DÖNEM
: 22 CİLT : 88 YASAMA YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
115 inci Birleşim
22 Haziran 2005 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,
üniversitelerde yılsonu mezuniyet törenlerinde yaşanan son olaylar ile
jakobenizmin geldiği son duruma ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın,
tarım sektörünün son durumu ile çiftçilerimizin içinde bulunduğu sorunlara ve
alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Güldal
Okuducu'nun, Babalar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Adana Milletvekili A. Zeynep Tekin
Börü'nün KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/307)
2.- Amasya Milletvekili Hamza Albayrak'ın
KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/308)
3.- Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül'ün Bahreyn'e yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/858)
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1.- Konya Milletvekili Atilla Kart ve 25
milletvekilinin, Mercedes Benz Türk AŞ'nin "Travego" adıyla ürettiği
yolcu otobüslerinde teknik kusurların bulunup bulunmadığı konularının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/288)
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Saymanlığının 2005 yılı Ocak, Şubat ve Mart Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/15) (S. Sayısı: 947)
2.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
3.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/995) (S. Sayısı: 940)
VI.-
ÖNERİLER
A) Sİyasî Partİ Grubu Önerİlerİ
1.- (8/22) esas numaralı Avrupa Birliği
müzakerelerine başlamadan önce imzalanacak uyum protokolü konusundaki genel
görüşme önergesinin görüşme gününe ilişkin CHP Grubu önerisi
2.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri
ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisi
VII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Meclis çalışmalarında iktidar
kanadının, söz talepleriyle İçtüzükteki konuşmacı sayısını doldurarak
muhalefetin söz hakkını kısıtlama girişimlerine Başkanlık Divanının himaye
göstermemesi gerektiğine ilişkin
VIII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, devlet memurları için kullandığı iddia edilen bir ifadeye ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/5789)
2.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun,
Türkiye'nin Irak'taki petrol arama çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/6145)
3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Erzurum İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
GÜLER'in cevabı (7/6148)
4.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya ve Karaman'ın bazı köylerinde sıkça görülen kanser
hastalığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6171)
5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Aksaray İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına,
2003-2004 yıllarında Erzurum İline yapılan
yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,
İlişkin soruları ve Ulaştırma Bakanı
Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/6194, 6195)
6.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, 58
ve 59 uncu hükümetler döneminde vekâleten görevlendirilen bürokratlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in
cevabı (7/6211)
7.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
YALÇINBAYIR'ın, "Dünya Çevresel Sürdürülebilirlik İndeksi"ne ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/6229)
8.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, alerjik tepkilere neden olduğu gerekçesiyle kavak ağaçlarının
kesilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/6231)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa İli çevresindeki plajların kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/6232)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Bartın İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/6263)
11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Gümüşhane İlinde 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilen yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/6342)
12.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
THY'nin, Adnan Menderes Havalimanının doğrudan yurtdışı seferlerine açılması
için gösterdiği çabaya ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ'un
cevabı (7/6383)
13.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Kral
FM'in bazı DJ'lerinin işlerine son verilme gerekçesine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/6393)
14.- İzmir Milletvekili Erdal
KARADEMİR'in, İzmir-Aydın çevre yolunun tamamlanmasına ve Kordon Otoyolu
Projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın
cevabı (7/6416)
15.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
yabancı uyruklulara satılan arazilere ve elde edilen gelire ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAK'ın cevabı (7/6418)
16.- Ordu Milletvekili İdris Sami
TANDOĞDU'nun, yeşilkart sahiplerinden ilaç katılım payı alınmasıyla ilgili
düzenlemeye ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6419)
17.- Ankara Milletvekili Zekeriya
AKINCI'nın, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanvekilinin yurt içi ve yurt
dışı görev seyahatlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı
(7/6420)
18.- Ankara Milletvekili Zekeriya
AKINCI'nın, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığının ihalelerine ve
dönersermaye prim ödemelerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın
cevabı (7/6421)
19.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, akaryakıt ve LPG istasyonlarında yapılan denetimlere ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/6429)
20.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/6433)
21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/6467)
22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/6468)
23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/6479)
24.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/6480)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
dört oturum yaptı.
Edirne Milletvekili Ali Ayağ, 644 üncü
tarihî Kırkpınar yağlı güreşleri ile bu çerçevede gerçekleştirilen sosyal
etkinliklere,
Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem,
Federal Almanya Parlamentosunun, Birinci Dünya Savaşı esnasında, 1915 yılında
cereyan eden Ermeni olaylarıyla ilgili aldığı karara,
İlişkin, gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın,
Zonguldak'ın düşman işgalinden kurtarılışının 84 üncü yıldönümü ile kömür
havzasında yaşanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün,
Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek
Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifini (2/465) geri aldığına ilişkin önergesi okundu; Plan ve Bütçe
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarında bulunan teklifin geri
verildiği bildirildi.
Van Milletvekili Hacı Biner ve 51
milletvekilinin, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesindeki yolsuzluk ve usulsüzlük
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması (10/291),
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Avrupa Birliği müzakerelerine
başlamadan önce imzalanacak uyum protokolü konusunda bir genel görüşme (8/22),
Açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un
Rusya Federasyonuna,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika
Birleşik Devletlerine,
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in:
Bulgaristan'a,
Finlandiya'ya,
Yaptıkları resmî ziyaretlere katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri;
Genel Kurulun 21.6.2005 Salı günkü
birleşiminde, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu
birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 22.6.2005 Çarşamba
günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine; gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 5 inci
sırasında yer alan 940 sıra sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının bu kısmın 4 üncü sırasına, 272 nci
sırasında yer alan 920 sıra sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu,
Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci sırasına
alınmasına; 21.6.2005 Salı günü 15.00-23.00; 22.6.2005 Çarşamba ve 23.6.2005
Perşembe günleri de 14.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan müzakerelerden sonra;
Kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz
gelmediğinden, ertelendi.
2 nci sırasında bulunan, Cumhurbaşkanınca
bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında 5356 Sayılı Kanunun (1/1052) (S.Sayısı:
941 ve 941'e 1 inci ek), ikinci görüşmesi tamamlanarak, yapılan gizli oylamadan
sonra,
3 üncü sırasında bulunan, Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ile 2 milletvekilinin; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun, Devlet
Memurları Kanunu ve Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun
ile Sağlık Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/506) (S. Sayısı:
934), görüşmeleri tamamlanarak,
Kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.
22 Haziran 2005 Çarşamba günü, alınan
karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.37'de son verildi.
İsmail
Alptekin |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Harun Tüfekci |
Yaşar Tüzün |
|
Konya |
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Bayram
Özçelik |
|
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
II. - GELEN KÂĞITLAR |
No.: 161 |
|
22
Haziran 2005 Çarşamba |
|
|
Tasarı |
|
|
1.- Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/1057) (Millî Savunma ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.6.2005)
Teklif
1.- Kırşehir Milletvekili
Hacı Turan'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/547) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.6.2005)
Rapor
1.- Memurlar ile Diğer
Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun Tasarısı ve
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ve
Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ile 12 Milletvekilinin, Memurlar ile
Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun Teklifleri
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/994, 2/321, 2/474) (S. Sayısı: 952) (Dağıtma
tarihi: 22.6.2005) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Vezir
AKDEMİR'in, halıcılık sektörü hakkındaki açıklamalarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1561) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.6.2005)
2.- Mersin Milletvekili
Ersoy BULUT'un, Rusya'nın ülkemizden yaş sebze ve meyve ithalatını
durdurmasıyla yaşanan sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1562) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
3.- Ağrı Milletvekili
Naci ASLAN'ın, Ağrı-Patnos Kaymakamı hakkındaki bir şikâyete ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1563) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
4.- İstanbul Milletvekili
Ahmet Güryüz KETENCİ'nin, İstanbul tüpgeçit projesi ve Boğaz köprülerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1564) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.6.2005)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, MİT'in telefonları dinlediği iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/6711) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2005)
2.- Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, reklam sektörüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6712)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
3.- Tekirdağ Milletvekili
Enis TÜTÜNCÜ'nün, Tekirdağ-Çerkezköy Belediyesinin yaptırdığı bazı binalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6713) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
4.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, TSE Başkanının yönettiği kuruma yönelik yolsuzluk
suçlamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6714) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
5.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, personel atamalarına ve açılan idari davalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6715) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.6.2005)
6.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Kars-Digor Hisarönü Köyünün köprü ihtiyacına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6716) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.6.2005)
7.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Elmalı'ya kaymakam atanmasına ve bazı
görevlerin vekâleten yürütülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6717) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
8.- İstanbul Milletvekili
Berhan ŞİMŞEK'in, ABD ziyaretinde bir televizyon programındaki beyanına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6718) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
9.- İstanbul Milletvekili
Bihlun TAMAYLIGİL'in, engellilerin istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/6719) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
10.- Adana Milletvekili
Tacidar SEYHAN'ın, İstanbul-Esentepe'de yaptırılan bir inşaata ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6720) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
11.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6721) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
12.- Manisa Milletvekili
Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Saruhanlı-İshakçelebi Beldesinde meydana gelen sel
felaketine ve alınacak önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6722) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
13.- Manisa Milletvekili
Ufuk ÖZKAN'ın, Manisa-Gördes Barajına ve sulama projelerine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6723) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
14.- Isparta Milletvekili
Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta-Sütçüler-Çandır Köyünün yeni yerleşim yerinin
haritada yer almayışına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6724) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
15.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, iş kazalarını azaltmak amacıyla yapılan çalışmalara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6725) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
16.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6726) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
17.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Merkez Av Komisyonunun yaban hayvanlarının avlanmasıyla
ilgili kararına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6727)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
18.- Mersin Milletvekili
Hüseyin ÖZCAN'ın, otomatik istasyon alımı ihalesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6728) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
19.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6729) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
20.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/6730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
21.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara'da bazı ilan panolarında yer alan ilanlara ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/6731)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
22.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/6732) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
23.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, TMSF'ye devredilen İmar Bankasındaki
mevduat sahiplerine ödeme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/6733)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
24.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, kadınlara yönelik şiddet uygulanmasının önlenmesi
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/6734) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
25.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6735) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
26.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Enerji Topluluğu kurulmasını öngören mutabakat zaptına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6736)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
27.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6737) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
28.- Manisa Milletvekili
Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Saruhanlı-İshakçelebi Beldesinde meydana gelen sel
felaketine ve alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6738) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
29.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Adana-Havutlu Belediye Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6739) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
30.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Adana-Sofulu'da yer alan çöplüğe ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6740) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
31.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, 2005 yılında Erzurum İlinde yapılan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6741)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
32.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya-Doğanhisar Devlet Hastanesinin yatak sayısının
artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6742)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
33.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Ankara-Çankaya İlçesindeki bir çarşının onarımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6743) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.6.2005)
34.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, İstanbul'daki taksicilere yönelik bir açıklamasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6744) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7.6.2005)
35.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Anavarza Antik Kentinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6745) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
36.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6746) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
37.- Isparta Milletvekili
Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta İlindeki bazı belediyelerin yardımlardan
yararlanamamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6747) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
38.- Isparta Milletvekili
Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta'nın Yenişehirbademli İlçesindeki Pınargözü yer altı
gölünün tanıtımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6748) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
39.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6749) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
40.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, ilaç bedellerinin ödenmesindeki uygulamalara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6750) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
41.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, makam araçlarının kullanımının sınırlanmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6751) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
42.- İstanbul
Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bazı ilköğretim okullarında yapıldığı iddia
edilen ankete ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6752)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2005)
43.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, çocuklar ve gençler arasında bilgisayarın eğitim-araştırma
amaçlı kullanımının yaygınlaştırılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6753) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
44.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, ilköğretim müfettişlerinin ücret ve emekliliklerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6754) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
45.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, öğretmenlerin sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6755) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
46.- Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, görevlendirme yoluyla çalıştırılan personele ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6756) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
47.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6757) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
48.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Adana Yumurtalık Devlet Hastanesinin uzman doktor ve
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6758)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
49.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, üreme sağlığına yönelik çalışmalara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6759) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
50.- Ankara Milletvekili
İsmail DEĞERLİ'nin, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan sağlık
malzemeleri alımı ihalesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6760) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
51.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6761) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
52.- İzmir Milletvekili
Hakkı AKALIN'ın, bakanlığa devredilen sağlık personeline ve ücretlerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6762) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.6.2005)
53.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Kemerhisar-Pozantı otoyolunun yapımına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6763) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
54.- Mersin Milletvekili
Hüseyin ÖZCAN'ın, Mersin İlindeki PTT'ye ait eğitim tesislerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6764) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6/2005)
55.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6765) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
56.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6766) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
57.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6767) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
58.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6768) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
59.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6769) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.6.2005)
60.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/6770) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
61.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/6771) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
62.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/6772) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.6.2005)
63.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/6773) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2005)
64.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/6774) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2005)
65.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, kamulaştırma bedellerine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6777) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.6.2005)
66.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Köykent Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/6778) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
67.- Antalya Milletvekili
Osman KAPTAN'ın, yabancı kaynaklardan finanse edilen projelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6779) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
68.- İstanbul
Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Başbakanlık tarafından yayınlanan bir kitaba
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6780) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.6.2005)
69.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı ülkelerle sınır kapılarına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/6781) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.6.2005)
70.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, uluslar arası alanda Türk bestekarlarının fikri
haklarının korunmasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/6782) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
71.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir siyasi parti genel başkan yardımcısının BDDK
ile ilgili iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/6783) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.6.2005)
72.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, TMSF'ye devredilen Pamukbank'taki personel istihdamına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/6784) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
73.- Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, TMSF'ye devredilen Star Grubunun kiraladığı araçlara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/6785) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
74.- Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, bazı trafik kuralları ihlallerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6786) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.6.2005)
75.- Antalya Milletvekili
Osman ÖZCAN'ın, bir şahsa usulsüz olarak yeşil kart verildiği iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6787) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.6.2005)
76.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, Ankara'da bazı ilköğretim okullarında yapıldığı iddia
edilen bir ankete ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
77.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan-Samanbeyli Köyünün sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6789) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
78.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa ELEKDAĞ'ın, ÖSS'ye hazırlık için öğrencilerce rapor
alınmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
79.- Antalya Milletvekili
Osman ÖZCAN'ın, istihbarat birimlerince hazırlandığı belirtilen bir rapora
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/6791)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
80.- Ordu Milletvekili
Kazım TÜRKMEN'in, Ordu İlindeki kadın doğum ve çocuk hastanelerinin
birleştirileceği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6792) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
81.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, aile hekimliği pilot uygulamasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6793) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
82.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu İlindeki bir SSK hastanesinin Bakanlığa devrine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6794) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.6.2005)
83.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Sağlık personeline mecburi hizmet yükümlülüğü getirilmesine ve
büyük hastane projelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6795) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
84.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan Merkez Samanbeyli Köyünün sağlık ocağı ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6796) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.6.2005)
85.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu-Korgan Devlet Hastanesine personel alımına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6797) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.6.2005)
86.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu-Ünye'deki bazı hastanelere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6798) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
87.- İstanbul
Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir şahsın Türk Telekom'a olan borçlarına ve
ödeme usulüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6799)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
88.- Antalya Milletvekili
Osman ÖZCAN'ın, bir şahsın Türk Telekom'a olan borçlarına ve ödeme usulüne
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6800) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.6.2005)
89.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, İstanbul'da yapılması planlanan yeni havaalanına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6801) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.6.2005)
90.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, zarar eden havaalanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6802) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
91.- Mardin Milletvekili
Muharrem DOĞAN'ın, Mardin-Mazıdağı fosfat tesislerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6803) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
92.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu sahil yolu yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6804) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
93.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu sahil yolu yapımı için ödenek gönderip
göndermediğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6805) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
94.- İzmir Milletvekili
Canan ARITMAN'ın, İzmir Arkeoloji Müzesinde yolsuzluk yapıldığı iddialarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6806) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.6.2005)
95.- Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, pamuk üretiminde kirlenmeyi önleyici tedbirlere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6807) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.6.2005)
96.- İzmir Milletvekili
Hakkı ÜLKÜ'nün, belediyecilik hizmetleri yürüten uluslar arası şirketlere ve
üstlendikleri projelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6808) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2005)
97.- İzmir Milletvekili
Hakkı ÜLKÜ'nün, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarındaki eğitime ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6809) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.6.2005)
98.- İzmir Milletvekili
Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir İlindeki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6810) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2005)
99.- Muğla Milletvekili
Ali ARSLAN'ın, bazı fatura ve reçetelerin kaybolduğu iddialarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6811) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.6.2005)
100.- Denizli
Milletvekili V. Haşim ORAL'ın, son ABD gezisinde ABD Başkanı ile yapılan
görüşmelere ve sonuçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
101.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TÜBİTAK Kanununda Bilim Kurulu üyelerinin
belirlenme şekline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
102.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Kamu Personel Seçme Sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/6814) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
103.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6815) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
104.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6816) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
105.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6817) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
106.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6818) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
107.- Ankara Milletvekili
Ersönmez YARBAY'ın, 2004-2005 futbol sezonunda spor kulüplerinin gelirlerine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/6819) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
108.- Hatay Milletvekili
Mehmet ERASLAN'ın, Hatay merkez, ilçe, kasaba ve köylerindeki spor kulübü,
tesisi ve sporculara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet
Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6820) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
109.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi
(7/6821) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
110.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi
(7/6822) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
111.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, kamuda çalışan personelin dağılımına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
112.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlardaki atamalara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/6824) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
113.- Hatay Milletvekili
Mehmet ERASLAN'ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan
yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/6825) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
114.- Hatay Milletvekili
Mehmet ERASLAN'ın, muhtaç ailelere yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6826) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
115.- Hatay Milletvekili
Mehmet ERASLAN'ın, sokakta yaşayan uyuşturucu madde kullanımına açık durumdaki
çocuklara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/6827) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
116.- Hatay Milletvekili
Mehmet ERASLAN'ın, SHÇEK'nin yaptığı hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6828) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
117.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6829) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
118.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, 2002 yılından itibaren SHÇEK'e atanan idari personele
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6830)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
119.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6831) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
120.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6832) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
121.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Beykoz Belediyesince asılan bir afişe ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6833) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
122.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6834) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
123.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6835) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
124.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6836) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
125.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6837) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
126.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6838) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
127.- Tekirdağ
Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Tekirdağ Fen Lisesi Müdürü hakkındaki bazı
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
128.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, okul yöneticilerine ve sendikalı eğitimcilere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6840) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
129.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Anadolu İmam Hatip Liseleri Yönetmeliğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6841) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
130.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, liselerin dört yıla çıkarılmasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6842) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
131.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6843) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
132.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6844) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
133.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6845) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
134.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6846) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
135.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, sağlık harcamalarının artışına ve nedenlerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6847) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
136.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, Bakanlığa ve bağlı kuruluşlara 2002 yılından itibaren
atanan idari personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6848)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2005)
137.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6849) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
138.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6850) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
139.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6851) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
140.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6852) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
141.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kars İliyle ilgili yatırımlara ve ödeneklere ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6853) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.6.2005)
142.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Fener Rum Patrikhanesinin Ekümenlik statüsünün
tanınmasına yönelik alınan tavsiye kararına ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/6854) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2005)
143.- Samsun Milletvekili
Cemal Yılmaz DEMİR'in, Cumhurbaşkanı tarafından affedilen mahkumlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6855) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
144.- İstanbul
Milletvekili Bülent TANLA'nın, TRT'nin reklam gelirlerine ve bazı iddialara
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/6856)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
145.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6857) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
146.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6858) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
147.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6859) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
148.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6860) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
149.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6861) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
150.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6862) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
151.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6863) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
152.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6864) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
153.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6865) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
154.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6866) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
155.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6867) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
156.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6868) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
157.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6869) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
158.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6870) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
159.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6871) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
160.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6872) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
161.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6873) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
162.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6874) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
163.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6875) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
164.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6876) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
165.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6877) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
166.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6878) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
167.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6879) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
168.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6880) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
169.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6881) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
170.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6882) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
171.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6883) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
172.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6884) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
173.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6885) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
174.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6886) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
175.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6887) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
176.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6888) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
177.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6889) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
178.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6890) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
179.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6891) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
180.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6892) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
181.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6893) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
182.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6894) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
183.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6895) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
184.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6896) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
185.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6897) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
186.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6898) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
187.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6899) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
188.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6900) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
189.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, İstanbul-Sarıyer'deki bir hazine arazisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6901) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
190.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6902) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
191.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6903) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
192.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6904) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
193.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6905) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
194.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6906) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
195.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6907) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
196.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6908) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
197.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6909) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
198.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6910) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
199.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6911) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
200.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6912) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
201.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6913) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
202.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6914) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
203.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6915) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
204.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6916) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
205.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6917) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
206.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6918) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
207.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6919) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
208.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6920) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
209.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6921) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
210.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6922) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
211.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6923) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
212.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6924) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
213.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6925) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
214.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6926) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
215.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6927) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
216.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6928) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
217.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6929) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
218.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6930) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
219.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6931) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
220.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6932) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
221.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6933) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
222.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6934) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
223.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6935) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
224.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6936) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
225.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6937) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
226.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6938) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
227.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy yoluna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6939) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
228.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6940) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
229.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6941) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
230.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6942) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
231.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6943) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
232.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6944) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
233.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6945) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
234.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6946) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
235.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6947) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
236.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6948) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
237.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6949) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
238.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6950) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
239.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6951) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
240.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6952) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
241.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6953) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
242.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6954) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
243.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6955) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
244.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6956) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2005)
245.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6957) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
246.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6958) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
247.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6959) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
248.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6960) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
249.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6961) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
250.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6962) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
251.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6963) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
252.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6964) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
253.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6965) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
254.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6966) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
255.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6967) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
256.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6968) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
257.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6969) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
258.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6970) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
259.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6971) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
260.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6972) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
261.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6973) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
262.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6974) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
263.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6975) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
264.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6976) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
265.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6977) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
266.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6978) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
267.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6979) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
268.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6980) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
269.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6981) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
270.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6982) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
271.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6983) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
272.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6984) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
273.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6985) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
274.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6986) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
275.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6987) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
276.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6988) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
277.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6989) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
278.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6990) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
279.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6991) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
280.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6992) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
281.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İlindeki bir köy okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6993) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2005)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Konya Milletvekili
Atilla KART ve 25 Milletvekilinin, Mercedes Benz Türk A.Ş.'nin
"Travego" adıyla ürettiği yolcu otobüslerinde teknik kusurların
bulunup bulunmadığı konularının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/288)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2005)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
22 Haziran 2005 Çarşamba
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 4 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
İlk söz, üniversitelerin
yıl sonu mezuniyet törenleri hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın
Musa Uzunkaya'ya aittir.
Buyurun Sayın Uzunkaya.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, üniversitelerde yılsonu mezuniyet törenlerinde
yaşanan son olaylar ile jakobenizmin geldiği son duruma ilişkin gündemdışı
konuşması
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversitelerimizin mezuniyet
merasimlerinde yaşanan müessif olaylar ve Jakobenizmin geldiği son nokta
üzerinde gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
eğitim ve öğretim yılının sonuna gelmiş olmamız nedeniyle, her birimiz seçim
bölgelerimizde birkısım ilk ve ortaöğrenim kurumlarının yılsonu veya mezuniyet
merasimlerine davet ediliyor, zamanlarımızın elverdiği ölçüde de bu programlara
iştirak etmeye gayret ediyoruz.
Toplumda yapılan birçok
etkinlikte olduğu gibi bu etkinliklere de kadın erkek, genç ihtiyar, kapalı
açık, eğitimli eğitimsiz, zengin fakir, hulasa, toplumun bütün kesimleri
katılmakta, çocuklarının yılsonu coşkularını onlarla paylaşmaya gayret
etmektedir. Bazen bu yılsonu merasimleri, illerin semt ve eğitim kurumlarının
vasıflarına göre hiçbir şarta, öğrencilikle telif edilemeyecek kadar açık kılık
kıyafet, yönetmeliklerin kalıplarına giremeyecek kadar aşırı olmaktadır ki,
RTÜK'ün ekran karartmalarını aratmayacak mahiyette olmasına, bazı okulların
mezuniyet merasimlerinde su gibi alkol kullanılmasına rağmen, ne idarecilerin
ne de cumhuriyet adına her fırsatta ortaya çıkan siyasî veya gayri siyasî
çevrelerin en ufak bir sadası çıkmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; zannediyorum bu çevrelerin tek ve mutlak hassasiyetleri olduğu
bir nokta var. Kılık kıyafet denilince, ilgili yönetmelik denince akıllara
gelen tek şey… Hani Mecnuna sormuşlar "güneşe bakınca neyi
hatırlıyorsun", "Leylamı" demiş. Aya, yıldıza, taşa, toprağa,
kayaya, hulasa, ne varsa nesnel varlık "neyi hatırlatıyor" denince,
yine "Leylamı" demiş. Demişler ki "yahu, birbiriyle ilişkisiz bu
kadar konular sana nasıl Leyla'yı hatırlatır" o da "benim gözümde
Leyla'dan başkası yok ya" demiş.
Şimdi, toplumumuzun bazı
kesimlerinde, maalesef, kılık kıyafet ve diğer, yönetmeliklerle alakalı
sıkıntılar söylenince akla tek şey geliyor; başörtüsü, diğer adı, eski bir YÖK
Başkanının ifadesiyle "türbana dönüşsün" dediği, Anadolu'daki
kadınlarımızın, kızlarımızın kullandığı başörtüsü ve bununla ilgili kullanılan
kumaş. Neredeyse tekstil fabrikalarında başörtüsü olabilir düşüncesiyle bu
kumaşı dahi üretmeyi âdeta menedecek mantığa ulaştılar.
Açık ve net olarak ifade
ediyorum; Roma Jüstinyen Mektebi ve İtalyan ceza hukuku ve dünyada geçerli
hiçbir hukuk devleti ve kaidesi "kanunsuz suç, suçsuz da ceza"
tanımlamasını yapmamıştır, yapamamıştır. Siz, Anayasanın sorumsuzluk kapsamındaki
yetkilerinizle, ilgili mahkemeye, yaklaşım veya hayat tarzı şu veya bu
insanları atayacaksınız, onlar da Anayasanın 153 üncü maddesine rağmen
bağlayıcı olduğu iddiasıyla yorumda bulunacak, milletin çocuklarının, eşlerinin
nasıl giyineceklerine fetva çıkaracaklar; böyle bir şeyi kabullenmek, akılla
mantıkla telif etmek ne derece mümkündür.
Başörtüsü ve benzeri
konularda tamamen aksine düşünen, farklı dünya görüşü ve yaşam tarzı olan
üyelerin bu konudaki görüşlerinin kayıtlara itiraz şerhi değil, çoğunluğu,
yani, üye tamsayısının yarısından fazlası olması halinde nasıl bir sonuç
doğacaktı, o zaman konuyu hangi değerlendirmeye tabiî tutacaktık, bunu
izanlarınıza ve idraklerinize arz ediyorum.
Eskiden bürokrasinin
toplumu engelleme ve işi savsaklama anlamında, ananın adı, babanın adı vesaire
diye sorular sorulurdu. Şimdi de eşinin kıyafeti, annenin başörtüsü, hulasa,
özel hayat ve günlük yaşam tarzınız sorulmaya ve sorgulanmaya başlandı.
Değerli arkadaşlar, suç
olmayan bir yaşam ve özgür tercihi suç haline sokmaya, sonra da onu suçların
şahsîliği hukukî prensibinden çıkarıp, tüm aileyi suçlayıcı bir noktaya
getirmeye hangi hukuk, hangi vicdan ve insanî kanaat böyle -bir yoruma-
ulaşabilir.
Nene Hatunların, Aziziye
Tabyalarının destansı tarihini bağrında taşıyan dadaşlar diyarı Erzurum'da son
olarak meydana gelen iki olayı ıttılaınıza hulasaten arz etmek istiyorum.
Bunlardan birisi, bildiğiniz gibi Narman Yüksekokulunda geçenlerde yapılan bir
mezuniyet merasimi esnasında aniden bastıran şiddetli yağmur ve dolu karşısında
öğrenci ve velilerin bina içerisine sığınma taleplerine... Başı örtülü 70
yaşındaki bir nineyi yağmurun önüne terk ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen
toparlayınız.
Buyurun.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Başkanım, toparlıyorum.
Ve maalesef, bu,
mümkündür ki bir canavar saldırısı da olabilirdi, mümkündür ki, Allah vermesin,
bir düşman saldırısı da olabilirdi. Ne garip tecellidir ki, yağmura, ıslanmaya
terk edildi; ama, bina içerisine bu annemiz kabul edilmedi, hüsnükabul görmedi.
Cumhuriyet denince
mangalda kül bırakmayan, cumhuriyetle yaşıt ve onu kurduğu iddialarının
sahipleri olanlar dahi bu konudaki toplumsal hassasiyeti gerektiği şekilde
ortaya koyamadılar. Dolayısıyla, son olarak 13.6.2005'te, Erzurum Üniversitesinin
mezuniyet merasiminde -ki, bu üniversite beni de ilgilendiriyor, o
üniversitenin mezunu olmakla da onur duyuyorum- üniversitede yaşanan olay
hepimizi dilhun etmiş, hepimizin acılarını yeniden depreşir hale getirmiştir.
Değerli arkadaşlar,
artık, toplum, bu bağnazlığa, bu yaklaşıma mutlaka bir son demek durumunda
olmalıdır. Bu mezuniyet merasimine, başı örtülü kızların değil, onların
annelerinin, yani, ömrünü emniyet, güvenlik kuvvetlerinde polis şefi olarak
geçirmiş, neredeyse yaşı 60'ına dayanmış bir bacımızın, hem de türban değil,
normal olarak kulağının üzerinden, halk arasında şarba veya çember dediğimiz,
başörtüsü dediğimiz örtüyle içeriye alınmamış olmasını, doğrusu, ciddî bir
garabet... Ve bugüne kadar da, biz esasen analarımızın, bacılarımızın
örtülerine bir şey demiyoruz, bizim esasen sorunumuz okullardaki başörtüsüdür
diyenlerin hangi amaçla, bu olayı nerelere kadar getirdiğinin toplumun nazarına
sunulacağı bir hadisedir.
Dolayısıyla, devleti
adına icraatta bulunduğunu iddia eden bu kurumların toplum ile devleti karşı
karşıya getirme anlayışının devlete karşı kurulan bir hileli tuzak olduğunu
düşünüyor, devlet adına icrai faaliyette bulunan cumhuriyet savcılarımızı, bu
husustaki hassasiyet, devletin güvenliği ve geleceği açısından, özellikle
Erzurum gibi hassas bölgelerimizin kaşınması amacına matuf bu gibi tavırlardan
sakındırılması amacıyla, bu milletin bir vekili olarak göreve davet ediyorum.
İnanıyorum ki, bundan
sonra, aziz milletimiz, gerilimlere meydan vermeden, yetmiş milyonun istisnasız
kucaklaşacağı, sevgi, barış gölüne dönüşen, hangi dini, hangi inancı, hangi
düşünceyi ve hangi yaşam tarzını tercih ediyorsa etsin, Mevlana'nın sözüyle
"gel, gel, ne olursan ol yine gel" dediği gibi, o anlayışla, bütün
milletimizi kucaklayacak bir devlet ve bürokrasi anlayışının, bütünlük
içerisinde icrai faaliyette bulunmasını temenni ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İktidardasınız düzeltsenize; biz mi düzelteceğiz muhalefet olarak!
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Uzunkaya.
Gündemdışı ikinci söz,
çiftçilerin sorunları hakkında, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan'a
aittir.
Buyurun Sayın Eraslan.
Süreniz 5 dakika.
2.- Hatay
Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, tarım sektörünün son durumu ile çiftçilerimizin
içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarım sektörünün, çiftçimizin sorunlarını izah etmek üzere söz
almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de, tarım
sektörü, istihdamın yüzde 34'ünü oluşturan en büyük sektörümüzdür; buna
karşılık, tarımın gayri safî millî hâsıladan aldığı pay her geçen gün
azalmaktadır; 1998 yılında yüzde 16'ya, 2002'de yüzde 14'e gerilemiş ve 2004 yılı
itibariyle, tarımın gayri safî millî hâsıladan aldığı pay yüzde 10'lara kadar
düşmüş ve bundan sonra da düşeceği görülmektedir.
Tarım sektörümüz, her
geçen gün kan kaybetmekte ve maalesef, can çekişmektedir. Enflasyonun çok
üzerinde artan girdi maliyetleri, mazot, gübre, tohumluk, ziraî ilaçlar vesaire
sürekli zamlanırken, çiftçi, ürününü, zarar ederek, çok düşük fiyatlarla satmak
durumunda kalmıştır. Çiftçi, büyük bir oy deposu olarak görülmüş, seçimden önce
ona bol vaatlerde bulunulmuş ve ne yazık ki, seçimden sonra unutularak, bir
kenara itilmiştir.
Geçen yıl bu zamanlarda 1
litre mazot 1 450 000 lira iken, bugün 1 litre mazot 2 000 0000 lira dolaylarına
ulaşmıştır. Çiftçiye verilen litre başı 300 000 liralık destek, devede kulak
kalmıştır. Gübre fiyatları, yine, geçen yıl 350 000 lira iken, yüzde 50-yüzde
60 civarında bir zamla 550 000-560 000 lira dolaylarına
ulaşmıştır. Çiftçi, 404 000 liraya mal ettiği buğdayı, büyük bir zararla,
serbest piyasada, maalesef 210 000-220 000 liraya satmak zorunda kalmıştır.
Toprak Mahsulleri Ofisinin depolarının ve silolarının üzerinde şöyle bir slogan
yazardı: "Ofis çiftçinin kara gün dostudur." Gerçekten, Toprak
Mahsulleri Ofisi, üreticinin maliyetini de dikkate alarak gerçekçi bir alım fiyatı
tespit ederdi; ödemeyi peşin yaptığından, serbest piyasa, Ofisin fiyatını takip
etmek mecburiyetinde kalırdı. Böylece, üretici, ürününü maliyetinin altında
satmak zorunda kalmazdı; fakat, bugün, bu durum hiç de öyle değil. Toprak Mahsulleri
Ofisi, yanlış alım politikalarıyla, çiftçiyi maalesef mağdur etmiştir; şöyle
ki: Bir defa, 30 tonluk limitle alım yapması son derece yanlış bir uygulamadır.
10 tonluk peşin ödemesi, piyasayı düzenleme amacına tamamen terstir. 30 ton
limitin üzerinde teslimat yapan çiftçiler, paralarını ne zaman alacaklarını
bilmedikleri için, serbest piyasada, maalesef, tüccarın ocağına düşmüştür,
kucağına düşmüştür. Adana-Ceyhan İlçesinde çiftçi bu durumu protesto etmiş ve ne
yazık ki, ürettiği buğdayı nehre dökmüştü. Biz, geçen hafta perşembe günü,
Doğru Yol Partisi Genel Başkanımız Sayın Mehmet Ağar ve milletvekillerimizle
beraber Adana'daydık, Ceyhan'daydık; orada siz de olsaydınız ve o feryatları keşke
dinliyor olsaydınız.
Tekstil sektörünün
hammaddesi pamukta da dışa bağımlı hale geldik; tekstil sektörünün ihtiyacı
olan hammaddenin önemli bir bölümünü ithal eder olduk. Her yıl, yaklaşık 1
milyar dolarlık pamuk ithal edilmektedir. Yunanistan, Avrupa Birliğinden aldığı
destekle pamuk ekim sahalarını her geçen gün artırırken, ürettiği pamuğun
ortalama yüzde 7'sini, yüzde 8'ini bizlere satar ve ihraç eder oldu. Pamuk
ithalatı, çiftçimizi, pamuk üreticimizi olumsuz yönde etkilerken, pamuk
üreticisi, pamuğunu maliyetinin altında, zararına satmak zorunda kalmıştır.
Geçen yıl 800-850 bin lira dolaylarında olan pamuk fiyatları, bu yıl, maalesef,
600 000 liraya, hatta 550 000 liraya
alıcı bulamamaktadır.
Avrupa Birliği sürecinde
tarım sektörünün yüzde 20'lere indirileceği sözü verilmiştir. IMF'yle yapılan
ikinci stand-by anlaşmasında, çiftçilere sübvansiyonun ve desteklerin
kısılacağı sözü verilmiştir. Oysaki, Avrupa Birliği, her geçen gün kendi
çiftçisine vermiş olduğu destekleri artırmakta ve yılda 50 milyar euro gibi
büyük bir rakam çiftçiye destek olarak giderken, Türkiye'de, sadece ve sadece
2,5 milyar dolar gibi cüzi bir rakam, maalesef, verilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
tamamlayın konuşmanızı lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, maalesef, çiftçimizin her geçen gün gayri safî millî
hâsıladan aldığı pay azalmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
çiftçimizin desteklenmesi gerekiyor, çiftçimizin yanında, hükümetimizin, durması
gerekiyor ve sübvansiyonların artırılması gerekiyor.
Çiftçimizin diğer en
büyük sorunu da, maalesef, sulama sorunudur. Türkiye'nin birçok yerinde,
çiftçi, arazisini sulayacak suyu bulamamaktadır. Maalesef, Hatay'ın Amik
Ovasında da durum böyledir. Kış mevsiminde Amik Ovası, suların altında, sel
altında kalırken, yaz mevsiminde, sulama döneminde Amik Ovasındaki
çiftçilerimiz bir litre suyu, bir gram suyu bulamamaktadır ve 1996 yılında
devletin yatırım programına alınan Reyhanlı Barajı, büyük bir özlemle yapılmayı
beklemektedir.
Değerli arkadaşlar,
benim, Enerji Bakanımızla ve Tarım Bakanımızla defalarca yapmış olduğum
görüşmeler, hatta, Hatay Valisiyle beraber yapmış olduğumuz görüşmeler
-Reyhanlı Barajının yapılmasına ve Amik Ovasının suya kavuşturulmasına ilişkin
yapmış olduğumuz bir dizi görüşmeler- maalesef sonuçsuz kalmıştır ve biz ve
çiftçimiz, gelişen bu olaylar karşısında büyük bir üzüntü içerisinde
olmuşuzdur. Bunu bilgilerinize arz ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
çiftçi deyip geçmeyelim. Çiftçilik, yetmişiki milyon insanı besleyen, yetmişiki
milyon insanın ihtiyaçlarını ve gıdasını temin eden, yediren, içiren bir
sektörümüzdür. Çiftçimizin mutlaka desteklenmesi gerektiğini, çiftçimizin
mutlaka daha güzel tarım politikalarıyla yanında olunması gerektiğini ve mazot
desteğinin, doğrudan gelir desteğinin, ürün desteğinin en kısa zamanda,
geciktirilmeksizin verilmesi gerektiğini söylüyor ve hepinizi saygıyla,
muhabbetle selamlıyorum. (DYP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Eraslan.
Gündemdışı üçüncü söz
isteği, Babalar Günü münasebetiyle, İstanbul Milletvekili Sayın Güldal
Okuducu'ya aittir.
Buyurun Sayın Okuducu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3.-
İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun, Babalar Gününe ilişkin gündemdışı
konuşması
GÜLDAL OKUDUCU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yılki Babalar Günü nedeniyle
konuşmak üzere söz aldım ve söze, bugün, ölüm yıldönümünde andığımız Büyük Ozan
Can Yücel'in dizeleriyle başlamak istiyorum. Diyor ki Can Yücel :
"Hayatta ben en çok
babamı sevdim.
En son teftişine çıkana
değin/ Koştururken ardından o uçmaktaki devin,/ Daha başka tür aşklar, geniş
sevdalar için/ Açıldı nefesim, fikrim, canevim./ Hayatta ben en çok babamı
sevdim."
Can Yücel, kuşakların
babasına, aydınlığıyla kuşakları geleceğe taşıyan bir babaya, Hasan Ali Yücel'e
yazmış bu dizeleri.
Aydınlığını, kuşaklarının
aydınlığıyla buluşturan ve ülkesini mutlu, umutlu yarınlara taşımak için yaşam
mücadelesi veren bütün babaları, babamı ve hepinizin babalarını bu Babalar
Gününde saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
birkaç şeye bu vesileyle değinmek istiyorum. Pazar günüydü, 19 Hazirandı ve
Babalar Günüydü. Bu Babalar Gününün bizler açısından bir başka anlamı daha
oldu. Biz, bu ülkede çocuklarının geleceğini iyi ve umutlu görmek isteyen
anneler; biz, şu sayıyı bilen kadınlar, sayı şu: Ülkemizde, 6 yaşına varmamış
çocukların yüzde 40'ı yoksulluk sınırının altında; yani, daha 6 yaşına
varmadan, yoksulluk sınırı altında yaşam kavgası veren ve oranı yüzde 40 olan
çocuklarımızı hatırladık ve ülkemizin çarçur edilen kaynakları, ülkemizin iyi
kullanılmayan kaynakları nedeniyle, geleceğinde açlığa ve yoksulluğa mahkûm
edilmiş çocuklarımız adına, doğru bir iş yapmaya çalıştık.
Herkes biliyor ki,
Türkiye'de yaşanan bu büyük işsizliğin ve yaşanan bu derin yoksulluğun vardığı,
dayandığı temel noktalar var. Bu temel noktalardan biri de, Türkiye'nin,
yolsuzluklar batağına bulaşmış olması, batmış olması; yani, yolsuzluklar
nedeniyle, babaların ve onların çocuklarının geleceğinin karartılmış olması.
Öyleyse, kuşakları aydınlatmakla yükümlü olan babalar, yeni bir görevi, en
temel görevi yeniden okuyabilirler, yeniden görebilirler. Kuşakları aydınlatmakla
ve onları yönetmekle yükümlü babaların görevi, bu yolsuzluk batağından
ülkelerini çekip çıkarmaktır, bu yoksulluk batağından ülkelerini ve kuşaklarını
çekip çıkarmaktır ve bunun gereğini yapmaktır.
Şimdi, Meclisin önünde
önemli bir görev var. Çünkü, Meclisin üzerinde bir büyük gölge var. Bu gölge,
117 milletvekili hakkında Mecliste bulunan soruşturma dosyalarıdır. Bu gölge,
milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle 117 milletvekilimizle ilgili iddiaların
yargı tarafından soruşturulamıyor olmasıdır. 208 soruşturma dosyasının var
olmasıdır. Bu 208 dosyadan 176 tanesinin, dokunulmazlık nedeniyle, dönem sonuna
ertelenmiş olmasıdır ve bu dosyalardaki suç iddialarının da, ihaleye fesat
karıştırma, görevi kötüye kullanma, hayalî ihracat, naylon fatura,
dolandırıcılık, zimmet, nitelikli zimmet, özel evrakta sahtecilik, resmî
evrakta sahtecilik, usulsüz arsa satışı, kayıp trilyon, kamu taşıma biletlerinde
kalpazanlık gibi, bu nitelikteki suçları içeriyor olmasıdır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şunu hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum: Bu Meclis, 600
yıllık bir imparatorluğu yıkan ve onun üzerinde bağımsız bir devlet kuran
meclistir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Okuducu,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun.
GÜLDAL OKUDUCU (Devamla)
- Bu Meclis, hilafeti ve saltanatı kovan meclistir, cumhuriyeti kuran
meclistir. Bu Meclis, emperyalizmin bütün güçlerini, süper güçleri ülkesinden
döve döve atan meclistir. Böyle bir Meclisin devamı, üzerindeki gölgeyi
kaldırmayı başarabilmelidir.
Ben, şimdi, size, değerli
yazar Erol Toy'un bir kitabından, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1920'de yaptığı
bir konuşmayı okumak istiyorum. Gazi diyor ki: "Bir hükümet varsa,
ülkemizi, ulusumuzu, yazgımızı yönetecek ve yönlendirecek bir güç varsa, o, beş
on kişiden ibaret değildir. Evet, siz, beş on kişiye görev verdiniz. Ama,
böylelikle sorumluluktan sıyrılmış değilsiniz. Tam tersine, her şeyi siz
düşüneceksiniz. Bakanlarınızın davranışı sizin düşüncelerinize uymazsa, onların
yerine başkalarını seçersiniz. Size egemen olan hiçbir güç yoktur. Size egemen
hiçbir kişi olamaz."
Değerli milletvekilleri,
Gazi Mustafa Kemal diyor ki: "Meclise, size egemen olan hiçbir güç yoktur.
Size egemen hiçbir kişi olamaz."
Günlerdir, sokaklarda
halkın taleplerini topladık ve biz, o imzaları Meclisinize emanet edeceğiz,
Meclisinizin vicdanına emanet edeceğiz. Meclis, üzerinde hiçbir egemen güç
olmadığının kanıtını, inanmak istiyorum ki, ortaya koyacaktır.
Yine, değerli yazar Erol
Toy'un sözleriyle konuşmamı bitirmek istiyorum. Diyor ki Sayın Toy:
"Edilgen, uyumlu ve teslimiyetçi bir Türkiye'nin gelebileceği nokta, şu an
geldiğimiz noktadır. Bağımsız, özgür, demokrat, laik, devrimci, halkçı bir
Türkiye Cumhuriyeti ise, tıpkı 1920'lerde olduğu gibi, tarihi yeniden
değiştirebilir."
Bizim gibi bir Yüce
Meclisin görevi, yapılmış olan tarihi, ilkeleri ve ahlakı doğrultusunda
taşımaktır ve gerektiğinde, tarihi yeniden yapmaktır. Böyle bir meclis,
üzerindeki bu gölgenin kalmasına izin vermeyecektir diye düşünüyorum; böyle bir
meclis, dokunulmazlıklar zırhını adi suçlara kalkan yapmaya tenezzül
etmeyecektir diye inanmak istiyorum ve bizim bütün Türkiye'den taşıdığımız
milyonlarca imzayı ve milyonların sesini Meclisin vicdanına bırakıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Okuducu.
Sayın milletvekilleri,
gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporu vardır; okutup bilgilerinize
sunacağım.
Ancak, Kâtip Üyenin
sunuşlarını oturarak yapmasını oylarınıza sunuyorum…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Oylarınıza
sundum ve karar sayısının aranılması da istenmiştir; bu, bir haktır.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur;
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.37
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.51
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. Kâtip Üyenin sunuşları oturarak okuması için yapılan
oylamada karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, Kâtip Üyenin
sunuşları oturarak okumasını tekrar oylarınıza sunup, karar yetersayısı
arayacağım. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve
kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun raporu vardır; okutup, bilgilerinize
sunacağım.
Raporu okutuyorum:
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Saymanlığının 2005 yılı Ocak, Şubat ve Mart Ayları
Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/15) (S. Sayısı: 947) (x)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2004 yılı Aralık ayından
devreden para 4 834 586,62.- YTL
2005 yılı Ocak-Şubat-Mart
ayları borç toplamı + 64 451 386,78.-
YTL
Toplam 69 285 973,40.- YTL
2005 yılı Ocak-Şubat-Mart
ayları alacak toplamı - 64 254 882,19.-
YTL
2005 yılı Nisan ayı
başında mevcut para 5 031 091,21.- YTL
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Saymanlığının 2005 yılı Ocak-Şubat-Mart aylarına ait hesapları
incelendi;
2005 yılı Ocak ayında
Ziraat Bankasındaki hesabımızda; 2004 yılı Aralık ayından devreden mevcut para
4 834 586,62.- YTL'dir. 2005 yılı Ocak-Şubat-Mart dönemi itibariyle Hazineden
ve Saymanlıkça yapılan tahsilatlarla birlikte 64 451 386,78.- YTL'lik bir giriş
olup banka borç toplamı 69 285 973,40.- YTL olmuştur. Mevcut paradan bu üç
aylık dönemde yapılan harcamalar 64 254 882,19.- YTL, kalan paramız 5 031
091,21.- YTL olup Saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun
olduğu görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine arz
edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail Özgün |
İsmail Ericekli |
Fahri Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Denetçi |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Emin Tutan |
Ahmet Işık |
Mustafa Zeydan |
|
Bursa |
Konya |
Hakkâri |
|
|
|
|
(x) 947 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir. |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Fetani Battal |
Abdullah Çalışkan |
Gökhan Durgun |
|
Bayburt |
Adana |
Hatay |
|
|
Üye |
|
|
|
İsmet Atalay |
|
|
|
İstanbul |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
2 adet, komisyondan
istifa önergesi vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Adana
Milletvekili A. Zeynep Tekin Börü'nün KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/307)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gördüğüm lüzum üzerine
KİT Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
A.
Zeynep Tekin Börü
Adana
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
2.- Amasya
Milletvekili Hamza Albayrak'ın KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/308)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gördüğüm lüzum üzerine,
Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden istifamın kabulünü
tensiplerinize saygılarımla arz ederim.
Hamza
Albayrak
Amasya
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kart ve 25 milletvekilinin, Mercedes Benz Türk AŞ'nin
"Travego" adıyla ürettiği yolcu otobüslerinde teknik kusurların
bulunup bulunmadığı konularının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/288)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son altı yedi yıl içinde,
sayıları 100'leri aşan 0 403 SHD Mercedes marka otobüsler ile benzer tasarıma
sahip olan Neoplan ve Setra marka yolcu otobüslerinin, yakıt tanklarından ve
elektrik tablosundan kaynaklandığı iddia edilen kaza ve yangın haberleri
kamuoyu gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu kazalar sonucunda yine
sayıları 100'leri aşan insanlar yanarak ölmüşlerdir.
Bu konudaki iddiaları
araştırmak üzere, 2003 yılında hem CHP ve hem de AKP Grubuna mensup
milletvekilleri tarafından 2 ayrı önergeyle ve aynı yönde olmak üzere araştırma
önergesi verilmiş, Genel Kurul görüşmeleri esnasında her iki gruba mensup
milletvekilleri aynı yönde görüş beyan etmişler ise de, Sanayi ve Ticaret
Bakanının hukuka ve gerçeğe uygun olmayan yaklaşımları sonucunda AKP Grubuna
mensup milletvekillerinin aleyhte oy kullanmaları sebebiyle, araştırma
komisyonu kurulması yönündeki önerge reddedilmiştir.
