlerin ehliyetinin olup olmadığını araştırarak, bu şirketin bu işi nasıl aldığını, uzmanlık alanı olup olmadığını da araştırmak suretiyle, bu Meclise geniş bir rapor sunacak şekilde bilgilendirmesini talep ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin gizli oylamasının sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          343

Kabul              :                          341

Ret                  :                              2

Şahsı adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Yok.

Sayın Ali Osman Başkurt, buyurun.

ALİ OSMAN BAŞKURT (Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Malatyamızda, hiçbir insan evladının, hiç kimsenin arzu edemeyeceği, görmek istemeyeceği bir acı tablo, bir kurumumuzda, Sosyal Hizmetler Kurumu İl Müdürlüğünde, maalesef, ortaya çıkmıştır. Bunu, insan olarak, önce bir insan olarak, oradaki sahipsiz, kimsesiz çocuklarımıza şefkat eli eğilmesi gerekirken, orada yapılan fizikî işkencenin yanında -ağzıma alamayacağım- insan pisliğini dahi yedirebilecek, böyle bir insanı, insan olarak tasavvur dahi edemiyorum. Bir defa, bunu kınıyorum; ama, hükümet olarak, yani, bunu hükümetin bir zaafı veya il teşkilatının ya da milletvekillerimizin… Yani, burada fırsatçılık yapmak isteyen arkadaşlarımız beyanatlar veriyorlar; işte, Malatya'da halk ayağa kalkmış, siz neredesiniz!.. Biz buradayız bugün, Meclisteyiz. Millet bizi seçmiş ki, yani, Mecliste, olaylara hâkim olsun, olayları gündeme getirsin. Orada bir milletvekilimiz, Fuat Ölmeztoprak da orada, Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyemiz Öznur Hanım da orada, İl Başkanımız, hepsi duyarlı, üzerine üzerine gidiyorlar ve oradaki, başta İl Müdürü, Sosyal Hizmetler İl Müdürümüz olmak üzere, bu çocuk yuvasının sorumlusu şube müdürü ve o işkence eden temizlik şirketinin üç tane bayanı, hepsi işten el çektirilmiştir.

BAŞKAN - Sayın Başkurt, konuşmanızı tamamlar mısınız.

ALİ OSMAN BAŞKURT (Devamla) - Yani, bu konuyu böyle istismar edip… Anında yapılmıştır; şu getirmiştir, bu getirmiştir… Yani, biz bunu nefretle kınıyoruz, hükümetimiz, iktidarımız, Sayın Bakanımız. Şu anda, Genel Müdürümüz saat 14.30'da, özel uçakla Malatya'ya gittiler. Yani, olayı tarafsız bir şekilde, sorumlu bir şekilde, hükümetimiz bu konuda gerekeni yapıyor; hiç kimsenin bir şüphesi olmasın. Bu, hükümetin bir zaafı gibi veya oradaki milletvekillerinin bir zaafı gibi, fırsatçılık yapıp, bu işten siyasî rant elde etmeye de hiç kimse yeltenmesin! (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu vesileyle, bu olayı bir kez daha kınıyorum, lanetliyorum. Bu hadiseler yeni bir hadise değil ki, Malatya'da yeni vuku bulmuş bir hadise değil. Daha önce de İzmir'de aynı şekilde, bunun benzeri oldu. Yani, bütün kurumlarımız…

BAŞKAN - Sayın Başkurt, istirham ediyorum… Anayasayla ilgili bir görüşme yapılıyor. Lütfen konuşmanızı bu hususta tamamlayınız.

ALİ OSMAN BAŞKURT (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

Bu kurumlarımızı yeniden ele almamız lazım. Yalnız Sosyal Hizmetleri değil, sağlığından tutun da, efendim, diğer kurumlarımıza varıncaya kadar, içler acısı, görmek istemeyeceğimiz tablolar, halen, maalesef oluyor. Kamuoyu da bunu takip edecek, bizler de takip edeceğiz ve Türkiye'yi yeniden yapılandıracağız. İnşallah, bunları bir daha görmek istemeyeceğimiz… Anayasamıza aykırıdır bunlar.

Herkesi sevgiyle selamlıyorum; teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, konuşmalarla ilgili olarak şunu hatırlatmak istiyorum: Buraya, yapılacak olan görüşmelerin konusuyla hiç ilgisi olmayan konuları birkısım arkadaşlarımız getirince, mecburen bunlara bir cevap doğmuş oluyor. İstirhamım, milletvekili arkadaşlarımızın sadece maddelerle ilgili olarak konuyu gündeme getirmeleridir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, buyurun efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Konuyla ilgili çok kısa bir değerlendirme yapma ihtiyacı duyuyorum. Bu olayın basına dün akşam bir televizyon kanalıyla yansıması ve bugün de medyada yer almasından sonra, sabah 8'de, Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili…

BAŞKAN - Sayın Koç, bir dakika…

Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, ben size oy pusulalarını veriniz diye bir şey söylemedim. Lütfen vermeyiniz; çünkü, oylama işlemini başlatıp başlatmayacağımız belli değil şu an. İstirham ediyorum… Lütfen, kimse oyunu kullanmasın.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımın acele etmesinin gereğini de anlıyorum; ama, konu bizim dışımızda açıldığı için bir bilgi verme ihtiyacı duydum, iki cümleyle. Konunun bu şekilde yansımasından sonra, sabah 8'de, biz, Malatya Milletvekilimiz Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nu Malatya'ya gönderdik. Bütün gelişmeleri, bugün orada olanları kendi varlığıyla birlikte izledi ve ayrıca, yine, diğer Malatya Milletvekilimiz ve 4 milletvekilinden oluşan bir heyetimiz de Malatya'ya giderek yerinde tespitler yapacaktır.

Bu yanlışlar ilk defa olmuyor, bu sıkıntılarla ilk defa karşılaşmıyoruz; ama, bunlarla bireysel olarak değil kurumsal olarak mücadele etmenin altını bir kere daha çizmek istiyorum ve Malatya'da yaşananların bir daha Türkiye'nin hiçbir ilinde tekrar etmemesi için Sayın Bakanın da önlem almasının altını önemle çizmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

Saygıdeğer arkadaşlarım, tabiî ki, böyle üzücü bir olayın gündeme gelmesi hepimizi derinden yaralıyor. Biraz önce konuşma yapan arkadaşlarımızın hassasiyetine teşekkür ediyorum; ama, bu konuda hükümetimizin gerekli tedbirlerini alacağını... Sayın Bakanımızın Genel Müdürü bu konuda direktifle görevlendirdiğini şurada öğrenmiş bulunuyoruz ve bu konu en kısa zamanda hayırlısıyla neticelenecektir.

Tekrar, bu konuyu değerlendiren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve konunun da en kısa zamanda halledilip Meclis kürsüsünde de, tekrar, gerekli şekilde izahatların yapılmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, saat 17.30'da Genel Kurulumuzun çalışmalarına ara vermesini sizler Genel Kurul olarak kararlaştırmıştınız. Şu anda çalışma saatimizin bitimine birkaç dakikalık süre kalmıştır. Dolayısıyla, oylamayı da sağlıklı bir şekilde neticelendirmek, ayrıca, sizin vaktinizi de almak istemiyorum.

Saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.23

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.05

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1004 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile 219 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/585) (S. Sayısı: 1004) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 3 üncü maddesinin oylamasında kalmıştık.

3 üncü maddenin oylamasına  Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımızın oylarını kullanmalarını istirham ediyorum.

Ayrıca, oyunu kullanmayan sayın bakanlar, kendi adlarına ve vekâleten oy kullanacağı bakan arkadaşlarımız adına oylarını kullansınlar.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı ?..Yok.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Lütfen kupaları kaldıralım.

(Oyların ayırımına başlanıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasnif sürerken 4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 162 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "genel ve katma bütçe tasarıları" ibaresi "merkezî yönetim bütçe tasarısı" şeklinde, dördüncü fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar. Kamu idare bütçelerinin gelir ve gider toplamları ile bunlara ilişkin değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Atila Emek.

Sayın Emek, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, teklifle Anayasanın 162 nci maddesi değiştirilmek istenmektedir. Bilindiği gibi, Anayasanın 162 nci maddesi bütçenin görüşülmesini düzenleyen maddedir. Yapılmak istenen değişiklikle, Anayasanın 162 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Bakanlar Kurulu, genel ve katma bütçe tasarıları ile millî bütçe tahminlerini gösteren raporu, malî yıl başından en az yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar" hükmündeki "genel ve katma bütçe tasarıları" ibaresi "merkezî yönetim bütçe tasarısı" ibaresiyle değiştirilmesi istenilmektedir.

Sayın milletvekilleri, daha önce konuşan sayın milletvekillerinin de belirttiği üzere, yapılmak istenen masum bir değişiklik gibi gösterilmek istense de, hükümetin izlediği yol doğru bir yol değildir. Hükümet, önce 5018 sayılı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanununda Anayasaya uygun olmayan düzenlemeler yapmış, daha sonra, Anayasayı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanununa uygun hale getirmeye çalışmaktadır.

