BIM 2 5 2005-02-08T09:07:00Z 2005-02-08T09:07:00Z 70 44888 255867 TBMM 2132 511 314222 9.2812 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 72       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

50 nci Birleşim

12 Ocak 2005 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, jeotermal enerji kaynaklarının kullanımının Türkiye için önemine ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, kültürel mirasın korunması ve tanıtılması ile millî kültürü yaymanın önemine ve bunun için yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, uygulanan tarım politi-kalarının çiftçiler üzerinde yarattığı olumsuz etkilere ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Sudan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/738)

2.- (10/111, 160, 180) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/739)

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701)

3.- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726)

 

IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Amasya Milletvekili Hamza Albayrak'ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Cumhuriyet Halk Partisinin hükmî şahsiyetine sataşması nedeniyle konuşması

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, petrol fiyatlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/4285)

2.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Emet Borik Asit ve Bandırma Sülfürik Asit tesislerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/4297)

3.- Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bir soru önergesine verilen cevaba ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/4523)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder, Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamına alınması düşünülen iller arasına Samsun İlinin de dahil edilmesine,

Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, Karaman'daki bisküvi üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

Ağrı Milletvekili Naci Aslan, Ağrı İli çevresindeki jeotermal kaynakların kullanıma açılmasıyla ısınma sorununun çözümüne ve kurulması düşünülen üniversiteler arasına Ağrı Dağı Üniversitesinin de alınmasına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2003 Malî Yılı Kesinhesaplarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/13) (S. Sayısı : 729) Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1257) ve (6/1362) esas numaralı sözlü soularını geri aldığına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

Genel Kurulun bugünkü birleşiminde sözlü soruların ve diğer denetim konularının görüşülmemesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 168 inci sırasında yer alan 726 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 108 inci sırasında yer alan 713 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 106, 107, 109, 110, 111 inci sıralarında yer alan 711, 712, 714, 715, 716 sıra sayılı kanun tasarılarının 11, 12, 13, 14, 15 inci sıralarına alınmalarına; 12.1.2005 Çarşamba günkü birleşimde de sözlü soruların görüşülmemesine; Genel Kurulun Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerde çalışmalarını 15.00-23.00 saatleri arasında sürdürmesine, 18.1.2005 Salı günü ise çalışmamasına ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.

Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, 5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/271), İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği,

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; 2108 Nolu Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanununda Yapılması Gereken Değişiklikle İlgili Kanun Teklifinin (2/185) İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği,

Açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

2 nci sırasında bulunan, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının (1/821) (S. Sayısı : 701) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

3 üncü sırasına alınan, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/915) (S.Sayısı: 726) 5 inci maddesine kadar kabul edildi.

İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, konuşmasında, Partisine,

Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında, şahsına,

Sataştıkları iddiasıyla birer açıklamada bulundular.

12 Ocak 2005 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.00'te son verildi.

 

 

Ali Dinçer

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Bayram Özçelik

 

Harun Tüfekci

 

Burdur

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

12 Ocak 2005 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Türkiye'de jeotermal kaynakların kullanımları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'ye aittir.

Buyurun Sayın Ülkü.

II. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, jeotermal enerji kaynaklarının kullanımının Türkiye için önemine ilişkin gündemdışı konuşması

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gündemdışı söz alıp da Türkiye'de jeotermal kaynakların kullanımı hakkındaki düşüncelerimi belirtmek için böylesine bir tarihi seçmeme ve bu tarihte bana yardımcı olan Sayın Başkana teşekkürlerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Zira, 27 Ocak 2005 tarihinde, yani bundan onbeş gün sonra, Türkiye'nin değişik yerlerinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından doğalgaz ihaleleri yapılacaktır. Bu doğalgaz ihaleleri, aynı zamanda, fay hattında sıcak suyu bulunan illeri de kapsamaktadır.

Türkiye, jeotermal açısından dünyanın beş şanslı ülkesinden biridir. Türkiye'nin fay hatlarında bol miktarda jeotermal vardır. Başta İzmir olmak üzere, Denizli'de, Aydın'da, Bursa'da, Balıkesir'de, Afyon'da, Manisa'da, Kütahya'da, Çanakkale'de, Sakarya'da, Manisa'nın İlçesi Salihli'de, Bolu ve civarında, Yozgat'ta, Nazilli'de, Erzurum'da, Şanlıurfa'da, Sivas'ta, İzmir'in ilçeleri başta Balçova olmak üzere, Dikili'de, Bergama'da, Aliağa'da, Manisa'nın ilçesi Alaşehir'de ve Kırşehir gibi yerlerde bol miktarda jeotermal kaynaklar vardır.

Jeotermal kaynaklar sadece ısıtmada değil aynı zamanda seracılıkta ve kaplıca olarak da kullanılmaktadır. Sıcak suyu daha fazla olan, yani suyun 100 dereceden daha fazla olan yerlerinde de elektrik enerjisi üretmek amacıyla kullanılmaktadır; ancak, ne yazık ki, ülkemiz böylesine şanslı bir konumda olmasına rağmen jeotermal kaynaklar yeteri kadar kullanılmamaktadır ve bu hususta atılım da yapılmamaktadır; atılım yapılan yerlerde de o yöre insanlarını bilgilendirmek şöyle dursun, başka enerji kaynakları türünün o yörelerde kullanılması için âdeta propaganda yapılmaktadır.

Şimdi, kendi yöremiz için, İzmir için söylersek, İzmir'de onbeş gün sonra bir doğalgaz ihalesi var; bu doğalgaz ihalesi yapıldıktan sonra geriye alınması mümkün olmayacağına göre, İzmir'deki jeotermal kaynaklar 57 yerleşim biriminde kullanımdan yoksun bırakılacak ve ithal olan, bizim olmayan, sıcak suya oranla, yani jeotermale oranla 5 misli pahalı olan ve istedikleri zaman vanasının kısılabileceği bir ısıtma amaçlı kullanım, ne yazık ki, ülkemizde jeotermal alanlarda da kullanılacaktır.

Geçenlerde İzmir'de yapılan bir toplantıda, Türkiye Jeotermal Derneği Başkan ve üyelerinin bulunduğu, bazı belediye başkanlarının katıldığı, valiliğin de içinde olduğu bir toplantı sonucunda, Dünya Bankasının ilgili birimi, İzmir ve civarında kullanılacak olan jeotermal yatırımları için 5 000 000 dolarlık bir kredi öngörmüştür. Bu kredi de hibe kredi biçimindedir; ama, bu kaynağın kullanımı için öncelikle ihalenin iptal edilmesi gerekmektedir; eğer, İzmir'deki doğalgaz ihalesi iptal edilmezse, o 5 000 000 doların kullanımı için şimdiye kadar verilmiş olan uğraş boşa gidecektir.

Ben, buradan, ilgili bakanlık vasıtasıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna seslenmek istiyorum: Önümüzde onbeş gün var; bu onbeş günlük zaman zarfında, jeotermal kaynakların bol bulunduğu alanlarda, ne olursunuz, doğalgaz ihalelerini iptal edin; iptal edin ki, dışkaynakların kullanımı sağlanmasın; iptal edin ki, döviz ödemeyelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Hakkı Bey, toparlayalım.

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Peki efendim.

Bunu yaparsanız, aynı zamanda, başka yönlerden de çok büyük faydalar sağlanacağına inanıyorum. Bakın, bugünkü gazetelerin birinde "hazine üzerinde 13-14 milyar dolar risk var, enerji dışa bağlandı" biçiminde bir başlık var. Bu, ne dünden başlayan bir olay ne bugün Moskova'da bulunan hükümetten ve heyetten ne de başkalarından kaynaklanmakta. On yıllardır uygulanan yanlış dışpolitikaların, yanlış ekonomi politikalarının bir eseri olarak karşımızda durmaktadır. Bundan bir an önce sıyrılmak gerekiyor ve ulusal kaynağımız olan, bizim olan, temiz olan, ucuz olan jeotermal enerjinin kullanımının sağlanması gerekiyor.

Bu düşüncelerle, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz, 21 inci Yüzyılda millî kültürümüzü yaymanın önemiyle ilgili söz isteyen, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'a aittir.

Buyurun Sayın Özdoğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2. - Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan’ın, kültürel mirasın korunması ve tanıtılması ile millî kültürü yaymanın önemine ve bunun için yapılması gerekenlere ilişkin gündemdışı konuşması

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan ve değerli milletvekili arkadaşlarım; Yüce Heyetinizi ve Büyük Türk Milletini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Geleneksel, yerel, millî kültür, halkın dil, kültür, duygu, düşünce ve beğenisiyle oluşturulup yaşatılan, geçmişten günümüze gelmiş, toplum, insan ve doğa gerçeğiyle şekillenmiştir.

Kültür mirası, insanlığın ortak mirasıdır. Her millet, hatta, her uygarlık, dil, kültür, tarih mirasıyla dünyada yerini alır. Bireylerin kökleşmesi ve toplumsallaşması bu mirasın içinde gerçekleşir. Kültür mirasları, geçmişin tanıklarıdır; bu yönleriyle, geleceğin şekillenmesinde etkendir.

Halk kültür ürünleri, halk arasında mayalandığı için, halkın kültür yapısını ve dokusunu ortaya koyar. Halk kültürü, toplumsal hayatta, birlikteliği pekiştirici, dayanışmayı artırıcı özelliklerini sürdürerek bir fonksiyonu üstlenir, halkın kendi kültürüyle yabancılaşmasını önler.

Halk kültür ürünlerinin, halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getirmeleri bakımından, Türk kültürünün korunmasında, yaşatılmasında önemli fonksiyonları vardır. Halk kültürü, uygarlıkları meydana getiren insanların kimlik ve kişiliğinin temel belirleyicisidir. İşte, Türk kültürüne ait yerel ya da ulusal kültürel öğelerin, küreselleşen dünyanın mozaiğine uygun nitelikte yeniden oluşturulmasında, köken olarak kendi kimliği korunarak, bütün insanlığa mal edildiğinde evrenselleşmesi başarılabilir.

Küreselleşmeye karşı çeşitli kültürlerin var olduğu bir dünyanın korunması, millî kültürlerin kendi özgünlüklerini, yerelliklerini koruyup sürdürmeleri yoluyla birbirlerine bağlanmalarını bu çalışmada bir hedef olarak görmemiz sebebiyle bu başarıyı önerebiliyoruz; çünkü, biliyoruz ki, içinde bulunduğumuz dünyada, kitle iletişim araçları, bütün insanlığın kültürel deneyimlerini etkiliyor ve gelecek kuşaklar için de yeni bir kültür oluşturuyor. İşte, bu gerçek, çağımız insanının düşünce ve inanışlarında etkili olan medyanın sunduğu kültür endüstrisiyle açıklanabilir.

Küreselleşme ya da yabancı terminolojiyle globalleşme, biri siyasal, biri ekonomik, biri de kültürel olarak üç boyutu olan bir kavramdır. Her ne kadar, bazı görüşler, küreselleşmeye sadece ekonomik boyutu olan bir olgu olarak yaklaşsalar da kültürel olarak da önemli bir dönüşümü ifade etmektedir. Özellikle yeni teknolojilerin kullanımıyla, yeni kültürel kodlar bütün dünyaya rahatlıkla yayılmaktadır; bu türden bir yapının getireceği dünya çapında kendine özgü bir düzene sahiptir. Gündelik tecrübe ve pratikleri dönüştüren yeni kültürel üretim ve yeniden üretim tekniklerinin ortaya çıkışının vurgulanması olarak tanımlanabilecek küresel kültürel dönüşüm, küreselleşmenin boyutlarının anlaşılmasında önemli bir sacayağını oluşturmaktadır.

Geride bıraktığımız yüzyılın son çeyreğinde ivme kazanarak süregelen değişim süreci, yaşadığımız dünyanın şartlarını da değiştirmiştir. Bu değişim sürecinin doğal bir sonucu, bilgi ve buna paralel olarak da bilişim teknolojileri hızla ve sürekli olarak değişmektedir. Zira, geleceğin bilgi toplumunu kuracak olan gençlerimizin, akıl, zekâ ve beyin melekelerini geliştirmeleri ve etkin bir biçimde kullanabilmeleri ise, eğitim etkinliklerinde bilinçli bir çabayı gerektirmektedir. Bilgi bolluğu ve hızlı iletişimle küçülen günümüz dünyasında bu baş döndürücü hıza yetişebilmek, sürekli üretilen ve çok kısa zamanda tüketilen bilgiyi gereği gibi kullanabilmek ve dönüşümü sağlayabilmek, kuşkusuz, zihinsel güçlerini çok iyi kullanabilen, muhakeme edebilen ve yeniden üretebilen bireylere sahip olmakla mümkün olacaktır.

Kültür politikaları, günümüzün ve geleceğin kültür yapısının belirlenmesinde, kültürel mirasın korunmasında ve tanıtılmasında etkin bir rol oynar. Kültür politikalarının ilkeleri, bilimsel çalışmalarla tespit edilir; toplumun gerçeklerine, maddî ve manevî değerlere uygun esaslara dayandırılır. Toplumun kültürel mirası sonucu oluşan yaşama biçimi, inanç ve değerleri, günlük kültür politikalarıyla yeniden yapılanamaz; eğitim ve kültür politikaları millîdir. Kültür politikaları, evrensellikten kopmadan, kültürel değişim ve gelişimle, sağlıklı, ilkeli politikalarla ürer.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - İbrahim Bey, lütfen toparlayalım.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Kültürel kimlik oluşturma politikaları belirlenirken, millîlik, demokratiklik, evrensellik ilkelerinden taviz verilemez. Kültürünü korumayan, gençlere aktarmayan milletler yabancı kültürlerin etkisiyle yok olurlar. Korumada ilke statik değil, dinamik olmalıdır. Kültürel değişim ve gelişimle kültür yozlaşması, kültür yabancılaşması arasında ince bir çizgi vardır. Gençlere, yaşadığı toplumunun kültürel değerlerini tanıma fırsatı ne ölçüde veriliyor?! Bir gencin kendi kültürüne yabancılaşmaması, beğeni yönünden halktan kopmaması için, ona, ortak millî kültürün altyapısı öğretilip, sevdirilmelidir.

Gençleri, milletin ortak kültür değerleriyle besleyip, hazırlamak ailenin ve eğitimcilerin görevidir. Gençlere, millî kültürün tarihî ve kültürel bir miras olduğu, millî kültür donanımı almadan evrensel kültürde yer alınamayacağı bilinci verilmelidir. Anadolu insanı küreselleşme karşısında kültürünü koruyacak deneyim birikimine ve sağduyuya sahiptir.

Anadolunun kültür ve sanat ürünleri derlenip araştırılmalıdır. Bu kadar duyarlılıklara rağmen, Anadolu gibi önemli kültürlerin oluştuğu binlerce yıllık kültür mirasının hızlı yok oluşu, Türkiye kültür tarihi için de geri dönülmez yanlışlıktır. Kültürel miraslarına sahip çıkmayan toplumlar kimliksiz bir toplum olmaya adaydırlar.

Küreselleşen dünyada ayakta kalmanın tek yolu, uygarlığa uymak, onu yakalamak kadar, tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmaktan da geçer. Anadolu halk kültürünü derleyip araştırmak için yapılan bireysel gayretler, yerel kurum ve kuruluşların çalışmaları desteklenmelidir. Belirlenecek ortak yöntemlerle halk kültürü ürünleri derlenip araştırılmalıdır.

Sorunlar, çözümler nelerdir: Küreselleşme olgusu karşısında, Anadolu halk kültürünü en az kayıpla, kültür mirası olarak gelecek kuşaklara nasıl aktarırız sorusuna cevap aranmalıdır. Özetlemek gerekirse, neler yapılmalı sorusunun cevaplarını şöylece sıralayabiliriz:

Millî kültür hizmetlerine bütçeden ayrılan pay artırılmalıdır.

Yurt içinde ve yurt dışında, bölgenin tarih ve kültürüyle ilgili yapılan çalışmalar belirlenmelidir. Bunlar, her şehirde kurulacak tarih ve kültür araştırmaları merkezlerinde toplanmalıdır.

Ayrıca, bölgeyle ilgili araştırmalar, yerel yönetimlerin ve üniversitelerin ortak çalışmalarıyla arşivlenip, araştırmacılara açılmalıdır.

Bu çalışmaların yapılması aşamasında, bölge araştırmalarına yönelik sempozyumların düzenlenmesi gerekmektedir.

Yerel kültürler hızla araştırılmalı ve süratle halkımıza anlatılıp, sevdirilmelidir.

Tekrar, Yüce Heyetinizi ve Büyük Türk Milletini saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, tarım politikaları ve çiftçilerin sorunları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'e aittir.

Buyurun Sayın Akdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

3. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir’in, uygulanan tarım politikalarının çiftçiler üzerinde yarattığı olumsuz etkilere ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmiş hükümetlerde olduğu gibi, mevcut iktidarın da çiftçiye karşı olan tarım politikası, ekonomik olarak çiftçiyi, köylüyü perişan etmiştir. Köylümüzün, çiftçimizin sorunlarını dile getirmek için, şahsım adına gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de nüfusun yüzde 40'ından fazlası, geçimini tarım ve topraktan kazanmaktadır; fakat, ne yazık ki, çiftçimiz, köylümüz, ülkemizin en yoksul kesimini oluşturmaktadır. IMF'nin kıskacında, bu kuruluş tarafından önerilen tarım politikalarının, ülkemizin koşullarına uygun olup olmadığına bakılmaksızın, koşulsuz olarak uygulanması, ülke tarımını yok olma noktasına getirmiştir.

Türkiye, geçmişte, tarım ürünlerinde kendi kendine yeterli 7 ülkeden biriydi; ancak, bugün Türkiye'nin, IMF'ye teslimiyetçi politikaları sonucunda, tarım ürünleri ithalatı, ihracatı aşmıştır. Bu nedenle, her alanda olduğu gibi, tarımda da ülkemiz dışa bağımlı bir hale gelmiştir.

Cumhuriyetimizin kurulduğu günden beri çiftçimizin karagün dostu olarak görev yapan Toprak Mahsulleri Ofisi, son dönemlerde uygulanan politikalarla âdeta tümüyle işlevsiz hale getirilmiştir. Hükümet, düşük ürün fiyat politikasıyla çiftçiyi, köylüyü mağdur etmiştir. Görünen odur ki, bu tutumla mağdur etmeye devam edecektir. Mevcut iktidar, tütün ve şekerpancarı üretimini IMF yasalarıyla azaltırken, buğday, pamuk, üzüm, incir, fındık ve zeytin üretimini de fiyat yoluyla baltalamaya çalışıyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün 2004 yılı raporunda, Türkiye'nin, köylüsünü, çiftçisini en az destekleyen ülkeler grubunda olduğu belirtilmektedir. Rapora göre, çiftçiye sağlanan her türlü desteğin, yetiştirilen tarım ürününün fiyatına oranı, Türkiye'de yüzde 5 ile 10 arasındadır. Bu oran, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüne bağlı ülkelerde yüzde 32, AB ülkelerinde yüzde 35, Japonya, Kore, Norveç, İsviçre gibi ülkelerde ise yüzde 60 dolayındadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu rakamlar, Türkiye köylüsünün, çiftçisinin, neden pamuk, buğday, üzüm, fındık, şekerpancarı üretiminden ve hayvan yetiştirmekten hızla uzaklaştığını, tarlalarını niçin ekmeyip boş bıraktığını açıklıkla ortaya koyuyor. Hükümet ise, ne söylenenleri dinliyor ne de yaşanan acı gerçekleri görüyor. Özellikle 2004 yılı, Türk çiftçisi ve köylüsü için çok zor bir yıl olmuştur. İzmir, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale İllerinde zeytin ağaçlarının kuruması ve doğal afetlerden dolayı üzüm meyvesinin zarar görmesi, çiftçinin sıkıntısını doruk noktaya ulaştırmıştır. Ayrıca, tahıl ambarı olarak nitelendirilen Küçük Menderes ve Bakırçay havzasında yetiştirilen domates ve biber gibi sebzeler tarlada kalmıştır.

Tüm ülkede olduğu gibi, İzmir İlimize bağlı Ödemiş, Beydağ, Bayındır, Tire, Kiraz ilçeleri ile Bakırçay bölgesindeki Kınık, Bergama, Dikili, Aliağa, Foça, Menemen ilçelerimizdeki çiftçilerimiz, köylülerimiz çok zor durumda yaşamlarını sürdürmektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkenin sağlıklı tarım politikası o ülkenin omurgasını oluşturmaktadır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Cumhuriyet Halk Partisinin uyguladığı tarım politikası ülke ekonomisini doruk noktaya çıkardıysa, bugün de modern teknolojiyi uygulayarak tarım politikalarıyla dünyada hak ettiği noktaya getirilebilir.

Küçük Menderes ve Gediz Nehirlerinin ovalarda yaptığı kirliliğin önlenmesi gerekirken, insan sağlığını etkileyen en önemli unsurlardan biri de tarım sektöründe gerçekleşen birim alanda verim artışı ve ürün çeşitlenmesi sonucu, tarım ilacı (pestisit) kullanımında hem çeşit hem miktar olarak artış gözlenmektedir. Pestisitlerin çoğu zehirli kimyasal maddeler olduklarından insan ve hayvan sağlığını etkilediği gibi, ayrıca, doğal dengeyi bozup çevre kirliliği yapmaktadır.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

VEZİR AKDEMİR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sorunun acilen çözümlenmesi gerekmektedir.

Ülkemizde uygulanan yanlış tarım politikalarından biri de hayvancılıktır. Geniş mera ve yaylaları olan ülkemizde hayvancılığın geliştirilmesinde fizikî koşullar çok uygun olmasına rağmen, hükümetin yanlış politikaları yüzünden hayvancılık yok olma noktasına gelmiştir. Bu nedenle, hiç zaman geçirilmeden hayvancılık desteklenmeli ve istenilen noktaya getirilmelidir.

Sanayiin gelişmesi ile uygulanan yanlış politikalar yüzünden kimyasal atıklar düzensiz olarak akıtılarak tarım alanlarına zarar vermektedir. Bu nedenle, Çevre ve Tarım Bakanlıklarının işbirliğiyle tarım alanlarına zarar veren kimyasal atıkların ortadan kaldırılarak, tarımsal alanların sağlıklı ortama getirilmesi şarttır.

Önemli konulardan biri de, İzmir İlinin Ödemiş, Beydağ, Tire ve Kiraz İlçelerini ilgilendiren Beydağ Barajının, Bergama ve Kınık İlçelerini ilgilendiren Çatlıkkoru ve Yortanlı Barajlarının yapılarak faaliyete geçirilmesi, o bölgedeki tarım alanlarının geliştirilmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, zaman geçirmeden, iktidarın aslî görevi, ülkemiz için hayatî önem taşıyan tarım sektörü desteklenmeli, primler ve doğrudan gelir desteği artırılarak, zamanında ödenmelidir.

Çiftçimizin, köylümüzün tarımda kullandığı enerji borçları, varsa, silinmelidir. Bundan sonra, mazot, enerji, gübre ve ziraî ilaç fiyatları acilen düşürülmelidir.

Sözlerimin sonunda, buradan Sayın Başbakana seslenmek istiyorum. Bütün batık banka sahiplerinden hesap sorulmalıdır. Bu batık bankalarda batan paralar toplanıp, yüzde 10'u köylümüz için kullanılırsa, eminim ki, köylümüzün sorunları çözülecektir.

Yine, Sayın Başbakan, 17 Aralıkta, Kızılay'da bir bayram kutladılar. Evet, kendilerini kutluyoruz; bayramı kutladılar; ama, öbür tarafta, Avrupa ülkelerine turist olarak gitmek isteyen vatandaşlarımız, konsolosluk kapılarında gecenin geç saatlerinde nöbet tutuyorlar. Diğer tarafta, vatandaşlarımızın çektiği sıkıntıları görmezden gelemezler. Sorumlu Başbakan, sorumlu bakanlar, bu konuda duyarlılıklarını göstermelidirler. İşçilerimizin mağdur olduklarını görmeli, memurlarımızın sıkıntı çektiklerini görmeli, esnafımızın sıkıntı çektiklerini görmeli, kepenklerin kapalı olduğunu görmeli. Buradan sesleniyorum; lütfen, bu olaylara duyarlı olsunlar.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Sami Güçlü, gündemdışı konuşmayla ilgili açıklamada bulunacaklar.

Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İzmir Milletvekilimiz Sayın Vezir Akdemir'in gündemdışı konuşmasına kısaca cevap vermek istiyorum.

Dün, Köy Hizmetleriyle ilgili kanun tasarısı görüşülürken, tarımla ilgili birçok konuyu konuştuk. Bugün, gündemdışı konuşmada Sayın Vezir Akdemir bazı temel konuları dile getirdi. Ben de  -çok uzun sürmeyecek- ana başlıklar halinde, bazı hususları söylemek istiyorum.

Tarım, dünyada, bütün ülkeler için önemli bir sektör, gelişmekte olan ülkeler için çok daha önemli; ülkemiz için, nüfus büyüklüğü, coğrafî özellikleri, stratejik konumu itibariyle vazgeçilmez bir sektör. Özellikle, nüfusumuzun çok önemli bir kısmının kırsal kesimde yaşıyor olması, kendi başına bu sektörün önemini ortaya koymaya yeter.

Bu dönem içerisinde, iktidar dönemimiz içerisinde, tarım sektörüne yönelik konularda, bir gayret ve arayışın sahibiyiz. Bunu herkese söyleyebiliriz. Yaptıklarımızla ilgili -çok uzun izahlar değil; ama- yaklaşık olarak bazı hususları söylemek istiyorum.

Evvela, çiftçilerimizi tekrar üretime döndürmeye yönelik birkısım tedbirler, özellikle borç yapılandırması, birkısım tarımsal girdi destekleri, hayvancılık sektörünü canlandırmak için yapılan ek harcamalar; özellikle sosyal yardımlaşma bünyesinde, sırf ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir kaynağın, üretime yönelik olarak kullanılması; KDV indirimi, süne mücadelesi, tohumluk...

Bu iki konuya biraz dikkat çekmek istiyorum. Tarım tarihiyle ilgili bir değerlendirme yapıldığında, 2004 yılına, şu iki konu düşülecek: Süne mücadelesinde başarılı olunmuştur ve 2004 yılında, Türkiye'de, tohumculuk alanında, tahıl tohumculuğunda rekor bir kullanım seviyesine ulaşılmıştır. Bunları çok sade söylüyorum; ama, bunlar, gerçekten, bu sektör için hayatî önemde konulardır. Türkiye'de, tarımla uğraşanların yüzde 40'ını ilgilendiren alanda, doğrudan gelir desteğinden daha önemli katkıdır bu ve süreklidir.

Dolayısıyla, bu konunun fark edilmesini, dikkatlerinizin bu noktaya çekilmesini özellikle arz ediyorum.

Onun dışında, üç dört yıl aradan sonra tarımsal kredilerin bir sistem içerisinde başlaması sağlanmıştır. Sınırlıdır, miktarı azdır; ama, bir sistem kurulmuştur. Dolayısıyla, büyütme imkânı doğmuştur. 2005 yılında çok daha büyüyeceğini, bütçe konuşması sırasında Sayın Başbakanımız iletti.

Tarım gönüllüleri projesi hayattadır. 1 000'in üzerinde insanımız şu anda çalışmaktadır. Gıda Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu... Bunun dışında, Meclisimizde olan kanunlarımız var. Dün, saygıdeğer milletvekillerimiz toprak konusunu dile getirdiler. Ben, bugün, size bu konuda da bir müjde vermek istiyorum; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tasarısı imzaya açıldı. Bugünkü tarih itibariyle ilk imzayı da attım. Hükümet tasarısı olarak... Dolayısıyla, bu, çok önemli kanun gündemimize gelecek; çok sevindirici bir haber. Özellikle, sektörü yakından takip eden arkadaşlarımız için söylüyorum.

Avrupa Birliğiyle uyum konusu... Önümüzdeki on yıl tarımı çok konuşacağız. Çok köklü tedbirler alacağız. Bu sektörü, bütün alanları itibariyle, bitkisel üretim, hayvancılık ve su ürünleri alanlarında, Avrupa Birliğine üye olduğumuz gün, sürdürülebilir bir hale getirme konusunda bir büyük mücadele bizi bekliyor. Her zaman dilimini çok iyi değerlendirmek durumundayız. Bakanlığımız buna uygun bir yapılanma ve hazırlık içerisinde. Bununla ilgili açıklamaları önümüzdeki zaman içerisinde söyleme imkânı olacak.

Ben, burada, sorunları dile getiren Sayın Vezir Akdemir'in gündeme getirdiği hususlarla ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Partimizin bu iki yıllık uygulama süresi içerisinde tarım sektörümüzle ilgili çok olumsuz ifadeler kullandı. Arkadaşlarım, Türkiye'de 2001 krizinde bile ne sanayi sektörü öldü ne tarım sektörü öldü. Şimdi, gerileme başka, zayıflama başka, hastalanmak başka; ama, ölmek çok başka bir şey.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Satacak bir şey kalmadı Sayın Bakanım; traktör kalmadı.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Efendim, şimdi, tanımlamalarımızı doğru yapmalıyız. Hastalanabiliriz, bünyeler hastalığa açık; ama "öldü" demek için birkısım başka unsurlar lazım. Türkiye'de tarım sektörünü, bugün, öldü diye tanımlarsak, o zaman, birçok olayı izah edemeyiz. O zaman, izah edemeyeceğimiz cümleleri söylemek çok ağır oluyor.

Şimdi, tarım sektörüyle ilgili olarak... Kurban bayramı geliyor. Hayvancılık sektöründe, şu anda karkas et kaça satılıyor biliyor musunuz? Bugün, bu sektörde bulunan insanları çok memnun eden bir fiyatla başladı; inşallah, devam edecek. Yani, dolayısıyla, bu sektörü canlandırma konusunda, kaçakçılık konusunda gösterdiğimiz gayretler karşımıza çıkacak.

"Türkiye, IMF politikalarına teslim oldu, tarımı öldürüyor" diyorsunuz. Arkadaşlarım, lütfen -Cumhuriyet Halk Partisine mensup arkadaşlara söylüyorum- IMF politikaları, tarım sektörü ve başka sektörlerle ilgili ifadeleri kullanırken biraz dikkatli davranalım; yani, camdan evi olanın komşunun bahçesine taş atmaması gerekir. IMF politikalarıyla ilgili konuda, biz, baştan beri hep eleştiriyoruz, siz de eleştiriyorsunuz bugün; ama, lütfen, bu konuda biraz daha dikkatli davranalım. O konuda, bunun takipçisi, bunun emireri gibi bir üslupla bize ithamda bulunursanız, biz de buna cevap vermek zorunda kalacağız.

Onun dışında, Türkiye'de tarımsal ürünlerin ithalatının büyüklüğünden bahsediyorsunuz. Bir yıl hariç, Türkiye'de tarım ürünlerinin ithalatı ihracatından fazla olmadı. Şimdi, Türkiye'de millî gelir bu noktaya geldi, fert başına düşen millî gelir 4 000 dolara yükseldi. Tarım ürünleri ihracatındaki artış sınırlı; ama, arkadaşlarım, bu ülkede dışa açılırken, sanayi serbest rekabete açılırken, dünyada tarım ürünlerinin ticareti serbestleşirken ve Türkiye'ye 17 000 000 turist gelirken, biz, tarım ürünlerinin ithalatı konusunda engelleri çok artırabilir miyiz; 1980 öncesindeki politikaları gerçekleştirebilir miyiz; böyle bir imkân var mı? Ama, buna rağmen, Türkiye, net tarım ürünleri ihracatçısıdır.

2003 yılına göre 2004 yılında meydana gelen birkaç gelişmeyi söyleyeyim. Türkiye'de mısır üretimi hızla artıyor. Mısır ithalatı yüzde 50 azaldı; 1 800 000 tondan 900 000 tona... Dün, burada bir kararname, bir yazıya olur verdim. O anda söyleyecektim; fakat, imkân olmadı. Toprak Mahsulleri Ofisi 100 000 ton makarnalık, 100 000 ton ekmeklik buğday ihracatı için Bakanlıktan olur aldı. Türkiye'nin bir sene önceki buğday ithalatı 1 800 000  ton yine. Bu sene, biz, buğday ihraç ediyoruz. Bunlar sevindirici şeyler; ama, olumsuzluk yok mu; Türk tarımında 2004 yılında olumsuzluk çok arkadaşlar. Kabul ediyorum; olumsuzluk çok; ama, tarım sektöründe çok kontrollü bir üretim yapma imkânı yok. Kuraklık, sel ve diğer afetler kaç ilimizde olumsuzluklara yol açtı; bunu sayıyorum. Onun dışında, pamukta meydana gelen olumsuzluklar, pamuk primleri, sulamasuyu enerji bedellerinde meydana gelen olumsuzluk, tarımsal girdilerdeki fiyat artışı, buğday fiyatlarının -Toprak Mahsulleri Ofisi geçen yılın 3 katı buğday almasına rağmen- arzu ettiğimiz noktada tutulamaması; bunlar olumsuzluklar.

Kıymetli arkadaşlarım, şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda tarımsal sulamadan doğan elektrik enerjisi bedelleri konusunda bir çalışma yapılıyor. Yani, arayışımız sürüyor. Pamuk primleri konusunda üreticimizi memnun edecek bir nokta ve bir kaynak arayışını büyük ölçüde tamamladık. 18 Ocakta, Sayın Başbakanımızın, bu hususta çiftçilere yönelik aldığımız tedbirleri açıklamasını bekliyoruz ve dolayısıyla, pamuk primleri konusunda çok olumlu bir gelişme olacak. Tarımsal girdilerden özellikle gübre ve mazot konusunda iyileştirme arayışımız sürüyor.

Hayvancılık sektörü konusunda hepinizi çok memnun edecek bir gelişmeden bahsetmek istiyorum. Bu sektörü, kesinlikle canlandıracağız, -kararlıyız- bir fevkaladelik olmadığı takdirde. Bunun için, çok kapsamlı bir projeyi hayata geçiyoruz; ama, esas, kaynak konusunu söylerseniz... Kaynak konusunda, 2004 yılında ayırdığımız bütçe kaynağının 3 misli bir kaynak ayırıyoruz. Bunlar, Türkiye'de hayvancılık sektörünün gelişmesi açısından çok önemli bir gelişme olacak; ama, 2004 yılında tarımda biz sorunlar yaşadık. Sorunları yaşamak, tarım sektörü öldü demek değil Sayın Akdemir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Sudan’a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/738)

        11.1.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, Hartum'da düzenlenen Türkiye-Sudan Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 9 uncu Dönem toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte 13-17 Aralık 2004 tarihlerinde Sudan'a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                                   Liste

Fehmi Hüsrev Kutlu                                 (Adıyaman)

Osman Özcan                                 (Antalya)

Mustafa Ilıcalı                                 (Erzurum)

Mustafa Ataş                                 (İstanbul)

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çocukları sokağa düşüren nedenlerle sokak çocuklarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/111,160,180) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2. - (10/111, 160, 180) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/739)

               Tarih: 11.1.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çocukları sokağa düşüren nedenlerle sokak çocuklarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince (10/111,160,180) esas numaralı bir Meclis Araştırması Komisyonu kurulmuştur.

26.10.2004 tarihinde göreve başlayan Komisyonumuz, Anayasa ve İçtüzük gereği kendisine verilen üç aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamadığından, 26 Ocak 2005 tarihinden itibaren bir aylık eksüre istenmesine karar vermiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

     Öner Ergenç

       Komisyon Başkanı

                  Siirt

BAŞKAN - İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir" hükmü gereğince, Komisyona bir aylık eksüre verilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz geri gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

3.- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (x)   

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Divan Kâtibi arkadaşların, oturduğu yerden metinleri okumasını oylarınıza sunuyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.42
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati:15.58

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

726 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Kâtip Üyenin metinleri oturduğu yerden okuması hususu için yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, aynı hususu yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Kâtip Üyenin metinleri oturduğu yerden okuması hususunu kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır, Kâtip Üyenin metinleri oturduğu yerden okuması hususu kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- 3202 sayılı Kanunun 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 42, 43, 44, 45 ve 47 nci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım söz istemiştir.

Gruplar adına başka söz isteği olmadığı için ve Sayın Mehmet Yıldırım aynı zamanda şahsı adına da söz isteğinde bulunduğundan, konuşma süresini birleştirerek uzatıyoruz.

Sayın Yıldırım, süreniz 15 dakika.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüyorum ki, karar yetersayısı isteyerek, milletvekilleri içeri gelsin, konuşan hatiplerin tasarıya neden destek verdikleri veya muhalefet ettikleri anlaşılsın dedik; bakıyorum, yine milletvekillerimiz teneffüse çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, biz, Türkiye için çok önemli olan bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Belki, seçim zamanında da programınızda söylediniz, Köy Hizmetlerini kapatacağız dediniz, doğrudur; halktan da böyle oy aldığınızı zannediyorsunuz, doğrudur.

Değerli arkadaşlar, bir şeyi tespit etmek istiyorum. Başbakanın heybesinde buraya gelen değerli milletvekili arkadaşlarım şunu iyi bilsinler ki, Başbakanın heybesi delindi. Hepiniz, hepimiz, heybede gelenler, bu torbadan düşecekler ve bir daha Meclisi göremeyeceğiz. Eğer halkın istemlerini, halkın taleplerini, vatandaşın istediği noktada Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsüne çıkarırsak, yüreği buraya taşırsak, doğru bir iş yaparız.

Bakın, dün, Sayın Bakana, Köy Hizmetleriyle ilgili bir soru sordum, bir teknik adam olarak sordum; Köy Hizmetleri verimsiz mi dedim; Sayın Bakan, iki yıldır yönettiği Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün verimsiz olduğunu, kamunun hantal olduğunu ifade etti.

Değerli arkadaşlar, şimdi, hepimize soruyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi verimli midir? Sayın Bakan, kamu görevlilerini, çalışan işçilerimizi, dozer operatörlerini, yükleyici operatörlerini, orada çalışan mühendisleri, teknik elemanları, memurları verimsiz olarak nitelendirirken, acaba, Sayın Bakan o Bakanlıkta verimli midir? Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarmış olduğumuz kanunların yüzde 25'i Cumhurbaşkanlığından geri dönüyorsa, Cumhurbaşkanına ikinci defa gidip onaylandıktan sonra muhalefet tarafından Anayasa Mahkemesine götürülüyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi de yüzde 75 verimlilikle çalışıyor demektir. Bu işi düzeltmenin yolu, Türkiye'yi masaya yatırmak, Türkiye'nin gerçeklerini masaya yatırmak, yapılması gerekenleri hep birlikte yapmaktır.

Bakın, Türkiye büyük bir fırsat verdi, biz burada konuşuyoruz; Adalet ve Kalkınma Partisinin sıralarında sohbet ediyor arkadaşlar! Eğer sıkılıyorsanız, dışarıda sohbet edin, kahve için, çay için. Türkiye sizi seyrediyor, bizi seyrediyor, ne konuşuyor diye izliyor; zannetmeyin ki izlemiyorlar. Bakın, biz konuşurken vatandaşlar izliyor, bizi dikkate alıyor "ne yapıyorsunuz siz" diyor. Televizyon, demokrasinin gelişmesi için en iyi araçtır. Hepimizi izliyorlar "bak, filan yerde oturuyordun, parmağını indirip kaldırıyordun" diyorlar.

Bakın, dün, bir teşvik yasasını gündeme getirdik, kanayan bir yaraydı. Bir yıl önce, bu yasaya karşı mücadele verdik, şanlı direniş dedik. Kastamonu Gazetesinde, bugün "Yıldırım, pişmiş aşa su katıyordu" deniliyor. Değerli arkadaşlar, Mehmet Yıldırım ve arkadaşları, Cumhuriyet Halk Partisi, pişmiş aşa su katmıyor; pişmeyen, kaynamayan suya ateş yakıyor. Bizim amacımız, ateş yakmaktır, işi doğru dürüst yapmaktır. Kastamonu teşvikten yararlanırken, Karabük fakir kalsın, yoksul kalsın, Samsun yoksul kalsın; bu, benim inancıma da, insanlığıma da, sosyaldemokrat görüşüme de sığmaz. Adaleti yakalamamız gerektiğini, işimizi doğru yapmamız gerektiğini savunuyoruz; ama, değerli milletvekilleri, sanki, parmaklarınızda değirmentaşı var, kendi illerinizin sorunu varken, yukarıdan işaret gelmezse, parmaklar aşağıda! Bu halk, adama bunun hesabını sorar, Köy Hizmetlerinde de hesabı sorar.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, Kastamonu Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü mühendisleriyle, teknik elemanlarıyla, çalışanlarıyla verimsiz mi; Köy Hizmetleri Genel müdürlüğü 60 000 çalışanıyla verimsiz mi; kanun tasarısında böyle bir kuruma hakaret edilebilir mi diye etüt ettim, araştırma yaptım. Köy Hizmetleri Genel Müdürünü siz atadınız, daire başkanlarını siz atadınız, Kastamonu Bölge Müdürünü siz atadınız, İl Müdürünü siz atadınız, hepsi de çalışkan çocuklar, hiçbir diyeceğimiz yoktur; ama, bakın ne yapmışlar. Size çok çarpıcı bir tablodan örnek vermek istiyorum: 2003'te, köylü-devlet işbirliğiyle yapılan işlerin ihale keşif tutarı 7 135 257 000 000; 2004'te, 10 123 046 000 000; toplamı, 17 258 303 000 000 lira. Devlet katkısı, 2003'te 1 644 085 000 000 lira, 2004'te 2 252 122 000 000 lira. Köyümün kanalizasyonu, yolu yapılsın diye Kastamonu halkının, köylüsünün verdiği katkı 2003'te 1 006 855 000 000 lira, 2004'te 1 663 476 000 000 lira, toplam 2 720 351 000 000 lira. Hazinenin kârı 10 641 765 000 000 lira. Bu mu verimsiz dediğiniz kurum?! Bu mu verimsiz dediğiniz işçiler?! Bu mu verimsiz dediğiniz mühendisler?! Neresi verimsiz bunun, rakam konuşuyor burada!

