BIM 2 5 2004-12-30T09:00:00Z 2004-12-30T09:00:00Z 44 26924 153469 TBMM 1278 306 188470 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 67       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

29 uncu Birleşim

8 Aralık 2004 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Konya Milletvekili Mehmet Kılıç'ın, 731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın, pazarcı esnafın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

3. - Tokat Milletvekili Resul Tosun'un, İnsan Hakları Haftası münasebetiyle Irak'taki hak ihlallerine ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 29 milletvekilinin, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238)

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/453) (S. Sayısı: 587)

2. - Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/454) (S. Sayısı: 588)

3. - Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve Giresun Milletvekili Ali Temür'ün yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/455) (S. Sayısı: 589)

4. - Ağrı Milletvekili Naci Arslan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/456) (S. Sayısı: 590)

5. - Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/457) (S. Sayısı: 591)

6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2001 malî yılı kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/7) (S. Sayısı: 688)

7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2002 malî yılı kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/8) (S. Sayısı: 689)

8. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/917) (S. Sayısı: 700)

10. - Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/882) (S. Sayısı: 674)

V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin İli ve çevresindeki içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/3960)

2. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, yurt dışında yaşayan Türk çocuklarına verilen din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/3980)

3. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Devlet Memurları Görevde Yükselme Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin uygulamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4032)

4. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Lüleburgaz ve Çerkezköy için yapılan doğalgaz dağıtım lisansı ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/4034)

5. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Bornova Millî Eğitim Müdürlüğünün başlattığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4090)

6. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bir cami minaresine çarpan uçağa ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/4095)

7. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı kurumların başkanlarının aylık gelirlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4152)

8. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı kurumların başkan ve genel müdürlerinin aylık gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4159)

9. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı müsteşar ve genel müdürlerin aylık gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/4176)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Ankara Milletvekili Remziye Öztoprak,

İzmir Milletvekili Canan Arıtman,

Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 70 inci;

Kilis Milletvekili Veli Kaya, Kilis İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü;

Yıldönümlerine ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in (3/406) (S. Sayısı: 576),

Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in (3/410, 3/421) (S. Sayıları: 577, 585),

Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan'ın (3/420) (S. Sayısı: 578),

İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın (3/452) (S. Sayısı: 586),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon raporları okundu; 10 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde raporların kesinleşeceği açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının:

Ekim, Kasım, Aralık 2003 (5/9) (S. Sayısı: 690),

Ocak, Şubat, Mart 2004 (5/10) (S. Sayısı: 691),

Nisan, Mayıs, Haziran 2004 (5/11) (S. Sayısı: 692),

Temmuz, Ağustos, Eylül 2004 (5/12) (S. Sayısı: 693),

Ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporları okundu.

Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt ve 26 milletvekilinin, Uluabat Gölü çevresine kurulacak organize sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların (10/236),

Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 milletvekilinin, Ziraat Bankasının çöken bilgi işlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve iddiaların (10/237),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Jeotermal Kaynaklar ve Mineralli Sular (2/76),

Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Muhtar ve İl Genel Meclisi Üyelerinin Sosyal Güvenlikleri Hakkında (2/141),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.

Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi,

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan 669 sıra sayılı 9.7.2004 tarihli 5215 sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin bu kısmın 2 nci sırasına, 7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 700 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 3 üncü sırasına, gündemin 29 uncu sırasında yer alan 674 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 93 üncü sırasında yer alan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 103 üncü sırasında yer alan 694 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 702 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 7 nci sırasına, 703 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 704 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 705 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, gündemin 104 üncü sırasında yer alan 697 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına alınmasına; 7.12.2004 Salı günkü birleşimde sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve bu birleşimde 3 üncü sıraya kadar olan tasarı ve tekliflerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına; 8.12.2004 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine; Genel Kurulun 13.12.2004 Pazartesi günü saat 10.00'da toplanmasına ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi,

Kabul edildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/634),

2 nci sırasında bulunan (6/639),

Esas numaralı sorular üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrildi; soru sahipleri görüşlerini açıkladılar.

3 üncü sırasında bulunan (6/645),

6 ncı sırasında bulunan (6/651),

34 üncü sırasında bulunan (6/697),

39 uncu sırasında bulunan (6/704),

Esas numaralı sorulara, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler;

7 nci sırasında bulunan (6/652) esas numaralı soruya, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu;

Cevap verdi. (6/697) ve (6/652) esas numaralı soru sahipleri cevaba karşı görüşlerini açıkladılar.

4 üncü sırasında bulunan (6/646),

5 inci  sırasında bulunan (6/647),

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden ertelendi.

2 nci sırasına alınan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanununun (1/871) (S. Sayısı: 669), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

8 Aralık 2004 Çarşamba günü, saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.33'te son verildi.

İsmail Alptekin

Başkanvekili

 

Harun Tüfekci

Ahmet Küçük

 

Konya

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

                                                    II. - GELEN KÂĞITLAR                                            No. :38

8 Aralık 2004 Çarşamba

Rapor

1. - Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701) (Dağıtma tarihi: 8.12.2004) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 29 milletvekilinin, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2004)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.10

8 Aralık 2004 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER:Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Mevlana Celaleddin Rûmi Hazretlerinin 731 inci vuslat yıldönümü ve Konya İlinin sorunlarıyla ilgili, Konya Milletvekili Sayın Mehmet Kılıç'a aittir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Kılıç, süreniz 5 dakikadır.

Buyurun.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Konya Milletvekili Mehmet Kılıç'ın, 731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET KILIÇ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya ve Mevlana'yla ilgili görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bugün, 8 Aralık 2004 Çarşamba. Tam dokuz gün sonra, büyük düşünür Mevlana Celâleddin Rûmi'nin 731 inci vuslat yıldönümünü idrak edeceğiz. Bu törenlere hepinizi, eşlerinizle birlikte, milletvekili arkadaşlarım ve Konyalı hemşerilerim adına Konyamıza davet ediyorum.

Değerli arkadaşlar, İslam dünyasının en büyük mutasavvıfı, şairi, bilgini ve düşünürü olan Mevlana, 1207 yılında Horasan'ın Belh Şehrinde doğdu. Belh Şehrinin ileri gelenlerinden ve "bilginler sultanı" olarak anılan babası Bahaeddin Veled'le birlikte Önce Erzincan'a, daha sonra Karaman'a geldi. 1228 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti olan Konya'ya yerleşti. Devrin en büyük bilginlerinden ders aldı. Kendini geliştirdi, yetiştirdi. Zeki, ileriyi gören, hoşgörülü ve sevecen niteliğiyle Anadolu'dan yeni bir ses yükseldi. Din, dil, ırk ve renk farkı gözetmeden, insanları birliğe çağırdı. Umutsuzluk yerine umut, kin yerine sevgi, savaş yerine barış, düşmanlık yerine kardeşlik tohumlarını attı.

Hayatını "hamdım, piştim, yandım" sözleriyle özetleyen Mevlana, 17 Aralık 1273 tarihinde Hakkın rahmetine kavuştu. Bugünü, yani, ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul eden ve "düğün günü" manasına gelen Şeb-i Arus olarak niteleyen Mevlana, o günden bugüne gönüllerin sultanı olmuştur.

Fikir özgürlüğüne, insanlığın barışına, kardeşliğine önem veren Mevlana, engin merhamet ve hoşgörüsüyle insanlığı, insanlık potası içerisinde eritmeye çalıştı.

"Gel, yine gel!

Ne olursan ol, yine gel!

İster kâfir ol, ister putperest ol, ister Mecusi

İstersen yüz kere bozmuş ol tövbeni, yine gel!

Bizim dergâhımız umutsuzluk kapısı değil,

Umut kapısıdır, yine gel" sözleriyle, bugün hâlâ ulaşamadığımız engin hoşgörü anlayışının, barışın ve insan sevgisinin gönül potasında yoğrulmasıyla Konya'dan tüm dünyaya yayılan manevî sesin, manevî havanın gönül eri oldu Mevlana.

Bugün dünyada gerçekleşen insanlıkdışı katliamların, din ve ırk ayırımından kaynaklanan savaşların faillerinin, Mevlana'nın bu derin felsefesinden bihaber oldukları görülmektedir. Mevlana, daha o günlerde, her türlü taassubu reddederek, hiçbir düşünce ve inanç ayrımı gözetmeksizin, tüm insanlığı kucaklayarak, insan haklarının ve demokrasinin temellerini 13 üncü Yüzyılda, Anadolu'da, Konya'da atmıştır.

"Düşmanın da olsa, onun hayrını ve iyiliğini söyle. Göreceksin ki, o düşman, senin en yakın dostun olacaktır; çünkü, gönülden dile, dilden gönüle yol vardır" diyerek, insanlığı sevgide ve hoşgörüde birleştirip yüceltmeye çalıştı. Hoşgörü ve diyaloğuyla dünyayı ateş çemberinden kurtarıp sevgi çemberi içerisinde kuşatmayı hedefleyen Mevlana, dünya barışının tohumlarını attı.

Değerli arkadaşlar, bu büyük düşünür adına yapılan Mevlana Kültür Merkezi tamamlanmak üzeredir. Kısmet olursa, 12 Aralıkta Sayın Başbakanımız Mevlana Kültür Merkezinin açılışını yapacak. Tam oniki yıl önce temeli atılan, 2003 yılına kadar ancak yüzde 5'i tamamlanan Mevlana Kültür Merkezi inşaatı iki yıllık AK Parti İktidarında, hükümetimizin ve Büyükşehir Belediyemizin gayretleriyle kısa sürede tamamlandı. Başta Başbakanımız olmak üzere, emeği geçen herkese burada teşekkürlerimi arz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya, kültür şehri olduğu kadar bir tarım şehridir; ancak, tarım, hepinizin bildiği gibi, susuz olmaz. Konyamızda daha çok sulu tarıma geçmek amacıyla, Konyalı çiftçilerimizin refah seviyesini artırmak ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıç, mikrofonu açıyorum; konuşmanızı tamamlayın.

MEHMET KILIÇ (Devamla) - Tamam Başkanım.

...Konyamızın suya hasret topraklarını suya kavuşturmak amacıyla Konya Ovası Sulama Projesi çerçevesinde tamamlanan Suğla depolaması, 2005 yılında bitirilecek olan Gembos derivasyonu ve özellikle Konyamızın kızıl elması olan Mavi Tünele ilişkin 2005 yılı bütçesine konan ödenek için Sayın Başbakanımıza, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza, Devlet Su İşleri Genel Müdürümüze ve tüm emeği geçenlere yine huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, Mevlana Celaleddini Rûmi'yi rahmetle anıyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyor ve sözlerimi, Mevlana'nın tüm insanlık için söylediği 7 öğüdüyle bitirmek istiyorum.

"Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,

Hoşgörürlükte deniz gibi ol,

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol."

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.

Gündemdışı ikinci söz isteği, pazarcı esnafının sorunları konusunda, Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır'a ait.

Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2. - Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın, pazarcı esnafın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, günlük yaşamımızda sürekli karşılaştığımız, sürekli haşır neşir olduğumuz, hep gördüğümüz, irtibat halinde olduğumuz; ama, o insanların sorunları da var mıdır diye çok fazla kafa yormadığımız, toplumumuzun bir kesiti sebzeci, meyveci ve seyyar pazarcıların sorunlarını sizlere aktarabilmek amacıyla söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Genel Kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, onun sorunlarını daha iyi anlayabilmeniz için, bir seyyar esnafın günlüğünden size bir kesit sunmak istiyorum. Bir seyyar esnaf, sabah erken saatte, çok erken saatte kalkar, saat 4-5 gibi, arabasına biner, kontağı açar, motoru çalıştırır, seyyar tezgâh kurması gereken yere gitmek için yola çıkar. Havanın yağmurlu olması, karlı olması, buzlu olması, onun için hiç önemli değildir, o oraya gitmek zorundadır; çünkü, her seyyar esnafın o gün ödenecek çeki vardır, senedi vardır, borcu vardır. O bakımdan, hava koşulları, onun oraya gitmesini engelleyemez ve kontağı açtığı andan itibaren de, o gün para kazansa da kazanmasa da, benzin masrafı, yer parası, yanında çalıştırdığı adamın masrafı otomatikman gider hanesine yazılmaktadır. Esnaf yola çıktığında, önce trafikle karşılaşır; trafiğe rüştünü ispat etmelidir, oradan bir kontrolden geçmelidir. Sonra, pazar yerine varır; orada malını indirir, sergisini açar ve zabıtayla karşılaşır, zabıtayla uğraşmak zorundadır. Tezgâhını açar, ekmek parasını kazanmak için işe başlar, vergi memurlarıyla muhataptır; fişini kesti mi kesmedi mi, aldığı malın faturasını aldı mı almadı mı... O engelleri de aştıktan sonra, kapitalist ekonominin, serbest rekabetin en iyi işlediği koşullarda, rekabetin kıyasıya olduğu koşullarda malını satar ve o günkü rızkını kazanma gayreti içerisinde olur. Malını satarken minimum kâr marjıyla satmak zorundadır ve malını en ucuz, en taze biçimde müşterisine sunmak zorundadır. Bütün bu engelleri geçtikten sonra da, tekrar, sergisini toplar ve çoluğunun çocuğunun rızkını kazanmış olmanın mutluluğuyla evine gider.

Yalnız, şimdi, bu esnafımız, kesinlikle, devletine, milletine bağlı, vergi vermek isteyen, kazancının bir parçasını devletiyle, milletiyle paylaşmak arzusunda olan bir esnaftır; fakat, 1995 yılı 9430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, seyyar pazarcı esnafımız götürü usulde vergilendirmeye muhatap olmuştur; daha sonra, 1999 yılında yayımlanan bir tebliğle de, bu esnafımız, basit usulde vergi mükellefi durumuna sokulmuştur; fakat, aynı kararnameye göre, 1.1.2005 tarihinden itibaren, bu seyyar esnafımız, gerçek usulde vergilendirilmek durumundadır.

Şimdi, düşünün, belediyenin göstermiş olduğu bir sokak arası veya bir meydanda, elektrik, su koşullarının olmadığı ortamda yapılan bir ticarî faaliyette, bu esnafımız, gerçek usulde vergilendirilmesi neticesinde, nasıl yazarkasa kullanacak, nasıl elektriği bulacak ve bu esnafımızın tahsil anlamında düşük tahsilli olduğunu da gözönüne alırsanız, bu karmaşık vergi sistemiyle nasıl boğuşacak?!

Bütün bunların yanında, gerçek usulde vergilendirildiği noktada, muhasebeci ücretleri, defter kayıt ücretlerini de hesap ederseniz, bu esnafımızın bu yükün altından kalkması mümkün değil. Odalarımızdan aldığımız bilgiler, bu esnafımızın her geçen gün ortadan kaybolmakta olduğu, mükellefiyetini sildirmek durumunda olduğu ve odalarımızın üye sayılarının her geçen gün azalmakta olduğu yönündedir. Bu esnafımız, vergi vermeyelim demiyor; ama, vergisini, kendi anlayabileceği, altından kalkabileceği...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, buyurun, tamamlayın.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Sayın Başkanım, pazarcı esnafı, belki, Meclis tarihinde ilk defa Meclis kürsüsünde konuşulma fırsatını buldu. Bu bakımdan, hoşgörünüze sığınarak birkaç cümleyle sözlerimi toparlamak istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, mümkün olduğu kadar bunu gözönüne alıyoruz; ama, toparlarsanız memnun oluruz.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığımızın bu hususu dikkate alarak 1.1.2005'ten önce bir düzenlemeyle, bu esnafımızın... Yine, gerçek usulde olsun vergilendirilmesi; ama, onun anlayabileceği, yapabileceği basit yöntemlerle olmasında ciddî fayda mülahaza ediyorum.

Düşünün, pazar yerine gittiniz, yarım kilo biber aldınız, yarım kilo domates aldınız; o esnaf, o koşullarda size 300 000 liralık fiş kesecek veya siz bekleyeceksiniz, alacaksınız. Yani, bu esnafımızın çoluğunun çocuğunun rızkını kazanabilmesi için bu durumun Maliye Bakanlığı tarafından gözönüne alınmasını zarurî görüyoruz.

Önerilerimizi de kısaca ifade etmek istiyorum:

Karışık vergi mevzuatı -bu esnafımızla ilgili- süratle sadeleştirilmelidir.

Kayıtdışı ekonomi önlenmeli. 350 000'dir bu seyyar esnafımız; 70 000'i kayıtlıdır. Hepsi kayıt altında olduğunda, daha az vergi oranıyla daha yüksek vergi, daha çok vergi almak söz konusu olabilir.

Esnaf ve sanatkârlara yönelik vergisel düzenlemelerde bu kesime ilişkin vergilendirme yöntemleri baz alınmalıdır.

En az geçim indirimi uygulaması tekrar getirilmelidir.

Esnaf ve sanatkârlar üzerindeki istihdam maliyetleri azaltılmalıdır.

Esnaf ve sanatkâr aleyhine olan rekabet dengesizliği düzeltilmelidir.

Esnaf muaflığı belgesi alma yükümlülüğü yeniden getirilmelidir.

Gelir Vergisi tarifesi esnaf ve sanatkârı destekleyecek şekilde tekrar düzenlenmelidir.

Katma Değer Vergisi oranlarında indirim yapılmalıdır.

Vergi kanunlarındaki mükellef lehine olan miktarlar en az yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.

Esnaf ve sanatkâr için gerekli vergisel teşvikler sağlanmalıdır.

Esnaf ve sanatkârlar için gerçek usule geçtikten sonra, tekrar basit usule dönebilme imkânı getirilmelidir.

Önerilerimiz bunlar; dikkate alınacağını umut ederek, Genel Kurulunuzu sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.

Şimdi, Sayın Çakır'ın konuşmasına, Hükümet adına, Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Ali Coşkun cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken, hepinizi, şahsım ve bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum.

Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır'a, pazarcı esnafın sorunlarıyla ilgili gösterdiği hassasiyet dolayısıyla teşekkür ediyorum.

Bilindiği gibi, esnaf ve sanatkâr ile küçük işletmeler, sermaye ve refahın tabana yayılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve bu suretle sosyal dengelerin korunmasında ekonomik ve sosyal hayatın önemli unsurlarından biridir.

Esnaf ve sanatkârlar, özellikle işletme sayılarının çokluğu, ülke çapında istihdam seviyesi, bölgesel kalkınma ve gelişmeye katkıları yönüyle de üzerinde durulması gereken bir kesimdir. Bugün, ülkemizde, esnaf ve sanatkârlar, çoğunlukla, bağımsız çalışmayı tercih eden, kendi işinin patronu olan ve 1 ile 9 arasında işçi çalıştıran, hukukî açıdan bir ortaklık yapısı içinde bulunmayan; ancak, yakınlarıyla adi şirket türünde ortaklık kurmuş olan bir işletme yapısı içinde görülmektedir. Esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı olan ve bizim göreve gelmemizle e-devlet anlayışımız içinde ilk defa e-esnafla başladığımız ve şu anda da, veri tabanına işlenmiş durumda, interaktif olarak internet ortamında canlı olarak takip edilen 3 425 018 aktif, 2 252 106 pasif olmak üzere, toplam 5 677 124 esnaf ve sanatkâr sayısı, yanlarındaki çalışanlar ve sicile kayıtlı olmadan faaliyet gösterenleriyle birlikte yaklaşık  7 000 000'a ulaşmaktadır.

Nitekim, bu 2 000 000'un üzerindeki pasif üyeler takibe alınmıştır ve bunlar, cumhuriyet tarihinde ilk defa, bilgisayar ortamında takip edilmektedir; çünkü, çoğu ya mesleği terk etmiş ya ölüp kaydı sildirilmemiş ya da pasif duruma geçmiş; fakat, kayıtdışı ekonomiye kayarak kayıtdışı çalışmaktadır. Bütün bunlar yeniden düzenlenmektedir. Bu kesimin aile fertleri de gözönüne alındığında, bu sayının 20 000 000 ile 25 000 000 arasında bir nüfusa ulaştığı; bunun da toplam nüfusumuzun yüzde 30'luk kısmına tekabül ettiği hepimizin malumlarıdır. Bu bakımdan da, fevkalade önemli bir kesim olarak, Bakanlık olarak üzerinde durmaktayız.

