BIM 2 7 2005-11-01T11:54:00Z 2005-11-01T11:54:00Z 40 24352 138809 TBMM 1156 277 170467 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         CİLT: 94       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

2 nci Birleşim

4 Ekim 2005 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Düzce Milletvekili Yaşar Yakış'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlamış olması münasebetiyle gündemdışı konuşması

2.- Denizli Milletvekili V. Haşim Oral'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlaması için yapılan görüşmeler sırasında Türk Hükümetinin imzaladığı ek protokole ve sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak Türkiye'de yaşanan son olaylara ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

3.- Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'ın, Dünya Yaşlılar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında 5372 sayılı Kanunun bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/881)

2.- Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5375 sayılı Kanunun bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/882)

3.- Litvanya Parlamento Başkanı Arturas Paulauskas'ın davetlisi olarak Litvanya'ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/883)

4.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1553) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/317)

5.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un (6/1562) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/318)

6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun Romanya'ya resmî davetine beraberinde parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/884)

7.- Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/885)

8.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Moldova'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/886)

9.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Azerbaycan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/887)

10.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/888)

11.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Adem Şahin'in Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/889)

V.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile 4 Ekim 2005 Salı ve 5 Ekim 2005 Çarşamba günkü birleşimlerde sadece sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/994) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

3.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1232) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

4.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, 2004 ve 2005 malî yılı bütçelerinden Iğdır İline ayrılan ödenek miktarı ve kullanımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1400) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

5.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen paya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1444) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

6.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Diyanet Araştırma Merkezi kurulduğu iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1460) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

7.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale Zaferiyle ilgili hutbeye ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1515) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

8.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem sistemlerinin transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/767) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı

9. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele  ilişkin  Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1226) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı

10.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen paya ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1440) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı

11.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

12.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergah Değişimi ve Yeni Bor Konsantratör Tesisi projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/776) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

13.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şırnak İlindeki kömür rezervlerine ve üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/845) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

14.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedeline ve Manisa için yeni bir tarımsal sulama projesi olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/855) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

15.- Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, DSİ'ye alınacak mühendislerde erkek olma şartının aranmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/874) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

16.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, bor madeninin pazarlama ve satışına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/999) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

17.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, enerji sektöründe özelleştirme öncesi teknik ve yasal hazırlıklara ilişkin Enerji ve Tabiî Bakanından sözlü soru önergesi (6/1004) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

18.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekçioğlu'nun, Kargalık Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1006) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

19.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

20.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde İli Çiftlik İlçesi sulama kuyularına ruhsat verilmeme nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1069) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

21.- Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy'un, Adıyaman'a doğalgaz şebekesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

22.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın, Mardin-Mazıdağı fosfat tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1098) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, yapılan atamalara ve atanan personel sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/6642)

* Ek cevap

2.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, hayalî ihracata ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/6684)

3.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, personel atamalarına ve açılan idarî davalara ilişkin Başbakandan sorusu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/6715)

4.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Manisa-Gördes Barajına ve sulama projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/6723)

5.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, beden eğitimi ve spor yüksekokulu mezunlarının istihdamına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/7688)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.

 

TBMM Başkanı Bülent Arınç, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize ve Parlamentonun sayın üyelerine hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle bir konuşma yaptı.

 

Genel Kurulu teşrif eden ve milletvekillerince ayakta alkışlanan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e, Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.

 

İstiklal Marşı okundu.

 

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 22 nci Dönem Dördüncü Yasama Yılı açış konuşmasını yaptı.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Ekim 2005 Cumartesi günü başlayacak olan yeni yasama yılının ilk birleşiminde, Genel Kurulda, Cumhurbaşkanının açış konuşmasından sonra başka konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

 

4 Ekim 2005 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 16.20'de son verildi.

 

 

 

 

Bülent Arınç

 

 

Başkan

 

Mehmet Daniş

 

Yaşar Tüzün

Çanakkale

 

Bilecik

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 


No.: 2

II.- GELEN KÂĞITLAR

3 Ekim 2005 Pazartesi

Raporlar

1.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/579) (S. Sayısı: 979) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

2.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/691) (S. Sayısı: 980) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

3.- Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/694) (S. Sayısı: 981) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Hanefi Mahçiçek'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/695) (S. Sayısı: 982) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

5.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/696) (S. Sayısı: 983) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

6.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/697) (S. Sayısı: 984) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

7.- Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/698) (S. Sayısı: 985) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

8.- Hakkâri Milletvekili Fehmi Öztunç'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/719) (S. Sayısı: 986) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

9.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/731) (S. Sayısı: 987) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

10.- Ardahan Milletvekili Kenan Altun'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/732) (S. Sayısı: 988) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

11.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/747) (S. Sayısı: 989) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

12.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/748) (S. Sayısı: 990) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

13.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/749) (S. Sayısı: 991) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/750) (S. Sayısı: 992) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

15.- İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/764) (S. Sayısı: 993) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

16.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/788) (S. Sayısı: 994) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

17.- Mardin Milletvekili Selahattin Dağ'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/718, 3/789) (S. Sayısı: 995) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

18.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun Millî Saraylar Daire Başkanlığına Bağlı Millî Saray, Köşk ve Kasırlarda 1.5.2005-6.5.2005 Tarihleri Arasında İçtüzüğün 177 ve Müteakip Maddeleri Gereğince Yaptığı Denetimle İlgili Rapor (5/16) (S. Sayısı: 996) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)

 

No.: 3

4 Ekim 2005 Salı

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Oman Sultanlığı Arasında Ticari Mübadele ve Ekonomik, Teknik, Bilimsel ve Kültürel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1102) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.7.2005)

2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1103) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.9.2005)

3.- Köy Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1104) İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2005)

Teklifler

1.- Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın Yükseköğretim Kanununda ve Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/583) (Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.8.2005)

2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un 5393 Sayılı Belediye ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/584) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.9.2005)
BİRİNCİ OTURUM

4 Ekim 2005 Salı

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, 3 Ekim Avrupa Birliği müzakere süreciyle ilgili söz isteyen Düzce Milletvekili Yaşar Yakış'a aittir.

Buyurun Sayın Yakış. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Düzce Milletvekili Yaşar Yakış'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlamış olması münasebetiyle gündemdışı konuşması

YAŞAR YAKIŞ (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlamış olması münasebetiyle, bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak için huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bugün, dün geceden beri, cumhuriyetin kurulmasından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi olarak gördüğümüz, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecinin en önemli aşamalarından birini geride bırakmış bulunuyoruz. Bu işi başarmış bir Parlamento olarak ne kadar gurur duysak, ne kadar sevinsek yeridir.

Türkiye bundan kırkaltı yıl önce, 1959 yılında çıkmış olduğu bir yolculuğun sondan bir önceki, yani tam üyelikten bir önceki aşamasını dün gece, Türkiye saatiyle, gece yarısından sonra geride bırakmıştır. Bu önemli noktaya gelişimize bu uzun yolculuğun çeşitli aşamalarında katkıda bulunmuş tüm siyasî partilere, tüm siyasetçilere, tüm bürokratlara bu vesileyle teşekkür etmeyi borç biliyorum. Bu başarı hepimizin malıdır ve en çok da halkımızın malıdır; çünkü, halkımızın, milletimizin büyük desteği olmasaydı kimse bu büyük başarıyı gerçekleştiremezdi. AK Parti Hükümetinin bu konuda yaptığı, bundan önceki hükümetler yapamadığı halde AK Partinin yaptığı, AK Parti Hükümetinin yaptığı başarı şudur: Bundan önceki hükümetler ve siyasetçiler, pek tabiî ki en iyi niyetlerle, Türkiye'nin çıkarlarını koruduklarına inanarak birçok karar almışlar ve uygulamışlardır; fakat, zaman zaman, ağaçlara bakmaktan ormanı görememişlerdir. AK Parti ise ağaçlara bakmayı bir tarafa bırakıp ormanı görmüştür. Avrupa Birliğiyle müzakerelerde neyin önemli neyin daha önemli olduğunu teşhis ederek, daha önemli olan hedefe odaklanmış, daha az önemli hedeflere takılı kalmamıştır.

Dün üzerinde mutabakata varılan "müzakerelerin çerçevesi belgesi" adı verilen belge, bu belgede yer alan hususlardan bazıları zorlu müzakerelere konu teşkil etmiştir. Aslında, müzakere konusu edilen hususlardan birçoğu bu belgede yer alsaydı da almasaydı da, ileride, her aşamada defalarca karşımıza çıkarılabilecek hususlardı. O zaman denilebilir ki, peki, madem öyleydi de, neden hükümetiniz bu kadar katı bir tutum benimsedi de müzakereleri, âdeta, zaman zaman kopma noktasına getirdi? Bu sorunun cevabı şudur: Bazı konular müzakere belgesinde yer aldığı zaman, onları görmezlikten gelip de müzakere masasına oturduğunuz zaman, itirazınızı o aşamada dile getirmemişseniz, daha ileriki aşamada üye ülkeler size "bizim tutumumuzun böyle olduğunu siz biliyordunuz, daha başından beri size söylemiştik, niye o zaman itiraz etmediniz" diyebilirler. İşte, biz, müzakereler sırasında böyle duruma düşmemek için önemli konulardaki ısrarlarımızı son ana kadar sürdürdük ve başarılı olduk.

Çerçeve belgesinde buna benzer başka hususlar yok muydu; vardı; fakat, hükümetimiz, ötekilerini bunlar kadar hayatî saymamıştır, onun için onlara takılıp kalmamayı tercih etmiştir; çünkü, her maddeye takılırsanız, her konuda bir sorun ortaya çıkarırsanız, içinde bulunmadığınız bir forumda, sizin mevcut olmadığınız bir forumda istediğiniz her hususu kabul ettirmeniz zordur…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yakış, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Hükümetimiz, ehemm ile mühimm arasındaki tercihini işte bu şekilde yapmıştır ve başarılı olmuştur. Başarı, işte böyle zamanlarda ehemmi mühimme tercih etmekle ve isabetli seçimi yapmakla mümkün olur ve bu seçimi yapan liderler başarılı olur, ötekiler aynı derece başarılı olmazlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün geceden itibaren, Türkiye, Avrupa Birliğiyle ilişkilerinde çok önemli bir noktaya ulaşmış bulunmaktadır; fakat, pek tabiî ki, asıl, daha güç olanlar, şimdikinden çok daha fazla somut konulara taalluk eden hususlar bundan sonraki dönemde ortaya çıkacaktır. Şimdiye kadar temas ettiğimiz, görüştüğümüz öteki Avrupa ülkelerinin müzakerecileri, çok Avrupalı olarak gördüğümüz devletlerin müzakerecileri dahi bize şunu söylemişlerdir: "Avrupa Birliği her aşamada bize kök söktürmüştür." Aynı sıkıntılı dönemlerden Türkiye'nin de geçeceğini şimdiden kabul etmek lazımdır. Şimdiye kadar, müzakerelerin sadece çerçevesini konuşuyorduk; bundan sonra asıl, dişe, diş tartışmaları, bundan sonraki aşamada konuların özünü konuşmaya başladığımız zaman göreceğiz.

Şimdiye kadarki aşamalarda Anamuhalefet Partisini, Meclisimizi, kamuoyumuzu, gelişmelerin tüm aşamalarından sessiz diplomasinin imkân sağladığı azamî ölçüde bilgi sahibi tutmaya nasıl önem verdiysek, bundan sonraki aşamada da buna daha fazla önem vermeye devam edeceğiz.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Bravo, bravo; teşekkür ederiz!..

YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Çünkü, Avrupa Birliğine girecek olan sadece Partimiz, sadece Meclisimiz veya sadece bürokrasimiz değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 BAŞKAN - Sayın Yakış…

YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Toparlıyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Türkiye, Avrupa Birliğine, Meclisiyle, bürokrasisiyle, yargı organlarıyla, askeriyesiyle, işadamlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, işçileriyle, köylüsüyle, kısaca, tüm halkıyla birlikte girecektir. Toplumun, bu, tüm kesimleri gelişmelerden haberdar tutulacak ve müzakerelere mümkün olan en yakın şekilde ilgilendirileceklerdir ki, onlar da, her aşamada, kendi görüşlerini açıklayabilsinler, çıkarlarını koruyabilsinler ve katkılarını verebilsinler.

Şu anda, gerçekleştirdiğimiz başarıyı, ulaştığımız noktayı tatminkâr bulmayanlar da çıkabilecektir; ancak, şunu hatırlamakta yarar vardır ki, dün akşam kabul edilen "Müzakerelerin Çerçevesi" adlı belge, Türkiye'nin üye olmadığı ve Türkiye'nin hazır bulunmadığı bir forumda kabul edilmiştir. Hükümetimiz, bu kararın alınmasında, o forumda hazır bulunan dostları aracılığıyla ve etkili diplomasisiyle yön vermeye çalışmıştır. Bu çabamızda Türkiye'ye yardımcı olan tüm kesimlere buradan teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, uluslararası ilişkilerde, her hükümet, kendi ülkesinin çıkarlarını savunmak durumunda olduğu için, bazen, ülkelerden biri, sizin beğenmediğiniz bir tutumu savunmak zorunda kalabilir. Avusturya'nın son birkaç günkü tutumunu bu çerçeve içinde mütalaa etmek gerekir. Biz, böyle bir tutum izledi diye, Avusturya'yı kendimize hasım ilan edecek değiliz. Müzakereler, Avusturya'nın, en sonunda anlayış göstermesi sayesinde, Türkiye'yi de tatmin edecek şekilde sonuçlanmıştır. Biz, artık, şimdiye kadar olanları bir tarafa bırakıp... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yakış, lütfen…

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Dışişleri eski Bakanı, 15 dakika konuşsun.

YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, Sayın Yakış.

YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - ...yeni bir temiz sayfa açmak istiyoruz ve Avusturya da dahil olmak üzere, Avrupa Birliği içindeki müstakbel ortaklarımızla, mümkün olan en yakın işbirliğini sürdürmek istiyoruz. Zaman zaman, yine, Avrupa Birliği üyesi dostlarımızla anlaşmazlığa düşebileceğiz; fakat, müzakerelerimizi iki hasım taraf olarak değil, iki müstakbel ortak olarak yürütmeye çalışacağız. "Müzakerelerin Çerçevesi" başlıklı belgenin sonuçlandırılması aşamasında farklı görüşler ileri süren ülkelerin de aynı anlayış içinde olmalarını ümit etmek istiyoruz. Âdeta, bir parti grubu toplantısında kendi farklı görüşünü izah edip de, gruba kendi görüşünü imal etmeyi başaramayan bir milletvekilinin, grup toplantısından çıktıktan sonra, nasıl, partisinin görüşlerini -kendi düşüncesinden farklı olsa dahi- savunmaya ihtiyacı varsa, bu ülkelerin de, şimdi, artık, daha önceki görüşleri ne olursa olsun, Avrupa Birliğinin ortak görüşünü savunmaları gerektiği kanaatindeyiz.

Bu  düşüncelerle sözlerime son verirken, Sayın Başbakanımıza, Sayın Dışişleri Bakanına, Sayın Başmüzakereci Ali Babacan'a, muhalefet partisine, bu konuda katkıda bulunan herkese, gecesini gündüzüne katarak diplomasinin bütün hünerlerini ortaya koyan güçlü Hariciye bürokrasisine ve bu sonuca katkısı olan herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum, başarılarından ötürü kendilerini kutluyorum. Bu önemli neticenin, halkımıza, ülkemize, Avrupa Birliği ülkelerine ve bütün dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yakış.

Gündemdışı ikinci söz, İstanbul Bilgi Üniversitesinde düzenlenen Sözde Ermeni Soykırımı Konferansı hakkında söz isteyen, Denizli Milletvekili Haşim Oral'a aittir.

Buyurun Sayın Oral. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Denizli Milletvekili V. Haşim Oral'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlaması için yapılan görüşmeler sırasında Türk Hükümetinin imzaladığı ek protokole ve sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak Türkiye'de yaşanan son olaylara ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, benden önce konuşan Sayın Bakanımın bir söylediğine katılıyorum; gerçekten, Türkiye, Avrupa Birliğine girerken çok ciddî bir sessiz politika izledi. O sessizliğin sonucundadır ki, buradaki milletvekili arkadaşlarım ve biz, bu çerçevenin içinde, dışında ne var ne yok bilmiyoruz. Sanıyorum, Dışişleri yetkilileri de bilmiyorlardır; çünkü, bütün önemli süreç, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezinde yaşandı.

AHMET YENİ (Samsun) - Herkes biliyor.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı var, bu ülkenin Başbakanlığı var; önce bunun altını çizmek istiyorum. Daha sonra, Sayın Başkanımın da izniyle, benim verdiğim dilekçede, ek protokolle ilgili ve Ermeni soykırımıyla ilgili konuşma yapacağım yazılıydı, konuşmamı o dilekçeme uygun hazırladım; bunu da tırnak içinde belirtmek istiyorum.

Türk Hükümetinin imzaladığı protokolün ayrıntılarını halkımız bilmiyor; çünkü, basın bu protokolün içeriğini halkımıza duyuramamıştır. Avrupa Birliği açısından hükümetin bu protokolü imzalama yükümlülüğü altına girdiğini hepimiz biliyoruz.

Bildiğimiz bir başka gerçek de, Türk Hükümetinin imzalamak yükümlülüğü altına girmiş olduğu protokolde kabul edemeyeceğimiz bazı hayatî hususların kesinlikle bulunduğudur. Hükümet, bu nedenle, bir deklarasyonda bulunarak, protokolü kabul etmekle Rum İdaresini Kıbrıs'ta uzlaşma oluncaya kadar meşru hükümet olarak tanımayacağını duyurma ihtiyacını duymuştur. Hükümet, böylelikle, Meclise gelecek olan protokolün kabul edilebileceğini; çünkü, bunun zararlı kısımlarını kabul etmediklerini deklarasyonlarıyla kayda geçirdiklerini dünyaya ve Türkiye kamuoyuna duyurmak istemiştir. Halbuki, Avrupa Birliği yayımladığı karşı deklarasyonla, Türk Hükümetinin deklarasyonunun hiçbir bağlayıcı etkisi olmadığını duyurmak ihtiyacını duymuş ve daha da ileri giderek, ek protokoldeki hükümetimizce kabul edilmeyeceği vurgulanmış olan hususların daha da altını çizerek, bunların kabul edilmesi, uygulamaya konulması talebinde ısrarlı olmuştur.

Ek protokol nedir, neler içermektedir sorusuna bilgili şekilde cevap verecek milletvekili sayımızın ne kadar olduğunu, gerçekten herkesin yüzüne bakarak şöyle bir muhakeme etmek istiyorum. Herhalde pek fazla değildir; ancak, ek protokol ve hükümetin deklarasyonuna cevaben yayımlanmış olan Avrupa Birliği Deklarasyonu, Kıbrıs'ta EOKA'cı Rum İdaresini oldukça memnun etmiştir. Avrupa Birliğinin cevabî deklarasyonunda ısrarla vurguladığı her şey, Rum İdaresinin millî siyasetiyle örtüşmektedir. Hükümet Sözcüsü ve Dışişleri Bakanımız ile Sayın Başbakanımıza da bu gelişmelerden memnun olmadıklarını duyurma ihtiyaçlarını duymuşlardır.

Bu konuların Mecliste tartışılmasında ısrarlıyız. Protokolde neler vardır, bilmek istiyoruz. Bunları kabul ettiğiniz de Avrupa Birliğinde imzaladığımız çerçeveden veya kabul ettiğimizden anlaşılıyor, bunları bilmek ve tartışmak istiyoruz. Ek protokole neden ihtiyaç duyulmuştur ve içeriği nedir? Aşikârdır ki, hükümet, bu ek protokolü benimsemiş değildir gibi görünüyor; ancak, eğer benimsememişse -ki deklarasyon yayımlamıştır- o halde, Avrupa Birliği karşı deklarasyonuyla görüşünde ısrar ettiğine göre, bu konuda AB'yle yeniden görüşüp ek protokol ve karşı deklarasyondaki dayatmalar kaldırılmadıkça acele etmemeliyiz. Yoksa, Avrupa Birliği üyelik hedefiyle, ucu açık onbeş yirmi yıllık bir yola adım atmak için bizden her isteneni verecek miyiz? Bunları söylerken, eminim bazı arkadaşlarımız bu sürecin bittiğini düşünüyor; ancak, şunu bilin ki, bu onbeş yirmi senelik süreçte, bunlar bizim önümüze tekrar tekrar gelecektir.