Değerli arkadaşlar, o insanları verimsizlikle suçlamayalım. Hantal... Hantal biziz, biz!.. Hantal olan biziz! Biz ne istiyorsak, bürokrasi ona göre şekilleniyor. Bürokraside müdürleri atayan biziz, yani hükümet, iktidar; şikâyet eden de biziz. Ne yapacağız, bürokrasiyi ortadan mı kaldıracağız?!

Şimdi, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü lağvediyoruz, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğündeki Makine İkmal Dairesi Başkanını veya oradaki makine mühendislerini Tarım Bakanlığına ve Bayındırlık Bakanlığına gönderiyoruz, 19 da müşavir kadrosu veriyoruz. Genel Müdürü, genel müdür yardımcılarını, daire başkanlarını, verimli, tecrübeye sahip insanları müşavir yapıyoruz. Türkiye'de müşavirliğin hangi anlamda kullanıldığı açık; kızağa çekiyoruz. Türkiye bu kadar zengin mi değerli arkadaşlar?! Biz, bu genç mühendis arkadaşlarımızı, daire başkanlarını, hatta, sizin atadığınız arkadaşlarımızı müşavir yaparak bankamatik memuru yapmaya hakkımız var mı?!

 Şimdi "bölge müdürleri il özel idarede müşavir kadrosunda görevlendirilsin" diye bir teklif de peşinden geliyor.

Arkadaşlar, doğru iş yapmadık, doğru iş yapmıyoruz. Köy Hizmetlerinde bir sorun olduğu açıktır. Başlangıç noktasından beri Köy Hizmetlerinin sorunu sorundur; çünkü, Köy Hizmetlerinde iki baş vardır; birisi Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Bakanlık, birisi de vilayettir. Vali bu işin içindedir, encümenle içindedir. Neden; Köy Hizmetleri il müdürlüğü valilerin denetimindedir, Köy Hizmetleri il müdürünün sicil amiri validir, ikinci sicil amiri de genel müdürdür. Böyle bir yapının devam etmesi... Elbette ki, devam edemezdi. Haklılık tarafları vardır. Kırsal alanlarda aksaklıklar olmuştur. Siyaset burayı tam bir şekilde laçkalaştırmıştır, siyaset burayı perişan etmiştir; dün, bugün, başkası, kim olursa olsun... Siz de, şu anda, hantal ve verimsiz olduğunu iddia ettiğimiz bu yapıyı il özel idarelerine aktarıyorsunuz. Bu yapıyı il özel idarelerine aktardığımız zaman vilayetin sorunları çözülecek mi?.. Keşke sihirli bir değnek olsa da, çözülse; ama, bizim yükümüz biraz hafifleyecek, milletvekillerinin yükü biraz hafifleyecek. Bir köyün yolu, okulu veyahut da kanalizasyon problemi, içmesuyu problemi geldiği zaman ne yapalım, biz burayı özel idarelere verdik, özel idare imkânlarıyla, kaynaklarıyla bu iş devam etsin diyeceğiz.

Değerli arkadaşlar, iller arasında o imkânlar, dengeler bir mi? Özel idare nüfusa göre pay alacak; adaletli mi, haklı mı?.. İstanbul Özel İdaresi, Kocaeli Özel İdaresi, İzmir Özel İdaresi ile sosyoekonomik bakımdan geri kalmış illerin, örneğin Kastamonu'nun bir mi?..

HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Çankırı'yı da kat Çankırı'yı.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Örneğin, Çankırı'nın bir mi?.. Sosyoekonomik bakımdan geri kalmış, sıfırlarda, -1'lerde can çekişen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin sorunu bir mi?.. Arazi yapısı, coğrafî yapısı... Karadenizde yol yapmak ile Konya'da yol yapmak eşit mi, aynı maliyet mi?.. Nüfusa göre mi para vereceğiz?.. Ne yapacak valiler; yapacak bir iş yok. Kaynağın ona göre planlanması lazım; yani, nüfusa göre değil -nüfus bir kriterdir- köy sayısı, yerleşim birimi, artı, sosyoekonomik gelişmişlik endeksine göre bir katsayının da peşinden gelmesi lazım. Eğer, bunu...

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Gelecek.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Rüyanızda... İnşallah rüya görürsünüz, öyle bir şey yaparsınız. Burada yok; burayı konuşuyorum.

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Yavaş yavaş gelecek.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Ben, falcı değilim, geleceği göremiyorum, şimdiyi görüyorum, düşüncemi söylüyorum. Ben, falcı değilim, geleceği göremiyorum.

Geçen yıl teşvikte de öyle söyledik; Sayın Başbakanın...

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Geldi ama...

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Daha gelmedi, suyu ısıttık, su ısınıyor; ama, bir sürü sıkıntıları var. Hep beraber olacak. Diyeceksin ki, Kastamonu rahatladı; Mehmet Yıldırım, sen de bunu istiyordun, ne istiyorsun başka? Komşum aç yatarken ben tok yatamam! Öyle yok bu iş, öyle yok! (AK Parti sıralarından alkışlar)

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Helal olsun, bravo!

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Eşitlik, adalet istiyoruz, sosyal demokrasi istiyoruz Türkiye'de, sosyal adalet istiyoruz. Hani -partinizin adı Adalet- adalet nerede; Başbakanın rüyasında. Doğru mu? Heybe delindi, heybe delindi, aklınızı başınıza alın.

Aklımızı başımıza alalım, heybe delindi. Genel başkanların sırtındaki heybenin taşıyacak gücü yok. Değirmen taşlarını oraya koymaya gerek yok. Hepimiz işimizi doğru yapalım, işimizi doğru anlatalım.

Değerli arkadaşlar, bakın...

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Bizim heybe sağlam da, sizinki delindi!

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Delindi, farkında değilsin Sayın Vekil! Sorar, görürüz.

Bizimki de delindi, merak etmeyin, bizde de var o iş. Merak etmeyin, bizim de heybede gelenlerin sıkıntısını görüyorum ben. O heybedeki taşlar düşecek, merak etmeyin; düşmezse sıkıntı var.

Değerli arkadaşlar...

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Çözüm ne Mehmet Ağabey?

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Çözüm; üretim, yatırım, heybede yük olmamak. Genel başkanlar bize görevini yaptı, hepimizi buraya taşıdı. Heybeden düşmek, onları omuzlamak; başka var mı çare? Olay bu, başka çözüm yok; heybeden düşeceksin Sayın Vekil!..

Değerli arkadaşlar, bakın, Kastamonu'dan çarpıcı bir örnek daha vermek istiyorum. Eğer, bu katsayı endeksine göre yatırımların ve il özel idarelerinin payını artırmazsak, böyle bir adaleti ortaya koymazsak... Bakın, Kastamonu'da 2 026 kilometre çamur yol var; çamur, çamur!.. Şu anda, Köy Hizmetleri işçisi Küre Dağlarında, Ilgaz Dağlarında ve Kastamonu'nun, Taşköprü'nün Elek Dağlarında kar mücadelesi yapıyor; greyderlerle yol açıyor, rotatiflerle yol açıyor. Bunlara verimsiz demek Allah'tan korkmamaktır.

YAHYA BAŞ (İstanbul)- Daha verimli olacak!..

MEHMET YILDIRIM (Devamla)- Daha verimli olmanın yolunu anlatıyoruz; işte, kıstaslar ve daha verimli olmak... Eğer, valiliklere devrettik, özel idare kendi kaynaklarıyla bu işi çözsün, ne yapayım ben dersek, bu iş olmaz. Onu anlatmaya, ona dikkatlerinizi çekmeye, onu söylemeye çalışıyorum. Doğan Topaloğlu da orada dinliyor, eski valimiz ve kendisi de çok iyi bilir beni.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Yıldırım, toparlayalım lütfen; süreniz doldu.

MEHMET YILDIRIM (Devamla)- Bitiriyorum efendim.

Bakın, değerli arkadaşlar, Kastamonu için, asfalt yapımı için 62 yıla gerek var stabilize kaplamayı gerçekleştirmek için 13 yıla ihtiyaç var, onarımları gerçekleştirmek için 69 yıla ihtiyacımız var.

YAHYA BAŞ (İstanbul)- Ne zaman yapılmış bu hesap?

MEHMET YILDIRIM (Devamla)- Aynı para, aynı kaynak, aynı bütçeyle, aynı şekille...

Bakın, susuz köy sayısı 417, suyu yetersiz olan köy sayısı 222, kanalizasyon sayısı, bütün yerleşimlerle 1 920.

Arkadaşlar, lağımlar sokağa akıyor; hani çevre!.. Bunun için kaynak söylüyoruz ve bunun için de, kaynak için de bazın nüfus olmaması gerektiğini ifade ediyoruz.

Sevgili Başkan, değerli arkadaşlarım; müsamahanızı fazla istismar etmeden... Doğru iş yapalım, çalışanlara verimsiz demeyelim. Verimsizliğin adresi onlar değil, siyasî iktidarlardır; çalışanlar değildir, sendikalar değildir. At binenin, kılıç kuşananındır. At, biniciye göre kişner.

Bakın, Kastamonu'da 10 trilyon kâr ettirdiğini söyledik. Daha önce de, Sosyal Dayanışma Fonunda Kastamonu'yu örnek olarak göstermiştik. Teşvikte de hakkımızı alacağız, üniversitede de hakkımızı alacağız; bu kürsü, Kastamonu yüreğinin kürsüsü!

Bayramınız kutlu olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına, Amasya Milletvekili Sayın Hamza Albayrak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik yapan ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kaldıran 726 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve bizleri izleyen Aziz Türk Milletini en içten duygularla selamlıyor, saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, kurulduğu günden günümüze kadar, tüm çalışanlarıyla, yani 53 600 personeliyle -ki, bunların 45 000'i işçi kardeşlerimizdir- gerçekten, çok özverili çalışmış, çok değerli hizmetlerde bulunmuştur; ben, kendilerine, bu katkılarından dolayı öncelikle, içtenlikle teşekkür ediyorum.

Ancak, hantal merkezî idareden dem vurup hantal bürokrasiyi her zaman eleştirenlerin, hatta, geçmişte, yerel yönetimi önemsedikleri için yerel yönetimler bakanlığı kuranların, bugün, merkeziyetçi kesilmelerini de anlamakta zorlanıyorum.

Değerli arkadaşlar, seçimler, demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Sandıkların kararına herkesin saygı duyması gerekir ve dünyada temyizi kabil olmayan kararların en başında geleni de sandığın kararıdır. Sandık kararını verirse, güzel hizmetler, bu karar doğrultusunda kendisini göstermeye başlar. 28 Martta yerel yönetimler seçimleri yapılmış ve aziz Türk Milleti sandıkta kararını izhar ederek, il genel meclisi üyeleri, belediye meclisi üyeleri ve belediye başkanlarını seçmiştir.

İşte, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, geçmişte, Yol, Su ve Elektrik, Toprak Su ve Toprak-İskân Genel Müdürlüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Bugün de, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hizmetleri, İstanbul ve İzmit Büyükşehir Belediyelerine ve diğer şehirlerde de il özel idarelerine, bunların iskânla ilgili olan görevleri Bayındırlık ve İskân Bakanlığına verilmiş, hatta, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesindeki enstitüler de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde kalmak üzere, bir görev dağılımı yapılmıştır.

Söz aldığım bu 5 inci madde, 3202 sayılı Yasadaki 3 ile 47 nci madde arasında yer alan 41 tane maddeyi ortadan kaldırarak, bu maddelerle ilgili görevleri, biraz önce de altını çizmeye çalıştığım gibi, büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tevdi etmiş, dağıtmıştır.

Altını çizerek belirtmek istiyorum ki, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzde yapılan işlem, tabela değişikliğinden başka hiçbir şey değildir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz çalışanları, başta işçi kardeşlerimiz olmak üzere, hiçbir hak mağduriyetine asla muhatap olmayacaklardır.

Benden önceki konuşmacı Sayın Yıldırım, Yüce Meclisin çalışmalarını başarısızlıkla nitelendirdi. Geçtiğimiz 2003 ve 2004 yasama yıllarını başarıyla geçirdik; yani Birinci ve İkinci Yasama Yıllarını başarıyla geçirdik, Üçüncü Yasama Yılının içerisindeyiz. Gerçekten, şu çatı, şanına uygun bir çalışmayı, başarıyı, performansı sergilemiştir; bu da, kayıtlara intikal etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu çalışmaları, Avrupa'da da, dış dünyada da takdirle karşılanmıştır.

Yine, Sayın Yıldırım, adaletten bahsettiler ve "nerede AK Parti ve adalet" dediler. Değerli arkadaşlar, adalet, hakkı, hak sahibine vermektir, adalet, alınterinin karşılığını vermektir. Alınterinin karşılığının az verilmesi de, çok verilmesi de adaletsizliktir; ki, bunu da hiç kimsenin tasvip etmesi mümkün değildir.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, devredilen, elindeki yaşlanmış makine parkı ve atıl kalmamak kaydı şartıyla mevcut personeli, inşallah, daha verimli hizmetlere imza atacak. Vatandaş, kendi yöresinde seçmiş olduğu il genel meclisi üyeleri aracılığıyla, köyüne yol, içmesuyu, kırsal kesime sulamasuyu gibi hizmetleri, yerinden yönetimle, çok yakın takipte tutarak, bunları daha iyi mesafelere taşıyacaklardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Albayrak, lütfen, toparlar mısınız.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Kendisine hizmet götürmeyen il genel meclis üyelerini, o yörenin insanları, kesinlikle, takip eden seçimde, onlara gerekli hakkını verip, seçmeyeceklerdir.

Değerli arkadaşlar, milletvekili olarak, bizim görevimiz, yasama ve denetim görevidir. İcrayla ilgili milletvekilinin görevi yoktur; ama, gel gör ki, hepimiz, seçim bölgelerimize gittiğimizde "falanca köye şu yolu yaptırdık, filanca köyün şu çeşmesini yaptırdık" diye icradan kendimize bir nema çıkarıyoruz. Bunu, Batı garipsiyor. Milletvekilleri, yasama ve denetim görevleriyle ilgili iş ve eylemlerinden, yerel yönetimler de, köyün yolundan, suyundan, diğer hizmetlerinden bahsetmelidir. İl genel meclis üyelerimiz, muhatap olarak bunlarla ilgilenmelidir ki, burada da, köye, yerinden ve yakın hizmetler bir an önce aksamadan gitmiş olsun.

Ben, bu Köy Hizmetleri Kanunu Tasarısında  -ki, muhalefetin, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna iştirak edenler ile Plan ve Bütçe Komisyonuna iştirak edenlerin vermiş olduğu karşı oy yazısında da açıkça görüleceği üzere- yasalara, özellikle Anayasaya aykırı herhangi bir hususun bulunmadığının altını çiziyor, hayırlı olması dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz. Toplam süre 10 dakikadır.

İlk soru, Sayın Bölünmez'in. Sayın Bölünmez?..Yok.

Sayın Ahmet Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, sağ olun.

Sayın Bakanımızdan çok kısa bir sorum olacak.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, konsolide bütçe çerçevesindeki harcamalarının yanı sıra, faaliyetlerinin önemli bir bölümü, il özel idarelerinin talebi üzerine ve öteki kuruluşlarla yapılan protokoller çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bunun sonucu olarak, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün gerek personeli gerekse de makineleri büyük ölçüde atıl kalmaktadır. Bu sonucun, maliyet ve hizmette verimlilik açısından değerlendirmesini yapabilir misiniz ?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Mustafa Gazalcı; buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, bu Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Genel Müdürlükteki bütün çalışanlar, memurlar sizin Bakanlığınıza bağlanıyor ve altta da il özel idaresine bırakılıyor. Bunlar, köy için kurgulanmış ve köye hizmet için çalışıyorlardı; bütün yaptıkları oydu.

Şimdi, yasada, sizin Bakanlığınıza geçtiğinde kendilerinin kişisel kaybının olmayacağı belirtiliyor. Bu insanların yaptığı hizmet açısından, Bakanlığınızın, genel söylemin dışında bir tasarımı var mı? Efendim "biz yerelleştiriyoruz" demenin dışında "daha iyi hizmet vereceğiz" demenin dışında, devletin para ödediği bu insanlar, bundan sonra da köy hizmetleri yolunda yoğunlaşabilecekler mi? Birinci sorum bu.

Köy Hizmetlerinde yaklaşık 42 000 işçi var ve bunların büyük çoğunluğu Yol-İş Sendikasında örgütlenmişlerdir. Türkiye'de bu tür yerelleştirmeler, özelleştirmeler sendikasızlığı da birlikte getiriyor. Güzel şeyler yapıyormuş gibi gösteriliyor; ama, sonunda, getirilen biçimle, bir sendikasızlığa yol açılıyor. Bu yasa tasarısında, bu işçilerin örgütlenmelerine ilişkin, onların geçmiş haklarına ilişkin zarar getirecek bir durum var mı, yoksa aynen devam edecek mi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Selami Yiğit, buyurun.

SELAMİ YİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı, Kars Köy Hizmetleri hizmet binasını, âdeta, bir ikametgâh olarak kullanıyor ve Partinin belli faaliyetlerini de, yine, bu mekânda yerine getiriyor.

Şimdi, siz, hizmetleri yerelleştiriyorsunuz. Bu haliyle bile bu istismarların önüne geçemiyoruz. Bu husustaki önlemleriniz ne olacaktır?

Yine, gerek bu tasarının gerekçesinde, gerek sizlerin ifadelerinde ve gerekse AKP'li arkadaşların ifadelerinde hantallaşmadan ve bürokrasiden şikâyet ediliyor. Size bir örnek vereyim: Kars'ın Kümbetli ve Dikme köylerinin sorunları, benim bildiğim, beş yıldır çözülemiyor. Acaba, buradaki kabahat oradaki köylülerimizin mi, yoksa bürokrasinin mi? Yani, bürokrasi bu kadar mı sürer?

Öte yandan, Sayın Bakanım, siz, Tarım ve Köyişleri Bakanısınız. Kırsaldaki tarımla ve hayvancılıkla uğraşan kesimlerin temsilcisisiniz. Acaba, kalkınmaları için bu kesimlere ne zaman sıra gelecek? Yani, AKP İktidarının ve Bakanlığınızın öncelik sırası nedir? Bizi televizyonları başında izleyen bu kesimlerin,  sanıyorum, bunu öğrenme hakları var. Ben, henüz, onlara sıra geldiğini göremiyorum. Bu benim düşüncem. Siz bunu nasıl açıklayacaksınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Süleyman Bölünmez geldi mi?

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Sayın Başkanım, teşekkürler.

Sayın Bakanım, biz, kanunları, burada, hızlı bir şekilde çıkarıyoruz ve iyi kanunlar çıkarıyoruz. Eksikleriyle birlikte... Tabiri caizse, denizin ortasına atlıyoruz, denizde yüzmeyi öğreniyoruz. Ancak, bu kanunları gerçekleştirirken, eksikliklerine, uygulamalarına hazır olmadığımızı görüyoruz. Bu kanunla, özel idareler -büyükşehir belediyelerine, İstanbul ve Kocaeli'ne bir diyeceğim yok; çünkü, yaptıkları bir hizmetin devamını yapacaklar, özel idareler de sayın valilerimizin vasıtasıyla bu işi kısmen yapıyorlardı ama- tamamen, yıllardır kökleşmiş bu teşkilatları almaya hazır mıdırlar? Bunları alırken, hizmeti hemen ertesi gün vermeye hazır mıdırlar?  Mardin'de, yol, sondaj konusundaki sıkıntılarımız had safhadadır. Köye dönüşlerde zorlanmalar vardır.

Özetle, bu kanun, uygulamaya ve hemen hizmet cevabı vermeye hazır mıdır? İktidarımıza zararları olacak mıdır uygulama aşamasında? Bundan ben endişeliyim. Bunun cevabını sizlerden istirham ediyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN - Sayın Erdal Karademir, buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Suyun özellikle bölgemizde stratejik bir öneme sahip olduğu dikkate alındığında, ülkemizin su kaynaklarının, israf edilmeden, gerçekçi bir planlamayla, gelecek kuşakların gereksinimleri dikkate alınarak kullanılması ve dağıtılması gerekmektedir. Bu anlamda, il özel idarelerinin, gerçekçi, ülke, bölge ve yerel gereksinimleri dikkate alarak bir planlama yapması mümkün müdür?

İl özel idarelerinin kendi sınırları içinden çıkan su kaynaklarını ticarete ve ranta konu etmesi nasıl önlenecektir; bu yönde alınmış tedbirleriniz var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; arkadaşlarımızın yönelttiği sorular gerçekten uzun cevaplar vermeyi gerektirecek nitelikte. Ben, bugünkü tutumumuzun da açıklanması bakımından, sadece iki soruya cevap vereceğim. Böylece, bundan sonra sorulacak sorulara yazılı cevap vereceğimi de açıklama durumunda kaldığımı belirtmek istiyorum.

Dün genel konuları çok konuştuk, özel konularla ilgili, özellikle Sayın Selami Beyin ve Sayın Erdal Beyin sordukları hususlara cevap vereceğim.

Selami Yiğit Bey, kırsal kesimde, özellikle tarımsal kalkınma ve hayvancılıkla ilgili konularda sıranın ne zaman geleceğini sordular.

Arkadaşlarım, ben gündemdışı konuşmaya cevap verirken, Selami Bey herhalde burada yoktu. Eğer burada olsaydı, belki bu konudaki düşüncelerimiz ve bu bölgelere yönelik faaliyetlerimiz hakkında bazı ipuçlarını kendisine aktarma imkânını bulmuş olacaktım; ama, ben, kısaca şöyle söyleyeyim: Hayvancılık sektörüyle ilgili konuda Hükümetimizin 2013 yılını hedef alan, Türkiye'de fert başına süt tüketimi, et tüketimini bugünkünün 2 katına çıkarmayı hedefleyerek, bunun bütün alt sonuçlarını bir program dahilinde hayata geçirmeyi hedefleyen, bunun parasal kaynağını 2005 hayvancılık destekleri için ayıran ve bunu da muhtemelen 18 Ocakta yapacağımız bir programda kamuoyuna açıklayarak duyuracağımız bir çalışmayı başlatıyoruz. Bu sadece hayvancılık değil. Bazı ipuçları olarak, Türkiye çapında tarımsal havzaların yasalaştırılması ve ilanı, başta hayvancılık olmak üzere tarımsal desteklerin yeniden belirlenmesi, primlerle ilgili toplam destekler içerisindeki payının 2004'e göre yüzde 100 artırılması dahil olmak üzere, birçok değişiklik söz konusu, tarımsal girdilerle ilgili tedbirler söz konusu. Tarım sektörüyle ilgili konu, önümüzdeki on yıl, Türkiye'nin, sürekli, çok önde gelen bir meselesi olacaktır. Bunu, biz, şu temel hedefe varmak için yapmak zorundayız: 2014 yılında Türkiye Avrupa Birliğine üye olduğu takdirde, tarımı, kendi içerisinde, bitkisel üretim, hayvancılık ve su ürünleri alanlarında rekabet gücü kazandırarak, sürdürülebilir bir seviyeye getirmek durumundayız. Aksi halde, biz, bu ülkenin gıda güvenliğini, güvencesini yerine getirmiş olmayız. Dolayısıyla, çok zor bir dönemi birlikte yaşayacağız. Uyarılarınız için, önerileriniz için teşekkür ediyorum.

Sayın Erdal Karademir'in Türkiye'nin su kaynaklarıyla ilgili dile getirdiği sorun elbette önemli. Ben, biraz önce, gündemdışı konuşmaya cevap verirken, yine, Toprak Kanunu ve kullanımıyla ilgili bir tasarının Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını ve çok genel çerçevede, ana politikayı belirleyen bir tasarının Meclisimizin gündemine intikal edeceğini söyledim. Aynı şey su için de geçerli; yani, Türkiye'nin bu temel kaynaklarının, genel bir yasayla özel olarak düzenlenmiş, bütün ülke çapında düzenlenmiş...

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Önlemler alınmadan, bunun bu halde yasalaşması çok tehlikeli.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Erdal Bey, ama, şu anda, Türkiye'de, bu sularımızla ilgili kurumlarımız, kuruluşlarımız ve elbette, buna yönelik tedbirlerle beraber yürüyen bir sistem var. Bu yürüyen sistem, sadece Köy Hizmetlerinin devriyle ne bozulur ne de ihya olur; ama, konunun genel anlamda değerlendirilmesi açısından böyle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ifade etmek istiyorum.

Efendim, ben, müsaadelerinizle ve hoşgörünüze sığınarak, bundan sonra sorulacak sorulara yazılı cevap vereceğimi, bu vesileyle beyan ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Karar yetersayısı arayacağım efendim.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.40
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:16.52

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

726 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet burada.

Tasarının 5 inci maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi 5 inci maddeyi tekrar oylarınıza sunup, karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi ve bu maddeye bağlı ek madde 1'i okutuyorum:

MADDE 6.- 3202 sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler ilave edilmiştir.

EK MADDE 1.- Bu Kanunla kurulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün söz istemiştir.

Sayın Yaşar Tüzün şahsı adına da söz istiyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen olmadığı için, Sayın Yaşar Tüzün'ün sürelerini birleştiriyoruz; konuşma süresi 15 dakika.

Buyurun Sayın Yaşar Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 6 ncı maddesinin ek 1 inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiyemizin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesi ve güçlenmesi adına yapılan her hareket, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler tarafından desteklenmiş, ülkemizin yarınları için atılan her güzel adım alkışlanmıştır; ama, görüyoruz ki, 59 uncu hükümet ipin ucunu kaçırmıştır; Türk köylüsüne hizmet götüren ve çok önemli görev üstlenen Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü ve taşra birimlerini kapatmak üzere Yüce Meclise, yani, bizlerin huzuruna getirmiştir.

59 uncu hükümet yetkililerine soruyoruz: "Bu kurumu neden kapatıyorsunuz?" Aldığımız cevap, maalesef, şudur arkadaşlar: "Merkeziyetçi yönetim zihniyetinden kurtarmak, masraflı, verimsiz, hantal bir kuruluş olduğu için kapatıyoruz."

Değerli arkadaşlar, oysa, olay böyle değildir. Türkiye'nin yirmibeş yıllık reformlar dönemi daha önceleri Dünya Bankası ve IMF tarafından yönetilirken, bugün bu ikilinin yanına AB de ilave edilmiş, güçleri katlanarak artmıştır. Bu üçlü ekibin istekleri doğrultusunda, Türkiye'de, hükümetin tabiriyle "reformlar" yaşanmaktadır. Yapılan değişikliklerle kapatılan kurum ve kuruluşlarda ülkenin menfaatları, içinde bulunduğu durum, Türkiye şartları gözönüne alınmamıştır. Yukarıda bahsettiğimiz güçlerin istekleri doğrultusunda hareket edilmektedir. Bunları önümüzdeki zaman içerisinde çok daha fazlasıyla göreceğiz.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve onun taşra birimleri, sadece köylerin yollarını yapan ve bununla yetinen bir kurum değildir. Bu kurum, ülkenin tarımsal topraklarının tarımdışı kullanımına karşı, toprak yönetimi sorumluluğunu üstlenmiş bir kurumdur. Bu kurum, umumî suları kontrol altına alan, köylere tahsis edilen suların yönetimini gerçekleştiren, tarım alanlarının sulanmasını sağlayan bir kurumdur. Bu kurum, iskân politikalarının gelişmesinde ve uygulanmasında etkili olmuş, ülkenin yerleşimlerini içpazara açan yol ağlarını işler hale getirmiş de bir kurumdur.

Her ülke için toprak, su, yol, iskân işleri en önemli, en kritik ulusal işlerdendir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatılarak tüm görev ve varlıklarının il özel idarelerine devredilmesiyle ulusal nitelikli kritik işlerde kargaşa doğacak, aksaklıklara neden olacak önemli olaylar yaşanacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bölgesel çatışmalar yaratılacaktır. Birbirleriyle yarışan iller, bu yarış esnasında doğacak dışborçlanmalar neticesinde kapısına haciz gelen belediyeler gibi hacizli il özel idareleri yaratılacaktır. Köy Hizmetlerinin kapatılıp kapatılmaması meselesi, çok derin düşünülmeli, çok ince hesaplar yapılarak yeniden değerlendirilmelidir; oldubittiye asla getirilmemelidir.

726 sıra sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci paragrafında, kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanı, anahizmet birimleri ve yardımcı birimler dahil Bölge Müdürü, Bölge Müdür yardımcısı, İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı ve bu unvanlarda bulunan birçok kadro vardır. "Bunlar durumlarına uygun yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını aynen almaya devam eder ve devredildikleri kurumda ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilir" denilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu, çok yanlış bir ifadedir; bu, çok muallak bir ifadedir. İhtiyaç duyulan iş nedir, soruyorum size; memurluk mudur, şoförlük müdür, işçilik midir, çaycılık mıdır? İhtiyaç duyulması halinde yukarıda saydığımız kadrolar buralarda mı çalışacaklardır? Bu, yoruma çok açık bir ifadedir. Oysa, bir kanun çıkarırken yoruma meydan vermeyen, açık, net ifadeler kullanmalıyız diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, "kadrolarına son verilenler uygun bir kadro bulununcaya kadar eski kadrolarındaki özlük haklarını almaya devam ederler" ifadesi yer almaktadır.

"Köy Hizmetleri masraflı" diyorsunuz, "masrafın büyük çoğunluğunu personel giderleri oluşturuyor" diyorsunuz. Aynı kadro, aynı giderler devam ediyor. Bu yetişmiş elemanları boşa çıkarıp onlara ücret ödemeye devam ediyorsunuz; onların bilgi ve birikimlerinden yararlanmıyorsunuz, sonra da "kâr ettik" diyorsunuz. Bunun kâr neresindedir?

Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatı, 7 ana sektör, 26 alt sektör olmak üzere birçok dalda Türk köylüsüne hizmet vermektedir. Elbette bu hizmetler kolay götürülmüyordur; ancak, 6 ncı maddeye baktığımızda -yok saydığınız, boşa çıkardığınız, gereksiz gördüğünüz personel tarafından köylüye hizmet götürülmektedir- bu kadroları yok sayıp, kapatıyorsunuz. İl özel idarelerine devri halinde, değerli arkadaşlarım, hangi kadrolarla, hangi ekiple, hangi bilgi ve deneyimle, hangi ödenekle bu işleri yapacaksınız; köylüye hizmeti nasıl götüreceksiniz? Elinizde bulunan bu kadroları ne şekilde değerlendireceğiniz bu tasarıda hiçbir şekilde anlatılmamaktadır.

Değerli arkadaşlarım -bu tasarı- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün işlevlerinin 59 uncu hükümet ve AKP'li milletvekili arkadaşlar tarafından yeterince algılanmadığını düşünüyorum. Yapılan açıklamalara ve tasarının gerekçesine baktığımızda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, sadece ve sadece köy yollarını yapan bir kurum olarak görülmektedir; yukarıda belirttiğim 7 ana, 26 alt sektörün faaliyetleri hiçe sayılmaktadır, hiç konuşulmamaktadır. Bu alt görevlerin nasıl yapılacağı, bu konuda il özel idarelerinin yeterli olup olmadığı, hiç, ama, hiç dikkate alınmamıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda il özel idarelerinin görüşleri de, maalesef, sorulmamıştır; onların görüş ve önerileri de dikkate alınmamıştır; sendikaların bu konudaki görüş ve önerileri değerlendirilmemiştir; çalışanların durumları gözönünde bulundurulmamıştır. Kuşkusuz, kamu hizmetlerinin en etkin ve verimli koşullarda halka sunulması temel hedeftir; ama, hedefe ulaşmak için yapılan yasal değişikliklerde, kanunun sosyal taraflarca iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, 59 uncu hükümet, bugüne kadar yapmış olduğu yasal düzenlemelerde, katılımcılıktan uzak, uzlaşmadan, sosyal diyalogdan uzak bir tavır sergilemiştir. Köy Hizmetleri çalışanları, bu kanun tasarısında, gerçekten yok sayılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu kurumda 50 000'i geçkin Köy Hizmetleri çalışanı vardır ve bu çalışanlar, tamı tamına 23 000 000 Türk köylüsüne hizmet götürmektedir. Bir konunun ekonomik ve sosyal bir ortamda görüşülmemesi, başlıbaşına bir açmazdır, dayatmacı bir anlayışın da ürünüdür. Bugün, ülkemizde yaşayan 70 000 000 insanın yaklaşık yüzde 80'i köy veya kırsal alana bağlı olarak hizmet almaktadır ve bu insanlara hizmet götüren, kapatacağımız Köy Hizmetleri personelidir, yok saydığımız, boşa çıkardığımız Köy Hizmetleri çalışanlarıdır. Bugün, kırsalda, taşımalı sistemi, yani, eğitim gören çocuklarımızı kent merkezlerine taşıyan ve onların yolunun yapılmasını ve açılmasını sağlayan Köy Hizmetleri çalışanları, tarım alanlarının sulanmasıyla ekonomiye de katkıda bulunan, yediğimiz sebzede, meyvede emeği olan Köy Hizmetleri işçileridir değerli arkadaşlarım.

Bizler, çıkaracağımız, daha doğrusu sizin desteğinizle, AKP'li milletvekili arkadaşların desteğiyle çıkarılacak olan bu kanunda, bunların tamamını yok saymaktayız. Bu kuruluşa "verimsiz, hantal, masraflı diyemezsiniz. Bunun böyle olmadığı da bir gerçektir. Gelin, yol yakınken geri dönelim; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatmak yerine, çağdaş bir çizgide yeniden organize edelim diyorum.

Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetlerinin kapatılması halinde, Köy Hizmetlerinin yapmış olduğu hizmetleri kim yerine getirecektir? İl özel idareleri bu hizmetleri yaparken, nasıl bir yol takip edecektir; sizin hantal, masraflı, verimsiz dediğiniz kadro ve sistemler mi hizmetleri yerine getirecek, yoksa, götürülecek hizmetler, ihale edilerek, özel sektör tarafından mı karşılanacaktır? Yani, bunun adını net koymanız gerekiyor.

İnsanın aklına da farklı şeyler geliyor; özel sektöre verilecek ihalelerde, birilerine rant mı sağlanacaktır... Örneklerini duble yollarda gördük değerli arkadaşlar. Duble yollar yapılırken, hükümet tarafından, devletin araç ve teknik kadrosu kullanılarak kâr etmesi planlandığı duyuruldu, devlet kâr etti denildi; oysa, gerçekten, duble yolların tamamına yakını müteahhitlere ihale edildi. Benzer olay, köylere götürülecek hizmetlerde de yaşanacak diye düşünüyor ve kaygılanıyorum.

Değerli arkadaşlar, yeni bir yapılanma içerisine girerken, geçmişi arar duruma gelmeyelim. "Reform" deyimiyle yapmış olduğumuz yeniliklerle çizmeye çalıştığımız portre, demokratikleşme resmi asla değildir. Çizilen resim, kamu kudretini yerli-yabancı, nüfuz, toprak ve sermaye sahipliğine devretme resmidir. Bakın, bunun altını çizerek bir kez daha söylüyorum: Çizilen resim, kamu kudretini yerli-yabancı nüfuz, toprak ve sermaye sahipliğine devretme resmidir. Bu yapılan yenilikler, asla, kalkınma adına yapılan yenilikler değildir; tam tersine, tüm kaynakların, yerli ve yabancı piyasa unsurlarını kâr hedefine bağlama, toprak ve suyu ticaret ve rant yönetimine terk etme yeniliğidir.

Değerli arkadaşlar, saymış olduğum bunca sebepden dolayı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, kapatılmak yerine, gerçekten, daha çağdaş bir çizgide yeniden organize edilmelidir. Dolayısıyla, bu kanun tasarısı, ısrarla, bu bayram öncesi gündeme getirildi; bu kurban bayramı öncesi, Köy Hizmetleri çalışanları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Tüzün.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bugün, 60 000'e yakın Köy Hizmetleri çalışanının...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - 48 000 Yaşar Bey.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - ...ve onların eşlerinin, çocuklarının, annelerinin, babalarının gözü ve kulağı Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Kurban bayramı öncesi, onlara bu acı haberi vermeyelim, bu hoş olmayan kanun tasarısını bu Meclisten geçirmeyelim, tekrar değerlendirelim diyorum. Köy Hizmetleri içerisinde var olan sorunları tekrar değerlendirip, Köy Hizmetlerini, çağdaş, modern bir kamu hizmeti görecek şekilde yeniden yaratmamız gerekir diye düşünüyorum.

Bakınız, Türkiye'de birçok işçi emeklisinin sigortası, inanın, taa Nafıa döneminden gelmektedir, YSE döneminden gelmektedir, yani Yol Su Elektrik döneminden gelmektedir ve Köy Hizmetleri adı altında var olan dönemden gelmektedir. Yani, Köy Hizmetleri, gerçekten Türkiye'de kurumsal bir kimlik olmuştur. Bu kimliği kapatmanın, yok saymanın, çalışanları yok etmenin hiçbir mantığı yoktur diye düşünüyorum.

Yaklaşmakta olan kurban bayramınızı kutluyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Söz sırası, şahsı adına söz isteyen Amasya Milletvekili Sayın Hamza Albayrak'ta.

Buyurun Sayın Albayrak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 726 sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü -altını çizerek söylüyorum- işlevsel olarak, kesinlikle kapatılmamıştır; sadece, yerelleşmenin bir gereği olarak, hizmet, köylünün ayağına götürülmüştür.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Yani, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü duruyor mu?!

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Yani, bu yasa değişikliğiyle, bu Yüce Meclis, köylünün ayağına gidecektir; Ankara, köylünün ayağına gidecektir.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İki yıldır niye gitmediniz?!

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Köylü vatandaşlarımız, bundan sonra, köylerine yol, su ve sair hizmet almak için Türkiye Büyük Millet Meclisine değil, il genel meclisi üyelerine, dolayısıyla, milletvekillerine değil, il genel meclisi üyelerine gidecekler ve bulundukları yerden hizmet alacaklardır.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İki yıldır niye yapmadınız bunu?!

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, uzaktan gazel okumak kolaydır; gazeli yerinde okumak evladır; daha hoş olur, daha leziz olur.

Ben, size, belgeye dayalı olarak, bazı aktarımlarda bulunmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, burası Yüce Meclistir. Hâkimiyet kayıtsız şartsız aziz milletindir. Ben, gündemle ilgili olarak konuşuyorum; zatınıza cevap vermeyi, bu noktada, lüks buluyorum. Bakınız, belgeye dayalı olarak, bir iki hususu sizinle paylaşmak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin 2002 yılı seçim bildirgesinin 19 uncu sayfasından bazı bilgileri sizlere aktaracağım. "Genel müdürlükleri,  daire başkanlıklarını, bölge ve il düzeyindeki bağlı kuruluşları, kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması programımız çerçevesinde, işlevselliği korumak kaydıyla, en alt düzeye indireceğiz" diyorsunuz; bunu takdirle karşılıyoruz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Nedir onun anlamı; onun anlamı nedir?

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Yine, "Çözüm 2000" bildirgenizde "yerel olarak sunulabilecek tüm hizmetlerde merkeziyetçiliğin aşılması ve yerelleşmenin sağlanması, ülkede demokratikleşmenin ve yönetimde etkinliğin temel koşuludur" diyorsunuz; buna aynen katılıyoruz.

