DÖNEM : 22 CİLT : 86 YASAMA YILI :
3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
108 inci Birleşim
7
Haziran 2005 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR
1.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın,
Konya ovaları ile Konya-Ankara hızlı tren projelerine ilişkin gündemdışı
konuşması
2.- Sakarya Milletvekili Süleyman
Gündüz'ün, ölümünün 42 nci yıldönümünde, Nazım Hikmet Ran'ın edebî kişiliğine
ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Berhan
Şimşek'in, gençler üzerinde yapılan kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- İstifaen boşalan bakanlıklara yapılan
atamalara ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/839)
2.- Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair 5357 sayılı Kanunun bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmek
üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/840)
3.- İsviçre Federal Parlamentosu Kantonlar
Meclisi Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine icabetle Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamento heyetinin
İsviçre'ye yapacağı resmî ziyarete Kars Milletvekili Selami Yiğit'in yerine
Denizli Milletvekili Haşim Oral'ın katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/841)
4.- Bazı milletvekillerinin (10/125) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinden imzalarını çektiklerine ilişkin
önergeleri (4/303)
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
2.- Esnaf ve Sanatkârlar Meslek
Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851)
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un,
Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, konuşmasında, partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın,
Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır
Milletvekili Mesut DEĞER'in, işkenceyi önlemek için yapılan işlemlere ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/5624)
2.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER'in, gizli yönetmelik iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/5667)
3.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
bakanlık ve bağlı kuruluşlarında vekâleten ve asaleten görev yapan idarî
personele ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/5674)
4.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa İlindeki yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/5675)
5.- Ankara Milletvekili İsmail
DEĞERLİ'nin, MED-PULS adlı şirkete ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali COŞKUN'un cevabı (7/5787)
6.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
Devlet iç borç senetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/5866)
7.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, SSK Başkanlığınca bazı hastanelere ödenen sağlık
harcamalarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/5877)
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın,
bazı yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı
(7/5899)
9.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/5911)
10.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Genelkurmay Başkanının yaptığı bir konuşmaya ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/5939)
11.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
bir soru önergesine verilen cevaba ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali
BABACAN'ın cevabı (7/5961)
12.- İzmir Milletvekili Bülent
BARATALI'nın, kamu personeline verilen yabancı dil tazminatıyla ilgili
düzenlemede Bulgarcanın ayrı bir uygulamaya tabi tutulmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/5965)
13.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
İzmir-Seferihisar-Doğanbey'deki Uluslararası Tıp Kongresi Merkezinin satış
ihalesine yönelik iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
AKDAĞ'ın cevabı (7/5970)
14.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, 2003 Bingöl depreminden zarar gören konutlara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/5973)
15.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER'in, Diyarbakır-Pirinçlik yoluna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/5974)
16.- Osmaniye Milletvekili Necati
UZDİL'in, Bağ-Kur primlerini ödeyemeyen çiftçi ve esnafın sağlık hizmetlerinden
yararlanıp yararlanmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/5976)
17.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin,
KİAŞ'ta meydana gelen iş kazasına ve bazı yönetmeliklerin uygulanıp
uygulanmadığına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/5982)
18.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan
BALANDI'nın, 2000-2005 yıllarındaki nüfus, dış borç ve millî gelir artışına,
2003-2004 yıllarındaki iç ve dış borç
ödemelerine ve yatırımlara,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Ali
BABACAN'ın cevabı (7/5986, 5987)
19.- Şanlıurfa Milletvekili Turan
TÜYSÜZ'ün, Şanlıurfa'da görülen bazı salgın hastalıklara ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6003)
20.- Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın,
Çernobil faciasının Karadeniz Bölgesindeki etkilerine ve artan kanser
vakalarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6005)
21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
59 uncu hükümet döneminde işyerlerinin durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/6027)
22.- Ankara Milletvekili Zekeriya
AKINCI'nın, dernek ve lokaller tarafından yapılan satışların denetimine,
Dernek ve lokallerin denetimine ve Gelir
Vergisine tabi tutulmamalarına,
İlişkin soruları ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/6034, 6035)
23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Sakarya İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6071)
24.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
serbest eczane uygulaması sonrasında SSK fabrikalarında üretilen ilaçların
durumuna ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6072)
25.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Bolu İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6073)
26.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Nevşehir İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6074)
27.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Kütahya İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6075)
28.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Sakarya İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,
2003-2004 yıllarında Bolu İline yapılan
yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,
2003-2004 yıllarında Nevşehir İline
yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,
2003-2004 yıllarında Kütahya İline yapılan
yatırımlara ve ayrılan ödenek miktarına,
İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/6110, 6111, 6112, 6113)
29.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
sınırlarımızdaki organik tarım amaçlı mayın temizleme çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/6128)
30.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya-Gündoğmuş'taki vekil yöneticilere ilişkin Başbakandan
sorusu İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/6132)
31.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
BALOĞLU'nun, Antalya İlindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/6135)
32.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın,
ülke genelindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/6136)
33.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Aksaray İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı
(7/6139)
34.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Erzurum İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı
(7/6140)
35.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif
ERTUĞRUL'un, Bingöl İli ve çevresinde yaşanan depreme ve hasar tespiti çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/6141)
36.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Aksaray İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6170)
37.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
2003-2004 yıllarında Erzurum İline yapılan yatırımlara ve ayrılan ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/6172)
38.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Buca
Cezaevinin taşınıp taşınmayacağına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/6200)
39.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
GÖKSU'nun, kadınlara yönelik olarak hizmet veren resmî ve sivil kuruluşlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güldal AKŞİT'in cevabı (7/6201)
40.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza
GÜLÇİÇEK'in, imam-hatip lisesi çıkışlı bakan ve bürokratlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in
cevabı (7/6203)
41.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bolu'da deprem konutlarında yaşayan ailelere ve kalıcı konutlara geçişe ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/6276)
42.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, BDDK'nın bazı bankacılar hakkında açılan davalardaki tutumuna
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in
cevabı (7/6287)
43.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
DEĞER'in, Diyarbakır sur içindeki tarihî yapıların korunmasına yönelik
projelere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/6340)
44.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Jandarma Assubay Meslek Yüksekokulunun iki öğrencisinin okullarından ilişiğinin
kesilme gerekçesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün
cevabı (7/6354)
45.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
Gediz Nehrinin getirdiği evsel ve endüstriyel atıkların İzmir Körfezinde yol
açtığı kirliliğe ve çözümüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı
(7/6450)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak
beş oturum yaptı.
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın,
Batman-Yumurtalık petrol boru hattında meydana gelen sızıntının yarattığı çevre
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler,
Mersin Milletvekili Ali Er'in, Rusya'ya
yaş sebze-meyve ihracatında yaşanan sıkıntının sektörde neden olduğu sorunlara
ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü,
Cevap verdi.
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk
Bayrak, korsan yayıncılıkta gelinen nokta ile bu konuda bugüne kadar alınan
önlemlere ve bundan sonra yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı bir konuşma
yaptı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 201 inci sırasında yer alan
837 sıra sayılı, Şanlıurfa İli Halfeti İlçesi Karaotlak Köyü Tapulama Alanı
Dışına Nakledilen Bölümü ile Argaç, Seldek, Yeşilözen ve Karaotlak Köylerinin
Halfeti İlçe Belediyesine Mahalle Olarak Bağlanması Hakkında Kanun Teklifinin
bu kısmın 4 üncü sırasına alınmasına; Genel Kurulun 7.6.2005 Salı günkü
birleşiminin saat 15.00'te başlamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz
gelmediğinden;
2 nci sırasında bulunan, Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının (1/969) (S. Sayısı: 851),
4 üncü sırasına alınan, Şanlıurfa
Milletvekili Yahya Akman ile 5 milletvekilinin, Şanlıurfa İli Halfeti İlçesinin
Karaotlak Köyü Tapulama Alanı Dışına Nakledilen Bölümü ile Argaç, Seldek,
Yeşilözen ve Karaotlak Köylerinin Halfeti İlçe Belediyesine Mahalle Olarak
Bağlanması Hakkında Kanun Teklifi; Şanlıurfa Milletvekili M. Vedat Melik ile 23
milletvekilinin, Şanlıurfa İli Halfeti İlçesinin Karaotlak Köyü Tapulama Alanı
Dışına Nakledilen Bölümü ile Argaç ve Karaotlak Köylerinin Halfeti İlçe
Belediyesine Mahalle Olarak Bağlanması Hakkında Kanun Teklifi ve Şanlıurfa Milletvekili
Mahmut Kaplan ile 6 milletvekilinin, Şanlıurfa İli Halfeti İlçesinin Karaotlak
Köyü Tapulama Alanı Dışına Nakledilen Bölümü ile Argaç, Karaotlak ve Yeşilözen
Köylerinin Halfeti İlçe Belediyesine Mahalle Olarak Bağlanması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/395, 2/341, 2/396) (S. Sayısı: 837),
Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan, Tarım
Sigortaları Kanunu Tasarısının (1/865) (S. Sayısı: 879) görüşmelerine devam
olunarak 10 uncu maddesine kadar kabul edildi, 10 uncu maddesi üzerinde bir
süre görüşüldü; birleşime verilen aradan sonra ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından; 7 Haziran 2005 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 18.13'te son verildi.
|
|
Nevzat
Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Harun
Tüfekci |
|
Ahmet
Küçük |
|
Konya |
|
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 148
II.- GELEN
KÂĞITLAR
3 Haziran
2005 Cuma
Yazılı Soru
Önergesi
1.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
Gediz Nehrinin getirdiği evsel ve endüstriyel atıkların İzmir Körfezinde yol
açtığı kirliliğe ve çözümüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/6450) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.5.2005)
No.: 149
6 Haziran 2005 Pazartesi
Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun
1.- 27.5.2005 Tarihli ve
5357 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasanın
89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/1042) (Anayasa ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2005)
Tasarılar
1.- Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı (1/1043) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.5.2005)
2.- Uyuşturucu ve
Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 17.
Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Deniz Yoluyla Yapılan Kaçakçılıkla Mücadele
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1044)
(Avrupa Birliği Uyum; İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.6.2005)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Veterinerlik Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1045) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.6.2005)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük İdarelerinin
Karşılıklı Yardımlaşmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1046) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.6.2005)
5.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/1047) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.6.2005)
Teklifler
1.- Eskişehir
Milletvekili Fahri Keskin'in; Yabancı Dil Öğretimine İlişkin Kanun Teklifi
(2/498) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.6.2005)
2.- Denizli Milletvekili
Osman Nuri Filiz ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; Devlet Planlama
Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/499) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.6.2005)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Hüseyin GÜLER'in, bir diyaliz hastasının ölümüne ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1556) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
2.- Mersin Milletvekili
Hüseyin GÜLER'in, Mersin eski Millî Eğitim Müdürünün mahkeme kararına rağmen
görevine iade edilmeyiş nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1557) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
3.- Muğla Milletvekili
Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla-Milas İlçesinde bir öğrencinin gözaltına alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1558) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.5.2005)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili
Ali Cumhur YAKA'nın, kamu yararına iş yapan kurumlar listesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6397) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
2.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Kredi ve Yurtlar Kurumuna kredi borcundan dolayı icra takibi
başlatılan üniversite mezunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6398) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
3.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Merkez Bankasının kara listesindeki işadamlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6399) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
4.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, bir siyasi parti il başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6400) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
5.- Tekirdağ Milletvekili
Enis TÜTÜNCÜ'nün, Çorlu'da meydana gelen hırsızlık, gasp olaylarına ve emniyetin
aldığı önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
6.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Derme Belediyesine verilen Kömürlü Plajına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6402) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
7.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Antalya kent merkezindeki park, cadde ve sokaklardaki
aydınlatma sistemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6403) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
8.- Hatay Milletvekili
Züheyir AMBER'in, personelin yurt içi ve yurt dışı seyahatlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6404) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2005)
9.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, Vatandaşlık Kanununda yapılacak değişikliklere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6405) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
10.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya Adliyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6406) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
11.- Eskişehir
Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Bölge Adliye Mahkemesinin Eskişehir'e
yakın bir ile kurulacağı ve Eskişehir'in buraya bağlanacağı iddialarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6407) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.5.2005)
12.- Edirne Milletvekili
Rasim ÇAKIR'ın, çeltik üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6408) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
13.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6409) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
14.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Antalya kıyılarındaki trolle kaçak avlanmanın engellenmesine
yönelik tedbirlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6410) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
15.- Hatay Milletvekili
Züheyir AMBER'in, Hububat Alım Kararnamesinin açıklanma tarihine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6411) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2005)
16.- Hatay Milletvekili
Züheyir AMBER'in, hayvancılık sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6412) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
17.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, trenlerdeki otomatik tren durdurma sistemine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6413) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.5.2005)
18.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, THY filosundaki uçakların teknik donanımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6414) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.5.2005)
19.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6415)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
20.- İzmir Milletvekili
Erdal KARADEMİR'in, İzmir-Aydın çevre yolunun tamamlanmasına ve Kordon Otoyolu
Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6416)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
21.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6417) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
22.- İzmir Milletvekili
Enver ÖKTEM'in, yabancı uyruklulara satılan arazilere ve elde edilen gelire
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
23.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, yeşil kart sahiplerinden ilaç katılım payı alınmasıyla
ilgili düzenlemeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6419)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
24.- Ankara Milletvekili
Zekeriya AKINCI'nın, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanvekilinin yurt içi
ve yurt dışı görev seyahatlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6420) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
25.- Ankara Milletvekili
Zekeriya AKINCI'nın, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığının ihalelerine
ve döner sermaye prim ödemelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6421) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
26.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
27.- Tekirdağ
Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Çorlu SSK Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6423) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
28.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6424) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
29.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİ'nin, Emekli Sandığına ait otellerin
kiralanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6425)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
30.- Ordu Milletvekili
İdris Sami TANDOĞDU'nun, yeşil kart sahiplerinden ilaç katılım payı alınmasıyla
ilgili düzenlemeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6426)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
31.- Zonguldak
Milletvekili Harun AKIN'ın, Türkiye Taşkömürü Kurumuna işçi alımına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6427) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.5.2005)
32.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6428) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
33.- İstanbul
Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, akaryakıt ve LPG istasyonlarında yapılan
denetimlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6429)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
34.- Denizli Milletvekili
Mustafa GAZALCI'nın, ücretsiz dağıtılan ders kitaplarına ve bir öğretmenin
yayınevi sahibi olduğu iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6430) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
35.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6431)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
36.- İzmir Milletvekili
Ahmet ERSİN'in, İzmir-Karaburun Gerence Koyunda bir şirketin Orkinos Yetiştirme
Tesisi Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6432) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
37.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6433) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
38.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6434) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
39.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Antalya-Alanya İlçesindeki SSK Ödeme Bürosuna ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6435) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.5.2005)
40.- Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, Star TV'nin TMSF'ye devri sonrasındaki program harcamalarına ve
gelir-giderlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
ŞENER) yazılı soru önergesi (7/6436) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
41.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, ÇEAŞ ve KEPEZ hissesi bulunan küçük yatırımcılara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/6437) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
42.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Çukurova Grubunun TMSF'ye borcuna ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi
(7/6438) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
43.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ziraat Bankası Baş Hukuk Müşavirliğini yürüten
şahsa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER)
yazılı soru önergesi (7/6439) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
44.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Bartın İlinde bir çocuk yuvasında görev yapan bazı
öğretmenlerin başka illere tayinlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/6440) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
45.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, 2005 yılında Düzce İlinde yapılan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/6441) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
46.- Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, Eurovision şarkı yarışmasına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/6442) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
47.- Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, TRT Genel Müdürünün göreve gelişinden itibaren kurumda gerçekleşen
personel istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/6443) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
48.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/6444) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
49.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6445) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
50.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6446) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
51.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, Ankara Devlet Konukevindeki tadilat çalışmalarına ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/6447)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.5.2005)
52.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Düzce İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali
ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6448) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2005)
53.- İzmir Milletvekili
Enver ÖKTEM'in, pirinç ithalat kontenjanında İzmir'e ayrılan paya ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/6449) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.5.2005)
54.- İstanbul
Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, KİPTAŞ'ın İstanbul-Sarıyer-Zekeriyaköy'de inşa
ettiği konutlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6451) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.5.2005)
55.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk Telekom ve enerji alanındaki özelleştirme
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6452) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30.5.2005)
56.- İstanbul
Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Muğla-Milas İlçesi Milas Anadolu Lisesinde bir
öğrencinin gözaltına alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6453) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
57.- Samsun Milletvekili
Haluk KOÇ'un, yaş çay alım fiyatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6454) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
58.- Bilecik Milletvekili
Yaşar TÜZÜN'ün, SSK ve BAĞ-KUR'dan emekli olan belediye başkanlarının
ücretlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6455) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.5.2005)
59.- Aydın Milletvekili
Mehmet Mesut ÖZAKCAN'ın, Balıkesir'de yapmış olduğu bir konuşmaya ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/6456) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
60.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6457) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
61.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6458) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
62.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6459) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
63.- Bilecik Milletvekili
Yaşar TÜZÜN'ün, SSK ve BAĞ-KUR'dan emekli olan belediye başkanlarının sosyal
güvenliklerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6460) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
64.- İzmir Milletvekili
Hakkı ÜLKÜ'nün, işsizlik sigortası kapsamında toplanan primlere ve yapılan
ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6461) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2005)
65.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6462) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
66.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6463) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
67.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6464) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
68.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6465) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
69.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6466) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
70.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6467) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
71.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6468) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
72.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Başkent Gençlik Federasyonunun
düzenlediği Fetih Şöleninde Ankara Büyükşehir Belediyesinin imkanlarının
kullanılıp kullanılmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6469) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
73.- İzmir Milletvekili
Hakkı ÜLKÜ'nün, özel güvenlik şirketlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6470) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
74.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6471)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
75.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6472)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
76.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6473) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
77.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6474)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
78.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/6475) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
79.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/6476) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
80.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/6477) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
81.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/6478) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
82.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6479) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
83.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6480) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
84.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali
ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6481) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
85.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6482) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2005)
86.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6483) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2005)
87.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/6484) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2005)
88.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6485) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
89.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6486) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
90.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6487) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
91.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6488) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
92.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6489) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
93.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6490) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
94.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6491) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
95.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6492) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
96.- Bilecik Milletvekili
Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik İline üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6493) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2005)
97.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6494)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
98.- Adana Milletvekili
Tacidar SEYHAN'ın, Seyhan İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne yapılan atamalara ve
diğer uygulamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6495) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
99.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6496) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
100.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6497) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
101.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6498) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
102.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6499) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
103.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6500) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
104.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Aksaray İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6501) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2005)
105.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6502) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
106.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6503) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
107.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6504) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
108.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6505) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
109.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6506) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
110.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6507) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
111.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/6508) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
112.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru
önergesi (7/6509) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
113.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/6510) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
114.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru
önergesi (7/6511) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
115.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bolu İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve ayrılan
ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6512)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
116.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6513) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
117.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6514) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
118.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Sakarya İlinde 2005 yılı için planlanan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6515) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.5.2005)
No.:
150
7 Haziran 2005 Salı
Tasarılar
1.- Şeker Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/1048) (Tarım, Orman ve
Köyişleri; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2005)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1049)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2005)
3.- Kamu Kurum ve
Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1050) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.6.2005)
Teklifler
1.- Çorum Milletvekili
Agah Kafkas ile 9 Milletvekilinin; Sendikalar Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/500) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.5.2005)
2.- Kütahya Milletvekili
Abdullah Erdem Cantimur ile 13 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli 506 Sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Geçici Maddeler
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/501) (Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.5.2005)
3.- Bursa Milletvekili
Faruk Anbarcıoğlu'nun; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/502) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.6.2005)
4.- Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ile Uşak Milletvekili Alim Tunç'un; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/503) (Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2005)
5.- Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ile Uşak Milletvekili Alim Tunç'un; Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/504) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2005)
6.- Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ile 2 Milletvekilinin; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/505)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.6.2005)
7.- Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ile 2 Milletvekilinin; Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık
Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun, Devlet Memurları Kanunu
ve Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ile Sağlık
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/506) (Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2005)
Tezkereler
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Hanefi Mahçiçek'in; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/837) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.6.2005)
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Reyhan Balandı'nın; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/838) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.6.2005)
Raporlar
1.- Kalkınma Ajanslarının
Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920) (Dağıtma
tarihi: 7.6.2005) (GÜNDEME)
2.- İl Özel İdaresi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporu (1/1031) (S. Sayısı: 921) (Dağıtma tarihi: 7.6.2005) (GÜNDEME)
3.- Darülaceze Müessesesi
Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonları Raporları (1/988) (S. Sayısı:
922) (Dağıtma tarihi: 7.6.2005) (GÜNDEME)
4.- Çavuş ve Uzman Çavuş
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (1/795) (S. Sayısı: 923) (Dağıtma tarihi: 7.6.2005) (GÜNDEME)
5.- Yedek Subaylar ve
Yedek Askerî Memurlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/881) (S. Sayısı: 924) (Dağıtma tarihi:
7.6.2005) (GÜNDEME)
6.- Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savurma Komisyonu Raporu
(1/985) (S. Sayısı: 925) (Dağıtma tarihi: 7.6.2005) (GÜNDEME)
7.- Er ve Erbaş
Harçlıkları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/998) (S. Sayısı: 926) (Dağıtma tarihi: 7.6.2005)
(GÜNDEME)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Cavit Torun'un; Türk Medenî Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/401) (S. Sayısı: 928)
(Dağıtma tarihi: 7.6.2005) (GÜNDEME)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
7 Haziran 2005 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 108 inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Konya
Ovası ve Konya-Ankara arası hızlı tren projeleri hakkında söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Ahmet Işık'a aittir; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Konya
Milletvekili Ahmet Işık'ın, Konya ovaları ile Konya-Ankara hızlı tren
projelerine ilişkin gündemdışı konuşması
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konyamızın büyük kızıl elmalarından
Konya ovaları projesi ve Konya-Ankara arası hızlı tren projesinden bahsetmek
üzere gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milattan önce 7 000'li yıllardan başlayıp, yerleşim haline
dönüşerek değişik medeniyetlere zemin oluşturmuş Konya, dünyanın en eski
yerleşim merkezleri arasında yer almaktadır. Anadolu Selçuklu Devletinin iki
asır başkentliğini yapmış olan ilimiz, Osmanlı Devleti zamanında da etkinliğini
sürdürmüş olup, günümüz Türkiyesinde ise, coğrafî konumuyla, yüzölçümü, nüfusu
tarihi, kültürel mirası, çok yönlü turizmi, sanayii ve dinamik ticaretiyle,
hububatta yüzde 10,5; pancarda yüzde 21, hayvancılıkta yüzde 9 olmak üzere 2
750 000 hektar alandaki tarımıyla cazibe merkezi olma özelliğini artırarak
sürdürmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her yörenin iktisadî kalkınmasına ve standardının yükselmesine
birkısım etkenler tesir etmekte ve bu süreci hızlandırmaktadır. Konyamız için
bu noktada hayatî önem arz eden projelerden biri de kısa adı KOP olan Konya
Ovaları Projeleridir.
Konya Ovaları Projesi tam
anlamıyla sonuçlandığında, sulanmakta olan araziye ilave olarak yüzde 64
oranında, yaklaşık 1 705 000 hektar alan sulanabilecek, ilaveten, yerleşim
merkezlerinde risk noktasına gelmiş olan içmesuyu meselesi de giderilmiş
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konya-Çumra Projesi, Beyşehir-Damlapınar Projesi, Göksu
Havzası Enerji Projesi, Konya İçmesuyu Projesi, Küçük Su Projeleri Grubu,
Ereğli Projesi, Sarayönü-Beşgözler Projesi, Akşehir-Eber Projesi, Ilgın
Projesi, Karaman Projesi, Yunak-Akgöl Projesi, ve Ayrancı Projesi olmak üzere
12 adet projeden oluşan KOP, hayata geçtiğinde, çorak arazi suyla
buluşabilecek, 110 000 kişilik istihdam sağlanacak, alternatif ürünler
yetiştirilebilecek, hayvancılıkta büyük atılım gerçekleşerek milyarlarca dolar
katmadeğer ülke ekonomisine girdi sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; proje çalışmaları devam etmekte olan ve KOP'un en büyük ayağı
konumundaki Mavi Tünel ve Bağbaşı Barajına 2005 bütçesinde yaklaşık 80
trilyonluk ödeneğin ayrılmış bulunmasını ise hayallerin gerçekleşmesi olarak
yorumluyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bir diğer kızıl elmamız ise Konya-Ankara arası hızlı tren projesidir. Yaklaşık
1 trilyon 611 milyar TL bedelle proje ihalesi yapılmış olan ve yapım ihalesinin
ise yıl içinde gerçekleşeceğini beklediğimiz çift hatlı, saatte 250 kilometre
hıza uygun, yüksek teknolojinin kullanılacağı hızlı tren projesiyle
Konya-Ankara arasındaki mesafenin 1 saat 15 dakikada alınacağı ve eşzamanlı
diğer projenin tamamlanmasıyla da Konya-Ankara-İstanbul hızlı tren hattının
2008 yılında hayata geçecek olmasının, Konya insanımızın olduğu kadar, ülke
insanımızın hayatına da büyük kolaylıklar getireceği kanaatindeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ortadoğu ülkelerinden dahi hasta çekebilecek kapasiteye sahip
Konya Selçuklu Tıp Fakültesine sağlanacak kısmî eködenekle hizmete sunuma hazır
hale getirilmesi ve ayrıca bölgesel ihtiyaç ve zaruret olan Konya Bölge
Havaalanına yönelik adımların da atılacağı kanaatiyle, Genel Kurulu, tekrar,
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Gündemdışı ikinci söz,
Nazım Hikmet Ran'ın 42 nci ölüm yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Sakarya
Milletvekili Sayın Süleyman Gündüz'e aittir; buyurun.
2.- Sakarya
Milletvekili Süleyman Gündüz'ün, ölümünün 42 nci yıldönümünde, Nazım Hikmet
Ran'ın edebî kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması
SÜLEYMAN GÜNDÜZ (Sakarya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan 42 yıl önce, 3
Haziran 1963'te Anadolu'nun kasketli, kara, kavruk ve elleri nasırlı insanları
yaza hazırlanıp buğday harmanlarken, bir adam, Selanik'te başlayan 61 yıllık
yaşam öyküsünü memleketine, insanına ve özgürlüğe hasret bir şekilde Moskova'da
tamamladı. O adam, 20 nci Yüzyıl Türk şiirinin dünyaca tanınmış büyük ustası
Nazım Hikmet'ti.
"Farklı bir şekilde
anlatabilmek mümkün mü Nazım Hikmet'i" Doç. Dr. Zeynep Dağı yayımlanan bir
makalesinde böyle başlıyor ve devamla: "Mitleştirilen kimliğinin peşine
takılmak ya da 'hain' deyivermek, Nazım'a ilişkin yapılabileceklerin en kolayı
olurdu herhalde." Nazım, böyle de anlaşılabilir mi?"
Nazım'ın ölümünün 42 nci
yılı. O, ideolojik kimliğin yanı sıra, bu ülkenin yakın tarihini de anlatan bir
şair. 1902 yılında doğan Nazım, Osmanlı'dan devredilen bir bakiye. 19 uncu
Yüzyılda 2 çocuğunu İstanbul'da bırakarak Paris'e resim kursuna gidebilen
ressam bir annenin Osmanlı konaklarında büyüyen oğlu.
Nazım'ın devraldığı emperyal
miras ve sonradan benimsediği enternasyonal sosyalist kimlik, onu besleyen ana
kaynaklardan. Nazım'la birlikte, bu ülkenin Osmanlı'dan cumhuriyete geçiş
sürecinin sancılarına, soğuk savaş siyasetinin kurbanlarına, yaşanan ideolojik
kıskaca tanık olmak mümkün. Nazım, özelinde özellikle sistemle ters düşen
insanların acısı ve bu ülkenin yakın tarihine damgasını vuran sorunlu
devlet-toplum-birey ilişkisi de daha görünür oluyor. Her ne kadar sol kimlik
onun önemli bir parçası olsa da, özgürlük sevdalısı bu adamı, ölümünün 42 nci
yılında ideolojinin dar kalıplarının ötesinde düşünme ve tartışma zamanı.
İdeolojinin zincirlerinden kurtararak Nazım'ın özgürleştirilmesi, Anadolu'nun
bütününe ve zenginliğine dahil edilmesi artık daha da özel bir önem kazanıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; memleket, hasret, aşk, direniş, Nazım'ın dizelerinde
gerçekliğe kavuşur. Sisteme, iktidar odaklarına ters düşerek, vatan hainliği de
dahil olmak üzere, pek çok suçlamayı hiç hak etmediği halde taşımak zorunda kalır.
Vatan hainliği damgasının ağırlığını memlekete olan özlemiyle hafifletmeye
çalışır.
Ortaasya'dan gelip
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan memleket, Nazım'ın dizeleriyle bir
coğrafya olmanın çok ötesinde ete kemiğe bürünür. Karşı kıyıdan, Varna'dan
"memleket, memleket" diye seslenişi, o ulaşamadıkça ulaşılmaz olan
hasreti, muhalif olmanın somut diyetidir.
Nazım, memleketinin artık
kendisine yıldızlar kadar uzak olduğunu bilerek, muhalif kimliğini ölünceye
kadar taşır. Vasiyetinde dile getirdiği, öldüğünde Anadolusuna kavuşma özlemi
ise hâlâ gerçekleşmedi; sürgünlerde ölüme mahkûm ettiğimiz insanların dönüşünü
hak ettiğimizde gerçekleşmeli bu... Türkiye'den beslenmiş, bu topraklara emeği
geçmiş insanların sırf "muhalif" kimliğinden ötürü topraklarından
koparılışı artık imkânsız olduğunda gerçekleşmeli... Pek çok uygarlığa ev
sahipliği yapmış bu toprakların kendi insanına ve farklılığına tahammül
edemeyişi sona erdiğinde."
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, sevgili dostum ve kardeşim Nihat Genç'in dilinden,
sizlere, yüzyılların içindeki halktan bir kısa hikâye anlatmak istiyorum.
"Hadise Serez'de
gerçekleşir. Serez'de, ünlü isyancı, muhalif düşünceleriyle Sünnîleri kızdırıp
idam edilen ve Anadolu tasavvuf tarihinde adı en çok geçen isimlerden Şeyh
Bedreddin'in türbesi vardır.
Şeyh Bedreddin çok mühim
adamdır. "Varidat" adlı kitabı, topraklarımızın son bin yılında dile
getirilmiş, en aykırı, en serbest düşünceleri barındırır. Günümüzde kaleme
alınmış gibidir. Allah, dünya, cennet, Kur'an, Peygamber, günlük hayat ve
topluca şeriat hakkındaki fikirleri, topluca ortalığı yangın yeri gibi
ayaklandırmış, peşinden isyanlar ve birkaç şehrin işgaliyle sonuçlanmıştır.
Sonra? Bedreddin yakalanır ve işte o Serez'de idam edilir.
Şeyh Bedreddin, marjinal,
aykırı ve aşırı düşünceleri temsil etmektedir. Görüşleri devlet tarafından
sevilmedi ve idam edildi; yani, Bedreddin, günümüzün ifadesiyle dışlanmış,
marjinal ve aşırı radikal bir insandı; ama, Şeyh Bedreddin'in idam edilmesinden
6 asır geçmesine rağmen, halkımız onu unutmadı. Üstelik, aradan geçen 6 asır
Şeyh Bedreddin'in aleyhine söylenmedik söz kalmadı. Bir şeytan ve bir kâfirmiş
gibi yazıldı ve çizildi kitaplarda.
İşte, bu denli dışlanmış
ve şeytanîleştirilmiş Şeyh Bedreddin'in türbesi Serez'deydi; taa ki Balkan
Savaşlarıyla ve Yunanların Anadolu'yu ele geçirmeye kalkmalarına kadar.
Serez'de oturan halkımız, Şeyh Bedreddin türbesinin düşman ayağının altında
kalacağını düşünerek, düşman ilerlerken ilk işi, türbesine koşup, mezarını
açıp, Şeyh Bedreddin'in kemiklerini çıkarıp, unlanmış kemiklerini bir
muhafazaya koyup İstanbul'a göndermek."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gündüz,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
SÜLEYMAN GÜNDÜZ (Devamla)
- "Neden? Düşman ayağı basmayacak bir yerde saklanması için, vatanın daha
emin bir toprağına gömülmesi için.
Şeyh Bedreddin'in
kemikleri tam 40 yıl Topkapı Sarayında saklanır. Bu 40 yıl içinde nereye, nasıl
gömülmesi için bir çare düşünülür. Sonunda bugün Çemberlitaş'taki Sultan Mahmut'un
türbesinin önüne gömülür. Yıl 1961'dir.
Şimdi, bunu derinden
inceleyelim. Bu hikâyede bizi duygulandıran şey, bir halkın en muhalif, en
şeytanî, en kâfir fikirleri dile getirmiş bir radikal evliyasını dahi düşmana
çiğnetmeyip sahip çıkıyor. Düşman ayağı basmasın diye aceleyle halkımız türbeye
koşuyor, mezarını kazıyor, kemiklerini çıkarıp çinko bir kaba koyuyor.
Bizim insanımız budur.
İşte, biz, bu milletin çocuklarıyız. Halkımızın bu davranışına gözyaşıyla
karşılık vermeliyiz; çünkü, halkımız hangi fikirleri taşırsa taşısın kendi öz
evladına sahip çıkıyor. Komünist fikirler taşıdığı yüzlerce yıl anlatılan Şeyh
Bedreddin'e bu halk sahip çıktı. "
Bir Osmanlı Paşası, Turan
için Ruslarla savaşıp Tacikistan'ın Fergana Vadisinde Cegan Tepesinde şehit düşen
ve orada defnedilen Enver Paşaya sahip çıktı.
Sırada Nazım Hikmet var.
Özgürlük sevdalısı bu adamı, ölümünün 42 nci yılında, ideolojinin dar
kalıplarının ötesinde düşünme ve tartışma zamanı. İdeolojinin zincirlerinden
kurtararak Nazım'ın özgürleştirilmesi, Anadolu'nun bütününe ve zenginliğine
dahil edilmesi, artık, daha da özel bir önem kazanıyor. Ona da sahip çıkmak
bizim görevimiz.
Konuşmamın sonuna doğru
yaklaşmışken, son günlerde bir gencimizin gözaltına alınmasına neden olan, 28
Haziran 1962'de yazılan bir Nazım Hikmet şiiri okuyarak bitirmeliyim.
"Vatan Haini
Nazım Hikmet vatan
hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin
yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nazım Hikmet vatan
hainliğine devam ediyor hâlâ.
Bir Ankara gazetesinde
çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
Bir Ankara gazetesinde,
fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede
gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali. "
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gündüz,
buyurun.
SÜLEYMAN GÜNDÜZ (Devamla)
- Bitiriyorum Başkanım.
"Amerika, bütçemize
120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
Amerikan emperyalizminin
yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nazım Hikmet vatan
hainliğine devam ediyor hâlâ.
Evet, vatan hainiyim, siz
vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
Ben yurt hainiyim, ben
vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
Kasalarınızın ve çek
defterlerinizin içindekilerse vatan,
Vatan, şose boylarında
gebermekse açlıktan,
Vatan, soğukta it gibi
titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
Fabrikalarınızda al
kanımızı içmekse vatan,
Vatan tırnaklarıysa
ağalarınızın,
Vatan, mızraklı
ilmühalse, vatan, polis copuysa,
Ödeneklerinizse,
maaşlarınızsa vatan,
Vatan, Amerikan üsleri,
Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
Vatan, kurtulmamaksa
kokmuş karanlığımızdan,
Ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne
kapkara haykıran puntolarla:
Nazım Hikmet vatan
hainliğine devam ediyor hâlâ."
Simavnalı Şeyh Bedreddin
ve Enver Paşa memleketlerine kavuştu; sıra, hasreti çoğaltan Nazım Hikmet'te.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Şimdi, Bush'a okuyordur Tayip Bey bu şiiri.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gündüz.
Gündemdışı üçüncü söz,
gençlik üzerinde yapılan araştırmalarla ilgili söz isteyen, İstanbul
Milletvekili Sayın Berhan Şimşek'e aittir.
Buyurun Sayın Şimşek.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, gençler üzerinde yapılan kamuoyu
araştırmalarının sonuçlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; benden önce gündemdışı konuşma yapan
Süleyman Gündüz arkadaşıma bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum; çünkü,
Nazım Hikmet, Türkiye'nin Ulusal Kurtuluş Savaşının en büyük destanını bizlere
yazılarıyla, mısralarıyla, şiirleriyle taşımış bir şairdir.
Gençler üzerinde yapılan
kamuoyu araştırmalarının sonuçları üzerinde gündemdışı söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Türkiye nüfusunun
yaklaşık 40 000 000'u 30 yaşın altındadır; ancak, Türkiye, bugünkü yapısıyla
genç nüfusuna kaliteli eğitim ve sağlık hizmeti veremiyor, yeterli istihdam
alanları yaratamıyor.
Ankara Genç İşadamları
Derneğinin 28 soru içeren ve Ankara'da yaşayan 18-25 yaş grubu gençlerimize
uyguladığı anket sonuçları bu tespiti de açıkça ortaya koymaktadır.
Gençlerimizin ülkemizden
beklentilerinin ve yarınlarına nasıl baktıklarının saptanmaya çalışıldığı
araştırmada 2 359 gencimiz sorulara yanıt vermiştir. Anket formunda "başka
bir ülkede yaşamak ister misiniz" sorusuna, gençlerimizin yüzde 58'i
"evet" derken, "hayır" diyenlerin oranı yüzde 17'dir.
Gelecek endişesi taşıyan gençler Türkiye'de yaşamak istemediklerini
söylemektedir. Gelecekten umutsuz olanlar geçen yıl yüzde 49 iken, bu yıl yüzde
57'ye yükselmiştir. "Gelecekten umutluyum" diyen gençler geçen yıl
yüzde 33 iken, bu yıl yüzde 28'e düşmüştür. Ankete katılan gençlerimizin yüzde
37'si gelecek endişesini, yüzde 36'sı işsizlik sorununu kişisel olarak
yaşadıkları sorunların başına yazmışlardır. Bu araştırmada gençlerimiz "iş
bulmak için hangi özelliklere sahip olmak gerekir" sorusunu ise, ilginçtir
"torpil" olarak yanıtlamıştır. "İyi bir işin anahtarı"
sorusuna yüzde 48 oranında "önemli yerlerde etkili tanıdıkların
olması" yanıtı verilirken, "iyi bir okuldan, üniversiteden mezun
olmak" yanıtı ise yüzde 22 oranıyla bunun yarısı bile olmamıştır.
Göreve gelindiğinden beri
76 000 atama gerçekleştiren hükümet, bakanlık merkez ve taşra teşkilatında
görevden almadık yönetici bırakmayan, kararnamesi Cumhurbaşkanı tarafından
imzalanmayan bürokratlar vekâlet yönetimini devreye sokan hükümetin
"kadrolaşma yapmıyoruz" sözlerine, görüldüğü gibi gençlerin de
inanmadığı ortadadır. AKP'nin görev verdiği ve bu görevden aldığı bürokratlarla
acil eylem planını gerçekleştiren bir parti değil "Acil Kadrolaşma
Partisi" olmuştur gençlerin verdiği yanıtta.
Cumhurbaşkanı mektup
yazınca kendisini eleştiriyoruz. Gençler işsiz kalınca, taşı sıkıp suyunu
çıkarmalarını öğütlüyoruz. Bir taraftan gençlerimiz kendi yaşadıkları
sorunlarını ve düşüncelerini ortaya koyarken, diğer taraftan hükümetin, büyüme,
enflasyon, ihracat rakamlarına bakarak, ekonomide işler iyi gidiyor masalları
anlatması, hükümet sözcülerinin bu ülke gerçeklerinden kopup, sanal bir dünyada
yaşadıklarını göstermektedir.
Kriz öncesi dönemde yüzde
6-7 düzeyindeki işsizlik oranı, büyümenin olduğu 2002-2004 döneminde yüzde
10'ların üzerinde, yüzde 11,5 seviyelerindedir. Ekonomide yaşandığı ileri
sürülen ve dünya rekoru olarak anlatılan büyüme, hepimizin bildiği gibi,
istihdama yansımamıştır. Türkiye, OECD ülkeleri içinde, Polonya, Slovakya ve
İspanya'nın ardından işsizlik oranının en yüksek olduğu 4 üncü ülke
konumundadır.
Geçtiğimiz günlerde
Mecliste düzenlediği bir basın toplantısında, AKP Genel Başkan Yardımcısı
Nükhet Hotar Hanımefendi, acil eylem planında belirlenen hedeflere büyük ölçüde
ulaşıldığını, aciliyeti olan soranların kalmadığını, acil eylem planına da
gerek kalmadığını, normal sürece girildiğini söylemiştir.
Acil eylem planının en
önemli üç ayağını oluşturan yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele
konularında, Türkiye, maalesef hepinizin bildiği gibi yerinde sayıyor. Partiniz
adına yapılan açıklamalarda, aciliyeti olan sorunların kalmadığının söylenmesi
gerçeklerle bağdaşmıyor. Bu hükümet, acil eylem planlarını, sadece acil, doğal,
tabiî afetlere bağlıyorsa, anlaşılan başka bir gerekçesi de ortada yoktur.
Burada, Bingöl'de dün meydana gelen depremde yaralanan ve zarar gören
yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; AKP kurulmadan önce, 57 nci hükümet döneminde, Başbakanlık
önünde, bir esnafımız, yaşadığı ekonomik sorunlara karşı yazarkasayı
fırlatmıştı. AKP sözcüleri, bu olayı, ekonominin gidişatıyla ilgili bütün
yorumlarda kullandılar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) -
Toparlıyorum.
Şimdi, geçtiğimiz hafta
içinde, yine Başbakanlık önünde, bir gencimiz, üzerinden elbiselerini çıkardı
ve "açım" diye bağırdı; yani, Ankara pembe rüzgâr estirirken, Türk
Halkı, işsizlik, geçim sıkıntısı, çaresizlik üçgeninde boğuluyor diye bağırdı
genç. Acil eylem planında, yoksulluğun, yolsuzluğun giderildiği bir Türkiye
vizyonundan bahsediliyor. Geldiğinizde "cepler para dolacak" denildi;
ikibuçuk yıl geçti, ortada fol yok yumurta yok! Yani, değişen bir şey yok.
Rakamlar kullanılıyor, rakamların dili değiştiriliyor. Ülkemizde, açlık çeken
900 000'e yakın insanın, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan 19,5 milyon insanın
varlığından söz ediliyor. Aciliyeti olanlar sadece gençler değil, esnaf,
köylüler, işçiler ve biz, rakamlarla oynamaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz
günlerde -biraz önce de arkadaşım ifade etti- Muğla'nın Milas İlçesinde, bir
genç, şiir okuduğu için gözaltına alınıyor ve ayrıca, ne acıdır ki, ne
talihsizliktir ki, bu gözaltının, şiir okuduğu için ceza alan ve
"düşüncesine güvenen, düşünce özgürlüğünden korkmaz" diyen Başbakanın
yönettiği bir ülkede yaşanmasıdır. Kitap toplama emri veren, şiir okuyan
gençlerin gözaltına alınma emirlerini veren kaymakamlara ne oldu?1
Değerli arkadaşlarım,
önemli olan, yazdığın şiirin arkasında durmaktır, okuduğun şiirin arkasında
durmaktır. Bu tür olayların yaşanması… Bu hükümetin demokratikleşme, özgürleşme
söylemlerinde samimî olduğunu, sanırım ki, benim gibi, siz de, vicdan sesinizle
düşünemiyorsunuz.
İktidarınız döneminde
gençler için yaptığınız tek şey -Sayın Bakanıma buradan söyleyeyim- 19 Mayıs
kutlamalarını statlardan alanlara taşımaktır; bu da eğer iş olarak kabul
edilirse.
Cumhuriyetimizin emanet
edildiği gençler arasında, umutsuzluk ve beklentisizlik bir yaşam biçimi haline
dönüşmüştür. Oysa, gençlerimiz bunu hak etmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
lütfen…
Buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) -
2005 malî yılı bütçesi üzerinde yapmış olduğum konuşmamda şunu söylemiştim:
Hükümet, ülke halkına Godot'yu bekletiyor. Anlaşılan, bu araştırmaya cevap
veren gençler, benim gibi ve ülke halkı gibi, Godot'nun gelmeyeceğini fark
ettiler.
Hepinize saygılar
sunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Şimşek.
Gündemdışı konuşmaya,
Hükümet adına, Millî Eğitimi Bakanı Hüseyin Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Çelik. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul
Milletvekili Sayın Berhan Şimşek'in yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya cevap
vermek üzere huzurlarınızda bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Şimşek, gençlikle
ilgili yapılmış olan bir araştırmayı Meclis gündemine taşıyacağını beyan ederek
söz talep etti ve burada konuşmasını yaptı; ama, genel olarak, hükümet icraatlarıyla
ilgili bir değerlendirme yaptı; bu değerlendirmeye de ayrıca cevap vereceğim.
Gençliğin problemlerini,
Meclis olarak, sorumlu konumda olan insanlar olarak bizim ele almamız,
milletvekillerimizin bu konuya önem vermesi, şüphesiz ki, takdir ettiğimiz,
olması gereken, daha çok gündeme getirilmesi gereken bir meseledir. Ülkemizde
genç bir nüfus var; 70 000 000 nüfusumuzun neredeyse 50 000 000 fazlası genç
diyebileceğimiz bir nüfustur ve bu da, ülkemizin en büyük zenginliğidir. Biz,
daima, bununla gurur duyarız, bununla iftihar ederiz.
Sayın Şimşek'e
katılıyorum; gençliğin meseleleri önemlidir, gençliğe daha çok ilgi göstermemiz
lazım, gençliğin psikolojik problemleriyle, ekonomik problemleriyle, her türlü
meselesiyle bizim daha yakından ilgilenmemiz gerekiyor. 20 000 000 çocuk ve
gencin eğitiminden sorumlu bir bakan olmam hasebiyle de, bunun ne kadar önemli
olduğunu çok iyi bilenlerdenim. Ancak, Sayın Şimşek, tabiî, gençlerimizin
işsizliğinden söz etti. Türkiye'deki birçok gencin iş bulamamasından dolayı
ciddî sıkıntılar çektiğini, o söylemese de, birileri söylemese de biz biliyoruz
zaten; ama, değerli milletvekilleri, şunu gözardı etmememiz lazım. Biz iktidara
geldiğimizde, Türkiye'de, ciddî manada, siyasî olarak istikrarsız bir hava
vardı, ekonomik olarak çok ciddî bir istikrarsızlık vardı, bütün ülke
yarınlarından, geleceğinden ümitsiz bir halde yaşıyordu; ama, Türkiye'de siyasî
istikrar temin edilmiştir, ekonomik istikrar temin edilmiştir. Eğer, devlet
kadrolarına birçok insanı alarak iş sahibi yapmaktan söz ediyorsak, bütün
üniversiteli gençlerin, üniversite mezunlarının veya meslek liselerinden mezun
olan gençlerin, vasıfsız gençlerin devlet kadrolarına alınarak bunların iş
sahibi yapılması Türkiye açısından da mümkün değildir; dünyanın hiçbir yerinde
de, bu kadar geniş bir nüfusu devlet kadrolarına almanın mümkün olmadığını
herkes biliyor.
Gençleri iş sahibi
yapabilmemiz için ekonomiyi rayına sokmamız gerekiyordu. Bugün, döviziyle,
faiziyle, borsasıyla ekonomi son derece stabil bir hale getirilmiştir, dengeler
yerine oturmuştur ve Türkiye'de yatırım yapmak açısından, gerek yerli
yatırımcıların gerekse yabancı yatırımcıların güvenli buldukları, istikrarlı
buldukları bir ortam oluşmuştur ve ülkemizin dört bir yanında da bu yatırımlar
yapılmaktadır. Yabancı sermaye, Türkiye'yi, artık, yarınları belli olmayan, bir
haftası, bir ay sonrası belli olmayan istikrarsız bir ülke olarak görmüyor,
aksine, yatırım yapılması için cazibe alanı olarak değerlendiriyor ve
yatırımlar gelmeye başladı. Dolayısıyla, gençliğe yapılabilecek, gençliğin
ekonomik sorunlarına çare bulmak, onlara iş bulmak amacıyla yapılabilecek en
önemli mesele budur. Kısa vadeli palyatif tedbirlerle, 3 gence, 5 gence, 1 000
000 gence bile iş bulmak, aslında, meseleyi çözmüyor. Eğer, bu salonun
içerisindeki oksijenin miktarını artırırsak, herkese yetecek kadar bu salonun
oksijen miktarını artırırsak hepimiz rahat nefes alırız. Aksine, burada oksijen
miktarı azalmışken, birkaç insanın ağzına eğer oksijen tüpü dayayarak onlara
sunî teneffüs yaptırırsanız, üç beş kişi rahat nefes alır, diğerleri boğulur.
Ülkenin dört bir yanında ben il gezilerine gittiğim zaman, gençler geliyorlar
"Sayın Bakanım, bizi ne zaman atayacaksınız, bizi ne zaman devlet
kadrolarına alacaksınız" diye soruyorlar.
Değerli milletvekilleri,
hepiniz çok iyi biliyorsunuz, Türkiye'de, şu anda, 2 700 000 civarında kamu
çalışanı var. Bu kadroları çok fazla şişirmek, aslında, popülist yaklaşım
içerisinde olan hükümetlerin yapabileceği bir şeydir. Eğer, biz, halka,
popülist yaklaşımlarla, şirin görünmek için, devlet kadrolarına gerekli
gereksiz, verimli verimsiz insanları doldurursak, bu, Türkiye'nin geleceği
açısından anlamlı olmaz. Artık, hizmet sektöründe özellikle dört alanda,
devlet, personel alıyor, bunları atamaya devam ediyor. Eğitim alanında, sağlık
alanında, adalet alanında ve güvenlik alanında, devlet, şu anda, Türkiye'de
gereken personeli alıyor. Hâkimi, savcıyı alıp, atıyor; öğretmenini alıyor,
atamasını yapıyor. Öte taraftan, polisin atamasını yapıyor, güvenlik güçleriyle
ilgili olarak personel ihtiyacı neyse bunu karşılıyor; ama, artık, KİT'ler
yavaş yavaş özelleştiriliyor -doğrusu da budur- bunların özelleştirilmesiyle
birlikte bütçenin üzerindeki kamburlar da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.
Eğer biz böyle yaparsak,
popülist davranmazsak, ekonominin, ekonomi biliminin gereklerini, gerçekten,
popülist yaklaşımları bir tarafa bırakarak, aklın gereği neyse onu yaparak,
rasyonel yaklaşımlarla yaparsak, Türkiye düze çıkar ve yarınlarda çocuklarımız,
gençlerimiz rahat eder. Aksi takdirde, basarsınız parayı, alırsınız personeli
ve bunlara o maaşları ödersiniz; ama, Türkiye, işte, 2000'li yıllarda geldiği
noktaya gelir.
Ben bunları ifade
ettikten sonra, Sayın Şimşek'in, özellikle kadrolaşmayla ilgili iddialarıyla
ilgili de bir iki şey söylemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
iktidara geldiğimizden beri en fazla atama Millî Eğitim Bakanlığında
yapılmıştır. Bakın, Millî Eğitim Bakanlığında, sadece, kadrolu ilk atama
olarak, 58 000 öğretmenin ataması bizim dönemimizde yapılmıştır. Bütün kamuda
76 000 falan değil -Berhan Bey bunu da yanlış biliyor- bütün kamuda atanan
personel sayısı bundan çok daha fazladır; çünkü, sadece, 72 000 küsur kadro eğitime tahsis
edilmiştir. Bunun bir kısmı yükseköğretim kurumlarına verilmiştir. Sadece
Sağlık Bakanlığında atanan personel sayısı 20 000'in üzerindedir. Dolayısıyla,
bunların toplamı 76 000'in çok daha üzerindedir. Niçin; şimdi, Van'ın
Bahçesarayında, Hakkâri'nin Şemdinlisinde veya Adıyaman'ın Gergerinde,
Artvin'in Ardanuçunda, eğer sağlık memuru yoksa, hemşire, ebe yoksa, oraya da
insanlar kolay kolay gitmiyorsa, Sağlık Bakanlığı, çakılı kadro diye bir kadro
getirmişse, 13 000 kişiyi doğu ve güneydoğuya, Ortaanadolu'nun mahrum
bölgelerine göndermişse ve bunu yaparken de sınavla bunu yapmışsa, kesinlikle
mülakatla yapmamışsa, allahaşkına, bunun neresi kadrolaşma?!
Bakın, ben, size, tekrar,
buradan, altını çizerek ifade ediyorum: Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı
öğretmen atamalarında, eğer bir tek kişiyle ilgili olarak, iltimas anlamına
gelebilecek veyahut da partizan kadrolaşma anlamına gelebilecek bir tek örnek
görebilirseniz, ben, şu Mecliste, milletin huzurunda sizden özür dileyeceğim;
ama, değilse, bu iddialarınızdan dolayı sizin özür dilemeniz lazım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Ben, teke tek görüşmeye razıyım Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, başka bir şey daha söyleyeyim: Biz, usta
öğretici atıyoruz halk eğitim merkezlerinde çalıştırmak üzere. Öte taraftan,
anaokullarında, anasınıflarında ders vermek üzere anaokulu öğretmeni tayin
ediyoruz. Bunların atamalarının nasıl yapıldığını bütün milletvekili
arkadaşlarım çok iyi biliyorlar; vekil öğretmenlerin atamalarının nasıl
yapıldığını herkes çok iyi biliyor; ki, bunlar geçici kadrolardadır.
Değerli arkadaşlarım,
gelelim yönetici atamalarına: Sayın Başbakanımız Uludağ'daki konuşmasında gayet
net bir şekilde ortaya koydu. Biz, atadığımız yöneticileri, bir başka ülkeden,
bir başka gezegenden ithal ederek atamıyoruz. Bu ülkenin yasalarına göre, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa göre, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa göre,
yasalar ve Anayasa çerçevesinde, ataması yapılmış, belli yerlere gelmiş olan
insanları, biz, getiriyoruz ve bunları…
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Üçlü kararnameyle atıyorsunuz...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Evet, üçlü kararnameyle atıyoruz. Biz nasıl atama
yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Her hükümetin, halkın iradesiyle, milletin
iradesiyle, demokratik bir prosedür sonucu demokratik bir süreçten geçerek
seçilmiş olan her hükümetin, kendi kadrosunu kurarak -ama, kendi kadrosu
derken, teknik anlamda yeterli, bilgi, birikim, donanım açısından yeterli olan
kadroları işbaşına getirerek- o insanları çalıştırarak başarmak gibi bir
mecburiyeti vardır. Ben, defalarca söyledim, burada, bu Mecliste söyledim; bazı
CHP'li arkadaşlarım kalkıp, burada, kadrolaşmadan söz ettiler ve ben, onlara
mertçe dedim ki: Size bir şey sorayım. Diyelim ki, siz iktidara geldiniz -ve
bir arkadaşımın ismini vererek söyledim. Ben, burada, bunu tekrarlamak
istemiyorum- mertçe söyleyin, benim getirdiğim, şu anda müsteşarlığa getirdiğim
insanla çalışacak mısınız, benim getirdiğim müsteşar yardımcısıyla çalışacak
mısınız, benim getirdiğim genel müdürle çalışacak mısınız? Nitekim, o
arkadaşlar da "evet, çalışacağız" demediler, demiyorlar da.
Kusura bakmayın; yani,
bu, başkası için âdet de bizim için kabahat mi?! (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yani, kendi kendimizi kandırmanın anlamı yok.
Tekrar söylüyorum
arkadaşlar; bizim atamasını yaptığımız bütün insanlar, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin vatandaşlarıdır. Bu insanların, zaten, atamaya mâni eğer bir suçları
varsa, aldıkları bir ceza varsa, bunu teklif dahi edemezsiniz. Vekâletle bir
insanın bir görevi icra etmesi de, bizim Hükümetimizin icat ettiği, bizim
Hükümetimiz tarafından uygulamaya başlanmış olan yeni bir uygulama değildir.
Yıllardan beridir, bazı görevleri insanlar asaleten yaparlar…
MUHARREM İNCE (Yalova)-
Sayın Bakan, ceza almış birinin müdür yardımcısı yapılıp yapılmadığını size
ispatlarım. Yeni... Geçen hafta…
BAŞKAN- Sayın İnce,
lütfen, hatibe müdahale etmeyelim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- İstediğiniz kadar ispatlayın.
Bakın, şunu söyleyeyim:
Bir insan…
MUHARREM İNCE (Yalova)-
Ama, doğum yerine baktım, hemşeri çıktınız!
BAŞKAN- Lütfen, Sayın
İnce…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- Bir insan, bakın, maaş kesim cezası almadan…
MUHARREM İNCE (Yalova)-
Hemşehri çıktınız!..
BAŞKAN- Sayın
Milletvekili…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)- Müsaade eder misiniz.
Arkadaşlar, bir insan
uyarma cezası alır, bir insan kınama cezası alır, onun yöneticiliklere atanması
için bu engel değil. Eğer, bir insan maaş kesim cezası ve üzerinde bir ceza
almışsa, böyle bir…
Bakın, sonra, bizim
yaptığımız bütün atamalar yargı denetimine tabidir. Eğer, yaptığımız yanlış bir
atama varsa ve bu da yargıdan dönerse, biz, yargının gereğini de kesinlikle
yapıyoruz.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Kürsüye çık da konuş.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Ben gerek görmüyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Hiç çıkamıyorsunuz ki?..
BAŞKAN - Sayın İnce…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Size cevap verme gereğini bile duymuyorum.
BAŞKAN - Lütfen, sayın
milletvekilleri…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
İkide bir laf atıyor Sayın Başkanım, ikaz edin! Bıraksınlar, Sayın Bakanımız
bir konuşsun.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Başka ne işe yarar?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Sen ne işe yarıyorsun?
BAŞKAN - Sayın
Milletvekili, siz müsaade ederseniz, biz ikaz ediyoruz zaten.
Sayın Demirbağ…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Özür dilerim.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
Genel Kurula hitap eder misiniz.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Şimşek, Muğla'daki bir öğrencimizin, Nazım
Hikmet'e ait bir şiiri okumasından dolayı gözaltına alındığını söyledi. Bakın,
Sayın Başbakanımız Rusya'dayken bu haberi duydu, buna şiddetli tepki gösterdi.