Bu anlayışı ve yöntemi hukuka, Anayasaya ve kanun yapma tekniğine uygun bulmadığımızı ifade etmek isterim. Hukuk öğretisinde de, uygulamasında da böyle bir kural yoktur. Türk hukuk sisteminde de Anayasa yasaların üstünde olup, yasalar Anayasaya uygun yapılır. Hiçbir anayasa yasaya uygun hale getirilmek için değiştirilemez. Bu durumu, ibretle, 22 nci Dönem Meclisi olarak, Adalet ve Kalkınma Partisinin devri iktidarında yaşayarak, ne acıdır ki, görmekteyiz.

Bu dönemde toplumun bütün değerleriyle oynadınız. Hukukla, Anayasayla oynuyorsunuz, kural tanımıyorsunuz. Bütün bunları anladık da, "maneviyat" diye diye manevî değer yargılarımızla da oynar oldunuz. Milletimiz için kutsal sayılan değerler üzerinde bile bu oynamayı yapmaktan çekinmediniz. Sakalı Şerifi ayağına getirten anlayışınızı milletimiz unutmayacaktır. Büyük milletimiz, bütün bunları dikkatle, hayretle izlemekte, yeri geldiğinde, zamanı geldiğinde bunun cevabını size verecektir.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne alakası var! Ne alakası var!

ATİLA EMEK (Devamla) - Sayın milletvekilleri...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Şu aziz, mübarek günde konuştuğun şeye bak! Ne alakası var konuyla?!

ATİLA EMEK (Devamla) - Sakin ol, sakin. Sakin ol, sakin ol.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım sayın milletvekilleri.

ATİLA EMEK (Devamla) - Milletin kutsal değerleri üzerinde oynayamazsın. Dokundu mu?!

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Dokunmadı!

BAŞKAN - Sayın Emek, Genel Kurula hitap ediniz efendim.

Buyurun.

ATİLA EMEK (Devamla) - Sayın milletvekilleri, size, bu teklifin Anayasa Komisyonumuzda görüşülmesi sırasında tutanaklara geçen bazı sözcülerin görüşlerinden pasajlar sunacağım. Bir sayın milletvekili, bakın ne söylüyor: "Hükümete tekrar eleştirim var. Bu hükümet, bir defa, yasa çıkarma konusunda teknik çalışmıyor, planlı, programlı çalışmıyor. Aklına geldikçe, ihtiyaç hâsıl oldukça, bakkal idare eder gibi devlet idare etmeye kalkıyor. Bu kanun çıkalı iki sene olmuş. Bir anayasa değişikliği gerektiği açık. Bu anayasa değişikliği gerekliliği çok açık olduğu halde, Meclis, çoğu zamanda gündemi boş olduğu için çalışmadığı halde, şimdi Meclise tam bütçe kanunu sevk edilirken anayasa değişikliği ihtiyacı var, bütçeyle beraber anayasa değişikliği yapalım" deniliyor ve devamla, Komisyon Başkanına hitaben "Anayasa konusunda Anayasa Komisyonu Başkanının çok hassas olması lazım. Özellikle değişiklikler konusunda, talepler doğrultusunda değil, yürütmenin talepleri doğrultusunda değil, komisyona süre tanımak lazım. Aksi takdirde, bir keyfî yönetim; yani, hukuk yönetimi değil, keyfî yönetim; yani, çoğunluğumuz var, biz ne gönderirsek, arkadaşlar da itiraz etmezler. Onun için, biz, yirmidört saatte, kırksekiz saatte kanun çıkarırız; bu keyfî yönetime yol açmış oluruz. Böyle kırksekiz saat içerisinde görüşülmesi gereken seferberlik ilanı olur; ama, böyle önemli bir konuda kırksekiz saat geçmeden, henüz yeterince incelemeden çalışma yapılmasını uygun bulmuyorum" diyor sayın milletvekili.

Değerli arkadaşlarım, şimdi sunduğum bu konuşma pasajı, içeriği itibariyle baktığınız zaman, bir muhalefet milletvekilinin görüşleridir diye değerlendirebilirsiniz; ancak, doğru, ister muhalefet ister iktidar, kim tarafından söylenirse söylensin, doğruluğu ortadan kalkmaz. Şimdi, merak ediyorsunuz, bu görüşler, İktidar Partili, Adalet ve Kalkınma Partili bir milletvekilinin, siyasî iktidarın tutumuna karşı biz Cumhuriyet Halk Partisinin söyleyegeldiği doğru tespitlerin teyididir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakınız, Anayasanın bazı maddelerini değiştirmeye kalkıyoruz. Uyum paketlerini bu Meclisten geçirdik; ama, bu milletin bizden beklediği… Çünkü, 2002 seçimlerinde, milletimizin huzurunda, siz de biz de "bu ülkenin gündeminden yoksulluğu çıkaracağız" dedik. Yoksulluğun tek nedeni yolsuzluk. Yolsuzluk da, geliyor, dokunulmazlık zırhında kendini buluyor. Gelin, söz verildi, bu dokunulmazlığı sınırlandıralım dediğimiz zaman binbir dereden su getiriyorsunuz, efendim, neymiş, uzlaşma komisyonları diyorsunuz, ona üye vermiyorsunuz diyorsunuz. Şimdi, uyum paketlerini, anayasa değişikliklerini uzlaşma komisyonlarından mı geçirdik?!

Değerli arkadaşlarım, samimî olmak lazım. Millete verdiğimiz sözü ve bu ülkede, dürüst bir toplum yapısını, dürüst bir anlayışı... Yolsuzluğu önleyeceksek, şu  dokunulmazlık zırhını bu kürsüyle sınırlandırıverelim; ama, çekiniyorsunuz, korkuyorsunuz. Bakın, rahat konuşuyorum, başım dik milletimin huzurunda; çünkü, veremeyeceğim bir hesap yok. Milletimin hesabını sormak için buradayım, tek kuruşunun hesabını sormak için buradayım. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, arkamda, çok şükür, ne Grubumun, ne benim, dosyalar yok; ama, sizin arkanızda dosyalar var. Bırakınız dokunulmazlığın sınırlandırılmasını, değerli arkadaşlarım, komisyona gelen dosyaları dönem sonuna bırakmasak, acaba, burada, burada oturma noktasında olan insanlar, şu hesabını verseler de, milletimizin huzuruna çıksalar da "biz de aklandık" deseler iyi olmaz mı?

Değerli arkadaşlarım…

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Akız zaten, niye aklayacağız ki. Neyi saklayacağız?!

ATİLA EMEK (Devamla) - Neyi saklayacağız... Dosyaların hesabı nerede?

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Hangi dosyaların hesabı? Getir, koy dosyaları ortaya. Dosya mı var?

ATİLA EMEK (Devamla) - Niye korkuyoruz Değerli Milletvekili arkadaşım? Değerli arkadaşlarım, niye korkuyoruz?

Değerli arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; teklifin 4 üncü maddesiyle, Anayasanın 162 nci maddesinin dördüncü fıkrası da değiştirilmek istenmektedir. Daha önceki Anayasa hükmüne göre, bütçeler bölümler halinde oylanırken, yapılan değişiklikle, bütçelerin gelir ve gider toplamları üzerinden oylaması hükme bağlanmaktadır.

Bilindiği gibi, analitik bütçe sınıflandırması, kamusal sınıflandırma, fonksiyonel sınıflandırma, finans tipi sınıflandırma ve ekonomik sınıflandırma olmak üzere 4 bölümden oluşmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLA EMEK (Devamla) - Sayın Başkan, kişisel söz hakkım da var, eğer değerlendirirseniz sevinirim.

BAŞKAN - Sayın Emek, siz konuşmanızı özetle tamamlayınız. Sizden önce söz talebi olanlar var da, ben konuşmanızı tamamlamanıza fırsat vereceğim.

Buyurun.

ATİLA EMEK (Devamla) - Hemen tamamlayacağım, teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Eski sınıflandırmadaki "bölümler" ibaresi, analitik bütçe sınıflandırmasından birinci düzey fonksiyonel sınıflandırmaya karşılık kullanılmaktadır. Birinci düzey fonksiyonel sınıflandırma, genel kamu hizmetleri, savunma hizmetleri, kamu düzeni ve güvenlik hizmetleri, ekonomik işler hizmetleri, çevre koruma hizmetleri, iskân ve toplum refahı hizmetleri, sağlık hizmetleri, dinlenme, kültür ve din hizmetleri, eğitim hizmetleri, sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri bulunmaktadır. Değişiklik kabul edilirse, bütçeler bölümler itibariyle birinci düzey fonksiyonel sınıflandırmaya göre değil, kamu idare bütçelerinin gelir ve gider toplamları üzerinden oylanacaktır.

Sayın milletvekilleri, yapılmak istenen değişiklikle bu uygulama daha ileri noktaya götürülmekte, kamu idaresinin 10 adet birinci düzey fonksiyonunda oylanan bütçeleri toptan oylamayla kabul edilmek istenmektedir. Böylece, mevcut uygulama, yasal ve anayasal düzeyde daha geri götürülmektedir.

