BIM 2 3 2005-02-23T16:34:00Z 2005-02-23T16:34:00Z 51 31641 180359 TBMM 1502 360 221493 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

  DÖNEM : 22 CİLT : 73 YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

55 inci Birleşim

8 Şubat 2005 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, ülkemizde spor eğitiminin önemi ile sporun yaygınlaşması için yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. - İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşandığı iddia edilen olaylara ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

3. - Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan'ın, Kuzey Irak'taki son gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Murtuz Aleskerov'un davetine icabetle Azerbaycan'a yapacağı resmî ziyarete katılacak heyete ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/745)

2. - Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/746)

3. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/269) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/247)

4. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Yükseköğretim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/323) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının araştırılarak kamu ve özel sektör yatırımlarının artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/524) (S. Sayısı: 742)

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/525) (S. Sayısı: 743)

3. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/527) (S. Sayısı: 744)

4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/528) (S. Sayısı: 745)

5. - İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/549) (S. Sayısı: 746)

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. - (10/238) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, bazı devlet üretme çiftliklerinin kiralanmasına  ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

2. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

3. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, elma ithalatının yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/740) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

4. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

5. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/754) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

6. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, TMO Şanlıurfa-Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/770) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

7. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Gündoğmuş-Ümitli Köyünün içmesuyu sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/793) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

8. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)

9. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/677)

10. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı ifadelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)

11. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)

12. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)

13. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)

14. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)

15. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)

16. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)

17. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)

18. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adlî Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)

19. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)

20. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)

21. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/711)

22. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/712)

23. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

24. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

25. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

26. - Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)

27. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)

28. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)

29. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)

30. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/728)

31. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)

32. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikaları işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)

33. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)

34. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)

35. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)

36. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)

37. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ziraat ve Halk Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/738)

38. - İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)

39. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/741)

40. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)

41. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD'den sağlanan kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)

42. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Devlet alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)

43. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)

44. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)

45. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/750) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

46. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/753) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

47. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)

48. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)

49. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, THY'ye ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/763)

50. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/765)

51. - Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766)

52. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem sistemlerinin transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)

53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İmarbanktaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle aranan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/768)

54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, okullardaki kötü alışkanlıklarla ilgili olarak istatistikî çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/769)

55. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/771)

56. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, orman yangınlarını ve erozyonu önleme çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/774)

57. - Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergâh Değişimi ve Yeni Bor Konsantratör Tesisi projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/776)

58. - İstanbul Milletvekili İsmet Atalay'ın, ek Motorlu Taşıtlar Vergisine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/777)

59. - İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, iptal edilen bir sınav için yatırılan ücrete ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/778)

60. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)

61. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/780)

62. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, KPSS sonuç listelerinin sağlıklı olmadığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/781)

63. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın, milletvekili lojmanları ile kamp, sosyal tesis ve lokallerin satışına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/782)

64. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784)

65. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'nın okul ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/785)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Antalya'nın turizm bölgelerindeki trafo merkezlerinin yenilenme gerekliliğine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4259)

2. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman'daki elma üreticilerinin sulamada kullandığı enerjide indirim sağlanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4260)

3. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Kulu Belediyesinin bir çalışanının ceza infazından doğan mağduriyetine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4332)

4. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İmralı'da hükümlü terör örgütü liderinin basında yer alan siyasî beyanlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4365)

5. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Uzanlarla ilgili bir gazetede yer alan habere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4455)

6. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, çocuk tutuklulara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4456)

7. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, 5187 sayılı Basın Kanununun 19 uncu maddesinin uygulanmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4457)

8. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Avrupa Konvansiyonu çerçevesinde Anayasamızda değiştirilmesi gereken hususlar ile farklılık arz eden maddelere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4475)

9. - İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir-Seferihisar ve Urla'da yaptırılan deprem konutlarının satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4494)

10. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Sakarya-Pamukova Kaymakamı hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4497)

11. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, THY'nin son beş yılda hizmete aldığı servis elemanlarına ve DHMİ'nin bagaj araçlarını kiralamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4499)

12. - İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, DHMİ'nin bagaj araçlarını kiralamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4500)

13. - Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, görev yeri belirlemesinde genelgeye aykırı davranan il millî eğitim müdürlüklerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4504)

14. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul Boğazı Tüpgeçit ve Marmaray Projelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4520)

15. - Trabzon Milletvekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ'nin, Antalya Havalimanı II. Ünite Dış Hatlar Terminali ihalesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4521)

16. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, çevre mühendisliği bölümü mezunlarının istihdamına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4537)

17. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, şehit ailelerinin maaşlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4541)

18. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, ceza ve infaz koruma memurlarının maaş ve tazminat durumlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/4544)

19. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, meslekî eğitim fakültesi hazır giyim ve giyim öğretmenliği mezunlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4570)

20. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, 2003-2004 yılı kurumlararası öğretmen atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4571)

21. - Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Bodrum-Gümbet’teki telefon numaralarının değiştirilmesi sırasında meydana gelecek sorunlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4578)

22. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, sosyal güvenlik kurumlarının açık verdiği iddialarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/4579)

23. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, "Türk Gıda Kodeksi Enerji İçecekleri Tebliği" hakkındaki yargı kararının uygulanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4583)

24. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Alanya-Girne deniz ulaşımına ve Sultanahmet Meydanındaki bir kamu kurumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4585)

25. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, lojman ve resmî araç sayısına ve AB ülkeleri ile mukayesesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4615)

26. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, vatandaşların TEDAŞ'a olan borçlarını kredi kartları ile ödeyip ödeyemeyeceklerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/4617)

27. - Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, Ülkemize sınır ticareti yoluyla giren tarım ürünlerine ve çiftçilerin borçlarına,

- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, doğrudan gelir desteğine ve narenciye fiyatlarına,

- İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, doğal afetten zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlara,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4629, 4630, 4631)

28. - Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, Muğla-Bodrum İlçesinde telefon numaralarının değiştirilmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4634)

29. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, KİT'lerde çalışan işçi ve sözleşmeli personele ve personel hareketlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4637)

30. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Kızılay Derneğinin olası bir afete hazırlık durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4647)

31. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerine ve denetim yollarının geliştirilmesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent ARINÇ'ın cevabı (7/4692)

VIII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı

Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz, Güney Asya depremi ile tsunami felaketine ve Türkiye'nin bölgeye yapacağı yardımlara,

Erzurum Milletvekili Mücahit Daloğlu, 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Olimpiyatları ile 2014 Dünya Kış Olimpiyatlarının ülkemizde yapılması için başlatılan çalışmalara, kış ve karla mücadele eden belediyelerin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, rüzgâr enerjisinin ülkemiz açısından önemine ve bu konuda yapılması gereken çalışmalara ilişkin gündemdışı konuşmasına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

2 nci sırasında bulunan, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının (1/821) (S. Sayısı : 701) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan ve görüşmeleri bu birleşimde tamamlanan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy ve 19 milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 17 milletvekilinin, 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 81 inci Maddesinin Son Fıkrasının Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi ve Kütahya Milletvekili Soner Aksoy ile Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/355, 2/344, 2/354) (S. Sayısı: 724) görüşmelerini müteakiben;

4 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Lübnan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği (1/875) (S. Sayısı: 702),

5 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği (1/909) (S. Sayısı: 703),

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği (1/921) (S. Sayısı: 704),

7 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Moğolistan Gıda ve Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği (1/926) (S. Sayısı: 705),

8 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Slovenya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin (1/811) (S. Sayısı: 711),

9 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin (1/850) (S. Sayısı: 712),

10 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Afganistan İslamî Geçiş Devleti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin (1/860) (S. Sayısı: 714),

11 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Lübnan Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Karşılıklı Korunmasına İlişkin (1/862) (S. Sayısı: 715),

12 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Güney Afrika Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin (1/907) (S. Sayısı: 716),

Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının elektronik cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra;

Kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

13 üncü sırasında bulunan, Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Nevşehir Milletvekilleri Mehmet Elkatmış ve Osman Seyfi'nin, 6968 Sayılı Ziraî Mücadele ve Karantina Kanununun 16 ncı Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (1/923, 2/346) (S. Sayısı: 697),

14 üncü sırasında bulunan, Tohumculuk Kanunu Tasarısının (1/822) (S. Sayısı 662),

15 inci sırasında bulunan, Elektrik Piyasası Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/834) (S. Sayısı: 647),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

8 Şubat 2005 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 17.53'te son verildi.

 

 

 

 

 

 

İsmail Alptekin

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Yaşar Tüzün

 

Harun Tüfekci

 

Bilecik

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

 

 

Kırklareli

 

 

 

Kâtip Üye

 


                                                                            No.: 72

 

II. - GELEN KÂĞITLAR

4 Şubat 2005 Cuma

Raporlar

1.- Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/573) (S. Sayısı: 784) (Dağıtma tarihi: 4.2.2005) (GÜNDEME)

2.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/628) (S. Sayısı: 785) (Dağıtma tarihi: 4.2.2005) (GÜNDEME)

 

 

 

 

                                                                            No.: 73

7 Şubat 2005 Pazartesi

Tasarılar

1.- Noterlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/961) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/962) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/963) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/964) (Adalet ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İkili İş Birliği Süresince Mübadele Edilen veya Oluşturulan Gizlilik Dereceli Bilgi ve Malzemelerin Karşılıklı Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/965) (Millî Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)

Teklif

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; Yatırımların ve İstihdamın Özendirilmesi ve Bölgesel Dengesizliklerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/374) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2005)

                                                                            No.: 74

8 Şubat 2005 Salı

Tasarı

1.- Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/966) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.2005)

Teklif

1.- Diyarbakır Milletvekili M. Mehdi Eker ile Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in; 969 Sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, 867 ve 170 Sayılı Kanunlara Tabi İşletmeler Dışında Kalan Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun Adı ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Ek Maddelerin Eklenmesi ve 29.5.1926 Tarihli ve 867 Sayılı Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun İptaline Dair Kanun Teklifi (2/375) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.2005)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/886) (S. Sayısı: 786) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/892) (S. Sayısı: 788) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İspanya Krallığı Turizm ve Ticaret Devlet Sekreterliği Arasında Turizm Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/893) (S. Sayısı: 789) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)

4.- 9 Mayıs 1980 Tarihli Uluslararası Demiryolu Taşımalarına İlişkin Sözleşme (COTIF)'ye Değişiklik Getiren 3 Haziran 1999 Tarihli Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/910) (S. Sayısı: 790) (Dağıtma tarihi: 8.2.2005) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergesi

1.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerine ve denetim yollarının geliştirilmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4692) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.1.2005)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Çankırı Milletvekili Hikmet ÖZDEMİR ve 19 Milletvekilinin Çankırı İlinin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların araştırılarak kamu ve özel sektör yatırımlarının artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.2005)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ziraat Bankası üst düzey yöneticilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4083)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, genel aydınlatma yerleri elektrik giderlerinden belediyelerin sorumlu tutulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4472)

3.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Karatay Yusuf İzzettin Horasanlı İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4479)

4.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya Millî Eğitim Müdürlüğündeki atamalara ve ihalelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4480)

5.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Avrupa İçin Bir Anayasa Oluşturan Antlaşma ve Anayasamıza etkilerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4482)

6.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, Sivas Demir Çelik ile TMSF arasındaki alacakların tahsiliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4484)

7.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Star Gazete ve Televizyonunda işten çıkarılan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4485)

8.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TMSF'nin, alacakların takibi konusundaki uygulamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4486)

9.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Sivas-Gemerek-Eskiyurt Köyünde yeşil kart uygulamasında yapıldığı iddia edilen usulsüzlüklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4487)

10.- Denizli Milletvekili Mehmet YÜKSEKTEPE'nin, Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesindeki bir arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4489)

11.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Sabahattin Ali cinayeti ve mezarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4495)

12.- Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, toplumsal gösterilerde polisin şiddet kullanmasını engelleyici çalışmalar yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4496)

13.- Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Heybeliada Ruhban Okulu ve ekümeniklik konusunda bir beyanı olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4498)

14.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Musul'da şehit edilen güvenlik görevlilerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4503)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

8 Şubat 2005 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Türkiye'de spor eğitimiyle ilgili söz isteyen Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'a aittir.

Sayın Özdoğan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, ülkemizde spor eğitiminin önemi ile sporun yaygınlaşması için yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de spor eğitimi konulu gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Spor, evrensel kültürün bir parçasıdır; dünyada dili, ırkı, dini farklı insanları birleştiren önemli bir vasıtadır; dünya barışına katkı sağlayan bir etkinliktir diyebileceğimiz gibi, çağımız sporunu, fiziksel faydalarının yanı sıra insanların ruhsal sağlığını da olumlu yönde etkilemek, sosyal ve moral kazançlar sağlamak amacıyla yapılan hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz. Görüldüğü gibi, sporun belirli sözcüklerle kalıplaşmış klasik bir tanımı yoktur.

Sportif öğelerin tümünde, dinlenmek, eğlenmek olduğu kadar, aynı zamanda sosyal bir kaynaşma da vardır. Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme konusunda, spora önemli görevler düşer. Sporun sağladığı bedensel ve ruhsal anlamdaki yetinme imkânları, serbest zamanları ve hayat seviyeleri düzenli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu yeni bir hayat şeklinin ayrılmaz parçasıdır. Sporun getirdiği farklı sorunlara ait bilimsel bulgu, tartışma ve metotların oluşturduğu alana spor bilimi diyoruz. Günümüzde, özellikle sporda ileri gitmiş ülkeler on yıl öncesine göre daha farklı algılanmaya başlanmıştır. Sözgelimi, spor meslek alanları alt gruplara ayrılmış, bu meslek dalları da kendi konularında uzmanlık gerektiren meslekler haline gelmişlerdir. Çok yakın bir zamana kadar, ülkemizde de, hepimizin bildiği gibi, spor meslek dalı olarak sadece beden eğitimi öğretmenliği ile branş antrenörlüğü bulunmakta idi. Oysa, şimdi, spora ilişkin öğretmenlik, kondisyon ve sağlıkla ilgili meslekler, spor yönetimi, spor basını ve yayıncılığı, spor hukuku, spor danışmanlığı, spor bilimcisi, spor hekimliği, spor istatistikçisi ve benzeri birçok değişik meslek grupları ortaya çıkmıştır. Bunlar da kendi içerisinde alt gruplara ayrılmaktadırlar.

Günümüzde, spor bilimadamları, eski ve klasik beden eğitimi kavramından daha üst düzeyde düşünmeye başlayınca, insan hareketlerini, özellikle sportif hareketleri egzersiz fizyolojisi, biyomekanik, sosyoloji, felsefe, psikoloji, pedagoji, biyokimya gibi çok farklı bilim dalı kökeninden gelerek incelemeye ve irdelemeye başlamışlar ve sonuçta, yaklaşık yirmi yıllık böyle bir tekamül sonucu spor bilimi ortaya çıkmıştır.

Bugün, spor biliminin geldiği noktada bilinen bir gerçek var; sporda, amatör sporda, ama, ondan da önemlisi profesyonel sporda başarı, beş sütun üzerinde duruyor. Bunlar fizyoloji, anatomi, biyokimya, fizik ve psikoloji. Spor yapan birisinin başarılı olması, kendini geliştirmesi ve hatta -bu, profesyonel sporcular için geçerli olmakla beraber- rekorlara koşması için, insanın vücudunun enerji kullanımının en iyi ve verimli şekilde çalışması, kas gelişiminin yapılan spor doğrultusunda çalışması, idmanlarda çalışma ve dinlenme arasındaki dengenin kurulması, hareket tekniğinin geliştirilmesi zihnî kuvvetin desteklenmesiyle gerçekleşiyor. Spor eğitimi, düzenli ve sistemli olarak gerçekleştirilen fiziksel aktiviteler olarak tanımlanabilmektedir; ancak, sporun rekabet ve yarışma özelliği de bulunmaktadır. Bu durum, beraberinde, insan performansının artırılmasını gerektirmektedir. Bu genel tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, spor eğitiminin varlığı, insanlık tarihi kadar eskilere dayanmaktadır.

Ancak, spor eğitimi ve spor aktiviteleriyle, yalnızca fiziksel gelişim değil, zihinsel ve sosyal gelişim de sağlanmaktadır. Günümüzdeki modern beden eğitimi ve spor anlayışı ise, gelişim özellikleri olan fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim özelliklerini kazandırmaya ve insanların hayat kalitelerini artırmaya yöneliktir. Bu bağlamda, günümüzde spor eğitimi ve spor aktiviteleri, sağlık, serbest zamanları değerlendirme, performans, kendine güven, kişilerarası ilişkiler ve aktif hayat alışkanlıklarının kazandırılması amaçlı yapılmaktadır.

Spor eğitimi ve sporun ayrıca toplumsal bir yönü de vardır ki, eğitimciler, bir ülkede düzenli spor yapan nüfusun çoğalmasını, o ülkenin medenî olma durumunun bir göstergesi olarak kabul etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Ülkemizde spor yapan nüfusun düşük olmasının temel sebeplerinden biri, sporu toplum tabanına yaymak yerine, uluslararası spor organizasyonlarında gösterilen başarı ve alınan madalya sayısına dönük politikalar olurken, bu durum, ilginin tamamına yakınının yarışma sporuna kaydırılmasına, böylece, sporu tabana yayacak uzun vadeli plan ve özel programlar yapmak yerine, günü kurtarma hesaplarının yapılmasına sebep olmaktadır. Bu noktada, Türkiye'de sporun sevk ve idaresinden sorumlu olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile spor federasyonlarına büyük görevler düşmektedir.

Ayrıca, yine, Türkiye'de sporun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli etkileri ve katkıları olan kulüpler ile üniversitelerin, spor eğitimi veren kurumların ve başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın önemli görevleri ve sorumlulukları bulunmaktadır.

Bu sonuçlar çerçevesinde şu öneriler geliştirilebilir:

Türkiye'de, acil spor eğiticisi açığı kapatılmalı; ancak, kaliteden ödün verilmemelidir.

Genel bütçeden spora ayrılan pay yeterli değildir; spora ayrılan bütçe artırılmalıdır.

Kamu, özel kurum, kuruluşları ile belediyelerin spora daha aktif katılımları sağlanmalıdır.

Basın-yayın organlarının spora olan katkısı artırılmalı, spor eğitimine yönelik yayınlar yapılmalıdır.

Devlet Personel Kanunu içinde spor hizmetleri sınıfı oluşturulmalı; sportif alanda çalışan elemanlar, oluşturulan bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün ve federasyonların, üniversite spor eğitimi ve spor bölümleriyle ilişkileri sınırlı düzeyde kalmaktadır. Özellikle, federasyonların, sporcuların tıbbî ve fizyolojik uygunluk ölçülerinin yapılması için, tıp fakülteleri ve spor eğitim ve spor bölümleriyle işbirliği yapmaları gerekli görülmektedir.

Çeşitli spor dallarına kabiliyetli gençleri tespit etmek ve erken yaşlarda yetiştirmek üzere, şimdilik Erzurum, Sivas, Uşak ve Malatya illerimizde eğitim ve öğretimde bulunan spor liselerini 81 vilayetimizde yaygınlaştırmamız gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Özdoğan, lütfen toparlar mısınız.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)- Toparlıyorum Sayın Başkan.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, çok aktif ve özendirici tedbirlerle, kitlesel sporu ve millî bünyemizi güçlendirici güreş, atlı cirit, binicilik, okçuluk ve yüzme gibi ata sporlarımızı yaygınlaştırmalıdır.

Sporda şiddet ve tarafgirlik insanlıkdışı bir olgudur. Türkiye Futbol Federasyonunun sloganını milletin kürsüsünden tekrarlamak istiyorum: "Taraflı olmak ya da tarafsız olmak bir hak, imtiyaz değil. Hepimiz buna göre seyredeceğiz, buna göre yöneteceğiz, buna göre yazacağız, buna göre konuşacağız; yani, kuralıyla oynayacağız." Spor hepimizin; onunla oynamayalım lütfen...

Hâsılı, sporun anayasası, sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir insan topluluğu ekolüdür.

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, 3,5 dakika oldu; lütfen, toparlar mısınız.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Hemen, yarım dakika içerisinde toparlıyorum Sayın Başkanım.

Mustafa Kemal Atatürk, iyi bir sporcuyu, şu veciz ifadeleriyle dile getirmiştir: "Ben, sporcunun, zeki, çevik ve aynı zamanda, ahlaklısını severim"

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.

Gündemdışı ikinci söz, Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşanan olaylarla ilgili olarak söz isteyen İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'ya aittir.

Sayın Baratalı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2. - İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşandığı iddia edilen olaylara ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Urla Barbaros Çocuk Köyünde yaşananlarla ilgili görüşlerimi aktarmak üzere, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Parlamentoyu tekrar selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Urla Barbaros Köyünde 15 gündür yaşanan ve hepimizin, daha çok, medyadan, yazılı ve görsel medyadan izlediğimiz konular konusunda, 5 arkadaşımla beraber -o yörenin eski milletvekili olma sıfatıyla da, değişik bir model olan Barbaros Çocuk Köyüne yakınlığımız sıfatıyla da- incelemeler yaptık. Bu incelemeleri Sayın Parlamentoya sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Barbaros Çocuk Köyü, Barbaros Köyünden ismini almıştır, İzmir'in Urla İlçesi Barbaros Köyünde kurulmuştur. Burası, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı tarafından yapılmış ve tefriş edilmiştir ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne bir protokolle devredilmiş olan bir köydür. Buradaki çocuklarımız, daha çok, annesi babası olan, yani, bir aileden gelen çocuklardır; ama, ailelerinin sorunlu olmaları nedeniyle bu köye bırakılmıştır.

