DÖNEM
: 22 CİLT : 73 YASAMA YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
55 inci Birleşim
8 Şubat 2005 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Erzurum Milletvekili İbrahim
Özdoğan'ın, ülkemizde spor eğitiminin önemi ile sporun yaygınlaşması için
yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması
2. - İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşandığı iddia edilen olaylara
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı
3. - Malatya Milletvekili Miraç
Akdoğan'ın, Kuzey Irak'taki son gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ın Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Murtuz Aleskerov'un davetine
icabetle Azerbaycan'a yapacağı resmî ziyarete katılacak heyete ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/745)
2. - Kültür ve Turizm Bakanı Erkan
Mumcu'nun Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/746)
3. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici
Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/269) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/247)
4. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Yükseköğretim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin
(2/323) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir
ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının
araştırılarak kamu ve özel sektör yatırımlarının artırılması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/246)
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/524) (S.
Sayısı: 742)
2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/525) (S. Sayısı: 743)
3. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/527) (S.
Sayısı: 744)
4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/528) (S. Sayısı: 745)
5. - İstanbul Milletvekili Memduh
Hacıoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/549) (S. Sayısı: 746)
V. -
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1. - Gündemdeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI. -
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ
1. - (10/238) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın,
bazı devlet üretme çiftliklerinin kiralanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
2. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sami Güçlü'nün cevabı
3. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
elma ithalatının yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/740) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
4. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
5. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/754) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü'nün cevabı
6. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, TMO Şanlıurfa-Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin
kapatılacağı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/770) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
7. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın,
Antalya-Gündoğmuş-Ümitli Köyünün içmesuyu sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/793) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü'nün cevabı
8. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın,
Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp
yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)
9. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/677)
10. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı
ifadelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)
11. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük
çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)
12. - Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)
13. - Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının
ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)
14. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)
15. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının
özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)
16. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil
edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)
17. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan
değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)
18. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Adana Adlî Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)
19. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)
20. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)
21. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların
durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/711)
22. - Mersin Milletvekili Hüseyin
Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/712)
23. - Mersin Milletvekili Hüseyin
Güler'in, işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714) ve Devlet Bakanı Güldal
Akşit'in cevabı
24. - Mersin Milletvekili Hüseyin
Güler'in, gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715) ve Devlet Bakanı Güldal
Akşit'in cevabı
25. - Mersin Milletvekili Hüseyin
Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki
değişikliğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716)
ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı
26. - Bursa Milletvekili Mehmet
Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)
27. - Manisa Milletvekili Nuri
Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)
28. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza
Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)
29. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)
30. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/728)
31. - Ankara Milletvekili İsmail
Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)
32. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
şeker fabrikaları işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)
33. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)
34. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)
35. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)
36. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Halk Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)
37. - Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'in, Ziraat ve Halk Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/738)
38. - İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)
39. - Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'in, Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/741)
40. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)
41. - Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'in, ABD'den sağlanan kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)
42. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, Devlet alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip
indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)
43. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)
44. - Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)
45. - Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/750) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
46. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/753) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
47. - Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)
48. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/762)
49. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın,
THY'ye ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/763)
50. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/765)
51. - Tunceli Milletvekili V. Sinan
Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri
demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766)
52. - Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem sistemlerinin
transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)
53. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, İmarbanktaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle aranan kişilere
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/768)
54. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, okullardaki kötü alışkanlıklarla ilgili olarak istatistikî
çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/769)
55. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme çalışması yapılıp yapılmadığına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/771)
56. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
orman yangınlarını ve erozyonu önleme çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/774)
57. - Bursa Milletvekili Mehmet
Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergâh Değişimi ve Yeni Bor Konsantratör Tesisi
projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/776)
58. - İstanbul Milletvekili İsmet
Atalay'ın, ek Motorlu Taşıtlar Vergisine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/777)
59. - İzmir Milletvekili Enver Öktem'in,
iptal edilen bir sınav için yatırılan ücrete ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/778)
60. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)
61. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/780)
62. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, KPSS sonuç listelerinin sağlıklı olmadığı iddialarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/781)
63. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın,
milletvekili lojmanları ile kamp, sosyal tesis ve lokallerin satışına ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/782)
64. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784)
65. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa'nın okul ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/785)
B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın,
Antalya'nın turizm bölgelerindeki trafo merkezlerinin yenilenme gerekliliğine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4259)
2. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün,
Karaman'daki elma üreticilerinin sulamada kullandığı enerjide indirim
sağlanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4260)
3. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Konya-Kulu Belediyesinin bir çalışanının ceza infazından doğan mağduriyetine
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4332)
4. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
İmralı'da hükümlü terör örgütü liderinin basında yer alan siyasî beyanlarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4365)
5. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Uzanlarla
ilgili bir gazetede yer alan habere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/4455)
6. - Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, çocuk tutuklulara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in
cevabı (7/4456)
7. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
5187 sayılı Basın Kanununun 19 uncu maddesinin uygulanmasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4457)
8. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Avrupa Konvansiyonu çerçevesinde Anayasamızda değiştirilmesi gereken hususlar
ile farklılık arz eden maddelere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in
cevabı (7/4475)
9. - İzmir Milletvekili Bülent
BARATALI'nın, İzmir-Seferihisar ve Urla'da yaptırılan deprem konutlarının
satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4494)
10. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in,
Sakarya-Pamukova Kaymakamı hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Başbakandan
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4497)
11. - İstanbul Milletvekili Bihlun
TAMAYLIGİL'in, THY'nin son beş yılda hizmete aldığı servis elemanlarına ve
DHMİ'nin bagaj araçlarını kiralamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4499)
12. - İstanbul Milletvekili Bihlun
TAMAYLIGİL'in, DHMİ'nin bagaj araçlarını kiralamasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4500)
13. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in,
görev yeri belirlemesinde genelgeye aykırı davranan il millî eğitim müdürlüklerine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4504)
14. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
İstanbul Boğazı Tüpgeçit ve Marmaray Projelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4520)
15. - Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ'nin, Antalya Havalimanı II. Ünite Dış Hatlar Terminali ihalesine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4521)
16. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
çevre mühendisliği bölümü mezunlarının istihdamına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4537)
17. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
şehit ailelerinin maaşlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/4541)
18. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
ceza ve infaz koruma memurlarının maaş ve tazminat durumlarına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4544)
19. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
meslekî eğitim fakültesi hazır giyim ve giyim öğretmenliği mezunlarına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4570)
20. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
2003-2004 yılı kurumlararası öğretmen atamalarına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4571)
21. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın,
Bodrum-Gümbet’teki telefon numaralarının değiştirilmesi sırasında meydana
gelecek sorunlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı
(7/4578)
22. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
sosyal güvenlik kurumlarının açık verdiği iddialarına ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/4579)
23. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
"Türk Gıda Kodeksi Enerji İçecekleri Tebliği" hakkındaki yargı
kararının uygulanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4583)
24. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Alanya-Girne deniz ulaşımına ve Sultanahmet Meydanındaki bir kamu kurumuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı
(7/4585)
25. - Iğdır Milletvekili Dursun
AKDEMİR'in, lojman ve resmî araç sayısına ve AB ülkeleri ile mukayesesine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4615)
26. - Karaman Milletvekili Mevlüt
AKGÜN'ün, vatandaşların TEDAŞ'a olan borçlarını kredi kartları ile ödeyip
ödeyemeyeceklerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/4617)
27. - Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in,
Ülkemize sınır ticareti yoluyla giren tarım ürünlerine ve çiftçilerin
borçlarına,
- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
doğrudan gelir desteğine ve narenciye fiyatlarına,
- İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, doğal
afetten zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlara,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4629, 4630, 4631)
28. - Muğla Milletvekili Fahrettin
ÜSTÜN'ün, Muğla-Bodrum İlçesinde telefon numaralarının değiştirilmesine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4634)
29. - Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, KİT'lerde çalışan işçi ve sözleşmeli personele ve personel
hareketlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4637)
30. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın,
Kızılay Derneğinin olası bir afete hazırlık durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4647)
31. - İzmir Milletvekili Erdal
KARADEMİR'in, dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerine ve
denetim yollarının geliştirilmesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent ARINÇ'ın cevabı (7/4692)
VIII. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. - CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un, milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün
öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı
Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz,
Güney Asya depremi ile tsunami felaketine ve Türkiye'nin bölgeye yapacağı
yardımlara,
Erzurum Milletvekili Mücahit Daloğlu, 2011
Dünya Üniversitelerarası Kış Olimpiyatları ile 2014 Dünya Kış Olimpiyatlarının
ülkemizde yapılması için başlatılan çalışmalara, kış ve karla mücadele eden
belediyelerin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in,
rüzgâr enerjisinin ülkemiz açısından önemine ve bu konuda yapılması gereken
çalışmalara ilişkin gündemdışı konuşmasına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz
gelmediğinden,
2 nci sırasında bulunan, Tarım Ürünleri
Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının (1/821) (S. Sayısı : 701) görüşmeleri,
ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
Ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan ve görüşmeleri bu
birleşimde tamamlanan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy ve 19 milletvekilinin,
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin ve 17 milletvekilinin, 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 81 inci Maddesinin Son Fıkrasının
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi ve Kütahya Milletvekili Soner
Aksoy ile Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Tarım Satış Kooperatif ve
Birlikleri Hakkında Kanun ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve
Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/355,
2/344, 2/354) (S. Sayısı: 724) görüşmelerini müteakiben;
4 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Lübnan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı
Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği (1/875) (S.
Sayısı: 702),
5 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı
Arasında Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği (1/909) (S. Sayısı: 703),
6 ncı sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı
Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği (1/921) (S. Sayısı: 704),
7 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Moğolistan Gıda ve Tarım Bakanlığı
Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği (1/926) (S.
Sayısı: 705),
8 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ve Slovenya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve
Korunmasına İlişkin (1/811) (S. Sayısı: 711),
9 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki
ve Korunmasına İlişkin (1/850) (S. Sayısı: 712),
10 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
ve Afganistan İslamî Geçiş Devleti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin (1/860) (S. Sayısı: 714),
11 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ve Lübnan Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Karşılıklı
Korunmasına İlişkin (1/862) (S. Sayısı: 715),
12 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ve Güney Afrika Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin (1/907) (S. Sayısı: 716),
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının elektronik cihazla yapılan
açıkoylamalardan sonra;
Kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.
13 üncü sırasında bulunan, Ziraî Mücadele
ve Ziraî Karantina Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Nevşehir Milletvekilleri Mehmet Elkatmış ve Osman Seyfi'nin, 6968 Sayılı Ziraî
Mücadele ve Karantina Kanununun 16 ncı Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (1/923, 2/346) (S. Sayısı: 697),
14 üncü sırasında bulunan, Tohumculuk
Kanunu Tasarısının (1/822) (S. Sayısı 662),
15 inci sırasında bulunan, Elektrik
Piyasası Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve Petrol Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/834) (S. Sayısı: 647),
Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.
8 Şubat 2005 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 17.53'te son verildi.
|
|
|
|
|
|
İsmail Alptekin |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Yaşar Tüzün |
|
Harun Tüfekci |
|
Bilecik |
|
Konya |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
|
|
Kırklareli |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 72
II. - GELEN
KÂĞITLAR
4 Şubat
2005 Cuma
Raporlar
1.- Mardin Milletvekili Süleyman
Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/573) (S. Sayısı: 784) (Dağıtma tarihi: 4.2.2005) (GÜNDEME)
2.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/628) (S.
Sayısı: 785) (Dağıtma tarihi: 4.2.2005) (GÜNDEME)
No.: 73
7 Şubat 2005 Pazartesi
Tasarılar
1.- Noterlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/961) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/962) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/963) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.2.2005)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/964) (Adalet
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İkili
İş Birliği Süresince Mübadele Edilen veya Oluşturulan Gizlilik Dereceli Bilgi
ve Malzemelerin Karşılıklı Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/965) (Millî Savunma ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)
Teklif
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu'nun; Yatırımların ve İstihdamın Özendirilmesi ve Bölgesel
Dengesizliklerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/374) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)
No.: 74
8 Şubat 2005 Salı
Tasarı
1.- Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/966) Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.2005)
Teklif
1.- Diyarbakır
Milletvekili M. Mehdi Eker ile Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in; 969 Sayılı
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, 867 ve 170 Sayılı Kanunlara Tabi İşletmeler
Dışında Kalan Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun Adı
ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Ek Maddelerin Eklenmesi ve 29.5.1926
Tarihli ve 867 Sayılı Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin
Sureti İdaresi Hakkında Kanunun İptaline Dair Kanun Teklifi (2/375) (Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.2.2005)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/886) (S. Sayısı: 786) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Ticareti
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/892) (S. Sayısı: 788) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İspanya Krallığı Turizm ve Ticaret Devlet
Sekreterliği Arasında Turizm Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/893) (S. Sayısı:
789) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)
4.- 9 Mayıs 1980 Tarihli
Uluslararası Demiryolu Taşımalarına İlişkin Sözleşme (COTIF)'ye Değişiklik
Getiren 3 Haziran 1999 Tarihli Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/910) (S. Sayısı: 790) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005)
(GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergesi
1.- İzmir Milletvekili
Erdal KARADEMİR'in, dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerine ve
denetim yollarının geliştirilmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/4692) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.1.2005)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Çankırı Milletvekili
Hikmet ÖZDEMİR ve 19 Milletvekilinin Çankırı İlinin ekonomik, sosyal ve
kültürel sorunların araştırılarak kamu ve özel sektör yatırımlarının
artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/246) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.2005)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, Ziraat Bankası üst düzey yöneticilerine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4083)
2.- İzmir Milletvekili
Ahmet ERSİN'in, genel aydınlatma yerleri elektrik giderlerinden belediyelerin
sorumlu tutulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4472)
3.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya-Karatay Yusuf İzzettin Horasanlı İlköğretim Okulu Müdür
Yardımcısı hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4479)
4.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya Millî Eğitim Müdürlüğündeki atamalara ve ihalelere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4480)
5.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, Avrupa İçin Bir Anayasa Oluşturan Antlaşma ve Anayasamıza
etkilerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/4482)
6.- İstanbul Milletvekili
Bihlun TAMAYLIGİL'in, Sivas Demir Çelik ile TMSF arasındaki alacakların
tahsiliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4484)
7.- Tekirdağ Milletvekili
Enis TÜTÜNCÜ'nün, Star Gazete ve Televizyonunda işten çıkarılan personele
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/4485)
8.- Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, TMSF'nin, alacakların takibi konusundaki uygulamalarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/4486)
9.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Sivas-Gemerek-Eskiyurt Köyünde yeşil kart uygulamasında
yapıldığı iddia edilen usulsüzlüklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4487)
10.- Denizli Milletvekili
Mehmet YÜKSEKTEPE'nin, Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesindeki bir arıtma
tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4489)
11.- Denizli Milletvekili
Mustafa GAZALCI'nın, Sabahattin Ali cinayeti ve mezarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4495)
12.- Mersin Milletvekili
Şefik ZENGİN'in, toplumsal gösterilerde polisin şiddet kullanmasını engelleyici
çalışmalar yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4496)
13.- Mersin Milletvekili
Şefik ZENGİN'in, Heybeliada Ruhban Okulu ve ekümeniklik konusunda bir beyanı
olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4498)
14.- İstanbul
Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Musul'da şehit edilen güvenlik görevlilerine
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/4503)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
8 Şubat 2005 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55 inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er
dakikadır. Hükümet konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20
dakikadır.
Gündemdışı ilk söz,
Türkiye'de spor eğitimiyle ilgili söz isteyen Erzurum Milletvekili İbrahim
Özdoğan'a aittir.
Sayın Özdoğan, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, ülkemizde spor eğitiminin önemi ile
sporun yaygınlaşması için yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de spor eğitimi konulu
gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Spor, evrensel kültürün
bir parçasıdır; dünyada dili, ırkı, dini farklı insanları birleştiren önemli
bir vasıtadır; dünya barışına katkı sağlayan bir etkinliktir diyebileceğimiz
gibi, çağımız sporunu, fiziksel faydalarının yanı sıra insanların ruhsal
sağlığını da olumlu yönde etkilemek, sosyal ve moral kazançlar sağlamak
amacıyla yapılan hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz. Görüldüğü
gibi, sporun belirli sözcüklerle kalıplaşmış klasik bir tanımı yoktur.
Sportif öğelerin tümünde,
dinlenmek, eğlenmek olduğu kadar, aynı zamanda sosyal bir kaynaşma da vardır.
Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme konusunda, spora önemli görevler düşer. Sporun
sağladığı bedensel ve ruhsal anlamdaki yetinme imkânları, serbest zamanları ve
hayat seviyeleri düzenli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu
yeni bir hayat şeklinin ayrılmaz parçasıdır. Sporun getirdiği farklı sorunlara
ait bilimsel bulgu, tartışma ve metotların oluşturduğu alana spor bilimi
diyoruz. Günümüzde, özellikle sporda ileri gitmiş ülkeler on yıl öncesine göre
daha farklı algılanmaya başlanmıştır. Sözgelimi, spor meslek alanları alt
gruplara ayrılmış, bu meslek dalları da kendi konularında uzmanlık gerektiren
meslekler haline gelmişlerdir. Çok yakın bir zamana kadar, ülkemizde de,
hepimizin bildiği gibi, spor meslek dalı olarak sadece beden eğitimi
öğretmenliği ile branş antrenörlüğü bulunmakta idi. Oysa, şimdi, spora ilişkin
öğretmenlik, kondisyon ve sağlıkla ilgili meslekler, spor yönetimi, spor basını
ve yayıncılığı, spor hukuku, spor danışmanlığı, spor bilimcisi, spor hekimliği,
spor istatistikçisi ve benzeri birçok değişik meslek grupları ortaya çıkmıştır.
Bunlar da kendi içerisinde alt gruplara ayrılmaktadırlar.
Günümüzde, spor
bilimadamları, eski ve klasik beden eğitimi kavramından daha üst düzeyde
düşünmeye başlayınca, insan hareketlerini, özellikle sportif hareketleri
egzersiz fizyolojisi, biyomekanik, sosyoloji, felsefe, psikoloji, pedagoji,
biyokimya gibi çok farklı bilim dalı kökeninden gelerek incelemeye ve
irdelemeye başlamışlar ve sonuçta, yaklaşık yirmi yıllık böyle bir tekamül
sonucu spor bilimi ortaya çıkmıştır.
Bugün, spor biliminin
geldiği noktada bilinen bir gerçek var; sporda, amatör sporda, ama, ondan da
önemlisi profesyonel sporda başarı, beş sütun üzerinde duruyor. Bunlar
fizyoloji, anatomi, biyokimya, fizik ve psikoloji. Spor yapan birisinin
başarılı olması, kendini geliştirmesi ve hatta -bu, profesyonel sporcular için
geçerli olmakla beraber- rekorlara koşması için, insanın vücudunun enerji
kullanımının en iyi ve verimli şekilde çalışması, kas gelişiminin yapılan spor
doğrultusunda çalışması, idmanlarda çalışma ve dinlenme arasındaki dengenin
kurulması, hareket tekniğinin geliştirilmesi zihnî kuvvetin desteklenmesiyle gerçekleşiyor.
Spor eğitimi, düzenli ve sistemli olarak gerçekleştirilen fiziksel aktiviteler
olarak tanımlanabilmektedir; ancak, sporun rekabet ve yarışma özelliği de
bulunmaktadır. Bu durum, beraberinde, insan performansının artırılmasını
gerektirmektedir. Bu genel tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, spor eğitiminin
varlığı, insanlık tarihi kadar eskilere dayanmaktadır.
Ancak, spor eğitimi ve
spor aktiviteleriyle, yalnızca fiziksel gelişim değil, zihinsel ve sosyal
gelişim de sağlanmaktadır. Günümüzdeki modern beden eğitimi ve spor anlayışı
ise, gelişim özellikleri olan fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim
özelliklerini kazandırmaya ve insanların hayat kalitelerini artırmaya
yöneliktir. Bu bağlamda, günümüzde spor eğitimi ve spor aktiviteleri, sağlık,
serbest zamanları değerlendirme, performans, kendine güven, kişilerarası ilişkiler
ve aktif hayat alışkanlıklarının kazandırılması amaçlı yapılmaktadır.
Spor eğitimi ve sporun
ayrıca toplumsal bir yönü de vardır ki, eğitimciler, bir ülkede düzenli spor
yapan nüfusun çoğalmasını, o ülkenin medenî olma durumunun bir göstergesi
olarak kabul etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Ülkemizde spor yapan nüfusun düşük olmasının temel sebeplerinden biri, sporu
toplum tabanına yaymak yerine, uluslararası spor organizasyonlarında gösterilen
başarı ve alınan madalya sayısına dönük politikalar olurken, bu durum, ilginin
tamamına yakınının yarışma sporuna kaydırılmasına, böylece, sporu tabana
yayacak uzun vadeli plan ve özel programlar yapmak yerine, günü kurtarma
hesaplarının yapılmasına sebep olmaktadır. Bu noktada, Türkiye'de sporun sevk
ve idaresinden sorumlu olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile spor
federasyonlarına büyük görevler düşmektedir.
Ayrıca, yine, Türkiye'de
sporun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli etkileri ve katkıları
olan kulüpler ile üniversitelerin, spor eğitimi veren kurumların ve başta Millî
Eğitim Bakanlığı olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın önemli
görevleri ve sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu sonuçlar çerçevesinde
şu öneriler geliştirilebilir:
Türkiye'de, acil spor
eğiticisi açığı kapatılmalı; ancak, kaliteden ödün verilmemelidir.
Genel bütçeden spora
ayrılan pay yeterli değildir; spora ayrılan bütçe artırılmalıdır.
Kamu, özel kurum,
kuruluşları ile belediyelerin spora daha aktif katılımları sağlanmalıdır.
Basın-yayın organlarının
spora olan katkısı artırılmalı, spor eğitimine yönelik yayınlar yapılmalıdır.
Devlet Personel Kanunu içinde
spor hizmetleri sınıfı oluşturulmalı; sportif alanda çalışan elemanlar,
oluşturulan bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün ve federasyonların, üniversite spor eğitimi ve spor bölümleriyle
ilişkileri sınırlı düzeyde kalmaktadır. Özellikle, federasyonların, sporcuların
tıbbî ve fizyolojik uygunluk ölçülerinin yapılması için, tıp fakülteleri ve
spor eğitim ve spor bölümleriyle işbirliği yapmaları gerekli görülmektedir.
Çeşitli spor dallarına
kabiliyetli gençleri tespit etmek ve erken yaşlarda yetiştirmek üzere, şimdilik
Erzurum, Sivas, Uşak ve Malatya illerimizde eğitim ve öğretimde bulunan spor
liselerini 81 vilayetimizde yaygınlaştırmamız gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Özdoğan,
lütfen toparlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN
(Devamla)- Toparlıyorum Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü, çok aktif ve özendirici tedbirlerle, kitlesel sporu ve millî
bünyemizi güçlendirici güreş, atlı cirit, binicilik, okçuluk ve yüzme gibi ata
sporlarımızı yaygınlaştırmalıdır.