Değerli arkadaşlarım, getirilmek istenen uygulamayla Parlamento, yürütme organına yetkisini, kurumların sundukları hizmet üzerinden değil, kurumun toplam gelir-gider büyüklüğü üzerinden devretmiş bulunmaktadır. Yetki devri daha genel büyüklükler üzerinden olduğu için bu uygulama, Parlamentonun bütçe hakkını etkin kullanmasını engelleyecektir. Parlamentonun bütçe yapma hakkını etkin kullanması açısından kuruluş bütçelerinden bakması gereken, oylaması gereken asıl konu, kuruluşun sunmakla yükümlü olduğu kamu hizmetleri ve bu hizmete ilişkin amaç ve önceliklerini gösteren hizmet programlarıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu nedenlerle, getirilen Anayasa değişiklik teklifine olumlu yaklaşmak olanaklı değildir.

Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Emek.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş 1 adet önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Gedikli

Faruk Koca

Bayram Özçelik

 

Ankara

Ankara

Burdur

 

Sabri Varan

Hamit Taşcı

Hüseyin Tanrıverdi

 

Gümüşhane

Ordu

Manisa

"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda, kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bütçe hakkını kullanırken, idare bütçelerinin gelir ve gider toplamları yerine, halen olduğu gibi bölümler halinde oylanması suretiyle daha kapsamlı bilgilenme ve ayrıntılı oylama imkânına sahip olmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, işaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 94 üncü maddesine göre, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için, şimdi önergelerin oylamasını gizli oylama suretiyle yaptıracağım.

Önergenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

Ahmet Faruk Ünsal…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifinin 3 üncü maddesinin gizli oylaması sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

334

Kabul

:

334

Buyurun, devam edin.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda oyunu kullanmayan milletvekilimiz veya sayın bakanımız var mı efendim? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergeyle ilgili gizli oylama yapmıştık. Önergeden sonra tekrar görüşmeden yeni bir oylama yapacağız; onu dikkatlerinize arz ediyorum.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde verilen önergenin gizli oylama sonucu:

Kullanılan oy sayısı

:

341

Kabul

:

339

Boş

:

2

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi, önergenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Genel Kurulda bulunup da oyunu kullanmayan milletvekili ve bakan arkadaşlarımız lütfen oylarını kullansınlar.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurul Salonunda bulunup da oyunu kullanmayan milletvekili ve bakan arkadaşlarımız oylarını kullansınlar; oylama işlemini nihayetlendireceğim.

Oylama işlemi sona ermiştir.

Görevli arkadaşlarımız kupaları kaldırılsınlar.

(Oyların ayırımına başlanıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,  4 üncü maddenin tasnif işlemleri sürerken 5 inci maddenin görüşmelerine başlayacağız.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 163 üncü maddesinde yer alan "genel ve katma bütçelerle" ibaresi "merkezî yönetim bütçesiyle" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Mehmet Ziya Yergök.

Sayın Yergök, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Milletimizi ve Yüce Meclisimizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, 5 inci maddeyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 163 üncü maddesinde yer alan "genel ve katma bütçelerle" ibaresi "merkezî yönetim bütçesiyle" şeklinde değiştirilmektedir. Madde gerekçesinde, bu değişiklikle, uluslararası standartlar ve Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak tanımlanan yeni bütçe kapsamına uyum sağlandığı belirtilmekte; genel gerekçede ise, daha önce 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasının çıkarıldığı, buna göre genel bütçeli idareler, özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların toplamından oluşan Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu tasarısı hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacağı, bu yaklaşım çerçevesinde Anayasamızın konuyla ilgili hükümlerinde gerekli uyumun sağlanması amacıyla değişiklik yapılması öngörüldüğü belirtilmektedir.

Sayın Başkanım, dikkatim dağılıyor, çok gürültü geliyor. Özür dilerim.

BAŞKAN - Sayın hatibi sükûnetle dinleyelim efendim.

Buyurun Sayın Yergök.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifiyle, görüldüğü gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi, aslında, çok önemli olan Anayasa değişikliği konularını hiçbir zaman ciddiyetle ve hukuk devletine yakışır bir önemle ele almamıştır. Daha önce de Anayasayı yasaya uydurmak için değişiklik teklifleri olmuştur; ancak, bugün, bunun, yeni, hatta daha ileri bir aşamasına tanık oluyoruz. Sadece Anayasanın yasaya uyumunu sağlamak değil, Anayasanın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bütçe yasa tasarısına uyumunu sağlamak için bir anayasa değişikliği teklifiyle karşı karşıyayız.

Değerli milletvekilleri, anayasa değişikliği konusuna bu tür yaklaşımı doğru bulmadığımızı, haklı görmediğimizi ve hukukî garabet olarak gördüğümüzü belirtmek durumundayım. Sayın Burhan Hocam iyi bilir; anayasa öyle bir yasadır ki, devletin temel yapısını ve bu yapının başlıca işleyiş kurallarını gösterir. Ayrıca, anayasa, öbür yasaların üstünde, onlardan daha esaslı, daha temelli, daha geniş kapsamlı, neredeyse onları doğuran, onlara dayanak olan bir yasadır. Bunun doğal sonucu olarak da, yasaların anayasaya uygunluğu zorunlu sayılmış ve bu uygunluğu denetleyici mekanizmalar oluşturulmuştur. Anayasa Mahkemesi gibi kuruluşların ortaya çıkması da hep bu düşünceden kaynaklanmıştır.

Kısaca özetlemek gerekirse, anayasalar, yalnız devletlerin temel yapılarını, örgütlenişlerini ve işleyiş kurallarını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda, çıkarılacak yasaların uymak zorunda olduğu temel ilkeleri ve temel çerçeveyi de ortaya koyuyor; ancak, Adalet ve Kalkınma Partisinin anlayışı, bu temel ve doğru yaklaşımı tersine çevirmekte, yasaların anayasaya uygunluğunu değil, anayasanın yasalara ve hatta daha garibi, yasa tasarılarına uyumu için değişiklik tekliflerini gündeme getirmektedir ki, bu, kabul edilemeyecek, çok yanlış bir tutumdur.

Kuşkusuz anayasalar da değiştirilebilir. Anayasaların nasıl değiştirileceği anayasa metinlerinde de yer almıştır; ancak, burada gözönünde bulundurulması gereken önemli husus şudur: Anayasaların bir toplum sözleşmesi olduğu gerçeğinden hareketle, anayasa değişiklikleri yapılırken en geniş anlamda bir uzlaşma aranmalı, hatta sadece siyasî partilerle de sınırlı değil, toplumsal bir uzlaşma sağlamak için çalışılmalıdır. Ne var ki, işin bu yönü de Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından sürekli gözardı edilmektedir; bu da, doğru olmayan, şık olmayan bir yaklaşımdır. Bırakın muhalefetle, toplumla mutabakat sağlamayı, kendi içinizde bile mutabakat sağlanmadığı, gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan tekliflerin verildiği açıkça ortadadır. Bu teklif, 17 Ekimde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verildi; dört gün sonra 21 Ekimde Anayasa Komisyonunda görüşüldü; bugün beşinci gün, 26 Ekim, 6 maddenin 2'sinde değişiklik önergesiyle değişiklik yapılma ihtiyacı ortaya çıktı; bu da, işin ne kadar aceleye getirildiğini, ne kadar gayri ciddî bir yaklaşımla ortaya konulduğunu göstermektedir.

Sayın milletvekilleri, aslında çok acilen yapılması gereken, ülkemiz için yaşamsal önem taşıyan, üzerinde toplumsal mutabakat oluşan, iktidar ve muhalefet partileri tarafından da topluma vaat edilmiş olan anayasa değişikliği konuları bulunmaktadır; Yüce Meclisin öncelikle bunları ele alması gerekir. Ancak, ne yazık ki, 22 nci Dönem Parlamentosunun ertelenmez görevi olarak karşımızda bulunan bu anayasa değişikliği konularına Adalet ve Kalkınma Partisi bir türlü yanaşmamaktadır; hatta engel olmaktadır. Bunlardan birincisi, yargı bağımsızlığıyla ilgili anayasa değişikliği konusudur. 58 ve 59 uncu Hükümet Programlarında da yargı yetkisini kullanan kişi ve kurumların bağımsız ve tarafsız karar vermelerini sağlayacak bir yargı reformunu gerçekleştirmek için Anayasa ve yasalardaki yargı bağımsızlığı ve yargıçlık teminatıyla bağdaşmayan hükümlerin değiştirileceği  taahhüt edilmesine rağmen, bu yönde hiçbir adım atılmamıştır.

Değerli milletvekilleri, bağımsız yargı ve güvenceli yargıç, hukuk devleti olmanın vazgeçilmez koşuludur. Bugün, Anayasamızda ve ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde mahkemelerin bağımsızlığı vurgulanmaktadır; ancak, bağımsızlığı güvence altına alacak temel ilkelerin anayasa hükmü haline getirilmesi gereklidir; onun için de öncelikle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı ve işleyişi değiştirilmeli, Kurulun kendi personel müdürlüğü ve teftiş kurulu başkanlığı oluşturulmalı, bu görevleri Adalet Bakanlığının yerine getirmesi yönteminden vazgeçilmelidir.

Yargı bağımsızlığı için bunların yeterli olmayacağı söylenebilir, doğrudur, bugün Sayın Bakan da söyledi; ancak, bunlar asgarî koşuldur. Bu asgarî koşullar sağlanmadan da ülkemizde yargı bağımsızlığından söz etmeye olanak yoktur.

