DÖNEM: 22 CİLT: 94 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
2 nci Birleşim
4 Ekim 2005 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Düzce Milletvekili Yaşar Yakış'ın,
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlamış olması
münasebetiyle gündemdışı konuşması
2.- Denizli Milletvekili V. Haşim Oral'ın,
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakerelerinin başlaması için
yapılan görüşmeler sırasında Türk Hükümetinin imzaladığı ek protokole ve sözde
Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak Türkiye'de yaşanan son olaylara
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
3.- Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'ın,
Dünya Yaşlılar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında 5372 sayılı Kanunun bir maddesinin bir kez daha
görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/881)
2.- Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5375 sayılı Kanunun bir maddesinin bir
kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/882)
3.- Litvanya Parlamento Başkanı Arturas
Paulauskas'ın davetlisi olarak Litvanya'ya resmî ziyarette bulunacak olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki parlamento
heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/883)
4.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun (6/1553) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/317)
5.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un
(6/1562) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/318)
6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Nicolae Vacaroiu'nun Romanya'ya resmî
davetine beraberinde parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/884)
7.- Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın
İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/885)
8.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in
Moldova'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/886)
9.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Azerbaycan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/887)
10.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/888)
11.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı
Adem Şahin'in Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/889)
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile 4 Ekim 2005 Salı ve 5 Ekim 2005 Çarşamba
günkü birleşimlerde sadece sözlü soruların görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili V. Sinan
Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri
demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
2.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün,
yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/994) ve
Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
3.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
atanan ve görevden alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1232) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
4.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
2004 ve 2005 malî yılı bütçelerinden Iğdır İline ayrılan ödenek miktarı ve
kullanımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1400) ve Devlet Bakanı
Mehmet Aydın'ın cevabı
5.- Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen
paya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1444) ve Devlet Bakanı
Mehmet Aydın'ın cevabı
6.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,
Diyanet Araştırma Merkezi kurulduğu iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1460) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
7.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın,
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale Zaferiyle ilgili
hutbeye ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1515) ve Devlet Bakanı
Mehmet Aydın'ın cevabı
8.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem sistemlerinin transferinin ABD
tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/767) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı
9. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
atanan ve görevden alınan personele
ilişkin Millî Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1226) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün
cevabı
10.- Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden ödenen
paya ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1440) ve Millî
Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı
11.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme çalışması yapılıp yapılmadığına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
12.- Bursa Milletvekili Mehmet
Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergah Değişimi ve Yeni Bor Konsantratör Tesisi
projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/776) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
13.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şırnak İlindeki kömür rezervlerine ve üretimine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/845) ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
14.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedeline ve Manisa için yeni bir tarımsal
sulama projesi olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/855) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
15.- Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in,
DSİ'ye alınacak mühendislerde erkek olma şartının aranmasına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/874) ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
16.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in,
bor madeninin pazarlama ve satışına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/999) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
17.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
enerji sektöründe özelleştirme öncesi teknik ve yasal hazırlıklara ilişkin
Enerji ve Tabiî Bakanından sözlü soru önergesi (6/1004) ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
18.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Ekmekçioğlu'nun, Kargalık Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1006) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
19.- Muğla Milletvekili Fahrettin
Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1015) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
20.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde İli Çiftlik İlçesi sulama kuyularına ruhsat verilmeme nedenine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1069) ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
21.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Gürsoy'un, Adıyaman'a doğalgaz şebekesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094) ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
22.- Mardin Milletvekili Muharrem
Doğan'ın, Mardin-Mazıdağı fosfat tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1098) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
yapılan atamalara ve atanan personel sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/6642)
* Ek cevap
2.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
hayalî ihracata ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/6684)
3.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, personel atamalarına ve açılan idarî davalara ilişkin Başbakandan
sorusu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/6715)
4.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın,
Manisa-Gördes Barajına ve sulama projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in
cevabı (7/6723)
5.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın,
beden eğitimi ve spor yüksekokulu mezunlarının istihdamına yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/7688)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, yeni yasama
yılının ülkemize, milletimize ve Parlamentonun sayın üyelerine hayırlı ve
uğurlu olması dileğiyle bir konuşma yaptı.
Genel Kurulu teşrif eden ve
milletvekillerince ayakta alkışlanan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e,
Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.
İstiklal Marşı okundu.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 22 nci
Dönem Dördüncü Yasama Yılı açış konuşmasını yaptı.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Ekim
2005 Cumartesi günü başlayacak olan yeni yasama yılının ilk birleşiminde, Genel
Kurulda, Cumhurbaşkanının açış konuşmasından sonra başka konuların
görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
4 Ekim 2005 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 16.20'de son verildi.
|
|
|
|
Bülent
Arınç |
|
|
Başkan |
|
Mehmet
Daniş |
|
Yaşar
Tüzün |
Çanakkale |
|
Bilecik |
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
II.- GELEN
KÂĞITLAR
3 Ekim 2005
Pazartesi
Raporlar
1.- Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Mehdi Eker'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/579) (S. Sayısı: 979) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005)
(GÜNDEME)
2.- Kırşehir Milletvekili
Mikail Arslan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/691) (S. Sayısı: 980) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
3.- Mardin Milletvekili
Süleyman Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/694) (S. Sayısı: 981) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Hanefi Mahçiçek'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/695) (S. Sayısı: 982) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
5.- Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/696) (S. Sayısı: 983) (Dağıtma tarihi:
3.10.2005) (GÜNDEME)
6.- Şanlıurfa
Milletvekili Turan Tüysüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/697) (S. Sayısı: 984) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
7.- Kırklareli
Milletvekili Yavuz Altınorak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/698) (S. Sayısı: 985) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
8.- Hakkâri Milletvekili
Fehmi Öztunç'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/719) (S. Sayısı: 986) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
9.- Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/731) (S. Sayısı: 987) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005)
(GÜNDEME)
10.- Ardahan Milletvekili
Kenan Altun'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/732) (S. Sayısı: 988) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
11.- Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/747) (S. Sayısı: 989) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005)
(GÜNDEME)
12.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/748) (S. Sayısı: 990) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005)
(GÜNDEME)
13.- Zonguldak Milletvekili
Fazlı Erdoğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/749) (S. Sayısı: 991) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
14.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Sekmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/750) (S. Sayısı: 992) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
15.- İstanbul Milletvekili
Kemal Unakıtan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/764) (S. Sayısı: 993) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
16.- Kütahya Milletvekili
Hüsnü Ordu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/788) (S. Sayısı: 994) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
17.- Mardin Milletvekili
Selahattin Dağ'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/718, 3/789) (S. Sayısı: 995) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
18.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun Millî Saraylar Daire Başkanlığına
Bağlı Millî Saray, Köşk ve Kasırlarda 1.5.2005-6.5.2005 Tarihleri Arasında
İçtüzüğün 177 ve Müteakip Maddeleri Gereğince Yaptığı Denetimle İlgili Rapor
(5/16) (S. Sayısı: 996) (Dağıtma tarihi: 3.10.2005) (GÜNDEME)
No.: 3
4 Ekim 2005 Salı
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Oman Sultanlığı Arasında Ticari Mübadele ve Ekonomik, Teknik, Bilimsel ve
Kültürel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/1102) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.7.2005)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Bosna Hersek Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/1103) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.9.2005)
3.- Köy Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1104) İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2005)
Teklifler
1.- Erzurum Milletvekili
Ömer Özyılmaz'ın Yükseköğretim Kanununda ve Yükseköğretim Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/583) (Plan ve Bütçe ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.8.2005)
2.-
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un
5393 Sayılı Belediye ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 1479 Sayılı
Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/584) (İçişleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.9.2005)
BİRİNCİ OTURUM
4 Ekim 2005
Salı
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2
nci Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN- Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın
milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, 3 Ekim Avrupa Birliği
müzakere süreciyle ilgili söz isteyen Düzce Milletvekili Yaşar Yakış'a aittir.
Buyurun Sayın Yakış. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Düzce
Milletvekili Yaşar Yakış'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım
müzakerelerinin başlamış olması münasebetiyle gündemdışı konuşması
YAŞAR YAKIŞ (Düzce) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım
müzakerelerinin başlamış olması münasebetiyle, bu konudaki düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak için huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bugün, dün geceden beri, cumhuriyetin
kurulmasından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi olarak gördüğümüz,
Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecinin en önemli aşamalarından birini
geride bırakmış bulunuyoruz. Bu işi başarmış bir Parlamento olarak ne kadar
gurur duysak, ne kadar sevinsek yeridir.
Türkiye bundan kırkaltı yıl önce, 1959
yılında çıkmış olduğu bir yolculuğun sondan bir önceki, yani tam üyelikten bir
önceki aşamasını dün gece, Türkiye saatiyle, gece yarısından sonra geride
bırakmıştır. Bu önemli noktaya gelişimize bu uzun yolculuğun çeşitli
aşamalarında katkıda bulunmuş tüm siyasî partilere, tüm siyasetçilere, tüm
bürokratlara bu vesileyle teşekkür etmeyi borç biliyorum. Bu başarı hepimizin
malıdır ve en çok da halkımızın malıdır; çünkü, halkımızın, milletimizin büyük
desteği olmasaydı kimse bu büyük başarıyı gerçekleştiremezdi. AK Parti
Hükümetinin bu konuda yaptığı, bundan önceki hükümetler yapamadığı halde AK
Partinin yaptığı, AK Parti Hükümetinin yaptığı başarı şudur: Bundan önceki
hükümetler ve siyasetçiler, pek tabiî ki en iyi niyetlerle, Türkiye'nin
çıkarlarını koruduklarına inanarak birçok karar almışlar ve uygulamışlardır;
fakat, zaman zaman, ağaçlara bakmaktan ormanı görememişlerdir. AK Parti ise
ağaçlara bakmayı bir tarafa bırakıp ormanı görmüştür. Avrupa Birliğiyle
müzakerelerde neyin önemli neyin daha önemli olduğunu teşhis ederek, daha
önemli olan hedefe odaklanmış, daha az önemli hedeflere takılı kalmamıştır.
Dün üzerinde mutabakata varılan
"müzakerelerin çerçevesi belgesi" adı verilen belge, bu belgede yer
alan hususlardan bazıları zorlu müzakerelere konu teşkil etmiştir. Aslında,
müzakere konusu edilen hususlardan birçoğu bu belgede yer alsaydı da almasaydı
da, ileride, her aşamada defalarca karşımıza çıkarılabilecek hususlardı. O
zaman denilebilir ki, peki, madem öyleydi de, neden hükümetiniz bu kadar katı
bir tutum benimsedi de müzakereleri, âdeta, zaman zaman kopma noktasına getirdi?
Bu sorunun cevabı şudur: Bazı konular müzakere belgesinde yer aldığı zaman,
onları görmezlikten gelip de müzakere masasına oturduğunuz zaman, itirazınızı o
aşamada dile getirmemişseniz, daha ileriki aşamada üye ülkeler size "bizim
tutumumuzun böyle olduğunu siz biliyordunuz, daha başından beri size
söylemiştik, niye o zaman itiraz etmediniz" diyebilirler. İşte, biz,
müzakereler sırasında böyle duruma düşmemek için önemli konulardaki
ısrarlarımızı son ana kadar sürdürdük ve başarılı olduk.
Çerçeve belgesinde buna benzer başka
hususlar yok muydu; vardı; fakat, hükümetimiz, ötekilerini bunlar kadar hayatî
saymamıştır, onun için onlara takılıp kalmamayı tercih etmiştir; çünkü, her
maddeye takılırsanız, her konuda bir sorun ortaya çıkarırsanız, içinde bulunmadığınız
bir forumda, sizin mevcut olmadığınız bir forumda istediğiniz her hususu kabul
ettirmeniz zordur…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yakış, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Hükümetimiz, ehemm
ile mühimm arasındaki tercihini işte bu şekilde yapmıştır ve başarılı olmuştur.
Başarı, işte böyle zamanlarda ehemmi mühimme tercih etmekle ve isabetli seçimi
yapmakla mümkün olur ve bu seçimi yapan liderler başarılı olur, ötekiler aynı
derece başarılı olmazlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün
geceden itibaren, Türkiye, Avrupa Birliğiyle ilişkilerinde çok önemli bir
noktaya ulaşmış bulunmaktadır; fakat, pek tabiî ki, asıl, daha güç olanlar,
şimdikinden çok daha fazla somut konulara taalluk eden hususlar bundan sonraki
dönemde ortaya çıkacaktır. Şimdiye kadar temas ettiğimiz, görüştüğümüz öteki
Avrupa ülkelerinin müzakerecileri, çok Avrupalı olarak gördüğümüz devletlerin
müzakerecileri dahi bize şunu söylemişlerdir: "Avrupa Birliği her aşamada
bize kök söktürmüştür." Aynı sıkıntılı dönemlerden Türkiye'nin de
geçeceğini şimdiden kabul etmek lazımdır. Şimdiye kadar, müzakerelerin sadece
çerçevesini konuşuyorduk; bundan sonra asıl, dişe, diş tartışmaları, bundan
sonraki aşamada konuların özünü konuşmaya başladığımız zaman göreceğiz.
Şimdiye kadarki aşamalarda Anamuhalefet
Partisini, Meclisimizi, kamuoyumuzu, gelişmelerin tüm aşamalarından sessiz
diplomasinin imkân sağladığı azamî ölçüde bilgi sahibi tutmaya nasıl önem
verdiysek, bundan sonraki aşamada da buna daha fazla önem vermeye devam
edeceğiz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Bravo, bravo;
teşekkür ederiz!..
YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Çünkü, Avrupa
Birliğine girecek olan sadece Partimiz, sadece Meclisimiz veya sadece
bürokrasimiz değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yakış…
YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Toparlıyorum
efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Türkiye, Avrupa
Birliğine, Meclisiyle, bürokrasisiyle, yargı organlarıyla, askeriyesiyle,
işadamlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, işçileriyle, köylüsüyle, kısaca,
tüm halkıyla birlikte girecektir. Toplumun, bu, tüm kesimleri gelişmelerden
haberdar tutulacak ve müzakerelere mümkün olan en yakın şekilde
ilgilendirileceklerdir ki, onlar da, her aşamada, kendi görüşlerini
açıklayabilsinler, çıkarlarını koruyabilsinler ve katkılarını verebilsinler.
Şu anda, gerçekleştirdiğimiz başarıyı,
ulaştığımız noktayı tatminkâr bulmayanlar da çıkabilecektir; ancak, şunu
hatırlamakta yarar vardır ki, dün akşam kabul edilen "Müzakerelerin
Çerçevesi" adlı belge, Türkiye'nin üye olmadığı ve Türkiye'nin hazır
bulunmadığı bir forumda kabul edilmiştir. Hükümetimiz, bu kararın alınmasında,
o forumda hazır bulunan dostları aracılığıyla ve etkili diplomasisiyle yön vermeye
çalışmıştır. Bu çabamızda Türkiye'ye yardımcı olan tüm kesimlere buradan
teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
uluslararası ilişkilerde, her hükümet, kendi ülkesinin çıkarlarını savunmak
durumunda olduğu için, bazen, ülkelerden biri, sizin beğenmediğiniz bir tutumu
savunmak zorunda kalabilir. Avusturya'nın son birkaç günkü tutumunu bu çerçeve
içinde mütalaa etmek gerekir. Biz, böyle bir tutum izledi diye, Avusturya'yı
kendimize hasım ilan edecek değiliz. Müzakereler, Avusturya'nın, en sonunda
anlayış göstermesi sayesinde, Türkiye'yi de tatmin edecek şekilde
sonuçlanmıştır. Biz, artık, şimdiye kadar olanları bir tarafa bırakıp...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yakış, lütfen…
NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Dışişleri eski
Bakanı, 15 dakika konuşsun.
YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, Sayın Yakış.
YAŞAR YAKIŞ (Devamla) - ...yeni bir temiz
sayfa açmak istiyoruz ve Avusturya da dahil olmak üzere, Avrupa Birliği içindeki
müstakbel ortaklarımızla, mümkün olan en yakın işbirliğini sürdürmek istiyoruz.
Zaman zaman, yine, Avrupa Birliği üyesi dostlarımızla anlaşmazlığa
düşebileceğiz; fakat, müzakerelerimizi iki hasım taraf olarak değil, iki
müstakbel ortak olarak yürütmeye çalışacağız. "Müzakerelerin
Çerçevesi" başlıklı belgenin sonuçlandırılması aşamasında farklı görüşler
ileri süren ülkelerin de aynı anlayış içinde olmalarını ümit etmek istiyoruz.
Âdeta, bir parti grubu toplantısında kendi farklı görüşünü izah edip de, gruba
kendi görüşünü imal etmeyi başaramayan bir milletvekilinin, grup toplantısından
çıktıktan sonra, nasıl, partisinin görüşlerini -kendi düşüncesinden farklı olsa
dahi- savunmaya ihtiyacı varsa, bu ülkelerin de, şimdi, artık, daha önceki
görüşleri ne olursa olsun, Avrupa Birliğinin ortak görüşünü savunmaları
gerektiği kanaatindeyiz.
Bu
düşüncelerle sözlerime son verirken, Sayın Başbakanımıza, Sayın
Dışişleri Bakanına, Sayın Başmüzakereci Ali Babacan'a, muhalefet partisine, bu
konuda katkıda bulunan herkese, gecesini gündüzüne katarak diplomasinin bütün
hünerlerini ortaya koyan güçlü Hariciye bürokrasisine ve bu sonuca katkısı olan
herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum, başarılarından ötürü kendilerini
kutluyorum. Bu önemli neticenin, halkımıza, ülkemize, Avrupa Birliği ülkelerine
ve bütün dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yakış.
Gündemdışı ikinci söz, İstanbul Bilgi
Üniversitesinde düzenlenen Sözde Ermeni Soykırımı Konferansı hakkında söz
isteyen, Denizli Milletvekili Haşim Oral'a aittir.
Buyurun Sayın Oral. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Denizli
Milletvekili V. Haşim Oral'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım
müzakerelerinin başlaması için yapılan görüşmeler sırasında Türk Hükümetinin
imzaladığı ek protokole ve sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak
Türkiye'de yaşanan son olaylara ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı
Mehmet Aydın'ın cevabı
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; öncelikle, benden önce konuşan Sayın Bakanımın bir
söylediğine katılıyorum; gerçekten, Türkiye, Avrupa Birliğine girerken çok
ciddî bir sessiz politika izledi. O sessizliğin sonucundadır ki, buradaki
milletvekili arkadaşlarım ve biz, bu çerçevenin içinde, dışında ne var ne yok
bilmiyoruz. Sanıyorum, Dışişleri yetkilileri de bilmiyorlardır; çünkü, bütün
önemli süreç, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezinde yaşandı.
AHMET YENİ (Samsun) - Herkes biliyor.
V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Bu ülkenin
Dışişleri Bakanlığı var, bu ülkenin Başbakanlığı var; önce bunun altını çizmek
istiyorum. Daha sonra, Sayın Başkanımın da izniyle, benim verdiğim dilekçede,
ek protokolle ilgili ve Ermeni soykırımıyla ilgili konuşma yapacağım yazılıydı,
konuşmamı o dilekçeme uygun hazırladım; bunu da tırnak içinde belirtmek
istiyorum.
Türk Hükümetinin imzaladığı protokolün
ayrıntılarını halkımız bilmiyor; çünkü, basın bu protokolün içeriğini halkımıza
duyuramamıştır. Avrupa Birliği açısından hükümetin bu protokolü imzalama
yükümlülüğü altına girdiğini hepimiz biliyoruz.
Bildiğimiz bir başka gerçek de, Türk
Hükümetinin imzalamak yükümlülüğü altına girmiş olduğu protokolde kabul
edemeyeceğimiz bazı hayatî hususların kesinlikle bulunduğudur. Hükümet, bu
nedenle, bir deklarasyonda bulunarak, protokolü kabul etmekle Rum İdaresini
Kıbrıs'ta uzlaşma oluncaya kadar meşru hükümet olarak tanımayacağını duyurma
ihtiyacını duymuştur. Hükümet, böylelikle, Meclise gelecek olan protokolün
kabul edilebileceğini; çünkü, bunun zararlı kısımlarını kabul etmediklerini
deklarasyonlarıyla kayda geçirdiklerini dünyaya ve Türkiye kamuoyuna duyurmak
istemiştir. Halbuki, Avrupa Birliği yayımladığı karşı deklarasyonla, Türk
Hükümetinin deklarasyonunun hiçbir bağlayıcı etkisi olmadığını duyurmak
ihtiyacını duymuş ve daha da ileri giderek, ek protokoldeki hükümetimizce kabul
edilmeyeceği vurgulanmış olan hususların daha da altını çizerek, bunların kabul
edilmesi, uygulamaya konulması talebinde ısrarlı olmuştur.
Ek protokol nedir, neler içermektedir
sorusuna bilgili şekilde cevap verecek milletvekili sayımızın ne kadar
olduğunu, gerçekten herkesin yüzüne bakarak şöyle bir muhakeme etmek istiyorum.
Herhalde pek fazla değildir; ancak, ek protokol ve hükümetin deklarasyonuna cevaben
yayımlanmış olan Avrupa Birliği Deklarasyonu, Kıbrıs'ta EOKA'cı Rum İdaresini
oldukça memnun etmiştir. Avrupa Birliğinin cevabî deklarasyonunda ısrarla
vurguladığı her şey, Rum İdaresinin millî siyasetiyle örtüşmektedir. Hükümet
Sözcüsü ve Dışişleri Bakanımız ile Sayın Başbakanımıza da bu gelişmelerden
memnun olmadıklarını duyurma ihtiyaçlarını duymuşlardır.
