BIM 2 3 2005-01-13T13:14:00Z 2005-01-13T13:14:00Z 54 32170 183374 TBMM 1528 366 225196 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 68       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

33 üncü Birleşim

15 Aralık 2004 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç'ın, Genel Kurul çalışmalarında zamanın daha verimli kullanılmasının önemine ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

3.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, 731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı konuşması

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1306), (6/1322) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/233)

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Lüksemburg'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/716)

3.- Bazı milletvekillerinin belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/717)

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/495) (S. Sayısı: 601)

2.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/496) (S. Sayısı: 602)

3.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/497) (S. Sayısı: 603)

4.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/498) (S. Sayısı: 604)

5.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

6.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Sözlü Sorular ve CevaplarI

1.-Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ilaçta klinik paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/646)

2.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madeni çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/647)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürünün atanması ve görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/653)

4.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Devlet İstatistik Enstitüsünün bir araştırmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/662) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

5.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, bazı devlet üretme çiftliklerinin kiralanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663)

6.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)

7.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Diyanet Takvimi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/665)

8.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Nilüfer Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/667)

9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yeralan sağlıksız şehirleşmeye karşı yapılan çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/670) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

10.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan doğal afetlere yönelik tedbirlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/671)

11.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan bölgesel kalkınmaya yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/672)

12.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan şehirlerin altyapı çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/675)

13.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi (6/677)

14.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan sağlık alanındaki çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/679)

15.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı ifadelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)

16.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)

17.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)

18.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)

19.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, İnebolu Limanının ne zaman bitirileceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/686)

20.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)

21.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Denizcilik Müsteşarlığında bazı çalışanların işine son verildiği iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/689) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

22.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'in Güzelbahçe İlçesine alınan ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/690)

23.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)

24.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)

25.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, İstanbul-Edirne karayolundaki yol hizmetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/693)

26.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)

27.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adlî Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)

28.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)

29.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/699)

30.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

31.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, eczanelerin kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedeli alacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/701)

32.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon'daki bir kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/703)

33.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)

34.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,  İzmir  İlindeki okulların elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/708)

35.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, İzmir'in Güzelbahçe İlçesinde hizmete giren ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/710)

36.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/711)

37.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/712)

38.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Mersin Devlet Hastanesi çalışanlarının ödenmeyen dönersermaye ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/713)

39.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714)

40.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715)

41.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716)

42.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Çorlu Havaalanının etkin kullanımı için alınacak önlemlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/717) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı

43. - Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)

44. - İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in, AB limanlarındaki Türk gemilerinin eksikliklerinin tamamlanması için ne gibi önlemler alındığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/719) ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı

45.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır'a doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/720)

46.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)

47.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)

48.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)

49.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/728)

50.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729)

51.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)

52.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikaları işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)

53.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)

54.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla-Maden Köyü Bolkardağı Maden İşletmesinin tekrar faaliyete geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/733)

55.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)

56.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)

57.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)

58.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ziraat ve Halk Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/738)

59.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)

60.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, elma ithalatının yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/740)

61.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/741)

62.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)

63.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)

64.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD'den sağlanan kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)

65.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, devlet alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)

66.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)

67.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)

68.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/750)

69.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/753)

70.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/754)

71.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)

72.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, tıpta üst ihtisas sınavının ÖSYM tarafından yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/757)

73.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars-Selim-Bayburt Barajı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)

74.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars Devlet Hastanesi inşaatı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/760)

75.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars-Digor-Şirinköy Göleti Projesi için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/761)

76.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)

B) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, yurt dışında çalışan işçilerimizin oy kullanma haklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/3845)

2.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy kullanmaları için gerekli hukukî düzenlemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/3882)

3.- Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Buca Cezaevindeki mahkûmların sorunlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/3922)

4.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Mercedes Benz Türk AŞ hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/4012)

5.- Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, dönersermaye yönetmeliğinin uygulamada neden olduğu sorunlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/4058)

6.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, sosyal güvenlik kuruluşlarının 2000-2004 yılları zarar ve alacakları ile bütçedeki paylarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/4061)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan-Göle-Gülistan Köyünün içmesuyunun temizlenmesine,

-İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Bakanlığa bağlı bazı kurumların genel müdürlerinin aylık gelirlerine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4160, 4161)

8.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Bakanlığa bağlı bazı kurumların genel müdürlerinin aylık gelirlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/4166)

9.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa'daki fıstık üreticilerinin doğal afet nedeniyle oluşan mağduriyetlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4207)

10.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Anadolu Ajansı muhabirlerinin yurtiçi ve durtdışı gezilerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4236)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu'nun, zeytin ve zeytinyağı üretim sektörünün ülkemiz ekonomisindeki önemi ile sektörün,

Isparta Milletvekili Mehmet Emin Murat Bilgiç'in, Türkiye'de el halıcılığının,

Sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun cevap verdi.

Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat Yücesan, Eskişehir İli sınırları içerisindeki Frigya Vadisinde bulunan Frig Medeniyetine ait tarihî eserlerin korunması ve bu eserlerin ülke turizmine kazandırılması için alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın (3/467) (S. Sayısı: 597),

Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın (3/468) (S. Sayısı: 598),

Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir'in (3/480) (S. Sayısı: 599),

Mersin Milletvekili Vahit Çekmez'in (3/494) (S. Sayısı: 600),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon raporları okundu; 10 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde raporların kesinleşeceği;

Aydın Milletvekili Mehmet Boztaş ve 22 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehri ve Havzasındaki kirliliğin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararların (10/239),

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 22 milletvekilinin, yapılması planlanan nükleer santralların ülkemiz şartlarına uygunluğunun ve çevreye etkilerinin (10/240),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı;

Açıklandı.

Lübnan Meclis Başkanı Nabih Berry ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Genel Kurulun 14.12.2004 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, 3067 Sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair (2/235),

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10/A Maddesine Bir Fıkra İlave Edilmesi Hakkında (2/186),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildikleri açıklandı.

Genel Kurulu ziyaret eden Lübnan Meclis Başkanı Nabih Berry'e, Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denildi.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri, İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un (8/17),

Düzce Milletvekili Yaşar Yakış ve 22 milletvekilinin (8/18),

Avrupa Birliği Komisyonu Raporu ışığında Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin başlamasıyla ilgili olarak alınacak karardan önce Türkiye'nin izleyeceği tutum konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasına ilişkin önergelerinin, birlikte yapılan öngörüşmelerinden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.

Samsun Milletvekili Haluk Koç,

Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,

Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar,

Oturum Başkanının; bir siyasî parti grubu ve iki bağımsız üyenin Avrupa Birliği Komisyonu Raporu ışığında Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin başlamasıyla ilgili hazırladıkları deklarasyonun işleme konulup konulmaması konusundaki tutumu nedeniyle birer açıklamada bulundular.

15 Aralık 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.32'de son verildi.

Nevzat Pakdil

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Bayram Özçelik

Türkân Miçooğulları

 

Burdur

İzmir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 


No. : 43

II. - GELEN KÂĞITLAR

15 Aralık 2004 Çarşamba

Raporlar

 

1.- 2005 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/897) (S. Sayısı: 706) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)

2.- 2003 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2003 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/878, 3/669) (S. Sayısı: 708) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)

3.- 2005 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/898) (S. Sayısı: 707) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)

4.- 2003 Malî Yılı Katma Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2003 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/879, 3/670) (S. Sayısı: 709) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

15 Aralık 2004 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Genel Kurul çalışmalarında verimliliğin artırılması hakkında söz isteyen Sayın Tayyar Altıkulaç'a aittir.

Buyurun Sayın Altıkulaç. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç'ın, Genel Kurul çalışmalarında zamanın daha verimli kullanılmasının önemine ilişkin gündemdışı konuşması

TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sayın milletvekilleri, sözlerime başlarken, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepimiz biliyoruz ki, zaman denen şey, insanoğlunun en değerli sermayesidir. Bu değerli sermaye millet adına tasarruf ediliyorsa ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde çözüm bekleyen devasa sorunlar varsa, onu daha da özenle değerlendirmek mecburiyetimiz vardır.

22 nci Dönem Parlamentosunun, önceki dönemlerle kıyaslanamayacak kadar üstün bir performans gösterdiğini, Meclisimizin itibarının yükseldiğini bilenlerdenim; ancak, bütün bunlara rağmen, bu değerli emaneti kullanırken, her oturumda olmasa da, çoğu kez, zamanı iyi kullanmadığımızı düşünüyor, bu konudaki değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sözünü ettiğim israfın bir kısmı İçtüzükten kaynaklanıyorsa da, bir kısmı uygulamayla ilgilidir ve hemen örneklere geçebilirim.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili dosyaları dönem sonuna erteleme kararları, muhalefet şerhleriyle birlikte, Genel Kurulda teker teker okunuyor. Maksat, milletvekillerini bilgilendirmekse, bu bilgiler onların e-mail adreslerine ulaştırılamaz mı?! Aynı durum, araştırma ve soruşturma önergeleri için de geçerlidir. Bu önergelerin de milletvekillerinin e-mail adreslerine ulaştırılması mümkündür. Kabul etmeliyiz ki, gerek karma komisyonunun kararları gerekse bu önergeler dinlenmiyor, Genel Kurula katılım üzerine olumsuz bir etkiye de, maalesef, neden oluyor.

İçtüzükte gündemdışı konuşmaların hangi durumlarda yapılabileceği açıkça belirtilmiş, milletvekillerine duyurulmasında zaruret görülen olağanüstü ve acil durumdan söz edilmiştir; ayrıca, en çok üç milletvekiline ve 5 dakikayı geçmemek üzere söz verilebileceği zikredilmiştir. Uygulamanın bu maddeye uygun yapıldığını hangimiz söyleyebiliriz?! Her birleşimde en çok üç kişiye değil, sıradan konular için mutlaka üç kişiye söz verilmesi İçtüzüğün 59 uncu maddesine ne kadar uygundur?! Bu konuşmalar 5 dakikayla sınırlandığı halde, Başkanlıkça, genelde, konuşmacılara gösterilen olağanüstü müsamaha ayrı bir sorundur.

Konuşmacıya cevap vermek üzere önceden hazırlanmış ve çoğu defa gündemdışı konuşmayla ilgisi bulunmayan metinlerin Meclis kürsüsünden okunması bir başka sorundur. Dün, bunun iki örneğini birlikte yaşadık. 20 dakika olarak uygulanan, bazen 25-30 dakikayı bulan bu konuşmaların süresi için İçtüzükte bir açıklık da yoktur.

Konuşma sürelerine uyulmamasıyla ilgili problem, tasarılar üzerinde yapılan konuşmalar için de geçerlidir. İstisnaî durumlar, elbette, Başkanlıkça takdir edilecektir. Dün yapılan bu takdire saygı duyduğumu belirtmek istiyorum; ancak, her konuşmacı için İçtüzüğe aykırı bir hoşgörü içerisinde davranılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.

Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konuların hükümete sorulamayacağı, İçtüzüğün 97 nci maddesi hükmüdür. Başka kaynaklardan kolayca öğrenilebilecek konularla ilgili soruların hükümete yöneltilmesi durumunda müsamahalı davranmak çok mu gereklidir?!

İçtüzüğün genel görüşmeyi düzenleyen 102 nci maddesine göre, genel görüşme önergesi iki defa müzakere edilmektedir. Önce, genel görüşme açılıp açılmaması tartışılmakta, açılmasına karar verildikten sonra, aynı tartışmalar tekrarlanmaktadır; buna gerek var mıdır?!

Müzakeresi tamamlanan bir maddenin silbaştan yeniden müzakeresi, gruplara ve şahıslara yeniden konuşma hakkı verilmesiyle ilgili olan İçtüzüğün 72 nci maddesinin son fıkrası da bir başka zaman öğütücüdür. Bu konuda verilen önergenin reddedilmesi durumunda, sadece önerge üzerindeki konuşmaların dahi, zaman savurganlığı ötesinde bir anlam taşımadığı açıktır.

İçtüzüğün 66 ncı maddesine göre, müzakere konusu madde üzerine konuşmak esastır ve buna uymayan hatibi uyarıp, sadede gelmesini istemek, oturumu yöneten Sayın Başkanın görevidir. Gerekli uyarılara uymayan üyelerin, Genel Kurul kararıyla, konuşmaktan menedilmesi mümkündür; ancak, bu madde de işletilmemektedir.

Bir kanunun Resmî Gazetede yayımı tarihinde yürürlüğe girmesine karşı, alternatif bir önerimiz yoksa, millet de bizden bir an önce bu tasarıyı yasalaştırıp, sıradaki tasarının müzakeresine başlamamızı bekliyorsa sözü uzatmanın bir anlamı var mıdır?! Bir kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütmeyecekse kim yürütecektir?!

İçtüzük hükümlerine, beğenmezsek de uyalım; beğenmediğimiz hükümlerini değiştirelim.

Sabrınız ve hoşgörünüz için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altıkulaç.

Gündemdışı ikinci söz, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'e aittir.

Sayın Deveciler, buyurun. (CHP Sıralarından Alkışlar)

Sayın Deveciler, zeytinyağlarını masanın üzerine devirmeyelim.

2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Başkanım, sana hediye edeceğim konuşmamdan sonra.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, televizyonları başlarında bizleri izlemekte olan değerli halkımız; zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Zeytincilik sektörü, yaklaşık 400 000 ailenin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Ülkemiz zeytinciliği ve zeytinyağı sektörü, tarımdan sanayie ve pazarlamaya kadar olan zincir içerisinde ana ve yan ürünleriyle birlikte, doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık 9 000 000 kişinin geçimine katkıda bulunan önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam alanıdır.

Ülkemizde tarımsal istatistikler, tam anlamıyla güncel olmamakla birlikte yaklaşık 92 000 000 civarında zeytin ağacı bulunmaktadır. Bunun yaklaşık 9 000 000'luk kısmı seçim bölgem olan Balıkesir'in Körfez bölgesinde bulunmaktadır.

Edremit Körfezi'nin Ayvalık, Burhaniye, Gömeç, Edremit, Havran gibi ilçelerinde takriben 300 000 civarında bulunan kış nüfusunun yüzde 70'i geçimini zeytincilikle sağlamaktadır. Edremit Körfezinde Altınova'dan, Küçükkuyu'ya kadar olan Balıkesir sahil şeridinde üretilen zeytinyağı Türkiye'nin en güzel yemeklik zeytinyağı olduğu gibi, dünyanın da en güzel yemeklik zeytinyağıdır. Dünyada bu bölgenin yağından daha kaliteli zeytinyağı üreten başkaca bir yer,  bir nokta bulunmamaktadır.

Zeytin çiftçisi, bu yıl ocak ayında yaşanan doğal afete karşı,. ne yazık ki, iktidarca çaresiz bırakılmıştır. Bir yıl az, sonraki yıl çok ürün alınan zeytinde, 2004-2005 dönemi, yani, bu yıl var yılıydı. Buna karşılık, özellikle Çanakkale ve Balıkesir İllerinde 2004 yılı başlarında yaşanan don olayından ve bu yıl yaşanan yaprak solgunluğu hastalığından dolayı beklenen verim gerçekleşememiş ve  zeytinin yüzde 30'u heba olmuştur.

Balıkesir İlimizin Körfez bölgesinde de 2004 yılı ocak ayında meydana gelen aşırı soğuklar ve don, tüm yurdu etkilediği gibi, yöremizi de etkilemiştir. Son altmış yılın en soğuk günleri yaşanmıştır. Don, soğuğa hassas olan ağaçlarda zarar yapmıştır. Çok yıllık olan zeytin ağaçlarındaki don zararının etkisi, bölgede tek yıl olarak kalmayacaktır. Sonuç olarak, bu zararın etkisi önümüzdeki yıllara da yansıyacaktır. Zeytin üreticisinin dondan kaynaklanan bu zararının hükümetçe, mutlak surette, karşılanması gerekmektedir.

Hükümet, zeytin üreticisine de, tıpkı Karadenizde don felâketi yaşayan fındık üreticisi karşısında takındığı tavrı göstererek, kelimenin tam anlamıyla duyarsız kalmakta ve çiftçiyi, zeytinciyi kaderiyle baş başa bırakmaktadır.

Bu yıl, zeytinde var yıl olmasına rağmen, üretici, geçtiğimiz seneki yok yılını arar hale gelmiştir. Devlet, zeytinciye sahip çıkmalı, borçlu zeytinciye kredi ve ödeme kolaylıkları sağlanmasının yanı sıra, Körfez bölgesini afet bölgesi olarak ilan etmelidir.

Ülkemiz zeytin ve zeytinyağı üreticileri devletimiz tarafından yeteri kadar desteklenmemektedir; oysa, AB ülkelerinde zeytinyağı üreticileri tamamen devlet desteğiyle desteklenmektedir.

Zeytinyağına ülkemizde verilen desteklemeler ile AB'de verilen desteklemeleri karşılaştırmak istiyorum.

AB ülkelerinde zeytinyağı üretimi, fiyat garantisi altındadır. Zeytinyağı üreticisi Ortak Pazar tarım politikasıyla desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine kilo başına 1,32 euroya varan yardımlarda bulunularak, ürünün pazar şansı artırılmakta; böylelikle, tarımsal üretimde süreklilik sağlanmaktadır. AB ülkelerinde ve Tunus'ta arz fazlası yaşanan dönemlerde üreticiye ayrıca stoklama yardımı verilmektedir. Verilen son yardımın tutarı, ton başına 1,22 eurodur.

AB ülkelerinde zeytinyağı dış ticareti kesinlikle herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmamaktadır. AB, hem kutulu hem de dökme zeytinyağını ihraç ve ithal etmektedir. Dünya fiyatlarına göre zeytinyağı ihracatına da iade verilmektedir. En son verilen tutar, kutulu naturel sızma için ton başına 60, kutulu riviera için ton başına 55 eurodur. Yine, konservelerinde zeytinyağı kullanan imalatçılara ton başına 440 euro destekleme primi verilmektedir.

AB ve Tunus'tan sonra en büyük zeytinyağı üreticisi olan ülkemizdeyse ürünün stratejisine uygun bir politika bulunmaması, ürünün iç ve dış satış şansını sınırlamaktadır.

Ülkemiz, kişi başına yıllık zeytinyağı tüketimi açısından tüm üretici ülkelerin gerisinde kalmakta ve katmadeğeri yüksek olan kutulu ihracat istenilen seviyelere ulaşamamaktadır.

Dünyanın en önemli zeytinyağı üreticisi Avrupa Birliğinde, zeytinyağı, tüm bu özelliklerine bağlı olarak, Ortak Pazar tarım politikası dahilinde kapsamlı olarak desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine, ton başına, 1 300- 1 400 dolara varan yardımlarda bulunulmaktadır.

AB'de zeytinyağı üretimi ve ihracatını desteklemek için piyasa fiyatı ile tüm yardımlar ele alındığında 1 ton zeytinyağının değeri 4 300 euroyu bulmaktadır. Oysa, Türkiye'nin ortalama zeytinyağı ihraç fiyatı 1 700 euroda kalmaktadır. Ülkemizde 1998 ve 1999 yıllarından bugüne kadar zeytinyağına 4 kez prim verilmiş olup, prim verilmiş olup, prim tutarı her defasında düşmüş, 400 dolardan 106 dolara kadar gerilemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Hükümet tarafından -7.10.2004 tarih 25606 sayılı Resmî Gazetede- 2004-2005 ürünü için zeytinyağına prim verilmesi kararlaştırılmış olmasına rağmen, sağlıklı bir piyasa oluşumunun sağlanması açısından, bugüne kadar belirlenmesi gereken prim tutarı hükümetçe hâlâ açıklanmamıştır; ne zaman verileceği de meçhuldür.

Sayın Bakanım, bu sezon için zeytinyağı primi en az 60 sent olarak belirlenmezse, zeytinyağı üreticisi de tıpkı buğday, ayçiçeği, pamuk, fındık üreticileri gibi perişan olacaktır.

2002 seçimleri dönemindeki seçim kampanyasını hatırlatmak istiyorum sizlere. AKP milletvekilleri, Başbakanımız başta olmak üzere, hepiniz, seçim meydanlarında, eski hükümetler döneminde zeytinyağı üreticilerine verilen destekleme priminin az olduğunu ve iktidara geldiğinizde 60 sent prim vererek destekleyeceğinizi söylediniz.

Dün de, burada, Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu bunları söyledi; aynı bir muhalefet partisi milletvekili gibi konuştu; ama, ben, bugüne kadar neden yapılamadığını, Körfez zeytincisine kendisinin açıklamasını istiyorum.

Peki nerede kaldı bu sözleriniz?! Bırakın 60 sent primi, iki yıllık iktidarınız döneminde, eski hükümetler döneminde verilen 40 sent, 28 sentlik primlerin yarısını dahi zeytin üreticisine vermediniz; 2003'te 200 000, 2004 yılında ise 170 000 lirayı zar zor verebildiniz.

Sayın Bakan, İktidar Partisinin sayın milletvekilleri; seçim öncesi verdiğiniz o sözleri hatırlayınız, derhal, zeytin üreticisine verdiğiniz sözleri tutarak, 60 sent destekleme primini veriniz; veriniz ki, 2004 yılında, ocak ayında dondan yüzde 30 ürünü zarar görmüş, ispanyolmantarı hastalığına yakalanarak 500 000'e yakın zeytin ağacı yok olmuş bu üreticiye bir nebze olsun sahip çıkınız, bir nebze olsun onları rahatlatınız.

Sayın milletvekilleri, AKP İktidarı döneminde, çiftçinin ürettiği diğer ürünler gibi zeytinyağı da geçen yılın fiyatlarıyla bile satılamamaktadır.

Tariş tarafından ortakiçi alımlarda 5 asit zeytinyağını baz aldığımızda, 2001-2002 sezonunda brüt 2 900 000 lira iken, 2002-2003 sezonunda yine brüt 2 900 000 lira, 2003-2004 sezonunda brüt 3 200 000 liraya alınırken, 2004-2005 sezonunda; yani, bu yıl da, yine, geçen yılın fiyatıyla brüt 3 200 000 liradan zeytinyağı satın alınmaktadır. Çiftçinin eline ise net, 2 950 000 lira geçmektedir; serbest piyasada ise, tüccar tarafından, brüt 2 850 000 liraya, net olarak da 2 780 000 liraya alınmaktadır.

Bir yandan zeytinyağı fiyatları geçen yıla göre artmazken -yerinde sayarken- bir yandan ise, ülkemizde, 2004 yılı sonunda yüzde 10 civarında gerçekleşeceği söylenen enflasyon döneminde, üreticinin kullandığı gübre, mazot fiyatları ile işçilik ücretleri yüzde 35-40 civarında artış göstermiştir.

2004 yılı başında, çiftçinin kullandığı üre gübresi 380 000 liradan 520 000 liraya, kompoze gübre 314 000 liradan 410 000 liraya, DAP gübresi 415 000 liradan 535 000 liraya; işçilik ücreti olarak, toplayıcı ücreti -zeytincilik camiasında "yenge yevmiyesi" denilir- 7 000 000 liradan 11 000 000 liraya, sırıkçı yevmiyesi (erkek yevmiyesi) 13 000 000 liradan 18 000 000 liraya; yine, 2004 yılı başında 1 350 000 lira olan mazot ise, bugün, ne yazık ki, 1 850 000 liraya yükselmiş durumdadır. Nerede kaldı enflasyon?! Soruyorum sizlere; nerede?!.. Zeytinyağı fiyatları enflasyonun altında artarken, gübre ve mazot fiyatları yüzde 35-40 artmıştır.