Bakınız, Cumhuriyet Halk Partisi, Gazi Mustafa Kemal'in kurmuş olduğu bir partidir. Atatürk "köylü milletin efendisidir" demiştir. Arkadaşlar, efendinin ayağa geldiği nerede görülmüştür?! Efendinin ayağına gidilmez mi?! Buyurun, hizmeti efendinin ayağına götürelim, problemleri yerinde çözelim. (CHP sıralarından gülüşmeler, alkışlar[!]; AK Parti sıralarından alkışlar) hantal bürokrasiden kurtulalım, yöneten demokrasiye geçelim, yönetilen demokrasiye son diyelim. Bundan daha büyük bayram mükafatı olur mu?

Bakınız, hakkı hak sahibine verirseniz, müşteki olmaz. Malından, canından, namusundan, her şeyinden emin olan insanlar asla adliyeye ihtiyaç duymazlar. Geliniz, hakkı hak sahibine verelim; ama, alınteri ne az ne de çok olmasın ha! Bu adaletsizliktir.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İki senedir niye yapmadınız?

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Bizim Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde yerelleştirmeyle sağlayacağımız şey şudur: Babamız yaşındaki makine parkından bir an önce kurtulmak, yedek parça ve malzeme giderlerinden bir an önce kurtulmak, atalete son vermek.

YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır) - Hangi parayla yapacaksınız?

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim arkadaşlar... Konuşmacıyı dinleyelim, müdahale etmeyelim.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Benim köylümün yolu dururken, efendim bu benim görevim değildir diye greyderin, dozerin ya da insan gücünün atıl kalmasını ortadan kaldırmaktır bize yaraşan ve yakışan.

Değerli arkadaşlar, bakınız, adamın bir tanesi hacca gitmiş -şu anda hac mevsimindeyiz, Allah herkesin haccını kabul etsin- hacdan dönmüş, her konuşmada "ben hacda iken" deyip söze giriyormuş. İki kişi, görmüşler, kendilerine doğru bu adamcağız geliyor; demişler ki "buna söz hakkı vermeyelim de, 'ben hacda iken' diye söze girmesin." Adam gelmiş "selamünaleyküm", "aleykümselam." Bunlar hiç cevap vermemişler. Adam pat diye düşmüş, bayılmış. Telaşlanmışlar; kolonya ellerinde, adamı ayıltmışlar. Adam ayılır ayılmaz demiş ki "yahu, ben hacda iken de böyle bayılmıştım."

Değerli arkadaşlar, hayalle yaşayan müziksiz de dans eder. Burası, müziksiz dans edilecek yer değil; burası, milletin derdine deva olunacak yer.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Anlaşıldı, sen dans etmek istiyorsun.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Her aklınıza geldikçe, her konuda IMF böyle dedi, filanca böyle dedi demeyi, gerçekten, anlamakta zorlanıyorum. Geliniz, doğruya taraf olalım, iki kere ikiye dört diyelim; çünkü, çarpsanız da iki kere iki dört ediyor, toplasanız da dört ediyor.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Siz beş diyorsunuz beş...

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Doğruya taraf olalım, hakkın hukukun yanında olalım; yolsuzluk, usulsüzlük ve israfa elbirliğiyle mâni olalım. Ruhsatsız, şarta bağlı ruhsatları da gereksiz yerde kullanarak israf etmeyelim.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Olanları peşkeş çekelim!..

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Bu millet bizden çok şeyler bekliyor; bu millet bizden çok önemli hizmetler bekliyor. Her şeyin sahibi olan Yaradan'ın zamanın da sahibi olduğunu bilelim, zamanı iyi kullanalım, milletin bizden olan beklentilerine cevap verelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, zamanı iyi kullanalım, süreyi iyi ayarlayalım!..

BAŞKAN - Lütfen toparlayın.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - Yine tekrarlıyorum, açıkça söylüyorum; bu yasal değişiklikle, kesinlikle, hiçbir Köy Hizmetleri çalışanının hakkı gasbedilmemektedir, hakkı eksilmemektedir, çalışma hayatı riske girmemektedir. Bu yasanın tek sakıncası var, onu da sendikacılarla paylaşıyorum. Sayın Meral, sendikal faaliyetler genel merkezle değil, 81 ille bire bir temas kurularak yapılacaktır...

BAŞKAN - Efendim, hem toparlayalım hem Genel Kurula hitap edelim.

HAMZA ALBAYRAK (Devamla) - ... sözleşmeler buna göre akdedilecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum, bu yasanın hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, sataşma var...

BAŞKAN - Ben, konuşmacıyı Genel Kurula hitap etmesi için uyardım.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Kayıtlarda var, bunu siz de söylediniz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ama, sendikalardan söz etti.

BAŞKAN - Şahsın adını verdiğiniz zaman, onun, sataşma nedeniyle, en azından söz söyleme hakkı oluyor. O nedenle, diğer arkadaşları da uyarıyorum; mümkün olduğu kadar, konuşmaları doğrudan Genel Kurula yöneltelim, şahıslarla ilgili olmasın ki, sataşmaya meydan verilmesin.

Siz ısrar ediyor musunuz sataşmayla ilgili?..

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - İstemez olur muyum!..

BAŞKAN - Buyurun o zaman.

Yani, bir de örnek olur, bir daha bütün konuşmacılar Genel Kurula hitap eder, böyle, sataşmaya meydan vermezler.

Sayın Meral, kısa bir konuşmayla hakkınızı kullanın lütfen.

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Sizin isminizin zikredilmesi bir avantaj...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Unvanımdan dolayı...

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Unvanınız milletvekilliği...

 

IV. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Amasya Milletvekili Hamza Albayrak’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum; Sayın Başkana da teşekkür ediyorum, Yüce Heyetinize de teşekkür ediyorum.

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - İsmini verene de...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Evet, ismimi verene de teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Köy Hizmetleri kapatılmıyor diyemezsiniz, kapatılıyor; bu bir. Elbette ki, valimize de saygımız var, il genel meclisi üyemize de saygımız var, muhtarımıza da saygımız var. Bunlar hepimizin vatandaşı, hepimizin kardeşi. Yalnız, gelecekte onun altından neler çıkacağının hesabını yapmadığınız kanısındayım; bir.

Değerli sözcü, şimdi, kamu küçültülsün, Köy Hizmetleri kapatılsın... Bunlar, IMF'nin programları. Haktan, adaletten bahsettiniz, tasarruftan bahsettiniz...

VAHİT KİLER (Bitlis) - Ne alakası var.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Şimdi, kusura bakmayın, elimde bir gazete haberi var, görüyorsunuz. Haktan, adaletten bahsediyorsanız, hakkı hak sahibine teslim etmeyi düşünüyorsanız, Köy Hizmetlerini kapatarak tasarruf yapacağınızı düşünüyorsanız, şu İzmir Limanında yıllık geliri 70 000 000 dolar olan işi, bu serveti, niye iki gün içerisinde birine kaptırıyorsunuz?! Hakkınız, adaletiniz bu mu?! Ne işlem yapıyorsunuz şimdi bu adamlar hakkında?! Bu bir.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Meral, asıl sataşma budur.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Sataşıyorsam, sen de çıkar, dersin ki "o adamları yakalattık." Şurada söylersin; ben de sana teşekkür ederim.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Ben miyim muhatap?!

BAŞKAN - Yerinizden müdahale etmeyin.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, müdahale edin lütfen, konu ben değilim.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - İkincisi, Sayın Ticaret ve Sanayi Bakanımız "Şeker Kurulunun kapatıldığını Resmî Gazetede okudum, öğrendim" diyor Sayın Bakanım.

Şimdi, siz IMF'nin programlarını elbette ki okumamışsınız "bunlar IMF'nin programları değil" diyorsunuz. Olay o. Demek ki, size bazı şeyleri göstermiyorlar. Yani, bir Ticaret ve Sanayi Bakanı kendisiyle ilgili bir konuyu Resmî Gazeteden okudum, öğrendim diyorsa, elinizi kulağınızın dibine koyun da, ne yaptığınızın farkına varın.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gazete kupürleriyle siyaset olmaz.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım...

ZEYİD ASLAN (Tokat) - Bu adaletiniz için teşekkürler Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşmacıyı uyardım Genel Kurula hitap edin dedim. Şimdi, Sayın Bayram Meral'in şahsından...

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, konuşmacıları da uyarın. Muhatabı olmadığım kelimelere muhatap oluyorum.

BAŞKAN - Uyardım, sizi de uyardım. Hepinizi uyarıyorum.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Nerede uyardınız efendim?!

BAŞKAN - Eğer Genel Kurula hitap ederseniz, şahıslara yönelmezseniz sataşma durumu ortaya çıkmaz. Şimdi, siz konuşmanız sırasında işçilerin geleceğiyle ilgili, sendikal dünyadan gelen Bayram Meral'in ismini vererek, şöyle olacak, böyle olacak dediniz. O zaman, eğer Sayın Bayram Meral bunu sataşma olarak almasa, işçi dünyasında, sendikalarda, sanki sizin söylediklerinizle hemfikirmiş gibi gözükecek; halbuki, değişik düşüncesi var. Siz, bu sataşmayla ona bu düşünceyi açıklama durumunu yaratıyorsunuz. Bu ders olsun, bundan sonra dikkat edin.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, hiç bahsetti mi benim konuştuklarımdan; kayıtlara bakın efendim.

BAŞKAN - Biz, mümkün olduğu kadar konuşmacıları uyarıyoruz. Sayın Meral'i 1-2 dakikalık kısa bir konuşma için uyardım; o da 2 dakikayı geçmedi. Benim uyarmam yeterli olacaktır; siz uyarmaya kalkarsanız, kaos olur, iş uzar, ahenkli bir tartışma ortamı olmaz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (Devam)

BAŞKAN - O nedenle, şimdi, hemen, hızla, 10 dakikalık soru-cevap kısmına geçiyoruz.

İlk soru hakkı, her zaman olduğu gibi, Sayın Ahmet Işık'ta.

Buyurun Sayın Işık.

AHMET IŞIK (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanımıza çok kısa bir sorum olacak; şöyle ki: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bizzat yürüttüğü hizmetlerden toprak ve su kaynaklarının korunmasında havza ve bölgeler kapsamında planlamalar yapmak, arazi toplulaştırması ve tarımdışı arazi kullanımı gibi konuların Genel Müdürlük kapandıktan sonra aksamamasına yönelik ne gibi tedbirler alınmaktadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Erdal Karademir.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, AKP İktidarının oylarıyla yasalaşan Yerel Yönetimler Yasasına göre, yerel yönetimlerin finansman ihtiyacı artık yabancı ülke ve yabancı malî şirketler aracılığıyla temin edilebileceği, yerel yönetimlerin mallarının hacze konu edilebileceği, yerel yönetimlerin karar organlarında yerli, yabancı şirket ve sivil toplum kuruluşlarının yer alacağı bir ortamda toprak ve su kaynaklarının il özel idarelerine devredilmesi, AKP İktidarının, Dünya Bankası, IMF ve Avrupa Birliği gibi küresel güçlere verdiği taahhütlerin bir sonucu sayılır mı?

İkinci sorum: Avrupa Birliği tavsiye kararlarında öngörülen su kaynaklarımızın uluslararası yönetime devrine ilişkin tavsiyeleri de dikkate alındığında, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmasının bir sonraki aşaması, toprak ve su kaynaklarımızın, küresel, ulusal, yerel çıkar işbirliğine devredilebileceği söylenebilir mi? Değilse, zaten sınırlı bulunan toprak ve su kaynaklarımız, küresel, ulusal, yerel çıkar ittifakına karşı nasıl korunacaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Fikret Baloğlu, buyurun.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakana çok net sorular sormak istiyorum. Turizm başkenti diye ikidebir övülen Antalya'da, çok sayıda köyün suyu yoktur. Bakanlıkları döneminde, bu konuyu gündeme getirmek için birçok kez önerge verdim. Bunları tek tek burada saymıyorum, bir ilçeden üç örnek veriyorum: Antalya'nın Alanya İlçesinin Beyreli Köyü, yine, Alanya İlçemizin Şıhlar Köyünün Yeniler Mahallesi, daha sonra da, yine, Alanya İlçesinin Tırılar Köyünün su sorunlarını gündeme getirmiştim. Bunların bir bölümüne çok kuru yanıtlar verildi, bir bölümüne şu aşamaya kadar yanıt bile verilmedi.

Şimdi, şunu öğrenmek istiyorum: Bugüne kadar süren bu duyarsızlığın nedeni, mevcut yapılaşma mıydı? O nedenle mi mevcut yapılaşmayı ortadan kaldırıp, AKP il başkanlarının daha etkin olacağı bir yerel yapılaşmaya gidiliyor? Ya da, bu konuda birtakım olumlu çalışmalar yapıldı da biz mi duymadık? Eğer olumlu çalışmalar yapıldıysa, bu yapılaşmayı niye değiştirmeye çalışıyorsunuz? Yapılmadıysa, bu hükümet iki yıldır ne yapıyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bayram Meral, buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım, müsaadenizle Sayın Bakanıma iki sorum olacak.

Tasarı gerekçesinde, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmasını birçok konuya bağlıyorlar; ama, burada, iki önemli konu var; birisi verimsizlik; ikincisi de, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde olan yolsuzluktan bahsediliyor.

Ben, Sayın Bakanımdan, özellikle şunu sormak istiyorum: Şu ana kadar, Köy Hizmetleri genel müdürleri hakkında, herhangi bir yolsuzluk soruşturması olmuş mudur? Bu, bu teşkilatı son derece üzmüştür ve rahatsız etmiştir. Bizzat Sayın Bakanımdan, bunun açıklamasını rica ediyorum.

İkinci bir konu: Verimsizlik deyince... Bugüne kadar, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sayın Bakanıma bağlıydı. Sayın Bakanım acaba başarısız mı oldu ki, bunu, yerel yönetimlere veya valilere devretmekle daha başarılı hizmetler bekliyorlar. Acaba, bu hareket Sayın Bakanımı üzmüş müdür; bundan bir rahatsızlık duymuş mudur? Bunu sormak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Vedat Melik, buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım; aracılığınızla, Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum.

Sayın Bakanım, getirmiş olduğunuz bu tasarıyla, malumunuz, Köy Hizmetlerinin tüm birimleri il özel idarelerine devrediliyor; ama, burada hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir konu var. O da şudur: Köy Hizmetleri bünyesinde çalışan mühendis, memur, işçi, sözleşmeli personel gibi sayısı hiç azımsanmayacak geniş emekçi yığınının da, kadro ve pozisyonlarıyla birlikte, İstanbul ve Kocaeli'nde büyükşehir belediyelerine ve diğer yerlerde de il özel idarelerine devri söz konusudur. Fakat, şu anda, Köy Hizmetleri bünyesindeki personel, ülkenin neresinde olursa olsun, birbiriyle aynı ücreti almaktadır. Yasa tasarısının gerekçesinde, devredilen personelin geçtiği kurumda uğrayacağı malî kayba ilişkin bir düzenleme öngörülmüş; ama, aynı pozisyonlarda kalan ve il özel idarelerine geçecek personelin özlük haklarına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.

Sayın Bakana şunu sormak istiyorum: Sayın Bakanım, İzmir İl Özel İdaresi, Adana, Ankara, Mersin gibi illerin özel idareleri ile doğuda, güneydoğuda -örneğin Şırnak, Hakkâri gibi illerin- ya da İç Anadoluda küçük bir ilimizin il özel idaresinin olanaklarının aynı olmayacağı çok açıktır. Bu durumda, bu il özel idareleri bünyesinde benzer işleri yapan personel arasında, illerin bütçe olanakları bakımından farklılıklar yaşanmayacak mıdır? Bu farklılaşma, personel açısından, iş barışını olumsuz etkilemeyecek midir? Bu anlamda, il özel idareleri bünyesinde çalışacak personelin özlük haklarında kayba uğramaması için nasıl bir yaklaşım öngörmektesiniz?

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; ben, bundan önceki madde görüşülürken ifade ettiğim hususa riayet edeceğim. Yalnız, Sayın Bayram Meral'in sorusuna çok kısa olarak cevap vermek istiyorum; bunun yazılı açıklamasını daha geniş olarak yapabiliriz.

Şimdi, kurumumuzun kapatılmasıyla ilgili, bu yasayla ilgili olarak, iki gerekçe "verimsizlik ve yolsuzluk" dedi. Şimdi, buradaki "yolsuzluk" ifadesi, genel bir hal içerisinde -özellikle kurumumuza yönelik bir ifade olmadığını dün de söyledim- yani, kamu kesiminde, merkezî idareye bağlı birimlerimizdeki, kamudaki verimsizliği açıklayan bir gerekçe. Bunun ötesinde, Köy Hizmetlerine yönelik, dönemimiz içerisinde, bu kapsamda bir soruşturma açılmadı.

Şimdi, tabiî, onun ötesinde, bana çok zor sorular sordu; işte "başarısız mı oldunuz", "üzüntü duyuyor musunuz?" Şimdi, arkadaşlarım, tabiî, bunları bizim ölçmemiz zor, bizim bir şey söylememiz zor. Biz, kendi kendimize, başarılıyız desek, bunun inandırıcılığı olmaz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Bize göre de başarılıydın, merak etme; o tarafa göre başarısızsın.

BAŞKAN - Sayın Meral, müdahale etmeyin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Şimdi, başarılıyız desek, dışa dönük olarak bunu ifade etmek zor gelir; başarısızız desek, gönlümüz razı olmaz; ama, bu zor sorular yerine, buradaki düşüncelerimizi şöyle ifade edeyim: Buradaki, yerel yönetimlere devri konusunda, sizin duyduğunuz kaygı ve endişeleri aynı ölçüde duymuyoruz. Daha verimli bir çalışmayı ümit ediyoruz. Bu yöndeki uyarılarınız için teşekkür ediyorum.

Diğer arkadaşlarımızın sorularına, yüksek müsaadeleriyle, yazılı olarak cevap vereceğimi bildiriyorum.

Saygılarımla efendim...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, maddeyle ilgili 1 önerge var; fakat, ondan önce, Diyarbakır Milletvekili Sayın Aziz Akgül'ün bir düzeltmesi var. Eğer, dediği gibiyse, Sayın Bayram Meral konuşması sırasında "Sanayi ve Ticaret Bakanlığı" yerine "Ticaret ve Sanayi Bakanlığı" tanımlamasını kullanmış. Onun düzeltilmesini istiyor. Eğer öyleyse, düzeltme talebine teşekkür ederiz. Tutanaklara da geçmiştir. Bu şekilde düzeltilmiş oluyor.

Maddeyle ilgili önerge kâtip arkadaşımız tarafından okunacak.

Okuyun lütfen:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine bağlı ek madde 1'in metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bayram Ali Meral

Haluk Koç

İzzet Çetin

 

Ankara

Samsun

Kocaeli

 

Osman Kaptan

Muharrem Kılıç

Selami Yiğit

 

Antalya

Malatya

Kars

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge sahiplerine soruyorum; gerekçeyi mi okutalım?

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Peki...

Gerekçe okunsun.

Gerekçe:

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, YSE, Toprak Su ve Toprak İskân Genel Müdürlükleri ile Orman Yolları ve Orman Atölyelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Böylece, hizmetler tekelden verimli bir şekilde yürütülmeye başlanmıştır.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Türk köylüsüne;

-     Yol,

-     İçmesuyu,

-     Kanalizasyon,

-     İskân,

-     Altyapı sulama,

-     Arazi toplulaştırma,

-     Tarlaiçi geliştirme,

-     Toprak koruma,

-     Tarımsal altyapı,

-     Gölet yapımı,

-     Kar programı,

-     Duble yol ve programda öngörülen Türk Halkının ve Türk köylüsünün ihtiyacı olan bütün hizmetleri yerine getirmeye çalışmaktadır.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan yıllık programlara ilaveten, illerde valinin başkanlık ettiği il yıllık programları dahilinde de hizmet götürülmektedir. Köy Hizmetleri bölge müdürleri ve il müdürleri büyük ölçüde valinin gözetiminde çalışmaktadır.

Böylece 1966 yılında ülkemizdeki 36 500 köyden yarısından fazlasının, 19 500 köyün hiç yolu yoktu. Bugün köy yolu ağı 291 000 kilometredir ve köylerimizin hepsinin yolu vardır. Bu yolların yüzde 31'i asfalt, yüzde 41'i stabilize kaplamalı ve yüzde 20'si tesviyeli yoldur.

Hükümetin övünerek savunduğu 15 000 kilometre duble yol projesinde çalışan toplam 1 348 iş makinesinin 898 adedi Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce karşılanmıştır. Bu makinelerde Köy Hizmetleri işçileri çalışmıştır.

2003 yılında 1 400 adet konut tamamlanmıştır.

Yılda ortalama 800 000 kilometre yolda kar mücadelesi çalışmaları yapılmıştır.

Suyu olmayan birçok mezraya su, kanalizasyon, tarlaiçi geliştirme, toprak koruma, tarımsal altyapımı, gölet yapımı ve benzeri hizmetleri başarıyla yerine getirmiştir.

Bu hizmetleri yaparken illerde valilerin, ilçelerde kaymakamların "denetimi ve gözetimi" söz konusudur.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, mülkî amirlerle bu kadar iç içe çalışmasına rağmen "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatıyoruz il özel idarelerine devrediyoruz" kararına anlam vermek zordur. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması;

1- İş barışını bozacaktır. Bu Genel Müdürlükte çalışan birçok teknik eleman, yeni düzenleme karşısında verimli olamayacaktır.

2- İllerarası personel arasında tayin, nakil zorluğu olacaktır. Memurların ve işçilerin anayasal hakları elinden alınacaktır.

3- Zamanla illerarası ücret farklılıkları söz konusu olacaktır.

İşçilerin  kazanılmış hakları ve sendikal hakları ellerinden alınacak ve birçok işçi işinden olacaktır. Mevsimlik çalışma, aylık çalışma gibi iş düzenini bozan sendikacılığı  ve çalışanların sosyal haklarını ortadan kaldıran yeni düzenlemeler gündeme gelecektir. Çokbaşlılık ve  çokseslilik söz konusu olacak, üretim düşecek, siyasî kayırmalar ve kollamalar önplana çıkacaktır. Bu gibi içbarışını bozan, üretimi düşüren, taşeronlaşmayı ve kayıtdışını önplana çıkaran, sendikacılığı yok eden, birçok konular sıralanabilir. Bunlara gerek kalmadan üretken köylüyle kucaklaşmış Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmasının böylelikle madde metninden çıkarılmasının ülkemiz için yararlı olacağını düşünüyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısının aranılması isteniyor. Karar yetersayısı aranacaktır.

Kabul edenler...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır!.. Hayır!.. Hayır!..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, kabul edildi.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Neyi oyladıklarını bilmiyorlar. 2 kere oylama olmaz Sayın  Başkan.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Olmaz Sayın Başkan; kabul edildi...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Halkın gözünde kabul edildi; halk seyrediyor.

BAŞKAN - Yeniden oyluyoruz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge kabul edildi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Önerge kabul edildi Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir anlaşmazlık olduğu için yeniden oyluyoruz.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yok karar yetersayısı, Sayın Başkan!

BAŞKAN - Ek 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, karar yetersayısı var mı, sayın.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; kabul edilmiştir.

Ek 2 nci maddeyi okutuyorum:

EK MADDE 2.- Bu Kanunda belirtilen hizmetler, İstanbul ve Kocaeli illeri dışında il özel idarelerince, İstanbul ve Kocaeli illerinde ise il sınırları dahilinde yapılmak üzere büyükşehir belediyelerince yerine getirilir.

Bu Kanunda yer alan iskan konularına ilişkin hizmetler, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından yürütülür. Ancak, 2510 sayılı İskân Kanununun ek 34 üncü maddesi ile 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve İskânına Dair Kanunda yer alan görev  ve yetkiler, ilgili kurumlar tarafından yürütülmeye devam olunur.

Mevzuatta Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar, devir durumuna göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, il özel idaresi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi veya İzmit Büyükşehir Belediyesine yapılmış sayılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyenler; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz istenmediği için, İzzet Çetin Bey, Grubu ve şahsı adına 15 dakikayı birlikte kullanacak.

Buyurun Sayın İzzet Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)

Söz süreniz 15 dakika.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarının 6 ncı maddesine bağlı ek 2 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, tasarının, hazırlanmasından görüşülmesine kadar, Sayın Bakanın sorulara verdiği cevaba kadar, iyi hazırlanmadığı, içselleştirilmediği, tartışılmadığı bir gerçek; bunu görüyoruz. Benim amacım, yeni bir sataşmaya meydan vermek değil; ama, biraz evvel söz alan AKP sözcüsü arkadaşım Sayın Albayrak çok güzel bir tespit yaptı. Ben de, bu maddeye ilişkin olarak ek madde 2'yi okuduğum zaman, yeniden başa dönülmesi gerektiğini düşündüm.

Tasarının adına bakıyorum: "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı." Ek madde 1'e bakıyorum: "Bu Kanunla kurulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırılmıştır." Madde 6'ya bakıyorum: "3202 sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler ilave edilmiştir."

3202 sayılı Kanun nedir; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun. Kaldırılıyor mu, ek görevler mi veriliyor, yoksa adı mı değiştiriliyor; ne hazırlayanın ne savunanın ne de kürsüde söyleyenlerin, neyi savunduğu, neyi ortaya koyduğu belli olmayan bir kanunla karşı karşıyayız.

Gerçekten, 3202 sayılı Kanuna baktığımız zaman, bu kanunun 2 nci maddesinin ek kanunda aynen kaldığını görüyoruz.

Yine, hazırlanan tasarıya baktığımız zaman, 9 asıl, geçici ve ek maddelerle birlikte, 20'ye yakın maddeden müteşekkil; ama, getirilen maddelerin, mevcut yasada, yani, var olan yasada neleri kaldırdığı, neyin yerine neyin ikame olacağı tam bir kargaşa. Herhalde bakanlık da bu işin içerisinden çıkamayacak.

Gerçekten kanunun bütününe baktığımız zaman, bu bir değişiklik tasarısı değil, yeni bir yasa; ancak, bir yasada olması gereken bütünlükten yoksun, yasama tekniği açısından izahı mümkün olmayacak kadar çelişkilerle dolu, üstelik Anayasaya aykırılıkları da açıkça ortada.

Şimdi, dünden bugüne kürsüde konuşan, ister iktidar ister muhalefet partisine, Cumhuriyet Halk Partisine mensup arkadaşlarımızın savunduklarına bakıldığı zaman, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bu kadar önemli bir kurum olduğunu, halkımız herhalde ilk defa anladı. Ben de, bunun, aylar önce tasarı Meclise sevk edildiği zaman, sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan bir toplantısına katıldığımda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev, yetki ve sorumluluk alanına halkımız tarafından ve burada, Yüce Mecliste görev yapan arkadaşlarım gibi, milletvekili arkadaşlarım tarafından algılandığı gibi bakıyor idim; ama, kazın ayağının öyle olmadığını çalışmanın ayrıntısına girince gördüm.

Gerçekten, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü -burada da var- yani iskân işlerine bakıyor, yabancıların yerleştirilmesi, göçmen sorunlarına bakıyor, toprak ıslahı, su havzalarının ıslahı -arkadaşlarım saydı, ben ayrıntısına girmiyorum- bütününe, hemen hemen görev, yetki ve sorumluluklarına bir bakıldığı zaman, esas yasada ikibuçuk sayfadan fazla görev, yetki ve sorumluluk alanı var. Hatta öyle bir duruma kapıldım ki bir noktada, Köy Hizmetleri bu işleri yapıyor da, acaba Tarım Bakanlığı ne işle uğraşıyor diye de aklımdan bazı sorular geçti; şimdi onlara girecek değilim.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bu kanunda belirtilen hizmetler, İstanbul ve Kocaeli'nde büyükşehir belediyelerine, diğer yerlerde il özel idarelerine veriliyor. Biraz evvel söyledim, teknik açıdan da sakıncalarla dolu bir metin.

Bakınız, her yerde İstanbul ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinden söz ediyoruz; ama, bu ek madde 2'nin son fıkrasında: "Mevzuatta Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar, devir durumuna göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, il özel idaresi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi veya İzmit Büyükşehir Belediyesine yapılmış sayılır."

Değerli arkadaşlar, İzmit Büyükşehir Belediyesi diye söylerseniz, İzmit'teki, Kocaeli İlindeki orman köylerinin durumunu görmezden gelirsiniz. Yasaya karşı, acaba hile mi yapılıyor; yoksa, Kocaeli'ndeki Kandıra'daki köyler... Eğer, İzmit Büyükşehir derseniz, İzmit'in Saraybahçe ve Bekirpaşa belediye sınırlarını dahil edersiniz. Kocaeli demezseniz, burada, ya görevden kaçınma var ya da yazım tekniği yanlışlığı var; yani, yasa iyi hazırlanmamış diyoruz. Somut olarak size söylüyorum. İzmit Büyükşehir Belediyesi diye bir belediye yok.

Geçtiğimiz hafta, İzmit'te Saraybahçe Belediye Meclisi bir toplantı yaptı -Saraybahçe ve Bekirpaşa diye iki alt kademe belediyesi var- dediler ki, Saraybahçe'nin adını İzmit olarak değiştirelim; tartışılıyor, henüz bir karara bağlanmadı.  Dediler ki, Bekirpaşa ve İzmit birleşirse, tek belediyeye inerse, İzmit belediyesi olur; ama, Saraybahçe ve Bekirpaşa eşit statüde alt kademe belediyeleridir. Şimdi siz İzmit derseniz, köyleri buraya dahil edemezsiniz. Bu yasada, İstanbul ile birlikte Kocaeli'ne vermeye kalkıştığınız görevlerin hepsi askıda kalır; birinci temel yanlışınızı  böylelikle söyleyeyim.

Değerli arkadaşlarım, yine, biraz evvel konuşan AKP sözcüsü arkadaşımın bir sözcüğüne hiç katılmadığımı söylemek istiyorum. Kocaeli'nde 246 köyden 230 muhtar imza verdiler, dediler ki: "Bundan böyle hizmetler belediye meclisine verildiği takdirde, bugün, AKP, belediyede ya da ülke yönetiminde söz sahibi olduğu için değil, gelecekte de, siyasal karar organlarına Köy Hizmetleri teslim edilir ise, en çok kavga o zaman çıkar." Hatta muhtarlar diyor ki: "Köy Hizmetleri kış mücadelesini sürdürürken, dağın tepesindeki şantiyeden başlar kar mücadelesine, yol mücadelesine, heyelan mücadelesine." Biraz evvel arkadaşım, köylünün ayağına gideceğinizi, köylünün artık il genel meclisine ya da belediye meclisine müracaat edeceğini söyledi; ama, Kocaeli'ndeki muhtarlar da, ben de aynı şeyi söylüyoruz: Bundan sonra, hizmet köylünün ayağına gitmeyecek; hizmet, şehir merkezinden köye doğru gitmeye başlayacak. Bu, söylediğinizin tam aksi. Yani, şantiyelerde, Köy Hizmetleri olmadıktan sonra kim duracak?

Personele ilişkin konular geldiğinde -orada da göreceğiz- personelin nasıl aktarılacağı, işçilerin yasal hakları verilerek gerektiğinde ne olacağı -biraz evvel yine konuşuldu- 81 ilde toplusözleşme ve sendikal hakkı kullanmanın ne kadar zor olacağı ve bu hakkı kullanırken sendikaların oralarda yeniden örgütlenme mücadelesinde başarılı olup olamayacağını konuşacağız. Siz, bir kesime, yirmibeş yıl evvel ülkemizde yaratılan ucuz emek cennetini vaat ediyorsunuz. Yani, ücretleri belli düzeye gelmiş kamudaki işçilerin tasfiyesi; biraz sonra ona geleceğim.

Gerçekten, bu yasa tasarısına bakıldığı zaman, öyle, Köy Hizmetlerinin kapatılması ya da köye yönelik hizmetler yasası gibi algılamanın olanağı yok. Bu tasarının özü, Kamu Yönetimi Temel Kanununun geçici 2 nci maddesinde vardır. Siz biliyorsunuz, biz de biliyoruz; geçici 2 nci madde, 22 maddesi veto edilen Kamu Yönetimi Temel Kanununda veto edilmeyen bir madde.

Şimdi, bütünü Meclisten geçiremediniz; Meclisten geçti, Anayasaya aykırılığı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı bir daha görüşülmek üzere geri gönderdi ve bunun içinden cımbızla çekerek bunu görüşüyorsunuz. Geçtiğimiz hafta, yine cımbızla çekerek, SSK hastanelerinin devrini görüştük. Önümüzdeki günlerde, bu yasanın da özünü oluşturan bölge ajanslarıyla ilgili yasa tasarısını görüşeceğiz, kamu personeli rejimini görüşeceğiz. Bunların hepsi, ama hepsi, 23 Eylül 2003 tarihinde, Başbakanla birlikte Devlet Bakanının Dubai'de imzaladığı 8 500 000 000 dolarlık kredi anlaşmasının önkoşulu tasarılar idi. Şimdi de, geçtiğimiz hafta yine konuşmamda söylemiştim; bankalarla ilgili yasa tasarısı ve sosyal güvenlikle ilgili yasa tasarıları, IMF'nin yeni kredilerinin önkoşulu yasa tasarıları.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, sadece Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün adının değiştirilmesi ya da bundan sonra görev, yetki ve sorumluluk alanlarının birlikte yeniden planlanması tasarısı asla değil. Bu tasarının gerçek amacı... İşte Sayın Bakan da söylüyor, verimsizdir, hantaldır, birtakım görevleri başka kurumlara verilmiştir, müteahhitlere verilen işler nedeniyle işleri azalmıştır; bunların hiçbiri doğru olmadığı gibi, gerekçesinde yazılanlar da doğru değildir. Bu tasarının asıl gerekçesi, toprak ve su varlığını kamu malı olmaktan çıkarmak ve özel mal haline getirmektir.

Şimdi, Birleşmiş Milletler olsun Dünya Bankası olsun OECD olsun, Avrupa Birliği ve IMF gibi kuruluşlar, toprak ve su kaynaklarını birer toplumsal değer olarak değil, ekonomik birer değer olarak görüyorlar. Ekonomik değer, toprak ve suyun ticarî meta olarak piyasada alınıp satılır hale getirilmesi demektir. Bu tasarıyla, toprak ve su, kamu malı olmaktan çıkarılarak özel mülkiyet konusuna dönüştürülmek istenmektedir. Ulusal ölçek ve kamu hukuku, bu amacın önünde engeldir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yerel idarelere devri, bu varlıkların üzerinde kamu hukukunun geçerliliğine son verecek ilk adımdır. Köy topraklarının satışına izin verildi daha evvelden; şimdi, su kaynaklarının da yabancıların kullanımına açılması ve giderek, su kaynaklarında işletmecilik yapan yerli ve yabancı büyük tekeller bu alanları ele geçirdikten sonra, toprak da su da tam anlamıyla birer ticarî meta haline dönüşecektir. Yani, sorunun özünde, bölge ajanslarıyla ilgili yasa tasarısıyla birlikte düşünecek olursanız bu tasarıyı, orada Türkiye 26 bölgeye göre şekillendiriliyor; bunun da, toprak ve su kaynaklarının artık devletin, yani kamunun mülkiyetinden çıkması anlamına gelecek olması vardır.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, biraz evvel, yine "siz, bundan yirmi otuz yıl evvel yerel yönetimler bakanlığı kurmuş bir partisiniz, bugün yerelleşmeye niye karşısınız" denildi. Cumhuriyet Halk Partisinin yerelleşmeye, demokrasiye, yerel demokrasiye bakışı ile IMF ve Dünya Bankası reçetelerinin, size verilen reçetelerin yaklaşımı arasında fark vardır.

Bakınız, ne Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmasıyla ilgili bu tasarıda ne geçtiğimiz hafta kabul edilen SSK sağlık kuruluşlarının devri konusundaki kanunda katılımcılığın, şeffaflığın, demokrasinin gereklerini hiç yerine getirmediniz. IMF ve Dünya Bankası gibi örgütler, kredi önkoşulu olarak bunları size nasıl getirdiyse, burada, olduğu gibi onları savunma yoluna gidiyorsunuz. Yani, Türkiye'nin kendi koşullarına özgü olarak 19 birimde örgütlenmiş Köy Hizmetlerini 81 birime, yerel yönetimlere devrederek, oradaki hizmetlerin yerelleşme anlamına geldiğini savunuyorsunuz; ama, öyle değil. Sizin savunduğunuz, özelleştirme olacaktır. Yani, bu hizmetlerin, artık -birer meta gibi- parayla ifade edilebilir, ölçülebilir birer değer olduğu için, para karşılığı piyasaya yaptırılması anlamına gelecektir. Özellikle -Kocaeli ve İstanbul'u bir kenara bırakıyorum- büyükşehirlerde... Büyükşehir belediyelerinin, belediye meclislerinin köye yaklaşımı konusunda orman köyleri mücavir alan kabul edilerek hizmetler verilecek; ama, daha şimdiden ne tür hizmetlerin verilip verilemeyeceği bile ortaya çıkabilmiş değil. O nedenle, değerli arkadaşlarım, bu yasanın 81 ilde uygulanabilmesi pek kolay değil. Sayın Bakan dün diyor ki: "Elbette, aksaklıklar olacak." Şimdi, siz, iller bazında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Siz, iller bazında, nüfusa göre özel idarelere kaynak aktaracaksınız; ama, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda, Anadolu'da, nüfusu az ama hizmete muhtaç pek çok il var, kış koşulları oralarda daha ağır. Siz, eğer, özel idarelere, belediyelere nüfusa göre kaynak aktarırsanız, oralardaki yurttaşlarımızın kış koşullarında, bir yerlere...

RECEP KORAL (İstanbul) - Nüfusa göre değil...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Oturduğun yerden konuşma!

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

Siz de yerinizden konuşmayın.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Neye göre olursa olsun... Kriterleriniz ne? Oku, bilgi sahibi ol, gel buraya, çık, konuş; oturduğun yerden konuşma!

RECEP KORAL (İstanbul) - Ben biliyorum da, sen bilmiyorsun.

BAŞKAN - Yerinizden konuşmayın.

Siz de yanıt vermeyin Sayın Çetin. Lütfen, toparlayın.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Toparlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün adının değiştirilerek, IMF'ye, Dünya Bankasına şirin görünmeye çalışmanızı, el kaldırarak tasdik etmenizi ben anlayamıyorum. Gerçekten, bu yanlış politikayı, yanlış oyunu, sizin, milletvekilleri olarak görmeniz ve bozmanız gerekir. Dürüstlüğünüzden hiç şüphe etmiyorum, keşke, şu tasarının ayrıntısını, içinde gizli olanları, gerçek amacını ve gizli amacını kavrayabilseydiniz! Gerçi, çoğunuz mahcup, çoğunuz üzgün; o nedenle, karar yetersayısı bile olmadan tasarının maddeleri oylanıyor burada; buna dikkatinizi çekiyorum.

Sayın Başkan, gerçekten, karar yetersayısı olmadığını görüyoruz; bu da, AKP'li milletvekili arkadaşlarımızın da bu tasarıya onay vermediklerini ortaya koyuyor.

Dikkatinizi bu yöne çekerek, böyle değerlendirmenizi istirham ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına söz hakkı olan Ordu Milletvekili Sayın Cemal Uysal, Tüzüğe uygun bir şekilde, söz hakkını Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'ye devrettiği için, Sayın Yeni'yi kürsüye davet ediyoruz.

Buyurun Sayın Yeni. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporları ve Samsun'la ilgili söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Samsun, coğrafî konumu itibariyle bölgenin diğer bölgelerle bağlantısını sağlayan yolların kesiştiği bir kavşak noktası olup, Türkiye'nin, Rusya Federasyonu, Kafkaslar ve Ortaasya'ya açılan en önemli kavşağıdır.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Samsun'da işçilere başka konuşuyorsun, burada başka türlü konuşuyorsun.

AHMET YENİ (Devamla) - Samsun, Türkiyemizin büyük akarsularından Kızılırmak ve Yeşilırmağın oluşturduğu Bafra ve Çarşamba gibi önemli alüvyon ovalarını da topraklarında barındıran önemli bir tarım merkezidir.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Samsun'da işçilere ne söz verdin, onu söyle!

AHMET YENİ (Devamla) - Samsun, coğrafî ve stratejik konumu, ekonomik ve sosyal yönüyle, Karadeniz Bölgesinin büyükşehir belediyesine sahip tek ve büyük ilidir.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ondan bahset, ondan!..

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Maddeye gel, maddeye!

AHMET YENİ (Devamla) - İlde karayolu, denizyolu, demiryolu ve uluslararası havayolunun olması, bizim için çok önemlidir.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Tasarıyla ilgili konuşmuyorsun; maddeyle ilgili konuş!..

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Onu, gündemdışı söz alarak konuşsaydın.