Sayın milletvekilleri, acilen gerçekleşmesi gereken bir anayasa değişikliği konusu da, Anayasamızın 83 üncü maddesindeki yasama dokunulmazlığının sınırlandırılması konusudur. Bu konu, Partimiz ve partili milletvekillerimiz tarafından sürekli gündeme getirilmesine ve ısrarla takip edilmesine rağmen bir mesafe alınamamıştır. Bunun nedeni bellidir. Dokunulmazlığın sınırlanması konusu son yıllarda toplumsal bir talep haline gelmiş olmasına, dokunulmazlığın adaletin işleyişini engelleyen, yargının önünü tıkayan bir ayrıcalığa dönüştüğü düşüncesinin haklı olarak yerleşmiş olmasına rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi bu konudaki sözlerinin ve taahhütlerinin arkasında durmamış ve bu, acilen yapılması gereken anayasa değişikliği konusu da gerçekleşememiştir. Bunun bütün sorumluluğu da İktidar Partisine aittir. Cumhuriyet Halk Partisine bu konuda hiç kimsenin sözü olamaz.

Uzlaşma komisyonuna Cumhuriyet Halk Partisi üye vermiyor gibi yapay mazeretlerin ardına da kimse sığınmasın. Bunun görüşüleceği yer Anayasa Komisyonudur. Anayasa Komisyonu bunun için vardır. İçtüzükte bulunmayan, bugünkü Parlamento yapısı içinde gereği olmayan bir komisyona üye verilmediği için dokunulmazlık konusu görüşülemiyor bahanelerinin hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır. Nitekim, bunun açık kanıtı da şu anda görüşmekte olduğumuz anayasa değişikliği teklifidir. Bu teklif, uzlaşma komisyonundan geçerek değil, Anayasa Komisyonunda görüşülerek Yüce Meclisin gündemine gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, ülkemiz için, toplumumuz için, geleceğimiz için yaşamsal önem taşıyan, parti programlarında, hükümet programlarında ve kamuoyunda açıkça taahhüt edilen anayasa değişikliği konularını ısrarla gündeme getirmekten kaçınan, bu yöndeki ısrarlı taleplerimizi görmezden gelen Adalet ve Kalkınma Partisinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yergök.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Devamla) - Tamamlıyorum.

…Anayasanın yasaya ve yasa tasarısına uyumunu sağlamaya yönelik değişiklik teklifinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını düşünüyor ve böyle bir teklife destek vermeyeceğimizi belirtiyor; İktidar Partisini, yukarıda değindiğimiz öncelikli ve çok daha önemli anayasa değişikliklerini gerçekleştirmek için göreve davet ediyorum.

Bugün Malatya'da gerçekleşen ve hepimizin tüylerini ürperten olaya da bir cümleyle değinmeden geçemeyeceğim. Malatya Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu, çok hızlı bir şekilde yerinde inceledi olayı; çok vahim. O nedenle diyorum ki, gerçekten üzüntümüz çok büyük; siz, anayasa değişikliğinden önce, Bakanlığınıza bağlı çocuk yuvalarında, çocuk yurtlarında işkenceden geçirilen, ırzına geçilen çocukların kaderini değiştirin, hep birlikte değiştirelim. Bu olay hangi Avrupa Birliği ülkesinde olsaydı, ilgili bakan derhal istifa ederdi. İşte Avrupa Birliği aşkınızı burada gösterin; bu alanda da Avrupa Birliği standartlarını yakaladığımızı herkese gösterelim.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yergök.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin gizli oylamasının sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

338

Kabul

:

334

Boş

:

3

Geçersiz

:

1

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 5 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız veya sayın bakanlarımız varsa, oylarını, lütfen, kullansınlar.

Sayın milletvekilleri, oylama işlemimiz sona ermiştir.

Görevli arkadaşlar kupaları kaldırsınlar.

(Oyların ayırımına başlanıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 5 inci maddenin tasnif işlemi sürerken, çalışmalarımıza devam edeceğiz.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen yerlerimize oturalım, sayın hatibi dinleyelim.

Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yasa yapma süreciyle ilgili olarak, bu Parlamento döneminde belki de ilk karşılaştığımız olaylardan birini gerçekleştirdik. Önce bir yasa çıkardık; 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Yasasını kaldıran ve onun yerine, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasasını getiren 5018 sayılı Yasayı bu Parlamento kabul etti.

ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, düzeni bir sağlayalım.

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Sayın Başkan, bir otursunlar.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 5018 sayılı Yasa, çok değişik hükümetlerin çalıştığı, çaba gösterdiği, üzerinde uzun uzun çalışmaların yapıldığı...

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu, bir beş saniyenizi rica edeyim efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - ...ve bu hükümet döneminde de Parlamentonun...

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Kemal Bey, bir dakika, Başkan uyaracak, ondan sonra...

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu, bir beş saniyenizi istirham edeyim efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Tabiî efendim.

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, son maddenin görüşülmesine geldik, arkasından oylamaya geçeceğiz. Ayakta bulunan milletvekili arkadaşlarımızı, lütfen, yerlerine oturmaya davet ediyorum.

Bakanlar Kurulu sırasında bulunan milletvekili arkadaşlarım, konuşmalar, hatibin konuşmasını etkilemektedir. Ayaktaki arkadaşlarımız, lütfen, yerlerine otururlarsa memnun olacağım. İstirham ediyorum...

Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Dolayısıyla, bu Parlamento döneminde, iktidarıyla muhalefetiyle, âdeta, oybirliğiyle çıkardığı bir yasa 5018 sayılı Yasa. Fakat, bu yasayı çıkardıktan sonra… Özellikle, IMF'nin talebi de bir an önce bu yasanın çıkmasıydı. Yasa çıktı, Parlamentodan geçti; fakat, bütçe yasasına bir hüküm ilave edildi. Bu hükümde denildi ki: "5018 sayılı Yasanın bir yıl süreyle uygulanması ertelenmiştir." Böylece, çok acele Parlamentodan geçen bir yasa, IMF'nin ikna edilmesi süreciyle, bir yıl ertelenmiş oldu.

Bugün geldiğimiz noktada…

ATİLA EMEK (Antalya) - Arkadaşlar, lütfen… Hiçbir şey anlamıyoruz.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan…

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Başkanım, anlamıyoruz.

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarımızın kahkahaları taa buradan duyuluyor. İstirham ediyorum; lütfen… Eğer çok acil bir konu varsa, Genel Kuruldaki arkadaşlarımız, lütfen, dışarıya çıkarak konuşmalarına devam etsinler. İstirham ediyorum; lütfen…

Buyurun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, aslında, Parlamentoda çok fazla gürültünün olduğu bir ortamda, eğer TRT-3'ü kapatırsak, böylesine garip bir durumu halktan da gizlemiş oluruz; çünkü, gerçekten de, Parlamentoda görev yapan bütün milletvekillerinin yasa yapma süreciyle ilgili olarak daha duyarlı olması gerektiği konusunda ben de aynı kanıdayım; ama, bunu, maalesef, zaman zaman, Parlamentoda gerçekleştiremiyoruz. Arkadaşlarımız, çoğu kez, oy kullanırken, oy kullandıkları maddenin ne getirip ne götürdüğünü dahi yeterince kavrayamıyorlar. Bu acı; ama, bu gerçeği de, bu vesileyle, buradan belirtmeyi, bir anlamda, kendi açımdan da görev sayıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu yasanın Parlamentodan geçme sürecinde şöyle bir gariplik var: Önce yasayı çıkardık, sonra yasaya uygun olarak anayasa yapıyoruz. Oysa, yasama sürecinde, önce anayasa yapılır, anayasaya uygun yasalar çıkarılır; ama, biz bunun tersini yaptık. Tersini yapmanın belki kasıtlı olduğunu veya bu konuda hükümetin çok duyarsız olduğunu da söylemek istemiyorum. Bu konuda anayasal bir değişikliğe gitme ihtiyacı, yasanın uygulama süreciyle başlamıştır. Dolayıyla, yasayı uygulamak isteyen bürokrasi görmüştür ki, biz genel ve katma bütçe diyorduk ki, adını kaldırdık bunun; ama, Anayasada genel ve katma bütçe diyor. Dolayısıyla, sistem, Anayasada değişiklik yapma ihtiyacı olarak ortaya çıktı. Bu ihtiyacı bugün gidermeye çalışıyoruz.

Bu yasa görüşülmeden önce burada bir gensoru görüşüldü ve İktidar Partisinden Sayın Bülent Gedikli, buraya gelerek şu açıklamayı yaptı. Konuşmasına şu cümlelerle başladı, Sayın Gedikli dedi ki: "Başbakanın Meclisin iradesine ipotek koyduğu söylendi; ama, böyle bir şey asla söz konusu değildir. Ben, Sayın Gedikli'ye iki tane örnek vereceğim. Örneklerden birisi şu: Sayın Başbakan Brüksel'de iken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Ceza Kanunu dolayısıyla ivedilikle toplanması ve söz konusu yasayı değiştirmesi gerekiyordu. O da "zina" maddesiyle ilgiliydi ve Sayın Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı açıklama yapmadan önce Meclisin hangi gün toplanacağını açıkladı. Ben şunu kabul ediyorum; Sayın Başbakanın, elbette ki, Parlamentonun toplanması konusunda düşünceleri olacaktır; elbette ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Parlamentoyu toplarken Sayın Başbakanla istişare ihtiyacında bulunabilecektir; ama, bu duyarlılığı göstermeden, doğrudan, yurt dışından, şu tarihte Parlamento toplanıp bunu değiştirecektir dediğiniz anda, Parlamentonun iradesine açıkca ipotek koymuş oluyorsunuz. Bu, doğru bir davranış değil.