Sporda şiddet ve
tarafgirlik insanlıkdışı bir olgudur. Türkiye Futbol Federasyonunun sloganını
milletin kürsüsünden tekrarlamak istiyorum: "Taraflı olmak ya da tarafsız
olmak bir hak, imtiyaz değil. Hepimiz buna göre seyredeceğiz, buna göre
yöneteceğiz, buna göre yazacağız, buna göre konuşacağız; yani, kuralıyla
oynayacağız." Spor hepimizin; onunla oynamayalım lütfen...
Hâsılı, sporun anayasası,
sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir
insan topluluğu ekolüdür.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
3,5 dakika oldu; lütfen, toparlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen, yarım dakika içerisinde toparlıyorum Sayın Başkanım.
Mustafa Kemal Atatürk,
iyi bir sporcuyu, şu veciz ifadeleriyle dile getirmiştir: "Ben, sporcunun,
zeki, çevik ve aynı zamanda, ahlaklısını severim"
Bu duygu ve düşüncelerle,
Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Gündemdışı ikinci söz,
Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşanan olaylarla ilgili olarak söz isteyen İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı'ya aittir.
Sayın Baratalı, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
2. - İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşandığı iddia
edilen olaylara ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in
cevabı
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşananlarla ilgili görüşlerimi
aktarmak üzere, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Parlamentoyu tekrar selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Urla Barbaros Köyünde 15 gündür yaşanan ve hepimizin, daha
çok, medyadan, yazılı ve görsel medyadan izlediğimiz konular konusunda, 5
arkadaşımla beraber -o yörenin eski milletvekili olma sıfatıyla da, değişik bir
model olan Barbaros Çocuk Köyüne yakınlığımız sıfatıyla da- incelemeler yaptık.
Bu incelemeleri Sayın Parlamentoya sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Barbaros Çocuk Köyü, Barbaros Köyünden ismini almıştır, İzmir'in Urla İlçesi
Barbaros Köyünde kurulmuştur. Burası, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı
tarafından yapılmış ve tefriş edilmiştir ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğüne bir protokolle devredilmiş olan bir köydür. Buradaki çocuklarımız,
daha çok, annesi babası olan, yani, bir aileden gelen çocuklardır; ama,
ailelerinin sorunlu olmaları nedeniyle bu köye bırakılmıştır.
Daha önce, bu köyün,
Refahyol Hükümeti zamanında, misyonerlik faaliyetleri yapılacağı gerekçesiyle,
açılmasına izin verilmemiştir; ancak, 5 Aralık 1997'de, DSP Hükümeti zamanında,
Sayın Bakan Gemici tarafından açılmıştır ve bugüne kadar da devam etmektedir.
Bunun statüsü gereği, önce 0-6 yaş grubu çocuklar buraya gelmektedir ve bu
çocuklar, 12 yaşına geldiği zaman buradan ayrılarak gençlik evlerine, gençlik
köylerine gideceklerdir.
9 adet ev vardır. Her
evde bir bakıcı annenin, bir lise mezunu olması ve bekâr olması koşulu olan bir
bakıcı annenin bakıcılığında, teyzelerden ve cins farkı gözetmeksizin ve yaş
farkı gözetmeksizin 9 çocuktan oluşan bir köydür burası. Köyde 81 adet çocuk
barınmaktadır ve bugüne kadar hiçbir sorun olmadan, Şirinler Köyü, Cennet
Köyüyle bugüne kadar gelmiştir; ama, on gün önce, maalesef, Türk toplumuna çok
kötü şekilde, hepimizi üzen şekilde, hepimizin vicdanını sızlatacak şekilde
takdim edilmiştir.
Bizim yaptığımız
araştırmalarda, köyde yoğun tecavüz olaylarına rastlanmamıştır; köyün içinde ve
dışında para karşılığı herhangi bir olay yoktur, fuhuş yoktur ve yoğun tecavüz
olayları da yoktur. Sadece, rızaya dayalı olarak, genç bir kızımız ile köyün
dışından bir delikanlının ilişkisi vardır. Bunlar da evleneceklerini ifade
etmişlerdir.
Tutuklanan kamu
görevlilerinin suçu, adlî görevi ihmal suçudur. Bunun da çok az cezası vardır
bildiğiniz gibi. Bunlar da raporlarını tutarak, idareye bu durumu
bildirmişlerdir. Adlî görevi ihmal suçunun, iddianın altında da, 14 yaşında özürlü
bir çocuğumuz ile 4 yaşındaki bir kız arasında geçen bir el sataşması olayıdır.
Burada, dikkatle üzerinde
durmamız gereken, bu çocuklarımızın geleceğidir. Maalesef, medyada, sorumlu bir
şekilde bu olay takdim edilmemiştir. Orada, yoğun cinsel ilişkiler olduğu,
büyük tecavüzler olduğu, 81 çocuğun da tecavüze uğradığı konusunda sıkıntılar
vardır. Sayın valiyle ve adlî kovuşturmayı sürdüren sayın savcıyla yaptığımız
çalışmalarda aldığımız bilgilerde, bunların olmadığı ortaya çıkmış
bulunmaktadır. Her insanın evinde olduğu gibi, ufak tefek sorunlar bu köyde de
yaşanmaktadır.
Şimdi, bu modelin devamı
veya devam etmemesi konusunda görüşler vardır. Bize göre, model, çağdaş bir
modeldir, uygar bir modeldir, devam etmelidir; ama, protokolde olmasına karşın
ve bir iki bakanı eskitmesine karşın, 12 yaşındaki çocukların, bugüne değin,
oralardan alınıp, yani, ergenlik yaşına başlamasıyla beraber çocukların oradan
alınıp çocuk köylerine gönderilmemesi, götürülmemesi büyük bir ihmal olarak
görülmektedir. Bunun bir an önce...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Sayın Başkan, bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Baratalı, devam edin.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Bir an önce gençlik
köylerinin yapılması ve 12 yaşını dolduran çocuklarımızın buralara nakledilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bunlar bizim çocuklarımız, içimizden gelen insanlar; yarın topluma
karışacaklar, bunlar bizim yerlerimizi alacaklar. O nedenle, bu onbeş günlük
olayda, maalesef, idaremiz, adliyemiz ve medya, tabiri caizse, sınıfta
kalmıştır. Medya, olayı çok çarpıtarak yansıtmıştır. Böyle bir olay yoktur,
medyanın ifade ettiği gibi.
İdare olarak da, orada
çalışanların araştırılıp soruşturulmadan, birden görevden alınmaları ve
çocuklarla ilişkiye girme iddiaları son derece yakışıksız ve sakıncalı
olmuştur. Böyle hiçbir iddia yoktur. Çalışanlar, müdür baba başta olmak üzere,
sadece adlî görevi ihmal suçuyla... Ki, onun da cezası dört aydır, kesin
yargıya bağlanmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
diğeri, bu alınan kamu görevlileri yerine, daha önce Manisa'da tarikatlara
bulaşma nedeniyle görevden alınan, idarenin şu ana kadar arkasından gittiği,
idarenin bu nedenle Aksaray'a gönderdiği ve Danıştayın, bu arkadaşımızın tekrar
Manisa'ya gelmemesi nedeniyle çaba sarf ettiği bir müdür vekili İzmir'de göreve
başlamıştır. Bunu da çok sakıncalı bulmaktayız.
Yine, buralara, çeşitli
konularda, aynen Manisa'da olduğu gibi, Urla'daki çocuk köyüne de, çeşitli
şekillerde dinî yayınların girmesini sakıncalı bulmaktayız. Bunları bu müdür
reddettiği için -daha çok- başına bunlar
gelmiştir; ama, bir vakıa var; kendi aile ortamında, aynen diğer evlerdeki
gibi, böyle, kedi, köpek, tavşan, güvercin yetiştiren, seralarda çalışan, bir
anne şefkatiyle büyüyen bu çocuklarımızın içerisinde bulunduğu model, doğru bir
modeldir; bu modelin devamı şarttır.
Diğeri, değerli
arkadaşlar, biz, buralarda, çok güzel kanunlar çıkarıyoruz, Avrupa uyum
yasalarını çıkarıyoruz. İnsanların anayasal hakları var, insanların hakları
korunuyor; ama, üzülerek ifade edeyim ki, sosyal hizmet uzmanı olmadan, bu
çocuklarımızın ifadesi, Urla'da, bir uzman jandarma tarafından alınmıştır.
Buralarda çocuk hakları sözleşmelerine ve çocuk mahkemeleri yasalarına çok
uygun davranışlar olmamıştır. Bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Diğeri -bitirmeye
çalışıyorum- oradaki insanların, İzmir'de, Urla'da ve Barbaros Köyünde yaşayan
hemşerilerin, yurttaşların, bu olayda hiçbir olumsuz katkısı yoktur; yani,
medyada "çok yoğun cinsel ilişkilere hatırlı insanlar da girdi" filan
iddiaları tamamen yanlıştır; görgüye, bilgiye, dosyaya ve soruşturmaya
dayanmamaktadır. Bu konuda "yönetişim" dediğimiz yeniden
yapılandırmanın içerisinde vakıfların önemi gittikçe korunmaktadır ve ortaya
çıkmaktadır; bunun da devamında yarar bulunmaktadır.
Yalnız, her yıl 8 000
çocuk, kötü muamele, cinsel istismar, ensest gibi olaylarla, ailelerinden
alınarak, devletin himayesine bırakılmaktadır. Zaten, bu 20 000 çocukla beraber
her yıl üzerine eklenen 8 000 çocuk ve nasıl geçindikleri, nasıl barındıkları
belli olmayan 100 000 çocuk, bugün, sokaklarımızda, kötü koşullarda
yaşamaktadır. Bu bizim görevimizdir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, son
olarak şunu ifade edeyim: Biz, burada, Sayın Adalet Bakanının isteği
doğrultusunda, birden 8 000 civarındaki bir kadroyu nasıl Bakanlığa verdiysek,
Sayın Güldal Akşit'e de -Plan ve Bütçe Komisyonunda bize getirmişti- istediği
kadroları verdik; ama, şu gerçek karşısında da, yeniden, buralarda, yeni
kadroları vermek durumundayız, özellikle, sosyal hizmetler uzmanı kadrolarını.
İdeal şartlarda, bir sosyal hizmet uzmanının 20 çocuğu takip etmesi gerekirken,
Türkiye'de, bir sosyal hizmet uzmanı, 80 ilâ 120 çocuğu takip etmektedir.
İstanbul örneğinde ise, 2 095 çocuğa bakan hizmet uzmanının sayısı sadece
76'dır. Bu konulara da dikkatinizi çekiyorum.
Sayın Başkana, bu uzun
konuşmam nedeniyle gösterdiği ilgiye teşekkür ediyorum, hepinize saygı ve
sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Baratalı.
Sayın milletvekilleri,
gündemdışı konuşmaya Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sosyal Hizmetler, yapısı
gereği, sürekli üzerinde tartışılan konuların başında geliyor. Bunun böyle
olması doğaldır, normaldir, hatta gereklidir de. Dezavantajlı gruplar olarak
tanımlanan korunmaya ve yardıma muhtaç çocuklar, özürlüler, yaşlılar, kadınlar,
sosyal hizmetlerin en önemli faaliyet alanlarını oluşturmaktadır.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu, Osmanlının son dönemlerinde, şanlı Kurtuluş Savaşı mücadelesi
sırasında ve sonrasında, cumhuriyet tarihi boyunca, günümüze değin önemli bir
boşluğu doldurmuştur ve doldurmaktadır. Bugün, yaklaşık, 9 000 kadrolu
personeliyle 81 ilde, 35 ilçede ve 577 kuruluşuyla 35 000'e yakın insana 24
saat esasıyla hizmet veren bir kurumdan bahsediyoruz. Bu kurumun tarihinde, her
dönemde olan bazı olumsuz olaylarla karşılaşılmıştır. Bunu normal gördüğüm için
söylemiyorum, bir gerçeğin tespiti olarak söylüyorum.
Şimdi, size, yıllar
itibariyle kurumun karşılaştığı olumsuzlukların istatistiklerini
ayrıntılandıracak değilim, bu ayrıntıya girecek değilim; ancak, yürütülen
hizmetin büyüklüğünü ve manevî değerini bir çırpıda yok saymak, sürekli olumsuzlukları
kaşımak, aklın ve mantığın değil, hırsın ve tahammülsüzlüğün sonucudur diye
düşünüyorum; onun için, bazı hususlarda sizleri bilgilendirme gereğini
hissediyorum.
Benim kanaatime göre,
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan sorumlu olan her bakan, bugüne
kadar, kendi anlayışı çerçevesinde güzel çalışmalar yapma gayreti içinde
olmuştur. Kurumda görev yapan genel müdürden en alt kademeye kadarki personel
için de aynı şeyleri söylemek istiyorum.
Ben, Yüce Mecliste,
sizlerin huzurunda şunu açık yüreklilikle belirtiyorum: Hiçbir zaman sosyal
hizmet kuruluşları üzerinden siyaset yapmadım ve yapmayacağım. Yapmak
isteyenlere de gücüm yettiği kadar karşı duracağım, durmaya devam edeceğim.
Bunun böylece bilinmesini istiyorum.
Bu genel açıklamalardan
sonra, İzmir İli Urla İlçesi Barbaros Çocuk Köyünde meydana gelen üzücü olay
sonrasında çeşitli vesilelerle dile getirilen eleştiriler ve değerli İzmir
Milletvekili arkadaşım Sayın Bülent Baratalı'nın konuşmasına cevap olması
amacıyla birkaç konuya değinmeden geçemeyeceğim ve bunun için söz almış
bulunuyorum. Amacım, tartışmayı uzatmak değil, tam tersine, sizleri
bilgilendirmek ve olayı netleştirmektir.
Barbaros Çocuk Köyü...
Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, bundan on yıl önce İzmir Urla'da
Barbaros Köyünde, 2 katlı idarî bina, 9 ayrı ev, 1 anaokulu ve bazı
eklentilerden oluşan bir siteyi, başka sivil toplum örgütlerinin de katkısıyla
inşa etmiştir. Daha sonra, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun bağlı
bulunduğu sayın bakanların da onayıyla protokol imzalanmış -o dönemin
bakanıyla- ve 0 ilâ 18 yaş grubuna hizmet verecek bir çocuk sitesi oluşturulmuştur.
Burada dikkatinizi
çekiyorum; protokolde aynen yer alan ifade, 0 ile 18 yaş grubu arası çocuğa
hizmet etmek üzere bu protokolün imzalandığıdır.
Bu protokoller, sayın
bakanlar değiştikçe yenilenmiştir ve hatta, bir sayın bakan bu protokolleri
iptal etme girişiminde bulunmuş, mahkemeye gitmiş; fakat, bu talebi
reddolunmuştur. Bu gelişme üzerine de, en son protokolün yapıldığı dönemin
Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici ile Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı
Başkanı -bizzat başkan arasında; yani, Bakanlık, burada onay makamı değil,
direkt protokol tarafıdır- Sayın Doç. Dr. Benal İnceer -o dönemde doçentmiş-
arasında 23.9.1997 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. Halen geçerli olan bu
protokol, on yıl süreli olarak yapılmıştır, on yıl süreli bir protokoldür.
Protokolün amaç
maddesinde, "0 ile 18 yaş arası korunmaya muhtaç çocuklar ile 18 yaş
sonrası -burada dikkatinizi çekiyorum- korunmaya muhtaç çocuklardan durumları
uygun ve gerekli olanların himaye edilmeleri" ifadesi yer almaktadır. Protokolde,
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun ve vakfın yükümlülükleri
belirlenmiş, İzmir İl Sosyal Hizmetler Müdürünün Başkanlığında bir koordinasyon
kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulda, idareden 2, vakıftan da 2 kişinin bulunması
öngörülmüştür. Ayrıca, anlaşmazlıkların çözümü için de ayrı bir hakem heyetinin
oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Barbaros Çocuk Köyünün,
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü müfettişleri
tarafından, 1998 yılında -bu protokolden sonra- ve ondan sonra aradaki yıllarda
-periyodik, tüzüğe ve yönetmeliğe göre her yıl- yapılması gereken denetimleri
yapılmamıştır ve ondan sonra 2003 yılında genel teftişe tabi tutulmuş
bulunmaktadır.
Ayrıca, aradaki oluşan
şikâyetler üzerine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu müfettişi Cafer
İleri tarafından düzenlenen 31.11.2003 tarihli inceleme raporunda, o dönemdeki
şikâyetlerin, ihbarların doğru olmadığı belirtilmiştir ki, benzer
şikâyetlerdir. Yine, benzer bir şikâyet daha sonra yapılmış ve yine, Sosyal
Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Başmüfettişi Kâmil Adıgüzel tarafından
düzenlenen 29.4.2004 tarihli inceleme raporunda da, bu iddiaların doğru olmadığı
iddia edilmiştir.
Müfettişlerin görevlerini
tam olarak yerine getirip getirmedikleri ayrı bir tartışma konusudur. Ancak,
Bakanlığın ve Genel Müdürlüğün her türlü şikâyet ve ihbarı değerlendirdiği,
müfettişleri görevlendirdiği hususunun dikkatlerden kaçmaması gerektiğini
burada vurgulamak istiyorum. Müfettişlerle ilgili konu, görevlerini tam olarak
yapıp yapmadıkları konusu ayrıca değerlendirilecektir.
Barbaros Çocuk Sitesinde
son olarak, 4 ile 18 yaş arasında 34 kız ve 44 erkek çocuk olmak üzere, toplam
78 çocuk barınmaktadır. Olay tarihinde kuruluşta, Sosyal Hizmetler Çocuk
Esirgeme Kurumuna ait 7 yönetici ve meslek elemanı, vakıf tarafından
görevlendirilen 10 bakıcı anne ve hizmet alımı kapsamında 19 geçici eleman
görev yapmaktadır. Burada parantez içinde belirtmem gereken bir husus, imzalanan protokol gereği köyde görev yapan
bakıcı annelerin, çocuklardan sorumlu olan bakıcı annelerin
görevlendirilmesinin vakıf tarafından yapıldığı, bunlar tarafından seçildiği
tespitlidir.
Sosyal Hizmetler Çocuk
Esirgeme Kurumu tarafından çocuk köyünde görevlendirilen yönetici ve uzman
personelin tamamı, 2002 yılı ve daha öncesinde atanmış kişilerdir. Bakanlığım
döneminde buraya atanmış hiçbir idareci bulunmamaktadır.
Kamuoyuna yansıyan ve
yargının elkoyduğu olayla ilgili fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Yargı
süreci sonunda yüce adalet en doğru kararı verecektir. Olaylar üzerine Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun 2
müfettişi ayrıca görevlendirilmiş olup, mahallinde çalışmalara devam
etmektedir. Müfettişler, gördükleri lüzum üzerine, soruşturmanın selameti
açısından İzmir Sosyal Hizmetler İl Müdürünü açığa almışlar, ilgili, ayrıca
savcılığın talebiyle de tutuklanmış ve kefaletle serbest bırakılmıştır.
İzmir İl Sosyal Hizmetler
Müdürü Nazmi Taşkın, 1985-1990 yılları arasında Manisa'da il müdürlüğü yapmış,
24.2.1998 tarihinden itibaren de yedi yıldır İzmir il müdürlüğü görevini
yürütmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; sosyal hizmetler, niteliği gereği yerel nitelikli
hizmetlerdir, bu nitelikleriyle de mahallî katkılar bizim için çok önemlidir.
Özellikle sivil toplum kuruluşlarının katkılarını çok önemsiyoruz. Bazı
olumsuzlukları sürekli gündemde tutarak sağladığımız katkıların azalmasını
istemiyoruz. Biz bu alanda, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleriyle,
hayırsever kişi ve kuruluşlarla, sorunları daha kısa zamanda çözeceğimize
inanıyoruz. Yaşanan olumsuzlukların hesabını tabiî ki soracağız; ancak,
işbirliği yaptığımız binlerce kişiyi, yüzlerce dernek ve vakfı küstürmek
istemiyoruz. Bu hassas dengeyi korumaya çalışırken de, başta siz değerli milletvekilleri
olmak üzere herkesin sağduyulu yaklaşmasını bekliyoruz.
Yine, değerli
milletvekili arkadaşım Sayın Baratalı'nın değindiği, Manisa İl Müdürü Zekeriya
Ertaş hakkında da sizleri biraz bilgilendirmek istiyorum.
İzmir'de bu olayların
yaşanması üzerine İzmir İl Müdürü müfettişler tarafından açığa alınınca, İzmir
gibi büyük bir ilin müdürlüğünün boş tutulması beklenemezdi, geçici bir süre
için de olsa bir görevlendirme gerekiyordu. Kaldı ki, İzmir Valiliğinin müdür
ataması konusunda yazılı bir talebi de Bakanlığımıza ulaşmış bulunuyordu. Biz,
konunun aciliyetini dikkate alarak, İzmir İline en yakın il olan Manisa'nın il
müdürünü geçici olarak vekâleten İzmir İl Müdürlüğüne görevlendirdik. Çoğunuz
bilirsiniz ki, İzmir-Manisa arasında her gün gidip gelen pek çok bürokrat, pek
çok işadamı vardır. Bundan daha mantıklı bir çözüm yolu olduğunu da sanmıyorum.
Bazı basın-yayın organlarında, bu il müdürümüzle ilgili, gerçeği yansıtmayan
bilgiler yer aldı. Bunun doğrusunu da söylemek suretiyle, konuyu saptıranlara
cevap vermek istiyorum.
Zekeriya Ertaş, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu mezunudur ve sosyal hizmet uzmanıdır,
yani meslek elemanıdır; 14.7.1990 tarihinden beri Sosyal Hizmetler Çocuk
Esirgeme Kurumu bünyesinde kuruluş müdür yardımcısı, kuruluş müdürü, sosyal
çalışmacı olarak görev yapmıştır. Ayrıca, 1996-1998, 1998-2000 yılları arasında
da Manisa İl Müdürü olarak görev yapmıştır; 28.1.2004 tarihinden itibaren de bu
görevine üçüncü kez atanmış bulunmaktadır. Yine, il müdürü olmasına engel
cezası ve soruşturması yoktur. Dönemin Valisi Sayın Muzaffer Ecemiş'in ilgili
hakkında olumlu görüşler içeren yazısı da dosyasında mevcuttur. Kendisi
hakkında bir soruşturma yapılmış; fakat, bu soruşturma sonucunda, soruşturma
konusuyla ilgili bir cezayı gerektirir durumuna rastlanılmamıştır; takdirname
belgesi veren aynı valinin talebi üzerine bir soruşturma geçirmiş, onun
neticesinde de sadece bir uyarma cezası almıştır; ama, bilahara, aynı vali
tarafından da takdir belgesiyle değerlendirilmiştir.
Bu bağlamda değinilen bir
başka konu ise, kadrolaşma konusudur. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu
bünyesinde, yaklaşık 9 000 kamu görevlisi hizmet vermektedir. Her dönemde
olduğu gibi, bizim dönemimizde de gerekli durumlarda atamalar yapılmaktadır.
Bu, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesinin gereğidir. SHÇEK Genel
Müdürlüğü ve taşra birimlerindeki üst yöneticiler konusunda, kuşkusuz, Bakan
olarak takdir yetkisini kullandığım durumlar olmuştur ve bu da çok normaldir.