Sayın Bakanım, hani, o çiftçiye vaat etmiş olduğunuz ucuz yeşilmazota ne oldu?! Nerede o ucuz yeşilmazot?! Geçen yıl göstermelik olarak mazot desteği veren hükümet, bu yıl ondan dahi söz etmek istememekte; ama, bunun yanında, ne yazık ki, yatçılara mazot indirimi yapmaya devam etmektedir.

Sayın milletvekilleri, AKP İktidarı döneminde, bir yandan zeytinyağı fiyatları yerinde sayarken, bir yandan zeytincinin prim desteklemeleri kesilmekte, bir yandan ise zeytin üretimi girdi fiyatlarının yüzde 35-40 civarında artmış olduğu açık ve net olarak görülmektedir. Bu durum zeytin üreticisine reva mıdır?! Zeytinci, AKP İktidarı döneminde, tamamen bitirilme noktasına gelmiştir.

Sayın Bakan, İktidar Partisinin sayın milletvekilleri; lütfen, iktidar olarak, zeytin üreticisini küstürmeyiniz; lütfen, zeytin üreticisine kıymayınız; çünkü, bu zeytin ağacı kutsal bir ağaçtır; çünkü, bu zeytin ağacı ve zeytin dalı tüm dünyada barışın sembolüdür, barışın simgesidir; çünkü, bu zeytin ağacı berekettir; çünkü, bu zeytin ağacı emektir; çünkü, bu zeytin ağacı umuttur; çünkü, bu zeytin ağacı, başta Egenin, Akdenizin, Marmara'nın, seçim bölgem olan Balıkesir ve Edremit Körfezinin, Ayvalık'ın, Burhaniye'nin, Edremit'in, Havran'ın, Gömeç'in, bu yerlerde yaşayan, umudunu zeytine bağlayan, tüm insanlarımızın, gençlerimizin geleceğidir.

BAŞKAN - Sayın Deveciler, lütfen...

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bitiriyorum.

Onun içindir ki, bizlerin, milletvekilleri olarak ve Meclis olarak, bu zor durumda bulunan, perişan haldeki zeytin ürecilerine sahip çıkmamız gerekiyor.

Sayın milletvekilleri, zeytin üreticilerine sahip çıkmak için, Edremit Körfezinin şirin ilçelerinden Burhaniye İlçesinde, Burhaniye Belediyesinin düzenlemiş olduğu, üç gün boyunca...

BAŞKAN - Sayın Deveciler...

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bitiriyorum...

BAŞKAN - Bitiriyorsunuz da, bakın, ben, size, müsamahanın iki katını gösterdim; sürenizin de çok ilerisine geçtiniz. Olmaz efendim. Bakın, bundan sonraki seferde hiç kimseye söz hakkı vermem. Olmaz ki!..

ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

...zeytinin ve zeytinyağının konuşulacağı, sorunlarının dile getirileceği, 17-18-19 Aralık 2004 tarihlerinde yapılacak olan Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Festivaline, tüm milletvekillerimizi ve bizleri televizyonları başında izleyen tüm halkımızı davet ediyorum.

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sayın Başkanım, müsamahanıza teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakanım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Balıkesir Milletvekilimiz Ali Kemal Deveciler'in, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında gündemdışı yaptığı konuşmaya kısaca cevap vermek istiyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Deveciler'in en son söyleyeceği cümle, bana teşekkür idi; ama, o cümleyi söyleyemedi. Ben, onun adına söylüyorum; çünkü, kendi bölgesinde zeytinle ilgili bir ziraî mücadele konusunda Bakanlığımızın yaptığı destekle ilgili olarak o cümleyi söyleyecekti. Tabiî, en son söylenecek cümle olarak da hatırda kalan o olacaktı. Zeytinle ilgili elbette sorunlarımız var.

Ben, hatırda kalsın diye şöyle bir giriş yapmak istiyorum. Ülkemiz, ağaç sayısı itibariyle İspanya'dan sonra dünyada ikinci, zeytin üretimi bakımından dünyada birinci, zeytinyağı üretimiyle dünyada beşinci sıradadır. Yani, bu ölen, yok olan, mahvolan sektör budur. Yani, evvela dünyada çok ağırlıklı olarak varlığımızı sürdürdüğümüz bir alandır. Elbette sorunlarımız var; ağaç başına verimin düşük olması, zeytin ağacında üretimden dolayı yıllara göre dalgalanmaların varlığı, zeytin üretim alanlarının başka amaçlarla kullanılması, ihracatın dökme yağ şeklinde yapılması, uluslararası düzeyde tanınan markalarımızın yeterli olmaması gibi. Ama, bu, bizim, bu sektörümüzün, ülkemizde 400 000 aileye geçim sağladığını, 2 000 000 kişinin temel gelir kaynağı olduğunu ve ülkemizde de, gerçekten, sağlık açısından, beslenme açısından kıymetini herkes kadar bildiğimiz bir ürünümüz.

Ülkemiz, bu ürünle ilgili olarak, üretimini teşvik etmeye ve temel ihracat ürünümüz olan bu ürünün bu fonksiyonunu, bu rolünü oynamaya devam edebilmesi için desteklemeye devam etmektedir. Bununla ilgili olarak da prim destekleri, 5 temel ürün arasına zeytinyağı da dahil edilerek yürütülmektedir. Elbette dünyanın başka ülkeleriyle mukayese ettiğimizde bu konuda bir fark vardır.

Kıymetli arkadaşlarım, doğrudan bütçeden desteklemelere yönelik olarak ayırdığımız kaynağın 3,5 katrilyon olduğunu biliyoruz. Bunları, toplam bütçeye nispetle, başka ülkelerin yapmış oldukları desteklerle mukayese ettiğimizde, elbette, kıyaslanamayacak bir rakam çıkıyor; ama, bizim ülkemizi gümrük vergileriyle, ithalatla ilgili getirdiği engellerle birlikte değerlendirdiğimizde -yani, bütçedışı unsurlarla, tüketiciden üreticiye intikal ettirdiğimiz desteklerle- toplam bu oran, tarımsal üretimin değerinin yüzde 26'sına ulaşıyor; OECD ülkelerinin ortalaması 32'dir. Hepimiz bu bilgilere sahibizdir ve bu, OECD kaynağıdır. Yani, Türkiye'nin, doğrudan veya dolaylı yapmış olduğu destekler, kendi takati içerisinde çok kabul edilebilir bir sınırdadır. 1988 yılında bu oran yüzde 28'dir. Aslında, çok büyük bir dalgalanma da yoktur; yani, Türkiye'de üretilen tarımsal ürünün değerinin dörtte 1'inin üzerinde bir destek söz konusudur. Bu, Türkiye'nin gücü açısından da kabul edilebilirdir.

Zeytin de, bu genel çerçeve içerisinde, özellikle primle desteklenen bir üründür. Prim konusunda, başta pamuk olmak üzere, bu yıl, bir iyileştirme konusunda arayışımız sürüyor. Daha önce de söyledim; pamukla ilgili konu, zeytinin çok önünde bir sorun olarak karşımızdadır. Dolayısıyla, 2004 yılı ürünleri için bu konuda bir iyileştirme olacağını ifade edebiliriz; ama, rakamları henüz telaffuz etmedik; çünkü, bütçeyle ilgili bir kesinlik kazanması lazım; büyük ölçüde kesinlik kazandı; ama, bugünlerde çok daha net bir hale gelecek.

Ben, sayın milletvekilimizin ifade ettiği birkaç hususa değinmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, zeytin bölgesinde meydana gelen zararlara karşı bir ödemenin yapılmaması, zeytin hastalıklarına karşı yapılan mücadeleler, zeytin solgun hastalığı ve zeytinle ilgili olarak girdilerde meydana gelen fiyat artışlarıdır. Bütün bu konuların gündeme getirildiği bir toplantı, yani, Zeytin ve Zeytinyağı Danışma Kurulu toplantısı 8 Aralık 2004 tarihinde İzmir'de yapıldı -dün, Balıkesir milletvekilimiz de dile getirdiler- ve ikincisi gerçekleşti. Bu toplantıya, Bakanlığımızın uzmanları, sektörle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri, akademisyenler, özel sektörün, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldılar ve bütün bunların içerisinde yer aldılar.

Danışma kurulunda alınan kararlar tavsiye niteliğinde olmakla birlikte, Bakanlığımızın zeytin sektörüyle ilgili çalışmalarında ve ileriye yönelik politikalarında önemli bir rehber niteliği taşımaktadır.

9 Aralıkta ise, yine, Bakanlığımızın koordinasyonunda, ülkemizde ilk defa Ulusal Zeytin Zirvesi düzenlendi. Bakanlık mensupları, üretim yapan illerin valileri, kaymakamlar, tarım il ve ilçe müdürleri, araştırma enstitülerinin temsilcileri, uzmanlar, üniversite mensupları bir araya geldik ve zeytinle ilgili, üretimden tüketime, işlenmesine, ihracatına, marka oluşturulmasına kadar, hastalıklarla mücadele konusu dahil bütün alanlar ele alındı. Bu toplantılarda, son yıllarda iç ve dışpazara yönelik bazı modern tesislerin kurulmaya başlandığının görülmesine rağmen, sofralık zeytin işleme teknolojisinin genelde ilkel, ekonomik olmayan küçük ölçeklerde yapıldığı, kaliteli ürün, hijyenik şartlar, pazarlama gibi konularda sorunların devam ettiği vurgulandı, belirlendi ve bu sorunların çözümüne yönelik olarak da üreticilerin, teknik ve pratik bilgi düzeylerini geliştirecek eğitim programları, ağaçlarımızın gençleştirilmesi ve verimli ağaçlara dönüştürülmesi, dikimin elverişli zamanlarda yapılması, kişi başına tüketimin artırılması gibi, sektörle ilgili temel konularda bilgi alışverişi de sağlandı.

Ben, bu arada, arkadaşımızın, Balıkesir bölgesinde meydana gelen don olayından dolayı, Burhaniye, Erdek, Ayvalık İlçelerinde zarar gören çiftçilerimizle ilgili dile getirdiği hususa değinmek istiyorum. Şu anda, elimizde, hepimizin bildiği gibi, 2090 sayılı bir Kanun var ve bu kanuna göre, o ilden, o ilçelerden gelecek raporlara göre bir karar veriyoruz. Dolayısıyla, bu saydığımız ilçelerde meydana gelen zararları biliyoruz; ama, kapsam sınırları içerisine girmediğinden, bir ödeme yapılmadığını kendileri de biliyorlar. Ben de, burada sizlerin huzurunda bunları ifade etmek istiyorum.

Onun dışında, sayın milletvekilimizin dile getirdiği husus... Bu konuda en önemli gelişme, tarım ürünleri sigortası yasasıdır; çok konuştum, çok ifade ettim; ama, nihayet, 12 Temmuzda Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Yarın, Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülecek; oradan sonra Plan ve Bütçe Komisyonuna gidecek. Böylece, Genel Kurulumuza gelmesi için çok önemli bir adım atılacak. Dolayısıyla, tarım ürünleri sigortası konusundaki gelişme bu.

Ben son söz olarak şunları söylemek istiyorum: İçinde bulunduğumuz dönemde, birçok konuda sorunların olduğunu sayın arkadaşım da söyledi. Anasorunlar olarak şunları ifade ediyorum: Bugün için tarımsal girdiler konusunda iki üründe, mazot ve gübrede; buna ilaveten tarımsal sulamalardaki enerji bedellerinde; özellikle pamukla ilgili primler konusunda ve hayvancılık sektörü konusunda öne çıkmış sorunlarımız var. Bunları bizim de kabul ettiğimizi bir kısmının sebebinin, hepinizin de yine çok iyi bildiği gibi, dışkonjonktürle alakalı olduğunu, uluslararası fiyatlardan kaynaklandığını; ama, içinde bulunduğumuz dönem içerisinde, bu yönde, bunlarla ilgili olarak bir iyileştirme çalışmasının da başlatıldığını ifade etmek istiyorum. Zeytin üreticilerimizin -bu dönemde, primler konusunda, malî bünyemizin elverdiği ölçüde- 2004 ürünlerine de prim verileceğini ve bunun mümkün olduğu kadar tatmin edici olması için gayret göstereceğimizi ifade ediyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bu arada bir hususu dikkatlerinize arz etmek isterim. Buraya çeşitli ürünlerle çıkan birkısım arkadaşlarımızın hareketi medyatik olabilir veya buna birkısım kuruluşlar ilgi gösterebilir; fakat, Yüce Meclisin mehabetini gideren hususlardır. Birkısım milletvekili arkadaşımızdan yazılı veya sözlü olarak ikazlar alıyoruz. Her insan, kendi bölgesindeki, bir başka yerdeki veya kendisinin ilgilendiği husustaki ürünleri buraya taşıma zahmetine katlanır ve sergileme durumunu izhar ederse, bir müddet sonra buranın havası farklı olabilir. Ben, diğer Başkanvekili arkadaşlarıma da, Sayın Başkana da bu konuyu arz edeceğim ve kendi yönetimimde bir dahaki sefere bu hususlara kesinlikle fırsat vermeyeceğimi sizlere arz ediyorum. Bu şekilde konuşmak isteyen arkadaşlara da kesinlikle söz vermeyeceğim.

Bilgilerinize arz ederim. (Alkışlar)

Gündemdışı üçüncü söz, büyük mutasavvıf, bilgin ve düşünür Hazreti Mevlana'nın 731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Remzi Çetin'e aittir.

Sayın Çetin, buyurun.

3.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, 731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı konuşması

REMZİ ÇETİN (Konya) - Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Büyük milletimizin insanlığa armağan ettiği büyük şahsiyetlerden birisi de, hiç şüphesiz, Hazreti Mevlana'dır. Bu yıl 731 inci vuslat yıldönümünü idrak ediyoruz; gerek yaşadığı dönemde ve gerekse vefatından sonra, insanlığa ışık saçmaya devam etmektedir. Dünyanın önemli bir bölümünün anlamaya çalıştığı bu büyük şahsiyet, bu ülkenin ikliminde yetişmiştir. Milletimizin büyüklüğü ve Anadolu topraklarının verimliliği açısından ne kadar iftihar etsek yeridir. Büyük Selçuklu Hakanı Alaaddin Keykubat, bu büyük Allah dostuna her türlü imkânı tahsis etmiştir, kendisini çok aziz tutmuştur.

Prof. Dr. Erol Güngör "Mevlana üzerine tertiplenen bir seminer, ona övgüler yerine, Mevlana'nın günümüz insanına ne çözümler vereceğini esas almalıdır" der. İngiliz doğubilimci ve Mevlana araştırmacısı Prof. Arberry "Mevlana, yediyüz yıl evvel dünyayı büyük bir kargaşadan kurtarmıştır; günümüzde de Avrupa'yı kurtaracak tek şey onun eserleridir" der. Fransız edip ve düşünür Roger Garaudy "Hazreti Mevlana tüm zamanlara hitap eden en büyük şairlerdendir" der. Hazreti Mevlana, Mesnevi'nin hemen ilk sayfalarında "şüphe yok ki, Mesnevi, gönüllere şifadır; hüzünleri giderir, Kuran'ı apaçık bir hale koyar, rızkların bolluğuna sebep olur, huyları güzelleştirir" buyurmaktadır. Edebiyatımızın tanınmış simalarından Halit Ziya Uşaklıgil de "bazı keder ve üzüntü zamanlarımda, hâlâ, Mesnevi'ye el uzatır, onun yaprakları arasında hayatın elemleri için bir teselli ararım" diyerek, Mevlana'nın bu sözlerine somut delil olmaktadır.

Hazreti Mevlana, sosyal adalet, para ve makam hırsı ve savaşlarla ilgili olarak benzetmeler yoluyla dikkate değer bilgiler sunmakta, bu bağlamda, bir hükümdarın ağzından "ben kendi soframda ne yersem halkıma da onu yediririm; ben ne giyersem halkım da onu giyer" diyerek, sosyal adaleti vurgulamakta, para ve makam hırsının, insanın özgürce yaşamasına engel teşkil ettiğini belirterek, günümüz insanlığının en büyük sıkıntısını gözönüne sermekte ve "bu ikisinden de kurtulursan özgür olursun" demektedir. Mevlana'nın bu basit gibi görünen önemli tespiti dikkatle incelenir ve uygulanırsa kişisel kavgalar sona ereceği gibi, dünya barışı için de önemli bir doktrin olacaktır.

Bir başka sözünde "balık baştan kokar. Yöneticilerin huyu halkına da tesir eder. Yönetici bir havuza benzer; halk da bu havuza bağlı su boruları gibidir. Eğer havuzdaki su pis olursa, borulardan da aynı su akar. Sen bu sözün manasına dal, adamakıllı dikkat et, iyice düşün" demektedir.

"Kötü yaradılışlı insanlar Allah'ın nimetlerine şükretmezler; vefa göstermede köpekten de aşağı olurlar" demektedir.

İnsan ile hayat arasındaki ilişkiye dikkat çekerken "ne ekersen onu biçersin. Yiğidim, kadere az bahane bul; nasıl oluyor da suçunu başkalarına yüklüyorsun? Kendini araştır, kendi suçunu kendin gör. Gündüz vakti çalışıyorsun da akşam ücretini başkası mı alıyor? Neye çalıştın da zararını ya da faydasını görmedin? Ne ektin de zamanı gelince onu devşirmedin? Sen de bilirsin ki elde ettiğin şey, yaptığının karşılığıdır. Yoksa, adil olan Allah'ın takdiri, insana yaptığına uygun olmayan cezayı nasıl olur da verir? Suçu kendinde bul; çünkü, o tohumu sen kendin ektin" demektedir.

"Koyunun kurttan kaçmasına şaşılmaz; şaşılacak şey, koyunun kurda gönül vermesidir" şeklinde canlılarla ilişkilerini dile getirmektedir.

Bir başka sözünde "ben, bu çalışıp çabalama dünyasında iyi huydan daha üstün bir şey görmedim. Akılsız dost, zaten düşmandır. Yarası olan güneşi göremez; görüyorum dese bile, gördüğü, güneşin kendisi değildir" demektedir.

"Ey rüşvet alan, sen fil yavrusu yemektesin; düşmanın olan o fil sonunda kökünü kazır, mahveder seni" demek suretiyle günümüzdeki gelişmelere dikkat çekmektedir.

"Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez." "Kim işin sonunu görürse, yolda hiçbir zaman ayağı takılmaz" sözleri de yine kendisine aittir.

"Adaleti bilmeyen, kurt yavrusunu emziren keçiye benzer." "Nice, toprak gibi mezarlarda yatanlar var ki, fayda ve feyizleri bakımından yüzlerce diriden üstündür" sözleri de Hazreti Mevlana'ya aittir.

Hemen hemen her ülkede Mevlana üzerine kayda değer eserler veren araştırmacılar mevcuttur. Sayıları oldukça fazla olduğu için, hepsini zikretme şansımız yok. Yaklaşık bir yıl önce, 94 yaşında vefat eden Prof. Anna Marie Schimmel "Cemile" ismini alarak, Müslüman olmuştur. "Batı'da hiçbir mutasavvıf Mevlana kadar şöhret kazanmamıştır..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin.

REMZİ ÇETİN (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

"...edebiyat tarihinde onun kadar sevilen bir sufî şair yoktur; sözleri, binlerce ama binlerce mutasavvıfın hayat ve eserlerinde yankı bulmuş, şiirleri, ayrı ayrı dillere çevrilip, sayısız insana teselli vermiştir" demektedir.

Yine, Prof. Nickholson, Mesnevi'nin tamamını İngilizceye tercüme etmiştir ve Dante ile Mevlana arasındaki ilişkiyi şu şekilde vurgulamaktadır: "Celaleddin, Dante'nin doğumundan sadece birkaç yıl sonra öldü; fakat, bu Hıristiyan şair, Müslüman çağdaşının ulaştığı sevgi ve müsamaha seviyesinin çok aşağısında kaldı."

Prof. Von Hammer "Hazreti Mevlana, mutlak bağlılığı ve Allah'a dönük yüzüyle, hangi din ve kültürden olursa olsun, kendisiyle tanışan herkes için büyük yol gösterici oluyor. Hazreti Mevlana'nın, Türkiye'nin yıllardan beri coğrafî ve kültürel açılardan benimsediği siyasî konumla aynı konumda olması enteresandır; Doğu ve Batı arasındaki köprü" demektedir. Prof. Von Hammer'ın, Mevlana'yla ilgili yapmış olduğu araştırmalar sonucunda vardığı hüküm şudur: "Devrimizin en önemli meselesi akıl ve kalbi uzlaştırmaktır. Akıl ile bilimin en son noktasına gitmeliyiz; fakat, kalp ile birlikte gitmeliyiz; zira, maneviyatsız ilim, acemi büyücünün laboratuvarına benzer. Batı, İslamı akıl düzeyinde analiz eder. Müslümanlar, Batı'nın inkârcı anlayışından bıkmışlardır. Akıllarını açmak için gönüllerini kapatmışlardır. Sonunda, Batı hoşgörüsüz bir inkâr düşüncesine sahip oldu. Bununla birlikte, Batı, ne Endülüs sufîlerinin önemini ne de Hazreti Mevlana Celaleddin Rumi'nin popülaritesini inkâr edebildi."

Prof. Abdulmecit Foucroy "kendimi gerçekten evimde hissettiğim tek ülke Türkiye'dir. Türkiye'ye ayak basınca, evine tekrar kavuşan bir kedi gibiyimdir; her şey bana tanıdık gelir. Sokaklarda insanların önümü kesip, bana yollarına sordukları olur. Beni bir Türk sanırlar ve ben onlara cevap verirken bocalarım. Ben orada kendimi sahiden vatanımda hissederim" der. Tabiî, Türkiye için, Konya'nın ayrı bir yeri vardır. Konya'da, her yerden daha fazla kendini vatanında hissetmektedir. "Konya'da, iklim gibi, hava gibi bir şey vardır" der. O, Konya'yla ilgili başlıbaşına bir kitabın da yazarıdır; Konya ve Kozmik Raks. Bu şehri, başka yerler gibi alelade bir şehir olarak görmez. "Mevlana'nın Konyası, ikiyüz yıl boyunca, kesinlikle dinlerin olağanüstü bir beraberliği dönemini yaşamıştır. Hoşgörü değildir söz konusu olan. Bu kelimeyi sevmiyorum; çünkü, daima bir yukarıdan bakmayı çağrıştırır. Söz konusu olan, hakikaten, kardeşçe bir evrenselliktir. Burada hemen belirteyim ki, hakikî İslamın da esası budur" demektedir.

Mevlana, hayatın içindedir, toplumun her kesimiyle teması vardır, cenazesinde her ırktan ve dinden kimseler bulunmuştur. Demek ki, Mevlana'dan herkes nasibini almıştır.

Son olarak, Ahmet Özhan, Mevlana törenlerinin değerli sanatçısı düşüncelerini şu şekilde dile getirmektedir: "Mevlana, kimliği itibariyle Allah'ın yaratmak istediği insan formatlarının en büyük örneklerinden biridir. Cenabı Allah'a, en üst seviyede kul olma aşkıyla yanan bir Mevlana var. Günümüzde, Mevlana'yı kim nasıl isterse öyle anlıyor" demektedir.