AHMET YENİ (Devamla) - Samsun Limanı serbest bölgesi faaliyeti devam eden Samsun Merkez Organize Sanayi Bölgesi, yol üst kaplaması hariç, tüm altyapı çalışmaları tamamlanmış; Kavak Organize Sanayi Bölgesi, altyapı çalışmaları devam eden Bafra Organize Sanayi Bölgesi, uluslararası nitelikteki hava limanı, tarıma dayalı gıda sanayii potansiyeli yüksek iki ovası mevcuttur.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - İşçilere ne söz verdin, onu anlat, onu!

AHMET YENİ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşvik kapsamında zikredilen 50 ilden biri olan Samsun'un da bundan faydalanması gerektiği, hazırlanan yasa tasarısında mevcut olmasına rağmen, Samsun'un kapsamdışı kalması, bizleri, gerçekten üzmüştür.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Maddeye gel!..

AHMET YENİ (Devamla) - Samsun'un teşvik kapsamına alınabilmesi en büyük temennimiz olup, bu konudaki çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Maddeye gel, maddeye!..

AHMET YENİ (Devamla) - Sabırlı olun, geliyorum.

BAŞKAN - Sayın Yeni, konuların Köy Hizmetleriyle ilgisini belirtirseniz daha doğru olur.

AHMET YENİ (Devamla) - Evet, belirtiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öte yandan, Samsunlu olup da, başka illerde ticarî ve sınaî faaliyetlerini sürdürmekte olan İşadamlarımızın Samsun'da yatırım yapmaları için de görüşmelerimizi sürdürmekteyiz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Köy Hizmetlerinde çalışan işçilere ne söz verdiniz, onu anlat.

AHMET YENİ (Devamla) - Biz, çevre illere teşvik verilmesi konusunda çok da rahatsız değiliz; ama, komşu iller teşvik kapsamında olup da Samsun'un bundan mahrum kalması, yatırım yapacak işadamlarının, Samsunlu olsa dahi, çevre il ve ilçelere gitmesine gönlümüz razı değildir.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ne ilgisi var?!.

Maddeye gel, maddeye.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlarım... Ben uyaracağım.

AHMET YENİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, madde üzerinde konuşmuyor.

BAŞKAN - Siz durun arkadaşlar.

AHMET YENİ (Devamla) - Az önce zikrettiğim gibi, uluslararası havaalanının liman bağlantısı, demiryolu, denizyolu, karayolu ulaşımı, Samsun'un sahip olduğu önemli kozlardan biridir.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Samsun yolu nereden başlıyor biliyor musun?

AHMET YENİ (Devamla) - Samsun'un teşvik kapsamına alınmasının akabinde, en kısa zamanda, 100'e yakın yatırımcının Samsun'da yatırım yapacağına kesinlikle inanıyorum.

MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Yollar yok, gelmezler.

BAŞKAN - Sayın Yeni, Köy Hizmetleriyle bağlantısını kurun.

AHMET YENİ (Devamla) - Bitiriyorum.

Modern cumhuriyetin ve Türkiyemizin kurtuluşunun ve kuruluşunun başlatıldığı bir kentin ekonomik ve sosyal yönden daha da önde bulunması gerektiğine kesin inanıyorum.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sayın Başkan, başka bir konuşma metni olmasın; karıştırmış olmasın.

AHMET YENİ (Devamla) - Uzun yıllardır üzerinde konuşulan tersane projesini de tamamlamış bulunmaktayız. Kızılırmak ve Yeşilırmak Ovaları Sulama Projelerinin bir an evvel bitirilmesi konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Başka metin vermişler, yanlış metin vermişler...

AHMET YENİ (Devamla) - Sayın Başkan, biraz sabırlı olun. Samsunumuz için sevindirici bir gelişme de, Kavak ve Bafra Organize Sanayi Bölgelerinin tamamlanmasıdır. Bu organize sanayi bölgelerine ulaşan yolları yapıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Yeni, mesela, bu sulama işinin Köy Hizmetleriyle bir ilgisi var mı? Bağlantı kurabiliyor musunuz?

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sayın Başkan, yanlış metin vermişler.

AHMET YENİ (Devamla) - Verilecek teşvik sonrası yatırım faaliyetlerinin çevre iller için de bir örnek olacağına kesin inanıyoruz. Eğer, Samsun yatırımları çekebilirse, tarımsal potansiyellerini tam anlamıyla ekonomik katmadeğere dönüştürecek ve sadece bölgenin değil, ülkemizin kalkınmasında önemli rol oynayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özetleyecek olursam, Karadeniz Bölgesinin en büyük ili konumundaki Samsun'un teşvik kapsamına alınmamasının, bunun yanında, çevresindeki komşu 5 ilin hepsinin teşvik kapsamında bulunmasının nasıl bir adaletsizliğe neden olacağını dikkatlerinize sunmak istiyorum.

BAŞKAN - Konuya gelelim, konuya.

AHMET YENİ (Devamla) - Bu, hiç de adil olmayan bir rekabet ortamına sebebiyet vermektedir ve sonuç olarak da ilimiz, her geçen gün kan kaybetmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamı sabırla ve nezaketle dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Azotu ne yaptın?!

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sayın Vekilim, şu metinleri bir daha gözden geçir, kürsüye çıkarken dikkatli bak!

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Süre 10 dakika.

Sayın Erdal Karademir, ilk soru sizin; buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakana sormak istiyorum; Anayasanın "Merkezî idare" başlıklı 126 ncı maddesi "Türkiye, merkezî idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır. İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. Kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili içine alan merkezî idare teşkilatı kurulabilir. Bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir" hükmüne sahiptir.

Yine, Anayasanın "Mahallî idareler" başlıklı 127 nci maddesinde ise "Mahallî idareler, il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir" denilmektedir.

Tasarının, ulusal devlet eliyle, havza bazında planlanarak yürütülmesi gereken işleri, il özel idarelerine ve büyükşehir belediyelerine devretmesi, bunları mahallî ve müşterek nitelikli olarak nitelemesi anlamına gelmekte midir, ki, tasarının gerekçesinde bu konu açıkça belirtilmiştir. Eğer gelmekteyse, böylece, idarenin bütünlüğü ilkesi ihlal edilmiş oluyor mu? Tasarı, bu anlamda, Anayasanın 126 ve 127 nci maddesine aykırı değil mi?

İkinci bir soru yöneltmek istiyorum: 3202 sayılı Yasa çerçevesinde, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yol, içmesuyu, kanalizasyon, iskân gibi sosyal altyapı hizmetlerinin yanında, sulama, arazi toplulaştırma, toprak kullanımı, toprak muhafaza gibi tarımsal altyapı alanlarında kamu hizmeti üretmektedir. Bu çalışma alanı, mahallî ve müşterek nitelikli olarak tanımlanamaz; tam tersine, toprak ve su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi, ulusun ortak varlıkları üzerinde kamu yararı ilkesi doğrultusunda, havza bazında yürütülen hizmetlerdir.

Yerel yararlanma çabalarının oluşturulduğu çıkar çatışmaları çerçevesinde, ulusal devlet, genel düzenleyici görevini yerine getirmek durumundadır.

BAŞKAN- Soruya geçelim...

ERDAL KARADEMİR (İzmir)- Örneğin, herhangi bir il özel idaresi, çeşitli gerekçelerle, kendi sınırları içinde, birinci sınıf tarım arazisi üzerinde sanayi tesisi kurmak isteyebilir ve bu, yerel çıkarlarla örtüşebilir. Oysa, tarım arazilerinin korunmasına yönelik kamu hizmeti, kamu yararı uyarınca, kamunun çıkarları doğrultusunda yürütülmek zorundadır. Bundan sonra bu araziler nasıl korunacaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN- Sayın Ahmet Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya)- Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde yaklaşık 47 000 personel görev yapmaktadır. Tasarıyla, bu personelin mahallî idarelerde de aynı görevleri yürüteceği öngörülmektedir.

Sayın Bakanımıza birinci sorum: Personel devri sonrası hizmet kalitesinde bir değişiklik olacağını düşünüyor musunuz?

İkinci sorum: Tasarının IMF'yle bağlantısı olduğu iddia edildi biraz önce. Bakanımızın bu konuda defaatlarca beyanı olmasına rağmen, tekrar beyanını almak istiyorum.

Üçüncüsü; devir sonrası personelin özlük haklarında bir olumsuzluk ortaya çıkacak mıdır; zira, tasarı, bayram öncesi işçiye kara haber olarak takdim edilmeye çalışıldığı için, özellikle bu soruyu soruyorum.

Teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Hep çanak sorular!..

BAŞKAN- Sayın Bayram Meral; buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)- Sayın Başkanım, müsaadenizle, Sayın Bakanımdan bir konuyu öğrenmek istiyorum.

Malumunuz, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün İstanbul İlinde ve Kocaeli'nde il müdürlükleri, bölge müdürlükleri vardır. O illerdeki bölge müdürlüklerinde, il müdürlüklerinde çok sayıda menkul, gayrimenkul, makine parkı vardır; bunların devri sırasında, acaba, hükümetimiz bir bedel talep edecek mi; bir.

Acaba, neden bu iki büyük şehir seçilmiştir? 16'ya yakın büyük şehir vardır, o illerde de bölge müdürlükleri, il müdürlükleri vardır; neden bu illere de bu kıyak yapılmamıştır? Bunları öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Mehmet Küçükaşık, buyurun.

MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Sayın Bakanım, yaklaşık bir yıldan beri, Köy Hizmetlerinin kapatılması dedikodusu çıktığından bu yana, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve ona bağlı olan il müdürlüklerinde hiçbir görevli teknik eleman kalmadı. Bu süre içerisinde, Köy Hizmetlerinden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına geçen teknik eleman sayısının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; ben de, bu görüşülen madde üzerinde söz alan, sorular soran arkadaşlarımın sorularına genel olarak yazılı cevap vereceğim; yalnız, Sayın Ahmet Işık'ın sorularına kısa kısa birer cevap...

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Bunlar çanak soru!..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çanak soru, çanak!..

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Çanak ve kolay sorular!..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Şimdiye kadar Ahmet Işık'ın sorularına hiç cevap vermedim Sayın Milletvekilim.

Hizmet kalitesiyle ilgili bir soru sordu. Bu konuda, kanaatimizin, beklentimizin, iyileştirmeyi amaçlayacağı ortadadır. Dolayısıyla, bununla ilgili ifadelerimizi tekrar etmeye gerek yok, bu kadarla yetinmek istiyorum.

Sayın Bayram Meral'in sorusu, "Köy Hizmetleri il müdürlüklerinin varlıklarının ve personelinin devri konusunda niçin İstanbul ve Kocaeli seçilmiştir" idi; bunun teknik bir gerekçesi vardır. Bu iki ilin büyükşehir belediyelerinin sınırları il sınırlarıyla eşit hale gelmiştir, aynı duruma gelmiştir ve dolayısıyla, belediyelerin dışında, Köy Hizmetleri, il özel idarelerine devredildiği takdirde, hizmet yürütme imkânı söz konusu değildir; bu, teknik sebepten dolayıdır.

Arkadaşlarımın hoşgörülerine sığınarak söylüyorum, diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, maddeyle ilgili 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 6 ncı maddesine bağlı ek 2 nci maddeye aşağıdaki fıkranın ikinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilatının bölge müdürlüklerince yürütülen hizmetler, bölge müdürlüğü kapsamına giren illerin il özel idarelerince her yıl müştereken yapılacak iş programı çerçevesinde yürütülür. Bu iş programı çerçevesinde ilgili il özel idareleri gerekli araç, gereç, taşınır, personel ve diğer her türlü desteği sağlar."

 

İrfan Gündüz

Ali Osman Sali

Hüsnü Ordu

 

İstanbul

Balıkesir

Kütahya

 

Mustafa Nuri Akbulut

Cevdet Erdöl

 

 

Erzurum

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkanım, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım; yoksa...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilatında bölge müdürlükleri birkaç ile birden hitap eden çeşitli işlerin yürütülmesinde, her ilde bulunmayan iş makinelerinin kullanıldığı hizmetlerin yerine getirilmesinde etkili olmaktaydı. Sondaj makinesi, kar makinesi, kaya delici, yükleyici gibi, genellikle bölge müdürlüğünün bulunduğu ilde mevcut araçların il özel idarelerine geçmesinden sonra da, komşu ve çevre illerin il özel idarelerince bölge işbirliği geleneği sürdürülerek ortak kullanıma konu edilmesi toplum yararına olacaktır. Bu amaçla, kaldırılan bölge müdürlüklerince yerine getirilen hizmetlerde bir aksama olmaması ve gereken eşgüdümün sağlanması için, Genel Müdürlüğün tüzelkişiliğinin sona erdiği tarihte mevcut bölge müdürlükleri kapsamındaki illerin kendi aralarında iş programı yaparak birbirlerine gereken desteği vermeleri önergeyle öngörülmektedir.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - ...önergeyi, karar yetersayısı arayarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda ek 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi, kabul edilen ek 1 ve ek 2 nci maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7.- 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I) sayılı cetvelde yer alan "43-Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü" ibaresi cetvelden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde gruplar adına söz taleplerini okuyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin.

Şahısları adına söz taleplerini okuyorum: Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin.

Sayın milletvekilleri, iki gruptan da söz talebi olduğu için, konuşma sürelerinizi birleştirme şansımız olmuyor.

Buyurun Sayın Ilıcalı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Ilıcalı, süreniz 10 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, şu hususu, iktidar ve muhalefet partisi milletvekilleriyle paylaşmam gerekiyor: Burada, tabiî, Köy Hizmetleriyle ilgili kanun tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz aldım; konuşmamın ilişkisini baştan kurmam gerekiyor. Bu ilişki şudur: Bir kere, Doğu Anadoluda Köy Hizmetlerinin vermiş olduğu hizmetler oldukça önemlidir. Burada da bir görev ve yetki devri olduğuna göre, bundan sonra da il özel idaresinin vereceği hizmetler son derece önemli.

Peki, şu ana kadar Doğu Anadoluya göz attığımız zaman, Doğu Anadoluda bu hizmetlerin yeterince yapılmadığını görüyoruz. Tabii, buradaki istatistiklerle zaman kaybetmemek açısından şunu söylemek gerekir ki, kaplamalı yolların oranı oldukça düşük; diğer hizmetler, su temini, tarım konusunda da bölgemizdeki imkânsızlıklar hepimizin malumu.

Şimdi, biz, bu imkânsızlıkları kısa bir sürede tamamlayabilmemiz için burada bölgenin potansiyelinden yararlanmamız gerekiyor. Bölgenin en önemli potansiyeli de kış turizmidir; bunun altını çizmek gerekiyor. Tabiî, kış turizmi deyince, yine, bu işin, konuyla ne alakası var... Kış turizmi için de, köyler, yani, özellikle, buna yönelik köyler kurmamız lazım, tatil köyleri oluşturmamız lazım ve bunların altyapısını hazırlamamız lazım. Bu altyapıyı nasıl hazırlayacağız; biz, bugün...

Beni dinlerseniz, özellikle, Doğu Anadoludaki milletvekillerimiz için, sizinle paylaşacağım konular  oldukça  önemli; bazı konular burada ilk defa açıklanmış olacak, bazı projeler hakkında da bilgi sahibi olacaksınız.

BAŞKAN - Mustafa Bey, bir dakika.

Değerli arkadaşlarım, giriş ve çıkışlar nedeniyle fazla konuşma oluyor, uğultu oluyor; konuşmacıyı dinlemek mümkün olmuyor; özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi kulisi giriş ve çıkışlarında. Arkadaşlarımın sükûneti temin etmelerini rica ediyorum. İdare Amirleri de uyarırlarsa iyi olur.

Buyurun Sayın Ilıcalı.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Biz, bu pazartesi günü, Erzurum'u, uluslararası bir sahaya çıkardık; bunu önce bir paylaşmamız lazım. Erzurum, pazartesi günü, yani, 10 Ocakta  Üniversitelerarası 2009 Kış Olimpiyatları için Çin'in  Harbin Şehriyle yarıştı ve bu karar toplantısı sonucunda da, Erzurum, maalesef, üniversitelerarası kış oyunlarını alamadı, Çin Harbin Şehri aldı; ancak, bu, ilk defa bir Doğu Anadolu şehrinin, bir olimpiyatta hazırlık olacak önemli bir uluslararası oyuna aday olması,  önemli bir başlangıç oldu.

Esas önemli olan ve sizinle paylaşmak istediğim konu şudur: Burada hükümetimizin çok somut bir desteğini gördük. Nasıl gördük bu somut desteği; İstanbul Ticaret Odamız sunuşlarda bize yardımcı oldu. Sunum sırasında şöyle bir kitapçık sunuldu. Erzurum Valimiz, Erzurum Belediye Başkanımız, Gençlik İl Spor Müdürümüz, Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörümüz, Olimpiyat Komitesi Başkanımız, Boks Federasyonu Başkanımız ve çok sayıda kişi destek verdi; biz de milletvekilimiz Mücahit Daloğlu Bey'le katıldık.

Burada, Başbakanımız, sunuşa bir ek yaparak, oyunların Erzurum'a alınması konusunda hükümetimizin bölgeye vereceği desteği ifade etti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin Bey üç gün süreyle bizimle beraber oldu; orada, sunuştan sonra yaptığı konuşmada, çok net bir şekilde, Doğu Anadoluya vereceği desteği belirtti ve sadece bu sözel destekle de kalmadı; bu desteğini, bir yazılı belgeyle, Uluslararası Üniversite Oyunları Federasyonuna sundu.

Şimdi, bu oyunları alamadık; ama, Doğu Anadolu Bölgesinin kalkınmasında, bu köylerin kalkınmasında, yolların yapılmasında, ulaşımın kuvvetlendirilmesinde olimpiyatlar çok önemlidir. Hükümetimizin vermiş olduğu bu somut desteğe karşılık, bundan sonra bizim yapmamız gereken... Tabiî, burada, olimpiyatın yapılmasında en önemli husus siyasî otoritenin desteği, halkın inancıdır. Şimdi, siyasî otoritenin desteği tam, halkın inancı da çok fazla; işte, sonuç ne oldu diye bizi dakikada bir aradılar.

Bu, sadece Erzurum'u değil, birçok ili kapsayacak. Hangi illeri kapsayacak; Kars-Sarıkamış'ı kapsayacak, Erzincan'ı kapsayacak, Ağrı'yı kapsayacak.

Tabiî, biz, bundan sonraki uluslararası müsabakalara -2014 kış olimpiyatları için daha müracaat başlamadı- diyelim ki 2014 kış olimpiyatlarına başvurduğumuz zaman, bu üniversitelerarası oyunlara hazırlıkta kazandığımız tecrübeyle beraber, madem hükümetimiz de destek veriyor, bizim, şu anda, bugün, hemen takvimi önümüze koymamız lazım; yani, hangi yılda hangi tesisi yapacağız. Baktığımız zaman, özellikle altyapı tesislerimizin oldukça zayıf olduğunu görüyoruz, yatak kapasitemizin çok düşük olduğunu görüyoruz. Bir kış olimpiyatları için ortalama olarak 100 000 sporcu geliyor, bir 100 000 kişiyi de seyirci olarak düşündüğünüz zaman, buna göre otelleriniz olacak, ulaşım ağı olacak.

Olimpiyatın yapılacağı şehirler arasında, Kars-Erzincan-Erzurum arasında hızlı ulaşım sistemini kurmamız gerekiyor. Tabiî, bu zamana kadar, 1924'ten 2000'e kadar, katılan şehirlerin olimpiyatlardan elde ettiği gelirler rakamlarla ortada, bunların muazzam bir getirisi var. Ülkenin tanıtımı açısından, imajı açısından oldukça önemli. İşte, o bölgelerin toptan kalkınması... Ne demek, hâlâ, susuz köymüş, asfaltsız yolmuş... Doğu Anadoluda, hâlâ, niye bir hızlı tren olmasın, havaalanları niye geliştirilmesin. Bu, çok büyük bir şans. Burada, iktidara, muhalefete önemli bir görev düşüyor.

Elimizde de önemli bir belge var. Bakın, bizim, 2002'de milletvekili olduktan sonra hemen başlattığımız bir çalışma var; bu, Devlet Planlama Teşkilatının projesi haline geldi; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı destek veriyor, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Yıldız Üniversitesi hazırlıyor: Erzurum, Erzincan, Bayburt Gelişme Planı. Bu plan çerçevesinde -yaklaşık bir yıldır da devam ediyor- bazı hususları, burada sizinle paylaşmak istiyorum, bu konuyla da oldukça ilgili. Gelişmemiş bir bölgede yarışmacı, yerel ve sürdürülebilir bir bölge planı arayışı. Burada, yerelliğin altı oldukça çiziliyor. Bu manada da, Köy Hizmetlerine ait görevlerin yerinden yapılması oldukça önemli; ama, bunun planını çok iyi yapacaksınız, ödeneğini buna göre ayarlayacaksınız. Bölgesel kalkınma politikalarındaki eski anlayış yerine, burada yeni bir politika üretiliyor. Zamanım çok sınırlı olduğu için bunların hepsini veremiyorum.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Rahat ol, rahat ol...

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Şahsım adına da konuşma talebim var, bilmiyorum, Başkanım birleştirir mi?

HALUK KOÇ (Samsun) - Devam edin...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Devam et; bizim için mahzuru yok.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Burada Erzurumlular oturuyor...

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum ilginize.

BAŞKAN - Birleştirmek mümkün değil; İçtüzüğe uygun değil. Onun için, bu süre içerisinde konuşacaklarınızı konuşun.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Yani, burada, size, ülkemiz için son derece önemli bir projeyi tanıtıyorum. Buradaki konu, siyasî değil, tamamen teknik ağırlıklı. Burada, iktidarın, muhalefetin desteğine ihtiyacımız var ki, bölgemizi toptan kalkındıralım. Bakın, bilimsel bir çalışmayı sizlere sunuyorum. Çalışmayı yaptıran kuruma bile daha bu kısım sunulmadı.

Bölgesel kalkınmada yeni politikaya ihtiyacımız var. Nedir bu; yarışan bölgeler oluşturmak. Strateji nedir; kaynak oluşturma, yapısal değişme ve kalkınma, tabanda üretilen projelerle gelişme. Bu manada, tabiî, Avrupa Biriliği fonlarımız var. Bunu, yine, üzülerek görüyoruz, Doğu Anadolu Bölgesinde bu fonlardan nasıl yararlanılacağı bilinmiyor. Parçacıl projeler üzerinde duruluyor. Tabiî, bu proje, bölgenin kalkınmasının anayasası.

Bu bütün içerisinden parçaları üretecek imkânlarımız var. Burada da önemli bir potansiyel var ki, bu da kış turizmi.

Değerli milletvekilleri, Avusturya'nın İnnsbruck Kentinden iki gün önce döndüm.100 000 nüfuslu bu şehirde, 280 tane kayak merkezi var. Biz daha proje üzerinde kayak merkezlerini oluşturamamışız. Kendimizi zorlasak, Sarıkamış'ı, Erzurum'u, Erzincan'ı saysak 10 tane merkezi isim olarak sayamayız. O zaman ne yapmamız lazım; demek ki, bizim, bu proje üzerinde, potansiyel olan merkezleri oluşturmamız lazım.

Bugün Fransa Alplerine gelen turist sayısının en az 10 000 000 civarında olduğunu biliyoruz; kişi başı minimum 1 000 dolardan hesaplarsanız 10 milyar dolar.

Sadece sömestr tatilinde Türkiye'den giden kişi sayısının 20 000 olduğunu biliyoruz. Bu rakamı 1 000 dolarla çarparsak 20 000 000 dolar.

Bir taraftan da, Erzurum'daki, Sarıkamış'taki kış turizminin  turizmdeki toplam payına baktığımız zaman, bu oranın oldukça düşük olduğunu görüyoruz.

Şimdi, ben diyorum ki, bu konuda yerinden yönetimi de kuvvetlendirmek, ona kaynak bulmak ve koordinasyon sağlamanın yanında bir projeye ihtiyaç var; bu projenin de kış turizmi olduğunun altını bir kere daha çiziyorum.

Bu manada, İstanbul Ticaret Odasının, Doğu Anadolu Kış Olimpiyatlarıyla ilgili yapmış olduğu çalışmada, 2000'e kadar olimpiyatları alan şehirlerin ayırdıkları sermaye yatırımları ve getirilerinin, özellikle televizyon gelirlerinin çok yüksek olduğunu söylemek istiyorum.

Bu olimpiyatların, alınması sayesinde, bölgemizin şehirlerine getireceği katkıyı, buradaki rakamlarla karşılaştırdığımız zaman, bölgenin kaderinin değişeceğini söylemek istiyorum.

Ben bu konuşmayı daha önceden planlamamıştım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Fransa'yı görüyoruz, en son Avusturya'daki durumu görüyoruz. İnnsbruck Şehrinin bağlı olduğu eyaletin genel nüfus içerisindeki payı yüzde 10; kış turizmiyle beraber gelirden yüzde 50'lik bir pay alıyor. Bunlar muazzam rakamlar.

Ben, yine, oradaki şehrin rakımına bakıyorum, 600 metre; en yüksek dağlara bakıyorum, 1 000-1 200 metre. Bizim şehirlerin rakımları 1 950 metre. Karın kalitesine bakıyorum, kışın süresine bakıyorum. Örneğin, Palandöken-Konaklı'daki çanağa bakıyorum.

Tabiî, bunlara bakmak yetmiyor. Ben, somut olarak, açık ve net olarak söylüyorum; İktidar Partisi milletvekili olmama rağmen, hükümetimin, Başbakanımın, Başbakan Yardımcımın oradaki desteğini gördükten sonra... Muhalefetime de, konuşmamı kesmeden -esasında, konuyla ilişkisi var; isteseydiniz, konuşmamı kesebilirdiniz- beni dinledikleri için çok teşekkür ediyorum. Bu destek de somut bir gösterge.

O zaman, niye biz bu bölgeleri kalkındırmıyoruz? Şimdi, burada, maddeler üzerinde konuşuyoruz; işte "niye yerele geçiyor, merkeze..." Bu zamana kadar merkezden idare edilmiş, bu yerler kalkınamamış. Şimdi, bizim, bunu yerinde kalkındırırken bir projeyi öne çıkarmamız lazım.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Tamam, tamam...

SELAMİ YİĞİT (Kars) - Siyasete girme.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Siyasete girmiyorum.

Bu projeyi, takvimiyle, finansman modelleriyle ortaya koymamız lazım. Burada, sadece devletten beklemeyeceğiz, özel teşebbüs de bu işin içerisinde olacak.

Buradan, hemen, bu fırsatı bulmuşken, Kars'ın, Erzurum'un, Erzincan'ın, Doğu Anadolunun işadamlarına sesleniyorum. Acaba, bunların ne kadarı bizim katıldığımız bu üniversitelerarası oyunu takip etti? Ben, toplantıya girmeden önce Başbakan Yardımcımın danışmanıyla görüştüm "mart ayı içerisinde, Erzurum'da, Kars'ta veya Doğu Anadoluda bir yerde bir toplantı yapalım; belli bir mesafe aldık, bunu geri kaçırmayalım" diyor.

Değerli milletvekilleri, orada, oylamada bulunan Yönetim Kurulu üyelerinin çok ilgisini çektik. Ne açıdan ilgisini çektik; heyecanımızla, siyasî otoritenin desteğiyle, katılımcılarımızla; ama, üzülerek söylüyorum, onların mevcut tesislerine, yatak kapasitelerine, altyapısına baktığımız zaman, o kadar geriyiz ki.

Şimdi, bir de gerçekçi olmamız lazım.

BAŞKAN - Toparlayın.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

Sadece müracaat etmekle olmuyor, bunun altyapısını oluşturmamız lazım. Olimpiyatlara katılanları inceliyorum; daha müracaat ettikleri zaman, altyapı tesisleriyle, konaklama tesisleriyle beraber neredeyse yüzde 40'ına sahipler. Bakıyoruz, Sarıkamış'ta 1 100, Erzurum'da 2 000 civarında yatak var; herhalde, bize, 80 000 - 160 000 kişi gelecek; bunu kaça katlayacağız.

Şimdi, bunun için, ne yapalım diyorum. O bölgeleri, biz, burada, bu kadar zamandır niye tartışıyoruz ve sizler de çok değerli katkılarda bulunuyorsunuz; bölge daha iyi nasıl kalkınacak. Esas sorun, Doğu Anadoluda değil mi;. Başkanım, yani, yol açısından, su açısından...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sorun her yerde.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Bu bölgeyi kalkındırmak için, bilimsel doküman hazır, siyasî otoritenin desteği hazır, muhalefetin desteği burada somut olarak ortada. Onun için, biz, en kısa zamanda toplanalım diyorum. Başbakan Yardımcımız bu konuya çok muazzam bir ilgi gösterdi. Kendisine bölgem adına, milletvekilerimiz adına teşekkür ve şükranlarımı tekrar sunuyorum. Onun için, en kısa zamanda, toplanalım, projeleri ortaya koyalım, takvimi belirleyelim ve hükümetimizin somut desteğini alalım. Sayın Bakanım, o bölgeye, özellikle, bu seneki yatırım programlarına mutlak suretle spor tesisini koymamız lazım. Aksi takdirde, uluslararası arenaya gittiğimiz zaman, bize soracaklar ki, siz hani heyecanlıydınız, bu kadar yatırım ayırmıştınız; peki, aldıktan sonra hiçbir şey yapmamışsınız diye; yani, o vaziyette gidersek sonuç olumsuz olacak.

Bugünden başlayalım, Erzurum'da, Kars'ta, Erzincan'da bunları planlayalım, yatırım programlarımıza koyalım. İktidarı, muhalefeti, sivil toplumu ve özel teşebbüsüyle bu işi kesin yapalım. Bu işin getireceği faydaları anlatma imkânı olmadı; ama, şu kitaptan, bundan sonra, hazırlanan kitaptan, isteyen milletvekillerime verebilirim.

Bu düşüncelerimi ifade etme fırsatı buldum, sizlerle paylaştım; beni sabırla dinlediğiniz için herkese çok teşekkür ediyorum.

Bu yasanın, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını, başarılı hizmetlere vesile olmasını diliyorum ve yaklaşan kurban bayramınızı tebrik eder, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Mustafa Bey, Erzurum, 7-0 AK Partiye milletvekili verdi, onları yaptırmazsan, hesap sorarlar.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Sayın Ilıcalı'nın bahsettiği konuya bir açıklık getirmek gerekiyor. Köy Hizmetlerinden, o sportif proje için, yardım isterken, onun lağvedildiğini, özel idarelere geçtiğini herhalde unuttu. Özel idarelere geçtiği zaman, ilgili bakan, Tarım Bakanı olmuyor, İçişleri Bakanı oluyor, özellikle, ondan destek almak gerekiyor.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Hükümetin temsilcisi olarak kastettim, Sayın Başkan.

BAŞKAN- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla)- Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, saygıdeğer Türk Ulusu; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçi ben hiç kullanmadım; ama, birkısım arkadaşlarımız, bu Köy Hizmetleriyle ilgili tasarının Uluslararası Para Fonunun -buyruğu demeyeyim ama- düzenlemeleri doğrultusunda çıktığını ifade ettiğinde Sayın Bakanım üzüntülerini belirtti. Gerçi Sayın Bakanım burada değil galiba ama... Üzüntülerini belirtti ve sonuç olarak şunu dedi: "IMF istedi diye, biz, Köy Hizmetlerini kapatır mıyız?!" Değerli arkadaşlarım, işte tarih. 20.11.2001 tarihli 10 uncu gözden geçirmeye ilişkin niyet mektubu: "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ve diğer merkezî devlet birim ve kurumlarının bölge idarelerinin işçileri, ekipmanı ve sorumlulukları zaman içinde il özel idarelerine kaydırılacaktır." Bu kadar basit. Şimdi gelin gene siz bunu reddedin değerli arkadaşlarım. Eğer içinize siniyorsa, reddedin. Demek ki "zamanı gelince" dedikleri zaman bugün gelmiş. Benim Bakanımın şanssızlığına da, onun zamanına rast gelmiş.

Değerli arkadaşlarım, bir konuyu da atlamamak gerekiyor. Şimdi önümüzde Avrupa Birliğiyle yapılacak görüşmelerin en çetin geçecek olan yönü, tarımla ilgili konulardaki tartışmalar. Biz, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne belli görevler vermişiz bu tartışmada; ama, şimdi, biz, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kaldırıyoruz. Böylece, tartışma ortamında ciddî bir boşluk yaratmış oluyoruz.

Değerli arkadaşlarım, eğer, sizin düşündüğünüz ve gerekçeye koyduğunuz gibi, devletin hantal yapısı ve devlete yolsuzlukların bulaşması söz konusu ise, aynı Bakanlığın, yine, toprak ve su kaynaklarının kendi açısından yönetimiyle görevli olan Devlet Su İşleri ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü de acaba kapatılacak mı; bunu, özellikle öğrenmek istiyorum; bunlar da merkezî kuruluşlar. Bunları da kapatacaksanız, herhalde, bizim bu konuda daha fazla bir şey söylememiz gerekmez. Siz görevinizi, o zaman, daha bir hakkıyla yerine getirmiş olursunuz.

Değerli arkadaşlarım, burada savunma hep şu oldu: "Bu hizmetler merkezden yürümüyor, biz bu hizmetleri yerinde yapacağız."

Şimdi, böyle söylüyorsunuz da, elimde, Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı taslağı var; aynı Bakanlığın hazırladığı bir taslak var elimde.

Bakın, orada, ortaya konulan bu genel müdürlüğe verilmesi düşünülen görevler ile kaldırdığınız Genel Müdürlüğün birçok görevleri üst üste çakışıyor. Aynen şöyle: "Toprağa ve tarım arazilerine yönelik tarımdışı veya tarım kaynaklı her türlü bozucu, kirletici etmenlerin kullanımına karşı caydırıcı önlemleri almak, kullanıcılar için gerekli düzenlemeleri sağlayacak yönetmelikleri hazırlamak ve yayımlamak bu genel müdürlüğün görevi" deniliyor.

"Ülke topraklarının ayrıntılı toprak etütlerini ve haritalarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak, bu genel müdürlüğün görevidir" deniliyor.

"Arazilerin kabiliyetine göre sınıflandırmasını yapmak, tarım arazilerinin tespit edilerek, bu arazilerin korunmasına yönelik gerekli önlemleri almak ve denetlemek" deniliyor.

"Belirlenen ilke ve politikalara uygun bir şekilde toprak ve su kaynaklarının korunmasını, geliştirilmesini, verimli kullanımını sağlamak, gerekli araştırma, etüt, hizmet ve yatırımlara ait program, projeleri yapmak, yaptırmak" deniliyor.

Kısaca söylüyorum "tarım arazilerinde arazi tesviyesi, drenaj, arazi ıslahı ve benzeri tarlaiçi geliştirme hizmetlerini yapmak, yaptırmak" deniliyor.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir genel müdürlüğün kuruluşunun doğruluğunu yanlışlığını tartışmıyorum, içeriğini de tartışmıyorum; ama, siz, burada, iki gün boyunca "bu hizmetler merkezden yapıldığında yerine yeterince ulaşmıyor -hatta, popülist bir söylemle de- hizmeti oradaki vatandaşın ayağına götüreceğiz, hizmet buradan gitmeyecek; çünkü, oradaki bir hizmet için çok aşamalardan geçilerek geliniyor, zaman harcanıyor, israf oluyor" dediniz. Aynı "zaman israfı" sözcüklerini burada bir AKP milletvekili arkadaşım da söyledi; ondan sonra, bize fıkra anlattı. Sizin eyleminiz ile söyleminiz, aynen hükümet politikalarında olduğu gibi, birbiriyle çelişiyor.

Ben, size, şimdi, dün eksik bıraktığımı tahmin ettiğim bir konuda da bilgiler sunmak istiyorum. Nedir bu konu: Şeker Kurumunun niçin kapatıldığı konusu. Hepinizin dikkatine sunuyorum ve net, açık söylüyorum. Sayın Bakan da açık söylememizi istemişti, siz de. Açık... Amylum Nişasta Sanayi ve Ticaret AŞ; bu, Adana'daki bir şirket, yabancı sermayeli. Eylül 2004'te Şeker Kurumu tarafından 11,8 trilyon lira cezaya çarptırılıyor. Niye çarptırılıyor; Mersin Serbest Bölgesine satıyorum dediği (C) kotası şekerini tekrar yurtiçinde satışa sunduğu için; yani, kota olayını bir şekilde deldiği için. Bir başka firmaya geliyoruz. Bu firmanın adı da Tat Nişasta Sanayi ve Ticaret AŞ. Aynı Kurul, 1 trilyon 485 milyar lira ceza veriyor. Niye veriyor; (A) kotasıyla kendine tanınan hakkın üstünde üretim yapıp içpiyasada sattığı için. Arkadaşlar, bu cezaları Cumhuriyet Halk Partisi vermiyor; bu cezaları, sizin döneminizde, bir kurul, kurumu adına veriyor. Peki, gelelim...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Köy Hizmetleri mi?..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Efendim, özür dilerim ama, biraz önce değerli hemşerim Ilıcalı'yı izledik, spor tesislerini anlattı, değil mi? Erzurum'da uzun yıllarını geçirmiş, bir tarafı da Erzurumlu olan bir insan olarak ben de zevkle dinledim. Siz de dinlediniz. Hiç de ses çıkarmadık.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Müdahale ettik.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın Grup Bakanvekili... Sayın Grup Başkanvekili, yanlış yapmayın. Burada fıkra anlatıldı diyorum size. Ben fıkra anlatmıyorum.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin sayın hatibe

GÜROL ERGİN (Devamla) - Eğer, siz bunlardan gerçekten üzüntü duymuyorsanız, ben içtenlikle çok büyük üzüntü duyuyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben size yolsuzlukları anlatıyorum, haksızlıkları anlatıyorum, hırsızlıkları anlatıyorum burada. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Kurum niye kapatıldı? Sayın Grup Başkanvekilim iyi dinlesin, Kurum niye kapatıldı: Bir tek gerekçesi var değerli arkadaşlar. Konu mahkemelik. Mahkemede bu konuyu Kurum adına kim savunacak; kurumun idarî birimleri savunacak. Nerede?.. Kurum yok, tüzelkişilik yok, buharlaştı.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tebahhur etti.

GÜROL ERGİN (Devamla) - İdarî birimler yok; ortada, bu anlamda, yetkisi olmayan bir kurul kalmış. Yani, siz kuşun kanatlarını kesmekle kalmadınız, kafasını da kestiniz. Sayın Grup Başkanvekili, ben bunu anlatmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Tasarıyla ne alakası var; ben onu soruyorum.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, daha ileri gidelim. Durun... Bugüne geliyorum...

Sayın Grup Başkanvekili, bugüne geliyorum, lütfen, dinleyin...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, bu benim görevim değil, sizin göreviniz.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Lütfen, dinleyin... Laf attığınız zaman cevaba katlanacaksınız; ama, hakaret içermeyen laf atacaksınız, hakaret içermeyen cevap alacaksınız.

Bakın şimdi; 10 Ocak 2005. Kaç gün önce; iki gün önce. Coca-Cola firması Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bir yazı yazıyor; diyor ki: "Biz meşrubat firmasıyız; ama, kendi tatlandırıcımızı kendimiz üretmek istiyoruz. Tabiî o üretim sırasında yasaya göre kota almamız gereken izoglikoz da var. Ne dersiniz?" Aynı yazı kime yazılıyor biliyor musunuz: Şeker Kuruluna, Kurum yok çünkü. Bu ne anlama geliyor? Kurul cevap verecek durumda değil. Kurumu kapatan zaten o Bakanlık. Bu, şu anlama geliyor: Arkadaşlar, bulanık suda balık avlama dönemini başlattınız. Sizi kutlarım ayrıca. (CHP sıralarından alkışlar)

Kurumun kapatılmasının bir tek amacı var, Kurumun kapatılmasının amacı, dün de söylediğim gibi, ortamı başıboş bırakmaktır.

Değerli arkadaşlarım, bana kızmakla ya da gülmekle gerçeği değiştirme şansını elde edemezseniz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Ne alakası var?

BAŞKAN - Gürol Bey, siz Genel Kurula hitap edin lütfen.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Zaten arkadaşlarımı, hepsini kastederek söylüyorum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sen devam et.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayın Gürol Bey!

Yalnız, bu arada, mikrofon kesilmişken bir açıklama yapayım, daha sonra siz devam edersiniz.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sayın Mustafa Ilıcalı'nın da konuşmasında belirttiği gibi, kırsal alandaki sportif çalışmalara da destek veren altyapı hizmetleri getiriyordu. "Şimdi bu değişiklikle bu nasıl olacak" diye, kış sporları, üniversite kış olimpiyatlarından bahsederek konuyu değerlendirdi, bir bağlantı kurdu; biz de olağan karşıladık.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, siz olağan karşılama makamında değilsiniz. Lütfen!..