Hizmet gereği olarak yüzlerce atama yaptık; atamalarımızdan memnun olmayanlar,
yasal yollardan haklarını zaten arıyorlar. Yargının uygun bulmadığı atamalar
da, pek tabiî ki iptal ediliyor; biz de bu kararları saygıyla karşılıyor ve
uyguluyoruz. Bizim partizanca davrandığımızı iddia etmek, haksızlık olarak diye
düşünüyorum. Biz kendi atadığımız kişileri bile, hizmetlerini yeterli
görmediğimiz durumlarda görevden alacak kadar dirayetle hareket ettiğimizi
düşünüyorum.
Hangi makamlara hangi
nitelikte kişilerin atanabileceği yasalarla belirlenmiştir. Kamuda en az oniki
yıl hizmeti olan yüksek tahsilli birisini, atamaya engel bir cezası yoksa,
genel müdür olarak atayabilirsiniz. Hepimiz biliyoruz ki, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünü, uzun yıllar, bu nitelikleri taşıyan,
ancak, bir inşaat mühendisi olan arkadaşımız yürütmüştür. Hiç kimse, inşaat
mühendisinden SHÇEK Genel Müdürü olur mu dememiştir, dememelidir de; çünkü, yasal
olarak bir engeli söz konusu değildir. Yüksek tahsili tamamlaması ve
yapılırken, üst görevlerde, fakülte bazında ayırım yapılmadığı doğrudur. İdarî
görevlere atamada fakülte bazında bir sınırlama yapılmaz, yapılmamalıdır da;
ancak, birkısım insanlar, sürekli, bir ilahiyatçı, imam-hatipli tasnifi yapmayı
alışkanlık haline getirmişlerdir; bunu anlamak mümkün değildir. İlahiyat
fakültesi mezunlarını, bunlar ilahiyatçı diye, hiçbir göreve layık görmeyenler
ve kişi ilahiyat mezunu değil de başka bir fakülte mezunuysa, hemen onun lise
dönemine dönerek ve imam-hatip lisesi mezunu mudur değil midir araştırmasına
giriyor olmalarına, ben bir anlam verememekteyim. Allahaşkına, ilahiyat
fakülteleri, imam-hatip liseleri, Türkiye Cumhuriyetinin yasal öğrenim
kurumları değil midir?.. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunları bitirenler ya
da devam edenler, binlerce insan, bu ülkenin insanları değil midir ki bu
ayırıma tabiî tutulmaktadır?.. Çünkü, biz atamalarımızda, kişilerin nereden
mezun olduklarına değil, liyakat durumlarına bakıyoruz. Lütfen, şu takıntıdan
vazgeçelim; bu tür konuşmalar ve yorumlar, bu insanlarımızı incitiyor ve
kırıyor.
Bizi sürekli,
kadrolaşmayla suçluyorsunuz; size, bazı rakamsal bilgiler vermem gerekiyor
anlaşılan. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun 13 733 kadrosu var ve
şu anda, bunun 4 772'si boş durumda. 2002 yılında 9 595 olan toplam personel
sayısı, 2004 yılı sonu itibariyle, 8 961'e inmiş durumda. 1.1.2004 tarihinden
bugüne kadar da, açıktan ve naklen 409 personel aldık. Bunlardan sadece 28'i,
ilahiyat fakültesi mezunu kamu görevlilerinden oluşuyor. Aynı dönemde, çeşitli
nedenlerle, 556 kişi kurumdan ayrıldı.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu merkez teşkilatındaki 66 idareciden sadece 1'i ilahiyat
fakültesi mezunudur. Taşra teşkilatında görev yapan 713 idareciden 190'ı sosyal
hizmet uzmanı, 187'si eğitim bilimleri mezunu, 188'i işletme ve iktisatçı, 59'u
da ilahiyatçıdır.
İl müdürleri bazında
baktığımızda, 81 il müdüründen 35'i eğitimci, 16'sı ilahiyatçı, 15'i işletme-iktisatçı,
14'ü sosyal çalışmacı, 1'i de sağlıkçıdır.
2004 yılı içerisinde, 542
personele çeşitli disiplin cezaları verilmiştir.
Gizlimiz saklımız yoktur,
rakamları açıkça gözlerinizin önüne serdim. Özellikle birilerini atamak için
çaba harcamadığımız gibi, birilerini atamamak için çaba harcamadığımızı da
ifade etmek istiyorum. Mevzuata uygun olarak hizmetlerimizi yürütüyoruz.
Ben, daha fazla vaktinizi
almak istemiyorum. Sırf muhalefet yapmak uğruna, dezavantajlı gruplara hizmet
sunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu lütfen yıpratmayalım.
Bakanlar, idareciler gelir geçer; ancak, bu kurumlar, yüz yıllarca, dimdik
ayakta kalacaktır. Biz, gündüzümüzü gecemizi, bu alanlardaki hizmetleri nasıl
daha iyi sunabiliriz diye çabalar içinde geçiriyoruz. İyi niyetli, samimî
eleştiri ve önerilerinize her zaman açığız.
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Gündemdışı üçüncü söz,
Kuzey Irak'taki son gelişmelerle ilgili olarak söz isteyen Malatya Milletvekili
Miraç Akdoğan'a aittir.
Sayın Akdoğan, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3. -
Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan'ın, Kuzey Irak'taki son gelişmelere ilişkin
gündemdışı konuşması
MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli mensupları; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. Kuzey Irak'ta yaşanan son gelişmeler üzerine görüş ve
değerlendirmelerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
Irak'taki her gelişme, Türkiye'nin millî çıkarlarını doğrudan ilgilendiren
millî bir mahiyettedir. Türkiye, kim ne derse desin, bu gelişmeler hakkında söz
sahibi olan ülkelerden biridir ve bu konumun kendisine yüklediği sorumluluk ve
hassasiyetin bilincinde olmak durumundadır.
Öncelikle şunu
hatırlatmak istiyorum ki, İran haricinde bütün komşularımız Osmanlı
coğrafyasından doğdular. O topraklarda nice şehitler verdik; o topraklarda imar
ve adalet götürdük; o topraklarda barışın ve istikrarın temsilcisi olduk.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin vizyonu, işte bu imparatorluğun mirasıdır. Türkiye, bu tarihî
sorumluluk doğrultusunda Kuzey Irak'tan Kafkasya'ya, Ortadoğu'dan Balkanlara,
Kıbrıs'tan Ortaasya'ya kadar bir barış ve istikrar mücadelesi vermektedir. Bu
tarihî sorumluluk kapsamında, başta Irak olmak üzere, bu geniş coğrafyada
barışın, huzurun ve istikrarın hâkim olması, Türkiye'nin öncelikli hedefleri
arasındadır.
Irak'ın toprak
bütünlüğünün korunarak, istikrara sahip demokratik bir ülke haline gelmesi,
başta Türkmenler olmak üzere, Irak toplumunu oluşturan unsurların hak ve
çıkarlarının adil biçimde korunması ve geliştirilmesi, yalnızca Türkiye'nin
lehine sonuçlar verecek bir hedef de değildir. Kuzey Irak'ı bağımsızlık
hayallerinin girdabına sürüklemek, Irak'taki bütün toplulukların olumsuz
etkileneceği, refahın değil çaresizliğin, istikrarın değil kargaşanın, huzurun
değil kaosun boy göstereceği maceradan başka bir şey değildir.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Cumhuriyeti, Kerkük ve Musul meselesinde, içerideki bütün eleştirilere
rağmen, Lozan ve sonrasındaki anlaşmalarla belirlenen şartlara ve sınırlara her
zaman riayet etmiş, bölgedeki barış ve istikrarın muhafazası yönündeki çabalara
tam destek vermiştir.
Türkiye, uluslararası
hukuka ne kadar bağlı kaldıysa, bazı Batılı büyük ülkeler, bölgedeki etnik
gruplara ve Ortadoğu konusuna, maalesef, o kadar müdahaleci olmuşlardır; etnik
nüfuslar üzerinden ellerini hiçbir zaman çekmemişlerdir.
Değerli arkadaşlarım, son
yapılan seçimlerin ardından, Kerkük başta olmak üzere Kuzey Irak'ta bin yıllık
Türk şehirleri, etnik arındırmaya tabi tutulmak tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu
seçimlerin Kuzey Irak'a istikrar ve huzur getirmesi mümkün değildir; aksine,
bölgedeki huzursuzluk ve istikrarsızlık artacaktır; çünkü, bu seçimlerde
bölgede yaşayan insanların gerçek iradesinin ortaya çıkması çeşitli oyunlarla
engellenmiştir.
Kimse kendini
kandırmasın. Kerkük ve Musul başta olmak üzere Türkmen bölgesinde yapılan
seçimler, demokratik ve hür iradeye dayanan normal bir seçim değil, etnik
grupların bölgeye hâkim hale getirilme oyunudur. Yapılan bu uydurma seçimi
tanımak mümkün değildir. Türkiye, bütün bu olanlar karşısında ne söyleyecekse,
oradaki etnik gruplara, aşiretlere değil, Irak'taki hâkim güçlere söylemelidir.
Türkiye'nin muhatabı, Amerika'nın bizzat kendisi olmalıdır.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Onu Başbakana söyle.
MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) -
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin bu konudaki tepkilerini devlet ve hükümet
yetkililerimizin açıklamalarını, gecikmiş olsa da bu kapsamda çok yerinde ve
değerli bir tavır olarak değerlendiriyorum. Yarın daha büyük ve ölçüsüz
tepkiler koymak yerine, bugünden ciddî tepkilerimizi ortaya koymak ve neye rıza
göstermeyeceğimizi açıkça ilan etmek doğru bir tavırdır.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye, askerî birikiminin sonucu olan gücüyle, sahip olduğu tarihiyle, devlet
ve vatan anlayışıyla, Edirnesi, Malatyası, Diyarbakırı, Vanı, Hatayıyla yetmiş
milyonluk birlik ve beraberlik içerisindeki nüfusuyla ...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Akdoğan.
MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) -
... birilerinin, kolayca karşısına çıkıp, küstahça kafa tutabileceği bir ülke
değildir. Türkiye, bu coğrafyada, bin yıldır bağımsız bir devlet olmanın
birikimiyle vardır. Türkiye, kendisine dışarıdan herhangi bir çözüm dikte
edilemeyecek konumdadır. Türkiye, etkin ve yapıcı müdahalesi olmaksızın,
bölgede herhangi bir girişimin başarıya ulaşamayacağı bir konumdadır. Türkiye,
büyük hedeflerin ülkesi ise -ki öyledir- bundan emin olmak ve buna uygun etkin
politikalar uygulamak zorundadır.
Değerli arkadaşlarım,
içerisinde bulunduğumuz durum, boş hayallere gereğinden fazla kulak vermenin
zamanı değil, Türkiye'nin gerçeklerinin, hassasiyetlerinin bölgenin istikrarı
anlamına geldiğini anlatmanın zamanıdır. Uluslararası gerekçelerle ve bölgenin
istikrarı ile Türkiye'nin millî çıkarları arasında bir uyuşmazlık söz konusu
olamaz. Türkiye'nin millî hassasiyet gösterdiği alanlar ile dost ve
müttefiklerimizin bölgesel arayışları birbiriyle çakışamaz.
Bu gerçeklerin uluslararası
aktörler tarafından idrak edilmesini sağlamak, bulunduğu coğrafyanın güçlü bir
ülkesi olan Türkiye'ye düşer. Türkiye, etkin politikalar uygulayan bir ülke
konumunu korumalı ve güçlendirmeli, bölgede söz sahibi bir ülke olduğunun
altını bir kez daha çizmelidir. Bu, Türkiye'nin, öncelikli millî çıkarıdır.
Değerli arkadaşlar, son
olarak şunları söylemek istiyorum: Uluslararası ilişkiler, gerçekliliğin,
akılcılığın ve soğukkanlılığın alanıdır. Irak'ı oluşturan toplulukların, bu
akılcılığı, bu soğukkanlılığı göstereceği, gerçekçi davranacağı ümidindeyiz.
Eğer bunu başaramıyorlarsa, söz konusu gerçeklerin ve aklın idrakine ulaşmaları
için kendilerine yardımcı olmamız, uyarmamız gerekiyor.
Kaygılanması,
tedirginliğe kapılması, oturup bir kez daha düşünmesi gereken, Türkiye
değildir. Bizim, üzerinde uzun uzun düşünmemiz ve tartışmamız gereken tek şey,
Türkiye'nin millî çıkarlarıdır. Türkiye, millî çıkarlarını her şartta koruyabilecek
büyük bir ülkedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akdoğan.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü, Sözlü Sorular
kısmının 1, 25, 34, 36, 44, 53 ve 72 nci sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu talebini, sırası geldiğinde
yerine getireceğim.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında 5 adet raporu vardır; sırasıyla okutup,
bilgilerinize sunacağım.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Tokat
Milletvekili Zeyid Aslan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/524) (S. Sayısı: 742) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1163 sayılı Kooperatifler
Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Tokat Milletvekili Zeyid Aslan
hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık
tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma
Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Tokat Milletvekili Zeyid Aslan
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı oy yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktır.
(x) 742 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Geçici dokunulmazlık
Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
13.1.2005
|
Oya Araslı |
Mehmet Küçükaşık |
Halil Ünlütepe |
|
Ankara |
Bursa |
Afyonkarahisar |
|
Feridun F. Baloğlu |
Muharrem Kılıç |
Uğur Aksöz |
|
Antalya |
Malatya |
Adana |
|
Atilla Kart |
Ziya Yergök |
İ. Sezai Önder |
|
Konya |
Adana |
Samsun |
|
|
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2. -
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/525) (S. Sayısı: 743) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İhaleye, alım-satıma
fesat Karıştırmak suçunu işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa
Sirmen hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair
başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma
Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın
toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
(x) 743 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya
Araslı |
Mehmet
Küçükaşık |
Halil
Ünlütepe |
|
Ankara |
Bursa |
Afyonkarahisar |
|
Feridun
F. Baloğlu |
Muharrem
Kılıç |
Uğur
Aksöz |
|
Antalya |
Malatya |
Adana |
|
Atilla
Kart |
Ziya
Yergök |
Sezai
Önder |
|
Konya |
Adana |
Samsun |
|
|
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
3. - Mersin
Milletvekili Hüseyin Güler'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/527) (S. Sayısı: 744) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tedbirsizlik ve dikkatsizlik
sonucu birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek suçunu
işlediği iddia olunan Mersin Milletvekili Hüseyin Güler hakkında düzenlenen
yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Mersin Milletvekili
Hüseyin Güler Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması
talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Mersin Milletvekili Hüseyin Güler
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
|
|
Burhan
Kuzu |
|
|
|
|
İstanbul |
|
|
|
Komisyon
Başkanı ve üyeler |
(x) 744 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya
Araslı |
Mehmet
Küçükaşık |
Halil
Ünlütepe |
|
Ankara |
Bursa |
Afyonkarahisar |
|
Feridun
F. Baloğlu |
Muharrem
Kılıç |
Uğur
Aksöz |
|
Antalya |
Malatya |
Adana |
|
Atilla
Kart |
Ziya
Yergök |
İ. Sezai
Önder |
|
Konya |
Adana |
Samsun |
|
|
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
4. -
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/528) (S. Sayısı: 745) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevi kötüye kullanmak
suçunu işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak
2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
(x) 745 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
|
|
13.1.2005 |
|
Oya
Araslı |
Mehmet
Küçükaşık |
Halil
Ünlütepe |
|
Ankara |
Bursa |
Afyonkarahisar |
|
Feridun
F. Baloğlu |
Muharrem
Kılıç |
Uğur
Aksöz |
|
Antalya |
Malatya |
Adana |
|
Atilla
Kart |
Ziya
Yergök |
İ. Sezai
Önder |
|
Konya |
Adana |
Samsun |
|
|
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Beşinci raporu
okutuyorum:
5. -
İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden
kurulu Karma Komisyon Raporu (3/549) (S. Sayısı: 746) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Hakkı olmayan yere
tecavüz suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu
hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık
tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma
Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x) 746 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
İstanbul Milletvekili
Memduh Hacıoğlu Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması
talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
13.1.2005
|
Oya
Araslı |
Mehmet
Küçükaşık |
Halil
Ünlütepe |
|
Ankara |
Bursa |
Afyonkarahisar |
|
Feridun
F. Baloğlu |
Muharrem
Kılıç |
Uğur
Aksöz |
|
Antalya |
Malatya |
Adana |
|
Atilla
Kart |
Ziya
Yergök |
İ. Sezai
Önder |
|
Konya |
Adana |
Samsun |
|
|
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit "Sözlü Sorular" kısmının 17, 18 ve
19 uncu sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu talebini
sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın Azerbaycan Millî Meclis
Başkanı Murtuz Aleskerov'un davetine icabetle Azerbaycan'a yapacağı resmî
ziyarete katılacak heyete ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/745)
4 Şubat 2005
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Murtuz
Aleskerov'un davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle,
Azerbaycan'a resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca,
Genel Kurulda kabul edilmiştir.
Anılan Kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca
bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
İsim Listesi
Dursun Akdemir (Iğdır)
Yücel Artantaş (Iğdır)
Ahmet Büyükakkaşlar (Konya)
Süleyman Bölünmez (Mardin)
Orhan Taş (Sivas)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır, okutuyorum:
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. -
Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinin
ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının araştırılarak kamu ve özel sektör
yatırımlarının artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Çankırı İlinin ekonomik,
sosyal, kültürel, turizm, eğitim, sağlık ve şehirleşme sorunları ile özellikle
kamu yatırımları, kamu hizmetleri ve özel sektör yatırımlarının artması ve bu
alanlarda ortaya çıkan sorunların araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis araştırılması yapılmasını arz ederiz.
1- Hikmet Özdemir (Çankırı)
2- İsmail Ericekli (Çankırı)
3- Tevfik Akbak (Çankırı)
4- Fahri Keskin (Eskişehir)
5- Abdullah Torun (Adana)
6- Metin Yılmaz (Bolu)
7- Mehmet Güner (Bolu)
8- Mehmet Çiçek (Yozgat)
9- Mustafa Ünaldı (Konya)
10- Fahrettin Poyraz (Bilecik)
11- Mahmut Kaplan (Şanlıurfa)
12- Atilla Başoğlu (Adana)
13- Ali Yüksel Kavuştu (Çorum)
14- Ahmet Koca (Afyonkarahisar)
15- Niyazi Pakyürek (Bursa)
16- Mücahit Daloğlu (Erzurum)
17- Burhan Kılıç (Antalya)
18- Ahmet Büyükakkaşlar (Konya)
19- Abdurrahman Anik (Bingöl)
20- Telat Karapınar (Ankara)
Gerekçe:
Çankırı, Başkentin 132
kilometre yakınında, Anadolu'nun merkezi sayılacak en eski yerleşim yerlerinden
biri olmasına rağmen, gelişmişlik göstergelerine bakıldığında az gelişmiş bir
yöre niteliği taşımaktadır. Ekonomik yönden analiz edildiğinde, il ekonomisinde
tarım ve hayvancılık sektörünün ağırlıklı paya sahip olduğu, onu ulaştırma ve
haberleşme sektörünün ve üçüncü sırada da ticaret sektörünün izlediği
görülmektedir. Tarımın payı yüzde 27,50 iken, ulaştırma ve haberleşmenin payı
yüzde 22,8; ticaret sektörünün payı yüzde 18,1 ve devlet hizmetleri sektörünün
payı ise yüzde 17,2 olmuştur. Sanayi sektörü ise yüzde 4,6'yla bunların
ardından ancak 5 inci sırada yer aldığı görülmektedir. Gelişmişlik düzeyinin
ölçülmesinde bir diğer gösterge olan sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında
coğrafî bölgeler arasında 3 üncü sırada yer alan İç Anadolu Bölgesinde 13 il
içerisinden 12 nci sırayı alırken, Türkiye genelinde (81 il içerisinde) 59 uncu
sırada yer almaktadır.
Gelişmişlik düzeyinin
belirlenmesi açısından bir diğer gösterge olan kişi başına gayri safî yurtiçi
hâsıla (GSYİH) göstergesiyle Çankırı, 2001 yılında, 372 348 960 TL ile Türkiye
genelinde 66 ncı sırada olup, bu gösterge açısından daha kötü bir konumda
olduğu görülmektedir. Kişi başına gayri safî yurtiçi hâsıla değerleri,
sırasıyla 1 376 455 TL ve 1 136 ABD Doları olup, bu gösterge açısından da
Türkiye genelinde 60 ıncı sırada, bölge içerisinde ise (13 il) 11 inci sırada
yer almaktadır.
Çankırı İli dahilinde
bulunan kültür ve tabiat varlıklarını koruma ve yaşatma amacıyla ortaya konan
projelerin desteklenmesi halinde zengin bir tarihe, kültüre sahip bölgenin, kış
turizmi, kültür turizmi, yayla turizmi ve kaplıca turizmiyle, turizm sektörü
içerisinde önemli bir yere gelmesi mümkündür.
Bugün, Çankırı İlimiz,
ekonomik, sosyal, kültürel ve şehircilik açısından önemli sorunlarla karşı
karşıyadır. Önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen Çankırı, tarım,
turizm, sanayi ve ticarette hak ettiği mevkie ulaşamamıştır. Bütün bu
sebeplerle, yukarıda belirtilen konuların Meclis gündemine taşınıp
araştırılarak enine boyuna tartışılması ve kalıcı çözümler bulunması büyük önem
arz etmektedir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2. - Kültür
ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/746)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kültür ve Turizm Bakanı
Erkan Mumcu'nun, Utrecht Turizm Fuarı vesilesiyle görüşmelerde bulunmak üzere
9-12 Ocak 2005 tarihlerinde Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu karanının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa)
Miraç Akdoğan (Malatya)
Mehmet Erdemir (Yozgat)
BAŞKAN - Başbakanlığın
tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
V. -
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1. -
Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
No.:128 8.2.2005
Danışma Kurulu Önerisi
Genel Kurulun 8.2.2005
Salı günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 145 inci sırasında yer alan
(10/185) esas numaralı Meclis lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin
aydınlatılması konusundaki Meclis araştırması önergesinin görüşülmesinin;
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 166 ncı sırasında yer alan 728 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 167 nci sırasında yer alan 731 sıra
sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 169 uncu sırasında yer alan 734 sıra
sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 118 inci sırasında yer alan 722 sıra
sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 102 nci sırasında yer alan 718 sıra
sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 69 uncu sırasında yer alan 682 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 28 inci sırasında yer alan 643 sıra
sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 103 üncü sırasında yer alan 723 sıra
sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına alınmasının; 9.2.2005 Çarşamba günkü
birleşimde sözlü soruların görüşülmemesinin ve Genel Kurulun 9.2.2005 Çarşamba
günü saat 21.00'e kadar çalışmalarını sürdürmesinin Genel Kurulun onayına
sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
Sadık
Yakut |
|
|
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı
Vekili |
|
|
Faruk
Çelik |
|
Ali
Topuz |
|
AK Parti
Grubu Başkanvekili |
|
CHP
Grubu Başkanvekili |
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3. -
Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında
41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı
Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/269) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/247)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tarafımca hazırlanarak
5.3.2004 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin (2/269) esas numaralı
kanun teklifim, 24.3.2004 tarihinde sevk edildiği komisyonlarda görüşme
yapılmadan bugüne kadar bekletilmektedir.