Değerli arkadaşlarım, sizlere de davetiye ulaşmıştır, cuma günü saat 12.30'da, Meclisten Konya'ya, Mevlana şeb-i aruz programı münasebetiyle otobüsler tahsis edilmiştir. Hepinizi Konya'ya bekliyorum. Mevlana'nın ikliminde, barışa, dostluğa hep beraber el kaldıralım diyorum.

Hepinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Bizler de, insanlığın ve ülkemizin manevî önderlerinden Hazreti Mevlana'nın 731 inci vuslat yıldönümünde kendisini rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 4 adet raporu vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1- Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/495) (S. Sayısı: 601) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme suçunu işlediği iddia olunan Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.   

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı:

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının, tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

                             

(x) 601 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

 

Adana

Adana

Afyon

 

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

2- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/496) (S. Sayısı: 602) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Resmî evrakta sahtecilik suçunu işlediği iddia olunan Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

                             

(x) 602 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı:

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla  kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının, tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

 

Adana

Adana

Afyon

 

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

3.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/497) (S. Sayısı: 603) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dolandırıcılık, özel evrakta sahtekârlık, Siyasî Partiler Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Konya Milletvekili Özkan Öksüz hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26.5.2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Konya Milletvekili Özkan Öksüz hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

                             

(x) 603 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

                       

                                            Samsun

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

4- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/498) (S. Sayısı: 604) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26.5.2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

                             

(x) 604 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1306), (6/1322) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/233)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 519 ve 532 nci sıralarında yer alan (6/1306) ve (6/1322) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                        Feridun Fikret Baloğlu

                                           Antalya

BAŞKAN - Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Lüksemburg'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/716)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 16-17 Kasım 2004 tarihlerinde Lüksemburg'a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                         Başbakan

Ekli Liste:

Ömer Çelik                  (Adana)

Yaşar Yakış                  (Düzce)

Hasan Murat Mercan    (Eskişehir)

Egemen Bağış              (İstanbul)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair bir tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

3.- Bazı milletvekillerinin belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/717)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları, Başkanlık Divanının 8.12.2004 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

"Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay, mazereti nedeniyle 30.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi, hastalığı nedeniyle 14.9.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 5 gün, 26.9.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 1 gün ve 1.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Düzce Milletvekili Yaşar Yakış, mazereti nedeniyle 18.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Edirne Milletvekili Necdet Budak, hastalığı nedeniyle 1.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 45 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar, hastalığı nedeniyle 25.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün ve 7.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, mazereti nedeniyle 13.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 22 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, hastalığı nedeniyle 12.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kars Milletvekili Zeki Karabayır, hastalığı nedeniyle 28.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 69 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kayseri Milletvekili Mustafa Duru, mazereti nedeniyle 1.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu, hastalığı nedeniyle 13.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 21 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır, hastalığı nedeniyle 1.12.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Konya Milletvekili Ahmet Büyükakkaşlar, hastalığı nedeniyle 1.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Konya Milletvekili Remzi Çetin, mazereti nedeniyle 1.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 12 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Parlakyiğit, hastalığı nedeniyle 9.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 90 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan, hastalığı nedeniyle 26.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Ordu Milletvekili Hamit Taşcı, hastalığı nedeniyle 31.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün ve 17.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz, hastalığı nedeniyle 18.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu, mazereti nedeniyle 8.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 2005 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 2004 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarılarının Genel Kurulda görüşme programı bastırılıp dağıtılmıştır.

Bütçeler üzerinde, şahısları adına, söz almak isteyen sayın üyelerin, söz kayıt işlemleri, 16.12.2004 Perşembe günü 09.30-10.30 saatleri arasında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Toplantı Salonunda, Başkanlık Divanı Kâtip Üyelerince yapılacaktır.

Söz kaydını, her sayın üyenin bizzat yaptırması gerekmektedir. Başkası adına söz kaydı yapılmayacaktır.

16.12.2004 Perşembe günü -yani, yarın- 09.30-10.30 saatleri dışındaki söz kayıtları, Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde yapılacaktır.

Genel Kurulun aldığı karara uygun olarak, kişisel söz kaydı, bütçenin tümü üzerinde her tur için ve bütçe görüşmelerinin sonunda lehte ve aleyhte olmak üzere ve sadece biri hakkında yapılacaktır. Bir milletvekili, sadece bir tur için söz kaydı yaptırabilecektir.

Sayın üyelerin bilgilerine saygıyla sunulur.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ilaçta klinik paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/646)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

Önerge sahibi?.. Yok.

2.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madeni çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/647)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

Sayın Sözen?..

NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Söz istemiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki; teşekkür ederim.

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürünün atanması ve görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/653)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

4.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Devlet İstatistik Enstitüsünün bir araştırmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/662) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Yücel Artantaş

                                                 Iğdır

1- Devlet İstatistik Enstitüsü, toplumdaki mutluluk endeksini ölçmek için çalışma başlattı mı?

2- Yapılan çalışmanın amacı nedir? Anketör görevlendirilecek mi? Anketör seçiminde hangi kriterler aranmaktadır?

3- Araştırmanın malî boyutu nedir?

4- Araştırmanın yapılmasını hangi kurum önermiştir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplamak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun; buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakika.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlü soruların 4 üncü sırasındaki Iğdır Milletvekilimiz Sayın Yücel Artantaş'ın Devlet İstatistik Enstitüsünün bir araştırmasına ilişkin olarak sorduğu sualleri cevaplandırıyorum.

Birinci sorunun cevabı: 58 inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti döneminde hazırlanan ve 59 uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti döneminde de uygulamaya devam olunan Acil Eylem Planının KYR-28 maddesi altında, Devlet İstatistik Enstitüsüne, vatandaşların her alandaki memnuniyet beklentilerini ölçen, sürekli bir araştırma yapma görevi verilmiştir. Bu nedenle, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkan Yardımcısı başkanlığında, aynı kuruluşun uzmanlarından oluşan bir grup, vatandaş memnuniyet araştırması metodolojisine ve soru kâğıdına ilişkin çalışmaları, Ocak 2003'ten beri sürdürmektedir.

Araştırma, vatandaşın temel yaşam alanlarındaki ve bu alanlarda verilen kamu hizmetlerinden memnuniyetini ölçmenin yanında, vatandaşın genel mutluluk endeksini hesaplamaya imkân sağlayacak kapsamda hazırlanmıştır.

İkinci sorunun cevabı: Vatandaş memnuniyeti araştırmasının amacı, vatandaşın günlük yaşamından yola çıkarak, vatandaşın hayata ilişkin genel mutluluğunun, temel yaşam alanlarındaki (sağlık, eğitim, kişisel güvenlik, kişisel çevre, sosyal koruma, sosyal güvenlik, çalışma hayatı ve gelirler) genel memnuniyetinin ve bu alanlarda doğrudan ve dolaylı verilen kamu hizmetlerinden memnuniyetinin ve bu alanlarda doğrudan ve dolaylı verilen kamu hizmetlerinden memnuniyetinin zaman içinde değişimini ölçmek ve vatandaşın bu hizmetlere ulaşmada kullandığı resmî olmayan kanalları ve bunun yaygınlığını belirlemektir.

Araştırmanın kapsamı, Türkiye sınırları içinde yaşayan 18 ve daha yukarı yaştaki vatandaşlardır. Araştırma çerçevesinde, örnek hane halkı adreslerinde yaşayan 18 ve daha yukarı yaşlardaki bireylerle yüz yüze görüşme yöntemiyle veri derlenecektir.

Araştırmada iki soru kâğıdı kullanılması planlanmaktadır. Soru kâğıtlarının içerikleri özel olarak aşağıda özetlenmiştir:

1- Hane halkı soru kâğıdı:

-Hane halkı bireylerin temel özellikleri,

-Hane halkı geliri, hane halkının aldığı sosyal yardımlar, konut nitelikleri, konuta ilişkin hizmetlerden memnuniyet/sorunlar, hane halkı kolaylıkları, eğitime devam eden çocuklar kapsamında eğitim hizmetlerinde ebeveyn açısından yaşanan sorunlar.

2- Vatandaş (hane halkı ferdi) soru kâğıdı:

-Temel özellikler (yaş, cinsiyet, medenî durum, içgöç),

-Vatandaşın genel mutluluğu,

-Temel yaşam alanlarındaki genel memnuniyet ve kamu hizmeti memnuniyeti (Temel yaşam alanlarındaki bireysel memnuniyet, bu alanlarda kamunun doğrudan ya da dolaylı verdiği hizmetlerden genel memnuniyet, vatandaşın bu hizmetleri alımında yaşadığı sorunlar, vatandaşın bu hizmetlere ulaşmada kullandığı resmî olmayan kanallar)

a. Sağlık

b. Örgüneğitim

c. Kişisel güvenlik ve adalet hizmetleri

d. Kişisel çevre (fiziksel ve sosyal çevre olarak)

e. Sosyal koruma

f. Sosyal güvenlik

g. Çalışma hayatı.

Tasarruf tedbirleri nedeniyle, araştırma için kurum dışından anketör görevlendirilmeyecektir. Araştırmada anketör olarak, hane halkları çalışmalarında tecrübe sahibi uzmanlar ve sosyal araştırmalarda çalışmış Devlet İstatistik Enstitüsü personeli kullanılacaktır.

Üçüncü sorunun cevabı: Acil Eylem Planı Ocak 2003'te yürürlüğe girdiğinden, Devlet İstatistik Enstitüsünün 2003 yılı bütçesinde bu araştırma için herhangi bir ödenek bulunmamaktadır. Dolayısıyla, 2003 yılı için vatandaş memnuniyeti araştırmasının hane halkı bütçe anketine bir modül olarak eklenmesine karar verilmiş olup, çalışmanın ilave malî yük getirmemesi için azamî gayret sarf edilecektir.

Dördüncü sorunun cevabı: Vatandaş memnuniyeti araştırmasını yapma görevi, 59 uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti döneminde uygulanan Acil Eylem Planının KYR-28 maddesi uyarınca Devlet İstatistik Enstitüsüne verilmiştir ve Devlet İstatistik Enstitüsünden Devlet Bakanı sorumludur.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.

5.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, bazı devlet üretme çiftliklerinin kiralanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

6.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

7. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Diyanet Takvimi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/665)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

8.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Nilüfer Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/667)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

9. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Hükümet Programında yer alan sağlıksız şehirleşmeye karşı yapılan çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/670)  ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru  okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                 Atilla Başoğlu

                                              Adana

Hükümet Programının 41 inci sayfasında yer alan "sağlıksız ve çirkin şehirleşmenin önüne geçilerek, şehirlerin yaşanabilir mekânlar haline getirilmesi hükümetimizin temel önceliklerinden biri olacaktır" ifadelerinin gereği olarak;

a) Yürütmekte olduğunuz çalışmalar nelerdir?

b) Tamamlamış olduğunuz çalışmalar nelerdir?

c) Yapılması öngörülen çalışmalar nelerdir?

BAŞKAN- Sayın Bakanım, buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul)- Hepsini birlikte cevaplandırabilir miyim?

BAŞKAN- Birleşimin başında bu şekilde takdim edilmediği için... Size zahmet olacak Sayın Bakanım; ama, tek tek cevaplandırırsanız...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Adana Milletvekili Sayın Atilla Başoğlu'nun (6/670) esas numaralı sorusunu cevaplandırıyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sizi eleştiriyor galiba Sayın Bakan!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Bakanlığımız bünyesinde imar ve şehirleşme kanun taslağı hazırlanarak, Bakanlığımızın birimleri ile ilgili kurum ve kuruluşlarının görüşlerine sunulmuş olup, gelen görüşler doğrultusunda çalışmalar sürdürülmektedir.

Kentsel dönüşüm kanunu tasarısı çalışmaları kapsamında, bu, afet, risk taşıyan alanlar ile özel yasa ve uluslararası sözleşmelerle yapılaşma yasağı getirilen alanlardaki mevcut yapıların tasfiyesinin sağlanması, kentlerin daha sağlıklı ve yeterli düzeyde sosyal ve teknik altyapıya sahip olması için belediyelerin yapmakta oldukları çalışmaların kolaylaştırılması hedeflenmektedir. Gerek Hükümet gerekse Bakanlık, şehirlerimizin, yaşanabilir, sağlıklı ulaşım ve altyapı sorunları çözülmüş, çevre güzelliği taşıyan mekânlar olması yönünde her türlü tedbiri almak ve uygulamaya koymak için büyük çaba harcamaktadır.

Diğer taraftan, kentlerin gelişmesinde en önemli unsur olan imar mevzuatı yeni baştan ele alınarak, imar ve şehirleşme kanunu tasarısı hazırlanmaktadır. Bu kanun tasarısıyla, imar planı kavramı yeniden tanımlanarak, ülkemizdeki imar kargaşasının sona erdirilmesi amaçlanmaktadır.

Yapılan incelemede; Türkiye, 1950'lerden sonra, hızlı nüfus artışı, tarımda mekanizasyon, sanayileşmenin artması ve ulaşım sistemine bağlı olarak hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir. Ülkemizdeki büyük kentlerde nüfus yoğunlaşması ve düşük gelir gruplarının, kentlerin çevresinde, kentsel servislerden yoksun ve kentle bütünleşmemiş alanlarda yerleşmeleriyle gecekondular oluşmuştur. Gecekondu sorunu 1950'li yıllarda gündeme gelmiş, 1960'lı yıllarda ivme kazanmış, 2000'li yıllarda da hâlâ güncelliğini korumaktadır.

Ülkemizde dargelirli ve konutsuz vatandaşların konut sahibi olmalarını sağlamak ve mevcut gecekondu bölgelerini ıslah ve tasfiye etmek, gecekondu yapılaşmasını önlemek ve gecekondu önleme bölgelerini oluşturmak için, 1966 yılında çıkarılan 775 sayılı Yasa ve uygulama yönetmeliğiyle ilgili çalışmalarda noksan olan ve aksayan yönleri iyileştirmek amacıyla gerekli mevzuat çalışmaları sürdürülmektedir.

775 sayılı Kanunun 7 nci maddesine göre oluşturulan gecekondu önleme bölgelerinden Kahramanmaraş-Elbistan, İzmir-Aliağa, Elazığ, Eskişehir, İstanbul ve Ankara İllerinde şahıs ve kooperatiflere arsa tahsisleri devam etmektedir.

Ayrıca, Ankara İli Temelli beldesi yakınlarında yaklaşık 600 hektarlık gecekondu önleme bölgesi oluşturularak, bu bölgeden yaklaşık 25 000 ünitelik arsanın Ankara'da kurulu bulunan kooperatiflere dağıtımına yönelik tüm hazırlıklar tamamlanmış ve 2003 yılı ağustos ayı içerisinde 5 000 konutluk arsa tahsisi yapılmıştır.

3414 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesini değiştiren 4608 sayılı Kanuna göre 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinden zarar gören Marmara Bölgesindeki illerden Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce İllerinde arsa ve ucuz konut üretmek için 775 sayılı Kanunun 7 nci maddesine göre gecekondu önleme bölgesi oluşturma çalışmaları sürdürülmektedir.

Özellikle büyük şehirlerimizde ve gecekondulaşma eğiliminin görülebileceği diğer bazı şehirlerimizde (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Diyarbakır, Bursa, Malatya, Denizli) yerel talepler de dikkate alınarak yeni gecekondu önleme bölgelerinin oluşturulmasına, bu illerde gecekondularda oturanlara tahsis edilmek üzere ucuz arsa ve konut üretimine yönelik çalışmalara başlanılmış olup, bu kapsamda, bir yandan, dargelirli ve konutsuz vatandaşlarımızın planlı yerleşme alanlarında ucuz konut sahibi olmaları, diğer yandan, mevcut gecekondulaşma eğiliminin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.

Arz eder, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, 10 tane soru sormuş... Bu soruları Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiliyken mi sordu? Belki AKP'ye geçtikten sonra soru önergelerini geri alabilir. Sayın milletvekilini uyarın, önergelerini geri çeksin.

BAŞKAN - Sayın Meral, burada, soru önergesini veren milletvekilleri kendi adına sorularını soruyorlar ve bakanlar da ona göre cevap veriyor.

Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ortada yok... Kusura bakma da, Sayın Bakanın niye zamanını alsın?!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Müsaade ederseniz, bir hususu açıklayayım: Ben kendisini aradım; yurt dışında olduğu için, konuşamadım.

Teşekkür ederim.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Bakanım, sizi düşünerek söyledim.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Yorulmayın diye söylüyor yani.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Bakan benim eski dostumdur...

10.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan doğal afetlere yönelik tedbirlere ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/671)

BAŞKAN - Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                 Atilla Başoğlu

                                              Adana

Hükümet Programının 30 uncu sayfasında, doğal afetlere karşı uygun tedbirlerin alınacağı ifadeleri yer almaktadır. Bu ifadeler gereği;

a) Yürütmekte olduğunuz çalışmalar nelerdir?

b) Tamamlamış olduğunuz çalışmalar nelerdir?

c) Yapılması öngörülen çalışmalar nelerdir?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Efendim, tavsiyeye uyarak, cevaplandırmıyorum. Bakan arkadaş da burada yok; onun için, müsaade ederseniz, geçelim.

BAŞKAN - Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

11.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan bölgesel kalkınmaya yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/672)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

12.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan şehirlerin altyapı çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/675)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

13.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  sözlü soru önergesi (6/677)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

14.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan sağlık alanındaki çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/679)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

15.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı ifadelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

16.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

17.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

18.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

19.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, İnebolu Limanının ne zaman bitirileceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/686)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

20. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

21. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Denizcilik Müsteşarlığında bazı çalışanların işine son verildiği iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/689) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.                                    17.7.2003

                                     Selami Yiğit

                                                Kars

1.- Bazı basın organlarında yer alan, Denizcilik Müsteşarlığına bağlı İstanbul ve Çanakkale Bölge Müdürlüklerinden ve liman başkanlıklarından 24 Temmuz 2003 tarihi itibariyle 78 kişinin işlerine son verildiği haberleri doğru mudur?

2.- Bu haberler doğru ise, bu işyerlerinde kılavuz, kılavuz yardımcısı ve trafik kontrol görevlisi olarak çalışan bu uzman kişilerin işlerine hangi gerekçelerle son verilmiştir?

3.- Yine bazı basın organlarında, denizcilik alanında uzmanlık gerektiren görevlerde bulunan bu kişilerin işten çıkarılmasının Bakanlığınızın siyasî kadrolaşmaya gittiği iddiaları yer almaktadır. İşten çıkarılan personelin yerine kimler işe alınmıştır ve işe alınanların uzmanlık alanları nelerdir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun; buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sualleri cevaplandırıyorum.

Bakanlığımızın bağlı kuruluşu Denizcilik Müsteşarlığının İstanbul ve Çanakkale Bölge Müdürlükleri ile liman başkanlıklarında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre geçici sözleşmeli olarak istihdam edilirken 2003 yılında sözleşmeleri yenilenmeyen personel sayısı 78 olmayıp, 9'u başkılavuz,  23'ü kılavuz ve 66'sı kılavuz yardımcısı olmak üzere 98 kişidir. Bu görevlerde istihdam edilecek personelin nitelikleri, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığınca belirlenmektedir. Buna göre;

Başkılavuz için; denizcilik alanında eğitim veren fakülte veya yüksekokulların güverte bölümü veya Deniz Harp Okulu mezunu olmak, güverte branşlarında beş yıldan fazla deniz hizmeti yapmış olmak ve iyi derecede İngilizce bilmek,

Kılavuz için; Yüksek Denizcilik Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Güverte Bölümü, Deniz Harp Okulu, Deniz Assubay Sınıf Okulu (radar, telsiz, seyir bölümleri), dört yıllık fakülte veya yüksekokullar ile iki yıllık meslek yüksekokullarının güverte bölümü mezunu olmak, güverte branşlarında en az üç yıl deniz hizmeti yapmış olmak ve iyi derecede İngilizce bilmek,

Kılavuz yardımcısı için; iki yıllık meslek yüksekokullarının güverte bölümü, denizcilik meslek liseleri güverte bölümü mezunları ile asgarî lise veya dengi okul mezunu olmak ve iyi derecede İngilizce bilmek şartları aranmaktadır.

Ancak, söz konusu 98 personel bu nitelikleri taşımamaktadır. Bunlardan 66'sı lise mezunu olup, lisans düzeyinde eğitime sahip değildirler. Diğerleri ise, ağırlıklı olarak açıköğretim fakültesi mezunudur ve denizcilikle ilgili bir birikimleri ya da deneyimleri bulunmamaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi gereğince özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına sahip olmayan ve aranan nitelikleri taşımadıkları anlaşılan 98 personele, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8 inci maddesinin (b) bendi uyarınca, gerekli ihbarlar yapılarak, 2003 yılında sözleşmeleri yenilenmemiştir.

Yukarıda ifade edildiği gibi, söz konusu personelin 2003 yılında sözleşmelerinin yenilenmemesinde hiçbir siyasî amaç bulunmadığı gibi, siyasî kadrolaşmaya gidildiği yolundaki iddialar da gerçeği yansıtmamaktadır. Yapılan işlem tamamıyla mevzuat gereğidir.

Bu konuda siyasî bir nitelik aranacaksa, bunu, bu kişileri mevzuatta belirtilen kriterlere uymadıkları halde göreve alan siyasî iradelerde aramak gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın bağlı kuruluşu Denizcilik Müsteşarlığınca, 2003 yılında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi gereği, toplam 87 yeni personelle sözleşme imzalanmış bulunulmaktadır. Bunların 67'si denizcilik fakültesi mezunudur. Yeni dönemde Boğaz trafiğinin dijital ortamda radarla takibi yapılacağından, bu personel, IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) direktifi doğrultusunda, "liman devleti kontrol elemanı" olarak istihdam edilecektir. Bu suretle, aynı zamanda, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin gereği yerine getirilmiş olacaktır.

Atanan diğer 20 personelse, ülkemizin seçkin üniversitelerinden mezun, en az bir lisanı iyi bilen elemanlardır.

Bilindiği üzere, denizcilik teşkilatı, dışilişkileri çok yoğun olan bir kuruluştur. Bu hizmetlerde kullanılan yabancı dildeki metinler, şimdiye kadar, tercüme bürolarında, ücret karşılığı yaptırılmıştır. Bu sorun, büyük ölçüde, lisan bilen bu yeni elemanlarla çözümlenmek istenmektedir.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

22.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'in Güzelbahçe İlçesine alınan ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/690)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

23.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

24.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

25.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, İstanbul-Edirne karayolundaki yol hizmetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/693)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

26.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

27.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adli Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

28.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

29.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/699)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

30.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

                              Mahmut Göksu

                                       Adıyaman

1. Bakanlığınızın, bağlı ve ilgili kuruluşlarının Adıyaman'da yürüttüğü projeler nelerdir?

2. 2003 yılı rakamlarıyla mevcut projelerin toplam bedeli ne kadardır?

3. 2002 yılı itibariyle projelerde gerçekleşen yatırım miktarı ne olmuştur?

4. Projelerin bir an önce tamamlanabilmesi için Bakanlığınızın çalışması var mı? Varsa, nelerdir?

BAŞKAN - Soruya cevaplandırmak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun; buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sualleri cevaplandırıyorum.

Sualler okunduğundan, vakit almamak için tekrar okumayacağım.

Bakanlığımızın merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların Adıyaman İlinde yürüttükleri projeler, genel müdürlüklerimiz itibariyle şöyledir:

Kâhta Devlet Hastanesi, Devlet Hastanesi, Tut Devlet Hastanesi.