Gelinen süreçte ise; 0
403 SHD marka otobüsleri üreten Mercedes Benz Türk AŞ'nin, Haziran 2005
tarihinden itibaren bu otobüsleri üretmeyeceği, 2005 model olarak
"Travego" adıyla yolcu otobüsleri ürettiği öğrenilmiştir. Bu
otobüslerde yakıt tankları ve elektrik tablosunun arka tekerin arkasına
alındığı yolunda ciddî bilgiler söz konusudur. Son derece önemli olan bu
gelişme karşısında, sözü edilen otobüslerde teknik birtakım kusurların bulunup
bulunmadığı konularının araştırılması ve alınması gereken önlemlerin tespiti
amacıyla, Anayasanın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 104-105 inci maddeleri gereğince
inceleme yapılmasını ve Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1- Atilla Kart (Konya)
2- Abdurrezzak Erten (İzmir)
3- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
4- Mehmet Semerci (Aydın)
5- Kemal Demirel (Bursa)
6- Ufuk Özkan (Manisa)
7- Enver Öktem (İzmir)
8- Mehmet Küçükaşık (Bursa)
9- Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
10- Ali Cumhur Yaka
(Muğla)
11- Nuri Çilingir
(Manisa)
12- Mevlüt Coşkuner
(Isparta)
13- Orhan Ziya Diren
(Tokat)
14- Yılmaz Kaya (İzmir)
15- Mehmet Vedat Yücesan
(Eskişehir)
16- Mehmet Sefa Sirmen
(Kocaeli)
17- Mustafa Yılmaz
(Gaziantep)
18- Mustafa Özyurt
(Bursa)
19- Halil Tiryaki
(Kırıkkale)
20- Ali Arslan (Muğla)
21- Osman Kaptan
(Antalya)
22- Hüseyin Ekmekcioğlu
(Antalya)
23- Muharrem İnce
(Yalova)
24- Mustafa Gazalcı
(Denizli)
25- Nadir Saraç (Zonguldak)
26- Ali Oksal (Mersin)
Gerekçe:
24 Ekim 1997 tarihinde
Karapınar-Ereğli devlet karayolunun 21 inci kilometresinde saat 22.00 sularında
0 403 SHD Mercedes marka yolcu otobüsü ile boş olan yakıt tankerinin kafa
kafaya çarpışması sonucunda, tanker şoförü ve yardımcısı ile otobüste bulunan
47 yolcu -ki, toplam 49 kişi- 1 dakika içinde meydana gelen yangın sebebiyle
yanarak ölmüşlerdir. Otobüs şoförü ve yardımcısı ile 2 ve 3 numaradaki yolcular
ise, çarpışmanın şiddetiyle dışarıya savrulduklarından ölümden kurtulmuşlardır.
Kazada ölen yolcuların
çok büyük bölümü, Cumhuriyet Bayramı öncesinde, Ege yöresinde bulunan
ailelerini ziyarete gitmekte olan ve Niğde, Kayseri üniversitelerinde okumakta
olan üniversite öğrencileriydi.
Karapınar Asliye Ceza
Mahkemesinde yargılama esnasında ODTÜ'den Prof. Dr. Hüseyin Vural ve üç
arkadaşının beş aylık mesai sonucunda hazırlamış oldukları ve ekleriyle beraber
2 185 sayfaya ulaşan bilirkişi raporuna göre;
İşletmeci firmaların ve
sürücülerin olayın meydana gelmesindeki kusurları açık olarak tespit edilmiş,
bunun yanında, İçişleri, Sanayi ve Ticaret, Ulaştırma, Bayındırlık ve İskân
Bakanlıkları ile Karayolları ve Emniyet Genel Müdürlüğünün "görev ve
hizmet kusurları" 50-100 sahifelik bölümler halinde gerekçeli ve tutarlı
olarak açıklanmıştır. En nihayet, üretici firmanın ülkemiz şartlarını nazara
almayan ve evrensel normların altında kalan, bunun yanında "yolcu ve tüketici
güvenliğini" ihlal eden "tasarım ve üretim" hatasını, Avrupa ve
Amerika'daki üretim normlarıyla kıyaslayarak ve değerlendirerek tespit ettiler.
Araştırma önergesinde de
ifade edildiği gibi, daha evvel (10/7) sıra sayılı önergeyle bu konu görüşülmüş
ise de, aradan geçen iki yılı aşkın süre içerisinde 0 403 SHD Mercedes marka
otobüsler ile benzer tasarımdaki otobüsler yanmaya devam ettiklerinden ve en
önemlisi de, 0 403 Mercedes marka otobüslerin üretimlerinin durdurulduğu,
Travego adıyla üretilen 2005 model otobüslerde ise, yakıt tankları ve elektrik
tablosunun arka tekerleğin arkasında bulunduğu yolunda tasarım ve üretim
değişikliği yapıldığı açıklık kazanmış olmakla; ortada, artık, yeni gelişmeler
ve yeni olaylar söz konusu olduğundan, işbu araştırma önergesinin verilmesi
gereği doğmuştur.
Ayrıca, işbu araştırma
önergesiyle, Anayasanın 138/3 maddesi anlamında herhangi bir soru sorulması, bu
aşamada görüşme yapılması veya Meclis gündeminde ilgili kişi ve kurumların
hukukunu etkileyecek herhangi bir beyanda bulunulması da söz konusu değildir.
Meclis araştırması sonucunda tespit edilecek bulgular, yasal zemin içinde
ayrıca değerlendirilecektir.
Demokrasinin ve hukuk
devleti kavramının, bütün kurum ve kurallarıyla işleyip işlemediğinin tahkiki,
soruşturmanın sonucuna göre iddiaların doğruluğu sübut bulduğu takdirde
ilgililer hakkında idarî ve adlî incelemenin yapılabilmesi bakımından ve resen
görülecek sebepler nazara alınarak;
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin doğru bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98 ve Meclis
İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğinde Meclis araştırması açılmasını
arz ve talep etmek zorunluluğu doğmuştur.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün
Bahreyn’e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/858)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle
birlikte 29-31 Mayıs 2005 tarihlerinde Bahreyn'e yaptığı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
Ahmet Ertürk (Aydın)
Abdurrezzak Erten (İzmir)
İsmail Bilen (Manisa)
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Sİyasî Partİ Grubu Önerİlerİ
1.- (8/22)
esas numaralı Avrupa Birliği müzakerelerine başlamadan önce imzalanacak uyum
protokolü konusundaki genel görüşme önergesinin görüşme gününe ilişkin CHP
Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
22.06.2005 Çarşamba günü (bugün) yapılan toplantısında siyasî parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Haluk Koç
Samsun
Grup
Başkanvekili
Öneri:
21.6.2005 tarihli gelen
kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 114 üncü Birleşiminde
okunmuş bulunan (8/22) esas numaralı "Avrupa Birliği müzakerelerine
başlamadan önce imzalanacak uyum protokolü" konusundaki genel görüşme önergesinin,
İçtüzüğün 102 nci maddesi gereğince yapılacak öngörüşmelerinin, Gene Kurulun
22.6.2005 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneri lehinde
söz isteği var.
İstanbul Milletvekili
Sayın Onur Öymen, buyurun.
Sayın Öymen, süreniz 10
dakika.
ONUR ÖYMEN (İstanbul) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Kıbrıs konusunda son derece önemli
ve tehlikelerle dolu bir sürece girmiş bulunuyoruz. Hükümetin önümüzdeki
günlerde alacağı tavır, Kıbrıs meselesinin geleceği ve Kıbrıslı Türklerin
kaderi üzerinde kalıcı etkiler yapacaktır.
Maalesef, ülkemiz, 17
Aralık 2004 tarihli AB zirvesinde hiç hak etmediği baskılara maruz kalmıştır ve
Ankara Anlaşmasının yeni üyelere ve bu arada Kıbrıslı Rumlara teşmilini öngören
bir protokolü 3 Ekim tarihinden önce imzalama taahhüdünde bulunmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bu
dayatma Avrupa hukukunun bir gereği değildir. Biz, on yıl önce üye olmuş olan
Avusturya'yla, Finlandiya'yla, İsveç'le henüz bu protokolü imzalamadık. O
zaman, niçin bize dayatıyorlar? Bir tek sebebi vardır: Kıbrıslı Rumlar bundan
yararlanarak, Türkiye'den bazı beklentilerini elde etmek istemektedirler. İşte,
bunun için, zirve toplantısında Türkiye'ye baskı yapmışlardır. Türkiye de,
maalesef, bu baskılara dayanamamıştır ve Devlet Bakanı Beşir Atalay imzasıyla
bu protokolü imzalamayı taahhüt etmiştir.
Şimdi, uluslararası
hukuka göre, tanımadığınız bir ülkeyle bir ülkeyle bir protokol imzalarsanız,
bu fiilen tanıma anlamına gelir. Yeni üyeler ve Kıbrıslı Rumlar adına Avrupa
Birliğiyle bunu imzalamanız, hiçbir şeyi değiştirmiyor, işin esasını
değiştirmiyor ve sizi, adım adım tanıma yoluna sürüklemektedir.
İmzalarsanız ne olur?
İmzalarsanız, imzalayacağınız Ankara Anlaşmasının 9 uncu maddesine göre,
Kıbrıslı Rumlar sizden eşit haklar talep edeceklerdir, gemilerini ve uçaklarını
Türk limanlarına ve havaalanlarına sokmalarını isteyeceklerdir; şimdiden
istiyorlar. Büyükelçilik açmak isteyeceklerdir; şimdiden istiyorlar. O
bakımdan, buna karşı çok duyarlı olmak zorundayız.
Bakınız, kamuoyunun ve
Yüce Meclisin bilgisine sunulmadı; 25 Nisan tarihinde, Türkiye-AB Ortaklık
Konseyi toplantısında, Avrupa Birliği bir "ortak tutum belgesi"
yayımladı. Bu belgede, açık bir şekilde Rumların bu beklentileri desteklenmektedir.
Limanlarınızı açın diyorlar, havaalanlarınızı açın diyorlar, Rumlarla
ilişkilerinizi normalleştirin diyorlar. Bu, onları tanıyın anlamına gelir.
Şimdi, biz, hükümete
diyoruz ki, Avrupa Birliğinde bu kadar önemli gelişmeler varken, Avrupa
Birliğinin geleceği hakkında kuşkular uyanmışken, Türkiye durup düşünmelidir.
Avrupa'nın en önde gelen liderleri diyorlar ki, şimdi düşünme zamanıdır, ilerde
ne yapacağımızı oturup düşünelim. Herkes düşünecek, herkes ne yapacağını
aralarında tartışacak; bir tek Türkiye düşünmeyecek, biz yolumuza devam
ediyoruz diyecek, yolun ilerisini görmeden. İşte, tehlike buradadır.
Onun için, biz, hükümeti
uyarıyoruz, dikkatli olun diyoruz; illâ ısrar ediyorsanız bunu imzalamayı,
diyoruz ki altına rezerv koyun. Rezerv koyun ve deyin ki, bu metni imzalamamız,
hiçbir şekilde Güney Kıbrıs'ın tanınması anlamına gelmemektedir, Kıbrıs
Cumhuriyetinin tanınması anlamına gelmemektedir. Bunu yapamıyoruz. Hükümet bunu
yapamıyor; "izin vermiyoruz" diyorlar.
Değerli arkadaşlar, siz,
17 Aralık tarihinde Brüksel'de bu protokolü imzalarken, rezerv koymayacağınıza
dair bir taahhütte bulundunuz mu? Diyorsunuz ki, biz, o zaman da söyledik,
Kıbrıslı Rumları tanımamaya devam ediyoruz. Çok güzel, o zaman bunu koyun
metne. "İzin vermiyorlar." İzin vermiyorlarsa, dersiniz ki, bu
rezervi koymak bizim hakkımızdır; bunu kabul etmiyorsanız, biz de bunu
imzalamıyoruz. "Efendim" diyor Sayın Başbakan "öyle şey olur mu;
uluslararası ilişkilerin icabı vardır, verilen sözler tutulmalıdır." Güzel
de, verilen sözleri karşı taraf tutuyor mu, size verdikleri sözleri tutuyorlar
mı?!
Bakın, Fransa'da İktidar
Partisinin Başkanı olan Sarkozy, çok açık bir şekilde diyor ki:
"Türkiye'yle üyelik askıya alınmalıdır; Avrupa'da Anayasa reddedilmişken
Türkiye'yle müzakereye başlamak tuhaf olur." 18 Eylülde iktidara gelmesi kuvvetle
muhtemel Alman Hıristiyan Demokrat Partisi lideri Angela Merkel aynı şeyi
söylüyor, kısa bir süre öncesine kadar Komisyon Başkanlığı yapan Prodi aynı
şeyi söylüyor "Türkiye'nin, görünebilir bir gelecekte üyeliği için şartlar
oluşmamıştır" diyor. Daha önce, Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi
Verheugen aynı şeyi söylüyor. Yani, Türkiye'nin üyeliğini, bazıları, maalesef,
pamuk ipliğine bağlıyorlar.
O zaman, ne yapmak
lazımdır; yapacağımız iş şudur: Biz, tam üyelik hedefimizden vazgeçelim
demiyoruz; tam tersine, tam üyelik hedefini sürdüreceğiz, tam üyeliğin
gerektirdiği, Avrupa hukukunun gerektirdiği reformları yapacağız; ama, bize tek
taraflı dayatmalarla kabul ettirilmek istenen koşulları kabul etmeyeceğiz.
Hiçbir üyeye sunulmayan, hiçbir üyenin kabul etmediği koşulları kabul
etmeyeceğiz. Hele Kıbrıs gibi millî bir davada, onlar istiyor diye boyun
eğmeyeceğiz. Kıbrıs'ın Avrupa Birliğine üyeliği, maalesef, büyük bir hata
olmuştur; Türk Hükümetinin bunu engellemek için gerekli gayreti göstermemesi de
gerçekten çok büyük bir eksiklik olmuştur; ama, şunu size söylemek istiyorum
ki, maalesef, o dönemde hükümetin söylediklerinin hiçbiri gerçekleşmemiştir.
Bakın, size çok açık
söylüyorum; Sayın Başbakan 9 Aralık 2004 tarihinde, zirveden önce ne diyor:
"Üyelikle sonuçlanmaması halinde, Türkiye, Avrupa Birliğiyle müzakerelere
neden başlasın." Size diyorlar ki, ucu açık müzakereler, üyelik garantisi
yok. Başbakan diyor ki, üç tane hayırımız var: Bir, özel ilişki statüsüne hayır;
sonucu önceden belirlenmemiş sürece hayır, Kıbrıs konusunun Türkiye'nin üyelik
süreciyle bağdaştırılmasına hayır. Çok güzel, ama, bunların hepsi maalesef
gerçekleşmiştir ve maalesef Türkiye bütün bunlara boyun eğme durumunda
kalmıştır. Bunu büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz. Diyor ki Başbakan:
"Uluslararası ilişkilerin gereğini yapmak lazımdır." Biz de
biliyoruz, ahde vefa kuralı var; ama, bir başka kural daha var: Uluslararası
ilişkilerde koşullar değişince diyor, taahhütler de değişir. Bize karşı bu kuralı
uygulamak istiyorlar ve biz bunu hiç görmezlikten geliyoruz, bilmezlikten
geliyoruz. Burada, gerçekten, hüzün verici olan budur. Şimdi, yani, bizim
yaklaşımımız şu: Onlar değişen koşullara göre tutumlarını değiştirse de biz
değiştirmeyiz. Değerli arkadaşlar, bu, Türkiye'ye zaaf getirir, Türkiye'ye
irtifa kaybettirir. Millî çıkarlarımızı böyle bir anlayışla savunamayız.
Şimdi, şunu da söylemek
istiyoruz: Brüksel Zirvesi sırasında bize yapılan dayatmaların bugün ne kadar
vahim sonuçlar verdiği ortaya çıkmıştır. O bakımdan, biz şimdi yeniden
düşünmek, yeniden değerlendirmek zorundayız ve Kıbrıslı Rumları, bizi, tanımaya
zorlayacak, o yola götürecek girişimlere karşı kararlılıkla karşı çıkmalıyız.
Bizden bugün bunları istiyorlar. Yarın "askerinizi çekin" diyecekler.
Kıbrıslı Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıdığınız zaman size diyeceklerdir
ki "şimdi askerlerinizi çekin" ve Türkiye'nin oradaki mevcudiyeti
ortadan kalkacaktır; Türkiye, ikinci sınıf bir devlet durumuna düşürülecektir,
Kıbrıslı Türkler de ikinci sınıf bir azınlık haline getirileceklerdir.
Şimdi, maalesef,
hükümetin bu konudaki tavrında bizi çok rahatsız eden bir unsur var, AB'yle
ilişkilerde. Sayın Dışişleri Bakanı diyor ki: "Avrupa Birliği, Türkiye'nin
dönüşüm sürecidir. Türkiye, iç dinamikleriyle bunu seksen yılda gerçekleştirememiştir;
dolayısıyla, dışarıdaki bir siyasî gücün desteğiyle bunu yapıyor." Değerli
arkadaşlar, bunu esefle karşılıyoruz. 80 yıldan beri en büyük reformları yapan
ülke Türkiye Cumhuriyetidir. Hiçbir dış baskı altında kalmadan, hiçbir ülkenin,
hiçbir milletlerarası kuruluşun talebi olmadan biz dünyanın en büyük
dönüşümlerini yaptık 20 nci Yüzyılda. Şimdi, geriye dönüp de "seksen yılda
biz hiçbir şey yapamadık, beceremedik; yabancıların zorlamasıyla, bugün, bunu
yapıyoruz" demek, tarihimize karşı saygılı bir davranış değildir. Bu
sözleri kınıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Dışişleri Bakanı bu gibi güçlüklerle karşılaşınca muhalefeti kınıyor.
Sayın Başbakan da Amerika seyahatinde muhalefeti jurnalliyor "Amerikan düşmanıdır"
diye. Sayın Dışişleri Bakanı da "dünyadan kopuktur Cumhuriyet Halk
Partisi" diyor, bizim dünyadan uzak olduğumuzu söylüyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'yi, cumhuriyetimizi dünyayla birleştiren parti, bütünleştiren parti
Cumhuriyet Halk Partisidir. Daha 1930'lu yıllardan itibaren bölgesel
ittifakları biz yaptık, dünyanın bütün ülkeleriyle ilişkileri biz kurduk.
"Efendim, o geçmişteydi, bugün yapmıyorsunuz" diyebilir misiniz?!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) -
Sosyalist Enternasyonele üyeyiz.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Söyleyeceğim onu.
Bugün, 140'dan fazla
ülkenin üye olduğu, partinin üye olduğu Sosyalist Enternasyonelin Başkan
Yardımcısı Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanıdır. Yarın Avrupa Sosyalist
Partisi toplantısına gidiyoruz orada Avrupa meselelerini görüşmek üzere. Bu
parti midir dünyadan kopuk olan?! Sayın Dışişleri Bakanının, maalesef, dünyadan
da, Cumhuriyet Halk Partisinden de haberi yoktur. Türkiye'yi dünyayla en çok bütünleştirmek
isteyen ve bunu yapmaya da gücü yeten tek parti Cumhuriyet Halk Partisidir.
Değerli arkadaşlarım, biz
dünyayla bütünleştirmek istiyoruz Türkiye'yi; acaba, siz de istiyor musunuz?
İstiyorsanız, çok memnun oluruz; ama, Sayın Başbakan bakın ne diyor; bir
güçlükle karşılaştığında, 5 Eylül 2003 tarihinde basına diyor ki: "Eğer
Türkiye'nin AB'ye girmesine izin verilmezse kendimize yeni dostlar bulma yoluna
gideriz; buna İslam dünyası da dahil." Bu mudur bizim hedefimiz?! Bunun
için mi çalışıyoruz?! Sizin dünyayla bütünleşmekten hedefiniz bu mudur?!
Türkiye'yi İslam dünyasıyla bütünleştirip Batı dünyasından koparmak mıdır?!
Batı'daki güçlüklerle mücadele edeceğiz, gayet tabiî ki, haksızlıklarla
mücadele edeceğiz; bunun öncülüğünü biz yapıyoruz; ama, Türkiye'nin yeri çağdaş
dünyadır, Türkiye'nin yeri Batı dünyasıdır. Hiç kimsenin bundan kuşkusu
olmasın. Bütün ülkelerle iyi ilişki kurarız; ama, bizim gözümüzü çevireceğimiz
ufuk, maalesef Sayın Başbakanın söylediği İslam âlemi değildir; bizim ufkumuz,
çağdaş ülkelerin bulunduğu ülkeler grubudur. Bütün güçlüklere rağmen bunu
yapacağız.
Değerli arkadaşlar,
şimdiye kadarki bütün Türk hükümetleri Kıbrıs konusunda yapılan baskılara,
uygulanan haksız ambargolara cesaretle göğüs germişlerdir. Niçin; çünkü, Kıbrıs
millî bir davamız olmuştur. Hiçbir hükümet kalkıp da şimdiye kadar, bugüne
kadar "baskılar karşısında biz kuzu kuzu çekileriz" dememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öymen,
lütfen toparlayın efendim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Toparlıyorum.
Hiçbir Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı, ülkemizi bir "kuzu devlet" olarak
tanımlamamıştır. Şimdi diyoruz ki, baskılar karşısında kuzu kuzu çekiliriz;
önümüze dayatmalarla getirilen metinleri kuzu kuzu imzalarız.
Değerli arkadaşlar,
cumhuriyet Türkiyesi bu değildir, Atatürk Türkiyesi bu değildir. Atatürk
Türkiyesi, her koşullarda baskılara dirençle karşı çıkmış bir ülkedir ve hep
doğrusunu yapmıştır.
Bakınız, Sayın Abdullah
Gül, Dışişleri Bakanımız, 21 Ocak 1997'de Yüce Meclisin kürsünde ne diyordu:
"Kıbrıs, Türkiye'nin millî meselesidir, partilerüstü bir meseledir. Kim
iktidarda olursa olsun, otuz senedir, Kıbrıs'a karşı yapılması gerekeni
yapmıştır; bundan sonra da yapacaktır. Kıbrıs'ta bugünkü problemin sorumlusu
kesinlikle Türkiye değildir." Şimdi, ne diyoruz: "Otuz yıldır yanlış
işler yaptık. Çözümsüzlük, çözüm değildir. Bizden önceki hükümetler çözümsüzlük
politikası izledi."
Değerli arkadaşlar, bu ne
perhizdir, bu ne lahana turşusu! Hangisi sizin görüşünüz? Geçmişteki yanlışların
sorumlusu Türkiye midir, karşı taraf mıdır? Kendiniz diyorsunuz ki:
"hiçbir hata yapmadık." Bugün diyorsunuz ki: "Bütün hatayı biz
yaptık."
Arkadaşlar, şimdi, bütün
bunları, geçmişi bir tarafa bırakalım. Şimdi, birlik olma zamanıdır; millî
davaları omuz omza savunmanın zamanıdır. Şimdi, kararlılık gösterme zamanıdır.
Şimdi, cesaret gösterme zamanıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu
cesaret ve kararlılığı sonuna kadar göstermeye hazırız. Biliniz ki, millî
davalarda cesaret ve kararlılık gösteremeyenler, halkın içine çıkamazlar,
milletin yüzüne bakamazlar.
Geliniz, bu genel görüşme
önergemize olumlu oy veriniz. Bütün bu konuları daha kapsamlı biçimde Yüce
Mecliste, halkın gözünün önünde ele alalım ve ülkemiz için en doğru yola
birlikte gidelim. Bu millet bizden bunu bekliyor. Bu millet bizden yüreklilik
bekliyor. Bu yürek bizde var, umarım ki sizde de vardır.
Yüce Meclisi saygılarla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Öymen.
Öneri lehinde ikinci söz
isteği, İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ'a aittir.
Sayın Elekdağ, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Bir tek bakan yok, bir tek bakan!
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benden önce konuşan değerli
meslektaşım Onur Öymen, Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üyeliğinin
gerçekleşmesi ihtimalinin tehlikeye düştüğü bir dönemde uyum protokolünün bize
önerildiği şekilde imzalanmasının Türkiye için yaratacağı sakıncaları ve ulusal
çıkarlarımıza vereceği zararları tam bir vukufla ve açıklıkla izah etti.
Gerçekten de, değerli
arkadaşlarım, Türkiye'nin kendinden beklenen adımları atabilmesi için,
verdiğinin karşılığını alıp alamayacağı hususunda kesin bir görüşe sahip olması
lazım, muhataplarına güven duyması gerekli. Böyle bir güven ortamı halen mevcut
değil, ne zaman oluşacağı da belli değil.
Değerli arkadaşlarım,
Kıbrıs konusunda atacağı adımdan önce, Türkiye'nin, Avrupa Birliğinin geleceği
ve kendisine karşı tutumu konusunda sağlıklı bir analiz yapması zorunlu. Ben,
bu konudaki görüşlerimi, değerlendirmemi sizlerle paylaşacağım; hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, iki
kurucu üye olan Fransa ve Hollanda'da yapılan halk oylamalarında Avrupa Birliği
Anayasasına hayır denilmesi, Avrupa ülkelerinde depremsel etkiler yarattı.
Avrupa siyasî çevrelerindeki genel kanaat, siyasî birlik sürecinin aldığı bu
çok ağır yaradan sonra, artık, Avrupa birleşik devletleri hedefinin, yani,
süper Avrupa'nın, süper Avrupa idealinin, önümüzdeki uzun yıllar boyunca
gündeme gelmeyeceği yolunda oluştu; fakat, bu, Avrupa Birliğinin çöktüğü
anlamına gelmiyor; Avrupa Birliği, ulus devletler topluluğu kavramı
çerçevesinde bir ekonomik birlik olarak yaşayacak.
Yapılan araştırmalar ve
kamuoyu yoklamaları, hayır oylarının nedenlerinin çok geniş bir yelpazeye
yayıldığını ortaya koydu; fakat, Batı Avrupa'daki siyasî çevrelerin büyük bir
bölümü, tüm günahları genişlemeye yüklemek gibi bir yolu seçiverdi; genişleme
ile bütün bu sorunlar arasında organik bir bağ kurdular ve genişlemeyi bütün bu
olumsuzlukların ortak paydası olarak değerlendirdiler. Diğer bir deyişle
değerli arkadaşlarım, Türkiye günah keçisi yapıldı, Türkiye'nin tam üyelik
perspektifinin tamamen yok edilmesi birdenbire Avrupa gündeminin ön sıralarında
yer aldı.
Referandumların üzerinden
daha on gün geçmeden, Avrupa Birliğinin, Türkiye'yi içine alacak bir genişleme
için frene basacağı belli olmuştu; ancak, Avrupa Birliğinin, Brüksel'de
toplanan, 17 Haziran Zirve Toplantısında hava büsbütün Türkiye'nin aleyhine
dönüştü. Avrupa Birliğinin genişlemeye ve Türkiye'nin üyeliğine nasıl baktığını
ortaya koyan kararlar birbirini izledi. Önce, aday ülkelere yönelik
bilgilendirme toplantısı iptal edildi, Sayın Abdullah Gül bu nedenle Brüksel'e
gitmekten vazgeçmek durumunda kaldı, sonra, devlet ve hükümet başkanları, sanki
ellerini kirletmek istemezlermiş gibi, genişleme konusunu zirve gündeminden
tamamen çıkardılar.
Değerli arkadaşlarım, 40
sayfalık sonuç bildirgesinde "genişleme" sözcüğü bir kere dahi sarf
edilmiyor. Sonuç bildirgesi taslağında yer alan ve Türkiye'yle müzakere tarihi
olarak 3 Ekimin telaffuz edildiği pasaj da metinden çıkarıldı ve yasak savma
kabilinden Aralık 2004'te alınan kararların uygulanacağı belirtildi.
Şimdi, Fransız devlet
adamları yaptıkları açıklamalarla referandumun faturasını Türkiye'ye çıkardılar
ve ülkemizin Avrupa Birliği yolunu var gücüyle tıkamaya çalışan bir tutum
ortaya koydular. Alman Hıristiyan Demokrat Partisinin Başkanı Angela Merkel de
Fransa'daki referandum sonuçlarının kendisinin Türkiye hakkındaki
değerlendirmesini teyit ettiğini coşkuyla söylüyor. Partisinin sözcüsü "3
Ekim tarihi Avrupa Birliğiyle üyelik müzakerelerinin başlama tarihi olamaz. 18
Eylül seçiminden sonra kurulacak yeni Alman hükümetinin çizgisi, Avrupa
Birliğinin Türkiye'yle tam üyelik değil, imtiyazlı ortaklık müzakereleri
yapması olacaktır" diyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu gelişmeler şunu ortaya koyuyor: Avrupa'nın en etkili iki
ülkesi, yani, Fransa ile Almanya Türkiye'ye imtiyazlı ortaklı formülü dayatmak
için güç birliği yapıyorlar. Bu durum, maalesef, Türkiye'nin Avrupa Birliğine
tam üyeliğinin gerçekleşme olasılığına umutla bakmanın artık pek mümkün
olmadığını ortaya koyuyor.
Avrupa Birliği, sözünden
dönmüş görünmek istemediği için de, Türkiye'yle müzakereleri büyük bir
olasılıkla 3 Ekim'de başlatmak eğiliminde. Ancak, bu Türkiye'yi yanıltmamalı
değerli arkadaşlarım, esas zorluklar bundan sonra başlayacak. Fransa Dışişleri
Bakanı tarafından da açıklandığı üzere, Fransa, Avrupa Birliğinin Türkiye'yle
üyelik sürecinin önünü kesmek için kesin bir tavır koyacak ve imtiyazlı
ortaklık formülünü ısrarla dayatmaya çalışacak.
Avrupa Anayasasının
reddedilmesinin açığa vurduğu bir olgu da değerli arkadaşlarım, Avrupa
kamuoyundaki milliyetçi, şoven, ırkçı ve dinci eğilimleri oya çevirmek isteyen
ırkçı, dinci ve Hıristiyan demokrat partilerin güçlenmiş olmasıdır. Bu durumda,
Avrupa Birliği krizinin daha da derinleşmesini beklemek yanlış olmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
burada önemle belirtmek istediğimiz husus, Türkiye'nin imtiyazlı ortaklık gibi
bir özel statüyü kesinlikle kabul etmeyeceğidir. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle
imzaladığı hiçbir anlaşmada, müzakere sürecinin imtiyazlı ortaklık olduğu
belirtilmemiştir. Türkiye'nin hakkı tam üyeliktir. Avrupa Birliği, Türkiye'ye
karşı açık bir yükümlülüğe girmiştir bu hususta. Türkiye, bu hakkından hiçbir
zaman feragat etmeyecektir.
Ancak, buraya kadar
söylediklerimden, değerli arkadaşlarım, şu üç nokta ortaya çıkmaktadır:
1- Biraz önce de
belirttiğim şekilde, önümüzdeki en azından iki üç yıl içinde, Avrupa Birliğinde
tam bir belirsizlik havası sürecek, birlik bütünleşme sürecindeki tıkanıklığı
aşma ve hedeflerini yeniden belirleme ve tartışma dönemine girecektir.
2- Avrupa Birliği içinde,
Türkiye'ye karşı açık ve resmî taahhütler unutulmuştur; Türkiye'yi de kapsayan
genişleme süreci askıya alınmıştır. Türkiye'den tam üyelik hakkının esirgenmesi
ve ona imtiyazlı ortaklık statüsünün dayatılması hususunda çok kuvvetli bir
cephe oluşmuştur.
3- Türkiye'den belirli
ödünlerin koparılması için, Türkiye'nin tam üye olarak Avrupa Birliğine alınıp
alınmayacağı, önümüzdeki dönemde bilinçli olarak muğlak bırakılacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu
belirsizlik döneminde, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle müzakerelerde son derece
ihtiyatlı hareket etmesi gerekir ve önünü tam anlamıyla görmeden adım atması
çok yanlış olur. Türkiye açısından en isabetli hareket hattı, Avrupa Birliğiyle
ilişkilerdeki konuları iki gruba ayırmak suretiyle ele almasıdır.
Bunlardan birinci grup,
Avrupa müktesebatına ilişkin olanlardır. Bu çerçevede, Türkiye, demokrasi,
insan hakları, hukukun üstünlüğü ile ekonomik, sosyal ve çevreye ilişkin olan
alanlarda hem yasama hem de uygulama açısından üstüne düşeni en mükemmel
şekilde yerine getirmelidir. Reformlar gerçekleştirilmeli, bütün bu alanlarda
Türkiye en mükemmel bir performans sergilemeyi bir ulusal gurur meselesi haline
getirmelidir.
İkinci grup ise, Avrupa
Birliği müktesebatı dışında olan ve bazıları diğer üyelerden talep edilmediği
halde Türkiye'ye önşart olarak dayatılan hususlardır. Kıbrıs, Ege sorunları ve
Lozan Antlaşmasına ilişkin konular bu gruba dahildir. Bu konularda, Türkiye,
azamî ihtiyatla hareket etmelidir. Örneğin, halen Güney Kıbrıs'ın tanınması
anlamına gelmediği belirtilerek, Türkiye'ye gümrük birliği protokolü
imzalatılmak istenmektedir. Bununla koşut olarak, hükümetimiz, bu imza
keyfiyetinin herhangi bir şekilde Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmediği
konusunda bir deklarasyon yapmayı kabul etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu
şekilde bir deklarasyonun hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Böyle bir
deklarasyon, amacına kesinlikle hizmet etmeyecektir; çünkü, bu tür tek yanlı
bir bildirgenin hiçbir hukukî bağlayıcılığı yoktur uluslararası hukukta. Bu,
sadece bir duyuru olmaktan ileri gidemez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Türkiye'nin çekincesinin bağlayıcı olması için, imzalanacak
protokol metnine bu işlemin tanıma anlamına gelmeyeceğinin açık bir ifadeyle
konulması gerekir. Bu şekilde, çekince metninin altında Türkiye'nin
yetkilisinin imzasının yanında, Avrupa Birliği temsilcisinin de imzası
bulunacaktır. Bu, çekinceyi hukuken geçerli hale getirir.
Türkiye, bu tarz hukuken
bağlayıcı bir çekincede ısrarlı olmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde, Kıbrıs Rum
Yönetimi, protokolün imzalanmış olmasını tanıma olarak ilan edecektir ve
Türkiye'den, bunun hukukî sonuçlarını yerine getirmesini isteyecektir; Avrupa
Adalet Divanına gidecek, buradan arzu ettiği yönde bir karar çıkaracak ve
Türkiye bu kararı kabul edinceye kadar, vetosuyla müzakereleri askıya
aldıracaktır.
Tanımanın hukukî
sonuçlarının en başında, KKTC'nin varlığının dayandığı uluslararası
anlaşmaların keenlemyekûn olması gelir. Bu durumda, artık, KKTC'nin Rum
Yönetimiyle müzakerede bulunmasının bir anlamı kalmaz değerli arkadaşlarım; çünkü,
KKTC, artık, ayrı ve egemen bir siyasî varlık olma hakkını kaybetmiş olur.
Bunun anlamı, Kıbrıs Türklerinin, korumaya alınmış azınlık statüsünde, Rum
Cumhuriyeti içinde yok edilmeye mahkûm edilmeleri olur. Tanımanın bir sonucu
da, Kıbrıs'tan Türk askerlerinin çekilmesinin Avrupa Birliği tarafından
Türkiye'ye dayatılmasıdır. Bu bakımdan, Türk Hükümeti, protokolü, metne
doğrudan rezerv koymadan imzalamak gibi fahiş bir hataya düşmemelidir; çünkü,
bunun telafisi yoktur. Değerli arkadaşlarım, Lipponen mektubunu zihninizden
çıkarmayın.
Tekrar ediyorum; izah
ettiğim koşullar dolayısıyla, halen, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolu kalın bir
sisle kaplıdır. Şu an, Türkiye'nin tam üyeliği, her zamankine oranla karanlıkta
görünüyor. Önümüzdeki bu ağır sis açılıncaya kadar, Türkiye reform sürecini
devam ettirmelidir; müktesebat dışındaki hususlarda ise adım atmamalıdır;
atıyorsa, bastığı zeminin sağlam olduğuna azamî dikkati göstermelidir ve gümrük
protokolü, ancak ve ancak, önerdiğim şekilde bir rezervle imzalanmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
halen, imtiyazlı ortaklık ülkemize yegâne seçenek olarak sunulur ve Türkiye,
imtiyazlı ortaklıktan fazlasının verilmemesi görüşü lehinde yoğun bir kampanya
yürütülürken, Ankara'nın, daha müzakere sürecinin başlangıcında, stratejik
çıkarlarıyla ilgili alanlarda ödün vermesi affedilmez bir hata olur. Türkiye bu
şekilde hareket ederse, gerçekleşmeyecek bir Avrupa Birliği hayaliyle, bir kere
verildikten sonra, telafisi imkânsız stratejik imkânlarını elinden çıkarmış
olur.
Değerli arkadaşlarım, son
sözüm, diplomaside ve askerlikte karar alma sorumluluğuna sahip olanların
önlerini görmeden, işi şansa bırakarak adım atma gibi bir lüksleri olmadığıdır.
Bu şekilde atılan adımların sonunun, çok büyük bir olasılıkla, hüsranla
sonuçlandığı unutulmamalıdır.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Elekdağ.
Önerinin aleyhinde söz
isteği var.
Denizli Milletvekili
Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun,
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Şunun için aleyhinde söz aldım: Son derece
önemli bir konu gündemimizde. Kıbrıs, bizim için hayatî önemi haiz olan bir
yer, yıllardan beri Türk Milletinin gözbebeği olan bir yer. Bu kadar önemli bir
yerle ilgili olarak, Meclisteki bir genel görüşme isteğinin bizlere daha
önceden ulaştırılıp, bizlerin de bu konuya katkı sağlamamıza zaman ayırabilecek
bir süreyi bizlere vermelerini beklememizden dolayıdır; yoksa, böyle bir
konunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinin, bir genel görüşme
açılmasının karşısında olmak, bir milletvekili olarak, herhalde söz konusu
olamaz.
Değerli milletvekilleri,
Avrupa Birliği, bizim kırkbeş yıllık bir hayalimiz, arzumuz ve isteğimiz.
Kırkbeş yıl önce Türkiye'de ilk adımları atılan ve geçmiş bütün hükümetlerin,
iyi veya kötü, desteklediği, yardımcı olduğu ve bir nihaî hedef olarak Türk
Milletinin önüne konulan bir proje. 22 nci Dönem Parlamentosu olarak bizler de,
burada, Avrupa Birliğiyle uyum yasalarıyla ilgili olarak, iktidar ve muhalefet,
elbirliğiyle gayret gösterip, bu Meclis, birlik ve beraberlik içerisinde Avrupa
Birliğine tam üye olabilmenin yolunu açacak gerçek çalışmaları hep birlikte
yaptık; ancak, ne yazık ki, 17 Aralıktaki o toplantıdan sonra, maalesef, o
toplantıdan çıkan neticelerin birçoğunun Türkiye'nin aleyhinde olmasına rağmen,
Kızılay'da, bir bayram havası içerisinde, bindirilmiş kıtalarla yapılan o
gösterinin ardından, ertesi günü, bunun bir bayram olmadığı, bu metnin
içerisinde Türkiye'nin kabul edemeyeceği birçok hükümlerin yer aldığı, çok açık
bir gerçek olarak karşımızda. İşte, serbest dolaşımın olmaması, ucu açık ve
sonucu önceden belirlenemeyen müzakereler, bütün dosyaların tek tek ele
alınarak, oylanarak diğer dosyalara geçilecek olması, tarımla ilgili
kısıtlamalar ve buna benzer, Türkiye'nin kabul edemeyeceği ve bugüne kadar
hiçbir Avrupa Birliği ülkesine dayatılmayan, öngörülmeyen hususların o metnin
içerisinde olması; ama, Adalet ve Kalkınma Partisi, 6 Ekimdeki metnin sonunda
"dengeli ve olumlu bir rapordur" diye, hem Sayın Başbakan hem de
Dışişleri Bakanı ifadede bulundular. 17 Aralıkta biz neyin bayramını yaptık?!
İşte, bugün gelinen noktada, Türkiye'nin ancak imtiyazlı bir ortaklıkla Avrupa
Birliğine girebileceği yolunda çeşitli görüşler ortaya çıkmaya başladı; işte
Prodi'nin görüşü, işte Verheugen'in görüşü ve Fransa'nın yeni Başbakanının
görüşü… Bütün bunlar bize gösteriyor ki, Avrupa Birliğiyle ilgili yapılacak
olan görüşmelerin ucu açıktır, belirsizdir; hatta, Avrupa'daki iki anayasa
oylamasından sonra, Avrupa Birliğinin geleceği de belirsizdir. Ben isterdim ki,
bugün, Türkiye'nin dışpolitikalarının tamamıyla ilgili bir genel görüşme isteği
gelmiş olsaydı.
Bakınız, Irak'la ilgili
de, Adalet ve Kalkınma Partisinin ve Sayın Başbakanın onlarca konuşması vardı,
kırmızı çizgileri vardı Irak'la ilgili; ama, bugün, o kırmızı çizgilerin hepsi
yemyeşil çizgiler olmuş ve yanı başımızdaki Irak'la ilgili alınan hiçbir
kararda Türkiye'nin görüşünün ne olacağını bırakınız sormayı, tam tersine,
Türkiye'nin aleyhinde gelişen birçok olay bizi şu anda rahatsız etmektedir.
Daha yakın bir zamanda, Irak'taki yönetimin Kandil Dağı'nda PKK yöneticileriyle
yaptığı görüşme de hafızalarımızdan henüz silinmemiştir.
Değerli milletvekilleri,
Ermenilerle ilgili olarak, sözde soykırımla ilgili olarak, 16 ncı ülkede de
bunun bir soykırım olduğu, bunun bir katliam olduğu yolunda kararlar çıkıyor.
Hani bizim şahsiyetli dışpolitikamız, hani yüzbinlerce kilometre yapılarak
dünyanın dört bir köşesine düzenlenen geziler?! Bütün o gezilerin neticesi
böyle mi olmalıydı değerli milletvekilleri?!
En son Almanya
Parlamentosunda…
Sayın Başbakan çıkıyor,
diyor ki: "Ben, politikacının omurgalısını, kemiklisini severim."
Sayın Başbakan, size,
bugüne kadar "my brother, kardeşim" şeklinde bir dışpolitika
ilişkisini yutturdular; birbirinize ön isimle hitap edince dışpolitikayla
ilgili tüm meselelerin çözüleceğine inandırdılar.
Berlusconi size "my
brother" diyor; ama, gelip Türkiye'de, İtalyan şirketlerinin alacaklarını
çatır çatır tahsil edip ülkesine dönüyor.
Schröder size gelip
birçok şeyi söylüyor; ama, işte bir hafta önce Alman Parlamentosundan böyle bir
karar çıkıyor.
Değerli milletvekilleri,
bizler birlik ve beraberlik içerisinde olmak mecburiyetindeyiz. Bakınız, biraz
önce, Avrupa Parlamentosunda, Almanya'da özellikle, alınan bir kararla ilgili
Cumhuriyet Halk Partisinin bir teklifinin de, yine, olumsuz bir şekilde
karşılandığı bize ifade edildi. Özellikle 17 Aralıktaki karar ile Ankara
Anlaşmasının yeni üyelere uyarlanmasıyla ilgili verilen taahhüt son derece
önemli; ama, bakınız, bu arada, daha yakın bir zamanda, Sayın Başbakan,
Kıbrıs'la ilgili şunları söyledi: "Biz de Kıbrıs'la ilgili olarak geçmiş
dönemlerde uygulanan politikaların aynısını uygulasaydık, nasıl Suriye'nin
Lübnan'dan çıkarılmasıyla ilgili dayatılan bir karar alındıysa, aynı şekilde
bir karar bize de dayatılacak, bir süre direnecek, daha sonra dayanamayıp,
Kıbrıs'tan kuzu kuzu çıkardık." Bu cümlelerini söyledi Sayın Başbakan ve
bunu, sonra tavzih etme ihtiyacını da duymadı. Eğer, bir sayın başbakan bunu
rahatlıkla söyleyebiliyorsa, yarın, bu ek protokol imzalandıktan sonra, Kıbrıs
Rum Yönetimi, Sayın Başbakanın bu konuşmasını da ele alıp, o protokolün
imzalanmasını da ele aldıktan sonra, karşımıza Kıbrıs'ın tek temsilcisi olarak
çıkacak ve Avrupa Birliği ülkelerine uygulanan bütün muamelelerin eşit olarak
kendisine de uygulanmasını isteyecektir.
Geçenlerde bir Rum lider
"yıllardan beri, Kıbrıs'la ilgili uyumsuzluğu çıkaran, anlaşmazlığı
çıkaran bizdik" diye itiraf etmek mecburiyetinde kaldı; ama, biz, kırk
yıldan beri bu davanın savunucu Rauf Denktaş için bile, buralarda, Meclis
kürsüsünde ve dışarıda hangi ağır ithamlarda bulunduk değerli milletvekilleri.
Değerli milletvekilleri,
getirilmiş olan bu genel görüşme isteği, hakikaten, son derece önemli bir
istek. Bunun, mutlaka, bu Parlamentoda bulunan milletvekillerimiz tarafından
kabul edilmesi ve bu konuyla ilgili bir genel görüşme açılması ve bu genel
görüşmeden çıkacak netice sonunda da, ben de öyle inanıyorum ki, hem hükümetin
eli güçlenecek hem Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, 547 milletvekili olarak
ortak bir karar alacağız ve ortak aldığımız karardan sonra hükümetimizin,
iktidarımızın eli güçlenecek ve bu ek protokolün imzalanması noktasında, masaya
daha güçlü bir şekilde oturacağı inancındayım.
O nedenle, ben, bu
önerinin, bizlere daha önceden iletilip, bu konuyla ilgili yeterli hazırlığı
yapıp, yeterli katkıyı sağlayacak süreyi bize vermediği için, Cumhuriyet Halk
Partisinin bu Grup önerisi aleyhinde söz aldım. Ancak, tekrar ediyorum, bu
mesele, bir millî meseledir, bir millî davadır. Bu ek protokolün
imzalanmasından sonra gelişebilecek yeni olaylara karşı, bu Meclisin...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen son cümlenizi alayım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Evet, dışpolitika, son derece önemli bir konu. O nedenle, dışpolitikada karar
verirken, kesinlikle yanlışlıklar içerisinde olunmaması lazım. Hele hele, millî
davalarda, hepimizin, birlik ve beraberlik içerisinde olması lazım; ama,
bakınız, dışpolitika konusunun nasıl içpolitika malzemesi yapıldığının bir
örneği: Sayın Başbakan, kısa bir süre önce, Amerika gezisinde bulundu ve
Amerika gezisine gitmeden önce, Anamuhalefet Partisiyle ilgili çok ağır bir
ithamda bulundu; ama, bir sayın başbakan, ilk defa, bir dışpolitika konusunu
içpolitika malzemesi yapma uğruna, böyle bir ifadede bulundu ve bir sayın
başbakan, yine ilk defa, yurt dışında, Türkiye'de özgürlüklerin olmadığı şeklinde
bir ifadede bulunarak, Türkiye'yi, dışarıdaki, Amerika'daki insanlara şikâyet
etme durumunda kaldı. O nedenle, ben...
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Ne alakası var!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Çok alakası var; çok alakası var; dışpolitika son derece önemli.
AHMET YENİ (Samsun) -
CHP'yi savunmak size mi kaldı?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Hayır, ben CHP'yi savunmuyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- CHP'yi savunan var.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanının, Amerika'ya giderken, bunu,
Amerika'ya biraz daha yaranabilme uğruna, muhalefet partisiyle ilgili böyle bir
görüşü ortaya koymasını eleştiriyorum; Amerika'daki bir basın toplantısında,
Türkiye'deki özgürlüklerin olmadığı şeklindeki ifadesini eleştiriyorum.
Türkiye'de özgürlükler
yoksa, 354 tane milletvekiline sahipsiniz...
BAŞKAN - Sayın
Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
son cümlenizi rica ediyorum.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkan, yeter artık.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ne demek canım! Ne demek milletvekilinin konuşmasını kesmek?!
SALİH KAPUSUZ (Anka-ra) -
Sen ne karışıyorsun!
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ne demek ne karışıyorsun! Burası babanızın çiftliği mi?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- 354 milletvekiliniz var, Türkiye'de hangi alanda özgürlük yoksa, o
özgürlüklerin önünü açmak için Parlamentoya istediğiniz kanun tasarılarını,
tekliflerini getirin, o özgürlüklerle ilgili biz de sizlere destek olalım.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
son cümlenizi almazsam, mikrofonu kapatacağım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Tamam.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerle, bu genel görüşme isteğinin milletvekillerimiz tarafından mutlaka
olumlu bir şekilde değerlendirileceği inancımı ifade ediyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kandoğan.
Sayın Meral, siz, yeni
parlamentersiniz; ama, hayatınız boyunca, genel kurulları iyi bilen birisiniz.
İçtüzükte çok açık hükümler var. Biz, siyaseti hep beraber yapıyoruz. Bu
hükümleri, Başkanlık, büyük bir toleransla uygulamıyor. Sizlere rica ediyorum
-hem diğer arkadaşlarımıza, hem sizlere- kürsüde hatip konuşurken müdahale diye
bir hakkınız yok efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan, yanlışlık var.
BAŞKAN - Genel Kurulu…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Efendim, Grup Başkanvekiliniz size müdahale ediyor; diyor ki "sözünü
kes." Yanlışınız var; ben, sizi savundum Sayın Başkan.