Teklifimin, İçtüzüğün 37
nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan gündeme alınmasını Yüce Meclisin
takdirlerine arz ederim. 25.11.2004
Ülkü Güney
Bayburt
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, önerge sahipleri adına,
Bayburt Milletvekili Sayın Ülkü Güney; buyurun efendim. (Alkışlar)
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5.3.2004 tarihinde Bayburt
üniversitesi kurulması için Yüce Meclise vermiş olduğum kanun teklifi, yasal
süresi içerisinde ilgili komisyonlarda görüşülemedi. Ben de, İçtüzüğümüzün 37
nci maddesi gereğince, Bayburt üniversitesi kurulmasıyla ilgili teklifimi
doğrudan Genel Kurul gündemine getirmiş bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Meclisin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlarım,
Bayburt İli, tarihin her döneminde askerî ve kültürel açıdan önemli bir kültür
merkezî olmuştur. Tarihî İpek Yolu üzerindeki çeşitli medeniyetlerin yaşadığı
Bayburt, Türklerin Anadolu'da yerleştikleri en eski yerleşim merkezlerinden
birisidir. İlimizin tarihteki hak ettiği yeri alabilmesi, gelişmiş iller
seviyesine ulaşabilmesi, işsizlik ve göçün durdurulması, Bayburt halkının daha
iyi ekonomik şartlara kavuşabilmesinde en önemli faktör, şüphesiz, kurulacak
olan Bayburt üniversitesidir.
Bu üniversitemizin
kurulabilmesi için Bayburtlular, kıt imkânlarını zorlayarak kurmuş oldukları
hizmet vakfı sayesinde gerekli altyapı çalışmalarını büyük ölçüde
tamamlamışlardır. İlimizde, 440 dönüm arazi üniversite kampusu için tahsis edilmiş;
Bayburt Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği, kendilerine ait 5 500 metrekare
kullanım alanlı 8 katlı binayı, Ticaret ve Sanayi Odası da, kendilerine ait 11
katlı binayı üniversite için tahsis etmişlerdir. Ayrıca, şehir merkezinde, İl
Özel İdaresine ait 22 dönümlük arsa üzerinde, gerektiğinde rektörlük binası
olarak kullanılmak üzere, 1 bina inşa edilerek hizmete sunulmuştur.
Yükseköğretim öğrencileri için 1 000 kişi kapasiteli yurt inşa edilmiş, ayrıca,
Bayburt Valiliğine ait 200 kişilik öğrenci yurdu ve hizmet binası bu
üniversitenin hizmetine sunulmak üzere hazırlanmıştır.
İlimizde bu üniversitenin
altyapısını teşkil eden eğitim fakültesi, 2003 yılında faaliyete geçmiştir.
Gerekli bina ve yurt sorunları halledilen bu fakültemiz, 2004-2005 öğretim
yılında 2 bölüm ve 330 öğrenciyle eğitim ve öğretimine devam etmektedir.
Ayrıca, 1994'te kurulan Bayburt Meslek Yüksekokulu, halen 7 bölüm ve 600
öğrenciyle hizmete devam etmektedir. Yine, Polis Meslek Yüksekokulumuzda, 5
sınıfta 180 öğrenci öğrenim görmektedir.
Ülkemizin muhtelif
yerlerinde, akademik kariyeri olan, yetişmiş 200'ün üzerinde Bayburtlu öğretim
üyesi, kurulacak bu üniversitede büyük bir heyecan, istek ve özveriyle çalışmak
için sıra beklemektedir.
Tarihi, kültürü,
altyapısı ve öğretim elemanı hazır olan Bayburt üniversitesinin, çok kısa
zamanda, Yüce Meclisin siz değerli üyelerinin katkılarıyla kurulacağına
Bayburtlular olarak inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun Sayın
Güney.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Devamla)-
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Hele hele 58 inci
hükümetimizin acil eylem planında belirtilen "yeni üniversitelerin
kurulması objektif kriterlere bağlanacak, yönetilebilir olmaktan çıkan büyük
üniversiteler bölünerek, yeni üniversiteler kurularak, öğretim üyesi ve fizikî
altyapısı hazır olan illerde yeni üniversiteler kurulacak" ifadesi bizim
en büyük güvencemizdir.
Yine, Sayın Başbakanın
ifade ettiği ve bu yıl açılması düşünülen 15 yeni üniversiteden birinin de
Bayburt üniversitesi olmasını yürekten diliyoruz. İnanıyorum ki, yeni
hazırlanmakta olan YÖK yasasıyla birlikte, bizim ve bizim gibi, illerinde
üniversite olmasını isteyen, üniversite için altyapısını hazırlamış diğer
illerimiz de bu çerçevede ele alınacaktır ve zannediyorum, Türkiye'deki 80
küsur üniversiteye ilave olarak, daha önceki hükümetlerin almış olduğu
"Her İle Bir Üniversite Programı" çerçevesinde bizim bu haklı
talebimiz yerine getirilecektir.
Yüce Meclisin değerli
üyeleri, gelişen, büyüyen ve çağı yakalamak için büyük çaba harcayan, buna
gönülden inanan Bayburtlulara, bu üniversitenin kuruluşunda desteğinizi
esirgemeyeceğinizi biliyorum. Bu hayırlı ve önemli talebimizin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve hükümetimiz olarak, sahiplenileceğine inancımız tamdır. Kanun
teklifimizin Genel Kurul gündemine alınmasına destek vereceğinize gönülden
inanıyorum.
Bu vesileyle, kurulacak
olan bu üniversitemizin, ülkemize, Bayburtumuza hayırlı olmasını diliyor, Yüce
Meclisi en içten duygularımla, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güney.
Sayın milletvekilleri,
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, önerge üzerinde, bir milletvekili arkadaşımıza
söz vereceğim.
Bayburt Milletvekili
Sayın Fetani Battal, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FETANİ BATTAL (Bayburt) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bayburt'ta üniversite
kurulmasına dair verilen teklifin, şahsım adına, değerlendirilmesini yapmaya
çalışacağım. Türkiye'de, üniversiteleşme sürecine kısa bir bakış yaparak, asıl
meramımı anlatmak istiyorum.
Türkiye'nin, cumhuriyet
tarihinde, üniversite süreci, ilk defa 1925 yılında, Ankara Hukuk Mektebi
süreciyle başladı. O zamandan bu zamana ciddî adımlar atıldı, çok güzel
mesafeler alındı.
Bugün, geldiğimiz
noktada, Türkiye'de, 79 tane üniversitemiz var. Bu 79 üniversitemizde, Devlet
İstatistik Enstitüsünün 2002 rakamlarına göre, toplam öğrenci sayısı 1 677 936,
toplam öğretim görevlisi sayısı 71 290'dır. Yükseköğretim çağındaki
gençlerimizin tamamını dikkate aldığımızda, şu anda, Türkiye'de, yaşı
yükseköğretim çağında bulunan 5 355 000 gencimiz var. Bunları oranladığımız
zaman, Türkiye'de, yaşı müsait olduğu halde yükseköğretim şartlarından faydalanmak
durumunda olan gençlerimizin oranı yüzde 29,3; buna, önlisans ve lisansüstü
çalışmalar yapan arkadaşlarımızı da dahil edersek, bu oran, yüzde 31,3'e
ulaşıyor. Aslında, bu, ciddî bir rakam; ama, dünya ölçeğinde birçok ülkeden çok
daha iyi bir noktada yer almamıza rağmen, gelişmiş ülkeler ölçeğinin
ortalamasının yüzde 57,4 olduğunu hesaba katarsak, şu andaki mevcut öğrenci
sayımızı, kısa zamanda, ikiye katlamak gibi bir mecburiyetimizin olduğunu ifade
etmek zorundayım.
Bu çerçeveden
baktığımızda, bugün, Türkiye'de, acaba, üniversiteler nasıl dağılıma tabi; buna
kısa bir göz atmak istiyorum; çünkü "Bayburt'a üniversite" derken,
asıl meramımızın burada yattığını ifade etmek istiyorum.
Bugün, 77 üniversitenin
23 tanesi İstanbul'da, 9 tanesi Ankara'da, 5 tanesi İzmir'de, 2 tanesi
Eskişehir'de, 2 tanesi Kocaeli'nde yer alıyor, topladığımız zaman, 41 tane
ilimizde üniversitemiz var; fakat, dağılımı, ciddî anlamda, çağımızın gerçekleriyle
de yeniden gözönüne alındığında, İstanbul gibi çok müthiş bir nüfusa sahip ve
müthiş bir yoğunluğun yaşandığı bu şehirde 23 tane üniversitenin ne aradığını
ben sormak istiyorum; çünkü, bu sorunun arkasında ciddî bir hesabı sizlerle
paylaşmak istiyorum. Yine, 2002 rakamlarına göre, İstanbul'da okuyan üniversite
öğrenci sayısı 202 319 ve yapılan hesaplar şunu gösteriyor: Her bir üniversite
öğrencisi, tahsilini yaptığı kente 1 tane istihdam sağlıyor. Bu şu demektir:
202 000 öğrenci, İstanbul'a 202 000 kadro temin ediyor. Bunun başka bir anlamı
şudur: Her istihdam 4 kişilik bir aile bazından hesaplanırsa, 202 319 çarpı 4,
869 260 eder; buna 200 000 de öğrenciyi dahil edelim; üniversitelerin
İstanbul'da yoğunlaşmasının İstanbul'a faturası en az 1 000 000 insandır. Bu,
çok ciddî bir rakamdır. Bu rakamın İstanbul'a ne getirdiğini ve ne götürdüğünü
bugün yeniden gözden geçirmek zorundayız; çünkü, yaşanmaktan çıkmış bu şehrin
yeniden yaşanabilir hale geçmesi için radikal bir adımın atılması lazım. Bu da,
üniversitelerin, yeniden, bütün illerimize dağılımına ait dizaynın hayata
geçmesini öneriyor.
Bir başka açıdan, aynı
hesabı, Ankara için yaptığımızda; 166 801 öğrenci var, bunu, yine 4'le
çarptığımızda 667 000 insan ediyor; artı 200; yine, 800 000 civarında Ankara'da
üniversite camiasının barındırdığı insan var demektir.
Ankara'nın 2002 yılı
ölçeğinde nüfusunun 3 500 000 olduğunu hesaba katarsak, bu bahsettiğim hususun
çok kayda değer bir husus olduğunu görmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Battal, devam ediniz.
FETANİ BATTAL (Devamla) -
Teşekkür ederim.
İşte, bu çerçeveden
baktığımızda, eğer, radikal ve ciddî tedbirler alınmazsa, belediye hizmetleri
açısından, emniyet hizmetleri açısından, trafik ve ulaşım hizmetleri açısından
ve eğitimin kalitesi açısından ciddî bir problemle karşı karşıyayız demektir;
neden, bir örnek vermek istiyorum. Oxford Üniversitesi dünyanın 130 ülkesinden
öğrenci alıyor; ama, nüfusu kaçtır dersiniz; öğrenci sayısı 16 700.
Yine, bizim çok kaliteli
üniversitelerimizden Bilkent Üniversitesi 10 500 öğrenciye hizmet veriyor,
Yeditepe Üniversitesi 10 800 öğrenciye hizmet veriyor; ama, 60 000 öğrenciye,
50 000 öğrenciye, 40 000 öğrenciye hizmet vermeye çalışan üniversitelerimizin
kalitesini burada sorgulamak zorundayız.
Bu çerçevede
baktığımızda, YÖK'ün, bütün işini gücünü bırakıp bu konuya yoğunlaşması ve bunu
çözmek için ciddî adımların nasıl atılacağına ait projeler üretmesi gerekir,
siyasetin de bunun kapısını açması gerekir. Bu anlamda, Bayburt'a üniversitenin
açılması çok anlamlıdır, buna ihtiyacımız vardır. Bunun Bayburtumuza getireceği
yeni ufuklar olacaktır. Bunu, saygılarımla sizinle paylaşıyorum.
Desteklerinizi umuyor ve
bekliyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
(Alkışlar)
TEMEL YILMAZ (Gümüşhane)
- Gümüşhane'ye yok mu?
FETANİ BATTAL (Devamla) -
Efendim, olmalı tabiî Gümüşhane'ye de.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Battal.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
4. -
İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Yükseköğretim Kanununa Geçici Maddeler
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/323) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/248)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(2/323) esas numaralı
Yükseköğrenim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin, TBMM
İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurul gündemine alınması konusunda
gereğinin yapılmasını arz ederim.
Hürmetlerimle. 22.12.2004
Emin Şirin
İstanbul
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince, önerge sahibi olarak,
İstanbul Milletvekili Emin Şirin...
Sayın Şirin, buyurun
efendim.
EMİN ŞİRİN (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kamuoyunda "öğrenci affı" diye
bilinen Yükseköğrenim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun
Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergemle ilgili olarak, önerge sahibi sıfatıyla söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; müsaadenizle, kanun teklifinin detaylarına girmeyeceğim; zira,
konu, verdiğim teklifin teknik detayları konusu değil; konu, başta AK Parti,
sonra da Cumhuriyet Halk Partisinin öğrenci affı konusuna nasıl baktıkları
konusu.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunan diğer partimiz Doğru Yol, öğrenci affını destekliyor. Millî
Eğitim Komisyonu Başkanı Sayın Tayyar Altıkulaç da, meseleyi, yapıcı bir
tavırla, gayet yakından takip ediyor.
2000 yılında çıkarılan
son af yasasından sonra üniversitelerle ilişiği kesilen öğrenci sayısı takriben
224 000 civarında. Bu öğrencilerin takriben 92 000'i kendi isteğiyle okulu
bırakmış, 55 000'i kayıt yenilememiş, 42 000'inin başarısız olduğu için ilişiği
kesilmiş, 25 000'inin ilişiğinin kesilme sebebi devamsızlık ve sadece 271'inin
disiplin suçundan üniversiteyle ilişiği kesilmiş.
Ben, evvela, eski partim
AK Partiye seslenmek istiyorum. Konuyu, lütfen, insancıl açıdan ele almak
lazım. Ortada, kendi isteğiyle okulu bırakanları bir tarafa bırakırsak,
takriben 100 000 civarında talebemiz, öğrencimiz, çocuğumuz var. Bu gençlerin,
sebep ne olursa olsun, eğitimlerine devam edebilmeleri için, kendilerine bir
şans daha verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu, hem insanî hem vicdanî hem de
sosyal bir görev gibi görünüyor.
Sayın Tayyar Altıkulaç,
basından takip ettiğimiz kadarıyla, bu konuyu süratle gündeme getireceklerini
söyledi. Bu konuda her türlü desteğimiz kendilerinin yanında.
İkinci olarak, Sayın
Cumhuriyet Halk Partisine seslenmek istiyorum. Sizler de "bu konu
hükümetin meselesidir, iktidarın meselesidir" diyorsunuz. Söyledikleriniz
çok doğru, hakikaten onların meselesidir; ancak, AK Parti ve hükümet, eğer, bu
konuda geri kalıyorsa, sizlerin de 100 000'in üzerindeki öğrencinin önünü
açacak bir teklif vermenize, herhalde, engel bir durum olmaması gerekir diye
düşünüyorum.
Bu iki partiye ve bütün
kamuoyuna da buradan seslenmek istiyorum. Öğrenci affının önündeki sıkıntıların
başında gelen konu, bunun siyasî bakımdan istismar edilip edilmeyeceği konusu;
çünkü, öğrenci affı ne zaman gündeme gelse "bu bir türban affı mıdır"
diye ortaya çıkıyor. Konuyu türban affı olarak görmemek gerektiği
kanaatindeyim; çünkü, YÖK'ten aldığım bilgilere göre, 2000 senesinden beri
ilişiği kesilen 224 000 talebinin içerisinde, türbanlıların da içerisinde bulunduğu
grup olan disiplin suçlarından ilişikleri kesilenler 271 civarında.
Dolayısıyla, bizim, herhalde, 1 öğrencinin istikbalini bile düşünmemiz gerekir
diye düşünürüm. Türban takanlar da affedilmelidir; ama, sonra, okula devam
edeceklerse, mevcut kılık kıyafet yönetmeliğine uymak kaydıyla okula devam
ederler.
Bütün
milletvekillerimizi, bu öneriyi kabul etmeye davet ediyorum. Bugün, bu önergeyi
kabul etmeniz, öğrencilere bir imkân tanıyacağı gibi, kararlılığınızı da ortaya
koyacak ve bu gençlerimizin istikbal ümitlerinin devam etmesini temin edecektir.
Çok teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Şirin.
Komisyon adına, Komisyon
Başkanı Sayın Tayyar Altıkulaç; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bağımsız milletvekilimiz Sayın Emir Şirin, İçtüzüğün 37 nci
maddesinden kaynaklanan hakkını kullanarak "öğrenci affı" diye
adlandırdığımız yasa teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
huzuruna getirdi.
Biz, Komisyon olarak, bu
teklifi komisyon gündemine almadık; ama, konunun yoğun bir şekilde takip
edildiğini de dikkate alarak, gençlerin, gerçekten, çok ciddî bir beklenti
içerisinde bulunduklarını da dikkate alarak, bu teklif üzerinde durduk.
Komisyon Başkanı olarak bu teklifi, bunun dışında Doğru Yol Partisine mensup
bir arkadaşımızın verdiği teklifi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına ve Millî
Eğitim Bakanlığına göndererek, görüş istedim.
Tabiî, bir teklifin,
komisyonda görüşülebilmesi ve yasalaşabilmesi için, arkasında siyasî desteğin
bulunup bulunmaması, takdir edeceğiniz gibi çok önemlidir. Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığından, teklifin gerekli altyapı hazırlıkları yapılmaksızın
hazırlandığı; problemin boyutu, çerçevesi hakkında gerekli dokümanlara ve
bilgilere erişilmeden hazırlandığı gerekçesiyle uygun görülmediği yolunda bir
cevap aldık.
Millî Eğitim Bakanlığına
gönderdiğimiz yazıda ise bir beklentimiz daha vardı; o da, hükümetin
gündeminde, böyle bir konunun, bir tasarı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulması gibi bir konunun bulunup bulunmadığını öğrenmekti. Hükümetin
gündeminde böyle bir konunun bulunmadığını Sayın Millî Eğitim Bakanından
öğrendik; ama, Komisyon olarak ya da Komisyona verilmiş tekliflerin
değerlendirilmesi suretiyle bir gündem yapılacaksa, bu konuda hükümet adına,
Komisyonda müzakere edilecek metinle ilgili görüşlerin hükümet adına ifade
edilebileceği söylendi.
Durum böyle olunca,
konunun, gerçekten, öğrencilerimiz açısından yoğun bir şekilde takip edildiği
ve ciddî bir beklenti içerisinde bulundukları gerçeğinden hareketle, böyle bir
projeye, böyle bir kanun teklifine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu
bulunan partilerin destek verip vermeyeceklerini öğrenmek gerekiyordu. Ben,
Komisyon Başkanı olarak bu çalışmayı da yaptım, bu temasları da yaptım. AK
Parti Grup yöneticisi arkadaşlarımla yaptığım görüşmeden, böyle bir projeye AK
Parti Grubu olarak destek verilebileceği izlenimini aldım. Aynı görüşmeyi,
Cumhuriyet Halk Partisi yönetimiyle de yaptım; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili Sayın Kemal Anadol'a bu konudaki düşüncemizi sundum. Sayın Anadol,
kendi aralarında konuyu değerlendireceklerini ve bize cevap vereceklerini
söylediler.
Tabiî, böyle bir proje
realize edilecekse, böyle bir teklif yasalaşacaksa, bunu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan partilerimizle ve diğer arkadaşlarımızla bir uzlaşma
içerisinde ele almamızın doğru olacağını düşünüyorum ve çizeceğimiz çerçevenin
birlikte çizilmesinin doğru olacağına inanıyorum. Bu yüzden de, grup
yönetimleriyle görüşürken, kendilerine, Komisyonumuzda bulunan metinleri ya da
tarafımızdan hazırlanmış bir metni sunmak yerine, mutabık kalacağımız çerçeveyi
de birlikte çizmemizin doğru olacağını ifade ettim. Bu temaslarımız sürüyor, bu
görüşmelerimiz devam ediyor. Bu itibarla, şu safhada, ben, Sayın Şirin'in, eğer
uygun görürlerse, tekliflerini geri almalarının uygun olacağını düşünüyorum.
Komisyonda konuyu iyice olgunlaştırdıktan sonra, tahmin ediyorum, önümüzdeki
günlerde Komisyonumuzda konuyu Komisyon toplantısında ele alacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Altıkulaç.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (Devamla) - Evet.
Komisyonda gerekli
tartışmayı, değerlendirmeyi yaptıktan ve tabiî, hükümetin bu konuya yapacağı
katkıyı da aldıktan sonra, konu, herhalde kısa bir süre sonra Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemine gelebilecektir diye düşünüyorum. Sayın
Şirin, tekliflerini geri almamayı tercih edebilirler; bu takdirde, önerinin
reddedilmesinin doğru olacağı kanaatiyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Altıkulaç.
Sayın milletvekilleri,
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'a
söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kandoğan.
Süreniz 5 dakikadır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Emin Şirin'e teşekkür ederek sözlerime başlamak
istiyorum. Bu kanun teklifini, ilk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine taşıyan kendileridir. Ben de, Sayın Emin Şirin'in kanun teklifini
vermesinden üç gün sonra aynı mealde bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet
Meclisine verdim.
Yalnız, biraz önce, Millî
Eğitim Komisyonu Başkanımızın konuşmalarını büyük bir üzüntüyle dinlediğimi de
ifade etmek istiyorum.
Bu kanun teklifimizden
faydalanacak olan öğrenci sayısı, yaklaşık -Sayın Altıkulaç da ifade ettiler-
224 000 civarında ve yaklaşık bir yıldan beri bu öğrencilerimiz AK Parti
Grubuyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuyla, Doğru Yol Partisiyle ve diğer
siyasî partilerle temas içindeler. Bir yıldan beri bu öğrencilerimize AK Parti
tarafından da bu kanun teklifinin veya kanun tasarısının mutlaka Mecliste
kanunlaşacağı ve gönüllerinin huzur içerisinde olmaları gerektiği ve kendilerinin
derslerine çalışmalarının gerektiği onlarca kez ifade edildi. Ben bu kanun
teklifini verdikten sonra, bir televizyon kanalında AK Parti Grup
Başkanvekiliyle canlı yayına katıldım ve o programda AK Parti Grup Başkanvekili
"verilen kanun teklifi genelse, objektifse ve hakkaniyet kurallarına
uygunsa, AK Parti Grubu adına biz kanun teklifini destekliyoruz" dedi;
ancak, ne gariptir ki, iki gün sonra aynı Grup Başkanvekili arkadaşımız, çıktı
"AK Partinin gündeminde böyle bir kanun teklifi, kanun tasarısı
yoktur" diye, basına ve televizyonlara demeç verdi. Şimdi Sayın
Altıkulaç'ı da dinlerken şaşırdım, üzüldüm. Bugüne kadar, AK Parti Grubu
tarafından, CHP ile bir konsensüs sağlanmadan, onlarla mutabakat yapılmadan
Meclis gündemine getirilen birhayli kanun tasarısı veya -milletvekilleri
tarafından- kanun teklifleri var. CHP'nin şiddetle karşı çıktığı kanun
teklifleri ve tasarıları vardı. Onlar Meclis gündemine getiriliyor, konsensüs
aranmıyor; ancak, ne gariptir ki, bu kanun teklifi Meclis gündemine geldiğinde
AK Parti CHP ile beraber bir konsensüs sağlayacakmış, ondan sonra bu kanun
teklifine sıcak bakıp bakmadıklarını ifade edeceklermiş. Sizin kimden endişeniz
var, kimden korkunuz var? Bu ne samimiyetsizliktir.