Ben, bu haberi duydum, bunu inceledim; bana sorulduğu zaman, insanların okuduğu
şiirden dolayı, insanların okuduğu kitaptan dolayı, tercih ettiği yazardan
dolayı mahkûm edilmesi, gözaltına alınması, ifadesine başvurulmasının ilkel bir
uygulama olduğunu, bunun yanlış olduğunu söyledim. Şimdi, Sayın Başbakan buna
tepki göstermişken, ben, Millî Eğitim Bakanı sıfatıyla buna tepki göstermişken,
bunu onaylamadığımızı söylemişken, 70 000 000 insanın yaşadığı bir ülkede,
Türkiye'nin dört bir yanında bazı yanlış uygulamalar olabilir; ama, bunu, bizim
tasvip edip etmediğimiz, bunu onaylayıp onaylamadığımız önemlidir. Biz, buna
gereken tepkiyi göstermişiz ve bunu onaylamadığımızı söylemişiz. Kaldı ki,
Muğla'daki öğrencinin okuduğu şiiri, biraz önce, benim partime mensup bir
milletvekili, Sayın Süleyman Gündüz, gündemdışı yapmış olduğu konuşmada -aynı
şiiri- okudu. İşte, o öğrencinin okuduğu şiir bu şiirdi; biraz önce burada
okudu.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Burada okumak serbest.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla, arkadaşlar, bakın, şu anda, Türkiye'nin
dört bir yanında bazı doğru şeyler yapılıyor, yanlış şeyler de yapılabilir.
Hukuk devletinde, demokratik bir ülkede bazı insanlar hata yaparsa, yanlış
yaparsa, denetim mekanizmaları var, hukuk mekanizması var, bunun üstüne
gidersiniz. Nitekim, Parlamentonun görevi de budur. Eğer, bir yanlış varsa,
biz, o yanlışın üzerine hep beraber gideriz; muhalefet de gider, iktidar da
gider. Dolayısıyla, bunu dile dolamanın hiçbir anlamı yok.
Sayın Başkan, son olarak,
müsaadenizle, Sayın Şimşek'in, yine, 19 Mayısla ilgili söylemiş olduğu bir şeyi
söyleyeyim.
Değerli arkadaşlar,
bakın, dinî bayramlarımız, bizim bayramlarımızdır; millî bayramlarımız, bizim
bayramlarımızdır. Bunları, gönül hoşluğuyla, huzur içerisinde, milletçe,
coşkuyla kutlamak bizim görevimizdir. İnsanların bu kutlamaları yapması için
gereken ortamı hazırlamak da bizim görevimizdir.
Her sene, 19 Mayıslar,
sadece bazı kuru törenlerle kutlanırdı. Bundan önce coşkulu kutlamalar
yapılmıştır, güzel şeyler yapılmıştır; onları da kabul ediyorum. Geçmişte, bir
haftaya sığdırılan 19 Mayıs kutlamaları, ilk defa bu yıl, bakın, bizim
dönemimizde, benim Bakanlığım döneminde üç haftaya yayılmıştır ve 12 başlıkta
etkinlik gerçekleştirilmiştir, 21 güne yayılmıştır.
Sayın Şimşek, duyuyorsun
değil mi bunları? Sayın Şimşek, beni duyuyorsunuz, değil mi?
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Ben, çok iyi duyuyorum, cevaplayacağım bunları, merak etmeyin.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
Genel Kurula hitap eder misiniz.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, bu, 21 güne yayılmıştır. Bakın, bilgi
yarışmaları, fuarlar, gençlerimizin yaptığı konserler, resim yarışmaları,
kompozisyon yarışmaları, öte taraftan, şiir dinletileri, geziler ve sair birçok
etkinlik yapılmıştır ve bu, 21 güne yayılmıştır. En görkemli kutlamalardan
biri, yine, bu sene, stadyumlarda yapılmıştır.
Bütün bunlar yapılmışken…
Bakınız, Norveç'in Bergen Kentinde, bütün Avrupa'daki 45 eğitim bakanının
katıldığı, uluslararası ve Türkiye açısından hayatî önemi haiz olan bir
toplantı yapılıyordu. Benim, bu toplantıda Türkiye'yi temsil etmem gerekiyordu.
Avrupalı 45 ülkeye biz diyeceğiz ki; Bizim millî bayramımız var; siz, bu
toplantıyı erteleyin… Mutlak surette benim katılmam gerekiyordu; çünkü, eğitim
bakanları toplantısıydı. Ben bu toplantıya katıldım diye, bazı insanlar,
sıkılmadan, utanmadan "Sayın Bakan 19 Mayıs törenlerine katılmamak için, Norveç'in
Bergen Kentine gitti" dediler. Bakın, stadyumda, protokol olarak da daha
üstte olan bir Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin Bey, bana vekâleten,
stadyumdaki konuşmayı yaptı. Bu meseleye biz bu kadar önem verirken, bu kadar
bu meseleyi önemserken, millî bayramlarımızı ülkemizin ortak paydalarından biri
olarak kabul edip bunları yaparken, hâlâ bu istismarı yapmanın, ben, çok da
ahlaklı olmadığını düşünüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Burada, ben, bu sözleri,
Sayın Şimşek'e değil, özellikle "Sayın Bakan 19 Mayıs törenlerine
katılmamak için Norveç'e gitti diyenlere söylüyorum ve bunu ayıplıyorum, bunu
kınıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
tekrar söylüyorum; ilk, daha, 2003 yılında ben şunu söyledim; dedim ki: 19
Mayıs bayramlarını, Gençlik, Spor ve Atatürk'ü Anma Bayramını, bizim, sadece
stadyuma hapsetmemiz doğru değil. Sadece stadyumda olmasın demek, stadyumlarda
olan tarafı olsun; ama, biz, bunun, bilgilenme, bilinçlenme, şuurlanma,
iliklerine kadar hissetme tarafını daha bir ön plana çıkaralım. Bunda ne
gariplik var, burada hangi yanlışlık var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Zihniyet garipliği var.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Benim sözlerim son derece açık ve söylediğim sözlerin
bugün de arkasındayım. Stadyumlara hapsolmaktan kurtaralım derken, stadyumlarda
kesinlikle yapılmasın falan anlamında söylenmiş bir söz değil, onun bir
stadyumda yapılacak olan tarafı var; ama, halka mal edilerek, bütün geniş halk
kitlelerini, gençliği işin içine alarak, bunu dolu dolu yaşamak ve yaşatmak başka
bir şeydir. Bizim söylediğimiz budur, yaptığımız budur, yaptırmakta olduğumuz
budur; ama, sürekli olarak Atatürk'ün adını kullanarak, laiklik… Bakın, laiklik
kavramının âdeta içini boşaltarak, bu kavramları vulgarize ederek, bunu âdeta
toplumsal konsensüsten ziyade, bir buluşma noktası olmaktan ziyade, bir
çatışma, bir kavga aracı haline getiren insanların tavrını anlamak, bunu
onaylamak mümkün değil.
Ben, son olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Hükümetimiz, bu ülkede siyasî istikrar, ekonomik
istikrar temin etmiştir. Türkiye'de yerli yatırımcı açısından, yabancı
yatırımcı açısından son derece uygun bir ortam vardır. Borsa istikrarlı bir
şekilde yoluna devam etmektedir. Enflasyon tekli rakamlara inmiştir değerli
arkadaşlarım; bakın, faizler yüzde 70'ten, yüzde 16-17'lere inmiştir. KOBİ
kredileri oralardan yüzde 20'lerin altına inmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum.
Türkiye'nin her
tarafında, insanımız, aslında, bunun farkındadır.
Yurt dışına gittiğiniz
zaman, yabancılar da, diğer ülkeler de, Türkiye'deki bu güzelliklerin, bu
olumlu gelişmelerin farkındadır ve Türkiye, dünyada daha saygın bir noktadadır.
Uluslararası toplantılarda, uluslararası görüşmelerde, bunu, kesinlikle,
iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Mutluluktan uçuyoruz(!)
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Dünya bile hayran size!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bu kadar güzellikler varken...
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Esnaf siftahsız dükkân kapatıyor Sayın Bakanım!
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Milletvekili...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama... Ama...
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Siftahsız dükkân kapatıyor esnaf!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN
ÇELİK (Devamla) - Ama, bunu...
BAŞKAN - Sayın
Milletvekili, lütfen.
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Bilmeden konuşmayın o zaman.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bunu...
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Dünya bile hayran size!
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Halkın içine girmekle mümkün! (AK Parti sıralarından "devamlı halkın
içindeyiz" sesleri)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar...
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Var mı öyle şey! Halkın içine girin de görün bakalım.
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) -
Her gün halkın içindeyiz, her gün...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bir insan...
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen...
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Evet... Sayın Bakanın daha haberi yok ama!..
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Ya kardeşim, kamu var, niye bağırıyorsun!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizin celallenmenize gerek yok
ki...
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) -
Bu hafta 6 tane köy dolaştım; halkın içindeyiz.
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Halk duysun diye söylüyorum.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, lütfen, bitiriyorum.
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ)
- Muhalefet dersi mi vereceksin bize!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir insan eleştiri yapabilir, muhalefet de eleştiri
yapma hakkına sahiptir, muhalefetin bizi eleştirmesinden kesinlikle rahatsızlık
duymayız. Zaten, muhalefet bizi eleştirirse, biz yaptıklarımızı,
yapacaklarımızı çok daha teyakkuz içerisinde yaparız. Bu da, bizim açımızdan,
ülke açısından olumlu, avantajlı bir şeydir; ama, lütfen, güzellikleri görelim;
ama, varsa, kesinlikle bir yanlış varsa, onları da eleştirelim diyorum; ama,
hiç eleştirilmeyecek şeyleri de eleştirdiğiniz zaman, kamuoyu nezdinde de haklı
olmazsınız ve kamuoyu nezdinde de bu yaptıklarınız size itibar kazandırmaz
diyorum.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkanım...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan...
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
söz istemiştiniz; ama, ne için istiyorsunuz?
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- "Dinlemiyor musunuz" dedi, dinlediğimi kendilerine anlatayım.
"Bilgi yanlışlığı var" dedi, izin verirseniz, ifade edeyim. 69'a
göre...
BAŞKAN - Lütfen, sayın
milletvekilleri...
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Ayrıca, çatışma değil de uzlaşma kültürü adına bunu rica ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
dinlemediğinizi söylemiş veya dinliyor musunuz dedi; ben de dinledim.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- "Bilgi eksikliği var; söyleyin, ben özür dileyeyim" dedi. İzin
verirseniz, bunları arz edeyim.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Bakan kendisi talep etti Sayın Başkan.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
O esnada Muharrem Beyle konuşuyordu, Bakan Bey de "dinlemiyor
musunuz" dedi.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
gündemdışı söz istediniz, söz verildi. Sayın Bakan da, gündemdışı konuşmaya,
hükümet adına cevap verdi. Konuşmasını dinledim; şahsınıza karşı herhangi bir
sataşma söz konusu değil. Lütfen, yerinize buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Hayır… Yanlış bilgiden bahsediyorlar.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, kendisine, kendisinin söylediklerinin dışında birtakım şeyler
ifade etti.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
sizin gündemdışı konuşmanıza karşı verilen bir cevap var. Cevaba cevap gibi bir
usulümüz söz konusu değil.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Hayır efendim, o değil.
BAŞKAN - Lütfen, oturur
musunuz…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Efendim, ben, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre söz talep ediyorum. Hem Sayın
Bakanımı dinlediğimi hem de Sayın Bakanım burada isimler istiyor…
BAŞKAN - Sayın Şimşek, o
zaman, yerinizden 1 dakikalık bir açıklama…
Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Örnek istedi de, örnek verecek şimdi.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, her şeyden önce,
bu gündemdışı söz talebinden dolayı ve verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Önemli olan, çatışma yerine, uzlaşma kültürünü getirmek. Burada bir ideolojik
konuşma yapmadım, ülkenin tespitlerini yerine getirdim Sayın Başkan.
Hatırladığım kadarıyla,
58 inci hükümet döneminde, gelir gelmez, 1 041 tane il müdürü, ilçe müdürü ve
okul müdürünü görevden almıştınız ve gerekçe de, vekâlet olarak görev
yaptıkları için. Onun için, bugün, 274 bürokrat, müsteşar geçici olarak, 274
kişi vekâleten görev yapıyor. Yani, tabiî ki, demokratik teamül içerisinde,
burada iktidar olmanızın bizim için de büyük bir onuru var, biz de onun için
buradayız; fakat, bir gerçek de şu: Bu ülkenin Cumhurbaşkanı var ve hukuk var.
Ayrıca, söylemiş
olduğunuz, isimler söyleyin diye… İsimleri vereyim: Bir arkadaşımız -ismini de
söyleyeceğim- Adil Elibol, stajyer öğretmen, Adıyaman-Gerger Hidayet
İlkokulundan Ankara İl Millî Eğitim Müdürlüğünün emrine atanmış. Stajyer bir
öğretmenin, ne kanunda ne de yönetmelikte ataması olabilir.
İkincisi, Çerkezköy'ün…
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
teşekkür ediyorum.
Süreniz doldu, 1
dakikalık süre verdim kısa açıklama için; ama, siz başka şeyler açıklıyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, Sayın Bakanın istediklerini açıklıyorum. Özür dileyen siz mi
olacaksınız, özür dileyen ben mi olacağım?.. Bunları size yazılı olarak
vereceğim.
BAŞKAN- Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının 2
tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım:
Kâtip Üyenin oturarak
okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Buyurun.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
İstifaen boşalan bakanlıklara yapılan atamalara ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/839)
2
Haziran 2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İLGİ: Başbakanlığın
02.06.2005 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-02/7527 sayılı yazısı
İstifa eden ve istifaları
kabul edilen,
Güldal Akşit'ten boşalan
Devlet Bakanlığına, İstanbul Milletvekili Nimet Çubukçu,
Zeki Ergezen'den boşalan
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına, Trabzon Milletvekili Faruk Nafiz Özak,
Sami Güçlü'den boşalan
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker,
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri gereğince atanmışlardır.
Bilgilerinize sunarım.
Ahmet
Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Diğer tezkereyi
okutuyorum:
2.- Türk
Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5357 sayılı Kanunun bazı
maddelerinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/840)
3.6.2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İLGİ: 27.05.2005 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-10978/32850 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunca 27.5.2005 gününde kabul edilen 5357 sayılı "Türk
Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" incelenmiştir:
1- İncelenen Yasanın 3
üncü maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 13 üncü maddesine eklenen 2
nci fıkrada,
"(2) İkinci Kitap,
Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci
Bölümlerde yer alanlar hariç; birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı
Türkiye'de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır." Denilmiş;
buna bağlı olarak maddenin 2 nci fıkrası da 3 üncü fıkra olmuştur.
Düzenlemeyle, fıkrada
belirtilen ayrılıklar dışında, yabancı ülkede işlenen,
- İkinci Kitap, Birinci
Kısım altındaki "Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar","Göçmen
Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti",
- İkinci Kitap, Dördüncü
Kısım altındaki Sekizinci Bölümde yer alan "Yabancı Devletlerle Olan
İlişkilere Karşı Suçlar",
- İşkence, çevrenin
kasten kirletilmesi, uyuşturucu ya da uyarıcı madde üretim ve ticareti,
uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, parada sahtecilik,
para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti, mühürde
sahtecilik, fuhuş, rüşvet, deniz, demiryolu ya da havayolu ulaşım araçlarının
kaçırılması, alıkonulması ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme suçları,
nedenleriyle, Türk
yurttaşı olup olmadığına bakılmaksızın failin Türkiye'de yargılanabilmesi
Adalet Bakanının istemine bağlı tutulmuştur.
Madde gerekçesinde,
Adalet Bakanına bu yetkinin verilmesi, sayılan suçlardan bir kısmıyla ilgili
olarak "kamu davasının açılmasında zorunluluk kuralı"nın
benimsenmesinin, kimi durumlarda politik bir sorun yaratabilecek nitelikte
olmasına bağlanmıştır.
Madde gerekçesinden de
açıkça anlaşıldığı gibi, fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı failin
Türkiye'de yargılanabilmesi Adalet Bakanının takdirine bırakılmıştır. Bu
yetkinin yaratacağı sonuca göre, yurt dışında aynı suçu işleyen iki kişiden
biri Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye'de yargılanacak, diğeri, istemde
bulunulmazsa yargılamadan kurtulabilecektir.
Gerek 765 sayılı önceki
Türk Ceza Yasasının 4 üncü, gerek 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 13 üncü
maddelerinde devletin yabancı bir ülkede suç işleyen "yurttaşını"
cezalandırması, "suç failine göre kişisellik" ilkesi gözönünde
tutularak düzenlenmiştir.
Bu düzenlemelerin amacı,
yabancı ülkede suç işleyen, ancak kendi ülkesine döndüğü için ve
"yurttaşların verilmemesi ilkesi" nedeniyle suçu işlediği ülkede
cezalandırılamayan kişinin, kimi koşullarla ülkesinde cezalandırılmasını
sağlamaktır. Böylece, nerede işlenirse işlensin hiçbir suç cezasız
kalmayacaktır.
Bununla birlikte, 765
sayılı önceki Türk Ceza Yasası'nın 6. maddesinde, incelenen yasanın 3 üncü
maddesiyle getirilen sistemden farklı biçimde, yabancı ülkede, Türkiye ya da
Türk yurttaşının zararına cürüm işleyen "yabancıların" Türkiye'de
yargılanabilmesi, diğer koşulların yanında Adalet Bakanının istemine bağlı
kılınmış, suçun bir Türk yurttaşınca işlenmesi durumu öngörülmemiştir.
Oysa, incelenen yasanın 3
üncü maddesiyle getirilen düzenlemede, Türk-yabancı ayrımı yapılmaksızın,
fıkrada belirtilen suçlar nedeniyle Türkiye'de yargılama yapılabilmesi Adalet
Bakanının istemine bağlanmıştır.
Gerçi, 5237 sayılı Türk
Ceza Yasasının 13 üncü maddesinin 2. fıkrasında, yabancı bir ülkede işlediği
suç nedeniyle o ülkede yargılanan kişilerin Adalet Bakanının istemiyle
Türkiye'de yeniden yargılanabilmelerini olanaklı kılan bir kural vardır. Ancak,
bu kural, bir kişinin aynı suçtan ikinci kez yargılanmaması ilkesine karşın,
fıkrada sayılan suçların önemi nedeniyle, devletin egemenlik hakkı gözetilerek
getirilmiştir.
İncelenen yasanın 3 üncü
maddesiyle eklenen 2 nci fıkra kuralında ise, kapsama giren suçları işleyen
kişilerin Türkiye'de yargılanmaları Adalet Bakanının istemine bağlı tutulurken,
suçun önemi gözönünde bulundurulmadığı gibi, failin ya da faillerin yabancı
ülkede yargılanıp yargılanmadıklarına da bakılmamaktadır.
Başka bir anlatımla, 5237
sayılı Yasanın 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında tanınan istemde bulunma
yetkisinin kullanılmaması durumunda, kişi ikinci kez yargılanmamış olacak; buna
karşılık, incelenen yasa ile getirilen 2 nci fıkradaki istemde bulunma
yetkisinin kullanılmaması durumunda ise, kişi hiç yargılanmamış olacaktır.
Bu nedenle her iki
fıkrada Adalet Bakanına tanınan yetkiler arasında önemli fark bulunmaktadır.
İncelenen Yasayla
getirilen, failin yargılanmasını ve cezalandırılmasını Adalet Bakanının,
siyasal ve öznel olarak kullanılabilecek biçimde takdirine bırakan düzenlemenin
ayrıcalık niteliğinde olduğu ortadadır.
Anayasanın 2 nci
maddesinde, hukuk devleti ilkesi Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında
sayılmış; 10 uncu maddesinde de, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasal
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım gözetilmeksizin
yasa önünde eşit olduğu; hiçbir kişiye, aileye, zümreye ya da sınıfa ayrıcalık
tanınamayacağı, devlet organları ve yönetimin tüm işlemlerinde yasa önünde
eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.
Hukuk devleti, Anayasa Mahkemesinin
pek çok kararında belirtildiği gibi, insan haklarına dayanan, hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya
aykırı tutum ve durumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı
denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun bozamayacağı temel hukuk
ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Hukuk devleti ve eşitlik
ilkeleri, hangi nedenle olursa olsun hiç kimsenin hukukun üstünde
tutulmamasını, ceza yönünden sorumsuzluk durumlarının belli bir amacın
gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olarak, suç failleri arasında farklılık
yaratmayacak ve sınırlı biçimde getirilmesini gerektirmektedir.
Yabancı ülkede işlenmiş
olsa da, kimi suçlardan dolayı kişiler için, Adalet Bakanı'nın takdirine dayalı
olarak getirilen sorumsuzluk durumunun, hukuka aykırı ayrıcalık olduğu,
eşitsizlik yarattığı ve hukuk devletinde bu tür ayrıcalıklara ve eşitsizliklere
yer verilemeyeceği açıktır.
Bu nedenle, incelenen
yasanın 3 üncü maddesiyle yapılan düzenleme hukuk devleti ve eşitlik
ilkeleriyle bağdaşmamakta, toplumun adalet duygularını incitecek nitelikte
bulunmaktadır.
2- İncelenen yasanın 29
uncu maddesiyle değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 263 üncü
maddesinde,
"(1) Kanuna aykırı
olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya
adli para cezası ile cezalandırılır.",
Düzenlemesine yer
verilmiştir.
a- İncelenen yasanın 29
uncu maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının, yasaya aykırı eğitim kurumu
açma suçunu ve bu suçun cezasını içeren 263 üncü maddesi yeniden
düzenlenmektedir.
Yapılan düzenlemede,
yasalara aykırı olarak eğitim kurumu açan ve işletenlere, üç aydan bir yıla
kadar hapis ya da adlî para cezası verileceği belirtilmektedir.
Yasaya aykırı eğitim
kurumlarıyla ilgili suç ve ceza kapsamında yapılan değişikliğin daha iyi
anlaşılabilmesi için, 765 sayılı önceki Türk Ceza Yasasının aynı konuyu
düzenleyen 261 inci maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 263 üncü
maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
765 sayılı önceki yasanın
261 inci maddesinde,
"Kanun ve nizamlara
aykırı olarak mektep veya dershane açanlar, açılan mektep veya dershane
kapatılmakla beraber altı aydan iki seneye kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.
Ruhsatsız öğretmenlik
edenlerle bunları istihdam eyleyenlere de aynı ceza verilir.
Mükerrirler hakkında
verilecek ceza bir sene hapisten aşağı olamaz.",
Kuralına yer verilmiştir.
5237 sayılı Yasanın 263
üncü maddesinde ise,
"(1) Kanuna aykırı
olarak eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda, kanuna
aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlara, altı aydan üç
yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Yukarıdaki fıkrada
gösterilen yerlerin kapatılmasına da karar verilir.",
Düzenlemesi
bulunmaktadır. Maddenin incelenmesinden, önceki yasanın ilgili kuralının,
cezanın üst sınırını artırılmasıyla öz olarak korunduğu görülmektedir.
Oysa, incelenen yasanın
29 uncu maddesiyle yapılan değişiklikle,
- Yasaya aykırı olarak
açıldığını bilmesine karşın eğitim kurumlarında öğretmenlik yapanlar kapsamdan
çıkarılarak bu gibilerin cezalandırılmaları önlenmekte,
- Yasaya aykırı eğitim
kurumu açan ya da işletenlere verilecek cezaların alt ve üst tutarları
caydırıcılık sınırlarının altına düşürülmekte,
- 647 ve 5237 sayılı
Yasalardaki infaz kurallarına göre, bir yıldan uzun süreli hapis cezalarının
paraya çevrilmesi olanaklı değilken ve kimi koşullara bağlanmışken, getirilen
düzenlemeyle yasaya aykırı eğitim kurumu açan ya da işletenlere hapis cezası
yerine adlî para cezası verilmesi olanaklı kılınmakta,
- Yasaya aykırı olarak
açıldığı ve işletildiği ya da işletildiği mahkeme kararıyla saptanmasına karşın
bu eğitim kurumlarının kapatılması cezası kaldırılmaktadır.
Böylece, yasaya aykırı
eğitim kurumlarının açılıp işletilmesi özendirilmekte ya da çalışmalarını
sürdürmesine olanak sağlanmaktadır.
b- "Yasaya
aykırı" kavramı yasalarla birlikte Anayasayı da kapsadığından, getirilmek
istenilen kural, aynı zamanda anayasal ilke ve kurallara aykırı eğitim
kurumlarının açılıp işletilmesine ya da çalışmalarını sürdürmesine olanak
sağlandığı anlamına gelmektedir.
765 ve 5237 sayılı
Yasalarda, yasaya aykırı eğitim kurumu açma, bunları işletme ve buralarda
öğretmenlik yapma eylemlerinin suç olarak tanımlanmasının amacı, eğitim
kurumlarını devletin gözetim ve denetimi altında tutarak, eğitim ve öğretim
hakkının kötüye kullanılıp, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve
öğretim yerlerinin açılmasını önlemektir.
Bu bağlamda, anılan
yasaların hedefinin, ayrılıkçı terör örgütlerinin, misyonerlik etkinlikleriyle
uğraşanların ve din devleti yanlısı tarikatların, Devletin ilgili kurumlarından
izin almadan, yasadışı yollarla okul ya da kurs açmalarının önlenmesi; böylece,
sapkın yöntemlerle gençlerin çağdışı, bölücü ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş
felsefesine aykırı biçimde eğitilmelerinin önlenmesi olduğu açıktır.
Sözkonusu yasalardaki bu
amaç ve hedefin incelenen yasada korunmadığı görülmektedir. Yeni düzenlemeye
göre, yasaya aykırı olarak açıldığı saptanan eğitim kurumunu açan ve işleten
kişi ya da kişiler yargılanıp, yalnızca adli para cezası ile
cezalandırılabilecek; bu tür yerlerde öğretmenlik yapanlar ise
cezalandırılmayacak, bu yerlerin kapatılabilmeleri de yönetimin takdirine
kalacaktır.
Anayasanın 42 nci
maddesinde, eğitim ve öğretimin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda,
çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılacağı belirtildikten sonra bu
esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasada ''bu esaslara
aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağı''nın açıkça vurgulanması, bu
esaslara aykırılığı saptananların kapatılmasının da zorunluluğunu
göstermektedir.
Devletin görevi yasalara
aykırı eğitim kurumlarını yaşatmak değil, temelli ortadan kaldırmaktır. Devlet,
yasaya aykırı eğitim kurumlarının açılmasını, yapacağı düzenlemelerle başından
önlemek zorundadır. Anayasanın 42 nci maddesinde, devlete bu amaçla gerekli
yasal ve yönetsel düzenlemeleri yapma görevi verilmiştir. Bu, başta yasama
organı olmak üzere tüm devlet organlarının yükümlülüğüdür.
Tüm kurumlar için olduğu
gibi, eğitim kurumlarının da açılıp işletilmesinin yasalara uygun olması
zorunludur. Kurumlar, kurumları işletenler ve bu kurumlarda çalıştırılacakların
yasal koşulları ve nitelikleri taşımaları kamu düzeninin zorunlu gereğidir.
Yasalara uyumun sağlanması ve aykırılıkların önlenmesi devletin varoluş nedeni,
huzur ve güven içinde bir arada yaşamanın vazgeçilmez koşuludur.
Bir eğitim kurumunun
yasaya aykırı olarak açıldığının yargı yerince saptanması durumunda, bu suçun
cezası mutlaka kapatma olmalı, suç, kurum yönünden cezasız kalmamalıdır.
Yasaya aykırı eğitim
kurumlarına kapatma cezası verilmeyerek, kapatma işleminin bir yönetsel işleme,
yöneticilerin takdirine bırakılması yasaya aykırılığa süreklilik
kazandırabilecektir ki, bu durumu hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmak
olanaksızdır.
Ayrıca, incelenen Yasanın
29 uncu maddesiyle yapılan düzenlemede kapatma cezasına yer verilmemesi
Anayasanın 42 nci maddesine de uygun düşmemekte, bunun, suçun niteliği ile
bağdaştırılmasına da olanak bulunmamaktadır.
c- Demokrasiyi ve çağdaş
değerleri özümsemiş, Cumhuriyetin temel niteliklerini benimsemiş, her türlü
dogmadan uzak kalıp sorgulayabilen, özgür düşünceli bir gençlik yetiştirmenin
ve ulusun aydınlık geleceğinin temel koşulu, bu amaçlara odaklanmış eğitim
kurumları ve eğitim personeline sahip olmaktır. Bu da, ancak anayasal ilke ve
kurallar çerçevesinde çıkarılmış yasalarla sağlanabilir.
Gerek bu nedenle, gerek
eğitimin Cumhuriyet değerlerine aykırı yönlere saptırılmasını önlemek amacıyla
Anayasanın 42 nci maddesinde, eğitim ve öğretimin devletin denetim ve gözetimi altında
bulundurulması öngörülmüştür.
Çağdaş yönetim
anlayışında eğitim, devletin temel görevleri arasında sayılmakta, ülke
olanaklarının bu alanlara özgülenmesiyle başarının yakalanacağı
vurgulanmaktadır.
Özellikle eğitim
konusunda başarılı olamayan ülkelerin geleceklerinin tehlikede ve karanlık
olduğu kuşkusuzdur. Çünkü eğitim, diğer tüm başarıların temelini, altyapısını
ve kaynağını oluşturmaktadır.
Çocuklarımızın, ülkemizin
gerçekleri ve gereksinimleri yönünde, gelişen ve değişen dünya gereklerine uygun
çağdaş bir eğitim ortamı içinde yetiştirilmesi çağı yakalamanın zorunlu
koşuludur.
Anayasanın çağdaş bir
eğitim ve öğretim öngörülen 42 nci maddesinde,
- Eğitim ve öğretimin,
Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve esaslarına göre, devletin
gözetim ve denetimi altında yapılacağı; bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim
yerleri açılamayacağı,
- Eğitim ve öğretim
özgürlüğünün Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmayacağı, belirtilmiştir.
Devletin eğitim ve
öğretimdeki gözetim ve denetim görevi, laiklik ve bunun eğitimdeki yansıması
olan öğretim birliği ilkesine aykırı etkinlik ve öğretim yapılmasına izin
verilmemesi görevini de kapsamaktadır. Eğitim ve öğretimde böylesine önemli yer
tutan laiklik ve öğretim birliği ilkelerinin anayasal içeriğinin irdelenmesinde
yarar bulunmaktadır.
aa- Anayasanın 1 inci
maddesinde, Türkiye Devletinin bir cumhuriyet olduğu belirtilmiş; 2 nci
maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, başlangıçta yer verilen temel ilkelere
dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış; 4
üncü maddesinde de, 1 ve 2 nci maddelerdeki "Cumhuriyet"in ve
"Cumhuriyetin nitelikleri"nin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin
önerilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Böylece, Türkiye
Cumhuriyetinin niteliklerinden olan laiklik, anayasal içeriğiyle güvence altına
alınmıştır.
Anayasanın 176 ncı
maddesine göre, Anayasa metnine dahil olan, Anayasanın dayandığı temel görüş ve
ilkeleri içeren başlangıç bölümü, maddelerin amacını ve yönünü belirten bir
kaynaktır. Madde gerekçesinde de, başlangıç bölümünün Anayasanın diğer
kuralları ile eşdeğer olduğu vurgulanmıştır.
Anayasanın başlangıç
bölümünde,
- Yüce Türk Devletinin
bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasanın, Atatürk ilke ve devrimleri
doğrultusunda anlaşılması, sözünün ve ruhunun bu yönde mutlak sadakatle
yorumlanıp uygulanması gerektiği,
- Hiçbir etkinliğin
Atatürk ilke ve devrimleri karşısında koruma göremeyeceği,
- Laiklik ilkesi gereği
kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı,
Belirtilmiştir. Böylece,
Cumhuriyetin niteliklerinin en önemlisi ve diğer niteliklerin temeli olan
laiklik, Anayasaya yön veren ilkeler arasındaki yerini almış ve anayasal
tanımını bulmuştur.
Bu tanıma göre laiklik,
dinin, sosyal, siyasal ve hukuksal bir güç ve düzenleyici olmasını önleyen
temel ilkedir. Bu işlevine uygun olarak Anayasanın 24 üncü maddesinde de,
- Devletin sosyal,
ekonomik, siyasal ve hukuksal temel düzeninin kısmen de olsa din kurallarına
dayandırılamayacağı,
- Dinin ya da din
duygularının yahut dince kutsal sayılan şeylerin, siyasal ya da kişisel çıkar
yahut nüfuz sağlama amacıyla kötüye kullanılamayacağı,
Açık biçimde
belirtilmiştir.
Anayasanın 13 üncü
maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin laik Cumhuriyetin gereklerine uygun
olarak yasayla sınırlanabileceği; 14 üncü maddesinde de, Anayasada yer verilen
hak ve özgürlüklerin laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan etkinlikler
biçiminde kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Böylece, temel hak ve
özgürlüklerin laik Cumhuriyeti zedeleyecek biçimde kötüye kullanılması
önlenmiş, gerekirse laik Cumhuriyeti korumak için temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılması kabul edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluş felsefesi, coğrafî ve siyasal yönden tekil devlet yapısını ve tam
bağımsızlık ilkesini, yönetsel yönden laik, demokratik, sosyal, hukuk
devletini, ekonomik, sosyal, kültürel ve sanatsal yönden de çağdaş bir
Türkiye'yi hedeflemektedir.
Atatürk devriminin amacı,
aydınlanma çağını yakalamak ve Türk toplumunu çağdaşlaştırmaktır. Bu amaç,
Anayasanın başlangıcında "çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak", 174 üncü
maddesinde de, "çağdaş uygarlık düzeyini aşmak" biçiminde anlatımını
bulmuştur.
Devrimin temeli, amacına
bağlı olarak laiklik ilkesidir. Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyetini oluşturan
tüm değerlerin temel taşıdır. Anayasada benimsenen laiklik ilkesinin, yukarıda
belirtilen amaç bağlamında değerlendirilmesi ve yorumlanması zorunludur.
Anayasa Mahkemesinin
çeşitli kararlarında da belirtildiği gibi, laiklik, ülkelerin içinde bulunduğu
tarihsel, siyasal, toplumsal koşullara ve her dinin bünyesinin gerektirdiği
isterlere bağlı olarak ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.
Bu farklılık nedeniyle
her ülkenin laiklik anlayışı o ülkenin Anayasasına yansımıştır. Türkiye için
özellik taşıyan laiklik de, Anayasada benimsenen ve korunan içerikteki bir
ilkedir.
Anayasa, bireyin inanç
alanında kaldığı sürece din ve inanç olgusuna sınırsız bir özgürlük tanımakta,
buna karşın toplumsal yaşamı etkilediğinde, açığa vurulduğunda kamu düzenini
koruma amacıyla bu özgürlük sınırlanabilmektedir. Bu bağlamda, devlet, dinin
kötüye kullanılmasını ve sömürülmesini önleyecek önlemleri almakla yükümlü
kılınmıştır.
bb- Anayasanın 174 üncü
maddesinde, Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma ve Türkiye
Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacı güden devrim yasaları tek tek
sayılarak anayasal güvenceye alınmıştır.
Bu yasalar, maddede de
belirtildiği gibi laiklik ilkesiyle doğrudan ilgili bulunmakta,
Cumhuriyetimizin laik niteliğini somutlaştırmakta ve ona içerik
kazandırmaktadır. Bu nedenle, Anayasanın 174 üncü maddesi, başlangıcı ile 2 nci
ve 24 üncü maddelerinden ayrı düşünülemez ve onları tamamlayıcı niteliktedir.
Ayrıca, 174 üncü maddede
yer verilen ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarında yeni rejimi oluşturmak amacıyla
çıkarılan yasaların "inkılap yasaları" olarak anılmaları, bu
yasaların Türk devrimi ve Atatürk ilkelerinin gerçekleşme aracı olduğunu
göstermektedir.
Bundan da anlaşılmaktadır
ki, laiklik, tüm anayasal kurallara egemen bir ilkedir
Anayasa koyucu, Atatürk
devrimlerinin temel felsefesinin önemini, devrim yasalarını 174 üncü maddesi
ile korumaya alarak vurgulamak istemiştir. Gerçekten, 1982 Anayasasının
"İnkılap kanunlarının korunması" başlıklı 174 üncü maddesinin
gerekçesinde,
"Atatürk
inkılaplarının Atatürk'ün amaç olarak gösterdiği Batı uygarlık düzeyine
varıştaki önemleri tartışılmayacak kadar açıktır. Türk Milleti bu inkılapların
bilincine varmış ve onlarla ilgili değerlendirmelerini etrafında toplandığı
fikirler nüvesine katmıştır.
Ancak zaman zaman Atatürk
inkılaplarının anlamını kavrayamayanların belirdikleri görüldüğünden
inkılapları Anayasanın himayesine alan 1961 Anayasasındaki hükmün yeni
Anayasada korunması yerinde görülmüştür."
denilerek, devrimlerin
Anayasanın korunmasına alındığı belirtilmiştir.
Ülkemizde laik öğretime
geçiş, Anayasanın 174 üncü maddesiyle korumaya alınan 3 Mart 1924 günlü, 430
sayılı Öğretim Birliği Yasası ile gerçekleştirilmiştir. Bu Yasa ile,
- Türkiye'deki tüm okullar,
Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmış,
- Şeriye ve Evkaf
Bakanlığı ile vakıflarca yönetilen medreseler ve dinî eğitim veren okullar
kapatılmış,
- Diyanet uzmanları
yetiştirmek üzere ilahiyat fakültesi, imam ve hatip gibi din hizmetlerini
yürüteceklerin yetiştirilmesi amacıyla okullar açılması için Millî Eğitim
Bakanlığına görev ve yetki verilmiştir.
Öğretim birliği ilkesinin
amacı, akla ve bilime dayalı programlarla çağdaş uygarlık hedefine
yönlendirilmiş yurttaşlar yaratmaktır.
İkili öğretim, yani bir
yanda akla ve bilime, öte yanda dinsel öğretiye dayalı öğretim toplumda ikiliğe
yol açacak, kaos ve karmaşa yaratacaktır. Bunun çağdaşlaşma hedefine ve ulusal
birliğe zararı açıktır.
Öğretim Birliği Yasasının
gerekçesinde,
"Bir devletin genel
eğitim ve kültür politikasında ulusun düşünce ve duygu bütünlüğünü sağlamak
için öğrenim birliği en doğru, en bilimsel ve her yerde yararı ve olumluluğu
görülmüş bir ilkedir. 1839 Gülhane Fermanından sonra açılan Kutlu Düzenleme
(Tanzimat-ı Hayriye) döneminde öğrenim birliğine başlanmak istenmişse de, bunda
başarılı olunamamış ve tam tersine bu alanda bir ikilik yaratılmıştır. Bu
ikilik eğitim ve öğretim açısından birçok olumsuz sonuç yaratmıştır. Bir ulus
bireyleri, ancak bir eğitim görebilir. Bir ülkede iki türlü eğitim, iki türlü
insan yetiştirir. Bu ise duygu, düşünce ve dayanışma birliği amaçlarını tümüyle
yok eder. Yasa önerimizin kabulü durumunda, Türkiye Cumhuriyetindeki her çeşit
eğitim-öğretim kurumlarının bağlanacakları tek yer Eğitim Bakanlığı olacaktır.
Cumhuriyetin kültür politikasından ve kültürümüzü duygu ve düşünce birliği
içinde ilerletmekte görevli olan Eğitim Bakanlığı, müspet ve bütünleşmiş bir
eğitim politikası uygulayacaktır."
Denilerek, öğretim
birliği ilkesinin önemi vurgulanmış ve temeli atılmıştır. Öğretim birliği
ilkesi, laik eğitim ve öğretimin vazgeçilmez koşulu olarak laiklik ilkesinin
önemli alanlarından birini oluşturmaktadır.
Öğretim Birliği Yasasının
bir başka amacı, din kültürünü bilimsel ortamda edinmiş, aydın, toplumu batıl
inançtan kurtarabilecek din adamları yetiştirilmesidir.
Bu amaç, imamlık,
hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi alanlardaki dini hizmetleri yerine
getirmek için, öğrencileri bu mesleğe hazırlayıcı programlar çerçevesinde
eğitim ve öğretim verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Öte yandan, 1739 sayılı
Millî Eğitim Temel Yasasının 32 nci maddesinde, öğretim birliği ilkesine uygun
olarak imam hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi
dinî hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere,
Millî Eğitim Bakanlığınca açılan, ortaöğretim sistemi içindeki öğretim
kurumları olarak tanımlanmıştır.
Böylece, bir yandan
eğitim kurumlarının, bu bağlamda Kur'an kurslarının Atatürk ilke ve devrimleri
ile çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim verip vermediği devletin
gözetimi ve denetimine bırakılırken, öte yandan da Kur'an kursu öğreticiliği
gibi dini hizmetleri yerine getirebilecek elemanların yetiştirilmesi görevi
devlet okullarına verilmektedir.
Devlet gözetimi ve
denetiminin olmadığı ya da sonuç vermediği ortamlarda dinsel ve bilimsel ikili
eğitimin gelişip yerleşmesi kaçınılmazdır.
İncelenen yasanın 29 uncu
maddesiyle yapılan düzenleme zaman içinde ikili eğitime yol açacak
niteliktedir. Yasaların izin vermediği kurumlarda din eğitimi yapılmasına, bu
yerleri açmanın ve çalıştırmanın neredeyse teşvik edilmesine, bu kurumlara
dolaylı destek verilmesine, zaman içinde ikili eğitime yol açacak nitelikteki
düzenlemenin, laiklik ve öğretim birliği ilkeleriyle, çağdaş ve bilimsel eğitim
anlayışıyla ve cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle bağdaşmayacağı açıktır.
Öte yandan, Anayasanın
başlangıç bölümüyle 3 üncü maddesinde, Türkiye Devletinin ülkesi ve ulusuyla
bölünmez bir bütün olduğu belirtilmiş; 5 inci maddesinde, devlete, ulusun
bütünlüğü ve ülkenin bölünmezliğini korumak görevi verilmiştir.
Yasadışı ayrılıkçı ve
dinsel eğitim kurumlarının yetiştireceği Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının
sahip olacakları sapkın düşüncelerin gelecekte ülke ve ulus birliğine tehdit
oluşturabileceği ortadadır.
Bu nedenle, 29 uncu
maddeyle yapılan düzenleme ülke ve ulus birliği ilkelerine de uygun
düşmemektedir.
d- Anayasada yer verilen
laiklik ilkesi uyarınca, İslam Dininin aydın din adamlarınca anlatılıp
öğretilmesi Türkiye Cumhuriyetinin kalıcılığı yönünden de zorunludur.
Bu nedenle, Anayasanın
136 ncı maddesinde, genel idare içinde yer verilen Diyanet İşleri
Başkanlığının, laiklik ilkesi doğrultusunda, tüm siyasal görüş ve düşünüşlerin
dışında kalarak, ulusun dayanışması ve bütünleşmesini amaç edinerek, özel
yasasında gösterilen görevleri yerine getireceği belirtilmiştir.
22.6.1965 günlü, 633
sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasaya,
22.7.1999 günlü, 4415 sayılı yasayla eklenen ek 3 üncü maddede de, Kur'an ve
anlamını öğrenmek ve dinî bilgiler almak isteyenlerden ilköğretimi bitirenler
için Diyanet İşleri Başkanlığınca Kur'an kursları açılacağı; ayrıca, 5 inci
sınıfı bitirenler için tatillerde, Millî Eğitim Bakanlığı'nın denetim ve gözetiminde
yaz kursları açılacağı kurala bağlanmıştır.
633 sayılı Yasanın 16 ncı
maddesine göre de, il ve ilçe müftüleri bölgelerindeki din hizmetlerini, dinî
kuruluşları yönetmekte, din görevlerinin hizmetlerini düzenleyip
denetlemektedir.
Görüldüğü gibi, Kur'an
kurslarının yönetim ve denetimi anayasal ilke ve kurallara uygun biçimde bir
yönetim birimi olan il ve ilçe müftülüklerine verilmiştir.
Türk millî eğitiminin
genel amacı, Türk Ulusunun tüm bireylerini, Atatürk ilke ve devrimlerine ve
Anayasada anlatımını bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Anayasanın
başlangıcında belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir
hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen
ve bunları yaşamında uygulayan yurttaşlar olarak yetiştirmektir.
Eğitimde, planlama ve
program kadar, belki ondan da fazla önemli olan uygulamadır. Uygulamada
yaşanacak sapmalar, laik eğitim ve ulusal birlik yönünden aykırılıklara neden
olacaktır.
Bu nedenle, eğitim
hizmetlerinin, yurt düzeyinde, ülkedeki tüm yurttaşlara fırsat ve olanak
eşitliği sunacak biçimde merkezî yönetimin genel sorumluluğu altında
yürütülmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle,
incelenen yasanın 3 ve 29 uncu maddelerindeki düzenlemeler; hukuk devleti,
eşitlik, laiklik, ülke ve ulus birliği, öğretim birliği ilkeleriyle,
cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle, çağdaş ve bilimsel eğitim anlayışıyla
bağdaşmamakta, toplumun adalet duygularını incitecek nitelikte bulunmaktadır.
Yayımlanması yukarıda
açıklanan gerekçelerle uygun bulunmayan 5357 sayılı "Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 3 ve 29 uncu maddelerinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 ve 104
üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının 1 tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
3.- İsviçre
Federal Parlamentosu Kantonlar Meclisi Dış Politika Komisyonu Başkanının
davetine icabetle Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan bir parlamento heyetinin İsviçre'ye yapacağı resmî ziyarete Kars
Milletvekili Selami Yiğit'in yerine Denizli Milletvekili Haşim Oral'ın
katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/841)
3
Haziran 2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
İsviçre Federal
Parlamentosu Kantonlar Meclisi Dış Politika Komisyonu Başkanının vaki davetine
icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan
Parlamento Heyetinin 13-17 Haziran 2005 tarihleri arasında İsviçre'ye yapacağı
resmî ziyaret için CHP Grup Başkanlığı, Kars Milletvekili Selami Yiğit'in
yerine Denizli Milletvekili Haşim Oral'ın katılacağını bildirmiştir.
Söz konusu isim değişikliği
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
(10/125) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinden bazı milletvekillerinin imzalarını çektiklerine
dair bir önerge vardır; okutuyorum:
4.- Bazı
milletvekillerinin (10/125) esas numaralı Meclis araştırması önergesinden
imzalarını çektiklerine ilişkin önergeleri (4/303)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
(10/125) esas numaralı
Meclis araştırması önergesindeki imzamızı geri çekiyoruz.
Gereğini arz ederiz.
Erdoğan Yetenç (Manisa)
Ali Rıza Bodur (İzmir)
Osman Kaptan (Antalya)
Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
Halil Tiryaki (Kırıkkale)
Bayram Meral (Ankara)
Halil Akyüz (İstanbul)
Nuri Çilingir (Manisa)
Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)
Kemal Anadol (İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bu durumda, (10/125) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinde İçtüzüğün 104 ve 102 nci maddelerinin aradığı yeter sayıda imza
kalmadığından, önerge işlemden kaldırılmıştır.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel
Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No.:155 Tarihi:
7.6.2005
Genel Kurulun 7.6.2005
Salı günkü birleşiminde Sözlü Sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmeyerek, bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,
Genel Kurulun 851 sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesinin
Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Eyüp Fatsa Kemal
Anadol
AK Parti Grubu Başkanvekili CHP
Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Danışma Kurulu
önerisinin aleyhinde söz isteyenler: Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan,
Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan.
Önerinin aleyhinde, Sayın
Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum;
Danışma Kurulu önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
her salı günü, üzerimize bir kâbus çöküyor, büyük bir stres içerisine
giriyoruz, büyük bir gerginlik içerisine giriyoruz; acaba, bu hafta, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde hangi kanun tasarıları veya teklifleri görüşülecek,
bilemiyoruz. Bugün de, saat 13.30'a kadar bekledim; Danışma Kurulu toplanacak,
bir karar alacak, alınan karar yayınlanacak ve milletvekilleri, Danışma
Kurulunun almış olduğu bu karar doğrultusunda, bu hafta içerisinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinde nelerin konuşulacağını, tartışılacağını saat 14.00
sıralarında öğrenecek. Her hafta, bu konuyu, bu şekilde gündeme getiriyorum.
Sayın milletvekilleri, ne
olur, bu konunun, daha önceden, pazartesi günü veya salı günü hiç olmazsa sabahleyin
çözüme kavuşturularak, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin
görüşülecek kanun tasarıları ve teklifleri üzerinde bir önhazırlığı, bir
çalışması olsun. Biz, saat 14.00'e kadar, bugün neyin görüşüleceğini hâlâ
öğrenebilmiş değiliz. Saat 14.00'te, Danışma Kurulu önerisi önümüze geliyor,
esnaf ve sanatkârlarla ilgili olarak, yaklaşık üç aydan beri Türkiye'nin ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan bir kanun tasarısı, bugün,
tekrar Meclis gündemine geliyor.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'nin, içinde bulunduğu günlerde, çok ciddî problemlerle karşı karşıya
olduğunu hepimiz çok yakından biliyoruz. Daha cumartesi günü, Türkiyemizin bir
ilinde, maalesef, 4 güvenlik görevlimiz şehit edildi. Bugün öğrendiğimiz bir
habere göre, bu şehit sayısı 5'e çıktı.
Bakınız, ben, 17 Mart
günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden bir konuşma yapmıştım. O
konuşmamda, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın televizyonda
ve basında yer alan bir demecinden bahsederek konunun önemine dikkat çekmiştim;
şimdi tekrar söylüyorum. Bundan yaklaşık dört ay önce, Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt şu tespitte bulunmuştu: "Bölücü terör örgütü, o
örgütün elebaşının yakalandığı 1999 yılına göre daha iyi durumda. Biz ise, güvenlik
güçleri olarak, 1999 yılından daha iyi durumda değiliz." Ben de o beyanatı
aldım, buradan, hem 17 Mart günü hem de 24 Mart günü bunu Meclis kürsüsünden
gündeme getirdim. Bakınız, yukarıda o konuşmadan bahsederek ne diyorum orada:
Değerli milletvekilleri, bu çok önemli bir açıklamadır. Bunun üzerinde mutlaka
ciddî bir şekilde durulması lazımdır. Bu konuda bir gevşeme içerisine
girilmemesi lazımdır; çünkü, ülke, bu terör belasından çok çekmiştir.
Cümlelerim aynen böyle.
Mayıs ayından haziran
ayına kadar, Türkiye'de, bir ay içerisinde 20'nin üzerinde güvenlik görevlimiz,
köykorucumuz ve vatandaşımız şehit edilmiştir; son bir yıl içerisinde de, 130
güvenlik görevlisi, vatandaş ve köy korucumuz şehit edilmiştir. Değerli
milletvekilleri, Amerika Birleşik Devletleri Irak'la savaşırken, Irak'ı işgal
edinceye kadar, Bağdat'ı ele geçirinceye kadar ve direnişçilerin gücünü
kırıncaya kadar 69 Amerikan askeri öldü. Bakınız, bir savaşta 69 asker ölüyor;
ama, bir yıldan beri, Türkiye'deki terör hadiselerinde 130'un üzerinde
şehidimiz var. Son 5 kişinin şehit edilmesiyle ilgili olarak, siz, basında ve
televizyonda hükümetin bir kınamasını, bir açıklamasını gördünüz mu?! Veyahut,
dün defnedilen bu şehitlerimizin cenaze törenlerinde, hükümeti temsilen bir
bakanın o cenaze törenlerine katıldığını duydunuz mu, gördünüz mü? Ama,
Bursa-Uludağ'da bir partiiçi toplantı için sayın bakanlar orada, pazar günü
yine bir partiiçi toplantı nedeniyle sayın bakanlar orada; ama, Tunceli'de 5
güvenlik görevlimiz şehit ediliyor, ne bir kınama ne bir eleştiri ne de cenaze
törenlerine katılma diye bir şey söz konusu.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Şehitler…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Erzurum Milletvekili, yüreğimiz sızlıyor Değerli Milletvekili. O
şehitlerin yakınlarının acılarını paylaşmak ve o günde onlarla omuz omuza olmak
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hükümetine ait bir görev değil midir? Niçin,
orada, bir hükümet görevlisi yok? Niçin, bu olayların üzerine ciddî bir şekilde
eğilinmiyor?
Daha kaç şehit vermemiz
lazım değerli milletvekilleri?! Bakınız, bu, Türkiye'nin önündeki en önemli
gündem maddelerinden birisidir.
Yine, Sayın Başbakan
çıkıyor, Kıbrıs'la ilgili, Türkiye'deki yetmiş milyon vatandaştan hiçbirinin
söz edemeyeceği bir sözü kullanıyor. Ne diyor; diyor ki: "Onlarca yıldan
beri devam eden bir politikayı biz uygulamış olsaydık, Suriye'nin Lübnan'dan
çıkışı gibi, oradan çıkarılışı gibi bize dayatacaklar, bir süre direneceğiz;
ancak, daha sonra kuzu kuzu çıkacağız." Ama, Sayın Başbakan bilmeli ki,
orada bulunan Türk Askeri, daha önce, uluslararası anlaşmalarla bir garantör
ülke olması sıfatından doğan hakkımızın gereğini yerine getirmek için orada;
yoksa, Suriye ile Lübnan arasındaki ilişkiyi, Türkiye'nin Kıbrıs'la olan
ilişkisini bu şekilde benzeten bir Başbakanın ifadelerinin takdirini Yüce
Milletimize bırakmak istiyorum. Bu konuda çok büyük bir hata, çok büyük bir
yanılgı, çok büyük bir yanlışlık yapılmıştır. Sayın Başbakan, lütfen, çıkıp bu
konunun tavzihini yapmalıdır, bu konunun açıklamasını yapmalıdır; yetmiş milyon
ülke insanından ve Kıbrıs'taki vatandaşlarımızdan özür dilemelidir.
Değerli milletvekilleri,
yine son günlerdeki gelişmelerden, cari açık... Bakınız, cari açık…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
Danışma Kurulu önerisiyle ilgili konuşur musunuz lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, Türkiye'nin gündemiyle ilgili konular…
Bakınız, biraz önce,
Millî Eğitim Bakanı, geldi, burada, gündemdışı konuşmaya cevap verirken,
kendisinin yurt dışına gitmesiyle ilgili, sayın milletvekilinin yapmadığı bir
eleştiriyi dahi cevaplandırdı. Türkiye'nin gündemine damgasını vuran konular
bunlar. Bunları, burada, tartışmayacağız, konuşmayacağız, nerede konuşacağız
Sayın Başkanım?!
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
buradaki tartışmayı zemininde tartışacaksınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Onu söylüyorum, ben diyorum ki, Türkiye'nin gündemi…
BAŞKAN - Lütfen, Danışma
Kurulu önerisiyle ilgili konuşur musunuz Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkan, Türkiye'nin gündeminde olan konulardan bahsediyorum. Ben
diyorum ki, bu gelen Danışma Kurulu önerisi yanlıştır…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
benimle tartışmayı bırakın. Lütfen, öneriyle ilgili konuşur musunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, önümüze bir önerge geldi; ben diyorum ki, bu önergeye evet,
bir kanun tasarısı… Ama, Türkiye'nin önünde olan çok önemli gündem maddeleri
var.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
bu konularla ilgili basın toplantısı yapabilirsiniz, her şeyi
söyleyebilirsiniz; ama, burada, Danışma Kurulu önerisiyle ilgili konuşmak
zorundasınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, bir iki husus daha var, onları da belirtmeden
geçemeyeceğim. Cari açıkla ilgili konuşmam yarım kaldı, onu da hemen belirtmek
istiyorum.
Dört aylık cari açık 8,9
milyar dolar arkadaşlar. Geçen senenin aynı dönemine göre, yüzde 25 oranında
bir artış söz konusu ve bunu, bir yıl geriye götürecek olursak, 17,3 milyar
dolar; geçen sene için hükümetin ortaya koyduğu hedef 7,6 milyar dolardı.
Bakınız, IMF bile, artık, bu noktada bir kırılganlıktan söz etmeye başlamıştır.
Değerli milletvekilleri,
yine, Devlet İstatistik Enstitüsü…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Hayır…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum, tamam; toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
öneriyle ilgili konuşacak mısınız konuşmayacak mısınız?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum, hemen toparlıyorum Sayın Başkanım, toparlıyorum, son
cümlelerimi söylüyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Yalnız, bugün, çok önemli bir konu basına ve televizyona da yansıdı: Kültür
ve Turizm Bakanı, Denizli'deki esnaflarımızı töhmet altında bırakan, halıcı
esnafımızı sıkıntıya sokan, çok bahtsız, talihsiz ve yanlış bir açıklama yaptı.
Biz Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızın yaptığı birçok gafları biliyorduk; ama,
Denizli'deki esnafları yaralayan, Türk turizmine zarar veren ve 70 000 halı
satılması karşısında, 14 itirazın gereğinin yapıldığı bir ili töhmet altında
bırakacak, esnafları sıkıntıya sokacak bir açıklamanın Sayın Bakandan gelmesi
karşısında, Denizli halkı…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, tamamlar
mısınız Sayın Kandoğan.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
Denizli halkı, maalesef,
çok büyük bir üzüntü içerisine girmiştir. Sayın Bakanın yapmış olduğu bu
açıklamanın tavzihini de mutlaka kendisinden bekliyoruz. Denizli esnafı, bugün,
Kültür ve Turizm Bakanından bir açıklama bekliyor; yoksa, turizm gelirlerini
artırmakla görevli olan bir Bakanın, Denizli'deki halı üreticilerini, halıyla
iştigal eden esnafları sıkıntıya sokacak ve turistlerin alışveriş yapmasını
engelleyecek bir açıklamasının da doğru olmadığını ifade ediyor, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde söz isteyen Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş.
Buyurun Sayın Sarıbaş.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulu
önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, dün
Bingöl'de meydana gelen depremde zarar gören vatandaşlarımıza ve yaralanan
vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Yine, Tunceli'de meydana gelen terör
olayında şehit olan güvenlik görevlilerimize ve onların yakınlarına Allah'tan
rahmet diliyorum, sabır diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
milletimizin içinde bulunduğu bu terör belasından bir an önce kurtulması için,
şu sıralarda müttefikimiz Amerika'da olan Başbakanımızın, müttefikimiz
devletle, Irak'taki terör varlığının sona erdirilmesi konusunda da hayırlı
görüşmeler yapacağını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamız gereğince Meclisimizin iki temel görevi var; bunlardan bir tanesi
yasa çıkarmak, bir tanesi de icranın faaliyetlerini ve ülkedeki diğer hususları
denetlemektir. Maalesef, son beş altı haftadır bu Mecliste denetim görevi
yapılamamaktadır. Gündemde bekleyen 394 soru önergesi ve 235 araştırma önergesi
ile Meclisin, 11.12.2002 tarihinde, Danışma Kurulunda, salı günlerinin sadece
denetim görevine ayrılmasına rağmen, bugüne kadar, altı yedi haftadır bu
denetim görevi yapılamamakta; dolayısıyla da, Meclis, kendi aslî görevi olan
denetim görevini bir başka tarihe ötelemeye mecbur bırakılmaktadır. İşin garip
tarafı, bu tavra asıl denetimin sorumlusu sayılan muhalefetin de rıza göstermiş
olması ve bu Danışma Kurulu önerisinin altında imzasının bulunmuş olmasıdır.
