DÖNEM
: 22 CİLT : 68 YASAMA YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
33 üncü Birleşim
15 Aralık 2004 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- İstanbul Milletvekili Tayyar
Altıkulaç'ın, Genel Kurul çalışmalarında zamanın daha verimli kullanılmasının
önemine ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sami Güçlü'nün cevabı
3.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, 731
inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî
kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı konuşması
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun (6/1306), (6/1322) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/233)
2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Lüksemburg'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/716)
3.- Bazı milletvekillerinin belirtilen
sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/717)
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Denizli Milletvekili Osman Nuri
Filiz'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/495) (S. Sayısı: 601)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut
Yıldız'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/496) (S. Sayısı: 602)
3.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/497) (S.
Sayısı: 603)
4.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/498) (S.
Sayısı: 604)
5.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
6.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı:
701)
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve CevaplarI
1.-Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
ilaçta klinik paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/646)
2.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in,
iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madeni çalışanlarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/647)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürünün atanması ve görevden alınmasına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/653)
4.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın,
Devlet İstatistik Enstitüsünün bir araştırmasına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/662) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
5.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın,
bazı devlet üretme çiftliklerinin kiralanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/663)
6.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın,
Başbakanlık konutu ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp
yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)
7.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın,
Diyanet Takvimi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/665)
8.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in,
Nilüfer Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/667)
9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
hükümet programında yeralan sağlıksız şehirleşmeye karşı yapılan çalışmalara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/670) ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
10.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan doğal afetlere yönelik tedbirlere
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/671)
11.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan bölgesel kalkınmaya yönelik
çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/672)
12.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan şehirlerin altyapı çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/675)
13.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/677)
14.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan sağlık alanındaki çalışmalara ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/679)
15.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı
ifadelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)
16.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, hükümet programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük
çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)
17.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/684)
18.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Gazi Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının
ödenek ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)
19.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, İnebolu Limanının ne zaman bitirileceğine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/686)
20.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)
21.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
Denizcilik Müsteşarlığında bazı çalışanların işine son verildiği iddialarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/689) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
22.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
İzmir'in Güzelbahçe İlçesine alınan ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/690)
23.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının
özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/691)
24.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil
edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692)
25.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, İstanbul-Edirne karayolundaki yol hizmetlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/693)
26.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan
değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)
27.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Adana Adlî Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)
28.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696)
29.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/699)
30.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun'un cevabı
31.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, eczanelerin kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedeli alacaklarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/701)
32.- Afyon Milletvekili Halil
Ünlütepe'nin, Afyon'daki bir kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/703)
33.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, iki ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/705)
34.- İzmir Milletvekili Vezir
Akdemir'in, İzmir İlindeki okulların elektrik borçlarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/708)
35.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in,
İzmir'in Güzelbahçe İlçesinde hizmete giren ambulansla ilgili bazı iddialara
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/710)
36.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın, hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların
durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/711)
37.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in,
kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/712)
38.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in,
Mersin Devlet Hastanesi çalışanlarının ödenmeyen dönersermaye ücretlerine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/713)
39.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in,
işçi ve memur emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714)
40.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in,
gazilerin yaşam standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715)
41.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in,
Yapı-Yol Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716)
42.- Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü'nün, Çorlu Havaalanının etkin kullanımı için alınacak önlemlere ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/717) ve Devlet Bakanı Güldal
Akşit'in cevabı
43. - Bursa Milletvekili Mehmet
Küçükaşık'ın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)
44. - İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in,
AB limanlarındaki Türk gemilerinin eksikliklerinin tamamlanması için ne gibi
önlemler alındığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/719) ve
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı
45.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
Iğdır'a doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/720)
46.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in,
2003 yılı yaşüzüm ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/721)
47.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza
Gülçiçek'in, Bağdat Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)
48.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Topluma Kazandırma Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/723)
49.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
gazi aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/728)
50.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729)
51.- Ankara Milletvekili İsmail
Değerli'nin, Ankara Kulübüne malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/730)
52.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
şeker fabrikaları işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)
53.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
işçi emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/732)
54.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Ulukışla-Maden Köyü Bolkardağı Maden İşletmesinin tekrar faaliyete
geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/733)
55.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
beden eğitimi branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/734)
56.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/735)
57.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk
Bankasının piyasa yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/736)
58.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
Ziraat ve Halk Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/738)
59.- İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil'in, okullarda alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/739)
60.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
elma ithalatının yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/740)
61.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
Türk Lirasının ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/741)
62.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Ulukışla Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)
63.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)
64.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
ABD'den sağlanan kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/744)
65.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, devlet alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip
indirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)
66.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, kredi kartı borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/746)
67.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, ihracatçıyı teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749)
68.- Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, belediyelere ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/750)
69.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/753)
70.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/754)
71.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Kastamonu'ya bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/756)
72.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
tıpta üst ihtisas sınavının ÖSYM tarafından yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/757)
73.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
Kars-Selim-Bayburt Barajı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)
74.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
Kars Devlet Hastanesi inşaatı için 2004 bütçesine ödenek konulup
konulmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/760)
75.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
Kars-Digor-Şirinköy Göleti Projesi için 2004 bütçesine ödenek konulup
konulmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/761)
76.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
işyerinin sigorta bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/762)
B) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
yurt dışında çalışan işçilerimizin oy kullanma haklarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/3845)
2.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy kullanmaları için gerekli
hukukî düzenlemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in
cevabı (7/3882)
3.- Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
Buca Cezaevindeki mahkûmların sorunlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK'in cevabı (7/3922)
4.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Mercedes Benz Türk AŞ hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/4012)
5.- Ankara Milletvekili İsmail
DEĞERLİ'nin, dönersermaye yönetmeliğinin uygulamada neden olduğu sorunlara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/4058)
6.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
sosyal güvenlik kuruluşlarının 2000-2004 yılları zarar ve alacakları ile
bütçedeki paylarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/4061)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Ardahan-Göle-Gülistan Köyünün içmesuyunun temizlenmesine,
-İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, Bakanlığa bağlı bazı kurumların genel müdürlerinin aylık
gelirlerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün cevabı (7/4160, 4161)
8.- İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, Bakanlığa bağlı bazı kurumların genel müdürlerinin aylık
gelirlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı
(7/4166)
9.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
MELİK'in, Şanlıurfa'daki fıstık üreticilerinin doğal afet nedeniyle oluşan
mağduriyetlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami GÜÇLÜ'nün
cevabı (7/4207)
10.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un,
Anadolu Ajansı muhabirlerinin yurtiçi ve durtdışı gezilerine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4236)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Balıkesir Milletvekili Ali
Aydınlıoğlu'nun, zeytin ve zeytinyağı üretim sektörünün ülkemiz ekonomisindeki
önemi ile sektörün,
Isparta Milletvekili Mehmet Emin Murat
Bilgiç'in, Türkiye'de el halıcılığının,
Sorunlarına ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun cevap
verdi.
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat
Yücesan, Eskişehir İli sınırları içerisindeki Frigya Vadisinde bulunan Frig
Medeniyetine ait tarihî eserlerin korunması ve bu eserlerin ülke turizmine
kazandırılması için alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı bir konuşma
yaptı.
Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın
(3/467) (S. Sayısı: 597),
Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın
(3/468) (S. Sayısı: 598),
Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir'in
(3/480) (S. Sayısı: 599),
Mersin Milletvekili Vahit Çekmez'in
(3/494) (S. Sayısı: 600),
Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına
gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu
Karma Komisyon raporları okundu; 10 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde
raporların kesinleşeceği;
Aydın Milletvekili Mehmet Boztaş ve 22
milletvekilinin, Büyük Menderes Nehri ve Havzasındaki kirliliğin çevreye ve
insan sağlığına verdiği zararların (10/239),
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 22
milletvekilinin, yapılması planlanan nükleer santralların ülkemiz şartlarına
uygunluğunun ve çevreye etkilerinin (10/240),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve
öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı;
Açıklandı.
Lübnan Meclis Başkanı Nabih Berry ve
beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 14.12.2004 Salı günkü
birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
kabul edildi.
Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, 3067 Sayılı Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve
Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair (2/235),
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10/A
Maddesine Bir Fıkra İlave Edilmesi Hakkında (2/186),
Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildikleri açıklandı.
Genel Kurulu ziyaret eden Lübnan Meclis
Başkanı Nabih Berry'e, Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denildi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri, İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un (8/17),
Düzce Milletvekili Yaşar Yakış ve 22
milletvekilinin (8/18),
Avrupa Birliği Komisyonu Raporu ışığında
Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin başlamasıyla ilgili olarak
alınacak karardan önce Türkiye'nin izleyeceği tutum konusunda Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasına
ilişkin önergelerinin, birlikte yapılan öngörüşmelerinden sonra, kabul
edilmedikleri açıklandı.
Samsun Milletvekili Haluk Koç,
Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar,
Oturum Başkanının; bir siyasî parti grubu
ve iki bağımsız üyenin Avrupa Birliği Komisyonu Raporu ışığında Türkiye ile AB
arasında üyelik müzakerelerinin başlamasıyla ilgili hazırladıkları
deklarasyonun işleme konulup konulmaması konusundaki tutumu nedeniyle birer
açıklamada bulundular.
15 Aralık 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.32'de son verildi.
Nevzat
Pakdil |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Bayram Özçelik |
Türkân Miçooğulları |
|
Burdur |
İzmir |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No. : 43
II. - GELEN KÂĞITLAR
15 Aralık 2004 Çarşamba
Raporlar
1.- 2005 Malî Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/897) (S. Sayısı: 706)
(Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)
2.- 2003 Malî Yılı Genel
Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2003 Malî Yılı Kesinhesap
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/878, 3/669) (S. Sayısı:
708) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)
3.- 2005 Malî Yılı Katma
Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/898)
(S. Sayısı: 707) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)
4.- 2003 Malî Yılı Katma
Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2003 Malî Yılı Katma
Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/879, 3/670) (S. Sayısı: 709) (Dağıtma tarihi: 15.12.2004) (GÜNDEME)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
15 Aralık 2004 Çarşamba
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Genel
Kurul çalışmalarında verimliliğin artırılması hakkında söz isteyen Sayın Tayyar
Altıkulaç'a aittir.
Buyurun Sayın Altıkulaç.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.-
İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç'ın, Genel Kurul çalışmalarında zamanın
daha verimli kullanılmasının önemine ilişkin gündemdışı konuşması
TAYYAR ALTIKULAÇ
(İstanbul) - Sayın milletvekilleri, sözlerime başlarken, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hepimiz biliyoruz ki, zaman denen şey, insanoğlunun en değerli sermayesidir. Bu
değerli sermaye millet adına tasarruf ediliyorsa ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin önünde çözüm bekleyen devasa sorunlar varsa, onu daha da özenle değerlendirmek
mecburiyetimiz vardır.
22 nci Dönem
Parlamentosunun, önceki dönemlerle kıyaslanamayacak kadar üstün bir performans
gösterdiğini, Meclisimizin itibarının yükseldiğini bilenlerdenim; ancak, bütün
bunlara rağmen, bu değerli emaneti kullanırken, her oturumda olmasa da, çoğu
kez, zamanı iyi kullanmadığımızı düşünüyor, bu konudaki değerlendirmelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sözünü ettiğim israfın
bir kısmı İçtüzükten kaynaklanıyorsa da, bir kısmı uygulamayla ilgilidir ve
hemen örneklere geçebilirim.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili dosyaları dönem sonuna erteleme
kararları, muhalefet şerhleriyle birlikte, Genel Kurulda teker teker okunuyor.
Maksat, milletvekillerini bilgilendirmekse, bu bilgiler onların e-mail
adreslerine ulaştırılamaz mı?! Aynı durum, araştırma ve soruşturma önergeleri
için de geçerlidir. Bu önergelerin de milletvekillerinin e-mail adreslerine
ulaştırılması mümkündür. Kabul etmeliyiz ki, gerek karma komisyonunun kararları
gerekse bu önergeler dinlenmiyor, Genel Kurula katılım üzerine olumsuz bir
etkiye de, maalesef, neden oluyor.
İçtüzükte gündemdışı
konuşmaların hangi durumlarda yapılabileceği açıkça belirtilmiş,
milletvekillerine duyurulmasında zaruret görülen olağanüstü ve acil durumdan
söz edilmiştir; ayrıca, en çok üç milletvekiline ve 5 dakikayı geçmemek üzere
söz verilebileceği zikredilmiştir. Uygulamanın bu maddeye uygun yapıldığını
hangimiz söyleyebiliriz?! Her birleşimde en çok üç kişiye değil, sıradan
konular için mutlaka üç kişiye söz verilmesi İçtüzüğün 59 uncu maddesine ne kadar
uygundur?! Bu konuşmalar 5 dakikayla sınırlandığı halde, Başkanlıkça, genelde,
konuşmacılara gösterilen olağanüstü müsamaha ayrı bir sorundur.
Konuşmacıya cevap vermek
üzere önceden hazırlanmış ve çoğu defa gündemdışı konuşmayla ilgisi bulunmayan
metinlerin Meclis kürsüsünden okunması bir başka sorundur. Dün, bunun iki
örneğini birlikte yaşadık. 20 dakika olarak uygulanan, bazen 25-30 dakikayı
bulan bu konuşmaların süresi için İçtüzükte bir açıklık da yoktur.
Konuşma sürelerine
uyulmamasıyla ilgili problem, tasarılar üzerinde yapılan konuşmalar için de
geçerlidir. İstisnaî durumlar, elbette, Başkanlıkça takdir edilecektir. Dün
yapılan bu takdire saygı duyduğumu belirtmek istiyorum; ancak, her konuşmacı
için İçtüzüğe aykırı bir hoşgörü içerisinde davranılmasının doğru olmadığını
düşünüyorum.
Başka bir kaynaktan
kolayca öğrenilmesi mümkün olan konuların hükümete sorulamayacağı, İçtüzüğün 97
nci maddesi hükmüdür. Başka kaynaklardan kolayca öğrenilebilecek konularla
ilgili soruların hükümete yöneltilmesi durumunda müsamahalı davranmak çok mu
gereklidir?!
İçtüzüğün genel görüşmeyi
düzenleyen 102 nci maddesine göre, genel görüşme önergesi iki defa müzakere
edilmektedir. Önce, genel görüşme açılıp açılmaması tartışılmakta, açılmasına
karar verildikten sonra, aynı tartışmalar tekrarlanmaktadır; buna gerek var
mıdır?!
Müzakeresi tamamlanan bir
maddenin silbaştan yeniden müzakeresi, gruplara ve şahıslara yeniden konuşma
hakkı verilmesiyle ilgili olan İçtüzüğün 72 nci maddesinin son fıkrası da bir
başka zaman öğütücüdür. Bu konuda verilen önergenin reddedilmesi durumunda,
sadece önerge üzerindeki konuşmaların dahi, zaman savurganlığı ötesinde bir
anlam taşımadığı açıktır.
İçtüzüğün 66 ncı
maddesine göre, müzakere konusu madde üzerine konuşmak esastır ve buna uymayan
hatibi uyarıp, sadede gelmesini istemek, oturumu yöneten Sayın Başkanın
görevidir. Gerekli uyarılara uymayan üyelerin, Genel Kurul kararıyla, konuşmaktan
menedilmesi mümkündür; ancak, bu madde de işletilmemektedir.
Bir kanunun Resmî
Gazetede yayımı tarihinde yürürlüğe girmesine karşı, alternatif bir önerimiz
yoksa, millet de bizden bir an önce bu tasarıyı yasalaştırıp, sıradaki
tasarının müzakeresine başlamamızı bekliyorsa sözü uzatmanın bir anlamı var
mıdır?! Bir kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütmeyecekse kim yürütecektir?!
İçtüzük hükümlerine,
beğenmezsek de uyalım; beğenmediğimiz hükümlerini değiştirelim.
Sabrınız ve hoşgörünüz
için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Altıkulaç.
Gündemdışı ikinci söz,
zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen, Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Deveciler'e aittir.
Sayın Deveciler, buyurun.
(CHP Sıralarından Alkışlar)
Sayın Deveciler,
zeytinyağlarını masanın üzerine devirmeyelim.
2.-
Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Başkanım, sana hediye edeceğim konuşmamdan sonra.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri, televizyonları başlarında bizleri izlemekte olan değerli
halkımız; zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında gündemdışı söz
almış bulunmaktayım; hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Zeytincilik sektörü,
yaklaşık 400 000 ailenin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Ülkemiz zeytinciliği
ve zeytinyağı sektörü, tarımdan sanayie ve pazarlamaya kadar olan zincir
içerisinde ana ve yan ürünleriyle birlikte, doğrudan veya dolaylı olarak
yaklaşık 9 000 000 kişinin geçimine katkıda bulunan önemli bir tarım, sanayi,
ticaret ve istihdam alanıdır.
Ülkemizde tarımsal
istatistikler, tam anlamıyla güncel olmamakla birlikte yaklaşık 92 000 000
civarında zeytin ağacı bulunmaktadır. Bunun yaklaşık 9 000 000'luk kısmı seçim
bölgem olan Balıkesir'in Körfez bölgesinde bulunmaktadır.
Edremit Körfezi'nin
Ayvalık, Burhaniye, Gömeç, Edremit, Havran gibi ilçelerinde takriben 300 000
civarında bulunan kış nüfusunun yüzde 70'i geçimini zeytincilikle
sağlamaktadır. Edremit Körfezinde Altınova'dan, Küçükkuyu'ya kadar olan
Balıkesir sahil şeridinde üretilen zeytinyağı Türkiye'nin en güzel yemeklik
zeytinyağı olduğu gibi, dünyanın da en güzel yemeklik zeytinyağıdır. Dünyada bu
bölgenin yağından daha kaliteli zeytinyağı üreten başkaca bir yer, bir nokta bulunmamaktadır.
Zeytin çiftçisi, bu yıl
ocak ayında yaşanan doğal afete karşı,. ne yazık ki, iktidarca çaresiz
bırakılmıştır. Bir yıl az, sonraki yıl çok ürün alınan zeytinde, 2004-2005
dönemi, yani, bu yıl var yılıydı. Buna karşılık, özellikle Çanakkale ve
Balıkesir İllerinde 2004 yılı başlarında yaşanan don olayından ve bu yıl
yaşanan yaprak solgunluğu hastalığından dolayı beklenen verim gerçekleşememiş
ve zeytinin yüzde 30'u heba olmuştur.
Balıkesir İlimizin Körfez
bölgesinde de 2004 yılı ocak ayında meydana gelen aşırı soğuklar ve don, tüm
yurdu etkilediği gibi, yöremizi de etkilemiştir. Son altmış yılın en soğuk
günleri yaşanmıştır. Don, soğuğa hassas olan ağaçlarda zarar yapmıştır. Çok
yıllık olan zeytin ağaçlarındaki don zararının etkisi, bölgede tek yıl olarak
kalmayacaktır. Sonuç olarak, bu zararın etkisi önümüzdeki yıllara da
yansıyacaktır. Zeytin üreticisinin dondan kaynaklanan bu zararının hükümetçe,
mutlak surette, karşılanması gerekmektedir.
Hükümet, zeytin
üreticisine de, tıpkı Karadenizde don felâketi yaşayan fındık üreticisi
karşısında takındığı tavrı göstererek, kelimenin tam anlamıyla duyarsız
kalmakta ve çiftçiyi, zeytinciyi kaderiyle baş başa bırakmaktadır.
Bu yıl, zeytinde var yıl
olmasına rağmen, üretici, geçtiğimiz seneki yok yılını arar hale gelmiştir.
Devlet, zeytinciye sahip çıkmalı, borçlu zeytinciye kredi ve ödeme kolaylıkları
sağlanmasının yanı sıra, Körfez bölgesini afet bölgesi olarak ilan etmelidir.
Ülkemiz zeytin ve
zeytinyağı üreticileri devletimiz tarafından yeteri kadar desteklenmemektedir;
oysa, AB ülkelerinde zeytinyağı üreticileri tamamen devlet desteğiyle
desteklenmektedir.
Zeytinyağına ülkemizde
verilen desteklemeler ile AB'de verilen desteklemeleri karşılaştırmak
istiyorum.
AB ülkelerinde zeytinyağı
üretimi, fiyat garantisi altındadır. Zeytinyağı üreticisi Ortak Pazar tarım
politikasıyla desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine kilo başına 1,32 euroya
varan yardımlarda bulunularak, ürünün pazar şansı artırılmakta; böylelikle,
tarımsal üretimde süreklilik sağlanmaktadır. AB ülkelerinde ve Tunus'ta arz
fazlası yaşanan dönemlerde üreticiye ayrıca stoklama yardımı verilmektedir.
Verilen son yardımın tutarı, ton başına 1,22 eurodur.
AB ülkelerinde zeytinyağı
dış ticareti kesinlikle herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmamaktadır. AB, hem
kutulu hem de dökme zeytinyağını ihraç ve ithal etmektedir. Dünya fiyatlarına
göre zeytinyağı ihracatına da iade verilmektedir. En son verilen tutar, kutulu
naturel sızma için ton başına 60, kutulu riviera için ton başına 55 eurodur.
Yine, konservelerinde zeytinyağı kullanan imalatçılara ton başına 440 euro
destekleme primi verilmektedir.
AB ve Tunus'tan sonra en
büyük zeytinyağı üreticisi olan ülkemizdeyse ürünün stratejisine uygun bir
politika bulunmaması, ürünün iç ve dış satış şansını sınırlamaktadır.
Ülkemiz, kişi başına
yıllık zeytinyağı tüketimi açısından tüm üretici ülkelerin gerisinde kalmakta
ve katmadeğeri yüksek olan kutulu ihracat istenilen seviyelere ulaşamamaktadır.
Dünyanın en önemli
zeytinyağı üreticisi Avrupa Birliğinde, zeytinyağı, tüm bu özelliklerine bağlı
olarak, Ortak Pazar tarım politikası dahilinde kapsamlı olarak desteklenmekte
ve zeytinyağı üreticisine, ton başına, 1 300- 1 400 dolara varan yardımlarda
bulunulmaktadır.
AB'de zeytinyağı üretimi
ve ihracatını desteklemek için piyasa fiyatı ile tüm yardımlar ele alındığında
1 ton zeytinyağının değeri 4 300 euroyu bulmaktadır. Oysa, Türkiye'nin ortalama
zeytinyağı ihraç fiyatı 1 700 euroda kalmaktadır. Ülkemizde 1998 ve 1999
yıllarından bugüne kadar zeytinyağına 4 kez prim verilmiş olup, prim verilmiş olup,
prim tutarı her defasında düşmüş, 400 dolardan 106 dolara kadar gerilemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Hükümet tarafından -7.10.2004 tarih 25606 sayılı Resmî Gazetede-
2004-2005 ürünü için zeytinyağına prim verilmesi kararlaştırılmış olmasına
rağmen, sağlıklı bir piyasa oluşumunun sağlanması açısından, bugüne kadar
belirlenmesi gereken prim tutarı hükümetçe hâlâ açıklanmamıştır; ne zaman
verileceği de meçhuldür.
Sayın Bakanım, bu sezon
için zeytinyağı primi en az 60 sent olarak belirlenmezse, zeytinyağı üreticisi
de tıpkı buğday, ayçiçeği, pamuk, fındık üreticileri gibi perişan olacaktır.
2002 seçimleri
dönemindeki seçim kampanyasını hatırlatmak istiyorum sizlere. AKP
milletvekilleri, Başbakanımız başta olmak üzere, hepiniz, seçim meydanlarında,
eski hükümetler döneminde zeytinyağı üreticilerine verilen destekleme priminin
az olduğunu ve iktidara geldiğinizde 60 sent prim vererek destekleyeceğinizi
söylediniz.
Dün de, burada, Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlu bunları söyledi; aynı bir muhalefet partisi
milletvekili gibi konuştu; ama, ben, bugüne kadar neden yapılamadığını, Körfez
zeytincisine kendisinin açıklamasını istiyorum.
Peki nerede kaldı bu
sözleriniz?! Bırakın 60 sent primi, iki yıllık iktidarınız döneminde, eski
hükümetler döneminde verilen 40 sent, 28 sentlik primlerin yarısını dahi zeytin
üreticisine vermediniz; 2003'te 200 000, 2004 yılında ise 170 000 lirayı zar
zor verebildiniz.
Sayın Bakan, İktidar
Partisinin sayın milletvekilleri; seçim öncesi verdiğiniz o sözleri
hatırlayınız, derhal, zeytin üreticisine verdiğiniz sözleri tutarak, 60 sent
destekleme primini veriniz; veriniz ki, 2004 yılında, ocak ayında dondan yüzde
30 ürünü zarar görmüş, ispanyolmantarı hastalığına yakalanarak 500 000'e yakın
zeytin ağacı yok olmuş bu üreticiye bir nebze olsun sahip çıkınız, bir nebze
olsun onları rahatlatınız.
Sayın milletvekilleri,
AKP İktidarı döneminde, çiftçinin ürettiği diğer ürünler gibi zeytinyağı da
geçen yılın fiyatlarıyla bile satılamamaktadır.