İkinci nokta, Sayın Başbakan yine bir konuşmasında "yürütme organı, yasama ve yargının önündedir" diye bir ifade kullandı ve bu ifadesi dolayısıyla da çok eleştirildi. Yürütme, yargı ve yasama organı birbirinden üstün olan organlar değildir; denk, demokrasilerde birbirini denetleyen, birbirini aynı zamanda etkileyen bir sistemler bütünüdür aslında. Dolayısıyla, eğer siz yürütme organını yasama organının önüne koyarsanız, yargı organının önüne koyarsanız, yürütme organı ikisini denetlemiş olur ki, bu son derece tehlikeli bir uygulama.

Değerli milletvekilleri, şu anda yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Anayasayı değiştirmeye gerekçe saydığımız 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunundaki değişiklikler görüşülüyor. O değişiklikler sanıyorum yarın veya ondan sonraki günlerde Parlamentonun gündemine gelecek ve tekrar biz, uygulamaya girmemiş olan bir yasada değişiklik yaparak uygulamada ortaya çıkacak olan tereddütleri gidermeye çalışacağız.

Bakın, değerli arkadaşlar, 5018 sayılı Yasa Aralık 2003 tarihinde çıktı. Bu yasanın yürürlük tarihi 1.1.2005 olacaktı; bir yıl ertelendi, 1.1.2006 oldu. 1.1.2006'ya günler kala, haftalar kala şimdi anayasa değişikliğini gündeme getiriyoruz ve Parlamentoda bütün milletvekili arkadaşlarımız yoğun ve yorgun bir mesai sarf ederek bu anayasa değişikliğini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Gönül isterdi ki, yürütme organı dediğimiz hükümet, Parlamentoyu bu kadar sıkboğaz etmeksizin, çok daha önceden bu teknik düzenlemeyi Parlamentonun gündemine getirseydi ve bizler de 5018 sayılı Yasada değişiklik yaptıktan sonra, o değişiklikler Meclisten geçtikten sonra anayasa değişiklikleri de gündeme gelebilseydi. Ama, maalesef, hükümet çoğu kez kendi düşündüğünün sadece ve sadece doğru olduğunu, onun dışındaki düşüncelerin ve katkıların doğru olmadığını, uygun olmadığını düşündüğü için böyle davranıyor.

Ben, beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Kılıçdaroğlu.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin gizli oylamasının sonucu:

Kullanılan oy sayısı

:

341

Kabul

:

339

Boş

:

2

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 6 ncı madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, 6 ncı maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 6 ncı maddenin gizli oylamasının bitmesinden sonra, Meclis Genel Kurulu çalışmalarına devam edecektir.

Bilgilerinize arz olunur.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Saygıdeğer arkadaşlarım, oylama işlemini bitiriyorum.

Görevli arkadaşlarımız kupaları kaldırsınlar.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 6 ncı maddesinin gizli oylamasının sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

339

Kabul

:

336

Boş

:

3

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin birinci görüşmeleri tamamlanmıştır. İkinci görüşmeye, en az 48 saat geçtikten sonra başlanabilecektir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısın görüşmelerine başlayacağız.

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?..

Saygıdeğer milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 23.04


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 23.13

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

4 üncü sırada yer alan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 904 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Özyürek, konuşma süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gecenin bu saatinde çok önemli bir tasarıyı görüşmeye başlıyoruz. Bu tasarı, daha önce Plan ve Bütçe Komisyonunda 12.5.2005 tarihinde kabul edilerek buraya indirilmişti; fakat, bazı maddeleri af niteliğinde olduğu için, nitelikli çoğunluğu bulmakta güçlük çekileceği düşüncesiyle bu tasarının içindeki bazı maddeler peyderpey buradan çıkarıldı, başka torbalara aktarıldı. Şimdi, burada torbanın yanında bir de çorbayla karşı karşıyayız.

Bu kanunun hangi maddelerini acaba bugün görüşeceğiz? Hangi maddelerini daha önce görüşerek kanunlaştırdık? Kanunlar Kararlar Müdürlüğündeki arkadaşlara rica ettim, onlar benim tasarımın üstüne böyle bazı notlar düşerek şunları görüştük kanunlaştı, bunları görüşemedik, zaman içinde görüşelim diye notlar verdiler. Umarım, yarın, maddelere geçtiğimizde, bu konuyu çözmüş oluruz; yani, Meclis, değerli milletvekilleri, neleri konuşacaklarını bilerek, burada değerlendirme yaparlar.

Değerli arkadaşlarım, bu yasanın, çok önemli, af niteliğinde düzenlemeleri var. Bunların bir kısmına biz de katılıyoruz. Örneğin, hurdaya çıkarılmış, çıkarılması gereken otomobillerin vergileri var. Bu vergiler terkin edilmeli ki, o otomobiller hurdaya çıkarılabilsin. Bunun gibi, Petrol Kanununa göre, çok eskiden kalmış olan, artık, tahsili söz konusu olmayan kur farkları var. Bu tip düzenlemeleri, biz, doğru buluyoruz, uygun buluyoruz.

Ancak, burada, özellikle yurtdışına gönderilen, fakat, orada, çeşitli olaylara karıştıkları için tahsillerini tamamlayamayan, Türkiye'ye geri çağrılmış olan öğrencilerin bir bölümünün üniversitelere aktarılması, bir bölümünün devlet memurluğuna alınması gibi, bizim tasvip etmediğimiz, başarısız olan insanları, Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına saygısızlığı ilke edinen insanları ödüllendiren önemli düzenlemeler var. Bu yasa sonuçlandığı takdirde, üniversitelerimizin zaten bozuk olan düzeni bütünüyle bozulacak. Öylesine düzenlemeler var ki… Biliyorsunuz, hükümet, üniversitelerin atama yetkilerini, çeşitli genelgelerle alıyor. Yargıya götürüyor üniversiteler, kazanıyorlar, tekrar bir genelge daha çıkararak atamaları önlüyor; ama, bu kanunla, bu tasarıyla öylesine düzenlemeler yapılıyor ki, kadro aramaya lüzum yok, eğer, herhangi bir öğrenci yurtdışına gitmiş, orada herhangi bir bölücü faaliyete karıştığı için Türkiye'ye çağrılmışsa ve mastırını da tamamlamışsa, üniversitelere otomatik olarak öğretim görevlisi şeklinde atanacak. Peki, yurtdışına gitti, başarısız oldu, mastırını dahi yapamadı, o zaman ne olacak; yine, sınavsız olarak, otomatik, devlet dairelerine memur şeklinde atayacağız. Değerli arkadaşlarım, bu, başarısız olanı, bu, yasalara saygı göstermeyen insanları ödüllendiren bir düzenlemedir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu düzenlemeye kesinlikle karşıyız. YÖK'ün bu konuda olumlu bir görüşü alınmamıştır. Belki, bugünün ortamında, özellikle, Sayın Başbakanın YÖK'e karşı tavrını öğrendikten sonra "bir de YÖK'ten görüş mü alacağız" denilebilir; ama, nihayet, istihdam eden insanlar olarak, oranın düzeninden, eğitiminden sorumlu insanlar olarak, o üniversitelerimizin de, mutlaka, bu konuda görüşü alınması lazım. Bu konuda, bu dalda, benim böyle bir elemana ihtiyacım yok diyebilmelidir. Müthiş bir dengesizlik yaratacak ve dediğim gibi, başarısızlığı, yasalara saygı göstermeyeni ödüllendirecek bir düzenleme var.

Bizim karşı olduğumuz bir diğer önemli düzenleme ise, Sayın Malîye Bakanımızın da taraf olduğu, Sayın Malîye Bakanımızın da içinde bulunduğu bir dosyayla ilgili, af içeren düzenlemedir.

Bugün sabah buraya Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunun bir tezkeresi geldi; orada deniliyordu ki: Malîye Bakanı Sayın Unakıtan dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmiştir; ama, biz, onun dokunulmazlığının kaldırılmasından yana değiliz, dönem sonuna bırakılmasını istiyoruz.

Yine, Sayın Malîye Bakanımız diyor ki: "Ben, alnım açık, bu konularda yargılanmak istiyorum. Onun için, burada yapacağınız düzenleme kesinlikle beni ilgilendirmiyor. Kaldı ki, bu konudaki davalar İstanbul'da çeşitli mahkemelerde görüldü, benim arkadaşlarım beraat etti, öyleyse ben de beraat etmeliyim."

Şimdi, değerli arkadaşlarım, ben, Sayın Malîye Bakanının da gidip yargıda aklanabilmesi açısından -mademki kendisi de talep ediyor- Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerinin Sayın Bakanın bu talebini olumlu karşılamalarını beklerdim; fakat, o tezkere sabah burada okundu, ne yazık ki, üzerinde hiçbir işlem yapılmadan, hiçbir konuşma olmadan dokunulmazlığın kaldırılması dönem sonuna ertelenmiş oldu.