Ülkemizdeki toplam işletmelerin sayısal olarak yüzde 98'i, toplam istihdamın yüzde 45'i, toplam üretimin yüzde 37'si, toplam yatırımın yüzde 26'sı ve toplam katmadeğerin yüzde 30'u, büyük bir kısmını esnaf ve sanatkârların oluşturduğu ve kısaca KOBİ olarak nitelendirilen küçük ve orta boy işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Nicelikleri ve nitelikleriyle toplumumuzun sosyal ve ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olan esnaf ve sanatkârlara, Anayasamızın 173 üncü maddesinde yer alan "Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır" amir hükmünden hareketle, gereken önem verilmektedir. Tarih boyunca, her toplumda, özellikle sosyal ve ekonomik çalkantıların olduğu, büyük krizlerin yaşandığı dönemlerde bir denge ve istikrar unsuru olan ve bunu defalarca kanıtlayan esnaf ve sanatkârlar, ekonomik ve sosyal hayata katkıları yanında, hızla değişen bilimsel ve teknolojik yeniliklere kolaylıkla uyum sağlayabilen esnek bir yapıya da sahiptirler. Bu sebepledir ki, esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ olarak tabir edilen küçük ve orta boy işletmelerin, sosyal, siyasal ve ekonomik dengeler üzerindeki tartışılmaz önem ve etkinlikleri nedeniyle, gelişmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamaktadır.

Bu kapsamda, esnaf ve sanatkârların finans problemlerine makro düzeyde çözümler aranılmakta ve bu kesimin kullandığı kredilerin toplam kredi hacmi içindeki payının artırılması yönündeki çalışmalarımız sürdürülmektedir. Bu çalışmalarımız muvacehesinde, esnaf ve sanatkâr kesiminin desteklenmesine yönelik olarak, 10.3.2003 tarihli ve 2003/5323 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki olan Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketince esnaf ve sanatkâr kredi ve kefalet kooperatifleri kefaletiyle esnaf ve sanatkârlara kredi kullandırılmasına ilişkin karar, 13 Mart 2003 tarih ve 25047 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu kapsamda, yüzde 80 seviyesinde olan faizler, önce yüzde 55'e, sonra da yüzde 25'e indirilmiştir. Şu anda da, Maliye Bakanlığı, Hazinenin bağlı olduğu bakanlık ve Bakanlığım ile Halk Bankası arasında, bu faizlerin daha aşağı indirilmesi ve kredi miktarının da 15 milyar liradan yukarı çıkarılması konusunda çalışılmaktadır. Takdir edersiniz ki, bütün bunlar kaynaklara bağlıdır ve kaynaklar elde edildikçe esnafa daha çok imkân sağlanacaktır.

Esnaf ve sanatkâr kredi limiti 5 milyar liradan 15 milyar liraya çıkarılmış; ancak, bu, tarafımızdan, şu anda yeterli görülmemektedir. Kefalet kooperatiflerinin takip oranı ise yüzde 60'tan yüzde 100'e çıkarılmıştır. 30.9.2004 tarihi itibariyle, 207 721 esnaf ve sanatkâra, toplam 1 katrilyon 131 trilyon lira kredi sağlanmıştır. Bu, cumhuriyet tarihindeki toplam kredinin üzerindedir. Kredi talebinde bulunan esnaf ve sanatkârlardan, Bağ-Kur prim borcu bulunmadığını gösterir belge istenmesi uygulamasına son verilmiştir; yani, bürokratik engeller azaltılmıştır.

Bakanlığımızca esnaf ve sanatkâr veri tabanı hazırlanmış olup, bu uygulamayla, esnaf ve sanatkârlarla ilgili bilgilere hızla ulaşılmakta ve önümüzdeki günlerde, aynı zamanda, Sosyal Sigortaların, Bağ-Kurun ve kredi veren bankalar ile vergi dairelerinin de bu veri tabanından istifade etmesiyle ilgili bağlantılar geliştirilecektir.

Türkiye genelinde sebzecilik, meyvecilik ve seyyar pazarcılık yapan esnaf ve sanatkâr sayısı 89 702'dir. Ülkemizdeki bu kesimin problemlerinin tespiti ve çözümü için, sebzecilik, meyvecilik ve seyyar pazarcılıkla ilgili 102 adet esnaf ve sanatkâr odası ile bu odaların üst kuruluşu olan Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Esnaf ve Sanatkârlar Federasyonu Kurulu bulunmaktadır.

Pazarcılıkla uğraşan esnaf ve sanatkârlar genellikle seyyar pazarcılık yaptıklarından, ikametgâhlarına yakın pazarcılıkla ilgili esnaf ve sanatkâr odalarına kayıt olma mecburiyetindedirler; ancak, şunu itiraf edelim ki, birçok pazar esnafı kayıtdışı çalışmakta, onun için sosyal güvenlikleri kontrol altına alınamamakta, belediyeler de, bunlarla, maalesef, baş edememektedir. Bu hususların üzerinde hassasiyetle durmaktayız.

Pazarcılık yapan esnaf ve sanatkârlarımızın korunması maksadıyla, Bakanlığımızca hazırlanan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları kanunu tasarısıyla, yeni pazarcılığa başlayacak şahıslardan, ilgili belediyelerce, esnaf ve sanatkâr sicil tasdiknamesi istenmesi hükmü getirilerek, onların sosyal güvenliği ve diğer sorunları kontrol altına alınmak istenmektedir. Maliye Bakanlığımız ise, malî disiplini bozmadan, imkânlar ölçüsünde, yeni vergi düzenlemeleri üzerinde çalışmaktadır.

Ayrıca, Bakanlığımız bünyesinde bulunan Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü, esnaf ve sanatkârlarla ilgili her türlü problemi yakinen takip etmekte ve çözüm getirmeye çalışmaktadır. Buna paralel olarak, yakında Meclise sevk edilecek olan 507 sayılı Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ve Esnaf ve Sanatkârlar Odalarıyla ilgili  yasa inşallah yenilenecek, daha çağdaş ölçülerde, esnaf ve sanatkârların hakları korunmuş olacaktır.

Hassasiyetiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, İnsan Hakları Haftası münasebetiyle Irak'taki hak ihlalleri konusunda, Tokat Milletvekili Sayın Resul Tosun'a aittir; buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakika.

3. - Tokat Milletvekili Resul Tosun'un, İnsan Hakları Haftası münasebetiyle Irak'taki hak ihlallerine ilişkin gündemdışı konuşması

RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

İnsan Hakları Haftası münasebetiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun bir üyesi olarak, gündemdışı konuşma yapmak üzere huzurlarınızı işgal etmiş bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında, İnsan Hakları Haftası münasebetiyle genel bir insan hakları değerlendirmesi yapmak belki yerinde olacaktı; ama, bu genel değerlendirmeden ziyade, şu anda, yaşadığımız şu dakikalarda cereyan etmekte olan insan hakları ihlallerine değinmenin daha mantıklı, daha gerçekçi olacağını düşünerek, Irak'taki insan hakları ihlallerine süremin elverdiğince temas etmeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, 11 Eylülde henüz faili meçhul olan ikiz kulelere yapılan saldırının; ki, yolcu uçağı gibi görünen bu aletlerin, aslında uzaktan kumandalı birer füze olma ihtimalinin çok güçlü olduğu iddialarını, geçen hafta televizyonlardan hep birlikte seyrettik.

11 Eylüldeki bu olaylardan sonra, Amerika Birleşik Devletleri, güvenlik konseptinde bir değişiklik yaptı ve bu değişikliğe göre, artık, Amerika'yı tehdit eden güçlerin saldırısını beklemeden, bulunduğu yerde, mekânında yok etmek, imha etmek gibi bir anlayışı benimsedi ve bundan sonra İslam topraklarına saldırmaya başladı ve ilk olarak Afganistan müdahalesi gerçekleşti.

Peşinden, kitle imha silahlarını bulundurduğu, Amerika'yı tehdit ettiği, özgürlüklerin bulunmadığı, demokrasinin bulunmadığı, insan haklarının bulunmadığı gerekçesiyle, uluslararası meşruiyetten yoksun bir şekilde Irak'a müdahale etti ve aradan bunca zaman geçtikten sonra, Irak'ın tamamını işgal etmiş olan bu işgal güçleri, bugüne kadar tek bir kitle imha silahı bulamadılar; dolayısıyla, Irak'ın Amerika'yı tehdit etmediği de ortaya çıktı.

Pekala, üçüncü gerekçe neydi; üçüncü gerekçe, demokrasi, özgürlükler, insan hakları. Değerli arkadaşlar, işgalden bu yana, Irak halkı Saddam'ı arar hale geldi. İnsan hakları, özgürlükler konusunda, işgal kuvvetleri, oraya herhangi bir hak, herhangi bir özgürlük getirmek yerine, tam tersine insan hakları ihlallerinin akla, hayale gelmedik yöntemlerini ve şekillerini bütün dünyaya gösterdiler.

Değerli arkadaşlar, Ebu Gureyb Cezaevinde yaşananların sadece kamuoyuna yansıyan o manzaraları hanginizin yüreğini sızlatmadı?! Ya o, çoluk çocuk demeden, kadın ihtiyar demeden sivil halk üzerine gönderilen öldürücü bombaların, yıkıcı, yakıcı silahların, o vatan evlatlarının canını alması, malını alması, evini yıkması ve şehirlerini yaşanamaz hale getirmesi?!. Bu mu özgürlük, bu mu insan hakları?!

MAHMUT DUYAN (Mardin) - Herkese söyle!

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Ortak bir kınama kararı çıkaralım.

RESUL TOSUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Ebu Gureybi, Fellucesi, Bakubası, Tel Aferi, Bağdatı, sayılamayacak derecede insan hakları ihlalleri ve öyle bir noktaya geldi ki, çoğu seçilmiş askerler olduğu halde orada, bazıları artık suçlarını itiraf etmeye başladılar.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Günaydın!.. Siz de itirafa başladınız!

RESUL TOSUN (Devamla) - Bakınız, bu hafta gazetelere yansıyan, bir Amerikan askerinin itirafına dikkat ediniz.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hayır, siz de itirafa başladınız herhalde!

RESUL TOSUN (Devamla) - ABD askeri Michael Hoffman "bu savaşın ülkemi korumakla bir ilgisi yok; bugüne kadar sayısız Iraklı öldürdüm; ama, öldürdüğüm çocuklar kâbusum oldu" diyor Irak'taki savaşla ilgili olarak.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Ama, yarın yine parmak kaldırmayacaksınız!

RESUL TOSUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu insan hakları ihlalleri, sadece hapishanelerdeki işkencelerle, yakıp yıkmakla, insanları katletmekle kalsaydı, yine belki çok gördüğümüz manzaralar diyecektik; ama, insan hakları ihlalinin ve işgalin ötesinde, Irak'ı itham ettiği suçu, bizzat Amerika'nın irtikâp ettiğini, yani, kimyasal silahlar kullandığını kendileri itiraf ettiler. Saddam'ı, Halepçe'deki olayından dolayı kınıyorlardı; ama, bakınız, Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, 5 Şubat 2003'te, Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi önünde, ABD'nin Afganistan ve Irak'ın işgalinde kimyasal silah kullandığını bizzat kendisi açıkladı; ama, bir farkla "bu silahlar öldürücü değildi" dedi. Peki, öldürücü değildi de, Felluce'deki binlerce insan nasıl öldü değerli arkadaşlar?! Nasıl öldü biliyor musunuz; Iraklı direnişçiler, aylar öncesinden "Amerikalılar kimyasal silah kullanacak" diye bağırıp çağırıyorlardı.

Değerli arkadaşlar, Felluce'de, olayların ikinci günü, 10 Kasımda, kimyasal silahlar kullanıldı. Colan, Eş-Şüheda ve El Cübeyl bölgelerindeki kimyasal saldırı izlerini örtmek için, cesetleri naylon torbalara doldurup Fırat Nehrine attılar.

Bakınız, San Francisco Chronicle Gazetesi bu olayı da şu şekilde duyurdu dünyaya: "Direnişçiler, derilerini eriten bir maddeyle saldırıya uğradığını bildiriyor ki, bu, beyaz fosfor yanıklarına özgü bir reaksiyon. Bölge hastanelerinden birinde görevli doktorlardan Kemal Hadisi 'bize getirilen direnişçilerin bedenleri yanmış, cesetlerin bazıları da erimişti' dedi."

Değerli arkadaşlar, işgal güçleri, uluslararası meşruiyetten yoksun bir şekilde bir toprağı işgal edip, vatan evlatlarını katlederken, işkence ederken, ramazan demeden, mübarek kadir gecesi demeden, bayram demeden, mukaddes mekân demeden, cami içinde yaralıları infaz ederken, kimyasal silah kullanarak insanları diri diri yakarken, biz, bunları burada dile getirdiğimiz için, işgalin sözcüleri, kalkıp, bizim ülkemizde, bunların kendilerine bir hakaret olduğunu iddia ettiler.

ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep) - Sayın Başbakana söylemiyor musunuz bunları?! Grubunuzda konuşun bunları...

RESUL TOSUN (Devamla) - Sorarım, hakaret, bir ülkeyi uluslararası meşruiyetten yoksun bir şekilde işgal etmek midir, öldürmek midir, kimyasal silah kullanmak mıdır, camide yaralıları infaz etmek midir, çoluk çocuk demeden insanlara kan kusturmak mıdır; yoksa, bunları protesto etmek midir?! Ama, yüzsüzlüğün haddi hesabı yok.

BAŞKAN - Sayın Tosun, toparlar mısınız efendim.

RESUL TOSUN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Irak'ta bir insanlık trajedisi, bir dram yaşanıyor değerli arkadaşlar; ama, burada, şu anda yapılması gereken...

Değerli arkadaşlar, hükümetimiz, gerek savaş öncesi gerek sonrası ve sırasında, bu olaylara karşı gereken tepkiyi göstermiş, tedbiri almıştır.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Savaşın göbeğine düşecektik az daha!

RESUL TOSUN (Devamla) - Biz İnsan Hakları Komisyonu olarak, geçen hafta hükümeti çağırdık, komisyonda dinledik ve Türkiye'nin, bu katliamlarda, bu ihlallerde zerre kadar katkısının olmadığı gibi, Dışişlerinden Başbakanına, Meclisinden siyasî partilerine, sivil toplum örgütlerinden halkına kadar, gereken tepki yerinde gösterilmiştir; ama, ortada hiç kimsenin göze alamadığı bir şey vardır. (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Ayıp, ayıp!..

RESUL TOSUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gündemdışı konuşuyorum; lütfen, dinleyin, sabırsızlık göstermeyin, sizin duygularınıza da tercüman oluyorum.

Burada yapılacak tek şey vardır, uluslararası meşruiyetten yoksun bu müdahaleye, yine, ancak uluslararası bir çözüm bulmaktır ve bu uluslararası çözümün kaynağı da, sadece Birleşmiş Milletlerdir; ancak, bugün, Birleşmiş Milletlerin Amerika'nın bir rehinesi konumuna düştüğünü de görüyoruz. İşte, bu noktada yapılması gereken, her şeyden önce, Birleşmiş Milletler, Irak'ta özellikle kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasını açıkça talep etmelidir.

Kofi Annan'ı şahsiyetli bir insan olarak görüyor ve Irak'taki ihlallere karşı demeçlerini zaman zaman takdirle karşılıyorum; ancak, Birleşmiş Milletlerin de şu anda yetersiz kaldığını, etkin olamadığını, bir şey yapamadığını hep birlikte görüyoruz. İşte bu noktada, ben, Yüce Mecliste, sizlerin huzurunda, Amerika'nın anlayacağı bir dilde, bütün dünyanın anlayacağı bir şekilde, Sayın Kofi Annan'ı Genel Sekreterlik görevinden istifaya davet ediyorum.

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tosun.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 5 adet raporu vardır; sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.

Kâtip Üye tarafından oturduğu yerden takdim edilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

Birinci raporu okutuyorum:

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/453) (S. Sayısı: 587) (x)

                                        

(x) 587 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevli memura hakaret suçunu işlediği iddia olunan Konya Milletvekili Atilla Kart hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Konya Milletvekili Atilla Kart Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Konya Milletvekili Atilla Kart hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise, bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda, kimi vatandaşlarımızda, yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe, genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan, dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak, şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

İkinci raporu okutuyorum:

2. - Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/454) (S. Sayısı: 588) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yayın yolu ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği iddia olunan Burdur Milletvekili Bayram Özçelik hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

                                        

(x) 588 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Burdur Milletvekili Bayram Özçelik hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Üçüncü raporu okutuyorum:

3. - Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve Giresin Milletvekili Ali Temür'ün Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/455) (S. Sayısı: 589) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sahtecilik, dolandırıcılık, Siyasî Partiler Kanununa aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26.5.2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan, Komisyonumuza yazılı olarak, dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak, Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

                                        

(x) 589 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sahtecilik, dolandırıcılık, Siyasî Partiler Kanununa aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Giresun Milletvekili Ali Temür hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Giresun Milletvekili Mustafa Ali Temür, Komisyonumuza yazılı olarak, dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak, Giresun Milletvekili Ali Temür hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

4. - Ağrı Milletvekili Naci Arslan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/456) (S. Sayısı: 590) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevli memurlara tehdit ve hakaret, devletin emniyet kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif, saldırgan ve sarhoşluk suçunu işlediği iddia olunan Ağrı Milletvekili Naci Arslan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

                                        

(x) 590 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Ağrı Milletvekili Naci Arslan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul 

                        Komisyon Başkanı  ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

5 inci ve son raporu okutuyorum:

5. - Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/457) (S. Sayısı: 591) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İhaleye fesat karıştırmak suçunu işlediği iddia olunan Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç, Komisyonumuza sözlü olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                  Burhan Kuzu

                                           İstanbul

                        Komisyon Başkanı ve üyeler

                                        

(x) 591 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde "Yasama dokunulmazlığı" başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının, tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda, kimi vatandaşlarımızda, yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan, dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak, şu ana kadar böyle bir anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonunun 2 adet raporu vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

Birinci raporu okutuyorum:

6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2001 malî yılı kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/7) (S. Sayısı: 688) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2001 malî yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekilerin incelenerek kayıtlara uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Kâtip

Denetçi

Üye

 

Mustafa Cumur

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

 

Trabzon

Bursa

Mersin

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Zeydan

Gökhan Durgun

İsmet Atalay

 

Hakkâri

Hatay

İstanbul

 

 

Üye

 

 

 

Vezir Akdemir

 

 

 

İzmir

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

                                        

(x) 688 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

İkinci raporu okutuyorum:

7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2002 malî yılı kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/8) (S. Sayısı: 689) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2002 malî yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekilerin incelenerek kayıtlara uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Kâtip

Denetçi

Üye

 

Mustafa Cumur

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

 

Trabzon

Bursa

Mersin

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Zeydan

Gökhan Durgun

İsmet Atalay

 

Hakkâri

Hatay

İstanbul

 

 

Üye

 

 

 

Vezir Akdemir

 

 

 

İzmir

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

 

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 29 milletvekilinin, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde insan kaçakçılığından uyuşturucu kaçakçılığına, akaryakıt kaçakçılığından elektronik eşya kaçakçılığına değin muhtelif tipte kaçakçılık yapılmaktadır. Bunlardan son yıllarda en sık rastlananı akaryakıt kaçakçılığıdır. Akaryakıt kaçakçılığının ülke ekonomisine verdiği zarar kadar, insan ve çevre sağlığını da olumsuz etkilediği bilinen bir gerçektir. Yaşanan bu sorunun etkin yollarla çözümü noktasında, Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir araştırma açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.