BAŞKAN - O takdir benim.
Ben, onu duymadım.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ben sizi savundum. Lütfen, yanlış anlamayın.
BAŞKAN - Grup
Başkanvekili de bana öyle bir şey söyleyemez.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Müdahale ediyor, "sözünü kes" diyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Söyleyemez…
Lütfen…
Teşekkür ederim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, biz, kurallara uymaya herkesi davet ederiz. 10 dakikalık süre var
burada.
BAŞKAN - Aleyhte ikinci
söz isteği, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Dülger'e aittir.
Buyurun Sayın Dülger. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
MEHMET DÜLGER (Antalya) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ankara Anlaşmasının yeni
ülkelere de teşmil edilmesini sağlayacak uyum protokolünün 3 Ekim tarihinden
önce imzalanması talebi karşısında, bu ihtimalin yerinde olmadığı istikametinde
Cumhuriyet Halk Partisi sayın grup başkanvekillerinin Meclis Başkanlığımıza
vermiş olduğu önerinin aleyhinde konuşmak üzere görüşlerimi bildirmek istiyorum
size.
Önce bir olaylara
bakalım. 17 Aralık 2004'te, Brüksel Zirvesinde, ülkemizle üyelik
müzakerelerinin açılması kararı alınırken, Ankara Anlaşmasının tüm yeni
ülkelere teşmil edilmesini sağlayacak uyum protokolünün 3 Ekim 2005 tarihinden
önce imzalanması talep edildi. Biz de, bu talebe uyduğumuzu beyan ettik.
Müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde açılması için Türkiye tarafından yerine
getirilmesi gereken tek şart bu uyum protokolünün imzalanmasıdır.
Bu imzalanma, bu uyum
protokolü metninin hazırlanması meyanında, tabiî, birçok işler oldu, birçok
görüşler de ortaya kondu. Hem Avrupa Komisyonu hem troyka, yani şu andaki
başkan, bir sonraki başkan ve biz,
beraberce ve ortaklık komitesi dahil, Avrupa Birliğiyle çeşitli düzeylerde
yapılan toplantılarda, limanlarımızın Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin gemi ve
uçaklarına açılmasının gerektiği, bu konudaki mevcut kısıtlamaların
kaldırılması lazım geldiği talep edildi. Ayrıca, çeşitli uluslararası
kuruluşlara Güney Kıbrıs Rum yönetiminin katılımı konusundaki
engellemelerimizin de kaldırılması talep edildi. Biz, bunları cevaplandırdık.
Bütün bunların; ancak, Kıbrıs sorununun kapsamlı bir çözümü çerçevesinde
sonuçlandırılabileceğini, ek protokolü imzalasak dahi, bu durumun
değişmeyeceğini çok açıkça beyan ettik. Zaten, 17 Aralıkta bu beyan da oldu. Bu
herkes tarafından biliniyor. Çok yakın bir tarihte Papadopulos'un yaptığı
beyanda, bu protokolün imzalanmasının Güney Kıbrıs'ın tanınmayacağı anlamına
geldiği de açıkça söylendi.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Orada bir şey daha söyledi Papadopulos "büyük bir
merhaledir" dedi.
MEHMET DÜLGER (Devamla) -
Büyük bir merhaledir, doğru; büyük bir merhaledir Süleyman Bey. Doğru, büyük
bir merhaledir; ama, Türkiye'nin de müzakerelerini başlatması çok büyük bir
merhaledir, bu çok büyük bir merhaledir.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sonu belli olmayan bir müzakere.
MEHMET DÜLGER (Devamla) -
Sonucu belli… Mevcut durumda, Ankara Anlaşmasının, Avrupa Birliğinin yeni
üyelerine teşmilini sağlayacak olan ek protokol, Avrupa Birliği tarafının da
gerekli işlemleri tamamlaması neticesinde imzaya hazır hale getirilmiş; Dönem
Başkanı Lüksemburg, Avrupa Birliği nezdindeki daimî temsilciliğimizi yazılı
olarak bilgilendirmiş ve ülkemizi imzaya davet etmiştir. Ek protokolü ya
doğrudan imza ya da mektup veyahut nota teatisi sistemiyle, yöntemiyle
imzalayacağız. Dolayısıyla, bu imzadan sonra, Türkiye'nin 3 Ekimde başlayacak
olan müzakerelerinin önünde hiçbir engel kalmamış olacak.
Ek protokolü imzalarken
yapacağımız deklarasyonda Kıbrıs'a ilişkin politikamızda bir değişiklik
olmayacağı kayda geçirilecek ve uluslararası kamuoyuna bir kere daha
duyurulacaktır. Ayrıca, en önemli tarafı, bu protokolün imzasını takiben,
protokol Büyük Millet Meclisinde tartışılacaktır. Onun onayı gerekmektedir.
Onay süreci de, her halükârda, 3 Ekimden sonra başlayacaktır.
Şimdi, müsaade
buyurursanız, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkanvekillerinin vermiş olduğu bu
önergeyi biraz tahlil edelim. Orada çok ciddî konular yer almakta; ama,
bunların hepsi büyük bir endişe içerisinde -bizim dikkatimizi çekme bakımından
kendilerine elbette müteşekkiriz- henüz daha söz konusu olmayan, olması mümkün
olmayan, belki birileri tarafından dile getirilmiş sözler yer almaktadır. Bir
tanesi, Avrupa Birliği Anayasasının iki ülkede reddedilmiş olmasından doğan bir
şey. Şüphesiz, Avrupa Birliği için çok büyük bir kriz konusudur. Onlar da onun
farkındalar ve zirve bir netice vermeden bitti. Yalnız, Avrupa Birliği
Anayasasının iki kurucu üyenin referandumunda reddedilmiş olmasından dolayı
çıkarılacak sonuçlar arasında -burada metinde yer alıyor- Türkiye'nin
üyeliğinin yeniden düşünülmesi… Yani, bu konuda birtakım tartışmalar olabilir;
ama, Türkiye'nin üyeliğinin yeniden düşünülmesi -bundan kasıt, tabiî reddi- tam
üyelik yerine imtiyazlı ortaklık konusunun teklif edilmesi. Böyle bir şey söz
konusu değil. 17 Aralık kararının en önemli yönlerinden bir tanesi, Avrupa
Birliği üyesi 25 ülkenin ittifakıyla, Türkiye'yle müzakerelerin başlatılması,
tam üye olma perspektifiyle müzakerelerin başlatılması şeyidir.
Zirvede Türkiye'nin adı
yer almadı; çünkü, zirvenin konuşma konusu genişleme değildi, bütçe
müzakereleriydi, 2007-2013 bütçe müzakereleriydi. Türkiye'nin, burada, üye
olmaması hasebiyle yer alması mümkün değil. Bir gazetemiz manşet de çekti
"Türkiye'nin bayrağı yoktu" diye. Orada Türkiye'nin temsilcisi yoktu;
çünkü, Türkiye'yi ilgilendiren bir mesele değildi.
Şimdi, burada,
ihtimaller… Yakın gelecekte Avrupa Birliğinin tutumunu değiştirmesi ihtimalinin
zayıflığı, sakıncalı sonuçların mevcudiyeti ve bizden, bu protokolün
imzalanması dolayısıyla hak edilmemiş ve ancak tanınmış ülkeyle olabilecek
birtakım taleplerin -Rum gemilerinin Türkiye limanlarına yanaşması, Rum
uçaklarının hava meydanlarına inmesi gibi- ortaya çıkacağı gibi birtakım
endişeler yer almaktadır.
Bu sakıncalı sonuçlar
meyanında, bunun böyle olmayacağını çok rahatlıkla söyleyebiliriz; çünkü,
resmen, bu açık beyan, herkes tarafından kabul edilmiş, muhatap tarafından da
kabul edilmiş büyük bir ilerleme olmakla beraber. Dolayısıyla, bunu, arizamik,
her tarafıyla görüşmek için, bir vesileyle, zaten, biz huzurunuza gelmek
mecburiyetindeyiz.
Bu konudaki ihtimalleri,
müsaade buyurursanız, bebek bekleyen bir hanımın, duvara asılmış baltadan
korkup gözyaşı dökmesine benzetiyorum. Böyle bir şey söz konusu değil.
Türkiye'nin büyük menfaatlarını görme
konusunda en az muhalefetimiz kadar hassasiyetimiz vardır, dikkatimiz vardır.
Onlarla beraber olduk.
Müsaade ederseniz, Sayın
Onur Öymen'in sözleriyle sözlerimi bitireyim: Gerçekten, beraberlik, birlik
zamanıdır. Bu birlik zamanı içerisinde, mutlaka, biz, kırk yıldır peşinde
koştuğumuz, hayal ettiğimiz ve mutlak surette içine gireceğimiz bir sürecin içerisinde
bulunacağız. Avrupa Birliğinin bugünkü sıkıntıları da, aslında, bir çocukluk
hastalığı gibi, ateşli geçen bir kızamık gibi, ateşli geçen bir kabakulak gibi
telakki edilmelidir; yoksa, parasını birleştirmiş, menfaatlarını birleştirmiş,
bu konuda kurumlaşmış, elli seneye yakın bir zamandan beri çalışan bir kurumun,
bir entegrasyonun kendisini bir anda bir iki şeyle sıfıra irca etmesi diye bir
şey söz konusu olamaz. O zamana kadar, ne onların emekleri ne de bizim
emeklerimiz zayi olacak kadar kıymetsiz emeklerdir. Bu, içinde bulunulan bir
merhaledir. Bu da mutlak surette konuşulacak. Bunu, daha ileride, her tarafıyla
görüşebileceğimizi ümit ediyorum. Zaten bunu getirmek mecburiyetindeyiz…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET DÜLGER (Devamla)
- Dolayısıyla, böyle bir genel görüşme
düzenlenmesinin şu anda uygun olmadığı görüşündeyiz.
Bu vesileyle, hepinize
sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Dülger.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
III. - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Toplantı yetersayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine
göre verdiği önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Şimdi, bu
talebi yerine getireceğim; ancak, yoklama talebini işleme koyabilmem için,
ayakta olup, yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını
tespit edeceğim.
Sayın Anadol, Sayın
Koç?.. Kim tekabbül ediyor?.. Geçiyorum. Sayın Ekmekcioğlu, Sayın Büyükcengiz,
Sayın Akyüz, Sayın Bodur, Sayın Özakcan, Sayın İnce, Sayın Özyurt, Sayın Işık,
Sayın Ufuk Özkan, Sayın Elekdağ, Sayın Sözen, Sayın Öymen, Sayın Saygun, Sayın
Kerim Özkan, Sayın Canan, Sayın Ercenk, Sayın Küçük, Sayın Yetenç, Sayın
Araslı, Sayın Gazalcı, Sayın Boztaş.
Şimdi, yoklama için 5
dakika süre vereceğim.
Adlarını okuduğum sayın
üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Sİyasî Partİ Grubu Önerİlerİ (Devam)
1.- (8/22)
esas numaralı Avrupa Birliği Müzakerelerine Başlamadan Önce İmzalanacak Uyum
Protokolü konusundaki genel görüşme önergesinin görüşme gününe ilişkin CHP
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
2.- Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
22.6.2005 Çarşamba günü (bugün) yapılan toplantısında siyasî parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Salih
Kapusuz
Ankara
Grup
Başkanvekili
Grup Önerisi:
Gelen Kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 951 sıra sayılı Hâkim ve Savcılar Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat
geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 3 üncü sırasına, gündemin 279 uncu sırasında yer alan 930 sıra
sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü sırasına, 191 inci
sırasında yer alan 821 sıra sayılı T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı (TİKA) ile Moğolistan Maliye ve Ekonomi Bakanlığı Arasında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
6 ncı sırasına, 241 inci sırasında yer alan 855 sıra sayılı Avrupa İmar ve
Kalkınma Bankasının Kuruluş Anlaşmasında Yapılan Değişikliğin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 7 nci sırasına, 257 nci sırasında yer
alan 890 sıra sayılı Türkiye İstatistik Kanunu Tasarısının bu kısmının 8 inci
sırasına, 289 uncu sırasında yer alan 944 sıra sayılı Belediye Kanunu
Tasarısının 9 uncu sırasına, 269 uncu sırasında yer alan 918 sıra sayılı
4.5.2005 tarihli ve 5344 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10
uncu sırasına alınması,
Genel Kurulun 24. 6.2005
Cuma, 25. 6.2005 Cumartesi ve 27.6.2005 Pazartesi günlerinde de saat
14.00-23.00 saatleri arasında kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek üzere
çalışması, 28.6.2005 Salı günü 15.00-23.00, 29.6.2005 Çarşamba ve 30.6.2005
Perşembe günleri de 14.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi;
28.6.2005 Salı günkü birleşimde sözlü soruların ve diğer denetim konularının
görüşülmemesi; 29.6.2005 Çarşamba günkü birleşimde de sözlü soruların görüşülmemesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, önerinin lehinde, Ankara Milletvekili Sayın Salih Kapusuz;
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce okunan grup
önerimizde, biz, çalışmaların son dönemine geldiğimiz yasama yılının son iki
haftasıyla ilgili yeni bir düzenleme yaptık. Düzenlemelerimizde çalışma
saatleri, bugün dahil olmak üzere, her gün 14.00-23.00, salı günleri ise 15.00-23.00
olarak öneriyoruz. Çalışacağımız, gündemde bulunan ve komisyonlardan gelmek
üzere yapılan çalışmaların da bu süre içerisinde çalışmalara dahil olması
konusunda yeni bir düzenleme yaptık. Biliyorsunuz, bugün, sivil havacılık,
Hâkim ve Savcılar Kanununda yapılacak değişiklik, Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki Kanun; ayrıca, perşembe günü, Devlet
İstatistik Enstitüsünün -bildiğiniz gibi- kuruluş, görevleriyle ilgili olarak
bir tasarı gündemimizde uzun zamandır beklemektedir; cuma günü, kalkınma
ajanslarıyla ilgili, herkesin çok yakından ilgilendiği önemli bir kanunumuz;
ayrıca, Anayasa Mahkemesi tarafından oylaması iptal edilen ve süre verilen
belediyelerle ilgili olan kanun tasarısı. Bunların bu haftaki çalışmamız
gündeminde yer alması ve Genel Kurul olarak bunların yasalaşması konusundaki
çabalarımızı düzenlemektedir; ancak, önümüzdeki hafta da pazartesi günü
çalışmalarımıza devam edeceğiz. Pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günü
olmak üzere planlamaktayız.
Bildiğiniz gibi, finans
camiasının uzun zamandır beklediği Bankalar Kanunu gibi temel bir yasa var. Bu
yasa üzerinde çok uzun çalışmalar ve tartışmalar yapıldı; yaklaşık bir aydan
fazla da altkomisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmalarını
sürdürmektedir. İnanıyorum ki, yarın başlayacak olan çalışmalarla, Plan ve
Bütçe Komisyonumuz, bu hafta sonuna kadar bu kapsamlı tasarıyı Genel Kurula
gönderecek.
Yine, toplumumuzun her
kesimini ve herkesi ilgilendiren sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortasıyla
ilgili bir temel çalışma da, uzun müddettir Genel Kurulumuza inmek üzere
komisyonlarda tartışıldı. Özellikle Çalışma Komisyonumuz, bildiğiniz gibi,
altkomisyon kurdu; üstkomisyon da tali komisyon olmasına rağmen, çalışmalarını
tamamladı. Şu anda, Plan ve Bütçe Komisyonu, aslî komisyon olarak, bu konuyu
bugün görüşmeye başladı. İnanıyorum ki, bunu da hızlı bir performansla
çalışacaktır.
Yine, Türk Ceza
Yasasında, uzun tartışıldıktan sonra gönderilen, 2 maddelik iadesi olan,
Cumhurbaşkanının iade etmiş olduğu Türk Ceza Yasasıyla ilgili 2 maddelik bir
tasarı var; bunu görüşeceğiz. Yani, toplumumuzun bizden beklediği, yasama
olarak bugüne kadar göstermiş olduğumuz performansı son dönemde de yorulmadan,
kararlı bir şekilde göstermek, zannedersem, iktidarıyla, muhalefetiyle herkesin
bir görevidir.
Ben, arkadaşlarımızın
fedakârlıklarına, bu uzun ve yorucu çalışmalardaki katkılarından dolayı herkese
teşekkür ediyorum. Ama, hepimizin varlık sebebi, burada bulunmamızın bir tek
amacı var; bu asil millete, bu cefakâr ve vefakâr millete, aslî olarak, yasama
görevinden sorumluluğumuz gereği olarak, bu çalışmalara katılmak ve katkı
vermektir diye düşünüyorum.
Ümit ederim ki, bu konuda
alacağımız karar, hem Parlamentomuzun itibarı, yasama görevimizi layıkıyla
yerine getirmek hem de milletimizin bizden beklediği görevleri yerine getirmek
üzere çalışmalarımızı sürdürmek bilinciyle, ben, hayırlı olmasını, bunun,
mutlaka, burada, Genel Kurul kararıyla netleşmesini temenni ediyor; hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kapusuz.
Lehte ikinci söz isteği,
Tokat Milletvekili Sayın Zeyid Aslan'a ait.
Buyurun Sayın Aslan.
ZEYİD ASLAN (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yapılan Danışma Kurulunda gruplar
arasında bir anlaşma olmaması nedeniyle AK Parti Grubunun getirmiş olduğu
önerinin lehinde konuşmak üzere söz aldım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce Sayın Grup Başkanvekilimizin de belirttiği gibi, önümüzdeki hafta sonu itibariyle
22 nci Dönem Üçüncü Yasama Yılı sona eriyor; yani, şurada yaklaşık on günlük
bir çalışma süremiz kaldı. Tabiî ki, milletimizin bizden beklediği, ciddî
anlamda, bir an önce çıkması gereken, yasalaşması gereken yasalar var. Bunun
için de, önümüzde kalan şu yaklaşık on günlük süreyi çok iyi bir şekilde
değerlendirmemiz, bundan sonra üç aylık bu tatil süresi içerisinde mutlaka
çıkması gereken, ki, bunların içerisinde biraz önce Sayın Başkanımın da
söylediği gibi, daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve yeni bir
düzenleme yapılması için altı ay süre verilen Belediye Kanunu gibi, yine daha
önce, burada, bölge adliye mahkemelerinin kurulmasına ilişkin çıkardığımız
kanun gereğince bir an önce bu mahkemelerin teşekkül edebilmesi açısından
Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun gibi, yine
finans sektörünü ilgilendiren ve yaklaşık 200 maddelik Bankacılık Kanunu gibi,
gerçekten çok önem arz eden ve zamanla yarıştığımız yasalar var. Bu nedenle,
burada, AK Parti Grubunun önerdiği önergede şu önümüzdeki hafta sonuna kadar,
perşembe günü akşamına kadarki süreç içerisinde, pazartesi, cuma, cumartesi ve
pazartesi günlerini de içine alan ve çalışma saatlerini, biraz daha, saat
14.00-23.00 olarak uzatan bu önerinin, burada, sizlerin oylarıyla kabul
edilmesi gerektiği inancımı taşıyorum; çünkü, biraz önce de söylediğim gibi,
mutlaka şu son on günümüzü çok iyi değerlendirmek, milletimizin, bizden,
mutlaka yasalaşmasını beklediği bu yasaların çıkarılması noktasında biraz daha
yoğun faaliyet içerisinde olmak, biraz daha gayret içerisinde olmak gerektiğine
inanıyorum; bu vesileyle, AK Parti Grup önerisine sizlerden destek bekliyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslan.
Öneriyle ilgili aleyhte
söz istekleri var.
Çankırı Milletvekili
Sayın Tevfik Akbak.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, ikinci konuşmacıyı çekmişlerdi... Eyüp Fatsa Beyle konuştuk,
İrfan Hoca da burada. İkinci konuşmacıyı çekmişlerdi...
BAŞKAN - Efendim...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Aleyhte olarak bizim konuşmamız gerekiyor burada.
BAŞKAN - Recep Garip'in
konuşmasını çekmişler.
HALUK KOÇ (Samsun) -
İkinci konuşmacıyı çekmişlerdi. Bu şekilde uygun olmuyor; AK Parti Grubunun
önerisinin aleyhinde konuşacak! Ben, Eyüp Fatsa ve Sadullah Beyle
konuşmuştum...
BAŞKAN - O, tabiî, benim
bileceğim bir şey değil. Grup başkanvekillerinin…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Efendim, söyledim… Sayın İrfan Bey de burada. Lütfen...
BAŞKAN - Feragat ediyor
musunuz?
TEVFİK AKBAK (Çankırı) - Ben
konuşacağım.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilimizin kendi iradesi, tabiî ki, takdir kendisinindir.
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
Konuşacağım.
BAŞKAN - Peki; buyurun.
TEVFİK AKBAK (Çankırı) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; AK Parti Grubumuzun vermiş olduğu bu öneriyle
alakalı olarak aleyhte söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Değerli Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, burada, ben bir şeyi özellikle açıklamakta yarar görüyorum. Meclisimiz,
bu yasama yılı içerisinde çok hayırlı hizmetlerde, çok hayırlı çalışmalarda
bulundu. Özellikle mutat çalışma günlerimiz olan salı, çarşamba, perşembe
günleri, iktidarıyla, muhalefetiyle milletin hayrına çok güzel yasalar
çıkardık. Bu yasama yılının sonuna geldiğimizde, bizim, elbirliğiyle çıkarıp,
milletimizin beklentilerine cevap verme adına çok hayırlı hizmetlerimizi devam
ettirmemiz lazım; ancak, takdir edersiniz ki, Meclisin ve Meclisteki çalışan
arkadaşlarımızın da bu çalışmaları belli bir program dahilinde sürdürmesi
lazımdır; dolayısıyla, ben, cuma ve cumartesi günleri çalışmanın doğru olduğu
kanaatinde değilim; ancak, ben, grup
başkanvekillerimizle görüştüğümde bu önerinin neden bu şekilde düşünüldüğünü
kendilerine sorduğumda, Meclisin, ne yazık ki, eğer mutat günlerindeki
çalışmaları verimli geçmiş olsaydı, değerli muhalefet sözcüleri, ülkenin
yararına olan yasalarda katkılarını bize verselerdi…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Vermediler mi?!
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Vermediler mi?! Allah'tan korkun!..
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
Eğer, burada az önce konuşan Doğru Yol Partisi sözcüsünün, burada sadece laf
üretmek adına, milletin ve memleketin yararına olmayan sözlerle bu Yüce Heyeti
meşgul etmemiş olsalardı, biz, cuma ve cumartesi günleri çalışma lüzumunu
görmezdik; ancak, ne yazık ki, geçmişteki bu verimsiz, engelleyici çalışmalar
yüzünden milletimizin beklediği bu yasaları çıkarma adına, mecbur olduğumuz bu
yasaları çıkarma adına cuma, cumartesi ve pazartesi günü çalışmayı uygun
gördüğünü ifade ettiler.
Benim temennim, değerli
muhalefet partisi arkadaşlarımdan, geliniz, bu cuma ve cumartesiyi bugünkü
çalışmalarımızdaki… Elbette verimli katkılarınıza iktidarın ihtiyacı vardır;
ama, eğer boş vakit geçirip, sadece millete, buradan, hani tabiri caizse, suya
sabuna dokunmak adına çıkıp konuşmak yerine, değerli katkılarınızı burada
mutlaka sunacağınıza inanıyorum; ama…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sen
bugüne kadar hangi değerli katkıyı verdin?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hangi katkıyı verdin Mecliste şimdiye kadar?!
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Türk Milleti senden ne duydu?!
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
Değerli kardeşim, hele siz bir dinlemesini öğrenirseniz, çok kolay bu işlerin
ne olduğunu…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Boş
boş konuşuyorsun… Boş konuşuyorsun orada.
BAŞKAN - Sayın Akbak, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Burada Genel Kurulu
germeye gerek yok...
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Hakaret etmeye ne hakkı var!
BAŞKAN - ... siz aleyhte
söz aldınız; aleyhte düşüncelerinizi lütfen aktarın ve konuşmanızı tamamlayın.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Boş
konuşuyor, boş…
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
Ben, bugün, yarın ve önümüzdeki salı, çarşamba ve perşembe günleri verimli bir
çalışmayla, cuma, cumartesi ve pazartesi günleri çalışmaya ihtiyaç olmadığı
kanaatindeyim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Yedi gün çalışacağız...
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
O yüzden, Partimizin vermiş olduğu bu önerinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Takdir Yüce Meclisindir,
takdir milletimizindir diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Akbak.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Bir dakika
efendim, rica ediyorum… Duydum…
Sayın Kandoğan, size en
geniş müsamahayı gösteriyoruz; ama, siz bize göstermiyorsunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Kızmanıza gerek yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Neticede biz de
insanız efendim. Ben, her türlü müsamahayı gösteriyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Ama, ben bir kanaatte bulunuyorum efendim.
BAŞKAN - Tamam efendim;
kusura bakmayın.
Buyurun oturun.
Sayın Koç, buyurun
efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bir uzlaşma kültüründen
bahsediyoruz, uzlaşma kültürünü aramanın gerekliliğinden bahsediyoruz; daha
başından olayı dinamitliyoruz; ondan sonra da, "bu Meclis çalıştığı zaman
muhalefet engelliyor", "muhalefet toplumun beklediği yasaların
çıkmasında bize engel çıkarıyor" söylemleriyle kendi kendimizi
kandırıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinin temel sıkıntısını ben daha önce de
söylemiştim. Parlamentonun kapanmasına beş altı çalışma günü kaldı;
uzatılabilir, bu uzatmaya da biz hazırız; onu da ifade ediyorum.
Şimdi, şunu söyleyeceğim:
Daha Adalet ve Kalkınma Partisi, hükümet ile grup arasındaki koordinasyonunu
sağlayıp, hangi yasaların öncelikle görüşülmesi gerektiği konusunda bir tespit
yapmış değil. Yani, usul nedir? Ben, bu dönem parlamenterim, Sayın Kapusuz daha
deneyimli; ama, iki partili, iki grubu olan partiden oluşan bir Parlamentoda
çalışıyoruz. Toplumun beklediği, toplumsal sorunların çözümüne inandığınız,
öncelikli çıkmasını istediğiniz yasa tasarılarıyla ilgili, ben, muhatabım olan
arkadaşlarımdan bir görüşme talep ederdim. Kalan beş altı günde, bunlar
gerekli, bunların önceliği var, sizin karşı çıktığınız şu noktalar olabilir;
ama, şunlarda bir ortak noktaya varalım, bunları çıkaralım, ondan sonra Meclis
tatile girsin diye bir uzlaşma aranabilirdi. Böyle bir şey yok. Her gün
torbadan bir tavşan çıkıyor; her gün yeni bir şey çıkıyor. Komisyonda şu
gelecek, o; o bakan burada, başka bakan başkasının peşinde. Geçen dönemlerde de
buna tanık olduk. Bu kafa karışıklığı içinde yol almanızın imkânı yok değerli
arkadaşlarım.
Muhalefet olarak,
allahaşkına söyleyin, elinizi vicdanınıza koyun, burada İçtüzüğün bize tanıdığı
hakları kullanmaktan başka -ki, onları da sonuna kadar kullanmıyoruz- bir şey
yaptık mı? Genellikle, yasaların çıkması yönünde eleştirilerimiz olmayacak mı;
olacak. Onları dile getirmeyecek miyiz; getireceğiz. Onları haklı olarak
görmüyor musunuz; böyle bir şey yaşanabilir mi.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi "asil milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek
zorundayız…" Asil milletinize verdiğiniz sözleri yerine getirmek son beş
günde mi aklınıza geldi?! (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Hayır!..
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Başından beri devam ediyor bu tutum!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım...
Lütfen, demagoji
yapmayın. Efendim, siz konuştunuz, müsaade edin…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Ama, haksızlık yapmayacaksınız.
HALUK KOÇ (Devamla) - ...
müsaade edin, siz konuştunuz. Bakın, demin de müdahale ettiniz, Başkanı zor
durumda bıraktınız. Lütfen…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Haksızlık yapmayacaksınız!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Lütfen…
Şimdi bakın, asil
milletimiz, kendisinin prim ödeyerek almaya, daha doğrusu, vatandaş olarak
almaya hak kazandığı bir sağlık hizmetini, prim ödeyerek, üzerine para vererek
almak istemiyor Sayın Kapusuz; asil millet bunu beklemiyor.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sizin düşünceniz bu!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Asil millet, onurlu bir Türkiye bekliyor. Onurlu bir Türkiye bekliyor ve
burada, temel konularda bir genel görüşmenin öngörüşmesi sırasında, hükümetle
ilgili bir tek bakan bulunmuyor; bu bir aczdir, bu bir zayıflıktır değerli
arkadaşlarım. Bunları tartışmanız lazım. Ben, manzarayı tarif ediyorum; asil
milletimiz bunları görmek istiyor. Yani, bir önprotokol imzalanacak; Sayın
Başbakan Grupta esip gürlüyor; ben dinledim bugün televizyondan; ama, burada
bir bakanının olup, bu konu hakkında hükümetin görüşünü ifade etmesi, hiç
olmazsa beklenirdi; yapmayın!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Bunu söyledik; başında söyledik!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bakın, mutabakat diyoruz, uzlaşma diyoruz. Yaşadığımız
değişik olaylar var. TESK'le ilgili bir kanun geçti biliyorsunuz. TESK'le
ilgili kanun bir birbuçuk ay sürüncemede kaldı. Birtakım talepler vardı;
konfederasyonlar vardı, konfederasyonu oluşturan alt federasyonlar vardı ve
burada, Sayın Bakan zor durumda kaldı. Bir söz verildi, belirli önergeler
doğrultusunda bu kanunun çıkacağı doğrultusunda; bunlara, bizim komisyondaki
temsilci arkadaşımız, Grup Başkanvekilimiz ve bizler, bu konuda evet dedik;
fakat, ne oldu?! Mutabakattan bahsediyordu da demin konuşan, aleyhte konuşan,
takıyye yapan arkadaşımız!
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Aa!.. Aa!..
HALUK KOÇ (Devamla) -
Evet; a'sı, b'si yok; c, d, e… İsterseniz, devamını sayayım size. Lütfen, siz
karışmayın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Alfabeyi biliyor musunuz?!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu mutabakat, burada, geçici 2 nci maddeyle sabote
edildi. Şimdi, yaşananlar burada. Peki, bir kanun teklifi verelim dedik. Bunu,
ortaklaşa verdiğimiz mutabakat doğrultusunda, tekrar tamir edelim, bir
eşitsizlik doğuyor; Ziraat Odaları Kanununda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Kanununa paralel bir düzenleme olsun dedik; ama, yok!.. Niyet "benim tek
başıma çoğunluğum var ve ben, bu çoğunluğu, bir kişi için kanun değiştirerek
gösterebilirim…"
Değerli arkadaşlarım,
bakın, çok acı bir eleştiride bulunacağım. Sayın Mir Dengir Fırat -yok burada-
12 Eylüle ilişkin düşüncelerini zaman zaman dile getirir, zaman zaman, 12
Eylülü andıracak açıklamalar karşısında ise tornistan eder "ne kadar güzel
konuştu yetkili kişi" diye över. Böyle bir takıyyenin temsilcisi Genel
Başkan Yardımcınız; burada yok, gelse cevap veririz. Şimdi, bakın, 12 Eylülden
çok bahsediyordu. 12 Eylül faşist rejiminde bile, bir tek kişi için kanun çıkarılmadı
Sayın Kapusuz. Bunu, siz yaptınız, geçici 2 nci maddeyi bozarak yaptınız ve
mutabakatı torpillediniz. Ondan sonra, bizden uzlaşma bekliyorsunuz. Ne
uzlaşması gösterelim biz size?! Ne uzlaşması gösterelim Değerli Arkadaşım?!
Her gün, bir torbadan bir
şey çıkarıyorsunuz…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Zaten, siz, uzlaşma göstermediniz ki, her gün karar yetersayısı istiyordunuz.
HALUK KOÇ (Devamla) - Ne
göstermedik?!. Bakın, Avrupa Birliği yolunda atılan birsürü uyum yasasında,
Cumhuriyet Halk Partisinin yapıcı katkısı olmasa, bugün, o çok tartışmalı,
sisli, bulutlu Avrupa yolunda 3 Ekim yolu
gözükür müydü Türkiye'nin önünde?! Yapmayın!.. İnsaf edin biraz bazı şeyleri
söylerken.
Değerli arkadaşlarım,
verdiğiniz her türlü sözden bir anda dönebiliyorsunuz. Bunu, değişik kereler
burada bizler yaşadık. Siyasette güven unsuru önemlidir. Güven unsuru, şu iki
yapılı Parlamentoda o kadar kolay harcanıyor ki, birbiri ardı sıra yaşanan
örnekler… Yani, acı tespitlerim var. Sadece, Parlamentodaki muhatabınız olan
muhalefet partisine karşı verdiğiniz sözleri tutmuyor değilsiniz. Bunu
söyleyeceğim.
Bakın, köylüye sözler
verdiniz, onları tutmadınız. İşçiye sözler verdiniz, onu tutmadınız. Esnafa söz
verdiniz, onu tutmadınız. Türkiye'ye sözler verdiniz, onu tutmadınız. Amerika
Birleşik Devletlerine… Sizler değil… Sizler, bu Parlamentonun 1 Mart onurlu
irade kararının altında… Oylama gizli; ama, çok büyük katkısı olan arkadaşlarım
var aranızda. Amerika'ya sözler verdiniz kapalı kapılar arkasında, onu
tutmadınız. Şimdi, hangi sözünüze güvenelim sizin? Hangi sözünüze güvenelim?
Çıkın buraya, bana cevap verin; hangi sözünüze güvenelim sizin? İkili bir
yapıda, bu kadar çok güven erozyonu yaratan bir İktidar Partisi... Bakın,
şimdi, perşembe, cuma, cumartesi, pazartesi, salı.. Devam edin, temmuz ayında da
biz buradayız. Devam edin; asil milletimiz ne bekliyorsa, onu biz çıkarırız,
yardımcı oluruz; ama, asil milletimizi, beklediklerinin dışında birtakım
beklentilerle karşı karşıya bırakmayın. Getirdiğiniz yasaların bir kısmında,
toplumun beklentilerinin dışında maddeler var.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Mesela?..
HALUK KOÇ (Devamla) -
Sosyal Güvenlik Yasası, Türkiye dokusuna uygun bir yasa değil.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
O sizin görüşünüz Haluk Bey! O sizin görüşünüz!..
HALUK KOÇ (Devamla) - O
bizim görüşümüz.
Sayın Başkan, müsaade
eder misiniz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Ama, öyle bir takdiminiz var ki…
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
itiraz ettiğiniz işi, şimdi siz kendiniz yapıyorsunuz; lütfen..
Buyurun.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Sayın Kapusuz'un böyle sık sık uyarılmaya ihtiyacı oluyor Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Hak edenleri uyarmak gerek!..
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakın…
Konuşmaya devam ediyor
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Koç, siz
Genel Kurula hitap edin.
HALUK KOÇ (Devamla) - O
kadar güzel ifade ediyor ki, birsürü kanun sayıyor; fakat, ben size gerçeği
söyleyeyim: Olmayacak duaya amin diyorsunuz, Danışma Kurulunun bitişinde de
söyledim; çünkü, siz, bir süre sonra devam sorunu yaşayacaksınız, bunu
gösteremiyorsunuz değerli arkadaşlarım. Asil milletimiz, sizden, Parlamento
sıralarında iktidar olarak oturmanızı bekliyor, kulislerde değil; Cumhuriyet
Halk Partisinin önergesine oy verirken veya karar yetersayısı istediğimizde,
içeriye koşarak el kaldırmanızı beklemiyor değerli arkadaşlarım. Bakın, ben
size bir ayna tutuyorum, lütfen, görün.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) - Siz 20 kişi yoksunuz.
HALUK KOÇ (Devamla) - Biz
muhalefetiz, biz görevimizi yapıyoruz; siz iktidarsınız, bunun ayırımında
değilseniz ne âlâ.
Değerli arkadaşlarım, bu
sorunu önce kendi içinizde aşacaksınız. Önce, kendi önceliklerinizi belirlemek
zorundasınız ve bugün olduğu gibi, her gün, komisyonda şu çıktı, bunu da araya
sıkıştıralım, şu bakan rica etti, hemen onu da devreye sokalım... Böyle bir şey
olmaz, mümkün değil. Bunun bir hazırlık süresi var, bir değerlendirme süresi
var ve ben, kendi konusuna, belki, görevim gereği daha öncelikli olarak
çalışmaya çalışan bir arkadaşınızım, ben, yakalayamıyorum işin ucunu; yani,
birçok milletvekilinin de burada duygularına tercüman olmak istiyorum.
Arkadaşlar, görevimiz ne,
burada oturmanın görevi ne; çıkarılan yasalar hakkında hiç olmazsa asgarî bir bilgiye
sahip olmak, ne getiriyor ne götürüyor. Bu konuda da lütfen kendi dağarcığınızı
bir yoklayın. Birsürü kanun teklifi geliyor, bunların hepsi 40, 50, 60,
Bankalar Yasasında olduğu gibi 100'den fazla maddeli. Bunlar hakkında
komisyonda görev yapan temel arkadaşlarımız dışında, ana görevliler dışında
asgarî bir bilginiz var mı?
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Var.
HALUK KOÇ (Devamla) -
"Görevliler dışında" dedim İnci Hanım, siz görevli olabilirsiniz;
ama, geneli için söylüyorum.
Yapmayın, böyle bir
yasama yaralayıcı bir yasama dönemi oluyor. Ben bunu ifade etmek istiyorum.
Fazla vaktinizi işgal etmeyeceğim. Biraz samimiyet diyorum, biraz uzlaşma
kültürünü bu kadar sabote eden bir partiden bunu beklemek biraz zor; ama,
bundan sonrası için hiç olmazsa sağduyu diyorum; ama, bunların
gerçekleşmeyeceğini de maalesef biliyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Koç.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Anadol, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre usul hakkında söz istemiştir.
Buyurun Sayın Anadol.
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Meclis
çalışmalarında iktidar kanadının, söz talepleriyle İçtüzükteki konuşmacı
sayısını doldurarak muhalefetin söz hakkını kısıtlama girişimlerine Başkanlık
Divanının himaye göstermemesi gerektiğine ilişkin
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; önce Sayın Başkana talebimi
kabul ettikleri için teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzükte
belirlenen veya uygulaması gelenek haline gelen çalışma usulleri var. Şimdi,
biz, hakkın suiistimali, hakkın kötüye kullanılması hukukta hiçbir zaman izin
verilmeyen bir eylem; aynı şekilde, muvazaa hiçbir zaman hukuken himaye
görmeyen bir eylem, bu Mecliste bu tür olaylarla karşılaşmak her şeyden önce
demokrasimize ve Meclisin çalışmalarına, saygınlığına gölge düşüren
eylemlerdir.
Değerli arkadaşlar, bu
Mecliste, bu dönem iki parti ağırlıklı, tek başına iktidar ve tek başına
anamuhalefet… Diğer değerli parti temsilcilerimizin grubu olmadığı için
kullanıyorum. O değerli arkadaşlarımız da görevlerini birey olarak, grup
haklarından yararlanamasalar bile, yapmak durumundalar. Ama, İktidar Partisi,
çoğunluğuna güvenerek ve hakkın suiistimali denilen kavramı bu kürsüye
yansıtarak Meclisin çalışma usullerini sabote etmektedir. Nasıl...
Değerli arkadaşlar, iki
dönem evvelki bütçede, bütçenin aleyhinde ve lehinde İktidar Partisi
milletvekilleri söz aldı, koskoca Anamuhalefet Partisinin, bağımsız
milletvekillerinin, diğer partilere mensup milletvekillerinin hakkını gasp
ederek, hem lehte hem aleyhte söz hakkını kullanıp muhalefet milletvekillerinin
konuşmasını engellediler. Bu, hukukta himaye görmez, görmemesi gerekir.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Siz de uzlaştınız…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- İktidar Partisi olarak bütçeye lehte oy kullanacaksınız; ama, bu kürsüde
milletvekili olarak aleyhte konuşma yapacaksınız.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Uzlaştınız…
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne
diyorsun sen ?Terbiyesiz!..
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Terbiyesiz sensin.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sus
be!..
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Sana yakıştıramıyorum.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Değerli arkadaşlar…
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Seni profesör yapan üniversiteye üzülüyorum ben.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN -Lütfen efendim...
lütfen…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Siz, buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Efendim, bana sataştı "terbiyesiz" dedi, lütfen, ben, söz hakkı
istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, kendi…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Siz, devam edin
efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Efendim, bu koşullarda nasıl devam edeyim?!
Şimdi, aynı olaya bir kez
daha tanık olduk. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Meclisin çalışma
saatlerini, çalışma günlerini ve gündemini belirlemek için Danışma Kurulunu
çağırmış, Danışma Kurulunda mutabakat sağlanamamış ve Grup adına birtakım
öneriler getirmiş.
Peki, arkadaşlar, ne
olacak; lehinde İktidar Partisi milletvekilleri konuşacak -grup başkanvekili
veya milletvekilleri- aleyhinde kim konuşacak; muhalefet konuşacak. Hayır,
aleyhinde de biz konuşuruz diyerek, yangından mal kaçırır gibi, selden kütük
kapar gibi, buraya çıkıp, muhalefetin söz hakkını gasbetmek, Meclis
çalışmalarını sabote etmektir. Şiddetle kınıyorum ve bunun gelenek haline
gelmesini istemediğim için, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre söz aldım.
Bırakın, muhalefet partisi çıksın, asil millete hizmet için değil, asil millete
layık görülen mezarda emekliliği teşhir etsin; bu hakkımızı niye elimizden
alıyorsunuz?!
4 000 hâkim, savcı
alınacak, göreve başlayacak. Onları, partizan emellerle, kendi kadrolaşma
anlayışınız içinde işe başlatmak istediğinizi teşhir edelim, anlatalım millete.
Hayır; aleyhte de söz alıyor… (AK Parti sıralarından gürültüler)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Neyle alakalı konuşuyorsun?!.
AHMET YENİ (Samsun) -
Öyle bir şey yok.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) - Moğultay'ı unutma!..
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Moğultay'la bizim uzaktan yakından bir ilgimiz yok.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
bir dakikanızı rica edebilir miyim.
Şimdi, siz, bu öneriyle
ilgili müzakereler tamamlandığında, usul hakkında, yani, benim tutumumla ilgili
bir söz istediniz; lütfen, bu konuda söyleyeceklerinizi söyleyin ve konuşmanızı
tamamlayın.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Söylüyorum Sayın Başkan, tamamlıyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Usulde hangi eksiklikler yapıldı Sayın Başkan?!.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Haa, diyorlarsa…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Kendisi bir hakkı suiistimal ediyor!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bağırmanıza, heyecanlanmanıza lüzum yok. Ben, Başkanın uygulaması hakkında
konuşuyorum ve diyorum ki, bu İçtüzükte madde yok; biz, hem lehte hem aleyhte
söz isteriz diyorsanız; siz, iyi niyetli değilsiniz.
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Ne
alakası var?!.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Hakkınızı kötüye kullanıyorsunuz; onu söylemek istiyorum ve sizin bu
eyleminiz himaye görmemelidir Divan tarafından; söylediğim bu.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, bir milletvekilinin nasıl konuşacağını siz daha iyi bilirsiniz!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkan, ben, uyarımı tekrarlıyorum. Bu tür uygulamalarla Meclisin
saygınlığına gölge düştüğüne inanıyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Anadol.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Sayın Başkan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, müsaadenizle…
BAŞKAN - Sayın
Milletvekilimiz…
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Ben ona cevap vereceğim. Burada bırakmam…
BAŞKAN - Şimdi, efendim,
sizin talebiniz, şahsınıza karşı bir milletvekilinin... Kendi aranızdaki
tartışmayla ilgili. Zabıtlarınızı getirtin; yani, İçtüzüğümüze göre böyle bir
durumda kürsüden bir açıklama yapma durumu yok; ama, başka bir şekilde, siz,
bir söz aldığınızda bu açıklamayı yapabilirsiniz.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Rica ediyorum…
BAŞKAN - Yani, şu anda
bir şey yapamayacağım; üzgünüm…
Sayın Kandoğan, sizin
benden 69'a göre bir söz isteğiniz oldu.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- 63'e göre de oldu…
BAŞKAN - Hayır…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- 63'e göre de söz isteğim var ayrıca.
BAŞKAN - Efendim, daha
önce, sataşıldığından bahisle bir söz isteğiniz oldu.
Şimdi, bu konuya bir
açıklık getirmemiz lazım: Yazınızda diyorsunuz ki: "Benim Meclis
çalışmalarını engellediğimden bahsetti."
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- "Boş konuşup, laf üretip…"
BAŞKAN - Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu iş iktidar-muhalefet işi değil; Parlamento geleneği ve
teamülleri işi ve siyaset anlayışımız işi. Eğer, bu kürsüde bir milletvekilimiz
konuşurken, şu veya bu sebeple bir partiden bahseder ya da bir milletvekilimizin
konuşma yahut fiillerinden, tavrından bahsederken eğer eleştiri sınırlarını
aşmamışsa, bu, bir sataşma olarak kabul edilip, söz hakkı doğmaz; eğer,
eleştiri sınırlarını aşmış da, hakikaten o milletvekilimizi inciteceği bir
durum varsa, Başkan bunu takdir eder.
Bu bakımdan, sizin 69'a
göre bu talebinizi eleştiri sınırları içerisinde görüyorum; ancak, 63'e göre
talebinizi yerine getiriyorum.
63'e göre, biliyorsunuz,
sadece Başkanlığın tavrıyla ilgili; başka bir konuya girmeyelim lütfen.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi selamlıyorum.
Ben, öncelikle 69 uncu
maddeyle ilgili bir söz talebinde bulunmuştum; ancak, kendi takdirinizle, bunun
eleştiri sınırları içerisinde kaldığını ifade etmenizi de kabul etmem mümkün
değildir.
Ben, burada 150'ye yakın
konuşma yapmışım. Bu konuşmalarımın tutanakları orta yerdedir. Bu 150 konuşmada
eleştirilerimin, önerilerimin, tavsiyelerimin olduğunu çok rahatlıkla
görebilirsiniz.
Beni o şekilde itham eden
milletvekilimize şunu söylemek istiyorum: Ben, Cumhurbaşkanımızdan geri dönen,
Meclisçe kabul edilmiş kanunlarla ilgili olarak, burada, tamamıyla ilgili
konuşmalarda bulundum. Bir tek kanunda yanıldım Cumhurbaşkanından geri dönmesi
konusunda. Onun dışında, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen bütün
kanunlarda bunun Cumhurbaşkanından geri döneceğini ifade ettim. Eğer, o
ifadelerim, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından değerlendirilmiş
olsaydı, Meclisimiz onlarca saati boşu boşuna harcamamış olurdu sayın Çankırı
Milletvekilimiz. Meclisin nasıl meşgul edildiğinin en güzel örneği odur.
AHMET YENİ (Samsun) -
Sayın Başkan, sizin tutumunuzla ilgili konuşuyor!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Lütfen, benim, biraz önceki, dışpolitikayla ilgili, Kıbrıs'la ilgili genel
görüşme açılmasıyla ilgili yaptığım o konuşmayı dikkatle dinleseydiniz, ben
orada şunu da söyledim: Geliniz, bunu Mecliste bir genel görüşmeye açalım, bu
genel görüşmenin neticesinde de, bütün milletvekilleri olarak, 547 milletvekili
olarak ortak bir karar alalım, hükümetimizin, iktidarımızın elini güçlendirelim
ifadelerinde bulundum. Ben İktidarın bu ek protokolün imzalanma noktasında
güçlü bir şekilde masaya oturması için, iktidar ve muhalefet el ele verelim
dedim. Sayın Başbakanın demokratikleşmeyle ilgili sözleri karşısında da hangi
konuda sıkıntınız varsa, geliniz, bunu Meclise getiriniz, Mecliste biz de
muhalefet olarak elimizden gelen gayreti ve desteği gösterelim ve bu konuda da,
memleketimizdeki demokratikleşmeyle ilgili, özgürlük alanlarıyla ilgili
sınırlamaların ortadan kaldırılması noktasında destek olalım dedim. Eğer, siz,
bu konuşmaları boş ve lüzumsuz olarak addediyorsanız…
ZEYİD ASLAN (Tokat) -
Boş, boş…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- … bu kürsü her zaman müsaittir. Benim o konudaki konuşmalarımı
eleştirirsiniz, yanlışlar varsa ortaya koyarsınız, doğrusu neyse onu
söylersiniz ve bütün milletimiz de, bütün milletvekillerimiz de sizin konuşmalarınız
ile benim konuşmalarımı yan yana koyar, değerlendirir; hangisinin doğru,
hangisinin yanlış olduğu kararını milletimiz verir.
Bana bu açıklama
fırsatını verdiği için de Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bugün, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisinin, İçtüzüğün nasıl suiistimal edildiğinin güzel
bir örneği olarak karşımızda durduğunu da büyük bir üzüntüyle müşahede
ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, bunlar nasıl dolduruluyor, biliyor musunuz; Danışma Kurulu toplantısı
devam edip, o salonda, o odada oturulurken dolduruluyor bunlar sayın
milletvekilleri.
Niye muhalefetin söz
hakkını kısıtlıyorsunuz? Niçin muhalefetin en tabiî hakkı olan eleştiri hakkını
muhalefetin elinden almaya çalışıyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) -
Hangi parti adına konuşuyorsun?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, sayın milletvekilimizi de dinledim, bu, Cuma, cumartesi çalışmasıyla
ilgili görüşlerini söylüyor.
Ben iddia ediyorum...