Değerli arkadaşlarım, acaba öyle mi; Vergi Usul Kanununun bu 359 uncu maddesiyle ilgili olarak Malîye Bakanımız ve arkadaşları bu konularda beraat etmişler midir? Bu konuda bir kitap yayımlandı, Sayın Malîye Bakanımızın da şirin bir resminin olduğu bir kitap; "Fırsatlar Ülkesinde Bir Kemal Abi." Nedim Şener adında bir arkadaşımızın, bir gazetecinin yazdığı kitap.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Arkadaşınız mı?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun kitabındaki belgelere, ayrıntılı bir şekilde belgelere baktığımız zaman, 359 uncu maddeyle ilgili olarak; yani, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesiyle ilgili olarak, Malîye Bakanımızın veya arkadaşlarının hiçbirinin beraat etmesi söz konusu olmamıştır. Burada, bu kitapta, merak edenler inceleyebilirler, fotokopileriyle, dava tarih numaralarıyla hepsi ayrıntılı bir şekilde yer alıyor.

Şimdi, burada ne yapılmaya çalışıldı? Değerli arkadaşlarım, yürürlükte olan yasaya göre, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyen veya kullananlar, kim olursa olsun, 359 uncu maddeye göre hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Bu konuda, Vergi Barışı Yasa Tasarısı görüşülürken bir düzenleme yapıldı; ama, Yargıtay bu düzenlemeden, Malîye Bakanımızın da içinde bulunduğu dosyanın yararlanamayacağı şekliyle bir karar verdi ve o düzenleme başarısız oldu.

Şimdi, burada tekrar şöyle bir düzenleme getiriliyor; izninizle bilginize sunayım: "Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma fiillerinin aracılı ihracat suretiyle işlenmesi halinde (dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri ile malî kurumlar dahil), bu fiillere ilişkin cezalar (360 ıncı maddede yazılı cezalar dahil) imalatçı veya tedarikçi ihracatçılar hakkında hükmolunur."

Burada, değerli arkadaşlarım, Anayasanın ve yasaların öngördüğü "cezanın şahsîliği" ilkesinden uzaklaşılıyor.

Şimdi, şöyle düşünelim: Bir ihracata aracılık eden bir firma, bir naylonfatura düzenledi. Şimdi, diyoruz ki, bu naylonfaturayı düzenlemiş olan aracı ihracatçının herhangi bir suçu yok, ona ceza veremeyiz. Kime vereceğiz; esas imalatçıya veya tedarikçiye vereceğiz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, o tedarikçi veya ihracatçının iradesi dışında aracılık yapan, bu ihracata aracılık yapan kimseler sahte fatura düzenlemişse, onun suçunu, onun cezasını otomatikman imalatçıya, tedarikçiye yüklemek, hukukun temel ilkelerine aykırı olur. Burada yapılmak istenen düzenleme budur; yani, suç ve ceza transfer edilmektedir. Kime; aracı ihracatçı, işlediği suçun cezasını, imalatçıya veya tedarikçiye transfer etmektedir.

Şimdi, bu Vergi Usul Kanunu, 1950 yılında yürürlüğe girmiştir; 1950'li yıllardan beri, 359 uncu madde, naylonfaturayı kim düzenlerse düzenlesin, kim kullanırsa kullansın, ona belli bir hapis cezası verilmesini öngörmüştür. Şimdi, bunu yıllardır hiç kimse değiştirmeyi düşünmemiştir. Biz, vergi barışından itibaren, 2003 yılından itibaren, sürekli, acaba bu maddeyi nasıl yürürlükten kaldırırız, nasıl yaparız da naylonfatura düzenleyenleri, kullananları affederiz diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yine bu kitapta çok açık bir şekilde var, ayrıntılarıyla var; hepiniz adını duydunuz. Orhan Aslıtürkler, Muhammed Ciğerler; bunların hepsi, bu kanun çıktığı takdirde, ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye gelebilirler, Türkiye'de dolaşabilirler. Eğer, bu madde, burada önerildiği şekilde, bu tasarı kanunlaştığı takdirde, Türkiye'de naylonfaturacılığın önüne geçilemez ve naylonfatura alır başını gider.

Çok çeşitli iddialar ortaya atılıyor; deniliyor ki, aracı ihracatçılar veya ona finansman sağlayan -Albaraka gibi- çeşitli finans kuruluşları bu işleri bilmezler. Onlar, sadece, faturayı alırlar, üstüne kendi faturalarını koyarlar, satarlar.

Değerli arkadaşlarım, bu kadar masumane, bu kadar başıboş olabilir mi?! Siz, bir ihracata aracılık ediyorsunuz veya o ihracata finansman sağlıyorsunuz; acaba bu faturalar naylon mu değil mi, böyle bir mal alınıyor mu satılıyor mu diye bakmaz mısınız? Bunu yapmamak, buna dikkat etmemek affedilebilir mi?! Burada yapmaya çalıştığımız, işte, bu şekilde davrananları affediyoruz. Dediğim gibi, 1950 yılından beri yürürlükte olan bu madde yıllardır uygulanagelmiş, 2003 yılından itibaren, her nedense, biz, bunu nasıl yürürlükten kaldırırız da naylonfaturacıları affederiz… Veya vergi barışında sadece bir defalık af çıkarıyorduk, şimdi sürekli hale getiriyoruz. Artık, naylonfatura düzenlemek suç olmaktan çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının bizim özellikle karşı olduğumuz iki temel noktası var. Dediğim gibi, birisi, naylonfaturacılara af getirmek ve bundan sonra, naylonfatura düzenlemeyi suç olmaktan çıkarmaktır. Yine, başta da ifade ettiğim gibi, başarısız olan veya çeşitli suçlara karışmış olan kimselerin, şimdi, hiçbir şey olmamış gibi, üniversitelere veya devlet dairelerine çıkarılmalarıdır, döndürülmeleridir. Bu kesinlikle yanlıştır.

Bu yasada, çok başka düzenlemeler de var. Adı üstünde "torba." Bu torbaya her şey konulmuş. Mesela, değerli arkadaşlarım, internette oynanan şans oyunlarını vergilendirmeye dönük burada bir düzenleme var. Yani, niyet, özü itibariyle doğru bir düzenlemedir; ama, burada getirilen yöntemlerle, internet üzerinden oynanan şans oyunlarını vergilendirmek mümkün değildir.

Şimdi, burada öngörülen sistem, kredi kartlarıyla ödemeler yapıldığı zaman, orada bir yüzde 20 stopaj yapmaktır. Peki, yurt dışından aldığı bir kredi kartıyla bunu oynadığı zaman nasıl yakalayacaksınız, nasıl vergilendireceksiniz? Şu ana kadar dünyada, internet üzerinden oynanan şans oyunlarını, sanal oyunları vergilendirecek bir yöntem geliştirilememiştir. Keşke geliştirilse, keşke biz de bunları vergilendirecek yolları, yöntemleri bulsak; ama, şu haliyle, eğer, biz, sanal ortamdaki şans oyunlarını vergilendirelim dersek, kendimizi kandırmış oluruz.

Değerli arkadaşlarım, dediğim gibi, bu yasada öngörülen önemli konular vardı; Üniversiade Oyunlarıyla ilgili vergi bağışıklıkları vardı, İstanbul'daki motorlu yarışlarla ilgili vardı. Onların hepsi çeşitli kanunlara aktarılmak suretiyle çıkarılmıştır. Değerli arkadaşlarım, burada, önemli olan bir düzenleme, esas, bayramdan önce herkesin beklediği bir önemli düzenleme, Bağ-Kur ve SSK prim borcu olanların bu borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemedir. Muhalefet olarak bizim Plan ve Bütçe Komisyonunda önerimiz üzerine iktidar, hemen bu konuda bir düzenleme, bir önerge verdi ve bu tasarıda o düzenleme yer aldı. Bugün öğreniyoruz ki, bir tasarıyı hükümet sevk etmiştir ve demiştir ki: Ben, şimdi, bu torba yasadaki düzenlemeyi yok sayıyorum, onun yerine, yeniden yapılandırıyorum.

Şimdi, bu tasarıyı acele bir şekilde inceleme fırsatı buldum. Bu torba yasaya konulan Bağ-Kur borçlarının, SSK prim borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla bunun arasında çok önemli bir fark yok. Sadece, IMF istedi diye bazı farklılıklar konulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)- Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Buyurun Sayın Özyürek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)- Şimdi, uzun zamandır bu yasanın, yani, Bağ-Kur ve SSK prim borçlarının affedileceği beklentisi piyasada hâkim olmuştur.  İnsanlar normal primlerini bile ödeyememektedir. Onun için, yeni tasarı getirdik, tekrar bekleyelim, bayramdan sonraya kalalım demek yerine, bu torba yasanın ilgili maddesini, istiyorsanız, biraz daha ıslah etmek suretiyle, geliniz, iyileştirelim ve çıkaralım; çünkü, burada önemli olan şu, değerli arkadaşlarım: Biliyorsunuz, Bağ-Kur primi borcu olanlar sağlık yardımından yararlanamıyorlar. Milyonlarca insan Bağ-Kura borcu olduğu için hastaneye gidemiyor, ilaç alamıyor. Bunların mağduriyetini mademki çözeceğiz, mademki kararlısınız, bu mağduriyeti daha fazla uzatmanın yararı yok. Geliniz, hep beraber, Bağ-Kurlulara, SSK prim borcu olanlara bayramdan önce bir müjdeyi hep birlikte verelim.