Bu konuların Mecliste tartışılmasında
ısrarlıyız. Protokolde neler vardır, bilmek istiyoruz. Bunları kabul ettiğiniz
de Avrupa Birliğinde imzaladığımız çerçeveden veya kabul ettiğimizden
anlaşılıyor, bunları bilmek ve tartışmak istiyoruz. Ek protokole neden ihtiyaç
duyulmuştur ve içeriği nedir? Aşikârdır ki, hükümet, bu ek protokolü benimsemiş
değildir gibi görünüyor; ancak, eğer benimsememişse -ki deklarasyon
yayımlamıştır- o halde, Avrupa Birliği karşı deklarasyonuyla görüşünde ısrar
ettiğine göre, bu konuda AB'yle yeniden görüşüp ek protokol ve karşı
deklarasyondaki dayatmalar kaldırılmadıkça acele etmemeliyiz. Yoksa, Avrupa
Birliği üyelik hedefiyle, ucu açık onbeş yirmi yıllık bir yola adım atmak için
bizden her isteneni verecek miyiz? Bunları söylerken, eminim bazı
arkadaşlarımız bu sürecin bittiğini düşünüyor; ancak, şunu bilin ki, bu onbeş
yirmi senelik süreçte, bunlar bizim önümüze tekrar tekrar gelecektir.
Hükümet açıklamış olduğu deklarasyonla
duruma nasıl baktığını halkımıza ve dünyaya duyurmuş bulunmaktadır; ancak, bu,
sadece hükümetimizin bir görüşü olarak kabul edilmekte ve AB'yle yapılacak
müzakerelerde hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı açıkça kayda geçmektedir.
Hükümetimizin Kıbrıs politikası konusunda
herkesin kafasında muhtelif soru işaretleri vardır. Millî Kıbrıs davamızın
esasları, olmazsa olmazları yıllarca bu Mecliste tartışılmış ve karara
bağlanmıştır; ancak, Annan Planı denilen planı hükümet kabul edip, Kıbrıslı
Türklere de kabul ettirdikten sonra, millî davamızın esasları nedir sorusuna
sağlıklı cevap vermek zorlaşmıştır.
Biz, Kıbrıs meselesinin Türkiye açısından
millî bir dava olduğu inancıyla yetişmiş insanlarız. Bu nedenledir ki, bir gün
Anadolu'nun gençlerini bir kolordu sancağı altında Kıbrıs'a gönderdiğimizde
gurur duyduk. Şehitlerimizi toprağa verirken millî çıkarlarımızı koruduğumuz
inancını paylaştık.
Kıbrıs meselesi millî bir meseledir
demişti Sayın Başbakan. O halde, bu millî meselenin içinde bulunduğu bu zor
durumda, hükümetin, millî meseleleri müzakere etmenin en doğal yeri olan
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuyu tartışmaya açmasını,
milletvekillerini bilgilendirmesini, basın ve halktan gizlediği gerekçenin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oral, buyurun.
V. HAŞİM ORAL (Devamla) - … halkın gerçek
temsilcileri olan milletvekilleri önünde tartışılmasını istiyoruz.
Geçenlerde, Sayın Bakanımız, Sayın Çiçek
"3 Ekim korkusuyla hapşırmaktan bile çekiniyoruz" demişti. Bu,
gerçekten, hükümetimizin düşüncesinin ötesinde, eylemi haline dönüşmüştür.
Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, KKTC
Cumhurbaşkanı Sayın Talat'ı kabulünde yaptığı açıklamayla millî davamızın özünü
bütün dünyaya duyurmuş bulunmaktadır "Kıbrıs'ta, dini, dili ayrı iki eşit
halk ve onların devletleri vardır, Kıbrıs üzerinde dengeler vardır; bunlar kale
alınmadan Kıbrıs meselesi halledilemez" demiştir.
Uluslararası hukukçular ve Kıbrıs'tan
gelen sesler "ek protokol kabul edildiği takdirde, Türkiye, fiilen, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetini terk etmiş ve Kıbrıslı Türkleri Rumun insafına
bırakmış olacaktır" demektedir. Biz de milletvekilleri ve Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu görüşü paylaşmaktayız ve soruyoruz: Kıbrıs'ı, Avrupa Birliği
yoluyla, Avrupa Birliğinin meşru hükümet addettiği Rum - EOKA terör idaresine
teslim mi edeceğiz? 2005 yılını EOKA yılı ilan etmiş olan bu idareyi, tüm
geçmişine rağmen, meşru hükümet olarak tanımak niyeti gerçekten var mıdır?
Bu ve benzeri konuları, Avrupa Birliğinin
şartlarını, Avrupa Parlamentosunu, halka duyurulmamış, Sevr Anlaşmasını
çağrıştıran ve Avrupa Birliğinin kaydettiği şartları ayrıntılarıyla tartışmak,
bu Mecliste görev yapmakta olan halkın temsilcilerinin hakkı ve sorumluluğudur.
Bizi bu haktan mahrum ederek "ben yaptım, oldu" mantalitesiyle
hareket edilmeyeceğini, bir kez daha, iktidarımıza hatırlatıyoruz.
Yine, benim dilekçemin içinde olan ve ne
yazık ki Avrupa Birliğinin de gündemine bir şekilde girmiş olan Ermeni
soykırımıyla ilgili Türkiye'de olan olayları, bir milletvekili değil bir
yurttaş olarak üzüntüyle izliyorum. Bilmem Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlarım anımsayacaklar mı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oral, toparlayabilir
misiniz.
V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Biz, Dışişleri
Komisyonu olarak Avrupa'ya gittiğimizde, Cumhuriyet Halk Partisi ve AKP'li
milletvekilleri olarak, bizim böyle bir soykırımı kabul etme durumumuz yok ve
549 milletvekili biz bunun altına imza attık derken ve bu konuda arşivlerimizi
açtık derken, bu konuda taraflı ve tek yönlü ve tek sesli, sözüm ona,
üniversite özerkliğinin altına sığınarak bir konferans yapan, bir görüşe destek
vermek veya bu görüşe destek verirken bunun karşıtını da hazırlamama konusunda
zafiyete düşenleri, bir daha bu zafiyete düşmemeye özellikle davet ediyorum;
çünkü, eğer siz, bunları bugün yapıyoruz, bunları tartışıyoruz derseniz -ki,
bunu yaptık- o zaman size derler ki... Mademki siz bunu tartışıyorsunuz, siz
bunu bizim istediğimiz gibi tartışın mantığıyla size yaklaşırlarsa -ki, öyle
yaklaşıyorlar- o zaman bunun altından kalkmak oldukça zor olur ve bunu da
Türkiye'ye yapmaya kimsenin hakkı yoktur diye düşünüyorum.
Biliyorsunuz, 3 Ekimden önce, Hatay'da,
medeniyetler buluşması yapıldı; papazlar, rahipler, imamlar, birçok insan
medeniyetler buluşmasında hükümetimizle buluştu. Ben, şunu sormak istiyorum:
Bütün bu buluşmaların, bizim Avrupa Birliğine girmemizde acaba ciddî şekilde
etkili olduğunu düşünüyor musunuz; yoksa, bütün bu oluşumlardan sonra, bir gün,
farklı dinden insanların Türkiye'de söz sahibi olma konusunda yapacağı siyasî
yatırımların ve ilmî yatırımların önünü açmış mı oluyoruz? Çünkü, bu konuda,
patrikhane okulları açmak isteyenler var; eğer bilmek istiyorsanız onu
hatırlatayım size.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oral, toparlar mısınız.
Buyurun.
V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Bununla ilgili
daha önce yaptığımız uyarıların dikkate alınmadığını göz önünde tutarak,
özellikle bugünden sonra, Türkiye'nin önüne bu tür engellerin çok çıkacağını
görerek, bu konularda sizleri, özellikle uyarmak istiyorum.
Siz şöyle bir şey düşünebiliyor musunuz:
Ermenistan'da, bir Ermeni vatandaşının çıkıp da "hayır, bize Türkler
soykırım yapmadı" demesini bekliyor musunuz; bunun, karşılığını
alabileceğinizi düşünüyor musunuz?! O halde, bu işin ilmini yapmamış insanlar,
bu işin altına imza atmış 549 tane milletvekili ve onların içinden çıkan Sayın
Başbakanın ve sayın bakanların ve Sayın Adalet Bakanının bu konudaki çizgilerini
ya üst üste getirmelerini ya da ayrı çizgilerini, artık, Türkiye lehine net bir
şekilde ortaya koymaları gerektiğini düşünüyorum.
Avrupa Birliğiyle ilgili son sözüm ve
konuşmamı bitiriyorum. Buradan 70 000 000'a ve siz AKP'li milletvekili
arkadaşlarıma söylüyorum. Sayın Başbakanımın bir sözünü hatırlatmak istiyorum.
"Biz, Avrupa Birliği için, bizden istenilenin fazlasını yaptık."
Aynen böyle söyledi. Şimdi ben de diyorum ki, size hiç kimse bu yetkiyi
vermedi. Siz, sizden istenilenin fazlasını değil, siz, sizin ulusal
çıkarlarınız konusunda sizin üzerinize düşeni yapmak zorundasınız. Bunu
yaparken de, bu sürecin sadece Adalet ve Kalkınma Partisi süreci olmayacağını,
bundan sonra bu Mecliste birçok milletvekilinin geleceğini, benim kızımın,
benim çocuğumun, sizin çocuklarınızın özellikle bu imzalananlarla, bu anlayışla
çok ciddî yaralar alacağı kaygısını taşıyorum. Onun için, Türkiye için hiç
kimse kendisinden istenilenden fazlasını vermesin; çünkü, buna hakkı yok;
çünkü, bunu yapanlar, bir gün, Türkiye'de, gereken siyasî dersi alacaklardır
diye düşünüyorum.
Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.
Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Aydın. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, ben, değerli milletvekilimizin Hatay'da
düzenlenen toplantıyla ilgili sözleri hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.
Orada yapılan toplantı, Hatay Valiliği tarafından düzenlenmiş bir toplantıdır;
yani, Hükümetin düzenlemede herhangi bir…
İSMET ATALAY (İstanbul) - Vali hükümetin
memuru değil mi?! Siz oradasınız, Başbakan orada.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (Devamla) -
Hayır, Hükümetin tamamı orada değildi. Sayın Başbakan ile iki Bakan arkadaşımız
oradaydı; görevleri de başkaydı. Hükümetin, hükümet üyelerinin vakti olsa,
tamamı da gidebilirdi; o, ayrı bir konu. Türkiye içinde yapılan, düzenlenen bir
toplantıdan herhangi bir hükümet üyesinin kaçınması diye bir şey söz konusu
olamaz. Zaten ülkemizde yapılan her şeyle, şu veya bu şekilde, ilgimiz var.
Ben, asıl, olup biteni anlatmaya çalışıyorum. Vilayet tarafından
düzenlenmiştir. Toplantı uluslarararası niteliktedir. Toplantının ana başlığı
ve konusu medeniyetler buluşmasıdır; dolayısıyla, bu, dinlerarası diyaloğa geri
götürülebilecek, indirgenecek bir toplantı değildi. "Medeniyet"
kavramı içinde neleri görüşmek, konuşmak, tartışmak istediler ise, o konular tartışılmıştır. Ben, şahsen toplantıda
bulunmadığım için ayrıntısını bilmiyorum; genel çerçevesini, programını
biliyorum; dolayısıyla, orada, böyle, bizim imamlarımız filan katılmıştır…
İmamlarımız da katılır; çünkü, çok şükür, onlar arasında da üniversite
mezunlarının, hatta, yüksek lisans ve doktora yapmış olanların sayısı dikkate
değer ölçüde artmıştır; ama, buraya katılan arkadaşlarımız, imamlarımız değil,
çoğunluğu üniversitelerimizde öğretim üyesi olan, profesör olan ve bu konuda,
sadece Türkiye içinde değil, yayınları Türkiye içinde de bilinen değerli
arkadaşlarımız olmuştur. Başarılı bir toplantı olmuştur. Avrupa Birliğine
faydası olur mu olmaz mı; o amaçla düzenlenmiş bir toplantı değildir. Bu, daha
çok Hatay bağlamı düşünülerek, Hatay İlinin kültürü, kültürel geçmişi düşünülerek
hazırlanmış bir toplantıdır; ama, Avrupa Birliğine, eğer böyle toplantılardan
dolayı, Avrupa Birliği üyeleri veya Avrupa Birliğinden herhangi bir kurum…
Bakınız, Türkiye, artık her türlü konuyu konuşabilecek, tartışabilecek
durumdadır. Türkiye, diyaloğa açıktır. Türkiye, hakikaten, medeniyetlerin
buluşması, ittifakı, nasıl adlandırırsanız adlandırınız, o konuda katkısı
olabilecek bir ülkedir, birikimi olabilecek bir ülkedir. O ülkenin coğrafyası
buna müsaittir. O ülkenin tarihi buna müsaittir. O ülkenin dünyanın en zengin
kültürlerinden biri olan kültürü ve kültürel geçmişi müsaittir. Böyle şeylerin
teşvik edilmesi lazım. Siyasetin dışındadır. Siyasî herhangi bir gelirinin
olduğu düşünülerek böyle toplantılar hazırlanmaz; ama, dediğim gibi, eğer
uluslararasında Türkiye'nin toleransını gösterecek, Türkiye'nin o konularda
hazırlıklı olduğunu, tartışmaya, konuşmaya, buluşmaya ve bilişmeye hazırlıklı
olduğunu gösterecek bir izlenim ortaya çıkarıyorsa bundan dolayı da memnun
olmak lazımdır diyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz, 1 Ekim Dünya
Yaşlılar Günü hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'a aittir.
Buyurun Sayın Doğan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3.- Kocaeli
Milletvekili Nevzat Doğan'ın, Dünya Yaşlılar Gününe ilişkin gündemdışı
konuşması
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizi biz yapan annelerimizin, babalarımızın,
ninelerimizin, dedelerimizin, yani, varlıklarıyla hayatımıza renk katan,
topluma rehberlik eden yaşlılarımızın 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü münasebetiyle
gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni yasama dönemimizin de iktidarıyla, muhalefetiyle halkımızı memnun eden bir
ahenk içerisinde geçmesini diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
araştırmacılar, dünyada 21 inci Yüzyılın yaşlıların yüzyılı olacağını
belirtiyorlar. Açıkça söylemek gerekir ki, Türkiye'de de sürekli yaşlı nüfusu
arttığından dolayı 21 inci Yüzyıl yaşlıların yüzyılı olacaktır. Ülkemizde şu
anda 6 000 000'a yakın 65 yaş üzerinde bir nüfusumuz bulunmaktadır. 2025'li
yıllarda bu iki katına, yani 12 000 000'a, 2050'li yıllarda da üç katına
çıkacaktır; yani, 2050'li yıllarda her 5 kişiden 1'isi, Türkiye'de, 65 yaşın
üzerinde olacaktır.
İşte, birçok araştırıcı, 2025'e kadar genç
nüfusun azalıp yaşlı nüfusun artacağı bu dönemi fırsat penceresi olarak
nitelendirmektedir. İşte bunun içindir ki, 21 inci Yüzyılın bu yaşlanma olayına
ülkemizde de az önce bahsettiğim demografik verilere uygun politikaları bir an
önce uygulamaya koymak durumdayız. Bir ulusal yaşlılar politikasının
oluşturulması, veri tabanının oluşturulması, kentlerin yaşlıların varlığına
göre planlanması, trafik ve yaya planlamaları, konut mimarilerinin yaşlıların
yaşamını kolaylaştıracak tarzda olması, ailesi olanlar için evde bakım
imkânlarının geliştirilmesi, huzurevi standartlarının Avrupa Birliği
standartlarına getirilmesi, yaşlılarımızın sosyoekonomik hayata katılımının
sağlanması, başarılı ve sağlıklı yaşlanma bilincinin gençlerimize aşılanması ve
yaşlılarımızın tedavisinde hizmet gören geriatrist, yaşlı bakımı üstlenen
hemşirelerin ve diğer paramedik görevlilerin yetiştirilmesi...
İşte bütün bunlarla yola çıkan bir siyasî
anlayış olarak Partimiz, ilk defa, kronik hale gelmeden bir potansiyel problem
alanı üzerinde çalışmalar başlatmış ve AK Parti Sosyal İşler Başkanlığına bağlı
Yaşlılar Koordinasyon Merkezinin kuruluşunu sağlamıştır.
Şunu memnuniyetle belirtmeliyiz ki,
Türkiye genelinde, il ve ilçelerde teşkilatlanan Yaşlılar Koordinasyon
Merkezimiz, yaşlılarımıza ulaşmakta, onların güncel sorunlarına çözümler
bulmaktadır. Diğer taraftan, yaşlılarımızın bu güncel sorunlarının dışında,
gerek genel merkez Yaşlılar Koordinasyon Merkezi gerekse il ve ilçe yaşlılar
koordinasyon merkezleri sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket etmekte,
konferanslar, toplantılar düzenlemekte ve ortak sosyal faaliyetler
geliştirmektedirler.
Gene, Yaşlılar Koordinasyon Merkezi,
yaşlılarımızın sosyoekonomik hayata katılımını sağlayacak projeler
geliştirmektedir. Bununla ilgili ilk hazırlanan AKOM Projesi pilot olarak
uygulanmaya başlamıştır.
Gene, merkezimiz, devlet hastanelerinde
yaşlı poliklinikleri ve geriatri merkezleri kurulması projesiyle yaşlılarımızın
hastanelerden daha kolay hizmet almasını hedeflemiştir.
Yine, merkezimiz, Parlamento
faaliyetlerinde yaşlılarımıza yönelik olumlu adımların atılmasını
sağlamaktadır. Bununla ilgili, Türk Ceza Kanununda yaşlılarımıza yönelik
suçların artırılması ve 2022 sayılı Yasadan maaş alan yaşlılarımızın ayakta
tedavilerinin, ilaç, ortez, protezlerinin sağlanması konularında gerekli
adımların atılmasını sağlamıştır. Sosyal politikalarıyla toplumun her kesimine
ulaşmayı amaç edinen AK Parti iktidarımız yaşlılarımıza ayrı bir önem
vermektedir. Bu anlamda Toplu Konut İdaresi aracılığıyla yalnız yaşayan
yaşlılarımız için de konut inşaatları başlatılmıştır.
Türk Milleti olarak tarihin her döneminde
gelenekleri ve inançları gereği yaşlılara büyük saygı ve hürmet gösteren bir
toplumuz. Bu nedenle yaşlılarımızın en huzurlu oldukları yerin evlerinin; yani,
aile ocaklarının olduğunu düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Doğan, buyurun.
NEVZAT DOĞAN (Devamla) - AK Parti Yaşlılar
Koordinasyon Merkezi, modern değerler ile kültürümüzden, tarihimizden gelen
geleneksel değerlerin buluştuğu bir Türk evde bakım modelinin geliştirilmesi
için çalışmaktadır.
Ülkemizin, doğu ve batı, zengin ve fakir,
gelişmekte olan ve gelişmiş dünya arasındaki doğal ve tarihsel bir köprü olması
ve yüzyıllar boyunca farklı kültürler,
dinler ve uygulamalara gösterdiği tolerans nedeniyle yaşlı bakımı konusunda da
dünyaya örnek teşkil edeceğine inanıyoruz. Sayın Başbakanımızın "kendi
varlığımız ve çocuklarımızın geleceği ne kadar önemliyse yaşlılarımız da bizim
için o kadar önemlidir" sözleri doğrultusunda yaşlılarımıza hizmet vermeye
çalışıyoruz.
Sözlerime son verirken, başımızın tacı,
toplumumuzun kıdemlileri olan yaşlılarımızın 1 Ekim Yaşlılar Gününü kutluyor,
ellerinden öpüyorum.
Dünkü tarihî geceyle birlikte ülkemizi her
alanda çağdaş uygarlıklar düzeyine başarıyla taşıyan AK Parti iktidarının
yaşlılık konusunda da ülkemizi dünyada örnek olacak, lider olacak bir konuma
getireceğine inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.
Gündeme geçiyoruz.
Kâtip Üyenin oturarak okumasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının 2 adet tezkeresi vardır;
ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında 5372 sayılı Kanunun
bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/881)
6.7.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 27.6.2005 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-10106/30721 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunca 24.6.2005 gününde kabul edilen 5372 sayılı "Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun" incelenmiştir:
İncelenen yasanın 21 inci maddesinin
ikinci fıkrasında,
"Genel Müdürlüğün merkez teşkilatında
ve temsilciliklerinde görevlendirilecek personelin atama, yer değiştirme,
görevde yükselme usul ve esasları ile Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcılığı,
Daire Başkanlığı ve Müdürlüğe atanacaklarda aranacak yabancı dil seviyesine
ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir."
denilmektedir.
1- Düzenlemede, Sivil Havacılık Genel
Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve Birinci Hukuk Müşaviri de dahil tüm
personelin atama yöntem ve ilkelerinin, yasanın 22 nci maddesi uyarınca Genel
Müdürlükçe çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüştür.
Anayasanın 128 inci maddesinde,
- Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği,
- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği,
kurala bağlanmıştır.
İncelenen yasanın 1 inci maddesinde, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün, Ulaştırma Bakanlığına bağlı, özel bütçeli bir
kamu tüzelkişisi olduğu belirtilmiştir.