Bakınız, daha demin, Meclis açılırken, daha ilk anda 15 kişi vardı, karar
yetersayısı olmadığı için Meclis ara vermek durumunda kaldı. Geçmişte, bakınız,
elimde rakam da var...
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Ne
alakası var!
Sayın Başkan, konuyla ne
alakası var!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Elimde rakam da var; tam 104 kez karar yetersayısı bulunamamış bu Mecliste,
değerli milletvekilleri, 104 kez.
Onun için, cuma,
cumartesi, pazartesi... Ben, Meclise en fazla devam eden milletvekiliyim...
BAŞKAN - Sayın
Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Cuma da buradayım, cumartesi de buradayım, pazartesi de buradayım; ama, bu
sıralar...
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
bir dakikanızı rica ediyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- ...bu sıralar lütfen dolu olsun. Madem ki millet için, memleket için önemli
konular...
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Ne
alakası var!
BAŞKAN - Sayın
Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum, son cümlem.
BAŞKAN - Bir dakika
efendim, ben bir şey söyleyeceğim size.
Sayın Kandoğan, siz, usul
hakkında, benim tutumumla ilgili söz aldınız; siz başka şeylerden
bahsediyorsunuz. Benimle ilgili konuşun, Başkanlıkla ilgili...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Peki.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
63'e göre, aleyhte; yani, usul hakkında, Başkanlığın tutumunun aleyhinde, iki
arkadaşımız söz aldı.
Şimdi, yine, bu maddeye
göre, iki milletvekilimize de lehte söz verme imkânımız var.
Sayın Muharrem Doğan,
lehte mi söz istiyorsunuz efendim?
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lehte söz
istiyorsunuz.
Başka söz isteyen var
mı?.. Yok.
Sayın Doğan, yalnız,
herhangi bir sataşmaya meydan vermeyelim, benim tutumumla ilgili
düşüncelerinizi aktarın; lehte söz aldınız tabiî ki.
Buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
otuzbir aydır, birlikte, bu Yüce Parlamentonun çatısı altında, kardeş gibi,
Türkiye'nin sorunları, geleceğimizin teminatı olan işsiz gençlerimizin geleceği
için hizmet sunuyoruz; yeni siyaset için, yeni Türkiye için hizmet veriyoruz.
Bu çatı altında hepimiz
kardeşiz; ama, biraz evvel Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın
Haluk Koç'un bana hakaret etmesi, ağır söz söylemesi beni derinden üzmüştür.
Bilhassa siyasete bilimsel bir boyut taşımak üzere hizmet sunduğumuz bu
milletvekillerimiz…(CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, tutumunuzla mı ilgili bu konuşma?!
BAŞKAN - Sayın Doğan, siz
konuya gelir misiniz.
MUHARREM DOĞAN (Devamla)
- Geleceğim efendim.
İSMET ATALAY (İstanbul) -
Sayın Başkan, lehte mi konuşuyor?
BAŞKAN - Efendim, rica
ederim…
MUHARREM DOĞAN (Devamla)
- Sayın Grup Başkanvekili, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Sayın
Salih Kapusuz Beye sataşırken, ben de, oradan, usulüne uygun olarak
"uzlaşmayı birlikte yapıyorsunuz" dedim. Bana, oradan "sus ulan,
terbiyesiz" dedi. Ben, bu kelimeyi kendisine yakıştıramıyorum.
BAŞKAN - Sayın Doğan, o,
zabıtlarda vardır. Siz, o konuyu…
MUHARREM DOĞAN (Devamla)
- Bir milletvekilinin, böyle bir kardeşine, böyle bir söz söylemesi karşısında,
lütfen, buraya gelsin, özür dilesin. (AK Parti sıralarından alkışlar) Aksi
halde, bir profesör arkadaşımız olarak, böyle bir hizmet sunmasına karşı… (CHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, bu İçtüzüğün hangi maddesine giriyor?
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sayın Başkan, bu nedir böyle?!
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Sen
de alakasız konuşuyorsun!
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ne
bağırıp duruyorsun!
BAŞKAN - Arkadaşlar…
Sayın Doğan, siz,
buyurun, konuşmanızı gayet seviyeli bir şekilde yapıyorsunuz; tamamlayın;
maksat hâsıl olmuştur. (CHP sıralarından gürültüler)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ne
bağırıyorsun?!.. Meclisin çalışmasını sen engelliyorsun. Ayıp! Sen de çık
konuş.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Senin kadar pislik yok burada…
BAŞKAN - Sayın Doğan, siz cümlelerinizi tamamlayın
efendim.
Buyurun. (CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar…
MUHARREM DOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Benim ailemden aldığım terbiye icabı ve
bana gösterdiğiniz bu ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Grup
Başkanvekilimizin buraya gelip, özür dilemesini bekliyorum. Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Doğan.
Konuşmalar
tamamlanmıştır.
VI. - ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AKParti Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.
(Gürültüler)
KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, aleyhte konuşan, kabul oyu kullandı, zabıtlara geçsin diye
söylüyorum. Hani aleyhte konuşuyordun?! (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.50
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/995) (S. Sayısı: 940) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 940 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Mustafa Tuna.
Buyurun Sayın Tuna.
Süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA TUNA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 940 sıra sayılı Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada olduğu gibi,
ülkemizde de havacılık, kültürel faaliyetlerin yanı sıra uluslararası ticaretin
ve turizmin gelişmesinde öncü rolünü korumaktadır.
Sivil havacılığın
sınırlarının olmaması ve uluslararası bir özellik arz etmesi, havacılığın,
uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını zorunlu hale getirmektedir.
Bu sebeple, uygulamalarda, millî mevzuatımıza ilave olarak uluslararası
mevzuata uyum da gerekmektedir.
Dünyada sivil havacılık,
devletlerin tamamına yakınının taraf olduğu, 1945 yılında imzalanan Chicago
Konvansiyonuyla düzenlenmektedir. 18 ayrı konuda kural ve standart getiren bu
atlaşmayla, uluslararası sivil havacılık hizmetleri yürütülmektedir.
(x) 940 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Ulaştırma Bakanlığı Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü, ülkemizdeki havacılık faaliyetlerinin
düzenlenmesinden ve denetiminden sorumlu bir kuruluş olarak 14 Ekim 1983 tarih
ve 2920 sayılı Kanunla birlikte yasal bir çerçeveye oturtulmuştur. Son
dönemlerde hükümetimiz tarafından sivil havacılık alanında uygulanan
politikalar meyvelerini vermeye başlamış ve sivil havacılık alanında meydana
gelen ani ve geniş çaplı ilerlemelerin, sağlıklı bir büyümeyle turizme ve
dolayısıyla ülke ekonomisine katkılarının daha da artırılmasına
çalışılmaktadır.
Bu sayede, ülkemizin
turizmde hedeflediği gelirlere rahat bir şekilde ulaşılabilecek ve sahip olduğu
rekabet gücüyle de, rakip konumundaki diğer ülkelere karşı daha güçlü bir
konuma gelerek pazar payını artırabilecektir. Ülkemiz için oldukça önemli olan
sivil havacılık, otuzdan fazla alt sektörü de desteklemektedir.
Başta, Sayın Başbakanımız
olmak üzere hükümetimizin büyük desteği ve özellikle "her Türk vatandaşı
hayatında en az bir defa uçağa binecektir" sloganıyla yola çıkan Ulaştırma
Bakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın sektöre verdiği önem ve destekler hızla amacına
ulaşmaktadır. Bunu rakamlarla ifade edersek, havaalanlarımızda hizmet verilen
yolcular bakımından 2003 ve 2004 yılı sonu itibariyle mukayese yapıldığında,
içhatlarda yüzde 57, dışhatlarda yüzde 28, toplamda da yüzde 30,7'lik bir artış
gerçekleştiği görülmektedir.
Geçtiğimiz son on yıllık
döneme bakıldığında, Sivil Havacılık Teşkilâtının yeniden yapılandırılması
amacıyla çeşitli girişimlerde bulunulmuş olmasına rağmen, maalesef, bir sonuç
alınamamıştır. Görüşülmekte olan bu tasarının yasalaşması, sivil havacılık
alanındaki sorunların çözümü yönünde atılmış en önemli adım olacaktır. Konunun
uluslararası boyutuna bakıldığında önemi daha net anlaşılabilecektir.
Sivil havacılık alanında
ülkemiz, bugün itibariyle, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilâtı, Avrupa Sivil
Havacılık Konferansı, Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliği ve Avrupa Seyrüsefer
Güvenlik Teşkilâtına üye konumundadır. Üyesi olunan bu uluslararası teşkilâtlar
tarafından belirlenen ve uygulanması üyelikten kaynaklanan bazı sorumluluklar
olduğu da aşikârdır. Bu bağlamda en önemli sorumluluk, üye devletin sivil
havacılık teşkilâtının uçuş emniyetini sağlamak ve sivil havacılık sektörünün
belirlenen standartlara uyumunu kontrol ederek sürekli bir gözetim görevini
yerine getirmesidir. Söz konusu uluslararası kuruluşlar, bünyelerinde
oluşturdukları çeşitli organlarla, üye ülkelere periyodik olarak denetimler
yaparak, denetim sonuçlarını diğer üye devletlerle paylaşmaktadırlar. Bu durum,
tüm üyelerin sorumluluklarını hangi ölçüde yerine getirdiklerini, imkân ve
kabiliyetlerinin yeterli olup olmadığı hakkında şeffaf bir görüntü vermektedir.
Bu alandaki sonuçların tartışılabilir olması bile, ülkemiz taşıyıcılarının
Sivil Havacılık Teşkilâtı tarafından yeterince denetlenmediği ve bu sebeple
uçuş emniyet gözetiminin ülkemizde tam olarak yapılamadığı gibi, hiç de istenmeyen
sorunları beraberinde getirecektir.
Bu tasarıyla, ülkemiz
sivil havacılık faaliyetlerinin düzenlenmesinde yaşanan sorun ve eksikliklerin
giderilmesi amacıyla, gelişmiş ülkelerde kurulmuş bulunan sivil havacılık
otoritelerine benzer bir yapıda, üyesi olduğumuz uluslararası sivil havacılık
teşkilâtları tarafından da öngörülen yapıyı sağlamak üzere, teknik ve idarî
konularda karar alabilme yetkisine sahip ve malî özerkliği olan, bağımsız yeni
bir sivil havacılık teşkilâtının kurulması amaçlanmaktadır. Bu sebeple, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün mevcut yapısının hem uçuş emniyeti gibi son derece
hayatî bir konudaki ülkemiz sorumluluğunun yerine getirilmesi hem de turizm
açısından sahip olduğu tartışmasız önemi sebebiyle, ülke ekonomisine katkısının
artırılmasında vazgeçilmez önemi bulunan sivil havacılık sektörümüzde
düzenleme, denetim ve gözetim ile yaptırım yetkisine sahip bir teşkilâta
dönüştürülmesinde zaruret hâsıl olmuştur. Ayrıca, bu sayede, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün en öncelikli görevi olan uçuş emniyetinin uluslararası
standartlara uygun olarak sağlanması ve ülkemiz sivil havacılık sektörünün
sorunlarının çözüme kavuşturulabilme süreci de hızlandırılmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi de bu tasarının getirdiklerinden biraz bahsetmek
istiyorum. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tüzelkişiliğe sahip bir sivil
havacılık teşkilâtı kurulacaktır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde görev
alacak teknik ve denetici uzman personelin özlük haklarının iyileştirilmesi
sağlanmış olacak, bu suretle, halen mümkün olamayan uzman ve yetişmiş
personelin istihdamına imkân sağlanacaktır. Son dönemde sivil havacılık sektöründeki
büyümeye paralel olarak öngörülen yıllık yaklaşık yüzde 7'lik büyümenin,
sağlıklı ve kurallara uygun olarak gerçekleşmesi de sağlanacaktır. Uzmanlık ve
özel meslekî bilgi gerektiren konularda, ihtiyaç duyulması halinde yabancı
personel istihdamı da mümkün olacaktır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün
ihtiyaç duyduğu ve gerekli görülen durumlarda hizmet almasına imkân tanınacak
ve sistemin önünün açılması sağlanacaktır. Teknik denetici olarak görevlendirilen
personelin yetkilendirilmesine imkân sağlanarak uluslararası denetimlerde
önemle üstünde durulan bir eksiklik giderilmiş olacaktır. Ayrıca, bu personelin
özlük hakları belirlenerek güvence altına alınacak ve istihdamının sürekliliği
sağlanacaktır. Bu suretle, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün sivil havacılık
teşkilâtları tarafından üstlenilen denetim görevinin uluslararası standartlara
uygun olarak yapılabilmesi için gerekli olan 8 kritere sahip olmasına da imkân
tanınmış olacaktır. Ülkemiz sivil havacılığının sağlıklı ve emniyetli
büyümesinin garantisi olarak bölgemizde önder rol üstlenmesi ve uluslararası
alanda hak ettiği yeri almasına yardımcı olacak bu girişimle, hava taşıma işletmelerimizin
uluslararası alandaki rekabet gücünü de artıracak, aynı zamanda bir prestij
kaynağı da olacaktır.
Şu anda görüşmekte
olduğumuz tasarı, bahsettiğim nedenlerle, dünyadaki sosyoekonomik gelişmelerde
lokomotif görevi bulunan havacılık endüstrisinin hak ettiği yeri bulması
bakımından da son derece önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle, görüşülmekte olan tasarının arzu
edilen bu hedeflere ulaşılması temennisiyle, ülkemiz için hayırlı olmasını
diler, emeği geçenlere teşekkür eder; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Tuna.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Mesut Özakcan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
MESUT ÖZAKCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 940 sıra sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak, tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1983 yılında 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun yürürlüğe
girmesiyle, Türk sivil havacılık faaliyetlerinde önemli bir dönüşüm süreci
başlamıştır. Havayolu trafiği ciddî boyutlarda artmış, yeni havayolu
işletmeleri ve havaalanları kurulmuş, genel havacılık faaliyetleri canlanmış ve
havacılıkla ilgili eğitim kurumları açılmıştır. Ancak, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü bu gelişmelerin gerisinde kalmıştır. Bu durum, sivil havacılığımızı
olumsuz yönde etkilemiştir.
Havacılık faaliyetlerinde
en önemli unsur, uçuş ve yer emniyetinin sağlanmasını güçlendirmektir. Sivil
havacılık faaliyetlerinde emniyetin sağlanabilmesi amacıyla gerekli önlemlerin
alınması bir zorunluluktur.
Nitekim, Uluslararası
Havayolu Pilotları Derneği Başkanının yaptığı açıklamada "dünya sivil
havacılık sistemi bugünkü altyapısını ve emniyet kültürünü değiştirmemesi
halinde, 2005 yılından sonra her hafta büyük bir kaza meydana gelebilecektir"
denilmektedir.
Diğer yandan, 11 Eylül
2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan terörist saldırılar,
havacılık güvenliğinin uçuş emniyetini ne denli tehdit ettiğinin göstergesidir.
Değerli milletvekilleri,
tasarının genel gerekçesinde "ülkemizce taraf olunan uluslararası
anlaşmalar çerçevesinde, yabancı ülkelerle ilişkiler, bu ülkelerin hava
taşıyıcılarının ticarî hak ile uçuş faaliyetlerinin belirlenmesi ve denetlenmesi
ile ülkemiz hava taşıyıcılarının ve havacılık şirketlerinin kurulması,
havacılık standartlarının belirlenmesi ve hepsinden önemlisi uçuş emniyetinin
yeterli düzeyde sağlanmasına ilişkin faaliyetler, Ulaştırma Bakanlığı ana
hizmet birimlerinden birisi olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülmektedir.
Sivil havacılığın
sağlıklı gelişiminin sağlanması ve sivil havacılık faaliyetlerinin emniyetli
bir şekilde yürütülebilmesi için, düzenleme ve denetim görevini etkin biçimde
yerine getirebilecek teçhizat, personel ve idarî yapıya sahip merkezî bir sivil
havacılık otoritesi oluşturulması, günümüz ihtiyaçları karşısında bir
zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır" denilmektedir.
Ayrıca, yine, tasarının
genel gerekçesinde "dünyada yaşanan gelişmeler karşısında ülkemizde de
sivil havacılık hizmetlerinin daha etkin ve güvenli bir ortamda verilebilmesi
amacıyla, kamu tüzelkişiliğini haiz özel bütçeli olarak Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün yeniden teşkilâtlanması amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır"
denilmektedir.
Genel gerekçede
bahsedilen hususlar ve sorunların, yalnız günümüzün değil, uzun zamandan bugüne
kadar devam eden sorunlar olduğu bilinmektedir. Nitekim, sorunların tespiti ve
çözüm yollarının araştırıldığı, tartışıldığı havacılık şûraları ve
sempozyumları düzenlenmiştir.
Ayrıca, Yedinci ve
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planları Havacılık Özel İhtisas Komisyonlarında
sektörün sorunları tespit edilmiştir, çözüm önerileri dile getirilmiştir.
Bunlarla ilgili her türlü bilgi, gerek Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında,
gerekse şûra sonuç bildirilerinde yer almaktadır.
Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı özel ihtisas komisyonları havayolu altkomisyon raporunda,
ulaştırma sektörünün önemli bir alt sektörünün sivil havacılık olduğu
bilinmektedir. Nitekim, sivil havacılıkta yaşanan sorunlar ve bu sorunlarla
ilgili çözüm, sektörü, faaliyet konusu, faaliyeti yürüten kamu ve özel kurum ve
kuruluşlar, kullanılan yüksek teknoloji ürünü araçlar, donanım, özel altyapı ve
haberleşme sistemleri, nitelikli insangücü, hizmet verilen insanlar, ulusal ve
uluslararası özelliğe sahip kurallar ve mevzuat konularının oluşturduğu önemli
bir sistemdir.
Yine, genel gerekçede
"bütün bu özellikleri taşıması nedeniyle, havayolu ulaştırma sektörünün
bir bütün olarak ele alınması kaçınılmazdır. Sektöre bu şekilde bakılmadığı
sürece, gereksiz altyapı, geciken yatırımlar, ihtiyaca cevap veremeyen yasal
düzenleme ve örgütlenme gibi sorunlarla karşı karşıya gelinecektir"
denilerek, sektörün kompleks bir yapıya sahip olduğu ve sorunların çözümünün
de, genel politikaların doğru belirlenmesine sıkı sıkıya bağlı olduğu
gerçeğinin altı çizilmektedir.
Ancak, plan ve programlar
ile yapılan uygulamalar arasındaki ilişkilerde de, ne yazık ki, ülkemizde
istikrarsızlık rekorları kırıldığından, yapılan doğru tespitlerle, pratikte
uygulanması gereken doğru hedeflerin ilişkisi kopmaktadır. Sivil havacılık
uluslararası bir sektördür ve uluslararası uçuş operasyonunu gerektiren
sistematiği nedeniyle uluslararası kurallara bağlı dinamik bir sektördür.
Ayrıca, hizmet sektörü olması nedeniyle, insanın tam merkezde olduğu bir
sektördür. Bu merkezde olma, hem sektör çalışanları hem de tam güvenlik isteyen
yolcular için gereklidir.
Sektörün diğer bir önemli
özelliği, uluslararası rekabetin en yoğun yaşandığı stratejik bir sektör
olması, devletlerin ulusal sivil havacılık menfaatlarını en üst düzeyde
gözeterek politikalarını belirlemesidir.
Değerli milletvekilleri,
2-3-4 Kasım 1998 tarihlerinde Birinci Yüksek Havacılık Şûrası
gerçekleştirilmiştir. Şûra sonuç bildirgesinin 1 inci maddesinde
"havacılığın uluslararası bir karakter taşıması nedeniyle, globalleşen
dünyada uçuş emniyetinin en üst seviyede temini bakımından, ülkemiz
havacılığının uluslararası uygulamalarla tam bir paralelliğin sağlanması
esastır" denilmektedir. Yine, sonuç bildirgesinin 3 üncü maddesinde
"kurulması önerilen bu yeni özel statülü sivil havacılık yönetimi ile
bağlı bulunduğu bakanlık makamı arasında, gerek strateji belirlemede gerekse
belirlenen stratejilerini ve hükümet politikalarını hayata geçirmede, ülke
genelinde eşgüdümü sağlama ve bunu kurumsallaştırma fonksiyonunu yerine
getirebilecek ve aynı zamanda, sivil havacılık otoritesini denetleyebilecek,
kamu ve özel sektörün eşit ağırlıklı temsil edildiği havacılık yüksek kurulunun
oluşturulması uygun bulunmuştur" ifadesi de yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 57 nci hükümet döneminde, Sivil Havacılık Kurumu Kanunu
Tasarısı hazırlanmış ve bu tasarıyla ilgili olarak, Başbakanlık nezdinde icra
kurulu oluşturulmuştur. Hazırlanan tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisine havale
edilmiştir. O dönem hazırlanan tasarı kadük olmuştur. O kanun tasarısı
hazırlanırken, sektör temsilcilerinin, akademik çevrelerin, sivil toplum
kuruluşlarının görüşleri alınarak hazırlanması bakımından çok ciddî bir çalışma
yapıldığı anlaşılıyor. O yasa, hem içeriğinin sektörün sorunlarını kapsayıcı
çözümler taşıması hem de katılımcı demokrasi anlayışı bakımından değer ifade
ediyordu. AKP İktidarının, 22 nci Dönem başından beri, her şeyi biz biliriz tarzında
ortaya koyduğu yönetim anlayışıyla taban tabana zıt, bir o kadar da demokratik
sayılabilirdi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman keşfedilemeyen,
üstün yetenekli İstanbul Belediyesi kökenli belediye bürokratları AKP İktidarı
döneminde keşfedildi ve bürokrasi, hiçbir dönemde olmadığı kadar
siyasallaştırıldı. Amaç, hizmetten ziyade, devlette köşe başı tutma anlayışına
dönüştü. Arkadaşlarımız belediyeci olunca, İstanbul'da imar uygulaması yapar
gibi bürokrasiyi parsellediler. Tabiî, boğaz gören parseller de Sayın
Başbakanının kadim dostlarına düştü. Bu üstün yetenekli(!) belediyecilerimiz,
liyakat kuralları ve devlet gelenekleri hiçe sayılarak bir yerlere atandı.
Atandı da ne oldu; bakın, hafızalarınızı tazeleyeyim; bu üstün yetenekler(!)
işbaşına gelince trenler çarpışmaya, literatüre Sayın Bakanın soktuğu
hızlandırılmış trenler raydan çıkıp devrilmeye başladı. Bu tarz örnekleri
çoğaltmamız mümkün.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sizi ve hükümetinizi bu kürsüden bir kez
daha uyarıyoruz. Bakınız, bu tasarı hazırlanırken de işi bilenlerin görüş ve
önerileri gözönünde bulundurulmamış, yine, yetenekli belediyeci arkadaşlarımız
kendi başlarına bir hazırlık yapmışlardır. Gelin, bu tasarıyı, ihtiyaçları
karşılayacak -sektör çalışanlarını işin mutfağına alarak -dört başı mamur bir
kanun tasarısına dönüştürelim. Bunu yapıp yapmamak, elbette, siyasî bir
tercihtir; ama, sonuçları açısından bakıldığında, acı olaylar cereyan ettiğinde
işin boyutu değişmekte, toplumsal bir hal almaktadır. "Hızlandırılmış tren
olmaz" dediler, "altyapı buna uygun değil" dediler;
dinlemediniz. Kim dedi; hayatını bu işi yaparak kazananların örgütlü olduğu
sendikalar söyledi. Kim söyledi; bilim adamlarımız söyledi; ama, dinlemediniz.
Şimdi de biz söylüyoruz, sektör çalışanları söylüyor, "57 nci hükümetin
tasarısı bile bundan daha sağlıklıydı" diyor. Yine, bu söylenenler dikkate
alınmıyor. Umut ediyorum, demiryollarındaki benzer bir akıbeti sivil havacılık
sektöründe yaşamayız.
Değerli milletvekilleri,
bu getirilen tasarıda, sektör temsilcilerinin, Türkiye Özel Sektör Havayolu
İşletmeleri Derneğinin, Türkiye Havayolu Pilotları Derneği, Türkiye Hava Trafik
Kontrolörleri Derneği, Hava Enformasyon Derneği, Hava Trafik Güvenlik
Elemanları Derneği, Uçak Teknisyenleri Derneği gibi derneklerin, ilgili
işkolunda örgütlü sendikaların görüşlerinin alınmadığını; hatta, en önemlisi,
bu sektörde eğitim veren Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulunun ve
diğer akademik çevrelerin görüşlerinin alınmadığını görüyoruz. Bu kesimin
görüşlerinin alınmadığı bir yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğinde,
Cumhuriyet Halk Partisine mensup komisyon üyeleri olarak, tasarının önemine
istinaden altkomisyona havale edilmesi yönünde önergemiz olmuştu; maalesef, bu
önergemiz, Sayın Bakan tarafından "tasarının hemen yasalaşması gerekiyor;
AB'ye uyum için bu gerekli" denilerek ve AKP'li komisyon üyelerinin de
katılımıyla reddedilmiştir. Üzülerek ifade ediyorum ki, bu tasarı da, Avrupa
Birliğinin siparişi olduğu için aceleyle hazırlanmıştır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, hiçbir dönemde, böylesine, fason imalat yapar gibi çalıştırılmamıştır.
Yalnız, bu tasarı, AB'ye uyum için değil, aynı zamanda, sözlerimin başında da
ifade ettiğim gibi, uluslararası uyumun sağlanabilmesi için önemli olduğuna
inandığımızdan ve benzer teşkilât tasarılarında da olduğu gibi, altkomisyonda
daha geniş, kapsamlı tartışılmasını talep etmiştik.
Değerli milletvekilleri,
tasarı, AKP İktidarınca getirilen birçok yasada olduğu gibi, yap boz haline
getirilip çeşitli gerekçelerle tekrar Meclisin gündemine getirilemez
diyemiyorum, Türk Ceza Kanununda da olduğu gibi, diğer birçok tasarıda da
olduğu gibi; çünkü, bu tasarı, sivil havacılık sektörünün sorunlarının çözümüne
yönelik bir tasarı olmaktan çok uzaktır ve ileride değişikliğe ihtiyaç
duyulacaktır. Tasarıyla getirilen tek farklılık, bugünkü yapı ve işleyişten
farklı olarak özel bütçeli olma durumudur. Oysa, sivil havacılığın sorunlarının
çözümüne yönelik olarak getirildiği söylenen bu tasarıyla sivil havacılık
otoritesinin özerkliği sağlanamamıştır. Bu haliyle, Ulaştırma Bakanlığına bağlı
olarak devam etmesi söz konusudur. Oysa, ülkemizin, kamu tüzelkişiliğini haiz,
idarî ve malî özerkliğe sahip bir Türk sivil havacılık otoritesine ihtiyacı
vardır. Nitekim, Türkiye'de bu tür kuruluşların ilgili sektörleri
düzenlemelerine sıkça rastlanmaktadır; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
ile Sermaye Piyasası Kurumu gibi, EPDK gibi. Türkiye için sivil havacılık
otoritesinin günümüz şart ve gereklerine uygun bir yapıya kavuşturulabilmesi
için, bu konuda dünyadaki temel eğilimleri belirlemek amacıyla gelişmiş
ülkelerin organizasyon yapıları incelendiğinde bunu görmek mümkün olacaktır.
Sivil havacılık
otoritelerinin bir yönetim kurulu tarafından yönetilmelerinin son yılların bir
eğilimi olduğu sektörün ilgililerince düşünülmekte ve bu seçimin çoğunlukla
yeniden yapılanma süreçleri sırasında ortaya çıktığı görülmektedir.
Sivil havacılık konusunda
ileri ve önder durumdaki ülkelerde sivil havacılık yönetimi özerk yapıdadır;
örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde Federal Havacılık İdaresi, İngiltere'de
Sivil Havacılık Otoritesi gibi. Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika,
İrlanda, İtalya gibi ülkelerin sivil havacılık organizasyonlarına baktığımızda,
bir yönetim kurulu tarafından yönetildikleri dikkat çekmektedir. Dünyadaki
mevcut gelişmelere paralel olarak kurulan ve Türkiye için önem taşıyan Avrupa
Havacılık Otoriteleri Birliği de bir yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir.
Yönetim kurulu üyeleri,
sivil havacılık sektöründe görev almış, sistemi çok iyi tanıyan, tecrübeli ve
profesyonel kişilerden seçilmektedir. Bu yönetim şekli, sivil havacılığın
farklı faaliyet konularında uzman kişileri bir araya getirmektedir. Böylece,
yönetimin işlevleri, tek bir bakış açısı yerine, sistemin tamamını kapsayacak
biçimde yürütülmektedir. Başka bir örnek vermek gerekirse, Avustralya Hükümeti,
sivil havacılık otoritesini, Türkiye'deki şart ve gerekliliklere benzer
sebeplerle, 1995 yılında yeniden yapılandırmaya başlamıştır ve süreç hâlâ devam
etmektedir.
Getirilen yenilikler,
Türk sivil havacılık sistemi içinde yer alan kurum ve kuruluşların değişik
istekleriyle örtüşmektedir. Avustralya Hükümeti tarafından sivil havacılık
otoritesini yeniden yapılandırmak amacıyla belirlenen vizyonun temelinde,
havacılıkla ilgili olay ve kaza oranını en az seviyeye indirmek, uluslararası
standartlarla uyumlu basit ve kolayca anlaşılır bir düzenleyici sistem yaratmak
amaçlanmıştır. Bu amaçla, söz konusu vizyona ulaştıracak stratejiler
çerçevesinde, yaptığı reformlardan en önemlisi "Havacılık Emniyet
Forumu" adı altında bir danışma kurumunu devreye sokması olmuştur. Bu ya
da başka diğer gelişmiş ülkelerin sivil havacılık yönetimiyle ilgili
bölümlerinin benzer bir yapıda olduğunu biraz araştırılırsa görmek mümkün
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde sivil havacılık faaliyetlerinin düzenlenmesinden
Ulaştırma Bakanlığı sorumludur. Bakanlık adına, bu görevler, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Bununla birlikte, sivil havacılık
faaliyetlerinin düzenlenmesi kapsamındaki bazı konular, Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğü, Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı
Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Çevre ve Orman
Bakanlığı gibi birimler arasında dağılmaktadır. Bu durum, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün Ulaştırma Bakanlığı adına düzenleyici otoritesinin yeterince
kullanılmamasına neden olmaktadır. Ayrıca, Türk sivil havacılık sisteminin
gelişimine yönelik bir devlet politikasının şu ana kadar oluşturulmamış olması,
sivil havacılık alanında faaliyet gösteren kuruluşlar arasındaki eşgüdümün
sağlanmasını engellemektedir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü, yürütmekte olduğu görevlerinden kural koyma, denetleme ve yaptırım
uygulama gibi uçuş emniyetiyle doğrudan ilgili teknik konularda ve
lisanslandırmada özerk davranabilmeli ve havacılığın gerektirdiği hız ve
esneklikte karar alabilmeli ve uygulayabilmelidir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü üst yönetiminde sivil havacılık sistemini çok iyi tanıyan, yeterince
bilgili, tecrübeli kişilerin görev alması kurumun başarısı için son derece
önemlidir. Aynı zamanda, kurum yöneticilerinin görevde süreklilik göstermeleri
de başarıyı beraberinde getirecektir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünde birçok teknik konu uzmanlaşma gerektirirken, kısıtlı personel
kullanımı, uzmanlaşma yerine pek çok işi bir arada yapabilme zorunluluğunu
önplana çıkarmaktadır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bünyesindeki az sayıda
personel çeşitli olanaksızlıklara rağmen büyük bir özveriyle verilen görevleri
yerine getirmeye çalışmaktadır; ancak, bu durum, personelin iş yoğunluğu
nedeniyle uluslararası faaliyetleri takip etmesini ve havacılıktaki hızlı
gelişmeye ayak uydurmasını engellemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hava taşımacılığı hızlı bir şekilde gelişen ve 2001 yılı
itibariyle Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliğine üye olan Türkiye'nin…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen
tamamlayın efendim.
MEHMET MESUT ÖZAKCAN
(Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
…ülkemiz çıkarları
doğrultusunda Türk sivil havacılığına yön verecek, uluslararası sorumlulukları
yerine getirecek, yalnız özel bütçeli olmakla kalmayıp, gerek idarî gerek malî
yönden özerk bir sivil havacılık otoritesine ihtiyacımız vardır; ancak, bu
şekilde, hava taşımacılığı ve özellikle havaalanı yapımıyla ilgili yatırım
kararlarının siyasî değil, bilimsel gerçeklere dayandırılması, yeterli uzman
personelin istihdam edilebilmesi sayesinde, ulusal çıkarlarımıza ve günün
koşullarına uygun, dünyada ve sivil havacılık faaliyetlerinde ortaya çıkan
gelişmelere yanıt verecek gerekli düzenleme ve yönetmeliklerin kısa bir zamanda
çıkarılması, sektörde faaliyet gösteren kamu veya özel kurum ve kuruluşlar arasında
eşgüdümün sağlanması, Türk sivil havacılığının uluslararası platformda daha iyi
temsil edilmesi ve alınacak kararlarda söz sahibi olması mümkün olabilecektir.
Tasarının hayırlı
olmasını dileyerek, Yüce Meclise saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özakcan.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerinde şahısları adına söz istekleri var.
İstanbul Milletvekili
Sayın İnci Özdemir; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 940 sıra sayılı Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısında şahsım adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyanın her bölgesinde
ülkelerin sosyoekonomik gelişmelerinde lokomotif görevi havacılık endüstrisinin
olmuştur. Dünya çapında 30 000 000 kişiye istihdam yaratmış ve yıllık cirosu
400 milyar doları hava taşımacılığı olmak üzere 2 trilyon dolara yaklaşmıştır.
Yine, dünyada yılda 2 milyara yakın yolcu iş ve gezi maksadıyla havayolunu
tercih ederek uçmaktadır. Dünya çapında yapılan üretimin yüzde 40'ı hava
taşımacılığıyla yerine ulaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi havacılık sektörü diğer sektörlere göre daha hızlı ve daha
yüksek teknolojinin kullanıldığı bir sektördür. Havacılığın bu özelliği gerek
kural koyucu olarak sivil havacılık teşkilatlarını gerekse de hava taşıyıcıları
arasında yakın işbirliğini kaçınılmaz kılmaktadır.
Dünyada sivil havacılık,
temel olarak bugün tamamına yakın dünya devletlerinin taraf olduğu 1945 yılında
imzalanan Şikago Konvansiyonuyla düzenlenmektedir. Onsekiz ayrı konuda,
personel lisansları, havacılık kuralları, uluslararası hava seyrüseferi için
havacılık meteorolojisi, havacılık haritaları, hava-yer haberleşmesinde
kullanılan ölçü birimleri, hava aracı işletmeciliği, hava aracı tescil işareti
ve milliyeti, hava araçları uçuşa elverişliliği, kolaylıklar, havacılık
haberleşmesi, hava trafik hizmetleri, arama ve kurtarma, hava aracı kaza
inceleme, havaalanları, havacılık bilgi hizmetleri, çevre koruma, güvenlik,
tehlikeli maddelerin taşınması konularında uluslararası kural ve standartlar
getirilmiştir ve dünyada sivil havacılık kurallara göre yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; havacılık dünya ekonomisinin en hızlı büyüyen sektörüdür. Bu
büyük pastadan Türkiye'nin gerekli payı alabilmesi için güçlü bir sivil
havacılık sektörüne ihtiyaç vardır. Ancak, uluslararası arenada rekabet
edebilecek güçlü bir sivil havacılık sektörüne sahip olabilmek için de, güçlü
bir sivil havacılık otoritesine sahip olmak gerekmektedir.
Kamuoyu, Ulaştırma
Bakanlığının merkez kuruluşlarından olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
hakkında çok fazla bir bilgiye sahip değildir ve genellikle Türk Hava Yolları
ve Hava Kuvvetlerinin, havacılık faaliyetlerinin baş aktörleri olduğu
düşünülmektedir. Ancak, son yıllarda sivil havacılık alanındaki gelişmeler,
Türk kamuoyunda, Ulaştırma Bakanlığının bu yöndeki faaliyetlerini önplana
çıkarmıştır, haklı olarak da olumlu tepkiler alınmıştır.
Tarifeli içhat
uçuşlarının başladığı 20 Ekim 2003 tarihinden itibaren sefer yapan Fly Hava
Yolları, Onur Hava Yolları, Atlasjet Hava Yollarına, 2005 yaz tarife döneminde
Sun Ekspres Hava Yolları da katılmış bulunmaktadır. Şu anda da, yurt içinde
özel sektöre ait 4 havayolu şirketi 16, Türk Hava Yolları 27 noktaya tarifeli
seferler düzenlemektedir.
İçhatlarda 31 Mart 2005
tarihi itibariyle Türk Hava Yollarının dışında özel havayolu taşıyıcılarımız
tarafından 2 599 312 yolcu taşınmış, bunun sonucu olarak da özel havayolu
taşıyıcılarımız 166 259 881 Yeni Türk Lirası ciro elde etmiş ve devlete 3 352
034 Yeni Türk Lirası vergi, 8 541 341 Yeni Türk Lirası sigorta primi ödemişlerdir.
Ayrıca, 1 500 kişiye yeni iş imkânı yaratılmıştır.
Ancak, bu hızlı büyüme
beraberinde birçok sorunu da birlikte getirmiştir. Hepimizin malumları olduğu
üzere, 12 Mayıs 2005 tarihinde -eminim gayet iyi hatırlayacaksınız- Onur Hava
Yollarının Hollanda'ya yapmış olduğu tüm uçuşların, yine aynı ülkenin sivil
havacılık otoritesi tarafından -ki, adı Avrupa Sivil Havacılık Konferansıdır-
yabancı uçakların denetim programı çerçevesinde Hollandalı denetçiler
tarafından yapılan denetimler sonucu adı geçen havayolu şirketinin uçaklarında
eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle uçuşlarının durdurulmasıyla başlayan ve bu
uygulamaya Fransa, Almanya, İsviçre havacılık otoritelerinin de katılmasıyla
uluslararası bir krize sebep olan gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki,
sivil havacılık faaliyetleri bir devlet politikası olmalı ve buna da paralel
olarak bu politikaları kararlılıkla uygulayabilecek yeterli, deneyimli teknik
personelle donatılmış güçlü bir sivil havacılık teşkilâtı meydana getirilmelidir.
Şimdi, kısaca, Türk sivil
havacılığına bir göz atalım. Türkiye, esasen, 1945 yılında kurulan IKAO'nun
kurucu üyelerinden olmakla beraber, ülkemizde havayolu ulaştırması sektörü 14
Ekim 1983 tarihli ve 2920 sayılı Kanunla birlikte yasal bir çerçeveye
oturtulmuştur. Bu yasayla, sivil havacılık işletmelerinin kurulabilmesi mümkün
hale gelmiş ve özellikle 1986 yılından sonra sektör hızlı bir gelişme
göstermiştir; ancak, bu büyümenin sağlıklı ve istikrarlı bir büyüme olduğunu
söylemek mümkün değildir. 2920 sayılı Yasayla sayıları hızla artan hava
taşımacılığı işletmelerinin ve bunları denetleyici kurum olan Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün yeterli bir altyapıya sahip olmaması, planlı bir büyümeyi maalesef
engellemiştir.
Bu sebeple, hava taksi ve
genel havacılık işletmeleri hariç olmak üzere, son onbeş yılda, sadece airline
olarak 20 havayolu şirketi kurulmuş ve kapanmıştır. Bu durumun, ulusal
ekonomiye, havacılığımıza, turizmimize olumsuz etkileri çok büyük olmuştur.
1999 ve 2000 yılları, hava taşımacılığı açısından olumsuz geçmiştir. Ticarî
alandaki kayıplarımızın yanı sıra, sivil havacılığımız büyük bir itibar kaybına
uğramış, yurt dışından ülkemize yapılan yolcu taşımacılığındaki payımız, 1998
yılında yüzde 60'larda iken, 2000 yılında yüzde 40'lara inmiştir.
Türkiye, Avrupa'yı
Asya'ya bağlayan yaklaşık iki saatlik geniş bir hava koridoruyla, jeopolitik
konumuna uygun olarak, Avrupa, Asya, Kafkaslar ve Ortadoğu ekseninde önemli bir
hava trafiğine sahiptir. 22 adedi uluslararası trafiğe açık, toplam 70 adet
değişik kapasitelerde havaalanı mevcuttur. 87 ülkeyle ikili havacılık anlaşması
mevcut olup, bu çerçevede, bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları 78 ülkeye
tarifeli seferler düzenlemektedir. Tarifeli uçuşların haricinde, charter
bazında yaklaşık 386 yabancı havayolu taşıyıcısı ülkemizi ziyaret etmektedir.
Ülkemizce taraf olunan
uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yabancı ülkelerle ilişkiler, bu ülkelerin
hava taşıyıcılarının ticarî hak ile uçuş faaliyetlerinin belirlenmesi ve
denetlenmesi ile ülkemiz hava taşıyıcılarının ve havacılık şirketlerinin
kurulması, havacılık standartlarının belirlenmesi ve hepsinden önemlisi, uçuş
güvenliğinin yeterli düzeyde sağlanmasına ilişkin faaliyetler, Ulaştırma
Bakanlığı anahizmet birimlerinden birisi olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülmektedir. Bu kurum, aşağıdaki görevleri yürütmekle
sorumludur:
- Sivil havacılık
kurallarının geliştirilmesi,
- Havacılık personelinin
lisanslarının düzenlenmesi,
- Tüm havacılık
faaliyetlerinin ruhsatlandırılması,
- Hava sahamızdaki
seyrüsefer hizmetlerinin koordinasyonu,
- Uluslararası
gelişmelerin takibi,
- Uluslararası
anlaşmaların uygulanmasının takibi,
- Hava aracı kazalarının
incelenmesi,
- Sivil havacılık
eğitiminin esaslarının belirlenmesi,
- Arama-kurtarma
hizmetlerinde işbirliği yapılması,
- Havacılık güvenliği,
-2920 sayılı Sivil
Havacılık Kanunu kapsamında, sivil havacılık kurallarının geliştirilmesi,
- Sivil hava aracı
kazaları,
- Türk hava sahası
egemenliği hükümleri,
- Ticarî havacılık
işletmeleri,
- Havaalanları ve
tesisleri,
- Hava araçları ve
sicillerin tutulması,
- Hava araçlarına ilişkin
uçuş kuralları,
- Sivil havacılık
personeli,
- Havayoluyla taşımalar,
ki, bunun içinde taşıma sözleşmeleri, hava araçları kullanma sözleşmeleri
vardır,
- Taşıma sözleşmesinden
doğan sorumluluk.
Yukarıda anabaşlıklarla
ifade edilen bu görevleri yürütmekte mevcut yasanın öngördüğü anlayışla, Genel
Müdürlük organizasyon yapısı, personel istihdam politikası, personel ücret
politikası, Genel Müdürlük hareket kabiliyeti, hava trafiği yoğun illerde
örgütlenebilmesi, Genel Müdürlüğün üye olduğu uluslararası organizasyonların
karar değişikliklerine kısa sürede uyum sağlayabilmesi gibi hususları ifa
edebilmesi, maalesef, mümkün değildir. Dolayısıyla, yeni yasayla, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü, bugün itibariyle, Uluslararası Havacılık Teşkilâtı,
Avrupa Sivil Havacılık Konferansı, Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliği ve
Avrupa Hava Trafik Kontrol Teşkilâtının üyesi konumundadır. Dünyadaki gelişmeler
bize gösteriyor ki, Edirne'den Kars'a kadar yapılan bir millî havacılıktan söz
edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun;
konuşmanızı tamamlayın efendim.
İNCİ ÖZDEMİR (Devamla) -
Bunu gerçekleştirmedeki en önemli aşama, ülkemizin, 3 Nisan 2001 tarihinde,
Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliğine üye olmasıdır ve bu, sivil havacılık
için büyük bir adımdır.
Çok geniş bir yelpazeye
sahip havacılığın sağlıklı gelişimindeki diğer bir unsur ise, ülkemizdeki sivil
havacılık otoritesinin, uluslararası standartlarda yeniden organize olmasıdır.
Havacılık gibi çok hızlı gelişen bir sektörde, havacılığın gelişim hızına ayak
uydurabilecek hukuksal, idarî ve teknik bir altyapıya sahip, malî yönden özerk,
hareket kabiliyeti yüksek olan bir sivil havacılık otoritesi, artık, bir
zorunluluk olmuştur.
Uluslararası havacılığın
gerçekleştirilebilmesi için, üyesi olduğumuz bu kuruluşlarca hazırlanan
mevzuatın, üye ülkelerce uygulanması ve böylelikle, tüm dünyadaki havacılık
sektörünün emniyet yönünden standartlaştırılması amaçlanmaktadır. Bir ülkenin
hava taşıma işletmesinin başka bir ülkeye sefer yapabilmesi için, uluslararası
standartlara uyum sağlaması şarttır.
Sayın milletvekilleri,
sabrınızı daha fazla zorlamak istemediğim için bazı sayfaları da geçiyorum.
Kısacası, görüşülmekte olan tasarıyla, arzu edilen bu hedeflere ulaşılması
temennisiyle, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Yalnız, bu arada, biraz
önce, CHP'den arkadaşımız bir şey ifade ettiler, TCDD'nin hızlı treninden söz
ettiler. Sivil havacılık görüşülürken, bu ifadeleri, açıkçası, yadırgadığımı
ifade etmek istiyorum. Burada bir otobüs terminalinden Kağızman'a otobüs
kaldırmakla eşdeğer diye düşünüyorum bu ifadelerini.
Heyetinizi, tekrar,
saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özdemir.
Şahsı adına ikinci söz
isteği Kütahya Milletvekili Sayın Alaettin Güven'e ait.
Buyurun Sayın Güven.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN - Sayın Güven,
feragat ediyorsunuz.
Üçüncü sırada söz isteği
Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin'e ait.
Buyurun Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının geneli üzerinde görüşlerimi açıklamak üzere kendi adıma söz
almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, siz değerli milletvekillerini ve Yüce
Türk Ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan,
benden önce konuşan değerli İstanbul milletvekilinin, Cumhuriyet Halk Partisi
sözcüsünün konuşması üzerine eleştirisi konusunda da düşüncelerimi açıklamak
istiyorum.
"Burada, Cumhuriyet
Halk Partisi sözcüsü, sivil havacılık konusu konuşulurken nasıl olur da Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları üzerinde konuşur" dendi ve bu Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları üzerinde konuşmanın aynen otobüs terminalindeki
bir otobüsün kaldırılışıyla ilgili bir konuşma gibi gündemdışı olduğu, konuyla
ilgisi olmadığı ifadesinde bulunuldu. Şaşkınlığımı gizleyemiyorum, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, Ulaştırma
Bakanlığının görev ve yetkisindedir ve bütünüyle sorumluluk burada ilgili
Bakanlığa aittir. Elbette ki, sivil havacılık konusu görüşülürken, belli bir
mantaliteyi açıklayabilmek açısından, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında
yaşanan, bütün Türk Ulusunu yasa boğan ve bir düşünce etrafında inatla
direnmekten kaynaklanan konu üzerinde konuşulması burada söz konusu olacaktı.
Bunun yadırganacak hiçbir yönü yok. Ayrıca da, şu otobüs terminali benzetmesinin…
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Sivil havacılıkla o kadar alakasız olduğunu anlatmaya çalıştım.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Evet, işte, ben de onu söylüyorum. "O kadar alakasız" değil, son
derece alakalıdır, onu söylemek istiyorum.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Tren bağlantılı uçak seferleri var efendim!
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı yaklaşık onbir yıldan beri gündemdedir. Bugün, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmiş bulunması sevindiricidir.
Tasarı incelendiği zaman,
yenilikten uzak, uçuş emniyeti gibi duyarlı bir konuda politikanın etkinliğini
azaltıcı hiçbir önlem getirmeyen, Ulaştırma Bakanlığının etki ve yetkisini
korumaya yönelik bir yapıda olduğunu görmekteyiz.
Tasarının bizce en büyük
zafiyeti, yeniden yapılandırılacak olan Genel Müdürlüğe özerk bir yapı
getirmemesidir. Tasarı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünü, Ulaştırma
Bakanlığına bağlı özel bütçeli bir Genel Müdürlük olarak tanımlamaktadır. Tasarıda,
sivil havacılığın bağımsız bir otorite tarafından yönetilmesi yerine, yine,
Ulaştırma Bakanlığının politik baskılarına açık yönetilmesi öngörülmüştür.
Bunu, şunun için
söylüyorum: Benden önce konuşan konuşmacımız eleştirdiğim konunun yanında çok
doğru şeyler de söyledi, Türkiye'de, 1983'ten bu yana sivil havacılık alanında
çok ciddî çalışmalar yapılmış ve uçak sayıları şu günkü şirketlerin bile sahip
olamayacağı boyutlara ulaşan şirketler kurulmuştu Türkiye'de; ama, bir dönemin
çok ciddîye almamız gereken siyasal baskılarıyla yaptığı yönlendirmeler, ortaya
koyduğu duyarsızlıklar ve özellikle batırma istekleri sonunda batırılan
şirketler olmuştur Türkiye'de. O bakımdan, politikadan uzak durmak
gerekmektedir. Onun için bunları ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün iki temel görevi bulunuyor. Bu tasarıda da
yer aldığı şekliyle, sivil havacılık faaliyetlerinin kamu yararına ekonomik ve
sosyal gelişmeleri ve ulusal güvenlik amaçlarına uygun olarak düzenlenmesini ve
gelişmesini sağlamak amacıyla Bakanlık tarafından oluşturulacak politikaları
uygulamak ve izlemek, sivil hava ulaştırması konusunda ülke politikalarını
belirlemek, ikili ve çoktaraflı anlaşmaların çalışmalarına katılmak,
sonuçlandırılmasına gayret etmektir.