Bu Meclis açıldıktan
sonra, bugüne kadar, bu ülkenin sorunları bu Meclisin çatısı altında doya doya
tartışılamamış, müzakereci demokrasi, özgürlükçü demokrasinin mabedi olması
gereken bu Meclis bu tartışmalardan uzak kalmış, milletvekilleri de bu tartışma
zeminlerinde, maalesef, konuşturulmamıştır.
Değerli arkadaşlar,
dünyanın her tarafında meclisler, müzakereci demokrasinin ve özgürlükçü
demokrasinin mabetleridirler. Meclisler, ülkenin temel meselelerinin
tartışıldığı mekânlardır. Bu Meclis, geldiği günden beri, yirmiyedi aylık
dönemde 500'ün üzerinde kanun çıkarmakla övünülen bir Meclistir. Şimdi, sormak
lazımdır; milletimizin içinde yaşadığı işsizlik ve yoksulluk sıkıntısı bu
ülkenin kanunlarının sayısal olarak azlığından mı kaynaklanmaktadır?! Bu
ülkenin sorunları yeteri kadar tartışılmamaktan, değişim ve dönüşüm vizyonunu
belirleyememekten, hedefsizlikten ve ilkesizlikten kaynaklanmamakta mıdır?!
Şimdi, bakın, yirmiyedi
aylık tek başına bir iktidarın ülkenin birikmiş temel meselelerini ötelemenin
dışında ne gibi icraatı vardır?! Biraz önce açıklama yapan bir sayın bakan,
ekonominin iyiliğinden, faizlerin düştüğünden, doların düşüklüğünden,
yatırımların başladığından bahsetti.
Şimdi, buradan, halkın
huzurunda, milletin huzurunda sormak lazım; bütün millete buradan soruyorum:
Ekonominiz iyiye mi gidiyor? Çocuğunuza iş bulabiliyor musunuz? Aylık
geçiminizi sağlamakta güçlük çekmiyor musunuz? Yani, yüzde 9 büyüdünüz mü?
Köylerimizin hangi yolu asfalt oldu veya stabilizeleri döküldü? Köy ortasında
bulunan elektrik direklerinin kırılan lambalarını takabildi mi bu iktidar,
sormak lazım. Bakınız, yirmiyedi ayda, köylerimize, kasabalarımıza çivi dahi
çakılmadı. Şimdi, burada, ülkenin iyiye gittiğini, ekonominin iyiye gittiğini…
Efendim, kanunları çıkaralım, Danışma Kurulu önerileriyle denetimi bir tarafa
bırakalım, bunlar tartışılmasın, vatandaşın içinde bulunduğu sıkıntılar
tartışılmasın, sorulan sorular yanıtsız kalsın, araştırma önergeleri
tartışılmasın, komisyonlar kurulmasın; ama, biz, ne yapalım; esnafımızın
istemediği, esnaf derneklerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın,
federasyonlarımızın karşı çıktığı kanunu bir an önce geçirelim. Niye geçirelim;
çünkü, eğer, bu kanunu geçirirsek, siyaset olarak onlara sirayet etme yetki ve
sorumluluğunu da elimize alalım, onları da susturalım noktasında bir kanun
getirilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, son
günlerde, devletin anayasal bütün kurumlarıyla bir çatışma ortamı, maalesef,
zuhur etmektedir. Önce Sayın Cumhurbaşkanıyla, sonra Yükseköğretim Kurumuyla,
daha sonra da ülkenin dışpolitikasına temel olan meselelerde bir gerginlik
ortamı, bir çatışma ortamı zuhur etmektedir. Sormak istiyorum, acaba, bu
çatışma ortamını yaratanlar, ben ve ötekileri oynayarak, ülkeyi bir yerlere mi
götürmek istiyorlar? Aslında, Meclisin bugünkü gündeminde tartışılması gereken,
Suriye'nin Lübnan'da bulunuşuyla, Türkiye'nin Kıbrıs'ta bulunuşu arasındaki
farkı, mukayeseyi göremeyenler ve ülkenin bu aslî menfaatını, bu millî
menfaatını Suriye'nin Lübnan'daki işgalciliğiyle eş tutanların, bu kürsüye
gelip, bunun nedenini bu millete açıklamaları gerektiğini sormamız gerekirken,
yani, gündemin bu olması gerekirken, Danışma Kurulu önerisinin bu olması gerekirken,
böyle, milleti hiç de ilgilendirmeyen, temelde zaten var olan ve zaten sıkıntı
olmayan, esnaf birliklerimizin, derneklerimizin kanununu getirmek, gündemi
uyutmaktan başka hiçbir şey değildir.
Değerli arkadaşlar, bu
iktidarın yorulduğunu düşünüyorum. Bu iktidar, yoruldu; netice itibariyle,
kurumlar arasında çatışma yaratmaya, âdeta, bir sertlik politikasıyla -ben ve
ötekileri- oynamaya başlamış bulunuyor. Zaten, demokraside ve siyasette
yorulanlar, icraatları yapamayanlar, millete vaat ettiklerini yerine
getiremeyenler, bu başarısızlıklarını örtmek için, süreç içerisinde, mutlaka
suçlu bulmak zorundadırlar. Şimdi, suçlu, Cumhurbaşkanı oldu; şimdi, suçlu,
mevcut mevzuat oldu; şimdi, suçlu, bürokrasi oldu, kendi atadıkları bürokratlar
oldu. Acaba, bu suçladığınız bürokratların önüne projeleri koydunuz, buyurun
yapın dediniz de onlar mı yapmıyor, yoksa, siz hiçbir şey yapmıyorsunuz da
bürokratların bir şeyler yapmasını mı bekliyorsunuz?! Dünyanın her tarafında,
siyaset, bürokrasinin önüne icraatı koyar, hedefi koyar, yapmayanı da
değiştirir; ama, hiçbir tarafta, siyaset, icraat, icranın başı, dönüp dönüp,
kendi getirdiği bürokratları, önlerine hedef koyamadığı, vizyon koyamadığı
bürokratları suçladığı bir demokrasi yoktur.
Yoruldular diyorum;
yoruldular, mazeret arıyorlar; yoruldular, suçlu arıyorlar; ama, unutmasınlar,
bu yorgunluğun bedelini, kısa sürede, millet, cevap olarak verecek; kendi
tabirleriyle söylüyorum, kuzu kuzu, bu iktidarı terk etmek zorunda kalacaklar.
Saygılar sunuyorum. (CHP
ve Bağımsızlar sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sarıbaş.
Danışma Kurulu önerisinin
lehinde söz isteyen Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulu önerisi lehinde söz aldım; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
hafta, Danışma Kuruluyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmiş
olduğumuz 851 sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu
Tasarısı, uzun zamandan beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan,
hatta, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış, 7 maddesi de görüşülmüş bir
kanun tasarısıdır. Dolayısıyla, Sayın Kandoğan'ın "saat 14.00'te, önümüze,
bilmediğimiz bir gündem getiriyorsunuz" demesi hiçbir anlam ifade etmez,
doğruyu da ifade etmez; eğer, Sayın Kandoğan gündemi takip etmiyorsa, bu, Genel
Kurulun değil, Sayın Kandoğan'ın meselesidir.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, görüşülen, Meclis gündeminin yeniden yapılanmasıyla alakalı bir Danışma
Kurulu önerisidir, hükümet icraatları değildir. Dolayısıyla, eğer, hükümet
icraatlarıyla ilgili, bakanlık icraatlarıyla ilgili problemi olanlar, sıkıntısı
ve şikâyeti olanlar, söyleyecek sözü olanlar, -bunun zemini bellidir- hele hele
milletvekili olma gibi bir önemli sorumluluk yüklenmişse, Meclisin ve basının
bütün imkânları ellerindedir, arkadaşlarımız, şikâyetlerini, itirazlarını bütün
meşru zeminde yerine getirebilirler, bu hakları vardır; ancak, ben, burada,
Sayın Kandoğan'ın, Parti Grubumuzu ve hükümetimizi de hedef alan
açıklamalarıyla ilgili bazı hususları da sizlerle beraber paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
ülke için canını, malını, kanını feda edebilme erdemliliğine ve yüceliğine
erişmiş hiç kimsenin kanı ve canı üzerinden hiç kimsenin siyaset yapma hakkı
yoktur. Bu, siyasî ahlaka da, siyasî nezakete de sığmaz, halka karşı da büyük
bir saygısızlıktır. Bu ülke, yıllarca, terörle mücadele ederken, dişinden
tırnağından artırarak, güvenlik kuvvetlerini, bu mücadelede, hangi imkânlarla
desteklemiş ve tahkim etmişse, bugün de, bu mücadelede, bu ülkenin bütün
imkânları güvenlik güçlerimizin emrindedir ve elindedir. Dolayısıyla, böyle,
gazete haberleriyle, şununla, bununla meseleyi küçültmenin, meseleyi basite
indirgemenin kimseye bir faydası yoktur.
Sayın Sarıbaş da ifade
etti; Kıbrıs meselesi; ikidebir, böyle, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp
getirdikleri Kıbrıs meselesiyle ilgili, aslında, söylenecek her şey
söylenmiştir.
Değerli arkadaşlar,
bakın, bizden önce, geçen otuz yıl içerisinde Kıbrıs'la ilgili yapılanlar
yapılamayanlar ortadadır, AK Parti İktidarıyla beraber Kıbrıs'ta yapılanlar
ortadadır. Bütün bunlar, bu aziz milletin gözünün önünde cereyan etmiş ve bu
aziz milletin de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yaşayan vatandaşlarımızın
da, hükümetin uygulamaları, desteğini ve olurunu almıştır.
Aslında, sıkıntıya
düşenler, otuz yıllık politikalarının halk nezdinde kaybolmasının, itibar
kaybına uğrayanların sıkıntılarıdır.
Değerli arkadaşlar,
ekonomiyle ilgili, aslında, söylenecek çok şey var. Gündem bununla alakalı
olmadığı için, bunun ayrıntılarına girmek istemiyorum; ama, bütün sağduyulu
insanlarımıza, vatandaşlarımıza sadece bir şeyi hatırlatmak istiyorum; bu sözün
sahiplerine de hatırlatmak istiyorum; 3 Kasım 2002, yakın geçmiş bir tarihtir;
yaşadığımız acı olaylar, acı hatıralar, sıkıntılar, krizler herkesin
hafızasındadır ve tazedir. Bugün 7 Haziran 2005; aradan geçen ikibuçuk yıl
içerisinde Türkiye'nin nereden nereye geldiğini bütün dünya görüyor, yetmişiki
milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görüyor. Eğer bazıları görmek istemiyorsa,
o, onun kendi meselesi, kendi sorunudur.
Ben, bu noktada, Sayın
Kandoğan, allahaşkına, size sormak istiyorum: Daha iki hafta önce, üç hafta
önce, kurduğunuz demokrasi platformu, birlikte hareket edeceğiniz
arkadaşlarınız, sözünde durmayan Genel Başkanla ilgili, acaba, biz bekliyoruz
ki, şu Meclis kürsüsünden, Ümmet Kandoğan, çıkıp, Türk Milletinden ve Yüce
Parlamentodan, söylediklerinden dolayı, bir erdemlilik gösterip, özür diler mi
diye… Hâlâ, hiçbir şey olmamış, hiçbir şey konuşulmamış gibi, her şey milletin
idrakinden kaçmış gibi, burada, böyle, vurdumduymaz hareketler, konuşmalar,
doğrusunu isterseniz, parlamenter kimliğinize yakışmıyor.
Ben, bu düşünceyle, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Fatsa.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, Sayın Fatsa, konuşmasında…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
İçtüzüğün 69 uncu maddesi gereğince, yerinizden, buyurun.
1 dakika süre veriyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Fatsa'nın çok talihsiz
beyanatlarını büyük bir üzüntüyle dinlemiş bulunuyorum. Benim orada yapmış
olduğum konuşmalarımın hiçbirine cevap bile verilmemiştir Sayın Fatsa
tarafından.
Benim onbeş gün önceki
bir kararımı daha sonra değiştirdiğimi ifade eden Fatsa'ya şunu söylemek
istiyorum: O sıralarda oturan birçok milletvekili de, geçmiş dönemlerde başka
partilerde görev almaktayken, seçim öncesi başka bir partiye geçen
milletvekilleriyle doludur. Ben, vermiş olduğum kararımın arkasındayım, sözümün
arkasındayım ve Doğru Yol Partisinde, bundan sonra, aslanlar gibi, politika
yapmaya devam edeceğim. Ondan hiçbirinizin şüphesi, endişesi olmasın.
Bakınız, liderler söz
veriyor; ama, Sayın Tayip Erdoğan da, çiftçileri topladı, Ankara'da bir söz
vermişti. Nisan ayının sonuna kadar doğrudan gelir desteğinin tamamını
ödeyeceğini, basın ve televizyon önünde, Türk Milletine söz vermişti. Ben, Sayın
Fatsa'ya soruyorum: Sayın Erdoğan'ın sözü ne oldu Sayın Fatsa? Bugün, haziran
ayı, çiftçinin doğrudan gelir desteği ödemelerinin ne kadarını ödediniz?
Lütfen, kürsü sizin, oraya çıkın, Sayın Erdoğan'ın, millet önünde vermiş olduğu
söze cevap verin.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
1 inci sırada yer alan
kanun teklifinin, geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan,
Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2- Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet burada.
Sayın milletvekilleri,
tasarının 7 nci maddesinin görüşmeleri tamamlanmış ve maddeyle ilgili verilmiş
olan ikinci önergenin oylanmasında kalınmıştı.
Şimdi, Komisyon ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi tekrar okutup; oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 7 nci
maddesinin (c) bendinin madde metninden çıkarılmasını ve diğer bentlerin de
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman
Coşkunoğlu (Uşak) ve arkadaşları
BAŞKAN - Önerge,
hatırlanması bakımından okutulmuştu.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
7 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
Üyeliğin son bulması
MADDE 8.- Aşağıda
belirtilen durumlarda üyenin oda kaydının silinmesine yönetim kurulu tarafından
karar verilir, durum sicile bildirilerek kaydın silinmesi temin edilir ve kaydı
silinen üyeye oda tarafından on gün içinde üyenin odaya bildirdiği iş yeri veya
ikamet adresine yazılı olarak bildirilir.
a) Daimi olarak odanın
çalışma bölgesi dışına çıkanlar.
b) 7 nci maddede
belirtilen şartlardan herhangi birini kaybedenler veya bu şartlardan herhangi
birine sahip olmadığı sonradan anlaşılanlar.
c) Sanat ve mesleğini
yapmaktan sürekli olarak men edilenler.
d) Vergi mükellefiyetini
sildirenlerden altı ay içinde tekrar vergi mükellefiyeti tesis ettirmeyenler.
Üyelikleri sicil
tarafından silinenlerden, üye niteliğini tekrar kazananların oda üyeliği sicil
tarafından tekrar tesis edilir. Bu şekilde üyeliği tekrar tesis edilen üyenin
daha önce kazanmış olduğu hakları aynen devam eder. Ancak, esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının yetkili organlarında görevli olup da oda üyeliği yukarıdaki
sebeplerden dolayı kesintiye uğrayanların yetkili organlardaki görevleri de
kendiliğinden sona erer. Bu kişiler üyeliklerini tekrar kazanmış olsalar dahi o
döneme ilişkin yetkili organ üyelikleri devam etmez.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın
Bayram Meral; buyurun.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA BAYRAM
ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime
başlarken Yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum.
8 inci madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime
başlamadan önce, Bingöl depreminde yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyorum. Ayrıca, Tunceli'de şehit olan, değerli kahraman
kardeşlerimize, şehit kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, ailelerinin
acılarını paylaşıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 8 inci maddede esnafın kaydı silindi, kaydı yapıldı... Değerli
Başkan, 3 üncü maddeyle, zaten, esnaf tahrip edildi. 1 000 000'a yakın şoförün hakkı,
hukuku elinden alındı. Yine, kayıtlarınıza göre, 50 000 esnaf iflas etmiş, 163
000 esnafın kaydı silinmiş. Bu yasayla bunun daha da artacağı düşünülüyor; ama,
bir üzüntümü özellikle ifade etmek istiyorum. Belki, belirli konularda bazı
maddeler üzerinde bir uzlaşma sağlanacağı görünümünü izliyorum; ama, şunu
özellikle ifade etmek istiyorum: Biz, çok olağanüstü dönemler yaşadık, bir 12
Eylül yaşadık. Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; kusura bakmayın, 12
Eylül döneminde dahi böyle bir yasayı yaşamadık. Yani, sendikalarla ilgili ne
kadar tahribat olduysa, inanır mısınız, bu dönemde, bu yasayla ilgili bir
tahribat yaşanıyor. Bir türlü anlayamıyorum. Size de birçok oda başkanınız
geliyor, diğer yönetici arkadaşlarınız geliyor, bu konudan kesinlikle şikâyetçi
olduklarını dile getiriyorlar. "Bizimle tartışılmadı, bizim görüşümüz
alınmadı" denmesine rağmen, maalesef "benim gücüm var, ben bunu
çıkaracağım" diyorsunuz.
Bakınız Sayın Başkan,
şimdi, bir şoförün arabasının olduğunu düşünelim. Eğer, bir şoför
çalıştıracaksa, bu şoför için -şoför yüzde 14 prim ödeyecek- işveren yüzde 19
prim ödeyecek, bir yıl çalışırsa kıdem tazminatı hakkını kazanacak, ihbar
öneline hak kazanacak, yıllık izin hakkı kazanacak… Hangi taksisi olan böyle
bir şoförü çalıştırır değerli arkadaşlarım; çalıştırmaz. Şimdi, burada, elbette
ki biz de istiyoruz, birilerinden, kalkılsın, vergi alınsın, herkes kazancı
oranında devletine vergisini versin; bunu biz de istiyoruz; ama, işi o kadar
basite indiriyorsunuz ki, aklın, mantığın alacağı konular değil. Ne
yapıyorsunuz biliyor musunuz; belki çoğunuzun haberi yok, Kırıkkale'de
davulculardan vergi istiyorsunuz, Kırıkkale'de.
Değerli arkadaşlarım, ne
yaptığınızın farkında mısınız? Peşkeşin vergisi olur mu? Yani, bu kadar bir
yanılgının içerisinde nasıl oluyorsunuz değerli arkadaşlarım? Bunlardan vergi
almaya kalkan... Gücünüz yetiyorsa…
Bakınız, Çalışma
Bakanının açıklaması var, bugünkü Hürriyet Gazetesinde diyor ki: "6 000
000 mükellef devlete primden dolayı borçlu." Gazetede Bakanınız açıklıyor.
Bu nasıl oluyor biliyor musunuz değerli arkadaşlarım; işveren yalnız kendi
primini yatırmamakla kalmıyor, işçiden kestiği primi de yatırmıyor, bir o kadar
da vergisini yatırmıyor. Niye onların üzerine gitmiyorsunuz da, şoförün,
esnafın, zaten kendisini zor geçindiren insanların iki elinizle yakalarına
yapışıyorsunuz? Yani, dönüp dönüp bir yere geliyoruz; niye hortumcuların
üzerine gitmiyorsunuz? Unuttunuz mu? Barıştınız mı? Bizim de haberimiz olsun.
Ne oldu? Unuttunuz mu onları? Onların üzerine niye gitmiyorsunuz da, esnafın,
şoförün, bilmem, davulcunun üzerine gidiyorsunuz yahu? Bu kadar komik duruma
düşülür mü değerli arkadaşlarım?
Muhterem arkadaşlarım,
bakınız, bizim kendi aramızda burada sorunları sağlıklı bir şekilde çözmemiz
gerekiyor. Yanlış yapmayın. Hepimiz bu koltuklarda oturuyoruz, bu kürsüden de
yemin ettik, halkımızın mutluluğu için çalışacağımıza. O zaman neden bazı
konularda uyum sağlamıyoruz? Yani, siz iyi bir şey yapıyorsunuz, Hükümetimiz
iyi bir şey yapıyorsunuz, hükümetimiz iyi bir şey yapıyor, işsizliğe çözüm
bulmuş yoksulluğa çözüm bulmuş... Bundan mutlu oluruz değerli arkadaşlarım;
ama, bir çivi çakmıyorsunuz, bir çivi!..
Yani, ben, anlamıyorum,
bir konuyu çözemiyorum. Acaba, bu teşkilatı, Türkiye'yi gezerken, bu işsizler,
yoksullar, esnaf, çiftçi bize farklı bir şey anlatıyor size farklı bir şey mi
anlatıyor; bunu da çözemiyorum bir türlü. Yani, gittiğimiz yerde "AK Parti
milletvekilleri buraya gelemiyor" diyorlar.
MEHMET KURT (Samsun) -
Her tarafa gidiyoruz.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Ama, bakınız, değerli arkadaşlarım, gidemediğiniz yer de var;
yapmayın muhterem arkadaşlarım! Bak, bu yedinci ay, size…
BAŞKAN - Sayın Meral,
maddeyle ilgili konuşur musunuz.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Şimdi, sen de, Kayserili benim bir arkadaşımın dediğine döndün;
Genel Kurulda şunu konuşma, bunu konuşma, şuna çatma, buna çatma dedin… Sayın
Bakanım bilir, Kayseri'deki kabristana eski şehir derler: "O zaman eski
şehirde yatanlara mı çatacağım" dedi.
Şimdi, Sayın Başkanım,
onu konuşma, bunu konuşma, neyi konuşacağız…
BAŞKAN - Sayın Meral,
Meclis kürsüsünden nasıl konuşulacağını Anayasa ve İçtüzük belirlemiştir.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Efendim, Türkiye'de, Sayın Başkanım, işsizlik yok mu?!
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
konuşur musunuz.
Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Sayın Başkan, burada 1 000 000 şoför işinden oluyor. Bu işsizlik
değil midir?! Nasıl konuşmam bunu! Nasıl bunu konuşmayacağız!
BAŞKAN - 1 000 000
şoförden bahsettiniz Sayın Meral.
Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Yarın bir yasa daha getiriyorsunuz, binlerce insan, yine, işinden
olacak; bunları konuşmayacak mıyız?! Ne konuşalım burada?! O zaman, lütfen,
yazın, elimize verin, biz de burada okuyalım. Böyle şey… Olur mu yani bunun
ötesi?! Onu konuşma, bunu… Ne konuşacağım o zaman?! Neyi konuşayım değerli
arkadaşlarım?! Konuştuğum, şoförler değil mi, esnaf değil mi, çiftçi değil mi,
köylü değil mi, işsiz değil mi?! Türkiye'nin sorunları bunlar değil mi değerli
arkadaşlarım?! Neyi konuşacağız?! (AK Parti sıralarından gürültüler) Ee,
arkadaşlar, bırakmıyorsunuz ki, kızmayayım... Allahaşkına… Yani, şurada rahat
rahat gidiyoruz. Ama, Sayın Başkanım, yapmazdı ya, niye yaptı onu da
bilmiyorum, onu da anlayamadım değerli arkadaşlarım.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Başkan ters taraftan kalkmış herhalde…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Estağfurullah… Estağfurullah…
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu yasada, yani, bir madde, iki madde değişmekle sorunun çözüleceğini
zannetmiyorum; ama, burada çoğunluğunuz var. Biz, bir daha... Tekriri müzakere
yapmayız dediniz 3 üncü maddeyle ilgili, ki, önemli bir maddeydi; çünkü, bir
yanlışlıktan döndünüz, yanlışlıktan dönmek de büyüklüktür. Burada, İş Yasasıyla
ilgili bir madde getirmiştiniz; ben, burada yine feryat ettim, böyle bir şey
olmaz dedim, olamaz dedim, artık bu siyasî bir intihardır dedim; sonradan nasıl
aklınıza geldiyse, bir daha tekriri müzakereyle getirdiniz, düzelttiniz; ben de
çıktım, teşekkür ettim. Şimdi, burada da niye olmasın, olmasın diyorsunuz?!
Bir madde
değiştiriyorsunuz burada değerli arkadaşlarım; ama, binlerce insanın hakkı,
hukuku ayaklar altına alınıyor. Yarın, bunlar gittiğiniz yerde sizin karşınıza
çıkacaktır, bizim karşımıza çıkacaktır; bunlar bizim insanlarımız. İşin
enteresanı, çoğunluğu da size oy veren insanlar; ettim buldum dünyası, ettiler
buldular; bir noktadan bakarsan iyi yapıyorsunuz; ama, içimiz razı olmuyor ki,
mağdur olan halkımız.
Sayın Bakanımızın, bu
yasanın bu haliyle gelmesine gönlünün razı olduğuna kesinlikle inanmıyorum.
Yıllarını vermiş, yıllarca halkla ilişki kurmuş, birçok sorunla muhatap olmuş,
sorun çözmüş bir bakan bu yasayı içine sindiriyorsa, benim hiçbir diyeceğim
yok.
Değerli arkadaşım, sonra,
programınızda "sivil toplum örgütlerinin daha demokratik, daha huzurlu,
daha aktif çalışması için onlarla uyumlu... Bir araya geleceğiz, sorunları
ortaklaşa çözeceğiz" diyorsunuz; orada yazılı. Bir bölümünü
çağırıyorsunuz, bir bölümünü çağırıyorsunuz Bakanınıza laf söylüyor, Bakanınız
dönüp diyor ki: "Kendi işinizle uğraşın." Arkasından, Sayın Başbakan
onların bir başka grubunun toplantısına gidiyor "bize yardım edin, ülkenin
sorunlarını çözelim" diyor. Bu kadar da tezat olmaz değerli arkadaşlarım!
Yani, bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ve Bakanının zaafa uğramasına hiçbir
zaman gönlümüz razı olmaz. Yıllarca, Kızılay Meydanında "Çankaya'nın
şişmanı, işçilerin düşmanı" diye bağırdık; ama, yurt dışına gittik,
hükümetimizi, devletimizi, başbakanımızı savunduk. Burası ayrı bir şeydir orası
ayrı bir şeydir değerli arkadaşlarım; ama, sizin…
Demin burada bir
arkadaşımın konuştuğundan da rahatsız olmayın. Yanlış bir şey varsa, bu uyarı
görevini yapmak, sizin, bizim görevimiz değerli arkadaşlarım; yanlış yanlıştır.
Yani, niye kızıyoruz?! Sayın Başbakanımızın o şekilde konuşmasını içinize
sindirdiğinizi zannetmiyorum; ama, çıkmış… Ama, bir daha olmasın, bir daha
olmasın diyoruz…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral,
toparlar mısınız; 1 dakikalık eksüre veriyorum.
Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - 2 dakikamı götürdün Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Meral…
Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - 2 dakikamı götürdün…
Değerli arkadaşlarım,
geliniz, bu yasada, yine, cömertlik sizden olsun. Kafanıza takılan, Sayın
Bakanımızın da kafasına takılan bazı maddeleri, yine, düzeltin. Yüzlerce oda
başkanı, şu anda, Ankara'da; inanıyorum ki, sizlere de ulaşmışlardır. Bu
insanların sıkıntılarını artırma yerine, aza indirici tedbirleri alın,
düzenlemeleri yapın ve onlar da, orada, huzurlu çalışsın, biz de, onların
yanına giderken, bir şeyler yaptık ve sizin yanınıza, çayınızı içmeye geldik
deme hakkına, hukukuna sahip olalım; ama, buda… Budadıkça ne oluyor değerli
arkadaşlarım; sivil toplum örgütleri sıkıntıya giriyor. O zaman kolayı var;
genelde bir yasa çıkarırsınız, dersiniz ki, kapattık hepinizi; o da bir
olaydır; böyle, kolunu, budunu budayacağına, kurumaya terk edeceğine, dipten
kesin, kökten kesin, o daha iyi olur. Ben yine tekrar ediyorum, değerli
arkadaşlarım, cömertlik sizde kalsın. Bu yasada düzenlenmesi gereken çok şey
var…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral,
teşekkür ediyorum.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Aç da ben de teşekkür edeyim… Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
Benim teşekkür etmem lazım.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Meral…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Peki efendim, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Meral…
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Size de teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına söz isteyen, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TEVFİK AKBAK (Çankırı) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 8 inci maddesiyle
ilgili olarak şahsım adına söz aldım.
Değerli arkadaşlar, bu
madde, esnaflarımızın odadan silinmesi ya da kayıtlarının sona ermesini
düzenleyen bir madde. Burada, 1964 yılından beri devam eden, halen yürürlükte
olan yasadan farklı olarak bu düzenleme hiçbir yenilik getirmemektedir; fakat,
ne yazık ki, değerli muhalefet sözcümüz, sanki, bu yasanın, üyeliğin sona
ermesiyle ilgili olarak yeni bir düzenleme ve üyelere yeni bir mükellefiyet
getirdiği noktasında bir izahta bulundular; bu, tamamen gerçekdışıdır.
Elimizdeki mevcut yasa
tasarısının 8 inci maddesi, daha önce, bu yasada, 9 uncu madde olarak, 1964
yılından bu yana geçerli olan yasada 9 uncu madde olarak düzenlenmiştir ve
üyeliğin sona ermesiyle alakalıdır, birinin diğerinden hiçbir farklı yönü yoktur;
fakat, ne hikmetse, buraya çıktıklarında, esnafımızı ilgilendiren yasalar
yerine, tamamen, tabiri caizse, tribünlere oynamayı, buradan... Oda
başkanlarını… Kaldı ki, aslolan burada esnafımızın rahatlamasıdır. Bizim, oda
başkanlarından ziyade, esnafımızla her gün iç içe olan bir yapılanmamız var;
çünkü, AK Parti, halkın içinden gelen bir partidir. Dolayısıyla, bizim, halkın
içerisinde, esnaflarla yapmış olduğumuz görüşmelerde... Bu yasadan gayet
memnunlardır, rahatsız olan muhalefettir; ama, bu hareket, onların, netice
itibariyle, muhalefette kalma gücünü bile kaybettirecektir.
Ben, muhalefetin bu
noktadaki samimiyetini, milletimizle bir araya geldiklerinde daha iyi
göreceklerini umuyorum ve bu yasanın, esnaf kardeşlerimize hayırlar getirmesini
temenni ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Akbak.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Zeyid Aslan?.. Sayın Aslan yok.
Ankara Milletvekili
Bayram Meral?.. Sayın Meral yok.
Hatay Milletvekili Mehmet
Eraslan; buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Tunceli'de
terör örgütüyle çatışma neticesinde şehit olan güvenlik güçlerimize Allah'tan
rahmet diliyorum. Ayrıca, Bingöl depreminde hayatını kaybeden değerli
vatandaşlarımızın da... Onların yakınlarına başsağlığı dilerken, bu tür
afetlerin, tekrar, ülkemiz adına, milletimiz adına, yaşanmamasını niyaz
ediyorum.
Tabiî ki, geçen hafta çiftçi
sigortaları kanununu görüşüyorduk; fakat, bir değişiklikle o ertelendi ve şu an
Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısını görüşüyoruz. Tabiî
ki, ben, bu kanunun tümü üzerinde görüşlerimi beyan ederken, o zaman, Ticaret
ve Sanayi Bakanımıza hitaben demiştim ki, özellikle, Sayın Bakanım, mahalle
aralarında, şehir merkezlerinde ticarî faaliyet gösteren grossmarketler,
hipermarketler, gerçekten, küçük esnafımızı büyük bir oranda etkilemekte ve
bunların şehir dışına çıkarılmasına ilişkin bir çalışma yapmanız gerekmektedir.
Sayın Bakanımız da o zaman bunun sözünü buradan verdi "bir yasa çalışması
yapacağız, bir faaliyette bulunacağız ve haksız rekabete yol açan bu büyük
marketlerin merkez dışına, şehir dışına çıkarılmasına ilişkin bir çalışma
yapacağız" demişti. Biz de kendisine kürsüden teşekkür ettik; ama,
maalesef, bugün, Sayın Bakanımız bu çalışmadan vazgeçti gibi duruyor, bu
çalışmayla ilgili geri adım atmış gibi duruyor. Bu noktada, esnaf ve
sanatkârlar adına, büyük bir üzüntü içerisinde olduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
Ayrıca, değerli
arkadaşlar bakkalıyla, manavıyla, kırtasiyecisiyle, lokantacısıyla, berberiyle,
her gün karşılaştığımız, hep bildiğimiz, toplam işletme sayısının yüzde 95'i
oranında faaliyet gösteren, istihdam kapıları olan ve devletten hiçbir yardım
beklemeyen, sadece, bize, kurulu düzenimize karışmayın, bize gölge etmeyin
başka ihsan istemiyoruz diyen esnaf ve sanatkârların ülke ekonomisine, Türkiye
ekonomisine ne kadar ciddî katkılar sağladığını hepimiz biliyoruz; ama, yüksek
vergi oranları noktasında büyük bir hezimet içerisindeler. Yüksek vergi
oranları onları perişan etmektedir; vergi oranlarının indirilmesi ve tabana
yayılması şeklinde, bugüne kadar, hiçbir çalışma, esnaf ve sanatkârlar adına
yürütülememiştir. Aldıkları kredi faizleri yüksektir. Yüksek kredi faizleriyle
çarklarını döndürmeye çalışıyorlar. Borçlarını, tekrar, devletten kredi alarak,
faizli para alarak kapatmaya çalışıyorlar. İşyerlerini büyütmek ve iş
kapasitelerini artırmak için kredi kullanmıyorlar. Bu kredi faiz oranlarının da
aynı şekilde enflasyon oranının da altına düşürülmesi suretiyle esnaf ve
sanatkârların desteklenmesi gerekir diyorum.
Değerli arkadaşlar,
ayrıca, esnaf ve sanatkârlarımız Bağ-Kur primleri noktasında büyük bir acziyet
içerisinde. Bağ-Kur primlerini, zaten çark dönmediği için, ekonomide, sosyal
hayatta ve sosyal ticarette bir durgunluk söz konusu olduğu için, çark
dönmediği için kazanamıyorlar; kazanamadıkları için, maalesef, vergi borçlarını
da ödeyemiyorlar, kredi borçlarını, kredi faiz borçlarını da ödeyemiyorlar;
sosyal güvenlik primlerini, Bağ-Kur primlerini de, aynı zamanda, ödeyemiyorlar.
Bu noktada da büyük bir acziyet içerisindeler...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Dolayısıyla, yeni bir düzenleme yaparak, aslında, onların Bağ-Kur primlerini
yeniden yapılandırarak rahat bir şekilde ödemeleri cihetinde onlara yardımcı
olabiliriz. Bu primleri, Bağ-Kur primlerini ödeyemedikleri için de, sosyal
devlet anlayışı gereği kendilerine verilmesi gereken sağlık hizmetini de, borç
olduğu için, borçları olduğu için maalesef kullanamıyorlar ve çoluk çocuğunu,
maalesef, hastaneye götürüp, hastanede muayene ettirip ilaç reçetesini yazdıramıyorlar.
Bu da onların en büyük sıkıntılarından biri.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bu kadar sıkıntı varken, bu kadar sorun varken, esnaf ve sanatkâr büyük
bir ıstırap içerisindeyken, büyük bir ekonomik yokluk ve yoksulluk
içerisindeyken böyle bir kanunla karşı karşıyayız. Şimdi, bu kanun ne getiriyor
ne götürüyor, bütün bu sorunları çözüyor mu; hayır. Tamamen bu kuruluşun…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen, teşekkür eder misiniz.
Teşekkür için açıyorum
mikrofonu.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Son sözlerimi söylüyorum.
Bütün bu yapılan
çalışmalar, az önce ifade ettiğim şeylere bir yenilik getirmiyor ve demokratik
olmayan... Maalesef, bu kuruluşu, sadece, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bir
kolu haline getiriyor. Dolayısıyla, tekrar bu kanunun gözden geçirilmesi
gerektiğini söyleyerek hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum…
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Arayacağım Sayın
Sarıbaş.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı yoktur; birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.22
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.34
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
851 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2.- Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 8 inci
maddesinin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, 8 inci maddeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
Odaların organları
MADDE 9.- Oda organları
şunlardır:
a) Genel kurul: Genel
kurul toplantı tarihinden en az altı ay önce odaya kaydolmuş ve Bakanlık
e-esnaf ve sanatkâr veri tabanından, ilgili esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşu tarafından alınacak, genel kurul toplantısına katılacaklar listesine
dahil olan üyelerden oluşur.
b) Yönetim kurulu: Başkan
dahil olmak üzere, üye sayısı 1000'den az olan odalarda yedi, üye sayısı
1000-2000 olanlarda dokuz, 2000'den fazla olan odalarda onbir kişiden oluşur ve
genel kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Aynı
sayıda yedek üye seçilir.
c) Denetim kurulu: Genel
kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilecek üç
kişiden oluşur. Aynı sayıda yedek üye seçilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 9
uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaklaşık iki ay önce,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine çok önemli bir kanun tasarısı olarak
geldiği ifade edilen; ancak, iki aydan beri de gündemde olmayan bir kanun
tasarısını bıraktığımız yerden görüşmeye devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
böyle bir kanun tasarısını görüşürken, Türkiye'deki esnafların nasıl bir ciddî
sıkıntı içerisinde olduklarını ifade etmemek söz konusu olamaz.
Değerli milletvekilleri,
daha önceki konuşmalarımızda da, bu kanunla ilgili görüş ve önerilerimizi ifade
etmiş, kanunun birçok maddesinin günün ihtiyaçlarına cevap verdiğini; ancak,
bazı maddelerinin, maalesef, adrese teslim şeklinde hazırlanmış bir kanun
tasarısının ilgili maddeleri olduğunu ifade etmiştim.
Değerli milletvekilleri,
bundan kısa bir süre önce Türkiye'de yapılan bir araştırma neticesini sizlerin
bilgisine sunmak istiyorum. Türkiye'deki 13 gelişmiş ilde yapılan bir
araştırma. Bu araştırma, o illerdeki ticaret ve sanayi odası başkanlarına,
esnaf ve sanatkârlar odası başkanlarına ve oradaki esnaflara sorularak yapılan
bir araştırma ve çok ciddî bir gazete tarafından yapılan bir araştırma. O
araştırmanın neticesinde, Türkiye'de esnafların, bu araştırmaya katılanların
söylemiş olduğu, yüzde 48 oranındakilerin söylediği "durgunluk var"
ifadesi; yüzde 15,5'i "işler bundan sonra açılamaz" diyor; yüzde 9'u
"işler bundan sonra daha kötü olacak" diyor ve yüzde 27'5'i de etkin
önlem alınmazsa sıkıntıların artacağını ifade ediyor.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, elimde çeşitli sanayi odası başkanlarının ve esnaf odası başkanlarının
ifadeleri yer alıyor; bunlardan sadece birkaç tanesini bilgilerinize sunmak
istiyorum: Mesela, Bursa'da Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı:
"Piyasalarda büyük ölçüde durgunluk var" diyor. Gaziantep Esnaf ve
Sanatkârları Odaları Birliği Başkanı Ömer Küsbeoğlu: "Piyasalarda
durgunluk yaşanıyor" diyor. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı:
"Piyasalarda durgunluk var" diyor ve Trabzon Esnaf ve Sanatkârlar
Odası Başkanı: "Durgunluk yaşanıyor, yüksek yerlerde havalar iyi; -buna
dikkatinizi çekmek istiyorum; yüksek yerlerde havalar iyi- ama, tabanda
fevkalade sıkıntı var; sosyal patlamaya doğru gidiyoruz" diyor. Denizli
Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yüksel'in -kısa bir süre önce AK Parti Belediye
Başkan Yardımcısıydı- ifadesi: "Piyasalarda büyük oranda durgunluk
var."
On gün önce, Sayın
Başbakanın seçim bölgesi Siirt'te altmışsekiz yıldan beri yayımlanmakta olan
bir gazete, Siirt Cumhurcu Siyasî Gazete; başlık: "Esnaf Odaları Başkanı
Rıfat Ayyıldız' esnaf çok zor durumda' dedi." On gün önceki beyanat! Sayın
Başbakanın seçim bölgesinde ve açıklama yapıyor Rıfat Ayyıldız: "Esnafımız
çok zor bir ortamdan geçiyor. Çoğu esnaf açtığı işyerini siftah etmeden
kapatıyor." Sayın Bakanım, iflas eden esnaflarımız olduğunu öğreniyor ve
büyük üzüntü duyuyoruz."1 Ocak 2005-27 Mayıs 2005 tarihleri arasında beş
ayda Siirt'te 233 esnafımız terki sanat yapmak mecburiyetinde kalmıştır"
diyor. Siirt'te beş ayda 233 esnafın işyerini kapatmak durumunda kaldığını
ifade ediyor ve Sayın Bakanım, bugün ben sizden bir açıklama bekliyordum.
Kültür ve Turizm Bakanı bugün iki açıklama yaptı. Bir, Denizli'deki
esnaflarımızı, halıcılarımızı töhmet altında bırakan bir açıklama. Bir Turizm
Bakanı esnafımızı ayağa kaldırması gerekirken, turizm gelirini artırması
gerekirken, oradaki 14 tane yanlış uygulamayı, daha sonra tüketiciler lehine
düzeltilen bir uygulamayı bahane ederek, Denizli esnafının turistleri
kazıkladığı şeklinde ifadesi var ve aynı Kültür ve Turizm Bakanının bir ifadesi
daha var, aynen ifade şöyle: İstanbul'daki taksici esnafının turistleri değişik
yerleri gezdirerek, daha fazla ücret almak için -aynen ifade kendisine aittir-
kazıkladığını ifade ediyor.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Bakanın…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
toparlar mısınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
İstanbul'da 30 000'e
yakın taksici esnafı var; belki üç beş tane böyle bir hadise olmuş olabilir.
Denizli'de, 70 000 satılan halıda, 14 tane yanlış bir uygulama var; bu daha
sonra telafi de edilmiş. Bütün bunları, inceleme ve araştırma yapmadan, zaten
zor durumda olan esnafımızı daha da zor durumda bırakacak olan bir açıklamanın
Kültür ve Turizm Bakanından yapılmış olması karşısında, ben, Sayın Bakanımdan,
bu kürsüden, bu ifadelerin yanlış olduğunu, esnafı zor durumda bıraktığı
ifadesini, bir Denizli Milletvekili olarak, Denizli esnafının ve İstanbul
taksici esnafının hislerine tercüman olarak sizden istirham ediyorum. Bu
açıklamayı yapmanızı sizlerden bekliyorum ve bu duygularla, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Sayın milletvekilleri,
maddeyle ilgili söz alan sayın milletvekillerinin maddeyle ilgili konuşması
gerekmektedir. Bu yasayla ilgili konuşmalar yapıldı, maddelerine geçildi. Her
konuşmacı sayın milletvekilinin ilgili madde üzerinde konuşmasını rica ediyorum.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları
Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bazı
konuşmacı arkadaşlarımız, şoför esnafının bu kanunla mağdur edileceği şeklinde
burada görüşler beyan ediyorlar; bu konulara açıklık getirmek istiyorum
müsaadelerinizle.
Değerli arkadaşlar,
tasarının 3 üncü maddesini beraberce kabul ettik ve bu maddeye göre, otomobil
sahibi olan, aracı kendisine ait olan şoförler esnaftan sayılacak; onların
yanında çalışan işçiler, işçi şoförler esnaftan sayılmayacak. Bu hususta
deniliyor ki, bu şoförlerimiz mağdur olacaklar, işlerinden olacaklar, işlerini
kaybedecekler; böyle bir şey yok.
Değerli arkadaşlar, şu
anda, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Yasasının ilgili maddesinde, bu kişiler
esnaf sayılmışlar; ama, Bağ-Kura gidip de üye olmak istedikleri zaman, mükellef
olmak istedikleri zaman, Bağ-Kur bunları esnaf saymıyor. Peki, bunlar, bu
arkadaşlarımız, bu şoför esnafı olarak değerlendirilen arkadaşlarımız işçi mi;
evet, şu anda yürürlükte olan 506 sayılı Yasanın 2 nci maddesinde "bir
hizmet aktine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar, bu
kanuna göre sigortalı sayılırlar" deniliyor. SSK bakımından, bu kişiler,
şu anda da işçi statüsündeler. Peki, şimdi, işçi sayıldıkları takdirde, bunlar
hakkında İş Yasasının diğer maddeleri uygulanacak mı?
Değerli arkadaşlar, 4857
sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinin (ı) bendinde "507 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı
işyerleri İş Kanunu kapsamında değildir" deniliyor. Yani, o sakıncalar, o
sıkıntılar yok. Bunlar, işbaşı, paydos saatleri, diğer konular vesairede İş
Yasası kapsamında değiller. Öyleyse, şu anda ne getirilmiş oluyor; şoför
esnafının yanında çalışan ve işçi olan bu şoför arkadaşlarımız sigortaya tabi olmalılar,
olacaklardır; ama, İş Kanununa tabi değillerdir.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, burada, arkadaşlarımız, çeşitli sivil toplum örgütlerinden kendilerine
gelen yazılarla ilgili pasajlar gündeme getiriyorlar. TESKOMB, Türkiye Esnaf ve
Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliğinden gelen bir yazıdan da,
ben size -esnaf için ne güzellikler yapmış hükümetimiz- birkaç bilgi vermek
istiyorum.
2003 yılı başından
itibaren gelişmeler:
Faiz oranları yüzde
59'dan yüzde 18'e düşürülmüş.
Kooperatiflerden kesilen
masraf karşılığı ve bloke sermaye oranları yüzde 11'den yüzde 1,5'e düşürülmüş.
Bağ-Kura prim borcu olan
esnaf ve sanatkârlar kredi kullanamazken, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle bu
husus ortadan kaldırılmış ve kredi kullanır hale getirilmiş.
Sicil affı getirilmiş,
yaklaşık 150 000 esnaf ve sanatkârın yeniden ekonomiye kazandırılması
sağlanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kacır,
toparlar mısınız; 1 dakikalık eksüre veriyorum.
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
2002 sonunda 943
kooperatifimizden 250'si çalışabiliyordu, bugün, 800'ün üzerinde kooperatifimiz
hizmet vermeye devam ediyor.
2002 yılı sonunda, bütün
Türkiye'de, 1 100 000 kişiye kullandırılan kredi toplamı 153 trilyon Türk Lirasıyken,
bugün itibariyle 2,5 katrilyon TL'nin üzerinde kredi kullanılmıştır.
2001 ve 2002 yıllarındaki
krizler neticesinde borçlarını ödeyemeyerek kefilleriyle birlikte mağdur olan
170 000 esnaf ve sanatkârımızın 58 trilyon liralık anapara borcu, temerrüt
faizleriyle birlikte 300 trilyon TL olmuştu. Bu borçların, yeniden
yapılandırmayla, yaklaşık 200 trilyon TL'si silinmiş ve 170 000 esnaf ve
sanatkârımızın yeniden ekonomiye kazandırılması sağlanmıştır deniliyor, bize
gönderilen, sivil toplum kuruluşları…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -Sayın Kacır,
teşekkür ediyorum.
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Sayın Başkan, müsaadenizle bir cümle…
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Kacır...
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Teşekkür ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kacır.
Madde üzerinde, 10 dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Buyurun Sayın Eraslan.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sizin
aracılığınızla, Sayın Bakanıma iki soru yöneltmek istiyorum. Hipermarket ve
grossmarket denilen büyük mağazaların kent merkezlerinde, hatta mahalle
aralarında kurulmaları ve faaliyet göstermeleri…
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
maddeyle ilgili soru sorar mısınız.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Geliyorum, Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
...227 esnaf ve sanatkâr işkolundan 80'ini; yani, toplamın içinden yüzde 35'ini
olumsuz etkilemektedir. Ekmek mücadelesi veren yüzlerce esnaf ve
sanatkârlarımızı bu haksız rekabetten kurtarmak maksadıyla bu marketleri şehir
dışına almayı düşünüyor musunuz?
Esnaf ve
sanatkârlarımızın kullanmış oldukları krediyi enflasyon oranına çekmeyi
düşünüyor musunuz? Az önce sayın milletvekilimizin de kürsüden ifade ettiği
gibi, şoför esnafının geçmişe dönük, eskiye dönük sosyal ve özlük haklarını bu
maddeyle ellerinden almış oluyoruz. Bunun doğuracağı olumsuz sonuçları nasıl
telafi etmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Eraslan.
Buyurun Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; büyük mağazalar kanun
tasarısı, Meclisimiz 1 temmuzda tatile gireceği için, yoğunlukla Avrupa
Birliğine uyum yasaları dolayısıyla, o tarihe kadar Meclisten çıkarılması
öngörülen yasalar arasında yer alamadı. Bu arada, İtalya'da, Almanya'da ve
Fransa'da bu büyük mağazalarla ilgili yeni gelişmeler oldu. Onlara uyum sağlama
bakımından... Bir de, Bakkallar Federasyonumuzun talepleri oldu. Bu arada,
onları dikkate alarak, yasayı yeniden gözden geçirmek üzere geri çektik;
önümüzdeki ay sevk edeceğiz; ama, tatil olduğu için, delaletinizle ekim ayında
görüşülmesini arzu ediyoruz.
Şoför esnafımıza gelince:
Yasada düzenleme, değişiklik vardır. Dolayısıyla, Bağ-Kurlu olan şoför
esnafımızın herhangi bir şekilde mağdur olmaması için önlem alınacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
Oda genel kurulunun görev
ve yetkileri
MADDE 10.- Oda genel
kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Oda başkanını, yönetim
kurulu ve denetim kurulu asıl ve yedek üyelerini seçmek.
b) Yönetim kurulu
faaliyet raporu, denetim kurulu raporu, bilanço ve gelir ve gider hesaplarını
incelemek, kabul veya reddetmek.
c) Yönetim kurulu ve
denetim kurulunu ibra etmek.
d) Yeni döneme ait
çalışma programı ile bu programda yer alacak olan üyelerin meslekî eğitim,
teorik ve pratik kurs programlarını ve tahmini bütçeyi incelemek, aynen veya
değiştirerek kabul etmek.
e) İşlem ve eylemleri
nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri hakkında dava
açılmasına, bunların görevde kalıp kalmamasına karar vermek.
f) Bakanlıkça düzenlenen
oda ana sözleşmesinde değişiklik yapılması hakkında yönetim kurulunca
Bakanlıktan alınacak ön izne dayanarak karar vermek.
g) Odanın meslekî
faaliyet alanını ilgilendiren konuda kurulabilecek federasyona kurucu olma
hususunda alınan yönetim kurulu kararını onaylamak.
h) Bakanlıktan alınan ön
izne dayanarak fesih teklifi hakkında karar vermek.
ı) İmkânları nispetinde
öncelikle faaliyet alanları ile ilgili branşlarda olmak üzere öğrenci
okutulmasına, bir evvelki yıl gayri safi gelirlerinin %10'unu geçmemek kaydıyla
kamu yararına faaliyet gösteren kuruluşlara ve belge veya diğer kanıtlara
dayandırılmak kaydıyla muhtaç durumdaki oda üyelerine yardımda bulunulmasına
karar vermek.
j) Bağlı olduğu birliğin
muvafakati alınmak şartıyla kuruluş amacını gerçekleştirmeye yönelik
gayrimenkul ve her türlü taşıt alım ve satımına, gayrimenkul karşılığında ödünç
para alınmasına karar vermek.
k) Bağlı olduğu birliğin
muvafakati alınmak kaydıyla üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak,
meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak ve mesleğin genel menfaatlere uygun
olarak gelişmesini sağlamak amaçlarıyla sınırlı olarak kurulmuş veya kurulacak
şirketlere ve kooperatiflere iştirak etmek, amaçlarına uygun olarak eğitim ve
öğretim kurumları kurmak üzere vakıf kurmaya karar ve bu konudaki işlemleri
yürütmek üzere yönetim kuruluna yetki vermek.
l) Yönetim kurulu
tarafından teklif edilen uyulması zorunlu meslekî kararları kabul ya da
reddetmek.
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan.
Buyurun Sayın Eraslan.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, Türkiye'de her şey
çok önemli; esnaf-sanatkârlar da önemli, memur da önemli, işçi de önemli, tarım
sektörü de önemli, yatırım da önemli, yerli sermaye de önemli, yabancı sermaye
de önemli. Bütün bunlar, ulusal ekonomimizi, Türkiye ekonomisini oluşturan ve
yetmişiki milyon ülke insanımıza hayırlar getirecek olan birtakım unsurlardır,
birtakım faktörlerdir.
Şimdi, bizim bir
sloganımız vardı; o slogan Türkiye'de şöyle kullanıldı: "Milleti yaşat ki,
devlet yaşasın." Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de görevi,
bütün bakanlıkların da görevi, bütün kurum ve kuruluşların da görevi milleti
yaşatmaktır ki, devlet yaşayabilsin, devlet yaşasın. Devletin selameti,
milletin selametidir; milletin selameti, huzur ve güvenliği, ekonomik refahı,
mutluluğu, huzuru, devletin huzurudur. Dolayısıyla, sıkı maliye
politikalarıyla, sıkı para politikalarıyla, desteklemelerin olmadığı,
yardımların olmadığı, devlet elinin olmadığı hiçbir yerde yaşamaktan ve huzur
bulmaktan söz etmek mümkün değil. Devletin yaşayabilmesi için milletin
yaşayabilmesi gerekir. Milletin yaşayabilmesi için, siyasî otoritenin,
hükümetin her kesime destek vermesi gerekir. Oturduğumuz ceylan derili kırmızı
koltuklardan her şey yolunda, her şey iyi, herkesin gönlü hoş demekle bu iş
böyle olmuyor. Mevcut para politikaları, mevcut maliye politikaları, maalesef,
her kesimimizi kasıp kavurmakta, her türlü sıkıntıyı milletimize, aziz
milletimize yaşatıyor olmaktadır.
Şimdi, allahaşkına, bu
kanun, Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonuyla ilgili bir kanun. Yani,
Türkiye'de hiçbir mesele kalmadı mı?.. Esnaf ve sanatkârların bütün sorunları
çözüldü mü, bütün dertleri bitti mi?.. Sadece, Esnaf ve Sanatkârlar
Konfederasyonu Başkanı mı kaldı Türkiye'nin sorunu ve meselesi?! Bugün, bunu mu
görüşüyor olmalıydık; yoksa, Sayın Bakanımız, bugün, Türkiye Büyük Millet
Meclisine bütün bu sorunları, esnafın sorunlarını, esnafın vergi borcunu,
esnafın kredi borcunu, esnafın ekonomideki durgunluk sorununu çözen, onları
destekleyen, esnaf ve sanatkârların elinden tutan, onları ayağa kaldıran ve
yaralarına merhem olan bir kanunla mı Türkiye Büyük Millet Meclisini işgal
ediyor olmalıydık?! Ben, bunu, sizlerin görüşlerine arz ediyorum.
Ama, her şey yolunda
değil, her şey iyi gitmiyor. Türkiye'de, müthiş bir durgunluk var Türkiye'de
müthiş bir işlemeyen ekonomi çarkı var. İnsanlar siftah edemiyor. İnsanlar mal
pazarlayamıyor. İnsanlar sattıkları maldan, esnaf ve sanatkârlar sattıkları
maldan para kazanamıyor. Aynen, çiftçinin, ürettiği, binbir mücadeleyle,
alnından akan teri toprağa karmak suretiyle, büyük bir meşakkatle üretmiş
olduğu ürünün neticesinde kâr edememesi, zararla satması gibi, esnaf ve
sanatkârlar, büyük bir sıkıntı, büyük bir ekonomik darlık ve büyük bir ekonomik
bunalımla karşı karşıyalar.
Ben, Sayın Bakanımdan, bu
çalışmanın yerine, bunların sorunlarını çözecek, yaralarına merhem olacak ve
onları, bir nebze de olsa, güzel bir hayat, müreffeh bir hayat, güzel ekonomik
bir yapıya kavuşturacak olan yasal düzenlemeler, esnaf ve sanatkârları
desteklervari, onları ayağa kaldırırvari kanunlar getirmesini temenni ediyorum
ve hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum:
Oda yönetim kurulunun
görev ve yetkileri
MADDE 11.- Oda yönetim
kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Oda işlerini mevzuat
ve genel kurul kararlarına uygun olarak yürütmek.
b) Bakanlığın mevzuat
gereği vereceği görevleri yerine getirmek.
c) Yeni döneme ait
çalışma programı ile bu program içinde yer alacak olan üyelerin meslekî eğitim,
teorik ve pratik kurs programlarını ve tahmini bütçeyi hazırlamak ve genel
kurula sunmak.
d) Uyulması zorunlu
meslekî kararları almak hususunda, bağlı bulunduğu birliğe iletilmek üzere
genel kurula teklifte bulunmak.
e) Oda üyelerinin
sicillerini tutmak ve bu bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında
güncelleştirerek eksiksiz ve doğru olarak her an hazır halde bulundurmak,
üyeler tarafından talep edilen belgeleri bilgisayar ortamında düzenlemek,
ayrıca üyelerinin çalışma konuları hakkında resmî makamlarca istenilecek
bilgileri vermek.
f) Oda üyelerinin çalışma
konularına giren hususlarda haklarını korumak için resmî ve özel kuruluşlar
nezdinde girişimlerde bulunmak, üyelerinin meslekî menfaatlerini ilgilendiren
konularda, adlî ve idarî yargı mercileri önünde oda başkanı marifetiyle odayı
temsil etmek.
g) Oda üyelerinden yıllık
aidatları elektronik ortamda tahsil etmek,
h) Üyelerin, çalışma
konularına giren işlerde gelişmelerini sağlamak ve ihtiyaçlarını karşılamak
bakımından, gerekli tedbirleri almak, kurslar düzenlemek ve bu konuda ihtiyaç
duyulan tesisleri kurmak üzere genel kurula teklifte bulunmak, bu bilgileri
Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında güncelleyerek takip etmek.
ı) Resmî ve özel merciler
tarafından istenecek temsilciyi atamak ve görevlendirmek.
j) Bakanlıktan ön izni
alınmış oda ana sözleşmesi değişikliklerini genel kurula teklif etmek.
k) Genel sekreter ve
diğer personelin atama, terfi, cezalandırma ve görevlerine son verilmesine
karar vermek, personele ait bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri
tabanında güncelleyerek takip etmek.
l) Oda üyelerince
üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini, standartlarına ve sağlık koşullarına
uygun şekilde üretilip üretilmediğini ve ücret tarifelerine uyulup uyulmadığını
ilgililerin başvurusu üzerine veya doğrudan veya uzman kimseler aracılığı ile
kontrol etmek, ayrıca meslekî teamüle aykırı davranışları belirlenen üyelere
yazılı ihtarda bulunmak, tekrarı halinde ilgilileri birlik disiplin kuruluna
bildirmek, tüketicilerin korunması için gerekli tedbirleri almak ve üyeleri
hakkında bu konuda odaya yapılan şikayetleri incelemek.
m) Oda üyeleri ve
müşterileri arasında çıkacak anlaşmazlıkları çözümlemek, ceza gerektiren
hallerde konuyu birlik disiplin kuruluna sevk etmek.
n) Muhasebe işlemlerini bilgisayar
ortamında yerine getirmek ve üyelerin talebi doğrultusunda düzenlenen ve onanan
belgeleri bilgisayar sisteminden yararlanarak vermek.
o) Mesleğe yeni girecek
esnaf ve sanatkârlara meslekî eğitimler vererek, ticari faaliyetlerine
başlayabilmeleri ve iş yeri açma ruhsatları için ilgili belediyeye verilmek
üzere meslekî yeterlik belgesi vermek; üyelerine meslekî konularda danışmanlık
yapmak.
p) İlçelerde, oda
üyelerinin müşterileriyle ilişkisinde ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, konu hakem
heyetlerine intikal ettirilmiş ise bu hakem heyetlerine üye görevlendirmek.
r) Bilanço ve gelir ve
gider hesap cetvelini Şubat ayı sonuna kadar, genel kurul evrakını ise genel
kurulu takip eden on gün içinde bağlı bulunduğu birliğe ve federasyona
göndermek.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
Oda denetim kurulunun
görev ve yetkileri
MADDE 12.- Oda denetim
kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bu Kanunla verilen
görevler ile genel kurulda alınan kararların yönetim kurulu tarafından yerine
getirilip getirilmediğini incelemek.
b) Oda işlemlerinin
mevzuat ve oda ana sözleşmesi çerçevesinde yerine getirilip getirilmediğini
incelemek.
c) Bakanlık ve oda üst
kuruluşları tarafından verilen görevlerin yerine getirilip getirilmediğini
incelemek.
d) Odanın yıllık
aidatlarının üyelerden zamanında tahsil edilip edilmediğini kontrol etmek ve
odanın işlem ve hesapları hakkında genel kurula rapor vermek.
e) Odanın üye
kayıtlarının Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında, yeterli bilgileri
haiz şekilde tutulmasını kontrol etmek.
f) Genel kurulu
olağanüstü toplantıya çağırmak.