Hükümet açıklamış olduğu deklarasyonla duruma nasıl baktığını halkımıza ve dünyaya duyurmuş bulunmaktadır; ancak, bu, sadece hükümetimizin bir görüşü olarak kabul edilmekte ve AB'yle yapılacak müzakerelerde hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı açıkça kayda geçmektedir.

Hükümetimizin Kıbrıs politikası konusunda herkesin kafasında muhtelif soru işaretleri vardır. Millî Kıbrıs davamızın esasları, olmazsa olmazları yıllarca bu Mecliste tartışılmış ve karara bağlanmıştır; ancak, Annan Planı denilen planı hükümet kabul edip, Kıbrıslı Türklere de kabul ettirdikten sonra, millî davamızın esasları nedir sorusuna sağlıklı cevap vermek zorlaşmıştır.

Biz, Kıbrıs meselesinin Türkiye açısından millî bir dava olduğu inancıyla yetişmiş insanlarız. Bu nedenledir ki, bir gün Anadolu'nun gençlerini bir kolordu sancağı altında Kıbrıs'a gönderdiğimizde gurur duyduk. Şehitlerimizi toprağa verirken millî çıkarlarımızı koruduğumuz inancını paylaştık.

Kıbrıs meselesi millî bir meseledir demişti Sayın Başbakan. O halde, bu millî meselenin içinde bulunduğu bu zor durumda, hükümetin, millî meseleleri müzakere etmenin en doğal yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuyu tartışmaya açmasını, milletvekillerini bilgilendirmesini, basın ve halktan gizlediği gerekçenin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oral, buyurun.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - … halkın gerçek temsilcileri olan milletvekilleri önünde tartışılmasını istiyoruz.

Geçenlerde, Sayın Bakanımız, Sayın Çiçek "3 Ekim korkusuyla hapşırmaktan bile çekiniyoruz" demişti. Bu, gerçekten, hükümetimizin düşüncesinin ötesinde, eylemi haline dönüşmüştür.

Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat'ı kabulünde yaptığı açıklamayla millî davamızın özünü bütün dünyaya duyurmuş bulunmaktadır "Kıbrıs'ta, dini, dili ayrı iki eşit halk ve onların devletleri vardır, Kıbrıs üzerinde dengeler vardır; bunlar kale alınmadan Kıbrıs meselesi halledilemez" demiştir.

Uluslararası hukukçular ve Kıbrıs'tan gelen sesler "ek protokol kabul edildiği takdirde, Türkiye, fiilen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini terk etmiş ve Kıbrıslı Türkleri Rumun insafına bırakmış olacaktır" demektedir. Biz de milletvekilleri ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu görüşü paylaşmaktayız ve soruyoruz: Kıbrıs'ı, Avrupa Birliği yoluyla, Avrupa Birliğinin meşru hükümet addettiği Rum - EOKA terör idaresine teslim mi edeceğiz? 2005 yılını EOKA yılı ilan etmiş olan bu idareyi, tüm geçmişine rağmen, meşru hükümet olarak tanımak niyeti gerçekten var mıdır?

Bu ve benzeri konuları, Avrupa Birliğinin şartlarını, Avrupa Parlamentosunu, halka duyurulmamış, Sevr Anlaşmasını çağrıştıran ve Avrupa Birliğinin kaydettiği şartları ayrıntılarıyla tartışmak, bu Mecliste görev yapmakta olan halkın temsilcilerinin hakkı ve sorumluluğudur. Bizi bu haktan mahrum ederek "ben yaptım, oldu" mantalitesiyle hareket edilmeyeceğini, bir kez daha, iktidarımıza hatırlatıyoruz.

Yine, benim dilekçemin içinde olan ve ne yazık ki Avrupa Birliğinin de gündemine bir şekilde girmiş olan Ermeni soykırımıyla ilgili Türkiye'de olan olayları, bir milletvekili değil bir yurttaş olarak üzüntüyle izliyorum. Bilmem Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarım anımsayacaklar mı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oral, toparlayabilir misiniz.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Biz, Dışişleri Komisyonu olarak Avrupa'ya gittiğimizde, Cumhuriyet Halk Partisi ve AKP'li milletvekilleri olarak, bizim böyle bir soykırımı kabul etme durumumuz yok ve 549 milletvekili biz bunun altına imza attık derken ve bu konuda arşivlerimizi açtık derken, bu konuda taraflı ve tek yönlü ve tek sesli, sözüm ona, üniversite özerkliğinin altına sığınarak bir konferans yapan, bir görüşe destek vermek veya bu görüşe destek verirken bunun karşıtını da hazırlamama konusunda zafiyete düşenleri, bir daha bu zafiyete düşmemeye özellikle davet ediyorum; çünkü, eğer siz, bunları bugün yapıyoruz, bunları tartışıyoruz derseniz -ki, bunu yaptık- o zaman size derler ki... Mademki siz bunu tartışıyorsunuz, siz bunu bizim istediğimiz gibi tartışın mantığıyla size yaklaşırlarsa -ki, öyle yaklaşıyorlar- o zaman bunun altından kalkmak oldukça zor olur ve bunu da Türkiye'ye yapmaya kimsenin hakkı yoktur diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz, 3 Ekimden önce, Hatay'da, medeniyetler buluşması yapıldı; papazlar, rahipler, imamlar, birçok insan medeniyetler buluşmasında hükümetimizle buluştu. Ben, şunu sormak istiyorum: Bütün bu buluşmaların, bizim Avrupa Birliğine girmemizde acaba ciddî şekilde etkili olduğunu düşünüyor musunuz; yoksa, bütün bu oluşumlardan sonra, bir gün, farklı dinden insanların Türkiye'de söz sahibi olma konusunda yapacağı siyasî yatırımların ve ilmî yatırımların önünü açmış mı oluyoruz? Çünkü, bu konuda, patrikhane okulları açmak isteyenler var; eğer bilmek istiyorsanız onu hatırlatayım size.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oral, toparlar mısınız.

Buyurun.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Bununla ilgili daha önce yaptığımız uyarıların dikkate alınmadığını göz önünde tutarak, özellikle bugünden sonra, Türkiye'nin önüne bu tür engellerin çok çıkacağını görerek, bu konularda sizleri, özellikle uyarmak istiyorum.

Siz şöyle bir şey düşünebiliyor musunuz: Ermenistan'da, bir Ermeni vatandaşının çıkıp da "hayır, bize Türkler soykırım yapmadı" demesini bekliyor musunuz; bunun, karşılığını alabileceğinizi düşünüyor musunuz?! O halde, bu işin ilmini yapmamış insanlar, bu işin altına imza atmış 549 tane milletvekili ve onların içinden çıkan Sayın Başbakanın ve sayın bakanların ve Sayın Adalet Bakanının bu konudaki çizgilerini ya üst üste getirmelerini ya da ayrı çizgilerini, artık, Türkiye lehine net bir şekilde ortaya koymaları gerektiğini düşünüyorum.

Avrupa Birliğiyle ilgili son sözüm ve konuşmamı bitiriyorum. Buradan 70 000 000'a ve siz AKP'li milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum. Sayın Başbakanımın bir sözünü hatırlatmak istiyorum. "Biz, Avrupa Birliği için, bizden istenilenin fazlasını yaptık." Aynen böyle söyledi. Şimdi ben de diyorum ki, size hiç kimse bu yetkiyi vermedi. Siz, sizden istenilenin fazlasını değil, siz, sizin ulusal çıkarlarınız konusunda sizin üzerinize düşeni yapmak zorundasınız. Bunu yaparken de, bu sürecin sadece Adalet ve Kalkınma Partisi süreci olmayacağını, bundan sonra bu Mecliste birçok milletvekilinin geleceğini, benim kızımın, benim çocuğumun, sizin çocuklarınızın özellikle bu imzalananlarla, bu anlayışla çok ciddî yaralar alacağı kaygısını taşıyorum. Onun için, Türkiye için hiç kimse kendisinden istenilenden fazlasını vermesin; çünkü, buna hakkı yok; çünkü, bunu yapanlar, bir gün, Türkiye'de, gereken siyasî dersi alacaklardır diye düşünüyorum.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.

Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ben, değerli milletvekilimizin Hatay'da düzenlenen toplantıyla ilgili sözleri hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Orada yapılan toplantı, Hatay Valiliği tarafından düzenlenmiş bir toplantıdır; yani, Hükümetin düzenlemede herhangi bir…

İSMET ATALAY (İstanbul) - Vali hükümetin memuru değil mi?! Siz oradasınız, Başbakan orada.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (Devamla) - Hayır, Hükümetin tamamı orada değildi. Sayın Başbakan ile iki Bakan arkadaşımız oradaydı; görevleri de başkaydı. Hükümetin, hükümet üyelerinin vakti olsa, tamamı da gidebilirdi; o, ayrı bir konu. Türkiye içinde yapılan, düzenlenen bir toplantıdan herhangi bir hükümet üyesinin kaçınması diye bir şey söz konusu olamaz. Zaten ülkemizde yapılan her şeyle, şu veya bu şekilde, ilgimiz var. Ben, asıl, olup biteni anlatmaya çalışıyorum. Vilayet tarafından düzenlenmiştir. Toplantı uluslarararası niteliktedir. Toplantının ana başlığı ve konusu medeniyetler buluşmasıdır; dolayısıyla, bu, dinlerarası diyaloğa geri götürülebilecek, indirgenecek bir toplantı değildi. "Medeniyet" kavramı içinde neleri görüşmek, konuşmak, tartışmak istediler ise,  o konular tartışılmıştır. Ben, şahsen toplantıda bulunmadığım için ayrıntısını bilmiyorum; genel çerçevesini, programını biliyorum; dolayısıyla, orada, böyle, bizim imamlarımız filan katılmıştır… İmamlarımız da katılır; çünkü, çok şükür, onlar arasında da üniversite mezunlarının, hatta, yüksek lisans ve doktora yapmış olanların sayısı dikkate değer ölçüde artmıştır; ama, buraya katılan arkadaşlarımız, imamlarımız değil, çoğunluğu üniversitelerimizde öğretim üyesi olan, profesör olan ve bu konuda, sadece Türkiye içinde değil, yayınları Türkiye içinde de bilinen değerli arkadaşlarımız olmuştur. Başarılı bir toplantı olmuştur. Avrupa Birliğine faydası olur mu olmaz mı; o amaçla düzenlenmiş bir toplantı değildir. Bu, daha çok Hatay bağlamı düşünülerek, Hatay İlinin kültürü, kültürel geçmişi düşünülerek hazırlanmış bir toplantıdır; ama, Avrupa Birliğine, eğer böyle toplantılardan dolayı, Avrupa Birliği üyeleri veya Avrupa Birliğinden herhangi bir kurum… Bakınız, Türkiye, artık her türlü konuyu konuşabilecek, tartışabilecek durumdadır. Türkiye, diyaloğa açıktır. Türkiye, hakikaten, medeniyetlerin buluşması, ittifakı, nasıl adlandırırsanız adlandırınız, o konuda katkısı olabilecek bir ülkedir, birikimi olabilecek bir ülkedir. O ülkenin coğrafyası buna müsaittir. O ülkenin tarihi buna müsaittir. O ülkenin dünyanın en zengin kültürlerinden biri olan kültürü ve kültürel geçmişi müsaittir. Böyle şeylerin teşvik edilmesi lazım. Siyasetin dışındadır. Siyasî herhangi bir gelirinin olduğu düşünülerek böyle toplantılar hazırlanmaz; ama, dediğim gibi, eğer uluslararasında Türkiye'nin toleransını gösterecek, Türkiye'nin o konularda hazırlıklı olduğunu, tartışmaya, konuşmaya, buluşmaya ve bilişmeye hazırlıklı olduğunu gösterecek bir izlenim ortaya çıkarıyorsa bundan dolayı da memnun olmak lazımdır diyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'a aittir.

Buyurun Sayın Doğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'ın, Dünya Yaşlılar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizi biz yapan annelerimizin, babalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin, yani, varlıklarıyla hayatımıza renk katan, topluma rehberlik eden yaşlılarımızın 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yeni yasama dönemimizin de iktidarıyla, muhalefetiyle halkımızı memnun eden bir ahenk içerisinde geçmesini diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırmacılar, dünyada 21 inci Yüzyılın yaşlıların yüzyılı olacağını belirtiyorlar. Açıkça söylemek gerekir ki, Türkiye'de de sürekli yaşlı nüfusu arttığından dolayı 21 inci Yüzyıl yaşlıların yüzyılı olacaktır. Ülkemizde şu anda 6 000 000'a yakın 65 yaş üzerinde bir nüfusumuz bulunmaktadır. 2025'li yıllarda bu iki katına, yani 12 000 000'a, 2050'li yıllarda da üç katına çıkacaktır; yani, 2050'li yıllarda her 5 kişiden 1'isi, Türkiye'de, 65 yaşın üzerinde olacaktır.

İşte, birçok araştırıcı, 2025'e kadar genç nüfusun azalıp yaşlı nüfusun artacağı bu dönemi fırsat penceresi olarak nitelendirmektedir. İşte bunun içindir ki, 21 inci Yüzyılın bu yaşlanma olayına ülkemizde de az önce bahsettiğim demografik verilere uygun politikaları bir an önce uygulamaya koymak durumdayız. Bir ulusal yaşlılar politikasının oluşturulması, veri tabanının oluşturulması, kentlerin yaşlıların varlığına göre planlanması, trafik ve yaya planlamaları, konut mimarilerinin yaşlıların yaşamını kolaylaştıracak tarzda olması, ailesi olanlar için evde bakım imkânlarının geliştirilmesi, huzurevi standartlarının Avrupa Birliği standartlarına getirilmesi, yaşlılarımızın sosyoekonomik hayata katılımının sağlanması, başarılı ve sağlıklı yaşlanma bilincinin gençlerimize aşılanması ve yaşlılarımızın tedavisinde hizmet gören geriatrist, yaşlı bakımı üstlenen hemşirelerin ve diğer paramedik görevlilerin yetiştirilmesi...

İşte bütün bunlarla yola çıkan bir siyasî anlayış olarak Partimiz, ilk defa, kronik hale gelmeden bir potansiyel problem alanı üzerinde çalışmalar başlatmış ve AK Parti Sosyal İşler Başkanlığına bağlı Yaşlılar Koordinasyon Merkezinin kuruluşunu sağlamıştır.

Şunu memnuniyetle belirtmeliyiz ki, Türkiye genelinde, il ve ilçelerde teşkilatlanan Yaşlılar Koordinasyon Merkezimiz, yaşlılarımıza ulaşmakta, onların güncel sorunlarına çözümler bulmaktadır. Diğer taraftan, yaşlılarımızın bu güncel sorunlarının dışında, gerek genel merkez Yaşlılar Koordinasyon Merkezi gerekse il ve ilçe yaşlılar koordinasyon merkezleri sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket etmekte, konferanslar, toplantılar düzenlemekte ve ortak sosyal faaliyetler geliştirmektedirler.

Gene, Yaşlılar Koordinasyon Merkezi, yaşlılarımızın sosyoekonomik hayata katılımını sağlayacak projeler geliştirmektedir. Bununla ilgili ilk hazırlanan AKOM Projesi pilot olarak uygulanmaya başlamıştır.

Gene, merkezimiz, devlet hastanelerinde yaşlı poliklinikleri ve geriatri merkezleri kurulması projesiyle yaşlılarımızın hastanelerden daha kolay hizmet almasını hedeflemiştir.

Yine, merkezimiz, Parlamento faaliyetlerinde yaşlılarımıza yönelik olumlu adımların atılmasını sağlamaktadır. Bununla ilgili, Türk Ceza Kanununda yaşlılarımıza yönelik suçların artırılması ve 2022 sayılı Yasadan maaş alan yaşlılarımızın ayakta tedavilerinin, ilaç, ortez, protezlerinin sağlanması konularında gerekli adımların atılmasını sağlamıştır. Sosyal politikalarıyla toplumun her kesimine ulaşmayı amaç edinen AK Parti iktidarımız yaşlılarımıza ayrı bir önem vermektedir. Bu anlamda Toplu Konut İdaresi aracılığıyla yalnız yaşayan yaşlılarımız için de konut inşaatları başlatılmıştır.

Türk Milleti olarak tarihin her döneminde gelenekleri ve inançları gereği yaşlılara büyük saygı ve hürmet gösteren bir toplumuz. Bu nedenle yaşlılarımızın en huzurlu oldukları yerin evlerinin; yani, aile ocaklarının olduğunu düşünüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Doğan, buyurun.

NEVZAT DOĞAN (Devamla) - AK Parti Yaşlılar Koordinasyon Merkezi, modern değerler ile kültürümüzden, tarihimizden gelen geleneksel değerlerin buluştuğu bir Türk evde bakım modelinin geliştirilmesi için çalışmaktadır.

Ülkemizin, doğu ve batı, zengin ve fakir, gelişmekte olan ve gelişmiş dünya arasındaki doğal ve tarihsel bir köprü olması ve yüzyıllar  boyunca farklı kültürler, dinler ve uygulamalara gösterdiği tolerans nedeniyle yaşlı bakımı konusunda da dünyaya örnek teşkil edeceğine inanıyoruz. Sayın Başbakanımızın "kendi varlığımız ve çocuklarımızın geleceği ne kadar önemliyse yaşlılarımız da bizim için o kadar önemlidir" sözleri doğrultusunda yaşlılarımıza hizmet vermeye çalışıyoruz.

Sözlerime son verirken, başımızın tacı, toplumumuzun kıdemlileri olan yaşlılarımızın 1 Ekim Yaşlılar Gününü kutluyor, ellerinden öpüyorum.

Dünkü tarihî geceyle birlikte ülkemizi her alanda çağdaş uygarlıklar düzeyine başarıyla taşıyan AK Parti iktidarının yaşlılık konusunda da ülkemizi dünyada örnek olacak, lider olacak bir konuma getireceğine inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Gündeme geçiyoruz.

Kâtip Üyenin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığının 2 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında 5372 sayılı Kanunun bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/881)

                        6.7.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 27.6.2005 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-10106/30721 sayılı yazınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 24.6.2005 gününde kabul edilen 5372 sayılı "Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun" incelenmiştir:

İncelenen yasanın 21 inci maddesinin ikinci fıkrasında,

"Genel Müdürlüğün merkez teşkilatında ve temsilciliklerinde görevlendirilecek personelin atama, yer değiştirme, görevde yükselme usul ve esasları ile Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcılığı, Daire Başkanlığı ve Müdürlüğe atanacaklarda aranacak yabancı dil seviyesine ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir."

denilmektedir.

1- Düzenlemede, Sivil Havacılık Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve Birinci Hukuk Müşaviri de dahil tüm personelin atama yöntem ve ilkelerinin, yasanın 22 nci maddesi uyarınca Genel Müdürlükçe çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüştür.

Anayasanın 128 inci maddesinde,

- Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği,

- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği,

kurala bağlanmıştır.

İncelenen yasanın 1 inci maddesinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün, Ulaştırma Bakanlığına bağlı, özel bütçeli bir kamu tüzelkişisi olduğu belirtilmiştir.

27.9.1984 günlü, 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki Yasanın 10 uncu maddesinde, bakanlık bağlı kuruluşları, bakanlığın hizmet ve görev alanına giren ana hizmetleri yürütmek üzere, bakanlığa bağlı olarak özel yasayla kurulan, genel bütçe içinde ayrı bütçeli, katma bütçeli ya da özel bütçeli kuruluşlar biçiminde tanımlanmıştır.

Bu tanıma göre, Ulaştırma Bakanlığının "bağlı kuruluşu" statüsünde bulunan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün, genel idare esasları kapsamında kamu hizmeti gördüğü; bu hizmetlerin gerektirdiği aslî ve sürekli görevleri yürüten personelin de, memur ya da diğer kamu görevlisi olduklarında kuşku bulunmamaktadır.

