DÖNEM : 22 CİLT : 67 YASAMA
YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK
DERGİSİ
29 uncu
Birleşim
8 Aralık 2004 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Konya Milletvekili Mehmet Kılıç'ın, 731 inci vuslat yıldönümü
münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî kişiliğine ve fikirlerine
ilişkin gündemdışı konuşması
2. - Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın, pazarcı esnafın sorunlarına ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
3. - Tokat Milletvekili Resul Tosun'un, İnsan Hakları Haftası
münasebetiyle Irak'taki hak ihlallerine ilişkin gündemdışı konuşması
B) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 29 milletvekilinin, akaryakıt
kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238)
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/453) (S. Sayısı: 587)
2. - Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/454) (S. Sayısı: 588)
3. - Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve Giresun Milletvekili Ali
Temür'ün yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/455) (S. Sayısı: 589)
4. - Ağrı Milletvekili Naci Arslan'ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/456) (S. Sayısı: 590)
5. - Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç'ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/457) (S. Sayısı: 591)
6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2001 malî yılı
kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Raporu (5/7) (S. Sayısı: 688)
7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2002 malî yılı
kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Raporu (5/8) (S. Sayısı: 689)
8. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/917) (S. Sayısı: 700)
10. - Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (1/882) (S. Sayısı: 674)
V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
VI. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI
Sorular ve CevaplarI
1. - Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin İli ve çevresindeki
içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi GÜLER'in cevabı (7/3960)
2. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, yurt dışında yaşayan
Türk çocuklarına verilen din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/3980)
3. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Devlet Memurları Görevde
Yükselme Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin uygulamasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4032)
4. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Lüleburgaz ve
Çerkezköy için yapılan doğalgaz dağıtım lisansı ihalesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/4034)
5. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Bornova Millî Eğitim
Müdürlüğünün başlattığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/4090)
6. - Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, bir cami minaresine çarpan
uçağa ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/4095)
7. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı kurumların
başkanlarının aylık gelirlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/4152)
8. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı kurumların
başkan ve genel müdürlerinin aylık gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4159)
9. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı müsteşar ve
genel müdürlerin aylık gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMEN'in cevabı (7/4176)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Ankara Milletvekili Remziye Öztoprak,
İzmir Milletvekili Canan Arıtman,
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 70 inci;
Kilis Milletvekili Veli Kaya, Kilis İlinin düşman işgalinden
kurtarılışının 83 üncü;
Yıldönümlerine ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in (3/406) (S. Sayısı: 576),
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in (3/410, 3/421) (S. Sayıları:
577, 585),
Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan'ın (3/420) (S. Sayısı: 578),
İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın (3/452) (S. Sayısı: 586),
Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon raporları
okundu; 10 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde raporların kesinleşeceği
açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının:
Ekim, Kasım, Aralık 2003 (5/9) (S. Sayısı: 690),
Ocak, Şubat, Mart 2004 (5/10) (S. Sayısı: 691),
Nisan, Mayıs, Haziran 2004 (5/11) (S. Sayısı: 692),
Temmuz, Ağustos, Eylül 2004 (5/12) (S. Sayısı: 693),
Ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu raporları okundu.
Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt ve 26 milletvekilinin, Uluabat Gölü
çevresine kurulacak organize sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların
(10/236),
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 milletvekilinin, Ziraat
Bankasının çöken bilgi işlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu
sorunların ve iddiaların (10/237),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Jeotermal Kaynaklar ve Mineralli
Sular (2/76),
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Muhtar ve İl Genel Meclisi
Üyelerinin Sosyal Güvenlikleri Hakkında (2/141),
Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin,
yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.
Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi,
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan 669 sıra sayılı 9.7.2004
tarihli 5215 sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri
gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin
bu kısmın 2 nci sırasına, 7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 700
sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 3 üncü sırasına, gündemin 29
uncu sırasında yer alan 674 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 93
üncü sırasında yer alan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 103
üncü sırasında yer alan 694 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 7.12.2004
tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 702 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat
geçmeden 7 nci sırasına, 703 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 704
sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 705 sıra sayılı kanun
tasarısının 10 uncu sırasına, gündemin 104 üncü sırasında yer alan 697 sıra
sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına alınmasına; 7.12.2004 Salı günkü
birleşimde sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek,
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve bu birleşimde 3 üncü sıraya
kadar olan tasarı ve tekliflerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılmasına; 8.12.2004 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesine; Genel Kurulun 13.12.2004 Pazartesi günü saat 10.00'da
toplanmasına ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
Kabul edildi.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/634),
2 nci sırasında bulunan (6/639),
Esas numaralı sorular üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya çevrildi; soru sahipleri görüşlerini açıkladılar.
3 üncü sırasında bulunan (6/645),
6 ncı sırasında bulunan (6/651),
34 üncü sırasında bulunan (6/697),
39 uncu sırasında bulunan (6/704),
Esas numaralı sorulara, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler;
7 nci sırasında bulunan (6/652) esas numaralı soruya, İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu;
Cevap verdi. (6/697) ve (6/652) esas numaralı soru sahipleri cevaba
karşı görüşlerini açıkladılar.
4 üncü sırasında bulunan (6/646),
5 inci sırasında bulunan
(6/647),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, ertelendi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri
alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden ertelendi.
2 nci sırasına alınan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri
gönderilen 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanununun (1/871) (S.
Sayısı: 669), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan
sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
8 Aralık 2004 Çarşamba günü, saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
20.33'te son verildi.
İsmail Alptekin
Başkanvekili
|
Harun Tüfekci |
Ahmet Küçük |
|
Konya |
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
II. - GELEN KÂĞITLAR No. :38
8 Aralık 2004
Çarşamba
Rapor
1. - Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/821) (S. Sayısı: 701) (Dağıtma
tarihi: 8.12.2004) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergesi
1. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 29
milletvekilinin, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına
verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.12.2004)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.10
8 Aralık 2004
Çarşamba
BAŞKAN:
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER:Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Mevlana Celaleddin Rûmi
Hazretlerinin 731 inci vuslat yıldönümü ve Konya İlinin sorunlarıyla ilgili,
Konya Milletvekili Sayın Mehmet Kılıç'a aittir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Kılıç, süreniz 5 dakikadır.
Buyurun.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Konya Milletvekili Mehmet Kılıç'ın,
731 inci vuslat yıldönümü münasebetiyle Mevlana Celaleddin Rûmi'nin edebî
kişiliğine ve fikirlerine ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET KILIÇ (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konya ve Mevlana'yla ilgili görüşlerimi belirtmek üzere söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün, 8 Aralık 2004 Çarşamba. Tam dokuz gün sonra,
büyük düşünür Mevlana Celâleddin Rûmi'nin 731 inci vuslat yıldönümünü idrak
edeceğiz. Bu törenlere hepinizi, eşlerinizle birlikte, milletvekili
arkadaşlarım ve Konyalı hemşerilerim adına Konyamıza davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, İslam dünyasının en büyük
mutasavvıfı, şairi, bilgini ve düşünürü olan Mevlana, 1207 yılında Horasan'ın
Belh Şehrinde doğdu. Belh Şehrinin ileri gelenlerinden ve "bilginler
sultanı" olarak anılan babası Bahaeddin Veled'le birlikte Önce Erzincan'a,
daha sonra Karaman'a geldi. 1228 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti
olan Konya'ya yerleşti. Devrin en büyük bilginlerinden ders aldı. Kendini
geliştirdi, yetiştirdi. Zeki, ileriyi gören, hoşgörülü ve sevecen niteliğiyle
Anadolu'dan yeni bir ses yükseldi. Din, dil, ırk ve renk farkı gözetmeden,
insanları birliğe çağırdı. Umutsuzluk yerine umut, kin yerine sevgi, savaş
yerine barış, düşmanlık yerine kardeşlik tohumlarını attı.
Hayatını "hamdım, piştim, yandım" sözleriyle
özetleyen Mevlana, 17 Aralık 1273 tarihinde Hakkın rahmetine kavuştu. Bugünü,
yani, ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul eden ve "düğün
günü" manasına gelen Şeb-i Arus olarak niteleyen Mevlana, o günden bugüne
gönüllerin sultanı olmuştur.
Fikir özgürlüğüne, insanlığın barışına, kardeşliğine
önem veren Mevlana, engin merhamet ve hoşgörüsüyle insanlığı, insanlık potası
içerisinde eritmeye çalıştı.
"Gel, yine gel!
Ne olursan ol, yine gel!
İster kâfir ol, ister putperest ol, ister Mecusi
İstersen yüz kere bozmuş ol tövbeni, yine gel!
Bizim dergâhımız umutsuzluk kapısı değil,
Umut kapısıdır, yine gel" sözleriyle, bugün hâlâ
ulaşamadığımız engin hoşgörü anlayışının, barışın ve insan sevgisinin gönül
potasında yoğrulmasıyla Konya'dan tüm dünyaya yayılan manevî sesin, manevî
havanın gönül eri oldu Mevlana.
Bugün dünyada gerçekleşen insanlıkdışı katliamların,
din ve ırk ayırımından kaynaklanan savaşların faillerinin, Mevlana'nın bu derin
felsefesinden bihaber oldukları görülmektedir. Mevlana, daha o günlerde, her
türlü taassubu reddederek, hiçbir düşünce ve inanç ayrımı gözetmeksizin, tüm
insanlığı kucaklayarak, insan haklarının ve demokrasinin temellerini 13 üncü
Yüzyılda, Anadolu'da, Konya'da atmıştır.
"Düşmanın da olsa, onun hayrını ve iyiliğini
söyle. Göreceksin ki, o düşman, senin en yakın dostun olacaktır; çünkü,
gönülden dile, dilden gönüle yol vardır" diyerek, insanlığı sevgide ve hoşgörüde
birleştirip yüceltmeye çalıştı. Hoşgörü ve diyaloğuyla dünyayı ateş çemberinden
kurtarıp sevgi çemberi içerisinde kuşatmayı hedefleyen Mevlana, dünya barışının
tohumlarını attı.
Değerli arkadaşlar, bu büyük düşünür adına yapılan
Mevlana Kültür Merkezi tamamlanmak üzeredir. Kısmet olursa, 12 Aralıkta Sayın
Başbakanımız Mevlana Kültür Merkezinin açılışını yapacak. Tam oniki yıl önce
temeli atılan, 2003 yılına kadar ancak yüzde 5'i tamamlanan Mevlana Kültür
Merkezi inşaatı iki yıllık AK Parti İktidarında, hükümetimizin ve Büyükşehir
Belediyemizin gayretleriyle kısa sürede tamamlandı. Başta Başbakanımız olmak
üzere, emeği geçen herkese burada teşekkürlerimi arz ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya, kültür
şehri olduğu kadar bir tarım şehridir; ancak, tarım, hepinizin bildiği gibi,
susuz olmaz. Konyamızda daha çok sulu tarıma geçmek amacıyla, Konyalı
çiftçilerimizin refah seviyesini artırmak ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç, mikrofonu açıyorum; konuşmanızı
tamamlayın.
MEHMET KILIÇ (Devamla) - Tamam Başkanım.
...Konyamızın suya hasret topraklarını suya kavuşturmak
amacıyla Konya Ovası Sulama Projesi çerçevesinde tamamlanan Suğla depolaması,
2005 yılında bitirilecek olan Gembos derivasyonu ve özellikle Konyamızın kızıl
elması olan Mavi Tünele ilişkin 2005 yılı bütçesine konan ödenek için Sayın
Başbakanımıza, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza, Devlet Su İşleri Genel
Müdürümüze ve tüm emeği geçenlere yine huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, Mevlana Celaleddini Rûmi'yi
rahmetle anıyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyor ve sözlerimi, Mevlana'nın tüm
insanlık için söylediği 7 öğüdüyle bitirmek istiyorum.
"Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörürlükte deniz gibi ol,
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol."
Saygılarımla. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.
Gündemdışı ikinci söz isteği, pazarcı esnafının
sorunları konusunda, Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır'a ait.
Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2. - Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın,
pazarcı esnafın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bugün, günlük yaşamımızda sürekli karşılaştığımız,
sürekli haşır neşir olduğumuz, hep gördüğümüz, irtibat halinde olduğumuz; ama,
o insanların sorunları da var mıdır diye çok fazla kafa yormadığımız,
toplumumuzun bir kesiti sebzeci, meyveci ve seyyar pazarcıların sorunlarını
sizlere aktarabilmek amacıyla söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Genel Kurulu
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, onun sorunlarını daha iyi
anlayabilmeniz için, bir seyyar esnafın günlüğünden size bir kesit sunmak
istiyorum. Bir seyyar esnaf, sabah erken saatte, çok erken saatte kalkar, saat
4-5 gibi, arabasına biner, kontağı açar, motoru çalıştırır, seyyar tezgâh
kurması gereken yere gitmek için yola çıkar. Havanın yağmurlu olması, karlı
olması, buzlu olması, onun için hiç önemli değildir, o oraya gitmek zorundadır;
çünkü, her seyyar esnafın o gün ödenecek çeki vardır, senedi vardır, borcu
vardır. O bakımdan, hava koşulları, onun oraya gitmesini engelleyemez ve
kontağı açtığı andan itibaren de, o gün para kazansa da kazanmasa da, benzin
masrafı, yer parası, yanında çalıştırdığı adamın masrafı otomatikman gider
hanesine yazılmaktadır. Esnaf yola çıktığında, önce trafikle karşılaşır;
trafiğe rüştünü ispat etmelidir, oradan bir kontrolden geçmelidir. Sonra, pazar
yerine varır; orada malını indirir, sergisini açar ve zabıtayla karşılaşır,
zabıtayla uğraşmak zorundadır. Tezgâhını açar, ekmek parasını kazanmak için işe
başlar, vergi memurlarıyla muhataptır; fişini kesti mi kesmedi mi, aldığı malın
faturasını aldı mı almadı mı... O engelleri de aştıktan sonra, kapitalist
ekonominin, serbest rekabetin en iyi işlediği koşullarda, rekabetin kıyasıya
olduğu koşullarda malını satar ve o günkü rızkını kazanma gayreti içerisinde
olur. Malını satarken minimum kâr marjıyla satmak zorundadır ve malını en ucuz,
en taze biçimde müşterisine sunmak zorundadır. Bütün bu engelleri geçtikten
sonra da, tekrar, sergisini toplar ve çoluğunun çocuğunun rızkını kazanmış
olmanın mutluluğuyla evine gider.
Yalnız, şimdi, bu esnafımız, kesinlikle, devletine,
milletine bağlı, vergi vermek isteyen, kazancının bir parçasını devletiyle,
milletiyle paylaşmak arzusunda olan bir esnaftır; fakat, 1995 yılı 9430 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararıyla, seyyar pazarcı esnafımız götürü usulde
vergilendirmeye muhatap olmuştur; daha sonra, 1999 yılında yayımlanan bir
tebliğle de, bu esnafımız, basit usulde vergi mükellefi durumuna sokulmuştur;
fakat, aynı kararnameye göre, 1.1.2005 tarihinden itibaren, bu seyyar
esnafımız, gerçek usulde vergilendirilmek durumundadır.
Şimdi, düşünün, belediyenin göstermiş olduğu bir sokak
arası veya bir meydanda, elektrik, su koşullarının olmadığı ortamda yapılan bir
ticarî faaliyette, bu esnafımız, gerçek usulde vergilendirilmesi neticesinde,
nasıl yazarkasa kullanacak, nasıl elektriği bulacak ve bu esnafımızın tahsil
anlamında düşük tahsilli olduğunu da gözönüne alırsanız, bu karmaşık vergi
sistemiyle nasıl boğuşacak?!
Bütün bunların yanında, gerçek usulde vergilendirildiği
noktada, muhasebeci ücretleri, defter kayıt ücretlerini de hesap ederseniz, bu
esnafımızın bu yükün altından kalkması mümkün değil. Odalarımızdan aldığımız
bilgiler, bu esnafımızın her geçen gün ortadan kaybolmakta olduğu,
mükellefiyetini sildirmek durumunda olduğu ve odalarımızın üye sayılarının her
geçen gün azalmakta olduğu yönündedir. Bu esnafımız, vergi vermeyelim demiyor;
ama, vergisini, kendi anlayabileceği, altından kalkabileceği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, buyurun, tamamlayın.
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Sayın Başkanım, pazarcı esnafı,
belki, Meclis tarihinde ilk defa Meclis kürsüsünde konuşulma fırsatını buldu.
Bu bakımdan, hoşgörünüze sığınarak birkaç cümleyle sözlerimi toparlamak
istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, mümkün olduğu kadar bunu gözönüne
alıyoruz; ama, toparlarsanız memnun oluruz.
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığımızın bu hususu
dikkate alarak 1.1.2005'ten önce bir düzenlemeyle, bu esnafımızın... Yine,
gerçek usulde olsun vergilendirilmesi; ama, onun anlayabileceği, yapabileceği
basit yöntemlerle olmasında ciddî fayda mülahaza ediyorum.
Düşünün, pazar yerine gittiniz, yarım kilo biber
aldınız, yarım kilo domates aldınız; o esnaf, o koşullarda size 300 000 liralık
fiş kesecek veya siz bekleyeceksiniz, alacaksınız. Yani, bu esnafımızın
çoluğunun çocuğunun rızkını kazanabilmesi için bu durumun Maliye Bakanlığı
tarafından gözönüne alınmasını zarurî görüyoruz.
Önerilerimizi de kısaca ifade etmek istiyorum:
Karışık vergi mevzuatı -bu esnafımızla ilgili- süratle
sadeleştirilmelidir.
Kayıtdışı ekonomi önlenmeli. 350 000'dir bu seyyar
esnafımız; 70 000'i kayıtlıdır. Hepsi kayıt altında olduğunda, daha az vergi
oranıyla daha yüksek vergi, daha çok vergi almak söz konusu olabilir.
Esnaf ve sanatkârlara yönelik vergisel düzenlemelerde
bu kesime ilişkin vergilendirme yöntemleri baz alınmalıdır.
En az geçim indirimi uygulaması tekrar getirilmelidir.
Esnaf ve sanatkârlar üzerindeki istihdam maliyetleri
azaltılmalıdır.
Esnaf ve sanatkâr aleyhine olan rekabet dengesizliği
düzeltilmelidir.
Esnaf muaflığı belgesi alma yükümlülüğü yeniden
getirilmelidir.
Gelir Vergisi tarifesi esnaf ve sanatkârı destekleyecek
şekilde tekrar düzenlenmelidir.
Katma Değer Vergisi oranlarında indirim yapılmalıdır.
Vergi kanunlarındaki mükellef lehine olan miktarlar en
az yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
Esnaf ve sanatkâr için gerekli vergisel teşvikler
sağlanmalıdır.
Esnaf ve sanatkârlar için gerçek usule geçtikten sonra,
tekrar basit usule dönebilme imkânı getirilmelidir.
Önerilerimiz bunlar; dikkate alınacağını umut ederek,
Genel Kurulunuzu sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.
Şimdi, Sayın Çakır'ın konuşmasına, Hükümet adına,
Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Ali Coşkun cevap verecektir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) -
Değerli Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken, hepinizi, şahsım ve
bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum.
Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır'a, pazarcı esnafın
sorunlarıyla ilgili gösterdiği hassasiyet dolayısıyla teşekkür ediyorum.
Bilindiği gibi, esnaf ve sanatkâr ile küçük işletmeler,
sermaye ve refahın tabana yayılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve bu
suretle sosyal dengelerin korunmasında ekonomik ve sosyal hayatın önemli
unsurlarından biridir.
Esnaf ve sanatkârlar, özellikle işletme sayılarının
çokluğu, ülke çapında istihdam seviyesi, bölgesel kalkınma ve gelişmeye
katkıları yönüyle de üzerinde durulması gereken bir kesimdir. Bugün, ülkemizde,
esnaf ve sanatkârlar, çoğunlukla, bağımsız çalışmayı tercih eden, kendi işinin
patronu olan ve 1 ile 9 arasında işçi çalıştıran, hukukî açıdan bir ortaklık
yapısı içinde bulunmayan; ancak, yakınlarıyla adi şirket türünde ortaklık
kurmuş olan bir işletme yapısı içinde görülmektedir. Esnaf ve sanatkârlar
siciline kayıtlı olan ve bizim göreve gelmemizle e-devlet anlayışımız içinde
ilk defa e-esnafla başladığımız ve şu anda da, veri tabanına işlenmiş durumda,
interaktif olarak internet ortamında canlı olarak takip edilen 3 425 018 aktif,
2 252 106 pasif olmak üzere, toplam 5 677 124 esnaf ve sanatkâr sayısı,
yanlarındaki çalışanlar ve sicile kayıtlı olmadan faaliyet gösterenleriyle
birlikte yaklaşık 7 000 000'a ulaşmaktadır.
Nitekim, bu 2 000 000'un üzerindeki pasif üyeler takibe
alınmıştır ve bunlar, cumhuriyet tarihinde ilk defa, bilgisayar ortamında takip
edilmektedir; çünkü, çoğu ya mesleği terk etmiş ya ölüp kaydı sildirilmemiş ya
da pasif duruma geçmiş; fakat, kayıtdışı ekonomiye kayarak kayıtdışı çalışmaktadır.