                                        

(x) 689 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

  1- Vahit Kiler (Bitlis)

  2- İrfan Gündüz (İstanbul)

  3- Haluk İpek (Ankara)

  4- Şemsettin Murat (Elazığ)

  5- Yahya Akman (Şanlıurfa)

  6- Hamza Albayrak (Amasya)

  7- Ali Yüksel Kavuştu (Çorum)

  8- Alaettin Güven (Kütahya)

  9- Recep Garip (Adana)

10- İsmail Bilen (Manisa)

11- Mustafa Duru (Kayseri)

12- Abdurrahman Anik (Bingöl)

13- Resul Tosun (Tokat)

14- Cavit Torun (Diyarbakır)

15- Fatih Arıkan (Kahramanmaraş)

16- Fahri Keskin (Eskişehir)

17- Mücahit Daloğlu (Erzurum)

18- Fatma Şahin (Gaziantep)

19- Mehmet Özlek (Şanlıurfa)

20- Maliki Ejder Arvas (Van)

21- Mustafa Ataş (İstanbul)

22- Mustafa Tuna (Ankara)

23- Hasan Anğı (Konya)

24- Abdullah Çetinkaya (Konya)

25- Özkan Öksüz (Konya)

26- Muharrem Candan (Konya)

27- Ali Öğüten                (Karabük)

28- Ali İhsan Merdanoğlu (Diyarbakır)

29- İbrahim Köşdere (Çanakkale)

30- Nur Doğan Topaloğlu (Ankara)

Gerekçe:

Kaçakçılık, ülkemizde uzun yıllardır süregelen ve devleti büyük zararlara uğratan bir sorun durumundadır. Yaklaşık son elli yıldır, sınır boylarından ülkemize sokulan ve yasadışı olduğu gibi, kayıtdışı olduğu için de zararları tartışılmayacak olan kaçakçılık, son yirmi sene içinde daha organize bir şekilde yapılmaktadır. Çete adı altındaki gayri kanunî örgütlenmelerle dozajı her geçen gün artan bir yayılmacılıkla toplumu sarmakta, bireyi önemsizleştirerek sosyal güveni sarsmakta, birey-toplum, birey-devlet ilişkilerini şüpheci kılmaktadır. Bundan takribi elli sene öncesinden yakın geçmişe kadar, özellikle doğu ve güneydoğu sınırlarımızdan yurda sokulan elektronik eşyalar, gelişen teknolojiyle eşzamanlı olarak, bugünün şartlarında ceptelefonu ya da diğer tipte elektronik eşya şekline girmiştir. İnsan kaçakçılığı ya da uyuşturucu madde olarak da rastlanılan kaçakçılık, yukarıda da arz olunduğu gibi, organize suç örgütlerinin kontrolüne girmiş bulunmaktadır. Son zamanlarda ülkemize en büyük zarar veren kaçakçılık tipi, akaryakıt kaçakçılığı olarak göze çarpmaktadır. Görülen odur ki, bazı kişilerin kolay para kazanma arzusu, bu haksız kazancın temel nedenini teşkil etmektedir.

Emniyet Genel Müdürlüğü verileri, Türkiye'de akaryakıt piyasasındaki potansiyelin yüzde 18'inin kaçak yolla yurda giriş yaptığını ortaya koyuyor. Yılda 8 milyar dolara varan bu kaçak pazarında devletimizin vergi kaybı, tam 2 500 000 000 dolara ulaşıyor. Bir başka deyişle, yıllık satılan petrol miktarı 17 000 000 ton; ama, bunun 3 000 000 tonu kaçak. 2003 yılında, sadece yakalanan motorin miktarı 1 245 000 ton. TÜPRAŞ'ın satış hızı 2002-2003 arasında yüzde 22 iken, bu rakam 2003-2004 arasında yüzde 3'e gerilemiş durumdadır.

Devletimiz, yılın ilk çeyreğinde yüzde 12,4 oranında bir rekor büyüme gerçekleştirdi. Fabrikalar çalışıyor, otomobil satışları rekora koşuyor; ama, kaçak yüzünden akaryakıt üretiminde büyüme hızı oldukça düşük.

Konunun devletimizi ilgilendiren boyutunun yanı sıra, vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren boyutu da vardır. Çok basit kimyasallarla elde edilen kalitesiz yakıt, herhangi bir arındırma ünitesinden geçmediğinden, standart yakıtlar gibi olmuyor ve bu durumda birçok otomobilin yolda kalıp, araçların arızalanmasına neden oluyor.

ODTÜ'nün yaptığı analiz araştırmalarına göre, piyasada satılan akaryakıtın 1/6'sı bozuk. Bu veriler, sanayi ve ticaret il müdürlükleri, savcılıklar, jandarma komutanlıkları ve emniyet müdürlükleri gibi resmî makamlar kanalıyla gelen verilerdir.

Yurdumuzda trafiğe kayıtlı 10 000 000'u aşkın motorlu taşıt var. Bu rakamlar, her ne kadar dünya ortalamasının altında bir seyir izlese de, kolay kazanç peşindeki organize suç örgütlerinin iştahını kabartmaktadır.

Kamyondan otomobile, irili ufaklı pek çok araç, yakıt deposunu büyüterek yurda kaçak akaryakıt sokulmasını sağlıyor. İran'dan "celikan" adlı 70-80 litrelik plastik bidonlarla katır sırtında gelen akaryakıt, ne yazık ki, Yüksekova'da, Başkale'de satılmaktadır. İran'da 30 000 liraya alınan motorin, Başkale'de 300 000'e, benzin de 500 000'e alıcı buluyor. Konunun ülke ekonomisi, sağlanamayan vergi geliri, araç sahiplerinin otomobillerine verdiği zararın yanında, barındırdığı yüksek oranda kükürt nedeniyle, insan sağlığı ve çevreye verdiği zarar da gözardı edilmemelidir.

Kaçak akaryakıtın kullanılmasının sebep olduğu çevre kirliliği, vergi ve döviz kayıpları ile üretim-tüketim dengesinin bozulması gibi zararlarının yanı sıra içerdiği uçucu petrol elementleri nedeniyle, kamyonlarda kullanıldığında, muhtemel kazalarda kullanıcıların ve çevredeki insanların hayatını riske sokan yanıcı ve patlayıcı bir ortam doğurması gibi sakıncaları da vardır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/917) (S. Sayısı: 700) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 700 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz istekleri var.

AK Parti Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Osman Sali; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak, AK Parti Grubu adına huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kamu hizmetlerinin etkin, verimli ve tasarruf ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi, kurumların teşkilat yapısı ile fonksiyonlarının, kamu yönetiminin bünye ve bütünlüğü zedelenmeden, değişen ve gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda yenilenmesine bağlıdır.

Ülkemizde, kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi ve yönetime dahil birimlerin kuruluş ve görevleriyle kullandıkları idarî metotların, kamu hizmetlerinin en etkin ve verimli biçimde, tasarruf ilkeleri gözönünde bulundurularak iyileştirilmesi yönünde adımlar atılması bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bu ihtiyaçlar çerçevesinde, 1990'lı yıllardan beri sürdürülen kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması çalışmalarında genel yaklaşım, kamu yönetiminde verimlilik, etkinlik ve tutumluluğun, dolayısıyla da performansın artırılması, kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve teşkilat yapıları arasında uyum sağlanarak halkın ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayan bir kamu idaresi ve anlayışının oluşturulması olmuştur.

                                        

(x) 700 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, kamu yönetiminde, insan kaynaklarında, yönetsel ilkeleri ve işleyişi de içine alan bütüncül, köklü ve kalıcı bir değişim ihtiyacının devam ettiği; bu çerçevede, kamu kuruluşlarının amaçlarında, görevlerinde, görevlerin bölüşümünde, teşkilat yapısında, personel sisteminde, kaynaklarında ve bunların kullanılış biçiminde, halkla ilişkiler sisteminde, mevcut aksaklıkların ve eksikliklerin giderilmesinin, Türk idarî sisteminin öncelikli gündem konusunu oluşturduğu ifade edilmiştir.

1980'den sonra merkezî yönetimin görevlerindeki oransal artış, sistemin birçok noktada tıkanmasına ve işleme bozukluklarına yol açmış, görevlerin merkez, taşra ve yerel yönetimler arasında ölçülü dağılımı yeterince sağlıklı biçimde gerçekleştirilememiştir.

Halka dönük bir yönetim anlayışının yerleştirilmesi ve devletin teşkilat yapısının fonksiyonel hale getirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarında görev, yetki ve sorumluluk dengesinin iyi kurulması amacıyla, program ve planlarda kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi doğrultusunda, teşkilatların sayı ve ölçeklerinin belirlenmesi, bu teşkilatların görevlerinin yeniden tanımlanması, merkezî yönetimdeki işlevini tamamlamış kuruluşların tasfiye edilmesi ve aynı görevleri yerine getiren birimlerin birleştirilerek, kuruluşiçi hiyerarşik kademelerin azaltılmasına yönelik düzenlemeler yapılması anahedefler arasında yer almıştır.

Diğer yandan, 59 uncu hükümet programında, devlette genel kurumsal gözden geçirme çalışması yapılması öngörülmüştür. Bu çerçevede, kamu hizmetlerinin, etkin, verimli ve tasarruf ilkeleri çerçevesinde yerine getirilmesini sağlamak ve yetki karmaşasını önlemek amacıyla, 31.7.2003 tarihli ve 4966 sayılı Kanun ile 4698 sayılı Kanunla kurulan Konut Müsteşarlığı kaldırılmıştır. Ancak, konut ve arsa üretimi alanında kamu arazilerinin değerlendirilmesi Millî Emlak Genel Müdürlüğünün, arsa üretimi Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, konut üretimi, kredilendirilmesi ve finansmanı Toplu Konut İdaresi Başkanlığının, gecekonduyla mücadele belediyelerin, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığının görev alanındadır.

Görüldüğü gibi, kamu kurum ve kuruluşları arasında görev paylaşım yelpazesi oldukça geniştir. Özellikle, arsa üretim süreci ve konut sunumu ayrı ayrı kurumların yetkisinde olduğu için, günümüzdeki dinamik yapılanma ihtiyacının gerektirdiği koordinasyon ve hızlı hareket etme sorunu ortaya çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, günümüzde, özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları sorunların en önemlilerinden biri, konut ve plansız kentleşme sorunudur. Konut ve plansız kentleşme sorununu ortaya çıkaran nedenler arasında, nüfus artışı ve göç ile hızlı ve plansız kentleşmenin yanı sıra, arsa üretiminin yetersizliği ve arsaların konut üretim sürecine etkili bir şekilde kanalize edilememesi yer almaktadır. Örneğin, 1950'li yıllardan beri kentsel arsa üretimiyle ucuz konut arzının etkili bir şekilde yapılamaması nedeniyle, bugün, şehirlerimiz çevresinde çarpık yapılaşma meydana gelmiştir. Bunun nedenleri arasında, finansman yetersizliği, yüksek maliyet ve altyapı yetersizliği gibi sorunların yanında, arsa ve konut üretiminin her bir evresinin ayrı bir kurumun yetkisinde olması, koordinasyon eksikliği ve hızlı ve etkili hareket edememe sorunu da yer almaktadır. Bu nedenle, konut alanında 31.7.2003 tarihli ve 4966 sayılı Kanunla başlayan yeniden yapılanma çalışması, 1969 tarihinde 1164 sayılı Kanunla kurulan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün sadece teşkilatı kapatılarak, görev ve yetkilerinin Toplu Konut İdaresine devredilmesini öngören (1/917) esas numaralı bu tasarıyla devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kurulduğu 1969 yılından bugüne kadar, kamulaştırma ve devralma yoluyla 302 000 000 metrekare alanı mülkiyetine geçirmiş, bu alanın 238 000 000 metrekarelik kısmını ihtiyaç sahibi sektörlere devretmiş ve sonunda, mülkiyetinde yaklaşık 64 000 000 metrekarelik arsa stoku kalmıştır.

Bilindiği üzere, konut üretimine etki eden faktörler arasında arsa üretimi büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde, kullanılabilir arazi stokunun yaklaşık yüzde 50-55'i, hâlâ, kamu kesiminin elindedir. Konut üretimi için çok önemli olan bu girdinin arsaya dönüştürülüp değişik modellerle konut üretimine sunulması, konut maliyetlerini ciddî ölçüde aşağıya çekecek ve konut edinmenin kolaylaştırılmasına zemin hazırlamış olacaktır.

Ülkemizde toplu konut maliyeti içinde arsa maliyeti yüzde 50 ile yüzde 60 arasındadır. Halbuki, bu oran, arazi stokunun sınırlı olduğu gelişmiş ülkelerde dahi yüzde 20-30 düzeyindedir. Arsanın, konut maliyetinin yüzde 50-60'ını oluşturduğu bir ortamda, bu mevcut kaynağın inşaat sektörüne, ekonomiye ve konut ihtiyacı içinde olanlara kazandırılması gerekmektedir.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce, arsaların yüzde 38'i konut sektörüne, yüzde 49'u da sanayi sektörüne tahsis edilmiştir. Görüldüğü gibi, arsa ve konut arz süreci birbirinden ayrılmaz bütünün iki parçasıdır.

Sayın milletvekilleri, gündemimizdeki söz konusu tasarıyla, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ait tasfiye edilen döner sermaye işletmesi nakit varlıklarının 5003 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanunda belirtilen amaçlar doğrultusunda kullanılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü hesaplarına aktarılmasına; Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, mevcut hizmet binaları ile diğer binaların bulunduğu taşınmazların Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmesine ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, bunların dışında kalan tüm varlıkları, hakları, yükümlülükleri ve her türlü taşınmazlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmesine yönelik düzenlemeler yapılmış, Arsa Ofisi Kanununun adı "Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiş ve Kanundaki görevler, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına verilmiş, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, teşkilatıyla birlikte kaldırılmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ayrıca, tasarıda, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde görev yapan personelin kadrolarıyla birlikte Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilmesine, köy mimarîsinin geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihî doku ve yöresel mimarinin korunup yenilenmesine yönelik olarak Toplu Konut İdaresi Başkanlığının doğrudan uygulamalar yapmasına imkân sağlanmasına, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının yürüteceği inşaat faaliyetlerinde İmar Kanununun 26 ncı maddesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tanınan inşaat ruhsatı bakımından öngörülen kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı hususlardan yararlanmasına yönelik olarak düzenlemelere yer verilmiştir.

Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan çalışmalarla, tasarının teknik düzeltmeleriyle birlikte, özellikle personelin hak kaybına uğramaması için gerekli düzenlemeler yapılmış ve bu çerçevede yetişmiş personelin Bayındırlık ve İskân Bakanlığında, durumlarına uygun işlerde değerlendirilmesine imkân sağlanmıştır.

Tasarının kanunlaşması halinde, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesi için görev mükerrerliklerinin ve yetki karmaşasının önlenmesi yönünden önemli bir adım atılmış ve böylece, ucuz arsa ve konut üretiminin sağlanmasına yönelik çabaların tek bir elden yürütülmesinin sağlanmış olacağı, ucuz arsa üretimi ile konut maliyetinin düşeceği, dargelirli vatandaşlarımızın konut edinmesinin kolaylaşacağı, atıl durumdaki kamu arazilerinin değerlendirilerek ülke ekonomisine kazandırılacağı düşünülmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özetle ve sonuç olarak, altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekirse, tasarıyla Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü teşkilatı kaldırılarak;

1- Arsa üretimi görevi Toplu Konut İdaresi Başkanlığına,

2- Personeli, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına,

3- Nakit varlıkları, Karayolları Genel Müdürlüğüne,

4- Binaları, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına,

5- Diğer varlık, hak, yükümlülük ve taşınmazları ise Toplu Konut İdaresi Başkanlığına aktarılmakta; arsa ve konut üretimi görevi tek elde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığında toplanmaktadır.

Neticede, teşkilat kaldırılmakta, fonksiyonlar, personel ve varlıklar diğer kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılmaktadır.

Kanunun hayırlı olması dileğiyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sali.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmelerine başladığımız bu tasarı, 1969 yılında kurulmuş olan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünü kaldırmakta ve bu genel müdürlüğün görevlerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca yürütülmesini öngörmektedir.

Arsa Ofisi, 1969 yılında kurulmuştur. 1960'lı yıllar, hepinizin bildiği gibi, Türkiye'de kentleşmenin, kente göçün en yoğun olarak yaşandığı yıllardır ve bu yılların sonunda, 1969 yılında, kentleşmenin yarattığı konut ihtiyacının ve onun temeli olan arsa ihtiyacının karşılanması amacıyla, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adında bir teşkilat kurulmuştur.

Arsa Ofisinin görevi, kuruluş yasasına bakıldığında gerçekten çok önemlidir: Arsa stoku oluşturmak, kentleşmenin, nüfusun yarattığı arsa ihtiyacını karşılamak ve arsalardaki aşırı fiyat artışlarını önlemek amacıyla, arsa tanzim, alış ve satışı yapmak. Bu, gerçekten Türkiye açısından son derece ileri bir adımdır.

Uygulamaya baktığımızda, 1969 yılından bu yana Arsa Ofisi bu görevlerini yapmaya çalışmışsa da, Türkiye'deki kentleşme hızının, nüfus artış hızının, kente göç hızının yarattığı talep karşısında oldukça yetersiz kalmıştır, o talebe yetişememiştir. Şüphesiz, bu talebi, tek başına Arsa Ofisi karşılayacak değildi, belediyeler de görev alacaktı; ancak, bu görev, şu veya bu nedenle yeterince yerine getirilememiştir. Şimdi, bu görevlerin daha etkin bir şekilde yerine getirilmesi düşüncesiyle hükümet, bu görevleri Toplu Konut İdaresine devretmektedir.

Tabiî ki, Arsa Ofisi ve Toplu Konut İdaresi deyince, ister istemez Türkiye'de konut sorununu, Türkiye'de gecekondu sorununu tartışmak gerekiyor.

Gecekondu, köyden kente göçün, toplumsal ve ekonomik gelişme düzeyinin; yani, yeterince gelişmemiş olmanın bir sonucudur. Gecekonduda yaşayan insanlarımız, ortalama geliri son derece düşük, belki, zaman zaman işsiz ve önemli bir bölümü de sosyal güvenlikten yoksun vatandaşlarımızdır.

Gecekondu sorunu genel olarak bu şekilde ortaya konulmakla birlikte, bu sorunu, sadece buralarda oturan vatandaşlarımızın gelir sorunu olarak, onların dargelirli olmaları sorunu olarak görmek, sorunu tümüyle kavramamak olur.

Gecekondu sorunu, aynı zamanda, mevcut arazilerin, kamunun elinde bulunan mevcut arazilerin iyi planlanamamasının bir sonucudur. Kamunun elinde önemli bir arazi stoku vardır; ancak, bu arazi stoku, uygun bir politikayla, kentleşmenin yarattığı arsa ihtiyacını karşılayacak şekilde arsaya dönüştürülememiştir.

Yine, gecekondu sorunu, aynı zamanda, ekonomide mevcut fonların, kısmen de olsa, bilinçli politikalarla konut sektörüne aktarılamamasından kaynaklanmıştır. Gecekonduları, bir yönüyle, gerçek ihtiyaçlarını bu yoldan karşılayan vatandaşların, bir konut ihtiyacıyla, başımı sokacak bir evim olsun diyerek bir gecekondu sahibi olan vatandaşların ihtiyaçları olarak değerlendirebiliriz; diğer yönüyle de, bir arsa spekülasyonu, bir gecekondu spekülasyonu olarak, âdeta bir yatırım aracı olarak da değerlendirebiliriz. Bu ikinci söylediğim husus, Türkiye'de, azımsanmayacak ölçüdedir. Bir oran vermek gerekirse, gerçek ihtiyaç sahibi olanlar, gecekonduların gerçek maliki olanlar yüzde 60'ı düzeyindedir tüm gecekondu sahiplerinin; spekülasyon amacıyla gecekondu sahibi olanların sayısı ise, tüm gecekondu sahiplerinin yüzde 40'ı düzeyindedir. Ancak, bu yüzde 40'lık oran, giderek artmaktadır.