Tariş tarafından ortakiçi
alımlarda 5 asit zeytinyağını baz aldığımızda, 2001-2002 sezonunda brüt 2 900
000 lira iken, 2002-2003 sezonunda yine brüt 2 900 000 lira, 2003-2004
sezonunda brüt 3 200 000 liraya alınırken, 2004-2005 sezonunda; yani, bu yıl
da, yine, geçen yılın fiyatıyla brüt 3 200 000 liradan zeytinyağı satın
alınmaktadır. Çiftçinin eline ise net, 2 950 000 lira geçmektedir; serbest
piyasada ise, tüccar tarafından, brüt 2 850 000 liraya, net olarak da 2 780 000
liraya alınmaktadır.
Bir yandan zeytinyağı
fiyatları geçen yıla göre artmazken -yerinde sayarken- bir yandan ise,
ülkemizde, 2004 yılı sonunda yüzde 10 civarında gerçekleşeceği söylenen
enflasyon döneminde, üreticinin kullandığı gübre, mazot fiyatları ile işçilik
ücretleri yüzde 35-40 civarında artış göstermiştir.
2004 yılı başında,
çiftçinin kullandığı üre gübresi 380 000 liradan 520 000 liraya, kompoze gübre
314 000 liradan 410 000 liraya, DAP gübresi 415 000 liradan 535 000 liraya;
işçilik ücreti olarak, toplayıcı ücreti -zeytincilik camiasında "yenge
yevmiyesi" denilir- 7 000 000 liradan 11 000 000 liraya, sırıkçı yevmiyesi
(erkek yevmiyesi) 13 000 000 liradan 18 000 000 liraya; yine, 2004 yılı başında
1 350 000 lira olan mazot ise, bugün, ne yazık ki, 1 850 000 liraya yükselmiş
durumdadır. Nerede kaldı enflasyon?! Soruyorum sizlere; nerede?!.. Zeytinyağı
fiyatları enflasyonun altında artarken, gübre ve mazot fiyatları yüzde 35-40
artmıştır.
Sayın Bakanım, hani, o
çiftçiye vaat etmiş olduğunuz ucuz yeşilmazota ne oldu?! Nerede o ucuz
yeşilmazot?! Geçen yıl göstermelik olarak mazot desteği veren hükümet, bu yıl
ondan dahi söz etmek istememekte; ama, bunun yanında, ne yazık ki, yatçılara
mazot indirimi yapmaya devam etmektedir.
Sayın milletvekilleri,
AKP İktidarı döneminde, bir yandan zeytinyağı fiyatları yerinde sayarken, bir
yandan zeytincinin prim desteklemeleri kesilmekte, bir yandan ise zeytin
üretimi girdi fiyatlarının yüzde 35-40 civarında artmış olduğu açık ve net
olarak görülmektedir. Bu durum zeytin üreticisine reva mıdır?! Zeytinci, AKP
İktidarı döneminde, tamamen bitirilme noktasına gelmiştir.
Sayın Bakan, İktidar
Partisinin sayın milletvekilleri; lütfen, iktidar olarak, zeytin üreticisini
küstürmeyiniz; lütfen, zeytin üreticisine kıymayınız; çünkü, bu zeytin ağacı
kutsal bir ağaçtır; çünkü, bu zeytin ağacı ve zeytin dalı tüm dünyada barışın
sembolüdür, barışın simgesidir; çünkü, bu zeytin ağacı berekettir; çünkü, bu
zeytin ağacı emektir; çünkü, bu zeytin ağacı umuttur; çünkü, bu zeytin ağacı,
başta Egenin, Akdenizin, Marmara'nın, seçim bölgem olan Balıkesir ve Edremit
Körfezinin, Ayvalık'ın, Burhaniye'nin, Edremit'in, Havran'ın, Gömeç'in, bu
yerlerde yaşayan, umudunu zeytine bağlayan, tüm insanlarımızın, gençlerimizin
geleceğidir.
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
lütfen...
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bitiriyorum.
Onun içindir ki,
bizlerin, milletvekilleri olarak ve Meclis olarak, bu zor durumda bulunan,
perişan haldeki zeytin ürecilerine sahip çıkmamız gerekiyor.
Sayın milletvekilleri,
zeytin üreticilerine sahip çıkmak için, Edremit Körfezinin şirin ilçelerinden
Burhaniye İlçesinde, Burhaniye Belediyesinin düzenlemiş olduğu, üç gün
boyunca...
BAŞKAN - Sayın
Deveciler...
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bitiriyorum...
BAŞKAN - Bitiriyorsunuz
da, bakın, ben, size, müsamahanın iki katını gösterdim; sürenizin de çok
ilerisine geçtiniz. Olmaz efendim. Bakın, bundan sonraki seferde hiç kimseye
söz hakkı vermem. Olmaz ki!..
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
...zeytinin ve
zeytinyağının konuşulacağı, sorunlarının dile getirileceği, 17-18-19 Aralık
2004 tarihlerinde yapılacak olan Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Festivaline,
tüm milletvekillerimizi ve bizleri televizyonları başında izleyen tüm halkımızı
davet ediyorum.
Sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Sayın Başkanım,
müsamahanıza teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakanım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Balıkesir
Milletvekilimiz Ali Kemal Deveciler'in, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin
sorunları hakkında gündemdışı yaptığı konuşmaya kısaca cevap vermek istiyorum;
bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Deveciler'in en son
söyleyeceği cümle, bana teşekkür idi; ama, o cümleyi söyleyemedi. Ben, onun
adına söylüyorum; çünkü, kendi bölgesinde zeytinle ilgili bir ziraî mücadele
konusunda Bakanlığımızın yaptığı destekle ilgili olarak o cümleyi söyleyecekti.
Tabiî, en son söylenecek cümle olarak da hatırda kalan o olacaktı. Zeytinle
ilgili elbette sorunlarımız var.
Ben, hatırda kalsın diye
şöyle bir giriş yapmak istiyorum. Ülkemiz, ağaç sayısı itibariyle İspanya'dan
sonra dünyada ikinci, zeytin üretimi bakımından dünyada birinci, zeytinyağı
üretimiyle dünyada beşinci sıradadır. Yani, bu ölen, yok olan, mahvolan sektör
budur. Yani, evvela dünyada çok ağırlıklı olarak varlığımızı sürdürdüğümüz bir
alandır. Elbette sorunlarımız var; ağaç başına verimin düşük olması, zeytin
ağacında üretimden dolayı yıllara göre dalgalanmaların varlığı, zeytin üretim
alanlarının başka amaçlarla kullanılması, ihracatın dökme yağ şeklinde
yapılması, uluslararası düzeyde tanınan markalarımızın yeterli olmaması gibi.
Ama, bu, bizim, bu sektörümüzün, ülkemizde 400 000 aileye geçim sağladığını, 2
000 000 kişinin temel gelir kaynağı olduğunu ve ülkemizde de, gerçekten, sağlık
açısından, beslenme açısından kıymetini herkes kadar bildiğimiz bir ürünümüz.
Ülkemiz, bu ürünle ilgili
olarak, üretimini teşvik etmeye ve temel ihracat ürünümüz olan bu ürünün bu
fonksiyonunu, bu rolünü oynamaya devam edebilmesi için desteklemeye devam
etmektedir. Bununla ilgili olarak da prim destekleri, 5 temel ürün arasına
zeytinyağı da dahil edilerek yürütülmektedir. Elbette dünyanın başka
ülkeleriyle mukayese ettiğimizde bu konuda bir fark vardır.
Kıymetli arkadaşlarım,
doğrudan bütçeden desteklemelere yönelik olarak ayırdığımız kaynağın 3,5
katrilyon olduğunu biliyoruz. Bunları, toplam bütçeye nispetle, başka ülkelerin
yapmış oldukları desteklerle mukayese ettiğimizde, elbette, kıyaslanamayacak
bir rakam çıkıyor; ama, bizim ülkemizi gümrük vergileriyle, ithalatla ilgili
getirdiği engellerle birlikte değerlendirdiğimizde -yani, bütçedışı unsurlarla,
tüketiciden üreticiye intikal ettirdiğimiz desteklerle- toplam bu oran,
tarımsal üretimin değerinin yüzde 26'sına ulaşıyor; OECD ülkelerinin ortalaması
32'dir. Hepimiz bu bilgilere sahibizdir ve bu, OECD kaynağıdır. Yani,
Türkiye'nin, doğrudan veya dolaylı yapmış olduğu destekler, kendi takati
içerisinde çok kabul edilebilir bir sınırdadır. 1988 yılında bu oran yüzde
28'dir. Aslında, çok büyük bir dalgalanma da yoktur; yani, Türkiye'de üretilen
tarımsal ürünün değerinin dörtte 1'inin üzerinde bir destek söz konusudur. Bu,
Türkiye'nin gücü açısından da kabul edilebilirdir.
Zeytin de, bu genel
çerçeve içerisinde, özellikle primle desteklenen bir üründür. Prim konusunda,
başta pamuk olmak üzere, bu yıl, bir iyileştirme konusunda arayışımız sürüyor.
Daha önce de söyledim; pamukla ilgili konu, zeytinin çok önünde bir sorun
olarak karşımızdadır. Dolayısıyla, 2004 yılı ürünleri için bu konuda bir
iyileştirme olacağını ifade edebiliriz; ama, rakamları henüz telaffuz etmedik;
çünkü, bütçeyle ilgili bir kesinlik kazanması lazım; büyük ölçüde kesinlik
kazandı; ama, bugünlerde çok daha net bir hale gelecek.
Ben, sayın
milletvekilimizin ifade ettiği birkaç hususa değinmek istiyorum. Bunlardan bir
tanesi, zeytin bölgesinde meydana gelen zararlara karşı bir ödemenin
yapılmaması, zeytin hastalıklarına karşı yapılan mücadeleler, zeytin solgun
hastalığı ve zeytinle ilgili olarak girdilerde meydana gelen fiyat
artışlarıdır. Bütün bu konuların gündeme getirildiği bir toplantı, yani, Zeytin
ve Zeytinyağı Danışma Kurulu toplantısı 8 Aralık 2004 tarihinde İzmir'de
yapıldı -dün, Balıkesir milletvekilimiz de dile getirdiler- ve ikincisi
gerçekleşti. Bu toplantıya, Bakanlığımızın uzmanları, sektörle ilgili kamu
kurum ve kuruluşlarının yetkilileri, akademisyenler, özel sektörün, sivil
toplum örgütlerinin temsilcileri katıldılar ve bütün bunların içerisinde yer
aldılar.
Danışma kurulunda alınan
kararlar tavsiye niteliğinde olmakla birlikte, Bakanlığımızın zeytin sektörüyle
ilgili çalışmalarında ve ileriye yönelik politikalarında önemli bir rehber
niteliği taşımaktadır.
9 Aralıkta ise, yine,
Bakanlığımızın koordinasyonunda, ülkemizde ilk defa Ulusal Zeytin Zirvesi
düzenlendi. Bakanlık mensupları, üretim yapan illerin valileri, kaymakamlar,
tarım il ve ilçe müdürleri, araştırma enstitülerinin temsilcileri, uzmanlar,
üniversite mensupları bir araya geldik ve zeytinle ilgili, üretimden tüketime,
işlenmesine, ihracatına, marka oluşturulmasına kadar, hastalıklarla mücadele
konusu dahil bütün alanlar ele alındı. Bu toplantılarda, son yıllarda iç ve
dışpazara yönelik bazı modern tesislerin kurulmaya başlandığının görülmesine
rağmen, sofralık zeytin işleme teknolojisinin genelde ilkel, ekonomik olmayan
küçük ölçeklerde yapıldığı, kaliteli ürün, hijyenik şartlar, pazarlama gibi
konularda sorunların devam ettiği vurgulandı, belirlendi ve bu sorunların
çözümüne yönelik olarak da üreticilerin, teknik ve pratik bilgi düzeylerini
geliştirecek eğitim programları, ağaçlarımızın gençleştirilmesi ve verimli
ağaçlara dönüştürülmesi, dikimin elverişli zamanlarda yapılması, kişi başına
tüketimin artırılması gibi, sektörle ilgili temel konularda bilgi alışverişi de
sağlandı.
Ben, bu arada,
arkadaşımızın, Balıkesir bölgesinde meydana gelen don olayından dolayı,
Burhaniye, Erdek, Ayvalık İlçelerinde zarar gören çiftçilerimizle ilgili dile
getirdiği hususa değinmek istiyorum. Şu anda, elimizde, hepimizin bildiği gibi,
2090 sayılı bir Kanun var ve bu kanuna göre, o ilden, o ilçelerden gelecek
raporlara göre bir karar veriyoruz. Dolayısıyla, bu saydığımız ilçelerde
meydana gelen zararları biliyoruz; ama, kapsam sınırları içerisine
girmediğinden, bir ödeme yapılmadığını kendileri de biliyorlar. Ben de, burada
sizlerin huzurunda bunları ifade etmek istiyorum.
Onun dışında, sayın
milletvekilimizin dile getirdiği husus... Bu konuda en önemli gelişme, tarım ürünleri
sigortası yasasıdır; çok konuştum, çok ifade ettim; ama, nihayet, 12 Temmuzda
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Yarın, Tarım Orman ve Köyişleri
Komisyonunda görüşülecek; oradan sonra Plan ve Bütçe Komisyonuna gidecek.
Böylece, Genel Kurulumuza gelmesi için çok önemli bir adım atılacak.
Dolayısıyla, tarım ürünleri sigortası konusundaki gelişme bu.
Ben son söz olarak
şunları söylemek istiyorum: İçinde bulunduğumuz dönemde, birçok konuda
sorunların olduğunu sayın arkadaşım da söyledi. Anasorunlar olarak şunları
ifade ediyorum: Bugün için tarımsal girdiler konusunda iki üründe, mazot ve
gübrede; buna ilaveten tarımsal sulamalardaki enerji bedellerinde; özellikle
pamukla ilgili primler konusunda ve hayvancılık sektörü konusunda öne çıkmış
sorunlarımız var. Bunları bizim de kabul ettiğimizi bir kısmının sebebinin,
hepinizin de yine çok iyi bildiği gibi, dışkonjonktürle alakalı olduğunu,
uluslararası fiyatlardan kaynaklandığını; ama, içinde bulunduğumuz dönem
içerisinde, bu yönde, bunlarla ilgili olarak bir iyileştirme çalışmasının da
başlatıldığını ifade etmek istiyorum. Zeytin üreticilerimizin -bu dönemde,
primler konusunda, malî bünyemizin elverdiği ölçüde- 2004 ürünlerine de prim
verileceğini ve bunun mümkün olduğu kadar tatmin edici olması için gayret
göstereceğimizi ifade ediyorum.
Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bu arada bir hususu dikkatlerinize arz etmek isterim. Buraya
çeşitli ürünlerle çıkan birkısım arkadaşlarımızın hareketi medyatik olabilir
veya buna birkısım kuruluşlar ilgi gösterebilir; fakat, Yüce Meclisin
mehabetini gideren hususlardır. Birkısım milletvekili arkadaşımızdan yazılı
veya sözlü olarak ikazlar alıyoruz. Her insan, kendi bölgesindeki, bir başka
yerdeki veya kendisinin ilgilendiği husustaki ürünleri buraya taşıma zahmetine
katlanır ve sergileme durumunu izhar ederse, bir müddet sonra buranın havası
farklı olabilir. Ben, diğer Başkanvekili arkadaşlarıma da, Sayın Başkana da bu
konuyu arz edeceğim ve kendi yönetimimde bir dahaki sefere bu hususlara
kesinlikle fırsat vermeyeceğimi sizlere arz ediyorum. Bu şekilde konuşmak
isteyen arkadaşlara da kesinlikle söz vermeyeceğim.
Bilgilerinize arz ederim.
(Alkışlar)
Gündemdışı üçüncü söz,
büyük mutasavvıf, bilgin ve düşünür Hazreti Mevlana'nın 731 inci vuslat
yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Remzi Çetin'e aittir.
Sayın Çetin, buyurun.
3.- Konya
Milletvekili Remzi Çetin'in, 731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana
Celaleddin Rûmi'nin edebî kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı
konuşması
REMZİ ÇETİN (Konya) -
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Büyük milletimizin
insanlığa armağan ettiği büyük şahsiyetlerden birisi de, hiç şüphesiz, Hazreti
Mevlana'dır. Bu yıl 731 inci vuslat yıldönümünü idrak ediyoruz; gerek yaşadığı
dönemde ve gerekse vefatından sonra, insanlığa ışık saçmaya devam etmektedir.
Dünyanın önemli bir bölümünün anlamaya çalıştığı bu büyük şahsiyet, bu ülkenin
ikliminde yetişmiştir. Milletimizin büyüklüğü ve Anadolu topraklarının
verimliliği açısından ne kadar iftihar etsek yeridir. Büyük Selçuklu Hakanı
Alaaddin Keykubat, bu büyük Allah dostuna her türlü imkânı tahsis etmiştir,
kendisini çok aziz tutmuştur.
Prof. Dr. Erol Güngör
"Mevlana üzerine tertiplenen bir seminer, ona övgüler yerine, Mevlana'nın
günümüz insanına ne çözümler vereceğini esas almalıdır" der. İngiliz
doğubilimci ve Mevlana araştırmacısı Prof. Arberry "Mevlana, yediyüz yıl evvel
dünyayı büyük bir kargaşadan kurtarmıştır; günümüzde de Avrupa'yı kurtaracak
tek şey onun eserleridir" der. Fransız edip ve düşünür Roger Garaudy
"Hazreti Mevlana tüm zamanlara hitap eden en büyük şairlerdendir"
der. Hazreti Mevlana, Mesnevi'nin hemen ilk sayfalarında "şüphe yok ki,
Mesnevi, gönüllere şifadır; hüzünleri giderir, Kuran'ı apaçık bir hale koyar,
rızkların bolluğuna sebep olur, huyları güzelleştirir" buyurmaktadır.
Edebiyatımızın tanınmış simalarından Halit Ziya Uşaklıgil de "bazı keder
ve üzüntü zamanlarımda, hâlâ, Mesnevi'ye el uzatır, onun yaprakları arasında
hayatın elemleri için bir teselli ararım" diyerek, Mevlana'nın bu
sözlerine somut delil olmaktadır.
Hazreti Mevlana, sosyal
adalet, para ve makam hırsı ve savaşlarla ilgili olarak benzetmeler yoluyla
dikkate değer bilgiler sunmakta, bu bağlamda, bir hükümdarın ağzından "ben
kendi soframda ne yersem halkıma da onu yediririm; ben ne giyersem halkım da
onu giyer" diyerek, sosyal adaleti vurgulamakta, para ve makam hırsının,
insanın özgürce yaşamasına engel teşkil ettiğini belirterek, günümüz
insanlığının en büyük sıkıntısını gözönüne sermekte ve "bu ikisinden de
kurtulursan özgür olursun" demektedir. Mevlana'nın bu basit gibi görünen
önemli tespiti dikkatle incelenir ve uygulanırsa kişisel kavgalar sona ereceği
gibi, dünya barışı için de önemli bir doktrin olacaktır.
Bir başka sözünde
"balık baştan kokar. Yöneticilerin huyu halkına da tesir eder. Yönetici
bir havuza benzer; halk da bu havuza bağlı su boruları gibidir. Eğer havuzdaki
su pis olursa, borulardan da aynı su akar. Sen bu sözün manasına dal, adamakıllı
dikkat et, iyice düşün" demektedir.
"Kötü yaradılışlı
insanlar Allah'ın nimetlerine şükretmezler; vefa göstermede köpekten de aşağı
olurlar" demektedir.
İnsan ile hayat
arasındaki ilişkiye dikkat çekerken "ne ekersen onu biçersin. Yiğidim,
kadere az bahane bul; nasıl oluyor da suçunu başkalarına yüklüyorsun? Kendini
araştır, kendi suçunu kendin gör. Gündüz vakti çalışıyorsun da akşam ücretini
başkası mı alıyor? Neye çalıştın da zararını ya da faydasını görmedin? Ne ektin
de zamanı gelince onu devşirmedin? Sen de bilirsin ki elde ettiğin şey,
yaptığının karşılığıdır. Yoksa, adil olan Allah'ın takdiri, insana yaptığına
uygun olmayan cezayı nasıl olur da verir? Suçu kendinde bul; çünkü, o tohumu
sen kendin ektin" demektedir.
"Koyunun kurttan
kaçmasına şaşılmaz; şaşılacak şey, koyunun kurda gönül vermesidir"
şeklinde canlılarla ilişkilerini dile getirmektedir.
Bir başka sözünde
"ben, bu çalışıp çabalama dünyasında iyi huydan daha üstün bir şey
görmedim. Akılsız dost, zaten düşmandır. Yarası olan güneşi göremez; görüyorum
dese bile, gördüğü, güneşin kendisi değildir" demektedir.
"Ey rüşvet alan, sen
fil yavrusu yemektesin; düşmanın olan o fil sonunda kökünü kazır, mahveder
seni" demek suretiyle günümüzdeki gelişmelere dikkat çekmektedir.
"Aptallık ve
bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez." "Kim işin sonunu görürse,
yolda hiçbir zaman ayağı takılmaz" sözleri de yine kendisine aittir.
"Adaleti bilmeyen,
kurt yavrusunu emziren keçiye benzer." "Nice, toprak gibi mezarlarda
yatanlar var ki, fayda ve feyizleri bakımından yüzlerce diriden üstündür"
sözleri de Hazreti Mevlana'ya aittir.
Hemen hemen her ülkede
Mevlana üzerine kayda değer eserler veren araştırmacılar mevcuttur. Sayıları
oldukça fazla olduğu için, hepsini zikretme şansımız yok. Yaklaşık bir yıl
önce, 94 yaşında vefat eden Prof. Anna Marie Schimmel "Cemile" ismini
alarak, Müslüman olmuştur. "Batı'da hiçbir mutasavvıf Mevlana kadar şöhret
kazanmamıştır..."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Çetin.
REMZİ ÇETİN (Devamla) -
Teşekkür ederim Başkanım.
"...edebiyat
tarihinde onun kadar sevilen bir sufî şair yoktur; sözleri, binlerce ama
binlerce mutasavvıfın hayat ve eserlerinde yankı bulmuş, şiirleri, ayrı ayrı
dillere çevrilip, sayısız insana teselli vermiştir" demektedir.
Yine, Prof. Nickholson,
Mesnevi'nin tamamını İngilizceye tercüme etmiştir ve Dante ile Mevlana
arasındaki ilişkiyi şu şekilde vurgulamaktadır: "Celaleddin, Dante'nin
doğumundan sadece birkaç yıl sonra öldü; fakat, bu Hıristiyan şair, Müslüman
çağdaşının ulaştığı sevgi ve müsamaha seviyesinin çok aşağısında kaldı."
Prof. Von Hammer
"Hazreti Mevlana, mutlak bağlılığı ve Allah'a dönük yüzüyle, hangi din ve
kültürden olursa olsun, kendisiyle tanışan herkes için büyük yol gösterici
oluyor. Hazreti Mevlana'nın, Türkiye'nin yıllardan beri coğrafî ve kültürel
açılardan benimsediği siyasî konumla aynı konumda olması enteresandır; Doğu ve
Batı arasındaki köprü" demektedir. Prof. Von Hammer'ın, Mevlana'yla ilgili
yapmış olduğu araştırmalar sonucunda vardığı hüküm şudur: "Devrimizin en
önemli meselesi akıl ve kalbi uzlaştırmaktır. Akıl ile bilimin en son noktasına
gitmeliyiz; fakat, kalp ile birlikte gitmeliyiz; zira, maneviyatsız ilim, acemi
büyücünün laboratuvarına benzer. Batı, İslamı akıl düzeyinde analiz eder. Müslümanlar,
Batı'nın inkârcı anlayışından bıkmışlardır. Akıllarını açmak için gönüllerini
kapatmışlardır. Sonunda, Batı hoşgörüsüz bir inkâr düşüncesine sahip oldu.
Bununla birlikte, Batı, ne Endülüs sufîlerinin önemini ne de Hazreti Mevlana
Celaleddin Rumi'nin popülaritesini inkâr edebildi."
Prof. Abdulmecit Foucroy
"kendimi gerçekten evimde hissettiğim tek ülke Türkiye'dir. Türkiye'ye
ayak basınca, evine tekrar kavuşan bir kedi gibiyimdir; her şey bana tanıdık
gelir. Sokaklarda insanların önümü kesip, bana yollarına sordukları olur. Beni
bir Türk sanırlar ve ben onlara cevap verirken bocalarım. Ben orada kendimi
sahiden vatanımda hissederim" der. Tabiî, Türkiye için, Konya'nın ayrı bir
yeri vardır. Konya'da, her yerden daha fazla kendini vatanında hissetmektedir.
"Konya'da, iklim gibi, hava gibi bir şey vardır" der. O, Konya'yla
ilgili başlıbaşına bir kitabın da yazarıdır; Konya ve Kozmik Raks. Bu şehri,
başka yerler gibi alelade bir şehir olarak görmez. "Mevlana'nın Konyası,
ikiyüz yıl boyunca, kesinlikle dinlerin olağanüstü bir beraberliği dönemini
yaşamıştır. Hoşgörü değildir söz konusu olan. Bu kelimeyi sevmiyorum; çünkü,
daima bir yukarıdan bakmayı çağrıştırır. Söz konusu olan, hakikaten, kardeşçe
bir evrenselliktir. Burada hemen belirteyim ki, hakikî İslamın da esası
budur" demektedir.
Mevlana, hayatın
içindedir, toplumun her kesimiyle teması vardır, cenazesinde her ırktan ve
dinden kimseler bulunmuştur. Demek ki, Mevlana'dan herkes nasibini almıştır.