27.9.1984 günlü, 3046 sayılı Bakanlıkların
Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki Yasanın 10 uncu maddesinde, bakanlık bağlı
kuruluşları, bakanlığın hizmet ve görev alanına giren ana hizmetleri yürütmek
üzere, bakanlığa bağlı olarak özel yasayla kurulan, genel bütçe içinde ayrı
bütçeli, katma bütçeli ya da özel bütçeli kuruluşlar biçiminde tanımlanmıştır.
Bu tanıma göre, Ulaştırma Bakanlığının
"bağlı kuruluşu" statüsünde bulunan Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün, genel idare esasları kapsamında kamu hizmeti gördüğü; bu
hizmetlerin gerektirdiği aslî ve sürekli görevleri yürüten personelin de, memur
ya da diğer kamu görevlisi olduklarında kuşku bulunmamaktadır.
Bu durumda, Anayasanın 128 inci maddesi
uyarınca, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün tüm personelinin niteliklerinin,
atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve
ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi gerekmektedir.
Oysa, incelenen yasanın 21 inci maddesinin
ikinci fıkrasında, Genel Müdürlüğün merkez örgütü ve temsilciliklerinde
görevlendirilecek personelin atama, yer değiştirme ve görevde yükselme yöntem
ve ilkelerinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
Yasada, sözü edilen konuların yönetmelikle
düzenleneceğinin belirtilmesinin "yasayla düzenleme" anlamına
gelmeyeceği açıktır. Anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konuların temel
ilkelerine yasada yer verilmesi, yürütmenin, ancak çerçevesi belirlenmiş teknik
ayrıntıların düzenlenmesi için yetkili kılınması gerekmektedir.
İncelenen yasanın 21 inci maddesinin
ikinci fıkrası, konuyla ilgili hiçbir kural getirilmeden atama, yer değiştirme
ve görevde yükselme yöntem ve ilkelerine ilişkin tüm düzenlemeleri yönetmeliğe
bırakan içeriği nedeniyle Anayasanın 128 inci maddesiyle bağdaşmamaktadır.
2- İncelenen yasanın 1 inci maddesinde,
yukarıda da belirtildiği gibi Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Ulaştırma
Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak yapılandırılmıştır.
Bu yapısal özellik nedeniyle, hazırlanacak
yönetmelikte, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı ve Birinci Hukuk Müşavirinin
atama yetkisinin, tek başına ya da birlikte Başbakan ve Ulaştırma Bakanına
verilebileceği ortadadır.
Böylece, incelenen yasayla, üst düzey
görevlilerin atama kararnamelerinde Cumhurbaşkanının imzasını gerektirmeyecek
bir düzenleme yapılmasına olanak sağlanmaktadır.
İncelenen yasanın 25 inci maddesinin
birinci fıkrasında, Genel Müdürlük personelinin 657 sayılı Devlet Memurları
Yasasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Bu gönderme nedeniyle, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü üst düzey görevlileri, malî, sosyal ve hukuksal statü olarak
diğer kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey personeliyle eş düzeyde
tutulmuştur.
23.4.1981 günlü, 2451 sayılı Bakanlıklar
ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunun 2 nci maddesi ve bu yasaya
ekli (2) sayılı cetvelde, genel müdürler, genel müdür yardımcıları ve birinci
hukuk müşavirlerinin atamalarının ortak kararnameyle yapılacağı kurala
bağlanmıştır.
Görüldüğü gibi, incelenen yasayla, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında üst
düzey görevlilerin atama yöntemi yönünden farklılık yaratılmasına neden
olabilecek bir düzenlemeye yer verilmiştir.
a- Çağdaş demokrasilerde, parlamenter
sistem ve bu sistemi yaşama geçirecek erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş;
yürütmenin iktidar gücü, yasama ve yargı denetimiyle dengelenmeye
çalışılmıştır.
Parlamenter demokratik sistemin ve erkler
ayrılığının benimsendiği Anayasamızda da, bağsız koşulsuz ulusun olan
egemenliği, yasama, yürütme ve yargı alanlarında ulus adına kullanacak organlar
belirtilmiş; yasama ve yargının yürütme organı üzerindeki denetim yetkisi ve bu
yetkinin kullanılma biçim ve sınırları çeşitli maddelerde kurala bağlanmıştır.
İktidar gücünün çoğunluk egemenliğine
dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa
koyucu, bununla yetinmemiş, devletin başı olan Cumhurbaşkanına bir denetim,
dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi vermiştir.
Nitekim, Anayasanın,
-8 inci maddesinde, yürütme yetki ve
görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca kullanılıp yerine getirileceği,
-104 üncü maddesinde, Cumhurbaşkanının,
. Anayasanın uygulanmasını, devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği,
. Başbakan ve bakanları atayacağı,
. Gerekli gördüğü durumlarda Bakanlar
Kuruluna başkanlık edeceği ya da Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında
toplantıya çağıracağı,
. Kararnameleri imzalayacağı,
-105 inci maddesinde, Cumhurbaşkanının tek
başına yapacağı işlemler dışındaki tüm kararlarının Başbakan ve ilgili
bakanlarca imzalanacağı,
belirtilmiştir.
Bu kurallar, Cumhurbaşkanının, aynı
zamanda yürütmenin de başı olduğunu, kararnameleri imzalama yoluyla iktidar
gücünü denetleyerek, bu güçle kamu politikalarının oluşması ve uygulanmasında
görev alan üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengeyi sağlaması gerektiğini
göstermektedir.
Cumhurbaşkanının bu denetim ve dengeleme
görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama
organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde çok daha gerekli olmaktadır;
çünkü, bu dönemlerde, özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı
çok daha korunmasız kalmaktadır.
b- Anayasanın 8 inci maddesinde, yürütme
yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca kullanılıp yerine
getirileceği belirtilirken, yürütme işlemlerinin hukuksal geçerlilik
kazanabilmesi için her iki tarafın katılmasıyla ortaklaşa yapılması gereği
ortaya konulmuştur.
Yine, Anayasanın 105 inci maddesinde,
Cumhurbaşkanının Anayasa ve diğer yasalarda tek başına yapabileceği belirtilen
işlemler dışındaki tüm kararlarının başbakan ve ilgili bakanlarca da
imzalanacağı kurala bağlanmıştır. Bu kural, tüm kararlar bağlamında atama
kararlarının da Cumhurbaşkanınca imzalanması gerektiğini göstermesi yönünden
önemlidir. Anayasanın 104 üncü maddesinde, Cumhurbaşkanına kararnameleri
imzalama görev ve yetkisi verilmiş olması da bu yargıyı pekiştirmektedir.
Anayasamızda Cumhurbaşkanına kararnameleri
imzalama yetkisinin verilmesi üç önemli gerekçeye dayanmaktadır. Bunların
birincisi, Cumhurbaşkanının yansızlığı nedeniyle, kararnamelerin kamu yaranına
ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olmasının ve olumsuz siyasal emellere
hizmet etmemesinin sağlanması; ikincisi, Cumhurbaşkanına yürütme alanında
hükümete öneri ve uyarılarda bulunma
yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması; üçüncüsü de, Cumhurbaşkanının
devletin ve yürütmenin başı olması ve devlet organlarının düzenli çalışmasını
gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunmasıdır.
Bu anayasal kurallar karşısında, birer
yönetsel işlem olduğunda kuşku bulunmayan atama işlemlerinden kurumların karar
ve uygulama düzeneklerinde önemli işlev gören üst düzey kamu görevlilerine
ilişkin olanlarının hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için Cumhurbaşkanınca da
imzalanması anayasal zorunluluktur.
c- Öte yandan, kamu kurum ve kuruluşları
ve dolayısıyla bu kurum ve kuruluşların üst düzey görevlileri, siyasal
iktidarın uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek ve kendi
alanında siyasal iktidara yardımcı olmak, değişen iktidarlardan kamu
hizmetlerinin etkilenmemesini ve sürekliliğini sağlamakla yükümlüdürler.
Kamu hizmetinin sürekliliğinin sağlanması,
kamu politikalarının oluşmasında karar verme ve bu kararları uygulama konumunda
olan üst düzey kamu görevlilerinin atama güvencesinde kamu yararı bulunduğunu
göstermektedir.
Devlet organlarının düzenli çalışması,
yönetimde istikrarın sağlanmasıyla olanaklıdır. Yönetimde istikrar ise, kamu
hizmetinin değişken öğesi olan iktidardaki siyasal partilerle değil, kamu
hizmetinin değişmez öğesi olan kamu görevlilerine sağlanacak görev güvencesiyle
gerçekleştirilebilecektir.
Cumhurbaşkanının kamu hizmetlerinde
sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atamalarında imzasının
bulunması, kimi haksız işlemlerin, siyasal nitelikli atamaların önlenmesi ve
dolayısıyla kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden de gereklidir.
Anayasamıza göre, yürütmenin iki
kanadından birini oluşturan Cumhurbaşkanı, yansız niteliğiyle, siyasal
nitelikli hükümete karşı, kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır. Bu
güvence, atama kararnamelerinin Cumhurbaşkanınca imzalanmasıyla yaşama
geçirilmektedir.
Nitekim, bu gerekçeler göz önünde
bulundurularak, 2451 sayılı Yasada müsteşar ve yardımcıları, genel müdür ve
yardımcıları, bakanlık müşavirleri, birinci hukuk müşavirleri, bakanlık daire
başkanları, il idare şube başkanları, bölge müdürleri ve başmüdürler gibi üst
düzey görevlilerin atanmaları, görevden alınmaları ya da nakillerinin ortak
kararnameyle yapılması kurala bağlanmıştır.
d- Adalet Bakanlığında genel müdürlük,
daire başkanı ve daha üst kamu görevlerine yapılacak atamalarda, ortak
kararname yerine, Bakanın önerisi ve Başbakanın onayı yöntemini getiren
25.6.1992 günlü, 3825 sayılı Yasayla ilgili, Anayasa Mahkemesinin 27.4.1993
günlü, E.1992/37, K.1993/18 sayılı kararında "Parlamenter hükümet sistemi
benimsenen Anayasaya göre, Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak karşı-imza
kuralı gereği imzalayacağı kararnameler, 104 üncü madde uyarınca yürütme
alanına ilişkin görev ve yetkileriyle sınırlı anlaşılmak gerekir"
denilerek, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının, atama kararnamelerini,
güvence niteliğinde karşı-imza kuramı uyarınca imzalaması gerektiği kabul
edilmiştir.
Yüksek Mahkemenin aynı kararında;
"Anayasanın 104 üncü maddesinde
devletin başı olduğu ve Türk Milletinin birliğini temsil ettiği belirtilen
Cumhurbaşkanı, 8 inci maddeye göre de yürütme yetki ve görevini Bakanlar
Kuruluyla birlikte kullanılır ve yerine getirir.
Devletin başı olan Cumhurbaşkanı,
Anayasada yürütme organı içinde kabul edilmiş ve aynı zamanda yürütmenin de
başı sayılmıştır.
Anayasanın 8 inci maddesinde … denilerek
yürütme işlemlerinin hukuksal geçerliliği için, her ikisinin de katılmalarıyla
ortaklaşa yapılması gereği çok açık bir biçimde ortaya konulmaktadır.
…...
Başbakan ve tüm bakanların imzaladıkları
Bakanlar Kurulu kararnamesi ile, yalnızca Başbakan ve ilgili Bakanın imzasını
taşıyan müşterek kararnamenin de geçerlik kazanabilmesi için Cumhurbaşkanı
tarafından imzalanması anayasal bir zorunluluktur.
…..
Geleneklere dayalı bir kurallar ve
kurumlar düzeni olan parlamenter sistemde önemli devlet işlemlerinin tümü
devlet başkanının imzasıyla tamamlanır.
…...
Bakanlık üst düzey görevlerine getirilecek
bu yüksek memurlara ilişkin atama işlemlerinin, Anayasada benimsenen
parlamenter sistem gereği yürütme organını oluşturan Adalet Bakanı ve Başbakan
ile tarafsız Cumhurbaşkanının onayına sunulması, Anayasanın 8 inci, 104 üncü ve
105 inci maddeleri yönünden bir zorunluluktur.
......
Bakanın yanında, onun uzmanlık ve hizmet
alanındaki deneyim eksikliğini gidermek, bu alanlarda bakana yardım etmek ve
değişme olasılığı fazla olan bakanların değişmesinden kamu hizmetinin
etkilenmemesini sağlamak üzere bulundurulan; memur statüsü içinde ve hizmet
kadrosunda en yüksek dereceye yükselmiş, böylece teknik deneyim sahibi ve uzman
kimseler olan müsteşarlık, müsteşar yardımcılıkları, Teftiş Kurulu Başkanlığı
ve diğer sayılan üst düzey görevlere aynı yöntemle atama yapılabilmesi (bakanın
önerisi üzerine Başbakan onayı ile), Anayasada benimsenen sistemle
bağdaşmamaktadır.
…...
Cumhurbaşkanını böylesine yetkilerle
donatıp güçlendiren, parlamenter hükümet sistemini bütün gerekleriyle
uygulamaya koyan, yürütme yetki ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulunca yerine getirileceğini belirten bu kurallar karşısında, kimi
atamalarda Cumhurbaşkanının imzasına gerek görmemek, Anayasanın 8 inci
maddesine aykırılık oluşturur."
gerekçelerine yer verilerek, Adalet Bakanlığında
genel müdürlük, daire başkanlığı, müstakil daire başkanlığı, genel müdür
yardımcılığı, genel müdürlük, müsteşar yardımcılığı ve müsteşarlık görevlerine
yapılacak atamaların Başbakanın onayıyla sonlandırılmasına ilişkin yasa kuralı
iptal edilmiştir.
Bu nedenlerle, incelenen Yasanın 21 inci
maddesinin ikinci fıkrası, Anayasayla kabul edilen parlamenter demokratik
sistemle, Anayasanın 8, 104, 105 ve 128 inci maddeleri ile kamu yararı ve kamu
hizmetinin gerekleriyle bağdaşmamaktadır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan
gerekçelerle uygun bulunmayan 5372 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 21 inci maddesinin Türkiye Büyük Millet
Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü
maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.-
Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
5375 sayılı Kanunun bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri
gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/882)
13.7.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 30.6.2005 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-11718/34503 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunca 29.6.2005 gününde kabul edilen 5375 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun incelenmiştir.
İncelenen yasanın 1 inci maddesiyle
24.2.1983 günlü, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 8 inci maddesine
eklenen (k) bendinde,
"Avukatlık mesleğinden adaylığa
geçmek isteyenler için; (ı) bendi hariç diğer şartları taşımakla birlikte,
mesleklerinde fiilen en az üç yıl çalışmış, otuzbeş yaşını doldurmamış ve kendi
aralarında yapılacak olan yazılı yarışma sınavı ve mülakatta başarılı
olmak,",
düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenlemede, avukatlık mesleğinden
adaylığa geçmek isteyenlerde,
- 8 inci maddenin (ı) bendi dışında diğer
koşulların bulunması,
- Avukatlık mesleğinde fiilen en az üç yıl
çalışmış olması,
- Otuzbeş yaşını doldurmamış bulunması,
- Kendi aralarında yapılacak yazılı
yarışma sınavı ve mülakatta başarılı olması,
koşullarının aranacağı öngörülmektedir.
Yasanının 8 inci maddesinin (ı) bendinde,
yargıç ve savcı adaylığına atanabilmek için yazılı yarışma sınavı ile mülakatta
başarılı olmak koşulu aranırken, incelenen yasayla, bunun yerine avukatlıktan
adaylığa geçmek isteyenlerin "kendi aralarında" sınava bağlı
tutulması yöntemi getirilmektedir.
İncelenen yasayla getirilen (k) bendinde,
yazılı yarışma sınavı ve mülakatı yapacak makam gösterilmemiştir. Ancak, 2802
sayılı Yasanın 9 uncu maddesinin son fıkrasında, adayların yarışma sınavı ve
mülakatının uygulanmasına ilişkin konuların yönetmelikle düzenleneceği
belirtilmiştir.
2802 sayılı Yasanın 9 uncu maddesinin son
fıkrası uyarınca çıkarılan "Adlî ve İdarî Yargıda Hâkim ve Savcı Adaylığı
Yazılı Sınav, Mülakat ve Atama Yönetmeliği"nde, adayların yazılı yarışma
sınavları ile mülakatlarının Adalet Bakanlığınca yapılacağı belirtilmiştir.
Avukatlıktan adaylığa geçmek isteyenlerin yarışma sınavı ile mülakatlarının da
bu kurala göre yapılacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bu duruma göre, avukatlıktan yargıç ve
savcı adaylığına geçmek isteyenlere uygulanacak yazılı yarışma sınavı ve
mülakatın Adalet Bakanlığınca yapılmasının Anayasaya uygun olup olmadığının
irdelenmesi gerekmektedir.
2802 sayılı Yasanın, 9.3.1995 günlü, 4087
sayılı Yasayla değiştirilen 39 uncu maddesinin,
"Mesleklerinde en az üç yıldan beri
eylemli olarak çalışan, mesleğe kabulde aranan şartlara sahip olup yeterlik
sınavının yapıldığı yılın ocak ayının son günü itibariyle kırk yaşını
bitirmemiş olan avukatlardan; Bakanlıkça yapılacak yazılı yeterlik sınavıyla
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılacak mülakatta başarı
gösteren avukatlar arasından avukatlıkta geçen süresinin tamamı fiilen meslekte
geçmiş gibi sayılarak ve görevin gerektirdiği yasal koşullar göz önünde
bulundurularak girebilecekleri sınıf ve derecedeki adlî ve idarî yargı hâkimlik
ve savcılık mesleğine kabullerine,
karar verilebilir."
kuralını içeren (b) bendinin iptali
istemiyle dava açılmıştır.
Bu kuraldaki, avukatlardan yargıçlık ve
savcılık mesleğine geçmek isteyenlerin yazılı yarışma sınavının Adalet
Bakanlığınca yapılacağını öngören düzenlemenin iptaline ilişkin Anayasa
Mahkemesinin 14.12.1995 günlü, E.1995/19, K.1995/64 sayılı kararında da
belirtildiği gibi;
Yargıçların görevlerini yapabilmeleri için
bağımsızlığa ve güvenceye sahip olmaları zorunludur. Bu bağlamda, Anayasanın 9
uncu maddesinde "yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce
kullanılır" denilmektedir. Yargıçların bağımsızlığı, kişilerin hak ve
özgürlüklerinin güvencesidir. Bu nedenle, demokratik ülkelerin tümünde yargıç
bağımsızlığı kabul edilmiş ve güçler ayırımı ilkesinin doğal sonucu olarak bu
bağımsızlık öncelikle yasama ve yürütme organlarına karşı güvenceye
bağlanmıştır.
Yargıçların bağımsızlığı, onların
kararlarını verirken özgür olmaları, her türlü kaygıdan maddî, manevî baskı ve
etkiden uzak bulunmalarıyla olanaklıdır. Yargıçların yasama ve yürütmeye karşı
bağımsızlığını sağlayabilmek için Anayasada çeşitli önlemler getirilmiştir.
Anayasanın 138 inci maddesinde
"mahkemelerin bağımsızlığı" 139 uncu maddesinde "hâkimlik ve
savcılık teminatı", 140 ıncı maddesinde de "hâkimlik ve savcılık
mesleği"ne ilişkin özel düzenlemelere yer verilmiştir.
Anayasanın 138 inci maddesinde
"hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun
olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler" denilerek, yargıçların
bağımsızlığı ilkesi kabul edilmiş ve böylece, yasama yetkisinin, yargıçların
bağımsızlığına aykırı biçimde kullanılması önlenerek, yargıçların bağımsızlığı
yasa koyucuya karşı da korunmuştur.
Anayasada bununla da yetinilmeyerek,
yargıçların bağımsızlığını korumak için, 139 uncu maddede "hâkim
teminatı" kabul edilmiştir. Anayasanın 139 uncu ve 140 ıncı maddelerinde,
yargıç ve savcıların özlük haklarına ilişkin yasalarda yer alması gereken
ilkeler gösterilmiş ve yasama organının bu ilkelere aykırı düzenlemeler yapması
önlenmiştir. Bu kurallarla yargıçların, maddî, manevî kuşkulardan ve her türlü
etkiden uzak tutulup, Anayasaya, yasalara ve hukuka uygun olarak vicdanî
kanaatlerine göre karar vermeleri sağlanmak istenilmiştir.
Anayasanın 140 ıncı maddesinin üçüncü
fıkrasında, yargıç ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları, ödevleri ile
diğer özlük işlerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi
esaslarına göre yasayla düzenleneceği öngörülmüştür.
Öte yandan, Anayasanın 159 uncu maddesinde
belirtildiği gibi "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hâkimlik
teminatı" esaslarına göre görev yapmak üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu kurularak; adlî ve idarî yargı yargıç ve savcılarının mesleğe kabulü,
atanması, geçici yetki verilmesi, yükselme ve birinci sınıfa ayrılması, kadro
dağıtılması, disiplin cezasına ve meslekte kalmaları uygun görülmeyenlere
ilişkin gerekli kararların verilmesi, Kurulun görevleri arasında sayılmıştır.
Nitelik saptamadan mesleğe kabul kararı
verilemeyeceğine göre, yargıç ve savcıların nitelikleri, mesleğe kabulden
önceki dönemde, yani, adaylığa atanma ve adaylık süresi içinde belirlenecektir.