İkincisi ise, sivil
havacılık faaliyetlerinin uluslararası sivil havacılık kural ve standartlarında
düzenlenmesini, sürdürülebilirliğini ve gelişmesini sağlayacak esasları
saptamak, uçuş emniyetinin veya uluslararası standartlar ve kuralların ihlal
edildiğinin saptanması durumunda uçuş operasyonlarını ve faaliyetlerini
yasaklamak, gerektiğinde işletme ruhsatlarını askıya almak veya iptal etmek ve
cezaî yaptırım da dahil gereken her türlü önlemi almaktır.
Bu iki görevin aynı
organizasyon içinde olması, siyasal ve teknik konuların karıştırılmasına neden
olmaktadır; çünkü, birinci olarak saydığımız görevler siyasal, ikinci olarak
saydığımız görevler teknik görevlerdir. Bazı durumlarda teknik konular
siyasalmış gibi ya da siyasal karar ve sorumluluk gerektiren bazı konular
teknik bir konuymuş gibi algılanabilmektedir. Zaman zaman, teknik sorumluluk
gerektiren görevlere siyasal müdahalede bulunulması ya da tamamen siyasal sorumluluk
gerektiren, örneğin, havayollarının ekonomik yeterliliklerinin belirlenmesi,
minimum uçak sayısı, teminat miktarları, uçuş hatları, ticarî uçuş izinleri
gibi konularda konunun teknikmiş gibi algılanmasından dolayı gereken siyasal
müdahalenin yapılmaması ya da müdahalede geç kalınması mümkün olabilmektedir.
Bu iki konuyu iki ayrı
organizasyona dağıtmak yararlı olacaktır. Tasarıdaki Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün siyasal görevlerinin şimdiki Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün
adı Hava Ulaştırması Genel Müdürlüğü olarak değiştirilip, bu genel müdürlüğe,
teknik görevlerinin de kurulacak yeni Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne
verilmesi en uygun çözümdür.
Ayrıca, sektörün hemen
tüm temsilcilerinin katılımı ve desteğiyle, kısa adı TUHAB olan Türkiye Ulusal
Havacılık Birliğinin kurulması çalışmaları sürdürülmektedir. Tasarıya bir madde
eklenerek, TUHAB'ın kuruluşu da bu tasarının yasalaşmasıyla
gerçekleştirilebilir.
Yasanın geçici 2 nci
maddesi, tasarının yasalaşmasıyla birlikte tüm çalışanların görevini
sonlandırmaktadır. Bu yaklaşım, sivil havacılık gibi teknik ve insan yaşamıyla
ilgili bir kurumda kaos yaratır ve uçuş güvenliğini çok ciddî biçimde riske
sokar. Kadrolaşma arzusu varmış hissi yaratan bu maddede atama sürecinin altı
ayla sınırlı tutulmaması, kademeli olarak üç yıla uzatılması daha sağlıklı
olacaktır.
Ayrıca, asıl amacı
personelin klasifikasyonunu önplanda tutup, özellikle uzman personel istihdam
ederek hizmet kalitesini yükseltmek olması gereken yasada "örgün
eğitim" ibaresinin kaldırılmasıyla istenen amaca ulaşmak son derece zorlaşmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
yasanın olumlu yanları da vardır. Yasanın en önemli olumlu yanı, bu yasayla,
idareye, kendi gelirlerini toplama ve harcama yetkisinin verilmiş olmasıdır;
ancak, 657 sayılı Yasayla ilişkinin koparılmamış olmasından ötürü, etkin
kullanım, kaliteli personel istihdam edilmesi ve halen çalışmakta olan
personelin ücretlerinde iyileştirmeye gidilmesi konusunda ne kadar yararlı
olacağı meçhuldür.
Yasanın bir başka yararlı
yanı ise, 28 inci maddeyle, uyuşmazlıkların halli için, mahkemeye gitmeden,
belli limitler çerçevesinde olanak sağlamasıdır.
Bu yasanın felsefesi
yapısal değişikliğe yeterince olanak sağlamadığından, Türk sivil havacılığına
önemli bir katkısı olmayacaktır. Kaza kırım istatistiklerinde, maalesef, dünya
ortalamasının üstünde seyreden Türkiye rakamlarının bu yasayla aşağıya
çekilmesi, havacılığımızda gerek kamu gerekse özel sektörde çalışanların
koşullarının iyileşmesi pek olası görünmemektedir.
Değerli milletvekilleri,
tüm dünyadaki başarılı örnekler dikkate alınarak, Türk sivil havacılığına özerk
bir yönetim anlayışı getirilmelidir. Konuşmamda önerdiğim yapılanmalara benzer
yapılar, havacılıkta öncülük etmiş Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere gibi
ülkelerde bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Konuşmanızı
tamamlayın efendim.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her şeye karşın, tasarının ulusumuza ve
tüm sivil havacılığımıza hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve Yüce Türk
Ulusunu, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ergin.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım, bu oylamayı yaparken karar yetersayını da
arayacağım.
Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı
bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.14
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
940 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm İle Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/995) (S.
Sayısı: 940) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının maddelerine
geçilmesi için yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tasarının
maddelerine geçilmesini tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı
arayacağım.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yetersayısı vardır ve kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
SİVİL HAVACILIK GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN TASARISI
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç
ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun
amacı; Ulaştırma Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün teşkilât, görev, yetki ve sorumlulukları ile
ilgili esasları düzenlemektir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin.
Sayın Ergin, buyurun.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Sayın Başkan, şahsım adına da söz talebim vardı.
BAŞKAN - Efendim, arada
başka isimler var.
CHP GRUBU ADINA GÜROL
ERGİN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; her ne kadar, bu gürültü ortamında söyleyeceklerimi
anlatamayacağımı biliyorum; ama, yine de konuşmamı yapmak durumundayım.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesi
üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve
kendi adıma söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, sizleri ve Yüce Türk
Ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de havacılık, kültürel faaliyetlerde,
uluslararası ticaretin gelişmesinde ve turizmde öncü bir rol oynamaktadır. Bu
bağlamda, sınırları olmayan ve 30'dan fazla alt sektörü besleyen havacılıkta,
hem küresel hem bölgesel açıdan işbirliği kaçınılmazdır.
Sayın Başkan, devam
edeyim mi?
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlar, Sayın Ergin gerçekten haklı. Genel Kurulda bir uğultu var. Sayın
hatibi sükûnetle dinleyelim.
Sayın bakanımızın yanında
olan sayın milletvekillerimiz de, eğer, bakanla bir işleri varsa, daha sakin
bir şekilde konuşsunlar.
Buyurun Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu nedenle, ortak bir
amacı sağlamak için, ülkelerin, kaynaklarını birleştirerek, Uluslararası
Havacılık Örgütünün standart ve talimatlarını uygulamaları son derece önemli.
Ülkemizdeki sivil
havacılık faaliyetlerini, üyesi bulunduğumuz uluslararası kuruluşların,
standart ve tavsiyeleri doğrultusunda düzenleyen, bu doğrultuda yapılan
uygulamaları denetleyen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, aynı zamanda, 87
ülkeyle yapmış olduğu ikili sivil havacılık anlaşmalarının uygulanmasının
izlenmesiyle de yükümlü.
Değerli milletvekilleri,
son derece önemli görevler üstlenen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, eğer
görevlerini gerektiği gibi yerine getiremezse neler olabilecek, bu konuda sizin
dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü, Uluslararası Havacılık Örgütü, Avrupa Sivil Havacılık Konferansı,
Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliği ve Avrupa Hava Trafik Kontrol Teşkilâtının
üyesidir. Uluslararası havacılığın gerçekleştirilebilmesi için, üyesi
bulunduğumuz bu kuruluşlarca hazırlanan mevzuatın üye ülkelerce uygulanması ve
böylelikle tüm dünyadaki havacılık sektörünün emniyet yönünden
standartlaştırılması amaçlanmaktadır.
Bir ülkenin hava taşıma
işletmesinin, başka bir ülkeye sefer yapabilmesi için, uluslararası
standartlara uyum sağlama koşulu vardır. Söz konusu standartlaşmanın
gerçekleşmesi için yukarıda belirttiğim kuruluşlar, üye ülkelere periyodik
denetlemeler gerçekleştirmekte ve bu denetlemelerin sonuçları, bir ülkenin
emniyetli bir havacılık sistemine sahip olup olmadığını göstermektedir.
Uluslararası kuruluşlarca
ülkelere gerçekleştirilen denetlemelerde, ülkenin havacılık işletmelerine
yapmış olduğu denetlemeler kontrol edilmekte ve denetlemeyi yapan personelin
niteliği araştırılmaktadır. Son derece pahalı ve özel bilgi gerektiren
havacılık sektörü denetlemelerini yapacak personelin, yeterli donanıma sahip
olması önkoşuldur. Nitekim, 1995 yılında, Amerika Birleşik Devletleri Federal
Havacılık Örgütünden bir heyetin Türk sivil havacılığının güvenliği ve
güvenirliği konusunda ülkemize yapmış olduğu ziyaretin sonrasında, Türk Sivil
Havacılık Örgütünün Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün minimum
standartlarını karşılayacak düzeyde olmadığı ve Türk Hava Yollarının Amerika
Birleşik Devletlerine yapacağı uçuşların durdurulması konusu gündeme gelmişti.
Benzer denetlemeler Avrupa Havacılık Otoriteleri Birliği tarafından da
yapılmaktadır. Bu denetlemelerde, Avrupa Sivil Havacılık Otoritesi üyesi
ülkelerin hava taşıyıcıları ile bakım merkezi ruhsatlandırma ve pilot ve
teknisyenleri lisanslandırma usulleri denetlenmekte, olumsuz bulgular
sonucunda, o ülkenin başka ülkelere yaptığı uçuşları durdurmak, üyeliği iptal
etmek gibi yaptırımlar uygulanabilmektedir. Bu nedenle, bu konu, ülkemizin
uluslararası itibarı ve turizm potansiyeli açısından da büyük önem arz
etmektedir.
Bu denetimler,
Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu ve Avrupa Sivil Havacılık Konferansı
üyesi tüm ülkeler için belirli zamanlarda yapılmaktadır. Ülkemiz sivil
havacılığı da 2000 yılından bu yana denetimlere tabi olmuştur. Özellikle Avrupa
Sivil Havacılık Otoritesinin yapmış olduğu denetimler sonucu Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü tarafından verilen bakım organizasyonu yetkisinin tüm Avrupa'da
tanınması, hem ülkemize prestij sağlamış hem de başta Türk Hava Yolları olmak
üzere tüm sektöre önemli miktarda tasarruf etme olanağı yaratmıştır. Bu da,
sektörün hızlı büyümesine olanak sağlamıştır. Türk Hava Yollarının ve özel
sektörün payı bu yıl itibariyle yüzde 50'lere ulaşmıştır. Havacılık sektörü bir
önceki yıla göre yüzde 30 büyümüştür ki, bu, Avrupa ortalamasının çok
üzerindedir. Ancak, tüm bu olumlu gelişmelere 12 Mayıs 2005 tarihinde Onur
Havayollarının Hollanda, Almanya, Fransa ve İsviçre'ye tüm operasyonlarının
durdurulmasıyla sonuçlanan olaylar gölge düşürmüştür.
Ülkemizdeki tüm havayolu
şirketlerinin ve havacılık faaliyetlerinin denetimi, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Bu konudaki herhangi bir olumsuzluk ve
ihmal, uluslararası mevzuat gereği, başta Türk Hava Yolları ve özel sektörün
tüm havacılık faaliyetlerinin sona ermesi sonucunu meydana getirebilecektir.
Onur Havayolları
uçuşlarının durdurulmasına gerekçe olan SAFA denetim sonuçları, bu havayolunun
bir ülkeye yapmış olduğu tüm operasyonları engelleyecek boyutta olmayıp, sadece
bulguların belirlendiği uçakla sınırlı kalması gerekmekteydi.
Nitekim, aynı biçimde,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz elemanlarının, Antalya ve İstanbul Atatürk
Havalimanında, adı geçen ülkelerin havayolu araçlarına, SAFA programı
çerçevesinde yapmış oldukları denetimlerde de benzer bulgulara rastlanmış,
gerekli önlemler alınarak, uçakların eksiklikleri taraflarınca giderildikten
sonra uluslararası teamüller ve uygulamalar gereğince uçuşlarına izin
verilmiştir; ancak, bu denetimler, yeterli personel olmadığından ve var olan
personel de çok düşük ücretle çalıştığından dolayı uzun süreli istihdam
edilememeleri nedeniyle, gerektiği sıklıkla yapılamamaktadır. Bu bakımdan, Türk
sivil havacılığında istenen düzeye gelebilmemiz açısından denetim personeli
sıkıntısının giderilmesi, bunu giderebilmek için de, bu alanda çalışacak
personelin yeteri düzeyde ücretle ücretlendirilmesi zorunluluğu vardır.
Avrupa havayolu
taşıyıcılarıyla sıkı bir rekabete giren sektörün ve bu rekabette en önemli rolü
oynaması gereken Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün eli zayıflamış ve hak
etmediği olaylarla karşı karşıya kalmıştır. Şu anda görüştüğümüz yasa tasarısı,
bu nedenle ülkemiz açısından son derece önemlidir.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa tasarısı son derece önemli olmakla birlikte, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
maalesef, altkomisyon kurulup, konunun enine boyuna tartışılması, incelenmesi
isteğimiz kabul görmemiştir. Bugün görüştüğümüz tasarı, çok hızlı görüşme
sonucunda birçok yanlışlıkla dolu olması yanında, uluslararası sivil havacılık
organizasyonunun öngördüğü beş ana kriteri de sağlamaktan uzaktır. Birçok
görev, komisyon tarafından ilgili maddelerden çıkarılmıştır; birçok maddede de
düzeltmeye muhtaç bir durum bulunmaktadır. Örneğin, madde 8'in (d) bendi, madde
10'un (a) bendi, madde 12'nin (d) bendi gibi. Bu durum, uluslararası mevzuat
gereği, Türk sivil havacılığı adına sorunlar yaratacaktır. Tasarının Genel
Müdürlüğün görev ve yetkilerini belirleyen 4 üncü maddesinin (ı) bendinde
"sivil hava ulaştırması konusunda ülke politikalarını belirlemek, ikili ve
çoktaraflı anlaşmaların çalışmalarına katılmak ve bunları sonuçlandırmak"
denmektedir. Burada "anlaşma" sözcüğüyle uluslararası anlaşmalar
kastedilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ergin.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Fıkranın sonundaki "sonuçlandırmak" sözcüğüyle Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün, Dışişleri Bakanlığından ayrı, bağımsız olarak uluslararası
anlaşma yapabileceği anlamı çıkıyor. Bu mümkün değildir. Bu nedenle, cümlenin
sonu "bunların sonuçlandırılmasına çalışmak" biçiminde
değiştirilmelidir.
Madde 8'in (d) bendinde
"hava trafik hizmetleri"nden sonra gelmek üzere "dışındaki"
ifadesinin ilave edilmesi ve buna bağlı olarak "personelinin"
sözcüğünün "personelin" olarak değiştirilmesi gerekmektedir; çünkü,
Uçuş Standartları Daire Başkanlığı, hava trafik hizmetleri personelinin değil,
hava trafik hizmetleri personeli dışındaki personelin lisans ve sertifikalarına
ilişkin düzenlemeleri yapmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bundan sonraki kısmını, kişisel olarak da söz
aldığımdan, orada yapacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ergin.
Madde üzerinde, şahsı
adına, İstanbul Milletvekili Sayın İnci Özdemir…
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Kütahya
Milletvekili Sayın Alaettin Güven…
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Muğla
Milletvekili Sayın Gürol Ergin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama kaldığım yerden devam ediyorum.
Madde 9'da Hava Ulaşım
Daire Başkanlığının görevleri sıralanmakta, maddenin (a) bendinde "tüm
uçuş operasyonlarının millî kurallar, ikili ve çoktaraflı anlaşmalar ve ilgili
mevzuat çerçevesinde yapılmasını sağlamak ve denetlemek" denmektedir.
Burada "tüm uçuş operasyonları" ifadesi yerine "hava
taşımacılığı" ifadesinin kullanılması daha uygun olacaktır. Ayrıca, ilgili
dairenin adının da "Hava Taşımacılığı Dairesi Başkanlığı" olması daha
uygun görünmektedir. Aynı maddenin (e) bendinde "ikili veya çoktaraflı
hava ulaştırma anlaşmalarını yapmak ve anlaşma hükümlerine uyulup uyulmadığını
denetlemek" denmektedir. Bu ifadeden de genel müdürlüğün Dışişleri
Bakanlığından ayrı, bağımsız uluslararası anlaşma yapabileceği anlamı çıkıyor
ki, bu, her halde mümkün değildir; daha uygun bir ifadenin kullanılması
gerekir.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda madde 10'un (d) bendinde, NOTAM yayınlanması işinin Devlet Hava
Meydanları İşletmeleri Genel Müdürlüğü sorumluluğunda olduğu gerekçesiyle
tasarıdan çıkarılması uygun görülmüştür. Burada amaç, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün NOTAM yayınlaması değildir; gerekmesi halinde NOTAM yayınlanmasını
da sağlamaktır. Bu koşullarda NOTAM konusunda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
yetkisi bulunmayacaktır. NOTAM maddeye yeniden eklenmelidir.
Tehlikeli maddelerin hava
araçlarıyla taşınması konusu uçuş emniyetinin sağlanmasıyla doğrudan ilgili
olup, Havacılık Güvenliği Daire Başkanlığı sorumluluğunda olmamalıdır. Çeviri
hatasından olduğu sanısında bulunduğum bu durumda 8 inci maddede yer alan Uçuş
Standartları Daire Başkanlığının görev alanına dahil edilmesi, var olan
uygulamaya da uygun olacaktır. Ayrıca, bu maddede, Genel Müdürlüğün üst
yönetimine yapılacak atamalarda dikkate alınacak mesleklerin eğitimini veren
kurumların örgün olması koşulu Plan ve Bütçe Komisyonunda metinden
çıkarılmıştır.
Genel müdürlüğün sorumlu
olacağı hizmetlerde oldukça önemli nitelikler aranırken "örgün"
ifadesinin çıkarılması bu duyarlılıkla bağdaşmamaktadır. Bu ifadenin tasarıya
tekrar eklenmesi uygun olur.
Havacılık Güvenliği Daire
Başkanlığın görevlerine ilişkin 12 nci maddenin (d) bendinde "Tehlikeli
maddelerin hava yolu ile taşınması ile ilgili düzenlemeler yapmak ve denetlemek"
denmektedir. Dairenin görevlerinin bütününe bakıldığında, bu daire, havacılığın
security kısmıyla ilgilenmektedir; ancak, konunun önemli bir kısmı safety'yle
ilgilidir, ki, bu husus genel faaliyet yapısı bakımından bu dairenin uzmanlık
alanına girmemektedir. Bu iki durumun ayırımı yapılmalıdır.
Atamalara ilişkin 21 inci
maddede, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı, daire başkanlığı gibi
kademeler için aranan yükseköğretim türleri dar tutulmuştur. Genel Müdürlük
içinde yıllarca çalışarak, belirli bir havacılık bilgi ve deneyimine sahip olan
diğer meslek kollarına bu kademeler kapatılmış olmaktadır.
Bu maddeye göre, coğrafya
bölümünden mezun olup yıllarca hava trafik kontrolörlüğü yapmış, daha sonra
şube müdürü olmuş bir kişi, seyrüsefer daire başkanı olamamaktadır. Aynı
şekilde, iktisat fakültesi mezunu bir kişi güvenlik dairesi başkanı
olabilirken, polis akademisi mezunu bir kişi olamamaktadır.
Sayılan okulların
birinden mezun olmayan, ancak, son derece yüksek bilgi birikimine ve deneyimine
sahip onbeş yıllık bir teknik denetici daire başkanı olamayacaktır.
Genel Müdürlüğün
gelirlerini sayan 26 ncı maddenin (a) bendinde "Genel Müdürlükçe, bu Kanun
ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve yönetmelikler gereğince verilen
ruhsatlar, sertifikalar, tescil belgeleri, lisanslar, her türlü izin ve diğer
yetki belgeleri, anılan belgelerin yenilenmesi ile tescil işlemleri
karşılığında elde edilecek gelirler" denmekte ve diğer bentlerde de
gelirler sıralanmaktadır.
Bu maddenin içeriğinde
yer alan faaliyetlerle ilgili Ulaştırma Bakanlığı dönersermayesine de ücret
yatırılmaktadır. Maddede, Ulaştırma Bakanlığı dönersermayesine ayrıca bir bedel
ödenmeyeceğine dair bir hükmün yer alması yararlı olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
27 nci maddede de "Genel Müdürlük görev ve yetkileri kapsamı içinde
bulunan yeterlik belgesini haiz veya yeni belge alacak sivil havacılık
personelinin sınavları ve bunların denetimleri ile sivil havacılık işletmelerinin
uluslararası sivil havacılık kural ve standartları, kanunlar ve yönetmeliklerle
belirlenmiş her türlü denetim, yetkilendirme, ruhsat, sertifika ve lisans
hizmetlerini, Bakanlık tarafından belirlenecek ücretler karşılığında yapar"
denilmektedir. Bu maddenin içeriğinde yer alan faaliyetlerle ilgili, Ulaştırma
Bakanlığı dönersermayesine yine ayrıca ücret yatırılmaktadır; bu nedenle,
Ulaştırma Bakanlığı dönersermayesine ayrıca bir bedel ödenmeyeceğine dair bir
hükmün de maddede yer alması yararlı olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
sıraladığım gibi, yasa tasarısında değiştirilmesi gereken, ama mutlaka gereken
birçok madde bulunmaktadır. Öyle umuyorum ki, tarafımızdan ya da tarafınızdan
verilecek önergelerle bu konularda düzeltmeler yapacağız.
Özellikle, var olan
personelin mağduriyetine neden olacağı görüntüsü veren maddelerde gerekli
düzenlemelerin yapılmasına katkı vermenizi rica ediyorum.
Bu duygu, düşüncelerle,
bu yasa tasarısının, Türk Ulusuna ve sivil havacılık örgütlerimize yararlı
olmasını, Türk sivil havacılık kuruluşlarını çok daha ilerilere götürecek
çalışmaların başlangıcını oluşturmasını diliyor, hepinizi, tekrar, saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ergin.
Şahsı adına ikinci
konuşmacı, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan; buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay)
- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî ki, çok önemli bir
kanunu, sivil havacılıkla ilgili önemli bir kanunu görüşüyoruz. Sayın
Bakanımız, yoğun bir çalışmadan sonra, böyle bir kanun tasarısını Türkiye Büyük
Millet Meclisine sevk etme noktasında gayret sarf etmiştir; kendisine de
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, çok özel
bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce, bazı milletvekillerimiz
bunu sizinle paylaşmış olabilir; ben, özellikle, beni dinlemenizi istirham
ediyorum. Hatay Havaalanı, Türkiye'de, özel idare bütçesinden yapılan tek
havaalanıdır. Türkiye'de, özel idare bütçesinden yapılan başka bir havaalanı yoktur.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) - Siirt'te var.
ABDULLAH VELİ SEYDA
(Şırnak) - Mardin'de var.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Yani, bunu, eleştiri olsun diye söylemiyorum değerli arkadaşlar; siz de
dikkatle dinlerseniz… Tabiî ki, Hatay Havaalanının 2001 yılında yapımına
başlanmış, STOL tipi bir havaalanı ve şu ana kadar, 45 trilyon 690 milyar özel
idare bütçesi marifetiyle bu projeye para harcanmış ve şu an pistin sadece
altyapı çalışmaları devam etmekte ve pist henüz bitmemiştir. Değerli arkadaşlar, TEMA Vakfı, havaalanı
inşaatının durdurulması için dava açtı ve 7.10.2003 tarihinde yürütmeyi
durdurma kararı aldı ve daha sonra, inşaatı devam ederken, tabiî, devam etmez
oldu, bir ara durdu ve daha sonra, Sayın Bakanım, Çevre ve Orman Bakanlığı
bünyesindeki ÇED Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan bir toplantıyla, ÇED raporu
olumlu çıktı ve havaalanı inşaatının yapımına devam edildi; fakat, bu ÇED
raporu, havaalanı inşaatının maliyetini artıran bir ÇED raporu oldu. Havaalanı
nerede yapılıyor; Amik Ovasında. Amik Ovası, zaten her yıl sel altında, su
altında kalıyor ve taşkın sulardan havaalanını korumak üzere ÇED raporunda,
yeraltı drenaj kanalları, yerüstü drenaj kanalları, betonarme gibi tedbirler
sunulmuş ve bu, havaalanı inşaatı maliyetini 200 trilyon liraya çıkarmıştır.
Şimdi, tabiî ki, bizim,
bunu, Hatay Özel İdare bütçesinden yapma gibi bir imkânımız yok. Bakın, size
söyleyeyim; Hatay Havaalanının özel idare bütçesinden yapılması durumunda, on
yıldan aşağı bitmeyeceği malum, Sayın Bakanım. Neden; çünkü, özel idare
bütçesinin 2005 yılı yatırım bütçesi 12,5 trilyon lira. Biz ne yapmışız;
bütçeyi yaparken buraya 4,5 trilyon lira para ayırmışız; geçen hafta da yapılan
bir çalışmayla, ekbütçeyle 5 trilyon daha para oraya koymuşuz, 9,5 trilyon,
yani 12,5 trilyon yatırım bütçesinin 9,5 trilyonunu havaalanına harcayacağız ve
maalesef Hatay'a, Hatay'ın köylerine, Hatay'ın ilçelerine, kaymakamlıkların
köylere hizmet götürme birliklerine; yol, su, altyapı, sulama suyuyla ilgili Hatay
Özel İdare bütçesi marifetiyle şu an hiçbir hizmeti yapma imkânımız
kalmamıştır.
Dolayısıyla, Sayın
Bakanım, sizden rica ediyorum: Taşkın riski altında olan bu havaalanını nasıl
kurtarabiliriz? Kuş göç yolları nedeniyle uçuş güvenliğinin hâlâ sorun olarak
durduğu, hâlâ var olduğu söyleniyor; bu tehlikeyi nasıl aşacağız?
135 gün uçuş yasağı olan
bir havaalanımız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Toparlıyorum, bitiriyorum.
Şimdi, Sayın Bakanım,
sizden istirhamımız bu.
Şunu söylemek istiyorum:
Biz, 200 trilyon lira tutarında bir projenin altından kalkamayız. Hatay Özel
İdare bütçesi bunu yapabilecek kapasitede değil. Bunu, on yılda da, onbeş yılda
da bitiremeyiz.
Şimdi, bu kadar problemli
bir yerde, bu kadar problemi olan havaalanını, acaba nasıl bitirebiliriz? Siz,
Ulaştırma Bakanı olarak, bu konuda bizlere nasıl yardımcı olabilirsiniz? Bunu
kendi bünyenize almayı düşünüyor musunuz, devralmayı düşünüyor musunuz?
Devralıp, Bakanlığınızın bütçesiyle bunu tamamlama düşünceniz var mı? Bu
noktada bize söyleyebilecekleriniz nelerdir?
Bu noktada, hem Hatay
kamuoyunu hem de Hatay'ın 10 milletvekilini bilgilendirme noktasında bizlere
bir çözüm yolu önerirseniz, konuya ilişkin nasıl bir strateji, nasıl bir
uygulama içerisinde olacaksınız, eğer bunu bizlere izah ederseniz, bizlere
açıklarsanız, emin olun, bizleri de, Hatay kamuoyunu da çok mutlu etmiş
olacaksınız. Ben, büyük bir hassasiyet göstereceğinize inanıyorum. Bu noktada
bize yardımcı olacağınıza ve bu noktada bizimle elbirliği yapacağınıza canı yürekten
katılıyorum, inanıyorum ve Hatay Havaalanının sizin tarafınızdan devam
ettirilmesi, yaptırılması ve daha sonra da Hataylı hemşerilerimizin hizmetine
sizin gayretlerinizle sunulması gerektiğine inanıyorum ve sizin de bu konuda
büyük bir hassasiyet göstereceğinize canı yürekten katılıyorum.
Sayın Başkanıma da
müsamahalarından dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum; Sayın Bakanıma da
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Eraslan.
Sayın milletvekilleri, 1
inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2.- Bu Kanunda
geçen;
a) Bakan: Ulaştırma
Bakanını,
b) Bakanlık: Ulaştırma
Bakanlığını,
c) Genel Müdürlük: Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünü,
d) Sivil havacılık
işletmeleri: Genel Müdürlükten işletme veya çalışma ruhsatı almış işletmeleri,
e) Uluslararası Sivil
Havacılık Anlaşması: 5.6.1945 tarihli ve 4749 sayılı Kanun ile onaylanmış olan
Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması ve eklerini,
f) Yeterlik belgesi
gerektiren personel: Uluslararası Sivil Havacılık Anlaşması ile diğer
uluslararası ve ulusal mevzuatta belirtilen niteliklere sahip olması gereken ve
bu kapsamda Genel Müdürlükten yeterlik belgesi alması gereken personeli,
İfade eder.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsı adına, Ankara Milletvekili Sayın
Yakup Kepenek söz istemişlerdir.
Sayın Kepenek, sürenizi
birleştiriyorum.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA YAKUP
KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, sevgili
izleyenler; Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü konusunda, CHP Grubunun ve kişisel
görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım; bu fırsattan yararlanarak, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
sözlerime başlarken, sivil havacılığın gelişmesi, sivil havacılık uğraşısı
yolunda yaşamlarını yitiren tüm insanlarımızı saygıyla, sevgiyle anıyorum,
kendilerinin nur içinde yatmalarını diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
havacılığın, son yıllarda hızlı bir gelişme gösterdiği bilinen bir gerçektir.
Yüzde 7 dolayında bir büyüme hızına ulaştığı, ülkemizde ve dünyada giderek
artan sayıda insanın hava ulaşımını kullandığı bilinmektedir.
Bu nedenle ya da bu
çerçevede, bu sektörün, bu ulaşım sisteminin ayrı bir özelliğine dikkatinizi
çekmek istiyorum. Bu sektör, ulusal olduğu kadar, uluslararasıdır; o nedenle,
düzenlemelerimizin yalnız ulusal değişkenlerle değil, uluslararası gidişata,
ölçülere ve uygulamalara da uygun olması, o doğrultuda olması gerekir. Dilerim,
burada görüşmekte olduğumuz tasarının yasalaşmasıyla, bu konuda olumlu adımlar
atılır.
Burada, söz konusu olan
tasarıda bir çelişki hemen dikkati çekiyor: Tasarı, Genel Müdürlüğün bütçesini
özerk, ancak, idarî yapısını bağımlı kılıyor. Şimdi, bütçesi özel, yönetimi
hükümete bağımlı bir yapının, etkin, verimli, çağdaş, günümüzün uluslararası
gelişmelerine uygun ve başarılı olma şansının ne kadar olacağını ayrıca
tartışmamız gerekir diye düşünüyorum.
Bu arada belirtilmesi
gereken bir nokta var; sivil havacılık düzenlemeleri, yalnızca yasalarda değil,
Bakanlığımızın, Ulaştırma Bakanlığının çıkardığı yönetmeliklerle, talimatlarla,
yönergelerle de bu düzenlemeler yapılıyor. Bu nedenle, bu tür düzenlemelerin,
yönetmelik ve benzeri düzenlemelerin, yasaların dışında kalan düzenlemelerin de
uluslararası ölçülere uygun olması ve bu doğrultuda olması beklenen noktalardır
diye düşünüyorum.
Eğer gerekçede
belirtildiği gibi, sivil havacılık hizmetinin dünyadaki gelişmelere koşut bir
çerçevede, güvence içinde yürütülmesi isteniyorsa, çok önemli bir noktanın daha
burada altı çizilmelidir değerli arkadaşlar. Bu nokta şudur: Yönetim, bu iş
yalnız yasal düzenlemeyle olmaz, araç-gereç satın almakla olmaz; burada önemli
olan, bu alanda çalışacak olan insangücünün niteliğidir, insangücünün
becerisidir, üretkenliğidir. Yapılması gereken, bu konuda herhangi bir boşluğa,
ödüne, herhangi bir savsaklamaya izin vermemektir; çünkü, bu konuda, insan
kalitesi, insangücünün niteliği yönünde yapılacak olan bir yanlışın maliyeti,
insan maliyeti ve para maliyeti gerçekten yüksek olmaktadır. İktidarın, hükümetimizin
bu kadro anlayışının bu kurallara çok da uygun olmadığı, en azından kimi
yönleriyle çok kuşkulu olduğu, bilinen bir gerçektir. Hiç olmazsa, sivil
havacılık konusunda iktidarın kendi kadro anlayışına bağlı kalmamasını, bunun
dışına çıkmasını ve iktidara sadakatin değil, iktidara bağlılığın değil, işe
bağlılığın, becerinin, yeterliliğin, deneyimin personel çalıştırmada önde
tutulmasını istiyorum; çünkü, bununla, yalnız bununla bu tür kurumlaşmalar
başarılı olabilir, yalnız bununla ulusal ve uluslararası düzeyde Türkiye'nin
yeri ve konumu yükselebilir ve yalnız bununla insan ve para kayıplarından uzak
bir yönetim yapısı oluşturulabilir.
Değerli arkadaşlar, bu
çerçevede değinilmesi gereken çok önemli bir nokta daha var; o da şudur: Şu
sırada, ülkemizde, diğer sivil şirketler ya da Türk Hava Yolları dışında özel
şirketler faaliyet göstermeye başladılar. Türk Hava Yolları, uzakara, şimdilik
en azından bu alanın amiral gemisidir. Özel uçak şirketlerinin belli bir
standardı tutturmasında, çalışanlarına, özellikle çalışanlarına hak ve hukuk
vermesinde, daha doğrusu, çalışanlarının dinlenmeleri, parasal hakları, uçuş
süreleri veya hizmet süreleri gibi konularda haklarını tam olarak alabilmeleri
için Türk Hava Yollarının örnek teşkil etmesi gerekiyor. Türk Hava Yollarının,
çalışanlarına haklarını tam olarak vermesi gerekiyor. Havacılık çalışanlarının
haklarını tam olarak alması gerekiyor. Türk Hava Yollarının, bu bağlamda…
Burada, biraz da kişisel
görüşlerimi net olarak söyleyeyim; Türk Hava Yolları, yıllardır özelleştirme
kapsamındadır ve hızla büyüyor, iyi ki büyüyor. Uluslararası düzlemde,
uluslararası uçuşlarda yeni hatlar elde ediyor; ancak, Türk Hava Yollarının
özelleştirilmesini, ben, hiç doğru bulmuyorum. Özelleştirme yerine, özerk bir
yönetimle Türk Hava Yollarının daha da güçlendirilmesi, o bayrağın uçaklarda
dünyanın her tarafına gitmesi hepimizin benimseyeceği bir ulusal onurdur, bir
ulusal çıkardır. Bu nedenle, Türk Hava Yolları stratejik sektör sayılmalıdır.
Geçen yıl 200 000 000 dolar kâr ettik; kârlı bir kuruluştur ve özelleştirilmesi
yoluna gidilmemelidir. Diğer kamu kuruluşlarında yapıldığı gibi, hükümetin
yaptığı gibi, sudan ucuza, yıllık kârının birkaç katına satılacak bir Türk Hava
Yolları, gerçekten, Türkiye için ulusal bir kayıp olur.
Bu noktada, iki örnek
vermek istiyorum. Bilirsiniz, İngilizlerin bir Economist Dergisi var. Economist
Dergisi geçtiğimiz aylarda Türkiye'yle ilgili bir yorumunda Türkiye'den olumlu
söz ederken "Türkiye'nin havayolları iyi çalışıyor" demek zorunda kaldı. Kim için söyledi, ne için
söyledi bunu; Türk Hava Yolları için söyledi. O nedenle, bu kurumu, yani, Türk
Hava Yollarını güçlendirmemiz gerekiyor.
Bu çerçevede, bir başka
anıyı da söyleyeyim. Bundan iki yıl önceydi; Bilkent Üniversitesinde yapılan
bir uluslararası toplantıda, Türkiye'nin emekli bir büyükelçisi -Dünya
Bankasının Türkiye Temsilcisi, o zaman Ajay Chibber'dı, Hintli bir iktisatçıydı,
konuşmacı da oydu- bizim büyükelçimiz ona döndü ve "neden Türk Hükümetini
sıkıştırmıyorsunuz, neden mecbur etmiyorsunuz, neden Türk Hava Yolları bir an
önce satılmıyor" diye sordu ya da söyledi. Bunun üzerine, Dünya Bankasının
Türkiye Baştemsilcisi, o bizim büyükelçiye şunu söyledi: "Bakın, bu işler
kolay değil, hemen yapılacak şeyler değil, çok dikkat etmek gerekiyor. Türk
Hava Yollarının o yıllarda ortağı Swiss Air'di. Eğer Türk Hava Yolları özelleştirilseydi
Swiss Air alacaktı. Oysa, Swiss Air şimdi iflas etti; doğru mu olacaktı Türk
Hava Yollarının satılması." Şimdi, Dünya Bankası temsilcisi bizlere böyle
bir ders verdi. Bunu niye söylüyorum; bunu şunun için söylüyorum: Hükümetimizin
USAŞ'tan başlayarak, HAVAŞ'tan giderek, kurumlarda çalışanları kıyıma
uğratarak, ülkenin geleceğini ve çıkarını hiçe sayarak uyguladığı
özelleştirmelerde, genelde ekonominin, özelde ülkenin çok şey kaybettiğini
düşünüyorum. Bu nedenle, özellikle hizmet sektörleri, stratejik sektörler, yer
hizmetleri gibi alanlar bir tarafa; ama, Türk Hava Yolları gibi gerçekten
stratejik kuruluşların, kurumların, KİT'lerin özelleştirilmesine karşı çıkmamız
gerektiğini düşünüyorum.
Bu bağlamda, Sayın
Başkan, izin verirseniz, birkaç noktaya daha değineyim. Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana, hatta öncesinden başlayarak ülkemizde sivil havacılığa
ayrı ve özel bir önem verilmiştir. 1925'te, bildiğiniz gibi, Türk Hava Kurumu,
o zamanki adıyla Tayyare Cemiyeti kurulmuştu. Oysa, yakın yıllarda, yine
üzülerek belirteyim, Türk Hava Kurumu, kurban derisi kavgaları nedeniyle
kendisi kurban edilmektedir. Bakın, o tartışmada şu veya bu doğrudur veya şöyle
böyle olur demiyorum; birilerinin şu hakkı vardır, birilerinin bu hakkı vardır;
ama, Türk Hava Kurumunun asıl gelir kaynağı olan kurban derilerine
dokunulmamasını; Türkiye'de sivil havacılığın güçlenmesi için, özellikle
hükümetinizin, bu konuda, Türk Hava Kurumuna çok daha hoşgörülü, çok daha
sevecen, çok daha destekleyici davranmasını özellikle istiyorum. Neden
istiyorum; çünkü, bu, ancak kurban derisi tartışmasına çözüm bulmada
iktidarınızın, yani, AK Parti İktidarının özel bir konumu olabilir ve bu tutum,
bu davranış, bu tavır, kesinlikle, Türk Hava Kurumu yararına çalışmalıdır, onun
güçlenmesi için olmalıdır.
Yine, geçişli olarak bir
başka noktaya değineyim. Hükümetiniz işbaşına gelmeden önce, Türk Hava
Yollarının uçaklarının en önünde, Mustafa Kemal'in "istikbal
göklerdedir" sözü yer alıyordu; şimdilerde pek rastlanmıyor. Bunun
denetlenmesini, bunun açığa çıkmasını ve eğer istikbalin göklerde olduğunu
düşünüyor isek -sanıyorum, Sayın Bakan böyle düşünüyor- o plaketlerin, o sözün
yeniden uçakların en önünde, görkemiyle, eski görkemiyle ve düzgün biçimde
konulmasını bir yurttaş olarak istiyorum, talep ediyorum.
Şimdi, geçişli
konuşacağımı söylemiştim Sayın Bakan. Son olmayan, ama, sondan bir önceki bir
nokta daha var; o da şu: Bizim havaalanlarımızda bir VIP uygulaması var. Bu,
bildiğiniz gibi, önemli kişiler anlamına gelen yabancı sözcüklerin baş
harflerinden oluşuyor. Şimdi, bu VIP uygulaması, Sayın Bakan, tam bir kargaşa
içinde gidiyor. Ben, bireysel olarak, ülkemizde böyle bir uygulamanın olmasına
taraftar değilim, bunun kaldırılmasından yanayım; ama, eğer ille de, kesinlikle,
zorunlu olarak VIP uygulaması korunacaksa, muhafaza edilecekse, bunun doğru
dürüst ve hakça olmasını istiyorum. Bunun, kimlere ve nasıl açık olacağının çok
daha net saptanmasını, çok daha belirgin olmasını, çok daha düzgün bir işletme
konusu olmasını özellikle istiyorum; çünkü, bu, başka ülkelerde olmayan, pek de
olmayan bir uygulama ve yabancıların gözünde de, kendi gözümüzde de
ayırımcılığın, birinci sınıf-ikinci sınıf vatandaş ayırımının bir göstergesi
olarak kullanılıyor. Bizim, çağdaş bir dünyada, uzay çağında, havacılığın onca
geliştiği bir çağda bu tür birinci-ikinci sınıf vatandaş ayırımına
gereksinimimiz, ihtiyacımız yoktur. Bu konuda bir düzenleme yapılmasını
özellikle istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizin havacılık sektörünün gelişmesinde, daha hızlı, özellikle daha
güvenli, daha ucuz hava ulaşımının, çalışanlarının da haklarını koruyan ve uçuş
güvenliğini asıl insanında gören bir anlayışın egemen olması dileğiyle, bu
yasanın, ülkemize, havayolu çalışanlarına, hepimize hayırlı, uğurlu olmasını
diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kepenek.
Sayın Özdemir, konuşacak
mısınız?
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Şahsı adına,
Adana Milletvekili Sayın Recep Garip.
Buyurun Sayın Garip.
Süreniz 5 dakika.
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 940 sıra
sayılı sivil havacılıkla ilgili tasarının 2 nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.
Sözlerime başlarken,
yıllar önce okumuş olduğum Saint Exupery'nin "Savaş Pilotu" isimli
kitabının hafızalarımda hâlâ durduğunu ve önemli bir kitap olduğunu edebiyatçı
arkadaşlar, dostlar bilirler, kitap okuyan dostlarımız iyi bilirler. Sivil
havacılıkta uzun yıllar pilotluk yapan arkadaşlarımızın, mutlaka, bu tür edebî
metinler yazdıklarına, denemeler ortaya koyduklarına, romanlar yazdıklarına da
tanık oluruz. Bu tür katkılarının hava yolculuklarında çok ciddî coşkular
oluşturduğunu da biliriz.
Sivil hayatın, sivil
düşünmenin, sivil yolculuğun her bireyimiz için hassas olduğu noktasında
hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Gökyüzünün maviliklerinde kıtalara ulaşmak,
dünyanın bir ucundan diğer tarafına geçmek önemli bir unsur olmalı. Dünya,
eskisi kadar, kuşkusuz, büyük değil; eskisi gibi insanlar, ovalardan, dağlardan
geçip gitmiyorlar kıtalara, ülkelere, şehirlere giderken; daha kolay, bir
saatlik, birkaç saatlik bir zamanlamayla kıtalararası dolaşmaları da sürdürüyorlar.
Belki de mavinin en tılsımlı katlarında gökyüzünün sırlarını çözmek, bembeyaz
bulut balyaları arasında yol almak, sanıyorum, ilk defa uçuş yapan bir
çocuğumuzun hayatında önemli ekim alanlarıdır, önemli sonuçlar verecektir diye
düşünüyorum.
2 nci madde gayet açık
bir maddedir, görev tanımlamaları yapılmıştır. İnsangücünün niteliği üzerinde
önemle durmak gerektiğini düşünüyorum. Özellikle, Yakup Kepenek Hocam,
ifadelerinde önemle üzerinde durdular; çünkü, insan niteliğinin, seçkin
kadronun orada bulunuyor olmasının, herhangi bir şekilde zafiyet vermeden,
risklere atılmadan bu uçuşların yapılıyor olmasının önemli olduğunu ve insan
kaynağının çok ciddî noktada değerlendirilmesi gerektiği konusunda, hem
maddesel olarak hem de insan kaynağımız açısından önemli olduğunu
düşünmekteyim.
Bilindiği üzere,
ülkemizde sivil havacılık hizmetleri, Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde örgütlenen
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü, yabancı ülkelerin hava taşıyıcılarının ticarî hak ile uçuş
faaliyetlerinin belirlenmesi ve denetlenmesi ile ülkemiz hava taşıyıcılarının
ve havacılık şirketlerinin kurulması konusunda, havacılık standartlarının
belirlenmesinde, hepsinden önemlisi uçuş emniyetinin yeterli düzeyde
sağlanmasına ilişkin faaliyetleri de kapsamaktadır.
Sivil havacılık,
uluslararası platformlarda yeni yeni filizlenen bir alandır. Ülkeler, kendi
sivil havacılık sahalarını düzenleme, denetleme ve kontrol etme hususlarında,
bilindiği gibi, egemenlik yetkisine sahiptirler. Bu anlamda da, ülkemizde yeni
yeni gelişen sivil havacılık, önemli bir oluşum halindedir. Her ülke kendi
sivil havacılığını düzenlerken uluslararası sözleşmeler çerçevesinde bir
uygulama alanı da oluşturmak durumundadır.
Sivil havacılık
faaliyetlerinin emniyetli bir şekilde yürütülebilmesi için, düzenleme ve
denetim görevini etkin biçimde yerine getirebilecek teçhizat, personel ve idarî
yapıya sahip merkezî bir sivil havacılık otoritesi oluşturulması günümüz
ihtiyaçları karşısında bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Bu konuda,
elbette ki duyarlı olmak, elbette ki denetimi çok ciddîye almak mecburiyeti
hâsıl olmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin hava
ulaştırma sektörü üzerinde yapılan incelemelerde, sivil havacılık
otoritelerinin yaptırım gücü daha yüksek bir yapıda örgütlendiklerine de tanık
olmaktayız. Dünyada yaşanan gelişmeler karşısında, ülkemizde de sivil havacılık
hizmetlerinin daha etkin ve güvenli bir ortamda verilebilmesi amacıyla kamu
tüzelkişiliğini haiz, özel bütçeli olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün
yeniden teşkilâtlanması amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır. Dolayısıyla, 2 nci
madde, bu yetkilerin kimlere ait olduğunu da bize açıkça belirtmektedir.
Bu tasarıyla, genel
olarak, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün merkez teşkilâtı ile İstanbul ve
Antalya temsilciliklerinden oluşması belirlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
RECEP GARİP (Devamla) -
Sivil havacılık faaliyetlerinin yoğun olduğu illerde sayısı 4'ü geçmemek üzere
yeni temsilcilikler kurulabilmesine yönelik Ulaştırma Bakanlığına yetki
verildiğine tanık oluyoruz.
Genel Müdürlükte
havacılık uzmanı ve havacılık uzman yardımcısı istihdam edilmesi hükme
bağlanmıştır. Genel Müdürlüğün görev kapsamı içinde olmak üzere, sözleşmelerle
hizmet yapmaya ve yaptırmaya yetkili kılındığını da görmekteyiz. Ulaştırma
Bakanlığında sürekli bir kurul olarak faaliyet göstermek üzere Ulaştırma Kurulu
kurulmaktadır. Yeni oluşum nedeniyle, kadro iptal ve ihdasına yönelik
düzenlemeler de yapılmaktadır.
Son cümleler şöyle
olmalıdır: Sivil havacılık alanında verilebilecek belgelerden ücret alınması ve
dönersermaye oluşturulmasının amaçlanması nedeniyle, bu kurum için özel bütçe
hükme bağlandığına da, bağlanması gerektiğine de tanık olmaktayız. Dolayısıyla,
sivil havacılık, bu anlamda, önemli bir görev yerine getirecektir.
Bu noktada, yasanın
ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Garip.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.07
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
940 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/995) (S. Sayısı: 940 (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 3 üncü
maddesini okutuyorum:
İKİNCİ
BÖLÜM
Teşkilât,
Görevler ve Yetkiler
Teşkilât yapısı
MADDE 3.- Genel Müdürlük,
merkez teşkilâtı ile doğrudan merkeze bağlı İstanbul ve Antalya
temsilciliklerinden meydana gelir. Sivil havacılık faaliyetlerinin yoğun olduğu
illerde Bakan onayı ile sayısı dördü geçmemek üzere yeni temsilcilikler
kurulabilir.
Temsilcilikler bir müdüre
bağlı olarak faaliyet gösterirler. Temsilciliklerin birimleri ile çalışma usûl
ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Genel Müdürlüğün merkez
teşkilatı ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşur.
Genel Müdürlük merkez
teşkilâtı ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT
BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 940 sıra sayılı Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ve kişisel düşüncelerimi
iletmeye çalışacağım; bu nedenle, Sayın Başkanı ve değerli milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 3 üncü maddeyle, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün merkez
teşkilatının ve olası taşra teşkilatının strüktürü yapılmaktadır.