Daha önce, bu köyün, Refahyol Hükümeti zamanında, misyonerlik faaliyetleri yapılacağı gerekçesiyle, açılmasına izin verilmemiştir; ancak, 5 Aralık 1997'de, DSP Hükümeti zamanında, Sayın Bakan Gemici tarafından açılmıştır ve bugüne kadar da devam etmektedir. Bunun statüsü gereği, önce 0-6 yaş grubu çocuklar buraya gelmektedir ve bu çocuklar, 12 yaşına geldiği zaman buradan ayrılarak gençlik evlerine, gençlik köylerine gideceklerdir.

9 adet ev vardır. Her evde bir bakıcı annenin, bir lise mezunu olması ve bekâr olması koşulu olan bir bakıcı annenin bakıcılığında, teyzelerden ve cins farkı gözetmeksizin ve yaş farkı gözetmeksizin 9 çocuktan oluşan bir köydür burası. Köyde 81 adet çocuk barınmaktadır ve bugüne kadar hiçbir sorun olmadan, Şirinler Köyü, Cennet Köyüyle bugüne kadar gelmiştir; ama, on gün önce, maalesef, Türk toplumuna çok kötü şekilde, hepimizi üzen şekilde, hepimizin vicdanını sızlatacak şekilde takdim edilmiştir.

Bizim yaptığımız araştırmalarda, köyde yoğun tecavüz olaylarına rastlanmamıştır; köyün içinde ve dışında para karşılığı herhangi bir olay yoktur, fuhuş yoktur ve yoğun tecavüz olayları da yoktur. Sadece, rızaya dayalı olarak, genç bir kızımız ile köyün dışından bir delikanlının ilişkisi vardır. Bunlar da evleneceklerini ifade etmişlerdir.

Tutuklanan kamu görevlilerinin suçu, adlî görevi ihmal suçudur. Bunun da çok az cezası vardır bildiğiniz gibi. Bunlar da raporlarını tutarak, idareye bu durumu bildirmişlerdir. Adlî görevi ihmal suçunun, iddianın altında da, 14 yaşında özürlü bir çocuğumuz ile 4 yaşındaki bir kız arasında geçen bir el sataşması olayıdır.

Burada, dikkatle üzerinde durmamız gereken, bu çocuklarımızın geleceğidir. Maalesef, medyada, sorumlu bir şekilde bu olay takdim edilmemiştir. Orada, yoğun cinsel ilişkiler olduğu, büyük tecavüzler olduğu, 81 çocuğun da tecavüze uğradığı konusunda sıkıntılar vardır. Sayın valiyle ve adlî kovuşturmayı sürdüren sayın savcıyla yaptığımız çalışmalarda aldığımız bilgilerde, bunların olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Her insanın evinde olduğu gibi, ufak tefek sorunlar bu köyde de yaşanmaktadır.

Şimdi, bu modelin devamı veya devam etmemesi konusunda görüşler vardır. Bize göre, model, çağdaş bir modeldir, uygar bir modeldir, devam etmelidir; ama, protokolde olmasına karşın ve bir iki bakanı eskitmesine karşın, 12 yaşındaki çocukların, bugüne değin, oralardan alınıp, yani, ergenlik yaşına başlamasıyla beraber çocukların oradan alınıp çocuk köylerine gönderilmemesi, götürülmemesi büyük bir ihmal olarak görülmektedir. Bunun bir an önce...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı, devam edin.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bir an önce gençlik köylerinin yapılması ve 12 yaşını dolduran çocuklarımızın buralara nakledilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bunlar bizim çocuklarımız, içimizden gelen insanlar; yarın topluma karışacaklar, bunlar bizim yerlerimizi alacaklar. O nedenle, bu onbeş günlük olayda, maalesef, idaremiz, adliyemiz ve medya, tabiri caizse, sınıfta kalmıştır. Medya, olayı çok çarpıtarak yansıtmıştır. Böyle bir olay yoktur, medyanın ifade ettiği gibi.

İdare olarak da, orada çalışanların araştırılıp soruşturulmadan, birden görevden alınmaları ve çocuklarla ilişkiye girme iddiaları son derece yakışıksız ve sakıncalı olmuştur. Böyle hiçbir iddia yoktur. Çalışanlar, müdür baba başta olmak üzere, sadece adlî görevi ihmal suçuyla... Ki, onun da cezası dört aydır, kesin yargıya bağlanmamıştır.

Değerli milletvekilleri, diğeri, bu alınan kamu görevlileri yerine, daha önce Manisa'da tarikatlara bulaşma nedeniyle görevden alınan, idarenin şu ana kadar arkasından gittiği, idarenin bu nedenle Aksaray'a gönderdiği ve Danıştayın, bu arkadaşımızın tekrar Manisa'ya gelmemesi nedeniyle çaba sarf ettiği bir müdür vekili İzmir'de göreve başlamıştır. Bunu da çok sakıncalı bulmaktayız.

Yine, buralara, çeşitli konularda, aynen Manisa'da olduğu gibi, Urla'daki çocuk köyüne de, çeşitli şekillerde dinî yayınların girmesini sakıncalı bulmaktayız. Bunları bu müdür reddettiği için  -daha çok- başına bunlar gelmiştir; ama, bir vakıa var; kendi aile ortamında, aynen diğer evlerdeki gibi, böyle, kedi, köpek, tavşan, güvercin yetiştiren, seralarda çalışan, bir anne şefkatiyle büyüyen bu çocuklarımızın içerisinde bulunduğu model, doğru bir modeldir; bu modelin devamı şarttır.

Diğeri, değerli arkadaşlar, biz, buralarda, çok güzel kanunlar çıkarıyoruz, Avrupa uyum yasalarını çıkarıyoruz. İnsanların anayasal hakları var, insanların hakları korunuyor; ama, üzülerek ifade edeyim ki, sosyal hizmet uzmanı olmadan, bu çocuklarımızın ifadesi, Urla'da, bir uzman jandarma tarafından alınmıştır. Buralarda çocuk hakları sözleşmelerine ve çocuk mahkemeleri yasalarına çok uygun davranışlar olmamıştır. Bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Diğeri -bitirmeye çalışıyorum- oradaki insanların, İzmir'de, Urla'da ve Barbaros Köyünde yaşayan hemşerilerin, yurttaşların, bu olayda hiçbir olumsuz katkısı yoktur; yani, medyada "çok yoğun cinsel ilişkilere hatırlı insanlar da girdi" filan iddiaları tamamen yanlıştır; görgüye, bilgiye, dosyaya ve soruşturmaya dayanmamaktadır. Bu konuda "yönetişim" dediğimiz yeniden yapılandırmanın içerisinde vakıfların önemi gittikçe korunmaktadır ve ortaya çıkmaktadır; bunun da devamında yarar bulunmaktadır.

Yalnız, her yıl 8 000 çocuk, kötü muamele, cinsel istismar, ensest gibi olaylarla, ailelerinden alınarak, devletin himayesine bırakılmaktadır. Zaten, bu 20 000 çocukla beraber her yıl üzerine eklenen 8 000 çocuk ve nasıl geçindikleri, nasıl barındıkları belli olmayan 100 000 çocuk, bugün, sokaklarımızda, kötü koşullarda yaşamaktadır. Bu bizim görevimizdir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunu ifade edeyim: Biz, burada, Sayın Adalet Bakanının isteği doğrultusunda, birden 8 000 civarındaki bir kadroyu nasıl Bakanlığa verdiysek, Sayın Güldal Akşit'e de -Plan ve Bütçe Komisyonunda bize getirmişti- istediği kadroları verdik; ama, şu gerçek karşısında da, yeniden, buralarda, yeni kadroları vermek durumundayız, özellikle, sosyal hizmetler uzmanı kadrolarını. İdeal şartlarda, bir sosyal hizmet uzmanının 20 çocuğu takip etmesi gerekirken, Türkiye'de, bir sosyal hizmet uzmanı, 80 ilâ 120 çocuğu takip etmektedir. İstanbul örneğinde ise, 2 095 çocuğa bakan hizmet uzmanının sayısı sadece 76'dır. Bu konulara da dikkatinizi çekiyorum.

Sayın Başkana, bu uzun konuşmam nedeniyle gösterdiği ilgiye teşekkür ediyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baratalı.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmaya Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit cevap vereceklerdir.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Sosyal Hizmetler, yapısı gereği, sürekli üzerinde tartışılan konuların başında geliyor. Bunun böyle olması doğaldır, normaldir, hatta gereklidir de. Dezavantajlı gruplar olarak tanımlanan korunmaya ve yardıma muhtaç çocuklar, özürlüler, yaşlılar, kadınlar, sosyal hizmetlerin en önemli faaliyet alanlarını oluşturmaktadır.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Osmanlının son dönemlerinde, şanlı Kurtuluş Savaşı mücadelesi sırasında ve sonrasında, cumhuriyet tarihi boyunca, günümüze değin önemli bir boşluğu doldurmuştur ve doldurmaktadır. Bugün, yaklaşık, 9 000 kadrolu personeliyle 81 ilde, 35 ilçede ve 577 kuruluşuyla 35 000'e yakın insana 24 saat esasıyla hizmet veren bir kurumdan bahsediyoruz. Bu kurumun tarihinde, her dönemde olan bazı olumsuz olaylarla karşılaşılmıştır. Bunu normal gördüğüm için söylemiyorum, bir gerçeğin tespiti olarak söylüyorum.

Şimdi, size, yıllar itibariyle kurumun karşılaştığı olumsuzlukların istatistiklerini ayrıntılandıracak değilim, bu ayrıntıya girecek değilim; ancak, yürütülen hizmetin büyüklüğünü ve manevî değerini bir çırpıda yok saymak, sürekli olumsuzlukları kaşımak, aklın ve mantığın değil, hırsın ve tahammülsüzlüğün sonucudur diye düşünüyorum; onun için, bazı hususlarda sizleri bilgilendirme gereğini hissediyorum.

Benim kanaatime göre, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan sorumlu olan her bakan, bugüne kadar, kendi anlayışı çerçevesinde güzel çalışmalar yapma gayreti içinde olmuştur. Kurumda görev yapan genel müdürden en alt kademeye kadarki personel için de aynı şeyleri söylemek istiyorum.

Ben, Yüce Mecliste, sizlerin huzurunda şunu açık yüreklilikle belirtiyorum: Hiçbir zaman sosyal hizmet kuruluşları üzerinden siyaset yapmadım ve yapmayacağım. Yapmak isteyenlere de gücüm yettiği kadar karşı duracağım, durmaya devam edeceğim. Bunun böylece bilinmesini istiyorum.

Bu genel açıklamalardan sonra, İzmir İli Urla İlçesi Barbaros Çocuk Köyünde meydana gelen üzücü olay sonrasında çeşitli vesilelerle dile getirilen eleştiriler ve değerli İzmir Milletvekili arkadaşım Sayın Bülent Baratalı'nın konuşmasına cevap olması amacıyla birkaç konuya değinmeden geçemeyeceğim ve bunun için söz almış bulunuyorum. Amacım, tartışmayı uzatmak değil, tam tersine, sizleri bilgilendirmek ve olayı netleştirmektir.

Barbaros Çocuk Köyü... Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, bundan on yıl önce İzmir Urla'da Barbaros Köyünde, 2 katlı idarî bina, 9 ayrı ev, 1 anaokulu ve bazı eklentilerden oluşan bir siteyi, başka sivil toplum örgütlerinin de katkısıyla inşa etmiştir. Daha sonra, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun bağlı bulunduğu sayın bakanların da onayıyla protokol imzalanmış -o dönemin bakanıyla- ve 0 ilâ 18 yaş grubuna hizmet verecek bir çocuk sitesi oluşturulmuştur.

Burada dikkatinizi çekiyorum; protokolde aynen yer alan ifade, 0 ile 18 yaş grubu arası çocuğa hizmet etmek üzere bu protokolün imzalandığıdır.

Bu protokoller, sayın bakanlar değiştikçe yenilenmiştir ve hatta, bir sayın bakan bu protokolleri iptal etme girişiminde bulunmuş, mahkemeye gitmiş; fakat, bu talebi reddolunmuştur. Bu gelişme üzerine de, en son protokolün yapıldığı dönemin Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici ile Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Başkanı -bizzat başkan arasında; yani, Bakanlık, burada onay makamı değil, direkt protokol tarafıdır- Sayın Doç. Dr. Benal İnceer -o dönemde doçentmiş- arasında 23.9.1997 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. Halen geçerli olan bu protokol, on yıl süreli olarak yapılmıştır, on yıl süreli bir protokoldür.

Protokolün amaç maddesinde, "0 ile 18 yaş arası korunmaya muhtaç çocuklar ile 18 yaş sonrası -burada dikkatinizi çekiyorum- korunmaya muhtaç çocuklardan durumları uygun ve gerekli olanların himaye edilmeleri" ifadesi yer almaktadır. Protokolde, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun ve vakfın yükümlülükleri belirlenmiş, İzmir İl Sosyal Hizmetler Müdürünün Başkanlığında bir koordinasyon kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulda, idareden 2, vakıftan da 2 kişinin bulunması öngörülmüştür. Ayrıca, anlaşmazlıkların çözümü için de ayrı bir hakem heyetinin oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

Barbaros Çocuk Köyünün, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü müfettişleri tarafından, 1998 yılında -bu protokolden sonra- ve ondan sonra aradaki yıllarda -periyodik, tüzüğe ve yönetmeliğe göre her yıl- yapılması gereken denetimleri yapılmamıştır ve ondan sonra 2003 yılında genel teftişe tabi tutulmuş bulunmaktadır.

Ayrıca, aradaki oluşan şikâyetler üzerine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu müfettişi Cafer İleri tarafından düzenlenen 31.11.2003 tarihli inceleme raporunda, o dönemdeki şikâyetlerin, ihbarların doğru olmadığı belirtilmiştir ki, benzer şikâyetlerdir. Yine, benzer bir şikâyet daha sonra yapılmış ve yine, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Başmüfettişi Kâmil Adıgüzel tarafından düzenlenen 29.4.2004 tarihli inceleme raporunda da, bu iddiaların doğru olmadığı iddia edilmiştir.

Müfettişlerin görevlerini tam olarak yerine getirip getirmedikleri ayrı bir tartışma konusudur. Ancak, Bakanlığın ve Genel Müdürlüğün her türlü şikâyet ve ihbarı değerlendirdiği, müfettişleri görevlendirdiği hususunun dikkatlerden kaçmaması gerektiğini burada vurgulamak istiyorum. Müfettişlerle ilgili konu, görevlerini tam olarak yapıp yapmadıkları konusu ayrıca değerlendirilecektir.

Barbaros Çocuk Sitesinde son olarak, 4 ile 18 yaş arasında 34 kız ve 44 erkek çocuk olmak üzere, toplam 78 çocuk barınmaktadır. Olay tarihinde kuruluşta, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna ait 7 yönetici ve meslek elemanı, vakıf tarafından görevlendirilen 10 bakıcı anne ve hizmet alımı kapsamında 19 geçici eleman görev yapmaktadır. Burada parantez içinde belirtmem  gereken bir husus, imzalanan protokol gereği köyde görev yapan bakıcı annelerin, çocuklardan sorumlu olan bakıcı annelerin görevlendirilmesinin vakıf tarafından yapıldığı, bunlar tarafından seçildiği tespitlidir.

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından çocuk köyünde görevlendirilen yönetici ve uzman personelin tamamı, 2002 yılı ve daha öncesinde atanmış kişilerdir. Bakanlığım döneminde buraya atanmış hiçbir idareci bulunmamaktadır.

Kamuoyuna yansıyan ve yargının elkoyduğu olayla ilgili fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Yargı süreci sonunda yüce adalet en doğru kararı verecektir. Olaylar üzerine  Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun 2 müfettişi ayrıca görevlendirilmiş olup, mahallinde çalışmalara devam etmektedir. Müfettişler, gördükleri lüzum üzerine, soruşturmanın selameti açısından İzmir Sosyal Hizmetler İl Müdürünü açığa almışlar, ilgili, ayrıca savcılığın talebiyle de tutuklanmış ve kefaletle serbest bırakılmıştır.

İzmir İl Sosyal Hizmetler Müdürü Nazmi Taşkın, 1985-1990 yılları arasında Manisa'da il müdürlüğü yapmış, 24.2.1998 tarihinden itibaren de yedi yıldır İzmir il müdürlüğü görevini yürütmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sosyal hizmetler, niteliği gereği yerel nitelikli hizmetlerdir, bu nitelikleriyle de mahallî katkılar bizim için çok önemlidir. Özellikle sivil toplum kuruluşlarının katkılarını çok önemsiyoruz. Bazı olumsuzlukları sürekli gündemde tutarak sağladığımız katkıların azalmasını istemiyoruz. Biz bu alanda, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleriyle, hayırsever kişi ve kuruluşlarla, sorunları daha kısa zamanda çözeceğimize inanıyoruz. Yaşanan olumsuzlukların hesabını tabiî ki soracağız; ancak, işbirliği yaptığımız binlerce kişiyi, yüzlerce dernek ve vakfı küstürmek istemiyoruz. Bu hassas dengeyi korumaya çalışırken de, başta siz değerli milletvekilleri olmak üzere herkesin sağduyulu yaklaşmasını bekliyoruz.

Yine, değerli milletvekili arkadaşım Sayın Baratalı'nın değindiği, Manisa İl Müdürü Zekeriya Ertaş hakkında da sizleri biraz bilgilendirmek istiyorum.

İzmir'de bu olayların yaşanması üzerine İzmir İl Müdürü müfettişler tarafından açığa alınınca, İzmir gibi büyük bir ilin müdürlüğünün boş tutulması beklenemezdi, geçici bir süre için de olsa bir görevlendirme gerekiyordu. Kaldı ki, İzmir Valiliğinin müdür ataması konusunda yazılı bir talebi de Bakanlığımıza ulaşmış bulunuyordu. Biz, konunun aciliyetini dikkate alarak, İzmir İline en yakın il olan Manisa'nın il müdürünü geçici olarak vekâleten İzmir İl Müdürlüğüne görevlendirdik. Çoğunuz bilirsiniz ki, İzmir-Manisa arasında her gün gidip gelen pek çok bürokrat, pek çok işadamı vardır. Bundan daha mantıklı bir çözüm yolu olduğunu da sanmıyorum. Bazı basın-yayın organlarında, bu il müdürümüzle ilgili, gerçeği yansıtmayan bilgiler yer aldı. Bunun doğrusunu da söylemek suretiyle, konuyu saptıranlara cevap vermek istiyorum.

Zekeriya Ertaş, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu mezunudur ve sosyal hizmet uzmanıdır, yani meslek elemanıdır; 14.7.1990 tarihinden beri Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde kuruluş müdür yardımcısı, kuruluş müdürü, sosyal çalışmacı olarak görev yapmıştır. Ayrıca, 1996-1998, 1998-2000 yılları arasında da Manisa İl Müdürü olarak görev yapmıştır; 28.1.2004 tarihinden itibaren de bu görevine üçüncü kez atanmış bulunmaktadır. Yine, il müdürü olmasına engel cezası ve soruşturması yoktur. Dönemin Valisi Sayın Muzaffer Ecemiş'in ilgili hakkında olumlu görüşler içeren yazısı da dosyasında mevcuttur. Kendisi hakkında bir soruşturma yapılmış; fakat, bu soruşturma sonucunda, soruşturma konusuyla ilgili bir cezayı gerektirir durumuna rastlanılmamıştır; takdirname belgesi veren aynı valinin talebi üzerine bir soruşturma geçirmiş, onun neticesinde de sadece bir uyarma cezası almıştır; ama, bilahara, aynı vali tarafından da takdir belgesiyle değerlendirilmiştir.

Bu bağlamda değinilen bir başka konu ise, kadrolaşma konusudur. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde, yaklaşık 9 000 kamu görevlisi hizmet vermektedir. Her dönemde olduğu gibi, bizim dönemimizde de gerekli durumlarda atamalar yapılmaktadır. Bu, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesinin gereğidir. SHÇEK Genel Müdürlüğü ve taşra birimlerindeki üst yöneticiler konusunda, kuşkusuz, Bakan olarak takdir yetkisini kullandığım durumlar olmuştur ve bu da çok normaldir. Hizmet gereği olarak yüzlerce atama yaptık; atamalarımızdan memnun olmayanlar, yasal yollardan haklarını zaten arıyorlar. Yargının uygun bulmadığı atamalar da, pek tabiî ki iptal ediliyor; biz de bu kararları saygıyla karşılıyor ve uyguluyoruz. Bizim partizanca davrandığımızı iddia etmek, haksızlık olarak diye düşünüyorum. Biz kendi atadığımız kişileri bile, hizmetlerini yeterli görmediğimiz durumlarda görevden alacak kadar dirayetle hareket ettiğimizi düşünüyorum.