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Bozgunculuk yapma.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Yüzbinlerce öğrenci bir kanun teklifinin bir an önce çıkmasını bekliyor. Biz,
bu Meclisten, kimler için af çıkardık?! Eve Dönüş Yasası bu Meclisten çıkmadı
mı?! Vergi borcu, vergi dolandırıcılığı dolayısıyla, bu Meclisten vergi affı
çıkmadı mı?! Onlar için parmaklarımızı kaldırıyoruz; masum öğrenci isteği
karşısında, CHP'yle konsensüs sağlayacağız, ondan sonra, bunu Meclis gündemine
getireceğiz... Biraz önce Sayın Altıkulaç söyledi; YÖK'e sormuşlar, YÖK olumsuz
cevap vermiş. Dün, Sayın Başbakan "türbanı, bir şekliyle çözeceğiz"
şeklinde bir ifadede bulundu. YÖK Başkanı da, dün, hemen çıktı "biz buna
karşıyız, olmaz" şeklinde ifadede bulundu; o zaman, bunu da getirmeyin,
bunu da konuşmayın. YÖK karşı çıkıyorsa -YÖK Başkanı dün açıklamasını
yapmıştır- türban meselesini de gündemden çıkarın, konuşmayın bir daha.
Bu niye oluyor biliyor
musunuz arkadaşlar; bunun içerisinde, belki 500, belki 1 000 türbanlı öğrenci
var; bundan istifade edecek türbanlı öğrenci var. Onlar da bizim evlatlarımız,
onlar da bu vatanın çocukları; onların elindeki okuma hakkını, özgürlüğünü,
niye alıyoruz? "1 000 türbanlı öğrenci vardır" diyerek karşı
çıktığınız bu kanun teklifi eğer kanunlaşmazsa, Meclisten geçmezse, 224 000
öğrenci mağdur olacak. Yüzlercesi, binlercesi sizlere de geldi arkadaşlar;
benim yüreğim sızlıyor, vicdanım sızlıyor. Bizler, Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki milletvekilleri olarak, o öğrencileri tanıyan, bilen birileri olarak,
bu kanun teklifini, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaştırmamız
gerekiyor. Zaman da geçiyor; bakınız, ben, bu kanun teklifini verdiğim günden
itibaren üçbuçuk ay geçti; eğer, bu kanun teklifinde, beğenmediğiniz, istemediğiniz,
yanlış bulduğunuz, hatalı bulduğunuz bir yer varsa, gelin, burada önerge
verin...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Gelin, burada, önergelerle, bu kanun teklifinin, nasıl çıkarsa, millet ve
memleket menfaatına olduğunu, öğrencilerimizin yararına olduğunu söyleyin. Hep
beraber, gerek İstanbul Milletvekilimiz gerekse benim vermiş olduğum kanun
teklifini beraber, birlikte değerlendirelim. Bu mağduriyeti bir an önce mutlaka
gidermemiz lazım. Eğer, bunu yapmazsak, türbanla ilgili, Sayın Başbakanın
söylemiş olduğu sözlerin de samimî olmadığı çok net ve açık bir şekilde ortaya
çıkacaktır. Biz, sadece 1 000 tane türbanlı öğrenci vardır diye bu kanun
teklifine karşı çıkıyorsak, binlerce öğrencinin, türbanlı öğrencinin
üniversitelerde rahat bir şekilde okumasını sağlayacak kanun tasarısını bu
Meclise nasıl getireceksiniz?!
Bizim Genel Başkanımız,
dün, basın ve televizyonda çok net bir şekilde ifadede bulundu. "Biz,
üniversitedeki türban meselesinin çözülmesini istiyoruz" şeklinde çok net
bir ifadede bulundu ve bunun sonuna kadar destekçisi olacağımızı da ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Gelin, bir kanayan yarayı bir an önce tedavi edebilmek için, Sayın İstanbul
Milletvekili tarafından verilen bu kanun teklifinin Meclis gündemine alınması
konusunda oylarınızı kullanınız.
Sizleri, bu duygu ve
düşüncelerle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kandoğan.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Altıkulaç,
bir sataşma konusu mu var efendim?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sataşma değil
de, kısa bir tavzihe izin verirseniz...
BAŞKAN - Çok kısa bir
açıklama rica edeyim.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; AK Parti Grubunun konuyla ne ölçüde ilgilendiği ya da
ilgilenmediği, tabiî, Komisyon Başkanı olarak benim konum değil. Konu,
Komisyonumuzda bulunan kanun teklifleri dolayısıyla bizim meseleye
yaklaşımımızdır. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi huzurunda bu yaklaşımımızı
ve bu teklifleri ciddîye alarak yaptığımız çalışmaları arz ettim. Tabiî ki, bunu
yaparken de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, her konuda olduğu gibi,
uzlaşmanın aranmasını önemsediğim için her iki parti grubuyla görüşmeyi tercih
ettim. Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın bu konuda verecekleri cevabı
bekliyoruz. Mümkündür ki, Cumhuriyet Halk Partisi, bu projeye sıcak bakmayacak,
olumsuz cevap verecektir; mümkündür ki, olumlu cevap verecektir; bunu şu anda
bilemiyoruz; ama, bu cevap ne olursa olsun, Komisyon olarak, biz, projeyi
Komisyonda ele almaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirmeye
kararlıyız.
Teşekkür ederim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Altıkulaç.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI. -
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ
1. -
(10/238) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN - Akaryakıt
kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Genel Kurulun
4.1.2005 tarihli 46 ncı Birleşiminde kurulan (10/238) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasî parti gruplarınca gösterilen
adayların listesi, bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi, listeyi okutup
oylarınıza sunacağım.
Akaryakıt Kaçakçılığının
Ekonomiye, İnsan ve Çevre Sağlığına Verdiği Zararın Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Üyelikleri Aday Listesi (10/238)
Adı Soyadı Seçim Çevresi
AK Parti (8)
Atilla
Başoğlu |
Adana |
Ahmet
Rıza Acar |
Aydın |
Vahit
Kiler |
Bitlis |
Mehmet
Alp |
Burdur |
Tevfik
Akbak |
Çankırı |
Mehmet
Emin Murat Bilgiç |
Isparta |
Öner
Gülyeşil |
Siirt |
Cüneyit
Karabıyık |
Van |
CHP
(4) |
|
Sedat
Pekel |
Balıkesir |
Ufuk
Özkan |
Manisa |
Mahmut
Duyan |
Mardin |
Mehmet
Vedat Melik |
Şanlıurfa |
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meclis araştırması
komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 8.2.2005 Salı günü, bugün saat
17.00'de, Ana Bina Zemin Kat PTT Karşısı Meclis Araştırması Komisyonları
Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yeri
ve saati, ayrıca plazma ekranda ilan edilecektir.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü, sözlü sorular kısmının 1, 25, 34,
36, 44, 53 ve 72 nci sıralarındaki soruları, birlikte cevaplandırmak isteğinde
bulunmuştu.
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın, bazı devlet üretme çiftliklerinin
kiralanmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sami Güçlü'nün cevabı
2. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık
projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
3. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, elma ithalatının yerli üreticiye etkisine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/740) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
4. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının
ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/742) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
5. -
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota
uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/754)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
6. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, TMO Şanlıurfa-Bozova ve
Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/770) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sami Güçlü'nün cevabı
7 - Antalya
Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Gündoğmuş-Ümitli Köyünün içmesuyu sorununa
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/793) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
BAŞKAN - Şimdi, bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Yücel Artantaş
Iğdır
1- Maliye Bakanlığı ile
Bakanlığınız tarafından çıkarılan devlet üretme çiftlikleriyle ilgili tebliğ
gereği, hangi kuruluşlar kiraya verilmiştir? Kiralayan kuruluşlar/şahıslar
kimlerdir? Kira bedelleri nelerdir?
2- Bitlis Arıcılık
Müdürlüğü kime kiralanmıştır? Kiralayan firmanın sahibi eski ANAP İl Başkanı
mıdır?
3- Antalya Meyvecilik
Enstitüsü, Eskişehir Hasırcı Harası, kime, kaça verilmiştir?
4- Kiralama işlemleriyle
ilgili ihale duyurusu yapılmış mıdır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım
ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Orhan Eraslan
Niğde
Niğde İli Altunhisar
İlçesi Yakacık Kasabasının 100 aileye 200 baş sığır olmak üzere başvurusunu
yapmış olduğu hayvancılık projesi, 1998 yılından beri Bakanlığınızdan onay
beklemektedir.
Soru: Bakanlık olarak söz
konusu hayvancılık projesine destek verilmesi düşünülmekte midir? Eğer
düşünülüyor ise ne zaman gerçekleştirilecektir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Orhan Eraslan
Niğde
Ülkemizde yıllık ortalama
2 400 000 ton elma üretimi yapılmakta ve binlerce çiftçi ailesi geçimini elma
yetiştiriciliğinden sağlamaktadır. Elma üretimi için gerekli olan ilaç, gübre
ve benzeri girdiler oldukça pahalı olup devlet tarafından da
desteklenmemektedir.
Durum böyle iken, bir
yandan da İran'dan elma ithal edilmesi, üreticilerimizin pazarını
daraltmaktadır.
Bu gelişmeler, Niğde ve
diğer illerdeki elma üreticilerini mağdur etmektedir.
Soru 1: Elma ithalatının
engellenmesi düşünülmekte midir? Düşünülmekte ise neler yapılması
planlanmaktadır?
Soru 2: Elma
üreticilerimizin ithalattan ötürü uğradığı zararının ne şekilde telafi edilmesi
düşünülmektedir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım
ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Orhan Eraslan
Niğde
Niğde İli Ulukışla İlçesi
Porsuk Köyünde inşa edilen göletin ana gövdesi tamamlanmış ve gölet alanı suyla
dolmuştur; ancak, sulama kanallarının yapılmamış olması nedeniyle sulama
hizmeti verememekte ve atıl durumda beklemektedir.
Soru: Ulukışla-Porsuk
Göletinin sulama kanalları ne zaman yapılacak ve sulama hangi tarihte
başlayacaktır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak yanıtlanması
için gereğini arz ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Ülkemizdeki mevsim
koşulları nedeniyle pancar üretiminde oldukça yüksek verim beklenmektedir.
Ancak, pancar üretimine getirilen kota nedeniyle çiftçimizin elinde yüksek
miktarda kota fazlası pancarı yine çok düşük fiyatla şeker fabrikaları
tarafından satın alınmaktadır. Bu uygulamayla;
1-Kotaların
düşürülmesinde şeker fabrikalarının çok daha düşük fiyatla pancar alımı mı
amaçlanmaktadır?
2-Alternatif ürün imkânı
olmayan pancar köylüsü kaderiyle baş başa mı bırakılmak isteniyor?
3-Toprakananın bereketini
köylümüzün kontrol etmesi mi amaçlanmaktadır?
4-Kotaiçi pancar ile
kotadışı pancar arasında aşırı fiyatlama farkıyla ne amaçlanmaktadır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri
uyarınca, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
Prof. Dr. Sami Güçlü tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. 13.10.2003
Mehmet Vedat Melik
Şanlıurfa
Sorular:
1-Toprak Mahsulleri Ofisi
Şanlıurfa şube müdürlüklerine bağlı Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin
kapatılma kararı alındığı doğru mudur?
2-Eğer böyle bir karar
alınmışsa nedeni nedir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 15.10.2003
Osman Özcan
Antalya
Antalya-Gündoğmuş
İlçemizin Ümitli Köyünün sulamasuyu sıkıntısı olduğu gibi, içmesuyu sıkıntısı
da vardır, hatta bazı hayvanların susuzluktan öldüğü biliniyor. Halbuki 3
kilometre ileride cazibeli olarak gelebilecek Kırkdönme Deresinden su boşuna
akmaktadır. Proje ve etüdü yapılan bu suyun 2004 yılı programına alınarak köyün
susuzluktan kurtarılmasını düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, okunmuş olan soru önergelerine Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
Sami Güçlü cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün Meclisin
denetim günü; dolayısıyla sözlü sorulara cevap vermek istiyorum.
8 soruya birlikte cevap
vereceğim; yalnız, baştan belirtilmesi gereken bir husus var; bu bilgi
alışverişi konusunda bir zaman sorunu ortaya çıkıyor. Bu sorular, 2003 yılına
ait sorular genellikle ve ancak bugün sıra geliyor. Dolayısıyla güncelliğini
büyük ölçüde kaybeden noktalar var. Bazı konular ise, yine devamlılık arz eden
yönleri itibariyle cevaplandırılmasında pek fazla bir problem yok. Dolayısıyla
bunların içerisinden bazılarına çok kısa cevap vereceğim; ama, Iğdır
Milletvekilimiz Sayın Yücel Artantaş'ın sorusu bizim kiralama usulüyle özel
sektöre devrettiğimiz üretim istasyonlarıyla ilgilidir. Dolayısıyla, sorusu çok
kapsamlı ve uzun bir izahı gerekmektedir; diğerleri ise nispeten daha kısadır.
Dolayısıyla, sabırlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum ve açıklamalarıma
Sayın Artantaş'ın sorularına şu şekilde bir cevapla başlıyorum:
Sayın Artantaş, üretme
istasyonlarımız hakkında, bunların kiralanması usulüyle ilgili olarak bilgi
soruyor.
Bakanlığımıza bağlı
üretme istasyonları kurulduğundan bugüne kadar yetiştiricilerin -yani,
üreticilerin- tohum, fide, fidan ve hayvan gibi damızlık ihtiyaçlarını
karşılamanın yanında, teknik konularda da eğitim ve önderlik yaparak üreticilerimizin
bilinçlendirilmesine önemli katkılar sağlamıştır; ancak, bu istasyonlar zaman
içerisinde gelişen teknolojiye çeşitli sebeplerle ayak uyduramamış, özel
sektörün girişimciliği karşısında rekabet etme şansını da kaybetmiştir; bir
başka ifadeyle, öncülük yapma rollerini kaybetmişlerdir. Bu nedenle, bu üretme
istasyonları tarafından etkin bir şekilde değerlendirilemeyen tarım arazileri,
tarımsal üretimde bulunmaları şartıyla özel sektörün kullanımına açılmıştır. Bu
çerçevede, Bakanlığımıza bağlı üretme istasyonları, araştırma enstitüleri gibi
tesislerin üretim alanları 18.5.2002 tarihli ve 24559 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım ve Köyişleri Bakanlığına Tahsisli Olan Bazı
Yerler ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Müteşebbislere Tahsisinde ve
Değerlendirilmesinde Uygulanacak Esas ve Usullere İlişkin Tebliğ esasları
çerçevesinde kiraya verilmektedir. Adı geçen tebliğ hükümleri kapsamında kiraya
verilecek olan işletmelerle ilgili olarak kiralama işlemlerine başlanmadan önce
Bakanlığımızın ilgili birimlerinin yanında, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet
Personel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı gibi ilgili kamu kuruluşlarının uygun
görüşleri alınmaktadır.
Müteşebbislerin kiralama
talebinde bulunduğu tesis ve arazilerin kiralamaya uygunluğu tespit edildikten
sonra ilan aşamasına geçilmektedir. Tesisin ilk yılı için kiralama bedelinin
tespiti de ilgili tebliğ hükümleri çerçevesinde, müteşebbis tarafından teklif
edilen projenin yatırım bedelinin binde 25'inden az olmamak kaydıyla Proje
Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılmaktadır. Kiraya verilecek alanda
bulunan bina ile makine, teçhizat ve diğer demirbaşlar rayiç bedelleri
üzerinden kira bedelinin tespitinde dikkate alınmakta ve ön izin süresince
müteşebbislerden, komisyonca belirlenen yıllık ön izin bedeli olarak, proje
maliyet bedelinin binde 5'inden az olmamak üzere kira bedeli alınmaktadır.
Ayrıca, tesisin işletmeye
geçmesinden sonra ise, birinci yıl için belirlenen kira bedeline, her yıl için
komisyonca belirlenen yıllık hâsılat üzerinden binde 1 ilâ 3 arasında pay
Hazineye yatırılmaktadır. Müteakip yılların kira bedelleri de, bir önceki yılın
kira bedelinin, Devlet İstatistik Enstitüsünce ilan edilen toptan eşya fiyat
endeksi oranında artırılması suretiyle hesaplanmaktadır.
Ayrıca, komisyon
tarafından kira bedelinin belirlenmesinde, emsal arazilerin kıymet takdirleri
de dikkate alınmaktadır.
Kiralanacak tesis ve
araziler için ilanlar, Türkiye genelinde günlük tirajı 100 000'in üzerinde olan
gazetelerde beşer gün arayla 2 kez yapılmakta; ayrıca, kiralanacak tesisin
bulunduğu tarım il müdürlüğünün ilan tahtasına asılmakta ve Bakanlığımızın web
sayfasında yayımlanmak suretiyle duyurulmaktadır.
Müteşebbislere ait her
bir proje teklifi için komisyonun raportörlüğünü yapan birim tarafından ayrı
ayrı rapor ve dosya tanzim edilmektedir. Proje Değerlendirme Komisyonu,
müteşebbisler tarafından verilen proje teklif dosyalarını ve raportör birim
raporlarını inceleyerek karar vermektedir.
Tebliğ hükümleri
gereğince, Proje Değerlendirme Komisyonu tarafından, müteşebbislere, yatırım
için gerekli hazırlıklarını tamamlamak üzere altı aya kadar ön izin verilmekte
ve ön izin süresi içerisinde yükümlülüklerini yerine getiren müteşebbislere
kesin kiralama izni verilmektedir.
Tebliğ kapsamında,
şimdiye kadar 18 adet arazi ve tesise kiralama kesin izni verilmiştir.
Bunların, kimlere, ne kadar bedel karşılığında kiralandığına ilişkin bilgileri
tek tek belirtmem uzun zaman alacağından, kayıtlara girmesi için bu bilgileri
Başkanlık Makamına sunacağım. Sayın Milletvekilimize de, ayrıca, bu konuşma
metninin bir suretini takdim edeceğim. Dolayısıyla, sorusuna kapsamlı bir
cevabı, bu ek ifadede bulacak.
Sayın milletvekilimizin
sorularının diğer kısımlarında cevaplanmasını arzu ettiği, öğrenmek istediği
hususlarla ilgili olarak cevaplarımı şöyle tamamlıyorum: Bakanlığımıza bağlı
Bitlis Arıcılık Üretme İstasyonunun kiraya verilmesiyle ilgili olarak 4 Nisan
2003 ve 10 Nisan 2003 tarihlerinde 2 kez olmak üzere Akşam Gazetesinde ilan
edilmiştir. Söz konusu ilan ve diğer duyuruların yapılması sonucunda, Bitlis
Arıcılık Üretme İstasyonunu kiralamak üzere, sadece Bitlis Arıcılık Kireç
Toprak İthalat ve İhracat Sanayii Ticaret Anonim Şirketi tarafından proje
teklifinde bulunulmuş ve adı geçen müteşebbise ait proje teklifi, tebliğ
gereğince oluşturulan komisyonca uygun görülmüş ve 23 milyar Türk Lirası yıllık
kira bedeli karşılığında kiralanmıştır.
Diğer sorusuna gelince:
Antalya-Alanya Meyvecilik Üretme İstasyonunun Oba İşletmesinden toplam 101
dekar alan, yıllık 65 milyar Türk Lirası kira bedeli karşılığında, Alanya
Ziraat Odası Başkanlığına kiraya verilmiştir.
Tebliğ gereğince,
Bakanlığımıza tahsisli tesis ve arazilerin kiraya verilmesiyle ilgili olarak,
Türkiye genelinde günlük tirajı 100 000'in üzerinde olan gazetelerde 2 kez ilan
verilmek suretiyle ve kiraya verilecek illerde il tarım müdürlüğü ilan
panosunda ve Bakanlığımızın web sayfasında yayımlanarak, bunlar kamuoyuna
duyurulmaktadır.
Ben, Sayın
Milletvekilimiz Yücel Artantaş buradaysa, kısaltarak okuduğum bu metni de
zabıtlara geçmesi için ilgili arkadaşlara vereceğim metni kendilerine takdim
edeceğim.(x)
Niğde Milletvekilimiz
Sayın Orhan Eraslan, Yakacık Kasabasına ait bir kalkınma kooperatifinin süt
sığırcılığı konusunda başvurusuna ne zaman kaynak aktarılacağını soruyor.
2004 yılında, Niğde İl
Müdürlüğü tarafından 30 kooperatif teklif edilmiştir. Halbuki, bizim, aynı yıl,
bütçeden destekleyebileceğimiz süt sığırcılığı projesinin miktarı 24'tür.
Dolayısıyla, Niğde'nin talebinin çokluğu ortadadır. Buna rağmen, Niğde'de,
bütçe kaynaklı 2 kooperatife, kırsal alanda sosyal destek kapsamında ise 3
kooperatife destek verilmiştir. Yani, 5 kooperatif desteği alan il sayısı çok
sınırlıdır. Dolayısıyla, tercih itibariyle, Yakacık Kasabası kooperatifine
çıkmamıştır; ama, Niğde'nin 5 kooperatifi destek görmüştür. Normal gelişmeler
içerisinde, bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, önümüzdeki zaman içerisinde,
durumları uygun olan kooperatiflerimizi desteklemeye devam edeceğiz. Sayın
Orhan Eraslan'ın bu husustaki sorusuna cevabımızı bu şekilde arz ediyorum.
Yine, Sayın Orhan
Eraslan, elma üretimiyle ilgili konuda sorunları dile getirdikten sonra
özellikle ithalat konusu üzerinde duruyor; fakat, bu konu da güncelliğini 2003
yılının kasım ayı itibariyle sürdürdüğü bir döneme ait; dolayısıyla, elma
üreticilerinin zor durumda olduğu bir zaman dilimi. Bugün için ise elma
üretiminde çok fazla bir sorunumuz yok. Piyasa fiyatları, bugün, Niğde İlimizde
400 000 ile 750 000 lira arasında -üreticinin eline geçen fiyat- Denizli
İlimizde ise 550 000 ile 650 000 lira arasında. Dolayısıyla, 2004 sonu 2005
yılı başlarında elma üreticilerinin, geçen yıllara göre durumu nispeten daha
iyi.