Gecekonduların mülkiyetinin önemli bir kısmının oturanlara ait olmamasının temelindeki neden, bu gecekonduların üzerinde bulunduğu arazilerin oldukça değerli olmasıdır ve bu değer, gerçekte, bu gecekonduları rehabilite ederek kente kazandırmak, modern kentler yaratmak için önemli bir kaynak oluşturabilecek düzeydedir.

Bugüne kadar, gecekondu sorununu çözmek için çeşitli yasalar çıkarılmıştır. 1960'lı yılları hatırlarsak, 1966 yılında, 775 sayılı Gecekondu Yasası çıkarılmıştır. Dönem için oldukça önemli, ileri bir anlayışı yansıtan bu kanun, maalesef, mevcut gecekonduların mülkiyet sorunlarını çözmenin ötesinde, gecekondu sahiplerine tapu vermenin ötesinde bir amacı gerçekleştirememiştir, kanununun bütün iyi niyetine rağmen.

Yine, 1983 yılında, 2805 sayılı Yasayla getirilen bir imar affı görüyoruz; yine, 1984 yılında, 2981 sayılı Yasayla getirilen bir imar affı görüyoruz. Meşhur, tapu tahsis belgelerinin dayandığı yasalardır bunlar ve 1981 öncesinde yapılmış olan gecekonduların mülkiyet sorununu çözerek, buralarda oturan vatandaşlarımıza, bu gecekonduların sahiplerine tapu verilmesini öngören düzenlemelerdir ve hâlâ, o yasanın yarattığı sorunlar, özellikle İstanbul'da devam etmektedir. İstanbul'da, henüz, bu yasadan dolayı tapularını alamamış binlerce vatandaşımız vardır.

Sanayileşme oldukça, nüfus artışı oldukça, Türkiye'de kente göç devam edecektir; çünkü, Türkiye'de nüfusun yüzde 35'i köylerde yaşamaktadır. Bu nüfus, gerçekten, sanayileşme ve nüfus artışı hızlarına paralel olarak, ister istemez kente gitmek, kente göç etmek durumundadır. Bu demektir ki, bizim, daha, uzun yıllar boyunca, konut ihtiyacımız, kentlerdeki konut ihtiyacımız artarak devam edecektir. Bu artan talep karşısında, planlı konut üretiminin, mevzuata uygun konut üretiminin yeterince yapılamıyor olması nedeniyle, konut açığı dediğimiz açık meydana gelmektedir. Konut açığı derken, planlı konut eksikliği, mevzuata uygun konut eksikliğinden bahsediyorum. Yoksa, sokaklarda yatan vatandaşlarımızdan değil. Tabiî ki, o da bir sosyal sorundur; ama, sonuçta, planlı, mevzuata uygun konutlarda oturmayan vatandaşlarımız başını bir yere sokmakta, bunun adı da "gecekondu" olmaktadır.

Bu probleme eğer doğru teşhisler koymaz, doğru politikalar uygulamazsak, kente göç dalgası daha uzun yıllar devam edeceğine göre, çarpık kentleşme dediğimiz sağlıksız yapılaşmadan uzun yıllar kendimizi kurtaramayacağız demektir.

Konut, Türkiye'de, aynı zamanda, bir yatırım aracıdır da. İnsanlar, barınma ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, konuta bir yatırım gözüyle de bakmaktadır. Konuta, yarınını güvence altına almak amacıyla yatırım yapan vatandaşlarımız, önemli ölçüde, sosyal güvenlik sisteminin yetersizliğini telafi etmeye çalışmaktadır. Tabiî ki, buradan hareketle, sosyal güvenlik sistemini iyileştirelim ve konutu bir yatırım amacı olmaktan çıkaralım şeklinde çok uzun yıllar alacak bir projeyi önermek istemiyorum. Şüphesiz, bu da politikalar içinde düzenlenmek zorundadır; ancak, Türkiye'de, barınma ihtiyacı yanında, yatırım ihtiyacı da konut edinmenin temel bir nedeni olarak ortaya çıkmaktadır.

Peki, ne yapılmalı? Değerli milletvekilleri, gerçekte ne yapılmalı sorusunun cevabını iyi vermeliyiz. Her şeyden önce, bir konut politikası oluşturmak zorundayız; bir ulusal konut politikası oluşturulmalıdır. Şu an, bu politikanın olduğunu söylemek mümkün değil; yani, sadece bu hükümet dönemine mahsus değil; ama, geçmiş yıllardan beri, önceki hükümet dönemlerinden beri Türkiye'de bir ulusal konut politikasının olduğunu söylemek mümkün değildir. Bir dağınıklık vardır; örneğin, Arsa Ofisi var, Toplu Konut İdaresi var, belediyeler var; geçmişte, sosyal güvenlik kurumlarının konutlara vermiş olduğu birtakım krediler var. Bunun yanında, kooperatif oluşumları var ve özel sektör var, yap-sat dediğimiz türden özel sektör var; ama, bütün bunlara rağmen, Türkiye'de, toplumun ihtiyacı olan, mevzuata uygun, sağlıklı konutu Türkiye üretebilmiş değil. Ne yapılmalı ulusal konut politikası derken, tabiî ki, bunun altını doldurmak gerekir.

Birincisi, konut alım satımı, üretimi, ıslahı, planlanması, bir kere, kolaylaştırılmalıdır ve bunlar özellikle düşük ve dar gelirli kesimin konut ihtiyacını karşılayacak şekilde planlanmalıdır.

İkincisi, ulusal konut politikası, biraz önce belirttiğim bu amacın yanında şu iki temel sorunu da dikkate alıp çözmek zorundadır:

Birincisi, kamunun elinde çok önemli bir arazi stoku var dedim. Hazinede vardır; yani, onu temsilen Millî Emlak Genel Müdürlüğünde vardır, belediyelerde vardır, özel idarelerde vardır, Vakıflar Genel Müdürlüğünde vardır; buralarda, önemli ölçüde bir kamu arazisi vardır. Bunlar, belki, bugün, kentleşmiş bölgelerimizde, yapılaşmış bölgelerimizde yoktur; ama, kentin mücavir alanını veya orta ve uzun vadede kentin gelişme alanlarını dikkate alırsak buralarda önemli ölçüde kamu arazisi olduğunu söyleyebilirim. Öncelikle, buradaki mülkiyet sorununu çözmek zorundayız. Plan otoriteleri, yani, belediye plan yapacağı zaman "burası hazine arazisi, burası benim değil" yaklaşımıyla yaklaştığı için, buraya plan çok geç girmekte; plan girene kadar da bu araziler gecekondularla işgal edilmektedir.

İkincisi, finansman problemidir. Tabiî ki, araziyi arsaya dönüştürmek planlamayla olur; bunu, önemli ölçüde belediyeler yapacaktır; belki, Toplu Konut İdaresi de kendi plan yetkileri dahilinde buralarda görev alacaktır, Bayındırlık Bakanlığının yine görevleri vardır; ama, planlı olarak araziyi arsaya dönüştürmek yetmiyor. Bu, şüphesiz, çok önemli bir adım; ama, bunun yanında, konut edinecek vatandaşımızın finansman ihtiyacını, kaynak ihtiyacını çözmek gerekir.

Şu anda kaynak ihtiyacını vatandaşımız nasıl çözüyor; çözemiyor aslında. Biraz parası olan biraz borçlanıyor, biraz da, belki, bankadan kredi alıyor, ev almaya girişiyor veya başka varlıkları varsa, onları satarak, paraya çevirerek bir kaynak yaratıp ev almaya çalışıyor. Bu şekilde bir yöntemle konut finansmanını gerçekleştirmek mümkün değil. Bir kere, bu alandaki kaynakları devlet artırmalıdır; devlet, konut sektörüne gidecek kaynakları artıracak önlemleri almak zorundadır. Artık, bireysel tasarruflarla, kişisel mülkiyetteki varlıkların nakde çevrilmesiyle veya bankalardan alınmaya çalışılan kısa vadeli kredilerle konut sektörünü finanse etmenin, vatandaşımızın kredi ihtiyacını karşılamanın, para ihtiyacını karşılamanın, ev almak için ihtiyaç duyduğu nakdi temin etmenin imkânı yoktur.

Peki, bu noktada ne yapılmalı? Bugünlerde gazeteler yazıyor "herkes kira öder gibi ev sahibi olacak" ve vatandaş büyük bir umuda kapılmış durumda. Gerçekten, bunun üzerinde iyi durmak gerekir. Kira ödeyerek ev sahibi olmak, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere birçok gelişmiş Batı ülkesinde vardır; ama, vardır derken bu şöyle işlemektedir. Vatandaşımız zannediyor ki, yarın bu sistemi Sermaye Piyasası Kurulu uygulamaya koyduğu zaman, ben, 300 000 000-500 000 000 lirayı kira gibi ödeyerek, o ödediğimi evin parasına sayarak hemen ev sahibi olacağım. Bir kere, böyle bir şey yok. Böyle bir şeyin olmasına, yani, onun olabileceğine yönelik bir işareti, bir mesajı ben şu ana kadar basında yetkililerden görmüş, alabilmiş değilim. Şüphesiz, böyle bir şeyin olması son derece iyi olur. Aksi takdirde, dargelirli vatandaşımızın ev sahibi olma umudu suya düşecektir.

Yapılması gereken burada şudur: Bizim banka sistemimiz kısa vadeli mevduat toplamaktadır; mevduatın vadesi üç ay civarındadır, belki üç ayı biraz daha geçmektedir. Şimdi, şunu düşünebiliyor musunuz; banka sistemi üç ay vadeli topladığı mevduatı, on yıl vadeyle, onbeş yıl vadeyle, yirmi yıl vadeyle vatandaşa konut kredisi olarak verecek... Değerli arkadaşlar, bu mümkün değil. Kısa vadeli kaynaklarla çalışan banka sisteminin konut edinmesi için vatandaşa uzun vadeli kredi açma şansı yoktur. O zaman yapılması gereken, devletin, burada, bu piyasaya girmesidir. Devlet, bu piyasaya, konut kredi piyasasını düzenleyecek şekilde girmek zorundadır. Amerika Birleşik Devletlerinde, Batı ülkelerinde bunun örnekleri var; devlet, bir ipotek kurumu kuruyor, bu piyasaları geliştirecek bir başka kurum kuruyor. Amerika'da bir Federal Konut İdaresi vardır; bu piyasada bu kredilerin açılmasını teşvik eder, düzenler. Ayrıca, bir ipotek kurumu vardır, Fanniemae denilen bir ipotek kurumu vardır. Bu ipotek kurumu da, ipotek karşılığı alınan kredilerin piyasada alınıp satılmasını sağlar. Yani, şöyle işliyor: Vatandaş ev alacak; krediyle ev alıyor, evini ipotek ediyor. Alacaklı taraf, banka veya o krediyi açan kurum, o ipotek belgesini, oluşan bir piyasada hisse senedi gibi, tahvil gibi satıyor. Böylece, o konut, kendi kendini finanse etmiş oluyor ve baktığınızda, en sağlam belgedir, bir hisse senedine göre, bir tahvile göre en sağlam menkul kıymettir; çünkü, arkasında bir gayrimenkul var, bir ev var.

Demek istediğim şudur: Arsa Ofisini kapatmak yanlış bir adım değil; yani, Arsa Ofisini kapatıp Toplu Konut İdaresine bu görevi vermek, gerçekten, bu alandaki dağınıklığı gidermek açısından iyi niyetli bir adım; ama, şu anlattığım çerçevede olayı değerlendirdiğimizde, atılması gereken, uzun vadeli bir politikanın bir adımı olarak görmüyorum bunu; o noktada tasarı eksik. Öteden beri, fırsat buldukça, hem Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerde hem Genel Kuruldaki görüşmelerde çeşitli vesilelerle bu konuya değiniyorum. Olması gereken, Toplu Konut İdaresinin, bu piyasada böyle bir görevi üstlenmesidir ya da Toplu Konut İdaresi böyle bir görevi üstlenmeyecekse, konut kredi piyasasını geliştirecek bir kurumu devletin oluşturmasıdır. Aksi takdirde, vatandaşın, biz, kira öder gibi ev sahibi olma umudunu suya düşürmüş oluruz.

Ben, bu noktada, bu tasarıyı çok yeterli bulduğumu...  Daha doğrusu, bu noktada, bu tasarı tamamen eksik. Bu, sadece bir yapılanmayı getiriyor. Yapılanma, 1969 yılında kurulan Arsa Ofisinin görevlerini Toplu Konut İdaresine devri suretiyle oluyor. Hatırlayacaksınız, yine, bu sektörde, 2001 yılında Konut Müsteşarlığı kurulmuştu. Konut Müsteşarlığı, Arsa Ofisi ve Toplu Konut İdaresinin hiyerarjik olarak bağlı olduğu bir kurumdu; ama, o, sadece, bürokraside bir kademe yaratmıştı, bir sorunu çözme amacına, bu piyasayı geliştirme amacına yönelik değildi. 2003 yılında Konut Müsteşarlığı kaldırıldı. Ben, o vesileyle, Konut Müsteşarlığı kaldırılırken biraz önce söylediğim hususları söylemiştim.

Şimdi, Arsa Ofisi kaldırılıp Toplu Konut İdaresine devrediliyor. Bu da tamam; ama, devletin bu piyasada üstlenmesi gereken çok önemli, çok büyük görevler var. Örneğin, Toplu Konut İdaresinin, kooperatiflere kredi açması yerine -bu krediler donuyor; donuyor derken, geri dönüşü var tabiî ki- bu kredilerin bir ipotek belgesine bağlanarak ikincil piyasalarda alınıp satılabilmesi ve yeni kaynakların yaratılabilmesi gerekir. Yeni kaynak yaratamıyorsanız, o kredi donmuş demektir. Tasarı bu yönlerden eksiktir.

Sözlerimi burada bitirirken, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Şahsı adına söz isteği var.

Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkanım, saygıdeğer arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının tümü üzerinde kişisel görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım; hepinizi, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kamu kaynaklarının ve arazilerinin, toplumsal amaca ve ihtiyaca uygun olarak ve sosyal adalet ilkeleri doğrultusunda uygulamaya konulması, toplum ihtiyaçlarına kazandırılması amacıyla çıkarılmak istenilen bir kanun söz konusu. Bir milletvekili olarak böylesi sosyal adalete yönelik düzenlemeleri elbette destekliyor ve teşvik ediyorum.

Böylesine önemli bir misyonu olan ve kamu yönetiminin temel ayaklarından birini üstlenen yasama organının, bu çalışmaları yaparken -yasal çalışmaları yaparken, yasal düzenlemeleri yaparken- Anayasa ve İçtüzüğe göre görev yapması, açık olan bir husus; bunu hepimiz biliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, ben bu tasarıyla ilgili kişisel değerlendirmelerimi yaparken, yine bağlantılı olarak Anayasa ve İçtüzük hükümleriyle birlikte bu düzenlemeleri yaparken ele almamız gereken temel etik kuralları ve ahlakî kuralları yeri gelmişken ifade etmek istiyorum. Bu temel etik kuralları ihlal ettiğimiz zaman yapılan yasaların pek de bir anlamı kalmıyor. Siyasî etik ve ahlak kurallarına uymadan yasama ve hukuk adına bir şey inşa etmemiz mümkün değil. Çıkardığımız yasaların uygulanabilirliği ve güvenilirliği konusunda ister istemez ciddî kuşkularımız doğuyor. Bunları bir vehim olarak, bir saplantı olarak ifade etmiyorum; yeri gelmişken, zorunlu olarak ifade etme gereğini duyuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda dün akşam meydana gelen ve ihlal boyutlarını aşan bir çirkinliği, bir düzeysizliği dile getirmek istiyorum.

Dün akşam, Belediye Kanunuyla ilgili görüşmelerde nitelikli çoğunluk gerektiren geçici 4 üncü maddenin ve kanunun tümünün oylanmasında hem mükerrer oy hem de sahte oy kullanılmıştır değerli arkadaşlarım.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Günah, günah...

ATİLLA KART (Devamla) - 7 üye, hem elektronik oylamada hem de pusula yoluyla oy kullanabilmişlerdir. Ayrıca, adlarına oy pusulası gönderilen 3 üyenin de salonda bulunmadığı sonradan tespit edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, önemle, inanarak ve yürekten ifade ediyorum; vahim bir durumla karşı karşıyayız, elim bir durumla karşı karşıyayız. Grup Başkanvekilimizin ve birleşimi yöneten Meclis Başkanvekilinin uyarılarına rağmen, çok açık uyarılarına rağmen, bu pervasız ve cüretkâr saldırı gerçekleştirilebilmiştir.

Bu saldırıların tamamının, siyasî iktidara mensup milletvekilleri tarafından yapılmış olması, her halde, bir yönetim anlayışını, çarpık bir yönetim anlayışını göstermesi bakımından üzücü ve düşündürücüdür değerli arkadaşlarım.

Daha da ötesi, siyasî iktidar, yapmış olduğu bu uygulamayla, oy hırsızlığı yoluyla, oy çalmak yoluyla, sahte oy kullanmak yoluyla...

BAŞKAN - Sayın Kart, bir dakikanızı rica edeyim.

Şu anda görüştüğümüz yasa tasarısı malum. Sizin, bu tasarının geneli üzerinde kişisel söz isteğiniz var. Bu konu, elbette ki siyasette tartışılabilir; ama, şu saatte, bu konunun tartışma yeri o kürsü değil. Rica ediyorum, lütfen konunuza dönün.

ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, ben anlayışınıza sığınıyorum ve izninizle bu konuyu biraz daha irdeleyeceğim. Tam zamanı olduğu için irdeliyorum. Dün akşam meydana gelen bir olaydan söz ediyoruz, bu olayı tam şu anda tartışmanın gereğini ifade ediyorum.

BAŞKAN - Efendim, onun için ayrıca söz isteyebilirsiniz, onun yolları var; ama, bu tasarının görüşülmesi sırasında, ben rica ediyorum... Siz, saygı duyduğum bir parlamentersiniz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, saygı duymadığınız parlamenterler de mi var?!

ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, ben, aradaki bağlantıyı, gerekçeyi, hoşgörü gösterdiğiniz takdirde açıklayacağım ve o açıklamamı da, yine, kişiselleştirmeden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı kuralları çerçevesinde yapacağımı bilmenizi istiyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, devamlı geçmişe dönük bir şeyleri gündeme getirme âdetleri var.

ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ortada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini iğfal etmeyi yöntem haline getiren bir anlayıştan söz ediyorum. Bakıyoruz, 22 nci Dönem Birinci Yasama Yılında, 86 ncı Birleşimde siyasî iktidar mensubu 21 milletvekili, 74 üncü Birleşimde siyasî iktidar mensubu 4 milletvekili; İkinci Yasama Yılında ise, Temmuz 2004'te, pusula gönderen siyasî iktidar mensubu 71 milletvekilinden 65'inin salonda bulunmadığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, inanıyorum ki, böyle bir tablo, en başta sizleri rahatsız ediyor, rahatsız etmesi gerekiyor. Bunun aksini düşünemiyorum. Bütün bunlar olurken, Sayın Meclis Başkanı ne yapıyor?! Ortada, Meclis iradesine yapılan bir tecavüz var değerli arkadaşlarım. Ortada, Meclisin saygınlığına ve kişiliğine yönelik bir saldırı var. İçtüzüğün 157, 160 ve 161 inci maddeleri kapsamında, Meclisin çalışma düzenini bozan, gerginliğe yol açan, Meclisin görevini yerine getirmesini önlemeye yönelik olan ve en nihayet amaca ulaşmak için her türlü hukuk ve ahlakdışı yöntemi mubah gören bir anlayış ve tavır var.

RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkanım...

ATİLLA KART (Devamla) - Bunlar, mutlaka, kamuoyu tarafından, elbette...

RESUL TOSUN (Tokat) - Ahlakdışı ne demek?!

ATİLLA KART (Devamla) - Siyasî etiğe ve ahlaka aykırı bir uygulamadan söz ediyorum, dün yaşadığımız bir uygulamadan söz ediyorum değerli arkadaşım. Buna, burada rahatsız olmak yerine, oy kullanırken, bu şekilde oy kullanırken, tavrınızı ve tepkinizi koymanız gerekir; Meclisin saygınlığı adına koymanız gerekir, (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye Büyük Millet Meclisinin kişiliği adına koymanız gerekir; bunları görmezden gelmeyip, tavrınızı koymanız gerekir.

BAŞKAN - Sayın Kart, rica ediyorum...

RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, bu kürsü hakaret yeri değil; fikrini söyleyip insin efendim.

BAŞKAN - Konunuza dönmenizi rica ediyorum, lütfen...

ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, ben, bütün bu konuları, şov yapmak amacıyla, ucuz politika yapmak amacıyla dile getirmiyorum.

RESUL TOSUN (Tokat) - Son derece ucuz!..

ATİLLA KART (Devamla) - Bu konular o kadar önemli ki; kalkıp, gündemdışı konuşmada, Irak'a yapılan saldırıda uluslararası meşruiyetten söz edip... Bunu, birbuçuk yıldır anlatıyoruz biz; birbuçuk yıldır, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu anlatıyoruz; tutarlı olmak adına, bunları elbette dile getireceğiz.

RESUL TOSUN (Tokat) - Sen, birbuçuk yıldan beri anlatıyorsun; biz, başından beri anlatıyoruz.

ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bunları, elbette, sadece söylemde bırakmıyoruz. Bütün bunlara açıklama getirmesi, bütün bunları cevaplandırması amacıyla, Sayın Meclis Başkanına bu konuda çok ayrıntılı bir önerge verdiğimizi de dile getirmek istiyorum.

Bu kapsamda, elbette, görüşülmekte olan tasarıya yönelik olarak da değerlendirmelerimi çok kısaca ifade etmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Hamzaçebi'nin yaptığı teknik ve ayrıntılı açıklamaları, elbette doyurucu değerlendirmeler olarak gördüğümü ifade ediyorum.

Bu düşüncelerle, bu değerlendirmelerle tasarıyı değerlendirdiğimizi, buna göre Genel Kurulda tartışmaya açılması ve değerlendirmeye alınması gerektiği yolundaki düşüncelerimi ifade ediyorum; ama, onunla birlikte, siyasî iktidarı, Meclisin iradesini iğfal etmemeye, Meclisin kişiliğine, saygınlığına müdahalede bulunmamaya ve bu konuda, Sayın Meclis Başkanını görevini yapmaya bir defa daha davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, söz istiyorum; Grubumuza sataşma var, bir uygulamadan dolayı...

BAŞKAN - Sayın Başkan, 69 uncu maddeye göre söz mü istiyorsunuz?

EYÜP FATSA (Ordu) - Evet efendim.

BAŞKAN - Grubunuza sataşma nedir?

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, sayın sözcü, konuşurken, Grubumuza mensup bazı milletvekili arkadaşlarımızın mükerrer oy kullanması iddiasıyla...

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Doğru...

EYÜP FATSA (Ordu) - Müsaade edin...

...Grubumuzda oy hırsızlığı yapıldığı gibi bir ifadede bulundu, "düzeysizlik" şeklinde ifade etti. Ben, bunun böyle olmadığını ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, bakın, bir sataşmaya meydan vermemek kaydıyla, bir açıklama yapmak için, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre size söz veriyorum.

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Fatsa, konuyu açıklayın; lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.

V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, konuşmasında Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bir iddia ve sataşma üzerine, Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dün akşam, Belediyeler Yasasının geçici 4 üncü maddesinin oylanması sırasında, Grubumuza mensup bazı arkadaşlarımızın mükerrer oy kullandıkları...(CHP sıralarından "doğru değil mi" sesleri)

Müsaade edin, müsaade edin, doğru mu yanlış mı bakacağız.

...kayıtlardan da takip edilerek, gerçekten böyle bir mükerrerliğin olduğu ortaya çıkmıştır. (CHP sıralarından "doğru değil mi" sesleri)

Müsaade edin arkadaşlar, müsaade edin!.. Müsaade edin bakalım!..

Biz, bunun üzerine, Meclisi yöneten Sayın Meclis Başkanvekilimizin, Grup Başkanvekili arkadaşlarımızın ve Meclis Başkanlık Divanında Kâtip Üye olarak görev yapan arkadaşlarımızın da bulunduğu bir ortamda, bu işleri yürüten teknik personeli de çağırdık. Bu elektronik oylama cihazı hakkında zaman zaman arkadaşların da itirazları var. "Evet" veya "hayır", oyunun rengi ne olursa olsun, oy kullandıkları halde kayıtlarda çıkmadığı, sonra bunu, değişik vesilelerle düzeltmek istediklerini, elektronik oylama cihazında bu tür eksikliklerin zaman zaman olduğunu ifade ettiler. Eğer bu, bir ilkesizlik, bir ilgisizlik ve bir hırsızlıksa, şimdi, ben, bazı hususları Genel Kurulun dikkatlerine arz etmek istiyorum.

695 sıra sayılı kanun tasarısının oylaması 2 Aralık saat 17.22'de yapılmış, Mersin Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek ve Ağrı Milletvekili Sayın Naci Aslan'ın mükerrer oy kullandıkları kayıtlarda tespit edilmiştir. Olabilir...

685 sıra sayılı kanun tasarısının oylaması 2 Aralık saat 17.14'te yapılmış; İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Sırrı Özbek, İzmir Milletvekili Sayın Erdal Karademir'in mükerrer oy kullandığı tespit edilmiştir.

BAŞKAN - Sayın Fatsa, müsaade eder misiniz...

EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin Sayın Başkan...

BAŞKAN - Hayır, ben müsaade etmiyorum size.

Bakınız, siz bir meseleyi açıklamak için kürsüye geldiniz; bu bir savunma değildir.

EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin Sayın Başkan...

BAŞKAN - Hayır efendim, sözünüzü keserim.

Burada, açıklamanızı yapın lütfen...

EYÜP FATSA (Devamla) - Açıklamamı yapıyorum...

BAŞKAN - Daha önceki konularla ilgili bir şey ortaya koymayın. Lütfen, siz sataşmaya meydan vermeyin.

EYÜP FATSA (Devamla) -Sayın Başkan, bu mükerrerler niye oluyor onu ifade etmeye çalışıyorum.

BAŞKAN - Efendim, Meclis Başkanlığı bu eksikliği tamamlasın.

EYÜP FATSA (Devamla) - 681 sıra sayılı kanun tasarısının oylamasında, Eskişehir Milletvekili Mehmet Ali Arıkan, Mersin Milletvekili Sayın Vahit Çekmez, Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan, Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün mükerrer oy kullandıkları kayıtlarda çıkmıştır.

RESUL TOSUN (Tokat) - Atilla Bey, bunlar ne?!

EYÜP FATSA (Devamla) - Arkadaşlar, şimdi, bu şunu gösteriyor: Demek ki, bu elektronik cihazlarda, zaman zaman bu tür hatalar oluyor. (CHP sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlar, siz, oylama tutanaklarını gerekçe göstererek bunu söylediniz, ben de size oylama tutanaklarını gerekçe göstererek bunu söylüyorum. Demek ki, bu elektronik cihazlarla oylamada, zaman zaman bu tür hata oluyor. Eğer, bu, oy hırsızlığıysa veya ilkesizlikse veya ahlaksızlıksa... (CHP sıralarından gürültüler)

Lütfen!.. Ben, bunu, hepinizin, kamuoyunun bilgisine ve idraklerine arz etmek istiyorum. Lütfen...

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Bu, af yasası, af!..

EYÜP FATSA (Devamla) - Bakın, aynısını tarih ve saat vererek söylüyorum. Olabilir, oylamalarda, bu teknik cihazlarda, zaman zaman bu tür teknik hataların olduğunu, eksikliklerin olduğunu, teknik olarak görev yapan arkadaşlar da ifade ediyor. Ben de, size, hangi tarihlerde Grubunuza mensup arkadaşların mükerrer oy kullanmak durumunda kaldığını ifade etmek istiyorum. Mesele bundan ibarettir Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir dakika...

Şimdi, siz, geçmişe ait misallerle, teknik olarak bir hata olabiliyor, bunda bir kasıt yok mu demek istiyorsunuz? Yani, Cumhuriyet Halk Partili bu sayın üyelerin de hata yapabildiğini mi söylüyorsunuz?

EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, bunun iktidar veya muhalefete mensup olunmakla bir alakasının olmadığını, bunun elektronik cihazlardaki teknik hatalardan kaynaklandığını ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Tamam; teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın konuşmacı benim ismimden bahsetti. Sayın konuşmacının söylediği...

EYÜP FATSA (Ordu) - Sataşma yok efendim.

BAŞKAN - Sayın Milletvekilim, bakın, ben de...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sataşıldı efendim; ismimden bahsetti; bir iki kelimeyle, yerimden...

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sataşma var.

EYÜP FATSA (Ordu) - Kardeşim, bir şeye sataşmadım.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sataşma yok efendim.

BAŞKAN - Bir dakika müsaade edin efendim...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Söz istiyorum efendim.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, arkadaşımızın ismini zikretti.

BAŞKAN - Sayın Milletvekilim, söz istemenin de bir usulü ve üslubu var, rica ediyorum. Böyle bir sataşma maksadı olmadığını, açık ve net, baştan ifade etti, misal verdi "bu, cihazlardan kaynaklanan bir hatadır" dedi; dolayısıyla, bunu uzatmanın, başka yere çekmenin hiçbir manası yok.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, isminden bahsetti arkadaşımızın...

BAŞKAN - Sayın Başkanım, rica ediyorum...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, arkadaşımız, bilginin doğru olup olmadığı konusunda bir açıklama yapsın.

BAŞKAN - Biz ona bakarız efendim; teşekkür ederim.

Şimdi, madde...

KÂTİP ÜYE AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Arkadaşlar mağdur oluyor, olur mu öyle şey!

BAŞKAN - Hangi mağduriyetten bahsediyorsunuz efendim?! Mağdur oluyorsa, bakarlar, müracaat ederler!..

Efendim, görüşmeler tamamlanmıştır.

Ben, her türlü konuda gerekli hassasiyeti gösteriyorum; rica ediyorum...

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkanım, müracaat ediyor şu anda işte!

BAŞKAN - Müracaatını yapsın, biz, gerekeni, inceleyelim, burada, Genel Kurulda açıklarız; yapsın bize müracaatını.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/917) (S. Sayısı: 700) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, tümü üzerinde söz istemiştim...

BAŞKAN - Yok efendim; bizde söz hakkınız yok.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Var efendim.

BAŞKAN - Yok efendim, olsa vereceğim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Talebim var efendim, yazılı olarak göndermiştim.

BAŞKAN - Efendim, rica ederim; yani, Başkanlığı bu şekilde...

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Var efendim.

BAŞKAN - Yok efendim, bende yok, elimdeki listede yok. (CHP sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlarımızdan bu konuda mağduriyet iddiası varsa, Başkanlığa müracaat etsin, inceleyeceğim.

Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Arkadaşlar, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.10

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.24

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER:Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

700 sıra sayılı kanun tasarısı üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/917)(S. Sayısı: 700) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesini okutuyorum:

ARSA OFİSİ KANUNU VE TOPLU KONUT KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE ARSA OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN KALDIRILMASI HAKKINDA KANUN

TASARISI

MADDE 1. - 29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı "Arsa Ofisi Kanunu"nun adı "Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiş ve 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu ile kurulan  Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, teşkilâtı ile birlikte kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, bu kanun tasarısının tümü üzerinde söz talebimi süresi ve zamanında Meclis Başkanlığına ilettim. İlgili, yetkili kişi de, benim bu ilettiğim belgeyi aldığını ifade etmesine rağmen, maalesef, bu tasarının tümü üzerinde konuşma hakkım kısıtlandırılmıştır. Bunu da üzülerek ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önceki oturumda da dünkü yaşanan hadiselerin çok üzüntü verici olduğu ifade edildi. Ben de, bu Yüce Parlamentonun bir mensubu olarak, Yüce Parlamentoda böyle olayların cereyan etmesi karşısında, Yüce Parlamentonun itibarının zedeleneceği kanısındayım.

AK Parti Grup Başkanvekili burada başka isimler de zikretti; ancak, dünkü görüşülen kanunun bir özelliği vardı; bu kanun, 330 oyla geçmesi gereken bir kanundu. O bakımdan, burada kullanılan oyların, zikredilen diğer maddelerde, diğer kanunlarda kullanılan oylardan farklı olduğunu ifade etmek istiyorum. O da yanlıştır, o da büyük bir hatadır; ancak, dünkü görüşmelerde nitelikli çoğunluk aranmaktadır.

Cumhurbaşkanının geri gönderdiği, ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda çıkarılan; fakat, son anda, burada bir önergeyle gündeme getirilen... Bunu okumak istiyorum: "Kamu personeline her ne ad altında olursa olsun eködemede bulunan kamu görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılır." Kimler için; belediye başkanları için, büyükşehir belediye başkanları için. Bu, son anda buraya getirilen... Demek ki, bununla ilgili ciddî manada bir sıkıntı var ki, 7 sayın milletvekili, 330 nitelikli çoğunluğu bulmak için, bu yanlış işleme tevessül etmişlerdir. Bunun ucu nerelere kadar dokunur bilemiyorum; bunun ucunun hangi büyükşehir belediye başkanına, hangi belediye başkanına kadar uzanacağını bilmiyorum; ancak, burada kullanılan oyların, büyük bir maksatla, önceden planlanmış, tasarlanmış bir şekilde kullanıldığından da hiçbir şüphem yok.

Bakınız, dün, Meclis Başkanvekilinin, Meclisi yönetirken, şahsıma göre, tarafsızlığını da yitirdiği inancını taşıyorum. Bu kanaate nereden ulaştım; Sayın Meclis Başkanvekili, Cumhurbaşkanından gelen Belediye Kanununun daha ilk maddesi görüşülmek üzereyken, burada bir açıklama yaptı: "Bu kanunun geçici 4 üncü maddesi nitelikli çoğunluk gerektiren bir maddedir; onun için, sayın milletvekilleri, Meclisten ayrılmayın, salonu terk etmeyin." Bunu, Meclis Başkanvekilinin daha o madde gelmeden söylemeye hakkı yok. Bunu, ancak, AK Parti Grup Başkanvekilleri söyleyebilir. Meclis Başkanvekili, yine, ben tam konuşmaya başlayacağım sırada "elektronik oylama yaptık başlangıçta; orada olmayanlar, lütfen, burada bulunduklarına dair imzalı kâğıtlarını Başkanlık Divanına göndersinler" diye, burada üyelere bir uyarıda bulunuyor.

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, bunun maddeyle ne alakası var?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Demek ki, bütün bunları değerlendirecek olursak, dün kullanılan 7 oyun, kasıtlı ve bilinçli olarak kullanıldığı inancındayım. Tutanaklardan okuyorum... Bakınız, Sayın Meclis Başkanvekili, pusula gönderenlerin burada olup olmadıklarını takip ediyor, isimlerini okuyor; iki isim yok; ama, diyor ki Sayın Başkanvekili...

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, maddeye gelsin, maddeye.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Maddeye de geleceğim.

"...arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri bir süre beklediler ve bize söyleyip gittiler." Şimdi, uygulamada böyle bir hüküm var mı arkadaşlar?!

HÜSEYİN BESLİ (İstanbul) - Maddeyle ne ilgisi var bunun?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri burada olduklarını, oylarını kullandıktan sonra, Sayın Meclis Başkanvekiline söylemişler ve buradan ayrılmışlar!.. Böyle bir uygulama olabilir mi sevgili arkadaşlar?! Meclis Başkanvekilinin böyle bir yetkisi var mı?! O zaman, niye isimlerini okuyup burada olup olmadıklarını soruyorsunuz?! Onun için, dünkü 7 oy ve Meclis Başkanvekilimizin yönetim tarzı ve şekliyle... Dünkü, o geçici 4 üncü maddede yaşananların daha önceden hazırlanılmış bir eylem olduğu inancındayım.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Kandoğan, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin burada olduğunu siz görmediniz mi?

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu açıklamaları yaptıktan sonra, Arsa Ofisi ve Toplu Konut Kanun Tasarısıyla ilgili görüşlerimi açıklayacağım.

Bakınız, Arsa Ofisi 1969...

CÜNEYİT KARABIYIK (Van) - Konuşma süren bitti.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu söylediklerimin nesine itiraz ediyorsunuz? 7 tane mükerrer oy kullanılmasını tasvip ediyor musunuz? Bu, milletvekiline, bu, Meclise yakışan bir uygulama mıdır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biz, 70 000 000 insan, bu Meclisten, hakkâniyetle, adaletle kararlar almasını beklerken...

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bir dakika...

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - ...7 tane sayın milletvekili gelecek, burada mükerrer oy kullanacak.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, o kadar kaptırmışsınız ki, şu anda mikrofonunuz kapalı.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Kaptırmak değil Sayın Başkan, bunların burada dile getirilmesi gerekir.

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, size her türlü konuşma imkânını veriyorum; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bunları biz burada konuşmayıp, nerede konuşacağız sayın milletvekilleri?!

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Her zaman her yerde konuşabilirsin.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sonra da diyoruz ki, milletvekillerinin itibarı azalıyor, Meclisin itibarı azalıyor, yok oluyor. 7 tane mükerrer oy kullanılırsa, Meclisin itibarı, milletvekilinin itibarı azalır sevgili arkadaşlar. Yapmayalım! Bunu hiçbir milletvekili yapmasın; hiçbir grup, hiçbir siyasî parti temsilcisi yapmasın bunu. Benim söylemek istediğim bunlar. Halka nasıl izah edeceğiz bunu?! Ne söyleyeceğiz halka; elektronik cihazlarda arıza varmış. Nasıl arıza oluyor? 330 nitelikli oy kullanılması gereken bir maddede mi arıza oluyor arkadaşlar?!

MUZAFFER KÜLCÜ (Çorum) - Arıza her yerde olur.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Onun için, bunun savunulacak bir tarafı yok. Onun için, geliniz, burada sizler de "yanlış yapılmıştır, hatalı yapılmıştır, Meclis Başkanlığının bunun gereğini yapması lazımdır, AK Parti Grubunun bunun gereğini yapması lazımdır" deyin ki, hata olduğu anlaşılsın, yanlış olduğu anlaşılsın ve hatadan dönülsün sevgili arkadaşlar.

Şimdi, kanun tasarısıyla ilgili düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Bu Arsa Ofisi 1969 yılında kurulmuş. Kurulduğu yıldan beri Türkiye'de çok büyük hizmetler ifa etmiş; sanayi bölgeleri arsaları, millî eğitimle ilgili, sağlıkla ilgili, turizmle ilgili arsalar üretmiş ve bugüne kadar yapılan yatırımlarda çok büyük katkıları olmuş olan bir ofis, genel müdürlük. Dönersermayesi, özel bütçesi olan ve genel bütçeden hiçbir pay almayan bir genel müdürlük. Bakınız, bunun altını çizmek istiyorum: Devlete beş kuruş bile maliyeti olmayan bir genel müdürlük; tam tersine, dokuz aylık süre içerisinde de devlete 20 trilyona yakın vergi ödeyen ve bugün başında da çok değerli bir genel müdürü bulunan bir genel müdürlük. Bu genel müdürlüğü bir gün ansızın kaldırıyoruz ve yapmış olduğu görevleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına, oraya veriyoruz. Bunu yaparken, otuzbeş yıldan beri tecrübeyle, büyük bir özveriyle çalışarak kurumu bugüne kadar getiren personeli ne yapıyoruz; bakınız, sadece genel müdür yardımcısını bakanlık müşaviri yapıyoruz, avukatları hukuk müşaviri yapıyoruz; bunun dışındaki daire başkanlarını düz memur yapıyoruz arkadaşlar, düz memur oluyorlar, Bayındırlık Bakanlığında uygun olan boş bir kadroya atanacaklar.