Hangi makamlara hangi nitelikte kişilerin atanabileceği yasalarla belirlenmiştir. Kamuda en az oniki yıl hizmeti olan yüksek tahsilli birisini, atamaya engel bir cezası yoksa, genel müdür olarak atayabilirsiniz. Hepimiz biliyoruz ki, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünü, uzun yıllar, bu nitelikleri taşıyan, ancak, bir inşaat mühendisi olan arkadaşımız yürütmüştür. Hiç kimse, inşaat mühendisinden SHÇEK Genel Müdürü olur mu dememiştir, dememelidir de; çünkü, yasal olarak bir engeli söz konusu değildir. Yüksek tahsili tamamlaması ve yapılırken, üst görevlerde, fakülte bazında ayırım yapılmadığı doğrudur. İdarî görevlere atamada fakülte bazında bir sınırlama yapılmaz, yapılmamalıdır da; ancak, birkısım insanlar, sürekli, bir ilahiyatçı, imam-hatipli tasnifi yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir; bunu anlamak mümkün değildir. İlahiyat fakültesi mezunlarını, bunlar ilahiyatçı diye, hiçbir göreve layık görmeyenler ve kişi ilahiyat mezunu değil de başka bir fakülte mezunuysa, hemen onun lise dönemine dönerek ve imam-hatip lisesi mezunu mudur değil midir araştırmasına giriyor olmalarına, ben bir anlam verememekteyim. Allahaşkına, ilahiyat fakülteleri, imam-hatip liseleri, Türkiye Cumhuriyetinin yasal öğrenim kurumları değil midir?.. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunları bitirenler ya da devam edenler, binlerce insan, bu ülkenin insanları değil midir ki bu ayırıma tabiî tutulmaktadır?.. Çünkü, biz atamalarımızda, kişilerin nereden mezun olduklarına değil, liyakat durumlarına bakıyoruz. Lütfen, şu takıntıdan vazgeçelim; bu tür konuşmalar ve yorumlar, bu insanlarımızı incitiyor ve kırıyor.

Bizi sürekli, kadrolaşmayla suçluyorsunuz; size, bazı rakamsal bilgiler vermem gerekiyor anlaşılan. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun 13 733 kadrosu var ve şu anda, bunun 4 772'si boş durumda. 2002 yılında 9 595 olan toplam personel sayısı, 2004 yılı sonu itibariyle, 8 961'e inmiş durumda. 1.1.2004 tarihinden bugüne kadar da, açıktan ve naklen 409 personel aldık. Bunlardan sadece 28'i, ilahiyat fakültesi mezunu kamu görevlilerinden oluşuyor. Aynı dönemde, çeşitli nedenlerle, 556 kişi kurumdan ayrıldı.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu merkez teşkilatındaki 66 idareciden sadece 1'i ilahiyat fakültesi mezunudur. Taşra teşkilatında görev yapan 713 idareciden 190'ı sosyal hizmet uzmanı, 187'si eğitim bilimleri mezunu, 188'i işletme ve iktisatçı, 59'u da ilahiyatçıdır.

İl müdürleri bazında baktığımızda, 81 il müdüründen 35'i eğitimci, 16'sı ilahiyatçı, 15'i işletme-iktisatçı, 14'ü sosyal çalışmacı, 1'i de sağlıkçıdır.

2004 yılı içerisinde, 542 personele çeşitli disiplin cezaları verilmiştir.

Gizlimiz saklımız yoktur, rakamları açıkça gözlerinizin önüne serdim. Özellikle birilerini atamak için çaba harcamadığımız gibi, birilerini atamamak için çaba harcamadığımızı da ifade etmek istiyorum. Mevzuata uygun olarak hizmetlerimizi yürütüyoruz.

Ben, daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Sırf muhalefet yapmak uğruna, dezavantajlı gruplara hizmet sunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu lütfen yıpratmayalım. Bakanlar, idareciler gelir geçer; ancak, bu kurumlar, yüz yıllarca, dimdik ayakta kalacaktır. Biz, gündüzümüzü gecemizi, bu alanlardaki hizmetleri nasıl daha iyi sunabiliriz diye çabalar içinde geçiriyoruz. İyi niyetli, samimî eleştiri ve önerilerinize her zaman açığız.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Gündemdışı üçüncü söz, Kuzey Irak'taki son gelişmelerle ilgili olarak söz isteyen Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan'a aittir.

Sayın Akdoğan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3. - Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan'ın, Kuzey Irak'taki son gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması

MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Kuzey Irak'ta yaşanan son gelişmeler üzerine görüş ve değerlendirmelerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Irak'taki her gelişme, Türkiye'nin millî çıkarlarını doğrudan ilgilendiren millî bir mahiyettedir. Türkiye, kim ne derse desin, bu gelişmeler hakkında söz sahibi olan ülkelerden biridir ve bu konumun kendisine yüklediği sorumluluk ve hassasiyetin bilincinde olmak durumundadır.

Öncelikle şunu hatırlatmak istiyorum ki, İran haricinde bütün komşularımız Osmanlı coğrafyasından doğdular. O topraklarda nice şehitler verdik; o topraklarda imar ve adalet götürdük; o topraklarda barışın ve istikrarın temsilcisi olduk.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin vizyonu, işte bu imparatorluğun mirasıdır. Türkiye, bu tarihî sorumluluk doğrultusunda Kuzey Irak'tan Kafkasya'ya, Ortadoğu'dan Balkanlara, Kıbrıs'tan Ortaasya'ya kadar bir barış ve istikrar mücadelesi vermektedir. Bu tarihî sorumluluk kapsamında, başta Irak olmak üzere, bu geniş coğrafyada barışın, huzurun ve istikrarın hâkim olması, Türkiye'nin öncelikli hedefleri arasındadır.

Irak'ın toprak bütünlüğünün korunarak, istikrara sahip demokratik bir ülke haline gelmesi, başta Türkmenler olmak üzere, Irak toplumunu oluşturan unsurların hak ve çıkarlarının adil biçimde korunması ve geliştirilmesi, yalnızca Türkiye'nin lehine sonuçlar verecek bir hedef de değildir. Kuzey Irak'ı bağımsızlık hayallerinin girdabına sürüklemek, Irak'taki bütün toplulukların olumsuz etkileneceği, refahın değil çaresizliğin, istikrarın değil kargaşanın, huzurun değil kaosun boy göstereceği maceradan başka bir şey değildir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti, Kerkük ve Musul meselesinde, içerideki bütün eleştirilere rağmen, Lozan ve sonrasındaki anlaşmalarla belirlenen şartlara ve sınırlara her zaman riayet etmiş, bölgedeki barış ve istikrarın muhafazası yönündeki çabalara tam destek vermiştir.

Türkiye, uluslararası hukuka ne kadar bağlı kaldıysa, bazı Batılı büyük ülkeler, bölgedeki etnik gruplara ve Ortadoğu konusuna, maalesef, o kadar müdahaleci olmuşlardır; etnik nüfuslar üzerinden ellerini hiçbir zaman çekmemişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, son yapılan seçimlerin ardından, Kerkük başta olmak üzere Kuzey Irak'ta bin yıllık Türk şehirleri, etnik arındırmaya tabi tutulmak tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu seçimlerin Kuzey Irak'a istikrar ve huzur getirmesi mümkün değildir; aksine, bölgedeki huzursuzluk ve istikrarsızlık artacaktır; çünkü, bu seçimlerde bölgede yaşayan insanların gerçek iradesinin ortaya çıkması çeşitli oyunlarla engellenmiştir.

Kimse kendini kandırmasın. Kerkük ve Musul başta olmak üzere Türkmen bölgesinde yapılan seçimler, demokratik ve hür iradeye dayanan normal bir seçim değil, etnik grupların bölgeye hâkim hale getirilme oyunudur. Yapılan bu uydurma seçimi tanımak mümkün değildir. Türkiye, bütün bu olanlar karşısında ne söyleyecekse, oradaki etnik gruplara, aşiretlere değil, Irak'taki hâkim güçlere söylemelidir. Türkiye'nin muhatabı, Amerika'nın bizzat kendisi olmalıdır.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Onu Başbakana söyle.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin bu konudaki tepkilerini devlet ve hükümet yetkililerimizin açıklamalarını, gecikmiş olsa da bu kapsamda çok yerinde ve değerli bir tavır olarak değerlendiriyorum. Yarın daha büyük ve ölçüsüz tepkiler koymak yerine, bugünden ciddî tepkilerimizi ortaya koymak ve neye rıza göstermeyeceğimizi açıkça ilan etmek doğru bir tavırdır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, askerî birikiminin sonucu olan gücüyle, sahip olduğu tarihiyle, devlet ve vatan anlayışıyla, Edirnesi, Malatyası, Diyarbakırı, Vanı, Hatayıyla yetmiş milyonluk birlik ve beraberlik içerisindeki nüfusuyla ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Akdoğan.

MİRAÇ AKDOĞAN (Devamla) - ... birilerinin, kolayca karşısına çıkıp, küstahça kafa tutabileceği bir ülke değildir. Türkiye, bu coğrafyada, bin yıldır bağımsız bir devlet olmanın birikimiyle vardır. Türkiye, kendisine dışarıdan herhangi bir çözüm dikte edilemeyecek konumdadır. Türkiye, etkin ve yapıcı müdahalesi olmaksızın, bölgede herhangi bir girişimin başarıya ulaşamayacağı bir konumdadır. Türkiye, büyük hedeflerin ülkesi ise -ki öyledir- bundan emin olmak ve buna uygun etkin politikalar uygulamak zorundadır.

Değerli arkadaşlarım, içerisinde bulunduğumuz durum, boş hayallere gereğinden fazla kulak vermenin zamanı değil, Türkiye'nin gerçeklerinin, hassasiyetlerinin bölgenin istikrarı anlamına geldiğini anlatmanın zamanıdır. Uluslararası gerekçelerle ve bölgenin istikrarı ile Türkiye'nin millî çıkarları arasında bir uyuşmazlık söz konusu olamaz. Türkiye'nin millî hassasiyet gösterdiği alanlar ile dost ve müttefiklerimizin bölgesel arayışları birbiriyle çakışamaz.

Bu gerçeklerin uluslararası aktörler tarafından idrak edilmesini sağlamak, bulunduğu coğrafyanın güçlü bir ülkesi olan Türkiye'ye düşer. Türkiye, etkin politikalar uygulayan bir ülke konumunu korumalı ve güçlendirmeli, bölgede söz sahibi bir ülke olduğunun altını bir kez daha çizmelidir. Bu, Türkiye'nin, öncelikli millî çıkarıdır.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunları söylemek istiyorum: Uluslararası ilişkiler, gerçekliliğin, akılcılığın ve soğukkanlılığın alanıdır. Irak'ı oluşturan toplulukların, bu akılcılığı, bu soğukkanlılığı göstereceği, gerçekçi davranacağı ümidindeyiz. Eğer bunu başaramıyorlarsa, söz konusu gerçeklerin ve aklın idrakine ulaşmaları için kendilerine yardımcı olmamız, uyarmamız gerekiyor.

Kaygılanması, tedirginliğe kapılması, oturup bir kez daha düşünmesi gereken, Türkiye değildir. Bizim, üzerinde uzun uzun düşünmemiz ve tartışmamız gereken tek şey, Türkiye'nin millî çıkarlarıdır. Türkiye, millî çıkarlarını her şartta koruyabilecek büyük bir ülkedir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdoğan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü, Sözlü Sorular kısmının 1, 25, 34, 36, 44, 53 ve 72 nci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu talebini, sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 5 adet raporu vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/524) (S. Sayısı: 742) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Tokat Milletvekili Zeyid Aslan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Tokat Milletvekili Zeyid Aslan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı oy yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktır.

                            

(x) 742 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Geçici dokunulmazlık Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

                                                                        13.1.2005

 

Oya Araslı

Mehmet Küçükaşık

Halil Ünlütepe

 

Ankara

Bursa

Afyonkarahisar

 

Feridun F. Baloğlu

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

 

Antalya

Malatya

Adana

 

Atilla Kart

Ziya Yergök

İ. Sezai Önder

 

Konya

Adana

Samsun

 

 

Feridun Ayvazoğlu

 

 

 

Çorum

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/525) (S. Sayısı: 743) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İhaleye, alım-satıma fesat Karıştırmak suçunu işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

                     

(x) 743 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

Mehmet Küçükaşık

Halil Ünlütepe

 

Ankara

Bursa

Afyonkarahisar

 

Feridun F. Baloğlu

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

 

Antalya

Malatya

Adana

 

Atilla Kart

Ziya Yergök

Sezai Önder

 

Konya

Adana

Samsun

 

 

Feridun Ayvazoğlu

 

 

 

Çorum

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

3. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/527) (S. Sayısı: 744) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan Mersin Milletvekili Hüseyin Güler hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Mersin Milletvekili Hüseyin Güler Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Mersin Milletvekili Hüseyin Güler hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                       

 

 

Burhan Kuzu

 

 

 

 

İstanbul

 

 

 

Komisyon Başkanı ve üyeler

                          

(x) 744 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

Mehmet Küçükaşık

Halil Ünlütepe

 

Ankara

Bursa

Afyonkarahisar

 

Feridun F. Baloğlu

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

 

Antalya

Malatya

Adana

 

Atilla Kart

Ziya Yergök

İ. Sezai Önder

 

Konya

Adana

Samsun

 

 

Feridun Ayvazoğlu

 

 

 

Çorum

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/528) (S. Sayısı: 745) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

                         

(x) 745 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

 

 

13.1.2005

 

Oya Araslı

Mehmet Küçükaşık

Halil Ünlütepe

 

Ankara

Bursa

Afyonkarahisar

 

Feridun F. Baloğlu

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

 

Antalya

Malatya

Adana

 

Atilla Kart

Ziya Yergök

İ. Sezai Önder

 

Konya

Adana

Samsun

 

 

Feridun Ayvazoğlu

 

 

 

Çorum

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Beşinci raporu okutuyorum:

5. - İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/549) (S. Sayısı: 746) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hakkı olmayan yere tecavüz suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 12 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

                  

(x) 746 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla  sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

                                                                        13.1.2005

 

Oya Araslı

Mehmet Küçükaşık

Halil Ünlütepe

 

Ankara

Bursa

Afyonkarahisar

 

Feridun F. Baloğlu

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

 

Antalya

Malatya

Adana

 

Atilla Kart

Ziya Yergök

İ. Sezai Önder

 

Konya

Adana

Samsun

 

 

Feridun Ayvazoğlu

 

 

 

Çorum

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit "Sözlü Sorular" kısmının 17, 18 ve 19 uncu sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Sayın Bakanın bu talebini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Murtuz Aleskerov'un davetine icabetle Azerbaycan'a yapacağı resmî ziyarete katılacak heyete ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/745)

                                                                   4 Şubat 2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Murtuz Aleskerov'un davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Azerbaycan'a resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulda kabul edilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                   Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

İsim Listesi

Dursun Akdemir                                 (Iğdır)

Yücel Artantaş                                 (Iğdır)

Ahmet Büyükakkaşlar                                 (Konya)

Süleyman Bölünmez                                 (Mardin)

Orhan Taş                                 (Sivas)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır, okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının araştırılarak kamu ve özel sektör yatırımlarının artırılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çankırı İlinin ekonomik, sosyal, kültürel, turizm, eğitim, sağlık ve şehirleşme sorunları ile özellikle kamu yatırımları, kamu hizmetleri ve özel sektör yatırımlarının artması ve bu alanlarda ortaya çıkan sorunların araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırılması yapılmasını arz ederiz.

1- Hikmet Özdemir                                (Çankırı)

2- İsmail Ericekli                                (Çankırı)

3- Tevfik Akbak                                (Çankırı)

4- Fahri Keskin                                (Eskişehir)

5- Abdullah Torun                                 (Adana)

6- Metin Yılmaz                                (Bolu)

7- Mehmet Güner                                (Bolu)

8- Mehmet Çiçek                                (Yozgat)

9- Mustafa Ünaldı                                (Konya)

10- Fahrettin Poyraz                                (Bilecik)

11- Mahmut Kaplan                                (Şanlıurfa)

12- Atilla Başoğlu                                (Adana)

13- Ali Yüksel Kavuştu                                (Çorum)

14- Ahmet Koca                                (Afyonkarahisar)

15- Niyazi Pakyürek                                (Bursa)

16- Mücahit Daloğlu                                (Erzurum)

17- Burhan Kılıç                                (Antalya)

18- Ahmet Büyükakkaşlar                                (Konya)

19- Abdurrahman Anik                                (Bingöl)

20- Telat Karapınar                                (Ankara)

Gerekçe:

Çankırı, Başkentin 132 kilometre yakınında, Anadolu'nun merkezi sayılacak en eski yerleşim yerlerinden biri olmasına rağmen, gelişmişlik göstergelerine bakıldığında az gelişmiş bir yöre niteliği taşımaktadır. Ekonomik yönden analiz edildiğinde, il ekonomisinde tarım ve hayvancılık sektörünün ağırlıklı paya sahip olduğu, onu ulaştırma ve haberleşme sektörünün ve üçüncü sırada da ticaret sektörünün izlediği görülmektedir. Tarımın payı yüzde 27,50 iken, ulaştırma ve haberleşmenin payı yüzde 22,8; ticaret sektörünün payı yüzde 18,1 ve devlet hizmetleri sektörünün payı ise yüzde 17,2 olmuştur. Sanayi sektörü ise yüzde 4,6'yla bunların ardından ancak 5 inci sırada yer aldığı görülmektedir. Gelişmişlik düzeyinin ölçülmesinde bir diğer gösterge olan sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında coğrafî bölgeler arasında 3 üncü sırada yer alan İç Anadolu Bölgesinde 13 il içerisinden 12 nci sırayı alırken, Türkiye genelinde (81 il içerisinde) 59 uncu sırada yer almaktadır.

Gelişmişlik düzeyinin belirlenmesi açısından bir diğer gösterge olan kişi başına gayri safî yurtiçi hâsıla (GSYİH) göstergesiyle Çankırı, 2001 yılında, 372 348 960 TL ile Türkiye genelinde 66 ncı sırada olup, bu gösterge açısından daha kötü bir konumda olduğu görülmektedir. Kişi başına gayri safî yurtiçi hâsıla değerleri, sırasıyla 1 376 455 TL ve 1 136 ABD Doları olup, bu gösterge açısından da Türkiye genelinde 60 ıncı sırada, bölge içerisinde ise (13 il) 11 inci sırada yer almaktadır.

Çankırı İli dahilinde bulunan kültür ve tabiat varlıklarını koruma ve yaşatma amacıyla ortaya konan projelerin desteklenmesi halinde zengin bir tarihe, kültüre sahip bölgenin, kış turizmi, kültür turizmi, yayla turizmi ve kaplıca turizmiyle, turizm sektörü içerisinde önemli bir yere gelmesi mümkündür.

Bugün, Çankırı İlimiz, ekonomik, sosyal, kültürel ve şehircilik açısından önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen Çankırı, tarım, turizm, sanayi ve ticarette hak ettiği mevkie ulaşamamıştır. Bütün bu sebeplerle, yukarıda belirtilen konuların Meclis gündemine taşınıp araştırılarak enine boyuna tartışılması ve kalıcı çözümler bulunması büyük önem arz etmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. - Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/746)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun, Utrecht Turizm Fuarı vesilesiyle görüşmelerde bulunmak üzere 9-12 Ocak 2005 tarihlerinde Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu karanının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                        Recep Tayyip Erdoğan

                                                                         Başbakan

Liste

Ertuğrul Yalçınbayır                                (Bursa)

Miraç Akdoğan                                (Malatya)

Mehmet Erdemir                                (Yozgat)

BAŞKAN - Başbakanlığın tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

No.:128                                                             8.2.2005

Danışma Kurulu Önerisi

Genel Kurulun 8.2.2005 Salı günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 145 inci sırasında yer alan (10/185) esas numaralı Meclis lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması konusundaki Meclis araştırması önergesinin görüşülmesinin; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 166 ncı sırasında yer alan 728 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 167 nci sırasında yer alan 731 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 169 uncu sırasında yer alan 734 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 118 inci sırasında yer alan 722 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 102 nci sırasında yer alan 718 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 69 uncu sırasında yer alan 682 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 28 inci sırasında yer alan 643 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 103 üncü sırasında yer alan 723 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına alınmasının; 9.2.2005 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesinin ve Genel Kurulun 9.2.2005 Çarşamba günü saat 21.00'e kadar çalışmalarını sürdürmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Sadık Yakut

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı Vekili

 

 

Faruk Çelik

 

Ali Topuz

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

 

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/269) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/247)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarafımca hazırlanarak 5.3.2004 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin (2/269) esas numaralı kanun teklifim, 24.3.2004 tarihinde sevk edildiği komisyonlarda görüşme yapılmadan bugüne kadar bekletilmektedir.

Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.                                  25.11.2004

                                                                    Ülkü Güney

                                                                           Bayburt

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, önerge sahipleri adına, Bayburt Milletvekili Sayın Ülkü Güney; buyurun efendim. (Alkışlar)

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5.3.2004 tarihinde Bayburt üniversitesi kurulması için Yüce Meclise vermiş olduğum kanun teklifi, yasal süresi içerisinde ilgili komisyonlarda görüşülemedi. Ben de, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesi gereğince, Bayburt üniversitesi kurulmasıyla ilgili teklifimi doğrudan Genel Kurul gündemine getirmiş bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Muhterem arkadaşlarım, Bayburt İli, tarihin her döneminde askerî ve kültürel açıdan önemli bir kültür merkezî olmuştur. Tarihî İpek Yolu üzerindeki çeşitli medeniyetlerin yaşadığı Bayburt, Türklerin Anadolu'da yerleştikleri en eski yerleşim merkezlerinden birisidir. İlimizin tarihteki hak ettiği yeri alabilmesi, gelişmiş iller seviyesine ulaşabilmesi, işsizlik ve göçün durdurulması, Bayburt halkının daha iyi ekonomik şartlara kavuşabilmesinde en önemli faktör, şüphesiz, kurulacak olan Bayburt üniversitesidir.