Son olarak, Ahmet Özhan,
Mevlana törenlerinin değerli sanatçısı düşüncelerini şu şekilde dile
getirmektedir: "Mevlana, kimliği itibariyle Allah'ın yaratmak istediği
insan formatlarının en büyük örneklerinden biridir. Cenabı Allah'a, en üst
seviyede kul olma aşkıyla yanan bir Mevlana var. Günümüzde, Mevlana'yı kim
nasıl isterse öyle anlıyor" demektedir.
Değerli arkadaşlarım,
sizlere de davetiye ulaşmıştır, cuma günü saat 12.30'da, Meclisten Konya'ya,
Mevlana şeb-i aruz programı münasebetiyle otobüsler tahsis edilmiştir. Hepinizi
Konya'ya bekliyorum. Mevlana'nın ikliminde, barışa, dostluğa hep beraber el
kaldıralım diyorum.
Hepinizi, tekrar,
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çetin.
Bizler de, insanlığın ve
ülkemizin manevî önderlerinden Hazreti Mevlana'nın 731 inci vuslat yıldönümünde
kendisini rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında 4 adet raporu vardır; sırasıyla okutup,
bilgilerinize sunacağım.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1- Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz'in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/495) (S.
Sayısı: 601) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tedbirsizlik ve
dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme suçunu işlediği iddia olunan Denizli
Milletvekili Osman Nuri Filiz hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık
komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Denizli Milletvekili
Osman Nuri Filiz Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması
talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı:
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının, tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
(x) 601 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/496) (S.
Sayısı: 602) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Resmî evrakta sahtecilik
suçunu işlediği iddia olunan Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26
Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x) 602 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı:
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının, tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin
siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını
engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici
dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî
partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
3.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/497) (S. Sayısı:
603) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Dolandırıcılık, özel
evrakta sahtekârlık, Siyasî Partiler Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia
olunan Konya Milletvekili Özkan Öksüz hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26.5.2004 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Konya Milletvekili Özkan Öksüz
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
(x) 603 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai Önder |
|
Samsun
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
4- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/498) (S.
Sayısı: 604) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tedbirsizlik ve
dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık
komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26.5.2004 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı
korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
(x) 604 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/1306), (6/1322) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/233)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 519 ve 532 nci sıralarında yer alan (6/1306) ve (6/1322)
esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Feridun
Fikret Baloğlu
Antalya
BAŞKAN - Sözlü soru
önergeleri geri verilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım.
2.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Lüksemburg'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/716)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 16-17 Kasım 2004 tarihlerinde Lüksemburg'a yaptığım
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Ekli Liste:
Ömer Çelik (Adana)
Yaşar Yakış (Düzce)
Hasan Murat Mercan (Eskişehir)
Egemen Bağış (İstanbul)
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair
bir tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
3.- Bazı
milletvekillerinin belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/717)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda adları yazılı
sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli
sayılmaları, Başkanlık Divanının 8.12.2004 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
"Ankara Milletvekili
Mehmet Tomanbay, mazereti nedeniyle 30.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere
14 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Mardin Milletvekili
Mehmet Beşir Hamidi, hastalığı nedeniyle 14.9.2004 tarihinden geçerli olmak
üzere 5 gün, 26.9.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 1 gün ve 1.10.2004
tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Düzce Milletvekili
Yaşar Yakış, mazereti nedeniyle 18.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 15
gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Edirne Milletvekili
Necdet Budak, hastalığı nedeniyle 1.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 45
gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktar, hastalığı nedeniyle 25.10.2004 tarihinden
geçerli olmak üzere 14 gün ve 7.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20
gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"İstanbul
Milletvekili Kemal Derviş, mazereti nedeniyle 13.11.2004 tarihinden geçerli
olmak üzere 22 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"İstanbul
Milletvekili Berhan Şimşek, hastalığı nedeniyle 12.11.2004 tarihinden geçerli
olmak üzere 15 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Kars Milletvekili
Zeki Karabayır, hastalığı nedeniyle 28.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere
69 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Kayseri
Milletvekili Mustafa Duru, mazereti nedeniyle 1.11.2004 tarihinden geçerli
olmak üzere 15 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu, hastalığı nedeniyle 13.10.2004 tarihinden
geçerli olmak üzere 21 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Kırşehir
Milletvekili Hüseyin Bayındır, hastalığı nedeniyle 1.12.2004 tarihinden geçerli
olmak üzere 20 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Konya Milletvekili
Ahmet Büyükakkaşlar, hastalığı nedeniyle 1.10.2004 tarihinden geçerli olmak
üzere 14 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Konya Milletvekili
Remzi Çetin, mazereti nedeniyle 1.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 12
gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Parlakyiğit, hastalığı nedeniyle 9.11.2004 tarihinden geçerli
olmak üzere 90 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Yılmazcan, hastalığı nedeniyle 26.10.2004 tarihinden
geçerli olmak üzere 20 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Ordu Milletvekili
Hamit Taşcı, hastalığı nedeniyle 31.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 14
gün ve 17.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Sakarya Milletvekili
Süleyman Gündüz, hastalığı nedeniyle 18.10.2004 tarihinden geçerli olmak üzere
20 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Tokat Milletvekili
M. Ergün Dağcıoğlu, mazereti nedeniyle 8.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere
14 gün"
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
2005 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 2004 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu
Tasarılarının Genel Kurulda görüşme programı bastırılıp dağıtılmıştır.
Bütçeler üzerinde,
şahısları adına, söz almak isteyen sayın üyelerin, söz kayıt işlemleri,
16.12.2004 Perşembe günü 09.30-10.30 saatleri arasında, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Toplantı Salonunda, Başkanlık Divanı Kâtip Üyelerince yapılacaktır.
Söz kaydını, her sayın
üyenin bizzat yaptırması gerekmektedir. Başkası adına söz kaydı
yapılmayacaktır.
16.12.2004 Perşembe günü
-yani, yarın- 09.30-10.30 saatleri dışındaki söz kayıtları, Kanunlar ve
Kararlar Müdürlüğünde yapılacaktır.
Genel Kurulun aldığı
karara uygun olarak, kişisel söz kaydı, bütçenin tümü üzerinde her tur için ve
bütçe görüşmelerinin sonunda lehte ve aleyhte olmak üzere ve sadece biri
hakkında yapılacaktır. Bir milletvekili, sadece bir tur için söz kaydı
yaptırabilecektir.
Sayın üyelerin
bilgilerine saygıyla sunulur.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
VI.- SORULAR VE CEVAPLAR
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ilaçta klinik
paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/646)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
Önerge sahibi?.. Yok.
2.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, iş akitleri
feshedilen Div-Han Demir Madeni çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/647)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Sözen?..
NURETTİN SÖZEN (Sivas) -
Söz istemiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki; teşekkür
ederim.
3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa
İl Sağlık Müdürünün atanması ve görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/653)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
4.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Devlet İstatistik
Enstitüsünün bir araştırmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/662) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Yücel
Artantaş
Iğdır
1- Devlet İstatistik
Enstitüsü, toplumdaki mutluluk endeksini ölçmek için çalışma başlattı mı?
2- Yapılan çalışmanın
amacı nedir? Anketör görevlendirilecek mi? Anketör seçiminde hangi kriterler
aranmaktadır?
3- Araştırmanın malî
boyutu nedir?
4- Araştırmanın
yapılmasını hangi kurum önermiştir?
BAŞKAN - Soruyu
cevaplamak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun; buyurun.
Konuşma süreniz 5 dakika.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlü soruların 4
üncü sırasındaki Iğdır Milletvekilimiz Sayın Yücel Artantaş'ın Devlet
İstatistik Enstitüsünün bir araştırmasına ilişkin olarak sorduğu sualleri
cevaplandırıyorum.
Birinci sorunun cevabı:
58 inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti döneminde hazırlanan ve 59 uncu Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti döneminde de uygulamaya devam olunan Acil Eylem Planının
KYR-28 maddesi altında, Devlet İstatistik Enstitüsüne, vatandaşların her
alandaki memnuniyet beklentilerini ölçen, sürekli bir araştırma yapma görevi
verilmiştir. Bu nedenle, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkan Yardımcısı
başkanlığında, aynı kuruluşun uzmanlarından oluşan bir grup, vatandaş
memnuniyet araştırması metodolojisine ve soru kâğıdına ilişkin çalışmaları,
Ocak 2003'ten beri sürdürmektedir.
Araştırma, vatandaşın
temel yaşam alanlarındaki ve bu alanlarda verilen kamu hizmetlerinden
memnuniyetini ölçmenin yanında, vatandaşın genel mutluluk endeksini hesaplamaya
imkân sağlayacak kapsamda hazırlanmıştır.
İkinci sorunun cevabı:
Vatandaş memnuniyeti araştırmasının amacı, vatandaşın günlük yaşamından yola
çıkarak, vatandaşın hayata ilişkin genel mutluluğunun, temel yaşam alanlarındaki
(sağlık, eğitim, kişisel güvenlik, kişisel çevre, sosyal koruma, sosyal
güvenlik, çalışma hayatı ve gelirler) genel memnuniyetinin ve bu alanlarda
doğrudan ve dolaylı verilen kamu hizmetlerinden memnuniyetinin ve bu alanlarda
doğrudan ve dolaylı verilen kamu hizmetlerinden memnuniyetinin zaman içinde
değişimini ölçmek ve vatandaşın bu hizmetlere ulaşmada kullandığı resmî olmayan
kanalları ve bunun yaygınlığını belirlemektir.
Araştırmanın kapsamı,
Türkiye sınırları içinde yaşayan 18 ve daha yukarı yaştaki vatandaşlardır.
Araştırma çerçevesinde, örnek hane halkı adreslerinde yaşayan 18 ve daha yukarı
yaşlardaki bireylerle yüz yüze görüşme yöntemiyle veri derlenecektir.
Araştırmada iki soru
kâğıdı kullanılması planlanmaktadır. Soru kâğıtlarının içerikleri özel olarak
aşağıda özetlenmiştir:
1- Hane halkı soru
kâğıdı:
-Hane halkı bireylerin
temel özellikleri,
-Hane halkı geliri, hane
halkının aldığı sosyal yardımlar, konut nitelikleri, konuta ilişkin
hizmetlerden memnuniyet/sorunlar, hane halkı kolaylıkları, eğitime devam eden
çocuklar kapsamında eğitim hizmetlerinde ebeveyn açısından yaşanan sorunlar.
2- Vatandaş (hane halkı
ferdi) soru kâğıdı:
-Temel özellikler (yaş,
cinsiyet, medenî durum, içgöç),
-Vatandaşın genel
mutluluğu,
-Temel yaşam
alanlarındaki genel memnuniyet ve kamu hizmeti memnuniyeti (Temel yaşam
alanlarındaki bireysel memnuniyet, bu alanlarda kamunun doğrudan ya da dolaylı
verdiği hizmetlerden genel memnuniyet, vatandaşın bu hizmetleri alımında
yaşadığı sorunlar, vatandaşın bu hizmetlere ulaşmada kullandığı resmî olmayan
kanallar)
a. Sağlık
b. Örgüneğitim
c. Kişisel güvenlik ve
adalet hizmetleri
d. Kişisel çevre
(fiziksel ve sosyal çevre olarak)
e. Sosyal koruma
f. Sosyal güvenlik
g. Çalışma hayatı.
Tasarruf tedbirleri
nedeniyle, araştırma için kurum dışından anketör görevlendirilmeyecektir.
Araştırmada anketör olarak, hane halkları çalışmalarında tecrübe sahibi
uzmanlar ve sosyal araştırmalarda çalışmış Devlet İstatistik Enstitüsü
personeli kullanılacaktır.
Üçüncü sorunun cevabı:
Acil Eylem Planı Ocak 2003'te yürürlüğe girdiğinden, Devlet İstatistik
Enstitüsünün 2003 yılı bütçesinde bu araştırma için herhangi bir ödenek
bulunmamaktadır. Dolayısıyla, 2003 yılı için vatandaş memnuniyeti araştırmasının
hane halkı bütçe anketine bir modül olarak eklenmesine karar verilmiş olup,
çalışmanın ilave malî yük getirmemesi için azamî gayret sarf edilecektir.
Dördüncü sorunun cevabı:
Vatandaş memnuniyeti araştırmasını yapma görevi, 59 uncu Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti döneminde uygulanan Acil Eylem Planının KYR-28 maddesi uyarınca Devlet
İstatistik Enstitüsüne verilmiştir ve Devlet İstatistik Enstitüsünden Devlet
Bakanı sorumludur.
Teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
5.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, bazı devlet üretme
çiftliklerinin kiralanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/663)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
6.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık konutu
ile Başbakanlık merkez binasında tadilat ve tamirat yapılıp yapılmadığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/664)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
7. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Diyanet Takvimi
ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/665)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
8.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Nilüfer Barajı
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/667)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
9. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Hükümet
Programında yer alan sağlıksız şehirleşmeye karşı yapılan çalışmalara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/670) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soru okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.
Atilla
Başoğlu
Adana
Hükümet Programının 41
inci sayfasında yer alan "sağlıksız ve çirkin şehirleşmenin önüne
geçilerek, şehirlerin yaşanabilir mekânlar haline getirilmesi hükümetimizin
temel önceliklerinden biri olacaktır" ifadelerinin gereği olarak;
a) Yürütmekte olduğunuz
çalışmalar nelerdir?
b) Tamamlamış olduğunuz
çalışmalar nelerdir?
c) Yapılması öngörülen
çalışmalar nelerdir?
BAŞKAN- Sayın Bakanım,
buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul)- Hepsini birlikte cevaplandırabilir miyim?
BAŞKAN- Birleşimin
başında bu şekilde takdim edilmediği için... Size zahmet olacak Sayın Bakanım;
ama, tek tek cevaplandırırsanız...
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Adana Milletvekili
Sayın Atilla Başoğlu'nun (6/670) esas numaralı sorusunu cevaplandırıyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sizi
eleştiriyor galiba Sayın Bakan!
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (Devamla) - Bakanlığımız bünyesinde imar ve şehirleşme kanun taslağı
hazırlanarak, Bakanlığımızın birimleri ile ilgili kurum ve kuruluşlarının
görüşlerine sunulmuş olup, gelen görüşler doğrultusunda çalışmalar
sürdürülmektedir.
Kentsel dönüşüm kanunu
tasarısı çalışmaları kapsamında, bu, afet, risk taşıyan alanlar ile özel yasa
ve uluslararası sözleşmelerle yapılaşma yasağı getirilen alanlardaki mevcut
yapıların tasfiyesinin sağlanması, kentlerin daha sağlıklı ve yeterli düzeyde
sosyal ve teknik altyapıya sahip olması için belediyelerin yapmakta oldukları
çalışmaların kolaylaştırılması hedeflenmektedir. Gerek Hükümet gerekse
Bakanlık, şehirlerimizin, yaşanabilir, sağlıklı ulaşım ve altyapı sorunları
çözülmüş, çevre güzelliği taşıyan mekânlar olması yönünde her türlü tedbiri
almak ve uygulamaya koymak için büyük çaba harcamaktadır.
Diğer taraftan, kentlerin
gelişmesinde en önemli unsur olan imar mevzuatı yeni baştan ele alınarak, imar
ve şehirleşme kanunu tasarısı hazırlanmaktadır. Bu kanun tasarısıyla, imar
planı kavramı yeniden tanımlanarak, ülkemizdeki imar kargaşasının sona
erdirilmesi amaçlanmaktadır.
Yapılan incelemede;
Türkiye, 1950'lerden sonra, hızlı nüfus artışı, tarımda mekanizasyon,
sanayileşmenin artması ve ulaşım sistemine bağlı olarak hızlı bir kentleşme
sürecine girmiştir. Ülkemizdeki büyük kentlerde nüfus yoğunlaşması ve düşük
gelir gruplarının, kentlerin çevresinde, kentsel servislerden yoksun ve kentle
bütünleşmemiş alanlarda yerleşmeleriyle gecekondular oluşmuştur. Gecekondu
sorunu 1950'li yıllarda gündeme gelmiş, 1960'lı yıllarda ivme kazanmış, 2000'li
yıllarda da hâlâ güncelliğini korumaktadır.
Ülkemizde dargelirli ve
konutsuz vatandaşların konut sahibi olmalarını sağlamak ve mevcut gecekondu
bölgelerini ıslah ve tasfiye etmek, gecekondu yapılaşmasını önlemek ve
gecekondu önleme bölgelerini oluşturmak için, 1966 yılında çıkarılan 775 sayılı
Yasa ve uygulama yönetmeliğiyle ilgili çalışmalarda noksan olan ve aksayan
yönleri iyileştirmek amacıyla gerekli mevzuat çalışmaları sürdürülmektedir.
775 sayılı Kanunun 7 nci
maddesine göre oluşturulan gecekondu önleme bölgelerinden
Kahramanmaraş-Elbistan, İzmir-Aliağa, Elazığ, Eskişehir, İstanbul ve Ankara
İllerinde şahıs ve kooperatiflere arsa tahsisleri devam etmektedir.
Ayrıca, Ankara İli
Temelli beldesi yakınlarında yaklaşık 600 hektarlık gecekondu önleme bölgesi
oluşturularak, bu bölgeden yaklaşık 25 000 ünitelik arsanın Ankara'da kurulu
bulunan kooperatiflere dağıtımına yönelik tüm hazırlıklar tamamlanmış ve 2003
yılı ağustos ayı içerisinde 5 000 konutluk arsa tahsisi yapılmıştır.
3414 sayılı Kanunun
geçici 5 inci maddesini değiştiren 4608 sayılı Kanuna göre 17 Ağustos ve 12
Kasım 1999 depremlerinden zarar gören Marmara Bölgesindeki illerden Sakarya,
Kocaeli, Bolu ve Düzce İllerinde arsa ve ucuz konut üretmek için 775 sayılı
Kanunun 7 nci maddesine göre gecekondu önleme bölgesi oluşturma çalışmaları
sürdürülmektedir.
Özellikle büyük
şehirlerimizde ve gecekondulaşma eğiliminin görülebileceği diğer bazı
şehirlerimizde (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Diyarbakır, Bursa,
Malatya, Denizli) yerel talepler de dikkate alınarak yeni gecekondu önleme
bölgelerinin oluşturulmasına, bu illerde gecekondularda oturanlara tahsis
edilmek üzere ucuz arsa ve konut üretimine yönelik çalışmalara başlanılmış
olup, bu kapsamda, bir yandan, dargelirli ve konutsuz vatandaşlarımızın planlı yerleşme
alanlarında ucuz konut sahibi olmaları, diğer yandan, mevcut gecekondulaşma eğiliminin
ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Arz eder, saygılar
sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan, 10 tane soru sormuş... Bu soruları Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekiliyken mi sordu? Belki AKP'ye geçtikten sonra soru önergelerini geri
alabilir. Sayın milletvekilini uyarın, önergelerini geri çeksin.
BAŞKAN - Sayın Meral,
burada, soru önergesini veren milletvekilleri kendi adına sorularını soruyorlar
ve bakanlar da ona göre cevap veriyor.
Sayın Bakanım, teşekkür
ediyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Ortada yok... Kusura bakma da, Sayın Bakanın niye zamanını alsın?!
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Müsaade ederseniz, bir hususu açıklayayım: Ben
kendisini aradım; yurt dışında olduğu için, konuşamadım.
Teşekkür ederim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Bakanım, sizi düşünerek söyledim.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Yorulmayın diye söylüyor yani.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Bakan benim eski dostumdur...
10.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet
programında yer alan doğal afetlere yönelik tedbirlere ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/671)
BAŞKAN - Soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.
Atilla
Başoğlu
Adana
Hükümet Programının 30
uncu sayfasında, doğal afetlere karşı uygun tedbirlerin alınacağı ifadeleri yer
almaktadır. Bu ifadeler gereği;
a) Yürütmekte olduğunuz
çalışmalar nelerdir?
b) Tamamlamış olduğunuz
çalışmalar nelerdir?
c) Yapılması öngörülen
çalışmalar nelerdir?
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Efendim, tavsiyeye uyarak, cevaplandırmıyorum. Bakan
arkadaş da burada yok; onun için, müsaade ederseniz, geçelim.
BAŞKAN - Sorunun
görüşülmesi ertelenmiştir.
11.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet
programında yer alan bölgesel kalkınmaya yönelik çalışmalara ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/672)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
12.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet
programında yer alan şehirlerin altyapı çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/675)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
13.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet
programında yer alan genç nüfusa yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/677)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
14.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet
programında yer alan sağlık alanındaki çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/679)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
15.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet programında
yer alan eğitim ve öğrenimle ilgili bazı ifadelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/682)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
16.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, hükümet
programında yer alan eğitimde yeniden yapılanmaya dönük çalışmalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/683)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
17.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi
Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/684)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
18.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Gazi
Üniversitesi Kastamonu Fen-Edebiyat Fakültesi binasının ödenek ihtiyacına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/685)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
19.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, İnebolu
Limanının ne zaman bitirileceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/686)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
20. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in,
üniversitelerin öğretim kadrolarına atama yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/688)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
21. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Denizcilik
Müsteşarlığında bazı çalışanların işine son verildiği iddialarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/689) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali Coşkun’un cevabı
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim. 17.7.2003
Selami
Yiğit
Kars
1.- Bazı basın
organlarında yer alan, Denizcilik Müsteşarlığına bağlı İstanbul ve Çanakkale
Bölge Müdürlüklerinden ve liman başkanlıklarından 24 Temmuz 2003 tarihi
itibariyle 78 kişinin işlerine son verildiği haberleri doğru mudur?
2.- Bu haberler doğru
ise, bu işyerlerinde kılavuz, kılavuz yardımcısı ve trafik kontrol görevlisi
olarak çalışan bu uzman kişilerin işlerine hangi gerekçelerle son verilmiştir?
3.- Yine bazı basın
organlarında, denizcilik alanında uzmanlık gerektiren görevlerde bulunan bu
kişilerin işten çıkarılmasının Bakanlığınızın siyasî kadrolaşmaya gittiği
iddiaları yer almaktadır. İşten çıkarılan personelin yerine kimler işe
alınmıştır ve işe alınanların uzmanlık alanları nelerdir?
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun; buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sualleri
cevaplandırıyorum.
Bakanlığımızın bağlı
kuruluşu Denizcilik Müsteşarlığının İstanbul ve Çanakkale Bölge Müdürlükleri
ile liman başkanlıklarında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine
göre geçici sözleşmeli olarak istihdam edilirken 2003 yılında sözleşmeleri
yenilenmeyen personel sayısı 78 olmayıp, 9'u başkılavuz, 23'ü kılavuz ve 66'sı kılavuz yardımcısı
olmak üzere 98 kişidir. Bu görevlerde istihdam edilecek personelin nitelikleri,
Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı ve Denizcilik
Müsteşarlığınca belirlenmektedir. Buna göre;
Başkılavuz için;
denizcilik alanında eğitim veren fakülte veya yüksekokulların güverte bölümü
veya Deniz Harp Okulu mezunu olmak, güverte branşlarında beş yıldan fazla deniz
hizmeti yapmış olmak ve iyi derecede İngilizce bilmek,
Kılavuz için; Yüksek
Denizcilik Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Güverte
Bölümü, Deniz Harp Okulu, Deniz Assubay Sınıf Okulu (radar, telsiz, seyir
bölümleri), dört yıllık fakülte veya yüksekokullar ile iki yıllık meslek
yüksekokullarının güverte bölümü mezunu olmak, güverte branşlarında en az üç
yıl deniz hizmeti yapmış olmak ve iyi derecede İngilizce bilmek,
Kılavuz yardımcısı için;
iki yıllık meslek yüksekokullarının güverte bölümü, denizcilik meslek liseleri
güverte bölümü mezunları ile asgarî lise veya dengi okul mezunu olmak ve iyi
derecede İngilizce bilmek şartları aranmaktadır.
Ancak, söz konusu 98
personel bu nitelikleri taşımamaktadır. Bunlardan 66'sı lise mezunu olup,
lisans düzeyinde eğitime sahip değildirler. Diğerleri ise, ağırlıklı olarak
açıköğretim fakültesi mezunudur ve denizcilikle ilgili bir birikimleri ya da
deneyimleri bulunmamaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 4/B maddesi gereğince özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına sahip
olmayan ve aranan nitelikleri taşımadıkları anlaşılan 98 personele, taraflar
arasında imzalanan sözleşmenin 8 inci maddesinin (b) bendi uyarınca, gerekli
ihbarlar yapılarak, 2003 yılında sözleşmeleri yenilenmemiştir.
Yukarıda ifade edildiği
gibi, söz konusu personelin 2003 yılında sözleşmelerinin yenilenmemesinde
hiçbir siyasî amaç bulunmadığı gibi, siyasî kadrolaşmaya gidildiği yolundaki
iddialar da gerçeği yansıtmamaktadır. Yapılan işlem tamamıyla mevzuat
gereğidir.