Bu durumda, Anayasanın 128 inci maddesi uyarınca, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün tüm personelinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi gerekmektedir.

Oysa, incelenen yasanın 21 inci maddesinin ikinci fıkrasında, Genel Müdürlüğün merkez örgütü ve temsilciliklerinde görevlendirilecek personelin atama, yer değiştirme ve görevde yükselme yöntem ve ilkelerinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

Yasada, sözü edilen konuların yönetmelikle düzenleneceğinin belirtilmesinin "yasayla düzenleme" anlamına gelmeyeceği açıktır. Anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konuların temel ilkelerine yasada yer verilmesi, yürütmenin, ancak çerçevesi belirlenmiş teknik ayrıntıların düzenlenmesi için yetkili kılınması gerekmektedir.

İncelenen yasanın 21 inci maddesinin ikinci fıkrası, konuyla ilgili hiçbir kural getirilmeden atama, yer değiştirme ve görevde yükselme yöntem ve ilkelerine ilişkin tüm düzenlemeleri yönetmeliğe bırakan içeriği nedeniyle Anayasanın 128 inci maddesiyle bağdaşmamaktadır.

2- İncelenen yasanın 1 inci maddesinde, yukarıda da belirtildiği gibi Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak yapılandırılmıştır.

Bu yapısal özellik nedeniyle, hazırlanacak yönetmelikte, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı ve Birinci Hukuk Müşavirinin atama yetkisinin, tek başına ya da birlikte Başbakan ve Ulaştırma Bakanına verilebileceği ortadadır.

Böylece, incelenen yasayla, üst düzey görevlilerin atama kararnamelerinde Cumhurbaşkanının imzasını gerektirmeyecek bir düzenleme yapılmasına olanak sağlanmaktadır.

İncelenen yasanın 25 inci maddesinin birinci fıkrasında, Genel Müdürlük personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Bu gönderme nedeniyle, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü üst düzey görevlileri, malî, sosyal ve hukuksal statü olarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey personeliyle eş düzeyde tutulmuştur.

23.4.1981 günlü, 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunun 2 nci maddesi ve bu yasaya ekli (2) sayılı cetvelde, genel müdürler, genel müdür yardımcıları ve birinci hukuk müşavirlerinin atamalarının ortak kararnameyle yapılacağı kurala bağlanmıştır.

Görüldüğü gibi, incelenen yasayla, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında üst düzey görevlilerin atama yöntemi yönünden farklılık yaratılmasına neden olabilecek bir düzenlemeye yer verilmiştir.

a- Çağdaş demokrasilerde, parlamenter sistem ve bu sistemi yaşama geçirecek erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş; yürütmenin iktidar gücü, yasama ve yargı denetimiyle dengelenmeye çalışılmıştır.

Parlamenter demokratik sistemin ve erkler ayrılığının benimsendiği Anayasamızda da, bağsız koşulsuz ulusun olan egemenliği, yasama, yürütme ve yargı alanlarında ulus adına kullanacak organlar belirtilmiş; yasama ve yargının yürütme organı üzerindeki denetim yetkisi ve bu yetkinin kullanılma biçim ve sınırları çeşitli maddelerde kurala bağlanmıştır.

İktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa koyucu, bununla yetinmemiş, devletin başı olan Cumhurbaşkanına bir denetim, dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi vermiştir.

Nitekim, Anayasanın,

-8 inci maddesinde, yürütme yetki ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca kullanılıp yerine getirileceği,

-104 üncü maddesinde, Cumhurbaşkanının,

. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği,

. Başbakan ve bakanları atayacağı,

. Gerekli gördüğü durumlarda Bakanlar Kuruluna başkanlık edeceği ya da Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağıracağı,

. Kararnameleri imzalayacağı,

-105 inci maddesinde, Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler dışındaki tüm kararlarının Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanacağı,

belirtilmiştir.

Bu kurallar, Cumhurbaşkanının, aynı zamanda yürütmenin de başı olduğunu, kararnameleri imzalama yoluyla iktidar gücünü denetleyerek, bu güçle kamu politikalarının oluşması ve uygulanmasında görev alan üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengeyi sağlaması gerektiğini göstermektedir.

Cumhurbaşkanının bu denetim ve dengeleme görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde çok daha gerekli olmaktadır; çünkü, bu dönemlerde, özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korunmasız kalmaktadır.

b- Anayasanın 8 inci maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca kullanılıp yerine getirileceği belirtilirken, yürütme işlemlerinin hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için her iki tarafın katılmasıyla ortaklaşa yapılması gereği ortaya konulmuştur.

Yine, Anayasanın 105 inci maddesinde, Cumhurbaşkanının Anayasa ve diğer yasalarda tek başına yapabileceği belirtilen işlemler dışındaki tüm kararlarının başbakan ve ilgili bakanlarca da imzalanacağı kurala bağlanmıştır. Bu kural, tüm kararlar bağlamında atama kararlarının da Cumhurbaşkanınca imzalanması gerektiğini göstermesi yönünden önemlidir. Anayasanın 104 üncü maddesinde, Cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama görev ve yetkisi verilmiş olması da bu yargıyı pekiştirmektedir.

Anayasamızda Cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama yetkisinin verilmesi üç önemli gerekçeye dayanmaktadır. Bunların birincisi, Cumhurbaşkanının yansızlığı nedeniyle, kararnamelerin kamu yaranına ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olmasının ve olumsuz siyasal emellere hizmet etmemesinin sağlanması; ikincisi, Cumhurbaşkanına yürütme alanında hükümete öneri  ve uyarılarda bulunma yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması; üçüncüsü de, Cumhurbaşkanının devletin ve yürütmenin başı olması ve devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunmasıdır. 

Bu anayasal kurallar karşısında, birer yönetsel işlem olduğunda kuşku bulunmayan atama işlemlerinden kurumların karar ve uygulama düzeneklerinde önemli işlev gören üst düzey kamu görevlilerine ilişkin olanlarının hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için Cumhurbaşkanınca da imzalanması anayasal zorunluluktur.

c- Öte yandan, kamu kurum ve kuruluşları ve dolayısıyla bu kurum ve kuruluşların üst düzey görevlileri, siyasal iktidarın uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek ve kendi alanında siyasal iktidara yardımcı olmak, değişen iktidarlardan kamu hizmetlerinin etkilenmemesini ve sürekliliğini sağlamakla yükümlüdürler.

Kamu hizmetinin sürekliliğinin sağlanması, kamu politikalarının oluşmasında karar verme ve bu kararları uygulama konumunda olan üst düzey kamu görevlilerinin atama güvencesinde kamu yararı bulunduğunu göstermektedir.

Devlet organlarının düzenli çalışması, yönetimde istikrarın sağlanmasıyla olanaklıdır. Yönetimde istikrar ise, kamu hizmetinin değişken öğesi olan iktidardaki siyasal partilerle değil, kamu hizmetinin değişmez öğesi olan kamu görevlilerine sağlanacak görev güvencesiyle gerçekleştirilebilecektir.

Cumhurbaşkanının kamu hizmetlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atamalarında imzasının bulunması, kimi haksız işlemlerin, siyasal nitelikli atamaların önlenmesi ve dolayısıyla kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden de gereklidir.

Anayasamıza göre, yürütmenin iki kanadından birini oluşturan Cumhurbaşkanı, yansız niteliğiyle, siyasal nitelikli hükümete karşı, kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır. Bu güvence, atama kararnamelerinin Cumhurbaşkanınca imzalanmasıyla yaşama geçirilmektedir.

Nitekim, bu gerekçeler göz önünde bulundurularak, 2451 sayılı Yasada müsteşar ve yardımcıları, genel müdür ve yardımcıları, bakanlık müşavirleri, birinci hukuk müşavirleri, bakanlık daire başkanları, il idare şube başkanları, bölge müdürleri ve başmüdürler gibi üst düzey görevlilerin atanmaları, görevden alınmaları ya da nakillerinin ortak kararnameyle yapılması kurala bağlanmıştır.

d- Adalet Bakanlığında genel müdürlük, daire başkanı ve daha üst kamu görevlerine yapılacak atamalarda, ortak kararname yerine, Bakanın önerisi ve Başbakanın onayı yöntemini getiren 25.6.1992 günlü, 3825 sayılı Yasayla ilgili, Anayasa Mahkemesinin 27.4.1993 günlü, E.1992/37, K.1993/18 sayılı kararında "Parlamenter hükümet sistemi benimsenen Anayasaya göre, Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak karşı-imza kuralı gereği imzalayacağı kararnameler, 104 üncü madde uyarınca yürütme alanına ilişkin görev ve yetkileriyle sınırlı anlaşılmak gerekir" denilerek, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının, atama kararnamelerini, güvence niteliğinde karşı-imza kuramı uyarınca imzalaması gerektiği kabul edilmiştir.

Yüksek Mahkemenin aynı kararında;

"Anayasanın 104 üncü maddesinde devletin başı olduğu ve Türk Milletinin birliğini temsil ettiği belirtilen Cumhurbaşkanı, 8 inci maddeye göre de yürütme yetki ve görevini Bakanlar Kuruluyla birlikte kullanılır ve yerine getirir.

Devletin başı olan Cumhurbaşkanı, Anayasada yürütme organı içinde kabul edilmiş ve aynı zamanda yürütmenin de başı sayılmıştır.

Anayasanın 8 inci maddesinde … denilerek yürütme işlemlerinin hukuksal geçerliliği için, her ikisinin de katılmalarıyla ortaklaşa yapılması gereği çok açık bir biçimde ortaya konulmaktadır.

…...

Başbakan ve tüm bakanların imzaladıkları Bakanlar Kurulu kararnamesi ile, yalnızca Başbakan ve ilgili Bakanın imzasını taşıyan müşterek kararnamenin de geçerlik kazanabilmesi için Cumhurbaşkanı tarafından imzalanması anayasal bir zorunluluktur.

…..

Geleneklere dayalı bir kurallar ve kurumlar düzeni olan parlamenter sistemde önemli devlet işlemlerinin tümü devlet başkanının imzasıyla tamamlanır.

…...

Bakanlık üst düzey görevlerine getirilecek bu yüksek memurlara ilişkin atama işlemlerinin, Anayasada benimsenen parlamenter sistem gereği yürütme organını oluşturan Adalet Bakanı ve Başbakan ile tarafsız Cumhurbaşkanının onayına sunulması, Anayasanın 8 inci, 104 üncü ve 105 inci maddeleri yönünden bir zorunluluktur.

......

Bakanın yanında, onun uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek, bu alanlarda bakana yardım etmek ve değişme olasılığı fazla olan bakanların değişmesinden kamu hizmetinin etkilenmemesini sağlamak üzere bulundurulan; memur statüsü içinde ve hizmet kadrosunda en yüksek dereceye yükselmiş, böylece teknik deneyim sahibi ve uzman kimseler olan müsteşarlık, müsteşar yardımcılıkları, Teftiş Kurulu Başkanlığı ve diğer sayılan üst düzey görevlere aynı yöntemle atama yapılabilmesi (bakanın önerisi üzerine Başbakan onayı ile), Anayasada benimsenen sistemle bağdaşmamaktadır.

…...

Cumhurbaşkanını böylesine yetkilerle donatıp güçlendiren, parlamenter hükümet sistemini bütün gerekleriyle uygulamaya koyan, yürütme yetki ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca yerine getirileceğini belirten bu kurallar karşısında, kimi atamalarda Cumhurbaşkanının imzasına gerek görmemek, Anayasanın 8 inci maddesine aykırılık oluşturur."

gerekçelerine yer verilerek, Adalet Bakanlığında genel müdürlük, daire başkanlığı, müstakil daire başkanlığı, genel müdür yardımcılığı, genel müdürlük, müsteşar yardımcılığı ve müsteşarlık görevlerine yapılacak atamaların Başbakanın onayıyla sonlandırılmasına ilişkin yasa kuralı iptal edilmiştir.

Bu nedenlerle, incelenen Yasanın 21 inci maddesinin ikinci fıkrası, Anayasayla kabul edilen parlamenter demokratik sistemle, Anayasanın 8, 104, 105 ve 128 inci maddeleri ile kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmamaktadır.

Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun bulunmayan 5372 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 21 inci maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.

Ahmet Necdet Sezer

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5375 sayılı Kanunun bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/882)

                        13.7.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 30.6.2005 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-11718/34503 sayılı yazınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 29.6.2005 gününde kabul edilen 5375 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun incelenmiştir.

İncelenen yasanın 1 inci maddesiyle 24.2.1983 günlü, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 8 inci maddesine eklenen (k) bendinde,

"Avukatlık mesleğinden adaylığa geçmek isteyenler için; (ı) bendi hariç diğer şartları taşımakla birlikte, mesleklerinde fiilen en az üç yıl çalışmış, otuzbeş yaşını doldurmamış ve kendi aralarında yapılacak olan yazılı yarışma sınavı ve mülakatta başarılı olmak,",

düzenlemesine yer verilmiştir.

Düzenlemede, avukatlık mesleğinden adaylığa geçmek isteyenlerde,

- 8 inci maddenin (ı) bendi dışında diğer koşulların bulunması,

- Avukatlık mesleğinde fiilen en az üç yıl çalışmış olması,

- Otuzbeş yaşını doldurmamış bulunması,

- Kendi aralarında yapılacak yazılı yarışma sınavı ve mülakatta başarılı olması,

koşullarının aranacağı öngörülmektedir.

Yasanının 8 inci maddesinin (ı) bendinde, yargıç ve savcı adaylığına atanabilmek için yazılı yarışma sınavı ile mülakatta başarılı olmak koşulu aranırken, incelenen yasayla, bunun yerine avukatlıktan adaylığa geçmek isteyenlerin "kendi aralarında" sınava bağlı tutulması yöntemi getirilmektedir.

İncelenen yasayla getirilen (k) bendinde, yazılı yarışma sınavı ve mülakatı yapacak makam gösterilmemiştir. Ancak, 2802 sayılı Yasanın 9 uncu maddesinin son fıkrasında, adayların yarışma sınavı ve mülakatının uygulanmasına ilişkin konuların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

2802 sayılı Yasanın 9 uncu maddesinin son fıkrası uyarınca çıkarılan "Adlî ve İdarî Yargıda Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınav, Mülakat ve Atama Yönetmeliği"nde, adayların yazılı yarışma sınavları ile mülakatlarının Adalet Bakanlığınca yapılacağı belirtilmiştir. Avukatlıktan adaylığa geçmek isteyenlerin yarışma sınavı ile mülakatlarının da bu kurala göre yapılacağında kuşku bulunmamaktadır.

Bu duruma göre, avukatlıktan yargıç ve savcı adaylığına geçmek isteyenlere uygulanacak yazılı yarışma sınavı ve mülakatın Adalet Bakanlığınca yapılmasının Anayasaya uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.

2802 sayılı Yasanın, 9.3.1995 günlü, 4087 sayılı Yasayla değiştirilen 39 uncu maddesinin,

"Mesleklerinde en az üç yıldan beri eylemli olarak çalışan, mesleğe kabulde aranan şartlara sahip olup yeterlik sınavının yapıldığı yılın ocak ayının son günü itibariyle kırk yaşını bitirmemiş olan avukatlardan; Bakanlıkça yapılacak yazılı yeterlik sınavıyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılacak mülakatta başarı gösteren avukatlar arasından avukatlıkta geçen süresinin tamamı fiilen meslekte geçmiş gibi sayılarak ve görevin gerektirdiği yasal koşullar göz önünde bulundurularak girebilecekleri sınıf ve derecedeki adlî ve idarî yargı hâkimlik ve savcılık mesleğine kabullerine,

karar verilebilir."

kuralını içeren (b) bendinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Bu kuraldaki, avukatlardan yargıçlık ve savcılık mesleğine geçmek isteyenlerin yazılı yarışma sınavının Adalet Bakanlığınca yapılacağını öngören düzenlemenin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 14.12.1995 günlü, E.1995/19, K.1995/64 sayılı kararında da belirtildiği gibi;

Yargıçların görevlerini yapabilmeleri için bağımsızlığa ve güvenceye sahip olmaları zorunludur. Bu bağlamda, Anayasanın 9 uncu maddesinde "yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır" denilmektedir. Yargıçların bağımsızlığı, kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvencesidir. Bu nedenle, demokratik ülkelerin tümünde yargıç bağımsızlığı kabul edilmiş ve güçler ayırımı ilkesinin doğal sonucu olarak bu bağımsızlık öncelikle yasama ve yürütme organlarına karşı güvenceye bağlanmıştır.

Yargıçların bağımsızlığı, onların kararlarını verirken özgür olmaları, her türlü kaygıdan maddî, manevî baskı ve etkiden uzak bulunmalarıyla olanaklıdır. Yargıçların yasama ve yürütmeye karşı bağımsızlığını sağlayabilmek için Anayasada çeşitli önlemler getirilmiştir.

Anayasanın 138 inci maddesinde "mahkemelerin bağımsızlığı" 139 uncu maddesinde "hâkimlik ve savcılık teminatı", 140 ıncı maddesinde de "hâkimlik ve savcılık mesleği"ne ilişkin özel düzenlemelere yer verilmiştir.

Anayasanın 138 inci maddesinde "hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler" denilerek, yargıçların bağımsızlığı ilkesi kabul edilmiş ve böylece, yasama yetkisinin, yargıçların bağımsızlığına aykırı biçimde kullanılması önlenerek, yargıçların bağımsızlığı yasa koyucuya karşı da korunmuştur.

Anayasada bununla da yetinilmeyerek, yargıçların bağımsızlığını korumak için, 139 uncu maddede "hâkim teminatı" kabul edilmiştir. Anayasanın 139 uncu ve 140 ıncı maddelerinde, yargıç ve savcıların özlük haklarına ilişkin yasalarda yer alması gereken ilkeler gösterilmiş ve yasama organının bu ilkelere aykırı düzenlemeler yapması önlenmiştir. Bu kurallarla yargıçların, maddî, manevî kuşkulardan ve her türlü etkiden uzak tutulup, Anayasaya, yasalara ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre karar vermeleri sağlanmak istenilmiştir.

Anayasanın 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında, yargıç ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları, ödevleri ile diğer özlük işlerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına göre yasayla düzenleneceği öngörülmüştür.

Öte yandan, Anayasanın 159 uncu maddesinde belirtildiği gibi "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hâkimlik teminatı" esaslarına göre görev yapmak üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kurularak; adlî ve idarî yargı yargıç ve savcılarının mesleğe kabulü, atanması, geçici yetki verilmesi, yükselme ve birinci sınıfa ayrılması, kadro dağıtılması, disiplin cezasına ve meslekte kalmaları uygun görülmeyenlere ilişkin gerekli kararların verilmesi, Kurulun görevleri arasında sayılmıştır.

Nitelik saptamadan mesleğe kabul kararı verilemeyeceğine göre, yargıç ve savcıların nitelikleri, mesleğe kabulden önceki dönemde, yani, adaylığa atanma ve adaylık süresi içinde belirlenecektir. Bu nedenle, yargıç ve savcıların diğer özlük haklarının yanı sıra, niteliklerinin de mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına göre yasayla düzenleneceğini öngören Anayasa kuralının adaylığa alınma dönemini de kapsadığının kabulü gerekmektedir.

Anayasada, yargıçlık ve savcılık mesleğine verilen özel önemin gereği olarak bu mesleğe girecekler, adaylığa alınış ve adaylık döneminden başlayarak güvenceye kavuşturulmak istenilmiştir. Böylece, ister adaylıktan ister avukatlıktan geçiş yoluyla olsun, yargıçlık ve savcılık mesleğine girmek isteyenlerin yeterlik sınavlarının yürütmenin etkili olamayacağı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek bir sınav kurulunca, objektif ölçme ve değerlendirme esaslarına göre yapılması zorunlu kılınmaktadır.