Bu üniversitemizin kurulabilmesi için Bayburtlular, kıt imkânlarını zorlayarak kurmuş oldukları hizmet vakfı sayesinde gerekli altyapı çalışmalarını büyük ölçüde tamamlamışlardır. İlimizde, 440 dönüm arazi üniversite kampusu için tahsis edilmiş; Bayburt Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği, kendilerine ait 5 500 metrekare kullanım alanlı 8 katlı binayı, Ticaret ve Sanayi Odası da, kendilerine ait 11 katlı binayı üniversite için tahsis etmişlerdir. Ayrıca, şehir merkezinde, İl Özel İdaresine ait 22 dönümlük arsa üzerinde, gerektiğinde rektörlük binası olarak kullanılmak üzere, 1 bina inşa edilerek hizmete sunulmuştur. Yükseköğretim öğrencileri için 1 000 kişi kapasiteli yurt inşa edilmiş, ayrıca, Bayburt Valiliğine ait 200 kişilik öğrenci yurdu ve hizmet binası bu üniversitenin hizmetine sunulmak üzere hazırlanmıştır.

İlimizde bu üniversitenin altyapısını teşkil eden eğitim fakültesi, 2003 yılında faaliyete geçmiştir. Gerekli bina ve yurt sorunları halledilen bu fakültemiz, 2004-2005 öğretim yılında 2 bölüm ve 330 öğrenciyle eğitim ve öğretimine devam etmektedir. Ayrıca, 1994'te kurulan Bayburt Meslek Yüksekokulu, halen 7 bölüm ve 600 öğrenciyle hizmete devam etmektedir. Yine, Polis Meslek Yüksekokulumuzda, 5 sınıfta 180 öğrenci öğrenim görmektedir.

Ülkemizin muhtelif yerlerinde, akademik kariyeri olan, yetişmiş 200'ün üzerinde Bayburtlu öğretim üyesi, kurulacak bu üniversitede büyük bir heyecan, istek ve özveriyle çalışmak için sıra beklemektedir.

Tarihi, kültürü, altyapısı ve öğretim elemanı hazır olan Bayburt üniversitesinin, çok kısa zamanda, Yüce Meclisin siz değerli üyelerinin katkılarıyla kurulacağına Bayburtlular olarak inanıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Buyurun Sayın Güney.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Devamla)- Bitiriyorum Sayın Başkan.

Hele hele 58 inci hükümetimizin acil eylem planında belirtilen "yeni üniversitelerin kurulması objektif kriterlere bağlanacak, yönetilebilir olmaktan çıkan büyük üniversiteler bölünerek, yeni üniversiteler kurularak, öğretim üyesi ve fizikî altyapısı hazır olan illerde yeni üniversiteler kurulacak" ifadesi bizim en büyük güvencemizdir.

Yine, Sayın Başbakanın ifade ettiği ve bu yıl açılması düşünülen 15 yeni üniversiteden birinin de Bayburt üniversitesi olmasını yürekten diliyoruz. İnanıyorum ki, yeni hazırlanmakta olan YÖK yasasıyla birlikte, bizim ve bizim gibi, illerinde üniversite olmasını isteyen, üniversite için altyapısını hazırlamış diğer illerimiz de bu çerçevede ele alınacaktır ve zannediyorum, Türkiye'deki 80 küsur üniversiteye ilave olarak, daha önceki hükümetlerin almış olduğu "Her İle Bir Üniversite Programı" çerçevesinde bizim bu haklı talebimiz yerine getirilecektir.

Yüce Meclisin değerli üyeleri, gelişen, büyüyen ve çağı yakalamak için büyük çaba harcayan, buna gönülden inanan Bayburtlulara, bu üniversitenin kuruluşunda desteğinizi esirgemeyeceğinizi biliyorum. Bu hayırlı ve önemli talebimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümetimiz olarak, sahiplenileceğine inancımız tamdır. Kanun teklifimizin Genel Kurul gündemine alınmasına destek vereceğinize gönülden inanıyorum.

Bu vesileyle, kurulacak olan bu üniversitemizin, ülkemize, Bayburtumuza hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi en içten duygularımla, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güney.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, önerge üzerinde, bir milletvekili arkadaşımıza söz vereceğim.

Bayburt Milletvekili Sayın Fetani Battal, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FETANİ BATTAL (Bayburt) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bayburt'ta üniversite kurulmasına dair verilen teklifin, şahsım adına, değerlendirilmesini yapmaya çalışacağım. Türkiye'de, üniversiteleşme sürecine kısa bir bakış yaparak, asıl meramımı anlatmak istiyorum.

Türkiye'nin, cumhuriyet tarihinde, üniversite süreci, ilk defa 1925 yılında, Ankara Hukuk Mektebi süreciyle başladı. O zamandan bu zamana ciddî adımlar atıldı, çok güzel mesafeler alındı.

Bugün, geldiğimiz noktada, Türkiye'de, 79 tane üniversitemiz var. Bu 79 üniversitemizde, Devlet İstatistik Enstitüsünün 2002 rakamlarına göre, toplam öğrenci sayısı 1 677 936, toplam öğretim görevlisi sayısı 71 290'dır. Yükseköğretim çağındaki gençlerimizin tamamını dikkate aldığımızda, şu anda, Türkiye'de, yaşı yükseköğretim çağında bulunan 5 355 000 gencimiz var. Bunları oranladığımız zaman, Türkiye'de, yaşı müsait olduğu halde yükseköğretim şartlarından faydalanmak durumunda olan gençlerimizin oranı yüzde 29,3; buna, önlisans ve lisansüstü çalışmalar yapan arkadaşlarımızı da dahil edersek, bu oran, yüzde 31,3'e ulaşıyor. Aslında, bu, ciddî bir rakam; ama, dünya ölçeğinde birçok ülkeden çok daha iyi bir noktada yer almamıza rağmen, gelişmiş ülkeler ölçeğinin ortalamasının yüzde 57,4 olduğunu hesaba katarsak, şu andaki mevcut öğrenci sayımızı, kısa zamanda, ikiye katlamak gibi bir mecburiyetimizin olduğunu ifade etmek zorundayım.

Bu çerçeveden baktığımızda, bugün, Türkiye'de, acaba, üniversiteler nasıl dağılıma tabi; buna kısa bir göz atmak istiyorum; çünkü "Bayburt'a üniversite" derken, asıl meramımızın burada yattığını ifade etmek istiyorum.

Bugün, 77 üniversitenin 23 tanesi İstanbul'da, 9 tanesi Ankara'da, 5 tanesi İzmir'de, 2 tanesi Eskişehir'de, 2 tanesi Kocaeli'nde yer alıyor, topladığımız zaman, 41 tane ilimizde üniversitemiz var; fakat, dağılımı, ciddî anlamda, çağımızın gerçekleriyle de yeniden gözönüne alındığında, İstanbul gibi çok müthiş bir nüfusa sahip ve müthiş bir yoğunluğun yaşandığı bu şehirde 23 tane üniversitenin ne aradığını ben sormak istiyorum; çünkü, bu sorunun arkasında ciddî bir hesabı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yine, 2002 rakamlarına göre, İstanbul'da okuyan üniversite öğrenci sayısı 202 319 ve yapılan hesaplar şunu gösteriyor: Her bir üniversite öğrencisi, tahsilini yaptığı kente 1 tane istihdam sağlıyor. Bu şu demektir: 202 000 öğrenci, İstanbul'a 202 000 kadro temin ediyor. Bunun başka bir anlamı şudur: Her istihdam 4 kişilik bir aile bazından hesaplanırsa, 202 319 çarpı 4, 869 260 eder; buna 200 000 de öğrenciyi dahil edelim; üniversitelerin İstanbul'da yoğunlaşmasının İstanbul'a faturası en az 1 000 000 insandır. Bu, çok ciddî bir rakamdır. Bu rakamın İstanbul'a ne getirdiğini ve ne götürdüğünü bugün yeniden gözden geçirmek zorundayız; çünkü, yaşanmaktan çıkmış bu şehrin yeniden yaşanabilir hale geçmesi için radikal bir adımın atılması lazım. Bu da, üniversitelerin, yeniden, bütün illerimize dağılımına ait dizaynın hayata geçmesini öneriyor.

Bir başka açıdan, aynı hesabı, Ankara için yaptığımızda; 166 801 öğrenci var, bunu, yine 4'le çarptığımızda 667 000 insan ediyor; artı 200; yine, 800 000 civarında Ankara'da üniversite camiasının barındırdığı insan var demektir.

Ankara'nın 2002 yılı ölçeğinde nüfusunun 3 500 000 olduğunu hesaba katarsak, bu bahsettiğim hususun çok kayda değer bir husus olduğunu görmemiz gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Battal, devam ediniz.

FETANİ BATTAL (Devamla) - Teşekkür ederim.

İşte, bu çerçeveden baktığımızda, eğer, radikal ve ciddî tedbirler alınmazsa, belediye hizmetleri açısından, emniyet hizmetleri açısından, trafik ve ulaşım hizmetleri açısından ve eğitimin kalitesi açısından ciddî bir problemle karşı karşıyayız demektir; neden, bir örnek vermek istiyorum. Oxford Üniversitesi dünyanın 130 ülkesinden öğrenci alıyor; ama, nüfusu kaçtır dersiniz; öğrenci sayısı 16 700.

Yine, bizim çok kaliteli üniversitelerimizden Bilkent Üniversitesi 10 500 öğrenciye hizmet veriyor, Yeditepe Üniversitesi 10 800 öğrenciye hizmet veriyor; ama, 60 000 öğrenciye, 50 000 öğrenciye, 40 000 öğrenciye hizmet vermeye çalışan üniversitelerimizin kalitesini burada sorgulamak zorundayız.

Bu çerçevede baktığımızda, YÖK'ün, bütün işini gücünü bırakıp bu konuya yoğunlaşması ve bunu çözmek için ciddî adımların nasıl atılacağına ait projeler üretmesi gerekir, siyasetin de bunun kapısını açması gerekir. Bu anlamda, Bayburt'a üniversitenin açılması çok anlamlıdır, buna ihtiyacımız vardır. Bunun Bayburtumuza getireceği yeni ufuklar olacaktır. Bunu, saygılarımla sizinle paylaşıyorum.

Desteklerinizi umuyor ve bekliyoruz.

Teşekkür ediyoruz. (Alkışlar)

TEMEL YILMAZ (Gümüşhane) - Gümüşhane'ye yok mu?

FETANİ BATTAL (Devamla) - Efendim, olmalı tabiî Gümüşhane'ye de.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Battal.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

4. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Yükseköğretim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/323) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/323) esas numaralı Yükseköğrenim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin, TBMM İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurul gündemine alınması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

Hürmetlerimle.                                                                               22.12.2004

                                                                       Emin Şirin

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince, önerge sahibi olarak, İstanbul Milletvekili Emin Şirin...

Sayın Şirin, buyurun efendim.

EMİN ŞİRİN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kamuoyunda "öğrenci affı" diye bilinen Yükseköğrenim Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergemle ilgili olarak, önerge sahibi sıfatıyla söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; müsaadenizle, kanun teklifinin detaylarına girmeyeceğim; zira, konu, verdiğim teklifin teknik detayları konusu değil; konu, başta AK Parti, sonra da Cumhuriyet Halk Partisinin öğrenci affı konusuna nasıl baktıkları konusu.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan diğer partimiz Doğru Yol, öğrenci affını destekliyor. Millî Eğitim Komisyonu Başkanı Sayın Tayyar Altıkulaç da, meseleyi, yapıcı bir tavırla, gayet yakından takip ediyor.

2000 yılında çıkarılan son af yasasından sonra üniversitelerle ilişiği kesilen öğrenci sayısı takriben 224 000 civarında. Bu öğrencilerin takriben 92 000'i kendi isteğiyle okulu bırakmış, 55 000'i kayıt yenilememiş, 42 000'inin başarısız olduğu için ilişiği kesilmiş, 25 000'inin ilişiğinin kesilme sebebi devamsızlık ve sadece 271'inin disiplin suçundan üniversiteyle ilişiği kesilmiş.

Ben, evvela, eski partim AK Partiye seslenmek istiyorum. Konuyu, lütfen, insancıl açıdan ele almak lazım. Ortada, kendi isteğiyle okulu bırakanları bir tarafa bırakırsak, takriben 100 000 civarında talebemiz, öğrencimiz, çocuğumuz var. Bu gençlerin, sebep ne olursa olsun, eğitimlerine devam edebilmeleri için, kendilerine bir şans daha verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu, hem insanî hem vicdanî hem de sosyal bir görev gibi görünüyor.

Sayın Tayyar Altıkulaç, basından takip ettiğimiz kadarıyla, bu konuyu süratle gündeme getireceklerini söyledi. Bu konuda her türlü desteğimiz kendilerinin yanında.

İkinci olarak, Sayın Cumhuriyet Halk Partisine seslenmek istiyorum. Sizler de "bu konu hükümetin meselesidir, iktidarın meselesidir" diyorsunuz. Söyledikleriniz çok doğru, hakikaten onların meselesidir; ancak, AK Parti ve hükümet, eğer, bu konuda geri kalıyorsa, sizlerin de 100 000'in üzerindeki öğrencinin önünü açacak bir teklif vermenize, herhalde, engel bir durum olmaması gerekir diye düşünüyorum.

Bu iki partiye ve bütün kamuoyuna da buradan seslenmek istiyorum. Öğrenci affının önündeki sıkıntıların başında gelen konu, bunun siyasî bakımdan istismar edilip edilmeyeceği konusu; çünkü, öğrenci affı ne zaman gündeme gelse "bu bir türban affı mıdır" diye ortaya çıkıyor. Konuyu türban affı olarak görmemek gerektiği kanaatindeyim; çünkü, YÖK'ten aldığım bilgilere göre, 2000 senesinden beri ilişiği kesilen 224 000 talebinin içerisinde, türbanlıların da içerisinde bulunduğu grup olan disiplin suçlarından ilişikleri kesilenler 271 civarında. Dolayısıyla, bizim, herhalde, 1 öğrencinin istikbalini bile düşünmemiz gerekir diye düşünürüm. Türban takanlar da affedilmelidir; ama, sonra, okula devam edeceklerse, mevcut kılık kıyafet yönetmeliğine uymak kaydıyla okula devam ederler.

Bütün milletvekillerimizi, bu öneriyi kabul etmeye davet ediyorum. Bugün, bu önergeyi kabul etmeniz, öğrencilere bir imkân tanıyacağı gibi, kararlılığınızı da ortaya koyacak ve bu gençlerimizin istikbal ümitlerinin devam etmesini temin edecektir.

Çok teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şirin.

Komisyon adına, Komisyon Başkanı Sayın Tayyar Altıkulaç; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bağımsız milletvekilimiz Sayın Emir Şirin, İçtüzüğün 37 nci maddesinden kaynaklanan hakkını kullanarak "öğrenci affı" diye adlandırdığımız yasa teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun huzuruna getirdi.

Biz, Komisyon olarak, bu teklifi komisyon gündemine almadık; ama, konunun yoğun bir şekilde takip edildiğini de dikkate alarak, gençlerin, gerçekten, çok ciddî bir beklenti içerisinde bulunduklarını da dikkate alarak, bu teklif üzerinde durduk. Komisyon Başkanı olarak bu teklifi, bunun dışında Doğru Yol Partisine mensup bir arkadaşımızın verdiği teklifi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına ve Millî Eğitim Bakanlığına göndererek, görüş istedim.

Tabiî, bir teklifin, komisyonda görüşülebilmesi ve yasalaşabilmesi için, arkasında siyasî desteğin bulunup bulunmaması, takdir edeceğiniz gibi çok önemlidir. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından, teklifin gerekli altyapı hazırlıkları yapılmaksızın hazırlandığı; problemin boyutu, çerçevesi hakkında gerekli dokümanlara ve bilgilere erişilmeden hazırlandığı gerekçesiyle uygun görülmediği yolunda bir cevap aldık.

Millî Eğitim Bakanlığına gönderdiğimiz yazıda ise bir beklentimiz daha vardı; o da, hükümetin gündeminde, böyle bir konunun, bir tasarı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması gibi bir konunun bulunup bulunmadığını öğrenmekti. Hükümetin gündeminde böyle bir konunun bulunmadığını Sayın Millî Eğitim Bakanından öğrendik; ama, Komisyon olarak ya da Komisyona verilmiş tekliflerin değerlendirilmesi suretiyle bir gündem yapılacaksa, bu konuda hükümet adına, Komisyonda müzakere edilecek metinle ilgili görüşlerin hükümet adına ifade edilebileceği söylendi.

Durum böyle olunca, konunun, gerçekten, öğrencilerimiz açısından yoğun bir şekilde takip edildiği ve ciddî bir beklenti içerisinde bulundukları gerçeğinden hareketle, böyle bir projeye, böyle bir kanun teklifine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerin destek verip vermeyeceklerini öğrenmek gerekiyordu. Ben, Komisyon Başkanı olarak bu çalışmayı da yaptım, bu temasları da yaptım. AK Parti Grup yöneticisi arkadaşlarımla yaptığım görüşmeden, böyle bir projeye AK Parti Grubu olarak destek verilebileceği izlenimini aldım. Aynı görüşmeyi, Cumhuriyet Halk Partisi yönetimiyle de yaptım; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın Kemal Anadol'a bu konudaki düşüncemizi sundum. Sayın Anadol, kendi aralarında konuyu değerlendireceklerini ve bize cevap vereceklerini söylediler.

Tabiî, böyle bir proje realize edilecekse, böyle bir teklif yasalaşacaksa, bunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerimizle ve diğer arkadaşlarımızla bir uzlaşma içerisinde ele almamızın doğru olacağını düşünüyorum ve çizeceğimiz çerçevenin birlikte çizilmesinin doğru olacağına inanıyorum. Bu yüzden de, grup yönetimleriyle görüşürken, kendilerine, Komisyonumuzda bulunan metinleri ya da tarafımızdan hazırlanmış bir metni sunmak yerine, mutabık kalacağımız çerçeveyi de birlikte çizmemizin doğru olacağını ifade ettim. Bu temaslarımız sürüyor, bu görüşmelerimiz devam ediyor. Bu itibarla, şu safhada, ben, Sayın Şirin'in, eğer uygun görürlerse, tekliflerini geri almalarının uygun olacağını düşünüyorum. Komisyonda konuyu iyice olgunlaştırdıktan sonra, tahmin ediyorum, önümüzdeki günlerde Komisyonumuzda konuyu Komisyon toplantısında ele alacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Altıkulaç.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (Devamla) - Evet.

Komisyonda gerekli tartışmayı, değerlendirmeyi yaptıktan ve tabiî, hükümetin bu konuya yapacağı katkıyı da aldıktan sonra, konu, herhalde kısa bir süre sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemine gelebilecektir diye düşünüyorum. Sayın Şirin, tekliflerini geri almamayı tercih edebilirler; bu takdirde, önerinin reddedilmesinin doğru olacağı kanaatiyle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altıkulaç.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Kandoğan.

Süreniz 5 dakikadır.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Emin Şirin'e teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Bu kanun teklifini, ilk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşıyan kendileridir. Ben de, Sayın Emin Şirin'in kanun teklifini vermesinden üç gün sonra aynı mealde bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisine verdim.

Yalnız, biraz önce, Millî Eğitim Komisyonu Başkanımızın konuşmalarını büyük bir üzüntüyle dinlediğimi de ifade etmek istiyorum.

Bu kanun teklifimizden faydalanacak olan öğrenci sayısı, yaklaşık -Sayın Altıkulaç da ifade ettiler- 224 000 civarında ve yaklaşık bir yıldan beri bu öğrencilerimiz AK Parti Grubuyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuyla, Doğru Yol Partisiyle ve diğer siyasî partilerle temas içindeler. Bir yıldan beri bu öğrencilerimize AK Parti tarafından da bu kanun teklifinin veya kanun tasarısının mutlaka Mecliste kanunlaşacağı ve gönüllerinin huzur içerisinde olmaları gerektiği ve kendilerinin derslerine çalışmalarının gerektiği onlarca kez ifade edildi. Ben bu kanun teklifini verdikten sonra, bir televizyon kanalında AK Parti Grup Başkanvekiliyle canlı yayına katıldım ve o programda AK Parti Grup Başkanvekili "verilen kanun teklifi genelse, objektifse ve hakkaniyet kurallarına uygunsa, AK Parti Grubu adına biz kanun teklifini destekliyoruz" dedi; ancak, ne gariptir ki, iki gün sonra aynı Grup Başkanvekili arkadaşımız, çıktı "AK Partinin gündeminde böyle bir kanun teklifi, kanun tasarısı yoktur" diye, basına ve televizyonlara demeç verdi. Şimdi Sayın Altıkulaç'ı da dinlerken şaşırdım, üzüldüm. Bugüne kadar, AK Parti Grubu tarafından, CHP ile bir konsensüs sağlanmadan, onlarla mutabakat yapılmadan Meclis gündemine getirilen birhayli kanun tasarısı veya -milletvekilleri tarafından- kanun teklifleri var. CHP'nin şiddetle karşı çıktığı kanun teklifleri ve tasarıları vardı. Onlar Meclis gündemine getiriliyor, konsensüs aranmıyor; ancak, ne gariptir ki, bu kanun teklifi Meclis gündemine geldiğinde AK Parti CHP ile beraber bir konsensüs sağlayacakmış, ondan sonra bu kanun teklifine sıcak bakıp bakmadıklarını ifade edeceklermiş. Sizin kimden endişeniz var, kimden korkunuz var? Bu ne samimiyetsizliktir.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Bozgunculuk yapma.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yüzbinlerce öğrenci bir kanun teklifinin bir an önce çıkmasını bekliyor. Biz, bu Meclisten, kimler için af çıkardık?! Eve Dönüş Yasası bu Meclisten çıkmadı mı?! Vergi borcu, vergi dolandırıcılığı dolayısıyla, bu Meclisten vergi affı çıkmadı mı?! Onlar için parmaklarımızı kaldırıyoruz; masum öğrenci isteği karşısında, CHP'yle konsensüs sağlayacağız, ondan sonra, bunu Meclis gündemine getireceğiz... Biraz önce Sayın Altıkulaç söyledi; YÖK'e sormuşlar, YÖK olumsuz cevap vermiş. Dün, Sayın Başbakan "türbanı, bir şekliyle çözeceğiz" şeklinde bir ifadede bulundu. YÖK Başkanı da, dün, hemen çıktı "biz buna karşıyız, olmaz" şeklinde ifadede bulundu; o zaman, bunu da getirmeyin, bunu da konuşmayın. YÖK karşı çıkıyorsa -YÖK Başkanı dün açıklamasını yapmıştır- türban meselesini de gündemden çıkarın, konuşmayın bir daha.