Bu konuda siyasî bir
nitelik aranacaksa, bunu, bu kişileri mevzuatta belirtilen kriterlere
uymadıkları halde göreve alan siyasî iradelerde aramak gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın bağlı kuruluşu Denizcilik Müsteşarlığınca, 2003
yılında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi gereği, toplam 87
yeni personelle sözleşme imzalanmış bulunulmaktadır. Bunların 67'si denizcilik
fakültesi mezunudur. Yeni dönemde Boğaz trafiğinin dijital ortamda radarla
takibi yapılacağından, bu personel, IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü)
direktifi doğrultusunda, "liman devleti kontrol elemanı" olarak
istihdam edilecektir. Bu suretle, aynı zamanda, taraf olduğumuz uluslararası
sözleşmelerin gereği yerine getirilmiş olacaktır.
Atanan diğer 20
personelse, ülkemizin seçkin üniversitelerinden mezun, en az bir lisanı iyi
bilen elemanlardır.
Bilindiği üzere,
denizcilik teşkilatı, dışilişkileri çok yoğun olan bir kuruluştur. Bu
hizmetlerde kullanılan yabancı dildeki metinler, şimdiye kadar, tercüme
bürolarında, ücret karşılığı yaptırılmıştır. Bu sorun, büyük ölçüde, lisan
bilen bu yeni elemanlarla çözümlenmek istenmektedir.
Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
22.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'in Güzelbahçe
İlçesine alınan ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/690)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
23.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve
dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çayocaklarının özelleştirilip
özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/691)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
24.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu
kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için
bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/692)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
25.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, İstanbul-Edirne
karayolundaki yol hizmetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/693)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
26.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun,
Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
27.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adli Tıp
Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/695)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
28.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından
iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/696)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
29.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/699)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
30.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/700) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
delaletlerinizle Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mahmut
Göksu
Adıyaman
1. Bakanlığınızın, bağlı
ve ilgili kuruluşlarının Adıyaman'da yürüttüğü projeler nelerdir?
2. 2003 yılı rakamlarıyla
mevcut projelerin toplam bedeli ne kadardır?
3. 2002 yılı itibariyle
projelerde gerçekleşen yatırım miktarı ne olmuştur?
4. Projelerin bir an önce
tamamlanabilmesi için Bakanlığınızın çalışması var mı? Varsa, nelerdir?
BAŞKAN - Soruya
cevaplandırmak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun; buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sualleri
cevaplandırıyorum.
Sualler okunduğundan,
vakit almamak için tekrar okumayacağım.
Bakanlığımızın merkez
teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların Adıyaman İlinde yürüttükleri
projeler, genel müdürlüklerimiz itibariyle şöyledir:
Kâhta Devlet Hastanesi,
Devlet Hastanesi, Tut Devlet Hastanesi.
Bunların başlama ve bitim
tarihleri, sırayla: 1998-2004, 1999-2004, 1999-2005.
Proje bedelleri, sırayla:
2 trilyon 270 milyar, 1 trilyon 200 milyar, 2 trilyon 500 milyar.
Mevcut ödenekleri: Kâhta
Devlet Hastanesi 657 milyar, Devlet Hastanesi 926 milyar, Tut Devlet Hastanesi
2 milyar Türk Lirası.
"Yeni işler" olarak
cezaevi genel onarımı var; 2004 yılında başlanıp bitirilecek, 40 milyar lira
proje bedeli var, 38 milyar lira tahsis edilmiş.
Söz konusu projelerin
toplam maliyeti 6 trilyon 10 milyar lira olup, bugüne kadar 2 trilyon 400
milyar lira harcama yapılmıştır ve 2004 yılı itibariyle 1 trilyon 623 milyar
lira harcama yapılacaktır.
Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürlüğünce, belediyelere, proje karşılığında ve katkı
niteliğinde yardımlar yapılmaktadır. Önceden planlanan bir yatırım programımız
bulunmamaktadır. Belediyelerden gelen projeler bütçe imkânları ölçüsünde
değerlendirilmektedir.
2002 yılında, Adıyaman
İli belediyelerinin yardım isteğine konu, toplam 1 834 306 760 000 lira keşif
tutarlı proje Bakanlığımıza intikal etmiş ve 24 belediyeye toplam 143 milyar
lira ödenek tahsis edilerek gönderilmiştir.
2003 yılında 255 200 000
000 lira keşif tutarlı proje intikal etmiş olup, 8 belediyeye toplam 94 000 000 000 lira ödenek tahsis edilerek
gönderilmiştir.
2004 yılında
888 500 000
000 lira keşif
tutarlı proje intikal
etmiş olup, 1
belediyeye 40 000 000 000 lira ödenek tahsis edilerek gönderilmiştir.
Afet İşleri Genel
Müdürlüğü 2004 yılı yatırım programında, 4 yerde 208 adet konut, ihale
yöntemiyle, 9 trilyon 503 milyar lira proje bedeli ve 613 000 000 000 lira
ödenek; 2 yerde 55 adet konut, evini
yapana yardım yöntemiyle, 757 450 000 000 lira proje bedeli ve 276 450
000 000 lira ödenek olmak üzere,
toplam 6 yerde 263 konut, 10 260 450 000 000 lira proje bedeli
ve 889 450 000 000 lira ödeneğiyle yer almaktadır.
2003 yılı yatırım
programında gerçekleştirilen işler için toplam 1 386 975 000 000 lira
harcanmıştır. 2004 yılı yatırım programında yer alan projeler, bütçe imkânları
nispetinde, 2005 yılı içerisinde bitirilmeye çalışılacaktır.
Karayolları Genel
Müdürlüğü Adıyaman şehir geçişi, Adıyaman-Yeşilyurt, Malatya-Gölbaşı-Kapıdere,
Kahta-Sincik yolunda Cendere Köprüsü, Gerger-Taraksu, Nemrut Dağı turistik
yolları 2003 yılı harcaması toplam 84 trilyon 823 milyar lira, 2004 yılı
ödeneği 2 trilyon 423 milyar lira, temin edilen fizikî durum 1 trilyon lira.
Projelerin
tamamlanabilmesi için, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı nezdinde eködenek
sağlanması hususunda talepte bulunulmaktadır. Yatırım programımızdaki her
projenin ödenek ihtiyacı olup, eködenek temini, mevcut bütçe kaynakları içinde
mümkün olamamaktadır.
Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü Adıyaman İli ve ilçelerinde, Genel Müdürlüğümüz tarafından, 2003
yılında, yıllık çalışma programı kapsamına, toplam 10 adet köy ve 8 adet
mahalle alınmıştır.
Planlanan ve bu kapsamda
yapılan çalışmalar sonucundaki gerçekleşmelerin, il bazında, toplam sonuç
olarak şöyledir: Köylerde biten 390, devam eden 15, kalan 14, toplam 419.
Mahalle olarak biten 85, devam eden yok, kalan 3, toplam 88. Dolayısıyla,
programa alınan birimler, imkânlar nispetinde, yıl içerisinde bitirilmektedir.
Bitirilmeyen birimler, bir sonraki yıl içerisinde yeniden programa
alınmaktadır.
Bu projelerin
gerçekleştirilmesi için, Adıyaman İli bazında, 2003 yılında, yatırım
bütçesinden 53 646 000 000 Türk Lirası,
cari bütçeden 533 715 000 000 Türk Lirası olmak üzere, toplam 587 361 000 000 Türk Lirası ödenek
gönderilmiştir.
2004 yılı planlanan ilk
tesis kadastrosu şudur: Köy; planlanan 10, parsel 5 300, dönüm 79 500. Mahalle;
planlanan 8, parsel 1 513, dönüm 12 305. Bu projelerin gerçekleştirilmesi için,
Adıyaman İli bazında, 2004 yılında, yatırım bütçesinden, toplam 136 596 000 000
Türk Lirası ödenek gönderilmesi planlanmıştır.
İller Bankası Genel
Müdürlüğü 2004 yılı yatırım
programında, Adıyaman İlimize ait,
toplam 5 adet iş yer almaktadır. Bu işlerden 4 adedi harita ve 1 adedi
kanalizasyon sektörüne ait bulunmaktadır. Söz konusu 5 adet iş için, toplam
proje bedeli 28 trilyon 280 milyar lira olup, 2004 yılı için öngörülen yatırım
miktarı ise, belediye katkıları dahil olmak üzere, 2 trilyon 950 milyar
liradır. Adıyaman İli için, 2003 yılı sonu itibariyle de, Genel Müdürlüğümüzce
yapılan toplam harcama tutarı 24 trilyon 228 milyar Türk Lirasıdır.
Arz eder, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlarım.
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
31.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, eczanelerin kamu
kurum ve kuruluşlarından ilaç bedeli alacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/701)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
32.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon'daki bir
kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi
(6/703)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
33.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, iki
ilköğretim müfettişiyle ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/705)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
34.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir İlindeki
okulların elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/708)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
35.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, İzmir'in Güzelbahçe
İlçesinde hizmete giren ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/710)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
36.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın,
hastalıkları nedeniyle sözleşmeleri feshedilen uzman çavuşların durumuna
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/711)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
37.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, kredi kartı faiz
oranlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/712)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
38.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Mersin Devlet
Hastanesi çalışanlarının ödenmeyen dönersermaye ücretlerine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/713)
BAŞKAN- Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
39.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, işçi ve memur
emeklilerinin maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/714)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
40.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, gazilerin yaşam
standartlarını yükseltmek için alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/715)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
41.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Yapı-Yol
Sendikasına üye bazı çalışanların görev yerlerindeki değişikliğe ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/716)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
42.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Çorlu
Havaalanının etkin kullanımı için alınacak önlemlere ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/717) ve Devlet Bakanı Güldal Akşit’in cevabı
BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Hazır.
Soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak yanıtlanması
hususunda gereğini bilgilerinize arz ederim.
Enis
Tütüncü
Tekirdağ
1998'den beri hizmet
vermekte olan Çorlu Havaalanı, İstanbul'a yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta
bulunmakta olup, İstanbul'un yetersiz kalan hava ulaşımının hafiflemesi
konusunda da alternatifler arasında yer almaktadır. Son yıllarda, uçak ve yolcu
sayısında ciddî düşüş gözlenen bu havaalanımızla ilgili olarak;
1- Çorlu Havaalanında son
yıllarda gözlenen uçak seferi ve yolcu sayısındaki düşüşün nedenleri nelerdir?
2- Trakya bölgemiz, gerek
sanayi gerek tarım gerekse turizm alanında büyük bir potansiyele sahip
bulunmaktadır. Bu bölgemizdeki illerimiz için ayrı bir önem arz eden bu
havaalanımızın etkin olarak kullanımı konusunda ne tür önlemler almayı
düşünmektesiniz?
BAŞKAN - Soru önergesini
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit; buyurun.
DEVLET BAKANI GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağ Milletvekili
Sayın Enis Tütüncü'nün 6/717-2867 sayılı, Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali
Yıldırım'a yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum
Sorular okundu; sorularla
fazla vakit kaybetmek istemiyorum, direkt bu konudaki cevapları size takdim
etmek istiyorum.
Trakya bölgesinin gelişen
ekonomisi ve turizm potansiyeline hizmet vermek ve İstanbul Atatürk
Havalimanında yaşanmakta olan trafik yoğunluğunda rahatlama sağlamak gibi amaçlarla 3 000 x 45 metre
pist uzunluğuna sahip Çorlu Askerî Havaalanına terminal binası ve diğer sivil
tesislerin yapımı, 1994 yılında ihale edilmiş ve 8.8.1998 tarihinde bitirilerek
hizmete sunulmuştur.
Çorlu Havaalanında,
açılışından itibaren bavul ticareti ağırlıklı yoğun charter seferleri
gerçekleşmektedir. Ancak, gerek bu tür uçuşlardaki azalma, gerekse bu tür
uçuşları yapan havayolu şirketlerince Sabiha Gökçen Havalimanının tercih
edilmesi sonucunda bu havaalanımızın uçak trafiğinde ve gelirlerinde önemli
ölçüde azalma meydana gelmiştir.
Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğünce işletilmekte olan havaalanlarında, sağlanmakta
olan kolaylıklar ve imkânlar gözönüne alınarak farklı ücretler uygulanmaktadır.
Tüm tesisleriyle iç ve dış hat uçak trafiğine açık bulunan Çorlu Havaalanı,
havayolu şirketleri tarafından tercih edilmesini temin amacıyla düşük ücret
tarifesi uygulanan havaalanları kategorisine alınmıştır. Ancak, ülkemiz
havaalanlarına yük ve yolcu taşımacılığı yapıp yapmama tercihi, tamamen
havayolu şirketlerinin inisiyatifinde olup, Ulaştırma Bakanlığımız tarafından
herhangi bir müdahalede bulunulması söz konusu değildir.
Öte yandan, Ulaştırma
Bakanlığımızca başlatılmış bulunan bölgesel hava taşımacılığı uygulamasının
yaygınlaşmasıyla, diğer benzer durumdaki havaalanlarımızda olduğu gibi, Çorlu
Havaalanımızın uçak trafiğinde de önemli oranda artışlar yaşanacağı değerlendirilmektedir,
düşünülmektedir.
Yüce Heyetinize saygıyla
sunuyorum.
Saygılarımı arz ediyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Böylece, soru
cevaplandırılmıştır.
43.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın, kamu kurum ve
kuruluşlarındaki sözleşmeli avukatlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/718)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
44.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in, AB limanlarındaki
Türk gemilerinin eksikliklerinin tamamlanması için ne gibi önlemler alındığına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/719) ve Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen’in cevabı
BAŞKAN - Sayın Bakan?..
Hazır.
Soru önergesini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sözlü sorunun
Sayın Ulaştırma Bakanı tarafından cevaplanmasını saygılarımla arz ederim.
Onur
Öymen
İstanbul
AB Komisyonunun ulaşımdan
sorumlu Sözcüsü Gantelet, çok sayıda Türk gemisinin yüksek emniyet riski
taşıdığını bildirmiş ve komisyonun kara listesindeki 112 gemiden 36'sının Türk
gemisi olduğunu söylemiştir. 22 Temmuz tarihinden itibaren bu gemiler AB
limanlarında alıkonulacak, gerekli kontroller yapıldıktan sonra belirli
normları karşılarlarsa limandan ayrılmalarına izin verilecek, ancak bundan
sonra bir daha AB limanlarına girmelerine izin verilmeyecektir.
Ulaştırma Bakanlığımız,
bu gemilerin eksiklerinin tamamlanması için ne gibi önlemler almıştır?
Gerekli önlemleri almayan
armatörler hakkında hangi işlem yapılmıştır?
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen; buyurun.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul
Milletvekili Sayın Onur Öymen'in sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere söz
almış bulunuyorum.
Bilindiği üzere ülkemiz,
başta IMO (International Maritime Organization-Uluslararası Denizcilik Örgütü)
olmak üzere birçok uluslararası kuruluşa üye olmanın yanında, yine, IMO'nun
tavsiye kararları doğrultusunda oluşturulan Karadeniz ve Akdeniz Memorandumları
gibi birçok anlaşma ve önergelere imza atarak taraf olmuş ve bu
organizasyonların aldığı kararlar doğrultusunda yükümlülükler altına girmiş
bulunmaktadır. Temel olarak bu yükümlülükler, hem ulusal hem de uluslararası
düzeyde denizciliğin sektörel olarak sürekliliğinin teminini ve başta can, mal
ve çevre emniyetinin sağlanması gibi konularda teknolojik gelişmelerin ve
ilgili mevzuat düzenlemelerinin takibi ile uygulamasını içermektedir.
Bakanlığımın bağlı
kuruluşu Denizcilik Müsteşarlığı tarafından, bayrak devleti sorumluluğu
çerçevesinde, Türk Bayraklı gemilerimizin denetim ve sertifikalandırma
işlemleri, liman devleti ve kıyı devleti sorumluluğu çerçevesinde de, ülkemiz
limanlarına giriş çıkış yapan yabancı bayraklı gemilerin denetim işlemleri
görevleri yerine getirilmektedir. Türk Bayraklı gemilerin, yabancı limanlarda
yapılan liman devleti kontrollerinde tutulma oranlarının çok yüksek olması,
yüksek riskli ülkeler arasında ve öncelikli denetim listesinde yer alması,
ülkemiz itibarını olumsuz etkilediği gibi, ülke denizciliğimizin ekonomik
kaybına da sebebiyet vermektedir.
Bu nedenle, Denizcilik
Müsteşarlığımızca, Türk Bayraklı gemilerin kondisyonlarının iyileştirilerek,
bayrak itibarının yükseltilmesi ve mümkün olan en kısa süre içerisinde
gemilerimizin kara listeden ak listeye geçişinin hızlı ve etkili bir şekilde
sağlanması amacıyla, bir denetim ve eğitim seferberliği başlatılmıştır. Bu
seferberlik kapsamında, öncelikle, Denizcilik Müsteşarlığımızın merkez ve taşra
teşkilatlarında denetim uzmanı olarak istihdam edilmek üzere, uzak yol kaptanı,
uzak yol gemi makineleri mühendisi ve gemi inşa mühendisi yeterliliklerine
sahip 80 uzman işe alınarak, personel ihtiyacı giderilmiştir.
Eylül 2003'ten itibaren,
Avrupa Birliği Eşleşme Projesi, TAIEX ve Denizcilik Müsteşarlığı yetkililerince
müştereken hazırlanan eğitim programı dahilinde kurs ve seminerler düzenlenmek
suretiyle, eğitim uzmanları, PCS ve GSK konularıyla ilgili olarak son gelişme
ve düzenlemeler, çalışma yöntemleri, uygulama birlikteliği ve bunlar gibi
konularda teknik ve meslekî eğitime tabi tutulmuşlardır.
Bunlara ilave olarak,
yurt dışından ülkemiz limanlarına gelen yabancı bayraklı gemileri denetlemekle
görevli gemi denetim uzmanlarına, sörvey ve denetim eğitimi verilerek, gemi
sörvey kurulu uzmanı olarak, Türk Bayraklı gemilerin sörvey ve denetiminde de
görevlendirilmeleri sağlanmıştır.
Nitelikli personel
ihtiyacının karşılanmasından sonra, denetim konusundaki faaliyetlere de ağırlık
verilerek, yaşanan olumsuzlukların önlenmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır.
Denizde Can Güvenliği
Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS) ve Uluslararası Denizcilik Örgütü kararları
gereğince, ülke bayrağını taşıyan gemilerin yabancı devlet limanlarından
yapılan denetimler sonucunda eksiklikleri nedeniyle alıkonulması, tutulması
durumunda, uğradıkları ilk Türk limanında, programdışı ileri sörvey
uygulamasına, yani, genişletilmiş sörvey işlemine tabi tutulması sağlanmış
olup, yapılan bu işlem hakkında, denetimi yapan liman devletinin denizcilik
idaresine ve IMO'ya bilgi verilmektedir.
Ayrıca, limanlarımızdan
yurtdışına çıkış yapacak Türk Bayraklı gemilere "yola elverişlilik
belgesi" verilmeden önce, denet şefi/memuruyla birlikte bir gemi sörvey
kurulu veya liman devleti kontrol uzmanınca gemiye gidilerek, geminin evrak
bazında (gemi ve gemiadamlarının sertifikaları) ve yola elverişlilikle ilgili
diğer hususlarda beraberce denetim yapmaları ve bu denetim sonucunda, uygun
görülmesi halinde, yola elverişlilik belgesinin düzenlenip geminin yolculuğuna
izin verilmesi uygulamasına, pilot olarak seçilen Mersin Bölge Müdürlüğüne
bağlı Mersin, İstanbul Bölge Müdürlüğüne bağlı Ambarlı, İzmir Bölge Müdürlüğüne
bağlı Aliağa Limanlarında 2.1.2004 tarihi itibariyle başlanılmıştır.
Bu uygulamaya paralel
olarak, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatımız
çerçevesinde, standartları düşük olduğu tespit edilen Türk Bayraklı gemilerin
standartlarının yükseltilmesi ve bir sonraki liman devleti kontrolü denetimine
hazır olarak girmesinin sağlanması amacıyla, uluslararası sefere çıkacak olan
Türk Bayraklı gemilere, uygun zamanlarda, Denizcilik Müsteşarlığınca belirlenen
17 ana limanda (İstanbul, Ambarlı, İzmit, Karadeniz Ereğli, İzmir, Aliağa,
Bodrum, Marmaris, Mersin, İskenderun, Trabzon, Samsun, Çanakkale, Bandırma,
Gemlik, Antalya ve Tuzla) haziran 2004 itibariyle ön sörvey uygulamasına
başlanılmıştır.
Başta deniz ticaret
odaları olmak üzere, ülkemizde denizcilik sektöründe faaliyet gösteren kişi ve
kuruluşlar ile yurtdışı denizcilik kuruluşları, Denizcilik Müsteşarlığımızca
belli aralıklarla düzenlenen toplantılarda, Türk Bayraklı gemilerin
tutulmalarına yönelik gerçekleştirilen bütün bu çalışmalar ve yeni uygulamalar
konusunda bilgilendirilmektedir. Gerçekleşen bu çalışmalar ve uygulamalar
sonucunda, Türk Bayraklı gemilerin yurt dışındaki tutulmalarında diğer yıllara
oranla ciddî azalma olduğu görülmektedir. Ülkemizin Avrupa Birliğine uyum
sürecinde, 2005 yılı sonu itibariyle, 2001 yılına göre yüzde 40 oranında Türk
Bayraklı gemilerin tutulmasında azalma sağlanacağı taahhüt edilmiştir.
Yüce Heyetinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
45.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır'a doğalgaz
verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/720)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
46.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, 2003 yılı yaşüzüm
ihracat teşvikinin ne zaman verileceğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/721)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
47.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Bağdat
Büyükelçisinin Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili raporuna ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/722)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
48.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Topluma Kazandırma
Kanunundan yararlanmak için başvuranlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/723)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
49.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, gazi aylıklarında
iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/728)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
50.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Altunhisar-Yakacık Kasabası hayvancılık projesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/729)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
51.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Kulübüne
malî destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/730)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
52.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikaları
işçilerinin çalıştırılmasındaki farklılıklara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/731)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
53.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, işçi emeklilerinin
maaşlarında artış yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/732)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
54.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde-Ulukışla-Maden Köyü Bolkardağı Maden İşletmesinin tekrar faaliyete
geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/733)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
55.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, beden eğitimi
branşındaki öğretmen adayı fazlasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/734)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
56.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Altunhisar-Yakacık
Kasabasında lise açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/735)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
57.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının piyasa
yapıcısı bankalar arasına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/736)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
58.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ziraat ve Halk
Bankalarının yeni yönetimine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/738)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
59.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, okullarda
alınan kayıt paralarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/739)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
60.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, elma ithalatının
yerli üreticiye etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/740)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
61.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Türk Lirasının
ABD Doları karşısındaki değerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/741)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
62.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Ulukışla
Porsuk göleti sulama kanallarının ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
63.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
İstanbul-Sultanbeyli İlçesindeki yapıların ruhsat durumuna ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/743)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
64.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD'den sağlanan
kredinin koşulla sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/744)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
65.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, devlet
alacaklarına uygulanan gecikme faiz oranının indirilip indirilmeyeceğine
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/745)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
66.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, kredi kartı
borçlarına uygulanan bileşik faiz oranına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/746)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
67.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, ihracatçıyı
teşvik amaçlı önlemler ve döviz kuruna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/749)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
68.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, belediyelere
ayrılan yardım miktarındaki farklılıkların nedenlerine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/750)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
69.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun,
belediyelere yapılan parasal yardıma ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/753)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
70.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, pancar
üretimindeki kota uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/754)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
71.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu'ya
bağlı bazı ilçe ve köylerin altyapı gereksinimlerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/756)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
72.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, tıpta üst ihtisas
sınavının ÖSYM tarafından yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/757)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
73.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars-Selim-Bayburt
Barajı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
74.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars Devlet
Hastanesi inşaatı için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/760)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
75.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars-Digor-Şirinköy
Göleti Projesi için 2004 bütçesine ödenek konulup konulmayacağına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/761)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
76.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, işyerinin sigorta
bildirim zorunluluğu ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/762)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergelerine ayrılan süre dolmuştur.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.59
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.16
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam
ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Birinci sırada
yer alan, Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz
gelmediğinden teklifin müzakeresini erteliyoruz.
İkinci sırada yer alan,
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
6.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
3 üncü maddenin
oylamasında kalmıştık.
Şimdi, 3 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş, Teminat ,
Sigorta ve Lisanslı Depo İşleticisi Olması Yasaklananlar
Kuruluş
MADDE 4.- Tarım ürünleri
lisanslı depo işletmeleri, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik şartları göz önünde
bulundurularak Bakanlıkça verilecek izinle anonim şirket şeklinde kurulur.
Şirketin kuruluşunda, bir trilyon liradan az olmamak üzere depolama
kapasitesine göre Bakanlıkça belirlenen tutarda ödenmiş sermayeye sahip
olunması ile ilgili yönetmelikte gösterilen belgelerin ibraz edilmesi koşulları
da aranır. Bu şirketlerin anasözleşmeleri ve kuruluş işlemleri, bu Kanuna ve
ilgili diğer mevzuata uygun şekilde yapılmak zorundadır. Bakanlık, bu tür
şirketlerin anasözleşmelerini matbu olarak da düzenleyebilir.
(x) 701 S. Sayılı Basmayazı 9.12.2004 tarihli 30 uncu
Birleşim Tutanağına eklidir.
Şirketin pay senetleri
nama yazılı olarak düzenlenir. Şirket anasözleşmesinin, ortaklarının ve
ortaklık paylarının değişikliği Bakanlık iznine tâbidir.