Denetim kurulu üyeleri,
yukarıda sayılan görev ve yetkilerinden (d) ve (f) bentlerinde belirtilenleri
salt çoğunlukla yerine getirirler.
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
kanun tasarısının 12 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu madde, oda
denetim kurulunun görev ve yetkilerini açıklayan ve son derece iyi hazırlanmış,
düzenlenmiş olan bir maddedir. Yalnız, bu maddeyle ilgili bu olumlu görüşümü
ifade ettikten sonra, Denizli'de esnaflarla ilgili yaşanan bir sıkıntıyı
gündeme getirmek istiyorum.
Biliyorsunuz, Denizli,
tekstil ihracatının Türkiye'de hemen hemen en fazla olduğu illerin başında
geliyor. Yılda, yaklaşık 1,3 milyar dolarlık bir tekstil ihracatı söz konusu.
Ancak, geçen sene, Türkiye'nin dışarıdan yapmış olduğu ithalat nedeniyle,
aramalı ithalatının toplam ithalatın yaklaşık yüzde 78'ine ulaşması nedeniyle,
Denizli esnafı ciddî manada bir sıkıntı içerisine girmiş bulunmaktadır.
Özellikle, Çin'den, Hindistan'dan ve Pakistan'dan hambez ve bazı tekstil
ürünlerinin ithal edilmesi nedeniyle Denizli esnafının bunları üretememesi söz
konusu olmuş ve bu nedenle, Denizli esnafı çok ciddî bir sıkıntı içerisine girmiştir.
Yılbaşından beri,
Denizli'de, organize sanayi bölgesinden çıkarılan işçi sayısı resmî olarak 5 000'in üzerindedir.
Yine, Denizli'de
yayımlanan bir mahallî gazetenin bir başlığını sizlere göstermek istiyorum:
"Batıyoruz!"
Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakanım; eğer, Denizli'de, tekstil ihracatının en önemli merkezlerinden
biri olan Denizli'de batıyoruz ibaresi bir gazetenin manşetinde yer alıyorsa,
Türkiye'nin birçok yerinde çok ciddî manada sıkıntılar var demektir.
Bakınız, özellikle,
esnaflarla ilgili, Sayın Bakanımız, kredilerin yüzde 19'lar seviyesine
indirildiğini ifade etti. Hakikaten yüzde 19'lar seviyesine inmiştir. Yalnız,
Türkiye'de enflasyon oranının yüzde 8 olduğu ifade edildiği günümüzde ve bu
oranın tutturulacağı görüldüğü günümüzde, esnaflarımızın, hâlâ, reel olarak
yüzde 11 civarında bir faizi ödemiş olmasının da haklı ve mantıklı bir izahını
yapmanın mümkün olmadığı inancındayım. Eğer, esnaflarımız, hâlâ, yüzde 19
faizle kredi kullanmaya devam edecek olurlarsa, yüzde 11 civarında reel faizi
ceplerinden ödemeleri söz konusu olacak ve yüzde 11 reel faiz, 2005 yılı
içerisinde, dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan yükseklikteki bir orandır.
Hemen Sayın Bakanımız bunu geçmişle kıyaslayacaktır. Ancak, ben şunu ifade etmek
istiyorum: Hükümete geldiğiniz günden beri üç yıla yaklaşan bir süre geçmiştir.
Bu üç yıllık süre bir hükümet için kısa bir süre değildir. O bakımdan, geliniz,
ne olur, bu kanun görüşülürken, bu vesileyle, buradan, kürsüden, bu yüzde 19
faizi yüzde 10'lar seviyesine indirelim ve esnafımızın, hakikaten ciddî manada
sıkıntı çeken esnafımızın kullanacağı kredilerdeki bu faiz ödeme oranları da
son derece uygun hale getirilsin.
Sayın Bakanım, siz bize
vermiş olduğunuz bir soru önergesi cevabında, 2003 yılında 34 000 esnafın iflas
ettiğini söylüyorsunuz ve yine, 2004 yılı içerisinde 120 000 civarında
esnafımız işyerlerini kapatmak mecburiyetinde kalmış. Eğer, Türkiye'de her şey
iyiyse, her şey güllük gülistanlıksa, esnafın durumu son derece iyiyse, bu
iflas eden 44 000 esnaf rakamı ve 120 000 civarında, işyerini kapatan esnaf
nasıl ortaya çıkıyor? Eğer bunların durumu iyiyse, bunlar işyerlerini niye
kapatıyorlar?
Bakınız, caddelerde
dolaşırız. Ben Denizlili olduğum için dikkatimi çekti; bir nevresim 15 000 000
liraya ve 10 taksitle satılıyor. Ayda 1,5 milyon lira taksitle esnaf nevresim
satıyor. Bunun hepsi kâr olsa ne olur; 1,5 milyon lira taksitle, esnafın, 15
000 000 liralık bir nevresimi satmasının, esnaf açısından ne getirisi olabilir;
esnaf buradan nasıl kazanç elde edebilir? Yani, bu durumda, esnaflarımızın
sıkıntı içerisinde olduğunu görmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok.
Buradan, Kızılay'dan aşağıya doğru yürürseniz, esnafın nasıl sıkıntı içerisinde
olduğunu...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
toparlar mısınız.
Buyurun.
TEVFİK AKBAK (Çankırı) -
Ucuzluktan niye rahatsız oluyorsunuz?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Milletvekilim, siz de esnaflık yapıyorsunuz, biliyorum; bir nevresim 15
000 000 liraya satılır ve 1,5 milyon lira aylık taksitlerle satılırsa, o
esnafın bundan ne kadar kazandığının hesabını lütfen yapın. Ben biliyorum o
esnaf o nevresimi kaça alıyor; ben Denizliliyim, ben yıllarca dokuma
tezgâhlarında çalışmış birisiyim; onun maliyetini ve esnafa giriş fiyatını çok
iyi biliyorum; bu durumda olan esnafın para kazanması söz konusu değil; ben
biliyorum ki, esnafa gönderilen, Denizli'den gönderilenlerin, açılmadan, esnaf
tarafından Denizli'ye geri gönderildiğini de çok iyi biliyorum.
AHMET BÜYÜKAKKAŞLAR
(Konya) - Satılan mal defoludur.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- O bakımdan, güzel bir kanun görüşülürken, esnafla ilgili konuların da burada
çözüme kavuşturulacağı inancının bizde hâkim olması lazım. Biz bunu Sayın
Bakandan bekliyoruz ve demin, Sayın Bakanıma, Kültür ve Turizm Bakanıyla ilgili
söylemiş olduğum sözlerle ilgili bir cevap -yine kendisinden- hâlâ bekliyorum;
Denizli esnafı, Denizli halkı, bu cevabı sizden bekliyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kandoğan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
Resmî ve özel
kuruluşlarla ilişkiler
MADDE 13.- Resmî ve özel
kuruluşlarca, tacir ve sanayiciden meslekî faaliyetleri ile ilgili olarak
istenilen ve 18.5.2004 tarihli ve 5174 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde
öngörülen belgeler, esnaf ve sanatkârlar için mensup oldukları oda tarafından
düzenlenir ve verilir.
Resmî makamlarca, esnaf
ve sanatkârların meslekî faaliyetlerini ilgilendiren hususlarda alınacak
kararlarda, ilgili odanın mütalaasından faydalanılır ve kurulacak komisyonlara
oda temsilcisinin katılması zorunludur.
Belediyeler; ruhsat
verebilmek için, iş yeri açmak veya meslekî faaliyette bulunmak isteyen esnaf
ve sanatkârlardan sicil tasdiknamesi ile üye olduklarına dair ilgili oda
belgesini istemek zorundadırlar.
Kamu kurum ve
kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri, esnaf ve sanatkâr kredi
ve kefalet kooperatifleri ve bankalar oda üyeleri ile ilgili ruhsat, ihale ve
kredi işlemlerinde üye olduklarına dair ilgili oda belgesini istemek
zorundadırlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Isparta Milletvekili Sayın
Mevlüt Coşkuner; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının "Resmî ve özel
kuruluşlarla ilişkiler" başlıklı 13 üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum; Yüce Meclisi ve Türk Milletini saygılarımla selamlıyorum.
Son dönemde ülkemiz
ekonomisinin yaşamış olduğu ekonomik krizler, maalesef, ülke ekonomisinde
önemli hasarlara neden olmuştur. Söz konusu bu hasarların giderilmesini
hızlandırmak, ekonomimizi içinde bulunduğu durağan ortamdan çıkarmak için
kalıcı ve yapısal düzenlemelere ihtiyacımız olduğu bu dönemde Esnaf ve
Sanatkârlar Yasası Meclisimize geldi.
Esnaf ve sanatkârlarımız,
dar sermayelerine, özverili çalışmalarına rağmen, krizlerden en çok etkilenen
kesim olmuştur. Bir ülkenin kalkınmasındaki en önemli faktörlerin başında
üretmek ve ürettiğini satmak gelmektedir. Bu konuda itici gücü oluşturacak ise,
sayıları 5 000 000'u bulan esnaf ve sanatkârlarımızdır; ama, uzun yıllar
boyunca esnaflarımıza bakışımızdaki eksiklik ve yanlışlıklar sebebiyle, ticaret
gelirlerinin yanında bir de rant kavramı ortaya çıkmış ve bu gelirler gözardı
edilmeyecek oranlara ulaşmıştır.
Maalesef, Türkiye
ekonomisi, üretmeden ve satmadan ayakta durmaya çalışmıştır; ancak, şu anda
hepimizin hemfikir olduğu ekonomideki durgunluk, bu durumun böyle
gidemeyeceğini göstermektedir ve bu konuda acil adımlar atmak zorunda
olmuşuzdur.
Şimdi, bu yasa esnaf
odalarımızın yaralarına ne kadar merhem olabilecektir, yasa gerçekten yapısal
çözümler getirecek midir, yoksa, bazı bölümlerine olumlu bakabileceğimiz bu
yasayla, daha önceden esnaf diye adlandırdığımız bir kesimi görmezden mi
geliyoruz? Biz, bu yasayla, şoför, terzi, marangoz, demirci ve kahveciye,
artık, siz esnaf değilsiniz diyoruz. Diyoruz da, bundan sonrası için, bu
insanların nasıl bir statüye getirileceğini, maalesef, ortaya koymuyoruz.
Türkiye ekonomisindeki
gerçek gidişatın aynası esnaftır. Bunun aksini hiçbirimiz iddia edemeyiz.
Rakamlara baktığımızda, ülkemizde yüzde 10 civarında bir enflasyon oranı var.
Bununla birlikte 2004 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 9,9 büyüyerek, AB üye
ülkelerini hatta Çin'i geçmiştir; fakat, rakamlar dışında baktığımızda; içinde
yaşadığımız bu dönemde, işsizlikte olumlu bir gelişme yoktur. Dünyada büyük bir
ekonomik atılım gerçekleştiren Çin'den daha hızlı nasıl büyümüşüz, ben bunu
anlamıyorum; eminim ki, milyonlarca esnafımız da anlamıyor. Demek ki,
rakamlardan sıyrılıp, sosyal hayatın gidişatına baktığımız zaman, esnaf kan
ağlıyor dedik; fakat, bu yasayla da, esnafımıza çareler üretmemiz gerekirken,
yine, bir kesimi tasfiye etmek üzere kurulu bir yasa çıkarmaya çalışıyoruz.
Esnafımızın gerçek
sorunları nelerdir? Bu yasa hazırlanırken hangi kesimlerle görüş alışverişine
varılmış veyahut da hangileriyle görüşülmemiş? Hükümetimizin açıkladığı bu
rakamların dışında ben de sizlere birtakım rakamlar açıklamak istiyorum:
2005 yılı ocak ayında 33
ilin esnaf ve sanatkârları sicil memurluğundan gelen verilere göre, 1 016
bakkal, 413 kahveci, 338 şoför, 313 nakliyeci, 186 berber ve kuaför, 153
tuhafiyeci, 145 büfeci, 130 lokantacı, 129 kamyoncu, 127 taksici işini terk
etmiştir. Demek ki, ülke ekonomisinin büyük bir bölümünü kapsayan küçük esnaf
hiç de iyi bir durumda değildir.
Dikkatinizi çekmek
istediğim, birinci sırayı, önceki aylarda olduğu gibi, bakkallar almaktadır.
Bunun sebebi de defalarca dile getirildi. Hiper ve grosmarketler, ürün
çeşitleri ve cazip kampanyalarıyla bir işkolunu Türkiye'de bitirmektedirler.
Yapılacak işse, bu marketlerin şehir merkezlerinden dışarıya taşınmasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde durmamız gereken diğer bir konu da, vergi
meselesidir. Ülkemizde vergi çeşitliliğinin sağlanması gerekmektedir. Vergi
oranları da makul seviyelere indirilmelidir. Devletin giderlerinin arttığı
dönemlerde geçici vergi adıyla vergi alınıp, daha sonra bu vergilerin kalıcı
hale getirildiği hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu, bir anlamda kayıtlı
ekonomiyi cezalandırmaktadır. Bu sebeple, kayıtdışını kayıt altına almak için
çok ciddî biçimde çalışmamız gerekmektedir.
Artık hepimiz çok iyi
biliyoruz ki, içinde bulunduğumuz ekonomik durgunluktan çıkmanın yolu üretimden
geçmektedir. Bunun için, üretim üzerinde vergi yükünün düşürülmesi çok
önemlidir. Örneğin, istihdamı teşvik etmek açısından, küçük işletmelerin
yanında çalıştırdıkları kişi sayısına bağlı olarak oransal vergi indirimleri
sağlanmalıdır. Ayrıca, asgarî ücretten alınan vergi de kademeli olarak
azaltılırsa, sigortasız işçi çalıştırma mantığının da yavaş yavaş yok olacağı
düşüncesindeyim. Yine, bunlarla paralel olarak KDV oranları mal gruplarına göre
yeniden gözden geçirilmelidir.
Üzerinde konuştuğum bu
maddenin ana başlığı, esnafımızın resmî ve özel kuruluşlarla olan ilişkileri,
bunların düzenlenmesi ve basitleştirilmesidir. Esnaf ve sanatkârlarımızın
merkez ve mahallî idarelere ödedikleri çok sayıda vergi, zaman ve emek kaybına
neden olmaktadır. Karmaşık ve sık değişen vergi sistemi, esnafın sık sık vergi
dairelerine gitmesini gerektirmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi,
vergilerin birkaç ana kademede toplanıp basitleştirilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte, bazı
belediyelerimizin esnafımıza uyguladığı tabela vergisi yüzde 40 000'lere varan
oranlardadır ve yükseltilmiştir. Bu artışlarla küçük esnafın tabela asması
mümkün değildir. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir. Biz,
daha önceki gibi sembolik rakamlar alınsın demiyoruz; ama, esnafımız da burada
düşünülmeli diye önkoşul koşuyoruz.
Ayrıca, bu zamlarla
reklam tabelacılığı da büyük sıkıntı içerisine girmiştir. Metal ve plastik
aydınlatma, kimya, hırdavat sektörlerinde çalışan milyonlar direkt
etkilenmektedir. Gerçekten, bu oranlarda vergileri toplayan bir büyükşehir
belediyesinin gelirinin ne derecede yükseleceğini, buyurun, siz hesap edin. Bu
sebeple, bunun da önemle üzerinde durulması gerektiğine inanıyoruz.
Esnafımızı içerisinde
bulunduğu sarmaldan çıkarmak için vergi dışında düzenlemelere ihtiyacımız
vardır. Esnafımızı, üreten ve ürettiğini satan bir yapıya kavuşturmamız
gerekmektedir. Bunun için de, esnafın içerisinde bulunduğu kredi sorunlarına
eğilmeliyiz ve küçük esnafın ve sanatkârlarımızın üretken KOBİ'ler haline
dönüşmesini sağlamalıyız. Halk Bankası eliyle verilen kredilerin daha aşağıya
çekilmesi için tekrar çalışma yapmalıyız. Esnaf, sanatkârlar ve KOBİ'lerin,
ülkemiz üretiminin yüzde 37'sini, istihdamının yüzde 46'sını, ihracatının yüzde
8'ini karşılamakta olduğunu hepimiz biliyoruz; ama, toplam kredilerden de yüzde
4 oranında pay almaktadırlar. Buradaki çarpıklık ve ihtiyaç ortadadır.
Ülkemizin en büyük kesimini oluşturan bu insanları dışlayarak başarılı bir
ekonomiye sahip olmamız mümkün değildir.
Biz, bu yasa tasarısına
olumlu bakmaktayız; ama, biraz önce aktardığım konular da düşünülmelidir diye
söylüyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Coşkuner.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
Odaların gelirleri
MADDE 14.- Odaların
gelirleri şunlardır:
a) Kayıt ücreti.
b) Yıllık aidat.
c) Konfederasyonca
belirlenen tarife ücretleri karşılığında düzenlenecek ve onanacak belgeler ile
yapılan hizmetler karşılığında alınacak ücretler.
d) Meslekî yeterlik
belgesi ücretleri.
e) Yayın gelirleri.
f) Sınav ücretleri.
g) Oda amacını
gerçekleştirmek için kurulacak kuruluşların ve iştiraklerin gelirleri.
h) Oda tarafından
düzenlenecek danışmanlık, eğitim, kurs ve sosyal faaliyet gelirleri.
ı) Muhasebe işlerinin
yapılmasından elde edilen gelirler.
j) Faiz ve diğer gelirler.
k) Bağış ve yardımlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına söz isteyen Antalya Milletvekili
Sayın Osman Özcan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN
ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Esnaf ve Sanatkârlar
Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; esnaf ve sanatkârlarımız 5 700 000 civarında olup, bunların
aileleriyle birlikte çalıştırdıkları insanları da sayarsak, ülke nüfusunun
yüzde 20'sini teşkil ettikleri görülmektedir. Genelde bizim esnafımız doğrudur,
dürüsttür, çalışkandır; erkenden işinin başına gider, işyerini açar, müşterisini
bekler; kanaatkârdır, az da olsa, az da gelir elde etse, Allah bereket versin
demesini de bilir. Ananesine, geleneğine, göreneğine sahiptir. Esnafın işyeri,
taksisi ekmek teknesidir.
Değerli arkadaşlarım,
işte, bu esnaf ve sanatkârlarımızın Anayasayla sağlanan teminatlarını yerine
getirmek, örgütlenmelerini sağlamak için bu kanun tasarısı getirilmiştir;
yerindedir, doğrudur, destekliyoruz. Bu maddeyle de gelir kaynakları
fazlalaştırılmaktadır; bu da yerindedir.
Değerli arkadaşlarım,
ülkemizde hükümetler nedense örgütlenmeye sıcak bakmazlar. Bunu bugünkü
hükümetler için söylemiyorum; 1950 yılından bugüne kadar nedense esnafımızın,
memurlarımızın örgütlenmesine genelde hükümetler iyi gözle bakmazlar. Halbuki,
örgütlenmenin olmadığı bir yerde gelişme olmaz. Dünyanın en geri kalmış
ülkeleri de örgütlenmemiş toplumlardır.
Şimdi, Belediye Yasasıyla
ilgili reklam ve tabela vergileri çıkardık. Bunun üst sınırı var, alt sınırı
var. Fakat, bazı yerlerden aldığımız fakslara göre, belediyelerimiz, belediye
başkanlarımız nedense esnaflarımıza üst sınırı tatbik etmektedirler. Mesela
Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden esnaflarımız çok tedirgindir. Bu belediye
başkanlarımızın bu vergileri koyarken en alt tabakayla ilgili de vergiler
almalarını diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
taksicilerimizi biliyorsunuz, sarı arabalarımızı. Sabahlara kadar sıra
beklerler, ölümle pençeleşirler, sıra gelsin de evimize, çocuğumuza çorba
parası alalım diye uğraşırlar. Onun için, bunlarla ilgili çok önemle durmamız
gerekmektedir. Bunların isteklerini yerine getirmemiz gerekmektedir; çünkü,
şoför esnaflarımız gerçekten büyük özveriyle sabahlara kadar çalışmaktadırlar,
geçim sıkıntısı içindedirler, fiyatların yüksek oluşu arabalara binmeyi de
azaltmıştır, onun için gelirleri de gittikçe azalmaktadır.
Ben Ankara'da gezerken
hiç kendi arabamla gezmem. Sarı arabaya binerim, onunla gezerim. Gezerken de
sorarım: Ülkenin gidişatı nasıldır falan derim. Şunu bilin, ülkenin gidişatını
en iyi anlayanlar sarı arabalardaki şoförlerdir. Eğer onlara binerseniz,
onlardan dikkatle laflar alırsanız, ülke gidişatını, sizin de gidişatınızın
nasıl olduğunu onlardan öğrenebilirsiniz. Tavsiye ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Maliye Bakanımız geçen gün "emekli aylıklarına bakıldığında açlık ve
yoksulluk sınırının altında maaş alan hiçbir emekli yoktur" deyiverdi.
Şimdi, bizim Akdeniz
Bölgesinde bir söz var değerli arkadaşlarım: "Arının deliğine civkiç
sokma" derler bizde. Yani, arının deliğine Sayın Bakanımız çivgiç sokunca
kabak da sizin başınıza patlıyor. Onun için, Sayın Maliye Bakanımızın da bu
işlerde çok ciddî konuşma yapmasını diliyorum. Çünkü, ülkemizdeki ekmek
kuyruklarını burada anlatma lüzumunu da görmüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi esnaf ve sanatkârlarımızın Bağ-Kur borçları olsun, Sosyal Sigortalar
borçları olsun, bunların bir düzenleme yapılmasıyla ilgili hazırlıkların
yapıldığını da biliyorum. Bunun için de çok teşekkür ediyorum. Katkı vermek
istiyoruz, eğer çok iyi niyetli gelmişse, katkı vermek istiyoruz. Bu
uygulamaların tefeci faizi yerine -bundan önceki faizler tefeci faiziydi-
bugünkü faizler oranına düşürülerek bunların bir ödeme cetveline bağlanmasını
ve böylece, esnafımızın Sigorta borcu ile Bağ-Kur borçlarının düzenlenmesi de
yerinde olur diye düşünüyorum.
Ben, turizm yörelerimizin
bir milletvekili olarak esnafımızın çok sıkıntı çektiğini biliyorum. Çünkü
"her şey dahil" sistemiyle değerli arkadaşlarım, motellerimizin
altında altın dükkânları da vardır, deri dükkânları vardır, tuhafiye dükkânları
vardır ve böylece zaten ülkemize gelen turistlerin büyük bir kısmının ikinci,
üçüncü, dördüncü sınıf olduğunu göze alırsak, bilirsek esnafımızın da alışveriş
yapamadığını, çok sıkıntı çektiğini biliyorum. Onun için, Turizm Bakanımızın,
bilmem, Denizli'nin halısıyla, bilmem, Rusya'daki turistin görgüsüzlüğüyle
uğraşma yerine, bu esnafımızın daha iyi gelir elde etmesi yönünde çaba sarf
etmesini diliyorum ve böylece hepinizi saygı, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özcan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum:
Fesih, tasfiye ve iptal
MADDE 15.- Odaların fesih
sebepleri şunlardır:
a) Üye mevcudunun
ikiyüzden aşağıya düşmesi.
b) Bakanlıkça yapılacak
uyarıya rağmen mevzuata aykırı genel kurul kararlarının iki ay içinde
düzeltilmemesi.
c) Konfederasyonca tespit
edilen yıllık zorunlu giderleri karşılayacak miktarda gelir sağlayamadığının
birlik tarafından tespit edilmesi üzerine yapılacak yazılı uyarıya rağmen odanın
mali durumunun bir yıl içinde iyileştirilememesi.
d) Odanın faaliyet
alanına giren hususlardan aynı meslek koluna mensup esnaf ve sanatkârların
zamanla ayrı oda kurmaları sonucu, kalan üye sayısının ikiyüzden aşağı düşmesi.
Odalar yukarıda yazılı
sebeplerle Bakanlığın teklifi üzerine yetkili asliye hukuk mahkemesi kararıyla
fesih olunur.
Yukarıdaki hükümlere göre
feshedilen odaların bağlı oldukları birlikçe görevlendirilecek heyet
tarafından, borçları kendi varlığından ödenip, alacakları tahsil edildikten ve
tasfiye giderleri de karşılandıktan sonra kalacak meblağ ile aynî haklar, heyet
tarafından tutanakla birliğe devredilir. Kuruluşu yapılan odanın, daha sonra
kuruluşunun usule uygun olmadığının anlaşılması halinde süre kaydı aranmaksızın
odanın kuruluşu Bakanlık tarafından iptal edilir. Odanın kuruluş işleminin
iptali halinde ise, odanın mal varlığı birliğe devredilir. Fesih olan veya
kuruluşu iptal olan odaların üye kayıt defterleri birlik tarafından muhafaza
edilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Ancak, 1 adet önerge
vardır; önergeyi okutup işleme alacağım; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı "Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu
Tasarısı"nın 15 inci maddesinin (a) bendinde yer alan
"ikiyüzden" ibaresinin "yüzden" şeklinde değiştirilmesini,
arz ve teklif ederiz.
|
Yekta Haydaroğlu |
Nuri Çilingir |
Vahit Çekmez |
|
Van |
Manisa |
Mersin |
|
Tacidar Seyhan |
Ayhan Sefer Üstün |
Hasan Ali Çelik |
|
Adana |
Sakarya |
Sakarya |
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ANĞI(Konya) -
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda, esnaf ve
sanatkâr odası kurulamayan ilçede birliklerce şube açılarak buralardaki esnaf
ve sanatkârlara hizmet götürülmesi öngörülmüş olmasına rağmen, muhtemelen şube
masrafları bu yerlerden elde edilecek gelirlerden daha çok olacağından, şube
açmak yoluna gidilmeyecektir. Devletin görevi vatandaşına hizmet etmek
olduğundan, halen kurulu bulunan esnaf ve sanatkârlar odalarının varlığının
sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca fesih için sayının
200 olarak korunması durumunda, 700 civarında esnaf ve sanatkâr odası kapanmak
zorunda kalacaktır.
Bu nedenle, aktif üye
sayıları en azından 100 ve üzeri olan odaların hukukî varlığını koruması için,
madde metninde yer alan 200 ibaresi 100'e indirilmelidir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Esnaf ve Sanatkârlar
Odaları Birlikleri
Birliklerin kuruluşu
MADDE 16.- Her il
merkezinde bir esnaf ve sanatkârlar odaları birliği kurulur.
Bakanlıkça hazırlanan
örneğe uygun olarak düzenlenmiş birlik ana sözleşmesi bir dilekçe ile o yer
valiliğine verilir. Valilik onbeş gün içerisinde gerekli araştırmasını yaparak
kuruluş onayı için belgeleri Bakanlığa gönderir.
Birlik, ana sözleşmesinin
Bakanlık tarafından onaylanmasını müteakip kurulmuş olur. Birlik kuruluşlarında
Konfederasyon görüşü alınır.
Bir ilde birden fazla
birlik kurulamaz.
BAŞKAN - Söz talebi?..
Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi
okutuyorum:
Birliğin çalışma bölgesi
MADDE 17.- Birlik çalışma
bölgesi kurulduğu ilin idarî sınırlarıdır. Çalışma bölgesindeki odalar
faaliyetlerinden dolayı birliğe karşı sorumludurlar.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi okutuyorum:
Birliğe kayıt
MADDE 18.- Odalar,
çalışma bölgesi içinde bulundukları birliğe, birliğin kuruluşunu takip eden bir
ay içinde, yeni kurulan odalar da kuruldukları tarihten itibaren aynı süre
içinde kayıt olmak zorundadırlar. Kayıt zorunluluğunu yerine getirmeyen odalar
birlik tarafından resen kaydedilir ve bu durum ilgili odaya yazılı olarak
bildirilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum:
Birliğin organları
MADDE 19.- Birlik
organları şunlardır:
a) Genel kurul : Genel
kurul tarihinden en az altı ay önce kurulmuş olan odaların başkan ve yönetim
kurulu üyelerinden oluşur.
b) Başkanlar kurulu :
Birliğe üye odaların başkanlarından oluşur.
c) Yönetim kurulu : Başkan
dahil olmak üzere oda sayısı yirmibeş ve daha az olanlarda beş, 26-50 olanlarda
yedi, 51-120 olanlarda dokuz, 121 ve daha fazla olanlarda onbir kişiden oluşur
ve genel kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir.
Aynı sayıda yedek üye seçilir.
d) Denetim kurulu : Genel
kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilecek oda
sayısı 50 ve daha az olanlarda üç, 51 ve daha fazla olanlarda beş kişiden
oluşur. Aynı sayıda yedek üye seçilir.
e) Disiplin kurulu : Oda
sayısı 50 ve daha az olanlarda üç, 51 ve daha fazla olanlarda beş kişiden
oluşur ve genel kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere
seçilir. Aynı sayıda yedek üye seçilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Edirne Milletvekili Nejat
Gencan; buyurun.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) -
Yok efendim.
BAŞKAN - Başka söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı "Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanun
Tasarısı"nın 19 uncu maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Yekta Haydaroğlu |
Tacidar Seyhan |
|
Ordu |
Van |
Adana |
|
Haşim Oral |
Ülkü Güney |
R.Kerim Özkan |
|
Denizli |
Bayburt |
Burdur |
"a) Genel kurul:
Genel kurul tarihinden en az altı ay önce kurulmuş olan odaların başkan ve
yönetim kurulu üyeleri ile birliğin görevde bulunan başkanı, yönetim ve denetim
kurulu üyelerinden oluşur."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ANĞI (Konya) -
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkan, önerge sahibi olarak, Tacidar Seyhan, 2 dakika konuşacak.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tacidar Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19, 28 ve 36 ncı
maddelerde, birliğin üyeleri, denetim kurulu üyeleri ve başkanları ile
federasyonun üyeleri, denetim üyeleri ve başkanları -aynı şey, 19 uncu maddede
de tanımlanmış- federasyonun, konfederasyonun genel başkanları, yönetim kurulu
üyeleri ve denetim kurulu üyeleri doğal delege sayılmıyordu. Değerli
arkadaşlar, baştan beri uzlaşmada olduğumuz bir konu, son anda,
arkadaşlarımızın takdiriyle, metinden çıkarılmıştı.
Şimdi, yaptığımız
düzenlemeyle, biz, doğal delegelik hakkını, birlik, federasyon ve konfederasyona
yeniden tanıyoruz. Siyasî partilerde de böyledir; ilçe yöneticileri başkanları,
il yöneticileri başkanları, parti meclisi üyeleri, her zaman, bulundukları
siyasal yapının seçiminde doğal delege kabul edilirler. Bu nedenle, bizim
içinde bulunduğumuz konumla, federasyonun, konfederasyonun ve birliklerin
içinde bulunduğu konum arasında, demokratik bir ayrışma yaratmamak, bunlar
hakkında, bir hakkın elinden alınmış olmasını ortadan kaldırmak amacıyla, bu
maddelerde düzeltme istedik. Sayın Bakan, Adalet ve Kalkınma Partisinin çok
değerli Grup Başkanvekilleri, bizim Grup Başkanvekillerimizle birlikte çalışma
yaptılar, bu önemli eksikliği düzeltiler. Biz de, komisyon üyeleri olarak,
arkadaşlarımızla bunun üzerinde çalıştık ve bir mutabakata vardık. Yapılan
değişiklik, olumlu değişikliktir; hem 19 uncu hem 28 inci hem 36 ncı maddede,
konfederasyon, federasyon ve birliğin doğal delegeliklerinin ilanını kabul
eden, yani, onların doğal delegeliğini kabul eden değişikliklerde desteğinizi
bekliyoruz.
Bu konuda bize destek
veren, anlayış gösteren, Bakanımıza, komisyon üyelerimize ve siz değerli
milletvekillerine, tüm esnaf sanatkâr adına ve konfederasyonda görev yapmış,
emek vermiş, birlikte emek vermiş bütün yöneticiler adına teşekkür ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.39
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.46
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
851 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2.- Esnaf
ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 20 nci
maddesini okutuyorum:
Birlik genel kurulunun
görev ve yetkileri
MADDE 20.- Birlik genel
kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Birlik başkanını,
yönetim, denetim ve disiplin kurulu asıl ve yedek üyelerini seçmek.
b) Yönetim kurulu
faaliyet raporu, denetim kurulu raporu, bilânço ve gelir ve gider hesaplarını
incelemek, kabul veya reddetmek.
c) Yönetim kurulu ve
denetim kurulunu ibra etmek.
d) Yeni döneme ait
çalışma programı ile bu program içinde yer alacak olan eğitim, teorik ve pratik
kurs programlarını ve tahmini bütçeyi incelemek, aynen veya değiştirerek kabul
etmek.
e) İşlem ve eylemleri
nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri hakkında dava
açılmasına, bunların görevde kalıp kalmamasına karar vermek.
f) Bakanlıkça düzenlenen
birlik ana sözleşmesinde değişiklik yapılması hakkında yönetim kurulunca
Bakanlıktan alınacak ön izne dayanarak, karar vermek.
g) İmkânları ölçüsünde
öğrenci okutulmasına, bir evvelki yıl gayri safi gelirlerinin % 10'unu geçmemek
şartıyla kamu yararına hizmet eden kuruluşlara sosyal yardım yapılmasına ve
bütçe imkânları elverişli olmayan üye odalara durumlarını belgelendirmeleri
kaydıyla aynî ve nakdî yardımda bulunulmasına karar vermek.
h) Kuruluş amacını
gerçekleştirmeye yönelik gayrimenkul ve her türlü taşıt alım ve satımına,
gayrimenkul karşılığında ödünç para alınmasına karar vermek.
ı) Üye odaların ve
üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini
kolaylaştırmak ve mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak
amaçlarıyla sınırlı olarak kurulmuş veya kurulacak şirketlere ve kooperatiflere
iştirak etmek, amaçlarına uygun olarak eğitim ve öğretim kurumları kurmak üzere
vakıf kurmaya karar vermek ve bu konuda işlemleri yürütmek üzere yönetim
kuruluna yetki vermek.
j) Faaliyetlerine ait
bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında güncelleyerek tutmak.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Antalya Milletvekili Sayın
Tuncay Ercenk; buyurun.
CHP GRUBU ADINA TUNCAY
ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Esnaf ve Sanatkârlar
Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
görüştüğümüz tasarı, esnaf ve sanatkârları ilgilendiren bir tasarı. Esnaf ve
sanatkârların yapılan sayıma göre 5 614 000 üyesi var. Bu sayıyla, bu
örgütümüz, Türkiye'deki en büyük sivil toplum örgütü olma özelliğini koruyor;
ancak, bu yasa tasarısı hazırlanırken, böylesine önemli bir örgütün
temsilcileriyle, kendileriyle veya üyeleriyle herhangi bir temas yapılıp
yapılmadığı konusunda, gerçekten, şu anda bir fikir sahibi değiliz. Bunu,
Tuncay Ercenk olarak, bir Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili olarak
söylemiyorum. Aynen, bu örgütün başı, Genel Başkanı Sayın Derviş Günday'ın
virgülüne ve noktasına dokunmadan kendi sözleriyle açıklamak istiyorum.
"Katkı ve mutabakatımız alınmadan, bir oldubittiyle son şekli verilen meslekî
kuruluşlarımızın teşkilat kanunu, karşıda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülüyor. Bizlerin, kendimizle doğrudan ilgili böylesine hayatî bir kanunu
izlememize izin verilmiyor. Bu durumu şiddetle kınıyoruz" diyor Sayın
Derviş Günday.
Biz, bu kürsüye her
çıkışımızda, toplumun çeşitli kesimleriyle ilgili bir tasarı hazırlanırken, o
kesimlerin görüşlerinin alınması, muhalefet partisiyle birlikte bu tasarıların
hazırlanması, doğrusu neresi, yanlışı neresi, o ilgili kesimlerin de düşüncesi
ve görüşü alınarak tasarının hazırlanmasında çok büyük yarar gördüğümüzü,
çünkü, toplumu ilgilendiren yasalar olması nedeniyle, böyle bir tartışmanın,
böyle bir görüşmenin, görüş alışverişinin alınmasında hep yarar gördüğümüzü
söyleyegeldik; ama, öyle görüyorum ki, bugüne kadar, bu tasarılar
hazırlanırken, toplumun o kesimleriyle ciddî bir görüş alışverişinde
bulunulmadan Yüce Meclisin önüne getiriliyor ve bir oldubitti anlayışıyla
tasarılar kanunlaştırılmaya çalışılıyor.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, Türkiye, ekonomik ve siyasal açıdan çok iyi yönetilmiyor.
Geçenlerde, yüzde 9,9 büyümeden söz edildi; ancak, büyüme dediğimiz zaman, bir
kalkınmanın varlığından söz etmek lazım, büyüme dediğimiz zaman, üretimden söz
etmek lazım. Kalkınma, üretim, büyümenin temel unsurları. Fabrika açılmıyor,
işsizlik artıyor; ama, biz, ne hikmetse, büyüdüğümüzü iddia ediyoruz. 222 900
esnaf kepenk kapatmış. Esnafı böylesine perişan. Çiftçisine bakarsanız, aynı
perişanlık, emekliye bakarsanız, memura bakarsanız, aynı perişanlık; ama, Türkiye'de
ekonominin büyüdüğünden söz edilme noktasına geliniyor. 250 milyar dolarlık bir
borç var gündemimizde ve yine, Türkiye'de 9,9 büyümeden söz edilme noktasına
gelinmiş. Esnaf protesto altında bunalmış, sanayi çarşıları ve ticaret
merkezlerinde rüzgâr esmiyor; bakkalı, terzisi, marangozu, demircisi,
kahvecisi, kamyoncusu, berberi, kuaförü, tamircisi, hepsi sıkıntı içinde ve
hükümet, maalesef, büyümeden söz ediyor ve dolaştığımız her yerde "evimize
ekmek götüremiyoruz" şikâyetleriyle karşılaşıyoruz; ama, biz, büyümeden
söz ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
2003-2005 Mart arası 222 900 esnaf kepenk kapatmış. Rakamlarla vermek
istiyorum. 2003 yılında 141 291 yeni işyeri açılmış, aynı yılda 104 400 işyeri
kepenk kapatmış; 2004 yılında 146 095 yeni işyeri açılmış, aynı yılda 92 700
işyeri kepenk kapatmış; 2005 yılının ilk üç ayında 25 800 işyeri kapanmış.
Türkiye'de protesto
edilen senet sayısı hızla artmaktadır. 1 milyar liranın üstündeki protesto
edilen senet sayısı yüzde 69 artmıştır; 1 milyarın altındaki protesto edilen
senet sayısı yüzde 13 artmıştır; 1 milyarın altındaki protesto edilen
senetlerin sayısı yüzde 14 artmıştır; 1 milyarın üstünde protesto edilen senet
sayısı, 2005'in şubat ayında, bir önceki döneme göre de yüzde 70 artış
göstermiştir.
Çiftçinin durumu aynı
şekilde. Çiftçi 1 kilo buğdaya 1 bardak çay içebiliyor; 3 kilo buğdaya 1 litre
mazot alırken, şimdi 7-8 kilo buğdaya 1 litre mazot alabiliyor. Tabiî,
çiftçinin bu durumu, dolayısıyla esnafa da yansıyor. Esnafın da alışveriş
gücü... Çiftçinin alım gücü olmayınca, esnafın da alışveriş gücü azalıyor ve
esnaf ciddî olarak ekonomik sıkıntılarla ve protestolu senetlerle karşılaşma
noktasına geliyor.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârların bu ekonomik ve sosyal sıkıntıları ortada dururken, bu
örgütün en üst kuruluşlarının yönetim biçimini tartışmaya başlıyoruz;
federasyonu ne olacak, yönetim kurulunun görevi ne olacak, genel kurulun görevi
ne olacak, nerelerden gelir elde edecek, bununla ilgili tasarıyı gündeme
getirmiş ve kanunlaştırmaya çalışıyoruz.
Eğer esnafın durumu bu
şekilde giderse, çiftçinin ekonomik sıkıntısı bu şekilde devam ederse, bırakın
genel kurulun, yönetim kurulunun görevlerini tartışmayı, oda oluşturacak esnaf
bulmak bile güçleşecek. Bu sıkıntılara çözüm bulmak hükümetin temel görevidir;
yoksa, bu odaların oluşturduğu genel kurulların, örgütlerin, federasyonların
yönetim biçimleri şöyle veya böyle olsun demek, esnafın sorunlarına temelli bir
çözüm bulmaktan uzak bir anlayıştır.
Değerli arkadaşlarım,
bunu, ben, buradan, bir siyasetçi olarak Yüce Meclise sunmaya çalıştım. Bir de,
izin verirseniz, bu tasarının muhatabı ne diyor, bu tasarının muhatapları ne
söylüyor, onların ağzından birkaç tane örnek vermek istiyorum:
"Üretim yapılamıyor.
Her ne kadar makro dengeler olumlu bir hava estirmiş olsa da, bugün itibariyle
piyasalarda talepte de arzda da ciddî sıkıntılar çekiyoruz. IMF programını
bekliyoruz. Programın ne getireceğini tam olarak bilemiyoruz; ama, geçmişe
baktığımızda IMF programının Türkiye'ye bugüne kadar bir şey vermediğini
görüyoruz." Sinan Aygün, Ankara Ticaret Odası Başkanı.
"Şu anda piyasada
ciddî bir durgunluk yaşanıyor. İthalatın fazla olması döviz kurlarının aşağı
seviyelere düşmesi ve diğer sektörlerin anadamarı konumunda bulunan tarım
sektörünün canlanmaması, piyasayı olumsuz etkiliyor. Geçen yıla göre Adana'da
ülkemize dışarıdan gelen malların fazla olması nedeniyle talep azalması oldu.
İhracatımızda geçen yıllara göre fazla bir artış da olmadı." Şaban Baş,
Adana Ticaret Odası Başkanı.
"Piyasalarda durgunluk
var; bunun en önemli üç sebebi, uygulanan ekonomik programın tabana
yayılamaması, kurdaki sıkıntı ve geçmişte yaşadığımız ekonomik sıkıntılardan
dolayı üzerimizde kalan ürkeklik ve endişe." Mehmet Yüksel, Denizli
Ticaret Odası Başkanı.
"Yaşanan durgunluk,
bizce, dolar kurundaki düşüş ve bir türlü istikrarın sağlanamaması, kamu
yatırımlarının yok denecek kadar düşük olması, piyasalarda sürdürülebilir bir
güvenin henüz yakalanmamasından kaynaklanıyor. Diyarbakır'da içpazarda talep
artışı yok, üretim de artmıyor." Şeyhmuz Akbaş, Diyarbakır Sanayi ve
İşadamları Derneği Başkanı.
"Piyasada durgunluk
yaşanıyor. Sebepleri, SSK ve Bağ-Kur primlerinin aşağıya çekilmesi, vergilerin
yükseltilmesi, vatandaşın alım gücünün düşük olması. İlimizde içpazarda geçen yıla
göre talep azaldı. Bölgemizde üretim de artmadı istihdam da. Bu şartlar böyle
devam ederse, 2005 yılının kalan dokuz ayını pek iyi görmüyoruz, ümitli
değiliz." Bekir Duvarcı, Konya Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı.
"Makro düzeydeki
gelişmelere rağmen piyasalarda gözle görülür bir iyileşme ve küçük esnafın
beklentilerine cevap verecek bir gelişme henüz ortaya çıkmadı. Siyasî
istikrarın ekonomik istikrara dönüşmesini istiyoruz." Adnan Sakoğlu,
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
şahsınız adına da söz istediğiniz için, buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
"Durgunluk yaşanıyor. Yüksek yerlerde havalar iyi; ama, tabanda fevkalade
sıkıntı var. Sosyal patlamaya doğru gidiyoruz. Bunun üç nedeni; halkın alım
gücü azaldı, kredi faizleri çok yüksek, esnafın beklediği yasal düzenlemeler
yapılmadı. Alım gücü düştüğü için içpazarda talep azaldı, üretim artışı
yok." Halil İbrahim Kalfaoğlu, Trabzon Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği
Başkanı.
"Sözde Ermeni
soykırımıyla yaptığınız çıkış için teşekkür ederiz. İnanın, yaptığınız bu
önemli olay için herkesin takdirini kazandınız. Halk, yapılanların kimin
sayesinde olduğunu görüyor. Anamuhalefet Partimiz olarak sizlerden en az bu
kadar ses getirecek ekonomik atılımlar bekliyoruz. Örneğin, binlerce esnafı
ilgilendiren SSK ve Bağ-Kurdaki adaletsizlikler. Yıllarca bozuk giden piyasa
şartlarında zaman zaman SSK primlerini ödeyemeyen esnaf, SSK'nın gecikmelere
uyguladığı yüzde 10 bileşik, senelik yüzde 150'lere varan faizlerle icra
dairelerinde resmen can veriyor. Gecikmiş primleri ödeyelim istiyoruz; fakat,
anaparasının 3-5 katına çıkmış borçlardan dolayı, yanına dahi yaklaşamıyoruz.
Kısır bir döngü içerisinde borç çığ gibi büyüyor. Partimizden isteğimiz ve
ricamız, bu konuda bir açıklama yaparak kamuoyunu harekete geçirmeniz. AKP, bu
vurdumduymazlığıyla kendi sonunu getirdi. Bu halk, sizi halkçı misyonunuzla
tanıdı; ama, esnaf da halktır ve en az 5 000 000 esnaf -aileleriyle, takribî
15-20 milyon insan- bu çıkışı yapacak liderini takip edecektir. Sizlere
güveniyor ve seviyoruz. Saygılarımızla. Hakan Işık Enziyan. 24.3.2005"
"Sayın Cumhuriyet
Halk Partisi Ekonomi Masası,
1992-2000 tarihleri
arasında KOMBASSAN ve YİMPAŞ Holdingleri, devletin, SPK Başkanlığının
müsaadeleri olmadan, Türk Ticaret Kanununun hiçbir maddesine uymayarak kanunsuz
para toplamak için, emekli din adamlarını kullanarak, Avrupa'daki camilerde
ayet ve hadislerle yüce dinimizi istismar ederek, faizle değil helal kazançtan
kâr ortaklığı adı altında, paranızı geri almak istediğinizde paranızın tamamını
mark olarak kârıyla birlikte geri ödemek vaadiyle, bir makbuz karşılığında
elden milyarlarca mark toplamışlardır. Toplanan paraları, devlet kontrolü
dışında Türkiye'ye transfer ederek… 2000 tarihinden sonra para akışı durunca
anaparamızı geri alamadığımızdan, binlerce vatandaş kuruşa muhtaç durumda
bulunmaktayız. Bir an önce, 200 000 mağdur vatandaşın haklarının korunması için
ve yüce dinimizi bu din tacirlerinden kurtarmak üzere Mecliste bütün
ağırlığınızı koyarak AKP Hükümetini uyararak acil ve etkin kararlar almanızı
arz ederim. Cemal Mutlu. 27.3.2005"
Değerli arkadaşlarım,
bütün bunlar, okuduklarım, bu tasarının muhatabı olan, konusu olan, onlar adına
tasarı gündeme getirdiğiniz ve kanunlaştırmaya çalıştığımız insanların
feryatları. Bu sorunlara çözüm bulmadan, bu kuruluşların yönetimlerinin işleyiş
biçimini, gelir durumlarını ne kadar aktarmaya çalışsanız, ne kadar bunlarla
ilgili düzenlemeler getirmeye çalışsanız, esnafın ekonomik sıkıntısını,
sanatkârın sıkıntısını, sosyal sıkıntılarını, ekonomik sıkıntılarını çözme
olanağımız yoktur. Köklü, ciddî, kredilerle ilgili, desteklemeyle ilgili
düzenlemeler getirmek zorundayız. Aksi takdirde, gerçekten, biraz önce okuduğum
metindeki gibi, sosyal patlamaya doğru gidiyoruz.
En kısa zamanda tedbir
almanızı diliyorum, istiyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ercenk.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi
okutuyorum:
Birlik başkanlar kurulu
MADDE 21.- Birlik
başkanlar kurulu; istişare organı olup, birlik çalışma bölgesindeki esnaf ve
sanatkâr ile odalara ilişkin meseleler hakkında birlik yönetim kuruluna
tavsiyelerde bulunur.
Birlik yönetim kurulu
başkanı, başkanlar kurulunun da başkanıdır. Başkanın bulunmadığı hallerde
toplantıya yetki verilen birlik yönetim kurulu başkan vekili başkanlık eder.
Kurul, üyelerinin
çoğunluğu ile yılda bir defa eylül ayında kendiliğinden toplanır ve
gerektiğinde birlik başkanının veya başkanlar kurulunun çoğunluğunun yazılı
çağrısı ile her zaman toplanabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi
okutuyorum:
Birlik yönetim kurulunun
görev ve yetkileri
MADDE 22.- Birlik yönetim
kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Birlik işlerini
mevzuata ve genel kurul kararlarına uygun olarak yürütmek.
b) Bakanlık ve Konfederasyonca
mevzuat gereği verilecek görevleri yerine getirmek.
c) Yeni dönem çalışma
programı ile bütçeyi, bilanço ve gelir ve gider tablolarını hazırlamak ve genel
kurula sunmak.
d) Odaların
çalışmalarının mevzuat ve oda ana sözleşmesi esasları içinde yürütülmesini
sağlamak üzere gerekli görülecek zamanlarda, işlemlerini incelemek ve alınması
gerekli tedbirler hakkında bildirimde bulunmak.
e) Odalar hakkında
lüzumlu bilgilerin Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında düzenli olarak
tutulmasını sağlamak ve resmî dairelerin bu husustaki isteklerini yerine
getirmek.
f) Odaların gelişmesini
sağlamak, ihtiyaç ve güçlüklerini gidermek için gerekli tedbirleri almak, bu
konuda resmî ve özel merciler nezdinde teşebbüslerde bulunmak, genel meslekî
menfaatlerini ilgilendiren konularda adlî ve idarî yargı mercileri önünde
birlik başkanı marifetiyle birliği temsil etmek.
g) Odalarda ve odalar
arasında çıkan olumsuzluk ve anlaşmazlıklarla ilgili olarak düzenlenen
raporları incelemek ve konuyu çözüme kavuşturmak.
h) Odaların, kuruluş
amacını gerçekleştirmeye yönelik gayrimenkul ve her türlü taşıt alım ve satımı
ile ödünç para alınması; şirket, vakıf ve kooperatif kurma ve kurulu
bulunanlara katılma yönündeki taleplerini incelemek ve karar vermek.
ı) Resmî ve özel merciler
tarafından istenecek temsilciyi atamak ve görevlendirmek.
j) Genel sekreter ve
diğer personelin atama, terfi, cezalandırma ve görevlerine son verilmesine
karar vermek ve personele ait bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri
tabanında güncelleyerek takip etmek.
k) Çalışma bölgesi
içindeki meslekî teamül, gelenek ve uyulması zorunlu meslekî kararları kendi
görüşü ile birlikte Konfederasyona iletmek.
l) Birlik katılma payının
ve kayıt ücretinin üye odalardan elektronik ortamda tahsilini sağlamak.
m) Esnafın işyeri açması,
kapatması veya meslek değiştirmesi ile ilgili işlemlerin Bakanlık e-esnaf ve
sanatkâr veri tabanından takibini yaparak sicil işlemlerinin yerine
getirilmesini sağlamak.
n) Odalardan gelen esnaf
ve sanatkârlara ait şikayetleri incelemek ve neticelendirmek, ya da gerek
görülmesi halinde konuyu Konfederasyona intikal ettirmek
o) İllerde, esnaf ve
sanatkârların müşterileriyle ilişkisinde ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, konu
hakem heyetlerine intikal ettirilmiş ise bu hakem heyetlerine üye
görevlendirmek.
p) Üyesi olan odalara, bu
odaların mevcut üyelerine ve esnaf ve sanatkârlık faaliyetine yeni başlayacak
kişilere danışmanlık hizmeti vermek.
r) Üye odalardan gelen
yıl sonu bilânço ile gelir ve gider cetvellerini incelemek, odalara yol
gösterici tavsiyelerde bulunmak ve 15 inci maddenin (c) bendine göre
değerlendirmek; bilânço ve gelir ve gider hesap cetvelini Şubat ayı sonuna
kadar, genel kurul evrakını ise genel kurulu takip eden on gün içinde
Konfederasyona göndermek.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına söz isteyen Samsun Milletvekili
Haluk Koç.
Buyurun Sayın Koç. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ
(Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 22 nci maddesinde Grubum ve şahsım adına söz aldım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
yasa tasarısının Genel Kurula indirilmesinden sonra birtakım tartışmalar
yaşandı. TESK ve buna bağlı çeşitli federasyonların konuyla ilgili birtakım
itirazları oldu, yandaş olanlar oldu. Komisyondaki arkadaşlarımız, Sayın Bakan,
yine, her iki partinin yetkilileri bu taleplere muhatap oldular, görüştüler ve
sonuçta, 19 uncu madde temelinde doğal delegelik bir hak olarak verildikten
sonra da tasarının görüşmeleri aksama olmadan akıyor; ama, bu arada, 3 üncü
maddede görüşülen, bizim, -yani, benim, şahsen çok ısrarlı olduğum- şoför
esnafını ilgilendiren tanımla ilgili tekriri müzakere isteğimiz kabul edilmedi;
ama, sonuçta, bütün konfederasyon ve federasyon yetkililerinin talebiyle de
bugünkü akış sağlandı. Bu kanun çıkacak. Bu kanun çıkacak; ama, Türkiye'deki
esnafın sorunlarını biraz gündemde tutmamız gerekiyor, biraz bunları
paylaşmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, son
dönemde, biliyoruz ki, Türkiye'deki hovardalığın, yönetim hovardalığının,
kendilerine emanet edilen devlet bütçesini yatırıma, üretime dönük
kullanmayanların faturasını bütün toplum kesimleri çekti; ulusal sanayicimiz
çekti, ulusal işadamımız çekti, işçimiz çekti, köylümüz çekti, esnafımız çekti
ve halen de çekmeye devam ediyor.
Değerli arkadaşlarım, son
birbuçuk yılda -Sanayi ve Ticaret Bakanlığının resmî rakamları- 49 000
civarında esnaf iflas etmiş durumda, 162 300 esnafın da odadan kaydı silinmiş
durumda. Şimdi, bu gerçekleri niye söylüyoruz; konuyla ilgili bir üst çatı
yasası çıkıyor; ama, esnafın temel sorunlarını, maalesef, bu yasa
karşılayamıyor, bundan sonrasında çok ciddî adımlar atmak gerekiyor. Bunu
dikkatlerinize getirmek için söz aldım.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf tanımının, bilhassa şoför esnafını ilgilendiren bölümünün haksız bir
değişikliğe uğratıldığını -Sayın Bakan da müsaade ederse, aynı görüşü
savunuyorlar diye biliyorum- belirtmek zorundayım. Bildiğiniz gibi, esnaf,
tanım olarak, hem kısıtlı sermayesini hem de emeğini aynı anda ortaya koyan ve
kendi istihdamıyla beraber etrafında da boyutuna göre az sayıda insana istihdam
sağlayan, devletten çok büyük beklentisi olmayan, kendi yağıyla kavrulan insan
demek. Bununla ilgili değişik tanımlar var; ama, şimdi, bu insanların tanımında
sadece ticaret odasına, esnaf odasına kayıtlı olanları esas almaya yönelik bir
anlayış getirilmekte. Bunun sonucu olarak kalfalar, birçok meslek dalında,
birçok esnaf tanımlamasında tümüyle esnaf sayılamayacaklar. Bir başkası, demin
de vurguladım; şoförler, esnaf sayılamayacak. Nedir araba, taksi; taksi,
tekerlekli bir dükkân, ekmek kapısı, direksiyon sallıyor orada. Ama, oranın
işçisi, oranın çalışanı; yani, onun ekmek teknesi o. Bir kişinin 10 tane taksisi
var, o kişi esnaf olacak; ama, orada çalışan, gece ve gündüz ayrı ayrı çalışan
şoför esnafı, esas esnaf kavramına giren, tanımına giren, esnaf sayılamayacak.
Bunu kabul etmek biraz güç, değerli arkadaşlarım. Bu konuda komisyon içerisinde
bir direnç olduğunu biliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
siyasî iktidar, demin Çankırı milletvekili bir arkadaşımız, muhalefet partisi
sözcülerinin burada, işte, her şeye dönük eleştirilerini dile getirdiklerini
ifade etti. Biraz az söyledi değerli arkadaşım; çünkü, olayı bir tespitten
sonra ele almak zorundayız.
Şimdi, siyasî iktidarlar,
topluma verdikleri sözleri gerçekleştirmek üzere göreve gelirler, yürütmeye
gelirler. Bu sorunlardan, çözmekle yükümlü oldukları sorunlardan uzaklaştıkça
da, halkın sorunlarını hafife almaya başladıkça da, tükenmeye, aşınmaya,
yaşlanmaya başlarlar. Bu siyasetin doğal akışı hep bu şekilde olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bu
aşınma süreci, o sözleri verip de gerçekleştiremeyenlerin siyasî iktidardan
uzaklaştırılmalarıyla son bulur. Türk siyasî hayatı da bunun birçok örneğiyle
doludur. İnsanların gözlerinin içine baka baka simit-çay hesabıyla ülkenin
refaha eriştiğini anlatmaya çalışan bir başbakan portresi, maalesef, Türkiye'ye
yakışmıyor.
Değerli arkadaşlarım,
ben, bugün, gündemdışı konuşmalara yanıt veren hükümet üyelerinden Sayın Millî
Eğitim Bakanını dinledim, kulaklarıma inanamadım. Kulaklarıma inanamadım;
belki, birçoğunuz müstehzi bir ifadeyle karşıladınız. Gerçeklerden çok farklı
bir konuşma yaptı. "Biz, uzaydan mı adam getiriyoruz" dedi; ama, ben,
Sayın Bakanın biraz uzaydan geldiğini anlar gibi oldum. Çünkü, Türkiye'nin
gerçeklerinden kopuk bir tanımlama yaptı.