Bütün bunlar yeniden düzenlenmektedir. Bu kesimin aile fertleri de gözönüne
alındığında, bu sayının 20 000 000 ile 25 000 000 arasında bir nüfusa ulaştığı;
bunun da toplam nüfusumuzun yüzde 30'luk kısmına tekabül ettiği hepimizin
malumlarıdır. Bu bakımdan da, fevkalade önemli bir kesim olarak, Bakanlık
olarak üzerinde durmaktayız.
Ülkemizdeki toplam işletmelerin sayısal olarak yüzde
98'i, toplam istihdamın yüzde 45'i, toplam üretimin yüzde 37'si, toplam
yatırımın yüzde 26'sı ve toplam katmadeğerin yüzde 30'u, büyük bir kısmını
esnaf ve sanatkârların oluşturduğu ve kısaca KOBİ olarak nitelendirilen küçük
ve orta boy işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Nicelikleri ve nitelikleriyle toplumumuzun sosyal ve
ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olan esnaf ve sanatkârlara,
Anayasamızın 173 üncü maddesinde yer alan "Devlet, esnaf ve sanatkârı
koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır" amir hükmünden hareketle,
gereken önem verilmektedir. Tarih boyunca, her toplumda, özellikle sosyal ve
ekonomik çalkantıların olduğu, büyük krizlerin yaşandığı dönemlerde bir denge
ve istikrar unsuru olan ve bunu defalarca kanıtlayan esnaf ve sanatkârlar,
ekonomik ve sosyal hayata katkıları yanında, hızla değişen bilimsel ve
teknolojik yeniliklere kolaylıkla uyum sağlayabilen esnek bir yapıya da
sahiptirler. Bu sebepledir ki, esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ olarak tabir
edilen küçük ve orta boy işletmelerin, sosyal, siyasal ve ekonomik dengeler
üzerindeki tartışılmaz önem ve etkinlikleri nedeniyle, gelişmeleri için hiçbir
fedakârlıktan kaçınılmamaktadır.
Bu kapsamda, esnaf ve sanatkârların finans
problemlerine makro düzeyde çözümler aranılmakta ve bu kesimin kullandığı
kredilerin toplam kredi hacmi içindeki payının artırılması yönündeki
çalışmalarımız sürdürülmektedir. Bu çalışmalarımız muvacehesinde, esnaf ve
sanatkâr kesiminin desteklenmesine yönelik olarak, 10.3.2003 tarihli ve
2003/5323 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki olan Türkiye Halk Bankası Anonim
Şirketince esnaf ve sanatkâr kredi ve kefalet kooperatifleri kefaletiyle esnaf
ve sanatkârlara kredi kullandırılmasına ilişkin karar, 13 Mart 2003 tarih ve
25047 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu kapsamda, yüzde 80 seviyesinde olan faizler, önce
yüzde 55'e, sonra da yüzde 25'e indirilmiştir. Şu anda da, Maliye Bakanlığı,
Hazinenin bağlı olduğu bakanlık ve Bakanlığım ile Halk Bankası arasında, bu
faizlerin daha aşağı indirilmesi ve kredi miktarının da 15 milyar liradan
yukarı çıkarılması konusunda çalışılmaktadır. Takdir edersiniz ki, bütün bunlar
kaynaklara bağlıdır ve kaynaklar elde edildikçe esnafa daha çok imkân
sağlanacaktır.
Esnaf ve sanatkâr kredi limiti 5 milyar liradan 15
milyar liraya çıkarılmış; ancak, bu, tarafımızdan, şu anda yeterli
görülmemektedir. Kefalet kooperatiflerinin takip oranı ise yüzde 60'tan yüzde
100'e çıkarılmıştır. 30.9.2004 tarihi itibariyle, 207 721 esnaf ve sanatkâra,
toplam 1 katrilyon 131 trilyon lira kredi sağlanmıştır. Bu, cumhuriyet
tarihindeki toplam kredinin üzerindedir. Kredi talebinde bulunan esnaf ve
sanatkârlardan, Bağ-Kur prim borcu bulunmadığını gösterir belge istenmesi
uygulamasına son verilmiştir; yani, bürokratik engeller azaltılmıştır.
Bakanlığımızca esnaf ve sanatkâr veri tabanı
hazırlanmış olup, bu uygulamayla, esnaf ve sanatkârlarla ilgili bilgilere hızla
ulaşılmakta ve önümüzdeki günlerde, aynı zamanda, Sosyal Sigortaların,
Bağ-Kurun ve kredi veren bankalar ile vergi dairelerinin de bu veri tabanından
istifade etmesiyle ilgili bağlantılar geliştirilecektir.
Türkiye genelinde sebzecilik, meyvecilik ve seyyar
pazarcılık yapan esnaf ve sanatkâr sayısı 89 702'dir. Ülkemizdeki bu kesimin
problemlerinin tespiti ve çözümü için, sebzecilik, meyvecilik ve seyyar
pazarcılıkla ilgili 102 adet esnaf ve sanatkâr odası ile bu odaların üst
kuruluşu olan Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Esnaf ve
Sanatkârlar Federasyonu Kurulu bulunmaktadır.
Pazarcılıkla uğraşan esnaf ve sanatkârlar genellikle
seyyar pazarcılık yaptıklarından, ikametgâhlarına yakın pazarcılıkla ilgili
esnaf ve sanatkâr odalarına kayıt olma mecburiyetindedirler; ancak, şunu itiraf
edelim ki, birçok pazar esnafı kayıtdışı çalışmakta, onun için sosyal
güvenlikleri kontrol altına alınamamakta, belediyeler de, bunlarla, maalesef,
baş edememektedir. Bu hususların üzerinde hassasiyetle durmaktayız.
Pazarcılık yapan esnaf ve sanatkârlarımızın korunması
maksadıyla, Bakanlığımızca hazırlanan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları
kanunu tasarısıyla, yeni pazarcılığa başlayacak şahıslardan, ilgili
belediyelerce, esnaf ve sanatkâr sicil tasdiknamesi istenmesi hükmü
getirilerek, onların sosyal güvenliği ve diğer sorunları kontrol altına alınmak
istenmektedir. Maliye Bakanlığımız ise, malî disiplini bozmadan, imkânlar
ölçüsünde, yeni vergi düzenlemeleri üzerinde çalışmaktadır.
Ayrıca, Bakanlığımız bünyesinde bulunan Esnaf ve
Sanatkârlar Genel Müdürlüğü, esnaf ve sanatkârlarla ilgili her türlü problemi
yakinen takip etmekte ve çözüm getirmeye çalışmaktadır. Buna paralel olarak,
yakında Meclise sevk edilecek olan 507 sayılı Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar
Konfederasyonu ve Esnaf ve Sanatkârlar Odalarıyla ilgili yasa inşallah yenilenecek, daha çağdaş
ölçülerde, esnaf ve sanatkârların hakları korunmuş olacaktır.
Hassasiyetiniz için teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz, İnsan Hakları Haftası
münasebetiyle Irak'taki hak ihlalleri konusunda, Tokat Milletvekili Sayın Resul
Tosun'a aittir; buyurun.
Konuşma süreniz 5 dakika.
3. - Tokat Milletvekili Resul Tosun'un,
İnsan Hakları Haftası münasebetiyle Irak'taki hak ihlallerine ilişkin
gündemdışı konuşması
RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İnsan Hakları Haftası münasebetiyle, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun bir üyesi olarak,
gündemdışı konuşma yapmak üzere huzurlarınızı işgal etmiş bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında, İnsan Hakları Haftası
münasebetiyle genel bir insan hakları değerlendirmesi yapmak belki yerinde
olacaktı; ama, bu genel değerlendirmeden ziyade, şu anda, yaşadığımız şu
dakikalarda cereyan etmekte olan insan hakları ihlallerine değinmenin daha
mantıklı, daha gerçekçi olacağını düşünerek, Irak'taki insan hakları
ihlallerine süremin elverdiğince temas etmeye çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, 11 Eylülde
henüz faili meçhul olan ikiz kulelere yapılan saldırının; ki, yolcu uçağı gibi
görünen bu aletlerin, aslında uzaktan kumandalı birer füze olma ihtimalinin çok
güçlü olduğu iddialarını, geçen hafta televizyonlardan hep birlikte seyrettik.
11 Eylüldeki bu olaylardan sonra, Amerika Birleşik
Devletleri, güvenlik konseptinde bir değişiklik yaptı ve bu değişikliğe göre,
artık, Amerika'yı tehdit eden güçlerin saldırısını beklemeden, bulunduğu yerde,
mekânında yok etmek, imha etmek gibi bir anlayışı benimsedi ve bundan sonra
İslam topraklarına saldırmaya başladı ve ilk olarak Afganistan müdahalesi
gerçekleşti.
Peşinden, kitle imha silahlarını bulundurduğu, Amerika'yı
tehdit ettiği, özgürlüklerin bulunmadığı, demokrasinin bulunmadığı, insan
haklarının bulunmadığı gerekçesiyle, uluslararası meşruiyetten yoksun bir
şekilde Irak'a müdahale etti ve aradan bunca zaman geçtikten sonra, Irak'ın
tamamını işgal etmiş olan bu işgal güçleri, bugüne kadar tek bir kitle imha
silahı bulamadılar; dolayısıyla, Irak'ın Amerika'yı tehdit etmediği de ortaya
çıktı.
Pekala, üçüncü gerekçe neydi; üçüncü gerekçe,
demokrasi, özgürlükler, insan hakları. Değerli arkadaşlar, işgalden bu yana,
Irak halkı Saddam'ı arar hale geldi. İnsan hakları, özgürlükler konusunda,
işgal kuvvetleri, oraya herhangi bir hak, herhangi bir özgürlük getirmek
yerine, tam tersine insan hakları ihlallerinin akla, hayale gelmedik
yöntemlerini ve şekillerini bütün dünyaya gösterdiler.
Değerli arkadaşlar, Ebu Gureyb Cezaevinde yaşananların
sadece kamuoyuna yansıyan o manzaraları hanginizin yüreğini sızlatmadı?! Ya o,
çoluk çocuk demeden, kadın ihtiyar demeden sivil halk üzerine gönderilen
öldürücü bombaların, yıkıcı, yakıcı silahların, o vatan evlatlarının canını
alması, malını alması, evini yıkması ve şehirlerini yaşanamaz hale getirmesi?!.
Bu mu özgürlük, bu mu insan hakları?!
MAHMUT DUYAN (Mardin) - Herkese söyle!
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Ortak bir kınama kararı
çıkaralım.
RESUL TOSUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Ebu
Gureybi, Fellucesi, Bakubası, Tel Aferi, Bağdatı, sayılamayacak derecede insan
hakları ihlalleri ve öyle bir noktaya geldi ki, çoğu seçilmiş askerler olduğu
halde orada, bazıları artık suçlarını itiraf etmeye başladılar.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Günaydın!.. Siz de
itirafa başladınız!
RESUL TOSUN (Devamla) - Bakınız, bu hafta gazetelere
yansıyan, bir Amerikan askerinin itirafına dikkat ediniz.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hayır, siz de itirafa
başladınız herhalde!
RESUL TOSUN (Devamla) - ABD askeri Michael Hoffman
"bu savaşın ülkemi korumakla bir ilgisi yok; bugüne kadar sayısız Iraklı
öldürdüm; ama, öldürdüğüm çocuklar kâbusum oldu" diyor Irak'taki savaşla
ilgili olarak.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Ama, yarın yine parmak
kaldırmayacaksınız!
RESUL TOSUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu insan
hakları ihlalleri, sadece hapishanelerdeki işkencelerle, yakıp yıkmakla,
insanları katletmekle kalsaydı, yine belki çok gördüğümüz manzaralar
diyecektik; ama, insan hakları ihlalinin ve işgalin ötesinde, Irak'ı itham
ettiği suçu, bizzat Amerika'nın irtikâp ettiğini, yani, kimyasal silahlar
kullandığını kendileri itiraf ettiler. Saddam'ı, Halepçe'deki olayından dolayı
kınıyorlardı; ama, bakınız, Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Donald
Rumsfeld, 5 Şubat 2003'te, Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi
önünde, ABD'nin Afganistan ve Irak'ın işgalinde kimyasal silah kullandığını
bizzat kendisi açıkladı; ama, bir farkla "bu silahlar öldürücü
değildi" dedi. Peki, öldürücü değildi de, Felluce'deki binlerce insan
nasıl öldü değerli arkadaşlar?! Nasıl öldü biliyor musunuz; Iraklı
direnişçiler, aylar öncesinden "Amerikalılar kimyasal silah
kullanacak" diye bağırıp çağırıyorlardı.
Değerli arkadaşlar, Felluce'de, olayların ikinci günü,
10 Kasımda, kimyasal silahlar kullanıldı. Colan, Eş-Şüheda ve El Cübeyl
bölgelerindeki kimyasal saldırı izlerini örtmek için, cesetleri naylon
torbalara doldurup Fırat Nehrine attılar.
Bakınız, San Francisco Chronicle Gazetesi bu olayı da
şu şekilde duyurdu dünyaya: "Direnişçiler, derilerini eriten bir maddeyle
saldırıya uğradığını bildiriyor ki, bu, beyaz fosfor yanıklarına özgü bir
reaksiyon. Bölge hastanelerinden birinde görevli doktorlardan Kemal Hadisi
'bize getirilen direnişçilerin bedenleri yanmış, cesetlerin bazıları da
erimişti' dedi."
Değerli arkadaşlar, işgal güçleri, uluslararası
meşruiyetten yoksun bir şekilde bir toprağı işgal edip, vatan evlatlarını
katlederken, işkence ederken, ramazan demeden, mübarek kadir gecesi demeden,
bayram demeden, mukaddes mekân demeden, cami içinde yaralıları infaz ederken,
kimyasal silah kullanarak insanları diri diri yakarken, biz, bunları burada
dile getirdiğimiz için, işgalin sözcüleri, kalkıp, bizim ülkemizde, bunların
kendilerine bir hakaret olduğunu iddia ettiler.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep) - Sayın Başbakana
söylemiyor musunuz bunları?! Grubunuzda konuşun bunları...
RESUL TOSUN (Devamla) - Sorarım, hakaret, bir ülkeyi
uluslararası meşruiyetten yoksun bir şekilde işgal etmek midir, öldürmek midir,
kimyasal silah kullanmak mıdır, camide yaralıları infaz etmek midir, çoluk
çocuk demeden insanlara kan kusturmak mıdır; yoksa, bunları protesto etmek
midir?! Ama, yüzsüzlüğün haddi hesabı yok.
BAŞKAN - Sayın Tosun, toparlar mısınız efendim.
RESUL TOSUN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Irak'ta bir insanlık trajedisi, bir dram yaşanıyor
değerli arkadaşlar; ama, burada, şu anda yapılması gereken...
Değerli arkadaşlar, hükümetimiz, gerek savaş öncesi
gerek sonrası ve sırasında, bu olaylara karşı gereken tepkiyi göstermiş,
tedbiri almıştır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Savaşın göbeğine düşecektik
az daha!
RESUL TOSUN (Devamla) - Biz İnsan Hakları Komisyonu
olarak, geçen hafta hükümeti çağırdık, komisyonda dinledik ve Türkiye'nin, bu
katliamlarda, bu ihlallerde zerre kadar katkısının olmadığı gibi, Dışişlerinden
Başbakanına, Meclisinden siyasî partilerine, sivil toplum örgütlerinden halkına
kadar, gereken tepki yerinde gösterilmiştir; ama, ortada hiç kimsenin göze
alamadığı bir şey vardır. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Ayıp, ayıp!..
RESUL TOSUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gündemdışı
konuşuyorum; lütfen, dinleyin, sabırsızlık göstermeyin, sizin duygularınıza da
tercüman oluyorum.
Burada yapılacak tek şey vardır, uluslararası
meşruiyetten yoksun bu müdahaleye, yine, ancak uluslararası bir çözüm bulmaktır
ve bu uluslararası çözümün kaynağı da, sadece Birleşmiş Milletlerdir; ancak,
bugün, Birleşmiş Milletlerin Amerika'nın bir rehinesi konumuna düştüğünü de
görüyoruz. İşte, bu noktada yapılması gereken, her şeyden önce, Birleşmiş
Milletler, Irak'ta özellikle kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığının
araştırılmasını açıkça talep etmelidir.
Kofi Annan'ı şahsiyetli bir insan olarak görüyor ve
Irak'taki ihlallere karşı demeçlerini zaman zaman takdirle karşılıyorum; ancak,
Birleşmiş Milletlerin de şu anda yetersiz kaldığını, etkin olamadığını, bir şey
yapamadığını hep birlikte görüyoruz. İşte bu noktada, ben, Yüce Mecliste,
sizlerin huzurunda, Amerika'nın anlayacağı bir dilde, bütün dünyanın anlayacağı
bir şekilde, Sayın Kofi Annan'ı Genel Sekreterlik görevinden istifaya davet
ediyorum.
Saygılarımla. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tosun.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma
Komisyonun bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 5 adet
raporu vardır; sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.
Kâtip Üye tarafından oturduğu yerden takdim edilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birinci raporu okutuyorum:
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/453) (S.
Sayısı: 587) (x)
(x) 587 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevli memura hakaret suçunu işlediği iddia olunan
Konya Milletvekili Atilla Kart hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu
raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Konya Milletvekili Atilla Kart Komisyonumuza yazılı
olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Konya Milletvekili Atilla Kart hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı
başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir.
Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis
dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır.
Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu
dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade
etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise, bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda, kimi vatandaşlarımızda, yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe, genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan, dokunulmazlığının kaldırılmaması,
hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına
da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin
pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak, şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve
milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi
için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması
istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar
verilmesidir.
Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet
Ziya Yergök |
Halil
Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F.
Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay
Ercenk |
Atila Emek |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz
Kaya |
Muharrem
Kılıç |
Orhan
Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai
Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
İkinci raporu okutuyorum:
2. - Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/454) (S. Sayısı: 588) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yayın yolu ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği
iddia olunan Burdur Milletvekili Bayram Özçelik hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004
tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x) 588 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Burdur Milletvekili Bayram Özçelik hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı
başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir.
Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis
dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır.
Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu
dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade
etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla
kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında
suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân
bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin
pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve
milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet
Ziya Yergök |
Halil
Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F.
Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay
Ercenk |
Atila Emek |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz
Kaya |
Muharrem
Kılıç |
Orhan
Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai
Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Üçüncü raporu okutuyorum:
3. - Bursa
Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve Giresin Milletvekili Ali Temür'ün Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/455) (S.
Sayısı: 589) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Sahtecilik, dolandırıcılık, Siyasî Partiler Kanununa
aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan
hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık
tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma
Komisyonumuzun 26.5.2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan, Komisyonumuza
yazılı olarak, dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak, Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
(x) 589 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Sahtecilik, dolandırıcılık, Siyasî Partiler Kanununa
aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Giresun Milletvekili Ali Temür hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26
Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Giresun Milletvekili Mustafa Ali Temür, Komisyonumuza
yazılı olarak, dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak, Giresun Milletvekili Ali Temür hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı
başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir.
Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis
dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır.
Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu
dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade
etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla
kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında
suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân
bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi ve
siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte
bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve
milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet
Ziya Yergök |
Halil
Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F.
Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay
Ercenk |
Atila Emek |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz
Kaya |
Muharrem
Kılıç |
Orhan
Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai
Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
4. - Ağrı Milletvekili Naci Arslan'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/456) (S.
Sayısı: 590) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevli memurlara tehdit ve hakaret, devletin emniyet
kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif, saldırgan ve sarhoşluk suçunu işlediği
iddia olunan Ağrı Milletvekili Naci Arslan hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004
tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x) 590 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Ağrı Milletvekili Naci Arslan hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı
başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir.
Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis
dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır.
Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu
dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade
etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla
kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında
suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân
bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi ve
siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte
bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve
milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması
istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar
verilmesidir.
Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet
Ziya Yergök |
Halil
Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F.
Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay
Ercenk |
Atila Emek |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz
Kaya |
Muharrem
Kılıç |
Orhan
Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai
Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
5 inci ve son raporu okutuyorum:
5. - Zonguldak Milletvekili Nadir
Saraç'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/457) (S. Sayısı: 591) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İhaleye fesat karıştırmak suçunu işlediği iddia olunan
Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık
komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç, Komisyonumuza sözlü
olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
(x) 591 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü maddesinde "Yasama
dokunulmazlığı" başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür
dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o
oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar
alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması
söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini
serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç
işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça
tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını;
hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine
getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla
kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama
çalışmalarına katılımının, tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma
gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç
isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından
giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.
Son zamanlarda, kimi vatandaşlarımızda, yolsuzluk
olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık
nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya
başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve
dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak
görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman
alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da
zedelemektedir.
Diğer yandan, dokunulmazlığının kaldırılmaması,
hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına
da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal
yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek
için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın
kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin
pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak, şu ana kadar böyle bir anayasa değişikliği
gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk
devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi,
TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve
milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle, Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet
Ziya Yergök |
Halil
Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F.
Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay
Ercenk |
Atila Emek |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz
Kaya |
Muharrem
Kılıç |
Orhan
Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
|
İ. Sezai
Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme
Komisyonunun 2 adet raporu vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.
Birinci raporu okutuyorum:
6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 2001 malî yılı kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/7) (S. Sayısı: 688) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2001 malî yılı
kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekilerin incelenerek kayıtlara
uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel
Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail
Özgün |
İsmail
Ericekli |
Fahri
Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Kâtip |
Denetçi |
Üye |
|
Mustafa
Cumur |
Mehmet
Emin Tutan |
Saffet
Benli |
|
Trabzon |
Bursa |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mustafa
Zeydan |
Gökhan
Durgun |
İsmet
Atalay |
|
Hakkâri |
Hatay |
İstanbul |
|
|
Üye |
|
|
|
Vezir
Akdemir |
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
(x) 688 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
İkinci raporu okutuyorum:
7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 2002 malî yılı kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/8) (S. Sayısı: 689) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2002 malî yılı
kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekilerin incelenerek kayıtlara
uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel
Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail
Özgün |
İsmail
Ericekli |
Fahri
Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Kâtip |
Denetçi |
Üye |
|
Mustafa
Cumur |
Mehmet
Emin Tutan |
Saffet
Benli |
|
Trabzon |
Bursa |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mustafa
Zeydan |
Gökhan
Durgun |
İsmet
Atalay |
|
Hakkâri |
Hatay |
İstanbul |
|
|
Üye |
|
|
|
Vezir
Akdemir |
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Bitlis
Milletvekili Vahit Kiler ve 29 milletvekilinin, akaryakıt kaçakçılığının
ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/238)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde insan kaçakçılığından uyuşturucu
kaçakçılığına, akaryakıt kaçakçılığından elektronik eşya kaçakçılığına değin
muhtelif tipte kaçakçılık yapılmaktadır. Bunlardan son yıllarda en sık
rastlananı akaryakıt kaçakçılığıdır. Akaryakıt kaçakçılığının ülke ekonomisine
verdiği zarar kadar, insan ve çevre sağlığını da olumsuz etkilediği bilinen bir
gerçektir. Yaşanan bu sorunun etkin yollarla çözümü noktasında, Anayasanın 98
ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir araştırma açılmasını
saygılarımızla arz ve talep ederiz.
(x) 689 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
1- Vahit Kiler
(Bitlis)
2- İrfan
Gündüz (İstanbul)
3- Haluk İpek
(Ankara)
4- Şemsettin
Murat (Elazığ)
5- Yahya Akman
(Şanlıurfa)
6- Hamza
Albayrak (Amasya)
7- Ali Yüksel
Kavuştu (Çorum)
8- Alaettin
Güven (Kütahya)
9- Recep Garip
(Adana)
10- İsmail Bilen (Manisa)
11- Mustafa Duru (Kayseri)
12- Abdurrahman Anik (Bingöl)
13- Resul Tosun (Tokat)
14- Cavit Torun (Diyarbakır)
15- Fatih Arıkan (Kahramanmaraş)
16- Fahri Keskin (Eskişehir)
17- Mücahit Daloğlu (Erzurum)
18- Fatma Şahin (Gaziantep)
19- Mehmet Özlek (Şanlıurfa)
20- Maliki Ejder Arvas (Van)
21- Mustafa Ataş (İstanbul)
22- Mustafa Tuna (Ankara)
23- Hasan Anğı (Konya)
24- Abdullah Çetinkaya (Konya)
25- Özkan Öksüz (Konya)
26- Muharrem Candan (Konya)
27- Ali Öğüten (Karabük)
28- Ali İhsan Merdanoğlu (Diyarbakır)
29- İbrahim Köşdere (Çanakkale)
30- Nur Doğan Topaloğlu (Ankara)
Gerekçe:
Kaçakçılık, ülkemizde uzun yıllardır süregelen ve
devleti büyük zararlara uğratan bir sorun durumundadır. Yaklaşık son elli
yıldır, sınır boylarından ülkemize sokulan ve yasadışı olduğu gibi, kayıtdışı
olduğu için de zararları tartışılmayacak olan kaçakçılık, son yirmi sene içinde
daha organize bir şekilde yapılmaktadır. Çete adı altındaki gayri kanunî
örgütlenmelerle dozajı her geçen gün artan bir yayılmacılıkla toplumu sarmakta,
bireyi önemsizleştirerek sosyal güveni sarsmakta, birey-toplum, birey-devlet
ilişkilerini şüpheci kılmaktadır. Bundan takribi elli sene öncesinden yakın
geçmişe kadar, özellikle doğu ve güneydoğu sınırlarımızdan yurda sokulan
elektronik eşyalar, gelişen teknolojiyle eşzamanlı olarak, bugünün şartlarında
ceptelefonu ya da diğer tipte elektronik eşya şekline girmiştir. İnsan
kaçakçılığı ya da uyuşturucu madde olarak da rastlanılan kaçakçılık, yukarıda
da arz olunduğu gibi, organize suç örgütlerinin kontrolüne girmiş
bulunmaktadır. Son zamanlarda ülkemize en büyük zarar veren kaçakçılık tipi,
akaryakıt kaçakçılığı olarak göze çarpmaktadır. Görülen odur ki, bazı kişilerin
kolay para kazanma arzusu, bu haksız kazancın temel nedenini teşkil etmektedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü verileri, Türkiye'de akaryakıt
piyasasındaki potansiyelin yüzde 18'inin kaçak yolla yurda giriş yaptığını
ortaya koyuyor. Yılda 8 milyar dolara varan bu kaçak pazarında devletimizin
vergi kaybı, tam 2 500 000 000 dolara ulaşıyor. Bir başka deyişle, yıllık
satılan petrol miktarı 17 000 000 ton; ama, bunun 3 000 000 tonu kaçak. 2003
yılında, sadece yakalanan motorin miktarı 1 245 000 ton. TÜPRAŞ'ın satış hızı
2002-2003 arasında yüzde 22 iken, bu rakam 2003-2004 arasında yüzde 3'e
gerilemiş durumdadır.
Devletimiz, yılın ilk çeyreğinde yüzde 12,4 oranında
bir rekor büyüme gerçekleştirdi. Fabrikalar çalışıyor, otomobil satışları
rekora koşuyor; ama, kaçak yüzünden akaryakıt üretiminde büyüme hızı oldukça
düşük.
Konunun devletimizi ilgilendiren boyutunun yanı sıra,
vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren boyutu da vardır. Çok basit kimyasallarla
elde edilen kalitesiz yakıt, herhangi bir arındırma ünitesinden geçmediğinden,
standart yakıtlar gibi olmuyor ve bu durumda birçok otomobilin yolda kalıp,
araçların arızalanmasına neden oluyor.
ODTÜ'nün yaptığı analiz araştırmalarına göre, piyasada
satılan akaryakıtın 1/6'sı bozuk. Bu veriler, sanayi ve ticaret il
müdürlükleri, savcılıklar, jandarma komutanlıkları ve emniyet müdürlükleri gibi
resmî makamlar kanalıyla gelen verilerdir.
Yurdumuzda trafiğe kayıtlı 10 000 000'u aşkın motorlu
taşıt var. Bu rakamlar, her ne kadar dünya ortalamasının altında bir seyir
izlese de, kolay kazanç peşindeki organize suç örgütlerinin iştahını
kabartmaktadır.
Kamyondan otomobile, irili ufaklı pek çok araç, yakıt
deposunu büyüterek yurda kaçak akaryakıt sokulmasını sağlıyor. İran'dan
"celikan" adlı 70-80 litrelik plastik bidonlarla katır sırtında gelen
akaryakıt, ne yazık ki, Yüksekova'da, Başkale'de satılmaktadır. İran'da 30 000
liraya alınan motorin, Başkale'de 300 000'e, benzin de 500 000'e alıcı buluyor.
Konunun ülke ekonomisi, sağlanamayan vergi geliri, araç sahiplerinin
otomobillerine verdiği zararın yanında, barındırdığı yüksek oranda kükürt
nedeniyle, insan sağlığı ve çevreye verdiği zarar da gözardı edilmemelidir.
Kaçak akaryakıtın kullanılmasının sebep olduğu çevre
kirliliği, vergi ve döviz kayıpları ile üretim-tüketim dengesinin bozulması
gibi zararlarının yanı sıra içerdiği uçucu petrol elementleri nedeniyle,
kamyonlarda kullanıldığında, muhtemel kazalarda kullanıcıların ve çevredeki
insanların hayatını riske sokan yanıcı ve patlayıcı bir ortam doğurması gibi
sakıncaları da vardır.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına devam ediyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
8. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin;
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz
gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik
Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.
9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut
Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/917) (S. Sayısı: 700) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 700 sıra sayıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz istekleri var.
AK Parti Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın Ali
Osman Sali; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında
Kanun Tasarısıyla ilgili olarak, AK Parti Grubu adına huzurlarınızdayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kamu hizmetlerinin
etkin, verimli ve tasarruf ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi, kurumların
teşkilat yapısı ile fonksiyonlarının, kamu yönetiminin bünye ve bütünlüğü
zedelenmeden, değişen ve gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda yenilenmesine bağlıdır.
Ülkemizde, kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi ve
yönetime dahil birimlerin kuruluş ve görevleriyle kullandıkları idarî
metotların, kamu hizmetlerinin en etkin ve verimli biçimde, tasarruf ilkeleri
gözönünde bulundurularak iyileştirilmesi yönünde adımlar atılması bir
zorunluluk haline gelmiştir.
Bu ihtiyaçlar çerçevesinde, 1990'lı yıllardan beri
sürdürülen kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması çalışmalarında genel
yaklaşım, kamu yönetiminde verimlilik, etkinlik ve tutumluluğun, dolayısıyla da
performansın artırılması, kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve teşkilat
yapıları arasında uyum sağlanarak halkın ihtiyaçlarını ve beklentilerini
karşılayan bir kamu idaresi ve anlayışının oluşturulması olmuştur.
(x) 700 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planında, kamu yönetiminde, insan kaynaklarında, yönetsel
ilkeleri ve işleyişi de içine alan bütüncül, köklü ve kalıcı bir değişim
ihtiyacının devam ettiği; bu çerçevede, kamu kuruluşlarının amaçlarında,
görevlerinde, görevlerin bölüşümünde, teşkilat yapısında, personel sisteminde,
kaynaklarında ve bunların kullanılış biçiminde, halkla ilişkiler sisteminde,
mevcut aksaklıkların ve eksikliklerin giderilmesinin, Türk idarî sisteminin
öncelikli gündem konusunu oluşturduğu ifade edilmiştir.
1980'den sonra merkezî yönetimin görevlerindeki oransal
artış, sistemin birçok noktada tıkanmasına ve işleme bozukluklarına yol açmış,
görevlerin merkez, taşra ve yerel yönetimler arasında ölçülü dağılımı yeterince
sağlıklı biçimde gerçekleştirilememiştir.
Halka dönük bir yönetim anlayışının yerleştirilmesi ve
devletin teşkilat yapısının fonksiyonel hale getirilmesi, kamu kurum ve
kuruluşlarında görev, yetki ve sorumluluk dengesinin iyi kurulması amacıyla,
program ve planlarda kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde
yürütülmesi doğrultusunda, teşkilatların sayı ve ölçeklerinin belirlenmesi, bu
teşkilatların görevlerinin yeniden tanımlanması, merkezî yönetimdeki işlevini
tamamlamış kuruluşların tasfiye edilmesi ve aynı görevleri yerine getiren
birimlerin birleştirilerek, kuruluşiçi hiyerarşik kademelerin azaltılmasına
yönelik düzenlemeler yapılması anahedefler arasında yer almıştır.
Diğer yandan, 59 uncu hükümet programında, devlette
genel kurumsal gözden geçirme çalışması yapılması öngörülmüştür. Bu çerçevede,
kamu hizmetlerinin, etkin, verimli ve tasarruf ilkeleri çerçevesinde yerine
getirilmesini sağlamak ve yetki karmaşasını önlemek amacıyla, 31.7.2003 tarihli
ve 4966 sayılı Kanun ile 4698 sayılı Kanunla kurulan Konut Müsteşarlığı
kaldırılmıştır. Ancak, konut ve arsa üretimi alanında kamu arazilerinin
değerlendirilmesi Millî Emlak Genel Müdürlüğünün, arsa üretimi Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün, konut üretimi, kredilendirilmesi ve finansmanı Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının, gecekonduyla mücadele belediyelerin, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığının görev alanındadır.
Görüldüğü gibi, kamu kurum ve kuruluşları arasında görev
paylaşım yelpazesi oldukça geniştir. Özellikle, arsa üretim süreci ve konut
sunumu ayrı ayrı kurumların yetkisinde olduğu için, günümüzdeki dinamik
yapılanma ihtiyacının gerektirdiği koordinasyon ve hızlı hareket etme sorunu
ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, günümüzde, özellikle ülkemiz
gibi gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları sorunların en
önemlilerinden biri, konut ve plansız kentleşme sorunudur. Konut ve plansız
kentleşme sorununu ortaya çıkaran nedenler arasında, nüfus artışı ve göç ile
hızlı ve plansız kentleşmenin yanı sıra, arsa üretiminin yetersizliği ve
arsaların konut üretim sürecine etkili bir şekilde kanalize edilememesi yer
almaktadır. Örneğin, 1950'li yıllardan beri kentsel arsa üretimiyle ucuz konut
arzının etkili bir şekilde yapılamaması nedeniyle, bugün, şehirlerimiz
çevresinde çarpık yapılaşma meydana gelmiştir. Bunun nedenleri arasında,
finansman yetersizliği, yüksek maliyet ve altyapı yetersizliği gibi sorunların
yanında, arsa ve konut üretiminin her bir evresinin ayrı bir kurumun yetkisinde
olması, koordinasyon eksikliği ve hızlı ve etkili hareket edememe sorunu da yer
almaktadır. Bu nedenle, konut alanında 31.7.2003 tarihli ve 4966 sayılı Kanunla
başlayan yeniden yapılanma çalışması, 1969 tarihinde 1164 sayılı Kanunla
kurulan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün sadece teşkilatı kapatılarak, görev ve
yetkilerinin Toplu Konut İdaresine devredilmesini öngören (1/917) esas numaralı
bu tasarıyla devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün kurulduğu 1969 yılından bugüne kadar, kamulaştırma ve devralma
yoluyla 302 000 000 metrekare alanı mülkiyetine geçirmiş, bu alanın 238 000 000
metrekarelik kısmını ihtiyaç sahibi sektörlere devretmiş ve sonunda,
mülkiyetinde yaklaşık 64 000 000 metrekarelik arsa stoku kalmıştır.
Bilindiği üzere, konut üretimine etki eden faktörler
arasında arsa üretimi büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde, kullanılabilir arazi
stokunun yaklaşık yüzde 50-55'i, hâlâ, kamu kesiminin elindedir. Konut üretimi
için çok önemli olan bu girdinin arsaya dönüştürülüp değişik modellerle konut
üretimine sunulması, konut maliyetlerini ciddî ölçüde aşağıya çekecek ve konut
edinmenin kolaylaştırılmasına zemin hazırlamış olacaktır.
Ülkemizde toplu konut maliyeti içinde arsa maliyeti
yüzde 50 ile yüzde 60 arasındadır. Halbuki, bu oran, arazi stokunun sınırlı
olduğu gelişmiş ülkelerde dahi yüzde 20-30 düzeyindedir. Arsanın, konut
maliyetinin yüzde 50-60'ını oluşturduğu bir ortamda, bu mevcut kaynağın inşaat
sektörüne, ekonomiye ve konut ihtiyacı içinde olanlara kazandırılması
gerekmektedir.
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce, arsaların yüzde 38'i
konut sektörüne, yüzde 49'u da sanayi sektörüne tahsis edilmiştir. Görüldüğü
gibi, arsa ve konut arz süreci birbirinden ayrılmaz bütünün iki parçasıdır.
Sayın milletvekilleri, gündemimizdeki söz konusu
tasarıyla, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ait tasfiye edilen döner sermaye
işletmesi nakit varlıklarının 5003 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce
Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanunda
belirtilen amaçlar doğrultusunda kullanılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü
hesaplarına aktarılmasına; Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, mevcut hizmet
binaları ile diğer binaların bulunduğu taşınmazların Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına tahsis edilmesine ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün, bunların
dışında kalan tüm varlıkları, hakları, yükümlülükleri ve her türlü
taşınmazlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmesine yönelik
düzenlemeler yapılmış, Arsa Ofisi Kanununun adı "Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiş ve Kanundaki
görevler, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına verilmiş, Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü, teşkilatıyla birlikte kaldırılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ayrıca, tasarıda,
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde görev yapan personelin kadrolarıyla birlikte
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilmesine, köy mimarîsinin
geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihî doku ve yöresel
mimarinin korunup yenilenmesine yönelik olarak Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının doğrudan uygulamalar yapmasına imkân sağlanmasına, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının yürüteceği inşaat faaliyetlerinde İmar Kanununun 26 ncı
maddesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tanınan inşaat ruhsatı bakımından
öngörülen kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı hususlardan yararlanmasına yönelik
olarak düzenlemelere yer verilmiştir.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan çalışmalarla,
tasarının teknik düzeltmeleriyle birlikte, özellikle personelin hak kaybına
uğramaması için gerekli düzenlemeler yapılmış ve bu çerçevede yetişmiş
personelin Bayındırlık ve İskân Bakanlığında, durumlarına uygun işlerde
değerlendirilmesine imkân sağlanmıştır.
Tasarının kanunlaşması halinde, kamu hizmetlerinin
etkin ve verimli yürütülmesi için görev mükerrerliklerinin ve yetki
karmaşasının önlenmesi yönünden önemli bir adım atılmış ve böylece, ucuz arsa
ve konut üretiminin sağlanmasına yönelik çabaların tek bir elden yürütülmesinin
sağlanmış olacağı, ucuz arsa üretimi ile konut maliyetinin düşeceği, dargelirli
vatandaşlarımızın konut edinmesinin kolaylaşacağı, atıl durumdaki kamu
arazilerinin değerlendirilerek ülke ekonomisine kazandırılacağı
düşünülmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özetle ve sonuç
olarak, altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekirse, tasarıyla Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü teşkilatı kaldırılarak;
1- Arsa üretimi görevi Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına,
2- Personeli, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına,
3- Nakit varlıkları, Karayolları Genel Müdürlüğüne,
4- Binaları, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına,
5- Diğer varlık, hak, yükümlülük ve taşınmazları ise
Toplu Konut İdaresi Başkanlığına aktarılmakta; arsa ve konut üretimi görevi tek
elde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığında toplanmaktadır.
Neticede, teşkilat kaldırılmakta, fonksiyonlar,
personel ve varlıklar diğer kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılmaktadır.
Kanunun hayırlı olması dileğiyle, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sali.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon
Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında
Kanun Tasarısıyla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım;
sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmelerine başladığımız bu tasarı, 1969 yılında
kurulmuş olan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünü kaldırmakta ve bu genel müdürlüğün
görevlerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca yürütülmesini öngörmektedir.
Arsa Ofisi, 1969 yılında kurulmuştur. 1960'lı yıllar,
hepinizin bildiği gibi, Türkiye'de kentleşmenin, kente göçün en yoğun olarak
yaşandığı yıllardır ve bu yılların sonunda, 1969 yılında, kentleşmenin
yarattığı konut ihtiyacının ve onun temeli olan arsa ihtiyacının karşılanması
amacıyla, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adında bir teşkilat kurulmuştur.
Arsa Ofisinin görevi, kuruluş yasasına bakıldığında
gerçekten çok önemlidir: Arsa stoku oluşturmak, kentleşmenin, nüfusun yarattığı
arsa ihtiyacını karşılamak ve arsalardaki aşırı fiyat artışlarını önlemek
amacıyla, arsa tanzim, alış ve satışı yapmak. Bu, gerçekten Türkiye açısından
son derece ileri bir adımdır.
Uygulamaya baktığımızda, 1969 yılından bu yana Arsa
Ofisi bu görevlerini yapmaya çalışmışsa da, Türkiye'deki kentleşme hızının,
nüfus artış hızının, kente göç hızının yarattığı talep karşısında oldukça
yetersiz kalmıştır, o talebe yetişememiştir. Şüphesiz, bu talebi, tek başına
Arsa Ofisi karşılayacak değildi, belediyeler de görev alacaktı; ancak, bu
görev, şu veya bu nedenle yeterince yerine getirilememiştir. Şimdi, bu
görevlerin daha etkin bir şekilde yerine getirilmesi düşüncesiyle hükümet, bu
görevleri Toplu Konut İdaresine devretmektedir.
Tabiî ki, Arsa Ofisi ve Toplu Konut İdaresi deyince,
ister istemez Türkiye'de konut sorununu, Türkiye'de gecekondu sorununu
tartışmak gerekiyor.
Gecekondu, köyden kente göçün, toplumsal ve ekonomik
gelişme düzeyinin; yani, yeterince gelişmemiş olmanın bir sonucudur.
Gecekonduda yaşayan insanlarımız, ortalama geliri son derece düşük, belki,
zaman zaman işsiz ve önemli bir bölümü de sosyal güvenlikten yoksun
vatandaşlarımızdır.