Bunların başlama ve bitim tarihleri, sırayla: 1998-2004, 1999-2004, 1999-2005.

Proje bedelleri, sırayla: 2 trilyon 270 milyar, 1 trilyon 200 milyar, 2 trilyon 500 milyar.

Mevcut ödenekleri: Kâhta Devlet Hastanesi 657 milyar, Devlet Hastanesi 926 milyar, Tut Devlet Hastanesi 2 milyar Türk Lirası.

"Yeni işler" olarak cezaevi genel onarımı var; 2004 yılında başlanıp bitirilecek, 40 milyar lira proje bedeli var, 38 milyar lira tahsis edilmiş.

Söz konusu projelerin toplam maliyeti 6 trilyon 10 milyar lira olup, bugüne kadar 2 trilyon 400 milyar lira harcama yapılmıştır ve 2004 yılı itibariyle 1 trilyon 623 milyar lira harcama yapılacaktır.

Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğünce, belediyelere, proje karşılığında ve katkı niteliğinde yardımlar yapılmaktadır. Önceden planlanan bir yatırım programımız bulunmamaktadır. Belediyelerden gelen projeler bütçe imkânları ölçüsünde değerlendirilmektedir.

2002 yılında, Adıyaman İli belediyelerinin yardım isteğine konu, toplam 1 834 306 760 000 lira keşif tutarlı proje Bakanlığımıza intikal etmiş ve 24 belediyeye toplam 143 milyar lira ödenek tahsis edilerek gönderilmiştir.

2003 yılında 255 200 000 000 lira keşif tutarlı proje intikal etmiş olup,  8 belediyeye toplam 94 000 000 000 lira ödenek tahsis edilerek gönderilmiştir.

2004  yılında  888  500  000  000  lira  keşif  tutarlı  proje  intikal  etmiş  olup,  1  belediyeye 40 000 000 000 lira ödenek tahsis edilerek gönderilmiştir.

Afet İşleri Genel Müdürlüğü 2004 yılı yatırım programında, 4 yerde 208 adet konut, ihale yöntemiyle, 9 trilyon 503 milyar lira proje bedeli ve 613 000 000 000 lira ödenek; 2 yerde 55 adet konut,  evini yapana  yardım yöntemiyle,  757 450 000 000 lira proje bedeli ve 276 450 000 000 lira ödenek olmak üzere,  toplam  6 yerde 263 konut,  10 260 450 000 000  lira  proje  bedeli  ve 889 450 000 000 lira ödeneğiyle yer almaktadır.

2003 yılı yatırım programında gerçekleştirilen işler için toplam 1 386 975 000 000 lira harcanmıştır. 2004 yılı yatırım programında yer alan projeler, bütçe imkânları nispetinde, 2005 yılı içerisinde bitirilmeye çalışılacaktır.

Karayolları Genel Müdürlüğü Adıyaman şehir geçişi, Adıyaman-Yeşilyurt, Malatya-Gölbaşı-Kapıdere, Kahta-Sincik yolunda Cendere Köprüsü, Gerger-Taraksu, Nemrut Dağı turistik yolları 2003 yılı harcaması toplam 84 trilyon 823 milyar lira, 2004 yılı ödeneği 2 trilyon 423 milyar lira, temin edilen fizikî durum 1 trilyon lira.

Projelerin tamamlanabilmesi için, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı nezdinde eködenek sağlanması hususunda talepte bulunulmaktadır. Yatırım programımızdaki her projenin ödenek ihtiyacı olup, eködenek temini, mevcut bütçe kaynakları içinde mümkün olamamaktadır.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Adıyaman İli ve ilçelerinde, Genel Müdürlüğümüz tarafından, 2003 yılında, yıllık çalışma programı kapsamına, toplam 10 adet köy ve 8 adet mahalle alınmıştır.

Planlanan ve bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucundaki gerçekleşmelerin, il bazında, toplam sonuç olarak şöyledir: Köylerde biten 390, devam eden 15, kalan 14, toplam 419. Mahalle olarak biten 85, devam eden yok, kalan 3, toplam 88. Dolayısıyla, programa alınan birimler, imkânlar nispetinde, yıl içerisinde bitirilmektedir. Bitirilmeyen birimler, bir sonraki yıl içerisinde yeniden programa alınmaktadır.

Bu projelerin gerçekleştirilmesi için, Adıyaman İli bazında, 2003 yılında, yatırım bütçesinden 53 646 000 000  Türk  Lirası,  cari bütçeden  533 715 000 000  Türk Lirası olmak üzere,  toplam 587 361 000 000 Türk Lirası ödenek gönderilmiştir.

2004 yılı planlanan ilk tesis kadastrosu şudur: Köy; planlanan 10, parsel 5 300, dönüm 79 500. Mahalle; planlanan 8, parsel 1 513, dönüm 12 305. Bu projelerin gerçekleştirilmesi için, Adıyaman İli bazında, 2004 yılında, yatırım bütçesinden, toplam 136 596 000 000 Türk Lirası ödenek gönderilmesi planlanmıştır.

İller Bankası Genel Müdürlüğü  2004 yılı yatırım programında,  Adıyaman İlimize ait, toplam 5 adet iş yer almaktadır. Bu işlerden 4 adedi harita ve 1 adedi kanalizasyon sektörüne ait bulunmaktadır. Söz konusu 5 adet iş için, toplam proje bedeli 28 trilyon 280 milyar lira olup, 2004 yılı için öngörülen yatırım miktarı ise, belediye katkıları dahil olmak üzere, 2 trilyon 950 milyar liradır. Adıyaman İli için, 2003 yılı sonu itibariyle de, Genel Müdürlüğümüzce yapılan toplam harcama tutarı 24 trilyon 228 milyar Türk Lirasıdır.

Arz eder, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

31.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, eczanelerin kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedeli alacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/701)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

32.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon'daki bir kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/703)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

33.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

34.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir İlindeki okulların elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/708)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

35.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, İzmir'in Güzelbahçe İlçesinde hizmete giren ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/710)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

36.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/711)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

37.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/712)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

38.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Mersin Devlet Hastanesi çalışanlarının ödenmeyen dönersermaye ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/713)

BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

39.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

40.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

41.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

42.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Çorlu Havaalanının etkin kullanımı için alınacak önlemlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/717) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit’in cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak yanıtlanması hususunda gereğini bilgilerinize arz ederim.

                                  Enis Tütüncü

                                          Tekirdağ

1998'den beri hizmet vermekte olan Çorlu Havaalanı, İstanbul'a yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunmakta olup, İstanbul'un yetersiz kalan hava ulaşımının hafiflemesi konusunda da alternatifler arasında yer almaktadır. Son yıllarda, uçak ve yolcu sayısında ciddî düşüş gözlenen bu havaalanımızla ilgili olarak;

1- Çorlu Havaalanında son yıllarda gözlenen uçak seferi ve yolcu sayısındaki düşüşün nedenleri nelerdir?

2- Trakya bölgemiz, gerek sanayi gerek tarım gerekse turizm alanında büyük bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Bu bölgemizdeki illerimiz için ayrı bir önem arz eden bu havaalanımızın etkin olarak kullanımı konusunda ne tür önlemler almayı düşünmektesiniz?

BAŞKAN - Soru önergesini cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit; buyurun.

DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü'nün 6/717-2867 sayılı, Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım'a yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum

Sorular okundu; sorularla fazla vakit kaybetmek istemiyorum, direkt bu konudaki cevapları size takdim etmek istiyorum.

Trakya bölgesinin gelişen ekonomisi ve turizm potansiyeline hizmet vermek ve İstanbul Atatürk Havalimanında yaşanmakta olan trafik yoğunluğunda rahatlama  sağlamak gibi amaçlarla 3 000 x 45 metre pist uzunluğuna sahip Çorlu Askerî Havaalanına terminal binası ve diğer sivil tesislerin yapımı, 1994 yılında ihale edilmiş ve 8.8.1998 tarihinde bitirilerek hizmete sunulmuştur.

Çorlu Havaalanında, açılışından itibaren bavul ticareti ağırlıklı yoğun charter seferleri gerçekleşmektedir. Ancak, gerek bu tür uçuşlardaki azalma, gerekse bu tür uçuşları yapan havayolu şirketlerince Sabiha Gökçen Havalimanının tercih edilmesi sonucunda bu havaalanımızın uçak trafiğinde ve gelirlerinde önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir.

Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünce işletilmekte olan havaalanlarında, sağlanmakta olan kolaylıklar ve imkânlar gözönüne alınarak farklı ücretler uygulanmaktadır. Tüm tesisleriyle iç ve dış hat uçak trafiğine açık bulunan Çorlu Havaalanı, havayolu şirketleri tarafından tercih edilmesini temin amacıyla düşük ücret tarifesi uygulanan havaalanları kategorisine alınmıştır. Ancak, ülkemiz havaalanlarına yük ve yolcu taşımacılığı yapıp yapmama tercihi, tamamen havayolu şirketlerinin inisiyatifinde olup, Ulaştırma Bakanlığımız tarafından herhangi bir müdahalede bulunulması söz konusu değildir.

Öte yandan, Ulaştırma Bakanlığımızca başlatılmış bulunan bölgesel hava taşımacılığı uygulamasının yaygınlaşmasıyla, diğer benzer durumdaki havaalanlarımızda olduğu gibi, Çorlu Havaalanımızın uçak trafiğinde de önemli oranda artışlar yaşanacağı değerlendirilmektedir, düşünülmektedir.

Yüce Heyetinize saygıyla sunuyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

43.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

44.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in, AB limanlarındaki Türk gemilerinin eksikliklerinin tamamlanması için ne gibi önlemler alındığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/719) ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sözlü sorunun Sayın Ulaştırma Bakanı tarafından cevaplanmasını saygılarımla arz ederim.

                                   Onur Öymen

                                           İstanbul

AB Komisyonunun ulaşımdan sorumlu Sözcüsü Gantelet, çok sayıda Türk gemisinin yüksek emniyet riski taşıdığını bildirmiş ve komisyonun kara listesindeki 112 gemiden 36'sının Türk gemisi olduğunu söylemiştir. 22 Temmuz tarihinden itibaren bu gemiler AB limanlarında alıkonulacak, gerekli kontroller yapıldıktan sonra belirli normları karşılarlarsa limandan ayrılmalarına izin verilecek, ancak bundan sonra bir daha AB limanlarına girmelerine izin verilmeyecektir.

Ulaştırma Bakanlığımız, bu gemilerin eksiklerinin tamamlanması için ne gibi önlemler almıştır?

Gerekli önlemleri almayan armatörler hakkında hangi işlem yapılmıştır?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen; buyurun.

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen'in sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum.

Bilindiği üzere ülkemiz, başta IMO (International Maritime Organization-Uluslararası Denizcilik Örgütü) olmak üzere birçok uluslararası kuruluşa üye olmanın yanında, yine, IMO'nun tavsiye kararları doğrultusunda oluşturulan Karadeniz ve Akdeniz Memorandumları gibi birçok anlaşma ve önergelere imza atarak taraf olmuş ve bu organizasyonların aldığı kararlar doğrultusunda yükümlülükler altına girmiş bulunmaktadır. Temel olarak bu yükümlülükler, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde denizciliğin sektörel olarak sürekliliğinin teminini ve başta can, mal ve çevre emniyetinin sağlanması gibi konularda teknolojik gelişmelerin ve ilgili mevzuat düzenlemelerinin takibi ile uygulamasını içermektedir.

Bakanlığımın bağlı kuruluşu Denizcilik Müsteşarlığı tarafından, bayrak devleti sorumluluğu çerçevesinde, Türk Bayraklı gemilerimizin denetim ve sertifikalandırma işlemleri, liman devleti ve kıyı devleti sorumluluğu çerçevesinde de, ülkemiz limanlarına giriş çıkış yapan yabancı bayraklı gemilerin denetim işlemleri görevleri yerine getirilmektedir. Türk Bayraklı gemilerin, yabancı limanlarda yapılan liman devleti kontrollerinde tutulma oranlarının çok yüksek olması, yüksek riskli ülkeler arasında ve öncelikli denetim listesinde yer alması, ülkemiz itibarını olumsuz etkilediği gibi, ülke denizciliğimizin ekonomik kaybına da sebebiyet vermektedir.

Bu nedenle, Denizcilik Müsteşarlığımızca, Türk Bayraklı gemilerin kondisyonlarının iyileştirilerek, bayrak itibarının yükseltilmesi ve mümkün olan en kısa süre içerisinde gemilerimizin kara listeden ak listeye geçişinin hızlı ve etkili bir şekilde sağlanması amacıyla, bir denetim ve eğitim seferberliği başlatılmıştır. Bu seferberlik kapsamında, öncelikle, Denizcilik Müsteşarlığımızın merkez ve taşra teşkilatlarında denetim uzmanı olarak istihdam edilmek üzere, uzak yol kaptanı, uzak yol gemi makineleri mühendisi ve gemi inşa mühendisi yeterliliklerine sahip 80 uzman işe alınarak, personel ihtiyacı giderilmiştir.

Eylül 2003'ten itibaren, Avrupa Birliği Eşleşme Projesi, TAIEX ve Denizcilik Müsteşarlığı yetkililerince müştereken hazırlanan eğitim programı dahilinde kurs ve seminerler düzenlenmek suretiyle, eğitim uzmanları, PCS ve GSK konularıyla ilgili olarak son gelişme ve düzenlemeler, çalışma yöntemleri, uygulama birlikteliği ve bunlar gibi konularda teknik ve meslekî eğitime tabi tutulmuşlardır.

Bunlara ilave olarak, yurt dışından ülkemiz limanlarına gelen yabancı bayraklı gemileri denetlemekle görevli gemi denetim uzmanlarına, sörvey ve denetim eğitimi verilerek, gemi sörvey kurulu uzmanı olarak, Türk Bayraklı gemilerin sörvey ve denetiminde de görevlendirilmeleri sağlanmıştır.

Nitelikli personel ihtiyacının karşılanmasından sonra, denetim konusundaki faaliyetlere de ağırlık verilerek, yaşanan olumsuzlukların önlenmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır.

Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS) ve Uluslararası Denizcilik Örgütü kararları gereğince, ülke bayrağını taşıyan gemilerin yabancı devlet limanlarından yapılan denetimler sonucunda eksiklikleri nedeniyle alıkonulması, tutulması durumunda, uğradıkları ilk Türk limanında, programdışı ileri sörvey uygulamasına, yani, genişletilmiş sörvey işlemine tabi tutulması sağlanmış olup, yapılan bu işlem hakkında, denetimi yapan liman devletinin denizcilik idaresine ve IMO'ya bilgi verilmektedir.

Ayrıca, limanlarımızdan yurtdışına çıkış yapacak Türk Bayraklı gemilere "yola elverişlilik belgesi" verilmeden önce, denet şefi/memuruyla birlikte bir gemi sörvey kurulu veya liman devleti kontrol uzmanınca gemiye gidilerek, geminin evrak bazında (gemi ve gemiadamlarının sertifikaları) ve yola elverişlilikle ilgili diğer hususlarda beraberce denetim yapmaları ve bu denetim sonucunda, uygun görülmesi halinde, yola elverişlilik belgesinin düzenlenip geminin yolculuğuna izin verilmesi uygulamasına, pilot olarak seçilen Mersin Bölge Müdürlüğüne bağlı Mersin, İstanbul Bölge Müdürlüğüne bağlı Ambarlı, İzmir Bölge Müdürlüğüne bağlı Aliağa Limanlarında 2.1.2004 tarihi itibariyle başlanılmıştır.

Bu uygulamaya paralel olarak, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatımız çerçevesinde, standartları düşük olduğu tespit edilen Türk Bayraklı gemilerin standartlarının yükseltilmesi ve bir sonraki liman devleti kontrolü denetimine hazır olarak girmesinin sağlanması amacıyla, uluslararası sefere çıkacak olan Türk Bayraklı gemilere, uygun zamanlarda, Denizcilik Müsteşarlığınca belirlenen 17 ana limanda (İstanbul, Ambarlı, İzmit, Karadeniz Ereğli, İzmir, Aliağa, Bodrum, Marmaris, Mersin, İskenderun, Trabzon, Samsun, Çanakkale, Bandırma, Gemlik, Antalya ve Tuzla) haziran 2004 itibariyle ön sörvey uygulamasına başlanılmıştır.

Başta deniz ticaret odaları olmak üzere, ülkemizde denizcilik sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar ile yurtdışı denizcilik kuruluşları, Denizcilik Müsteşarlığımızca belli aralıklarla düzenlenen toplantılarda, Türk Bayraklı gemilerin tutulmalarına yönelik gerçekleştirilen bütün bu çalışmalar ve yeni uygulamalar konusunda bilgilendirilmektedir. Gerçekleşen bu çalışmalar ve uygulamalar sonucunda, Türk Bayraklı gemilerin yurt dışındaki tutulmalarında diğer yıllara oranla ciddî azalma olduğu görülmektedir. Ülkemizin Avrupa Birliğine uyum sürecinde, 2005 yılı sonu itibariyle, 2001 yılına göre yüzde 40 oranında Türk Bayraklı gemilerin tutulmasında azalma sağlanacağı taahhüt edilmiştir.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

45.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır'a doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/720)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

46.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

47.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

48.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

49.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/728)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

50.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

51.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

52.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikaları işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

53.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

54.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla-Maden Köyü Bolkardağı Maden İşletmesinin tekrar faaliyete geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/733)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

55.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

56.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

57.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

58.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ziraat ve Halk Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/738)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

59.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

60.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, elma ithalatının yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/740)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

61.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/741)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

62.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

63.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

64.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD'den sağlanan kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

65.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, devlet alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

66.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

67.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

68.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/750)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

69.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/753)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

70.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/754)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

71.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

72.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, tıpta üst ihtisas sınavının ÖSYM tarafından yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/757)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

73.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars-Selim-Bayburt Barajı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

74.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars Devlet Hastanesi inşaatı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/760)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

75.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars-Digor-Şirinköy Göleti Projesi için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/761)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

76.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergelerine ayrılan süre dolmuştur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.59

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.16

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Birinci sırada yer alan, Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz gelmediğinden teklifin müzakeresini erteliyoruz.

İkinci sırada yer alan, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

6.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

3 üncü maddenin oylamasında kalmıştık.

Şimdi, 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Kuruluş, Teminat , Sigorta ve Lisanslı Depo İşleticisi Olması Yasaklananlar

Kuruluş

MADDE 4.- Tarım ürünleri lisanslı depo işletmeleri, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik şartları göz önünde bulundurularak Bakanlıkça verilecek izinle anonim şirket şeklinde kurulur. Şirketin kuruluşunda, bir trilyon liradan az olmamak üzere depolama kapasitesine göre Bakanlıkça belirlenen tutarda ödenmiş sermayeye sahip olunması ile ilgili yönetmelikte gösterilen belgelerin ibraz edilmesi koşulları da aranır. Bu şirketlerin anasözleşmeleri ve kuruluş işlemleri, bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun şekilde yapılmak zorundadır. Bakanlık, bu tür şirketlerin anasözleşmelerini matbu olarak da düzenleyebilir.

                             

(x) 701 S. Sayılı Basmayazı 9.12.2004 tarihli 30 uncu Birleşim Tutanağına eklidir.

Şirketin pay senetleri nama yazılı olarak düzenlenir. Şirket anasözleşmesinin, ortaklarının ve ortaklık paylarının değişikliği Bakanlık iznine tâbidir.

Kuruluş izni alan şirkete ancak bu Kanunun öngördüğü şartları taşıdığının tespiti halinde faaliyet izni verilir. Şirket faaliyet izni almadan ürün kabul edemez, ürün senedi düzenleyemez.

Bu şekilde faaliyette bulunacak şirketlerin unvanlarında "Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk" ibaresinin bulunması zorunludur.

Tarım ürünleri lisanslı depo işletmesinin şube açması ve lisans kapsamını değiştirmesi de Bakanlığın iznine tâbidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ve şahsı adına, Edirne Milletvekili Sayın Nejat Gencan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA NEJAT GENCAN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının hazırlamış olduğu ve mayıs ayında Meclis Başkanlığına gönderilen kanun tasarısı, talî komisyonlarda görüşüldükten sonra, aslî komisyon olan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna gelmiş ve burada yapmış olduğumuz görüşmeler sonucunda şu anki şeklini almış bulunmaktadır.

Kanunun 4 üncü maddesinde, tarım ürünleri lisanslı depo işletmelerinin hayata geçirilmesi aşamasında uygulanacak olan bazı prosedürlere değinmek istiyorum.

Bunlardan bir tanesi; komisyonumuzda da yaptığımız görüşmeler sonucunda, tasarının bu maddesinde, ödenmiş sermayesi 500 milyardan 1 trilyona çıkarılarak, bu konuda iştigal edecek olan ve bu konuda işlevini yerine getirecek olan şirketlerin daha ciddî bir nitelik kazanmasını sağlamış bulunmaktayız. Ayrıca, bu komisyondaki görüşmelerimizde, sermayenin bir türlü öne çıkarılmasıyla, tarım ürünlerini depolama işlemini yapacak olan ve lisanslı depoculuğu yapacak olan şirketlerin de tarıma daha faydalı olmasını temin etmiş durumdayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son iki yıllık tarım politikalarına baktığımızda AKP İktidarının tarım kesimine bakışını şöyle özetleyebiliriz: Sayın Başbakanın bir sözüne değinmeden geçmek istemiyorum. Sizlerin de bildiği gibi, "çiftçilerimiz ayaklarının üzerinde durmasını öğrenecekler" demişti Sayın Başbakanımız. Daha sonra, üzülerek, Tarım Bakanımızın söylemiş olduğu bir söylemle de muhatap olduk; yani, çiftçimize söylenmiş olan "gözünüzü kara toprak doyursun" sözünü de henüz unutmadık; ama, tarım kesimini de kendi sorunlarıyla baş başa bırakmak zorunda olmadığımızı bilmeliyiz.

Dünyada ve özellikle ülkemizde nüfusun artması, beslenme sorununun her geçen gün daha önemli bir noktaya gelmesi, ama, buna rağmen, tarımsal üretimin mevcut düzeyi dengesiz de olsa, gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal gelişmenin ulusal pazarın ihtiyaçlarına göre değerlendirilmesiyle, tarımın dünyada açlığa son verecek düzeyde olduğunu hepimiz kabul etmek zorundayız.

Tarımın önemini kimse inkâr edemez. İnsanlığın devamı, tarımın varlığına ve gelişmesine bağlıdır. Dünyadaki tüm ülkeler bunun bilincindedir; çiftçiye özel bir sevgi ve ilgi gösterirler. En büyük destek tarım sektörüne yapılır. Çiftçi horlanmaz, kapılardan kovulmaz, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmez.

Batı ülkelerinde yaşayan insanlar, tarıma verilen desteğin kendilerine de yansıyacağını çok iyi bilirler. Nitekim, Atatürk de, bu konuda, şu sözle, bunu yüce milletimize söylemiştir: "Köylü milletin efendisidir." Bunu söylemekle, Yüce Atatürk, bu sözlerle, aslında, Türk bürokrasisine emir niteliğinde bir söylem yerine getirmiştir. Bu sözleri söylemekle kalmamış, çiftçiyi korumak ve geliştirmek için gerekli olan kooperatifçilik hareketini gündeme getirmiştir.