Bakın, kendi seçim
bölgemde, bütün gittiğim dönemlerde, hem ilçelerde hem merkezde, esnaf
odalarını, alt odaları sürekli ziyaret eden bir arkadaşınızım. Sorunlarını çok
net anlatıyorlar ve bunları zaman zaman dile getirme görevini de bize
üstlüyorlar.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârlarımızın Türkiye'deki manzarası nasıl, kısaca bir iki rakam:
2003 yılı ve 2004 yılı rakamlarını vereceğim. 2003 yılında Bağ-Kura olan prim
borcunu ödeyememiş esnaf ve sanatkârlarımızın -buna çiftçilerimizi de katalım-
sayısı 2 320 685, 2004 yılındaysa 2 239 200 kişi. 2004 yılında Bağ-Kur prim
borcunu ödeyememiş olan bu sigortalılarımızın 1,5 milyondan fazlasının borcu 5
milyar liranın üzerindedir. Yani, bu borcun altından kalkmalarının olanağı
kalmamıştır. Geçen hafta sonunda, Samsun'da, kahveciler odasında, büfeciler
odasında veya tuhafiyeciler odasında bir esnafımızın söylediği "5,5 milyar
lira borcum vardı, yeniden yapılandırmaya gittim, üç ay 500 000 000 lira taksit
ödedim, üç ayın sonunda tekrar bir hesap ekstresi istedim, borcumun 6 250 000
000 lira olduğunu gördüm."
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Bakan burada, sayın bürokratlar burada, buna bir çözüm bulmak zorundayız.
İyi niyetle ödemeye çalışıyor… Bakın, bir küçük esnaf için 500 000 000 lira
aylık borç ödeme programı düşük bir rakam değil bugün Türkiye gerçeğinde. Bunu
ödeyen kişi, üç ay sonra bakıyor ki, ana borcunun çok daha üzerinde bir genel
borç yekûnuyla karşılaşıyor, gerçek bu. Sayın Millî Eğitim Bakanı, konuşmasını
yapıp gitmeseydi de, bunları dinleseydi; Türkiye'nin gerçeği bu. Bunları
söylemek oyunbozanlık değil, bunları söylemek sizi rahatsız etmek değil.
Bunları söylemek, paylaşmak ve icra organı olan hükümeti, yürütmeyi bu konuda
çözüm bulmaya davet etmek; hepimizin görevi o. Belki, siz, iktidar milletvekili
olarak bunları dile getiremiyorsunuz, bunlar size iletiliyor; ama, biz
getirdiğimiz zaman da rahatsız olmayacaksınız. Değerli arkadaşlarım, gerçek
tablo, esnafın tablosu bu.
Şimdi, bir de, genel
sağlık sigortası getireceğiz. Değerli arkadaşlarım, bakın, Bağ-Kur prim borcunu
ödeyemediği için sağlık hizmetinden yararlanamayan esnaf ve sanatkârlarımız ve
bunların bakmakla yükümlü olduklarının sayısı 6 453 312'dir. Şimdi, yüzde
12,5'lik ek sağlık vergisi getirerek, bu insanları genel sağlık sigortası içine
alacağız. Buradan bir genelleme yapalım: İki yıl içerisinde genel sağlık
sigortası fos çıkacaktır; çünkü, Türkiye'deki bu çarpık gelir dağılımı
adaletsizliği sürdüğü sürece, herkesten prim alarak, ek prim alarak bir genel
sağlık sigortası havuzu oluşturmanın imkânı yoktur. Bunun fizibilitesi ortada.
Birçok insanımız -efendim, genel sağlık sigortası var, hekim seçme özgürlüğünüz
var- bunun dışında kalacaktır. Bağ-Kurdan şu anda sağlık hizmetlerinden
yararlanamayan esnaf sayımız bunun çok kaba bir örneğidir. Yani, gelecek
dönemde… Arkadaşlarımızı ilgilendirmiyor olabilir, belki onların seçim
bölgelerinde hiç esnaf bulunmayabilir, o onların tercihidir; ama, ben, genelde
bu sorunları sizinle paylaşmaya devam edeceğim.
Değerli arkadaşlarım,
bütün uyarılarımıza karşı, siyasî iktidar, sosyal
güvenlik kurumlarınca
yaşlılık aylığı bağlananlardan yüzde 10'u oranında sosyal güvenlik destek primi
kesmeye devam ediyor. Bakın, esnafı bunaltan bir başka sorun daha. Sanki, esnaf
ve sanatkârımız, emekli olduktan sonra aldığı emekli maaşıyla karnını
duyurabiliyor, çarkını çevirebiliyor, keyfini çıkarabiliyormuş gibi, bir de
yüzde 10 tekrar ek bir kesintiye maruz kalıyor.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârımız, gerçekten, bırakın işlerini geliştirmeyi, işletme
sermayesi bile bulmaktan yoksun, açlıkla boğuşuyor şu anda, yaşamını idame
ettirmekle boğuşuyor ve bir de iş bulamayan kızlarının, oğullarının sorunlarını
sırtlamış, yanındaki çırağıyla beraber bunları taşımaya çalışıyor ve bunları
yaşıyor.
Haftasonunda… Bakın,
yine, Samsun'daki bir esnafımızın, bir büyük tuhafiyecinin söylediği
"cumartesi geldi mi Hocam, elimi yüreğime koyuyorum" diyor. "İki
tane küçük çırağım var, bu haftasonu bana yol verecek mi vermeyecek mi diye
bakıyorlar gözüme" diyor. "Evime ekmek götürmem, onları beslerim
ben" diyor. Yani, bir esnaf, bu sıkıntıyı çekiyor arkadaşlar. Bunları dramatize
etmeden anlatıyorum. Yaşadıklarımı burada anlatmak, görevim ve sizlerle
paylaşmak, görevim.
Değerli arkadaşlarım,
manzara bu. Şimdi, esnaf ve sanatkârlarımızın, toplumun barometresi olduğunu
hepimizin bilmesi gerekiyor. Ekonomik göstergelerdeki iyileşmelerin esnaf ve
sanatkârın durumuna yansıması halinde bu alanda bir başarıdan söz edebiliriz.
Ben, bunu, Sayın Başbakan da dahil bütün hükümet yetkililerine söylüyorum: Hiç
Türkiye'yle alay etmeyin. Makro dengeler… Birtakım rakamlar söylemeyin. Faiz,
borsa, dolar, döviz; bunlardan bahsetmeyin. İnsanlar, bu rakamların kendi
yaşamlarına yansımasını istiyor. Bütün istekleri bu. Bu gerçekleşmedikten
sonra, burada, hükümet adına söyleyeceğiniz bütün açıklamalar, o insanları
biraz -kusura bakmayın deyimime- hafife almak oluyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunun reçetesi yok mu; bunun reçetesi var. Ben, siz Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlarımı bir kere uyarmak istiyorum. Mazur görün, Türkiye'ye zorlatılan,
dayatılan iç ve dışpolitikadaki bütün zorlamaları, hiçbir karşı koşul koşmadan
kabul etmenin ne kadar doğru, ne kadar erdemli, ne kadar dünyanın bugünkü
akışına, gidişine uygun olduğunu allayıp pullayıp size anlatanlara, Sayın
Başbakanın yakın çevresindeki bir avuç uzmana, danışmana lütfen kanmayın,
lütfen kanmayın. Yani, dünya globalleşiyor, ne kadar iyi yapılıyor, doğru
gidiyoruz, doğru gidiliyor; bunlara inanmayın değerli arkadaşlarım. Yani, sizi
kuşatan bu ultra neoliberal -bakın, artık, neoliberal de demiyoruz- çevreler,
kalemleriyle köşelerinde, destekçileriyle arkanızda ve uzmanlarıyla Sayın
Başbakanın etrafında; inanın, gün dönsün, ilk hesabı onlar döndürecek size
karşı. Bunu bilin, bunu görün. Bunu görün, bunu bilin. Lütfen, söylemlerinizde
ve atacağınız adımlarda dikkatli olun.
Değerli arkadaşlarım, bir
IMF gömleği giydik. Bu IMF gömleği, bize, yedirmedi, içirmedi, tükettirmedi;
yatırımımızı kıstı, yolumuzu kıstı, hastanemizin, okulumuzun yapımını kıstı,
kamu yatırımlarımızı kıstı; işçiye, memura, emekliye, esnafa, çiftçiye parayı,
desteği kesti; işimizi, ekmeğimizi, geleceğimizi kaybetmek pahasına, kendimizi,
dünyanın gördüğü göreceği en yüksek faizdışı fazla yüzde 6,5'lik bir oranla,
Türkiye'yi mahkûm etti bu yaşama, üç yıl mahkûm etti. Peki, hiç mi bir irade
sergilemiyorsunuz?! Millet, size, 368 kişilik bir grup verdi.
Değerli arkadaşlarım, bu
yüzde 6,5 faizdışı fazlayı, biz, Türkiye toplumuna bir üç yıl daha yaşatamayız
demiyor musunuz?!
Değerli arkadaşlarım,
Brezilya bile, 3,5 IMF dayatmasını "3,25'ten fazlasını vermem" diye
geri çeviren bir ülke; bizim kadar dış borcu var IMF'ye.
Şimdi, bakın, IMF'nin de,
Dünya Bankasının da dayattığı tarım politikaları, Türkiye'yi, artık, altından
kalkılamayacak bir boyuta götürüyor; bu gerçeği görün değerli arkadaşlar.
Dünya Ticaret Örgütünün
son tarım ve ticaret paketiyle, tarım, bundan sonra hepten çökecek. Bir tarım
kanunu gelecek. Tarım kanununu, artık, kamusal alandan tamamen alıp -bugün,
buğdayda görüyoruz bunun adımlarını- tamamen serbest piyasa ekonomisine, vahşi
ve kuralsız bir serbest piyasa ekonomisine terk eden gelişmeleri, Türkiye'ye,
bunlar öneriyorlar; yine, burada oylanacak, geçecek; buna karşı biz de
eleştirilerimizi dile getireceğiz.
Sosyal güvenlik programı,
inanın, bir fiyasko olacak. Bakın, daha kanun gelmeden söylüyorum, Bağ-Kur
primleriyle bir bağlantı kurarak bunu ifade ettim.
Kamuyu küçülteceğiz
diyerek kamunun tüm yatırımlarını durdurduk değerli arkadaşlarım. Değişik
sayıda personeli dışarıya atmayı düşünüyoruz şimdi yeni gelecek devlet personel
rejimiyle.
Faizdışı bütçe kamu
harcamalarının gayri safî millî hâsılaya oranını yüzde 20'ye, en yoksul Afrika
ülkesi düzeyine indirdik; daha ne yapacak Türkiye?! Değerli arkadaşlarım, bu
elbiseye sığmıyor Türkiye artık; bunu görmemiz gerekiyor.
Sayın Başkan, sürem
bitti; ama, hemen toparlıyorum 1 dakikada.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, herhalde, faizdışı bütçe harcamalarını bu kadar kısmak,
kamuyu, devleti, sosyal harcamaları bu kadar düşürmek matah bir şey olsa,
inanın, bunu, Avrupa Birliği ülkeleri yapardı ve anayasayı toplumlarının önüne
getirdikleri zaman da "evet" oyu alırlardı. Fransa'da bunun örneğini
gördük. Hiç kızmayın Fransızlara, hiç kızmayın! Ben, Fransız vatandaşı olsam,
Avrupa Birliği Anayasasına hayır oyu verirdim; çünkü, orta sınıfı yok eden,
çiftçinin hakkını yok eden, işçinin bütün kazanılmış haklarından geriye adım
atan, kurumsal bir sosyal devlet yapısını çürüten liberal dayatmaların esiri
olmak istemedi Fransızlar; bunu saygıyla karşılamak gerekir. Buradan ders çıkarmak
gerekir, bu dersi mutlaka iktidarın çıkarması gerekir. Ne olur ulusal aklımızı
kullanalım, kolektif aklımızı kullanalım, Türkiye'nin kaynaklarını kullanalım,
bu reçetelere bir "hayır" diyelim. Esnafın sorununun çözümü de buna
bağlı, köylünün sorununun çözümü de buna bağlı; bütün bunlar, bir siyasî ulusal
iradeyi devreye sokmaya bağlı.
Ben, sıkıntı içindeki
esnafımızı saygıyla selamlıyorum ve bir an önce, köşelerinde, kalemleriyle
"ne kadar erdemli yol alıyorsunuz, ne kadar doğru yapıyorsunuz"
diyen, bu, benliğini şaşırmış, benliğini tartışan ultra-neoliberal çevrelere ve
Sayın Başbakanın etrafındaki bir avuç danışmana, değerli arkadaşlarım, sizler
için söylüyorum, lütfen dikkat diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi
okutuyorum:
Birlik denetim kurulunun
görev ve yetkileri
MADDE 23.- Birlik denetim
kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bu Kanunla verilen
görevler ile genel kurul kararlarının yönetim kurulu tarafından yerine
getirilip getirilmediğini incelemek.
b) Birlik işlemlerinin
mevzuat ve birlik ana sözleşmesi çerçevesinde yerine getirilip getirilmediğini
incelemek.
c) Bakanlık ve
Konfederasyon tarafından mevzuat gereği verilen görevlerin yerine getirilip
getirilmediğini incelemek.
d) Birlik kayıt ücreti ve
katılma paylarının üye odalardan zamanında tahsil edilip edilmediğini kontrol
etmek ve birliğin işlem ve hesapları hakkında genel kurula rapor vermek.
e) Birliğe bağlı odaların
hesap ve işlemlerini Bakanlığın isteği üzerine incelemek.
f) Genel kurulu
olağanüstü toplantıya çağırmak.
Denetim kurulu üyeleri,
yukarıda sayılan görev ve yetkilerinden (d) ve (f) bentlerinde belirtilenleri
salt çoğunlukla yerine getirirler.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsı adına söz isteyen, Eskişehir
Milletvekili Sayın Vedat Yücesan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ve şahsımın görüşlerini belirtmek üzere söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, konuşmama başlamadan önce, Grubum ve şahsım
adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin birer üyesi olarak, hepimize
düşen önemli görevler bulunmaktadır; ülke olarak, zaman kaybetme lüksüne sahip
değiliz; her ortamda ve her koşulda, en iyiye ve en güzele ulaşmak için
mantıklı kararlar almak zorundayız. Bu çerçevede, toplumsal kabul görmeyen
tasarı ve teklifleri yasalaştırmanın hiçbir anlamı ve değeri yoktur. Amacımız,
her zaman için en iyiye, en güzele ulaşmak olmalıdır; gücümüzü ve zamanımızı bu
doğrultuda kullanmalıyız.
Değerli milletvekilleri,
milletimiz, bizleri, sorunlarını çözmek, yanlışları düzeltmek için
görevlendirdi; bu gaye çerçevesinde, işbirliği yapmak zorundayız.
Sayın Bakanım, dikkatinize
sunmak istiyorum; fikir birliği içerisinde olduğumuz, yani, hiçbirimizin
faydasını inkâr edemeyeceği konulardan biri de hipermarketler yasası, değil mi.
Hâlâ bu yasa ortada yok; esnaf bu yasayı bekliyor. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, bu hususta, üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız; ama, sizlerden bu
konuda ses yok Değerli Bakanım. Hükümet esnafın sorunlarına çözüm bulacağı
iddiasıyla bu tasarıyı getirirken, hipermarketler yasası neden gündeme
getirilmiyor; neden sorunların kökenine inilmiyor da göstermelik birkaç önlemle
yetiniliyor?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; maalesef, kamuoyunu oluşturan tüm tarafların beklentisi olan
bir yasayı çıkarmaya yönelik somut bir adım atılmamaktadır.
Yanlıştan dönmek de bir
erdemdir. Üzüldüğüm nokta, sistemi bir bütün olarak ele almamamızdır. Ağaca
takıldığımız için ormanı göremiyoruz değerli arkadaşlarım. Yapılması gereken,
sıkıntı içerisinde olan esnafımıza sahip çıkmaktır; onlara yeni sıkıntılar
yaratmak değildir. Sağduyuya ihtiyacımız olduğu açıktır. Şapkalarımızı önümüze
koyup bir düşünelim değerli arkadaşlarım. Ekonomik göstergelere bakıp her şey
yolunda demek doğru bir yaklaşım değildir. Gelin, yurdumuzun çeşitli
bölgelerine gidip, ekonominin gerçek göstergelerini yakından inceleyelim.
Esnafımızın sıkıntılarını, işçilerin durumunu ve işlerin durumunu
gözlemleyelim.
Değerli milletvekilleri,
üzülerek belirtmek isterim ki, ekonomik iyileşmeler kesinlikle esnafa
yansımamaktadır. Esnaf, kendi çabasıyla, fedakârlığıyla işletmesini yürütmeye
çalışmaktadır. Esnaf dertli, esnaf geleceğinden kaygılı, esnaf zor durumda
değerli arkadaşlarım. Esnaf, hipermarket yasasının, geciktirilmeksizin, bir an
önce çıkarılmasını umutla beklemektedir.
Değerli milletvekilleri,
şahsım kesinlikle hipermarketlere karşı değilim, aklın ve mantığın bize
emrettiği düzenlemelerin yapılmamasına karşıyım. Avrupa Birliği standartlarına
ulaşmaktan, uyumdan söz eden bir ülke olarak, gelişmiş ülkelerdeki uygulamaları
benimsemek zorundayız.
Sayın milletvekilleri,
örneğin, Almanya'da, şehir merkezlerinde hipermarketler açılması
yasaklanmıştır. Bununla da yetinilmemiş, mevcut hipermarketlerin çalışma saat
ve günlerinde kısıtlamaya gidilmiş ve ayda bir cumartesi hariç, cumartesi günü
öğleden sonra ve pazar günleri çalışma yasağı getirilmiştir.
Fransa'da bir bölgede
perakendeye yönelik bir satış noktasının açılmasına izin vermek için, ilgili
tüketici, bölgesindeki toplam arz ve talep, bu bölgedeki ve ilgilendirdiği
yerleşim alanlarındaki küçük ölçekli perakendecilere etkisi ve küçük perakendecilere
yönelik rekabetin oluşum şartlarını gözönünde bulundurmaktadır. Bizim
istediğimiz de, bu anlayışın, bu düzenlemelerin benimsenmesiyle, ekonomimiz
içinde önemli bir yeri olan esnaf ve sanatkârların yok olmasını önlemektir.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizdeki
mevcut yapıyı tahayyül etmenizi istiyorum. Bir mahalle bakkalının hemen
yanında, hiper ya da süpermarket açılıyor. Bir tarafta, sermaye yönünden hiçbir
sıkıntısı olmayan, büyüklükleri ve pazarlık güçleri dolayısıyla üretici
kuruluşlardan cazip fiyatlardan mal alan bir hipermarket; diğer tarafta,
vergilerin kıskacında, Bağ-Kur primini ödemenin derdinde, ekonomik sıkıntıların
içerisinde zorluklarla ayakta duran, takati kalmamış bir esnafımız. Bu iki
girişimci, aynı mahallede birbirleriyle rekabet edecek değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım,
bakkalımızın bu hipermarketlerle rekabet edebilmesi mümkün müdür! Sonra,
esnafımızdan ayakta durmasını, gelişmelerden memnun kalmasını bekleyeceğiz.
Olmaz, değerli arkadaşlar, en önemli potansiyelimiz olan dinamizmimizi ve
girişimci gücümüzü bu şekilde kaybetmemeliyiz. Gereken neyse, onu bir an önce
yapmalıyız. Asıl tartışmamız gereken konu bu, değil mi değerli arkadaşlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mademki, esnaf ve sanatkârların meslek kuruluşlarını
ilgilendiren bu kanunî düzenlemeyi yapmak istiyorsunuz, böyle bir düşünceniz
bulunmaktadır; hemen ilgili kesimlerle irtibata geçilir, gerçekten, iş görecek,
sorun yaratmayacak bir tasarı oluşturulur; Mecliste, eksik ya da hatalı bulunan
yerler elbirliğiyle düzeltilir, bu kanun da Meclisten geçer. Doğrusu da bu,
değil mi değerli arkadaşlarım. Hemen ardından, bu kanunun kabulünden sonra,
ülkemizin ihtiyacı olan, bir an önce düzenlemeler yapılması gereken başka
hususlara geçilir. En verimli en yüksek hızla böyle çalışılır; ama, bunun
yerine, son derece hatalı bir yol izleniyor. Bunun neticesinde, esnaf ve
sanatkârların çalışma koşullarını ve geleneksel iş ilişkilerini altüst eden bir
tasarı yasalaşmak üzere karşımıza geliyor ve sıkıntılar doğal olarak başlıyor.
Yüce Meclis, sorun üretecek tasarı ve teklifleri değil, toplumsal yaşamı daha
da sağlıklı ve düzenli kılacak tasarı ve teklifleri yasalaştırmalıdır. Bu
çerçevede, sağduyunun hâkim olmasını ve yanlıştan dönülmesini talep ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
madde üzerinde söz alan, konuşmalarda bulunan milletvekili arkadaşlarımızın
tamamı bu hususta düşüncelerini dillendirdiler. Bu düşünceler, ilgili
kesimlerle konuşularak, birer birer temas kurularak oluşturulmuş düşüncelerdir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
sonuç olarak esnaf gerçekten perişan halde. Günümüzdeki şartlar esnafın
aleyhine çalışmaktadır. Zor şartlara dayanamayan esnaf işini terk etmekte,
işyerine kilit vurmaktadır. Yapmamız gereken, esnafı ayağa kaldıracak
düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmeliyiz. Bu düzenlemeleri geciktirmememiz
gerekir. Bu konuda ağır hareket etmemiz birçok sıkıntıyı da olumsuzluğu da
beraberinde getirecektir.
Başlangıç olarak hemen
hipermarket yasası çıkaralım. Bu yasanın gecikmesi esnafımızı günden güne eritmekte,
güçsüz düşürmektedir. Şehir merkezlerinde açılan hipermarketler, grossmarketler
ve benzeri her işkolundaki esnaf ve sanatkârların işlerini büyük ölçüde
aksatmakta, esnafın rekabet edebilirlik düzeyini azaltmaktadır. Birçok esnaf ve
sanatkâr bu marketlere karşı rekabet etmeyip işyerlerini kapatmak zorundadır.
Bu nedenle, esnaflar üretim ve hizmet sektöründe yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya kalmaktadır. Bunun sonucu olarak da, büyük bir işsizlik ve sosyal
patlamalara neden olacağı açıktır.
Bu marketlerin, Avrupa
Birliği ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, şehir merkezlerine
açılmalarına ve çeşitli isimler altında şubelerinin, yasal boşluklardan
yararlanarak mahalle aralarına yayılmalarına müsaade edilmemelidir.
Bu tür alışveriş
merkezlerinin açılması için Avrupa Birliği ülkelerindeki örnekler de dikkate
alınarak bir mevzuat hazırlanmalıdır. Bu mevzuat çerçevesinde, ilgili kamu ve
özel kurum ve kuruluşları ile meslek örgütlerinin temsilciliklerinden
oluşturulacak yerel komisyonlar aracılığıyla işyerleri açma izni verilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, her
şey apaçık ortada; yapılması gerekenler belli, yapacaklar belli, nasıl olacağı
belli. O zaman, vakit kaybetmeye hiç gerek yoktur. Gelin, elbirliğiyle,
esnafımızın derdine çare olacak, onları ayağa kaldıracak tedbirleri alalım.
Eğer geç kalırsak, eğer yapılması gerekenleri zamanında yapamazsak, bazı şeyler
için çok geç kalınmış olabilir.
Sözlerime son verirken,
esnafımıza gereken desteğin verilmesi temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yücesan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi
okutuyorum:
Disiplin kurulu ve
disiplin cezaları
MADDE 24.- Birlik
disiplin kurulu birliğe bağlı oda üyelerinin meslekî faaliyetleri sırasında
meslek ahlakı ile bağdaşmayan hareket ve işlemlerini soruşturmaya ve durumun
niteliğine ve ağırlık derecesine göre bu maddede belirtilen disiplin cezalarını
vermeye yetkilidir.
Disiplin kurulu kendi
üyeleri arasından bir başkan seçer. Disiplin kurulunun sekreterlik işleri
birlik tarafından yerine getirilir. Disiplin kurulu üyeleri arasında eksilme
olduğu takdirde, yedek üyelerden genel kuruldaki seçimde en fazla oy alanlar,
oyların eşitliği halinde listeye göre sırayla disiplin kurulunca yazılı olarak
disiplin kuruluna çağrılır.
Üyenin yazılı savunması
alınmadan disiplin cezası verilemez. Disiplin kurulunun yedi günden az olmamak
üzere verdiği süre içinde savunma yapmayan üye, savunma hakkından vazgeçmiş
sayılır.
Disiplin kurulu
kendilerine intikal eden ihbar ve şikayetleri en çok bir ay içinde soruşturmaya
başlar ve en geç üç ay içinde sonuçlandırır.
Disiplin kurulunca
verilen cezalar on gün içinde ilgililere yazılı olarak tebliğ edilir. İlgililer
bu karara karşı tebellüğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili idare
mahkemesine dava açabilirler. Davanın açılmış olması idarece verilen cezanın
yerine getirilmesini durdurmaz. Dava, zaruret görülmeyen hallerde, evrak
üzerinden inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Yetkili idare
mahkemesince verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine başvurulabilir.
Bölge idare mahkemesinin verdiği kararlar kesindir.
Oda üyelerine birlik
disiplin kurulunca verilecek cezalar şunlardır:
a) Uyarma cezası: Meslek
şeref ve haysiyetine uygun düşmeyen hareketleri olan, odaya olan üyelik görev
ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen, üyesi olduğu oda ve diğer esnaf ve
sanatkâr meslek kuruluşlarının itibarını zedeleyici fiilde bulunan ve sözler sarf
eden, müşteri veya diğer kişilerle olan ilişkilerinde terbiye ve nezakete
aykırı davranışlarda bulunan üyenin, meslekî faaliyetinde ve davranışlarında
daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. Üye, bir yıl içinde
uyarma cezası gerektiren fiili tekrarlaması halinde kınama cezası ile tecziye
edilir.
b) Kınama cezası:
Müşterilerine ve diğer kişilere olan taahhütlerini yerine getirmeyen veya
bunlara karşı haksız ithamda bulunan, müşterilerini ve diğer kişileri kandıran,
nizami ölçü ve tartı aletlerini bilerek kullanmayan üyeye meslekî faaliyetinde
ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir. Üye, bir yıl
içinde kınama cezasını gerektiren fiili tekrarlaması halinde para cezası ile
tecziye edilir.
c) Para cezası: Üyenin,
Bakanlık, o yer idare amiri, esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları tarafından
mevzuata uygun olarak alınmış kararlara aykırı hareket etmesi ve mükerrer
kınama cezası almasından dolayı, para cezası ile cezalandırılmasıdır. Para
cezaları birliğe gelir kaydedilir. Verilecek para cezası 61 inci maddeye göre
belirlenen yıllık aidatın iki katıdır. Üyenin para cezası verilmesini
gerektiren eylem ve davranışlarının, aynı eylem ve davranış olmasına
bakılmaksızın bir yıl içinde tekrarında, verilecek ceza yıllık aidatın beş katı
olarak uygulanır.
d) Geçici veya uzun
süreli oda üyeliğinden çıkarma cezası: Üyenin, esnaf ve sanatkâr sıfatı ile
bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde,
huzur, sükun ve çalışma düzenini bozucu eylem ve davranışlarda bulunması
karşısında oda üyeliğinden geçici veya uzun süreli olarak çıkarılması, bu süre
içerisinde mesleki faaliyetini yürütememesidir.
Geçici çıkarma cezası bir
aydan az, altı aydan fazla; uzun süreli çıkarma cezası altı aydan az, iki
yıldan fazla olamaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Burdur Milletvekili Sayın Ramazan
Kerim Özkan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
851 sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 24
üncü maddesi üzerinde şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi
bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi ve televizyonları başında
bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar genel
gerekçede ülke nüfusunun yarısını ilgilendirdiği söylense de 3 450 000 aktif
üye, 2 300 000 pasif üyeyle yaklaşık 5 750 000 kişi bu yasayla direkt
ilgilidir. Basit bir hesapla, asgarî, bu esnafların 1 işçi çalıştırdıklarını
düşünürsek ve de yine asgarî olarak bunların evli ve tek çocuklu olduğunu
düşündüğümüzde bu sayı 35 000 000'a yaklaşmaktadır ki, bu, nüfusumuzun hemen
hemen yarısını oluşturmaktadır. Ayrıca, bunun içinde meslek kuruluşlarında
çalışanlar ve işportacı ve pazarcı esnafı olarak nitelendirilen şahıslar ayrı
tutulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
bugün burada, böylesine güçlü bir yapıya sahip, üretim ve istihdam yönünden çok
güçlü bir potansiyel güce sahip esnaf ve sanatkârlarımızla ilgili yasa
tasarısını görüşüyoruz. Sınırlı sermayeleriyle günlerinin büyük bölümünü
çalışarak, üreterek geçiren, hiçbir zaman devlete yük olmayan, vergisini
gününde ödeyen, yanlarında çalıştırdıkları elemanlarıyla önemli oranda devlete
istihdam yönünde katkı veren, emeğiyle geçimini sağlayan insanlarımızla ilgili
yasa tasarısını görüşmekteyiz; yani, isimsiz kahramanlarımız şoförlerimizi,
terzilerimizi, marangozlarımızı, berberlerimizi, bakkallarımızı,
demircilerimizi, kısaca, emeğin yasasını görüşüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; onlar, bu yasanın görüşüldüğü şu anda, sorunlarının dile
getirileceği ve yaşamakta oldukları sıkıntıların çözümleneceği umuduyla, ev ve
işyerlerinde ekranları başında bizleri izlemektedirler. Ancak, bu tasarı
yasalaştığında, maalesef, büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklarını üzülerek
belirtmek isterim; çünkü, bu tasarıda, esnaf ve sanatkârlarımızın yaşamakta
oldukları sıkıntıların hiçbirine değinilmemekte, sadece muhasebe sistemleri ile
meslek kuruluşlarının, bundan sonrasında, elektronik ortamda işlerliğiyle
ilgili birtakım düzenlemelere yer verilmektedir.
Genel gerekçede, esnaf ve
sanatkârların birbirleri ve kuruluşlarıyla olan huzursuzlukların giderilmesi
amaçlanmaktadır denilmektedir. Burada, gerçekten, söz konusu olan, bu
huzursuzluklar mıdır, yoksa, esnaf ve sanatkârlarımızın her geçen gün yok
oluşlarına seyirci kalmak mıdır. Seyirci kalmayı hiçbir zaman içimize
sindirmemeliyiz.
Değerli arkadaşlarım,
hepimiz, esnafımızın yaşadığı sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Gün içerisinde,
birçok kez, çevremizdeki esnaftan alışveriş yapmak durumunda kalıyoruz.
Soruyorum sizlere: Hiç hayatından memnun olana rastlayabildiniz mi?
Değerli arkadaşlarım,
sohbet ettiğiniz esnaftan ilk duyacağınız işlerin önceki senelere göre çok kötü
olduğu; vergilerini, Bağ-Kur primlerini ödeyemedikleri olacaktır. Sizlere
sormuyorlar mı "bu büyüme hızıyla rekor kıran ekonomi neden bizlere
yansımıyor" diye.
Sayın Başbakan yurtdışı
gezilerinden fırsat bulup da arasıra ülkemize de uğradığı zamanlarda yaptığı
konuşmalarda hep aynı pembe tabloları çiziyor, esnafın durumunu iyileştirdik,
her şey yolunda diye. Acaba hangi esnafımızın durumu iyi merak ediyorum. Bugün,
birçok esnafımız iflasın eşiğinde, birçoğu dükkânlarını kapatıp büyük
marketlerde asgarî ücretle işçi olarak çalışmak zorunda kaldı. Bir zamanlar
neredeyse aile dostumuz konumuna gelen bakkal amcalar, kasap amcalar, manav
amcalar yok artık; çünkü, hepsi, her geçen gün artan hipermarketlerin,
grossmarketlerin altında ezildiler, ezdirildiler. Babanın oğluna borç para
vermediği bir ortamda, bakkal esnafı, yıllarca tüketiciye veresiye alışveriş
imkânı sağladı; bir anlamda senetsiz, çeksiz, kefilsiz, faizsiz kredi verdi.
Sonra, bu büyük marketler türedi; bunlar, demir arabalarıyla, şaşaalı
reyonlarıyla insanımıza tüketim felsefesini aşıladılar; yaptıkları
kampanyalarla, indirimlerle, 12 aya, 24 aya varan taksit imkanlarıyla, kredi
kartı kullanımını teşvik edici uygulamalarla tüketicimizi tam bir borç batağına
soktular; 80 civarında iş dalında hizmet veren küçük esnafımızın kepenk
kapatmasına neden oldular.
Sanayi ve Ticaret
Bakanımız Sayın Coşkun, bu marketlerle ilgili bir yasa tasarısı hazırladı;
ancak, 15 Ocak 2004'te Meclise sevk edilmek üzere Başbakanlığa sunulduğunu,
yapılan itirazlarla geri çekildiğini söylediler. Her ne kadar, bugün, bir aya
kadar, marketlerle ilgili yasayı Meclis gündemine getireceğini söylemişlerse
de, Sayın Bakanıma huzurunuzda soruyorum: Bu tasarıya kim itiraz etti acaba;
esnaf ve sanatkârlar kooperatifleri mi, yoksa birçoğunun merkezleri Amerika
veya Avrupa'da olan hipermarketler zincirlerinin patronları mı ya da bu
alışveriş merkezlerinin içinde olan ve birçoğu çokuluslu şirketlere ait olan,
vatandaşımızın büyük çoğunluğunun değil alışveriş yapmak vitrinine bile bakmaya
cesaret edemediği, isimlerini dahi telaffuz edemediği dükkânların sahipleri ya
da bu şirketlerin patronları mı; yoksa, bu mağazalardan alışveriş edilmesi için
kredi kartı kullandırmayı teşvik eden ve bu yolla para kazanmayı amaçlayan
banka sahipleri mi itiraz etti?! Son yıllarda, şehir merkezlerinde birbiri
ardına açılan bu alışveriş merkezleri, onbinlerce esnafımızın yok olmasına
neden olmadı mı Sayın Bakanım. Bu tasarıyı Meclis gündemine getirmek için, daha
neyi bekliyorsunuz?! Sayın Bakan "bu mağazalar Avrupa'da da var"
diyor; evet, doğru, bu mağazalar Avrupa'da da var tabiî ki; ancak, bu mağazalar
karşısında, esnaf ve sanatkârlar, Türkiye'deki kadar ezdirilmiyor, yasalarla
korunuyor, hepsinin sosyal güvencesi var, gelecekten endişeleri yok; oysa,
ülkemizde, esnafımızın, bırakın geleceğini, yarınının ne olacağının bile
garantisi yok. Kazandığıyla, bırakın karın doyurmayı, bir sağlık güvencesi olan
Bağ-Kur primini dahi ödeyemiyor.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın yıllarca yararlandıkları Türkiye Halk Bankasının uygun faizle
kredi uygulamaları, bankanın yeniden yapılandırılması nedeniyle işlevselliğini
yitirmiştir. Bu bankanın misyonu, en kısa zamanda, esnaf ve sanatkârlar ile
KOBİ'lerin ihtisas bankası olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Tekrar ediyorum;
Türkiye Halk Bankası misyonu, en kısa zamanda, esnaf ve sanatkârlar ile
KOBİ'lerin ihtisas bankası olarak yapılandırılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün için, esnaf ve sanatkârlarımızın, Bağ-Kur primlerini
dahi ödemekte büyük sıkıntı çektikleri hepimiz tarafından çok iyi
bilinmektedir. Borcunu ödeyemeyen Bağ-Kurlu esnafımızın, ödeyemediği ilk aydan
itibaren, sağlık yardımı kesilmektedir; dolayısıyla, gece havale geçirmekte
olan çocuğunu hastaneye götüren esnafımıza, Bağ-Kur primini ödemediği için
çocuğuna bakılamayacağı söylenmektedir. Sizleri de, hastane kapılarından, bu
şekilde arayan birçok çaresiz vatandaşımız olmuştur. O zaman, niçin bunların
sesine kulak vermiyoruz? Neden öncelikle bu sorunları görüşmüyoruz? İşin en
komik yanı da nedir biliyor musunuz; Bağ-Kur primini, yaşadığı ekonomik
sıkıntılar nedeniyle beş altı ay bir süre ödeyemeyen ve bu nedenle de bu süre
içerisinde sağlık yardımından da yararlanamayan esnafımızdan, beş altı ay
sonrasında Bağ-Kur primlerini ödemeleri istendiğinde, bu süre içerisinde
yararlandırılmadığı sağlık primi kendilerinden nakit olarak kesilmektedir. Bu
durum, sizce, hakka, hakkaniyete, adalete uymakta mıdır?! Bu mudur getirdiğiniz
sağlık reformu?!
Hükümet, vatandaşının en
önemli hakkı olan genel sağlık sigortasıyla sağlık hizmetlerinden ücretsiz
yararlanma hakkı yerine, halkına her türlü sağlık hizmetini parayla veriyorsa,
hastanelere, sağlıkocaklarına yazarkasalar koyarak hastalarını müşteri, sağlık
emekçilerini tahsildar konumuna koyuyorsa ve bir ülkede sağlık politikası
"paran kadar sağlık" olmuşsa, bu ülkede nasıl bahsedebilirsiniz
sağlık reformundan, vatandaşın sosyal güvencesinden?!
Bağ-Kurlularla ilgili bir
iki sorun; biraz önce bir muhtarımız telefonla aktardı; bir Bağ-Kurlu, bu zor
koşullarda, primlerini, sağmal ineğini, damızlık düvesini satarak yatırıyor;
fakat, bir yerden, onbeş yirmi günlük bir sigortası çıkıyor. Böylece, tüm
Bağ-Kur haklarını kaybediyor; toplanan paranı al, sigortaya geç deniliyor. Buna
acil bir çözüm gerekiyor. Tutanaklara geçmesi için söylüyorum; Sayın Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanımızı da, buradan uyarıyorum.
Ayrıca, yine, çiftçi
Bağ-Kurlularının bir sorunu; çiftçi Bağ-Kurluları, yüksek prim ödeyerek
Bağ-Kurdan emeklilik istiyorlardı. Bu primlerini ödediler; fakat, şu anda, o
primlerini geçerli saymıyorlar, tekrar çiftçi Bağ-Kurundan emekli etmek
istiyorlar. Bu Bağ-Kurlularımız da normal Bağ-Kurdan emekli olmak istiyorlar.
Değerli milletvekilleri,
bakın, kayıtdışı çalışanların sayısı, ekonomik krizlerden sonra her geçen gün
artıyor. Bu durumda, vergisini ödeyen, Bağ-Kur ve SSK primlerini yatıran
esnafımıza karşı bir haksız rekabet ortamı yaratılıyor. Burada, en iyi niyetle
esnaf ve sanatkârımız mağdur oluyor hem de millî ekonomimiz ciddî oranda bir
zarara uğruyor. Gelin, öncelikle bu kayıtdışılığı önleyelim. Esnafımız, bugün,
kredi taleplerinde, ipotek, teminat mektubu gibi formaliteler karşısında
ezdiriliyor. Bunların temininde çok sıkıntılar yaşanıyor. Gelin, öncelikle bu
sorunlara çözüm bulalım. Esnaf ve sanatkârlarımız, Avrupa Birliği
görüşmelerinde, anlaşmalarında, kendilerine daha fazla yük getiren konuların
önlenmesini istiyor. Esnaf ve sanatkârlarımız, çalışma azimlerini, üretimlerini
artırıcı teşvik ve kredilerin kendilerine sağlanmasını istiyor. Gelin bunları getirelim
Meclis gündemimize değerli arkadaşlarım.
Bakın, Burdur esnafının
bir isteğini, bir sorununu aktarıyorum sizlere: Güzel Burdurumun çalışkan,
üretken vefalı esnafı, Bağ-Kur binamızın işyerlerine, vergi dairesine yakın bir
yere taşınmasının daha makul olacağını yüksek sesle dile getirmektedir. İlgili
sayın bakandan, bu sese kulak vermesini rica ediyorum.
Yine, ilimizdeki bazı
banka şubelerimiz kapatıldı. Örneğin, Bucak İlçemiz Kızılkaya Ziraat Bankası
şubesi kapatılarak, bu bölgede hizmet almakta olan binlerce vatandaşımız mağdur
edildi. Hafta sonu Bucak İlçesi ve köylerindeydim; Kızılkaya Kasabasına
uğradığımda, yine tek istekleri Ziraat Bankası Şubesi oldu. Belediye başkanı,
esnafı, eczacısı, öğretmeni, petrolcüsü, yaşlısı, genci, bankalarının geri
açılmasını istiyor. Soru önergemizde sorduğumuzda, bu bankanın yanı sıra daha
birçok bankamızın kapatılacağı öne sürüldü. Ziraat Bankamızda, Emlak
Bankamızda, Halk Bankamızda çalışan binlerce vatandaşımız, bu bankaların
özelleştirileceği bahanesiyle, 2003 yılı başından itibaren önce havuza alınıp,
sonra da diğer kamu kuruluşlarında görevlendirildiler. Bundan sonra da bu
bankalarımız özelleştirilmediği gibi, bu vatandaşlarımıza, 2003 yılından beri
bir kuruş zam yapılmadı, hâlâ bankalarında çalışmış oldukları zamanki aldıkları
maaşlarını alıyorlar. Gerekçe olarak "emsallerinizle aynı seviyeye gelene
kadar maaş zammı alamazsınız" deniliyor. Peki, bankalarımız özelleşmedi ve
buralara bizim yerimize birsürü eleman alındı. O zaman, bizleri, eski banka
kurumlarına geri verin" diyorlar; onu da kabul etmiyorsunuz. Sizin
amacınız, bu vatandaşlarımızı mağdur etmek miydi o zaman; madem, o bankalarda
bu vatandaşlara ihtiyacınız vardı, niye, o zaman, bunları mağdur ettiniz ya da
ihtiyacınız yoktuysa, neden bunların yerine yeni elemanlar istihdam ettiniz? Üç
seneden beri tek bir kuruş bile zam alamayan bu vatandaşlarımızın vebalini
üstlenebilecek misiniz?! Soruyorum sizlere.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun tasarısının 24 üncü maddesinde, birlik disiplin kurulunun
birliğe bağlı oda üyelerinin meslekî faaliyetleri sırasında meslek ahlakıyla
bağdaşmayan hareket ve işlemleri hakkında disiplin cezaları düzenlenmektedir.
Bir birliğin işlevini sürdürebilmesi açısından, tabiî ki, bu düzenlemeler
gereklidir ve disiplin ilk şart olmalıdır. Bu nedenle, bu maddeyle, oda
üyelerinin gerekli konularda disipline edilmesi açısından yarar sağlanacaktır;
ancak, tasarının tümü incelendiğinde…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan,
buyurun, toparlayabilir misiniz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Düzenlemeyle birlikte, bir terzi kalfası, bir ondalıkçı şoför, bir
berber ustası, artık, esnaf sayılmayacak ve işçi kapsamına girecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; esnafımızın içi yıllardır ve şu anda kan ağlıyor. Bizler
sabahları sıcak yatağımızda yatarken onlar, sabahın köründe dükkânlarını açıp,
akşama kadar yaşam mücadelesi veriyor. Evlerine bir lokma ekmek götürebilmek
için, onlar, yıllarca sizden bir şey istemedi. Yıllarca talancılara, hortumculara
ses çıkarılmadı. Holding patronlarının vergi kaçırmaları görmezlikten gelindi.
Ekonomik sıkıntılar nedeniyle vergilerini ödeyemeyen esnafımızı vergi kaçakçısı
olarak gördünüz. Onları, yılarca, halkın sırtından geçinen, vergi kaçıran kesim
olarak tanıttınız. Bugün için de onlara vereceğiniz fazla bir şey yoksa, ne
olur, bari gölge etmeyin, başka ihsan istemez.
Bakın, bugün, sizler,
konuşmalarınızda, pembe tablolar çizmeye çalışsanız da, esnafımız,
sanatkârımız, çiftçimiz…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ )
Benden başka kimse dinlemiyor.
BAŞKAN - Sayın Özkan,
teşekkür ediyorum.
Teşekkür etmek için,
buyurun Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Sözlerimi tamamlarken, ekranları başında bizleri izleyen ve
sorunlarına bir çözüm üretilmesini bekleyen esnaf ve sanatkâr kardeşlerime, tüm
şoför kardeşlerime; ülkesi için üreten, ülkesi için yetiştiren tüm
emekçilerimize buradan selam ve sevgilerimi sunarken; son şekliyle yasayı
desteklediğimizi belirtiyor, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi
okutuyorum:
Birliğin gelirleri
MADDE 25.- Birliğin
gelirleri şunlardır:
a) Birliğe bağlı
odalardan alınacak kayıt ücreti.
b) Birliğe bağlı odalar
tarafından ödenecek katılma payları.
c) Yayın gelirleri.
d) Bağış ve yardımlar.
e) Birlik amacını
gerçekleştirmek için kurulacak kuruluşların ve iştiraklerin gelirleri.
f) Birlik tarafından
verilecek danışmanlık ve düzenlenecek sosyal faaliyet gelirleri.
g) Birlik tarafından
düzenlenecek meslekî kurslar, sergi ve fuarlardan sağlanacak gelirler.
h) Para cezaları.
ı) Konfederasyonca
belirlenen ücret tarifelerine göre düzenlenecek ve onanacak belge ile hizmet
karşılığı gelirleri.
j) Sicile ilk kayıt
ücreti.
k) Sicil harçlarından
alınacak paylar.
l) Faiz ve diğer
gelirler.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi
okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Esnaf ve Sanatkârlar
Federasyonu
Federasyonun kuruluşu
MADDE 26.- Federasyon
kurulabilmesi için ülke genelinde aynı meslek dalında kurulmuş olan odaların %
60'ının genel kurullarının federasyon kurulması yönünde karar almaları ve
kurucu oda adedinin 60'dan az olmaması şarttır.
Kurucular, Bakanlıkça
hazırlanmış örneğe uygun olarak düzenleyecekleri federasyon ana sözleşmesini
bir dilekçe ile birlikte Bakanlığa verirler. Federasyon kuruluşlarında
Konfederasyonun görüşü alınır.
Federasyon; ana
sözleşmesinin Bakanlık tarafından onanmasından sonra kurulmuş olur. Aynı
faaliyet konusunda birden fazla federasyon kurulamaz.
Federasyonların merkezi
Ankara'dadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına söz isteyen Denizli Milletvekili
Haşim Oral.
Buyurun Sayın Oral. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA V. HAŞİM
ORAL (Denizli) - Sayın Başkanım, sayın milletvekili arkadaşlarım; maddeye geçmeden
önce, biraz önce aldığım güzel bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu, 22
nci Dönemin, bana göre, bize göre ciddî bir başarısıdır. Biliyorsunuz Ermeni
soykırımıyla ilgili, 549 milletvekili olarak hepimiz, Ermeni soykırımını kabul
etmediğimize dair bir yazı yazdık, imzaladık, gönderdik. Bundan sonra, biz,
Dışişleri Komisyonu olarak, yine, 5 kişilik bir ekip olarak Brüksel'e gittik;
çünkü, Brüksel'deki Meclis, yani, Belçika Meclisi, bu yasayı öncelikli olarak
kabul etmişti, bu yasayı çıkarmıştı. Biraz önce, bununla ilgili yaptığımız
çalışmalar, Dışişleri Komisyonu olarak yaptığımız çalışmaların sonucunda,
sevinerek öğrendim ki, Belçika Meclisi, bu soykırımı, Türkiye'ye atfedilen
soykırımı Meclisinde reddetmiş. (Alkışlar) Bunu, ben, kıvançla, keyifle, zevkle
sizlerle paylaşmak istedim.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tabiî, bu çalışmalarımız devam edecek. Önümüzdeki hafta da
İsviçre'ye, Cenevre'ye gidiyoruz, Sayın Mehmet Dülger Başkanın başkanlığında.
Konuyla ilgili çalışmalarımız devam edecek; çünkü, bunun yapılması
gerekliliğini zaten tespit ettiğimiz için bu yolda yürümeye devam ediyoruz.
Ancak, bunu yaparken, bunun, özellikle, esnaf tarafından ihracatçılar
tarafından; yani, Türkiye'yle yakından ilgili, Türkiye'nin dışa açılan bütün
pencerelerinden bu mesajların dünyaya iletilmesi gerekiyor. Sadece Meclisin
yapacağı bir çalışma olmanın ötesinde, bu çalışmaya renk katmak, katkı koymak
için herkesin ciddî şekilde çalışması gerekiyor; bunu da, özellikle, bizi
dinleyen herkese iletmek istiyorum.
Maddeye geldiğim zaman,
maddeyle ilgili, tabiî, söyleyeceğim şeyler önemli; çünkü, madde 26'da, eskiden
yaklaşık 100 kişiyle bir oda kurulurken, bugün, hepinizin bildiği gibi, 500
kişiyle oda kuruluyor. Şimdi, hem 500 kişiyle oda kurulacak hem de 60 oda bir
araya gelecek, bir federasyon kurulacak. Şimdi, bunun, fizik olarak olması çok
mümkün değil. Eğer, biz, birtakım şeyler olmasın diye -altını çizerek
söylüyorum, olmasın diye- zorlaştırmak adına birtakım yasalar çıkarıyor isek
şayet, o zaman, bunu hiç yapmayalım daha iyi. Ama, gerçekten, biz, olumlu, daha
doğrusu, esnafın daha örgütlü hale gelmesini sağlayacak birtakım çekim
noktaları oluşturmak istiyorsak, bunun adı, bence, yorgunu yokuşa sürmek
olmamalı; bunun adı, bence, esnafın daha kolay örgütlenebilir hale gelmesi için
esnafa yardımcı olmak olmalı diye düşünüyorum.
Tabiî, özellikle, bu
konuda, bir Denizli Milletvekili olarak… Çünkü, Denizli'nin, Teşvik Yasasıyla
ilgili zaten çok ciddî bir sıkıntısı var. Bu sıkıntı Denizli'yi birhayli
hırpalarken... Yine, biraz önce, esnaf odası başkanımla, başkanlarımla
görüştüm, konfederasyon başkanımla görüştüm. Hepsi, bu yasa bizi çok fazla
sıkıntıya sokmayacak; ama, belki, bu yasa bizi daha da ileriye götürmeyecek,
belki değil, götürmeyecek, bizim daha fazla örgütlenmemizi sağlamayacak bir
yasa çalışması diyor. Haa, diyeceksiniz ki, bu insanlardan biz gerekli katkıyı
aldık mı; almamışız; çünkü, onların uyarılarını da dikkate almamışız. Bu, benim
beyanım değil, onların bana söyledikleridir, bunu da sizinle paylaşmak
istiyorum.
Sözümü de fazla uzatmak
istemiyorum; ancak, bir Denizli Milletvekili olarak, eminim, Denizlili
hemşerilerimin de, buradaki milletvekillerimin de, bir konuda beni ciddî
şekilde dinleyip, benim hassasiyetime ortak olmalarını istiyorum. Bugün gazetede
okuduğum bir haber... Bu haberde, Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı,
Denizli'deki bazı tekstilciler için değil, halıcılar için, hoş olmayan, bir
bakana yakışmayacak... Bir bakana yakışmamanın ötesinde, tekstilden sonra,
acaba, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı Denizli'deki halıcılara da mı göz
dikti diyorum; çünkü, belki, münferiden olmuş birtakım olaylar olabilir, olmaz
değil; ama, eğer, siz, işi bilen bir insansanız... Bir müşteri, bir halıcıdan
halıyı alırken bir sözleşme imzalar. Bu sözleşmenin üzerinde halının tarifi
vardır ve yine bu sözleşmenin üzerinde, eğer, halı bu tarife uygun değilse,
yani, parası ödenen halı alıcıya takdim edilmezse, halıyı alan kişinin parasını
alma konusunda hukukî hakları doğar. Şimdi, bütün bunlar böyleyken, Sayın
Bakanın, bu konuda Denizlili halıcılara yaptığı haksızlığı buradan kınıyorum.
Kınamanın ötesinde, kendisiyle ilgili hukukî sürecin de başladığını kendisine
şimdiden duyurmak istiyorum. Sebebi şu: Bir kere, eğer böyle bir şey varsa
bile, bunun, burada, bu şekilde açıklanması Türk turizmine yapılacak en büyük
haksızlıktır, Türk turizmine yön veren Denizli'ye karşı yapılan en büyük
haksızlıktır.
Bir an düşündüm -demin
basın mensupları bana sordu "ne diyorsunuz bu konuyla ilgili" diye-
Sayın Bakanın da özellikle durumu malum, bazen, bazen değil çoğu zaman uyuduğu
için, acaba uykusunda mı söyledi diye düşündüm. Uykusunda söylemediğini
düşünerek, uykusunda söylese bile böyle bir haksızlığı yapmaması gerektiğini
düşündüğüm için Sayın Bakanı ayıpladığımı ve konudaki duyarsız beyanın Sayın
Bakan tarafından düzeltilmesi gerektiğini özellikle buradan söylemek istiyorum.
Çünkü, tekrar söylüyorum; bu konu, Sayın Bakanı aşan bir konudur. Konunun,
mesleğin içinde olmayan bir insan tarafından, birtakım kulak dolgusu bilgilerle
oradaki binlerce kişiyi, bu işten ekmek yiyen, bu işten ekmek yemenin ötesinde
bu işten para kazanan binlerce insanı töhmet altında bırakmak bir Türkiye
Cumhuriyeti bakanına yakışan bir yaklaşım değildir, tutum değildir.
Ben, bütün bakanlarımdan
bunu hassasiyetle rica ediyorum; çünkü, acemi olabilirler, ama, ne olur,
Türkiye Cumhuriyetinin bakanı olduklarını unutmasınlar. Nasıl, biz, Türkiye
Büyük Meclisinin mensubu olduğumuzu unutmama konusunda birbirimizi uyarıyorsak,
onlar da bizim bu uyarılarımızı dikkate alsınlar.
Bu konuyla ilgili
özellikle Denizli'deki halıcı arkadaşlarımın mesajı, Sayın Bakana sadece
"ayıp etti" dediler ve hukukî süreci de başlatacaklar. Hiç kimsenin
Denizli'deki üreticilerle ilgili böyle bir söz söylemeye hakkı yoktur. Bu konuyla
ilgili hassasiyetin Sayın Bakana ve ilgili kişilere ve kurumlara iletilmesinden
sonra, ben, bana bu fırsatı veren Sayın Meclis Başkanvekilimi, bana bu fırsatı
veren siz sayın parlamenterleri ve bizi dinleyen Denizlili hemşerilerimizi,
yine, özellikle, bu Ermeni soykırımı konusunda bize bundan sonra destek olacak
bütün meslek odalarını, demokratik kitle örgütlerini -daha ciddî çalışmalar
yapmaları konusunda bizlerle direkt temas etmelerini bekliyorum- ve Yüce
Meclisi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Oral.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 26 ncı
maddesinin birinci fıkrasındaki "oda adedinin 60'tan az olmaması"
ibaresinin "oda adedinin 40'tan az olmaması" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Hasan Ali Çelik |
Mustafa Elitaş |
|
Ordu |
Sakarya |
Kayseri |
|
Cüneyit Karabıyık |
|
Bayram Özçelik |
|
Van |
|
Burdur |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Olumlu görüşle, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Kabul ediyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bazı ihtisas odalarının
ülke genelindeki sayıları çok fazla değildir. O meslek dallarındaki esnaf ve
sanatkâr sayısının azlığı nedeniyle her ilde oda kurulamamaktadır. Yeni
kurulacak odalarda asgarî üye sayısının 500 olması, oda kuruluşlarını
güçleştirmektedir. Federasyonu bulunmayan ihtisas odalarının federasyon
kurabilmeleri için asgarî sayının 40 olmasının daha uygun olacağı
düşünülmüştür. İhtisas odalarının daha kolay federasyon kurabilmeleri
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 20.45'e kadar
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.50
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
851 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2.- Esnaf
ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Muhalefet yerinde; iktidar partisi yok...
BAŞKAN - Tasarının 27 nci
maddesini okutuyorum:
Federasyona kayıt
MADDE 27.- Federasyon
kurulduktan sonra aynı meslek dalında kurulmuş bulunan veya sonradan kurulacak
odalar, kuruluş tarihinden itibaren bir ay içinde federasyona kayıt olmak
zorundadırlar.
Kayıt zorunluluğunu
yerine getirmeyen odaların kayıtları federasyon tarafından resen yapılır ve
ilgili odaya yazılı olarak bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
28 inci maddeyi
okutuyorum:
Federasyonun organları
MADDE 28.- Federasyon
organları şunlardır:
a) Genel kurul:
Federasyon genel kurul tarihinden en az altı ay önce kurulmuş olan odaların
yönetim kurulu başkan ve üyelerinden oluşur.
b) Yönetim kurulu: Başkan
dahil olmak üzere, oda sayısı 75 ve daha az olanlarda dokuz, 76-125 olanlarda
onbir, 126 ve daha fazla olanlarda onüç kişiden oluşur ve genel kurul üyeleri
arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Aynı sayıda yedek üye
seçilir.
c) Denetim kurulu: Genel
kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilecek üç
kişiden oluşur. Aynı sayıda yedek üye seçilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
1 adet önerge vardır;
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanun Tasarısının 28 inci
maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Nuri Çilingir |
Eyüp Fatsa |
Bayram Meral |
|
Manisa |
Ordu |
Ankara |
|
Tacidar Seyhan |
Vedat Yücesan |
Orhan Ziya Diren |
|
Adana |
Eskişehir |
Tokat |
|
|
Ülkü Güney |
|
|
|
Bayburt |
|
"a) Genel kurul:
Federasyon genel kurul tarihinden en az altı ay önce kurulmuş olan odaların
yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile federasyonun görevde bulunan başkanı,
yönetim ve denetim kurulu üyelerinden oluşur."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Kabul ediyoruz.
BAŞKAN - Sayın Meral,
konuşacak mısınız?
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün,
Genel Kurulun birlikteliğinden son derece mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
malumlarınız, ülkenin içte ve dışta çok ciddî sorunları var. Bu sorunları
ortadan kaldıramazsak, aza indirecek yine bu Yüce Meclistir.
Tabiî ki, ilk etapta
biraz yüksek tonlu ifadeler kullandığımızın farkındayız. Sanki, burada,
kişilere yönelik bir savunma tarzı seçtik gibi bir intiba edinildi. Bunun, hiç,
uzaktan yakından ilgisi yoktu değerli arkadaşlarım.
Ben, Sayın Bakanıma,
komisyona ve bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Bilhassa grup
başkanvekili arkadaşlarımın göstermiş olduğu gayrete teşekkür ediyorum. Demek
ki, bizim daha önce söylediklerimizin doğruluk payı vardı. Değerli Bakanımız,
değerli komisyon, değerli milletvekilleri, büyük ölçüde olmasa da, kısmen, bu
sıkıntıyı aza indirdi.