Gecekondu sorunu genel olarak bu şekilde ortaya
konulmakla birlikte, bu sorunu, sadece buralarda oturan vatandaşlarımızın gelir
sorunu olarak, onların dargelirli olmaları sorunu olarak görmek, sorunu tümüyle
kavramamak olur.
Gecekondu sorunu, aynı zamanda, mevcut arazilerin,
kamunun elinde bulunan mevcut arazilerin iyi planlanamamasının bir sonucudur.
Kamunun elinde önemli bir arazi stoku vardır; ancak, bu arazi stoku, uygun bir
politikayla, kentleşmenin yarattığı arsa ihtiyacını karşılayacak şekilde arsaya
dönüştürülememiştir.
Yine, gecekondu sorunu, aynı zamanda, ekonomide mevcut
fonların, kısmen de olsa, bilinçli politikalarla konut sektörüne
aktarılamamasından kaynaklanmıştır. Gecekonduları, bir yönüyle, gerçek
ihtiyaçlarını bu yoldan karşılayan vatandaşların, bir konut ihtiyacıyla, başımı
sokacak bir evim olsun diyerek bir gecekondu sahibi olan vatandaşların
ihtiyaçları olarak değerlendirebiliriz; diğer yönüyle de, bir arsa
spekülasyonu, bir gecekondu spekülasyonu olarak, âdeta bir yatırım aracı olarak
da değerlendirebiliriz. Bu ikinci söylediğim husus, Türkiye'de, azımsanmayacak
ölçüdedir. Bir oran vermek gerekirse, gerçek ihtiyaç sahibi olanlar,
gecekonduların gerçek maliki olanlar yüzde 60'ı düzeyindedir tüm gecekondu
sahiplerinin; spekülasyon amacıyla gecekondu sahibi olanların sayısı ise, tüm
gecekondu sahiplerinin yüzde 40'ı düzeyindedir. Ancak, bu yüzde 40'lık oran,
giderek artmaktadır.
Gecekonduların mülkiyetinin önemli bir kısmının
oturanlara ait olmamasının temelindeki neden, bu gecekonduların üzerinde
bulunduğu arazilerin oldukça değerli olmasıdır ve bu değer, gerçekte, bu
gecekonduları rehabilite ederek kente kazandırmak, modern kentler yaratmak için
önemli bir kaynak oluşturabilecek düzeydedir.
Bugüne kadar, gecekondu sorununu çözmek için çeşitli
yasalar çıkarılmıştır. 1960'lı yılları hatırlarsak, 1966 yılında, 775 sayılı
Gecekondu Yasası çıkarılmıştır. Dönem için oldukça önemli, ileri bir anlayışı
yansıtan bu kanun, maalesef, mevcut gecekonduların mülkiyet sorunlarını
çözmenin ötesinde, gecekondu sahiplerine tapu vermenin ötesinde bir amacı
gerçekleştirememiştir, kanununun bütün iyi niyetine rağmen.
Yine, 1983 yılında, 2805 sayılı Yasayla getirilen bir
imar affı görüyoruz; yine, 1984 yılında, 2981 sayılı Yasayla getirilen bir imar
affı görüyoruz. Meşhur, tapu tahsis belgelerinin dayandığı yasalardır bunlar ve
1981 öncesinde yapılmış olan gecekonduların mülkiyet sorununu çözerek,
buralarda oturan vatandaşlarımıza, bu gecekonduların sahiplerine tapu
verilmesini öngören düzenlemelerdir ve hâlâ, o yasanın yarattığı sorunlar,
özellikle İstanbul'da devam etmektedir. İstanbul'da, henüz, bu yasadan dolayı
tapularını alamamış binlerce vatandaşımız vardır.
Sanayileşme oldukça, nüfus artışı oldukça, Türkiye'de
kente göç devam edecektir; çünkü, Türkiye'de nüfusun yüzde 35'i köylerde
yaşamaktadır. Bu nüfus, gerçekten, sanayileşme ve nüfus artışı hızlarına
paralel olarak, ister istemez kente gitmek, kente göç etmek durumundadır. Bu
demektir ki, bizim, daha, uzun yıllar boyunca, konut ihtiyacımız, kentlerdeki
konut ihtiyacımız artarak devam edecektir. Bu artan talep karşısında, planlı
konut üretiminin, mevzuata uygun konut üretiminin yeterince yapılamıyor olması
nedeniyle, konut açığı dediğimiz açık meydana gelmektedir. Konut açığı derken,
planlı konut eksikliği, mevzuata uygun konut eksikliğinden bahsediyorum. Yoksa,
sokaklarda yatan vatandaşlarımızdan değil. Tabiî ki, o da bir sosyal sorundur;
ama, sonuçta, planlı, mevzuata uygun konutlarda oturmayan vatandaşlarımız
başını bir yere sokmakta, bunun adı da "gecekondu" olmaktadır.
Bu probleme eğer doğru teşhisler koymaz, doğru
politikalar uygulamazsak, kente göç dalgası daha uzun yıllar devam edeceğine
göre, çarpık kentleşme dediğimiz sağlıksız yapılaşmadan uzun yıllar kendimizi
kurtaramayacağız demektir.
Konut, Türkiye'de, aynı zamanda, bir yatırım aracıdır
da. İnsanlar, barınma ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, konuta bir yatırım
gözüyle de bakmaktadır. Konuta, yarınını güvence altına almak amacıyla yatırım
yapan vatandaşlarımız, önemli ölçüde, sosyal güvenlik sisteminin yetersizliğini
telafi etmeye çalışmaktadır. Tabiî ki, buradan hareketle, sosyal güvenlik
sistemini iyileştirelim ve konutu bir yatırım amacı olmaktan çıkaralım şeklinde
çok uzun yıllar alacak bir projeyi önermek istemiyorum. Şüphesiz, bu da
politikalar içinde düzenlenmek zorundadır; ancak, Türkiye'de, barınma ihtiyacı
yanında, yatırım ihtiyacı da konut edinmenin temel bir nedeni olarak ortaya
çıkmaktadır.
Peki, ne yapılmalı? Değerli milletvekilleri, gerçekte
ne yapılmalı sorusunun cevabını iyi vermeliyiz. Her şeyden önce, bir konut
politikası oluşturmak zorundayız; bir ulusal konut politikası oluşturulmalıdır.
Şu an, bu politikanın olduğunu söylemek mümkün değil; yani, sadece bu hükümet
dönemine mahsus değil; ama, geçmiş yıllardan beri, önceki hükümet dönemlerinden
beri Türkiye'de bir ulusal konut politikasının olduğunu söylemek mümkün
değildir. Bir dağınıklık vardır; örneğin, Arsa Ofisi var, Toplu Konut İdaresi
var, belediyeler var; geçmişte, sosyal güvenlik kurumlarının konutlara vermiş
olduğu birtakım krediler var. Bunun yanında, kooperatif oluşumları var ve özel
sektör var, yap-sat dediğimiz türden özel sektör var; ama, bütün bunlara
rağmen, Türkiye'de, toplumun ihtiyacı olan, mevzuata uygun, sağlıklı konutu
Türkiye üretebilmiş değil. Ne yapılmalı ulusal konut politikası derken, tabiî
ki, bunun altını doldurmak gerekir.
Birincisi, konut alım satımı, üretimi, ıslahı,
planlanması, bir kere, kolaylaştırılmalıdır ve bunlar özellikle düşük ve dar
gelirli kesimin konut ihtiyacını karşılayacak şekilde planlanmalıdır.
İkincisi, ulusal konut politikası, biraz önce
belirttiğim bu amacın yanında şu iki temel sorunu da dikkate alıp çözmek
zorundadır:
Birincisi, kamunun elinde çok önemli bir arazi stoku
var dedim. Hazinede vardır; yani, onu temsilen Millî Emlak Genel Müdürlüğünde
vardır, belediyelerde vardır, özel idarelerde vardır, Vakıflar Genel
Müdürlüğünde vardır; buralarda, önemli ölçüde bir kamu arazisi vardır. Bunlar,
belki, bugün, kentleşmiş bölgelerimizde, yapılaşmış bölgelerimizde yoktur; ama,
kentin mücavir alanını veya orta ve uzun vadede kentin gelişme alanlarını
dikkate alırsak buralarda önemli ölçüde kamu arazisi olduğunu söyleyebilirim.
Öncelikle, buradaki mülkiyet sorununu çözmek zorundayız. Plan otoriteleri,
yani, belediye plan yapacağı zaman "burası hazine arazisi, burası benim
değil" yaklaşımıyla yaklaştığı için, buraya plan çok geç girmekte; plan
girene kadar da bu araziler gecekondularla işgal edilmektedir.
İkincisi, finansman problemidir. Tabiî ki, araziyi
arsaya dönüştürmek planlamayla olur; bunu, önemli ölçüde belediyeler
yapacaktır; belki, Toplu Konut İdaresi de kendi plan yetkileri dahilinde
buralarda görev alacaktır, Bayındırlık Bakanlığının yine görevleri vardır; ama,
planlı olarak araziyi arsaya dönüştürmek yetmiyor. Bu, şüphesiz, çok önemli bir
adım; ama, bunun yanında, konut edinecek vatandaşımızın finansman ihtiyacını,
kaynak ihtiyacını çözmek gerekir.
Şu anda kaynak ihtiyacını vatandaşımız nasıl çözüyor;
çözemiyor aslında. Biraz parası olan biraz borçlanıyor, biraz da, belki,
bankadan kredi alıyor, ev almaya girişiyor veya başka varlıkları varsa, onları
satarak, paraya çevirerek bir kaynak yaratıp ev almaya çalışıyor. Bu şekilde
bir yöntemle konut finansmanını gerçekleştirmek mümkün değil. Bir kere, bu
alandaki kaynakları devlet artırmalıdır; devlet, konut sektörüne gidecek
kaynakları artıracak önlemleri almak zorundadır. Artık, bireysel tasarruflarla,
kişisel mülkiyetteki varlıkların nakde çevrilmesiyle veya bankalardan alınmaya
çalışılan kısa vadeli kredilerle konut sektörünü finanse etmenin,
vatandaşımızın kredi ihtiyacını karşılamanın, para ihtiyacını karşılamanın, ev
almak için ihtiyaç duyduğu nakdi temin etmenin imkânı yoktur.
Peki, bu noktada ne yapılmalı? Bugünlerde gazeteler
yazıyor "herkes kira öder gibi ev sahibi olacak" ve vatandaş büyük
bir umuda kapılmış durumda. Gerçekten, bunun üzerinde iyi durmak gerekir. Kira
ödeyerek ev sahibi olmak, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere birçok
gelişmiş Batı ülkesinde vardır; ama, vardır derken bu şöyle işlemektedir.
Vatandaşımız zannediyor ki, yarın bu sistemi Sermaye Piyasası Kurulu uygulamaya
koyduğu zaman, ben, 300 000 000-500 000 000 lirayı kira gibi ödeyerek, o
ödediğimi evin parasına sayarak hemen ev sahibi olacağım. Bir kere, böyle bir
şey yok. Böyle bir şeyin olmasına, yani, onun olabileceğine yönelik bir
işareti, bir mesajı ben şu ana kadar basında yetkililerden görmüş, alabilmiş
değilim. Şüphesiz, böyle bir şeyin olması son derece iyi olur. Aksi takdirde,
dargelirli vatandaşımızın ev sahibi olma umudu suya düşecektir.
Yapılması gereken burada şudur: Bizim banka sistemimiz
kısa vadeli mevduat toplamaktadır; mevduatın vadesi üç ay civarındadır, belki
üç ayı biraz daha geçmektedir. Şimdi, şunu düşünebiliyor musunuz; banka sistemi
üç ay vadeli topladığı mevduatı, on yıl vadeyle, onbeş yıl vadeyle, yirmi yıl
vadeyle vatandaşa konut kredisi olarak verecek... Değerli arkadaşlar, bu mümkün
değil. Kısa vadeli kaynaklarla çalışan banka sisteminin konut edinmesi için
vatandaşa uzun vadeli kredi açma şansı yoktur. O zaman yapılması gereken,
devletin, burada, bu piyasaya girmesidir. Devlet, bu piyasaya, konut kredi
piyasasını düzenleyecek şekilde girmek zorundadır. Amerika Birleşik
Devletlerinde, Batı ülkelerinde bunun örnekleri var; devlet, bir ipotek kurumu
kuruyor, bu piyasaları geliştirecek bir başka kurum kuruyor. Amerika'da bir
Federal Konut İdaresi vardır; bu piyasada bu kredilerin açılmasını teşvik eder,
düzenler. Ayrıca, bir ipotek kurumu vardır, Fanniemae denilen bir ipotek kurumu
vardır. Bu ipotek kurumu da, ipotek karşılığı alınan kredilerin piyasada alınıp
satılmasını sağlar. Yani, şöyle işliyor: Vatandaş ev alacak; krediyle ev
alıyor, evini ipotek ediyor. Alacaklı taraf, banka veya o krediyi açan kurum, o
ipotek belgesini, oluşan bir piyasada hisse senedi gibi, tahvil gibi satıyor.
Böylece, o konut, kendi kendini finanse etmiş oluyor ve baktığınızda, en sağlam
belgedir, bir hisse senedine göre, bir tahvile göre en sağlam menkul kıymettir;
çünkü, arkasında bir gayrimenkul var, bir ev var.
Demek istediğim şudur: Arsa Ofisini kapatmak yanlış bir
adım değil; yani, Arsa Ofisini kapatıp Toplu Konut İdaresine bu görevi vermek,
gerçekten, bu alandaki dağınıklığı gidermek açısından iyi niyetli bir adım;
ama, şu anlattığım çerçevede olayı değerlendirdiğimizde, atılması gereken, uzun
vadeli bir politikanın bir adımı olarak görmüyorum bunu; o noktada tasarı
eksik. Öteden beri, fırsat buldukça, hem Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmelerde hem Genel Kuruldaki görüşmelerde çeşitli vesilelerle bu konuya
değiniyorum. Olması gereken, Toplu Konut İdaresinin, bu piyasada böyle bir
görevi üstlenmesidir ya da Toplu Konut İdaresi böyle bir görevi
üstlenmeyecekse, konut kredi piyasasını geliştirecek bir kurumu devletin
oluşturmasıdır. Aksi takdirde, vatandaşın, biz, kira öder gibi ev sahibi olma
umudunu suya düşürmüş oluruz.
Ben, bu noktada, bu tasarıyı çok yeterli
bulduğumu... Daha doğrusu, bu noktada,
bu tasarı tamamen eksik. Bu, sadece bir yapılanmayı getiriyor. Yapılanma, 1969
yılında kurulan Arsa Ofisinin görevlerini Toplu Konut İdaresine devri suretiyle
oluyor. Hatırlayacaksınız, yine, bu sektörde, 2001 yılında Konut Müsteşarlığı
kurulmuştu. Konut Müsteşarlığı, Arsa Ofisi ve Toplu Konut İdaresinin hiyerarjik
olarak bağlı olduğu bir kurumdu; ama, o, sadece, bürokraside bir kademe yaratmıştı,
bir sorunu çözme amacına, bu piyasayı geliştirme amacına yönelik değildi. 2003
yılında Konut Müsteşarlığı kaldırıldı. Ben, o vesileyle, Konut Müsteşarlığı
kaldırılırken biraz önce söylediğim hususları söylemiştim.
Şimdi, Arsa Ofisi kaldırılıp Toplu Konut İdaresine
devrediliyor. Bu da tamam; ama, devletin bu piyasada üstlenmesi gereken çok
önemli, çok büyük görevler var. Örneğin, Toplu Konut İdaresinin, kooperatiflere
kredi açması yerine -bu krediler donuyor; donuyor derken, geri dönüşü var tabiî
ki- bu kredilerin bir ipotek belgesine bağlanarak ikincil piyasalarda alınıp
satılabilmesi ve yeni kaynakların yaratılabilmesi gerekir. Yeni kaynak
yaratamıyorsanız, o kredi donmuş demektir. Tasarı bu yönlerden eksiktir.
Sözlerimi burada bitirirken, hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Şahsı adına söz isteği var.
Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkanım, saygıdeğer
arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının tümü üzerinde kişisel görüşlerimi
ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım; hepinizi, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, kamu kaynaklarının ve
arazilerinin, toplumsal amaca ve ihtiyaca uygun olarak ve sosyal adalet
ilkeleri doğrultusunda uygulamaya konulması, toplum ihtiyaçlarına
kazandırılması amacıyla çıkarılmak istenilen bir kanun söz konusu. Bir
milletvekili olarak böylesi sosyal adalete yönelik düzenlemeleri elbette
destekliyor ve teşvik ediyorum.
Böylesine önemli bir misyonu olan ve kamu yönetiminin
temel ayaklarından birini üstlenen yasama organının, bu çalışmaları yaparken
-yasal çalışmaları yaparken, yasal düzenlemeleri yaparken- Anayasa ve İçtüzüğe
göre görev yapması, açık olan bir husus; bunu hepimiz biliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ben bu tasarıyla ilgili kişisel
değerlendirmelerimi yaparken, yine bağlantılı olarak Anayasa ve İçtüzük
hükümleriyle birlikte bu düzenlemeleri yaparken ele almamız gereken temel etik
kuralları ve ahlakî kuralları yeri gelmişken ifade etmek istiyorum. Bu temel
etik kuralları ihlal ettiğimiz zaman yapılan yasaların pek de bir anlamı
kalmıyor. Siyasî etik ve ahlak kurallarına uymadan yasama ve hukuk adına bir
şey inşa etmemiz mümkün değil. Çıkardığımız yasaların uygulanabilirliği ve
güvenilirliği konusunda ister istemez ciddî kuşkularımız doğuyor. Bunları bir
vehim olarak, bir saplantı olarak ifade etmiyorum; yeri gelmişken, zorunlu
olarak ifade etme gereğini duyuyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda dün akşam meydana gelen ve ihlal boyutlarını aşan bir
çirkinliği, bir düzeysizliği dile getirmek istiyorum.
Dün akşam, Belediye Kanunuyla ilgili görüşmelerde
nitelikli çoğunluk gerektiren geçici 4 üncü maddenin ve kanunun tümünün
oylanmasında hem mükerrer oy hem de sahte oy kullanılmıştır değerli
arkadaşlarım.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Günah, günah...
ATİLLA KART (Devamla) - 7 üye, hem elektronik oylamada
hem de pusula yoluyla oy kullanabilmişlerdir. Ayrıca, adlarına oy pusulası
gönderilen 3 üyenin de salonda bulunmadığı sonradan tespit edilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, önemle, inanarak ve yürekten
ifade ediyorum; vahim bir durumla karşı karşıyayız, elim bir durumla karşı
karşıyayız. Grup Başkanvekilimizin ve birleşimi yöneten Meclis Başkanvekilinin
uyarılarına rağmen, çok açık uyarılarına rağmen, bu pervasız ve cüretkâr
saldırı gerçekleştirilebilmiştir.
Bu saldırıların tamamının, siyasî iktidara mensup
milletvekilleri tarafından yapılmış olması, her halde, bir yönetim anlayışını,
çarpık bir yönetim anlayışını göstermesi bakımından üzücü ve düşündürücüdür
değerli arkadaşlarım.
Daha da ötesi, siyasî iktidar, yapmış olduğu bu
uygulamayla, oy hırsızlığı yoluyla, oy çalmak yoluyla, sahte oy kullanmak
yoluyla...
BAŞKAN - Sayın Kart, bir dakikanızı rica edeyim.
Şu anda görüştüğümüz yasa tasarısı malum. Sizin, bu
tasarının geneli üzerinde kişisel söz isteğiniz var. Bu konu, elbette ki
siyasette tartışılabilir; ama, şu saatte, bu konunun tartışma yeri o kürsü
değil. Rica ediyorum, lütfen konunuza dönün.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, ben
anlayışınıza sığınıyorum ve izninizle bu konuyu biraz daha irdeleyeceğim. Tam
zamanı olduğu için irdeliyorum. Dün akşam meydana gelen bir olaydan söz
ediyoruz, bu olayı tam şu anda tartışmanın gereğini ifade ediyorum.
BAŞKAN - Efendim, onun için ayrıca söz
isteyebilirsiniz, onun yolları var; ama, bu tasarının görüşülmesi sırasında,
ben rica ediyorum... Siz, saygı duyduğum bir parlamentersiniz.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, saygı
duymadığınız parlamenterler de mi var?!
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, ben, aradaki
bağlantıyı, gerekçeyi, hoşgörü gösterdiğiniz takdirde açıklayacağım ve o
açıklamamı da, yine, kişiselleştirmeden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığı kuralları çerçevesinde yapacağımı bilmenizi istiyorum. Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım,
devamlı geçmişe dönük bir şeyleri gündeme getirme âdetleri var.