Dolayısıyla, bu konuda
ithalat politikasıyla ilgili sorusuna, bugün için de yaklaşımımızı dile
getirmek üzere, şu kısa bilgiyi arz etmek istiyorum: Bilindiği üzere, ülkemiz,
Dünya Ticaret Örgütüne üye 148 ülkeden biridir ve dolayısıyla dışticaretimizin
bu uluslararası kuruluşun kuralları çerçevesinde yürütülmesiyle bir yükümlülüğü
söz konusudur. Ülkelerin tarımsal ürün ithalatında uygulayabileceği tedbirler
Dünya Ticaret Örgütü anlaşmasında belirtilmiştir. Buna göre, ülkemiz, tarımsal
ürün ithalatında üreticilerimizin mağdur olmaması için Gümrük Vergisi ile
insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması için de hayvan ve bitki sağlığı
tedbirlerini uygulamaktadır. Elma için, 2003 yılı itibariyle, Dünya Ticaret
Örgütüne taahhüt edilen Gümrük Vergisi oranı yüzde 43'tür. Ayrıca, hayvan ve
bitki sağlığı tedbirlerinin uygulanmasında da Bakanlığımızca azamî titizlik
gösterilmektedir.
Şimdi, ülkemizde yaklaşık
2 500 000 ton elma üretilmektedir. Türkiye'nin 2004 yılında elma ithalatı 2 100
tondur. Yani, tekrar etmek gerekirse, 2 500 000 tonluk bir üretimimiz var, 2
100 tonluk da bir ithalatımız var. Fiilî ithalat miktarının ihmal edilecek
kadar az olduğu ortadadır. Ayrıca, 1 Temmuz ile 1 Ocak dönemi içerisinde,
tarife kontenjanı ve dahilde işleme izin belgesi kapsamı haricinde elma
ithalatına da izin verilmemektedir. Dolayısıyla, bir taraftan, toplam üretim
içerisinde ithal edilen elmanın payı ihmal edilecek kadar az; ayrıca, bir de,
Türkiye'deki üretim sezonu içerisinde elma ithalatına bir kısıt da
getirilmektedir. Peki, buna rağmen ithal edilen ürünler nedir diye soracak
olursak, o da, özellikle turizmin çok yoğun olduğu bölgelerde gelen
misafirlerimizin ihtiyaç duyduğu ve Türkiye'de yetiştirilmeyen farklı özellikte
ve kalitede olan elmalarla ilgilidir. Türkiye'de üretilen yaygın çeşitlere izin
verilmemektedir. Dolayısıyla, ithalat politikamızda, yurtiçi üreticilerimizi,
sadece elmada değil, diğer bütün ürünlerde de benzer bir yaklaşımla korumaya
çalıştığımızı tekrar ifade ediyorum.
Sayın Orhan Eraslan, bir
başka sözlü sorusunda, Porsuk Köyünde inşa edilen göletle ilgili konuyu gündeme
getiriyor. 1994 yılında inşaına başlanmış olan ve 2008 yılında bitirilmesi
öngörülen Porsuk Göleti Sulamasuyu Projesi halen devam eden bir çalışmadır.
Projeyle, 530 hektar tarım alanına sulamasuyu götürülmesi hedeflenmektedir.
2004 yılı birim fiyatlarına göre toplam proje tutarı 2,8 trilyondur. Proje
kapsamında 2003 yılı sonuna kadar 1,8 trilyon harcanmış olup, bu sürede gölet
inşaatı tamamlanmıştır. Başlangıçta, açık kanal olarak hazırlanmış olan Porsuk
Göleti Sulamasuyu Projesi, daha sonra açık kanallarda olabilecek kayıpları
azaltarak daha fazla tarım alanını suya kavuşturmak amacıyla kapalı sistem
olarak tasarlanmış olup, kapalı sistemli proje çalışmaları son aşamaya
gelmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca alınan ilke kararı
doğrultusunda, müteahhit taahhüdünde olmayan 2005 yılı yatırım programında
işlere 1 milyar Türk Lirası iz ödenek konulduğundan, söz konusu proje için de
-cari yıl için söz konusu olmak üzere- ancak bu kadar bir ödenek konulmuştur.
Durumu bilgilerine arz ediyorum.
Malatya Milletvekilimiz
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu ise, şeker, şekerpancarı, şeker kotası ve bunun
devamıyla alakalı konuları gündeme getirmiş, bir soru önergesi şeklinde. Tabiî,
Bakanlığımızdan daha çok Sanayi Bakanlığını ve Şeker Şirketini ilgilendiren bir
konudur. Biz de sorumlu kuruluştan aldığımız -ama soruyu bize yönelttiği için-
ilgili kurumdan aldığımız cevabı kendi üslubumuz içerisinde takdim ediyorum.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun bilgilerine arz olunur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Estağfurullah...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Ülkemizin şeker üretiminde ana politikası, ithalat ve
ihracata meydan vermeyecek... İthalata imkân vermeyecek şekilde;
düzeltiyorum... "İhracata" ifadesi de var; ama, niçin olmasın ihracat;
bir gün o da olur inşallah... Ülkemizin şeker üretiminde ana politikası, iç
talebin yerli üretimle karşılanması şeklinde belirlenmiştir. Bu nedenle, şeker
üretiminde istikrarı ve kendi kendine yeterliliği sağlamak, stoklardan gelen
kamu finansman yükünü azaltmak, üreticilere düzenli bir gelir temin etmek,
uluslararası yükümlülüklerimiz çerçevesinde öngörülen tarım politikalarına uyum
sağlamak amacıyla, 1998 yılından itibaren kotalı üretim ve kademeli
fiyatlandırma uygulamasına geçilmiştir.
Şeker Kurulu, ülke şeker
kotasını tespit edip, şeker üreten şirketlere tahsis etmektedir. Pancar üretim
kotası ise, her yıl Şeker Kurulunca tahsis edilen şeker kotalarına uygun olarak
belirlenmektedir. Üreticiler kota fazlası pancarlarını teslim edip etmemekte
serbest oldukları için, düşük fiyatla pancar alımının istenmesi, yani, bir
zorluğu söz konusu değildir.
Şekerpancarı ve şeker
üretimi, son yıllarda ülke ihtiyacının üzerinde bir üretim miktarına ulaşmış ve
bunun sonucunda, ülkede zaman zaman şeker stokları meydana gelmiştir. 2001
yılından itibaren uygulamaya konulan tarımsal programın bir ayağını da,
şekerpancarı gibi ihtiyaç fazlası ürünlerin ekim alanlarının daraltılarak
yerine ülke ihtiyaçlarına cevap verecek alternatif ürünlerin yetiştirilmesi
oluşturmaktadır. Nitekim, 2003 yılında bununla ilgili bir uygulamayı ve
alternatif ürünler için telafi edici bir ödemenin yapıldığını Sayın Mevlüt
Aslanoğlu da bilmektedir; ancak, konunun hepimizin bildiği genel akışı,
çerçevesi bu söylediğim noktadadır.
Özellikle (C) kotası kapsamında fiyat farkıyla ilgili
de birkaç cümle söyleyeyim. Yine, çok bilindiği için, tekrar olduğunu bilerek
ve çok kısa tutmaya çalışarak söyleyeceğim.
Pancar üretim kotaları,
Şeker Kurulunca tahsis edilen şeker kotası ile pazarlama yılı başı şeker stok
durumu dikkate alınarak tespit edilmektedir. Şeker Kanunu ile Hammadde ve Şeker
Fiyatları Yönetmeliğine göre (A) ve (B) kotaları dışında üretilen ve teslim
edilen pancar, (C) pancarıdır ve dolayısıyla bundan üretilen şekere de (C)
şekeri denmektedir. Yurtiçi tüketimden ziyade ihracat yapma amaçlı olan bu
şekerin ihraç edilebilmesi için, uluslararası fiyatlara yakın bir üretim
yapılması söz konusudur ve dolayısıyla, buna uygun olarak şekerpancarının
fiyatının da düşük olması gerektiği konusunda bir uygulama yürürlüktedir.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu,
bilgilerinize sunuyorum efendim.
Şanlıurfa Milletvekilimiz
Sayın Vedat Melik, Toprak Mahsulleri Ofisinin bazı birimlerinde, Şanlıurfa Şube
Müdürlüğüne bağlı Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin kapatılma kararı
alındığı doğru mudur diyor. Ben, bu soruya bir cümleyle cevap vermeden önce,
kısa bir gerekçemizi ifade etmek istiyorum.
Ülkemizin içinde
bulunduğu ekonomik koşullar ve Avrupa Birliğine uyum sürecinde hazırlanan
Ulusal Programda yer alan, Bakanlığımızla ilgili kuruluşlardan Toprak
Mahsulleri Ofisiyle ilgili hükümler doğrultusunda, bu kurumun, AB ülkelerinde
faaliyet gösteren müdahale kuruluşları şeklinde yeniden yapılandırılması
öngörülmüş olup, çiftçilerimize götürülen hizmetlerin daha verimli ve dinamik
bir hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
Tarımsal alanların
yoğunluklarına göre ve birimlerin sahip oldukları hububat alım, satım, ihracat,
ithalat, depolama kapasiteleri, işyerleri arasındaki mesafeler ve yerleşim
yerlerinin sosyal imkânları gibi kriterler de dikkate alınarak yapılan yeni
organizasyon çalışmaları sonrası, 302 olan alım merkezinin adedi 210'a
indirilmiştir. Dolayısıyla, alım merkezlerinde bir azalma söz konusu olmuştur,
yaklaşık üçte 1 civarında.
Bu kapsamda Adıyaman
işyeri faaliyetine "ajans amirliği" olarak devam edecek olup,
Şanlıurfa Şube Müdürlüğüne bağlı Bozova ve Ceylanpınar Ajans Amirlikleri
faaliyetlerini "tesisli ekip" olarak sürdüreceklerdir. Ceylanpınar'da
bu kampanya döneminde yaklaşık 13 000 ton alım yapılmıştır. Bozova'da ise alım
olmamıştır.
Şanlıurfa Şube
Müdürlüğünün görev alanı kapsamında, her yıl olduğu gibi bundan sonraki
yıllarda da alım, satış, sevk, tesellüm ve diğer tüm faaliyetlerine aynen devam
edilecektir. Bu işyerlerinde çiftçilerimize hizmet verilmeye devam edilecek,
üretici mağduriyeti söz konusu olmayacaktır, 2004 yılında olduğu gibi.
Antalya Milletvekilimiz
Sayın Osman Özcan ise, Antalya Gündoğmuş İlçemizin Ümitli Köyündeki sulama ve
içmesuyu sıkıntısından bahsetmiş ve 2004 yılı programına alınarak, köyün
susuzluktan kurtarılması konusunu dile getirmiş. Ben, kendisine kısaca şöyle
cevap veriyorum:
Pınarözü kaynağının
drenaj çalışması sonucu yeterli su bulunamamıştır. 2004 yılı ek sondaj
programına alınmış; ancak, yılsonu nedeniyle sondaj çalışmasına başlanılamamış
olup, 2005 yılında sondaj açımı çalışması tamamlanacaktır.
Sulamasuyu konusuna
gelince: Sulamasuyu projesi Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce incelenmiş ve söz
konusu proje, teknik yönden hatalarının ve eksiklerinin giderilmesi için
Antalya Bölge Müdürlüğüne iade edilmiştir. Projenin onayından sonra, finansmanı
2005 yılı özel idare bütçesinden karşılanmak suretiyle yıl içerisinde
tamamlanmaya çalışılacaktır.
Sayın Osman Özcan'a bu
bilgileri özellikle ifade ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, arkadaşlarımızın sordukları sorulara cevap vermeye çalıştım.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın Aslanoğlu, kısa bir
açıklama rica edeyim; buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Tabiî.
Sayın Bakanım, ben bu
soruyu iki yıl önce sormuştum.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Ben de konuşmamın başında söyledim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - İki yıldır birileri
geliyor, kamyon kamyon bu pancarları alıyor; nereye götürdüğünü bilmiyoruz.
Kimlere satıyor, kimler alıyor; aynı tarlanın pancarı, aynı tarlanın ürünü...
Yani, birileri kamyon kamyon toplayıp... 25 000 liraya pancar topluyorlar Sayın
Bakanım; bunu, birilerine satıyorlar. Onun için, Şeker Kurulunun verdiği
kotaların dışında kalan pancar, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'ye teslim
edilmiyor, bunları başka birileri alıyor. Onun için üretici büyük zarar ediyor.
Tabiî, bu, iki yıl önceydi; aynen devam ediyor Sayın Bakanım, aynen devam
ediyor. Birileri, yani Türkiye Şeker Fabrikalarının 100 000 liraya aldığı
pancarı 25 000 liraya alıp -Şeker Kurulunun aldığı kararlar dışında- büyük para
kazanıyor.
İkincisi, Sayın Bakanım,
tabiî, alternatif ürün geliştirmeden bu kota uygulamasına geçtik ve pancar
üreticisini perişan ettik.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Özcan, çok kısa
lütfen.
Buyurun.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Gündoğmuş Ümitli Köyünün içme ve
sulamasuyuyla ilgili önergeme Sayın Bakanımız cevap verdi; çok teşekkür
ediyorum; fakat, ilgililerin Sayın Bakana verdiği cevaba göre, sondaj diye bir
şey yok.
Pınarözü Deresinde
içmesuyu için yeterli miktarda su var ve borularla, hemen, kısa sürede gelecek
şekilde. Hatta, programa bile alınmıştı, parası bile ayrılmıştı; nedense bunu
başka bir yere aktardılar. Su mevcuttur, köye yetecek şekilde içmesuyu
mevcuttur. Sayın Bakanıma herhalde yanlış bilgi verdiler, bunu düzeltmek
istiyorum.
Gerçekten, Gündoğmuş
İlçemiz mahrumiyet bölgesinde; Akdeniz'in kenarı gibi değil. 10 kilometre, 20
kilometre kuzeye gittiğiniz zaman, Toroslar, güneydoğudan da çok geri durumda.
Bunu da bilgilerinize sunmak istiyorum. Örneğin, bir cümleyle söyleyeyim,
İbradı'nın Başlar Köyü karla kaplı, yollar açılmadı. Doğum yapacak bir kadın 8
saatte Akseki'ye getirilemedi, yolda can verdi. Bunu da buradan ilgililere
duyurmak istiyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
8. - Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez
binasında tadilat ve tamirat yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/664)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
9. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa
yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/677)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
10. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve
öğrenimle ilgili bazı ifadelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/682)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
11. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden
yapılanmaya dönük çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/683)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
12. -
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim
Fakültesi inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
13. -
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu
Fen-Edebiyat Fakültesi binasının ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/685)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
14. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, üniversitelerin öğretim
kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/688)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
15. - İzmir
Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin,
kafeterya ve çayocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
16. - İzmir
Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç
bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
17. -
Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim
Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
18. - Adana
Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adlî Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip
değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
19 - Adana
Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı
iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
20. -
Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle
ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
21. -
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri
feshedilen uzman çavuşların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/711)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
22. -
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/712)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit "Sözlü Sorular" kısmının 17, 18 ve
19 uncu sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak isteğinde bulunmuştu.
23. -
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında
artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714)
ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı
24. -
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek
için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715) ve
Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı
25. -
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı
çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/716) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı
BAŞKAN - Soruları
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim. 29.7.2003
Saygılarımla.
Hüseyin Güler
Mersin
Soru 1- İşçi-memur
maaşlarına yapılan artışlar işçi emeklileri için de düşünülüyor mu?
Düşünülüyorsa, bu artışlar yüzde kaç oranında gerçekleştirilecektir?
Soru 2- Sizce, yapılan bu
artışlar işçi-memur emeklilerinin yaşam koşullarında bir iyileştirme sağlayacak
mıdır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim. 29.7.2003
Saygılarımla.
Hüseyin Güler
Mersin
Soru 1- Bugün
gazilerimize ödenen maaşla, her gün giderek ağırlaşan yaşam koşulları
içerisinde, bu ülke için yaşamlarını ortaya koyan gazilerimizin geçinmeleri
sizce mümkün müdür?
Soru 2- Gazilerimizin
yaşam standartlarını yükseltmek için hükümet olarak ne gibi önlemler almayı
düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 29.7.2003
Saygılarımla.
Hüseyin Güler
Mersin
Yapı-Yol Sendikası Mersin
Şube Başkanı Remzi Uslan, Şube Sekreteri Selahattin Aksoy, Şube Malî Sekreteri
Murat Zülfikar ve Karayolları Beşinci Bölge Müdürlüğü işyeri temsilcisi Lütfü
Şen'in, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'nun 135 sayılı Sözleşmesine, 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa ve Başbakanlığın 2003/37 sayılı
genelgesine aykırı olarak görev yerleri değiştirilmiştir.
Bu değişiklikle
çalışanlar tedirgin ve huzursuz edilmişlerdir.
Soru 1- Bu değişikliğin
gerekçeleri nelerdir?
Soru 2- Bu değişiklikler
Çalışma Örgütü (ILO)'nun 135 sayılı Sözleşmesine, 4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanununa uygun olarak yapılmış mıdır?
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, okunmuş olan sözlü sorulara Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit
cevap verecektir.
Sayın Akşit, buyurun.
DEVLET BAKANI GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin Milletvekili
Sayın Hüseyin Güler'in, işçi, memur emeklileri maaşlarının artışına ilişkin
Sayın Başbakana tevcih edilen ve Sayın Maliye Bakanına bu konuda cevaplanması
için görev verilen (6/714) sayılı sözlü soru önergesine cevap vermek için söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi,
emeklilerimizin ekonomik durumlarını düzeltmek Hükümetimizin öncelikli
icraatları arasında yer almış, buna yönelik olarak çıkarılan 8.1.2003 tarihli
ve 4784 sayılı Kanunla, Sosyal Sigortalar Kanunu ve Bağ-Kur Emeklileri ile
Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunlarına tabi emeklilere sosyal destek ödemesi
yapılması öngörülmüştür.
Söz konusu sosyal destek
ödemeleriyle birlikte, en düşük Sosyal Sigortalar Kurumu emeklisi maaşı 2003
yılında 257 000 000 liradan 332 000 000 liraya, en düşük Bağ-Kur emeklisi maaşı
150 000 000 liradan 250 000 000 liraya, en düşük tarım sigortalısı emeklisinin
maaşı ise, 66 000 000 liradan 166 000 000 liraya yükseltilmiştir. 2004 yılında
ise, 22.1.2004 tarih ve 5073 sayılı Kanunla, söz konusu emeklilerimizin
maaşlarına, ocak ayında yüzde 10 ve temmuz ayında yüzde 10 olmak üzere, yıllık
kümülatif olarak yüzde 21 oranında zam yapılmıştır. Ekonominin kalıcı ve
istikrarlı bir yapıya kavuşturulmasıyla sağlanacak gerekli ve sağlam
kaynakların temin edilmesine bağlı olarak emekli ve çalışanlarımızın
aylıklarının daha fazla artırılması, Hükümetimizin öncelikli hedefleri arasında
yer almaktadır.
Arz ederim; Heyeti
saygıyla selamlarım.
Yine, 18 inci sırada yer
alan, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler'in, gazilerimize ödenen maaşa
ilişkin Sayın Başbakana tevcih edilen ve Sayın Maliye Bakanınca
cevaplandırılması istenilen (6/715) sayılı sözlü soruya cevap vermek istiyorum.
1005 sayılı Kanun
uyarınca vatanî hizmet tertibinden sosyal yardım mahiyetinde ödenmekte olan bu
aylıklar, ilgililerin başka bir işte çalışmaları halinde kesilmemek suretiyle
bu aylıktan yararlananlara diğer emeklilere göre farklı bir imkân sağlanmış
bulunmakta olup, bu aylıklar, her yıl, ülkenin ekonomik durumu ve bütçe
imkânları çerçevesinde artırılarak ödenmektedir. 1005 sayılı Kanun uyarınca
aylık alanların kendisine, 2003 yılında 137 200 000 Türk Lirası ödenmiş, 2004 yılında
193 050 000 Türk Lirası ödenmekte, 2005 yılında ise, ocak ayından itibaren 206,
515 Yeni Türk Lirası, temmuz ayından itibaren 214,240 Yeni Türk Lirası ödenmesi
öngörülmektedir. Eşine, 2003 yılında 102 900 000 Türk Lirası ödenmiş, 2004
yılında 144 787 500 Türk Lirası ödenmekte, 2005 yılında ise, ocak ayından
itibaren 154,906 Yeni Türk Lirası, Temmuz ayından itibaren 160,700 Yeni Türk
Lirası ödenmesi öngörülmektedir. Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayı
artışları bu aylıklara da aynen yansıtılmaktadır.
Ekonominin kalıcı ve
istikrarlı bir yapıya kavuşturulmasıyla sağlanacak gerekli ve sağlam
kaynakların temin edilmesine bağlı olarak, emekli ve çalışanlarımızın,
gazilerimizin de yaşam standartlarını yükseltmek, Hükümetimizin, yine öncelikli
hedefleri arasında yer almaktadır.
Arz ederim, Genel Kurula
saygılarımı sunarım.
Yine, Bayındırlık
Bakanımıza yöneltilen ve 19 uncu sırada yer alan sözlü soru önergesi için de,
huzurlarınızda cevabımı arz etmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol
Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişiklik hakkında
Bayındırlık Bakanlığımıza yöneltmiş olduğu sözlü soru önergesini cevaplamak
için huzurlarınızdayım.
Konuyla ilgili olarak,
Mersin'deki Karayolları Beşinci Bölge Müdürlüğü çalışmalarına ait bilgiler
aşağıda gösterilmektedir.
Remzi Uslan; trafik
işletme teknisyeni olarak, Trafik Başmühendisliğimizde, pozisyonu olmamasına
rağmen, görev yapmakta iken, acil ihtiyaca binaen, Mersin il merkezine bağlı
otoyollarında, 23.6.2003 tarihinde geçici görevle görevlendirilmiştir. Mersin
otoyollarının trafik işletme teknisyeni 4 kişi olması gerekirken, 2 kişi görev
yapmaktadır.
Remzi Uslan'ın, sendika
başkanı olması nedeniyle, sendikal faaliyetlerini aksatmayacak şekilde,
28.10.2004 tarihinde trafik teknik görevlisi olarak ataması yapılmıştır.
Yine, Selahattin Aksoy,
Murat Zülfikâr ve Lütfü Şen, Karayolları Beşinci Bölge Müdürlüğünde gişe
memurları olup, 27.6.2003 tarihinde, ihtiyaca binaen geçici görevle Pozantı
Otoyol Bakım İşletme Şefliğine iki ay süreyle gönderilmişlerdir.
Adı geçen kişiler,
Yapı-Yol Sendikası üyesi olup, işyerindeki diğer sendika yönetici ve üyelerinin
arasında fark gözetmeden, dönerli bir sistemde, birer ikişer ay geçici görevle
görevlendirilmektedirler. Görevlendirilen bu kişiler şu anda gerçek tayin yeri
olan işyerlerinde görevlerini sürdürmektedirler.