Cumhuriyet kurulduğunda acınacak durumda olan Türk tarımının 1980'li yıllara gelindiğinde büyük bir gelişme gösterdiğini hepimiz biliyoruz; ancak, 1980'li yıllardan sonra tarım kesimini koruyan tarımsal KİT'ler haraç mezat satılmış ve tarımın temel dayanakları ortadan kaldırılmıştır. Yine, tarımı koruyan ve gelişmesine katkıda bulunan tarım satış kooperatifleri yüksek faizli krediler almaya zorlanmış ve borç batağına sürüklenmiş ve görev yapamaz hale getirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım sektörü, cumhuriyetin ihtiyaç duyduğu atılımların hemen hepsinde nirengi noktası olmuştur. Sanayileşme tarıma dayalı olarak başlamıştır. Çokpartili demokrasiye bile tarımda yapılan bir tartışma noktasında geçildiğini hepimiz biliyoruz; ancak, gelin görün ki, tarım sektörü sorunsuz değildir. Yapısal sorunlarının yanı sıra, ciddî bir inisiyatif gösterilip üzerine eğilmiş olunsa, ülkeye çok büyük katkılar sağlayabilecektir ve çözüm önerileri de ortada durmaktadır.

Etkin ve yaygın bir lisanslı depoculukla ürün ticaret sisteminin, gelişmiş ülkelerde yıllar önce hayata geçirildiğini ve uygulandığını görmekteyiz. Büyük firmalar, dünya çapında yatırımlar yapıp lisanslı depo ağı oluşturarak ürün ticaret ve pazarlamasına hâkim olmuş ve çok iyi konuma gelmişlerdir.

Genel anlamda, bu kanun tasarısıyla, tarım ürünlerinin ticaretinin kolaylaştırılması, ürün sahiplerinin mallarının emniyetinin sağlanması ve korunması, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanması, ürün senedinin çıkarılması ve tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluşu, işleyişi ve denetimine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmekte; bu sayede, sektörün, hâkim konumda olan bu tür tekellerin ellerinden kurtarılması amaçlanmaktadır.

Bu bağlamda, faydalı olacağına inandığımız kanun tasarısını daha geniş çerçevede değerlendirdiğimizde dikkatimizi çeken ilk nokta şudur: Sanayi ve Ticaret Bakanlığının kontrol ve denetimine bırakılmış bulunan lisanslı depoculuk sistemi, Bakanlığın teknik bilgi ve birikiminden çok farklı özellikler gerektiren ürün depolamalarında uzman olmaması nedeniyle, sorunlar ortaya çıkabilir.

Dünya üzerinde bu sistemi en iyi uygulayabilen Amerika Birleşik Devletlerine baktığımızda, bu görevlerin Tarım Bakanlığı tarafından yerine getirildiğini görmekteyiz. Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş ülkelere baktığımızda, uzun süreçlerden sonra lisanslı depoculuk sistemi sağlam bir şekilde oluşturulabilmiştir; ancak, sistemin başarılmasından sonra tarımsal üretim ve ticaret, istihdam, dünya ticaretinde rekabet edebilirlik, millî gelire katkı ve bunlara bağlı olarak vergi hâsılatında artışları sağlamışlardır.

Bu kapsamda, ülkemizde tarım ürünleri lisanslı depoculuk sistemi kurulması hayatî önem taşımaktadır; fakat, yasanın hayata geçirilmesi aşamasında doğabilecek olumsuz gelişmeleri minimuma indirmek ve şimdiden bazı gerçekleri görmemiz gerektiğini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Lisanslı depoculuğun Amerika Birleşik Devletlerinde geçirdiği aşamaları ve şu anda uygulamalarda nelere dikkat çekmemiz gerektiğini iyi analiz etmemiz gerekir. Aksi takdirde, bu yasayı çıkararak belirtmiş olduğumuz amaçlara ulaşmamız çok uzun yıllar alabilir.

Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi, kamunun stok tutma ve tarım ürünlerinin desteklenmesi sisteminin bir parçası olarak bu lisanslı depoculuk işlevlendirilmiştir. Kamusal destekleme politikaları olmaksızın hububat üretiminin sürdürülebilmesi ve makbuz senetleri sisteminin işletilebilmesi olanaklı görünmemektedir.

Tohumluk politikanızın olmaması ve sağlıklı bir üretim deseninin kurulamaması, ülke çapında uygulanan ve herkes tarafından kabul gören bir standart üretim sisteminin olmamasından dolayı büyük sorunlar yaşayabiliriz. Örneğin, ülkemizde 100'ün üzerinde ekmeklik buğday tohumu çeşidinin üretimi yapılmaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisi, TSE ve borsaların uyguladığı standart, birbirinden farklıdır. Yasa gereği, hububatı sınıflandıracak yetkili sınıflandırıcı hangi ölçütü kullanacaktır? Ürün senedi üzerine yazılı kalite standartlarından ilgili kesimlerin aynı şeyi algılayacağını ve anlayacağını zannetmiyorum.

Bu durumda, depolama özellikleri farklı olan ürünlerin sayısı arttıkça, lisanslı depocunun aynı cins ürünü homojenite oluşturacak şekilde karıştırarak depolayabilmesi de zorlaşacaktır ve kendi gereksinimine uygun kalitede ve miktarda satın alma yapmak isteyen sanayicinin de olmazsa olmaz koşulu olan, ürün senedinde yazılı olan ürün kalitesine zamanında ulaşması zorlaşacaktır.

Bilindiği gibi, ülkemizde, Ziraat Bankasının yeniden yapılandırılmasıyla, tarımsal alana destek vermesi ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda, ürün senedine sahip olan üreticiye, ürününü teminat kabul edip kısa süreli kredi veren ve ürününü satma konusunda piyasa hareketlerine göre karar vereceği bir süre kazandıramayan ürün senetleri sisteminin de en önemli ayaklarından birisi üreticiye yarar sağlamayacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri, ürün kredi kurumunu kurmuş ve bu görevi onların üzerine bırakmıştır. Ürün makbuz senedinde kayıtlı miktar ve kalitesini değerlendirerek yüzde 90'a varan oranda üreticiye kredi veren bu sistemi kurmadığımız sürece lisanslı depoculuğun çok faydalı olacağını sanmıyorum. Nadir de olsa, ürün fiyatlarının hasattan sonra düşmesi durumunda -ki, ülkemizde sık sık yaşanan bir olaydır- bahsetmiş olduğumuz bu kurumlar, açıklanmış olan tabanfiyattan üreticinin ürününü satın alarak, bu üreticilerimizin sıkıntı çekmesini ortadan kaldırmaktadır; ama, ülkemizde bunun altyapısını oluşturmadan lisanslı depoculuğa geçmemiz sıkıntı yaratacak gibidir. Ancak bu şekilde, üreticinin ürününün katmadeğerine sahip çıkmasını, piyasa gelişmelerine karşı korunmasını ve kamu finansman yükünün azaltılmasını sağlayabiliriz.

Son onbeş yıldır tarımın "yeniden yapılandırma" adı altında yok edilişinin yaşandığı süreçten sıyrılmanın zamanı geldi de geçmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ulusal tarım politikalarımızın hayata geçirilmesi gerekmektedir. Gelin bunu değerlendirelim. Nasıl savunmada, millî eğitimde ulusal politikalarımız varsa, tarımda da millî bir politikamızın olması gerekir. Bilhassa 17 Aralık, tarımımızın milat tarihi olacaktır; çünkü, şimdiye kadar çekmiş olduğumuz sıkıntıların daha fazlasını, Avrupa Birliğine uyum süreci içerisinde tarımda yaşayacağımızı şimdiden görür gibiyim.

Planlı, programlı tarıma geçmediğimiz sürece, arazi toplulaştırmasını yapmadığımız sürece, neyi ne kadar ekmemiz gerektiğini planlamadığımız sürece, kısacası, arz-talep dengesini ayarlayamadığımız sürece ve tarım ürünlerinin üreticiden tüketiciye kadar ulaşması aşamasında var olan aracıları kaldırmadığımız sürece, tarım sektöründeki üreticimizin daha fazla kazanç sağlamasını mümkün kılamayacağımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu vesileyle, üreticinin ürününü ilk elden sanayiciye ulaştırabilme imkânını sağlayacak olan bu yasa tasarısının, çiftçimize, milletimize hayırlı olmasını diliyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gencan.

Madde üzerinde şahsı adına, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, saygıyla selamlıyorum.

Meclisin bugün açılışında, AK Partili İstanbul Milletvekili Sayın Tayyar Altıkulaç, güzel bir konuşma yaptılar; Meclisin 1 dakikalık çalışmasının maliyetinin 11 milyar lira olduğunu söylediler. Ben burada hemen şunu söylemek istiyorum. Görüşülmekte olan bu kanun tasarısı perşembe günü görüşülmeye başlandı; ancak, perşembe günü, 3 üncü maddesinin oylamasında karar yetersayısının aranılması istenildiğinde, üç kez yapılan oylamada, maalesef, 135 sayısı bulunamadı. Eğer bulunsaydı, bu kanun tasarısı, perşembe günü görüşülecek ve büyük bir ihtimalle de kanunlaşacaktı.

Sayın Altıkulaç'ın 1 dakikalık Meclis çalışmasının 11 milyar lira olduğunu söylemesi karşısında, üç kez yapılan oylamada da 135 milletvekilinin bu salonda bulunamamasının muhasebesini sizlerin takdirine bırakıyorum ve yine, şimdi görüyorum ki, aynı kanun tasarısı görüşülürken, maalesef, Mecliste 50 milletvekili bile bulunmuyor. Biraz sonra, bu 4 üncü madde oylanacak ve eğer karar yetersayısının aranılması istenirse, yine aynı şekilde karar yetersayısı bulunamayacak. Meclisin çalışma maliyeti trilyonlara baliğ olacak.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, beş saniyenizi rica edeyim...

Herhalde sürçülisan oldu, karar yetersayısı 139'dur.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Pardon, teşekkür ediyorum.

139 sayısı sağlanamadığı için, üç kez oylama yapılmasına rağmen bu çoğunluk bulunamadı.

Değerli milletvekilleri, biraz sonra, aynı tablo yeniden karşımıza çıkacak. Ben, Sayın Bakanıma  buradan seslenmek istiyorum. Sayın Bakanım, bu kanun tasarısını Meclise gönderirken -gerekçesini okudum- hakikaten çok güzel şeyler söyleniyor bu tasarıyla ilgili ve bir an önce hayata geçirilmesi isteniyor, Sayın Başbakanın imzasıyla gelen gerekçede. Ancak, bu kadar önemli olduğu söylenen ve gecikilmemesi gerektiği genel gerekçede belirtilen bir kanun tasarısının burada görüşülmesinde 368 kişinin mensup olduğu iktidar partisinden, şu anda, 50 kişi burada bulunamıyorsa, bu kanun tasarısına gerekli önem verilmiyor, gerekli ihtimam gösterilmiyor demektir.

Sayın milletvekilleri, ben, 4 üncü maddeye geçmeden önce, Meclisin dünkü birleşiminde yaşanan olaylarla ilgili görüşlerimi kısaca ifade etmek istiyorum.

HASAN ANĞI (Konya) - Maddeyle ilgili konuş.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geleceğim, maddeye de geleceğim...

Dün, burada, Türkiye için hayatî önemi haiz olan Avrupa Birliğiyle ilgili bir genel görüşmenin öngörüşmesi yapıldı. Bu görüşmede, görüşmeler bitmek üzereyken, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Mehmet Ağar, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre bir söz talebinde bulundu. Ancak -ne hikmettir anlamak mümkün değil- Meclisi yöneten Değerli Başkanvekilimiz buna itibar göstermedi, Sayın Genel Başkanımıza bir konuşma hakkı vermedi ve "oylamaya geçiyorum" dedi.

Aynı Meclis Başkanvekilimiz, daha önce, yine Sayın Genel Başkanımızın bu konuyla ilgili söz istemi üzerine -tutanaklardan okuyorum; 53 üncü Birleşim, 17 Şubat 2004 Salı ve Meclis Başkanvekili yine Sayın Nevzat Pakdil- "Sayın milletvekilleri, Elazığ Milletvekili Sayın Mehmet Ağar'ın İçtüzüğün 60 ıncı maddesi gereğince söz talebi vardır. Kendisine yerinden söz vereceğim" dedi.

Hangi uygulamanız doğru Sayın Başkanım; dünkü yaptığınız uygulama mı doğru, yoksa, 53 üncü Birleşimde yapmış olduğunuz uygulama mı doğru? Bu ikisini nasıl bağdaştırıyorsunuz, nasıl telif ediyorsunuz? Nihayet...

HASAN ANĞI (Konya) - Sen maddeyle ilgi konuş, o kadar.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Milletvekili, önce Meclisin çalışma usulünü tartışmamız lazım.

HASAN ANĞI (Konya) - Ne alakası var?! 4 üncü maddeyle ilgili konuş.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Önce, Meclis, kanunları nasıl tartışacak, görüşecek, onu bir belirleyelim, ondan sonra kanun maddesine geçelim. Usulleri belirleyelim.

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Maddeyle ilgili konuş.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Burada oturan Sayın Başkanvekili, beş ay önce farklı uygulama yapıyor, şimdi farklı uygulama yapıyor. Eğer Doğru Yol Partisinin sesini kesmeye çalışıyorsanız, dün Sayın Genel Başkanımız, Doğru Yol Partisinin, her platformda, görüşlerini, düşüncelerini açıklamaya devam edeceğini ifade ettiler.

Bakınız, ben, geçen hafta, bir kanun tasarısı üzerinde söz talebinde bulundum; ancak, hangi saatte ve kime teslim edildiği tutanakla belirlenmiş olmasına rağmen, o kanun tasarısının tümü üzerinde bana konuşma hakkı verilmedi ve yine, gündemdışı, Felluce'yle ilgili ısrarla müracaatlarımız oldu; bu konuyla ilgili konuşma talebimiz geri çevrildi. Burası, milletin meclisidir; buradaki milletvekilleri, hür iradeleriyle, her...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TELAT KARAPINAR (Ankara) - Maddeye gelecek misin?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geleceğim.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, konuşma süreniz bitmiştir. Maddeyle ilgili olarak da herhangi bir görüş belirtmediniz.

Lütfen, buyurun, yerinize oturunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bu yaptığınız da yanlıştır.

BAŞKAN - Buyurun efendim, buyurun...

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Burada, tüm konuşmacılara, süresi dolan tüm konuşmacılara, ilave söz hakkı verdiniz. Dün, Deniz Baykal, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, tam 26 dakika fazladan konuştu; Dışişleri Bakanı, tam 16 dakika konuştu. Konuşsunlar, ben istiyorum, her yerde konuşsunlar.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan... Sayın Kandoğan...

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, yaptığınız uygulamanın aynen devam etmesini istiyorum. Tarafgir bir yönetim tarzı sergiliyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bakınız, ben size maddeyle ilgili konuşma hakkı verdim.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Burası şov yapma yeri mi?!

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

Ben, size, maddeyle ilgili söz hakkı verdim ve şu ana kadar konuyla ilgili olarak hiçbir şeyden bahsetmediniz ve bahsettiğiniz şekilde, benim iki uygulamam da İçtüzüğe uygundur; birinde takdir hakkımı kullandım, birinde kullanmadım ve Başkanvekili olarak, Başkanın verdiği yetkiyle, Meclis Genel Kurulunu ben yönetiyorum.

Şu anda sözünüz bitmiştir; lütfen, yerinize oturunuz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben de onu söylüyorum Sayın Başkan; yanlış uygulama yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Buyurun...

Doğru yapıyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tarafsızlığınızı bozuyorsunuz Sayın Başkan. Eğer bundan sonraki uygulamalarınız da aynı olacaksa, ben ayrılıyorum. Bütün konuşmacıların süresinde konuşmalarını kesecekseniz, ben de ayrılacağım.

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Tükeniyorsun!.. Sen bize lazımsın!

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Şov yapıyorsun!

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, ben size maddeyle ilgili söz verdim; siz, Başkanlık Divanı makamı dahil, eleştirilerinize devam ettiniz, söz hakkınızı kullanmadınız.

Buyurun yerinize efendim, lütfen.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, önce, Meclisin çalışma usulleri üzerinde mutabakat sağlamamız lazım.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, Meclis Genel Kurulunu meşgul etmeyiniz.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Taraflı davranıyorsunuz. Burası milletin kürsüsü; tarafgir davranamazsınız.

BAŞKAN- Sayın Kandoğan, buranın maliyetinin çok yüksek olduğunu, biraz önce, zatıâliniz belirttiniz. Lütfen, yerinize oturunuz; maliyet yükselmesin!..

Buyurun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)- Evet, ben söyledim; ama, bu kürsüden bütün milletvekillerinin hür bir şekilde konuşma hakkı vardır.

BAŞKAN- Buyurun Sayın Kandoğan, lütfen... Buyurun efendim... Buyurunuz...

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım ve sonra, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde geçen "bakanlıkça verilecek izinle anonim şirket" ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve tarım satış kooperatifleri" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.9.12.2004

 

Necati Uzdil

Osman Özcan

Ersoy Bulut

 

Osmaniye

Antalya

Mersin

 

Hasan Ören

Halil Tiryaki

Muharrem İnce

 

Manisa

Kırıkkale

Yalova

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, ikinci önergeyi okutuyorum. Bu önerge, en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 701 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesinin ikinci paragrafından sonra aşağıdaki cümlelerin eklenmesini dileriz.

"Ayrıca tarım kredi kooperatifleri ve en az 500 ve daha fazla ortağı olan tarım alanındaki üretici kooperatifleri de lisanslı depo işletmeleri kurabilir."

 

Mustafa Gazalcı

Necati Uzdil

Osman Özcan

 

Denizli

Osmaniye

Antalya

 

Nail Kamacı

 

Ramazan Kerim Özkan

 

Antalya

 

Burdur

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)- Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN- Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul)- Katılmıyoruz.

BAŞKAN- Önerge sahiplerinden...

MUSTAFA GAZALCI (Denizli)- Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Sayın Gazalcı, buyurun.

Süreniz 5 dakika.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasası Tasarısının 4 üncü maddesine bir ek yapılması için bir öneride bulunduk; ama, ne yazık ki, komisyon da, hükümet de katılmadı. O da şu: Şimdi, bu lisanslı depoları anonim şirketler kurar ve bunu da bakanlık takdir eder. 1 trilyon lira ödeme gücü olacak ve anonim şirket sahipleri bu işi yapacak. Her ne kadar, Sayın Bakan, büyük tüketici kooperatiflerinin bunu kurabileceğini söylemişse de geçmiş konuşmasında; biz, gene, bu nitelikleri yerine getiren en az 500 ortaklı üretici kooperatifler de, koşulları yerine getirmek kaydıyla lisanslı depoları kurabilsinler diyoruz.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, hiç gereği yokken, üstelik bu yasayı çıkarmak için, barış ortamını, normal bir iklimi hazırlaması gerekirken, buraya geldi "siz istesiniz de istemeseniz de, bunları özel teşebbüs kuracak" dedi. Hayır, biz, özel teşebbüs kurmasın falan demediğimiz halde, devam etti "artık, tütün yakılan dönem, tütünün çürüdüğü dönem, denize döküldüğü, ateşe atıldığı dönem bitmiştir" dedi.

Değerli arkadaşlar, ben, tütün eksperleri derneğine telefon ettim, 1993'ten bu yana bir gram tütün yakılmamış Türkiye'de. Sayın Bakan özel girişimci olabilir, saygı duyarız; geçmişte özel girişimin başkanlıklarını da yapmış olabilir, ona da saygı duyarız; biz, bu ülkeye döviz getiren, insan çalıştıran, vergisini veren özel girişimcilere saygı duyuyoruz; ama, Sayın Bakan artık devletin bakanı. Yalnız özel kesimin bakanı değilsiniz siz Sayın Bakan ve sosyal devlet hâlâ Anayasanın gereği.

Burada demagoji yaparak, tütünler yakıldıydı, atıldıydı, denize döküldüydü... Bunlar, köy kahvesindeki konuşmalar gibi. Biz biliyoruz ki, Türk tütüncülüğünü öldürmek için, Türkiye'de, gerçekten, tütün yakıldı edebiyatı yapıldı yıllarca. Kaçakçılığı önleme gerekçesiyle, Türkiye'de, yabancı sigara tekellerinin tütünlerinin damak zevki alıştırıldı. Bunu, daha önce de söylemiştim.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, bir Tütün Kurulu var; Tütün Kurulu, Tekelle davalık, mahkemelik. Bir kurum düşünün ki, Türk tütününün dünyada satılması için, kendi ülkemizde nitelikli olarak üretilmesi ve satılması için görevlidir, ama, o, bu görevi yapmaz, yabancı tekelleri denetlemek için yapmaz. İki yıldır Türkiye sigara kaçakçılarının cenneti olmuştur. Tekel, pazar kaybetmiştir; daha, üç beş yıl önce pazarın yüzde 70'lerine sahipken, bu pay yüzde 50'lere düşmüştür. Sayın Bakan, Şırnak'ta Tekel yüzde 90 pazar kaybetti. Neden, kaçakçılık, kaçakçılık... Türkiye'de şimdi at oynatıyor yabancı sigara tekelleri ve Türk tütünleri yalnız harmanlama için var.

Biz diyoruz ki -ben konuyu dağıtmak istemiyorum- gerçekten, üreticilerin ürünü değerlendirilecekse... Ben, bu yasadan şunu anlıyorum: Bu yasa, üreticinin ürününü elden ucuz çıkarmaması için, daha nitelikli üretim yapması için, Türkiye'de ve dünyada daha iyi pazarlaması için ve tüccarın fırsatçılığına, yabancı tekellerin fırsatçılığına fırsat vermeden, zamanında ürününü satması için...

Şimdi, burada, devlet destek olmazsa, bir araya gelmiş kooperatifçilerin bu lisanslı depoları kurabileceği söylenmezse, o zaman, siz, hiç üretimle ilgisi olmayan... Burada, 1 trilyondan bahsediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, çifte standart uygulamayın.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Şimdi, insaf edin! Zaten, bir anonim şirket kurmak için 5 kişi 1 milyar lira verecek. Ayrıca, 1 trilyonluk... Bakın, okuyun, hem gerekçesini okuyun hem maddeyi okuyun; 1 trilyon... Biz diyoruz ki, tamam, anonim şirketi olanlar kursun; ama, bu ülkenin tarım satış kooperatiflerinin, tarım kredi kooperatiflerinin hazır depoları var ve en az 500 ortaklı üretim kooperatifleri, koşullarını yerine getirmek kaydıyla, bunu neden kurmuyor; kuruluyorsa, buraya niye eklemiyoruz, yani, birçok şey yazıldığı halde, niye yasaya yazmıyoruz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Var, var, yasada var.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada, yasalar kopya edilerek "çağdaşlaşıyoruz, demokratikleşiyoruz, en modern yasaları çıkarıyoruz" diyoruz, öbür taraftan da, tütünü, tütün üreticisini, pamuk üreticisini ve birçok küçük üreticiyi eziyoruz.

Sayın Bakanın o sözleri geri almasını diliyorum. O, devletin bakanıdır. Buradan bir itiraz gelmediği halde, öyle "siz isteseniz de istemeseniz de bunu özel sektör yapacak" demesini yadırgadık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, teşekkür ediniz.

Buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki efendim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ya yanlış anlamayı ya da yanlış suçlamayı düzletmek için huzurunuza geldim.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Ben, tutanaklara baktım...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Bakın, o günkü konuşmamda ben durup dururken o sözleri sarf etmedim. Konuşmacı arkadaş "bu depoları kim kuracak" diye sordu. İşte, zabıtlar burada; 40 ıncı sayfa, okuyorum: "Efendim, bu depoları kim kuracak diye soruyorsunuz; devlet kurmayacak arkadaşlar..." Manisa Milletvekili Hasan Ören arkadaşımız "işletmeci de kurmasın" diye itiraz ediyor. Bunun üzerine söylediğim şu: "Tekrar söylüyorum; devlet kurmayacak, özel sektör kuracak..." Bunun üzerine, Antalya Milletvekili Nail Kamacı arkadaşımız da "niye istemeyelim" diye düzeltti.

NAİL KAMACI (Antalya) - Ben konuşmadım ki...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Şimdi, cevap veriyorum: Değerli arkadaşlar, biz buna karşı değiliz; sözümde de duruyorum, kanun da öyle diyor. Tarım satış kooperatifleri ve onu meydana getiren birlikler, kooperatifler, aslî faaliyetleri dışındaki tüm pazarlama ve sanayi üretim faaliyetlerini anonim şirketler kurmak suretiyle yapabilmektedirler; dolayısıyla, bu konuda hiçbir engel yoktur. Engel olmayan bir konuda, bunu da kanuna ilave edelim demek, kanun tekniğine aykırı. Yani, bu kooperatiflerin, anonim şirket kurarak depoculuk yapmalarına engel hiçbir şey yoktur. Tekrar altını çizerek söylüyorum: Bu kanun tasarısının öncelikli bir hedefi, tarım satış kooperatiflerinin de lisanslı depoculuk yapmaları konusundaki mevzuatı getirmektir. Bu maksatla Dünya Bankasından temin edilen 35 000 000 dolarlık bir kredi, kooperatiflerin depoculuk yapabilecek şekilde hazırlanması için kullanılacaktır. Bu proje için Bakanlığımızda bir proje grubu oluşturulmuştur; proje grubu, çalışmalarına devam etmektedir; bu sebeple, önergeye katılmadık.

Şimdi, değerli arkadaşım bana "Sayın Bakan devletin bakanıdır -tabiî, hasbelkader Bakanlık yapıyorum, bunun bilinci içindeyim- sözünü geri alsın" diyor. Ben hangi sözümü geri alayım?! Arkadaş yanlış anladığı sözü geri alırsa memnun olurum.

Saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Hayır, hayır... Tutanaklarda var; bakın, orada...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde geçen "bakanlıkça verilecek izinle anonim şirket" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve tarım satış kooperatifleri" ibaresinin eklenmesini arz ederiz. 9.12.2004

                        Necati Uzdil (Osmaniye) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Aynı manada olduğu için katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Aynı gerekçeyle, aynı mahiyette olduğu için katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahipleri?..

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Üretici kuruluşu olan tarım satış kooperatifleri, ürünün pazarlama zincirini oluşturan lisanslı depoculuğun şartlarını yerine getirmesi halinde yapmaya yetkili olabilmelidir.

BAŞKAN -Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 4 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN -Maddenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır; şimdi bu talebi yerine getireceğim.

Önce, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup, bulunmadıklarını tespit edeceğim; yeterli sayıda sayın üye salonda hazırsa, elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama talebinde bulunan üyelerin isimlerini okutuyorum:

Haluk Koç?..Burada.

Sedat Pekel?..Burada.

Ufuk Özkan?..Burada.

Kemal Demirel?..Burada.

Nuri Çilingir?..

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın  Gazalcı tekabbül ediyorsunuz.

Atila Emek?..Burada.

Mevlüt Coşkuner?..Burada.

Necati Uzdil?..Burada.

Mustafa Özyurt?..Burada.

Ali Arslan?..Burada.

Yılmaz Kaya?..Burada.

Fahrettin Üstün?..Burada.

Ali Cumhur Yaka?..Burada.

Halil Tiryaki?..Burada.

Hasan Güyüldar?..Burada.

Yaşar Tüzün?..Burada.

Muhsin Koçyiğit?..Burada.

Hüseyin Özcan?..Burada.

Ümmet Kandoğan?..Burada.

Dursun Akdemir?..Burada.

Sayın milletvekilleri, yeterli sayıda sayın üye salonda hazırdır.

Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

HALUK KOÇ (Samsun)- Yoklama için 10 dakika süre verin!..

BAŞKAN - Yoklama için 3 dakikalık süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Lisanslı depo teminatı

MADDE 5.- Bu Kanuna göre lisanslı depo işletmek üzere lisans almak için müracaat edenler, depo kapasitesinin ürün rayiç bedelinin %15'inden az olmamak üzere Bakanlıkça belirlenen tutarda lisanslı depo teminatı vermek zorundadır. Toplam teminat tutarı içerisinde gayrimenkul rehni oranı, yönetmelikle düzenlenir.

Bakanlık, lisanslı depo teminat tutarlarını tamamlatmaya yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Antalya Milletvekili Sayın Nail Kamacı; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Grubum ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle birkaç şeyi belirtmek istiyorum. Bu kanun tasarısı, geçen hafta perşembe günü yarım kalmıştı. O günkü konuşmalardan, konuşma metinlerinden, gördüğüm eksikleri ve fazlalıkları burada konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Kamacı, bir saniyenizi rica edeyim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen, yerlerimize oturalım; salonda çok uğultu var, hatibin konuşması anlaşılmıyor. Daha itinalı olalım.

Buyurun Sayın Kamacı.

NAİL KAMACI (Devamla) - Son günlerde bir gelenek oluşmaya başladı; her kanun maddesi görüşülürken, sayın bakanlar her tasarı maddesi üzerinde cevap vermeye başladılar. Bence, benim bildiğim, bir madde görüşülür veyahut da tasarının tümü görüşülür, daha sonra sayın bakan bunlara cevap verir; ama, ne hikmetse, onlar da, sanki, hatiplere cevap verme yarışına girdiler. Özellikle Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı ile Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı, son günlerde bunu geleneksel bir hale getirmeye çalışıyorlar.

O gün, tasarının tümü üzerinde konuşan AKP'li bir arkadaşımız vardı; gerçekten, onu dinleyince, kendimi, bu ülkede değil de farklı bir ülkede gibi değerlendirmeye, gerçekten sorunların çözüldüğü, işçinin, çiftçinin, sanayicinin, memurun sorunlarının çözüldüğü, emeklilerin sorunlarının çözüldüğü bir ülkede zannetmeye başlamıştım. 10 saniye sürdü bu; 10 saniye, başka bir ülkede yaşıyoruz diye düşündüm; ama, ne gariptir ki, aynı hükümetin, aynı partinin bakanı da başka bir yerde, başka bir açıklama yapıyordu; diyordu ki "gereksinimlerimizi ithal ederek karşılamamız mümkün değil. Özellikle gıda güvenliği açısından bu önemli bir durum.

Her sektörün sorunları var; tarım sektörü de bunlardan biridir. Ben de kırsal kesimden geldim; mensubu olduğum insanların sorunlarına çare arıyorum. Kırsalda 25 000 000 insanımız yaşıyor. Üç yıldır da üreticilerimiz ürettiğinin karşılığını alamıyor, zarar ediyor. 73 ilimizde afet oldu, bunlara destek olamadık. Örneğin, Malatya'da, kayısı üretiminde yüzde 78 don oldu, 1 kuruş para ödeyemedik. Bir bütünlük ve ahenk içerisinde bu sorunları çözmeye çalışacağız."

Bakın, aynı hükümetin Tarım ve Köyişleri Bakanı, aynı partinin o günkü konuşmacısı; aralarında dağlar kadar fark var; birisi konuşurken, farklı bir ülkede yaşıyoruz sanıyorum; diğeri bu ülkede tarımı yönetiyor, daha gerçekçi görüyor.

Bir de -son günlerde Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı da buna katıldı- geçmişte yapılan sorumsuzlukların bizi bu noktaya getirdiğini ve bunların da iki yılda çözülemeyeceğini söylediler. Hakları vardır; yalnız, geçmişte başka hükümetlerde bakanlık, grup başkanvekilliği yapan arkadaşlarımızın bu konuda bir şey söyleme hakkına sahip olmadığını, bütün milletimiz de biliyor, biz de biliyoruz.

Yine, sizin hükümetinizin Acil Eylem Planına baktığımızda, tarımla ilgili konularda 20 tane yasa teklifiniz var; bunları getirecekmişsiniz. Bunların 14 tanesini 3-6 ay ve 6-12 ay içerisinde çözecekmişsiniz, geri kalan 6 tanesi sürekliymiş.

Değerli arkadaşlar, yine AKP'nin Acil Eylem Planına baktığımızda, bunların kaç tanesinin çözüldüğünü bu Mecliste görme şansına sahipsiniz.

Doğaldır ki, icra edenler eleştirilecekler, eleştiriye açık olacaklar. Herhangi bir hatip -muhalefet partisinden bir milletvekili- eleştiri yapıyor ve sayın bakanlar, hemen alınıyorlar "yahu, niye eleştiri yapıyorsunuz" diyorlar. Ne yapacağız Sayın Bakan; eksikleriniz varsa sizi eleştirmeyecek miyiz?! Bu bizim görevimiz değil mi? Biz de bunları yapmaya devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, son günlerde, Sayın Başbakan bürokrasiden şikâyet ediyor. Ben, size, bürokrasinin çok hızlı çalıştığını gösteren bir belgeyi sunacağım ve daha sonra, yasa tasarısı üzerinde konuşmaya başlayacağım.

Antalya'nın Kumluca İlçesinde Sarnıç Tepesi var.

BURHAN KILIÇ (Antalya) - Var, var...

NAİL KAMACI (Devamla) - Sayın Kılıç, dinleyin.

BURHAN KILIÇ (Antalya) - Elkoyduk, elkoyduk...

NAİL KAMACI (Devamla) - El koydunuz, değil mi!

Bakın, 17 Ağustos 2004'te başvuru yapılıyor, 19 Ağustosta Bölge Müdürlüğünden gönderiliyor, 20 Ağustosta Kumluca'da kayda giriyor, 26 Ağustosta Kumluca Orman İşletmesi olumlu rapor veriyor ve 2 Eylülde de Antalya Bölge Müdürlüğünden tahsis çıkıyor.

Antalya-Kumluca Sarnıç Tepesi -sizin de belediyenizin olduğu bir yer- 2 450 dönümlük yer bir işletmeye tahsis ediliyor. Nerede; hemen şehrin dibinde, ilçenin dibinde. Daha önce de, bu beldede, Kumluca Belediyesi, buranın kent parkı yapılması için müracaat ediyor ve on ay geçmesine rağmen, müracaattan herhangi bir sonuç alamıyor; ama, işbitirici bürokratlar, kent parkı olması gereken bu yeri, onbeş gün içerisinde bir işletmeye veriyorlar. Doğru mu?

BURHAN KILIÇ (Antalya) - Doğru.

NAİL KAMACI (Antalya) - Doğru... Teşekkür ederim.

HASAN ANĞI (Konya) - İyi de, kim yapmış?

NAİL KAMACI (Devamla) - Geleceğiz.

Bu tasarıdaki en önemli açıklıklardan bir tanesi, hasat döneminde tarım ürünlerinde arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerini önlemesi ve piyasanın dengelenmesidir. Değerli arkadaşlar, bu tasarının en can alıcı noktası budur. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısını görüşmekteyiz. Bu yasa tasarısının, ülkemizdeki tarımsal üretimi, uluslararası standartlara kavuşturması gibi bir derdi var; ancak, bir şeyin farkında olmak gerekir ki, ülkemizde tarım zor durumdadır ve hızla gerilemektedir. Ülkemizde üretilen depolanacak tarım ürünleri miktarı giderek azalmaktadır. Tarımsal üretim yapılan alanlar gittikçe küçülmektedir. Neden; çünkü, üretim maliyetleri ortada; sadece kendisini değil, bir ülkeyi besleyebilecek olan üretici, perişan halde, karın tokluğuna razı biçimde kentlere göçmektedir. Ancak, tam bir ithal tarımsal ürün cennetine dönüşen ülkemizde, tabiî ki, ithal edilen tarım ürünlerinin de depolanacağı bir alan olması lazım; çünkü, Sayın Maliye Bakanımızın oğlu, 5 000 tona yakın mısır ithal etti; bunları da depolamak için depo şart!

Yasa tasarısının genel gerekçesindeki...

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Serbest...

NAİL KAMACI (Devamla) - Serbest değil, gerçek bu. Eğer, değilse, Sayın Bakan burada söyler "hayır" der. Sayın Bakan yerinde mi ki, bakıyorsunuz?!.. Burada hazineden sorumlu Devlet Bakanı var.

Bunu düşünmek iyi bir niyettir; yani, onca masrafın, emeğin sonunda, ürünü beş para etmeyen çiftçi, bir dayanır, iki dayanır, sonra biter. 21 inci Yüzyılın başında, bu yüzyıl içinde, sadece bilgi teknolojisi değil, gıdalar da stratejik bir öneme sahip olacaktır. Çiftçisi çöken bir ülke kesinlikle ayakta kalamaz.

Gerçekçi olalım arkadaşlar, bu yasa kime yarayacak? Bana sorarsanız, küçük üretici, yine tüccara çalışacak daha önceden yaptığı gibi.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa)- Çıkarmayalım o zaman.

NAİL KAMACI (Devamla)- Çıkarılacak; ama, çiftçiyi desteklemek şartıyla çıkarılacak. Çiftçiyi destekleyeceksin. Küçük üreticinin, ürününü hasat sonrasında bekletmek gibi bir imkân yoktur. Mazot borcu bir yandan -iyi dinle burayı- Bağ-Kur borcu bir yandan, ilaç borcu bir yandan, aldığı kredinin borcu bir yandan, geçen dönemlerde alıp da ödemediği ve dolayısıyla, yeniden yapılandırılan kredi borçlarının taksitleri bir yandan, oğlan uşak evlenecektir, onun hesabı bir yandan... Yani, çiftçi bunları ödeyemezken, bunca borcun harcın içinde bir de depo kirasını ödeyecek  öyle mi?! Nasıl kazanacak bunu?! Yani, sonuçta çiftçi hızla satmaya çalışacak, tüccar da, çiftçiden aldığı ürünü lisanslı depoda depolayarak kârını katlayacaktır. Çiftçi borç batağına saplanmıştır.

AHMET RIZA ACAR (Aydın)- Tüccar satın almayacak.

NAİL KAMACI (Devamla)- Konuşmayı iyi biliyorsan, buraya çıkar konuşursun.

AHMET RIZA ACAR (Aydın)- Konuşuruz... Konuşuruz...

NAİL KAMACI (Devamla)- Arkadaşlar, yeniden yapılandırılan tarım kredi kooperatifi borçlarının yüzde 70'i hâlâ ödenmemiştir. Eğer ödenmiştir diyorsanız, söyleyin. Çıkarılan Bağ-Kur prim aflarında da başarı düzeyi çok düşüktür. Eğer Bağ-Kur borçlarını ödüyor çiftçi diyorsanız, buyurun söyleyin. Yani, bu haldeki çiftçi, depo kirasını ve zaten para etmeyen ürününü altı ay sonra üç kuruş fazlaya satmanın hesabını nasıl yapacaktır?!

Şimdi hükümet, her fırsatta enflasyonun düştüğünü anlatmakta, bununla övünmektedir. Ben size enflasyon rakamlarının neden düştüğünün aslını açıklayayım. En çok gıda ürünleri ve özellikle sebze tüketiriz ve bu ürünlerin fiyatlarındaki hareket enflasyon üzerinde ciddî boyutlarda belirleyici olur. Limon, geçen yıl bahçede 450 000 liraydı, bu yıl 150 000 lira; elma, bahçede 500 000 liraydı geçen dönem, bu yıl 200 000 lira. Kış aylarındayız; seralarda normal mevsim kalitesinde sebze üretilmekte ve bunun maliyeti de normal sebzeciliğin çok üstünde olmaktadır ve şu an üretilen sebzelerin fiyatlarında düşme vardır. Tabiî, bu esnada, olan çiftçiye olacaktır. Seralardaki don tehlikesi karşısında odunun tonu 40 000 000'dan 80 000 000'a çıkmış; bu da, enflasyon canavarının üretici karşısındaki yükselişini göstermektedir.

Neredeyse yüzde 100'e varan tarımsal girdilerdeki artış da, üreticinin fazlasıyla canını yakmaktadır değerli arkadaşlar.

Aynen, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de zengin olan daha da zenginleşirken, emek veren, üreten kesimler gün geçtikçe yoksullaşmaktadır. Çalışanlar kendi emekleriyle rezil olmaktayken, işsizler, çaresizlikten, insanlıklarını, onurlarını kaybedecek noktaya geliyorlar.

Geçtiğimiz günlerde de açıklanan Meclis araştırması komisyonu raporu hayli çarpıcıydı; sokaklara düşen ve tinerci, kapkaççı olan çocuklarımızın, gençlerimizin neden bu hale geldikleri, neden bu halde oldukları, 14-15 yaşındaki gençlerin uyuşturucu batağına, kapkaç çetelerinin pençesine düşüşü, kırsaldan kentlere yoğun göçle, işsizlikle ve eğitimsizlikle açıklanmakta. Bunu ben açıklamıyorum, bunu Meclis açıklıyor.

Başta Başbakan olmak üzere, hükümetin tüm üyelerinin şu soruya cevap vermesi gerekir: Bu durumun sosyal çözümü nedir? Bu durumun kökeninde, on yıllardır iktidarda olan liberal sağ politikalar vardır. İktidarların, kırsal ekonomiyi, sanayie ucuz işgücü sağlamak için alenen baltalaması vardır. Bu durum, aynı zamanda, işsizlerin sayısını artırarak, kapkaç, uyuşturucu madde kullanımı gibi toplumsal boyutlara ulaşan sorunlara neden olmuştur.

Bunca işsiz, geleceği olmayan gencin hali ne olacaktır? Eğer, adamakıllı tarım politikaları uygulansaydı, bu kadar kontroldışı bir durum olmayacaktı.

Sayın Bakan geçen gün bunu açıkladı: "Biz, tütünü yakmayalım da 800 trilyon, 1 katrilyon para mı verelim" dedi. Değerli arkadaşlar, bazı sosyal politikalar vardır ki, verdiğiniz paranın karşılığını çok fazlasıyla alabilirsiniz. İşte, o anlamda, kapkaççılık, uyuşturucu bağımlılığı ve tinercilik olmaz. Bu ülkede geçen dönemlerde 50 milyar dolar para battı; 50 milyar doların 1 milyar dolarını çiftçiye vermiş olsaydık bunların birçoğunu önlemiş olurduk.

Kırsal kesimden ülkemizin sanayi kesimlerine gelip de, gecekonduya yerleşen insanların işsizliklerinin arttığı gün gibi ortadadır; işsizlik oranı devamlı artmaktadır. Sanki, çağırdığımız insanların veyahut da işsizliğe götürdüğümüz insanların sanayide çalışacak sanayi kapasitesi var gibi Türkiye'de. Bu insanların, yerlerini yurtlarını terk etmeye mecbur bırakılması ve her geçen gün daha fazla çiftçinin, çiftini bozmaya mecbur kalması neden! Anadolu üzerinde günümüzden sekiz bin yıl önce tarım devriminin gerçekleştiği coğrafya vardır. Bugün, Anadoluda tarım bitme noktasına gelmiştir, hayvancılık perişandır değerli arkadaşlar.

Bu anlamda, bence, depoculuktan önce tarımın sorunlarının genelinin çözülmesi lazım ki, depolayabileceğimiz bazı ürünler olsun diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kamacı.

Madde üzerinde soru talebi vardır.

Sayın Özkan, buyurun.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla, bazı sorularımı sormak istiyorum.

Madde, sistemin güvenilirliğinin devamı ve mudiin oluşacak her türlü zarardan en az düzeyde etkilenmesini öngören bir madde. Buna istinaden, 1 trilyon liradan az olmamak üzere, depolama kapasitesini "Bakanlıkça belirlenen tutarda ödenmiş sermayeye sahip olan depocunun teminatı" diye devam ediyor. Burada, bu teminat nasıl tespit edilecek?

Ödenmiş sermayeden daha çok mal alımı imkânı var mıdır?

Ayrıca, ürün rayiç bedelinin yüzde 15'inden az olmamak üzere belirlenen teminat yeterli midir?

Depocu art niyetli olur ise veya sektör sıkıntıyla karşılaşır ise, mudiin -yani, "mudi" deyince, hem ürettiği ürünü depocuya teslim eden hem de ürün vesikasını, kâğıdını elinde tutan insandan bahsediyorum- zararı nasıl karşılanacaktır?

Bu kanun tasarısı hazırlanırken, bankalarla, finans sektörüyle teminat konusunda görüşme yapılmış mıdır? Bankalar bu depoculara teminat mektubu verebilecek midir?

Son sorum: Teminat olarak verilecek olan gayrimenkul rehni yeni problemleri ve sıkıntıları söz konusu yapacak mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

Buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Not aldık; yazılı olarak cevap vereceğiz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Sigorta

MADDE 6.- Lisanslı depo işleticileri, lisans koşulu olarak işletme tesisleri ve lisanslı depoculuk faaliyeti kapsamında depoladığı ürünler için yönetmelikte belirlenen rizikolara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Depolanan ürün için düzenlenen sigorta poliçesinde, poliçe lehdarı, hasarın meydana geldiği tarihteki mudidir.

Lisanslı bir depoda sigorta kapsamına giren bir hasar meydana gelmesi durumunda, lisanslı depo işleticisi bu durumu ve muhtemel zarar miktarını derhal Bakanlığa ve ilgili sigorta şirketine bildirir. Zarar hesabında, ilgili ürünün hasar gördüğü tarihte borsada oluşan ortalama fiyat; borsa ortalama fiyatı tespit edilemiyorsa Bakanlıkça ilgili ürün için belirlenen yurt içi ve/veya yurt dışı referans borsa veya borsalarda oluşan ortalama fiyat esas alınır.

Lisanslı depo işleticisi hukuken geçerli bir mazereti olmadıkça hasarın tespitini takiben en geç beş iş gününde istenen tüm belgeleri ilgili sigorta şirketine iletmek, sigorta şirketi de belgelerin ulaşmasını takiben en geç on iş gününde mudiye ödemek zorundadır.

Bu Kanun kapsamında öngörülen sigorta sözleşmelerinin feshedilmesi sonucunu doğuracak bir nedenin ortaya çıkması durumunda, ilgili sigorta şirketi bunu derhal Bakanlığa ve lisanslı depo işletmesine bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinin feshi, ancak söz konusu bildirimin Bakanlığa ulaştığı tarihten itibaren otuz günlük sürenin dolmasından sonra hüküm ifade eder.

Hazine Müsteşarlığı, bu Kanun kapsamında sigorta yapacak sigorta şirketlerinde aranılacak nitelikleri ve bu niteliklere uyan sigorta şirketlerini her yıl nisan ayında belirler ve Bakanlığa bildirir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Hak Partisi Grubu ve şahsı adına, Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün.

Sayın Üstün, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, geçen hafta bu kanun tasarısı burada görüşülürken, Aydın'ın Söke İlçesinde yapılan çiftçi mitingiyle ilgili olarak 3 000-5 000 kişiden bahsedildi. Gazetenin birisinde "30 000" diğerinde "20 000" deniliyor.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - 5 000...

FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Orada yazılan pankartları söylemek istiyorum: "Türküm, doğruyum, çiftçiyim, açım", "dün efendiydik, bugün köleyiz", "lütuf değil, ürettiğimize prim istiyoruz."

3 000 diyen arkadaşımın, şu resme bakmasını istiyorum.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - 5 000... 5 000...

BAŞKAN -Sayın Üstün, lütfen maddeyle ilgili konuşur musunuz.

FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bugün, belki de Parlamento tarihinde ilk kez gerçekleşen bir olay oldu; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden, Şanlıurfa, Hilvan, Nevşehir, Van, Diyarbakır, Kızıltepe, Ahlat, Kahta, Mardin, Nusaybin, Besni, Adıyaman, Derik Ziraat Odası Başkanları, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu ziyaret etti; daha sonra da, yanılmıyorsam, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ziyarette bulundular. Hepsi kan ağlıyor. Eğer, onların kan ağlamadığını iddia eden birisi varsa bugünkü konuşmadan sonra -Sayın Grup Başkanvekiliniz burada- çıkıp, söylesin.

Diyarbakır'da ilk pamuk ekimi yapılan Bismil'de, 650 000 liradan pamuk satışları başlamış; bugün 400 000 liraya satılıyor. GAP; 150 000 hektarlık Harran Ovasının, yanlış sulama yüzünden, 20 000 hektarlık bölümünü, bugün, yitirmeyle karşı karşıyayız. Tarımda nereye dokunsanız bin ah işitirsiniz. Milas'ın Damlıboğaz Köyünden Mustafa Kırlı, borçlarını ödeyemedi ve kalp krizinden vefat etti.

Değerli arkadaşlarım, yine, bugünkü ziraat odası başkanlarının ziyaretlerinden, sizlere, elektrik faturalarından miktarları okumak istiyorum:  Adıyaman'da 88 513 000 000;  130 113 000 000; 32 700 000 000; bu liste uzayıp gidiyor.

Türkiye'de üretim yapabilmek için, girdilere de bir bakmak gerekiyor. Kasım 2002 ile 2004 arasında, sulama ücretindeki artış, hububatta yüzde 99 -yani, sizin iktidara geldiğiniz dönem içerisindeki rakamlar bunlar- şekerpancarında yüzde 104, çeltikte yüzde 103, pamukta yüzde 104, sebze bahçelerinde yüzde 103'tür.

Traktör,  2002 ile 2004 arasında yüzde  50,86 oranında artmış,  gübre amonyum sülfat yüzde 61 artmış, gübre amonyum nitrat yüzde 100 artmış, üre gübresi yüzde 103 artmış, DAP yüzde 40 artmış, kompoze yüzde 54 artmış. Bakıyorsunuz üreticilerin ürettiklerine, her geçen yıl düşmekte; yani, üretimde girdiler daima artmakta, üreticinin ürettiği de daima düşmekte; işte sizin enflasyon hesabınız bu.

Yine, üretime, yıllar itibariyle bakmak gerekiyor. Değerli arkadaşlarım, 2001 yılında 457 000 ton pamuk ithal etmişiz; bu da, dolar olarak 499 000 000 dolar; yani, 500 000 000 dolar; bu, 2003'te 571 000 tona çıkmış; ödediğimiz para 674 000 000 dolar.

Geçenlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan bir arkadaşım burada rakamları söyleyince, ben de başka bir ülkede yaşadığımı düşündüm.

Şimdi, Türkiye'de, en son pamuk üretimi 988 000 ton -konuşmayı tutanaklarından okuyorum- üretim artmış, 2 200 000 ton civarında pamuk üretiyormuşuz.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Lifli pamuk ile kütlü pamuğu karıştırıyorsunuz.

FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla) - Yine, nohut üretimi... Nohut üretimi; tutulmuş; 250 000 ton nohut ürettiğimiz söyleniyor, bu rakam da yanlış, bu rakam 650 000 ton.

Şimdi, üretimin arttığını söyleyen sizler... Rakamları söylüyorum: 1995 yılında tütün üretimi 204 000 ton, 2002 yılında 150 000 ton; şekerpancarı, 1995'te 11 000 000 ton, giderek düşmüş; buğday aynı rakamlarda, aynı civarlarda; arpa üretimi 8 300 000 ton, 10 000 000 denilmişti; ayçiçeği üretimi 1995'te 900 000 ton, şimdi 850 000 tona düşmüş.

1980'lerden sonra ortaya çıkan küreselleşme sürecinde herhalde en fazla darbe almış sektör tarım sektörüdür. 1980'lerin ortalarında tarımsal alanda hizmet veren KİT'lerin satılmasıyla başlayan süreç, tüm tarımsal desteklerin ortadan kaldırılmasıyla devam etmiştir. Ancak, tarım alanında en yıkıcı politikaları AKP İktidarının hayata geçirdiğini görüyoruz. Türkiye öyle bir siyasî anlayışla idare edilmektedir ki, bu anlayış, attığı adımların hiçbirinin sosyal boyutlarını irdelememektedir. 2003 yılında tarım sektörü yüzde 2,5 oranında küçülmüş, 2004 yılında da bu küçülme devam etmiş ve bu yılın ilk çeyreğinde tarım sektörü yüzde 7,5 oranında küçülmüştür. 1997-2004 yılları arasında üretimde kullanılan girdilerin fiyatları ortalama 16 kat artarken, buğdayın fiyatı 11 kat artmıştır. Bunun sonucu olarak, dönem başında 1 litre mazotu 3 kilogramdan daha az buğdayla alabilen üretici, günümüzde 4 kilogramdan daha fazla buğdayla ancak alabilir duruma gelmiştir. AKP İktidarının tarım kesimine yönelik söylemleri lafta kalmıştır. "Yeşilmazot" dediniz, doğrudan gelir desteğinin kesintilerini keserek çiftçilerin gözünü boyadınız. "Çiftçi kredi borçlarını yeniden yapılandırıyoruz" dediniz, çiftçilere yüzde 132 gecikme faizi uyguladınız. 2004 yılında doğal afetlerden dolayı her şeyini yitirmiş, yüzde 40'ın üzerinde zarara uğramış çiftçilerimize, 2 katrilyonun üzerinde zarar gören çiftçilere ancak ve ancak 52,5 trilyon ödemede bulunuldu.

1980'lerden sonra bilinçli olarak geri bırakılan hayvancılık sektörünün durumu içler acısıdır. Anadolu'yu dolaşanlar bilir; her taraf, metruk, yıkıntı haline gelmiş besi çiftlikleriyle doldu. Besiciler bu haldeyken, Sayın Başbakan, 29 Kasım 2004 tarihinde düzenlenen Tarım Şûrasında, besicilere, kilogram başına 1 000 000 Türk Lirası et teşvik primi verdiğini söyledi; oysa, et teşvik primi 30 Eylül 2004 tarihinden itibaren kiloda 500 000 liraya düşürüldü. İşte, böyle bir başbakan portresi...

Değerli arkadaşlarım, soru önergeme Tarım ve Köyişleri Bakanlığından aldığım cevap: Her şeyini yitiren çiftçiye ne yapılmış; yüzde 40'ın üzerinde hasarı olan çiftçilere yapılan ödeme 2001 yılında başlanmış ve sonuçta şunu diyor: İki üç yıl geriden ödenmeye çalışılmaktadır. Şu anda, çiftçiye 132 trilyon borç var. Siz, her şeyini yitiren çiftçiye bu gözle bakarsanız, tarımın ne durumda olduğunu, nereye kadar gidebileceğini görmüş oluruz.

Bir de depolara bakmak lazım. Zaman zaman Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi ve şahsımız, Anadolu'nun çeşitli yerlerinden, sıkıntılarla ilgili mektuplar alıyoruz. Bunlardan birisi, Amasya Kızseki Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi.

"Kooperatifimiz, Yeşilırmak Vadisi Amasya-Erzurum yolu üzerinde faaliyet gösteren, 2 400 metrekarelik oturma alanı, 18 meyve soğutma odası ve kiraz önsoğutma ünitesiyle, 3 000 ton/yıl kapasiteli bir soğukhava deposuna sahiptir. Faaliyete geçtiği 2001 yılı -bölümler olarak okuyorum- haziran ayından itibaren, ilimiz ve çevre illerde (Tokat) en çok üretilen kiraz, domates, elma, şeftali ve benzeri ürünlerin iç ve dışpazara işlenmiş olarak sunulmasında kooperatifimiz öncülük etmektedir; ancak, bizler, bu soğukhava deposunu Orman ve Çevre Bakanlığı Orköy Genel Müdürlüğünce sağlanan kredi yardımıyla yaptık. 2000 yılı proje tespitlerine göre 750 milyara mal olacak depomuz, 2001 yılında yaşanan kriz nedeniyle 1 trilyon 130 milyara mal olmuştur. Bunun 63-65 milyar Türk Lirası, borçlanma senedi, tapu masrafı ve diğer işlemlerde kullanılmış, 180-200 milyar TL'si ise peşin KDV olarak alınmıştır.

6.5.2004 tarihinde çıkan ve Resmî Gazetede yayımlanan orman köylülerinin kalkınma hizmetlerine ilişkin esas ve usuller ve Türkiye genelinde, bizim gibi, 2001 yılında yaşanan kriz nedeniyle sıkıntıda bulunan 31 kooperatife faizlerde bir iyileştirme sağlanmış ise de, bu durum, kooperatifimizin aldığı borcun geri dönüşümde yıla tekabül eden 288 milyarlık ilk taksit, 138 milyarlık ikinci taksit, 168 milyarlık üçüncü taksit, 218 milyarlık dördüncü taksit, 275 milyarlık beşinci taksit, 327 milyarlık altıncı taksit, 363 milyarlık yedinci taksit olmak üzere, 1 trilyon 400 milyar ödeyebilmemiz mümkün değildir. Çünkü kooperatifimize ait soğukhava depomuzun en çok çalıştığı elma sezonunda -sekiz dokuz ay o da- yüzde 40, yüzde 60 kapasiteyle çalışmakta ve bu durumda elde ettiği net geliri 40 - 50 milyar civarındadır."

Sayın Bakana bunu burada bırakıyorum; zannederim ilgilenirler.

Böyle bir üretimsizlikle karşı karşıyayız. Kooperatif, soğukhava deposunun borcunu ödeyemiyor, 1 trilyon küsur; yıllık geliri de 40 - 60 milyar arasında değişiyor.

Değerli arkadaşlarım, nereye bakarsınız tarımda, bir ah. Arıcılar perişan. Gelen mektuplar... Sevklerde sorunlar yaşıyorlar. Polenizasyonda ürün artıran arıcılık, TİGEM'e gittiği zaman arıcılardan peşin para alınıyor. Dün Dalaman'dan üreticiler aradılar; geçen yıl 700 000- 750 000 liraya sattıkları limon bugün 50 000 lira.

Yine, Diyarbakır'ın Bismil İlçesinden... Kışın gidilmiş, masa üzerinde tespitler yapılmış; köylü, doğrudan gelir desteğini alamıyor.

Sayın Sanayi Bakanı, geçen gün burada talihsiz bir beyanda bulundu "tütünü yakıyoruz" dedi. Sanayi Bakanımız geçen hafta dedi ki: "Tütünü yakacaksınız." Peki Sayın Bakanım, Türkiye'de tütün ektirmeyip Yunanistan'dan tütün alırken, siz, Yunan çiftçisinden mi oy aldınız?!. Değerli arkadaşlar, Yunanistan'dan tütün alıyoruz, pamuk alıyoruz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Neler söylüyorsunuz Fahrettin Bey!

FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla) - Borçlanma, borçlanma diyorsunuz; 1950'den sonra, Cumhuriyet Halk Partisinin borçlanmada ne kadar imzası varsa, biz onun hesabını vermeye çalışırız. Yalnız, 1950'den sonra Türkiye'de iktidara gelenler, Türkiye'yi borç batağına sürükleyenler, geçmişlerinin hesabını versin. Tabela değiştir, isim değiştir, iktidar ol ve ülkeyi uçuruma götür!.. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Bakın, devletleştirmeyi suçlayanlar... Bakın, Et ve Balık Kurumu nasıl peşkeş çekilmiş; Ankara Kombinası 1995'te satışa çıkarılıyor. Kombinanın en cazip yanı, 100 dönümlük arsası. Ankaralı bir grup işadamı, kooperatif kurup kombinayı işleteceğiz bu işin esnafıyız diye ortaya çıkıyor. Özelleştirme İdaresi de, Et ve Balık Kurumu kombinası ile 100 dönümlük arsasını, Gimat adlı bu kooperatife 22 300 000 dolara satıyor. Satış gerçekleşir gerçekleşmez kooperatifi dağıtan işadamları anonim şirket kuruyorlar. Kombinanın arsasının 50 dönümü, yıllığı 10 500 000 dolardan 12 yıllığına Migros'a kiralanıyor. Migros bu arsaya Ankara'nın ve Balkanların en büyük alışveriş merkezini yaparak, alışveriş merkezindeki 100 dükkândan 70'ini Et ve Balık Kurumunun kombinasını işleteceklerini söyleyen işadamlarına veriyor. İşadamları da bu dükkânları yıllığı 15 000 000 dolardan kiralıyorlar. Evet, özelleştirme söylemi... Sizin son yaptığınız... Daha çok aslında da, sizin son yaptığınızı da söylüyorum.

SEKA Balıkesir Kâğıt Fabrikası.  Şirket satılmadan önce  1 800 000 dolarlık yatırım yapıldı, 51 200 000 dolar değerindeki şirket 1 100 000 dolara Albayraklar Anonim Şirketine satıldı. Sizin yaptığınız da bu!

Devletin ağırlığını ekonomide istemeyenlerin, size onu önerenlerin yaptıklarına bakınız: Almanya,  Fransa ve İsveç'te  devletin  ekonomideki payı yüzde 53,  Avusturya ve İsviçre'de yüzde 49, Belçika'da yüzde 48, Norveç ve Hollanda'da yüzde 47, Japonya ve Kanada'da yüzde 41, İspanya'da yüzde 40, İtalya'da yüzde 31. Türkiye'dekini biliyor musunuz; yüzde 23,9.

Değerli arkadaşlarım, tarım ürünleri fiyatlarındaki gerilemeler sizin iktidarınız zamanında had safhaya ulaşmıştır. 2003 ilâ 2004 yıllarında buğday fiyatları geriledi, çavdar fiyatları geriledi, pamuk fiyatları geriledi, ayçiçeği fiyatları geriledi. Yani, sizin döneminiz olan 2003 ilâ 2004 yıllarını karşılaştırırsak, zeytinyağı geriledi, çekirdeksiz üzüm geriledi; çekirdeksiz üzümde hem de yüzde 30 geriledi. Aslında, üreticinin girdi fiyatlarının arttığı, mazot fiyatlarının arttığı, elektrik fiyatlarının arttığı bir dönemde, bütün bu maliyetler artarken, elde ettiği ürün fiyatlarının azaldığı görülüyor. Nasıl çiftçilik yapacak? Çiftçilik yapamayan kesimlerin, kentlerin üzerine yeni göç dalgaları olarak gelmesine karşı ne gibi çözümleriniz var?! Yani, bunlar eğer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Üstün, başka konulara girdiğinize göre, galiba madde üzerindeki konuşmalarınız tamamlandı. Bu vereceğim eksüre içerisinde lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla) - Türkiye'nin, tarımda, artık, ithalatçı olduğu bir gerçektir. Türkiye, ilk kez, sizin devri iktidarınızda, 2003, 2004 yıllarında, kuşkusuz daha önceki dönemlerin de bir sonucu olarak -bu durumu siz yaratmadınız; ama, siz izliyorsunuz değerli arkadaşlarım- ihraç ettiğinden daha fazla tarımsal ürün ithal eder bir ülke haline gelmiştir ve Türkiye, tarım ürünleri ithalatçısı olmuştur. Bu, mutlaka değiştirilmesi gereken bir yöneliştir. Bu eğilimi mutlaka tersine çevirmek zorundayız ki, biz, tekrar bir tarım ülkesi olalım ve tekrar, kendi kendini doyurabilen ülkelerden birisi olalım.

Diğer maddelerde görüşlerimi dile getirmeye devam edeceğim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkanıma da, müsamahasından dolayı teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Üstün.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Lisanslı depo işleticisi olması yasaklananlar

MADDE 7.- Affa uğramış olsalar dahi, ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut zimmet, irtikâp, ihtilas, rüşvet, hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma, hileli iflas, kaçakçılık gibi yüz kızartıcı suçlar ile resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından dolayı hüküm giyenler ve bu Kanuna aykırı davranışlardan dolayı ağır hapis veya hapis cezası alanlar lisanslı depo işletemezler, bunlara ortak olamazlar, yönetici ve denetçi görevlerinde bulunamazlar.

Yukarıdaki fıkra kapsamında hüküm giymemekle birlikte kendi isteği ve iradesi dışında depoculuk lisansı iptal edilenler de üç yıl süreyle lisanslı depo işletemezler, bunlara ortak olamazlar, yönetici ve denetçi görevlerinde bulunamazlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; görüşülmekte olan 701 sıra sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, bu maddede, lisanslı depo işleticisi olmanın yasakları getirilmiş. Bunlar -çok beylik, klasik bir tanımla- birçok yerde vardır: Affa uğramış olsalar dahi, ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut zimmet, irtikap, ihtilas vesaire gibi şeyler; bunlar doğru şeyler. Bunlar güzel, depoculuk güzel değerli arkadaşlarım, böyle bir yasanın olması da gerekir; bunda da bir itirazımız yok da, doğrusu, işe nereden  başladığımız konusunda benim kaygılarım var. Ziraî üretimle ilgili kaygılarım var, tarımsal üretimle ilgili kaygılarım var. Bu kaygılarım olmasa, depoyu yapalım; yani, hani işi bitti de bir deposu mu kaldı! Depoya ne koyacağız noktasındayız. Türkiye'de tarımın içerisinde bulunduğu durumu değerlendirirsek, depoculukla ilgili yasa, doğru, gereken bir yasa; ama, depoya mal koyabilecek yetişticiyi ne durumda bırakmışız, depoya neyi koyacağız ona bir bakalım isterseniz, izninizle.

Değerli arkadaşlarım, ben Niğde milletvekiliyim. Tabiî, benim yöremde, Niğde'de ve Nevşehir'de, birinci ürün, patatestir. Patates, çok da stratejik bir üründür; öyle tebessüm edilecek, hafife alınacak bir ürün de değildir.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Niğde çiftçisinin devlete borç takma gibi bir alışkanlığı yok; mümkün olduğu kadar, ilkönce devletin borcunu yatırmaya çalışır; ama, bir süredir çiftçimizin işi ters gitmeye başladı. Lütfen, siz de, artık, bunların bütün sorumlusu biz miyiz demekten vazgeçin, iktidarınızın ikinci yılını doldurdunuz, bunlara çözüm getirmemenin de sorumluluğa iştirak etmek olduğunu idrak edin.

Şimdi, bizim çiftçimizin, Niğde çiftçisinin, TEDAŞ'a, 26 trilyon lira, gecikme zammıyla 37 trilyon lira elektrik borcu var. Bu, elektrik borcu değerli arkadaşlarım; yani, tarımsal sulamada kullanılan elektriğin borcu; yanlış anlamayın, evlerde yanan lambaların borcu değil.

Nevşehir'de durum daha vahim. Bugün, Nevşehir Ziraat Odası Başkanı Sayın Recep Tunç'un da belirttiği gibi, Nevşehir'de, faiziyle birlikte elektrik borcu 114,4 trilyon lira. Bunun 51 trilyon lirası gecikme zammı.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, yöremizde patates siğili denilen bir hastalık belirdi, özellikle Nevşehir'de, bizim de bir köyümüzde var. Bu nedenle, toprağı, fungustan, mantardan kurtarmak için karantina uygulaması yapıldı. Yani, bundan sonra çiftçi -bir bölümü- patates de ekmeyecek. Bu borcu nasıl ödetmeyi düşünüyorsunuz; nasıl ödeyeceğini düşünüyorsunuz? Niğde'den, Gölcük'ten, Konaklı'dan, Edikli'den, Alay'dan, Hasaköy'den, Bağlama'dan, Ağacaşar'dan üreticiler "elektrik borcunu ödeyemeyeceğiz, ne olacak" diye, yoğun bir şekilde arıyorlar. Dün, Ağacaşar Köyünün -patates ekimi yasaklanan bir köyümüz- Muhtarı beni aradı, Sayın Tarım Bakanından randevu istediklerini söylediler. Ben, Sayın Tarım Bakanına da ilettim isteklerini; artık, ne zaman uygun görecekler, onu bekliyorum.

Alarm veriyor arkadaşlar, Anadolu alarm veriyor. Tüccarınız batarsa tüccar bulursunuz, sanayiciniz batarsa başka bir sanayici bulursunuz, çiftçiniz batarsa çiftçi bulamazsınız. Depoya neyi koyacaksınız?! Elektrik parasını ödeyemiyor. Bakın, Nevşehir çiftçisinin 114 trilyon, Niğde çiftçisinin 37 trilyon, sadece tarımsal sulamadan dolayı elektrik borcu var.

Şimdi "canım sende, ödesin adamlar, ne yapalım" diyebilirsiniz. Değerli arkadaşlarım, patates 100 000 liranın altında. Üretim girdileri arttı, fiyat üç yıldır çakılı, hatta geriledi. Patates konusunun görüşülmesi sırasında da ayrıntılı olarak sizlere arz ettim, tekrardan kaçınmak istiyorum. Hatta geriledi fiyat, çakılı. "Ne yapalım; patates ekmesin..." Peki, ekmesin. Buğday eksin... Buğday ektiğinde ne olacak değerli arkadaşlarım; buğday geçen yıl 320 000 liraydı, bu yıl 280 000 lira oldu. Gübre fiyatı arttı, elektrik fiyatı arttı, sulama maliyeti arttı, ilaç fiyatı arttı.

MEHMET SARI (Osmaniye) - Elektriğe zam gelmedi.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Efendim, elektrik fiyatının arttığını ben söyleyeyim. Geçen yıl 95 000 lira olan elektrik bugün 152 500 lira. Bir öğreniverin, artmadı zannediyorsunuz, bir öğreniverin. İktidar Partisi milletvekilisiniz; şuradan TEDAŞ'a, lütfen, bir telefon açıverin; elektrik fiyatının artıp artmadığını öğrenirsiniz. 95 000 liraydı geçen yıl. Şimdi, 152 500 lira... Bilerek konuşuyorum. (AK Parti sıralarından "tarımsal sulama" sesleri) Evet efendim... Evet efendim... Aynen öyle, tarımsal sulamada... Açın da soruverin... Açın da soruverin... Ben, faturalarını getireyim size.

MEHMET SARI (Osmaniye) - Elektriğe zam gelmedi; Türkiye'de bilmeyen yok.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Siz bilmiyorsunuz, herkes biliyor.

Değerli arkadaşlarım, peki, buğday da ekmesinler. Ne ekecekler? Pancar zaten kotaya tabi. Zaten, kotaya tabi pancarı ektirmiyorsunuz. Sayın Maliye Bakanımızın mahdumları pirinç ithal edebilsin diye... Çiftçiye pancar, aşağı yukarı, yasak oldu. Ee, canım, burası İç Anadolu; ne ekecek? Narenciye mi dikecek? Narenciye dikenler ne oluyor; Mersin'de mandalina 100 000 lira ile 50 000 lira arasında, dalında kaldı. Toplayanın yevmiyesini kurtarmıyor. Mersin çiftçisinin aklı çıkıyor, yağmur yağarsa kabarır mandalina diye. O daha perişan, o da hali refah içerisinde değil.