Bu nedenle, yargıç ve savcıların diğer özlük haklarının yanı sıra,
niteliklerinin de mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına
göre yasayla düzenleneceğini öngören Anayasa kuralının adaylığa alınma dönemini
de kapsadığının kabulü gerekmektedir.
Anayasada, yargıçlık ve savcılık mesleğine
verilen özel önemin gereği olarak bu mesleğe girecekler, adaylığa alınış ve
adaylık döneminden başlayarak güvenceye kavuşturulmak istenilmiştir. Böylece,
ister adaylıktan ister avukatlıktan geçiş yoluyla olsun, yargıçlık ve savcılık
mesleğine girmek isteyenlerin yeterlik sınavlarının yürütmenin etkili
olamayacağı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek bir sınav
kurulunca, objektif ölçme ve değerlendirme esaslarına göre yapılması zorunlu
kılınmaktadır.
Bakanlıkça yapılacak bir yeterlik sınavı,
öncelikle, yargıçlık ve savcılık mesleğine alınacakların yürütme organına karşı
bağımsızlığını gölgeleyecektir. Ayrıca, mensubu olduğu partinin siyasal
görüşünü gerçekleştirmek zorunda olan
bir bakana hiyerarşik olarak bağlı olan bakanlık yöneticilerinin yaptıkları
yeterlik sonucu mesleğe alınacak avukatların, kendilerini her türlü maddî,
manevi etkilerden uzak ve özgür hissetmeleri zorlaşacaktır. Onlar, yargıçlığın
gerektirdiği her türlü yüksek
nitelikleri taşısalar da kamu vicdanlarında daima tarafsızlıkları
konusunda kuşku duyulacaktır. Bu durum ise, mahkemelerin bağımsızlığı ve
yargıçlık güvencesinin düzenlendiği Anayasanın 138 inci, 139 uncu, 140 ıncı ve
159 uncu maddelerine aykırılık oluşturacaktır.
Anayasa Mahkemesinin aynı kararında, 2802
sayılı Yasanın 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki avukatlıktan yargıç ve
savcılık mesleğine atanacaklar için yapılacak yazılı yeterlik sınavı ile
mülakatın ilke ve yöntemlerinin yönetmelikle düzenlenmesini öngören kural da,
"Yasanın 39 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan 'Bakanlıkça yapılacak yazılı yeterlik sınavı
ile' sözcükleri için açıklanan iptal gerekçeleri maddenin ikinci fıkrası için
de aynen geçerli olduğundan, bu fıkranın da Anayasanın 138 inci ,139 uncu ,140
ıncı ve 159 uncu maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali gerekir"
denilerek iptal edilmiştir.
Avukatlık mesleğinden yargıç ve savcılığa
atanacakların Adalet Bakanlığınca yazılı yeterlik sınavına bağlı tutulmasının
Anayasanın 138, 139, 140 ve 159 uncu maddelerine aykırılık oluşturduğunu
saptayan bu karar, yasa ya da yönetmelikle bu konuda getirilecek benzer
düzenlemelerin de Anayasaya aykırı olacağı konusunda herhangi bir duraksamaya
yer bırakmamaktadır.
Bu iptal kararı üzerine 2802 sayılı
Yasanın 39 uncu maddesinin 15.1.2003 günlü, 4790 sayılı Yasayla yeniden
düzenlendiğini; yapılan düzenlemeyle maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında
yer verilen,
"Mesleklerinde en az beş yıldan beri
fiilen çalışmakta olup, bilimsel güç ve yeteneği ile hizmet ve meslekteki
başarısına göre emsali arasında temayüz eden avukatlar, mesleğe kabul
edildikleri tarihte otuzbeş yaşını geçmemiş olmak koşuluyla avukatlıkta geçen
sürelerinin üçte 2'si meslekte geçmiş gibi sayılarak ve görevin gerektirdiği
kanunî şartlar göz önünde bulundurularak girebilecekleri sınıf ve derecedeki
adlî ve idarî yargı hâkimlik ve savcılıklarına atanabilirler.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı şartları
taşıyan isteklilerin mesleğe alınıp alınmayacakları ve alınmaları halinde
girebilecekleri sınıf ve dereceler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belli
edilir"
biçimindeki kurallarla, kapsama giren
avukatlardan yargıç ve savcılığa alınacak ve atanacakların belirlenmesinde
Adalet Bakanlığına herhangi bir yetki tanınmamış olduğunu vurgulamak gerekir.
Anayasa Mahkemesinin bu kararı,
avukatlıktan yargıçlık ve savcılık mesleğine geçeceklerle ilgili olmakla
birlikte, aynı zamanda 2802 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde yazılı
yükseköğretim kurumlarını bitirerek yargıç ve savcı adaylığına başvuranlara
uygulanacak yazılı yarışma sınavı ve mülakatın Adalet Bakanlığınca yapılacağına
ilişkin kuralların hukuksal durumuna da açıklık getirecek niteliktedir.
Anayasa Mahkemesinin anılan kararı, hiçbir
duraksamaya yer bırakmayan gerekçesi ve herhangi bir ayrıklığa yer vermeyen
anlatımıyla, kaynağı ne olursa olsun yargıç ve savcı adaylığına başvuranların
adaylığa atanmak için Adalet Bakanlığınca yazılı yarışma sınavına ve mülakata
bağlı tutulmalarının, Anayasanın mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık
güvencesini düzenleyen kurallarıyla bağdaşmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye
Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti, hukukun
üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu devlettir. Anayasamızda da hukukun üstünlüğü
ilkesi kabul edilmiş ve bu ilke Anayasanın başlangıcı ile 11, 138 ve 153 üncü
maddelerinde yaşama geçirilmiştir.
Anayasanın 176 ncı maddesine göre, temel
görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmı Anayasa metnine dahildir. Anayasanın
başlangıç kısmında, güçler ayrımının devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından
ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü ve işbirliği olduğu, üstünlüğünün
ancak Anayasa ve yasalarda bulunduğu belirtilmiştir.
Yine Anayasanın,
11 nci maddesinde, Anayasa kurallarının
yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetimi, diğer kuruluş ve kişileri
bağlayan temel hukuk kuralları olduğu, yasaların Anayasaya aykırı olamayacağı,
138 inci maddesinde, yasama ve yürütme
organları ile yönetimin mahkeme kararlarına uymak zorunda bulundukları, bu
organlar ve yönetimin, mahkeme kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceği ve
bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği,
153 üncü maddesinde de, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetimi, gerçek ve
tüzelkişileri bağlayacağı,
belirtilmiştir.
Anayasal sistemimize göre herkesin
anayasal kurallara uymak zorunluluğu bulunmakla birlikte, Anayasayı yorumlayıp
Anayasaya uygunluk/aykırılık hükmü kurmaya yetkili tek organ Anayasa
Mahkemesidir. Bu nedenle, bağlayıcı Anayasa kurallarının Anayasa Mahkemesi
kararlarıyla birlikte değerlendirilip gözetilmesi zorunludur.
Yukarıda açıklanan anayasal kurallar ve
hukuk devleti ilkesinin gereği olarak, yasama organı ve Adalet Bakanlığı,
yasaları ve düzenleyici yönetsel işlemleri, yargıç ve savcı adaylığı için
başvuranlara uygulanacak yazılı yarışma sınavını ve mülakatı yapacak yetkili ve
görevli makamın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olacak biçimde düzenlemekle
yükümlüdürler.
Bu nedenlerle, incelenen Yasanın 1 inci
maddesiyle 2802 sayılı Yasanın 8 inci maddesine eklenen (k) bendi, Anayasanın
"mahkemelerin bağımsızlığı" ve "yargıçlık güvencesi"
ilkelerine yer verilen 138, 139, 140 ve 159 uncu maddeleri, hukuk devleti
ilkesi ve Anayasa Mahkemesi kararıyla bağdaşmamaktadır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan
gerekçelerle uygun bulunmayan 5375 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104
üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.
3.-
Litvanya Parlamento Başkanı Arturas Paulauskas'ın davetlisi olarak Litvanya'ya
resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınç'ın beraberindeki parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca
isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/883)
27 Eylül 2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi
uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Litvanya
Parlamento Başkanı Arturas Paulauskas'ın davetine icabetle, beraberinde bir
Parlamento heyetiyle, Litvanya'ya resmî ziyarette bulunması, Genel Kurulun 25
Haziran 2005 tarihindeki 118 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca,
heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
İsim Listesi
Recep Garip (Adana)
Semiha Öyüş (Aydın)
Muharrem Kılıç (Malatya)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına
dair 2 adet önerge vardır; okutuyorum:
4.- Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1553) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/317)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 384 üncü sırasında yer alan (6/1553) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Feridun Fikret Baloğlu
Antalya
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Diğerini okutuyorum:
5.- Mersin
Milletvekili Ersoy Bulut'un (6/1562) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/318)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 392 nci sırasında yer alan (6/1562) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gerini saygılarımla arz ederim. 18.7.2005
Ersoy Bulut
Mersin
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
6.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Nicolae
Vacaroiu'nun Romanya'ya resmî davetine beraberinde parlamento heyetiyle
icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/884)
22 Eylül 2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ın, Romanya Senato Başkanı Sayın Nicolae Vacaroiu'nun davetine
icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Romanya'ya resmî
ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine
göre verilmiş 5 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
7.- Devlet
Bakanı Mehmet Aydın'ın İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/885)
11.7.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Prof.Dr.Mehmet Aydın'ın,
NATO Parlamenter Asamblesi Akdeniz Özel Grubu Toplantısına ve bu çerçevede
gerçekleştirilen "Din ve Sekülarizm" konulu toplantıya katılmak üzere
23-26 Haziran 2005 tarihlerinde İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Zeynep Damla Gürel (İstanbul)
Vahit Erdem (Kırıkkale)
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
8.- Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmen'in Moldova'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/886)
15.7.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 1-3 Haziran 2005 tarihlerinde
Moldova'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Agâh Kafkas (Çorum)
Ali Yüksel Kavuştu (Çorum)
Muzaffer Külcü (Çorum)
Murat Yıldırım (Çorum)
Mehmet Salih Erdoğan (Denizli)
Temel Yılmaz (Gümüşhane)
Seracettin Karayağız (Muş)
Muharrem İnce (Yalova)
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
9.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Azerbaycan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/887)
21.7.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle
birlikte 29-30 Haziran 2005 tarihlerinde Azerbaycan'a yaptığım resmî ziyarete
Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
10.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî
ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/888)
8.8.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle
birlikte 5-10 Temmuz 2005 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletlerine yaptığım
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ömer Çelik (Adana)
Egemen Bağış (İstanbul)
Hüseyin Besli (İstanbul)
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
11.- Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Adem Şahin'in Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/889)
8.8.2005
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Doç.
Dr. Adem Şahin'in, toptancı halleri uygulaması konusunda teknik bir inceleme
yapmak üzere, bir heyetle birlikte 22-23 Haziran 2005 tarihlerinde Almanya'ya
yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Vahit Kirişçi (Adana)
Fahri Çakır (Düzce)
Hasan Anğı (Konya)
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile 4 Ekim 2005
Salı ve 5 Ekim 2005 Çarşamba günkü birleşimlerde sadece sözlü soruların
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 161 Tarihi:
4.10.2005
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci sırasından bu kısmın
sonuna kadar olan milletlerarası anlaşma ve sözleşmelerin, gündemdeki sıralarını
takip edecek şekilde, bu kısmın 3 üncü sırasından itibaren sıralanmasının ve
diğer tasarı ve tekliflerin sıralarının buna göre teselsül ettirilmesinin;
Genel Kurulun 4 Ekim 2005 Salı, 5 Ekim 2005 Çarşamba ve 6 Ekim 2005 Perşembe
günleri 15.00-18.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesinin; 4 Ekim 2005
Salı ve 5 Ekim 2005 Çarşamba günkü birleşimlerde sadece sözlü soruların
görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun
görülmüştür.
|
|
Bülent Arınç |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
Başkanı |
|
Faruk Çelik |
Ali Topuz |
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
CHP Grubu Başkanvekili |
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.12
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.20
BAŞKAN: Başkanvekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet
Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 2 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, bazı sayın bakanlarımızın sözlü
sorulara toplu cevap verme talepleri vardır; bunları okuyorum:
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler,
gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 3, 5, 22, 28, 35, 82, 84, 85, 91,
110, 118, 120, 127, 136, 146, 148, 154, 171, 175, 176, 191, 262, 297 ve 343
üncü sıralarında yer alan sorulara birlikte cevap vermek istemişlerdir.
Aynı zamanda, Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül,
gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 2, 182, 301 inci sıralarında
yeralan sorulara birlikte cevap vermek istemişlerdir; talepleri yerine
getirilecektir.
Gündemin 1 inci sırasında yer alan soruyla birlikte, Devlet
Bakanı Sayın Mehmet Aydın, gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 79, 186,
281, 303, 312 ve 352 nci sıralarında yer alan sorulara birlikte cevap vermek
istemişlerdir.
VI.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili
V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında
verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) ve
Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
2.- Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/994) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
3.- Iğdır Milletvekili Dursun
Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1232) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
4.- Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'in, 2004 ve 2005 malî yılı bütçelerinden Iğdır İline ayrılan
ödenek miktarı ve kullanımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1400) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
5.- Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden
ödenen paya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1444) ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
6.- Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Diyanet Araştırma Merkezi kurulduğu iddialarına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1460) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın
cevabı
7.- Manisa Milletvekili
Ufuk Özkan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale
Zaferiyle ilgili hutbeye ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1515)
ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
BAŞKAN - Şimdi, 1, 79, 186, 281, 303, 312 ve 352 nci
soruları okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularının Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 6.10.2003
Sinan Yerlikaya
Tunceli
Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı imamlardan Konya ve
İstanbul sendika başkanları, verdikleri demeçlerde, İstanbul Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemderoğlu ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün
cenazelerini yıkattırmayacaklarını ve cenaze namazlarını kıldırtmayacaklarını
açıkladılar.
Soru 1: Ülkenin geleceği açısından düşündürücü olan bu durum
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Soru 2: Bu durum, hükümetin ödün vermesinin bir sonucu
mudur?
Soru 3: T. C. Devletinden maaş alan bu imamlar hakkında ne
tür bir işlem yapmayı düşünüyorsunuz?
Soru 4: Hıristiyanlık ve Yahudilikte geçerli olan
"aforoz" Müslümanlıkta var mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Mehmet Aydın tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Fahrettin Üstün
Muğla
1- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde size bağlı
kuruluşlarda kaç atama yapılmıştır?
2- Bakanlığınıza bağlı kuruluşlarda idarî görevlere her iki
hükümet döneminde vekâleten, tedviren ve görevlendirmeyle kaç atama
yapılmıştır?
3- İdarî görevlerde bulunan idarecilerden kaçı başka yerlere
görevlendirilmiştir? Görevlendirilenlerin aldıkları harcırah miktarı ne
kadardır?
4- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde asil veya vekil kaç
idareci görevden alınmıştır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Dursun Akdemir
Iğdır
1- Göreve başladığınız tarihten bugüne kadar
sorumluluğunuzda bulunan kurumlara kaç kişinin devlet memurları sınavıyla
ataması yapılmıştır?
2- Aynı kurumu tercih ettiği halde daha az puanla göreve
başlattığınız personel var mıdır? Varsa, kaç kişidir? Niçin ve hangi gerekçeyle
bu yönteme başvurulmuştur?
3- Geçici işçi statüsünde kaç kişi hangi kriterlere göre
göreve başlatılmıştır?
4- İstisnaî kadro hükümleri çerçevesinde kaç kişi göreve
başlatılmıştır?
5- 28 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar sorumluluğunuzda
bulunan kurumlarda kaç personelin görevine son verilmiştir? Gerekçesi nelerdir?
Mahkeme kararıyla görevine iade edilen personel var mıdır? Varsa, kaç kişidir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Dursun Akdemir
Iğdır
1- Bakanlığınızın 2004 malî yılı bütçesinden Iğdır İli için
ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır? Kullanılmış ise, nerelerde hangi
projeler için kullanılmıştır? Kullanılmamış ise, gerekçesi nelerdir?
2- Bakanlığınızın 2005 malî yılı bütçesinden Iğdır İline ne
kadar ödenek ayrılmıştır? Bu ödeneğin ne kadarı yatırım, ne kadarı cari
harcamalar içindir? Söz konusu ödenek hangi yatırımlar için kullanılacaktır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet
Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Ümmet Kandoğan
Denizli
1- İktidarınız döneminde Bakanlığınıza naklen atanan
personel sayısı ne kadardır? Bunlardan üst kadrolara atanan personelin isimleri
ile geldikleri kurumları açıklar mısınız?
2 - Aynı dönemde istisnaî kadrolara atanan personel sayısı
kaçtır? Bunların isimleri nelerdir?
3 - 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde, Başbakanlık ve diğer
bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından Bakanlığınıza vekâleten, asaleten
ve geçici görevle atanan toplam personel sayısı ne kadardır?
4 - Bakanlığınız merkez teşkilatında görevli geçici
personele döner sermayeden ödenen pay ne kadardır? Unvanlar itibariyle dağılımı
nasıldır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet
Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
31.01.2005
Musa Uzunkaya
Samsun
Soru 1: Diyanet İşleri Başkanlığında DİYAM (Diyanet
Araştırma Merkezi) kurulduğu doğru mudur, doğruysa kuruluş amacı nedir ve ne
zaman kurulmuştur?
Soru 2: Böyle bir kuruluş varsa, halen göreve devam etmekte
midir, kurucuları kimlerdir, unvanları ve meslekleri nelerdir, başka kurumlarda
çalışmakta mıdırlar?
Soru 3: Kuruluşun bütçesi hangi kaynaklardan oluşmakta,
bugüne kadar harcadığı para, şu andaki varsa faaliyet ve hizmetleri nelerdir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, aracılığınızla, Sayın Devlet Bakanı
Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Ufuk Özkan
Manisa
Bilindiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl 18 Mart
Çanakkale Zaferi nedeniyle bir hutbe yayınlamaktadır.
1 - Acaba söz konusu hutbeleri kim ya da hangi yetkili merci
hazırlamaktadır?
2 - Hazırlanan hutbeyle ilgili onay ve imza yetkisi
kimdedir?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik sistemde arıza
bulunduğu için, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.27
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.33
BAŞKAN :
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar Tüzün (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin İkinci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Sorulara cevap vermek üzere buyurun Sayın
Bakan.
Sayın Bakan, süreniz 35 dakikadır.
VI.- SORULAR VE CEVAPLAR
(Devam)
A) SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI (Devam)
1.- Tunceli Milletvekili
V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında
verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) ve
Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)
2.- Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/994) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)
3.- Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1232) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı
(Devam)
4.- Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'in, 2004 ve 2005 malî yılı bütçelerinden Iğdır İline ayrılan
ödenek miktarı ve kullanımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1400) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)
5.- Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici personele döner sermayeden
ödenen paya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1444) ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)
6.- Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Diyanet Araştırma Merkezi kurulduğu iddialarına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1460) ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın
cevabı (Devam)
7.- Manisa Milletvekili
Ufuk Özkan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale Zaferiyle
ilgili hutbeye ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1515) ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (Devam)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; saygılarımı sunuyorum.
İlk soru, Tunceli Milletvekili Sayın Sinan
Yerlikaya'nın; iki üniversite mensubuyla ilgili, görevlilerimizin söylemiş
oldukları sözlerle ilgiliydi.
Ülkemizde tüm kurum ve kuruluş
yetkililerinin yapmak durumunda oldukları açıklamalarda olduğu gibi, bizde de,
sorumluluk duygusu içinde hareket etmeyi titizlikle talep ediyoruz ve eğer
böyle bir durum söz konusu değilse, yani titizliğe riayet edilmemişse, gereği
de yapılıyor. Bu, her zaman Diyanet İşleri Başkanlığımızın önemle üzerinde
durduğu bir konudur.
Bahse konu görevlilerimizin -ki, bunlar
aynı zamanda sendika başkanlarıdır- açıklamalarıyla ilgili olarak da Bakanlık
müfettişlerince gerekli soruşturma, inceleme yapılmıştır. Yapılan incelemede,
yukarıda belirtildiği şekilde olmasa bile, maksadını aşan açıklamaları
sebebiyle anılan görevlilerden birine kınama cezası verilmiştir, diğeri de
uyarılmıştır ve dolayısıyla her ikisine de bundan sonraki görevlerinde çok daha
dikkatli olmaları, titiz davranmaları uyarısında bulunulmuştur.
Malumunuz olduğu üzere, İslam dininde bir
din adamı sınıfı yoktur. Dolayısıyla, öyle bir kurum olmadığı için de -zaten
sayın milletvekilimiz olmadığını bile bile bu soruyu soruyor -tabiî, aforoz
diye bir şey İslam'da söz konusu olamaz.
Arz ediyorum.
İkinci olarak, Muğla Milletvekili Sayın
Fahrettin Üstün'ün, yine, Bakanlığımıza yönelttiği sorular var; 4 soru tevcih
etmiş. Bunlardan ilkine cevap: 2003-2004 yıllarında 2 524 personelin açıktan
ataması yapılmıştır; 2005 yılı içerisinde de 1 500 personelin açıktan atama
işlemleri devam etmektedir. Ayrıca, 2000-2004 yılları arasında, vekâleten görev
alan toplam 10 129 vekil imam-hatibin asaleten atamaları, malumunuz olduğu
üzere, yapılan bir kanunî düzenlemeyle 2005 yılı mayıs ayında yapılmıştır.