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ortada,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini iğfal etmeyi yöntem haline getiren
bir anlayıştan söz ediyorum. Bakıyoruz, 22 nci Dönem Birinci Yasama Yılında, 86
ncı Birleşimde siyasî iktidar mensubu 21 milletvekili, 74 üncü Birleşimde
siyasî iktidar mensubu 4 milletvekili; İkinci Yasama Yılında ise, Temmuz
2004'te, pusula gönderen siyasî iktidar mensubu 71 milletvekilinden 65'inin
salonda bulunmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, inanıyorum ki, böyle bir tablo,
en başta sizleri rahatsız ediyor, rahatsız etmesi gerekiyor. Bunun aksini
düşünemiyorum. Bütün bunlar olurken, Sayın Meclis Başkanı ne yapıyor?! Ortada,
Meclis iradesine yapılan bir tecavüz var değerli arkadaşlarım. Ortada, Meclisin
saygınlığına ve kişiliğine yönelik bir saldırı var. İçtüzüğün 157, 160 ve 161
inci maddeleri kapsamında, Meclisin çalışma düzenini bozan, gerginliğe yol
açan, Meclisin görevini yerine getirmesini önlemeye yönelik olan ve en nihayet
amaca ulaşmak için her türlü hukuk ve ahlakdışı yöntemi mubah gören bir anlayış
ve tavır var.
RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkanım...
ATİLLA KART (Devamla) - Bunlar, mutlaka, kamuoyu
tarafından, elbette...
RESUL TOSUN (Tokat) - Ahlakdışı ne demek?!
ATİLLA KART (Devamla) - Siyasî etiğe ve ahlaka aykırı
bir uygulamadan söz ediyorum, dün yaşadığımız bir uygulamadan söz ediyorum
değerli arkadaşım. Buna, burada rahatsız olmak yerine, oy kullanırken, bu
şekilde oy kullanırken, tavrınızı ve tepkinizi koymanız gerekir; Meclisin
saygınlığı adına koymanız gerekir, (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kişiliği adına koymanız gerekir; bunları görmezden gelmeyip,
tavrınızı koymanız gerekir.
BAŞKAN - Sayın Kart, rica ediyorum...
RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, bu kürsü hakaret
yeri değil; fikrini söyleyip insin efendim.
BAŞKAN - Konunuza dönmenizi rica ediyorum, lütfen...
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, ben, bütün bu
konuları, şov yapmak amacıyla, ucuz politika yapmak amacıyla dile getirmiyorum.
RESUL TOSUN (Tokat) - Son derece ucuz!..
ATİLLA KART (Devamla) - Bu konular o kadar önemli ki;
kalkıp, gündemdışı konuşmada, Irak'a yapılan saldırıda uluslararası
meşruiyetten söz edip... Bunu, birbuçuk yıldır anlatıyoruz biz; birbuçuk
yıldır, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu anlatıyoruz; tutarlı olmak adına,
bunları elbette dile getireceğiz.
RESUL TOSUN (Tokat) - Sen, birbuçuk yıldan beri
anlatıyorsun; biz, başından beri anlatıyoruz.
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bunları,
elbette, sadece söylemde bırakmıyoruz. Bütün bunlara açıklama getirmesi, bütün
bunları cevaplandırması amacıyla, Sayın Meclis Başkanına bu konuda çok
ayrıntılı bir önerge verdiğimizi de dile getirmek istiyorum.
Bu kapsamda, elbette, görüşülmekte olan tasarıya
yönelik olarak da değerlendirmelerimi çok kısaca ifade etmek istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Hamzaçebi'nin yaptığı teknik
ve ayrıntılı açıklamaları, elbette doyurucu değerlendirmeler olarak gördüğümü
ifade ediyorum.
Bu düşüncelerle, bu değerlendirmelerle tasarıyı
değerlendirdiğimizi, buna göre Genel Kurulda tartışmaya açılması ve
değerlendirmeye alınması gerektiği yolundaki düşüncelerimi ifade ediyorum; ama,
onunla birlikte, siyasî iktidarı, Meclisin iradesini iğfal etmemeye, Meclisin
kişiliğine, saygınlığına müdahalede bulunmamaya ve bu konuda, Sayın Meclis
Başkanını görevini yapmaya bir defa daha davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, söz istiyorum;
Grubumuza sataşma var, bir uygulamadan dolayı...
BAŞKAN - Sayın Başkan, 69 uncu maddeye göre söz mü
istiyorsunuz?
EYÜP FATSA (Ordu) - Evet efendim.
BAŞKAN - Grubunuza sataşma nedir?
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, sayın sözcü,
konuşurken, Grubumuza mensup bazı milletvekili arkadaşlarımızın mükerrer oy
kullanması iddiasıyla...
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Doğru...
EYÜP FATSA (Ordu) - Müsaade edin...
...Grubumuzda oy hırsızlığı yapıldığı gibi bir ifadede
bulundu, "düzeysizlik" şeklinde ifade etti. Ben, bunun böyle
olmadığını ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, bakın, bir sataşmaya meydan vermemek
kaydıyla, bir açıklama yapmak için, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre size söz
veriyorum.
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Fatsa, konuyu açıklayın; lütfen, yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
V. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. - Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, konuşmasında
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bir iddia ve sataşma üzerine, Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün akşam, Belediyeler Yasasının geçici 4 üncü
maddesinin oylanması sırasında, Grubumuza mensup bazı arkadaşlarımızın mükerrer
oy kullandıkları...(CHP sıralarından "doğru değil mi" sesleri)
Müsaade edin, müsaade edin, doğru mu yanlış mı
bakacağız.
...kayıtlardan da takip edilerek, gerçekten böyle bir
mükerrerliğin olduğu ortaya çıkmıştır. (CHP sıralarından "doğru değil
mi" sesleri)
Müsaade edin arkadaşlar, müsaade edin!.. Müsaade edin
bakalım!..
Biz, bunun üzerine, Meclisi yöneten Sayın Meclis
Başkanvekilimizin, Grup Başkanvekili arkadaşlarımızın ve Meclis Başkanlık
Divanında Kâtip Üye olarak görev yapan arkadaşlarımızın da bulunduğu bir
ortamda, bu işleri yürüten teknik personeli de çağırdık. Bu elektronik oylama
cihazı hakkında zaman zaman arkadaşların da itirazları var. "Evet"
veya "hayır", oyunun rengi ne olursa olsun, oy kullandıkları halde
kayıtlarda çıkmadığı, sonra bunu, değişik vesilelerle düzeltmek istediklerini,
elektronik oylama cihazında bu tür eksikliklerin zaman zaman olduğunu ifade
ettiler. Eğer bu, bir ilkesizlik, bir ilgisizlik ve bir hırsızlıksa, şimdi,
ben, bazı hususları Genel Kurulun dikkatlerine arz etmek istiyorum.
695 sıra sayılı kanun tasarısının oylaması 2 Aralık
saat 17.22'de yapılmış, Mersin Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek ve Ağrı
Milletvekili Sayın Naci Aslan'ın mükerrer oy kullandıkları kayıtlarda tespit
edilmiştir. Olabilir...
685 sıra sayılı kanun tasarısının oylaması 2 Aralık
saat 17.14'te yapılmış; İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Sırrı Özbek, İzmir
Milletvekili Sayın Erdal Karademir'in mükerrer oy kullandığı tespit edilmiştir.
BAŞKAN - Sayın Fatsa, müsaade eder misiniz...
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin Sayın Başkan...
BAŞKAN - Hayır, ben müsaade etmiyorum size.
Bakınız, siz bir meseleyi açıklamak için kürsüye
geldiniz; bu bir savunma değildir.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin Sayın Başkan...
BAŞKAN - Hayır efendim, sözünüzü keserim.
Burada, açıklamanızı yapın lütfen...
EYÜP FATSA (Devamla) - Açıklamamı yapıyorum...
BAŞKAN - Daha önceki konularla ilgili bir şey ortaya
koymayın. Lütfen, siz sataşmaya meydan vermeyin.
EYÜP FATSA (Devamla) -Sayın Başkan, bu mükerrerler niye
oluyor onu ifade etmeye çalışıyorum.
BAŞKAN - Efendim, Meclis Başkanlığı bu eksikliği
tamamlasın.
EYÜP FATSA (Devamla) - 681 sıra sayılı kanun
tasarısının oylamasında, Eskişehir Milletvekili Mehmet Ali Arıkan, Mersin
Milletvekili Sayın Vahit Çekmez, Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan,
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün mükerrer oy kullandıkları kayıtlarda
çıkmıştır.
RESUL TOSUN (Tokat) - Atilla Bey, bunlar ne?!
EYÜP FATSA (Devamla) - Arkadaşlar, şimdi, bu şunu
gösteriyor: Demek ki, bu elektronik cihazlarda, zaman zaman bu tür hatalar
oluyor. (CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, siz, oylama tutanaklarını gerekçe
göstererek bunu söylediniz, ben de size oylama tutanaklarını gerekçe göstererek
bunu söylüyorum. Demek ki, bu elektronik cihazlarla oylamada, zaman zaman bu
tür hata oluyor. Eğer, bu, oy hırsızlığıysa veya ilkesizlikse veya
ahlaksızlıksa... (CHP sıralarından gürültüler)
Lütfen!.. Ben, bunu, hepinizin, kamuoyunun bilgisine ve
idraklerine arz etmek istiyorum. Lütfen...
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Bu, af yasası, af!..
EYÜP FATSA (Devamla) - Bakın, aynısını tarih ve saat
vererek söylüyorum. Olabilir, oylamalarda, bu teknik cihazlarda, zaman zaman bu
tür teknik hataların olduğunu, eksikliklerin olduğunu, teknik olarak görev
yapan arkadaşlar da ifade ediyor. Ben de, size, hangi tarihlerde Grubunuza
mensup arkadaşların mükerrer oy kullanmak durumunda kaldığını ifade etmek
istiyorum. Mesele bundan ibarettir Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir dakika...
Şimdi, siz, geçmişe ait misallerle, teknik olarak bir
hata olabiliyor, bunda bir kasıt yok mu demek istiyorsunuz? Yani, Cumhuriyet
Halk Partili bu sayın üyelerin de hata yapabildiğini mi söylüyorsunuz?
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, bunun iktidar veya
muhalefete mensup olunmakla bir alakasının olmadığını, bunun elektronik
cihazlardaki teknik hatalardan kaynaklandığını ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Tamam; teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri...
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın
konuşmacı benim ismimden bahsetti. Sayın konuşmacının söylediği...
EYÜP FATSA (Ordu) - Sataşma yok efendim.
BAŞKAN - Sayın Milletvekilim, bakın, ben de...
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Sataşıldı efendim;
ismimden bahsetti; bir iki kelimeyle, yerimden...
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sataşma var.
EYÜP FATSA (Ordu) - Kardeşim, bir şeye sataşmadım.
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sataşma yok
efendim.
BAŞKAN - Bir dakika müsaade edin efendim...
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Söz istiyorum efendim.
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, arkadaşımızın
ismini zikretti.
BAŞKAN - Sayın Milletvekilim, söz istemenin de bir
usulü ve üslubu var, rica ediyorum. Böyle bir sataşma maksadı olmadığını, açık
ve net, baştan ifade etti, misal verdi "bu, cihazlardan kaynaklanan bir
hatadır" dedi; dolayısıyla, bunu uzatmanın, başka yere çekmenin hiçbir
manası yok.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, isminden bahsetti
arkadaşımızın...
BAŞKAN - Sayın Başkanım, rica ediyorum...
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, arkadaşımız,
bilginin doğru olup olmadığı konusunda bir açıklama yapsın.
BAŞKAN - Biz ona bakarız efendim; teşekkür ederim.
Şimdi, madde...
KÂTİP ÜYE AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Arkadaşlar mağdur
oluyor, olur mu öyle şey!
BAŞKAN - Hangi mağduriyetten bahsediyorsunuz efendim?!
Mağdur oluyorsa, bakarlar, müracaat ederler!..
Efendim, görüşmeler tamamlanmıştır.
Ben, her türlü konuda gerekli hassasiyeti gösteriyorum;
rica ediyorum...
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkanım, müracaat
ediyor şu anda işte!
BAŞKAN - Müracaatını yapsın, biz, gerekeni,
inceleyelim, burada, Genel Kurulda açıklarız; yapsın bize müracaatını.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
9. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut
Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/917) (S. Sayısı: 700) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan... Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, tümü üzerinde
söz istemiştim...
BAŞKAN - Yok efendim; bizde söz hakkınız yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Var efendim.
BAŞKAN - Yok efendim, olsa vereceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Talebim var efendim, yazılı
olarak göndermiştim.
BAŞKAN - Efendim, rica ederim; yani, Başkanlığı bu
şekilde...
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Var efendim.
BAŞKAN - Yok efendim, bende yok, elimdeki listede yok.
(CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarımızdan bu konuda mağduriyet iddiası
varsa, Başkanlığa müracaat etsin, inceleyeceğim.
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Arkadaşlar, birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.10
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
17.24
BAŞKAN :
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER:Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 29 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
700 sıra sayılı kanun tasarısı üzerindeki görüşmelere
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
9. - Arsa
Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/917)(S. Sayısı: 700)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 1 inci maddesini okutuyorum:
ARSA OFİSİ
KANUNU VE TOPLU KONUT KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE ARSA OFİSİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜNÜN KALDIRILMASI HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1. - 29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı "Arsa
Ofisi Kanunu"nun adı "Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun" olarak değiştirilmiş ve 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanunu ile
kurulan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü,
teşkilâtı ile birlikte kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına, Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, bu kanun tasarısının tümü üzerinde söz talebimi
süresi ve zamanında Meclis Başkanlığına ilettim. İlgili, yetkili kişi de, benim
bu ilettiğim belgeyi aldığını ifade etmesine rağmen, maalesef, bu tasarının
tümü üzerinde konuşma hakkım kısıtlandırılmıştır. Bunu da üzülerek ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önceki oturumda da dünkü
yaşanan hadiselerin çok üzüntü verici olduğu ifade edildi. Ben de, bu Yüce
Parlamentonun bir mensubu olarak, Yüce Parlamentoda böyle olayların cereyan
etmesi karşısında, Yüce Parlamentonun itibarının zedeleneceği kanısındayım.
AK Parti Grup Başkanvekili burada başka isimler de
zikretti; ancak, dünkü görüşülen kanunun bir özelliği vardı; bu kanun, 330 oyla
geçmesi gereken bir kanundu. O bakımdan, burada kullanılan oyların, zikredilen
diğer maddelerde, diğer kanunlarda kullanılan oylardan farklı olduğunu ifade
etmek istiyorum. O da yanlıştır, o da büyük bir hatadır; ancak, dünkü
görüşmelerde nitelikli çoğunluk aranmaktadır.
Cumhurbaşkanının geri gönderdiği, ancak, Plan ve Bütçe
Komisyonunda çıkarılan; fakat, son anda, burada bir önergeyle gündeme
getirilen... Bunu okumak istiyorum: "Kamu personeline her ne ad altında
olursa olsun eködemede bulunan kamu görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî
yönden herhangi bir yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar
işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille ilgili olarak kesinleşmiş olan
mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılır."
Kimler için; belediye başkanları için, büyükşehir belediye başkanları için. Bu,
son anda buraya getirilen... Demek ki, bununla ilgili ciddî manada bir sıkıntı
var ki, 7 sayın milletvekili, 330 nitelikli çoğunluğu bulmak için, bu yanlış
işleme tevessül etmişlerdir. Bunun ucu nerelere kadar dokunur bilemiyorum;
bunun ucunun hangi büyükşehir belediye başkanına, hangi belediye başkanına
kadar uzanacağını bilmiyorum; ancak, burada kullanılan oyların, büyük bir
maksatla, önceden planlanmış, tasarlanmış bir şekilde kullanıldığından da
hiçbir şüphem yok.
Bakınız, dün, Meclis Başkanvekilinin, Meclisi
yönetirken, şahsıma göre, tarafsızlığını da yitirdiği inancını taşıyorum. Bu
kanaate nereden ulaştım; Sayın Meclis Başkanvekili, Cumhurbaşkanından gelen
Belediye Kanununun daha ilk maddesi görüşülmek üzereyken, burada bir açıklama
yaptı: "Bu kanunun geçici 4 üncü maddesi nitelikli çoğunluk gerektiren bir
maddedir; onun için, sayın milletvekilleri, Meclisten ayrılmayın, salonu terk
etmeyin." Bunu, Meclis Başkanvekilinin daha o madde gelmeden söylemeye
hakkı yok. Bunu, ancak, AK Parti Grup Başkanvekilleri söyleyebilir. Meclis
Başkanvekili, yine, ben tam konuşmaya başlayacağım sırada "elektronik
oylama yaptık başlangıçta; orada olmayanlar, lütfen, burada bulunduklarına dair
imzalı kâğıtlarını Başkanlık Divanına göndersinler" diye, burada üyelere
bir uyarıda bulunuyor.
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, bunun maddeyle
ne alakası var?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Demek ki, bütün bunları
değerlendirecek olursak, dün kullanılan 7 oyun, kasıtlı ve bilinçli olarak
kullanıldığı inancındayım. Tutanaklardan okuyorum... Bakınız, Sayın Meclis
Başkanvekili, pusula gönderenlerin burada olup olmadıklarını takip ediyor,
isimlerini okuyor; iki isim yok; ama, diyor ki Sayın Başkanvekili...
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, maddeye
gelsin, maddeye.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Maddeye de geleceğim.
"...arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri
bir süre beklediler ve bize söyleyip gittiler." Şimdi, uygulamada böyle
bir hüküm var mı arkadaşlar?!
HÜSEYİN BESLİ (İstanbul) - Maddeyle ne ilgisi var
bunun?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri burada olduklarını, oylarını kullandıktan sonra, Sayın Meclis
Başkanvekiline söylemişler ve buradan ayrılmışlar!.. Böyle bir uygulama
olabilir mi sevgili arkadaşlar?! Meclis Başkanvekilinin böyle bir yetkisi var
mı?! O zaman, niye isimlerini okuyup burada olup olmadıklarını soruyorsunuz?!
Onun için, dünkü 7 oy ve Meclis Başkanvekilimizin yönetim tarzı ve şekliyle...
Dünkü, o geçici 4 üncü maddede yaşananların daha önceden hazırlanılmış bir
eylem olduğu inancındayım.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Kandoğan, Plan ve Bütçe
Komisyonu üyelerinin burada olduğunu siz görmediniz mi?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu
açıklamaları yaptıktan sonra, Arsa Ofisi ve Toplu Konut Kanun Tasarısıyla
ilgili görüşlerimi açıklayacağım.
Bakınız, Arsa Ofisi 1969...
CÜNEYİT KARABIYIK (Van) - Konuşma süren bitti.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu
söylediklerimin nesine itiraz ediyorsunuz? 7 tane mükerrer oy kullanılmasını
tasvip ediyor musunuz? Bu, milletvekiline, bu, Meclise yakışan bir uygulama
mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biz, 70 000 000 insan, bu
Meclisten, hakkâniyetle, adaletle kararlar almasını beklerken...
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, bir dakika...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - ...7 tane sayın milletvekili
gelecek, burada mükerrer oy kullanacak.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, o kadar kaptırmışsınız ki, şu
anda mikrofonunuz kapalı.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Kaptırmak değil Sayın
Başkan, bunların burada dile getirilmesi gerekir.
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, size her türlü konuşma
imkânını veriyorum; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bunları biz burada
konuşmayıp, nerede konuşacağız sayın milletvekilleri?!
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Her zaman her yerde
konuşabilirsin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sonra da diyoruz ki, milletvekillerinin
itibarı azalıyor, Meclisin itibarı azalıyor, yok oluyor. 7 tane mükerrer oy
kullanılırsa, Meclisin itibarı, milletvekilinin itibarı azalır sevgili
arkadaşlar. Yapmayalım! Bunu hiçbir milletvekili yapmasın; hiçbir grup, hiçbir
siyasî parti temsilcisi yapmasın bunu. Benim söylemek istediğim bunlar. Halka
nasıl izah edeceğiz bunu?! Ne söyleyeceğiz halka; elektronik cihazlarda arıza
varmış. Nasıl arıza oluyor? 330 nitelikli oy kullanılması gereken bir maddede
mi arıza oluyor arkadaşlar?!
MUZAFFER KÜLCÜ (Çorum) - Arıza her yerde olur.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Onun için, bunun savunulacak
bir tarafı yok. Onun için, geliniz, burada sizler de "yanlış yapılmıştır,
hatalı yapılmıştır, Meclis Başkanlığının bunun gereğini yapması lazımdır, AK
Parti Grubunun bunun gereğini yapması lazımdır" deyin ki, hata olduğu
anlaşılsın, yanlış olduğu anlaşılsın ve hatadan dönülsün sevgili arkadaşlar.
Şimdi, kanun tasarısıyla ilgili düşüncelerimi ifade
etmek istiyorum. Bu Arsa Ofisi 1969 yılında kurulmuş. Kurulduğu yıldan beri
Türkiye'de çok büyük hizmetler ifa etmiş; sanayi bölgeleri arsaları, millî
eğitimle ilgili, sağlıkla ilgili, turizmle ilgili arsalar üretmiş ve bugüne
kadar yapılan yatırımlarda çok büyük katkıları olmuş olan bir ofis, genel
müdürlük. Dönersermayesi, özel bütçesi olan ve genel bütçeden hiçbir pay
almayan bir genel müdürlük. Bakınız, bunun altını çizmek istiyorum: Devlete beş
kuruş bile maliyeti olmayan bir genel müdürlük; tam tersine, dokuz aylık süre
içerisinde de devlete 20 trilyona yakın vergi ödeyen ve bugün başında da çok
değerli bir genel müdürü bulunan bir genel müdürlük. Bu genel müdürlüğü bir gün
ansızın kaldırıyoruz ve yapmış olduğu görevleri Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına, oraya veriyoruz. Bunu yaparken, otuzbeş yıldan beri tecrübeyle,
büyük bir özveriyle çalışarak kurumu bugüne kadar getiren personeli ne
yapıyoruz; bakınız, sadece genel müdür yardımcısını bakanlık müşaviri
yapıyoruz, avukatları hukuk müşaviri yapıyoruz; bunun dışındaki daire
başkanlarını düz memur yapıyoruz arkadaşlar, düz memur oluyorlar, Bayındırlık
Bakanlığında uygun olan boş bir kadroya atanacaklar.