Siz, yirmi yıl, tırnaklarınızla kaza kaza Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı seviyesine geleceksiniz, memlekete büyük hizmetler yapacaksınız ve sonra, bir  gün, bu genel müdürlük kaldırılıyor, daire başkanımız gidecek Bayındırlık Bakanlığında... Maddî bakımdan mağduriyeti söz konusu değil ama, bunun manevî yönü de var. O daire başkanı, ne diyecek çoluk çocuğuna, ne diyecek çevresine?! Ben daire başkanıydım, bugün düz memur oluyorum!..

Bakınız, bunu Meclisin huzurunda söylüyorum; bu büyük bir yanlışlıktır.

Gelin, bu yanlışlığı düzeltelim; verilecek bir önergeyle bu daire başkanlarımıza, bu değerli görevlilerimize sahip çıkalım.

Bakınız, şu anda 38 yerin kamulaştırma işlemleri devam etmekte Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından ve buradaki bütün bu uzman personel, buradan ayrıldıktan sonra Toplu Konut İdaresi bu hizmetleri tek başına nasıl  yürütecektir?! Bu değerli personel, Toplu Konut İdaresine de gönderilmiyor, nereye gönderiliyor; Bayındırlık Bakanlığına gönderiliyor. Bunların tecrübelerinden Toplu Konut İdaresinde niye istifade etmiyoruz?

Benim gönlüm arzu ederdi ki, bu iki kurumu tek bir pota altında eritelim, birleştirelim, Toplu Konut İdaresi ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü haline getirelim; iki kurumun değerli personeli, uzmanları, yetişmiş elemanları bir arada bulunsunlar, hem toplu konut hem de arsa üretilmesi noktasında bugüne kadar yapmış oldukları hizmetlere bundan sonra da devam etsinler.

Arkadaşlar, kapatmak çok kolay. İşte, bu kanunla bunları kapatacağız; ancak, kapatılma neticesinde, Türkiye'de belli bir süre özellikle sanayi arsaları üretiminde, millî eğitim, sağlık, turizm arsaları üretimlerinde çok büyük tecrübe sahibi olan kurum ortadan kalkacak, kendisini tamamen toplukonut yönetimine vermiş olan bir idare bu konuda söz sahibi olacak.

Ayrıca, eleştirmek istediğim bir husus daha var.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, toparlar mısınız.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlem.

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı faaliyetlerine devam ederken, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün bütün maddî varlıkları, bölünmüş yol çalışmalarında kullanılmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığına aktarılıyor. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün bu konuda bugüne kadar yaptığı çalışmaları niçin Toplu Konut İdaresine aktarmıyoruz da, personelini niye oraya göndermiyoruz da, parasını duble yol çalışmalarıyla ilgili olan bölüme aktarıyoruz; bunu da anlamak mümkün değil.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.

Sayın milletvekilleri, tabiî, Sayın Kandoğan'a bir cevap vermek için değil, Başkanlığın uygulaması ve bir doğruyu anlatmak bakımından iki konuyu açıklamak istiyorum.

Birincisi, Sayın Kandoğan, yasa tasarısının geneli üzerinde söz isteğinde bulunduğunu ifade etmiş; Genel Kurul salonunda bulunmadığından söz verememiştim.

Kürsüye çıktığı zaman, söz isteğinin var olduğu, danışmanı vasıtasıyla gönderdiği; ama, sanki, ilgili daire tarafından kaybedildiği gibi bir yanlış anlamaya meydan veren konuşmayla sözüne başladı.

Ben de ilgililerden bu konuda bilgi aldım. Bir suiniyet olmadığı gibi, sıra sayısı, tasarı dağıtıldıktan sonra, gerek önergelerin gerekse söz isteklerinin verilebileceği İçtüzüğümüzde açıktır. Verilen önerge ve söz istekleri, ilgili dairede, tarih ve dakika yazılmak suretiyle parafe edilir ve dosyaya konulur. Biz, dosyamızdan mesulüz ve dosyamızda bulamadık. Bunun, bu şekilde, ifade edilmesini, doğrusu, pek de hoş ve şık bulmadım. Kaldı ki, ben, 1 inci madde üzerinde kendisine söz verdim, 10 dakika 9 saniye konuştular, madde geneli üzerinde de 10 dakika konuşacaklardı; ama, 10 dakikanın 5 dakikasını başka konulara ayırdılar. O kendilerinin takdiri; ancak, burada, benim, dünkü oylama sırasında, Genel Kuruldaki milletvekillerimi ikaz eden ifadelerimin yanlış olduğunu ifade ettiler. Burada, doğrusu, hangi hükme, hangi İçtüzüğe, hangi teamüle ve hangi geçmiş tatbikatlara dayandırdıklarını hayretle gördük.

Benim görevim, Genel Kurulu tam çalıştırmak. Eğer, mümkünse, bütün milletvekillerinin Genel Kurulda bulunmalarını ve oylarını da doğru kullanmalarını sağlamaktır ve gerekli açıklamayı yapmaktır. Yaptığımız açıklamalarla, bazı teknik hataların da önlenmesini sağlıyoruz. Bunda, özel bir kastımız yoktur; iki yılı aşkın süredir, Genel Kurulu yönetimimizde ve diğer hizmetlerimizde, zaten, bütün milletvekili arkadaşlarımız tarafından da gerekli takdir yapılıyor. Bu bakımdan, böylesine bir açıklamayı hoş görmediğimi ve doğru da bulmadığımı ifade ediyorum; çünkü, biz, milletvekili arkadaşlarımıza bu kürsüyü en sonuna kadar kullanmaları için gereken müsamahayı da gösteriyoruz.

Şimdi, 1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmış olduğundan, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. -  Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ait Döner Sermaye İşletmesi Maliye Bakanlığınca belirlenecek esas ve usûllere göre tasfiye edilir. Döner Sermaye İşletmesi tasfiye tarihindeki  nakit varlıkları, 19.11.2003 tarihli ve 5003 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usûl ve Esaslar Hakkında Kanunda belirtilen  amaçlar doğrultusunda  kullanılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü adına açılmış olan hesaba aktarılır. Mevcut hizmet binaları ile diğer binaların bulunduğu taşınmazlar tapuda re’sen Maliye Hazinesi adına tescil edildikten sonra Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır. Döner Sermaye İşletmesinin bunların dışında kalan tüm varlıkları, hakları, yükümlülükleri ve   her türlü taşınmazları ile  Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün diğer hak ve yükümlülükleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmiş sayılır.

Bu Kanun uyarınca yapılacak devir işlemleri ile düzenlenecek belgeler her türlü vergi, resim, harç, ücret ve fondan müstesnadır.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Eyüp Fatsa

İrfan Gündüz

Selahattin Dağ

 

Ordu

İstanbul

Mardin

 

A. Müfit Yetkin

Cüneyit Karabıyık

Durdu Mehmet Kastal

 

Şanlıurfa

Van

Osmaniye

"Madde 2.- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ait Döner Sermaye İşletmesi Maliye Bakanlığınca belirlenecek esas ve usullere göre tasfiye edilir. Döner Sermaye İşletmesinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki nakit parası, 19.11.2003 tarihli ve 5003 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun amaçlarında kullanılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü adına açılmış olan hesaba aktarılır. Her türlü araç-gereçleri ve mevcut hizmet binaları ile lojman binalarının bulunduğu taşınmazlar tapuda resen Maliye Hazinesi adına tescil edildikten sonra Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır. Döner Sermaye İşletmesinin bunların dışında kalan tüm varlıkları, hakları, yükümlülükleri ve her türlü taşınmazları ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün diğer hak ve yükümlülükleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmiş sayılır.

Bu Kanun uyarınca yapılacak devir işlemleri ile düzenlenecek belgeler her türlü vergi, resim, harç, ücret ve fondan müstesnadır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, yeterli çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz; ancak, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddeyle, Arsa Ofisi Döner Sermayesinin mevcut nakit parasının 5003 sayılı Kanun amaçlarında kullanılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü adına açılmış olan hesaba aktarılması, ayrıca her türlü araç gereçleri ve sadece hizmet binaları ile lojman binalarının Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmek üzere, Maliye hazinesi adına tapuda tescili amaçlandığından, maddenin yazımı bu amaca uygun olarak tereddüte yer vermeyecek biçimde düzeltilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde görev yapan personel,  Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilmiştir. Bu Kanunun yayımı tarihinde, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ait kadrolar, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin ilgili bölümünden çıkarılmıştır. Bu Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki

(I) sayılı cetvelin Bayındırlık ve İskân Bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir. 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 25 inci maddesi uyarınca Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne tahsis edilen kadrolar Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde; genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, daire başkanı, başmüfettiş, bilgi işlem şube müdürü, APK şube müdürü, idarî işler şube müdürü, şube müdürü, bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı ve avukat unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer. Bunlar, Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî haklarını aynen almaya devam eder ve devredildikleri kurumda ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilir. Kadro ve görev unvanları değişmeyenler Bayındırlık ve İskân Bakanlığına ait aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar.

İhdas edilen  kadro unvanlarından ilgili kurum tarafından ihtiyaç duyulmayan kadro unvanlarında çalışan personel ile ikinci fıkra uyarınca görevleri sona erenler,  bu Kanunun yayımını izleyen altı ay içinde kurumca ihtiyaç duyulan, derece ve kademelerine uygun diğer kadrolara atanır. Genel müdür yardımcıları ile avukat kadrolarında istihdam edilen personel ekli (2) sayılı liste ile  ihdas edilen Bakanlık  Müşaviri ve Hukuk Müşaviri  kadrosuna atanmış sayılırlar. Ancak, bu kadrolar, herhangi bir sebeple boşalması halinde,  hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu fıkra uyarınca ihtiyaç duyulan kadro değişiklikleri 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaksızın anılan Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre yapılır.

Üçüncü fıkra uyarınca atanan personelin atandıkları yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamının (fazla çalışma ücreti hariç) net tutarının, eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamı (fazla çalışma ücreti hariç) net tutarından az olması halinde aradaki fark, farklılık giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün sürekli işçi kadrolarında ve geçici işçi pozisyonlarında çalışanlar, kadro veya pozisyonlarıyla birlikte Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bağlı kuruluşlarına devredilir. Bu fıkra hükümlerinden faydalanmak istemeyenlerin her türlü yasal hakları ödenerek kurumlarıyla ilişkileri kesilir. Anılan Genel Müdürlüğün, bu Kanunun yayımı tarihinde boş bulunan sürekli işçi kadroları ve geçici işçi pozisyonları, hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde şahsı adına Iğdır Milletvekili sayın Dursun Akdemir; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri; biraz önce, Sayın Meclis Başkanvekilinin de belirttiği gibi, Ümmet Kandoğan Bey arkadaşımıza söz verilmesi sırasında müracaatının gelmediği beyan edilmişti. Ancak, yaptığımız araştırmada, müracaatın saat 10.25'te Volkan Bey tarafından teslim alındığını tespit etmiş durumdayız. Bunu açıklama gereğini hissettim. Teşekkür ediyorum. Şimdi konuya girmek istiyorum.

Görüşmekte olduğumuz 700 sıra sayılı Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle ilgili kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce, şahsım ve Doğru Yol Partisi adına Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Parlamentonun aslî ve öncelikli görevi, yasa yapmaktır ve çıkarılan yasaların açık, net, kesin ve tereddütlere neden olmayacak şekilde çıkarılması gerekmektedir.

AKP İktidarı sözcüleri, sürekli olarak, kamuoyuna, çok yasa çıkardıklarını açıklamaktadırlar. Oysa, önemli olan, çok yasa çıkarmak değil, sağlıklı ve uygulanabilir yasaların çıkarılmasıdır. Bugün üzülerek görüyoruz ki, emek ve zaman verilerek çıkarılan birçok kanun ya Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere Meclise gönderilmekte ya da Anayasa Mahkemesince iptal edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; demokrasi, bir uzlaşma rejimidir; ayrıca, uzlaşma sanatıdır. Ortak iyiyi bulacağız ki, uzlaşmayı sağlayabilelim. O nedenle, ortak uzlaşmada bulunmak için de hak, hukuk, demokrasi önplanda tutulmalıdır.

Yasaların hazırlanma ve komisyonlarda görüşülmesi aşamasında uzlaşmayı sağlamak büyük önem taşır. Birleşimlere ara vererek, son dakikada baskın şeklinde verilen önergelerle sağlıklı bir kanunun çıkarılması elbette mümkün değildir; o kanunun arkasından sürekli tartışmalar olur. Bu alışkanlıklardan vazgeçilmesini, doğru bir yaklaşım olarak yaklaşılmasını demokrasi adına, parlamenter sistem adına ben de buradan seslendirmek istiyorum. Dünkü Belediye Yasasının görüşülmesi sırasında ortaya konulmuş olayı -ben, öğretim üyesiyim- öğrencilerimin kopya çekmesine benzetiyorum. Eğer, bir öğrenciniz kopya çekiyorsa, onun güvenilirliği, hocası tarafından hiçbir zaman gözönünde bulundurulmaz, güvenilirliği sarsılmıştır.

Dolayısıyla, dün, mükerrer oy kullanan 7 milletvekili arkadaşım, eğer, sehven kullanmamışlarsa, planlı bir şekilde, bu maddeyi geçirmek amacıyla oy kullanmışlarsa, bu Yüce Meclisin şahsına bir hakaret olarak algılanmasını, ben, buradan belirtmek istiyorum ve bunun düzeltilmesini, özellikle Meclis Başkanından... Sayın Meclis Başkanına buradan seslenmek istiyorum ve AKP'nin Grup Başkanına seslenmek istiyorum; partiiçi disiplini çalıştırması lazım. Demokrasi adına, hürriyet adına, bu yüce çatının altında, bir milletvekilinin onurunu düşürücü davranış içinde bulunan bir milletvekilini aramızda görmek istemiyorum.

Ben, buraya gelirken, bu onurlu çatı altında, doğruluk, dürüstlük adına, memleketin güzelliği adına, birliği ve dirliği adına hizmet edeceğimi düşünüyordum. Aramızda, eğer, böyle bir vekil varsa, onunla ilgili, bir an önce, Yüce Meclis Başkanı tarafından, gerekli İçtüzük hükümlerinin yerine getirilmesini talep ediyorum.

Ayrıca, bir yanlışlığı burada düzeltmek istiyorum. Bu yasa görüşülürken, ismi açıklanmadan 7 kişi beyan edildi; ama, AKP Grup Başkanvekili buraya çıktığında, sehven 2 oy kullanan milletvekili arkadaşların ismini 70 000 000'un önünde, buradan, kürsüde saydı. Bu, büyük bir yanlışlıktır; bu yanlışlığın da Başkanlığınız tarafından düzeltilmesini talep ediyorum.

AHMET IŞIK (Konya) - Maddeye gel, maddeye...

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Oraya da geleceğim; önce dinlemesini öğren!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim; siz, konuşmanızı tamamlayın.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) -Değerli Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, maddeyle ilgili görüşlerimi açıklamak istiyorum. Bilindiği gibi, Anayasanın 123 üncü maddesinde, idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği hükme bağlanmış olup, işlevsel açıdan bütünlük ve uyum içinde olmasını sağlayacak kural ve yöntemlere bağlı olması ifade edilmektedir. Gerek bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların teşkilatlarına ilişkin esas ve usullerin düzenlendiği 3046 sayılı Kanun gerekse 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, kamu kurum ve kuruluşlarının görev, yetki ve sorumluluklarının ve söz konusu görevlerini yürütecek hizmet birimlerinin teşkilat kanunlarında açıkça tanımlanmasını zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, söz konusu tasarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığının görev ve teşkilatının yeniden düzenlenmesine yönelik olarak ele alınmasının daha uygun olacağını söylemek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, öte taraftan, 3 üncü maddeyle Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde görev yapan teftiş kurulu başkanı, daire başkanı, başmüfettiş ve şube müdürleri ile bölge müdürü ve müdür yardımcılarının, kanunun yayımı tarihinden itibaren, görevlerini ve unvanlarını kaybettikleri ortadadır. Bunların elindeki unvanlarının alınıp, şu andaki unvanlardan daha düşük unvanlara ve kadrolara verilmesi uygun değildir; kazanılmış bir hakkın kaybıdır. Ben, bu olayı hayatımda yaşadım değerli milletvekili arkadaşlarım; yaşadığım bir örneği aktararak bu arkadaşlarımıza böyle bir sıkıntı çektirmemeniz gerektiğini iletmek istiyorum. Başhekimken görevden alındım ve profesörken, bir dispansere doktor olarak verildim; eve gittiğimde, çocuğum "baba, dispanserde sizden başka kaç tane profesör var" diye sordu; benden başka yoktu; ama, idarî mahkeme kararıyla en kısa sürede, tekrar, görevime iade edildim.

BAŞKAN - Sayın Akdemir, toparlar mısınız.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Dolayısıyla, idare mahkemelerine fırsat vermemek için, kazanılmış hakların kaybedilmesi pahasına böyle bir yasa çıkarılmamalıdır. Yasanın, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü Toplu Konutla birleştirilerek değerlendirildiği takdirde ve çalışanların haklarının korunduğu takdirde olumlu sonuç getireceğini bildiriyor, tekrar, Başkanlığınıza saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre  işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında geçen "Genel Müdür Yardımcıları" cümlesinden sonra "Teftiş Kurulu Başkanı ve Daire Başkanları" cümlesinin ilave edilmesini,

Bu kanuna ekli (2) sayılı listede yer alan Bakanlık Müşaviri serbest kadro adedinin 12, memur serbest kadro adedinin 36 olarak değiştirilmesini,

Arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Mustafa Açıkalın

Fahri Çakır

 

Ankara

İstanbul

Düzce

 

Hacı Biner

 

Cavit Torun

 

Van

 

Diyarbakır

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 700 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki "(fazla çalışma ücreti hariç)" ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Muharrem Eskiyapan

Halil Tiryaki

 

Trabzon

Kayseri

Kırıkkale

 

Osman Kaptan

Memduh Hacıoğlu

Mehmet Neşşar

 

Antalya

İstanbul

Denizli

 

Mustafa Gazalcı

M. Mesut Özakcan

Ali Kemal Deveciler

 

Denizli

Aydın

Balıkesir

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu önerge, aynı zamanda, en aykırı önergedir; bu önergeyi işleme alıyorum.

Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, bu önergeye katılamıyoruz. Zira, elemanların devredildiği bakanlıkta böyle bir uygulama yok, eğer bu önerge kabul edilirse yeni bir sınıf gündeme getirilmiş olacak. Dolayısıyla eşitlik ilkesine aykırı gördüğümüz için katılmamız mümkün değil efendim.

BAŞKAN - O temenniniz; takdire bırakıyorsunuz.

Hükümet katılıyor mu?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılmıyor.

Önerge sahibi?..

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Gerekçeyi okutunuz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim.

Gerekçe:

Kapatılan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün personeli tümüyle Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilmektedir. Doğru ve hakkaniyete uygun olanı, personelin almakta olduğu malî hakların tamamını yeni kurumunda da almaya devam etmesidir. Tasarıda, personelin eski kadrolarına bağlı olarak malî haklarını almaya devam etmesi öngörülürken, fazla çalışma ücretinin bundan istisna edilmesi hakkaniyete uygun değildir. Bu nedenle söz konusu ibarenin tasarı metninden çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Hükümetin olumsuz görüş bildirdiği, Komisyonun da olumsuz görüşle takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında geçen "Genel Müdür Yardımcıları" cümlesinden sonra " Teftiş Kurulu Başkanı ve Daire Başkanları" cümlesinin ilave edilmesini,

Bu kanuna ekli (2) sayılı listede yer alan Bakanlık Müşaviri serbest kadro adedinin 12, memur serbest kadro adedinin 36 olarak değiştirilmesini,

Arz ve teklif ederiz.