Bakanlıkça yapılacak bir yeterlik sınavı, öncelikle, yargıçlık ve savcılık mesleğine alınacakların yürütme organına karşı bağımsızlığını gölgeleyecektir. Ayrıca, mensubu olduğu partinin siyasal görüşünü gerçekleştirmek zorunda  olan bir bakana hiyerarşik olarak bağlı olan bakanlık yöneticilerinin yaptıkları yeterlik sonucu mesleğe alınacak avukatların, kendilerini her türlü maddî, manevi etkilerden uzak ve özgür hissetmeleri zorlaşacaktır. Onlar, yargıçlığın gerektirdiği her türlü yüksek  nitelikleri taşısalar da kamu vicdanlarında daima tarafsızlıkları konusunda kuşku duyulacaktır. Bu durum ise, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesinin düzenlendiği Anayasanın 138 inci, 139 uncu, 140 ıncı ve 159 uncu maddelerine aykırılık oluşturacaktır.

Anayasa Mahkemesinin aynı kararında, 2802 sayılı Yasanın 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki avukatlıktan yargıç ve savcılık mesleğine atanacaklar için yapılacak yazılı yeterlik sınavı ile mülakatın ilke ve yöntemlerinin yönetmelikle düzenlenmesini öngören kural da,

"Yasanın 39 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan 'Bakanlıkça yapılacak yazılı yeterlik sınavı ile' sözcükleri için açıklanan iptal gerekçeleri maddenin ikinci fıkrası için de aynen geçerli olduğundan, bu fıkranın da Anayasanın 138 inci ,139 uncu ,140 ıncı ve 159 uncu maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali gerekir"

denilerek iptal edilmiştir.

Avukatlık mesleğinden yargıç ve savcılığa atanacakların Adalet Bakanlığınca yazılı yeterlik sınavına bağlı tutulmasının Anayasanın 138, 139, 140 ve 159 uncu maddelerine aykırılık oluşturduğunu saptayan bu karar, yasa ya da yönetmelikle bu konuda getirilecek benzer düzenlemelerin de Anayasaya aykırı olacağı konusunda herhangi bir duraksamaya yer bırakmamaktadır.

Bu iptal kararı üzerine 2802 sayılı Yasanın 39 uncu maddesinin 15.1.2003 günlü, 4790 sayılı Yasayla yeniden düzenlendiğini; yapılan düzenlemeyle maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer verilen,

"Mesleklerinde en az beş yıldan beri fiilen çalışmakta olup, bilimsel güç ve yeteneği ile hizmet ve meslekteki başarısına göre emsali arasında temayüz eden avukatlar, mesleğe kabul edildikleri tarihte otuzbeş yaşını geçmemiş olmak koşuluyla avukatlıkta geçen sürelerinin üçte 2'si meslekte geçmiş gibi sayılarak ve görevin gerektirdiği kanunî şartlar göz önünde bulundurularak girebilecekleri sınıf ve derecedeki adlî ve idarî yargı hâkimlik ve savcılıklarına atanabilirler.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı şartları taşıyan isteklilerin mesleğe alınıp alınmayacakları ve alınmaları halinde girebilecekleri sınıf ve dereceler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belli edilir"

biçimindeki kurallarla, kapsama giren avukatlardan yargıç ve savcılığa alınacak ve atanacakların belirlenmesinde Adalet Bakanlığına herhangi bir yetki tanınmamış olduğunu vurgulamak gerekir.

Anayasa Mahkemesinin bu kararı, avukatlıktan yargıçlık ve savcılık mesleğine geçeceklerle ilgili olmakla birlikte, aynı zamanda 2802 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde yazılı yükseköğretim kurumlarını bitirerek yargıç ve savcı adaylığına başvuranlara uygulanacak yazılı yarışma sınavı ve mülakatın Adalet Bakanlığınca yapılacağına ilişkin kuralların hukuksal durumuna da açıklık getirecek niteliktedir.

Anayasa Mahkemesinin anılan kararı, hiçbir duraksamaya yer bırakmayan gerekçesi ve herhangi bir ayrıklığa yer vermeyen anlatımıyla, kaynağı ne olursa olsun yargıç ve savcı adaylığına başvuranların adaylığa atanmak için Adalet Bakanlığınca yazılı yarışma sınavına ve mülakata bağlı tutulmalarının, Anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesini düzenleyen kurallarıyla bağdaşmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu devlettir. Anayasamızda da hukukun üstünlüğü ilkesi kabul edilmiş ve bu ilke Anayasanın başlangıcı ile 11, 138 ve 153 üncü maddelerinde yaşama geçirilmiştir.

Anayasanın 176 ncı maddesine göre, temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmı Anayasa metnine dahildir. Anayasanın başlangıç kısmında, güçler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü ve işbirliği olduğu, üstünlüğünün ancak Anayasa ve yasalarda bulunduğu belirtilmiştir.

Yine Anayasanın,

11 nci maddesinde, Anayasa kurallarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetimi, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu, yasaların Anayasaya aykırı olamayacağı,

138 inci maddesinde, yasama ve yürütme organları ile yönetimin mahkeme kararlarına uymak zorunda bulundukları, bu organlar ve yönetimin, mahkeme kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği,

153 üncü maddesinde de, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetimi, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı,

belirtilmiştir.

Anayasal sistemimize göre herkesin anayasal kurallara uymak zorunluluğu bulunmakla birlikte, Anayasayı yorumlayıp Anayasaya uygunluk/aykırılık hükmü kurmaya yetkili tek organ Anayasa Mahkemesidir. Bu nedenle, bağlayıcı Anayasa kurallarının Anayasa Mahkemesi kararlarıyla birlikte değerlendirilip gözetilmesi zorunludur.

Yukarıda açıklanan anayasal kurallar ve hukuk devleti ilkesinin gereği olarak, yasama organı ve Adalet Bakanlığı, yasaları ve düzenleyici yönetsel işlemleri, yargıç ve savcı adaylığı için başvuranlara uygulanacak yazılı yarışma sınavını ve mülakatı yapacak yetkili ve görevli makamın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olacak biçimde düzenlemekle yükümlüdürler.

Bu nedenlerle, incelenen Yasanın 1 inci maddesiyle 2802 sayılı Yasanın 8 inci maddesine eklenen (k) bendi, Anayasanın "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "yargıçlık güvencesi" ilkelerine yer verilen 138, 139, 140 ve 159 uncu maddeleri, hukuk devleti ilkesi ve Anayasa Mahkemesi kararıyla bağdaşmamaktadır.

Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun bulunmayan 5375 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.

Ahmet Necdet Sezer

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.

3.- Litvanya Parlamento Başkanı Arturas Paulauskas'ın davetlisi olarak Litvanya'ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/883)

                        27 Eylül 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Litvanya Parlamento Başkanı Arturas Paulauskas'ın davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Litvanya'ya resmî ziyarette bulunması, Genel Kurulun 25 Haziran 2005 tarihindeki 118 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

                        İsim Listesi

Recep Garip                                (Adana)

Semiha Öyüş                                (Aydın)

Muharrem Kılıç                                (Malatya)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; okutuyorum:

4.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1553) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/317)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 384 üncü sırasında yer alan (6/1553) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Feridun Fikret Baloğlu

           Antalya

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğerini okutuyorum:

5.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un (6/1562) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/318)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 392 nci sırasında yer alan (6/1562) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gerini saygılarımla arz ederim. 18.7.2005

     Ersoy Bulut

             Mersin

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun Romanya'ya resmî davetine beraberinde parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/884)

                        22 Eylül 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Sayın Nicolae Vacaroiu'nun davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Romanya'ya resmî ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş 5 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

7.- Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/885)

                        11.7.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Prof.Dr.Mehmet Aydın'ın, NATO Parlamenter Asamblesi Akdeniz Özel Grubu Toplantısına ve bu çerçevede gerçekleştirilen "Din ve Sekülarizm" konulu toplantıya katılmak üzere 23-26 Haziran 2005 tarihlerinde İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                        Liste

Zeynep Damla Gürel                                 (İstanbul)

Vahit Erdem                                 (Kırıkkale)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

8.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Moldova'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/886)

                        15.7.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 1-3 Haziran 2005 tarihlerinde Moldova'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                        Liste

Agâh Kafkas                                 (Çorum)

Ali Yüksel Kavuştu                                 (Çorum)

Muzaffer Külcü                                 (Çorum)

Murat Yıldırım                                 (Çorum)

Mehmet Salih Erdoğan                                 (Denizli)

Temel Yılmaz                                 (Gümüşhane)

Seracettin Karayağız                                (Muş)

Muharrem İnce                                 (Yalova)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

9.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Azerbaycan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/887)

                        21.7.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 29-30 Haziran 2005 tarihlerinde Azerbaycan'a yaptığım resmî ziyarete Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

10.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/888)

                        8.8.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 5-10 Temmuz 2005 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletlerine yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                        Liste

Ömer Çelik                                 (Adana)

Egemen Bağış                                 (İstanbul)

Hüseyin Besli                                 (İstanbul)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

11.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Adem Şahin'in Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/889)

                        8.8.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Adem Şahin'in, toptancı halleri uygulaması konusunda teknik bir inceleme yapmak üzere, bir heyetle birlikte 22-23 Haziran 2005 tarihlerinde Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                        Liste

Vahit Kirişçi                                (Adana)

Fahri Çakır                                (Düzce)

Hasan Anğı                                (Konya)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile 4 Ekim 2005 Salı ve 5 Ekim 2005 Çarşamba günkü birleşimlerde sadece sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 161                                Tarihi: 4.10.2005

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci sırasından bu kısmın sonuna kadar olan milletlerarası anlaşma ve sözleşmelerin, gündemdeki sıralarını takip edecek şekilde, bu kısmın 3 üncü sırasından itibaren sıralanmasının ve diğer tasarı ve tekliflerin sıralarının buna göre teselsül ettirilmesinin; Genel Kurulun 4 Ekim 2005 Salı, 5 Ekim 2005 Çarşamba ve 6 Ekim 2005 Perşembe günleri 15.00-18.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesinin; 4 Ekim 2005 Salı ve 5 Ekim 2005 Çarşamba günkü birleşimlerde sadece sözlü soruların görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Bülent Arınç

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

 

Faruk Çelik

Ali Topuz

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

 

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.12


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.20

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, bazı sayın bakanlarımızın sözlü sorulara toplu cevap verme talepleri vardır; bunları okuyorum:

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler, gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 3, 5, 22, 28, 35, 82, 84, 85, 91, 110, 118, 120, 127, 136, 146, 148, 154, 171, 175, 176, 191, 262, 297 ve 343 üncü sıralarında yer alan sorulara birlikte cevap vermek istemişlerdir.

Aynı zamanda, Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül, gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 2, 182, 301 inci sıralarında yeralan sorulara birlikte cevap vermek istemişlerdir; talepleri yerine getirilecektir.

Gündemin 1 inci sırasında yer alan soruyla birlikte, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın, gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 79, 186, 281, 303, 312 ve 352 nci sıralarında yer alan sorulara birlikte cevap vermek istemişlerdir.

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/994) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

3.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1232) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

4.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, 2004 ve 2005 malî yılı bütçelerinden Iğdır İline ayrılan ödenek miktarı ve kullanımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1400) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

5.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen paya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1444) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

6.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Diyanet Araştırma Merkezi kurulduğu iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1460) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

7.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale Zaferiyle ilgili hutbeye ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1515) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı

BAŞKAN - Şimdi, 1, 79, 186, 281, 303, 312 ve 352 nci soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularının Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 6.10.2003

                Sinan Yerlikaya

            Tunceli

Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı imamlardan Konya ve İstanbul sendika başkanları, verdikleri demeçlerde, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemderoğlu ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün cenazelerini yıkattırmayacaklarını ve cenaze namazlarını kıldırtmayacaklarını açıkladılar.

Soru 1: Ülkenin geleceği açısından düşündürücü olan bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?

Soru 2: Bu durum, hükümetin ödün vermesinin bir sonucu mudur?

Soru 3: T. C. Devletinden maaş alan bu imamlar hakkında ne tür bir işlem yapmayı düşünüyorsunuz?

Soru 4: Hıristiyanlık ve Yahudilikte geçerli olan "aforoz" Müslümanlıkta var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

          Fahrettin Üstün

              Muğla

1- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde size bağlı kuruluşlarda kaç atama yapılmıştır?

2- Bakanlığınıza bağlı kuruluşlarda idarî görevlere her iki hükümet döneminde vekâleten, tedviren ve görevlendirmeyle kaç atama yapılmıştır?

3- İdarî görevlerde bulunan idarecilerden kaçı başka yerlere görevlendirilmiştir? Görevlendirilenlerin aldıkları harcırah miktarı ne kadardır?

4- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde asil veya vekil kaç idareci görevden alınmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

            Dursun Akdemir

                 Iğdır

1- Göreve başladığınız tarihten bugüne kadar sorumluluğunuzda bulunan kurumlara kaç kişinin devlet memurları sınavıyla ataması yapılmıştır?

2- Aynı kurumu tercih ettiği halde daha az puanla göreve başlattığınız personel var mıdır? Varsa, kaç kişidir? Niçin ve hangi gerekçeyle bu yönteme başvurulmuştur?

3- Geçici işçi statüsünde kaç kişi hangi kriterlere göre göreve başlatılmıştır?

4- İstisnaî kadro hükümleri çerçevesinde kaç kişi göreve başlatılmıştır?

5- 28 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar sorumluluğunuzda bulunan kurumlarda kaç personelin görevine son verilmiştir? Gerekçesi nelerdir? Mahkeme kararıyla görevine iade edilen personel var mıdır? Varsa, kaç kişidir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

            Dursun Akdemir

                 Iğdır

1- Bakanlığınızın 2004 malî yılı bütçesinden Iğdır İli için ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır? Kullanılmış ise, nerelerde hangi projeler için kullanılmıştır? Kullanılmamış ise, gerekçesi nelerdir?

2- Bakanlığınızın 2005 malî yılı bütçesinden Iğdır İline ne kadar ödenek ayrılmıştır? Bu ödeneğin ne kadarı yatırım, ne kadarı cari harcamalar içindir? Söz konusu ödenek hangi yatırımlar için kullanılacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

            Ümmet Kandoğan

             Denizli

1- İktidarınız döneminde Bakanlığınıza naklen atanan personel sayısı ne kadardır? Bunlardan üst kadrolara atanan personelin isimleri ile geldikleri kurumları açıklar mısınız?

2 - Aynı dönemde istisnaî kadrolara atanan personel sayısı kaçtır? Bunların isimleri nelerdir?

3 - 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde, Başbakanlık ve diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından Bakanlığınıza vekâleten, asaleten ve geçici görevle atanan toplam personel sayısı ne kadardır?

4 - Bakanlığınız merkez teşkilatında görevli geçici personele döner sermayeden ödenen pay ne kadardır? Unvanlar itibariyle dağılımı nasıldır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 31.01.2005

               Musa Uzunkaya

            Samsun

Soru 1: Diyanet İşleri Başkanlığında DİYAM (Diyanet Araştırma Merkezi) kurulduğu doğru mudur, doğruysa kuruluş amacı nedir ve ne zaman kurulmuştur?

Soru 2: Böyle bir kuruluş varsa, halen göreve devam etmekte midir, kurucuları kimlerdir, unvanları ve meslekleri nelerdir, başka kurumlarda çalışmakta mıdırlar?

Soru 3: Kuruluşun bütçesi hangi kaynaklardan oluşmakta, bugüne kadar harcadığı para, şu andaki varsa faaliyet ve hizmetleri nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınızla, Sayın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

    Ufuk Özkan

            Manisa

Bilindiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl 18 Mart Çanakkale Zaferi nedeniyle bir hutbe yayınlamaktadır.

1 - Acaba söz konusu hutbeleri kim ya da hangi yetkili merci hazırlamaktadır?

2 - Hazırlanan hutbeyle ilgili onay ve imza yetkisi kimdedir?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik sistemde arıza bulunduğu için, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.27


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.33

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar Tüzün (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İkinci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Sorulara cevap vermek üzere buyurun Sayın Bakan.

Sayın Bakan, süreniz 35 dakikadır.

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)

1.- Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/994) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

3.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1232) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

4.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, 2004 ve 2005 malî yılı bütçelerinden Iğdır İline ayrılan ödenek miktarı ve kullanımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1400) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

5.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen paya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1444) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

6.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Diyanet Araştırma Merkezi kurulduğu iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1460) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

7.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale Zaferiyle ilgili hutbeye ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1515) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygılarımı sunuyorum.

İlk soru, Tunceli Milletvekili Sayın Sinan Yerlikaya'nın; iki üniversite mensubuyla ilgili, görevlilerimizin söylemiş oldukları sözlerle ilgiliydi.

Ülkemizde tüm kurum ve kuruluş yetkililerinin yapmak durumunda oldukları açıklamalarda olduğu gibi, bizde de, sorumluluk duygusu içinde hareket etmeyi titizlikle talep ediyoruz ve eğer böyle bir durum söz konusu değilse, yani titizliğe riayet edilmemişse, gereği de yapılıyor. Bu, her zaman Diyanet İşleri Başkanlığımızın önemle üzerinde durduğu bir konudur.

Bahse konu görevlilerimizin -ki, bunlar aynı zamanda sendika başkanlarıdır- açıklamalarıyla ilgili olarak da Bakanlık müfettişlerince gerekli soruşturma, inceleme yapılmıştır. Yapılan incelemede, yukarıda belirtildiği şekilde olmasa bile, maksadını aşan açıklamaları sebebiyle anılan görevlilerden birine kınama cezası verilmiştir, diğeri de uyarılmıştır ve dolayısıyla her ikisine de bundan sonraki görevlerinde çok daha dikkatli olmaları, titiz davranmaları uyarısında bulunulmuştur.

Malumunuz olduğu üzere, İslam dininde bir din adamı sınıfı yoktur. Dolayısıyla, öyle bir kurum olmadığı için de -zaten sayın milletvekilimiz olmadığını bile bile bu soruyu soruyor -tabiî, aforoz diye bir şey İslam'da söz konusu olamaz.

Arz ediyorum.

İkinci olarak, Muğla Milletvekili Sayın Fahrettin Üstün'ün, yine, Bakanlığımıza yönelttiği sorular var; 4 soru tevcih etmiş. Bunlardan ilkine cevap: 2003-2004 yıllarında 2 524 personelin açıktan ataması yapılmıştır; 2005 yılı içerisinde de 1 500 personelin açıktan atama işlemleri devam etmektedir. Ayrıca, 2000-2004 yılları arasında, vekâleten görev alan toplam 10 129 vekil imam-hatibin asaleten atamaları, malumunuz olduğu üzere, yapılan bir kanunî düzenlemeyle 2005 yılı mayıs ayında yapılmıştır.

İkinci soruya cevap: 2 başkan yardımcılığı, 1 daire başkanlığı ve 1 il müftülüğüne üniversite öğretim üyelerinden görevlendirme suretiyle, 3 şube müdürlüğüne de başkanlık merkez sistemi personelinden vekâleten atama yapılmıştır.

Üçüncü soruya cevap: İdarî görevlerde çalışan personelden başka yerlerde görevlendirme yapılan personel olmamıştır. Bu yüzden herhangi bir ödenek, harcama, harcırah ve saire de söz konusu olmamıştır.

Dördüncü soruya cevap: İdarî görevlerde bulunan 1 başkan yardımcısı, 1 il müftüsü, 1 il müftü yardımcısı ve 2 ilçe müftüsü, haklarında yapılan teftiş sonucu görevlerinden alınarak, durumlarına uygun başka görevlere naklen atanmışlardır.

Bir diğer sözlü soru önergesi, Iğdır Milletvekili Sayın Prof. Dr. Dursun Akdemir'e ait. Yine burada da 5 soru sorulmuş.

Birinci soruya cevap: 2003-2004 yıllarında 2 524 personelin DMS ve KPSS sonuçlarına göre açıktan ataması yapılmıştır. 2005 yılı içerisindeki atamaları biraz önceki soruya cevaben de söyledim; 1 500 personelin atama işlemleri şu anda devam etmektedir. Ayrıca, 2000-2004 yılları arasında vekâleten atanan yine 10 129 vekil imam hatip var. Bunu, yasal düzenlemeyle, asaleten atadık. Bu da bir önceki soruda zaten vardı.

İkinci soruya cevap: Aynı kurumu tercih ettiği halde daha az puanla göreve başlatılan herhangi bir personelimiz bulunmamaktadır.