Tasarının 1 inci
maddesinde belirtildiği gibi, kurulacak olan bu teşkilât, bu örgüt, Ulaştırma
Bakanlığına bağlı, kamu tüzelkişiliğini haiz, özel bütçeli Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğüdür. Tasarının ilerleyen maddelerinde de görülecektir ki,
teşkilâtın yapısı, Genel Müdürlüğün yapısı, taşra teşkilatının yapısı, şimdilik
kurulan İstanbul ve Antalya temsilcilikleri; ama, ondan sonra gelişen
durumlarda kurulacak olan temsilciliklerle, Ulaştırma Bakanlığına bağlı önemli
bir genel müdürlük olmaktadır. Bunu, biz de önemsiyoruz; çünkü, bu Genel
Müdürlük hem Türkiye içindeki sivil havacılığı düzenleyecektir, götürecektir,
örtecektir hem de dünya ilişkilerini kuracaktır. O nedenle, yasanın Plan ve Bütçe
Komisyonundan çıkması sırasında, önemli katkılarda da bulunmuştuk.
Yalnız, yasa, Plan ve
Bütçe Komisyonuna geldiği zaman, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bizler, bu
yasanın, bir altkomisyona havale edilmesini istedik; çünkü, inceledik ve baktık
ki, bir defa, tasarı olgun bir tasarı değil, üzerinde çok uğraşmak gerekiyor.
Bu da zaman alacaktı. Ayrıca -bunu söyledik ve doğru da çıktı- komisyonda
görüşülürken, yasanın olgunlaşması için çok zaman alacağı görüldü. Nitekim,
dikkat edilirse, zabıtlara bakılırsa, bu yasanın her maddesinde devamlı redaksiyon
yetkisi verilmiştir. İkincisi, kurumlar birbirini örtmemiştir. Yasanın dili pek
güzel değildir; yani, Osmanlıca ve Arapça sık sık kullanılmıştır. Üstelik,
diğer kurumlara, diğer yasalara atıflarda, kaldırılmış kanunlar da
görülebilmiştir. Ancak, bizim de katkımızla, yasa, şu anda, önümüze gelmiş ve
görüşülmeye başlanmıştır.
Yine, dil konusundaki
eleştirilerimi getiriyorum. Kanunları yaparken de çok iyi hazırlanamıyoruz. Bir
defa, daha önceki konuşmalarda da belirttiğim gibi, yasalar, bir defa Anayasaya
aykırı olarak getiriliyor. Burada yok; ama, daha önce bunları gördük.
Diğeri, tasarı,
Başbakanlıkta hazırlanırken, sanıyorum yeterli dikkat ve özen gösterilmemiştir.
Sayın Bakana burada bir diyeceğim yok. Sayın Bakan, hakikaten, sempatik,
çalışkan bakanlarımızdan bir tanesi. Üstelik, Sayın Bakanı havacılar çok
seviyor. Özellikle özel havayolcular çok seviyor. Benim de yakın dostlarım var.
Neden seviyorlar; çünkü, Sayın Bakan bir konuda çok önemli bir işlem yapmış.
Yani, İskender'in kılıcı gibi, Gordion'da çekmiş kılıcı, çözülemeyen bir sorunu
kılıçla ortadan bölmüş. Nedir bu sorun; bu, slot sorunudur. Slot çok önemli bir
şey. Slot, hepimizin bildiği gibi, delik, boşluk, aralık demektir. Yani, hava
trafik kurallarında tayyarenin ne zaman ineceğini ve ne zaman kalkacağını,
hangi aralıklarda o havayolu için serbest olacağını gösteren bir hava trafik
kuralıdır ve çok önemlidir. Bildiğiniz gibi, bu ülkede slot yüzünden daha önce
çok büyük havayolları battı; yani, 70-80 trilyonlarla önemli bir havayolu
batırıldı. Adını herhalde biliyorsunuz.
Onun için, Sayın Bakan bu
slot uygulamasıyla hakikaten büyük sempati toplamıştır. Ben, Sayın Bakan için,
bu havacılıkta topladığı sempatiyi demiryollarında toplamasını diliyorum. Az
önce Sayın Kapusuz'a sordum, Kayseri'de sizin cer atölyelerinizde güzel raylar
yapılıyor mu dedim. O "bilemiyorum, ben artık Ankara Milletvekiliyim"
dedi. Tabiî, bunu Kayseri milletvekillerine sormam gerektiğini, sonra öğrenmiş
bulunmaktayım.
Diğeri, Sayın Bakanın,
balıkçı barınaklarında, limanlarda ve demiryollarında bu sempatiyi göstermesini
ve halk tarafından da -bu özel havayolu şirketlerinin sahipleri tarafından ne
kadar sevildiğini biliyoruz- sevildiğinin bilinmesini istiyorum. Çünkü, slotta
çok önemli bir konu halletmiştir Sayın Bakan. Yani, Türkiye'de bir garabet var,
biliyorsunuz. Yani, Sayın Bakan Ulaştırma Bakanı; ama, havayolları Sayın Bakana
bağlı değil. Nereye bağlı Türk Hava Yolları; çok ilginç bir olay, Özelleştirme
İdaresine bağlı. Peki, Özelleştirme İdaresi nereye bağlı; o da başka bir bakana
bağlı. Yani, ilginç bir olay. Bakanlar Kurulunda -çok ilginç, belki Türkiye'de
bir örnek yaşanıyor, suijenerist bir durum, çok değişik bir olay- Sayın Bakan
Türk Hava Yollarına karışamıyor. Ama, çok ilginç, slot olayını da Türk Hava
Yolları çözüyor. Yani, tam bir garabet; yani, deve mi, kuş mu olduğu belli
olmayan bir durum yaşıyoruz; ama, bu özel hava yolcular, hakikaten, Sayın
Bakanın yaptığı, yetkisi olmadığı halde yaptığı slot uygulamasıyla, Sayın
Bakanımıza büyük sempati duyuyorlar, biz de bu sempatiyi duyuyoruz.
Bunu böyle kısaca ifade
ettikten sonra, değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri, Sayın Başkan; şimdi,
kanun tasarısına geçmeye çalışıyorum. Kanun tasarısı, bildiğiniz gibi, sivil
havacılık olayında, Ulaştırma Bakanlığına bağlı bu Genel Müdürlüğün teşkilât
yapısını, merkez teşkilat yapısını, taşra teşkilât yapısını ve İstanbul ve
Antalya'daki diğer temsilcilikleri bağlıyor. Tabiî, görev, yetki ve
sorumlulukları sayarken, görevlerini, yetkilerini, sorumluluklarını,
uluslararası ilişkileri ve ihtilafları sayıyor. İhtilaflar, ileriki maddelerde
gelecek; onda da çok değişik düşünceler vardı; ama, sanıyorum, Plan Bütçede bu
düzeltildi.
Şimdi, yasa tasarının 1
inci maddesine baktığımız zaman, bunun nasıl bir kurum olduğunu görüyoruz. Bu,
özel bütçeli ve kamu tüzelkişiliğini haiz olan bir bağlı kuruluş. Bağlı kuruluş
olduğu zaman, değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; bağlı kuruluşlar, Türkiye'nin
idarî yapısı içerisinde yalnız bir genel müdürle temsil edilmez. Genel müdürün
altında, ona destek olan, bağlı kuruluşa destek olan önemli bir kurul vardır.
Plan Bütçede de söylemiş olmamıza karşın, bu kurulu oluşturamadık. Türkiye'de
bunun bir tane örneği var, başka bir örneği de yok. Yani, Türk idarî teşkilât
yapısı içerisinde, hakikaten, ikinci değişik bir kurum da oluşmuş bulunmakta;
yani, genel müdürün dışında, ayrıca, Türk idarî yapısına uygun, Türk idarî
teşkilâtına uygun olarak bir yönetim kurulu olması gerekiyordu; yani, genel
müdürü ve kurumu, yönetim kuruluyla desteklemek, güçlendirmek, ona güç
kazandırmak gerekiyordu; Plan Bütçede yaptığımız bütün katkılara, koyduğumuz bütün
eleştirilere karşın, bunu burada yapamadık. Belki, biraz sonra bir önergeyle,
yönetim kurulunu bu genel müdürün altına koyar ve bunu da yapmaya çalışırız.
Ayrışık oyumuzda da
belirttiğimiz gibi, diğer önemli bir husus da Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
şimdi, bu Adalet ve Kalkınma Partisinin yaptığı yasalarda, buraya getirdiği
teklif ve tasarılarda genel müdürler var; ama, genel müdür yardımcıları yok. Ne
hikmetse, bu yasada, genel müdürün altına da genel müdür yardımcıları
konmuştur. Şimdi, 940 sıra sayılı tasarıyı incelediğimiz zaman, onun arkasında
(I) sayılı cetveli görürüz. Bu (I) sayılı cetveli de incelediğimiz zaman, genel
müdürün altında çeşitli şekilde genel müdür yardımcıları da vardır. Oysa, bu da
bir ilk, bu da garip bir durum; ilk defa, genel müdürün altında genel müdür
yardımcıları var. Bu, daha önce gelen, daha önce teklif edilen veya tasarıyla
gelen yasalarda genel müdür yardımcıları yoktu, burada bu var. Bu da hükümetin,
Bakanlar Kurulunun hazırladığı tasarıların birbiriyle uyuşmazlıklarını ortaya
koyuyor. Bu da çok önemli bir konu. Ya tekriri müzakereyle, daha önce yaptığımız
kanunların…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Baratalı,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Sayın Başkan, 15 dakikaydı, değil mi?
BAŞKAN - Hayır, arada
isimler var; eğer, konuşmazlarsa, size vereceğim. Şahsı adına sizden önce söz
istekleri var.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Evet, diğer konu da,
işte, bir standart yok. Yani, genel müdür yardımcıları burada var; ama, daha
önceki kanunlarda yok.
Diğer konu ise, çok
ilginç, hem ihdas edilen hem de iptal edilen kadrolara baktım, daha önce iptal
edilenlerde mimar yok; ama, burada mimar var. Mimarların buradaki görevlerini
anlamakta güçlük çekmekteyiz; bunu bir arkadaş bize anlatırsa burada, çok mutlu
olurum. Üstelik mühendislerin hangi tür mühendis oldukları da belli değil.
Yani, burada acaba peyzaj mühendisleri de çalıştırılacak mı veya buna benzer
jeodezi mühendisleri olacak mı, olmayacak mı; bunları da pek bilmiyoruz.
Mühendis konusunun da açıklanması gerekiyor.
Son olarak da -şimdiki
konuşmamda ifade etmeye çalışıyorum- belki denebilir ki, genel müdür
yardımcılarını biz kaldırmak istemedik; çünkü, onların kazanılmış hakları
vardı; ama, dikkat ettiğimiz zaman, incelediğimiz zaman görmekteyiz ki, değerli
arkadaşlar, Sayın Başkan; müktesep hakkı olan, kazanılmış hakkı olan belirli
bir statüyü elinde tutan bazı personelin de burada bu statüleri kaybolmaktadır.
Bu, korkarım, yine bizler tarafından olmasa bile, salt dışardan izleyen
yurttaşlar açısından, acaba, Adalet ve Kalkınma Partisi bunların hakkını
korumamakla bir kadrolaşma konusunda yeni bir çığır mı açıyor diye
düşünebilirler. Bunu ben destek olmak için söylüyorum. Böyle bir şey yoksa da
duymak isteriz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bu düşüncelerle, kanunun iyilikler getirmesini dileyerek Yüce
Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Baratalı.
Şahsı adına söz isteyen,
İstanbul Milletvekili Sayın İnci Özdemir; buyurun.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Feragat
ediyorsunuz.
Kütahya Milletvekili
Sayın Alaettin Güven; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Güven, süreniz 5
dakika.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 940
sıra sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki
Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bilindiği gibi, ülkemizin de taraf olduğu
uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, hava taşıyıcılığı faaliyetleri, 1954
yılında Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde daire başkanlığı olarak kurulmuş ve
yürütülmüştür.
Havayolu ulaştırma
sektörü, 14.10.1983 tarihinde kabul edilen 2920 sayılı Sivil Havacılık
Kanununun yürürlüğe girmesiyle, özellikle 1980'lerin ikinci yarısından itibaren
belirgin bir gelişme gösterip ivme kazanmıştır.
Kurum, 1987 yılında genel
müdürlük olarak günün koşullarına göre yeniden yapılandırılarak Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü halini almıştır. 2000'li yıllarda, gelişen ekonomik ve
teknolojik şartlara bağlı olarak, birçok alanda olduğu gibi, bu alanda da büyük
mesafe katedilmiştir. Öyle ki, ülkemizde, sivil uçak işletmesi, Türk Hava
Yolları dahil 16'ya, sivil uçak sayısı 209'a, koltuk sayısı 35 000'e
ulaşmıştır.
Son yıllarda gelişen
havacılık sektörüyle iç ve dış seferlerde önemli artışlar yaşanmış, filonun
büyümesi ve eleman ihtiyaçları, sektörde yeni bir düzenlemeyi gerekli
kılmıştır.
Sivil havacılık
faaliyetlerinin emniyetli bir şekilde yürütülebilmesi için, düzenleme ve
denetim görevini etkin biçimde yerine getirebilecek, idarî ve teknik kapasitesi
yüksek merkezî bir sivil havacılık otoritesinin oluşturulması, günümüz ihtiyaçları
karşısında bir zorunluluk haline gelmiştir.
Dünyada yaşanan terör
olayları neticesinde, sivil havacılıkta Avrupa Birliği standartları belirlenmiş
ve ülkeler bu kurallara uymaya başlamıştır. Bu kanunla, ülkemizde de bu
standartlarda sivil havacılık yapılacaktır.
Ayrıca, bu sektörde
nitelikli personel büyük önem arz etmektedir. Kanunla, sivil havacılıkta daha
kalifiye elemanlara çalışma imkânı sağlanacaktır.
Kanunun ülkemize ve sivil
havacılığa hayırlı olması dileğiyle saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Güven.
Şahsı adına, İzmir
Milletvekili Sayın Bülent Baratalı; buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Grup adına yaptığım konuşmaya, 940 sıra sayılı tasarı hakkında
devam ediyorum; bu düşüncelerle, başta Sayın Başkan olmak üzere, saygıdeğer
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Grup adına yaptığım
konuşmada, bu yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber, bazı kamu çalışanlarının
bazı statülerinin bozulacağından bahsetmiştim. O nedenle de bunların
durumlarının düzeltilmesi gerektiğini söylemiştim. Şimdi, şöyle denebilir;
ihdas edilen ve iptal edilen kadrolar içinde, kadroları iptal edilen kamu
görevlileri için bir sıkıntı doğabilir, bunu yapmamamız gerekmektedir. Bu,
belki haksız olarak da yalnız bu kanun için söylenebilecek olan... Diğer
kanunlar için çok önemlidir kadrolaşma düşüncesi. Nedir kadrolaşma; bir defa,
kamu görevinde, kamu ajanlığında önemli olan liyakattir. Şimdi, layık olmayan
insanları, yani liyakat kurallarını taşımayan insanları bazı düşüncelerle bazı
yerlere getirirseniz, onun adına "kadrolaşma" denir. Özellikle,
bunlar "vücut dilinden anlayan kamu ajanı" veya "vücut dilinden
anlamayan kamu ajanı" şeklinde de düzenlenirse, daha da büyük tenkitler,
eleştiriler olabilir; bunu yapmamamız gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi, bu
ülke insanı, iki partili bir Parlamento kurarak sorunlarının bir an önce
çözülmesini istemektedir.
Şimdi, liyakatten söz
açılmışken, Sayın Bakanımıza bağlı olmayan bir Türk Hava Yolları var; Türk Hava
Yolları ve onun karşısında şimdi gelişmekte olan, zaman zaman gelişmesi
engellenen özel havayolları şirketleri var. Hepimizin de bildiği gibi, özel
havayolları şirketleri, hakikaten güzel şeyler yapıyorlar; yani, önemli olan,
hava taşımacılığını, insan ve kargo taşımacılığını... Çok önemli indirimlerle
başladılar; bacak biletlerinde, özellikle bir gün sonra yapılacak olan
uçuşlarda fiyatları otobüs biletlerine indirdiler; her tarafa uçuyorlar. Çok
ilginç ki, Siirt'e bile uçuyorlar. Biliyorsunuz, Türk Hava Yolları, Siirt'e
uçmuyordu. Nedense, özel bir havayolu şirketi bu işe talip olduktan sonra, yine
Hava Yolları Genel Müdürlüğü müracaat etmiş "biz de Siirt'e uçmak
istiyorduk" diye; demişler ki: "Sizin elinizdeki uçaklarla hani o
pist ve apron sorunları nedeniyle oraya uçamazdınız"; ama, nedense, ne
olmuşsa olmuş, şimdi havayolları da Siirt'e uçmak istiyor. Tabiî, bu ülkede, bu
tür hizmetlerin, her nereye gidebilirse oraya gitmesi gerekiyor; herkesin,
ülkemizin batısına, doğusuna, kuzeyine ve güneyine konfor içinde yolculuklarını
yapmaları gerekiyor, ucuz ve güvenli şekilde yolculuklarını yapmaları
gerekiyor. Umarım, dilerim, bu rekabet olayı, slot işi de düzelirse, olacaktır.
Siz, bir kuruma slotu veriyorsunuz, ondan sonra, diğer kurumlar, ondan izin
almak zorunda kalıyor. Hani, biz özelleştirmeciydik; özelleştirmeyle daha güzel
şeyler yapardık, rekabeti sağlardık, ucuzluğu sağlardık, konforu sağlardık?.. O
nedenle, bu, Türk Hava Yollarına verilen slot işinin, tekrar, Bakanlığa geri
verilmesi gerekiyor. Sayın Bakanı bilemiyorum tabiî, bu konuda ne düşünüyor.
Bakın, bu
havayollarındaki ucuzluğu, sakın ola ki, yani, kazakırım işlerini de çok
karıştırmamak lazım. Bugün, sivil havayollarında kazakırımı ben pek duymadım;
ama, Türk Hava Yollarının tam 17 tane büyük kazakırımı var. Neden oluyorsa?..
Bunun nedenlerinden bir tanesi liyakat işidir değerli milletvekilleri; yani,
Türk Hava Yolları içinden gelen bir kadroyu, meydanı bilen, apronu bilen, uçuşu
bilen, slotu bilen bir kadroyu, hava trafiğini bilen bir kadroyu siz işbaşına
getirmeniz gerekirken, oraya, daha önce ticaretle uğraşmış, zahire alıp satmış,
et alıp satmış olan bir kadroyu getirirseniz, bu işler zor olur değerli
arkadaşlar; yani, büyük sıkıntılar yaşanır.
O nedenle, ben, yine, bu
duygularla, bu kadrolaşma iddialarına esas, temel etmemesi düşüncesiyle, bu
statüleri ve müktesebatları bozulabilecek olan değerli kamu görevlilerini, bu
fedakâr insanları bundan yoksun etmemek gerektiğini düşünüyorum ve bu duygu
ve düşüncelerle, çok değerli Meclise ve
Sayın Başkana saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Çok teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Baratalı.
Sayın milletvekilleri, 3
üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Karar
yetersayının aranılması isteği vardır.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum ve karar yetersayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur;
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.30
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.43
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
940 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/995) (S. Sayısı: 940) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 3 üncü maddesinin oylanmasında karar
yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve tekrar karar yetersayısı arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir, karar
yetersayısı vardır.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
Görevler ve yetkiler
MADDE 4 . - Genel
Müdürlüğün görev ve yetkileri şunlardır:
a) Sivil havacılık
faaliyetlerinin kamu yararına, ekonomik ve sosyal gelişmelere ve millî güvenlik
amaçlarına uygun olarak düzenlenmesi ve gelişmesini sağlamak amacıyla, Bakanlık
tarafından oluşturulacak politikaları uygulamak ve takip etmek.
b) Sivil havacılık
faaliyetlerinin uluslararası sivil havacılık kural ve standartlarında
düzenlenmesini, sürdürülebilirliğini ve gelişmesini sağlayacak esasları tespit
etmek.
c) Uluslararası sivil
havacılık alanındaki gelişmeleri takip etmek, ilgili uluslararası kuruluşlara
üye olmak, katkı veya katılma paylarını ödemek, bu kuruluşlarla iş birliğinde
bulunmak; üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarca kabul görmüş kural ve
standartların güncel olarak uygulanması için gerekli düzenlemeleri yapmak ve
uygulanmasını sağlamak.
d) Sivil havacılık
faaliyetlerine yönelik mevzuata aykırı eylemlerin önlenmesi amacıyla gerekli tedbirleri almak.
e) Türk hava sahası ve
uluslararası anlaşmalar gereğince hizmet sorumluluğu üstlenilen uluslararası
hava sahalarının kullanımına ilişkin strateji ve politikalara esas teşkil
edecek ilkelerin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak; hava trafik yönetim
hizmetleri konusunda 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununa uygun olarak
sivil-asker koordinasyonuna ilişkin esasları belirlemek ve uygulanmasını
sağlamak.
f) İlgili kuruluşların
görüşlerini almak suretiyle, Türk hava sahasını kullanan sivil hava araçlarının
uyması gereken hava trafik yönetim hizmetleriyle ilgili düzenlemeler yapmak.
g) Türk hava sahasında
hava arama ve kurtarma hizmetlerinin ilgili kuruluşlarla koordineli bir şekilde
mevzuata ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını sağlamak.
h) Yurt içinde ve yurt
dışında hava ulaştırma faaliyetlerinde bulunmak isteyen Türk ve yabancı gerçek
veya tüzel kişilere verilecek izinlerin esaslarını ve şartlarını hazırlamak,
gerekli görülmesi halinde ilgili bakanlık ve kamu kurum ve kuruluşları ile
koordinasyonu sağlamak.
i) Sivil hava ulaştırması
konusunda ülke politikalarını belirlemek; ikili ve çok taraflı anlaşmaların
çalışmalarına katılmak ve bunları sonuçlandırmak.
j) Sivil havacılığın
yasadışı müdahaleler ile diğer tehlikelerden, yangın, sel, deprem gibi doğal
afetlerden korunması için gerekli politikaları belirlemek, önlemleri almak,
aldırtmak ve uygulamaları takip etmek.
k) Bakanlık tarafından
verilen yetki kapsamında sivil havacılık kazalarının ve olaylarının
soruşturmasını yapmak veya yaptırmak, sonuçlarına göre gerekli tedbirleri
almak, bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek.
l) Türk hava aracı
siciline kaydedilecek sivil hava araçlarının tescil ve sicil işlemlerini
uluslararası standartlara uygun olarak yapmak, ilgili uluslararası kurum ve
kuruluşlarla iş birliğinde bulunmak, sicilleri bildirmek ve siciller üzerindeki
hukuki düzenlemelere uygun kayıtları tutmak.
m) Sivil hava araçlarıyla
emniyetli uçuş operasyonları yapmak için gerekli olan önlemleri almak,
denetimler yapmak ve belge düzenlemek, onaylamak, yenilemek, iptal etmek ve
kayıtları tutmak.
n) Sivil havacılık
alanında faaliyette bulunan ve kurallara aykırı hareket eden gerçek ve tüzel kişilere
uygulanacak idari ve teknik yaptırımlara ilişkin esasları belirlemek ve bunlar
hakkında yasal işlem yapmak.
o) Uçuş emniyetinin veya
uluslararası standartlar ve kuralların ihlal edildiğinin tespit edilmesi
halinde, uçuş operasyonlarını ve faaliyetlerini yasaklamak, gerektiğinde
işletme ruhsatlarını askıya almak veya iptal etmek ve cezai yaptırım da dahil
gereken her türlü önlemi almak.
p) Bu Kanunda öngörülen
görev ve yetkileri yerine getirmek üzere yönetmelik ve genelgeleri hazırlamak.
r) Sivil havacılıkla
ilgili teknik alt yapıya ilişkin düzenlemeler yapmak ve uygulanmasını sağlamak.
s) Genel Müdürlüğün
hizmet alanı, görev ve yetkileriyle ilgili konularda Bakanlıkça belirlenen
esaslar dahilinde, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mahalli idarelerle
gerekli iş birliği ve koordinasyonu sağlamak.
t) Sivil havacılık
sektörünün gelişimini sağlayacak tedbirleri almak ve gerekli düzenlemelerin
yapılması hususunda ilgili kuruluşlara önerilerde bulunmak.
u) Kurumun faaliyet
alanları ile ilgili fiyat tarifelerini belirlemek ve Bakan onayına sunmak.
v) 14.10.1983 tarihli ve
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümleri ve uluslararası uygulamalar
çerçevesinde, hava alanları, hava araçları, yolcu, yük ve üçüncü şahıslara
yönelik sigorta sorumluluk limitlerinin belirlenmesi çalışmalarına katılmak,
sigorta şartlarının sağlanmasını kontrol ve takip etmek.
y) Genel Müdürlüğün
imkânları dahilinde sivil havacılıkla ilgili yurt içi ve yurt dışı kurumlara
müşavirlik hizmeti vermek, kurs, toplantı, konferans, seminer ve eğitim
faaliyetleri düzenlemek,
z) Bakanlık tarafından
verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu.
Sayın Kılıçdaroğlu, şahsî
söz isteğinizi de birleştiriyorum.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda bir görüşme yapıyoruz; ancak, Plan ve Bütçe
Komisyonuna girerken masaların üzerine şu kitapçığın dağıtıldığını gördüm
değerli milletvekilleri.
Sayın milletvekilimiz,
lütfedip dinler misiniz…
Bu kitap, Başbakanlığa
ait bir kitap. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından hazırlanmış bir
kitap. Bu kitabın iç kapağında şöyle bir ifade var: "İngiltere
Büyükelçiliği Ankara. Bu kitabın basımı ve dağıtımı İngiltere Büyükelçiliği
tarafından desteklenmiştir."
Değerli milletvekilleri,
bu ifade ve bu yapı sömürge bir devlette normaldir, sömürge bir ülkede, kaynağı
olmayan bir ülkede, yoksul bir ülkede, onurunu yitirmiş bir ülkede, ulusal
kurtuluş savaşını vermemiş bir ülkede, sömürge olmayı baştan kabul etmiş bir
ülkede, bu 48 sayfalık kitapçığı, bir başka ülkenin büyükelçiliği finanse eder
ve o ülkenin parlamentosunda dağıtma cesaretini gösterir.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bu ülkenin Parlamentosuna sorduk tabiî: Bu kitabı, kim dağıttı;
dağıtmaya kimin ne hakkı ve yetkisi var? Efendim, Başbakanlık göndermiş, Plan
ve Bütçe Komisyonu üyelerine dağıtılsın diye. Biz, CHP milletvekilleri olarak,
bu kitapları, Başbakanlığa aynen iade edilsin diye, Sayın Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanımıza verdik.
İstirham ediyorum, bu
Yüce Mecliste görev yapan bütün milletvekillerinden istirham ediyorum, lütfen,
Başbakanlığa, bu 48 sayfalık kitapçığı basma gücünün olmadığını nasıl izah
edecekler; gelip burada anlatmaları lazım. Gerekirse, biz, hepimiz, aç
kalabiliriz, susuz kalabiliriz, yemek yemeyebiliriz; ama, bu 48 sayfalık
kitapçığı basabilecek gücümüz var arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Ne
oluyor da, nasıl oluyor da, bir başka ülkenin büyükelçisi, Başbakanlığın kitabını,
şu 48 sayfalık kitapçığı basacak ve arkasına da kendi ulusal armasını
bastıracak... Bunu, sizin vicdanlarınıza terk ediyorum arkadaşlar. İstirham
ediyorum, biz, muhalefet olarak, tepkimizi gösterdik, iktidar milletvekili
olarak tepki göstermek de sizin hakkınız, o tepkiyi göstermenizi bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, asıl konumuza gelirsek; bu tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği
zaman, ben, Sayın Bakandan istirham ettim, dedim ki: Sayın Bakanım, bu,
teşkilât kanunu, pek çok yanlışlıklar olabilir, bir altkomisyona sevk edelim ve
altkomisyonda bunu görüşelim; eğer, acele diyorsanız, altkomisyon bunu bir
günde bitirebilir; önemli olan, yasayı, yasanın çıkış tekniğine uygun olarak,
cümle yapıları düzgün olarak çıkaralım; nasıl olsa, bu, bir teşkilât kanunu.
Sayın Bakan da "hayır, çok acelemiz var; biz, bunu bir an önce
çıkaracağız" dedi.
Şimdi, ben, yine, sizin
dikkatlerinize sunarak, 4 üncü maddeyle ilgili, bana verilen süre içerisinde
size bilgiler sunmaya çalışacağım.
Değerli milletvekilleri,
sunacağım bilgiler, hiçbir şekilde bu görevler olsun olmasın şeklinde değil,
burada -en azından üç arkadaşımızın vermiş olduğu Türkçeyi geliştirme, Türkçeyi
kullanmayla ilgili kanun teklifleri var- en azından o üç arkadaşımızın
duyarlılığına hitap etmek istiyorum.
Bakın arkadaşlar, 4 üncü
maddenin başlığı "görevler ve yetkiler." Deniliyor ki: "Sivil
havacılık faaliyetlerinin kamu yararına, ekonomik ve sosyal gelişmelere ve
millî güvenlik amaçlarına uygun olarak düzenlenmesi ve gelişmesini sağlamak
amacıyla, Bakanlık tarafından oluşturulacak politikaları uygulamak ve takip
etmek."
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü… Politikaları Bakanlık tespit edecek, burası da uygulayacak. Şimdi,
peki, bu Genel Müdürlük bu politikaların oluşmasına hiç katkıda bulunmayacak
mı?!
Şimdi, düşünün, bir genel
müdürlük birsürü şey uyguluyor, bakanlık politika belirliyor; ama, bu genel
müdürlüğe lütfedip, yahu arkadaş, biz politika belirleyeceğiz, ey genel müdür sen
de gel, bari bu politikaların yapılmasına katkıda bulun; olur ya, biz bir
yanlışlık yaparız, sen bu işin fiilen içindesin, mutfağındasın; bu, yok.
Belki Sayın Bakan
diyebilir ki, efendim bu yok; ama, biz Genel Müdürü çağıracağız, görüşünü
alacağız; ama, bir de şöyle bir şey düşünün: Bakan ile genel müdürün arası iyi
değil, bakan diyor ki, bırakın o genel müdürü yahu, bir de ondan görüş mü alacağız.
Diyebilir mi; diyebilir bu kanuna göre. Birinci hata bu.
Değerli arkadaşlar
geliyoruz (b) bendine. (b) bendi şöyle: "Sivil havacılık faaliyetlerinin
uluslararası sivil havacılık kural ve standartlarında düzenlenmesini,
sürdürülebilirliğini ve gelişmesini sağlayacak esasları tespit etmek."
Arkadaşlar, uluslararası
kuruluşların esaslarını Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tespit etmez; esasları,
uluslararası kuruluşlar tespit eder. Eğer, o esasların tespit edilmesi
aşamasında uluslararası kuruluşlarla muhatap olunacaksa, Türkiye Cumhuriyeti
adına Ulaştırma Bakanlığı muhatap olur: Dolayısıyla, burada da bir başka teknik
hata var.
(e) bendine geliyoruz
değerli milletvekilleri. Cümle "Türk hava sahası ve uluslararası
anlaşmalar gereğince hizmet sorumluluğu üstlenilen uluslararası hava
sahalarının kullanımına ilişkin strateji" diye başlıyor. Öncelikle, cümle
yanlış arkadaşlar. Cümlenin şöyle olması lazım: "Türk ve uluslararası hava
sahalarının" diye başlaması lazım; ama, yanlış. Sonradan ilave edildiği
için oraya, cümle okunurken düşüklük kendi içinde belli oluyor.
Bir başka şey daha var
değerli arkadaşlar: "Strateji ve
politikalara esas teşkil edecek ilkelerin belirlenmesine yönelik çalışmalar
yapmak…"
Değerli arkadaşlar,
strateji ve politikalara esas teşkil edecek ilkelerin belirlenmesine yönelik
çalışmaları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yapamaz. Neden; çünkü, (a) bendinde
politikaların Bakanlık tarafından belirleneceği öngörülüyor; kendi içinde
çelişkisi var.
(h) bendine geliyoruz.
(h) bendi şöyle, değerli arkadaşlar: "Yurt içinde ve yurt dışında hava
ulaştırma faaliyetlerinde bulunmak isteyen Türk ve yabancı gerçek ve
tüzelkişilere verilecek izinlerin esaslarını ve şartlarını hazırlamak…"
Şimdi, hiç "şartlarını hazırlamak" diye bir deyim, bir kavram
duydunuz mu? Türkçede "şartlarını hazırlamak" diye bir şey yoktur.
Şartlarına uymak vardır, şartları oluşturmak vardır; ama, şartlarını hazırlamak
diye bir kavram yoktur Türkçede; ama, bu kanunda var. Biraz sonra, siz, hepiniz
el kaldıracaksınız, bu kanun geçecek. Bu kanunu, ileride, bir edebiyat
fakültesinde okuyan çocuğunuz okuduğu zaman, ya baba, bu nasıl kanun diye size
soracak.
Şimdi, bir diğer şey:
"Şartlarını hazırlamak" diyorsunuz. Şartların arasında, diyelim ki,
uçak almak da var. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, şartları hazırlamak için o
kurumun uçağını mı satın alacak; hayır. Biz de biliyoruz ki, amaç o değil; ama,
cümlenin kuruluş tarzı itibariyle ve kullanılan ifade yanlış.
(i) bendine geliyorum
değerli arkadaşlar: "Sivil hava ulaştırması konusunda ülke politikalarını
belirlemek…" Şimdi, dersiniz ya, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu; (a)
bendinde diyor ki, politikaları Bakanlık belirler; (i) bendinde de diyor ki,
ülke politikalarını Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü belirler. Ya (a) doğru, ya
(i) doğru. Ya birini kaldıracaksınız, ya diğerini koymayacaksınız. Böylesine
bir garabet.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bakın, Gelir İdaresi Başkanlığı Yasası bu Parlamentodan geçerken, Gelir
İdaresi Başkanlığının politikaları belirleme yetkisi yoktu. Plan ve Bütçe
Komisyonunda ısrar ettik; ama, Sayın Bakan dedi ki: "Hayır, Gelir İdaresi
ülke politikalarını belirleyemez, bu, bakanlığa aittir." Biz de dedik ki,
siyasî tercihtir, bakanlık öyle istiyorsa,
olur.
Şimdi, buraya geliyoruz,
"Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu politikaları belirler" diyor.
Peki, nasıl oluyor da, aynı hükümet -fakat, bakanlıklar farklı- her bakana göre
ayrı bir yasa çıkıyor. Bu da işin bir başka garabeti.
Şimdi (j) bendine
geliyoruz arkadaşlar. "Sivil havacılığın yasadışı müdahaleler ile diğer
tehlikelerden, yangın, sel, deprem gibi doğal afetlerden korunması için gerekli
politikaları belirlemek..."
Az önce atladım; şimdi,
(d) bendini okuyorum: "Sivil havacılık faaliyetlerine yönelik mevzuata
aykırı eylemlerin önlenmesi amacıyla gerekli tedbirleri almak..."
Şimdi, mevzuata aykırıysa
bir şey, yasadışı demektir. Yasadışı nerede sayılmış; az önce söylediğim bentte
sayılıyor; yasadışı müdahaleler. Peki, (d) bendinde de aynı şeyi yazmışsınız.
Olsun, ne fark eder; fazlalık göz çıkarmaz diye herhalde, aynı mantıkla buraya
da bu konmuş.
İşin daha garip tarafına
geleyim: "Yangın, sel, deprem gibi doğal afetlerden korunması için gerekli
politikaları belirlemek..."
Arkadaşlar, deprem,
yangın gibi doğal afetlerden korunulması için gerekli önlemler alınır;
gerekli... Deprem şu saatte olsun diye politika belirleyebilir misiniz siz?
Deprem olmadan önce, depremle ilgili önlemleri almaktır asıl olan; ama, dedik
ya, Sayın Bakan "çok acele; ben bunu illâ çıkaracağım" diyor;
çıkarın, hayırlısı olsun.
Değerli arkadaşlar, bir
başka şey; (k) bendine geliyorum: "Bakanlık tarafından verilen yetki kapsamında
sivil havacılık kazalarının ve olaylarının soruşturmasını yapmak veya
yaptırmak…" Böyle garabet olabilir mi?! Düşünün, bir kaza olmuş bir yerde,
kazayla ilgili soruşturmayı yapmak için Bakanlık izin verecek; Bakanlık izin
vermezse, koskoca Genel Müdürlük oturacak yerinde. Peki, Bakanlık nasıl izin
verecek? "Bakanlık tarafından verilen yetki kapsamında…" Yetki darsa
o kapsamda, genişse o kapsamda. Herhalde, Sayın Bakanın, hızlı tren faciasından
ağzı yanmış olacak ki, böyle bir yetki koymuş buraya.
Değerli arkadaşlar, bir
kaza olduğu zaman, o kazaya ilk müdahale edecek olan bu Genel Müdürlüktür, ilk
soruşturmayı yapacak olan bu Genel Müdürlüktür. Bakanlığın yetki belirleme
konusu olmaz burada. Neyin yetkisini belirleyeceksiniz?! Sayın bakan, isterse,
Başbakanlık Teftiş Kurulunu devreye koyup, daha geniş bir başka soruşturma
yapabilir; ama, Genel Müdürlüğün kazayla ilgili soruşturma yapmasına, inceleme
yapmasına sınır getirme yetkisi nereden çıktı? Ama, buradan çıkıyor.
İşin garip tarafı,
"soruşturma" deniliyor, soruşturma kamu hukukunun deyimidir.
Soruşturmayı yapacak olan teftiş kuruludur; bu Genel Müdürlüğün de teftiş
kurulu yok. Peki, teftiş kurulu olmayan bir idare nasıl soruşturma yapacak?
Herhalde, genel müdür çıkacak soruşturma yapmaya. Eğer o genel müdür de inşaat
mühendisi ise, nasıl soruşturma yapacak bilmiyorum.
(m) bendine geliyorum
değerli arkadaşlar; küçük bir şeyi daha belirteyim. "Sivil hava
araçlarıyla emniyetli uçuş operasyonları yapmak için gerekli olan önlemleri
almak…" "Gerekli olan önlem" olmaz arkadaşlar, "gerekli
önlemleri almak" olur. Bir şeyin
gerekli önlemini alırsınız. "Gerekli olan önlem" olur mu?! Ya
"gerek" fazladır ya "olan" fazladır. Ama, dediğim gibi,
maalesef, burası da böyle.
Değerli arkadaşlar, bir
başka şey, (n) ve (o) bentlerinin ikisinin kalkması, tek bir bent olması lazım.
Burada, "yapmak", "iptal etmek", "cezaî yaptırım
yapmak" gibi düzenlemeler var. Bunlar, bu kanunun 32 nci maddesinde var.
Buraya yazılması, bu kadar geniş kapsamda yazılması doğru değil, tamamen
birbirini tekrarlamaktan öte bir anlam taşımıyor.
(p) bendine geliyorum
değerli milletvekilleri. "Bu Kanunda öngörülen görev ve yetkileri yerine
getirmek üzere yönetmelik ve genelgeleri hazırlamak."
Şimdi, bir genel müdürlük
düşünün, genelge hazırlıyor; ama, bu genelgeyi yayınlayamıyor. Böyle bir genel
müdürlük olabilir mi, düşünebilir misiniz? Ama, var; bu Genel Müdürlük. Bu
Genel Müdürlük yönetmelik hazırlayacak, yönetmeliği yayınlamayacak. Doğrudur;
çünkü, Sayın Bakanın onayı gerekiyor, Resmî Gazetede yayımlanacak, itiraz yok;
ama, genelge, nasıl olur da bu Genel Müdürlüğün yetkisinde olmaz. Genelgeyi
hazırlayacak, Bakanlığa gönderecek, Bakanlık uygun görürse Genel Müdürlük,
genelge yayınlayacak. Bu Genel Müdürlüğü niye kurdunuz ki siz?! Genel Müdüre mi
güvenmiyorsunuz, yönetimine mi güvenmiyorsunuz? Onu da anlamak mümkün değil.
Sayın milletvekilleri,
bir başka şey daha; "sivil havacılıkla ilgili teknik altyapıya ilişkin
düzenlemeler yapmak ve uygulanmasını sağlamak." Teknik altyapının
uygulanması olmaz arkadaşlar, teknik alt yapı oluşturulur, teknik altyapıyı
oluşturursunuz, uygulama altyapı üzerine inşa edilir; ama, burada da, maalesef,
cümle böyle.
Bir başka şey;
"Genel Müdürlüğün hizmet alanı, görev ve yetkileriyle ilgili konularda,
Bakanlıkça belirlenen esaslar dahilinde, diğer kamu kurum ve kuruşları ve
mahallî idarelerle gerekli işbirliği ve koordinasyonu yapmak." Şimdi, Genel
Müdürlüğün yetkileri var; ama, bu yetkilerini kullanması için Bakanlığın izin
vermesi lazım. Bakanlık izin veremezse, böyle bir yetki kullanamayacak. Peki,
bu Genel Müdürlüğü niye kuruyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Bu Genel Müdürlük ayrı bir genel müdürlük ki, ayrı, özel bir
bütçesi var. Kurun Bakanlık içinde bir genel müdürlük, herhangi bir sorun
olmaz. Kimse de, size, niye genelge çıkardın, yönetmelik çıkardın, niye böyle
yaptın demez; ama, ayrı bir genel müdürlük kuruyorsanız, ayrı bir bütçesi
varsa, bu kadar kısıtlama getirmek doğru değil.
Değerli milletvekilleri,
son olarak, yine bir başka şey daha; "kurumun faaliyet alanlarıyla ilgili
fiyat tarifelerini belirlemek ve bakan onayına sunmak." Hatırlarsınız,
KİT'lerin büyük ölçüde bu hale gelmesinin temel nedeni, hazırlanan fiyat
listelerinin, hükümet tarafından, acaba oy kaybeder miyiz kaygısıyla
imzalanmamasından olmuştur; KİT'lerin fiyatları düşük olmuştur; o düşük
fiyatlar KİT'lerin iflasına yol açmıştır.
Şimdi, burada, Sayın Bakanın
onayına sunuyor ve Sayın Bakan, imzalamıyorum arkadaş... En azından, buraya
"ekonomik ve malî gerekçelerle" ifadesinin kullanılması lazımdı. Siz
bir fiyat onayını götürürken, ekonomik ve malî altyapısını götüreceksiniz ki,
Sayın Bakan onun hangi gerekçeyle hazırlanmış olduğunu bilebilsin. Ama, o kadar
garip bir tasarı hazırlanmış ki değerli milletvekilleri, cümle olarak, Türkçe
olarak "müşavirlik hizmeti, kurs, konferans, seminer, eğitim faaliyetleri
düzenlemek" gibi, bir Genel Müdürlüğün görev alanına girebilecek bu kadar
ayrıntıların sayılabildiği, herhalde, tek genel müdürlük tasarısı oluyor.
Son olarak değerli
milletvekilleri… 2005 yılı programı buradan geçti. Bu hükümetin programı. Bunun
222 nci sayfasını izninizle okuyorum. 222 nci sayfasında "havayolu
ulaştırmasıyla ilgili hukukî ve kuramsal düzenlemeler" diye bir bölüm var.
Bir cümle; aynen şöyle: "Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yaptırım
gücünü artırmak amacıyla başlatılan yasal düzenleme çalışmaları
tamamlanacaktır." Bu önünüze gelen taslağa baktığınız zaman, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün yetkilerini artıran bir düzenleme
göremeyeceksiniz. Bütün yetkiler Bakanlığa gidiyor. Sivil Havacılık Genel
Müdürü de, maskot olarak genel müdürlük görevini yapacak.
Hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz
Sayın Kılıçdaroğlu.
Madde üzerinde, şahsı
adına, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan…
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)-
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce aynı madde
üzerinde konuşan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun o güzel tespitlerinden sonra
benim madde üzerinde söyleyebileceğim çok fazla bir şey kalmadı. Bu da
gösteriyor ki, kanun tasarı ve tekliflerini hazırlarken çok daha dikkatli
olunması, çok acele edilmemesi gerektiği, bu konuşmadan sonra bir kez daha
ortaya çıkmış bulunuyor.
Değerli milletvekilleri,
ben bu fırsattan istifade ederek, Denizli'de 22 sivil toplum örgütünün
birleşmesinden oluşan bir platformun Denizli milletvekillerine göndermiş olduğu
bir rapordan bahsetmek istiyorum. Bu platform, Denizli Sanayi Odası, Denizli
Ticaret Borsası, Denizli Esnaf Odaları, Denizli Ticaret Odası, Denizli Belediye
Başkanlığı, BASİAD gibi, Deniz'lide çok önemli 22 odadan, sivil toplum
örgütünden meydana gelen bir platform.
Bu platformun yapmış
olduğu bir çalışmada Denizli'yle ilgili 11 mesele tespit edilmiş ve bunların
içerisinde öncelik sırası olarak ilk iki konu, Ulaştırma Bakanımızın görev
alanı içerisinde olan konuya hasredilmiş. Bunlardan birisi, Denizli'deki
havaalanıyla ilgili olanı.
Değerli milletvekilleri,
Denizli Havaalanı, Denizli il merkezine 63 kilometre uzaklıkta bulunan, 3
kilometre pist uzunluğuna ve 45 metre genişliğe sahip olan bir havaalanı ve bu
havaalanı, gece uçuşlarına da elverişli olan bir havaalanı; ancak, askerî alan
içerisinde kalmış olması nedeniyle, Hava Kuvvetlerinin izin verdiği yerden ve
askerî uçak hangarlarına yakın mesafeden yapılmaktadır. Bu nedenle de,
Denizli'de havayolu ulaşımında çok ciddî problemler ortaya çıkmış
bulunmaktadır. Bunların başında, terminal binası inşaatının dört yıl önce
temeli atılmış olmasına rağmen, hâlâ bitirilememesi nedeniyle, özel havayolu
şirketlerinin uçuşuna müsaade edilmemesi söz konusudur. Eğer, yeni bir terminal
binası yapılacak ve bir an önce bitirilecek olursa, havaalanında iki uçağın
bekleyebileceği bir yer elde edilmiş ve bundan dolayı da Hava Kuvvetlerinin
bölgesinin dışında bu uçakların bekletilmesi imkânı elde edilmiş olacaktır. Bu
nedenle, özel havayolu şirketlerinin uçaklarının Denizli'ye sefer yapamaması
nedeniyle, Denizlili sanayici, işadamları ve Denizli'deki vatandaşlarımız ciddî
manada sıkıntı çekmektedirler.
Denizli, yılda 1 300 000
000 dolar civarında sadece tekstil ihracatıyla, Türkiye'nin en önemli ihracat
merkezlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir. Denizli'ye, her gün, yurt
dışından, dünyanın değişik ülkelerinden yüzlerce insan gelip gitmektedir.
Ayrıca, Denizlispor, birinci ligde yer alan takımımız da, havaalanının bu özelliğinden
dolayı, deplasmanlara giderken, havaalanını düzenli olarak kullanma
imkânını bulamadığı için, Denizlispor'a
büyük külfetler getiren uçuşlarla deplasmana gitme durumlarıyla karşı karşıya
kalmaktadır.
Bütün bunların önünü
kesebilmek ve Denizli'nin bu sıkıntısını giderebilmek için, şu anda Sayın
Bakanımız burada değiller ama, ben, Denizli halkı adına kendilerinden
istirhamda bulunuyorum; inşaatı devam eden bu bölümün inşaatının bir an önce
bitirilmesi ve yeterli ödeneğin verilmesi halinde, Denizli halkı, bu
hizmetlerden dolayı şükranlarını her zaman bu hizmetleri getirenlere
iletecektir; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerle, bu kanunumuzun ülkemize hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. Bazı eleştiriler getirildi, o eleştirilerde haklılık payı var; ama,
genel manada iyi hazırlanmış bir kanun tasarısı olduğu inancımı bir kez daha
ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Bağımsız sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kandoğan.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/995)
sıra sayılı "Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4 üncü maddesinin (y) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Abdullah Çalışkan |
Abdulkadir Kart |
|
Ankara |
Adana |
Rize |
|
Yahya Baş |
|
Fikret Badazlı |
|
İstanbul |
|
Antalya |
"y) Bakanlık döner
sermaye imkânları ve kabiliyetleri kapsamında sivil havacılık eğitimi veren
kişi ve kurumları desteklemek, teşvik etmek, sivil havacılıkla ilgili yurt içi
ve yurt dışı kurumlara müşavirlik hizmeti vermek, kurs, toplantı, konferans,
seminer ve eğitim faaliyetleri düzenlemek,
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Bakanlık döner
sermaye imkânları ile sektörün gelişiminin sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
Genel Müdür
MADDE 5.- Genel Müdür,
Genel Müdürlüğün en üst amiri olup;
a) Genel Müdürlüğü
mevzuat hükümlerine, uluslararası sivil havacılık kural ve standartlarına,
hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere
uygun olarak yönetir.
b) Genel Müdürlüğün görev
alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirir, bunlara uygun
olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturur, performans ölçütleri belirler, Genel
Müdürlük bütçesini hazırlar, gerekli kanunî ve idarî düzenleme çalışmalarını
yapar, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda
uygulamayı koordine eder, izler ve değerlendirir.
c) Genel Müdürlüğün
faaliyetlerini ve işlemlerini denetler, yönetim sistemlerini gözden geçirir,
kurumun yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetir ve yönetimin
geliştirilmesini sağlar.
d) Genel Müdürlüğün orta
ve uzun vadeli strateji ve politikalarının belirlenmesinde katılımcı bir
anlayışla üniversite, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla
işbirliği konusunda gerekli ortamı oluşturur.
e) Faaliyet alanına giren
konularda diğer kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği ve koordinasyonu
sağlar.