Kuruluş izni alan şirkete
ancak bu Kanunun öngördüğü şartları taşıdığının tespiti halinde faaliyet izni
verilir. Şirket faaliyet izni almadan ürün kabul edemez, ürün senedi
düzenleyemez.
Bu şekilde faaliyette
bulunacak şirketlerin unvanlarında "Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk" ibaresinin bulunması zorunludur.
Tarım ürünleri lisanslı
depo işletmesinin şube açması ve lisans kapsamını değiştirmesi de Bakanlığın
iznine tâbidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ve şahsı adına, Edirne Milletvekili Sayın
Nejat Gencan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NEJAT
GENCAN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının hazırlamış olduğu ve mayıs
ayında Meclis Başkanlığına gönderilen kanun tasarısı, talî komisyonlarda
görüşüldükten sonra, aslî komisyon olan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna gelmiş ve burada yapmış olduğumuz
görüşmeler sonucunda şu anki şeklini almış bulunmaktadır.
Kanunun 4 üncü
maddesinde, tarım ürünleri lisanslı depo işletmelerinin hayata geçirilmesi
aşamasında uygulanacak olan bazı prosedürlere değinmek istiyorum.
Bunlardan bir tanesi;
komisyonumuzda da yaptığımız görüşmeler sonucunda, tasarının bu maddesinde,
ödenmiş sermayesi 500 milyardan 1 trilyona çıkarılarak, bu konuda iştigal
edecek olan ve bu konuda işlevini yerine getirecek olan şirketlerin daha ciddî
bir nitelik kazanmasını sağlamış bulunmaktayız. Ayrıca, bu komisyondaki
görüşmelerimizde, sermayenin bir türlü öne çıkarılmasıyla, tarım ürünlerini
depolama işlemini yapacak olan ve lisanslı depoculuğu yapacak olan şirketlerin
de tarıma daha faydalı olmasını temin etmiş durumdayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son iki yıllık tarım politikalarına baktığımızda AKP
İktidarının tarım kesimine bakışını şöyle özetleyebiliriz: Sayın Başbakanın bir
sözüne değinmeden geçmek istemiyorum. Sizlerin de bildiği gibi, "çiftçilerimiz
ayaklarının üzerinde durmasını öğrenecekler" demişti Sayın Başbakanımız.
Daha sonra, üzülerek, Tarım Bakanımızın söylemiş olduğu bir söylemle de muhatap
olduk; yani, çiftçimize söylenmiş olan "gözünüzü kara toprak doyursun"
sözünü de henüz unutmadık; ama, tarım kesimini de kendi sorunlarıyla baş başa
bırakmak zorunda olmadığımızı bilmeliyiz.
Dünyada ve özellikle
ülkemizde nüfusun artması, beslenme sorununun her geçen gün daha önemli bir
noktaya gelmesi, ama, buna rağmen, tarımsal üretimin mevcut düzeyi dengesiz de
olsa, gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal gelişmenin ulusal pazarın
ihtiyaçlarına göre değerlendirilmesiyle, tarımın dünyada açlığa son verecek
düzeyde olduğunu hepimiz kabul etmek zorundayız.
Tarımın önemini kimse
inkâr edemez. İnsanlığın devamı, tarımın varlığına ve gelişmesine bağlıdır.
Dünyadaki tüm ülkeler bunun bilincindedir; çiftçiye özel bir sevgi ve ilgi
gösterirler. En büyük destek tarım sektörüne yapılır. Çiftçi horlanmaz,
kapılardan kovulmaz, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmez.
Batı ülkelerinde yaşayan
insanlar, tarıma verilen desteğin kendilerine de yansıyacağını çok iyi
bilirler. Nitekim, Atatürk de, bu konuda, şu sözle, bunu yüce milletimize
söylemiştir: "Köylü milletin efendisidir." Bunu söylemekle, Yüce Atatürk,
bu sözlerle, aslında, Türk bürokrasisine emir niteliğinde bir söylem yerine
getirmiştir. Bu sözleri söylemekle kalmamış, çiftçiyi korumak ve geliştirmek
için gerekli olan kooperatifçilik hareketini gündeme getirmiştir.
Cumhuriyet kurulduğunda
acınacak durumda olan Türk tarımının 1980'li yıllara gelindiğinde büyük bir
gelişme gösterdiğini hepimiz biliyoruz; ancak, 1980'li yıllardan sonra tarım
kesimini koruyan tarımsal KİT'ler haraç mezat satılmış ve tarımın temel
dayanakları ortadan kaldırılmıştır. Yine, tarımı koruyan ve gelişmesine katkıda
bulunan tarım satış kooperatifleri yüksek faizli krediler almaya zorlanmış ve
borç batağına sürüklenmiş ve görev yapamaz hale getirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarım sektörü, cumhuriyetin ihtiyaç duyduğu atılımların hemen
hepsinde nirengi noktası olmuştur. Sanayileşme tarıma dayalı olarak
başlamıştır. Çokpartili demokrasiye bile tarımda yapılan bir tartışma
noktasında geçildiğini hepimiz biliyoruz; ancak, gelin görün ki, tarım sektörü
sorunsuz değildir. Yapısal sorunlarının yanı sıra, ciddî bir inisiyatif
gösterilip üzerine eğilmiş olunsa, ülkeye çok büyük katkılar sağlayabilecektir
ve çözüm önerileri de ortada durmaktadır.
Etkin ve yaygın bir
lisanslı depoculukla ürün ticaret sisteminin, gelişmiş ülkelerde yıllar önce
hayata geçirildiğini ve uygulandığını görmekteyiz. Büyük firmalar, dünya
çapında yatırımlar yapıp lisanslı depo ağı oluşturarak ürün ticaret ve
pazarlamasına hâkim olmuş ve çok iyi konuma gelmişlerdir.
Genel anlamda, bu kanun
tasarısıyla, tarım ürünlerinin ticaretinin kolaylaştırılması, ürün sahiplerinin
mallarının emniyetinin sağlanması ve korunması, ürünlerin sınıf ve
derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanması, ürün senedinin
çıkarılması ve tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluşu, işleyişi
ve denetimine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmekte; bu sayede, sektörün, hâkim
konumda olan bu tür tekellerin ellerinden kurtarılması amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda, faydalı
olacağına inandığımız kanun tasarısını daha geniş çerçevede
değerlendirdiğimizde dikkatimizi çeken ilk nokta şudur: Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının kontrol ve denetimine bırakılmış bulunan lisanslı depoculuk
sistemi, Bakanlığın teknik bilgi ve birikiminden çok farklı özellikler
gerektiren ürün depolamalarında uzman olmaması nedeniyle, sorunlar ortaya
çıkabilir.
Dünya üzerinde bu sistemi
en iyi uygulayabilen Amerika Birleşik Devletlerine baktığımızda, bu görevlerin
Tarım Bakanlığı tarafından yerine getirildiğini görmekteyiz. Amerika Birleşik
Devletleri ve gelişmiş ülkelere baktığımızda, uzun süreçlerden sonra lisanslı
depoculuk sistemi sağlam bir şekilde oluşturulabilmiştir; ancak, sistemin
başarılmasından sonra tarımsal üretim ve ticaret, istihdam, dünya ticaretinde
rekabet edebilirlik, millî gelire katkı ve bunlara bağlı olarak vergi
hâsılatında artışları sağlamışlardır.
Bu kapsamda, ülkemizde
tarım ürünleri lisanslı depoculuk sistemi kurulması hayatî önem taşımaktadır;
fakat, yasanın hayata geçirilmesi aşamasında doğabilecek olumsuz gelişmeleri
minimuma indirmek ve şimdiden bazı gerçekleri görmemiz gerektiğini de sizlerle
paylaşmak istiyorum. Lisanslı depoculuğun Amerika Birleşik Devletlerinde
geçirdiği aşamaları ve şu anda uygulamalarda nelere dikkat çekmemiz gerektiğini
iyi analiz etmemiz gerekir. Aksi takdirde, bu yasayı çıkararak belirtmiş
olduğumuz amaçlara ulaşmamız çok uzun yıllar alabilir.
Amerika Birleşik
Devletlerinde olduğu gibi, kamunun stok tutma ve tarım ürünlerinin
desteklenmesi sisteminin bir parçası olarak bu lisanslı depoculuk
işlevlendirilmiştir. Kamusal destekleme politikaları olmaksızın hububat
üretiminin sürdürülebilmesi ve makbuz senetleri sisteminin işletilebilmesi
olanaklı görünmemektedir.
Tohumluk politikanızın
olmaması ve sağlıklı bir üretim deseninin kurulamaması, ülke çapında uygulanan
ve herkes tarafından kabul gören bir standart üretim sisteminin olmamasından
dolayı büyük sorunlar yaşayabiliriz. Örneğin, ülkemizde 100'ün üzerinde
ekmeklik buğday tohumu çeşidinin üretimi yapılmaktadır. Toprak Mahsulleri
Ofisi, TSE ve borsaların uyguladığı standart, birbirinden farklıdır. Yasa
gereği, hububatı sınıflandıracak yetkili sınıflandırıcı hangi ölçütü kullanacaktır?
Ürün senedi üzerine yazılı kalite standartlarından ilgili kesimlerin aynı şeyi
algılayacağını ve anlayacağını zannetmiyorum.
Bu durumda, depolama
özellikleri farklı olan ürünlerin sayısı arttıkça, lisanslı depocunun aynı cins
ürünü homojenite oluşturacak şekilde karıştırarak depolayabilmesi de
zorlaşacaktır ve kendi gereksinimine uygun kalitede ve miktarda satın alma
yapmak isteyen sanayicinin de olmazsa olmaz koşulu olan, ürün senedinde yazılı
olan ürün kalitesine zamanında ulaşması zorlaşacaktır.
Bilindiği gibi,
ülkemizde, Ziraat Bankasının yeniden yapılandırılmasıyla, tarımsal alana destek
vermesi ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda, ürün senedine sahip olan üreticiye,
ürününü teminat kabul edip kısa süreli kredi veren ve ürününü satma konusunda
piyasa hareketlerine göre karar vereceği bir süre kazandıramayan ürün senetleri
sisteminin de en önemli ayaklarından birisi üreticiye yarar sağlamayacaktır.
Amerika Birleşik
Devletleri, ürün kredi kurumunu kurmuş ve bu görevi onların üzerine
bırakmıştır. Ürün makbuz senedinde kayıtlı miktar ve kalitesini değerlendirerek
yüzde 90'a varan oranda üreticiye kredi veren bu sistemi kurmadığımız sürece
lisanslı depoculuğun çok faydalı olacağını sanmıyorum. Nadir de olsa, ürün
fiyatlarının hasattan sonra düşmesi durumunda -ki, ülkemizde sık sık yaşanan
bir olaydır- bahsetmiş olduğumuz bu kurumlar, açıklanmış olan tabanfiyattan üreticinin
ürününü satın alarak, bu üreticilerimizin sıkıntı çekmesini ortadan
kaldırmaktadır; ama, ülkemizde bunun altyapısını oluşturmadan lisanslı
depoculuğa geçmemiz sıkıntı yaratacak gibidir. Ancak bu şekilde, üreticinin
ürününün katmadeğerine sahip çıkmasını, piyasa gelişmelerine karşı korunmasını
ve kamu finansman yükünün azaltılmasını sağlayabiliriz.
Son onbeş yıldır tarımın
"yeniden yapılandırma" adı altında yok edilişinin yaşandığı süreçten
sıyrılmanın zamanı geldi de geçmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ulusal tarım politikalarımızın hayata geçirilmesi
gerekmektedir. Gelin bunu değerlendirelim. Nasıl savunmada, millî eğitimde
ulusal politikalarımız varsa, tarımda da millî bir politikamızın olması
gerekir. Bilhassa 17 Aralık, tarımımızın milat tarihi olacaktır; çünkü, şimdiye
kadar çekmiş olduğumuz sıkıntıların daha fazlasını, Avrupa Birliğine uyum
süreci içerisinde tarımda yaşayacağımızı şimdiden görür gibiyim.
Planlı, programlı tarıma
geçmediğimiz sürece, arazi toplulaştırmasını yapmadığımız sürece, neyi ne kadar
ekmemiz gerektiğini planlamadığımız sürece, kısacası, arz-talep dengesini
ayarlayamadığımız sürece ve tarım ürünlerinin üreticiden tüketiciye kadar
ulaşması aşamasında var olan aracıları kaldırmadığımız sürece, tarım
sektöründeki üreticimizin daha fazla kazanç sağlamasını mümkün kılamayacağımızı
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu vesileyle, üreticinin
ürününü ilk elden sanayiciye ulaştırabilme imkânını sağlayacak olan bu yasa
tasarısının, çiftçimize, milletimize hayırlı olmasını diliyor; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gencan.
Madde üzerinde şahsı
adına, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 4
üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi,
saygıyla selamlıyorum.
Meclisin bugün
açılışında, AK Partili İstanbul Milletvekili Sayın Tayyar Altıkulaç, güzel bir
konuşma yaptılar; Meclisin 1 dakikalık çalışmasının maliyetinin 11 milyar lira
olduğunu söylediler. Ben burada hemen şunu söylemek istiyorum. Görüşülmekte
olan bu kanun tasarısı perşembe günü görüşülmeye başlandı; ancak, perşembe
günü, 3 üncü maddesinin oylamasında karar yetersayısının aranılması
istenildiğinde, üç kez yapılan oylamada, maalesef, 135 sayısı bulunamadı. Eğer
bulunsaydı, bu kanun tasarısı, perşembe günü görüşülecek ve büyük bir ihtimalle
de kanunlaşacaktı.
Sayın Altıkulaç'ın 1
dakikalık Meclis çalışmasının 11 milyar lira olduğunu söylemesi karşısında, üç
kez yapılan oylamada da 135 milletvekilinin bu salonda bulunamamasının
muhasebesini sizlerin takdirine bırakıyorum ve yine, şimdi görüyorum ki, aynı
kanun tasarısı görüşülürken, maalesef, Mecliste 50 milletvekili bile
bulunmuyor. Biraz sonra, bu 4 üncü madde oylanacak ve eğer karar yetersayısının
aranılması istenirse, yine aynı şekilde karar yetersayısı bulunamayacak.
Meclisin çalışma maliyeti trilyonlara baliğ olacak.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
beş saniyenizi rica edeyim...
Herhalde sürçülisan oldu,
karar yetersayısı 139'dur.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Pardon, teşekkür ediyorum.
139 sayısı sağlanamadığı
için, üç kez oylama yapılmasına rağmen bu çoğunluk bulunamadı.
Değerli milletvekilleri,
biraz sonra, aynı tablo yeniden karşımıza çıkacak. Ben, Sayın Bakanıma buradan seslenmek istiyorum. Sayın Bakanım,
bu kanun tasarısını Meclise gönderirken -gerekçesini okudum- hakikaten çok
güzel şeyler söyleniyor bu tasarıyla ilgili ve bir an önce hayata geçirilmesi
isteniyor, Sayın Başbakanın imzasıyla gelen gerekçede. Ancak, bu kadar önemli
olduğu söylenen ve gecikilmemesi gerektiği genel gerekçede belirtilen bir kanun
tasarısının burada görüşülmesinde 368 kişinin mensup olduğu iktidar
partisinden, şu anda, 50 kişi burada bulunamıyorsa, bu kanun tasarısına gerekli
önem verilmiyor, gerekli ihtimam gösterilmiyor demektir.
Sayın milletvekilleri,
ben, 4 üncü maddeye geçmeden önce, Meclisin dünkü birleşiminde yaşanan
olaylarla ilgili görüşlerimi kısaca ifade etmek istiyorum.
HASAN ANĞI (Konya) -
Maddeyle ilgili konuş.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Geleceğim, maddeye de geleceğim...
Dün, burada, Türkiye için
hayatî önemi haiz olan Avrupa Birliğiyle ilgili bir genel görüşmenin öngörüşmesi
yapıldı. Bu görüşmede, görüşmeler bitmek üzereyken, Doğru Yol Partisi Genel
Başkanı Sayın Mehmet Ağar, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre bir söz talebinde
bulundu. Ancak -ne hikmettir anlamak mümkün değil- Meclisi yöneten Değerli
Başkanvekilimiz buna itibar göstermedi, Sayın Genel Başkanımıza bir konuşma
hakkı vermedi ve "oylamaya geçiyorum" dedi.
Aynı Meclis
Başkanvekilimiz, daha önce, yine Sayın Genel Başkanımızın bu konuyla ilgili söz
istemi üzerine -tutanaklardan okuyorum; 53 üncü Birleşim, 17 Şubat 2004 Salı ve
Meclis Başkanvekili yine Sayın Nevzat Pakdil- "Sayın milletvekilleri,
Elazığ Milletvekili Sayın Mehmet Ağar'ın İçtüzüğün 60 ıncı maddesi gereğince
söz talebi vardır. Kendisine yerinden söz vereceğim" dedi.
Hangi uygulamanız doğru
Sayın Başkanım; dünkü yaptığınız uygulama mı doğru, yoksa, 53 üncü Birleşimde
yapmış olduğunuz uygulama mı doğru? Bu ikisini nasıl bağdaştırıyorsunuz, nasıl
telif ediyorsunuz? Nihayet...
HASAN ANĞI (Konya) - Sen
maddeyle ilgi konuş, o kadar.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Milletvekili, önce Meclisin çalışma usulünü tartışmamız lazım.
HASAN ANĞI (Konya) - Ne
alakası var?! 4 üncü maddeyle ilgili konuş.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Önce, Meclis, kanunları nasıl tartışacak, görüşecek, onu bir belirleyelim,
ondan sonra kanun maddesine geçelim. Usulleri belirleyelim.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Maddeyle ilgili konuş.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Burada oturan Sayın Başkanvekili, beş ay önce farklı uygulama yapıyor, şimdi
farklı uygulama yapıyor. Eğer Doğru Yol Partisinin sesini kesmeye
çalışıyorsanız, dün Sayın Genel Başkanımız, Doğru Yol Partisinin, her
platformda, görüşlerini, düşüncelerini açıklamaya devam edeceğini ifade
ettiler.
Bakınız, ben, geçen
hafta, bir kanun tasarısı üzerinde söz talebinde bulundum; ancak, hangi saatte
ve kime teslim edildiği tutanakla belirlenmiş olmasına rağmen, o kanun
tasarısının tümü üzerinde bana konuşma hakkı verilmedi ve yine, gündemdışı,
Felluce'yle ilgili ısrarla müracaatlarımız oldu; bu konuyla ilgili konuşma
talebimiz geri çevrildi. Burası, milletin meclisidir; buradaki milletvekilleri,
hür iradeleriyle, her...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TELAT KARAPINAR (Ankara)
- Maddeye gelecek misin?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Geleceğim.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
konuşma süreniz bitmiştir. Maddeyle ilgili olarak da herhangi bir görüş
belirtmediniz.
Lütfen, buyurun, yerinize
oturunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, bu yaptığınız da yanlıştır.
BAŞKAN - Buyurun efendim,
buyurun...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Burada, tüm konuşmacılara, süresi dolan tüm konuşmacılara, ilave söz hakkı
verdiniz. Dün, Deniz Baykal, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, tam 26
dakika fazladan konuştu; Dışişleri Bakanı, tam 16 dakika konuştu. Konuşsunlar,
ben istiyorum, her yerde konuşsunlar.
BAŞKAN - Sayın
Kandoğan... Sayın Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkan, yaptığınız uygulamanın aynen devam etmesini istiyorum. Tarafgir
bir yönetim tarzı sergiliyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
bakınız, ben size maddeyle ilgili konuşma hakkı verdim.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Burası şov yapma yeri mi?!
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen...
Ben, size, maddeyle
ilgili söz hakkı verdim ve şu ana kadar konuyla ilgili olarak hiçbir şeyden
bahsetmediniz ve bahsettiğiniz şekilde, benim iki uygulamam da İçtüzüğe
uygundur; birinde takdir hakkımı kullandım, birinde kullanmadım ve Başkanvekili
olarak, Başkanın verdiği yetkiyle, Meclis Genel Kurulunu ben yönetiyorum.
Şu anda sözünüz
bitmiştir; lütfen, yerinize oturunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben de onu söylüyorum Sayın Başkan; yanlış uygulama yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Buyurun...
Doğru yapıyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Tarafsızlığınızı bozuyorsunuz Sayın Başkan. Eğer bundan sonraki
uygulamalarınız da aynı olacaksa, ben ayrılıyorum. Bütün konuşmacıların
süresinde konuşmalarını kesecekseniz, ben de ayrılacağım.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Tükeniyorsun!.. Sen bize lazımsın!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Şov
yapıyorsun!
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
ben size maddeyle ilgili söz verdim; siz, Başkanlık Divanı makamı dahil,
eleştirilerinize devam ettiniz, söz hakkınızı kullanmadınız.
Buyurun yerinize efendim,
lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkan, önce, Meclisin çalışma usulleri üzerinde mutabakat sağlamamız
lazım.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, Meclis Genel Kurulunu meşgul etmeyiniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Taraflı davranıyorsunuz. Burası milletin kürsüsü; tarafgir davranamazsınız.
BAŞKAN- Sayın Kandoğan,
buranın maliyetinin çok yüksek olduğunu, biraz önce, zatıâliniz belirttiniz.
Lütfen, yerinize oturunuz; maliyet yükselmesin!..
Buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)-
Evet, ben söyledim; ama, bu kürsüden bütün milletvekillerinin hür bir şekilde
konuşma hakkı vardır.
BAŞKAN- Buyurun Sayın
Kandoğan, lütfen... Buyurun efendim... Buyurunuz...
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce, geliş sıralarına göre
okutacağım ve sonra, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde geçen "bakanlıkça verilecek
izinle anonim şirket" ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve tarım satış
kooperatifleri" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.9.12.2004
|
Necati Uzdil |
Osman Özcan |
Ersoy Bulut |
|
Osmaniye |
Antalya |
Mersin |
|
Hasan Ören |
Halil Tiryaki |
Muharrem İnce |
|
Manisa |
Kırıkkale |
Yalova |
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, ikinci önergeyi okutuyorum. Bu önerge, en aykırı önergedir;
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 701
sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesinin ikinci paragrafından sonra
aşağıdaki cümlelerin eklenmesini dileriz.
"Ayrıca tarım kredi
kooperatifleri ve en az 500 ve daha fazla ortağı olan tarım alanındaki üretici
kooperatifleri de lisanslı depo işletmeleri kurabilir."
|
Mustafa Gazalcı |
Necati Uzdil |
Osman Özcan |
|
Denizli |
Osmaniye |
Antalya |
|
Nail Kamacı |
|
Ramazan Kerim Özkan |
|
Antalya |
|
Burdur |
BAŞKAN- Komisyon önergeye
katılıyor mu efendim?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)-
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN- Hükümet?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul)- Katılmıyoruz.
BAŞKAN- Önerge
sahiplerinden...
MUSTAFA GAZALCI
(Denizli)- Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN- Sayın Gazalcı,
buyurun.
Süreniz 5 dakika.
MUSTAFA GAZALCI
(Denizli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasası Tasarısının 4 üncü maddesine bir ek
yapılması için bir öneride bulunduk; ama, ne yazık ki, komisyon da, hükümet de
katılmadı. O da şu: Şimdi, bu lisanslı depoları anonim şirketler kurar ve bunu
da bakanlık takdir eder. 1 trilyon lira ödeme gücü olacak ve anonim şirket
sahipleri bu işi yapacak. Her ne kadar, Sayın Bakan, büyük tüketici
kooperatiflerinin bunu kurabileceğini söylemişse de geçmiş konuşmasında; biz,
gene, bu nitelikleri yerine getiren en az 500 ortaklı üretici kooperatifler de,
koşulları yerine getirmek kaydıyla lisanslı depoları kurabilsinler diyoruz.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Bakan, hiç gereği yokken, üstelik bu yasayı çıkarmak için, barış ortamını,
normal bir iklimi hazırlaması gerekirken, buraya geldi "siz istesiniz de
istemeseniz de, bunları özel teşebbüs kuracak" dedi. Hayır, biz, özel
teşebbüs kurmasın falan demediğimiz halde, devam etti "artık, tütün
yakılan dönem, tütünün çürüdüğü dönem, denize döküldüğü, ateşe atıldığı dönem
bitmiştir" dedi.
Değerli arkadaşlar, ben,
tütün eksperleri derneğine telefon ettim, 1993'ten bu yana bir gram tütün
yakılmamış Türkiye'de. Sayın Bakan özel girişimci olabilir, saygı duyarız;
geçmişte özel girişimin başkanlıklarını da yapmış olabilir, ona da saygı
duyarız; biz, bu ülkeye döviz getiren, insan çalıştıran, vergisini veren özel
girişimcilere saygı duyuyoruz; ama, Sayın Bakan artık devletin bakanı. Yalnız
özel kesimin bakanı değilsiniz siz Sayın Bakan ve sosyal devlet hâlâ Anayasanın
gereği.
Burada demagoji yaparak,
tütünler yakıldıydı, atıldıydı, denize döküldüydü... Bunlar, köy kahvesindeki
konuşmalar gibi. Biz biliyoruz ki, Türk tütüncülüğünü öldürmek için,
Türkiye'de, gerçekten, tütün yakıldı edebiyatı yapıldı yıllarca. Kaçakçılığı
önleme gerekçesiyle, Türkiye'de, yabancı sigara tekellerinin tütünlerinin damak
zevki alıştırıldı. Bunu, daha önce de söylemiştim.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bakın, bir Tütün Kurulu var; Tütün Kurulu, Tekelle davalık, mahkemelik.