Üçüncü sorunun cevabı: Geçici işçi statüsünde personel alımı yapılmamıştır.

Dördüncü soruya cevap: İstisnaî kadrolara atama yapılmamıştır.

Beşinci soruya cevap: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 94, 98-b ve 125-e maddeleri gereğince 55 personelin görevine son verilmiştir, 7 personel mahkeme kararıyla görevine dönmüştür.

Arz ediyorum.

Iğdır Milletvekili Sayın Prof. Dr. Dursun Akdemir'in ikinci dizi sorusu:

Bakanlığıma bağlı Diyanet İşleri Başkanlığında 2004 malî yılı bütçesinde Iğdır İline 804 947 700 000 TL ödenek gönderilmiştir. Kırtasiye, elektrik, su, yakacak, haberleşme, geçici görev ve tedavi yollukları ile tedavi giderleri ve diğer cari giderler için gönderilen ödeneklerin harcanması il müftülüklerince yapılmaktadır.

2004 malî yılında gönderilen ödeneklerin tamamı cari olup, il müftülüğünce 2004 yılında yatırım projelerine yönelik herhangi bir ödenek talebinde de zaten bulunulmamıştır. 2005 malî yılında da il müftülüğünün yatırım projelerine yönelik herhangi bir ödenek talebi olmamıştır.

Malumunuz olduğu üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin tamamına yakını cari harcamalardan oluşmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı 2005 malî yılı bütçesinden Maliye Bakanlığınca başkanlık bütçesinin serbest bırakılması oranına göre, adı geçen müftülüğe ödenek gönderecektir, gönderilecektir.

Bunu da arz ediyorum.

Bir diğer soru önergesi, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'a aittir.

Birinci sorunun cevabı şöyle: 18.11.2002 tarihinden bugüne kadar, kamu kurum ve kuruluşlarından Diyanet İşleri Başkanlığına değişik unvanlarda 4 personelin görevlendirmeleri -bunlar başkan, başkan yardımcıları, vesaire- yapılmış olup, 47 personelin de naklen atamaları gerçekleştirilmiştir.

Söz konusu personelden üst kadrolara atananlar ile geldikleri kurumlar ise, kısaca şöyle: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, yine Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi; Keçiören Belediye Başkanlığı, müfettişlikten; Sağlık Bakanlığı, hukuk müşaviri; Gümüşhane Devlet Hastanesi, hekim; Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi ana bilim dalından yine hekim, Etimesgut Belediye Başkanlığından hekim.

İkinci cevabımız, istisnaî kadrolara atama yapılmamıştır bugüne kadar.

Söz konusu üçüncü sorunun cevabı, birinci sorunun cevabında verildi.

Dördüncü sorunun cevabı: Geçici olarak görevlendirilen personele dönersermayeden hiçbir ödeme yapılmamıştır; bunu da arz ediyorum.

Bir diğer önerge, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın önergesi. Diyanet Araştırma Merkezi -kısaca adı DİYAM- Diyanet İşleri Başkanlığının hizmet sunduğu alanda, bu alandaki faaliyetlerin bilimsel bir tarzda gerçekleştirilmesi ve kurum çalışmalarına katkı sağlaması amacıyla, 6.12.2000 tarihinde kurulmuştur.

İki; kuruluşun projelendirilmesi için oluşturulan komisyon, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri Yılmaz'ın Başkanlığında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şamil Dağcı, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tosun, Diyanet İşleri Başkanlığı Dinî Yayınlar Dairesi Başkanı Harun Özdemirci, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Dr. İbrahim Paçacı, Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu üyeleri Sayın Yaşar Çolak ve Mustafa Baş'tan teşekkül etmiştir. DİYAM hizmetlerinin Türkiye Diyanet Vakfı bünyesinde devam etmesi -teşkilata doğrudan bağlı değil- Vakıf Mütevelli Heyetince uygun görüldükten sonra, DİYAM Geçici Kurucu Başkanlığı, o günkü ASAM Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'a tevdi edilmiştir, bu arkadaşımız yürütmüştür. Ayrıca, Türkiye Diyanet Vakfı ile  ASAM arasında yapılan sözleşme gereği, tabiî üyelikleri sıfatıyla, Diyanet İşleri Başkanı ve Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanının başkanlığında, DİYAM Başkanı ve iki başkan yardımcısı, emekli Tümgeneral Yaşar Karagöz, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdem ile Diyanet İşleri Başkanı Yardımcısı Rıdvan Çakır, Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal, Dr. İbrahim Paçacı ve Dinî Yayınlar Dairesi Başkanı Harun Özdemirci'den oluşan 9 kişilik DİYAM Yönetim Kurulu, Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyetinin 1.4.2003 tarih ve 1109/19 sayılı kararıyla teşekkül etmiştir. Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyetince yapılan değerlendirme neticesinde, 30.6.2004 tarihi itibariyle, DİYAM'ın faaliyetlerine son verilmesi uygun görülmüştür. Anılan kuruluşun, şu anda, herhangi bir faaliyeti yoktur; daha doğrusu, böyle bir kuruluş mevcut değildir. DİYAM için, tamamı Diyanet Vakfı kaynaklarından olmak üzere, 600 646 006 233 TL harcama yapılmıştır. Arz ediyorum.

Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan'ın sorularını cevaplandırıyorum. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin ( c ) bendi ile Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin ( c ) bendi hükümleri gereğince, örnek hutbe metinleri hazırlama -soru onunla ilgiliydi- görevi, Diyanet İşleri Başkanlığının en yüksek karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kuruluna verilmiştir. Buna göre, takvim yılı içinde okunmak üzere, merkez ve taşra teşkilatı mensuplarımızca ve üniversite öğretim üyelerince hazırlanıp gönderilen hutbe metinleri Din Hizmetleri Dairesi Başkanlığına intikal etmekte, bu daire tarafından seçilen hutbeler, periyodik dönemler halinde, Din İşleri Yüksek Kuruluna iletilmektedir. Kurul, gerekli inceleme ve düzeltmeleri yapabileceği gibi, yeniden yazma yetkisini de kullanarak, hazırladığı metni onayladıktan sonra, gereği yapılmak üzere, adı geçen daireye iade etmektedir. Böylece, kurul onayından geçen hutbeler, önce Diyanet Aylık Dergisinde, Diyanet web sayfasında yayınlanmakta ve daha sonra camilerde okunmak üzere il ve ilçe müftülüklerine iletilmektedir.

Arz eder, Yüce Heyetinize saygılarımı sunarım.  (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şimdi, istem gereği, gündemin 2, 182 ve 301 inci sıralarında yer alan sözlü soru önergelerini birlikte okutuyorum:

8.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem sistemlerinin transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından  sözlü soru önergesi (6/767) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı

9.  - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,   atanan ve görevden alınan personele  ilişkin  Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1226) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı

10.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen paya ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1440) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 96 ncı ve 98 inci maddeleri gereğince Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Saygılarımla.

              Yakup Kepenek

             Ankara

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un, ülkemizde üretilen F-16 uçaklarına takılacak "elektronik karşı önlem sistemlerinin" üreticisi olan BAE Systems'in;

1- Önemli noktalarda Türk tarafına teknoloji transfer etmesine izin vermediği doğru mudur?

2- Bu yasak, bilgisayar yazılım kaynak kodları gibi en önemli parçayı da kapsıyor mu?

3- ABD'nin bu teknoloji transferi yasağı, geleneksel Türk-Amerikan dostluğuyla bağdaşır mı?

4- Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu gereksinimi nasıl karşılanacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

            Dursun Akdemir

                 Iğdır

1- Göreve başladığınız tarihten bugüne kadar sorumluluğunuzda bulunan kurumlara, kaç kişinin devlet memurları sınavıyla ataması yapılmıştır?

2- Aynı kurumu tercih ettiği halde, daha az puanla göreve başlattığınız personel var mıdır? Varsa kaç kişidir? Niçin ve hangi gerekçeyle bu yönteme başvurulmuştur?

3- Geçici işçi statüsünde kaç kişi, hangi kriterlere göre göreve başlatılmıştır?

4- İstisnaî kadro hükümleri çerçevesinde kaç kişi göreve başlatılmıştır?

5- 28 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar sorumluluğunuzda bulunan kurumlarda kaç personelin görevine son verilmiştir? Gerekçesi nelerdir? Mahkeme kararıyla görevine iade edilen personel var mıdır? Varsa kaç kişidir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

            Ümmet Kandoğan

             Denizli

1- İktidarınız döneminde Bakanlığınıza naklen atanan personel sayısı ne kadardır?  Bunlardan üst kadrolara atanan personelin isimleri ile geldikleri kurumları açıklar mısınız?

2- Aynı dönemde istisnai kadrolara atanan personel sayısı kaçtır? Bunların isimleri nelerdir?

3- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde, Başbakanlık ve diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından Bakanlığınıza vekâleten, asaleten ve geçici görevle atanan toplam personel sayısı ne kadardır?

4- Bakanlığınız merkez teşkilatında görevli geçici personele döner sermayeden ödenen pay ne kadardır? Unvanlar itibariyle dağılımı nasıldır?

BAŞKAN - 2, 182 ve 301 inci sıralardaki sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere, Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül'e söz veriyorum.

Buyurun Sayın Bakan.

Sayın Bakan, süreniz 15 dakikadır.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle Ankara Milletvekili Profesör Doktor Sayın Yakup Kepenek'in sorularına cevap vermek istiyorum.

1 inci sorusunun cevabı şöyledir: Teknoloji transferi konusunda mevcut ABD politikası, kritik ve gelişmiş teknolojinin korunması yönündedir. Tüm ülkelere uygulanan kısıtlamalar, bu projeyle Türkiye'ye de uygulanmaktadır.

2- Söz konusu kısıtlama, bilgisayar yazılım kaynak kodlarının kritik ve gelişmiş teknoloji bölümündedir.

3 - Teknoloji transferi kısıtlamalar, tüm diğer projelerde olduğu gibi, ülkeler arasında dostane ilişkiler çerçevesinde yüzde 5'ler mertebesine kadar çekilmekte; ancak, ABD'nin teknolojiye dayalı üstünlüğünü kaybetmeme kaygısı nedeniyle sıfıra kadar indirilememektedir. 

Türk Silahlı Kuvvetlerinin elektronik harp ihtiyaçlarının millî imkânlarla karşılanması çalışmaları bu paralelde sürdürülmektedir.

Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir tarafından verilen sorulara cevabımız, özetle şöyledir:

1 inci sorunun cevabı: 28 Kasım 2002 tarihinden itibaren bugüne kadar Millî Savunma Bakanlığında 80, Kara Kuvvetleri Komutanlığında 308, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 168 ve Hava Kuvvetleri Komutanlığında 194 personelin sınavla devlet memurları kadrolarına açıktan atamaları yapılmıştır.

Genelkurmay Başkanlığı karargâhı ile bağlı birlik ve kurumlarında sivil memur ihtiyacının karşılanması maksadıyla, 1999 ve 2000 yıllarında 1 544 personel için açıktan atama izni alınarak, bunların 1 365'i merkezî sınav sonuçlarına göre temin edilmiş olup, 2003 yılı içerisinde atamaları yapılmıştır.

Millî Savunma Bakanlığında, Kara Kuvvetleri Komutanlığında, aynı kurumu tercih ettiği halde daha az puanla göreve başlatılan personel bulunmamaktadır.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığında, yüksek puan alan adaylardan bazıları atandıkları halde göreve katılmadıklarından, Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yetenekleri Yönetmeliğindeki şartları haiz olmadıkları veya güvenlik tahkikatları sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırılmaları uygun olmadığından, kadroları boş kalmaktadır. Bu şekilde elenen adayların yerine daha az puan alanlardan göreve başlatılan 31 adet devlet memuru halen mevcuttur.

Hava Kuvvetleri Komutanlığında, yukarıda belirtilen nedenlere ilave olarak, envanterindeki uçak, teçhizat ve malzemelerin kullanımında becerilerinin bulunmadığı anlaşılan personel de göreve başlatılmamaktadır. Bu zafiyetleri olduğu saptanan personelin yerine daha az puan alarak göreve başlatılan memur sayısı, 2003'te 56, 2004'te 74 olmak üzere toplam 130 kişidir.

Sayın milletvekilinin 3 üncü sorusu, Millî Savunma Bakanlığında, Kara Kuvvetleri Komutanlığında geçici işçi statüsünde personel yoktur. Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 59, Hava Kuvvetleri Komutanlığında ise 33 geçici işçi bulunduğu belirtilmiştir. Bu personelin, inşaat hizmetleri, ısıtma hizmetleri gibi işlerde, yazılı ve uygulamalı sınavları yapılarak işe alındığı anlaşılmaktadır.

Dördüncü soru, Millî Savunma Bakanlığında, Hava Kuvvetleri Komutanlığında istisnaî memur olarak hiç alım işlemi yapılmamıştır, Kara Kuvvetleri Komutanlığı istisnaî kadro hükümleri çerçevesinde 3 personel ataması yapılmıştır.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığında istisnaî kadro hükümleri çerçevesinde 1 devlet memuru, Başbakanlığın verdiği naklen alım izni çerçevesinde yapılan sınavı kazanarak, GATA Komutanlığı hukuk müşavirliği kadrosunda, Kuvvet, Plan, Prensipler Başkanlığı istisnaî deniz hukuk müşavirliği kadrosunda göreve başlatılmıştır.

Son soru, Millî Savunma Bakanlığında, 9 memur, çeşitli suçlardan dolayı, Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulu kararı gereğince devlet memurluğundan çıkarılmış, 3 aday memurun ise 657 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi gereğince görevlerine son verilmiştir. Mahkeme kararıyla görevlerine iade edilen personel bulunmamaktadır.

Genelkurmay Başkanlığı, 3 sivil memurun, 657 sayılı Kanunun 458 ve 98/b maddesi gereğince görevlerine son verilmiş olup, mahkeme kararıyla görevlerine iade edilen personel bulunmamaktadır.

Kara Kuvvetleri Komutanlığında ise, Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla 11, mahkeme kararıyla 2 sivil memurun görevlerine son verilmiştir; mahkeme kararıyla görevine iade edilen personel bulunmamaktadır.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığında, Yüksek Disiplin Kurulu kararı ve mahkeme kararıyla toplam 14 memurun görevine son verilmiştir; mahkeme kararıyla görevlerine iade edilen personel bulunmamaktadır.

Hava Kuvvetleri Komutanlığında, mahkeme kararıyla 2 memurun görevine son verilmiştir; mahkeme kararıyla görevine iade edilen personel bulunmamaktadır.

Sayın Milletvekilimiz Ümmet Kandoğan'ın sorularına cevabımız şöyle:

2 Kasım 2002 tarihinden itibaren Millî Savunma Bakanlığına naklen atanan personel sayısı 169'dur. Bunlardan, üst kadrolara atanan personel bulunmamaktadır.

2 nci soru: Aynı dönemde istisnai kadrolara naklen ve açıktan atanan personel bulunmamaktadır.

3 üncü soru: 58 inci ve 59 uncu hükümetler döneminde, Başbakanlık ve diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından Millî Savunma Bakanlığına 92 personelin asaleten, naklen atanması gerçekleştirilmiştir.

Sayın milletvekilinin son sorusu ise: Millî Savunma Bakanlığının merkez teşkilatında geçici görevli personel bulunmamaktadır.

Bilgilerinize saygılarımla sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Kepenek, soruyla ilgili açıklama yapacaksınız...

Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aracılığınızla Sayın Bakanıma önce teşekkür ediyorum.

İki yıl önce, 9 Ekim 2003'te sorulan bir soruya bugün yanıt verilmesini, ayrıca Genel Kurulun ve Meclisin işleyişiyle ilgili sorumluların dikkatlerine sunuyorum. Bu söylediğimin, şu anda söylediğimin Sayın Bakanımla doğrudan hiçbir ilgisi yok.

Son dönemlerde, ülkemizde, askerî teknolojinin üretilmesi yönünde önemli aşamalar kaydedildiğine yönelik Sayın Bakanımızın kimi açıklamalarını, ben de sizler gibi basından izledim.

Şimdi, burada, sorumla ilgili, o bağlamda şunu sormak istiyorum: Bilgisayar yazılım kaynak kodları ve benzeri gizlilik içermesi gereken teknolojide durum nedir ve biz bu teknolojiyi Birleşik Amerika'dan veya bir başka ülkeden almak durumunda kaldığımızda, onların satmama yetkisi, hakkı ne ölçüde geçerlilik içeriyor ve bu durumda Silahlı Kuvvetlerimiz ne yapıyor?

Bu, sorumun genelleştirilmiş bir bölümü oluyor. Sayın Bakan yanıtlarsa çok mutlu olacağımı belirtiyorum, yeniden teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

Buyurun Sayın Akdemir.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Bakanımızın, çok geç de olsa, sorularıma verdiği cevaplardan dolayı kendisine teşekkür ediyorum; ancak, bu şekilde geç cevap vermenin soruların anlamını yitirdiği de açık olarak ortadadır. Bu nedenle, İçtüzükte ya da Meclisin çalışmasında daha aktif ve daha erkenden sorulara cevap verilmesinin sağlanmasını Sayın Başkanlığınıza sunmak istiyorum ve ayrıca da, Muhterem Bakanımdan, bu sözlü sorularıma -bir kısmını izleyebildim- yazılı olarak vermesini, Başkanlığınız aracılığıyla temenni ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Sayın Bakan, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Kepenek'in sorularına cevap verirken özet olarak arz etmiştim. Amerika'nın, kritik ve gelişmiş teknoloji saydığı hususlarda, hiçbir ülkeye teknoloji transfer etmediği bildiğimiz bir husustur. Bunun, tabiî, iki sebebi var. Birincisi, teknolojik üstünlüğünü muhafaza etmek istiyor; ikincisi, bu teknoloji çok büyük masraflarla ve ar-ge projeleri sonucu elde ediliyor, bunun bedelinin bizler tarafından ödenmesi her zaman mümkün değil. Mesela, en son, bir helikopter projesi geliştirdiler; Atak helikopteri. Yalnız geliştirme masrafları 10 milyar dolardır. Sonradan UAV'ler ortaya çıkınca bu projeyi yırttı attılar. Yani, ar-geye de sarf edilen paraları bizim de -talep etmeleri halinde- ödememiz esasen mümkün değil.

Ancak, biz, prensip itibariyle üç noktaya çok dikkat ediyoruz.

1- Bir silah Türkiye'de yapılabilecekse yazılımıyla, her şeyiyle Türkiye'de yapılmalıdır.

2- Eğer olabiliyorsa, bir kısmı hiç olmazsa Türkiye'de yapılmalıdır -ama, bunda en önemlisi yazılımdır- değil, mutlaka dışarıdan almamız gerekiyorsa, ona karşılık en az yüzde 50 off-set almak suretiyle Türk teknolojisinin ve sanayiinin gelişmesine gayret sarf ediyoruz. Üç sene içerisinde bu yolla Türkiye'de bırakılan para 2,5 milyar dolar civarındadır ve bu da ileri teknolojinin geliştirilmesinde kullanılan bir miktar olduğu için, zannediyorum, çok önemli bir miktarı teşkil etmektedir.

Amerika'nın Türkiye'ye transfer konusundaki prensipleri NATO ülkelerine uygulanan prensiplerden ibarettir.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Genel prensip…

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Devamla) - Evet, genel bir prensiptir. Bunu, zaman zaman, bazı yerlerde aştığımız oluyor, ama, esas olan sizin söylediğinizdir. TÜBİTAK'la beraber, şimdi, source kodların, kaynak kodlarının Türkiye'de geliştirilmesi için bir proje üzerinde çalışmaktayız.

Sayın Başkanımıza ve sayın milletvekillerimize arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır ve gündemden çıkarılmıştır.

Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler 24 soruya cevap vermek istemişlerdi; ancak, süremizin daralması nedeniyle 12 soruya cevap vereceklerdir.