Bu niye oluyor biliyor musunuz arkadaşlar; bunun içerisinde, belki 500, belki 1 000 türbanlı öğrenci var; bundan istifade edecek türbanlı öğrenci var. Onlar da bizim evlatlarımız, onlar da bu vatanın çocukları; onların elindeki okuma hakkını, özgürlüğünü, niye alıyoruz? "1 000 türbanlı öğrenci vardır" diyerek karşı çıktığınız bu kanun teklifi eğer kanunlaşmazsa, Meclisten geçmezse, 224 000 öğrenci mağdur olacak. Yüzlercesi, binlercesi sizlere de geldi arkadaşlar; benim yüreğim sızlıyor, vicdanım sızlıyor. Bizler, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri olarak, o öğrencileri tanıyan, bilen birileri olarak, bu kanun teklifini, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaştırmamız gerekiyor. Zaman da geçiyor; bakınız, ben, bu kanun teklifini verdiğim günden itibaren üçbuçuk ay geçti; eğer, bu kanun teklifinde, beğenmediğiniz, istemediğiniz, yanlış bulduğunuz, hatalı bulduğunuz bir yer varsa, gelin, burada önerge verin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Gelin, burada, önergelerle, bu kanun teklifinin, nasıl çıkarsa, millet ve memleket menfaatına olduğunu, öğrencilerimizin yararına olduğunu söyleyin. Hep beraber, gerek İstanbul Milletvekilimiz gerekse benim vermiş olduğum kanun teklifini beraber, birlikte değerlendirelim. Bu mağduriyeti bir an önce mutlaka gidermemiz lazım. Eğer, bunu yapmazsak, türbanla ilgili, Sayın Başbakanın söylemiş olduğu sözlerin de samimî olmadığı çok net ve açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Biz, sadece 1 000 tane türbanlı öğrenci vardır diye bu kanun teklifine karşı çıkıyorsak, binlerce öğrencinin, türbanlı öğrencinin üniversitelerde rahat bir şekilde okumasını sağlayacak kanun tasarısını bu Meclise nasıl getireceksiniz?!

Bizim Genel Başkanımız, dün, basın ve televizyonda çok net bir şekilde ifadede bulundu. "Biz, üniversitedeki türban meselesinin çözülmesini istiyoruz" şeklinde çok net bir ifadede bulundu ve bunun sonuna kadar destekçisi olacağımızı da ifade etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Gelin, bir kanayan yarayı bir an önce tedavi edebilmek için, Sayın İstanbul Milletvekili tarafından verilen bu kanun teklifinin Meclis gündemine alınması konusunda oylarınızı kullanınız.

Sizleri, bu duygu ve düşüncelerle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Altıkulaç, bir sataşma konusu mu var efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sataşma değil de, kısa bir tavzihe izin verirseniz...

BAŞKAN - Çok kısa bir açıklama rica edeyim.

Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; AK Parti Grubunun konuyla ne ölçüde ilgilendiği ya da ilgilenmediği, tabiî, Komisyon Başkanı olarak benim konum değil. Konu, Komisyonumuzda bulunan kanun teklifleri dolayısıyla bizim meseleye yaklaşımımızdır. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi huzurunda bu yaklaşımımızı ve bu teklifleri ciddîye alarak yaptığımız çalışmaları arz ettim. Tabiî ki, bunu yaparken de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, her konuda olduğu gibi, uzlaşmanın aranmasını önemsediğim için her iki parti grubuyla görüşmeyi tercih ettim. Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın bu konuda verecekleri cevabı bekliyoruz. Mümkündür ki, Cumhuriyet Halk Partisi, bu projeye sıcak bakmayacak, olumsuz cevap verecektir; mümkündür ki, olumlu cevap verecektir; bunu şu anda bilemiyoruz; ama, bu cevap ne olursa olsun, Komisyon olarak, biz, projeyi Komisyonda ele almaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirmeye kararlıyız.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altıkulaç.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. - (10/238) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN - Akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Genel Kurulun 4.1.2005 tarihli 46 ncı Birleşiminde kurulan (10/238) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasî parti gruplarınca gösterilen adayların listesi, bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, listeyi okutup oylarınıza sunacağım.

Akaryakıt Kaçakçılığının Ekonomiye, İnsan ve Çevre Sağlığına Verdiği Zararın Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/238)

Adı Soyadı           Seçim Çevresi

AK Parti (8)

Atilla Başoğlu

Adana

Ahmet Rıza Acar

Aydın

Vahit Kiler

Bitlis

Mehmet Alp

Burdur

Tevfik Akbak

Çankırı

Mehmet Emin Murat Bilgiç

Isparta

Öner Gülyeşil

Siirt

Cüneyit Karabıyık

Van

CHP (4)

 

Sedat Pekel

Balıkesir

Ufuk Özkan

Manisa

Mahmut Duyan

Mardin

Mehmet Vedat Melik

Şanlıurfa

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 8.2.2005 Salı günü, bugün saat 17.00'de, Ana Bina Zemin Kat PTT Karşısı Meclis Araştırması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yeri ve saati, ayrıca plazma ekranda ilan edilecektir.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü, sözlü sorular kısmının 1, 25, 34, 36, 44, 53 ve 72 nci sıralarındaki soruları, birlikte cevaplandırmak isteğinde bulunmuştu.

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, bazı devlet üretme çiftliklerinin kiralanmasına  ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

2. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

3. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, elma ithalatının yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/740) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

4. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

5. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/754) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

6. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, TMO Şanlıurfa-Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/770) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

7 - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Gündoğmuş-Ümitli Köyünün içmesuyu sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/793) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

BAŞKAN - Şimdi, bu soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                Yücel Artantaş

                                                                                 Iğdır

1- Maliye Bakanlığı ile Bakanlığınız tarafından çıkarılan devlet üretme çiftlikleriyle ilgili tebliğ gereği, hangi kuruluşlar kiraya verilmiştir? Kiralayan kuruluşlar/şahıslar kimlerdir? Kira bedelleri nelerdir?

2- Bitlis Arıcılık Müdürlüğü kime kiralanmıştır? Kiralayan firmanın sahibi eski ANAP İl Başkanı mıdır?

3- Antalya Meyvecilik Enstitüsü, Eskişehir Hasırcı Harası, kime, kaça verilmiştir?

4- Kiralama işlemleriyle ilgili ihale duyurusu yapılmış mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                 Orhan Eraslan

                                                                               Niğde

Niğde İli Altunhisar İlçesi Yakacık Kasabasının 100 aileye 200 baş sığır olmak üzere başvurusunu yapmış olduğu hayvancılık projesi, 1998 yılından beri Bakanlığınızdan onay beklemektedir.

Soru: Bakanlık olarak söz konusu hayvancılık projesine destek verilmesi düşünülmekte midir? Eğer düşünülüyor ise ne zaman gerçekleştirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                 Orhan Eraslan

                                                                               Niğde

Ülkemizde yıllık ortalama 2 400 000 ton elma üretimi yapılmakta ve binlerce çiftçi ailesi geçimini elma yetiştiriciliğinden sağlamaktadır. Elma üretimi için gerekli olan ilaç, gübre ve benzeri girdiler oldukça pahalı olup devlet tarafından da desteklenmemektedir.

Durum böyle iken, bir yandan da İran'dan elma ithal edilmesi, üreticilerimizin pazarını daraltmaktadır.

Bu gelişmeler, Niğde ve diğer illerdeki elma üreticilerini mağdur etmektedir.

Soru 1: Elma ithalatının engellenmesi düşünülmekte midir? Düşünülmekte ise neler yapılması planlanmaktadır?

Soru 2: Elma üreticilerimizin ithalattan ötürü uğradığı zararının ne şekilde telafi edilmesi düşünülmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                 Orhan Eraslan

                                                                               Niğde

Niğde İli Ulukışla İlçesi Porsuk Köyünde inşa edilen göletin ana gövdesi tamamlanmış ve gölet alanı suyla dolmuştur; ancak, sulama kanallarının yapılmamış olması nedeniyle sulama hizmeti verememekte ve atıl durumda beklemektedir.

Soru: Ulukışla-Porsuk Göletinin sulama kanalları ne zaman yapılacak ve sulama hangi tarihte başlayacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                          Malatya

Ülkemizdeki mevsim koşulları nedeniyle pancar üretiminde oldukça yüksek verim beklenmektedir. Ancak, pancar üretimine getirilen kota nedeniyle çiftçimizin elinde yüksek miktarda kota fazlası pancarı yine çok düşük fiyatla şeker fabrikaları tarafından satın alınmaktadır. Bu uygulamayla;

1-Kotaların düşürülmesinde şeker fabrikalarının çok daha düşük fiyatla pancar alımı mı amaçlanmaktadır?

2-Alternatif ürün imkânı olmayan pancar köylüsü kaderiyle baş başa mı bırakılmak isteniyor?

3-Toprakananın bereketini köylümüzün kontrol etmesi mi amaçlanmaktadır?

4-Kotaiçi pancar ile kotadışı pancar arasında aşırı fiyatlama farkıyla ne amaçlanmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı ve devamı maddeleri uyarınca, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın  Prof. Dr. Sami Güçlü tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.                                  13.10.2003

                                                        Mehmet Vedat Melik

                                                                          Şanlıurfa

Sorular:

1-Toprak Mahsulleri Ofisi Şanlıurfa şube müdürlüklerine bağlı Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin kapatılma kararı alındığı doğru mudur?

2-Eğer böyle bir karar alınmışsa nedeni nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                            15.10.2003

                                                                 Osman Özcan

                                                                           Antalya

Antalya-Gündoğmuş İlçemizin Ümitli Köyünün sulamasuyu sıkıntısı olduğu gibi, içmesuyu sıkıntısı da vardır, hatta bazı hayvanların susuzluktan öldüğü biliniyor. Halbuki 3 kilometre ileride cazibeli olarak gelebilecek Kırkdönme Deresinden su boşuna akmaktadır. Proje ve etüdü yapılan bu suyun 2004 yılı programına alınarak köyün susuzluktan kurtarılmasını düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okunmuş olan soru önergelerine Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü cevap vereceklerdir.

Sayın Bakanım, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün Meclisin denetim günü; dolayısıyla sözlü sorulara cevap vermek istiyorum.

8 soruya birlikte cevap vereceğim; yalnız, baştan belirtilmesi gereken bir husus var; bu bilgi alışverişi konusunda bir zaman sorunu ortaya çıkıyor. Bu sorular, 2003 yılına ait sorular genellikle ve ancak bugün sıra geliyor. Dolayısıyla güncelliğini büyük ölçüde kaybeden noktalar var. Bazı konular ise, yine devamlılık arz eden yönleri itibariyle cevaplandırılmasında pek fazla bir problem yok. Dolayısıyla bunların içerisinden bazılarına çok kısa cevap vereceğim; ama, Iğdır Milletvekilimiz Sayın Yücel Artantaş'ın sorusu bizim kiralama usulüyle özel sektöre devrettiğimiz üretim istasyonlarıyla ilgilidir. Dolayısıyla, sorusu çok kapsamlı ve uzun bir izahı gerekmektedir; diğerleri ise nispeten daha kısadır. Dolayısıyla, sabırlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum ve açıklamalarıma Sayın Artantaş'ın sorularına şu şekilde bir cevapla başlıyorum:

Sayın Artantaş, üretme istasyonlarımız hakkında, bunların kiralanması usulüyle ilgili olarak bilgi soruyor.

Bakanlığımıza bağlı üretme istasyonları kurulduğundan bugüne kadar yetiştiricilerin -yani, üreticilerin- tohum, fide, fidan ve hayvan gibi damızlık ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, teknik konularda da eğitim ve önderlik yaparak üreticilerimizin bilinçlendirilmesine önemli katkılar sağlamıştır; ancak, bu istasyonlar zaman içerisinde gelişen teknolojiye çeşitli sebeplerle ayak uyduramamış, özel sektörün girişimciliği karşısında rekabet etme şansını da kaybetmiştir; bir başka ifadeyle, öncülük yapma rollerini kaybetmişlerdir. Bu nedenle, bu üretme istasyonları tarafından etkin bir şekilde değerlendirilemeyen tarım arazileri, tarımsal üretimde bulunmaları şartıyla özel sektörün kullanımına açılmıştır. Bu çerçevede, Bakanlığımıza bağlı üretme istasyonları, araştırma enstitüleri gibi tesislerin üretim alanları 18.5.2002 tarihli ve 24559 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım ve Köyişleri Bakanlığına Tahsisli Olan Bazı Yerler ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Müteşebbislere Tahsisinde ve Değerlendirilmesinde Uygulanacak Esas ve Usullere İlişkin Tebliğ esasları çerçevesinde kiraya verilmektedir. Adı geçen tebliğ hükümleri kapsamında kiraya verilecek olan işletmelerle ilgili olarak kiralama işlemlerine başlanmadan önce Bakanlığımızın ilgili birimlerinin yanında, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet Personel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı gibi ilgili kamu kuruluşlarının uygun görüşleri alınmaktadır.

Müteşebbislerin kiralama talebinde bulunduğu tesis ve arazilerin kiralamaya uygunluğu tespit edildikten sonra ilan aşamasına geçilmektedir. Tesisin ilk yılı için kiralama bedelinin tespiti de ilgili tebliğ hükümleri çerçevesinde, müteşebbis tarafından teklif edilen projenin yatırım bedelinin binde 25'inden az olmamak kaydıyla Proje Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılmaktadır. Kiraya verilecek alanda bulunan bina ile makine, teçhizat ve diğer demirbaşlar rayiç bedelleri üzerinden kira bedelinin tespitinde dikkate alınmakta ve ön izin süresince müteşebbislerden, komisyonca belirlenen yıllık ön izin bedeli olarak, proje maliyet bedelinin binde 5'inden az olmamak üzere kira bedeli alınmaktadır.

Ayrıca, tesisin işletmeye geçmesinden sonra ise, birinci yıl için belirlenen kira bedeline, her yıl için komisyonca belirlenen yıllık hâsılat üzerinden binde 1 ilâ 3 arasında pay Hazineye yatırılmaktadır. Müteakip yılların kira bedelleri de, bir önceki yılın kira bedelinin, Devlet İstatistik Enstitüsünce ilan edilen toptan eşya fiyat endeksi oranında artırılması suretiyle hesaplanmaktadır.

Ayrıca, komisyon tarafından kira bedelinin belirlenmesinde, emsal arazilerin kıymet takdirleri de dikkate alınmaktadır.

Kiralanacak tesis ve araziler için ilanlar, Türkiye genelinde günlük tirajı 100 000'in üzerinde olan gazetelerde beşer gün arayla 2 kez yapılmakta; ayrıca, kiralanacak tesisin bulunduğu tarım il müdürlüğünün ilan tahtasına asılmakta ve Bakanlığımızın web sayfasında yayımlanmak suretiyle duyurulmaktadır.

Müteşebbislere ait her bir proje teklifi için komisyonun raportörlüğünü yapan birim tarafından ayrı ayrı rapor ve dosya tanzim edilmektedir. Proje Değerlendirme Komisyonu, müteşebbisler tarafından verilen proje teklif dosyalarını ve raportör birim raporlarını inceleyerek karar vermektedir.

Tebliğ hükümleri gereğince, Proje Değerlendirme Komisyonu tarafından, müteşebbislere, yatırım için gerekli hazırlıklarını tamamlamak üzere altı aya kadar ön izin verilmekte ve ön izin süresi içerisinde yükümlülüklerini yerine getiren müteşebbislere kesin kiralama izni verilmektedir.

Tebliğ kapsamında, şimdiye kadar 18 adet arazi ve tesise kiralama kesin izni verilmiştir. Bunların, kimlere, ne kadar bedel karşılığında kiralandığına ilişkin bilgileri tek tek belirtmem uzun zaman alacağından, kayıtlara girmesi için bu bilgileri Başkanlık Makamına sunacağım. Sayın Milletvekilimize de, ayrıca, bu konuşma metninin bir suretini takdim edeceğim. Dolayısıyla, sorusuna kapsamlı bir cevabı, bu ek ifadede bulacak.

Sayın milletvekilimizin sorularının diğer kısımlarında cevaplanmasını arzu ettiği, öğrenmek istediği hususlarla ilgili olarak cevaplarımı şöyle tamamlıyorum: Bakanlığımıza bağlı Bitlis Arıcılık Üretme İstasyonunun kiraya verilmesiyle ilgili olarak 4 Nisan 2003 ve 10 Nisan 2003 tarihlerinde 2 kez olmak üzere Akşam Gazetesinde ilan edilmiştir. Söz konusu ilan ve diğer duyuruların yapılması sonucunda, Bitlis Arıcılık Üretme İstasyonunu kiralamak üzere, sadece Bitlis Arıcılık Kireç Toprak İthalat ve İhracat Sanayii Ticaret Anonim Şirketi tarafından proje teklifinde bulunulmuş ve adı geçen müteşebbise ait proje teklifi, tebliğ gereğince oluşturulan komisyonca uygun görülmüş ve 23 milyar Türk Lirası yıllık kira bedeli karşılığında kiralanmıştır.

Diğer sorusuna gelince: Antalya-Alanya Meyvecilik Üretme İstasyonunun Oba İşletmesinden toplam 101 dekar alan, yıllık 65 milyar Türk Lirası kira bedeli karşılığında, Alanya Ziraat Odası Başkanlığına kiraya verilmiştir.

Tebliğ gereğince, Bakanlığımıza tahsisli tesis ve arazilerin kiraya verilmesiyle ilgili olarak, Türkiye genelinde günlük tirajı 100 000'in üzerinde olan gazetelerde 2 kez ilan verilmek suretiyle ve kiraya verilecek illerde il tarım müdürlüğü ilan panosunda ve Bakanlığımızın web sayfasında yayımlanarak, bunlar kamuoyuna duyurulmaktadır.

Ben, Sayın Milletvekilimiz Yücel Artantaş buradaysa, kısaltarak okuduğum bu metni de zabıtlara geçmesi için ilgili arkadaşlara vereceğim metni kendilerine takdim edeceğim.(x)

Niğde Milletvekilimiz Sayın Orhan Eraslan, Yakacık Kasabasına ait bir kalkınma kooperatifinin süt sığırcılığı konusunda başvurusuna ne zaman kaynak aktarılacağını soruyor.

2004 yılında, Niğde İl Müdürlüğü tarafından 30 kooperatif teklif edilmiştir. Halbuki, bizim, aynı yıl, bütçeden destekleyebileceğimiz süt sığırcılığı projesinin miktarı 24'tür. Dolayısıyla, Niğde'nin talebinin çokluğu ortadadır. Buna rağmen, Niğde'de, bütçe kaynaklı 2 kooperatife, kırsal alanda sosyal destek kapsamında ise 3 kooperatife destek verilmiştir. Yani, 5 kooperatif desteği alan il sayısı çok sınırlıdır. Dolayısıyla, tercih itibariyle, Yakacık Kasabası kooperatifine çıkmamıştır; ama, Niğde'nin 5 kooperatifi destek görmüştür. Normal gelişmeler içerisinde, bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, önümüzdeki zaman içerisinde, durumları uygun olan kooperatiflerimizi desteklemeye devam edeceğiz. Sayın Orhan Eraslan'ın bu husustaki sorusuna cevabımızı bu şekilde arz ediyorum.

Yine, Sayın Orhan Eraslan, elma üretimiyle ilgili konuda sorunları dile getirdikten sonra özellikle ithalat konusu üzerinde duruyor; fakat, bu konu da güncelliğini 2003 yılının kasım ayı itibariyle sürdürdüğü bir döneme ait; dolayısıyla, elma üreticilerinin zor durumda olduğu bir zaman dilimi. Bugün için ise elma üretiminde çok fazla bir sorunumuz yok. Piyasa fiyatları, bugün, Niğde İlimizde 400 000 ile 750 000 lira arasında -üreticinin eline geçen fiyat- Denizli İlimizde ise 550 000 ile 650 000 lira arasında. Dolayısıyla, 2004 sonu 2005 yılı başlarında elma üreticilerinin, geçen yıllara göre durumu nispeten daha iyi.

Dolayısıyla, bu konuda ithalat politikasıyla ilgili sorusuna, bugün için de yaklaşımımızı dile getirmek üzere, şu kısa bilgiyi arz etmek istiyorum: Bilindiği üzere, ülkemiz, Dünya Ticaret Örgütüne üye 148 ülkeden biridir ve dolayısıyla dışticaretimizin bu uluslararası kuruluşun kuralları çerçevesinde yürütülmesiyle bir yükümlülüğü söz konusudur. Ülkelerin tarımsal ürün ithalatında uygulayabileceği tedbirler Dünya Ticaret Örgütü anlaşmasında belirtilmiştir. Buna göre, ülkemiz, tarımsal ürün ithalatında üreticilerimizin mağdur olmaması için Gümrük Vergisi ile insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması için de hayvan ve bitki sağlığı tedbirlerini uygulamaktadır. Elma için, 2003 yılı itibariyle, Dünya Ticaret Örgütüne taahhüt edilen Gümrük Vergisi oranı yüzde 43'tür. Ayrıca, hayvan ve bitki sağlığı tedbirlerinin uygulanmasında da Bakanlığımızca azamî titizlik gösterilmektedir.