Yapılan bu geçici
görevlendirmeler ve Remzi Uslan'ın tayini tamamen Çalışma Örgütünün (ILO) 135
sayılı sözleşmesine, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa uygun
olarak yapılmıştır. Şöyle ki: Adı geçen kişiler Mersin İli sınırları içerisinde
görev yaptığından aynı ilde bulunan bir başka işyerinde görevlendirilmiş
bulunmaktadırlar.
Arz eder, Yüce Meclisi,
tekrar, saygıyla selamlarım.
Teşekkür ederim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
26. - Bursa
Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli
avukatlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/718)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
27. -
Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne
zaman verileceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
28. -
İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker
gönderilmesiyle ilgili raporuna ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
29. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için
başvuranlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
30. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/728)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
31. -
Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip
verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
32. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikaları işçilerinin
çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/731)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
33. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
34. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı
fazlasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
35. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp
açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
36. - Adana
Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına
alınmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
37. -
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ziraat ve Halk Bankalarının yeni
yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/738)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
38. -
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
39. -
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki
değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/741)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
40. - Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların
ruhsat durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
41. -
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD'den sağlanan kredinin koşulla
sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
42. -
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Devlet alacaklarına uygulanan
gecikme faiz oranının indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/745)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
43. -
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan
bileşik faiz oranına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
44. -
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler
ve döviz kuruna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, 42 nci ve 43 üncü soruları birlikte
cevaplama imkânı verir misiniz?
BAŞKAN - Tamam Sayın
Bakan.
Tarım Bakanımız Sayın
Sami Güçlü 42 ve 43 üncü sıradaki sorulara birlikte cevap vereceklerdir.
45. -
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım
miktarındaki farklılıkların nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/750) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
46- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/753) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
BAŞKAN - Soruları
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın,
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 96 ncı
maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 1.10.2003
Muharrem Kılıç
Malatya
Maliye Bakanlığınca 2003
yılı konsolide bütçesine göre belediyelere ayrılan yardım miktarlarında büyük
adaletsizlikler göze çarpmaktadır.
Bu bağlamda;
Soru 1.- Merkez ilçe
nüfuslarına göre Malatya'nın Hekimhan, Doğanşehir, Battalgazi, Darende, Akçadağ
gibi büyük nüfuslu ilçelerine yapılan yardımın nüfusu daha az olan Pütürge,
Kuluncak, Kale gibi ilçelerden az olmasının sebebi nedir?
Soru 2.- Belde
belediyelerinin bazılarına, örneğin; Kurşunlu, İpekyolu, Güzelyurt
Belediyelerinde, Hekimhan Belediyesinden; keza, Yeşilyurt İlçesine bağlı
Yakınca, Gündüzbey, Bostanbaşı Belediyelerine Yeşilyurt İlçesinden fazla yardım
yapılmış olmasının sebepleri nelerdir?
Soru 3.- Yapılan
yardımlarda belediye başkanlarının mensup olduğu partilerin veya partilere
verilen oy oranlarının etkisi var mıdır? Bu adaletsiz uygulamayla sadece
belediye başkanlarını değil, halkı da cezalandırmış olduğunuzu düşünüyor
musunuz?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Maliye Bakanlığımız
tarafından çok zor koşullar altında hizmet yapmaya çalışan belediyelerimize
eylül ayı içerisinde parasal yardım yapılmıştır.
Bu uygulamada,
a) Bazı belediye
başkanlarının İktidar Partisine mensup olmaları yardım miktarının fazla
olmasında rol oynamış mıdır?
b) Belediye başkanının
İktidar Partisine mensup olmaması nedeniyle aynı nüfus yoğunluğuna sahip ilçe
ve beldeler arasında farklılık yaratılmış mıdır?
c) Bu uygulamada, 5 000
nüfuslu bir belde ve ilçe 25-30 milyar yardım yapılırken, 20-25 000 nüfuslu
ilçe ve belde belediyelerine 15-16 milyar yardım edilmesinde objektif bir
kriter var mıdır?
d) İktidar Partisine
mensup olmayan belediyelerimize çok daha az yardım yapılarak belediye başkanına
mı yoksa yöre halkına mı ceza verilmiştir?
BAŞKAN - Soruları
cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü.
Sayın Bakan, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Malatya Milletvekilleri
Sayın Muharrem Kılıç'ın ve Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun sözlü soru
önergelerinde yer alan aynı mahiyetteki sorularına cevap vermek üzere söz
aldım; kısaca aktarıyorum efendim.
Bilindiği üzere,
ülkemizde, genel olarak belediyelerimiz sınırlı malî imkânlarla hizmet sunmaya
çalışmakta, hatta, bazı ilçe ve belde belediyelerimizin devlet yardımları
dışında hiçbir geliri bulunmamaktadır.
2.2.1981 tarih ve 2380
sayılı Kanunla 10.7.2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve
bu Kanunla mülga 27.6.1984 tarih ve 3030 sayılı Kanun hükümlerine göre
belediyelere, il özel idarelerine ve büyükşehir belediyelerine genel bütçe vergi
gelirleri üzerinden, söz konusu kanunlarda belirtilen nispetler ve gerekçeler
dahilinde pay verilmektedir.
Mahallî idareler,
hizmetlerinin önemli bir kısmını bu paylarla finanse etmektedirler. Diğer
yandan, belediyelerin malî imkânlarının kısıtlı olduğu dikkate alınarak, her
yıl, Maliye Bakanlığı bütçesine, ihtiyaç duyulan belediyelere aktarılmak üzere
ödenek tefrik edilmektedir. Maliye Bakanlığı bütçesinde bulunan bu ödenek,
genel olarak, büyükşehir, büyükşehre bağlı ilçe ve belde belediyeleri ile
nüfusu 50 000'i geçen belediyeler haricindeki diğer belediyelere, il, ilçe ve
belde ayırımı yapılmaksızın, yardım olarak gönderilmektedir. Bu yardım
yapılırken, belediyenin nüfusu esas kriter olarak alınmakla birlikte, zaman
zaman, belediyelerin doğal afetlerden dolayı ortaya çıkan ihtiyaçları, kültür
ve turizm potansiyellerinin değerlendirilmesi veya belediyelerin temel
belediyecilik hizmetlerinde içine düştükleri zorluklar gibi hususlar da dikkate
alınmaktadır.
Belediyelere, diğer
yıllarda olduğu gibi 2003 ve 2004 yıllarında da, yukarıda belirtilen esaslar
dahilinde yardım yapılmış bulunmaktadır.
Bilgilerinize arz
ediyorum efendim.
Saygılarımla. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
Yine, bu soru, iki yıl
önceki bir soruydu, iki yıl önce Maliye Bakanlığının mart ayında yaptığı
yardımlarla ilgiliydi. O gün, iki yıl önce, hiç objektif değildi; ama, geçen
yıl nispeten daha objektifti.
Tabiî, tüm belediyelerin
babası Maliye Bakanlığı. Bir baba, evladını öz-üvey diye ayırmaz; ama, iki yıl
önce verilen yardımlarda, bir ilçe belediyesine 16 milyar verilirken, aynı
ilçenin bir belde belediyesine 32 milyar para veriliyordu. Orada hiçbir
objektif kriter yoktu. İki yıl önce, yani, 2003 yılı mart ayında yapılan Maliye
Bakanlığı yardımıyla ilgili bu sorumuz.
Geçen yıl nispeten daha
objektif bir hale geldi. Diliyoruz ki, bu sene mart ayında yapılacak yardımda
daha objektif kriterler uygulanır. Oranın... Çünkü, hepsi sizin öz evladınız.
Bir baba, evlatlarını öz-üvey diye ayırmaz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Efendim, bu düşüncelerinizi Sayın Maliye Bakanına
aktaracağım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
47. -
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin
altyapı gereksinimlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
48. -
Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile
ilgili yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
49. -
Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, THY'ye ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/763)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
50. -
Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/765)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
51. -
Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK
Başkanı hakkında verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/766)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
52. -
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik
karşı önlem sistemlerinin transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına
ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
53. -
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İmarbanktaki yolsuzluk iddiaları
nedeniyle aranan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/768)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
54. -
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, okullardaki kötü alışkanlıklarla ilgili
olarak istatistikî çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/769)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
55. - Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme
çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/771)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
56. - İzmir
Milletvekili Vezir Akdemir'in, orman yangınlarını ve erozyonu önleme
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/774)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
57. - Bursa
Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergâh Değişimi ve Yeni Bor
Konsantratör Tesisi projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/776)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
58. -
İstanbul Milletvekili İsmet Atalay'ın, ek Motorlu Taşıtlar Vergisine ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/777)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
59. - İzmir
Milletvekili Enver Öktem'in, iptal edilen bir sınav için yatırılan ücrete
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/778)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
60. -
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili
basında yer alan iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi (6/779)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
61. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur
sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/780)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
62. -
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, KPSS sonuç listelerinin sağlıklı
olmadığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü
soru önergesi (6/781)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
63. -
Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın, milletvekili lojmanları ile kamp, sosyal
tesis ve lokallerin satışına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/782)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
64. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in,
Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/784)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
65. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'nın okul ihtiyacına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/785)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergeleriyle ilgili süre tamamlanmıştır.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.50
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.04
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN -Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına
geçiyoruz.
Alınan karar gereğince,
bu kısmın 145 inci sırasında yer alan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Ali
Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, milletvekili lojmanlarında Mustafa
Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.
VIII. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. - CHP
Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İstanbul
Milletvekili Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, milletvekili
lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185)
BAŞKAN - Hükümet?...
Burada.
Meclis araştırması
önergesi Genel Kurulun 28.4.2004 tarihli 81 inci Birleşiminde okunduğundan,
tekrar okutmuyorum.
İçtüzüğümüze göre, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla hükümete, siyasî parti
gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer
imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri, hükümet
ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahipleri için 10 dakikadır.
Şimdi, söz alan üyelerin
isimlerini okuyorum: Devlet Bakanı Güldal Akşit, AK Parti Grubu adına Yalova
Milletvekili Şükrü Önder, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Kemal Anadol ve önerge sahipleri adına İzmir Milletvekili Kemal
Anadol.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol,
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Sayın Haluk
Koç'un, milletvekili lojmanlarında Sayın Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin
aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yakın tarihimizin içimizi burkan son derece üzücü olaylarından biri de, bugün
üzerinde konuşacağımız Mustafa Güngör'ün öldürülmesi hadisesidir. Mustafa
Güngör, daha 21 yaşında, hayatının baharında hunharca bir cinayete kurban
gitti. Bu olay, biraz önce de ifade ettiğim gibi, hepimizi derinden üzdü,
yaraladı; ama, doğal olarak, en çok ailesini perişan etti. Eski milletvekilimiz
Sayın Erol Güngör Bey, olayın faillerinin bulunması için insanüstü gayret sarf
etti, sorumlu herkese giderek derdini anlattı, faillerin bulunmasını istedi.
Yüce Meclise bu konuda
daha önce de iki araştırma önergesi verildi. Hiçbir hususun mazeret
sayılamayacağını bilerek ifade etmek isterim ki, bütün grupların desteğine
karşın, önergeler, yasama dönemleri sona erdiği için, maalesef, görüşülemedi.
Baba, mücadelesine yılmadan devam etti; dilekçelerini yetkili makamlara verdi
ve işin peşini hiç bırakmadı; ama, doğrusu, istenilen sonuç da bir türlü
alınamadı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Anadol, bu konuyu, İçişleri Bakanlığının 2003 yılı
bütçesi komisyonda görüşülürken, Sayın İçişleri Bakanına sormuş ve Sayın Bakan,
kendilerine, özel bir çalışma grubuyla konuyu araştıracağı sözünü vermişti.
Nitekim, Ankara Emniyet Müdürlüğüne Sayın Bakanın verdiği talimat uyarınca özel
ekip kuruldu, dosya yeniden değerlendirildi, bilgileri, iddia ve ihbarları
yeniden incelendi ve birkısım kişilerle yeniden görüşüldü. Dosyayı takip eden
cumhuriyet savcısı arkadaşımız, daha önce görüşülemeyen bazı eski
milletvekillerinin ifadelerini alarak olayı çözmeye çalışmıştır; ancak, bu
çabalar da şu ana kadar bir sonuç almaya yetmemiştir.
Değerli arkadaşlarım,
cinayetin işlendiği 25 Haziran 1991 tarihinden itibaren, Türkiye'de hukuk adına
önemli gelişmeler olmuştur. Bugün ülkemizdeki ceza soruşturması için lazım
gelen hukuksal yapı, pek çok Batı ülkesinden daha ileri seviyededir. Güvenlik
birimlerimizin suç soruşturmalarında kullandıkları teknoloji de, 1990'lı
yıllarla mukayese edilemeyecek derecede moderndir; ama, bir konuyu daha ifade
etmek isterim. Hükümetimizin anlayışı, ülkemizin tam bir hukuk devleti olması
için yapılması gereken her işi zaman geçirmeden yapmaya endekslidir. Bu bağlamda,
faili meçhul cinayetlerin üzerine devletin bütün imkânlarıyla gidilmesine, bu
manada, mümkün olan her çarenin kullanılmasına kararlıyız. Bunu, her vesileyle,
kamuoyumuzla paylaşıyoruz.
Mustafa Güngör dosyası
savcılığın elindedir. Emniyet Teşkilatımızın bütün imkânları savcılarımızın
emrindedir. Siyasî irade olarak İçişleri Bakanımızca, dosyanın faillerinin
bulunması konusunda ilgililere emir verilmiştir. Bu tarz olayların
aydınlatılması, titiz ve uzun soluklu bir çalışmayı gerektirmektedir. Güvenlik
mensuplarımız da, faillerin tespit edilerek yakalanması için çok yönlü olarak
çalışmalarını sürdürmektedirler. Ümit ediyorum ki, yakın bir gelecekte emniyet
güçlerimiz bu olayı aydınlatacak ve faillerini adalete teslim edecektir.
Buna rağmen, olayla
alakalı olarak soru işareti taşıyan herhangi bir hususun kalmaması için,
ülkemizin en şeffaf kurumu olan Parlamentonun araştırma yapmasında yarar
olduğunu düşünüyorum ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, yeniden, saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
teşekkür ediyorum.
AK Parti Grubu adına,
Yalova Milletvekili Şükrü Önder
Sayın Önder, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu tarafından verilen, milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün
öldürülmesi olayının aydınlatılması ve sorumlularının belirlenmesi amacıyla,
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerinde AK Parti grubu adına söz aldım.
Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Ankara Oran Semtinde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi
lojmanları 6 ncı sokak, 23 numarada, İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün
ikametindeki lojmanda, 24 Haziran 1991 günü, oğlu 1970 doğumlu Mustafa Güngör
öldürülmüş olarak bulunmuştur. Olay nasıl gelişmiştir; bilenler için kısmen
hafızaları tazelemek, olayı hiç bilmeyenler için kısa bir özet sunmak istiyorum.
Olay tarihinden bugüne kadar basınımızda yer alan çeşitli yazılardan derlemiş
olduğum bilgilere göre, olayla ilgili gelişmeleri sizlere aktaracağım; çünkü,
halihazırda, konu cumhuriyet savcısının hazırlık safhasında olduğu için, bazı
bilgilerin söylenmemesinde fayda görüyorum.
Mustafa Güngör, Gazi
Üniversitesinde öğrencidir. Kendisi, 21 yaşında, 2 metre 4 santim boyunda, son
derece güçlü bir fiziğe sahip, basketbolle uğraşan, sportmen bir gençtir;
çevresiyle, arkadaşlarıyla diyaloğu iyi olan, biraz müziğe meraklı, herkes
tarafından beğenilen, tabiri caizse, halk arasında "yakışıklı"
denilen bir şahıstır.
Kurban bayramı olması
nedeniyle, aile, İzmir'e ziyarete gider; Mustafa Güngör, evde yalnız kalır.
Okuldan arkadaşı olan Çiğdem Taşdemir'le arife günü buluşur, Kızılay'da bir
yemek yerler ve vermiş oldukları randevu gereği, bir gün sonra, 24.6.1991 günü,
Çiğdem'i, saat 13.00'te, evde olmak üzere, davet eder. Kız arkadaşı ve kız
arkadaşının yanında erkek kardeşi Hüseyin olmak üzere, saat 13.00 sıralarında
belirtilen adrese gelirler, kapıyı çalarlar; ancak, kapıyı kimse açmaz. Kız
arkadaşı -daha önce de geldiğini tahmin ediyoruz- arka kapının açık olacağını
düşünür ve arka kapıya geçtiğinde arka kapının gerçekten açık olduğunu görünce
eve girer, evde Mustafa'ya seslenir, araştırır; ancak, herhangi bir cevap
alamaz. Yukarı, yatak odalarına çıktığında, Mustafa Güngör'ün, yatak odasında
sırtüstü vaziyette, bir kolu bükülmüş, ayakları divandan dışarıya sarkmış,
gözlüğünün bir kısmı ensesinin altında, bir gözlük camının da banyo kapısında
kırılmış vaziyette, düşmüş vaziyette görür ve Mustafa'nın yanına gittiğinde
şahsın ölmüş olduğunu tespit eder -kendi beyanına göre, gazetedeki ifadelerden
kendi beyanına göre, emniyetin yapmış olduğu araştırmaya göre- ve telaşlanır,
olay yerinden şiddetle uzaklaşırlar; ancak, aradan yaklaşık 11-12 saat geçer,
polise haber verilmez. Yaklaşık 11-12 saat sonra, 155 Polis İmdat'a bilgi
vermek suretiyle, lojmanlarda görevli komiser olayla ilgili tespitlere başlar.
Başka bir deyişe göre ise, 25.6.1991 günü lojmanlar girişindeki polislere
cinayet ihbarı yapılmış ve görevliler bu ihbar üzerine eve incelemeye
gitmişlerdir; yalnız, aradan bir gün geçtikten sonra. Olay yerine gelen
ekiplerin yapmış olduğu tespitlerde, az evvel ifade ettiğim gibi, şahsı yatar
vaziyette görürler. Bunun haricinde, banyo kapısının üzerinde kan lekelerinin
olduğu, banyo içerisinde 2 tane ıslanmış yastığın bulunduğu ve banyo
lavabosunun üzerinde, rujla yazılmış, herhangi bir anlam ifade etmeyen "SA
YAA RG SOY SSG UZ" ibarelerinin olduğu, banyodaki küvet içerisinde ayrıca
2 adet yastık olduğu görülmüştür.
İlk tespitlerde, maktulün
atardamarının kesici ve delici bir aletle kesilerek öldürüldüğü, olay yerinde
fotoğrafçı, parmak izi uzmanı ve kimyagerden oluşan ekip tarafından inceleme
yapılmak suretiyle belirlenmiştir; ancak, daha sonraki gün ceset üzerinde
yapılan otopside, sol burun kanadından girişi, kafa arka bölümünden çıkışı olan
ateşli silah yarasının tespiti üzerine, cinayetin işlenmesinde ateşli bir
silahın da kullanılmış olduğu gündeme gelmiş ve cesedin bulunmasından, tahminen
25-26 saat sonra, polislerce, olay yerine gidilerek, cinayette kullanılan
ateşli silaha ait kovan ve mermi çekirdeğinin araştırması yapılmıştır; ancak,
yine, bazı basından edindiğimiz bilgilere göre, olayın o günkü asayiş şube
müdürlüğü görevini yürüten Gani Yıldırım -rahmete kavuştuğunu söylediler-
tarafından verilen ifadede de "biz olay yerine gittiğimizde, birçok
bakanın ve milletvekilinin olay yerinde olduğu ve iz ve delil toplamada çok
güçlük çektiklerini" ifade etmişlerdir. Gerçekten, bu tür olaylarda, olay
mahallinde yapılacak değerlendirmelerin son derece önem arz ettiği, olayın
açıklığa kavuşması açısından olay yerinde iz ve delil toplamanın, polis
açısından son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim; ancak, böyle bir
olayla karşılaşıldığı için, delil toplamada sıkıntı çektiklerini ifade etmiştir
ve mermi çekirdeği bulunamamıştır. Boş kovan bulunamaması, belki doğaldır;
ancak, yüzde 80, yüzde 90 olaylarda, polis tarafından, mermi çekirdeği, ya
şahıs üzerinde ya duvar üzerinde ya da herhangi bir yerde bulunmuştur.
Bulunmadığı takdirde, ilk akla gelen soru, bu işin daha profesyonelce yapıldığı
şeklinde düşünülmektedir.
Ceset üzerinde, kesici,
delici alet yarası, ateşli silah yarası ve boğulma tespit edilmesine rağmen
-ki, bir basın bülteninde de, gazetede de boğulmadan söz ediliyor. Bunlar, adlî
tabiplikçe verilen raporlarda mutlaka vardır; ancak, biz, adlî tabibin vermiş
olduğu bu raporları incelemedik. Yarın öbür gün, Meclisinizin uygun görmesi,
Yüce Heyetin uygun görmesi halinde, araştırma komisyonu kurulduğu takdirde, bu
raporlar da mutlaka ele geçirilecek ve raporlar üzerinde gerekli araştırmalar
yapılacaktır- ateşli silah yarası ve boğulma tespit edilmesine rağmen, asıl
ölüm sebebi, ölüm saati ve hangi işlemin daha önce yapıldığı hakkında tespitler
tam olarak bilinememektedir.
Maktule haricen yapılan
ölü muayenesinde, darp ve cebir izi olmadığı, fiilî livataya maruz kalmadığı
belirtilmiştir. Ayrıca, tutanaklarda, olay yerinde boğuşma ve mücadele izlerine
rastlanmadığı da ifade edilmiştir.
Olayın ihbarından olay
yerindeki bulguların eksikliğine, ceset üzerindeki yaraların belirlenmesinden
olayda kullanılan kesici, delici alet, silah ile silaha ait kovan ve mermi
çekirdeğinin olay yerinde bulunmamasına ve banyodaki şifreli yazıların
anlamının tespit edilememesine kadar her noktası ayrı bir soru işareti olan
cinayet olayı senelerdir gizemini korumuştur; olayın 24 saat giriş ve çıkışı
polis tarafından kontrol edilen ve devamlı polis tarafından denetlenen bir mahalde
işlenmiş olması, maktulün fizikî yapısı nedeniyle 1 kişi tarafından
işlenemeyeceği, en az 2 kişinin işbirliğini gerektirdiği, mutlaka eve
giriş-çıkışında dikkat çekileceği, ev ve komşularından hiç kimsenin şüpheli
kişi veya kişileri görmemesi yönlerinden dolayı çok ilginç bir hal almıştır.
Kamuoyunun yakın ilgisini
çeken ve Türkiye Büyük Millet Meclisi lojmanlarındaki ilk adlî vaka olan bu
elim cinayet, toplumda büyük yankı uyandırmıştır. Görsel ve yazılı medyada günlerce
yer alan, köşeyazılarına konu olan cinayet hakkında kamuoyunda çeşitli
değerlendirmeler yapılmıştır.