İkinci soruya cevap: 2 başkan
yardımcılığı, 1 daire başkanlığı ve 1 il müftülüğüne üniversite öğretim
üyelerinden görevlendirme suretiyle, 3 şube müdürlüğüne de başkanlık merkez
sistemi personelinden vekâleten atama yapılmıştır.
Üçüncü soruya cevap: İdarî görevlerde
çalışan personelden başka yerlerde görevlendirme yapılan personel olmamıştır.
Bu yüzden herhangi bir ödenek, harcama, harcırah ve saire de söz konusu
olmamıştır.
Dördüncü soruya cevap: İdarî görevlerde
bulunan 1 başkan yardımcısı, 1 il müftüsü, 1 il müftü yardımcısı ve 2 ilçe
müftüsü, haklarında yapılan teftiş sonucu görevlerinden alınarak, durumlarına
uygun başka görevlere naklen atanmışlardır.
Bir diğer sözlü soru önergesi, Iğdır
Milletvekili Sayın Prof. Dr. Dursun Akdemir'e ait. Yine burada da 5 soru
sorulmuş.
Birinci soruya cevap: 2003-2004 yıllarında
2 524 personelin DMS ve KPSS sonuçlarına göre açıktan ataması yapılmıştır. 2005
yılı içerisindeki atamaları biraz önceki soruya cevaben de söyledim; 1 500
personelin atama işlemleri şu anda devam etmektedir. Ayrıca, 2000-2004 yılları
arasında vekâleten atanan yine 10 129 vekil imam hatip var. Bunu, yasal
düzenlemeyle, asaleten atadık. Bu da bir önceki soruda zaten vardı.
İkinci soruya cevap: Aynı kurumu tercih
ettiği halde daha az puanla göreve başlatılan herhangi bir personelimiz
bulunmamaktadır.
Üçüncü sorunun cevabı: Geçici işçi
statüsünde personel alımı yapılmamıştır.
Dördüncü soruya cevap: İstisnaî kadrolara
atama yapılmamıştır.
Beşinci soruya cevap: 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 94, 98-b ve 125-e maddeleri gereğince 55 personelin
görevine son verilmiştir, 7 personel mahkeme kararıyla görevine dönmüştür.
Arz ediyorum.
Iğdır Milletvekili Sayın Prof. Dr. Dursun
Akdemir'in ikinci dizi sorusu:
Bakanlığıma bağlı Diyanet İşleri
Başkanlığında 2004 malî yılı bütçesinde Iğdır İline 804 947 700 000 TL ödenek
gönderilmiştir. Kırtasiye, elektrik, su, yakacak, haberleşme, geçici görev ve
tedavi yollukları ile tedavi giderleri ve diğer cari giderler için gönderilen
ödeneklerin harcanması il müftülüklerince yapılmaktadır.
2004 malî yılında gönderilen ödeneklerin
tamamı cari olup, il müftülüğünce 2004 yılında yatırım projelerine yönelik
herhangi bir ödenek talebinde de zaten bulunulmamıştır. 2005 malî yılında da il
müftülüğünün yatırım projelerine yönelik herhangi bir ödenek talebi olmamıştır.
Malumunuz olduğu üzere, Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesinin tamamına yakını cari harcamalardan oluşmaktadır. Diyanet
İşleri Başkanlığı 2005 malî yılı bütçesinden Maliye Bakanlığınca başkanlık
bütçesinin serbest bırakılması oranına göre, adı geçen müftülüğe ödenek gönderecektir,
gönderilecektir.
Bunu da arz ediyorum.
Bir diğer soru önergesi, Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'a aittir.
Birinci sorunun cevabı şöyle: 18.11.2002
tarihinden bugüne kadar, kamu kurum ve kuruluşlarından Diyanet İşleri
Başkanlığına değişik unvanlarda 4 personelin görevlendirmeleri -bunlar başkan,
başkan yardımcıları, vesaire- yapılmış olup, 47 personelin de naklen atamaları
gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu personelden üst kadrolara
atananlar ile geldikleri kurumlar ise, kısaca şöyle: Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, yine Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi; Keçiören Belediye Başkanlığı,
müfettişlikten; Sağlık Bakanlığı, hukuk müşaviri; Gümüşhane Devlet Hastanesi,
hekim; Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi ana bilim dalından yine hekim,
Etimesgut Belediye Başkanlığından hekim.
İkinci cevabımız, istisnaî kadrolara atama
yapılmamıştır bugüne kadar.
Söz konusu üçüncü sorunun cevabı, birinci
sorunun cevabında verildi.
Dördüncü sorunun cevabı: Geçici olarak
görevlendirilen personele dönersermayeden hiçbir ödeme yapılmamıştır; bunu da
arz ediyorum.
Bir diğer önerge, Samsun Milletvekili
Sayın Musa Uzunkaya'nın önergesi. Diyanet Araştırma Merkezi -kısaca adı DİYAM-
Diyanet İşleri Başkanlığının hizmet sunduğu alanda, bu alandaki faaliyetlerin
bilimsel bir tarzda gerçekleştirilmesi ve kurum çalışmalarına katkı sağlaması
amacıyla, 6.12.2000 tarihinde kurulmuştur.
İki; kuruluşun projelendirilmesi için
oluşturulan komisyon, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri
Yılmaz'ın Başkanlığında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof.
Dr. Ümit Özdağ, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı ve Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şamil Dağcı, Bilgi Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi ve Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bayraktar,
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tosun, Diyanet
İşleri Başkanlığı Dinî Yayınlar Dairesi Başkanı Harun Özdemirci, Din İşleri
Yüksek Kurulu Üyesi Dr. İbrahim Paçacı, Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu
üyeleri Sayın Yaşar Çolak ve Mustafa Baş'tan teşekkül etmiştir. DİYAM
hizmetlerinin Türkiye Diyanet Vakfı bünyesinde devam etmesi -teşkilata doğrudan
bağlı değil- Vakıf Mütevelli Heyetince uygun görüldükten sonra, DİYAM Geçici
Kurucu Başkanlığı, o günkü ASAM Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'a tevdi
edilmiştir, bu arkadaşımız yürütmüştür. Ayrıca, Türkiye Diyanet Vakfı ile ASAM arasında yapılan sözleşme gereği, tabiî
üyelikleri sıfatıyla, Diyanet İşleri Başkanı ve Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanının
başkanlığında, DİYAM Başkanı ve iki başkan yardımcısı, emekli Tümgeneral Yaşar
Karagöz, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa
Erdem ile Diyanet İşleri Başkanı Yardımcısı Rıdvan Çakır, Din İşleri Yüksek
Kurulu üyeleri Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal, Dr. İbrahim Paçacı ve Dinî Yayınlar
Dairesi Başkanı Harun Özdemirci'den oluşan 9 kişilik DİYAM Yönetim Kurulu,
Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyetinin 1.4.2003 tarih ve 1109/19 sayılı
kararıyla teşekkül etmiştir. Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyetince yapılan
değerlendirme neticesinde, 30.6.2004 tarihi itibariyle, DİYAM'ın faaliyetlerine
son verilmesi uygun görülmüştür. Anılan kuruluşun, şu anda, herhangi bir
faaliyeti yoktur; daha doğrusu, böyle bir kuruluş mevcut değildir. DİYAM için,
tamamı Diyanet Vakfı kaynaklarından olmak üzere, 600 646 006 233 TL harcama
yapılmıştır. Arz ediyorum.
Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan'ın
sorularını cevaplandırıyorum. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin ( c ) bendi ile Diyanet İşleri
Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki
Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin ( c ) bendi hükümleri gereğince, örnek hutbe
metinleri hazırlama -soru onunla ilgiliydi- görevi, Diyanet İşleri
Başkanlığının en yüksek karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kuruluna
verilmiştir. Buna göre, takvim yılı içinde okunmak üzere, merkez ve taşra
teşkilatı mensuplarımızca ve üniversite öğretim üyelerince hazırlanıp gönderilen
hutbe metinleri Din Hizmetleri Dairesi Başkanlığına intikal etmekte, bu daire
tarafından seçilen hutbeler, periyodik dönemler halinde, Din İşleri Yüksek
Kuruluna iletilmektedir. Kurul, gerekli inceleme ve düzeltmeleri yapabileceği
gibi, yeniden yazma yetkisini de kullanarak, hazırladığı metni onayladıktan
sonra, gereği yapılmak üzere, adı geçen daireye iade etmektedir. Böylece, kurul
onayından geçen hutbeler, önce Diyanet Aylık Dergisinde, Diyanet web sayfasında
yayınlanmakta ve daha sonra camilerde okunmak üzere il ve ilçe müftülüklerine
iletilmektedir.
Arz eder, Yüce Heyetinize saygılarımı
sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Şimdi, istem gereği, gündemin 2, 182 ve
301 inci sıralarında yer alan sözlü soru önergelerini birlikte okutuyorum:
8.- Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem
sistemlerinin transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî
Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/767) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı
9. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, atanan ve görevden alınan personele ilişkin
Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1226) ve Millî Savunma
Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı
10.-
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, personel atamalarına ve geçici
personele döner sermayeden ödenen paya ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1440) ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül'ün cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun, Anayasanın 98 inci ve
İçtüzüğün 96 ncı ve 98 inci maddeleri gereğince Millî Savunma Bakanı Sayın
Vecdi Gönül tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını istiyorum.
Saygılarımla.
Yakup Kepenek
Ankara
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un,
ülkemizde üretilen F-16 uçaklarına takılacak "elektronik karşı önlem
sistemlerinin" üreticisi olan BAE Systems'in;
1- Önemli
noktalarda Türk tarafına teknoloji transfer etmesine izin vermediği doğru
mudur?
2- Bu
yasak, bilgisayar yazılım kaynak kodları gibi en önemli parçayı da kapsıyor mu?
3- ABD'nin
bu teknoloji transferi yasağı, geleneksel Türk-Amerikan dostluğuyla bağdaşır
mı?
4- Türk
Silahlı Kuvvetlerinin bu gereksinimi nasıl karşılanacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Millî Savunma
Bakanı Sayın Vecdi Gönül tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda
gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Dursun Akdemir
Iğdır
1- Göreve
başladığınız tarihten bugüne kadar sorumluluğunuzda bulunan kurumlara, kaç
kişinin devlet memurları sınavıyla ataması yapılmıştır?
2- Aynı
kurumu tercih ettiği halde, daha az puanla göreve başlattığınız personel var
mıdır? Varsa kaç kişidir? Niçin ve hangi gerekçeyle bu yönteme başvurulmuştur?
3- Geçici
işçi statüsünde kaç kişi, hangi kriterlere göre göreve başlatılmıştır?
4- İstisnaî
kadro hükümleri çerçevesinde kaç kişi göreve başlatılmıştır?
5- 28
Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar sorumluluğunuzda bulunan kurumlarda kaç
personelin görevine son verilmiştir? Gerekçesi nelerdir? Mahkeme kararıyla
görevine iade edilen personel var mıdır? Varsa kaç kişidir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı
Sayın Vecdi Gönül tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini
arz ederim.
Saygılarımla.
Ümmet Kandoğan
Denizli
1- İktidarınız döneminde Bakanlığınıza
naklen atanan personel sayısı ne kadardır?
Bunlardan üst kadrolara atanan personelin isimleri ile geldikleri
kurumları açıklar mısınız?
2- Aynı dönemde istisnai kadrolara atanan
personel sayısı kaçtır? Bunların isimleri nelerdir?
3- 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde,
Başbakanlık ve diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından
Bakanlığınıza vekâleten, asaleten ve geçici görevle atanan toplam personel
sayısı ne kadardır?
4- Bakanlığınız merkez teşkilatında
görevli geçici personele döner sermayeden ödenen pay ne kadardır? Unvanlar
itibariyle dağılımı nasıldır?
BAŞKAN - 2, 182 ve 301 inci sıralardaki
sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere, Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi
Gönül'e söz veriyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
Sayın Bakan, süreniz 15 dakikadır.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL
(Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle Ankara Milletvekili
Profesör Doktor Sayın Yakup Kepenek'in sorularına cevap vermek istiyorum.
1 inci sorusunun cevabı şöyledir:
Teknoloji transferi konusunda mevcut ABD politikası, kritik ve gelişmiş
teknolojinin korunması yönündedir. Tüm ülkelere uygulanan kısıtlamalar, bu
projeyle Türkiye'ye de uygulanmaktadır.
2- Söz konusu kısıtlama, bilgisayar
yazılım kaynak kodlarının kritik ve gelişmiş teknoloji bölümündedir.
3 - Teknoloji transferi kısıtlamalar, tüm
diğer projelerde olduğu gibi, ülkeler arasında dostane ilişkiler çerçevesinde
yüzde 5'ler mertebesine kadar çekilmekte; ancak, ABD'nin teknolojiye dayalı
üstünlüğünü kaybetmeme kaygısı nedeniyle sıfıra kadar indirilememektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin elektronik harp
ihtiyaçlarının millî imkânlarla karşılanması çalışmaları bu paralelde
sürdürülmektedir.
Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir
tarafından verilen sorulara cevabımız, özetle şöyledir:
1 inci sorunun cevabı: 28 Kasım 2002
tarihinden itibaren bugüne kadar Millî Savunma Bakanlığında 80, Kara Kuvvetleri
Komutanlığında 308, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 168 ve Hava Kuvvetleri
Komutanlığında 194 personelin sınavla devlet memurları kadrolarına açıktan
atamaları yapılmıştır.
Genelkurmay Başkanlığı karargâhı ile bağlı
birlik ve kurumlarında sivil memur ihtiyacının karşılanması maksadıyla, 1999 ve
2000 yıllarında 1 544 personel için açıktan atama izni alınarak, bunların 1
365'i merkezî sınav sonuçlarına göre temin edilmiş olup, 2003 yılı içerisinde
atamaları yapılmıştır.
Millî Savunma Bakanlığında, Kara
Kuvvetleri Komutanlığında, aynı kurumu tercih ettiği halde daha az puanla
göreve başlatılan personel bulunmamaktadır.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında, yüksek
puan alan adaylardan bazıları atandıkları halde göreve katılmadıklarından, Türk
Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yetenekleri Yönetmeliğindeki şartları haiz olmadıkları
veya güvenlik tahkikatları sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde
barındırılmaları uygun olmadığından, kadroları boş kalmaktadır. Bu şekilde
elenen adayların yerine daha az puan alanlardan göreve başlatılan 31 adet
devlet memuru halen mevcuttur.
Hava Kuvvetleri Komutanlığında, yukarıda
belirtilen nedenlere ilave olarak, envanterindeki uçak, teçhizat ve
malzemelerin kullanımında becerilerinin bulunmadığı anlaşılan personel de
göreve başlatılmamaktadır. Bu zafiyetleri olduğu saptanan personelin yerine
daha az puan alarak göreve başlatılan memur sayısı, 2003'te 56, 2004'te 74
olmak üzere toplam 130 kişidir.
Sayın milletvekilinin 3 üncü sorusu, Millî
Savunma Bakanlığında, Kara Kuvvetleri Komutanlığında geçici işçi statüsünde
personel yoktur. Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 59, Hava Kuvvetleri
Komutanlığında ise 33 geçici işçi bulunduğu belirtilmiştir. Bu personelin,
inşaat hizmetleri, ısıtma hizmetleri gibi işlerde, yazılı ve uygulamalı
sınavları yapılarak işe alındığı anlaşılmaktadır.
Dördüncü soru, Millî Savunma Bakanlığında,
Hava Kuvvetleri Komutanlığında istisnaî memur olarak hiç alım işlemi
yapılmamıştır, Kara Kuvvetleri Komutanlığı istisnaî kadro hükümleri
çerçevesinde 3 personel ataması yapılmıştır.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında istisnaî kadro
hükümleri çerçevesinde 1 devlet memuru, Başbakanlığın verdiği naklen alım izni
çerçevesinde yapılan sınavı kazanarak, GATA Komutanlığı hukuk müşavirliği
kadrosunda, Kuvvet, Plan, Prensipler Başkanlığı istisnaî deniz hukuk
müşavirliği kadrosunda göreve başlatılmıştır.
Son soru, Millî Savunma Bakanlığında, 9
memur, çeşitli suçlardan dolayı, Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulu kararı
gereğince devlet memurluğundan çıkarılmış, 3 aday memurun ise 657 sayılı
Kanunun 56 ncı maddesi gereğince görevlerine son verilmiştir. Mahkeme kararıyla
görevlerine iade edilen personel bulunmamaktadır.
Genelkurmay Başkanlığı, 3 sivil memurun,
657 sayılı Kanunun 458 ve 98/b maddesi gereğince görevlerine son verilmiş olup,
mahkeme kararıyla görevlerine iade edilen personel bulunmamaktadır.
Kara Kuvvetleri Komutanlığında ise, Yüksek
Disiplin Kurulu kararıyla 11, mahkeme kararıyla 2 sivil memurun görevlerine son
verilmiştir; mahkeme kararıyla görevine iade edilen personel bulunmamaktadır.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında, Yüksek
Disiplin Kurulu kararı ve mahkeme kararıyla toplam 14 memurun görevine son
verilmiştir; mahkeme kararıyla görevlerine iade edilen personel
bulunmamaktadır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığında, mahkeme
kararıyla 2 memurun görevine son verilmiştir; mahkeme kararıyla görevine iade
edilen personel bulunmamaktadır.
Sayın Milletvekilimiz Ümmet Kandoğan'ın
sorularına cevabımız şöyle:
2 Kasım 2002 tarihinden itibaren Millî
Savunma Bakanlığına naklen atanan personel sayısı 169'dur. Bunlardan, üst
kadrolara atanan personel bulunmamaktadır.
2 nci soru: Aynı dönemde istisnai
kadrolara naklen ve açıktan atanan personel bulunmamaktadır.
3 üncü soru: 58 inci ve 59 uncu hükümetler
döneminde, Başbakanlık ve diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından
Millî Savunma Bakanlığına 92 personelin asaleten, naklen atanması
gerçekleştirilmiştir.
Sayın milletvekilinin son sorusu ise:
Millî Savunma Bakanlığının merkez teşkilatında geçici görevli personel
bulunmamaktadır.
Bilgilerinize saygılarımla sunarım. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Kepenek, soruyla ilgili açıklama
yapacaksınız...
Buyurun.
YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Aracılığınızla Sayın Bakanıma önce
teşekkür ediyorum.
İki yıl önce, 9 Ekim 2003'te sorulan bir
soruya bugün yanıt verilmesini, ayrıca Genel Kurulun ve Meclisin işleyişiyle
ilgili sorumluların dikkatlerine sunuyorum. Bu söylediğimin, şu anda
söylediğimin Sayın Bakanımla doğrudan hiçbir ilgisi yok.
Son dönemlerde, ülkemizde, askerî
teknolojinin üretilmesi yönünde önemli aşamalar kaydedildiğine yönelik Sayın
Bakanımızın kimi açıklamalarını, ben de sizler gibi basından izledim.
Şimdi, burada, sorumla ilgili, o bağlamda
şunu sormak istiyorum: Bilgisayar yazılım kaynak kodları ve benzeri gizlilik
içermesi gereken teknolojide durum nedir ve biz bu teknolojiyi Birleşik
Amerika'dan veya bir başka ülkeden almak durumunda kaldığımızda, onların
satmama yetkisi, hakkı ne ölçüde geçerlilik içeriyor ve bu durumda Silahlı
Kuvvetlerimiz ne yapıyor?
Bu, sorumun genelleştirilmiş bir bölümü
oluyor. Sayın Bakan yanıtlarsa çok mutlu olacağımı belirtiyorum, yeniden
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.
Buyurun Sayın Akdemir.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Bakanımızın, çok geç de olsa,
sorularıma verdiği cevaplardan dolayı kendisine teşekkür ediyorum; ancak, bu
şekilde geç cevap vermenin soruların anlamını yitirdiği de açık olarak
ortadadır. Bu nedenle, İçtüzükte ya da Meclisin çalışmasında daha aktif ve daha
erkenden sorulara cevap verilmesinin sağlanmasını Sayın Başkanlığınıza sunmak
istiyorum ve ayrıca da, Muhterem Bakanımdan, bu sözlü sorularıma -bir kısmını
izleyebildim- yazılı olarak vermesini, Başkanlığınız aracılığıyla temenni
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.
Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL
(Kocaeli) - Sayın Kepenek'in sorularına cevap verirken özet olarak arz
etmiştim. Amerika'nın, kritik ve gelişmiş teknoloji saydığı hususlarda, hiçbir
ülkeye teknoloji transfer etmediği bildiğimiz bir husustur. Bunun, tabiî, iki
sebebi var. Birincisi, teknolojik üstünlüğünü muhafaza etmek istiyor; ikincisi,
bu teknoloji çok büyük masraflarla ve ar-ge projeleri sonucu elde ediliyor,
bunun bedelinin bizler tarafından ödenmesi her zaman mümkün değil. Mesela, en
son, bir helikopter projesi geliştirdiler; Atak helikopteri. Yalnız geliştirme
masrafları 10 milyar dolardır. Sonradan UAV'ler ortaya çıkınca bu projeyi
yırttı attılar. Yani, ar-geye de sarf edilen paraları bizim de -talep etmeleri
halinde- ödememiz esasen mümkün değil.
Ancak, biz, prensip itibariyle üç noktaya
çok dikkat ediyoruz.
1- Bir silah Türkiye'de yapılabilecekse
yazılımıyla, her şeyiyle Türkiye'de yapılmalıdır.