Siz, yirmi yıl, tırnaklarınızla kaza kaza Arsa Ofisi
Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı seviyesine geleceksiniz, memlekete büyük
hizmetler yapacaksınız ve sonra, bir
gün, bu genel müdürlük kaldırılıyor, daire başkanımız gidecek Bayındırlık
Bakanlığında... Maddî bakımdan mağduriyeti söz konusu değil ama, bunun manevî
yönü de var. O daire başkanı, ne diyecek çoluk çocuğuna, ne diyecek çevresine?!
Ben daire başkanıydım, bugün düz memur oluyorum!..
Bakınız, bunu Meclisin huzurunda söylüyorum; bu büyük
bir yanlışlıktır.
Gelin, bu yanlışlığı düzeltelim; verilecek bir
önergeyle bu daire başkanlarımıza, bu değerli görevlilerimize sahip çıkalım.
Bakınız, şu anda 38 yerin kamulaştırma işlemleri devam
etmekte Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından ve buradaki bütün bu uzman
personel, buradan ayrıldıktan sonra Toplu Konut İdaresi bu hizmetleri tek
başına nasıl yürütecektir?! Bu değerli
personel, Toplu Konut İdaresine de gönderilmiyor, nereye gönderiliyor;
Bayındırlık Bakanlığına gönderiliyor. Bunların tecrübelerinden Toplu Konut
İdaresinde niye istifade etmiyoruz?
Benim gönlüm arzu ederdi ki, bu iki kurumu tek bir pota
altında eritelim, birleştirelim, Toplu Konut İdaresi ve Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü haline getirelim; iki kurumun değerli personeli, uzmanları, yetişmiş
elemanları bir arada bulunsunlar, hem toplu konut hem de arsa üretilmesi
noktasında bugüne kadar yapmış oldukları hizmetlere bundan sonra da devam
etsinler.
Arkadaşlar, kapatmak çok kolay. İşte, bu kanunla
bunları kapatacağız; ancak, kapatılma neticesinde, Türkiye'de belli bir süre
özellikle sanayi arsaları üretiminde, millî eğitim, sağlık, turizm arsaları
üretimlerinde çok büyük tecrübe sahibi olan kurum ortadan kalkacak, kendisini
tamamen toplukonut yönetimine vermiş olan bir idare bu konuda söz sahibi
olacak.
Ayrıca, eleştirmek istediğim bir husus daha var.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, toparlar mısınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son cümlem.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı faaliyetlerine devam
ederken, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün bütün maddî varlıkları, bölünmüş yol
çalışmalarında kullanılmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığına aktarılıyor.
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün bu konuda bugüne kadar yaptığı çalışmaları niçin
Toplu Konut İdaresine aktarmıyoruz da, personelini niye oraya göndermiyoruz da,
parasını duble yol çalışmalarıyla ilgili olan bölüme aktarıyoruz; bunu da
anlamak mümkün değil.
Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kandoğan.
Sayın milletvekilleri, tabiî, Sayın Kandoğan'a bir
cevap vermek için değil, Başkanlığın uygulaması ve bir doğruyu anlatmak
bakımından iki konuyu açıklamak istiyorum.
Birincisi, Sayın Kandoğan, yasa tasarısının geneli
üzerinde söz isteğinde bulunduğunu ifade etmiş; Genel Kurul salonunda
bulunmadığından söz verememiştim.
Kürsüye çıktığı zaman, söz isteğinin var olduğu,
danışmanı vasıtasıyla gönderdiği; ama, sanki, ilgili daire tarafından
kaybedildiği gibi bir yanlış anlamaya meydan veren konuşmayla sözüne başladı.
Ben de ilgililerden bu konuda bilgi aldım. Bir suiniyet
olmadığı gibi, sıra sayısı, tasarı dağıtıldıktan sonra, gerek önergelerin
gerekse söz isteklerinin verilebileceği İçtüzüğümüzde açıktır. Verilen önerge
ve söz istekleri, ilgili dairede, tarih ve dakika yazılmak suretiyle parafe
edilir ve dosyaya konulur. Biz, dosyamızdan mesulüz ve dosyamızda bulamadık.
Bunun, bu şekilde, ifade edilmesini, doğrusu, pek de hoş ve şık bulmadım. Kaldı
ki, ben, 1 inci madde üzerinde kendisine söz verdim, 10 dakika 9 saniye
konuştular, madde geneli üzerinde de 10 dakika konuşacaklardı; ama, 10
dakikanın 5 dakikasını başka konulara ayırdılar. O kendilerinin takdiri; ancak,
burada, benim, dünkü oylama sırasında, Genel Kuruldaki milletvekillerimi ikaz
eden ifadelerimin yanlış olduğunu ifade ettiler. Burada, doğrusu, hangi hükme,
hangi İçtüzüğe, hangi teamüle ve hangi geçmiş tatbikatlara dayandırdıklarını
hayretle gördük.
Benim görevim, Genel Kurulu tam çalıştırmak. Eğer, mümkünse,
bütün milletvekillerinin Genel Kurulda bulunmalarını ve oylarını da doğru
kullanmalarını sağlamaktır ve gerekli açıklamayı yapmaktır. Yaptığımız
açıklamalarla, bazı teknik hataların da önlenmesini sağlıyoruz. Bunda, özel bir
kastımız yoktur; iki yılı aşkın süredir, Genel Kurulu yönetimimizde ve diğer
hizmetlerimizde, zaten, bütün milletvekili arkadaşlarımız tarafından da gerekli
takdir yapılıyor. Bu bakımdan, böylesine bir açıklamayı hoş görmediğimi ve
doğru da bulmadığımı ifade ediyorum; çünkü, biz, milletvekili arkadaşlarımıza
bu kürsüyü en sonuna kadar kullanmaları için gereken müsamahayı da
gösteriyoruz.
Şimdi, 1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmış
olduğundan, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Arsa
Ofisi Genel Müdürlüğüne ait Döner Sermaye İşletmesi Maliye Bakanlığınca
belirlenecek esas ve usûllere göre tasfiye edilir. Döner Sermaye İşletmesi
tasfiye tarihindeki nakit varlıkları,
19.11.2003 tarihli ve 5003 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak
Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usûl ve Esaslar Hakkında Kanunda
belirtilen amaçlar doğrultusunda kullanılmak üzere Karayolları Genel
Müdürlüğü adına açılmış olan hesaba aktarılır. Mevcut hizmet binaları ile diğer
binaların bulunduğu taşınmazlar tapuda re’sen Maliye Hazinesi adına tescil
edildikten sonra Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır. Döner
Sermaye İşletmesinin bunların dışında kalan tüm varlıkları, hakları, yükümlülükleri
ve her türlü taşınmazları ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün diğer hak ve
yükümlülükleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmiş sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılacak devir işlemleri ile
düzenlenecek belgeler her türlü vergi, resim, harç, ücret ve fondan
müstesnadır.
BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut
Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması
Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
İrfan
Gündüz |
Selahattin
Dağ |
|
Ordu |
İstanbul |
Mardin |
|
A. Müfit
Yetkin |
Cüneyit
Karabıyık |
Durdu
Mehmet Kastal |
|
Şanlıurfa |
Van |
Osmaniye |
"Madde 2.- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ait Döner
Sermaye İşletmesi Maliye Bakanlığınca belirlenecek esas ve usullere göre
tasfiye edilir. Döner Sermaye İşletmesinin bu kanunun yürürlüğe girdiği
tarihteki nakit parası, 19.11.2003 tarihli ve 5003 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar
Hakkında Kanun amaçlarında kullanılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü adına
açılmış olan hesaba aktarılır. Her türlü araç-gereçleri ve mevcut hizmet
binaları ile lojman binalarının bulunduğu taşınmazlar tapuda resen Maliye
Hazinesi adına tescil edildikten sonra Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis
edilmiş sayılır. Döner Sermaye İşletmesinin bunların dışında kalan tüm
varlıkları, hakları, yükümlülükleri ve her türlü taşınmazları ile Arsa Ofisi
Genel Müdürlüğünün diğer hak ve yükümlülükleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına
devredilmiş sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılacak devir işlemleri ile
düzenlenecek belgeler her türlü vergi, resim, harç, ücret ve fondan
müstesnadır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, yeterli çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz; ancak, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) -
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeyle, Arsa Ofisi Döner Sermayesinin mevcut nakit
parasının 5003 sayılı Kanun amaçlarında kullanılmak üzere Karayolları Genel
Müdürlüğü adına açılmış olan hesaba aktarılması, ayrıca her türlü araç
gereçleri ve sadece hizmet binaları ile lojman binalarının Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına tahsis edilmek üzere, Maliye hazinesi adına tapuda tescili
amaçlandığından, maddenin yazımı bu amaca uygun olarak tereddüte yer vermeyecek
biçimde düzeltilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 2 nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde görev yapan
personel, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına devredilmiştir. Bu Kanunun yayımı tarihinde, Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğüne ait kadrolar, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin ilgili bölümünden çıkarılmıştır. Bu Kanuna
ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki
(I) sayılı cetvelin Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
ait bölümüne eklenmiştir. 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 25 inci
maddesi uyarınca Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne tahsis edilen kadrolar
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır.
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde; genel müdür yardımcısı,
teftiş kurulu başkanı, daire başkanı, başmüfettiş, bilgi işlem şube müdürü, APK
şube müdürü, idarî işler şube müdürü, şube müdürü, bölge müdürü, bölge müdür
yardımcısı ve avukat unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri bu Kanunun
yayımı tarihinde sona erer. Bunlar, Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yeni bir
kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam
ve tazminatları ile diğer malî haklarını aynen almaya devam eder ve
devredildikleri kurumda ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilir. Kadro ve
görev unvanları değişmeyenler Bayındırlık ve İskân Bakanlığına ait aynı unvanlı
kadrolara atanmış sayılırlar.
İhdas edilen
kadro unvanlarından ilgili kurum tarafından ihtiyaç duyulmayan kadro
unvanlarında çalışan personel ile ikinci fıkra uyarınca görevleri sona
erenler, bu Kanunun yayımını izleyen
altı ay içinde kurumca ihtiyaç duyulan, derece ve kademelerine uygun diğer
kadrolara atanır. Genel müdür yardımcıları ile avukat kadrolarında istihdam
edilen personel ekli (2) sayılı liste ile
ihdas edilen Bakanlık Müşaviri
ve Hukuk Müşaviri kadrosuna atanmış
sayılırlar. Ancak, bu kadrolar, herhangi bir sebeple boşalması halinde, hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal
edilmiş sayılır. Bu fıkra uyarınca ihtiyaç duyulan kadro değişiklikleri 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü
uygulanmaksızın anılan Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre yapılır.
Üçüncü fıkra uyarınca atanan personelin atandıkları
yeni kadrolarının aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer
malî hakları toplamının (fazla çalışma ücreti hariç) net tutarının, eski
kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her
türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamı (fazla çalışma ücreti
hariç) net tutarından az olması halinde aradaki fark, farklılık giderilinceye
kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tâbi
tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün sürekli işçi kadrolarında
ve geçici işçi pozisyonlarında çalışanlar, kadro veya pozisyonlarıyla birlikte
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bağlı kuruluşlarına devredilir. Bu fıkra
hükümlerinden faydalanmak istemeyenlerin her türlü yasal hakları ödenerek
kurumlarıyla ilişkileri kesilir. Anılan Genel Müdürlüğün, bu Kanunun yayımı
tarihinde boş bulunan sürekli işçi kadroları ve geçici işçi pozisyonları,
hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde şahsı adına Iğdır Milletvekili
sayın Dursun Akdemir; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan değerli
milletvekilleri; biraz önce, Sayın Meclis Başkanvekilinin de belirttiği gibi,
Ümmet Kandoğan Bey arkadaşımıza söz verilmesi sırasında müracaatının gelmediği
beyan edilmişti. Ancak, yaptığımız araştırmada, müracaatın saat 10.25'te Volkan
Bey tarafından teslim alındığını tespit etmiş durumdayız. Bunu açıklama
gereğini hissettim. Teşekkür ediyorum. Şimdi konuya girmek istiyorum.
Görüşmekte olduğumuz 700 sıra sayılı Arsa Ofisi Kanunu
ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün
Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle ilgili kişisel
görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce,
şahsım ve Doğru Yol Partisi adına Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Parlamentonun aslî
ve öncelikli görevi, yasa yapmaktır ve çıkarılan yasaların açık, net, kesin ve
tereddütlere neden olmayacak şekilde çıkarılması gerekmektedir.
AKP İktidarı sözcüleri, sürekli olarak, kamuoyuna, çok
yasa çıkardıklarını açıklamaktadırlar. Oysa, önemli olan, çok yasa çıkarmak
değil, sağlıklı ve uygulanabilir yasaların çıkarılmasıdır. Bugün üzülerek
görüyoruz ki, emek ve zaman verilerek çıkarılan birçok kanun ya
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere Meclise gönderilmekte ya da Anayasa
Mahkemesince iptal edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
demokrasi, bir uzlaşma rejimidir; ayrıca, uzlaşma sanatıdır. Ortak iyiyi
bulacağız ki, uzlaşmayı sağlayabilelim. O nedenle, ortak uzlaşmada bulunmak
için de hak, hukuk, demokrasi önplanda tutulmalıdır.
Yasaların hazırlanma ve komisyonlarda görüşülmesi
aşamasında uzlaşmayı sağlamak büyük önem taşır. Birleşimlere ara vererek, son
dakikada baskın şeklinde verilen önergelerle sağlıklı bir kanunun çıkarılması
elbette mümkün değildir; o kanunun arkasından sürekli tartışmalar olur. Bu
alışkanlıklardan vazgeçilmesini, doğru bir yaklaşım olarak yaklaşılmasını
demokrasi adına, parlamenter sistem adına ben de buradan seslendirmek
istiyorum. Dünkü Belediye Yasasının görüşülmesi sırasında ortaya konulmuş olayı
-ben, öğretim üyesiyim- öğrencilerimin kopya çekmesine benzetiyorum. Eğer, bir
öğrenciniz kopya çekiyorsa, onun güvenilirliği, hocası tarafından hiçbir zaman
gözönünde bulundurulmaz, güvenilirliği sarsılmıştır.
Dolayısıyla, dün, mükerrer oy kullanan 7 milletvekili
arkadaşım, eğer, sehven kullanmamışlarsa, planlı bir şekilde, bu maddeyi
geçirmek amacıyla oy kullanmışlarsa, bu Yüce Meclisin şahsına bir hakaret
olarak algılanmasını, ben, buradan belirtmek istiyorum ve bunun düzeltilmesini,
özellikle Meclis Başkanından... Sayın Meclis Başkanına buradan seslenmek
istiyorum ve AKP'nin Grup Başkanına seslenmek istiyorum; partiiçi disiplini
çalıştırması lazım. Demokrasi adına, hürriyet adına, bu yüce çatının altında,
bir milletvekilinin onurunu düşürücü davranış içinde bulunan bir milletvekilini
aramızda görmek istemiyorum.
Ben, buraya gelirken, bu onurlu çatı altında, doğruluk,
dürüstlük adına, memleketin güzelliği adına, birliği ve dirliği adına hizmet
edeceğimi düşünüyordum. Aramızda, eğer, böyle bir vekil varsa, onunla ilgili,
bir an önce, Yüce Meclis Başkanı tarafından, gerekli İçtüzük hükümlerinin
yerine getirilmesini talep ediyorum.
Ayrıca, bir yanlışlığı burada düzeltmek istiyorum. Bu
yasa görüşülürken, ismi açıklanmadan 7 kişi beyan edildi; ama, AKP Grup
Başkanvekili buraya çıktığında, sehven 2 oy kullanan milletvekili arkadaşların
ismini 70 000 000'un önünde, buradan, kürsüde saydı. Bu, büyük bir
yanlışlıktır; bu yanlışlığın da Başkanlığınız tarafından düzeltilmesini talep
ediyorum.
AHMET IŞIK (Konya) - Maddeye gel, maddeye...
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Oraya da geleceğim; önce
dinlemesini öğren!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim; siz, konuşmanızı tamamlayın.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) -Değerli Başkanım, kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; şimdi, maddeyle ilgili görüşlerimi açıklamak
istiyorum. Bilindiği gibi, Anayasanın 123 üncü maddesinde, idarenin, kuruluş ve
görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği hükme bağlanmış olup,
işlevsel açıdan bütünlük ve uyum içinde olmasını sağlayacak kural ve yöntemlere
bağlı olması ifade edilmektedir. Gerek bakanlıklar ile bağlı ve ilgili
kuruluşların teşkilatlarına ilişkin esas ve usullerin düzenlendiği 3046 sayılı
Kanun gerekse 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, kamu kurum ve
kuruluşlarının görev, yetki ve sorumluluklarının ve söz konusu görevlerini
yürütecek hizmet birimlerinin teşkilat kanunlarında açıkça tanımlanmasını
zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, söz konusu tasarının Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının görev ve teşkilatının yeniden düzenlenmesine yönelik olarak ele
alınmasının daha uygun olacağını söylemek istiyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, öte taraftan, 3 üncü
maddeyle Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde görev yapan teftiş kurulu başkanı, daire
başkanı, başmüfettiş ve şube müdürleri ile bölge müdürü ve müdür
yardımcılarının, kanunun yayımı tarihinden itibaren, görevlerini ve unvanlarını
kaybettikleri ortadadır. Bunların elindeki unvanlarının alınıp, şu andaki
unvanlardan daha düşük unvanlara ve kadrolara verilmesi uygun değildir;
kazanılmış bir hakkın kaybıdır. Ben, bu olayı hayatımda yaşadım değerli
milletvekili arkadaşlarım; yaşadığım bir örneği aktararak bu arkadaşlarımıza
böyle bir sıkıntı çektirmemeniz gerektiğini iletmek istiyorum. Başhekimken
görevden alındım ve profesörken, bir dispansere doktor olarak verildim; eve
gittiğimde, çocuğum "baba, dispanserde sizden başka kaç tane profesör
var" diye sordu; benden başka yoktu; ama, idarî mahkeme kararıyla en kısa
sürede, tekrar, görevime iade edildim.
BAŞKAN - Sayın Akdemir, toparlar mısınız.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Dolayısıyla, idare mahkemelerine fırsat vermemek için,
kazanılmış hakların kaybedilmesi pahasına böyle bir yasa çıkarılmamalıdır.
Yasanın, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü Toplu Konutla birleştirilerek
değerlendirildiği takdirde ve çalışanların haklarının korunduğu takdirde olumlu
sonuç getireceğini bildiriyor, tekrar, Başkanlığınıza saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 önerge vardır;
önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine
göre işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut
Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında geçen
"Genel Müdür Yardımcıları" cümlesinden sonra "Teftiş Kurulu
Başkanı ve Daire Başkanları" cümlesinin ilave edilmesini,
Bu kanuna ekli (2) sayılı listede yer alan Bakanlık
Müşaviri serbest kadro adedinin 12, memur serbest kadro adedinin 36 olarak
değiştirilmesini,
Arz ve teklif ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
Mustafa
Açıkalın |
Fahri
Çakır |
|
Ankara |
İstanbul |
Düzce |
|
Hacı Biner
|
|
Cavit
Torun |
|
Van |
|
Diyarbakır |
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 700 sıra sayılı tasarının 3 üncü
maddesinin dördüncü fıkrasındaki "(fazla çalışma ücreti hariç)"
ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Muharrem
Eskiyapan |
Halil
Tiryaki |
|
Trabzon |
Kayseri |
Kırıkkale |
|
Osman
Kaptan |
Memduh
Hacıoğlu |
Mehmet
Neşşar |
|
Antalya |
İstanbul |
Denizli |
|
Mustafa
Gazalcı |
M. Mesut
Özakcan |
Ali Kemal
Deveciler |
|
Denizli |
Aydın |
Balıkesir |
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu önerge, aynı
zamanda, en aykırı önergedir; bu önergeyi işleme alıyorum.
Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, bu önergeye katılamıyoruz. Zira, elemanların
devredildiği bakanlıkta böyle bir uygulama yok, eğer bu önerge kabul edilirse
yeni bir sınıf gündeme getirilmiş olacak. Dolayısıyla eşitlik ilkesine aykırı
gördüğümüz için katılmamız mümkün değil efendim.
BAŞKAN - O temenniniz; takdire bırakıyorsunuz.
Hükümet katılıyor mu?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) -
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılmıyor.
Önerge sahibi?..
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Gerekçeyi okutunuz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum efendim.