Olayın fail veya
failleriyle ilgili olarak, bu kadar sıkı koruma önlemleri olan bir yerde,
dışarıdan gelen kişilerin böyle bir cinayete teşebbüs edemeyecekleri,
dolayısıyla, faillerin içeride ikamet edenler veya görev yapanlar olduğu, failin
veya faillerin ruhsatlı silahla işledikleri cinayette, delil bırakmamak için
kovan ve mermi çekirdeğini olay yerinden aldıkları -ki, bunda,
milletvekillerimizin tamamı kastedilmiştir ruhsatlı silahları olduğu için-
kapılarda zorlama olmadığı, olay yerinde boğuşma emaresi olmadığına göre fail
veya faillerin tanıdık birisi olduğu; görevlilerin şüpheli hiçbir kişi veya
kişilerin olay günü lojmanlara giriş çıkış yapmadığını belirtmesi; kamuoyunda
olayın nedeni olarak da, maktulün bir milletvekilinin genç eşiyle yasak
ilişkide bulunduğu, Türk-Kürt çatışmasının bir neden olabileceği, Hizbullah
veya PKK terör örgütünün eylemi olabileceği, baba Erol Güngör'ün 1990 senesinden
önce Tariş'te Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı ve bu görevi esnasında bazı
işçileri görevden çıkardığı, bunlar tarafından böyle bir olayın yapılabileceği
şeklinde yorumlar önplana çıkmıştır.
Olayın aydınlatılamaması
ve fail veya faillerin bulunamamasıyla ilgili olarak da, olayın siyasî baskılar
nedeniyle polis tarafından açıklığa kavuşturulamadığı; kovuşturma yapanların
yeterli teknik imkâna sahip olmaması, hataları veya yetersizlikleri; güvenlik
görevlilerinin çeşitli nedenlerle kasıtlı davrandıkları şeklinde ifadeler
basında yer almıştır.
Olayın üzerinden yaklaşık
ondört yıllık bir zaman geçmiştir; ancak, geçen bu zaman zarfında teknolojinin
gelişmesi ve yeni metotlardan yararlanmak suretiyle, olay yerinde elde edilmiş
olan kan, kıl veya diğer maddî deliller -ki, bunlar içerisinde bazı tespit
ettiklerim var; ama, az evvel ifade ettiğim gibi, hazırlık aşamasında olduğu
için söylemeye gerek görmüyorum; bu maddî deliller- adlî emanetten alınmak
suretiyle tekrar değerlendirmeye tabi tutulmaları; o günün politik ortamından
uzaklaşmış olarak, alınamayan ifadelerin alınmasının, yetkililerce
değerlendirilememiş olan ince ayrıntı ve teferruatın, olaya ait fotoğraflar ve
video kasetteki görüntüler üzerinde tekrar incelemenin, olayın aydınlatılmasında
yeni ipuçları ortaya çıkaracağı kanaatindeyim.
Emniyet yetkililerinin
olayı çözememesinde, dokunulmazlık ayrıcalığının milletvekili eş ve çocuklarına
da tanındığı, dokunulmazlığın cinayete kalkan olarak kullanıldığı, devlet kurum
ve çalışanları ile Yüce Meclisin saygınlığının yaralandığı bu elim olayı,
birçok soru işareti içeren safhaların tekrar incelenmesi ve faillerinin
bulunması için, yıllardır evlat açısı çeken anne-babanın acılarının gerçek
suçlu veya suçluların yakalanarak adalet önüne çıkarılmasıyla biraz
hafifleyeceği için, hukuk devletinde suç işleyenlerin işlemiş oldukları suçun
cezasını mutlaka çekeceklerini bilmeleri için, devlet adına görev yapan
güvenlik görevlileri ve adlî görevlilerin bir nebze de olsa zedelenmiş olan
güven duygusunu tekrar kazanacakları için, o dönemde görev yapan sayın
milletvekillerimizin kıymetli eş ve çocuklarının şaibe altından kurtulacağı
için, Yüce Meclisimizin saygınlığı üzerindeki gölgenin kalkacağı için, bu
araştırma önergesine, biz, grup olarak "evet" demeyi uygun görüyoruz.
Bir daha böyle üzücü
olayların meydana gelmemesi dileğiyle, oyumuzun olumlu olacağını tekrar ifade
eder, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Önder,
teşekkür ediyorum.
Son konuşmacı, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve önerge sahipleri adına, İzmir Milletvekili Kemal Anadol.
Sayın Anadol, buyurun.
(Alkışlar)
Sayın Anadol, sürenizi
birleştirerek kullanmanızı temin edeceğim.
CHP GRUBU ADINA K. KEMAL
ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve daha önce konuşan,
hükümet adına konuşan Sayın Bakana, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
konuşan sayın sözcüye, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ve tüm
milletvekillerine teşekkür etmeyi, yerine getirilmesi gereken bir borç
sayıyorum, tekrar, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
23-24 Haziran 1991'de İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör,
milletvekili lojmanları 6 ncı sokak 23 nolu evinde hunharca öldürüldü.
Şimdi, bu Parlamentoda,
eski dönemlerde milletvekili olan ve lojmanlarda oturan arkadaşlarımız çok iyi
bilirler. Milletvekili lojmanları, çevresi duvarla çevrili, bir sabit karakolu,
seyyar devriyeleri olan ve yirmidört saat güvenlik güçlerinin gözetiminde, güvencesinde
olan bir kampustur.
Ayrıca, bir noktaya
dikkatinizi çekmek istiyorum: O sırada, hükümette değişiklik olmuştu; iki gün
önce Kültür Bakanlığından ayrılan Namık Kemal Zeybek, olayın cereyan ettiği 6
ncı sokağın hemen arkasında ikamet ediyordu ve özel korumaları vardı; yani,
mevcut güvenlik sisteminin dışında, Sayın Namık Kemal Zeybek'in özel korumaları
vardı. 7 nci sokak 41 noda ikamet eden, aynı şekilde iki gün önce Başbakan
Yardımcılığından ayrılan Sayın Mehmet Keçeciler vardı, onun da, özel güvenlik
mensupları çevresindeydi. Yine, 7 nci sokak 39 numarada, aynı şekilde iki gün
önce İçişleri Bakanlığından ayrılan Sayın Abdülkadir Aksu ve çevresinde
güvenlik görevlileri vardı. Ayrıca, eskiden sıkıyönetim komutanı olduğu için, o
sırada milletvekili olan Sayın Recep Ergun gibi özel statüsü bulunan
milletvekillerinin de çevresinde -yasa gereği- özel güvenlik mensupları vardı.
Yani, öyle bir yer ki bu kampus, neredeyse milletvekili sayısı kadar polis var,
sabit karakol var, seyyar ekipler var; orada milletvekilleri var, çocukları
var, eşleri var, bir miktar Meclis personeli var ve güvenlik güçleri var, başka
kimse yok. Böyle bir yerde, bu kadar cesaretle, hunharca bir cinayet işlenmesi
çok manidar. Benden evvel, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan
arkadaşım detaylarıyla anlatmaya çalıştı.
Şimdi, milletvekili
lojmanlarını korumak, onların eş ve çocuklarının can güvenliğini sağlamakla
görevli amir ve polislerin kişisel sorumluluklarının araştırılması ve
haklarında ihmal, ağır ihmal, kasıt, görevi kötüye kullanma gibi bir soruşturma
açılması gerekmez mi? Böyle bir olay olmuş, orada nöbetçi var. Nöbette bulunan
amirlerin, komiserlerin, polislerin hepsinin ismi belli, görev saatleri belli.
Bir soruşturma açılması gerekmez mi?
Mesela, bir başka olay
oldu. Doğrusunu anlatayım. 8 Ağustos 2000 günü, Yahya Murat Demirel, Sivas'ta
bedelli askerlik yaparken -anımsarsınız- kışlaya giren birisi tarafından
bıçakla yaralanmıştı. Hemen, kışlanın güvenliğinden sorumlu iki subay askerî
mahkemeye sevk edildi, tutuklandı ve cezalandırıldı. Normali budur. Oysa, Yahya
Demirel'in kışlada bıçaklanmasından çok daha vahim şekilde, demin anlatıldığı
gibi, bu kadar hunharca bir cinayet işlenmiş; ama, bir tek polis hakkında dahi
soruşturma açılmamış, ihmalden bile dava açılmamıştır.
Daha sonra, olay, şu anda
da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal etmiştir. Dikkatinizi çekerim,
ilginç bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmiş; yani, Türkiye'de
yargı yolu tüketilecek, ondan sonra İnsan Hakları Mahkemesine gidilecek;
burada, yargı yolu başlamadığı için İnsan Hakları Mahkemesine gidilmiş. Ondört
senedir savcılar dava açıp yargı
sürecini başlatamadıkları için, babası Erol Güngör, İnsan Hakları Mahkemesine
gitmiştir ve bir tek kuruş tazminat istemeden gitmiştir; tazminat talebi yok.
Orada, davayı inceleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümete soruyor; diyor
ki "bir soruşturma söz konusu oldu mu, o sırada görev yapan polisler ve
güvenlik güçleri için?" Cevap; yani, bizim hükümetin Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine cevabı: "Dilekçe sahibinin (davacının) öldürüldüğü
milletvekili konutları sitesinde uygulanan güvenlik önlemleri konusunda hiçbir
soruşturma açılmadığını bilgilerinize sunmakla şeref duyarım." Cevap bu.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Tarih, imza...
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, işin bir başka yönü: Basında haberler çıktı -demin
arkadaşım söyledi- kıskançlık cinayeti denildi, aşk cinayeti denildi. İhbar
mektupları geldi polise, savcılığa. Cinayetle irtibatlandırılan milletvekilleri
ile eş ve çocuklarının adı geçti. Bunlar, dedikoduyu aşarak, gazete sütunlarına
intikal etti, demin sayın sözcünün söylediği gibi. Arkadaşlar, emniyetin,
savcının bunları ihbar kabul etmesi gerekmez mi?! Hiçbirisinin ifadesi alınmadı
ve adı geçenlerin de kişilik hakları zedelenmiş oluyor aynı şekilde,
milletvekili eşi, çocukları, kendisi vesaire...
Neden kimsenin ifadesi
alınmadı? "Özel statü" gerekçe olarak ortaya konuldu, özel statü...
Ne demek özel statü? Orası bir kampus, Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarının
kaldığı, ikamet ettiği kampus. Milletvekilinin kendisi bile, gönüllü ifade
verecekse, çağrılır, vermek istiyorsa da ifadesi alınır; hiçbir engel yok.
Eşinin dokunulmazlığı var mı milletvekilinin, çocuklarının dokunulmazlığı var
mı, özel statünün içerisine bu girer mi? Bunu da sormuş Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi hükümete. Özel statü şeklinde cevap gelince, bu kez bir müzekkere
daha yazmış Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim hükümetimize. "Türkiye
Cumhuriyetinde, milletvekili dokunulmazlığı, eş ve çocukları da kapsıyor
mu?" Soru bu. Yani, ülkemizi bu kadar küçük düşürmeye, ülkemizdeki
milletvekili dokunulmazlığının çocuklara, eşe sirayet ettiği gibi bir izlenim
vermeye kimin hakkı var arkadaşlar?! Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu
cevaplardan tatmin olmayınca, 16.3.2004 tarihinde, oybirliğiyle, başvuruyu
kabul etmiş oluyor.
Değerli
milletvekilleri, savcı ve polisler, olaydan sonra, cinayet mahallinde parmak
izi, bıçak, boş kovan, mermi çekirdeği, delil ve ipucu olmadığını söylediler,
gazetelere verdikleri demeçlerde, beyanlarda.
Şimdi, deliller nasıl
karartıldı, size onu anlatmak istiyorum. Demin söylediğim gibi, 23-24 Haziran
1991'de, hunharca bu cinayet işlendi. Sonra, cenaze memleketine götürüldü ve
merhum Mustafa Güngör toprağa verildi, cenaze töreni yapıldı ve bunun dinî
inançları gereği, işte, mevlit okunacak vesaire, bir süre geçmesi lazım. Bu
süre devam ederken -Erol Güngör'ün milletvekili sıfatı devam ediyor,
dikkatinizi çekerim; çocuğunu defnetmiş İzmir'de, gereken neyse, o süreyi geçiriyor-
aradan on gün bile geçmeden -değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekerim, 4
Temmuz 1991 günü, aradan on gün bile geçmeden-Türkiye Büyük Millet Meclisinden
gelen işçiler, Ankara Emniyet Müdürlüğünden gelen komiser ve polisler, Erol
Güngör'e sormadan, muvafakatını almadan -Erol Güngör evini falan boşaltmamış
daha, milletvekilliği devam ediyor, lojman ona tahsis edilmiş- sormadan,
cinayetin işlendiği lojmanı temizlemişlerdir; bu, dünyanın hiçbir yerinde görülecek
bir olay değil arkadaşlar. Temizlemişler... Haberi yok...
Şimdi, diyorlar ki:
"Neden temizlediniz?.." Daha sonra sorulduğunda: "Efendim, biz,
delilleri, ne varsa, tedarik ettik, onun için temizledik..." Oysa, bu, o
kadar saçma bir yanıt ki, şimdi arz edeceğim. Delilleri filan aradıkları yok demek
ki; bu temizleme sırasına -yani, olay sırasında değil, temizleme sırasında-
Erol Güngör'e ait Lama marka tabanca ve 25 adet tabanca mermisini bulmuş
polisler; yani, olaydan sonra gittikleri vakit bulamamışlar "bütün
delilleri topladık" diye temizliği yapıyorlar, temizlik yaparken fark
ediyorlar ki, Erol Güngör'e ait ruhsatlı, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
verilme ruhsatlı Lama marka bir tabanca ile 25 mermi var; bunu, ancak temizlik
yaparken fark ediyorlar. Bu, ne kadar gayri ciddî biçimde çalıştıklarını, ne
kadar gayri ciddî biçimde delil topladıklarını, daha doğrusu toplamadıklarını
ortaya koyan çok önemli bir olay. 4.7.1991 tarihli tutanakta mevcut, hepsi
dosyamızda var.
Peki, delilleri
topladınız -"topladık" diyorlar, "onun için temizlik
yaptık" diyorlar- iş bitti. Aradan beş gün sonra, temizlikten
de beş gün sonra -9.7.1991 tarihli tutanakta var- bu sefer
içeri giriyorlar, tekrar, hane sahibinin, Erol Güngör'ün filan haberi yok,
İzmir'deler; anahtarı, arkadaşı Orhan Veli Yıldırım'a bırakmışlar, evine, ondan
alıyorlar ve yatağın içinde mermi çekirdeği arıyorlar. Yatağı kullanılmaz halde
delik deşik edip atıyorlar. Yani, önce "delil topladık" diye ev
yıkanıyor, temizleniyor, deliller
sıfır, yok ediliyor; ondan sonra, tabanca bulunuyor; daha sonra da, aklı başına
geliyor soruşturmayı yapanların, incelemeyi yapanların, bu sefer yatağın içinde
mermi arıyorlar; tabiî, bulamıyorlar.
Değerli milletvekilleri,
çok daha önemli bir konuyu arz etmek istiyorum. Olaydan sonra, 24 Haziran 1991
gecesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü Foto Film Şube Müdürlüğü olay yerinde video
çekimi yapıyor ve bu video çekimini daha sonra Erol Güngör öğreniyor ve
emniyete gidip, çok büyük, çok zor bir ezaya, cefaya katlanarak, oğlunun içinde
bulunduğu durumu da gösteren, evin durumunu belirleyen video filmini
seyrediyor. Seyrederken, yerde bir şövalye yüzük görüyor. Deliller arasında
yok, toplanan deliller arasında filan yok; ama, videoda o yüzük duruyor. Hemen
Adalet Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına yazılı başvuruda bulunuyor:
"Burada yüzük var; polisin çektiği, Foto Film Şube Müdürlüğünün çektiği
yüzük var." Ankara Emniyet Müdürlüğü 20 Şubat 1992 tarihinde bir cevap
yazısı yazıyor: "Bu yerdeki, yüzük değil, SHP rozetidir" diyor.
Nereden çıktı rozet filan derken, 29 Mayıs 1992'de Ankara Emniyet Müdürlüğü
tekrar cevap yazısı yazıyor: "Kesin olarak adlandırılacak bir cisme
benzetilememiştir" diyor. Ama, o cisim, kesin olarak adlandırın,
adlandırmayın, SHP rozeti, yüzük, hiçbiri yok ortada! Yok! Polis her şeyi
toplamış "delilleri topladık" diyor; bu cisim yok ortada. Sayın Erol
Güngör Ankara Cumhuriyet Savcılığına başvuruyor ve onun marifetiyle, 9 Eylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin 3 öğretim üyesinden oluşan bilirkişiye
kaset incelletiriliyor ve 20.10.1995 tarihinde bu 3 bilirkişi, bilimadamı,
şövalye yüzük olma ihtimalinin çok yüksek olduğu yönünde bir rapor veriyor.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, dikkatinizi çekmek istiyorum. Demin, değerli arkadaşım, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu sözcüsü, çok doğru bir şey söyledi mermi çekirdeğiyle
ilgili. Mermi çekirdeği, televizyon değil, buzdolabı değil, küçücük bir cisim;
yani, bunun, hassas biçimde olay yerinde inceleme yapılması ve hassas biçimde
bulunması lazım, titiz biçimde çalışılarak bulunması lazım. Siz evi temizlerseniz,
ne yüzük kalır ortada ne mermi çekirdeği kalır; bunun izahı yok.
Değerli milletvekilleri,
belirtmek zorundayım; o sırada İçişleri Bakanı Sayın Kalemli; yani, Sayın Aksu
İçişleri Bakanlığını bırakmış, olay üç gün sonra olmuş, Sayın Kalemli İçişleri
Bakanı olmuş ve Sayın Kalemli, 25 Ocak 1996'da Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı oluyor. 25 Ocak 1996'da Başkan oluyor, on gün sonra 5 Şubat 1996'da ilk
icraatı, lojmanı boşaltmak oluyor -Erol Güngör'ün lojmanını- ve sayın
milletvekilleri, çok hazindir -şu andaki Meclis deposunda- maktul, merhum
Mustafa Güngör'ün resimleri, kalemleri, defterleri, karneleri, çocukluğuna ait
ne hatıra varsa, şu anda Meclisimizin deposunda. Katil bulunmadı; ama, bunların
hepsi şu anda Meclisimizin deposunda.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi üyesinin bir çocuğunun katilini bulamazsa,
sokakta kimsesiz, sahipsiz, sıradan vatandaşın can güvenliği olur mu?! Nasıl
rahat dolaşacak o insan?! Nasıl biz örnek olacağız yurttaşlara?! Millî iradenin
temsilcisi, tecelligâhı Meclisin bu şekilde özel korunan bir yerinde faili
meçhul cinayet olması ve bunun ondört yıldır bulunamaması, bizim için, emniyet
güçleri için, yargı için, devlet için bir nakısadır. Bunun bir an evvel
düzeltilmesi lazım, bir an evvel ortadan kalkması lazım.
Ben şuna inanıyorum:
Siyasî olsun, adi olsun, çok karışık cinayet haberleri okuduk, okuyoruz hâlâ,
yıllardır, gazetelerde. En son, işte, öldürülen ressam vesaire... Bugünlerde de
güncel biçimde bu tür haberleri okuyoruz. Polisimiz, çok titiz çalışmayla,
bazen çok erken, bazen uygun sürede, geç de olsa, cinayetin faillerini buluyor;
ama, burada bulmak için değil, bulmamak için uğraşan elemanların, insanların
olduğu kanısı ister istemez insana yerleşiyor.
Şimdiye kadar
Meclisimizin bunu ele alması gerekirdi. İki defa verilen önerge kadük olmuş.
Ben, şu kürsüden, seçildiğimizden bu yana, 3 Kasımdan bu yana yaptığımız
temaslarda bu konuya büyük duyarlılık gösteren ve gündeme alınmasını isteyen
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç'a teşekkürü bir borç
biliyorum. O duyarlılık gösterdi, "eğer bizim dönemimizde bu olayı ortaya
çıkaramazsak, biz de öbür meclisler gibi bu konuda vebal altında kalırız,
kalmayalım" dedi. O bakımdan, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
dünya -evrensel anlamda- hukuk literatürüne giren bir söz vardır;
"gecikmiş adalet, adalet değildir." Biz, gecikmiş adalet filan değil
-vazgeçtik gecikmesinden, vazgeçtik adaletin tecelli etmesinden, bunlar geçti-
gerçeği öğrenmek istiyoruz. Katil kim, bu hunharca cinayeti kim işledi; hiç
olmazsa o ortaya çıksın. Bunu ortaya çıkarmak için başka hiç çare yok; bizim,
Meclis olarak duruma elkoymamız lazım; yani, bu önergeyi kabul ederek komisyonumuzu
kurmamız lazım. Bu, gerçekten partilerüstü bir meseledir, siyasî tarafı yoktur.
Meclis olarak aslî görevimizi bir an evvel yerine getirmek bizim görevimizdir.
Sözlerimi bitirirken, son
olarak şunu söyleyeceğim: Değerli milletvekilleri, bu kitap, Erol Güngör'ün Türkiye Büyük Millet
Meclisine yazdığı dilekçedir; bu kadar uzun. Ne zaman yazmış; 10 Kasım 1997'de
yazmış. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazmış, hiçbir cevap
alamamış. Müteaddit müracaatları olmuş; onlara da bir yanıt alamamış.
Dilekçenin sonunda: "Ben, ülkemin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
sürekli olarak, oğlumun öldürüldüğü günden bu yana, Türkiye Büyük Millet
Meclisini ve ülkemi yöneten politikacıların anlayışında olan
politikacılarca yönetilmeye devam
edebileceğine, bugün dahi o anlayışta olanlar yönetiyor olsa bile, inanmıyorum.
Ben, ülkemin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bir gün, mutlaka, cinayetlerin
katillerini bulmanın devletin görevi olduğunun, bu görevin yaşama hakkının bir
sonucu ve güvencesi niteliğinde olduğunun ve bu nedenle de, devletin,
cinayetlerin faillerini bulmak ve katillerini cezalandırmak mecburiyetinde
olduğunun bilinç ve inancında olacak yöneticilere kavuşacağına inanıyorum"
demiş, en kötü döneminde, cevap
alamazken.
Çok üzücü bir oturum
yapıyoruz; ama, bunun tek kıvanç verici tarafı, işte bu Meclisin, o yöneticilerden,
elbirliğiyle bu cinayeti açığa çıkarma iradesine sahip milletvekillerinden
oluştuğunu görüyorum; o bakımdan, yüreğime biraz su serpiliyor.
Sözlerimi bitirirken,
şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yüce Meclise saygılar sunuyorum;
hepinize, yürekten teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Anadol.
Saygıdeğer
milletvekilleri, merhum Mustafa Güngör'e Allah'tan rahmet diliyoruz ve kederli
ailesine de taziyetlerimizi sunuyoruz. Konunun da, ümit ediyoruz ki, en kısa
zamanda açıklığa kavuşması gerçekleşir.
Şimdi, Meclis araştırması
önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlandıktan sonra, Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meclis araştırmasını
yapacak komisyonun 12 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma
süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden
başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun gerektiğinde
Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 9 Şubat 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 18.50