Şimdi, ülkemizde yaklaşık 2 500 000 ton elma üretilmektedir. Türkiye'nin 2004 yılında elma ithalatı 2 100 tondur. Yani, tekrar etmek gerekirse, 2 500 000 tonluk bir üretimimiz var, 2 100 tonluk da bir ithalatımız var. Fiilî ithalat miktarının ihmal edilecek kadar az olduğu ortadadır. Ayrıca, 1 Temmuz ile 1 Ocak dönemi içerisinde, tarife kontenjanı ve dahilde işleme izin belgesi kapsamı haricinde elma ithalatına da izin verilmemektedir. Dolayısıyla, bir taraftan, toplam üretim içerisinde ithal edilen elmanın payı ihmal edilecek kadar az; ayrıca, bir de, Türkiye'deki üretim sezonu içerisinde elma ithalatına bir kısıt da getirilmektedir. Peki, buna rağmen ithal edilen ürünler nedir diye soracak olursak, o da, özellikle turizmin çok yoğun olduğu bölgelerde gelen misafirlerimizin ihtiyaç duyduğu ve Türkiye'de yetiştirilmeyen farklı özellikte ve kalitede olan elmalarla ilgilidir. Türkiye'de üretilen yaygın çeşitlere izin verilmemektedir. Dolayısıyla, ithalat politikamızda, yurtiçi üreticilerimizi, sadece elmada değil, diğer bütün ürünlerde de benzer bir yaklaşımla korumaya çalıştığımızı tekrar ifade ediyorum.

Sayın Orhan Eraslan, bir başka sözlü sorusunda, Porsuk Köyünde inşa edilen göletle ilgili konuyu gündeme getiriyor. 1994 yılında inşaına başlanmış olan ve 2008 yılında bitirilmesi öngörülen Porsuk Göleti Sulamasuyu Projesi halen devam eden bir çalışmadır. Projeyle, 530 hektar tarım alanına sulamasuyu götürülmesi hedeflenmektedir. 2004 yılı birim fiyatlarına göre toplam proje tutarı 2,8 trilyondur. Proje kapsamında 2003 yılı sonuna kadar 1,8 trilyon harcanmış olup, bu sürede gölet inşaatı tamamlanmıştır. Başlangıçta, açık kanal olarak hazırlanmış olan Porsuk Göleti Sulamasuyu Projesi, daha sonra açık kanallarda olabilecek kayıpları azaltarak daha fazla tarım alanını suya kavuşturmak amacıyla kapalı sistem olarak tasarlanmış olup, kapalı sistemli proje çalışmaları son aşamaya gelmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca alınan ilke kararı doğrultusunda, müteahhit taahhüdünde olmayan 2005 yılı yatırım programında işlere 1 milyar Türk Lirası iz ödenek konulduğundan, söz konusu proje için de -cari yıl için söz konusu olmak üzere- ancak bu kadar bir ödenek konulmuştur. Durumu bilgilerine arz ediyorum.

Malatya Milletvekilimiz Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu ise, şeker, şekerpancarı, şeker kotası ve bunun devamıyla alakalı konuları gündeme getirmiş, bir soru önergesi şeklinde. Tabiî, Bakanlığımızdan daha çok Sanayi Bakanlığını ve Şeker Şirketini ilgilendiren bir konudur. Biz de sorumlu kuruluştan aldığımız -ama soruyu bize yönelttiği için- ilgili kurumdan aldığımız cevabı kendi üslubumuz içerisinde takdim ediyorum. Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun bilgilerine arz olunur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Estağfurullah...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Ülkemizin şeker üretiminde ana politikası, ithalat ve ihracata meydan vermeyecek... İthalata imkân vermeyecek şekilde; düzeltiyorum... "İhracata" ifadesi de var; ama, niçin olmasın ihracat; bir gün o da olur inşallah... Ülkemizin şeker üretiminde ana politikası, iç talebin yerli üretimle karşılanması şeklinde belirlenmiştir. Bu nedenle, şeker üretiminde istikrarı ve kendi kendine yeterliliği sağlamak, stoklardan gelen kamu finansman yükünü azaltmak, üreticilere düzenli bir gelir temin etmek, uluslararası yükümlülüklerimiz çerçevesinde öngörülen tarım politikalarına uyum sağlamak amacıyla, 1998 yılından itibaren kotalı üretim ve kademeli fiyatlandırma uygulamasına geçilmiştir.

Şeker Kurulu, ülke şeker kotasını tespit edip, şeker üreten şirketlere tahsis etmektedir. Pancar üretim kotası ise, her yıl Şeker Kurulunca tahsis edilen şeker kotalarına uygun olarak belirlenmektedir. Üreticiler kota fazlası pancarlarını teslim edip etmemekte serbest oldukları için, düşük fiyatla pancar alımının istenmesi, yani, bir zorluğu söz konusu değildir.

Şekerpancarı ve şeker üretimi, son yıllarda ülke ihtiyacının üzerinde bir üretim miktarına ulaşmış ve bunun sonucunda, ülkede zaman zaman şeker stokları meydana gelmiştir. 2001 yılından itibaren uygulamaya konulan tarımsal programın bir ayağını da, şekerpancarı gibi ihtiyaç fazlası ürünlerin ekim alanlarının daraltılarak yerine ülke ihtiyaçlarına cevap verecek alternatif ürünlerin yetiştirilmesi oluşturmaktadır. Nitekim, 2003 yılında bununla ilgili bir uygulamayı ve alternatif ürünler için telafi edici bir ödemenin yapıldığını Sayın Mevlüt Aslanoğlu da bilmektedir; ancak, konunun hepimizin bildiği genel akışı, çerçevesi bu söylediğim noktadadır.

Özellikle  (C) kotası kapsamında fiyat farkıyla ilgili de birkaç cümle söyleyeyim. Yine, çok bilindiği için, tekrar olduğunu bilerek ve çok kısa tutmaya çalışarak söyleyeceğim.

Pancar üretim kotaları, Şeker Kurulunca tahsis edilen şeker kotası ile pazarlama yılı başı şeker stok durumu dikkate alınarak tespit edilmektedir. Şeker Kanunu ile Hammadde ve Şeker Fiyatları Yönetmeliğine göre (A) ve (B) kotaları dışında üretilen ve teslim edilen pancar, (C) pancarıdır ve dolayısıyla bundan üretilen şekere de (C) şekeri denmektedir. Yurtiçi tüketimden ziyade ihracat yapma amaçlı olan bu şekerin ihraç edilebilmesi için, uluslararası fiyatlara yakın bir üretim yapılması söz konusudur ve dolayısıyla, buna uygun olarak şekerpancarının fiyatının da düşük olması gerektiği konusunda bir uygulama yürürlüktedir.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu, bilgilerinize sunuyorum efendim.

Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Vedat Melik, Toprak Mahsulleri Ofisinin bazı birimlerinde, Şanlıurfa Şube Müdürlüğüne bağlı Bozova ve Ceylanpınar Ajans Müdürlüklerinin kapatılma kararı alındığı doğru mudur diyor. Ben, bu soruya bir cümleyle cevap vermeden önce, kısa bir gerekçemizi ifade etmek istiyorum.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve Avrupa Birliğine uyum sürecinde hazırlanan Ulusal Programda yer alan, Bakanlığımızla ilgili kuruluşlardan Toprak Mahsulleri Ofisiyle ilgili hükümler doğrultusunda, bu kurumun, AB ülkelerinde faaliyet gösteren müdahale kuruluşları şeklinde yeniden yapılandırılması öngörülmüş olup, çiftçilerimize götürülen hizmetlerin daha verimli ve dinamik bir hale getirilmesi amaçlanmaktadır.

Tarımsal alanların yoğunluklarına göre ve birimlerin sahip oldukları hububat alım, satım, ihracat, ithalat, depolama kapasiteleri, işyerleri arasındaki mesafeler ve yerleşim yerlerinin sosyal imkânları gibi kriterler de dikkate alınarak yapılan yeni organizasyon çalışmaları sonrası, 302 olan alım merkezinin adedi 210'a indirilmiştir. Dolayısıyla, alım merkezlerinde bir azalma söz konusu olmuştur, yaklaşık üçte 1 civarında.

Bu kapsamda Adıyaman işyeri faaliyetine "ajans amirliği" olarak devam edecek olup, Şanlıurfa Şube Müdürlüğüne bağlı Bozova ve Ceylanpınar Ajans Amirlikleri faaliyetlerini "tesisli ekip" olarak sürdüreceklerdir. Ceylanpınar'da bu kampanya döneminde yaklaşık 13 000 ton alım yapılmıştır. Bozova'da ise alım olmamıştır.

Şanlıurfa Şube Müdürlüğünün görev alanı kapsamında, her yıl olduğu gibi bundan sonraki yıllarda da alım, satış, sevk, tesellüm ve diğer tüm faaliyetlerine aynen devam edilecektir. Bu işyerlerinde çiftçilerimize hizmet verilmeye devam edilecek, üretici mağduriyeti söz konusu olmayacaktır, 2004 yılında olduğu gibi.

Antalya Milletvekilimiz Sayın Osman Özcan ise, Antalya Gündoğmuş İlçemizin Ümitli Köyündeki sulama ve içmesuyu sıkıntısından bahsetmiş ve 2004 yılı programına alınarak, köyün susuzluktan kurtarılması konusunu dile getirmiş. Ben, kendisine kısaca şöyle cevap veriyorum:

Pınarözü kaynağının drenaj çalışması sonucu yeterli su bulunamamıştır. 2004 yılı ek sondaj programına alınmış; ancak, yılsonu nedeniyle sondaj çalışmasına başlanılamamış olup, 2005 yılında sondaj açımı çalışması tamamlanacaktır.

Sulamasuyu konusuna gelince: Sulamasuyu projesi Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce incelenmiş ve söz konusu proje, teknik yönden hatalarının ve eksiklerinin giderilmesi için Antalya Bölge Müdürlüğüne iade edilmiştir. Projenin onayından sonra, finansmanı 2005 yılı özel idare bütçesinden karşılanmak suretiyle yıl içerisinde tamamlanmaya çalışılacaktır.

Sayın Osman Özcan'a bu bilgileri özellikle ifade ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, arkadaşlarımızın sordukları sorulara cevap vermeye çalıştım. Hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Aslanoğlu, kısa bir açıklama rica edeyim; buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Tabiî.

Sayın Bakanım, ben bu soruyu iki yıl önce sormuştum.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Ben de konuşmamın başında söyledim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - İki yıldır  birileri geliyor, kamyon kamyon bu pancarları alıyor; nereye götürdüğünü bilmiyoruz. Kimlere satıyor, kimler alıyor; aynı tarlanın pancarı, aynı tarlanın ürünü... Yani, birileri kamyon kamyon toplayıp... 25 000 liraya pancar topluyorlar Sayın Bakanım; bunu, birilerine satıyorlar. Onun için, Şeker Kurulunun verdiği kotaların dışında kalan pancar, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'ye teslim edilmiyor, bunları başka birileri alıyor. Onun için üretici büyük zarar ediyor. Tabiî, bu, iki yıl önceydi; aynen devam ediyor Sayın Bakanım, aynen devam ediyor. Birileri, yani Türkiye Şeker Fabrikalarının 100 000 liraya aldığı pancarı 25 000 liraya alıp -Şeker Kurulunun aldığı kararlar dışında- büyük para kazanıyor.

İkincisi, Sayın Bakanım, tabiî, alternatif ürün geliştirmeden bu kota uygulamasına geçtik ve pancar üreticisini perişan ettik.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Sayın Özcan, çok kısa lütfen.

Buyurun.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Gündoğmuş Ümitli Köyünün içme ve sulamasuyuyla ilgili önergeme Sayın Bakanımız cevap verdi; çok teşekkür ediyorum; fakat, ilgililerin Sayın Bakana verdiği cevaba göre, sondaj diye bir şey yok.

Pınarözü Deresinde içmesuyu için yeterli miktarda su var ve borularla, hemen, kısa sürede gelecek şekilde. Hatta, programa bile alınmıştı, parası bile ayrılmıştı; nedense bunu başka bir yere aktardılar. Su mevcuttur, köye yetecek şekilde içmesuyu mevcuttur. Sayın Bakanıma herhalde yanlış bilgi verdiler, bunu düzeltmek istiyorum.

Gerçekten, Gündoğmuş İlçemiz mahrumiyet bölgesinde; Akdeniz'in kenarı gibi değil. 10 kilometre, 20 kilometre kuzeye gittiğiniz zaman, Toroslar, güneydoğudan da çok geri durumda. Bunu da bilgilerinize sunmak istiyorum. Örneğin, bir cümleyle söyleyeyim, İbradı'nın Başlar Köyü karla kaplı, yollar açılmadı. Doğum yapacak bir kadın 8 saatte Akseki'ye getirilemedi, yolda can verdi. Bunu da buradan ilgililere duyurmak istiyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

8. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

9. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/677)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı ifadelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

12. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

13. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

14. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

15. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

16. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

18. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adlî Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

19 - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

20. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

21. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/711)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

22. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/712)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit "Sözlü Sorular" kısmının 17, 18 ve 19 uncu sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak isteğinde bulunmuştu.

23. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

24. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

25. - Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

BAŞKAN - Soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.7.2003

Saygılarımla.

                                                                Hüseyin Güler

                                                                            Mersin

Soru 1- İşçi-memur maaşlarına yapılan artışlar işçi emeklileri için de düşünülüyor mu? Düşünülüyorsa, bu artışlar yüzde kaç oranında gerçekleştirilecektir?

Soru 2- Sizce, yapılan bu artışlar işçi-memur emeklilerinin yaşam koşullarında bir iyileştirme sağlayacak mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.7.2003

Saygılarımla.

                                                                Hüseyin Güler

                                                                            Mersin

Soru 1- Bugün gazilerimize ödenen maaşla, her gün giderek ağırlaşan yaşam koşulları içerisinde, bu ülke için yaşamlarını ortaya koyan gazilerimizin geçinmeleri sizce mümkün müdür?

Soru 2- Gazilerimizin yaşam standartlarını yükseltmek için hükümet olarak ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.7.2003

Saygılarımla.

                                                                Hüseyin Güler

                                                                            Mersin

Yapı-Yol Sendikası Mersin Şube Başkanı Remzi Uslan, Şube Sekreteri Selahattin Aksoy, Şube Malî Sekreteri Murat Zülfikar ve Karayolları Beşinci Bölge Müdürlüğü işyeri temsilcisi Lütfü Şen'in, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'nun 135 sayılı Sözleşmesine, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa ve Başbakanlığın 2003/37 sayılı genelgesine aykırı olarak görev yerleri değiştirilmiştir.

Bu değişiklikle çalışanlar tedirgin ve huzursuz edilmişlerdir.

Soru 1- Bu değişikliğin gerekçeleri nelerdir?

Soru 2- Bu değişiklikler Çalışma Örgütü (ILO)'nun 135 sayılı Sözleşmesine, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa uygun olarak yapılmış mıdır?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, okunmuş olan sözlü sorulara Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit cevap verecektir.

Sayın Akşit, buyurun.

DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler'in, işçi, memur emeklileri maaşlarının artışına ilişkin Sayın Başbakana tevcih edilen ve Sayın Maliye Bakanına bu konuda cevaplanması için görev verilen (6/714) sayılı sözlü soru önergesine cevap vermek için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, emeklilerimizin ekonomik durumlarını düzeltmek Hükümetimizin öncelikli icraatları arasında yer almış, buna yönelik olarak çıkarılan 8.1.2003 tarihli ve 4784 sayılı Kanunla, Sosyal Sigortalar Kanunu ve Bağ-Kur Emeklileri ile Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunlarına tabi emeklilere sosyal destek ödemesi yapılması öngörülmüştür.

Söz konusu sosyal destek ödemeleriyle birlikte, en düşük Sosyal Sigortalar Kurumu emeklisi maaşı 2003 yılında 257 000 000 liradan 332 000 000 liraya, en düşük Bağ-Kur emeklisi maaşı 150 000 000 liradan 250 000 000 liraya, en düşük tarım sigortalısı emeklisinin maaşı ise, 66 000 000 liradan 166 000 000 liraya yükseltilmiştir. 2004 yılında ise, 22.1.2004 tarih ve 5073 sayılı Kanunla, söz konusu emeklilerimizin maaşlarına, ocak ayında yüzde 10 ve temmuz ayında yüzde 10 olmak üzere, yıllık kümülatif olarak yüzde 21 oranında zam yapılmıştır. Ekonominin kalıcı ve istikrarlı bir yapıya kavuşturulmasıyla sağlanacak gerekli ve sağlam kaynakların temin edilmesine bağlı olarak emekli ve çalışanlarımızın aylıklarının daha fazla artırılması, Hükümetimizin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır.

Arz ederim; Heyeti saygıyla selamlarım.

Yine, 18 inci sırada yer alan, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler'in, gazilerimize ödenen maaşa ilişkin Sayın Başbakana tevcih edilen ve Sayın Maliye Bakanınca cevaplandırılması istenilen (6/715) sayılı sözlü soruya cevap vermek istiyorum.

1005 sayılı Kanun uyarınca vatanî hizmet tertibinden sosyal yardım mahiyetinde ödenmekte olan bu aylıklar, ilgililerin başka bir işte çalışmaları halinde kesilmemek suretiyle bu aylıktan yararlananlara diğer emeklilere göre farklı bir imkân sağlanmış bulunmakta olup, bu aylıklar, her yıl, ülkenin ekonomik durumu ve bütçe imkânları çerçevesinde artırılarak ödenmektedir. 1005 sayılı Kanun uyarınca aylık alanların kendisine, 2003 yılında 137 200 000 Türk Lirası ödenmiş, 2004 yılında 193 050 000 Türk Lirası ödenmekte, 2005 yılında ise, ocak ayından itibaren 206, 515 Yeni Türk Lirası, temmuz ayından itibaren 214,240 Yeni Türk Lirası ödenmesi öngörülmektedir. Eşine, 2003 yılında 102 900 000 Türk Lirası ödenmiş, 2004 yılında 144 787 500 Türk Lirası ödenmekte, 2005 yılında ise, ocak ayından itibaren 154,906 Yeni Türk Lirası, Temmuz ayından itibaren 160,700 Yeni Türk Lirası ödenmesi öngörülmektedir. Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayı artışları bu aylıklara da aynen yansıtılmaktadır.

Ekonominin kalıcı ve istikrarlı bir yapıya kavuşturulmasıyla sağlanacak gerekli ve sağlam kaynakların temin edilmesine bağlı olarak, emekli ve çalışanlarımızın, gazilerimizin de yaşam standartlarını yükseltmek, Hükümetimizin, yine öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır.

Arz ederim, Genel Kurula saygılarımı sunarım.

Yine, Bayındırlık Bakanımıza yöneltilen ve 19 uncu sırada yer alan sözlü soru önergesi için de, huzurlarınızda cevabımı arz etmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişiklik hakkında Bayındırlık Bakanlığımıza yöneltmiş olduğu sözlü soru önergesini cevaplamak için huzurlarınızdayım.

Konuyla ilgili olarak, Mersin'deki Karayolları Beşinci Bölge Müdürlüğü çalışmalarına ait bilgiler aşağıda gösterilmektedir.

Remzi Uslan; trafik işletme teknisyeni olarak, Trafik Başmühendisliğimizde, pozisyonu olmamasına rağmen, görev yapmakta iken, acil ihtiyaca binaen, Mersin il merkezine bağlı otoyollarında, 23.6.2003 tarihinde geçici görevle görevlendirilmiştir. Mersin otoyollarının trafik işletme teknisyeni 4 kişi olması gerekirken, 2 kişi görev yapmaktadır.

Remzi Uslan'ın, sendika başkanı olması nedeniyle, sendikal faaliyetlerini aksatmayacak şekilde, 28.10.2004 tarihinde trafik teknik görevlisi olarak ataması yapılmıştır.

Yine, Selahattin Aksoy, Murat Zülfikâr ve Lütfü Şen, Karayolları Beşinci Bölge Müdürlüğünde gişe memurları olup, 27.6.2003 tarihinde, ihtiyaca binaen geçici görevle Pozantı Otoyol Bakım İşletme Şefliğine iki ay süreyle gönderilmişlerdir.

Adı geçen kişiler, Yapı-Yol Sendikası üyesi olup, işyerindeki diğer sendika yönetici ve üyelerinin arasında fark gözetmeden, dönerli bir sistemde, birer ikişer ay geçici görevle görevlendirilmektedirler. Görevlendirilen bu kişiler şu anda gerçek tayin yeri olan işyerlerinde görevlerini sürdürmektedirler.

Yapılan bu geçici görevlendirmeler ve Remzi Uslan'ın tayini tamamen Çalışma Örgütünün (ILO) 135 sayılı sözleşmesine, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa uygun olarak yapılmıştır. Şöyle ki: Adı geçen kişiler Mersin İli sınırları içerisinde görev yaptığından aynı ilde bulunan bir başka işyerinde görevlendirilmiş bulunmaktadırlar.

Arz eder, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlarım.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

26. - Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

27. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

28. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

29. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

30. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/728)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

31. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

32. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikaları işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

33. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

34. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

35. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

36. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

37. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ziraat ve Halk Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/738)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

38. - İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

39. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/741)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

40. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

41. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD'den sağlanan kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

42. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Devlet alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

43. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

44. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, 42 nci ve 43 üncü soruları birlikte cevaplama imkânı verir misiniz?