Şimdi, gündemin 3, 5, 22, 28, 35, 82, 84, 85, 91, 110, 118 ve 120 nci sıralarındaki sözlü soru önergelerini okutuyorum:

11.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

12.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergah Değişimi ve Yeni Bor Konsantratör Tesisi projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/776) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

13.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şırnak İlindeki kömür rezervlerine ve üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/845) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

14.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedeline ve Manisa için yeni bir tarımsal sulama projesi olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/855) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

15.- Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, DSİ'ye alınacak mühendislerde erkek olma şartının aranmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/874) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

16.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, bor madeninin pazarlama ve satışına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/999) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

17.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, enerji sektöründe özelleştirme öncesi teknik ve yasal hazırlıklara ilişkin Enerji ve Tabiî Bakanından sözlü soru önergesi (6/1004) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

18.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekçioğlu'nun, Kargalık Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1006) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

19.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

20.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde İli Çiftlik İlçesi sulama kuyularına ruhsat verilmeme nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1069) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

21.- Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy'un, Adıyaman'a doğalgaz şebekesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

22.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın, Mardin-Mazıdağı fosfat tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1098) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. 15.10.2003

M. Vedat Melik

          Şanlıurfa

Sorular:

1- 1995 yılından bu yana tarımsal sulamanın yapıldığı ve hızla yeraltı su seviyesinin yükselmeye devam ettiği Şanlıurfa Harran Ovasında çoraklaşmayı önlemek için ne gibi tedbirler düşünülmektedir?

2- Sorunun çözümü için drenaj kanalları açılması yönünde bir çalışma var mıdır?

3- Böyle bir proje varsa ne zaman başlanılacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 9.10.2003

           Mehmet Küçükaşık

               Bursa

Eti Holding AŞ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Etibor AŞ Mustafakemalpaşa Kestelek Bor İşletme Müdürlüğünün 2003 yatırım programında yer alan Orhaneli Çayı Güzergâh Değişimi Projesi ile Yeni Bor Konsantratör Tesisi Projesinin belirsiz bir süre için ertelendiğini öğrenmiş bulunmaktayım.

Sorular:

Bu çerçevede;

1- Bu yatırımların ertelendiği kararı doğru mudur? Bu ertelemenin süresi nedir?

2- Eğer ertelendiyse bu kararın gerekçesi nedir?

3- Belirtilen yatırımların devamını düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız ne zaman başlatmayı planlıyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.12.11.2003

M. Vedat Melik

          Şanlıurfa

Sorular:

1- Şırnak ilindeki kömür rezervleri ne kadardır?

2- Bu bölgede hangi kurum, kuruluş veya firmalara kömür çıkarma izni verilmiştir?

3- Türkiye Kömür İşletmelerinin söz konusu kömür havzasındaki kömür çıkarma izni var mıdır? Üretim yapmakta mıdır?

4- Türkiye Kömür İşletmelerinin üretim yaptığı sahada kaç kişi istihdam edilmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla.

     Hasan Ören

            Manisa

Ülkemiz tarımsal üretiminin artırılmasında sulama önemli yer tutmaktadır. Ancak, sulamada kullanılan enerji fiyatının yüksekliği üretim maliyetini artırmaktadır. Her geçen gün artan maliyetler karşısında çiftçilerimizin geliri giderek düşmektedir. Bunlara bir de doğal afetler eklendiğinde çiftçilerimiz için kara günler kaçınılmazdır. Bilindiği üzere tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedelinden yüzde 18 KDV alınmaktadır. Tarımsal üretim maliyetlerinin düşürülmesi için bazı tedbirlerin alınması zorunluluğu doğmuştur. Ayrıca, tarımsal sulama için yeni yatırımlar da yetersizdir.

Bu nedenlerle;

1-Tarımsal sulamada kullanılan elektrikten alınan yüzde 18 KDV oranının düşürülmesi için bir çalışma var mıdır?

2- Bakanlığınız 2004 yılı yatırım programında, Manisa İlinde yeni tarımsal sulama projesi var mıdır? Varsa bu projelere ne kadar ödenek ayrılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gerekli işlemlerin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 10.12.2003

           Züheyir Amber

              Hatay

1 - Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 65 adet inşaat mühendisi alımı ilanında (ÖSYM internet sayfası) aranan şartlarda alınacak tüm elemanların erkek olması şartı, Anayasanın 10 uncu maddesi olan "kanun önünde eşitlik" ilkesiyle bağdaşmakta mıdır? Bu konuda yeni bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

2 - Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana kadınlarımızın birçok mesleği başarılı ve özverili bir şekilde sürdürdüklerini görüyor ve biliyoruz. Bu koşul, Avrupa Birliğine üye olmaya, kriterlerini uygulamaya ve hayata geçirmeye çalıştığımız bu dönemde sizce doğru bir örnek oluşturmakta mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

    Nuri Çilingir

            Manisa

1 - Ülkemizde çıkarılan bor madeninin pazarlama ve satışı nasıl yapılmaktadır?

2 - Rakibimiz olan U.S BORAX Firmasının malları satmakta olan A.B.C  (American Borate Company) Firması, Eti Maden İşletmelerinin mallarını da satmakta mıdır?

3 - Rakip olan iki firmanın mallarının pazarlanmasının aynı şirkete verilemeyeceği bir gerçektir. Bu duruma göz yuman yöneticiler hakkında ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?

4 -  Geleceğimizin teminatı olan bor madeninin pazarlama ve satışının daha sağlıklı yapılması için Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                        9 Mart 2004

Aşağıdaki sorumun Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 96 ncı ve 98 inci maddeleri gereğince Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Saygılarımla.

              Yakup Kepenek

             Ankara

1 - Elektrik dağıtım "tesislerinin özelleştirilmesi" konusunda basında yer alan "Dünya Bankasının hızlı özelleştirmeye karşı çıkarak özelleştirme için teknik ve yasal hazırlıkların yapılmasında ısrar ettiği" doğru mudur?

2 - Doğru ise, sizin Bakanlık döneminizde ya da öncesinde enerji sektöründe yapılan özelleştirme uygulamalarının teknik ve yasal hazırlıklar tamamlanarak yapıldığı söylenebilir mi?

3 - Enerji özelleştirmesi uygulamaları, a. elektrik fiyatlarını, b. sabit sermaye yatırımlarını ne yönde etkilemiştir.

4 - Yasal ve teknik hazırlıklar nasıl yapılacak ve ne zaman tamamlanacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

           Hüseyin Ekmekcioğlu

           Antalya

1 - Devlet Su İşleri XIII. Bölge Müdürlüğünün planlaması devam eden projelerinden biri olan Korkuteli II. Merhale Bingeçit Barajı ve sulaması (Kargalık Barajını) nı 2004 yılı içinde kesin proje aşamasında bulunan projeler kapsamına almayı düşünüyor musunuz?

2 - Devlet Su İşleri XIII. Bölge Müdürlüğünün planlaması devam eden projelerinden biri olan Korkuteli II. Merhale Bingeçit Barajı ve sulaması (Kargalık Barajı) ile ilgili olarak 2004 yatırım programına eködenek ayırmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

          Fahrettin Üstün

              Muğla

1- 58 ve 59 uncu Hükümetler döneminde size bağlı kuruluşlarda kaç atama yapılmıştır?

2- Bakanlığınıza bağlı kuruluşlarda idarî görevlere her iki hükümet döneminde vekâleten, tedviren ve görevlendirmeyle kaç atama yapılmıştır?

3- İdarî görevlerde bulunan idarecilerden kaçı başka yerlere görevlendirilmiştir? Görevlendirilenlerin aldıkları harcırah miktarı ne kadardır?

4- 58 ve 59 uncu Hükümetler döneminde asil veya vekil kaç idareci görevden alınmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gerekli işlemin yapılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

  Orhan Eraslan

               Niğde

Niğde İlimize bağlı Çiftlik İlçesinde sulama kuyuları için ruhsat verilmemekte ve bu eksiklik nedeniyle de TEDAŞ tarafından elektrik bağlantısı yapılmamaktadır.

Bu itibarla;

Soru 1- Söz konusu ilçemizdeki sulama kuyusu ruhsatlarının verilmemesinin gerekçesi nedir?

Soru 2- Çiftçilerimizin bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesi için bir önlem düşünülmekte midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Şevket Gürsoy

        Adıyaman

1-Adıyaman'a doğalgaz şebekesi ulaştırmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.3.5.2004

       Muharrem Doğan

            Mardin

Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, kırsal alandaki verimliliği artırmak ve istihdam yaratılarak sosyal, ekonomik büyüme gibi millî kalkınmaya katkıda bulunmak için kurulan Mardin Mazıdağı fosfat tesislerinin;

1-Fabrika, araç gereç ve demirbaşlarla birlikte çürümeye neden terk edilmiştir?

2- İşsizliğin büyük, üretimin küçük olduğu, altyapısı ve hammaddesi hazır iken neden gübre fabrikası kurulamıyor?

3- Kapalı durumdaki tesisin bugüne kadar millî ekonomimize olan zararı nedir?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler.

Buyurun Sayın Güler.

Sayın Bakan, süreniz 60 dakikadır; ancak, sınırlı olduğunu biliyorsunuz sürenin.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Vedat Melik'in sözlü soru önergesinden başlıyorum ve üç sorusunu da sırayla cevaplandırıyorum.

Şanlıurfa Harran Ovasındaki yüksek taban suyu ve tuzluluk problemlerinin çözüme kavuşturulması için 1999 yılından beri Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ilgili kamu kuruluşlarıyla birlikte ortak çalışmalar yapıyor ve  bu çalışmaların sonucu olarak da özelikle ovanın güney kesiminde yaklaşık 18 000 hektar alanda açık derin drenaj kanalları ve tarla içi kapalı drenaj projeleri oluşturulmuştur. Bu çalışmalar Devlet Su İşleri bölge müdürlüklerince üç ayrı proje kapsamında ele alınmaktadır;  bunlardan bir tanesi, Şanlıurfa Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı derin drenajıdır ve bu son derece önemli bir projedir. Harran ilçe merkezi ile Akçakale İlçesi arasındaki 6 650 hektar alanındaki yüksek taban suyu probleminin çözümü için Devlet Su İşleri tarafından derin drenaj kanalları ve derin drenaj pompa istasyonu çalışmaları başlatılmış; 2 350 hektarlık kısımdaki derin drenaj kanalları ve pompa tesisleri inşaatı tamamlanmıştır. 4 300 hektar alanda ise çalışmalar halen  sürmektedir.

İkinci proje, Harran Ovası sulaması beşinci kısım inşaatıdır;  bunun da derin drenajı yapılmakta. 5 200 hektar alandaki taban suyu sorununun giderilmesi amacıyla -yine DSİ tarafından yapılıyor- derin drenaj inşaatı çalışmaları şu anda sürüyor.

Üçüncü proje, Harran Ovası sulaması altıncı kısım inşaatı derin drenajı; burada da 5 700 hektar alanda yüksek tuzluluk var ve yüksek taban suyunun giderilmesi için de DSİ çalışmalarını sürdürüyor. Aynı zamanda Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca da koordineli olarak projeye destek sağlanmaktadır.

Biz özellikle yeraltı sulamalarında yeni bir çalışma başlattık. Bu, ilgi çekeceğini umduğumuz bir projedir. Şu anda sularımızın büyük bir kısmı denize gidiyor. Biz bu suları, mevcut  yeraltı depolarını etüt ederek oralara vermeyi düşünüyoruz; çünkü, giderek yeraltında daha derinden su çekmek zorunda kalınıyor sulamada, giderek aşağı doğru iniyor; onun için biz şu anda, Türkiye'yi, bir dikdörtgen olarak düşünürsek alanını, bütün bu alanı tarıyoruz petrol arar gibi; hem suyu arıyoruz hem de boşlukları arıyoruz hem de boşlukları arıyoruz, o boşluklara suyu vermeyi düşünüyoruz. Bunun için de ırmakların ana yataklarından başlayarak buralara gideceğiz. Burada özellikle size bakıyorum, Edirne bölgesinde, Ege Bölgesinde ve aynı zamanda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde buna ağırlık vereceğiz; çünkü, oralarda giderek daha derine inen ve tuzlaşmanın da yoğun boyutlara ulaşma istidadı gösterdiği için buralara öncelik veriyoruz. Bu yeni projemiz, inşallah ülkemizin kalkınmasında da önemli bir etken olur diye düşünüyorum.

NECDET BUDAK (Edirne) - Teşekkür ederim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - İkinci olarak, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Küçükaşık'ın sözlü soru önergesine cevap veriyorum. Burada da, Kestelek'le ilgili, bor işletmeleriyle ilgili soruları var.

Şimdi, fazla zamanınızı almadan şunu ifade etmek istiyorum: Önce kuruluşumuzun 2005 yatırım programını biz ele aldığımızda, buradaki bor rezervi konusunda Kestelek Bor İşletmesinin payı yüzde 0,23. Oldukça düşük bir değeri var ve buranın da dekapaj itfa oranı diye bahsettiğimiz teknolojik bir parametresi var, bunun da çok yüksek olduğu gözüküyor. Dolayısıyla, yapılan on yıllık açık ocak planlaması çerçevesinde mevcut konsantratör tesisinin açık ocak dekapaj sahası dışında olduğu da göz önüne alınırsa, yeni konsantratör tesisi yatırımının gerçekleştirilmesi aciliyet ifade etmemektedir. Söz konusu nedenler ve kuruluşun kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ve katmadeğeri yüksek ürünler üretimine yönelen bir politikamız var -Eti Madenciliğin- burada daha önce başlatılmış olan rafine bor ürünleri üretim projelerine öncelik veriyoruz. Kestelek Bor İşletmesinin yeni bor konsantratör tesisi projesi 2004 ve 2005 yılları yatırım programında iz bedelle yer almakta ve tesisin yapımını da biz 2008'e öteledik.

İkinci olarak Orhaneli Çayı güzergâh değişimi projesi ise kuruluşun 2004 ve 2005 yılları yatırım programında etüt proje olarak yer almaktadır. Orhaneli Çayı üzerinde kurulmakta olan Çınarcık Barajının gövde inşaatının yüzde 82'si tamamlandı. Biz bunu da özel sektöre açtık. Yani, burada yeri gelmişken şunu ifade edeyim; şu anda, DSİ'nin, biz 5 barajını özel sektöre devrettik. Bunların içinde, yüzde 80'i bitenler var özellikle. Geri kalanının, biz, özel sektör tarafından yapılmasını arzu ediyoruz ve bundan dolayı da bu gerçekleşirse bir 300 000 000 dolar avantajımız olacak. Biz, o aldığımız parayla diğer yatırımlara ağırlık vereceğiz. Onlardan bir tanesi de Çınarcık Barajı. Bu Çınarcık Barajı, verimli de bir baraj ve zaten bunun biz ihalesini de yaptık, devrettik. Şimdi, diğerlerini de yapacağız ve burada, eğer biz bu yatırımları kendimiz yapmaya kalkarsak, hem çok zaman alıyor hem de pahalıya mal oluyor. Halbuki, suyun da akmasına gönlümüz razı değil, gerek elektrik üretmekte gerek sulamada gerek içmesuyunda. O bakımdan, biz burada daha süratli bir yatırım modeli uygulamasına geçtik. Amacımız, önce enerjiyle ilgili barajlardan başlayıp, daha sonra sulamaya da geçeceğiz. Sulamanın tabiî, verimi, daha doğrusu, özel sektör tarafından cazibesi enerjiye göre daha düşük olduğu için, onu cazip hale getirecek, belki kamulaştırma bedelini Hazinenin karşılayacağı bir model üzerinde çalışıyoruz.

Burada, Çınarcık Barajının gövde inşaatının yüzde 82'si tamamlanmıştı; ancak, biraz önce bahsettiğimiz konsantratörle birlikte olayı düşündüğümüzde ve bu inşaatın da, barajın da bitmesi yaklaşık ikibuçuk üç yıl alacağı için, biz burada Orhaneli Çayının güzergâh değişimi projesini de, yeniden değerlendirmek üzere -vazgeçmiyoruz, yeniden değerlendirmek üzere- Çınarcık Barajının bitim tarihi olan 2008 yılına öteledik.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Vedat Melik'in bir başka sorusu, Şırnak İlindeki kömür rezervleriyle ilgiliydi. Bu soruların da 4'üne birden cevap veriyorum.

Şırnak İli ve Silopi İlçesinin çeşitli mevkilerinde, MTA'nın ve TKİ'nin kayıtlarına göre, hesaba baktığımız zaman, 80 000 000 ton civarında kömür rezervi var. Görünür, muhtemel, mümkün, bunların hepsini topladığımız zaman, yaklaşık 80 000 000 tonluk bir rezerv söz konusu. Bu bölgede, TKİ Genel Müdürlüğü ve Mustafa Encü isimli bir şahsa kömür işletme ruhsatları TKİ tarafından verildi ve bunlar, bu asfaltiti orada işletiyorlar. Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, 2004 yılı  sonu itibariyle, 30 000 000 ton rezerve sahip Şırnak merkezde bir sahası var, bir de 49 000 000 ton rezerve sahip Silopi'de ikinci bir büyük sahası var; bunlar asfaltit.

Yukarıda bahsedilen sahalardan Şırnak sahasında, 2002 yılına kadar, TKİ Genel Müdürlüğü kendisi üretim yaptı. TKİ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun, bizden önce, zarar eden burayı kapatma kararı var, 6 tane işletmeyi zarar ediyor diye kapattı; fakat, biz, bu kapatmaya razı olmadık hükümet olarak. Kapattığımız zaman, bir sorunu da kapatmış olmuyoruz aslında. Biz, bunu çözmek için, verimli bir usulle, buraları özel sektöre açtık. Bu kapanan sahaları kapanmış halde tutmak işimize gelmedi, millî menfaatlarımız açısından ve aynı zamanda yerli kaynaklarımız açısından. Biz, bunu, kapatmak yerine özel sektöre açtık ve şu anda, hem buradan istihdam sağlıyoruz hem ürün sağlıyoruz. Hatta, bunlardan dolayıdır ki, yeni kömür politikamızı, yakından incelemenizi sizlere özellikle teklif ediyorum ve bu noktada eğer açıklamamı isterseniz de, uygun bir zamanda yeni kömür politikamızla ilgili uygulamaları sizlere arz etmekten mutlu olurum.

Burada, kapanan bu 6 işletmeyi özel sektöre açtık. Şimdi, bundan sonra da yapacağımız şey şudur: TKİ'nin diğer sahalarını -6 saha daha var- elektrik üretmek üzere, termik santral yapmak üzere, etütlerini yaptık, yine ihaleyle sunacağız. Yani, yeraltında düşük kalorili de olsa, bu kömürlerimizi elektrik üretmek üzere özel sektöre ihaleyle vereceğiz.

Bahsettiğimiz sahalardan Şırnak sahasını, bir ara, 26.3.2003'te, yani göreve gelir gelmez, önce Şırnak Valiliğinin İl Özel İdaresine verdik 10 yıllığına. Silopi sahası ise, rödövans karşılığında, özel sektör tarafından üretim yapılmasını teminen ihaleye çıkıldı ve 6.6.2003 tarihli sözleşmeyle, 10 yıllığına, Ceytaş Madencilik, Tekstil ve Ticaret AŞ'ye verdik. 1993-2003 yılları arasında, güvenlik nedeniyle üretim yapılmayan bu sahada, 2003 ve 2004 yıllarında toplam 70 000 ton kömür üretildi. Yani, bunu, bu şekilde üretime açtığımız için 70 000 ton üretim yapıldı.