Bir kurum düşünün ki, Türk tütününün dünyada satılması için, kendi ülkemizde
nitelikli olarak üretilmesi ve satılması için görevlidir, ama, o, bu görevi
yapmaz, yabancı tekelleri denetlemek için yapmaz. İki yıldır Türkiye sigara
kaçakçılarının cenneti olmuştur. Tekel, pazar kaybetmiştir; daha, üç beş yıl
önce pazarın yüzde 70'lerine sahipken, bu pay yüzde 50'lere düşmüştür. Sayın
Bakan, Şırnak'ta Tekel yüzde 90 pazar kaybetti. Neden, kaçakçılık,
kaçakçılık... Türkiye'de şimdi at oynatıyor yabancı sigara tekelleri ve Türk
tütünleri yalnız harmanlama için var.
Biz diyoruz ki -ben
konuyu dağıtmak istemiyorum- gerçekten, üreticilerin ürünü
değerlendirilecekse... Ben, bu yasadan şunu anlıyorum: Bu yasa, üreticinin
ürününü elden ucuz çıkarmaması için, daha nitelikli üretim yapması için,
Türkiye'de ve dünyada daha iyi pazarlaması için ve tüccarın fırsatçılığına,
yabancı tekellerin fırsatçılığına fırsat vermeden, zamanında ürününü satması
için...
Şimdi, burada, devlet
destek olmazsa, bir araya gelmiş kooperatifçilerin bu lisanslı depoları
kurabileceği söylenmezse, o zaman, siz, hiç üretimle ilgisi olmayan... Burada,
1 trilyondan bahsediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Başkan, çifte standart uygulamayın.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Şimdi, insaf edin! Zaten, bir anonim şirket kurmak için 5 kişi 1 milyar lira
verecek. Ayrıca, 1 trilyonluk... Bakın, okuyun, hem gerekçesini okuyun hem
maddeyi okuyun; 1 trilyon... Biz diyoruz ki, tamam, anonim şirketi olanlar
kursun; ama, bu ülkenin tarım satış kooperatiflerinin, tarım kredi
kooperatiflerinin hazır depoları var ve en az 500 ortaklı üretim
kooperatifleri, koşullarını yerine getirmek kaydıyla, bunu neden kurmuyor;
kuruluyorsa, buraya niye eklemiyoruz, yani, birçok şey yazıldığı halde, niye
yasaya yazmıyoruz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) -
Var, var, yasada var.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, burada, yasalar kopya edilerek "çağdaşlaşıyoruz, demokratikleşiyoruz,
en modern yasaları çıkarıyoruz" diyoruz, öbür taraftan da, tütünü, tütün
üreticisini, pamuk üreticisini ve birçok küçük üreticiyi eziyoruz.
Sayın Bakanın o sözleri
geri almasını diliyorum. O, devletin bakanıdır. Buradan bir itiraz gelmediği
halde, öyle "siz isteseniz de istemeseniz de bunu özel sektör
yapacak" demesini yadırgadık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
teşekkür ediniz.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Peki efendim.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakanım.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ya yanlış anlamayı
ya da yanlış suçlamayı düzletmek için huzurunuza geldim.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Ben, tutanaklara baktım...
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (Devamla) - Bakın, o günkü konuşmamda ben durup dururken o sözleri
sarf etmedim. Konuşmacı arkadaş "bu depoları kim kuracak" diye sordu.
İşte, zabıtlar burada; 40 ıncı sayfa, okuyorum: "Efendim, bu depoları kim
kuracak diye soruyorsunuz; devlet kurmayacak arkadaşlar..." Manisa
Milletvekili Hasan Ören arkadaşımız "işletmeci de kurmasın" diye
itiraz ediyor. Bunun üzerine söylediğim şu: "Tekrar söylüyorum; devlet
kurmayacak, özel sektör kuracak..." Bunun üzerine, Antalya Milletvekili
Nail Kamacı arkadaşımız da "niye istemeyelim" diye düzeltti.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Ben konuşmadım ki...
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (Devamla) - Şimdi, cevap veriyorum: Değerli arkadaşlar, biz buna
karşı değiliz; sözümde de duruyorum, kanun da öyle diyor. Tarım satış
kooperatifleri ve onu meydana getiren birlikler, kooperatifler, aslî
faaliyetleri dışındaki tüm pazarlama ve sanayi üretim faaliyetlerini anonim
şirketler kurmak suretiyle yapabilmektedirler; dolayısıyla, bu konuda hiçbir
engel yoktur. Engel olmayan bir konuda, bunu da kanuna ilave edelim demek,
kanun tekniğine aykırı. Yani, bu kooperatiflerin, anonim şirket kurarak
depoculuk yapmalarına engel hiçbir şey yoktur. Tekrar altını çizerek
söylüyorum: Bu kanun tasarısının öncelikli bir hedefi, tarım satış
kooperatiflerinin de lisanslı depoculuk yapmaları konusundaki mevzuatı
getirmektir. Bu maksatla Dünya Bankasından temin edilen 35 000 000 dolarlık bir
kredi, kooperatiflerin depoculuk yapabilecek şekilde hazırlanması için
kullanılacaktır. Bu proje için Bakanlığımızda bir proje grubu oluşturulmuştur;
proje grubu, çalışmalarına devam etmektedir; bu sebeple, önergeye katılmadık.
Şimdi, değerli arkadaşım
bana "Sayın Bakan devletin bakanıdır -tabiî, hasbelkader Bakanlık
yapıyorum, bunun bilinci içindeyim- sözünü geri alsın" diyor. Ben hangi
sözümü geri alayım?! Arkadaş yanlış anladığı sözü geri alırsa memnun olurum.
Saygılarımla. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Hayır, hayır... Tutanaklarda var; bakın, orada...
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde geçen "bakanlıkça verilecek
izinle anonim şirket" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve tarım satış
kooperatifleri" ibaresinin eklenmesini arz ederiz. 9.12.2004
Necati
Uzdil (Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) -
Aynı manada olduğu için katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Aynı gerekçeyle, aynı mahiyette olduğu için
katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri?..
HALUK KOÇ (Samsun) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Üretici kuruluşu
olan tarım satış kooperatifleri, ürünün pazarlama zincirini oluşturan lisanslı
depoculuğun şartlarını yerine getirmesi halinde yapmaya yetkili olabilmelidir.
BAŞKAN -Sayın
milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 4 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -Maddenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır; şimdi bu talebi yerine
getireceğim.
Önce, yoklama talebinde
bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup, bulunmadıklarını
tespit edeceğim; yeterli sayıda sayın üye salonda hazırsa, elektronik cihazla
yoklama yapacağım.
Yoklama talebinde bulunan
üyelerin isimlerini okutuyorum:
Haluk Koç?..Burada.
Sedat Pekel?..Burada.
Ufuk Özkan?..Burada.
Kemal Demirel?..Burada.
Nuri Çilingir?..
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkan, tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı tekabbül ediyorsunuz.
Atila Emek?..Burada.
Mevlüt Coşkuner?..Burada.
Necati Uzdil?..Burada.
Mustafa Özyurt?..Burada.
Ali Arslan?..Burada.
Yılmaz Kaya?..Burada.
Fahrettin Üstün?..Burada.
Ali Cumhur Yaka?..Burada.
Halil Tiryaki?..Burada.
Hasan Güyüldar?..Burada.
Yaşar Tüzün?..Burada.
Muhsin Koçyiğit?..Burada.
Hüseyin Özcan?..Burada.
Ümmet Kandoğan?..Burada.
Dursun Akdemir?..Burada.
Sayın milletvekilleri,
yeterli sayıda sayın üye salonda hazırdır.
Elektronik cihazla
yoklama yapacağım.
HALUK KOÇ (Samsun)-
Yoklama için 10 dakika süre verin!..
BAŞKAN - Yoklama için 3
dakikalık süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, 4 üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
Lisanslı depo teminatı
MADDE 5.- Bu Kanuna göre
lisanslı depo işletmek üzere lisans almak için müracaat edenler, depo
kapasitesinin ürün rayiç bedelinin %15'inden az olmamak üzere Bakanlıkça
belirlenen tutarda lisanslı depo teminatı vermek zorundadır. Toplam teminat
tutarı içerisinde gayrimenkul rehni oranı, yönetmelikle düzenlenir.
Bakanlık, lisanslı depo
teminat tutarlarını tamamlatmaya yetkilidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Antalya Milletvekili Sayın Nail
Kamacı; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NAİL
KAMACI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Grubum ve şahsım adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle birkaç şeyi belirtmek istiyorum. Bu kanun tasarısı, geçen hafta
perşembe günü yarım kalmıştı. O günkü konuşmalardan, konuşma metinlerinden,
gördüğüm eksikleri ve fazlalıkları burada konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kamacı,
bir saniyenizi rica edeyim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, lütfen, yerlerimize oturalım; salonda çok uğultu var, hatibin
konuşması anlaşılmıyor. Daha itinalı olalım.
Buyurun Sayın Kamacı.
NAİL KAMACI (Devamla) -
Son günlerde bir gelenek oluşmaya başladı; her kanun maddesi görüşülürken,
sayın bakanlar her tasarı maddesi üzerinde cevap vermeye başladılar. Bence,
benim bildiğim, bir madde görüşülür veyahut da tasarının tümü görüşülür, daha
sonra sayın bakan bunlara cevap verir; ama, ne hikmetse, onlar da, sanki,
hatiplere cevap verme yarışına girdiler. Özellikle Sayın Tarım ve Köyişleri
Bakanı ile Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı, son günlerde bunu geleneksel bir
hale getirmeye çalışıyorlar.
O gün, tasarının tümü
üzerinde konuşan AKP'li bir arkadaşımız vardı; gerçekten, onu dinleyince,
kendimi, bu ülkede değil de farklı bir ülkede gibi değerlendirmeye, gerçekten
sorunların çözüldüğü, işçinin, çiftçinin, sanayicinin, memurun sorunlarının
çözüldüğü, emeklilerin sorunlarının çözüldüğü bir ülkede zannetmeye
başlamıştım. 10 saniye sürdü bu; 10 saniye, başka bir ülkede yaşıyoruz diye
düşündüm; ama, ne gariptir ki, aynı hükümetin, aynı partinin bakanı da başka
bir yerde, başka bir açıklama yapıyordu; diyordu ki "gereksinimlerimizi
ithal ederek karşılamamız mümkün değil. Özellikle gıda güvenliği açısından bu
önemli bir durum.
Her sektörün sorunları
var; tarım sektörü de bunlardan biridir. Ben de kırsal kesimden geldim; mensubu
olduğum insanların sorunlarına çare arıyorum. Kırsalda 25 000 000 insanımız
yaşıyor. Üç yıldır da üreticilerimiz ürettiğinin karşılığını alamıyor, zarar
ediyor. 73 ilimizde afet oldu, bunlara destek olamadık. Örneğin, Malatya'da,
kayısı üretiminde yüzde 78 don oldu, 1 kuruş para ödeyemedik. Bir bütünlük ve
ahenk içerisinde bu sorunları çözmeye çalışacağız."
Bakın, aynı hükümetin
Tarım ve Köyişleri Bakanı, aynı partinin o günkü konuşmacısı; aralarında dağlar
kadar fark var; birisi konuşurken, farklı bir ülkede yaşıyoruz sanıyorum;
diğeri bu ülkede tarımı yönetiyor, daha gerçekçi görüyor.
Bir de -son günlerde
Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı da buna katıldı- geçmişte yapılan
sorumsuzlukların bizi bu noktaya getirdiğini ve bunların da iki yılda
çözülemeyeceğini söylediler. Hakları vardır; yalnız, geçmişte başka hükümetlerde
bakanlık, grup başkanvekilliği yapan arkadaşlarımızın bu konuda bir şey söyleme
hakkına sahip olmadığını, bütün milletimiz de biliyor, biz de biliyoruz.
Yine, sizin hükümetinizin
Acil Eylem Planına baktığımızda, tarımla ilgili konularda 20 tane yasa
teklifiniz var; bunları getirecekmişsiniz. Bunların 14 tanesini 3-6 ay ve 6-12
ay içerisinde çözecekmişsiniz, geri kalan 6 tanesi sürekliymiş.
Değerli arkadaşlar, yine
AKP'nin Acil Eylem Planına baktığımızda, bunların kaç tanesinin çözüldüğünü bu
Mecliste görme şansına sahipsiniz.
Doğaldır ki, icra edenler
eleştirilecekler, eleştiriye açık olacaklar. Herhangi bir hatip -muhalefet
partisinden bir milletvekili- eleştiri yapıyor ve sayın bakanlar, hemen
alınıyorlar "yahu, niye eleştiri yapıyorsunuz" diyorlar. Ne yapacağız
Sayın Bakan; eksikleriniz varsa sizi eleştirmeyecek miyiz?! Bu bizim görevimiz
değil mi? Biz de bunları yapmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, son
günlerde, Sayın Başbakan bürokrasiden şikâyet ediyor. Ben, size, bürokrasinin
çok hızlı çalıştığını gösteren bir belgeyi sunacağım ve daha sonra, yasa
tasarısı üzerinde konuşmaya başlayacağım.
Antalya'nın Kumluca
İlçesinde Sarnıç Tepesi var.
BURHAN KILIÇ (Antalya) -
Var, var...
NAİL KAMACI (Devamla) -
Sayın Kılıç, dinleyin.
BURHAN KILIÇ (Antalya) -
Elkoyduk, elkoyduk...
NAİL KAMACI (Devamla) -
El koydunuz, değil mi!
Bakın, 17 Ağustos 2004'te
başvuru yapılıyor, 19 Ağustosta Bölge Müdürlüğünden gönderiliyor, 20 Ağustosta
Kumluca'da kayda giriyor, 26 Ağustosta Kumluca Orman İşletmesi olumlu rapor
veriyor ve 2 Eylülde de Antalya Bölge Müdürlüğünden tahsis çıkıyor.
Antalya-Kumluca Sarnıç
Tepesi -sizin de belediyenizin olduğu bir yer- 2 450 dönümlük yer bir işletmeye
tahsis ediliyor. Nerede; hemen şehrin dibinde, ilçenin dibinde. Daha önce de,
bu beldede, Kumluca Belediyesi, buranın kent parkı yapılması için müracaat
ediyor ve on ay geçmesine rağmen, müracaattan herhangi bir sonuç alamıyor; ama,
işbitirici bürokratlar, kent parkı olması gereken bu yeri, onbeş gün içerisinde
bir işletmeye veriyorlar. Doğru mu?
BURHAN KILIÇ (Antalya) -
Doğru.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Doğru... Teşekkür ederim.
HASAN ANĞI (Konya) - İyi
de, kim yapmış?
NAİL KAMACI (Devamla) -
Geleceğiz.
Bu tasarıdaki en önemli
açıklıklardan bir tanesi, hasat döneminde tarım ürünlerinde arz yığılması
nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerini önlemesi ve piyasanın dengelenmesidir.
Değerli arkadaşlar, bu tasarının en can alıcı noktası budur. Tarım Ürünleri
Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısını görüşmekteyiz. Bu yasa tasarısının,
ülkemizdeki tarımsal üretimi, uluslararası standartlara kavuşturması gibi bir
derdi var; ancak, bir şeyin farkında olmak gerekir ki, ülkemizde tarım zor
durumdadır ve hızla gerilemektedir. Ülkemizde üretilen depolanacak tarım
ürünleri miktarı giderek azalmaktadır. Tarımsal üretim yapılan alanlar gittikçe
küçülmektedir. Neden; çünkü, üretim maliyetleri ortada; sadece kendisini değil,
bir ülkeyi besleyebilecek olan üretici, perişan halde, karın tokluğuna razı
biçimde kentlere göçmektedir. Ancak, tam bir ithal tarımsal ürün cennetine
dönüşen ülkemizde, tabiî ki, ithal edilen tarım ürünlerinin de depolanacağı bir
alan olması lazım; çünkü, Sayın Maliye Bakanımızın oğlu, 5 000 tona yakın mısır
ithal etti; bunları da depolamak için depo şart!
Yasa tasarısının genel
gerekçesindeki...
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Serbest...
NAİL KAMACI (Devamla) -
Serbest değil, gerçek bu. Eğer, değilse, Sayın Bakan burada söyler
"hayır" der. Sayın Bakan yerinde mi ki, bakıyorsunuz?!.. Burada
hazineden sorumlu Devlet Bakanı var.
Bunu düşünmek iyi bir
niyettir; yani, onca masrafın, emeğin sonunda, ürünü beş para etmeyen çiftçi,
bir dayanır, iki dayanır, sonra biter. 21 inci Yüzyılın başında, bu yüzyıl
içinde, sadece bilgi teknolojisi değil, gıdalar da stratejik bir öneme sahip
olacaktır. Çiftçisi çöken bir ülke kesinlikle ayakta kalamaz.
Gerçekçi olalım
arkadaşlar, bu yasa kime yarayacak? Bana sorarsanız, küçük üretici, yine
tüccara çalışacak daha önceden yaptığı gibi.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)-
Çıkarmayalım o zaman.
NAİL KAMACI (Devamla)-
Çıkarılacak; ama, çiftçiyi desteklemek şartıyla çıkarılacak. Çiftçiyi
destekleyeceksin. Küçük üreticinin, ürününü hasat sonrasında bekletmek gibi bir
imkân yoktur. Mazot borcu bir yandan -iyi dinle burayı- Bağ-Kur borcu bir
yandan, ilaç borcu bir yandan, aldığı kredinin borcu bir yandan, geçen dönemlerde
alıp da ödemediği ve dolayısıyla, yeniden yapılandırılan kredi borçlarının
taksitleri bir yandan, oğlan uşak evlenecektir, onun hesabı bir yandan... Yani,
çiftçi bunları ödeyemezken, bunca borcun harcın içinde bir de depo kirasını
ödeyecek öyle mi?! Nasıl kazanacak
bunu?! Yani, sonuçta çiftçi hızla satmaya çalışacak, tüccar da, çiftçiden
aldığı ürünü lisanslı depoda depolayarak kârını katlayacaktır. Çiftçi borç
batağına saplanmıştır.
AHMET RIZA ACAR (Aydın)-
Tüccar satın almayacak.
NAİL KAMACI (Devamla)-
Konuşmayı iyi biliyorsan, buraya çıkar konuşursun.
AHMET RIZA ACAR (Aydın)-
Konuşuruz... Konuşuruz...
NAİL KAMACI (Devamla)-
Arkadaşlar, yeniden yapılandırılan tarım kredi kooperatifi borçlarının yüzde
70'i hâlâ ödenmemiştir. Eğer ödenmiştir diyorsanız, söyleyin. Çıkarılan Bağ-Kur
prim aflarında da başarı düzeyi çok düşüktür. Eğer Bağ-Kur borçlarını ödüyor
çiftçi diyorsanız, buyurun söyleyin. Yani, bu haldeki çiftçi, depo kirasını ve
zaten para etmeyen ürününü altı ay sonra üç kuruş fazlaya satmanın hesabını
nasıl yapacaktır?!
Şimdi hükümet, her
fırsatta enflasyonun düştüğünü anlatmakta, bununla övünmektedir. Ben size
enflasyon rakamlarının neden düştüğünün aslını açıklayayım. En çok gıda
ürünleri ve özellikle sebze tüketiriz ve bu ürünlerin fiyatlarındaki hareket
enflasyon üzerinde ciddî boyutlarda belirleyici olur. Limon, geçen yıl bahçede
450 000 liraydı, bu yıl 150 000 lira; elma, bahçede 500 000 liraydı geçen
dönem, bu yıl 200 000 lira. Kış aylarındayız; seralarda normal mevsim kalitesinde
sebze üretilmekte ve bunun maliyeti de normal sebzeciliğin çok üstünde
olmaktadır ve şu an üretilen sebzelerin fiyatlarında düşme vardır. Tabiî, bu
esnada, olan çiftçiye olacaktır. Seralardaki don tehlikesi karşısında odunun
tonu 40 000 000'dan 80 000 000'a çıkmış; bu da, enflasyon canavarının üretici
karşısındaki yükselişini göstermektedir.
Neredeyse yüzde 100'e
varan tarımsal girdilerdeki artış da, üreticinin fazlasıyla canını yakmaktadır
değerli arkadaşlar.
Aynen, tüm dünyada olduğu
gibi, ülkemizde de zengin olan daha da zenginleşirken, emek veren, üreten
kesimler gün geçtikçe yoksullaşmaktadır. Çalışanlar kendi emekleriyle rezil
olmaktayken, işsizler, çaresizlikten, insanlıklarını, onurlarını kaybedecek
noktaya geliyorlar.
Geçtiğimiz günlerde de
açıklanan Meclis araştırması komisyonu raporu hayli çarpıcıydı; sokaklara düşen
ve tinerci, kapkaççı olan çocuklarımızın, gençlerimizin neden bu hale
geldikleri, neden bu halde oldukları, 14-15 yaşındaki gençlerin uyuşturucu
batağına, kapkaç çetelerinin pençesine düşüşü, kırsaldan kentlere yoğun göçle,
işsizlikle ve eğitimsizlikle açıklanmakta. Bunu ben açıklamıyorum, bunu Meclis
açıklıyor.
Başta Başbakan olmak
üzere, hükümetin tüm üyelerinin şu soruya cevap vermesi gerekir: Bu durumun
sosyal çözümü nedir? Bu durumun kökeninde, on yıllardır iktidarda olan liberal
sağ politikalar vardır. İktidarların, kırsal ekonomiyi, sanayie ucuz işgücü
sağlamak için alenen baltalaması vardır. Bu durum, aynı zamanda, işsizlerin
sayısını artırarak, kapkaç, uyuşturucu madde kullanımı gibi toplumsal boyutlara
ulaşan sorunlara neden olmuştur.
Bunca işsiz, geleceği
olmayan gencin hali ne olacaktır? Eğer, adamakıllı tarım politikaları
uygulansaydı, bu kadar kontroldışı bir durum olmayacaktı.
Sayın Bakan geçen gün
bunu açıkladı: "Biz, tütünü yakmayalım da 800 trilyon, 1 katrilyon para mı
verelim" dedi. Değerli arkadaşlar, bazı sosyal politikalar vardır ki,
verdiğiniz paranın karşılığını çok fazlasıyla alabilirsiniz. İşte, o anlamda,
kapkaççılık, uyuşturucu bağımlılığı ve tinercilik olmaz. Bu ülkede geçen
dönemlerde 50 milyar dolar para battı; 50 milyar doların 1 milyar dolarını
çiftçiye vermiş olsaydık bunların birçoğunu önlemiş olurduk.
Kırsal kesimden ülkemizin
sanayi kesimlerine gelip de, gecekonduya yerleşen insanların işsizliklerinin
arttığı gün gibi ortadadır; işsizlik oranı devamlı artmaktadır. Sanki,
çağırdığımız insanların veyahut da işsizliğe götürdüğümüz insanların sanayide
çalışacak sanayi kapasitesi var gibi Türkiye'de. Bu insanların, yerlerini
yurtlarını terk etmeye mecbur bırakılması ve her geçen gün daha fazla
çiftçinin, çiftini bozmaya mecbur kalması neden! Anadolu üzerinde günümüzden
sekiz bin yıl önce tarım devriminin gerçekleştiği coğrafya vardır. Bugün,
Anadoluda tarım bitme noktasına gelmiştir, hayvancılık perişandır değerli
arkadaşlar.
Bu anlamda, bence,
depoculuktan önce tarımın sorunlarının genelinin çözülmesi lazım ki,
depolayabileceğimiz bazı ürünler olsun diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kamacı.
Madde üzerinde soru
talebi vardır.
Sayın Özkan, buyurun.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla, bazı
sorularımı sormak istiyorum.
Madde, sistemin
güvenilirliğinin devamı ve mudiin oluşacak her türlü zarardan en az düzeyde
etkilenmesini öngören bir madde. Buna istinaden, 1 trilyon liradan az olmamak
üzere, depolama kapasitesini "Bakanlıkça belirlenen tutarda ödenmiş
sermayeye sahip olan depocunun teminatı" diye devam ediyor. Burada, bu
teminat nasıl tespit edilecek?
Ödenmiş sermayeden daha
çok mal alımı imkânı var mıdır?
Ayrıca, ürün rayiç
bedelinin yüzde 15'inden az olmamak üzere belirlenen teminat yeterli midir?
Depocu art niyetli olur
ise veya sektör sıkıntıyla karşılaşır ise, mudiin -yani, "mudi"
deyince, hem ürettiği ürünü depocuya teslim eden hem de ürün vesikasını,
kâğıdını elinde tutan insandan bahsediyorum- zararı nasıl karşılanacaktır?
Bu kanun tasarısı
hazırlanırken, bankalarla, finans sektörüyle teminat konusunda görüşme yapılmış
mıdır? Bankalar bu depoculara teminat mektubu verebilecek midir?
Son sorum: Teminat olarak
verilecek olan gayrimenkul rehni yeni problemleri ve sıkıntıları söz konusu
yapacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Not aldık; yazılı olarak cevap vereceğiz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Sigorta
MADDE 6.- Lisanslı depo
işleticileri, lisans koşulu olarak işletme tesisleri ve lisanslı depoculuk
faaliyeti kapsamında depoladığı ürünler için yönetmelikte belirlenen rizikolara
karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Depolanan ürün için düzenlenen sigorta
poliçesinde, poliçe lehdarı, hasarın meydana geldiği tarihteki mudidir.