Genel Müdür yukarıda
belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden doğrudan Bakana karşı sorumludur.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Ağrı Milletvekili Sayın Naci
Aslan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NACİ
ASLAN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 940 sıra sayılı Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının 5 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım
adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
gündeme gelen bu tasarıyla, dünyada yaşanan gelişmeler karşısında ülkemizde de
sivil havacılık hizmetlerinin daha etkin ve güvenli bir ortamda verilmesi
amacıyla, kamu özel kişiliğini haiz, özel bütçeli olarak Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün yeniden teşkilâtlanması amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır.
Ülkemizde ilk havacılık
çalışmaları 1912 yılında, bugünkü Atatürk Havalimanının hemen yanındaki
Sefaköy'de, tesis olarak 2 hangar ve küçük bir meydanda başladı. 1925 yılında,
daha sonra Türk Hava Kurumu adını alacak olan "Türk Tayyare Cemiyeti"nin
kurulmasıyla, Türk havacılığının kurumsal temelleri atılmıştır.1933 yılında 5
uçaklık küçük bir filoyla "Türk Hava Postaları" adıyla ilk sivil hava
taşımacılığımız başlatılmıştır.
Cumhuriyetimizin 10 uncu
yılında Millî Savunma Bakanlığına bağlı olarak kurulan Havayolları Devlet
İşletme İdaresi, Türkiye'de sivil havayolları kurmak ve bu yolda taşıma yapmak
üzere görevlendirilmiştir.
Gelişmiş ülkelerin hava
ulaştırma sektörü üzerinde yapılan incelemelerde, sivil havacılık
otoritelerinin yaptırım gücünün daha yüksek bir yapıda olduğu görülmektedir.
Dünya sivil havacılığının hızlı bir gelişme göstermesi, teknolojinin büyük önem
taşıması karşısında ulusal çıkarlarımızın korunması ile uluslararası
ilişkilerimizin düzenli bir şekilde yürütülmesi ve denetlenmesi için, 1954
yılında Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde kurulan Sivil Havacılık Daire Başkanlığı,
1987 yılında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü olarak günün koşullarına göre
yeniden teşkilâtlandırılmıştır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü organizasyon
yapısı içinde 1 genel müdür, 2 genel müdür yardımcısı ve 4 daire başkanı ile
1'i geçici olmak üzere 12 şube müdürüyle birlikte toplam 121 personel istihdam
edilmekteyken, bu tasarıyla, ekli cetvelde de görüldüğü gibi, bu personel
sayısı 154'e çıkarılmış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Genel Müdürlüğün görev ve yetkileriyle ilgili arkadaşlarımız açıklamalarda
bulundular. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığının ana hizmet
birimi olarak 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun çerçevesinde görev yapmaktadır. Genel Müdürlüğümüzün ve Genel Müdürün
yetkileriyle ilgili, arkadaşlarımız çeşitli açıklamalarda bulundular, burada
değerlendirdiler. Ben, Genel Müdürlüğün ve Genel Müdürün yetki ve görevleri
üzerinde fazla durmayacağım.
Havayolu ulaştırması
sektörü, 14.10.1983 tarihinde kabul edilen 2920 sayılı Sivil Havacılık
Kanununun yürürlüğe girmesiyle, özellikle 1980'li yılların ikinci yarısından
itibaren belirgin bir gelişme içine girmiştir. Bu dönemde, Türk Hava Yollarının
bir modernizasyon ve standardizasyon programı çerçevesinde filosunu
geliştirmeye başladığı, hizmet standartlarını yükseltme çabasına girdiği ve
yurtiçi hatlardan ziyade, ekonomik açıdan avantajlı dış hatlara yönelmekte
olduğu görülmektedir. Aynı dönemde, özel sektör havayollarının sayılarında,
filo kapasitelerinde ve sektörden aldıkları payda önemli artışlar gözlenmiştir.
İşletme sermayesi sıkıntısı, nispeten yaşlı uçaklarla operasyon yapma
dezavantajı, bakım, onarım ve diğer altyapı imkânlarının yetersizliği,
faaliyetlerinin her kademesinde kalifiye personel temininde karşılaşılan
güçlükler, sektörün yeteri kadar desteklenmemesi, özel havayollarının genelde
karşılaştıkları sorunlar olmuştur.
Havaalanı yatırımlarının,
1980'li yılların sonunda ve 1990'lı yılların başlarında, yeni bir konvansiyonel
havaalanı yapımından daha ziyade, mevcutların standartlarının geliştirilmesi
üzerinde yoğunlaştırıldığı görülmektedir. Bu arada, hava trafik kontrol,
haberleşme, seyrüsefer hizmetleri, yer hizmetleri ve bunun gibi hizmetlerin
kalite ve güvenirliğini artırmaya yönelik yatırımlar sürdürülmüştür. 1980'lerin
sonunda, muhtelif yörelere, mahallî idarelerin de katkılarıyla, STOL tipte
küçük havaalanları yapımı başlatılmış ve askerî havaalanlarının sivil hava
ulaşımına da açılması çalışmalarına hız verilmiştir. Yıldan yıla istikrarlı
biçimde artış gösteren toplam giden-gelen yolcu ve uçak trafiğinin, başta
Atatürk Hava Limanı olmak üzere, Antalya, Esenboğa, Adnan Menderes ve giderek,
Dalaman Havalimanlarına yoğunlaştığı görülmektedir. Sektör, 1990'lı yıllarda da
aynı gelişme trendi içine girmiştir; ancak, 1990 yılının ağustos ayında patlak
veren Körfez Krizi, sonraki yıllarda turistik yörelerimizde meydana gelen terör
olayları, turizm sektörüne bağlı olarak, havayolu ulaştırması sektörünü de, o
yıllar içinde, olumsuz yönde etkilemiştir; ancak, sektörün gelişimi, son beş
yılın bütünü itibariyle değerlendirildiğinde, gelişmenin halen sürdürüldüğü
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
kamu adına ülkemiz havaalanlarını işletme görevini üstlenmiş bulunan Devlet
Hava Meydanları Genel Müdürlüğü, 39 havaalanında teşkilâtlanmış olup, bunlardan
5 tanesi, Sayın Başbakanımızın talimatıyla kapatılmıştır, 16'sı dışhat
seferlere açıktır. Türk Silahlı Kuvvetleri envanterlerindeki havaalanlarından
da istifade edilerek, sivil hava ulaşımının yaygınlaştırılmasına katkı amacıyla
Genelkurmay Başkanlığıyla yapılan protokolle, toplam 27 askerî havaalanı sivil
havacılık işletmelerinin kullanımına açık durumdadır. Bu havaalanlarından
13'ünde Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğünce işletme yapılmakta olup, bu
havaalanlarının bir kısmında terminal binası, kargo binası, taksirut ve apron
gibi sivil tesislerin yapımı sürdürülmektedir. Evrensel düzeyde düzenlenen ve
uluslararası hava hukukunun cari kurallarını belirleyen temel bir metindir.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizin coğrafî durumunu ve uluslararası hava servislerinin ülkemizden
geçmesinin sağlayacağı imkânları gözönünde tutarak, aynı zamanda millî sivil
havacılığımızı teşvik ve kalkındırmak amacıyla, bugüne kadar 81 ülkeyle ikili
hava ulaştırma anlaşması yapılmıştır.
Türkiye'de, gerçek ve
tüzelkişilerin mülkiyetinde veya işletiminde bulunan sivil hava araçlarının
Bakanlığımız Türk sivil hava aracı siciline kayıtları zorunludur. Bir hava
aracının Türk sivil hava aracı sayılması, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık
Kanununda yazılı şartların yerine getirilmesini takiben, Bakanlık tarafından
tescil sertifikası düzenlenmesi sonucu gerçekleşmektedir.
Bir hava aracının Türk
sivil hava aracı sayılması için "TC" ile başlaması zorunlu olan ve
devamında 3 harften oluşan bir çağrı kodu verilir. Türk sivil uçak siciline
tescil edilen hava aracının, daha önce kayıtlı bulunduğu sicilden silinmesi zorunludur.
Türk sivil havacılık
sahasında görev yapacak olan veya yapmakta olan lisans alacak uçucu personelin
lisanslandırılmasına ilişkin usul ve esaslar Genel Müdürlükçe düzenlenmektedir.
Lisans ve sertifikaların tanzimi ile geçerli kılma işlemlerinin yapılması,
takip edilmesi, sicil kayıtlarının tutulması, lisans ve sertifika sahiplerinin
havalimanları ile işletme mahallinde kontrol ve denetimiyle kurallara aykırı
davrandığı tespit edilenler hakkında yasal işlemlerin yapılması Genel
Müdürlükçe yürütülmektedir. Ayrıca "TC" tescil işaretli hava
araçlarında görev yapacak olan yabancı uyruklu bakım personelinin, kendi
ülkelerinin sivil havacılık otoritelerinden almış oldukları belgelerin geçerli
kılınması ve denetimiyle, ülkemize sefer düzenleyen yabancı havayolu
şirketlerinde görevli lisans ve sertifikalı personelin uluslararası kurallara
uygun lisans ve belgelerinin geçerliliğinin kontrolü de Genel Müdürlük
tarafından yürütülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de uçuş eğitim okulları birkaç tane olup, bunlar Türk sivil havacılık
sektörüne çok olumlu hizmetler üretmektedirler; buna rağmen, hükümetten, yeteri
kadar destek alamamaktadırlar. Bu okulların en büyük karşılaştıkları
sorunlardan başta geleni finans sorunudur. Bunun nedeni de, yakıt fiyatlarının
devamlı yükselmesidir. Yakıt fiyatlarının yükselmesi, eğitim gören öğrencilerin
eğitim masraflarını ve eğitim saat ücretlerini de yükseltmektedir. Örneğin,
geçen yıl, saati 125 dolara verilen eğitim, şimdi 185 dolara çıkmıştır. Geçen
seneden bu zamana kadar akaryakıt fiyatları 17 defa artmıştır.
Şu anda havayolu
şirketleri, İranlı, Pakistanlı, İsveçli, Kanadalı ve ABD'li pilotları istihdam
etmektedir. Bu da ülkemizin büyük döviz kaybına uğramasına neden olmaktadır.
Oysa, hükümetimiz, sivil havacılık kurs okullarına ve eğitim programlarına
maddî temelde ve teknik olanaklar bakımından destek yaptığı takdirde, çok
kaliteli ve donanımlı sivil havacılık kurs okullarından yeteri kadar kaliteli
ve donanımlı pilotlar yetiştirmemiz daha çok olanaklı olacaktır. Dolayısıyla,
devletimiz, ticarî pilot lisanslı pilot yetiştirebilen yetkiye sahip okullara
yakıtta vergi indirimine gitmeli ve destekleme teşviki vermelidir. Nitekim, bu
okulların sayısı o kadar da çok değildir. Bu okullar, şu anda 4 tanedir.
Okul girdilerinin çok
pahalı olması, yetişen pilotların maliyetlerini yükseltmektedir. Bir pilotun
kurs masrafı, yaklaşık olarak 45 000 dolar civarındadır. Diğer taraftan, sivil
havacılık kurs okulları, pilot yetiştirirken, özellikle bu pilotlara sık sık
deney yaptırmakla -ki, bu da uçuş anlamında- tecrübe kazandırmakla
yükümlüdürler. Bu uçuşların yapılabilmesi için pilot eğitimi için
kullanacakları meydanlar çok kısıtlıdır. Bununla ilgili olarak, örneğin,
İstanbul bölgesinde okullar, mecburen, yoğun trafiğin olduğu meydanlarda eğitim
yapmak zorunda kalmaktadırlar. Ancak "istikbal göklerdedir" diyen
Mustafa Kemal Atatürk, bir asır önce havacılığın önemini büyük dehasıyla
sezerek, daha sonra yetkili bir kişi olduğunda yaptırdığı meydanlarda uçuşlar
yapılmaktaydı. Örneğin, Tuzla, Samandıra, Gemlik, Bursa -ki 'eski meydan'
denilir buna- Çorlu ve bunun gibiler. Aynı örnekler diğer bölgelerden de
verilebilir. Ancak, şu anda, lisanslı ticarî pilot yetiştiren kurs okullarına
bu havaalanları kullandırılmamaktadır. Belirtilen bu meydanlar bomboş dururken,
bir iki meydan sıkışıp ve ayrıca, iniş başına verilen parayla yetişecek
öğrencinin maliyetini artırmak hiç de akılca bir iş değildir.
Devlet Hava Meydanları,
özel havacılık şirketlerinin gerek meydan kiralarını gerek uçak vergilerini
keyfî olarak artırmaktadır.
Ayrıyeten, uçak benzini
yılda 3 misli arttı. Bu da, sivil havacılığımızın önünde bir engeldir.
Bu durumların, ülke
havacılığının iyi bir trendi yakalaması için, acilen çözüme kavuşturulması
gerekir.
Değerli milletvekilleri,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüyle ilgili yasa tasarısı görüşülürken bir
altkomisyonun kurularak söz konusu yasanın olgunlaştırılması hedeflenmiş ve
belirtilmişti; ancak, bu talep uygun görülmedi. Yasa tasarısı komisyonda
görüşülürken, Komisyon Başkanı, çeşitli maddelere redaksiyon yetkisi alarak,
çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Bu da, tasarının yeteri kadar
olgunlaştırılmadan Meclis gündemine getirildiğini göstermektedir.
Bu tasarıda, bütün
yetkiler Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcılarında toplanmıştır. Ancak, böyle
özel bütçeye sahip olan bir genel müdürlükte, mutlak surette, bir yönetim
kurulunun oluşmasının daha çok faydalı olacağı görüşündeyiz.
Genel Müdür ve Genel
Müdür Yardımcılığına, yetkili makamlara atanacaklar arasında, Genel Müdürlüğün
uğraş alanıyla bağdaşmayan branşlar da sayılmıştır. Diğer taraftan, getirilen
düzenlemelere ve koşullara durumları uymayan mevcut personelin kazanılmış
hakları korunmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
görüşülürken, konuyla ilgili olduğu için Ağrı Havameydanından bahsetmek
istiyorum.
Ağrı Havameydanı 1995
yılında, o zamanın valisi tarafından, özel idare bütçesi, Devlet Su İşleri
araçları, Köy Hizmetleri araçları ve Karayolları araçları, lokal bazda, oradaki
güçlerini kullanarak, bir havaalanı inşa edildi ve 1997'de faaliyete geçti.
Sonra, bu havaalanı, Murat Nehri yakınında olduğu için, kışın yoğun sisle
kaplı. Üstelik, burada ILS aleti de olmadığı için, sisli havalarda normal
uçakların inmesi mümkün değildi. Sonra da anlaşıldı ki, bu havaalanı 700 metre
kısa ve 20 metre de dar yapılmıştır. Dolayısıyla, çok küçük kapasiteli uçaklar
ancak buraya inebilmektedir. 70 yolcuyla oraya inen uçak, ancak 35 yolcuyla
havalanabilmektedir; çünkü, pisti kurtarmaz endişesiyle, pilotlar, bu sayıyı
tahditli olarak tutmakta; ayrıyeten, halk da, korkarak, bu uçaklara binmemekteydi;
ama, geçen sene, Bakanlık nezdinde yaptığımız faaliyetlerde, teşebbüslerde,
Sayın Bakanımız, bu havameydanının projesinin ihalesi için 8 trilyon lira
paranın ayrılacağını vaat etmişlerdi 2005 yılı bütçesinde...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
NACİ ASLAN (Devamla) -
...ama, ne yazık ki, o proje için sadece 2 milyar lira ayrılmış gözükmektedir.
Ama, dün -Sayın Bakan da şu anda karşımda- Sayın Bakanımla Genel Kurulda
görüştüğümüzde "Ağrı halkına bir müjde verebilirsiniz" dedi ve
"ben, en kısa zamanda, o projeyi gerçekleştirip, ki, şu anda Devlet
Havameydanları Genel Müdür Yardımcımız Erol Bey bu proje üzerinde
çalışıyor…" Sayın Bakanımız da, inşallah… Bugün, bu mikrofonun başında,
televizyonda bizi seyreden Ağrı halkına bu müjdeyi veriyorum. Sayın Ulaştırma
Bakanımız bu ödeneği vererek, en kısa zamanda bu projenin ihalesi yapılacak,
2006 yılında Ağrı Havameydanı, normal koşullarda alet ve edevata yetişmek
kaydıyla, bitirilecektir.
Beni dinlediğiniz için,
Yüce Meclise en derin saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslan.
Şahsı adına ikinci söz
isteği, Ağrı Milletvekili Sayın Mehmet Melik Özmen'e aittir.
Sayın Özmen, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı)
- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, aslında, sözü, bir
üzücü haber vermek için istemiştim. Bugün saat 19.15 civarında Ağrı İlimiz
Taşlıçay İlçemize bağlı Yukarı Toklu Köyünde bir jandarma aracımız, maalesef,
yola döşenmiş olan bir mayına çarpmak suretiyle, 2 şehit verdik, 6 da yaralımız
var. Şehitlerimize, diğer milletvekili arkadaşlarım adına da, Allah'tan rahmet
diliyorum; yaralılara da, inşallah - bir tanesi çok ağır durumdaymış, ona ve
hepsine birlikte- bir an evvel acil şifalar diliyorum. Ben, bunun üzerine,
artık, bir şey söylemeyeyim.
Ağrı Havaalanıyla ilgili
olarak arkadaşımız da bahsetti, 2005 yılı bütçesi içerisine projenin
alınmasıyla ilgili, sağ olsun, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe görüşmeleri
sırasında Sayın Bakanımla görüşmüştük, proje için ben bir önerge vermiştim, o
önerge kabul edildi. Sayın Bakanım da himmet göstermişti o zaman ve o dönem
projesi gündeme alındı; böylelikle, aslında, yatırım programına girmiş
oluyordu. 2006 yılında da, inşallah, havaalanımız yapılmış olacak. Tabiî, Naci
Beyin de katkılarına teşekkür ediyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özmen.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Genel Müdür yardımcısı
MADDE 6.- Hizmetlerin
yürütülmesinde Genel Müdüre yardımcı olmak üzere iki Genel Müdür Yardımcısı
görevlendirilir. Genel Müdür Yardımcısı Genel Müdüre karşı sorumludur.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Hakkı
Ülkü; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sürenizi birleştiriyorum.
CHP GRUBU ADINA HAKKI
ÜLKÜ (İzmir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve
şahsım adına söz almış bulunmaktayım; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Son günlerde ülkemizde
sivil havacılık alanında çok önemli sorunlar yaşanmaktadır. Yaşanan olumsuz
gelişmeler, bu alanda ciddî ve kapsamlı bir çalışmayı zorunlu hale getirmiştir.
Bu bağlamda, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması konusunda
hükümetin de çalışmalarını hızlandırdığını görmekteyiz; fakat, hükümet,
çalışmalarını o denli hızlandırmıştır ki, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın tüm uyarılarına rağmen, bir
altkomisyon kurularak tasarının olgunlaştırılmasına bile gerek görmemişlerdir.
Bu nedenle, önümüze gelen tasarı, maalesef, sektörün sorunlarını çözmekten uzak
bir nitelik taşımaktadır.
Bildiğiniz gibi,
altkomisyon çalışmalarında, genellikle, konunun uzmanları, sektör temsilcileri,
ilgili sivil toplum örgütleri tasarıya katkıda bulunarak, düzenlenen alanda,
toplum adına, kamu yararı adına, kimi zaman ulusal çıkarlarımız adına yararlı
bir işlevi yerine getirirler. Hatta, bunun güzel bir örneğini geçtiğimiz hafta
perşembe günü kabul edilen Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Yasa Tasarısında
görmüştük. Hükümetin sunduğu metin, önce altkomisyonda, sonra İçişleri
Komisyonunda görüşülerek, meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin,
belediyelerin, yerel yönetimlerin ve yerel yönetim birliklerinin çok değerli
katkılarıyla, ülkemiz adına önemli değişikliklere uğradı ve ilk metinden çok
daha olgun bir şekilde Genel Kurula sunuldu ve öylece yasalaştı. Hükümet, ne
yazık ki, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne ilişkin bu tasarıda, sektörün
giderek büyümesi ve her geçen gün yeni sorunlarla karşılaşmasına rağmen,
herhangi bir katılma ya da katkıya gerek duymadan, bu tasarıyı önümüze
getirmiştir.
Bununla birlikte,
sizlerin de takip ettiği gibi, havacılık sektöründe son günlerde gerçekten
önemli sorunlar yaşamaktayız. 12 Mayısta, başka arkadaşlarımızın da ifade
ettiği gibi, Onur Hava Yollarına ait uçakların, teknik bakımları yapılmadığı
gerekçesiyle, Hollanda sivil havacılığı tarafından durdurulmasının ardından,
birkaç Avrupa ülkesi daha, benzer gerekçelerle bu şirketimizin uçuşlarını
durdurmuştur. Bu havayolu şirketimizin yaşadığı sorunun ardından ise, bu sefer,
Atlas Jet ile Türk Hava Yolları arasında uçuş izni krizi patlak vermiştir.
Ayrıca, Türk Hava Yollarının İzmir'den yurt dışına direkt seferler koymaması,
Egeli yurttaşlarımızı uzun süre mağdur ettiği gibi, gündemde de önemli bir
sorun olarak yer almıştır. Bu anlamda, İzmir Ticaret Odasının büyük şikâyetleri
vardır. Onlardan almış olduğumuz bilgi ve yaşadığımız günlük olaylardan yola
çıkarak şunu belirtmek isterim ki, Adnan Menderes Havaalanından yurtiçi ve
yurtdışı uçuşlar çok sınırlıdır; bu da ticarette büyük bir sorun teşkil
etmektedir.
Yunanistan ile yıllık 1
milyar dolarlık ticarî ilişkimiz var; ancak, İzmir bundan çok küçük bir pay
almaktadır. O nedenle, o 1 milyar dolarlık paydan İzmir'e daha çok pay
düşmesini sağlamak ya da 1 milyar dolarlık payı daha çok yükseltmek amacıyla,
özellikle Yunanistan'la ve giderek başka ülkelerle dışhatların acele devreye
sokulması gerekir diye düşünüyoruz.
Ülkemiz sivil
havacılığında, demin de dediğim gibi, ciddî bir kriz yaşandığı söylenebilir. Bu
krizin önemli bir nedeni, halen, altyapısız, teknik donanımsız, yeterli
eğitimli personeli olmayan bir sivil havacılık
otoritesiyle işlerin yürütülmeye çalışılmasıdır. Önümüze gelen bu
tasarının gerekçesinde "sivil havacılık faaliyetlerinin emniyetli bir
şekilde yürütülebilmesi için, düzenleme ve denetim görevini etkin biçimde
yerine getirebilecek, idarî ve teknik kapasitesi yüksek merkezî bir sivil
havacılık otoritesinin oluşturulması, günümüz ihtiyaçları karşısında bir
zorunluluk haline gelmiştir" denmesine rağmen, tasarının bütününde gerekli
düzenlemeye, ne yazık ki, rastlayamıyoruz. Yetkisi, sorumluluğu ve uygulamaları
tamamlanmış bir otoriteden otorite olarak bahsetmek mümkün değildir. Bugün,
ülkemiz sivil havacılığı bir bütün olarak değerlendirilmeden, bir yandan
Ulaştırma Bakanlığı, bir yandan Devlet Hava Meydanları İşletmeleri, bir yandan
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, karmaşa içinde sivil havacılığımızı
yönlendirmeye çalışmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sivil havacılık uluslararası bir sektördür ve uluslararası
uçuş sistematiği nedeniyle, uluslararası kurallara bağlıdır. Ayrıca, hizmet
sektörü olması nedeniyle, insanın tam merkezde olduğu bir sektördür. Bu
nedenle, hem sektör çalışanları hem de tam güvenlik isteyen yolcular için
yaşamsal bir niteliktedir. Bu yapı içinde hızla büyüyen Türk sivil havacılık
sektörüyse, beş yıl içerisinde, yolcu uçağı filosunu 145'ten 250'ye çıkarmayı,
taşınan yolcu sayısını ise, 20 000 000'dan, 45 000 000'a yükseltmeyi
hedeflemektedir.
Diğer yandan, Dünya
Seyahat ve Turizm Konseyinin yaptığı araştırmaya göre, bu yıl, Türkiye'de,
turizm sektörü 32 milyar dolar ciroyu yakalayacaktır. 700 000'e yakın kişiye
istihdam sağlayan turizm sektörünün en dinamik kolunun ise havacılık olduğu
sıkça da vurgulanmaktadır. 12 000 kişinin çalıştığı havacılık sektörünün
ekonomiye katkısı ise yılda 5 milyar dolara ulaşmaktadır.
Sivil havacılık
sektörünün diğer bir önemli özelliği, uluslararası rekabetin en yoğun yaşandığı
stratejik bir sektör olmasıdır. Devletler, ulusal sivil havacılık menfaatlarını
en üst düzeyde gözeterek politikalarını belirlemektedir. Bu açıdan, bir ülke,
sivil havacılığı kesinlikle uluslararası tekellerin eline terk edemeyeceği
gibi, eğitime çok büyük önem vererek, sivil havacılık uzmanları yetiştirmek
zorundadır; hatta, bu alanda amatör havacılık kursları da açılması gerekmektedir.
Bu açıdan, 6 ncı madde
önemli bir eksikliği de göstermektedir. Bildiğiniz gibi, 6 ncı madde, Sivil
Havacılık Genel Müdür Yardımcısı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, iki genel
müdür yardımcısı genel müdüre karşı sorumlu olarak görevlendirilecektir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğüne genel müdür, genel müdür yardımcısı ve daire başkanı olarak
atanacaklar arasında belli meslek grupları sayılmış; fakat, şu anda yaşanan
deneyimli personel sıkıntısına karşı yetişmiş elemanları istihdam etme
konusunda herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
Havacılık uzmanlığı ve
havacılık uzman yardımcılığı görevleri için, inşaat mühendisliği, mimarlık,
kamu yönetimi, maliye gibi belli bölüm mezunları işaret edilerek, benzer
bölümlerden mezun olanların bir anlamda dışarıda bırakılması gibi
eşitsizliklere neden olacak bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yapılan düzenlemeyle,
getirilen koşullara uymayan mevcut personelin kazanılmış hakları ise, ne yazık
ki, korunmamıştır.
Önümüze gelen tasarıda
bir sivil havacılık otoritesi oluşturmaktan söz edilmektedir; fakat, sektör
temsilcilerinin, bilim adamlarının, hizmetten faydalananların ve sektörde
çalışanların temsilcilerinin yer aldığı bir üstkurul ya da bir yüksek kurul
benzeri bir yapı oluşturmadan, sadece bakan, genel müdür ve yardımcılarından
oluşacak yönetim yapısıyla nasıl otorite olunur, bilinemez. Her fırsatta, sivil
toplum, şirketler ve kamu eliyle oluşan yönetişim anlayışını önümüze getiren
hükümet, bu alanda, neden bu anlayışa yer vermemiştir, anlamak mümkün değil.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; küreselleşme olgusu sivil havacılık sektörünü de derinden
etkilemektedir elbette. Küresel değişim, sektörde küçük şirketlerin yaşamasını
her geçen gün zorlaştırmaktadır. 1980'li yıllardan itibaren, sektörde,
liberalizasyon, rekabet, denetimlerin kaldırılması, özelleştirme, yoğun
tekelleşmeler ve buna benzer gerçekler, artık belirleyici unsurlar olmaya
başlamıştır.
Ancak, sivil havacılık
sektörünün, ülkeler açısından stratejik önemi her yönden giderek artmaktadır.
Jeopolitik olanakları benzersiz olan bizim ülkemiz için hayatî önemi ise,
hiçbir ülkeyle karıştırılmayacak kadar büyüktür.
Bu nedenle, öncelikli
olarak, bütünselliği olan bir ulusal sivil havacılık politikası oluşturmak
zorundayız. Ulusal sivil havacılık politikamızı oluştururken, ulusal
çıkarlarımızı, içinde yer aldığımız coğrafyanın stratejik olanaklarını, yüzölçümü
ve ulaşım gereksinimlerimizi, havalimanları ve bunların altyapılarını, turizm
potansiyellerimizi, uluslararası rekabet koşullarını, sivil havacılıkta dünya
ölçeğinde oluşturulan politikaları, uluslararası alanda uçuş güvenliği yönünden
güvenilir ülke imajı sağlamayı, havacılık sanayiinde eğitimli, nitelikli ve
sürekli istihdam olanağını geliştirmeyi, teknolojik gelişmelere ayak
uydurabilme kriterlerini dikkate almak durumundayız.
Biliyorsunuz, 8 Ocak 2003
tarihinde Diyarbakır'da 75 yolcunun yanarak can verdiği uçuk kazasına,
havaalanında sisli ve kötü hava koşullarında inişi sağlayan ve fiyatı da çok
fazla pahalı olmayan -150 ile 400 000 dolar arasında değişen- inişi kontrol
eden ILS cihazının kullanılmayışının ya da bozuk oluşunun nedenleri büyük
faktördür. Arkadaşlarımız bunlara değindi, ben de yinelemekte yarar gördüm.
Bunlar dikkate alınmadığında, stratejik açıdan, ekonomik açıdan ülkemiz adına olumsuz
gelişmelerle karşılaşmaya devam edebiliriz.
Havada ya da yerde uçağın
güvenliğiyle ilgili olarak görevleri üstlenen havacılık çalışanlarına devlet
tarafından yüksek profesyonellik düzeyinde eğitim ve bu eğitimi gördüklerini
belgeleyen bir lisans verilmelidir. Ulaştırma sektöründe, özellikle de sivil
havacılık sektöründe ticarî kaygıların güvenliği ikame etmesine hiçbir şekilde
göz yumulmamalıdır. Kuşkusuz, güvenlik marjının yüksek tutulması, kimi işletme
maliyeti kalemlerinin artmasını göze almayı gerektirir. Bakım kontrollerinin
yeterli ve etkin olması, filoların belli bir yaşın altında uçaklardan
oluşturulması, çalışanların eğitim düzeyinin yükseltilmesi, personelin
yorgunluk düzeyi ve çalışma saatleri gibi konular uçuş güvenliğiyle direkt olarak ilgilidir. Uçuş güvenliğini
sağlayan bu zincirin halkaları tekelci rekabet ortamında sürekli olarak
törpülenmektedir. yirmibeş yılı aşkın bir süredir devam eden neoliberal
ideolojik bombardıman sayesinde insanların güvenliği kavramı sürekli itibar
yitirirken, maliyetleri düşürmekten, üretkenliği artırmaktan, verimlilikten söz
edildiğinde akan sular durmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükümet, havacılık gibi hayatî bir alanda yeniden
yapılandırılan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünü, insan güvenliğini, ulusal
havacılığımızı, iktisadî ve stratejik çıkarlarımızı zor durumda bırakmayacak
bir anlayışla bütünsel bir şekilde ele almak ve bu konuda gerçekten bir otorite
olmak zorundadır. Bunlar yapılabilirse, belki, büyük noksanları olmasına rağmen
yasa da amacına ulaşır.
Bu düşüncelerle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz
Sayın Ülkü.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Ana
Hizmet Birimleri
Ana hizmet birimleri
MADDE 7.- Genel
Müdürlüğün ana hizmet birimleri şunlardır:
a) Uçuş Standartları
Daire Başkanlığı.
b) Hava Ulaşım Daire
Başkanlığı.
c) Hava Seyrüsefer Daire
Başkanlığı.
d) Hava Alanları Daire
Başkanlığı.
e) Havacılık Güvenliği
Daire Başkanlığı.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Hatay Milletvekili Sayın Gökhan
Durgun; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 15 dakika.
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN
DURGUN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesi
üzerinde şahsım ve Grubum adına söz almış bulunuyorum; bana söz hakkı veren
Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde sivil
havacılığın yeniden yapılanmasına yönelik politikaların nasıl bir gelişme
izleyeceği, geçen yıl yapılan 9 uncu Ulaştırma Şûrası ve bunun ardından yapılan
1 inci Yüksek Havacılık Şûrası toplantısında açıkça ortaya çıkmıştır ve bir
dizi de karar alınmıştır. 1997'de Bakanlar Kurulu, aldığı kararla, Türkiye'nin,
Havacılık Otoriteleri Birliğine üye olmasına ilişkin Ortak Havacılık
Kurallarının Geliştirilmesi, Kabulü ve Uygulanması Konusunda Anlaşmanın onaylanmasını
da kabul etmiştir.
Bu çalışmalar ve alınan kararlar,
uçuş eğitimiyle ilgili, teknik eğitimle ilgili yeni düzen ve standartlar
getirmekte, pilotların, kabin memurlarının, bakım teknisyenlerinin
sertifikalarının, ulusal sivil havacılık otoriteleri yerine, uluslararası sivil
havacılık otoriteleri tarafından verilmesini, kontrolünün ve uygulamasının da,
yine, bu uluslararası sivil havacılık otoriteleri tarafından yapılmasını
hedeflemektedir.
Bütün bu gelişmeler,
sivil havacılıkta 1990 krizinden sonra uluslararası büyük havayolu tekellerinin
oluşturduğu liberalizasyon politikalarının sonucudur. Ulusal havayollarının
tasfiyesi, denetimlerin kaldırılması, istihdamda esneklik ve
sendikasızlaştırmaların hızlanması da aynı politikanın bir başka sonucudur.
1980'li yıllarda başlayan özelleştirme ve küreselleşme dalgası, sivil havacılık
sektöründe uçuş güvenliğini hiçe sayan uygulamalara, kalitesiz hizmet, istikrarsız
bilet fiyatlarına, işten çıkarmalara, çalışma koşullarının kötüleşmesine,
düşürülen reel ücretler olarak da sivil havacılık çalışanlarına yansımıştır.
Diğer bir önemli gelişme
ise, rekabet koşullarında büyük havayollarının dayattığı koşuların belirleyici
olduğu havayolu ittifaklarının hızla oluşmaya başlamasıdır. Böylelikle, dünya
pazarı 4-5 büyük havayolu tekeli arasında yeniden paylaşılmaya başlanmıştır. Bu
gelişmelerle küçük ve orta ölçekli ulusal havayollarının taşeron şirketler
durumuna düşürülmesi hedefleniyor. Büyük rezervasyon sistemleri oluşturularak,
bu tekellerin denetimine alınıyor; böylelikle, pazar tamamen kontrol edilmeye
başlanıyor.
Ülkemizdeki yeni
gelişmeleri de bu yönde irdelemekte yarar var. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
yeni yasa tasarısıyla ilgili olarak yapılan görüşmelerde, tasarının,
altkomisyon oluşturularak olgunlaştırılması talep edilmesine rağmen, uygun
görülmemiştir. Böylece, konuyla ilgili kurum, kuruluş, en önemlisi de Sivil
Havacılık Çalışanları Sendikası da bu gelişmelerin tartışıldığı platformların
dışında tutulmuştur. Yeni teşkilât yasasında, incelendiğinde açıkça görülmektedir
ki, özerklik adı altında özel sektör işverenleri bile en yetkili sivil
havacılık otoritesi olarak öngörülen Sivil Havacılık Yüksek Kurulu oluşumunda
yer almasına rağmen, çalışanları temsil eden kurumlar dışlanmıştır.
Özel bütçeli kamu
tüzelkişiliğini haiz söz konusu bağlı
kuruluşun genel müdür dışında ayrıca bir yönetim kuruluyla güçlendirilmesi de
mümkün olmamıştır. Daha önce gelen teşkilât yasalarında genel müdür
yardımcıları yer almazken, bu tasarıda genel müdür yardımcılıklarına da yer
verilmiş, böylece kamu kuruluşlarında örgütlenme açısından farklılıkların
oluşmasına ortam sağlanmıştır.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünde genel müdür, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığına
atanacaklar arasında inşaat mühendisi ve mimar da sayılmıştır. Bu düzenleme,
söz konusu genel müdürlüğün uğraşı alanıyla bağdaşmamaktadır. Ülkemizde sivil
havacılık iki yönlü bir kriz yaşamaktadır. Bu krizin bir yönü, halen
altyapısız, teknik donanımsız, yeterli eğitimli personeli olmayan bir sivil
havacılık otoritesiyle işlerin yürütülmeye çalışılmasıdır. Ülkemiz sivil havacılığı
bir bütün olarak değerlendirmeden, bir konuda Ulaştırma Bakanlığı, diğer bir
konuda Devlet Hava Meydanları İşletmesi, bir başka konuda Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü karmaşası içinde sivil havacılığımızı yönlendirmeye çalışmaktadır.
Yine, geçtiğimiz
yıllarda, Amerikan sivil havacılık otoritesinin ülkemizde yaptığı denetimlerde
ülkemiz sivil havacılığının eksikleri nedeniyle neredeyse kategori iki, yani
kendi ülkelerine yapılacak seferleri durdurma uygulaması başlatma noktasına gelmeleri
de bu konuda önemli örneklerden biridir. Şimdi, aynı uygulamalara yönelik
başvurusunda bulunduğumuz Havacılık Otoriteleri Birliği, daha sıkı bir şekilde
bu denetimi yapmaya başlayacaktır. Avrupa uçuş noktalarımızın sayısı dikkate
alındığında bu konunun ne kadar önemli olduğu ortadadır. Bu, ülkemizin sivil
havacılığının çözülmesi gereken en önemli krizidir; ancak, bu çözümlerde de
alelacele hareket edilerek daha büyük yanlışlıklar yapılmamalıdır.
Sivil havacılığımızın
ikinci büyük krizi -ki, bugün iyice açığa çıkmıştır- piyasa ekonomisi
politikalarıyla plansız, programsız yeni bir özel sektör, yani deyim
yerindeyse, âdeta zorla yaratma çabalarının geldiği acı noktadır. Bir yandan aşırı
teşviklerle kurdurulup aynı yıl batan havacılık şirketleri, bir yandan ikram,
yer hizmetlerinde özelleştirme adı altında bu hizmetlerin yabancılara
devredilmesi sivil havacılığımızı iflas noktasına getirmiştir. Yukarda belirttiğim
gibi, bu kuruluşların şimdi sahibi Swiss Air'dir; havayolu ittifaklarının en
güçlü şirketlerinin birisi durumuna da gelmiştir.
Bu son on yıl içinde
batan özel sektör havacılık şirketlerini şöyle bir anımsayalım. Bunlara
aktarılan teşvikler, kaynaklar heba edilmiştir. Ülkemiz için âdeta dolar basan
ikram kuruluşumuz blok olarak SAS'a satılmış daha sonra tümünü Swiss Air
almıştır. Yer hizmetlerinde Avrupa'yla boy ölçüşebilecek kapasitedeki HAVAŞ
yine özelleştirme adı altında yok pahasına bir başka şirkete satılmış, satın
alan bu şirket de, daha iki yıl dolmadan şirketin hisselerinin büyük bölümünü
Swiss Air'e devretmiştir.
Ulusal havayolumuz Türk
Hava Yollarının ise Swiss Air'in etkili olduğu bir grupla yaptığı işbirliği
anlaşmasının Türk Hava Yolları için neler kaybettirdiği ortaya çıkmaya
başlamıştır. Bütün bunlar bize gösteriyor ki, sivil havacılığımızın
liberalizasyonu ulusal yararlarımıza büyük darbeler vurmuştur.
En son turizmde yaşanan
kriz, havacılığı temel yatırım alanı almayan, teşvik edilen özel sektörü bir
ölçüde bitirme noktasına getirmiştir. Bu iki yönlü krizin aşılması için sivil
havacılığın yeniden yapılandırılması süreci önemli bir fırsattır. Hükümet, bu
fırsatı, ulusal çıkarlarımızı gözetme yönünde de kullanmalıdır.
Avrupa'da, yeniden
yapılanma kapsamında yapılan diğer önemli bir tartışmaysa, sivil havacılık
çalışanlarının çalışma koşulları ve asgarî limitler meselesidir. Bu konuda
halen uygulanmakta olan asgarî limitleri işveren kesimince gevşetilmek
istenmekte, çalışanlar ise uçuş güvenliği için çalışma koşullarında
iyileştirmeler yapılmasını talep etmektedirler. Özellikle kokpit ve kabin
görevlilerinin uçuş süreleri, dinlenme süreleri ve çalışma esaslarının yeniden
belirlenmesi konusunda tartışmalar sürmektedir.
Ülkemizde uçucu
personelin çalışma koşullarını belirleyen yasa olmadığı gibi, mevcut İş Yasası
da bu kapsamda büyük eksiklikler taşımaktadır. Yeni bir yasa oluşturulmalı ve
uluslararası standartların ihlali söz konusu olmamalı, uçuş güvenliğinin
sağlanması temel hedef seçilmeli, uçuş güvenliği için insan faktörünün önemi
anlaşılmalıdır.
Sorunlar, sivil havacılık
sektöründe temel unsur olan insan faktörünün bu yeni yapılanmada merkezde
olduğunu kabul ederek aşılabilir. Bu tasarı, keşke, daha iyi incelenip,
gerçekten sivil havacılığımızın sorunlarını temelden çözecek bir biçimde
getirilebilseydi, ülkemiz sorunlarından bir tanesini çözmüş olacaktı. Bu
haliyle bir eksik iş yaptığımıza inanıyorum.
Diğer önemli bir konu da,
Sayın Bakan buradayken ifade etmekte yarar görüyorum; tüm Hataylılar adına,
Hatay Havaalanı konusundaki dileklerimizi de ifade etmek istiyorum. Bir yılan
hikâyesine dönmek üzere olan Hatay Havaalanını -Sayın Bakanımın bilgileri
vardır- kurtarma talebinde bulunuyorum. 1993-1994 yılları arasında, DLH Genel
Müdürlüğü Hatay Havaalanını etüt programına almıştır, yapılan etütler sonunda
havaalanı yapılması uygun görülmüştür; ancak, yatırım programına alınamamıştır.
Dolayısıyla, özel idare bütçesinden yapımına başlanmış ve şu ana kadar 35
trilyon lira harcanarak yüzde 73'ü tamamlanmıştır; geriye kalan teknik donanım,
kule ve idarî binanın yapımı, özel idare kaynaklarıyla mümkün görülmemektedir.
Bu nedenle, Hatay'ın turizmine ve Türkiye'ye katmadeğer sağlayacak olan bu
altyapının, Hatay Havaalanının, Sayın Bakanın bu konudaki çalışmaları sonucunda
gerçekleşeceğine, bu yatırımın devam edeceğine inanıyorum; bu dileklerimi dile getiriyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Durgun.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
7 nci maddeyi…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısı…
BAŞKAN - 7 nci maddeyi
oylarken karar yetersayısını da arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir; karar
yetersayısı vardır.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
Uçuş Standartları Daire
Başkanlığı
MADDE 8 . - Uçuş
Standartları Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Sivil havacılık
faaliyetlerinde bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişilere verilecek izin,
ruhsat ve diğer yetkilendirmelerin esaslarını ve şartlarını uluslararası
standartlara uygun olarak düzenlemek, gerekli izinleri vermek; bu işletmelerin
faaliyetlerini denetlemek, yetkilerini yenilemek ve gerektiğinde iptal etmek,
bu amaçla yapılan uygulamalara ait kayıtları tutmak.
b) Hava araçları ile
gövde, motor, pervane, elektrik ve elektronik cihaz ve sistemleri ve parçaları
ile hava araçlarında kullanılan diğer teçhizatın uluslararası mevzuata uygun
olarak uçuşa elverişlilik standartlarını belirlemek, bu kapsamda gerekli belge
ve sertifikaları düzenlemek, denetlemek, yenilemek, iptal etmek ve kayıtlarını
tutmak.
c) Ülkemizde üretilen
hava aracı gövde, motor ve pervane ile diğer donanımların sivil hava
araçlarında kullanımına imkân sağlayacak uçuşa elverişlilik ve gürültü
standartlarını belirlemek; tasarım, üretim, bakım, onarım, tadilat ve yenileme
yapan işletmeleri belirlenen standartlara uygun olarak yetkilendirmek, bu
konuda denetlemeler yapmak, ilgili belgeleri düzenlemek, onaylamak, yetkileri
yenilemek, gerektiğinde iptal etmek ve kayıtlarını tutmak.
d) Sivil havacılık
alanında yeterlik belgesi gerektiren hava trafik hizmetleri personelinin,
lisans ve sertifika işlemlerine esas olan düzenlemeleri yapmak, belgeleri
vermek, onaylamak, yenilemek, gerektiğinde iptal etmek ve kayıtlarını tutmak.
e) Yeterlik belgesi
gerektiren personelin ihtiyaç duyduğu eğitimlere ve sağlık koşullarına ait
standartları belirlemek, bu personeli yetiştiren eğitim ve sağlık kuruluşlarını
yetkilendirmek, yapılan uygulamaların uluslararası standartlara uygunluğunu
denetlemek, gerektiğinde iptal etmek ve kayıtlarını tutmak.
f) Sivil havacılık
işletmelerinin her türlü faaliyetleri ile bu faaliyetlerinde kullandıkları
sistem, tesis, donanım ve belgelerini, uluslararası sivil havacılık
standartlarına uygun olarak, mevzuatla belirlenmiş usul ve esaslar içinde
yürütmelerini denetlemek.
g) Sivil hava trafiğine
açık hava alanlarını kullanan yerli ve yabancı tescilli hava araçları ve
bunların mürettebatını, uçuş emniyetinin sağlanmasını teminen uluslararası
kurallar çerçevesinde denetlemek, gerekli önlemleri almak ve yaptırımlar uygulamak.
h) Türk hava aracı
sicilinde kayıtlı olan sivil hava araçlarının Uluslararası Sivil Havacılık
Anlaşmasına uygun olarak başka bir Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilâtı üyesi
ülke tarafından yetkilendirilmiş olan işletme bünyesinde operasyon yapma
şartlarını ve ilgili ülke ile operasyon sorumluluklarını belirlemek, yetki
devri yapmak veya almak, denetlemek, yaptırım uygulamak ve kayıtları
tutmak, başka bir Uluslararası Sivil
Havacılık Teşkilâtı üyesi ülke sicilinde kayıtlı olan sivil hava araçlarının,
Uluslararası Sivil Havacılık Anlaşmasına uygun olarak Türkiye'de Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından
yetkilendirilmiş olan bir işletme bünyesinde operasyon yapma şartlarını ve ilgili ülke ile operasyon sorumluluklarını
belirlemek, yetki devri yapmak veya almak, denetlemek, yaptırım uygulamak ve kayıtları tutmak.
i) Uluslararası Sivil
Havacılık Teşkilâtına üye başka bir ülke ya da uluslararası bir kuruluş
tarafından tanzim edilmiş ya da geçerli kılınmış bir uçuşa elverişlilik
sertifikasını, bu sertifikaların tanzim ya da geçerlik şartlarını Uluslararası
Sivil Havacılık Teşkilâtı standartlarının üzerinde ya da eşit olması koşuluyla
geçerli kılmak.
j) Ülkemiz tescilindeki
tüm uçakların, belirlenen kurallara göre her zaman uçuşa elverişli olup
olmadığını denetlemek, uygunluk sağlanmayan durumlarda uçuşa elverişlilik
sertifikalarını askıya almak veya iptal etmek.
k) Yeterlik belgesi
alacak personelin belge alması ile ilgili usul ve esasları belirlemek, bunların
yürütülmesini sağlamak.
l) Yeterlik belgesi
alacak personeli yetiştiren kurumların eğitim esaslarını belirlemek, bunları
ruhsatlandırmak, denetlemek ve kayıtlarını tutmak.
m) Yeterlik belgesi
verilmesi ile yenilenmesi hususunda teorik ve uygulamalı sınavların yapılması
veya yaptırılması için yetki verilecek kuruluşları belirlemek ve uygunluğunu
denetlemek.
n) Uçucu personelin uçuş
görev saatlerine ve çalışma şartlarına ilişkin düzenlemeleri yapmak ve
uygulamalarını denetlemek.
o) Alkol, uyuşturucu ve
diğer uyarıcı maddelerin etkisi altında iken uçuş operasyon ya da hizmetleri
ile ilgili görevlerin ifa edilmemesi için gerekli önlemleri almak.
p) Kurulmuş veya
kurulacak olan tüm havacılık işletmelerini, organizasyon, mali yapı ve personel
yapısı ile ilgili olarak belirlenen
şartlara uygunluğu bakımından denetlemek veya denetletmek.
r) Havacılık
işletmelerine işletme ruhsatı vermek için oluşturulacak inceleme komisyonunun
sekreterlik hizmetlerini yürütmek.
s) Sivil hava araçlarının
tescil işlemlerini yapmak, tescilden düşmek ve kayıtlarını tutmak, yasal
yollardan konulması istenen her türlü hukuki kısıtlamaları işlemek, uçuşlarını
durdurmak.
t) Genel Müdür tarafından
verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına Ardahan Milletvekili Sayın Ensar
Öğüt; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreleri birleştirdim.
CHP GRUBU ADINA ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
maddeye girmeden önce, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun, Büyük Millet
Meclisimizin kurucusunun -yeryüzünde olmayan bir doğa harikası- Atatürk'ün
gölgesi ve silueti Ardahan'ın Damal Dağlarına düşmektedir. Her yıl 15 Haziran
ve 15 Temmuzda, Allah'ın bir lütfu olarak, dünyada hiçbir kişiye, hiçbir lidere
nasip olmayan, dünyanın sekizinci harikası denebilecek bu güzel olay Ardahan'da
oluşur. Damal Belediye Başkanlığımız, 25 Haziran Cumartesi günü Atatürk'ün
izinde ve gölgesinde festival yapıyor. Tüm milletvekillerini, tüm
vatandaşlarımızı 25 Haziran Cumartesi günü Ardahan'a ve Damal'a davet ediyorum
bu olağanüstü doğa harikasını izlemek üzere.