Şimdi, oturmuşuz, depoculuk kanununu görüşüyoruz. Arkadaşlar, depo şarttır, tarımsal depolar gereklidir; gereksizdir demiyoruz; ama, içine ne koyacaksınız, hangi çiftçiye ürettireceksiniz, onu bana bir söyleyin. Yani, işe tersinden başlamayalım....

Şimdi, efendim, elektriğe bir değinelim. Dünyada elektriğin durumu nasıl, bir değiniverelim. Değerli arkadaşlarım, bizde tarımsal sulamada kullanılan elektriğin kilovat/saati 10 sent, Amerika Birleşik Devletlerinde 4 sent. Bizim çiftçimiz eker 50-60 dekar, Amerikan çiftçisi eker 20 000 dekar. Arkadaşlar, biz, 10 sent üzerinden elektrik parası topluyoruz çiftçimizden, öbürü 4 sent üzerinden topluyor.

FİKRET BADAZLI (Antalya) - Çok kullanılmazsa pahalanır. Amerika'da çok kullanılıyor. Çok kullandıkça ucuzlar.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi "rekabet et" diyoruz. Kağnı ile spor arabayı yarıştırmak gibi bir şey. Nasıl rekabet edecek bu çiftçi?!

Bakın arkadaşlarım, daha önce, bir Türk tarım politikası vardı. Bizim çiftçimizi girdilerde devletimiz desteklerdi. Nerede desteklerdi; gübrede desteklerdi, ilaçta desteklerdi, tohumda desteklerdi; çiftçi desteklenirdi. Şimdi, bunlar şöyle oldu: Aman efendim, tarımsal sübvansiyon ekonomiye çok ağır yükler getiriyor; sakın, zinhar, çiftçiyi desteklemeyin, vazgeçin bundan şeklinde bir akım başlatıldı. Vahşi liberalizm dediğimiz akım çiftçiye saldırmaya başladı. Vahşi liberalizm egemen olunca tarım politikaları değişmeye başladı. Başka nasıl destek olunurdu; destekleme alımı yapılırdı. Kimi kamu kurumları vardı (TMO) Toprak Mahsulleri Ofisi gibi; destekleme alımı yapardı. Bunlar terk edildi. Ne geldi yerine; doğrudan gelir desteği. Doğrudan gelir desteğinde çiftçiye mi gidiyor arkadaşlar doğrudan doğruya para; hayır. Bir yararı oldu mu; hayır. Tarımın geldiği nokta ortada.

Şimdi, birtakım vahşi liberalizm savunucuları, ideolojik babaları, birtakım argümanlar bulmuşlar, saldırıyorlar; halka saldırıyorlar. Kime; çiftçiye saldırıyorlar. Kimi kullanıyorlar; iktidarları kullanıyorlar, sağ iktidarları kullanıyorlar, sosyal devleti yok ettiriyorlar; diyorlar ki: "Çiftçi pahalıya mal ediyor; etmesin." Arkadaşlar, çiftçi üretmezse, çiftçi pahalı-ucuz, mal üretmezse neyle doyuracaksınız bu ülkenin insanlarını?! Yani, tarım sektörü, gerçekten -insaf edin- en reel sektördür ve gerçekten, en stratejik sektördür; bunu görmezden gelerek hiçbir yere gidemeyiz. Hiç kimse de şöyle bir şeyi düşünmesin: Avrupa Birliğine giriyoruz; Avrupa Birliğine girince, bir elimiz yağda, bir elimiz balda olacak. Doğru değil arkadaşlar! Avrupa Birliğine girdiğimizde tarım sektörü daha da büzüşecek, daha da daralacak, daha da ağır sıkıntılar içerisine girecek. Bunu bilerek söylüyorum. Nereden bilerek söylüyorum; bakın, Avrupa tarımsal garanti ve yönlendirme fonunun yıllık bütçesi 44 300 000 000 euro; bu, Avrupa'da çiftçiyi desteklemek için verilen. Türkiye'ye verilecek olanın hepsi 3 milyar euro değil.

Değerli arkadaşlarım, burada açıktır; sizin çiftçiniz Avrupa çiftçisinin karşısında güçsüz duruma düşecek; sizin çiftçiniz, bizim çiftçimiz, Türkiye'nin çiftçisi daha da büzüşecek, daha da yoksullaşacak, çiftçiliği bırakmak noktasına gelecektir. Buna dikkatinizi çekiyorum.

Tam bu noktada, talihsiz bir kanun -tarım topraklarının satışıyla ilgili- var, şu anda yargıda tabiî. Temenni ediyorum, neticelenir. Böyle olunca, insanın aklına şu geliyor: "Bu kadar vahşi liberal saldırıların sonucu, çiftçi, buğday ekemez durumda, pancar ekemez durumda, patates rezil, meyvecilik orta yerde, sebze perişan; toprakları da satalım kurtulalım" demek mi gerekiyor arkadaşlar! Sonuç ona doğru gidiyor. Bu insanları ne yapacaksınız? Bu depoya neyi koyacaksınız, kime ürettireceksiniz? İşte, size, iki ilin ödenemeyen elektrik borçlarını söyledim; tarımsal amaçlı elektrik borçları. Nevşehir'in 114,4 trilyon, Niğde'nin 37 trilyon. Üreticilerin gözü kulağı sizde, iktidarda; buyurun ne yapacaksanız! Sayın Tarım Bakanı da huzurda -bir şans eseri- Sayın Ticaret Bakanı da huzurda. Buyurun ne yapacaksanız! Depoya ne koyduracaksanız bu çiftçiye koyduracaksınız. Hepsi bekliyor sizden, karar bekliyor.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Lisans, Lisans Bedelleri ve Diğer Ücretler

Depoculuk lisansı

MADDE 8.- Lisanslı depoculuk faaliyetinde bulunmak için Bakanlıktan depoculuk lisansı alınması zorunludur. Bakanlıktan lisans alınmadan lisanslı depoculuk faaliyetinde bulunulamaz, lisanslı depo veya lisanslı depo işletmesi izlenimini verecek hiçbir isim, unvan, işaret ve benzerleri kullanılamaz.

Bir lisanslı depo işletmesinde iki ya da daha fazla çeşit ürünün depolanması için bir lisans düzenlenebilir. Lisansta hangi ürünlerin depolanabileceği ve bunların azamî kapasiteleri gösterilir.

Bu lisans, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edilir.

Depoculuk lisansı devredilemez ve lisanslı depo işletmesinin tüm şubeleri aynı lisans kapsamında çalışır.

Lisanslı depo işletmesi aynı zamanda yetkili sınıflandırıcılık faaliyetinde de bulunmak isterse, yetkili sınıflandırıcı lisansı depoculuk lisansından ayrı olarak düzenlenir.

Şirket unvanının ve depolama kapasitesinin değiştiği hallerde lisans değişikliği yapılması zorunludur.

Lisansın değiştirilmesi ve yenilenmesi de lisans alınmasıyla aynı esas ve usule tâbidir.

Depo işleticisine, faaliyet iznini gösterir lisans verilirken aranılacak belge ve bilgiler yönetmelikte gösterilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süremiz daraldı; sürenizi en iyi şekilde kullanacağınızı ümit ve temenni ediyorum.

CHP GRUBU ADINA UFUK ÖZKAN (Manisa) - Süreyi en uygun şekilde kullanacağım Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi Partim ve şahsım adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, üreticilerimizin yararına olan tüm çalışmaların yanındayız; ancak, tasarıyla ilgili endişelerimizi de dile getiriyor, katkı vermeye, sizlerin dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Ülkemiz, son yıllarda uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda, tarımsal ürünler açısından da kendi kendine yeten ülke olma özelliğini yitirdi; hatta, kendi topraklarında yetişen buğday, mısır, pamuk, pirinç gibi ürünlerin dışalımcısı haline geldi. Oysa, tarım, toplumun yaşam güvencesidir.

Toplumumuzun yarıdan çoğu, geçimini doğrudan ya da dolaylı olarak tarımdan sağlamaktadır. Tarım, ekonomimiz için üretkenlik dinamiğini sürdüren reel sektörlerin başında gelmektedir. Sanayimiz büyük ölçüde tarım ürünü hammaddeye bağlıdır. Tarıma dayalı sanayiyle birlikte, ihracat gelirinin yarıdan çoğu tarımla bağlantılıdır. Bugün bile gayri safî millî hâsılanın yüzde 15'i, hammadde bazında, tarımsal üretimden sağlanmaktadır. Türkiye nüfusunun yüzde 35'i kırsal alanda yaşıyor, istihdamın yüzde 34'ü tarım sektöründe; ama, tarım ürünlerinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 4 oranında.

İhracatın sanayi ürünleri ağırlıklı olması mutlaka doğru bir gelişme; fakat, tarımda kendi kendine yetebilen bir ülke iken, bugün tarım ürünleri ihracatından daha çok ithalat yapar olduk ve Türkiye'de yaşamsal nitelikli bu fonksiyonları yerine getiren başka bir sektör yok. Şu anda görüşmekte olduğumuz Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının, ülkemiz tarımına ve çiftçimize yararlar sağlamasını temenni ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısından amaçlanan, tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak; tarım ürünlerinin depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak; ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak; ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak; ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün senedi çıkarmak; standardı belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek üzere tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Ülkemizde üreticilerimiz, hasadın ardından, hem depolamadaki problemlerden dolayı hem de maddî gereksinimlerinden dolayı ürününü kısa sürede elinden çıkarır. Her hasat döneminde çok miktarda ürünün piyasaya sunulması fiyatların düşmesine neden olur. Bu durum, çiftçimizin alınterinin karşılığını almasının en büyük engellerinden bir tanesidir.

AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Biz düzeltiyoruz.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - İnşallah...

Son yıllardaki, IMF politikalarının uygulanmasının bir sonucu olarak devlet çiftçiyi desteklemekten uzak bir tavır alınca, üreticimiz de, doğal olarak, ürünlerini...

BAŞKAN - Sayın Özkan, bir dakika.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, zaman daraldı, hatibin de konuşmasını daha rahat yapması için, maddenin bitimine kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Özkan.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Son cümlemi önemli olduğu için tekrarlamak istiyorum. Son yıllardaki IMF politikalarının uygulanmasının bir sonucu olarak devlet çiftçiyi desteklemekten uzak bir tavır alınca, üreticimiz de, doğal olarak, ürünlerini maliyetin altında satmak zorunda kaldı. 2002 yılında 1 250 000 liraya satılan kuruüzüm, şimdi 850 000 liraya satılamıyor. Geçen süre içinde fiyatlar elbette yükselecek; ama, çiftçimizin elinde, satıp, karnını doyurabileceği ürün maalesef kalmadı. Elinde ürünü olanlar ise, ürününü depolayacak yeri olmadığından bir an önce elinden çıkarmak zorunda kaldılar. Üreticimizin ne ürününü saklayacak bir yeri ne de bekleyecek tahammülü ve zamanı var; maalesef yok.

Üzerinde konuştuğumuz tasarı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, uzun süredir, Dünya Bankasıyla birlikte yürüttüğü ürün borsalarının geliştirilmesi projesi kapsamında hazırlanmıştır. Bu amaçla lisanslı depoculuk konusunda yapılan çalışmalar, borsacılık sisteminin sorunlarıyla açıklanabilir.

Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısıyla, tarım sektöründe ülkemizde hızla gelişen tarım ürünleri borsacılığına ve tarım ürünleri ticaretine uzun vadede olumlu katkı sağlanması beklenmektedir. Proje çerçevesinde seçilmiş borsalara yönelik yatırım faaliyetlerinde bulunulmakta, makbuz senetlerine dayalı bir umumî mağazacılık sisteminin kurulması için gerekli çalışmalar yapılmakta ve lisanslı depoculuk ve makbuz senetleri sistemine ana hatlarıyla değinilmektedir. Ancak, konuyla ilgili şu endişelerimi de dile getirmek istiyorum.

Türkiye'de lisanslı depoculuk uygun bir zemine sahip midir; ülke çapında geçerli bir ürün standardizasyon sistemimiz var mıdır; çeşit sayısı indirgenmiş ve mümkün olduğunca homojenize edilmiş bir üretim yapımız mevcut mudur; lisans şartlarına uygun, sağlıklı depolamaya uygun tesislere sahip miyiz; sahipsek, bunlar yeterli midir; sağlam ve eksiksiz bir hukukî altyapı ve nitelikli bir bilgiişlem altyapısı kurabildik mi; finans dünyasını sisteme katabilecek hangi türden düzenlemelere ihtiyacımız vardır? İşte bu noktada, az önce değinmiş olduğum, yerimden sormuş olduğum bir soru vardı; teminatlar konusu.

Değerli arkadaşlarım, teminatlar konusu -Sayın Bakanımız yazılı cevap vereceklerini ifade etti, ama- vatandaşlarımızın bilmesi açısından, bu ürünü depoya teslim eden ya da ürün belgesini elinde bulunduran mudiler açısından son derece önemlidir. Teminat konusu, ayakları yere basmayan, havada olan ve suiistimale açık bir konudur. Ülke ekonomimiz stabil bir yapıya sahip midir? Tüm bunlar, yanıtlanması son derece güç sorulardır. En önemli eksik, kamu stoku yapacak, piyasayı dengeleyecek kurum nerededir?

Biz, tüm bu önkoşullarda sorunlu bir yapıya sahibiz. Lisanslı depoculuk sisteminin altyapısını oluşturmadan ve çiftçimizin bu alandaki uygulamalara dönük güvenini kazanmadan başarılı olmamız söz konusu dahi olamaz.

Uygulama yönetmelikleri çıkarılırken, tarımsal faaliyet ve çiftçi önplana çıkarılmalı ve çiftçinin finansman sorunlarına ilişkin çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Hasadını gerçekleştirip ürününü depoya kaldıran çiftçi, elindeki ürün senediyle, kısa süreli krediler alabilmelidir. Ancak, çiftçiye tarımsal kredi sağlayan Ziraat Bankasının kredi kapasitesinin düşmesi, 4 500 000 ton kapalı depolama kapasitesine sahip Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasadan çekilmesi, kamu stokunun azaltılması, bu yasanın getireceği yararlara gölge düşürmektedir. Toprak Mahsulleri, kamu stoku yapacak, spekülatif hareketleri engelleyecek şekilde desteklenmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde lisanslı depoculuk sisteminin başarı şansı nedir; Türkiye'de, Amerikan sistemi model alınarak kurulmaya çalışılan lisanslı depoculuk sistemi, gerek Türkiye'ye özgü koşullar gerekse Amerika Birleşik Devletleri sisteminde lisanslı depoculuğun tarım politikası uygulama aracı olma işlevinin görmezden gelinerek yapılmaya çalışılması nedeniyle, sorunlu bir yapı doğurmaya adaydır.

ABD ve AB büyük oranda kaynak aktarımıyla tarım sektörlerini desteklerken, bize "tarıma yatırım yapmayın, bizden satın alın" dayatması yapılmaktadır. Ayrıca, ürün senetleri için hukukî altyapı yeterli değildir. Ekonomik kriz sorununu halen üzerinde hisseden ülkemizde, hisse senedi, döviz, altın ve tahviller en kârlı yatırım aracı olarak özelliklerini sürdürmektedir. Depolara konulan ürünlere ait senetlerin finans kurumları tarafından kabul görerek kredi sağlanması için çalışmalar mutlaka yapılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, önemli birkaç nokta var. Üretici, çiftçi, tasarıya göre, neden en az 1 trilyon liralık yatırım yapmak durumunda?! 1 trilyon lira özsermayesi olan kaç çiftçimiz var?! Öyle görünüyor ki, devletin desteği olmaksızın, kanunun uygulanabilirlik şansı maalesef yok.

Lisanslı depoculuğun özellikle hububat konusunda ülkemize yarar sağlayacağı söylenilmektedir. Bilindiği gibi, Türkiye'de ürün hasadı süresi çok kısadır. Ürünün, hasat edilmesinden çok kısa süre sonra pazara girdiği bilinen bir gerçektir. İşte bu noktada, bazı spekülatörler, üreticinin elinden ucuza kapattıkları ürünü belli bir süre sonra pahalıya piyasaya vermektedirler. Bunun önüne geçmek zorundayız.

Tasarıda, lisanslı depoculuk hizmetlerine muhatap olacak tarımsal ürünler, depolamaya uygun nitelikteki hububat, bakliyat, pamuk, tütün, fındık, yağlı tohumlar, bitkisel yağlar gibi standardize edilebilen temel ve işlenmiş tarım ürünleri olarak tanımlanmaktadır. Standardizasyon kriterleri neler olacaktır? Sayılan ürünlerde, ülke çapında uygulanan ve herkes tarafından kabul gören bir standardizasyon sisteminin bulunduğu söylenemez.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, bir ürün standardı çalışması yapmak durumundayız. Türü 100'ün üzerinde olan kimi tarım ürünlerimiz var, buğday çeşidimiz var. Sınıflandırmayı nasıl yapacaksınız? Toprak Mahsulleri Ofisi, Türk Standartları Enstitüsü ve borsaların uyguladığı standartlar farklıdır. Bu tasarıya göre, yetkili sınıflandırıcı hangisini ölçüt alacaktır?

Ülkemizde, IMF politikalarına bağlı olarak, hükümetin, tarım piyasalarından tümüyle çekilmesine yönelik bir program uygulanmaktadır. Hububat, bakliyat, şeker, tütün, bitkisel yağlar, pamuk, fındık, yağlı tohumlar, lisanslı depoculuk faaliyet alanı içerisindedir ve neredeyse, tümüyle kamusal müdahale alımları dışına çıkarılmış veya çıkarılmaya çalışılmaktadır.

Tasarının amacında da belirtildiği gibi, tasarı, uzun vadede tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, sağlıklı depolanmasını ve muhafazasını sağlamak, ürün senedi çıkararak ve piyasada yatırım aracı olarak kullanmak gibi konularda kolaylık sağlayacaktır; ancak, tüm bunların olabilmesi için, devletin destekleyici politikaları olmadan lisanslı depo faaliyetinin kârlı bir biçimde sürdürülmesi mümkün gözükmemektedir.

Toprak Mahsulleri Ofisinin işlevinin azaltılması, 4 500 000 ton kapasiteli kapalı depolarının piyasaya aktarılmasının yasa tasarısıyla bir ilişkisi var mıdır? ABD örneğinde ve tüm dünyada olduğu gibi, kamusal destekleme politikaları olmadan hububat üretiminin sürdürülebilmesi ve makbuz senetleri sisteminin işletilebilmesi olanaklı değildir. Büyük tarımsal firmaların kanun tasarısına ve bu konuya yaklaşımı nasıl olacaktır?

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu tasarının amacı, üreticiye düşük bedellerle depolama olanağı sağlamak, senette kayıtlı ürün bedeli karşılığından kısa vadeli kredi bulmak, bu süre içerisinde ürün senedini ciro ederek ürününü pazarlayabilmesini sağlamaktır. Böylece, üretici, ürününü piyasanın en uygun olduğu dönemde pazarlama yeteneği kazanacaktır.

Proje çerçevesinde, seçilmiş borsalara yönelik yatırım faaliyetlerinde bulunulmakta, ayrıca makbuz senetlerine dayalı bir umumî mağazacılık sisteminin kurulması için gerekli çalışmalar yapılmaktadır.

Ürün borsalarının geliştirilmesi amaçlanan bu projede, lisanslı depoculukla ilgili taslağın üretilmesinin nedeni, Türkiye'deki borsacılık sisteminin verili durumuyla açıklanabilir.

Ülkemizde, sayıları 100'ün üzerinde ürün borsası mevcuttur; ancak, teknik bilgi ve donanım eksiklikleri, hukukî altyapı yetersizlikleri, standardizasyon tekliğinin kurulamamış olması gibi sorunlarımız, genel ekonomik yapımızdan kaynaklanan sorunlarla bir araya gelince, ülkemizdeki ürün borsalarının çoğu "tescil ofisi" olarak çalışmaktadır; geriye kalanların çalışma düzeyini ise spot piyasa işlemleriyle sınırlamaktadır. Ülkemizde, salon satışı yapılan borsa sayısının 10'un altında olması, bu gerçeğin altını çizmektedir.

Çağdaş anlamda kurgulanmış bir borsa yapısı, vadeli işlemlerle taraflara kâğıt üzerinden işlem yapma olanağı sağlayarak, fizikî imkânlarla sınırlı spot işlemlerinin hacminin son derece yüksek düzeylere ulaşmasını sağlar.

İşte, lisanslı depoculuk sisteminin araçları olan ürün senetleri, kâğıt üzerinde veya elektronik ortamda tarım ürünü ticareti yapabilmenin önkoşuludur. Başka deyişle, sağlıklı işleyen makbuz senetlerine dayalı bir lisanslı depoculuk sistemi kuramazsak, borsanın geliştirilmesi söz konusu olmayacaktır.

Türkiye'de, tarımsal üretim ve ticaret yapılarını, rekabeti artırmaya yönelik, tarım politikalarının bir aracı olacak şekilde, üretici yararına kurgulanmış, üreticiye kısa süreli kredi sağlayan, işleyicinin uygun ve zamanında hammadde sağlama riskini ortadan kaldıran, kamunun müdahale ve depolama için gerekli finansman giderlerini azaltan ve zamana yayan, Tarım Bakanlığının kontrolünde bir lisanslı depoculuk yararlı ve gereklidir.

Buna karşılık, lisanslı depoculuğun çalışabilmesi için gerekli olan ve yukarıda ifade ettiğim altyapı eksikliklerinin var olduğu bir ortamda, tasarıya hâkim olan ve kamuyu tümüyle tarımsal piyasalardan uzak tutmaya yönelik lisanslı depoculuk anlayışı, sektörde emeğiyle yaşayanlara ve ülkeye yarar değil, zarar getirecektir.

Daha önce belirttiğim gibi, hukukî altyapı sorunludur. Kapsama alınacak ürünler, depolama özellikleri farklı olan ürünlerdir. Bu nedenle de, genel bir lisanslı depoculuk yasasıyla tüm ürünlerin kapsanması olanak dışıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Gruplanabilen ürünlere göre değişen yönetmeliklerin varlığı zorunludur. Bu kapsamda, karıştırılabilen ürünler -örneğin, hububat- ayrı depolanması gereken ürünlerdir.

Sevgili arkadaşlarım, sözümün sonunda -söyleyecek daha çok şey vardı ama- bir şeyi ifade etmek istiyorum. Burada, lisanslı depoculuğu konuşuyoruz. Lisanslı depoculuğu konuşurken, mutlaka, tarımla ilgili tepkilerimizi ve taleplerimizi de sizlere iletmeye çalışıyoruz. Buna tepki koymanın anlamını çözebilmiş değilim. Ciddî problemler, sıkıntılar var. Ülkemizde, tarımsal elektrikte geçen yıl 97 000 lira olan fiyat, bu sene 138 000 liradır. Manisa milletvekillerimize sadece bunun hesabını soruyorum.

Hepinize sevgi, saygı sunuyorum; iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygı değer  milletvekili  arkadaşlarım,  kanun  tasarı ve tekliflerini sırasıyla  görüşmek için, 16 Aralık 2004 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.08