BAŞKAN - Tamam Sayın Bakan.

Tarım Bakanımız Sayın Sami Güçlü 42 ve 43 üncü sıradaki sorulara birlikte cevap vereceklerdir.

45. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/750) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

46- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/753) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

BAŞKAN - Soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 96 ncı maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 1.10.2003

                                                              Muharrem Kılıç

                                                                          Malatya

Maliye Bakanlığınca 2003 yılı konsolide bütçesine göre belediyelere ayrılan yardım miktarlarında büyük adaletsizlikler göze çarpmaktadır.

Bu bağlamda;

Soru 1.- Merkez ilçe nüfuslarına göre Malatya'nın Hekimhan, Doğanşehir, Battalgazi, Darende, Akçadağ gibi büyük nüfuslu ilçelerine yapılan yardımın nüfusu daha az olan Pütürge, Kuluncak, Kale gibi ilçelerden az olmasının sebebi nedir?

Soru 2.- Belde belediyelerinin bazılarına, örneğin; Kurşunlu, İpekyolu, Güzelyurt Belediyelerinde, Hekimhan Belediyesinden; keza, Yeşilyurt İlçesine bağlı Yakınca, Gündüzbey, Bostanbaşı Belediyelerine Yeşilyurt İlçesinden fazla yardım yapılmış olmasının sebepleri nelerdir?

Soru 3.- Yapılan yardımlarda belediye başkanlarının mensup olduğu partilerin veya partilere verilen oy oranlarının etkisi var mıdır? Bu adaletsiz uygulamayla sadece belediye başkanlarını değil, halkı da cezalandırmış olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                          Malatya

Maliye Bakanlığımız tarafından çok zor koşullar altında hizmet yapmaya çalışan belediyelerimize eylül ayı içerisinde parasal yardım yapılmıştır.

Bu uygulamada,

a) Bazı belediye başkanlarının İktidar Partisine mensup olmaları yardım miktarının fazla olmasında rol oynamış mıdır?

b) Belediye başkanının İktidar Partisine mensup olmaması nedeniyle aynı nüfus yoğunluğuna sahip ilçe ve beldeler arasında farklılık yaratılmış mıdır?

c) Bu uygulamada, 5 000 nüfuslu bir belde ve ilçe 25-30 milyar yardım yapılırken, 20-25 000 nüfuslu ilçe ve belde belediyelerine 15-16 milyar yardım edilmesinde objektif bir kriter var mıdır?

d) İktidar Partisine mensup olmayan belediyelerimize çok daha az yardım yapılarak belediye başkanına mı yoksa yöre halkına mı ceza verilmiştir?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü.

Sayın Bakan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Malatya Milletvekilleri Sayın Muharrem Kılıç'ın ve Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun sözlü soru önergelerinde yer alan aynı mahiyetteki sorularına cevap vermek üzere söz aldım; kısaca aktarıyorum efendim.

Bilindiği üzere, ülkemizde, genel olarak belediyelerimiz sınırlı malî imkânlarla hizmet sunmaya çalışmakta, hatta, bazı ilçe ve belde belediyelerimizin devlet yardımları dışında hiçbir geliri bulunmamaktadır.

2.2.1981 tarih ve 2380 sayılı Kanunla 10.7.2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve bu Kanunla mülga 27.6.1984 tarih ve 3030 sayılı Kanun hükümlerine göre belediyelere, il özel idarelerine ve büyükşehir belediyelerine genel bütçe vergi gelirleri üzerinden, söz konusu kanunlarda belirtilen nispetler ve gerekçeler dahilinde pay verilmektedir.

Mahallî idareler, hizmetlerinin önemli bir kısmını bu paylarla finanse etmektedirler. Diğer yandan, belediyelerin malî imkânlarının kısıtlı olduğu dikkate alınarak, her yıl, Maliye Bakanlığı bütçesine, ihtiyaç duyulan belediyelere aktarılmak üzere ödenek tefrik edilmektedir. Maliye Bakanlığı bütçesinde bulunan bu ödenek, genel olarak, büyükşehir, büyükşehre bağlı ilçe ve belde belediyeleri ile nüfusu 50 000'i geçen belediyeler haricindeki diğer belediyelere, il, ilçe ve belde ayırımı yapılmaksızın, yardım olarak gönderilmektedir. Bu yardım yapılırken, belediyenin nüfusu esas kriter olarak alınmakla birlikte, zaman zaman, belediyelerin doğal afetlerden dolayı ortaya çıkan ihtiyaçları, kültür ve turizm potansiyellerinin değerlendirilmesi veya belediyelerin temel belediyecilik hizmetlerinde içine düştükleri zorluklar gibi hususlar da dikkate alınmaktadır.

Belediyelere, diğer yıllarda olduğu gibi 2003 ve 2004 yıllarında da, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde yardım yapılmış bulunmaktadır.

Bilgilerinize arz ediyorum efendim.

Saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Yine, bu soru, iki yıl önceki bir soruydu, iki yıl önce Maliye Bakanlığının mart ayında yaptığı yardımlarla ilgiliydi. O gün, iki yıl önce, hiç objektif değildi; ama, geçen yıl nispeten daha objektifti.

Tabiî, tüm belediyelerin babası Maliye Bakanlığı. Bir baba, evladını öz-üvey diye ayırmaz; ama, iki yıl önce verilen yardımlarda, bir ilçe belediyesine 16 milyar verilirken, aynı ilçenin bir belde belediyesine 32 milyar para veriliyordu. Orada hiçbir objektif kriter yoktu. İki yıl önce, yani, 2003 yılı mart ayında yapılan Maliye Bakanlığı yardımıyla ilgili bu sorumuz.

Geçen yıl nispeten daha objektif bir hale geldi. Diliyoruz ki, bu sene mart ayında yapılacak yardımda daha objektif kriterler uygulanır. Oranın... Çünkü, hepsi sizin öz evladınız. Bir baba, evlatlarını öz-üvey diye ayırmaz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Efendim, bu düşüncelerinizi Sayın Maliye Bakanına aktaracağım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

47. - Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

48. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

49. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, THY'ye ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/763)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

50. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/765)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

51. - Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, bazı imamların İTÜ Rektörü ve YÖK Başkanı hakkında verdikleri demeçlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/766)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

52. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, F-16 uçaklarına takılacak elektronik karşı önlem sistemlerinin transferinin ABD tarafından yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İmarbanktaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle aranan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/768)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, okullardaki kötü alışkanlıklarla ilgili olarak istatistikî çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/769)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

55. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Harran Ovasında çoraklaşmayı önleme çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/771)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

56. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, orman yangınlarını ve erozyonu önleme çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/774)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

57. - Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, Orhaneli Çayı Güzergâh Değişimi ve Yeni Bor Konsantratör Tesisi projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/776)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

58. - İstanbul Milletvekili İsmet Atalay'ın, ek Motorlu Taşıtlar Vergisine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/777)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

59. - İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, iptal edilen bir sınav için yatırılan ücrete ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/778)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

60. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, ABD Ankara Büyükelçisiyle ilgili basında yer alan iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/779)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

61. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa-Mardin-Cizre-Habur sınır kapısı yönünde duble yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/780)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

62. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, KPSS sonuç listelerinin sağlıklı olmadığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/781)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

63. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın, milletvekili lojmanları ile kamp, sosyal tesis ve lokallerin satışına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/782)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

64. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'yı ilçelerine bağlayan karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/784)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

65. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa'nın okul ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/785)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleriyle ilgili süre tamamlanmıştır.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.50


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.04

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN -Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Alınan karar gereğince, bu kısmın 145 inci sırasında yer alan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.

VIII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/185)

BAŞKAN - Hükümet?... Burada.

Meclis araştırması önergesi Genel Kurulun 28.4.2004 tarihli 81 inci Birleşiminde okunduğundan, tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahipleri için 10 dakikadır.

Şimdi, söz alan üyelerin isimlerini okuyorum: Devlet Bakanı Güldal Akşit, AK Parti Grubu adına Yalova Milletvekili Şükrü Önder, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Kemal Anadol ve önerge sahipleri adına İzmir Milletvekili Kemal Anadol.

Sayın Bakanım, buyurun.

DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Topuz ve Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç'un, milletvekili lojmanlarında Sayın Mustafa Güngör'ün öldürülmesinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, yakın tarihimizin içimizi burkan son derece üzücü olaylarından biri de, bugün üzerinde konuşacağımız Mustafa Güngör'ün öldürülmesi hadisesidir. Mustafa Güngör, daha 21 yaşında, hayatının baharında hunharca bir cinayete kurban gitti. Bu olay, biraz önce de ifade ettiğim gibi, hepimizi derinden üzdü, yaraladı; ama, doğal olarak, en çok ailesini perişan etti. Eski milletvekilimiz Sayın Erol Güngör Bey, olayın faillerinin bulunması için insanüstü gayret sarf etti, sorumlu herkese giderek derdini anlattı, faillerin bulunmasını istedi.

Yüce Meclise bu konuda daha önce de iki araştırma önergesi verildi. Hiçbir hususun mazeret sayılamayacağını bilerek ifade etmek isterim ki, bütün grupların desteğine karşın, önergeler, yasama dönemleri sona erdiği için, maalesef, görüşülemedi. Baba, mücadelesine yılmadan devam etti; dilekçelerini yetkili makamlara verdi ve işin peşini hiç bırakmadı; ama, doğrusu, istenilen sonuç da bir türlü alınamadı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Anadol, bu konuyu, İçişleri Bakanlığının 2003 yılı bütçesi komisyonda görüşülürken, Sayın İçişleri Bakanına sormuş ve Sayın Bakan, kendilerine, özel bir çalışma grubuyla konuyu araştıracağı sözünü vermişti. Nitekim, Ankara Emniyet Müdürlüğüne Sayın Bakanın verdiği talimat uyarınca özel ekip kuruldu, dosya yeniden değerlendirildi, bilgileri, iddia ve ihbarları yeniden incelendi ve birkısım kişilerle yeniden görüşüldü. Dosyayı takip eden cumhuriyet savcısı arkadaşımız, daha önce görüşülemeyen bazı eski milletvekillerinin ifadelerini alarak olayı çözmeye çalışmıştır; ancak, bu çabalar da şu ana kadar bir sonuç almaya yetmemiştir.

Değerli arkadaşlarım, cinayetin işlendiği 25 Haziran 1991 tarihinden itibaren, Türkiye'de hukuk adına önemli gelişmeler olmuştur. Bugün ülkemizdeki ceza soruşturması için lazım gelen hukuksal yapı, pek çok Batı ülkesinden daha ileri seviyededir. Güvenlik birimlerimizin suç soruşturmalarında kullandıkları teknoloji de, 1990'lı yıllarla mukayese edilemeyecek derecede moderndir; ama, bir konuyu daha ifade etmek isterim. Hükümetimizin anlayışı, ülkemizin tam bir hukuk devleti olması için yapılması gereken her işi zaman geçirmeden yapmaya endekslidir. Bu bağlamda, faili meçhul cinayetlerin üzerine devletin bütün imkânlarıyla gidilmesine, bu manada, mümkün olan her çarenin kullanılmasına kararlıyız. Bunu, her vesileyle, kamuoyumuzla paylaşıyoruz.

Mustafa Güngör dosyası savcılığın elindedir. Emniyet Teşkilatımızın bütün imkânları savcılarımızın emrindedir. Siyasî irade olarak İçişleri Bakanımızca, dosyanın faillerinin bulunması konusunda ilgililere emir verilmiştir. Bu tarz olayların aydınlatılması, titiz ve uzun soluklu bir çalışmayı gerektirmektedir. Güvenlik mensuplarımız da, faillerin tespit edilerek yakalanması için çok yönlü olarak çalışmalarını sürdürmektedirler. Ümit ediyorum ki, yakın bir gelecekte emniyet güçlerimiz bu olayı aydınlatacak ve faillerini adalete teslim edecektir.

Buna rağmen, olayla alakalı olarak soru işareti taşıyan herhangi bir hususun kalmaması için, ülkemizin en şeffaf kurumu olan Parlamentonun araştırma yapmasında yarar olduğunu düşünüyorum ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, yeniden, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

AK Parti Grubu adına, Yalova Milletvekili Şükrü Önder

Sayın Önder, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilen, milletvekili lojmanlarında Mustafa Güngör'ün öldürülmesi olayının aydınlatılması ve sorumlularının belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerinde AK Parti grubu adına söz aldım. Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Ankara Oran Semtinde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi lojmanları 6 ncı sokak, 23 numarada, İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün ikametindeki lojmanda, 24 Haziran 1991 günü, oğlu 1970 doğumlu Mustafa Güngör öldürülmüş olarak bulunmuştur. Olay nasıl gelişmiştir; bilenler için kısmen hafızaları tazelemek, olayı hiç bilmeyenler için kısa bir özet sunmak istiyorum. Olay tarihinden bugüne kadar basınımızda yer alan çeşitli yazılardan derlemiş olduğum bilgilere göre, olayla ilgili gelişmeleri sizlere aktaracağım; çünkü, halihazırda, konu cumhuriyet savcısının hazırlık safhasında olduğu için, bazı bilgilerin söylenmemesinde fayda görüyorum.

Mustafa Güngör, Gazi Üniversitesinde öğrencidir. Kendisi, 21 yaşında, 2 metre 4 santim boyunda, son derece güçlü bir fiziğe sahip, basketbolle uğraşan, sportmen bir gençtir; çevresiyle, arkadaşlarıyla diyaloğu iyi olan, biraz müziğe meraklı, herkes tarafından beğenilen, tabiri caizse, halk arasında "yakışıklı" denilen bir şahıstır.

Kurban bayramı olması nedeniyle, aile, İzmir'e ziyarete gider; Mustafa Güngör, evde yalnız kalır. Okuldan arkadaşı olan Çiğdem Taşdemir'le arife günü buluşur, Kızılay'da bir yemek yerler ve vermiş oldukları randevu gereği, bir gün sonra, 24.6.1991 günü, Çiğdem'i, saat 13.00'te, evde olmak üzere, davet eder. Kız arkadaşı ve kız arkadaşının yanında erkek kardeşi Hüseyin olmak üzere, saat 13.00 sıralarında belirtilen adrese gelirler, kapıyı çalarlar; ancak, kapıyı kimse açmaz. Kız arkadaşı -daha önce de geldiğini tahmin ediyoruz- arka kapının açık olacağını düşünür ve arka kapıya geçtiğinde arka kapının gerçekten açık olduğunu görünce eve girer, evde Mustafa'ya seslenir, araştırır; ancak, herhangi bir cevap alamaz. Yukarı, yatak odalarına çıktığında, Mustafa Güngör'ün, yatak odasında sırtüstü vaziyette, bir kolu bükülmüş, ayakları divandan dışarıya sarkmış, gözlüğünün bir kısmı ensesinin altında, bir gözlük camının da banyo kapısında kırılmış vaziyette, düşmüş vaziyette görür ve Mustafa'nın yanına gittiğinde şahsın ölmüş olduğunu tespit eder -kendi beyanına göre, gazetedeki ifadelerden kendi beyanına göre, emniyetin yapmış olduğu araştırmaya göre- ve telaşlanır, olay yerinden şiddetle uzaklaşırlar; ancak, aradan yaklaşık 11-12 saat geçer, polise haber verilmez. Yaklaşık 11-12 saat sonra, 155 Polis İmdat'a bilgi vermek suretiyle, lojmanlarda görevli komiser olayla ilgili tespitlere başlar. Başka bir deyişe göre ise, 25.6.1991 günü lojmanlar girişindeki polislere cinayet ihbarı yapılmış ve görevliler bu ihbar üzerine eve incelemeye gitmişlerdir; yalnız, aradan bir gün geçtikten sonra. Olay yerine gelen ekiplerin yapmış olduğu tespitlerde, az evvel ifade ettiğim gibi, şahsı yatar vaziyette görürler. Bunun haricinde, banyo kapısının üzerinde kan lekelerinin olduğu, banyo içerisinde 2 tane ıslanmış yastığın bulunduğu ve banyo lavabosunun üzerinde, rujla yazılmış, herhangi bir anlam ifade etmeyen "SA YAA RG SOY SSG UZ" ibarelerinin olduğu, banyodaki küvet içerisinde ayrıca 2 adet yastık olduğu görülmüştür.

İlk tespitlerde, maktulün atardamarının kesici ve delici bir aletle kesilerek öldürüldüğü, olay yerinde fotoğrafçı, parmak izi uzmanı ve kimyagerden oluşan ekip tarafından inceleme yapılmak suretiyle belirlenmiştir; ancak, daha sonraki gün ceset üzerinde yapılan otopside, sol burun kanadından girişi, kafa arka bölümünden çıkışı olan ateşli silah yarasının tespiti üzerine, cinayetin işlenmesinde ateşli bir silahın da kullanılmış olduğu gündeme gelmiş ve cesedin bulunmasından, tahminen 25-26 saat sonra, polislerce, olay yerine gidilerek, cinayette kullanılan ateşli silaha ait kovan ve mermi çekirdeğinin araştırması yapılmıştır; ancak, yine, bazı basından edindiğimiz bilgilere göre, olayın o günkü asayiş şube müdürlüğü görevini yürüten Gani Yıldırım -rahmete kavuştuğunu söylediler- tarafından verilen ifadede de "biz olay yerine gittiğimizde, birçok bakanın ve milletvekilinin olay yerinde olduğu ve iz ve delil toplamada çok güçlük çektiklerini" ifade etmişlerdir. Gerçekten, bu tür olaylarda, olay mahallinde yapılacak değerlendirmelerin son derece önem arz ettiği, olayın açıklığa kavuşması açısından olay yerinde iz ve delil toplamanın, polis açısından son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim; ancak, böyle bir olayla karşılaşıldığı için, delil toplamada sıkıntı çektiklerini ifade etmiştir ve mermi çekirdeği bulunamamıştır. Boş kovan bulunamaması, belki doğaldır; ancak, yüzde 80, yüzde 90 olaylarda, polis tarafından, mermi çekirdeği, ya şahıs üzerinde ya duvar üzerinde ya da herhangi bir yerde bulunmuştur. Bulunmadığı takdirde, ilk akla gelen soru, bu işin daha profesyonelce yapıldığı şeklinde düşünülmektedir.

Ceset üzerinde, kesici, delici alet yarası, ateşli silah yarası ve boğulma tespit edilmesine rağmen -ki, bir basın bülteninde de, gazetede de boğulmadan söz ediliyor. Bunlar, adlî tabiplikçe verilen raporlarda mutlaka vardır; ancak, biz, adlî tabibin vermiş olduğu bu raporları incelemedik. Yarın öbür gün, Meclisinizin uygun görmesi, Yüce Heyetin uygun görmesi halinde, araştırma komisyonu kurulduğu takdirde, bu raporlar da mutlaka ele geçirilecek ve raporlar üzerinde gerekli araştırmalar yapılacaktır- ateşli silah yarası ve boğulma tespit edilmesine rağmen, asıl ölüm sebebi, ölüm saati ve hangi işlemin daha önce yapıldığı hakkında tespitler tam olarak bilinememektedir.

Maktule haricen yapılan ölü muayenesinde, darp ve cebir izi olmadığı, fiilî livataya maruz kalmadığı belirtilmiştir. Ayrıca, tutanaklarda, olay yerinde boğuşma ve mücadele izlerine rastlanmadığı da ifade edilmiştir.

Olayın ihbarından olay yerindeki bulguların eksikliğine, ceset üzerindeki yaraların belirlenmesinden olayda kullanılan kesici, delici alet, silah ile silaha ait kovan ve mermi çekirdeğinin olay yerinde bulunmamasına ve banyodaki şifreli yazıların anlamının tespit edilememesine kadar her noktası ayrı bir soru işareti olan cinayet olayı senelerdir gizemini korumuştur; olayın 24 saat giriş ve çıkışı polis tarafından kontrol edilen ve devamlı polis tarafından denetlenen bir mahalde işlenmiş olması, maktulün fizikî yapısı nedeniyle 1 kişi tarafından işlenemeyeceği, en az 2 kişinin işbirliğini gerektirdiği, mutlaka eve giriş-çıkışında dikkat çekileceği, ev ve komşularından hiç kimsenin şüpheli kişi veya kişileri görmemesi yönlerinden dolayı çok ilginç bir hal almıştır.

Kamuoyunun yakın ilgisini çeken ve Türkiye Büyük Millet Meclisi lojmanlarındaki ilk adlî vaka olan bu elim cinayet, toplumda büyük yankı uyandırmıştır. Görsel ve yazılı medyada günlerce yer alan, köşeyazılarına konu olan cinayet hakkında kamuoyunda çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır.

Olayın fail veya failleriyle ilgili olarak, bu kadar sıkı koruma önlemleri olan bir yerde, dışarıdan gelen kişilerin böyle bir cinayete teşebbüs edemeyecekleri, dolayısıyla, faillerin içeride ikamet edenler veya görev yapanlar olduğu, failin veya faillerin ruhsatlı silahla işledikleri cinayette, delil bırakmamak için kovan ve mermi çekirdeğini olay yerinden aldıkları -ki, bunda, milletvekillerimizin tamamı kastedilmiştir ruhsatlı silahları olduğu için- kapılarda zorlama olmadığı, olay yerinde boğuşma emaresi olmadığına göre fail veya faillerin tanıdık birisi olduğu; görevlilerin şüpheli hiçbir kişi veya kişilerin olay günü lojmanlara giriş çıkış yapmadığını belirtmesi; kamuoyunda olayın nedeni olarak da, maktulün bir milletvekilinin genç eşiyle yasak ilişkide bulunduğu, Türk-Kürt çatışmasının bir neden olabileceği, Hizbullah veya PKK terör örgütünün eylemi olabileceği, baba Erol Güngör'ün 1990 senesinden önce Tariş'te Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı ve bu görevi esnasında bazı işçileri görevden çıkardığı, bunlar tarafından böyle bir olayın yapılabileceği şeklinde yorumlar önplana çıkmıştır.