Ben, ayrıca, burada bizi
sabırla dinleyen Sayın Müsteşarıma, Genel Müdürüme, bütün ekibine de yürekten
teşekkür ederim. Onların sabrına hakikaten saygım var. Biz burada birçok şeyi
konuşuyoruz, yeri geliyor, kısmen onları da eleştirinin içerisine alıyoruz;
ama, biz de, bazen, geçmişte milletvekili arkadaşlarım konuşurken oradan
seyrederdik, ah bir orada milletvekili olsaydım da, bak neler konuşacağım diye
içimizden geçerdi. Şimdi, belki, oradaki arkadaşlarımın da içinden böyle
geçenler vardır. İnşallah onlar da bir gün milletvekili olur, burada, bu
düşüncelerini dile getirirler.
Değerli arkadaşlarım, bir
3 üncü maddenin dışında -ki, geçici 3 üncü madde de kısmen bunu telafi ediyor-
19 uncu madde, 28 inci maddeyi şimdi görüşüyoruz, 15 inci madde, 36 ncı madde
de kabul edilecek olursa -ki, görünüm odur değerli arkadaşlarım- bu sıkıntı
kısmen aza inmiştir. Bakın, ne güzel, bir ortak fikir oluşturuyorsak, doğruya
birlikte parmak basıyorsak, daha sağlıklı sonuçlara gidiyoruz.
Ben, bu arada, esnafa
yürekten de teşekkür ediyorum. Soruna esnaf sahip çıktı, teşkilatına sahip çıktı;
başkanlarına sahip çıktı, onların bu örgütlü gidişatına yürekten teşekkür
ediyorum; yolları açık olsun.
Yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Meral.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi
okutuyorum:
Federasyon genel
kurulunun görev ve yetkileri
MADDE 29.- Federasyon
genel kurulunun başlıca görev ve yetkileri şunlardır:
a) Federasyon başkanını,
yönetim kurulu ve denetim kurulu asıl ve yedek üyelerini seçmek.
b) Yönetim kurulu
faaliyet raporu, denetim kurulu raporu, bilanço ve gelir ve gider hesaplarını
incelemek, kabul veya reddetmek.
c) Yönetim kurulu ve
denetim kurulunu ibra etmek.
d) Yeni döneme ait
çalışma programı ile bu program içinde yer alan eğitim, teorik ve pratik kurs
programlarını ve tahmini bütçeyi incelemek, aynen veya değiştirerek kabul
etmek.
e) İşlem ve eylemleri
nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri hakkında dava
açılmasına, bunların görevde kalıp kalmamasına karar vermek.
f) Üye odalarda ve üye
odalar arasında meslek ve sanatlarının yürütülmesi yönünden çıkacak olumsuzlukları
ve anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak ve üye odaların uyması zorunlu meslekî
kararların alınmasını sağlamak üzere Konfederasyona teklifte bulunmak.
g) Üye odalar ve
mensuplarının meslekî gelişme ve ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak
maksadıyla gerekli tedbirleri almaya ve bu konuda gereken kurs, seminer, fuar
ve benzeri kültürel ve sosyal faaliyetlerde bulunmaya, tesisler kurmaya,
Konfederasyonun uygun görüşü ile Bakanlıktan izin alarak uluslararası
kuruluşlara üye olmaya karar vermek.
h) İmkânları ölçüsünde
öğrenci okutulmasına, bir evvelki yıl gayri safi gelirinin %10'unu geçmemek
şartıyla kamu yararına hizmet eden kuruluşlara sosyal yardım yapılmasına ve
bütçe imkânları elverişli olmayan üye odalara durumlarını belgelendirmeleri
kaydıyla aynî ve nakdî yardımda bulunulmasına karar vermek.
ı) Kuruluş amacını
gerçekleştirmeye yönelik gayrimenkul ve her türlü taşıt alım satımına,
gayrimenkul karşılığında ödünç para alınmasına karar vermek; bütün bu
faaliyetlerine ait bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında
güncelleyerek tutmak.
j) Üye odaların ve
üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini
kolaylaştırmak ve mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak
amaçlarıyla sınırlı olarak kurulmuş veya kurulacak şirketlere ve kooperatiflere
iştirak etmek, amaçlarına uygun olarak eğitim ve öğretim kurumları kurmak üzere
vakıf kurmaya karar vermek ve bu konudaki işlemleri yürütmek üzere yönetim
kuruluna yetki vermek.
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
30 uncu maddeyi
okutuyorum:
Federasyon yönetim
kurulunun görev ve yetkileri
MADDE 30.- Federasyon
yönetim kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Federasyon işlerini
mevzuata ve genel kurul kararlarına uygun olarak yürütmek.
b) Bakanlık ve
Konfederasyonca mevzuat gereği verilecek görevleri yerine getirmek.
c) Yeni dönem çalışma
programı ile bu program içinde yer alacak eğitim, teorik ve pratik kurs programlarını
ve tahmini bütçeyi hazırlamak ve genel kurulun onayına sunmak.
d) Mevzuat ve oda ana
sözleşmesi esasları içinde yürütülmesini sağlamak üzere, gerekli görülecek
zamanlarda, üye odaların çalışmalarını inceleyerek alınması gerekli idarî ve
malî tedbirler hakkında bildirimde bulunmak ve odanın bağlı bulunduğu birliğe
bilgi vermek.
e) Federasyonda çalışan
personel ile odalarla mensupları hakkındaki lüzumlu bilgilerin Bakanlık e-esnaf
ve sanatkâr veri tabanında düzenli olarak tutulmasını sağlamak ve resmî
dairelerin bu husustaki taleplerini yerine getirmek.
f) Üyesi olan odalar ve
mensuplarının mesleki bilgi ve eğitim çalışmalarını temin etmek, resmî ve özel
merciler nezdinde gerekli girişim ve temaslarda bulunmak, mensuplarının genel
meslekî menfaatlerini ilgilendiren konularda adlî ve idarî yargı mercileri
önünde federasyon başkanı marifetiyle federasyonu temsil etmek.
g) Genel sekreter ve
diğer personelin atama, terfi, cezalandırma ve görevlerine son verilmesine
karar vermek.
h) Resmî ve özel merciler
tarafından istenecek temsilcileri atamak ve görevlendirmek.
ı) Üye odaların gelişmesi
için lüzumlu ve yararlı tedbirleri almak ve gereken tesisleri kurmak.
j) Federasyon katılma
payının ve kayıt ücretinin üye odalardan elektronik ortamda tahsilini sağlamak.
k) Bilanço ve gelir ve
gider hesap cetvelini şubat ayı sonuna kadar, genel kurul evrakını ise genel
kurulu takip eden on gün içinde Konfederasyona göndermek.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın
Hüseyin Ekmekcioğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun tasarısının 30 uncu maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.
Şu anda önemli bir konuyu
görüşüyoruz, esnaf ve sanatkârlar; toplumun en sıkıntılı, bunalım içerisinde
olan sektörü. Yasa tasarıları hazırlanırken, bu kesimin en acil olan
sorunlarının çözümü öncelikli olarak Parlamento gündemine taşınmalıdır.
Görüşmekte olduğumuz yasa tasarısı acil olan ihtiyaçların çözümüne yanıt
vermemektedir; yönetimsel bir yasa tasarısıdır. Elbette, bu tasarı önemlidir;
ama, esnaf ve sanatkârlarımızın ayakta kalmalarını sağlayacak, gelişmelerini
örgütleyecek, rahatlatacak yasalar çıkarmadığımız sürece, ne kadar yönetsel
kanun çıkarsanız da tam manasıyla uygulamaya koyamazsınız, yasaları uygulayacak
esnaf ve sanatkâr bulamazsınız.
Ülkemizin, ekonomik,
sosyal ve çalışma hayatında, nicelik itibariyle dinamik ve ağırlıklı bölümünü
esnaf ve sanatkârlar oluşturmaktadır. Bu kesim, veritabanına kayıtlı yaklaşık
3,5 milyon aktif, 2 270 000 pasif olmak üzere, 5 700 000 olarak belirlenmiştir.
Bu oran da nüfusumuzun yaklaşık olarak yüzde 30'luk bir bölümünü
oluşturmaktadır. İşletme sayısı, istihdam payı, üretim düzeyi ve yaratılan
katmadeğer bakımından esnaf ve sanatkârlar, sosyoekonomik dengelerin
kurulmasında, tarımsal ve sınaî ürünlerin tüketiciye ulaşmasında, tüm dünyada
olduğu gibi, ülkemizin de ekonomik ve sosyal yapısında önemli rol oynamaktadır.
Bugün, esnaf ve
sanatkârların sorunları arasında kayıtdışı ve seyyar çalışan esnafın kayıt
altına alınmayışı, bununla birlikte vergi, Bağ-Kur primlerinin ve uygulanan
kredi faiz oranlarının çok yüksek olmasıdır. E-esnaf projesi Bakanlıkça hayata
geçirilmiştir. Bununla birlikte, esnaf ve sanatkârların AB'ye tam üyelik
sürecinde sorunlarının çözümünde her türlü teknolojiyi ve AB'deki vergi, malî
alandaki ve pazardaki rekabet koşulları konusunda bilgi ve destek verecek esnaf
bilgi bankası, tüm illerde danışma birimleri kurulması gerekmektedir.
4925 sayılı Karayolu
Taşıma Kanunu, sınırlı sermayesiyle taşıma hizmeti sunan nakliyeci esnaf ve
sanatkârımızı perişan hale getirmiştir. Bu yasa yeniden düzenlenmeli, tonaj
haddi, 25 ton sınırı aşağıya çekilmelidir. Ticaret odası kayıt zorunluluğu
kaldırılmalı, K-1 ve K-2 belge ücretleri makul seviyelere indirilmelidir.
Sektör içinde önemli yeri olan kamyoncu esnafımızın da çok mağdur olduğu
ortadadır. Mazot, lastik ve yedek parça fiyatlarındaki artışlar kamyoncu
esnafımızın belini bükmektedir. Masrafları artmasına rağmen yük taşıma
ücretleri çok düşüktür, hatta, maliyetine taşımacılık yapılmaktadır. Kamyoncu
esnafı perişan bir durumdadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yürürlükte olan vergi sistemi, esnaf ve sanatkâra ağır bir yük
getirmektedir. Bu nedenle, mevcut vergi sistemi yeniden gözden geçirilerek, tüm
işyeri kiralarının kira stopajları yüzde 20'den yüzde 10'a düşürülmeli, çek
defterlerinden alınan harçlar kaldırılmalıdır. Gerekli vergisel teşvikler
sağlanarak üzerindeki istihdam maliyetleri aşağıya çekilmelidir. Sektör
aleyhine olan rekabet dengesizliği ortadan kaldırılmalıdır. En az geçim
indirimi uygulaması tekrar getirilmeli, basit usul muhasebe defter tutma
hadleriyle işletme defter tutma hadleri yeniden gözden geçirilerek
yükseltilmelidir. Gelir Vergisi tarifesi esnaf ve sanatkârı destekleyecek
şekilde yeniden düzeltilerek Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi
oranında mutlaka indirim yapılmalıdır. Vergi mükellefi olmak için vergi
dairelerine müracaat eden vergi mükellefi adaylarından 3308 sayılı Yasaya göre
ustalık belgesi istenmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün ülkemizde çalışanların yüzde 60'ından fazlasını istihdam
eden, katmadeğerin yüzde 32'sinden fazlasını yaratan esnaf ve sanatkârlar
Türkiye genelindeki kredi pastasından yaklaşık yüzde 4 oranında pay
almaktadırlar. Gerek yatırımlarını gerekse giderlerini, yani tüm ticarî
hayatını öz sermayeleriyle ortaya koyan esnaf ve sanatkârlar kredi finansman
yönünden desteklenmelidir. Bu nedenle esnaf kefalet ve kredi kooperatifleri
aracılığıyla kullandırılan kredilerin şahıs limitleri 15 000 YTL'den 25 000
YTL'ye yükseltilmelidir.
2001 yılında enflasyon
oranı yüzde 70 iken esnaf kredi faizleri yüzde 50 civarındaydı, yani enflasyon
oranının altındaydı; şu anda enflasyon oranı yüzde 10; ancak, kredi faiz oranı
yüzde 10'la yüzde 20 arasında. Bu oranlar çok yüksektir. Kredi faiz oranları
yüzde 18'den enflasyon seviyesinin altına düşürülmelidir. İşyerleri için kredi
desteği yeniden düzenlenmeli, esnaf ve sanatkâra yönelik özel kredi paketleri
oluşturulmalıdır.
Küçük ve Orta Ölçekli
Sanayii Geliştirme ve Destekleme Başkanlığı (KOSGEB) tarafından düşük faizli,
uzun vadeli, esnaf ve sanatkârlarımıza işletme, tesis donanım, işyeri
geliştirme kredileri verilmelidir. Kredi alım işlemlerinde ağır ve zorlayıcı
hükümler kaldırılmalıdır. Leasing ve factoring gibi modern finansman
tekniklerinde, bu kesimi kapsayacak şekilde mevzuat değişikliği yapılarak bu
kredi sisteminden yararlandırılmalıdır.
Esnaf ve sanatkârların
bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşu olan Bağ-Kur yeniden organize edilerek
hizmet etkinliği artırılmalıdır.
Sorunların çözümü için
otomasyon çalışmaları hızlandırılmalı, emekli maaşlarından kesinti yapılmamalı,
emekli tabanaylıklarına standart getirilmeli, basamak satın alma uygulaması
geliştirilmelidir.
2.8.2003 tarihli 4956
sayılı Kanunla, borçlu sigortalılara getirilen ödeme kolaylığı esnaf ve
sanatkârlar tarafından olumlu karşılanmamış, rağbet görmemiştir. Bunun nedeni,
mevcut prim borcuna gecikme zammı borcunun da ilave edilmesi suretiyle, toplam
meblağa bir ay sonraki ay içinde faiz uygulamasıdır. Bu düzenleme, ödeme
zorluğu içinde olan esnaf ve sanatkâra hiçbir kolaylık getirmemiş ve ilgi de
görmemiştir.
Meslek kuruluşlarının
görüşü alınarak, yeniden borç yapılandırma modeli geliştirilmelidir. Bu model
yürürlüğe konarak, Bağ-Kur tahsilat gelirlerinin de tahsil edilmesi
gerçekleştirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, günümüz ekonomik koşulları içerisinde Bağ-Kur prim borçlarının
aksatılmadan düzenli olarak ödenmesi mümkün değildir. Şu anda Bağ-Kura kayıtlı
olduğu halde borcunu hiç ödememiş 477 000 esnafımız bulunmaktadır. Bununla
birlikte, primlerini ödemeye çalıştığı halde borçlu olan 1 110 000 esnafımız
mevcuttur. Ancak, 819 000 esnafımız borcunu düzenli olarak ödeyebilmektedir.
Esnaflarımızın Bağ-Kura olan toplam prim borcu 16 katrilyondan fazladır.
Buradan ortaya çıkan sonuç, borçlu sayısı borçsuz sayısından fazladır. Peki, bu
normal midir; elbette ki değildir. Bu nedenle, sosyal prim borçları ve buna ilişkin
olarak tahakkuk eden gecikme zammı faizlerine ödeme kolaylığı getirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün ülkemizin en büyük sorunlarından biri de işsizliktir.
İşsizliğe çözüm ararken, esnaf ve sanatkârın iş yapar duruma getirilmesi için
gerekli destek bugüne kadar verilememiştir. Yeni işyeri açan ve 1'den fazla
işçi çalıştıran işletmelere üç yıl vergi indirimi yapılmalı ve SSK primlerinden
muaf tutulmalıdır.
Esnaf ve sanatkârın
geliştirilmesi, güçlendirilmesi, iç istihdamın yaratılması amacıyla özel fon
kurularak yaratılan bu yeni istihdam için sosyal güvenlik desteği verilmelidir.
Küçük sanayi sitelerinde
yeni teknolojinin uygulanması amacıyla, KOSGEB danışmanlık, laboratuvar,
eğitim, tasarım gibi hususlarda hizmet merkezleri açılmalıdır.
AB ülkeleri, sosyal
güvenlik primlerinde esnaf ve sanatkârı teşvik için yarattığı istihdama göre ve
yatırımlara yöneldiğinde, önemli miktarlarda indirim yaparken, ülkemiz esnaf ve
sanatkârı böyle bir olanaktan yararlanamamaktadır. Hiç olmazsa, Bağ-Kur ve SSK
prim artış oranlarının makul düzeylerde tutulmasına yönelik mevzuat
değişikliğine gidilebilir.
Esnaf ve sanatkârımız pek
çok sorunla karşı karşıyadır. Zor ekonomik ve sosyal koşullar altında
faaliyetlerini sürdüren sektörün sorunlarını çözmek için gereken adımları
atmak, hem muhalefet olarak bizim hem de iktidardaki partinin aslî görevidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ekmekcioğlu.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Esnaf ve sanatkârlarımız,
çalışkanlıkları ve dürüstlükleriyle her zaman toplumumuzun temel taşları olarak
kabul edilmişlerdir. Onları yok saymanın, gözden çıkarmanın, topluma ve ülkeye
vereceği zararın ve çıkaracağı faturanın çok ağır olacağını unutmamalıyız.
Esnafımızın içinde
bulunduğu bu sıkıntılardan kurtulabilmesi için gerekli düzenlemeler acilen
yapılmalıdır; tabiî ki, bunlar temennidir, taleptir. AKP İktidarı, bu sorunları
bugüne kadar çözebildi mi; hayır. Çözebilecek mi; ben inanmıyorum, çözemez.
Artık, esnaf ve sanatkâr, problemlerini kendine yakın olan sosyal politikaları
savunan, sosyal demokrat bir iktidarın çözebileceğini bilmelidir; bu adres de,
Cumhuriyet Halk Partisidir. Birbirinden farkı olmayan AKP ve bundan önceki
partileri iktidara taşıyarak sorunların çözülmediği yaşayarak görülmüştür.
Görüşülmekte olan
tasarının 30 uncu maddesine Cumhuriyet Halk Partisi olarak olumlu baktığımızı
belirtir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.
Madde üzerinde, şahsı
adına söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan; buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, çok önemli bir
kanunu görüşüyoruz. 227 ayrı iş kolunu ilgilendiren, Türkiye'de ticarî
faaliyette bulunan, küçük ölçekli, orta ölçekli, 6 000 000 esnafımızı
ilgilendiren, dolayısıyla, aynı zamanda, 25 000 000 insanımızı da ilgilendiren,
her aileyi 4 kişiyle, 5 kişiyle çarparsak, asgarî 25 000 000 insanımızı ilgilendiren çok önemli bir kanunu,
esnaf ve sanatkârlar kanununu görüşüyoruz; ama, maalesef, bakıyorum, 550
milletvekilinden teşekkül eden Türkiye Büyük Millet Meclisinde, şu an, iktidar
kanadında 30 milletvekili var, Cumhuriyet Halk Partisinin, Anamuhalefet
Partisinin de sıralarında, kürsülerinde, 8-10 milletvekili var.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Kardeşim, konuşacak bir şeyin varsa konuş!.. Yasayla ilgili konuşacaksan
konuş!..
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Biz yasayı konuşuyoruz Sayın Fatsa… Hiç alınmayın…
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Fatsa…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Hiç alınmayın…
EYÜP FATSA (Ordu) -
Yasayla ilgili konuş…
BAŞKAN - Sayın Fatsa…
Lütfen…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Türkiye Büyük Millet Meclisinde, kanun böyle görüşülmez… Yasa…
AHMET KOCA (Afyon) - Siz
kaç kişisiniz?!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Biz 3 milletvekiliyiz Doğru Yol Partisi olarak Sayın Milletvekili; 2'miz
buradayız, dolayısıyla, yüzde 75 eder. (AK Parti sıralarından alkışlar [!])
AHMET KOCA (Afyon) - O
kadar işte; başka da gelmez…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Dolayısıyla, yüzde 75 eder. 3 kişinin 2'si burada, 2 milletvekili buradayız;
ama, 360 milletvekilinden 30 tane milletvekili var. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Eraslan…
Sayın Eraslan… Lütfen…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Anamuhalefet Partisinin, sadece, 8-10 milletvekili var. Anlaşmışsınız kendi
aranızda, bu kanunu geçireceğiz… İktidar Partisi getirmiş, Cumhuriyet Halk
Partisi, Anamuhalefet Partisi de, biz, bunu olumlu buluyoruz diyorsunuz,
getiriyorsunuz, anlaşıyorsunuz… Esnafı ilgilendirmeyen ve esnafa hiçbir yararı,
hiçbir hayrı dokunmayan böyle bir yasayı görüşüyoruz; ama, maalesef, burada
milletvekili yok. Bakıyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi bomboş, kürsüler
bomboş, Mecliste milletvekili yok, Mecliste hiç kimse yok ve biz böyle bir
yasayı… Haydi iktidara bir şey demeyeceğim; ama, Cumhuriyet Halk Partisi,
Anamuhalefet Partisinin, 170 milletvekili olan bir partinin sıraları, Sayın
Anadol, böyle olmamalıydı!..
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Yavaş, yavaş… Fazla heyecanlanma!..
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Hepiniz burada olmalıydınız, hepiniz burada muhalefet görevinizi
yapmalıydınız. Hepinizin, muhalefet söylemleri icabı, burada bulunmanız
gerekiyordu.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Muhalefet edecek tarafı yoksa ne yapsın?!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisine de saygısızlıktır, Türkiye'deki yetmiş
iki milyon ülke insanına da, Türkiye'ye de saygısızlıktır bu! Biz, eğer bu
saate kadar burada duruyor, bekliyorsak, acaba ne katkımız olur, acaba ne
faydamız olur, nasıl istifademiz olur kanaatiyle burada geç saatlere kadar
beklerken, bakıyoruz, maalesef, bütün sıralar boş, bütün kürsüler boş; ne
iktidar sırasında var ne muhalefet sırasında var. Ben, bunu, milletim adına,
ülkem adına teessüfle karşılıyorum ve bunun, Türkiye Büyük Millet Meclisine
hiçbir şekilde yakışmadığını, böyle yasal düzenlemelerin bize hiçbir şey
katmayacağını, hiçbir faydası olmayacağını… Konuşulmayan ve özellikle muhalefet
edilmeyen bir kanun, mutlaka, aksaklıklarla, yanlışlıklarla, zafiyetlerle ve
eksikliklerle tahakkuk edecektir. Bunu herkes böyle bilsin, böyle bilinmesini istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
Başkanlık kürsüsü yerinde, hatırlatırım!..
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum bu müsamahanızdan dolayı; ama, gerçekten,
öyle, çok benimsenecek bir ortam yok, çok kıvanç duyulacak, sevinç duyulacak
bir ortam yok maalesef.
İSMAİL BİLEN (Manisa) -
Tribünlere mi konuşmak istiyorsunuz?!
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, esnaf ve sanatkârlar, Türkiye'de, üretimin yüzde 37'sini
ve -en önemli bölümü de- istihdamın yüzde 45'ini oluşturuyor. Bakın, şu an
işsizlik almış başını gidiyor; ama, esnaf ve sanatkârlar, istihdamın
oluşturulması noktasında, Türkiye'ye yayılan, Türkiye'nin her yerinde,
Türkiye'nin sathında ticarî faaliyet sürdüren esnaf ve sanatkârlar istihdamın
yüzde 45'ini oluştururken, yine, aynı şekilde, tüm işletmeler içerisinde,
oransal olarak, işletmelerin aynı zamanda yüzde 95'ini teşkil ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
bugün, sadece 1 063 000 esnaf ve çiftçi, düzenli primini ödüyor, 1 063 000
esnaf. Aynı zamanda, 928 000 esnaf hiç prim ödeyemiyor, Bağ-Kur borcunu
ödeyemiyor, sigorta borcunu ödeyemiyor. Düzensiz prim ödeyen esnaf sayısı ise 1
400 000 civarında.
Şimdi, böyle sıkıntılarla
karşı karşıya; vergisini ödeyemiyor, Bağ-Kur primini ödeyemiyor, çarkını
döndüremiyor, devletten aldığı krediyi iade edemiyor, onu ödeyebilmek için,
yeniden kredi için başvuruyor, yeniden kredi alıyor, binbir belayla borçlarını
ödemenin gayreti içerisinde oluyor ve binbir zorlukla, binbir sorun içerisinde
çoluk çocuğuyla yaşamını devam ettirmeye çalışan bir Türk esnaf ve sanatkârımız
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- İşte, bunların bu noktada yarasına merhem olmak gerekir, bu noktada onlara el
uzatmak gerekir, onları yaşatmak gerekir, ayağa kaldırmak gerekir, ekonomik
açıdan güçlendirmek gerekirken, esnaf ve sanatkârların hiçbir yararına, hiçbir
faydasına olmayacak bir yasayı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, olmayan
iktidar milletvekilleriyle, olmayan Cumhuriyet Halk Partisiyle, olmayan bir
Anamuhalefet Partisiyle görüşüyoruz.
İSMAİL BİLEN (Manisa) -
Sizin görüşmediğiniz şeyleri görüşüyoruz hiç olmazsa.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Ben, bu tabloyu büyük bir üzüntüyle, büyük bir hüsranla izlerken, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Sayın Başkanım, hem Partim hem Grubum hem de şahsımın isminden bahsederek
Partimize sataşmada bulundu; söz istiyorum efendim.
AHMET IŞIK (Konya) -
Evet, doğru söylüyor.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol. (AK Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Yalnız, Sayın Anadol, çok
kısa, 69 uncu madde gereğince.
Buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın,
konuşmasında, partisine ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Elbette Sayın Başkanım. Bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Sözlerimi
de fazla uzatmaya niyetim yok. Gecenin bu saatinde Yüce Meclisi meşgul etmek
istemiyorum. Eğer, benden evvel konuşan Doğru Yol Partili milletvekili
arkadaşım aynı şeyleri söyleyerek, yineleyerek hem iktidara hem muhalefete,
aslı esası olmayan, temelinde zayıf olan iddialarla saldırmasaydı bu kürsüyü
işgal etmeyecektim.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
8 tane milletvekili var burada.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, ben dördüncü dönem milletvekilliği yapan bir
arkadaşınızım. Kamuoyunu yanlış etkilememek için burada söz aldım. Şu anda bizi
televizyonlardan izleyen yurttaşların deminki konuşmadan yanlış sonuç
çıkarmaması için söz aldım.
Değerli arkadaşlarım ve
bizi izleyen, şu saatte izleyen yurttaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan
bu yana, Türkiye Büyük Millet Meclisi daha doğrusu, kurulduktan bu yana
-cumhuriyetten önce kuruldu, 23 Nisan 1920'de- geleneksel olarak Meclislerin
içtüzüklerinde komisyonlar vardır ve Meclisin en önemli çalışmaları
komisyonlarda olur. Adı üstünde, Meclis İçtüzüğünde bunlara ihtisas
komisyonları derler. Milletvekillerinin belirli dalda uzman olanlarından oluşan
bu komisyonlar ince eleyip sık dokurlar, gerektiğinde altkomisyonlar kurarlar
ve gerektiğinde milletvekili olmayanları, sivil toplum örgütlerinin, meslek
kuruluşlarının temsilcilerini çağırırlar, onların düşüncelerini alırlar, bazen
yazışmalar yaparlar bu örgütlerle ve komisyonlarda bu yasa tasarılarının veya
tekliflerinin, bazen ikisini birden birleştirildiği vakit, âdeta, tabir
yerindeyse, fırında pişirilmesini sağlarlar ve titiz bir çalışma yaparlar.
Şimdi, bu yasa da, görüştüğümüz yasa da aynı şekilde oluşmuştur. Komisyonumuzun
bu konuya dikkati sonucunda, bir altkomisyon kurulması gereği duyulmuştur ve
altkomisyon çok titiz bir çalışma yapmıştır iktidarıyla muhalefetiyle. Elbette,
anlaşamadığımız hususlar olmuştur. Zaten, bu yasanın böyle gecikmesinin nedeni,
iktidar ve muhalefet arasında, belirli konularda, belirli maddelerde anlaşma
sağlanamaması olmuştur. Ne olmuştur sonra; her iki parti, bu ilgili esnaf
kuruluşlarıyla temaslarda bulunmuşlardır. İktidar ve muhalefet partisi
arasındaki bu anlaşmazlığı gidermek üzere, belirli noktalarda birleşmeyi sağlamak,
uzlaşmayı sağlamak üzere, uzun müzakereler olmuştur ve sonunda, bir uzlaşma,
anlaşma sağlanarak ve Meclisten bunun geçmesi yoluna gidilmiştir. Bugün, o
aşamayı yaşıyoruz.
Şimdi, bu kadar emekler…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Anadol,
lütfen ama…
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Son 1 dakika
Sayın Anadol.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Bu kadar uzun emekler sonucu hazırlanarak Meclise getirilen bir yasa
tasarısıyla ilgili, özellikle benim partime, Anamuhalefet Partisine yapılan bu
haksızlığı asla kabul etmiyorum ve muhalefeti sadece muhalefet etmek, iktidar
ile muhalefetin anlaşmasını asla kabul etmemek gibi bir anlayışın, ne ülkemize
ne esnaflara ne demokrasimize ne de Meclisimize hiçbir fayda getireceğine
inanmıyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar) Bugün bunu yaşıyoruz ve bu
Meclis yasama görevini yerine getirmektedir.
Arkadaşım, 3
milletvekilinden ibaret Doğru Yolun yüzde 70'ini temsil ettiğini söylüyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Hesabı yanlış yapmış, yüzde 66,5 eder!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- İleride, bunların da ne kadar doğru olduğunu, bu hesabın, göreceğiz.
Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, sataşma nedeniyle yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Eraslan, oturur musunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Geçen gün de yüzde 90'ları istifa etmişti!
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Sayın Fatsa,
Tüzüğün 69 uncu maddesi gereğince, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, konuşmasında
partisine sataşması nedeniyle konuşması
EYÜP FATSA (Ordu) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, iktidarıyla
muhalefetiyle, Türkiye için büyük önemi haiz olan esnaf ve sanatkârlarımızla
ilgili önemli bir yasayı, bir büyük mutabakatla, beraber çıkarıyoruz. Bu
yasayla ilgili süreci Sayın Anadol biraz önce özetledi, tekrar etmeyeceğim. Bu,
bir mutabakatla gelmiştir; üzerinde çok çalışılmıştır, çok tartışılmıştır,
sadece Parlamentoda değil, Parlamento dışında sivil toplum örgütlerinde, meslek
kuruluşlarında da uzun süre tartışılmış ve gündemde kalmış bir kanun
tasarısıdır. Dolayısıyla, Sayın Eraslan'ın, bunu takip etmemiş olması, edememiş
olması…
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Ne alakası var?!
EYÜP FATSA (Devamla) -
Müsaade et, müsaade et...
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen...
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Milletvekili sayılarınıza bakın.
BAŞKAN - Sayın Eraslan…
EYÜP FATSA (Devamla) -
Müsaade et, müsaade et…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Fatsa.
EYÜP FATSA (Devamla) -
Ben, onu, izleyicilerin takdirine arz ediyorum.
İktidar ve muhalefet
partisi sıralarında çok az sayıda milletvekili olduğundan bahisle, hem iktidarı
hem de muhalefeti tenkit etmiştir. Sayın Eraslan'la biz aynı partide, yaklaşık
ikibuçuk sene milletvekilliği yaptık. Ben, bu Partinin Grup Başkanvekiliydim,
Sayın Eraslan da AK Parti Grubunun bir üyesiydi. Bütün arkadaşlarımızla ilgili
olduğu gibi, Sayın Eraslan'la ilgili de Grubumuzun arşivinde devam ve
devamsızlık çizelgesi vardır. Sayın Eraslan, ikibuçuk sene neredeydin
kardeşim?! Neredeydin allahaşkına?! (AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Devamla) -
Burada böyle çıkıp hamasi nutuk atmak, tribünlere oynamak kolay; ikibuçuk sene
neredeydin, gel kamuoyuna, git seçmenine, Hatay'da bunun hesabını ver.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Ben buradaydım Sayın Fatsa.
BAŞKAN - Sayın Eraslan…
Sayın Eraslan…
EYÜP FATSA (Devamla) -
Müsaade et, müsaade et!..
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
İkibuçuk yıldır buradayım, devamsızlık cetvelini çıkarın, siz mi daha fazla
gelmişsiniz, ben mi daha fazla gelmişim.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen...
EYÜP FATSA (Devamla) -
Müsaade et kardeşim, kayıtlarınız… Evet, Ankara'daydınız; ama, Genel Kurulda
değildiniz.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen... Sakin olalım...
EYÜP FATSA (Devamla) -
Müsaade et kardeşim… Bir şey konuştunuz, biz dinledik sabırla.
Yani, söylenen şeylerin
doğru olması, hakikat olmasına, her milletvekili arkadaşımızın azamî hassasiyet
göstermesi gerekir.
Sayın Eraslan, bakın,
sizden önce de bu kürsüde aynı gerekçelerle nutuk atan arkadaşlarınız, sonra
"Sayın Genel Başkan bizi kandırdı, bizi yandırdı, bizi yanılttı" diye
feryat ettiler. Unutma, bir gün aynı feryadı siz de yapabilirsiniz!
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Fatsa.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum; cevap hakkım doğdu.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Eraslan…
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Çok kısa...
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen, oturur musunuz.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Efendim, ismimi hitap ederek sataşmada bulundu; sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
ben tutanakları getirtip bakacağım; siz konuşmanızda, iktidar ve muhalefet
partilerinin Mecliste olmadığını söylediniz. Her iki Partinin Grup
Başkanvekilleri de çıktılar, Genel Kurulun dolu olduğunu, tüm
milletvekillerinin burada olduğunu söylediler. Konu bundan ibarettir.
Lütfen, Sayın Eraslan.
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
tutanakları getirtip inceleteceğim, ona göre söz vereceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Kandoğan,
lütfen…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, şahsımla ilgili son cümlesi.
BAŞKAN - Tutanakları
inceleteceğim Sayın Kandoğan
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Benim şahsımla ilgili son cümlesi.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
tutanakları getirtip, okuyup, ona göre karar vereceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Siz de dinlemediniz mi Sayın Başkan son söylediğini?!
MEHMET ERASLAN( Hatay) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2.- Esnaf
ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851)
(Devam)
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum...
MEHMET ERASLAN( Hatay) -
Sayın Başkan, karar yetersayısı…
BAŞKAN - Arayacağım Sayın
Eraslan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- 70 kişi var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Var, var…
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Kacır, burada, Başkanlık Divanının Kâtip Üyeleri var, sayıyorlar; Başkanlık
Divanının ihtiyacı yok Sayın Kacır.
Karar yetersayısı yoktur,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.30
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.36
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
851 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2.- Esnaf
ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 851)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 30 uncu
maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, 30 uncu maddeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi
okutuyorum:
Federasyon denetim
kurulunun görev ve yetkileri
MADDE 31.- Federasyon
denetim kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bu Kanunla verilen
görevler ile genel kurulda alınan kararların yönetim kurulu tarafından yerine
getirilip getirilmediğini incelemek.
b) Federasyon
işlemlerinin mevzuat ve federasyon ana sözleşmesi çerçevesinde yerine getirilip
getirilmediğini incelemek.
c) Bakanlık ve
Konfederasyon tarafından mevzuat gereği verilen görevlerin yerine getirilip
getirilmediğini incelemek.
d) Federasyon kayıt
ücreti ve katılma paylarının üye odalardan zamanında tahsil edilip edilmediğini
kontrol etmek ve federasyonun işlem ve hesapları hakkında genel kurula rapor
vermek.
e) Genel kurulu olağanüstü
toplantıya çağırmak.
Denetim kurulu üyeleri,
yukarıda sayılan görev ve yetkilerinden (d) ve (e) bentlerinde belirtilenleri
salt çoğunlukla yerine getirirler.
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi
okutuyorum:
Federasyonun gelirleri
MADDE 32.- Federasyonun
gelirleri şunlardır:
a) Federasyona bağlı
odalardan alınacak kayıt ücreti ve katılma payları.
b) Yayın gelirleri.
c) Bağış ve yardımlar.
d) Federasyonun amacını
gerçekleştirmek için kurulacak kuruluşların ve iştiraklerin gelirleri.
e) Federasyonca
düzenlenecek sosyal faaliyet gelirleri.
f) Federasyon tarafından
düzenlenecek meslekî kurslar, sergi ve fuarlardan sağlanacak gelirler.
g) Konfederasyonca
belirlenen tarife ücretleri karşılığında düzenlenecek ve onanacak belge ve
hizmet karşılıkları.
h) Faiz ve diğer
gelirler.
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi
okutuyorum:
Fesih ve tasfiye
MADDE 33.- Federasyon,
kayıtlı üye odalardan üçte birinin yazılı fesih talebi üzerine bir ay içinde
yapacağı genel kurul toplantısında, genel kurul üyelerinin üçte ikisinin kararı
ile feshedilir.
Feshedilen federasyon,
Konfederasyonca görevlendirilecek üç kişilik bir heyet tarafından, borçları
kendi varlığından ödenip, alacakları tahsil edildikten ve tasfiye giderleri de
karşılandıktan sonra kalacak meblağ ve aynî haklar Konfederasyona devrolunur.
Beş sene içerisinde aynı konuda federasyon kurulduğu takdirde devrolunan meblağ
bu kuruluşa verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsı adına söz isteyen Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, esnaf ve
sanatkârın… Bu tasarıda, her iki partinin ortak olarak en az, asgarî müşterekte
birleşmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Tabiî, tümüyle, bu yasa, tüm esnafın,
tüm sanatkârın her türlü sorununu çözüyor mu, hayır; ama, ortak bir noktada
buluşarak, öncelikle bu yasanın çıkması, hepimizin ve tüm esnaf açısından çok
önemli bir yasa.
Değerli arkadaşlar,
yasalar çıkar; ama, yasalar, esnaf ve sanatkârın sorununun çözümünde tek neden
değildir. Ben, birazcık, işin finansman boyutuna girmek istiyorum. Bugün,
Meclisimiz KİT Komisyonunda, Halk Bankasının hesapları inceleniyordu. Orada da
söyledim. Tabiî, Halk Bankası esnafın bankası, Halk Bankası sanatkârın bankası,
Halk Bankası KOBİ'lerin ve özellikle küçük sanayicinin bankası. Halk Bankası
yıllarca Türkiye'de önemli görevler yapmıştır. Bugün birçok esnafımızın var
olmasında, Halk Bankası, onların en önemli sorunlarını aşmıştır, finansman
sorunlarını aşmıştır; ancak, size şunu söyleyeyim: Hepiniz diyorsunuz ki, Halk
Bankasının görev zararları…
Değerli arkadaşlarım,
hepimizi kandırmışlar, Halk Bankasının görev zararları, asla esnafa verilen
krediden değildir. Bunu herkes böyle bilsin. Yıllarca, taa 80'li yıllardan beri
Halk Bankası görev zararı, görev zararı… Asla, esnafa verilen krediden dolayı
değildir.
Size, birkaç rakam vermek
istiyorum. 2003 yılında Halk Bankasının esnafa verdiği kredi 600 trilyon.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
maddeyle ilgili konuşur musunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Efendim, maddeyle ilgili. Yani, esnafın sorunu değil mi Sayın
Başkan? Finansman sorununu çözmediğiniz zaman bu yasa bir işe yaramaz Sayın
Başkanım, onu söylemek… O zaman tasfiyeye gidersin Sayın Başkanım. Maddeyle
ilgili.
Değerli arkadaşlar, 2003
yılındaki esnafa verilen kredilerin toplamı 600 trilyon; bir daha altını
çiziyorum, 600 trilyon. 600 trilyonun her tarafı zarar olsa, Halk Bankasının
görev zararının yüzde 1'i değil.
İki; sordum bugün yine
Halk Bankası yönetimine, bu sizin 1… Rakam vermek istemiyorum, tabiî, banka
sırrı değil ama. Halk Bankası, çünkü Türkiye'nin temel bir bankası. Şu kadarlık
tasfiye olacak alacağınızda, esnaftan alamadığınız kaç para var dedim. Aynen şu
ifadeyi kullandılar: "Tüm batak kredilerinin içinde binde 1."
Şunu söylemek istiyorum:
Bu yasayı çıkarırız; ama, Sayın Bakanım, esnafa uzun vadeli finansman
sağlamadığımız sürece, esnafa işletme kredisi adı altında, onların, her an,
kimseye el avuç açmadan, gidip bankasına, dilediği parayı, ihtiyacı kadar
parayı almasını sağlamadığımız sürece, elli
tane de yasa çıkarsak, esnafın sorununu çözemeyiz. Öncelikle, mutlaka,
Halk Bankası esnafın bankasıdır. Sadece 2005 yılı nisan ayıyla ilgili söylüyorum
Sayın Bakanım; şu anda Halk Bankasının tüm topladığı kaynakların sadece ve
sadece yüzde 6'sı esnafa veriliyor. Sayın milletvekilleri, bir daha altını
çiziyorum; Halk Bankası, esnafın bankası; Halk Bankası, küçük sanayicinin
bankası; topladığı tüm kaynakların içerisinden esnafa verilen para yüzde 6.
Bir başka rakam daha
vermek istiyorum. İhracatçıyı, biz, yüzde 12'yle fonluyoruz. Şu anda,
Türkiye'de, ihracatçıya, ihracat yapan insanlara yüzde 12 faizle kredi
veriyoruz. Halk Bankasının, esnafa verdiği kredinin faizi hâlâ yüzde 24.
Enflasyonun yüzde 10'lara düştüğü bir ülkede, eğer, hâlâ, biz, esnafa yüzde 24
faizle para veriyorsak, esnafın sorununu bu yasalarla çözemeyiz Sayın Bakanım.
O açıdan, mutlaka ve mutlaka, özellikle küçük sanayicinin, KOBİ'lerin ve küçük
esnafın finansman sorununa, uzun vadeli finansman sorununa temel çözümler
getiremezsek, bu ülkede, özellikle ekonominin dinamosu olan esnafın sorunlarını
çözmekte çok zorluklar çekeriz.
Sayın Bakanım, artık,
dünyanın tek ilkesi ihracat; yani, o ülkenin katmadeğerini satmak. Ancak, ben,
Sayın Kültür ve Turizm Bakanımın, Türkiye'deki halı ihracatçılarına ettiği lafa
çok üzüldüm. İçerisinde bir hata yapan varsa, bunu kim yapıyorsa, bu ülkede,
hükümetin görevi, yürütmenin görevi, gel kardeşim, ülke adına yapamazsın
demektir. Türkiye'de, halı ihracatı çok önemli boyutta. Türkiye'de, halı
ihracatı, binlerce evkadınının el emeği, ekmeği. Ben, arkadaşlarımla görüştüm;
özellikle Amerika'dan ve diğer ülkelerden halı alan halıcılar, özellikle
perakendeyle halı alan insanlar, artık, Türkiye'den siparişi kesiyorlar.
Mutlaka, esnaf adına, halıcı esnaf adına… Yani, Denizli'deki hiçbir arkadaşımın
böyle bir hata yaptığına inanmıyorum, Denizli'deki dürüst, namuslu insanların
bunu yapacağına inanmıyorum.
Denizli, özellikle turizm
açısından Türkiye'deki en çok turistin gelip, alışveriş yaptığı bir bölge. Bu
açıdan Türk halıcılığının tüm dünyadaki itibarını kırmıştır, itibarını
zedelemiştir. Esnaftan sorumlu bir Bakan olarak, mutlaka, hükümetin, bunu
öncelikle tamir etmesi lazım, her esnafın bunu yapmadığını ve hükümet olarak
da, kim yapıyorsa deşifre edilmesi… Herkesin bunu yapmadığını, Denizlili
esnafın veya Türkiye'deki diğer halıcı esnafının buna alet olmayacağını
herkesin bilmesi lazım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz, Doğru Yol Partisi
olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelen kanun tasarı ve
tekliflerinin memleketimiz ve milletimiz hayrına olan bölümlerini çok açık bir
şekilde destekliyoruz. Bu kanun tasarısıyla ilgili olarak, gerek ben gerekse
Doğru Yol Partisi Milletvekili Sayın Eraslan, son derece olumlu şeyler
söyledik. Bazı maddeleriyle ilgili çekincelerimiz var. 3 üncü maddeyle ilgili
bir çekincemiz vardı, doğal delegelikle ilgili bir çekincemiz vardı, federasyon
başkanlarının iki dönem seçilmesinin sınırlandırılmasıyla ilgili çekincelerimiz
vardı. Bunları, çıkıp, bu kürsüden dile getirdik; ancak, bunun dışındaki diğer
maddelerle ilgili olarak, biraz önce, ben, bir maddede konuşma yaptım, o
maddenin son derece iyi hazırlanmış olduğunu ve ihtiyaca cevap verdiğini,
geldim, buradan ifade ettim. Ancak, Sayın Eraslan'ın ifade ettiği Meclis
sıralarının boş olma meselesi, 22 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin en
zayıf noktası, en zayıf halkası. Ben de bunu birkaç kez burada dile getirdim.
Bakınız, 30 000 000
insanı ilgilendiren bir kanundan bahsediyoruz, 30 000 000 insanın bu kanunun
çıkmasını beklediğini söylüyoruz. İki aydan beri, Türkiye'nin gündeminde bu
kadar önemli bir kanunun olduğu, çeşitli kereler buralarda ifade edildi; ancak,
bu kadar önemli bir kanun tasarısının bu kadar az sayıda milletvekiliyle
görüşülmesinden Sayın Eraslan da rahatsız, ben de rahatsızım, öyle inanıyorum
ki, buraya devam eden, müdavim milletvekilleri de rahatsız. Bunun kürsüde dile
getirilmesinden niye rahatsızlık duyuluyor?! Ben isterdim ki… Ben biliyorum,
burada bulunan arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu, şu anda bulunanların büyük
çoğunluğu her zaman burada olan arkadaşlarımız. Sizlerin de bu durumdan
rahatsızlığınızı dile getirmenizde ne sakınca olabilir?! Sayın Eraslan oradan
bunu dile getirdiğinde Sayın Fatsa Ayağa fırlıyor.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ne
alakası var…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Fatsa, bugün öğleyin de aynı şeyi yaptınız, biraz önce de aynı şeyi
yaptınız. Benim istifamla ilgili gelip burada konuşma yapıyorsunuz. Ben size
söylüyorum şimdi: Elazığ milletvekiliniz istifa etti, bir hafta sonra geri
döndü.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Hangi Elazığlı o? Elazığ'ın hangi milletvekili?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Çankırı milletvekiliniz istifa etti…
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Kandoğan…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Elazığ milletvekili sen mi ki, istifa etsin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Müsaade eder misiniz… Müsaade edin.
BAŞKAN - Sayın Demiribağ…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Elazığ'da senin seviyende milletvekili yok!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sivas milletvekili. Sivas milletvekili istifa etti, bir hafta sonra geldi,
geri döndü. Çankırı milletvekili istifa etti, iki gün sonra geri döndü, bir
komisyon başkanvekilliği görevi verildi.
Sayın Fatsa, lütfen, bu
konularda bu kadar… (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir saniye,
Sayın Kandoğan…
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Ümmet, komisyon başkanvekilliği göreviniz vardı…
BAŞKAN - Bir saniye,
sayın milletvekilleri…
Sayın Kandoğan, lütfen,
maddeyle ilgili konuşur musunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Geliyorum.
Sayın Fatsa, ben sizi
biliyorum. Necmettin Hocanın dizinin dibinde otururken, son anda bir vücut
çalımıyla AK Partiye gittiğinizi de biliyorum ben. Ben onu çok iyi biliyorum,
çok iyi biliyorum, o vücut çalımını nasıl yaptığınızı da çok iyi biliyorum.
Bakınız, AK Parti
İktidarı döneminde, bazı bakanlarımız, üçüncü partisi. Milletvekilliği…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
FATMA ŞAHİN (Gaziantep) -
Seviyeyi çok düşürdünüz ya!
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen şahsîleştirmeyin, yoksa, sözünüzü kesmek zorunda kalırım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, biraz önce, Eyüp Fatsa geldi, o konuşmaları burada yaptı, siz
o konuşmalara müdahale etmediniz, "tutanakları istiyorum" dediniz,
şimdi, ben konuşurken, cevap verirken, beni, sözümü kesmekle itham ediyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
o kürsü, şahsîleştirmek için tahsis edilmiş değildir.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Aynı şey... Sayın Fatsa da benim istifamla ilgili beyanda bulundu.
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
konuşacak mısınız Sayın Kandoğan?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın milletvekilleri, istifam, bir
milletvekilinin en tabiî
hakkıdır. Bir şey söylüyorum; bakınız, bir şey söylüyorum: Bu kadar
istifadan sonra...
BAŞKAN - Sayın
Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- ...Sayın Başbakan tarafından yemeklere çağrılıyorsunuz...
BAŞKAN - Sayın Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- ...özel görüşmelere çağırılıyorsunuz; itibarınız, kıymetiniz artacaktır.
Saygıyla selamlıyorum.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
- Vücut çalımından sonra laz çalımını da bayağı öğrenmişsin!
EYÜP FATSA (Ordu) - O
yemeklere sen de gelmiştin.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
34 üncü maddeyi
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları
Konfederasyonu
Konfederasyonun kuruluşu
MADDE 34.- Konfederasyon,
Bakanlıkça hazırlanmış örneğine uygun Konfederasyon ana sözleşmesinin Bakanlık
tarafından onanmasından sonra kurulmuş olur. Kuruluş merkezi Ankara'dadır.
Konfederasyonun kısa adı TESK'tir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına söz isteyen, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Vazgeçtim.
BAŞKAN - Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan; buyurun.
MEHMET FEHMİ UYANIK
(Diyarbakır) - Mehmetciğim, sen Ümmet'e uyma! (AK Parti sıralarından
gülüşmeler)
MEHMET ERASLAN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, tabiî ki,
biz, gecenin bu saatinde, kanun görüşeceğiz, kanunun, yasalaşması için
elimizden gelen bütün gayreti sarf edeceğiz; Parlamentonun görevi bu, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin görevi bu; yasal faaliyetlerde, yasama faaliyetinde
bulunmak. Fakat, benim daha önceki konuşmam, yani, hiç kimseyi, böyle, karalama
niteliğinde, çamur atma niteliğinde olmadı; böyle bir lüksüm de yok, böyle bir
arzum da yok, böyle bir talebim de yok. Yalnız, değerli arkadaşlar, yani,
bakın, hepiniz burada oturuyorsunuz. Peki, sizin ne suçunuz var? Yani, sizin
suçunuz, gecenin bu saatinde burada oturmak mı? (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Bir müsaade edin… Bir
müsaade edin…
Bakın, benim vurgulamak
istediğim şu: Burada bir yasama faaliyeti yapıyoruz, bir yasama çalışması
yapıyoruz. Dolayısıyla, herkesten önce, herkesten önce burada bulunması gereken
İktidar Grubudur.
TEMEL YILMAZ (Gümüşhane)
- Her maddede bu söylenmez ki ya!
BAŞKAN - Sayın Temel
Yılmaz, lütfen…
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Daha sonra, bu yasama faaliyetinde muhalefet görevini yapmak üzere bulunması
gereken Anamuhalefet Partisidir. Ben bunu söyledim ve hepimizin burada beraber
olması gerekiyor. Bütün milletvekillerimizin, düşünceleriyle, birikimleriyle,
donanımlarıyla, görüşleriyle, bu yasama faaliyetine katkı sağlamaları
gerekiyor. Etkin bir yasama çalışması böyle olur.
Sayın Anadol, çıktılar,
benim söylediğim şeyin çok daha ötesinde, çok daha farklı bir şekilde,
kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğimi söylediler. Allahaşkına -yani, herkeste göz
var- burada 8 kişiydiniz, burada da 25-26 kişiydiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Altkomisyon çalışmasında var mıydın sen?
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Benim kimseyi yanıltma gibi bir niyetim, kimseyi incitme gibi bir niyetim
yok; sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisinin şanına, şerefine ve şöhretine
yaraşır ve yakışır bir yasama çalışması talebinde bulundum. Bu benim en doğal
hakkım; bunu, tabiî ki bulunacağım.
Sayın Fatsa çıktı dedi
ki: "İkibuçuk yıldan beri, Sayın Mehmet Eraslan Bey, neredeydiniz?"
Ben ikibuçuk yıldan beri buradayım Sayın Fatsa; her gün buradayım. Eğer
inanmıyorsanız, devamsızlık cetvelini, çizelgesini çıkarın, eğer benim
devamsızlığım sizin devamsızlığından fazlaysa, milletvekilliğinden istifa
edeceğim! Haydi; hodri meydan! Haydi, hodri meydan!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Bravo Sayın Eraslan.
FATMA ŞAHİN (Gaziantep) -
Sizin sözünüzün hiçbir kıymeti yok bizim yanımızda.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Yani, biz buradayız
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, Allahaşkına, değerli arkadaşlar... Kimse alınmasın, kimse
gücenmesin. Yani, niye zorunuza gidiyor ki bu?! Aslında, bizim yerimize, sizin,
kalkıp, bunu söylemeniz, bunu savunmanız gerekiyor. Milletvekillerinin burada
olması gerektiğini, bu kadar önemli bir kanunu, 6 000 000 esnafı ilgilendiren,
25 000 000 ülke insanını ilgilendiren bu kadar önemli bir kanunu görüşürken,
sizin ve muhalefet partisinin, milletvekillerini burada toplayıp, onların
fikir, düşünce ve kanaatlerini bu yasada yoğurarak, bu şekilde bir yasama
faaliyeti, yasama çalışması yapma noktasında bir gayret sarf etmeniz
gerekirken, benim yaptığım konuşmanın tam farklı bir boyutunu, burada, izah
etmeye çalıştınız ve söylemediğim şeyi, bana yansıtarak, bana mal etmeye çalıştınız.
Bu doğru bir şey değil, doğru bir düzen değil, doğru bir hareket değil. Ben,
bunları, millet adına, yetmişiki milyonluk ülke adına kınadığımı ifade etmek
istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Eraslan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
35 inci maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyona kayıt
MADDE 35.- Bu Kanuna göre
kurulmuş veya kurulacak olan birlik ve federasyonlar kuruluş tarihinden
itibaren bir ay içinde Konfederasyona kayıt olmak zorundadırlar.
Kayıt zorunluluğunu
yerine getirmeyen birlik ve federasyonların kayıtları Konfederasyonca resen
yapılır ve ilgili meslek kuruluşlarına yazılı olarak bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına söz isteyen, Samsun
Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben, herhalde anlaşılmakta güçlük çekilen
bir hususu belirtmek için huzurlarınıza geldim. O da şu: Sayın Anadol, gerçi
belirttiler. Belki, Sayın Eraslan heyecanlı, o kısmı kaçırdı veya daha önceki
süreci kaçırdı. Bakın, bir aydır bu kanun Meclis gündeminde. Değişik boyutlarda
tartışıldı. Sosyal kesimlerden taraf olanlar vardı ilk şekline bu mutabakat
sağlanmadan önceki şekline karşı olanlar vardı; Komisyon içerisinde eski metni savunanlar
vardı; Sayın Bakan başka düşünüyordu, TESK'in üst yönetimi farklı düşünüyordu,
bazı alt federasyon başkanları farklı düşünüyordu. Bunlar bu taleplerini
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan siyasî partilere ilettiler. Belirli
bir tartışma yaşandı. Bu yasa bu haliyle, eski haliyle, mutabakat olmadan önce
buraya üç defa geldi ve -Sayın Eraslan bilmiyorum o zaman Genel Kurulda mıydı-
toplumsal kesimlerin tam mutabakatı olmadığı için, Cumhuriyet Halk Partisinin,
Anamuhalefet Partisinin engellemesiyle, direnişiyle karşılaştı ve görüşülemeden
kaldı. Bunları anımsıyorsunuz. Eğer böyle bir uzlaşma olmasa, sosyal kesimleri
mutlu eden bir ortak sonuç çıkmasa, Cumhuriyet Halk Partisi burada o görevini
yapardı Sayın Eraslan, hiç merak etmeyin.
Onun için, bakın,
telefonla da görüştüm; birçok federasyon alt başkanı ve konfederasyon
başkanları yasanın bu şekliyle geçmesini istiyor. Bir burukluk var içimizde. O
da 3 üncü maddeyle, şoför esnafının tanımıyla ilgiliydi; ama, geçici 3 üncü
maddede de, onların katılımını sağlayacak maddî kolaylıklar ve kayıt
kolaylıkları getirildi önergeyle. Bu sorun da kısmen hallolmuş oluyor. Onun
için, esnafın temel maddî sorunlarını çözmüyor; ama, bu organizasyon şeması
içerisindeki önümüzdeki seçimlerinin sorunlarını çözüyor ve esnaf bu yasayı
bekliyor. Onun için Cumhuriyet Halk Partisi bu yasanın çıkması için kolaylık
gösteriyor. Daha önceki kısımlarını da iyi değerlendirmeniz gerekiyor.
Ben saygılarımı sunuyorum
bu açıklamadan sonra. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Koç.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
36 ncı maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyonun organları
MADDE 36.-
Konfederasyonun organları şunlardır:
a) Genel kurul: Birlik ve
federasyonların başkan ve yönetim kurulu üyelerinden oluşur.
b) Başkanlar kurulu:
Konfederasyon genel başkanı ile birlik ve federasyon başkanlarından oluşur.
c) Yönetim kurulu: Genel
kurul üyeleri arasından dört yıl süreyle görev yapmak üzere seçilen genel
başkan dahil onbeş kişiden oluşur. Aynı sayıda yedek üye seçilir.
d) Denetim kurulu: Genel
kurul üyeleri arasından veya ikisi dışarıdan dört yıl süreyle görev yapmak
üzere seçilen beş kişiden oluşur. Aynı sayıda yedek üye seçilir.
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi yok; ancak, 1 adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı "Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu
Tasarısı"nın 36 ncı maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Nuri Çilingir |
Bayram Ali Meral |
|
Ordu |
Manisa |
Ankara |
|
Tacidar Seyhan |
Mehmet Vedat Yücesan |
Orhan Ziya Diren |
|
Adana |
Eskişehir |
Tokat |
|
|
Ülkü Gökalp Güney |
|
|
|
Bayburt |
|
"a) Genel kurul:
Birlik ve federasyonların başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile Konfederasyonun
görevde bulunan genel başkanı, yönetim kurulu ve dışarıdan seçilen üyeler hariç
denetim kurulu üyelerinden oluşur."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya )
- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Kabul ediyoruz.