Lisanslı bir depoda
sigorta kapsamına giren bir hasar meydana gelmesi durumunda, lisanslı depo
işleticisi bu durumu ve muhtemel zarar miktarını derhal Bakanlığa ve ilgili
sigorta şirketine bildirir. Zarar hesabında, ilgili ürünün hasar gördüğü
tarihte borsada oluşan ortalama fiyat; borsa ortalama fiyatı tespit
edilemiyorsa Bakanlıkça ilgili ürün için belirlenen yurt içi ve/veya yurt dışı
referans borsa veya borsalarda oluşan ortalama fiyat esas alınır.
Lisanslı depo işleticisi
hukuken geçerli bir mazereti olmadıkça hasarın tespitini takiben en geç beş iş
gününde istenen tüm belgeleri ilgili sigorta şirketine iletmek, sigorta şirketi
de belgelerin ulaşmasını takiben en geç on iş gününde mudiye ödemek zorundadır.
Bu Kanun kapsamında
öngörülen sigorta sözleşmelerinin feshedilmesi sonucunu doğuracak bir nedenin
ortaya çıkması durumunda, ilgili sigorta şirketi bunu derhal Bakanlığa ve
lisanslı depo işletmesine bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinin feshi,
ancak söz konusu bildirimin Bakanlığa ulaştığı tarihten itibaren otuz günlük
sürenin dolmasından sonra hüküm ifade eder.
Hazine Müsteşarlığı, bu
Kanun kapsamında sigorta yapacak sigorta şirketlerinde aranılacak nitelikleri
ve bu niteliklere uyan sigorta şirketlerini her yıl nisan ayında belirler ve
Bakanlığa bildirir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Hak Partisi Grubu ve şahsı adına, Muğla Milletvekili Fahrettin
Üstün.
Sayın Üstün, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FAHRETTİN
ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
geçen hafta bu kanun tasarısı burada görüşülürken, Aydın'ın Söke İlçesinde yapılan
çiftçi mitingiyle ilgili olarak 3 000-5 000 kişiden bahsedildi. Gazetenin
birisinde "30 000" diğerinde "20 000" deniliyor.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - 5
000...
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Orada yazılan pankartları söylemek istiyorum: "Türküm, doğruyum,
çiftçiyim, açım", "dün efendiydik, bugün köleyiz", "lütuf
değil, ürettiğimize prim istiyoruz."
3 000 diyen arkadaşımın,
şu resme bakmasını istiyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - 5
000... 5 000...
BAŞKAN -Sayın Üstün,
lütfen maddeyle ilgili konuşur musunuz.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bugün, belki de Parlamento tarihinde ilk kez
gerçekleşen bir olay oldu; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden, Şanlıurfa,
Hilvan, Nevşehir, Van, Diyarbakır, Kızıltepe, Ahlat, Kahta, Mardin, Nusaybin,
Besni, Adıyaman, Derik Ziraat Odası Başkanları, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu
ziyaret etti; daha sonra da, yanılmıyorsam, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
ziyarette bulundular. Hepsi kan ağlıyor. Eğer, onların kan ağlamadığını iddia
eden birisi varsa bugünkü konuşmadan sonra -Sayın Grup Başkanvekiliniz burada-
çıkıp, söylesin.
Diyarbakır'da ilk pamuk
ekimi yapılan Bismil'de, 650 000 liradan pamuk satışları başlamış; bugün 400
000 liraya satılıyor. GAP; 150 000 hektarlık Harran Ovasının, yanlış sulama
yüzünden, 20 000 hektarlık bölümünü, bugün, yitirmeyle karşı karşıyayız.
Tarımda nereye dokunsanız bin ah işitirsiniz. Milas'ın Damlıboğaz Köyünden
Mustafa Kırlı, borçlarını ödeyemedi ve kalp krizinden vefat etti.
Değerli arkadaşlarım,
yine, bugünkü ziraat odası başkanlarının ziyaretlerinden, sizlere, elektrik faturalarından
miktarları okumak istiyorum:
Adıyaman'da 88 513 000 000; 130
113 000 000; 32 700 000 000; bu liste uzayıp gidiyor.
Türkiye'de üretim
yapabilmek için, girdilere de bir bakmak gerekiyor. Kasım 2002 ile 2004
arasında, sulama ücretindeki artış, hububatta yüzde 99 -yani, sizin iktidara
geldiğiniz dönem içerisindeki rakamlar bunlar- şekerpancarında yüzde 104,
çeltikte yüzde 103, pamukta yüzde 104, sebze bahçelerinde yüzde 103'tür.
Traktör, 2002 ile 2004 arasında yüzde 50,86 oranında artmış, gübre amonyum sülfat yüzde 61 artmış, gübre
amonyum nitrat yüzde 100 artmış, üre gübresi yüzde 103 artmış, DAP yüzde 40
artmış, kompoze yüzde 54 artmış. Bakıyorsunuz üreticilerin ürettiklerine, her
geçen yıl düşmekte; yani, üretimde girdiler daima artmakta, üreticinin ürettiği
de daima düşmekte; işte sizin enflasyon hesabınız bu.
Yine, üretime, yıllar
itibariyle bakmak gerekiyor. Değerli arkadaşlarım, 2001 yılında 457 000 ton
pamuk ithal etmişiz; bu da, dolar olarak 499 000 000 dolar; yani, 500 000 000
dolar; bu, 2003'te 571 000 tona çıkmış; ödediğimiz para 674 000 000 dolar.
Geçenlerde, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan bir arkadaşım burada rakamları söyleyince,
ben de başka bir ülkede yaşadığımı düşündüm.
Şimdi, Türkiye'de, en son
pamuk üretimi 988 000 ton -konuşmayı tutanaklarından okuyorum- üretim artmış, 2
200 000 ton civarında pamuk üretiyormuşuz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Lifli pamuk ile kütlü pamuğu karıştırıyorsunuz.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Yine, nohut üretimi... Nohut üretimi; tutulmuş; 250 000 ton nohut ürettiğimiz
söyleniyor, bu rakam da yanlış, bu rakam 650 000 ton.
Şimdi, üretimin arttığını
söyleyen sizler... Rakamları söylüyorum: 1995 yılında tütün üretimi 204 000
ton, 2002 yılında 150 000 ton; şekerpancarı, 1995'te 11 000 000 ton, giderek
düşmüş; buğday aynı rakamlarda, aynı civarlarda; arpa üretimi 8 300 000 ton, 10
000 000 denilmişti; ayçiçeği üretimi 1995'te 900 000 ton, şimdi 850 000 tona
düşmüş.
1980'lerden sonra ortaya
çıkan küreselleşme sürecinde herhalde en fazla darbe almış sektör tarım
sektörüdür. 1980'lerin ortalarında tarımsal alanda hizmet veren KİT'lerin
satılmasıyla başlayan süreç, tüm tarımsal desteklerin ortadan kaldırılmasıyla
devam etmiştir. Ancak, tarım alanında en yıkıcı politikaları AKP İktidarının
hayata geçirdiğini görüyoruz. Türkiye öyle bir siyasî anlayışla idare
edilmektedir ki, bu anlayış, attığı adımların hiçbirinin sosyal boyutlarını
irdelememektedir. 2003 yılında tarım sektörü yüzde 2,5 oranında küçülmüş, 2004
yılında da bu küçülme devam etmiş ve bu yılın ilk çeyreğinde tarım sektörü
yüzde 7,5 oranında küçülmüştür. 1997-2004 yılları arasında üretimde kullanılan
girdilerin fiyatları ortalama 16 kat artarken, buğdayın fiyatı 11 kat
artmıştır. Bunun sonucu olarak, dönem başında 1 litre mazotu 3 kilogramdan daha
az buğdayla alabilen üretici, günümüzde 4 kilogramdan daha fazla buğdayla ancak
alabilir duruma gelmiştir. AKP İktidarının tarım kesimine yönelik söylemleri
lafta kalmıştır. "Yeşilmazot" dediniz, doğrudan gelir desteğinin
kesintilerini keserek çiftçilerin gözünü boyadınız. "Çiftçi kredi
borçlarını yeniden yapılandırıyoruz" dediniz, çiftçilere yüzde 132 gecikme
faizi uyguladınız. 2004 yılında doğal afetlerden dolayı her şeyini yitirmiş,
yüzde 40'ın üzerinde zarara uğramış çiftçilerimize, 2 katrilyonun üzerinde
zarar gören çiftçilere ancak ve ancak 52,5 trilyon ödemede bulunuldu.
1980'lerden sonra
bilinçli olarak geri bırakılan hayvancılık sektörünün durumu içler acısıdır.
Anadolu'yu dolaşanlar bilir; her taraf, metruk, yıkıntı haline gelmiş besi
çiftlikleriyle doldu. Besiciler bu haldeyken, Sayın Başbakan, 29 Kasım 2004
tarihinde düzenlenen Tarım Şûrasında, besicilere, kilogram başına 1 000 000
Türk Lirası et teşvik primi verdiğini söyledi; oysa, et teşvik primi 30 Eylül
2004 tarihinden itibaren kiloda 500 000 liraya düşürüldü. İşte, böyle bir başbakan
portresi...
Değerli arkadaşlarım,
soru önergeme Tarım ve Köyişleri Bakanlığından aldığım cevap: Her şeyini
yitiren çiftçiye ne yapılmış; yüzde 40'ın üzerinde hasarı olan çiftçilere
yapılan ödeme 2001 yılında başlanmış ve sonuçta şunu diyor: İki üç yıl geriden
ödenmeye çalışılmaktadır. Şu anda, çiftçiye 132 trilyon borç var. Siz, her
şeyini yitiren çiftçiye bu gözle bakarsanız, tarımın ne durumda olduğunu,
nereye kadar gidebileceğini görmüş oluruz.
Bir de depolara bakmak
lazım. Zaman zaman Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi ve şahsımız,
Anadolu'nun çeşitli yerlerinden, sıkıntılarla ilgili mektuplar alıyoruz.
Bunlardan birisi, Amasya Kızseki Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi.
"Kooperatifimiz,
Yeşilırmak Vadisi Amasya-Erzurum yolu üzerinde faaliyet gösteren, 2 400
metrekarelik oturma alanı, 18 meyve soğutma odası ve kiraz önsoğutma
ünitesiyle, 3 000 ton/yıl kapasiteli bir soğukhava deposuna sahiptir. Faaliyete
geçtiği 2001 yılı -bölümler olarak okuyorum- haziran ayından itibaren, ilimiz
ve çevre illerde (Tokat) en çok üretilen kiraz, domates, elma, şeftali ve
benzeri ürünlerin iç ve dışpazara işlenmiş olarak sunulmasında kooperatifimiz
öncülük etmektedir; ancak, bizler, bu soğukhava deposunu Orman ve Çevre
Bakanlığı Orköy Genel Müdürlüğünce sağlanan kredi yardımıyla yaptık. 2000 yılı
proje tespitlerine göre 750 milyara mal olacak depomuz, 2001 yılında yaşanan
kriz nedeniyle 1 trilyon 130 milyara mal olmuştur. Bunun 63-65 milyar Türk
Lirası, borçlanma senedi, tapu masrafı ve diğer işlemlerde kullanılmış, 180-200
milyar TL'si ise peşin KDV olarak alınmıştır.
6.5.2004 tarihinde çıkan
ve Resmî Gazetede yayımlanan orman köylülerinin kalkınma hizmetlerine ilişkin
esas ve usuller ve Türkiye genelinde, bizim gibi, 2001 yılında yaşanan kriz
nedeniyle sıkıntıda bulunan 31 kooperatife faizlerde bir iyileştirme sağlanmış
ise de, bu durum, kooperatifimizin aldığı borcun geri dönüşümde yıla tekabül
eden 288 milyarlık ilk taksit, 138 milyarlık ikinci taksit, 168 milyarlık
üçüncü taksit, 218 milyarlık dördüncü taksit, 275 milyarlık beşinci taksit, 327
milyarlık altıncı taksit, 363 milyarlık yedinci taksit olmak üzere, 1 trilyon
400 milyar ödeyebilmemiz mümkün değildir. Çünkü kooperatifimize ait soğukhava
depomuzun en çok çalıştığı elma sezonunda -sekiz dokuz ay o da- yüzde 40, yüzde
60 kapasiteyle çalışmakta ve bu durumda elde ettiği net geliri 40 - 50 milyar
civarındadır."
Sayın Bakana bunu burada
bırakıyorum; zannederim ilgilenirler.
Böyle bir üretimsizlikle
karşı karşıyayız. Kooperatif, soğukhava deposunun borcunu ödeyemiyor, 1 trilyon
küsur; yıllık geliri de 40 - 60 milyar arasında değişiyor.
Değerli arkadaşlarım,
nereye bakarsınız tarımda, bir ah. Arıcılar perişan. Gelen mektuplar...
Sevklerde sorunlar yaşıyorlar. Polenizasyonda ürün artıran arıcılık, TİGEM'e
gittiği zaman arıcılardan peşin para alınıyor. Dün Dalaman'dan üreticiler
aradılar; geçen yıl 700 000- 750 000 liraya sattıkları limon bugün 50 000 lira.
Yine, Diyarbakır'ın
Bismil İlçesinden... Kışın gidilmiş, masa üzerinde tespitler yapılmış; köylü,
doğrudan gelir desteğini alamıyor.
Sayın Sanayi Bakanı,
geçen gün burada talihsiz bir beyanda bulundu "tütünü yakıyoruz"
dedi. Sanayi Bakanımız geçen hafta dedi ki: "Tütünü yakacaksınız."
Peki Sayın Bakanım, Türkiye'de tütün ektirmeyip Yunanistan'dan tütün alırken,
siz, Yunan çiftçisinden mi oy aldınız?!. Değerli arkadaşlar, Yunanistan'dan
tütün alıyoruz, pamuk alıyoruz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Neler söylüyorsunuz Fahrettin Bey!
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Borçlanma, borçlanma diyorsunuz; 1950'den sonra, Cumhuriyet Halk Partisinin
borçlanmada ne kadar imzası varsa, biz onun hesabını vermeye çalışırız. Yalnız,
1950'den sonra Türkiye'de iktidara gelenler, Türkiye'yi borç batağına
sürükleyenler, geçmişlerinin hesabını versin. Tabela değiştir, isim değiştir,
iktidar ol ve ülkeyi uçuruma götür!.. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Bakın, devletleştirmeyi
suçlayanlar... Bakın, Et ve Balık Kurumu nasıl peşkeş çekilmiş; Ankara
Kombinası 1995'te satışa çıkarılıyor. Kombinanın en cazip yanı, 100 dönümlük
arsası. Ankaralı bir grup işadamı, kooperatif kurup kombinayı işleteceğiz bu
işin esnafıyız diye ortaya çıkıyor. Özelleştirme İdaresi de, Et ve Balık Kurumu
kombinası ile 100 dönümlük arsasını, Gimat adlı bu kooperatife 22 300 000
dolara satıyor. Satış gerçekleşir gerçekleşmez kooperatifi dağıtan işadamları
anonim şirket kuruyorlar. Kombinanın arsasının 50 dönümü, yıllığı 10 500 000
dolardan 12 yıllığına Migros'a kiralanıyor. Migros bu arsaya Ankara'nın ve
Balkanların en büyük alışveriş merkezini yaparak, alışveriş merkezindeki 100
dükkândan 70'ini Et ve Balık Kurumunun kombinasını işleteceklerini söyleyen
işadamlarına veriyor. İşadamları da bu dükkânları yıllığı 15 000 000 dolardan
kiralıyorlar. Evet, özelleştirme söylemi... Sizin son yaptığınız... Daha çok
aslında da, sizin son yaptığınızı da söylüyorum.
SEKA Balıkesir Kâğıt
Fabrikası. Şirket satılmadan önce 1 800 000 dolarlık yatırım yapıldı, 51 200
000 dolar değerindeki şirket 1 100 000 dolara Albayraklar Anonim Şirketine satıldı.
Sizin yaptığınız da bu!
Devletin ağırlığını
ekonomide istemeyenlerin, size onu önerenlerin yaptıklarına bakınız:
Almanya, Fransa ve İsveç'te devletin
ekonomideki payı yüzde 53,
Avusturya ve İsviçre'de yüzde 49, Belçika'da yüzde 48, Norveç ve
Hollanda'da yüzde 47, Japonya ve Kanada'da yüzde 41, İspanya'da yüzde 40,
İtalya'da yüzde 31. Türkiye'dekini biliyor musunuz; yüzde 23,9.
Değerli arkadaşlarım,
tarım ürünleri fiyatlarındaki gerilemeler sizin iktidarınız zamanında had
safhaya ulaşmıştır. 2003 ilâ 2004 yıllarında buğday fiyatları geriledi, çavdar
fiyatları geriledi, pamuk fiyatları geriledi, ayçiçeği fiyatları geriledi.
Yani, sizin döneminiz olan 2003 ilâ 2004 yıllarını karşılaştırırsak, zeytinyağı
geriledi, çekirdeksiz üzüm geriledi; çekirdeksiz üzümde hem de yüzde 30
geriledi. Aslında, üreticinin girdi fiyatlarının arttığı, mazot fiyatlarının
arttığı, elektrik fiyatlarının arttığı bir dönemde, bütün bu maliyetler
artarken, elde ettiği ürün fiyatlarının azaldığı görülüyor. Nasıl çiftçilik
yapacak? Çiftçilik yapamayan kesimlerin, kentlerin üzerine yeni göç dalgaları
olarak gelmesine karşı ne gibi çözümleriniz var?! Yani, bunlar eğer...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Üstün,
başka konulara girdiğinize göre, galiba madde üzerindeki konuşmalarınız
tamamlandı. Bu vereceğim eksüre içerisinde lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Türkiye'nin, tarımda, artık, ithalatçı olduğu bir gerçektir. Türkiye, ilk
kez, sizin devri iktidarınızda, 2003, 2004 yıllarında, kuşkusuz daha önceki
dönemlerin de bir sonucu olarak -bu durumu siz yaratmadınız; ama, siz
izliyorsunuz değerli arkadaşlarım- ihraç ettiğinden daha fazla tarımsal ürün
ithal eder bir ülke haline gelmiştir ve Türkiye, tarım ürünleri ithalatçısı
olmuştur. Bu, mutlaka değiştirilmesi gereken bir yöneliştir. Bu eğilimi mutlaka
tersine çevirmek zorundayız ki, biz, tekrar bir tarım ülkesi olalım ve tekrar,
kendi kendini doyurabilen ülkelerden birisi olalım.
Diğer maddelerde
görüşlerimi dile getirmeye devam edeceğim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanıma da,
müsamahasından dolayı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Üstün.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
Lisanslı depo işleticisi
olması yasaklananlar
MADDE 7.- Affa uğramış
olsalar dahi, ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut zimmet, irtikâp,
ihtilas, rüşvet, hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma,
hileli iflas, kaçakçılık gibi yüz kızartıcı suçlar ile resmî ihale ve alım
satımlara fesat karıştırma suçlarından dolayı hüküm giyenler ve bu Kanuna
aykırı davranışlardan dolayı ağır hapis veya hapis cezası alanlar lisanslı depo
işletemezler, bunlara ortak olamazlar, yönetici ve denetçi görevlerinde
bulunamazlar.
Yukarıdaki fıkra
kapsamında hüküm giymemekle birlikte kendi isteği ve iradesi dışında depoculuk
lisansı iptal edilenler de üç yıl süreyle lisanslı depo işletemezler, bunlara
ortak olamazlar, yönetici ve denetçi görevlerinde bulunamazlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN
ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer
üyeleri; görüşülmekte olan 701 sıra sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, bu
maddede, lisanslı depo işleticisi olmanın yasakları getirilmiş. Bunlar -çok beylik,
klasik bir tanımla- birçok yerde vardır: Affa uğramış olsalar dahi, ağır hapis
veya beş yıldan fazla hapis yahut zimmet, irtikap, ihtilas vesaire gibi şeyler;
bunlar doğru şeyler. Bunlar güzel, depoculuk güzel değerli arkadaşlarım, böyle
bir yasanın olması da gerekir; bunda da bir itirazımız yok da, doğrusu, işe
nereden başladığımız konusunda benim
kaygılarım var. Ziraî üretimle ilgili kaygılarım var, tarımsal üretimle ilgili
kaygılarım var. Bu kaygılarım olmasa, depoyu yapalım; yani, hani işi bitti de
bir deposu mu kaldı! Depoya ne koyacağız noktasındayız. Türkiye'de tarımın
içerisinde bulunduğu durumu değerlendirirsek, depoculukla ilgili yasa, doğru,
gereken bir yasa; ama, depoya mal koyabilecek yetişticiyi ne durumda
bırakmışız, depoya neyi koyacağız ona bir bakalım isterseniz, izninizle.
Değerli arkadaşlarım, ben
Niğde milletvekiliyim. Tabiî, benim yöremde, Niğde'de ve Nevşehir'de, birinci
ürün, patatestir. Patates, çok da stratejik bir üründür; öyle tebessüm
edilecek, hafife alınacak bir ürün de değildir.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, Niğde çiftçisinin devlete borç takma gibi bir alışkanlığı yok; mümkün
olduğu kadar, ilkönce devletin borcunu yatırmaya çalışır; ama, bir süredir
çiftçimizin işi ters gitmeye başladı. Lütfen, siz de, artık, bunların bütün
sorumlusu biz miyiz demekten vazgeçin, iktidarınızın ikinci yılını doldurdunuz,
bunlara çözüm getirmemenin de sorumluluğa iştirak etmek olduğunu idrak edin.
Şimdi, bizim çiftçimizin,
Niğde çiftçisinin, TEDAŞ'a, 26 trilyon lira, gecikme zammıyla 37 trilyon lira
elektrik borcu var. Bu, elektrik borcu değerli arkadaşlarım; yani, tarımsal
sulamada kullanılan elektriğin borcu; yanlış anlamayın, evlerde yanan
lambaların borcu değil.
Nevşehir'de durum daha
vahim. Bugün, Nevşehir Ziraat Odası Başkanı Sayın Recep Tunç'un da belirttiği
gibi, Nevşehir'de, faiziyle birlikte elektrik borcu 114,4 trilyon lira. Bunun
51 trilyon lirası gecikme zammı.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, yöremizde patates siğili denilen bir hastalık belirdi, özellikle
Nevşehir'de, bizim de bir köyümüzde var. Bu nedenle, toprağı, fungustan,
mantardan kurtarmak için karantina uygulaması yapıldı. Yani, bundan sonra
çiftçi -bir bölümü- patates de ekmeyecek. Bu borcu nasıl ödetmeyi
düşünüyorsunuz; nasıl ödeyeceğini düşünüyorsunuz? Niğde'den, Gölcük'ten,
Konaklı'dan, Edikli'den, Alay'dan, Hasaköy'den, Bağlama'dan, Ağacaşar'dan
üreticiler "elektrik borcunu ödeyemeyeceğiz, ne olacak" diye, yoğun
bir şekilde arıyorlar. Dün, Ağacaşar Köyünün -patates ekimi yasaklanan bir
köyümüz- Muhtarı beni aradı, Sayın Tarım Bakanından randevu istediklerini
söylediler. Ben, Sayın Tarım Bakanına da ilettim isteklerini; artık, ne zaman
uygun görecekler, onu bekliyorum.
Alarm veriyor arkadaşlar,
Anadolu alarm veriyor. Tüccarınız batarsa tüccar bulursunuz, sanayiciniz
batarsa başka bir sanayici bulursunuz, çiftçiniz batarsa çiftçi bulamazsınız.
Depoya neyi koyacaksınız?! Elektrik parasını ödeyemiyor. Bakın, Nevşehir
çiftçisinin 114 trilyon, Niğde çiftçisinin 37 trilyon, sadece tarımsal
sulamadan dolayı elektrik borcu var.
Şimdi "canım sende,
ödesin adamlar, ne yapalım" diyebilirsiniz. Değerli arkadaşlarım, patates
100 000 liranın altında. Üretim girdileri arttı, fiyat üç yıldır çakılı, hatta
geriledi. Patates konusunun görüşülmesi sırasında da ayrıntılı olarak sizlere
arz ettim, tekrardan kaçınmak istiyorum. Hatta geriledi fiyat, çakılı. "Ne
yapalım; patates ekmesin..." Peki, ekmesin. Buğday eksin... Buğday
ektiğinde ne olacak değerli arkadaşlarım; buğday geçen yıl 320 000 liraydı, bu yıl
280 000 lira oldu. Gübre fiyatı arttı, elektrik fiyatı arttı, sulama maliyeti
arttı, ilaç fiyatı arttı.
MEHMET SARI (Osmaniye) -
Elektriğe zam gelmedi.
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
Efendim, elektrik fiyatının arttığını ben söyleyeyim. Geçen yıl 95 000 lira
olan elektrik bugün 152 500 lira. Bir öğreniverin, artmadı zannediyorsunuz, bir
öğreniverin. İktidar Partisi milletvekilisiniz; şuradan TEDAŞ'a, lütfen, bir
telefon açıverin; elektrik fiyatının artıp artmadığını öğrenirsiniz. 95 000
liraydı geçen yıl. Şimdi, 152 500 lira... Bilerek konuşuyorum. (AK Parti
sıralarından "tarımsal sulama" sesleri) Evet efendim... Evet efendim...