Güneydoğu Anadolu Linyitleri İşletmesinin tasfiyesinin ardından, rödövansla verilen sahaların kontrolünü de yürütmek amacıyla, TKİ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu olarak, 25.12.2002 tarihinde -yani göreve gelir gelmez- biz burayı kapatmadık, Silopi Kontrol Müdürlüğünü oluşturduk. TKİ Genel Müdürlüğü Silopi Kontrol Müdürlüğünde halen 68 personel çalışmaktadır. Yani, kapanmış bir yeri hem üretime açtık hem üretim yaptık hem bölge ekonomisine olumlu katkılarda bulunduk hem de -o kömürle birlikte- aynı zamanda istihdam sağladık. Bu sayı, sadece TKİ'de çalışan eleman sayısı; ama, bir de burada çalışan işçileri eğer düşünürseniz… Bizim, şu yeni kömür politikasıyla, işsizlik açısından, istihdam açısından oluşturduğumuz işgücü 14 000 kişidir, 14 000 kişiye ekmek kapısı açıldı. İthalat büyük ölçüde azaldı. Kömür fiyatı da 70 dolar düştü. Aynı zamanda bunun 1,5 milyon tonunu, bu sene, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu vasıtasıyla halkımıza, dargelirlilere parasız olarak dağıtıyoruz. Yerli kömürümüzü çıkarıyoruz, kırıyoruz, yıkıyoruz, paketliyoruz, 25 kilogramlık paketlere koyduktan sonra evde teslim yaparak, fakir fukaranın, garip gurebanın, soğuk odalarında kışı daha mutlu geçirmeleri için onlara dağıtıyoruz, sıcak odalarında kışı geçiriyorlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Diğer bakanlar yapmıyor bunları. Sayın Bakan, sizin dışınızdaki diğer bakanlar bu çalışmaları yapmıyorlar.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Sağ olun, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekili…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sizi kutluyoruz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bunlar bizim yerli kaynaklarımız…

Teşekkür ederim, sağ olun.

Şimdi, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören'in sözlü soru önergesine cevabım:

Tarımsal sulamada kullanılan elektrikten yüzde 18 KDV oranının düşürülmesi. Bu konu, Sayın Maliye Bakanımızla ilgili bir konudur; yalnız, bu noktada, bu KDV konusunda kendileriyle de görüşüyoruz; ama, onun sahası olduğu için oraya şu anda girmek istemiyorum.

Manisa Kula Göleti sulaması inşaatı 23.10.2003'te başladı, ihale edildi daha doğrusu; söz konusu projeyle 179 hektarlık alanın sulanması amaçlandı; sulama şebekesini de mayıs 2005'te işletmeye açtık. Bu da çok süratli bir çalışmadır. Manisa bölgesinde bu göleti yaparak, hem süratli bir inşaat gerçekleştirildi hem de hizmete sunuldu.

Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amber'in sözlü soru önergesine cevabım: Burada, Devlet Su İşlerinin bu eleman alımında hanımlarla ilgili olan ilgili sorusu. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün emrinde istihdam edilmek üzere 8 bilgisayar mühendisi, 8 elektrik-elektronik mühendisi, 8 harita mühendisi, 7 makine mühendisi ve 2 çevre mühendisi için erkek olma şartı aranmamıştır. Bunlar, hem bayan mühendisler -özellikle size bakarak söylüyorum- hem erkek, hepsi beraber girmiştir. Burada bir ayırım olmadı; ancak, arazide çalışılacaklarda erkek olma şartını da, biz…

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Neden?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - …kaldırdık. 5.12.2003'te kaldırdık ve…

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Pozitif ayrımcılık.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yok, tam pozitif ayrımcılık yaptık. Burada olumlu yaptık, kaldırdık; çünkü, aslında, arazide gerçekten çalışması zor oluyor hanımların; ama, baktık ki istiyorlar, o şartı kaldırdık.

N. GAYE ERBATUR (Adana) - Her yerde çalışırlar.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Kaldırdık işte, memnun olmanız için.

N. GAYE ERBATUR (Adana) -Sayın Bakan, burada da çalışırlar.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Kaldırdık ve şu anda 19 Aralık 2003 tarihi akşamına kadar da süreyi uzattık.

N. GAYE ERBATUR (Adana) - Her yerde çalışıyoruz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Memnun olmanız için söylüyorum, kaldırdık diyorum; yani, kaldırdığımıza da mı itiraz ediyorsunuz. Aslında, teşekkür de beklemiyoruz; ama, kaldırdık. Dolayısıyla, herkese açtık ve şu anda 2 inşaat mühendisi hanım çalışıyor bizde; dolayısıyla, böyle bir ayırım söz konusu değil.

Şimdi, Manisa Milletvekili Sayın Nuri Çilingir'in sözlü soru önergesine cevabım: Burada da borla ilgili, Amerikan firmasıyla ilgili soruları vardı. Sorular okunduğu için soruyu tekrar etmiyorum; ancak, daha evvelden de ben Etibankın genel müdürlüğünü yaptım; dolayısıyla, bu bor konusunda da zaten hassasiyetimiz var. Konsantre ve rafine bor olmak üzere iki ayrı ürün üzerinde ticareti yapılıyor bunun. Biz, daha çok rafine üzerine; yani, katma- değeri yüksek olduğu için buna ağırlık veren bir politika uyguluyoruz. Bunun için satışları da buna göre yapıyoruz ve piyasayı da çok yakından takip ediyoruz.

Burada, rafine bor ürünlerimizi, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde direkt satışların yanı sıra yurt dışındaki firmalar vasıtasıyla yapıyoruz ve buna da ağırlık verdik.

Burada "ABC" dediğimiz American Borate Company firması 80'li yıllardan beri OC'yle, yani Ovens Corning'le Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünden aldığı rafine bor ürünlerini ABD'ye pazarlıyordu. Biz, şöyle bir şey yaptık: Bu kârlı bir iş dedik, kendi müdürlüğümüzü, birimimizi kurduk Amerika'da ve bu Amerika'daki birime kendimiz malı gönderiyoruz, dolayısıyla, satışı da o yapıyor, kârı da o yapıyor; ama, isteyen firma bunun altında bu malı alıp satabilir. Yani, esas ana kârı biz yapıyoruz. Bunu özellikle ifade edeyim. Burada da…

AFİF DEMİRKIRAN (Batman) - Satışlar epey artmış…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Tabiî, satışlar epey arttı. Yani, biz, dünyanın bor rezervinin yüzde 72'sine sahipken, piyasanın yüzde 30'una sahiptik. Şu anda yaptığımız çalışmalarla 51'i hedefledik ve bayağı da mesafe aldık; hem kâr ediyoruz hem üretimini artırdık. Ayrıca da, yurt dışında firmalarımız var, Etimine diye bahsettiğimiz firmalar var. Onun dışında, bunlar çalışıyorlar. Hem Lüksemburg'da var hem Finlandiya'da var, Amerika'da var. Şimdi hedefi Çin'in üzerine yoğunlaştırdık, Çin'e bu malları satıyoruz ve her yıl da özellikle ABC firması, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüyle her yıl yeniden düzenlenen mukaveleyle çalışmaları yapıyor ve Uzakdoğu pazarında da nihaî tüketiciler tarafımızdan bilinmek kaydıyla biz oraya mal gönderiyoruz. Yani, piyasayı sıkı bir şekilde kontrol ederek gidiyoruz ve buraya da rafine borla öğütülmüş kolemanit ürünlerini pazarlıyoruz ve bunların çalışmalarını da dediğim gibi yakından takip ediyoruz.

Şimdi, burada, tabiî, çok değişik, çok karmaşık bir yapı var. Bütün ürünleri pazarlayan firmalar sadece bir ürün satmıyor, yanına iki üç tane daha benzer konuları alıyor ki, ürün çeşitlemesi, bir ürün paternini oluşturmak bakımından, biz onları da takip ediyoruz ve ancak, şöyle bir sıkıntı var dünyada, bunu size ifade etmem lazım: Bor konusunda, rakiplerimiz, bizim daha fazla bor kullanmamızı önlemek üzere, işte, bu toksiktir, zehirlidir filan diye birtakım ters propagandalar yapıyorlar. O bakımdan, biz, ileride bir sıkıntı olmasın diye, hem bunlarla şu anda bire bir mücadele ediyoruz hem de daha farklı uç ürünlere gidecek bir çalışma yaptık. Bunun için de Bor Araştırma Enstitüsünü kurduk.

Bor Araştırma Enstitüsü, şu anda, birkaç üründe çok iyi bir noktaya geldi. Bunlardan bir tanesi, mikro besleyici, yani, boru bir nevi gübre gibi kullanmak üzere, mikro besleyici olarak, içinde borun olduğu bir ürün geliştirdi. Bunu, geçende, basın mensuplarıyla paylaştık. Şimdi, bu prototipi üretilebilir hale getirmek üzere çalışmalar yapılıyor. Bir yandan da, Türk üniversiteleriyle, Türkiye'deki üniversitelerle bunun ar-gesi yapılıyor; yani, yoncada ne kadar artış yapıyor, sarımsakta ne kadar artış yapıyor, işte, fındıkta ve diğer ürünlerde ne kadar artış yapıyor; bunların hesabını yaptık. Burada iki türlü kârımız olacak; hem boru fazla miktarda kullanma imkânımız olacak hem de, aynı zamanda, ürün verimliliğini artırdığı için tarımdan kazancımız olacak. Bu çalışma sürüyor şu anda.

İkinci olarak, gene, büyük montanlı ürünlerde kullanmak üzere, çimento sektöründe kullanmak üzere, Çimento Müstahsilleri Birliğiyle bir anlaşma yaptık ve oraya 800 ton ürün gönderdik. Şimdi, çimentoda bu denemeler yapılıyor. Bunun şöyle bir avantajı var: Çimentoda kullanılırsa, yaptığımız hesaplamalarda, enerjide düşüş oluyor, mukavemette artış oluyor. Eğer bunu halledebilirsek, yani, denemelerimiz olumlu sonuç verirse, çimento sektöründe önemli miktarda bor kullanma imkânımız olacak, hem bize avantaj sağlayacak maliyeti düşürdüğümüz için, enerji maliyeti düştüğü için hem de mukavemeti arttığı için.

Ayrıca, seramikte araştırma yapıyoruz. Burada da, gene, aynı şekilde, seramiğin içine katıldığı zaman, Türk seramiğine önemli bir avantaj sağlayacak bu ve bunun üzerindeki denemeler devam ediyor.

Ayrıca, yanmaz kumaş ve yanmaz kâğıt yapımında bunu deniyoruz. Oradaki ilk denemelerimiz olumlu sonuçlar verdi. Tabiî, bunlar hep ar-ge projeleri. Eğer, bunu yaparsak, yanmaz kâğıt konusunda, kıymetli kâğıtların üretilmesinde büyük avantaj sağlayabileceğiz. Yanmaz kumaşta da, otel yangınlarında önce perdeler, yataklar yanıyor biliyorsunuz, bunlara büyük avantaj sağlayabilir. Tekstil olsun, kâğıt olsun, seramik olsun; bunlar, çimento ve gübre, bizim büyük miktarda bor kullanmamızı sağlayacak sahalar ve buna yoğun bir şekilde çalışıyoruz.

Şimdi, dediğim gibi, biz, bir yandan bu ürünleri üretiyoruz, bir yandan Etimine, Eti Product gibi firmalarla, Finlandiya'da, Amerika'da ve Lüksemburg'da bu çalışmaları sürdürüyoruz, şimdi Çin piyasasına girdik. Burada müşteri odaklı yürütülen etkin çalışmalarla, gerçekten büyük önem verdiğimiz boru değerlendirmeye çalışıyoruz.

Diğer konularda, hidrojen üretiminde kullanılması, sodyum bor hidrür gibi yeni ürünlerin kullanılmasında da ayrıca çalışmalarımız sürüyor.

Ankara Milletvekili Sayın Profesör Doktor Yakup Kepenek Hocamızın sorusuna cevap veriyorum: Burada da elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesiyle ilgili olan sorusu.

Şöyle söyleyeyim: Daha evvelden bu konu, özelleştirme konusu çok elden geçti, hatta çok direkten döndü. Şimdi, biz, bunu netleştirmek için, "elektrik enerjisi sektörü reformu ve özelleştirme strateji belgesi" diye bir belge hazırladık. Her şeyi oyunun kurallarına açık yaptık. Burada ne yapacaksak , tarihi ne olacaksa, buradaki aktörler kimlerse, hangi kurum ve kuruluş rol alacaksa, DPT'siyle, Hazinesiyle, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, EPDK'sı vesairesi, hepsinin görevleri yazıldı, takvimi yapıldı, kurallar kondu ve çalışmalar sürdürülüyor.

Burada Dünya Bankası uzmanları da zaman zaman bu toplantılara katılıyorlar, onlarla da görüş teatisinde bulunuyoruz. Yalnız, dağıtım işi 1 Nisan 2004'te Özelleştirme İdaresine verildi. Aslında, TEDAŞ, bana bağlı gözüken bir yer, yani işletmesi benim üzerimde. Bütün arızaları vesairesi, işletmesi benim üzerimde; ancak, Özelleştirme İdaresine bağlı olarak çalışıyor. Bu çalışma Özelleştirme İdaresi tarafından sürdürülüyor; özelleştirme çalışmaları onsekiz aydır bu şekilde yapılıyor. Biz, Bakanlık olarak, tabiî ki, desteğimizi devamlı sağlıyoruz, diğer kuruluşlarla birlikte. Bunun bir an evvel özelleştirilmesini arzu ediyoruz.

Ancak, yeri gelmişken şunu da ifade edeyim ki, TEDAŞ, hakikaten, çok ilginç, çok önemli bir kuruluş. Sadece bir büyüklüğünü size söyleyeyim: Sadece kablolarının uzunluğu 800 000 kilometre; yani, TEDAŞ'ın sadece kablolarının toplamı 800 000 kilometre. Bunlar, yirmi senedir de, çok öyle ağır bir bakım da, yatırım da görmemiş. Nüfus artmış, ihtiyaçlar artmış, evlerdeki televizyon sayıları artmış, bahçeli bir köy evi veyahut bir kır evi yıkılmış, onun yerine büyük apartmanlar yapılmış; ama, aynı kabloyla buralara geliyor. Ayrıca, 250 000 kadar da trafo var; yani, olayın büyüklüğünü görmeniz bakımından söylüyorum. Biz, buraya, bütün bu hizmeti, elektrik fiyatlarını da üç senedir artırmaksızın, hatta düşürerek, sürdürmeye çalışıyoruz.

Bunun da yatırımlarına ağırlık verdik. 300 trilyon para Özelleştirme İdaresinden bize geldi; bunu, 80 vilayete dağıttık; çünkü, Kayseri'nin özel bir yapısı var. Burada bunlar yapılıyor. Yakında da, 10 Ekim gününde de 200 trilyonluk bir ihale daha yapacağız. 300 trilyon, artı 200 trilyon; bir 500 trilyon ayırdık ki şu elektrik arızaları, kesintileri olmasın diye. Bununla ilgili olarak da kablolar yeraltına iniyor, trafolar yenileniyor; ama, bu para bile yeterli değil. O bakımdan, özellikle Sayın Başbakanımız kabloların yeraltına inmesine son derece önem verdiği için, biz de bu yatırımları doğru bir yatırım olarak uyguluyoruz.

Bununla ilgili olarak bir başka sorusu daha var Yakup Kepenek Hocanın. Daha önceki özelleştirme konularıyla ilgili sorduğu 2 nci ve 3 üncü sorusuna ortak cevap veriyorum:

Daha evvelkilerde bu yap-işlet-devret modelleri vardı. Bunlar, belki uzun uzun anlatıldı daha evvelden. Maalesef, bunlar, daha çok özel sektörün katkısını sağlayacak yatırımlardı. Bunların içinde, tabiî ki, alım garantili sözleşmeler vardı. Bunlardan dolayı, sadece yap-işlet-devretlerle ilgili kısmı söyleyeyim; yüzde 12 kadar elektrik üretimini etkiliyor; ama yüzde 24 maliyetini etkiliyor, böyle garip bir yapısı var. Biz bunlardan bir tanesiyle anlaştık, bununla ilgili fiyatını düşürdük. Resmiyet… İndirimi sağladık; ama, bu anlaşmanın gerçekleşmesi için, tabiî, bir de ayrıca olayın Danıştaya geçmesi lazım; onun çalışmalarını sürdürüyoruz.

Yakup Kepenek Beyin bahsettiği bu anlaşmaların en büyük mahzuru sekiz, on yıl gibi bir süre yüksek elektrik fiyatını mecbur koşmasıydı. Biz bunları da yeniden masaya yatırarak düzeltmeye çalışıyoruz. Ancak, her birinin arkasında kreditörleri var, bankalar var, hepsinin ayrıca olurunu almak gerekiyor. Bir de karşılıklı imzalanmış; yani, bizden önce, bu hem Hazinesiyle, Enerji Bakanlığıyla imzalandığı için, bu anlaşmaların düzeltilmesi biraz zaman alıyor.

Bu arada, işletme hakkı devri modeliyle de devredilen iki santral var. Bunlar da… 1989 yılında yapılan sözleşmeyle işletme hakkı devredilen, bir dağıtım bölgesi dışında özelleştirilerek özel sektör tarafından işletilen enerji tesisi şeklinde kabul ediyoruz bunu. Tabiî, bunlar biraz aceleyle yapılmış çalışmalar ve bizden önce yapılan bu çalışmalar Danıştaydan geri döndü. Tabiî, biz bir de bunların bu yanlışlıklarını da düzeltmek için ayrıca çalışıyoruz. Sadece tahkimlerdeki rakamları söyleyeyim, 1 milyar doların üzerinde tahkim davası var şu anda; yani, bir de bunların hukukî problemleriyle uğraşıyoruz.

"Yasal ve teknik hazırlıklar nasıl yapılacak ve ne zaman tamamlanacak" diyor Sayın Kepenek dördüncü sorusunda. Tabiî, biraz önce bahsettiğimiz strateji belgesinde bunların hepsi netleştirildi. Öyle umut ediyoruz ki, bu yılın sonundan itibaren… Çünkü Özelleştirme İdaresinden aldığımız tarih daha önceydi aslında; ama, bu işler bir miktar zaman aldı. Ancak, büyük ölçüde 2006 yılında tamamlanması bekleniyor. Bunun peşinden de üretim tesislerinin özelleştirilmesi ele alınacak. Bu da yine strateji belgesinde tanımlandı.

Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekcioğlu'nun sözlü soru önergesi Korkuteli İkinci Merhale Bingeçit Barajıyla ilgili. Bununla ilgili olarak bizim şu andaki görüşümüz, sıfırdan başlayan bir yatırım olduğu için, bunlara ödenek yatırım programında olmadığı için ve sıfırdan başlayan yatırım olduğu için, bunu şu anda programa almıyoruz; ancak, yeni bir çalışma yapıyoruz. Tarım bizim son derece önem verdiğimiz bir saha ve bu sulamaları bu haliyle bırakırsak, yirmi seneden fazla zaman alacak. Bunun için yeni bir yatırım modeli düşünüyoruz. Bu yeni yatırım modeliyle de bunu da yine özel sektöre açmayı düşünüyoruz.

Bunu yaparken, kamulaştırma bedelleri en çok rakamı tutuyor, yatırımdan sonraki ikinci bir kalem. Buna da bir modelle... Şu anda üzerinde çalıştığım bir model, netleşmediği için, burada ifade etmiyorum; ama, size söyleyeceğim şey, bunu da oluruna bırakmayacağız.

Bizim hedefimiz, normal olarak DSİ'nin hedefi, bütün suları; yani, suyumuzu, 2023'e kadar bütün suyu kullanmaktı. Elektrik olsun, sulama olsun. Ancak, bu yeni yatırım modeliyle, bunu, inşallah...

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - 46 yıllık Ünlendi Barajı da var mı bunun  içinde?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onun üzerinde çalışıyoruz.

Bunları daha öne çekmeyi düşünüyoruz. Çünkü, tarım bizim her şeyimiz enerjiden sonra, hatta enerjiyle birlikte.

Muğla Milletvekili Sayın Fahrettin Üstün'ün sözlü soru önergesi: Bana, ne kadar adam atadım, ne kadar adam çıkardım diye soruyor. Rakamları söylersem, zaten sizin de epey dikkatinizi çekecek. Öyle, çok fazla adam ne atadık, ne çıkardık. Ancak, şöyle söyleyeyim:

Soru 1.- 58 inci ve 59 uncu hükümetler döneminde, bana bağlı kuruluşlara kaç atama yapıldı deniliyor. 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde bakanlığa bağlı kuruluşlarda KPSS, özelleştirme, atama falan, hepsi dahil, toplamı, terfi, atamalar dahil 559 kişi atadım.

Soru 2.- Bakanlığımıza bağlı kuruluşlarda idarî görevlere her iki hükümet döneminde vekâleten, tedviren, görevlendirmeyle kaç atama yaptınız?