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu kurumu niteliğinde
meslek kuruluşlarının genel niteliklerini esas aldığımızda, farklı meslek
dallarında örgütlenmiş bulunan; ancak, Anayasamızın 135 inci maddesinde
belirtilen meslekî kuruluşlardan olan ve bunların oluşumunu ve örgütlenme
yapısını düzenleyen kuruluş kanunları yapılırken, bunlar için benzer hükümlerin
getirilmesi Anayasamızda öngörülen demokratik ve sosyal bir hukuk devleti
olmanın gereğidir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
37 nci maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyon genel
kurulunun görev ve yetkileri
MADDE 37.- Konfederasyon
genel kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Konfederasyon genel
başkanını, yönetim kurulu ve denetim kurulu asıl ve yedek üyelerini seçmek.
b) Yönetim kurulu
faaliyet raporu, denetim kurulu raporu, bilanço ve gelir ve gider hesaplarını
incelemek, kabul veya reddetmek.
c) Yönetim kurulu ve
denetim kurulunu ibra etmek.
d) Yeni döneme ait
çalışma programı ile bu programda yer alan eğitim, teorik ve pratik kurs
programlarını ve tahmini bütçeyi incelemek, aynen veya değiştirerek kabul
etmek.
e) İşlem ve eylemleri
nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri hakkında dava
açılmasına, bunların görevde kalıp kalmamasına karar vermek.
f) Yönetim kurulunca
hazırlanan yönetmelikleri onamak.
g) Herhangi bir sebeple
birlik ve federasyonlarla Konfederasyon yönetim kurulu ve denetim kurulu
arasında çıkacak görüş ayrılıklarını çözüme kavuşturmak.
h) Esnaf ve sanat
sahiplerinin meslek ve sanatlarının yürütülmesi için gerekli ve faydalı
görülecek tedbir ve teşebbüslerden yönetim kurulu tarafından getirilecek
konuları incelemek ve karara bağlamak.
ı) Eğitim ve öğretim
kurumları açılmasına, öğrenci yurtları tesis edilmesine, burs verilmesine ve
öğrenci okutulmasına, bir evvelki yıl gayri safi gelirinin % 10'unu geçmemek
şartıyla kamu yararına hizmet eden kuruluşlara sosyal yardımlarda
bulunulmasına, bütçe imkanları yeterli olmayan birlik ve federasyonlara
durumlarını belgelendirmek kaydıyla aynî ve nakdi yardım yapılmasına karar
vermek.
j) Konfederasyonun
kuruluş amacını gerçekleştirmeye yönelik gayrimenkul ve her türlü taşıt alım
satımına, gayrimenkul karşılığında ödünç para alınmasına karar vermek, bu
faaliyetlerine ait bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında
güncelleyerek tutmak.
k) Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşları ve üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî
faaliyetlerini kolaylaştırmak ve mesleğin genel menfaatlere uygun olarak
gelişmesini sağlamak amaçlarıyla sınırlı olarak kurulmuş veya kurulacak
şirketlere ve kooperatiflere iştirak etmek, amaçlarına uygun olarak eğitim ve
öğretim kurumları kurmak üzere vakıf kurmaya karar ve bu konuda işlemleri
yürütmek üzere yönetim kuruluna yetki vermek.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
38 inci maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyon başkanlar
kurulu
MADDE 38.- Konfederasyon
başkanlar kurulu, yüksek istişare kurulu olarak, ülke genelindeki esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarına ilişkin meseleler ile Türk esnaf ve
sanatkârlarının ülke içindeki ve uluslararası düzeydeki gelişme ve sorunları
hakkında Konfederasyon yönetim kuruluna tavsiyelerde bulunur.
Konfederasyon genel
başkanı, başkanlar kurulunun da başkanıdır. Başkanın bulunmadığı hallerde
toplantıya yetki verilen Konfederasyon genel başkan vekili başkanlık eder.
Kurul, üyelerinin
çoğunluğu ile yılda bir defa ekim ayında kendiliğinden ve gerektiğinde
Konfederasyon genel başkanının veya başkanlar kurulunun çoğunluğunun yazılı
çağrısı üzerine her zaman toplanabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ağrı Milletvekili Naci Aslan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NACİ
ASLAN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 851 sıra sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun 38 inci maddesi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan
önce, dün 5,7 ölçeğinde Bingöl İlimizde meydana gelen depremde 47 yurttaşımız
yaralandı; mal kaybına uğrandı; tüm Bingöllülere geçmiş olsun diyorum,
yaralılara Cenabı Allah'tan şifalar diliyorum; ayrıyeten, Tunceli'de 5
askerimizin şehit olması nedeniyle başta Genelkurmayımız ve Türkiye
Cumhuriyetinin tüm yurttaşlarına başsağlığı diliyorum, böyle acıların bir daha
yaşanmamasını diliyorum. Terör nereden gelirse gelsin, ister etnik yapıdan
gelsin ister mezhepsel ve dinsel kavramdan gelsin, yani terörün milliyeti,
dini, cinsi ve ırkı olamaz, terörün tüm faaliyetlerini içtenlikle, yürekten
Türk Milleti önünde lanetliyorum ve ülkemizin başına bu tür belaların bir daha
gelmemesi dileğiyle, tüm şehit ailelerine yürekten başsağlığı diliyorum; Cenabı
Allah'tan şehitlerimize rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olarak 507 sayılı Esnaf
Sanatkârlar Kanununun zaman içinde meydana gelen değişiklikle esaslı bir hale
getirilmesi gereği, meslekî ve teknik bilgilerin sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilmediği görüldüğü için, dayanağını Anayasanın 135 inci maddesinden
alan esnaf ve sanatkârlar oda, birlik, federasyon ve konfederasyonunun daha
etkin ve verimli bir şekilde çalışması, elektronik ortamda daha şeffaf ve
günümüz şartlarına ve Avrupa Birliği standartlarına uygun, daha demokratik hale
getirilmesini sağlamak amacıyla bu tasarı düzenlenmiştir.
Bu yasayla, var olan
yasanın daha önce farklı bölüm ve maddelerinde yer alan kayıt ücreti, aidat,
katılma payı, düzenlenecek belge ve hizmet ücretleriyle ilgili hükümleri bir
madde altında yeniden düzenlenmekte, uygulamada meydana gelen güçlüklerin
giderilebilmesi ve ödeme kolaylığının getirilebilmesi amaçlanmaktadır. Bu
maddeyle, kayıt ücreti ve yıllık aidatın makbul ve ödenilebilir seviyeye
getirilmesi öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri,
odaların birlik ve üyesi oldukları federasyonlara, birlik ve federasyonların
konfederasyona ödeyecekleri katılma payı, gelirlerinin yüzde 3'ü olarak
belirlenmektedir. Katılma payı, esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları
arasında maddî bir dayanışmayı ifade eden önemli bir destek unsurudur ve
öncelikle bu oran yüzde 5'e çıkarılmalıdır.
Kaldı ki, katılma payının
hesaplanmasında, bu kanuna göre üst kuruluşlardan satın alınan evrakın maliyet
bedeli ile bu kanun dışındaki diğer kanunî düzenlemeler nedeniyle elde edilen
gelirin maliyet bedelleri ve bunlar için yapılan giderler yıllık gayri safî
gelirden mahsup edileceği için, artırılmasını gerek gördüğümüz yüzde 5'lik bu
oran meslek kuruluşlarını zorlamayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kolları
listesinde 484 meslek dalında yalnızca 13 mesleğin meslekî federasyonu
bulunmaktadır. Diğer taraftan, madde metninde, odaların birlik ve üyesi
bulunduğu federasyona bir önceki yıl gayri safî gelirlerinin yüzde 3'ü oranında
katılma payı ödeyeceği ifade edilmektedir.
Federasyonu olan odalar
için yüzde 3'lük bu oranın hem birliğe hem federasyona ayrı ayrı olarak mı
ödeneceği, yoksa, yüzde 3'ün yarısının birliğe, yarısının federasyona mı
ödeneceği konusunda tereddüt oluşmaktadır. Eğer, hem birliğe hem federasyona
ayrı ayrı yüzde 3 katılma payı ödenmesi düşünülmüş ise, bu, federasyonu olan
odalar için bir haksızlık olacaktır. Bu nedenle, bu ifadenin açıkça
belirtilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tasarının "Kayıt ücreti, aidat, katılma payı, düzenlenecek belge ve hizmet
ücretleri" başlıklı maddesinde "Oda kaydını sildiren üyelerin aidatı
üye kaydının silindiği ay itibariyle alınır" denilmektedir.
Diğer taraftan, aynı
fıkranın birinci cümlesindeyse, kayıt ücretinin kayıt esnasında, yıllık aidatın
da nisan ve ekim aylarında 2 eşit taksitle alınması öngörülmektedir. Bu
durumda, üyenin yıllık aidatının 1 inci taksitini ekim ayında ödemesi ve kasım
ayı itibariyle de faaliyetine son vererek oda kaydını sildirmek istemesi
halinde, tahsil edilen yıllık aidatın kasım ve aralık ayına ilişkin 2 aylık
kısmı üyeye geri mi ödenecektir veya üyenin nisan ayında yıllık aidatın
tamamını ödemesi ve bu aydan sonra faaliyetine son verdiği için oda kaydını sildirmek
istemesi halinde, tahsil edilen aidatın 4 aylık kısmının dışındaki tutar üyeye
iade mi edilecektir? Bu durum, yıllık aidat mantığını aylık aidat mantığına
çevirmiyor mu?
Değerli milletvekilleri,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının e-esnaf ve sanatkâr veritabanı kayıtlarına göre
3 443 255 aktif üye sayısıyla toplumumuzun önemli bir kesimini oluşturan ve
ülke çapında istihdama azımsanmayacak bir katkı sağlayan esnaf ve
sanatkârlarımız, sermaye ve refahın tabana yayılması, gelir dağılımının
iyileştirilmesi ve bu suretle sosyal dengelerin kurulmasında önemli bir
unsurdur. Ülkemizde, 270 işkolunda örgütlü-örgütsüz toplam 5 726 680 esnaf ve
sanatkârımız mevcuttur. Biraz önce de belirttiğim gibi, bunların 3 443 225'i
aktif üye olarak çalışmaya devam ederken, 2 283 353 üye de hâlâ pasif üye
konumundadır. Esnaf ve sanatkârlarımız, 1 konfederasyon, 13 federasyon, 83
birlik, 3 459 odada örgütlenmişlerdir. Ayrıca, 72 ajans ve ajanlık vardı;
bunlar da artık fonksiyonlarını yitirdikleri için yeni yasayla ortadan kaldırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
üretimimizin yüzde 37'sini, istihdamın yüzde 45'ini, tüm işletmelerin yüzde
90'ını oluşturan toplam 5 726 608 olan esnaf ve sanatkârlar, aileleriyle
birlikte nüfusun yüzde 20'sini temsil etmektedirler. Geçtiğimiz son iki yılda,
2003 yılında 104 400, 2004 yılında da
92 700 olmak üzere, toplam 197 100 işyeri kepenk indirmiştir. Esnaf ve
sanatkârlarımız çok yüksek Bağ-Kur primi ödüyorlar, yaşlılık aylığı
bağlananlardan, ticarî veya meslekî kazancı dolayısıyla gerçek veya basit
usulde Gelir Vergisi mükellefiyeti devam edenlerin aylıklarından yüzde 10
oranında sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Birçoğu yoksulluk sınırında,
emekli aylığı olarak 350 000 000 alan esnaf ve sanatkâr emeklileri, yaşam
mücadelesi verdikleri için, çalışmaya devam etmektedirler. Bağ-Kur emekli
aylığı alanların aylıklarından bir de yüzde 10 oranında sosyal güvenlik destek
primi kesilmesi, adaletsiz bir yaklaşımdır ve haksız rekabeti doğurmaktadır.
Sosyal güvenlik destek primi
uygulaması, sigortacılık temel ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır. Bu nedenle,
destek primi kesintisi uygulamadan kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
esnaf ve sanatkârlarımızın Bağ-Kur primlerinin ve çalıştırdıkları işçilerin SSK
prim oranlarının düşürülmesi gerekmektedir. Esnaf ve sanatkârlık, aynı,
doktorluk ve mühendislik gibi, belirli teorik ve pratik eğitimlerle kazanılan
ve belgeyle kanıtlanan bir meslektir. Muhasebe defteri tutmak veya vergiye tabi
olmak, bir mesleğin belirleyici unsuru olamaz. Örneğin, eczacılar odası, mimar
ve mühendisler odası gibi, diğer tüm meslekî kuruluşların hiçbirinde, muhasebe
ve vergi kavramları, meslekî tanımlarda yer almamaktadır.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın en fazla sorun yaşadıkları alanlardan birisi de vergidir.
Ekonomiyi canlandırmanın yolu, herkes tarafından bilindiği üzere, üretimi
artırmaktır. Bunun için de, üretim üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır;
kayıtdışı sektörle etkin olarak mücadele edilerek, vergi tabana yayılmalı,
herkes, kazancı oranında vergilendirilmelidir. Günümüz ekonomik koşulları da
dikkate alınarak, Avrupa Birliği normları çerçevesinde, esnaf ve sanatkâr
tanımı vergi yasalarımızda yer almalıdır. Benzer meslekî kuruluşların
yasalarında meslek tanımı yapılırken vergiyle hiçbir ilişkilendirme yapılmadığı
halde, esnafın meslekî tanımlamasına ilişkin düzenlemede, hiç yeri olmadığı
halde, vergiyle ilgili hükümler konulmasının mantığını açıklar mısınız?
Değerli milletvekilleri,
esnaf ve sanatkârların yanlarında çalışan çırak, kalfa, usta konumundaki 2 000
000'u aşkın meslek mensubu, esnaf ve sanatkârlar tanımından çıkarılmakta ve
işçi kategorisine dahil edilmektedir. Bu kategoriyle işçi konumuna girdiğinde,
8 saatten fazla çalışmayacak veya bu durumlarda fazla mesai talebinde
bulunacaklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan,
toparlar mısınız, 1 dakikalık süre veriyorum.
Buyurun.
NACİ ASLAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum.
Kıdem tazminatı talepleri
ve sendika açma girişimlerini de beraberinde getirecek toplusözleşme talepleri
esnaf ve işletmeler için yeni yükler oluşturacaktır.
Sayın Başkanımın bana 1
dakika süre tanımasından dolayı teşekkür ediyorum. Şu konuşma metnimin yarısını
bırakıyorum; ama… Bundan altı ay önce bir komisyon olarak Erzurum'a
gittiğimizde, Aşkale İlçemizde -depremle ilgili tespitler yaparken- Muhtarlar
Birliğinde bir toplantıya katıldık -bunu da, AK Parti Sayın Grup Başkanları ile
Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Grup Başkanları işitsin diye söylüyorum- orada
bir muhtar şöyle dedi: "Bizim Aşkale'de, örneğin 5 000 esnaf var. Biz,
Halk Bankası ve Ziraat Bankasına gittiğimiz zaman, kredi talebinde bulunduğumuz
zaman, bize '2 memur kefil getirin' diyorlar." Şimdi, ilçede 5 000 esnaf,
100 memur var; yani, her esnafa 2 memur kefil gösterdiğiniz zaman, ancak 50
esnaf o krediyi kefaletle alabiliyor. "Ben de tesadüfen Ziraat Bankasına
gittim, müdüre bu teklifimi yaparken, müdür bana 'hemşerim 2 memur kefil getir,
ben vereyim' dedi. Kaymakam ile belediye başkanı da oturuyorlar."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan,
tamamlar mısınız.
NACİ ASLAN (Devamla) -
Başkanım, şu cümleyi bitireyim.
"Ben de muziplik
olsun diye, döndüm kaymakam beye ve belediye başkanımıza 'efendim, bana kefil
olur musunuz' dedim. 'Ne demek, biz niye kefil olalım'?.."
O halde, bizim uyarımız
şu, hükümetimizden ricamız: Özellikle Doğu Anadoluda, Güneydoğu Anadoluda, daha
doğrusu kırsal kesimde -ben ayırım yapmıyorum, her yerimiz öyle- Ortaanadolu'da
da bu meseleler vardır. Bir de, oradaki banka müdürleri, oradaki emlaki ipotek
olarak kabul etmiyorlar. Sizin İstanbul, Ankara, İzmir'de emlakiniz varsa, o
tapuları getirin… Hatta, bir yurttaşımız tapuyu şöyle göstermiş müdüre, demiş
ki: "Şu tapunun köşesinde ne var; Türkiye Cumhuriyetinin amblemi,
Bayrağımız, al Bayrağımız." Nüfus cüzdanını çıkarmış "sen de çıkar
müdür bey, ben bu toprakların çocuğuyum, bu ülkenin yurttaşıyım; yani, ben
başka topraklarda mı yaşıyorum, benim toprağım ipotek olarak kabul
edilmiyor?"
Dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum.
Ayrıyeten, Cumhuriyet
Halk Partisi ve İktidar Partisinin, bu yasa tasarısı üzerinde anlaşmaya
varmaları nedeniyle mutlu olduğumu belirtiyor; saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
39 uncu maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyon yönetim
kurulunun görev ve yetkileri
MADDE 39.- Konfederasyon
yönetim kurulunun başlıca görev ve yetkileri şunlardır:
a) Konfederasyon işlerini
mevzuata ve genel kurul ve başkanlar kurulu tavsiyelerine uygun olarak
yürütmek.
b) Bakanlık tarafından
mevzuat gereği verilecek görevleri yerine getirmek.
c) Yeni dönem çalışma
programı ile bu program içinde yer alacak olan eğitim, teorik ve pratik kurs
programlarını ve tahmini bütçeyi hazırlamak ve genel kurulun onayına sunmak.
d) Birliklerin,
federasyonların ve gerektiğinde odaların çalışmalarını mevzuat ve ana
sözleşmeleri esasları içinde yürütülmesini sağlamak için lüzumlu görülecek
zamanlarda hesap ve işlemlerini incelemek ve alınması gerekli tedbirler
hakkında bildirimde bulunmak; birlik ve federasyonların, gelecek yıl çalışma
programları ile yıl sonu bilânço ve gelir ve gider cetvellerini değerlendirmek
ve bu kuruluşlara yol gösterici tavsiyelerde bulunmak.
e) Üyeleri hakkında
gerekli bilgilerin Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında düzenli olarak
bulunmasını sağlamak, resmî ve özel mercilerce lüzumlu görülecek konularda
istenecek bilgi ve mütalaayı vermek, mensuplarının genel meslekî menfaatlerini
ilgilendiren konularda, adlî ve idarî yargı mercileri önünde Konfederasyon
genel başkanı marifetiyle Konfederasyonu temsil etmek.
f) Birlikler veya
birliklerle federasyonlar arasında çıkacak anlaşmazlıkları incelemek ve çözüme
kavuşturmak, çözüme kavuşturulamayan hususları Bakanlığa intikal ettirmek.
g) Konfederasyon
topluluğu içindeki kuruluş mensuplarının meslek ve sanatlarının yürütülmesi
için gerekli ve faydalı görülecek tedbirleri almak ve teşebbüslerde bulunmak.
h) Konfederasyon
personelinin tüm bilgilerini Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında takip
etmek, genel sekreter ve diğer personelin atanma, terfi, cezalandırılma ve
görevlerine son verilmesine karar vermek.
ı) Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarını ilgilendiren konularda hazırlanacak mevzuat hakkında,
gerektiğinde Konfederasyon görüşünü oluşturmak ve ilgili makama sunmak.
j) Ülke içinde ve dışında
sergi ve fuarlar düzenlemek, desteklemek, katılmak ve Bakanlık izni alınmak
şartıyla, ülke dışındaki meslekî kuruluşlara üye olma çalışmaları yapmak.
k) Esnaf ve sanatkârlar
ile Konfederasyona bağlı kuruluşların ihtiyacı olan yardım ve kredileri
sağlamak için gerekli girişimlerde bulunmak.
l) Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının muhasebe ve personel ile gereken diğer konularda
yönetmeliklerini hazırlamak.
m) Meslek standartlarının
belirlenmesi konusunda Millî Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Türk Standartları Enstitüsü ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
ile işbirliği yapmak,
n) Millî Prodüktivite
Merkezi, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı ve benzeri kuruluşların kurullarına katılacak delegeyi tespit etmek.
o) Türkiye Esnaf ve
Sanatkârlar Sicil Gazetesini Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında
yayınlamak, meslekî yayında bulunmak.
p) Birlik ve
federasyonlarca gönderilen uyulması zorunlu meslekî kararları Bakanlık onayına
sunmak.
r) Federasyon, birlik ve
odalarda Konfederasyon tarafından yapılan denetimler sonucunda organ üyelerinin
ve görevli personelin 59 uncu maddeye göre sorumlu görülmesi halinde, sonuç
hakkında Bakanlığa bilgi vermek.
s) Konfederasyon katılma
payının ve kayıt ücretinin birlik ve federasyonlardan elektronik ortamda işlem
sırasında tahsilini sağlamak.
t) Kaybolmaya yüz tutmuş
mesleklerin yaşatılması ve korunması için gerekli tedbirleri almak, konuyla
ilgili olarak Bakanlığı bilgilendirmek.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
40 ıncı maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyon denetim
kurulunun görev ve yetkileri
MADDE 40.- Konfederasyon
denetim kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bu Kanunla verilen
görevler ile genel kurulda alınan kararların yönetim kurulu tarafından yerine
getirilip getirilmediğini incelemek.
b) Konfederasyon
işlemlerinin mevzuat ve Konfederasyon ana sözleşmesi çerçevesinde yerine
getirilip getirilmediğini incelemek.
c) Bakanlık tarafından
mevzuat gereği verilen görevlerin yerine getirilip getirilmediğini incelemek.
d) Konfederasyon kayıt
ücreti ve katılma paylarının üye birlik ve federasyonlardan zamanında tahsil
edilip edilmediğini kontrol etmek ve Konfederasyonun işlem ve hesapları
hakkında genel kurula rapor vermek.
e) Genel kurulu
olağanüstü toplantıya çağırmak.
Denetim kurulu üyeleri,
yukarıda sayılan görev ve yetkilerinden (d) ve (e) bentlerinde belirtilenleri
salt çoğunlukla yerine getirirler.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
41 inci maddeyi
okutuyorum:
Konfederasyonun gelirleri
MADDE 41.-
Konfederasyonun gelirleri şunlardır:
a) Birlik ve federasyonca
ödenecek kayıt ücretleri ve katılma payları.
b) Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Sicil Gazetesi ile meslekî yayın gelirleri.
c) Düzenlenecek ve
onanacak belge gelirleri.
d) Para cezaları.
e) Konfederasyon amacını
gerçekleştirmek için kurulacak kuruluş ve iştirak gelirleri.
f) Konfederasyon
tarafından düzenlenecek meslekî kurslar, eğitim faaliyetleri, fuar ve
sergilerden sağlanacak gelirler.
g) Konfederasyona bağlı
kuruluşlarda kullanılan her türlü matbu evrakın basım ve dağıtımından veya bu
evrakın elektronik ortamda düzenlenmesinden sağlanan gelirler.
h) Sosyal ve kültürel
organizasyonlardan sağlanan gelirler.
ı) Esnaf ve Sanatkârların
Meslek Eğitimini Geliştirme ve Destekleme Fonu gelirleri.
j) Bağış ve yardımlar.
k) Faiz ve diğer
gelirler.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
42 nci maddeyi
okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ortak Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Kurul Toplantıları,
Seçimler ve Yasaklar
Genel kurul toplantıları ve
çağrı
MADDE 42.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının olağan genel kurul toplantıları yönetim
kurulu tarafından yapılacak çağrı üzerine, dört yılda bir olmak üzere;
a) Oda genel kurulları
ocak, şubat ve mart aylarında,
b) Birlik genel kurulları
mayıs ayında,
c) Federasyon genel
kurulları haziran ayında,
d) Konfederasyon genel
kurulu eylül ayında,
kuruluşun merkezinin
bulunduğu yerde yapılır.
Genel kurul toplantısını
zamanında yapmayan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurul işlemleri;
odalarda bağlı olduğu birlik, birlik ve federasyonlarda Konfederasyon,
Konfederasyonda ise Bakanlık tarafından görevlendirilecek üç kişilik kurul
tarafından yürütülür ve görevlendirmeden sonraki iki ay içinde genel kurul
yapılır.
Genel kurul toplantılarının,
yeri, tarihi, saati ve gündemi toplantıdan en az onbeş gün önce ilgili esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşunun Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanındaki
sayfasında yayınlanır. Ayrıca, oda ve birliklerce mahalli olarak günlük veya
haftalık yayınlanan bir gazetede, gazete çıkmayan yerlerde ise teamüle göre
ilan olunur. Federasyon ve Konfederasyon genel kurul toplantıları Türkiye
genelinde yayınlanan bir gazetede ilan olunur. Genel kurula sunulacak raporlar
toplantıdan onbeş gün önce ilgili esnaf ve sanatkâr meslek kuruluşunun Bakanlık
e-esnaf ve sanatkâr veri tabanındaki sayfasından üyelerinin bilgilerine sunulur
ve kuruluşun merkezinde ayrıca incelemeye açık tutulur. Genel kurul
toplantısından bir üst kuruluş yazılı olarak onbeş gün önce haberdar edilir.
Genel kurul toplantıları,
üye sayısına uygun büyüklükte salonda yapılır.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşları, kuruluş genel kurullarını kuruluş tarihinden sonraki doksan
gün içinde yaparlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
43 üncü maddeyi
okutuyorum:
Olağan toplantı gündemi
MADDE 43.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının olağan genel kurulu, her kuruluşun ana
sözleşmesine uygun olarak düzenlenecek aşağıdaki ve gerek görülmesi halinde
ilave edilecek diğer gündem maddeleriyle toplanır. Gündem maddeleri ayrı ayrı
görüşülür.
a) Açılış.
b) Başkanlık divanının
teşekkülü.
c) Saygı duruşu ve
İstiklal Marşının okunması.
d) Başkanlık divanına
tutanakları imzalama yetkisi verilmesi.
e) Yönetim kurulu
faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi.
f) Denetim kurulu
raporunun okunması ve müzakeresi.
g) Bilânço, gelir ve
gider hesaplarının okunması ve müzakeresi.
h) Bilânço, gelir ve
gider hesaplarının kabulü veya reddi.
ı) Yönetim kurulu ve
denetim kurulunun ayrı ayrı ibrası.
j) Yeni dönem çalışma
programı ile bu program içinde yer alacak olan eğitim, teorik ve pratik kurs
programları ve tahmini bütçenin görüşülmesi, kabulü veya reddi.
k) Aylık ücretlerin,
huzur haklarının, yolluk ve konaklama ücretlerinin tespit edilmesi.
l) Dilek ve temenniler.
m) Seçimler.
n) Kapanış.
Gündemde yer almayan
konular, toplantıda hazır bulunan genel kurul üyelerinin beşte birinin yazılı
isteği ile yapılacak oylama sonucuna göre, Bakanlık tarafından görüşülmesi
istenen hususlar ise doğrudan gündeme alınır. Ana sözleşme değişikliği ve fesih
hususu, ilan edilen gündemde yer almadıkça genel kurul üyelerinin teklifi olsa
dahi görüşülemez.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
44 üncü maddeyi
okutuyorum:
Olağanüstü genel kurul
toplantıları
MADDE 44.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurulları;
a) Yönetim kurulu üye tam
sayısının çoğunluğunun kararı ile yönetim kurulu tarafından,
b) Genel kurul üyelerinin
dörtte birinin noterce tasdik edilmiş imzası ile düzenlenecek tutanak ve
gündemle noter kanalıyla yapılacak başvuru üzerine, alınacak kararla yönetim
kurulu tarafından,
c) Denetim kurulu
tarafından,
d) Haklı ve geçerli
sebeplerin varlığı halinde Bakanlık tarafından,
Olağanüstü olarak
toplantıya çağırılır. Toplantı, çağrısında belirlenen gündemle yapılır.
Olağanüstü toplantılarda belirlenen gündem dışında görüşme yapılamaz. Bakanlık çağrısı
hariç, yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısı hazırlık çalışmaları yönetim
kurulunca yürütülür. Yönetim kurulunun bu görevi yerine getirmemesi halinde
ise, olağanüstü genel kurul toplantısı hazırlık çalışmalarının nasıl ve kimler
tarafından yürütüleceği Bakanlık tarafından belirlenir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
45 inci maddeyi
okutuyorum:
Genel kurul toplantıları
ve çoğunluk
MADDE 45.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurul toplantılarının açılabilmesi için
genel kurul üyelerinin yarıdan fazlasının toplantıya iştirak etmesi şarttır.
Birinci toplantıda
çoğunluk sağlanamadığı takdirde genel kurul toplantısı bir ayı geçmemek üzere
ertelenir. İki toplantı arasındaki süre odalarda beş, diğerlerinde iki günden
az olamaz. Bu durum iki genel kurul üyesi ve Bakanlık temsilcisi veya hükümet
komiseri tarafından düzenlenecek bir tutanakla tespit olunur.
İlk toplantı ilanında
ikinci toplantının yeri, tarih ve saati belirtilmiş ise yeniden ilan yapılmaz.
İkinci toplantıya katılanların sayısı odalarda, yönetim kurulu ve denetim
kurulu üyelerinin toplamının beş katından az olamaz. Diğer esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarında bu maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.
Genel kurul
toplantılarında kararlar toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile alınır.
Ancak, fesih konusunda karar alınabilmesi için genel kurul üyelerinin üçte
ikisinin, ana sözleşme değişikliği için ise genel kurul üyelerinin yarısından
fazlasının kararı zorunludur.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
46 ncı maddeyi
okutuyorum:
Genel kurul toplantısına
katılacaklar listesi
MADDE 46.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurul toplantılarına katılan genel
kurul üyeleri; adı, soyadı, baba adı, doğum yeri ve tarihi, Türkiye Cumhuriyeti
kimlik numarası, esnaf ve sanatkârlar sicil numarası ile temsilcisi oldukları
meslek kuruluşlarının isimlerini gösterecek şekilde, esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanından alacakları
listedeki yerlerini kimlik göstermek ve imza etmek suretiyle genel kurula
katılırlar. Genel kurulda delegeler ve misafirler ayrı yerlerde otururlar.
Güvenliğin temini bakımından Bakanlık temsilcisi veya hükümet komiseri
tarafından gerek görülürse genel kurul toplantısına misafir alınmaz.
Genel kurul üyelerinin
toplantıya bizzat katılmaları gerekli olup, vekâlet kabul edilmez. Genel kurul
üyelerinden birden fazla temsil hakkı olanların, her temsil hakları için ayrı
oy hakkı vardır.
Genel kurul toplantısına
katılacakların listesi ve diğer genel kurul evrakı, genel kurul divan başkanı
ve divan üyeleri ile Bakanlık temsilcisi veya hükümet komiseri tarafından imza
olunur.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
47 nci maddeyi
okutuyorum:
Bakanlık temsilcisi ve
hükümet komiseri
MADDE 47.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurul toplantılarının geçerli
olabilmesi için Bakanlık temsilcisinin veya hükümet komiserinin toplantı
süresince bulunması ve kapanışa kadar toplantıya nezareti zorunludur. Bakanlık
temsilcisi veya hükümet komiseri, toplantının mevzuat, ana sözleşmeleri ve
gündem esasları içinde yapılmasını temin ve denetlemekle görevlidir.
Görevlendirilen Bakanlık
temsilcisinin veya hükümet komiserlerinin imzasını taşımayan genel kurul
toplantısına katılacaklar listesi ile tutanaklar ve dolayısıyla toplantı
belgeleri hüküm ifade etmez.
Bakanlık temsilcisi veya
hükümet komiseri, Bakanlık veya bu konuda yetkilendirilen mülki idare amiri
tarafından görevlendirilir. Toplantıdan en az onbeş gün evvel Bakanlık veya
yetkilendirilen mülki idare amirliğine müracaatla toplantı yeri, günü, saati ve
gündemi bildirilmek suretiyle Bakanlık temsilcisi veya hükümet komiseri
görevlendirilmesinin talep edilmesi lazımdır. Toplantı başlamadan evvel
çağrının usulüne uygun olarak yapıldığı, genel kurul toplantısına katılacaklar
listesinin Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanından alındığı ve çoğunluğun
tamam olduğu Bakanlık temsilcisi veya hükümet komiseri tarafından incelenip
tespit edilerek görüşmelere başlanmasına izin verilir.
Ancak, usulüne uygun
olarak yapılan müracaat üzerine görevlendirme yapıldığı halde, Bakanlık
temsilcisi veya hükümet komiseri toplantıya katılmaz ise mülki idare amirine
durum bildirilir. Bakanlık temsilcisi veya hükümet komiseri yine gelmezse bir
saat sonra toplantıya başlanır.
Genel kurul
toplantılarında görevlendirilecek Bakanlık temsilcileri veya hükümet
komiserlerinin Bakanlık tarafından belirlenecek zaruri masraf ve ücretleri,
genel kurulu düzenleyen esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşu tarafından ödenir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
48 inci maddeyi
okutuyorum:
Başkanlık divanı
MADDE 48.- Bakanlık
temsilcisinin veya hükümet komiserinin toplantıyı açma iznini vermesini
müteakip genel kurul üyeleri tarafından, genel kurul üyeleri veya üst
kuruluşlarca görevlendirilmiş temsilciler arasından genel kurulu, belirlenen ve
oylanacak gündeme göre sevk ve idare ile görevli bir başkan, bir başkan vekili
ve üç kâtip üye açık oyla, ya da toplantıya katılan genel kurul üyelerinin
beşte birinin yazılı teklifi halinde, gizli oy açık tasnifle seçilir.
BAŞKAN- Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
49 uncu maddeyi
okutuyorum:
Organ ve yönetim kurulu
başkanlarının seçimleri
MADDE 49.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının organ seçimleri ile yönetim kurulu başkanlarının
seçimi tek dereceli olarak, yargı gözetiminde gizli oyla ve açık tasnifle
yapılır.
Seçim yapılacak genel
kurul toplantısından en az yirmi gün önce, genel kurul üyelerini gösteren
Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanından hazırlanmış genel kurul toplantısına
katılacaklar listesi, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ile çoğunluk
sağlanamadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirleyen
bir yazı ile birlikte üç nüsha olarak o yer ilçe seçim kurulu başkanlığına
verilir. Birden fazla ilçe seçim kurulu bulunan yerlerde görevli hâkim, Yüksek
Seçim Kurulunca belirlenir.
Hâkim, gerektiğinde
ilgili kayıt ve belgeleri de getirtip inceleme yapmak suretiyle varsa
noksanlıkları tamamlattırdıktan sonra seçime katılacak genel kurul üyelerini
belirleyen listeyi ve diğer hususları onaylar, onaylanan liste ile toplantıya
ilişkin diğer hususlar seçim kurulu ile ilgili esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşunun merkezinde ve genel kurulun yapılacağı yerde asılmak suretiyle,
ayrıca Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında yedi gün süre ile ilan
edilir.
Yedi günlük ilan süresi
içinde listeye yapılacak itirazlar hâkim tarafından incelenir ve en geç iki gün
içerisinde kesin olarak karara bağlanır.
Bu suretle kesinleşen
listeler ile toplantıya ilişkin diğer hususlar onaylanarak ilgili esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşuna gönderilir.
Hâkim, kamu görevlileri
veya aday olmayan genel kurul üyeleri arasından bir başkan ile iki üyeden
oluşan bir seçim sandık kurulu atar. Aynı şekilde ayrıca üç yedek üye de
belirler. Seçim sandık kurulu başkanının yokluğunda kurula en yaşlı üye
başkanlık eder.
Seçim sandık kurulu,
seçimlerin Kanunun öngördüğü esaslara göre yürütülmesi, yönetimi ve oyların
tasnifi ile görevli olup görevleri, bu işlemler bitinceye kadar aralıksız
olarak devam eder.
Bin kişiden fazla üyesi
bulunan genel kurullarda her bin kişi için bir oy sandığı bulunur ve her seçim
sandığı için ayrı bir kurul oluşturulur. İkiyüze kadar olan üye fazlalığı
sandık sayısında nazara alınmaz. Sandıkların konacağı yerler hâkim tarafından
belirlenir. Seçimlerde kullanılacak araç ve gereçler, seçim kurulundan
sağlanır.
Oy verme işlemi genel
kurul görüşmelerinden sonra başlar ve saat 17:00'ye kadar, gizli oy açık tasnif
esaslarıyla devam eder. Seçim süresi sona erdiği halde sandık başında oylarını
vermek üzere bekleyen üyeler de oylarını kullanırlar. Listede adı yazılı
bulunmayan üye oy kullanamaz. Oylar oy verenin kimliğinin resmî bir kuruluşça
verilen belge ile kanıtlanmasından ve listedeki isminin karşısındaki yerin
imzalanmasından sonra kullanılır. Oylar asıl ve yedek üyeler belirtilerek her
türlü şekilde düzenlenen oy pusulalarının, üzerinde ilçe seçim kurulu mührü
bulunan ve oy verme sırasında sandık kurulu başkanı tarafından verilecek
zarflara konulmak suretiyle kullanılır. Bunların dışındaki zarflara konulan
oylar geçersiz sayılır. Adaylar asıl ve yedek üye olarak liste halinde seçime
girerlerse, tasnif sonunda en fazla oy alan listedeki asıl adaylar asıl, yedek
adaylar da yedek olarak seçimi kazanmış olurlar. Liste içindeki oylara göre
üyeler sıralanır.
Genel kurullarda oy verme
işlemi alt yapı müsait olduğu takdirde elektronik ortamda gerçekleştirilebilir.
Seçim süresinin sonunda
seçim sonuçları tutanakla tespit edilip sandık kurulu başkan ve üyeleri tarafından
imzalanır. Birden fazla sandık bulunması halinde tutanaklar ile elektronik
ortamda kullanılan oylar hâkim tarafından birleştirilir. Tutanakların birer
örneği seçim yerinde asılmak ve ilgili meslek kuruluşunun Bakanlık e-esnaf ve
sanatkâr sayfasında yayınlanmak suretiyle geçici seçim sonuçları ilan edilir.
Kullanılan oylar ve diğer belgeler tutanağın bir örneği ile birlikte üç ay
süreyle saklanmak üzere ilçe seçim kurulu başkanlığına verilir. Seçimin devamı
sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün
içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar hâkim tarafından aynı gün
incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. İtiraz süresinin geçmesi ve
itirazların karara bağlanmasından hemen sonra hâkim, yukarıdaki hükümlere göre
kesin sonuçları ilan eder. Seçim sonuçları üst kuruluşlara ve Bakanlığa
bildirilir.
Hâkim, herhangi bir
sebeple seçimi durdurduğu veyahut seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir
usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama nedeniyle seçimlerin iptaline karar verdiği
takdirde, ilgililer bu karara, tebliğ tarihinden itibaren üç iş günü içinde il
seçim kuruluna itiraz edebilirler. İl seçim kurulu en geç iki iş günü içinde
itirazı inceler ve kesin olarak karara bağlar. İptal kararının kesinleşmesi
üzerine hâkim bir aydan az ve iki aydan fazla bir süre içinde olmamak üzere
seçimin yenileneceği pazar gününü tespit ederek ilgililere ve Bakanlığa
bildirir. Belirlenen günde yalnız seçim yapılır ve seçim işlemleri bu madde ile
Kanunun öngördüğü diğer hükümlere uygun olarak yürütülür.
Seçimlerin tamamının
iptali halinde seçimler yenileninceye kadar geçen sürede yönetim kurulu
görevini yapmak üzere odalara birlik, birlik ve federasyonlara Konfederasyon,
Konfederasyona ise Bakanlık tarafından, genel kurul üyeleri arasından üç kişilik
bir kurul atanır.
İlçe seçim kurulu başkanı
hâkime ve seçim sandık kurulu başkanı ile üyelerine, 298 sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda belirtilen esaslara göre
tavan gösterge üzerinden ücret ödenir. Bu ve diğer seçim giderleri genel kurulu
yapan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşu tarafından karşılanır.
Seçimler sırasında sandık
kurulu başkan ve üyelerine karşı işlenen suçlar, kamu görevlilerine karşı
işlenmiş gibi cezalandırılır.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının seçim tarihleri, Bakanlar Kurulu tarafından bir yılı
geçmemek üzere ertelenebilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
50 nci maddeyi
okutuyorum:
Seçilme şartları
MADDE 50.- Genel kurul
üyelerinin esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarına genel başkan, başkan ve
yönetim, denetim, disiplin kurullarına üye olarak seçilebilmeleri için gerekli
şartlar şunlardır:
a) Denetim kurulu üyeliği
için en az lise, bu şartı taşıyan üye bulunmadığı takdirde sekiz yıllık
ilköğretim veya ortaokul mezunu olmak; Konfederasyon denetim kurulu üyeliğine
dışarıdan seçilecekler için dört yıllık yüksek okul mezunu ve denetim
formasyonunu haiz olmak; disiplin kurulu üyeliği için en az lise mezunu olmak;
yönetim kurulu üyeliği için ise en az ilkokul mezunu olmak.
b) Konfederasyon denetim
kuruluna dışarıdan seçilecekler ve yeni kurulan odalar hariç, en az iki yıldır
odaya kayıtlı olmak ve halen çalışıyor bulunmak.
c) Taksirli suçlar hariç
olmak üzere iki yıldan fazla hapis cezasıyla cezalandırılmamış olmak, yahut
affa uğramış veya tecil edilmiş olsalar bile basit ve nitelikli zimmet,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, görevi kötüye
kullanma, inancı kötüye kullanma, yalan yere tanıklık, kaçakçılık, hileli
iflas, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırmak, kara para aklama,
Devlet sırlarını açığa vurma, terör, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına
iştirak suçlarından dolayı hüküm giymemiş olmak.
d) Seçim esnasında oda
üyeliğinden geçici veya uzun süreli olarak çıkarılmasına ilişkin kesinleşmiş
ceza almamış olmak.
Seçilme şartlarından bir
veya birkaçını taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile bu şartlardan en az birini
görev süreleri içinde kaybedenlerin üyelikleri kendiliğinden sona erer. Bu
durumda üyeliğin düşmesi ve en fazla oy alan yedek üyeden başlamak üzere yeni
üyenin üyeliğe davetine ilişkin karar ve işlemler yönetim kurulunca yerine
getirilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
51 inci maddeyi
okutuyorum:
Organlarda görev alma
yasağı
MADDE 51.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarında denetim ve disiplin kurulu üyeliği
bulunanların, aynı kuruluşun yönetim kurulunda görev almaları yasak olduğu gibi
bu kişilerin eşleri, üstsoy, altsoy ve ikinci derecedeki kan hısımlarının da
aynı dönemde, bu kuruluşun yönetim, denetim ve disiplin kurullarında görev
almaları yasaktır.
Farklı mesleklerde
faaliyet göstermelerinden dolayı birden fazla odaya kaydı olan esnaf ve sanatkârlar
ancak bir odanın yönetim veya denetim kurulunda görev alabilirler. Bu kişiler,
odalarda birden fazla yetkili organ üyeliği görevi alamazlar.
Ayrıca, esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarından herhangi birisinde yönetim, denetim veya
disiplin kurulu üyeliği bulunanlar, diğer esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşlarının yönetim, denetim veya disiplin kurullarının en fazla ikisinde
daha üye olarak yer alabilirler. Bu kişiler uhdelerinde üç görevden ziyade
üyelik bulunduramazlar. Aynı kişi birlik ve federasyon başkanı olamaz.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
52 nci maddeyi
okutuyorum:
Amaç dışı faaliyet yasağı
MADDE 52.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında herhangi bir
faaliyette bulunamazlar. Kuruluş amaçları dışında faaliyet gösteren veya bu
Kanunda belirtilen asli görevlerini Bakanlığın uyarısına rağmen yerine
getirmeyen esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının
görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine Bakanlığın
veya bu kuruluşların bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi
üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince karar verilir. Yargılama, basit
yargılama usulüne göre yapılır ve en geç iki ay içinde sonuçlandırılır.
Görevlerine son verilen
organların yerine, bu Kanundaki usul ve esaslara göre, en geç bir ay içinde
yapılacak genel kurul ile yenileri seçilir. Yeni seçilenler eskilerin süresini
tamamlar. Görevlerine son verilen organ üyelerinin cezai sorumlulukları
saklıdır. Bu organların yukarıdaki hükümler gereğince görevlerine son
verilmesine neden olan ve mahkeme kararında belirtilen tasarrufları
hükümsüzdür.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşları, millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun
devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca
varsa, valilik tarafından faaliyetten men edilebilir. Faaliyetten men kararı,
yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını
kırksekiz saat içinde açıklar. Aksi halde bu idari karar kendiliğinden
yürürlükten kalkar.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
53 üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Toplantılar, Temsil ve
İlzam,
Huzur Hakkı ve Aylık
Ücretler,
Genel Sekreterler
Yönetim kurulu
toplantıları ve kararları
MADDE 53.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının yönetim kurulları en az ayda bir toplanır.
Yönetim kurulu, gerek görülmesi halinde başkanın veya üyelerinin çoğunluğunun
ya da denetim kurulu çoğunluğunun çağrısıyla her zaman toplanabilir. Yönetim
kurulu toplantılarının çağrısı üyelere yazılı olarak yapılır.
Yönetim kurulu, üye tam
sayısının çoğunluğu ile toplanır ve hazır bulunanların çoğunluğu ile karar
verir.
Mazeretsiz olarak üst
üste üç toplantıya iştirak etmeyen üyeler yönetim kurulu üyeliğinden çekilmiş
sayılır.Yönetim kurulu üyeleri arasında eksilme olduğu takdirde, yedek
üyelerden genel kuruldaki seçimde en fazla oy alanlar, oyların eşitliği halinde
ise listeye göre sırayla yönetim kuruluna getirilir ve yeni üye ilk toplantıya
yazılı olarak çağrılır. Yeni üyenin iştiraki sağlanmadan yönetim kurulu
toplantısı yapılamaz. Bu üyenin toplantıya icabet etmemesi halinde sonraki üye
çağrılarak yönetim kurulu üye sayısı tamamlandıktan sonra toplantı yapılır.
Yönetim kurulu üyelerinin
toplu olarak görevden ayrılması veya asıl üye sayısının yarıdan aşağıya düşmesi
ve yedeklerinin de kalmaması halinde; üç ay içinde yapılacak seçimlere kadar,
odalar birlik tarafından, birlikler ve federasyonlar Konfederasyon tarafından,
Konfederasyon ise Bakanlık tarafından görevlendirilecek üç kişilik bir kurul
tarafından yönetilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
54 üncü maddeyi
okutuyorum:
Başkan, temsil ve ilzam
MADDE 54.- Oda, birlik,
federasyon başkanı ve Konfederasyon genel başkanı, genel kurul tarafından tek
dereceli olarak seçilir; bunlar aynı zamanda ilgili esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşunun yönetim kurulu üyesi ve başkanıdır. Başkanlık ve genel başkanlık
görevini üst üste iki dönem yapanlar bir seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan
seçilemezler. Genel başkan veya başkanın herhangi bir sebeple görevinden
ayrılması durumunda, yönetim kurulu kalan süreyi tamamlamak üzere kendi aralarından
birisini başkan olarak seçer.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri kendi aralarından, odalarda bir
başkan vekili; oda sayısı 50 ve daha az olan birliklerde bir başkan vekili,
51-100 olan birliklerde iki başkan vekili, 101 ve daha fazla olan birliklerde
üç başkan vekili; federasyonlarda iki başkan vekili; Konfederasyonda ise dört
genel başkan vekili seçer.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarını temsil ve ilzama başkan yetkilidir. Başkanın bulunmadığı
zamanlarda, yönetim kurulunca yetkilendirilmiş olan başkan vekili temsil ve
ilzam görevini ifa eder. Esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarını, başkan veya
başkan vekili ile genel sekreterin müşterek imzaları bağlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına söz isteyen, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 54
üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
54 üncü madde,
başkanların seçimleriyle ilgili olan bir madde ve başkanın genel kurul
tarafından tek dereceli olarak seçileceğiyle ve iki dönem üst üste görev yapan
bir başkanın, bir dönem geçmedikçe tekrar seçilemeyeceğiyle ilgili bir
hükümdür. Bununla ilgili olarak, genel gerekçeye baktım, okudum. Genel
gerekçede, iki dönem üst üste seçilen, üçüncü dönem niçin seçilemeyecektir diye
herhangi bir hüküm yok. Madde gerekçesine baktım, 54 üncü maddeye baktım. 54
üncü maddede de niçin böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyulduğuna dair herhangi
bir ifade yok.
Şimdi ben merak ediyorum;
hakikaten, bu, çok önemli bir madde. Bu kanun tasarısının içine bu kadar önemli
bir maddeyi, böyle bir hükmü yerleştiriyoruz ve bu hükümle ilgili olarak madde
gerekçesinde tek bir kelime, tek bir cümle dahi yer almıyor. Niçin iki dönem
üst üste seçilen üçüncü dönem seçilemez?!
Bir kere, seçim, genel
kurulun oylarıyla yapılacak olan bir seçim. Genel Kurul üyelerinin nasıl
seçileceği belirlenmiş. Şimdi, bir insanın bir yere aday olması onun en tabiî
hakkı; ama, sen iki sefer yaptın, artık bir dönem kenarda oturmadan aynı görev
için yeniden aday olamazsın diye bir hüküm koymak, en azından, demokrasiye son
derece aykırı bir hüküm. Biz…
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Amerika'da da var.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Milletvekili, Amerika'da ne var derseniz, Amerika'da çok şey var,
Amerika'da 30 000 dolar kişi başına düşen gelir…
BAŞKAN - Sayın Erdoğan,
lütfen…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- ... haydi o zaman, gelin 30 000 doları getirin. İşsizlik oranı belli, diğer
işler belli… Yani, yapılan bir şey Amerika'da varsa, orada doğru mu demektir?!
Amerika'da yapılan her uygulamayı, gelip, Türkiye'de biz aynen uygulayalım mı?!
O zaman hiç uğraşmayalım, Amerika'daki bütün kanunları toparlayalım, bütün
uygulamaları alalım, bir komisyon kurulsun, Amerika'daki bütün bu kanunların
hepsini Türkiye'ye uyarlasınlar, kabul edelim! Böyle bir mantık olabilir mi?!
Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğinde aynı şeyi yaptık, iki dönem; Futbol Federasyonu Başkanlığı
seçiminde iki dönem. Ben burada itiraz ettim, daha sonra önerge verildi, üç
döneme çıkarıldı. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde öyle bir hava oluştu
ki… (AK Parti sıralarından gürültüler) Sayın milletvekilim, bu, demokratik bir
seçimdir, herkes aday olabilir, isteyen herkes oraya çıkıp soyunabilir -tek
dereceli bir seçimdir, genel kurul üyelerinin nasıl seçildiği bellidir- niçin
bunun önünde engel oluyoruz?! Futbol Federasyonunda da yaptık aynı şeyi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir hava oluştu, bütün kurum ve kurullarda
ikiden fazla, üçten fazla başkanlık yaparlarsa oraları şu hale çeviriyorlar, bu
hale çeviriyorlar!.. Mantık bu.
Peki, şimdi, ben, size
sormak istiyorum, milletvekillerine soruyorum: Geliniz o zaman,
milletvekillerinin seçimlerini de, milletvekili olabilme hakkını da iki dönemle
sınırlayalım.
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Verin teklifinizi…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Evet, veriyorum; destekleyecek misiniz?
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Evet.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Söz mü Sayın Zonguldak Milletvekilimiz, söz mü Fazlı Bey?
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Evet, evet.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Tamam. Eğer bunu destekleyecekseniz, ben, yarın bu kanun teklifimi hemen
vereyim.
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Ver.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Sana kalsa, bir dönemde…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Yani, milletvekilliği olunca, kırk yıl milletvekilliği yapacak, hiçbir engel
yok, hem de seçimler, liderlerin iki dudağının arasında; ama, öbür tarafta,
genel kurul üyelerinin oylarıyla seçiliyor. Futbol Federasyonu Başkanının nasıl
seçildiğini burada tartıştık. Yüzde 60 üye, futbol kulüplerinin göstermiş
olduğu delegelerin seçeceği Futbol Federasyonu Başkanı.
Şimdi, milletvekilliği
olunca herhangi bir sınırlama yok, herhangi bir kısıtlama yok, istediği kadar
milletvekili seçilebilecek, beş dönem, on dönem, herhangi bir engel yok; ancak,
iş, federasyonlara, odalara, borsalara vesairelere gelince, milletvekilleri
olarak hemen bir tasarı, sınırlama, iki dönem, üç dönem... Biz bu hakkı nereden
buluyoruz sayın milletvekillerim?! Bu hakkı kim verdi bize?! Eğer seçimle
geliyorsa, halkın oylarıyla, delegelerin oylarıyla geliyorsa ona saygı duymak
lazım. Üç dönem de seçilsin, dört dönem de seçilsin.
Ben, bu anlayışın
demokratik olduğuna inanmıyorum, hukukî olduğuna inanmıyorum. İnsan haklarına
aykırı olduğuna inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
toparlar mısınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- İnsanların seçme ve seçilme hakkının önüne getirilen bir kısıtlama olarak
görüyorum.
O nedenle, 54 üncü
maddenin bu haliyle yasalaşmasının demokrasiye aykırı olduğunu bir kez daha
ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kandoğan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
55 inci maddeyi
okutuyorum:
Denetim kurulu
toplantıları
MADDE 55.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının denetim kurulları kendi üyeleri arasından bir
başkan seçer. Denetim kurulları ayda bir toplantı yaparlar. Denetim kurulları
yaptıkları denetimlerin sonucunu üç ayda bir yönetim kurullarına, dönem sonunda
da genel kurula rapor halinde sunarlar.
Mazeretsiz olarak üst
üste üç toplantıya iştirak etmeyen üyeler denetim kurulu üyeliğinden çekilmiş
sayılır. Denetim kurulu üyeleri arasında eksilme olduğu takdirde, yedek
üyelerden genel kuruldaki seçimde en fazla oy alanlar, oyların eşitliği halinde
ise listeye göre sırayla denetim kurulunca yazılı olarak denetim kuruluna
çağrılır.
Denetim kurullarının asıl
ve yedek üyelerinin tamamının görevden ayrılmaları ve yedeklerinin de kalmaması
halinde ilk seçime kadar odalarda birlik, birlik ve federasyonlarda
Konfederasyon, Konfederasyonda ise Bakanlık tarafından bir denetçi atanır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
56 ncı maddeyi
okutuyorum:
Aylık ücretler ve huzur
hakları
MADDE 56.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının yönetim kurulu üyelerinin huzur hakları,
yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilleri ile denetim kurulu ve disiplin
kurulu üyelerine verilecek aylık ücretler ile merkez dışından genel kurul,
başkanlar kurulu, yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplin kurulu
toplantılarına katılacak üyelere ve bunların görevlendirilmelerinde ödenecek
yolluk ve konaklama ücretleri, aşağıda belirtilen hadleri aşmamak kaydıyla
ilgili esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurullarınca
belirlenir.
a) Yönetim kurulu
başkanlarına;
Odalarda üye sayısı
200-500 olan odalarda asgari ücret, 501-1500 olan odalarda asgari ücretin iki
katı, 1501-3000 olan odalarda asgari ücretin üç katı, 3001-10000 olan odalarda
asgari ücretin dört katı, 10001 ve daha fazla üyesi olan odalarda asgari
ücretin beş katı,
Birliklerde üye oda
sayısı 25'e kadar olanlarda asgari ücretin üç katı, 26-50 olanlarda asgari
ücretin dört katı, 51-100 olanlarda asgari ücretin beş katı, 101-150 olanlarda
asgari ücretin altı katı,151 ve daha fazla olanlarda asgari ücretin yedi katı,
Federasyonlarda üye oda
sayısı 50'ye kadar olanlarda asgari ücretin beş katı, 51-100 olanlarda asgari
ücretin altı katı, 101 ve daha fazla olanlarda asgari ücretin yedi katı,
Konfederasyonda Genel
başkana asgari ücretin on katı,
b) Yönetim kurulu başkan
vekillerine; (a) bendinde belirtilen miktarların 2/4'ü,
c) Denetim kurulu
üyelerine; (a) bendinde belirtilen ücretlerin 1/4'ü,
d) Disiplin kurulu
üyelerine; (a) bendinde belirtilen ücretlerin 1/4'ü,
Aylık ücret,
e) Aylık ücret almayan
yönetim kurulu üyelerine katıldıkları toplantı başına (a) bendinde belirtilen
ücretlerin 1/5'i huzur hakkı,
Alırlar. Bu ücretler brüt
asgari ücret üzerinden net olarak ödenir.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının yetkili organ üyelerinin yurt içi harcırahları, asgari
ücretin 1/5'inden, yurt dışı harcırahları ise en yüksek Devlet memuruna ödenen
günlük harcırahtan fazla olamaz.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarında birden fazla organda görevli olanlar, bu görevlerine ait
ücretlerden yüksek olanı alırlar. Organ üyeleri, meslek kuruluşları
iştiraklerinden en fazla birinden ücret alabilirler.
Aylık ücret alanlara
huzur hakkı ödenmez.
BAŞKAN - Madde üzerinde 2
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 56 ncı
maddesinin (a) bendindeki "Odalarda üye sayısı 200-500 olan"
ifadesinin "Odalarda üye sayısı 100-500 olan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz M.
Atilla Maraş Yahya
Akman
Ankara Şanlıurfa Şanlıurfa
A. Müfit Yetkin Zülfü
Demirbağ
Şanlıurfa Elazığ
BAŞKAN - Maddeye en
aykırı olan önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 56 ncı
maddesine son fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz M.
Atilla Maraş Yahya
Akman
Ankara Şanlıurfa Şanlıurfa
A. Müfit Yetkin Zülfü
Demirbağ
Şanlıurfa Elazığ
"Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşları personelinin işe alınmalarına ve ücretlerinin
belirlenmesine yönetim kurulu karar verir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Kabul ediyoruz.
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarında çalıştırılan personelin işe alınması ve verilecek
ücretlerle ilgili yönetim kurulu yetkilendirilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 56 ncı
maddesinin (a) bendindeki "Odalarda üye sayısı 200-500 olan"
ifadesinin "Odalarda üye sayısı 100-500 olan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Kabul ediyoruz.
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Daha önceki maddelerdeki
değişikliğe paralellik sağlamak amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
57 nci maddeyi
okutuyorum:
Genel sekreterler
MADDE 57.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının işlemlerini, mevzuat, ana sözleşmeleri ve
yönetim kurulu kararları doğrultusunda yürütmekle görevli bir genel sekreter
bulunur. Genel sekreterler birden fazla esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşunda
görev yapamazlar. Genel sekreter yönetim kurulu toplantılarına katılır, ancak
oy kullanamaz. İhtiyaç duyulması halinde onbinden fazla üyesi olan odalar ile
birlik ve federasyonlarda bir, Konfederasyonda üç genel sekreter yardımcısı
çalıştırılabilir.
Giderler, başkan veya
vekili ile genel sekreterin ortak imzasıyla yapılır. Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşları adına yazılacak yazılar da aynı şekilde imzalanır. Ancak,
yönetim kurulu kuruluş içi konularda genel sekretere tek başına imza yetkisi
verebilir. Konfederasyon genel sekreteri, yönetim kurulunun izni ile harcama
yetkisi dahil, görev ve yetkilerinden bir bölümünü her yıl başında yeniden
tespit edilmek kaydıyla yardımcılarına devredebilir.