Aynen öyle, tarımsal sulamada... Açın da soruverin... Açın da soruverin... Ben,
faturalarını getireyim size.
MEHMET SARI (Osmaniye) -
Elektriğe zam gelmedi; Türkiye'de bilmeyen yok.
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
Siz bilmiyorsunuz, herkes biliyor.
Değerli arkadaşlarım,
peki, buğday da ekmesinler. Ne ekecekler? Pancar zaten kotaya tabi. Zaten,
kotaya tabi pancarı ektirmiyorsunuz. Sayın Maliye Bakanımızın mahdumları pirinç
ithal edebilsin diye... Çiftçiye pancar, aşağı yukarı, yasak oldu. Ee, canım,
burası İç Anadolu; ne ekecek? Narenciye mi dikecek? Narenciye dikenler ne
oluyor; Mersin'de mandalina 100 000 lira ile 50 000 lira arasında, dalında
kaldı. Toplayanın yevmiyesini kurtarmıyor. Mersin çiftçisinin aklı çıkıyor,
yağmur yağarsa kabarır mandalina diye. O daha perişan, o da hali refah
içerisinde değil.
Şimdi, oturmuşuz,
depoculuk kanununu görüşüyoruz. Arkadaşlar, depo şarttır, tarımsal depolar
gereklidir; gereksizdir demiyoruz; ama, içine ne koyacaksınız, hangi çiftçiye
ürettireceksiniz, onu bana bir söyleyin. Yani, işe tersinden başlamayalım....
Şimdi, efendim, elektriğe
bir değinelim. Dünyada elektriğin durumu nasıl, bir değiniverelim. Değerli
arkadaşlarım, bizde tarımsal sulamada kullanılan elektriğin kilovat/saati 10
sent, Amerika Birleşik Devletlerinde 4 sent. Bizim çiftçimiz eker 50-60 dekar,
Amerikan çiftçisi eker 20 000 dekar. Arkadaşlar, biz, 10 sent üzerinden
elektrik parası topluyoruz çiftçimizden, öbürü 4 sent üzerinden topluyor.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
- Çok kullanılmazsa pahalanır. Amerika'da çok kullanılıyor. Çok kullandıkça
ucuzlar.
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
Şimdi "rekabet et" diyoruz. Kağnı ile spor arabayı yarıştırmak gibi
bir şey. Nasıl rekabet edecek bu çiftçi?!
Bakın arkadaşlarım, daha
önce, bir Türk tarım politikası vardı. Bizim çiftçimizi girdilerde devletimiz
desteklerdi. Nerede desteklerdi; gübrede desteklerdi, ilaçta desteklerdi,
tohumda desteklerdi; çiftçi desteklenirdi. Şimdi, bunlar şöyle oldu: Aman
efendim, tarımsal sübvansiyon ekonomiye çok ağır yükler getiriyor; sakın,
zinhar, çiftçiyi desteklemeyin, vazgeçin bundan şeklinde bir akım başlatıldı.
Vahşi liberalizm dediğimiz akım çiftçiye saldırmaya başladı. Vahşi liberalizm
egemen olunca tarım politikaları değişmeye başladı. Başka nasıl destek
olunurdu; destekleme alımı yapılırdı. Kimi kamu kurumları vardı (TMO) Toprak
Mahsulleri Ofisi gibi; destekleme alımı yapardı. Bunlar terk edildi. Ne geldi
yerine; doğrudan gelir desteği. Doğrudan gelir desteğinde çiftçiye mi gidiyor
arkadaşlar doğrudan doğruya para; hayır. Bir yararı oldu mu; hayır. Tarımın
geldiği nokta ortada.
Şimdi, birtakım vahşi
liberalizm savunucuları, ideolojik babaları, birtakım argümanlar bulmuşlar,
saldırıyorlar; halka saldırıyorlar. Kime; çiftçiye saldırıyorlar. Kimi
kullanıyorlar; iktidarları kullanıyorlar, sağ iktidarları kullanıyorlar, sosyal
devleti yok ettiriyorlar; diyorlar ki: "Çiftçi pahalıya mal ediyor;
etmesin." Arkadaşlar, çiftçi üretmezse, çiftçi pahalı-ucuz, mal üretmezse
neyle doyuracaksınız bu ülkenin insanlarını?! Yani, tarım sektörü, gerçekten
-insaf edin- en reel sektördür ve gerçekten, en stratejik sektördür; bunu
görmezden gelerek hiçbir yere gidemeyiz. Hiç kimse de şöyle bir şeyi
düşünmesin: Avrupa Birliğine giriyoruz; Avrupa Birliğine girince, bir elimiz
yağda, bir elimiz balda olacak. Doğru değil arkadaşlar! Avrupa Birliğine
girdiğimizde tarım sektörü daha da büzüşecek, daha da daralacak, daha da ağır
sıkıntılar içerisine girecek. Bunu bilerek söylüyorum. Nereden bilerek
söylüyorum; bakın, Avrupa tarımsal garanti ve yönlendirme fonunun yıllık
bütçesi 44 300 000 000 euro; bu, Avrupa'da çiftçiyi desteklemek için verilen.
Türkiye'ye verilecek olanın hepsi 3 milyar euro değil.
Değerli arkadaşlarım,
burada açıktır; sizin çiftçiniz Avrupa çiftçisinin karşısında güçsüz duruma
düşecek; sizin çiftçiniz, bizim çiftçimiz, Türkiye'nin çiftçisi daha da
büzüşecek, daha da yoksullaşacak, çiftçiliği bırakmak noktasına gelecektir.
Buna dikkatinizi çekiyorum.
Tam bu noktada, talihsiz
bir kanun -tarım topraklarının satışıyla ilgili- var, şu anda yargıda tabiî.
Temenni ediyorum, neticelenir. Böyle olunca, insanın aklına şu geliyor:
"Bu kadar vahşi liberal saldırıların sonucu, çiftçi, buğday ekemez
durumda, pancar ekemez durumda, patates rezil, meyvecilik orta yerde, sebze
perişan; toprakları da satalım kurtulalım" demek mi gerekiyor arkadaşlar!
Sonuç ona doğru gidiyor. Bu insanları ne yapacaksınız? Bu depoya neyi
koyacaksınız, kime ürettireceksiniz? İşte, size, iki ilin ödenemeyen elektrik
borçlarını söyledim; tarımsal amaçlı elektrik borçları. Nevşehir'in 114,4
trilyon, Niğde'nin 37 trilyon. Üreticilerin gözü kulağı sizde, iktidarda;
buyurun ne yapacaksanız! Sayın Tarım Bakanı da huzurda -bir şans eseri- Sayın
Ticaret Bakanı da huzurda. Buyurun ne yapacaksanız! Depoya ne koyduracaksanız
bu çiftçiye koyduracaksınız. Hepsi bekliyor sizden, karar bekliyor.
Hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
teşekkür ediyorum.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
7 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Lisans, Lisans Bedelleri
ve Diğer Ücretler
Depoculuk lisansı
MADDE 8.- Lisanslı
depoculuk faaliyetinde bulunmak için Bakanlıktan depoculuk lisansı alınması
zorunludur. Bakanlıktan lisans alınmadan lisanslı depoculuk faaliyetinde
bulunulamaz, lisanslı depo veya lisanslı depo işletmesi izlenimini verecek
hiçbir isim, unvan, işaret ve benzerleri kullanılamaz.
Bir lisanslı depo
işletmesinde iki ya da daha fazla çeşit ürünün depolanması için bir lisans
düzenlenebilir. Lisansta hangi ürünlerin depolanabileceği ve bunların azamî
kapasiteleri gösterilir.
Bu lisans, Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edilir.
Depoculuk lisansı
devredilemez ve lisanslı depo işletmesinin tüm şubeleri aynı lisans kapsamında
çalışır.
Lisanslı depo işletmesi
aynı zamanda yetkili sınıflandırıcılık faaliyetinde de bulunmak isterse,
yetkili sınıflandırıcı lisansı depoculuk lisansından ayrı olarak düzenlenir.
Şirket unvanının ve
depolama kapasitesinin değiştiği hallerde lisans değişikliği yapılması
zorunludur.
Lisansın değiştirilmesi
ve yenilenmesi de lisans alınmasıyla aynı esas ve usule tâbidir.
Depo işleticisine,
faaliyet iznini gösterir lisans verilirken aranılacak belge ve bilgiler
yönetmelikte gösterilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Manisa Milletvekili Sayın Ufuk
Özkan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süremiz daraldı; sürenizi
en iyi şekilde kullanacağınızı ümit ve temenni ediyorum.
CHP GRUBU ADINA UFUK
ÖZKAN (Manisa) - Süreyi en uygun şekilde kullanacağım Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısının
8 inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Meclisi Partim ve şahsım adına sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, üreticilerimizin yararına olan tüm çalışmaların yanındayız; ancak,
tasarıyla ilgili endişelerimizi de dile getiriyor, katkı vermeye, sizlerin
dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Ülkemiz, son yıllarda uygulanan yanlış tarım
politikaları sonucunda, tarımsal ürünler açısından da kendi kendine yeten ülke
olma özelliğini yitirdi; hatta, kendi topraklarında yetişen buğday, mısır,
pamuk, pirinç gibi ürünlerin dışalımcısı haline geldi. Oysa, tarım, toplumun
yaşam güvencesidir.
Toplumumuzun yarıdan
çoğu, geçimini doğrudan ya da dolaylı olarak tarımdan sağlamaktadır. Tarım,
ekonomimiz için üretkenlik dinamiğini sürdüren reel sektörlerin başında
gelmektedir. Sanayimiz büyük ölçüde tarım ürünü hammaddeye bağlıdır. Tarıma
dayalı sanayiyle birlikte, ihracat gelirinin yarıdan çoğu tarımla
bağlantılıdır. Bugün bile gayri safî millî hâsılanın yüzde 15'i, hammadde
bazında, tarımsal üretimden sağlanmaktadır. Türkiye nüfusunun yüzde 35'i kırsal
alanda yaşıyor, istihdamın yüzde 34'ü tarım sektöründe; ama, tarım ürünlerinin
toplam ihracat içindeki payı yüzde 4 oranında.
İhracatın sanayi ürünleri
ağırlıklı olması mutlaka doğru bir gelişme; fakat, tarımda kendi kendine
yetebilen bir ülke iken, bugün tarım ürünleri ihracatından daha çok ithalat
yapar olduk ve Türkiye'de yaşamsal nitelikli bu fonksiyonları yerine getiren
başka bir sektör yok. Şu anda görüşmekte olduğumuz Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu Tasarısının, ülkemiz tarımına ve çiftçimize yararlar
sağlamasını temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu
Tasarısından amaçlanan, tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak; tarım
ürünlerinin depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak; ürün sahiplerinin
mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak; ürünlerin sınıf ve
derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak;
ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini
sağlayan ürün senedi çıkarmak; standardı belirlenmiş tarım ürünlerinin
ticaretini geliştirmek üzere tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin
kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Ülkemizde üreticilerimiz,
hasadın ardından, hem depolamadaki problemlerden dolayı hem de maddî
gereksinimlerinden dolayı ürününü kısa sürede elinden çıkarır. Her hasat
döneminde çok miktarda ürünün piyasaya sunulması fiyatların düşmesine neden
olur. Bu durum, çiftçimizin alınterinin karşılığını almasının en büyük
engellerinden bir tanesidir.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Biz düzeltiyoruz.
UFUK ÖZKAN (Devamla) -
İnşallah...
Son yıllardaki, IMF
politikalarının uygulanmasının bir sonucu olarak devlet çiftçiyi desteklemekten
uzak bir tavır alınca, üreticimiz de, doğal olarak, ürünlerini...
BAŞKAN - Sayın Özkan, bir
dakika.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, zaman daraldı, hatibin de konuşmasını daha rahat yapması için,
maddenin bitimine kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
UFUK ÖZKAN (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Son cümlemi önemli olduğu
için tekrarlamak istiyorum. Son yıllardaki IMF politikalarının uygulanmasının
bir sonucu olarak devlet çiftçiyi desteklemekten uzak bir tavır alınca,
üreticimiz de, doğal olarak, ürünlerini maliyetin altında satmak zorunda kaldı.
2002 yılında 1 250 000 liraya satılan kuruüzüm, şimdi 850 000 liraya
satılamıyor. Geçen süre içinde fiyatlar elbette yükselecek; ama, çiftçimizin
elinde, satıp, karnını doyurabileceği ürün maalesef kalmadı. Elinde ürünü
olanlar ise, ürününü depolayacak yeri olmadığından bir an önce elinden çıkarmak
zorunda kaldılar. Üreticimizin ne ürününü saklayacak bir yeri ne de bekleyecek
tahammülü ve zamanı var; maalesef yok.
Üzerinde konuştuğumuz
tasarı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, uzun süredir, Dünya Bankasıyla birlikte
yürüttüğü ürün borsalarının geliştirilmesi projesi kapsamında hazırlanmıştır.
Bu amaçla lisanslı depoculuk konusunda yapılan çalışmalar, borsacılık
sisteminin sorunlarıyla açıklanabilir.
Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu Tasarısıyla, tarım sektöründe ülkemizde hızla gelişen tarım
ürünleri borsacılığına ve tarım ürünleri ticaretine uzun vadede olumlu katkı
sağlanması beklenmektedir. Proje çerçevesinde seçilmiş borsalara yönelik
yatırım faaliyetlerinde bulunulmakta, makbuz senetlerine dayalı bir umumî
mağazacılık sisteminin kurulması için gerekli çalışmalar yapılmakta ve lisanslı
depoculuk ve makbuz senetleri sistemine ana hatlarıyla değinilmektedir. Ancak,
konuyla ilgili şu endişelerimi de dile getirmek istiyorum.
Türkiye'de lisanslı
depoculuk uygun bir zemine sahip midir; ülke çapında geçerli bir ürün
standardizasyon sistemimiz var mıdır; çeşit sayısı indirgenmiş ve mümkün
olduğunca homojenize edilmiş bir üretim yapımız mevcut mudur; lisans şartlarına
uygun, sağlıklı depolamaya uygun tesislere sahip miyiz; sahipsek, bunlar
yeterli midir; sağlam ve eksiksiz bir hukukî altyapı ve nitelikli bir
bilgiişlem altyapısı kurabildik mi; finans dünyasını sisteme katabilecek hangi
türden düzenlemelere ihtiyacımız vardır? İşte bu noktada, az önce değinmiş
olduğum, yerimden sormuş olduğum bir soru vardı; teminatlar konusu.
Değerli arkadaşlarım,
teminatlar konusu -Sayın Bakanımız yazılı cevap vereceklerini ifade etti, ama-
vatandaşlarımızın bilmesi açısından, bu ürünü depoya teslim eden ya da ürün
belgesini elinde bulunduran mudiler açısından son derece önemlidir. Teminat
konusu, ayakları yere basmayan, havada olan ve suiistimale açık bir konudur.
Ülke ekonomimiz stabil bir yapıya sahip midir? Tüm bunlar, yanıtlanması son
derece güç sorulardır. En önemli eksik, kamu stoku yapacak, piyasayı dengeleyecek
kurum nerededir?
Biz, tüm bu önkoşullarda
sorunlu bir yapıya sahibiz. Lisanslı depoculuk sisteminin altyapısını
oluşturmadan ve çiftçimizin bu alandaki uygulamalara dönük güvenini kazanmadan
başarılı olmamız söz konusu dahi olamaz.
Uygulama yönetmelikleri
çıkarılırken, tarımsal faaliyet ve çiftçi önplana çıkarılmalı ve çiftçinin
finansman sorunlarına ilişkin çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Hasadını
gerçekleştirip ürününü depoya kaldıran çiftçi, elindeki ürün senediyle, kısa
süreli krediler alabilmelidir. Ancak, çiftçiye tarımsal kredi sağlayan Ziraat
Bankasının kredi kapasitesinin düşmesi, 4 500 000 ton kapalı depolama
kapasitesine sahip Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasadan çekilmesi, kamu stokunun
azaltılması, bu yasanın getireceği yararlara gölge düşürmektedir. Toprak
Mahsulleri, kamu stoku yapacak, spekülatif hareketleri engelleyecek şekilde
desteklenmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde lisanslı depoculuk sisteminin başarı şansı nedir;
Türkiye'de, Amerikan sistemi model alınarak kurulmaya çalışılan lisanslı
depoculuk sistemi, gerek Türkiye'ye özgü koşullar gerekse Amerika Birleşik
Devletleri sisteminde lisanslı depoculuğun tarım politikası uygulama aracı olma
işlevinin görmezden gelinerek yapılmaya çalışılması nedeniyle, sorunlu bir yapı
doğurmaya adaydır.
ABD ve AB büyük oranda
kaynak aktarımıyla tarım sektörlerini desteklerken, bize "tarıma yatırım
yapmayın, bizden satın alın" dayatması yapılmaktadır. Ayrıca, ürün
senetleri için hukukî altyapı yeterli değildir. Ekonomik kriz sorununu halen
üzerinde hisseden ülkemizde, hisse senedi, döviz, altın ve tahviller en kârlı
yatırım aracı olarak özelliklerini sürdürmektedir. Depolara konulan ürünlere
ait senetlerin finans kurumları tarafından kabul görerek kredi sağlanması için
çalışmalar mutlaka yapılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada, önemli birkaç nokta var. Üretici, çiftçi, tasarıya
göre, neden en az 1 trilyon liralık yatırım yapmak durumunda?! 1 trilyon lira
özsermayesi olan kaç çiftçimiz var?! Öyle görünüyor ki, devletin desteği
olmaksızın, kanunun uygulanabilirlik şansı maalesef yok.
Lisanslı depoculuğun
özellikle hububat konusunda ülkemize yarar sağlayacağı söylenilmektedir.
Bilindiği gibi, Türkiye'de ürün hasadı süresi çok kısadır. Ürünün, hasat
edilmesinden çok kısa süre sonra pazara girdiği bilinen bir gerçektir. İşte bu
noktada, bazı spekülatörler, üreticinin elinden ucuza kapattıkları ürünü belli
bir süre sonra pahalıya piyasaya vermektedirler. Bunun önüne geçmek zorundayız.
Tasarıda, lisanslı
depoculuk hizmetlerine muhatap olacak tarımsal ürünler, depolamaya uygun
nitelikteki hububat, bakliyat, pamuk, tütün, fındık, yağlı tohumlar, bitkisel
yağlar gibi standardize edilebilen temel ve işlenmiş tarım ürünleri olarak
tanımlanmaktadır. Standardizasyon kriterleri neler olacaktır? Sayılan
ürünlerde, ülke çapında uygulanan ve herkes tarafından kabul gören bir
standardizasyon sisteminin bulunduğu söylenemez.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, bir ürün standardı çalışması yapmak
durumundayız. Türü 100'ün üzerinde olan kimi tarım ürünlerimiz var, buğday
çeşidimiz var. Sınıflandırmayı nasıl yapacaksınız? Toprak Mahsulleri Ofisi,
Türk Standartları Enstitüsü ve borsaların uyguladığı standartlar farklıdır. Bu
tasarıya göre, yetkili sınıflandırıcı hangisini ölçüt alacaktır?
Ülkemizde, IMF
politikalarına bağlı olarak, hükümetin, tarım piyasalarından tümüyle
çekilmesine yönelik bir program uygulanmaktadır. Hububat, bakliyat, şeker,
tütün, bitkisel yağlar, pamuk, fındık, yağlı tohumlar, lisanslı depoculuk faaliyet
alanı içerisindedir ve neredeyse, tümüyle kamusal müdahale alımları dışına
çıkarılmış veya çıkarılmaya çalışılmaktadır.
Tasarının amacında da
belirtildiği gibi, tasarı, uzun vadede tarım ürünleri ticaretini
kolaylaştırmak, sağlıklı depolanmasını ve muhafazasını sağlamak, ürün senedi
çıkararak ve piyasada yatırım aracı olarak kullanmak gibi konularda kolaylık
sağlayacaktır; ancak, tüm bunların olabilmesi için, devletin destekleyici
politikaları olmadan lisanslı depo faaliyetinin kârlı bir biçimde sürdürülmesi
mümkün gözükmemektedir.
Toprak Mahsulleri
Ofisinin işlevinin azaltılması, 4 500 000 ton kapasiteli kapalı depolarının
piyasaya aktarılmasının yasa tasarısıyla bir ilişkisi var mıdır? ABD örneğinde
ve tüm dünyada olduğu gibi, kamusal destekleme politikaları olmadan hububat
üretiminin sürdürülebilmesi ve makbuz senetleri sisteminin işletilebilmesi
olanaklı değildir. Büyük tarımsal firmaların kanun tasarısına ve bu konuya
yaklaşımı nasıl olacaktır?
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bu tasarının amacı, üreticiye düşük bedellerle
depolama olanağı sağlamak, senette kayıtlı ürün bedeli karşılığından kısa
vadeli kredi bulmak, bu süre içerisinde ürün senedini ciro ederek ürününü
pazarlayabilmesini sağlamaktır. Böylece, üretici, ürününü piyasanın en uygun
olduğu dönemde pazarlama yeteneği kazanacaktır.
Proje çerçevesinde,
seçilmiş borsalara yönelik yatırım faaliyetlerinde bulunulmakta, ayrıca makbuz
senetlerine dayalı bir umumî mağazacılık sisteminin kurulması için gerekli
çalışmalar yapılmaktadır.
Ürün borsalarının
geliştirilmesi amaçlanan bu projede, lisanslı depoculukla ilgili taslağın
üretilmesinin nedeni, Türkiye'deki borsacılık sisteminin verili durumuyla
açıklanabilir.
Ülkemizde, sayıları
100'ün üzerinde ürün borsası mevcuttur; ancak, teknik bilgi ve donanım
eksiklikleri, hukukî altyapı yetersizlikleri, standardizasyon tekliğinin
kurulamamış olması gibi sorunlarımız, genel ekonomik yapımızdan kaynaklanan
sorunlarla bir araya gelince, ülkemizdeki ürün borsalarının çoğu "tescil
ofisi" olarak çalışmaktadır; geriye kalanların çalışma düzeyini ise spot
piyasa işlemleriyle sınırlamaktadır. Ülkemizde, salon satışı yapılan borsa sayısının
10'un altında olması, bu gerçeğin altını çizmektedir.
Çağdaş anlamda
kurgulanmış bir borsa yapısı, vadeli işlemlerle taraflara kâğıt üzerinden işlem
yapma olanağı sağlayarak, fizikî imkânlarla sınırlı spot işlemlerinin hacminin
son derece yüksek düzeylere ulaşmasını sağlar.
İşte, lisanslı depoculuk
sisteminin araçları olan ürün senetleri, kâğıt üzerinde veya elektronik ortamda
tarım ürünü ticareti yapabilmenin önkoşuludur. Başka deyişle, sağlıklı işleyen
makbuz senetlerine dayalı bir lisanslı depoculuk sistemi kuramazsak, borsanın
geliştirilmesi söz konusu olmayacaktır.
Türkiye'de, tarımsal
üretim ve ticaret yapılarını, rekabeti artırmaya yönelik, tarım politikalarının
bir aracı olacak şekilde, üretici yararına kurgulanmış, üreticiye kısa süreli
kredi sağlayan, işleyicinin uygun ve zamanında hammadde sağlama riskini ortadan
kaldıran, kamunun müdahale ve depolama için gerekli finansman giderlerini
azaltan ve zamana yayan, Tarım Bakanlığının kontrolünde bir lisanslı depoculuk
yararlı ve gereklidir.
Buna karşılık, lisanslı
depoculuğun çalışabilmesi için gerekli olan ve yukarıda ifade ettiğim altyapı
eksikliklerinin var olduğu bir ortamda, tasarıya hâkim olan ve kamuyu tümüyle
tarımsal piyasalardan uzak tutmaya yönelik lisanslı depoculuk anlayışı,
sektörde emeğiyle yaşayanlara ve ülkeye yarar değil, zarar getirecektir.
Daha önce belirttiğim
gibi, hukukî altyapı sorunludur. Kapsama alınacak ürünler, depolama özellikleri
farklı olan ürünlerdir. Bu nedenle de, genel bir lisanslı depoculuk yasasıyla
tüm ürünlerin kapsanması olanak dışıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
UFUK ÖZKAN (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Gruplanabilen ürünlere
göre değişen yönetmeliklerin varlığı zorunludur. Bu kapsamda, karıştırılabilen
ürünler -örneğin, hububat- ayrı depolanması gereken ürünlerdir.
Sevgili arkadaşlarım,
sözümün sonunda -söyleyecek daha çok şey vardı ama- bir şeyi ifade etmek
istiyorum. Burada, lisanslı depoculuğu konuşuyoruz. Lisanslı depoculuğu
konuşurken, mutlaka, tarımla ilgili tepkilerimizi ve taleplerimizi de sizlere
iletmeye çalışıyoruz. Buna tepki koymanın anlamını çözebilmiş değilim. Ciddî
problemler, sıkıntılar var. Ülkemizde, tarımsal elektrikte geçen yıl 97 000
lira olan fiyat, bu sene 138 000 liradır. Manisa milletvekillerimize sadece bunun
hesabını soruyorum.
Hepinize sevgi, saygı
sunuyorum; iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygı değer milletvekili arkadaşlarım, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Aralık 2004 Perşembe günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.08