2- Eğer olabiliyorsa, bir kısmı hiç
olmazsa Türkiye'de yapılmalıdır -ama, bunda en önemlisi yazılımdır- değil,
mutlaka dışarıdan almamız gerekiyorsa, ona karşılık en az yüzde 50 off-set
almak suretiyle Türk teknolojisinin ve sanayiinin gelişmesine gayret sarf
ediyoruz. Üç sene içerisinde bu yolla Türkiye'de bırakılan para 2,5 milyar
dolar civarındadır ve bu da ileri teknolojinin geliştirilmesinde kullanılan bir
miktar olduğu için, zannediyorum, çok önemli bir miktarı teşkil etmektedir.
Amerika'nın Türkiye'ye transfer
konusundaki prensipleri NATO ülkelerine uygulanan prensiplerden ibarettir.
YAKUP KEPENEK (Ankara) - Genel prensip…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL
(Devamla) - Evet, genel bir prensiptir. Bunu, zaman zaman, bazı yerlerde
aştığımız oluyor, ama, esas olan sizin söylediğinizdir. TÜBİTAK'la beraber,
şimdi, source kodların, kaynak kodlarının Türkiye'de geliştirilmesi için bir
proje üzerinde çalışmaktayız.
Sayın Başkanımıza ve sayın
milletvekillerimize arz ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri cevaplandırılmıştır ve
gündemden çıkarılmıştır.
Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler 24 soruya cevap vermek istemişlerdi; ancak,
süremizin daralması nedeniyle 12 soruya cevap vereceklerdir.
Şimdi, gündemin 3, 5, 22, 28, 35, 82, 84,
85, 91, 110, 118 ve 120 nci sıralarındaki sözlü soru önergelerini okutuyorum:
11.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme
çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/771) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
12.- Bursa
Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergah Değişimi ve Yeni Bor
Konsantratör Tesisi projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/776) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
13.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şırnak İlindeki kömür rezervlerine
ve üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/845) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
14.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedeline ve
Manisa için yeni bir tarımsal sulama projesi olup olmadığına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/855) ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
15.- Hatay
Milletvekili Züheyir Amber'in, DSİ'ye alınacak mühendislerde erkek olma
şartının aranmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/874) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı
16.- Manisa
Milletvekili Nuri Çilingir'in, bor madeninin pazarlama ve satışına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/999) ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
17.- Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, enerji sektöründe özelleştirme öncesi teknik ve
yasal hazırlıklara ilişkin Enerji ve Tabiî Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1004) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
18.-
Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekçioğlu'nun, Kargalık Barajı Projesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1006) ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
19.- Muğla
Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yapılan atamalara ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
20.- Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde İli Çiftlik İlçesi sulama kuyularına
ruhsat verilmeme nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1069) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı
21.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy'un, Adıyaman'a doğalgaz şebekesi kurulup
kurulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1094) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı
22.- Mardin
Milletvekili Muharrem Doğan'ın, Mardin-Mazıdağı fosfat tesislerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1098) ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci
maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim. 15.10.2003
M. Vedat Melik
Şanlıurfa
Sorular:
1- 1995 yılından bu yana tarımsal
sulamanın yapıldığı ve hızla yeraltı su seviyesinin yükselmeye devam ettiği
Şanlıurfa Harran Ovasında çoraklaşmayı önlemek için ne gibi tedbirler
düşünülmektedir?
2- Sorunun çözümü için drenaj kanalları
açılması yönünde bir çalışma var mıdır?
3- Böyle bir proje varsa ne zaman
başlanılacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 9.10.2003
Mehmet Küçükaşık
Bursa
Eti Holding AŞ Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülen Etibor AŞ Mustafakemalpaşa Kestelek Bor İşletme Müdürlüğünün 2003
yatırım programında yer alan Orhaneli Çayı Güzergâh Değişimi Projesi ile Yeni
Bor Konsantratör Tesisi Projesinin belirsiz bir süre için ertelendiğini
öğrenmiş bulunmaktayım.
Sorular:
Bu çerçevede;
1- Bu yatırımların ertelendiği kararı
doğru mudur? Bu ertelemenin süresi nedir?
2- Eğer ertelendiyse bu kararın gerekçesi nedir?
3- Belirtilen yatırımların devamını
düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız ne zaman başlatmayı planlıyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci
maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri
uyarınca Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.12.11.2003
M. Vedat Melik
Şanlıurfa
Sorular:
1- Şırnak
ilindeki kömür rezervleri ne kadardır?
2- Bu
bölgede hangi kurum, kuruluş veya firmalara kömür çıkarma izni verilmiştir?
3- Türkiye
Kömür İşletmelerinin söz konusu kömür havzasındaki kömür çıkarma izni var
mıdır? Üretim yapmakta mıdır?
4- Türkiye
Kömür İşletmelerinin üretim yaptığı sahada kaç kişi istihdam edilmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla.
Hasan Ören
Manisa
Ülkemiz tarımsal üretiminin artırılmasında
sulama önemli yer tutmaktadır. Ancak, sulamada kullanılan enerji fiyatının
yüksekliği üretim maliyetini artırmaktadır. Her geçen gün artan maliyetler
karşısında çiftçilerimizin geliri giderek düşmektedir. Bunlara bir de doğal
afetler eklendiğinde çiftçilerimiz için kara günler kaçınılmazdır. Bilindiği
üzere tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedelinden yüzde 18 KDV
alınmaktadır. Tarımsal üretim maliyetlerinin düşürülmesi için bazı tedbirlerin
alınması zorunluluğu doğmuştur. Ayrıca, tarımsal sulama için yeni yatırımlar da
yetersizdir.
Bu nedenlerle;
1-Tarımsal sulamada kullanılan elektrikten
alınan yüzde 18 KDV oranının düşürülmesi için bir çalışma var mıdır?
2- Bakanlığınız 2004 yılı yatırım
programında, Manisa İlinde yeni tarımsal sulama projesi var mıdır? Varsa bu
projelere ne kadar ödenek ayrılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gerekli işlemlerin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
10.12.2003
Züheyir Amber
Hatay
1 - Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 65
adet inşaat mühendisi alımı ilanında (ÖSYM internet sayfası) aranan şartlarda
alınacak tüm elemanların erkek olması şartı, Anayasanın 10 uncu maddesi olan
"kanun önünde eşitlik" ilkesiyle bağdaşmakta mıdır? Bu konuda yeni
bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
2 - Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana
kadınlarımızın birçok mesleği başarılı ve özverili bir şekilde sürdürdüklerini
görüyor ve biliyoruz. Bu koşul, Avrupa Birliğine üye olmaya, kriterlerini
uygulamaya ve hayata geçirmeye çalıştığımız bu dönemde sizce doğru bir örnek
oluşturmakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Nuri Çilingir
Manisa
1 - Ülkemizde çıkarılan bor madeninin
pazarlama ve satışı nasıl yapılmaktadır?
2 - Rakibimiz olan U.S BORAX Firmasının
malları satmakta olan A.B.C (American
Borate Company) Firması, Eti Maden İşletmelerinin mallarını da satmakta mıdır?
3 - Rakip olan iki firmanın mallarının
pazarlanmasının aynı şirkete verilemeyeceği bir gerçektir. Bu duruma göz yuman
yöneticiler hakkında ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?
4 -
Geleceğimizin teminatı olan bor madeninin pazarlama ve satışının daha
sağlıklı yapılması için Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
9 Mart 2004
Aşağıdaki sorumun Anayasanın 98 inci ve
İçtüzüğün 96 ncı ve 98 inci maddeleri gereğince Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını istiyorum.
Saygılarımla.
Yakup Kepenek
Ankara
1 - Elektrik dağıtım "tesislerinin
özelleştirilmesi" konusunda basında yer alan "Dünya Bankasının hızlı
özelleştirmeye karşı çıkarak özelleştirme için teknik ve yasal hazırlıkların
yapılmasında ısrar ettiği" doğru mudur?
2 - Doğru ise, sizin Bakanlık döneminizde
ya da öncesinde enerji sektöründe yapılan özelleştirme uygulamalarının teknik
ve yasal hazırlıklar tamamlanarak yapıldığı söylenebilir mi?
3 - Enerji özelleştirmesi uygulamaları, a.
elektrik fiyatlarını, b. sabit sermaye yatırımlarını ne yönde etkilemiştir.
4 - Yasal ve teknik hazırlıklar nasıl
yapılacak ve ne zaman tamamlanacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Hüseyin Ekmekcioğlu
Antalya
1 - Devlet Su İşleri XIII. Bölge
Müdürlüğünün planlaması devam eden projelerinden biri olan Korkuteli II.
Merhale Bingeçit Barajı ve sulaması (Kargalık Barajını) nı 2004 yılı içinde
kesin proje aşamasında bulunan projeler kapsamına almayı düşünüyor musunuz?
2 - Devlet Su İşleri XIII. Bölge
Müdürlüğünün planlaması devam eden projelerinden biri olan Korkuteli II.
Merhale Bingeçit Barajı ve sulaması (Kargalık Barajı) ile ilgili olarak 2004
yatırım programına eködenek ayırmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Fahrettin Üstün
Muğla
1- 58 ve 59 uncu Hükümetler döneminde size
bağlı kuruluşlarda kaç atama yapılmıştır?
2- Bakanlığınıza bağlı kuruluşlarda idarî
görevlere her iki hükümet döneminde vekâleten, tedviren ve görevlendirmeyle kaç
atama yapılmıştır?
3- İdarî görevlerde bulunan idarecilerden
kaçı başka yerlere görevlendirilmiştir? Görevlendirilenlerin aldıkları harcırah
miktarı ne kadardır?
4- 58 ve 59 uncu Hükümetler döneminde asil
veya vekil kaç idareci görevden alınmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gerekli işlemin yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Orhan Eraslan
Niğde
Niğde İlimize bağlı Çiftlik İlçesinde
sulama kuyuları için ruhsat verilmemekte ve bu eksiklik nedeniyle de TEDAŞ
tarafından elektrik bağlantısı yapılmamaktadır.
Bu itibarla;
Soru 1- Söz konusu ilçemizdeki sulama
kuyusu ruhsatlarının verilmemesinin gerekçesi nedir?
Soru 2- Çiftçilerimizin bu konudaki
mağduriyetlerinin giderilmesi için bir önlem düşünülmekte midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Dr. Mehmet Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Şevket Gürsoy
Adıyaman
1-Adıyaman'a doğalgaz şebekesi ulaştırmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın M. Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.3.5.2004
Muharrem Doğan
Mardin
Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını
ortadan kaldırmak, kırsal alandaki verimliliği artırmak ve istihdam yaratılarak
sosyal, ekonomik büyüme gibi millî kalkınmaya katkıda bulunmak için kurulan
Mardin Mazıdağı fosfat tesislerinin;
1-Fabrika, araç gereç ve demirbaşlarla
birlikte çürümeye neden terk edilmiştir?
2- İşsizliğin büyük, üretimin küçük
olduğu, altyapısı ve hammaddesi hazır iken neden gübre fabrikası kurulamıyor?
3- Kapalı durumdaki tesisin bugüne kadar
millî ekonomimize olan zararı nedir?
BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler.
Buyurun Sayın Güler.
Sayın Bakan, süreniz 60 dakikadır; ancak,
sınırlı olduğunu biliyorsunuz sürenin.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Vedat
Melik'in sözlü soru önergesinden başlıyorum ve üç sorusunu da sırayla
cevaplandırıyorum.
Şanlıurfa Harran Ovasındaki yüksek taban
suyu ve tuzluluk problemlerinin çözüme kavuşturulması için 1999 yılından beri
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ilgili kamu kuruluşlarıyla birlikte ortak
çalışmalar yapıyor ve bu çalışmaların
sonucu olarak da özelikle ovanın güney kesiminde yaklaşık 18 000 hektar alanda
açık derin drenaj kanalları ve tarla içi kapalı drenaj projeleri oluşturulmuştur.
Bu çalışmalar Devlet Su İşleri bölge müdürlüklerince üç ayrı proje kapsamında
ele alınmaktadır; bunlardan bir tanesi,
Şanlıurfa Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı derin drenajıdır ve bu son derece
önemli bir projedir. Harran ilçe merkezi ile Akçakale İlçesi arasındaki 6 650
hektar alanındaki yüksek taban suyu probleminin çözümü için Devlet Su İşleri
tarafından derin drenaj kanalları ve derin drenaj pompa istasyonu çalışmaları
başlatılmış; 2 350 hektarlık kısımdaki derin drenaj kanalları ve pompa tesisleri
inşaatı tamamlanmıştır. 4 300 hektar alanda ise çalışmalar halen sürmektedir.
İkinci proje, Harran Ovası sulaması
beşinci kısım inşaatıdır; bunun da
derin drenajı yapılmakta. 5 200 hektar alandaki taban suyu sorununun
giderilmesi amacıyla -yine DSİ tarafından yapılıyor- derin drenaj inşaatı
çalışmaları şu anda sürüyor.
Üçüncü proje, Harran Ovası sulaması
altıncı kısım inşaatı derin drenajı; burada da 5 700 hektar alanda yüksek
tuzluluk var ve yüksek taban suyunun giderilmesi için de DSİ çalışmalarını
sürdürüyor. Aynı zamanda Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca da koordineli olarak
projeye destek sağlanmaktadır.
Biz özellikle yeraltı sulamalarında yeni
bir çalışma başlattık. Bu, ilgi çekeceğini umduğumuz bir projedir. Şu anda
sularımızın büyük bir kısmı denize gidiyor. Biz bu suları, mevcut yeraltı depolarını etüt ederek oralara
vermeyi düşünüyoruz; çünkü, giderek yeraltında daha derinden su çekmek zorunda
kalınıyor sulamada, giderek aşağı doğru iniyor; onun için biz şu anda,
Türkiye'yi, bir dikdörtgen olarak düşünürsek alanını, bütün bu alanı tarıyoruz
petrol arar gibi; hem suyu arıyoruz hem de boşlukları arıyoruz hem de
boşlukları arıyoruz, o boşluklara suyu vermeyi düşünüyoruz. Bunun için de
ırmakların ana yataklarından başlayarak buralara gideceğiz. Burada özellikle
size bakıyorum, Edirne bölgesinde, Ege Bölgesinde ve aynı zamanda Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde buna ağırlık vereceğiz; çünkü, oralarda giderek daha derine
inen ve tuzlaşmanın da yoğun boyutlara ulaşma istidadı gösterdiği için buralara
öncelik veriyoruz. Bu yeni projemiz, inşallah ülkemizin kalkınmasında da önemli
bir etken olur diye düşünüyorum.
NECDET BUDAK (Edirne) - Teşekkür ederim.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - İkinci olarak, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet
Küçükaşık'ın sözlü soru önergesine cevap veriyorum. Burada da, Kestelek'le
ilgili, bor işletmeleriyle ilgili soruları var.
Şimdi, fazla zamanınızı almadan şunu ifade
etmek istiyorum: Önce kuruluşumuzun 2005 yatırım programını biz ele aldığımızda,
buradaki bor rezervi konusunda Kestelek Bor İşletmesinin payı yüzde 0,23.
Oldukça düşük bir değeri var ve buranın da dekapaj itfa oranı diye
bahsettiğimiz teknolojik bir parametresi var, bunun da çok yüksek olduğu
gözüküyor. Dolayısıyla, yapılan on yıllık açık ocak planlaması çerçevesinde
mevcut konsantratör tesisinin açık ocak dekapaj sahası dışında olduğu da göz
önüne alınırsa, yeni konsantratör tesisi yatırımının gerçekleştirilmesi
aciliyet ifade etmemektedir. Söz konusu nedenler ve kuruluşun kamu kaynaklarının
etkin ve verimli kullanılması ve katmadeğeri yüksek ürünler üretimine yönelen
bir politikamız var -Eti Madenciliğin- burada daha önce başlatılmış olan rafine
bor ürünleri üretim projelerine öncelik veriyoruz. Kestelek Bor İşletmesinin
yeni bor konsantratör tesisi projesi 2004 ve 2005 yılları yatırım programında
iz bedelle yer almakta ve tesisin yapımını da biz 2008'e öteledik.
İkinci olarak Orhaneli Çayı güzergâh
değişimi projesi ise kuruluşun 2004 ve 2005 yılları yatırım programında etüt
proje olarak yer almaktadır. Orhaneli Çayı üzerinde kurulmakta olan Çınarcık
Barajının gövde inşaatının yüzde 82'si tamamlandı. Biz bunu da özel sektöre
açtık. Yani, burada yeri gelmişken şunu ifade edeyim; şu anda, DSİ'nin, biz 5
barajını özel sektöre devrettik. Bunların içinde, yüzde 80'i bitenler var
özellikle. Geri kalanının, biz, özel sektör tarafından yapılmasını arzu
ediyoruz ve bundan dolayı da bu gerçekleşirse bir 300 000 000 dolar avantajımız
olacak. Biz, o aldığımız parayla diğer yatırımlara ağırlık vereceğiz. Onlardan
bir tanesi de Çınarcık Barajı. Bu Çınarcık Barajı, verimli de bir baraj ve
zaten bunun biz ihalesini de yaptık, devrettik. Şimdi, diğerlerini de yapacağız
ve burada, eğer biz bu yatırımları kendimiz yapmaya kalkarsak, hem çok zaman alıyor
hem de pahalıya mal oluyor. Halbuki, suyun da akmasına gönlümüz razı değil,
gerek elektrik üretmekte gerek sulamada gerek içmesuyunda. O bakımdan, biz
burada daha süratli bir yatırım modeli uygulamasına geçtik. Amacımız, önce
enerjiyle ilgili barajlardan başlayıp, daha sonra sulamaya da geçeceğiz.
Sulamanın tabiî, verimi, daha doğrusu, özel sektör tarafından cazibesi enerjiye
göre daha düşük olduğu için, onu cazip hale getirecek, belki kamulaştırma
bedelini Hazinenin karşılayacağı bir model üzerinde çalışıyoruz.
Burada, Çınarcık Barajının gövde
inşaatının yüzde 82'si tamamlanmıştı; ancak, biraz önce bahsettiğimiz
konsantratörle birlikte olayı düşündüğümüzde ve bu inşaatın da, barajın da
bitmesi yaklaşık ikibuçuk üç yıl alacağı için, biz burada Orhaneli Çayının
güzergâh değişimi projesini de, yeniden değerlendirmek üzere -vazgeçmiyoruz,
yeniden değerlendirmek üzere- Çınarcık Barajının bitim tarihi olan 2008 yılına
öteledik.
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Vedat
Melik'in bir başka sorusu, Şırnak İlindeki kömür rezervleriyle ilgiliydi. Bu
soruların da 4'üne birden cevap veriyorum.
Şırnak İli ve Silopi İlçesinin çeşitli
mevkilerinde, MTA'nın ve TKİ'nin kayıtlarına göre, hesaba baktığımız zaman, 80
000 000 ton civarında kömür rezervi var. Görünür, muhtemel, mümkün, bunların
hepsini topladığımız zaman, yaklaşık 80 000 000 tonluk bir rezerv söz konusu.
Bu bölgede, TKİ Genel Müdürlüğü ve Mustafa Encü isimli bir şahsa kömür işletme
ruhsatları TKİ tarafından verildi ve bunlar, bu asfaltiti orada işletiyorlar.
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, 2004 yılı sonu itibariyle, 30 000 000 ton rezerve
sahip Şırnak merkezde bir sahası var, bir de 49 000 000 ton rezerve sahip
Silopi'de ikinci bir büyük sahası var; bunlar asfaltit.
Yukarıda bahsedilen sahalardan Şırnak
sahasında, 2002 yılına kadar, TKİ Genel Müdürlüğü kendisi üretim yaptı. TKİ
Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun, bizden önce, zarar eden burayı kapatma
kararı var, 6 tane işletmeyi zarar ediyor diye kapattı; fakat, biz, bu
kapatmaya razı olmadık hükümet olarak. Kapattığımız zaman, bir sorunu da
kapatmış olmuyoruz aslında. Biz, bunu çözmek için, verimli bir usulle, buraları
özel sektöre açtık. Bu kapanan sahaları kapanmış halde tutmak işimize gelmedi,
millî menfaatlarımız açısından ve aynı zamanda yerli kaynaklarımız açısından.
Biz, bunu, kapatmak yerine özel sektöre açtık ve şu anda, hem buradan istihdam
sağlıyoruz hem ürün sağlıyoruz. Hatta, bunlardan dolayıdır ki, yeni kömür
politikamızı, yakından incelemenizi sizlere özellikle teklif ediyorum ve bu noktada
eğer açıklamamı isterseniz de, uygun bir zamanda yeni kömür politikamızla
ilgili uygulamaları sizlere arz etmekten mutlu olurum.
Burada, kapanan bu 6 işletmeyi özel
sektöre açtık. Şimdi, bundan sonra da yapacağımız şey şudur: TKİ'nin diğer
sahalarını -6 saha daha var- elektrik üretmek üzere, termik santral yapmak
üzere, etütlerini yaptık, yine ihaleyle sunacağız. Yani, yeraltında düşük
kalorili de olsa, bu kömürlerimizi elektrik üretmek üzere özel sektöre ihaleyle
vereceğiz.