Değerli arkadaşlarım,
maddeye girdiğimizde... Ben, sivil havacılıkla ilgili olarak, 2004'ün ağustos
ayında Bakanlığımıza bir soru önergesi vermişim. Bu soru önergesinin aslı şu:
Avrupa Sivil Havacılık Otorite Birliğine 2001 yılında üye olan Türkiye, Avrupa
standartlarında niçin uçak uçurmuyor? Şöyle ki: Daha sonra Ukrayna tescilli
Antonov 26 tipi Rus uçakları bir kargo şirketine kiralanmak kaydıyla; yani,
yabancı tescille, yabancı pilotla Türkiye'de uçuruldu ve bu uçakların tehlikeli
olduğunu, dünya standartlarında tehlikeli olduğunu ve bizim, 2001 yılında
uluslararası standartlara uyacağımızı açıklamamıza rağmen, Antonov 26 Rus tipi
uçaklarının Türkiye'de -4 adet- uçmasının hava sahalarımızda tehlike yaratacağı
gerekçesiyle soru önergesi verdim. Bakanlığımız da, bu uçaklara -altı ay
süreli- geçici bir süre izin verildiğini, Genelkurmay Başkanlığından izin
alındığını, yasalara uygun olduğunu söylediler.
Ancak, değerli arkadaşlar
-demin, Sayın Genel Müdürle de görüştüm, Sayın Bakanla da- Avrupa standartları,
2006 Ocak itibariyle Rus uçaklarını ve buna benzer ülkenin eski model
uçaklarını tamamen ve kesinlikle yasaklıyor.
Bu nedenle, ben, buradan
Sayın Bakandan istirham ediyorum, bu tip uçakların ülkemizin sahalarında
uçması, Allah göstermesin, bir tehlike arz ederse -onun için arz ediyor ve
tutanaklara geçmesini istiyorum- bu hepimize bir yara verir. İşte, bir
hızlandırılmış tren olayı bütün Türkiye'yi derinden sarstı. Tabiî, bu, kimsenin
elinde değil, hepimiz üzüldük. Yani, böyle bir olayın tekrar yaşanmaması için,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki, sağlam basalım, sağlam standartlarla,
uluslararası standartları olan araç gereçle uçuşlarımızı yapalım. Bu, çok
önemlidir Sayın Bakanım.
Ben, ayrıca, size
teşekkür ediyorum;. Kars-Tiflis demiryolunu da temmuz ayında ihaleye
çıkardınız. Bu, Türkiye için çok önemli bir projedir stratejik anlamda. Yani,
İngiltere'den kalkan bir trenin gelip Kars'ta durması, bizim ayıbımız; ama,
Kars'tan Gürcistan'a, Tiflis'e, oradan da Türk cumhuriyetlerine, Çin'e kadar
gitmesi, Moskova'ya gitmesi, Türkiye için çok önemli bir prestij projesidir. Bu
proje olduğu zaman, tarihî İpek Yolu da, Türkiye'den Türk cumhuriyetlerine bağlanan
çok önemli bir yol olacaktır. Bu anlamda da, ben, Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.
Umuyorum, Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan konsorsiyumuyla kurulan bu
ortaklıkla, Türkiye'nin önderliğinde, bu proje tamamlanmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünde, Türk Hava Kurumunda, Türk Hava Yollarında, Türk
Hava Kuvvetleri Komutanlığında… Bugün -ben, Millî Savunma Komisyonu üyesiyim-
Komisyon Başkanımızla beraber, üyelerimizle birlikte, Türk Hava Kuvvetleri
Komutanı Sayın Fırtına'ya gittik. Orada da aynı konu konuşuldu; havacılıkta çok
geri olduğumuz, Büyük Atatürk'ün "istikbal göklerdedir" cümlesi…
Hakikaten, uzay çağına, dünyadaki gelişen hızlı atmosfere ayak uydurmanın yolu,
bir ülkenin havacılığının güçlü olmasına bağlıdır.
Şimdi, Türk Hava Kurumu
ne iş yapıyor; orman yangınını söndürüyor. Hangi tarım arazisini ilaçlıyor?
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ne iş yapıyor? Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün iznine bağlı olarak… Türk Hava Kuvvetleri, Türk Hava Yolları, Türk
Hava Kurumu, vatandaşa ne veriyor; yani, sivil halka ne veriyor? Türk Hava
Kurumu… Askeriye, tamam, anlıyoruz;ama,
Türk Hava Kuvvetleri, askeriyenin, ordumuzun gözbebeği, onu biliyoruz ve
onur duyuyoruz; ama, Türk Hava Kurumu ne iş yapıyor, Türk Hava Kurumu
-Atatürk'ün kurduğu- amacına ulaşıyor mu?
Onun için, ben,
Bakanlığımızdan rica ediyorum, Türk Hava Kurumunun, yeniden, realize edilerek,
sivil havacılığı geliştiren, sivil pilot yetiştiren, tarım arazilerini
ilaçlayan, orman yangınlarını söndüren ve çok aktif, daha doğrusu beyingücü yetiştiren,
matematiği, fiziği güçlü olan, araştırma-geliştirme (ar-ge) programlarını
geliştiren ve havacılığımıza beyin yetiştiren bir kurum olması lazım. Bu da,
Ulaştırma Bakanlığımıza düşüyor diye düşünüyorum; çünkü, Türk Hava Kurumu da,
söndürmeye veya ilaçlamaya, bir yere gittiği zaman Bakanlıktan izin alıyor.
Bunun hepsini bir çatı altında toplayıp, bu çatıyı Ulaştırma Bakanlığımızın
bünyesinde toparlayıp, özellikle sivil toplum ve halkın, sivil halkın ihtiyaçlarını
giderecek, mutlaka, organizeler yapmamız lazım. Yani, Allah göstermesin, yaz
geldi, şimdi orman yangınları başlayacak; dışarıdan uçak kiralıyoruz,
milyonlarca dolar veriyoruz. Yani, Türk Hava Kurumu ne iş yapıyor? Biz, niye
Türk Hava Kurumuna beyin yetiştirmiyoruz?
Bunun için,
araştırma-geliştirme (ar-ge) laboratuvarları kurup, fizik, matematik ve fenle
ilgili, çocuklarımızı yetiştirip, Atatürk'ün aydınlık yolundaki "istikbal
göklerdedir" dediği çizgisinde, mutlak surette, Türk Hava Kurumumuzu, Türk
Hava Yollarımızı, Türk Hava Kuvvetlerimizi güçlendirelim.
Değerli arkadaşlar,
hakikaten istikbal göklerdedir. Yani, biliyorsunuz, eskiden bir yerden bir yere
gitmek olmuyordu; ama, şimdi, biniyorsunuz, Amerika'ya gidiyorsunuz,
istediğiniz ülkeye gidiyorsunuz. Türkiye'nin bir başından bir başına, çok
rahatlıkla, 69 000 000 liraya, 89 000 000
liraya, promosyon fiyatlarıyla gidiyoruz. Bu, beyingücüyle oluyor,
ilimle oluyor, bilimle oluyor. Bu beyingücünü, ilim ile bilimi ve
araştırma-geliştirme kurumlarını, laboratuvarlarını kurarak, bu
laboratuvarlarda beyin ve çağdaş insanlar yetiştirerek, ülkemize yararlı
evlatlar yetiştirmemizi temenni ediyorum.
Çok fazla da uzatmak
istemiyorum.
Değerli arkadaşlar,
havacılığımızın, tekrar söylüyorum, geliştirilmesi, ancak ve ancak -şunu
söyleyeyim, belki, çok abartmış olabilirim; ama- Mustafa Kemal'in aydın yolunda
gider; çünkü, daha o dönemde istikbali göklerde gören ve… İstikbal göklerdedir,
aman göklerde güçlü olalım, medeniyeti yakalamış çağdaş toplumlarla, çağdaş
ülkelerle yarışmanın yolu bilimden geçer, fenden geçer, akıldan geçer,
insangücünden geçer. Bu gücü kullanmak da devletin görevidir.
Eğer, bugün, demin de
söyledim, araştırma-geliştirme grupları, laboratuvarları kurar, TÜBİTAK gibi
bilim yuvalarını, özerk bir kurum halinde, tamamen bilim adamlarına bırakır,
siyasetten soyutlar, tamamen bilimle uğraşan, bilimi geliştiren insanlara
bırakırsak, o zaman, fen liselerinden mezun olan çocuklarımızın, buralarda,
çağdaş, aydın kişiler olarak yetişmesi ve bu çağdaş bilimle yetişen insanların
dünya insanlarıyla yarış yapmasıyla, gelecekteki uzay çağını da yakalayıp,
Türkiye Cumhuriyetinin de uzaya araç göndererek, uzayda ay yıldızlı bayrağımızı
dikeceğimize inanıyorum ben. Evet, bu nedenle diyorum ki, burada, eğer, biz,
sadece Türk Hava Kurumuna bırakır, sadece Türk Hava Kuvvetlerine bırakırsak, o
zaman, sivil havacılık ne işe yarar? Sivil havacılıkta kargo şirketlerini,
diğer ulaşım şirketlerini hızlı bir şekilde Türkiye'nin her yerine yayıp,
Türkiye'nin her yerinde iletişimi sağlamak, ulaşımı sağlamak... Hızlı bir
şekilde; yani, bir kargoyu, Erzurum'dan alıp İstanbul'a 1 saatte yetiştirirse,
o zaman, düşünün, işgücünün ne kadar arttığını, katmadeğerin ne kadar
arttığını. Şimdi, artan katmadeğerin Türk ekonomisine ne kadar vergi
ödeyeceğini düşündüğümüz zaman, o zaman, hızlı bir şekilde
araştırma-geliştirme...
AHMET YENİ (Samsun) -
Size 1 saat çok. 1 saatte gidemezsiniz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - 1
saat çok olabilir; yarım saatte de ulaşabiliriz.
Değerli arkadaşlar, şunu
söyleyeyim: Şimdi, buradan bir çıkın, trafikte... Ankara'dan İstanbul'a gidin,
en hızlı 3,5 saatte gidersiniz; ama, uçakla, 35 dakikada giderseniz, o adam
işini yetiştirir, para kazanır, devlete vergi verirse, o zaman, hem devlet
güçlü olacak hem de vatandaş işini yapmış olacak. Ben bunu anlatmaya
çalışıyorum.
O bakımdan, diyorum ki,
kesinlikle, sivil havacılığın, şirketlere, özellikle kargo şirketlerine, taşıma
şirketlerine, hizmet şirketlerine ve diğer kuruluşlara, mutlak surette, hizmet
yapabilmesi için...
Mesela, şimdi, şunu
söyleyeyim: Beni bir kargo şirketi aradı bugün; diyor ki: "Ben müracaat
ettim, bana uçuş izni vermediler. Dediler ki 'sen İstanbul'dan Ankara'ya
gidersin, Ankara'dan İstanbul'a dönersin.' Ben de istiyorum ki, İstanbul'dan
Ankara'ya gideyim, Samsun, Erzurum, Diyarbakır, Antalya dolaşayım, İstanbul'a
geleyim. Buna müsaade etmediler."
Şimdi, ben, Sayın Bakana,
biraz önce söyledim; dediler ki: "Hayır, gelsin o arkadaş, izin
vereceğim."
Değil mi Sayın Bakanım?..
Teşekkür ederim.
Şimdi, ben de buradan
diyorum bütün kargo şirketlerine; çünkü, bakın, isim de verebilirim...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
Bütün kargo şirketlerinin ve diğer kurumların iyi hizmet yapabilmesi, kendi
uçağımızı kendimizin yapması ve çağdaş normlarda insan yetiştirmemiz için,
araştırma-geliştirme laboratuvarlarına ve bilim yuvalarına önem verip, oraları
özerk hale getirerek, fen bilimiyle uğraşan gençlerimizi, beyinli ve becerikli
insangücü şeklinde, ülkemize yararlı evlatlar olarak yetiştirelim, ülkemizi
kalkındıralım.
Yüce Atatürk'ün dediği
gibi, istikbal göklerdedir. Arkadaşlar, hakikaten, istikbal göklerdedir. O
zaman, seksen yıl önce söylenmiş bir laf seksen yıl sonra yapılmıyorsa, bu,
Türkiye Cumhuriyetinin bir ayıbıdır.
BAŞKAN - Sayın Öğüt,
tamamlar mısınız.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
Onun için, ben, Sayın Bakanıma güveniyorum. Bu işe el atıp, bu yeni kanunla,
hakikaten, istikbalimiz olan göklerimize önem vereceğine inanıyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Öğüt.
Sakarya Milletvekili
Sayın Hasan Ali Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben önce şunu söylemek istiyorum: Belki
maddenin çok içerisinde değil; ama, sivil havacılığı konuştuğumuz için,
yaşadığımız çağda, nasıl bir ulaşım şartlarına kavuştuğumuzu ifade etmek
istiyorum. 70 yaşında, 80 yaşında bir insanın, düşünün, Cidde'ye, hacca
gitmesini, bir işçi kardeşimizin Almanya'ya gitmesini, bir öğrencimizin
Amerika'ya gitmesini, bir işadamımızın Japonya'ya gitmesini; hava trafiğinin,
hava hareketlerinin, insan yolculuklarının bu kadar hızlı, bu kadar önemli
olduğu bir çağda, elbette düzgün bir düzenlemenin ve bir disiplinin yapılması
gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Dolayısıyla, bugün, bu
görüştüğümüz yasa, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bünyesi içerisinde, benim
konuştuğum madde, bir standardı öngörüyor; yani, her şeyin dünyada, dünya
şartlarındaki standartlarda, en iyisinin, can güvenliği, emniyet, ulaşım
şartları, hizmet, rekabet içerisinde yaşama gibi, bütün sektörün her alanını
ihtiva eden bir maddedir. Dolayısıyla, bu madde içerisinde 19 ayrı düzenleme
var, 19 ayrı başlıkta düzenleme var. Hem burada okundu, Başkanlık tarafından
okundu hem de madde basılı halde elimizde. Ben çok detaylı bir çalışma gördüm.
Açıkçası, sivil havacılığımıza verilen düzenlemenin, ülkemiz açısından çok
yararlı olacağı kanaatimi burada ifade etmek istiyorum.
Uçuş güvenliği her şeyin
başındadır, özellikle havayolunda; dolayısıyla, bir daha telafisi olmayacak bu
faaliyetlerin, uygun standartlarda, en üst standartlarda değerlendirilerek,
denetlenerek yapılmasının çok yararlı olduğunu tekrar söylüyorum.
Aynı zamanda, uçak
motorlarıyla ilgili, gaz türbinleriyle ilgili, zaman içerisinde ders vermiş de
bir insanım; dolayısıyla, uçak motorlarının güvenliği, bunların bakım ve
onarımı, bu onarımı yapan yerlerin standardizasyonu, uluslararası normlarda
olması, her şeyi daha doğrusu, burada kullanacak insanların da, kullanım
standartlarının ve şartlarının nasıl olması gerektiğini ortaya koyan bu
maddenin, her şeyi en iyisiyle, yeniden belirlediğini görüyor ve bu çalışmanın
ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Çelik.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlandı.
Maddeyle ilgili 1 önerge
var; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/995)
sıra sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin (d) bendindeki "personelinin"
şeklindeki düzenlemenin "dışındaki personel" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Abdullah Çalışkan |
Abdulkadir Kart |
|
Ankara |
Adana |
Rize |
|
Yahya Baş |
|
Fikret Badazlı |
|
İstanbul |
|
Antalya |
BAŞKAN- Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN- Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul)- Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
10 uncu maddenin (i)
bendine göre, hava trafik hizmetleri personeline Hava Seyrüsefer Daire
Başkanlığı yeterlik belgesi vermekle yetkilidir. Uçuş Standartları Daire
Başkanlığının yeterlik belgesi vermesi gereken personeli ise hava trafik
hizmetleri dışındaki personel olduğundan, metne bu doğrultuda açıklık
getirilmesi gerekmiştir. Yapılan değişiklikle bu çelişki giderilmiş olacaktır.
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, Komisyonun uygun görüşle takdire bıraktığı, Hükümetin
katıldığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Sayın Başkan…
BAŞKAN- Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- 8 inci maddenin (h) bendindeki "Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü" ibaresinin sadece "Genel Müdürlük"
olarak kalmasının daha uygun olduğunu ifade etmek isterim.
BAŞKAN- "Genel
Müdürlük" olarak redaksiyonda düzeltme yapıyoruz.
Bu açıklama, düzeltme ve
kabul edilen önerge doğrultusunda 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
Hava Ulaşım Daire
Başkanlığı
MADDE 9 . - Hava Ulaşım
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Tüm uçuş
operasyonlarının millî kurallar, ikili ve çok taraflı anlaşmalar ve ilgili
mevzuat çerçevesinde yapılmasını sağlamak ve denetlemek.
b) Türkiye'ye sefer yapan
yabancı hava taşıma işletmelerinin uçuş tarifelerini ve seferlerini incelemek,
onaylamak ve izinlerini vermek.
c) Türkiye üzerinden
geçen tüm sivil uçaklara uçuş izni vermek.
d) Hava taşıma
işletmelerinin hat taleplerini değerlendirmek.
e) İkili veya çok taraflı
hava ulaştırma anlaşmalarını yapmak ve anlaşma hükümlerine uyulup uyulmadığını
denetlemek.
f) Hava aracı
hareketleri, yolcu, kargo ve posta trafiği ile ilgili istatistiksel veri ve
eğilimleri değerlendirmek.
g) Yolcu hakları ile
ilgili uluslararası alanda belirlenen kuralları uygulamak için gerekli
düzenlemeleri yapmak ve denetlemek.
h) Trafiği yoğun hava alanlarında
slot uygulanmasını sağlamak, bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmak ve takip
etmek.
i) Genel Müdür tarafından
verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Ufuk
Özkan.
Sayın Özkan'ın şahsı
adına da söz isteği var; birleştiriyorum.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UFUK
ÖZKAN (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; sıra sayısı 940 olan kanun tasarısı üzerinde şahsım
ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
kısaca, sivil havacılık tarihiyle ilgili birkaç bilgiyi sizlerle paylaşmak
istiyorum. İlk havacılık sözleşmesi olan, 13 Ekim 1919'da Paris'te, Barış
Konferansında kurulan özel bir komisyon tarafından hazırlanan Hava Ulaştırma
Sözleşmesi, 27 devlet tarafından imzalanmış ve 11 Temmuz 1922'de yürürlüğe
girmiştir. Paris Sözleşmesi, yalnız barış zamanlarındaki durumlarla ilgilidir.
Paris Sözleşmesi, bütün
devletlerin kabul ettiği bir sözleşme olamamıştır. Devletler, ancak, yakın
ilişkileri bulunan devletlerle sözleşmeler akdederek, hava ulaşımını
düzenlemeyi tercih etmişlerdir.
Madrid Sözleşmesinin ana
hatları Paris Sözleşmesine benzemektedir. Paris ve Madrid Sözleşmelerinden
farklılıklar arz eden, 1928 yılında imzalanan Havana Sözleşmesi, genelde ticarî
amaçla kullanılan uçaklara daha çok serbestiyet tanıyan bir anlaşmadır.
1929 yılında imzalanan
Varşova Sözleşmesinin tam ismi, Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı
Kuralların Birleştirilmesine İlişkin Sözleşmedir. Sivil havacılığın çok büyük
bir hızla gelişmekte olması, özellikle, ulusal ve uluslararası alanda
havayoluyla yapılan yolcu ve yük taşımalarından doğan hukukî ilişkilere
uygulanacak kuralların önemi büyük ölçüde artmıştır. Bir taraftan havacılığa
ilişkin milletlerarası hukuk alanında yasal düzenlemeler yapılırken, diğer
taraftan milletlerarası özel hukuk ve kanunlar ihtilafı konularına da eğilinmesi
gerektiği ortaya çıkmıştır.
Türkiye'nin 1 Mart 1977
tarihinde 2073 sayılı Kanunla onaylayarak taraf olduğu Varşova Sözleşmesi ve bu
sözleşmeye değişiklik getiren 1955 tarihli Lahey Protokolü, 1960 tarihli
Guadalajara Ek Sözleşmesi, 1971 tarihli Guatemala City Protokolü, 1971
tarihinde 1, 3 ve 4 sayılı Montreal Ek Protokolleri yer almaktadır. Varşova
Sözleşmesi, uluslararası hava taşımasının ve bu tür taşımalarda taşıyıcının
sorumluluğunun düzenlenmesi ve şartlarda birlik sağlanması ihtiyacından doğmuştur.
Varşova Sözleşmesi ve Lahey Protokolünden sonra uluslararası taşımaların,
taşıma sözleşmesine taraf olan taşıyıcıdan başka bir hava taşıyıcısı tarafından
yerine getirildiği gözönünde tutularak, fiilî taşıyıcının sorumluluğunu düzenleyen
bir sözleşme, Gudalajara'da toplanan diplomatik konferansta kabul edilmiştir.
Paris Sözleşmesinin
uluslararası hava ulaşımını düzenlemekteki yetersizliği, yeni teknik gelişmeler
ve ihtiyaçlar, bu alanda yeni tedbirler alınmasını zorunlu kılmıştır. 1944
yılı, dünya havacılığı açısından önemli bir dönüm noktası teşkil etmiştir.
Amerika Birleşik Devletlerinin Chicago Kentinde 7 Aralık 1944 tarihinde 52
devletin temsilcileri toplanarak, Chicago Sözleşmesi diye adlandırılan
Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesini imzaladılar. Chicago Sözleşmesi,
uluslararası sivil havacılığın esaslarını evrensel düzeyde düzenleyen ve
uluslararası hava hukukunun cari kurallarını belirleyen temel bir metindir.
Türkiye'nin 5 Haziran 1945 tarih ve
4749 sayılı Kanunla onaylamış bulunduğu Chicago Anlaşmasına, bugün, 152 devlet
taraf olmuştur. Bu anlaşma, hava seyrüseferi, hava nakil vasıtalarının tabiyeti
ve tescili, lisans ve sertifikaları, hava seyrüseferini kolaylaştırıcı
tedbirler, kazaların tahkiki, uluslararası standartlar ve usuller gibi genel ve
gayri ticarî konularda önemli düzenlemeler getirmiştir.
Kısaca tarihçesini
anlatmış olduğum çalışmalar, sivil havacılığın sadece Türkiye Cumhuriyetini
değil, uluslararası bir protokolün ve uluslararası bir çalışmanın olduğunu da
burada gözler önüne sermiştir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Plan ve Bütçe Komisyonumuzun hazırlamış olduğu raporun birinci
paragrafına bakarsak, burada az önce anlattıklarımla çelişen bir durumu da
gözönüne getirmiş olacağız.
Ulaştırma Bakanlığınca
hazırlanan, Bakanlar Kurulunca 18 Mart 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunulan, Başkanlıkça 23 Mart 2005 tarihinde tali komisyon
olarak Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Adalet Komisyonuna,
esas komisyon olarak da komisyonumuza havale edilen (...) esas numaralı Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilâtı olarak devam eden, bu komisyonların yapmış
olduğu çalışmalarda, Dışişleri Komisyonunun olmadığını, Dışişleri Bakanlığı
yetkililerinin olmadığını görmek önemli bir eksikliktir. Uluslararası bir
taşımacılık olan -ama yük, ama yolcu- sivil taşımacılığın, sivil uluslararası
havacılığın, burada Dışişlerinin olmamasını ciddî bir eksiklik olarak tespit
ediyorum.
Yine, aynı şekilde,
toplantılarda fikir yürütenler arasında Ulaştırma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı,
Millî Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı
Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Personeli Başkanlığı olmasına rağmen
Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin olmaması çok ciddî ve önemli bir
eksikliktir. Burada sivil toplum örgütü olarak gördüğümüz, şayet kabul edersek,
Türk Hava Yolları dışında hiçbir sivil toplum örgütü, bu komisyon çalışmalarına,
bu çalışmalara katılıp fikrini beyan edememiştir. Kaldı ki, ülkemizde bugün
sayısı 16'yı bulan özel havayolu şirketlerinin, burada, ama dernekleriyle, ama,
temsilcileriyle temsil edilip onların da problemlerini, sıkıntılarını aktarması
gerektiğinin, sivil havacılığın teşkilâtlandırılmasına önemli bir katkı
koyacaklarına inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, komisyon raporundan bazı yerleri sizlerle paylaşmak
istiyorum.
"Türk Hava
Yollarının bir modernizasyon ve standardizasyon programı çerçevesinde filosunu
geliştirmeye başladığı ve hizmet standartlarını yükseltme çabasına girmiş
olduğu görülmektedir. Yolcu trafiğinde yoğunluk görülen meydanların
kapasitelerinin artırılmasına yönelik yatırımlar ile hizmet standartlarının
yükseltilmesi ve hava trafik kontrolü hizmetlerinin modernize edilmesi, sektör
açısından önem ve önceliğini korumaktadır. Uçaklarda kullanılan akaryakıttaki
Özel Tüketim Vergisinin sıfırlanması ile havayolu şirketlerinin
maliyetlerindeki düşüş, içhatlardaki talebin artmasını ve yeni firmaların
pazara girmesini sağlamıştır."
Yeni firmaların pazara
girmesi için Özel Tüketim Vergisini düşürürken, taşımacılığı sadece hava olarak
görmek, karayollarında taşımacılık yapan turizm şirketlerine, yolcu taşıyan
şirketlere, yük taşıyan şirketlere ve şahıslara ciddî bir yük getirmiştir.
Buradaki ikilemi aşmak, elbette, hükümetin görevidir. Kamyoncuya 2 000 000 lira
mazot verirken, otobüsçüye 2 000 000 lira mazot verirken, uçakla hava
taşımacılığı yapan insanlara ÖTV'siz akaryakıt vermek ne kadar adildir, Adalet
ve Kalkınma Partisinin temsilcilerine soruyorum.
Değerli arkadaşlarım
"sivil havacılık faaliyetlerinin emniyetli bir şekilde yürütülebilmesi
için düzenleme ve denetim görevini etkin biçimde yerine getirebilecek idarî ve
teknik kapasitesi yüksek merkezî bir sivil havacılık otoritesinin oluşturulması"
diye devam eden maddede, aslında, biz, burada, iki işi birbirine
karıştırıyoruz. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün iki temel görevi vardır, bu
iki temel görev de burada açıklanmaktadır.
Bunlardan birincisi
şudur: "Sivil havacılık faaliyetlerinin kamu yararına, ekonomik ve sosyal
gelişmelere ve millî güvenlik amaçlarına uygun olarak düzenlenmesi ve
gelişmesini sağlamak amacıyla, Bakanlık tarafından oluşturulacak politikaları
uygulamak ve takip etmek."
Bir diğer görevi de
teknik görevlerdir ki "sivil havacılık faaliyetlerinin uluslararası sivil
havacılık kural ve standartlarında düzenlenmesi, sürdürülebilirliğini ve
gelişmesini sağlayacak esasları tespit etmek."
Burada, teknik ve siyasal
görevi aynı kuruma vermenin son derece ciddî problemlerini ve sıkıntılarını
önümüzdeki dönemlerde yaşayacağımızı zannediyorum. Bu noktadan hareketle, bu
iki konuyu, siyasî ve idarî konulardaki, teknik konulardaki organizasyonu
dağıtmak faydalı olacak kanaatindeyim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; yine raporda yazıldığı kadarıyla "kara, hava, deniz ve
demiryolu ulaştırmasıyla ilgili" diye devam eden paragrafın iyi niyetle
konulduğunu; ama, maddelere geçildiği zaman, maddelerin hiçbirinde karayolunun,
demiryolunun ve denizyolunun hava taşımasıyla bağdaştırılmadığını görmüş
bulunuyoruz. Bugün, sivil havayollarının yaşamış olduğu sıkıntıların en
önemlilerinden bir tanesi, ilden havaalanına, havaalanından ile bağlantıların
kurulmasıyla ilgili Bakanlıktan istenilen izne, hâlâ, Bakanlığın cevap vermemiş
olmasıdır.
Bir konudan daha
bahsetmek istiyorum size. Bu raporda ve uluslararası anlaşmalarda gözönünde
bulundurulan hadise şu: Bu yolculuk hizmetini ya da bu hizmeti almak isteyen
insanların, en konforlu, en ucuz, en rahat ve en güvenilir hizmeti, en çabuk
şekilde almasını sağlamak gerekir. Bu gereklilik, bu kanun tasarısında olduğu
gibi uluslararası bütün sözleşmelerde de vardır; fakat, şurada anlatacağım
olaydan sonra, bir hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum. 11 Eylül olaylarından
sonra, sivil havacılığın Avrupa Birliği standartlarına uygun hale getirildiği,
güvenlik ve emniyeti düzenleyecek yeni bir yapılanmaya girildiği, tüm ulaştırma
sektöründe olduğu gibi sivil havacılıkta da uçuş emniyetinin yeterli düzeyde
sağlanmasının büyük önem arz ettiği…
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'den başka bir ülkeye gitmiş olan insanlara güvenlik sebebiyle uygulanan
zulmü, hangi kritere, hangi uluslararası kanuna, hangi uluslararası anlaşmaya
sığdıracağız?! Türkiye'ye dışarıdan gelmiş yabancı konukları, yabancı heyetleri
ve turistleri -elbette ki misafirperverliğimizin, elbette ki insanlığımızın en
önde gelen unsurlarından bir tanesidir- en doğru şekilde karşılayacağız; ama,
Türkiye'den dışarıya gidecek heyetlerimize, insanlarımıza orada zulmedecek
ülkelere gerekli tedbiri almayacağız!.. Hangisi; en önemlilerinden bir tanesi,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin yapmış olduğu bir seyahatle Rusya'ya
gittik. Bakanlarımızın olduğu, Başbakanımızın olduğu, milletvekillerimizin
olduğu, odaların ve Odalar ve Borsalar Birliğinin çok değerli başkanlarının
olduğu bir heyetle Rusya'ya gittik. Rusya'ya giden heyeti Rusya'ya kabul
ederken hiçbir problem yaşamadık; ama, aynı heyetin -içinde milletvekillerinin
bulunduğu, oda başkanlarının bulunduğu- Moskova'dan ayrılırken yaşadığı eziyeti
ve oradaki perişanlığı hepinizin bilmesini ve bugün de, burada, tutanaklara
geçmesini arzu ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'ye dönüyoruz, Türk uçağına biniyoruz ve Türk heyetiyiz, sadece biziz,
sadece biz, başka hiç kimse yok. Bu uçağa binerken, insanların ayakkabısının
çıkarılmasını, kemerinin çıkarılmasını kabul edemiyorum, etme şansım da hiçbir
zaman olmadı!.. Uluslararası taşımacılıksa, sivil havaysa ve uluslararası
anlaşmalar varsa, Ulaştırma Bakanlığımızın ya da Türkiye Cumhuriyetini yöneten
insanlarımızın, bu konularda da hassas olması gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, son
günlerde, gazetelerde, bazı sivil havayolu şirketlerimizin de ciddî problemler
ve sıkıntılar yaşadığını görüyoruz. 9 uncu madde de, bu konuda, aynen şunu
söylüyor: "Trafiği yoğun havaalanlarında slot uygulamasını sağlamak, bu
konuda gerekli düzenlemeleri yapmak ve takip etmek." Gönül arzu eder ki,
bu slot uygulamasında düne kadar yapılan yanlışlığın, bu kanun tasarısından
sonra, artık, yapılmaması ve slot uygulamasından doğan, bazı özel hava firmalarının,
havayolu şirketlerinin, aslında, bu ülkenin şirketi olduğunu ve ülke halkına
hizmet ettiğini, ülkeye turist taşıdığını, döviz taşıdığını, onlara hizmet
etmek için ellerini taşın altına soktuğunu, hem Bakanlığımız hem de hükümetimiz
unutmasın.
Sayın Bakanımızın, bir
İzmir gazetesi olan Yeni Asır Gazetemize bir beyanatı var. Bu beyanatta, Türk
Hava Yollarının yurdun çeşitli yerlerine seferlerinde söz konusu olacak bazı
gelişmeleri aktarıyor; ama, unutmamalı ki Ulaştırma Bakanımız, sadece Türk Hava
Yollarının bakanı değil, Türkiye'de sivil havacılığa hizmet veren bütün
ulaştırma şirketlerinin bakanı.
Yüce Meclisi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özkan.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
Hava Seyrüsefer Daire
Başkanlığı
MADDE 10 . - Hava
Seyrüsefer Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Sivil terminal ve
kontrol sahaları, hava trafik hizmetleri ile ilgili hava sahası düzenleme
çalışmaları yapmak, ilgili sivil ve askeri kurum ve kuruluşlar ile
koordinasyonu sağlamak.
b) Hava trafik yönetim
hizmetlerinin düzenli, emniyetli, süratli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesi
için ilgili kuruluşlar ile koordinasyon içinde planlamalar yapmak, kural koymak
ve uygulanmasını sağlamak.
c) Hava hadiselerini
incelemek, inceletmek ve değerlendirmek, konuyla ilgili kişi ve kurumlara
gerekli uyarıları yapmak ve gerekli önlemleri alarak koordinasyonu sağlamak.
d) Uçuş operasyonu ile
ilgili personele herhangi bir havacılık kolaylığı, hizmeti, yöntemi ya da bir
tehlikenin varlığı, koşulları ve değişikliğine ilişkin bilgileri zamanında
duyurmak amacıyla Havacılık Bilgi Yayınının güncel olarak yayınlanmasını
sağlamak.
e) Hava arama kurtarma
konusunda koordinasyonu sağlamak.
f) Hava trafik yönetimi
ile ilgili yapılan anlaşmaların uygulanmasını takip etmek.
g) Havacılık haberleşmesi
ve uygulamalarını takip etmek ve bu çerçevede frekans koordinasyonunu sağlamak.
h) Havacılık
meteorolojisi ile ilgili çalışmaları koordine etmek, uygulanmasını sağlamak.
i) Sivil hava araçlarının
kamu ve uçuş emniyeti ile hava seyrüsefer güvenliği bakımından uyması gereken
düzenlemeleri yapmak, denetlemek, hava trafik yönetim hizmetleriyle ilgili
önlemler almak ve ilgili personelin lisanslandırılma esaslarını belirlemek,
takibini yapmak, yenilemek ve iptal etmek.
j) Yasak, tahditli ve
tehlikeli sahaların belirlenmesi aşamasında askeri ve sivil kuruluşların
görüşlerini alarak gerekli işlemleri başlatmak.
k) Hava trafik
personeline eğitim verecek kurumların eğitim esaslarını belirlemek, bunları
ruhsatlandırmak, denetlemek ve kayıtlarını tutmak.
l) Genel Müdür tarafından
verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Balıkesir Milletvekili Sayın Ali
Kemal Deveciler; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL
DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu
maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış
bulunmaktayım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sivil havacılık
faaliyetlerine 1912-1913 yıllarında İstanbul Yeşilköy Havaalanında başlayan
ülkemiz, uzun yıllar Avrupa ülkelerinin önünde, uçak sayısı ve yolcu
taşımacılığı ile uçak imalatında büyük gelişmeler içinde bulunmuş; ancak, İkinci
Dünya Savaşının sonrasında, 1980'li yıllara kadar süren uzun bir duraklama
devresi içine girmiştir.
1983 yılında yayımlanan
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunuyla, özel sektöre de hava taşımacılığı
ve havaalanı işletmeciliği hakkı verilmesi suretiyle Türk sivil havacılığında
yeni bir dönem başlamıştır. Son yıllarda sivil havacılık faaliyetlerinin mümkün
olan her ile yaygınlaştırılması çalışmalarının etkisiyle, sivil hava
taşıyıcıları, genel havacılık işletmeleri, eğitim ve sportif amaçlı kuruluşlar
ve uçak, helikopter, planör gibi hava araçları sayısındaki artışlar yanında,
havaalanlarımızın sayısı da hızla artmaya başlamıştır.
1933 yılında, ülkemiz
sivil hava taşımacılık faaliyetlerinin düzenlenmesi için, bugünkü Türk Hava
Yolları Anonim Ortaklığı ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
oluşumunda ilk adım sayılan Hava Yolları İşletme İdaresi kurulmuştur. 1954
yılında da, sivil havacılık faaliyetlerinin düzenlenmesi, denetlenmesi ve
yönlendirilmesi amacıyla Sivil Havacılık Dairesi Başkanlığı kurulmuştur. 1983
yılına kadar sadece kamu kuruluşları tekelinde kalan sivil havacılık faaliyetlerinin
bu tarihten sonra özel sektöre de açılması sonucu hızla artan sivil havacılık
işletmeleri, hava araçları ve havaalanları sayısına rağmen, bugünkü adıyla
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün mevcut yapısı ve yetkilerinde bir değişiklik
olmamıştır. Bunun yanında, artan sorumluluklarını karşılayabilecek yeterli deneyimli personel teminindeki güçlükler
nedeniyle de, personel sayısında artış değil, ne yazık ki, azalmalar meydana
gelmiştir.
Uluslararası Sivil
Havacılık Teşkilâtı tarafından yayımlanan üye ülkelerin sivil havacılık
teşkilâtlarının yapıları incelendiğinde, adı ve yapısı ne olursa olsun, sivil
havacılık birimleri otorite olarak kabul edilmektedir. Otorite kabul edilen bu
sivil havacılık birimlerinin otoritelerinin yaptırım gücü, ilgili ülkeler
tarafından yasal düzenlemelerle sağlanmış ve böylece, uçuş ve can emniyetinin
en üst düzeyde temini için imkân yaratılmıştır.
Hızla gelişmekte olan
dünyamızda, ülkeler arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerde önemli
unsurlardan birisi, belki de en önemlisi, ülkelerarası düzenli hava ulaşım
olanağının sağlanmasıdır. Bugün için Türkiye ile 59 ülke arasında ikili hava
ulaştırma anlaşması mevcut olup, daha birçok ülkeyle anlaşma yapılması
gerekmektedir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün, taraf olunan uluslararası mevzuat, yabancı ülkelerle ilişkiler,
bu ülkelerin hava taşıyıcılarının ticarî hak ile uçuş faaliyetlerinin
belirlenmesi ve denetlenmesi, ülkemiz hava taşıyıcılarının ve havacılık
şirketlerinin kurulması, izlenmesi, denetlenmesi ve havacılık standartlarının
tespiti, yenilenmesi ve denetlenmesi gibi temel faaliyetlerin sürdürülmesi için
ve hepsinden önce uçuş ve can emniyetinin istenen gerekli düzeyde sağlanmasını
teminen, uygun yaptırım gücüne sahip yeni bir yapılanma içine girilmesi
kaçınılmaz görünmektedir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün bu yeni yapılanması tek başına istenen sonucu getirecek özellikte
olmayıp, mevcut tüm sivil havacılık mevzuatının günün şartlarına göre yeniden
düzenlenmesi, kamu sektöründeki sivil havacılıkla ilgili faaliyette bulunan
diğer kuruluşların, devlet otoritesi altında yapılması gerekli faaliyetlerinin
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bünyesine aktarılması gerekli görülmektedir.
Ulaştırma Bakanlığı,
2-3-4 Kasım 1998 tarihlerinde 1. Yüksek Havacılık Şûrasını gerçekleştirmiştir.
Şûra Genel Kurulu, askerî ve sivil havacılık kurum ve kuruluş temsilcileri ile
havacılığın çeşitli alanlarında uzmanlık ve üstün tecrübeye sahip delegelerin
iştirakiyle İstanbul Askerî Müzesinde çalışmalarını tamamlamıştır.
Havacılığın uluslararası
bir karakter taşıması nedeniyle, globalleşen dünyada uçuş emniyetinin en üst
seviyede temini bakımından, ülkemiz havacılığının uluslararası uygulamalarla
tam bir paralelliğinin sağlanması esastır.
Tarafı olduğumuz
uluslararası anlaşmalar ile ülkemiz tarafından verilmiş bulunan taahhütler
gereğince, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilâtı dokümanlarının gerektirdiği
standartlarda, tüm sivil havacılık ana hizmetlerini tek bünyede toplayan,
teknik ve ekonomik uygulamalarda gerekli yetki kullanımı ile otoriteye sahip,
özel statülü yeni bir sivil havacılık yönetim yapılanması gerekli görülmüştür.
Bu yapılanmada esas alınması için bir organizasyon ve yasa taslağı örneği (1)
nolu altkomisyon raporunda sunulmuş ve benimsenmiştir.
Kurulması önerilen bu
yeni özel statülü sivil havacılık yönetimi ile bağlı bulunduğu bakanlık makamı
arasında, gerek strateji belirlemede gerekse belirlenen stratejilerini ve
hükümet politikalarını hayata geçirmede ülke genelinde eşgüdümü sağlama ve bunu
kurumsallaştırma fonksiyonunu yerine getirebilecek ve aynı zamanda, sivil
havacılık otoritesini denetleyebilecek, kamu ve özel sektörün eşit ağırlıklı
temsil edildiği Havacılık Yüksek Kurulunun oluşturulması uygun bulunmuştur.
Türk sivil havacılığının
dünya standartlarına uyum sağlayabilmesi için, bu yeni havacılık yönetimi,
Türkiye Cumhuriyetinin (JAA) Uluslararası Havacılık Birliğine tam üye olması
için gerekli düzenlemeleri yapacaktır, yapması gerekmektedir.
Uluslararası kuruluşlar
tarafından verilen eğitimlere uygun personelin gönderilmesi ve havacılık
sektöründeki hiçbir eğitim ihtiyacı, tasarruf tedbirleriyle engellenmemelidir.
Kurumların eğitim
üniteleri ile eğitim kurumları arasında ne planlama ne de işleyiş olarak
sağlıklı koordinasyon bulunmadığından, eğitim verimi de istenilen düzeyde
değildir. Bu nedenle, devletin yapmış olduğu yatırımlar atıl kalmaktadır.
Ülkemizin hava
savunmasından ve uçuş güvenliğinden taviz verilemeyeceği cihetiyle, havacılık
camiasını ilgilendiren yetişmiş personelin elde tutulması konusuna mutlaka
çözüm getirilmeli, personelin yaşam standartları günümüzün koşullarına uygun
hale acilen getirilmelidir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü, mevcut idarî ve fiziksel yapısı, personel durumu itibariyle
kendisine verilen görevlerin birçoğunu yapacak durumda olmayıp, kendisine
atfedilen bu görevlerinin birçoğunu Bakanlığın diğer ilgili kurum ve kuruluşlarına
devretmektedir; ama, getirilen bu tasarıyla sivil havacılığın sorunlarının
çözüme ulaşacağı konusunda ciddî endişeler vardır. Havacılık sektöründe görev
yapan sektör temsilcileri, bu alanda örgütlü sendikalar, sivil havacılık
konusunda eğitim veren akademik çevreler de bu endişeyi paylaşmaktadır. Neden;
çünkü, bu tasarı gündeme gelirken onların görüş ve düşünceleri alınmamıştır.
Bir yasa tasarısı hazırlanırken, hepimizin bildiği gibi, diğer yasaların hazırlanmasında
da olduğu üzere, izlenen aşamalar burada ne yazık ki atlanmıştır.
Bu tasarı, ne yazık ki,
dünyadaki uygulamalara bakılıp, Avrupa Birliğine bakılıp, alelacele, diğer
sektör uzmanlarının görüşleri alınmadan ortaya getirilmiş bir tasarıdır.
Sivil havacılık
sektörünün sorunlarına yönelik olarak yıllardır beklenen bu tasarı aceleyle
önümüze geldiğinden, sektörün sorunlarını gidermekten çok uzak bir yapıdadır.
Sivil havacılığın genel sorunlarını kucaklayan ve çözüm olabilecek bir tasarı
kesinlikle değildir. Tasarı, bu haliyle, sivil havacılığın sorunlarını
çözmekten çok uzaktır.
Bu tasarı Plan ve Bütçe
Komisyonuna geldiğinde, bizler, Cumhuriyet Halk Partisinin Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeleri olarak altkomisyon kurulması yönünde önerge vermiştik; ancak,
ne yazık ki, bu önergemiz, maalesef, İktidar Partisi komisyon üyelerince
reddedilmiştir, kabul edilmemiştir.
Tasarıda bazı meslek
gruplarıyla sınırlandırılmış bir personel yapısından bahsedilmekte; ama,
burada, tanımlanmayan meslek gruplarından olan insanlar, 4 yıllık fakültelerden
mezun olmuş kişiler çalışmaktadır. Neden tasarıda belli meslek gruplarıyla
sınırlandırılıyor; bilemiyorum.
Sayın Bakanım, Sivil
Havacılık Yasa Tasarısından bahsederken, ben, kendi bölgemle ilgili de bazı
şeyleri size söylemek istiyorum: Nisan ayında, Sayın Bakanımla birlikte Edremit
Körfezine gittik. Orada, bölgenin, Balıkesir'in, hatta Kuzey Egenin faal tek
havaalanı olan Edremit Körfez Havaalanını birlikte inceledik, turizmcilerle
birlikte toplantı yaptık. Kendisine, bu duyarlılığından dolayı teşekkür
ediyorum. Sayın Bakan da, turizmcilerimize... Çünkü, bizim o bölge de, sörf,
deniz, termal, güneş, dağ turizminin yapıldığı bir bölge. Bu bölgenin
turizmcileriyle yapılan toplantıda, bu bölgenin dışturizme açılabilmesi için bu
havaalanının uluslararası olarak çalışması gerektiğini söylemişti turizmciler
ve Sayın Bakanım da, bu havaalanının, 2006 yılında yapılacak çalışmalardan
sonra, 2007 sezonunda uluslararası havaalanı niteliğine getirileceğinin
müjdesini verdi. O günkü yapılan hesaplamayla 18 trilyon liralık bir ödeme
gerekiyordu. Ondan dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Şu anda, havaalanımızın
2 300 metre uzunluğunda bir pisti var, ancak, RJ 100 tipinde 100 kişilik
uçakların inmesine müsait. Tabiî, uluslararası havaalanına açılabilmesi için,
turizme açılabilmesi için, bu havaalanının tüm uçakların inişine müsaadeli
olabilmesi için 3 000 metreyi geçiyor; ama, bakıyoruz, bütün turizmciler…
"Bu dönem, belki, havaalanının inşaatına başlanır, uçaklarınız inmez"
demişti Sayın Bakanım; doğru, uçaklar inmiyor. Ne yazık ki, her yıl, yedi
yıldan beri yapılan, İstanbul-Edremit arası 15 Haziran ve 15 Eylül tarihlerinde
yapılan İstanbul seferlerinin kaldırıldığını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız.
Kaldı ki, yapmış
olduğumuz araştırmayla, Türkiye'deki havaalanları içerisinde en fazla kâr eden
havaalanı. Şu anda, uçakların doluluk oranı yüzde 99 olan bir havaalanı.
Turizmcilerimiz diyorlar ki, biz havaalanımızın uluslararasına açılacağını ve
turistleri buraya direkt indireceğimizi beklerken, bu sezon İstanbul
seferlerinin dahi kaldırıldığından dolayı şikâyette bulunuyorlar.
Sayın Bakanım,
Körfezliler adına, Edremit, Ayvalık, Burhaniye, Havran, Gömeç, Altınova'dan
Altınoluk'a kadar, kış aylarında 250 000 nüfusu barındıran, yaz aylarındaysa 1
250 000 nüfusu olan bu bölge halkı adına sizlerden rica ediyorum; yedi yıldan
beri devam eden İstanbul seferlerinin yüzde 99 dolulukla, kârla gerçekleşen
İstanbul seferlerinin derhal yapılmasını Körfez halkı istiyor, Körfez
turizmcileri istiyor. Bununla ilgili gerekeni yapacağınıza da sonsuz olarak
güveniyorum. İnşallah, bunları düşünerek, en kısa zamanda, yedi yıldan beri
devam eden, Körfez'den devam eden İstanbul seferlerinin başlayacağını ümit
ediyorum.
Ayrıca, yine buradaki
halkımızın, İstanbul seferlerinin yanında, başka bir isteği de var. Bizim,
İzmir'in Bergama İlçesi, Çanakkale İlimizin, Balıkesir İlimizin, bu yörede tek
faaliyette bulunan havaalanı Körfez Havaalanı. Körfez'den Ankara 650 kilometre,
Çanakkale'den 800 kilometre, Bergama'dan 750 kilometre. İstanbul seferlerini
başlatırsanız; bunun yanında, vatandaşlarımız, Körfez halkımız, Ankara
seferlerini istiyor ve gerekli olduğuna da inanıyoruz.
Sayın Bakanım, bu
söylediklerimin dikkate alınacağını ümit ediyorum. Körfez turizmine büyük katkı
sağlayacağını... Tüm Körfez'deki turizmciler, sizlerden, müjdenizi bekliyorlar.
Yine, nisan ayında,
birlikte, beraberce Körfez halkına vermiş olduğunuz söz gerçekleştirilerek,
2007 yılında, Körfez Havaalanından uluslararası seferlere başlanacağını ümit
ediyorum.
Şimdiden, sizlere, Körfez
Halkı için teşekkür ediyorum.
Tüm milletvekillerimize
ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Deveciler.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/995)
sıra sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin (d) bendindeki "Havacılık Bilgi
Yayınının" ibaresinden önce gelmek üzere "NOTAM ile" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Abdullah Çalışkan |
Abdulkadir Kart |
|
Ankara |
Adana |
Rize |
|
Yahya Baş |
|
Fikret Badazlı |
|
İstanbul |
|
Antalya |
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz bitmek üzere; ancak, maddenin sonuna geldik.
Bu madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanıncaya kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Müdürlüğün
yetkileri arasında NOTAM'ın yayınlanmasını da sağlamak olduğundan, bu amaca
dönük olarak gerekli ibare değişikliğine ihtiyaç duyulmuştur.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun uygun görüş belirttiği, Hükümetin katıldığı,
gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısı arayacağım:
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; önerge
kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilen
önerge doğrultusunda 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 23 Haziran
2005 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum;
hayırlı geceler.
Kapanma Saati: 23.03