                        Salih Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Genel müdür yardımcıları ve avukatların atanacakları kadrolar belirlenmişken, teftiş kurulu başkanı ve daire başkanlarının atanacakları kadrolar belirlenmediğinden, kanun tasarısında bir belirsizlik söz konusu olmaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, 3 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda ve (1) ve (2) nolu ekli cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun Birinci Bölüm başlığı "Amaç ve Görevler" olarak  ve  1 inci maddesi aşağıdaki şekilde  değiştirilmiştir.

"Madde 1. -  Bu Kanunun amacı;  arsaların aşırı fiyat artışlarını önlemek  üzere tanzim alış ve satışı yapmak; konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm yatırımları ve kamu tesisleri  için arazi ve arsa sağlamaktır.

Bu Kanunda yazılı görevler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülür. Bu Kanunda, diğer kanunlarda ve ilgili mevzuatta Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar  Toplu Konut İdaresi Başkanlığına  yapılmış sayılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi; buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Hamzaçebi, süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 1 inci maddesiyle Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü kaldırılıyor, bu maddesiyle de Arsa Ofisi Kanununun 1 inci maddesi değiştirilerek Arsa Ofisinin görevleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına veriliyor.

1969 yılında kurulan Arsa Ofisi, kendi görev alanında, kendi gücü ölçüsünde gerçekten önemli, özverili çalışmalar yapmıştır; ancak, tabiî ki, Türkiye'de konut sorununun çözümü için konut sorununun çözümünde gerekli arsa ihtiyacının karşılanması için, tek başına Arsa Ofisinin bu sorunun üstesinden gelmesini beklemek doğru değildir. Esas olan, belediyelerin bu görevi yerine getirmesidir veya belediyeyle birlikte kamu kurumlarının ortaklaşa hareket ederek, bu sorunu çözmeleri gerekirdi; ama, yapıdaki dağınıklık, yetkilerdeki dağınıklık, maalesef, bu sorunu çözmeye yetmemiştir, dağınıklık olması nedeniyle bu sorunların çözümü mümkün olmamıştır. Yani, Arsa Ofisini kapatıp, bu görevleri Toplu Konut İdaresine verirken, Arsa Ofisinin bugüne kadar yaptığı çalışmaları gözden uzak tutmamak gerekir, belki Arsa Ofisine teşekkür etmek gerekir.

Bu görevler Toplu Konut İdaresine devredilirken, gerçekte, personelin de Toplu Konut İdaresine devri gerekirdi. Bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışmalar yapıldı; ama, o kabul görmedi. Onun yerine, bu personel, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredildi.

Görüşmekte olduğumuz bu maddeyle, artık, Arsa Ofisinin görevleri Toplu Konut İdaresinin görevleri olarak tanımlanmaktadır. Toplu Konut İdaresinin, gerçekten, bu şekilde çok önemli görevleri olacaktır.

Mevcut konut üretme görevine paralel olarak, arsa konusunda da Toplu Konut İdaresinin görev üstlenmesi, kentlerin gecekondu bölgelerinin rehabilitasyonu ve modern yaşama alanlarına dönüştürülmesi konusunda Toplu Konut İdaresinin görev üstlenmesi, gerçekten, bu konuda bu idareden beklentileri artıracaktır. Özellikle, gecekondu semtlerinin dönüşümünün sağlanarak, kentlerin bu bölgelerinin modern yaşama alanlarına, modern semtlere dönüştürülmesi, bu idarenin en önemli görevlerinden birisi olmak zorundadır. Belediyelerin ve diğer kamu kurumlarının çözmekte yeterli olmadığı, gücünün yetmediği bu konuya Toplu Konut İdaresi, yasalardan gelen gücüyle, hazine arazilerini bedelsiz devralma yönündeki yetkisiyle yönelmelidir. Bugün, büyük kentlerin olsun, Anadolu'daki diğer kentlerin olsun, bu şeklide, çok önemli bölgeleri gecekondularla dolmuş durumdadır; gecekondularda yaşayan milyonlarca vatandaşımız vardır.

Yine, gecekondular yanında, o kente tarihî özelliğini veren, o kentin mimarî çizgisini yansıtan çok önemli tarihî yapılar vardır. Türk mimarîsinin örneklerini bu kentlerimizde fazlasıyla görüyoruz; ancak, kentleşme dalgasının yarattığı yapılaşma, bu mimarî eserlerin de, kültürel değerlerin de elden çıkması gibi bir sonucu karşımıza getirmektedir. Bunların korunması, Türk mimarîsinin geleneksel çizgisinin korunması, yenilenmesi, yeni yerleşim alanlarının yaratılması, gecekondu alanlarının modern yerleşme semtlerine, yerlerine dönüştürülmesi, artık, Toplu Konut İdaresinin, toplukonut üretme görevi yanında, hatta, belki ondan çok daha önemli olacak şekilde, görevidir.

Ben, bu vesileyle, bu görevi hatırlatmak için söz aldım. Teşekkür ederim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

Madde üzerinde, şahsı adına, Ordu Milletvekili Sayın Cemal Uysal; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Arsa Ofisinin Toplu Konut İdaresine devriyle ilgili kanun tasarısını görüşüyoruz. Tabiî, Türkiye'de, halen nüfusun yüzde 35'i köylerde oturuyor. Türkiye, daha uzun yıllar şehirleşmeyi yaşayacak ve halkımızın büyük bir kısmı şehirlerde oturacak. Onun için, konut meselesi Türkiye için fevkalade önemli.

Ayrıca, bunun yanında, şehirlerde sağlıklı olmayan gecekondu yerleşimlerinin de, bir dönüşüm halinde, gittikçe modern konutlara dönüşme mecburiyeti var. Gerçekten de Avrupa Birliği yolunda oldukça mesafe almış olan Türkiye'nin, bugünkü yapısıyla, şehirlerin gecekondu bölgeleriyle Avrupa Birliği içerisinde bulunması insanı rahatsız edici bir durumdur.

Şimdi, çıkaracağımız bu kanunla ne yapılıyor; bundan evvel konut müsteşarlığı kaldırıldı, şimdi de Arsa Ofisi Toplu Konut İdaresi Başkanlığına bağlanıyor; yani, üçlü yapı tekli yapıya kavuşturuluyor, daha koordine bir sistem tek bir çatı altında geliyor ve böylece de, Türkiye'de, konut sorununun halli konusunda kurumsal yapı, daha rasyonel bir idarî yapıya kavuşmuş oluyor.

1984 yılında, Toplu Konut İdaresi Kanunu çıkmadan önce, sosyal konut sorunu, Sosyal Sigortalar Kurumu, Emlak Bankası ve İmar ve İskân Bakanlığı tarafından finanse ediliyordu. Bu konuda, özellikle Sosyal Sigortalar Kurumunun çok önemli hizmetleri ve görevleri vardı. Ben de, o kurumda çalışan bir insan olarak biliyorum; yıllarca, konut sektörü finanse edildi. Daha sonra, 1984 yılında, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı kuruldu.

Toplu Konut İdaresi Kanunu, çok daha gelişmiş, çok daha ileri hükümleri içeren bir kanundu. Biz de, onun teknik çalışmasında, Sosyal Sigortalar Kurumu olarak, tecrübemizle bulunmuştuk. Bu kurum, arsa üretiminden işin organize edilmesine ve konut sektörünün finanse edilmesine kadar çok önemli görevler ifa etti. Aldığım bilgiye göre de, yirmi yıl içerisinde 1 100 000 konutu da finanse etmiştir. Bu çok önemlidir.

Tabiî, bundan sonra da konut yapımı devam edecek. Hükümetimizin de, özellikle sosyal konut konusunda çok büyük gayretleri ve projeleri var. Her yıl, ortalama 100 000 konut yapılacak ve bu 100 000 konut, çok düşük taksitlerle, uzun vadeli olarak vatandaşlarımıza verilecek, verilmektedir. Bu proje devam edecek. Bu proje, vatandaşlarımız tarafından da fevkalade kabul görüyor, müracaatlar çok fazla. Bu, Türkiye'nin modern bir yapılaşmaya, şehirleşmeye ulaşması için de fevkalade önemli.

Burada bir noktaya özellikle değinmek istiyorum, yine Sosyal Sigortalar Kurumundan edindiğimiz tecrübeye göre; 1984 yılında, bu Toplu Konut İdaresi Kanunu hazırlanırken şunu söylemiştik: Bu şekilde uzun vadeli kredilendirmede, kredilerin, yani fonların reel değerinin muhafazası fevkalade önemlidir. Ben, bunu, bütçe görüşmelerinde, değerli genel müdüre sordum. Gerçekten de, Toplu Konut İdaresi, şimdiye kadar verdiği kredilerin yüzde 90'ından fazlasını tahsil etmiş; ama, verilen krediler, maalesef, yüzde 70 oranında, reel olarak erimiş. Yani, böyle bir sistemde, eğer, verilen krediler, geri dönüşünde yüzde 70 reel değer kaybına uğruyorsa, o sistemin dönmesi, o konut projesinin gereği gibi yerine getirilmesi mümkün değil; ama, tabiî, şimdi, özellikle hükümetimiz zamanında enflasyon tek rakamlı hanelere doğru geldiği için, bundan sonra, bu Konut Fonunun da -diğer fonlarda olduğu gibi- reel olarak erimeyeceğini biliyoruz ve erimeyeceği için de sistem bundan sonra çok daha iyi çalışacaktır.

Ben, evvelce aynı alanda çalışan üç kurumun tek çatı altında, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı altında faaliyet göstermesinin, konut yapımına ve Türkiye'nin konut sorununun çözümüne çok faydalı olacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uysal.

Şahsı adına ikinci söz isteği, Kastamonu Milletvekili Sayın Musa Sıvacıoğlu'na ait.

Buyurun Sayın Sıvacıoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Anayasamızın 57 nci maddesi "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler" şeklinde bir hüküm vazetmiştir. Bu hüküm karşısında, hükümetimiz, konut üretimi ve planlı kentleşme programı kapsamında, Toplu Konut İdaresi tarafından başlatılan konut seferberliği çalışmalarıyla, iki yılda, konut ihtiyacı olan bölgelerimizde, konut ihtiyacı olan vatandaşlarımızın, sosyal donatılarıyla planlanmış modern yerleşim alanlarında, cüzî taksitlerle, kira öder gibi konut sahibi olmaları, mevcut gecekondu alanlarının dönüşümü, ekonominin canlandırılarak istihdam yaratılması ve işsizliğin azaltılması konularında çok büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, kuruluşundan itibaren 1 100 000 konutun üretimine kredi desteği sağlamış ve kendi arsaları üzerinde sekiz bölgede 43 145 konutu da bizzat üretmiştir. 2003 yılı başında başlatılan konut hamlesi kapsamında ise, Toplu Konut İdaresinin dinamik yapılanması ve hızlı hareket etmesi neticesinde, bugün itibariyle, 60 il ve bu illere bağlı bazı ilçelerde 118 noktada 82 000 konutun ihalelerini tamamlayarak inşaatlarını başlatmış ve 2004 sonuna kadar 100 000 rakamına ulaşmayı hedeflemiştir.

Yine, Toplu Konut İdaresi tarafından konutun üretimi amacıyla, 85 000 000 metrekare arsanın mülkiyet devri çalışmaları tamamlanmak üzeredir. TOKİ tarafından, 73 il merkezi ile bu illere bağlı ilçelerle birlikte 290 noktada 165 000 konut uygulamasına başlama projeksiyonu yapılmıştır ve 2005 yılında da bu rakama ulaşılmak hedefiyle çalışmalarını sürdürmektedir.

TOKİ, bugüne kadar, kendi kaynağını kendi oluşturarak 1,3 katrilyon TL bedelli ihale yapmış, 2003-2004 yıllarında toplam inşaat yatırımı olarak 807,4 trilyon lira civarında da ödeme yapmıştır.

Türkiye'de, ilk defa, alt gelir grubunda yer alan vatandaşlarımızın konut sahibi olabilmelerini sağlamak üzere, alt gelir grubunda yer alan dullar, yaşlılar, yetimler ve yoksullar için 62-72 metrekare büyüklüğünde 1 500 000 000 peşin, 150 000 000 taksitlerle onbeş yıl vadeli konut üretimi başlatmıştır. Bu itibarla, ilk etapta, Ankara-Eryaman'da 384, Sincan-Yenikent'te 1 096, Sivas'ta 848, Tunceli-Ovacık'ta 24, Konya'da 400, İstanbul-Halkalı'da da 500 konut başlatmış bulunmaktadır.

Özürlüler ve hiçbir güvencesi olmayan yoksullar için konut üretimi kapsamında da, 45-55 metrekare büyüklüğünde, 750 000 000 ilâ 1 000 000 000 TL peşinat olmak üzere, 50 000 000-100 000 000 taksitlerle, yirmi yıl vadeli konut üretimini başlatmıştır.

Bugün, ülkemizde, ilk defa, bu kadar büyük çaplı ve hızlı bir şekilde, TOKİ, hükümetimizin gecekondu dönüşüm programı kapsamında, belediyelerimizle işbirliği halinde, gecekondu dönüşüm çalışmalarını başlatmıştır. Hükümetin Acil Eylem Planında yer aldığı şekliyle gecekondulaşmanın önlenmesi ve mevcut gecekondu dönüşüm projelerine finansman desteği de sağlayacak şekilde Toplu Konut Kanununda da gerekli değişiklikler yapılarak, aynı kurum tarafından 29 noktada yaklaşık 20 000 konutluk gecekondu dönüşüm çalışmaları başlatılmış olup, ilk etapta 15 belediyeyle işbirliği halinde 13 000 konutluk gecekondu dönüşüm çalışmalarının protokolleri imzalanarak uygulama başlatılmıştır.

Tasarıda, her ne kadar, Plan ve Bütçe Komisyonu ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunda, bu manada, 30 ilde, Kastamonu, Bilecik, Denizli gibi şehirlerde iyi sonuçlar sağlandığı şeklinde bir ifade bulunmaktaysa da, Kastamonu'da gecekondu dönüşüm programı çerçevesinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır; çünkü, övünerek söylemek gerekirse, Kastamonu'da gecekondulaşma yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Sıvacıoğlu, sözlerinizi tamamlayın efendim.

MUSA SIVACIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kuruluş kanunundaki hedefleri yerine getiremez duruma gelmesiyle birlikte, hükümetimizin Acil Eylem Planında yer alan konut üretimi ve planlı kentleşme hedefinin daha etkin, organize ve hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesini teminen, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kaldırılarak görev ve yetkilerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmesine ilişkin Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı amaçlanmıştır. Hazırlanan tasarıyla Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kapatılarak görevlerinin Toplu Konut İdaresine devredilmesiyle, arsa ve konut üretimi süreci tek elden yürütülerek bürokrasi azaltılacak, arsa üretim alanı olarak belirlenen yerlerdeki araziler konut amaçlı olarak daha düşük maliyetlerle ihtiyaç sahiplerine süratle kazandırılacak, çağdaş yerleşim için yeni alanlar oluşturulacak, atıl durumdaki kamu arazileri değerlendirilerek ülke ekonomisine kazandırılacak, ülke genelinde konut, sanayi, eğitim, sağlık, turizm yatırımları ve kamu sektörlerinde arsa üretim çalışmaları hızlanacak; Acil Eylem Planında yer alan gecekondulaşmanın önlenmesi ve konut üretimi konularındaki hedeflere daha süratli bir şekilde ulaşılarak, aynı zamanda inşaat sektörüne de canlanma getirilecek ve istihdama katkı sağlanacaktır.

Sonuç olarak, bu tasarıyla, arsa ve konut üretim süreci tek çatı altında birleştirilerek hizmette verimlilik ve etkinlik sağlanmış olacaktır. Bu şartlara uygun olarak da, Kastamonu'da Toplu Konut İdaresinin başlattığı, modern şehirleşme manasında, 820 konutluk projenin ilk etabı olan 288 konutun ihalesi yapılmış olup, ocak ayı içerisinde 532 konutluk kısmın ihalesi yapılacaktır. Ben, bu maddede, bu bapta, özellikle Toplu Konut İdaresi Başkanına, mahallî yöneticilere teşekkür etmeyi de amaçladım.

Bu vesileyle, Meclisi, tekrar, saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sıvacıoğlu.

Sayın milletvekilleri, 4 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 60 ıncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin, yerinden pek kısa bir açıklama talebinde bulunmuştur. İçtüzüğün ilgili maddesine göre söz vereceğim.

Sayın Ersin, pek kısa lütfen; İçtüzük de zaten bunu böyle tarif ediyor.

Buyurun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkanım, ilginize teşekkür ederim.

Dün yaptığım konuşmanın Sayın Bakan tarafından yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Yaptığım siyasî eleştiriyi başka mecralara çekerek yanlış yorumlaması ve dolayısıyla yanlış değerlendirmesinden üzüntü duydum.

Ben, dün, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde il ve şube müdürlerine baskı yapan bir siyasî baskı grubu oluşturulduğunu anlatmaya çalıştım. Meramım budur. Sayın Bakanın anladığı anlamda bir söz söylemedim. Amacım, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde siyasî baskı grubu oluşturulduğunu belirtmektir. Sözlerimin, amacının dışında, maksadımı aşarak değerlendirilmesi doğru değildir.

Arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ersin.

Sayın milletvekilleri, 5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 1164 sayılı  Kanunun ek 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ek Madde 4. - 28.12.1960 tarihli ve 189 sayılı  Kanun kapsamında bulunanlar ile her hangi bir kamu hizmetine tahsis edilmiş arazi ve arsalar hariç olmak üzere Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye ve Bayındırlık ve İskân bakanlarının  müşterek  teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenen arsa üretim alanlarında bulunan Hazineye ait arsa ve  araziler ve   Hazine adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyeti Toplu Konut İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredilir. Kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlarla talep edilen  taşınmazlar bedelsiz olarak Hazineye iade edilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 1164 sayılı Kanunun  2 nci maddesinin  (d),  (e),  (g) ve (h) bentleri ile 3 üncü, 4 üncü, 5 inci, 7 nci, 19 uncu, 20 nci ve ek 3 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelde yer alan "40- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü" ibaresi cetvelden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - 2.3.1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun 412 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilave edilen ek 1 inci maddesinin (ı) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu maddeden sonra gelen ek maddeler ek 2, ek 3, ek 4, ek 5, ek 6, ek 7 ve ek 8 inci maddeler olarak teselsül ettirilmiştir.

"ı) Ferdi veya toplu konut kredisi vermek, köy mimarisinin geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve yöresel mimarinin korunup yenilenmesine yönelik uygulamalar yapmak ve bu konulardaki  projeleri kredilendirmek ve gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz sübvansiyonu yapmak,"

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisiyle ilgili kanun tasarısının 8 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Komisyonlarda da bu yasanın doğru bir yasa olduğunu... Üçlü bir yapının TOKİ Başkanlığında toparlanmasının, daha aktif bir şekilde işlemlerin yapılmasında yararı olacağı düşüncesiyle, Cumhuriyet Halk Partisi de, Grubu da, ben de bu yasayı destekliyoruz.

Türk insanında, bütün insanlarımızda bir gelenek vardır; dünyada mekân, ahrette iman. Dünyada mekân olmadan hiçbir yurttaşımın sağlıklı düşünebilmesi, sağlıklı karar verebilmesi mümkün değildir. İşte, TOKİ, bu amaçla kurulmuş bir kurumdur. Başlangıcından bugüne kadar geldiği noktada başarıyla bu görevi sürdürmüştür. Amacımız odur ki, üç yıllık, beş yıllık, on yıllık, onbeş yıllık değil, İngiltere'de nasılsa, Fransa'da nasılsa, Amerika'da nasılsa, önemli kaynaklarını bularak ve geliştirerek TOKİ'nin konut açığını ortadan kaldırmak için dargelirli vatandaşlarımıza konut üretmesinin, vatandaşlarımızın en doğal hakkı olduğunu düşünüyoruz.