Bahsettiğimiz sahalardan Şırnak sahasını,
bir ara, 26.3.2003'te, yani göreve gelir gelmez, önce Şırnak Valiliğinin İl
Özel İdaresine verdik 10 yıllığına. Silopi sahası ise, rödövans karşılığında,
özel sektör tarafından üretim yapılmasını teminen ihaleye çıkıldı ve 6.6.2003
tarihli sözleşmeyle, 10 yıllığına, Ceytaş Madencilik, Tekstil ve Ticaret AŞ'ye
verdik. 1993-2003 yılları arasında, güvenlik nedeniyle üretim yapılmayan bu
sahada, 2003 ve 2004 yıllarında toplam 70 000 ton kömür üretildi. Yani, bunu,
bu şekilde üretime açtığımız için 70 000 ton üretim yapıldı.
Güneydoğu Anadolu Linyitleri İşletmesinin
tasfiyesinin ardından, rödövansla verilen sahaların kontrolünü de yürütmek
amacıyla, TKİ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu olarak, 25.12.2002 tarihinde -yani
göreve gelir gelmez- biz burayı kapatmadık, Silopi Kontrol Müdürlüğünü
oluşturduk. TKİ Genel Müdürlüğü Silopi Kontrol Müdürlüğünde halen 68 personel
çalışmaktadır. Yani, kapanmış bir yeri hem üretime açtık hem üretim yaptık hem
bölge ekonomisine olumlu katkılarda bulunduk hem de -o kömürle birlikte- aynı
zamanda istihdam sağladık. Bu sayı, sadece TKİ'de çalışan eleman sayısı; ama,
bir de burada çalışan işçileri eğer düşünürseniz… Bizim, şu yeni kömür
politikasıyla, işsizlik açısından, istihdam açısından oluşturduğumuz işgücü 14
000 kişidir, 14 000 kişiye ekmek kapısı açıldı. İthalat büyük ölçüde azaldı.
Kömür fiyatı da 70 dolar düştü. Aynı zamanda bunun 1,5 milyon tonunu, bu sene,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu vasıtasıyla halkımıza, dargelirlilere
parasız olarak dağıtıyoruz. Yerli kömürümüzü çıkarıyoruz, kırıyoruz, yıkıyoruz,
paketliyoruz, 25 kilogramlık paketlere koyduktan sonra evde teslim yaparak,
fakir fukaranın, garip gurebanın, soğuk odalarında kışı daha mutlu geçirmeleri
için onlara dağıtıyoruz, sıcak odalarında kışı geçiriyorlar. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Diğer
bakanlar yapmıyor bunları. Sayın Bakan, sizin dışınızdaki diğer bakanlar bu
çalışmaları yapmıyorlar.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Sağ olun, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekili…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sizi
kutluyoruz.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bunlar bizim yerli kaynaklarımız…
Teşekkür ederim, sağ olun.
Şimdi, Manisa Milletvekili Sayın Hasan
Ören'in sözlü soru önergesine cevabım:
Tarımsal sulamada kullanılan elektrikten
yüzde 18 KDV oranının düşürülmesi. Bu konu, Sayın Maliye Bakanımızla ilgili bir
konudur; yalnız, bu noktada, bu KDV konusunda kendileriyle de görüşüyoruz; ama,
onun sahası olduğu için oraya şu anda girmek istemiyorum.
Manisa Kula Göleti sulaması inşaatı
23.10.2003'te başladı, ihale edildi daha doğrusu; söz konusu projeyle 179
hektarlık alanın sulanması amaçlandı; sulama şebekesini de mayıs 2005'te işletmeye
açtık. Bu da çok süratli bir çalışmadır. Manisa bölgesinde bu göleti yaparak,
hem süratli bir inşaat gerçekleştirildi hem de hizmete sunuldu.
Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amber'in
sözlü soru önergesine cevabım: Burada, Devlet Su İşlerinin bu eleman alımında
hanımlarla ilgili olan ilgili sorusu. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
emrinde istihdam edilmek üzere 8 bilgisayar mühendisi, 8 elektrik-elektronik
mühendisi, 8 harita mühendisi, 7 makine mühendisi ve 2 çevre mühendisi için
erkek olma şartı aranmamıştır. Bunlar, hem bayan mühendisler -özellikle size
bakarak söylüyorum- hem erkek, hepsi beraber girmiştir. Burada bir ayırım
olmadı; ancak, arazide çalışılacaklarda erkek olma şartını da, biz…
AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) -
Neden?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - …kaldırdık. 5.12.2003'te kaldırdık ve…
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Pozitif
ayrımcılık.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yok, tam pozitif ayrımcılık yaptık. Burada olumlu
yaptık, kaldırdık; çünkü, aslında, arazide gerçekten çalışması zor oluyor
hanımların; ama, baktık ki istiyorlar, o şartı kaldırdık.
N. GAYE ERBATUR (Adana) - Her yerde çalışırlar.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Kaldırdık işte, memnun olmanız için.
N. GAYE ERBATUR (Adana) -Sayın Bakan, burada da çalışırlar.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Kaldırdık ve şu anda 19 Aralık 2003 tarihi akşamına
kadar da süreyi uzattık.
N. GAYE ERBATUR (Adana) - Her yerde
çalışıyoruz.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Memnun olmanız için söylüyorum, kaldırdık diyorum;
yani, kaldırdığımıza da mı itiraz ediyorsunuz. Aslında, teşekkür de
beklemiyoruz; ama, kaldırdık. Dolayısıyla, herkese açtık ve şu anda 2 inşaat
mühendisi hanım çalışıyor bizde; dolayısıyla, böyle bir ayırım söz konusu
değil.
Şimdi, Manisa Milletvekili Sayın Nuri
Çilingir'in sözlü soru önergesine cevabım: Burada da borla ilgili, Amerikan
firmasıyla ilgili soruları vardı. Sorular okunduğu için soruyu tekrar
etmiyorum; ancak, daha evvelden de ben Etibankın genel müdürlüğünü yaptım;
dolayısıyla, bu bor konusunda da zaten hassasiyetimiz var. Konsantre ve rafine
bor olmak üzere iki ayrı ürün üzerinde ticareti yapılıyor bunun. Biz, daha çok
rafine üzerine; yani, katma- değeri yüksek olduğu için buna ağırlık veren bir
politika uyguluyoruz. Bunun için satışları da buna göre yapıyoruz ve piyasayı
da çok yakından takip ediyoruz.
Burada, rafine bor ürünlerimizi, Eti Maden
İşletmeleri Genel Müdürlüğünde direkt satışların yanı sıra yurt dışındaki
firmalar vasıtasıyla yapıyoruz ve buna da ağırlık verdik.
Burada "ABC" dediğimiz American
Borate Company firması 80'li yıllardan beri OC'yle, yani Ovens Corning'le Eti
Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünden aldığı rafine bor ürünlerini ABD'ye
pazarlıyordu. Biz, şöyle bir şey yaptık: Bu kârlı bir iş dedik, kendi
müdürlüğümüzü, birimimizi kurduk Amerika'da ve bu Amerika'daki birime kendimiz
malı gönderiyoruz, dolayısıyla, satışı da o yapıyor, kârı da o yapıyor; ama,
isteyen firma bunun altında bu malı alıp satabilir. Yani, esas ana kârı biz
yapıyoruz. Bunu özellikle ifade edeyim. Burada da…
AFİF DEMİRKIRAN (Batman) - Satışlar epey
artmış…
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) - Tabiî, satışlar epey arttı. Yani, biz, dünyanın bor
rezervinin yüzde 72'sine sahipken, piyasanın yüzde 30'una sahiptik. Şu anda
yaptığımız çalışmalarla 51'i hedefledik ve bayağı da mesafe aldık; hem kâr
ediyoruz hem üretimini artırdık. Ayrıca da, yurt dışında firmalarımız var,
Etimine diye bahsettiğimiz firmalar var. Onun dışında, bunlar çalışıyorlar. Hem
Lüksemburg'da var hem Finlandiya'da var, Amerika'da var. Şimdi hedefi Çin'in
üzerine yoğunlaştırdık, Çin'e bu malları satıyoruz ve her yıl da özellikle ABC
firması, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüyle her yıl yeniden düzenlenen
mukaveleyle çalışmaları yapıyor ve Uzakdoğu pazarında da nihaî tüketiciler
tarafımızdan bilinmek kaydıyla biz oraya mal gönderiyoruz. Yani, piyasayı sıkı
bir şekilde kontrol ederek gidiyoruz ve buraya da rafine borla öğütülmüş
kolemanit ürünlerini pazarlıyoruz ve bunların çalışmalarını da dediğim gibi
yakından takip ediyoruz.
Şimdi, burada, tabiî, çok değişik, çok
karmaşık bir yapı var. Bütün ürünleri pazarlayan firmalar sadece bir ürün
satmıyor, yanına iki üç tane daha benzer konuları alıyor ki, ürün çeşitlemesi,
bir ürün paternini oluşturmak bakımından, biz onları da takip ediyoruz ve
ancak, şöyle bir sıkıntı var dünyada, bunu size ifade etmem lazım: Bor
konusunda, rakiplerimiz, bizim daha fazla bor kullanmamızı önlemek üzere, işte,
bu toksiktir, zehirlidir filan diye birtakım ters propagandalar yapıyorlar. O
bakımdan, biz, ileride bir sıkıntı olmasın diye, hem bunlarla şu anda bire bir
mücadele ediyoruz hem de daha farklı uç ürünlere gidecek bir çalışma yaptık.
Bunun için de Bor Araştırma Enstitüsünü kurduk.
Bor Araştırma Enstitüsü, şu anda, birkaç
üründe çok iyi bir noktaya geldi. Bunlardan bir tanesi, mikro besleyici, yani,
boru bir nevi gübre gibi kullanmak üzere, mikro besleyici olarak, içinde borun
olduğu bir ürün geliştirdi. Bunu, geçende, basın mensuplarıyla paylaştık.
Şimdi, bu prototipi üretilebilir hale getirmek üzere çalışmalar yapılıyor. Bir
yandan da, Türk üniversiteleriyle, Türkiye'deki üniversitelerle bunun ar-gesi
yapılıyor; yani, yoncada ne kadar artış yapıyor, sarımsakta ne kadar artış
yapıyor, işte, fındıkta ve diğer ürünlerde ne kadar artış yapıyor; bunların
hesabını yaptık. Burada iki türlü kârımız olacak; hem boru fazla miktarda kullanma
imkânımız olacak hem de, aynı zamanda, ürün verimliliğini artırdığı için
tarımdan kazancımız olacak. Bu çalışma sürüyor şu anda.
İkinci olarak, gene, büyük montanlı
ürünlerde kullanmak üzere, çimento sektöründe kullanmak üzere, Çimento
Müstahsilleri Birliğiyle bir anlaşma yaptık ve oraya 800 ton ürün gönderdik.
Şimdi, çimentoda bu denemeler yapılıyor. Bunun şöyle bir avantajı var:
Çimentoda kullanılırsa, yaptığımız hesaplamalarda, enerjide düşüş oluyor,
mukavemette artış oluyor. Eğer bunu halledebilirsek, yani, denemelerimiz olumlu
sonuç verirse, çimento sektöründe önemli miktarda bor kullanma imkânımız
olacak, hem bize avantaj sağlayacak maliyeti düşürdüğümüz için, enerji maliyeti
düştüğü için hem de mukavemeti arttığı için.
Ayrıca, seramikte araştırma yapıyoruz.
Burada da, gene, aynı şekilde, seramiğin içine katıldığı zaman, Türk seramiğine
önemli bir avantaj sağlayacak bu ve bunun üzerindeki denemeler devam ediyor.
Ayrıca, yanmaz kumaş ve yanmaz kâğıt
yapımında bunu deniyoruz. Oradaki ilk denemelerimiz olumlu sonuçlar verdi.
Tabiî, bunlar hep ar-ge projeleri. Eğer, bunu yaparsak, yanmaz kâğıt konusunda,
kıymetli kâğıtların üretilmesinde büyük avantaj sağlayabileceğiz. Yanmaz
kumaşta da, otel yangınlarında önce perdeler, yataklar yanıyor biliyorsunuz,
bunlara büyük avantaj sağlayabilir. Tekstil olsun, kâğıt olsun, seramik olsun;
bunlar, çimento ve gübre, bizim büyük miktarda bor kullanmamızı sağlayacak
sahalar ve buna yoğun bir şekilde çalışıyoruz.
Şimdi, dediğim gibi, biz, bir yandan bu
ürünleri üretiyoruz, bir yandan Etimine, Eti Product gibi firmalarla,
Finlandiya'da, Amerika'da ve Lüksemburg'da bu çalışmaları sürdürüyoruz, şimdi
Çin piyasasına girdik. Burada müşteri odaklı yürütülen etkin çalışmalarla,
gerçekten büyük önem verdiğimiz boru değerlendirmeye çalışıyoruz.
Diğer konularda, hidrojen üretiminde
kullanılması, sodyum bor hidrür gibi yeni ürünlerin kullanılmasında da ayrıca
çalışmalarımız sürüyor.
Ankara Milletvekili Sayın Profesör Doktor
Yakup Kepenek Hocamızın sorusuna cevap veriyorum: Burada da elektrik dağıtım
şirketlerinin özelleştirilmesiyle ilgili olan sorusu.
Şöyle söyleyeyim: Daha evvelden bu konu,
özelleştirme konusu çok elden geçti, hatta çok direkten döndü. Şimdi, biz, bunu
netleştirmek için, "elektrik enerjisi sektörü reformu ve özelleştirme
strateji belgesi" diye bir belge hazırladık. Her şeyi oyunun kurallarına
açık yaptık. Burada ne yapacaksak , tarihi ne olacaksa, buradaki aktörler
kimlerse, hangi kurum ve kuruluş rol alacaksa, DPT'siyle, Hazinesiyle, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, EPDK'sı vesairesi, hepsinin görevleri yazıldı,
takvimi yapıldı, kurallar kondu ve çalışmalar sürdürülüyor.
Burada Dünya Bankası uzmanları da zaman
zaman bu toplantılara katılıyorlar, onlarla da görüş teatisinde bulunuyoruz.
Yalnız, dağıtım işi 1 Nisan 2004'te Özelleştirme İdaresine verildi. Aslında,
TEDAŞ, bana bağlı gözüken bir yer, yani işletmesi benim üzerimde. Bütün
arızaları vesairesi, işletmesi benim üzerimde; ancak, Özelleştirme İdaresine
bağlı olarak çalışıyor. Bu çalışma Özelleştirme İdaresi tarafından
sürdürülüyor; özelleştirme çalışmaları onsekiz aydır bu şekilde yapılıyor. Biz,
Bakanlık olarak, tabiî ki, desteğimizi devamlı sağlıyoruz, diğer kuruluşlarla
birlikte. Bunun bir an evvel özelleştirilmesini arzu ediyoruz.
Ancak, yeri gelmişken şunu da ifade edeyim
ki, TEDAŞ, hakikaten, çok ilginç, çok önemli bir kuruluş. Sadece bir
büyüklüğünü size söyleyeyim: Sadece kablolarının uzunluğu 800 000 kilometre;
yani, TEDAŞ'ın sadece kablolarının toplamı 800 000 kilometre. Bunlar, yirmi
senedir de, çok öyle ağır bir bakım da, yatırım da görmemiş. Nüfus artmış,
ihtiyaçlar artmış, evlerdeki televizyon sayıları artmış, bahçeli bir köy evi
veyahut bir kır evi yıkılmış, onun yerine büyük apartmanlar yapılmış; ama, aynı
kabloyla buralara geliyor. Ayrıca, 250 000 kadar da trafo var; yani, olayın
büyüklüğünü görmeniz bakımından söylüyorum. Biz, buraya, bütün bu hizmeti,
elektrik fiyatlarını da üç senedir artırmaksızın, hatta düşürerek, sürdürmeye
çalışıyoruz.
Bunun da yatırımlarına ağırlık verdik. 300
trilyon para Özelleştirme İdaresinden bize geldi; bunu, 80 vilayete dağıttık;
çünkü, Kayseri'nin özel bir yapısı var. Burada bunlar yapılıyor. Yakında da, 10
Ekim gününde de 200 trilyonluk bir ihale daha yapacağız. 300 trilyon, artı 200
trilyon; bir 500 trilyon ayırdık ki şu elektrik arızaları, kesintileri olmasın
diye. Bununla ilgili olarak da kablolar yeraltına iniyor, trafolar yenileniyor;
ama, bu para bile yeterli değil. O bakımdan, özellikle Sayın Başbakanımız
kabloların yeraltına inmesine son derece önem verdiği için, biz de bu
yatırımları doğru bir yatırım olarak uyguluyoruz.
Bununla ilgili olarak bir başka sorusu
daha var Yakup Kepenek Hocanın. Daha önceki özelleştirme konularıyla ilgili
sorduğu 2 nci ve 3 üncü sorusuna ortak cevap veriyorum:
Daha evvelkilerde bu yap-işlet-devret
modelleri vardı. Bunlar, belki uzun uzun anlatıldı daha evvelden. Maalesef,
bunlar, daha çok özel sektörün katkısını sağlayacak yatırımlardı. Bunların
içinde, tabiî ki, alım garantili sözleşmeler vardı. Bunlardan dolayı, sadece
yap-işlet-devretlerle ilgili kısmı söyleyeyim; yüzde 12 kadar elektrik
üretimini etkiliyor; ama yüzde 24 maliyetini etkiliyor, böyle garip bir yapısı
var. Biz bunlardan bir tanesiyle anlaştık, bununla ilgili fiyatını düşürdük.
Resmiyet… İndirimi sağladık; ama, bu anlaşmanın gerçekleşmesi için, tabiî, bir
de ayrıca olayın Danıştaya geçmesi lazım; onun çalışmalarını sürdürüyoruz.
Yakup Kepenek Beyin bahsettiği bu
anlaşmaların en büyük mahzuru sekiz, on yıl gibi bir süre yüksek elektrik fiyatını
mecbur koşmasıydı. Biz bunları da yeniden masaya yatırarak düzeltmeye
çalışıyoruz. Ancak, her birinin arkasında kreditörleri var, bankalar var,
hepsinin ayrıca olurunu almak gerekiyor. Bir de karşılıklı imzalanmış; yani,
bizden önce, bu hem Hazinesiyle, Enerji Bakanlığıyla imzalandığı için, bu
anlaşmaların düzeltilmesi biraz zaman alıyor.
Bu arada, işletme hakkı devri modeliyle de
devredilen iki santral var. Bunlar da… 1989 yılında yapılan sözleşmeyle işletme
hakkı devredilen, bir dağıtım bölgesi dışında özelleştirilerek özel sektör
tarafından işletilen enerji tesisi şeklinde kabul ediyoruz bunu. Tabiî, bunlar
biraz aceleyle yapılmış çalışmalar ve bizden önce yapılan bu çalışmalar
Danıştaydan geri döndü. Tabiî, biz bir de bunların bu yanlışlıklarını da
düzeltmek için ayrıca çalışıyoruz. Sadece tahkimlerdeki rakamları söyleyeyim, 1
milyar doların üzerinde tahkim davası var şu anda; yani, bir de bunların hukukî
problemleriyle uğraşıyoruz.
"Yasal ve teknik hazırlıklar nasıl
yapılacak ve ne zaman tamamlanacak" diyor Sayın Kepenek dördüncü
sorusunda. Tabiî, biraz önce bahsettiğimiz strateji belgesinde bunların hepsi
netleştirildi. Öyle umut ediyoruz ki, bu yılın sonundan itibaren… Çünkü
Özelleştirme İdaresinden aldığımız tarih daha önceydi aslında; ama, bu işler
bir miktar zaman aldı. Ancak, büyük ölçüde 2006 yılında tamamlanması
bekleniyor. Bunun peşinden de üretim tesislerinin özelleştirilmesi ele
alınacak. Bu da yine strateji belgesinde tanımlandı.
Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin
Ekmekcioğlu'nun sözlü soru önergesi Korkuteli İkinci Merhale Bingeçit Barajıyla
ilgili. Bununla ilgili olarak bizim şu andaki görüşümüz, sıfırdan başlayan bir
yatırım olduğu için, bunlara ödenek yatırım programında olmadığı için ve
sıfırdan başlayan yatırım olduğu için, bunu şu anda programa almıyoruz; ancak,
yeni bir çalışma yapıyoruz. Tarım bizim son derece önem verdiğimiz bir saha ve
bu sulamaları bu haliyle bırakırsak, yirmi seneden fazla zaman alacak. Bunun
için yeni bir yatırım modeli düşünüyoruz. Bu yeni yatırım modeliyle de bunu da
yine özel sektöre açmayı düşünüyoruz.
Bunu yaparken, kamulaştırma bedelleri en
çok rakamı tutuyor, yatırımdan sonraki ikinci bir kalem. Buna da bir modelle...
Şu anda üzerinde çalıştığım bir model, netleşmediği için, burada ifade etmiyorum;
ama, size söyleyeceğim şey, bunu da oluruna bırakmayacağız.
Bizim hedefimiz, normal olarak DSİ'nin
hedefi, bütün suları; yani, suyumuzu, 2023'e kadar bütün suyu kullanmaktı.
Elektrik olsun, sulama olsun. Ancak, bu yeni yatırım modeliyle, bunu, inşallah...
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - 46 yıllık Ünlendi
Barajı da var mı bunun içinde?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onun üzerinde çalışıyoruz.
Bunları daha öne çekmeyi düşünüyoruz.
Çünkü, tarım bizim her şeyimiz enerjiden sonra, hatta enerjiyle birlikte.