Ben, Yüce Meclisi, bu vesileyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Tasarının tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 904 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı hakkında Anavatan Partisinin görüşlerini belirtmek üzere karşınızda bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, hükümet, vergi ve kamu hukukunu ilgilendiren konularda işin kolayına kaçarak, yasa ve hukuk tekniğine aykırı bir şekilde, yasal düzenlemelerin ilgili kanunlarıyla ilişki kurmaksızın çözüme kavuşturmak yerine, bu yasa tasarısında olduğu gibi, adına "torba yasa" denilen yasa yöntemleriyle çözmeye çalışmaktadır.

Aslına bakacak olursanız, hükümet bunu alışkanlık haline getirmiş bulunmaktadır; çünkü, geçen yasama döneminde de buna benzer bir torba yasayla 48 maddelik bir kanun yasalaştırılmıştır.

Torba diye anılan bu yasa tasarıları, komisyonlardan Genel Kurul önüne gelinceye değin verilen önerge ve yapılan eklemelerle genişleyerek hantallaşmak suretiyle, torbalıktan çıkarak çuvala dönüşmektedir. Yani, Yüce Meclisin önüne bir çuval kanunu, bir kırkambar kanunu olarak gelmektedir. Çuval da büyük olunca, içerisinde ne ararsanız var. Ne mi var; gizleme var, olayı saptırma var, kargaşa ve kaos var, belirsizlik var. Kısaca, ne istersen onu bulabilirsin. Ancak, bunun böyle yapılması, Anayasa hukukuna, hukuk tekniğine ve bütçeleme ilkelerine aykırı olup, Meclisi hafife almanın bir göstergesi olarak tezahür etmektedir.

Ne yazık ki, AKP Hükümeti bu yöntemi alışkanlık haline getirmiştir. Kısaca, bir torba, bir çuval getiriliyor ve bunun içi, ilgili ilgisiz, gerekli gereksiz ne kadar düzenleme varsa onlarla doldurularak, halkın ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünden kaçırılmaya çalışılıyor.

Şimdi, buradan Sayın Bakana sorsak, bu tasarıyla kaldırılan ya da değiştirilen maddeler nelerdir? Bu yasa tasarısının devlete malîyeti nedir? Hangi anlama gelmektedir? Tüm bunları açıklamak elbette mümkün değildir. Bunları, konunun uzmanlarına, teknisyenlerine sorsak bile, eminim ki, açıklamaları zor olacaktır. O zaman, ben de Sayın Malîye Bakanımıza sormak istiyorum: Sayın Bakanım, bu koşullar altında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri nasıl sağlıklı değerlendirme yapacak, oylarını neye göre vereceklerdir?

Değerli arkadaşlarım, burada doğru olan, kanunun yerine getirilmek istenen ve yapılması düşünülen düzenlemelerin ilgili yasalarda yapılmasıdır. Böylesine kırkambar bir yasa hazırladığınız zaman, bunun neyi getirip neyi götürdüğünü anlamak elbette mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, bu temel tespitlerden sonra yasa tasarısının değerlendirmesine geçmek istiyorum.

Öncelikle, Anavatan Partisinin yapıcı ve sorumlu muhalefet anlayışının bir gereği olarak, yasa tasarısının tüm maddeleri hakkında söz almayacağımızı, milletin yararına gördüğümüz maddeleri aynen destekleyeceğimizi, hayrına görmediğimiz maddeleri ise en şiddetli şekilde eleştirerek, millet menfaatına göre değiştirmeye çalışacağımızı belirtmek istiyorum.

Evet, tasarı, hükümetin getirdiği şekliyle 23 madde olup, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan eklemeyle -yüzde 85 oranında artırılmak suretiyle- 36 madde olarak Yüce Meclisin önüne getirilmiş bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, tasarının genel gerekçesine bakıldığında, yapılan bu düzenlemeler müteakip vergileme kapsamı dışına alınan hususlar nedeniyle geçmiş dönemlerle ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların sulhen halliyle tahakkuk etmiş bulunan alacakların tahsilinden vazgeçilme gereği doğduğu ve vergidışı kamu alacaklarından kaynaklanan bazı sorunların çözümü ve tahsil kabiliyeti bulunmayan alacaklardan vazgeçilmesine yönelik düzenlemenin yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir; ancak, durum hiç de böyle değildir; çünkü, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı, belirtildiği gibi, bazı kamu alacaklarının tahsil ve terkiniyle ilgili değildir. Torba tasarıya, kamu alacaklarıyla ilgili olmayan maddelerin de yerleştirildiğini görmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında verilen pek çok önerge sonucu değişikliğe uğrayarak tasarının bütünlüğü bozulmuş, âdeta, güç odaklarının saldırısına uğramıştır. Adına kamuoyunda haklı olarak "torba yasa" denilen bu yasa tasarısı içinde, hayalî ihracattan naylonfaturaya, yurtdışı burs alacaklarından Yükseköğretim Kurulu kadrolarına atamalara ve körfez krizi alacaklarının terkininden tapu harçlarına kadar ne ararsanız vardır.

Değerli arkadaşlarım, komisyonlarda çok önemli konular bazı bürokratların getirmiş oldukları önergelerle kabul edildiğinden, bunlardan Bakanlar Kurulunun haberi bulunmamaktadır. Önergelerle değiştirilerek yeniden kabul edilen bu düzenlemelerin arkasında, gerçekten Bakanlar Kurulu iradesinin olup olmadığından kuşkumuz bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısının 3 üncü maddesinin (b) fıkrasıyla, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesine bir fıkra eklenerek, sahte veya muhteviyat itibariyle yanıltıcı belge düzenleyen ya da kullanan, aracılı ihracatçı kişi veya kurumların korunduğunu görmekteyiz. Malın imalatçı tedarikçi firmalar tarafından temin edilmesinden sonra devreye giren aracı ihracatçı firmaların malı temin eden imalatçı tedarikçi firmalarının düzenlediği faturalardan sorumlu tutulması, suç ve cezalarda eşitlik prensibine aykırı bulunmuştur.

Bilindiği üzere, yakın ekonomi tarihimizin en büyük sorunlarından biri de hayalî ihracat yoluyla, ülke kaynaklarının hayalî ihracatçılara aktarılarak talan edilmesidir. Bu konuda vergi inceleme elamanlarının ve vergi denetmenlerinin düzenlediği yüzlerce, hatta binlerce rapor bulunmaktadır. Öncelikle dışticaret sermaye şirketleri, sektörel dışticaret şirketleri ve malî kurumlarının gerek imalatçı ve tedarikçi kuruluşların mallarını yurtdışına ihraç eden kuruluşlardır; ama, ne yazık ki, asıl bu kuruluşlar, yani, aracılı ihracatçı kuruluşlar hayalî ihracatın merkezi konumuna gelmişlerdir. Nitekim, bu durum, vergi inceleme ve denetim elemanlarının düzenledikleri ihracatta KDV iadesi raporlarıyla sabitlenmiştir. Bu nedenle, son yıllarda sık sık dışticaret sermaye şirketleri ile sektörel dışticaret şirketlerinin kapandığını görmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, burada malî kurumlardan neyin kastedildiği açık değildir. Bundan, eğer, özellikle özel finans kurumları kastedilmek isteniyorsa, neden açık bir şekilde yazılmamıştır? Bunu yazmaktan neden imtina edildiğini ya da neden kamufle edildiğini bilmek istiyoruz; yoksa, burada birileri mi korunuyor, onu da anlamak istiyoruz.

Sayın Bakanım, bu Meclis devamlı sizi kurtarmak için mi çalışacak?! Sizden boş zaman kalırsa, Meclisimizin, ülkemizin toplumsal sorunu olan, kanayan yaralarından birisi olan banka kredi kartlarına ilişkin düzenlemeyi ne zaman getirecekler? Çünkü, şu anda Türkiye'nin gündeminde bulunan en üst sorunlardan birisi, banka kredi kartlarına ilişkin yasal düzenlemedir. Maalesef, sayın bakanlarla ilgili bir düzenleme olduğu zaman yasalar, tasarılar komisyonlardan jet hızıyla geçerek Meclisin gündemine getirilebilmektedir; ama, yüzbinlerce, milyonlarca insanı ilgilendiren çok önemli konularda yasal düzenlemeler bir türlü komisyonları aşarak Yüce Meclisin önüne gelememektedir. Tüm bunları anlamakta elbette zorluk çekiyoruz. İnşallah, yakın tarihimizde bunları da anlayacağız.

Değerli arkadaşlarım, sahte faturacılar, naylonfaturacılar ve hayalî ihracatçılar için getirilen bu af düzenlemeleri lehte olduğu için geçmişe yönelik olarak uygulanacağından, acaba kapsama kimler girecektir; onları da merak ediyoruz. Eğer Sayın Bakanımız bu kapsama girmek istemiyorsa ve samimî davranmak istiyorsa, gelsin, bir önerge verelim, tasarının bu maddesini geçmişe yönelik değil, geleceğe yönelik olarak uygulamaya çalışalım. O zaman Sayın Malîye Bakanımızın içtenliğine, samimiyetine güvenmiş olacağız; çünkü, o zaman, kendisi bunun içine girmeyecektir.