BAŞKAN - Şimdi, bakın...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Siz müdahale etme makamındasınız, o makam onu emrediyor size.

BAŞKAN - Biz müdahale edeceğimiz zaman ediyoruz; ama...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - O arkadaşımıza da müdahale edeceksiniz. Yanlış uygulama yaptıramazsınız burada, o konuyu buna bağlayamazsınız.

BAŞKAN - Konu ilgiliyse...

GÜROL ERGİN (Devamla) - Ben şimdi size bağlantısını söyleyeceğim.

BAŞKAN - Bir dakika...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Konuyla alakası yok.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Ben bağlantısını söyleyeceğim Genel Kurula.

BAŞKAN - Konuyla ilgiliyse, çifte standart uygulamasına girmeden Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine, bağımsız milletvekillerine, DYP milletvekillerine, hepsine yönelik aynı standardı uyguluyoruz. Şimdi bir kurumun lağvedilmesi söz konusu, başka bir kuruluş, yapı onun hizmetlerini alacak. Sayın Ergin'in de bahsettiği yine lağvedilme durumunda olan bir kurum.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Efendim, bağlantısını kuracağım.

BAŞKAN - Bu kurum da Köy Hizmetleriyle yakından ilgili...

ALİ AYAĞ (Edirne) - Sizin yorum yapmanıza gerek yok.

BAŞKAN - Onlarla bağlantı kurarak bu konuyu ele alıyor; nasıl, Mustafa Ilıcalı bağlantı kurarak ele aldıysa. O nedenle müdahalemiz sadece toparlama yönündedir. Konuya mümkün olduğu kadar yaklaşmak ve toparlamak yönünde müdahale ediyoruz.

Buyurun Sayın Gürol Ergin.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Geriye dönük böyle bir yorum olmaz.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Yönetemiyorsanız... Böyle olmaz!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Arkadaşlarımız, kendi arkadaşları fıkra anlatırken kıkır kıkır güldüler; şimdi, ben, gerçekleri anlatırken niye anlatıyorsun diyorlar. Ben de size fıkra mı anlatayım?!

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Gürol Bey, siz devam edin.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, olayın bağlantısı şu: Siz Şeker Kurumunu kaldırmakla, Türkiye'de, bugün sayısı azaltılmış olsa bile, yaklaşık 390 000 ailenin dörtte 3'ünü pancar üretemez hale getireceksiniz; çünkü, yasadışı yollarla, 700 000 ton fazlası olan nişasta bazlı şeker üretme tesisleri kuruldu Türkiye'de ve bunların bir kısmı da, Kurumdan izin alamadı. Şimdi, Kurum, ortadan kalktığı zaman, bunlar tıkır tıkır çalışacak, siz de, ondan sonra, belki, Kurumu, tekrar kuracaksınız "oldu, bitti" dedikten sonra; ama, Türk çiftçisi pancar ekemez hale gelecek.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Biraz daha anlatın!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Bağlantı şurada: O zaman, zaten Köy Hizmetlerine gerek kalmayacak; onun için kaldırıyorsunuz Köy Hizmetlerini. Ortada çiftçi yoksa, ekeceği biçeceği yoksa, tabiî kaldıracaksınız. Size göre, artık, gerek kalmıyor.

Değerli arkadaşlarım, bir de, Sayın Başbakanın bir müjdesiyle sözlerimi tamamlamak istiyorum. Bakınız, burada, bütçe görüşmelerinde, Sayın Başbakan, aynen "2005 bütçesi hazırlanırken, pamuk desteklemesi için -dikkat edin- 391 trilyon lira prim öngörülmüştür; ancak, dünyadaki gelişmeler gözönüne alınarak, Komisyonda, 491 trilyon liraya çıkarılmıştır" diyor.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Galiba bütçe konuşuyoruz!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir kere, o 100 trilyonun çıkarılmasında, Cumhuriyet Halk Partisinin ne ölçüde baskı yaptığını biliyoruz; AKP'li arkadaşlarımızla birlikte, biz, bunu, gerçekten yükselttik; yalnız, orada, bir şey gördük: Bu 100 trilyon, doğrudan gelir desteğinden kesilip, o kalemden bu kaleme aktarıldı; çiftçinin bir cebinden öbür cebine aktarıldı.

Daha başka bir şey söyleyeyim...

BAŞKAN -Toparlayalım lütfen.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın Başbakan, bana göre, şu kitabı kim yazıp eline verdiyse hesap soracak. Bu, pamuk desteği değil bu 491 trilyon...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, böyle bir yöntem olmaz!..

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...

GÜROL ERGİN (Devamla) - Bu, 5 ayrı ürün için...

BAŞKAN - Konuya yaklaşalım ve toparlayalım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Yanlış bir şey!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Dinle, dinle!

...kanola için, pamuk için, zeytinyağı için, değerli arkadaşlarım, 5 ayrı ürün için konuldu.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, yok böyle bir şey!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Buraya pamuk yazıp, insanları aldatma hakkımız yok veya Başbakanı aldatma hakkımız yok. Burada pamuk yazıyor, pamuk! Var mı pamuk?! Bakanım geldi mi? Pamuk için 491 trilyon lira mı var?

Bu, şu anlama gelir: Arkadaşlar, bu ülkede 1 000 000 ton pamuk satılsa, kilo başına,Türk Lirası olarak 491 000 lira vermeniz gerekir.

BAŞKAN - Sayın Ergin, konuya yaklaşalım ve toparlayalım lütfen.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Yaklaşalım!..

GÜROL ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sanıyorum, söyleyebileceklerimi söyledim.

Sayın Bakan, size bunu vereyim de, siz, bu...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Biliyorum.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Biliyorsunuz... O zaman düzelteceksiniz herhalde.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Ben, size, cevap vereceğim.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Bakınız, bana cevap verin de... Bunu alıp düzelteceksiniz. "Pamuk için bütçeye 491 trilyon koyduk" deniyorsa bu yanlış. Bütçeyi okuyun...

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım ve lütfen, hem konuya yaklaşalım hem de toparlayalım; çok aştınız süreyi...

GÜROL ERGİN (Devamla) - Şimdi toparlıyorum.

Hiç sağa sola vurmayın. Değerli arkadaşlarım, bu yönetimin, daha önceki yönetim gibi, Uluslararası Para Fonunun istekleri doğrultusunda çalışma hakkı vardır, kesinlikle hakkı vardır, ona hiçbir şey demeyiz; ama, inkâr etme hakkı yok, onu söylüyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, siz, İçtüzüğe göre, burayı yönetmek için, bu makamda oturan bir arkadaşsınız. Ne zamana ne de konuya... İster AK Partiden ister diğer partilerden, hiç fark etmez, arkadaşlarımıza, bu kadar toleranslı davranmak adına bir yaklaşım içerisinde, uygulama içerisinde olamazsınız. Uygulamanız açısından, fevkalade yanlış yaptığınızı yeniden ikaz etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Bu ikazı, kürsüde konuşma süresi dolan arkadaşları da ikaz şeklinde almak lazım. Bu uyarıları -sizin ikaz dediğiniz, bizim uyarı dediğimiz- devamlı yapıyoruz; ama, bizim uyarılarımıza siz de katıldığınız için, inşallah, bundan sonra konuşmacılar bu uyarılar doğrultusunda davranırlar.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Kesersiniz.... Sesi kesersiniz; yapmıyorsunuz!..

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım...

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Dün akşam Agâh Kafkas söz istedi, vermediniz!

BAŞKAN - Kardeşim... Değerli Milletvekilim... (AK Parti sıralarından gülüşmeler)

Hepimiz kardeşiz tabiî, yanlış anlamayın.

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Rica ederim, tabiî.

BAŞKAN - Şimdi, bakın, Agâh Bey orada devamlı müdahale ediyor, arkadaşlar da onun ne söylediğini duymadan, tabiî aynı parti üyesi olmaktan dolayı birlikte konuşuyorlar ve bir kaotik ortam oluşuyor; toplantı, tartışma olmuyor ve onun söylediğini de tam anlayamıyoruz. Anladığımız kadarıyla, sendikalarla ilgili bir konuda, o da eski bir sendikacı olduğu için, konuşmak istiyor. Halbuki, biz, o konuda bir açıklama yapmak üzere başka bir arkadaşa söz vermiştik. Arka arkaya bütün sendika kökenli arkadaşlara söz versek, toplantı sabaha kadar sürerdi. Biz, arkadaşımıza şunu söyledik: "Keselim artık bunu, oturun yerinize, yoksa başka önlem almak durumunda kalırız." Burada, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi 2 Divan Kâtibiyle birlikte hizmet veriyorum; onlar da gördüler durumu ve bana, 10 dakika ara verilmesini önerdiler; ama, o "başka bir önlem alırım demekle ne demek istiyorsunuz, bana hakaret ediyorsunuz" diyor. Başka bir önlem, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi Divan Kâtibi arkadaşlarımın önerdiği 10 dakikalık arayı verip sükûneti sağlamak; bunun neresi hakaret ve bundan dolayı hakaret ediliyor diye söz vermenin ne anlamı var?!

İkincisi; biz, Divan olarak, toplantı sükûnetini bozan, bu Genel Kurulu kaotik bir ortama götüren milletvekillerini dışarıya çıkarma önlemiyle dahi durdurma hakkına sahibiz, öyle bir hakkı da kullanmıyoruz; en az taciz edecek olan 10 dakikalık ara verme önerisini, hem de Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi Divan Kâtibi arkadaşların önerisiyle uyguluyoruz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, kendini niye bu kadar yoruyorsun?!

BAŞKAN - Bunun kendisine hakaretle ilgili bir yanı var mı; yani, bu kadar alınganlığın, bu kadar kırılganlığın Genel Kurulda gereği var mı; yok.

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Tamam Başkanım.

BAŞKAN - Şimdi, değerli arkadaşlarım, şahsı adına söz isteyen arkadaşlarımızdan Sayın Mustafa Ilıcalı ve Sayın Gürol Ergin bir özveri gösterip, sıralarını, Bitlis Milletvekili Sayın Edip Safder Gaydalı ve Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'a devrettiler.

Şimdi, Bitlis Milletvekili Sayın Edip Safder Gaydalı'yı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Gaydalı (Alkışlar)

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, lütfedip bana sırasını verdiği için, Sayın Mustafa Ilıcalı'ya teşekkür ediyorum. Bağımsız milletvekillerinin söz alıp konuşmaları oldukça zor; bunu, sizler de ikibuçuk yıldır izliyorsunuz. Onun için, bu özveriyi gösteren grup sahibi milletvekili arkadaşlarımıza da teşekkürü borç biliyorum.

Hükümetimizin, 59 uncu cumhuriyet hükümetinin getirdiği bu kanun tasarısı, haklı bir tasarıdır, geç kalmış bir tasarıdır. Bence, 1990'lı yıllarda, yani, geçen asırda konuşulması ve karara bağlanması gereken bir kanundu; bir asır geç kaldık, 2000'li yıllarda bu kanunu tartışıyoruz ve inşallah da, Yüce Heyetin oylarıyla karar vereceğiz. İçinde bulunduğum 57 nci cumhuriyet hükümetinde de bu tasarı uzunca tartışıldı, çıkarılması gerekiyordu; ama, koalisyonun içinde bulunduğu şartlar itibariyle, bu tasarıyı Meclise sevk edemedik ve 21 inci Dönem Parlamentosunda bu tasarıyı çıkaramadık.

Şimdi, burada, gerçekten, bir de facto durum vardır. Bakın, fiilen, Köy Hizmetleri il teşkilatları ve bölge teşkilatları, zaten, il özel idarelerine devrolmuş vaziyettedir; il özel idarelerinin, valiliklerin desteğini çekin, şu anda, Köy Hizmetleri il teşkilatları hiçbir görev yapamazlar. Hepinizin ilinden de bildiği gibi, bakın, araçları eskir, il özel idaresi ve valilik bu araçları alır; mazotu biter, zaten genel bütçeden alacağı parası kısıtlıdır, il özel idaresinin desteğiyle mazot alınır ve araçları yürütülür. Bürokrasiyi azaltacağız bu kararı verirsek. Niye azalacak; çünkü (A) ilinin (B) ilçesinin (C) köyünde bir köprü eğer selden gitmişse bunun projesi ilde hazırlanır, il bunu bölgeye gönderir, bölge tasvip ederse Genel Müdürlüğe gönderir, Genel Müdürlük uygun görürse genel bütçeye koyar, bu prosedür uygulanıncaya kadar aradan en az bir yıl geçer. Bir aracın, bir dozerin dağ başında arıza yapması halinde il bu parça bende yok der, bölge müdürlüğüne yazar; bölge müdürlüğü bu bende de yok der, Genel Müdürlüğe yazar; Genel Müdürlüğün depolarında bu parça yoksa ihaleye çıkar, ihaleyle alır, bölge müdürlüğüne gönderilir, bölge müdürlüğü ile gönderir, ilde bekleyen bu dozere takılır; aradan -bakarsınız- bir sezon geçmiş ve o dozer o dağın başında dört ay beklemiş. Bakın, burada bir de facto durum vardır; mutlaka bunu bir an önce çıkarmamız lazım.

Buna karşı çıkan Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki arkadaşları da saygıyla karşılıyorum, Sayın Bayram Meral'i de dünden beri dinledim, o da biraz sendikal gözlükle olaya bakıyor, onu da saygıyla karşılıyorum; ama geç kalmış bir tasarıdır, bu tasarıyı getirdiği için de 59 uncu cumhuriyet hükümetine teşekkür ediyorum, hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Söz sırası, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'da.

Buyurun Sayın Kandoğan.

Konuşma süreniz 5 dakika.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İki gündür bu kanun tasarısını görüşüyoruz. Ancak, ben sözlerime başlamadan önce, böyle bir kanun tasarısının Meclis gündemine gelmeden önce üzerinde çok ciddî ve bilimsel bir çalışma yapılmasının zarurî olduğuna inandığımı ifade etmek istiyorum.

Bakınız, dünden beri burada Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan milletvekillerimizi dinledik; biraz önce Samsun Milletvekilimizi dinledim, Erzurum Milletvekilimizi dinledim. Bütün vatandaşlarımız ve Meclisteki milletvekillerimiz, bu kanunun -yasalaştığı takdirde- ülkemize neler kazandıracağını merakla bekliyor; ancak, Samsun Milletvekilimiz Teşvik Yasasından bahsettiler, Erzurum Milletvekilimiz de Erzurum kış oyunlarından bahsettiler.

Değerli milletvekilleri, bütün vatandaşlar bekliyor, bu kanun ne getirecek, ne götürecek... Bilimsel olarak, bunun gerekçelerinin haklı bir şekilde ortaya konulması lazım. Maalesef, ne gerekçede var ne de bu konu komisyonlarda yeterince tartışılarak Meclis gündemine geldi. Hele, konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan arkadaşlarımızın burada konuşmalarının sonucunda da, konu daha da karmaşık bir hale geldi.

Bu kanun tasarısı yasalaşmadan, zaten şu anda, il özel idarelerinin, il genel meclislerinin programlarının içerisinde köy yolları da mevcuttur. Şu anda il özel idareleri, il genel meclisleri, bu hizmetlerin bir bölümünü yapıyorlar. Yeni kanunla -eğer yasalaşırsa- bu konu, daha geniş bir şekilde, tamamen il özel idarelerine devredilecek. Sayın Hamza Albayrak geldiler, burada konuştular, sadece ataletten bahsettiler.

Ben dün de söyledim, ne olur, rica ediyorum -ben yirmiüç yıl bu hizmetlerin içerisinde olan birisiyim, şantiyelerde çok yattım kalktım, şantiye yemekleri yedim, günlerce onlarla beraber çalıştım- bu çalışanlarımızı töhmet altında bırakmayalım, onları zan altında bırakmayalım. Dün de söyledim, genel bütçeden aldıkları pay yüzde 3,5'ten yüzde 1,5'e düşmüş, 28 000 araç gereç 18 000'e düşmüş; bu şartlar altında, fedakârca çalışmalarına devam ediyorlar. Dün de söyledim, öncelikle yapılması gereken iş, bölge müdürlüklerinin kaldırılmasıdır. Bölge müdürlüklerinin, bu hizmetlerde, o bahsedilen aksaklıkların ortaya çıkmasında önemli etkileri var. Ben, dün de Sayın Bakana söyledim. Sayın Bakanın "hizmetler bazı yerlerde başarılı olur, bazı yerlerde olamaz" şeklindeki düşüncelerini eleştirince "millî eğitim hizmetleri de her yerde başarılı değil, sağlık hizmetleri de her yerde başarılı değildir" ifadelerini kullandılar ve "bir test edelim" dediler. Dün de söyledim, ne olur, test, bir yerde olur, bir köyde olur. Bakın, aile hekimliğinde Düzce İlinde bir test yapıyoruz; ama, bunda, 81 ilde, 80 000 köyde aynı anda bir uygulama olursa, yarın uygulamada ciddî sıkıntılarla karşılaşabiliriz; çünkü, bu bilimsel bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu devirden sonra illerin durumunun ne olacağı kesin bir şekilde ortaya konulmamıştır. İllerin araç ve gereç potansiyelleri yok. Dün de söyledim, illerin özel idare bütçeleri çok farklı. Yine söyleyeyim -biraz önce Bayburt milletvekiliyle görüştüm- Bayburt'un 2005 yılı il özel idare bütçesi 2 300 000 Yeni Türk Lirası, İzmir'in 102 000 000 Yeni Türk Lirası, Iğdır'ın 4 000 000 Yeni Türk Lirası...

Değerli milletvekilleri, bunun altyapısını, ne olur, iyi hazırlayalım. Yarın, 1 Marttan itibaren devredeceğiz, devrettikten sonra çok ciddî problemler ortaya çıkacak. Benim konuşmalarım sakın yanlış anlaşılmasın. Benim, uzun vadede veya bunun altyapısı hazırlandıktan sonra, öncelikle Köy Hizmetleri bölge müdürlüklerinin ve dolayısıyla Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kaldırılmaması yolunda herhangi bir düşüncem yok. Ben, yirmiüç yıl bu teşkilatın içerisinde olan birisi olarak... Biraz önce Sayın Safder Gaydalı da bu konuyu çok mükemmel bir şekilde ortaya koydu, o çarkın nasıl işlediğini, çarkın içerisindeki aksaklıkların neler olduğunu bir bilirkişi vukufiyetiyle anlattı. İşte, bunların tespitini yapıp, bunların çözüm yollarını bulup, 1 Martta sıkıntılarla, problemlerle karşılaşılmaması için ne gibi tedbirlerin alınması lazım geldiği hususunun çok ciddî bir şekilde tartışılıp, ortaya konulduktan sonra bu düzenlemenin yapılması lazım geldiği düşüncemi ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, hep söyleniyor "yüzde 76'sı cari harcamalar." Sayın milletvekilleri, yarın, biz, bunu özel idare müdürlüğüne devrettikten sonra, aynı cari harcamalar orada da olmayacak mı; biz, bu personeli il özel idarelerine devrettikten sonra onlara maaş ödemeyecek miyiz? Aynı harcamalar olacak, aynı ücretler onlara ödenecek; ayrıca, çok tecrübeli, yetişmiş personel uygun bir görev bulunamadığı için, atıl bir vaziyette Ankara'da oturacağı için, yatırıma gitmesi gereken o ödenek, o ücret de maalesef, hiç iş yapmadan Ankara'da oturacak olan bürokratlara ödenecek.

Bir endişem daha var: Bu kadar yetişmiş personeli bir anda devredışı bırakırsanız, yarın, illerde bu işin organizasyonunda, koordinasyonunda ciddî problemler ortaya çıkabilir, yarın, bu yetişmiş elemanlara ihtiyaç duyabiliriz; ancak, bunları, maalesef, Ankara'da istihdam edersek, yanlış yaparız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, son cümlenizi söyleyin. Toparlayın, bitirin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hemen toparlıyorum.

Bir hususu da Sayın Bakanımıza iletmek istiyorum. Bugün aldığımız bilgiden kendilerini de bilgi sahibi yapmak istiyorum.

Şu anda, Tarım Bakanlığında, bu kapanma hadisesinden dolayı açıkta kalacak olan bazı üst düzey bürokratların, bölge müdürlerinin başka kurumlara şimdiden atamasının yapılmasıyla ilgili çalışmalar olduğunu ve bazı atamaların da gerçekleşmek üzere olduğunu ifade eden bazı bilgiler bize ulaştı. Eğer bunu yaparsanız, kendi kurumunuz içerisinde bazı üst düzey kamu görevlilerini koruma pozisyonuna düşer, bazılarını da yıllardan beri çalışmış oldukları Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden ayırarak hiç de uzmanlık alanı olmayan, verimli olamayacakları alanlara kaydırırsanız, bundan hem o personel mağdur olur hem de ülke kaynakları boşa harcanmış olur.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Değerli milletvekilleri...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Gaydalı konuşmasında ismimden bahsederek, sanki Köy Hizmetlerinin kapatılması iyi bir iş de, biz buna karşı çıkıyoruz imajı verdi. Müsaade ederseniz, izah etmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Meral, gayet iyi anımsıyorum; sizin düşüncelerinizi iki gündür izlediğini, onlara da saygı duyduğunu söyledi; ama, kendi düşüncesini söyledi; yani, size karşı bir şey söylemediği için, sataşma olarak almak pek mümkün değil; kusura bakmayın.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ben, Köy Hizmetlerinin kapatılmasının ülkeye yarar getirmediğini savunuyorum, o yarar getirdiğini savunuyor; arada fark var.

BAŞKAN - Fark var; fakat, sizin düşüncenize saygı duyduğunu söyledi; yani, bu, size sataşma anlamına gelmez.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkanım, benim ismimi kullanarak, meramımı ters yorumladı...

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.00


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.00

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

726 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, 7 nci madde üzerinde, 10 dakika süreyle soru - cevap işlemini başlatıyoruz.

Sayın Ahmet Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Tabiî, bu sorumuza yazılı cevap da alabiliriz, Tarım ve Köyişleri Bakanımız yok burada; ama, Sayın Bakanımız da cevaplayabilir.

İnsan yaşamı için içmesuyu özel önem arz etmektedir. Türkiye kırsalında, yaklaşık 80 000 ünite bulunmaktadır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, görev alanı içerisinde bulunan yaklaşık 76 000 ünitenin 70 000'ine içmesuyu sağlamış bulunmaktadır. Bu hizmetler, bugüne kadar, özel idare ve vatandaş katkılarıyla birlikte yürütülmüştür. Özel idaresi kuvvetli olan illerin içmesuyu konusunun tamamen çözülmüş olması, bunu göstermektedir.

Bu aşamada, içmesuyu hizmetlerinin mahallî idarelere, yani özel idarelere devrinin problem yaratacağını düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Erdal Karademir, buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakanımız burada yok; ama, ben yine de sormak istiyorum. 3202 sayılı Yasanın 2 nci maddesinin (e) fıkrası uyarınca, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, üç yasal statüde -umuma ait, köylülere devir ve tahsis edilmiş ve eskiden beri köyün kullanımında- bulunan suları, üç birime (köye, bağlılıklarına, askerî garnizonlara) ihtiyacına göre tevzi, tahsis eder, gerektiğinde tahsis şeklini değiştirir. Bu hizmet, il özel idarelerine devredildiğine göre -Türkiye'nin verili sosyolojik yapısı düşünüldüğünde- adil bir dağıtım yerine il genel meclisinde egemen yapının istemine uygun şekilde tahsis edileceğini, bu durumun da birçok sosyal karışıklığa neden olacağını düşünüyor musunuz?

İkinci sorum: Anayasanın "Genel ilkeler" başlıklı 128 inci maddesinin ilk fıkrası "Devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür" hükmüne sahiptir. Tasarı, madde ve gerekçeleriyle, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün memur ve sözleşmeli statüde çalıştırdığı kamu görevlileri eliyle yürüttüğü işleri, büyükşehir belediyeleri ve il özel idareleri tarafından taşeronlar aracılığıyla yapma amacı taşımakta, böylece, taşeronlaşma ve sendikasızlaştırma, âdeta teşvik edilmektedir.

Yine, Cumhurbaşkanının, 5227 sayılı Yasayı geri gönderirken kullandığı gerekçeler arasında, kamu hizmetlerinin hemen tümünün yerelleştirilmesinin ve özelleştirilmesinin yolu açılmaktadır. Merkezî ve yerel yönetimlerin genel idare esaslarına göre yürüttükleri aslî ve sürekli kamu hizmetleri de dahil, tüm kamu hizmetlerinin özel sektöre gördürülebilmesine olanak tanınmaktadır ki, düzenleme, bu durumuyla, Anayasanın 128 inci maddesine aykırı değil midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Mustafa Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakandan, şunları yanıtlamasını diliyorum:

Bu, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü il özel idarelerine bırakıldığı zaman, Türkiye çapındaki eşgüdüm kalkmış olacak. Acaba, bölgeler ve iller arasındaki hizmet eşitliği, uyumu nasıl sağlanacaktır? Özellikle, yoksul bölgelere nasıl hizmet götürülecektir?

Şimdi aynı ücreti alan işçiler, bu yasa çıktıktan sonra ayrı ayrı toplusözleşmeler yapacak; aynı işi yapan, ayrı ücret alacaktır. Böyle mi olacaktır, bu düzenleme yapıldıktan sonra?

Toprak ve su korunması, geliştirilmesi ve kullanımı konusunda Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü söz sahibidir. Bu yasa çıktıktan sonra, bu konuda toprağın, suyun kullanımını, geliştirilmesini ve korunmasını nasıl sağlayacaksınız Bakanlık olarak?

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Selami Yiğit, buyurun.

SELAMİ YİĞİT (Kars) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, doğrudan gelir desteği ödemeleriyle ilgili, 2005 ödemeleriyle ilgili çiftçilerimizi aydınlatırsanız çok sevinirim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Süre doldu.

Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Sorulara, bilahara yazılı olarak cevap verilecektir.

BAŞKAN - 7 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağız.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.08
BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.22

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

726 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 7 nci maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, 7 nci maddeyi tekrar oylarınıza sunup, tekrar karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; 7 nci madde kabul edilmiştir arkadaşlar.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1.- Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün;

a) Mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye Bakanlığınca bu Genel Müdürlüğe tahsis edilen taşınmazlar hariç olmak üzere, bölge ve proje müdürlükleri dahil taşra teşkilâtının kadro ve pozisyonları, personeli, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları, tapuda bu Genel Müdürlük adına kayıtlı olan taşınmazları ve hizmet binaları; İstanbul ve Kocaeli illerinde büyükşehir belediyelerine, diğer illerde il özel idarelerine,

b) Merkez teşkilâtının kadro ve pozisyonları, personeli, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları ile hizmet binaları ve diğer taşınmazları Tarım ve Köyişleri Bakanlığına,

c) 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 25 inci maddesi uyarınca tahsis edilmiş kadrolarında görev yapan personeli, kadrolarıyla birlikte merkezde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı merkez teşkilâtına, taşrada ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı taşra teşkilatına,

d) Ulusal veya bölgesel düzeyde faaliyet gösteren araştırma enstitüleri, Tarımsal Hidroloji Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve bunların döner sermaye işletmeleri ile bunlara ait kadro ve pozisyonlar, personel, tüm varlıklar, araç, gereç ve taşınırlar ile hizmet binaları ve diğer taşınmazlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığına,

e) 3202 sayılı Kanunda yer alan ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilen iskân hizmetlerinde kullanılan ve mülkiyeti bu Genel Müdürlüğe ait veya iskân amaçlı tahsis edilen taşınmazlar ile merkez teşkilâtında iskân görevlerini yerine getiren personel, kadro ve pozisyonlarıyla birlikte Bayındırlık ve İskân Bakanlığına,

f) 2510 sayılı Kanunun ek 34 üncü maddesi ile 3835 sayılı Kanun uyarınca yapılan göçmen konutları ve bu amaçla ayrılan taşınmazlar Toplu Konut İdaresi Başkanlığına,

Devredilir.

Mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye Bakanlığınca, kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş taşınmazlar, İstanbul ve Kocaeli illerinde büyükşehir belediyelerine, diğer illerde ise il özel idarelerine, tahsis amacında kullanılmak üzere tahsis edilmiş sayılır.

Bu maddenin (b) ve (d) bentleri uyarınca, kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde olup da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilen taşınmazların mülkiyeti tapuda re’sen Hazine adına tescil edildikten sonra bu taşınmazlar anılan bakanlıklara tahsis edilmiş sayılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Engin Altay söz istemiş. Sayın Altay aynı zamanda, şahsı adına da söz istemiş. Gruplar adına başka söz talebi olmadığı için, iki konuşma hakkını birleştirmemiz mümkün.

Konuşma süreniz toplam 15 dakika.

Buyurun Sayın Engin Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, değerli mesai arkadaşlarım; Köy Hizmetleri teşkilatının lağvedilmesiyle ilgili kanun tasarısı üzerinde, hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hem de şahsım adına söz aldım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, geçen hafta Türkeli İlçemizde yaşanan çok üzücü bir olayla ilgili Yüce Meclisi ve özellikle de AKP Genel Merkez yöneticilerini bilgilendirmek istiyorum.

Sayın Kapusuz, konunun bu kanunla ne ilgisi var diyebilir. Olay, Türkeli İlçemizin Köy Hizmetleri şantiyesine çok yakın bir yerde cereyan etmiştir.

BAŞKAN - Sayın Altay, isim vermeden Genel Kurula hitap edin.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sataşma var...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sataşma yok.

Değerli arkadaşlar, geçen hafta Türkeli İlçemizde, Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanımız, yanında bir belediye meclisi üyesi olduğu halde, Türkeli Devlet Hastanesine giderler ve hastanenin niye bu kadar soğuk olduğundan bahisle, Türkeli Devlet Hastanesi Müdürümüzü darp ederler. Bu, Türk siyasal yaşamında çok ender görülen vakalardandır. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Merkez yöneticilerini, özel samimiyetlerimize de güvendiğim için, buradan âcizane uyarmak istiyorum ve umuyorum ki, bu vahim olayla ilgili bir tedbir alırlar. Eşkıya, dünyaya hükümdar olmaz. Siyasî erkleri eline geçiren insanların, bu kabil hareketlerle kamu görevlilerini darp etmeye, onları fiilî olarak cezalandırmaya hiç, ama hiç hakları yoktur. Olayı, Yüce Meclisin ve yüce milletin huzurunda kınadığımı ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün lağvıyla ilgili kanun tasarısı üzerinde dün konuşan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Sayın Gündüz, "biz, bu kanunla, köylülerimize halı gibi yol getireceğiz" dedi. Sayın Gündüz, biz, halı gibi yollardan vazgeçtik; özellikle Karadeniz Bölgesinde, insanlar sizden halı gibi yol istemiyor, inanınız ki, kış aylarında; yani, yılın yaklaşık olarak yedi ayında, sadece ve sadece traktörleriyle evlerinin önüne kadar gidebilmek istiyor.

Yine, sevgili dostum, ağabeyim Eyüp Fatsa da dün buradaki konuşmasında, "siz, değişime karşısınız. Değişimden ne anladığınıza bağlıdır. Değişime karşı direnip de başarı gösteren bir örnek dünyada vuku bulmamıştır" dedi. Sayın Fatsa'ya ve Yüce Heyete anımsatmak isterim ki, arkadaşlar, değişme ile yenileşmeyi birbirine karıştırmamamız gerekir. Değişme, bir tür farklılaşmadır. Müspet olabileceği gibi, menfi de olabilir. Mevcut durumdan daha kötü bir duruma geçişin adı da değişmedir. Evet, AKP bu yönüyle, değişimci bir parti, varsın olsun; ama, Cumhuriyet Halk Partisi, biliniz ki ve milletimiz de bilsin ki, yenileşmeci bir partidir ve seksenbir yıldan beri olduğu gibi, bundan sonra da yenilikçi ve yenileşmeci tavrını sürdürecektir. Zira, yenileşme, hep iyiye hep doğruya hep güzele gidiştir.

Değerli arkadaşlar, yine, bu vesileyle, bu Parlamentonun işleviyle ilgili de bir düşüncemi Yüce Heyetinize arz etmek isterim. Hepimizin malumu olduğu gibi, yürürlükteki Anayasamızda da yazıldığı ve belirtildiği gibi, Türkiye'de parlamenter demokrasi vardır. Parlamenter demokraside kuvvetler ayrılığı prensibi vardır, geçerlidir; ama, iki yasama yılını doldurmuş Yüce Meclisimiz 22 nci Dönem Parlamentosu, parlamenter demokrasinin işlevinin son derece minimumlaşmasına vesile olmuştur, olmaktadır.

Üçüncü yasama yılımızın henüz başlarındayken, AKP Grubunu bir kere daha samimiyetle ve iyi niyetle uyarmak isterim ki, parlamenter demokrasi işlemelidir. Kuvvetler ayrılığı prensibi, bizim, asla ve asla bozmamamız ve taviz vermememiz gereken bir prensip olarak kalmalıdır. Yoksa, demokrasiden de bahsetmemiz mümkün değildir.

Yani, şunu söylemek istiyorum...

BAŞKAN - Engin Bey, bir dakikanızı rica edeyim.

Değerli arkadaşlarım, gördüğüm kadarıyla sizi bile rahatsız eden bir uğultu var. Bu uyarıyı sık sık yapıyoruz, tekrar yapmak durumunda kalmayalım. Lütfen, aranızdaki konuşmaları, telefon konuşmalarını kesin ve konuşmacıyı dinleyelim. Bu uğultu sadece konuşmacıyı değil, diğer arkadaşlarımızı da rahatsız ediyor. Lütfen, uğultuya neden olmayalım.

Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İktidar milletvekillerimiz, beni genellikle büyük bir zevkle dinlerler, bunu biliyorum, yine riayet edeceklerdir. Karar yetersayısı için geliyorlar, doğruları ve gerçekleri dinlemeye gelince kaytarıyorlar mı acaba, bilemiyorum; ama, tabiî, burada söylediğimiz her şeyde sizin de yarar bulacağınız, bilgi sağlayacağınız, sizler için de faydalı olacak şeyler vardır.

Değerli milletvekilleri, özetle demek istiyorum ki, herkes işini iyi yapmalı ve herkes sadece işini yapmalıdır; yani, yürütme, yasamayı; bir, by-pass etmemelidir; iki, yasama organı üzerinde büyük bir tahakküm kurmamalıdır. Yani, şunu söylemek istiyorum: Bu sıra sayıları belli olan kanun tasarılarını, çok keyfî olarak, Parlamento gündemine indirip indirip geri çekip, sonra tekrar indirip, böyle, milletvekillerinin bu tasarıları, bu sıra sayılarıyla çıkan tasarıları okumak ki, her milletvekilinin görevidir, bu okunmadan buraya da gelinmemesi lazımdır. Ama, gördük ki, bugün, bir önerge verildi; AKP Grubu kabul etti; Grup Başkanvekili oradan bağırıyor "hayır hayır" diye. Anlaşılıyor ki, tasarı okunmadığı gibi, burada konuşulanlar da dinlenilmiyor.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Dinliyoruz!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yine dün, Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili arkadaşımız, muhtarların özlük haklarıyla ilgili, 37 nci maddeye dayalı olarak, Meclis Başkanlığından, kanun teklifinin doğrudan Genel Kurula indirilmesini talep etmiş ve bir şaşkınlığınızla, bu kabul edildi. Çok şükür kabul edildi; ama, Grup Başkanvekiliniz de isyan etti.

Şimdi, buradan, ben, bütün muhtarlarımıza şikâyet ediyorum; Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun getirdiği teklifin gündeme alınması kabul edildi; kanun teklifi burada görüşülecek; ama, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin oylarıyla ve sizin şaşkınlığınızla, yanlışlıkla parmak kaldırmanız sonucu bu teklifin gündeme alınması kabul edilmiştir; bütün muhtarlarımız da bunu böyle bilmelidir.

BAŞKAN - Sayın Altay, bütün kararlar, burada milletvekillerinin özgür iradesiyle alınıyor.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Burada yaşanan bir olayı söylüyorum... Anladım Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Maksadınızı aştınız.

BAŞKAN - O özgür iradenin tecellisiyle muhtarlarla ilgili teklif gündeme alındı; bunu şaşkınlık olarak nitelendirmeyelim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - AK Parti sıralarından da el kaldıranlar vardı; onların hakkını yemeyelim.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yahut, iyi niyetle, AK Partili arkadaşlar...

BAŞKAN - Düzeltin lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ben, onu, deminki önerge için söyledim Sayın Başkan. Muhtarlarla ilgili çok iyi niyetli arkadaşlarımız olduğu için, AKP milletvekillerinden de müspet oy verildiği için bu geçti. Her neyse, konumuza dönüyorum.

Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetleri, iki kelimedir; köy, hizmetleri. Bu iki kelimeyi duyan herkes, bu konuyla ilgili değildir; yani, zannetmeyin ki, dün ve bugün görüştüğümüz bu tasarıyla ilgili olarak, Türkiye'de yaşayan 70 000 000 insan, Parlamento Köy Hizmetlerini görüşüyor diye düşünüyor. Burada, yaklaşık olarak 45 000 Köy Hizmetleri işçisi, 10 000 civarında da bürokrat ve Köy Hizmetleri teknik elemanı, konuyu birinci derecede, kendi hayatiyetleriyle ilgili olduğu için dikkatle takip ediyorlar; ama, değerli arkadaşlar, konunun asıl sahibi, Türkiye'de köylerde yaşayan 30 000 000 civarındaki yurttaşımızdır, yani köylülerimizdir, Büyük Atatürk'ün "milletin efendisi" diye iltifat buyurduğu Türk köylüsüdür.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, biz, Divan olarak, sayın konuşmacıyı uyarıyoruz, tek tek arkadaşların da uyarması kaos yaratıyor, karışıklık yaratıyor, bizim uyarımızla yetinmek gerekiyor. Uyarmadığımız zaman, gelip bizi uyarırsanız, uyarıyı hemen, anında yerine getiririz. O da gürültü yaratıyor. Ben buradan görüyorum, milletvekili arkadaşlarımız kulaklarını kapatarak gösteriyorlar o gürültüden rahatsız olduklarını. Yani, ses kirliliği yaratmamamız da gerekiyor, başkalarının kulaklarını da rahatsız etmememiz gerekiyor.

HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Çok bağırarak konuşuyor...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Peki, olur... Sesi kısayım buradan...

BAŞKAN - Biz uyarmadığımız zaman -ola ki atlarız- bizi uyarın, biz uyaralım ve burada, nezih bir toplantı ortamında bu işi yapalım.

Teşekkür ederim Sayın Engin Altay.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, yerinizden uyarmanıza gerek yok. Burada, AKP Grubu adına, şahıs adına söz alıp düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz, bir.

Bu Parlamentoda ve bundan önce, başka binalarda çalışan Parlamentolarda, bu kürsülerden çok daha sert, çok daha ağır eleştiriler muhalefet mensuplarınca yapılmıştır. Ben, yıllarca da Parlamentoyu izleyen bir birey olarak, vatandaş olarak, sizin kadar hazımsız ve tahammülsüz bir grup da görmedim.

ABDURRAHMAN ANİK (Bingöl) - Hakaret etme...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hakaret falan etmiyorum ben... Hakaret varsa, gelir buradan cevap verirsin. Ne ilgisi var hakaretle Sayın Anik?! Siz de, Türkeli'nde müftülük yapmış bir arkadaşımızsınız.

ABDURRAHMAN ANİK (Bingöl) - Ne alakası var?!.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ne ilgisi var hakaretle?! Ben, burada, düşüncelerimi söylüyorum.

BAŞKAN - Sayın Altay, Genel Kurula hitap edin, karşılıklı konuşmayın.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yani, biraz daha şey yapsanız, Türkeli'ndeki İlçe Başkanınız gibi, neredeyse, bizi döveceksiniz burada. Böyle şey olur mu?! Konuşacağız burada...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Boğazını sıkan mı var; ne bağırıyorsun?!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Zülfü Bey, dur allahaşkına yahu!.. Sen bari dur yahu!..

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Bağırma diyorum.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Peki; ses mi fazla; tamam, buradan kısarım.

Ben diyorum ki, bu tasarıyla, zaten fazlaca siyasallaşmış olan Köy Hizmetlerinin dozerlerini tank yapacaksınız, greyderlerini makineli tüfek yapacaksınız, nafıaları, kamyonları da otomatik tabanca yapacaksınız; yani, bunları siyasî bir silaha çeviriyorsunuz. Bu, doğru olmayacaktır. Bu, şık olmayacaktır. Türkiye nüfusunun yüzde 35'inin hayatî bir kurumudur Köy Hizmetleri. Özellikle Karadeniz Bölgesinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve Doğu Anadolu Bölgesinde 70 000 yerleşke felç durumdadır. Değerli arkadaşlar, biraz sonra rakam vereceğim size.