Genel sekreterin
atanması, terfi, cezalandırılması ve görevine son verilmesi yönetim kurulu
kararı ile yapılır. Yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve bunların eşleri,
çocukları ve çocuklarının eşleri genel sekreter olarak atanamaz. Genel
sekreterin tezkiye amiri ise ilgili meslek kuruluşunun başkanıdır.
Genel sekreter,
personelin birinci tezkiye amiri olup personelin atanma, terfi, cezalandırma ve
işten uzaklaştırma işlemleri teklifi üzerine yönetim kurulunca yapılır.
Birlik genel sekreterleri
birliğe üye odaların genel sekreterleri ile temmuz ve aralık aylarında, birlik
başkanının gözetiminde yılda en az iki defa eğitim ve değerlendirme toplantısı
yaparlar.
Genel sekreter ve genel
sekreter yardımcısı olarak atanacakların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesindeki genel şartları taşımaları gerekli olup; bu şartları
taşımayanlar, genel sekreter ve genel sekreter yardımcısı olarak atanamaz. Bu
şartları taşımadıkları sonradan anlaşılanların ise görevlerine son verilir.
Birlik ve federasyon
genel sekreter ve yardımcılarının en az iki yıllık yüksek okul mezunu olmaları,
oda genel sekreter ve yardımcılarının en az lise ve dengi okul mezunu olması,
Konfederasyon genel sekreteri ve yardımcılarının ise, üniversitelerin işletme,
iktisat, hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri mezunu
veya muadili bir alanda yüksek tahsil yapmış olması şarttır. Genel
sekreterlerin iktisadi ve idari sahada tatbiki bilgi ve tecrübe sahibi olmaları
ile yabancı dil bilmeleri tercih sebebidir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
58 inci maddeyi
okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetim, Kullanılacak
Defterler,
Aidatlar ve Belge
Ücretleri,
Ücret Tarifeleri
Denetim
MADDE 58.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşları ile sicil işlemleri Bakanlık gözetim ve
denetimine tabidir.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının ilgili personeli ile organlarında görevli üyeleri,
Bakanlık denetim elemanlarının talebi üzerine kuruluşa ait her türlü evrak,
defter ve kayıtları göstermeye veya vermeye, para ve diğer varlıkların
sayılmasına müsaade etmeye, denetim ve incelemeleri için yardımda bulunmaya ve
çalışmalarını yapabilecekleri uygun bir yer tahsis etmeye mecburdurlar.
Bu yükümlülükleri yerine
getirmeyen veya 59 uncu maddede belirtilen suçlardan dolayı haklarında
kovuşturmaya başlanan ve görevi başında kalması denetim ve soruşturmanın
yapılması bakımından sakıncalı görülen esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşlarının personeli Bakanlık denetim elemanlarınca doğrudan görevden
uzaklaştırılabilir. Organ üyelerinin görevden uzaklaştırılmaları ise denetim
elemanlarının teklifi sonucu Bakanlık veya Cumhuriyet Savcılığı tarafından
yetkili asliye hukuk mahkemesinde açılan dava üzerine mahkemece bir ay içinde
basit usulde yargılama yapılarak karara bağlanır. Mahkeme dava sonucunu
Bakanlık, ilgili oda ve üst kuruluşa bildirir.
Görevden
uzaklaştırılanlar hakkında takipsizlik veya beraat kararlarının verilmesi
halinde, bu kimseler tekrar görevlerine dönerler ve bunların görevden uzak
kaldıkları devreye ait ücretleri yasal faizleri ile birlikte, mensup oldukları
kuruluşlarca tam olarak ödenir. Denetim sonucunda düzenlenen soruşturma
evrakının denetim elemanı tarafından o yerin Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilmesi üzerine Bakanlık davada müdahil sıfatını kazanır.
Odaların sadece üye
kayıtları ve belgeleri, sigortalılık yönünden gerektiğinde Esnaf ve Sanatkârlar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu denetim elemanları
tarafından denetlenebilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
59 uncu maddeyi
okutuyorum:
Cezai takibat
MADDE 59.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının yetkili organlarının üyeleri ve genel
sekreterleri ile personeli, görevlerini yerine getirirken görevleriyle ilgili
suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle bu kuruluşların paraları
ile para hükmündeki evrak, senet ve diğer malları aleyhine, bilanço, kesin
hesap, rapor, diğer her çeşit evrak ve defterleri üzerinde suç işledikleri
takdirde, bu suçlardan dolayı, adli olarak kamu görevlileri gibi ceza görürler.
BAŞKAN- Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
60 ıncı maddeyi
okutuyorum:
Kullanılacak beyanname,
defter ve makbuzlar
MADDE 60.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarında kullanılacak defter, belge, beyanname, makbuz
ve fişler şunlardır:
a) Üye kayıt defteri.
b) Üye kayıt beyannamesi.
c) Genel kurul karar
defteri.
d) Başkanlar kurulu karar
defteri.
e) Yönetim kurulu karar
defteri.
f) Denetim kurulu karar
defteri.
g) Disiplin kurulu karar
defteri.
h) Gelenek ve teamül
defteri.
ı) Demirbaş defteri.
j) Gelen ve giden evrak
kayıt defteri.
k) Mevzuata uygun
muhasebe defterleri.
l) Kasa defteri.
m) Gelir ve gider
defteri.
n) Kıymetli evrak
defteri.
o) Gelir ve gider
makbuzu.
p) Tahsil ve tediye fişi.
r) Hizmetin gerektirdiği
diğer defter ve belgeler.
Bu Kanuna tabi meslek
kuruluşlarında kullanılacak defter, beyanname, makbuz, fiş ve belgeler ile oda
üyelerinin mesleklerinin icrası nedeniyle resmî kurum ve kuruluşlara
verecekleri belgelerin basım ve dağıtımında Konfederasyon yetkilidir. Bu
belgelerden Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanından elektronik ortamda
düzenlenenlerinin bedeli, bunu düzenleyen esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşunca Konfederasyona ödenir.
Defter, beyanname,
makbuz, fiş ve diğer belgeleri yetkisiz olarak basan, bastıran, dağıtan,
değişik yollardan çoğaltan ve kullananlar bu fiillerinden dolayı Konfederasyonun
ilgili Cumhuriyet savcılıklarına başvurusu üzerine, genel hükümler çerçevesinde
sorumlu olurlar.
BAŞKAN- Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
61 inci maddeyi
okutuyorum:
Kayıt ücreti, aidat,
katılma payı, düzenlenecek belge ve hizmet ücretleri
MADDE 61.- Üyelerin
odalara, odaların birlik ve federasyonlara, birlik ve federasyonların
Konfederasyona ödeyeceği kayıt ücreti, yıllık aidat ve katılma payları ile
esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının düzenledikleri belge ve yaptıkları
hizmet karşılığı ücretler şunlardır:
a) Üyenin sicile ilk
kayıt yapılması sırasında ödeyeceği kayıt ücreti, asgari ücretin onda birinden
az, yarısından fazla olamaz. Kayıt ücreti, esnaf ve sanatkârların sicil kaydı
esnasında sicil müdürlüğü tarafından tahsil edilir; kayıt ücretinin yarısı
sicil ihtiyacında kullanılmak üzere birlik adına açılacak banka hesabına, diğer
yarısı ise ilgili odanın banka hesabına aktarılır.
b) Üyenin odaya ödeyeceği
yıllık aidat, asgari ücretin onda birinden az, yarısından fazla olamaz. Kayıt
ücretinin alındığı yıl için ayrıca yıllık aidat alınmaz.
c) Odaların birlik ve
üyesi oldukları federasyonlara, birlik ve federasyonların Konfederasyona
ödeyecekleri kayıt ücreti, asgari ücretin yarısından az, tamamından fazla
olamaz.
d) Odaların birlik ve
üyesi oldukları federasyonlara, birlik ve federasyonların Konfederasyona, her
yıl ödeyecekleri katılma payı, ödemeyi yapacak esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşunun bir önceki yıl gayri safi gelirlerinin % 3'üdür. Katılma payı
hesaplamasında; bu Kanuna göre üst kuruluşlardan satın alınan evrakın maliyet
bedeli ile bu Kanun dışındaki diğer kanuni düzenlemeler nedeniyle elde edilen
gelirlerin maliyet bedelleri ve bunlar için yapılan giderler gayri safi
gelirden mahsup edilir.
e) Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının düzenledikleri ve onayladıkları belgeler ile yaptıkları
hizmet karşılığında alacakları ücretlerin miktar ve oranı; maktu olanlarda bu
fıkranın (a) ve (b) bentleri uyarınca belirlenecek miktarın onda birinden,
nispi olanlarda ise belgede geçen değerin binde onundan fazla olamaz.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşları tarafından tahsil edilen her türlü gelir, tahsilatı yapan
ilgili meslek kuruluşunun banka hesabına yatırılır.
Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşları ve sicil müdürlüğü hesabına intikal eden paraların meslek
kuruluşlarına aktarılacak miktarları, elektronik ortamda tahsil edildikleri
anda ilgili meslek kuruluşunun banka hesabına intikal ettirilir.
Kayıt ücreti kayıt
esnasında, yıllık aidat nisan ve ekim aylarında iki eşit taksitte ödenir. Oda
kaydını sildiren üyelerin aidatı üye kaydının silindiği ay itibarıyla alınır.
Süresi içinde ödenmeyen yıllık aidat ve katılma payları için esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşları yönetim kurullarınca verilen kararlar ilam
hükmünde olup icra dairelerince yerine getirilir. Gecikme zammı, yıllık aidatın
ve katılma payının bir mislini geçemez.
Yıllık aidatlarını
ödemeyen üyelere, ödeme yapılıncaya kadar odaca yapılacak hizmetler ile
düzenlenecek ve onanacak belgeler verilmez.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
62 nci maddeyi
okutuyorum:
Fiyat tarifelerinin
tespit şekli
MADDE 62.- Bu Kanuna tabi
esnaf ve sanatkârlarca üretilen mal ve hizmetlerin fiyat tarifeleri, bağlı
bulundukları odalarca hazırlanır ve odanın mensubu olduğu birlik yönetim kurulu
tarafından fiyat tarifesinin sunulmasından sonra otuz gün içinde onaylanır veya
reddedilir. Onaylanan fiyat tarifesi belediye, mülki amirlik ve ilgili odaya
yedi gün içerisinde bildirilir ve bu andan itibaren yürürlüğe girer. Fiyat
tarifeleri uygulanacak azami hadleri gösterir.
Belediyeler veya o yerin
en büyük mülkî amiri tespit edilen bu tarifeleri uygun bulmadıkları takdirde
esnaf teşekkülü ile anlaşmaya varamazlarsa onbeş gün içinde o yerin mülkî
amirinin ya da görevlendireceği yardımcısının başkanlığında, ticaret ve sanayi
veya ticaret odasından bir temsilci ile esnaf ve sanatkârlar odaları birliği
temsilcisinden teşekkül edecek bir komisyonda görüşülüp karar verilmesini
isteyebilirler.
Komisyon kararları salt
çoğunlukla alınır. Komisyon, tarifeleri uygun bulmadığı takdirde tarife
yürürlükten kalkar.
Komisyon kararına karşı,
ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren on gün içinde ticari davaları
görmeye yetkili mahkeme nezdinde itirazda bulunabilirler. Bu mahkemenin kararı
kesindir.
5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun toplu taşıma araçlarının bilet tarifelerinin yapılmasıyla
ilgili 7 nci maddesinin (f) bendi hükmü, bu Kanuna tabi esnaf ve sanatkârlar
için uygulanmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
adet önerge vardır; okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
851 sıra sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının 62 nci maddesinin son
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Recep Koral |
M. Atilla Maraş |
|
Ankara |
İstanbul |
Şanlıurfa |
|
Yahya Akman |
|
A. Müfit Yetkin |
|
Şanlıurfa |
|
Şanlıurfa |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?..
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
SADULLAH ERGİN (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile düzenleme yapılan toplu taşıma ücret tarifelerinin mevcut
Büyükşehir Kanunundaki şekli ile Büyükşehirlerde uygulanması gerekli olduğundan
bu husus önerilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde, kabul edilmiştir.
63 üncü maddeyi
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Esnaf ve Sanatkâr ile
Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu,
Mutabakat Komiteleri
Esnaf ve Sanatkâr ile
Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu
MADDE 63.- Esnaf ve
sanatkâr meslek kollarını belirlemek ve yıllık gayri safi gelirleri ve
bölgelerin özelliklerine göre esnaf ve sanatkârlar ile tacir ve sanayicinin
ayrımını yapmak, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1463 üncü maddesinde
Bakanlar Kurulunca çıkarılması öngörülen karar taslağını hazırlayarak Bakanlığa
sunmak üzere; Bakanlık Müsteşarı veya ilgili müsteşar yardımcısının
başkanlığında, Bakanlık, Maliye, Millî Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlıklarının ilgili genel müdürleri ile Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının bir temsilcisi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini
temsilen katılan bir temsilci ve Konfederasyonu temsilen katılan bir
temsilciden oluşan Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme
Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Kurulun sekretarya hizmetleri Genel Müdürlük
tarafından yürütülür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
64 üncü maddeyi
okutuyorum:
Mutabakat komiteleri
MADDE 64.- Bu Kanuna tabi
odalar arasında veya bu odalar ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
bünyesindeki odalar arasında üye kayıt zorunluluğu bakımından çıkacak
anlaşmazlıkları çözümlemek üzere il ve ilçelerde mutabakat komiteleri kurulur.
Bu komiteler anlaşmazlıkları, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi
Belirleme Koordinasyon Kurulunun belirleyeceği esaslar dahilinde çözüme
kavuştururlar.
Mutabakat komiteleri;
a) Bu Kanuna tabi odalar
arasında üye kayıt zorunluluğu bakımından çıkacak anlaşmazlıkları çözümlemek
üzere, İl ve ilçelerde mülkî amirin başkanlığında ilgili odaların ve birliğin
birer temsilcisinden oluşur, oyların eşitliği halinde başkanın oyu iki sayılır.
b) Bu Kanuna tabi odalar
ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalar arasında üye kayıt
zorunluluğu bakımından çıkacak anlaşmazlıkları çözümlemek üzere, il ve
ilçelerde mülki amirin başkanlığında illerde birlik, ilçelerde ilgili oda ile
ticaret veya ticaret ve sanayi odalarının birer temsilcisinden oluşur.
Komite kararlarına karşı
ilgililer tarafından on gün içinde yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz
edilebilir. Mahkemenin kararı kesindir. Kesinleşen mahkeme kararı üzerine
ilgili sicil müdürlükleri kayıtlarında gerekli işlemi yapmak zorundadırlar.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
65 inci maddeyi
okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Muafiyetler ve Listeler
Muafiyetler
MADDE 65.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının, kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek ve bu
amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere iktisap ettikleri ve edecekleri gayri
menkuller ile bu kuruluşların görevleri dolayısıyla elde ettikleri gelirler,
katma değer vergisi ve emlak vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan
müstesnadır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
66 ncı maddeyi okutuyorum:
Listeler
MADDE 66.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşlarının olağan ve olağanüstü genel kurul
toplantılarına katılacak üyeleri belirleyen ve seçim kuruluna verilecek olan
genel kurul toplantısına katılacaklar listesi, Maliye Bakanlığı ile Konfederasyonun
görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen ücret karşılığında ilgili esnaf ve
sanatkâr meslek kuruluşu tarafından Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri
tabanından temin edilir. Tahsil edilen ücret tutarları bütçeye gelir
kaydedilir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
67 nci maddeyi
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ KISIM
Esnaf ve Sanatkârlar
Sicili
Sicil teşkilatı ve
personeli
MADDE 67.- Esnaf ve
sanatkârların sicillerinin, sağlıklı ve güvenli bir şekilde Bakanlık e-esnaf ve
sanatkâr veri tabanında tutulması ve yayınlanmasını teminen ticaret davalarına
bakan asliye hukuk mahkemeleri gözetiminde ve kurulu bulunduğu il idari
sınırları içerisinde çalışmak üzere birlik bünyesinde ayrı bir birim olarak Esnaf
ve Sanatkâr Sicil Müdürlüğü kurulur. Sicilin personel ücretleri ve diğer
giderleri birlik tarafından karşılanır.
Sicil işlemleri birlik
yönetim kurulunun teklif edeceği aday veya adaylar arasından Bakanlık
tarafından onaylanacak sicil müdürleri tarafından yürütülür. Sicil müdürlerinin
en az ön lisans diplomasına sahip olmaları ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesindeki genel şartları haiz bulunmaları gereklidir.
Gerek görülmesi halinde en az lise mezunu olmak kaydı ile sicil müdürüne yardımcı
olacak personelin ataması birlik yönetim kurulunca yapılır ve Bakanlığa bilgi
verilir. Sicil müdürlerinin ve personelinin görevden alınmaları atanmalarındaki
usule tabidir.
Bakanlık, sicil
müdürlerinin ve diğer sicil personelinin işlemlerini her zaman denetlemeye ve
görevden alınmasını ilgili birlik yönetim kurulundan istemek de dahil olmak
üzere gerekli tedbirleri almaya yetkilidir.
Sicil müdürleri, sicil
kayıtlarını mevzuata ve gerçeklere uygun olarak tutmak ve izlemekle görevli ve
sorumludur. Sicil kayıtları üzerinde suç işledikleri belirlenen sicil teşkilatı
personeli hakkında bu suçlarından ve diğer mevzuata aykırı işlemlerinden dolayı
kamu görevlileri hakkındaki cezalar uygulanır.
Türk Ticaret Kanununun,
ticaret siciline ilişkin 26 ila 40 ıncı maddelerinin bu Kanuna aykırı olmayan
hükümleri Esnaf ve Sanatkâr Sicil Müdürlüğü hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
68 inci maddeyi
okutuyorum:
Sicile kayıt mecburiyeti
ve sicil işlemleri
MADDE 68.- Bu Kanun
kapsamındaki esnaf ve sanatkârlar, yanlarında çalışanlar hariç, çalışmaya
başladıkları tarihten itibaren durumlarını otuz gün içinde bağlı bulundukları
sicile tescil ve Sicil Gazetesinde ilan ettirmekle yükümlüdürler. Bu
yükümlülüğü yerine getirmediği tespit edilenler birlik tarafından ruhsat
vermekle yetkili ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilir. İlgili kurum ve
kuruluşlar, sicil kaydı yapılana kadar bunların faaliyetlerini durdurur. 3308
sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamına alınan il ve mesleklerde faaliyette
bulunacak esnaf ve sanatkârlardan sicile kayıt sırasında meslek dalı ile ilgili
ustalık belgesi istenir.
Esnaf ve sanatkârların
sicile kayıtlarında, kendilerinin vergi mükellefi ya da vergiden muaf
olduklarının belgelenmesi istenir.
Esnaf ve sanatkârların
mesleki faaliyette bulunabilmeleri ve ilgili odaya kaydedilmeleri için sicile
kayıtları şarttır ve sicile her bir meslek için ayrı kayıt yapılması
gereklidir. Sicile kaydı yapılan esnaf ve sanatkârların ilgili odaya kayıt için
bilgilerinin gönderilmesi, sicil tarafından elektronik ortamda Bakanlık e-esnaf
ve sanatkâr veri tabanında gerçekleştirilir. Esnaf ve sanatkârlar kayıt
beyannamelerindeki hususlarda meydana gelen değişiklikleri en geç otuz gün
içinde sicile bildirmek zorundadırlar.
Esnaf ve sanatkâr
siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları
ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanlar
kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayda zorlanamazlar. Ancak, yıllık alış
veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma
hadlerinin altı katını aşanların kayıtları, sicil marifetiyle ticaret siciline
aktarılır.
Tescili gerektiren olay
veya işlemlerin tamamen veya kısmen sona ermesi veya ortadan kalkması halinde
sicildeki kayıt ilgilinin talebi üzerine kısmen veya tamamen silinir.
Sicil müdürü tarafından
öldüğü belirlenen ve varisleri tespit edilemeyen esnaf ve sanatkârların sicil
kayıtlarının silinmesi ve bu hususun Sicil Gazetesinde ilanı doğrudan ve
ücretsiz olarak yapılır. Bu durumdaki işlemlerden 492 sayılı Harçlar Kanununda
belirtilen harçlar tahsil edilmez.
Sicil işlemleri, sicil
müdürleri ve personeli tarafından elektronik ortamda Bakanlık e-esnaf ve
sanatkâr veri tabanında gerçekleştirilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
69 uncu maddeyi
okutuyorum:
Kayıt ve tescil harcı
MADDE 69.- Esnaf ve
sanatkârların sicile kayıt ve tescil harçlarının tutarı 492 sayılı Harçlar
Kanununun Ticaret Sicili Harçları hükümlerine göre hesap edilecek harcın
yarısıdır. Alınan bu harcın yarısı ilgili birliğe gelir kaydedilir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
70 inci maddeyi
okutuyorum:
Sicil Gazetesi
MADDE 70.- Sicile kayıt
edilen ve ilanı gereken hususlar, Bakanlığın gözetim ve denetimi altında
Konfederasyon tarafından Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanı kullanılarak
elektronik ortamda Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesinde yayınlanır.
Sicil Gazetesinin
çıkarılmasına ilişkin esasları tespit, yayım işlerini sevk ve idare etmek ve
Bakanlık ile Konfederasyon arasındaki çalışmaları koordine etmek üzere;
Bakanlık Müsteşarının başkanlığında, ilgili müsteşar yardımcısı, Esnaf ve
Sanatkârlar Genel Müdürü ve genel müdür yardımcıları ile Konfederasyon genel
sekreteri, genel sekreter yardımcısı ve Sicil Gazetesi müdüründen oluşan Sicil
Gazetesi komitesi kurulur.
Sicil Gazetesinde
yayınlanacak ilan ücretleri Sicil Gazetesi komitesinin teklifi ve Bakanlığın
onayı ile yürürlüğe girecek bir tarife ile belirlenir. Sicil Gazetesi ilan
ücretleri sicil tarafından elektronik ortamda tahsil edilir ve Sicil Gazetesi
hesabına elektronik ortamda aktarılır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
71 inci maddeyi
okutuyorum:
BEŞİNCİ KISIM
Eğitim
Eğitimin kapsamı, pratik
meslek eğitimi ve denetimi
MADDE 71.- Bu Kanunun
mesleki eğitime ilişkin hükümleri ile 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun
esnaf ve sanatkâr kesimindeki pratik meslek eğitimini düzenleyen hükümleri
Bakanlık, Millî Eğitim Bakanlığı ve Konfederasyonun işbirliği ile bütünlük
içinde yürütülür. Esnaf ve sanatkârların mesleki eğitimleri, esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşları ile Millî Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın
Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından ortaklaşa planlanır, yürütülür,
değerlendirilir ve denetlenir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
72 nci maddeyi
okutuyorum:
Eğitimin organizasyonu
MADDE 72.- Bu Kanunda ve
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirlenen amaçlar doğrultusunda esnaf ve
sanatkârlar ile yanlarında çalışan çırak ve kalfaların, pratik meslek eğitimini
gerçekleştirmek, her kademedeki esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının asli
görevidir.
Esnaf ve sanatkârlar ile
yanlarında çalışan çırak ve kalfaların, mesleki eğitimlerini organize etmek
için esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının bünyesinde birer mesleki eğitim
danışmanlığı birimi kurulur.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
73 üncü maddeyi
okutuyorum:
Meslek Eğitimi Fonu
MADDE 73.- Esnaf ve
sanatkârların her türlü meslek eğitimi faaliyetini gerçekleştirmek ve
desteklemek amacıyla Konfederasyon bünyesinde Meslek Eğitimi Fonu kurulur.
Fonun kaynakları;
a) Konfederasyon
bütçesine her yıl bu amaçla konacak ödenekler,
b) Esnaf ve sanatkârlar
meslek kuruluşlarının eğitim bütçelerinden ödeyecekleri paylar,
c) Yapılacak bağışlar ve
diğer gelirlerden,
Oluşur.
Fonda toplanan kaynak,
sadece esnaf ve sanatkâr kesimine yönelik yapılacak mesleki eğitim ile bu
eğitimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla kullanılır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
74 üncü maddeyi
okutuyorum:
Meslek eğitiminin
finansmanı
MADDE 74.- Esnaf ve
sanatkârlar meslek kuruluşları bu Kanunda belirtilen meslek eğitimine ilişkin
görevleri yerine getirmek için, katılma paylarının hesaplanmasında kullanılan
yöntem esas alınarak, yıllık gayri safi gelirlerinin % 5'ini ayırmak suretiyle
eğitim bütçesi yapmak zorundadırlar.
Odalar ayırdıkları bu
payın beşte birini birliğe, beşte birini varsa federasyona, beşte birini
Konfederasyon bünyesindeki Meslek Eğitimi Fonuna, hesap yılını takip eden mart
ayı sonuna kadar öderler. Geri kalan miktarı da kendileri mesleki eğitim için
kullanırlar. Birlik ve federasyonlar ayırdıkları bu payın beşte birini
Konfederasyon bünyesindeki Meslek Eğitimi Fonuna öderler, geri kalan miktarı da
kendileri mesleki eğitim için kullanırlar. Konfederasyon ise ayırdığı payın
tamamını Fona aktarır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
75 inci maddeyi
okutuyorum:
ALTINCI KISIM
Yönetmelikler, Geçici ve
Son Hükümler
Yönetmelikler
MADDE 75.- Bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesindeki
karma odalarda kurulacak meslek komitelerinin kuruluşu ile çalışma usul ve
esasları Konfederasyon tarafından,
b) 47 nci maddesindeki,
Bakanlık temsilcisinin veya hükümet komiserinin görevlendirilmesi, görev ve
yetkileri ile bunlara ödenecek ücretler Bakanlık tarafından,
c) 49 uncu maddesinde
belirtilen genel kurullarda oy verme işleminin elektronik ortamda yapılması ile
ilgili usul ve esaslar Bakanlık tarafından,
d) 60 ıncı maddesindeki,
esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarınca kullanılacak defter ve makbuzlar ile
faaliyet konularına ve mevzuata uygun nitelikte muamelat, muhasebe, personel
işlemlerinin usul ve esasları Konfederasyon tarafından,
e) 61 inci maddesindeki,
kayıt ücretleri ve yıllık aidatlar ile esnaf ve sanatkârlar meslek
kuruluşlarının düzenleyecekleri belgeler ve yaptıkları hizmet karşılığında
anılan maddede belirtilen hadler içinde kalmak kaydıyla iller ve meslek
gruplarının özellikleri dikkate alınarak belirlenecek tarifelere göre tahsil
edecekleri ücretler Konfederasyon tarafından,
f) 62 nci maddesindeki,
fiyat tarifelerinin düzenleme usul ve esaslarının tayin ve tespiti
Konfederasyon tarafından,
g) 63 üncü maddesindeki,
Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun
çalışma usul ve esasları Bakanlık tarafından,
h) 67, 68 ve 69 uncu
maddelerinde yer alan, sicil işlemlerinin nasıl yürütüleceği, defter ve
kayıtların ne şekilde tutulacağı, hangi hususların tescil ve ilan edileceği;
resen kayıt ve terkin işlemleri, sicilin denetimi, sicil memurlarına itiraz
yolları, sicil personelinin nitelikleri, sorumluluğu Bakanlık tarafından,
ı) 70 inci maddesindeki,
Sicil Gazetesinin çıkarılması ve idare şekli, giderlerinin karşılanması,
gelirlerinin tahsili ve sarfı, ilan ve ücret tarifesi, kayıtlarının tutulması,
muamelat ve muhasebe işlemlerinin yürütülmesi usul ve esasları ile Sicil
Gazetesi komitesi üyelerine Sicil Gazetesi gelirlerinden karşılanmak ve net
aylık miktarı asgari ücret tutarını geçmemek üzere ödenecek huzur hakları
Bakanlık tarafından,
j) 71, 72 ve 73 üncü
maddelerinde yer alan pratik eğitimin verileceği iş yerleri ve bunların denetimine
ilişkin hükümlerinin usul ve esasları ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun
uygulanmasında henüz kapsam içine alınmamış il ve meslek dallarında yapılacak
uygulama ve verilecek belgeler ile Meslek Eğitimi Fonunun yönetimi ve fon
kaynaklarının kullanımı Konfederasyon tarafından,
üç ay içerisinde
çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir. Konfederasyon tarafından hazırlanması
öngörülen yönetmelikler Bakanlık onayı ile yürürlüğe konulur.
Bu Kanunun 4, 16, 26 ve
34 üncü maddelerinde öngörülen örnek ana sözleşmeler Bakanlıkça altı ay içinde
hazırlanır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
76 ncı maddeyi
okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan
hükümler ile atıflar
MADDE 76.- 17.7.1964
tarihli ve 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Diğer kanunlarda, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununa yapılmış olan
atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1.- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulmuş bulunan oda, birlik,
federasyon ve Konfederasyonun tüzel kişilikleri bu Kanunda öngörülen şartları
yerine getirmeleri kaydıyla devam eder.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2'yi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2.- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce olağan ve olağanüstü genel kurullarını
yapmış ve yapmamış olan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları, olağan genel
kurul toplantılarını ve seçimlerini 2005 yılında olmak üzere; odalar Eylül,
Ekim aylarında, birlikler ve federasyonlar Kasım ayında, Konfederasyon Aralık
ayında, bu Kanuna göre yeniden yaparlar. Bu kanuna göre yapılacak ilk
seçimlerden itibaren üst üste iki dönem başkanlık ve genel başkanlık
görevlerinde bulunanlar, iki seçim dönemi geçmedikçe aynı görevlere yeniden
seçilemezler. Esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının halen görevde olan
yetkili kurulları, bu Kanuna göre 2005 yılında yapılacak olağan genel kurul ve
seçimlere kadar olan görev sürelerini mevcut durumları ile tamamlarlar. Bu
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının
yapılacak olağanüstü genel kurulları ve seçimleri bu Kanuna göre yapılır ve
yetkili organlar bu Kanuna göre teşekkül ettirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
adet önerge vardır; okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının geçici 2
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Mustafa Ataş |
İsmail Bilen |
|
Ordu |
İstanbul |
Manisa |
|
Nur Doğan Topaloğlu |
|
Mehmet Ceylan |
|
Ankara |
|
Karabük |
"Geçici madde 2.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce olağan ve olağanüstü genel kurullarını yapmış ve yapmamış olan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları, olağan genel kurul toplantılarını ve seçimlerini 2005 yılında olmak üzere; odalar Ekim ayında, birlikler ve federasyonlar Kasım ayında, konfederasyon Aralık ayında, bu Kanuna göre yeniden yaparlar. Esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının halen görevde olan yetkili kurulları, bu kanuna göre 2005 yılında yapılacak olağan genel kurul ve seçimlere kadar olan görev sürelerini mevcut durumları ile tamamlarlar. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının yapılacak olağanüstü genel kurulları ve seçimleri bu Kanuna göre yapılır ve yetkili organlar bu Kanuna göre teşekkül ettirilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yürürlükteki mevzuata
göre üye olmuş olanların bu yasaya uyumlu hale gelecek oda yapılanmalarından
dolayı ortaya çıkabilecek yeni oda ve üyeliklerden dolayı hak mahrumiyetlerini
önlemek, maddeyi daha anlaşılır kılmak, bu yasa tasarısındaki önceki
maddelerdeki değişikliklere paralel düzenlemeler amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3'ü
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 3.-
30.6.2005 tarihine kadar, mevcut esnaf ve sanatkârlar odalarına kayıtlı
üyelerin üyelik nitelikleri bu Kanunun 7 nci maddesinde belirtilen şartlara
uygun olarak yönetim kurulu tarafından güncelleştirilir.
Sicile kayıtlı olmayıp
odaya kayıtlı üyelerle, odaya kayıtlı olmayıp sicile kayıtlı olan üyelerin
eksik işlemleri, sicil tarafından oda ve sicil numaraları ilgili odayla
irtibatlı olarak verilerek tamamlanır. Ayrıca, odalar; üyelerine ilişkin
bilgilerin Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında güncelleştirilmesini
30.6.2005 tarihine kadar, tamamlamak zorundadırlar. Üyeler de bu süre içinde
eksik bilgilerini odaya ulaştırmak mecburiyetindedirler. Bu çalışmalar
sonucunda vefat ettiği, emekli olarak veya başka bir nedenle mesleğini icra
etmekten vazgeçtiği tespit edilen üyelerin bilgilerini havi listeler oda
yönetim kurulunca sicile bildirilir ve bu kişilerin sicil ve oda kayıtları
silinir. Bu şekilde yapılan terkin işleminden harç alınmaz ve Sicil Gazetesinde
yayımı, ücretsiz olarak yapılır.
Güncelleme çalışmaları
sırasında Maliye Bakanlığı, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kurumu ve Sosyal Sigortalar Kurumu gibi kamu kurum ve
kuruluşlarının veri tabanlarından yararlanılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı "Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının
geçici 3 üncü maddesinde geçen "30.6.2005" ibarelerinin
"15.8.2005" olarak değiştirilmesi ile madde metnine ikinci fıkradan
sonra gelmek üzere aşağıda belirtilen hükümlerin ilave edilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Haluk Koç |
Sadullah Ergin |
Recep Yıldırım |
|
Samsun |
Hatay |
Sakarya |
|
Zafer Hıdıroğlu |
|
Bayram Ali Meral |
|
Bursa |
|
Ankara |
"Oda kayıtları bulunup esnaf ve sanatkâr sicil kayıtları olmayan üyelerin üyeliklerinin bu yasaya uygun olarak güncellenmesini temin için üyelik niteliklerini taşımaları kaydıyla ve bir sefere mahsus olmak üzere 15.8.2005 tarihine kadar esnaf ve sanatkâr siciline yapılacak kayıtlarında tescil harcı ve herhangi bir masraf alınmaz ve bunların sicil gazetesinde ilanı ücretsiz olarak yapılır."
"Oda üyeliğine
istinaden Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu üyesi olan, ancak bu kanunun yürürlüğe girmesiyle üyelik şartlarını
taşımadıkları için oda üyelikleri sona erenlerin bu kuruma olan üyelikleri
yükümlülüklerini yerine getirmeleri kaydıyla devam eder."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun, Sayın
Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Hükümetin, öncelikle, bu
önergeye katılmasına, komisyonun olumlu takdir belirtmesine teşekkür ediyorum;
çünkü, birçok şoför ve otomobilciler odasından, gerçekten, bir müracaat geldi;
bunu paylaştık arkadaşlarımızla. Şoför esnafının esnaflıktan çıkarılması
durumunda, ilgili şoförler odası, hazırun cetveli çıkarma problemiyle
karşılaşıyordu. Daha önceden esnaf ve sanatkârlar siciline şoför olarak
kaydolan üyelerin hazırun cetvelinde görünmemesi durumu mevcuttu. Bu,
çıkarılması düşünülen kanunla, artık gözükmeyecek; fakat, odalara şoför olarak
kayıt yaptıran üyelerin çoğunluğunun, kayıt yaptırdıktan sonraki yıllarda
ticarî araç olarak vergi kayıtlarını yaptırmış oldukları bir vakıa. Bu üyelerin
meslek değişimleri yapılırken -esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğunca- ücrete
tabi olduğundan bir mağduriyet doğacaktı. Bu, böyle bir kolaylık getiriyor.
Tasarının 2 nci
maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak da, madde metninde geçen tarihler
tashih ediliyor ve oda kaydı bulunup sicil kaydı bulunmayan üyelerin sicile
kayıtlarında maddî külfete girmemeleri -ki, 90 YTL'lik bir ücret söz konusuydu,
böyle bir külfete girmemeleri- ve yasaya uyum sağlayamadıkları için oda
üyelikleri sona erenlerden, oda üyelikleri sebebiyle Bağ-Kur üyesi olanların da
oda üyeliklerinin düşmesi sonucu mağduriyetlerinin önlenmesi amaçlanıyor.
Öncelikle teşekkür
ediyorum; fakat, bir sıkıntımı da belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
demin, 62 nci maddenin son fıkrası, Sayın Salih Kapusuz'un ilk imza sahibi
olduğu bir önergeyle madde metninden çıkarıldı. Sayın Bakan buna katılmadı
dikkat ettiyseniz. Bakın, bir yasanın görüşmelerinin yine son noktasına
geliyoruz. Yine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mi diyeyim, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı mı diyeyim, bu Meclisin işlerine müdahil oluyorlar,
arkadaşlar.
Arkadaşlar, bakın,
hükümetin bakanı, Sayın Bakan "katılmıyorum" diyor ve burada, Grup
Başkanvekili arkadaşımızın -ilk imza sahibi- önergesiyle bir maddenin bir
fıkrası çıkarılıyor. Biraz samimiyet diyorum, biraz içtenlik diyorum. Bir
mutabakat varsa, buna sonuna kadar uyalım; yani, bundan sonraki süreçte güven
unsurunu eksiltmeyelim diyorum değerli arkadaşlarım. Bunu anlamakta ben güçlük
çekiyorum; Sayın Bakan niye "hayır" dedi, siz bu fıkranın
çıkarılmasını niye istediniz? Belki, açıklama yaparsınız, eğer Melih Gökçek
istediyse bunu, lütfen çıkın söyleyin. Sayın Gökçek, burada her dakika
komisyonda, her dakika kuliste. Yapmayın bunu arkadaşlar. Bu Mecliste kanunu
yapacaksa burası yapsın.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, oylamadan sonra söz istiyorum.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Geçici Madde 4'ü
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 4.- Bu
Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrası, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
faaliyette bulunan İstanbul Bilumum Madeni Eşya Sanatkârları Odaları Birliği
için uygulanmaz. Bu birlikte İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Müdürlüğüne
bağlı bir sicil müdür yardımcısı görev yapar.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Salih Kapusuz; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yazılı müracaat var mı Sayın Başkan?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Emrederseniz olur.
BAŞKAN - Sayın Koç, bu
konuları çok iyi bilirsiniz, lütfen...
AK PARTİ GRUBU ADINA
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinize saygılar sunuyorum.
Tabiî, biraz önce geçici
4 üncü madde olarak okunan madde, bir istisnayı ihtiva etmektedir. Bir meslek
grubuna ait uygulanmayacak hüküm olarak bu kanunda yer almaktadır; ancak, bir
hususun Genel Kurul tarafından bilinmesi açısından, değerli arkadaşımın biraz önce
yapmış olduğu açıklamalarına bir açıklık getirmek istiyorum. Biliyorsunuz,
Genel Kurulumuz tarafından kabul edilmiş Büyükşehir Belediye Kanunumuz ve şu
anda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Belediye Kanununun daha önce burada
kabul edilen hükmü gereği, biz, bu görevi belediyelere verdik; çünkü,
toplutaşımacılıkta en ağırlıklı hizmet yükümlülüğünü kim yerine getiriyor;
büyükşehirlerimiz veyahut da belediyelerimiz getiriyor. Dolayısıyla, orada, bir
tezatı, bir rekabeti, bir karşı karşıya gelmeyi önlemek ve Genel Kurulun daha
önce kabul etmiş olduğu yasayla, bunu, aynı istikamette buluşturmak adına doğru
bir düzenleme yapıyoruz.
Sayın Bakanımız -doğru-
katılmadı; ama, Genel Kurul karar verme mercii olduğu ve karar verme yetkisine
sahip olduğu için, Genel Kurulumuz o yasayla uyumlu hale getirmiştir.
Arz eder, teşekkür
ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kapusuz.
Madde üzerinde şahsı
adına, Sayın Tacidar Seyhan; buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, bir önerge
verildi, bu önerge çok tartışıldı arkadaşlarımla benim aramda veya Grubumuz
arasında. Bizim itiraz ettiğimiz şey şudur: Burada, Sayın Kapusuz'un da ifade
ettiği şeyi engelleyen bir şey yoktu kanunda. Sayın Bakan orada, Sayın Müsteşar
da orada; bunu engelleyen bir ibare olmadığını ifade ettiler. Bu önerge, buna
rağmen geldi ve arkadaşlarımız diyor ki bize bu önerge geldi, nedeni de,
gerekçesi de bu. Bakan diyor ki: "Buna gerek yok." Müsteşar da
"gerek yok" diyor. Şimdi, biz, bu önergeyi, kimin adına, niye kabul
ediyoruz o zaman? Mademki, kanunda böyle bir açıklık atfediliyor, Bakanlığın
ilgili hukukçuları da bunun doğru olduğuna inanıyor; niye kabul ediyoruz? Biz
bir şeye itiraz etmiyoruz. Ben her şeyi kabul ediyorum, siz neyi kabul
etmiyorsunuz? Ya da biz kabul ediyoruz, siz neyi kabul etmiyorsunuz? Bakan
kabul ediyor, Müsteşar kabul ediyor, komisyon kabul ediyor, neyi
reddediyorsunuz? Biz, telefon eden arkadaşlarımızın isteği üzerine, onlar uygun
buluyor diye bu kanunun metnini değiştirmekle yükümlü insanlar mıyız? Biz
burada niye varız? Türk Milletinin iradesini temsil etmiyor muyuz? Biz milletin
iradesi miyiz; yoksa, bir haklılık ifadesinin gereğini yerine getirmek için mi burada
bulunuyoruz? Şu an inanabilirsiniz; peki, ya yarın, böyle bir ibarenin
eklenmesi konusunda bir haklılık nedeni ortadan kalkmış olursa bunu nasıl
savunacağız? Biz, burada farklı bir şeyi anlatıyoruz; ne bir yargı peşindeyiz
ne de bir kınama peşindeyiz. Biz, niye buradayız, niye uzlaştık, iki aydır
geçmeyen bir kanunu neden geçirdik; bir mutabakat yoktu, hiç değilse nispî mutabakat sağlandı; bu, her şey demek
değildir. Biz, bu kanunu çıkarmakla esnafın sorununu çözmedik, sanatkârın
sorununu tamamen çözmedik; biz, bir adım attık, iyi niyetle bu adıma devam
etmek istiyoruz; biz, size destek olmak istiyoruz; ama, biz, kesinlikle
milletin, halkın bize verdiği iradeyi kullanmak istiyoruz. Ne bir başkası doğru
buldu diye kanun değiştirmek istiyoruz ne de bir ya da birkaç belediyenin
iradesini burada temsil etmek istiyoruz. Mademki Bakan katılıyor, mademki
Komisyon katılıyor, mademki arkadaşlarımız burada hemfikir, mademki biz,
gruplar adına hemfikir olduk, bırakın bu böyle kalsın. Bir yanlışlık varsa,
getirin, iki günde düzeltelim. İtiraz ettiğim, karşı çıktığım tek neden budur,
tek gerekçe budur.
Hepinizin sağduyusuna
güveniyorum, hepinizin insan sevgisine, hepinizin bu millet için değerli şeyler
yaptığına inanıyorum; ama, ben, esnaf-sanatkârın iradesinin bir belediye
başkanına veya bir oda başkanının isteğine veya direktifine teslim edilmesine
karşı çıkıyor, reddediyorum. Biz, yetmiş milyonu temsil ediyoruz, hepimiz
yetmiş milyon adına buradayız. Öyle bir şey yok, bu önergeyi verenlere de öyle
bir şeyi yasal olarak yakıştırmayı reddediyorum; ama, buna hizmet ettiğini
anlatmak istiyorum. Biz, eğer bunda uzlaşmışsak, Bakan "bunda bir anlam
olarak ifade yanlışlığı yok" diyorsa, bu yapıları temsil eden insanlara
düşen görev, vazife, salahiyet de onların siyasî iradesine inanç ve saygı
göstermektir. Bu, bir mutabakattır; bu bozulmuştur; buna üzüntümüzü ifade
ediyoruz. Aslında, (a) veya (b) olarak değişiklik açısından yapılan ifade
yoktur. Eski ifade, zaten, bu önergenin bütününü temsil ediyordu. Kanuna
gereksiz, yersiz, amaçsız, sadece kişisel tatmine yönelik bir ibare
konulmuştur. Bu, bir alışkanlık haline gelmesin diye, sizlerin özgür iradesine
bunu açıklamak istedim.
Hepinize saygı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5'i
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 5.- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren;
a) Yıllık aidatlarını,
31.12.2003 tarihine kadar ödemeyen oda üyelerinin, bu tarihten önceki dönemlere
ilişkin yıllık aidat borçları ve gecikme zamları,
b) Katılma ve eğitim
paylarını, 31.12.2003 tarihine kadar ödemeyen oda, birlik ve federasyonların,
bu tarihten önceki dönemlere ait katılma ve eğitim payı borçları ve gecikme zamları,
2004 yılına ait yıllık
aidat, katılım payı ve eğitim payları asıllarının üç ay içinde ödenmesi
kaydıyla terkin olunur.
31.12.2003 tarihinden
önceki dönemlere ait yıllık aidat ve gecikme zammı borcu olup oda tarafından
kanuni yollara başvurulduğu halde adresinde bulunamayan ve gayrifaal olduğu
anlaşılan üyeler oda yönetim kurulunca tespit edilerek sicil ve oda üyelik
kayıtlarının silinmesi için sicile bildirilir; bu şekilde yapılan terkin
işlemlerinin Sicil Gazetesinde yayımı ücretsiz olarak yapılır ve harç alınmaz.
BAŞKAN- Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6'yı
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 6.-
30.6.2005 tarihine kadar, yapılacak güncelleme çalışmaları sonucunda aktif üye
sayıları 200'den az olan odalar, Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında
Bakanlıkça tespit edilir ve bu odalar mahkeme kararına gerek kalmaksızın
kendiliğinden fesih olmuş sayılırlar ve durum Bakanlık tarafından ilgili
birliğe bildirilir. Bu odalar hakkında ilgili birlik tarafından bu Kanunun 15
inci maddesinin son fıkrasındaki fesih ile ilgili hüküm uygulanır.
BAŞKAN- Madde üzerinde 1
adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının geçici 6
ncı maddede geçen "30.6.2005" ibaresinin "15.8.2005"
olarak, "200" ibaresinin "100" olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Mehmet Atilla Maraş |
Yahya Akman |
|
Ankara |
Şanlıurfa |
Şanlıurfa |
|
A. Müfit Yetkin |
|
Mustafa Elitaş |
|
Şanlıurfa |
|
Kayseri |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor
mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının geçici 2 nci
maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak gerekli değişikliğin yapılması
hâsıl olmuştur.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 7'yi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 7.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 507 sayılı Kanuna göre tesis edilmiş bulunan ajanlıklar kendiliğinden lâğvolur ve haklarında bu Kanunun 15 inci maddesinin son fıkrasındaki fesih ile ilgili hüküm uygulanır. Ajanlık üyeleri 30.6.2005 tarihine kadar, sicil tarafından bu Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen esaslar dahilinde ilgili odalara devir ve kayıt edilir. Bu işlem için üyelerden herhangi bir ücret alınmaz. Bu ajanlıkların üye kayıt defterleri bağlı olduğu birlik tarafından muhafaza edilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının geçici 7
nci maddede geçen "30.6.2005" ibaresinin "15.8.2005" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Mehmet Atilla Maraş |
A. Müfit Yetkin |
|
Ankara |
Şanlıurfa |
Şanlıurfa |
|
Yahya Akman |
|
Mustafa Elitaş |
|
Şanlıurfa |
|
Kayseri |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının geçici 2 nci
maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak gerekli değişikliğin yapılması
hâsıl olmuştur.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 8'i
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 8.- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 507 sayılı
Kanuna göre büyükşehir statüsündeki illerin il merkezlerine dahil ilçelerde
kurulmuş olan odalar ile daha sonra büyükşehire dahil edilen ilçelerde kurulmuş
odalar mevcut üyelerini muhafaza ederler. Ancak, daha sonra yapılacak yeni
üyelik kayıtlarında bu odaların çalışma bölgesinde faaliyet gösteren esnaf ve
sanatkârlar isteklerine göre bu odalara veya büyükşehir sınırları içinde kurulu
bulunan ilgili odaya sicil tarafından kaydedilir.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici 9 uncu maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 9.- Sicil
Gazetesinin elektronik ortamda yayımlanmaya başlanmasından önce yayınlanmış
nüshaları Bakanlık ve Konfederasyonun gözetim ve işbirliğinde elektronik ortama
aktarılır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici 10 uncu maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 10.- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce genel sekreter, genel sekreter
yardımcısı ve sicil memuru olarak atanmış olanlarda bu Kanunda belirtilen
nitelikler aranmaz; sicil memurları sicil müdürü olarak atanmış sayılır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici 11 inci maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 11- Bu
Kanunda öngörülen yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut yönetmeliklerin bu
Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici 12 nci maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 12.- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilçelerde kurulu bulunan ve üye sayıları 200
den aşağı olan odaların, toplam üye sayıları 200 olması şartıyla üç ay içinde
müşterek genel kurullarını yaparak birleşmeleri halinde karma oda olarak devam
ederler.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına, Konya Milletvekili Hasan Anğı söz istemiştir.
Buyurun Sayın Anğı. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
HASAN ANĞI (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin ilerleyen
vaktinde sabrınızı taşırmamak için, birkaç cümleyle, bu tasarıyla ilgili bugüne
kadar geldiğimiz süreci ve bugünkü çalışmaları özetlemek istiyorum.
Öncelikle, hükümetimizin
hazırladığı bu tasarıya komisyon çalışmalarındaki ve Genel Kurul
çalışmalarındaki katkılarından dolayı herkese teşekkür ediyorum.
Tabiî, geç kalmış bir
tasarı; ama, bugün nihayete getiriyoruz; onun için de, hem Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna hem de AK Parti Grubumuza teşekkür ediyorum.
Biz, bununla ne yapıyoruz;
esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının teşkilat yasasını hazırlıyoruz.
Bunun üzerine bina edilecek. Esnaf ve sanatkârın sorunları, gündüzden beri,
gündeme getirilmişti. Bu projelerin üretilmesine katkı sağlanacak. Gerçek esnaf
ve sanatkârı tanımlayan, bunların örgütlenmesiyle ilgili birtakım istisnalara
fırsat vermeden, gerçek yapılarını ortaya koyma, demokratik bir yapılanma
içerisinde tabandan tavana bir taşınma sağlanmış olacak ve esnafın, sanatkârın
kendi örgütlerine karşı bu ilgileri artırılarak, gelecekteki pek çok
uygulamalara zemin oluşturacak. Buna hepimiz katkı verdik, iyi bir çalışma
ortaya koyduk ve bugün de, biraz sonra bitirmiş ve tümü üzerindeki oylamamızı,
inşallah, yapmış olacağız.
Bu yasanın getirdiği
temel farklılıklar ne diye baktığımız zaman, mevcut 507 sayılı Yasaya göre,
istisnaları ortadan kaldırıp, gerçek hüviyetine dönüştürülen bir esnaf ve
sanatkâr yapısı var. Bundan dolayı işsiz güçsüz kalan insanlar varmış gibi bir
tanımlama doğru değil; çünkü, bu yasa, kimseye iş vermiyor, işinden de etmiyor;
ama, üye olmanın da kriterlerini ortaya koyup, esnaf ve sanatkârın, yanında
çalışanıyla yarışan değil, kendi örgütlenmesini ortaya koyan bir tabloyu burada
gerçekleştirmiş oluyoruz. Tanımlar açık ve net. Genel kurulların, yönetim
kurullarının ve denetim kurullarının yetkileri belirlenmiş burada. Önergelerle,
bu daha da iyileştirildi; böylece, bundan sonraki çalışmalara ışık tutacak hale
dönüştü.
Ben, tekrar, emeği geçen
bütün arkadaşlarımıza, başta hükümetimiz, komisyonumuz ve Genel Kurul
üyelerimiz olmak üzere, bütün bürokrat arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Yasanın, tüm esnaf ve
sanatkâr camiasına hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Anğı.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 851
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının geçici
12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
M.
Atilla Maraş |
A.
Müfit Yetkin |
|
Ankara |
Şanlıurfa |
Şanlıurfa |
|
Yahya
Akman |
|
Mustafa
Elitaş |
|
Şanlıurfa |
|
Kayseri |
"Geçici Madde 12.-
Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilçelerde kurulu bulunan ve üye sayıları
100'den aşağı olan odaların, toplam üye sayıları 100'den aşağı olmaması
şartıyla 2005 yılı Ekim ayında yapacakları genel kurulları öncesinde müşterek
genel kurullarını yaparak birleşmeleri halinde, karma oda olarak devam
ederler."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
İlçelerde kurulu bulunan
güncellemeyle üye sayıları 100'den az olan odaların birleşmeleri halinde üye
sayıları 100'ü aşarsa, hayatiyetlerini devam ettirmelerine imkân sağlamak ve
birleşmeyle ilgili müşterek genel kurulları ile olağan genel kurullarını yakın
tarihlerde yapmalarına imkân sağlamak hedeflenmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
77 nci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 77.- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
78 inci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 78.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 86 ncı
maddesine göre, tasarının tümünün kesin olarak oylanmasından önce ne yönde oy
kullanacağını belirmek üzere, lehte olmak şartıyla, Tokat Milletvekili Zeyid
Aslan?.. Yok.
Yine, lehinde, Bilecik
Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu kanun tasarısı hakkında
oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
aylardır Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan bu kanun, az sonra
yürütme maddesini de oyladıktan sonra ve Cumhurbaşkanımızın onayından sonra
yürürlüğe girecek.
Değerli arkadaşlar, bu
kanun, esnaf ve sanatkârların çalışma koşullarını ve geleneksel ilişkilerini,
gerçekten, tamamen değiştirmektedir. Yine, bu kanun, başta şoförler olmak
üzere, bazı esnaf ve sanatkârları dışlamaktadır. Yine, bu kanun, esnaf ve
sanatkârlarımızın Ahilik geçmişinden gelen geleneksel yapısını ve düzenini
bozacaktır. Milyonlarca çırak, kalfa ve ustayı, maalesef, işçi konumuna
getirecektir. Yıllardan beri süregelen esnaf ve sanatkârımızın çalışma düzenini
bozacaktır. Ancak, bütün bunlara rağmen, yine de, esnaf ve sanatkârların bir
altyapısının, bir teşkilat yapısının oluşması için de, bundan sonraki günlerde
faydalı olacak bir kanundur.
Ben, bu maddede,
özellikle söylemek istediğim, önemli bir konuya değinmek istiyorum. Değerli
arkadaşlar, hepimiz seçim bölgelerine gidiyoruz. Seçim bölgemizde yapmış
olduğumuz ziyaretlerde esnafımızın bizden şu serzenişi oluyor: Biz, gerçekten,
namusuyla, dürüst bir şekilde çalışan esnafız ve yıl sonu geldiğinde
matrahımızı tam olarak vergi dairesine bildiriyoruz. Ancak, Maliye Bakanlığı,
bizzat il defterdarlarını toplayıp, vergi dairesi müdürlerine baskı yapıp,
matrah artırımına gidilmesi konusunda üzerimizde yoğun baskı ve tehdit var
diyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu ne
demektir; eğer siz matrahınızı artırmazsanız, biz de defterlerinizi isteriz,
size her türlü yasal cezaî işlemi uygularız anlamına geliyor; yani, kısacası,
aba altından sopa gösteriliyor.
Gerçekten, bu ülkede
namusuyla, şerefiyle çalışan esnaf ve sanatkârımız var. Böylesine çalışan
insanlarımızı, tekrar "göstermiş olduğunuz vergi matrahı azdır,
düşüktür" diyerek, bunun artırımına gidilmesi konusunda, sizlere soruyorum
değerli milletvekili arkadaşlarım, sizin seçim bölgenizde hiç serzenişte
bulunan yok mu?.. Hiç yok mu?.. Demek ki, var; ses gelmediğine göre.
BAŞKAN - Sayın Tüzün...
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) -
Buyurun Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Lütfen toparlar
mısınız Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) -
Sürem var Başkanım.
AHMET IŞIK (Konya) -
Olsun, yine de toparla.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, yine buna benzer bir konu -bunu paylaşmamız gerekiyor; bu
yüce çatı altında bunu gündeme getirmemiz gerekiyor ve paylaşmamız gerekiyor-
özellikle, 2001 yılında, ülkemizde yaşanan bu malum ekonomik kriz, tüm esnaf ve
sanatkârları ve odaları ciddî ve derinden yaraladı. İllerde bulunan -özellikle
bir inşaattan örnek vermek istiyorum- yapı denetim büroları veya inşaat
mühendisleri odaları, mimarlar odaları, 100 metrekarelik bir inşaatın sadece
inşaat ruhsatı aşamasına gelmesi için ödenecek para, bugünkü rakamlarla, asgarî
3 milyar Türk Lirasıdır.
Şimdi, bu odalar veya bu
inşaat mühendisleri veya mimarlar, vatandaşa yardımcı olmak üzere, oda
tarifesinin altında düşük ücret almak durumunda kalıyorlar; yani, 100 metrekare
inşaatın ruhsat için vereceği oda tarifesi 3 milyar ise, mimar arkadaşımız,
sırf vatandaşa yardımcı olmak amacında, bu rakamı, eğer fatura olarak yine 3
milyar olarak gösterse de vatandaştan düşük ücret alıyor.
Şimdi, biz, devlet olarak
diyoruz ki, hayır kardeşim, sen ondan ne kadar ücret alırsan al, benim oda
olarak gösterdiğim bu rakamdan fatura kesmek zorundasın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tüzün
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) -
Yine, belediyelerimizin, gerçekten, esnafın üzerine çok ciddî bir uygulaması
söz konusu. Bunlarda detaya girmeyeceğim. Bunları saymaya başladığımız zaman,
esnafın sorunu gerçekten çok fazla ve biz, bu kanunla, gerçekten, esnaf ve
sanatkârımıza hiçbir kolaylık sağlamadık; sadece, oda ve birlik açısından
teşkilatın altyapısını oluşturduk.
Benim, bütün bu saydığım
sıkıntılara rağmen, oyumun rengi olumlu olacaktır, evet oyu vereceğim; ancak,
sizlerden temennim, çok kısa bir süre içerisinde, esnafın bu bahsettiğimiz
sorunlarını gündeme getirmek ve bu yüce çatı altında çözüm bulmak olmalıdır
diye düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz için
hepinize teşekkür ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Tüzün.
Tasarının tümü açıkoylamaya
tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Oy sayısı: 211
Kabul: 211
(x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sayın Ali Coşkun teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün, Ahi Evran kültürünü
yaşatan ve rejimimizin temel taşını teşkil eden esnaf ve sanatkârlarımızla
ilgili çok önemli bir yasayı kabul etmiş bulunuyorsunuz. Maddelerinin
görüşülmesi, komisyondaki çalışmalar sırasında birçok görüşler ileri sürüldü.
Biz bunu demokratik bir ortamda saygıyla karşıladık. Faydalı olan bütün
uyarılardan yararlanacağız. Onun için, tek tek cevap verme ihtiyacı duymuyorum.
Zira, dile getirilen hususlar çeşitli ortamlarda takdirlerinize sunulmuştur.
Bütün gruplarımıza, gerek
AK Parti Grubumuza gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve diğer parti
temsilcisi arkadaşlara şükranlarımı sunuyorum. Başarı sizlerindir, kazanç esnaf
ve sanatkârımız ve milletimizindir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Çalışma süremiz
tamamlandığı için, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 8 Haziran 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma saati: 23.57