Gerekçe:
Kapatılan Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün personeli
tümüyle Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredilmektedir. Doğru ve hakkaniyete
uygun olanı, personelin almakta olduğu malî hakların tamamını yeni kurumunda da
almaya devam etmesidir. Tasarıda, personelin eski kadrolarına bağlı olarak malî
haklarını almaya devam etmesi öngörülürken, fazla çalışma ücretinin bundan
istisna edilmesi hakkaniyete uygun değildir. Bu nedenle söz konusu ibarenin
tasarı metninden çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini
dinlediğiniz, Hükümetin olumsuz görüş bildirdiği, Komisyonun da olumsuz görüşle
takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut
Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında geçen
"Genel Müdür Yardımcıları" cümlesinden sonra " Teftiş Kurulu
Başkanı ve Daire Başkanları" cümlesinin ilave edilmesini,
Bu kanuna ekli (2) sayılı listede yer alan Bakanlık Müşaviri
serbest kadro adedinin 12, memur serbest kadro adedinin 36 olarak
değiştirilmesini,
Arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) -
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genel müdür yardımcıları ve avukatların atanacakları
kadrolar belirlenmişken, teftiş kurulu başkanı ve daire başkanlarının
atanacakları kadrolar belirlenmediğinden, kanun tasarısında bir belirsizlik söz
konusu olmaktadır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Hükümetin katıldığı,
Komisyonun takdire bıraktığı ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, 3 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
ve (1) ve (2) nolu ekli cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4. - 29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Ofisi
Kanununun Birinci Bölüm başlığı "Amaç ve Görevler" olarak ve 1
inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 1. -
Bu Kanunun amacı; arsaların
aşırı fiyat artışlarını önlemek üzere
tanzim alış ve satışı yapmak; konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm
yatırımları ve kamu tesisleri için
arazi ve arsa sağlamaktır.
Bu Kanunda yazılı görevler Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı tarafından yürütülür. Bu Kanunda, diğer kanunlarda ve ilgili
mevzuatta Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar Toplu Konut İdaresi Başkanlığına yapılmış sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi; buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Hamzaçebi, süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 1 inci maddesiyle Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü kaldırılıyor, bu maddesiyle de Arsa Ofisi Kanununun 1 inci maddesi
değiştirilerek Arsa Ofisinin görevleri Toplu Konut İdaresi Başkanlığına
veriliyor.
1969 yılında kurulan Arsa Ofisi, kendi görev alanında,
kendi gücü ölçüsünde gerçekten önemli, özverili çalışmalar yapmıştır; ancak,
tabiî ki, Türkiye'de konut sorununun çözümü için konut sorununun çözümünde
gerekli arsa ihtiyacının karşılanması için, tek başına Arsa Ofisinin bu sorunun
üstesinden gelmesini beklemek doğru değildir. Esas olan, belediyelerin bu
görevi yerine getirmesidir veya belediyeyle birlikte kamu kurumlarının
ortaklaşa hareket ederek, bu sorunu çözmeleri gerekirdi; ama, yapıdaki
dağınıklık, yetkilerdeki dağınıklık, maalesef, bu sorunu çözmeye yetmemiştir,
dağınıklık olması nedeniyle bu sorunların çözümü mümkün olmamıştır. Yani, Arsa
Ofisini kapatıp, bu görevleri Toplu Konut İdaresine verirken, Arsa Ofisinin
bugüne kadar yaptığı çalışmaları gözden uzak tutmamak gerekir, belki Arsa
Ofisine teşekkür etmek gerekir.
Bu görevler Toplu Konut İdaresine devredilirken,
gerçekte, personelin de Toplu Konut İdaresine devri gerekirdi. Bu konuda Plan
ve Bütçe Komisyonunda çalışmalar yapıldı; ama, o kabul görmedi. Onun yerine, bu
personel, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredildi.
Görüşmekte olduğumuz bu maddeyle, artık, Arsa Ofisinin
görevleri Toplu Konut İdaresinin görevleri olarak tanımlanmaktadır. Toplu Konut
İdaresinin, gerçekten, bu şekilde çok önemli görevleri olacaktır.
Mevcut konut üretme görevine paralel olarak, arsa
konusunda da Toplu Konut İdaresinin görev üstlenmesi, kentlerin gecekondu
bölgelerinin rehabilitasyonu ve modern yaşama alanlarına dönüştürülmesi
konusunda Toplu Konut İdaresinin görev üstlenmesi, gerçekten, bu konuda bu
idareden beklentileri artıracaktır. Özellikle, gecekondu semtlerinin
dönüşümünün sağlanarak, kentlerin bu bölgelerinin modern yaşama alanlarına,
modern semtlere dönüştürülmesi, bu idarenin en önemli görevlerinden birisi
olmak zorundadır. Belediyelerin ve diğer kamu kurumlarının çözmekte yeterli
olmadığı, gücünün yetmediği bu konuya Toplu Konut İdaresi, yasalardan gelen
gücüyle, hazine arazilerini bedelsiz devralma yönündeki yetkisiyle
yönelmelidir. Bugün, büyük kentlerin olsun, Anadolu'daki diğer kentlerin olsun,
bu şeklide, çok önemli bölgeleri gecekondularla dolmuş durumdadır;
gecekondularda yaşayan milyonlarca vatandaşımız vardır.
Yine, gecekondular yanında, o kente tarihî özelliğini
veren, o kentin mimarî çizgisini yansıtan çok önemli tarihî yapılar vardır.
Türk mimarîsinin örneklerini bu kentlerimizde fazlasıyla görüyoruz; ancak,
kentleşme dalgasının yarattığı yapılaşma, bu mimarî eserlerin de, kültürel
değerlerin de elden çıkması gibi bir sonucu karşımıza getirmektedir. Bunların
korunması, Türk mimarîsinin geleneksel çizgisinin korunması, yenilenmesi, yeni
yerleşim alanlarının yaratılması, gecekondu alanlarının modern yerleşme
semtlerine, yerlerine dönüştürülmesi, artık, Toplu Konut İdaresinin, toplukonut
üretme görevi yanında, hatta, belki ondan çok daha önemli olacak şekilde,
görevidir.
Ben, bu vesileyle, bu görevi hatırlatmak için söz aldım.
Teşekkür ederim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerinde, şahsı adına, Ordu Milletvekili Sayın
Cemal Uysal; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arsa Ofisinin Toplu Konut İdaresine devriyle ilgili
kanun tasarısını görüşüyoruz. Tabiî, Türkiye'de, halen nüfusun yüzde 35'i
köylerde oturuyor. Türkiye, daha uzun yıllar şehirleşmeyi yaşayacak ve
halkımızın büyük bir kısmı şehirlerde oturacak. Onun için, konut meselesi
Türkiye için fevkalade önemli.
Ayrıca, bunun yanında, şehirlerde sağlıklı olmayan
gecekondu yerleşimlerinin de, bir dönüşüm halinde, gittikçe modern konutlara
dönüşme mecburiyeti var. Gerçekten de Avrupa Birliği yolunda oldukça mesafe
almış olan Türkiye'nin, bugünkü yapısıyla, şehirlerin gecekondu bölgeleriyle
Avrupa Birliği içerisinde bulunması insanı rahatsız edici bir durumdur.
Şimdi, çıkaracağımız bu kanunla ne yapılıyor; bundan
evvel konut müsteşarlığı kaldırıldı, şimdi de Arsa Ofisi Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına bağlanıyor; yani, üçlü yapı tekli yapıya kavuşturuluyor, daha
koordine bir sistem tek bir çatı altında geliyor ve böylece de, Türkiye'de,
konut sorununun halli konusunda kurumsal yapı, daha rasyonel bir idarî yapıya
kavuşmuş oluyor.
1984 yılında, Toplu Konut İdaresi Kanunu çıkmadan önce,
sosyal konut sorunu, Sosyal Sigortalar Kurumu, Emlak Bankası ve İmar ve İskân
Bakanlığı tarafından finanse ediliyordu. Bu konuda, özellikle Sosyal Sigortalar
Kurumunun çok önemli hizmetleri ve görevleri vardı. Ben de, o kurumda çalışan
bir insan olarak biliyorum; yıllarca, konut sektörü finanse edildi. Daha sonra,
1984 yılında, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı kuruldu.
Toplu Konut İdaresi Kanunu, çok daha gelişmiş, çok daha
ileri hükümleri içeren bir kanundu. Biz de, onun teknik çalışmasında, Sosyal
Sigortalar Kurumu olarak, tecrübemizle bulunmuştuk. Bu kurum, arsa üretiminden
işin organize edilmesine ve konut sektörünün finanse edilmesine kadar çok
önemli görevler ifa etti. Aldığım bilgiye göre de, yirmi yıl içerisinde 1 100
000 konutu da finanse etmiştir. Bu çok önemlidir.
Tabiî, bundan sonra da konut yapımı devam edecek.
Hükümetimizin de, özellikle sosyal konut konusunda çok büyük gayretleri ve
projeleri var. Her yıl, ortalama 100 000 konut yapılacak ve bu 100 000 konut,
çok düşük taksitlerle, uzun vadeli olarak vatandaşlarımıza verilecek,
verilmektedir. Bu proje devam edecek. Bu proje, vatandaşlarımız tarafından da
fevkalade kabul görüyor, müracaatlar çok fazla. Bu, Türkiye'nin modern bir
yapılaşmaya, şehirleşmeye ulaşması için de fevkalade önemli.
Burada bir noktaya özellikle değinmek istiyorum, yine
Sosyal Sigortalar Kurumundan edindiğimiz tecrübeye göre; 1984 yılında, bu Toplu
Konut İdaresi Kanunu hazırlanırken şunu söylemiştik: Bu şekilde uzun vadeli
kredilendirmede, kredilerin, yani fonların reel değerinin muhafazası fevkalade
önemlidir. Ben, bunu, bütçe görüşmelerinde, değerli genel müdüre sordum.
Gerçekten de, Toplu Konut İdaresi, şimdiye kadar verdiği kredilerin yüzde
90'ından fazlasını tahsil etmiş; ama, verilen krediler, maalesef, yüzde 70
oranında, reel olarak erimiş. Yani, böyle bir sistemde, eğer, verilen krediler,
geri dönüşünde yüzde 70 reel değer kaybına uğruyorsa, o sistemin dönmesi, o
konut projesinin gereği gibi yerine getirilmesi mümkün değil; ama, tabiî,
şimdi, özellikle hükümetimiz zamanında enflasyon tek rakamlı hanelere doğru
geldiği için, bundan sonra, bu Konut Fonunun da -diğer fonlarda olduğu gibi-
reel olarak erimeyeceğini biliyoruz ve erimeyeceği için de sistem bundan sonra
çok daha iyi çalışacaktır.
Ben, evvelce aynı alanda çalışan üç kurumun tek çatı
altında, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı altında faaliyet göstermesinin, konut
yapımına ve Türkiye'nin konut sorununun çözümüne çok faydalı olacağına
inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uysal.
Şahsı adına ikinci söz isteği, Kastamonu Milletvekili
Sayın Musa Sıvacıoğlu'na ait.
Buyurun Sayın Sıvacıoğlu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan, Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızın 57 nci maddesi "Devlet, şehirlerin
özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut
ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini
destekler" şeklinde bir hüküm vazetmiştir. Bu hüküm karşısında,
hükümetimiz, konut üretimi ve planlı kentleşme programı kapsamında, Toplu Konut
İdaresi tarafından başlatılan konut seferberliği çalışmalarıyla, iki yılda,
konut ihtiyacı olan bölgelerimizde, konut ihtiyacı olan vatandaşlarımızın,
sosyal donatılarıyla planlanmış modern yerleşim alanlarında, cüzî taksitlerle,
kira öder gibi konut sahibi olmaları, mevcut gecekondu alanlarının dönüşümü,
ekonominin canlandırılarak istihdam yaratılması ve işsizliğin azaltılması
konularında çok büyük bir ilerleme kaydetmiştir.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, kuruluşundan itibaren 1
100 000 konutun üretimine kredi desteği sağlamış ve kendi arsaları üzerinde
sekiz bölgede 43 145 konutu da bizzat üretmiştir. 2003 yılı başında başlatılan
konut hamlesi kapsamında ise, Toplu Konut İdaresinin dinamik yapılanması ve
hızlı hareket etmesi neticesinde, bugün itibariyle, 60 il ve bu illere bağlı
bazı ilçelerde 118 noktada 82 000 konutun ihalelerini tamamlayarak inşaatlarını
başlatmış ve 2004 sonuna kadar 100 000 rakamına ulaşmayı hedeflemiştir.
Yine, Toplu Konut İdaresi tarafından konutun üretimi
amacıyla, 85 000 000 metrekare arsanın mülkiyet devri çalışmaları tamamlanmak
üzeredir. TOKİ tarafından, 73 il merkezi ile bu illere bağlı ilçelerle birlikte
290 noktada 165 000 konut uygulamasına başlama projeksiyonu yapılmıştır ve 2005
yılında da bu rakama ulaşılmak hedefiyle çalışmalarını sürdürmektedir.
TOKİ, bugüne kadar, kendi kaynağını kendi oluşturarak
1,3 katrilyon TL bedelli ihale yapmış, 2003-2004 yıllarında toplam inşaat
yatırımı olarak 807,4 trilyon lira civarında da ödeme yapmıştır.
Türkiye'de, ilk defa, alt gelir grubunda yer alan
vatandaşlarımızın konut sahibi olabilmelerini sağlamak üzere, alt gelir
grubunda yer alan dullar, yaşlılar, yetimler ve yoksullar için 62-72 metrekare
büyüklüğünde 1 500 000 000 peşin, 150 000 000 taksitlerle onbeş yıl vadeli
konut üretimi başlatmıştır. Bu itibarla, ilk etapta, Ankara-Eryaman'da 384,
Sincan-Yenikent'te 1 096, Sivas'ta 848, Tunceli-Ovacık'ta 24, Konya'da 400,
İstanbul-Halkalı'da da 500 konut başlatmış bulunmaktadır.
Özürlüler ve hiçbir güvencesi olmayan yoksullar için
konut üretimi kapsamında da, 45-55 metrekare büyüklüğünde, 750 000 000 ilâ 1
000 000 000 TL peşinat olmak üzere, 50 000 000-100 000 000 taksitlerle, yirmi
yıl vadeli konut üretimini başlatmıştır.
Bugün, ülkemizde, ilk defa, bu kadar büyük çaplı ve
hızlı bir şekilde, TOKİ, hükümetimizin gecekondu dönüşüm programı kapsamında,
belediyelerimizle işbirliği halinde, gecekondu dönüşüm çalışmalarını
başlatmıştır. Hükümetin Acil Eylem Planında yer aldığı şekliyle
gecekondulaşmanın önlenmesi ve mevcut gecekondu dönüşüm projelerine finansman
desteği de sağlayacak şekilde Toplu Konut Kanununda da gerekli değişiklikler
yapılarak, aynı kurum tarafından 29 noktada yaklaşık 20 000 konutluk gecekondu
dönüşüm çalışmaları başlatılmış olup, ilk etapta 15 belediyeyle işbirliği
halinde 13 000 konutluk gecekondu dönüşüm çalışmalarının protokolleri
imzalanarak uygulama başlatılmıştır.
Tasarıda, her ne kadar, Plan ve Bütçe Komisyonu ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunda, bu manada, 30 ilde,
Kastamonu, Bilecik, Denizli gibi şehirlerde iyi sonuçlar sağlandığı şeklinde
bir ifade bulunmaktaysa da, Kastamonu'da gecekondu dönüşüm programı
çerçevesinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır; çünkü, övünerek söylemek
gerekirse, Kastamonu'da gecekondulaşma yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sıvacıoğlu, sözlerinizi
tamamlayın efendim.
MUSA SIVACIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün kuruluş kanunundaki hedefleri yerine getiremez duruma gelmesiyle
birlikte, hükümetimizin Acil Eylem Planında yer alan konut üretimi ve planlı
kentleşme hedefinin daha etkin, organize ve hızlı bir biçimde
gerçekleştirilmesini teminen, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kaldırılarak görev
ve yetkilerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmesine ilişkin Arsa
Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı amaçlanmıştır. Hazırlanan
tasarıyla Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kapatılarak görevlerinin Toplu Konut
İdaresine devredilmesiyle, arsa ve konut üretimi süreci tek elden yürütülerek
bürokrasi azaltılacak, arsa üretim alanı olarak belirlenen yerlerdeki araziler
konut amaçlı olarak daha düşük maliyetlerle ihtiyaç sahiplerine süratle
kazandırılacak, çağdaş yerleşim için yeni alanlar oluşturulacak, atıl durumdaki
kamu arazileri değerlendirilerek ülke ekonomisine kazandırılacak, ülke
genelinde konut, sanayi, eğitim, sağlık, turizm yatırımları ve kamu
sektörlerinde arsa üretim çalışmaları hızlanacak; Acil Eylem Planında yer alan
gecekondulaşmanın önlenmesi ve konut üretimi konularındaki hedeflere daha
süratli bir şekilde ulaşılarak, aynı zamanda inşaat sektörüne de canlanma
getirilecek ve istihdama katkı sağlanacaktır.
Sonuç olarak, bu tasarıyla, arsa ve konut üretim süreci
tek çatı altında birleştirilerek hizmette verimlilik ve etkinlik sağlanmış
olacaktır. Bu şartlara uygun olarak da, Kastamonu'da Toplu Konut İdaresinin
başlattığı, modern şehirleşme manasında, 820 konutluk projenin ilk etabı olan
288 konutun ihalesi yapılmış olup, ocak ayı içerisinde 532 konutluk kısmın
ihalesi yapılacaktır. Ben, bu maddede, bu bapta, özellikle Toplu Konut İdaresi
Başkanına, mahallî yöneticilere teşekkür etmeyi de amaçladım.
Bu vesileyle, Meclisi, tekrar, saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sıvacıoğlu.
Sayın milletvekilleri, 4 üncü madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 60 ıncı maddesinin
dördüncü fıkrasına göre, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin, yerinden pek
kısa bir açıklama talebinde bulunmuştur. İçtüzüğün ilgili maddesine göre söz
vereceğim.
Sayın Ersin, pek kısa lütfen; İçtüzük de zaten bunu
böyle tarif ediyor.
Buyurun.
AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkanım, ilginize teşekkür
ederim.
Dün yaptığım konuşmanın Sayın Bakan tarafından yanlış
yorumlandığını düşünüyorum. Yaptığım siyasî eleştiriyi başka mecralara çekerek
yanlış yorumlaması ve dolayısıyla yanlış değerlendirmesinden üzüntü duydum.
Ben, dün, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde il ve şube
müdürlerine baskı yapan bir siyasî baskı grubu oluşturulduğunu anlatmaya
çalıştım. Meramım budur. Sayın Bakanın anladığı anlamda bir söz söylemedim.
Amacım, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde siyasî baskı grubu oluşturulduğunu
belirtmektir. Sözlerimin, amacının dışında, maksadımı aşarak değerlendirilmesi
doğru değildir.
Arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ersin.
Sayın milletvekilleri, 5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5. - 1164 sayılı
Kanunun ek 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ek Madde 4. - 28.12.1960 tarihli ve 189
sayılı Kanun kapsamında bulunanlar ile
her hangi bir kamu hizmetine tahsis edilmiş arazi ve arsalar hariç olmak üzere
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye ve Bayındırlık ve İskân bakanlarının müşterek
teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenen arsa üretim alanlarında
bulunan Hazineye ait arsa ve araziler
ve Hazine adına tescil edilecek arsa
ve arazilerin mülkiyeti Toplu Konut İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredilir.
Kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlarla
talep edilen taşınmazlar bedelsiz
olarak Hazineye iade edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6. - 1164 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (d), (e), (g) ve (h) bentleri ile 3 üncü, 4 üncü, 5
inci, 7 nci, 19 uncu, 20 nci ve ek 3 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7. - 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelde yer alan "40- Arsa
Ofisi Genel Müdürlüğü" ibaresi cetvelden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8. - 2.3.1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut
Kanununun 412 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilave edilen ek 1 inci
maddesinin (ı) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu maddeden sonra gelen
ek maddeler ek 2, ek 3, ek 4, ek 5, ek 6, ek 7 ve ek 8 inci maddeler olarak
teselsül ettirilmiştir.
"ı) Ferdi veya toplu konut kredisi vermek, köy
mimarisinin geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve
yöresel mimarinin korunup yenilenmesine yönelik uygulamalar yapmak ve bu
konulardaki projeleri kredilendirmek ve
gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz sübvansiyonu yapmak,"
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Ofisiyle ilgili kanun tasarısının 8 inci
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Komisyonlarda da bu yasanın doğru bir yasa olduğunu...
Üçlü bir yapının TOKİ Başkanlığında toparlanmasının, daha aktif bir şekilde işlemlerin
yapılmasında yararı olacağı düşüncesiyle, Cumhuriyet Halk Partisi de, Grubu da,
ben de bu yasayı destekliyoruz.