Olayın aydınlatılamaması ve fail veya faillerin bulunamamasıyla ilgili olarak da, olayın siyasî baskılar nedeniyle polis tarafından açıklığa kavuşturulamadığı; kovuşturma yapanların yeterli teknik imkâna sahip olmaması, hataları veya yetersizlikleri; güvenlik görevlilerinin çeşitli nedenlerle kasıtlı davrandıkları şeklinde ifadeler basında yer almıştır.

Olayın üzerinden yaklaşık ondört yıllık bir zaman geçmiştir; ancak, geçen bu zaman zarfında teknolojinin gelişmesi ve yeni metotlardan yararlanmak suretiyle, olay yerinde elde edilmiş olan kan, kıl veya diğer maddî deliller -ki, bunlar içerisinde bazı tespit ettiklerim var; ama, az evvel ifade ettiğim gibi, hazırlık aşamasında olduğu için söylemeye gerek görmüyorum; bu maddî deliller- adlî emanetten alınmak suretiyle tekrar değerlendirmeye tabi tutulmaları; o günün politik ortamından uzaklaşmış olarak, alınamayan ifadelerin alınmasının, yetkililerce değerlendirilememiş olan ince ayrıntı ve teferruatın, olaya ait fotoğraflar ve video kasetteki görüntüler üzerinde tekrar incelemenin, olayın aydınlatılmasında yeni ipuçları ortaya çıkaracağı kanaatindeyim.

Emniyet yetkililerinin olayı çözememesinde, dokunulmazlık ayrıcalığının milletvekili eş ve çocuklarına da tanındığı, dokunulmazlığın cinayete kalkan olarak kullanıldığı, devlet kurum ve çalışanları ile Yüce Meclisin saygınlığının yaralandığı bu elim olayı, birçok soru işareti içeren safhaların tekrar incelenmesi ve faillerinin bulunması için, yıllardır evlat açısı çeken anne-babanın acılarının gerçek suçlu veya suçluların yakalanarak adalet önüne çıkarılmasıyla biraz hafifleyeceği için, hukuk devletinde suç işleyenlerin işlemiş oldukları suçun cezasını mutlaka çekeceklerini bilmeleri için, devlet adına görev yapan güvenlik görevlileri ve adlî görevlilerin bir nebze de olsa zedelenmiş olan güven duygusunu tekrar kazanacakları için, o dönemde görev yapan sayın milletvekillerimizin kıymetli eş ve çocuklarının şaibe altından kurtulacağı için, Yüce Meclisimizin saygınlığı üzerindeki gölgenin kalkacağı için, bu araştırma önergesine, biz, grup olarak "evet" demeyi uygun görüyoruz.

Bir daha böyle üzücü olayların meydana gelmemesi dileğiyle, oyumuzun olumlu olacağını tekrar ifade eder, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Önder, teşekkür ediyorum.

Son konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve önerge sahipleri adına, İzmir Milletvekili Kemal Anadol.

Sayın Anadol, buyurun. (Alkışlar)

Sayın Anadol, sürenizi birleştirerek kullanmanızı temin edeceğim.

CHP GRUBU ADINA K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve daha önce konuşan, hükümet adına konuşan Sayın Bakana, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan sayın sözcüye, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ve tüm milletvekillerine teşekkür etmeyi, yerine getirilmesi gereken bir borç sayıyorum, tekrar, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, 23-24 Haziran 1991'de İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör, milletvekili lojmanları 6 ncı sokak 23 nolu evinde hunharca öldürüldü.

Şimdi, bu Parlamentoda, eski dönemlerde milletvekili olan ve lojmanlarda oturan arkadaşlarımız çok iyi bilirler. Milletvekili lojmanları, çevresi duvarla çevrili, bir sabit karakolu, seyyar devriyeleri olan ve yirmidört saat güvenlik güçlerinin gözetiminde, güvencesinde olan bir kampustur.

Ayrıca, bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum: O sırada, hükümette değişiklik olmuştu; iki gün önce Kültür Bakanlığından ayrılan Namık Kemal Zeybek, olayın cereyan ettiği 6 ncı sokağın hemen arkasında ikamet ediyordu ve özel korumaları vardı; yani, mevcut güvenlik sisteminin dışında, Sayın Namık Kemal Zeybek'in özel korumaları vardı. 7 nci sokak 41 noda ikamet eden, aynı şekilde iki gün önce Başbakan Yardımcılığından ayrılan Sayın Mehmet Keçeciler vardı, onun da, özel güvenlik mensupları çevresindeydi. Yine, 7 nci sokak 39 numarada, aynı şekilde iki gün önce İçişleri Bakanlığından ayrılan Sayın Abdülkadir Aksu ve çevresinde güvenlik görevlileri vardı. Ayrıca, eskiden sıkıyönetim komutanı olduğu için, o sırada milletvekili olan Sayın Recep Ergun gibi özel statüsü bulunan milletvekillerinin de çevresinde -yasa gereği- özel güvenlik mensupları vardı. Yani, öyle bir yer ki bu kampus, neredeyse milletvekili sayısı kadar polis var, sabit karakol var, seyyar ekipler var; orada milletvekilleri var, çocukları var, eşleri var, bir miktar Meclis personeli var ve güvenlik güçleri var, başka kimse yok. Böyle bir yerde, bu kadar cesaretle, hunharca bir cinayet işlenmesi çok manidar. Benden evvel, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan arkadaşım detaylarıyla anlatmaya çalıştı.

Şimdi, milletvekili lojmanlarını korumak, onların eş ve çocuklarının can güvenliğini sağlamakla görevli amir ve polislerin kişisel sorumluluklarının araştırılması ve haklarında ihmal, ağır ihmal, kasıt, görevi kötüye kullanma gibi bir soruşturma açılması gerekmez mi? Böyle bir olay olmuş, orada nöbetçi var. Nöbette bulunan amirlerin, komiserlerin, polislerin hepsinin ismi belli, görev saatleri belli. Bir soruşturma açılması gerekmez mi?

Mesela, bir başka olay oldu. Doğrusunu anlatayım. 8 Ağustos 2000 günü, Yahya Murat Demirel, Sivas'ta bedelli askerlik yaparken -anımsarsınız- kışlaya giren birisi tarafından bıçakla yaralanmıştı. Hemen, kışlanın güvenliğinden sorumlu iki subay askerî mahkemeye sevk edildi, tutuklandı ve cezalandırıldı. Normali budur. Oysa, Yahya Demirel'in kışlada bıçaklanmasından çok daha vahim şekilde, demin anlatıldığı gibi, bu kadar hunharca bir cinayet işlenmiş; ama, bir tek polis hakkında dahi soruşturma açılmamış, ihmalden bile dava açılmamıştır.

Daha sonra, olay, şu anda da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal etmiştir. Dikkatinizi çekerim, ilginç bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmiş; yani, Türkiye'de yargı yolu tüketilecek, ondan sonra İnsan Hakları Mahkemesine gidilecek; burada, yargı yolu başlamadığı için İnsan Hakları Mahkemesine gidilmiş. Ondört senedir savcılar dava açıp  yargı sürecini başlatamadıkları için, babası Erol Güngör, İnsan Hakları Mahkemesine gitmiştir ve bir tek kuruş tazminat istemeden gitmiştir; tazminat talebi yok. Orada, davayı inceleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümete soruyor; diyor ki "bir soruşturma söz konusu oldu mu, o sırada görev yapan polisler ve güvenlik güçleri için?" Cevap; yani, bizim hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine cevabı: "Dilekçe sahibinin (davacının) öldürüldüğü milletvekili konutları sitesinde uygulanan güvenlik önlemleri konusunda hiçbir soruşturma açılmadığını bilgilerinize sunmakla şeref duyarım." Cevap bu.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Tarih, imza...

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, işin bir başka yönü: Basında haberler çıktı -demin arkadaşım söyledi- kıskançlık cinayeti denildi, aşk cinayeti denildi. İhbar mektupları geldi polise, savcılığa. Cinayetle irtibatlandırılan milletvekilleri ile eş ve çocuklarının adı geçti. Bunlar, dedikoduyu aşarak, gazete sütunlarına intikal etti, demin sayın sözcünün söylediği gibi. Arkadaşlar, emniyetin, savcının bunları ihbar kabul etmesi gerekmez mi?! Hiçbirisinin ifadesi alınmadı ve adı geçenlerin de kişilik hakları zedelenmiş oluyor aynı şekilde, milletvekili eşi, çocukları, kendisi vesaire...

Neden kimsenin ifadesi alınmadı? "Özel statü" gerekçe olarak ortaya konuldu, özel statü... Ne demek özel statü? Orası bir kampus, Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarının kaldığı, ikamet ettiği kampus. Milletvekilinin kendisi bile, gönüllü ifade verecekse, çağrılır, vermek istiyorsa da ifadesi alınır; hiçbir engel yok. Eşinin dokunulmazlığı var mı milletvekilinin, çocuklarının dokunulmazlığı var mı, özel statünün içerisine bu girer mi? Bunu da sormuş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümete. Özel statü şeklinde cevap gelince, bu kez bir müzekkere daha yazmış Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim hükümetimize. "Türkiye Cumhuriyetinde, milletvekili dokunulmazlığı, eş ve çocukları da kapsıyor mu?" Soru bu. Yani, ülkemizi bu kadar küçük düşürmeye, ülkemizdeki milletvekili dokunulmazlığının çocuklara, eşe sirayet ettiği gibi bir izlenim vermeye kimin hakkı var arkadaşlar?! Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu cevaplardan tatmin olmayınca, 16.3.2004 tarihinde, oybirliğiyle, başvuruyu kabul etmiş oluyor.

Değerli milletvekilleri, savcı ve polisler, olaydan sonra, cinayet mahallinde parmak izi, bıçak, boş kovan, mermi çekirdeği, delil ve ipucu olmadığını söylediler, gazetelere verdikleri demeçlerde, beyanlarda.

Şimdi, deliller nasıl karartıldı, size onu anlatmak istiyorum. Demin söylediğim gibi, 23-24 Haziran 1991'de, hunharca bu cinayet işlendi. Sonra, cenaze memleketine götürüldü ve merhum Mustafa Güngör toprağa verildi, cenaze töreni yapıldı ve bunun dinî inançları gereği, işte, mevlit okunacak vesaire, bir süre geçmesi lazım. Bu süre devam ederken -Erol Güngör'ün milletvekili sıfatı devam ediyor, dikkatinizi çekerim; çocuğunu defnetmiş İzmir'de, gereken neyse, o süreyi geçiriyor- aradan on gün bile geçmeden -değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekerim, 4 Temmuz 1991 günü, aradan on gün bile geçmeden-Türkiye Büyük Millet Meclisinden gelen işçiler, Ankara Emniyet Müdürlüğünden gelen komiser ve polisler, Erol Güngör'e sormadan, muvafakatını almadan -Erol Güngör evini falan boşaltmamış daha, milletvekilliği devam ediyor, lojman ona tahsis edilmiş- sormadan, cinayetin işlendiği lojmanı temizlemişlerdir; bu, dünyanın hiçbir yerinde görülecek bir olay değil arkadaşlar. Temizlemişler... Haberi yok...

Şimdi, diyorlar ki: "Neden temizlediniz?.." Daha sonra sorulduğunda: "Efendim, biz, delilleri, ne varsa, tedarik ettik, onun için temizledik..." Oysa, bu, o kadar saçma bir yanıt ki, şimdi arz edeceğim. Delilleri filan aradıkları yok demek ki; bu temizleme sırasına -yani, olay sırasında değil, temizleme sırasında- Erol Güngör'e ait Lama marka tabanca ve 25 adet tabanca mermisini bulmuş polisler; yani, olaydan sonra gittikleri vakit bulamamışlar "bütün delilleri topladık" diye temizliği yapıyorlar, temizlik yaparken fark ediyorlar ki, Erol Güngör'e ait ruhsatlı, Türkiye Büyük Millet Meclisinden verilme ruhsatlı Lama marka bir tabanca ile 25 mermi var; bunu, ancak temizlik yaparken fark ediyorlar. Bu, ne kadar gayri ciddî biçimde çalıştıklarını, ne kadar gayri ciddî biçimde delil topladıklarını, daha doğrusu toplamadıklarını ortaya koyan çok önemli bir olay. 4.7.1991 tarihli tutanakta mevcut, hepsi dosyamızda var.

Peki, delilleri topladınız -"topladık" diyorlar, "onun için temizlik yaptık" diyorlar- iş bitti. Aradan beş gün    sonra,     temizlikten de beş gün    sonra   -9.7.1991 tarihli tutanakta var- bu sefer içeri giriyorlar, tekrar, hane sahibinin, Erol Güngör'ün filan haberi yok, İzmir'deler; anahtarı, arkadaşı Orhan Veli Yıldırım'a bırakmışlar, evine, ondan alıyorlar ve yatağın içinde mermi çekirdeği arıyorlar. Yatağı kullanılmaz halde delik deşik edip atıyorlar. Yani, önce "delil topladık" diye ev yıkanıyor, temizleniyor,  deliller sıfır, yok ediliyor; ondan sonra, tabanca bulunuyor; daha sonra da, aklı başına geliyor soruşturmayı yapanların, incelemeyi yapanların, bu sefer yatağın içinde mermi arıyorlar; tabiî, bulamıyorlar.

Değerli milletvekilleri, çok daha önemli bir konuyu arz etmek istiyorum. Olaydan sonra, 24 Haziran 1991 gecesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü Foto Film Şube Müdürlüğü olay yerinde video çekimi yapıyor ve bu video çekimini daha sonra Erol Güngör öğreniyor ve emniyete gidip, çok büyük, çok zor bir ezaya, cefaya katlanarak, oğlunun içinde bulunduğu durumu da gösteren, evin durumunu belirleyen video filmini seyrediyor. Seyrederken, yerde bir şövalye yüzük görüyor. Deliller arasında yok, toplanan deliller arasında filan yok; ama, videoda o yüzük duruyor. Hemen Adalet Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına yazılı başvuruda bulunuyor: "Burada yüzük var; polisin çektiği, Foto Film Şube Müdürlüğünün çektiği yüzük var." Ankara Emniyet Müdürlüğü 20 Şubat 1992 tarihinde bir cevap yazısı yazıyor: "Bu yerdeki, yüzük değil, SHP rozetidir" diyor. Nereden çıktı rozet filan derken, 29 Mayıs 1992'de Ankara Emniyet Müdürlüğü tekrar cevap yazısı yazıyor: "Kesin olarak adlandırılacak bir cisme benzetilememiştir" diyor. Ama, o cisim, kesin olarak adlandırın, adlandırmayın, SHP rozeti, yüzük, hiçbiri yok ortada! Yok! Polis her şeyi toplamış "delilleri topladık" diyor; bu cisim yok ortada. Sayın Erol Güngör Ankara Cumhuriyet Savcılığına başvuruyor ve onun marifetiyle, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin 3 öğretim üyesinden oluşan bilirkişiye kaset incelletiriliyor ve 20.10.1995 tarihinde bu 3 bilirkişi, bilimadamı, şövalye yüzük olma ihtimalinin çok yüksek olduğu yönünde bir rapor veriyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekmek istiyorum. Demin, değerli arkadaşım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu sözcüsü, çok doğru bir şey söyledi mermi çekirdeğiyle ilgili. Mermi çekirdeği, televizyon değil, buzdolabı değil, küçücük bir cisim; yani, bunun, hassas biçimde olay yerinde inceleme yapılması ve hassas biçimde bulunması lazım, titiz biçimde çalışılarak bulunması lazım. Siz evi temizlerseniz, ne yüzük kalır ortada ne mermi çekirdeği kalır; bunun izahı yok.

Değerli milletvekilleri, belirtmek zorundayım; o sırada İçişleri Bakanı Sayın Kalemli; yani, Sayın Aksu İçişleri Bakanlığını bırakmış, olay üç gün sonra olmuş, Sayın Kalemli İçişleri Bakanı olmuş ve Sayın Kalemli, 25 Ocak 1996'da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı oluyor. 25 Ocak 1996'da Başkan oluyor, on gün sonra 5 Şubat 1996'da ilk icraatı, lojmanı boşaltmak oluyor -Erol Güngör'ün lojmanını- ve sayın milletvekilleri, çok hazindir -şu andaki Meclis deposunda- maktul, merhum Mustafa Güngör'ün resimleri, kalemleri, defterleri, karneleri, çocukluğuna ait ne hatıra varsa, şu anda Meclisimizin deposunda. Katil bulunmadı; ama, bunların hepsi şu anda Meclisimizin deposunda.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi üyesinin bir çocuğunun katilini bulamazsa, sokakta kimsesiz, sahipsiz, sıradan vatandaşın can güvenliği olur mu?! Nasıl rahat dolaşacak o insan?! Nasıl biz örnek olacağız yurttaşlara?! Millî iradenin temsilcisi, tecelligâhı Meclisin bu şekilde özel korunan bir yerinde faili meçhul cinayet olması ve bunun ondört yıldır bulunamaması, bizim için, emniyet güçleri için, yargı için, devlet için bir nakısadır. Bunun bir an evvel düzeltilmesi lazım, bir an evvel ortadan kalkması lazım.

Ben şuna inanıyorum: Siyasî olsun, adi olsun, çok karışık cinayet haberleri okuduk, okuyoruz hâlâ, yıllardır, gazetelerde. En son, işte, öldürülen ressam vesaire... Bugünlerde de güncel biçimde bu tür haberleri okuyoruz. Polisimiz, çok titiz çalışmayla, bazen çok erken, bazen uygun sürede, geç de olsa, cinayetin faillerini buluyor; ama, burada bulmak için değil, bulmamak için uğraşan elemanların, insanların olduğu kanısı ister istemez insana yerleşiyor.

Şimdiye kadar Meclisimizin bunu ele alması gerekirdi. İki defa verilen önerge kadük olmuş. Ben, şu kürsüden, seçildiğimizden bu yana, 3 Kasımdan bu yana yaptığımız temaslarda bu konuya büyük duyarlılık gösteren ve gündeme alınmasını isteyen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç'a teşekkürü bir borç biliyorum. O duyarlılık gösterdi, "eğer bizim dönemimizde bu olayı ortaya çıkaramazsak, biz de öbür meclisler gibi bu konuda vebal altında kalırız, kalmayalım" dedi. O bakımdan, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, dünya -evrensel anlamda- hukuk literatürüne giren bir söz vardır; "gecikmiş adalet, adalet değildir." Biz, gecikmiş adalet filan değil -vazgeçtik gecikmesinden, vazgeçtik adaletin tecelli etmesinden, bunlar geçti- gerçeği öğrenmek istiyoruz. Katil kim, bu hunharca cinayeti kim işledi; hiç olmazsa o ortaya çıksın. Bunu ortaya çıkarmak için başka hiç çare yok; bizim, Meclis olarak duruma elkoymamız lazım; yani, bu önergeyi kabul ederek komisyonumuzu kurmamız lazım. Bu, gerçekten partilerüstü bir meseledir, siyasî tarafı yoktur. Meclis olarak aslî görevimizi bir an evvel yerine getirmek bizim görevimizdir.

Sözlerimi bitirirken, son olarak şunu söyleyeceğim: Değerli milletvekilleri, bu kitap,  Erol Güngör'ün Türkiye Büyük Millet Meclisine yazdığı dilekçedir; bu kadar uzun. Ne zaman yazmış; 10 Kasım 1997'de yazmış. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazmış, hiçbir cevap alamamış. Müteaddit müracaatları olmuş; onlara da bir yanıt alamamış. Dilekçenin sonunda: "Ben, ülkemin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin, sürekli olarak, oğlumun öldürüldüğü günden bu yana, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve ülkemi yöneten politikacıların anlayışında olan politikacılarca  yönetilmeye devam edebileceğine, bugün dahi o anlayışta olanlar yönetiyor olsa bile, inanmıyorum. Ben, ülkemin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bir gün, mutlaka, cinayetlerin katillerini bulmanın devletin görevi olduğunun, bu görevin yaşama hakkının bir sonucu ve güvencesi niteliğinde olduğunun ve bu nedenle de, devletin, cinayetlerin faillerini bulmak ve katillerini cezalandırmak mecburiyetinde olduğunun bilinç ve inancında olacak yöneticilere kavuşacağına inanıyorum" demiş,  en kötü döneminde, cevap alamazken.

Çok üzücü bir oturum yapıyoruz; ama, bunun tek kıvanç verici tarafı, işte bu Meclisin, o yöneticilerden, elbirliğiyle bu cinayeti açığa çıkarma iradesine sahip milletvekillerinden oluştuğunu görüyorum; o bakımdan, yüreğime biraz su serpiliyor.

Sözlerimi bitirirken, şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yüce Meclise saygılar sunuyorum; hepinize, yürekten teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Anadol.

Saygıdeğer milletvekilleri, merhum Mustafa Güngör'e Allah'tan rahmet diliyoruz ve kederli ailesine de taziyetlerimizi sunuyoruz. Konunun da, ümit ediyoruz ki, en kısa zamanda açıklığa kavuşması gerçekleşir.

Şimdi, Meclis araştırması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlandıktan sonra, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 12 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 9 Şubat 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 18.50