Muğla Milletvekili Sayın Fahrettin
Üstün'ün sözlü soru önergesi: Bana, ne kadar adam atadım, ne kadar adam
çıkardım diye soruyor. Rakamları söylersem, zaten sizin de epey dikkatinizi
çekecek. Öyle, çok fazla adam ne atadık, ne çıkardık. Ancak, şöyle söyleyeyim:
Soru 1.- 58 inci ve 59 uncu hükümetler
döneminde, bana bağlı kuruluşlara kaç atama yapıldı deniliyor. 58 ve 59 uncu
hükümetler döneminde bakanlığa bağlı kuruluşlarda KPSS, özelleştirme, atama
falan, hepsi dahil, toplamı, terfi, atamalar dahil 559 kişi atadım.
Soru 2.- Bakanlığımıza bağlı kuruluşlarda
idarî görevlere her iki hükümet döneminde vekâleten, tedviren, görevlendirmeyle
kaç atama yaptınız?
Bunun da, her iki dönemde -yaklaşık üç
sene oldu- hepsi 87 kişi; yani, bir hesaba göre, eğer TEDAŞ'ı saymazsanız 90
000 kişi, TEDAŞ'ı sayarsanız 120-130 bin kişilik olan bir yerde bütün sayımız
87 kişidir arkadaşlar; yani, ben, iyi çalışan arkadaşlarla çalışıyorum. Ne
farklı bir şey bekliyorum ondan... Beklediğim şey, sadece, verimdir,
çalışkanlıktır, birazcık da güvendir. Güven olduktan sonra; yani, şurasından
bir şey geçmedikten sonra, ben, o arkadaşla çalışırım.
"Soru 3.- İdarî görevde bulunan
idarecilerden kaçı başka yerlerde görevlendirilmiştir?" Bütün hepsi 6 kişidir,
başka yerlerde görevlendirilen.
"Soru 4.- 58 ve 59 uncu hükümetler
döneminde asıl veya vekil kaç idareci görevden alınmıştır?" Hepsinin
toplamı, asılı, vekili, bilmem nesi 63 kişidir. Bu arkadaşlarla çalışıyoruz.
Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın
sözlü soru önergesi ve cevabı. Niğde'yle ilgili "Çiftlik İlçesine sulama
kuyuları için ruhsat verilmemekte" diyor Sayın Milletvekilimiz "bu
eksik nedeniyle de TEDAŞ tarafından elektrik bağlantısı yapılamamaktadır"
diyor.
Her ikisine birden cevabım şu: Şimdi,
yeraltı suyunun bir rezerv miktarı var. Bu rezerv miktarının tamamı kullanıma
tahsis edildiğinden, ilave tahsis yapamıyoruz. Miktar belli; onun için, miktarı
belli olduğu için, rezerv miktarı da belli olduğu için, ilave tahsis
yapmadığımız için, yeni şeye izin vermiyoruz.
Çiftçiler, su tasarrufunu sağlayacak
sulama sistemlerini kullanmaları yönünde de ayrıca bilgilendiriliyor. Yani, şu
anda, biz, Devlet Su İşleri olarak, kapalı kanal sistemini yaygınlaştırıyoruz
su kaybı olmasın diye, tıpkı petrol arar gibi yeni su kaynakları arıyoruz.
Bununla ilgili olarak da, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, MTA'sı, TKİ'si,
Eti Madenciliği, hepsi birlikte çalışıyoruz. Yapılan sondajlarda da, bilgileri
ortaklaşa çalışıyoruz. Eskiden, bu kurumlar, hep, ayrı ayrı, kendi başına
çalışıyordu, şimdi bu bilgileri topluyoruz.
Diyeceksiniz ki, Türkiye Petrollerinin
suyla alakası nedir; Türkiye Petrollerinin toplam 3 000 kadar sondajı var,
yuvarlak hesap; Türkiye'nin 3 000 yerini delmişler; ama, bu bilgiler hep ayrı
ayrı duruyordu. Şimdi biz ne yaptık; bu bilgileri topladık. Bir ekip kurduk
bütün diğer genel müdürlüklerle beraber. Türkiye Petrolleri sadece petrol ve
doğalgaza bakan bir kurum olduğu halde, o sondajlardaki karotları inceleyerek,
eğer, kömür kestiyse, o bilgiyi TKİ'ye gönderiyoruz, yeni sahalarda, maden
kestiyse, krom kestiyse Eti Madenciliğe gönderiyoruz, su emarelerine ulaştıysa
DSİ'ye gönderiyoruz, elektrik işlerini, Elektrik Etüt İdaresine gönderiyoruz.
Böylece, hiç para harcamadan 3 000 sondajın bilgisini ortaklaşa kullandık.
Bundan dolayı da yeni sahalar buluyoruz ve burada da verimli bir çalışma
sürdürüyoruz.
Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket
Gürsoy'un, sözlü soru önergesine cevabım: "Adıyaman'a doğalgaz şebekesi
ulaştırmayı düşünüyor musunuz?"
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Adıyaman olsaydı
yapardı!..
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Artık,
İktidar Partisinden oldu, böyle bir soru sormasına gerek yok.
BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri…
Sayın Bakan; buyurun.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, cevap vereyim. Ben, zaten…
BAŞKAN - Sayın Bakan, Genel Kurula hitap
eder misiniz.
Buyurun.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Peki, sağolun.
Ben, birden dikkat etmemiştim, haklısınız,
doğru…
Şimdi, Adıyaman- Elazığ- Diyarbakır
doğalgaz iletim hattının mühendislik ihalesini gerçekleştirdik ve en uygun
fiyat verenle, 12 Mayıs 2004'te, mühendislik işleri sözleşmesi yapıldı, onlara
4 ay süre verdik; yani, ihaleden sonra, mühendislik hizmetlerini 4 ayda
tamamlayacak dedik. Bu arada da, kamulaştırma ve ÇED çalışmaları sürdü, onlar
bitti. 30.12.2004 tarihli yapım sözleşmesi imzalandı, onu da ihale ettik.
Adıyaman'da, 2006 yılında bölgedeki sanayi müşterilerine doğalgaz arzını
sağlayacağız.
Tabiî, bir de bunun dağıtım meselesi var.
Dağıtım meselesini EPDK yapıyor. Doğalgaz dağıtım ve satış faaliyetlerine
ilişkin esaslar 4646'da ifade edilmiş kanun olarak. Bununla ilgili olarak da,
ihale yapılacak ve hem konutlara hem diğer tüketicilere bu ulaştırılabilecek.
Adıyaman'ın doğalgazı kullanabilmesi için
gerekli altyapı yatırımlarının, tabiî, bunların içerisinde ölçüm istasyonları
var, aramesler var vesaire. Bunlar, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanununun
öngördüğü çerçevede kurulacak şirket tarafından ve lisans alacak şirket
tarafından yapılacak. Bunun çalışmasını, ayrı bir çalışma olarak yapılacak bu.
Mardin Milletvekili Sayın Muharrem
Doğan'ın sözlü soru önergesine cevabım:
Burada Mardin Mazıdağı fosfatlarından
bahsediyor. Sayın milletvekilleri, aslında, belki ders kitaplarına bile
konulacak bir yatırım bu. Yani, verimsizliğin, şanssızlığın, öngörüsüzlüğün
veyahut diğer başka faktörlerin hepsi bunun içinde tekmili birden var. Bir
yandan GAP bölgesinin gübreye ihtiyacı var. Fosfat da bunların içinde en
kıymetli, en etkin elementlerden bir tanesi. Allah bir tarafa GAP'ı vermiş, bir
tarafa da fosfat dağlarını vermiş. Daha sonra burada bunlar etüt edilmiş. 74
yılında başlıyor bu macera; 74 yılında bunun etüdü yapılıyor, 75 yılında
DPT'den bunun onayı alınıyor. Ondan sonra, bunlar Güneydoğu Anadolu fosfatları
projesiyle başlıyor ve anahtar teslimi bir ihale yapılıyor 1980 yılında. Yani,
75 yılından 80 yılına kadar geliyor. 80 yılında ihalesi yapılıyor. 90 yılında
tesisin kabulü yapılıyor. Fosfat orada, GAP orada ve bir yandan da gübreden
para kazananlar, gübre ithalatı sürüyor.
MEHMET KARTAL (Van)- 8 türbinden 1'i
çalışıyor.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla)- Ve 2 kat halinde projelendiriliyor; yani, 2 tane hat
konsantratör olarak yapılıyor. Bunlardan bir tanesi yapılıyor. Diğeri, söz
veren firma, TÜGSAŞ'ın fabrika yatırımından vazgeçmesiyle ikinci hat akamete
uğruyor; ondan vazgeçiyorlar, tek hat halinde yapıyorlar. Sonra TÜGSAŞ
tarafından Mazıdağı'nda gübre fabrikası kurulmayınca Mazıdağı konsantratörü
87-93 yılları arasında 2 000 000 ton tüvenan fosfat işleyerek 400 000 ton
fosfat konsantresi üretiyor ve bunu da İskenderun ve Mersin'deki tesislere,
özel gübre fabrikalarına satıyor. Fakat, hâlâ gübre fabrikası yok ortada,
TÜGSAŞ da vazgeçtiği için olmuyor bu. Ve 94 yılından itibaren de konsantre
üretimine son verildiği için bu yatıyor. Fakat, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun temennileri doğrultusunda, tesislerin ileride GAP Projesiyle entegre
olabileceği düşünülerek koruyucu bakımları yapılarak muhafaza ediliyordu.
Aslında biz bunun çalışması için, ben de bir ara genel müdürken onu düşündük.
Hatta, bunun için, verimli olabilmesi için Suriye'den doğalgaz almak üzere görüşmeler yaptık; ama, o zaman süremiz
müsait olmadı. Fakat, şimdi, Suriye'yle görüşüyoruz. Buraya doğalgaz
getirirsek, bu doğalgazla beraber amonyumfosfat, amonyak üretilecek, fosfat
zaten var, amonyak var, bir de sülfirikasit gelince üçü beraber bunu yapıyor.
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Mazıdağı, Diyarbakır'a
70 kilometre Sayın Bakan; Diyarbakır'a zaten doğalgaz geliyor, oradan uzak bir
mesafe değil.
BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen…
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Öyle, öyle… Geliyor.
Şimdi, burada, sonra bu, 1998 yılında
ihale edilmek isteniyor, yani, bunu özel sektöre verelim deniyor. Fakat, iki
firma giriyor, ikisi de teşekkür edip ayrılıyor. O da olmuyor. Şimdi, burayı
biz Özelleştirme İdaresine verdik. Özelleştirme İdaresi, bunu isteyenlere… Daha
doğrusu, taliplerinin olduğu söylendi. Bu, artık, üretime açılmak üzere oraya
verildi.
Tabiî, neden böyle bir gübre fabrikası
kurulamıyor diyor Sayın Milletvekilimiz. Tabiî, bunlar piyasa şartlarına göre
hareket ediyor ve dışarıdan, maalesef, gübre, daha doğrusu, hammadde fiyatına
gübre geliyor. Böyle olduğu için rekabet edemiyor burası, edebilmesi için
doğalgaz gelmesi lazım ve sülfirikasiti de ucuza elde etmesi lazım. Bu, şu ana
kadar gerçekleştirilemedi. Özelleştirmeyle alacak kişi, bunu yapabilir diye
düşünülerek Özelleştirme İdaresine verildi.
Bir başka sorusu da Sayın
Milletvekilimizin; kapalı durumdaki tesisin bugüne kadar millî ekonomimize
zararı nedir? Tabiî, bu, zor bir soru. Ancak, şunu söyleyeyim: Buranın
maliyeti, aşağı yukarı 180 000 000 dolara yapılmış burası ve 1994 yılından
itibaren de üretime son verilen tesislerin bu yıllarda 300 işçi ve 80 memur
olmak üzere 380 olan personel sayısı, ihtiyacı olan işletmelere gönderilerek
2000'li yıllarda bu 120'ye iniyor. Hâlâ, orada çalışmayan tesisin koruması ve
gözetimi yapılıyor. Bunu da azalttık. Şu anda 32 işçiden 23'ünün emekliliğinin
dolması nedeniyle geri kalan 9 işçinin koruyucu bakım-onarım işlerinde
kullanılması planlanıyor. Personel masrafları son derece düştü. Yalnız,
gönlünüze su serpmek için söylüyorum: Bu bahsettiğim o kadar milyon dolar
sadece çalışmayan tesise değil, aynı
zamanda göletine ve köyün yollarına falan da harcandığı için onu ondan düşmek
lazım.
Dolayısıyla, Mazıdağ fosfat yataklarının
da macerasını size böylece ifade etmiş oluyorum.
Arzım burada bitti.
Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Üstün, Sayın Bakandan kısa bir
açıklama isteyeceksiniz galiba; buyurun.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - 56 ncı sıradaki,
termik santralların olumsuz etkileriyle ilgili, Sayın Bakanımızdan sorum vardı.
56'yı esgeçti, daha sonraki soru önergesini cevaplandırdılar.
Yatağan-Yeşilbağcılar Beldesi ve Bağyaka Köyü TKİ'nin 2000 yılında iki köyün
kaldıracağını yazıyla belirtmiş olmasına rağmen, her iki köyün etrafı dört bir
yanı hafriyatla şu an iştigal. Bunlarla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış;
bir.
İkincisi; TEDAŞ'taki atamalarla ilgili bir
şey söylemediniz. TEDAŞ sizin kuruluşunuz değil mi?
BAŞKAN - Sayın Üstün, teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - TEDAŞ'la ilgili soruların cevabını, bana bağlı olmadığı
için ben vermiyorum. TEDAŞ özelleştirme kapsamında olduğu için soruyu Maliye
Bakanlığına devrettim. Sorunun cevabını Sayın Maliye Bakanımız size sunacak.
Usul böyle olduğu için… Yoksa memnuniyetle veririm. Neticede ben yönetiyorum
orayı ama, resmen oraya bağlı olduğu için usul böyle.
HASAN ÖREN (Manisa) - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Sayın Ekmekcioğlu, buyurun.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Korkuteli Barajı yapılalı yaklaşık
yirmisekiz yıl olmuştur. Bu baraj, 6 000 hektar sahanın sulanması için
planlanmıştır. Ancak, bugüne kadar, kuraklıklar nedeniyle, sulanan saha 4 000
hektarı bulmamıştır.
İkinci merhale, yani Bingeçit Barajı
dediğimiz Kargalık Deresi üzerine kurulacak bu baraj, geride kalan 2 000 hektar
sahanın sulanması için planlanmaktadır. Bu barajımızın su kapasitesi 3 000 000
metreküptür, planlanması tamamlanmıştır; ama, yıllardır yatırım programına
alınamamıştır. Korkuteli İlçesi için bu baraj hayatî bir önem taşımaktadır.
Oldukça geniş sualtı arazisi bulunan ilçemizde su yetersizliği nedeniyle yeni
bahçe yapımı dahi yasaklanmıştır. Bildiğiniz gibi, ülke tarımımızın sıkıntıya
düştüğü şu günlerde, işçimizin, özellikle çiftçimizin perişan olduğu şu
günlerde, bu barajımızın yapılmasıyla, inşallah, bu yanan yüreklere bir nebze
olsun su serperiz, onları rahatlatırız diye düşünüyorum.
Bakanlığımızın bu baraj projesini tekrar
gündeme getireceğini umut ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Ekmekcioğlu.
Sayın Doğan, buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkanım,
ben, Mazıdağı fosfat tesisleriyle ilgili bir soru önergesi vermiştim. Sayın
Bakanın cevapları beni tatmin etmemiştir. Kendi ifadesiyle, fabrikanın 187 000
000 dolara mal olduğunu söylediler; doğrudur, 1994'ten bugüne kadar bu
fabrikanın devlete verdiği zarar da 258
000 000 dolardır. Ben, Maliye Bakanından ayrıca bu soruyu sordum, gelen cevapta
bunu diyor; bu da 2004 yılı sonuna kadardır.
Şimdi, her iki zarar da toplandığı zaman
445 000 000 dolar ediyor. Ben Sayın Bakandan şunu sormak istiyorum: 445 000 000
dolarla bir gübre fabrikası kurulamaz mıydı? Sayın Maliye Bakanımız, 20 Nisan
2005 tarihinde Mardin'i ziyaretinde bu fabrikayı gezdiler, aynen şu ifadeyi
kullandı ve basında çok geniş bir şekilde yer almıştır. İfade aynen şu:
"Fosfat dolu dağ bize bakıyor biz de ona bakıyoruz biz enayi miyiz; biz
buraları işletip cazibe merkezi haline getireceğiz." Bu sözü verdiler.
Sayın Bakanım, sayın hükümet; siz böyle
gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, istihdam yaratmak, kırsal alandaki
verimliliği artırmak için kurulan bu fabrikaya ne yapmak istiyorsunuz? Buna bir
çare bulamaz mıyız? Biz, bugün, Avrupa'ya, müzakereye başlıyoruz diye
övünürken, diğer taraftan oradaki insanlarımız halen sefil hayat yaşamakta ve
neredeyse zor durumda kalan bu çocuklarımız, gençlerimiz, geleceğimizin
teminatı olan bu gençlerimiz...
BAŞKAN - Sayın Doğan, teşekkür ediyoruz.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Bitiriyorum
efendim.
Bunlarla ilgili olarak gelecek için bir
çalışmanız olmayacak mı?
Teşekkür ediyorum; ben bunu sormak
istiyorum.
Bir de, bu, kaybolan 445 000 000 doların
telafisi yok mudur?
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Sayın Bakan, cevap verecekseniz buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sondan başlayarak
cevap vereyim.
Ben, bu Mazıdağıyla ilgili konuyu
anlattığımı zannediyordum. Yani, burada bir yanlış iş yapılmış. Bu yanlış işi,
her yanlış iş gibi, biz düzeltmeye çalışıyoruz.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Ben de bunun
telafisini istiyorum.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Onu yapıyoruz… Onu yapıyoruz… (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Karşı
gelmiyorum…
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Hem yanlış işi düzeltiyoruz hem de en iyi hale getirmek
üzere bu çalışmayı sürdürüyoruz.
Tabiî, siz, belki, orada, biraz, bazı
şeyler birbirine karıştı anlatırken; sizin açınızdan söylüyorum; çok net
olarak, bu, verimli bir tesis haline getirilmek üzere oraya verildi. Sayın
Maliye Bakanımızın yaptığı, burada, doğru bir iştir. Hem o bölgenin
kalkınmasına katkıda bulunacaktır, hem istihdama olumlu katkıda bulunacaktır,
işsizlere iş olacaktır hem de şu ana kadar yanlışlık yapılan ve yabancı gübre
şirketleriyle olan rekabet sonucunda zarar gören bu tesisi yeniden
canlandırıyoruz. Yani, bunun açıklaması bu. Neticede, oranın başında daha evvel
bizler varken de bunu hayata geçirmeye çalıştık; şimdi, tekrar bize nasip oldu.
Dolayısıyla, hem oradaki, merak etmeyin, işçiler, oranın halkı bundan
yararlanır hem ülke yararlanacak. Eğer, verimli bir hale getirirsek ki, biz,
Suriyeli Bakanla da bunun görüşmelerini yaptık, ortak bir çalışma grubu kurduk.
Hem o bölgede de fosfat var, Suriye'de de var, bizde var. Belki, ortak olarak,
o gazını verecek, biz, belki hammaddesini vereceğiz, bir joint venture türü bir
çalışma da olur. Tabiî, zaman sınırlı olduğu için bu kadar detaya girmedim;
ama, yanlış bir üretimin nasıl düzeltileceğini… Bu, ders kitaplarına geçecek
bir örnektir; bunu da size sunmuş oldum.
Korkuteli Barajıyla ilgili olarak da şunu
söyleyeyim: Biz, politik olarak, sıfırdan yeni yatırımlar, diğer yatırımlar
belli bir seviyeye gelmişken yenilere başlamayı popülizm olarak kabul ediyoruz.
Onun için, bitmeye yakın olanları önce bitiriyoruz, onun geliriyle de
diğerlerini yapıyoruz. Yoksa, biz, her yere temel atabilirdik, her yere temel
atardık, her yere söz verirdik; ama, bu su yatırım dinlemiyor, kural
dinlemiyor, alıp götürürdü hepsini. Yani, biz, yüzde 5'le, yüzde 10'la, milleti
-affedersiniz- uyutmak istemedik. Yapmak istediğimiz şey, bitmek üzere olanlara
öncelik verip onu bitirmektir, onu elektrik ve su, içmesuyuydu, sulamada
kullanmak üzere onları devreye almaktır, onun geliriyle de diğerlerini
yapmaktır. Ancak, bunların içinde, hâlâ, sıfırda olan, durumda olan yatırım
gerektirecek sahaları da yeniden etüt ediyoruz. Bunları da yeni bir yatırım
modeliyle sizlere sunmak istiyoruz; bu çalışma sürüyor yalnız. Bu, eğer,
gerçekleşirse, 2023'e kadar olan, suyumuzun son damlasına kadar kullanma
amacımızı, ki, biz, şu anda yüzde 35'ini kullanıyoruz, yüzde 6'sı da şu anda
inşa halinde elektrik üretimi açısından, sulamada çok daha zayıf bir
durumdayız. Bunlara ağırlık vermek üzere yeni bir model düşünüyoruz. Bunu
yaptığımız zaman, belki, yeni, sıfır durumunda olan yatırımlara da öncelik
verebilecek duruma gelebileceğiz, tabiî ki fizibilitesine göre.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri cevaplandırılmış ve
gündemden çıkarılmıştır.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz
tamamlandığı için, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini sırasıyla
görüşmek için, 5 Ekim 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.58