Türk insanında, bütün insanlarımızda bir gelenek
vardır; dünyada mekân, ahrette iman. Dünyada mekân olmadan hiçbir yurttaşımın
sağlıklı düşünebilmesi, sağlıklı karar verebilmesi mümkün değildir. İşte, TOKİ,
bu amaçla kurulmuş bir kurumdur. Başlangıcından bugüne kadar geldiği noktada
başarıyla bu görevi sürdürmüştür. Amacımız odur ki, üç yıllık, beş yıllık, on
yıllık, onbeş yıllık değil, İngiltere'de nasılsa, Fransa'da nasılsa, Amerika'da
nasılsa, önemli kaynaklarını bularak ve geliştirerek TOKİ'nin konut açığını
ortadan kaldırmak için dargelirli vatandaşlarımıza konut üretmesinin,
vatandaşlarımızın en doğal hakkı olduğunu düşünüyoruz.
Kastamonu'da, 2 Aralıkta TOKİ bir ihale yaptı; 288
konut... Bütçe görüşmelerinde şöyle söylemiştim: 100 000 konut üreteceksiniz,
Kastamonu yok, Çankırı yok, Karadeniz Bölgesi yok... Karadeniz milletvekilleri
olarak devlete başkaldırmadık; ama, siyasete başkaldırıyoruz; biz, buralarda da
toplukonut istiyoruz.
TOKİ'nin Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar'a,
Kastamonu'da 288 konutun ihalesini yaptığı için, ilave 500 konutu da planladığı
için, Kastamonulular adına teşekkürü borç biliyorum. (Alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bunun elbette devamını da
diliyoruz. Tosya sanayileşmek üzere; orada toplukonut ihtiyacı var. Araç'ta
sanayi var; orada toplukonut ihtiyacı var. Sahil kesimlerimizde ihtiyaç var;
oralarda da toplukonut ihtiyacı talebimi yineliyorum. Ancak, bu 8 inci maddenin
(ı) bendinde, bizim Kastamonu'yu, Karabük'ü ve özellikle Safranbolu'yu da
ilgilendiren çok önemli bir hüküm geçti. Anıtlar Kurulundan izin alamadıkları
için, önemli gördükleri kadar da kaynağı bulamadıkları için, vatandaşlarımızın
evleri, tarihî konakları çürüyordu. Yöreye ait bir tarih, bir kültür, geçmişten
gelen bir yapı ortada kalmıyordu. Bu 8 inci maddede konulan hükümle -bir
paragrafla, bir fıkrayla da- Toplu Konut İdaresi, artık Safranbolu'da,
Kastamonu'da çürümeye terk edilmiş konakların onarımı için ve eğer o konakların
sahibi yoksa, doğrudan kamulaştırıp, turizme ve kültüre kazandırmak için
çalışma yapacaktır. Hükümete ve TOKİ'nin Sayın Başkanına bu konuda
teşekkürlerimi bildiriyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, dedik ki, hep doğru iş yapacağız.
Eğer, doğru iş yapmazsak, bizden önceki Meclisin haline düşeriz. Siz aşağıya
batarken biz de yukarıya çıkamayız; çünkü, anlaşılıyor ki, Türk Halkı toptan
silmeye başladı. Onun için teşekkür ediyorum; hep birlikte doğru karar verelim,
doğru işler yapalım diye söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, Kastamonu'da 580
civarında konutun yapımı TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ı bekliyor. Bu 500
vatandaşımız, ekonomik bakımdan o kadar güçlü değil, Safranbolu'da da öyle;
ama, Sayın Başkanım, çok yakın bir zamanda, zannetmeyin sadece Mehmet Yıldırım
kapınızı çalacak; Kastamonu'nun 4 milletvekili var, bu Mecliste de Kastamonulu
10 vekil varız, hepimiz birlikte, Kastamonu'nun kültür varlığı olan o eski
konaklarımızın onarımı için kapınızı çalacağız. Burada nasıl teşekkür
ediyorsak, orada da, kapınızı aşındıracağız, o sorunların çözümü için de destek
isteyeceğiz.
Bu tasarıya olumlu oy veriyoruz. Hepinize saygılar
sunuyorum arkadaşlar. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9. - 2985 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 9. - Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
tarafından yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar plânlarında o maksada
tahsis edilmiş olmak, uygulama imar plânı ve mevzuata aykırı olmamak üzere
mimarî, statik, tesisat ve her türlü fennî mesuliyetin Başkanlık tarafından
üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla başkaca belge istenmeksizin
müracaat tarihinden itibaren onbeş gün içinde avan projeye göre yapı ruhsatı
verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca, bu
Kanuna istinaden 1164 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikler, bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Söz konusu yönetmelikler
yürürlüğe girinceye kadar 1164 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan mevcut
yönetmeliklerin uygulanmasına devam edilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 2'yi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2. - 1164 sayılı Kanunun 7 nci maddesi
uyarınca daha önce Hazine tarafından Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne devredilen
arsa ve arazilerden kamu hizmeti için gerekli olması nedeniyle Hazine
tarafından devri talep edilenler, bedelsiz olarak Hazineye iade edilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Geçici madde 2'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Arsa Ofisi Kanunu ve
Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün
Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy : 309
Kabul
: 305
Ret
: 2
Çekimser
: 2 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır;
hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bundan sonraki gündem maddesine
geçmeden önce iki hususu arz etmek istiyorum. Birincisi, bugün, ülkemizi
şampiyonlar liginde temsil eden Fenerbahçe Spor Kulübünün Manchester United ile
yapacağı futbol müsabasında, Başkanlık Divanı olarak başarılar diliyoruz.
(Alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bir diğer husus, dün yapılan
açıkoylamalarla ilgili konuşmalarda bir husus sıklıkla dile getirilmiştir.
Yanlış anlamaya sebep olmamak için bir açıklama yapmayı yerinde görüyorum.
Elektronik cihazla yapılan oylamalarda, doğrudan
cihazdan kaynaklanan bir arıza söz konusu değildir; ancak, cihazla oy kullanan
bazı sayın üyeler, zaman zaman oyunu kullanıp kullanmadığı hususunda tereddüte
düşerek, ayrıca kürsüye pusula da göndermektedirler. Dolayısıyla, cihazın
kullanıma başlandığı günden itibaren yapılmış olan oylamalarda herhangi bir
teknik arıza söz konusu olamaz. Bu vesileyle, elektronik cihazla yapılan
oylamalarda, sayın üyelerimizin, karışıklığa neden olmayacak şekilde gerekli
hassasiyeti ve dikkati göstermelerini rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Türk Ticaret Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
10. - Türk
Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/882)
(S. Sayısı 674) (xx)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 674 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
(xx) 674 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun.
Sayın Seyhan, süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün maç var, biraz da günün yorgunluğu var.
Arkadaşlar hazırlanmışlar; ama, dikkat gösterirlerse, çok sevinirim; konuşmamı
çok kısa tutmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım, anonim şirketlerin hisse
senetlerinin miktarı, yani, itibarî kıymeti 500 lira idi. Biz, YTL'ye geçişte 6
sıfır attığımız zaman, bu itibarî kıymet 0,05 kuruşa düşüyor. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımız, 1 kuruşun altındaki hisse senetlerini 1 kuruşa tamamlamak
arzusundaydı. Bu nedenle, bu durumun intibakını sağlamak için böyle bir kanun
çıkarmak gerekiyordu. Biz, bu tasarıyla, sadece bununla ilgili düzenlemeleri
yapıyoruz; yani, bir zorunluluğu yerine getiriyoruz.
Bunun dışında, çok ayrıntılı bir işlem yok bu tasarıda;
ancak, ben, çok kısa da olsa, size, YTL'yle ilgili bazı bilgiler vermek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, YTL konusunda, sıfır atan tek
ülke biz değiliz; bizden önce, her dönemde sıfır atılmış. Bakın, sıfır atan
ülkeler arasında, özellikle, Almanya, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan gibi
ülkeler var. Değerli arkadaşlarım, önümdeki notlarda, bu ülkelerin sayısı 60'ın
üzerinde.
Değerli arkadaşlar, 1923'te Almanya 12 sıfır atmış,
1993'te Sırbistan Karadağ, yani Yugoslavya 6 sıfır atmış, 1994'te, hemen
arkasından 9 sıfır atmış, sıfır atmakla kalmamış bir de bölü 3 demiş
uyarlayabilmek için. Ancak, biz bu YTL Kanununu çıkarırken şunu da hesap
etmişti değerli yetkililer: İstikrarın olduğu, enflasyonun kontrole alındığı
ekonomilerde sıfır atılarak bu şekilde mevcut yapının devam etmesi amaçlanır,
ki, bu doğru bir yöntemdir. Yalnız, bunu yaparken, sıfır atıldıktan sonra
ülkelerin bir kısmının çok ciddî sorunlar yaşadığını görüyoruz. Elimdeki bu
listede -saymak istemiyorum- üst üste her iki yılda bir 3 sıfır atmak zorunda
kalan 6 tane ülke var. Bu, ekonominin istikrarını kontrol altına alamayan
ülkelerde görülmüştür. Ancak, 6 sıfır atan 6 ülkede de büyük bir istikrar
görülmüş; ama, bu şu anlama gelmemeli: 6 sıfırın uğuru değil bu. İnsanın uğuru
aklında gizlidir. Eğer, biz, ortak aklı kullanarak gerekli tedbirleri
alabilirsek, bu istikrar programı başarıya ulaşır.
Değerli arkadaşlarım, bununla da kalmamış, bakın, bizim
banknotlarımızda en büyük sıkıntılarımız neydi; birincisi yüksek enflasyon;
ikincisi, daha çok vezne işlemi. Vezne işleminden dolayı, her yıl,
kullandığımız paraların yüzde 90'ı imha ediliyordu; imha ediliyor, yeniden
basılıyor kirlenme ve yıpranma nedeniyle. Bunun dışında, veznelerde daha çok
veri işlemi oluyordu. Bunlardan kaynaklanan zaman kaybı ve ekonomik kayıp da
bunun içindeydi; yani, bu bir zaruretti. Bununla da kalmadı, bilgiişlem
programlarında, taksimetrelerde ve bunun gibi işlem hacminin büyük olduğu bütün
ortamlarda bizim önümüzde bu sıfırlar ciddî engel teşkil ediyordu. Amenna, biz
bunu programa koyduk; ama, değerli arkadaşlar, programa koyduktan sonra
uygulamada ne gibi sıkıntılar çekeceğimizi pek konuşmadık.
Bakın, bir zaruret de şurada: Türkiye, paranın banknot
kupürleri açısından en büyük olduğu ülke. Bizde 20 000 000 lira var, bizim
arkamızdan Romanya geliyor, en büyük para sadece 1 000 000, onun arkasından
Vietnam geliyor, 500 000; durum, bu kadar açık. Biz, bu duruma yeniden gelmemek
arzusundayız. TL'den sıfır atılması, piyasa açısından, ülke ekonomisi açısından
bir anlam teşkil etmez. Para, yine aynı, geçim sıkıntısı açısından
vatandaşlarımıza çok bir şey getirmeyecek. Elbette ki, ülkenin dışarıda
itibarını koruyacak, paranın emisyon hacmi açısından çok ciddî değişiklikler
getirecek; ama, yoksul, yine yoksul. Biz, bunu, popülist bir politika için
değil, ülkenin itibarını ve işlem hacmini geliştirmek, paranın değerini korumak
için yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ancak, şu gözlemlerimi sizinle
paylaşıp, bitirmek istiyorum: Biz, istikrar programının bir parçası olarak
gördük. Enflasyonun düşmesi çok olumlu bir şey; ama, bu, bu ülkede çok sıfırlı
paralar kullanmayıp, liraya, kuruşa geçtiğimizde her şeyin düzeleceği anlamına
gelmez.
Birincisi şu; enflasyonda başarılı olduk; ama, son iki
yıldır kamu açıklarını kapatmada pek başarılı olamadık. Hâlâ memur maaşları
borçla ödeniyor; kimse bunun aksini iddia edemez. İçborç, dışborç stoku artış
gösteriyor. Bir önemli sıkıntım daha var; carî açık gittikçe büyüyor. 2004
yılında, Maliye Bakanlığının beyanlarına baktığımızda, bizim gözlemlerimize
baktığımızda, bu carî açığı karşılayacak bir finansman var; ama, 2005'e
baktığımızda, ortaya çıkacak carî açığı portföy yatırımlarıyla veya yurtdışı
borçlanmalarla, vadeli borçlanmalarla kapatmak mümkün değil. Bu, mümkün
görünmüyor. Ülkenin önünde, enflasyonist açıdan en büyük tehditlerden biri
budur. Sadece, bizi endişelendiren, sıfırların atılmasından dolayı yuvarlamada
meydana çıkacak enflasyon değil, ülkede istikrar yoksa beraberinde enflasyon
gelecektir.
Önemli olan bir husus da şudur: Biz, Avrupa Birliği
yolunda 17 Aralığa endekslendik. Ne çıkacağını burada tartışmak istemiyorum;
ama, bunun hemen arkasına sıfır atma geliyor. Biz, elbette ki, aynı yıl
içerisinde hem TL'yi hem YTL'yi birlikte kullanacağız. Merkez Bankası da on yıl
süreyle TL'yi kabul edecek, YTL'ye çevirecek, buna da amenna; ama, biz,
enflasyonist anlamda, ülke ekonomisinin istikrarı anlamında hem 17 Aralıktan
etkilenirsek hem de bu carî açıkların kapanması konusunda yeterli ekonomik
tedbirleri almazsak, İsrail'de üst üste üç defa yaşanan paradaki sıfır atmayı,
Yugoslavya'yı, Romanya'yı bir daha, bir daha yaşarız değerli arkadaşlarım.
Bunun için ne tedbir almak gerekiyorsa, getirin, bugün olduğu gibi, ekonomideki
nihaî tedbirleri birlikte alalım. Bu ülke hepimizin, biz, olumlu olan tüm
kanunlara varız; ama, güllük gülistanlık değildir; YTL, hiç birimizin kamuoyuna
reklam aracı olarak kullandığı bir sunum da değildir; YTL, toplumun bugün
geldiği konumda ihtiyacı haline gelmiştir. Ben, bu istikrarın sürdürülmesini
arzu ediyorum.
Kanun tasarısı üzerinde çalışan bütün arkadaşlarıma çok
teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum değerli arkadaşlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.
AK Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hasan
Anğı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Anğı, süremiz çok daraldı, zamanı ona göre
kullanmanızı rica ediyorum.
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ANĞI (Konya) - Kısa
tutacağım efendim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 674 sıra sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin yıllardır yaşadığı yüksek enflasyon ve Türk
Lirasının değerinin sürekli düşmesi, bol sıfırlı banknotların tedavüle
sunulmasını zorunlu kılmıştı. Türk Lirasından kaçış piyasalarda hızlanmış,
neredeyse her türlü işlem yabancı ülke paralarıyla yapılır hale gelmişti. Zaman
zaman, Türk Lirasıyla alışveriş yapılmasına dair kampanyalar bile
düzenlenmişti.
Tüketici fiyat endeksi ile emisyon hacmi arasındaki
ilişki üst değerdeki yeni kupür ihtiyaçlarını açık bir şekilde ortaya
koymaktadır. Yüksek enflasyonist süreç, doğal olarak, yeni sıfırları ve yeni
kupürleri de beraberinde getirmiştir. Bir otuz yılı böylece geride bırakmış
olduk. İki yıldır, AK Parti Hükümetinin, her alanda olduğu gibi, ekonomide de
sağladığı güven ve istikrar ortamı göstergeleri olumluya çevirmiştir.
Ekonomik alanda atılan önemli adımlar sonuç vermiş,
enflasyon tek haneli rakamlara doğru gerilemekte, faizlerdeki düşüş devam
etmekte, kapasite kullanım oranındaki seviye ve ihracatta kırılan rekorlar
olarak da kendini göstermektedir.
Paramızın değişim ve kıymet saklama aracı olma
fonksiyonlarının yeniden işlerlik kazanması ve banknot kullanımının orta
değerdeki kupürlere yoğunlaşmasını sağlamak maksadıyla da bir düzenleme
yapılmıştır.
Türk Lirasının taşıdığı kupür değeri itibariyle
günümüzde dünyada rastlanmayan büyüklüğe ulaşması sonucu, gerek ekonomik
gerekse de ifade ve yazım açısından çeşitli zorluklar çıkarmaktaydı. Türkiye,
bugün, en büyük kupürle para tedavül eden ülke durumundadır. Bu nedenlerden
dolayı, 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun
28 Ocak 2004 tarihinde Meclisimizce kabul edilmiş, 31 Ocak 2004 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanmıştır.
5083 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, kanunlarda
ve diğer mevzuatta Türk Lirasına veya liraya yapılan atıflar, 2 nci maddede
belirtilen değişim oranında (1 000 000 TL= 1 YTL olmak üzere) Yeni Türk
Lirasına yapılmış sayılmaktadır. Bu hüküm gereğince anonim ve limitet
şirketlerin asgarî esas sermayeleri ile paylarının asgarî değerleri de sıfır
atılma işlemine tabi olacaktır.
Türk Ticaret Kanununun 399 uncu maddesinde "anonim
şirket hisse senetlerinin itibarî kıymeti en az beş yüz liradır. Bu kıymet
ancak yüzer lira olarak yükseltilebilir" denilmektedir.
Buna göre, 500 Türk Lira itibarî değerli bir hisse
senedinden 6 sıfır atıldığı takdirde, bu hisse senedinin Yeni Türk Lirası
cinsinden asgarî itibarî değeri 0,05 Yeni Kuruş, yani, 1 Yeni Kuruşun yirmide
1'ine tekabül etmektedir. Bu durumda, anonim şirket hisse senetlerinin itibarî
değeri, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren en düşük para birimi olan 1 Yeni
Kuruşun altında kalacaktır.
Paradan 6 sıfır atılma işlemi sonucunda, anonim ve
limitet şirketlerin asgarî sermayeleri ile limitet şirketlerin asgarî sermaye
paylarında herhangi bir sorun bulunmamaktadır; ancak, anonim şirket hisse
senetlerinden 6 sıfır atıldığında, hisse senetlerinin itibarî değerinin Yeni
Türk Lirasına dönüştürülmesi sonucunda, hisse senedi sahiplerinin şirketteki
ortaklık haklarının kullanılmasında birtakım sıkıntılar yaşanacaktır.
Bu itibarla, ortaya çıkabilecek tereddütlerin
giderilmesi ve anonim şirket hisse senetlerinin değerlerinin yeni para birimine
uygun hale getirilmesi amacıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, Türk Ticaret
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hazırlanmış ve
komisyonumuzdan geçmiştir.
Söz konusu tasarıyla, hisse senetlerinin itibarî
kıymetinin en az 1 Yeni Kuruş olması ve bu kıymetin ancak en az 1'er Yeni Kuruş
olarak yükseltilebileceği, hisse senetlerinin itibarî değerinin Bakanlar
Kurulunca 100 katına kadar artırılabileceği, Türk Ticaret Kanununun 524 üncü
maddesinde yer alan "500 Türk Lirası ibaresinin 25 Yeni Türk Lirası"
olarak değiştirileceği, hisse senetlerinin itibarî kıymeti 1 Yeni Kuruş ve
katları şeklinde olmayan anonim şirketlerin 31.12.2009 tarihine kadar 399 uncu
maddeye intibak edeceği, intibak süresince anonim şirket hissedarlarının
itibarî değeri ne olursa olsun sahip olduğu paylardan doğan haklarına sahip
olacağı, şirket yönetim kurullarının, payların 399 uncu maddeye intibak
ettirilmesini sağlayacak yöntemleri uygulamakla yükümlü olacakları, intibak
süresinin sonunda 1 Yeni Kuruşa tamamlanmamış paylar için kesir makbuzu
düzenleneceği, intibak amaçlı olarak yapılacak sermaye artırımı ve esas sözleşme
değişikliklerinde şirket esas sözleşmesinde aksine hüküm bulunsa dahi Türk
Ticaret Kanununun 372 nci maddesinde yer alan nisapların uygulanacağı ve
imtiyazlı paylar genel kurulu yapılması şartlarının aranmayacağı, intibak
amaçlı olarak hisse senetlerinin birleştirilmesi ile Türk Ticaret Kanununun 400
üncü maddesi çerçevesinde yapılacak işlemlerde her pay sahibinin muvafakatının
aranmayacağı, 5083 sayılı Kanun gereğince münhasıran intibak amaçlı yapılacak
ana sözleşme değişikliklerinin tescilinin her türlü vergi, resim ve harçtan
muaf olacağı hususları öngörülmektedir. Böylece, Yeni Türk Lirası cinsinden
itibarî değeri yeni 1 kuruşun 10 000 Türk Lirasının altında bulunan hisse
senedi sahiplerinin kâr payı ve ortaklık haklarının kullanılmasında ortaya
çıkabilecek tereddütler giderilmiş olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çalışmalarda
iktidar ve muhalefet, tüm Meclis birlikte bu çalışmaları yürütüp, milletimizin
desteğiyle istikrarı yürütmekte. Biraz önceki Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü
değerli arkadaşımızın ifade ettiği bu istikrar ortamının devamı, bizlerin
yapacağı bu çalışmalara bağlı. Bu çalışmada emeği geçen bütün arkadaşlarımıza
teşekkür ediyor, 1 Ocakta tedavüle girecek Yeni Türk Lirasının ve bu tasarının
ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Anğı. Süreyi de iyi
kullandığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmış
olduğundan, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 9 Aralık 2004
Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati
: 19.00