Köy hizmetleri deyince, akla, kırsal kesimdeki yerleşkelerimizin yol ve su meselesi gelir, sonra köprü gelir, sonra HİS gelir, toplulaştırma gelir. Belki, HİS'i burada hiç bilmeyen de vardır; olabilir, hayvan içmesuyu göleti. Yani, yaylalardaki hayvanların içeceği suyla ilgili gölet yapan bir kurumdan da bahsediyoruz; ama, bir şeyi söylememiz lazım. Ben, Boyabat'ın bir köyünde, temmuzda, yazın sıcağında, arabanın direksiyon kutusunu dağıttım yolun bozukluğundan. 2003'ün kışında da, Sinop'un Avlağısökü Köyünde mahsur kaldım.

İki yıldır iktidardasınız. Şimdi, Köy Hizmetlerinin -tam tabirle- iki tane sorumlusu var; Köy Hizmetleri il müdürlerimiz 2 kişiye karşı sorumlu, devletin valisine karşı sorumlu ve iktidar partisinin ya da Köy Hizmetlerinin bağlı olduğu bakanlığın mensup olduğu partinin il başkanına karşı sorumlu. Bu, bir realite; bu, iki yıldır değil, ellidört yıldır böyle, yıllardır böyle bu. Köy Hizmetleri siyasallaşmamış demiyorum, siyasî bir tahakküm ve baskı altında değil demiyorum; ama, şimdi, 2 kişiyle uğraşan Köy Hizmetleri il müdürleriniz, bu kanundan sonra en az 15 kişiyle, bu illerin nüfus oranıyla ilgili olarak -mesela Sinop'ta 22 kişiyle uğraşacak, Samsun'da 35-40 kişiyle uğraşacak- 10'larca sayıda amirle uğraşacak Köy Hizmetleri il müdürleri. Böyle bir il müdürünün ya da özel idareye bağlı bir kurum olarak, yasa çıktıktan sonra bu kurumun köylere hizmet götürme ünitesinin sorumlusunun başarılı ve verimli olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Burada Başbakanlıktan gelen gerekçelere baktım da, çoğuna güldüm, daha vahim şeyler ortaya çıkacak.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de 92 762 kilometresi asfalt, 1 768 kilometresi beton, 130 744 kilometresi stabilize ve 55 589 kilometresi toprak tesviye olmak üzere 291 585 kilometrelik yol ağını konuşuyoruz. Siz şimdi diyorsunuz ki, ey ahali, ey Türkiye, harç bitti, amele paydos, Köy Hizmetlerini kapatıyoruz, 200 000 kilometre problemli yolunuz var.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Değil... Değil...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Kapusuz, koskoca devletin yapamadığını, Sinop İl Özel İdaresi, 6,5 trilyonluk bütçeyle -ki, bu bütçenin içerisinde sağlık, kültür, spor, eğitim vesaire her şey var- nasıl yapacak?! Yani, hükümet şunu söyledi mi, söyledi de ben mi duymadım: Efendim, biz, problemli illere, küçük illere ekstra kaynak yaratacağız dedi de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sürem doldu mu?..

Zaten, süremin 3 dakikasını Sayın Başkan kullandı, 5 dakika eksüre verilir.

Sayın Başkan, bitiriyorum; yani, toparlamaya çalışacağım.

BAŞKAN - Ara vermelerden dolayı size bir süre daha tanıyorum; ama, lütfen, toparlamaya çalışın.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, şimdi sizlere çok basit örnek vereceğim. Sinop İlinde 646 kilometre asfalt yolumuz var; ama, toplam köy yolu ağımız 4 863 kilometre; yani, neredeyse onda 1'i asfalt. Bakın, bir örnek de Isparta'dan vereyim; Isparta'da yaşayan yurttaşlarımız sakın yanlış anlamasınlar; ben, bir dengesizliği ortaya sermek zorundayım ve iktidara, bu dengesizliği nasıl çözeceğini de buradan soruyorum.

Bakın, Isparta'da ise 1 288 kilometre asfalt, toplam yol 1 900; yani, yarısından çoğu asfalt. Sinop'ta onda 1'i asfalt, gerisi toprak ve stabilize; ama, Isparta'da yarıdan çoğu asfalt, Edirne'de yarıdan çoğu asfalt; Gaziantep'te durum çok daha farklı, toplam 2 800 kilometre köy yolunun 2 206 kilometresi asfalt; yani, diyorum ki, Gaziantep bu meseleyi çözmüş, iyi ki de çözmüş; Gaziantep'te yaşayan yurttaşlarımız da bizim yurttaşlarımız; ama, Sinop gibi, Artvin gibi, Şırnak gibi, Gümüşhane gibi, Kastamonu gibi illerimizin durumu ne olacak? Tamam, hantaldır, atıldır, keşke zamanım olsa da gerekçelerle ilgili düşüncelerimi de söylesem; ama, bu illerin durumu ne olacak sayın milletvekilleri?

4 863 kilometre köy yolunun 600 kilometresi insan onuruna yakışır şekilde; gerisi, yani, 4 200 kilometresi insan onuruna da yakışmıyor, Avrupa Birliği normlarına da yakışmıyor. İnsanımız bu halde. Bu durumu çözmek bizim görevimizdir. Ben demiyorum ki, bu, iki yılda oldu, demiyorum ki, niye iki yılda çözmediniz. Sayın Can bakıyor; iki yıldır Sinop'a yol yaptınız mı? Yapmadınız, yaptık diyemez; ama, bu bir realite, bu sorunu çözmek zorundayız.

Bakın, yine, basit bir örnek: Sinop'un 2004 özel idare bütçesi 6,5 trilyondu. Arkadaşlar, şimdi de, 2005'te de yine 6,5 trilyon. Sinop'un köy yolu ağı 4 800, Tokat'ın 4 400. Tokat'ın özel idare bütçesi ne kadar; 25 trilyon; Sinop'un 5 katı. Şimdi, bu dengesizliği, bu sorunu, hükümet, çıkmalı, buradan "ben bu meseleyi böyle böyle böyle çözeceğim" demeli; bunu demiyorsanız, kanun yapma tekniği bakımından son derece sakat, Anayasaya aykırılık bakımından son derece sakat bu tasarıyı buraya getirmemeliydiniz.

Bu arada, TEMA kıyamet koparıyor. TEMA, hepimizin saygı duyduğu çok değerli bir kurum, kıyamet koparıyor. TEMA "toprak ve su meselesi ulusal bir meseledir, stratejik bir meseledir. 81 parçada karar organı haline getiremezsiniz; suyla ilgili, toprakla ilgili 81 ayrı karar mercii yaratamazsınız; bunu yapamazsınız" diyor. Burada TEMA'ya saygı duymayan bir parlamenter yoktur.

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Toparlıyorum.

Şimdi, ben, bu yönüyle diyorum ki, tabiî, bu arada, Köy Hizmetlerinde çalışan 53 600 personel -Sayın Genel Müdür başta, bölge müdürleri, il müdürleri, teknikerler ve o zor şartlarda, karda kışta yol açan, yol yapan, hayatını tehlikeye atan Köy Hizmetleri personeli- ne yapacak? Bunlar da oradan oraya itilip kakılacak. Şimdiden bu başladı. Bunu da biliyorum.

Değerli arkadaşlar, ticaret ve rant yönetimine çevirmemeliyiz bu meseleyi. Türkiye'de 70 000 yerleşkenin aşağı yukarı 50 000'inin yol sorunu var. Bu sorunları 81 parça çözüm merkezi haline getirip de burada yeni şirketler, yeni yol yapım firmaları, şunlar, bunlar yapılamaz, yapılmamalı; ama, gidiş o gidiştir. Köy Hizmetleri, bir siyasal rüşvet ve tehdit merkezi olmamalıdır.

Sayın Başkan, müsaade ederseniz, arkadaşlar "sen çözüm olarak ne öneriyorsun" diye belki sorabilir, bunu da bir iki cümleyle söyleyeyim.

BAŞKAN - Sadece iki cümleyle, evet.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Muhalefet, sadece eleştirmez, muhalefet, çözüm önerisini de getirmek zorundadır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de bir çarpıklık var. Var mı; var. Türkiye'de 81 ilin 40-45 tanesi köy yolu meselesini bitirmiş, 35-40 ilde de çok ciddî sorun var, hele hele Sinop'un da içerisinde olduğu 14-15 ilde çok büyük sorun var.

Gelin, iktidar olarak şunu yapın: Sinop'un da içerisinde bulunduğu 10-15 il için "bir afet oldu, olağanüstü bir hal oldu; bir ulusal proje geliştiriyoruz, Türkiye'de köy yolu ulaşım meselesi bakımından büyük sıkıntı yaşayan bu 10-15 ilin sorunlarını iki yılda çözmek için şu kadar milyon Yeni Türk Lirasını buraya koyuyorum kardeşim ve bu 10-15 ilin sorununu da iki yıl içerisinde çözüyorum" deyin, biz de sizi alkışlayalım; yoksa, tahammül etseniz de etmeseniz de buradan sizi eleştirmeye, buradan sizi engellemeye devam edeceğiz.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına Erzurum Milletvekili Sayın Ömer Özyılmaz; buyurun.

Sayın Özyılmaz, konuşma süreniz 5 dakika.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu Meclisin önceki Meclislere göre bazı güzel tarafları var. Bunlardan biri de, uzlaşma kültürünün yaygınlaşmış olmasıdır. Bu, Türkiye'de herkesin takdir ettiği bir durumdur. Belli zamanlarda çok güzel uzlaşılar ortaya koyarız; ama, belli kanunlarda, arkadaşlarımız, kastı aşan birçok tavır ve söylem ortaya koyuyorlar. Aslında, buna bir gerek yoktur. Birbirimizi suçlamak ya da belden aşağı vurmak yerine, birbirimizi anlamaya, daha güzel teklifler, öneriler getirmeye gayret edersek, ülkemiz, bundan daha çok yararlanacaktır; bunu, hepimiz biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, şu anda görüştüğümüz tasarının özü, bir defa, insan sorununa yönelik değil, sistem sorununa yöneliktir. Yani, ülkemizde, hepimizin bildiği gibi, bir merkezî sistem vardır. Merkezîleşmiş, hantal yapı haline gelmiş, dünyanın belki hiçbir ülkesinde olmayan bir merkezî yapı vardır. Bu yapı, ülkemizdeki bu merkezî sistem, bu hantal haliyle, bu şişmanlamış haliyle, önce, gelirlerini aşan harcamalar yapmaktadır. İkincisi, kaynakları verimli ve yerinde kullanamamaktadır. Üçüncüsü, gerçekten bir performans düşüklüğü olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir.

Ayrıca, merkezî otoriteye bağlı birimler politika üretmekte zorluk çekmektedir; çünkü, politika üretecek zaman, zemin ve ortam müsait değil.

Bir diğer önemli husus: Merkezdeki birimler taşraya liderlik yapamamaktadır.

Bundan dolayı da, dünyanın her tarafında terk edilmiş olan bu merkezî, anamerkeziyetçi yapı ülkemizde değişmeye başladı. Özellikle, AK Parti Hükümetimiz döneminde, bu manada ciddî adımlar atmaya başladık değerli arkadaşlar, bunu hepimiz biliyoruz.

Şimdi, bu yapıdan dolayı ülkemizde birçok huzursuzluklar, yolsuzluklar, yozlaşmalar meydana gelmektedir ve önümüzü tıkayan önemli bir engel durumundadır. Bu durumları yaşayan kurumlardan birisi de şu anda görüştüğümüz kurumdur. Dolayısıyla, ülkemizin pek çok kurumunda olduğu gibi bu kurumda da ciddî değişimler olmalı, Anayasamızda olduğu gibi yerinden ve merkezden yönetim anlayışı burada da geçerli olmalıdır.

Şu anda arkadaşlarımız, özellikle muhalefete mensup milletvekili arkadaşlarımız çok karşı çıkıyorlar; ama, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yeni kurulmuş bir teşkilat değildir, daha önceden de vardı, ama, isimleri değişikti, anlayışlar o gün değişikti. Mesela, ilkönce Yol Su Elektrik ismi vardı, daha sonra Toprak Su ismini aldı, daha sonra değişik bir isim daha aldı, en son Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü oldu. Bir değişim söz konusu olmuştur şimdiye kadar.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Toprak Su ayrıydı Sayın Özyılmaz.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) - Şimdi de, biz kurumu lağvetmiyoruz, biz kurumu ortadan kaldırmıyoruz, bir değişimle daha aktif, daha mükemmel bir hale gelmesi için bir çalışma içerisindeyiz, bunu hepimiz bilmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, şunu hepimiz bilmemiz lazım ki, dünyada özellikle günümüzde değişim şarttır; elbette, bu değişimin müspete doğru gitmesi hususundaki inisiyatif de bizim elimizdedir. Değişimin müspete doğru gitmesi için hepimiz gayret sarf etmek mecburiyetindeyiz; ama, şunu hepimiz bilmemiz lazım ki, değişimin gerçekleşebilmesi için şu iki hususa dikkat edilmesi gerekir: Bunlardan birincisi, geçmişe körü körüne aşırı derecede bir bağlılık göstermemek lazımdır. Geçmişte güzellikler olduğu gibi, bugün işimize yaramayan kurumlar da, anlayışlar da olabilir. İşte, onları ayırt etmek ve onlardan kurtulmak lazımdır. Körü körüne geçmişe bağlanmak ya da bugünkü kurumlara körü körüne bağlanmak hiç kimseye fayda getirmeyecektir.

İkincisi, değişimin olabilmesi için, değişimin müspete doğru yürüyebilmesi için geleceğe yönelik ciddî ve tutarlı yenilikler üretmek elbette şarttır.

Değerli arkadaşlar, işte, ikibuçuk yıla yakın bir zamandan beri, Meclisimizde, AK Parti Hükümetimizin ciddî çalışmalarıyla ve Meclis olarak bizlerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ömer Bey, lütfen, toparlayın.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum ve toparlıyorum Sayın Başkan.

AK Parti Hükümetinin ve Meclisimizin yaptığı çalışmalarla, ülkemizin hukuk yapısında, yönetim yapısında, dışpolitikasında, eğitim sisteminde, sağlık sisteminde, yerel yönetim kavramında ve daha pek çok alanda çağdaş yeni modeller, kavramlar ve yaklaşımlar ürettik. Bunlar, bu Meclisimize sevk edildi ve bunların pek çoğu da -bir kısmı ortaklaşa, bir kısmı da Meclisimizin çoğunluğunun verdiği oylarla- yasalaştı ve şu anda uygulanıyor. İşte, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yeni bir yapıya bürünmesi, yeni bir anlayışla, 81 ilin düşüncesiyle, 81 ilin çalışmasıyla, lokomotifiyle daha güzel hizmetlerin yapılması için -ki, çağdaş yönetim anlayışı budur zaten- bu çerçevede bir yasa tasarısı vardır ve bu tasarı şu anda burada görüşülüyor.

Aslında, buraya gelip, yasa tasarısıyla ilgisi olmayan tenkitler yöneltmek yerine, arkadaşlarımız daha iyi şeyler, daha iyi teklifler, daha iyi öneriler getirirlerse, ülkemiz açısından, bu daha yararlı olacaktır; ama, şunu hepimiz bilelim ki, ülkemizin birikiminin bir yansıması olan bu yasa tasarısı ülkemiz için hayırlı olacaktır; biz buna inanıyoruz.

Bu düşüncelerle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Toplam 10 dakika sürecek olan soru-cevap işlemini başlatıyorum.

Sayın Ahmet Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Vasıtanızla şu soruyu yöneltmek istiyorum: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 1965 yılından bu yana, tarımsal altyapı, yol, içmesuyu ve iskân konusunda büyük hizmetler yapmıştır; özellikle ulaştırma konusunda, 1965 yılında 22 000 kilometre olan yol ağı, bugün, 292 000 kilometreye çıkmıştır. Dünya çevresinin yaklaşık yüzde 75'ine eşit uzunlukta bir yol ağı bulunmaktadır. Türkiye'de ulaşılamayan ünite kalmamıştır. Bu konuda, kırk yıllık süreç içerisinde, özel idarelerin de büyük katkıları olmuştur. Bugüne kadar müştereken yürütülen bu hizmetlerin, uzman personel ve makine parkıyla birlikte, özel idarelere devrinin hizmetleri aksatacağını düşünmekte misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı; buyurun.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, aracılığınızla, Bakanımdan şu sorumun cevaplandırılmasını arz ederim: Seçim bölgemizde kış şartları çok ağır geçmektedir. Belediyelerimizin imkânları sınırlıdır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kar mücadele araçları için Erzurum Büyükşehir Belediyemizin talebi bulunmaktadır. İhtiyacın çok fazla olduğu bu ayda söz konusu makinelerin Erzurum'a gönderilmesi mümkün müdür?

Teşekkürler.

BAŞKAN - Sayın Erdal Karademir; buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakana sormak istiyorum; yabancı sermaye kesimi, hem özel sektör şirket kimliğiyle hem de dernek, vakıf yasalarının Avrupa Birliğine uyumlu kılınmasıyla, sivil toplum kuruluşu kimliğiyle, ülkenin her kademesinde, karar organlarında yer alır duruma getirilmiştir; Amerikan Cargill Firması yetkilisinin Şeker Üst Kurulunda olduğu gibi. Yasalaştırdığınız Yerel Yönetimler Yasasından da görüleceği gibi, yabancı uyruklu kişilerin, hizmetten yararlananlar olarak, hizmet ve yönetimde karar hakkı talepleri oluşmaya başlamıştır. Bu anlamda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması, görev ve yetkilerinin il özel idarelerine devredilmesiyle, toprak, su ve yol yönetiminde yabancı sermaye temsilcilerinin yer alması mı amaçlanmaktadır?

İkinci bir sorum: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün tasfiyesini amaçlayan bu tasarı, toprak ve su kaynaklarının yönetimini il meclislerine tümüyle terk ederken nasıl bir denetleme ve kontrol mekanizması öngörmektedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın İzzet Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, esasında sorumu IMF'yle stand-by anlaşmalarını yürüten Sayın Bakanımız orada otururken hazırlamış idim, yine de Sayın Bakanımız henüz burada, sorumu sormak istiyorum.

Ekim ayında bir ekonomi köşeyazarı, personel sayısındaki azalma ile Köy Hizmetlerinin kapatılması arasında bir bağ kuruyordu; onu, uzun olduğu için okumayacağım. Şimdi ben, soruyu kısa olarak soracağım.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması, IMF stand-by niyet mektubu görüşmeleri ve metinlerinde ivedi bir amaç olarak ortaya konulan personel azaltımı ve personel giderlerinin kısılması hedefinin bir parçası mıdır?

2005 Bütçesinde iç, dış faiz ödemeleri için gerekli kaynakları garantiye almak için personel maaşlarını dondurmak yeterli olmuyor. Eğer, personel sayısında ciddi bir azalma olmazsa, IMF'nin istediği bütçe yapısı kurulamıyor. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması, IMF bütçesinin gizli anlaşmasında başlıca tedbir olarak mı düşünülüyor?

Yine, buna bağlı olarak üçüncü bir sorum da şu: Bildiğiniz gibi, biraz evvel konuşmamda da söylemiştim, 48 000 memur ve işçinin iki ilde büyükşehir belediyelerine, 79 ilde özel idarelere aktarılmış olması, bir bakıma kamu memur ve işçisinin, kamu çalışanı sıfatını yitirmesi anlamına gelecek. Yani, bu tedbir, IMF'nin iç ve dışborç ödemelerini garanti altına alma bekçiliğinin bir parçası mı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Son  soru Sayın Bayram Meral'in.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım, müsaadenizle, Sayın Bakanıma bir soru sormak istiyorum.

Basından okuduğumuzda edindiğimiz bilgiye göre, bazı valilerimiz makine parkının iller itibariyle çok olduğunu, bunların bir bölümünün satılacağını ifade etmektedir. Eğer, örnek istiyorsanız, Trabzon Valimiz.

Makine parkının satılması veya hurdaya ayrılması demek, bu makinelerde çalışan personelin işsiz kalması demektir, boş kalması demektir. Bu durumda iki şık ortaya çıkmaktadır;

1- Bu çalışan insanların resen emekliliği söz konusudur,

2- İş akitlerinin feshedilmesi söz konusudur.

Bu iki konunun da olmaması hususunda Sayın Bakanımız güvence veriyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, hatadan dolayı burada bir eksiklik oluştu; süre 5 dakikaya yaklaşıyor.

Son soru Sayın Bölünmez'in; buyurun.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, bütçeler malumunuzdur; Mardin İl Özel İdaresinin 2004 yılı bütçesi 12 trilyondu, şu anda 2005 yılı bütçesi ise 15 000 000 Yeni Türk Lirasıdır.

Köy Hizmetlerini devrettiğimizde, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü için 2005'te düşündüğümüz ve buradan çıkardığımız bütçedeki payı Mardin'e ne şekilde aktarılacaktır? Eğer nüfusa göre aktarılacaksa, Mardin'in geri kalmışlığı ve yollarımızın durumu gözönündedir, yeterli olmayacaktır. Zaten, araç-gereç yönünden de büyük şehirlerle kıyaslaması ortadadır. Bu konudaki bilgilerinizi almak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan maddeyle ilgili olarak milletvekili arkadaşlarımızın sordukları sorulara, esas itibariyle yazılı; ama, birkaç hususa ise sözlü olarak cevap vereceğim.

Sayın Mustafa Ilıcalı'nın kar mücadelesinin zor olduğu bölgelere yönelik düşüncesine gelince; bu, zaten, mümkün olduğu ölçüde, her yıl yapılmaktadır, bu yıl da belli ölçüler içerisinde yapılacaktır. Zaten, bununla ilgili destekler vaktinde başlamıştır.

Sayın Erdal Karademir'in sorduğu soru, özellikle toprak, su kaynaklarımızın korunması konusunda, Köy Hizmetlerinin görevinin sona ermesi ve bunların özel idareye devredilmesiyle ilgili konuda bir aksaklık, bir eksiklik...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, müsaade eder misiniz.

Değerli arkadaşlarım, aranızdan, kulaklarını gösterip de rahatsız olduğunu belirten üye arkadaşlarımız var, özellikle hanım üyelerimiz var. Tekrar tekrar uyarıyorum; lütfen, aranızda konuşmayın. Sayın Bakanın söyledikleri duyulmuyor. Uğultu, diğer arkadaşları da rahatsız ediyor. Lütfen, Sayın Bakanı dinleyelim, sessiz bir ortam sağlayalım.

Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Uyarılarınız için teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Karademir'in ifade ettiği, bu yabancı sermaye, onun Türkiye'de çalıştığı kurumlar, bunların etkinlik kazanmasıyla ilgili hususlar ve bunun devamında toprak ve su kaynaklarımızın yönetimi konusuna gelince; bu hususta tek yetkili Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz değil; asıl yetkili kurum Tarım Bakanlığıdır. Tarım Bakanlığı, bu görevlerini, bu ülkede, makro çapta yapmaya devam edecektir. Dolayısıyla, bu hususta dile getirdikleri kaygının çok kuvvetli bir delili olmadığını ifade edebilirim.

Sayın İzzet Çetin'in, böyle, çevreden merkeze gelmek için çok özel gayret göstererek söylediği hususla ilgili, yani IMF'yle ilgili konuda, ben, dünkü konuşmalar sırasında, sorular sırasında cevap verdim. Ne Dünya Bankası ne IMF, Köy Hizmetlerinin kapatılması konusunda bir tek soru yöneltmediler bana. Diyeceksiniz ki, belki size yöneltmediler...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Orada... Orada...  Senden de gizlenmiş...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Ama arkadaşlarım, bizim iktidara geleceğimizi kimse tahmin etmedi ve biz, parti programımızda, hükümet programımızda bunları daha önce de belirttik. Dolayısıyla, bu bağı böyle kurmanız... Belki siz ifade ediyorsunuz; ama, bence, bu ilgiyi kurmak çok kolay değil; yani, mantıkî taraf biraz zayıf. Biraz, onu...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yalnız, bir ekonomi yazarı da aynı şeyi soruyor.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Peki efendim.

Efendim, ben, saygıdeğer milletvekillerimizin diğer sorularına yazılı olarak cevap vereceğimi ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, maddeyle ilgili 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "bölge ve proje müdürlükleri dahil" ibaresinin çıkarılmasını ve madde metnine ikinci fıkra olarak aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye Bakanlığınca bu Genel Müdürlüğe tahsis edilen taşınmazlar hariç olmak üzere, bölge ve proje müdürlüğü teşkilatlarına ait kadro ve pozisyonları, personeli, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları, tapuda bu genel müdürlük adına kayıtlı olan taşınmazları ve hizmet binalarının mevcut bölge ve proje müdürlüklerinin hizmet götürdükleri iller arasındaki dağılımı ve bu dağılımla ilgili usul ve esasları Bakanlar Kurulunca belirlenir.

 

Eyüp Fatsa

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Hüsnü Ordu

 

Ordu

Tekirdağ

Kütahya

 

Fehmi Öztünç

Fahri Keskin

Mehmet Kerim Yıldız

 

Hakkâri

Eskişehir

Ağrı

 

Nusret Bayraktar

Vahit Kiler

 

 

İstanbul

Bitlis

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bölge müdürlüklerinin kapatılmasıyla iller arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yetersayısı arayarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, titizlikle sayılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Burada, arkadaşlarımızın takdiriyle kılpayı gibi gözüküyor.

Aslında, alışıyoruz salonda ne kadar insan olduğuna; ama, öyle çok tartışmasız bir karar yetersayısı yok. Oylamayı bitirdik ve sayım da yaptık.

Şimdi, karar yetersayısıyla ilgili oylamayı elektronik cihazla tekrarlayarak, sağlam bir sonuca varmamız gerekiyor. Salonda bulunanları 120 civarında,  130 civarında görüyoruz; onu hata payıyla düşünseniz bile, 139 sayısını bulmak zor oluyor.

O nedenle, elektronik cihazla oylama yapacağız.

3 dakika süreyle sistemi açacağız ve önergeyi oylayacağız.

Sisteme giremeyenler pusula göndersinler ve pusula gönderenler Genel Kurulu terk etmesinler.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2.- Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bölge ve proje müdürlüklerine ait döner sermaye işletmeleri Maliye Bakanlığının belirleyeceği usûl ve esaslara göre tasfiye edilir. Bu işletmelerin kadro ve pozisyonları, personeli, borç ve  alacakları, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları, İstanbul ve Kocaeli illerinde büyükşehir belediyelerine, diğer illerde il özel idarelerine devredilir.

Devredilen veya tasfiye edilen döner sermaye işletmelerinin, devir veya tasfiye tarihi itibarıyla tespit edilen kârları, 3202 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin onuncu fıkrasında yer alan üst sınırın ilgili malî yıl başından tasfiye edildiği tarihe kadar geçen sürenin bir yılla orantılı olarak hesap edilecek üst sınır dahilindeki kısmı üretimi teşvik primi olarak dağıtılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı.

Buyurun Sayın Gazalcı. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat Yasasında değişiklik yapılmasıyla ilgili tasarı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; tümünüzü saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, verimli olmadığı, hantal olduğu ve masraflı olduğu gerekçesiyle, il özel idarelerine devrediliyor. İleri sürülen sava göre, bu tasarı yasalaşırsa, daha verimli hizmet olacak, daha az masraflı, daha çabuk hizmet köye ve köylüye gidecek! Peki, bu nasıl olacak? Bu yasa çıkar çıkmaz, gerçekten, köye, köylüye daha büyük hizmet, daha verimli hizmet mi gidecek?

Değerli arkadaşlar, önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hizmetlerini düşünelim; bu olabilir mi, olamaz mı... Burada, arkadaşlarım da söyledi, ben de yinelemek istiyorum. 293 000 kilometrelik bir yol ağı var köylerde ve bunun 100 000 kilometresi asfalt. Devlet ve il yolları ağı ise, yalnızca 61 000 kilometre.

Değerli arkadaşlar, şimdi -il özel idareleri yine var- ne olacak da, bu 293 000 kilometrelik yolun bakımı, o yollar üzerindeki köprülerin yapımı ve bakımı daha hızlı yapılacak, daha verimli yapılacak, daha az masrafla yapılacak?

Üstelik, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yalnız yol da yapmıyor, köprü de yapmıyor; Köy hizmetleri Genel Müdürlüğü, temel olan, binlerce yılda oluşan toprak gibi, yeraltı su kaynakları gibi en kritik alanların, en önemli alanların kullanımı, geliştirilmesi konusunda ulusal bir görev yapıyor. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 7 ana sektörde örgütlenmiş ve bu 7 ana sektörün 1 tanesi belki ulaştırmadır; ama, onun dışında, toprağın analizi, incelenmesi, toprağın aşınması, konut yapımı gibi alanlarda hizmet vermektedir. Yani, aynı zamanda, Köy Hizmetleri, bir mühendislik hizmeti de vermektedir. Şimdi, bu tasarı yasalaştığı takdirde, ne olacak da köylere bu mühendislik hizmetleri gidecektir değerli arkadaşlar; bu olanak var mıdır? Daha başka bir kaynak mı Köy Hizmetlerine götürülmektedir?

Toprağın, suyun kullanımı, özellikle, ulusal bir konudur. İskân konusu, genel müdürlükte, uzmanlık alanı olmuştur. Bu hizmetlerin yerelleşmesi, elbette, kimi alanlarda düşünülebilir; ama, Türkiye çapında, eğer Türkiye'nin bütün yeraltı su kaynaklarını değerlendirmek istiyorsanız, ona, bütüncül bakılması gerekir, toprağa öyle bakılması gerekir.

Şimdi, siz, il özel idarelerine devredeceksiniz... Peki, bu hizmetlerden, yol bakımını devrettiniz, yol yapımını devrettiniz; toprağın kullanımıyla ilgili, yeraltı sularının kullanımıyla ilgili hizmeti ne yapacaksınız? Bazı bölgelere havza olarak bakılmak istendiğinde, bunun eşgüdümünü kim yapacak, nasıl yapacak?

Değerli arkadaşlar, bu tasarıda iki ayak var. Biri, köy ve köylümüze götürülecek hizmet. AKP'nin, bundan önceki yasalarda olduğu gibi, ağzından güzel sözler çıkarak, yerelleşme, demokratikleşme, katılım, değişim gibi sözler altında, aslında, hizmeti devretme, yani, hizmeti özelleştirme anlayışı olacaktır.

Değerli arkadaşlar, tarım topraklarının, herhangi bir alan içinde tarım dışında kullanımı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün iznine bağlıydı; bu engel ortadan kaldırılmış olacak bu yasa çıkarsa. Hiç kimse yeraltı sularını istediği gibi kullanamaz, sondaj yapamazdı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü varken; ama, bu düzenleme olduğu zaman, değerli arkadaşlar, tarım toprakları, ülkemizin geleceği, çocuklarımızın geleceği, beslenmesi, her şeyi, her şeyi... O toprak ki, binlerce yılda oluşur. Her yıl Kıbrıs Adası kadar toprak kaybolup gider. Köy Hizmetleri bu hizmetleri yapıyordu. Şimdi, siz, il özel idaresine vereceksiniz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Yine yapacak.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Nasıl yapacaksınız peki? "Yine yapacağız" diyor arkadaşım. Ben soruyorum: Bir bölgeye bütünüyle bir planlama yapmak istiyorsunuz; nasıl yapacaksınız?

Değerli arkadaşlar, hani, ozanın söylediği var: "Orda, bir köy var uzakta/ O köy bizim köyümüzdür/ Gitmesek de, gezmesek de/ O köy bizim köyümüzdür." Belki, Ahmet Kutsi Tecer bu şiiri bu amaçla söylememiştir; ama, şimdi, siz "hizmet gitse de, gitmese de o köy bizim köyümüzdür" diyorsunuz; değildir arkadaşlar, değildir. Hizmet bir bütün olarak eğer yapılmazsa, gitmezse, yalnız buldozeriyle, greyderiyle değil, mühendislik hizmetleriyle beraber gidilmezse, o toprakların, bu sefer, belki, birilerine o yerel meclisler eliyle peşkeş çekilme tehlikesi vardır. Birinci ayak budur, köye ve köylüye giden hizmet bakımından.

İkincisi, işçilerimiz açısından değerli arkadaşlar... Arkadaşlarım da söylediler, sendikacılar burada çırpınıyorlar. 42 000 işçi var, 6 000'in üzerinde uzmanlaşmış insan var, 48 000  civarında bir insan. Bunlar bu konuda birikim sağlamışlar, deneyim sağlamışlar; yol yapımında, köprü yapımında, toprak incelemesinde, laboratuvarıyla, her şeyiyle bir birikimleri var. Şimdi, siz diyorsunuz ki bunlara: Ben, senin bütünüyle sözleşme yapmanı engelliyorum; yani, artık, 81 ilde sen yalnız il çapında toplusözleşme yap. Bu ne demektir biliyor musunuz değerli arkadaşlar; bu, örgütlenmeye de engeldir, sendikal gelişmeye de engeldir. Ben kaygılanıyorum; acaba, onların örgütlendiği Yol-İş ulusal bir tavır sergilediği için, işçilere ulusal bir tavrı gerekli gördüğü için, yol gösterdiği için, eğitim yaptığı için mi onu engellemek istiyorsunuz şimdi? Aynı işi yapacak insanlar; ama, ayrı ücret alacaklar. İşte, AKP'nin bir adım ötesinde getirdiği anlayış bu olacak. Örgütlenme güçlüğü de çıkacaktır ortaya.

Değerli arkadaşlar, bir de, bakın, diyorsunuz ki: "Özellikle doğuda, güneydoğudaki bölgeler, iller, il özel idaresi bütçeleriyle bu işi yapsın." Şimdi, Türkiye'de 10-15 tane büyük il var. Onların bütçeleri belki iyi; ama, 50'nin üstündeki ilimizde ise bütçe çok küçük, il özel idaresi bütçeleri çok küçük. Onlar, hangi bütçeyle, nasıl bu hizmetleri köye götürecek? Zaten vali, il özel idaresi, şu anda da Köy Hizmetleriyle işbirliği yapıyordu. Sizin, artı olarak bu yasayla yaptığınız nedir?

Değerli arkadaşlar, demin söylediğim, toprak gibi, su gibi, kamusal hizmet gibi alanlarda siz devletin elini kolunu bağlıyorsunuz, bunları bir kamu hizmeti olmaktan çıkarıyorsunuz. Yerelleştirdik adı altında, birtakım rant ve ticarî çevrelere, belki de bu kanalla bazı işler yapacaksınız. İş yapamayınca, ekip olmayınca, kadro olmayınca, uzman olmayınca, bütçe de olmayınca iş nasıl olacaktır; iş olmayacaktır. Özellikle, Hakkâri gibi, Şırnak gibi küçük illerde ve yoksul bölgelerde bu hizmet aksayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Evet Başkanım, toparlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, Köy Hizmetleri, göçü, sağlıksız göçü önlüyordu. Bugün, Türkiye'de 700 000 civarında çocuğumuz, taşımalı eğitimle eğitilmektedir. Köylerden, özellikle 10 öğrenciden daha az olan köylerimizden çocuklar götürülmektedir, merkezî köylerde eğitim yapılmaktadır. 700 000 civarında çocuk!.. Karda kışta bu çocuklar taşınmaktadır; özellikle doğu bölgelerinde. Düşünün... Şimdi, Köy Hizmetlerinin bu hizmet aksaması dolayısıyla, belki de, bu sekiz yıllık kesintisiz eğitimle taşımaya alınan çocukların merkezlere taşınmasında bir engelleme olacaktır.

Değerli arkadaşlar, zaman zaman, ülkemiz dıştan göç alır, bazı yıkımlar olur. Sakarya depreminde oralara en erken ulaşan Köy Hizmetlerinin makineleri olmuştur, insanları olmuştur. Yarın, herhangi bir yıkım anında, o küçücük il özel idare bütçeleriyle, o insanlara o hizmet nasıl gidecektir? Yani, burada, hem köy ve köylü vurulmaktadır hem işçi vurulmaktadır hem de ileride -toprak gibi, su gibi- bazı çevrelere, belki de yabancılara, bugün bile engellenemeyen toprak satışı... Yarın güzelim tarım toprakları, belki de parayı bastıranın olacaktır. O yüzden, bu tasarılar getirilirken, gerçekten, çok iyi incelenmesi gerekirdi.

Şimdi, ziraat odaları, ziraat mühendisleri karşı çıkıyor, sendikalar karşı çıkıyor, biz karşı çıkıyoruz, uzmanlar karşı çıkıyor. Bırakın Anayasanın ilgili hükümlerini; ama, değerli arkadaşlar, bu Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bütün hizmetleri ve işlevleri devredildiği zaman, yerine gelmeyecektir, yapılmayacaktır, aksama olacaktır, köye hizmet, köylüye hizmette gerileme olacaktır.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Özellikle toprak ve yeraltı kaynaklarımız gibi ulusal kaynaklarımızın kullanımı, geliştirilmesi aksayacaktır bu düzenleme çıkınca.

Tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına, Ordu Milletvekili Sayın Cemal Uysal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, dün, başlangıçta, grubum adına konuşma yaparken, partimizin bu konudaki temel felsefesini ifade ettim. Gerçekten de, partimiz, bunu, daha parti programında... O zaman IMF'yle filan hiç ilgisi yok. O zaman, biz, zaten yeni kurulmuş bir partiyiz. O zaman programımıza almışız, daha sonra da acil eylem planına bu kamu reformunu koymuşuz. O bakımdan, IMF'yle filan bunun hiçbir ilgisi yok.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Kiminle ilgisi var?!

CEMAL UYSAL (Devamla) - Her gelen arkadaşımız IMF üzerinde devamlı konuşuyor. IMF veyahut da Para Fonunun 29 kurucu üyesinden biri Türkiye'dir. Gerçekleri bilelim. 29 kurucu üyesinden biri de Türkiye'dir ve Türkiye, çeşitli hükümetler döneminde, 19 defa, Para Fonuyla stand-by anlaşması yapmıştır. Bugün 184 üyesi vardır ve bu kuruluş, bu 184 üyeyle ilgili olarak her yıl programlar yapar, rutin olarak raporlar yapar ve o ülkelerin durumunu belirler.

Bırakın Para Fonunu. Para Fonu, tabiî, büyük bir ülkeye biraz bağlı olduğu için burada gündeme getiriliyor; ama, özel kurumlar var, özel kredilendirme kurumları var. Bu özel kurumların yapmış olduğu kredi değerlendirmeleri dahi, Türkiye'de ve bütün dünyada, o ülke ekonomilerini, o ülkelerin özellikle de risklerini artırmaktadır. Bakın, bunlardan bir tanesi -ismini vermeyeceğim- geçmişte Kanada ve İsveç'le ilgili olarak yapmış olduğu bir kredi değerlendirmesinde, o ülkeler programlarını değiştirdiler ve o ülkeler özellikle de sosyal güvenlik, sağlık ve buna benzer sosyal programlarında geri adım atmak zorunda kaldılar.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Rusya'dan bahset, Rusya'dan...

CEMAL UYSAL (Devamla) - Bu, özel kurumlar tarafından yapılan kredi değerlendirmesiydi.

Bugünkü küresel ekonomide, öyle bir çağda yaşıyoruz ki, bırakın Dünya Bankasını veyahut da Para Fonunu, bu özel kurumların bile yapmış oldukları raporlara fevkalade itibar edilmektedir; bu bakımdan çok dikkatli olmamız lazım. Bugün bizim ekonomimizin ulaşmış olduğu istikrar, gelmiş olduğu nokta, esasında hiç IMF'yle de ilgili değildir. Neden; çünkü, IMF'nin takip ettiği ve IMF'yle anlaşma yapılan hiçbir ülkede bir yılda millî gelir yüzde 10 artmaz. Yani, IMF, yapmış olduğu anlaşmalarda genellikle istikrar programlarını önde tutar ve ekspansiyonist politikaları; yani, genişleyici politikaları engeller; ama, Türkiye'de, bu sene, gerçekten de önemli bir kalkınma hızına varılmıştır; ihracat artmıştır, bütün istikrar, bütün dengeler de sağlanmıştır; o bakımdan, bunun IMF'yle bir ilgisi yoktur. Hükümetimizin yapmış olduğu bir program dahilinde ve belli bir felsefesi olan, belli bir hedefi olan ve kamu reformu çerçevesinde vatandaşlarımıza özellikle yerel bazda çok daha iyi hizmet götürmeyi hedefleyen bir çalışma söz konusudur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına ikinci söz talebi, Kırşehir Milletvekili Sayın Hüseyin Bayındır'ın.