Bunun da, her iki dönemde -yaklaşık üç sene oldu- hepsi 87 kişi; yani, bir hesaba göre, eğer TEDAŞ'ı saymazsanız 90 000 kişi, TEDAŞ'ı sayarsanız 120-130 bin kişilik olan bir yerde bütün sayımız 87 kişidir arkadaşlar; yani, ben, iyi çalışan arkadaşlarla çalışıyorum. Ne farklı bir şey bekliyorum ondan... Beklediğim şey, sadece, verimdir, çalışkanlıktır, birazcık da güvendir. Güven olduktan sonra; yani, şurasından bir şey geçmedikten sonra, ben, o arkadaşla çalışırım.

"Soru 3.- İdarî görevde bulunan idarecilerden kaçı başka yerlerde görevlendirilmiştir?" Bütün hepsi 6 kişidir, başka yerlerde görevlendirilen.

"Soru 4.- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde asıl veya vekil kaç idareci görevden alınmıştır?" Hepsinin toplamı, asılı, vekili, bilmem nesi 63 kişidir. Bu arkadaşlarla çalışıyoruz.

Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın sözlü soru önergesi ve cevabı. Niğde'yle ilgili "Çiftlik İlçesine sulama kuyuları için ruhsat verilmemekte" diyor Sayın Milletvekilimiz "bu eksik nedeniyle de TEDAŞ tarafından elektrik bağlantısı yapılamamaktadır" diyor.

Her ikisine birden cevabım şu: Şimdi, yeraltı suyunun bir rezerv miktarı var. Bu rezerv miktarının tamamı kullanıma tahsis edildiğinden, ilave tahsis yapamıyoruz. Miktar belli; onun için, miktarı belli olduğu için, rezerv miktarı da belli olduğu için, ilave tahsis yapmadığımız için, yeni şeye izin vermiyoruz.

Çiftçiler, su tasarrufunu sağlayacak sulama sistemlerini kullanmaları yönünde de ayrıca bilgilendiriliyor. Yani, şu anda, biz, Devlet Su İşleri olarak, kapalı kanal sistemini yaygınlaştırıyoruz su kaybı olmasın diye, tıpkı petrol arar gibi yeni su kaynakları arıyoruz. Bununla ilgili olarak da, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, MTA'sı, TKİ'si, Eti Madenciliği, hepsi birlikte çalışıyoruz. Yapılan sondajlarda da, bilgileri ortaklaşa çalışıyoruz. Eskiden, bu kurumlar, hep, ayrı ayrı, kendi başına çalışıyordu, şimdi bu bilgileri topluyoruz.

Diyeceksiniz ki, Türkiye Petrollerinin suyla alakası nedir; Türkiye Petrollerinin toplam 3 000 kadar sondajı var, yuvarlak hesap; Türkiye'nin 3 000 yerini delmişler; ama, bu bilgiler hep ayrı ayrı duruyordu. Şimdi biz ne yaptık; bu bilgileri topladık. Bir ekip kurduk bütün diğer genel müdürlüklerle beraber. Türkiye Petrolleri sadece petrol ve doğalgaza bakan bir kurum olduğu halde, o sondajlardaki karotları inceleyerek, eğer, kömür kestiyse, o bilgiyi TKİ'ye gönderiyoruz, yeni sahalarda, maden kestiyse, krom kestiyse Eti Madenciliğe gönderiyoruz, su emarelerine ulaştıysa DSİ'ye gönderiyoruz, elektrik işlerini, Elektrik Etüt İdaresine gönderiyoruz. Böylece, hiç para harcamadan 3 000 sondajın bilgisini ortaklaşa kullandık. Bundan dolayı da yeni sahalar buluyoruz ve burada da verimli bir çalışma sürdürüyoruz.

Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Gürsoy'un, sözlü soru önergesine cevabım: "Adıyaman'a doğalgaz şebekesi ulaştırmayı düşünüyor musunuz?"

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Adıyaman olsaydı yapardı!..

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Artık, İktidar Partisinden oldu, böyle bir soru sormasına gerek yok.

BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri…

Sayın Bakan; buyurun.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, cevap vereyim. Ben, zaten…

BAŞKAN - Sayın Bakan, Genel Kurula hitap eder misiniz.

Buyurun.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, sağolun.

Ben, birden dikkat etmemiştim, haklısınız, doğru…

Şimdi, Adıyaman- Elazığ- Diyarbakır doğalgaz iletim hattının mühendislik ihalesini gerçekleştirdik ve en uygun fiyat verenle, 12 Mayıs 2004'te, mühendislik işleri sözleşmesi yapıldı, onlara 4 ay süre verdik; yani, ihaleden sonra, mühendislik hizmetlerini 4 ayda tamamlayacak dedik. Bu arada da, kamulaştırma ve ÇED çalışmaları sürdü, onlar bitti. 30.12.2004 tarihli yapım sözleşmesi imzalandı, onu da ihale ettik. Adıyaman'da, 2006 yılında bölgedeki sanayi müşterilerine doğalgaz arzını sağlayacağız.

Tabiî, bir de bunun dağıtım meselesi var. Dağıtım meselesini EPDK yapıyor. Doğalgaz dağıtım ve satış faaliyetlerine ilişkin esaslar 4646'da ifade edilmiş kanun olarak. Bununla ilgili olarak da, ihale yapılacak ve hem konutlara hem diğer tüketicilere bu ulaştırılabilecek.

Adıyaman'ın doğalgazı kullanabilmesi için gerekli altyapı yatırımlarının, tabiî, bunların içerisinde ölçüm istasyonları var, aramesler var vesaire. Bunlar, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanununun öngördüğü çerçevede kurulacak şirket tarafından ve lisans alacak şirket tarafından yapılacak. Bunun çalışmasını, ayrı bir çalışma olarak yapılacak bu.

Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan'ın sözlü soru önergesine cevabım:

Burada Mardin Mazıdağı fosfatlarından bahsediyor. Sayın milletvekilleri, aslında, belki ders kitaplarına bile konulacak bir yatırım bu. Yani, verimsizliğin, şanssızlığın, öngörüsüzlüğün veyahut diğer başka faktörlerin hepsi bunun içinde tekmili birden var. Bir yandan GAP bölgesinin gübreye ihtiyacı var. Fosfat da bunların içinde en kıymetli, en etkin elementlerden bir tanesi. Allah bir tarafa GAP'ı vermiş, bir tarafa da fosfat dağlarını vermiş. Daha sonra burada bunlar etüt edilmiş. 74 yılında başlıyor bu macera; 74 yılında bunun etüdü yapılıyor, 75 yılında DPT'den bunun onayı alınıyor. Ondan sonra, bunlar Güneydoğu Anadolu fosfatları projesiyle başlıyor ve anahtar teslimi bir ihale yapılıyor 1980 yılında. Yani, 75 yılından 80 yılına kadar geliyor. 80 yılında ihalesi yapılıyor. 90 yılında tesisin kabulü yapılıyor. Fosfat orada, GAP orada ve bir yandan da gübreden para kazananlar, gübre ithalatı sürüyor.

MEHMET KARTAL (Van)- 8 türbinden 1'i çalışıyor.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)- Ve 2 kat halinde projelendiriliyor; yani, 2 tane hat konsantratör olarak yapılıyor. Bunlardan bir tanesi yapılıyor. Diğeri, söz veren firma, TÜGSAŞ'ın fabrika yatırımından vazgeçmesiyle ikinci hat akamete uğruyor; ondan vazgeçiyorlar, tek hat halinde yapıyorlar. Sonra TÜGSAŞ tarafından Mazıdağı'nda gübre fabrikası kurulmayınca Mazıdağı konsantratörü 87-93 yılları arasında 2 000 000 ton tüvenan fosfat işleyerek 400 000 ton fosfat konsantresi üretiyor ve bunu da İskenderun ve Mersin'deki tesislere, özel gübre fabrikalarına satıyor. Fakat, hâlâ gübre fabrikası yok ortada, TÜGSAŞ da vazgeçtiği için olmuyor bu. Ve 94 yılından itibaren de konsantre üretimine son verildiği için bu yatıyor. Fakat, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun temennileri doğrultusunda, tesislerin ileride GAP Projesiyle entegre olabileceği düşünülerek koruyucu bakımları yapılarak muhafaza ediliyordu. Aslında biz bunun çalışması için, ben de bir ara genel müdürken onu düşündük. Hatta, bunun için, verimli olabilmesi için Suriye'den  doğalgaz almak üzere görüşmeler yaptık; ama, o zaman süremiz müsait olmadı. Fakat, şimdi, Suriye'yle görüşüyoruz. Buraya doğalgaz getirirsek, bu doğalgazla beraber amonyumfosfat, amonyak üretilecek, fosfat zaten var, amonyak var, bir de sülfirikasit gelince üçü beraber bunu yapıyor.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Mazıdağı, Diyarbakır'a 70 kilometre Sayın Bakan; Diyarbakır'a zaten doğalgaz geliyor, oradan uzak bir mesafe değil.

BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Öyle, öyle… Geliyor.

Şimdi, burada, sonra bu, 1998 yılında ihale edilmek isteniyor, yani, bunu özel sektöre verelim deniyor. Fakat, iki firma giriyor, ikisi de teşekkür edip ayrılıyor. O da olmuyor. Şimdi, burayı biz Özelleştirme İdaresine verdik. Özelleştirme İdaresi, bunu isteyenlere… Daha doğrusu, taliplerinin olduğu söylendi. Bu, artık, üretime açılmak üzere oraya verildi.

Tabiî, neden böyle bir gübre fabrikası kurulamıyor diyor Sayın Milletvekilimiz. Tabiî, bunlar piyasa şartlarına göre hareket ediyor ve dışarıdan, maalesef, gübre, daha doğrusu, hammadde fiyatına gübre geliyor. Böyle olduğu için rekabet edemiyor burası, edebilmesi için doğalgaz gelmesi lazım ve sülfirikasiti de ucuza elde etmesi lazım. Bu, şu ana kadar gerçekleştirilemedi. Özelleştirmeyle alacak kişi, bunu yapabilir diye düşünülerek Özelleştirme İdaresine verildi.

Bir başka sorusu da Sayın Milletvekilimizin; kapalı durumdaki tesisin bugüne kadar millî ekonomimize zararı nedir? Tabiî, bu, zor bir soru. Ancak, şunu söyleyeyim: Buranın maliyeti, aşağı yukarı 180 000 000 dolara yapılmış burası ve 1994 yılından itibaren de üretime son verilen tesislerin bu yıllarda 300 işçi ve 80 memur olmak üzere 380 olan personel sayısı, ihtiyacı olan işletmelere gönderilerek 2000'li yıllarda bu 120'ye iniyor. Hâlâ, orada çalışmayan tesisin koruması ve gözetimi yapılıyor. Bunu da azalttık. Şu anda 32 işçiden 23'ünün emekliliğinin dolması nedeniyle geri kalan 9 işçinin koruyucu bakım-onarım işlerinde kullanılması planlanıyor. Personel masrafları son derece düştü. Yalnız, gönlünüze su serpmek için söylüyorum: Bu bahsettiğim o kadar milyon dolar sadece çalışmayan tesise değil,  aynı zamanda göletine ve köyün yollarına falan da harcandığı için onu ondan düşmek lazım.

Dolayısıyla, Mazıdağ fosfat yataklarının da macerasını size böylece ifade etmiş oluyorum.

Arzım burada bitti.

Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Üstün, Sayın Bakandan kısa bir açıklama isteyeceksiniz galiba; buyurun.

FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - 56 ncı sıradaki, termik santralların olumsuz etkileriyle ilgili, Sayın Bakanımızdan sorum vardı. 56'yı esgeçti, daha sonraki soru önergesini cevaplandırdılar. Yatağan-Yeşilbağcılar Beldesi ve Bağyaka Köyü TKİ'nin 2000 yılında iki köyün kaldıracağını yazıyla belirtmiş olmasına rağmen, her iki köyün etrafı dört bir yanı hafriyatla şu an iştigal. Bunlarla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış; bir.

İkincisi; TEDAŞ'taki atamalarla ilgili bir şey söylemediniz. TEDAŞ sizin kuruluşunuz değil mi?

BAŞKAN - Sayın Üstün, teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Bakan.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - TEDAŞ'la ilgili soruların cevabını, bana bağlı olmadığı için ben vermiyorum. TEDAŞ özelleştirme kapsamında olduğu için soruyu Maliye Bakanlığına devrettim. Sorunun cevabını Sayın Maliye Bakanımız size sunacak. Usul böyle olduğu için… Yoksa memnuniyetle veririm. Neticede ben yönetiyorum orayı ama, resmen oraya bağlı olduğu için usul böyle.

HASAN ÖREN (Manisa) - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Ekmekcioğlu, buyurun.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Korkuteli Barajı yapılalı yaklaşık yirmisekiz yıl olmuştur. Bu baraj, 6 000 hektar sahanın sulanması için planlanmıştır. Ancak, bugüne kadar, kuraklıklar nedeniyle, sulanan saha 4 000 hektarı bulmamıştır.

İkinci merhale, yani Bingeçit Barajı dediğimiz Kargalık Deresi üzerine kurulacak bu baraj, geride kalan 2 000 hektar sahanın sulanması için planlanmaktadır. Bu barajımızın su kapasitesi 3 000 000 metreküptür, planlanması tamamlanmıştır; ama, yıllardır yatırım programına alınamamıştır. Korkuteli İlçesi için bu baraj hayatî bir önem taşımaktadır. Oldukça geniş sualtı arazisi bulunan ilçemizde su yetersizliği nedeniyle yeni bahçe yapımı dahi yasaklanmıştır. Bildiğiniz gibi, ülke tarımımızın sıkıntıya düştüğü şu günlerde, işçimizin, özellikle çiftçimizin perişan olduğu şu günlerde, bu barajımızın yapılmasıyla, inşallah, bu yanan yüreklere bir nebze olsun su serperiz, onları rahatlatırız diye düşünüyorum.

Bakanlığımızın bu baraj projesini tekrar gündeme getireceğini umut ediyor, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.

Sayın Doğan, buyurun.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkanım, ben, Mazıdağı fosfat tesisleriyle ilgili bir soru önergesi vermiştim. Sayın Bakanın cevapları beni tatmin etmemiştir. Kendi ifadesiyle, fabrikanın 187 000 000 dolara mal olduğunu söylediler; doğrudur, 1994'ten bugüne kadar bu fabrikanın devlete verdiği zarar  da 258 000 000 dolardır. Ben, Maliye Bakanından ayrıca bu soruyu sordum, gelen cevapta bunu diyor; bu da 2004 yılı sonuna kadardır.

Şimdi, her iki zarar da toplandığı zaman 445 000 000 dolar ediyor. Ben Sayın Bakandan şunu sormak istiyorum: 445 000 000 dolarla bir gübre fabrikası kurulamaz mıydı? Sayın Maliye Bakanımız, 20 Nisan 2005 tarihinde Mardin'i ziyaretinde bu fabrikayı gezdiler, aynen şu ifadeyi kullandı ve basında çok geniş bir şekilde yer almıştır. İfade aynen şu: "Fosfat dolu dağ bize bakıyor biz de ona bakıyoruz biz enayi miyiz; biz buraları işletip cazibe merkezi haline getireceğiz." Bu sözü verdiler.

Sayın Bakanım, sayın hükümet; siz böyle gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, istihdam yaratmak, kırsal alandaki verimliliği artırmak için kurulan bu fabrikaya ne yapmak istiyorsunuz? Buna bir çare bulamaz mıyız? Biz, bugün, Avrupa'ya, müzakereye başlıyoruz diye övünürken, diğer taraftan oradaki insanlarımız halen sefil hayat yaşamakta ve neredeyse zor durumda kalan bu çocuklarımız, gençlerimiz, geleceğimizin teminatı olan bu gençlerimiz...

BAŞKAN - Sayın Doğan, teşekkür ediyoruz.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Bitiriyorum efendim.

Bunlarla ilgili olarak gelecek için bir çalışmanız olmayacak mı?

Teşekkür ediyorum; ben bunu sormak istiyorum.

Bir de, bu, kaybolan 445 000 000 doların telafisi yok mudur?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Sayın Bakan, cevap verecekseniz buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sondan başlayarak cevap vereyim.

Ben, bu Mazıdağıyla ilgili konuyu anlattığımı zannediyordum. Yani, burada bir yanlış iş yapılmış. Bu yanlış işi, her yanlış iş gibi, biz düzeltmeye çalışıyoruz.

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Ben de bunun telafisini istiyorum.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onu yapıyoruz… Onu yapıyoruz… (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Karşı gelmiyorum…

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hem yanlış işi düzeltiyoruz hem de en iyi hale getirmek üzere bu çalışmayı sürdürüyoruz.

Tabiî, siz, belki, orada, biraz, bazı şeyler birbirine karıştı anlatırken; sizin açınızdan söylüyorum; çok net olarak, bu, verimli bir tesis haline getirilmek üzere oraya verildi. Sayın Maliye Bakanımızın yaptığı, burada, doğru bir iştir. Hem o bölgenin kalkınmasına katkıda bulunacaktır, hem istihdama olumlu katkıda bulunacaktır, işsizlere iş olacaktır hem de şu ana kadar yanlışlık yapılan ve yabancı gübre şirketleriyle olan rekabet sonucunda zarar gören bu tesisi yeniden canlandırıyoruz. Yani, bunun açıklaması bu. Neticede, oranın başında daha evvel bizler varken de bunu hayata geçirmeye çalıştık; şimdi, tekrar bize nasip oldu. Dolayısıyla, hem oradaki, merak etmeyin, işçiler, oranın halkı bundan yararlanır hem ülke yararlanacak. Eğer, verimli bir hale getirirsek ki, biz, Suriyeli Bakanla da bunun görüşmelerini yaptık, ortak bir çalışma grubu kurduk. Hem o bölgede de fosfat var, Suriye'de de var, bizde var. Belki, ortak olarak, o gazını verecek, biz, belki hammaddesini vereceğiz, bir joint venture türü bir çalışma da olur. Tabiî, zaman sınırlı olduğu için bu kadar detaya girmedim; ama, yanlış bir üretimin nasıl düzeltileceğini… Bu, ders kitaplarına geçecek bir örnektir; bunu da size sunmuş oldum.

Korkuteli Barajıyla ilgili olarak da şunu söyleyeyim: Biz, politik olarak, sıfırdan yeni yatırımlar, diğer yatırımlar belli bir seviyeye gelmişken yenilere başlamayı popülizm olarak kabul ediyoruz. Onun için, bitmeye yakın olanları önce bitiriyoruz, onun geliriyle de diğerlerini yapıyoruz. Yoksa, biz, her yere temel atabilirdik, her yere temel atardık, her yere söz verirdik; ama, bu su yatırım dinlemiyor, kural dinlemiyor, alıp götürürdü hepsini. Yani, biz, yüzde 5'le, yüzde 10'la, milleti -affedersiniz- uyutmak istemedik. Yapmak istediğimiz şey, bitmek üzere olanlara öncelik verip onu bitirmektir, onu elektrik ve su, içmesuyuydu, sulamada kullanmak üzere onları devreye almaktır, onun geliriyle de diğerlerini yapmaktır. Ancak, bunların içinde, hâlâ, sıfırda olan, durumda olan yatırım gerektirecek sahaları da yeniden etüt ediyoruz. Bunları da yeni bir yatırım modeliyle sizlere sunmak istiyoruz; bu çalışma sürüyor yalnız. Bu, eğer, gerçekleşirse, 2023'e kadar olan, suyumuzun son damlasına kadar kullanma amacımızı, ki, biz, şu anda yüzde 35'ini kullanıyoruz, yüzde 6'sı da şu anda inşa halinde elektrik üretimi açısından, sulamada çok daha zayıf bir durumdayız. Bunlara ağırlık vermek üzere yeni bir model düşünüyoruz. Bunu yaptığımız zaman, belki, yeni, sıfır durumunda olan yatırımlara da öncelik verebilecek duruma gelebileceğiz, tabiî ki fizibilitesine göre.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri cevaplandırılmış ve gündemden çıkarılmıştır.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlandığı için, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini sırasıyla görüşmek için, 5 Ekim 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 17.58