Durum böyleyken, bu maddeyle, Vergi Usul Kanununda yapılan değişiklikle sahte belge kullanmak veya düzenlemekten mahkûm olanların ve yargılananların affedilerek yargıdan kurtarılmasını anlamakta güçlük çekiyoruz ve bunu da doğru bulmuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz tasarının 7 nci maddesinde yapılan düzenlemeyle 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasına eklenen geçici 53 üncü maddeyle öğrenimini yurtiçi veya yurt dışındaki üniversitelerden birinde herhangi bir nedenle tamamlayamayanlardan mastır yapmış olanların üniversite eğitim kadrolarına, mastırını tamamlayanların ise memur kadrolarına atanmaları da hukuka aykırıdır; çünkü, bunlarda açıktan atama izni ve sınav şartı aranmamaktadır. Oysa, normal koşullarda memuriyete girenlerde, hem açıktan atama izni ve hem de sınav şartı aranmaktadır. Bir de, yurt dışındaki eğitim kurumlarında eğitimini tamamlayamayan bu arkadaşlarımız bölücü faaliyetlere, irticaî faaliyetlere, belki hırsızlık, dolandırıcılık işlerine de karışmış olabilirler. Tüm bunları getirip herhangi bir elemeden geçirmeden belli kadrolara atama yaparsak, bir yandan üniversitenin özerkliğine, üniversitenin bilimselliğine darbe vurmuş oluruz diğer taraftan da, sınavla memuriyete girmek isteyen binlerce, milyonlarca insanın önüne bir set çekmiş oluruz. Tüm bunlar için, gelin, bunu, bu maddeden çıkaralım.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, bu tasarıyla getirilen maddelerden birisi de -benden önce konuşan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Mustafa Özyürek bahsettiler- SSK ve Bağ-Kur primlerine, cezalarına af getirilmesidir. Gerçekten de, ülkemizin içinde bulunduğu koşullar altında, SSK'nın primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, faizleri, aynı şekilde Bağ-Kur primleri, gecikme cezalarından dolayı borcunu ödeyemeyen milyonlarca insanımız vardır. Öylesine olmuş ki, prim borcu 1 milyarsa, cezalarla birlikte bu borç 10 milyara, 15 milyara çıkmıştır. 1 milyarı ödeyemeyen bir kişinin, 15 milyarı ödemesi beklenemez elbette. Gelin, burada, bunu, esaslı bir şekilde bir çözüme kavuşturalım.

Tasarının bu maddesinde, çözüm, Meclisten alınarak ilgili yönetim kurullarına verilmektedir. Hepimizin bildiği gibi, bu Bağ-Kur afları, SSK prim afları, cezalarına ilişkin aflar, müteakip defalar Meclis gündemine getirilmek istenmiş; ama, her defasında, IMF buna karşı çıktığından, geri adım atılmak zorunda kalınmıştır ve yine kuşkuluyum, eğer gerçekten de hükümet, samimî ise, gelsin, bugün, burada, yetkiyi yönetim kurullarına vermeyelim, burada Yüce Meclis bir düzenleme yapsın ve çözümü, burada, şu anda bitirsin ve önerim de şudur: Bağ-Kurluların ve SSK'lıların anaborcu kalmak şartıyla, idarî para cezalarını, gecikme zamlarını, prim cezalarını tümden kaldıralım. Bunları kaldırdıktan sonra, geri kalan anapara borcunu 36'ya bölmek suretiyle, 36 ayda ilgili borçlulardan tahsil edelim. Böyle yaptığımız zaman, inanıyorum ki, devletle borçlu SSK'lılar, borçlu Bağ-Kurlular arasında bir uzlaşma sağlanacak, bir barış sağlanacaktır. Eğer, burada hükümet samimî ise, gerçekten de, Meclisin yetkisini götürüp yönetim kurullarına vermemesi lazım ve ben korkuyorum ki, yönetim kuruluna verdiğiniz bu yetkiyi, yarın, yönetim kurulları kullanamayacaktır. Neden kullanamayacak; yarın, bir gözden geçirme işi için IMF geldiği zaman, yine, karşımıza, bu Bağ-Kur borçlarını, SSK borçlarını getirecek. Eğer, siz bunları kullanıp bunu çıkarırsanız, ben size kredi vermeyeceğim diyebilecektir. Bunu da hükümet göze alamadığından, belki de bu yetkisini kullandıramayacak, boşuna da bu kadar insanı sevindirmiş olacaktır. Eğer, gerçekten samimiyet varsa, burada, bugün Yüce Meclis kendisi bunu çözüme kavuşturup ve milyonlarca Bağ-Kurlu ve SSK'lıya da buradan bir bayram müjdesi vermiş olur.

Değerli arkadaşlarım, bu torba kanunun içinde, dediğiniz gibi, her şey var. Bunlardan bir kısmı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna, bir kısmı alacakların terkinine ilişkin işlemler. Bilindiği üzere, bu alacaklar silindiği zaman, silinmeden önce, bunun bütçeyle ilişkilendirilmesi lazım, tüm gelir ve giderlerin bütçede gösterilmesi lazım; çünkü, bütçe kanunları bir yıllık geçici kanun olup, bunlar, gelirlerin toplanmasına izin veren, harcamaların yapılmasına yetki veren kanunlardır. Şimdi, bütçe kanunu dışında gelir ve gider yazmadan bazı tasarrufların silinmesi, elbette ki, iyi değildir. Bu, Yüce Meclisin önünden, halkın önünden bazı şeylerin kaçırılması demektir.

Aynı şekilde, bu tasarıyla getirilen maddelerden birisinde bir uyumlaştırma kanunu oluyor, uyarlama oluyor teknikle ilgili olarak. Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesi, hepimizin bildiği, vergi mahremiyetine ilişkin bir maddedir. Burada Türk Ticaret Kanunuyla bir uyumlaştırma yapılıyor; ancak, biz, sık sık vergide saydamlıktan, eşitlikten bahsediyoruz, aleniyetten bahsediyoruz. Gelin, vergi mahremiyetinin bu maddesini burada değiştirerek, vergiye, mükellefiyete ilişkin bilgilerin isteyenlere verilmesini sağlayalım; çünkü, geçen yıl Meclisten çıkarılan Bilgi Edindirme Kanunu uyarınca vatandaşlarımız dilekçeyle bakanlığa başvurdukları zaman Vergi Usul Kanununun bu 5 inci maddesi, vergi mahremiyetiyle ilgili bu 5 inci maddesi gerekçe gösterilerek halka, dilekçelerine cevap verilmiyor. Gelin, bugün burada bunu da değiştirelim. Saydamlığın, aleniyetin gereğini yerine getirelim. Bundan sonra Bilgi Edindirme Kanunu gereğince bilgi isteyenlere Malîye Bakanlığının, verginin  matrahına ilişkin, mükellefiyetine ilişkin, cezalara ilişkin ve düzenlenen vergi raporlarına ilişkin bilgiler vermesini sağlayalım; çünkü, o zaman doğrusunu yapmış oluruz.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten de, 36 maddeden oluşan bu tasarının pek çok maddesi de vergi tekniğine, usule ilişkin olduğu için yerinde düzenlemelerdir. Biz, bunların çoğuna destek veriyoruz. Bu nedenle, 36 maddeden aşağı yukarı 10 ya da 12'si üzerinde söz alıp konuşacağız; diğerleri usule ilişkin olduğu için, vergi tekniğine ilişkin olduğu için onlarla ilgili görüş belirtmeyeceğiz. Onlar zaten ilişik düzenlenmiş; bu haliyle çıkmasını istiyoruz.

Bir de, yine, gümrüğe terk edilen yahut da hurdaya çıkarılan arabaların satışı,  bilindiği gibi, yapılamıyor; çünkü, bunlara ilişkin  vergi borçları var yahut da trafikten doğan bayağı cezaları falan var; bunlar ödenmediğinden bunların satışı yapılamıyor. Bunların satışının yapılabilmesi için öncelikle bu borçların kapatılması gerekiyor. Bu konuda özel idarelere  yetki verilmiştir; fakat, özel idarelerin bu satılacak hurda makinelerden, hurda otomobillerden elde edilecek gelirleri nerede harcayacakları belirtilmemiştir ve biz öneriyoruz ki, bunlardan elde edilen gelirler köy yolları yapımında, içmesularında ve okulu olmayan köylerde okul  yapımı için kullanılsın.

Aşağı yukarı tasarının tümü üzerinde söyleyeceklerimiz bu kadar. Maddeleriyle ilişkili olarak arkadaşlarımız söz alınca görüşlerimizi bildireceklerdir.

Gecenin bu saatinde beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Sağ olun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koçyiğit.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulumuzun almış olduğu karar gereğince saat 24.00'te çalışmalarımızı tamamlamamız gerekmektedir. AK Parti Grubu adına söz talebi vardır; ama, bu süre içerisinde yetişmesi imkânsızdır; çünkü, sadece birkaç dakika kalmıştır.

Bunu da dikkate alarak, Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddiaları hakkındaki Meclis Araştırması Komisyonunun 956 sıra sayılı raporu üzerindeki genel görüşmeyi yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Ekim 2005 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı geceler diliyorum.

 

Kapanma Saati: 23.58