Buyurun Sayın Bayındır. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanım Sayın Ali Babacan'ı bana bırakın da, bir çift laf söyleyeyim ona! (CHP sıralarından alkışlar) Biraz evvel 6 ncı madde konuşulurken, Tarım Bakanım dışarıda, Sayın Babacan, yerine bakıyor. Kars Milletvekilimiz Selami Yiğit "Sayın Bakanım" dedi; ama, Tarım Bakanı yok. Baktı ki, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanımız, ekonomiyi bilen Bakanımız, Türkiye'nin ekonomisini idare eden Bakanımız orada, daha iyi bilir diye, daha bir cesaretle sordu; "2004 yılı doğrudan gelir desteğini ne zaman ödeyeceksiniz Sayın Bakan" dedi. Sayın Bakan ömründe ilk defa böyle bir şey duyuyor!.. Duymamış!.. Ne bilsin Sayın Bakan köylüyü, ne bilsin sorununu; ama, Sayın Bakan, doğru, haklısınız; o eli nasırlı insanlar temmuz sıcağında çalışırken, siz, oğlunuza, İstanbul saraylarında, tahtırevanlarda, ortaya da hazine sandığı gibi sandık koyarak altın topluyordunuz, düğün yapıyordunuz. Oysa, size oy veren insanlar, belediyelerde, belediye başkanlarından, eğer o günkü durumları uygunsa, elli yüz çocuğu sünnet ettirmelerini isterken, siz tahtırevanlarda sünnet yaptınız!.. Bilmezsiniz Sayın Bakan; ama, sizin de bildiğiniz var; IMF'yi bilirsiniz, onların temsilcilerini bilirsiniz, borçlanmayı bilirsiniz! (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET KILIÇ (Konya) - Sayın Başkan, maddeyle ne alakası var!

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar...

Sayın Bayındır...

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Başkan, ben köylü adına konuşuyorum, işçiler, adına konuşuyorum.

BAŞKAN - Sayın Bayındır, konuyla ilgili konuşacaksınız.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hüseyin Bey, kavga mı etmeye çalışıyorsunuz?!

BAŞKAN - Ayrıca, Parlamento üyelerinin veya herhangi bir kimsenin özel yaşamıyla ilgili, aile hayatıyla ilgili konuları buraya getirmeyin.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ama, burada, milletin kürsüsünden... Lütfen!..

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Bakan, o sözünüze dikkat edin, hesaplaşma dışarıda olmaz, burası Meclis.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Milletvekili adam gibi konuşur, şahsiyetle uğraşmaz!

BAŞKAN - Sayın Şahin, ben uyarıyorum, sizin uyarmanıza gerek yok.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Bırakın onu!.. Bakansınız, bırakın onu, katlanacaksınız.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bir Devlet Bakanına böyle hitap edemezsin.

BAŞKAN - Sayın Bayındır, siz lütfen konuya dönün.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Bakan, bir bakanla bu şekilde konuşacağım ben; evet!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Terbiyesizlik yapma!

BAŞKAN - Sayın Bayındır, konuya dönün lütfen.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Göreve geldiğiniz 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana, köylüler, çiftçiler aleyhine kanun çıkarmadığınız, ilgili bakanlıklarınızdan genelge, tamim göndermediğiniz hiçbir gün geçmiyor.

Kardeşim, bu insanlar size oy verdi. "Yeniyiz" dediniz, doğruların dışında her şeyi söylediniz. Hatta, Başbakan, çiftçi babası olduğunu söyledi. "Tarımda reform" dediniz, "çiftçinin yanındayız" dediniz. Kısacası, dediniz de dediniz. Ne zaman; 3 Kasım öncesi.

Bu kadar sözlerden sonra tam tersini yaparak, çiftçinin, köylünün ekim alanlarına kota koydunuz. Dışarıdan şeker ithal ederek, şeker fabrikalarını satmaya, kapatmaya başladınız. Şekere tuz kattınız, tuz... Eti, kaçak göçek, dışarıdan getirdiniz. Sütü üreticiden ucuza alıp, tüketiciye, yabancı şirketler aracılığıyla, onların eliyle, pahalıya sattınız. Şeker Kurumunu kapattınız, buğday ofislerini kapattınız; tarım kredi kooperatifleri ve Ziraat Bankası faizleriyle çiftçiyi namerde muhtaç ettiniz. 2004 yılı doğrudan gelir desteğini ödemediniz; yıl 2005, birinci ay da bitmek üzere. Şimdi de gelmiş, köylere hizmet götürmeye çalışan, karda, kışta, suda, arazide, güneş altında çalışan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatıyorsunuz. Köylüden ne istiyorsunuz?! Allahaşkına, köylü sizin düşmanınız mı?! Bu hınç, bu kin, bu öç niye Sayın Bakan?! Köylünün üzerinden, siz başta olmak üzere, tsunami gibi geçtiniz.

MEMET ALİ SUÇİN (Batman) - Hüseyin, yavaş biraz!

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Bakan, birazdan, bir vesileyle buraya çıkıp, kendi tarzınızla konuşacaksınız, cevap vereceksiniz. Ben de diyorum ki, o cevabınıza alıştık da, biraz da bunları eyleminizde görelim. Söyleminize alıştık, eylemde de olun bizimle beraber, çiftçiyle beraber.

Bu getirdiğiniz tasarıyla ilgili, demokrasiden dem vuruyorsunuz. Tasarıyla ilgili taraflarla görüştünüz mü?.. İşçi sendikalarıyla görüştünüz mü Sayın Bakan?.. Ya memur sendikalarıyla? Onların geleceğine karar veriyorsunuz; demokratik bir parti olduğunuzu söyleyeceksiniz, konunun sosyal taraflarıyla hiç ama hiç ilgilenmeyeceksiniz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Herkesle görüştük; kimsenin burnu kanamayacak.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Bana değil arkadaşım, onu git Uşak'ın köylerinde anlat!

ALİM TUNÇ (Uşak) - Anlatıyorum.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Anlatacaksın tabiî, gidersen köye!

Bir yandan, Köy Hizmetlerinin geçmiş yıllardaki başarısından dem vuruyorsunuz; öte yandan da, şimdi kapatmak için bahane bulmaya çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sizin parti programınızda da var!

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sizin hedefiniz belli; siz, köylüyü yok edeceksiniz. Köylüyü namerde muhtaç ettiniz; daha da etmek için bu tasarıları getiriyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Köylü sizi yok edecek!

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - AKP'li milletvekili arkadaşlarım...

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - AKP'li milletvekili arkadaşlarım, bu yaptığınız işlerden sonra, geldiğiniz tarihten bugüne kadar, vicdanınız rahat mı, huzur içinde misiniz?.. İnanmadığınız kanunları, sırf IMF istiyor, sırf Sayın Bakan ya da hükümet yetkilileri istiyor diye, burada, karar yetersayısını bile zor bularak çıkarılan bu kanunlarla onlara eziyet ettiğinizin farkına varın lütfen.

Arkadaşlar, köylünün elinde ne varsa aldınız. Gerçekten, bütün samimiyetimle ve inanarak söylüyorum; köylünün lehine olan hiçbir kanun tasarısı getirmediniz daha, bundan sonra da getirmeyeceğine inandım. Sizde bu duygu olduktan sonra, onları elinizin tersiyle ittikten sonra, onların elindeki olanakları iyileştirmeye değil, almaya çalışacaksınız.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, Sevgili Bakanım; hiç zorunuza gitmesin; bütün gerçekleri, gözüm neyi görüyorsa, aklım neye eriyorsa, o insanlar adına size söyledim, söylemeye de devam edeceğim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, toplam 10 dakika süreyle, soru ve cevap kısmına geldik. Burada arkadaşlarımızdan ricamız, yorum yapmadan, sorularını hızla sormaları ve daha çok arkadaşımızın soru sormasına imkân hazırlamalarıdır.

Bu arada, müsaadenizle, pozitif bir ayırımcılık yapalım, dördüncü sırada olan Zeynep Tekin Hanımefendiye birinci sırada soru sorma hakkı tanıyalım.

Buyurun Zeynep Hanım.

AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakana sorumu yöneltiyorum:

Yasa tasarısında, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, Genel Müdürden bölge müdürüne değin görev yapanlar müşavir olarak koruma altına alınmasına rağmen, il müdürlerinin durumuyla alakalı olarak herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Diğer kurumların ve bakanlıkların il müdürleri, Cumhurbaşkanı tarafından, üçlü kararnameyle atanırken, Köy Hizmetleri il müdürleri Bakan tarafından atanmaktadır. Bu durum, diğer il müdürlerine oranla, bir hayli eksik olarak maaşlarına yansımaktadır. Köy Hizmetleri il müdürleriyle alakalı olan bu muallak durum nasıl giderilecek ve müdürlerin üçlü bir kararnameyle, Cumhurbaşkanı tarafından atanması ve maaşları konusundaki dengesizliğin giderilmesi hususunda bir çalışma yapılacak mı diye sormak istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Ahmet Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanıma şu soruyu yöneltmek istiyorum: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, köylerdeki atıksuların arıtılması için, 2003-2004 yıllarında doğal arıtma projeleri geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur. Bu proje Bakanlığınızca da önemsenmektedir. Devirden sonra da bu projelerin uygulanmasında aynı hassasiyetin gösterileceğini düşünüyor musunuz? İllerdeki teknik bilgi yeterli midir? Tahliller için laboratuvarlar yeterli midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Mevlüt Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, yurdumuzda bazı bölgeler kışın çok yoğun kar altında kalmaktadır, koşulları çok zordur ve altyapı hizmetleri son derece yetersizdir. Bazı bölgelerimizde altyapı sorunu çözülmüştür. Bu tasarıya "makine parkı çok olan iller, kesinlikle makine parklarını satamazlar; bu makine parklarının diğer bölgelere kaydırılması zorunludur" şeklinde bir madde koyabilir miyiz? Batıda hiçbir ilimiz makine parkını satmasın, bunları doğudaki illerimize gönderme zorunluluğunu getirelim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Selami Yiğit, buyurun.

SELAMİ YİĞİT (Kars) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Tarım Bakanımı bulmuşken tekrar soracağım: Doğrudan gelir desteği ödemeleriyle ilgili olarak çiftçilerimizi aydınlatırsanız Sayın Bakanım, memnun olurum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Mustafa Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tarım topraklarının 1 300 000 hektarı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından sulanıyor. Sulanabilecek toprakların ancak yarısı sulanabiliyor şimdi. Bu tasarı yasalaştığı zaman bu topraklar yine sulanabilecek mi? Bunlar nasıl geliştirilecek?

İkinci sorum: Şu anda Genel Müdürlükte bölge planlaması vardı, bazen birkaç ili birden kapsayan havzalarda tasarımlar yapılıyordu. Bu düzenleme olunca, böyle bir bütün bölge planlaması nasıl olacak?

Üçüncü sorum: Yoksul illerin il özel idare bütçeleri çok az; özellikle 50'ye yakın il, yok denecek kadar bir bütçeye sahip. Bu tasarı yasalaşırsa onlara yeni bir kaynak mı gönderilecek? Oralara hizmet nasıl gidecek?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Süleyman Bölünmez, buyurun.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, ben, tekrar, biraz evvel söylediğim gibi, tasarının yürürlük tarihi üzerinde ısrarla duruyorum. Bu tasarı -yürürlük tarihi gereği- hazırlıksız olan il özel idarelerine ani bir baskın gibi olacaktır ve çok desteklediğim bu tasarının yürürlük tarihi itibariyle çok faydalı olmayacağına inanıyor, bunun tekrar gözden geçirilmesi hususunu arz ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Alim Tunç, buyurun.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, Uşak İlinin Özel İdare bütçesi 81 il içerisinde son sıralardadır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bütçesinin illere dağıtımında özel idare bütçeleri zayıf olan iller gözetilecek mi, önplana alınacak mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ilkönce, Sayın Hüseyin Bayındır'a birkaç cümle söylemek istiyorum.

Efendim, insanların bir sektöre yönelik niyetlerini, düşüncelerini, icraatlarını ortaya koyduktan ve iki yıl gözlendikten sonra, bütün olumsuzlukları peşpeşe sıralamak nasıl mümkün, soruyorum?

Bu sektörün sorunlarını bilen bir insan olarak, yapılanları hiç görmeden, gerek iklim şartları gerekse piyasa şartlarından doğan olumsuzlukları sayıp "başka hiçbir şey yok" demek nasıl mümkün? Soruyorum ben de kendisine.

Ben, onun, yapılanları da gördüğünü tahmin ediyorum, düşünüyorum, inanıyorum; ama, ortada pozitif şeyler varken bütün menfileri görmek ve arkasından da bu hınç niye?

Arkadaşlar, bu milletin çocuklarıyız; milletin bu ana kütlesine, tutum ve davranışımızı hınçla açıklamak mümkün mü? Bu, ne kadar katı, ne kadar sert bir ifadedir! Bu, dile nasıl getirilir?

Evet, sorulara geçiyorum. Sorular içerisinde bir kısmına yazılı olarak cevap vereceğim, diğerlerine de çok hızlı olarak cevap vermek istiyorum.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun ifade ettiği, araçların ve teçhizatın dengeli dağıtılması konusu, elbette, bu işin yapılması gereken yolu ve yöntemidir. Bu yapılmalıdır. Bu yönde bir tutum sergilemeliyiz. Gözleriniz üzerimizde olsun.

Sayın Selami Yiğit'in doğrudan gelirle ilgili konudaki sorusuna gelince: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak bizim bu konudaki önerimiz, mart ve nisan ayları içerisinde defaten ödenmesidir. Miktarının ve kesin tarihinin, muhtemelen, dediğim gibi, ocak ayının 18'inde açıklanması söz konusudur. O tarihi hedefliyoruz; çok büyük bir sapma olmayacağını düşünüyorum.

Sayın Gazalcı'nın ifade ettiği sorulara gelince; hizmette bir kopma, eksilme olmayacaktır. Bugün bahsettiği önemli konularla ilgili -toprak yönetimi ve sulamayla ilgili- ve bu konuda yönetimle ilgili konularda mevcut sistem işlemeye devam edecektir; dolayısıyla, bir problemin olmayacağını düşünüyoruz.

Sayın Alim Tunç'un ifade ettiği hususa gelince; şu anda, Köy Hizmetlerinin mevcut merkezî bütçe içerisindeki paylarının, illerimize, nüfustan ziyade yol uzunluğu itibariyle ve esas reel kriterler dikkate alınarak yapıldığını ifade ediyorum. Bunun da nüfusa nispetle çok daha objektif bir kriter olarak alınacağını düşünüyorum.

Diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN- Geçici 2 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3.- Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne ait kadrolar 190 sayılı Genel Kadro  ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin ilgili bölümünden çıkarılmış ve söz konusu kadrolardan; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilen personelin kadroları (I) sayılı cetvelin adı geçen bakanlıklara ilişkin bölümüne, İstanbul ve İzmit Büyükşehir belediyeleri ile il özel idarelerine devredilen personelin kadroları ilgili büyükşehir belediyesi ile il özel idaresinin kadro cetveline eklenmiş; serbest memur kadrolarından boş olanlar ile bu Kanunun geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca görevi sona erenlerden boşalan kadrolar ve sürekli işçi kadrolarından boş olanlar  ile tutulan memur kadroları iptal edilmiştir.

4046 sayılı Kanunun 25 inci maddesi uyarınca Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş kadrolar Tarım ve Köyişleri Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır.

BAŞKAN- Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirel söz istemiş. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talebi yok. O nedenle, şahsı adına da söz isteyen Sayın Kemal Demirel'in iki söz hakkını birleştiriyoruz ve kendisine 15 dakika süreyle söz hakkı tanıyoruz.

Buyurun Sayın Demirel. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KEMAL DEMİREL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının geçici 3 üncü maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; hepinizi en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının genel gerekçesi içerisinde "aşırı merkezî bir yapı içinde bir yandan merkezî birimler kendilerinden beklenen stratejik liderliği ve politika belirleme özelliğini yitirerek gereksiz ayrıntılara ve kırtasiyeciliğe boğulurken, diğer yandan sağlıklı bir işbölümünden ve görev tanımından yoksun yapılar birbirleriyle uyumsuz bir şekilde değişmiş ve büyümüştür" sözleriyle burada ortaya konulmak istenen "politika belirleme özelliği"ni. Sayın Bakanımızın özellikle açmasını istiyorum. Yani, Köy Hizmetlerinin, stratejik liderliğini ve politika belirleme özelliğini yitirdiğinden bahsedilmektedir.

Bir diğer yandan "kırtasiyeciliğe boğulurken" denilmektedir. Yani, ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Köy Hizmetleri il müdürlüklerinin, yapması gereken işleri yapmadığı, kırtasiye işlerle uğraşarak, köylüye hizmet götürme noktasında eksik oldukları vurgulanmak isteniyor.

Otuziki yıldan beri siyaset yapan bir insan olarak, Köy Hizmetlerini, Toprak Suyu yakından bilen bir insanım. Bu müdürlükler, en zor koşullarda görevini yapmak için, üzerine düşen vazifeyi yapma noktasında, her zaman kararlı tutum ortaya koymuşlardır. Onun için, bu konuda "kırtasiyeciliğe boğulma", bence genel gerekçenin içerisinde olmaması gereken bir konuydu.

Diğer yandan "koordinasyonun zayıfladığı, kaynak israfının arttığı ve hizmet kalitesinin düştüğü bu ortamda, halkın beklentilerine ve ihtiyaçlarına uygun kamu hizmeti üretimi nicelik ve nitelik olarak gerilemiştir" deniliyor. Yani, kısacası, Köy Hizmetlerinin, kuruluş amacından uzaklaşmış olduğunu söylüyorlar.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, şu anda, doğuda, kış şartları var ve bizler, bu kanun tasarısını görüşürken, her şeyi göze alarak, o dağlarda köy yollarını açmak için mücadele veren Köy Hizmetlerindeki insanlara haksızlık yapmayalım; çünkü, o insanlar bu hizmeti yaparken, evlerindeki insanlar, eşleri, çocukları, babalarının, eşlerinin geleceğinden endişe duymaktadırlar.

Yukarıda belirtilen sorunların en belirgin şekilde hissedildiği kurumlardan biri haline gelen Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, köye hizmet etmek amacıyla kurulmuştur.

Bu örnekleri çoğaltırsak, yine "koordinasyon eksikliği sebebiyle, hizmet sunumunda kalite düşmektedir" deniliyor. Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; peki, bu koordinasyon eksikliğini yaratan unsurlar nelerdir; yani, bu eksiklik nereden kaynaklanmaktadır? Suçlu duruma düşürülen işçiler midir, memurlar mıdır, karda yolları açmaya giden çalışanlar mıdır? Bir koordinasyon eksikliği varsa, bunun sorumlusu, dağda, bayırda, köyde çalışan işçi değildir, memur değildir, çalışanlar değildir, köylere su ulaştırmaya çalışan insanlar değildir. İkibuçuk yıldan beri, hükümet olarak, görev başındasınız. Eğer, bir koordinasyon eksikliği varsa, bunun sorumlusu, yoksa sizin o göreve getirdiğiniz bürokratlar mıdır?

Değerli milletvekilleri, 293 000 kilometrelik köy yolunun bakımı gereklidir. Her yıl bu bakımın en iyi şekilde gerçekleşmesi için, onlar, elinden geleni yapmaktadırlar; ama -öyle bir tablo ortaya çıkıyor ki- ikibuçuk yıldan beri, Köy Hizmetlerinin kapatılmasıyla ilgili tartışma yapılıyor. Bundan evvelki hükümet bu konuda girişimlerde bulundu; ama, oluşan tepkiler karşısında -bu, IMF'nin bir dayatmasıydı- geri adım attı. Hükümet, ayrıca, binlerce geçici işçiye kadro vererek, onları, bir noktada, Köy Hizmetlerinin kadrolu elemanı haline getirdi. Şimdi, bu koordinasyon eksikliğini yaratan bürokratlar bir araya gelmiş, bu kanun tasarısını hazırlamışlardır. Peki, ileride bununla ilgili yanlışlar ortaya çıkarsa, tekrar geriye dönecek misiniz? Bu kanun tasarısının çıktığı noktadan sonra "biz yanlış yaptık, amacımız köylüye çok daha iyi hizmetti, köylüye çok daha hizmet sunmaktı" deyip de, bir başarısızlık karşısında tekrar geri adım atacak mısınız?

Değerli milletvekilleri, bugün, ülkemizde, muhtarların, bilhassa köy muhtarlarının en rahat gidebildikleri, en rahat ulaşabildikleri müdürlüklerin başında Köy Hizmetleri il müdürlükleri gelir, bölge müdürlükleri gelir; çünkü, bu kurumun kuruluş amacı köylüye hizmettir, çiftçiye hizmettir; dolayısıyla, o hizmet noktasında köy muhtarlarına büyük görev düşer. Köy muhtarları da, zaten, zor şartlarda geçinmeye çalışan insanlardır, köyün sorunlarını çözebilmek için şehre gidip gelirler, aldıkları maaşlar da yollarda gider ve hatta, şunu da söylerler: "Cebimizden para harcayarak köylünün ve çiftçinin sorununu çözmek için mücadele ederiz." Bu anlamda da, başta köy muhtarları olmak üzere, muhtarlarımızın da maaşlarının gözden geçirilmesinin gerekli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum; onlara çok daha fazla maaş bağlanmasının doğru olduğu inancındayız. Bu noktada, muhtarlarımız, her gittiği yerden cevap alırlar; yani, bugün Köy Hizmetleri il müdürlükleri ve bölge müdürlükleri, köy muhtarlarımızın vermiş olduğu her dilekçeye cevap verirler.

Diğer taraftan, Köy Hizmetleri aynı zamanda toprakla da ilgilendiği için, kaldırıldığında, toprak alanlarının korunması noktasında topraklarımız sahipsiz kalacaktır, zeytin alanlarının korunması sahipsiz kalacaktır. Bugün, dünyada övünerek zeytinden bahsettiğimiz zaman, dünyadaki zeytin üretiminde Türkiye'nin liderliği tartışılmazken, korkarım ki, bu noktadan sonra, zeytin tarlaları ve alanları konusunda çok daha büyük sıkıntılar içerisinde olunacaktır.

Değerli milletvekilleri "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatıldıktan sonra il özel idarelerine bağlanacaktır" deniyor. Eğer, bağlanırsa, bağlandığı zaman, inanın, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bu bağlantıdan sonra siyasallaşmış bir kurum noktasına gelecektir. Bugün bağlı bulunduğu valiliktir; ama, yarın, öbür gün, il özel idaresine geçtiği zaman, il özel idaresindekiler, herkes kendi yöresine hizmet götürme noktasında yarışa girdiği zaman ortaya siyasî bir kaos çıkacaktır. Bunu göreceksiniz, bunu yaşayacaksınız. Herkes "benim ilçem, benim köyüm, benim mahallem" derken, Genel Müdürlük ve Köy Hizmetleri il müdürlükleri, ismi değişse bile, hizmet yapma noktasında büyük sıkıntılara girecek, bir siyasî kaosun içine düşürülecektir ve bu anlamda popülist politikalar öne çıkacaktır. Bazı köyler hizmet beklerken, alamayacak; ama, bazı köyler, belki, bir istediğini, iki, üç alacak; arkasına siyasî partiyi takanlar çok daha fazla hizmet alabilecek; ama, hiçbir siyasî partiye gitmeden, sadece ve sadece devletin bu kurumunun herkese eşit muamelesini yapmasını istediği noktada, o insanlar, siyasî partiye gidemezlerse, hizmetten yoksun bırakılacaklardır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; köylüye hizmet için kurulan bu kurum... İnanıyorum ki, milletvekillerimiz, seçimden önce köy köy gezerken, IMF'den şikâyet etmişlerdir, "IMF politikalarından sizleri kurtacağız" demişlerdir. Bu noktada, siyasî partilerimiz, İktidar Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi köylerden oy istemiştir; beldelerden oy istemiştir, iktidara geldiğimiz zaman IMF politikalarını bir tarafa bırakacağımızı söylemişizdir; ama, ne yazık ki, bugün ortaya çıkan tablo "dün dündür, bugün bugündür; biz onu dün söylemiştik; ama, kusura bakmayın, bugün bunu söylüyoruz" şeklindedir.

IMF politikalarını terk edeceğiz diyerek oy aldığınız o kitlelerden, bugün kalkıp özür dilerseniz seviniriz. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü, köylerdeki o insanlar sizlere oy verirken IMF'den kurtulacağız diye oy verdiler; ama, bilinmelidir ki, bu Genel Müdürlüğün kaldırılması noktasında IMF'nin dayatması vardır.

Hepiniz her köyde bir anıt görürsünüz ve o anıtta güzel bir söz vardır. Sevgili Mustafa Kemal Atatürk'e, Kurtuluş Savaşında en büyük desteği, ayağında çarığıyla, çakar almaz tüfeğiyle o köylülerimiz vermiştir. Onun üzerine, Sevgili Mustafa Kemal Atatürk de "Türk köylüsü milletin efendisidir" demiştir. Sorarım size... 300'e yakın köy gezdim. O köylerdeki vatandaşlarımızın güzel bir sözü var: "Sevgili Mustafa Kemal Atatürk, bize 'milletin efendisidir' dedi; ama, biz, şu anda, milletin efendisi değil, milletin kölesi haline geldik."

Bu noktada şunu vurgulamak istiyorum: Köylünün yüzü gülmeden Türkiye'nin yüzü gülmez, çiftçiye sahip çıkılmadan Türkiye'nin sorunları çözülmez. Köylümüze ve çiftçimize sahip çıkılması noktasında bu Genel Müdürlüğe büyük görevler düşmektedir ve bu noktada, Genel Müdürlüğün kapatılmaması gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı üzerinde iki günden beri konuşuyoruz. İnanın, orada çalışan insanlar en çok şu konudan şikâyetçiler: Efendim, Köy Hizmetlerinde çalışan insanların maaşları çok yüksekmiş, Köy Hizmetlerinde çalışan insanlar yan gelip yatıyorlarmış!..

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı burada görüşülürken, en zor koşullarda hizmet veren o insanlara, geçmiş dönemlerden bugüne kadar yapmış oldukları çalışmalardan dolayı, karda kışta, yağmurda, felakette, doluda, depremde, taşımalı eğitimde göstermiş oldukları katkılardan dolayı teşekkür etmenizi bekliyoruz. İnsaf edin, o insanlar teşekkürü hak ettiler, onlardan bunu esirgemeyiniz.

Yine, karşılaştığımız sorunlardan bir tanesi şuydu: Köydeki vatandaşlarımızın isteği üzerine, Köy Hizmetlerine bu sorunu çözmek için gittiğimizde "Sayın Vekilim -Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığı yaparken de bununla karşılaşıyordum- mazotu köylü temin ederse, hay hay, makine parkımızı veririz" dediler. Demek ki, eğer, mazot sorununu çözerseniz, o kurum çok daha fazla hizmet verecektir. İşte örnekleri, duble yollar. Duble yolların yapımında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı araçlarla önemli hizmetler yapılmıştır. Demek ki, siz, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kaldırmak yerine, il müdürlüklerini kaldırmak yerine, tam tersine, oraların daha iyi hizmet vermesi noktasında eğer destek olursanız, inanın, çok daha fazla iş yapmış olursunuz, çok daha önemli bir iş yapmış olursunuz. Bu noktada, bu Genel Müdürlüğü kapatmayıp, iyi hizmetler yapması noktasında destek olunması gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir siyasetçi olarak zamanı kullanmak çok önemli. Bu noktada, zamanı en iyi şekilde kullanarak sözlerimi bağlarken, şunu vurgulamak istiyorum: Avrupa Birliğine girme süreci içerisinde birçok kanunu uzlaşarak çıkardık. Bu uzlaşı herkes tarafından takdir edildi. Köy Hizmetleriyle ilgili bu yasa tasarısında ortaya koyduğumuz gerekçeleri de dikkate alarak, bizimle uzlaşma içerisine girmiş olsaydınız, çok daha iyi sonuç alırdık, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü çok iyi bir noktaya taşıma konusunda beraber olurduk. Onun için, gelin, el ele verelim, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü, il müdürlüklerini kaldırmayalım. Bunları, köylüye hizmet etme noktasında, çok daha iyi, verimli bir hale getirmek için de el birliğiyle çalışalım diyorum.

Hepinizi, beni dinlediğiniz için en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Uyarıya neden olmadan, konuşmanızı tam süresinde bitirdiğiniz için sağ olun.

Şahsı adına söz isteyen Ordu Milletvekili Sayın Cemal Uysal; buyurun.

CEMAL UYSAL (Ordu) - Söz hakkımdan feragat ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Cemal Uysal söz hakkından feragat ettiğini belirtti.

Konuşmalar bitecek; ama, iki kişinin şahsı adına konuşması söz konusu; başka bir milletvekili şahsı adına konuşmak isterse söz veririz.

Söz talebi?.. Yok.

Soru-cevap kısmına geçiyoruz.

Sayın Ahmet Işık, buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, ben soru hakkımı özellikle Bayram Meral Beye vermek istiyorum, kullanmazsa, muhalefete vermek istiyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Bayram Meral Beyin soru talebi yok. Olursa zaten söz verilir.

Ahmet Bey, siz, şimdi, soru soruyor musunuz, sormuyor musunuz?

AHMET IŞIK (Konya) - Ben soru hakkımı muhalefete bırakıyorum. Feragat ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Kendisi isterse, zaten böyle bir hakka sahip.

AHMET IŞIK (Konya) - Kendileri benden böyle bir özel talepte bulunmuştu ayrıca.

BAŞKAN - Yani, soru soracak mısınız, sormayacak mısınız?

AHMET IŞIK (Konya) - Feragat ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamam, anlaşıldı.Öyle diyelim.

Sayın Süleyman Bölünmez; buyurun.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Sağ olun Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, ben, tekrar, size, personelle ilgili bir soru sormak istiyorum. Bölgelerdeki personellerin mevcut oldukları ile devredilecekleri söylenmektedir. Peki, ilde bir şişkinlik yapacak; ama, özel idareye devredeceğiniz illerdeki personelin bölgeden aldığı yardımlar ne olacak, onları kim karşılayacak? Daha evvelki bölgeden aldıkları bilgileri, özel idare olarak nasıl karşılayacaklar?

İkincisi, Genel Müdürlük, çalışma esnasındaki teknik bilgilerden nasıl faydalanacak?

Diğer sorum, Genel Müdürlük bazında, bildiğimiz kadarıyla, makine parklarında, çeşitli bölgelerin ve illerin makineleri bakım ve büyük onarım görmektedir. Bunların 1.3.2005 tarihine kadar yetişmesi mümkün değildir. Bunlar, nasıl ve zaman içerisinde mi devredilecek?

Bu sorular çerçevesinde 1 Martın erken olduğunu tekrar ve ısrarla söylüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, bazı konular var ki, ihtisas konularıydı; örneğin, toplulaştırma gibi. Bunlar, tabiî, şu anda, Köy Hizmetleri bölge müdürlüklerinde ve il müdürlüklerinde yapılamayan ve ihtisas isteyen konulardı. Bunun için, özellikle, toplulaştırma, Türk köylüsünün çok önemli bir sorunu idi. Köylerin nakli ve bazı arazilerin toplulaştırılması, tamamen teknik bilgi isteyen, tamamen buradan yönetilen, Ankara'nın politikasına göre yön verilen bir konu idi. Süleyman Beyin söylediklerini tamamlayacak bir konu ve benim de kişisel görüşüm; yani, illerde, özel idarelerde bu toplulaştırmayı yapacak gerek teknik ekip gerekse Ankara'nın yardımı olmadan bunu yapamazlardı. Acaba, özellikle, toplulaştırmaya nasıl bir çözüm bulacaksınız?

BAŞKAN - Sayın Naci Aslan, buyurun.

NACİ ASLAN (Ağrı) - Sayın Bakanım, birinci sorum: Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçiyi icraya verdiği ve çiftçilerimizin, köylülerimizin çok sıkıntıda olduğu malumunuzdur. Bu çiftçi borçlarının faizlerini affedip, anaparayı taksitlendirmeyi düşünür müsünüz? Ayrıyeten, bir an önce, bu icraları belli bir süreye kadar durdurmak için yetkinizi kullanır mısınız?

İkinci sorum ise, Köy Hizmetlerinin, il özel idarelerine devri sırasında -arkadaşım Sayın Kemal Demirel demin kürsüde söyledi- doğaldır ki, daimî encümen üyelerimizin, politik gücüne göre, bölgesel olarak, lokal bazda hizmetin gideceği endişesini taşıyoruz. Bu politize olmayı ortadan kaldırmayı veya politize olmayacağını nasıl garanti edersiniz?

Saygılar sunar, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bayram Meral, buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkanım, müsaadenizle Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız da buradayken bir konu hakkında bilgi edinmek istiyorum.

Biraz önce AK Parti sözcüsü, ülke ekonomisinin düzeldiğinden bahsetmiştir. Benim bilebildiğim kadarıyla işsizlik artmaktadır, emekli perişan, memur perişan, esnaf perişan, köylü perişan, içborç, 2002 yılında 149 katrilyon lira iken, 2004 yılında 218 katrilyona çıkmıştır, aradaki fark 69 katrilyon liradır; dışborç, 2002 yılında 131 100 000 000 dolar iken, 2004 yılı yarısında 148 200 000 000  dolara çıkmıştır. Yani, borç artmış, işsiz sayısı artmış, emekli perişan, memur perişan, köylü perişan; bu ekonomi nasıl düzeldi?! Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız bizi bilgilendirirse memnun olurum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sorunuzu konuya bağlayacak mısınız?

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Efendim, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatarak, tasarruf yapıldığını izaha çalışıyorlar; diyorlar ki: "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bütçesinin büyük bölümü çalışanlara gitmektedir." Ben de diyorum ki, bütçenin büyük bir bölümü dışborç, içborç faizlerine gitmektedir. Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, onun izahını istiyorum.

BAŞKAN - Anlaşıldı.

Sayın Bakan, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; vaktimizi iyi değerlendirmek için, arkadaşlarımızın çok dikkate değer sorularına yazılı olarak özenle cevap vereceğimi bildiriyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN -Değerli arkadaşlarım, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Geçici 3 üncü maddeyi oylarınıza...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.

Geçici 4 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4.- Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde; Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanı, anahizmet birimleri ve yardımcı birimler dahil Daire Başkanı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, merkez ve bölge müdürlüklerinde Şube Müdürü, Proje Müdürü, tasfiye edilen döner sermaye işletmelerinde Sayman ve merkez teşkilâtında Avukat unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Bunlar devredilen Kurumca yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını (üretimi teşvik primi hariç) aynen almaya devam eder ve devredildikleri kurumda ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilir. Diğer personel devredilen kadro unvanlarıyla görevlerine devam eder.

Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanı unvanlı kadrolarda bulunanlar hariç olmak üzere birinci fıkra uyarınca görevleri sona erenler ve İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı ve il müdürlüklerinde Şube Müdürü unvanlı kadrolarda bulunanlar ile devredilen diğer kadro unvanlarından ilgili kurum tarafından ihtiyaç duyulmayan kadro unvanlarında çalışan personel, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen altı ay içinde derece ve kademelerine uygun olmak kaydıyla Kurumca ihtiyaç duyulan diğer kadrolara atanır. Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanı  unvanlı kadrolarda bulunanlar ise ihdas edilen ekli (1) sayılı listede yer alan Bakanlık Müşaviri kadrolarına atanmış sayılır. Ancak, herhangi bir sebeple boşalması halinde Bakanlık Müşaviri kadroları, hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan kadro değişiklikleri 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaksızın anılan Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre yapılır.

   Devredilen personelden ikinci fıkra uyarınca yeni bir kadroya atananların atandıkları kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamının net tutarının (fazla çalışma ücreti hariç), eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamı net tutarından (üretimi teşvik primi hariç) az olması halinde aradaki fark, farklılık giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilen sözleşmeli personelin pozisyonları, başka bir işleme gerek kalmaksızın devredildikleri kurum adına vize edilmiş sayılır.

Sürekli işçi kadrolarında görev yapanlar kadrolarıyla birlikte devredilir.

BAŞKAN - Geçici 4 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral söz istemişlerdir.

Sayın Meral'in, şahsı adına da söz talebi vardır; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşma talebi olmadığı için, Grubu adına konuşma süresine, şahsı adına konuşma süresini de ekleyeceğiz ve Sayın Meral'e 15 dakika süre vereceğiz.

Buyurun Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; geçici 4 üncü maddeyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi, saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, valiler, her yıl sonrası, o ilin müdürlerini toplar, hangi köye yol gidecek, hangi köye su gidecek, hangi okul yapılacak, hangi diğer konular düzenlenecek, bunun tespitini yapar, programını ortaya koyar ve işini takip eder. Yani "efendim, valilerin emrine veriyoruz da, daha iyi iş yapar" inandırıcı değil; bunu siz de biliyorsunuz.

Bunun altında yatan nedir; bunun altında yatan, başarılı değilsiniz, halka bir şey götüremiyorsunuz. Efendim, işte, Köy Hizmetlerini valilerin emrine devrettik; il meclisi üyeleri, belediye meclisi üyeleri, muhtarlar, al, size iş; birbirinizle uğraşın, valiyle uğraşın, bize gelmeyin... Birincisi budur.

İkincisi -okudu biraz önce, Divandaki değerli arkadaşım- bu kadar yetişmiş elemanı bir tarafa koyup, bu işleri yürütmek üzere, taraflarınızın, yakınlarınızın işe alınmasıdır; altında yatan biri de budur.

Sayın Bakanım çok hassas; her nedense, bu IMF'den çok rahatsız oluyor; ama, Hazineden sorumlu Sayın Devlet Bakanımız, rahmetli İnönü gibi, hiç duymuyor, hiç duyduğu yok; çünkü, işin içinde. Öyle derlerdi...

Sayın Bakanım, müsaade eder misiniz, bugünün işi değildir bu; geçmişte, IMF'nin ortaya koyduğu isteklerdir bunlar. Diyor ki: "1. Yatırımları durduracaksınız benden kredi almak istiyorsanız." Yatırımları durduracaksınız... Yatırım yapabiliyor musunuz?! Yok.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yapıyoruz, niye yapmayalım...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Biri yerine geldi mi?!

"2. işçinin, memurun, emeklinin ya ücretlerini donduracaksınız ya dişine dokunmayacak kadar zam yapacaksınız." Bunu da tahakkuk ediyor musunuz; evet.

"Kamu küçültülecek..." İşte, Köy Hizmetlerinin kapatılmasının altında yatan olay bu; devamı gelecektir. "Kamu küçültülecek" diyor; bunu da yapıyor musunuz; evvelallah...

"Tarımı, hayvancılığı çökertmek için, gereken desteği yapmayacaksınız" diyor.

Bakınız, değerli arkadaşlarım, ben, Türk-İş Genel Başkanıyken, bu yakın tarihte, Atina'da bir toplantıya gittim. 2-3 saat havaalanında bekledim. Bu halkı, bilin, nasıl uyutuyorsunuz, nasıl kandırıyorsunuz; bunda çok başarılısınız. Sordum: Niye gidemiyoruz? Dediler ki: "Çiftçiye Avrupa Fonundan yapılan yardımı kıstılar." "Ne oldu?" "Çiftçiler, Atina'nın bütün yollarını kapattılar."

Şimdi, biraz önce faks geldi; benzine yine zam yaptınız, gaza yine zam yaptınız -eski deyimle- tuza zam yaptınız ve bu halk yine duruyor. Korkarım ki, bir gün, halka, şükretmeyi unutturursunuz; ondan korkuyorum; halka, bir gün, şükretmeyi unutturursunuz.

"Özelleştirme bütün hızıyla yapılacaktır" diyor IMF; bunu da yapıyorsunuz; ama, sizin özelleştirme, şu İzmir'deki limanlara baktıktan sonra başka bir tür özelleştirme. Yeni bir formül buluyorsunuz, sizi tebrik ederim; bu konuda çok başarılısınız. (CHP sıralarından alkışlar) Daha önceleri hükümetler ihaleye çıkarıyordu. Siz, yakınlarınıza bir şirket kurduruyorsunuz iki gün önce; iki gün sonra, bu güzelim, altın yumurtlayan müesseseleri onlara devrediyorsunuz. Size yakışır mı değerli arkadaşlarım?! Fakirin hakkını soracağız diye geldiniz, hortumcudan hesap soracağız diye geldiniz, işsize iş bulacağız diye geldiniz. Şimdi, üç beş vurguncuya üç beş vurguncu daha katıyorsunuz. Size yakışıyor mu?! Müsterih misiniz vicdanen?! Yok. Ne diyeyim?! Acıyorum halinize; bakıyorsunuz yüzüme, öksüz çocuk gibi boynunuzu büküp duruyorsunuz; acıyorum bir noktada. Fazla bir şey de söylemiyorum.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Konuşsak "konuşuyorsunuz" diyorsunuz!..