Kastamonu'da, 2 Aralıkta TOKİ bir ihale yaptı; 288 konut... Bütçe görüşmelerinde şöyle söylemiştim: 100 000 konut üreteceksiniz, Kastamonu yok, Çankırı yok, Karadeniz Bölgesi yok... Karadeniz milletvekilleri olarak devlete başkaldırmadık; ama, siyasete başkaldırıyoruz; biz, buralarda da toplukonut istiyoruz.

TOKİ'nin Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar'a, Kastamonu'da 288 konutun ihalesini yaptığı için, ilave 500 konutu da planladığı için, Kastamonulular adına teşekkürü borç biliyorum. (Alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bunun elbette devamını da diliyoruz. Tosya sanayileşmek üzere; orada toplukonut ihtiyacı var. Araç'ta sanayi var; orada toplukonut ihtiyacı var. Sahil kesimlerimizde ihtiyaç var; oralarda da toplukonut ihtiyacı talebimi yineliyorum. Ancak, bu 8 inci maddenin (ı) bendinde, bizim Kastamonu'yu, Karabük'ü ve özellikle Safranbolu'yu da ilgilendiren çok önemli bir hüküm geçti. Anıtlar Kurulundan izin alamadıkları için, önemli gördükleri kadar da kaynağı bulamadıkları için, vatandaşlarımızın evleri, tarihî konakları çürüyordu. Yöreye ait bir tarih, bir kültür, geçmişten gelen bir yapı ortada kalmıyordu. Bu 8 inci maddede konulan hükümle -bir paragrafla, bir fıkrayla da- Toplu Konut İdaresi, artık Safranbolu'da, Kastamonu'da çürümeye terk edilmiş konakların onarımı için ve eğer o konakların sahibi yoksa, doğrudan kamulaştırıp, turizme ve kültüre kazandırmak için çalışma yapacaktır. Hükümete ve TOKİ'nin Sayın Başkanına bu konuda teşekkürlerimi bildiriyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, dedik ki, hep doğru iş yapacağız. Eğer, doğru iş yapmazsak, bizden önceki Meclisin haline düşeriz. Siz aşağıya batarken biz de yukarıya çıkamayız; çünkü, anlaşılıyor ki, Türk Halkı toptan silmeye başladı. Onun için teşekkür ediyorum; hep birlikte doğru karar verelim, doğru işler yapalım diye söylüyorum.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, Kastamonu'da 580 civarında konutun yapımı TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ı bekliyor. Bu 500 vatandaşımız, ekonomik bakımdan o kadar güçlü değil, Safranbolu'da da öyle; ama, Sayın Başkanım, çok yakın bir zamanda, zannetmeyin sadece Mehmet Yıldırım kapınızı çalacak; Kastamonu'nun 4 milletvekili var, bu Mecliste de Kastamonulu 10 vekil varız, hepimiz birlikte, Kastamonu'nun kültür varlığı olan o eski konaklarımızın onarımı için kapınızı çalacağız. Burada nasıl teşekkür ediyorsak, orada da, kapınızı aşındıracağız, o sorunların çözümü için de destek isteyeceğiz.

Bu tasarıya olumlu oy veriyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum arkadaşlar. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. - 2985 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 9. - Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar plânlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, uygulama imar plânı ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimarî, statik, tesisat ve her türlü fennî mesuliyetin Başkanlık tarafından üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla başkaca belge istenmeksizin müracaat tarihinden itibaren onbeş gün içinde avan projeye göre yapı ruhsatı verilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 1'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca, bu Kanuna istinaden 1164 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak Maliye Bakanlığının görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikler, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Söz konusu yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar 1164 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan mevcut yönetmeliklerin uygulanmasına devam edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 2'yi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - 1164 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca daha önce Hazine tarafından Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne devredilen arsa ve arazilerden kamu hizmeti için gerekli olması nedeniyle Hazine tarafından devri talep edilenler, bedelsiz olarak Hazineye iade edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Geçici madde 2'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy : 309

Kabul            : 305

Ret                :    2

Çekimser       :    2 (x)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, bundan sonraki gündem maddesine geçmeden önce iki hususu arz etmek istiyorum. Birincisi, bugün, ülkemizi şampiyonlar liginde temsil eden Fenerbahçe Spor Kulübünün Manchester United ile yapacağı futbol müsabasında, Başkanlık Divanı olarak başarılar diliyoruz. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, bir diğer husus, dün yapılan açıkoylamalarla ilgili konuşmalarda bir husus sıklıkla dile getirilmiştir. Yanlış anlamaya sebep olmamak için bir açıklama yapmayı yerinde görüyorum.

Elektronik cihazla yapılan oylamalarda, doğrudan cihazdan kaynaklanan bir arıza söz konusu değildir; ancak, cihazla oy kullanan bazı sayın üyeler, zaman zaman oyunu kullanıp kullanmadığı hususunda tereddüte düşerek, ayrıca kürsüye pusula da göndermektedirler. Dolayısıyla, cihazın kullanıma başlandığı günden itibaren yapılmış olan oylamalarda herhangi bir teknik arıza söz konusu olamaz. Bu vesileyle, elektronik cihazla yapılan oylamalarda, sayın üyelerimizin, karışıklığa neden olmayacak şekilde gerekli hassasiyeti ve dikkati göstermelerini rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

10. - Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/882) (S. Sayısı 674) (xx)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 674 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

                                             

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(xx) 674 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun.

Sayın Seyhan, süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün maç var, biraz da günün yorgunluğu var. Arkadaşlar hazırlanmışlar; ama, dikkat gösterirlerse, çok sevinirim; konuşmamı çok kısa tutmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, anonim şirketlerin hisse senetlerinin miktarı, yani, itibarî kıymeti 500 lira idi. Biz, YTL'ye geçişte 6 sıfır attığımız zaman, bu itibarî kıymet 0,05 kuruşa düşüyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız, 1 kuruşun altındaki hisse senetlerini 1 kuruşa tamamlamak arzusundaydı. Bu nedenle, bu durumun intibakını sağlamak için böyle bir kanun çıkarmak gerekiyordu. Biz, bu tasarıyla, sadece bununla ilgili düzenlemeleri yapıyoruz; yani, bir zorunluluğu yerine getiriyoruz.

Bunun dışında, çok ayrıntılı bir işlem yok bu tasarıda; ancak, ben, çok kısa da olsa, size, YTL'yle ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, YTL konusunda, sıfır atan tek ülke biz değiliz; bizden önce, her dönemde sıfır atılmış. Bakın, sıfır atan ülkeler arasında, özellikle, Almanya, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan gibi ülkeler var. Değerli arkadaşlarım, önümdeki notlarda, bu ülkelerin sayısı 60'ın üzerinde.

Değerli arkadaşlar, 1923'te Almanya 12 sıfır atmış, 1993'te Sırbistan Karadağ, yani Yugoslavya 6 sıfır atmış, 1994'te, hemen arkasından 9 sıfır atmış, sıfır atmakla kalmamış bir de bölü 3 demiş uyarlayabilmek için. Ancak, biz bu YTL Kanununu çıkarırken şunu da hesap etmişti değerli yetkililer: İstikrarın olduğu, enflasyonun kontrole alındığı ekonomilerde sıfır atılarak bu şekilde mevcut yapının devam etmesi amaçlanır, ki, bu doğru bir yöntemdir. Yalnız, bunu yaparken, sıfır atıldıktan sonra ülkelerin bir kısmının çok ciddî sorunlar yaşadığını görüyoruz. Elimdeki bu listede -saymak istemiyorum- üst üste her iki yılda bir 3 sıfır atmak zorunda kalan 6 tane ülke var. Bu, ekonominin istikrarını kontrol altına alamayan ülkelerde görülmüştür. Ancak, 6 sıfır atan 6 ülkede de büyük bir istikrar görülmüş; ama, bu şu anlama gelmemeli: 6 sıfırın uğuru değil bu. İnsanın uğuru aklında gizlidir. Eğer, biz, ortak aklı kullanarak gerekli tedbirleri alabilirsek, bu istikrar programı başarıya ulaşır.

Değerli arkadaşlarım, bununla da kalmamış, bakın, bizim banknotlarımızda en büyük sıkıntılarımız neydi; birincisi yüksek enflasyon; ikincisi, daha çok vezne işlemi. Vezne işleminden dolayı, her yıl, kullandığımız paraların yüzde 90'ı imha ediliyordu; imha ediliyor, yeniden basılıyor kirlenme ve yıpranma nedeniyle. Bunun dışında, veznelerde daha çok veri işlemi oluyordu. Bunlardan kaynaklanan zaman kaybı ve ekonomik kayıp da bunun içindeydi; yani, bu bir zaruretti. Bununla da kalmadı, bilgiişlem programlarında, taksimetrelerde ve bunun gibi işlem hacminin büyük olduğu bütün ortamlarda bizim önümüzde bu sıfırlar ciddî engel teşkil ediyordu. Amenna, biz bunu programa koyduk; ama, değerli arkadaşlar, programa koyduktan sonra uygulamada ne gibi sıkıntılar çekeceğimizi pek konuşmadık.

Bakın, bir zaruret de şurada: Türkiye, paranın banknot kupürleri açısından en büyük olduğu ülke. Bizde 20 000 000 lira var, bizim arkamızdan Romanya geliyor, en büyük para sadece 1 000 000, onun arkasından Vietnam geliyor, 500 000; durum, bu kadar açık. Biz, bu duruma yeniden gelmemek arzusundayız. TL'den sıfır atılması, piyasa açısından, ülke ekonomisi açısından bir anlam teşkil etmez. Para, yine aynı, geçim sıkıntısı açısından vatandaşlarımıza çok bir şey getirmeyecek. Elbette ki, ülkenin dışarıda itibarını koruyacak, paranın emisyon hacmi açısından çok ciddî değişiklikler getirecek; ama, yoksul, yine yoksul. Biz, bunu, popülist bir politika için değil, ülkenin itibarını ve işlem hacmini geliştirmek, paranın değerini korumak için yapıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, ancak, şu gözlemlerimi sizinle paylaşıp, bitirmek istiyorum: Biz, istikrar programının bir parçası olarak gördük. Enflasyonun düşmesi çok olumlu bir şey; ama, bu, bu ülkede çok sıfırlı paralar kullanmayıp, liraya, kuruşa geçtiğimizde her şeyin düzeleceği anlamına gelmez.

Birincisi şu; enflasyonda başarılı olduk; ama, son iki yıldır kamu açıklarını kapatmada pek başarılı olamadık. Hâlâ memur maaşları borçla ödeniyor; kimse bunun aksini iddia edemez. İçborç, dışborç stoku artış gösteriyor. Bir önemli sıkıntım daha var; carî açık gittikçe büyüyor. 2004 yılında, Maliye Bakanlığının beyanlarına baktığımızda, bizim gözlemlerimize baktığımızda, bu carî açığı karşılayacak bir finansman var; ama, 2005'e baktığımızda, ortaya çıkacak carî açığı portföy yatırımlarıyla veya yurtdışı borçlanmalarla, vadeli borçlanmalarla kapatmak mümkün değil. Bu, mümkün görünmüyor. Ülkenin önünde, enflasyonist açıdan en büyük tehditlerden biri budur. Sadece, bizi endişelendiren, sıfırların atılmasından dolayı yuvarlamada meydana çıkacak enflasyon değil, ülkede istikrar yoksa beraberinde enflasyon gelecektir.

Önemli olan bir husus da şudur: Biz, Avrupa Birliği yolunda 17 Aralığa endekslendik. Ne çıkacağını burada tartışmak istemiyorum; ama, bunun hemen arkasına sıfır atma geliyor. Biz, elbette ki, aynı yıl içerisinde hem TL'yi hem YTL'yi birlikte kullanacağız. Merkez Bankası da on yıl süreyle TL'yi kabul edecek, YTL'ye çevirecek, buna da amenna; ama, biz, enflasyonist anlamda, ülke ekonomisinin istikrarı anlamında hem 17 Aralıktan etkilenirsek hem de bu carî açıkların kapanması konusunda yeterli ekonomik tedbirleri almazsak, İsrail'de üst üste üç defa yaşanan paradaki sıfır atmayı, Yugoslavya'yı, Romanya'yı bir daha, bir daha yaşarız değerli arkadaşlarım. Bunun için ne tedbir almak gerekiyorsa, getirin, bugün olduğu gibi, ekonomideki nihaî tedbirleri birlikte alalım. Bu ülke hepimizin, biz, olumlu olan tüm kanunlara varız; ama, güllük gülistanlık değildir; YTL, hiç birimizin kamuoyuna reklam aracı olarak kullandığı bir sunum da değildir; YTL, toplumun bugün geldiği konumda ihtiyacı haline gelmiştir. Ben, bu istikrarın sürdürülmesini arzu ediyorum.

Kanun tasarısı üzerinde çalışan bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum değerli arkadaşlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.

AK Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hasan Anğı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Anğı, süremiz çok daraldı, zamanı ona göre kullanmanızı rica ediyorum.

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ANĞI (Konya) - Kısa tutacağım efendim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 674 sıra sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin yıllardır yaşadığı yüksek enflasyon ve Türk Lirasının değerinin sürekli düşmesi, bol sıfırlı banknotların tedavüle sunulmasını zorunlu kılmıştı. Türk Lirasından kaçış piyasalarda hızlanmış, neredeyse her türlü işlem yabancı ülke paralarıyla yapılır hale gelmişti. Zaman zaman, Türk Lirasıyla alışveriş yapılmasına dair kampanyalar bile düzenlenmişti.

Tüketici fiyat endeksi ile emisyon hacmi arasındaki ilişki üst değerdeki yeni kupür ihtiyaçlarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yüksek enflasyonist süreç, doğal olarak, yeni sıfırları ve yeni kupürleri de beraberinde getirmiştir. Bir otuz yılı böylece geride bırakmış olduk. İki yıldır, AK Parti Hükümetinin, her alanda olduğu gibi, ekonomide de sağladığı güven ve istikrar ortamı göstergeleri olumluya çevirmiştir.

Ekonomik alanda atılan önemli adımlar sonuç vermiş, enflasyon tek haneli rakamlara doğru gerilemekte, faizlerdeki düşüş devam etmekte, kapasite kullanım oranındaki seviye ve ihracatta kırılan rekorlar olarak da kendini göstermektedir.

Paramızın değişim ve kıymet saklama aracı olma fonksiyonlarının yeniden işlerlik kazanması ve banknot kullanımının orta değerdeki kupürlere yoğunlaşmasını sağlamak maksadıyla da bir düzenleme yapılmıştır.

Türk Lirasının taşıdığı kupür değeri itibariyle günümüzde dünyada rastlanmayan büyüklüğe ulaşması sonucu, gerek ekonomik gerekse de ifade ve yazım açısından çeşitli zorluklar çıkarmaktaydı. Türkiye, bugün, en büyük kupürle para tedavül eden ülke durumundadır. Bu nedenlerden dolayı, 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun 28 Ocak 2004 tarihinde Meclisimizce kabul edilmiş, 31 Ocak 2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

5083 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, kanunlarda ve diğer mevzuatta Türk Lirasına veya liraya yapılan atıflar, 2 nci maddede belirtilen değişim oranında (1 000 000 TL= 1 YTL olmak üzere) Yeni Türk Lirasına yapılmış sayılmaktadır. Bu hüküm gereğince anonim ve limitet şirketlerin asgarî esas sermayeleri ile paylarının asgarî değerleri de sıfır atılma işlemine tabi olacaktır.

Türk Ticaret Kanununun 399 uncu maddesinde "anonim şirket hisse senetlerinin itibarî kıymeti en az beş yüz liradır. Bu kıymet ancak yüzer lira olarak yükseltilebilir" denilmektedir.

Buna göre, 500 Türk Lira itibarî değerli bir hisse senedinden 6 sıfır atıldığı takdirde, bu hisse senedinin Yeni Türk Lirası cinsinden asgarî itibarî değeri 0,05 Yeni Kuruş, yani, 1 Yeni Kuruşun yirmide 1'ine tekabül etmektedir. Bu durumda, anonim şirket hisse senetlerinin itibarî değeri, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren en düşük para birimi olan 1 Yeni Kuruşun altında kalacaktır.

Paradan 6 sıfır atılma işlemi sonucunda, anonim ve limitet şirketlerin asgarî sermayeleri ile limitet şirketlerin asgarî sermaye paylarında herhangi bir sorun bulunmamaktadır; ancak, anonim şirket hisse senetlerinden 6 sıfır atıldığında, hisse senetlerinin itibarî değerinin Yeni Türk Lirasına dönüştürülmesi sonucunda, hisse senedi sahiplerinin şirketteki ortaklık haklarının kullanılmasında birtakım sıkıntılar yaşanacaktır.

Bu itibarla, ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi ve anonim şirket hisse senetlerinin değerlerinin yeni para birimine uygun hale getirilmesi amacıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hazırlanmış ve komisyonumuzdan geçmiştir.

Söz konusu tasarıyla, hisse senetlerinin itibarî kıymetinin en az 1 Yeni Kuruş olması ve bu kıymetin ancak en az 1'er Yeni Kuruş olarak yükseltilebileceği, hisse senetlerinin itibarî değerinin Bakanlar Kurulunca 100 katına kadar artırılabileceği, Türk Ticaret Kanununun 524 üncü maddesinde yer alan "500 Türk Lirası ibaresinin 25 Yeni Türk Lirası" olarak değiştirileceği, hisse senetlerinin itibarî kıymeti 1 Yeni Kuruş ve katları şeklinde olmayan anonim şirketlerin 31.12.2009 tarihine kadar 399 uncu maddeye intibak edeceği, intibak süresince anonim şirket hissedarlarının itibarî değeri ne olursa olsun sahip olduğu paylardan doğan haklarına sahip olacağı, şirket yönetim kurullarının, payların 399 uncu maddeye intibak ettirilmesini sağlayacak yöntemleri uygulamakla yükümlü olacakları, intibak süresinin sonunda 1 Yeni Kuruşa tamamlanmamış paylar için kesir makbuzu düzenleneceği, intibak amaçlı olarak yapılacak sermaye artırımı ve esas sözleşme değişikliklerinde şirket esas sözleşmesinde aksine hüküm bulunsa dahi Türk Ticaret Kanununun 372 nci maddesinde yer alan nisapların uygulanacağı ve imtiyazlı paylar genel kurulu yapılması şartlarının aranmayacağı, intibak amaçlı olarak hisse senetlerinin birleştirilmesi ile Türk Ticaret Kanununun 400 üncü maddesi çerçevesinde yapılacak işlemlerde her pay sahibinin muvafakatının aranmayacağı, 5083 sayılı Kanun gereğince münhasıran intibak amaçlı yapılacak ana sözleşme değişikliklerinin tescilinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacağı hususları öngörülmektedir. Böylece, Yeni Türk Lirası cinsinden itibarî değeri yeni 1 kuruşun 10 000 Türk Lirasının altında bulunan hisse senedi sahiplerinin kâr payı ve ortaklık haklarının kullanılmasında ortaya çıkabilecek tereddütler giderilmiş olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çalışmalarda iktidar ve muhalefet, tüm Meclis birlikte bu çalışmaları yürütüp, milletimizin desteğiyle istikrarı yürütmekte. Biraz önceki Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü değerli arkadaşımızın ifade ettiği bu istikrar ortamının devamı, bizlerin yapacağı bu çalışmalara bağlı. Bu çalışmada emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, 1 Ocakta tedavüle girecek Yeni Türk Lirasının ve bu tasarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Anğı. Süreyi de iyi kullandığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmış olduğundan, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 9 Aralık 2004 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.00