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yine, IMF ne istiyor; diyor ki: "Borcunuz harcınız ne olursa olsun, içborç, dışborç faizlerini, satıp savıp ödeyeceksiniz." Bunu da yapıyor musunuz; yapıyorsunuz. Hani IMF'nin dediklerine uymuyordunuz?! Çıkın da burada tersini söyleyin!

Değerli arkadaşlarım, ben birkaç tanesini saydım. IMF bunları istiyor ve kamuda da hangi müesseseleri işlemez hale getireceksiniz, merak ediyorum. Şimdi, okundu, orada.

Değerli arkadaşlarım, içinizde, bu kurumlarda genel müdürlük yapan var, valilik yapan var, müsteşarlık yapan var, üst düzeydeki birçok değerli muhterem arkadaşlar var, belediye başkanlığı yapan var. Sayıyor orada, deniliyor ki: "Genel müdür, genel müdür yardımcıları, daire başkanları, daire başkan yardımcıları, il müdürleri, il müdür yardımcıları, şube müdürleri..." Bunların sayısı bayağı kalabalık. Bunları paketliyorsunuz; siz bir yerde oturun diyorsunuz. Yeni bir merkez valiliği ihdas ediyorsunuz. Bu kadar adamı, yetişmiş bu adamları -köyü biliyor, yolu biliyor, suyu biliyor, dağı biliyor, mezrayı biliyor- bir tarafa koyuyorsunuz. Ne oldu efendim; vali beyin emrine verdik. Saygı duyarım; vali de bizim valimiz. Oradaki muhasebe müdürü de veya -arkadaşımın dediği gibi- il meclisi üyesi de oraya amir olacak, köye yol götürecek!.. Siz, buna inanıyor musunuz essahtan?! Buna inanıyor musunuz?! Bu kadar adamı, bu kadar yetişmiş insanı bir tarafa bırakın, şöyle bir düşünün allahaşkına; bunun siyasetle ne ilgisi var?! Bunun neresi siyaset, değerli arkadaşlarım?! Bunun neresi siyaset?! Bu, bir gerçek. Ne oluyor; sen orada otur; evet; ücretini al... Kimin parasıyla oturduğunuz yerde adama para veriyorsunuz; buna hakkınız var mı?! Yani, bu kadar yetişmiş teknik personeli bir tarafta oturtturun, iş yapmayın deyin, buna aylık ödeyin. Babanızın parasını mı veriyorsunuz birine?! Ne hakkınız var buna?! Bunu yapıyorsunuz; yapılan başka bir şey var mı?

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Bize bağırma!.. Sakin ol!..

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu arkadaşlarım hiç merak etmesin, memur da merak etmesin, mühendis de merak etmesin, işçi de merak etmesin. Ünlü bir laf vardır; keser döner sap döner, bir gün gelir devran döner. Hiç merak etmesin onlar; bir gün Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacaktır, o genel müdürlük aynen kurulacaktır. Hiç merak etmesin onlar. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından alkışlar[!])

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Ne zaman?!. Ne zaman?!.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Vallahi zamanını bilmem de, sizin gibi iktidarı Allah kısmet etmesin. Böyle bir iktidar da istemiyorum; kusura bakmayın. Böyle bir iktidarı hiç istemiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle iktidar olacağıma olmayım daha iyi. Ne yaptınız, ne yaptınız?!.

Değerli arkadaşlarım, yaptığınızı anlatın burada. Şurada şu fabrikayı kurdum, şurada şu kadar işçiyi çalıştırdım, şu kadar ithal ettim, pay aldım, zengin oldum, işçiyi de zengin ettim diyecek bir haliniz var mı, diyecek bir iş yapıyor musunuz; yok efendim. Ne olmuş; borç aldım, borç ödedim. Onun ötesinde yaptığınız bir şey varsa, çıkın şurada söyleyin de, ben de sizi alkışlayayım, arkadaşlar da alkışlasın.

Şunu bilin ki -ben, her zaman söylerim- bu ülkeye bir çivi çakanın, bir işsize iş verenin -kim olursa olsun- başımın üzerinde yeri var o adamların; kimse o, ona saygı duyuyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - O zaman, AK Partinin, başınızın üzerinde yeri var!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, belki bir şeyler yapmak istiyorsunuz, gönlünüzden geçiyor; ama, maalesef, yapamıyorsunuz; bunun farkındayım. Şimdi, gücünüz neye yetiyor; müesseseleri kapatıyoruz. "Niye" diye sorarlar; efendim, valilerin emrine verirsek, daha verimli olur. Peki, bakanlık kimin?.. Aynen SSK'da olduğu gibi, efendim, sağlık kanadında Sosyal Sigortalar Kurumunda hastaneler hizmet üretemiyor.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Sayın Meral, genel başkanlığa aday mısınız?!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - 4 000 kilometre duble yolu kim yaptı?!

BAŞKAN -  Yerinizden konuşmayın arkadaşlar, konuşmacıya da müdahale etmeyin lütfen.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Evet, niye üretemiyor; üretemiyor, doğru. Kuyruklar var; doğru. Peki, niye geldiniz?! Yani, şimdi, Çalışma Bakanlığında hastaneler olunca kuyruk oluyor, Sağlık Bakanlığında olacak kuyruktan korkuyor. Sağlık Bakanlığı kimin hükümetinin; sizin. Çalışma Bakanlığı kimin; o da sizin. Sağlık Bakanlığında doktor mu fazla; gönder Çalışma Bakanlığına; eleman mı fazla; gönder. Yok... Yok...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Ona bile itiraz edersiniz.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Olay o değil... Olay o değil...

Bakınız, değerli arkadaşlarım, şimdi, geldiniz, Sosyal Sigortalar Kurumunda bir ilaç vurgunu vardı. Sesiniz çıkmıyor. Ne oldu bunlar?! Bunlar ne oldu?! Bu vurgunlar ne oldu?! Sizin zamanınızda olmadı; ama, bunları düzeltmeye geldiniz. Ne oldu bunlar?! Yok... Çiz üzerini... Çiz üzerini...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Adliyede...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Böyle şey olur mu değerli arkadaşlarım; böyle şey olmaz.

Şimdi de, efendim ne oldu; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatıyoruz. Niye kardeşim; valilere verirsek, daha iyi hizmet götürür.

Değerli arkadaşlarım, bu müesseseler valinin emrinde. İçinizde devlet memurluğu yapmış insanlar var; vali istiyorsa, görevini yapmayan bir müdürü, bir memuru açığa alıyor; yani, bunun tersini söyleyecek var mı?! Oturuyor vali orada.

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Onun öyle olmadığını siz bizden iyi biliyorsunuz.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bakınız, değerli arkadaşlarım, tereciye tere satmayın. Köy Hizmetlerinde bazı şantiyeler vardır. Vali gider, oraları ziyaret eder; bakar ki dolabı yok, bir eksiği var, talimat verir, oradaki eksiklikleri tamamlatır, oradaki insanların çalışmasını sağlar. Bunlar valinin denetimindedir. Öyle midir Sayın Valim? Öyle midir?

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Elazığ) - Valinin kontrolüyle yapılan işler daha çabuk yapılır.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Öyledir değil mi; ağzına sağlık; söyle de içimiz rahat etsin.

Değerli arkadaşlarım, bakınız...

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Merkeze 50 kilometre mesafedeki işyerlerine şantiye kurulmaz.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Müsaade eder misiniz saygıdeğer arkadaşlarım...

BAŞKAN - Müsaade edin arkadaşlar, konuşmacı rahat konuşsun.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Gözünü sevdiğim kardeşim, hükümet olmuşsun, o müdür çalışmıyorsa görevden al, çalışanı getir. İşçi çalışmıyorsa, işine son ver; ama, devlet müessesesini tahrip etme, sosyal devleti yok etme.

Bakınız, unutmayın, bir gün gelecek, siz de siyasetçi olduğunuz zaman, bütün devlet güçlerini... Özel sektör düşmanı değilim; ama, ben, devletin hâkimiyetinden yana bir insanım. Devlet hâkimiyetinin olmadığı bir yerde, terör hâkimiyeti vardır; bunu unutmayın. Ben devlet hâkimiyetinden yana bir adamım. Olacaktır elbette, özel sektör de olacaktır. Yok demiyorum; ama, devletin köklü müesseselerini elden çıkarırsanız gün gelir sermayenin -kusura bakmayın, lafımı biraz hoş karşılayın- oyuncağı olursunuz, oyuncağı. İşte, bugünkü medya nasıl oynuyor ya, korkunuzdan sesinizi çıkaramıyorsunuz, dolduruyorsunuz uçaklara, hepsini birden götürüyorsunuz ya korkunuzdan; aynen onun gibi olur. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün onu yapıyorsunuz. Sesinizi çıkaramıyorsunuz ya, onun gibi olur.

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Nereden biliyorsun?!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yazık olur, yazık... Siyasete yazık olur değerli arkadaşlarım. Parlamenter sisteme yazık olur. Devletin hâkimiyetine yazık olur. Kaybedersiniz; ama, kaybetmek çok kolaydır değerli arkadaşlarım, bunu kazanmak çok  zordur.

Benim yıllarım, devlet kademesinde karşılıklı oturup müzakerelerle geçti, nelerle karşılaştık. Devlet... "Efendim, kredi ver" verir; "faizini öde" ödemez. "Anaparayı öde" ödemez. Gün gelir, sen sandığa gideceksin, karşına çıkar, bakarsın ki, taviz vermek zorunda kalırsın.

İşte, güçlü devlet olursa muhterem arkadaşlarım, güçlü siyaset olursa bunlar olmaz. Yanlış bir yere doğru gidiyorsunuz, benim söylemek istediğim o. İçinizde çok genç arkadaşlar var. Allah'ın verdiğine bin şükür. Tanrı'nın verebileceği en kutsal yerlerden geldik, en kutsal yerlerdeyiz. Allah, benim geldiğim yolu, benim geldiğim çizgiyi bütün insanlara kısmet etsin; ama, bu yolu açın değerli arkadaşlarım, yolu kapatmayın. Yolu kapatıyorsunuz, yazık ediyorsunuz. İçinizden diyorsunuz ki, bu adam doğru söylüyor; ama, bir şey yapamıyoruz. Niye yapamıyorsunuz, neden yapamıyorsunuz; borçlusunuz, borçlu. Üretim yok. Üretim yok ki, kazanasınız, kazançtan çalışana da pay veresiniz, devletin de kasasını doldurasınız. Ne yapacaksın; işte, IMF'den borç aldım. Ne yapacaksın; efendim, kırmızı çizgilerden taviz verdim. Hani geri adım atmıyorduk ya, niye kardeşim; borçluyum. Borçlunun boynu bükük olurmuş biliyor musunuz değerli arkadaşlarım. İşte, siz geldiniz ki, bu borçlardan ülkeyi kurtarasınız; talancıya, vurguncuya fırsat vermeyesiniz; meydanlarda öyle dediniz; ama, şimdi, bakıyorum ki, ağır ağır, yeniden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - ...acemi şoföre boş arazide arabayı kullanma fırsatı verirler ya, sizin bir bölümünüz de, ağır ağır vurguncunun, talancının yaptıklarını nasıl yaparım, nasıl ben de buralardan bir pay alırım... Şimdi, ona başladınız. İşin sıkıntısı, bir de o.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Doğru düzgün konuş.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Efendim, müsaade eder misiniz... (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - İşte İzmir, İzmir...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Yapma!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ne bağırıyorsun!..

BAŞKAN - Yerinizden müdahale etmeyin.

Sayın Meral, Genel Kurula hitap edin ve toparlayın lütfen.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Çık, şurada de ki, devletin malını yağma etmişler.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Ne bağırıyorsun!

BAŞKAN - Yerinizden müdahale etmeyin arkadaşlar.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Kardeşim, biraz önce Sayın Hocamız pancarla ilgili bir şeyler söyledi, yalan mı?!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Ama, biz mi?!.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - İktidarsın, ben onu bilirim, iktidarı bilirim. Yapamıyorsanız, o zaman istifa edin.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Sen istifa et!

BAŞKAN - Bayram Bey, siz Genel Kurulu muhatap alın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ben bir şey söylüyorum: Sen, bir taraftan devleti soyduracaksın, bir taraftan Köy Hizmetleri işçisinin aldığı parayı konuşacaksın, bir taraftan vurguncuların, talancıların üzerine gidemeyeceksin, 50 milyar dolar orada duracak, ondan sonra "ben tasarruf yapıyorum" diyeceksin.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Üç tane belediyeyi kontrol edemediniz.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Altın yumurtlayan İzmir Limanını bir talancıya, vurguncuya kaptıracaksınız, ondan sonra "vicdanen müsterihim" diyeceksiniz.

Niye rahatsız oluyorsunuz, yalan mı bunlar?!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Yalan!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yalansa "yalan" deyin.

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Yalan!

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ortak mısın?!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Yalan!

BAŞKAN - Lütfen, yerinizden müdahale etmeyin arkadaşlar.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - İzmir Limanını sen mi aldın?!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Sözlerinizi geri alın!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Git, Şişli'yi hallet, Kadıköy'ü hallet!..

BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Şimdi ne olacak değerli arkadaşlar; bakınız, burada ne olacak...

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Sözünü geri al!

BAŞKAN - Yerinize oturun, müdahale etmeyin.

Biraz sonra, Grup Başkanvekiliniz İrfan Gündüz söz alacak, o, konuşmaya cevap verir.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Kardeşim, İzmir Limanını almadıysan otur yerine; aldıysan, rahatsız ol!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Senden izin alacak değilim!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ben, alana söylüyorum. Ortak mısın; değilsen otur! Allah Allah! Bu kadar basit!..

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Ortak değilim!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Otur o zaman!

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Efendim, ortak değilsen otur. Ortağa söylüyorum, sana ne oluyor?!

BAŞKAN - Sayın Meral, siz, Genel Kurulu muhatap alın ve lütfen toparlayın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada ne olacak biliyor musunuz?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen benim soruma cevap ver.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Şimdi, saydık burada...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şişli'yi söyle, Kadıköy'ü söyle... Anlat...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Şimdi, burada ne olacak muhterem arkadaşlarım, bakınız...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Üç tane belediyeye sahip çıkamadınız.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Lütfen, rica ederim... Burada, önemli bir konu konuşuyoruz.

Bak, ben bir laf konuşuyorum, sonra üzülüyorum. Beni konuşturma, ne olur rica ediyorum...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen söyle o zaman...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, burada ne olacaktır biliyor musunuz; şimdi, burada, genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanları, daire başkan yardımcıları, başhukuk müşaviri, birçok zat bir tarafa konuyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Denetleme kuruluna sahip çıkamadın, denetçiyi denetleyemedin!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Deniyor ki: Bakanlık müşavirisiniz. Eğer bu kadrolardan biriniz emekli olursanız, kadro ortadan kalkar; maddeye bakınız. İki; bölge müdürlerini, bölge müdür yardımcılarını, il müdürlerini, il müdür yardımcılarını, avukatları -kısacası- şube müdürlerini, unvanlı müdürleri de bir yere paketlerim, burada durur; durumlarına uygun iş bulunursa, pozisyon bulunursa, bunları da bir yere atarız deniliyor.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, ben, bir şube müdürüyüm. Nereliyim, nereli olayım; Elazığlı olayım. Ne yapacağım şimdi; iyi bir yere atanmak için, geleceğim Elazığ milletvekillerine. Aslında, ben, bu işin ehli bir adamım; ama, elim kolum bağlandı; olay bu. Geleceğim, ne diyeceğim; sayın milletvekillerim, sizden rica ediyorum, beni falan yere tayin edin... Biraz önce, bir milletvekili arkadaşım "şimdiden hazırlık yapılıyor, bazı taraflar bir yerlere atanıyor" dedi. Sayın Bakanımız bunu yalanlayamadı veya yalanladı, ben duyamadım; ama, bu olacak.

Değerli arkadaşlarım, yarın, bunlar sizin kapınızı çalacak, bizimkini değil, bunlarla yarın karşılaşacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Sayın Meral, lütfen toparlayın.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Daha 4 dakika eksüre oldu efendim; daha var!..

BAŞKAN - Lütfen, toparlayın Sayın Meral.

Arkadaşlar, ben, ikaz ediyorum; bir de siz ikaz ederseniz olmaz, gerek yok.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ben, bu teşkilata otuz senemi verdim, konuşacağım; otuz senemi verdim ben burada. Burada, insanlar birbirine selam vermiyordu; insanlar birbirini bıçaklıyordu; bunu çok iyi biliyorsunuz. Ben, burada, kardeşlik tesis ettim, dostluk tesis ettim; bunu dağıtıyorsunuz bugün. Yarın bunun olacağı da budur.

Şimdi, bir işçiyi tayin ettiniz; İstanbul Belediyesine gitti. O belediye başkanı, dozerinde o işçiyi çalıştırmak mecburiyetinde olacak mı; yok.

BAŞKAN - Lütfen, toparlayın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Toparlıyorum... Toparlayamıyorum ki, içim yanıyor! (AK Parti sıralarından gülüşmeler)

Şimdi, bu işçi orada çalışacak mı, ne olacaktır? Efendim, diyecek ki...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Bir su iç!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakınız, yarın bunlar gelecekler size, yarın gelecekler buraya; burası Meclis. O gülmelerinize karşı öyle cevaplarım var; ama, burası Meclis olduğu için konuşamıyorum. Gülün... "Tatlı tatlı gülme" derler ya hani, gerisini siz bilirsiniz.

Şimdi, ne olacak; gelecek o işçi size "filan ilden başka bir ile tayin olacağım" diyecektir. Oradaki milletvekili diyecektir ki: "Ben, bu işçiyi, memuru kabul etmiyorum." Niye kabul etmiyorsun? "Benim ilimde, doğuda, güneydoğuda işçiye ihtiyaç var, memura ihtiyaç var, bunu niye kabul edeyim" diyecek. Bunların hepsi, yarın yaşanacaktır muhterem arkadaşlarım.

Bir başka ilde değişik bir ücret, bir başka ilde değişik bir ücret...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, süreye bakın!..

BAŞKAN - Sayın Meral, süreyi çok aştınız, kesmek zorunda bırakmayın; lütfen, toparlayın.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Sayın Başkan, toparlamanın anlamını izah edin!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bunların hepsini yarın yaşayacaksınız.

Şunu özellikle ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bugün Bayram günü mü?!.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Niye rahatsız oluyorsunuz?! Söylediklerimin yanlış bir tarafı var mı? Yarın karşılaşacağınız olayları anlatıyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öbür maddelerde çık, anlat!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bunun eksik bir tarafı var mı?

Değerli arkadaşlarım, tekrar ediyorum; buradan, Köy Hizmetleri işçilerine de sesleniyorum, memuruna da sesleniyorum; hiç merak etmeyin; bir gün, filan gider dertler biter dediğimiz gibi, AK Parti gider, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yine kurulur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, şahsıma sataştı, ithamda bulundu; söz istiyorum.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Sayın Başkan, toparlama kelimesinin anlamını izah eder misiniz?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Başkanım, tutumunuzu doğru bulmuyoruz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - 21 dakika oldu!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım...

FATMA ŞAHİN (Gaziantep) - Bu kadar olmaz!..

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Böyle Başkanlık olmaz!..

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, tekrar tekrar uyarıyoruz arkadaşlarımızı, hepsi milletvekili...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Tutumunuz Başkanlığa yakışmıyor.

BAŞKAN - Şimdi, bu uyarıları siz de sürdürürseniz, o zaman konuşmaya ara veriliyor, süre uzuyor; onun için, Başkanlık Divanının uyarısıyla yetinelim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne olduğunu biliyoruz, çocuk değiliz biz!

BAŞKAN - Sonra, siz de konuyla ilgili olmayan sözler söylüyorsunuz, konuşmacının konu dışına çıkmasına neden oluyorsunuz. O nedenle, herkes dinlese...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, 10 dakika da siz konuşmayın!

BAŞKAN - ... sırası gelince konuşsa daha iyi olur.

Şimdi...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Divana müdahale etme!

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Divana müdahale yok!

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Divana saygılı ol!

BAŞKAN - Cemal Uysal Bey, şahsı adına söz hakkını İstanbul Milletvekili Sayın İrfan Gündüz'e verdi.

Buyurun Sayın Gündüz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Söz isteyen yoktu, Sayın Başkan!

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, özellikle muhalefet partisine mensup sağduyulu arkadaşlarımızı tenzih ederek, önüne geleni, düşünmeden, gagalayan arkadaşlarımıza da cevap vermek istiyorum.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - "Gagalamak" ne demek?!

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bakın, CHP'nin 2002 seçim bildirgesi; özellikle Sayın Meral'e ithaf ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Onu ağzına alma, çarpılırsın!

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "SSK hastanelerini..." (CHP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bir dakika...

Sayın Başkan...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Yakışıyor mu size!

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar... Daha ne söylediğini duymadan müdahale etmeyin.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bakın, siz...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Bir de, doktorsun... Ayıp, ayıp!..

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Ayıp değil. Bak, sizin, ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun. Bakın... (CHP sıralarından gürültüler)

Bir dakika...

"SSK hastanelerini sosyal sigorta sisteminden ayıracağız..."

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Bırak allahaşkına!..

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "...İşçilerin SSK hastaneleri üzerindeki hakları saklı tutulmak kaydıyla, SSK'nın sağlık hizmetlerini Sağlık Bakanlığının koordinasyonuna devredeceğiz..." (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sen kendini anlat. Genel Başkan onu izah etti, anlayamamışsınız.

BAŞKAN - Sayın Gündüz, lütfen, konuya gelin.

Bakın arkadaşlar, konuyla hiç ilgisi olmayan bir sözü alkışlıyorsunuz, daha sonra konuyla ilgili konuşun dediğim zaman da dinlemiyorsunuz. Lütfen, konuya gelin.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hayır... Geliyorum, Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, bakın, hiç alakası olmadığı halde, konu gündeme taşınıyor. (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Önce, parlamenter gibi konuşun. "Gagalamak" ne demek?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan...

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bakın "Sağlık Bakanlığını..."

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sayın Genel Başkanımız açıkladı onu...

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bir dakika... Bir dakika...

Sayın Başkan...(CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen, konuya gelin...

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "Sağlık Bakanlığını, sağlık hizmetlerinden sorumlu koordinatör kuruma dönüştüreceğiz. Üniversite ve askerî hastaneler hariç, tüm kamu sağlık kuruluşlarının tek elden yönlendirilmesini hedefleyeceğiz."

HALUK KOÇ (Samsun) - Sen, o konuyu bilmiyorsun!.. Sağlık politikasını bilmiyorsun!..

BAŞKAN - Köy Hizmetleri konusuna gelin, lütfen!..

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Köy Hizmetleri konusuna geliyoruz.

Sayın Meral, bakın, siz, önce partinizin programını okuyun, sonra konuşun. (CHP sıralarından gürültüler)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sen bu konuyu, sağlık politikasını bilmiyorsun. Sana defalarca anlattım; bir kere daha anlatacağım anlamadın; demagoji yapma. Şimdi öğreneceksin.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bir dakika Sayın Koç.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin sayın arkadaşlarım.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "Yerel Çözüm 2000" adlı kitabınızdan...(CHP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA BODUR (İzmir)  - Onları anlamaya senin aklın yetmez!

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "Yerel olarak sunulabilen tüm hizmetlerde merkeziyetçiliğin aşılması ve yerelleşmenin sağlanması, ülkede demokratikleşmenin ve yönetimde etkinliğin temel koşuludur. Genel müdürlükleri, daire başkanlıklarını, bölge ve il düzeyindeki bağlı kuruluşları, kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması programımız çerçevesinde işlevselliği korunmak kaydıyla en alt düzeye indireceğiz." CHP 2002 Seçim Bildirgesi... (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bakın, şu "Yeni Hedefler Yeni Türkiye"

Sayın Başkanım, şimdi, burada, dün, ben "obez özellik taşıdığı için" dediğimden dolayı tenkide tabi tutuldum."

"Bugünkü yönetim düzeni çağdaşlığını, etkinliğini ve işbirliğini yitirmiştir..."

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Hep bizim kitapları okuyorlar; ama, anlamıyorlar.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "...Yönetim düzeni zaman içinde kendini yenileyemediğinden, bu alandaki çağdaş değişimleri izleyemediğinden ve özümseyemediğinden, gerçek anlamıyla eskimiştir. Yönetim yapımızdaki eskimişlik sadece gelişmede yetersizlik ile sınırlı değildir. Bunun kadar önemli bir diğer olumsuzluk da, zaman içerisinde merkezî eğilimlerin ağır baskısına ve yoğun uygulamalarına boyun eğmiş olmasıdır. Bu geriye çekici süreç sonucu bütün gücün merkezde toplandığı, her sorunun Başkentte çözüldüğü ya da öyle sanıldığı, merkez örgütlerinin olağanüstü büyüyüp kalabalıklaştığı, hantallaştığı, kaynak tüketici, savurgan bir bürokratik yapı ortaya çıkmıştır..."

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, bunun sataşmayla ne alakası var? Sayın Bayram Meral'e cevap veriyor.

BAŞKAN - Efendim, şahsı adına konuşuyor, sataşmayla ilgili değil.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Şahsım adına konuşuyorum.

BAŞKAN - Bir dakika İrfan Bey.

İrfan Bey, şahsı adına konuşuyor; Sayın Cemal Uysal, şahsı adına söz hakkını İrfan Beye devretti.

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - İyi de, konuşmuyor; bizim programı okuyor, anlamadan okuyor.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Sayın Başkanım, şimdi, bakın, bir şey daha söyleyeyim:  "Cumhuriyet Halk Partisi yerel yönetimler üzerindeki tüm vesayet yetkilerini kaldıracaktır." (CHP sıralarından gürültüler)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Peki, programınızdan utanıyor musunuz? (AK Parti sıralarından gürültüler)

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hayır, hayır arkadaşlarım... Lütfen...

"Yerel nitelikli hizmetlerin çerçevesi somutlaştırılacak, yerel nitelikli tüm kamu hizmetleri yetki, kaynak ve araçlarıyla yerel yönetimlere devredilecektir."

Çok sevgili saygı duyduğum grup başkanvekillerim; son defa bir şey daha söylüyorum ve kesinlikle, burada, hakaret kastı taşımıyorum. Bunlar güzel tespitlerdir; akıl için doğru birdir. İktidar da muhalefet de Türkiye'nin problemlerine çözüm üretmeye çalışmış ve doğru yolu bulmuştur; ancak, bunu bilmeden bazı arkadaşlarımızın gelip, burada, bizi ve milletvekillerini, AK Partiyi ya da hükümet icraatlarını istihkâr etmesi, istihfaf etmesi... Küçüklüğüne düşmek istemediğim için bunu söylüyorum...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Türkçesini söyle.

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - "Bu çerçevede yerel yönetimlerin -bakın, yerel yönetimlerin- temel eğitimin öncesinden başlayarak ve giderek, öteki eğitim alanlarını da kapsayacak, eğitim ile rehabilitasyon ve koruyucu sağlık hizmetlerini yerine getirmeleri, engelliler, kimsesiz çocuklar ve bakıma muhtaç yaşlılara yönelik duyarlılık, çevrenin korunması, turizmin desteklenmesi ve trafik gibi alanlarda yetki ve sorumlulukta görev üstlenmeleri hedeflenecektir. "

Bakın, bunlar, alkışlanacak tespitlerdir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Orada, Köy Hizmetleri kapatılacak diye bir şey var mı?

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bu alkışlanacak tespitleri, AK Parti, hükümet programına almış, parti programına almış, acil eylem planına almış, bugün de yüce milletin huzuruna getirmiş. Sizin bize söylediğiniz gibi "yahu, bunu size IMF mi yazdırdı" mı diyelim biz! (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bakın, bu, Türkiye'nin dertlerine aynı noktada, doğru yönde bulunan çözümlerdir. Şu anda, gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisinin çok değerli tespitlerini AK Parti iktidara getiriyor ve burada, bu, devlette bir değişimin ifadesidir. Artık, devlet, milletin ayağına gidiyor. Millet, Ankara'yı arşınlamayacak. Köylü, kendi vilayetinde problemini çözecek, Ankara'ya gelmeyecek ve bu, çok daha verimli olarak hizmetin köylünün ayağına götürüldüğü, gerçekten köylünün efendi olduğunun onaylandığı bir yasadır.

Bu yasanın, ben, aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve Cumhuriyet Halk Partisinin hükmî kişiliğine dönük sözler sarf etti; kısa bir açıklama yapmak istiyorum. (AK Parti sıralarından "sataşma yok" sesleri)

BAŞKAN - Çok kısa olmak üzere söz hakkınızı kullanabilirsiniz. Cumhuriyet Halk Partisi programıyla ilgili... (AK Parti sıralarından gürültüler)

Değerli milletvekilleri, Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili şahsı adına konuşurken Cumhuriyet Halk Partisi programını okudu, onu yorumladı. O yorumlamayı, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili olan Sayın Haluk Koç eksik görüyor ve onu tamamlamak istiyor, düzeltmek istiyor, onun için söz verdim.

Buyurun Sayın Koç. (AK Parti sıralarından gürültüler)

IV. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz’ün, Cumhuriyet Halk Partisinin hükmî şahsiyetine sataşması nedeniyle konuşması.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Arkadaşlarımız dinleme lütfunda bulunurlarsa bir iki ayrıntıyı bir kere daha ben dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım...

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Yorum yok!

FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, seçim meydanı değil burası!

HALUK KOÇ (Devamla)- Değerli arkadaşlarım, lütfen dinleyin!.. Lütfen dinleyin!

Değerli arkadaşlarım, bakın, Sayın Grup Başkanvekili arkadaşım, Cumhuriyet Halk Partisinin son seçim bildirgesindeki bazı hususları, burada, daha önce, ilgili yasalar tartışılırken, sayın bakanların ve sayın grup sözcülerinizin de ifade ettiği üzere tekrarladı.

Şimdi, şu ayırımı yapamıyorsanız ben ne yapayım!.. Bakın, orada bizim söylediğimiz şu: "Sağlık hizmetlerinin yönetimi, kamu iradesi adına tek elde toplanmalıdır" diyoruz. Sayın Gündüz, bakın, biz, orada, bu sağlık hizmetleri kamu adına tek elde toplanmalıdır diyoruz; ama, arkasından şunu hiç söylemiyoruz bakın: Bu hizmetler toplandıktan sonra, bu hizmetlerin verildiği yerlere, gasp sözünü o gün de kullanmamıştım; ama, değerinin daha sonra ne şekilde belirleneceği belli olmayan bir yöntemle, elkoyma usulüyle yapılacağını söylemiyoruz; birincisi bu.

ALİ RIZA BODUR (İzmir)- Doğru mu?!.

HALUK KOÇ (Devamla)- Aradaki farkı söylüyorum.

İkincisi; en tehlikeli plan. Şimdi, IMF dediniz, şu dediniz, bu dediniz.

Bakın, dinleyin, şimdi en tehlikeli bölüm. Daha sonra, bunun sosyal güvenlik kısmını, zaten, genel sağlık sigortasıyla, ücret ödeyerek bir sağlık teminat paketi alma konusunda hizmete sokacağınızı, devreye sokacağınızı söylüyorsunuz; o gelecek. Daha sonra, bu hizmet birimlerinin özelleştirilerek, vatandaşı, ödediği vergi karşısında devletin vermek zorunda olduğu sosyal devlet hizmetini ücret ödeyerek satın alma konumunda müşteri haline getirecek denilmiyor o programda. (CHP sıralarından alkışlar) Lütfen, bu ayırımı yapın!.. Niye yapmıyorsunuz?!. Niye yapmıyorsunuz?!. Bakın, çok açık.

Gelelim, yerel yönetimlere. Evet, çağdaş sosyal demokraside, yerel yönetimlere yetki devri vardır. Bunu söylüyoruz; ama, hemen akabinde bir şey daha söylüyoruz: Yerel yönetimlerde halkın yönetime katılımı olacak diyoruz, halkın katılımı olacak diyoruz. Yerel yönetimlere aktarılan hizmetlerin, daha sonra, taşeron firmalara özelleştirme yoluyla devredileceğini ve vatandaşın, burada, Köy Hizmetleri de dahil... Ben buradan, bütün köylü yurttaşlarımıza şunu söylüyorum: Bakın, bu süreç işlediğinde, köyünün 2 kilometre yolunu bağlatmak için il özel idaresinin o hizmeti ihaleyle verdiği müteahhitle karşı karşıya kaldığı zaman, dozer kirasını, mazot kirasını, makinist, işçi parasını ödediği zaman köye o hizmet geleceğini bildiğinde, o gerçekle karşılaştığında, esas amacınız ortaya çıkacak.

Devletin sırtına bunlar yük diyorsunuz, sağlık hizmeti yük diyorsunuz, eğitim hizmeti yük diyorsunuz, köye hizmet yük diyorsunuz, devlet bunlarla uğraşmamalı diyorsunuz, biz bunu şirketlere vereceğiz özel idarelerden sonra, vatandaş da bunun bedelini ödeyerek ihtiyacı olduğunda alacak diyorsunuz; Cumhuriyet Halk Partisi Programında bunlar yok Sayın Gündüz. Aradaki farkı görün.

Efendim, program çok açık, bir dönüşüm programı uyguluyorsunuz, adınıza, Sayın Başbakan, bu programa, hakkı olmadığı halde "sessiz devrim" diyor. Bu, devrim filan değildir; Türkiye'yi neoliberal politikaların esaretine sokacak olan girişimlerdir.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

HALUK KOÇ (Devamla) - İşte AKP Programı, işte sosyal devlet ve CHP Programı. Aradaki fark bu kadar açık ve net. O programı okuyun...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, konuşmanın konuyla bir alakası var mı?!

HALUK KOÇ (Devamla) - ...okuyun, okuyun; inşallah, iyi yorumlar ve eski günlerdeki, millî görüşteki İrfan Gündüz olursunuz. (CHP sıralarından  alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, böyle yönetmeyin Meclisi!

BAŞKAN - Lütfen...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Halk bu programı benimsedi, bu programı...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sizi dikkate almıyorum.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Halk sizin programı benimsemedi, bu programı benimsedi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Ünal Bey, size cevap bile vermiyorum.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Halk bizim programı benimsedi.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bayraktar'dan biraz nezaket öğrenin.

BAŞKAN - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, soru-cevap bölümüne geçelim, yol alalım.

Sükûneti sağlayalım, soru-cevap bölümüne geçelim arkadaşlar.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Hiçbir şekilde bir milletvekili burada kürsüye yumruk vurmak suretiyle bu şekilde davranmamıştır.

AHMET KOCA (Afyon) - Yazıklar olsun!..

MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Meclis, selamlanarak terk edilir.

AHMET KOCA (Afyon) - Yazıklar olsun!.. (AK Parti sıralarından alkışlar)

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/915) (S. Sayısı: 726) (Devam)

BAŞKAN - Soru-cevap kısmına geldik.

Sayın Ahmet Işık; buyurun.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Vasıtanızla, Sayın Bakanımıza şu soruyu tevcih etmek istiyorum: Türkiye'nin toprak etütleri ve haritaları, geçmişte, Toprak Su Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır. Daha sonra güncellenen bu hizmetler, halen, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Ülke topraklarının ve arazilerinin sınıflandırılmasında yeni teknolojileri kullanarak, 2004 yılında, Türkiye Toprakları Veri Tabanı Projesini başlattınız ve uzmanlar eşliğinde, personelin eğitimini de tamamladınız. Bu proje Bakanlık tarafından mı yürütülecektir? Bu konuda eğitilen personel Bakanlık bünyesinde kalacak mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, Bakanlığınıza bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ortadan kalktığında, illerde bir boşluk doğacaktır. İçişleri Bakanlığında bir koordinasyon merkezi oluşturarak, hizmetin devamlılığı açısından, il özel idarelerine destek olunması açısından, geçici süre, belli bir teknik kadroyu acaba görevlendirecek misiniz?

BAŞKAN - Sayın Abdulaziz Yazar; buyurun.

ABDULAZİZ YAZAR (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Köy Hizmetleri bölge müdürlüklerinde bulunan araç ve gereçleri, illerin nüfus ve yüzölçümlerine göre dağıtmayı düşünüyor musunuz; düşünmüyorsanız, bölge müdürlüklerindeki araç ve gereçleri ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Engin Altay; buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Bakan, karla mücadele, taşımalı eğitime katkı, Türk Silahlı Kuvvetlerine destek, doğal afetlerle mücadele, seçimlerin aksamamasına yönelik tedbirler dahil çok sayıda sayısız iş ve işlem yürüten Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, bu işlemler dışında, ulaştırma, içmesuyu, iskân, tarım, konut, teknik araştırma, çevre sektörel hizmetleri gibi çok temel görevleri olduğu hepimizce malumdur. Son derece profesyonellik arz eden, son derece güçlü organizasyon gerektiren ve son derece yüksek teknoloji gerektiren bu 6 temel iş ve işlemin, bugünkü şartlarda, özel idareler marifetiyle yapılabileceğine ve rantabl olabileceğine hakikaten inanıyor musunuz?

İkinci sorum: Sinop -Göller grup yolu üç yıldır yapılamamakta ve yaz- kış ilgili köy grup yoluna araç girememektedir. Yine, aynı şekilde, içerisinde yatılı ilköğretim bölge okulunu da barındıran Durağan -Tekir grup yolu ve Erfelek-Himmetoğlu grup yolu üç dört yıldır yapılmamış ve çok sayıda, 10'larca köy ve köylü mağdur olmuştur. Bu grup yolları ne zaman, nasıl yapılacaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben, arkadaşlarımızın sordukları bu sorulara yazılı olarak cevap vereceğim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, madde üzerinde, biri ekli listeyle  ilgili olmak üzere, 3 adet önerge vardır.

Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım; sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "Bakanlık Müşaviri kadrolarına" ibaresinden sonra gelmek üzere "avukat unvanlı kadrolarda bulunanlar ise Hukuk Müşaviri kadrolarına" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Telat Karapınar

Maliki Ejder Arvas

 

Ankara

Ankara

Van

 

Mustafa Nuri Akbulut

Cemal Uysal

 

 

Erzurum

Ordu

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlesinde geçen "1. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanı" ibaresinin "1. Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı ve Bölge Müdürü" şeklinde değiştirilmesini, maddeye bağlı ek (1) sayılı listede yer alan "Bakanlık Müşaviri" unvanlı kadronun serbest ve toplam kadro adedinin 19'dan 35'e çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

İrfan Gündüz

Eyüp Fatsa

Süleyman Sarıbaş

 

İstanbul

Ordu

Malatya

 

Hüsnü Ordu

Cemal Uysal

 

 

Kütahya

Ordu

 

BAŞKAN - 3 üncü önerge en aykırı önerge; onu okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının eki (1) sayılı listenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

İrfan Gündüz

Faruk Çelik

Mevlüt Akgün

 

İstanbul

Bursa

Karaman

 

Eyyüp Sanay

Cemal Uysal

 

 

Ankara

Ordu

 

(1) Sayılı Liste

Kurumu: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Teşkilatı: Merkez

                                                                            Serbest                   Tutulan

Sınıfı                                   Unvanı                           Derecesi Kadro Adedi Kadro Adedi                   Toplam

GİH                         Bakanlık Müşaviri 1 35                         35

GİH                         Hukuk Müşaviri     1   5                         5

GİH                         Hukuk Müşaviri     2   1                         1

GİH                         Hukuk Müşaviri     5   2                         2

GİH                         Memur                  9 80                         80

TOPLAM                                                                123

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet ?..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Katılıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe: 

Bölge müdürü ve avukatlarla ilgili düzenlemelere paralel olarak düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, diğer önergeyi okutmadan önce şunu belirteyim; çalışma süremiz sona erdi. Bu maddeyle ilgili görüşmelerin ve oylamanın tamamlanmasına kadar süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "Bakanlık Müşaviri kadrolarına" ibaresinden sonra gelmek üzere "avukat unvanlı kadrolarda bulunanlar ise Hukuk Müşaviri kadrolarına" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

    Salih Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz istiyor musunuz, yoksa gerekçe mi okunsun?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Avukatların başka bir hizmetle istihdam edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle bu düzenlemeye gidilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 726 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlesinde geçen "1. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanı" ibaresinin "1. Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı ve Bölge Müdürü" şeklinde değiştirilmesini, maddeye bağlı ek (1) sayılı listede yer alan "Bakanlık Müşaviri" unvanlı kadronun serbest ve toplam kadro adedinin (19)'dan (35)'e çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    İrfan Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Katılıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilatında bölge müdürü gibi önemli bir görevde bulunan bürokratın değerlendirilmesi amacıyla Bakanlık müşaviri olabilmelerine imkân tanınmaktadır.

BAŞKAN - Son önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önergeler doğrultusunda, eki cetvelle birlikte, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çalışma süremiz sona ermiştir.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Ocak 2005 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.03